Top Banner
İZMİT ESNAF ve TİCARET TARİHİ Tarihçe: F. Yavuz Ulugün Röportajlar: Hüseyin Erol Editör: F. Yavuz Ulugün İzmit Rotary Kulübü Kültür Yayınları İçindekiler Sayfa Sunuş Önsöz Giriş Antik Dönem’de İzmit’te Ticaret Osmanlı Dönemi İzmit’te Ticaret İzmit Ticaret Odası Osmanlı Dönemi Bankalar ve Şirketler Kocaeli Adına 1923 İzmir İktisat Kogresi'ne Sunulan Rapor Nakliyecilik Şükrü Aracı – Tatar Şükrü 1927 Sanayi Sayımı Kocaeli Sonuçları İzmit’te Balıkçılık Şevket Bineklioğlu – Mavi Köşe Balıkçısı Turgut Soğuksu – Taze Balıkçı Hafız 1
421

İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Jan 20, 2023

Download

Documents

Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İZMİT ESNAF ve TİCARET TARİHİ

Tarihçe: F. Yavuz Ulugün Röportajlar: Hüseyin Erol Editör: F. Yavuz Ulugün

İzmit Rotary Kulübü Kültür Yayınları

İçindekiler

Sayfa Sunuş Önsöz Giriş Antik Dönem’de İzmit’te Ticaret Osmanlı Dönemi İzmit’te Ticaret İzmit Ticaret Odası Osmanlı Dönemi Bankalar ve Şirketler Kocaeli Adına 1923 İzmir İktisat Kogresi'ne Sunulan Rapor Nakliyecilik

Şükrü Aracı – Tatar Şükrü 1927 Sanayi Sayımı Kocaeli Sonuçları İzmit’te Balıkçılık

Şevket Bineklioğlu – Mavi Köşe Balıkçısı Turgut Soğuksu – Taze Balıkçı Hafız

1

Page 2: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Nüfus Hanlar İzmit’in En Eski Çarşısı, Yukarı Pazar Yerleşik Tüccarlar Gezginlerin Gözünden İzmit’te Ticaret 1844 – 1845 İzmit Tahrir (Vergi Sayım) Defterleri

* İzmit’te Zirai Ticaret * İzmit’te Hayvan Ticareti * Ulaşım * Kent Merkezindeki İşkolları * Dericilik * Dokuma Tekstil * Madencilik * İnşaat * Ağaç İşleri * Askerlik * Tuzlacılık * Denizcilik * Kentte Denizcilik Meslekleri ve Gelirleri

Tanzimatın Etkileri Karayolları

Burhanettin Kıran – Kıran Nakliyat Mustafa Pehlivan – Lunapark İşletmecisi

Denizyolları Demiryolları Kamu Yapıları Esnaf ve Spor İmar Yönetmelikleri Kurtuluş Sonrası Jansen Raporu ve Tarihi Yapıların Korunması Kemal Öz Dönemi Düzenlemeler Ticaret Yapıları

Gümrük Binası Duyun-u Umumiye Binası Reji Binası ve Tütün Depoları Hasan Kozluca – Tütüncü

Ticari Alanlar, Çarşılar, Dükkanlar

İstiklal Caddesi (Hanlariçi – Çarşı-yı Müslim) Hacı Ömer Özdemir – Hacı Ömerler Mağazası Mustafa Kebenç – Gebeşler Mağazası Hasan ve Kurtuluş Kalıpçı – Kalıpçılar Mağazası Ahmet Gül – Kel Ağa’nın Fırını Hüseyin Gül – Nalbur İsmail Alpaslan – Halıcı Hilmi Ege – Nalbur Selahattin Patır – Helvacı Patır Veysel Kuşkan – Kabzımal Cemal Balcı – Kabzımal Nihat Dinçkal – Dinçkal Bakkaliyesi

2

Page 3: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İzzet Orhon – Aktar Abdullah Kıyga – Çakıcı Abdullah / Yeşil Bursa Bıçak Evi Temel Keskin – Yorgancı Hikmet Kırlı – Kolonyacı Hikmet Hüseyin Yıldırım – Diker İğne Adem Gül – Dönerci Adem Baba Ender Şenol – Muhasebeci Süleyman Ercan – Ercan Bebe İhsan Uygun – Uygunlar Alışveriş Merkezi Abdürrahim Kabo – Elbiseci Hasan Can – Can Mağazası Ali Küpçü – Küpçü Halime Uzar – İplikçi Halime Hayri Karan – Bisiklet Tamircisi Hüseyin Orhan – Orhan Ticaret Mehmet Yılmaz – Tatlıcı Mehmet Usta Hasan Koçak – Halıcı Fahri Karaduman – Kanaat Ciğercisi Müfit Saner – Tüccar Lütfi Dinçbaş – Altınbakkal

Ciğerciler (Sakatatçılar) Çarşısı Sadık Tanaydın – Ciğerci

Bakırcılar (Kalaycılar) Caddesi (Çarşı Başı) Şefik Ateş – Bahar Kasabı Mehmet Tezer – Bakırcı Ahmet Baykal – Kalaycı

Kapanönü Vehbi Dallı – Börekçi, Şıracı İbrahim Eligür – Şaşkın Manav Mahmut Dilbaz – Kurukahveci Memduh Aytuğar – Kebapçı Memduh Rıdvan Alyürük – Kasap Osman Kuyu – Kasap İsmail Kalkandelen – Hoşgör Pastahanesi İhsan Kırlı – Asri Manav Cevdet Moralı – Moralı Kundura Mahmut Işıklar – Gazete Satıcısı Yusuf Özal – Gazeteci Emin Agan – Kağıtçı

Kuyumcular Çarşısı Nizamettin Gökyar – Gözlükçü / Saatçi Fikret Ok – Modern Kuyumcu Ahmet Ulugün – Model Kuyumcu Behçet Karan – Köfteci Behçet Mehmet Çamkeser – Keser Optik / Saatçi Ahmet Topçu – Topçular Kuyumcusu

3

Page 4: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Fethiye Caddesi Mehmet Aydın – Çinili Fırın Habil Yasal – Turşucu Habil Halil Gazeteci – Sobacı Tuncay Tandırcı – Bayan Kuaförü Mahir Sezgenç – Kısmet Kuyumcusu Ahmet Cengiz – Yüncü Amca Necmi ve İrfan Doğan – Doğansaray Ticaret Sedat Tüysüz – Tüysüzler Kundura Hayrettin Ulusoy – Tüccar / Sanayici Yakup Selek – İnce Mekanik Necmettin Hoşkan – Hoşkanlar Manifatura İrfan Özben – Özben Ticaret Saim Bay – Berber

Feridun Özbay Caddesi İsmail Yavalar – Kardeşler Kıraathanesi Rıfat & Süleyman Durak Biraderler – İslamlar İhsan Bingül – Kupon Mağazası Abidin Aydın – Menekşe Itriyat Sami Girgin – Salon Sami Şefik Güler – Sesim Matbaası

Yürüyüş Yolu (İmre Tökeli Bulvarı – Hamidiye Caddesi – Hürriyet & Cumhuriyet veya Demiryolu Caddeleri)

Dursun Akoğlu – Akoğlu Giyim Ahmet Şükrü Barut – Barut Optik Şahabettin Bilgisu – Tüccar / Sanayici Ahmet Refik Başeğmez (Çorbacı Refik) – Bodrum İşkembe Vehbi Taneli & Hacı Tosun Hamzaoğlu – Yavuz Pastahanesi Recep Savaş – Bizim Berber Hasan Kolaylı – Taksici Pardon Hasan Arif Kırlı – Bisikletçi Arif Adil Girgin – Kurukahveci Adil Ali Rıza Belgin – Belgin Müessesesi Mehmet Yiğit – Seçkin İşkembe Hüseyin Yalaz – Eren Gazozu Cahit Köşker – Tadlan Şekerleme Tayyar Kobak – Kobak Kırtasiye Saim Aşkın – Matbaacı Reşat Arpağ – Tüccar Terzi İbrahim Küçükörs – Küçükörs Mağazası Necat Özemek – Necat Mağazası Sadettin Yalım – Şark Pazarı Naci Başkal – Başkal Mefruşat Güngör Derman – Renk Mağazası Arif Bahar – Kolonyacı, Tuhafiyeci Nihat Durak – Mali Müşavir Refik Yalçın – Gençlik Terzisi

4

Page 5: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Fahri Seyrek – Foto Fahri Cemal Turgay – Foto Cem Halil Atmaca – Foto Atmaca Nevzat Çıtak – Dayıcım Büfe İsmet Kaya – Kaya Elektrik Sabahattin Öztan – Öztanlar Kolektif Şirketi Dündar Çiğit – Gazeteci Mehmet Sadık Efe – Tüccar İsmail Şişman – Tabelacı Şişman

Yemeniciler Caddesi Faik Erez – Erez Kundura

Yalı Hamam (Fettah Öven) Sokağı Ömer Karakaya – Yalı Hamamı Fettah Öven – Kebapçı

Bağdat Yolu (İnönü Caddesi, İstanbul Caddesi, Turan Güneş Caddesi) İlyas Çınar – Çınar Lokantası Şaban Sarıgülle – UKİ Konfeksiyon Kazım Ertek – Sine Reklam Avni Kalkavan – Salon Gol Mümin Akmeşe – Sazcı Mümin Fethi Toptimur – Tarihi Fethi Baba Lokantası Hüseyin Haftacı – Şenyuva Köftecisi Turhan Aygün – Erkek Terzisi Sıtkı Akşener – Simitçi Sıtkı Saadettin Güneş – Hasan Güneş ve Mahdumları Salim Alyörük – Nalbur Bayram Akbaş – Faytoncu Necmettin Emek – Emek İş Saraç Selman Çalışkan – Köfteci Selman

Adalar Çarşısı & Buğday Meydanı (Ankara Caddesi – Şahabettin Bilgisu Caddesi)

Esat Demirsoy – Esat Demirsoy Halefleri Kol. Şti. Kenan Danyer – Haşlak Kenan Ahmet Sakızlı (Kırbaş) – Şehir Restaurant Muzaffer Pulat – Tüccar İhsan Uğur – Akücü İhsan Hasan Biltekin – İnce İşler Tesviye Atölyesi Ahmet Uçar – Muhacir Ahmet

Alemdar Caddesi Hüseyin Toy – Sandıkçı Hüseyin Halil Köseoğlu – Tüccar İsmail Kolaylı – İnşaat Müteahhiti Sobacı Akif Özdemir Reşit Zaimoğlu – Zaimoğlu Sağlık Kabini İsmail Pekdemir – Pekdemir İnşaat

5

Page 6: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Sanayi Çarşısı Kocaeli Bankası 1948 Ticari Almanak İhracat Esnaf Dernekleri Pişmaniye

Lütfi Canıgeniş – İpek Pişmaniye Hüseyin Can – Can Pişmaniye

Cumhuriyet Bayramlarında İzmit Esnafı İKM – İzmit Kent Merkezi Dayanışma Deneği Kocaeli Ticaret Odası Başkanları Son Söz Kaynakça Elektronik Kaynaklar Sözlü Kaynaklar Fotoğraf Arşivi

Sunuş

Önsöz

Giriş

Esnaf Tanımı

Osmanlı’da el sanatları ile uğraşan, geçimlerini yaptıkları eşyanın satışı ile sağlayan ve “reaya” olarak anılan esnaf, Evliya Çelebi’ye göre 17. yüzyılda kazanç gruplarına göre çeşitli sınıflara ayrılmaktaydı. Örneğin Esnaf-ı Reisan-ı Bahr-i Sefid (Akdeniz Armatörleri), Esnaf-ı Tüccaran-ı Kahveciyan (Kahve İthalatçıları), Esnaf-ı Bezirgan-ı Pirinççiyan (Pirinç Tüccarları), Esnaf-ı Karhane-i Şem-i Asel-i Sultani (Beyaz Bal Mumu Üreticileri), Esnaf-ı Emin-i Darbhane-i Al-i Osman (Osmanlı Devlet Darphanesi Sanatkarları), Esnaf-ı Katiban-ı Kütüp, (Yazma Kitap Kopye Edenler), vb. Ancak, bu resmi adlardaki tanımlama zorluğu ve kullanışsızlık sonucu “esnaf” kelimesi bu iş alanlarını genel olarak tanımlar olmuştur.

Ahilik

Ahi teşkilatı, Türk esnaf ve sanatkarlarını bir çatı altında toplayarak, sanat ve ticaret ahlakını düzenleyen, ekonomik sorunlara karşı esnafa direnme gücü sağlayan bir örgütlenmedir.

6

Page 7: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Anadolu’ya göçen Türkmenleri iş ve meslek sahibi yaparak, onların şehir hayatına geçmelerini ve çevreye uyumlarını sağlayan teşkilat, Orta Asya'dan göçlerle gelen sanat sahiplerini koruyarak sanatlarını gerçekleştirmelerine olanak sağlamanın yanı sıra aralarındaki ilişkileri düzene sokmuş ve Anadolu'daki yerli Bizans esnafına karşı Türk esnafının rekabetedebilmesini sağlamıştır. Ahî örgütüne giren esnaf ve sanatkârlar; mesleki, dini ve ahlâki eğitimden geçirilmişler, hatta askeri eğitim görüp orduda savaşmışlardır.

Başlangıçta ahlâki ve dini özellikleri ağır basan Ahi teşkilatı, zaman içerisinde sosyo-ekonomik bir nitelik kazanmıştır. Ahilik, İslam tasavvuf düşüncesinin etkisiyle gelişen ve başlangıçta bir esnaf yapılanması olarak ortaya çıkmamış olmasına karşın özellikle Horasan kökenli olan “Melâmetî Fütüvvetçileri” esnaf tabakasından oldukları için, Ahilik de bu gelenek üzere gelişmiştir.

Ahi birliklerinde gençler yamaklık ve çıraklık aşamasında iken bir kısım sınamalar sonucu yetenekleri tespit edilerek hangi meslekleri sevdikleri belirlenirdi. Böylece meslek seçimi rastlantılara bırakılmazdı. Ahinin birkaç iş veya sanatla değil yeteneklerine en uygun olarak sevdiği tek bir iş veya tek birsanatla uğraşması kural haline getirilmişti. İş bölümü, ekonomik gerekçesi kadar bir ahlak sorunu olarak da ele alınmıştı. Başka bir iş yapma olanağı bulunmadığından sanatkarlar bütün gayretlerini işlerine vererek bugün de hayranlıkla seyrettiğimiz eserleri meydana getirirlerdi.

Osmanlı’da zanaat ve ticaret, çok sıkı kurallara bağlı kalmak koşuluyla, sınırlı sayıda girişimciye tanınan özel bir haktı. Erken dönem Osmanlı’da esnaf teşkilâtının özellikle Ahi örgütlerinden etkilenmesi sonucu ahiliğe ait bazı terimlerin Osmanlı esnaf teşkilatında da kullanılmış olduğu açıktır. Hem devletin hem de kendi iç denetimine tabi olan Fütüvvet erbabı, bu yapısını XVII. yüzyıla kadar korumuş, bu yüzyıldan sonra da Fütüvvet usulünü uygulayacak nitelikli esnafın azalması ve ticârete gayr-i müslimlerin girmesi sebebi ile Osmanlılardan önce toplantı yerleri tekke ve zâviyeler olan ahilik teşkilâtı,Osmanlılarda yerini günümüz üretim kooperatiflerine benzeyen loncalara terk etmiştir. Sonraları Müslüman ve gayr-i müslimlerayrı ayrı lonca kurmuşlardır. Loncalar, günümüzdeki

7

Page 8: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

sendikaların işini de yürütürler ve özellikle kalite kontrolü ve standarda büyük önem verirlerdi.

Loncalar

Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomik düzeni yüzünden esnaf teşkilatı iki gruba ayrılmıştı. Bunlardan biri, özel teşebbüse dayanan serbest halk kuruluşları olup devletin kontrolünde olmakla beraber esnaf loncalarına bağlı idiler. Diğerleri ise devlet işletmeciliği esasına göre dirlik ve ulufeye bağlı, yanimaaşlı esnaf teşkilatı olup, bunlara “Ehl-i Hiref-i Hassa” denirdi. Osmanlı Devleti “Ehl-i Hiref-i Hassa” üzerinde kesin, serbest esnafın bağlı olduğu “Esnaf Loncaları” üstünde ise dolaylı bir kontrol ve idare sistemi kurmuş, bütün esnaf kuruluşlarını imalat, standartlar, fiyat pazarlama vb. bakımlarından devletinkontrolü altına almıştı.

Ehl-i Hiref-i Hassa grubu 45 kadar mesleği kapsamakta olup bu saray esnafı iş ve ihtiyaca göre her zaman değişik sayıda saraya alınarak kabiliyetlerine göre ayrılmış devşirme acemi oğlanlarından yetiştirilirdi.

Ahi zaviyelerinde birinci derecede yönetici, şeyh ile nakib olduğu halde, loncalarda bunların yerini kethüdâ ile yiğitbaşı almaktaydı. Her esnaf kolunun ayrı bir yönetim kurulu vardı. Bunlar altı kişi olduklarından “Altılar” adı ile de anılırlardı. Esnafın “İhtiyar” veya “Eski” denen idarecileri ise; her iki yapılanmada da vardı. Ayrıca loncanın başında bulunan reise, şeyh de denirdi. Yaşlı okur yazar esnaf arasından seçilir ve Belde Kadısı tarafından hükümetin onayına sunulurdu.

Nakibler ise esnaf üzerinde, şeyhden yani reisden sonra söz sahibi olan kişilerdi. Her esnafın ve özellikle berber esnafının son zamanlara kadar birer duacıları da olduğunu görüyoruz. Ancak loncaları asıl idare eden ve devletle ilişkileri yürüten “Esnaf Kethüdası” ve “Yiğitbaşı” idi. Kelime anlamı itibariyle güvenilir memur ve ev sahibi demek olan Kethüda, günümüz Türkçe’sine kâhya olarak geçmiştir. Esnaf tarafından seçilir, seçimi hükümetçe onaylanırdı. Esnaf kethüdası ihtiyar heyetinin başkanı olup oturumları yönetir, kararlarda son sözü söyler, özellikle esnafın kültürel gelişmesi ile meşgul olur, onsuz toplantı yapılmazdı.

8

Page 9: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Kethüdâlık, esnaf teşkilâtının başlangıcından 1906 yılına kadardevam etmiş bulunan yarı resmî bir memuriyetti. II. Meşrûtiyetin ilanından sonra 1910 yılında kethüdâlık resmen kaldırılmıştır.

Esnaf Sandıkları

Yiğitbaşı’nın en önemli görevi, kethüdâ ile esnaf arasında duyuru aracı olmaktı. Esnafın yetiştirilmesi, esnaf arasındaki rütbelerin tespiti, esnafın disiplin konuları, verilen cezaların uygulanması, ustaların peştamal kuşatma törenleri Yiğitbaşı’nın görevleri arasında bulunduğu gibi, loncanın “Orta Sandığı”nı idare etmek de ona aitti. Her esnaf grubunun zor durumdaki esnafa borç para verme ve yardımlaşma için kullandığıbu sandığın sermayesi, esnafın bağışları, çıraklıktan kalfalığaveya kalfalıktan ustalığa geçenler için ustaları tarafından verilen paralardan alınan paylar ve benzeri gelirlerdi.

Yönetim kurulunun son iki ya da üç üyesi “Ehl-i Hibre” adını taşırdı. Esnaf içinde en çok sayılan ve sevilen kimselerden seçilir, esnaf ile tüccar arasında hatta lonca yönetim kurulu arasında malın yetersizliği bozukluğu sipariş bedellerinin zamanı, disiplin olayları gibi konularda çıkan anlaşmazlıklardahakemlik ederlerdi.

Merkezdeki esnaf teşkilâtının benzeri, taşrada da mevcuttu. Taşradaki esnafın kendilerinin veya kadı’nın tayin ettiği reislerine, önceleri Ahi Baba, sonraları Kâhya ve 1878’den sonra ise “Mütevelli” denirdi. Mütevelli’nin yanında üstadlar tarafından seçilen ve beş kişiden oluşan “Lonca Heyeti” bulunmaktaydı. Ayrıca 24 esnafın mütevellilerinden oluşan bir “Kahyalar Meclisi” de bulunur ve reisine “Kâhya Başı” denirdi. Taşrada da her esnafın bir “Vakıf Sandığı” vardı. Buna esnaf vakfı, esnaf sandığı veya ilk dönemlerdeki gibi esnaf kesesi denirdi. Bu sandık, mütevellinin idaresi altındaydı. Mütevelli loncaya, lonca da esnafa karşı sorumluydu. Her sene sandığın muhasebe kayıtları incelenirdi. Esnaf; üstad, kalfa, çırak ve yamak şeklinde derecelendirilmişti. Meslekten ayrılanlar ise mütekâid (emekli), aceze (düşkün) ve ma’lûl (sakat) şeklinde sınıflandırılmıştı .

Çırak Olmak

9

Page 10: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Bir sanata çırak olmak, kendini geliştirmek, sonunda sanatkar olmak, kesin bağlılık ve saygı gerektirirdi. Çırak, girdiği sanat kolunun törelerine uymak zorunda idi. Kabiliyetini gösterdikten sonra sanatının eskileri arasına katılır, başarısıgörüldüğü takdirde kalfa olurdu. Çıraklık devrinde ücret verilmez veya ailevi durumuna göre zaruri ihtiyaçlarına yetecekbir harçlık alırdı. Süre geçtikçe ortalama bir haftalık almaya başlar, kalfalık devresinde ise ustanın verdiği emirlere göre imalathaneyi idare eder, siparişleri yetiştirirdi. Belirli bir devre geçince peştamal kuşatma töreni ile ustalığa yükselirdi ve yeni bir esnaf olarak iş hayatına girmiş olurdu. Usta-çırak ilişkisi, kendine özgü bir yaşam şeklinin gelişmesine de neden olmuştu.

Esnafın Denetimi

Esnafın hile yapması, halkı aldatması, sanatını kötü yolda kullanması ağır şekilde cezalandırılırdı. Ceza şeklini esnaf loncasının altılar denilen ihtiyar heyeti tespit ederdi. Bu cezayı ise yiğitbaşı uygulardı. Cezalar suça göre, dükkanın birkaç gün kapatılması veya suçu işleyene suçun önemine göre işten el çektirmeye kadar çıkardı. 18. yüzyıldan beri Batı Türklerinde de görülen Loncalar, bir bakıma sendika görevlerinide kapsayan, dini- ekonomik bir nitelik taşımakta idi. Loncalar16. yüzyıldan sonra ticaret ve sanatını yapabilmek için ayrıca "gedikliler"e bağlandılar.

Ticaret Odaları

1860'ta Midhat Paşa gedikleri için yeni bir nizamname hazırlattığı gibi, 1879'da açılan İstanbul Ticaret Odası'nın başlıca amacı esnafı yeniden teşkilatlandırmak idi. 1909'da, II. Meşrutiyet devrinde Esnaf Cemiyetleri Talimatnamesi çıkarıldı. Bundan sonra esnaf kendi arasında dernekler meydana getirmeye başladı. 1910'da Ticaret ve Sanayi odaları için yeni nizamnameler yapıldı. 1913'te ise gedik ve lonca usulü tamamen kaldırıldı. Esnaf ve sanat sahiplerinin durumuna dair Cumhuriyet devrinde ilk defa 1924'te 655 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları Kanunu yayınlandı.

10

Page 11: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Osmanlı esnafının 19. yüzyılın ortalarına kadar teşkilatlanmadave üretim ihtiyacını karşılamada gösterdiği bu başarıyı 19. yüzyıl boyunca kurulan Osmanlı fabrikaları gösterememesi sonucuesnaf da manüfaktür şeklindeki üretimini yan sanayiye dönüştürememişti, bu gelişme ancak Cumhuriyet dönemi sanayileşme ile sağlanabildi. Bunda 1924 yılında çıkarılan konukanun ve İzmir İktisat Kongresi’nin payı büyüktü.

OSMANLI DEVLETİ ESNAF VE SANATKAR NİZAMNAMESİ

Ekmekçiler işlediği ekmeğin ve çöreklerin çiği ve karası olmaya. Gözlenip eksik ölçü vedirhemine bir akçe cerime alalar.

Kasaplar koyunu geceden temizleye ve arı (pak temiz) satalar. Ve semizini saklayıp zaifini boğazlamıyalar. Her zaman koyun tedarik edip keseler. Halka et yetiştireler. Vekuzu ve sığır kasaplarına dahi kanun oluna ki dikkatlice ve temiz hizmet edeler.

Aşçısının pişirdiği et çiğ olmaya tuzsuz olmaya ve pak kotaralar. Ve kase ve bezi temiz ola. Ve kazanı kalaysız olmaya ve çanakları eski ve sırçasız olamaya. Ve hizmetkarları kafir olmaya ve bellerindeki futaları (önlükleri) temiz ve yeni ola.

Başçıların pişirdiği baş ve başçısı görüle ki temiz tutalar temiz pişireler. Bayat kirli ve kıllı olmaya.

İşkembeciler işkembeyi iyice temizleyip temiz su ile yıkayıp temiz su ile pişireler ve pişkin ola ve sirkesi ve sarımsağı tamam ola.

Börekçiler de gözlene. Hamurları arı undan ola. Meyanesi soğanlı ola. Koyun etinden başka et karışdırmayalar.

Yaş ve kuru meyveler ve başka yiyecekler; üzüm incir ve benzeri meyveler on-onbir akçe üzerine (%10 kar ile) satıla. Bahçelerden gelen yemiş yüzleme (yüzü iyi altı kötü)olmaya. Üstü nasılsa altı da öyle ola. Pazar yerlerinden başka yerlerde satılmaya. Yolda karşılayıp satın almak isteyeni muhtesib (görevli zabıta) tutup siyaset ede (cezalandıra).

Yoğurtçuların yoğurdu da gözlene. Nişasta ve su katmayalar. Kaymakçılar peynirciler ve turşucular dahi gözlene. Turşu sirke ile kurula kepek ve ekşisi kurulmaya.

Helvacılar pekmezciler şerbetçiler dahi gözlene. Şerbet miski ve gülabi (kokulu) ola.

11

Page 12: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Ekşi ve sulu olmaya. Hoşafçılar dahi gözlene. Hoşafları ekşi olmaya ve gayet temiz ola.

Terziler dahi gözlene. Her çeşit elbiseyi verilen narh(idarece tespit edilen azami fiyat) üzerine dikeler. Dikmek için aldıkları kaftanları vaktinde vereler. Eğer bir kişinin kaftanı kısa ve dar ve yaramaz dikilmiş olsa kadı marifetleriyle haklarından geline.

İpekçiler de gözlene. İpekleri düz ola. Ve gömlekçiler de gözlene aldıklarına göre satalar sağlam dikeler yenleri normal ve bol ola.

Çuhacılar takyeciler atlasçılar ve bürüncekçiler de gözlene. Kusurlu eksik ve kötü işlemeyeler. Her ne dikerse yeni kumaştan dikile ve mücevvezenin astarı çok çirişli olmaya iyi dikile.

Çizmecilerin ve ayakkabıcıların işledikleri kalp olmaya. Gayet iyi ola. Günü dolmadan delinirse ceza göre. Cezası akçe başına iki gün (hapis) hesabıyladır. Lakin gön veya sahtiyan delinirse suç debbağındır.

Mutaflar (kıldan ip vb şeyler dokyan kimse) ve keçeciler dahi gözlene. Keçeyi çiğ pişirmeyeler adet üzere yapalar.

Demirciler de gözlene. İşledikleri demiri kalp işlemeyeler ve illet (özürlü) etmiyeler. Ve kazancılar dahi gözlene. Kazanın ve haranın kulpunu demirden değil bakırdan yapalar. Ve kalaycılar kalayladıkları nesneyi gayet iyi kalaylıyalar kalp ve illet etmeyeler.

Nalbantlar dahi gözlene. Katırı dört akçeye eşşeği üç buçuk akçeye nallayalar. Mıh eğrilip atılsa nalbant üzerinedir. İnad ederse tedip (terbiye) edeler.

Bıçakçılar dahi gözlene. Dımakşi (Şam işi) diye Frengi (Avrupa işi) işlemeyeler ve satmayalar. Cinsi cinsiyle satalar. Ve iğneciler dahi işledikleri iğneyi iyi işleyler. Demir iğneyi Dımakşi diye satmayalar.

Ve kuyumcular gözlene. Emin kimse ola. İşin sadesini (basit) dirhemini bir akçeye; menyakar (süslü) işini ikiye işleye.

Yapı ustaları ve dülgerler günde yemekli on akçeye işleyeler. Gün doğarken gelip güninmeden gitmeye. Kiremitçiler de gözlene çiğ pişirmeyeler. Ve kerpiçciler kerpici sıkı ve kalın edeler.

Tahıl pazarında satılan buğday ve arpa ve huhubat her ne ise samanlı ve kesmüklü olmaya temiz ola ve tamam ölçeler. Ve kile (ölçek) damgalı ola. Eksik ya da fazlası

12

Page 13: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

bulunursa şiddetle cezalandıralar. Sabuncular ve mumcular dahi gözlene. Sabun iyi ola pişmiş ola ve yarık olmaya. Mumlar ise çirkli ve kokar yağdan olmaya. Fitili yoğun (katı ) olmaya.

Oduncular dağda çok yükleyip şehre yakın gelince yükü eksütmeye adetçe normal ola. Hayvana fazla yük yüklemeyeler nalsız gezdirmeyeler semerleri eski olmaya.

Attarlar (baharatçılar) dahi gözlene. Sattıkları şeyler zağferanili ve yağlı olmaya. Baş şekerini üç kağıttan ziyadeye sarmayalar. Frengi şekeri iyi şeker fiyatına satmayalar.

Bezzazlar (bez satan manifaturacı) dahi gözlene. İbrişimi (bükülmüş ipek ipliği) iyisine karıştırmayalar ve arşınları eksik olmaya. Ve boyacılar her ne rengi boyarlarsaiy edeler. Bezi taş üstünde döğüp zarar vermeyeler ve boyalı bezi yol üstünde asmayalar.

Hamamcılar hamamı pak ve temiz tutalar. Peştemallari delikli ve kısa olmaya. Kafire ayrı rida (havlu ) vereler ve kafir yüzün sildiği rida ile müslüman yüzün silmeye. Velhasıl müslümanların her nesnesi ayrı ola. Eğer inad ederlerse muhkem ta zir edip haklarından geline.

Değirmenciler kimsenin buğdayını arpasını değiştirmeyeler ve değirmeni başı boş bırakmayalar ve yabana gitmeyeler. Taşlarını vakti geldikçe dişeyeler. Haklarından artık tereke almayalar ve çalmayalar. Herkes nöbetle öğüde ve bir kişinin terekesini çıkarıp bir başkasınınkini koymayalar. Değirmende tavuk besleyip halkın ununa ve buğdayına zarar vermeyeler. Vakitlerini bilmek isterlerse ancak bir horoz besleyeler. Eğer inad ederlerse muhkem haklarından geline.

Antik Dönemde İzmit’te Ticaret

Yüzyıllar boyunca stratejik konumu ile önemli bir ticaret merkezi olan İzmit, İS 284’de Diocletianus’un burada tahta geçmesi ve kenti imparatorluk başkenti yapmasının hemen ardından geniş bir ticaret ağının merkezi oldu. Diocletianus’un“İmparatorluk Ana Denizyolları Azami Ücret Listesi ve Bu Yollardan Taşınacak Mallar” hakkındaki fermanı, imparatorluğun her yerinden deniz yollarının Nikomedia’ya (İzmit) çıktığını göstermektedir.

Nikomedia halkının ana uğraşı deniz ve deniz aşırı ticaret idi.Günümüze ulaşan yazıtlardan dördü Nikomedia’lı gemicilere aittir. Görülen diğer meslek ve uğraşlar ise şöyle: Balıkçı, Çömlekçi, Yüncü, Meclis Üyesi, Kale Komutanı, Yönetici, Nikomedia komutanı, Çarşı yöneticisi, Okul yöneticisi, Çocuk

13

Page 14: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

yöneticisi, Ömür boyu Eyalet Meclis Üyesi, Bey yazıcısı, Vakıf yazıcısı, veznedar, Vakıflar veznedarı, Kutsal veznedar, Defterdar, Suvari, Bölük Komutanı, Muhafız.1

İmparator Traianus’un Bithynia (Kocaeli ve çevresi) valisi Plinius’un mektuplarından da fırıncı, doktor, yüzbaşı, hakim, itfaiyeci, avukat gibi bazı meslekleri belirlemek olası. Kamu kölelerinin hapishane gardiyanlığı yaptığını; bazı mahkumların gerek madenlerde çalışma, gerek gladyatör olarak dövüşme ya da kentte kamu köleleri gibi hamamların bakımı, kanalizasyon temizliği, büyük yol ve caddelerin onarımı işlerinde çalıştırıldıklarını, hatta onlar gibi aylık aldıklarını görmekteyiz. Ayrıca evdeki işlerde çalıştırılan beslemeler de görülmekte.2

Osmanlı Dönemi İzmit’te Ticaret

İzmit, Orhan Bey döneminde ele geçirilişinin ardından kurulan Kocaeli Sancağı’nın merkezi olurken Kocaeli, 1420’de Anadolu Eyaleti’ne, IV. Murat döneminde (1623–1640) Cezayir-i Bahr-i Sefid (ya da Kapudan Paşa) Eyaletine bağlanır. 1846 Devlet Salnamesi’nde görüldüğü üzere de Kastamonu Eyaleti’ne bağlanır.1867 yılında Abdülaziz döneminde yeniden düzenlenen vilayet yapılanması çerçevesinde İzmit ve çevresi, Hüdavendigar (Bursa)Vilayeti’ne bağlanırken, 1877 Devlet Salnamesi’nde Kocaeli yöresinin “İzmit Mutasarrıflığı” adıyla yeniden düzenlendiği vedoğrudan İstanbul’daki Zaptiye Müşirliği’ne bağlandığı görülür.Sonunda İzmit Mutasarrıflığı, 1887/88 yılında Dahiliye Nezareti’ne bağlı Bağımsız Sancak olur. İzmit, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda 28 Nisan 1919’da İngilizler, daha sonra Yunanlılar tarafından işgal edilir. 28 Haziran 1921 tarihinde de işgalden kurtulur.

İstanbul’un fethi hazırlıkları esnasında Fatih, Boğazkesen kalesinin yapımını İzmit’lilere vermiş ve dağlar arasından İstanbul’a bir şose yol yapılarak bütün işler iki ay gibi kısa bir sürede bitirilmiştir. İnşaatta kullanılan kereste de İzmit ve Kdz Ereğlisi’nden getirilirken3 fetihte görev alacak donanma için, Golos, Kocaeli, Bursa ve Darülhadis vakfı

1 F. Yavuz Ulugün, Roma Dönemi Bithynia, Izmit 2007, s. 280

2 F. Yavuz Ulugün, (2007), s. 280

3 Y.Yücel-A.Sevim, Klasik Dönemin Üç Hükümdarı, Ankara 1991, s.8

14

Page 15: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

köylerinde 30 bin Forsa küreği yaptırılmıştır. Fatih, denizciliğe önem verilmesi gerektiğinin de farkında idi, bu nedenle Gelibolu, İzmit, Gemlik, İstanbul ve diğer uygun kıyılarda donanma inşasına ve iyi gemici yetiştirilmesine özen gösteriyordu.4

İzmit’te ilk mahalleler bugün Orhan Mahallesi dediğimiz “İç Kale”nin (Akropol) çevresinde kurulmuş ancak 15. yüzyıldan itibaren kent savunmasında surların önemininin azalması ile yerleşimler, sur dışına yayılmaya başlamıştır. Tersane’nin 1530’lardan sonra daha işler duruma gelmesi ve Bağdat Karayolu’nun açılması, 16. yüzyılın ilk yarısında kentin fizikiyapısının güneye doğru yayılımını hızlandıran etkenlerdir.

Özellikle iskeleler için gerekli olan kereste, 16. yy’da henüz geniş ormanlarla kaplı Küzeybatı Anadolu’dan gelmekteydi. İzmitkasabasında kerestelerin kesmek için su gücüyle çalışan ve başlarına birer sipahi konmuş bıçkılara rastlanmaktaydı.

16. yüzyılda gayrimüslim mahallesinin (günümüz Kemalpaşa mahallesi), iskele yakınında olması kentin güney kıyısında yerleşimin başladığını göstermektedir. Gayrimüslim mahallesi, İzmit’in ele geçirilmesi sonrası Türklerin İç Kale’ye yerleşmesi sonucu kentin daha alt kısımlarına yerleşen Rumlara ait olmalıdır çünkü o tarihlerde kentte henüz Ermeni nüfusu yoktur. Sonraki dönemlerde kent nüfusunun önemli kısmını Şah Abbas (1581–1629) ve Nadir Şah (1736–1747) dönemlerinde Ermenistan ve Batı İran’dan göçen Ermeniler oluşturacaktır. Ermeniler, önce doğudaki Pertev Paşa Cami civarına (Karabaş Mahallesi) yerleşmişler, daha sonra kentin batısında bir mahalle (Kozluk) kurmuşlardır. Kentte Musevi nüfusu ilk olarak 1591 tarihli Tahrir Defterlerinde belirtilmiştir.5 Gayr-ı Müslim mahalle adları defterlerinde “İskele” adı ile anılan bölge 1644-1650 Avarız Defteri’nde “Kefere-i Rum”, bir başka tahrir defterinde (1697) “Rumyano ve An Cema’ati Yahudiyan” olarak geçmekteydi.

Vakıf Senetlerine Göre İzmit’te Ticaret6 4 Y. Yücel-A. Sevim, a.g.e., s.365 İdris Bostan, İzmit, İslam Ansk., C.XXIII, Istanbul 2001, s. 539. Aktaran Şennur Kaya, Tanzimattan Cumhuriyete İzmit, İzmit 2010, s. 30 6 Bu bölümü hazırlayan Sn. Muhittin Bakan’a sonsuz teşekkürler. Kaynaklar: 1No’lu Evkaf Defteri, en erken 1482 tarihli; 438 No’lu Tapu Tahrir Defteri,

15

Page 16: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Süleyman Paşa Hamamı’nın 1481 yılında vakıf olarak işletildiği,1522 yılında İzmit’te alınan yerel vergiler arasında İskele ve Pazar vergilerinin bulunduğu görülmesi yanı sıra 1530 yılında Süleyman Paşa Medresesi vakıf olarak eğitim vermektedir. Bu yılda kentin nüfusu 3,000 kişi olup, kentte yapılan meslek ve görebler arasında hatip, imam, müezzin, muhassıl, doğancı, cabi, meremmetçi (tamirci), buzhaneci ve bezirci göze çarpmaktadır. Fevziye Cami kurucusu Mehmed Bey’in Vakfıyesi’ne göre de 1590 yılında İzmit’te bahsi geçen dükkanlar bozahane, bezhane, nalbant, alaf, bakkal, aşçı, riyah, mahazin, kasap ve hamamdır.

1644’de su yolu hizmetlisi olarak görevlendirilen 20 Mihaliç’li(Gündoğdu), 1697’de Miri Saray’a ve miri kuyulara bakmakla görevli tamirci ve hafriyatçılar, 1717’de miri kuyu ustası İbrahim, miri ocak değirmencisi ile saray-ı hümayun değirmencisi ilginç mesleklerdir.

1750 yılına ait Hacı Mustafa Ağa Vakfıyesi’ne göre Çarşı Başı’ndaki meslek erbabı arasında Kahvehane, Ali Bey’in tütün dükkanı, çamaşırhane, manav, tulumbacı (itfaiyeci), tulumba taşıyıcısı, su taşıyıcısı, tulumba tamircisi, imam, sermahfer, hatip, muallim ve müderris bulunmaktaydı.

1812 Seyyid Halil Paşa Vakfıye’sinde de şu meslekler geçmektedir. Kireçhane, simitçi, sebze dükkanı, leblebici, ekmekçi Alemdar fırını, kadayıfçı dükkanı, Korucuzade kahvehanesi; Çarşıbaşı ve Hanlariçi’nde nalbant, samanhane, berber Ahmet, helvacı Salih Ağa, Canbaz ahırı, Terziler Çarşısı, kaya başı, Paşa suyu ustası, su yolcu, muallim ve yanısıra Kertil zaviyesinde şeyh olanlar. 1813 yılında da İzmit’teki çeşmelere ve saray giden su sisteminin bakımı için su yolcular görevlendirilmişti. 1854 yılında su yolunda çalıştırılanlar arasında da neccar, duvarcı, rençber, çamurcu, tekneci ve beygirciler görülmekteydi.

Gemi İnşaa

1530 tarihli; 738 No’lu Tapu Tahrir Defteri, 1. Ahmet dönemi; 3-5-6-12 No’lu Mühimme Defteri, 1564-1570; 550 No’lu Kocaili Defteri, 1522 tarihli.

16

Page 17: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

1646 ve 1647 tarihli çeşitli fermanlar ile, Tersane-i Amire için inşa edilmekte olan 100 firkate için içlerinde İzmit, Karamürsel, Yalova, Şile, Ağva ve Kandıra’nın bulunduğu çevre kıyı kentlerinden gemi yapımında önemli işlevi olan marangoz veburgucular gönderilmesi emrediliyordu.7 Dışarıdan gelenlerin çoğunluğu reayadandı. Yine, Tersane-i Amire’deki baştarda ve kadırgalar için gerekli kürekleri İznikmid (İzmit) ormanlarından kesmekle görevli teksinarcılar vardı.8 1650 yılında İznikmid Sancakbeyi ve Kadısı’na gelen hükümden İznikmid’de yapılan iki kalyon için gerekli demircilerin sağlanması emrinden, yörede demircilerin de varlığı belli olmaktadır.9 Hatta 1695 yılına ait bir belgede görüldüğü üzere zaman zaman İzmit’ten ocaklık harici demir de temin ediliyordu.10

Hayvancılık

1674 yılına ait bir belgeye göre 1674’te İstanbul’a bir yılda getirilen hayvan sayısı 3.965.760 koyun, 199.900 sığır ve 2.877.400 kuzu idi.11 Görüldüğü üzere koyun ve kuzu daha çok tercih edilmektedir. Sığır eti doğrudan tüketilmez, daha çok pastırma gibi et mamullerinin yapımında kullanılırdı. Tavuk iseyine şehir dışından, Tekirdağ, Malkara, Hayrabolu’nun yanı sıraİzmit gibi bölgelerden gelirdi. İçi doldurularak pişirilir veyabaharatlı kızartma şeklinde tüketilirdi.12

Tuzlalar ve Çuha Fabrikası

19. yüzyıl başlarındada İzmit Körfezi’nin alçak alanlarındaki “tuzla”lar özel kuruluşlarca işletiliyordu.13 1840’lı yılların ikinci yarısında Ohannes ve Bogos Dodyan biraderler dokumacılıkta öncü İzmit Çuha fabrikasını kurarken, bu yüzyılınbaşına ait Şer’iye Sicillerinde görülen mahalle isimlerinden 7 KK.2475, s.17; MD. CIII, s.73,/1, s. 75/2; MAD 7528, s.114; MAD 7179, s.111 aktaran İdris Bostan, Osmanlı Bahriye Teşkilatı, Ankara 1992, s. 71-728 İdris Bostan, Osmanlı Bahriye Teşkilatı – 16. Yy’da Tersane-i Amire, Ankara 1992, s. 73 - 74

9 KK. 72, s. 36 aktaran İdris Bostan (1992), s. 7610 İdris Bostan (1992), s. 124

11 R. Mantran’dan naklen, B.N. Fonda Turc, ek 1201, yıl 1085/1674 12 BOA, Mühimme, C.71, http://tarihvemedeniyet.org/2011/02/istanbullular-nasil-beslenirdi-et-ihtiyaci/ , 16.08.201113 Nezih Başgelen, Bir Zamanlar İzmit, İstanbul,1988, s.5

17

Page 18: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

anlaşıldığına göre kentteki 24 mahallenin 20’si Müslüman, 3’ü Hıristiyan, 1’i de Musevi yerleşimidir. 19. yüzyıl sonu İzmit kentini, Şemseddin Sami şu sözlerle anlatmaktadır:14 Bu kentin manzarası güzel olup, evleri ahşap ve bahçeler içindedir. Tepenin üzerinde eski bir kale kalıntıları bulunmaktadır. 23 mahalleye ayrılmış olup, 19’u İslam, 3’ü Hristiyan ki çoğu Ermeni’dir ve 1’i Yahudi mahallesidir. Anadolu’da bir çok noktaya hizmet veren iskelesi nedeniyle ticari önemi yüksektir. Başkent’ten (İstanbul) buraya olan demiryolu daha sonra Ankara ve Bağdat’a kadar uzatılacağından bu önemi daha da artacaktır. Gemi yapımı için birkaç tezgahı bulunmakta olup Marmara’da işleyen küçük gemilerin bir çoğu burada yapılmaktadır.

İpekçilik

1880’lerde ulaşım imkanları nedeniyle ticaret hayatında önemli bir yer tutan İzmit, ipek üretimi ve işlemesinde Bursa ve Bilecik’ten sonra Osmanlı ülkesinde üçüncü sırayı almış, 1890 başlarında dördü İzmit’te, ikisi Adapazarı’nda, ikisi Sapanca’da, dördü Akyazı’da, on ikisi Hendek’te, yedisi Geyve’de olmak üzere toplam 31 ipek fabrikası ve sancak sınırları içinde küçük imalathane denecek nitelikte 2.000 kadardokumahane vardı.

Liman Kenti İzmit

1901’de Derince’de demiryoluyla bağlı bir liman inşa edilmesi ile, zaten Anadolu ve İstanbul arasında aktarma noktası konumundaki İzmit, önceye oranla oldukça büyük miktarlarda ürünlerin çok hızlı bir şekilde yığıldığı bir liman haline gelmişti. Bunun sonucu olarak İzmit’teki ticaret ve sanayide Müslüman olmayan azınlıkların sayısı daha da artmış, Avrupa’dangelen seri makinelerle üretilmiş ucuz malların demir ve denizyolu aracılığı ile daha kolay İzmit’e gelmiş olduğunu görüyoruz. Bu durum yöredeki çok sayıda atölyenin ithal mallarla rekabet yapamayarak kapanmasına yol açmış, ancak aynı zamanda bölgenin bir ticaret ve sanayi alanına dönüşmesinde etkili olmuştur.

İzmit Ticaret Odası

14 Sâmî, Şemseddin (Fraşerî), Kâmûs-ı Türkî, s.5-16, Zafer Matbaacılık, İstanbul, 1995

18

Page 19: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İzmit Ticaret ve Sanayi Odası’nın kuruluşu hakkında elimizde kesin bir bilgi bulunmamasına karşın eldeki belgelerde 1890’larda var olduğu anlaşılmaktadır.15 3 Kasım 1897’de İzmit Belediyesi’nce İzmit Ticaret Odası’na yazılan bir yazıda İzmit Limanı’na gelen gemilerde çalışacak ameleden “belediye sandığı”na kesilecek miktarlardan söz edilmektedir.

Oda’nın modern anlamdaki faaliyeti 1945 yılında başlamış ve yeni bir bina yaptırma düşüncesindeki yönetim, banka kredisi dealarak buna ancak 1953 yılında girişebilmiştir. 12 Mayıs 1954’de temel atılmış, 1955 yılında ikinci kat tamamlanmış, 1956 yılında başka katlar eklenmiş, nihayet 1959 yılında kalorifer ve asansör düzeneği tamamlanmıştır.16 Daha sonra uzunsüre Belediye’ye kiraya verilen bina 1999 depremi sonrası hasarlanması nedeniyle yıkılarak, yeni oda binası inşa edilmiştir.

19 Temmuz 1909’da17 yeni bir donanma oluşturmak için kurulan Donanma-yı Osmanî İane-i Milliye Cemiyeti’nin şubelerinin yeniden düzenlenmesi için 1911’de yapılan bir çalışmada mevcut merkez şubeleri arasında İzmit de bulunmaktaydı. 3 Haziran 1914’de seçilen, biri İzmit Ticaret Odası’ndan, özellikle de esnaftan oluşan İzmit Müstakil Livası şubesi yönetim kurulunda şu isimler görülmekteydi:

Reis: Hacı Ali Bey, TüccarReis Yardımcısı: Hakkı Bey, Umumi Meclis AzasıÜye: Eşref Efendi, Belediye Azası, TüccarÜye: Ahmet Efendi, Liva İdare Meclisi AzasıÜye: Nuri Efendi, Ticaret Odası’ndanÜye: Hacı Refetzade Cemal Efendi, Belediye AzasıÜye: Kandonyan Kerabet Efendi, Belediye Azası

İzmit Ticaret ve Sanayi Odası Aralık 1988 yılında Gebze Ticaretve Sanayi Odasının kurulmasıyla ikiye bölünmüş, ardından Haziran 1989 tarihinde Kocaeli Sanayi Odasının kurulmasıyla bölünme devam etmiştir. 1999 yılında da Körfez Ticaret Odasının

15 Hüseyin Avcı, Cumhuriyet Döneminde İzmit (1923-1973), Yüksek Lisans Tezi,AÜ, Türk İnkilap Tarihi Ens., 1988, s. 90 16 Oya Şenyurt, 1923-1960 İzmit – Cumhuriyet’in Tanıkları Binalar, İstanbul 2010, s. 176 17 BOA, DH.MUİ, Gömlek No:22, 7/-4, 13/M

19

Page 20: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

kurulmasıyla bölünme işlemi tamamlanmıştır.

2008 yılında meclis kararıyla isim değişikliğine giden İzmit Ticaret Odası, bu tarihtensonra Kocaeli Ticaret Odası unvanıyla devam etmiştir. Yerel yönetimlerde meydana gelendeğişimler ve ilçe sayılarında yaşanan artış,Kocaeli Ticaret Odasının da yetkili olduğu alanlarıyeniden belirlemiştir. Buna göre Karamürsel, Gölcük, Başiskele, İzmit, Kartepe, Kandıra, Derince,Dilovası, Darıca ve Çayıova ilçeleri odanın hizmet alanına girmiş ve Kocaeli Ticaret Odası ilingeneline yayılan bir yapıya kavuşmuştur. Bir bakıma tarihi köklerine suvermeye başlamıştır. 18

Kocaeli Ticaret Odası Başkanları

18 http://www.koto.org.tr/Icerikdetay.asp?id=56 , 29.11.2011

1 Müfit Saner 1945-1949/ 1962-1963

2 İbrahim Barut 1949 (Ocak - Mart)

3 Mustafa Çelik 1951-1952

4 İrfan Özben 1953-1955

5 Hilmi Ege 1955-1962

6 Mehmet Diril 1963-1964

7 Nazmi Oğuz 1964-1967

8 Alparslan Akman

1967-1970/1977-1979

9 Temel Yahyaoğlu

1970-1972

10

Özer Günver 1972-1973

11

Halil Közeoğlu

1973-1975

12

Şadi Kulaksızoğlu

1975-1977

13

Sakıp Sabancı 1979-1986

14

Hayrettin Ulusoy

1986-1987

15

Dr.Metin Eriş 1987-1988

16

Seyit Ulubay 1989-1991

17

Alaattin Özkurt

30.01.1991-27.11.1991

18

Necdet Balcı 1991-1992

19

Erol Kolaylı 30.03.1992-29.01.1996

20

Page 21: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Kocaeli Ticaret Odası Yön. Krl. Başkanları

1 İhsan Akköseoğlu

1945-1948

2 Mehmet Yüce 1948-1952

3 Nazmi Oğuz 1952-1963

4 Halil Köseoğlu

1963-1972

5 Şahabettin Bilgisu

1972-1987

6 İbrahim Bingül

07.10.1987-30.11.1987/ 17.02.1989-21.08.1989

7 Nezih İşeri 1987-1989

8 İ.Yüksel Başer

1989-1997

25

Bülent Karagöz

2013 -

21

Page 22: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

9 Nihat Gürer 1997-2001

10

Hüseyin Zeytinci

2001-2009

11

H.İbrahim Keleş

2009 - 2013

12

Murat Bozdağ 2013 -

Osmanlı Dönemi Bankalar ve Şirketler

İttihat ve Terakki’nin desteği ile kurulan yerel ulusal bankalardan biri olan 150.000 lira sermayeli Adapazarı İslam Ticaret Bankası, 1914’te faaliyete geçer. Aynı yılda Adapazarı’nda yabancı sermayeli Osmanlı Bankası’nın da bir şubesi bulunmaktadır. Ayrıca bankalar yanı sıra, üretici ve tüccara kredi kolaylıkları sağlayan bir çok kooperatif kurulmuştur ki biri de İzmit Sancağı-Düzce Kazası Kooperatif Tütün Müstahsilleri Anonim Şirket-i Osmaniyesi’dir.19 Ottomon Boniç (Osmanlı Bankası), American Express Bank ve Selanik Bankası, İzmit’te temsilcilikleri olan yabancı bankalardı.20 Adapazarı İslam Ticaret Bankası’da Adapazarı dışındaki ilk şubesini 1922 yılında İzmit’te açmıştı.

Mutasarrıf Muhittin Paşa’dan sonra göreve gelen Mazhar Müfit Bey döneminde (1913), “Heveskaran-ı Musiki Derneği” adı ile bir kent bandosu oluşturulur ve Demiryolu Caddesi parkeye çevrilirken Kocaeli’deki ilk anonim şirket olan “Tütün Müstahsil Anonim Şirketi” kurulur.21

İtilaf devletlerinin 16 Mart 1920’de İstanbul’u işgali, kentin Anadolu’dan fiili kopuşunu getirmesi karşısında Osmanlı Bankasıyönetiminin, taşra şubelerine kontrolü ellerinde tutan yerel

19 Zafer Toprak, Türkler Ansiklopedisi, İktisadi Yapı, c.3, Osmanlı Devleti’nde Para ve Bankacılık, s. 770-771

20 Autheman André, La Banque Impériale Ottomane (Osmanlı İmparatorluk Bankası); Comité pour l'histoire économique et financière de la France, Paris 1996, s. 185-195

21 Fügen Avdan, age, s. 77

22

Page 23: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

otoritelerle işbirliği yapılması talimatını vermekten başka çaresi kalmamıştı.22 Şubeler bu şekilde çalışmalarını bir süre devam ettirebildiler ve zaman zaman da çatışmaların patlak vermesiyle yer değiştirmek zorunda kaldılar. Mayıs 1920’de ilerleyen Kuvva-yı Milliye Adapazarı’na yaklaşınca, banka yönetimi İzmit Şubesi veznedarı Lyster’i Adapazarı’ndaki kasa varlıklarını kurtarması için gönderdi. İngiliz birliklerine verilen tavsiye belgeleri sayesinde Lyster, bir İngiliz askerinin yardımı ile bir dekovil içinde kente varmayı başardı.Şubenin 43,000 liralık kasa nakdi içinden 35,000 liralık evrak-ı nakdiyeyi İzmit’e getirdi. Kuvva-yı Milliyeciler, Lyster ayrıldıktan hemen sonra Adapazarı’na girdiler.23

Kocaeli Adına 1923 İzmir İktisat Kogresi'ne Sunulan Rapor

Bilindigi gibi, henüz Cumhuriyet ilan edilmeden bir süce önce, Lozan Barış Konferansı görüşmelerinin kesintiye uğradığı bir sırada İzmir'de Türkiye İktisat Kongresi toplanmıştı. Yeni kurulmakta olan devletin iktisadi sorunlarını, temel ve ilkelerini tartışma ve saptamaya çalışan bu kongre daha sonraları Birinci Türkiye İktisat Kongresi olarak anılacaktır. Raporun sonunda yer alan imza listesi ise bütününü bilemediğimiz Kongre'ye Kocaeli’den katılanların isimleri ve ilimizin o günkü ticari sorunları konularında biraz daha bilgi sahibi olmamız açısından bize önemli geliyor: 24

Kocaeli Livası Namına İzmir Iktisad Kongresi'ne Tevdii Edilen Rapor - Orhaniye Matbaası : 1339 (1923)

İzmir İktisad (Ekonomi) Kongresi'ne Kocaeli Livası (ili) adına katılan aşağıda isimleri yazılı çeşitli meslek temsilcileri üçyüz otuz dokuz senesi (M.1923) Şubatının on yedisinden yirmi birinci Çarşamba gününe kadar İzmirde özel şekilde toplantılarına devam ederek gerçekleştirdikleri görüşmeler neticesinde belirlenen sonuç ve dilekleri, aid oldukları encümenler aracılığı ile Kongre’ye sunmuşlardır.

22 Autheman André, age, s.261. Aktaran Eldem Ethem, Osmanlı Bankası Tarihi, s. 355 23 Edhem Eldem, Osmanlı Bankası Tarihi, İstanbul 1999, s. 355

24 Mehmet Ö. Alkan, Gündüz Ökçün’e Armağan - Kocaeli Livası Namına İzmir İktisat Kongresi’ne Tevdii Edilen Rapor, İstanbul Ünv. S.B.F. Siyasal TarihABD Araştırma Görevlisi

23

Page 24: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Umur-u Ticariye ve İktisadiye (Ticari ve Ekonomik İşler)

1-Her şeyden önce düşünülecek mesele ülke güvenliğidir. Huzur ve asayişden yoksunluk, ticari ve zırai her türlü gelişme ve ilerlemeye engel olur ve dolayısı ile memleketin her tarafında asayiş ve düzenin tümüyle sağlanması pek önemli ve gereklidir.

2-Zaman kavramı ve zamanın kıymeti bizde henüz gerektiğince anlaşılamamıştır. Ekseriya sürüncemede kalan genel uygulamalarda azami sürat (s.3) ve kolaylık gösterilmesini, sonuçlarının tamamlanmasını hükümetimizden diliyoruz.

3-Demiryolları’ndan posta ve telgraf idaresinden şikayetçiyiz. Düzensizlik, idaresizlik her gün şahid olduğumuz durumdandır. Demiryolu hattında yüz kilometrelik bir uzaklıktaki bir noktayagönderilen bir para diğerine mürselünileyhine onbeş yirmi gündeulaşmakta olduğu çok görülmüştür. Bir tüccar üç beş yüz lira parasından böyle kısa bir mesafe dahilinde postaların düzensizliği yüzünden on beş - yirmi gün hareketsiz kalması ticaretin gelişmesine sekte vuracağı tabiidir. Binaenaleyh bunlara düzen getirilmesi ve hızlandırılması için ne gerekiyorsa bir an önce yapılmasını hükümetten bekleriz.

4- Yollar: Yollar hakkında fazla açıklamayı gereksiz sayarız çünkü yollar memleketin hayat damarlarıdır. Yolsuz ne ticaret, ne ziraat, ne de sanayinin gelişip ilerleyemeyeceği kuşkusuzdur. Bundan hareketle yollar yapılarak ve var olanlar hemen onarılarak taşımacılığın kolaylaştırması ve hızlandırmasıiçin olabildiğince çaba ve gayret lazımdır. Ancak senelerin yıktığı deneyimler bize göstermiş ve göstermekte bulunmuştur kipara karşılığı yaptırılan yollar istenen yönde gerçekleşmiyor. Mevcud yolların çoğunluğu mükellefiyet-i bedeniye suretiyle bozulmaktan koruyamadık. Bunun için yolların eski yöntemle mükellefiyet-i bedeniye suretiyle inşaasına taraftarız. Yapım malzemeleri hükümet tarafından verilmek ve sanayi inşaatının hükümet aracılığı ile yapılmak şartıyla her kaza halkının, kazası içindeki çok gerekli ve önemli olan yolları yapmakla yükümlü tutulmasının amacın gerçekleşmesini daha çok sağladığı sanı ve inancındayız.

5-Banka : Bankalar ticaretin geneli için pek gerekli ve önemli (s.4) olan kurumlardır. Bu kurumlara her memleketten çok

24

Page 25: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

ihtiyaç duyduğumuz açıktır. Sermayenin bir dereceye kadar az olduğu ülkemizde en çok muhtaç olduğumuz banka, kredi bankasıdır. Harab olan yurdumuz halkı tarafından şu zamanda büyük sermayeli, böylesi önemli bir müessese kurmakdaki zorlukdikkate alınarak kısmen nakit karşılığı aksiyon çıkarmak ve kısmen halkın hükümetten isteği olan tekalif-i milliye (milli vergi) ve iç borçlanma tahvilleri karşılık gösterilerek var olan “ltibar-ı Milli Bankası”nın sermaye artırımı ile önemli ticari merkezlerde birer şube açmaya şimdilik amaca ulaşılır veyeterli olur kanısındayız.

6- Ticaret Odaları, çağın ilerlemesi ve mevcut ticaretin gereksinimlerine hiç de uygun değildir. Çoğunlukla ve belki de genellikle varlığı ile yokluğu belli değildir. Ticaret Odaları Kanunu: Ihtiyaca cidden yanıt verecek şekilde düzeltilmeli ve değiştirilmeli ve ticaret odalarında o memleketin ürün, üretim ve sanatından örnekler bulunmalıdır. Her ziyaretçi ve soran, ticaret odalarında istedigi bilgiyi elde edebilmelidir. TicaretOdası Başkanlarının görevli olması gerektiğini söylüyoruz. Başkanlar oluşmuş yönetim kurulu üyeleri arasından gizli oy ileseçilmelidir. Ticaret Odaları: Memleketi, ticaret sahiplerinin ticari özellik ve işlemlerini bilmeli ve kişisel ve mali saygınlıklarını yaraşır şekilde tayin ve tesbit eylemelidir. Ticaret odasında kayıtlı ve kayıtsız tüccar ve esnaf, hükümet ve halk gözünde aynı derecede görülmemelidir. Ticaret odaları; isteyen her tüccar ve esnafa saygınlık derecesine göre bir karne vermeli ve her tüccar hakkında ticaret odasının resmi dairelere vereceği bilgiler pek saygın ve geçerli olmalıdır. Tüccar sınıflarının altıya çıkarılmasının da uygun olduğu görüşündeyiz. (s.5)

7-Temettü (kazanç) vergileri, kira bedeli üzerinden belirlenmekte ve düzenlenmektedir. Bunu hak ve adalete aykırı bulmaktayız. Çünkü bir mağazanın yıllık kirası yüz lira iken sene-iatiyede hin-i müzayedede zuhur edecek bir rakib ile karşılaşma neticesinde o mağazanın bedel-i icarı ikiyüz liraya çıkabilir. Ve kiracısı, alıştırdıgı müşterilerini kaybetmemek için çaresiz fazla kira vererek o mağazada kalır. Halbuki işleri önceki yılın işleri kadardır. Zorunluluk sonucu arttırılmış olan kira miktarı kazanç vergisi için esas ve ölçü kabul edilecek olursa oransızlık ve haksızlık olur. Aynı şekilde bir tüccar onbin lira sermaye ile senelik iki yüz lira

25

Page 26: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

kira bedeli olan bir mağazada büyük iş yapar; diğer taraftan iki bin lira sermayesi olan bir tüccar da aynı kira bedeli ile oturduğu bir mağazada daha sınırlı bir derecede ticaret yapar. Birincisinin kar oranı az, yararı çok; ikincisinin kirası çok, karı az. Şu halde yalnız kira bedeli dikkate almak suretiyle kazanç vergisini belirlemeye gitmek insaflı ve adaletli olamaz,dolayısı ile kazanç vergilerinin değiştirilecek ve yenilenecek ticaret odaları tarafından herkesin mali yeterliliği ve ticari işleri ve takdir edilmek suretiyle tarh edilmelidir. Vergisi dedört taksit olarak alınmalıdır.

8- Vakit vakit Büyük Millet Meclisi'nin veya Heyet-i Vekilenin kararı lahik olmaksızın iç üretimin ihracatına engel olunmaktadır. Ticarete önemli bir darbe teşkil eden bu halin oluşmasının önlenmesi lazımdır. Dışsatıma engel olma keyfiyeti ancak ya Büyük Millet Meclisi'nin veya Heyet-i Vekilenin kararıyla olmalı ve bunun (s.6) haricinde bir makam ve kişi tarafından böyle bir uygulamaya girişilmemelidir.

9- Tüccarların resmi daireler ile işlemlerinde sınırı belirsiz ödemeye mecbur olacağı teminatın nakden depozito suretiyle olmayıp ticaret odasından belirli ve olumlu olacak mali yeterliliği üzerinden senelik ödenmesi, paranın uzun süre bağlıve atıl kalmamasını ve ticarette işlemek suretiyle hem sahibinin hem de memleketin yararlanmasına sebep olur.

10-Demiryolu tarifeleri yüksektir. Istanbul'a yüz yüzelli kilometre uzaklıktaki nakliye ücretleri Avrupanın başlıca merkezlerinden Dersaadet'e (İstanbul’a) olan nakliye ücretlerinden daha fazladır, patates ve diğer yöresel ürünlerimiz bu yüzden yabancı ürünlerle rekabet edememektedir. Tarifenin rekabetin sağlanabileceği düzeyde indirimi gerekmektedir.

11-Lozan Konferansında ortaya çıkacak sonuca göre İstanbul limanı açık bir halde kalacağından ve Ankara'nın hükümet merkezi seçilmesi durumunda Orta Anadolu'nun ithalat ve ihracatı için korunaklı bir liman olan İzmit'in ticari önemi yükseleceğinden transit işlemleri için İzmit'te antrepolar kurulması şartlarının oluşturulması ve tamamlanmasını hükümetten dileriz.

26

Page 27: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

12-Demiryolu tarifesi; nakliye ücretlerinin kilometre hesabıylabelirlenmesi gerekirken Haydar Paşa Rıhtımının yapımından sonra demiryolu şirketi, teminatsız olarak inşa edilen rıhtıma gelir sağlamak ve ihracatı Haydar Paşa'ya yönlendirmek üzere tarifeyi değiştirmiş, sonucunda Ankara ve Konya'dan bir vagon buğday Haydar Paşa'ya otuz liraya nakledilmekte iken doksan küsur kilometre daha yakın olan İzmit'e (s.7) kırkbeş - elli liraya nakledilir olmuştur. O zamana kadar daha ucuz nakledilmek hesabıyla İzmit Iskelesi yoluyla ihraç edilmekte olan hububat, vb. tarifenin busuretle değiştirilerek nakliye ücretlerinin Haydar Paşa'ya göre tekelleşmesi yüzünden İzmit Kasabası geçmişteki ticareti faaliyetini tümüyle kaybetmiştir. Pek haksız ve adaletsiz olan bu halin giderilmesi için on beş yıldan beri var olan girişimlerin tekrarına başarı sağlanamamış ve süregelen bilinendurumlar de buna mani olmuştur. Bundan dolayı demiryolu idaresiher ne şekle dönüşürse dönüşsün azami ve asgari nakliye ücretlerinin bay- hay (?) uzaklık ve kilometre itibar ve hesabıyla ahz (alma) ve ıstifasının (ayıklanma) teminini Hükümetimizden talep ve rica ederiz.

l3-Askerlik : Ara sıra izinli olarak memleketlerine gelebilmek,ticari ve tarımsal faaliyetlerinin kesilmesine neden olmamak için esnan-ı (dişler) askeriyeye dahil olanların askerlik görevlerinin en yakın askeri noktalarda yaptırılması ve bunlar meyanında çiftçi sınıfından olanlara ziraat mevsiminde ve hasadzamanlarında ikişer ay izin verilmesi ve ticaret sahipleri nezdinde çalışan katiblerden ticarethanelerin işletme yeterliliklerine göre birer veya ikişer katibin askerlikleri gelip çattığında yalnız altı ay askeri talim ve eğitim ile yükümlü tutularak geriye kalan hizmetinin askerlik görevinden istisnasının gerekli olduğu düşünce ve yorumundayız.

14-Memleketin her tarafında ölçüler ve ölçekler çeşitli olup buyüzden ticari işlemler, karışıklık içinde olduğu gibi üretici ve tüketicilerin de bu yüzden hakları kaybolmakta bulunduğundanişlemlerin güvenliğ için her tarafda ölçü ve ölçeklerin tekleştirilmesi gereğine inanıyoruz. (s.8)

Umur-u Zıraiye (Tarımsal İşler)

15-Aşar (yüzde onluk vergi) köylülerimizi kemiren bir beladır. Köylüyü bu beladan kurtarmak lazımdır. Kadastro usulü en güzel

27

Page 28: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

yöntem olmasına karşın bunun icrası büyük bir zamana bağlıdır. Dolayısıyla kadastro usulünün esası korunmakla beraber tahmis (beşleme) usulünün uygulamaya konulması, ekonomik gelişme için varlıklarına gereksinim duyulan köy bankalarının sermayesine kaynak olmak üzere hükümetin sahipliğinden vaz geçeceği yüzde on iki buçuktan iki buçuğunun köy bankalarına devredilmesini kabul edilir bulmaktayız.

l6-Ziraat okullarının kurulmasını, ilkokulların programlarına ziraat derslerinin önemli oranda girmesini istiyoruz. Ülkemizintarım ülkesi olduğunu göz önüne alarak tarımsal işlere fazla önem vermek gerekir. Dolayısıyla her kazada mümkün olmayacağınagöre iller dahilinde genişçe arazi içinde yatılı zıraat okullarının yapılmasını ve bu mekteblerde tarımsal işlerin çeşitli dallarının uygulamalı olarak eğitiminin tarımsal ilerlemeyi tümüyle sağlayacağı düşüncesindeyiz. Bu okullarda kusursuz bir demirhane de bulunması pek uygun olur.

17-İnsanlık ve uygarlık gelişimi için insanların bir arada toplu ve kesif yoğun bir halde bulunmaları önemli bir etkendir.Küçük topluluklar, küçük köyler hiç bir zaman uygar ve toplumsal gereksinimleri sağlayamazlar. Nüfus yoğunluğundan doğacak güçlerin birliği, aranan gelişime pek yardımcı olur. Sekiz on haneli bir köy ile yüz elli hanelik (s.9) bir köy hiç bir zaman aynı derecede ileri gidemez. Aradaki fark pek açık oldugundan ayrıntılı açıklama gereksizdir. Livamızın bir çok bölgelerinde köyler beşer sekizer onar haneli ve bir diğerindenoldukça uzaktadırlar. Bunlar için ayrı ayrı okul kurulması mümkün olmadığı gibi köyler arasında vücuda getirilecek bir okul da amacın gerçekleşmesine hizmet etmez. Dolayısı ile bu gibi köylerin birleştirilerek, en azından ellişer yüzer haneli köyler vücuda getirilmesi pek önemli ve kaçınılmazdır.

18-Çoğu köylerimiz çıplaktır. Köyün inşa edildiği arazi fevkalade kuvve-i inbatiyeyi haiz ve her türlü ağaç yetiştirmeye kabiliyeti derkar iken göreneksizlik neticesi olsagerektir ki bağçelerine hanelerinin etrafına ağaç garsını hatırlarına getirmezler. Bu gibi köylerimiz meyveden mahrumdur.Verimli ağaçların bedihi (kuşkusuz) olan muhassenatını ayrıntılı açıklamak gereksiz olur Köylerin hanelerin etrafında eşcar-ı müsmire yetiştirilirse hem köyü ağaçlar ile süs ve güzellik kazanır hem de temiz havaya hizmet) eder. Eşcarından

28

Page 29: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

da sahipleri yararlanır. Köylerimizin kendiliklerinden bu gibi girişim kabiliyetini göstermedikleri ve daima rehbere muhtaç oldukları kuşkusuz bir nitelik olduğundan bu bölümde hükümetin;Hükümet memurlarının rehberlik vazifesini resmi görev olarak yapması gerekir. Buradan hareketle köylerde; Ağaç yetiştirmeye muhtaç köylerde arazinin kabiliyetine ve ikliminin doğasına göre hanenin de beşer onar fidan, yetiştirmekle yükümlü tutulması amacı sağlar. Ancak uygulama yöntemi için hükümet memuruna tüzük veya yönetmelik şeklinde duyurulması gerekir.

19-Memlekette birçok bataklıkların; Göllerin varlığını, hava kalitesini (s.10) ve etraflarında bulunan köy halkının sağlıklarını bozduğundan ve bataklık arazi etrafındaki köylerinbazı bölgelerde bilindiği gibi sonunda birer mezarlığa dönüştüklerinden, köylülerimizin sağlıklarını ve hayatlarını korumak üzere bir an önce bu gibi bataklıkların ve bataklık arazileri zararlarının yok edilmesi işlemlerinin tamamlanmasınıhükümetten rica ederiz.

20-Hükümet doktorlarının kaza merkezlerinde çalışması köylüler için hiç bir çıkar sağlamamaktadır. Kasabaların bir kısmında esasen özel doktorlar var olduğundan kasabaların sağlık gereksinimleri için yeterlidir. İstenilen köylülerin sıhhatleridir. Hükümetin her kazaya görevli sağlıkçı göndermiştir. Amaç da bu olduğu veya olması gerektiği halde tersine görevli doktorlar köylülerin sağlıkları ile hiç de ilgilenememektedirler. Dolayısı ile görevli doktorların daimi olarak köylerde gezgin halde dolaşmaları suretiyle köylülerin sağlıklarını koruma ve yanlarında taşınabilir aletler bulundurarak basit tedavilerine özen göstermeleri genel sağlık açısından pek yararlı olur inancındayız.

21-Memleketimizin bir kısım halkı bağcılık ve meyvecilikle geçimlerini sağlamaktadırlar. Bağları etkileyen hastalığın sebeplerinin tedavisi sağlanamadığı için yok ve kaybolmuş, meyve ağaçları bilimsel kurallar dairesinde bakılmadığından günden güne kurumuş ve ziraat memur ve öğretmenlerinin bu özellikte yararlı bir çaba ve hizmetleri görülememiştir. Memleket için mühim birer gelir kaynağı ve servet olan bağcılıkve meyveciliğe karşı çıkma ve çöküş ve olayları için her ne yapmak lazım ise işleme konmasının hızlandırılmasını hükümettendileriz. (s.11)

29

Page 30: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

22-Alçak düşman tarafından tahrib edilen ve yakılan bir çok bayındır köy ve kasabanın çağın gereklerine göre yeniden şirketler aracılığı ile veya diğer yöntemlerle bir an önce yapılmalarının sağlanması ve bugün inşaat için haricden getirilmekte olan kereste ve diğer inşaat malzemesine gümrük uygulanmaması hususunun önemle dikkate alınması gerekir.

23-Düşman tarafından yakılan köy ve kasabalarda vücuda getirilecek yoksullar ve mebainin beş sene müddetle vergiden affı.

24-Ziraata zarar veren hayvanatın yok edilmesi için yeterli önlem kabulü ve derhal uygulanması.

25-Büyükbaş hayvanların cins ıslahı için köylerde bulunacak birkaç boğadan başka iki yaşına giren tosunların bozdurulmasının taht-ı mecburiyede alınması. Bedelleri halk tarafından verilmeküzere yabancı ülkelerden hükümetce boğa getirtilmesi.

26-Reji usulünün engelleri denemeler ile sabit oldugundan tütüntekeli imtiyazının bitiş müddetinde tekel yerine bandrol yönteminin getirilmesi hususları hepimizin isteklerindendir.

27-Ziraat Bankaları, ziraat ihtiyacını temin edememekte olduğundan ve sermayesi hayli eksilmiş bulunduğundan bankanın hükümetten alacağı olan meblağının bankaya iadesi ve sermayesinin arttırılması hissedarlarının temin ve tamamlanmasılazımdır. Çiftçilere yönelik olan borç verme miktarları güncel gereksinimlere hiç uygun olmadığından borç verme miktarının arttırılması ve zincirleme kefilliğin ve borç verme şartlarınındaha basit bir hale getirilmesi gereklidir. Bankanın; Hükümet vücuduyla uyumlu bir tarzda (s.12) çiftçilerin gereksinimlerinin sağlanması ve tarımın geliştirilmesi ve üretimin artması hususlarına yardımcı olması gerekir.

28- Tütün çiftçisinin diger çiftçilerden farkı olamayacağına göre bunlardan alınmaktaolan harb kazançları vergisinin iptali ve esasen kazanç vergileriyle yükümlü olmayan

30

Page 31: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

mahallerde köy değirmenlerinden alınan kazanç vergilerinin kaldırılması kabul edilebilir bir kıyaslama ve denklik olur yorumundayız.

Umur-u Sanaiye (Sanayi İşleri)

29-Ülkemizde çeşitli sanayinin ne derece geri olduğu bilinen bir durum olmakla bu bölümde temhid-i tafsilat (ayrıntı) ve yorumu gereksiz sayarız. Şu kadar ki bugün amaçlarımızda demirci, sobacı, tenekeci, bakırcı, dülger, marangoz gibi erbab-ı sanayiden tümüyle denecek derecede yoksun olduğumuzu beyan etmek, basit sanayi hususunda bile ne derecede yokluk içinde bulunduğumuzu bütün garibanlığıyla ezhar eder. Dolayısıyla herşeyden önce sanayii okullarına olağanüstü gereksinimiz vardır. Bugün hükümet, zirai aletler getirmekte vehalka dağıtmakta ve bunlardan arızalananların onarımı için bir mühill, sanaatkar bulunamamaktadır. O halde getirilen makinalardan, alet ve edevattan uygun şekilde yararlanma yok demektir. Ülkemizde sanayi erbabı yetiştirmek, miktarını arttırmak gereklidir. Bunun için de her kazada birer sanayii okulunun açılmasına önemle, zorunlu gereksinim vardır. Ülkemizde en çok ihtiyacını hissettigimiz sanayi, bu okullarda öğretilmelidir. Bu okul, zirai alet ve edevatının ve ziraat makinalarının tamirine yardımcı olacak bir demirhane şubesiyle (s.13) beraber diğer sanayi dallarını da içermelidir. Kurma, oluşturma ve idare yöntemini uzman kişilerden oluşmuş bir kurulun değerlendirmesine bırakarak, yalnız bu okulların oluşturulmasına duyulan büyük gereksinimi dikkatli bakışlarınıza sunmakla yetiniriz.

30-Ulusal kurumlarımızın önemlilerinden olup düşman tarafından tümüyle yakılan Karamürsel Mensucat Fabrikasının barış neticesinde zarar ve ziyanı ödettirilemediği takdirde terkedilmiş mallardaninşaat masraflarının sağlanarak asıl ulusal sanayiye muhtaç bulunduğumuz bir zamanda böyle bir sanayi evinin uzun süre işlevsiz bırakılmaması. Ve aynı şekilde düşmanlar tarafından tahrib edilen ve örneği az bulunan İzmit Askeri Mensucat Fabrikasının son haline geri dönüştürülerek canlandırılması ve diğerlerinin tamamlanması çok yakışan bir dilek niteliğini oluşturur.

Hendek Zürra (Çiftçi) Mümessili (Temsilcisi) İsmail Hendek Sanayi Temsilcisi Süleyman

31

Page 32: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Adapazarı Sanayi Temsilcisi Derviş Adapazarı Banka Temsilcisi Mustafa Hulusi Adapazarı Çiftçi Temsilcisi Hacı İbrahimAdapazarı Şirketler Mümessili Hacı Mehmed AliAdapazarı Ticaret Temsilcisi İhsanAdapazarı Çiftçi Temsilcisi Hasan Veli Geyve Ticaret Temsilcisi Hafız Aliİzmit Ticaret Temsilcisi Hüseyin Bedrettin (Babila ? Atığ ?) İzmit Şirket Temsilcisi Hoca Rıfat (Yüce) İzmit Çiftçi Temsilcisi Rauf Karamürsel Çiftçi Temsilcisi Hasan Karamürsel Ticaret Temsilcisi Halil Karamürsel Çiftçi Temsilcisi HalilKaramürsel Sanayi Temsilcisi Kamil Karamürsel Banka Temsilcisi CemalKandıra Çiftçi Temsilcisi KamilKandıra Ticaret Temsilcisi Raif (Erim) Kandra (Kandıra) Çiftçi Temsilcisi Niyazi (Yelkenci) Kandıra Çiftçi Temsilcisi Mehmed (Semercioğlu – Bld. Bşk.)

Nüfus25

16. yüzyılın ilk çeyreğinde 2.000 dolaylarında olan İzmit nüfusunun 17. yüzyılın ortalarında % 70 artış göstermesinde kentin ticari öneminin etkisi büyük olmakla birlikte, bu dönemde kırsal alanlarda görülen Celali İsyanları da kent nüfuslarında artışa yol açtığı bir başka gerçektir.

İzmit çevresine ilk 1806–1812 ve 1828–1829 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında gelmeye başlayan göçmenlere sonraları farklı tarihlerde Kafkaslardan, Rumeli’den ve Balkanlardan gelen göçmenler eklenmiş, 19. yüzyılın sonlarında İzmit Sancağı’nda toplam göçmen sayısı 12,171 kişiye ulaşmıştır. Buna bağlı olarak kentin yerleşim sahası doğuya doğru genişlemiştir.

İzmit nüfusu, 1881–1883 tarihli ilk genel nüfus sayımı sonuçlarına göre yaklaşık 40.000’e ulaşmıştır. Kentin nüfusu 19. yüzyıla ait diğer verilerde ise 15,000–30,000 arasında değişen rakamlarla ifade edilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nda 16. yüzyılda % 8-9 olan kentli nüfusun, 19. yüzyıl sonlarında

25 Şennur Kaya, age, 41 – 50

32

Page 33: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

% 25 kadar yükselmesi ekonomik yapıdaki değişime bağlamak olasıdır.

19. yüzyılda Osmanlı kentlerinde yaşanan nüfus hareketliliği kentlerin de fiziki değişiminde rol oynamıştır. Kentlerde yaşanan nüfus hareketliliğin temel sebebi, kaybedilen topraklardaki Müslüman nüfusunun Osmanlı topraklarına göç etmesidir. Önceleri kent dışı arazilerde yerleştirilen göçmenlerin 1878’den itibaren kent çevresinde iskanlarına izin verilmesi, kent sınırlarının genişlemesine yol açmıştır. Ayrıcakent içi ulaşım olanaklarının artmasıyla kent çevresinde yeni yerleşkelerin oluşması, kentin fiziki sınırlarını etkileyen faktörlerdendir.

1914 yılında kentin yaklaşık nüfusu ise 3,600’dür. Bu sayının yaklaşık 840’ını gayrimüslimler oluşturmaktadır. Bunlar arasında Cemâ‘ati Yahudiyân şeklinde belirtilen Musevi Cemaati yalnızca 20 hanedir. Rumların ve Ermenilerin kenti terk etmesi ile nüfusta düşüş görülmesine karşın Türkiye ile Yunanistan arasında 30 Ocak 1923 yılında imzalanan “Mübadele (Değişim) Sözleşmesi” sonrasında 1924 yılı Ekim ayı sonuna kadar gelen mübadillerden 26,569’u İzmit’e yerleştirilmiştir. Göçmenlerden tarım, hayvancılık gibi iş kollarında çalışanlar köylerde, sanatkar ve esnaflar kentlerde iskan ettirilmişlerdir. Mübadele Sözleşmesi sonrasında alınan kararla Rumlardan kalan malların mübadillere, Ermenilerden kalan malların ise zarar gören yerli halka verilmesine karar verilmiştir. Olasılıkla İzmit’te de tespiti yapılan gayrimenkullerin bir kısmı gerekli onarımlar yapılmasının ardından mübadillere tahsis edilmiş, bir kısım mübadil için de yeni yerleşimler kurulmuştur. Sonuç olarak Ermenilerin ayrılmasıyla 1916 yılında 9,590’a düşen nüfusun 1927 yılı nüfus sayımında aynı dönemlerde kentteki Rumların da da İzmit’ten ayrılmış olmalarına rağmen 13,500’e yükseldiği görülmektedir.

1935 yılında da Romanya ve Türkiye arasında Türkiye’ye gelmek isteyen yurttaşlarla ilgili bir antlaşma yapılması sonrası Romanya’dan gelen göçmenlerden İzmit’e gelenler kent çevresindeiskan edildikleri gibi, kentin batısında bugünkü Yenidoğan Mahallesi sınırları içinde yapılan ve Sıra Evler olarak anılan göçmen evlerine yerleştirilmişlerdir.

33

Page 34: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Nakliyecilik 26

1902-1905 ticari yıllıklarında İzmit’te yabancılara ait Wilkinson C. C. ve Amat A. Adlı iki özel vapur şirketi bulunduğu görülürken 1919 yılı yazında Halepli Haririzade Şefikve ortaklarınca bölgedeki ulaşım sorunun çözümüne ilişkin bir girişim olarak kurulan “İzmit-Adapazarı Osmanlı Nakliyat Şirketi”nin merkezi İstanbul Balıkpazarı’nda Ralli iskelesindeki Osman Efendi Hanı’ndaydı. İzmit şubesi ise eski Duyun-ı Umumiye binasının karşısındaydı. Şirket, Adapazarı’na her türlü gönderiyi kabul ediyor ve (İstanbul) Ralli iskelesinden kalkan 30 tonilatoluk bir motor haftada üç gün İzmit’e sefer yapıyordu.27

Ulusal Mücadele sonrası yabancı şirketlerin İzmit Körfezi’ni terk etmesinin ardından Kocaeli Şirketi’nin 58 tonluk Kırlangıç, 46 tonluk Sürat, 10 tonluk İzmit ve 19 tonluk Yeni Dünya (benzinle çalışan) adlı dört ahşap gemiyi işletmekte olduğu 1926 Deniz Yıllığı’nda görülmektedir. Şirket daha sonra Sürat adlı gemiyi aldı ve kısa bir süre sonra bu satılarak yerine Uğur isimli gemi alındı. Kırlangıç’ın kaptanı Mehmet Kaptan, Uğur’un kaptanlığına geçti. Kırlangıç’ın kaptanlığını ise Nazmi Oğuz’un ağabeyi Hamdi Kaptan yaptı.28 İzmit İttihat Spor’u kent dışındaki futbol karşılaşmalarına ya da İzmit’e gelen futbol takımlarını kente taşıyan Kocaeli Şirketi’nin bu vapurları idi.

04 Haziran 1929 tarihli belgeden anlaşıldığı üzere Hasan Bedrettin (Babila)29 ve Ahmet Şerif (Ulusoy)’un ortağı olduğu bir diğer şirketin, Kurtuluş Savaşı sonrası kurulan30 Kocaeli

26 F. Yavuz Ulugün, Kocaeli ve Çevresi Denizcilik Tarihi, İzmit 2009, s. 142-146 27 Sabahattin Özel, Milli Mücadelede İzmit-Adapazarı ve Atatürk, İstanbul 2005, s. 21

28 Sözlü olarak Y.Ulugün’e aktaran: M. Kemal Ulusoy29 Y.U.: Av. Necdet Babila’dan aldığım bilgilere göre: Aile Batum'dan Sapanca'ya, oradan İzmit'e göç etmiş. Ailenin baba tarafından (Babilalar) İzmit’te şimdi kimse kalmamış. Bir ara (1930’larda) Yeni Turan okulu yakınlarında inşa ettikleri Babila apartmanında oturmuşlar. Bedrettin’in eşinin akrabaları ise hala Gölcük’te oturmaktadırlar, ör. Dr. Özkan …. (Kavaklı’da), Ercüment Kızıltan (Gölcük’te). Dede: Mehmet Tevfik. Oğulları:H. Bedrettin & Kazım. Bedrettin’in oğlu: Rıza Bedri Babila (amcası Kazım ile aynı yaşta). Kazım’ın oğlu Av. Necdet Babila (1929 doğumlu)

30 Sözlü olarak Y.Ulugün’e aktaran: M. Kemal Ulusoy

34

Page 35: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Vapur Şirketi’nin İzmit acenteliğini yaptığı, yine 30 Mayıs 1929 yılındaki diğer belgeden ise İstanbul’daki şirket ortaklarının, yukarıdaki isimlerin oğulları olan Rıza Bedri (Babila) ve Mehmet Lütfü (Ulusoy) yanı sıra İsmail Kemal ile Eyüp Sabri (Ağa) beylerden oluştuğu görülmektedir.31

Babilazade’lerin ortağı Ahmet Şerif’in (Ulusoy) işleriyle bir süre sonra oğlu Lütfü’nün32 uğraştığı biliniyor. Ancak yolcu taşımacılığında “devlet tekeli”nin başlaması ile şirket sadece yük taşımacılığı ile ayakta duramayacağı için gemiler devlet tarafından devralınıyor ve karşılığında verilmek istenen senetleri ortaklar, “cumhuriyet’e” bizim de bir armağanımız olsun diyerek almıyorlar. A. Şerif Ulusoy daha sonra Topal Rıza(Sirmen)33 ile ortak olarak nakliyecilik işine devam etti.34 Rıza Bedri Babila ise vapurculuk şirketinden sonra “İkbal Ambarı” adlı şirketle birleşerek “Kocaeli İkbal Ambarı” adlı şirketini kurdu. İstanbul Yemiş iskelesi’nde faaliyet gösterdiler. Nakliyatçılık yapan bu şirketin İzmit’te de bürosubulunuyordu. Ticari mallar motorlarla İzmit’e getirilir, oradantrenle ait olduğu kentlere gönderilirdi. Kemal Ulusoy’un aktardığına göre, Sadıkzadeler, Tavilzadeler, Yelkenzadeler35 de İstanbul’dan başka yerlere seferler düzenliyordu ancak 1935 yılında bu firmalar bir şikayet üzerine Kocaeli Vapurculuk da dahil olmak üzere birleşmeye zorlandılar, bir süre sonra da yolcu gemileri devlete devredildi.

Yöredeki ilk nakliye-ambar şirketi “Antalya Ambarı” idi, Türkiye geneline çalışırdı. En büyük bölgesel şirket ise yukarıda belirtilen “İkbal-Kocaeli” idi. En güvenilir nakliyatçı firmalardan biri idi. Buradan ayrılanlar “İzmit-Sakarya Ambarı”nı kurdular, büyük ortak Şükrü Aracı, yüzde beşer hisse ile iki küçük ortağı ise Emrullah Öztonga ile Mehmet Kobal idi. Gemi ile İzmit limanına gelen yükler tren yolu ya da at arabaları ile bir sonraki noktaya ulaştırılırdı. 31 M. Kemal Ulusoy’a göre şirketin adı “Kocaeli Nakliyat Kolektif Şirketi” idi.

32 Cengiz Ulusoy’un sözlü olarak Y.Ulugün’e aktardığı üzere İzmit’in ilk sinemacısı. Denizcilik işleri nedeniyle İstanbul’a taşınması sonucu sinemanın işlerini bir süre yanında çalışmakta olan makinist Nazmi (Oğuz) aracılığı ile yürütmeye çalışmış ancak işler bir türlü iyi gitmeyince sinemayı Nazmi Oğuz’a satmıştı.

33 Sefa Sirmen’in babası

34 Sözlü olarak Y.Ulugün’e aktaran: Cengiz Ulusoy

35 Kandıralı Yelkencioğlu ailesi ile ilgileri yoktur.

35

Page 36: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Geri dönüşte de İstanbul’a gönderilecek yükleri alarak İzmit’e getirirlerdi.36

ŞÜKRÜ ARACI – NAKLİYECİ

Pazarcık (Romanya), 01.02.1927 doğumlu olup annesi Zühre Hanım, babası Abdullah Bey idi. Babası Abdullah Efendi Romanya’da gar müdürlüğü yapmaktaydı ancak 33 yaşında vefat etttiğinde Şükrü Bey henüz 2 yaşında idi.Annesi Zühre Hanım, Şükrü Bey 4 yaşında iken Adapazarı’na yerleşti. Aracı soyadını Adapazarı’nda alan Şükrü Bey ilkokul çağlarından askere gidene kadar çeşitli işlerde çalışıp hasta olan annesine baktı. 1951 yılında annesi ile birlikte İzmit’e taşındı. İzmit’te ilk yerleştikleri yerİnönü Caddesi (Hoşgör Pastanesi yanı), daha sonra Kozluk Mahallesi (şimdikiKız meslek Lisesi yanı) ve Cengiz Topel Caddesi (Sanat Okulu karşısı) idi.

İlkokulu Adapazarı’nda okuduktan sonra Işıklar Askeri Lisesi’ni iyi bir derece ile kazanmış ancak annesine bakacak kimse olmadığı için öğrenimini yarıda bırakarak annesinin yanına geri dönmüştü. Daha sonra hem çalışıp hemokudu. İlerleyen yıllarda İstanbul Ticari İlimler Akademisi’nden mezun oldu. Askerliğini 1947-1951 yılları arasında demiryolu askeri olarak İsmet İnönü’nün yanında yaptı.

İzmit’e taşındığında ilk çalıştığı yer “Güzel Adapazarı-Bolu Ambarı” idi.1951-1959 yılları arasında Ankara Caddesi Otel Asya yanındaki bu nakliye firmasındaki görevi ambar memurluğu idi. Kendi firmasını Ankara Caddesi üzerinde, şimdiki Otel Asya (o zamanlar Emniyet Müdürlüğü idi) yanında 1959 yılında kurdu. Firma adı, hala faaliyetlerine devam eden İzmit-Sakarya Ambarı Umumi Nakliyat Kolektif Şirketi idi. Aynı tarihte İstanbul Eminönü Yağ İskelesi’nde (şimdiki İstanbul Ticaret Odası) kiraladığı işyerini şirket merkezi yapmıştı.

İzmit’teki işyerinin mülk sahibi Akif Akman idi. Daha sonra işyerinin hemenkarşısındaki Cavit Kozluca’nın sahibi olduğu, şimdi Otel Kozluca’nın bulunduğu binaya, oradan da Eski Vapur iskelesi’nin karşısında bulunan Milli Emlak Dairesi’ne bağlı yere taşındı. Firmasının iştigal konusu Ambarcılık ve Yurtiçi nakliye idi. Bu işi firmasını ilk kurduğu yıllarda denizden motorlarla ve karayolundan kamyonlarla yapmıştı. İlk zamanlar İstanbul’dan motorlarla gelen malları, iskelede at arabalarına yükleterek İzmit kent içinde ve diğer ilçelerde bulunan esnaflara dağıtırdı. Daha sonraları karayolu taşımacılığına ağırlık vererek, İstanbul Eminönü’nden yükledikten sonra Sirkeci’den araba vapuruyla Anadolu yakasına geçip, İzmit’e gelen kamyonlar ile aynı işi devam ettirmişti.

Şimdi Otel Asya’nın, o zamanlar ise Emniyet Müdürlüğü’nün olduğu yerdeki oto tamircisi Selahattin Usta, Hürsöz Gazetesi, Yavuz Pastanesi, Pişkin Simit daha sonraki işyerinde o yıllarda İzmit Otogarı’nın bulunduğu alanda Efe Petrol (Hüsnü Efe) ile komşuluk yapmıştı. Şükrü Aracı ya da İzmit’teki lakabı ile Tatar Şükrü 16.06.2007 tarihinde vefat etti.

36 Sözlü olarak aktaran Vefa İbrahim Aracı

36

Page 37: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

09.11.1952 yılında evlendiği Semahat Hanım’dan Şükrü Kemal Aracı (1953), Kadriye Zümran Aracı (1955), Vefa İbrahim Aracı (1959) ve Ayşe Akbağ (1964)adlı dört çocuğu oldu. Büyük oğlu Şükrü Kemal Aracı okul dışındaki bütün zamanlarında babasının firmasında çalıştı ancak kendisi ile devamlı çalışançocuğu Vefa İbrahim Aracı idi. Baba mesleğini seçen Vefa İbrahim Aracı ilkokul çağlarından itibaren, önce okul tatillerinde, daha sonraları liseden mezun olunca tamamen babasıyla birlikte çalışıp firmayı büyüterek, daha iyi seviyelere getirmiştir. 1959 yılında Şükrü Aracı’nın kurduğu Yeni İzmit-Sakarya Ambarı Umumi Nakliyat Kolektif Şirketi daha sonra Vefa İbrahim Aracı’nın önderliğinde büyüyerek İzmit-Sakarya Nakliyat ve Kimyevi Madde Sanayi Ticaret Limited Şirketi adını almıştır. Şu andaki işyeri Ankara Caddesi No.35 Kat.2 Koruma Han İş Merkezi binasındadır. Vefa İbrahimAracı aynı zamanda Koruma Şirketler Gurubu Yönetim Kurulu başkanıdır.

İzmit’li bir başka armatör aile ise 1950’li yıllarda Kışınbay Biraderler’di. 1940’lı yılların ortalarında Kandıra – İzmit arasında kamyondan bozma otobüslerle nakliyecilik de yapan aileüyeleri, 1949 yılında İngiltere’den aldıkları ilk geminin adınıKocaeli koymuşlardı, sonrasında sırası ile Nazar ve Kanal’ı almışlardı. 1,656 tonluk Nazar gemisi, Eimskipafélag Reykjavikur şirketince 1911 yılında Reykjafoss-I adı ile denizeindirilmiş, 1945 yılında “Hf. Eimskipafélag Islands / IcelandicSteamship Company Eimskip hf” şirketine satılarak Katla adını almış ve sonunda 1949 yılında Kışınbay Biraderler’ce satın alınmıştı.37 Nazar vapuru ile İzmit-İstanbul arasında taşımacılık ve 1950-1953 yılları arasında “hacı” taşımacılığı yapıldı. Bir süre sonra 5,000 tonluk Kanal’ı satarak yine aynı boyutlardaki İzmit’i aldılar. Şirket’in İzmit’teki merkezi Cumhuriyet caddesinde, bugünkü Kocaeli Ticaret Odası ve SSK Polikliğini arasındaki iki katlı bir yapı idi. İstanbul’daki merkezi ise Karaköy’de Kefeli Han’daydı. Şirket’in kurucu ortakları Mehmet Mahir Kışınbay, Beslen Kışınbay (1972 Türkiye Grekoromen ikincisi) ve Tarık Kışınbay idi. Şirketin amblemi yeşil üzerine “K” harfi idi. Şirket, 1958 yılında Sarıyer Barajı yapımında girdiği taahhüt işi ve o günkü iktidarla uzlaşmaya yanaşmaması nedeniyle zora düşüp işlerini tasfiye etmek zorunda kaldı.38

Hanlar

37 http://www.heimsnet.is/iceship/hsmyndir/Kaupskip/Eimskip/Skipin/Fleetlist.htm , 14.04.200938 Sözlü aktaran Ergun Kışınbay (d. 1936)

37

Page 38: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Osmanlı döneminde ticaretin önemli ögeleri kervanlar, gezgin tüccarlar ve bunların konakladıkları hanlardı. Özellikle kent içindeki hanlar, bir cami etrafındaki külliyenin (yapılar topluluğunun) bir parçası idi.

Evliya Çelebi, 17. yy’da İstanbul'dan hareketle Darıca yoluyla Dil İskelesi'ne geldiğinde Bağdat-Erzurum yolu üzerindeki bu yerde iki han yapısı bulunmakta idi. Sultan Murad'ın Bostancıbaşısı Mustafa Ağa'nın inşa ettirdiğini bildirdiği bu han yapılarının üzerinde 1638 tarihli yazıt bulunduğunu da öğreniyoruz. Çelebi,buradan İzmit'e gelir, dönüş ise Hersek Dili (Karamürsel) üzerindendir. Hersek Dili'nde Hersek oğlu Ahmet Paşa'nın bir hanı39

olduğunu, buradan Kara Yalova Kalesi'ne ulaştığında ise üç hanın varlığını bildirir.

Yine 1640 yılında üçüncü bir sefere çıkar. İstanbul Boğazı ve Karadeniz kıyısından yaptığı bu seyahatte; Kavaklardan sonra Erve İskelesi adıyla (Şile) Kocaeli Sancağı'na bağlı bir iskele başındaki bir han ile gene Kocaeli'nin iskelesi olan Kefken'de bir han yapısı ile Kandıra kasabasında bir han’dan söz eder.

Pertev Paşa Külliyesi’nin vakıf kayıtlarında tespit edilen kervansarayın, farklı belgelerde “Hancı Dükkanı veya Orta Han” şeklinde geçen yapılarla aynı olabileceği ve günümüzde Halkevi’nin bulunduğu Adalar Çarşısı’nın yerinde olduğu söylenmektedir.40

İzmit’teki Mimar Sinan tarafından inşa edilen Mehmet Bey Camisi’nin kesin yapım tarihi bilinmemekle birlikte camiye ait en eski kayıt 1576 tarihlidir. Daha sonra Fevziye Cami olarak isimlendirilen yapının banisi olan Mehmet Bey’in camiye gelir getirmesi amacıyla yaptırdığı eserler arasında bir han ve hamamda bulunmaktadır. Mehmet Bey Hamamı ve Orta Hamam olarak bilinen hamam, Fethiye Caddesi üzerinde yer almaktadır.

1719’da İzmit ve civarında meydana gelen büyük deprem, kentin önemli bir bölümünü yıkarken, Gümrükhane de deniz suları altında kalır.

39 Hersekoğlu Ahmet Paşa'nın Karamürsel'de de cami, han, hamam, vs. fonksiyonel yapılardan meydana gelen külliyeleri olduğu bilinmektedir. 40 A. Nezih Galitekin, Mehmed Bey Cami, İzmit 2002, s. 82

38

Page 39: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İzmit kentinin ticari ve ekonomi hayatında hanların önemli bir fonksiyonu vardı. O yüzyıllarda “mahzen” denilen ve günümüzde “depo” anlamına gelen yapılarda ticari malların saklanması ve bekletilmesi açısından önemli yerlerdi. Bazı tüccarların “mahzenleri” vardı. Çoğu, İzmit’te Hanlariçi mevkiinde (İstiklal caddesi) bulunur. Saptayabildiğim,1800’lerde İzmit’teki önemli hanlar şunlardı: Eski Hamacı Hanı, Antepli Hanı, Bansaroğlu Hanı, Seyyid Osman ağa Hanı, Kazıklı (Kazıkoğlu) Hanı,Yamak Emin Muhammet Hanı, Bozacı Hanı, Bâli Hanı, Kurbanzâde Halil ağa Mahzeni, Baki-zâde Mahzeni, Halil Seyyid Mahzeni, Hacı ismail ağa Mahzeni, Mehmet Sarı Mahzeni, Mustafa Kara Mahzeni vb. idi. Hanlar ve mahzenlerin ticari ve ekonomik hayattaki katkıları ve canlılığı sağlamaları önemli bir unsurdu. Hanlar, mahzenler, dükkanlar ticari hayatın temel öğeleriydi.41

1927 Sanayi Sayımı Kocaeli Sonuçları

1927 sanayi sayımı sonuçları, en küçük esnaf kuruluşları da dahil olmak üzere Türkiye’deki sanayi kuruluşlarının %1.86’sının, çalışanların %1.48’nin Kocaeli’nde yer aldığını göstermektedir. Kocaeli’ndeki 1.215 işletmenin %43.45’i tarım, evcil hayvanlar, balık ve av ürünleri sanayisinde faaliyet göstermektedir. Yüzden fazla işçi çalıştıran büyük kuruluşlarınüçünün dokuma sanayisi, ikisinin inşa sanayinde yer aldığı görülmektedir:

SEKTÖRLER İŞLETMESAYISI

ÇALIŞAN SAYISI

Maden çıkartma 9

23

Tarım, evcil hayvan, av, balıkçılık

528

1.524

Dokuma 111

104

Bitkisel madde,ağaç mamulleri

145

530

İnşaat

41 Atilla Çetin, İzmit’in Tarihi Hanları ve Konakları, KMİM, Haziran 2011, S.7, s. 29

39

Page 40: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

134 956Maden, maden işleme, makine

276

907

Kağıt ve karton 2

26

Kimya 5

38

Çeşitli 5

13

Toplam 1215

3821

İzmit’in En Eski Çarşısı, Yukarı Pazar

Çarşı, Osmanlı kentlerinin en önemli öğesidir. Osmanlı kentlerinde ticaret ve zanaatın kenti belirginleştiren temel faaliyetler olması, kentlerde ticaret yapılarının inşasına öncelik kazandırmıştır. Kentlerde konutlardan ayrı tutulan ticari alanlar, genelde kale duvarının önlerinde yer almıştır. İzmit’le ilgili yapılan 1966 tarihli çalışmada Yukarı Pazar (Süleyman Paşa) Hamamı için “şehrin eski ticaret merkezi olan Yukarı Pazar semtindedir” ifadesinin kullanılması İç Kale’nin (Orhan Mahallesi) eteklerinde bulunan Yukarıpazar adı verilen semte denk düşmektedir.42 Ancak 16. yüzyıla kadar Pazar ve Çarşı sözcüklerinin aynı anlamda kullanıldıkları da olmuştur. Kentin eski ticaret merkezi olarak belirtilen Yukarıpazar semtinde aynı zamanda bir cami ve hamamın da bulunması, Osmanlıçarşılarının genel özellikleriyle bağdaşan bir durumdur.

İzmit’te Balıkçılık

1923-24 arası İzmit’te tutulan balık miktarı 1,442 kilo istakoz, 121,738 kilo muhtelif balık, 36,079 çift palamut ve toriktir. İzmit Limanı’ndan Ankara, İstanbul, Afyonkarahisar, Kütahya bölgeleri için ithalat ve ihracat yapılmasına karşın, deniz ticareti 1.Dünya Savaşı’ndan beri oldukça hareketsiz haldedir.43

42 S. Ünal, Izmit’te Bulunan Osmanlı Sanat Eserleri, Lis. Tez., IU Ed. Fak. San. Tar. Bl., Istanbul 1966, s. 45 43 Seyr-i Sefain İdaresi’nin 1924-25 verilerini irdeleyen 1926 Yılı Rehberi

40

Page 41: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

1940’lı yıllarda İzmit Körfezi’nde sanayileşmenin başlamasına rağmen hala kefal, levrek, tekir, mercan, pisi, lüfer, dil, minekop gibi yerli balıklar dışında torik, palamut, kolyos, sardalya gibi gezgin balıklar ayrıca istakos ve böcek (kerevit)bulunuyordu. Dalyanlar ilkel bir yöntem olsa da en çok gelir bunlardan elde edilirdi. Dalyan avcılığında prensip, balıklarınyoluna bir anlamda tuzaklar kurmaktı. Lider balık, bırakılan girişten geçince diğerleri de onu takip eder ve tüm sürü içeri alınınca kapak kapatılırdı. Birinci Dünya Savaşı’ndan önce İzmit Körfezi’nde 27 dalyan vardı. Ancak cumhuriyet döneminde gırgırların devreye girmesi ile dalyan sistemi çökmüştür. Bu dalyanlardan İzmit yakınlarında olanlar şunlardı. 44

1) Banamoğlu Dalyanı – İzmit Kağıt Fabrikası önü 2) Dere Dalyanı – İzmit Soğucak Mevkii (Günümüzde Cumhuriyet

Mahallesi) 3) Hacı Bayram Dalyanı – Soğucak Derince arası 4) Çakal Burnu Dalyanı – Derince Fener arası 5) Kilez Dalyanı (Kilez Deresi mevkii) 6) Başiskele ya da diğer adı ile Burgaz Dalyanı 7) Batak Dalyanı – Kazıklı (Kavaklı) ile Seymen arası

İzmit’te ilk düzenli Balık Pazarı, Yalı Hamam (Fettah Öven) sokakta idi. Daha sonra bugün Fethiye, Demiryolu ve İstiklal Caddeleri arasında yer alan Belediye İşhanı’nın bulunduğu alanataşındı. İşhanını’nın yapımı ile bugün Belsa’nın yer aldığı Hal’in içine taşındı. Bugünse ilk bulunduğu noktaya yakın Ankara caddesi üzerinde bulunmaktadır. Balık Pazarları’nın olmazsa olmaz işletmesi Balıkçı Meyhanelerinden ilki, önce Fettah Öven sokakta, sonra İstiklal caddesi Hal içindeki işletmesi ile kent hafızasında yer edinen Ömer Baba (Rüzgar) idi. Belsa Plaza’nın inşa edildiği Hal’in bulunduğu alan daha önceleri köy otobüslerinin kalktığını nokta idi. Yolcular yer bulamadıklarında otobüsün üstünde eşyalarla birlikte yolculuk etmeyi kabul ederlerdi. Çünkü köy otobüsleri genellikle günde bir kez sefer yaparlardı.

Balık satıcıların kendilerine has lakapları olurdu. Burunsuz Salih (Hamdi, Şevket, Kemal ve Arif’in babaları), Bağçeşmeli Torik Necmi, Rüzgar Haydar, Camcı Kemal, Butik Neco’nun kardeşiBalıkçı İbo (İbrahim Erdoğan), Yılmaz, Emin Pelin ile balık

44 Rıfat Yüce, Kocaeli Tarih ve Rehberi, İzmit 1945, s. 305 – 306.

41

Page 42: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

kabzımallığı yapan Tevfik ve Refik Beyler ile yanlarında çalışan Mecidiyeköylü Ali İzmit’in yakın tarihinin renkli simaları idi.45

ŞEVKET BİNEKLİOĞLU (MAVİ KÖŞE BALIKÇISI)

Şevket Bineklioğlu, 1895 yılında İzmit Veliahmet Mahallesinde doğdu. Mahalle mektebinde okudu. Askere gidene kadar bahçe işleri ile uğraştı. Askerliğini İstanbul’da denizci olarak yaptı. Üç kardeşden biri olan Hüseyin Van’da askerlik yapıyordu. Askerden dönmeyince onu bulmak için Van’a gitti. İmkansızlıktan İzmit’e dönemeyen kardeşini bularak, İzmit’e getirdi.

İzmit’e dönen Şevket Bineklioğlu bir deniz aşığı idi. Devamlı olarak karşı sahile gidip, Değirmendere ve Ereğli’de balık tutuyordu. Balıkçılık serüveni böyle başladı. Şevket Bineklioğlu aynı zamanda denizcilikle uğraşan bir sülaladen gelen İfakat Hanımla evli idi. İfakat Hanım’ın babasıSüleyman Reis, Sultan Abdülhamit döneminde emir subayı idi. İzmir ve Gelibolu’da uzun yıllar görev yaptı. Süleyman Reis’in babası ise tekneleri ile balıkçılık ve taşımacılık yapan Abdi Reis’ti.

Şevket Bineklioğlu İzmit Körfezinde tuttuğu balıkları şehir içinde yıllarcasattı. Uzun seneler sabit bir pazar yeri olmadığından sepetler içinde şehrin çeşitli yerlerinde satış yapıyordu. 1945 yılından sonra Yalı Hamam Sokak balık pazarı olarak kullanılmaya başlandı. Ahşap barakalar halinde yan yana balık tezgahları kuruldu. 1945 yılında bu Balık Çarşısı’nda Mavi Köşe Balıkçısını açtı. Sabit bir dükkanı olmuştu. 1966 yılına kadar bu pazarda balık sattı. İzmit Belediye Başkanı Enver Atafırat zamanında, günümüzde Belediye Çarşı İşhanının bulunduğu yerdeki Ufuk Sineması ve eski sebze hali yıkıldı. Bu yeni alan Balık Pazarı olarak tanzim edildi. Mavi Köşe Balıkçısı yeni pazar yerine taşındı. Dokuz yıl bu pazarda esnaflık yapan Şevket Bineklioğlu, Belediye Başkanı Cevdet Bağdat döneminde eski “yoğurt pazarı mevkii” olarak da bilinen, günümüzde Belsa Plaza’nın olduğu alana taşınan balık pazarına geçti.

İfakat Hanımla olan evliliğinden üç çocuğu dünyaya geldi. Kızları Bahriye ve Yaşar, oğlu Salih. 1920 İzmit doğumlu olan Salih Bineklioğlu, Bağçeşme Meydanındaki eski kerpiç ilkokulda okudu. Askere gidene kadar babasının dükkanında çalıştı. 1940 yılında İstanbul’da denizci olarak askerliğini yapan Salih, dönünce babası ile balık satmaya devam etti. Salih Bineklioğlu 1945 yılında İzmit- Kandıra doğumlu Rifet Hanımla evlendi. Bu evlilikten dört erkek çocuk sahibi oldu. Hamdi, Kemal, Şevket ve Arif.

Salih Bineklioğlu balık almak için sık sık İstanbul’a giderdi. Yine bu gidişlerden biriydi. 1961 yılında İstanbul Çubuklu’da geçirdiği bir deniz kazası sonucunda genç yaşta hayata veda etti. Genç yaşta evladını kaybeden Şevket Bineklioğlu, torunu Hamdi’yi yanına çırak aldı. Şevket Bineklioğlu, vefatına kadar işinin başında oldu, ibadetini yaptı. 1981 yılında bir gün

45 Savaş Poyraz, Eski Dostlar, İzmit 1999, s. 135, 194

42

Page 43: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

içinde vefat etti. Torunu Hamdi Bineklioğlu’nun çalıştırmaya başladığı MaviKöşe Balıkçısı, 1991 yılında günümüzde de varlığını sürdürdüğü Halkevi Mevkiinde ki balık pazarına taşındı.

Şevket Bineklioğlu’nun dükkan komşuları arasında Ateş Balıkçısı Sait Ateş, Balıkçı Tevfik Tandoğan, Balıkçı Sami Köksal, Balıkçı Emin Pelin, Balıkçı Sadık Güven, Şar Lokantası Bahattin Şar, Köfteci Fettah Öven-Ferruh Öven, Yalı Hamamı Ömer Karakaya, Adalı Lokantası Sadık Bey, Terzi Alaattin, Ayakkabıcı Saim Erez, Ayakkabıcı Tahsin Bey, Halıcı Koçaklar, Bakkal Sabih,Dişçi Rıza Bey, Bakkal Nihat Dinçkal, Nalbur Hakkı Ege, Nalbur Şükrü, ManavKadir Altıntaş, Manav Hüseyin Orhan bulunmaktadır.

Torunu Hamdi, 1953 yılında İzmit Veliahmet Mahallesi, Gümüşlü Bayırında dünyaya geldi. Yenituran İlkokulunda okudu. On üç yaşında balık pazarına gelip, dedesinin dükkanında peştamal (cepli önlük) taktı. Dedesinin gözetiminde çalıştı. Kardeşleri Kemal ve Şevket ile birlikte Balık Pazarı No.1’de markalarını günümüze kadar taşıdılar.

Hamdi Bineklioğlu 1973 yılında Kayseri’de askerliğini yaptı. Askerlik dönüşünde, 1977 yılında İstanbul’lu Seda Hanımla evlendi. Bu evliliğinden Tugay ve Koray adlarında iki çocuğu oldu. 1993 yılında mevcut dükkana ilaveten balık pazarının diğer köşesinde küçük bir balık lokantası açtı. 2001 yılında ise, Sefa Sirmen’in belediye başkanlığı döneminde yap-işlet-devret modeli ile yapılan sahildeki balık lokantalarından birinde “Balıkçı Hamdi”yi açtı. Bu lokanta günümüzde de İzmit’li müşterilerinin uğrak yeri olmaya devam etmekte.

Hamdi Bineklioğlu: ”Babamı çok erken yaşta kaybettim. Onunla pek bir şey paylaşamadım ama dedemden çok şey öğrendim. Esnaflığın dürüstlük olduğunu, işini severek yapmak olduğunu. İnsana yatırım yapmayı dedemden öğrendim. Sevgi ve saygının olduğu yerde, paranın ikinci planda kaldığını da ondan öğrendim. Hatırlıyorum. Halkevinin önünde ağaç iskele vardı. Deniz o kadar temizdi ki, dalıp para çıkartırdık sudan. Ereğli’li ve Adalı balıkçıların tekneleri bu iskeleye yanaşırdı. Tuzla’lı ve Tavşancıl’lı balıkçılar da gelirdi. İzmit bu işin merkeziydi. Balıklar trenle Ankara’ya, kara yolu ileİstanbul’a taşınırdı. Biz çok eski olduğumuz için Ereğli’li, Kefken’li, Ağva’lı ve Şile’li balıkçıların balıklarını da alırdık. İstanbul Merkez Hali olan Kumkapı’dan da çalışırdık. Mezattan balık aldığımız gibi bugün debalıkçı teknelerinden balık almaya devam ederiz.

Biz yıllarca aile çalıştık. Tam bir ekiptik. Hafız Turgut Soğuksu eniştem olur. Yeğenlerim ve kardeşlerim ile birlikte ter döktük. Eniştem ile yirmi beş yıl çalıştım. Ticarette ondan çok şey öğrendim. Daha sonra İstanbul’dankayınbiraderlerimi getirdim. Şimdi beraber çalışıyoruz. İlkemiz doğruluk vedürüstlüktür. Bu şehrin büyümesi esnaf ile olmuştur. Bunun bedelleri de ödenmiştir. Ama ticaret artık değişmiştir. Buna alışmalı ve ayak uydurmalıyız. Sen işini iyi yaparsan diğerlerinden farklı olursan, müşteri gelir seni bulur. Kendi iş kolumuzda az kazandık ama bol çeşit bulundurmayaözen gösterdik.

43

Page 44: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Lakabı “Derici İsmail” olan bir amca vardı. Devamlı bizim dükkana gelirdi. Pazarlıkçı ve çok titizdi. Benim dışımda kimse ona balık satamazdı. Ama benona anlayacağı dilden hitap ederdim. Her seferinde de balık satardım. Dedembile şaşırırdı. Nazmi Oğuz Amca bir deniz tutkunuydu. Balığı da çok severdi. Her geldiğinde ona özel deniz ürünleri sunardım. Bana” teşekkür” eder, giderdi. Onların bu sevgisi beni esnaflığa bağlamıştır. Eğer bugün Balıkçı Hamdi bir marka ise, bu tamamen işimizi sevmemizden kaynaklanmıştır” diyerek bir balıkçı ailenin yüzyılı aşkın serüvenini aktarmaktadır.

TURGUT SOĞUKSU (TAZE BALIKÇI HAFIZ)

Turgut Soğuksu, 1933 yılında Kandıra – Kaymaz Divanı Akçakese köyünde doğdu. Baba adı Hüseyin, anne adı Huriye idi. Babası köyde çiftçilik yapıyordu. Turgut Soğuksu’yun dört kardeşi vardı. Latif (merhum), Dursun, Hanife ve Nuriye.

Turgut Soğuksu okula gitmedi. Fevziye Cami’inin en iyi hocalarından olan Cevdet Hoca’dan Kuran öğrenmek için İzmit’e geldi. Arkadaşları ile Çınarlı Kahve mevkiinde bir bekar evinde kaldı. Cevdet Hoca’dan Kuran dersleri aldı. 1951 yılında Hafızlık Cemiyeti oldu. Diploma aldı. Askere gidene kadar, Yukarı Pazar Cami’inde müezzinlik yaptı.

1955 yılında İzmir- Narlıdere’de askerlik görevini yerine getirdi. 1957 yılında askerden döndü. Bir hafız arkadaşının Santral’ın yakınlarında fırını vardı. Bir yıla yakın fırında çalıştı. 1957 yılında balık pazarına geldi. O yıllarda balık pazarı, Kavaflar Çarşısı yanındaki Yalı Hamam sokakta idi. Turgut Soğuksu, Balıkçı Sadık Güven’in yanında çalışmaya başladı. İki yıl o dükkanda mesleği ile tanıştı. 1960 ihtilalinin olduğu zaman, sokağın deniz tarafındaki girişine , üstü kapalı bir tahta tezgah açtı. Böylece ilk dükkanını açmış oldu. Altı yıl bu dükkanı çalıştırdı. Balık sattı.

1966 yılında İzmit Belediyesi balık pazarını Yalı Hamam Sokaktan kaldırma kararı aldı. Günümüzde Belediye- Çarşı İşhanının olduğu yerde sebze hali bulunuyordu. Sebze hali oradan kaldırıldı. Boşalan alan, balıkçı esnafına tahsis edildi. Turgut Soğuksu vergi mükellefi oldu, No.7’deki dükkanının ismini Taze Balıkçı koydu. On yıl bu pazarda kaldı. Belediye İş Hanı inşaatı başlayacağı için, Balık Pazarı 1975 yılında şimdiki Belsa Plaza’nınolduğu alandaki sebze halinin yanına taşındı. Tüm balıkçı esnafı yeni pazara gitmek durumunda kaldı. Turgut Soğuksu on altı sene de bu pazarda taze deniz ürünlerini satmaya devam etti. Balık pazarı 1991 yılında ise, günümüzde ki olduğu yere (Halkevi Mevkii) taşındı. 1977 yılından beri ortaklık yaptığı kayınbiraderi Hamdi Bineklioğlu’ndan (Balıkçı Hamdi) 2002 yılında ayrıldı.

1958 yılında İzmit’li Sahibe Hanımla evlendi. Evlenecekleri zaman 1 Mart Üsküdar Vapuru Faciası oldu. İzmit’te büyük üzüntü olmuştu. Bir hafta sonradüğününü yapacak olan Turgut Soğuksu, vapur faciası sebebi ile düğün

44

Page 45: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

yapmadı. Turgut Soğuksu, Veli Ahmet Mahallesi, Zeytinli Bahçede oturdu. Turgut Soğuksu ile Sahibe Hanımın evliliklerinden üç erkek çocukları dünyaya geldi. Güngör, Salih ve Cengiz. Turgut Soğuksu’nun büyük oğlu Güngör (d. 1960) 1995 yılından , ortanca oğlu Salih (d. 1962) ise çocukluk yıllarından bu yana babaları ile birlikte balıkçı dükkanında çalıştı. Cengiz Soğuksu ise İzmit Belediyesinde görev aldı.

Günümüzde de faaliyetine devam eden Taze Balıkçı Hafız’ın dükkan komşularıarasında Balıkçı Tevfik Amca, Balıkçı Sadık, Balıkçı Emin, Yalı Hamamı ÖmerKarakaya, Kazım Karakaya, Bakkal Mehmet, Berber Salim Amca, Şen Balıkçı Yılmaz, Şar Lokantası Bahattin Şar, Köfteci Fettah Öven, Lokantacı Yahya Usta, Balık Izgaracı - Meyhaneci Ömer Baba ve Manav Orhan bulunmakta idi.

Elli dört yıllık bir geçmiş ile başarısını kanıtlayan esnaf Taze Balıkçı Hafız Turgut: “ Bizim zamanımızda balıkçı tekneleri Halkevinin önündeki tahta iskelelerinin bulunduğu rıhtıma, sabah erkenden yanaşırdı. Balıklar kasalarla iskelelere indirilirdi. Bu balık kasalarıhamallarla balık pazarına taşınırdı. Mezat hemen sokağın başında yapılır. Balığını alan tezgahına koyar, satmaya başlardı. Balığı genellikle Ereğli’li balıkçılar getirirdi.

1960’lı yıllarda deniz çok temizdi. Kepçe ile karides tutardık. İstakozları canlı canlı teknemizin livarına koyardık. Bunlar İstanbul’a giderdi. On kilo istakoz tuttuğumuzu anımsarım. Cam gibi suda yüzerdik. Karaköprü’de (Kiles deresi üzerinde) denize dalardık. Daha sonra sanayi denizi kirletti. Balık çok azaldı.

Oğlum Salih, sabahları üç buçukta Ereğli’ye gider balık alır. İzmit’te yeni açılan balık halinde yapılan mezattan da balık alırız. Ben yıllarca İstanbul Azapkapı Balık Halinden balık aldım. Balık İzmit’te azalınca İstanbul’a gitmek zorunda kalıyordum. Yokluk zamanları. Araba yok. Aldığım balıkları çavalyelere (balıkların koyulduğu sepet ) koyup, otobüsle İzmit’e getiriyordum. Zor meslektir bizimkisi.Tavsiye etmem. Alması zor. Satması zor. Ben zamanında girdim bir kere. Çocuklarım da mecburen devam ediyor. Balığı alıp, koyarsın tezgaha. Hava bir lodosa çevirir. Balıklar olur turşu. Biz eski esnafız. Müşteri bize güvenir. Satamayız biz o balığı müşterimize. Bayat balığı hemen dökeriz.

Eskiden fakirlik vardı. Yalınayak çalıştım. Şimdi herkesin altında araba var. Şükredeceksin. Eskiden millette para yoktu. Nerede satacaksın on – on beş liraya palamutu. Biz balıkçılar parayı 1990 yılındansonra kazanmaya başladık. Gültepe’de otururdum. Cami yoktu. Yusuf Amca’nın kahvesinde mahalledekilere teravih namazı kıldırırdım. Şu anda balık pazarının en eskisi benim. Sekiz yıldır ben biraz geri çekildim. Şimdi çocuklarım ilgileniyor. Ama her gün dükkanıma uğrarım. Çocuklarımın yanında olurum”.

Yerleşik Tüccarlar

16. yüzyılda kentlerde nüfus artışı ve gezgin tüccarların yerini yerleşik tüccarların alması sonucunda kentlerdeki ticariyapıların yanı sıra ticari alanlar da değişmiştir. Bundan sonrakale altındaki yerleşik olmayan ticaret faaliyetleri sona ererken yeni ticaret nokta ve yapıları oluşmuştur. İzmit’te de Kanuni devrinde Bağdat Yolu’nun açılmasıyla İzmit’in önemli birticaret noktası olması ve tersanenin ihya edilmesi, kentteki ticari faaliyetlerin güneydeki düz alana yayılmasındaki başlıca

45

Page 46: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

faktörlerdir. Bunun sonucu olarak günümüzde İnönü Caddesi’nden geçen eski Bağdat Yolu ile sahil arasında sayıları artan hanlarve diğer ticaret yapıları, kentin güneydeki düz arazide, batı-doğu aksında gelişen ticaret bölgesini oluşturmuştur. Dikkat çekici bir başka husus, bu bölgenin doğuda Pertev Paşa Külliyesi ile sınırlanmasıdır. Bünyelerinde birden fazla halka açık yapıyı barındıran külliyelerin kentlerdeki konumlarının 15. ve 16. yüzyıllarda kentlerin fiziki yapısına etki ettiği açıktır. İzmit’te 16. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilen Pertev Paşa (Yeni Cuma) Külliyesi, menzil külliyelerine örnek teşkil etmesi yanında, kentin düz ovadaki ticaret bölgesinin doğuya doğru uzamasında rol oynamış olmalıdır.46

Gezginlerin Gözünden İzmit’te Ticaret

Kenti ziyaret eden gezginlerin notlarında kentin ticaret bölgesinin fiziki yapısına ilişkin bilgilere rastlamak mümkündür. Bunlardan Evliya Çelebi, çok gelişmiş olduğunu vurguladığı 1640 yılında İzmit, ticari açıdan bakıldığında; iskelesi ise büyük bir liman olmanın yanı sıra büyük tüccarları, Ayan ve eşrafı çoktu.47 Bunların büyük bir kısmı kereste tüccarı idi. Çünkü İzmit coğrafyasının sunduğu bir diğer iş kolu da ormancılık ve kerestecilikti. Kocaeli Yarımadası’nın Bolu’ya kadar olan bölümünden tarihte ağaç denizi olarak tanımlanmasından da anlaşılacağı üzere ormanlardan sağlanan keresteler yalnızca İzmit Tersanesi’nin değil, Tersane-i Amire’nin de kereste ihtiyacının önemli bölümünü karşılamaktaydı. Bedesten olarak da kullanılan ve kıymetli eşyaların satıldığı hanlardan başka iskele başında 200kadar kereste ve diğer eşya ambarları vardı. Bazı hane reislerinin mülkleri arasında iskele, iskele yakınında dükkan ve mahzenleri yer almakta idi. Çarşısında 1,100 dükkan vardı. Meslek çeşitliliği yanı sıra liman üzerinden yürütülen ticaretin de önemli idi. Nalband, bakırcı, kalaycı ustaları gibi metal iş kollarındaki çeşitlilik de ilgi çekicidir. Kentindenize kıyısı olmasının yanı sıra tersanenin varlığı da deniz iş kollarını desteklemiş olmalıdır. Hem kent merkezinde hem köylerde denizciliğe dayalı meslek üyeleri görülmekte idi. İzmit Körfezi’nin sonlandığı deniz kıyısında bir tuz emini tarafından yönetilen ünlü tuzlalar vardı. Kent içindeki cami ve

46 Şennur Kaya, age. s. 33 47 F. Yavuz Ulugün, Seyahatnamelerde Kocaeli ve Çevresi, İzmit 2008, s. 41

46

Page 47: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

çeşmelerde akan suları hayat suyu gibiydi. Pamuğu, ipeği, beyazkirazı, kızıl elması da pek meşhurdu. Üzüm şırasını bir kazana koyup kaynatmakla “Müselles” denen bir içki yapılır ki lezzetinedoyum olmazdı. 40 kadar da nakışlı kahvehaneleri vardı ki, civanları ile meşhur kahvehanelerdi. Kentin kagir bedesteni olmamasına karşın tüccar hanlarında bütün kıymetli malları bulmak mümkündü”. Evliya Çelebi, bu hanların en güzelinin Pertev Paşa Mihmanhanesi olduğunu belirtmiştir. Tarım ve hayvancılığın temel ekonomik faaliyetler olması sonucu bu alanları destekler meslekler de oluşmuştur. Semerci, nalband, demircilerin varlığını bu açıdan ele almak gerekir.48

Aynı yüzyılda kente gelen Grelot’a göre hanlar, kervansaraylar,kapalı ve açık çarşılar, pazarlar bulunan kentte ipek, pamuk, yün, kumaş, meyve, çömlek, cam vb. gibi ürünlerin ticareti yapılmaktadır.49 1740 yılında İzmit’i ziyaret eden Pococke’un kentteki dükkanların deniz boyunca dört veya beş cadde oluşturduğunu ve bunların kervansarayların çevresinde inşa edildiklerini söylemesi,50 kentin ticaret bölgesinin fiziki yapısına ilişkin tespitleri doğrulamaktadır. 1745 yılında Peyssonel, deniz kenarında ahşap ve taştan yapılmış iskele ve rıhtımların olduğunu, bunların dışında gemilerin sığındıkları çekek yerlerinin aynı zamanda kereste dükkanı olarak da kullanıldığını söylemektedir.51

Fransız Arkeolog Charles Texier, 1843 yılı itibarı ile İzmit'innüfusunu 30000 olarak tahmin etmekte ve nüfus dağılımını şu şekilde göstermektedir : Türk 2500 aile, Yahudi 500 aile, Rum 1200 aile, Ermeni 800 aile ve 120 kişi latin Katolik.Texier kentin 23 mahalleden oluştuğunu, 19 mahallede Türkler, 3 mahallede hıristiyanlar, 1 mahallede de Yahudilerin oturduğunu belirterek, Ermenilerin maroken (yumuşak keçi/koyun derisi) yaptıklarını eklemektedir.

1844 – 1845 Tahrir (Vergi Sayım) Defterleri

48 Tuğba Okuyan, İzmit Temettuat Defterleri (1844 – 1845), SAÜ Yüksek LisansTezi, Adapazarı 2004, s. 3 49 F. Yavuz Ulugün (2008), s. 49 50 F. Yavuz Ulugün (2008), s. 7051 F. Yavuz Ulugün (2008), s. 78

47

Page 48: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

1844 – 1845 yıllarında tahrir (vergi sayım) defterlerine dayanarak kent merkezindeki bazı iş kollarını şu şekilde sınıflandırmak olasıdır:52

No Meslek No Meslek No Meslek No Meslek1 Bahçevan 12 Ekmekçi 23 Kutucu

(Kabzımal)

34 Muytab

2 Duhancı (Tütüncü)

13 Fırıncı 24 Mağazacı 35 Dellak (Tellak)

3 Yarıcı 14 Helvacı 25 Mahzenci 36 Dellal (Tellal)

4 Beygirci 15 Kasap 26 Debbağ (Sepici)

37 Kahveci

5 Arabacı 16 Kurukahveci

27 Pabuçcu 38 Katip

6 Attar (Baharatçı)

17 Manav 28 Dikimci 39 Mukayyid

7 Balıkçı 18 Şerbetçi 29 Fesci 40 Suyolcu

8 Bakkal 18 Tatlıcı 30 Halıcı 41 Teba

9 Bezirci 20 Canbaz 31 Keçeci 42 Tersane Bekçisi

10 Börekçi 21 Hancı 32 Yemenici 43 Yazıcı

11 Değirmenci

22 Eskici 33 Terzi 44 Hizmetkar

Yukarıda numaralandırılmış mesleklerin, mahallelere göre dağılımı da aşağıdaki gibiydi:

Mahalle/No

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

21

22

23

24

25

26

27

28

29

30

31

32

33

34

35

36

37

38

39

40

41

42

43

44

52 Tuğba Okuyan, age, s. 52 – 73

48

Page 49: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Hamza Fakı

1 1 1 1 1 1 1 1

Hacı Hürrem

1 3 2 2 1 1 2 2 2 1

Yeni Mahalle

1

Ahmetcik 1 1 2 3 2 4Ömer Ağa 2 2 1 1 4 1 4 1 1 7 1 2 1 3 7 2 4Hacı Hızır 1 2 1 3 2 2 1 1 1 2 1 2 1 7Hacı Hasan

2 1 6 1 1 2 4 3 2 1 1 1 2 2 4

Akça Mescid

2 1 1 3 1 2 1 1 1 1 1 1 1

Karabaş 4 1 1Veli Hoca 1 3 1 1 1 2 1 2 1 1 4 5Baş Çeşme 2 1 1Turgut 1 1 1Çarşı-yı Müslim

1 1 1 1 3 2 1 2 1 1 1

Kocabaş 1 3 10 7 3 1 2 1 1 3 8Çukurbağ 1 8 1 3 2 1 1 2 1 1 1 1 4 12Tepecik 1 1 9 2 1 2 1Karaburç 1 1 2Cami-i Şerif

1 1 2 1 1

Toplam 5 8 1 31 15 9 3 41 3 1 1 1 4 7 5 2 1 1 2 4 15 8 9 8 2 4 2 3 2 2 6 2 4 3 13

9 29

5 1 1 6 1 2 43

Konu defterlerdeki verileri yorumlayarak aşağıdaki sonuçlara varmak olası:

İzmit’te Zirai Ticaret

1844 – 1845 yıllarında vergi sayımı yapabilmek amacıyla hazırlanan temettüat defterleri verilerine göre zirai gelirleriekili dikili alanlardan elde edilen hasat ve icar (kira) gelirleri oluşturmaktadır. İzmit mahallelerinden ekili yerlerden en yüksek zirai geliri Ömer Ağa mahallesi, en düşük geliri ise Turgut mahallesi almaktadır. Yeni Mahalle ve Çarşı-yı Müslim’in ise dikili yerlerden hiç geliri yoktur. Ekili tarla kiralama gelirlerinde en büyük payı %33 ile Hacı Hasan mahallesi alırken bu konuda hiç gelir sağlayamayan mahalleler Hacı Hürrem, Yeni Mahalle, Turgut ve Karaburç mahalleleridir. Hacı Hürrem ve Baş Çeşme mahallelerinde bağ – bahçecilik yapılmadığı görülüyor. Bağcılıktan en çok gelir sağlayan Camii Şerif mahallesi, bahçecilikten ise % 44 ile Hacı Hasan mahallesidir. Bostancılık yalnızca Kocabaş ve Çukurbağ

49

Page 50: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

mahallelerinde yapılmaktadır.53 İzmit – İstanbul arasındaki topraklarda büyük ölçüde sebze ve meyve üretildiğini söyleyebiliriz.54

İzmit’te Hayvan Ticareti

En yüksek hayvan gelirine Hacı Hasan mahallesi ulaşmakla birlikte onu takiben Ömer Ağa, Tepecik ve Hacı Hızır mahalleleri gelmektedir. Ahmedcik ve Turgut mahallelerinde hiç hayvan yetiştirilmemiştir. Küçük baş hayvancılık yalnızca beş mahallede yapılırken, bundan en büyük payı alan Hacı Hasan mahallesidir. Onüç mahallede büyükbaş hayvan yetiştirilmiş, en yüksek geliri de Ömer Ağa mahallesi almıştır. Yük hayvanı olarak da beygir tercih edilmiştir. Arıcılık ise dört mahalledeyapılmış, en çok kovana sahip mahalle ise 23 kovanla Hacı Hasanmahallesi olmuştur.55

Ulaşım

Kentiçi ulaşımda arabalar kullanılırken, yük taşımacılığında ise beygirlerin tercih edildiği görülmektedir.

Kent Merkezi’ndeki İş Kolları

* Gıda iş kolunda toplam 79 kişinin çalıştığı görülmektedir. Buiş koluna dahil edilmiş börekçinin Akça Mescid caddesi sakini olduğu görülüyor. Bugün olduğu gibi çarşı esnafına hizmet vermiş olsa gerek. * Güzel kokular satan Attar esnafının sayısı 9 kişidir. * İzmit merkezde 41 bakkalın bulunması civar ve köy çiftliklerinin gereksinimlerini karşılamakta zorluk çekmediklerinin bir göstergesidir. Ayrıca 1 kalfa ve 2 çırağın da bu meslekten geçimlerini sağladıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca köylerde de bakkalların varlığı görülmektedir. * Deniz kıyısındaki bir kent için 3 balıkçı yetersiz görünüyor.Ancak o günlerde bir balık deposu olan körfezden, halkın kendi ihityacını doğrudan sağladıkları düşünülebilir. * Bezirci, yağ satan esnaf olarak aklımıza yer ediyor.

53 Tuğba Okuyan, age. 35 54 Ahmet Dabakoğlu, Türk İktisat Tarihi, İstanbul 2000, s. 206 55 Tuğba Okuyan, age, s. 44 – 45

50

Page 51: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

* Kent merkezinde 1 değirmenci ve 4 fırıncı yetersiz gibi görünüyor. Ancak değirmenci sayısı 1 görünmesine karşın mahallelerde değirmenlerin varlığı da görülmektedir. Fırıncılariçin de benzeri durum söz konusudur. * Tatlıcılar arasında 7 helvacı, 1 lokmacı, 2 kadayıfçı, bir deşerbetçi görülmektedir. * Toplam 5 kasaptan ikisi Hacı Hasan mahallesinde, diğerleri ise Ahmedcik, Ömer Ağa ve Çukurbağ mahallelerindedir. * Bir manav, kentte yaygın sebze – meyve ekimi nedeniyle olsa gerekir. * 15 hancının varlığı ise kent ve dolayısı ile limanın önemli bir kavşak üzerinde bulunduğunu ve tüccarların sıklıkla kente geldiğini göstermektedir. Liman üzerinden yürütülen kereste ticareti için kişilere ait iskelelerin yakınlarında mağaza ve kömür ile kereste gibi malların depolandığı mahzenler bulunuyordu.* 11 kerestecinin varlığı da kentte odun ticaretinin oldukça önemli ve limanın bu ticaretin yürütülmesinde temel taş olduğunu ortaya koymaktadır. * Mahzenlerin kömür ve kereste için kullanıldığı görülmektedir.

Kentteki o yıla ait, ticari iş kolları gelirlerini gösterir birtablo aşağıda sunulmaktadır.

Mahalle Canbaz

Hancı Eskici

Keresteci

Kutucu

Mağazacı

Mahzenci

Hamza Fakı Hacı Hürrem 1200Yeni Mahalle

300

Ahmetcik Ömer Ağa 1200 11943 17505 800Hacı Hızır 1600 200Hacı Hasan 4620 5200 Akça Mescid 1500 600Veli Hoca 900 1680 1360 900 2835Baş ÇeşmeTurgutÇarşı-yı 5970

51

Page 52: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

MüslimKocabaş 500 820 700 1500 1300Çukurbağ 1470 950 1500Tepecik 12800 1890Karaburç 500Cami-i Şerif

Toplam 3700 21713 3470 32505 6650 13370 2835

Dericilik

Dericilik iş koluna pabuçcu, debbağ (deriyi sepileyerek sahtiyan, kösele vesaire yapan, tabaklayan), sarraç ve semerciler girmektedir.56

Dokuma ve Tekstil

Bu iş koluna dikimci, fesci, halıcı, keçeci, muytab, terzi, yemeniciler, abacı, iğici, üstübücü gibi dokuma ve giyimle ilgili meslek sahipleri girmektedir.57

Madencilik

Bu iş koluna bakırcı, demirci, eğeci, kalaycı, kılıçcı, nalband, nalin (nalın, takunya) ve tüfekçiler girmektedir. Bu iş kolundaki kalabalık esnaf grubu bu yönde talebin yoğun olduğunu göstermektedir.58 11 esnafın kömürcülük ile uğraştığı görülmektedir.59

İnşaat

İnşaat sektöründe çalışan sayısı toplam 16 kişi olup, kent merkezinde yalnızca 2 amelenin olması şaşırtıcıdır. Taş ustası 4, sıvacı ise 1 kişi görülmektedir. Bu yetersiz sayılara karşınnalbur sayısı 9 adettir.

Ağaç İşleri

56 Tuğba Okuyan, age, s. 58 57 Tuğba Okuyan, age, s. 59 58 Tuğba Okuyan, age, s. 60 59 Tuğba Okuyan, age, s. 61

52

Page 53: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

19. yy’da Tersane-i Amire’nin kereste ihtiyacı İzmit’ten karşılanıyordu. Hatta Kocaeli sancağı kazaları Tersane-i Amire’ye “kereste ocaklığı” olarak belirlenmişti.60 Kentte ticaretleuğraşan 59 kişinin içinde Ömerağa mahallesinde 7 keresteci, Kocabaş mahallesinde 1 keresteci, Veli Hoca mahallesinde 2 mahzenci, Çukurbağ mahallesinde 1 keresteci, Tepecik mahallesinde 2 keresteci olmak üzere toplam 9 keresteci ile 2 mahzencinin var olduğu görülmektedir. Ağaç işleri kolunda yoğunbir ticarete karşın bıçkıcı, marangoz ve dolapçıların kent merkezindeki sayılarının çok fazla olmadığı görülmektedir.

Askerlik

Yaygın mesleklerden biri de zaptiye neferliğidir. Karaburç dışındaki bütün mahallelerde toplam 43 zaptiye neferi bulunmaktadır. Zaptiye neferleri dışında kavaslar, yürükler ve sakarın varlığı kayıtlarda görülmektedir.

Tuzlacılık

Körfezin bitiminde yer alan tuzla harmanları da bir başka ticari gelirdi. Ömercik mahallesinde 4 kişi, Hacı Hızır’da 2 kişi, Hacı Hasan’da 3 kişi ve diğer mahallelerde 1’er kişi olmak üzere kentte toplam 14 kişi tuzlacılık ile uğraşmakta idi.

Denizcilik

Bir kıyı kenti olarak İzmit’in temel taşlarından biri doğal olarak denizdir. 1844 – 1845 yıllarında Karaburç mahallesi hariç tüm mahallelerde toplam sayısı 97 olmak üzere gemiciler bulunmaktadır. Yanı sıra 8 reis ile gemilere malzeme sağlayan iş kollarından olan 5 kalafatçı ve 6 kılfetçi görülmektedir. Ömer Ağa mahallesinde 6 kişinin gemi, 3 kişinin ise iskele hisseleri bulunmakta idi. Hacı Hızır mahallesinde bir kişinin iki teknede ortaklığı bulunmaktaydı. Hacı Hızır mahallesindeki bir kişinin 2 teknede hissesi olduğu görülüyor. Hacı Hasan mahallesinde 1 teknenin tamamına, 2 teknede ise kısmi hisse sahibi üç kişiye rastlanmaktdır. Aynı mahallede iskele hissesi sahibi iki kişi görülmektedir. Veli Hoca mahallesinde ise 1 teknenin tamamına vee 1 iskelenin tamamına sahip iki kişinin

60 A. Çetin, age, s.36

53

Page 54: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

varlığı anlaşılmaktadır. Aynı mahallede ayrıca 2 tekne ile 1 iskele hissesine sahip üç kişi bulunmaktaydı. Çarşı-yı Müslim mahallesinde de 1 tekne ve 1 iskele hisselerine sahip iki kişi oturmaktaydı. Son olarak Tepecik mahallesinde 1 teknenin tamamına ve 1 iskelenin hissesine sahip iki mal sahibi olduğu görülmektedir.

Tahrir defterlerinde ilgi çeken bir özellik, iskele hisseleri mağaza, mahzen ve dükkan hisseleri ile beraber kaydedilmiş ve gelirlerinin ortak yazılmış olmasıdır. Görüldüğü üzere gemilerle iskeleden yüklenen ya da boşaltılan mallar, buradaki dükkan ve mağazalarda satılıyordu. İzmit limanında elleçlenen diğer yükler hububat, demir, bakır, canlı hayvan, hayvansal ürünler gibi çok çeşitlidir.61

Kentte Denizcilik Meslekleri ve Gelirleri

MahalleGemici

Sayısı

Kalafatçı

Sayısı

KılfetçiSayısı

ReisSayısı

HamzaFakı

8 1

HacıHürrem

8 2 1 1

YeniMahalle

1

Ahmetcik 4Ömer Ağa 6 2

HacıHızır

5 1

HacıHasan

5

AkçaMescid

11

Veli Hoca 14 1Baş Çeşme 8

Turgut 1Çarşı-yı

Müslim5 2

Kocabaş 461 Yurt Ansiklopedisi, madde 5010

54

Page 55: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Çukurbağ 5Tepecik 2Karaburç 3

Cami-iŞerif

10

Toplam 97 5 1

Tanzimat’ın Etkileri

Tanzimat sonrası yeni sosyo-ekonomik yapı, özellikle liman kentlerinde modern iş merkezleri, bankalar sigorta şirketleri, iş hanları, oteller gibi daha önce kent yapılaşmasında bulunmayan unsurların ortaya çıkmasında rol oynamışlar, liman, rıhtım, antrepo, istasyon ve postahaneler inşa edilmiştir.

1851 yılındaki Dünya Sanayi Ürünleri Sergisi’ne62 İzmit’in ilçesi Taraklı tahta, kemik, mercan ve sedef işlemeli kaşık63 ve taraklarla;64 Hereke İmparatorluk Fabrikası çiçekli tafta65 kumaş,66 mobilya için figürlü saten kumaş;67 figürlü elbiselik tafta kumaş,68 figürlü saten kumaş;69 kadife yastık kılıfı,70 ipek yorgan,71 ve figürlü saten kumaşlarla;72 İzmit ise ev yapımı bükümlü beyaz ve renkli pamuk çileleri73 ve İzmit Çuha Fabrikası’nda üretilmiş yünlü kumaşlarla,74 katılmıştı.

1856 Paris Sergisi ve 1863 Sergi-i Umumi Osmani’sinde de (İstanbul Uluslararası Sergisi) İzmit ürünleri de sergilenmiştir. Paris Sergisi’nde çoğu İzmit Fabrika-i Hümayun’da dokunmuş 55 adet elbiselik kumaş, yünlü dokuma, iç çamaşır, şai ve keçe örnekleri; İstanbul Sergisi’nde ise İzmit

62 Official Descriptive and Illustrated Catalogue, Great Exibition of Works of the Industry of All Nations, London 1851 63 Katalog no. 1387-139264 Katalog no. 1393-1394 65 Atkısıyla örgüsü farklı renklerde olan, hareket ettikçe yanar döner etkisi veren ipekle dokunmus, sert, hışır hışır eden kumaş.66 Katalog no. 1077-1080 67 Katalog no. 1081-108268 Katalog no. 1083-1087 69 Katalog no. 1088-1090 70 Katalog no. 1091-109271 Katalog no. 109372 Katalog no. 1094 73 Katalog no. 742 74 Katalog no. 1613-1618

55

Page 56: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Çuha Fabrikası ürünü 500 kalem dokuma içinde 100 kadar gömleklik ve kadın elbisesi yapımında kullanılan, avrupa’daki örneklerine göre üretilmiş olan desenli alacalar, 60 civarında emprime çeşidi, masa örtüsü, perde, elbiselik, yünlü – pamuklu kumaşlar, eldivenler ile ağartılmamış pamuktan mamul “Amerikan”denilen dokumalar bulunmaktaydı. Ancak İzmit Fabrikası ürünleriaynı kalitedeki Fransız dokumalarından yaklaşık % 15 oranında pahalı satılmaktaydı.75 Olasılıkla Amerika Birleşik Devletleri’nin 400. Kuruluş Yıldönümü nedeniyle 1863 yılında Boston’da düzenlenen Dünya Fuarı’nda da İzmit ürünleri sergilenmiş olsa gerek.

Karayolları

1839 yılında ilan edilen Tanzimat Fermanı’nın maddeleri arasında ülkenin imarı meselesi de yer almaktadır. İmparatorluğun yapımına büyük önem verdiği yollardan biri İzmit-Ankara karayoludur. Konuyla ilgili olarak Konukçu, Basiret Gazetesi’nin 5-6 Mart 1874 tarihli haberine dayanarak İzmit-Sapanca-Adapazarı yolunun eski yol üzerinde olduğunu, zamanla bozulmaya, zorluk çıkarmaya başladığını ve Devlet tarafından onarılarak yolun geçişlere uygun hale getirildiğini,bu arada posta yoluna da işlerlik kazandırıldığını söylemektedir.76

1876 yılında kente karayoluyla gelen Burnaby, anlatımlarında geldiği yolun çok iyi olmadığına zaman zaman değinmiştir.77 Tümbunlardan 19. yüzyılın ikinci yarısında eski İstanbul-Bağdat güzergâhının kullanıldığını, bu yol üzerinde bazı tamir ve yenileme çalışmalarının olduğunu söylemek mümkündür.

İzmit’in güneyinden geçen yeni İzmit-Ankara yoluna ne zaman başlandığı çok net değildir. Cuinet, yolun yapımına 1878 yılında başlandığını, fakat demiryolunun uzatılması sırasında yol yapımına ara verildiğini, 1884 yılında yol çalışmalarına tekrar başlandığı belirtir.78 Dönemin İzmit Mutasarrıfı Selim

75 Rifat Önsoy, Tanzimat Dönemi Osmanlı Sanayisi ve Sanayileşme Politikaları, İstanbul 1984, s. 83. Aktaran Hilal Karavar, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e İzmit Çuha Fabrikası 1844-1920, Kocaeli 2007, s. 80 76 Enver Konukçu, Sakarya Yolları Kara ve Demiryolu Ulaşımı, Sakarya İli Tarihi, C.1, Sakarya 2005, s. 600-601. Aktaran Şennur Kaya, age, s. 49 77 F. Yavuz Ulugün (2008), s. 22178 F. Yavuz Ulugün (2008), s. 262 – 263

56

Page 57: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Sırrı Paşa Padişah’a sunduğu 1888 tarihli raporda, yeni açılan İzmit-Ankara yolunun inşasına yedi yıl önce başlandığı ifade etmiştir.79 Konukçu, yine bir gazete haberinden yolun yapımına 1882 yılında başlandığını aktarmaktadır.80

21 Mart 1887 tarihli belgede, acilen bitmesi gereken Ankara yolunun için amele takviyesi yapılması, çalışmaların sürdüğü İzmit etabının tamamlanması için de Turuk (Yollar) ve Maabir (Geçitler) Seyyar Müfettişi Sırrı Paşa’nın bölgeye gönderildiğibelirtilmektedir.81 28 Ağustos 1887 tarihli bir diğer belgede de, kıtlık çeken Ankara’ya zahire (depolanmış erzak) gönderileceğinden, İzmit-Ankara arasında inşası devam eden büyük yolun biran önce bitirilmesi istenmektedir.82

Nafia’dan (Bayındırlık) yöneticiliğe geçmiş bir insan olan Selim Sırrı Paşa, İzmit’e seyyar müfettiş olarak görevlendirilmesinden kısa süre sonra, 18 Nisan 1887 tarihinde,İzmit Mutasarrıfı olarak tayin edilmiştir.83 Mutasarrıflığının ilk yıllarında il çapında yol seferberliği başlatan Sırrı Paşa,İzmit-Kandıra şosesinin Çayırköy’e kadar olan kısmının yapımınısağlamış, Çuhahaneye giden batak yolu şoseye çevirmiş, iki tarafına çınarlar diktirmiştir. Yine Sırrı Paşa, Tökeli İmre Bulvarı’nın (bugün Yürüyüş Yolu) ortasından geçen demiryolunun iki tarafındaki ham yolların şoseye çevrilmesini sağlamıştır. Yolun her iki yanı modern binalarla süslenmeye başlanmış, denizden hafif meyillerle 160 m.’ye yükselen Orhan ve Kabaran tepelerine teraslar halinde Konaklar ve İzmit üslubunun son temsilcisi Türk Tipi Evler yapılmaya başlanmıştır. Bu arada mülki ve askeri ileri gelenler, İzmit Hünkar Kasrı’nın yapı tekniğiniizleyerek gerek devlet adına gerekse kendi adlarına yapılar yapmada adeta yarış içine girmişlerdir.84 İzmit’te esas itibariyle 20. yy. başlarına kadar ahşap inşaat hakim bulunmakta idi. Halen şehrin yukarı mahalleleri bu karakterlerini nisbeten korumaktadırlar. Bundan başka 19 uncu asır Osmanlı ev tipine giren evlerden, Roma dönemi Nymphaion (anıtsal çeşme) üzerine bina edilmiş olan, Tütün Eksperi Mehmet

79 Y. PRK. UM. 11/52. Aktaran Şennur Kaya, age, s. 49 80 Enver Konukçu, 2005, s. 601. Aktaran Şennur Kaya, age, s. 49 81 DH. MKT. 1406/45. Aktaran Şennur Kaya, age, s. 49 82 DH. MKT. 1443 / 82. Aktaran Şennur Kaya, age, s. 49 83 Atilla Çetin, Kocaeli Tarihinden Sayfalar, Izmit 2000, s. 90-94 84 Fügen Avdan, 1930-1980 İzmit Planları, s. 84, KOÜ – SBE Yüksek Lisans Tezi, İzmit 2009

57

Page 58: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Nuri Kırala ait konak, 50 yıl öncesine kadar tipik Türk evi hususiyetini muhafaza ettiği halde bugün var olmakla beraber, yeni eklerle karakterini kaybetmiştir.

Yukarı Pazar caddesinde de birkaç tane harap olmakla beraber ayakta duran ve güzel ağaç işçiliği gösteren evler görülmektedir. Hemen yakınlardaki Alacamescit sokakta, 1774 yapımı Saatçi Ali Efendi konağı85 ile Hacı Hasan Mahallesi’ndeki 19. yy. sonuna tarihlenen Portakal Hafız Konağıgünümüze ulaşmış en güzel örneklerdendir. Ulaşamamış çok sayıdakonağa bir örnek ise İzmit Gazi Lisesi karşısında Akça Cami’ye giden sokağın başındaki (Taşçılarbaşı) Kurtuluş Savaşı gazilerinden Mümtaz Ağa’nın cumbalı konağıdır.86 Kurtuluş Savaşı’mıza üst rütbeli bir subay olarak katıldıktan sonra YüceÖnder Mustafa Kemal Atatürk’ün yakın dostlarından olmuş. ÖylekiAtatürk, bir söyleminde, Kurtuluş Savaşı anılarından bahsederken, “Unutmadığım insanlardan biriydi İzmit’li Mumtaz Bey” diye bahsetmiş. Saygın bir çevrenin insanı olan Mumtaz Bey, ağa yapısının muhteşem görüntüsü ile, herkes tarafından efsane bir insan olarak benimsenmiş o günlerde. İkinci Dünya Savaşının son günleri içerisinde Mumtaz ağa hakikaten her yönüyle kendini saygıya ve sevgiye kaptırmıştı. Bir gün atıyla dolaşırken, birden atının durarak direnmesi dikkatini çekmişti.At başını ters yola döndürmüş ve koşmaya başlamış. Bağçeşme mezarlığının içine kadar götürmüş, sonra durup ayaklarıyla bir yeri eşelemiş. Mumtaz ağa o gece eve gelmiş, aile toplantısı yapmış, atın o günkü durumunu anlattıktan sonra eşelenen yeri tarif etmiş, “ben ölürsem beni oraya gömün” demiş. Yemeğe oturmuşlar, yemek sonrası bir kahve ve bir su istemiş eşinden, onları içerken birden fenalaşarak yaşama veda etmiş. İşte şimdiBağçeşme’de o atın eşelediği yerde yatıyormuş. Mumtaz bey eski Gölcük yolunun kenarında kurulan sanayi sitelerinin de sahibi 85 İzmit eşrafından Gümüşlüoğlu ailesinden Gümüşlüzade Mustafa B. Mehmet tarafından, 1774 yılında, İzmit Veli Ahmet Mahallesi’nde denize hakim dik, eğimli bir yamaç üzerine inşa edilmiş ve bugün İzmit’te ayakta kalan en eski Türk Evi olan Saatçi Ali Efendi Konağı; planı, ahşap kepenkli ve lokmalı parmaklıklı pencereleri dış ve iç cephe duvarlarındaki kalem işi süslemeleri ile dönemini en iyi yansıtan ve en erken tarihli sivil mimari örneklerimizden biri olarak günümüze ulaşmıştır. Konak zamanla el değiştirmiş ve son olarak konağa adını veren saatçi Ali Efendi tarafından satın alınmıştır. H.1312 (1896) İzmit doğumlu (ö. 1969), Mehmet oğlu saatçiAli Efendi, soyadı kanunu ile “Konuk” soyadını almıştır. Mezarı anne ve babasının da mezarlarının bulunduğu Bağçeşme mezarlığındadır. 86 Savaş Poyraz, İzmit’in Unutulmazları, Bizim Kocaeli Gazetesi, 06.08.2009

58

Page 59: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

olan kişiymiş. Arkada bıraktıkları bu yerleri değerlendirmişler.

İzmit-Ankara yolunun da 110 kilometre uzunluğundaki Taraklı’ya kadar kısmının Mutasarrıf Selim Sırrı Paşa döneminde (1887–1895) yasalarca kabul edilen dört günlük bedava çalışma zorunluluğunun on güne hatta bir aya çıkarılması ve 35.000 kişinin çalışmasıyla iki yıldan önce bitirilmiştir.87 Selim Sırrı Paşa’nın kendi ifadeleriyle Padişah’a hitaben yazdığı 2 Mart 1888 tarihli raporda,88 Büyük Ankara Caddesi’nden başlanan107 km yani 22 saatlik şose yolun, şosesi 5, yanları 1,5, toplam 8 metre genişliğinde olduğu, yol üzerinde kagir ve ahşap206 adet köprü, menfez ve kasis ile beraber noksansız inşa edilerek açılışının yapıldığı belirtilmiştir. Raporunun devamında Selim Sırrı Paşa, İzmit’ten başlayan bu yolun, asker sevkiyatı açısından önemini vurgulamıştır. İzmit Mutasarrıfı Sırrı Paşa’nın fotoğrafını çeken Foto Makinistyan, Osmanlı Fotoğrafı Tarihçisi Engin Çizgen Özendeş’in belirttiği üzere ilk İzmit’li fotoğrafçılar olan Ermeni Makinistyan ve Maviyan’dan biri idi. İzmit eski fotoğraf editörleri arasında Mumcuyan ve Assimiades de bulunmaktaydı.

1940’lı yıllarda Atatürk Anıtı’nın önünden batıya doğru uzanan taşlı, toprak yol, bugün Öğretmen Evi’nin bulunduğu noktadaki “Sarı Kışla” nedeniyle “Kışla Caddesi” olarak anılıyordu. İstanbul’a ulaşmak içinse İzmit’in kuzeyinden geçen “Eski İstanbul Yolu” kullanılıyordu.

Gerçekten de daha sonraları İzmit sahilinden geçirilerek E-5, bilahare D-100 adını alacak olan bu yol sanayileşme ve göçün sonucu olarak artan trafiği ile otoban yapılana kadar pişmaniyeci, akaryakıt istasyonu gibi bir çok İzmitli girişimcinin iş tuttuğu güzergah olmuştur.

BURHANETTİN KIRAN (KIRAN NAKLİYAT – PETROL OFİSİ BAYİİ)

Burhanettin Kıran, 1928 yılında Sapanca- Yanık Köyünde doğdu. Babası Yanıkköy’ün yerlilerinden Hakkı Bey, annesi Münevver Hanımdı. Hakkı Bey, Yanıkköyü’nde çiftçilik ile uğraştı, meyve yetiştiriciliği yapardı. Burhanettin Kıran Sapanca İlkokulunda okudu. Askere gidende kadar köyde

87 Avni Öztüre, Nicomedia Yöresindeki Yeni Bulgularla İzmit Tarihi. İstanbul, 1981, 122-123, 194 88 Y. PRK. UM. 11/52. Aktaran Şennur Kaya, age, s. 50

59

Page 60: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

babasına yardım etti. Burhanettin Kıran’ın Zeki ve Refik adlarında iki kardeşi vardı.

1948 yılında Ankara Mamak’ta askerliğini yaptı. Askerden döndükten sonra İzmit’e geldi. Çenesuyu mevkiinde açılan Petrol Ofisi Madeni Yağ Fabrikasında işe başladı. Madeni yağ bölümünde beş yıl çalıştı. Serbest ticaret yapmak isteyen Burhanettin Kıran bir akaryakıt tankeri satın alarakişten ayrıldı. Akaryakıt nakliye işine girdi. Petrol Ofisinde çalıştığı yıllarda iyi ilişkiler geliştiren Burhanettin Kıran, 1960 yılında Petrol Ofisi bayii oldu. 1962 yılında Uzuntarla Mevkiinde Kıran Tesisleri adı altında benzin istasyonu açtı. Aradan üç yıl geçtikten sonra İzmit Cezaevi karşısındaki Kıran Akaryakıt İstasyonunu devreye soktu. İzmit’te iki akaryakıt istasyonu bulunan Burhanettin Kıran, aynı zamanda Türkiye Sanayinin gözde kuruluşları olan Bursa Tofaş ve Sifaş’a, Orhangazi’deki Asil Çelik’e, İzmit bölgeside ise Bastaş, Ansa, Çelik Halat, Basf Sümerbankve Olmuksa Fabrikalarına fuel-oil nakliyesi ve satışı yaptı. İzmit merkezinde yeni yapılan apartmanlarda kalorifer yakıtı olarak fuel-oil kullanılmaya başladığı dönemlerde ise bir çok binaya kalorifer yakıtı sattı.

1953 yılında Bahçecik Çelikkol sülalesinden Remziye Hanım ile evlendi. Bu evliliğinden Turgut ve Turgay adlarında iki erkek çocuğu dünyaya geldi. İlkevlendiği yıllarda Fethiye Caddesi, Feridun Özbay Sokak’taki Yoğurtçu Emrullah Durak’ın evinde oturdu. Daha sonraki yıllarda Karabaş Mahallesine taşındı. Son yıllarda ise Yenituran İlkokulu karşısındaki Özak Apartmanındaikamet etti.

Ağabeyi Refik’in oğlu olan 1948 doğumlu Sinan Kıran, çocukluk yıllarından bu yana akaryakıt istasyonlarında amcasının yanında çalıştı. Ailenin üçüncübir çocuğu gibi amcası Burhanettin Kıran’a çok yardımcı oldu. Burhanettin Kıran’ın eski Demiryolu Caddesi’nde ki Akbank İş Hanı’nda yazıhanesi vardı.

Kısa bir süre içinde İzmit’in başarılı ve sevilen bir esnafı olan Burhanettin Kıran, 30 Nisan 1980 günü henüz elli iki yaşında iken İzmit Köseköy mevkiinde geçirdiği bir trafik kazası sonucunda vefat etti. İzmit Ticaret Odası üyesi idi. Petrol Ürünleri İşverenleri Sendikası (PÜİS) İzmit Şube Başkanlığı görevini üstlendi. Vefat ettiğinde şube başkanlığı görevi devam etmekteydi. Vefatından sonra iki oğlu ve kuzeni Sinan işleri devraldı. 1994 yılına kadar akaryakıt istasyonları çalıştı. Ankara- İstanbul Otoyolu’nun açılması dolayısı ile E-5 Karayolu eski cazibesini kaybetti. Akaryakıt İstasyonları devredildi. İzmit’e de doğalgaz gelmesi ile de fuel-oil satışı sona erdirilerek, çocuklar baba mesleğinden çekildi.

Sosyal yönü çok güçlü olan Burhanettin Kıran’ın iyi dostları arasında Doktor Rıdvan Atay, Rıdvan Alyürük, Petrolcü Kenan Küçükçağlayan, Mali Müşavir Önder Çankaya, Sanayici Vural Bulut, Yavuz Kırdar ve Necmi Pehlivanbulunurdu. Haşlak Kenan’nın Belediye Gazinosuna gider, dostları ile orada buluşurdu.

Burhanettin Kıran’ın 1954 doğumlu büyük oğlu Turgut Kıran, çocukluk yıllarıile birlikte babası ile çalıştı. Turgut Kıran 1976 yılında Sapanca- Yanıklı

60

Page 61: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Nalan Hanımla evlendi. Bu evliliğinden Burhan Can adında bir çocuğu dünyayageldi. Burhanettin Kıran’ın 1962 doğumlu küçük oğlu Turgay Kıran’da küçük yaşlarında akaryakıt istasyonlarında pompa tuttu. Çalıştı. Turgay Kıran 1992 yılında Romanyalı Yasemin Hanımla evlendi. Petrol işi sona erdikten sonra kendi işini kurdu. Finans sektöründe ticari faaliyetine devam etti.

Babasını çok genç yaşta kaybetmenin acısını hala hisseden Turgay Kıran: ” Babam çok disiplinliydi. İşine aşıktı. Sabah yedide kalkar, istasyona gider, işlerini takip ederdi. Babam öldüğünde İzmit Lisesinden yeni mezun olmuştum. Babamın arzusu beni okutmaktı. Ama babam vefatedince yüksek tahsil yapamadım. İşler, Sinan ve Turgut ağabeylerim ile bana kalmıştı. Onu emanetine elimizden geldiğince sahip çıkmaya çalıştık. Bir gün bana ”Senden üç şey isterim. Birincisi, sen benim oğlumsun. Her şeyin en iyisini yapacaksın. İkincisi, bana ve ailene söz getirmeyeceksin” dedi. Üçüncüsü, onu yazdıramam. Ama Hüseyin Erol ile paylaştım. Merak eden benden yada Hüseyin’den öğrenebilir. Babam ailesine ve arkadaşlarına çok düşkündü. Ama spor ve siyaset her zaman ilgi alanının dışında kaldı. Çok kez teklifler almasına rağmen, bu alanlarda hiç görev almadı. Babam kazanıp yiyen ve yedirmeyi seven, eli açık bir insandı. Babamın çevresi tarafından ne kadar çok sevildiğini cenazesinde anladık. 1 Mayıs İşçi Bayramı olmasına rağmen tüm il protokolü cenazeye gelmişti. Yanık Köyünde mahşeri bir cenaze kalabalığı oldu. Cenazeye katılmak için gelenlerin arabaları, çok uzun bir araç konvoyu oluşturmuştu”.

MUSTAFA PEHLİVAN (LUNAPARK İŞLETMECİSİ)

Mustafa Pehlivan, 1943 yılında Samsun’un Terme İlçesi’nde doğdu. Baba adı Mehmet, anne adı Fatma idi. Babası Mehmet Bey, çiftçiydi. Mustafa Pehlivan’ın Ali, Ahmet ve Mustafa adlarında üç kardeşi vardı. Çarşamba HalkEğitim İlkokulu’nda okudu. On iki yaşından sonra pazarcılık ve panayırcılıkyapmaya başladı. Pazarlarda meyva sattı. Çarşamba, Turhal ve Zile’de panayırcılık yaptı. Motorsuz salıncaklar çalıştırdı. Tüfek atışı yaptırdı. 1960 yılında tek başına İzmit’e geldi. Fethiye Caddesi’ndeki Şafak Oteli’nde kaldı. (Çenedağ Oteli ve Otel Altınnal’ın sahibi Hasan Kahya’nın babasının oteli) İzmit, Bolu, Düzce ve Gerede’de panayıra çıktı. Salıncak kurdu. Halka ve tüfek attırdı. 1965 yılında, Halkevi Binası’nın yanına (günümüzde Efe Petrol’un bulunduğu yer) bir motorlu salıncak koydu. Yanına kurduğu çadır içerisinde de halka ve tüfek bulunuyordu. On kuruştan, yirmi beş kuruşa kadar oyun vardı. Salıncak on kuruştu.

1966 yılında, askerliğini yapmak üzere Erzincan’a gitti. Askerliğini tamamladıktan sonra, 1968 yılında ilk parkı Bolu’ya kurdu. Bu park için büyük bir dönme dolap ve çarpışan oto kiraladı. Bolu’dan sonra bu aletleri Erzurum Fuarı’na götürdü. Fuar süresinin tamamlanmasından sonra, sökerek, Adapazarı – Çark Mesire Alanı’na kurdu. Dönemin İzmit Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Şahabettin Bilgisu, 1977 yılında Mustafa Pehlivan’ı İzmit’e çağırdı. “Sen bizim memleketin çocuğusun. 1978 yılından itibaren, İzmit Fuarı’nın lunaparkını sen işleteceksin. Biz, İzmit Fuarı’nın kurulduğu yıldan bu yana, lunapark işletmecilerimiz olan Erol ve Zeki Celasun’un işi bırakmalarını istiyoruz. Onlarla anlaşamıyoruz. Seneye sen başlayacaksın“ dedi. Böylece İzmit Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Şahabettin Bilgisu, Genel Sekreteri Suat Uygun ve Adnan Filiz’in destekleri ile 1978 yılında, İzmit Fuarı oyun parkının işletmeciliğine başladı. İlk olarak büyük zincirli

61

Page 62: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

salıncak, dönmedolap, çarpışan otolar, atlıkarınca ve küçük çocuk oyunlarını, İzmit Fuarı Park alanına kurdu.

1980 yılında, Türkiye’de ilk defa oyun aletlerinin imalatına başlayarak “Lunasan“ı kurdu. İthalat ve ihracat yapmaya başladı. Elindeki mevcut projelere göre sipariş aldı. Büyük gondol, çarpışan otolar ve daha birçok ürünün imalatını yaparak, yurt içine ve dışına sattı. Bolu, Yalova ve Çınarcık Oyun Park’larını da devreye soktu. 8 Kasım 2002 günü “Avrupa Eğlence Parkları ve Gezgin Göstericiler Altın Midilli Ödülü’nü “ İtalya’da aldı. Dünya çapında düzenlen bu yarışmada, Türkiye’de gösterdiği başarılardan dolayı ödüle layık görülmüştü.

1961 yılında İstanbullu Ayten Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Mehmet ve Murat adlarında iki çocuğu dünyaya geldi. 1986 yılından başladığı MuhtarlarDerneği Fahri Genel Başkanlığı görevini günümüze kadar sürdürdü. 1981 yılında Kuvayi Milliye Derneğinin kurucuları arasında yer aldı. 1983 yılında Kocaeli Muhtarlar Derneği Şubesini kurdu. Daha sonraki yıllarda Gölcük ve Kandıra Şubelerini hayata geçirdi. Rıdvan Alyürük, Nazmi Oğuz, Gürcü Süleyman, Şahabettin Bilgisu, Kandıralı Çelebi Amca, Necdet Menzir, İhsan Dede ve Fahrettin Sökmener, Mustafa Pehlivan’ın yakın dostlarıydı.

Lunasan’ın sahibi Mustafa Pehlivan: “İnsan iş yaparken çevresine güven verirse, her şeyi yapar. İnsanın dost sermayesi olmalıdır. Gün doğmadan kalkacaksın, işine sahip çıkacaksın. Kontrolünü ve güveninirliğini hiçbir zaman kaybetmeyeceksin. Böyle yaparsan, her şey alabildiğince büyür”. Benim işim bu. Bu işten başka bir şey yapmadım. Şimdi iki oğlum ile beraber çalışıyorum. İlk ihracatımı 1984 yılında bir Afrika ülkesi olan Kenya’ya yaptım. 32 kişilik oyuncak, gondol, mini uçak ve çarpışan oto gönderdim. Ben de gittim. On beş gün Kenya’da kalarak, oyuncakların kurulmasına yardım ettim. İkinci ihracatımı, gemilerin kırk günde gittiği Gana’ya yaptım. Aynı oyuncaklardan oraya da gönderdim. Kendim de uçakla giderek, çalışmalara nezaret ettim. Gana’daki fuarda oyuncakları kurarken, elli beş derece öğlen sıcağında çalışmak zorunda kalmıştık. Bir sürü zencinin yanında, bir tek beyaz bendim. On yıldan bu yana tam ve yarı mamülolmak üzere, İtalya’ya ihracat yapmaktayım. Günümüzde ise en çok Irak’a malsatıyoruz. Rusya ve komşusu ülkelere de ranger, gondol ve çarpışan otolar satmaktayız.

Lunasan’da yaptığım ilk imalatımı, 1983 yılında Türkiyenin en eski lunaparkişletmecilerinden biri olan Osman Kavran’a sattım. Onun işlettiği İstanbul - Dolmabahçe Parkı’na dört adet oyuncak verdim. Osman Kavran, bana “Evlat, sen yeni iş kurdun. Senin kalkınman gerek“ dedi. Peşin para vererek oyuncakları aldı.Bu para, daha sonraki işlerimde bana iyi bir sermaye oldu. Osman Ağabey’in bu katkısını hayatım boyunca unutamam.

İnsanlara yardım etmeyi severim. Ama bunu hiçbir zaman reklam aracı olarak kullanmadım. Bunu bir Allah, bir de ben bilirim. Sağlık alanına yaptığım katkılardan dolayı, Türkiye’de sadece altı yüz kişiye verilmiş olan Cumhurbaşkanlığı plaketi ile ödüllendirildim. 2002 yılında ise İtalya’da, Lunapark Oscar’ı olarak bilinen ödülün sahibi oldum. Bu yıl beşincisi yapılacak olan, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve Milli Eğitim Müdürlüğü ile

62

Page 63: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

birlikte, Lunapark Resim Yarışması düzenlemekteyiz. Şu anda 150 resimlik bir arşivimiz bulunmaktadır”.

Sırrı Paşa, Hacı Hasan Mahallesi Kapanca Sokak karşısında, halen belediye tarafından restore edilmekte olan özel konağının1891-1892 yıllarında bitirilmesini sağlamış ve emekliye ayrıldıktan sonra ömrünü burada tamamlamıştır.89 Sırrı Paşa döneminde İzmit’te Redif Tümeni Komutanı olarak bulunan Sadettin Paşa’nın da kolordu meydanının açılmasında, askeri depo gibi kuruluşların yapılmasında emeği geçmiştir. Sadettin Paşa, Sırrı Paşa Konağı’na nazire olmak üzere fırka komutanlık binası karşısında bir konak yaptırmışsa da sonradan bunu Fransız konsoloshanesine satmıştır. İmar konusunda etkin olan bir diğer paşa ise, bugün Erenler Bayırı denilen bölgeyi kendisine köşk yaptırmak için temizlettirip yolların yapılmasını, bölgenin iskan edilmesini sağlayan İzmit Tersane Komutanı Ali Paşa olmustur. Ali Paşa ayrıca demiryolu üzerinde,Yeni Cuma Cami karsısında Avrupai bir konak dahayaptırmıştır. İkisi askeri, biri mülki üç paşa arasındaki işbirliği zamanla rekabetedönüşmüştür.90

Demiryolları

Bağdat’a kadar uzatılması düşünülen demiryolunun ilk kısmı olarak inşasına başlanan Haydarpaşa-İzmit hattı Ağustos 1873’tebitirilmiş ve 1888 yılında hattın Ankara’ya kadar uzatılmasına karar verilmiştir. Selim Sırrı Paşa’nın İzmit’ten Ankara’ya kadar uzatılacak demiryolu hakkında Padişah’a sunduğu 23 Nisan 1888 tarihli raporda İzmit’ten Ankara’ya kadar 400 km uzunluğundaki demiryolunun yabancı müteahhitler yerine devlet tarafından yapılmasını önermektedir.

Selim Sırrı Paşa’nın Padişaha sunduğu bu rapora karşılık, imtiyazı Alfred Kaula’ya verilen ve Deutsche Bank’ın mali yardımıyla yapılmaya başlanan hattın İzmit-Adapazarı bölümü

89 Sırrı Paşa’nın kızı Bedia Sultan’ın torunu, Nejla ve Selim Albatros’un kızı Gülseren Albatros, hem babaanne hem de büyükbabası tarafından Abdülmecit’in akrabasıdır. Bkz. http://kelebekgaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay.aspx?cid=18866&p=2&rid=2368 , 29.11.2011 90 Fügen Avdan, age, s. 70

63

Page 64: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

1890 yılında, İzmit-Ankara bölümü 1892 yılında tamamlanmıştır.91

Denizyolları

Antik çağlardan beri olduğu gibi İzmit, Osmanlı döneminde de bir deniz kenti olmuştur. 15., 16., 17. yüzyıllarda deniz ulaşımı kayık, pereme (yolcu ve miktarı az yükleri taşımakta kullanılan küçük deniz teknesi) ve mavnalarla sağlanmaktaydı. 1833 yılında Üsküdar’dan İzmit’e ilk düzenli gemi posta seferi konulmuştur ve bu, Türk elinden ilk posta yoludur.

1843’de Gemlik, İzmit, Bandırma ve Tekirdağ ile İstanbul arasındaki vapur seferleri bir Rus şirketi tarafından yapılıyordu. Vapur fiatlarını çok bulanlar da yelkenlilerle seyahat etmeye devam ediyorlardı. Bu gelişmeler üzerine İzmit ve Tekirdağ kaymakamlarının da görüşlerini alarak, Tersane-i Âmire’nin, 1842'de İstanbul Tersanesi’nde yaptırdığı “Mesir-i Bahri” vapuru ile tersanelere bağlı iskelelere uğramak üzere92 Marmara kıyısındaki Bandırma, İzmit ve Tekirdağ ile İstanbul arasında 1844 yılında karşılıklı düzenli seferler yapmaya başladı. İstanbul-İzmit yakın posta seferleri Rus gemilerinden daha uygun fiatlarla seferler yapılıyordu. Bu vapur başlangıçtaPerşembe günü İzmit’e geliyor, Cuma İstanbul’a dönüyordu. Daha sonraları haftada iki sefer yapmaya başladı. Çarşamba ve Cumartesi günleri gidiş, Pazartesi ve Perşembe günleri de dönüşşeklinde tarifelendirilmiş idi. 93

Mesir-i Bahri’nin ilk İzmit seferine Sultan Abdülmecit de katılmış, İzmit’e kadar bütün iskelelerde halkla ilgilenmiş. İzmit, Padişahın uğraması nedeniyle bayraklarla donanmış, bir karşılama töreni uygulanarak gece denizde şehrayin yapılmıştı. Gelen kurul ertesi gün aynı gemi ile ertesi gün İstanbul’a uğurlanmıştır.94 1847 yılına varıldığında İstanbul – İzmit arasındaki deniz yolu beş saatte alınmakta idi.

91 Şennur Kaya, age, s. 51 92 Avni Öztüre, age, s. 115

93 Avni Öztüre, age, s. 115; Müzeyyen Ünal, aynı tarifeyi 1850 yılına taşımakta ve “Ubinici’nin tarifesi’ne” dayandırmaktadır. (Müzeyyen Ünal, age, s. 2); Türkiye Denizcilik İşletmeleri (1994), a.g.e, s.141. aktaran Necmettin Akten, Türklerde Denizcilik, basılmamış eser 94 Avni Öztüre, age, s. 115

64

Page 65: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

1840'lı ve 1850'li yıllarda İstanbul ve civarında yolcu taşımakmaksadıyla hizmete girmiş olan İngiliz, Avusturya, Rus ve Türk vapur acentalarının da sayesinde 1860 yılına gelindiğinde buharlı gemi ve vapur sayısında oldukça önemli bir artış olmuştu. 1847’de bölgeye uğrayan gezgin Hell, körfezde görünen Rus bandıralı gemilerin aslında güncel sorunlar95 nedeniyle bu bayrağı taşıyan Yunan gemileri olduğunu not düşmekte. Vapur seferlerinin başlaması, İzmit’in bir konaklama merkezi olması konumunu daha da güçlendirirken kentteki han gereksinimi de arttı.

1908 yılında Uşakizade Mahmud Muammer Bey tarafından İzmit'teki“Şirket-i Hamidiye” Vapurlarının işletme hakkının kendisine verilmesi talebi, özel girişimciliğin zaman zaman gündeme geldiğini göstermektedir.96 Aynı yıllarda İstanbul’lu Kadri Beyde İzmit Körfezi’nde çalışacak bir vapur şirketi kurmaya girişmiş ve İzmit temsilcisi Keresteci Süleyman Bey idi. İzmit,Karamürsel ve Körfez civarındaki bazı kimseler de kurucu olarakşirkete katılmışlar ancak I.Dünya Savaşı’nın çıkması ile sonuçsuz kalmıştı.97

1910 yılında Osmanlı Seyr-i Sefain İdaresi adını alan Osmanlı denizcilik işletmesinin adı, Cumhuriyet’in ilanından sonra, 1925 yılında Türkiye Seyr-i Sefain İdaresi olmuştur. Bu idareyebağlı işletilen vapur hatları arasında İstanbul-İzmit hattı da bulunmaktadır.

Seyri Sefain İdaresi’nin 1926 tarihli rehberine göre İzmit Limanı’ndan Ankara, İstanbul, Afyonkarahisar ve Kütahya bölgeleri için ithalat ve ihracat yapılmaktadır. Rehberde ayrıca İzmit Deniz Ticareti’nin I. Dünya Savaşı’ndan beri durağan olduğuna dikkat çekilmekte, bunun canlandırılması için de bazı öneriler getirilmektedir.

Kamu Yapıları

95 Gezgin’in notu: Mussurus olayı nedeniyle kısa bir süre önce Türkiye ve Yunanistan arasında bir sorun patlamıştı.

96 BOA, MV., No:60, 122, 29/Za/1326. Aktaran F. Yavuz Ulugün (2009), s. 105

97 Rıfat Yüce, Kocaeli Tarih ve Rehberi, İstanbul 2007, s. 248

65

Page 66: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Tanzimat Fermanı’ndan sonra oluşan yeni düzen ve değişen ihtiyaçlar, kent merkezlerinde Hükümet Konağı odaklı yeni yönetim alanlarını oluşturmuştur.98 1906 yılında İzmit Mutasarrıfı Musa Kazım artık hükümet konağının yeterli olmadığından bahisle yeni bina yapımı ve bunun için de Tersane arazisinden bir kısmının konak arazisine eklenmesini talep etmekte olup İzmit başmühendisince çizilmiş krokiyi yazısının ekinde sunmaktadır.

Bu çizimde kamu yapılarının tersanenin doğusundaki deniz, kara ve demiryolu ulaşımına yakın bir alanda yer aldıkları görülmektedir. İzmit Tersanesi’nin (bugün istasyon’dan Metropoliş merkezine olan saha) doğusundaki bölgede (bugün Merkez Bankası) deniz kenarına yakın önünde geniş bahçesi bulunan Hükümet Konağı, önünde bahçe ve hükümet konağının önünde Orman idaresi, doğusunda evrak mahzeni, batısında nüfus idaresi, kuzey doğusunda Adliye dairesi, jandarma, telgrafhane, kuzeybatısında zabıtahane, tevkifhane, evkaf ve polis daireleribulunduğu görülmektedir.99

İmar Yönetmelikleri

Tanzimat döneminde yürürlüğe giren imar nizamnamelerinde üzerinde hassasiyetle durulan konulardan biri, cadde ve sokakların düzenlenmesidir. Özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısında yeni ulaşım aracı olan at arabalarının ulaşımda kullanılmaya başlaması, mevcut cadde ve yolların yeniden ele alınmasını gerekli kılmıştır. Ele alınan yollar arasında üzerinde özenle durulan kentin ana caddesidir. Diğer kentlerdenfarklı olarak ortasından demiryolu geçen İzmit’in ana caddesi, 1888 tarihinde İzmit Mutasarrıfı Selim Sırrı Paşa tarafından düzenlenmiş, demiryolunun iki tarafı genişletilerek çınar ağaçları dikilmiştir. Hamidiye Caddesi’nin (Günümüz Cumhuriyet - Hürriyet cad.) ismi, 1910–1911 tarihinde Hürriyet Caddesi olarak değiştirilmiştir.100

Hamidiye Caddesi dışında kentin ikinci derecede önemli caddelerinde yeni düzenlemelere gidilmiş olmalıdır. Örneğin 98 Şennur Kaya, age, s. 55 99 BOA, Y.MTV., 284/105. H. 23 M 1324 (M. 19 Mart 1906), Aktaran Atilla Çetin, İzmit Hükümet Konağı, Şehiriçi, S. 25, Mart 2005 Izmit, s.31- 33

100 Atilla Çetin, Izmit Sancağı’nda Bazı Yer Adlarının Değiştirilmesi, Şehiriçi Dergisi, S.24, Nisan 2005 Izmit, s. 45

66

Page 67: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

1889 tarihli bir belgede İzmit’te “Gazi Baba” isimli yolun şoseolarak tanziminde yapılacak hafriyat ve inşaattan bahsedilmektedir.101 Bahsedilen yol, büyük olasılıkla kentin kuzeyinde, günümüzde İnönü Caddesi üzerinde bulunduğu bilinen Gazi Baba Türbesi çevresinde olmalıdır.

Mutasarrıf Musa Kasım döneminde (1895–1908) sahilde “Belediye Bahçesi ve Oteli”102 ile Gümrük Binası103 inşa edilmiştir. Mutasarrıf Nüzhet Paşa döneminde (1911–1912) iskele, rıhtım ve Belediye Bahçesi genişletilerek onarılmıştır.104 Konu genişletmeöncesi Belediye zemin katındaki lokanta Kirkor Efendi tarafından işletilirken, Belediye Bahçe ve Gazinosu’nun Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki işletmecisi ise aynı zamanda oteli de işleten M. Selahattin Bey idi, ortada bir de dans pisti bulunmaktaydı.

Tanzimat sonrasında kent yönetimine katılan bir diğer kurum da belediyelerdir. İzmit’te de ilk 1871 yılında Belediye Başkanı seçilmiş ve Belediye Meclisi kurulmuştur.105 İzmit Belediyesi ilk kurulduğunda 14 memuru ve 127 işçisi vardı.106 bu verilere göre dar bir kadroyla hizmet vermediği söylenebilir. Gerçi belediyelere kentin imarı konusunda belli yetkiler tanınmasına karşılık kentin mülki amirinin bilgisi dışında bunları gerçekleştirememeleri nedeniyle imar faaliyetleri çoğunlukla mutasarrıfın emriyle belediye kadroları tarafından yürütülmüştür.

Kurtuluş Sonrası

İşgal sonrasında ise, birçok Anadolu kentinde olduğu gibi meydana gelen yangında İzmit’te Hanlariçi, Kozluk, Kadı Bayırı,Çukurbağ Mahallesi’nin güneyi ve Karabaş Mahallesi’nin doğu bölümü yanmıştır.107

101 DH. MKT. 1629/72 102 1951 yılında da belediyece yıktırılmıştır. 103 Fügen Avdan, age, s. 70 104 Avni Öztüre, Nicomedia Yöresindeki Yeni Bulgularla İzmit Tarihi. İstanbul, 1981, s. 141 (Rıhtım daha sonra E-5 Karayolu yapımına esnasında yola katılmıştır)105 İdris Bostan, 2001, s. 538. Aktaran Şennur Kaya, age, s. 60 106 F. Yavuz Ulugün (2002), s. 42 107 Rıfat Yüce, Kocaeli Tarih ve Rehberi, Izmit 1945, s. 165

67

Page 68: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin İzmit Sancağına atadığı ilk mutasarrıf olan Sadettin Bey döneminde (1921–1922) Mösyö Merlo’ya kentin imar planı yaptırılmıştır. Buna göre rıhtımdan demiryoluna çıkan geniş bir caddenin açıldığı, işgal sırasında yanan “Yahudi Mahallesi ve Hanlariçi” olarak adlandırılan günümüzdeki İstiklal Caddesi’nin yeniden düzenlendiği kaynaklarda geçmektedir.108 Saadettin Bey, 1920’li yılların başında aradaki ev ve ardiyeleri yıktırarak rıhtımdan demiryoluna uzanan geniş bir cadde de açtırmıştır.

İzmit Belediye Reisi, Ticaret Odası Reisi, Esnaf Cemiyeti Reisiile üyeleri tarafından Dahiliye Nezareti’ne yazılan 3 Eylül 1923 tarihli belgeden, işgalin kente etkisini ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında içinde bulunduğu koşulları daha net anlamak mümkündür.109 Dilekçenin başında memlekette Yunanlılar tarafından yakılan ve yıkılan yerlerin imarına yönelik önlemlerin gündemde olduğunun ve imar edilecek bölgeler arasında İzmit ve çevresinin de bulunduğunun gazetelerden anlaşıldığına değinilmiştir. İzmit, zamanında sahip olduğu tarihi önemden dolayı, imarlı ve mutlu bir kent iken başta Demiryolu İdaresi’nin Haydarpaşa rıhtımından sonra uyguladığı haksız ve adaletsiz tarifeler yüzünden ticari önemini kaybetmiştir. Ardından işgale uğramış ve harap olmuştur. Bu sorun önceki sayfalarda da sunulduğu gibi daha sonra 1923 İzmirİktisat Kongresi’nde gündeme getirilmiştir.

İzmit’te de diğer Anadolu kentlerde olduğu gibi işgalin izlerini silmek ve kenti yeni baştan imar etmek için ciddi girişimlerde bulunulmuştur. Fakat hem kentin, hem de ülkenin içinde bulunduğu koşullar, buna tam anlamıyla müsaade etmemiştir. Şüphesiz kentin sonraki yıllarda geldiği aşamada Cumhuriyet idarecilerinin kente verdikleri önemin payı büyüktür. İzmit’i ikinci kez ziyaretinde M. Kemal Atatürk 19 Ocak 1923 tarihinde halka hitaben yaptığı konuşmasında kentin önemini şu sözlerle özetlemiştir; “... İzmit Türkiye’nin en kıymetli veen önemli bölgelerinden biridir. Çok önemlidir çünkü dünyanın çok önemli bir kentinin adeta mahallesidir. Çok önemlidir çünkü güzel bir koyun kıyısında kurulmuştur. Etraf ve havalisi cennet gibidir. Verimlidir, bereketlidir. Zenginlik kaynakları kıymetlidir...”.110

108 Avni Öztüre(1981), s. 143-144 109 F.K: 272. 11. 0. 0.; Y.N: 16. 68. 17. Aktaran Şennur Kaya, age, s. 61 110 Afet İnan, Gazi Mustafa Kemal’in 1923 Eskişehir – Izmit Konuşmaları, Ankara 1996, s. 90. Aktaran Şennur Kaya, age, s. 62

68

Page 69: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Kamu yapılarının merkezinde bulunan hükümet konağının 1918 yılında geçirdiği yangın sonrası 1926 tarihli haritada anlaşıldığı üzere, 1906 tarihli haritada görülen iki yanında kamu yapılarının sıralı olduğu avlunun ortasına “Duvar İskelesi” olarak isimlendirilen yeni bir cadde açılmıştır. 1926 tarihli konu planda Tevkifhane ve Zabıta Dairesi’nin yerinde Jandarma Komutanlığı yer almaktadır. Alan üzerinde başka bir yapı gösterilmemiş, yalnızca “Yanmış Hükümet Konağı Arsası” yazılmıştır. Buna karşılık iskele ve gümrük dairesi, 1906 tarihli plandakiyle hemen hemen aynı noktadadır.

Esnaf ve Spor

Cumhuriyet’in kurulması sonrası, sosyal yaşamın yeniden kurulması çabaları içinde yer alan İzmit Esnaf ve Tüccarları 1924 yılında “İttihadspor” adlı bir spor kulubü kurmuşlardı. Kurucular şu kişilerden oluşmaktaydı: Mehmet Yüce, Keresteci Selahattin, Mahir Kışınbay, Öğretmen Nuri Doğan Bey,111 Vasıf Bey, Asaf ve Müfit Saner, Sadettin Yalım, Elektrikçi Nurettin Bey, Avukat Sedat Pek, Paşababa Muammer ve Nazmi Oğuz. İzmit’inher yerinin yeşil olması, genç Cumhuriyet’in geleceğe olan tertemiz umutları nedeniyle renklerini yeşil – beyaz olarak belirlediler. Ancak yönetim kurulu içinde Halkevi Sinemasının özel bir kişiye devredilmesi nedeniyle tartışmalar çıktı. Sebep, Halkevi Sineması’nın İzmit’e pazara gelen köylülere modern ziraat, meyvecilik üzerine filmler gösteriliyor olması ya da 15 günde bir halka verilen konserler olsa gerek. Bu çekişmeler sonucunda İttihadspor, varlığını 1932 yılına kadar sürdürebildi. İçlerinde Nuri Özdoğan Sadettin Yalım, Mehmet Yüce, Vasıf Bey, Asaf ve Müfit Saner ve Mahir Kışınbay gibi İzmit’in önemli tüccarlarının bulunduğu kırk kişi ayrılarak İzmit İdmanyurdu’nu kurdular.112 Zorda kalan İttihadspor aynı yıl kapanarak Hafız Fuat Geyveli başkanlığında Paşababa

111 31.01.1937 tarihinde Hatay Zaferi sebebiyle büyük bir miting düzenlenmişti. Bu mitingde 10.000’e yakın İzmit halkı Atatürk anıtı önündeki Cumhuriyet alanında toplanmıştı. Mitingde Celal Evin, Muazzez Özkaya, Nuri Doğan, Yunus Nüzhet Unat tarafından söylevler verilmişti. Berna Kaya, age, s.65; Daha sonra İdmanyurdu başkanı oldu. Berna Kaya, age,s.209112 Bazı belgelerde Akyeşil’in kuruluşu 1912 olarak görünmektedir. Bkz. 23 Mart 1936 Pazartesi Ulus Gazetesi, s.2. Buradan hareketle devamı olduğu İttihadspor’un kuruluşunu 1912 olarak düzeltmek gerekebilir.

69

Page 70: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Muammer, Eksper Fevzi, Nazmi Oğuz, Orhan Suda ve Av. Sedat Pek kuruculuğunda Akyeşil Kulubü kuruldu. Akyeşil, İttihadspor’un devamı konumundaydı. Nazmi Oğuz’un işlettiği Halkevi Sineması da Akyeşil’in kazandığı her maçtan sonra çocuklar için bedava idi.

İzmit esnafının yanı sıra İzmit Halkevi’nin de ilk kuruluş yıllarından itibaren yerel spor kulüpleri İttihat Spor ve İdmanyurdunu desteklediği görülür. Halkevleri önceden kurulmuş olan spor kulüplerinin kardeşçe görüştürmek, sporun rekabet vesilesiolmasını önleyerek bir kaynaşma olarak görülmesini yerleştirmeye çalışmıstır. İzmit Halkevi tarafından da bu amaçlarla arası bozuk olan bu iki spor kulübü barıştırılarak İzmit’te sporun geliştirilmesine katkıda bulunulmuştur. Ayrıca Halkevi bu spor kulüplerine maddi yardımlarda da bulunarak sporçalışmalarının önündeki engelleri de ortadan kaldırmıştır. 1933yılı içinde İttihat Spor ve İdman Yurdu Kulüp Gençleri Halkevi prensipleri etrafında çalışmalar göstermiştir. İkisi de Türkiyeİdman Cemiyetleri ittifakına kayıtlı olan İttihat Spor ve İzmitİdman Yurdu kulüplerinin eksikleri Halkevi tarafından tamamlanmıştır. Ayrıca her iki kulübe Halkevi tarafından 100’erlira yardım edilmiştir. Eksikleri tamamlanan bu iki kulüp 1933 yılı spor mevsimini canlı bir şekilde geçirmiştir. Bu kulüpler atletizm sporu içine giren atıcılık ve binicilik alanlarında gençleri yetistirmek için her Cuma günü ögleden önce idman yaptırmıstır. İttihat Spor Kulübü, gençlere kamp da kurmuştur. Her hafta çesitli maçlar ve spor hareketleri düzenlenmiştir. Eskiden beri her iki kulüp gençleri arasında olan anlaşmazlığınyol açtığı gerginlikler tamamen ortadan kaldırılarak ve bu kulüplere üye gençlerin birçoğunun Halkevi Spor Şubesi’ne de üye olmaları sağlanmıştır. Bu suretle İzmit’in gençliği bir kütle halinde Halkevinin manevi ve maddi yardımları ile bir amaç dâhilinde hedefe doğru yol almıştır. Halkevinin açılıs yıllarında uygun spor bir spor sahası olmadığı için, yapılan spor çalısmalarında bazen zorlanılmıştır. 1933 yılında Halkevi gençlerin daha sağlıklı bir ortamda spor yapabilmelerini sağlayabilmek için Kocaeli İdman Mıntıkasının yaptırdığı açık ve kapalı sahaların inşaatı için Halkevi bütçesinden 200 lira harcamıştır. Her türlü teknik kullanılarak yapılan iki spor sahasının, o yıllarda çalısacak bir spor alanı olmayan İzmit

70

Page 71: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

gençliğinin spor hareketlerine ayrılması için çaba gösterilmiştir.113

Her iki kulüp de 1940’larda Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü’nünülke genelinde yurt kulüplerini kapatması ile ortadan kalktı. Kulüpsüz kalan İzmit’li esnaflar, 1941 yılında siyah – beyaz renkleri ile İzmit Gençlik Spor Kulubünü oluştururken kurucuları arasında Nazmi Oğuz, Sadettin Yalım, Paşababa Muammer, Mehmet Yüce, Nuri Tekin, Fettah Öven, Selahattin Taştekin, Muzaffer Danyel ve Lütfi Tozge yer alıyordu. 1946 yılında ise Yeşil – Kırmızı renklerle İzmitspor Kulubü kuruldu ancak 1954 yılında kapandı.114

İzmit esnafı da zaman zaman Halkevi’ne destek vermekteydi. 25.01.1937 Pazartesi günü parti binasında Vali ve Parti BaşkanıHamit Oskay’ın Başkanlığı altında, fakirlere kömür verebilecek kaynakların belirlenmesi için yapılan toplantıya Belediye Başkan Vekili Galip Par, Türk Yolu Gazetesi Yayın Müdürü Rıfat Yüce, Kızılay Başkanı Doktor Nuri, Çocuk Esirgeme Kurulu Baskanı, Maarif Müdürü Kemal Armat, Parti (CHP) İlçe Baskanı Salih Kalemci, Halkevi Sosyal Yardım Şubesi üyelerinden Şevki Göksel, tüccarlardan Muhittin Eren katılmıştır. Toplantıda İzmit’teki çesitli kurum ve tüccarlar fakirlere kömür dağıtma konusunda söz vermişler ve bu sözün sonucunda fakir halkı soğuktan korumak için 3,500 kilo kömür dagıtılmıstır. 600 aileye dagıtılan kömür miktarına bakıldığında, 4 nüfustan aşagıailelere 40 kilo, 4 nüfustan fazla olanlara da 80 kilo kömür verilmiştir. Muhtaç ailelerin isimleri de mahalle muhtarlarından alınmıstır.115 Yine İzmit Halkevi tarafından önceden programı hazırlanan 19 Mayıs 1944 tarihinde spor bayramı sebebiyle İzmit Halkevisalonunda İstanbul sporcularının da katılımı ile bir spor temsili hazırlanmış, biletler50 kuruş karsılığında Faik Nüzhet Belgin, Müfit Saner ticarethaneleri ile Halkevi İdare

113 BCA, 490.01/905.535.1, Belge 9,10; BCA,490.01/905.535.1, Belge 9, 10; BCA, 490.01/988.827.1 Belge 240, 242; BCA,490.01/905.535.1, Belge 9, 10. Aktaran Berna Kaya, age, s.97-98.114 Yaşar Sevim, İttihadspor’dan Kocaelispor’a, Şehiriçi Dergisi, S. 10, s. 62-63, İzmit, Kasım 2003 115 BCA,490.01/988.827.1, Belge 143- 180; Türk Yolu, 28 Ocak 1937, Türk Yolu, 11 Subat 1937. Aktaran Berna Kaya, age, s. 126

71

Page 72: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Memurluğunda satılmıştı.116

1 Ocak 1933 günü hizmete açılan İzmit Pirinç Fabrikası, Cumhuriyet’in ilk pirinç fabrikası idi.117 Herhalde amaç, Türkiye pirinç rekoltesinin yarısının üretildiği Güney Marmara ile Ergene ve Meriç havzaları idi. Bu arada işgalin izlerini silmeye yönelik başlayan çalışmaların ardından, 1930 tarihli Belediyeler Kanunu ile Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’ndan sonra 1933tarihli Yapı ve Yollar Kanunu, belediyelere imar planı yaptırmazorunluluğu getirirken dönemin Belediye Başkanı Kemal Öz, 1 Ekim 1933 tarihli Vakit gazetesindeki röportajında “bu yıl içinde kent haritasını, sonrasında imar planını çizdireceğiz” şeklindeki sözleri İzmit kentinin ilk imar planının düşünce aşamasını ortaya koymaktadır. Kentin Yapı ve Yollar Kanunu’na uygun bir hali hazır haritası yapılmış, ardından kentin imar planını yapma görevi İçişleri Bakanlığı’nın izniyle Berlin Üniversitesi’nden Şehir Plancısı Profesör Hermann Jansen’e verilmiştir.118

Jansen tarafından 1935-1939 yılları arasında hazırlanan planın ardından ikinci imar planı 1948 yılında Kemal Ahmet Aru ile Gündüz Özdeş tarafından hazırlanmış, üçüncü imar planı ise 1972yılında yarışma projesi çerçevesinde Polat Sökmen tarafından 1972-1984 yılları arasında hazırlanmıştır.119

Jansen Raporu ve Tarihi Yapıların Korunması

Jansen raporunda İstanbul Caddesi (günümüzde İnönü Caddesi) üzerinde Akça Camii ile ortaokul arasındaki alan (Taşçılarbaşı)ile ortaokulun kuzeyinde bulunan alanının serbest bırakılması ve arada kalan “iki Türk evinin korunmasını” önermektedir. Bunun yanı sıra raporun satır aralarında, “kentin üst bölgelerindeki geleneksel dokunun korunmasına” yönelik düşünceler de bulunmaktadır. “Tarihi yapıların taş enkazı olarak kullanılmamasını” belirten cümleler de rapordaaltı çizilecek diğer ifadelerdir. Jansen, raporunu şu sözlerle bitirmiştir; “…Her şeyden önce İzmit şehrinin bir taşra şehri karakterini muhafaza etmek ve karaktersiz bir şehir istememek önemlidir. Güya öyle modern şekilleri hemen birçok şehirlerde bulmak mümkündür…”. 116 Türk Yolu Gazetesi, 17 Mayıs 1944. Aktaran Berna Kaya, age, s. 196-197 117 Birgül A. Güler (ed.), Açıklamalı Yönetim Zaman Dizini 1929 – 1939, AÜ –SBF kamu Yön. Arş. ve Uyg. Merk. No.2, TİDATA, s. 428, http://kayaum.politics.ankara.edu.tr/1933.pdf , 14.11.2011 118 Öz, 1936, s. 28. Aktaran Şennur Kaya, age, s. 68 119 Fügen Avdan, age, s. 67

72

Page 73: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Ekim 1934 tarihinde yayınlanan bu ön raporunun ardından Jansen kentin imar planını, 1935 yılı içerisinde hazırlamıştır. Jansen’e göre yapmış olduğu planın uygulanması halinde, İzmit otelleri ve kahveleri olan geniş bir sahile kavuşacak, böylelikle Türkiye’deki sahil kentleri arasında güzel bir yer bulacaktır. Belediye Başkanı Kemal Öz, yapılan planlarlarla ilgili Jansen’in yeni bir kent kurma kararında olduğunu ve önerilerini yerinde bulduğunu ifade etmiştir.120 Öz’e göre Jansen, konu planla sahili tekrar düzenlemiş, Yeni Cuma Camii’nin etrafını açarak buraya değer kazandırmış, Fevziye Camii çevresinde yapmayı düşündüğü büyük çarşı ile de ticaretin mümkün olduğu kadar bir araya toplanmasını sağlanmıştır. Ayrıca lüzumsuz yolların kapatılması, sahilde ve diğer alanlarda villalar ve sıra evlerin tasarlanması Öz’ü memnun eden düşüncelerdir.

Jansen’in kentin planını yapmadan önce görüşlerini içeren raporunda kentin tarihi dokusuna ilişkin düşünceler de yer almaktaydı. Jansen 1936 tarihinde, kentin kuzeyindeki geleneksel kent dokusunun korunmasına yönelik özel bir imar yönetmeliği de hazırlamıştır. “İzmit Eski Şehir Kanunu” olarak isimlendirilen bu yönetmelik, 1950’li yıllarda kentin imar planını hazırlayan Kemal Ahmet Aru tarafından yayınlandığı üzere “eski kentin korunarak” yeni inşaatların kentin yeni inşaat bölgelerinde yapılmasının yeğlenmesi gerektiği vurgulanmakta idi. Kentin eski bölümlerinde yerin ve sokakların özgün şeklinin bozulmaması için buralarda yapılacak her türlü inşaatta uyulması gerekli kurallar 10 maddede açıklanmıştır.

30 Haziran 1939 tarihli Türk Yolu Gazetesi haberine göre Jansen’in planı, Belediye tarafından 3 Mayıs 1939 tarihinde onaylanmıştır. 24 Mart 1942 tarihli konuyla ilgili gazete haberinde, belediyenin duvarında asılı Jansen planının yavaş yavaş uygulanmaya başlandığı, fakat planın asıl uygulanmasının savaş sonrasına bırakıldığından söz edilmektedir. Aynı gazetenin 25 Kasım 1945 tarihli sayısında bazılarınca yüksek maliyetli bulunan bu planının ertelenmesi, yapılmaması istenmektedir. Belediye, planın büyütülen maliyetini indirmeye çalışmaktadır. Haberde geçtiğine göre, plan uyarınca yapılacak yol güzergahında bulunan dükkanların istimlak edilmesine hak sahipleri itiraz etmişlerdir. Tüm bunlardan anlaşıldığı üzere

120 Öz, 1936, s. 28-30. Aktaran Şennur Kaya, age, s. 70

73

Page 74: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

1939 yılında resmen onaylanan Jansen planının uygulanması II. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla ertelenmiştir.

Cumhuriyet’in ilanından 1945 yılına kadar olan dönemde kentin yayılımı batıya doğrudur. 1935 yılında Romanya’dan gelen göçmenlerin kentin batısına yerleştirilmesi (Sıra Evler) yanı sıra 1936 yılında Selüloz ve Kağıt (Seka) Fabrikası’nın açılması, kentin batıya doğru genişlemesinde etkilidir. 1940’lıyıllarda kent merkezinde ulaşım büyük ölçüde faytonla sağlanmaktaydı, geceleri aydınlatmanın yetersizliği nedeniyle, faytonların fenerleri yanık olarak seyahat etmelerini gerektiriyordu. Kentin üst kotlarında yer alan noktalara eşekler ve faytonla ulaşım sağlanırken, Kandıra ve Adapazarı’naulaşımı sağlamak üzere otobüsler alınmıştır.

Kemal Öz Dönemi Düzenlemeler

1931–1950 yılları İzmit Belediye Başkanı Kemal Öz döneminde yapılan düzenlemeler arasında İstiklal, Demiryolu, Alemdar, Fethiye Caddeleri, Kozluk Mahallesi’nin bahçeli kısmı, Halkevi ve çevresi, Seka Alanı, Cumhuriyet Alanı ve Anıtı, bugün İzmit Belediyesi’nin (Belsa) olduğu yerdeki Hal Bloğu, Saray Parkı, önünde bir zamanlar köprülü bir havuzun bulunduğu Çocuk (Cumhuriyet) Parkı, Fevziye Cami Parkı, Halkevi Parkı, Çarşıbaşı Parkı, Koca Sinan Parkı sayılmaktadır.121

Bunların tamamının Jansen’in planında yer aldığını söylemek zordur. Fakat bu dönemde arttığı gözlenen yeşil alanların Jansen’in 1938 tarihli planında işaretlenen alanlarla örtüştüğügözlenmektedir. Örneğin günümüzde İnönü Caddesi’nin doğusunda Gazi Lisesi karşısında yer alan Çocuk Parkı’nın (Cumhuriyet Parkı) olduğu mezarlık alanı, Jansen’in planında da park olarakdüşünülmüştür. Ayrıca Jansen 1935 tarihli planında Fevziye Camii çevresinde tasarladığı çarşıdan vaz geçmiş, caminin çevresini yeşil alan olarak düzenlemiş, pazar yerini demiryolunun kuzeyine yerleştirmiştir. Çevresi yeşil alan olarak düzenlenen bir başka anıtsal yapı, Pertev Paşa (Yeni Cuma) Camii’dir. Buraları Öz döneminde oluşturulan yeşil alanlar arasında sayılmaktadır.

121 Avni Öztüre, 1981, s. 203

74

Page 75: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Halkevi binaları ve Cumhuriyet meydanları iktidarın damgasını, kent merkezine vuranyapılardır. Hükümet konağı ile Halkevi binaları erkin varlığınıve gücünü temsil eder.Protokolde validen sonra Halkevi Baskanı geldigi gibi sehirde de vilayet konağındansonra en önemli yapı olarak Halkevi binası olarak gösterilmiştir. Halkevi binalarındanCumhuriyeti temsil etmeleri beklenmiştir. 11 Şubat 1935 tarihinde yapılan CHF İl Kongresinde İzmit de Halkevini de içine alacak bir parti binasının yapılmasının gerekliliği belirtilmiştir. Bu Kongrede bulunan İzmit Valisi Fahir Türel dedâhil herkes aynı fikirde olduğunu ifade etmiştir. 1935 Nisan ayı içinde yapılan İl Genel Meclisi toplantısında İzmit Halk Fırkası ve Halkevi inşası hakkındaki istekler bütçe komisyonunailetilmistir. 1938 yılında Halkevi binasının planını belirlemekiçin Vali ve Parti İl Başkanı Hamit Oskay’ın Başkanlığı altındaHalkevinde bir toplantı yapılmıstır. Deniz kıyısına yapılacak olan Halkevi binası ile o zamana kadar imar edilmemiş olan sahilinde önem kazanacağı ve bundan sonra yapılacak binaların ve yolların da Halkevi binasına göre yapılacağı ifade edilmistir. Halkevi Binasının yapılacağı arsa 2 Ağustos 1938 Pazartesi günü saat 16:00’da 60.000 liraya CHP tarafından ihaleedilmiştir. 10 Ağustos Çarsamba günü temel atma töreninin yapılacağı Türk Yolu Gazetesinde duyurulmuştur. 122

Temel atma törenine Vali, Parti Başkanı Hamit Oskay, TümgeneralMürsel Bakü, Amiral Fahri Engin, Milletvekili İbrahim Diplen ile Mülkiye Baş Müfettisi Nedim Nazmi ve Genel Parti Üyeleri, Halkevi üyeleri ve çok sayıda halk katılmıstır. Yeni rıhtım üzerinde binanın yapılacagı yer bayraklarla donatılmış ortaya konan modern bir kürsü süslenmiştir. Saat 13:00 de Halkevi Bandosu tarafından İstiklal Marşı çalındıktan sonra Vali ve Parti Başkanı bir konuşma yapmıştır. Ardından Vali tarafından temel atılmıştır. Yeni rıhtım sahilinde insaatına başlanan Halkevi binasının 1940 yılındaki Cumhuriyet Bayramında yapılacak bir törenle açılması planlanmıştır. Ancak bina tamamlanmasına rağmen binanın kalorifer tesisatı döşenmediği vemobilyaları gelmediği için açılış ertelenmiştir. Bu ertelemeninbir nedeni de belediye bütçesinin darlığı ve amele bulmakta

122 Türk Yolu, 11 Subat 1935, 8 Nisan 1935, 3 Mart 1938,16 Haziran 1938. Aktaran Berna Kaya, age, s.41

75

Page 76: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

zorlanılmasıdır. Halkevi binasının bitişiğinde bulunan arazi CHP partisi adına tescil edilmiştir. Bu arsanın doğusunda bulunan iki arsanın daha belediyece satın alınarak partiye uygun bir sekilde satılacağı İzmit Parti müfettişinin huzurundabelediye tarafından bildirilmiştir.123 Sonunda yeşil alanlar dışında kamu yapılarından Halkevi binası Jansen’in planında önerildiği gibi rıhtımda inşa edilmiştir. Halkevi bahçesinin tanzim edilmesi ve park haline getirilmesi için Peyzaj Mimarı Mevlüt Baysal'ın hazırladığı proje uygulanmıştır. Günümüzde İnönü Caddesi üzerinde bulunan Çocuk Parkı’nın yanında tasarlanan lise binası da 1945 yılında tamamlanmıştır.

Türk Yolu Gazetesi yazarı Cevdet Baykal gazete de yazdıgı yazıya göre İzmit halkınınyeni yapılan Halkevi binasını sevdiği ifade etmiş ve halk boş vakitlerini bu Halkevi binasında geçirmeye başlamıştır. Halkevine giden herkesin bu yeni yapılan binadaki mobilyaların kıymetini bilmeleri istenmiştir. İzmit’in Halkevi’nin yeni yapılan binasının o dönem için diğer kentlere nasip olmayacak bir güzellikte oldugu ifade edilmiştir. Bina o dönemde en düzenli görülen Eminönü ve Kadıköy Halkevi binalarından bile daha tertiplidir. Konferans salonu da diğer Halkevlerinden dahaüstün özelliklere sahip olup lüks ve görkemi ile bina davetlilerin dikkatini çekmiştir.124

İzmit Halkevi, sayıları tüm Türkiye’de 32’yi bulan Halkevlerinin bir halkası olarak 24.06.1932 tarihinde açılmıştır. Ancak ilk yıllarda İzmit Halkevi’nin, binası olmadığı için Cumhuriyet Halk Fırkası binasında çalışmasına karar verilmiştir. Yine yer sorunundan ötürü CHF İdare Heyeti, Necati Bey Okulunun Halkevine tahsis edilmesine karar vermiş vearkasından Necati Bey Okulunun tamamının Halkevine ayrıldığı bildiren Fırka (CHP) kararı yayınlanmıştır. Bu tarihten itibaren İzmit Halkevi kendi binasına kavuşana kadar temsiller konferanslar, balolar vs. Necati Bey Okulu Halkevi salonunda yapılmıştır. Yine Halkevine ait bir spor salonu olmadığından spor egzersizleri, İdman Yurduna ait olan spor salonunda yapılmıştır.125

123 Türk Yolu, 16 Ağustos 1940; BCA, 490.01/ 1749. 1102.1. Aktaran Berna Kaya, age, s.42 124 Türk Yolu, 7 Mart 1942; 19 Ekim1943. Aktaran Berna Kaya, age, s.44 125 Türk Yolu, 30 Temmuz 1934. Aktaran Berna Kaya, age, s.39

76

Page 77: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Jansen İzmit’in imar planını hazırlarken demiryoluyla kıyı arasındaki alana ayrı bir önem vermiş, 1937 yılında demiryolunun alt kısmında geniş bir imar faaliyeti gerçekleştirilmiştir. Türk Yolu Gazetesi’nin 24 Eylül 1940 tarihli sayısında inşaatı sona ermekte olan Halkevi’nin çevresindeki harap binaların yıkılarak etrafının temizlendiği belirtilmektedir. Aynı haberde 370 metre uzunluktaki rıhtımın da Mühendis Vanderberg tarafından çizilen plana göre düzenlenmesinin tamamlanması için büyük bir faaliyet olduğu belirtilerek, savaşın bir an önce biterek rıhtımın son kısmına başlanılması temenni edilmektedir. Bu arada Kemal Öz tarafındanİzmit imar planının Jansen ve Vanderberg’e yaptırıldığı da kaynaklarda geçmektedir.126 Başbakanlık Cumhuriyet Arşivlerinde tespit edilen 7 Ekim 1939 tarihli belgede şehircilik uzmanı Hollanda uyruklu Ludvig Marius Vanderberg’in Kocaeli mimari işlerinde çalıştırılmasının uygun görüldüğü belirtilmektedir.127

Sahil kesiminde Halkevi binasının açılması sebebiyle bu çevrenin düzenlenmesi işinedaha fazla önem verilmiştir. Öncelikle rıhtım inşaatının tamamlanarak etrafında güzel bir park oluşturulup bu parka ağaçlandırma ve ışıklandırma yapılması ve Halkevinin karşısı veyanlarındaki köhne ve çirkin binaların istimlâk edilerek hızlı bir şekilde onarılması ve çok kötü manzaralı binaların da yıkılması kararı alınmıştır. Belediye, Halkevi yolunu da yaptırmaktadır. Bu yol ile Balık Pazarı yolu ile Buğday Pazarına (Meydanı) kadar olan yolun parke döşenmesi planlanmıştır. Halkevi binasının etrafının düzenlenmesi için 1943 yılında Belediye, Ziraat Bakanlığı’ndan yardım istemiştir.Bu amaçla bir görevli gelerek Halkevi civarında Kemal Öz’ün açıklamalarıyla incelemelerde bulunmuştur. Bu düzenlemeye aslında 1940 yılında yapılmaya baslanmış olup 1944 yılında da Halkevi civarındaki düzeni bozan binalar yıkılarak Halkevinin oldugu cadde düzenlenmeye çalışılmıştır. Bu amaçla yetmiş senelik Fevziye Camii medresesi yıkılmıştır. Adliye önünden İnhisarlar (Tekel) ve Çocuk Parkı’ndan Demiryolu’na kadar olan yola parke döşenmiştir. 1944 yılında Demiryolu’ndan Halkevine yeni bir cadde açılmıştır. Bu girişimle eski harap yerler de kalkınmaya başlamıştır. Ancak yapılan inşaat çok yavaş

126 Avni Öztüre, 1981, s. 203 127 F.K: 30. 18. 1. 2; Y.N: 88. 97. 18; Dosya: 243. 457. Aktaran Şennur Kaya, age, s. 73

77

Page 78: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

ilerlemis bu yüzden inşaatın ilerleyişi müttefiklerin İtalya’daki ilerleyişine benzetilmiştir.128

Halk belediyeden kentin ortasındaki bu inşaatın bir an önce bitirilmesini, sonrasında da 1950 yılında İzmit’in tek gezinti yeri olan Halkevi civarındakidurakların kaldırılmasını istemiştir. Belediyenin bu işe özen göstermesi istenmiş ve bu konuyla ilgili kişilerden de yardım istenmiştir.129 Konunun başında da belirtildiği gibi Halkevleri kentin vilayet konağından sonra en önemli yapısı olarak kabul edilmiştir. İzmit Halkevi de bu geleneğe uyarak Halkevi binasının inşa edildiği sahil kesimine gereken önemi vererek Halkevi çevresini düzenlemek için yıllara yayılan önemli çalışmalar yapmıştır.

İzmit’in çok eski bir sorunu susuzluğa karşı da eskiden künk boruları ile kente getirilmiş olan fakat bakımsızlık ve zamanıntesiriyle hatları bozulmuş olan Paşa Suyu, Kemal Öz döneminde demir borularla şehre indirilmiştir. Cumhuriyet devrinde suya kavuşunca Paşa Suyu’nun adı Cumhuriyet Suyu’na çevrilmişti. Bu suyun kireç miktarının fazla olması dolayısıyla ayrıca kireç oranı yarı yarıya az olan vilayetin ve Türkiye’nin en ünlü sularından biri bulunan Çene Suyu da galvenizli ve sıhhi borularla şehre indirilmiş ve çok ucuz bir fiatla halkın içimine sunulmuştur.130

Ticaret Yapıları

Gümrük Binası

1906 yılına ait haritada, iskelenin batısında dikdörtgen planlı, iki katlı bir gümrük binası olduğu görülmektedir. Muhtemelen kagir sistemde inşa edilmiştir.Tarihi Gümrük Binası’nın Mutasarrıf Musa Kasım döneminde (1895–1908) yaptırıldığı kaydedilir.131 Bugünkü Merkez Bankası önünde yol (Gümrük caddesi) düzenlemesi yapılana kadar ayakta idi.

Düyun-u Umumiye Binası 128 Türk Yolu, 3 Mart 1942; 25 Kasım 1943; 15 Nisan 1944. Berna Kaya, age, s.46129 Türk Yolu, 2 Şubat 1944; 20 Nisan 1950. Aktaran Berna Kaya, age, s.47130 Ulus Gazetesi, 8 Aralık (İlkkanun) 1935, s. 4131 Avni Öztüre, 1981, s. 136

78

Page 79: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Düyun-u Umumiye İdaresi, Osmanlı İmparatorluğu’nun Batılı devletlerden aldığı borçları, İmparatorluğun gelirlerinden belli pay alınmak suretiyle ödenmesini sağlamak amacıyla kurulmuştur. Eylül 1881’de, devlet borçlarını kapatmak için, Osmanlı Devlet hazinesi, Duyun-u Umumiye-i Osmanlı İdaresi Meclisi’ne bırakıldı ve kurum tuz, balık avı, tütün, alkol ve damga pulu vergilerini toplamaya başladı. Merkezi İstanbul’da bulunan idarenin kentlerde de şubeleri bulunmaktaydı. İzmit sahilinde Belediye Bahçesi’ni gösteren 1928 sonrasına tarihlendirilen bir fotoğrafın tanıtımında, sağ baştaki binanınDüyun-u Umumiye binası olduğu belirtilmektedir. Paşa Baba Muammer adlı şahsa ait olup, Düyun-u Umumiye tarafından kiralanan yapı D-100 karayolunun yapımı sırasında yıkılmıştır.132 D-100 yapımı öncesi İzmit’in önemli mekanlarından biri de Kağıt Fabrikası’na yakın Bomonti Bahçesi idi.133 Belediye Bahçesi, aynı zamanda sinema olarak da kullanılmıştır. Cumhuriyet Dönemi’nin İzmit’teki ilk sinemacısı aynı zamanda fotoğrafçılık yapan Nabi Bey’dir. Yazlık ve kışlık sinemaları kiralayarak 1924 yılında “İzmit Anadolu Sineması” adı ile işletmesini üstlenmişti.134

Reji İdaresi ve Tütün Depoları

Tütünün İzmit yöresinde ilk defa ne zaman, kimler tarafından ekildiği hakkında elde net bilgiler bulunmasa da tarihi kayıtlara bakıldığı zaman tütüncülüğün bu yörede çok eski zamanlardan beri önemli bir uğraşı alanı olduğu görülmektedir. Tarihi kayıtlar İzmit ve çevresinde iki önemli tütün üretim merkezinden bahsetmektedir. Bunlardan birinci Eşme, diğeri ise Hendek'tir. Eşme ve Hendek tütünleri her dönem hatırı sayılır değerleriyle hep ön planda olmuşlar, beğenilmişlerdir. İzmit yöresi için önemli bir geçim kaynağı olan tütüncülük, ekonomik olarak ta ticaret hayatında her dönem yerini almıştır. Zira, İzmitli birçok tüccar tütün ticareti yapmış, yine birçok insan tütüncülükten geçimlerini sağlamışlardır. Osmanlının son dönemleri ve Cumhuriyetin ilk yıllarında hareketli bir tütün piyasasına sahip olan İzmit, meşhur tütünleriyle de 132 Merzuka Yazıcı, İzmit’te Çocukluğum (II.Dünya Savaşı Yılları), İzmit 2004, s. 164 133 M. Hikmet Bayar, Bir Zamanlar İzmit, İstanbul 2002, s. 209 134 Atilla Oral, Kocaeli’de İlk Sinemalar, Özgür Kocaeli Gazetesi, 12 Ağustos 2007

79

Page 80: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

tanınmaktaydı. Tütün piyasasını yönlendiren İzmitli tüccarlar kentin ticaret yaşamında önemli bir yerleri vardı.

Reji İdaresi ve buna bağlı tütün depoları eski Demiryolu Caddesi’nde (günümüzdeki Hürriyet Caddesi) üzerinde idi. Körfezin doğusundaki eski hapishane binası da İzmit’te tütüncülüğün gelişmesinden sonra, sahilde yapılan kagir mağazalardan biridir. İzmit’te Reji İdaresi’ne ait depo binaları, Cumhuriyet’in ilanından sonra Tekel İdaresi’ne geçmiştir. 1994 yılındaki yangında yanan depo binalarından yalnızca bir duvar parçası kalmıştır. Tekel depoları dışında kent tüccarlarına ait özel depolar da bulunmaktaydı. Örneğin 1929 yılında İzmit’teki tütün tüccarları ve iş yerleri şu şekildeydi:135

İstiklal caddesi’nde Kavalalı Zühtü Bey; Orta Han’da Kavalalı İsmail Hakkı Bey; Ankara caddesi’nde Ahmet zade Muhittin Bey, Şerif Bey, Sefa zade Ahmet Muhtar Bey, Murat zade İshak Bey ve Herman Espirer; Hürriyet Caddesi’nde Kozlucalı Hacı Hasan Bey, Hacı Hüsnü zade Mehmet Bey, Saraç zade Hüseyin Bey; Türkiye caddesi’nde (?) Kutsuoğlu İzmit Şubesi; Kapanönü’nde Hacı OsmanBey zade İhsan Bey; Acı Çeşme’de Hakkı Selçuk Bey; Adalılar Çarşısı’nda Yüce Rıfat ve mahdumu Kemal Bey; Arabacı Meydanı’nda İskender Mehmet Bey.

TÜTÜNCÜ HACI HASAN (KOZLUCA)

Tütüncü Hacı Hasan Kozluca'yla ilgili yapılmış en kapsamlı çalışma Kocaeli Dokümantasyon Merkezi’nin üyesi rahmetli Nihat Durak'a aittir. Nihat Durak,Tütüncü Hacı Hasan Kozluca'nın torunu Nail Yenice'yle röportaj yapmış ve anılarını yayınlamıştır. Şimdi rahmetli Nihat Durak'ın kaleminden Tütüncü Hacı Hasan Kozluca'yı tanıyalım: 1881 yılında Drama'ya bağlı Kozluca Köyü'nde doğdu. Babasını küçük yaşta kaybetti. İlk iş olarak Kozluca Köyü'nde Kosacılık (çayır biçme işi) yaptı. Bu arada tütün işine de başladı. Bu işten iyi para kazandı. İlk kazandığı para ile köyünün mezarlığını duvar ile çevirtti.1910 yılında Hacca gidip Hacı oldu. Kozluca'da 1924 yılına kadar tütün işine devam etti.

1924 yılında Drama mübadili olarak Türkiye'ye gelip İzmit Yeniköy'e yerleşti. Türkiye'ye zengin bir tütün tüccarı olarak geldiğinden bu işine devam için İzmit’te Salim Efendi Sokak'ta kiralık bir yer tutup tütün işinedevam etti. 1927 yılında İstanbul'a taşındı. Bu arada İzmit'te mülk edinmeye başladı. Şimdiki Gökseller İş Hanı altındaki Yapı Kredi

135 Volkan Şenel, Geçmişte ve Günümüzde Yeniköy, Kocaeli 2009, s. 230

80

Page 81: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Bankası'ndan Hürriyet Caddesi'nde Efelerin Apartmanı'na kadar olan binalarısatın alıp tütün deposu yaptı. Çocukluğumda hatırlarım büyüklerim bana bu binayı gösterip bunlar "Türkiye'nin en zengin adamlarından Tütün Tüccarı Hacı Hasan Kozluca'nındır" derlerdi. Bu binalardan başka İzmit'in deniz kenarında eski Hapishane civarında, bir ara tütün tüccarı Halit Ulusoy'un da depo olarak kullandığı binayı aldı. İstasyon Oteli, İstiklal Caddesi'nde Gebeşler Mağazası'nın yerindeki binayı (Bu binada bir ara Fevziye Camii İmamı İsmailAkyıldız Hoca kiracı olarak manifaturacılık yapmıştır) ve Kertil Tekke Sokak'taki Mehmet Yılman'a ait bugünkü bina İzmit'te satın aldığı mülkler arasındadır.

İzmit'te tütün işine devam ederken İstanbul'da da tütün ihracatına başladı.Bu iş için de İstanbul, Galata Rıhtım Caddesi'nde İtalyan Mimarlara Kozlucaİşhanı'nı yaptırıp yanındaki Felemenk Deposunu da aldı. Kantarcılar'da 1945'de Ethem Paşa Konağı'nı alıp bahçesine 1951 de Yeni Kozluca Hanı'nı, 1953 de Yaprak İş Hanı'nı yaptırdı.136 İzmir'de de tütün işi yapıyordu. Alsancak'ta arsa alıp muazzam bir tütün deposu yaptırdı. İhracat işlerine devam ederken İzmit depolarındaki 1948 senesi mahsulü 450 ton tütünü Çekoslovak'lara sattı. Bu arada kendisine pek çok ortaklık teklif ediliyordu. Hatta bunlardan Amerikalı sigara fabrikatörü Rum asıllı Mister Kahya da vardı. Fakat hiçbirini kabul etmedi.

Son senelerini kendini emekli edip Kadıköy Feneryolu Konak Durağı'nda 1933 yılında aldığı evinde huzur ve sükun içinde geçirdi. Yeniköy'de halen çok yakın akrabaları da olan Hacı Hasan Kozluca'nın 3 kızı, 2 oğlu vardır. İzmit, Yeniköy ve Akmeşe'de akrabaları vardır. İzmit'teki Kozluca Otel'in sahipleri Şaban Kozluca ve Cahit Kozluca'nın amcalarıdır. Tütüncü Hacı Hasan Bey'in, Kurtuluş Savaşı'nda Mustafa Kemal Paşa'ya bir uçak alıp hediye ettiği söylense de bu doğru olmayıp, İsmet İnönü zamanında Türk HavaKurumu'na (Teyyare Cemiyeti) uçak alınması için bir miktar para yardımında bulunduğu bilinmektedir. 137

2003 yılının Haziran ayında Volkan Şenel’in Bahçecik Havuzlubahçe'de röportaj yaptığı Hafize Ar, Tütüncü Hacı Hasan Bey hakkında şu bilgileri vermişti. “Babam iyi tanırdı kendisini. İyi bir adamdı O. Biz yetiştirdiğimiz tütünleri kurutup O'na satardık. Babamla arası çok iyiydi. Sattığımız tütünlerin parasını hemen verirdi. Hatta bize de gelmişliği vardır. Biz o zaman Bahçecik'te oturuyorduk. Oradaki evimize gelmişti. Babamla birlikte yemek yemişlerdi."

Ticari Alanlar, Çarşılar, Dükkanlar138

16. yüzyılda kentin kuzeyinden geçen Bağdat Yolu ve kentteki deniz bağlantılı ticari faaliyetler, kentte han ve kervansaray sayısını arttırmış, Bağdat Yolu ve deniz kıyısı arasında doğu-batı yönünde gelişen ticaret bölgesi, Hanlariçi (bugün İstiklalCaddesi) olarak adlandırılmıştır. 19 yüzyılın ikinci yarısından136 Volkan Şenel, age, s. 230 137 Aktaran Hasan Kozluca torunu Nail Yenice 138 Şennur Kaya, age, 152 – 158

81

Page 82: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

itibaren kentlerde zanaat ve küçük ölçekli perakendeci esnafların dışında bölgenin ürünlerini düşük vergilerle dış pazarlara ihraç eden tüccarlar ortaya çıkmış, böylece kentlerdegeleneksel esnaf çarşılarından ayrı yeni ticaret alanları oluşmuştur. Bu değişim yeni oluşan ticaret bölgeleriyle sınırlıkalmamış, ticaret yapılarını da etkilemiştir. Çarşının temel öğelerinden olan tek katlı ahşap dükkanlar, 19. yüzyılın sonlarında imar nizamnamelerinin etkisiyle yeniden biçimlenmiştir. Kagirden inşa edilmeye başlayan tek veya grup halindeki bu dükkanlar genelde iki katlıdır. Zemin katları camekanlı olan dükkanların birinci katları depo olarak değerlendirilmiş veya çıraklara ayrılmıştır.

1908 sonrası yıllar, ticari açıdan oldukça hareketli idi. İzmit’te de bir şirket kurulmaya girişilmiş ve 200 kurucu ortaktoplanmıştı. Din farkı gözetmeksizin İzmit’in önde gelen kişilerinden oluşmuş ortaklar, şirkete ayda 20 kuruş veriyorlardı. Şirketin veznedarı Duyun-u Umumiye’nin de veznedarı olduğu için halk kurulmakta olan bu şirkete Duyunu Umumiye Şirketi adını vermişti. Ancak şirket işletmeye geçemeden dağılmış ve katılımcılar paralarını geri almışlardı. Bir başka girişim de İzmit’in Müslüman esnaflarının Bakkalbaşı Mustafa Bey ve yardımcısı Hafız Galip’in önderliğinde toplandıkları, emtia bakkaliye üzerine 50 hisseli “Terakki Ticaret Şirket-i Osmaniyesi”idi. Şirket toptan kantariye malı getirecek, esnaflar da gereksinimlerini buradan karşılayacaklardı.139 Bu girişimin nasıl sonuçlandığı bilinmiyor.

1918 tarihli Kocaeli Gazetesi’nde yer alan habere göre İstanbul’da yangından zarar görenlere İzmit’li esnaflardan yardım edenler şunlardı: Reolina Şirketi adına Hidayet Bey, Yeni Ticaret Şirketi adına Hacı Ahmet Efendi, Tütün Şirketi adına Konyadan Efendi, Arapzade Ticarethanesi Ligoraki Efendi, Kömürcü Vehbi Bey, Nalbant Ali Usta, Bakkal Rıza Efendi, Bakkalİsmail Efendi, Bakkal Dimitro Miço Efendi, Yoğurtçu Hacı Hristos Efendi, Müskirat (İçki) Bayisi Çakır Yorgi Efendi, Otelci Yavri Todori Efendi, Ekmekçi Paliharon Efendi, Ekmekçi Manol Efendi.140

İstiklal Caddesi (Hanlariçi – Çarşı-yı Müslim)

139 Rıfat Yüce, Kocaeli Tarih ve Rehberi, İstanbul 2007, s. 248 – 249 140 Sedar Şimşek’ten aktaran Muhittin Bakan

82

Page 83: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

16. yy’dan itibaren kentin, merkezi ticaret bölgesine dönüşen Hanlariçi’nde örneklerine rastlanan iki katlı dükkanların zeminkatları camekanlı, birinci katları basık ve yuvarlak kemerli pencereli, cephe çatıları parapetlidir.

İzmit’in 19. yüzyıldaki mahallelere ilişkin çeşitli kaynaklarda“Çarşı-yı Müslim” adına rastlanmakta olup İzmit’in işgal sonrası durumu içeren bir belgede belirtildiği üzere kentin ortasındaki Müslüman çarşısı olan Hanlariçi mevkiinde 2 cami, 2fabrika, 11 hane, 9 otel, 3 fırın, 15 büyük mağaza ve 200’ün üzerinde dükkan işgal sırasında çıkan yangında zarar görmüştür.Yangın sonrasında yeniden düzenlenerek İstiklal Caddesi adını alan bu cadde, kentin önemli ticaret alanı olmaya devam etmiştir.

Mutassarıf Kazım Bey ve Mutasarrıf Seydi Ali Bey döneminde Hanlariçi’nde Hacı Salih Efendi’nin kimi halk tarafından “Bogos’un Oteli” olarak anılan bir oteli vardı. Bazıları da gerçek sahibi olan “Salih Efendi’nin Oteli” derlerdi. Kapıdan girince aşağıda bir kahvesi ve üzeri ile sol taraftan içeri uzanmış odaları bulunmaktaydı. Odalar bahçe etrafındaydı. Bahçegeniş olmakla beraber ortasında bir su havuzu bulunuyordu. O zamanın ünlü İzmit otellerindendi. Otelin bahçesi memleket eşrafı denilen kimseler için oturabilecekleri bir yer sayılırdı. Hacı Salih Efendi, Selanik’li olup İzmit’te jandarmamülazımı iken meslekten çıkarılması sonrası Kandıra ve Adapazarı mal müdürlüklerinde bulunmuştu. Çeşitli suistimal söylentileri sonucu Adapazarı Mal Müdürlüğü görevini yürütürkenişten el çektirilmiş, o da çiftliğini satarak İzmit’e yerleşerek ticaret yapmaya başlamıştı. 1908 devriminden sonra İttihatçılara katılarak, Belediye Reisliği’nden alınan, Bac’larda birer çeşme ve Belediye’ye gelir olması için dükkanlar yaptırmış olan çalışkan ve asil bir İzmit’li olan Kalemcioğlu Asım Bey’in yerine başkan oldu.141 Hanlariçi’nin 1910’lardaki önemli bir mekanı da Deli Mehmet’in kahvehanesi idi. İstanbul ve Rumeli’de çıkan değişik eğilimli gazeteler burada okunur, yorumlar yapılırdı.142

141 Rıfat Yüce, age, 214 – 218 142 Rıfat Yüce, age, 231

83

Page 84: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Yakın tarihimizdeki (1923 – 1950) diğer oteller ise İbrahim Faik Bey’in 24 saat açık kırahathanesi ile Şems Oteli (Müdürü Hüsnü Bey - 1925),143 Hafız İbrahim Bey’in Halk Oteli, Batum Oteli, M. Selahattin Bey’in Belediye Oteli, Şark Oteli, Cumhuriyet Oteli, Hürriyet caddesi üzerinde Anadolu Oteli, Tekercioğlu Oteli, Hürriyet caddesi üzerinde İstasyon Oteli, Yeni Otel İtimat (1945), Nazif Horozoğlu’nun Bac’ta Kandıra caddesi üzerinnde Horozoğlu Oteli (1950) olup, 1967 İl Yıllığı’nda belirtilen oteller ise şunlardır: Küçükçağlayan’ların Otel Asya, Canova Palas, Yeşil Otel, Şehir Palas ve Cihan Palas. 1940-1941 yıllarında İzmit Ticaret Odası’na kayıtlı 11 otel bulunmaktaydı.144

Bir nesil öncesine kadar, omuzlarına astıkları deri ya da sicimkolluklu küfeler veya sırtlarına taktıkları seleler ile yük taşıyan hamallar, iş tutmak için buralarda beklerlerdi. Bu emekçilerin son temsilcilerinden en unutulmayan simalar, küfecilerden roman bir hemşerimiz Tok Ali, hamallardan ise Patlıcan Burunlu Hasan idi. Küfecilerin, zaman zaman içkiyi fazla kaçırmışları da evlerine götürdükleri görülürdü. Perşembegünleri kentin en büyük pazarının kurulması ve köylerden gelenlerle iyice kalabalıklaşan caddenin bir başka renkli siması ise sırtlarında koca bir ibrik’e benzeyen kapları ile şerbet, şıra, limonata, kızılcık ya da vişne suyu veya çene suyu satan seyyarlardı. Kimi zaman hayır yapmak isteyen biri tüm suyun parasını öder, seyyar da “sebil-ül hayrat – hayır çeşmesi” diye bağırarak suyu ücretsiz dağıtırdı. Kışın da sahlep satarlardı. En ünlüleri Yakup Amca idi. Bir başka seyyarsatıcı Efe Dayı, yazın dondurma, kışın da şambaba tatlısı satarken Tellal Faik, bir haberi ya da satılacak bir malı, çarşıda dolaşıp bağırarak halka duyururdu.145 Kar gibi bembeyaz önlüğü ve dudakları üzerinde bıyığı ile Efe Dayı’nın değişmez mekanı, Bakırcı’lar Çarşısı’nın demiryolu uzantısında, Bakkal Reşit ile Tilki Fikret’in nalbur dükkanı arası idi. Küçük dondurma fıçılarının üzerine örttüğü kar gibi beyaz, kat kat havluları ve kıyafetiyle, uzaktan bakınca minik bir kardan adam gibi görünürdü. Ara sıra da söğüş et satar, karşıdaki fırını göstererek “ekmeği de oradan al” derdi. Bir güzel çeşidi de su muhallebisi idi. Küçük porselen tabaklarda sunardı, hem de

143 Rıfat Yüce, age, 236 144 Atilla Oral, Kocaeli’de Otelcilik, Özgür Kocaeli Gazetesi, 2 Şubat 2003;11 Eylül 2005 145 M. Hikmet Bayar, age, s. 235 – 236

84

Page 85: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

üzerine gülsuyu karışık kırmızı şerbet dökerek.146 Çarşı’nın eski seyyarlarından biri de Sülükçü Feti idi. İzmit’in renkli simalarından olup Yukarıpazar’da oturup, senenin mühim kısmınınhapishanede geçirirdi, ıslıkla Türk Sanat Müziği’den değişik peşrevler çalar, Mayıs aylarında da topladığı sülükleri çarşı Pazar satardı.147

Caddenin iki tarafında sıralanan iki katlı kagir eski ticaret yapılarından günümüze ulaşanlar arasında en belirgin olanı, caddenin Fethiye Caddesi ile kesiştiği kuzey ucunda yer alan iki katlı kagir dükkan sırasıdır. Zemin katları camekanlı dükkan sırasının ikinci katlarında üstte basık kemerli toplam altı pencere sıralanmaktadır. Bu sıranın doğusuna bitişik olan ticaret yapısı da aynı karakterdedir. Yapının birinci katında iki pencere arasında “Ya Hâfız” ifadesiyle başlayan kitabe bulunmakta olup, cephe tasarımı ortası ajurlu bir alınlıkla sonlanmaktadır. Fethiye Caddesi’nin ikiye böldüğü doğu-batı akslı caddenin batısı, doğusuna oranla eski ticaret bölgesi karakterini daha fazla korumaktadır. Caddenin doğusunun Museviyerleşimi olması ve burasının işgalde yanması, bunun gerekçesini bir ölçüde açıklamaktadır. Caddenin yeniden düzenlenmesi esnasında buradaki ticaret yapılarının bir kısmı onarılmış olsalar bile, bir kısmı yenilenmiş olmalıdır.

İzmit Belediyesi arşivinde bulunan bugünkü İstiklal Caddesi’ne ait Osmanlıca haritalardan biri üzerindeki “Tevsian Küşad Olunan Nurettin Paşa Caddesi Haritası” yazısı, caddenin genişletilerek yeniden açıldıktan sonra bir dönem (olasılıkla Sakallı Nurettin Paşa adına kurtuluş döneminin hemen ardından) bu adı taşıdığını göstermektedir.

1933 tarihli bir yayında yer alan İstiklal Caddesi’nin doğusunugösteren bir fotoğrafta, cadde boyunca genelde iki katlı dükkanların sıralandığı görülmektedir. Caddenin doğusunu gösteren başka bir fotoğrafta görülen ve günümüzde mevcut olmayan iki katlı yapının Vakıf Han olduğu belirtilmektedir. Fotoğrafta görülebilen cephesinde üstte, geniş yuvarlak kemerliaçıklıkların altında, cephenin tamamını kaplayan açıklıklar bulunmaktadır. Köşelerine, eski fotoğraflardan tespit edilen

146 Cemal Turgay, Fotoğrafını Bulamadığımız Güzellikler, KYÖD Dergisi, S. 8,İzmit 2000, s. 26 147 KDM – Kocaeli Dokümantasyon Merkezi Bülteni no.9

85

Page 86: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

diğer ticaret yapısıyla aynı karakterde altıgen kaplamalar yerleştirilmiştir. Vakıf Han olarak adlandırılan bu ticaret yapısı, 20. yüzyılın başlarında inşa edilen Vakıf Hanların bir örneği olsa gerekir.

HACI ÖMER ÖZDEMİR (HACI ÖMERLER MAĞAZASI)

Ömer Özdemir, 1898 yılında İzmit merkeze bağlı bir Abaza köyü olan Fethiye Köyü’nde doğdu. Babası Hürşit Bey Fethiye Köyü’nde çiftçilik ve hayvancılıkyapardı. Ömer Özdemir babasının en büyük yardımscısıydı. Hürşit Bey köye bir cami yaptırıyordu. Cami inşaatının bitimine yakın, köyde vefat edenlerin defin işlemlerinde kullanılmak üzere camiye bir tabut yaptırılması gerekiyordu. Oğlu Ömer Özdemir’i tabut yaptırması için İzmit’eyolladı. Atına binerek İzmit’e gelen Ömer Özdemir, bir marangoza tabut şiparişi verdi. Marangoz ”İki saat kadar vakit geçirip gel. Tabut hazır olur. Alır gidersin” demişti. O günler İzmit, Yunan İşgali (27 Ekim 1920 – 21 Haziran 1921) altında idi. Vakit geçirmek üzere Demiryolu inen Ömer Özdemir, burada iki Yunan askeri tarafından yakalandı. Bir yere kapatıldı. Esir tutulduğu yerdeİzmit Çarşı’sında ticaret yapan kendisinden yaşça büyük kişiler de vardır. İzmit’in ilk esnaflarından olan Manifaturacı Hafız İbrahim Efendi de bu grubun içerisindeydi. Ömer Özdemir, durumunu esaret altındaki İzmitlilere anlattı. Genç Ömer Özdemir tavırları ile kendisini sevdirdi. Hafız İbrahim Efendi ”eğer buradan kurtulmak nasib olursa, Ömer’in elinden tutalım” diyerek ona olan sevgilerini dile getirmişti. Yunanlıların İzmit’ten kovulması ile serbest kalan Ömer Özdemir köyüne döndü. Uzun bir süre öldü sanılan Ömer’in köye dönmesi büyük bir sevinçle karşılandı.

İzmit’e gelerek esnaflık yapmayı isteyen Ömer Özdemir, elli tane koyun sattı. Bu sermaye ile İzmit’e geldi. Esaret günlerinde tanıştığı Manifaturacı Hafız İbrahim Efendi’yi bularak, kendisine yardımcı olmasını istedi. Hafız İbrahim ona yardımcı oldu. İlk önceleri Fevziye Camii’nin bahçesi civarında seyyar tezgah açtı (1925). Birkaç yıl seyyar olarak basmave kaput bezi sattı. 1928 yılında Manifaturacı Hafız İbrahim Efendi’nin ön ayak olmasıyla Çakıcı Abdullah’ın dükkanının bitişiğinde, İstiklal Caddesi,No.77 adresindeki Suadiye’li Ömer Efendi’nin dükkanını kiraladı. Bu tarihten sonra İstiklal Caddesi’nde basma ve dokuma ipliği satmaya başladı.1950 yılına kadar bu dükkanda çalıştıktan sonra, dükkanının tam karşısında bulunan Bakkal Yakup Karaçetin’e ait dükkanı satın aldı. Yeni dükkanına taşındı.

Ömer Özdemir on sekiz yıl bu dükkanında çeşitlerini zenginleştirerek İzmitlilere ve civar köylerden gelenlere mal sattı. Ömer Özdemir 1968 yılında İzmit Postanesinin doğu yönünde bulunan altında iki dükkanı bulunan, üç katlı kagir binayı satın aldı. Bu binanın alt katına dükkanını taşıdı. Bu binada çeşitli dönemlerde tadilatlar yaparak 1978 yılına kadar satış yaptı. 1978 yılında bu binayı yıktı. İzmit’in ilk asmolen binaları arasında ve sekiz şiddetindeki depreme dayanıklı olarak, mağaza formatında yaptırdığı yeni binasını 1980 yılında tamamladı. İzmit’in katlı mağazacılığa geçişinin en iyi örneklerinden olan Hacı Ömerler Mağazası yenidekorasyonuyla açıldı.

86

Page 87: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

1982 yılında vefat etti. Çocukları Faruk ve Mehmet 2005 yılına kadar Hacı Ömerler Mağazasını çalıştırdılar. Hacı Ömer Özdemir’in 1928 yılında İstiklal Caddesi’nde başlattığı ticari yaşamlarına, yetmiş yedi yıl sonra son vererek, kendilerini emekliye ayırdılar. Hacı Ömer Özdemir’in dükkan komşuları arasında Hacı Yahya Hanı, Manifaturacı Hacı İshak Uygun, Manifaturacı İlyas Uygun, Manifaturacı Mehmet Çavdar, Bakkal Abdurrahim Öten, Mühürcü Hoca, Bakkal Cemalettin Turgay, Kireççi Halit Efendi, Bakkal Mehmet Karagöz, Bakkal Halil Dönmez, Kalıpçılar, Gebeşler, Kuyumcular İçi’nde Aşçı Faik Efendi ve Cam ve Boya tüccarı Ahmet Gül ile çocukları bulunmaktadır.

1925 yılında İzmit’li Semiha Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Mediha, Faruk, Mehmet ve İnci adlarında dört çocuğu dünyaya geldi. Özdemir Ailesi, Hacıhasan Mahallesi’ndeki Portakal Mescidi’in karşı köşesinde bulunan kendimülkleri olan evde ikamet etmekteydi. Hacı Ömer Özdemir’in büyük oğlu FarukÖzdemir 1930 yılında İzmit’te doğdu. Faruk, babasının ilk açtığı dükkanın üzerindeki evde dünyaya gelmişti. Akçakoca İlkokulunda okudu. Faruk Özdemiron dört yaşından itibaren babası ile çalışmaya başladı. On dört yaşında İstanbul’a mal almaya gitti. Faruk Özdemir 1957 yılında Akyazı’lı Gevher Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Şeyma, Hurşit ve Zeynep adlarında üç çocuğu dünyaya geldi. Hacı Ömer Özdemir’in küçük oğlu Mehmet Özdemir de ağabeyi ile birlikte babasının yanında çalıştı. İki kardeş babalarının en büyük yardımcıları olarak İzmitlilere yıllarca hizmet etti. Mehmet Özdemir İzmit’li Fidan Hanımla evlendi. Bu evliliğinden Meryem, İbrahim ve Vildan adlarında üç çocuğu oldu.

Hacı Ömer Özdemir’in büyük oğlu Faruk: Babam, “Esnaf adam hont (sözü anlaşılmayan, tutuk, asık yüzlü ) olmayacak. Esnek olacak. Hiçbir zaman müşteriyi terslemeyecek. Aldığı parayı Allah bereket versin diyerek, kasaya koyacak” derdi. Babam cemiyeti çok severdi. Din adamları ile sohbet etmekten ve Kur’an dinlemekten büyük haz alırdı. İstanbul’un ünlü hafızları bizim eve gelirlerdi. Nuruosmaniye Camii Baş İmamı Hasan Akkuş (İzmitli Cevdet Hoca’nın hocası ), Beyazıt Camii İmamı Abdurrahman Gürses ve Urfalı Mahmut Kamil de evimizde sohbet için bulunup, Kur’an okumuşlardı.

1944 yıllarında raflar boştu. Çok az mal satılıyordu. Yokluk yıllarıydı. Sümerbank’tan malı çok zor alıyorduk. Nazilli Basması, patiska ve kaput bezi alır, satardık. İnsanların üstünde başında yoktu. İnsanlar yama üstüneyama yaparlardı. İnsanlar almak isterdi ama paraları yoktu. Dört metre kaput bezi almak için dükkanımızın camlarının kırıldığını hatırlıyorum. Civar köylerden gelen müşterilerimizin içerisinde durumu iyi olmayanlar “iki dizlik, bir götlük ver” derlerdi. Bu kestiğimiz yirmi santimlik kaput bezini yama yapmakta kullanırlardı. Bir pantolonluk (120 cm) almaya gelen adama – bu zengin adam kim acaba diye- bakardık. Son zamanlarda metresi beş liraya Balıkesir şayağı (pantolonluk yünlü kumaş) satıyorduk. Daha sonraki yıllarda gömleklik ve el dokumaları sattık. Merzifon, Dardok ve Zefir, el dokuma kumaşlarıydı. 100 – 120 cm taraklı yataklık dokumalar sattık. İstanbul Gürün Han’ın altında dükkanı bulunan Hamit Toprak’tan (Halis Toprak’ın babası) divitin alırdık. Divitin ham bezine İstanbul’da baskı yapılamazdı. Ham bez Macaristan’a gider. Orada baskısı yapıldıktan sonra, bize gelirdi.

87

Page 88: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Konfeksiyonda pardesü olarak, Mahmutpaşa’daki Berberyan’ın yıllarca malını sattık. 1970 yıllarından sonra gelinlik işine de girdik. İstanbullu gelinlik toptancıları Cumhur ve Ziya Bey’lerden mal alıp, İzmitli müşterilerimize sattık. Bir süre İzmir firmaları ile çalıştıktan sonra, kendimiz gelinlik imalatı yaptık. Türkiye’de ilk defa droplu erkek takım elbiseyi yapan İGS firmasının İzmit Bayiliğini üstlendik. Sabah altıdaki Ankara Ekspresi ile İstanbul’a mal almaya giderdik. Alışverişimizi tamamladıktan sonra 18.30 da ki Adapazarı Postası ile İzmit’e dönerdik. Mallar ilk önceleri deniz yoluyla iskeleye gelirdi. At arabaları ve hamallarla dükkanımıza taşınırdı. Bir seferinde denizde fırtına çıkmıştı. Tekne batmasın diye, birçok malı denize atmışlardı. Bizim mallar da teknenin içinde kalıp, tamamen ıslanmışlardı. Hepsini açarak, günlerce kurutmaya çalıştığımızı hatırlıyorum. Daha sonraları Bolu ve İkbal anbarları ile taşınmaya başladı. Mallar sandıklar içinde ya da hararlarla (genellikle kıldan dokunmuş büyük çuval) gelirdi.

Eski yıllarda İstanbul’a giderken, komşularımızın da ihtiyaçlarını sorar vegiderirdik. Herkes birbirinin işini görmeye çalışırdı. Birgün Nizamettin Çetin bana altı yüz lira verdi. “Bu parayı İstanbul Yemiş İskelesi’ndeki peynir ticareti yapan Yahudiye verirsin”. Dedi. Ben parayı tüccara götürdüm. Yahudi peynirci, paranın Nizamettin Çetin’den geldiğini duyunca ”Eyvah” dedi. “Ne oldu” diye sordum. ”Nizamettin Bey çok titiz adamdır. Şimdi ona on teneke peynir göndermem için, yüz teneke peyniri açmam gerekirde ondan” demişti. Babamın ve bizim zamanınmızda komşuluk ilişkileri dostluğa ve güvene dayanırdı. Para alışverişi çok olurdu” .

MUSTAFA KEBENÇ (GEBEŞLER MAĞAZASI)

Mustafa Kebenç (Gebeş), 1908 yılında İzmit’e bağlı Eseler Köyü’nde doğdu. Babası, İzmit’in düşman işgalinden kurtulmasında aktif rol oynayan Milis Kuvvetleri komutanlarından Gebeşoğlu Mehmet Ağa,148 annesi Ayşe Hanım’dı. 148 Mütareke Dönemi’nde İzmit kazasında Eseler köyünden Gebeşoğlu Mehmet Ağa, Yuvacıklı Mahmut Bey, Suadiyeli Müslüman Osman, Başdivan’ın Davulcularköyünden Kocabaş oğlu Rıza, Kandıra Şeyhler’den Halit Molla, Akçaova Tokaçlar köyünden Ahmet Reis oğlu Molla Rıfat, Kaymas’dan Halit Pehlivan, Sapanca’dan Mehmet Cemal, Karasu’da İpsiz Recep, Halim Kaptan, İsmail Reis,Yahya Kaptan, Kara Fatma, Bulgar Sadık, Arnavut Kazım, Arnavut Kara Arslan,İdris, Esat Kaptan, Derviş Kaptan, Bayram Kaptan, Yavuz Fehmi, Halil Kaptan, Akıncı Bedri, Arap Ali, Gavur Ali, Kardaşko Hasan, Zobuoğlu Hasan Bey, Kocabaşoğlu Rıza Bey, Metozade Hüseyin Bey Fırat Molla Arnavut Kazım, Çolak Mustafa, Mehmed Cemal, Memiş Ağa, Nuri Ağa, Mahmut Ağa gibi milis kuvvetleri ve müfrezeleri sayesinde Ermeni ve Rum çetelerinin faaliyetlerinin önüne geçilmiştir. Gebeşoğlu Mehmet Ağa, Göller Boğazı havalisindeki Kandıra’ya bağlı Büberoğlu, Eseler, Hasanoğlu ve Sofuoğlu köylerinde mücadele etmiş, Yunan ve Ermeni çetelerinin imhalarına da muvaffak olmuştur. Gebeşoğlu Mehmet Ağa; ilk önce İngilizler tarafından Kuvay- ı Milliye’ye yardım suçundan tersane bahçesinde tel örgü içerisinde 15 gün tutuklu kalmış ve 180 lira parasını kaptırmıştı. Yunanlılar İzmit’e geldiklerinde daha fazla kötülük olacağına kanaat getiren Gebeşoğlu, bunun

88

Page 89: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Mehmet Ağa ve oğlu Mustafa Gebeş, Eseler Köyü’nde tarım ve hayvancılıkla uğraştı. İzmit’in kurtuluşu için her türlü fedakarlığı göze alan Gebeşoğlu Mehmet Ağa, daha sonra vefat etti. Babasının vasiyetini yerine getiren Mustafa Gebeş, İzmit’e yerleşmek üzere Eseler Köyü’nden ayrıldı. 1943 yılında Postahane karşısında bugün Çetin Family Mağazası’nın olduğu İstiklal Caddesi, No.116 adresindeki dükkanı satın aldı.

1945 yılında bu adreste tuhafiye dükkanı açtı. Evi dükkanın üst katındaydı.1960 yılına kadar dükkanda aktif olarak çalışan Mustafa Gebeş daha sonra dükkanı çocuklarına bırakarak, kendisini emekliye ayırdı. Vasfiye Hanım’la olan evliliğinden, Beratiye (Uğurlu), Mehmet İlhan, Meliha (Umurdağ), Nevin(Küpçü) ve Ertuğrul adlarında beş çocuğu dünyaya geldi. 13 Mart 1981 yılında vefat etti.

1931 yılında doğan büyük oğlu Mehmet İlhan, Ulugazi İlkokulu’nu bitirdiktensonra, 1943 yılında Alemdar Caddesi’ndeki Manifaturacı Ali Tuzcu’nun yanınaçırak olarak girdi. Daha sonra İstiklal Caddesi’nin en eski esnaflarından Manifaturacı Hacı İlyas Uygun’un yanında çalıştı. Mehmet İlhan Gebeş, 1948 yılından itibaren babası ile birlikte kendi dükkanlarında çalışmaya başladı. Manifatura ve tuhafiye çeşitleri sattı. 1951 ile 1954 yılları arasında Gölcük Deniz Komutanlığı’na bağlı Erkin Gemisi’nde askerliğini yaptı. 1951 yılında Manifaturacı Hacı İshak Uygun’un kızı Melahat Hanım’la evlendi. Bu evliliklerinden Orhan ve Sinan adlarında iki çocukları dünyaya geldi. İki erkek kardeş, eğitimlerini tamamladıktan sonra dükkanda babalarıile birlikte çalıştı. Mehmet İlhan Gebeş’in küçük oğlu Sinan Kebenç, Genç Kocaelililer Derneği kurucuları arasında olup, 1889 – 1990 ve 1990 – 1991 dönemlerinde GKD Başkanlığını üstlendi.

Mustafa Kebenç’in küçük oğlu Ertuğrul 1936 yılında doğdu. Ulugazi İlkokulu’nu bitirdikten sonra İzmit Ortaokulu birinci sınıftan ayrıldı. Henüz oniki yaşında iken ağabeyi ile birlikte dükkanda çalışmaya başladı. 1961 yılında Adapazarlı Necile Hanımla evlendi. Bu evliliğinden Nermin, Ayşe ve Mehmet adlarında üç çocuğu dünyaya geldi. 1969 yılı doğumlu oğlu Mehmet, eğitimini tamamladıktan sonra 1987 yılında babası ile birlikte Gebeşler Mağazası’nde çalışmaya başladı.

önüne geçmek amacıyla 300 kişilik bir milis kuvveti oluşturmuştu. İzmit’in düşmandan kurtuluşunun ardından Gebeşoğlu Mehmet Ağa, Milis erlerinden seksen kişiyi düzenli orduya göndermiş, 72 eri de İzmit Teşkilatına teslim etmişti. Beraberine aldığı 50 kişi ile Lefke’ye giderek Süvari Fırkası Kumandanı Hacı Arif Bey’in hareketine katılmışsa da İzmit çevresinde savaşın bitmesi üzerine köyüne dönerek İstiklal Savaşı süresince asker toplamak ve sevk etmek görevini üstlenmişti. (Rıfat Yüce, Kocaeli Tarih Rehberi, s. 71-82; Avni Öztüre, İzmit Tarihi, s. 162; Enver Behnan Şapolyo,Kuvâ-yı Milliye Tarihi Gerilla, s.125–128; BOA, DH-KMS, 60–2/11, Lef: 19. Aktaran Hasan Ali Polat, Milli Mücadele Yıllarında Marmara Bölgesi’nde Faaliyet Gösteren Müfrezeler, Milis Kuvvetleri ve Çeteler 1918-1922, SelçukÜnv. Konya 2008, s. 86-89; Dr. Yusuf Çam, Milli Mücadelede İzmit Sancağı, İzmit 1993)

89

Page 90: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Mehmet İlhan ve Ertuğrul Gebeş kardeşler, 1970 yılında İstiklal Caddesi, No.120 adresinde bulunan eski iki katlı binayı inşaat yapmak üzere satın aldılar. Gebeş Kardeşler, bu arsaya yedi katlı yeni bir bina yaparak giriş katına modern üç katlı büyük bir mağaza açtı. (1971) Gebeşler Mağazası kumaş, tül, perde, bayan ve erkek konfeksiyon, abiye, nişanlık ve gelinlik çeşitleri ile düğüncü ailelerin uğrak yeri olarak İzmitli hemşerilerine günümüze kadar hizmet etti. 2002 yılında Mehmet İlhan ve Ertuğrul kardeşlerortaklıklarına son verdiler. Mehmet İlhan Kebenç İstiklal Cad. No.116 adresindeki ilk açılan mağazayı, Ertuğrul Kebenç ise günümüzde faaliyete devam edilen İstiklal Cad. No.120 adresindeki mağazayı aldı. Mehmet İlhan Kebenç, 2004 yılında mağazasını kapatarak aktif ticari yaşamdan çekildi. Ertuğrul Kebenç, 24 Şubat 2011 tarihinde vefat etti.

Gebeşler’in dükkan komşuları arasında Tuhafiyeci Mustafa Ekşi, Hasan ve Mehmet Koz, Hacı Ömerler-Faruk ve Mehmet Özdemir, Hasan Kalıpçı, Jandarma Ali, Can Mağazası Hasan ve Hatay Can, Bakkal Erol Dinçkal, Bakkal Yakup Bey, Dönerci Adem Gül, Manifaturacı Ersoylar, Elektrikçi Sedat, Ayanoğulları, Sabahattin Öztan, İrfan Özben, Yüncü Osman bulunmaktaydı.

Mustafa Kebenç’in büyük oğlu Mehmet İlhan Kebenç, “Bu mesleğe çıraklıkla başladım. 1948 yılından sonra ise babamla ve kardeşimle birlikte çalıştık. Ticaret eskiden güzeldi. O yıllarda müşterilerimiz köylü, memur ve işçiydi. Ticaret, 1995’ li yıllarda Demiryolu Caddesi’ne , daha sonra İstiklal ve Fethiye Cadde’lerine kaydı. Sabahları çok erken dükkan açardık. Komşularımızla daima iyi geçinir, birbirimizin dükkanlarına sohbete giderdik. Şimdi dostluk ve komşuluk kalmadı. Eskiden herşey güvene dayalı idi. Yıllarca İstanbul esnafından mal aldık. Sözümüz senetti. Bayramlarda işlerimiz çok yoğun olurdu. İzmit Ticaret ve Sanayi Odası’na 1961 yılında üye oldum. 2004 yılında ticari yaşantıma son verdim“ dedi.

Mustafa Gebeş’in torunu Mehmet Kebenç “Onsekiz yaşında babamın yanında çalışmaya başladım. Babam tam bir işkolikti. Sabah 8.30 dükkana iner, akşamkapatma saati belli olmazdı. Babam bana “peşin al, peşin sat“ derdi. Daima bu kurala uyarım. Ben bu dükkanı çalıştıran üçüncü nesilim. Geçen yıl babamı kaybettim. Şimdi omuzlarımdaki yük daha ağır. Bu yük manevi. 1945 yılından bu yana, altmış yedi yıllık başarılı bir geçmiş var. Gebeşler Mağazası binlerce müşteriye ürün satmış. Birçok genç çift, bizim mağazadan aldıklarıçeşitlerle evlenmişler. Bu durum benim sorumluluğumu daha da çok arttırıyor. Ama bende bugüne kadar olduğu gibi, dedemden babama, babamdan da bana kalan dükkanıma gözümün içi gibi bakmaya devam edeceğim“ diyerek, daha önce babasının oturduğu tezgahın başında düşüncelerini paylaştı. Ertuğrul Kebenç, 24 Şubat 2011 günü aramızdan ayrıldı.

HASAN ve KURTULUŞ KALIPÇI (KALIPÇILAR MAĞAZASI)

Hasan (d.1933) ve Kurtuluş (d.1944) Kalıpçı Kardeşler İskeçe’de doğdu. Babalarının adı Ali, annelerinin adı ise Fatma idi. Ali Bey, İskeçe’de tuhafiye işi ile uğraşıyor ve kalıptan fes yapıyordu. Mesleğinden dolayı Kalıpçı soyadını alan Ali Kalıpçı, 1954 yılında Ailesi ile birlikte İzmit’egöç etti. Kalıpçı Ailesi, Hacıhızır Mahallesi’nde ikamet etti. Hayriye

90

Page 91: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

(Birden) adında bir de kız kardeşleri bulunan Hasan, ilkokul mezunu, kardeşi Kurtuluş ise ortaokul mezunuydu.

Ali Kalıpçı, 1954 yılında Fethiye Caddesi’nde bir tuhafiye dükkanı açtı. Çocukları Hasan ve Kurtuluş çok küçük yaşlardan itibaren babaları ile birlikte çalışmaya başladı. Babalarının vefatı sonrasında işyerinin sorumluluğunu alan iki kardeş, dükkanlarını İzmit Postanesi bitişiğindeki İstiklal Caddesi, No.103 adresine taşıdı. Tuhafiye malzemeleri satışı yapan Kalıpçı Kardeşler, daha sonraki yıllarda ağırlıklı olarak bayan giyim(eşarp, kazak, pardesü, döpiyes takımlar, etek, ceket) ürünleri sattı. Bazıdönemlerde erkek konfeksiyon çeşitlerinin yanına, okul giysileri ve önlük çeşitleri de eklendi. Kalıpçı Kardeşler, 2008 yılında ticari yaşamdan ayrılarak, mağazalarını kapattılar. Dükkan komşuları arasında Hacı Ömerler ve Gebeşler Mağazaları bulunmaktaydı.Hasan Kalıpçı, 1960 yılında Gülşen Hanım’la evlendi. Bu evliliklerinden Ali(d.1960) ve Hayriye (Akaltın-d. 1962) adlarında iki çocukları dünyaya geldi. 12 Nisan 2009 tarihinde vefat etti. Mümin Kurtuluş Kalıpçı ise 1969 yılında Saime Hanım’la evlendi. Bu evliliklerinden Esra (Elmalı-d.1970) ve Seda (Uğur-d.1973) adlarında iki kızları dünyaya geldi. 5 Nisan 2005 tarihinde vefat etti.

Mümin Kurtuluş Kalıpçı’nın kızı Esra Hanım: “Babam ve amcamdan dinlediğim anılarda, eski tarihlerde esnaflık yapan kişilerin aynı zamanda birbirleriyle iyi dost olduklarını, komşuluk ilişkilerinin çok dikkatli ve itinalı yürütüldüğünü, kimsenin birbirini kırmadığı, duymuştum. Babam ve amcam, dedemizin açtığı dükkanda yıllarca beraber çalıştılar. Komşuları ileçok iyi ilişkiler içinde, uzun yıllar İzmitlilere çeşitli ürünler sattılar.Ben,kardeşim ve kuzenlerim, dükkanda hiç çalışmadık. Babam ve amcamın vefatından sonra, Kalıpçılar Mağazası kapanmak zorunda kaldı“.

AHMET GÜL (FIRINCI KEL AĞA)

Ahmet Gül 1904 yılında Safranbolu’da doğdu. Okula hiç gitmedi. Bir yakını ile 10 yaşında İstanbul’un yolunu tuttu. Yaşının küçük olmasına karşın, iriyapılı bir genç olan Ahmet Gül, fırında çalışmaya başladı. Kafasının üzerinde taşıdığı tepsi ve tavalarla ekmek dağıttı. Dört yıl İstanbul’da çalıştıktan sonra 1918 yılında İzmit’e geldi. Fırıncılık yapmak üzere, İstiklal Caddesi’nde bir dükkan kiraladı. (Günümüzde Arow Ayakkabı Mağazası’nın olduğu yer-Feridun Özbay Caddesi’ne çıkan sokağın karşısı) “Arkadaş, senin aklından zorun mu var? Herkes ekmeğini kendi evinde yapar. Kime ekmek satacaksın“ diyenlere kulaklarını tıkadı. Köylülerin öküz arabaları ile getirdiği odunları alarak fırını yakan Ahmet Gül, hamur yapımında kullandığı unu, Adalar Çarşısı’nda (Şahabettin Bilgisu Caddesi) bulunan zahirecilerden satın aldı. Günde 50 ile 100 kadar ekmek çıkarmaya başladı. Ekmeğinin lezzeti ile kendini kanıtlayan Ahmet Gül’ün işleri her geçen gün artmaya başladı.

İzmit’in işgal yıllarına tanıklık eden Fırıncı Ahmet Gül, Mustafa Kemal’in askerlerine ekmek yaptı (1921). 1924 yılında Münevver Hanım’la evlenerek,

91

Page 92: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

fırının üst katına yerleşti. Münevver Hanım da fırında çalıştı. Talebin daha da artması ile işçi çalıştırmaya başladı. At arabasının üzerine koyduğu ekmeklerin üzerini bezlerle örten Ahmet Gül, Manastır (Yenidoğan) ve Baç mevkiindeki bakkallara ekmek taşıdı. İzmit’te ekmek servisine başlayan ilk fırıncı oldu. Ekmek satışları ciddi bir artış gösterdi. Bu işten para kazanan Fırıncı Ahmet Gül, dükkanın mülkünü satın aldı.

Daha sonraki yıllarda yufka ve tel kadayıfı üretimine başladı. Yaptığı yufka ve tel kadayıflarını, Kemaliye Caddesi’de ki kiraladığı dükkanda sattı. (Tatlı Güven’in “Sütlü Nuriye” tatlısı imalatçısı olduğu dükkan). 1936 yılında İnönü Caddesi, No.52 adresinde ikinci fırını açtı. Bu fırında İzmit’in ilk simidini imal etti. Kuru pasta yapmaya başladı. Kel Ağa’nın Fırını, bu adreste 49 yıl İzmitlilere hizmet verdikten sonra, 1985 yılında İnönü Caddesi’den İstiklal Caddesi’ne geçiş sağlamak için belediye tarafından kamulaştırılarak, yıkıldı. Böylece Hafız Şerif Sokak açılmış oldu.

50 yıl süre ile esnaflık yaparak İstiklal Caddesi’nde ekmek çıkartan Fırıncı Ahmet Gül, 1968 yılında fırını kapattı. Fırının yerini, halıcıya kiraya verdi. Kel Ağa’nın Fırını tarihe karıştı. Ahmet Gül ise 1976 yılındavefat etti. Himmet Kalkandelen (İsmail Kalkandelen’in babası), Ziya Eczanesi sahibi Ziya Bey, Kasap Osman Alyürük, Camcı Necati Gül, Fırıncı Ahmet Gül’ün yakın dostları idi.

Münevver Hanım ile evli olan Ahmet Gül’ün, Hasan (d. 1925), Osman, Nimet, Nurhayat ve Türkan adında beş çocuğu oldu. Hasan Gül, Yenituran İlkokulu’nubitirdikten sonra, İstanbul’a gitti. Galatasaray Lisesi’nden mezun oldu. Askerliğini tamamlayan Hasan Gül, kardeşi Osman ile birlikte fırında bir müddet çalıştı. Hasan Gül, daha sonra Fethiye Caddesi’nde Ciğerci Sadık Tanaydın’ın binasında “Gül Tuhafiye“ adında bir dükkan açtı.

Fırıncı Ahmet Gül’ün torunu olan Gündüz Gül (d.1947-Hasan Gül’ün oğlu), “Dedem bu şehrin ilk fırıncısıydı. Uzun boylu, iri yarı bir adamdı. İlk senelerde babaannem ile birlikte çalışmışlar. Daha sonra fırınında birçok usta yetiştirmiş. Onun yanında yetişenlerin çoğu, daha sonraki yıllarda bu şehrin yufkacıları ve fırıncıları olmuşlar. Kemaliye Caddesi’ndeki yufkacı Akkaya’lar, dedemin fırınında çırak olarak başlayıp, mesleği öğrenmişler. Ben ve kardeşim Serdar da, dedeme ait olan, İnönü Caddesi’ndeki fırında yıllarca çalıştık. 1985 yılında, belediye yol açmak için fırınımızı kamulaştırınca, kapatmak zorunda kaldık.

O yıllarda komşuluk ilişkileri çok iyiydi. Tüm esnaflar ailece görüşürdü. Akraba gibiydiler. Tüm ilişkiler karşılıklı güvene dayalıydı. Karnımız açıktığında, mahalledeki istediğimiz evin kapısını çalardık. Hangi evdeki yemeği beğenirsek, o eve dalardık. Rıdvan Alyürük’ün annesi Zehra Teyze ileCamcı Ahmet Yörük Ağabey’in annesi Saadet Yenge’nin çok yemeğini yedik.

Dedem çok hayırsever bir insandı. Ramazanlarda, ihtiyaç sahibi olanlara yardım eder, iftar yemekleri verirdi. Çok esprili bir kişiydi. Bizi devamlıgüldürürdü. Okuma yazması yoktu. Akşam olunca, küçük tepsisinin üzerine birbardak rakısını koydurur, torunlarını etrafına toplardı. Günlük gazeteleri

92

Page 93: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

bize okuturdu. Gazeteyi okuyan torununa 25 kuruş verirdi. Parayı almak için, yarışırdık.

Değirmendere’de yazlığı vardı. Kendi faytonuna binerek, yazlığına giderdi. Adamı faytonu sürerken, o arka tarafta, tepsi üzerine koyduğu rakısını yudumlayarak, keyif yapardı. Belediye zabıtaları birkaç kez dedemin fırınına ceza vererek, kapatmışlar. Dedem de, birkaç davulcu bulup, çaldırmaya başlarmış. Komşularına yemek ziyafeti çektiği masanın başına geçer, köstekli saatinin zincirini sallayarak; “Tavşan girmiş ekine/ Kulakları dikine/ Zabıta, Kel Ağa’nın fırınını kapatmış/ Ahmet Gül’ün ….ne“ diyerek, mani söyleyerek, zabıtalara nispet yaparmış. Komşular gülmekten katılırmış.

Dedem, çocuk denecek yaşlarda İstanbul’a çalışmaya gitmiş. Başının üzerindesıcak tepsi ve tavaları taşıdığı için saç dipleri yanmış. Bu yüzden saçlarıçıkmamaya başlamış. Kalan saçlarını da, devamlı olarak kesmiş. Sert bir görünüşü de sahip olan dedeme, “Kel Ağa“ lakabı takılmış. Fırının adı da, Kel Ağa’nın Fırını olmuş.“ diyerek anlattıktan sonra, arkadaşları ile buluşmak üzere, Sanat Sokağı’nın yolunu tutuyordu.

HÜSEYİN GÜL – NALBUR

Gül ailesi 1926 senesi ile 2004 seneleri arasında,şehrimiz ticaretinde yer almış önemli bir aile olup rahmetli Hüseyin Gül tarafından 1926 senesinde, İstiklal Caddesinde, şu an Evin Şarküterinin bulunduğu yerde, “Hüseyin Gül ve Oğulları” adı ile açılan nalbur dükkanı ile aile ticarete atılmıştır. Hüseyin Gül 1951 senesinde vefat etmiştir.

Ailenin ticaretini genişleten, kentin siyasi ve sosyal hayatında ilk olarakyer almasını sağlayan Ahmet Gül ise Hüseyin Gül’ün 8 çocuğundan biri olarak1910 senesinde dünyaya gelmiştir. Ahmet Gül babası ile bu dükkanda ticaret hayatına atılmıştır. 1930 ların sonunda Ahmet Gül tarafından, şu anda İstiklal Caddesinde halen aileye ait olan Gül İş Merkezinin bulunduğu binaya kiracı olarak geçilerek nalbur dükkanı buraya taşınmıştır.

Bu bina Mimar Zafer Arda nın dedesi Salih Arda’nın binasıdır ve o sıralardaBedros Efendi tarafından Han olarak işletilmektedir. Daha sonra zaman içerisinde kiracı olarak girdikleri bu bina aile tarafından satın alınmış, üstüne 3 kat daire yapılarak altı dükkan, üstü de ev haline getirilmiştir. Ahmet Gül daha sonra yanına kardeşi Necati Gül’ü de alarak, 1940 senesinde,“Ahmet ve Necati Gül Kardeşler” adı ile nalburluğa devam etmeye başlamıştır. Çok kabiliyetli bir insan olan Ahmet Gül,başarılı ticaret ve siyaset hayatının içerisine, berberlik, saat tamirciliği, marangozluk, dişçilik gibi bir çok yan uğraşlarıda ilave etmiştir. Belli bir yaş grubunda olan, halen yaşayan İzmitlilerin bir çoğunun dişi Ahmet Gül tarafından başarı ile çekilmiştir. Bu yan uğraşlarda kullandığı aletler, halen aile tarafından muhafaza edilmektedir

İzmit Rüştiyesi’nden mezun olan Ahmet Gül, 1918 yılında askerliğini yapmış,geçirdiği ayak ameliyatı sonrası erken terhis edilmiştir. Şu anda Gül İş

93

Page 94: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Merkezinin olduğu yerdeki binayı yapmadan önce Hafız Şerif Sokakta Faytoncuİbrahim Kansu’nun evinde oturmuştur. 1950 senesinde yapılan yerel seçimlerde, İzmit’te en çok 2.oyu alarak, 5,057 oyla Demokrat Partiden belediye meclis üyesi seçilmiştir.1953 senesinde, İstanbul’a meraklı olduğugüreş müsabakalarını seyretmeye dostları ve büyük oğlu Lütfü Gül ile giden Ahmet Gül, maalesef dönüş yolunda yaşanan trafik kazasında, 43 yaşında hayata veda ederek şehri yasa boğmuştur.

7 kardeşi vardır. Lütfü Gül (Merhum), Rıza Gül (Merhum), Necati Gül (85 yaşında, yaşıyor), Hatice, Saadet, Esma ve Rahime hanımlar (Hepsi Merhum). 1935 yılında, İsmet Hanım’la evlenen Ahmet Gül’ün 5 çocuğu olmuştur: Lütfü Gül, Avni Gül, Mukadder Aydın, Nihal Ayrıbaş, Sadiye Okyar. Ankara’da yaşamını sürdüren Sadiye Hanım haricinde hepsi İzmit’te yaşamaktadırlar. O zaman ki dükkan komşularından bazıları Ayakkabıcı Ömer Çetin, Bakkal Salih Geyik, Arzuhalci Saka, Kahveci Rıza Kocabıyık, Kabzımal Hasan Gökyar, Şekerci Zihni İz, Yorgancı Mustafa Bilin, Nalbur Hakkı Ege, Abdurrahman Özman’dır.

Erken vefatı sonrası kardeşi ve ortağı Necati Gül, dükkanın adını “Ahmet Gül Halefleri ve Necati Gül” olarak değiştirerek nalburluğa devam etti. Birkaç sene sonra Ahmet Gül’ün oğulları Lütfü ve Avni Gül kardeşler eğitimlerini tamamlayarak amcalarının yanında dükkanda çalışmaya başlıyarak1.1.1958 de “Ahmet Gül Halefleri ve Necati Gül Kolektif Şirketi” adı ile şirketleştiler. 1962 yılından sonra Necati Gül de kendini emekli edip Balaban’da aileye ait bahçelerle ilgilenmeye başlıyınca Lütfü ve Avni Gül kardeşler 1976 senesine kadar aynı adreste Cam-Boya ve Nalburiye işini büyüyerek devam ettirdiler.

Bu arada halen ailenin oturmakta olduğu FeridunÖzbay caddesindeki Gül Apartmanının olduğu arsa rahmetli Kemal Öz ün eşinden satın alındı ve inşaat yapılarak aile buraya taşındı. 1976 senesinde cam boya ve nalburiye işine ilave olarak, Lütfü ve Avni Gül kardeşler, Feridun Özbay caddesindekibinanın altında Gül Möble adıyla mobilya mağazası açıttılar. 1977 yerel seçimlerinde Lütfü Gül Adalet Partisinden belediye meclis üyesi seçilerek Cevdet Bağdat ın belediye başkanı olduğu dönemde 80 ihtilaline kadar belediye başkan vekilliği görevini yürüttü.

1981 İhtilali sonrası cam boya ve nalburiye işini komple bırakan aile İstiklal Caddesindeki dükkanıda mobilya mağazası haline getirdi. 1982 yılında Kullarda yer satın alınarak, üzerine mobilya fabrikası inşaat edildi ve aile satışla birlikte imalatını da yaparak mobilya sektöründe ilerlemeye başladı.

1988 yılında Avni Gül’ün oğlu Fatih Gül de işin içine girip önce mağazada, sonra da imalatın başında çalışmaya başladı. Lütfü Gül’ün oğulları ise ticareti tercih etmeyerek büyük oğlu Ahmet Gül Çapa Tıp Fakültesinde Türkiyenin en tanınmış Romotoloji Profösörü, Endüstri Mühendisi olan küçük oğlu Rıza Gül ise İstanbul’da bir Amerikan temizlik ürünleri şirketinde finans müdürü olarak görev yapmayı yeğlediler.

94

Page 95: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

1995 senesinde imalattan sektöründen çıkmaya karar veren aile, Kullar’daki fabrikayı Vural Bulut’a satarak, İstiklal caddesindeki eski binayı yıkıyor ve şu anki “Gül İş Merkezi”ni inşa etti. Lütfü ve Avni Gül kardeşler inşaatın bitmesinden sonra emekliye ayrıldılar. Fatih Gül ise inşaatın bitmesinin ardından 1998 yılında bu binada Gül Möble’yi satış mağazası olarak işletmeye başlıyor ve 2004 yılına kadar devam ettirdikten sonra Fatih Gül de ticareti bıraktı ve bir süre Saraybahçe Belediyesinde HalilVehbi Yenice döneminde Özel Kalem Müdürlüğü, daha sonrada mobilya ve catering sektörlerinde yöneticilik yaptıktan sonra emekli oldu.

Böylece ticaret hayatından çekilen Gül ailesi, şu anda ise Balaban köyündeki yerlerinde meyvacılık yapmaya devam etmektedirler. Lütfü ve Avni Gül kardeşler çok ufak yaşta babalarını kaybettiklerinden, onunla çalışma fırsatı bulamıyorlar bu yüzden babaları ile ilgili iş hatıraları yok, AncakHüseyin Gül ile başlayan, Ahmet Gül ile zirve yapan, Necati Gül ile devam eden, Lütfü ve Avni Gül kardeşlerle bayrak yarışı haline gelip Fatih Gül’e devredilen ‘dürüstlük’ ilkesinden hiç şaşmadan yaptıkları ticaretleri ile Gül Ailesi şehrimizde yer etmiş, iz bırakmış bir aile olarak yaşamını sürdürmektedir.

İSMAİL ALPASLAN (HALICI)

İsmail Alpaslan, 1914 yılında Manisa - Demirci’de doğdu. Babası Adil, annesi Nesibe Hanımdır. Adil Bey Demirci’de halı imalatı ve satışı yapar. Aileden halıcı olan İsmail Bey 1940 yılında İzmit’e gelir. İstiklal Caddesindeki eskiden atların da bağlandığı Kandıra Hanında kalır. At sırtında köylere giderek halı satar. Haftanın dört günü handa durarak gelenmüşterilere mal satarken, diğer günlerde köylere gider. Kandıra Hanı’nın sahibi Yahya Efendi, Halıcı İsmail’i çok sever.

1948 yılında Yahya Efendi hanı, İsmail Alpaslan ve Yakup Aydoğan’a satar. İki arkadaş ortak olarak seyyar halı satmaya devam ederler. Sahibi oldukları Kandıra Hanı’na atlar bağlandığı için hayvan pisliği çok olur. Üst kattaki halıları müşterilere göstermek için at pisliklerinin üstünden atlayarak gidilir. On yıl daha bu ahşap binada satışa devam ederler.

1958 yılında han yıkılır. Hemen inşaata başlanarak, günümüzde de ayakta duran İstiklal Caddesi, No’69 daki yeni bina yapılır. Bu dükkanda kalıcı olarak halı satmaya devam eder. Dükkanda Kayseri, Bünyan, Isparta, Demirci ve tüm el halı çeşitleri satılırdı. O yıllarda bu işi İzmit’te Koçaklar ve Aydoğanlar yapıyordu. Yeni dükkanında otuz yıl halı ticareti yapan Halıcı İsmail Alpaslan 1988 yılında vefat etti. İşlerin bundan sonrası, çocukluk yıllarından bu yana dükkanda bulunan oğlu Erol Alpaslan’a kaldı. Erol Alpaslan’ın büyük oğlu Çağrı, günümüzde de dede mesleği halıcılığı sürdürmekte olup, Sanat Sokağı, Sipahioğlu İş Merkezi, No’2 adresinde İtimat Halıcılık olarak ticaret yapmaktadır.

Yeni binanın yapıldığı tarihte yedi yaşında olan Erol Alpaslan, 1951 yılında Çamlık’ta Çakır Hamdi’nin evinde doğdu. Yenituran İlkokulunda okudu. İzmit Merkez Ortaokulunda iki sene okuduktan sonra, İstanbul

95

Page 96: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Haydarpaşa Lisesinde yatılı okuyarak mezun oldu. 1971 yılında İzmit 15. Kolorduda askerlik görevini yaptı. On yaşından bu yana dükkanda babasına yardım eden Halıcı Erol, askerlik dönüşü dükkanında halı satmaya devam etti. Erol Alpaslan 1981 yılında Neşe Hanımla evlendi. Bu evlilikten üç oğlu oldu. Çağrı, İsmail ve Atalay. Erol Alpaslan, babasının 1940 yıllarında başlattığı halı ticaretini kırk yıl gibi uzun ve başarılı bir şekilde sürdürdü. 2000 yılında tüketici ihtiyaçlarındaki değişimlerden dolayı halı ticaretini bıraktı. Çocuk mobilyası işine girdi. Günümüzde de Çilek Mobilya olarak devam etmektedir. İsmail ve Erol Alpaslan’ın dükkan komşuları arasında Manifaturacı Hacı Ömerler, Nalbur Haydar Kalemcioğlu, Toptancı Rauf Özman, Peynirci Nizamettin Çetin, Kolonyacı Hikmet Kırlı, Hacı İshak Uygun, Camcı Ünal Ulusoy, boya ticareti yapan Avni ve Lütfü Gül kardeşler bulunmaktadır.

İzmit Ticaret Odası, İKM, İzmitliler Derneği ve Kocaelispor Kulübü üyesi olan Erol Alpaslan’ın dostları olarak Haluk Gök, Mehmet Orhon, Sinan Tüzer,Tayyar Özbek, Serdar Özbek bilinmekte olup(Erol Alpaslan” Rahmetli Mehmet Sadık Efe örnek aldığım ağabeyimdir”) 1975 yılında Rahmetli İbrahim Küçükörs başkanlığındaki Kocaelispor’da yönetim kurulu üyeliği yapmıştır.

Halıcı Erol Alpaslan: Babam İsmail Bey, Kızılay’ın Onursal üyesidir. Kızılay’a gayrimenkul bağışı yapmıştır. Babam “İnsanları seveceksin, işini seveceksin. Yaptığın işten tat alacaksın” diyerek bir çok ticari nasihat verirdi. Bizim dükkan Demokrat Partililerin toplanma yeri idi. Dükkanın arkasındaki yazıhanede babam ve arkadaşları toplanırlardı. O zaman ki belediye başkanı Kemal Öz, bizim dükkanı kimin girip çıktığını öğrenmek için izletirdi.

Eskiden babamlar İstiklal Caddesine sandalye atar, otururlardı. Hacı İshak Amcanın mangalından kahve içerlerdi. Haydar Kalemcioğlu’nun mangalında yemek pişerdi. Kaşığını kapan, yemeğe gelirdi. Şimdi birkaç eski esnaf dışında kimse kalmadı. Herkes kendi gemisini yüzdürmeye çalışıyor. Güven diye bir şey yok. Güven deyince aklıma geldi. Babam öldü. Annemin umumi vekaleti değerli büyüğümüz Lütfü Gül’de idi. Biz iki kardeş bir iş yapmaya kalksak, Lütfü Gül’ün izni gerekirdi. İşte böyle bir komşuluk ve güven ilişkisi vardı aramızda.

Uzunbey’de baba dostu bir Kara Ali vardı. Traktör alacak. 3000 TL eksiği var. O gün için çok para. Babama gelir. Utana sıkıla durumunu anlatır. Babamın elleri yağlı. “Kara Ali, cebimden kasanın anahtarını al. Kasayı aç. İhtiyacın olan kadar al, sonra kilitleyip bana geri getir” der. Şimdi bile Kara Ali gelip ağlayarak bunu bana anlatır. Ben bununla gurur duyarım.

Şekerci esnaflarından Hüsnü Bey’in bu cadde üzerinde iki dükkanı vardı. Bunlar, eski hal (bugünkü Belediye İşhanı) girişi ile Kel Ağa’nın fırını (binası) arasında, Yorgancı Mustafa’nın (Bilgin) sanatını icra ettiği dükkan ile diğeri önceleri Tenekeci Arif, sonrasında Aktar Şükrü Efendi’nin sahipolup çalıştırdığı dükkan arasında yer alan, birbirine bitişik iki dükkandı. 1928 yılında vefat edinceye değin batıdaki büyük

96

Page 97: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

ve bahçeli olanda çalışmakta, iki oğlu da ona yardımcı olmaktaydı. Doğuda bitişik olan Nalbur İbrahim Ege tarafından kiralık olarak işletilmekteydi. Daha sonra oğlu Hakkı Ege 1985’de vefatına kadar bu dükkanda İzmit’lilere hizmet vermeye devam etti.

Eski Hal (Belediye İş Hanı), iki katlı olup İstiklal Caddesi’nin doğu tarafından Fethiye Caddesi’ne doğru yaklaşırken sağ tarafta yer alır, bir yüzü de Demiryolu Caddesi’ne bakardı. İstiklal Caddesi tarafında batı duvarına bitişik komşu dükkan İshak Uygun’un manifatura dükkanı idi. Bu taraftaki kapıdan girildiğinde Kabzımallar İbrahim Engin, Muhittin Eren, Ali Küçük, Cemal Balcı ve Ahmet Karal’ın yanı sıra dipte Marangoz Arap Hayri usta’nın atölyesi vardı. Sol yanda da yakasındaki karanfili ile ünlü Çiçekçi Halil İbrahim Adamol’un dükkanı yer alırdı.149 Üst kattaki odaların birinde Musıki Cemiyeti yerleşikti.

HİLMİ EGE (NALBUR)

Hilmi Ege, 1909 yılında İzmit’te doğdu. Doğduğu ev Hacıhasan Mahallesinde Kırk Merdivenler’deydi. Baba adı Mehmet, anne adı Rahile idi. Babası Hacı Mehmet Bey de nalburdu. Nalbur dükkanı Fevziye Camii karşısında Demiryolu Caddesi, No.73 adresinde idi. Hacı Mehmet Bey, 136 yıllık bu binayı bir Ermeni vatandaştan satın almıştı.

İki kardeşi vardı. Hatice Feriser ve Ali. Yenituran İlkokulunda okudu . O günlerde Fransız okulu olarak kullanılan eski Ruhban Okulunda (Acısu Parkının güneyinde kalan taş bina) eğitimine devam ederken, savaş çıktı. Eğitimi yarım kaldı. Bu okulda Türk Sinemasında “Baba Hulusi” lakabı ile tanınan “Hulusi Kentmen” ile birlikte okudu. Eğitimi yarım kalınca babasınıyanında çalışmaya başladı. Zaten çok küçükken babası onu dükkana alıştırmıştı. Hilmi Ege nalbur dükkanında küçük el aletleri, boya, zücaciye, tel, çivi ve o dönemlerde kullanılan her türlü metal mamulü satardı. 1930 yılında İznik Müftüsünün kızı Huriye Hanımla evlendi. Bu evliliğinden üç çocuğu oldu. Makbule, Mesrure ve Cahit.

İstanbul’dan mal almaya kendi giderdi. Önceleri aldığı mallar deniz yolu ile İzmit’e gelir, iskelede indirilen mallar hamallar tarafından dükkana taşınırdı. Daha sonraki yıllarda alınan mallar, ambarlar tarafından dükkanagetirilmeye başladı. O yıllarda Hilmi Ege’nin nalbur dükkanı dışında, günümüzde Kapanönü’nde Köfteci Behçet’in olduğu yerde Nalbur Kamil’in, bir de İstiklal caddesinde Hilmi Ege’nin amcasını oğlu olan Ali Ege’nin nalbur dükkanı vardı.

149 Cemal Turgay, İzmit’i Aramak,

97

Page 98: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İzmit Ticaret Odasına kayıtlı olan Hilmi Ege sosyal yönü kuvvetli bir kişiydi. Cemiyet hayatını çok severdi. Dükkanındaki yazıhanesi İzmit’li esnaflarının toplanma yerlerinden biriydi. Burada dost sohbetleri yapılırdı. Dükkan komşuları arasında Züccaciyeci Nihat Öz, Kırtasiyeci Sadettin Yalım, Kırtasiyeci Edip Kaya Morsallıoğlu, Ayakkabıcı Tüysüzler, Köfteci Behçet Karan bulunmaktaydı. Dostları ile de Alaattin Beyin Şehir Lokantasında buluşur, sohbet ederdi.

1950 yılında Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanlığı görevini üstlendi. O dönemin en aktif politikacılarından olan Turan Güneş, Nihat Erim, Nazmi Oğuz, Hasan Korucuoğlu ve Şahabettin Bilgisu, Hilmi Ege’nin nalbur dükkanına gelir, yazıhanesinde siyaset konuşurlardı. 1940 yılında başladığıKızılay İzmit Şube Başkanlığı görevini otuz yıl gibi uzun bir süre yaptıktan sonra, 1970 yılında dönerci Adem Gül’e devretti. 1979 yılında dostu Prof. Dr. Sabahattin Kerimoğlu’nun Balaban’da ki evinde rahatsızlandı. Kalp krizi geçiren Hilmi Ege, Fethiye Caddesinde ki Özel Hastaneye getirildi. Yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

1944 doğumlu oğlu Cahit, Yenituran İlkokulunda okudu. Orta eğitimi İstanbulŞişli Kolejinde tamamladıktan sonra, İzmit Akşam Ticaret Lisesinden mezun oldu. Cahit Ege, okul yıllarından başlayarak babası Hilmi Ege ile birlikte çalışmaya başladı. Cahit, 1964 yılında Ankara Etimesgut’ta askerliğini yaptı. Askerliğini bitirdikten sonra dükkanda çalışmaya devam etti. İzmit’in ilk nalbur dükkanlarından biri olan Hilmi Ege’nin babasının kurduğu nalbur dükkanı 1986 yılında ticareti terk etti.

Cahit Ege: Babam işine çok sadık bir insandı. Dükkanını sabah çok erken açardı. Civar köylerden çok müşterimiz gelirdi. Müşteriler babamı çok sever, ona güvenirlerdi. Alışverişe gelen müşterilerimiz, her konuda babamaakıl danışırlardı. Dükkanda veresiye satış da yapılırdı. Babam sözle mal verirdi. Senet yoktu. Ama itimat vardı. Herkes borcunu öderdi. “Müşteri her zaman haklıdır” derdi. Babamın İstanbul tüccarları ile çok iyi ilişkileri vardı. Onu sever ve güvenirlerdi. Ailesine ve dostlarına çok düşkün birisiydi. Bizi ailece Kebapçı Fettah Öven’e yemeğe götürürdü. Benim iyi bir eğitim almamı istiyordu. İlkokuldan sonra beni, İstanbul da Fransızca eğitim veren Saint Joseph Lisesine gönderdi. Burada okurken Türkçe öğretmeni ile ters düştüm. Okuldan ayrılmak zorunda kaldım. Ondan sonra Şişli Kolejine devam ettim.

Dedem ve babamla ilgili bir anım da şöyledir: Babam Hilmi Ege sigara içerdi. Tabii ki dedemin yanında içmezdi. Dedem dükkandan içeri girerken, babamı sigara içerken yakalamamak için bastonu ile birkaç kez yere vururdu.Babam da bu sesi duyunca, dedemin geldiğini anlar, hemen sigarasını söndürürdü. Daha sonra ki yıllarda ben de sigaraya başladım. Ama babam, beni sigara içerken yakalamak için aniden dükkana girerdi. Amacı, benim fazla sigara içmemi önlemekti.

Babam siyaset ile uğraşırdı. Politikayı insanlara yardım etmenin bir aracı olarak görürdü. Babamı 1958 yılında Demokrat Partiye çağırdılar. CumhuriyetHalk Partiliydi, kabul etmedi. O yıllarda, günümüzde Seka Cami’inin karşısına denk gelen mevkide bir ev yapmıştık. Seka Camii daha inşa

98

Page 99: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

edilmemişti. O evde bir buçuk yıl oturduk. Daha sonra E-5 Karayolu yapımı için istimlaklar başladı. Bizim evi hiçbir bedel ödemeden yıktılar. Babam bize ”Eğer ben Demokrat Partiye geçseydim, bu ev yıkılmazdı. Çok rahat tadilat yapabileceklerken, sırf bana inat yapmadılar” şeklinde aktarmıştı.

Şekerciler ailesinin büyüğü Hüsnü Bey’in ölümü sonrası , dükkanoğulları tarafından işletilmeye devam etti ancak bir süre sonraanlaşmazlık çıkınca kardeşlerden Hasan (Bayar), kardeşi İzzet (İz)150 ayrılarak Bakırcılar Çarşı’sında, Kapanönü’ne yakın alt tarafta, Tekerci Nedim (Tekercioğlu) Efendi’nin iki üstündeki tek katlı dükkana kiracı olarak geçmişti. Kalfası Ahmet Efendi’nin yanı sıra daha sonra 1. Ordu Komutanlığı’nda emekli olacak oğlu Org. Hikmet Bayar da zaman zaman kendisine yardım ederdi.151 İzzet İz’in dükkanının bir tarafında Hakkı Ege ileYorgancı Mustafa (Bilgin), diğer tarafında önceleri TenekeciArif Efendi, sonrasında Aktar Şükrü Efendi’nin işlettiği dükkanvardı.152

SELAHATTİN PATIR (HELVACI PATIR)

Selahattin Patır, 1894 yılında Selanik’te doğdu. Babası İbrahim Bey ve Ailesi 1923 yılında Selanik’in Kayalar Köyü’nden mübadil olarak İzmit’e geldi. Selanik’te Petanoğlu Ailesi’nin mensubu olan İbrahim Bey’in çocukları Selahattin Patır, Halim Petan, Abdullah Bendegül ve Nesibe Hanım’dı (21 Haziran 1934 yılında kabul edilen Soyadı Kanunu’ndan sonra farklı soyadlar aldılar).

Aile, İzmit’e ilk geldiklerinde Baç Semti’nde ikamet etti. (Sanat Okulu’ndan Baç’a doğru çıkıldığında tam karşıda bulunan ahşap üç katlı ev) Selahattin Patır, Belediye’den Baç Kapısını kiraladı. Evlerinin hemen yanında bulunan kapıda, belediye adına vergi topladı. Topladığı vergiden belli bir komisyon alarak iş hayatına atıldı. Bir müddet burada kaldıktan sonra, Çarşıbaşı’na ticaret yapmak üzere gitti.

Selahattin Patır, kardeşi Abdullah Bendegül ile birlikte, Kemaliye Caddesi’nin, İstiklal Caddesi ile birleştiği köşede helvacı dükkanı açtı. Dükkanda süt kazanını kaynatarak helva ve süt mamülleri imalatına başladı. Kıtlık yılları olduğu için, un ve şeker bulmakta zorlanan kardeşler, tahin ve pekmez ile helva yaptı. Yakın köylerden gelen koyun sütünü, dükkanın arka bölümünde bulunan ocakta, odun ateşi üzerinde kaynatarak yoğurt yaptı.Dükkanın arka bölümünde yaptığı helva ve yoğurtları ön tarafta sattı. O yıllarda aynı işi yapan Kemaliye Caddesi’ndeki Duraklar Çiftliği vardı. Selahattin Patır ve kardeşi Abdullah Bendegül 1939 yılında işlerini ayırdı.

150 M. Hikmet Bayar, age, s. 196 151 M. Hikmet Bayar, age, s. 226 – 227 152 M. Hikmet Bayar, age, s. 231

99

Page 100: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Selahattin Patır Çarşıbaşı’ndaki dükkanda kaldı. Abdullah Bendegül ise Fethiye Caddesi’nin köşesinde yeni bir dükkan açtı.

Selahattin Patır, ilk evliliğini Selanik’te Pembe Hanım’la yaptı. Bu evliliğinden Emin (1912) ve Salim (1917) adlarında iki çocuğu dünyaya geldi. Selahattin Patır iki oğlu ile birlikte çalıştı. Aile, Kemalpaşa Mahallesi, İmaret Yokuşu’nda ikamet etti. Kadriye Hanım’la olan ikinci evliliğinden Muzaffer, Sedat, Makbule, Hasibe ve İbrahim adlarında beş çocuğu dünyaya geldi.

Salim ve Emin Patır kardeşler, 1940 yılında babası ve diğer kardeşlerinden ayrıldı. Amcaları olan Abdullah Bendegül’ün vefatından sonra, Fethiye Caddesi köşesindeki helvacı dükkanını, amcalarının varislerinden kiraladılar. Selahattin Patır ise, Çarşıbaşı’ndaki ilk açmış olduğu dükkanda, çocukları Muzaffer ve Sedat’la beraber çalıştı. Selahattin Patır,1946 yılında elli iki yaşında iken vefat etti.

Türkyolu Gazetesi’nin 23 Mart 1946 günkü sayısında çıkan ilanda görüleceği üzere Salim ve şeriki Mehmet Emin Patır, Kemal Paşa Mah. No223’de oturduklarını beyan ederek İstiklal cad. no.152’deki dükkanlarını “Salim Patır, Mehmet Emin Patır Ticaret” ünvanı ile tescil ettirdiler. Emin Patır kardeşler, on üç yıl beraber çalıştıktan sonra 1953 yılında ortaklıktan ayrıldı. Emin Patır, Fethiye Caddesi’nde bulunan Çinili Fırın’ın yanına birdükkan açtı. Salim Patır ise Fethiye Caddesi köşesindeki dükkanda ticarete devam etti. Dükkanın tabelasına “Helvacı Salim Patır” yazdı. Bu yıldan sonra helva ve süt mamüllerinin yanında, toptan olarak bakkaliye ürünleri de satmaya başladı.

Salim Patır 1940 yılında Karamürselli Sabriye Hanım ile evlendi. Bu evliliğinden Ertan ve Ayfer adlarında iki çocuğu dünyaya geldi. Salim Patır’ın 1941 doğumlu olan oğlu Ertan, Akçakoca İlkokulu’nda okudu. İzmit Ortaokulu’nu bitirdikten sonra, İzmit Endüstri Meslek Lisesi Elektrik Bölümü’nden mezun oldu. Ertan Patır 1962 yılından sonra babası ile birlikteçalışmaya başladı. Bakkaliye ürünlerinin satışı bırakılarak, sadece helva ve süt ürünlerinin imalatı yaptı. O yıllarda imalatını, Fethiye Caddesi, Dar Sokak, No.4 adresinde 1958 yılında açtıkları imalathanede gerçekleştirdi. Cam kase içinde yoğurt satışına başladılar. İmalat ciddi oranda artış gösterince, imalathane küçük gelmeye başladı. Salim Patır ve oğlu Ertan 1972 yılında Kullar - Vezirçiftliği mevkiinde 6000 metre karelik bir alanda, süt ve süt mamaülleri fabrikası kurdu. Salim Patır, 1951 yılından itibaren aktif politika yaptı. Demokrat Parti saflarında Lütfü Tokoğlu, Dursun Erol ve Sadık Tanaydın ile birlikte çalıştı. BelediyeMeclis üyeliği ve encümen üyeliği yaptı. Salim Patır, 1975 yılında vefat etti.

Helvacı Patırların eski dükkan komşuları arasında Hasan Basmacı, Kireçci Kazım Dinç, Çakıcı Abdullah, Ali Yordam, Peynirci Nizamettin Çetin, Kolonyacı Hikmet Kırlı, Mefruşatçı Kazım Çavdar, Terzi Ali Osman Aykan, Eczacı Perihan Akız, Terzi Halil Kurtpınar ve otobüscü Ömer Ayvaz bulunmaktaydı. Şahin Yılmaz, Fırıncı Mehmet Aydın, Kireçci Kazım Dinç,

100

Page 101: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Elbiseci Ercan Kabo, Haydar Öztalay, Perihan Akız, Salim Patır’ın yakın dostlarıydı.

Ertan Patır, babası Salim Patır’ın vefatı sonrası 1977 yılında Fethiye Caddesi köşesindeki helvacı dükkanlarını, babasının amcası olan Abdullah Bendegül’ün varislerine teslim etti. Babası ile birlikte kurduğu fabrikayı, günde altmış ton süt işleme kapasitesine taşıyarak, Adapazarı, Yalova, İstanbul ve İzmit’e ürün pazarlayabilen bir seviyeye getirdi. ErtanPatır 1968 yılında İzmitli Yavalar Ailesi’nin kızı olan Şirin Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Tamer ve Tolga adlarında iki çocuğu dünyaya geldi.

Selahattin Patır’ın torunu, Salim Patır’ın oğlu Ertan Patır: Bizim ticaretimiz bir silsileyi takip eder. Ben ticareti onlardan öğrendim. Dedemler yokluk yıllarında bu işleri yapmışlar. Babam o günleri hep anlatırdı. Babamla birlikte günde on altı saat çalışıyorduk. Babam çok titiz bir insandı. İşinde temizliğe çok önem verir, “Müşteriye saygı esastır. Gülmesini bilmeyen, ticaret yapmasın“ derdi. Şimdi ben de çocuklarım ile birlikte çalışıyorum. Büyük oğlum Tamer İşletme mezunu. Şirketimizin finans ve satışişleri ile ilgileniyor. Küçük oğlum Tolga ise makine mühendisi oldu ve üretim ile ilgileniyor. “Çayırova“ markası ile üretip, “Ya – Pa” ile pazarlıyoruz. Kandıra Organize Sanayi Bölgesi’nde, günde 200 ton süt işlemekapatisesine sahip bir fabrika kurmayı hedefliyoruz. Ticaret çiçek gibidir.Okşayıp, sevip, ona bakacaksın“ diyerek “Helvacı Patırlar” ve şirketi ile ilgili anı ve birikimlerini aktardı. Ertan Patır, başarılı ve ahlaklı meslek yaşamı nedeniyle 2010 yılında İzmit Rotary Kulübü Meslek Onur ödülünü aldı.

Selahattin Patır’ın küçük oğlu İbrahim Patır: “Ben babamı çok küçük yaşta kaybettim. Ama büyüklerimden duyduğum kadarı ile babam helvacılık yaparken birçok usta ile çalışmış. Bunlar arasında Helvacı Mahmut Usta ile Raşit Usta en iyileriymiş. Toprak kaplardaki yoğurtlarımızı da en iyi Akif Usta yaparmış. Babam daha sonra başka işler de yapmaya başlamış. Hayvan alım satımı, kereste ticareti, Esat Kalfa ile birlikte bina yıkım işleri ve küçük çapta mütaahhitlik işleri yapmış. Tütün Tüccarı Halit Ulusoy ile birlikte çalışmış. Çok sevilen bir insan olduğu için, aralarında anlaşmazlık bulunan kişileri barıştırması için köylere davet edilirmiş“.

1924 Yılında153 Belediye tarafından yaptırılan (eski) Sebze Hali’nin (Belediye İşhanı) giriş kapısı Yorgancı Mustafa’nın dükkanına bitişik idi ve yol üzerindeki üst katında İzmit Musiki Derneği faaliyet gösterirdi. Hal’in karşısındaki dükkanlardan biri de İzzet İz’in dükkanının karşısına denk düşen Ciğerci Osman Tanaydın, daha sonraları milletvekili de olacak büyük oğlu Sadık ve küçük oğlu Faruk’a aitti. Faruk Tanaydın’ın akşamları kova içinde, evdeki çok sayıdaki kediye sakatat götürürken sokak kedilerini de unutmaması, o günlerin ilginç görüntülerindendi.154 Komşu dükkanlar ise Yusuf 153 Ulus Gazetesi, 8 Aralık (İlkkanun) 1935, s. 4154 M. Hikmet Bayar, age, s. 137 – 138

101

Page 102: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Dinçkal’ın bakkal (sonraları oğlu Nihat ve torunu Barbaros tarafından pastırmacı ve kahvaltılık dükkanı olarak başarı ile işletildi), Parlak Hasan’ın kabzımal dükkanları ve Hasan Efendi’nin bir köşesi bölünüp berbere dönüştürülmüş kahvehanesiidi. Berber Hasan Efendi diş de çekerdi, daha sonra kurukahvecilik de yaptı.155

1956 yılında artan kent nüfusu ve ihtiyaç karşısında Belediye, kabzımallara birer dükkan tahsis etmiş, 1960 yılında kanununun değişmesinden sonra komisyoncu sayısını kırk’a yükseltmiş ve 1964 yılında Hal Memurluğu, Hal Müdürlüğü’ne dönüştürülmüştür.156 Küçük Ali (Küçükleroğlu), İbrahim Engin, Osman Akarca, Veysel Kuşkan, Fehmi Bülbül, İdris Ulusoy, Yaşar Aktop, İzmit’in eski kabzımallarındandırlar. Küçük Ali’nin çocuklarından Muammer ve onun oğulları Tayfun, Sinan ve Seyhan mesleği devam ettirdiler. Osman Akarca’nın oğullarından Turgay İzmit halinde, büyükoğlu ise İstanbul halinde mesleğe devam ediyorlar. Veysel Kuşan’ın oğlu Yalçın da mesleği başarı ile devam ettirmenin yanı sıra yerel siyasetin önemli figürlerindendir. Yaşar Aktop’un oğlu Rıfkı da baba mesleğini uzun süre devam ettirdikten sonra 2000 yılında bıraktı. 1956 yılında Makedonya’dan göçerek İzmit’e göçen ve eski Hal’in (Belsa) yanındaki 18 m²’lik kiralık dükkanda sebze – meyve alımsatımı yapmaya başlayan Niyazi Dokuz’ların oğulları Halil Güngör ve kardeşi Mahir bugün “Kocaeli Ticaret” adlı firmayı büyüterek kurdukları “Dokuzlar Gıda Maddeleri Ltd”i bakliyat üretim şirketine dönüştürdüler.

VEYSEL KUŞKAN (KABZIMAL)

Veysel Kuşkan 1922 yılında Makedonya - Manastır’da doğdu. Baba adı Nebi, anne adı Şahinde idi. Nebi Bey, Manastır’da tatlıcılık yapmıştı. Veysel Kuşkan’ın Süleyman, Arze ve Sadık adlarında üç kardeşi vardı. Kuşkan Ailesi1930 yılında İstanbul Beyazıt’a geldi. Nebi Usta burada bir tatlı imalathanesi açtı. Kısa bir süre bu işyerini çalıştırdıktan sonra, Kuşkan Ailesi boğazın karşı yakasına, Kadıköy Altıyol’a taşındı. Veysel Kuşkan, ilk ve ortaokulu Kadıköy’de okudu.

Nebi Bey’in büyük oğlu Süleyman Kadıköy’de tatlıcı dükkanı açtı. 1940’lı yıllarda araç kullanma ehliyeti belediyeler tarafından verilmekteydi.küçük oğlu Veysel Kuşkan da 18 yaşına geldiğinde belediyeden araç kullanma 155 M. Hikmet Bayar, age, s. 187 156 Hüseyin Avcı, Cumhuriyet Döneminde İzmit (1923 – 1973), AÜ Türk İnkilap Tarihi Ens. Yüksek Lisans Tezi, Ankara 1988, s. 59, 60

102

Page 103: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

ehliyeti aldı. Taksicilik yaptı. Bir süre sonra Kadıköy, Pendik ve Tuzla pazarlarında tezgah açmaya da başladı. Bu faaliyetlerini 1956 yılına kadar sürdürdü. Eşinin İzmit’li olmasından dolayı İzmit’e yerleşmeye karar verdi.1956 yılında Çukurbağ Mahallesi, Küçükhamam Sokak No.15 adresindeki üç katlı ahşap evin bir katına eşi ile birlikte yerleşti. Perşembe Pazarı Mevkii’nde İzmit Sebze ve Meyva Hali’ndeki (günümüzde Belsa Plaza) “18“ numaralı dükkanı İzmit Belediyesi’nden kiralayarak kabzımallık yapmaya başladı. Turfanda zamanı Antalya, Adana, Mersin’den sebze ve meyva getirdi.Yakın çevreden ise İznik’ten domates, Yarımca ve Değirmendere’den kiraz, Hatipköy ve Çayırköy’den küfelerle üzüm, İhsaniye ve Maşukiye’den elma ve armut alıp, bakkal, manav ve pazarcılara toptan olarak sattı.

Veysel Kuşkan, 1954 yılında Üsküplü göçmen bir ailenin kızı olan Hanife Hanım’la evlendi. Veysel Kuşkan’ın bu evliliğinden Yalçın (1955), Kemal (1958) ve Ayşe (1963) adlarında üç cocuğu dünyaya geldi. 1992 yılında yaşama veda etti. İzmit Ticaret Odası üyesi olan Veysel Kuşkan’ın dükkan komşuları arasında Yukarıpazarlı Azmi Özlüoğlu, Yuvacıklı Ahmet ve Hasan Kurt, Cemal Balcı, Fikret ve Necdet Balcı, Osman Akarca, Muammer Küçükleroğlu, Hüseyin Taner, Sapancalı Celal Tanta bulunmaktaydı.

İzmit merkezinde bulunan İzmit Sebze ve Meyva Hali, 1984 yılında 42 Evler Mahallesi’nde İzmit Belediyesi tarafından yapılan yeni Hal Kompleksine taşındı. 30 yıl boyunca kabzımallık yapan Veysel Kuşkan, bu taşınma işlemi sonrası işlerini, büyük oğlu Yalçın Kuşkan’a bırakarak, kendisini emekliye ayırdı. Ardından hacca gitti.

Büyük oğlu Yalçın Kuşkan, Ulugazi İlkokulu’nu bitirdi. İzmit Merkez Ortaokulu’nda okuduktan sonra İzmit Lisesi’nden mezun oldu. 1981 yılında Ankara Üniversitesi, Basın Yayın Yüksek Okulu’ndaki yüksek tahsilini tamamlayan Yalçın Kuşkan işleri babasından devir alarak günümüze kadar devam ettirdi. 1983 yılında Ankara’lı Ülkü Hanım’la evlenen Yalçın Kuşkan’ın bu evliliğinden Can ve Tuğçe adında iki çocuğu dünyaya geldi. Demokrat ve güvenilir kişiliği ile Kocaeli siyasetinde önemli bir yere sahip olan Yalçın Kuşkan, 1992 yılında SHP Merkez İlçe Başkanlığı, 2004 yılında SHP İl Başkanlığı, 2011 yılında ise CHP İl Başkanlığı görevlerini üstlendi.

Küçük oğlu Kemal, Ulugazi İlkokulu ve İzmit Merkez Ortaokulu’ndan sonra, 1974 yılında İzmit Lisesi’nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi üçüncü sınıfta eğitim görürken, anarşik olaylar sebebiyle okuldanayrıldı. 1981 yılında İzmir Poligon’da bahriyeli olarak askerlik görevini yerine getirdi. Kemal Kuşkan, okul dışında kalan zamanlarında, ağabeyi ile birlikte, babasına ait 18 numaralı dükkanda çalıştı. Kemal Kuşkan, 1985 yılında sebze halinden ayrıldı. İnönü Caddesi, No.97 adresinde kuyumcu dükkanı açtı. 13 yıl kuyumculuk yaptıktan sonra, kuyum işinden çıktı. Aynı adreste İzmit’in ilk, çok ortaklı büyük mağazası “Kortel“ adlı bir konfeksiyon mağazası açtı. Kortel, 2010 yılında ticari faaliyetlerine son verdi.

Kemal Kuşkan, 2001 yılında Sefa Sirmen’in Başkanlığı döneminde Kocaelispor Kulübü’nde yöneticilik yaptı. İKM – İzmit Kent Merkezi Ticari Dayanışma

103

Page 104: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Derneği kurucuları arasında yer alarak 2001 – 2004 yılları arasında başkanlık görevini üstlendi. 2005 yılında ise İTO – İzmit Ticaret Odası (İTO) Meclis üyesi (13. Meslek grubu) oldu. 1991 yılında Yarımca’lı Gülşen Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Büşra ve Kerem adlarında iki çocuğu dünyaya geldi.

Kemal Kuşkan, “Babam, sabah dörtte dükkana gelirdi. Sabah yediye kadar dükkanı beraberce düzenler, belediye görevlilerinin saat yedide halin büyük, demir ızgaralı ve tekerlekli kapılarını açmasını beklerdik. Kapılar yedide açılır, müşteriler ihtiyaçlarını almak için dükkanlara dağılırlardı.Bizim satışlarımız daha çok meyva ve sebze üzerineydi. En çok üzüm ve elma çeşitleri satardık. Yerli üzüm olarak, Çayırköy’den Nigiz Ailesi’nin, Hatipköy’den Sağlam Ailesi’nin üzümleri küfelerle bize gelirdi. Antalya-Kumluca’dan Topal İbrahim (İbrahim Yeni) ile Mersin’den Hasan Değirmenci’nin narenciyesini yıllarca sattık.

Babam, bana ve ağabeyime sık sık “Kasadaki para sizin değil. Üreticinin parası. Kantara çokdikkat edin. Kimsenin kimseye hakkı geçmesin. Sabırla koruk helva olur” derdi. Bizim evimize dükkandan hiç mal götürülmezdi. Evin ihtiyacı olan tüm sebze ve meyva komşumuz olan manavlardan parakende olarak alınırdı. Bugün, Yalçın Ağabeyimde aynı kuralı uygulamaya devam eder.

Yetmişli yıllarda eski İzmit Hali’nde, otuz kadar dükkan vardı. Halin etrafı da ayrı bir dünya idi. Beş kadar çay ocağı ve kahvehane, üç tane esnaf lokantası bulunmaktaydı. Kahveler arasında Kahveci Muammer ile Kandıralı’nın kahvesi en kalabalık olanlarıydı. Geredeli Ali’nin lokantası ise hal ve civarındaki esnafların en çok rağbet ettiği mekandı. O yılların en iyi iş yapan manavları arasında Kapanönü Çarşısı’nda bulunan manavlar Zeki Tunalı, Fevzi Cumhuriyet, Nuri Tunalı, Nebi Okan, halin hemen köşesinde bulunan manavlar Kadir Altıntaş ve Hüseyin Orhan’ı sayabiliriz. Fethiye Caddesi’nden rahmetli Nazmi Oğuz Amca’nın evine çıkan köşede bulunan Karpuzcu Camcı da çok iyi iş yapardı.

Eski İzmit Hali’nde yük taşıyan hamallar, genellikle Terzibayırı’nda oturanRoman vatandaşlarımızdı. Hepsi birer renkli kişilikti. Bu hamallar sebze vemeyva sandıklarını, çarşı içindeki yakın yerlerde bulunan bakkal ve manavlara, daha uzağa giden malları da nakliye kamyonetlerine taşırlardı. Bu hamallar içerisinde Köfte Hüseyin, Kamyon Hüseyin, Hamal Bahri ve Zogo Hüseyin en tanınmış olanlarıydı“.

CEMAL BALCI (KABZIMAL)

Cemal Balcı, 1903 yılında İzmit’in Yukarıpazar Mahallesi’nde doğdu. Babası Salim Bey, annesi Fatma Hanım’dı. Kandıra kökenli aile, çiftçilik ile uğraştı. Cemal Balcı’nın, Selahattin (Özel İdare Müdürlüğü yaptı.), Hamdiyeve Mürvet adında üç kardeşi vardı. Kardeşlerin çocukluk ve gençlik yılları Yukarıpazar, İnciraltı Sokak’ta geçti.

104

Page 105: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Cemal Balcı, İlkokul üçüncü sınıfa kadar okudu. Okuldan ayrılan Cemal Balcı, çocuk denecek yaşlarda bahçe ve bostanlarda bahçıvanlık yaptı. Çalıştığı ilk bahçe (İzmit Erkek Sanat Okulu’nun olduğu alan), Kocaeli Milletvekili Ragıp Bey’e aitti. Bu bahçe, daha sonraki yıllarda dönemin Belediye Başkanı Kemal Öz tarafından, okul yapılmak üzere kamulaştırıldı. Cemal Balcı, Baç’ta ki bir başka bostanda (İzmit Devlet Hastanesi’nin olduğu alan) çalışmaya başladı. Bir müddet bu bostanda sebze yetiştiren Cemal Balcı, daha sonra Körfez Mahallesi’nde Dirlik Ailesi’ne ait 18 dönümlük bahçeye geçti.

Çalıştığı bahçelerde, kayınbiraderi Kadir Bey ile birlikte yetiştirdiği sebzeleri İzmit Hali’ne (günümüzde Belediye İşhanı) getirdi. Hal’de ticaretyapan esnaflara sattı. O günkü İzmit Sebze Hali’nde bulunan 8-9 nolu dükkanlar Kabzımal Ahmet Karal’a aitti. Cemal Balcı, uzun yıllar mal getirdiği Ahmet Karal ile 1962 yılında ortak oldu. Bahçıvanlık yaparak çalışmaya başlayan Cemal Balcı, böylelikle esnaflığa adım atmış oldu. O yıllarda Mersinli üretici Kasım Acı’dan ve Antalyalı Ali Peçen’den sebze aldı. Tren yolu ile gelen sebzeler, İzmit İstasyonu’nda bekleyen at arabaları ile Hal’e taşınırdı.

İzmitli Cemal Balcı, dükkan komşuları olan kabzımallar Muhittin Eren, NihatEren, Ali Küçük, İbrahim Engin, Selami Elbir, Hüseyin Cahit, İdris Ulusoy ile birlikte yıllarca esnaflık yaptı. Yukarıpazar Muhtarı Hasan Efendi, Kabzımal Nihat Eren ve Ali Küçük ile Çiçekçi İbrahim Adamol ise Kabzımal Cemal Balcı’nın yakın dostlarıydı. Çiçekçi İbrahim Adamol’un seyyar olarak çiçek sattığı İzmit Hali’nin, diğer bir renkli yüzü ise Teyyare Piyangosu satan Aşık Memo’ydu. Aşık Memo, devamlı olarak “Rakı Kulüp, sigara kulüp“ diyerek bilet satardı. Hal’in içinde küçük bir atölyesi bulunan 130 kilolukArap Hayri Usta ise yaptığı ahşap eşyaların sağlamlığını üzerinde tepinerekyapan bir marangozdu. Yukarıpazar, Sıçan Bayırı’nda oturan Marangoz Arap Hayri Usta, evine eşekle gidip, gelirdi.

Cemal Balcı, çok karlı bir kışın geçirildiği 1928 yılında İzmitli Nazmiye Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Necdet (d.1930), Fikret (d.1936), Türkan (d.1964) ve Feyzan (d.1968) adında dört çocuğu oldu. 1978 yılında vefat etti. Ortağı ve çocukları işleri devraldı. İzmit Belediye Başkanı Akif Terzioğlu (Başkanlık Dönemi 1954-1956) tarafından oto garajı olarak yapılan, Eski Perşembe Pazarı Mevkii’nde bulunan dükkanların üzeri 1980 yılında kapatılarak, Sebze Hal’ine dönüştürüldü. (Çatı kapatma maliyeti o günün parası ile 27.000 TL tutmuştu). Cemal Balcı’nın çocukları Necdet ve Fikret, Ahmet Karal ile olan ortaklıklarını sona erdirerek, yeni Sebze Hali’ne taşındı.” 9 ” Numaralı dükkan’ın tabelasına “Cemal Balcı ve Mahdumları” yazıldı. Bu yeni tabela, yılbaşı hediyesi olarak Çiçekçi İbrahim Adamol tarafından yaptırıldı.

Dört yıl Eski Perşembe Pazarı’nda kalan İzmit Sebze ve Meyva Hali, İzmit Belediye Başkanı Cemal Uzunkol döneminde (1982-1984), Körfez Mahallesi’nde bulunan 56 dükkanlık yeni yerine taşındı. Böylece 1984 yılında 8 ve 9 nolu dükkanları sahibi olan Necdet ve Fikret Balcı Kardeşler,1995 yılına kadar baba mesleği olan kabzımallığa devam ettikten sonra ticari yaşamdan ayrıldı.

105

Page 106: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

1930 İzmit doğumlu olan büyük oğlu Necdet, Yukarıpazar İlkokulu’nu bitirdikten sonra, babası ile birlikte çalıştı. 1950 yılında Gölcük DonanmaMahkemesi Katipliği’nde askerlik görevini yaptı. 1952 yılında İzmitli KadirBalcı’nın kızı Feriha Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Orhan Balcı (TV-41 Genel Müdürü) ve Aydan Balcı adında iki çocuğu oldu. CHP üyesi olan Necdet Balcı,1977 yılında CHP Kocaeli İl Başkanlığı görevini üstlendi. Necdet Balcı’nın yakın arkadaşı olan Kenan Akman, o dönemin CHP Kocaeli Milletvekiliydi.

1936 İzmit doğumlu küçük oğlu Fikret, Akçakoca İlkokulu’nda okudu. İzmit Merkez Ortaokulu’nu bitiren Fikret Balcı, 1954 yılında İzmit Lisesi Fen Bölümü’nden mezun oldu. 1960 yılında askerlik görevini yerine getirmek üzere Ankara’ya gitti. 1962 yılında Yarımcalı Hatice Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Oya (d.1964) ve Ayhan (d.1971) adında iki çocuğu dünyaya geldi. İzmit Belediye Başkanı Necati Gençoğlu döneminde (1984-1989), İzmit Belediyesi Meclis ve Encümen Üyeliği yaptı.

Fikret Balcı: Babam, çok çalışkan, evde herkesin fikrine hürmet eden, mütevazi bir insandı. Bahçelerde çalışarak yetiştiği için işinin erbabıydı.Yıllarca kendi ürettiklerini sattıktan sonra, Antalya ve Mersin’den gelen sebzeler ile köylülerin küfe ve sepetlerle getirdiği Yarımca Kirazı ve üzümlerini, onların namına satardı. Antalya ve Mersin’deki üreticilerden PTT aracılığı ile telgraf çekerek mal isterdik. Sipariş ettiğimiz mallar, trenle gelirdi. O yıllarda soğuk hava depoları olmadığı için, malları elimizden çıkartmak için yok pahasına satardık. Her şeye rağmen, ticaret o zamanlar çok hareketliydi.

Komşuları tarafından çok sevilen bir esnaf olan babam, “Herşey şaşar, kalem şaşmaz“ derdi. Her şeyi kayıt altına almamızı öğütlerdi. İlkokulu bitirmemişolmasına rağmen, biz kalemle hesap edene kadar, o akıldan hesabı tamamlardı. Ağabeyim ile beraber çocukluk yıllarımızdan itibaren babamla çalıştığımız için, onun öğütlerini tutarak, geçimimizi sağladık. Karşılıklıolarak duran iki kişinin, omuzları üzerine koyulmuş olan uzun sopaya takılan, “manila“ dediğimiz el kantarı ile mallarımızı tartardık. Daha sonraki yıllarda yer baskülleri çıktı. Tartı işi kolaylaşmıştı. İstiklal Caddesi’ndeki Manav Hayati (Günümüzde Evin Şarküteri’nin karşısı), Kapanönü’nde Manav Hüseyin Özdönmez ve Manav Tatar Kemal ile Eski Perşembe Pazarı’nda (Belsa’nın altındaki dükkanlar) Manav Kadir Altıntaş ve Manav Hüseyin Orhan o dönemin iyi iş yapan manavları arasındaydı. Eskiden mallarıtaşıyan sırt hamalları vardı. Köfte Hüseyin, Zogo Hüseyin ve Hamal Bahri entanınmış hamallarımızdı.

Günümüzdeki Belediye İşhanı’nın olduğu yerde bulunan Eski Hal’in karşısında(İstiklal Caddesi tarafı) Hasan Efendi’nin Kahvesi vardı. Aynı zamanda berber olan Hasan Efendi, kahvenin içinde traş yaparken, oğlu çaycı Rıza ise kahvedekilere ve tüm Hal Esnafı’na çay taşırdı. Marangoz Arap Hayri Usta, girdiği bir iddaayı kaybederek, bir yıl boyunca tüm Hal Esnafı’na yemek yapmak zorunda kalmıştı. Yaptığı yemekleri dükkanlara taşıyan Hayri Usta’nın, yemekleri çok lezzetliydi. Hal Esnafı, öğle yemeği için Köfteci

106

Page 107: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İbrahim Usta (Köfteci Behçet Karan’ın babası) ve Lokantacı Yahya Usta’ya giderdi.

İş Bankası’nın ilk kurulduğu yılları hatırlıyorum. Banka müdürü, Hal Esnafı’nı müşterisi yapmak için çok çaba gösteriyordu. Öğle tatillerinde Hal’e gelen banka müdürü, hamalların semerlerinin üzerine oturarak, esnaflarla görüşmeler yapıyordu. Hiç aklımdan çıkmayan şey ise, Hal’in kadrolu kaplumbağalarıydı. Esnafların yanında çalışan ve çevre köylerde oturan yardımcılarımız on tane kadar kaplumbağayı Hal’e getirmişlerdi. Yıllarca burada yaşayan kaplumbağalar, gündüz saklanıp, geceleri meydana çıkarlardı. Babam ve komşusu olan tüm Hal Esnafı, bazı akşamlar, rakı sofraları kurarlardı. Bu gecelerde müzisyenler eşliğinde fasıl da yapılırdı. Ortaya çıkan kaplumbağaların üzerine yanan mumlar yapıştırılır, karanlığı aydınlatan bu ışık eşliğinde geç saatlere kadar rakı içilip, sohbet edilirdi“.

NİHAT DİNÇKAL (DİNÇKAL BAKKALİYESİ)

Nihat Dinçkal, 1929 yılında İzmit’te doğdu. Babası, Selanik doğumlu Yusuf Bey, annesi ise İzmit doğumlu olan Kadriye Hanım’dı. Yusuf Bey, İzmit’in eneski bakkallarından Hacı Osman Bey’in çırağıydı. Dinçkal Ailesi Hacıhızır Mahallesi, Tüfekçi Bayırı’nda, üç katlı ahşap bir evde Kağıtcı Emin Agan’larla komşu olarak ikamet ediyorlardı. Nihat Dinçkal’ın Erol ve Nebahat adlarında iki kardeşi vardı.

Bakkal Hacı Osman Bey’in yanında çalışan Yusuf Bey, patronu tarafından çok seviliyordu. Mesleğini bırakacak olan Bakkal Hacı Osman Bey, çok düşük bir paraya dükkanının bulunduğu mülkü Yusuf Dinçkal’a sattı. Yusuf Dinçkal yenidükkan sahibi olarak İstiklal Caddesi, No.45 (günümüzde Gülaçtı Kuyumculuğun karşısındaki spor mağazasının bulunduğu dükkan) adresinde ticarete atıldı.

Nihat Dinçkal, Yenituran İlkokulu ve İzmit Orta Okulu’ndan mezun oldu. Eğitimini tamamladıktan sonra babası Yusuf Bey’in çalıştırdığı Dinçkal Bakkaliyesi’nde çırak olarak çalışmaya başladı. 1949 yılında Çavuş olma merakı yüzünden gönüllü olarak, üç yıl askerlik yapmak üzere başvuru yaptı.Askerliğini Darıca’da kadastro çavuşu olarak yaptı. Ölçüm yaparak topçularaçok iyi hedef bildiren Nihat Dinçkal, eğitim veren Amerikalı subaylar tarafından hedef tespitindeki başarılarından dolayı ödüllendirildi. 1952 yılında askerlik görevini tamamladıktan sonra, babasının yanında çalışmaya devam etti. Birlikte çalıştıkları altı yıldan sonra babası Yusuf Dinçkal, bir sinema dönüşü evine birkaç metre kala geçirdiği kalp krizi sonucu 1958 yılında vefat etti. Dinçkal bakkaliyesinin tüm yükü Nihat Dinçkal’ın omuzlarına bindi.

Tüm civar köyler, yeni kurulan lastik Fabrikaları, Seka Fabrikası, Shell Tesisleri ve hızlı sanayileşme sonucunda İzmit Körfezi etrafında kurulan birçok yeni işletme Nihat Dinçkal’ın toptan ve parakende müşterisiydi. Toz şeker, çuval içerisinde kırma kesme şeker, pastırma,yağ, dökme kuru

107

Page 108: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

pastalar, yeni açılan Ülker Fabrikası’nın bisküvileri, birçok çeşitli gıda ve temizlik maddesi Dinçkal’ın bakkal dükkanında bulunurdu. İlk yıllarda Amerikan bezlerine sarılmış pastırmalar, trenle Kayseri’den İzmit İstasyonu’na gelir. At arabaları ya da hamallarla dükkana taşınırdı. Pastırma, Dinçkal Bakkaliyesi’nin sattığı ana mamüllerden biriydi. O yıllarda pastırma elle kesiliyordu.

Nihat Dinçkal pastırmayı elle kesmeğe yetiştiremez olmuştu. 1957 yılında Alman malı olan Graff marka bir pastırma kesme makinası aldı. O yıllarda ilk pastırma kesme makinesini Nihat Dinçkal getirtmişti. Pastırma kıymadan daha ucuzdu. Halk pastırmaya çok rağbet ediyordu. Nihat Dinçkal 1970 yılında Yalova’da da bir bakkal dükkanı açtı. Bu dükkanı altı yıl çalıştırdı. Eski dükkan komşuları arasında Sobacı Arif Mutlu, Aktar Hasan Tekin, Bakkal Kemal Çetin, Bakkal Sabih Argat, Lokantacı Rıza, Halıcı HasanKoçak, Peynirci Nizamettin Çetin, Gül Kardeşler, Nalbur Hakkı Ege, Bakkal Rauf Özman ve Bakkal Lütfü Dinçbaş bulunmaktaydı. Shell Fabrika’sından Köpek Metin, Rauf Yorulmaz, Gülcan Gülgeç ile çarşı esnaflarından Salon Sami’nin sahibi Sami Girgin, Balıkçı Ömer Baba ve Büfeci Çamur İzzet, NihatDinçkal’ın yakın dostlarıydı.

Nihat Dinçkal’ın halası Sıtkiye Hanım, İstanbul’un Rami Semti’nde otururdu.Sıtkiye Hanım’ın komşusu Müşerref Hanımı, yeğeni Nihat Dinçkal’a gösterip, Nihat Dinçkal da beğendiğini halasına söyleyince, büyüklerin bir araya gelmesi sonucunda 1954 yılında Varna doğumlu Müşerref Hanım’la evlendi. Nihat Dinçkal’ın bu evliliğinden Barbaros ve Sibel adlarında iki çocuğu dünyaya gelir. Nihat Dinçkal, 1982 yılında çocukluk yıllarında ticareti öğrendiği İstiklal Caddesi’ndeki dükkanını, oğlu Barbaros’a bırakarak, kendisini emekliye ayırdı.

Barbaros Dinçkal 1955 yılında İzmit’te dünyaya geldi. Hızırreis İlkokulu’nda okudu. İzmit Orta Okulu’nu bitirdikten sonra, İzmit Lisesi’nden mezun oldu. Barbaros Dinçkal 1979 yılında İstanbul Aksaray Ticari İlimler Akademisi’nden mezun olarak eğitimini tamamladı. 1980 yılında Burdur’da kısa dönem askerliğini yapan Barbaros, askerlik dönüşündebabasına ayrı bir iş kurmak istediğini söyledi. Babası ”Burada kurulu tezgah varken, başka ne iş yapacaksın. Geç işinin başına“ diyerek oğlunu ikna etti. Barbaros Dinçkal 2003 yılına kadar Dinçkal Bakkaliyesi’ni çalıştırdı.

Nihat Dinçkal: Mesleğimizi babamdan öğrendim. Babam çok disiplinli ama dostları ve komşuları tarafından çok sevilen bir insandı. Sabah beşte dükkanı açar, peştamalini takardı. Kapıya çıkıp “ Bu Tatar, pastırma satar“ diye bağırırdı. Babam şeker hastasıydı. Dükkanda kendisinin yaptığı ilaçları vucuduna şırınga ederek şifa bulmaya çalışırdı. Tanıdığı şeker hastası kişilere, bu ilaç iyi geldi, bu ilaç iyi gelmedi diye bilgi verirdi. Fabrikalara ihale ile mal satardık. İş bende kalsın diye kimseye boyun bükmedim. Fiatımı verdim. Alan aldı, almayan başka komşumdan alıyordu. Ama para İzmit’te kalıyordu. Şimdi öyle mi? Büyük marketler çarşıyı mahvetti.

Her hafta mal almaya İstanbul’a kendim giderdim. Yağ İskelesi’nde bulunan toptancılardan pastırma, kaşar peyniri ve dükkanın diğer eksiklerini alırdım. En çok alışverişimi Haik Aslanyan ve ortağı Keork’tan yapıyordum.

108

Page 109: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Yıllarca onların mallarını sattım. Çok iyi bir dostluğumuz vardı. Benim dükkanımda pastırma satışı çok ağırlıklıydı. Sucuk, salam ve sosis, yılların ilerlemesi ile birlikte vakumlu poşetlere girmişti. Ancak müşterilerimiz her zaman pastırmayı kestirip almayı tercih ediyorlardı. İlkyıllarda elle kestiğimiz pastırmayı daha sonra makine ile kesmeye başladık.İlk makineyi İzmit’e ben getirdim. Eski Alman malı makinem bozulunca, 1982 yılında aynısını İstanbul Ümraniye’de bir ustaya yaptırdım. Bu makineyi oğlum Barbaros’un dükkanı kapattığı tarih olan 2003 yılına kadar kullandık.

Kapımın önünde mangalı yakar, kasap köftesi pişirirdim. Ekmeğini kapan komşularım gelir, karnını doyurur, giderdi. Köfteyi yedikten sonra, Arnavutbozacının bozası içilirdi. Her gün birimiz yiyecek bir şeyler hazırlardık. Dostluk, arkadaşlık o zamandı. Kimse kimseye para sormazdı. Herkes birbirine yardımcı olurdu. Yemeği içmeyi severdim. Arkadaşlarımla ve ailemle Şehir Restaurant’a giderdik. Çok güzel balolar olurdu. Siyasetle hiç ilgilenmedim. Gençliğimde boks sporu yaptım” diyerek Yuvam Akarca Konutları’ndaki evinden mesleği ile ilgili birikimlerini ve anılarını paylaşırken oğlu Barbaros “Babamın zamanında çırak Osman, benim zamanımda tezgahtar Şevki Öncü vardı. Uzun yıllar bizim dükkanda çalışıp emekli oldular. Babamın en önemli lafı “Hiç değişmez. Müspet ilim. İki iki daha dört eder. Gerisi boş laf, hiç gerek yok“ derdi. Bir de “Çeşme akarken doldur. Bu derenin suyu, gün gelir kesilir. Bu işler her zaman böyle gitmez. İleriyi düşün“ diyerek devamlı nasihat ederdi. Gerçekten de dediği gibi oldu. Açılan büyük marketlerle rekabet edemediğim için 2003 yılında dükkanı kapatmak zorunda kaldım”.

Çarşıbaşı’na doğru, Kel Ağa’nın fırınından sonra bir nalbur dükkanı, yola bir miktar çıkmış manav, onun yanında 1940’lı yıllarda kırsal bölgelerde kullanılan düven, yaba çarık, ip, vb. satılan bir dükkan, karşısında Kuyumcular Çarşısı’na doğru cepheli Aktar İzzet (Orhon) Efendi, devamında Kasap Hamit Efendi, ilerisinde Şekerci İbrahim Çınar ve karşısında Rıdvan Alyürük’ün babasına ait kasap dükkanı vardı.157

İZZET ORHON (AKTAR İZZET)

Orhon Ailesinin esnaflık tarihi, Mehmet Orhon’un dedesi olan İzzet Orhon (Aktar İzzet) ile başlamaktadır. İzzet Orhon Bey 1893 yılında İzmit’te doğdu. İzmit’te kayınpederinin aktariye dükkanında çalışarak işe başladı. Mukaddes Hanımla evlenen İzzet Orhon’un bu evliliğinden üç çocuğu oldu. Kızı Melahat, oğulları Celal ve Faruk. İzzet Orhon 1920 yılında İstiklal caddesi, No.37 de (şimdiki Kuyumcular Çarşısı karşısında) ilk dükkanını açtı. 1928 yılı İzmit Ticaret Odası Kaydı bulunan Aktar İzzet Bey 1966 yılında vefat edene kadar aynı adreste çocukları ile birlikte çalıştı. O zamanlarda içinde her şeyin satıldığı tek dükkan olarak, İzmitlilerin

157 M. Hikmet Bayar, age, s. 231 – 232

109

Page 110: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

yıllarca rağbet ettikleri bir yer olmuştu. Aktariye ve züccaciye ürünlerinin yanında en çok da kumaş boyası satılmakta idi. Rengi atan elbise ve okul önlükleri bu boyalar ile yenilenirken daha birçok ihtiyaç budükkandan karşılanırdı.

İzzet Orhon’un 1924 İzmit doğumlu oğlu Celal, Ulugazi İlkokulunu bitirdikten sonra 1942 yılında İstanbul Robert Kolej’den mezun olur. Sınıf arkadaşları arasında Bülent Ecevit ve Haldun Dormen de bulunmaktadır. Mezuniyet sonrası dükkanda babasıyla çalışmaya başlar. Celal Orhon 1950 yılında Pendik’li Aysel Hanım ile evlenir. Aile, Ömerağa Mahallesi, AlemdarCaddesinde şimdiki Sağlık Apartmanının olduğu yerde bahçe içindeki evinde oturur. 1972 yılından sonra ise Alemdar apartmanına geçer. Celal Orhon’un evliliğinden üç çocuğu dünyaya gelir; 1951 doğumlu Mehmet, 1956 Doğumlu Aysun ve 1965 doğumlu Nazlı.

Mehmet Orhon, Yenituran İlkokulu, İzmit Merkez Ortaokulu ve İzmit Lisesi’nden sonra 1973 yılında İstanbul Şişli Ticari İlimler Akademisi’ni bitirerek eğitimini tamamlamış, 1974 yılında Edirne-Uzunköprülü Harika Hanımla evlenmiştir. 1975 yılında askerliğini kısa dönem yedek subay olarakİskenderun’da yapan Mehmet Orhon, Mert ve İpek adında iki çocuk sahibidir. 1976 doğumlu Mert Orhon, İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi Endüstri mühendisliğinden mezun olup Toyota’nın Brüksel’deki fabrikasında görev yapmaktadır. 1983 doğumlu İpek Orhon, Yeditepe Üniversitesi İngiliz Dili veEdebiyatı mezunudur. İstanbul’da, ambalaj sektöründe faaliyet gösteren bir firmada ithalat-ihracat departmanında görev yapmaktadır.

Dede İzzet Orhon’u tanımayan birçok müşteri, oğlu Celal Bey’i Aktar İzzet olarak bilmekteydi. 1979 yılında babası Celal Orhon’u kaybeden Mehmet Orhon, Kuyumcular Çarşısı karşısındaki dededen kalma dükkanı çalıştırmaya devam ederken 1980 yılında Alemdar Caddesi no.37’de “Alemdar Lokantasını” açtı. Daha sonra 1985 yılında İstiklal Caddesi No.107’de baba mesleği olanzüccaciye dükkanını açtı. 1991 yılında lokantayı kapatarak, iki dükkanı birleştirdi. Züccaciye ve hediyelik ürünler satan şimdiki konumuna getirdi.1996 yılında İstiklal Geçiti’nde, butik ürünler ve ev dekorasyon çeşitleri bulunan bir şube daha açtı.

90 yıllık temiz bir geçmiş ile İzmit’e damgasını vuran Orhon ailesinin dükkan komşuları arasında Nalbur Abdülkadir Yıldırım, Lokantacı İlyas Gönenç, Elektrikçi Mustafa Aydın, Aktar Şükrü Eröktem sayılabilir. Dedesinin ve babasının eskiye dayalı birçok dostluğu olduğunu söyleyen Mehmet Orhon, kendi dostları arasında Mehmet Tilgen, Sami Pekdemir, Nuri Gür ve Kenan Evin’i saymaktadır. İzmit sosyal yaşamının aktif bir üyesi olan Mehmet Orhon, İTO üyesi olup 1988-1994 yılları arasında Yüksel Başer Başkanlığındaki yönetimde başkan vekilliği görevini üstlenmiştir. Mehmet Orhon aynı zamanda KYÖD ve İzmit Yelken Kulübü üyesidir.

Mehmet Orhon, ailenin müşteri politikalarını şöyle anlatıyor: “Dedem, babam ve ben yıllarca İzmit’lilere hizmet ettik. Çok çalıştık. Doğruluktan hiçbir zaman taviz vermedik. Dedemin nasihatidir bize. Dükkanda eskiden karabiber kesekağıdına konur, tartılırdı. Dedem, müşteri aleyhine bir durum oluşmaması için, terazinin diğer kesesine de, ağırlığın yanına birde boş kese kağıdı koyardı. Hak geçmesin diye. Şimdi ise her şey hazır naylonların içinde. Kaç gram olduğu belli

110

Page 111: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

değil. Akşamları dükkan süpürülürdü. Çöpün içinde bulunan, kullanılabilecek en küçük parçayı bile babam içinden alırdı. Bana”ben bunlara muhtaç olduğum günleri gördüğüm için kiymet biliyorum. Ama siz bilmezsiniz derdi. Oğlum Mert’e dükkandaki her şeyi öğretmeme rağmen, bu işi yapmak istemediğini söyledi. Şimdi kendi eğitimini aldığı işi yapıyor. Çok başarılı. Bu başarısı da beni çok mutlu ediyor. Çünkü artık ticaret çok zorlaştı. Kuralına göre yapılmıyor. Ben faturasız mal almam. Onun için gelen büyük firmalardan hiç korkmadım. Ben her zaman taklit ve faturasız mal alarak, haksız rekabete yol açan günübirlikçi pazarcılardan korkmuşumdur. İşte bu haksız rekabet İzmit esnafının sonunu hazırlamaktadır.”

İstiklal Caddesi’ni Bakırcılar Çarşısı’na bağlayan kısa yolun sol başında bir manav ve sakatatçı dükkanları, sağ tarafta ortayerde Bozacı Han ve ilerisinde halen fırın (bugün İbiş’in Fırını) olan yerde buz satılan bir dükkan vardı.158 Fethiye Caddesi’ne doğru Yordam İş Hanı’nda Yorgancı Temel Keskin’in dükkanı vardı. Hanın çaycısı ise Niyazi Bey idi. Yanda da Çarıkçı İsmail’in ayakkabı dükkanı bulunmaktaydı.

ABDULLAH KIYGA (ÇAKICI ABDULLAH - YEŞİL BURSA BIÇAK EVİ)

Abdullah Kıyga, 1905 yılında yılında Üsküp’te doğdu. 1912 yılında ailesi ile birlikte Geyve’ye göç etti. Muhacir oldukları için devlet ailesine ev verdi. Aile Geyve’de tarımla uğraştı. Tütüncülük yaptı. Abdullah Kıyga ağabeyi Faik ile birlikte Bursa’ya gitti. Ağabeyi Faik Kıyga bıçak ve çakı imalatı yapan bir usta idi. İki kardeş Bursa’da imalat yaptı. Abdullah Kıyga, ağabey Faik’in yaptığı bıçak ve çakıları satmak üzere İzmit’e geldi.Önceleri seyyar olarak satış yaptı. Daha sonra İstiklal Caddesindeki Kahveci Abdullah Efendi’nin dükkanı önünde tezgah açtı. O günlerde çok satış yapan Abdullah Kıyga, İzmit’te yerleşip, ticaret yapmaya karar verdi.Bursa’da imalata devam eden ağabeyi Faik yanına başka bir usta daha alarak imalatı arttırdı. İzmit’e gönderdiği bıçak ve çakıları Kardeşi Abdullah çokhızlı bir şekilde satıp tüketiyordu. 1938 yılında İstiklal Caddesi, No.78 adresindeki Moralı Müftü’nün (Hasan Fehmi Moralı) dükkanını kiraladı. Bu dükkanda bıçak, çakı,eğe gibi metal ürünleri satmaya başladı.

İzmit’teki bilinen lakabı ile Çakıcı Abdullah, Üsküp’lü Ramize Hanımla evlendi. Bu evlilikten Nihat ve Adnan adında iki erkek çocuğu dünyaya geldi. Aile Çukurbağ Mahallesi, Bahariye Geçidinde ikamet etti. İzmit çarşısının ilk esnaflarından olan Çakıcı Abdullah Efendi 1938 yılında başladığı esnaflık yaşamını yaklaşık 50 yıl aynı adreste, ürün çeşidini heryıl artırarak devam etti. 1987 yılında vefat edene kadar oğlu Nihat Kıyga ile beraber dükkanında aktif olarak çalıştı. 1987 yılında vefat ettiği gün,aynı zamanda oğlu Nihat’ın doğum günüydü.

Çakıcı Abdullah Kıyga’nın büyük oğlu Nihat 1936 yılında doğdu. Nihat Kıyga Ulugazi İlkokulununda okudu. 1954 yılından sonra dükkanda çalışmaya başladı. 1957 yılında Kütahya’da askerlik yaptı. 1959 yılında Hendek’li Birsen Hanımla evlendi. 5 çocuğu oldu. Abdullah, Abdülkadir, Şükran,

158 M. Hikmet Bayar, age, s. 231 – 232

111

Page 112: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Hayrinüsa, Fahrinüsa. Nihat Kıyga 1959 yılından sonra, bıçakçılığı tamamen bırakmadan nalburiye malzemelerinin satışına ağırlık verdi. O yıllarda nalburiye işini Kıyga ailesi dışında Ege’ler ve Abdülkadir Yıldırım yapıyordu.

Nihat Kıyga’nın oğlu Abdullah 1960 yılında İzmit’te doğdu. Yenidoğan İlkokulunda okudu. İnkilap Ortaokulu ve Akşam Ticaret Lisesinden mezun olduktan sonra, Bursa Ticari İlimler Akademisinde üniversite tahsilini tamamladı. 13 yaşında dedesinin kurmuş olduğu dükkanla tanışan Abdullah, hem okudu, hem çalıştı. 1985 yılında Ankara’lı Sibel Hanımla evlenen Abdullah Kıyga’nın, bu evlilikten 4 çocuğu dünyaya geldi. Ahmet Ali, Emir Selman, Nurullah ve Mustafa.

1938 yılında Çakıcı Abdullah Kıyga ile başlayan Yeşil Bursa Bıçak Evi, önceoğlu Nihat Kıyga’ya, ondan torunu Abdullah Kıyga’ya, ondan da torununun çocukları Ahmet Ali’ye, Emir Selman’a ve Nurullah’a geçerek günümüze kadar ayakta kalmıştı. Bu dört kuşak boyunca süregelen gerçek bir başarı öyküsüydü.

73 yıldır İstiklal Caddesinde bulunan Yeşil Bursa Bıçak Evinin dükkan komşuları arasında bakkal Mehmet Karagöz (Şimdi Fethiye Caddesinde bulunan Karagöz İşhanının yer sahibi), çarıkçı İbrahim Giloğlu, manifaturacı Hacı İshak Uygun (Çarşının en güvenilir kişilerinden birisiydi. Tüm köylüler onagüvenir ve paralarını teslim ederdi. O günlerin bankasıydı), helvacı Salim Patır (Fethiye Caddesinin köşesinde), manifaturacı Abdurrahim Bezci, manifaturacı Hasan Basmacı, bakkal Hafız İsmail Efendi (Fevziye Camii İmamı), manifaturacı Hacı Ömerler, demir ustası Cemal Yılmaz, yedek parçacıŞahin Yılmaz, terzi Ali Osman Efendi, fırıncı Mehmet Aydın, Kazım Çavdar vekolonyacı Hikmet Kırlı bulunmaktadır. Kıyga Ailesinin iyi dostları Kolonyacı Hikmet Kırlı, Bakkal Mehmet Karagöz, Manifaturacı Hasan Basmacı, mefruşatçı Kazım Çavdar, Yorgancı İsmet İmamoğlu ve Temel Keskin’dir.

Nihat Kıyga, babam Çakıcı Abdullah bana derdi ki; “Malın iyisini sat. Pahalıcı desinler. Kötü mal satma. Kötü maldan ne müşteri kazanılır, ne de para”. Bursa’daki imalatçıya malın fiatını sorardı. İmalatçı ustaya ”Ben sana biraz daha fazla vereceğim. Benim malımı daha kaliteli yap” derdi. Onun için her zaman en kaliteli ürünleri satarız. Babam” Bir işin başında durmazsan, o iş senin sayılmaz” diye ikaz ederdi. 1940 lı yıllarda perşembe günleri İstiklal Caddesinde Pazar kurulurdu. Pazar Kapanönü’nden başlar, Ulugazi İlkokuluna kadar uzanırdı. Her esnaf kendi dükkanının önüne tezgah açardı. O zamanlar çok mal satardık. Bir günde 120 tane okuma gözlüğü sattığımız olurdu. Göz doktoru filan yok. Herkes eline bir kağıt alır. Hangisi ile iyi okursa, o gözlüğü satın alırdı. Sandıkla eğe satardık.

Bizim dükkanın karşısında, biraz daha Kapanönü’ne doğru bir han vardı. Köylüler gelir, oraya atlarını bağlarlardı. Akşam üst kattaki handa yatarlar. Sabah kalkıp, alışverişlerini yaptıktan sonra köylerine dönerlerdi. Şimdi ki Belediye İşhanının olduğu yer sebze haliydi. Biraz ileride köfteci Osman Amca vardı. Bir un helvası yapardı ki inanılmaz lezzetliydi.

112

Page 113: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Eskiden İstanbul’dan alınan mallar büyük tekneler ile iskeleye gelirdi. İskelede çalışan ve genellikle Gerede’li olan hamallar, malları at arabalarına yükleyip, çarşıdaki dükkanlara dağıtırlardı. Bizim de birçok malımız böyle gelirdi. Babam ve tüm çarşı esnafları hamallara bahşiş verirdi.

Bir gün dükkanda bir tomar para buldum. Çok paraydı. Babama söyledim. Babamparayı aldı. Rafların içine sakladı. Birkaç gün sonra, karşı köylerden olduğunu söyleyen bir kişi dükkana geldi. Parasını kaybettiğini söyledi. Babam adama birkaç soru sorduktan sonra, parayı çıkarttı, verdi. Parasını iade ettiğimiz adam bana, elbiseci Abdurrahim Kabo’dan bir pantolon alarak,hediye etti. O günü hiç unutmam.

Bizim dükkana gelen her fakir ve ihtiyaç sahibi asla geri çevrilmez. Bu gelenek babamın zamanında da böyleydi. Şimdi de aynı. Her Cuma günü, namazdan sonra dükkanda ziyafet verilir. (H.E.: Dükkanda Nihat Kıyga ile Cuma namazından sonra konuştum. Gelen giden fakir fukaraya şahit oldum. Hepsine yardım da bulunduğunu gözlerimle gördüm. Ayrıca o gün katılma şansına eriştiğim ziyafette yediğimiz tavuklu ve sebzeli pilav gerçekten nefisti)

Eskiden esnaflar birbirine karşı son derece saygılıydı. Asla münakaşa olmazdı. Hep birlikte alışveriş için İstanbul’a giderdik. Kasalarımızı komşularımıza açar. Para alışverişi yapardık. O zamanlar senet yok. Müşteriye güvenirdik. Herkes birbirini tanırdı. Borçları kara kaplı deftereyazardık.” diyerek geçmişe ait bilgi ve anılarını paylaşan Nihat Kıyga, gençlik yıllarında Nasut Kayalı’nın hocalığını yaptığı Baçspor’da futbol oynadı. Çukurbağ’lıların çok iyi yüzdüğünü de söyleyen Nihat Kıyga , günümüzde de oğlu ve torunları ile birlikte dükkanda çalışmaya devam etmektedir.

TEMEL KESKİN (YORGANCI TEMEL)

Temel Keskin,1933 yılında Trabzon Maçka – Esiroğlu’da doğdu. Baba adı Ali,anne adı Şahinder idi. İstanbul Mısır Çarşısı’nda yorgancılık yapan Ali Bey’in, Huriye, Bahriye ve Vehbi adında üç çocuğu daha vardı. Temel Keskin ilkokul üçüncü sınıfa kadar okudu. 1943 yılında İstanbul- Kapalıçarşı, Ağahan’a gelen Temel Keskin, rahmetli babasının yanında yetişen yorgan ustasının yanına çırak olarak girdi. Dört yıl süre ile meslek öğrendi, ustasından el aldı. Çalıştığı yorgancıya gelen bir kişi, İzmit’te dükkan açmak istediğini, yanına bir kalfa aradığını söyledi. Maçka’lı olduğunu öğrendiği Temel Keskin’e “kimlerdensin” diye sordu. Babasının Ali Keskin olduğunu öğrenince, “Senin baban, benim ustamdı. Toparlan birlikte İzmit’e gidiyoruz“ dedi.

Birlikte İzmit’e geldiği ustası, 1947 yılında İstiklal Caddesi’nde bulunan ve Arif Yordam’a ait olan Yordam İşhanı’ndaki dükkanı kiraladı. Birlikte bir yıl çalıştılar. Temel Keskin, bir yıl dükkanda yattı. Ustası, “Sen bu mesleği öğrendin, kalfalık bitti. Artık usta oldun“ diyerek, Trabzon’a döndü. Temel Keskin, böylece 1948 yılında dükkanın yeni sahibi oldu. 1947 yılından, 2003 yılına kadar, İstiklal Caddesi’nde mesleğini icra etti. El

113

Page 114: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

emeği ve göz nuru ile yaptığı desenleri ile müşterilerinin zevklerine hitapetti. Yorgan, yatak ve yastık dikti. Yorgancılığa devam ederken, 1963 yılında Çavuşoğlu ile birlikte Commer marka bir minibüs satın aldı. İki ortak, şehiriçi yolcu taşımacılığı yaptı. 2003 yılında İstiklal Caddesi’ndeki dükkanını kapatan Temel Keskin, 2004 yılında Aşağı Yuvacık’ta dükkan biraçtı. 2011 yılına kadar açık kalan bu dükkanda yorgan, yatak ve yastık sattı.

1948 yılında İfaket Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Nesrin, Ali ve Berrinadında üç çocuğu dünyaya geldi. Evliliğin ilk yıllarında Kayseri Sokak’ta ikamet eden Keskin Ailesi, 1951 yılında Hacıhızır Mahallesi’ne taşındı. 1955 ile 1957 yılları arasında, otuz aylık süre ile İstanbul’da askerliğiniyaptı. Jandarma Genel Komutanı olacak olan Sedat Celasun’un şöförlüğünü yaparak vatani görevini tamamladı. 1982 yılında eşiyle beraber hac göreviniyerine getirdi. Kız kardeşlerinden Huriye Hanım Ankara’da, Bakiye Hanım Trabzon’da yaşamaktadır.

21 Ekim 2011 de vefat eden Yorgancı Temel Keskin’in dükkan komşuları arasında Halıcı İsmail ve Erol Alpaslan, Kilimci Musa Sağıroğlu, Kuyumcu Ayhan Topçu, Çarşafçı Hüsamettin ve Ayhan Çavuşoğlu, Perdeci Kazım Çavdar, Lokantacı Sedat, Çarıkçı İsmail, Yorgancı Hafız, Peynirci Nizamettin Çetin,Çakıcı Abdullah, Kolonyacı Hikmet Kırlı ve Kuşçu Yakup Caymaz bulunmaktaydı. İzmit Manifaturacılar Odası (Yorgancılar Grubu) ve İzmit Esnaf Kefalet Kooperatifi üyesiydi.

Yorgancı Temel Keskin’in oğlu Ali (d.1954), “1964 yılında babamın yanında çıraklık yapmaya başlamıştım. 1962 yılında dükkan komple yanmış. Çarşı esnafından arkadaş ve komşuları dükkanın camını-çerçevesini ücretsiz taktırmışlar, Bursa’daki kumaş toptancısı ile İstanbul’daki pamuk tüccarı 1’er kamyon ücretsiz mal yollamış. Basma toptancısı olan Yahudi tüccar da basma göndermiş.

Babam; “ Bizim zamanımızda ticaret sözle yapılırdı, söz çek-senetten kıymetliydi. Birinden emanet bir para alındığında mutlaka gününü ve saatiniyazardım; Yahudi bir toptancı dostumdan borç para istediğimde “hangi gün, saat kaçta getireceksin“ diye sormuştu. Yahudi dostuma borcumu ödemeye saatinde gittim. Parayı aldı, cebine koydu. Bana sordu; “Temel, para lazımsa tekrar al“. Ben de “hepsi değil ama şu kadar lazım” dedim. “Hangi gün saat kaçta getireceksin“ diye tekrar sordu. Söyledim. İstediğim parayı bana verdi, diye bana anlatmıştı.Babamın ilk nasihati “verilen sözün yerine getirilmesi”, ikincisi ise “mutlaka alın teriyle helalinden para kazanılması“ idi.

İzmit’in kurtuluşunda arkadaşlarıyla silah atmışlar, polis almış karakola götürmüş. Komiser “niye silah attın“ diye, sormuş. Büyük bir silah tutkusu olanbabam, “Bugün İzmit’in kurtuluşu , bugün atmayacaksak ne zaman atacağız“ deyince, komiser “haklısın, al silahını geri“ deyip, bırakmış babamı. İzmit’te minibüsçülerden birinin düğünü olunca şehiriçi minibüsçüleri sıraya girip düğün evine giderler ve misafirleri ücretsiz taşırlarmış, ayrıca İzmit ortaokulu bahçesinde aşağı yorgancılar ve yukarı yorgancılar (mahalle olarak) diye ayrılıp maç yaparlarmış. İlkokul 4’te okul bahçesinde beğendiğim bir kıza laf atmıştım. Kız akşam eve giderken babamı beklemiş ve

114

Page 115: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

yoluna çıkıp yaptığım şeyden şikâyetçi olmuştu. O gün akşam babam minibüsün etrafında beni silahla kovaladı, yakalasa herhalde vuracaktı… Şu anki Kuyumcular Çarşısı’nın orada kapalı sinema salonu vardı. Orada horon ekibi arkadaşlarıyla bıçak oyunu oynarken, beni de sahnenin kenarında oturtur, horon öğrenmemi isterdi.

Amcam Vehbi Keskin büyüyünce 1955 yılında birlikte çalışmaya başlamışlar ve1967 yılında Çocuk Parkı’nda ikinci yorgancı dükkanını açmışlar. (Şen İş Merkezi-Akça Cami Caddesi tarafı) Bu dükkan daha sonraki yıllarda amcam Vehbi Keskin’e kaldı. Amcam hala aynı dükkanda çalışmaya devam ediyor. Amcam Vehbi Keskin Necatibey İlkokulundan mezun olduktan sonra, 1959 yılında İstanbul’da jandarma olarak 30 ay askerlik yaptıktan sonra 1966 yılında Zeliha Hanım ile İzmit’te evlendi. Bu evliliğinden üç oğlu dünyaya geldi. Çocuklarından Hakan Keskin lise mezunu olup, Kordsa Fabrikasında çalışmaktadır. Erkan Keskin lise mezunu olup Kocaeli Büyükşehir Belediyesinde çalışmaktadır. Diğer oğlu Serkan Keskin ise konservatuar mezunu olup, İstanbul’da çalışmaktadır.”

Yorgancı Temel Keskin, 22 Şubat 2004 tarihli Özgür Kocaeli Gazetesi’nde yayınlanan Tuncay Bilecen’in yaptığı röportajda şunları söylemişti: O eski dönemlerde yorgancı yoktu İzmit’te. Ahmet Efendi ve Mustafa Bilin vardı. Ama onlar da yorgan dikmiyorlardı. İstanbul-Kabataş’ta ki toptancıdan alıyorlardı. Eskiden bir çırak, kalfa olmak için iki sene çalışırdı. İki sene sonra kalfa çıkması için iki-üç tane usta toplanır, çırağa bir yorgan diktirirlerdi. Dikilen yorganı orta yerinden ikiye keserler, kantara koyarlardı. Her iki tarafı da eşit gelirse, “oğlum sen artık kalfasın, serbestsin“ derlerdi. Şimdi çırak altı ayda kalfa olup, “ben yorgancı oldum“ deyip çıkıyor.

Köylülerin düğünlerde yorgan hediye etme adetleri vardı. Köyde elli hane varsa neredeyse hepsi birden gelin ve damada yorgan diktiriyorlardı. Bu gelenek de artık kalmadı. O zamanlar jarse vardı, yorgan yüzü denen yazma, ince astar vardı. Şimdi orlon, pamuk ve silikon kullanılıyor. Bizim yorganlarımız el emeğidir. Beş altı santimlik iğne ile her karışını diker, adeta iğneyle kuyu kazarız. Mağazalarda satılan yorganlar sentetik olduğu için sıcak tutmaz, sağlıksızdır. En sıcak tutan yorgan pamuk ve yünden yapılandır. Fiyat olarak burada otuz milyona da yorgan var yüz otuz milyona da. Piyasada kaç paraya satılır hiç bilmem.

Yorgancılar Derneği diye bir dernek yok. Manifaturacılara bağlıyız. Hal böyle olunca hakkımızı da arayan çıkmıyor. Yorgan dediğini sadece biz satmıyoruz ki. Bakkalda, manifaturacıda, halıcıda, mağazada, alışveriş merkezlerinde her yerde satılıyor.

Biz bu işe başladığımızda Adnan Menderes’in başında olduğu Demokrat Parti iktidarı daha yeni kurulmuştu. Dışarıdan gelen paralarla bolluk yaşanmıştı o dönem. Dükkanda gece gündüz durmadançalışıyor, üç-dört kişi işleri zar-zor yetiştiriyorduk. Şu anda bir tane kalfam var onun ücretini bile zor veriyorum. O da iş başı çalışıyor. Yaptığı işin parasını alabiliyor ancak. Bir de sigortasını ödüyorum. Buiş artık bitti. Kahve alışkanlığımız olmadığı ve içki sigara içmediğimiz için burada vakit dolduruyoruz. Maksat yerimiz belli olsun.İzmit’in en eski yorgancısı benim.

HİKMET KIRLI (KOLONYACI HİKMET)

115

Page 116: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Hikmet Kırlı, 1919 yılında Adana’nın Dörtyol İlçesi’nde doğdu. Babası din görevlisi Yunus Bey, annesi Hasbiye Hanım’dı. Babası Yunus Bey Debre’liydi.Görevli olarak Adana’ya tayin edilmişti. Babası Yunus Bey Dörtyol’da bir camide müezzinlik yaptı. Yunus Bey yedi dil bilen bir kişiydi. Okullarda Türkçe dersleri verdiği de olmuştu. Hikmet Kırlı ve Ailesi burada bir yıl kaldı. Yunus Bey Ankara’nın Çubuk İlçesine tayin edildi.

Hikmet Kırlı’nın Arif, Şaziye, Cemal ve Meliha adlarında dört kardeşi vardı. Çocukluğu Çubuk’ta geçti. Babası eğitim almasını çok istemesine rağmen Hikmet Kırlı okumadı. Askere gidene kadar Ankara’da kaldı. Hikmet Kırlı 1939 yılında İstanbul Anadolu Kavağı’nda askerliğini yaptı. Askerliğini tamamladıktan sonra 1933 yılında İzmit’e yerleşmiş olan ağabeyiArif Kırlı’nın yanına geldi (1942). Ağabeyi Bisikletçi Arif Kırlı, aynı zamanda iyi bir balık tutucusuydu. Hikmet Kırlı, o yıllarda İzmit Körfezi’nin pırıl pırıl sularında ağabeyi ile birlikte balık tuttu, sattı. Ağabeyi Arif Kırlı, kardeşinin barınma ve yemek ihtiyaçlarını karşıladığı için 350 lira biriktirebildi. Bu para ile kendisine bir seyyar araba yaptırdı. Perşembe Pazarı’nın İstiklal Caddesi’nde kurulduğu yıllarda, bu araba ile çorap, mendil ve yemeni sattı.

Hikmet Kırlı, 1947 yılında İstiklal Caddesi, No.76 adresinde (Çakıcı Abdullah’ın bitişiği) iki katlı kagir binanın üst katına çıkmak için kullanılan merdivenin altında satış yapmaya başladı. Üst katta da kendisi kaldı. Artık kapalı bir mekanı olan Hikmet Kırlı mallarını İstanbul’a trenle giderek alıyordu. Mal almaya gittiği handa, esans ve koku satan toptancılar dikkatini çekmişti. Yahudi tüccardan bilgiler aldı. Aklı bu işte kalmıştı. Bir dahaki İstanbul seferinde, Yahudi tüccardan küçük mantarlı şişeler ile esans ve kokular aldı. Bu konuda hiçbir bilgisi ve deneyimi yoktu. Ama o küçük merdiven altındaki satış yaptığı yerde almış olduğu kokular kısa sürede tükendi. O tarihten sonra alıp, satmaya devam etti. Bu iş tamamen kafasına yatınca, tamamen limon kolonyası ve kokulu kolonyalar satmaya başladı (1952). Her geçen yıl tecrübe kazandı. Kolonya yapmayı öğrendi. Birçok esansı kullanarak değişik kokular yaptı. O günlerinesans (parfümeri) erbabı oldu.

Hikmet Kırlı 1960 yılında bitişiğinde bulunan Ayakkabıcı Ekrem Moralı’ya (Ekrem mi Cevdet mi ????) ait dükkanı kiraladı. İki dükkanı birleştirdi. Tabelasına “Kolonyacı Hikmet” yazdırdı. İşleri bir hayli iyi olan Hikmet Kırlı, kendi kurduğu hortum sistemi ile üst katta imal ettiği limon ve kokulu kolonyaları alt katta şişeleyerek müşterisine satmaya başladı. Yedi çeşit esansı karıştırarak geliştirdiği “Gizli Çiçek“ adlı kokulu kolonyası çok rağbet gördü. Hazır zambak esansı almazdı. Kendisi üç çeşit esanstan zambak elde ederdi. Kendisi yeni karışımlar yapar, müşterisine satardı. O zaman ki meşhur markalarının kokularının aynısını yapmakta ustaydı. Hikmet Kırlı, Gülçiçek ve İsviçre malı Luzi marka kaliteli esanslar kullandı. Fransa’ya yaptığı seyahat esnasında, imalatçılardan esans alıp getirdiği olmuştu. O yıllarda bir hasta ziyaretine giderken ve bayram yaklaşırken kendi imalatı olan kolonyaları ya da yine kendi karışımı kokuları almaya veya boşalan cam şişeleri yeniden doldurtmaya gidilirdi. Hikmet Kırlı 1952 yılında Kandıra’lı Firdevs Hanım’la evlendi. Hikmet Kırlı’nın Letafet, Melike ve Emine (Olguntürk) adlarında üç kızı dünyaya geldi.

116

Page 117: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İlk evlendiği on bir yıllık süre içinde dükkanının üst katında ikamet etti.1963 yılından sonra ise Kozluk Mahallesi, Kapanca Sokak’ta üç katlı bir ev satın aldı. Yaşamına bu evde devam etti. Yeni denediği kokular da eşinin fikirlerine önem vermişti.159 1947 yılından itibaren kesintisiz aynı dükkanda hizmet sundu ve altmış yıllık bir esnaflık sürecinin ardından 2010Mayıs’ında 92 yaşında vefat etti.

Hikmet Kırlı 1948 yılında İzmit Ticaret Odası üye oldu. İzmit Ticaret Odasının yaşayan en eski üyesi olarak plaket aldı. Batı Trakya Türkleri Derneği üyesiydi. Dükkan komşuları arasında Basmacı Hasan Basmacı,KardeşlerKolonyası Hüseyin ve Hasan Kardeşler, Yordam Hanı sahibi Ali Yordam, Helvacı Selahattin Patır, Peynirci Nizamettin Çetin, Boyacı Turan Ulusoy, Çakıcı Abdullah Kıyga ve Halıcı Hasan Koçak bulunmakta Dönerci Adem Gül, Seka emeklisi Ferhat Duygu, Tekel’den emekli Süleyman Bey, Defineci Abbas Bey ve Diker İğne Hüseyin Yıldırım ise yakın dostları olarak bilinmektedir.İstiklal Caddesi’nin altmış dört yıllık esnafı olan Kolonyacı Hikmet Kırlı,elli sekizinci evlilik yıldönümü olan 18 Mayıs 2010 günü vefat etti.

Kolonyacı Hikmet Kırlı’nın kızı Emine Olguntürk: Babam sabah 7.30’da dükkanı açardı. Biz kalkmadan işinin başına gider, akşam 20.30 kadar çalışırdı. Pazar günleri ise saat 12. 00 da açmış olurdu. Annem “O dükkana biryatak at. Orada kal artık. Zaten o dükkan senin birinci nikahlın” diyerek, babama takılırdı.

Babam Demokrat partiliydi. Partili dostları ve esnaf arkadaşları dükkanımıza devamlı ziyarete gelirlerdi. Babam bu ziyaretlerden dolayı çok mutlu olurdu. “ İzmit’e ilk geldiğimde ağabeyim Arif Kırlı’nın çok yardımını gördüm. Sermayemi onun sayesinde yaptım. Allah ondan razı olsun. Ama hiçbir zaman da dürüstlükten ayrılmadım. Müşterime karşı her zaman güler yüzlü oldum. Bunun da karşılığı aldım. Kolonyanın altın çağları 1960 ile 1980 yılları arasındaydı. Şimdi kolonya işi azaldı. Hazır parfümcüler ve büyük marketler İzmit’i istila etti. Benim işlerim azaldı” diyerek düşüncelerini benimle paylaşırdı.

Biz kolonyamızı babamdan bize kalan förmülle yapmaya devam ediyoruz. Alkolümüzü en iyi yerlerden alırız. Yıllarca Tekel’den almıştık. Babam da buna çok dikkat ederdi. Babamın yıllarca mal aldığı gayri-müslim tüccarların çocuklarından, şimdi biz mal alıyoruz. Çok iyi bir insandı. Yokluktan geldiği için fakirin halinden anlardı. Dükkanın çevresinde satış yapan seyyarların, mallarını gece olunca bizim dükkana koymalarına izin verirdi. Çorap ve mendil satan Kürt Hüseyin’in, Baloncu Yaşar’ın, bebe malları satan Nazire ve Zehra Hanım’ın tezgah ve malları bizim dükkanda dururdu. Bazı kişiler ”Neden bu tezgahları, bu yoğurtçu ve peynircileri dükkana sokuyorsun“diye babama söylenirlerdi. Babam da onlara “siz işinize bakın“der ve seyyarlardansürekli bir şeyler satın alırdı.

Yoldan geçen bir tanıdığını gördüğü zaman, hemen bir kolonya şişesi hazırlatır. Çalışanlarımızı peşlerinden koşturur, yolda verdirirdi. İnsanlar şaşırır ama çok sevinirdi. Üç kız evladı olarak değişik dönemlerdedükkanda çalıştık. Eskiden bayramlarda çok yoğun iş olurdu. Gece saat birden sonra temizlik yapardık. Derya, Nurgül ve Reyhan dükkanımızın 159 Emine Olguntürk, Kentimizin Yaşayan Tarihi – Hikmet Kolonyaları, KYÖD Dergisi, İzmit 2002, s. 109

117

Page 118: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

değişmez elemanlarıydı. Bizler dükkana gelmeye başladıktan sonra (1980), babamlar seyahat etmeye başladı. Rusya, Almanya, Hollanda, İngiltere, İtalya ve daha birçok ülkeye gitti. Çok değer verdiği ağabeyi, Arif Amcam ile beraber gezmekten hoşlanırdı. İkisi birbirlerine çok düşkündü. Yaklaşıkotuz yıl boyunca amcamlar ile her Pazar günü karşılıklı olarak ev ziyaretlerimiz olurdu. Mutlaka Büryan pilavı ve un helvası yapılırdı”.

HÜSEYİN YILDIRIM (DİKER İĞNE)

Hüseyin Yıldırım 1932 yılında İskeçe’de doğdu. Baba adı Besim, anne adı Kamile idi. Besim Bey, İskeçe’de kaplıca işletmeciliği ve tütün yetiştiriciliği yaptı. Yıldırım Ailesi 1944 yılında İskeçe’den göç ederek İzmit’e geldi. Besim Bey, Seka Kağıt Fabrikasına ilk işe girenler arasındaydı. Hüseyin Yıldırım ve Ailesi, Veliahmet Mahallesi, Saatçi Ali Efendi Konağı bitişiğindeki evde ikamet etti. Hüseyin Yıldırım’ın Hasan (Kitapçı Hasan) ve Nurse adında iki kardeşi vardı. Hüseyin Yıldırım, ilkokulu İskeçe’de okudu. 1956 yılında Erzurum’da askerliğini yaptı.

Hüseyin Yıldırım ağabeyi Hasan ile birlikte, 1951 yılında Fethiye Caddesi, Dar Sokak’ta (Sümerbank bitişiği) Kıbrıslı Ali’nin berber dükkanının yanında nalburiye dükkanı açtı. Pazar günleri de Fethiye Caddesi’nde Sabahattin Öztan’ın dükkanının önünde seyyar tezgah açtı. Bir yıl sonra dükkanı ağabeyine bırakarak, ayrıldı.Hüseyin Yıldırım, 1952 ylında Fethiye Caddesi, No.45 adresindeki yorgancı dükkanını Yorgancı Orhan İşbilir’den devir aldı. Dükkanın mal sahibi, Celalettin Pırıldar’dı. Dükkanın adını “Diker İğne“ koydu. Hüseyin Yıldırımburada yorgancılığa başladı. Daha sonra çeyiz imalatı ile çeşitlerini geliştirdi. Yatak, battaniye, nevresim imalatı ve toptan satışı yaptı. Hüseyin Yıldırım, İzmitlilere yıllarca hizmet veren dükkanında yeğeni Reha Yıldırım ile birlikte kırkbeş yıl çalıştı. Diker İğne’de birçok usta ve çırak, meslek öğrendi. Hüseyin Yıldırım, 1957 yılında Refika Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Nevin, Nejat ve Nuray adlarında üç çocuğu dünyaya geldi.

Hüseyin Yıldırım, Seka, Petrol Ofisi, İzmit Belediyesi, Pirelli gibi kurumlara yıllarca ürün sattı. Bu ürünlerin başında nevresim geliyordu. İmalat, ayaklı makineler ile pasaj içindeki atölyede yapıldı. Diker İğne, Marmara Bölgesine hizmet veren bir firma oldu. Kocaeli Sanayi Fuarı’na açtığı Diker İğne standı, bu gelişmedeki başlıca etkenlerdendi. Hüseyin Yıldırım ve yeğeni Reha Yıldırım’ın işlettiği Diker İğne, İzmitlilere kırk altı yıl hizmet ettikten sonra, ticari yaşamına son verdi. Hüseyin Yıldırım2 Ağustos 2001 tarihinde vefat etti.

Hüseyin Yıldırım’ın dükkan komşuları arasında Pastacı Nuri Durak, Kuaför Tuncay Tandırcı, Tuhafiyeci Hasan Gül, Ciğerci Sadık Tanaydın, Mahmud Ağa Hamamı, Küçük Otel ( İki katlı), Leblebici, Sevim Pastanesi, Terzi Vahap Çilingir, Mobilyacı Nezih Burgu, Turşucu Habil, Terzi Atabey, Sobacı Halil Gazeteci, Alaattin Nemutlu, İhsan Sanal, Radyocu İbrahim, Fotoğrafçı Arif bulunurken Süngerci Necati Damarlı, Perdeci İsmet İmamoğlu, Muzaffer

118

Page 119: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Akkoyun, Manav Hüseyin, Sobacı Halil Gazeteci, Terzi Halil Kurtpınar (Çapraz Muzaffer’ın babası) ve Turşucu Habil Yasal, Hüseyin Yıldırım’ın yakın dostlarıydı.

Esnaf Kefalet Kooperatifi üyesi de olan Hüseyin Yıldırım, kırk yıl süre ileİzmit Tuhafiyeciler ve Manifaturacılar Derneği Başkanlığı, otuz yıl süre ile İzmit Kız Meslek Lisesi Koruma Derneği Başkanlığı görevlerini yaptı. Batı Trakya Türkleri Derneği kurucuları arasında da yer alan ve yönetim kurulu üyeliği yapan Hüseyin Yıldırım, Adalet Partisi’ne kayıtlıydı.

Diker İğne’nin kurucusu Hüseyin Yıldırım’ın beraber çalıştığı yeğeni Reha Yıldırım: Hüseyin Amcam ile birlikte yıllarca çalıştık. Esnaflık o zamanlardaydı. Bugünler ile asla mukayese kabul etmez. O yıllarda genç bir kızın çeyizinde altı – yedi adet elişi yorgan ve pamuk yatak olurdu. Kumaşlarımızı İpeker’den alırdık. Koza pamuğu kullanırdık. Kumaşlarımızı Bursa ve İstanbul’dan temin ederdik. Geyve’den pamuk alırdık. Kumaşcılar, çok mal çektiğimiz için, ayağımıza mal getirirlerdi. İzmit’te ise Hacıömerler’den, İhsan Uygun’dan ve Ali Osman’dan kumaş alırdık. İplikçi Halime Uzar’dan iplkiklerimizi satın alırdık.

Yorgan desenleri ustadan ustaya değişirdi. Amcamın ve benim kendimize has desenlerimiz vardı. Bir yorganı iki – üç günde el emeği ile dikerdik. Şimdiherşey hazır oldu. Tamamen fabrikasyon. Yorgancılık bitti. Müşterilerimiz yüzde doksandokuzu bayandı. Bayanlar çeyiz konusunda çok detaycıdır. Onlara cevap vermek gerçekten özveri ister. Pasaj içindeki atölyemizde ürünler dikilir, alt katta da pamuk atılırdı. Pamuklar yayla atılırdı. Bayan müşterilerimiz ustaların yanına giderek, titizlikle kendi ürünlerini incelerlerdi. O yıllarda İzmit’li hanımların evlerinde muhakkak bizim elimizden çıkan yorganlar ve yataklar bulunurdu.

Eski yıllarda sabah çok erkenden dükkan açardık. Elbirliği ile temizlik yapardık.. Gece geç saatlere kadar çalışırdık. Yazlık sinemalardan ve sahildeki gazinolardan dönen müşterilerimiz dükkana uğrarlardı.Tüm Marmara Bölgesine mal satardık. Stoklu çalışırdık.Her ayaklı makineler ile dikilirdi. Yorganlar ise el emeği, göz nuruydu. O yıllarda tanınan bir marka olmuştuk.

O yıllarda ticaret Kemaliye, Fethiye ve İstiklal Caddelerinde yoğunlaşırdı.Çok kalabalık olurdu. İyi işler yapardık. Sonraki yıllarda işler iyice düştü. 1998 yılında da ticaretten ayrıldık. Hüseyin Amcam, sosyal yönü çok güçlü bir insandı. Yıllarca dernek başkanlıkları yaptı.Herkese yardım eliniuzatır, yardımcı olmaya çalışırdı. Eli çok açıktı. Etrafında çok arkadaşı vardı. Haftanın beş – altı akşamı dışarıda yemek yerdi.

Bugün PTT karşısındaki çok katlı Kızılay İşhanı’nın arsası 1949yılında İzmit’liler tarafından bağışlanmış ve Kocaeli Milletvekili Saadettin Yalım’ın katkıları ile ödenek bulunarak yapılan yapı 1949 yılından 1958 yılına kadar hizmet vermiş,

119

Page 120: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

dönemin İzmit Kızılay Başkanı Hilmi Ege’nin Genel Merkez düzeyindeki ısrarlı gayretleri sonucunda 1960’lı yılların başında dönemin “modern çarşı” anlayışına uygun olarak her katında 13 dükkan olmak üzere, iki katlı bir kapalı çarşı olarak inşa edilmiş ve uzun yıllar Kızılay Dükkanları (Pasajı) adı ile hizmet vermişti.160 Bunlardan biri de Elektrikçi Sedat Bey idi.161

Bu binanın zemin katındaki Dönerci Adem (Gül) Usta, İzmit’lilerin kalbinde yer edinmiş olması yanı sıra uzun yıllarKızılay’ın da başkanlığını yapmıştı. 1980’lerde dükkanını Fethiye Caddesi ile Sabri Ekmen sokağın kesiştiği noktaya taşıdı. Adem Gül, Yunanistan’ın Kaylar (Phtolomaida) kasabasından Balkan Savaşı nedeniyel göç etmek zorunda kalmış Abbas Bey’in oğlu olarak olasılıkla 07 Ekim 1921’de İzmit’te doğmıştur. Annesi, Solaklar köyünü kuran Abdülaziz’in baş pehlivanlarından Hüseyin Pehlivan’ın kızı Saniye Hanım’dır. Daha 9 – 10 yaşlarında çarşıda buz kalıbı, karpuz, simit, balıksatarak ticaret hayatına atılmış, Kağıt Fabrikası’nın kuruluş sürecinde kapı önünde pastırma ekmek satmıştır. Daha sonra askerlik yıllarına kadar Kağıt Fabrikası’nda çalışmış ancak asker dönüşü, ön cephesi Belediye Bahçesi’ne bakan büyük bir meyhane açmış, Kızılay Pasajı’nın yapılmasıyla buradan bir dükkan kiralayarak 1949 yılında işkembeci dükkanını açmıştır. Bu arada zahirecilik ve ceviz kütüğü ticareti de yapmıştır. Çorbacılık yaparken, Bolulu Cemal Usta’dan Türk yemekleri ve döner kesmesini öğrenmiştir. İzmit’te ilk döner takılan dükkanının adı “Birtat” idi ama zamanla halkın verdiği adla “Adem Baba” olarak anılır olmuştur. İzmit’te ilk olarak radyanlı döner ocağını kullanan da odur. Hacı Hızır mahallesinin 30 yıl muhtarlığını yapmıştır. Çocukluğunda sünnetini yaptıran, kendisine potin hediye eden Kızılay’ı hiç unutmamış, yaklaşık 20 yıl başkanlğını yapmıştır. Aynı şekilde Türk Hava Kurumu’nunda 24 yıl, Lokantacılar ve Aşçılar Derneği’nin 40 yıl başkanlığını yapmıştır.162

ADEM GÜL (DÖNERCİ ADEM BABA)

Adem Gül, 1922 yılında İzmit’in Hacıhızır Mahallesi’nde doğdu. Babası, 1910Balkan Savaşı göçmeni olarak Kaylar’dan (Makedonya) gelen Abbas Bey, annesi

160 Oya Şenyurt, age, s. 122, 196 161 M. Hikmet Bayar, age, s. 140 162 Ayten Gül, Dönerci Adem Baba, KYÖD Dergisi, İzmit 2002, s. 106 – 107

120

Page 121: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Saniye Hanım’dı. İzmit’e geldiğinde “Portakal Hafız” lakabı ile bilinen, 1.Dönem İzmit Mebusu Hafız Rüştü Efendi (Portakal Hafız) ile tanışan Abbas Bey, onun vasıtası ile Osmanlı Sarayı Solaklarından (Padişahın yakın koruması), Abdülaziz’in pehlivanlarından Hüseyin Pehlivan’ın (İpek Yolu üzerinde 40 odalı konağı vardı) kızı Saniye ile evlendi.

Babası Abbas Bey’i çok küçük yaşta kaybeden Adem Gül, kardeşleri Naime, Ahmet ve İzzettin ile birlikte öksüz olarak büyüdü. Ailesi’nin maddi geliri ev, arsa ve tarlaları olmasına karşın çok düşüktü. İşgal güçleri, İzmit’teki ev ve dükkanları talan etmiş, soymuş, yakmış ve yıkmıştı. İlkokula başlaması ile birlikte para kazanmak ve ailesini geçindirmek için çalışmaya başlayan Adem Gül, işe simit ve balık satarak başladı.

Bir akrabalarının Kayseri’den gönderdiği pastırmaları Seka Kağıt Fabrikası önünde satmaya başlayan Adem Gül, burada Alman mühendisler ile tanıştı. Pastırmaya bayılan Alman mühendisler ile ilişkilerini güçlendiren Adem Gül,kendisini fizik, terbiye ve görgü bakımından çok beğenen Almanlar tarafından işe alındı. Seka’nın ilk çalışanlarından biri olan Adem Gül, Gölcük Deniz Kuvvetlerinde askerliğini yapana kadar Seka’da çalıştı. Adem Gül’ün Gölcük’teki komutanı, ileriki yıllarda Türkiye’nin altıncı Cumhurbaşkanı olacak olan Fahri Korutürk’tü.1945 yılında askerden dönen Adem Gül, bir süre balıkçılık yaptıktan sonra, İzmit sahilinde bulunan Belediye Bahçesi’nde ki büyük meyhaneyi işletmeye başladı. Adem Gül, bir zaman sonra Kapanönü Çarşısı’nda Kasap Memduh Aytugar’ın dükkanının karşısında işkembe çorbası yapan bir lokanta açtı. Buiki dükkanı 1950 yılı sonuna kadar çalıştırdı. 1951 yılında İstiklal Caddesi’ndeki Kızılay İşhanı’nın girişinde küçük bir işkembe çorbacısı açtı. Dükkanın ismini “Bir Tat Lokantası“ olarak koydu. Dükkanın arka tarafı boş bir arsaydı. Lokantanın mutfağı bu arsada bulunuyordu.

Yanında çalıştırdığı aşçısı Bolu’lu Cemal Usta’dan döner yapmasını öğrenen Adem Gül, 1953 yılında döner yapmaya başladı. Adem Gül, Kasap Selahattin Erkor’dan (Fethiye Caddesi ile İnönü Caddesi Köşesinde bulunan kasap dükkanı) aldığı etleri, akşamdan harca yatırır, sabahları terbiyelenmiş etleri şişe geçirerek, dönerini ateşin karşısına alırdı. O yıllarda Kızılay’ın İzmit Şubesi Başkanı Nalbur Hilmi Ege, Kızılay’a gelir temin etmek amacı ile, arka taraftaki boş arsaya yeni dükkanlar yaptı. Kiralama yöntemi ile Adem Gül’ün dükkanı da büyüyerek, iki katlı hale geldi. Üst kata hem içeriden, hem de pasaj içerisindeki merdivenden çıkılmaktaydı. İzmit’te yaptığı nefis dönerle haklı bir ün kazanan Adem Gül, Kızılay İşhanı’nın yenilenmek üzere yıkılmasından dolayı, 1990 yılında lokantasını kapatmak zorunda kaldı. 1991 yılında Fethiye Caddesi, Sabri Ekmen Sokak, Sabri Ekmen İşhanı, Kat.1 adresinde yeni bir dönerci dükkanı açtı. On yıl süre ile bu lokantada İzmitli müşterilerine hizmet veren Adem Gül, 2001 yılında rahatsızlanarak, dönerci dükkanını kapattı. Yedi yaşında başladığı çalışma hayatını, 54 yıllık dönerciliği ile taçlandıran İzmitli esnaf Dönerci Adem Baba, 2 Nisan 2007 tarihinde vefat etti.

Seka’lı Halit Cansever ve Fethi Bey, Manifaturacı Hasan Can, İlhan ve Ertuğrul Gebeş, Şaşkın Manav İbrahim Eligür, Bakkal Yakup Kan, Elbiseci Bekir Uygun, Ayakkabıcı İbrahim Yalta ve Elbiseci Hüseyin Efendi, Dönerci

121

Page 122: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Adem Gül’ün dost ve dükkan komşuları arasındaydı. Ticari yaşamının dışında,sosyal yardımlaşmaya da çok önem veren ve lugatında “Hayır“ kelimesi bulunmayan Adem Gül, 20 yıl süre ile İzmit Kızılay Başkanlığı (İzmit’te ilkKan Bankasını kuran kişidir), 25 yıl süre ile İzmit Türk Hava Kurumu Başkanlığı ve 30 yıl süre ile Hacıhızır Mahallesi Muhtarlığı görevlerini yaptı.

Adem Gül, 1941 yılında Uzunbey Köyü’nden Paşalar’ın kızı olan Emine Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Ayten (d.1943), Nurten (d.1946) ve (rahmetli) Nuray (d.1952) adında üç kızı dünyaya geldi. Ayten Gül, Yenituran İlkokulu’nda okudu. İzmit Merkez Ortaokulu sonrası 1961 yılında İzmit Lisesi’nden mezun oldu. 1969 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’ndeki eğitimini tamamlayan Doktor Ayten Gül, 3,5 yıl pratisyen hekim olarak İzmitve Adapazarı’nda çalıştı. İhtisas imtihanını kazanan Doktor Ayten Gül, İstanbul Zeynep Kamil Hastanesi’nde ihtisasını tamamlayarak, kadın doğum uzmanı oldu. İzmit ‘e dönerek, İzmit Devlet Hastanesi’nde çalıştı. 2009 yılında muayenehanesini kapatan Ayten Gül, günümüzde işyeri hekimliği yapmaktadır.

Ayten Gül: Babam, her işinde olduğu gibi, mesleğinde de çok titizdi. Dönerci Adem Baba’nın ünü Türkiye dahil, Avrupa ve Amerika’ya kadar yayılmıştı. O kadar lezzetli döner yapardı ki, müşterilerimiz döner yemek için uzun süre beklemek zorunda kalırlardı. Babama döner yapmayı öğreten Bolulu Cemal Usta -nur içinde yatsın- vefat edene kadar babamla çalıştı.

Babam, Belediye Bahçesi yanında meyhane işletti. (Babam alkol ve sigara hiçkullanmamıştı.) Ben ve kardeşim Nurten orada büyüdük. Meyhanenin yanında, bahçe sineması vardı. Orada film izlerdik. Babamın sandalı, meyhanenin önünde bağlı dururdu. Çok büyük istakozlar vardı. Yengeç ve balıkları çıplak gözle izlerdik. Balıkçıların tutarak getirdiği balıkları, ustalarımız pişirir, müşteriye taze taze servis yaparlardı. Babam, her sabah Fevziye Camii’ni bizzat açan adamdı. Hiçbir sabah namazını hiç kaza yapmamıştır. Namazdan sonra, dükkana giderek, çorbayı ocağa koyardı. En büyük zevki, dükkan komşuları ve ihtiyaç sahipleri ile sabah çorbası içmekti. Daha sonra, dönerini hazırlayarak, servise hazır hale getirirdi.

Babam askerken, altıncı Cumhurbaşkanımız Fahri Korutürk’ün postalığını yapmış. Benim doğduğum yıl asker olan babam, Fahri Korutürk tarafından çok sevildiği için, akşamları yatmaya eve gönderilirmiş. Ben hiç anne sütü emmemişim. Bu yüzden bünyem zayıf kalmış. Anne sütüne en yakın besin olarakbilinen eşek sütünü, benim için toplatan Fahri Korutürk, sütü babamla eve yollarmış. Annem de eşek sütünü bana içirirmiş.Babam ailesi’ne çok düşkündü. Babaannem bizimle kalan, çok otoriter bir kadındı. Herkes ona uyardı. Annem de en az babam kadar çalışkan, eline ve diline sahip bir kadındı. Bizim evde herkes her işi yapardı. Babam meşgulken, dükkana annem bakardı. Daha sonra annemin yerini, kızları olarakbizler aldık.

Sabah namazında evden çıkan babam, akşam üzeri dükkanı kapattıktan sonra eve gelir, banyosunu yapardı. Bir-iki saat uyuduktan sonra, akşam yemeği için kalkardı. Bizimle yemek yedikten sonra, saat 11’de tekrar yatardı.

122

Page 123: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Dini ve Milliyeti bütün bir insan olan babam, tüm dini vecibelerini yerine getirirdi. 1985 yılında eşi ile hacca gitti. Mahallemizin Camii olan Arapzade Camii’nin rölevesini yaptırdı. Betonarme olarak yeniden inşa ettirdi. Bu çalışmalarda mahalle komşusu ve arkadaşları olan Ayakkabıcı İbrahim Yalta, Elbiseci Bekir Uygun (hepsi nur içinde yatsın) ve Kasım Yenice de babama yardımda bulunmuşlardır. Cami hocalarımız babamı çok severdi. Devamlı bize gelip, babam ve çok bilgili bir kadın olan babaannem ile sohbet ederlerdi. Babam ve babaannem, Arapzade Camii’ni temizlerlerdi. Babam, eğitime çok önem verirdi. Bu yolda uğraş veren öğrencilere hep el verdi. Hastalara, cenazelere hep koşardı. Yaptıklarını hiç söylemez, hiç belli etmezdi. Mahallemizde yapılan Hızırreis İlköğretim Okulu’nun yapımınaönderlik etmiştir.

Babam, sosyal yardım kurumlarında çalışırken; o zamanın en değerli hanımefendileri ile birlikte çalışmıştır. O hanımlar babamdan yaşça büyüktü. İsimlerini açıklamaktan onur duyarım. Ruhları şad, kabirleri Cennet olsun. Bu isimler, Leyla Atakan, Saliha Yazıcıoğlu, Hakim Emine Hanım, Saniye Altın, Fikret Hanım, Cevvale Güney ve hayatta kalan Nimet Hanım’dır. Yıllarca Türk Hava Kurumu için deri topladı. Kızılay aracılığı ile köy çocukları için toplu sünnet şölenleri düzenledi. Bu düğünlerde kendisi yemek yapardı. Depremzedelere çok yardım etti.

Kızılay İş Hanı’nın yanından Demiryolu’na inen ara sokaktaki küçük dükkanda tam 25 yıl hizmet veren İbrahim Filiz ve oğulları hem Filiz Marketi, hem köftenin yanı sıra lezzetli sulu yemekler de sunan lokantayı, hem de kuyumcu dükkanını işlettiler. 1974 yılında hizmete giren İnegöl Köftecisi, 1999 depremi sonrası Hürriyet Caddesindeki, Fevziye Camiinin tam karşısındaki yerine taşındı ve o günden bu yana da bu yeni dükkanda hizmet veriyor. Oğuz ve Cihat Filiz babalarından devraldıkları 37 yıllık bu lezzeti müşterilerine sunmaya büyük bir özenle devam ediyorlar.

İstiklal caddesi’nin renkli simalarından biri, caddenin köşesine açtığı tezgahında çorap, dantel, el bezi, atlet gibi günlük ihtiyaç malzemeleri satan, kırk yıllık esnaf Süleyman Ersoy’dur.163

Bu cadde’nin Fethiye caddesi ile kesiştiği noktadaki dikdörtgenprizma kesme taşlardan oluşan bina Vakıf binası (bugün Vakıf İşhanı) idi. Bu taş binanın alt katında, Fethiye caddesi boyunca Öztalay’ların binasına kadar uzanan kısımda tüccar terzi Sadık Kaya’nın Mevsim Terzihanesi, avukat Orhan Demirağcı’nın bürosu, Dr. Remzi ve eşi Av. Sekine Giray’ın büroları, Ressam Namık Atilla’nın atölyesi, Avukat Yeredoğ 163 Savaş Poyraz, Dökülen Yapraklar, İzmit 2007, s. 126

123

Page 124: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Kişioğlu’nun yazıhanesi, sonralarda Kadir bey’in manavı, tam köşede Tuhafiyeci Sait Bey ve hanımı Dürdane Yıldırım; İstiklalcaddesi tarafında Kuşçu Yakup’un babası Harun Bey’in dükkanı ile Süleyman Ercan’ın çarıkçı babası bulunuyordu. 164 Daha sonraları bu dükkanda sünnet ve çocuk konfeksiyonu ile öne çıkan, “Ercan Bebe” markası ile Süleyman Ercan (Hacı), Hac organizasyonu işlerine de el atmış, bugünlerde ise işlerini oğulları Haluk ve Haldun’a devretmenin hazzını yaşamaktadır.165

ENDER ŞENOL (MUHASEBECİ)

1942 yılında, İzmit- Kemalpaşa Mahallesi’nde bulunan teyzesine ait evde doğdu. Baba adı İhsan (Maşukiye doğumlu), anne adı Naime idi. Babası, 1864 Kafkasya göçmeni kökenli olan İhsan Bey, uzun yıllar Ege Bölgesi’nde sıtma önleme çalışmalarına katılan bir sağlık memuruydu. İzmir’de görev yapan İhsan Bey, 1942 yılında İzmit’e tayin oldu. Bir sene İzmit’te yaşayan ŞenolAile’si daha sonra Maşukiye’ye taşındı. Ender Şenol’un, Esen (Rahmetli), Nükhet ve Nalan adında üç kardeşi vardı.

İlkokul birinci sınıfı Maşukiye İlkokulu’nda okuduktan sonra İzmit Akçakocaİlkokulu’na devam etti. İzmit Merkez Ortaokulu’nu bitirdikten sonra, İzmit Lisesi’nden mezun olan Ender Şenol eğitim hayatı boyunca Maşukiye’den İzmit’e gidip gelmek zorunda kalmıştı.

1962 yılında Beylerbeyi Gemisi’nde askerliğini yaptı. Gülerek “Yaşamımdaki talihsizliklerden biridir” dediği üç yıl olan askerlik süresi, bu dönemden sonra iki yıla indi. Askerliğin ardından 1965 yılında İzmit Esnaf Kefalet Kooperatifi’nde memur olarak çalışmaya başladı. Rıdvan Alyürük’ün Başkanlığını yaptığı Esnaf Kefalet Kooperatifi, İstiklal Caddesi ile Demiryolu Caddesi’ni birbirine bağlayan Hafız Şerif Sokak’ta bulunan Kızılay Binası’nın yanındaydı. Sekiz yıl süre ile Kooperatif’te çalıştıktansonra, serbest muhasebecilik yapmak üzere 1973 yılında işten ayrıldı. Bu yıl içerisinde Maşukiye’den İzmit’e taşınan Ender Şenol, bir yıl Fethiye Caddesi’nde ikamet ettikten sonra Demiryolu Caddesi, Yeni Cuma Camii’nin yanında bulunan, Özbay’lara ait evde oturdu.

1973 yılında İlkokuldan arkadaşı olan Ali Osman Akyüz ile birlikte, FethiyeCaddesi Vakıf İşhanı, Kat.4, No.27 adresinde muhasebe bürosu açtı. Onbeş yıl Ali Osman Akyüz ile birlikte çalışan Ender Şenol, 1988 yılında ortağından ayrılarak, serbest muhasebeciliğe devam etti. Ali Osman Akyüz, 1999 Depremi’nde vefat etti.

O yıllarda Veli Çam, İrfan Aytar, Nihat Durak, Orhan Salih Güreli, Ali Osman Aldinç ve Vahap Atlı İzmit’in bilenen serbest muhasebecileriydi. Mesleğinde kırk yılı doldurmaya hazırlanan Ender Şenol, günümüzde de aynı adreste serbest muhasebeci olarak mesleğine devam etmektedir. İbrahim

164 Merzuka Yazıcı (2004), s. 52 – 54, 65, 114; Merzuka Yazıcı (2007), s. 38165 Savaş Poyraz (2007), s. 132 – 133

124

Page 125: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Demirkol, Tarık Galiba ve Doğan Ulaş, uzun yıllar Ender Şenol’un yanında çalışmışlardı.

Teyze’sinin oğlu Neptün Çağlar ile birlikte büyüyen Ender Şenol’un yakın dostları arasında Mehmet Yaman, Avukat Tarık Tekin, Ruşen Akköseoğlu, DoğanSavaş (Toto), Ferruh Öven, Hüseyin Bendegül, Atakan Solmaz, Atilla Ülkü ve Özden Örnek bulunmaktadır. 1974 yılında İzmit Sanayi ve Ticaret Odası üyesioldu. 1970 yılında kurulan ve Kurucu Başkanlığı Erol Otabatmaz tarafından yapılan İzmit Muhasebeciler Derneği’nin kurucu üyesi oldu. Erol Otabatmaz’dan sonra görev alan Ender Şenol’un Başkanlığı’nda ki İzmit Muhasebeciler Derneği, Türkiye Serbest Muhasebeciler Dernekleri Federasyonu’nun kurucu üyeleri arasında yer aldı. Federasyon, 1988 yılında fesh edildiğinde Ender Şenol, Federasyonun İkinci Başkanıydı. 1990 yılının Mayıs ayında kurulan Kocaeli Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası’nın ilk başkanı oldu. Kurucu yönetim kurulunda Mustafa Güner, Mehmet Balimre, Necdet Gürsoy ve Hikmet Şarlı bulunmaktaydı. Odanın yönetim merkezi, Birinci Geçit, Gakko Kervansaray İşhanı, Kat.4 adresindeydi.

1954 yılında kurulan, ancak daha sonra çeşitli sebeplerden dolayı kapanan İzmit Yelken Kulübü’nün 1990 yılındaki yeni yapılanmasında, İzmit Yelken Kulübü Başkanı Sabri Yalım ile birlikte, 5 numaralı üye olarak 1999 yılına kadar yönetimde görev aldı. 1999-2004 yılları arasında İzmit Yelken Kulübü Başkanlığı yaptı. Atilla Turunç, Emre Küçükçağlayan, Dr. Turgay Aslan, Mehmet Tilgen ve Komodor Erman Çeliker166 ile birlikte çalıştı. 1960 yılındakurulan Kafkas Kültür Derneği’nin, 1988 ile 2005 yılları arasında başkanlığını yaptı. 1980-1983 yılları (Şahap Bilgisu Dönemi) ile İzmit Sanayi ve Ticaret Odası’nın, Ticaret ve Sanayi olarak ikiye ayrıştığı süreçolan 1987-1989 yılları arasında İzmit Ticaret Odası Meclis ve yönetim kurulu üyeliklerini yaptı. Aile’den CHP’li olan Ender Şenol, 1994 ile 1999 yılları arasında Saraybahçe Belediyesi Meclis Üyeliği yaptı.

Ender Şenol: 1970 li yıllarda muhasebeci olmak için eğitim şartı yoktu. Benmuhasebeci olmak istiyorum, diyerek, vergi dairesine başvuran bir kişi muhasebe bürosu açabiliyordu. O yıllarda berber çırağı olmak isteyen bir kişi bile, balonun üzerine sürülen traş köpüğünü, balonu patlatmadan usturaile sıyırması istenerek imtihan edilirken, muhasebeci olmak isteyen bir kişide, hiçbir yeterlilik aranmıyordu. Ancak, 1989 yılında kabul edilen 3568 sayılı kanun gereği, üyelerimize geçici mesleki belgelerini dağıttık. 1990 yılında Sabancı Kültür Sitesi’nde düzenlediğimiz belge dağıtım töreninde, üç üyemiz belgesini kağıda parmak basarak teslim almıştı. Günümüzde ise, muhasebe bürosu açmak isteyen bir kişinin, üniversite mezunuve ayrıca birçok yeterliliğinin de bulunması gerekmektedir.

O yıllarda İzmit 1 Nolu Vergi Dairesi vardı. Tüm esnaf ve muhasebeciler hertürlü işlemini burada yaptırırdı. Bizler, esnafın dükkanına giderek belgelerini toplardık. İzmit Esnaf Kefalet Kooparatifi’nde çalıştığım için,

166 Yirmi yıllık bir aradan sonra İzmit Yelken Kulubü’nü kuran üç kişiden biri. 1994-2003 yılı arasında komodorluk yaptı. Sabri Yalım’ın 1999 depreminde ölümünden sonra Türk Pirat Birliği başkanlığına seçildi. 2006 yılına kadar bu görevi yürüttü.

125

Page 126: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

esnaf tabanında çok tanınıyordum. Bunun birçok faydasını gördüm. Serbest muhasebeci olmam konusunda birçok esnaf beni teşvik etmişti. Bunların arasında hemen aklıma gelenler Sungur Morsallıoğlu ve Burhanettin Kıran’dır. Bu büyüklerim, “Sen büro aç ama bizim muhasebecimiz var, biliyorsun. Sana defterlerimizi veremeyiz” diyerek dürüstçe söylemelerine karşın, onlardan daha çokisrar eden bazı esnaflar bana defterlerini vermemişti.

Tüm esnaflar taksitli satışlar yaparlardı. Senet diye bir şey bilinmezdi. İzmit küçük bir yerdi. Herkes birbirini tanırdı. Evden çıkıp, İstiklal Caddesi’ne girdiğim zaman, rahmetli Tuhafiyeci Mustafa Ekşi’den başlayarak,selam vere vere Fethiye Caddesi’ne gelirdim. Şimdi kimse kimseyi tanımıyor.Eski esnaflar tek tek dükkanlarını kapattı. Buna çok üzülüyorum. Beni en çok üzen ise, insan ilişkilerindeki yozlaşma. O yıllarda insan ilişkileri hukuku, hem aile, hem sosyal, hem de ekonomik boyutları kapsardı. Herkes birbirinin yarasına merhem olurdu. İyi ve kötü gün dostluğu vardı. Bu anlamda, esnaf büyüklerim Kağıtçı Emin Agan ve Ayakkabıcı Ekrem Moralı’dan çok şey öğrendim. Onları rahmetle anıyorum.

Gençlik yıllarımda bir süre yelken sporu yaptım. Rahmetli Sabri Yalım ile birlikte, genç yelkencilerin yetişmesi için İzmit Yelken Kulübü’nde çeşitligörevler üstlendim. Türk Yelken Vakfı Mütevelli Heyeti üyesiyim.Coğrafi atlaslar ile National Geographic ve dekorasyon dergilerini okumayı severim. Bahçe işleri ile uğraşmaktan hoşlanırım. Yaz aylarında Maşukiye’deki evimizin bahçesinde sebze yetiştiririm.

Cadde’nin doğusunda bugünkü PTT’ye yakın köşesinde zemin katında bir eczane bulunan ayrı bir Vakıf Apartmanı daha vardı.167 Bugünkü Vakıf Apartmanı’nın temeli 28 Nisan 1954 tarihinde atılmak süreti ile 1955 yılında tamamlanmıştır.168 Onun bitişiğinde İlyas Uygun’ların evi, altında bir dükkan vardı. Bitişik eve “Süslü Mehmet’in Evi” denirdi. Altında iki dükkan vardı. Birinde Hüseyin Ayrıbaş’ın daha ziyade köylülere hizmet veren Elbiseci dükkanı, ikicisinde ise türlü eşyanın satıldığı bir bakkaliye dükkanı idi. Üçüncü, dördüncü ve beşinci binalar Saniye Okyar’a aitti. İlkinin zemin katında Bakkal Ahmet Efendi, diğerinde basma türü kumaşlar da satan tuhafiye dükkanı, sonuncusunda ise yine manifaturacı Ali Ersoy’un babasının dükkanı bulunuyordu. Daha sonraki ev H. Akten’e ait olup, altındaki dükkanda Eşref Kurukahveci vardı. Özellikle dini bayramlarda çok kalabalık olurdu. Bitişiğinde demanifaturacı Hüseyin Güney yer alıyordu.169

167 Merzuka Yazıcı (2007), s. 38 168 Oya Şenyurt, age, s. 202 169 Merzuka Yazıcı (2007), s. 38

126

Page 127: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

SÜLEYMAN ERCAN (ERCAN BEBE)

Süleyman Ercan, 1936 yılında İzmit’in Veli Ahmet Mahallesi Narlık Yokuşu. N0.43’de dünyaya geldi. Baba adı Ali, anne adı Zehra idi. 1897 yılında Rize’de doğan Ali Ercan, önce İstanbul’a gitmiş, daha sonra 1930 yılında İzmit’e yerleşmişti. 1975 yılına kadar Veli Ahmet Mahallesi’nde ikamet edenErcan Ailesi, daha sonra Hacıhızır Mahallesi’ne taşındı.

Ali Ercan, 1932 yılında Fethiye Caddesi ile İstiklal Caddesi’nin birleştiğiköşede bulunan, Vakıflara ait olan ve üst katlarında İzmit Müftülüğü bulunan 3 katlı yığma tuğla binanın altında (İstiklal Caddesi tarafı) bir bakkal dükkanı açtı. (Bu bina 1969 yılında yıkılarak, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yeniden inşa edildi.)

Akçakoca İlkokulu’nu bitiren Süleyman Ercan, İzmit, Gölcük ve Karamürsel ilçelerinde pazarcılık yaptı. 1951 yılında babası bakkal dükkanını kapattı.Süleyman Ercan, babasına aynı adreste tuhafiye dükkanı açmak istediğini söyledi. Babası rıza gösterince 1952 yılında dükkanda tuhafiye malzemeleri ve elbise satmaya başladı. Süleyman Ercan, 1956 yılında İstanbul Davutpaşa’da askerliğini yaptıktan sonra, tekrar dükkana döndü.

1959 yılında, Gölcük Hamidiye’li (Zobuoğulları’ndan) Meliha Hanım ile evlendi. Bu evliliğinden Haluk ve Haldun adında iki çocuğu dünyaya geldi. Süleyman Ercan, 1968 yılından sonra bebe konfeksiyon çeşitleri ile birliktesünnet kıyafetlerini satışa sundu. Günümüze kadar, evlatları Haluk ve Haldun ile birlikte çalışan Hacı Süleyman Ercan, son zamanlarda işlerini tamamen çocuklarına devretti. Süleyman Ercan’ın babası Ali Ercan, 1970 yılında vefat etti.

1964 yılında Emeksiz Turizm’in İzmit acenteliğini alan Süleyman Ercan, Hac organizasyonları yapmaya başladı. 1970 yılında Kocaeli Tur’u kuran SüleymenErcan, Hacı adaylarını kutsal topraklara taşımaya devam etti. Daha sonraki yıllarda karayolu ile Hacca gitmek yasaklandı. 1987 ile 1991 yılları arasında İslam Kalkınma Bankası’nın kurban kesim organizasyonu üstlenen Süleyman Ercan, Suudi Arabistan’a kasap götürerek kurban kesim işini gerçekleştirdi. 1995 yılında Umre organizasyonlarına da başlayan Süleyman Ercan ve oğlu Haluk, 2000 yılında Ercan Tur olarak tescillenen firmaları aracılığı ile Umre ve Hac organizasyonlarına günümüze kadar devam etti. İzmit Ticaret Odası üyesi olan Hacı Süleyman Ercan, iki dönem meclis üyeliği yaptı. Necmi Aydın, Necdet Esen, Terzi Burhan ve kayınbiraderi Salim Alyörük, Süleyman Ercan’ın yakın dostlarıydı.

Hacı Süleyman Ercan’ın, 1961 İzmit doğumlu olan oğlu Haluk, Yenituran İlkokulu’nda okudu. İzmit Ortaokulu’nu bitirdikten sonra, İzmit Lisesi’ndenmezun oldu. Yüksek eğitimini Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü’nde tamamlayan Haluk Ercan, çocukluk yıllarından, günümüze kadar babası ile birlikte çalıştı. 1983 yılında İzmit’te askerliğini yaptı. Haluk Ercan 1990yılında İzmit’li Ayşem Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Mustafa Berat adında bir oğlu dünyaya geldi. Genç Kocaelililer Derneği kurucu üyeleri arasında yer alan Haluk Ercan, 2000-2001 yıllarında GKD Başkanlığını yaptı.

127

Page 128: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Fevziye Camii Koruma Derneği’nde sekiz yıl yöneticilik yaptıktan sonra, 2007 yılında başkanlık görevini üstlendi.

Hacı Süleyman Ercan’ın, 1966 İzmit doğumlu olan oğlu Haldun ise Yenituran İlkokulu’nda okudu. İzmit Ortaokulu’nu bitirdikten sonra, İzmit Lisesi’ndenmezun oldu. Yıldız Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde yüksek tahsilini tamamlayan Haldun Ercan, sırasıyla Tüpraş, Çelikhalat ve Çelikkord Fabrika’larında çalıştı. Genç Kocaelililer Derneği üyesi olan Haldun Ercan, 1996 yılında İzmitli Emel Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Rana ve Ömer adında iki çocuğu dünyaya geldi.

Hacı Süleyman Ercan. Hiçbir işten çekinmeyen ve mücadeleyi seven bir insanım. 60 yıllık başarımı bu özelliklerime borçluyum. Pazarlarda mal satarak başladığım ticaret hayatımı, bugünlere kadar başarı ile getirdim. 1970 yılından sonra çocuklarım ile birlikte çalıştım.

Yıllarca İstanbul-Sultanhamam piyasısından mal aldım. Mallar sandıklar içerisinde gelirdi. Daha sonra karton kutulara geçildi.(1970) 1975 yılındansonra, oğlum Haluk ile birlikte İstanbul’a gitmeye başladık.1978 yılından sonra İstanbul işini Haluk’a bıraktım. İstanbul-Osmanbey piyasasından da mal almaya başladık. İzmit’e sünnet kiyafetlerini getiren ilk esnaf benim. Sünnet kıyafet ve ayakkabılarını İzmir’den alırım.

1964 yılından bu yana Hac ve Umre organizasyonları yapmaktayım. Bugüne kadar, yüzlerce hacı adayını kutsal topraklara taşıdım. Bir anımı sizinle paylaşmak isterim. 1966 yılında Suudi Arabistan hududu olan Tebuk’da, 253 otobüslük bir konvoyun arkasında kalmıştık. Sınırdan bir haftada geçemeyeceğimizi anlamıştım. Bir adam yanıma geldi: “Tercümanlık yaparak, müdürle konuşabilir misin?” dedi. Müdür o gün izinliymiş. Müdür yardımcısı geldi.Onunla konuştum. 9 otobüsümün olduğunu; 2 gündür burada beklediğimi söyledim. Benim kafilemi bir an önce, sınırdan geçirmesini rica ettim. Beniiçeri götürerek işlemlerimi tamamladı. Çantalarımızı verdi. Hemen sınırdan çıktık. Bana tercümanlık teklif eden adam daha sonra İzmit’e gelip beni buldu. O zamanın parası ile benden 3000 TL borç aldı. 46 yıldan beri hala ortalarda yok ama ona parayı helal ettim.

Çocuklarıma, randevularına ve ödemelerine sadık olmalarını öğütlerim. Bir de, Suudi Arabistan’da kesinlikle araba kullanmamalarını söylerim. Eski yıllarda, Suudi Arabistan’da sigortalama sistemi olmadığı için, bir yayaya çarpmak ya da araçların çarpışması sonucu olan yaralanma ve ölümlerde, ödenecek kan paraları ve tazminatlar, yabancıları çok zor durumlarda bırakıyordu. Esnaflık son yıllarda çok zorlaştı. Gençlerin işi bundan sonraçok daha zor olacak.

İHSAN UYGUN (UYGUNLAR ALIŞVERİŞ MERKEZİ)

İhsan Uygun 1933 yılında İzmit Hacıhasan Mahallesinde dünyaya geldi. Babasının adı İlyas ,annesinin adı Nefize idi. İhsan Uygun’un dedesi Hafız

128

Page 129: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İbrahim Bey,tarihte 93 harbi olarak da anılan 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra muhacir olarak, Batum’dan Gölcük’ün Mustafa Suyu köyüne göç eder. Daha sonra İstiklal savaşının verildiği, Rum ve Ermeni çetelerinin baskın yaptığı dönemlerde ailesini de yanına alarak İstanbul’a gider. Cağaloğlu’nda bir otel satın alarak işe başlar. Cumhuriyetin ilanından sonra, oteli satarak 1925 yılında İzmit’e döner. Şimdiki balık pazarı mevkiinde nalburiye, manifatura, tuhafiye ve silah satışının da yapıldığı ilk dükkanı açar. İhsan Uygun’un babası İlyas bey dört yaşında iken, Hafız İbrahim Beyin eşi vefat edip başka bir hanımla evlenince İhsan Uygun’un babası İlyas Uygun ile amcası İshak Uygun babalarından ayrılarak kendileri ticarete atılırlar. 1940 yılında şimdiki Kolonyacı Hikmet’in dükkanının yanında manifatura ve tuhafiye işine başlarlar. Daha sonra caddenin karşı tarafına, Mehmet Uygun’a ait binaya taşınırlar. Burada işlerine devam ederken iki kardeş anlaşarak işlerini ayırırlar. İlyas Uygun1700 liraya, Uygunların şimdi bulundukları İstiklal Caddesindeki yeri satınalarak 1942 yılında inşaatına başlar. İnşaat tamamlandıktan sonra manifatura, gelinlik, pardesü, manto ve diğer konfeksiyon ürünlerinin satıldığı dükkanını açar. İlyas Uygun 1957 yılında işlerini oğlu İhsan Uygun’a devreder. Oğluna işlerini devreden İlyas Uygun2001 yılında vefat edene kadar hergün yine dükkana gelmeye devam eder. İhsan Uygun, annesi Nefize hanımı da 2004 yılında kaybeder.

İhsan Uygun Yenituran İlkokulunu bitirdikten sonra, İzmit Ortaokulundan mezun olur. 1953 yıllında iki ay Kartal-Maltepe’de, daha sonra tugayın Babaeski’ye taşınmasıyla yirmibir ay askerlik yaptı. İhsan Uygun 1961 yılında Gölcük İhsaniye köyünden Filiz Hanımla evlendi. Bu evliliğinden ikiçocuğu dünyaya geldi.

Oğlu Ali Uygun 1962 yılında doğdu. Ali Uygun 1984 yılında Banu Hanımla evlendi. Bu evlilikten Murat ve Mert adında iki oğlu dünyaya geldi. Kızı Handan Uygun 1964 yılında doğdu. İrfan Özler ile evlenen Handa Hanımın bu evliliğinden iki çocuğu dünyaya geldi. Oğlu Ahmet ve kızı Hande.

1957 yılında başlayıp 53 yıldır süren bu başarılı ticaret yolculuğunda babası İlyas Uygun’dan öğrendikleri ile başarıyı yakaladığını, düzenli ve çok çalıştığını söyleyen İhsan Uygun, İstiklal Caddesinin en eski esnaflarındandır. 2005 yılında İhsan Uygun’da babası gibi zamanı geldiğini düşünerek, işlerini oğlu Ali Uygun’a devretmiştir. İzmit Ticaret Odasının en eski üyelerinden olup 40.yılında plaketle ödüllendirilen İhsan Uygun, günümüzde oğlu ile birlikte çalışmaya devam etmektedir.

Eski dükkan komşuları arasında zücaciyeci Cevat Özdür, manifaturacı Mühittin Türker, bakkal Yakup Kan, elbiseci Hüseyin Ayrıbaş, dönerci Adem Baba, gazcı Ali Ercan, Yeşil Han’ın sahibi iplikçi Halit Özdayıoğlu, elbiseci Abdürrahim Kabo sayılabilir. Dostları arasında, kunduracı Sedat Tüysüzlerde çalışan Muammer Bey’in ayrı bir yeri bulunmaktadır.

“Eskiden ticaret çok farklı ve hareketliydi. Haftada iki kere İstanbul’a gider, 8-10 çuval mal alır gelirdim. Her hafta eksikleri tamamlayarak dükkanı doldururdum. Şimdi ise işler çok zorlaştı. Masraflar çok ağır. Karlılık en alt seviyede. Allah tüm esnaflara kolaylık versin” demektedir.

129

Page 130: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Halkın Alman Çeşmesi dediği, Vakıf Han’ın bulunduğu köşedeki tulumbanın karşısında Mehmet Aydın’ın beyaz francala ekmek çıkaran fırını bulunuyordu. At arabası ile cezaevine ekmek gönderirlerdi. Tulumbanın üstündeki bir yere asılı hoparlörden II. Dünya Savaşı hakkında haberler ve pasif korunma yöntemleri anons edilirdi.170 Bu karşı köşe, önce bir kurukahveci, sonra Kireçci Kazım’a (Dinç) ait bir dükkandı. Bitişiğinde Selahattinve Rıdvan Umurdağ171 kardeşlerin nalbur dükkanı, bitişik üç katlı ahşap evde Dr. Ali Namık, Avni ve Sancar’ın babaları (Kara) İsmail Şener172 vardı. Selahattin Umurdağ, küçücük dükkanından askeriyenin ve bir çok fabrikanın nalburiye ihtiyacını karşılardı. İstanbul’a mal almaya gittiğinde dükkanadamadı Petrol Ofisi Bölge Müdürü Yavuz Kırdar (Kocaelisporlu futbolcu Barbaros Kırdar’ın babası) bakıyordu. Zemin katında biri Bekir – Mustafa Uygun’a, diğeri Elbiseci Avni Şener’e ait iki dükkan yer alıyordu. Yanındaki tek katlı bina Çakmakçı Kenan (Metin Optik – Metin Baylık’ın babası) ile hazır elbiseciAbdürrahim Kabo’ya ait iki dükkandan oluşuyordu. Az ilerde “Deli İbrahim” ve kızkardeşlerinin manifatura – tuhafiye dükkanları vardı. Ayrıca işportacı ve kestaneci Çingene Nuri debu noktayı mesken tutmuştu.

ABDURRAHİM KABO (ELBİSECİ)

Abdurrahim Kabo, 1903 yılında Arnavutluk’un Tiran şehrinde doğdu. Kabo Ailesi 1915 yılında geldikleri İstanbul Çatalca’da üç yıl kalan aile 1918 yılında İzmit’e gelerek, Baç semtine yerleşti. Abdurrahim Kabo delikanlılıkyıllarında seyyar olarak kestane ve kuruyemiş sattı. İzmit sokaklarında esnaflıkla tanıştı. Cumhuriyet’in kurulduğu yıllarda askerliğini yaptı. Askerden döndükten sonra bir süre daha seyyar olarak mal sattı.

Abdurrahim Kabo 1933 yılında Fevziye Camii’nin batı yönündeki- Tuhafiyeciler Çarşısı olarak bilinen çarşıdaki (Yemeniciler Çarşı’sının karşısında, Demiryolu’ndan sahile doğru sıralı ahşap bitişik dükkanlar) baraka dükkanlardan birini kiraladı. Bu baraka dükkanda ilk hazır elbiseyi satışa koydu. Abdurrahim Kabo yedi yıl boyunca bu ahşap dükkanda elbise sattı.

O zamanki İzmit Belediye Başkanı Kemal Öz, Jansen’in hazırladığı İzmit imarplanları doğrultusunda Fevziye Camii etrafında düzenlemeler yapmak

170 Merzuka Yazıcı (2004), s. 52 – 54, 65, 114 171 Türkiye’nin ilk Profesör Kaptanı hemşerimiz Necmettin Akten’in kayınpederi. 172 İsmet Çiğit, Özgür Kocaeli Gazetesi, 27 Nisan 2010

130

Page 131: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

istiyordu. (1940) Abdurrahim Kabo’nun esnaflık yaptığı dükkanda, bu düzenlemeler için yıkılacak işyerleri arasındaydı. Belediye bu dükkanları boşaltmaları için esnaflara tebligat yaptı. Abdurrahim Kabo bu esnada kendisine yeni bir iş yeri aradı. Ama dükkanının tahliye günü geldiğinde yeni bir yer bulamamıştı.

O yıllarda tütün Tüccarı olan Halit Ulusoy, Fevziye Camii’nin bodrum katınıtütün deposu olarak kullanıyordu. Abdurrahim Kabo, komşusu Halit Ulusoy’un rızası ile dükkanındaki malları bu depoya taşıdı. Alçak bir kapısı olan bu depoya, insanlar başlarını eğerek girmek zorunda kalıyorlardı. Abdurrahim Kabo bir süre bu depoyu işyeri gibi kullandı. Müşterilerine mal sattı.

Abdurrahim Kabo 1945 yılında İstiklal Caddesi, No.94 adresindeki boş arsayısahibi Sadık Bey’den satın aldı, o günlerde kendisini mal sahibi yapan Sadık Bey’i her zaman minnetle andı. Ona müteşekkirdi. Abdurrahim Kabo bu arsaya, bodrum ve bir dükkan katı olmak üzere kagir bir bina inşa etti. Tütün deposundan çıktı. 1947 yılında İstiklal Caddesi’ndeki kendi dükkanınataşındı. Yıllar içerisinde erkek takım elbise, palto, kaban, mont, kışlık şayak (aba), pantolon, gömlek, kasket çeşitleri ve bir miktar da tuhafiye sattı. Bu çeşitleri ilk satan esnaf olan Abdurrahim Kabo’dan sonra Hüseyin Ayrıbaş ve Bekir Uygun da aynı ürün gruplarını satmaya başladı.

Vefat ettiği 1981 yılına kadar aktif olarak dükkanında çalıştı. Vefatı sonrası çocukları 16 yıl daha dükkanı açık tuttular. İstiklal Caddesi’nde yarım asır gibi uzun ve başarılı bir ticari yaşam süren Elbiseci AbdurrahimKabo’nun (Koca Arnavut) dükkanı, 1997 yılında ticari faaliyetine son verdi.

İzmit Ticaret Odası üyesi olan Abdurrahim Kabo’nun dükkan komşuları arasında Elbiseci Hüseyin Ayrıbaş, Bekir ve Mustafa Uygun, Can Mağazası Hasan Can, Pantoloncu Selahattin Işık, Tuhafiyeci Avni Şener, Bakkal Ali Ercan, Kireççi Kazım (Dinç) Bey (Fethiye Caddesi köşesinde ), Kurukahveci Eşref Efendi ve Terzi Osman Aykan bulunmakta olup Hüseyin Ayrıbaş, Halit Ulusoy ve Hüseyin Sabri Güney, Abdurrahim Kabo’nun yakın dostları idi.

Abdurrahim Kabo 1935 yılında Tekirdağlı Rahmiye Hanımla evlendi. Bu evliliğinden Erdinç, Ercan ve Nurcan adlarında üç çocuğu dünyaya geldi. Abdurrahim Kabo evlendikten sonra Çukurbağ Mahallesinde bulunan Hüseyin Paşa Camii’nin doğu tarafına bitişik olan evde ikamet etti. Çocukları bu evde doğdu.

Abdurrahim Kabo’nun 1937 doğumlu olan büyük oğlu Erdinç, Yenituran İlkokulunda okudu. İzmit Ortaokulunu bitirdikten sonra, İstanbul- Sultanahmet Ticaret Lisesi’nden mezun oldu. Erdinç Kabo askerliğini 1962 yılında Urfa’da ilkokul öğretmeni olarak yaptı. Askerliğini bitiren Erdinç Kabo babası ile birlikte çalışmaya başladı. 1968 yılında Adapazarlı Aysel Hanımla evlendi.

Abdurrahim Kabo’nun 1938 doğumlu olan küçük oğlu Ercan, Yenituran İlkokulunda okudu. İzmit Ortaokulunu birinci sınıfta iken terk etti. Ercan henüz on üç yaşındayken babasının dükkanı ile tanıştı. Askere gidene kadar babası ile çalışan Ercan Kabo, 1958 yılında İzmit Doğu Kışla’da askerliğini

131

Page 132: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

yaptı. Ercan Kabo 1971 yılında İzmitli Mehlika Hanımla evlendi. Bu evliliğinden Elif, Aslı ve Yasin adlarında üç çocuğu dünyaya geldi.

Abdurrahim Kabo’nun küçük oğlu Ercan Kabo: Babamın en büyük hobisi işiydi. İstanbul’a mal almaya kendisi giderdi. Gittiğinde Beylerbeyi’de oturan ablasında kalırdı. İki gün boyunca Eminönü Semti’ndeki Mercan ve Çakmakçılar Yokuşundan alışverişini yapardı. Daha sonraki yıllarda beni de yanında götürmeye başladı. Toptancılarla beni tanıştırdı. İşimizin inceliklerini bana öğretti. “Para, mal alırken kazanılır” derdi. Çok titizdi. Çok mal alırdı. ”Ticaret sırdır. Kendi hesabını kendin bil. Kimseyle bu bilgileri paylaşmayacaksın” diyerek bize nasihat ederdi. O yıllarda İstanbul’daki imalatçıların çoğu gayri müslimdi. Babamı çok severler ve güvenirlerdi. Onların gözünde babamın sonsuz kredisi vardı. Babam d borcuna çok sadık adamdı. Babama dostları ve tanıyanları “Koca Arnavut” derlerdi.

Bayramlara bir ay kala işler artmaya başlardı. Bayramın dört günü de dükkanaçardık. Tüm civar köylüler bizim dükanımızın müşterileriydi. Çok iyi iş yapardık. İstanbul’dan gelen mallar geceden açılır, satışa hazır hale getirilirdi. Bazı akşamlar sahurda eve giderdik. Babam ”Bu çeşmeler şimdi akıyor. Akarken doldurun. Her zaman böyle olmaz” derdi. Gerçekten çok haklıymış. Şimdi o çeşmeler kurudu. Babam çok dürüst bir insandı. % 20’den fazla kar koymazdı. Müşteriye ucuz ama yoğun bir şekilde mal satar, sürümden kazanırdık. Müşteri babamla pazarlık etmeye başlarsa, çok hesaplı mal sattığımız için babam kızar ve çok sıkılırdı. Bundan dolayı ağabeyim ve bendükkana girdikten sonra müşteri ile pek dialoğa girmezdi.

Babamın ilk dükkan açtığı yıllarda trenle istasyona gelen mallarımız at arabaları ile dükkana gelirmiş. Büyük sandıklar içerisindeki malları hamallar taşırmış. Daha sonraki yıllarda İkbal Kocaeli Anbarı ile mallar gelmeye başladı. 1981 yılında vefat etti. Ben ve ağabeyim on altı yıl daha babamızın açmış olduğu dükkanı çalıştırdık. Bu esnada ağabeyim ve ben, dayımız ile birlikte çeşitli dönemlerde otobüs ve kamyonlar ile yolcu ve eşya nakliye işleri ile uğraştık. Ama bu işler bizim elbiseci dükkanımız ile irtibatımızı kopartacak düzeyde olmadı. Komşuları ile çok iyi geçinirdi. Karşılıklı güven ve saygı vardı. Ama günümüzde bu ilişkiler yok denecek kadar azaldı. Babam Cumhuriyet Halk Partiliydi. Bir dönem İl Kurulunda görev yapmıştı.

Kabo’nun dükkanından sonra Sadık Bey’in üç katlı evi gelirdi. Halkevi’nde de gönüllü çalışan Çocuk Doktoru Müyesser Yola’nın muayenehanesi ve Avukat İsmail Akdamar’ın yazıhanesi buradaydı.Diğer katta Çarıkçı’lar otururdu. Zemin kattaki dükkan da eski dikiş makinesi tamircisi ve anahtarcı Muzaffer Akkoyun’un babasına aitti. Hemen yanı Halit Özdayı’nın eviydi, bir katındaAv. Kemal Baruksal otururdu. Cadde üzerindeki dükkanlardan birinde Özdayı, havlu, yatak takımları, vb. satardı. Diğer dükkan Hasan Can’ın kumaş mağazası idi. Daha sonraki üç dükkan da Halit Özdayı’ya aitti. Bakkal dükkanında motosiklet tutkunu Yakup Kan (Mehmet Kan’ın babası), ikinci dükkanda manifaturacı

132

Page 133: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Ahmet Özdayıoğlu, sonuncu da ise yüncü Osman bulunurdu. Buna komşu, Kalıpçılar’a ait manifaturacı vardı.

HASAN CAN (CAN MAĞAZASI)

Hasan Can, 1915 yılında Yunanistan’ın Drama kasabasında dünyaya geldi. Babaadı Ahmet, anne adı Server’di. Babası Drama’da reçberlik yapıyordu. Yunanistan ile yapılan mübadele anlaşması sonucunda aile 1923 yılında Geyve’ye göçtü. Hasan Can henüz sekiz yaşındaydı. Hasan Can’ın üç kardeşi vardı. Ahmet, Fatma ve Halime.

Hasan Can ilkokula Geyve’de gitti. Daha sonra ailesi ile İzmit’e geldi. Yeni kurulan Seka Kağıt Fabrikasına posta dağıtıcısı olarak işe başladı. Beş yıl Seka’da çalıştı. Ticaret yapmayı çok istiyordu. Bu arzusunu gerçekleştirmek için çarşı içinde dükkan aramaya başladı. 1948 yılında İstiklal Caddesinde (Postane karşısında) bir dükkan kiraladı. Can Manifatura adını verdiği dükkanında kumaş satmaya başladı. Yirmi yıl süre ile bu dükkanda esnaflık yaptı. İzmit’lilere kumaş sattı.

Hasan Can 1968 yılında İstiklal Caddesi, No.96 adresinde bulunan Halit Özdayıoğlu’na ait eski binayı satın aldı. Eski binayı yıktı. Binanın arka bahçesinin de inşaat alanına katılmasıyla oldukça büyük bir dükkan ortaya çıktı. Çok kısa bir zamanda inşaat tamamlandı. 1968 yılında Can Mağazası üçkatlı olarak hizmete girdi. Yenilenen büyük mağazada kumaş, manifatura, mefruşat, konfeksiyon ve gelinlik satılmaya başladı. Hasan Can dükkanında sattığı malları İstanbul’dan getirirdi. Hasan Can 1990 yılına kadar aktif olarak mağazasında çalıştı. Bu yıldan sonra dükkanı çocuklarına bırakarak kendini emekliye ayırdı. 1994 yılında vefat etti.

Hasan Can 1934 yılında İzmit’li Asiye Hanımla evlendi. Asiye Hanımın babası, İzmit’in eski esnaflarından Manifaturacı Hafız İbrahim’di. Can Ailesi Karabaş Mahallesi, İkizliçeşme’de oturdu. Hasan Can’ın bu evliliğinden olan üç çocuğu İkizliçeşme’de ki evde dünyaya geldi. Erkek çocuğu Hatay, kız çocukları Nuran ve Ümran. Hasan Can’ın oğlu Hatay 1937 yılında doğdu. Ulugazi İlkokulu, İzmit Merkez Ortaokulunda okuduktan sonra,İzmit Lisesinden mezun oldu. Hatay çocukluk yaşlarında dükkana gitmeye başladı. Babası ile çalıştı.

Hatay Can 1963 yılında İstanbul’lu Bilten Hanımla evlendi. Bu evliliğinden 1965 yılında oğlu Kerem, 1969 yılında oğlu Koray dünyaya geldi. Hasan Can’ın küçük kızı Ümran Can, Ulugazi İlkokulunda okuduktan sonra, İzmit KızEnstitüsünden mezun oldu. Okul yaşamından hemen sonra kendisini mağazada bulan Ümran Can, babasının kurduğu mağazada çalışmaya başladı. Çok emek verdi. Mağaza kapanana dek otuz iki yıl aktif olarak çalıştı. Can Mağazası’nın postanenin karşısında açıldığı ilk yıllarda Hasan Can’ın yanında çalışmaya başlayan Cemil Gürsoy mağaza için çok önemli bir kişiydi.İstanbul tüccarı ve müşteriler Cemil’i aileden biri olarak bilirdi. Daha ondört yaşında iken Hasan Can’ın yanında çalışmaya başlayan Cemil Gürsoy, vefat ettiği 1993 yılına kadar mağazada çalıştı.

133

Page 134: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Hasan Can’ın dükkan komşuları arasında Manifaturacı Vehbi Azak, Havlucu Halit Özdayıoğlu, Perdeci Necati Damarlı, Mobilyacı Mahmut Avşaroğlu, Elbiseci Bekir Uygun, Kaşarcı Yakup Kan, Bakkal Ahmet Yılmaz, Nalbur Selahattin Umurdağ, Çakmakçı Kenan Baylık bulunmaktadır. Hasan Can’ın iyi dostları olarak Halit Ulusoy, Saadettin Yalım, Nazmi Oğuz, Naci Başkal, Şahin Yılmaz ve Necmettin Hoşkan bilinmektedir.

Hasan Can’ın kızı Ümran Can: Babam son derece çalışkan bir insandı. Arı gibiydi. Ticaret konusunda çok cesaretli ve gözü karaydı. İstanbul tüccarı ile arası çok iyiydi. Babamı çok severlerdi. Ona hepsi güvenirdi. Eli çok açıktı. Param yok diyene bile güvenip mal verirdi. Senet almaz, ”öder” derdi. Çok düğüncü müşterisi vardı. Yeni evlenenlere çok mal verdi. Veresiyede çok parası gitti. Ama babam vefat ettikten sonra, düğünlerinde mal verdiği insanlar akın, akın dükkana baş sağlığı için geldiler.

Babam “ Devletle hiç işin olmayacak. Banka ile iş yapmayacaksın. Kul hakkı yemeyeceksin. Evine aç gideceksin ama çalışanının parasını vereceksin” derdi. Babam Hasan Can, Klasik Türk Sanat Müziği hayranıydı. Bahçe ve çiçeklerle ilgilenmeye bayılırdı. Yanımızda çalışan Cemil Gürsoy ailemizden biri gibiydi. Beraber çok çalıştık. Yıllarca onunla birlikte İstanbul’a mal almaya gittik.

Hasan Can’ın torunu ve Ekspo adı ile İzmit’in ilk grosmarketini açmış olan Kerem Can: Bir gün resmi bir dairede işim vardı. Yanımdaki yaşlı bir amca soyadımı duyunca, sen kimlerdensin diye sordu. Ben de yaşlı olduğu için “Hasan Can’ın torunuyum” dedim. Ayağa kalktı. Beni alnımdan öptü. Ağlamaya başladı. “Oğlum, senin dedem benim bu şehirde var olma sebebimdir. Adana’dan gelmiştim. Kimseyi tanımıyordum. Seka’da çalışmaya başlamıştım. Evlenecektim. Ev kurmak için birçok şeye ihtiyacım vardı. Dedenin dükkanına gittim. Durumumu ona anlattım. Ne istediysem verdi. Beyaz eşya almam için de bir başka dükkanda bana kefil oldu. Hasan Can olmasa ben evlenemez, yuva kuramazdım. Sonra tüm borçlarımı ona ödedim. Bana güvenmişti. Allah ondan razı olsun. Mekanı cennet olsun” dedi. Bunları dinlemek beni çok mutlu etmiş, duygulandırmıştı. Dedem kravatsız dükkana gelmezdi. Kravatını evde yatana kadar çıkartmazdı. Bir misafir gelir diye gömlek kravatla otururdu. Dedem bir gün bana “oğlum, paranı kaybet, itibarını kaybetme” demişti.

Bu bloğun son dükkanı ise, Mustafa Küpçü’nün de dedesi olan, o dönemin mesleğinde rakipsiz, eski soyadı çömlek tezgahının ayakgücüyle dönmesinden esinlenerek “Vurdöndü” olan Rumeli kökenli Ali Küpçü’nün saksı, güveç, küp, testi gibi toprak kapları ürettiği işliği vardı. Hatta toprak kumbaralar bile, tahta döşemeli bu dükkanda satılırdı. Yan duvarı bugün Kızılay İşhanı’nın bulunduğu ve kimi zaman cambaz gruplarının gösteri yaptığı, boş arsaya bakardı.173 Yanında züccaziye eşyaları satan“Bardakçı Sedat” bulunmaktaydı. Bu dükkanın mülkiyeti daha sonra Nihat Kambur’a geçti. Küpçü’nün dükkanının karşısından yukarı doğru çıkarken Terzi Mahir vardı.

173 Merzuka Yazıcı (2007), s. 39 – 40

134

Page 135: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

ALİ KÜPÇÜ (KÜPÇÜ)

Ali Küpçü, 1905 yılında Selanik’te doğdu. Balkan Savaşı’nın başlamasıyla birlikte, henüz sekiz yaşında iken, babası Süleyman, dedesi Mustafa Bey ve kardeşi Hasan ile birlikte 1912 yılında önce İstanbul’a, daha sonra İzmit’egeldi. Ali Küpçü’nün babası, Süleyman Bey savaşta şehit düşen Emin Onbaşı’nın dul eşi Sıdıka Hanımla evlendi. Süleyman Bey ve ailesi, Emin Onbaşı’dan kalan, altında kiracıları olan bakkal Hristo’nun bulunduğu (günümüzde, Cumhuriyet Caddesi ile Alemdar Caddesi’nin birleştiği köşede bulunan Ziraat Bankası’nın bulunduğu) evde yaşadı. Bakkal Hristo, Yunan İşgali sırasında, büyük harflerle ve Yunanca “Burası Atinalı Hristo’nun evidir“ diye yazarak, aileyi güvence altına almasına rağmen, Ali Küpçü’nün kardeşi Hasan, Üç Tepeler Mevkii’nden kestiği odunları getirirken, Yunanlılar tarafından öldürüldü (Bağçeşme’deki Şehitlik’te “Muhacir Hasan“ olarak yatmaktadır).

Ali Küpçü ve babası Süleyman Bey daha önce bir Rum’dan öğrendikleri toprak kaplar imalatına başladılar. İmalathane, Bekirdere – Üçyol Mevkii’nde Eski İstanbul Yolu çıkışındaydı (günümüzde Güney Tuz’un bulunduğu yer). Önde imalathane, ortada yarı mamül ürünlerin kurutulduğu raflar, en arkada ise odun ile yanan ve ürünlerin kurutulduğu fırın vardı. Tepeköy Mevkii’ndeki toprak tarlasından alınan topraklar, önceleri at arabası ile daha sonralarıkamyonlarla imalathaneye taşınır, burada işlenirdi.

Ali Küpçü bu imalathanede künk, saksı ve küp çeşitleri yaptı. İçi bal mumu ile kaplanan turşu küpleri ve diğer toprak mamüllerini İstiklal Caddesi’ndeki dükkanında (günümüzde Bursa İskender Kebap’ın bulunduğun sokağın başındaki parfümericinin olduğu dükkan) sattı. Karamürsel ve Suadiye’de toptan mal verdiği bayileri vardı. Dükkanın mülk sahibi Ayakkabıcı Ziya Hoşel’di. Bu dükkan üç bölümden oluşmaktaydı. Önde satış yeri, arkada ise bir açık bir de kapalı ardiye bulunmaktaydı.

Ali Küpçü, 1970 yılına kadar toprak mamüllerinin imalatına devam ettikten sonra, imalata son verdi. 1968 yılından sonra toprak ürünlerin yanı sıra zücaciye çeşitleri de dükkanda satılmaya başladı. Alüminyum kapların devreye girmesi ile birlikte, toprak kaplar eski cazibesini yitirdi. Çeşitli zücaciye ürünlerinin satışı ağırlık kazandı. 1925 yılında Emin Onbaşı’nın kızı Seher Hanım’la (anne, baba ayrı, üvey kardeşler) evlendi. Ömerağa Mahallesi’nde bulunan ahşap bir evde (Alemdar Caddesi, Al - Baraka Türk Bankası’nın olduğu bina) ikamet etti. Ali Küpçü’nün bu evliliğinden Muammer ve Özdemir adlarında iki çocuğu dünyaya geldi. İzmit’in ilk ve tek küpçüsü olan Ali Küpçü, başarılı bir esnaflık süreci sonunda, 1982 yılında vefat etti.

Çocukları Muammer (d. 1926) ve Özdemir (d. 1929) kardeşler, Ulugazi İlkokulu ve İzmit Ortaokulu’ndan mezun oldu. İki kardeş, imalat ve satışta,uzun yıllar babaları ile birlikte çalıştı. Muammer Küpçü 1949 yılında Kandıra’lı Şükran Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Mustafa (d. 1950) ve Süleyman (d. 1953) adlarında iki oğlu dünyaya geldi. Muammer Küpçü, 1967 yılında vefat etti. Özdemir Küpçü ise 1952 yılında İzmitli Mustafa Gebeş’in(Kebenç) kızı Nevin Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Vedat (d. 1953) ve

135

Page 136: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Nejat (d. 1958) adlarında iki oğlu oldu. Özdemir Küpçü, 1985 yılında vefat etti. Ali Küpçü’nün torunları Süleyman ve Vedat 1995’e kadar dükkanı çalıştırdıktan sonra, dükkanı kapattılar. 

Ali Küpçü’nün dükkan komşuları arasında Tuhafiyeci (Sakızcı) Mümin Erdönmez, Ersin Erdönmez (Türkiye Amatör Boks Şampiyonu), Manifaturacı Osman Temiz, Bakkal Ahmet Öztürk, Mefruşatçı Mahmut Avşaroğlu, Ayakkabıcı Abdullah Avşaroğlu, Züccaciyeci Önder Bey, Eczacı Türkan Gençoğlu, ElbiseciKabo’lar, Kalıpçılar, Dönerci Adem Gül, eski Kızılay binası zemin katında Kahveci İbrahim (sadece domino oynanırdı) İbrahim Amca, Marangoz Kemal Kibar, İrfan Özben ve Manifaturacı Mustafa Ekşi bulunmakta idi. Ciğerci Sadık Tanaydın, Mustafa Gebeş (Kebenç), Kasap Osman Alyürük, İbrahim Umurdağ, İbrahim Hoşel ve memleketi Selanik’ten arkadaşı olan şarap imalatçısı Nabi Kumral ise en yakın dostlarıydı.

Ali Küpçü’nün torunu Mustafa Küpçü: Esnafın erken dükkan açması bir gelenekti. Esnaf, sabah namazından sonra gelir, dükkanını açardı. Birbirlerine siftah atarlardı. Esnaf birbirine, hayırlı işler dilemeden kepenk açmazdı. Bir esnaf paraya sıkıştığı zaman önce en yakın komşusuna gelirdi. Varsa, yok denmezdi. Dedem “Dükkanı dışarıya doğru süpürmeyin. Kaldırımı bile süpürürken, içeri doğru süpürün“ derdi. Aslında bunun sebebi, dükkanın önünden geçenlerin üstlerinin kirlenmemesiydi. Buna bile dikkat edilirdi. Günümüzdeise, saat on olmuş, sabunlu sularla dükkanlar yıkanıyor, caddeler pisliktengeçilmiyor. Çek, senet diye bir şey yok. Her şey karşılıklı güvene dayalıydı. Ahilik o zaman vardı. Şimdi ise hainlik var.

Babam ve Amcam küpçü dükkanımızda yıllarca çalıştılar. Torunlarından, Süleyman, Vedat ve ben satışta çalıştık. İstiklal Caddesi’nde, şimdiki Fulya Eczanesi karşısında, Kızılay İş Merkezi’ne bakan o tarihi dükkanda, çocukluk yıllarımdan, üniversite yıllarıma kadar emekçi olarak ben de çalıştım. Ailece çalışmak ve alın terimizle kazandığımızı insanca paylaşmakkültürünü bana çocuk yaşımdan itibaren öğreten aileme minnettarım. Bu dükkanda, Süleyman Dede’den başlayarak, bizlere gelene kadar dört kuşak geçimini sağladı.

Dedem, çalışkan, hesaplı, bonkör, yardım seven, garibanı kollayan, çalışanına adaletle yaklaşan bir insandı. İmalathanede çalışan iki usta ve bir çamurcumuz vardı. Mustafa ve Hamdi Usta’larla da akraba gibiydik. Ailece görüşülürdü. Bu ustalarımızın, ev sahibi olmalarında dedemin çok katkısı olduğunu, daha sonra onların eşleri ve çocuklarından öğrendik.

Samimi bir Atatürk hayranı ve CHP’liydi. İnönü’ye söz söyletmezdi. Siyasetle aktif olarak ilgilenir ama siyasetten bir talepte bulunmazdı. Nihat Erim, Nazmi Oğuz, Dr. Abdullah Köseoğlu ve Leyla Atakan yakın siyasetarkadaşlarıydı. Büyükbabamın siyasi kimliği belliydi ama siyasal görüşlerinden dolayı insanları incitmemeye özen gösterirdi. Yine en yakın arkadaşları (Kasap) Osman Alyürük, Ciğerci Sadık Tanaydın, aynı zamanda dünürü olan Mustafa Gebeş, koyu Demokrat Partili idiler ama dostlukları örnek gösterilirdi. Henüz on yedi yaşımda babamı yitirmiştim. Yüksek öğrenim görme şansımın iki kahramanı vardır; biri anneciğim, diğeri büyük babacığımdır. Her ikisini de saygı ve rahmetle anıyorum.

136

Page 137: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İmaretliler Toplantıları

Yukarıda sözünü ettiğimiz Abdürrahim Kabo ve mahallenin diğer esnaf büyükleri Halit Ulusoy, Faik Kurtuluş ve Muzaffer Patır ile ağırlıklı olarak eski İzmitlilerin yaşadığı, “Kemalpaşa Mahallesi İmaret Yokuşu geleneksel toplantı ve bayramlaşma geleneğini” başlatmışlardı. Dini bayramların ikinci günü buluşurlardı. Her bayram bir başka evde görüşürlerdi. Zaman zaman kent yöneticilerini de ağırlarlardı. Katılımcıları sonraki nesil temsilcileri ile değişmesine karşın bu gelenek 66yıldır devam ediyor.

1970 yılında Leyla Atakan’ı misafir etmişlerdi. Bu karedeki kişiler şunlardı:174

Soldan sağa. En ön sıra: Sedat Patır, Hasan Korucuoğlu, Tayyar Kobak, Fettah Öven. İkinci sıra: Halit Ulusoy, Faik Kurtuluş, Müfit Saner, Leyla Atakan, Edip Kaya Morsallıoğlu, Adil Girgin,Kazım Dinç, Hasip Bey. Üçüncü sıra: Cafer Ulusoy, Saadettin Özemek, Mehmet Yılmaz, Niyazi Akusta, Namık Moralı, Osman Gürsel.

Daha doğuya doğru, bugünkü Belsa Plaza’ya, o günlerde Perşembe Pazarı’nın da kurulduğu (eski) hal’in bulunduğu noktadaki

174 Tanzer Ünal Arşivi, Kocaeli Gazetesi

137

Page 138: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

işyerlerinden biri de marangoz (Arap) Hayri Usta’nın dükkanı idi. Oldukça kilolu ve Afrika kökenli olan bu usta, Yukarı Pazar’dan (Yeniyol)175 işyerine ancak eşeği ile gelir, aynı şekilde eve dönerdi.176 Buradaki halin esnaflarından bir başkasıda Bostancılar olarak bilinen aileden Cemal (Balcı) Efendi idi.Oğulları Necdet ve Fikret bir süre baba mesleğini devam ettirdilerse de daha sonra matbaacılığa yöneldiler.177 Cemal Balcı ile bir süre ortaklık yapan Halil İbrahim Adamol, Şişli Fidanlığı’ndaki (bugün Plaj Yolu) bağlarına büstünü koyacak derecede bir Atatürk ve CHP aşığı idi. Yedi dönümlük bir arazisini partiye bağışlamıştı. Halk müziği düşkünü ve saz ustası Hüseyin Orhon’un manav dükkanı da buradaydı ve Belsa Plaza’nın inşaatı nedeniyle Ankara caddesi üzerindeki tanzim satış yerine taşınmak zorunda kalmıştı.178 Ne yazık ki Belsa Plaza’nın yapımında toprak altında karşılaşılan görkemli antik yapılar bir gecede tuzla buz edildi. Batı yönde ise cadde, trenyolunun var olduğu dönemlerde “1. Geçit” denilen noktada bugün Gakko Kervansaray İşhanı’nın yerindeki ahşap Orman İdaresi Müdürlüğü ile sona eriyordu.

Cadde’den İmaret’e çıkan “kırk merdivenler”in köşesinde Terzi Ruhi ve Nuri kardeşler vardı, kalfaları Uğur Şensoy, rahmetli Molla Mehmet ve Terzi Yusuf Gencer’di.

HALİME UZAR (İPLİKÇİ HALİME)

Halime Uzar, 1934 yılında İzmit Yeniköy’de doğdu. Baba adı Hüseyin Ayaz, anne adı Hatice idi. İlkokulu üçüncü sınıfa kadar Yeniköy’de okuyan Halime,daha sonra İzmit Akçakoca İlkokulundan mezun oldu. Halime Uzar’ın iki kız kardeşi vardı. Fatma ve Ayşe. Kızlık soyadı Ayaz olan Halime’nin ailesi Yeniköy’de tütün ekimi yapmakta idi. Tütünleri işledikten sonra tüccara satıyorlardı.

Halime Hanım, 1954 yılında Yeniköy’lü Muhammed Uzar ile evlendi. Bu evliliğinden Hüseyin, Hülya ve Salih adlarında üç çocuğu oldu. Uzar Ailesi belli bir süre daha Yeniköy’de tütüncülüğe devam etti. Halime ve Muhammed Uzar daha sonra İzmit’e yerleşmeye karar verdi. Halime Hanım ve Ailesi, Çukurbağ Mahallesi, Gülümser Sokak’ta bulunan Muhammed Uzar’ın ağabeyi SamiUzar’ın yanına yerleşti. İki aile aynı evi paylaştı.

175 Olasılıkla Belediye Başkanı Abidin Aral tarafından yenilenmesi nedeniylebu adla anılıyordu. M. Hikmet Bayar, age, s. 188176 M. Hikmet Bayar, age, s. 126 – 127 177 M. Hikmet Bayar, age, s. 142178 Savaş Poyraz (1999), S. 155

138

Page 139: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Ticaret yapmayı aklına koyan Halime Uzar, 1957 yılında seyyar tezgah ile Fethiye Caddesi’nde satış yapmaya başladı. Bir yıl kadar seyyar olarak yün,iç çamaşırı, çorap, mendil ve yemeni sattı. Halime Uzar daha sonra dükkan açmaya karar verdi. 1958 yılında İstiklal Caddesi, No.128 adresinde mülkü Mehmet Yüksel’in dedesi Hacı Abdullah Yüksel’e ait olan binadaki dükkanı kiraladı. İki katlı yığma binanın altındaki dükkanda ticarete başladı. Bir sene sonra yanındaki boş dükkanı da kiraladı. Aradaki duvarı yıkarak dükkanı büyüttü. Dükkanında işleme ipliği, el örgü ipliği, tülbent, iç çamaşırı ve triko sattı. İzmit’li hanımların uğrak yeri oldu. Kendisini çoksevdirdi. Yirmi dört yıl aynı adreste (bugün Dr. Serdar Özbek özel kliniği)ticaretine devam etti. Yığma bina, 1982 yılında sahipleri tarafından yeniden inşa edilmek üzere yıkıldı. Halime Hanım aynı adreste binanın yapımdan sonra işine devam edecekti. Ama öyle olmadı. Bina yıkıldığında Halime Uzar hastalandı. İzmit İstiklal Caddesinin sembol isimlerinden olan İplikçi Halime 23 Temmuz 1983 yılında vefat etti.

Bina yeniden inşa edildikten sonra Halime Uzar’ın kızı Hülya ile oğlu Salihaynı adresteki Yüksel Pasajında annelerinin işine devam etti. İki kardeş 1958 yılında annelerinin açtığı bu dükkanı günümüze kadar başarı ile getirdi. 1983 yılından itibaren dükkanda el örgü ve el nakışı ipliklerinin satışı ağırlık kazandı. Ama o dükkan günümüzde bile “İplikçi Halime’nin dükkanı” olarak bilindi. İplikçi Halime’nin dükkan komşuları arasında Bakkal - Tuhafiyeci Cemal Elinegüven, Tuhafiyeci Sami Uzar, Bakkal Raif Karan, Manifaturacı Şefik Can, Gıda Toptancısı Ali Balkaya, Toptancı TevfikKozan, Yorgancı Ahmet Kahraman, Basmacı Necati Uygun bulunmaktaydı.

Bu esnada Halime Uzar’ın eşi Muhammed Bey’in de kardeşleri ile ortak elektrikli ev aletleri ve züccaciye satışı yapan bir dükkanı vardı. Bu dükkan günümüzde Belsa Plaza’nın olduğu yerde bulunan Askerlik Şubesinin altındaki Belediye dükkanlarından biriydi. Muhammed Uzar 1992 yılına kadar burada ticaret yaptıktan sonra, ticari faaliyetine son verdi.

1950 li yıllarda ticaretle uğraşan İlk İzmit’li bayan olan İplikçi Halime Hanım’ın oğlu Salih Uzar: Annem müşterisi ile çok ilgilenirdi. İşini çok severdi. Çok çeşitli mal satardı. İzmit’li bayanların hepsi annemden rahatlıkla alışveriş yapardı. Onlara sadece satış yapmakla kalmaz. Onların dertlerini dinler. Yardımcı olmaya çalışırdı.

Ağabeyim, ablam ve ben yıllar önce annemizin ektiği tohumların ekmeğini yemekteyiz. Günümüzde bile bizi ismen pek kimse bilmez. Halime’nin oğlu, Halime’nin kızı olarak bilirler. Annemin ismi gerçek bir markadır. Annem “ işinizi doğru yapın “ diye nasihat ederdi. Mal almak üzere İstanbul’a kendisi giderdi. İstanbul’lu esnaf annemi çok sever ve ona saygı gösterirdi. İşler o zamanlar çok iyiydi. Annem gün gelir, İstanbul esnafınaborç para verirdi. Annem dükkanda kazandığı paralar ile 1967 yılında, bu günde ailemizin oturduğu Leyla Atakan Caddesi, No.29 adresindeki Uzar Apartmanını yaptırdı. Genç kızlığında çeyizini bizim dükkandan yapan İzmit’li bayanlar, başka şehirlere gitmiş olsalar bile İzmit’e geldiklerin de mutlaka anneme uğrarlardı. Onunla sohbet etmekten memnun olurlardı. Annem, ablasının kızı Emine Karan’ı da on üç yaşında çırak olarak yanına aldı. Onu yetiştirdi. İşi ona öğretti. Daha sonraki yıllarda Emine Karan,

139

Page 140: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

teyzesi Halime Hanımın yardımları ile Karan Tuhafiye adında kendi iş yeriniaçtı. Bu yüzden, Emine Karan, teyzesi İplikçi Halime Hanım’a her zaman şükranlarını sundu.

Annemin ticaret yaptığı zamanlarda saat 12.00 ile 13.00 arasında öğle tatili olurmuş. Dükkanlar bir saat süre ile kapatılırmış. Bir gün İzmit Merkez Ortaokulundan bir öğrenci tam öğlen saatinde dükkan kapalıyken, ağlayarak dükkanın kapısına gelmiş. Annem, hemen kapıyı açarak kızı içeri almış. Kız da “Halime Teyze, annem sizden devamlı ip alır. Ben de onunla ara sıra senin dükkanına gelirim” demiş. Annem de ”tanıdım seni kızım“ diyerek ona sarılıp, neden ağladığını sorarken, kapıya belediye zabıtası gelmiş. Zabıta anneme” Sen öğletatilinde nasıl dükkan açarsın da, müşteri alırsın” demiş. Annem de olan biteni zabıtaya anlatmış. Ama zabıta anlamamakta ısrar ederek, tutanak tutmak için çabalıyormuş. Bu duruma çok sinirlenen annem eline geçirdiği demir ile zabıtanın kafasını yarmış. O zaman ki belediye başkanı da rahmetli Leyla Atakan’mış. Zabıtanın arkasından bağırarak “Git şimdi senin kafanı neden patlattığımı Leyla’ya anlat” demiş.

Annem doğduğu yer olan Yeniköy’e ve oradan gelen köylülerine çok düşkündü. Köyden gelenlerin resmi dairelerdeki işlerini hep annem takip ederdi. Başı sıkışan anneme gelirdi. Annem onlara yardımcı olmaktan mutluluk duyardı. Yeniköy mezarlığının etrafına duvar yapılacak. Eline bir kağıt bir kalem alıp kimlerden ne malzeme isteyeceğini yazardı. O günlerde Erol Köse İzmit Belediye Başkanı. Ona çıkmış. “Erol Bey, senin payına da bu malzemeler düştü. Bunları bir zahmet Yeniköy’e yollarsın” demiş. Erol Köse de annemi kırmamış. Annem bu yönü ilede köyüne çok sahip çıkmıştır.

Bir gün beni çok heyecanlandıran bir şey olmuştu. On beş yaşlarında bir kızannemden bir saç tokası almış. Ama parası çıkışmamış. Annem ona tokayı vererek ”Parasını sonra getirirsin” demiş. Para gelmemiş. Kız büyümüş, evlenmiş. Amerika’ya yerleşmiş. Daha sonra bir başka İzmit’li bayan benden oğluna kazak örmek için yün almıştı. Kadının oğlu Amerika’da yaşıyormuş. Benim müşterim oğluna ördüğü kazağı da alarak Amerika’ya oğlunun yanına gitmiş. Oannemden toka alıp parasını getiremeyen bayanla, benim müşterim oradaki birortam da karşılaşmışlar. Kadın örülen kazağı çok beğenmiş. İpini İzmit’te nereden aldığını sormuş. Benim müşterim de İplikçi Halime’den deyince, kadın duraksamış. “Benim Halime Hanım’a kırk yıl öncesinden bir toka borcum var“ diyerek,üç doları benim müşterime vermiş. Bayan İzmit’e dönünce o üç doları bana getirip hikayeyi anlatınca çok hoşuma gitmişti, çok duygulanmıştım.

HAYRİ KARAN (BİSİKLET TAMİRCİSİ)

Hayri Karan 1941 yılında İzmit-Arslanbey’de doğdu. Babası toptancı Necmi Akyol’un yanında çalışan Mustafa Bey, annesi Sıdıka Hanımdı. Hayri Karan, Arslanbey İlkokulundan mezun olduktan sonra, 1953 yılında ailesi ile birlikte İzmit’e taşındı. Karan ailesi, Kadıköy- Bağdat Caddesi, HimmetzadeSokakta ikamet etti. Hayri Karan ve ailesi günümüzde de aynı sokakta oturmaktadır. Hayri Karan’ın, Naim ve Emin adında iki erkek kardeşi vardır.

140

Page 141: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

12 yaşında İzmit’te nane şekeri satarak çarşı ile tanıştı. Halkevinde bir lokantada çalıştıktan sonra Demiryolu Caddesindeki Sakarya Eczanesinde kısabir süre çıraklık yaptı. Ama bisiklete çok meraklı olduğu için, 1954 yılında bisiklet tamircisi Ertuğrul Bozdağ’ın yanında çırak olarak girdi. Tamirci dükkanı, Yenicuma Camiinin, Demiryolu Caddesi ile kesiştiği köşede,iki katlı ahşap binanın altında idi. Altı sene bu dükkanda çalıştı. 1960 yılında Kütahya’ya askerliğini yapmak üzere gitti. 1963 yılında askerden dönen Hayri Karan, İstiklal Caddesi, No.148 de (İşci Bulma Kurumu yanında) Sivaslıoğlu Apartmanının altında bisiklet tamir dükkanı açtı. O dükkanda 30 yıl çalışan Hayri Karan, 1993 yılından sonra satın almış olduğu, İstiklal Caddesi, No.153 (Ulugazi İlkokulu karşısı) adresindeki dükkana geçti. 17 yıldan bu yana da aynı işyerinde aktif çalışma hayatına devam etmektedir. Hayri Karan, günümüzde bisiklet tamir işinden çok, bisiklet vemotorsiklet yedek parça satışı işi ile meşgul olmaktadır.

Hayri Usta, 1967 yılında Hendekli Sevim Hanım ile evlendi. Bu evlilikten 3 çocuk sahibi oldu. Kızı Merve (rahmetli), oğulları Mustafa ve Ahmet. Çocuklarından Ahmet, babası Hayri Karan ile birlikte, dükkanda baba mesleğini sürdürmektedir. 54 yıla dayanan başarılı bir esnaflık mücadelesi veren Hayri Karan’ın dükkan komşuları arasında İplikçi Nevzat Bey, Radyocu Arif Bey, Elektrikçi Sedat Bey, Uzunköprü Bakkaliyesi Ferat Bey, Çarşafçı Hüseyin Ayan, Züccaciyeci Hüseyin Orhan, Plastikçi Ömer Ayaz, Dönerci SalihBey ve Baharatçı Seyfi sayılabilmektedir. Hayri Karan’ın yakın dostları Petrol Ofisi emeklileri Rıdvan Köstence ve Erol Berk, İSU dan emekli Hasan Arabacı, Sekadan emekli Hasan Karakoç ve Bakkal Nuri Çobanoğlu’dur.

Hayri Karan, eski günlere olan özlemle anılarını ”1955 ile 1965 yılları arasında Çocuk Parkında, Adnan Kırlı, Arif Kırlı ve İsmail Gürel bisiklet kiraya verirlerdi. İzmit’in tüm çocukları orada bisiklet binerlerdi. Oraya gelip,bisiklet kullanmak bir eğlenceydi. Yıllarca o bisikletlerin tamirlerini yaptım. Ama şimdi o işler yok. Paranın bereketi kalmadı. Eski komşuluk ve arkadaşlık kalmadı. Kardeşin kardeşe güveni yok. Eski günleri gel de arama. Komşular toplanıp Antalya’ya, Bursa’ya, Bodrum’a gezmeye giderdik. Arkadaş arkadaşı tutardı. Güvenirdi. Saraç Ahmet Ağabey vardı. Demirci Cemal Uzun vardı. Büyükler küçükleri kollar, küçükler büyüklerine karşı saygıda kusur etmezlerdi” sözleriyle dile getirmektedir.

HÜSEYİN ORHAN (ORHAN TİCARET – YOK YOK HÜSEYİN)

Hüseyin Orhan, 1947 yılında İzmit-Yeniköy’de doğdu. Babası Halil İbrahim bey, annesi Ayşe Hanımdır. Babası Halil İbrahim Beyin, 1951 yılından bu yana Yeniköy’de bakkallık yapmaktadır. Hüseyin Orhan’ın Hasan ve Firdevs adında iki kardeşi bulunmaktadır.

Yeniköy İlkokulundan mezun olan Hüseyin Orhan daha sonra Kuran dersleri aldı. 1959 yılında İstiklal Caddesinde, Soydan İş Merkezi ile Belsa Plaza’nın köşesinde bulunan Ihlamur ağacının altında seyyar tezgah açarak ticarete başladı. Tezgahta hırdavat ve ufak tefek eşyalar satıyordu. Bir yıl sonra şimdiki İzmit Belediye binası karşısında, Maruf Sakızlı ve Tarık Özbek tarafından işletilen Çamlıköşk’ün bulunduğu yerde hırdavat, tuhafiye,çorap ve daha birçok ürün satan küçük bir dükkan açtı. Bu esnada 1960 ihtilali oldu.”25 kuruşluk mal 2,5 lira oldu. Sermayem 10 kat küçüldü”diyerek o günleri

141

Page 142: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

hatırlayan Hüseyin Orhan dükkanı kapatmak zorunda kaldı. Mallarını, tuhafiye dükkanları bulunan dayılarına devretti. 1960 ile 1967 yılları arasında dayıları Mehmet, Sami ve Recep Uzar kardeşlerin tuhafiye dükkanlarında tezgahtarlık yaptı. 1967 yılında askere gitti. Bahriye askeriolarak İstanbul’da askerliğini yaptı.

1970 yılında kardeşi Hasan Orhan ile Abdurrahman Yüksel Caddesi, No.15 adresinde bir dükkan açtı. Dükkanda züccaciye, hırdavat ve kırtasiye ürünleri sattı. 1986 yılına kadar kardeşi ile birlikte o adreste ticaret hayatına devam etti. Aynı yıl kardeşinden ayrılarak İstiklal Caddesi, No.168 adresine taşındı. 24 yıldır aynı adreste ticarete devam etmektedir.

Hüseyin Orhan, 1969 yılında İzmit’li Halide Hanımla evlendi. 1977 yılına kadar Yeniköy’de ikamet eden Hüseyin Bey, 1992 yılına kadar İstiklal Caddesi, No.168 adresinde, bu yıldan sonra da aynı cadde de İkizliçeşme Sokak, No.1 de ki Kozluca Apartmanında ikamet etti. Hüseyin Orhan’ın iki kız, iki erkek çocuğu dünyaya geldi. Mukaddes, Meliha, Halil, Melih. Bir dönem Saraybahçe Belediye Başkanlığı yapan Halil Vehbi Yenice ile hala oğluolan Hüseyin Orhan’ın dükkan komşuları arasında tuhafiyeci Mustafa Ayaz, bakkal Ahmet Hür, brandacı Mustafa Bey, fırıncı Muhittin Yıldırım, kahveci Muammer Duvarcı ve boyacı Rıdvan Tezcan sayılabilmektedir.

İzmit Rotary Kulübü tarafından Meslek Hizmet Ödül Plaketi ile onurlandırılan ve İzmit Ticaret Odası üyesi olan, günümüzde dükkanında iki oğlu ile birlikte çalışmakta olan Hüseyin Orhan ”Bize Yeniköy’de Değirmenciler derler. Ama İzmit’te esnaf olduktan sonra dükkanda çok çeşitli mal sattığımız için “Yok-Yok Hasan, Yok-Yok Hüseyin” diye anarlar. 1959 yılından bu yana İstiklal Caddesindeyim. Bu günlere gece gündüz çalışarak geldik. Gece 3.30 da kalkar. İstanbul’a giderdik. Evdekiler yüzümüzü görmezdi. Yokluk yıllarıydı. Değerli büyüklerimiz Hakkı Ege’den, Celal Orhon’dan mal alırdık. Kendi dükkanımızda satardık. Onlar bize ağabeylik yaparlardı. Jandarma Ali Ağabeyden emanet alır, verirdik. Demiryoluna iner, İrfan Özben’in vitrinlerine bakardım. Gelip dükkanıma uygulardım. Sık sık vitrin değiştirirdim. Şimdi ise o canlılıktan eser yok. Yardımlaşma vardı. Güven vardı. Söz senetti. Herkes İzmit’li idi. Şimdi İzmit’li kalmadı. Ticaret, sabahları besmele ile açtığında başlar.Akşama kadar ne olacağı belli değil. Rakamlar değişir. Yeter ki niyet iyi ve dürüstlük olsun. 1986 yılında bu caddede bu işi, bu kadar çeşitleyapan bir tek ben vardım. Şimdi 20 tane dükkan oldu. Ama ben kendi işime bakarım. Kimseyle işim olmaz. Herkes kendi işini yapacak. Ne hak edersen, onu alırsın”diyerek çocukları ile birlikte çalışmaya devam etmektedir.

MEHMET YILMAZ (TATLICI MEHMET USTA)

Mehmet Yılmaz 1908 yılında Safranbolu’da doğdu. Babası Ali Bey, annesi Emine Hanımdı. Mehmet Yılmaz’ın üç erkek, bir kız kardeşi vardı. 1928 yılında yirmili yaşlarda iken tek başına izmit’e geldi. Zeytinlibahçe’de oturdu. İzmit’e geldiği zaman, çocuk parkındaki simit fırınında pişiricilikyaptı. 1932 yılında İstiklal Caddesinde (Günümüz Erkutteks Mağazasının olduğu yer) Fırıncı Kel Ahmet’in yanında pişirici olarak çalıştı. Sekiz yılbu fırında çalışmaya devam etti.

Mehmet Yılmaz 1938 yılında Safranbolu’lu Feride Hanımla evlendi. Bu evlilikten iki kız, iki erkek çocuğu dünyaya geldi. Güngör, Mustafa, Ferhan

142

Page 143: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

ve Emine. 1940 yılında ağabeyi Mustafa Yılmaz ile birlikte, eski Çarşıbaşı Caddesinde (Günümüz adı ile Kemaliye Caddesi – Ertan Şarküterinin olduğu yer) yufka, kadayıf ve lokma türü tatlı imalatı ve satışı yapılan bir dükkan açtı. Mehmet Yılmaz bu dükkan ile esnaflık hayatına başlamış oldu. Sekiz yıl bu dükkanda ağabeyi ile çalışan Mehmet Usta, 1948 yılında ağabeyinden ayrıldı. İlk dükkanının birkaç dükkan üzerindeki dükkanı satın aldı. Aynı ürünlerin imalatına ve satışına yeni dükkanında devam etti. 1952yılında ise İstiklal Caddesi, No.27’deki son adresine taşınarak, Mehmet Usta Fırınını açtı. Bu dükkanda eşi ile birlikte o meşhur börek, poğaca ve tatlılarını yaptı. 1995 yılına kadar bu fırında İzmit’lilere hizmet verdi.

Mehmet Yılmaz’ın erkek çocuklarından Güngör Yılmaz 1941 yılında İzmit’te doğdu. Necatibey İlkokulundan mezun oldu. 1961 yılında Manisa’da askerlik görevini yerine getirdi. Güngör Yılmaz 1966 yılında Fatma Hanımla evlendi. Bu evliliğinden Elif ve Feride adında iki kızı dünyaya geldi. Güngör Yılmaz1954 yılından sonra babası Mehmet Usta ile birlikte kendi fırınlarında çalıştı. Mesleği öğrendi. Mehmet Usta’nın diğer erkek çocuğu Mustafa 1944 yılında İzmit’te doğdu. Necatibey İlkokulundan mezun oldu. 1964 yılında Bursa’da askerlik yaptı. Mustafa Yılmaz 1968 yılında Aynur Hanım ile evlendi. Bu evlilikten iki kız çocuğu oldu.

1940 yılında başlayarak 55 yıl gibi başarılı bir esnaflık yaşamı ile İzmit’e damgasını vuran Mehmet Usta ve iki oğlu 1995 yılında mesleği bırakarak fırını kapattı. Mehmet Yılmaz Usta 2000 yılında vefat etti. Mehmet Yılmaz’ın dükkan komşuları arasında Köfteci Osman Bey, Manav Zeki Tunalı (Koçak’ların damadı), Kasap Ahmet Bey, Tonguçlar İşkembe Hilmi Tonguç, Kömürcü Sadık Bey, Kurukahveci Refik Efendi (Avukat Neptun Moralı’nın babası), Bolu Kasabı Şuayip Bey, Aktar İzzet Orhon, Höşgör Lokantası Himmet Bey (İsmail Kalkandelen’in babası), Sakatatçı Sadık Tanaydın, Bakkal Nedim Tekercioğlu bulunmaktadır. İyi dostları olarak NedimTekercioğlu, Saadettin Dinçbaş, Müfit Saner ve Otomobil Bayii Müfit Levent bilinmektedir.

Mehmet Yılmaz’ın büyük oğlu Güngör Yılmaz: Babam ve annem beraber dükkanda imalat yaptılar. Beni ve kardeşimi hiç imalata sokmadı. Biz tezgahta satış işi ile uğraştık. Babam bir gün fırında çalışan Kerim Usta’ya ”Ben 1920’lerde İstanbul’da simit sattım. Çok ezildim. Çocuklarımın ezilmesini istemiyorum” demiş. Babam ”Yaptığınız malı önce siz yiyin. Beğenirseniz, satın. Terazide hile olmaz. Müşteri her zaman haklıdır. Asla müşteri ile tartışmayın” derdi. İşçilere kızdığı zaman ise, “inşallah siz de bir gün patron olursunuz” şeklinde söylenirdi diyerek eski günleri aktarırken 1950’li yıllarda İzmit’in 35.000 kişi nüfusu olduğunu, herkes birbirini tanıdığını, kimsenin kimseyi kandıramadığını ve müşterilerin esnafa güveni olduğunu ancak şimdi ise güven diye bir şey kalmadığını” eklemektedir.

HASAN KOÇAK (HALICI)

Hasan Koçak, 1933 yılında Niğde’nin Koyunlu köyünde doğdu. Baba adı Emin, anne adı Halide idi. Babası Emin Bey çiftçilikle uğraşır, yılın bazı dönemlerinde de gurbete çıkıp halı satardı. Hasan Koçak Koyunlu Köyü İlkokulu’nda okudu. 12 yaşında iken (1945) babası Emin Koçak ile birlikte

143

Page 144: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

at sırtında Pamukova’ya geldi. Halı satmak için Pamukova’ya gelen baba- oğul köylerde halı sattı. Hasan Koçak daha sonra İzmit’e geldi. Babası EminKoçak Pamukova’da kaldı.

Hasan Koçak ve babası Emin Koçak girdikleri iddia üzerine satış yarışına başlarlar. Kim daha fazla halı satarsa, onun satış yaptığı bölgeye yerleşeceklerdir. Hasan Koçak babasından daha fazla halı satınca babası Emin Koçak’ta İzmit’e gelir. Koçak’lar Bozacı Han’daki ahşap otele yerleşir. Hasan Koçak henüz çocuk yaşlardadır. Hasan Koçak sırtına aldığı Anadolu halı ve kilimlerini İzmit’in, Yalova’nın, Bursa’nın ve Adapazarı’nın köylerinde satar. Gittiği köylerdeki kahvehanelerde yatar.

Hasan Koçak ve babası Fevziye Cami’inin duvarlarına halı asıp, sattılar. 1948 yılında Bozacı Han’da kaldıkları otelin alt katındaki dükkanı kiraladılar ancak dükkan çok dökük bir vaziyette idi. Biraz düzelttikten sonra dükkana halı, kilim ve ufak tefek mobilya koydular. Mobilyalar İstanbul’dan kum motorları ile sahildeki iskeleye gelir, iskeledeki hamallar dükkana taşırlardı. Hasan Koçak bu dükkanda 1956 senesine kadar sekiz yıl ticaret yaptı.

Halıcı Hasan Koçak, halı ticaretinden biriktirdiği sermaye ile İstiklal Caddesi, No.51 adresindeki bostanlık olan arsayı satın aldı. (Günümüzde Belediye İşhanı’nın İstiklal Caddesine bakan cephesindeki Evkur Alışveriş Merkezinin olduğu yer) Herşeyin karaborsa olduğu dönemdir. Özel istihkaklarla demir ve çimento alır. Birçok güçlüklerle karşılaşmasına rağmen inşaatı tamamlar. 1958 yılında İzmit’in ilk Kapalıçarşısını yapar. İki katlı binada altmış altı dükkan bulunmaktadır. Bu pasajın girişine Koçaklar Halı Mağazasını açar. Diğer dükkanları kiraya verir. Hasan Koçak yeni mağazasında ilk yıllarda Isparta, Simav, Demirci daha sonraki yıllardada Bünyan, Ladik, Milas, Yörük, Şirvan, Kula ve Hereke el dokuma halılarınısatar. Teknolojinin ilerlemesi ile birlikte Koyunlu, Saray ve Gümüşsuyu marka makine halılarını da devreye sokar.

Hasan Koçak 1952 yılında Niğdeli Kamile Hanımla evlendi. Bu evliliğinden Zeliha, Emin, Firdevs ve Ayşe adlarında dört çocuğu dünyaya geldi. 1954 yılında İzmit’te doğan oğlu Emin, Yenituran İlkokulu ve İzmit Ortaokulundanmezun oldu. İzmit Lisesi’nde okurken, eğitimini yarım bıraktı. Koçak Ailesi1960 yılına kadar Veliahmet Mahallesi’nde ikamet ettikten sonra Koçaklar Pasajı’nın üst katındaki evlerine taşındı.

Emin Koçak İlkokul çağları ile birlikte babası ile birlikte çalışmaya başladı. 1970 yılında İstiklal Caddesi’de Emin Halı ve Mobilya Mağazasını açtı (günümüzde Gülaçtı Kuyumculuk). Üç yıl bu adreste ticaret yapan Emin Koçak, 1973 yılında Feridun Özbay Caddesi’ne geçti. Feridun Özbay Caddesi, No.4 adresinde Argen Mobilya Mağazasını açtı. Bu mağaza Marmara Bölgesinin en büyük metrekareli mağazası idi. Günümüzde bu mağaza iki katı halı, iki katı mobilya çeşitleri olmak üzere satışlarına devam etmektedir.

Halıcı Hasan Koçak’ın dükkan komşuları arasında Bakkal Rauf Özman, Bakkal Sabih Argat, Bakkal Celal Eren, Peynirci Nizamettin Çetin, Manifaturacı İshak Uygun, cam ve boya satıcıları Necati, Lütfü ve Avni Gül Kardeşler,

144

Page 145: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Lokantacı İlyas Gönenç, Nalbur Hakkı Ege, Köfteci Behçet, Kebapçı Memduh, Çivici Haydar Kalemcioğlu, Gebeşler (Kebençler), Kalıpçılar ve Hacı Ömerlerbulunmakta olup Hacı Necati Gül, Mehmet Kalyoncuoğlu, Adem Gül, Hilmi Ege, Cemal Cebe, Ahmet Barut, Sami Taşer, İshak Uygun ve Fevziye Camii HocalarıCevdet ve Hasan Hoca yakın dostları idi.

Hasan Koçak ticari yaşamdaki başarısını, cemiyet hayatında da göstermişti. İzmit İmam Hatip Lisesi’nin yapımına maddi ve manevi birçok katkısı oldu. Okulun Koruma Derneğini kurarak, başkanlığını yaptı. Ankara’da Milli EğitimBakanlığı ile yaptığı girişimler neticesinde İzmit’te İmam Hatip Kız Lisesi’nin yapılmasına katkıları oldu. İzmit Camileri Derneği Başkanlığını yaptı. Adem Gül ile birlikte Kızılay İzmit Şubesi’nde görev yaptı. 1945 yılında geldiği İzmit İstiklal Caddesine, elli yıl hizmet ettikten sonra 2004 yılında hayata veda etti.

Halıcı Hasan Koçak’ın oğlu Emin Koçak: Babam çok çalışkan bir insandı. Sabah yedide dükkana inerdi. Dürüstlüğe çok önem verir, çalışan insanları severdi. Temiz ve titiz bir adamdı. Hem evinde hem işinde bu özelliği göze çarpardı. Çocukluk yılları yoksulluk içinde geçtiği için, paranın kıymetinibilirdi. Temiz giyinmeyi severdi. Takım elbisesiz ve kravatsız sokağa çıkmazdı.

Babamın bana üç nasihati vardır. “Birincisi: Gramda ve metrede asla hile yapma; ikincisi: Kesinlikle kimseye kefil olma, zaman gelince bana bile; üçüncüsü: Kesinlikle tefeciden para alma.” Babam siyaset ve sporla hiç ilgilenmedi. Dükkanımız dostlarıyla bir araya geldiği sohbet mekanıydı. Özellikle Ramazan ayında kılınan Teravih Namazı’ndan sonra arkadaşları ile bizim dükkanda toplanırlardı.

Babamdan dinlediğim bir anı beni çok etkilemişti: “Karamürsel taraflarında bir köyde halı sattıktan sonra, hava kararmış. Yorgun düşmüş. Köyün kahvehanesinde bir köşeye koyduğu halıların üzerinde yatıyormuş. Birkaç köylü de kahvede kumar oynuyorlarmış. Adamlardan birinin parası bitmiş. Babamın halılarına kumar oynamış. Kaybetmiş. Adam halıları almak isteyince, babam adama karşı çıkmış. Birkaç kişi babamı çok kötü bir şekilde dövmüşler. Halılarını alıp, gitmişler. Babam da sokağa çıkıp, ağlamaya başlamış. Daha önce de o köyde halı sattığı için tanıyanlar varmış. O sırada köyün ağası oradan geçiyormuş. Neden ağladığını sormuş. Babam da anlatınca, onu alıp evine götürmüş. Yaralarını temizleyip, karnını doyurmuş. Sonra adamlarını yollayıp, halılarını alan kumarbazları evinin bahçesine getirtmiş. Halıları aldıktan sonra da adamları bir güzel dövmüş. Halılarına kavuşan babam çok sevinmiş. Bunu gören Ağa da halıların parasını vererek hepsini satın almış”.

FAHRİ KARADUMAN (KANAAT ÇİĞERCİSİ )

Fahri Karaduman 1937 yılında İzmit’te doğdu. Babası reçberlik yapan Osman Bey, annesi Gülsüm Hanımdı. Oniki yaşına kadar Sarıcalar köyünde ikamet etti. Köy ilkokulunda okudu. Oniki yaşında iken,Çınarlı kahvenin yanında bulunan ve akrabası olan Ciğerci Ali’nin yanına çırak olarak girdi. Dört yıl o dükkanda çalıştı. Onaltı yaşında iken, İstiklal Caddesi, No.27 bulunan Ciğerci Sadık Tanaydın’ın yanında çalıştı. Mesleği öğrendi. İki sene burada çalıştıktan sonra, onsekiz yaşında İzmit Belediye Mezbahasında çalışmaya başladı. Bir süre de Gölcük mezbahasında çalıştıktan sonra, 1957

145

Page 146: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

yılında askerliğini yapmak üzere Adapazarına gitti. Fahri Karaduman 1955 yılında İzmit Tabakhane mahallesinden Sümer Hanımla evlendi. Bu evlilikten iki erkek, iki kız çocuğu dünyaya geldi. Fuat, Suat, Nurcan ve Filiz.

Askerliğini bitiren Fahri Karaduman 1960 yılında İstiklal Caddesi,No.27’de kendi ciğerci dükkanını açtı. Dükkanının adını Kanaat Ciğercisi olarak koydu. Hiç adresini değiştirmeden, sakatat sattı. 2005 yılına kadar aktif olarak dükkanında çalışan Fahri Karaduman, bu yıldan sonra dükkanı çalıştıran çocukları Fuat ve Suat kardeşleri kontrol etmek için dükkana haftanın birkaç günü uğramaktadır. Fahri Karaduman’ın büyük oğlu Fuat 1968 yılından bu yana, küçük oğlu Suat ise ortaokuldan mezun olduktan sonra dükkanda çalışmaktadırlar. 51 yıllık bir geçmişi olan Kanaat Ciğercisi, herzaman ki gibi taze ve günlük ürünleri müşterilerine günümüzde de sunmaya devam etmektedir.

Fahri Karaduman’ın dükkan komşuları arasında Fırıncı Mehmet Usta, Ciğerci Beytullah, Ciğerci İsmail, Lokantacı İlyas Gönençler, Nalbur Abdülkadir Yıldırım, Lokantacı Hikmet Kalkandelen, İsmail Kalkandalen, Köfteci Behçet Karan, Köfteci Memduh Aytuğar, Aladağ Şarküteri, Kasap Kerim Ağa, Bakkal Hasan Tekin, Kasap Osman Kuyu, Kuyumcu Ahmet Topçu, Tavukçu Sabri Güncan bulunmaktadır. Ciğerci Fahri Karaduman’ın iyi dostları olarak, Kasap OsmanKuyu, İlyas Gönenç ve İsmail Aladağ bilinmektedir.

İzmit Kasaplar Odası ve İzmit Ticaret Odası üyesi olan Ticaret Odasında komite üyesi çalışmış bulunan Fahri Karaduman “Altmış sene gece gündüz çalıştım. İzmit’in kurtuluş günlerinde ve fabrika açılışlarında kurban keserdim. Ustamız Ciğerci Sadık Tanaydın’ın yanında Cafer Balta ile beraberçalıştım. Mesleğimi Sadık Bey’den öğrendim. Evlendiğim sabah saat beşte mezbahaya gittim. Sadık Tanaydın’ın çizmelerini giydim. Arkadaşlarım beni görünce şaşırmışlardı. Mezbaha arabalarının içinde çok yattım. Yollar kar buz. Köye gidemiyorum. Beton üzerinde çok uyudum. Çöp kutusundan ekmek toplayıp yedim. Para pul yoktu. Çok zaman yalınayak çalıştım. Evlendikten sonra, yüzüğü satıp eve tencere aldım. Çektiklerimi bir Allah, bir de ben bilirim. Biz bu şartların esnafıyız. Şükürler olsun, bu günlere geldik. Çocuklarım benim mesleğimi sürdürüp, ekmeklerini kazanıyorlar. Şimdiki zamanda komşuluk kalmadı. Dostluk bitti. Eskiden ne çek, ne senet bilirdik.Söz verdin mi, her şey biterdi. Şimdi çay bile söylemek yok. Güven yok” sözleri ile geçmişi özetledi. Ancak bu kitabın basılışını göremeden 23.04.2013 günü solunum yetmezliğnden vefat etti.

MÜFİT SANER (TÜCCAR)

1903 yılı doğumlu Müfit Saner, 1921 yılında memur olan babasının tayini ileİzmit’e geldi. Baba adı Fethi, anne adı Nazmiye idi. Müfit Saner’in Asaf veMemduh (ayakkabıcı) adında iki kardeşi vardı. İzmit’in işgal günlerine tanıklık etti. Ortaokul mezunu olan Müfit Saner, bir süre maliyede memurlukyaptı. Daha sonra terziliği öğrenen Müfit Saner, Demiryolu Caddesi’nde bir terzi dükkanı açtı. (Günümüzde Merkez Ziraat Bankası’nın olduğu mevki) Birkaç yıl sonra, tuhafiye ve manifatura malzemeleri de satmaya başladı. Budükkanı daha sonra, oğlu Feridun’a bıraktı.

146

Page 147: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Müfit Saner, 1949 yılında CHP’de politika yaparken tanıştığı Şahabettin Bilgisu ve Saadettin Dinçbaş ile birlikte Kullar’da bir çiftlik (Alibey Çiftliği) kiraladı. Çiftliğin içinde 25 beygirlik bir turbin vardı. Oradakideğirmeni basit elemanlarla takviye edip, piyasaya un vermeye başladı. Ancak içinden taş vs. çıkınca, işi daha modern hale getirmeyi düşündü. Ortakları ile birlikte yatırım yapmak istemelerine karşın, paraları yetmedi. Fransızca bilen ortağı Şahabettin Bilgisu vasıtası ile Fransızlarla anlaşarak, 30 tonluk bir değirmeni vadeli olarak satın aldı. 1950 yılında 150 bin liraya alınan bu yeni makine ile aynı çiftlikte un üretimine başladı. Susanbaş (BilgiSU, SANer, DinçBAŞ) adındaki bu fabrika, İzmitli girişimciler tarafından kurulan ilk ciddi özel sektör kuruluşu oldu. Bu un fabrikasının inşaatını yapan Şarık Tara ve Sadi Gürçelik de fabrikaya ortak oldu. Susanbaş yatırımında başarılı olan Müfit Saner ve ortakları daha sonra da Yem Sanayi Fabrikası’nı kurdu.

Müfit Saner, 1928 yılında İzmit-Bağçeşmeli Şükran Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Güzin (d.1929), Feridun (d.1931) ve Tülay (d.1942) adında üç çocuğu dünyaya geldi. Hacıhızır Mahallesi’nde ikamet eden Saner Ailesi, küçük kızları Tülay’ın doğumu ile birlikte Tepecik Mahallesi, İmaret Yokuşu’na taşındı. İlerleyen yıllarda, ailenin büyük kızı Güzin, Doktor Tahsin Özbek’le, küçük kızı Tülay ise Şahabettin Bilgisu’nun oğlu Nurtan Bilgisu ile evlendi.

İzmit Ticaret Odası kurucularından olan Müfit Saner, 1945-1949 ve 1962-1963yılları arasında görev yaparak, İzmit Ticaret Odası’nın ilk Meclis Başkanı oldu. İzmit ticaret ve sosyal yaşamının önemli figürlerinden olan Müfit Saner, CHP İl Başkanlığı görevini de üstlendi. 1989 yılında vefat etti. Şahabettin Bilgisu (ortağı ve dünürü), Mehmet Aydın (Çinili Fırın), Saadettin Dinçbaş (ortağı - Dinçbaş Bakkaliye), Manifaturacı İshak ve İlyasUygun, Kuyumcu Orhan Saka, Ahmet Otuzbiroğlu, Edip Kaya Morsallıoğlu, HalilKöseoğlu, Nejat ve Saadettin Özemek, Müfit Saner’in yakın dostlarıydı.

Müfit Saner’ın küçük kızı Tülay Bilgisu, “Babam çok aydın ve ileri görüşlü bir kişiydi. İzmit’in ilk un ve yem fabrikası kurarak, girişimciliğini göstermişti. Kayınpederim olan Şahabettin Bilgisu ile çok iyi bir dostluk ve ortaklık yapmışlardı. Birbirlerine çok güvenirlerdi. İş yaşamındaki sorunlarını asla eve getirmezdi. Eşine ve çocuklarına karşı daima anlayışlıve ilgiliydi. Bizlere çok iyi davranırdı. İzmit İdmanyurdu Takımı’nda başkanlık yapmıştı. Güreş sporu ile de ilgilenen babam, bizi futbol maçlarına ve güreş müsabakalarına götürürdü. Bize hiç nasihat vermezdi. Annem de ona kızar, çocuklara “ bir şey öğretmiyorsun“ diye söylenirdi. Babam da“yaşayarak öğrenirler“ derdi. Bize söylediği tek şey, “inkarcı olmayın“dı. Babam, 1947 yılında arkadaşı İshak Uygun ile hacca gitmişti. Veba salgını olduğu için hacca gitmenin yasak olduğu yıllarda, deniz yolu ile Mısır üzerinden, bir ay gidiş, bir ay da dönüş olmak üzere Arabistan’a gidip hacı olmuştu. Ogünkü şartları düşündüğünüzde çok önemli bir işi başarmışlardı.

Annemle 55 yıl evli kalan babam, annemin söylediğine göre, hiçbir namazını kazaya bırakmamıştı. Bizi İstanbul’a götürdüğünde, vapura binerdik. Namaz vakti gelmişse, bizi oturtarak, kaptan köşkünün olduğu yere çıkar, hemen

147

Page 148: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

namazını kılar ve bizim yanımıza inerdi. Hacı olan babam hiç içki içmezdi. Ama arkadaşlarını içkili yemeklerine katılır, su içtiği bardağı “şerefe” olarak kaldırırdı.

Anneme aşırı düşkündü. Seyahat etmeyi çok seven babam, her yıl annemi de yanına alarak, değişik ülkelere gezmeye giderdi. Evlilik yıldönümlerine neredeyse bir yıl kala, hazırlıklara başlar, Bursa’da iş yapan kuyumcu arkadaşına hediyesini sipariş ederdi. 5 Ağustos günü evlilik yıldönümleriydi. Babam tüm Aile’yi toplar, annemin hediyesini verirdi. Evliliklerinin son beş yılında annem felç olmuş, babam kendisine çok iyi bakmıştı.Çok hayırsever bir kişi olan babam, “sağ elin verdiğini, sol el görmeyecek“ derdi. Çokkişiye yardım eder ama kimseye duyurmazdı. Değirmendere‘de Müfit Saner İlkokulu’nu yaptırarak, eğitime de katkıda bulunmuştu” Müfit Saner, Güneş Gazetesi yazarlarından Zeynep Atikkan’ın, 23 Aralık 1987yılında Müfit Saner ile yaptığı ropörtajda kendini şu sözlerle anlatmıştı: “Ailem, işgal sırasında İzmit’e yerleşmişti. O günleri iyi hatırlıyorum. O dönemlerde Kocaeli, Dahiliye vekaletine bağlı müstakil mutasarrıflıktı. 35 bin nüfuslu bu bölgede, ticaret büyük çapta Musevi ve Ermenilerin elindeydi. Terzi olarak biz, tenekeci olarak Şahin Yılmaz vardı. O daha sonra müteahhit oldu. Ayakkabıcılık Türk’lerin elindeydi. İstiklal Savaşı’ndan sonra Musevi ve Ermeniler gitti. Nüfus altı bine indi. Türklerin zenginleri ise İstanbul’a gitti. O dönemlerin Sanayi ve Ticaret Odası’nın yönetiminde ve Belediye Meclisi’nde etkin olan kişiler bölgelerinirili, ufaklı tüccarları idi. Bakkaliye işi yapan Hacı Şefik Bey, Ferit Bey, Akköse oğulları, Nalbur Hacı Hüsnü, Pamukçu Rasim (Pamuk ipliği satardı), aktariye üzerine iş yapan, Kemal Öz’ün babası Ali Rıza Efendi, Eczacı (Merkez Eczanesi) Hasan Behçet Bey gibi.

İzmitli zengin ve toprak sahibi ailelerin çocukları genellikle devlet kapısında memur olmak istiyorlar. O yıllarda arazinin çok para etmemesi, yeni yetişen gençlerin devlet kapısına yönelmelerinin önemli bir nedeni. İzmit’te, başta müteahhitlik olmak üzere dışardan gelip zengin olanların sayısı yüksektir. Lassa Fabrikası, İzmit Mutasarrıfı Saadettin Bey’in iki çiftliği üzerine inşa edildi. Dedemin de Lassa’nın kurulduğu yerde arazisi vardı. Bunu işletmecilere verirdi. Kent büyüdü. İzmit’te yer kalmadı, biz de arazinin kıymetini bilmedik.“

LÜTFİ DİNÇBAŞ (ALTIN BAKKAL)

1929 yılında İzmit Veliahmet Mahallesi’nde (Zeytinlibahçe) doğdu. Baba adı Saadettin, anne adı Vasfiye idi. Babası Saadettin Bey de İzmit doğumlu, dedesi ise Kırım göçmeniydi. Kırım’dan önce İstanbul’a oradan da İzmit’e gelip yerleşen dedesi Seyid Osman’ın Kapanönü’nde şerbetçilik ve aşure yapan bir dükkanı vardı. Saadettin Bey, Lütfi Dinçbaş’ın doğduğu yıl 1929’da Kemaliye Caddesi, No.23 adresinde (Çarşıbaşında) bir bakkal dükkanıaçtı.

148

Page 149: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Lütfi Dinçbaş, Yenituran İlkokulunda okudu. 1944 yılında İzmit Ortaokulundan mezun oldu. İstanbul Sultanahmet Birinci Ticaret Lisesi gitti. Kadırga Talebe Yurdu ve Beyazıt’taki Kocaeli Talebe yurdunda kaldı. Daha sonra Prof. Dr. olan İzmit’li Ali Namık Şener ve İzmit’in eski Esnaflarından Faik Nüzhet Belgin’in oğlu Ali Rıza Belgin de üniversite öğrencileri olarak aynı yurtta kalıyorlardı. Bu okulda lise tahsilini tamamladı. 1950 yılında Sultanahmet İktisadi Ticari Bilimler Akademisi’ndenmezun oldu. İzmit’e döndü. Babasının dükkanının başına geçti. Bu yıldan sonra Altın Bakkal’ın muhasebesi, mal alımı ve temizliği dahil her türlü işi Lütfi Dinçbaş’a kalmıştı. Babası Tepecik Vergi Daire’sinde toptan satışmükellefi olarak, oğlu Lütfi Dinçbaş ise parakende satış mükellefi olarak faaliyet gösterdi. Babası Saadettin Dinçbaş’ın yazıhanesi birkaç dükkan alttaraftaki, Bakkal Nedim Tekercioğlu’nun üst katındaydı. Çarşıbaşındaki Altın Bakkal 1961 yılına kadar bu adreste kaldı.

Lütfi Dinçbaş, 1961 yılında İstiklal Caddesine geçti. Günümüzde Faruk Bozüyük tarafından işletilen Evin Şarküteri’nin bulunduğu yer olan bu yeni dükkan, Nalbur Hilmi Ege’den satın alınmıştı. Dinçbaş Bakkaliyesi’nde toptan ve parakende satışa devam etti. O dönemde toptan kesme ve toz şeker satışı ön planda idi. Kesmeşeker Susurluk’tan, toz şeker Adapazarı ve Konya’dan gelirdi. İzmit’te Ülker Mamüllerini satan ilk dükkan Dinçbaş Bakkaliyesi’ydi. İzmit civarındaki ilçelere ve köylere toptan mal satışı yapılıyordu. Müşteriler aldıkları malları at arabaları ya da üç tekerlekli bisikletlerle taşırlardı. Üç nesilden bu yana İzmit Çarşısının esnafı olan Dinçbaş Aile’sinin son esnaf temsilcisi olan Lütfi Dinçbaş 1994 yılına kadar aynı dükkanda çalıştıktan sonra emekli olarak ticari faaliyetine son verdi.

Lütfi Dinçbaş 1958 yılında “Kandıra’lı Güneş Ailesi”nden Aydeniz Hanımla evlendi. Bu evliliğinden Osman ve Vildan adlarında iki çocuğu dünyaya geldi. Oğlu Osman, İstanbul Boğaziçi Üniversite’si İşletme Bölümünden mezunoldu. Günümüzde İstanbul’da faaliyet gösteren bir Serbest Denetim ve Pazarlama şirketinde, İnsan Kaynakları Bölümü Türkiye Genel Müdürü olarak görev yapmaktadır. Kızı Vildan, İstanbul Boğaziçi Üniversitesi Kimya Bölümünden mezun oldu. Moleküler Biyoloji masteri yaptı. İsveç’in başkenti Stockholm’de kendi branşında araştırmacı doktor olarak görev yapmaktadır.

Lütfi Dinçbaş’ın dükkan komşuları arasında Kurukahveci Refik Moralı, Kahveci Ramazan Agan, Berber Kamil, Bakırcı Mehmet Tezer, Yufkacı Osman,Kasap Hasan Ateş, Bakkal Hamdi Korgan, Helvacı Patırlar ve İslamlar’ın Duraklar Çiftliği bulunmaktadır. İzmit Ticaret Odası üyesiydi. 1960 ile 1963 yılları arasında yönetim kurulunda görev yaptı. Görev yaptığıarkadaşları arasında Halil Köseoğlu, Müfit Saner ve Nazmi Oğuz bulunuyordu.

Babasının yanında geçirdiği çıraklık günleri de dahil edildiğinde yaklaşık elli beş yıl İzmit Çarşısında esnaflık yapan Lütfi Dinçbaş: İzmit’in ticaret merkezi Çarşıbaşı idi. Ticaretin nabzı Kemaliye Caddesi’nde atardı.Nüfus yaklaşık 10,000 kişiydi. Hemen herkes birbirini tanırdı. Komşularla dükkanın önünde oturur, tanımadık birini görünce “bu kimdi” diye birbirimize sorardık. Çok veresiye müşterimiz vardı. Güvene dayalı mal satardık. Ama herkes borcuna sadıktı. Bazen gözümüzün tutmadığı yabancı bir

149

Page 150: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

müşteri veresiye alış veriş yapmak istediğinde, babamdan veresiye isterse, babam beni, benden veresiye isterse, ben babamı işaret ederek “bu işlere o bakıyor” der, mal vermezdik. Dedem Seyid Osman Bey vefat ettiğinde ben ortason sınıftaydım. İşler babama kalmıştı. Babamla ticaret konusunda devamlı konuşurduk. Babamdan çok şey öğrendim. Babam biraz siyaset ile uğraşmıştı ama ”sen uğraşma” demişti.

1954 yılında babam un fabrikası kurmak istedi. Ama sermayesi yetersizdi. O dönemdeki arkadaşları Şahabettin Bilgisu ve Müfit Saner ile birlikte ortaklık kurdu. Kullar’daki Mebus Ali Bey’in çiftliğinde Şahabettin Bilgisu’ya ait, sudan istifade ettiği bir bent vardı. Orayı geliştirdiler. Un fabrikası yaptılar. 1954 yılında Şahabettin Bilgisu ve Müfit Saner CHP’den aday oldular. Politikaya girdikleri için isimleri kullanılmadı. Şirketin ismini Saadettin Dinçbaş ve Ortakları olarak koydular. Bu fabrikada günde elli ton buğday işliyorlardı. İki yıl burada kaldıktan sonra büyüme kararı aldılar. Derince sahilinde Petrol Ofisi’nin yanında birarsa alarak, buraya un fabrikası inşa ettiler. Babamlar fabrikaya isim ararlarken, ben,”Susanbaş koyun” dedim. Bu ismi nereden bulduğumu sorduklarında, Bilgisu’nun “su”su, Saner’in “san”ı, Dinçbaş’ın da “baş”ı. Üçü bir araya gelince “alın size Susanbaş” dedim. Üç ortak çok beğendiler. Fabrikanın ismi Susanbaş olarak kondu.

Ülker mamüllerini İzmit’te ilk satan biz olduk. Ben Ülker’in sahipleri Asımve Sabri Beyleri Sirkeci’den tanırım. Sabri Bey imalatla ilgilenir. Asım Bey ise Sirkeci’de ki dükkanda mal satardı. Ülker satışında gösterdiğim başarıdan dolayı üç kez plaket ile ödüllendirildim.

Ticaret Odasında yönetim kurulu üyesi olarak görev yapıyordum. Ticaret Odası bugünkü yerindeydi. Üç katlı bir bina idi. Alt katta Emlak Bankası, orta katta CHP İl Başkanlığı, üst katta da Ticaret Odası vardı. Halil Köseoğlu Oda başkanımızdı. Nazmi Oğuz CHP İl Başkanlığı ve Ticaret Odası Meclis Başkanlığı görevlerini birlikte yapıyordu. Yönetim kurulu, oda binasının yıkılarak yenisinin yapılmasını istiyordu. Dolayısı ile partinin de ikinci katı boşaltması gerekmekte idi. Nazmi Oğuz bu karara karşı çıkıyordu. ”Bu binayı Saadettin Dinçbaş, Edip Kaya Morsallıoğlu ve ben kendi kredilerimiz ile yaptık. Size yıktırmam. Sizi mahkemelerde süründürürüm” diyordu. Bizim parti ile bir alıp veremediğimiz olmadığı gibi, tüm oturum paralarımızı partiye bağışlıyorduk. Ama bina çok eskiydi. Tamir etmek daha pahalıya mal oluyordu. Onun için yıkılmasını istiyorduk.

Ben Nazmi Oğuz’a “ Burası üçüncü kat. İzmit Ticaret Odası. Burada odanın menfaatlerini konuşmalıyız. Partinin menfaatlerini konuşacaksak, bunun yeri ikinci kattır. O ancak orada konuşulur” dedim. Nazmi Oğuz bana cevap vermedi. Daha sonra bina yıkıldı. Yenisi yapıldı. Ama Nazmi Oğuz, o tarihten sonra beni muhalefet olarak gördü. Bir daha ki dönemde de aday oldum. Benim seçilmemem konusunda çok çaba sarf etti. Ben seçimi kaybettim.

Balık tutmayı severim. Akordeon Çalarım. Seyahat etmekten hoşlanırım. Uzakdoğu’da Singapur, Bangkong, Hongkong, Japonya’ya gittim. Melih Köseoğluile beraber giderdik. Yetmiş dört yıldır Tepecik Mahallesi Kemal Öz Sokaktaoturuyorum”.

150

Page 151: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İstiklal Caddesi ile Akça Cami Caddesi’ni birleştiren dar geçitüzerinde, Özel Akademi Hastanesi binasının arka tarafında bulunan Berber Yusuf Koçman, nam-ı diğer Cici Berber, İzmit’in yerlisi, İzmit’in sevdalısıydı. Mesleğe işin ustalarının yanında çırak olarak başlamış. Uzun yıllar, eski Tekel binası civarında berber dükkanı işletmiş. 8-10 metrekarelik yeni dükkanında tek başına çalışıyordu. Sehpasında her gün Özgür Kocaeli ile Hürriyet bulunur. Dükkandaki küçük ekran televizyonçok önemli siyasi toplantılar, programlar yoksa kapalı idi ama eski tip gösterişli radyosunda, saat başı ajans veren, bunun dışında Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği çalan TRT kanalı her zaman açıktı. CHP’nin ilimizdeki en eski üyelerinden biriydi. CHP’nin gelmişini, geçmişini bilirdi. İsmet Paşa ile tanışmış. Rahmetli Turan Güneş, Nihat Erim’le çalışmıştı. Mayıs2007’de aramızdan ayrıldı. Cici Berber Hacı Yusuf Koçman, neslihızla tükenen eski İzmitlilerdendi. Kalbi İzmit sevgisi, beyni İzmit anıları ile dolu, önemli bir insandı.179

Ulugazi İlkokulu karşısında Çıkıkçı Mustafa Aykanat’ın burada oturması nedeniyle de ünlenmiş olan İkizli Çeşme Sokakta 2008 yılında Sabri Temizel’in inşaatı esnasında karşılaşılan Osmanlıharcından yapılmış ve tuğla örgüsü kemerli yapı kalıntısının dönemin çarşısı olarak kullanılan bir bedesten olduğu sanılmaktadır.180 Kentin doğu kapısı Bac’a yakın olması önemli bir bedesten olduğunu düşündürtmektedir.

Çocuk Parkı’na doğru, Akça Cami (Akça Mescid) karşı çaprazında,İzmit’te polislik ve Vali yardımcılığı yapmış, İkizliçeşme’ Hikmet Güner’e ait han içinde aslen Gebze’li Semerci Burhan vardı. Eşi Sapanca’lı Hanife hanım idi. Önünde faytonların da durduğu hanın içinden geçilince arkada büyük bahçeli bir eve çıkılırdı. Perşembe günleri köylü pazara geldiğinde atları ve kağnı arabalarını hanın önüne bırakırlardı.181

Ciğerciler (Sakatatçılar) Çarşısı

Bir merkez çevresinde belli düzende yerleştirilen dükkanlardan oluşan geleneksel çarşılar, bina dokularını olmasa da sokak 179 İsmet Çiğit, Özgür Kocaeli Gazetesi, 25 Mayıs 2007 180 Zaman Gazetesi, 31.08.2008 181 Aktaran İlyas Dizdar, Selçuk Karaslan, Ercüment Duymuş, Hülya Aladağ Önen.

151

Page 152: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

dokularını günümüze taşıyabilmişlerdir. Bunlardan İstiklal Caddesi’nin Kemaliye Caddesi ile birleştiği köşede bulunan “L” şeklindeki Ciğerciler Çarşısı’dır. Çarşının iki katlı kagir dükkanlarından günümüze ulaşabilen bir ticaret yapısının zemin katı camekanlıdır. Ancak bu kat günümüzde yenilenmiştir. Birinci katta 3 adet yuvarlak kemerli pencere bulunmaktadır. Üçgen alınlıklı eğimli çatıyla sonlanan yapıda, alınlığın ortasındaki oval formlu kitabede Osmanlıca “Mâşâ’ A’llâh 127” yazılıdır.

Ciğerciler Çarşısı içinde yer alan fırının (bugün İbiş’in simitçi fırını), bir zamanlar yakındaki eski Fransız Azize Barbara Koleji’nin fırını olduğu bilinmektedir. 1950-70’li yıllarda sahibi Hüseyin Dalkıran idi, fırın ise “Ankara Fırın” olarak anılırdı. Bu fırının karşısındaki “Aile Ciğercisi” adlı dükkan, yıllarca Osman Lüleci, oğulları İzzet ve İrfan tarafından, kalfaları (Kasap) Sedat Karaduman ve Cafer Balta’nın yeğeni de olan Napolyon Kemal’inde katkıları ile işletildi.

Batı yanındaki dükkanda daha sonraları Kasap Sedat Karaduman ticaret yaptı. Yıllar sonra İrfan Lüleci, dükkanını, mesleği bırakan amcası Hamdi’nin Bakırcılar çarşısında, kahvehanenin yanındaki dükkanına taşıdı. Lüleci ailesinin bir başka ünlü ciğercisi de elim bir kaza sonucu hayatını kaybeden Turgutspor’un da başkanlığını yapmış olan Mustafa Lüleci idi. Çarşı’nın bir başka renkli siması Kelleci Bağış Dede ve oğlu Nedim idi. Ayrıca akşamları çakır keyif olmayı seven, Akçakoca mahallesi Hacı Hürrem (Akgüvercin) sokakta oturan seyyar sakatatçı Bıdık Ahmet vardı.

İstiklal caddesinden çarşıya girişte, sağ tarafta yer alan ve bir zamanlar Kayserili Ömer (Kural) Efendi’nin han (Bozacı Han)olarak işlettiği yapının182 yerinde halı ve mobilya tüccarı EminKoçak ve oğullarının inşa ettirdikleri ve o günlerde İzmit’in Kapalıçarşısı adı verilen Koçaklar İş Hanı 20 Ocak 1958’de hizmete girmişti.183 Hana güneyden bitişik küçük dükkan öncelerilokanta, sonraları kahvehane olarak işletilmişti. Sokağın girişindeki dükkan 1940’lı yıllarda Kasap Hamit Bey’e aitti.184

182 M. Hikmet Bayar, age, s. 80,126 183 Oya Şenyurt, age, s. 191 184 M. Hikmet Bayar, age, s. 132

152

Page 153: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Bu bloğun İstiklal caddesine bakan güney yüzününde bugünkü ciğerci Fahri Karaduman yanında Mehmet Usta Pastahanesi bulunmaktaydı. Onların karşı çaprazında, İstiklal caddesi üzerinde bugün bir başka ciğerci Erhan Balta bulunmaktadır.

Caddenin merdivenlerle Çarşıbaşı’na birleştiği yerde, sol köşede cephesi Çarşıbaşı’na dönük bugün Güven Tatlıcısı’nın bulunduğu yerdeki dükkan 1950’li yılların “kanun” lakaplı Mezbaha Müdürü Faruk Sözen’e aitti. Bir süre Manav Nazmi buradaekmeğini kazanmaya çalıştı.

SADIK TANAYDIN (CİĞERCİ SADIK)

Sadık Tanaydın, 1910 yılında İzmit’te doğdu. Baba adı Osman, anne adı Hayriye idi. Tanaydın Ailesi Yukarıpazar’da ikamet ediyordu. Osman Bey hayvan ticareti ve sakatatçılık yapıyordu. Osman Tanaydın Yunanlıların 1921yılında İzmit’i işgali sırasında Yukarıpazar Mahallesinin muhtarlığını yapmaktaydı. Bilgi almak için Yukarı Pazar muhtarı Osman Tanaydın ve ailesini tutukladılar ancak Osman Bey Yunanlıların elinden kaçtıktan sonraTürk birliklerine katılarak mücadeleye devam etti. Akşamları birliğinden gizlice eve yemeğe gelir, sonra da birliğine geri dönerdi.

Babası ile birlikte çalışarak sakatatçılığın inceliklerini öğrenen Sadık Tanaydın 1939 yılında Yugoslav göçmeni Vasfiye Hanımla evlendi. Adapazarınahayvan almaya gittiğinde görerek beğendiği Vasfiye Hanımı ailesinden isteterek evlenen Tanaydın’ın bu evliliğinden üç çocuğu dünyaya geldi. Namık, Zühal ve Hülya.

Sadık Tanaydın 1935 yılında İzmit Belediyesinin ilk mezbahasını kurar. Bu mezbahanın işletmecisi olur. Ciğerci Sadık 1940 yılında ise, Çarşıbaşından aşağı doğru inerken, eski ciğerciler çarşısı olarak bilinen (günümüzde Tatlı Güven-Sütlü Nuriye tatlısı ile meşhur tatlıcının yanından birkaç basamakla aşağı doğru inilen alanda Koçaklar Halı binasının olduğu yer küçük alandaki ahşap binanın altında sakatatçı dükkanı açtı. Tezgahta ciğer doğradı. Bu esnada belediye mezbahasını da işletmeye devam etti. Bir yıl kadar sonra Tütünçiftlikte bir ciğerci dükkanı daha açtı.

Sadık Tanaydın İzmit Belediye Mezbahasında ve kendi dükkanlarında birçok çırak yetiştirdi. Bu çıraklar daha sonraki yıllarda İzmit Çarşısının ciğercileri oldu. Bunların arasında Cafer Balta, Fahri Karaduman, Osman Lüleci ve Mustafa Lüleci ciğerci dükkanı açan isimler oldu. Sadık Tanaydın bu çıraklarını yetiştirirdi. Sünnet ettirip, düğünlerini yaptı. Hepsinin birer çarşı esnafı olmasını sağladı.

Sadık Tanaydın 1948 yılında siyasete girdi. 1950 yılında Demokrat Partinin kuruculuğunu üstlendi. Demokrat Partinin ilk İl Başkanı oldu. Daha sonraki yıllarda Türk siyasetine yıllarca damgasını vuracak olan Süleyman Demirel’iliderliğe taşıyan üç kişiden biri de Sadık Tanaydın’dı. İl Genel Meclis

153

Page 154: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Üyeliği, Belediye Meclis Üyeliği yaptı. Sosyal bir yapıya sahipti. Tamamen siyasete odaklanan Sadık Tanaydın, 1960 yılında dükkanını çıraklarına bırakarak, esnaflık yaşamına son verdi. Dükkanını Mustafa ve Osman Lüleciyebırakırken, Cafer Baltaya ise ayrı bir dükkan açtı. Kendi mülkü olan bu dükkanın bulunduğu binayı Halıcı Koçaklar isteyince, onlara sattı. 1951 yılında Fethiye Caddesi ile İnönü Caddesi kesiştiği noktadaki (Çocuk Parkı yönüne dönüşteki bina) kendi mülkü olan eski ahşap evini yıktı. Bu parsele İzmit’in ilk çok katlı binasını yaptı. Dört katlı ve her katında üç daire bulunan bu binanın nasıl yapıldığını merak eden İzmitliler binanın etrafında dolaşıyorlardı. Sadık Tanaydın yeni yaptırdığı binanın en üst katına taşındı.

27 Mayıs 1960 ihtilalinde Sadık Tanaydın Demokrat Parti İl Başkanı idi. Tutuklandı, partinin bilgilerine ulaşmak için İzmit’teki ve Tütünçiftlik’teki evleri didik didik arandı. Tütünçiftlik’teki yazlık evinin bahçesi greyderler ile kazıldı. Kanuna aykırı hiçbir belge bulunamadı, serbest bırakıldı. Gebeşler, Halıcı Hasan Koçak, Ali Özçelik, Süleyman Ercan, Şemsettin Başaran ve Hulusi Tataroğlu Ciğerci Sadık Tanaydın’ın iyi dostlarıydı. İzmit’in ilk esnaf ailelerinden birine mensup olan Ciğerci Sadık Tanaydın’ın torunu Okan Oktay: Dedemin cemiyetçi bir kişiliği vardı. İlin ileri gelenleri ile her zaman iyi ilişkiler içerisindebulundu. Aile büyüklerimiz anlatır. Dedem Demokrat Parti il Başkanı iken, en iyi dostlarından biri CHP İl Başkanı Şahap Bilgisu imiş. Gündüz her ikisi de kendi partilerinin politikaları peşinde koşarken, akşamları aileceçok sık bir araya gelip, sohbet ederlermiş. O zaman siyasette bile bir kalite varmış. Dedem Sadık Tanaydın eli çok açık bir insandı. Fakir fukaraya devamlı yardım ederdi. Akşam saat dörtten sonra şehrin üst mahallerinden gelen yardıma muhtaç insanlara hazırlattığı sakatat paketlerini dağıtırmış.

Ben dedemlerin yanında büyüdüm. Benim üzerimde emekleri çoktur. Ticarettekiilk deneyimlerimi bana dedem yaşatmıştı. Ortaokul yaşlarımda dedemlerin yazlığının bulunduğu Tütünçiftlik’e giderdik. O zamanlar (1973) yağlı güreşler düzenleniyordu. Dedem bana sermaye olması için bir kasa gazoz parası verir, “Bu gazozları yarın güreşleri izleyenlere satacaksın. Benim paramı bana geri vereceksin. Geri kalan para senin karın olacak” derdi. Ticaretin ilk zevkini orada yaşadım. Akşamdan gazozları alır, soğuturdum. Ertesi gün kovanın içerisine doldurup, seyircilere satardım. Gece olunca dedemin parasını iade ederdim. O gün kazandığım paranın tadını, bugün bile bulamıyorum. O parayı harcamayakıyamazdım.

Dedem sandalı ile balığa çıkmayı çok severdi. Beraber balığa çıkardık. O zamanlar Körfez balık kaynıyordu. Çok miktarda balık tuttuğumuz zaman, kovaya doldurup yazlığın çevresinde satardım. Dedem ailesi ile bir arada olmaktan çok hoşlanırdı. Yaşamının son dönemlerinde ise Hac ziyaretlerine önem veriyordu. Yedi kez Hac, dört kez de Ümre ziyareti yapmıştı. 1988 yılında yedinci kez tekrar Hacca gitmek istedi. Ailesini bu kez gitmesine pek taraftar değildi. Hatta bir ara kendisi de gitmekten vazgeçmişti. Sonrabir sabah kalkıp, gitmek istediğini söyledi, ”Beni içimden biri çağırıyor. Muhakkak gitmeliyim” demişti. Dedem çok dinç bir adamdı. Onun yaşındakiler bile onun gücüne şaşırırlardı. Tüm hacı arkadaşlarının bavullarını tek başına

154

Page 155: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

kaldırır, otobüse yüklerdi. Ama bu son hac yolculuğu oldu. Medine’de vefat etti. Bu ani ölümü tüm hacı arkadaşlarını bile hayrete düşürdü. Arkadaşlarıtarafından Hazreti Osman ve Peygamberimizin Aile Kabristanı olan Cennet-ül Baki Mezarlığına defnedildi. Mezarı Medine’de. Ziyaret etmek için burada olmasını çok isterdim. Ama hayatında yapmış olduğu iyiliklerin bir karşılığı olarak orada vefat ettiğini düşünüyorum.

Bakırcılar (Kalaycılar) Caddesi (Çarşı Başı)

Kemaliye caddesinin, İstiklal caddesi ile kesiştiği noktanın üst kısmında, önündeki yalaktan atların su içtiği Acısu Parkı tarafında kalan ve İzmit’in üst kısımlarından çarşıya inen bu yol hala Çarşıbaşı olarak adlandırılmaya devam ediyor. Ciğerciler Çarşısı’ndan kuzeye doğru çıkılan yokuşun iki yanında, iki katlı ticaret yapıları mevcuttur. Kemaliye Caddesi’ndeki bu ticaret yapıları arazi konumundan dolayı kademeli olarak sıralanmaktadırlar. Söz konusu ticaret yapıları, altta camekanlı üstte dikdörtgen pencereli ve geniş saçaklıdır. Eski çarşı bölgesindeki diğer tarihi ticaret yapılarından mimari açıdan farklı olan bu yapıların cephe düzenleri sonradan değiştirilmiş veya bunlar diğerlerinden dahasonra inşa edilmişlerdir.

Geçmiş yıllarda, bu çarşıdaki fırın ve kalaycılardan etrafa yayılan ekmek ve nişadır kokuları ile bakırcı esnafının, şekil vermek üzere ürünlerini çekiçle döverken çıkardıkları sesleri Bakırcılar Çarşısı’nı diğerlerinden farklı kılan bir özellikti.Bazı esnafın boş zamanlarında domino oynarken, el askısı ile sunulan kahvelerini yudumlamaları, bugünlerde artık var olmayankırlangıç kuşlarının pikeleri, sokağın hareketliliğini arttırırdı. Kentin üst kısımlarında oturan esnaf ve onlardan bir şeyler satın alanlar akşam eve dönüşlerinde bu yolu kullandıklarından, yoğunluk daha da artardı.185

Bu çarşının tam ortasında İslam Durak’ın unlu mamüller ve tahinhelvası yapan dükkanı vardı. Daha sonra kardeşi Emrullah Durak ve üç oğlu ile “İslam’ın Yoğurdu”nu kentin önemli bir markası haline getirdiler. Nuri Durak (Hacı Nuri – Aco Nuri) bu tezgahın başında ilk eğitimini almış ve daha sonra İstiklal caddesi ve Fethiye caddesinin kesiştiği noktada açtığı Durak Pastahanesi, Sinan Hamzaoğlu, Ekrem, Rasim kardeşlerin birlikteliğiyle zamanın en güzel tatlı ve pastalarını imal 185 M. Hikmet Bayar, age, s. 232 – 233

155

Page 156: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

etmişti. Çarşı başındaki dükkanı ise Emrullah Durak, son yıllara kadar başarı ile taşıdı.186 Helva ve şekerciliğin önemlibir başka temsilcisi de Bakırcılar çarşısı köşesindeki Muzafferve Selahattin Patır kardeşlerin işletmesiydi. Bu caddedeki şekerlemecilik geleneğini, eski şekerlemecinin olduğu aynı yerde bugün İnan şekerleme devam ettirmekte.187

Sakatatçılar çarşısı ile kesişen yerde İhsan Efendi’nin fırını,Patırlar’ın bitişiğinde Özoğul kardeşlerin manavı, üstünde Tekerci Nedim Efendi’nin bakkal dükkanları, karşı sırada alt köşede Arnavut kökenli Osman Efendi’nin kırmızı helvası meşhur helvacı dükkanı, Hasan Bayar’ın dükkanın üstünde bir kahvehane,karşısında bir lokanta ile Ali ve Cemal adlı iki kardeşin berber dükkanı bulunmakta idi.

Bakırcılar Çarşısı’nın üst tarafında, sokağın tam karşısında veTepecik’e giden yolun altında (2001’e kadar İpek Pişmaniye’nin bulunduğu yer) Yorgancı Orhan Efendi, bitişiğinde ve yolun en üst kısmında Hakkı Karakuzu’nun fırını ve bir bakırcı; yine Bayar’ın dükkanından aşağıya doğru bir başka bakırcı, kömür dükkanları; karşı sırada ise en başta bir kalaycı, bitişiğinde Tenekeci Sabri Efendi, alt kısmında Yoğurtçu İslam bulunmaktaydı. Fırıncı Hakkı Karakuzu’nun oğlu Fikret de bir süre esnaflık yapmış ancak daha sonra ailece İzmit’ten ayrılmışlardı.188

İşyerini İstiklal caddesi’nden buraya taşımış olan Şekerci Hasan Bayar, 1938 yılı sonlarına doğru çarşının üst taraflarında, karşı cepheden başka bir dükkan (2001 yılında Kardeşler Elektrik olarak işletilen) satın almış ve imalathanesini oraya nakletmişti. 1942 yılında, II. Dünya Savaşı’nın olumsuz şartlarından dolayı, Kağıt Fabrikası’nda çalışmaya başlayıp, dükkanını satana kadar devam ettirmişti. Dükkanı satın alan yeni sahibi bir süre sonra arka bahçede arkeolojik buluntulara rastlayınca yapılan kazıda çok miktarda altın ve takılar bulunmuştu.189 Bu caddenin alt kısmında çarşı girişine yakın dükkanlardan biri, ciğerci Şeytan Ahmet’e aitti.190 Kurukahveci Refik Bey’in (Moralı) yanında da Ahmet 186 Savaş Poyraz (2007), s. 101 – 103 187 Merzuka Yazıcı (2004), s. 105; Merzuka Yazıcı (2007), s. 47 188 M. Hikmet Bayar, age, s. 143, 231 189 M. Hikmet Bayar, age, s. 228 – 230 190 M. Hikmet Bayar, age, s. 139

156

Page 157: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Gül’e ait Numune şeker ve tatlı evi bulunurdu. Burada yufka ve tel kadayıf da satılırdı.

Bu çarşı’nın adlarından birini veren Kalaycı ustalarından sona kalan tek kişi ise 40 yıldır bu mesleğin içinde olan İlyas Baykal. O’na da ağabeyleri Ahmet ve Teyfik Baykal’dan devir kalmış. Çelik ve teflona inatla, hala kalaylı bakır tencere ve kap kullananların tek yardımcısı. Seyyar kalaycı Romanlar da artık ortalıkta görünmediğine göre sanırım mesleğinin son temsilcisi olarak anılacak.191

ŞEFİK ATEŞ (KASAP)

Şefik Ateş 1947 yılında İzmit Hacıhasan Mahallesi Kahraman Çıkmazı No.17 adresinde dünyaya geldi. Babası İzmit Derbent doğumlu Şaban Bey, annesi Hamide Hanımdı. Şefik Ateş, kasap olan babası Şaban Beyi 1977 yılında, annesi Hamide Hanımı ise 2008 yılında kaybetti. Kasap Şefik Ateş’in İstanbul’da ikamet eden Hamiyet isminde bir kız kardeşi bulunmaktadır.

Şefik Ateş Yukarıpazar İlkokulunundan mezun olduktan sonra, İzmit Merkez Ortaokulunu bitirmiştir. Gençlik yıllarında İzmit Ateşsporda futbol oynayanŞefik Ateş’e arkadaşları lakab olarak kasap adını takmışlardı. 1967 yılındaİstanbul’da askerliğini yapan Şefik Ateş, 1969 yılında Müzeyyen Hanımla evlenmiştir.Bu evlilikten Şefik Ateş’in,üçü kız,üçü erkek altı çocuğu dünyaya gelmiştir.Kız çocuklarının isimleri, Ayşen, Bahriye, Zeynep, erkek çocuklarının isimleri Atıf, Fatih ve Talha’dır. Şefik Ateş’in evli olan üç çocuğundan altı torunu bulunmaktadır.

Şefik Ateş’in babası Kasap Şaban Bey 1945 yılında kasaplığa başladı. Okul dışındaki boş vakitlerini babasının kasap dükkanında ona yardım ederek geçiren Şefik Ateş, babasını kaybettikten sonra işleri devraldı. Kemaliye Caddesi, No.14 de bulunan Bahar Kasabı günümüzde de müşterilerine hizmet etmektedir.

Kasap Şaban Ateş ile başlayan, daha sonra Şefik Ateş’le devam eden Bahar Kasabının 65 yıllık bu başarılı esnaflık anlayışı her türlü övgüyü hak etmektedir. Şefik Ateş ”kendi yemediğim hiçbir ürünü dükkanına sokmam. Bankalarla hiç işim olmaz. Kredi nedir,bilmem. Devlete bir kuruş borcum olmaz. Devlet kuruluşlarına mal satmam. Dürüstlükten taviz vermem. Doğru neyse,onu söylerim” diyerek başarısının olmazsa olmazlarını sıralamıştır.

Şefik Ateş’in Kemaliye Caddesinden eski dükkan komşuları şarküterici Ertan Soydabaş, Güven Tatlıcısı Metin Güven, bakkal Nedim Tekercioğlu, bakkal Hamdi Korgan, şarküterici Ziya Soydabaş ve manav Nazmi Özlüoğlu olarak bilinmektedir. Uzun yıllar politika yaptıktan sonra 2005 yılında Anavatan Partisi İl Başkanlığını bırakmıştır. Aktif bir sosyal yaşamı olan Şefik Ateş, Kızılay Yönetim Kurulu Başkan vekilliğinin yanı sıra Kurs ve Okul 191 Nihat Baykal, KYÖD Dergisi, İzmit 2002, s. 108

157

Page 158: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Talebelerine Yardım derneklerinde de aktif görevler almıştır. Şefik Ateş İzmit Kasaplar Odasına kayıtlıdır.

Hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını, herkesin kendi yağıyla kavrulmaya çalıştığını, büyük marketlerin şehir içine girmesiyle işlerin her geçen günzorlaştığını söyleyen kasap Şefik Ateş: Etin fiatı 2,5 liradan 3 liraya çıkmıştı. Gazeteciler de o gün yeni fiatlar konusunda ropörtaj yapmak için dükkana gelmişlerdi. O sırada bir müşteri geldi. Etin kilosunun 3 liraya çıktığını görünce, ben bu fiattan et almam diyerek dükkandan eti almadan gitmişti. Şimdi etin kilosu 30 lira. O güne göre tam 10 katı. Ama yaşam tümzorlukları ile devam ediyor.

MEHMET TEZER (BAKIRCI)

Mehmet Tezer, 1929 yılında Yeniköy’de doğdu. Baba ve annesi mübadele muhaciri idi. Baba adı Hüseyin, anne adı Server’di. Mehmet Tezer’in babası Hüseyin Tezer mübadelede geldiğinde Akmeşe’ye, annesi Server Hanım ise Yeniköy’e yerleşmişlerdi. Evlendikten sonra Yeniköy’de ikamet ettiler. Mehmet Tezer’in babası civar köylerden yumurta toplayıp, Gölcük’te sattı. Bu kazandıkları ile başka mallar satın alarak, Yeniköy’de paraya çevirdi. Hüseyin Tezer 1935 yılında İstanbul’a gitti. İstanbul’da Tütün tüccarlığı yapan Yeniköy’lü Tahir ve Bekir Tüten’lerin mağazasında çalıştı.

Babası İstanbul’a gittiğinde altı yaşında olan Mehmet Tezer, çok küçük yaşta annesini kaybettiği için köyde dede ve babaannesi ile kaldı. Mehmet Tezer’in üç kardeşi vardı. Hafize, Meryem ve İbrahim. Küçük yaşına rağmen bir ırgat gibi çalıştı. Gündüz hayvan güttü. Geceleri ise tütün dizdi. Çok yoruldu. Bir çift çarığa sevindiği günler oldu. Babası İstanbul’dan onu görmeye geldi. Ama o babasının yanına bile gitmek istemedi. Babası onun yanına geldi. Babasına “Sen beni kimlere teslim ettin de gittin“ diyerek ağladı. Çok zayıftı. Babası onun bu durumuna çok üzüldü. Hüseyin Tezer’in Yeniköy’de bakkalı ve elbise satan bir dükkanı olan dayısı Muharrem Bey vardı. Baba ve oğlu Mehmet Tezer hemen o dükkana gitti. Mehmet Tezer’e yenielbiseler alındı. Baba ve Mehmet Tezer beraberce İstanbul’a gitti. Mağazadaçalışmaya devam eden Hüseyin Tezer, oğlunu da yanında işe götürüyordu. Mehmet Tezer çok zayıftı. Babası ona iyi bakmaya çalışıyordu. Tütün mağazasının yanında bir şıracı vardı. Babası ona her gün, kilo alabilmesi için şıracıdan şıra içirdi. Şıraları içen Mehmet Tezer, hafif alkolün etkisi ile çakırkeyf olup şarkı söylerdi. Babası bu duruma çok gülerdi.

1939 yılında Alman Harbi çıktı. İstanbul’da kıtlık derecesinde yokluk oldu.Bunun üzerine Hüseyin Tezer, oğlu Mehmet ile birlikte İzmit’e döndü. Yeniköy’lü zengin tütün tüccarı Hacı Hasan Kozluca’nın Fethiye Caddesinin köşesindeki tütün depolarında çalıştı.

On iki yaşında İzmit’e dönen Mehmet Tezer, teyzesinin Hacıhasan Mahallesin’deki evine yerleşti. Teyzesinin kocası Ahmet Cengiz Bey, Bakırcılar Çarşısı, No.38 adresinde bakırcılık yapmakta idi. Mehmet Tezer on iki yaşında eniştesinin yanına çırak olarak girdi. Altı yıl o dükkanda kalaycılığı ve bakırcılığı öğrendi. On sekiz yaşına geldiğinde, eniştesi

158

Page 159: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Ahmet Cengiz ile aralarında bir anlaşmazlık çıktı. Bu durum, Mehmet Tezer’in çok gücüne gitti. İşten ayrıldı. Eniştesinin dükkanının dört dükkan aşağısında tüfek tamircisi Hüseyin Usta’nın dükkanı vardı. Mehmet Tezer ile Tüfekçi Hüseyin iyi iki arkadaştı. Hüseyin Usta “Bu dükkan ikimize de yeter, sen arkada kalaycılık yap, ben de ön tarafta kendi işime devam edeyim. Ortak olalım“ diyerek arkadaşına sahip çıktı. Mehmet Tezer, askere gidene kadar iki arkadaş beraber çalıştı. Eniştesi Ahmet Cengiz bu yıllarda yaptığı hatayı anlayarak, yeğeni Mehmet Tezer’den helallik istedi.O da helal etti.

Mehmet Tezer bahriye askeri olmak istiyordu. Eniştesinin dükkanının üzerindeki evde, bir bahriye albayı oturuyordu. Ondan bu konuda yardım istedi. Albay, Mehmet Tezer’i yanına aldı, İzmit askerlik şubesine götürdü.Mehmet Tezer heyetin karşısına çıktı. Albay ”Bu çocuk denizci olmak istiyor. Ona yardımcı olun” diyerek heyete rica etti. Mehmet Tezer bahriyeli oldu. İstanbul Kasımpaşa’da askere gitti. Altı ay acemilik yaptıktan sonra, İzmit Acısu Mevkiindeki Üssü- Bahri’ye (günümüzde maliye misafirhanesi olarak kullanılan taş bina) dağıtım oldu. Askerliğinin geri kalan kısmı olan iki buçuk yılı İzmit Çarşısının içinde tamamladı. Çoğu akşam Ulugazi İlkokulu’nun yanındaki evinde yattı.

Askerlik bitiminde eski dükkanına döndü. Tüfekçi Hüseyin o gelene kadar dükkanı kapatmıştı. Mehmet Tezer aynı dükkanı mal sahibinden kiraladı. Mesleğine devam etti. Bakır işledi. Kalay yaptı. Tamir işlerine baktı. Ustaoldu. Üç yıl o dükkanda çalıştı. 1957 yılında eski ustası ve eniştesi olan Ahmet Cengiz vefat etti. Ahmet Cengiz’in hiç çocuğu yoktu. Oturduğu ev eşine, dükkan ise yeğenlerine kaldı. Mehmet Tezer de aynı yıl, Bakırcılar Çarşısı, No.38 deki çıraklığının geçtiği dükkanı Eniştesi Ahmet Cengiz’in yeğenlerinden satın aldı.

Mehmet Tezer on iki yaşında girdiği Bakırcılar Çarsında ki dükkanında, elliyedi yıl İzmit’lilere hizmet etti. Bakır işledi. Kalay ve tamir işleri yaptı. Çarşıya ismini kazıyan esnaflar arasına girdi. 1956 yılında AkmeşeliSelanik mübadili Ali Hoca’nın kızı Ayşe Hanımla evlendi. Bu evliliğinden ikisi kız, ikisi erkek dört çocuğu oldu. Server, Behiye, Muharrem ve Ali. Mehmet Tezer’in 1957 doğumlu oğlu Muharrem Tezer, Yenituran İlkokulun’da okudu. Yedi yaşından sonra babasını dükkanındaki yalakta kap yıkadı. Babasından meslek öğrendi. Mehmet Tezer ve oğlu Muharrem, 2008 yılına kadardükkanda beraber çalıştıktan sonra, ticareti terk etti.

Bakırcı Hacı Mehmet Tezer’in dükkan komşuları arasında Bakırcı Davut Banabak, Sebzeci Mustafa Bey, Aşçı Sabri Enişte, Berber Selahattin, Oyuncakçı Şevki Giray, Kahveci İsmail Yavalar, Şekerci Abdullah Bey, Aşçı Himmet Kalkandelen, Agan’ın Kahvesi, Yoğurtçu İslam Duraklar, Kurukahveci Refik Moralı, Gazcı ve Tuzcu Saffet, Helvacı Patırlar, Bakkal Hamdi Bey, Bakkal Nedim Bey, Pişmaniyeci Lütfü Canıgeniş bulunmaktadır.

Günümüzde seksen iki yaşında olan Bakırcı Mehmet Tezer: ”Altmış yedi senedir bu sokaktayım. İşimi, çok severek yaptım. Ellili yıllarda ticaret bizim Kalaycılar Çarşısında, Kapanönünde, Yemeniciler Çarşısında ve İstiklal Caddesinin şimdiki postaneye kadar olan kısmında olurdu. İzmit’liler burada ki dükkanlardan alış veriş yaparlardı. Bizim meslek artık bitti. 1975 yıllarına kadar kalay işi

159

Page 160: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

vardı. Sonraları alüminyum ve çelik tencereler çıktı. Ev hanımları antika eşyaları dışında kalay yaptırmayı bıraktı. Yıllarca bakır işledim sattım. Ama artık sadece süs eşyası olarak kullanılıyor. 1975 yıllarından sonra eski ve yeni bakır üzerine alım satım yaptık. 2008 yılında dükkanı kapattım. Ama günümüzde sabahtan iki saatte olsa, dükkanımın üst katındaki küçük odam da, eski körüğüm, eski örsüm, eski ağaç takozum ve yıllarca kullandığım küçük el aletlerim ile anılarımı diri tutmaya çalışıyorum“.

AHMET BAYKAL (KALAYCI)

Ahmet Baykal, 1931 yılında İzmit Akmeşe de doğdu. Babası Hafız Sadık, iki yaşındaki oğlu Eşref’i, katır’ın üzerindeki küfenin içine saklayarak, eşi Ayşe ile birlikte 1928 yılında mübadili olarak Akmeşe’ye göçerek yerleşti.Hafız Sadık, Ayşe Hanım’ın vefatı sonrası Hamide Hanım’la evlendi. Ahmet Baykal’ın Eşref (merhum), Mehmet, Raif, Tevfik ve İlyas adında beş kardeşi vardı.

Ahmet Baykal, İlkokulu Akmeşe Bölge Yatılı Okulu’nda okudu. Okulu sonrası İzmit’e geldi. 1943 yılında Çocuk Parkı mevkiinde kalaycılık yapan Trabzon’lu Kemal Usta’nın yanına çırak olarak girdi. Ustasının evinde kalanAhmet Baykal, askere gidene kadar mesleğini öğrendi. Askerliğini 1951 yılında Genel Kurmay Karargahı’nda görev yaptı.

Askerden sonra seyyar olarak kalaycılık yapmaya karar vererek 1953 yılında körük, örs, çekiç ve diğer küçük el aletlerini satın aldı. Akmeşe ve civarındaki köylere giden Ahmet Baykal, tanıdıklarına ait evlerin bahçe ya da samanlıklarında tezgahını kurdu. 1955 yılında Akmeşe’deki baba evinin girişine de küçük bir kalaycı dükkanı açan Ahmet Baykal, yerleşik esnaflığageçiş yaptı.

1958 yılında İzmit’e gelerek Kalaycılar Çarşısı olarak bilinen, Çarşıbaşı’ndan İstiklal Caddesi’ne inerken (Kemaliye Caddesi), bir dükkan kiraladı. (Yoğurtçu İslamlar’ın üst tarafı-Günümüzde küçük nalbur dükkanının olduğu yer) Üç basamak aşağı inilerek girilen bu dükkanda kalay yapmaya başladı. İzmit’te esnaf olarak mesleğini icra etmeye başlayan AhmetBaykal, mal sahibi ile arasında çıkan anlaşmazlık sebebi ile bir yıl sonra dükkandan çıkmak zorunda kaldı. 1959 yılında Baç Meydanı Üçüncü Bostanlar Sokağı’nın girişinde bulunan dükkanı kiralayarak, kalaycılık yapmaya devam etti. İki yıl bu dükkanda esnaflık yapan Ahmet Baykal, eski mal sahibi ile arasındaki anlaşmazlığı çözerek, 1961 yılında Kalaycılar Çarşısı’ndaki eskidükkanına döndü.

Uzun yıllar bu dükkanda çalışan Ahmet Baykal, karşı sırada bulunan dükkanı,Bakırcı Mehmet Tezer ile birlikte kiralayarak, kalaycılık ve bakır eşya satışı yapmaya başladı. İki ortak daha sonra bitişiklerindeki dükkanı da kiralayarak, av malzemeleri satışına başladı. Kalaycı Ahmet Baykal, mesleğini kardeşlerine de öğretti. Kalay yapmayı öğrenen Mehmet ve Raif, daha sonra İzmit Seka Kağıt Fabrikası’na bakır elek ustası olarak işe girdi. Uzun yıllar yanında çalışarak mesleği öğrenen kardeşi Tevfik’e, ilk açtığı dükkanı bırakan Ahmet Baykal, ortağı Bakırcı Mehmet Tezer ile

160

Page 161: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

mesleğine devam etti. Aile’nin en küçüğü olan İlyas Baykal, büyük ağabeyi Ahmet Baykal’dan mesleğini öğrendikten sonra, diğer ağabeyi Tevfik ile beraber çalıştı.

1951 yılında askerden izine gelen Ahmet Baykal, su bakraçlarını taşıyarak evine giden sözlüsü Akmeşeli Sadiye Hanım’ı kaçırarak evlendi. Bu evliliğinden Sevgi, Erdem (d.1957), Kadriye, Ercan, Seval ve Özcan adında altı cocuğu dünyaya geldi. Çocuklarından Erdem, Ercan ve Özcan, kalaycılık mesleğini öğrenmelerine rağmen, başka meslekler seçerek, yaşamlarına devam etti. Ahmet Baykal, yaklaşık 50 yıl Kalaycılar Çarşısı’nda mesleğini icra ettikten sonra, 2006 yılında vefat etti. Ahmet Baykal’ın , Akmeşe, Cumhuriyet Mahallesi, 5114 Sokak, No.3 adresindeki ilk dükkanı çocukları tarafından eski hali ile hala korunmaktadır.

Dükkan komşuları arasında Berber Selahattin, Bakırcı Mehmet Tezer, Kalaycı-Rizeli Davut, Hüseyin ve Süleyman Banabak Kardeşler, Kalaycı Ahmet, Kalaycıİmdat Usta, İpek Pişmaniye-Lütfü Canıgeniş, Yoğurtçu İslam (Duraklar), Sobacı Vasfi (Uçaroğlu), lokantacı Sabri Enişte, Şekerci Mevlüt Usta ve Bakkal - Manav Hakkı Eksen Bey bulunmaktadır.

Ahmet Baykal’ın oğlu Erdem (İzmit Belediyesi’nde görevli), Babam, işini çokseven, dürüst ve ailesi’ne çok bağlı bir insandı. Üzerine ezan okunmamıştır. Sabah namazını kıldıktan sonra, hemen dükkana gider, ocağını yakardı. Ocakta, köylerde meşeden yapılan odun kömürünü kullanırdı. “Yaptığınız işe hile katmayın, para kazanacağım diye, insanları kandırmayın“ derdi. Kalay ve nişadırı İstanbul- Eminönü’nde mal satan Ermeni tüccardan alırdık. Dükkandabakır sahan, tas ve tencere de satardık. Dövme ve çekme olan bu mutfak malzemelerini Trabzon ve Rize’den alırdık. Köylerde su kaynatmak için kullanılan, iki saplı büyük kazanları ise İnegöl’den temin ederdik. Babam ve ortağı Bakırcı Mehmet Amca, manav ve muhacir köylerinde kullanılan su veyoğurt bakırlarının da imalatını ve tamirini yaparlardı. Biz, Cedit Mahallesi’nde ikamet ettik. Tüm kardeşler burada büyüdük. Babam, her zaman işe yürüyerek gider, gelirdi. Babamın, av merakı vardı. Hafta sonları ava giderdi. Bu merakları yüzünden, Bakırcı Mehmet Tezer ile av malzemeleri satan dükkan açmışlardı.”

Çok eski bir geçmişe sahip olan kalaycılık mesleğinin nasıl icra edildiğinden kısaca bahsetmek isterim. Müşteriden gelen kaplar, önce ocaktatavlanır. Tavlanan bakır, kum ile yıkanıp, temizlenir. Temizlenen bakır, çekiç ya da tahta tokmak ile yamuk yerleri varsa düzeltilir. Daha sonra, ocaktaki kalaya girer. Kalaylanan bakır soğurken, üzerinde oluşan sarı lekeler, yün parçalar ile silinerek, temizlenir ve parlatılır. Müşteriye teslim edilir.

Günümüzde İzmit’te mesleğinin son temsilcisi olarak kalaycı dükkanını çalıştıran Ahmet Baykal’ın küçük kardeşi İlyas Baykal (d.1959): Mesleği Ahmet Ağabeyimden öğrendim. Daha sonraki yıllarda Tevfik ağabeyim ile beraber çalıştım. Çocuk yaşlarda dükkana girdim. 40 yıldan bu yana bakır kapları kalaylayarak ve tamiratlarını yaparak geçimimi sağladım. Eskiden günde 500 parça mal kalaylardık. Ramazan ayında işlerimiz çok yoğun olurdu.İş yetiştiremezdik. Şimdi ise, günde 2-3 parçayı geçmiyor. 1970 yılından

161

Page 162: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

sonra çelik ve teflon tencerelerin artık devreye girmesiyle kalaycılık ve bakır bitti. İşler çok düştü. Meraklısına iş yapıyorum sadece. Oğlum, Anadolu Lisesi’nde okuyor. Onun bu işi yapmasını istemem. Sadece bir el sanatı ve mesleği olarak bilmesi yeterli“.

Kapanönü

Cadde üzerindeki tarihi çarşılardan biri Kapanönü Çarşısı’dır. Kapan (kepan) kelimesi “ağır yükler için büyük terazi; yükte ağır, pahada hafif malların tartıldığı ve yük başına resim alınan yer” 192 anlamında olup Osmanlı döneminde sebze-meyve’nin kente girdiği alandır. 16. yüzyıl Padişaha ait vergi kaynakları193 arasında “Mukataa-ı kapan-ı meyve-i İznikmid” yani “İzmit Meyve Kapanı” 194 olarak kaydedilmiştir. İstiklal ve Demiryolu Caddeleri arasında kalan bu çarşıdaki ticaret yapıları, ortasında çeşme bulunan meydanlakesişen düzgün sokaklar üzerinde sıralanmaktadır. Eski fotoğraflarda iki katlı ahşap yapılardan oluştuğu gözlenen çarşıdaki dükkanlar, zamanla kagire dönüşmüştür. Ancak özellikle iç kısımlarda dükkanların üzerlerinde yükselen ilave katlar, çarşının özgün dokusunu bozmaktadır.

Kapanönü’nün ünlü muhallebicilerinden biri Dönbak MuhallebicisiOsman Yılmaz idi. 1960-70’li yıllarda Kemaliye caddesinin, Kapanönü mevkiinde Hürriyet caddesi ile kesiştiği noktanın batıucunda Necati Bey’in “Vitamin” adı ile ünlenen dükkanında Nizamettin Gökyar kırtasiye, saat ve kalem satma uğraşı içindeydi, karşı köşesinde Edip Kaya Morsallıoğlu’nun bıraktığıdükkanda Mehmet Erkök, ayakkabıcılık yapmaktaydı. Aynı cadde üzerinde Raşit Gündüz ve oğlu önce bakkal, sonra tuhafiye işi ile uğraşmışlardı.

Morsallıoğlu’nun bitiminde Kazım Şar’ın işlettiği esnaf lokantası “Şar” vardı. Şar lokantasının karşısında, Sunni Baba olarak bilinen bir bakkal, hemen yanında Kamil Bey ve oğlu Fikret Bey’in işlettiği nalbur dükkanı, onların karşısında da Kasap İsmail Soyer bulunuyordu. Bu kasap dükkanını daha sonra Sunni Baba’nın torunu Zogo Seyfi, bayii olarak çalıştırdı.

192 Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğunda Toplum ve Ekonomi, İstanbul 1996,s. 215193 438 Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri (937/1530), c.II, Devlet Arşivleri Yayınları, s. 759, 760

194 BOA, TD. nu.438, s.760

162

Page 163: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Üst tarafında Şekerci Nusret Bey vardı ki karşısındaki Vehbi Bey’in (Arnavut) pastahanesi börek ve şırası ile ünlüydü. Bu dükkan, sonraları duvarlarında özellikle pehlivanları konu alanyağlıboya tabloları ile Köfteci Behçet’e (Karan) ev sahipliği yaptı. Bitişiğindeki küçücük dükkanda Recep İnan tuhafiyecilik yapıyordu. Onun karşısında İstasyon önündeki pişmaniyecilikten vaz geçerek manavcılık yapmaya başlayan İsmail Aladağ bulunuyordu. Sonra işi pastırmacılığa daha sonra da oğlu Hüseyin ile birlikte kahvaltı malzemeleri satan dükkana çevirdi. Onların karşısında kasap Cemil Keser, onun üst tarafında İbrahim Ergin’in ekmek fırını, köşede de Macit bey’inbüfesi vardı.195 Arnavut Vehbi Bey’in oğulları Buriç (Burhanettin Dallı) ve kardeşi Nuriş, babalarından aldıkları meslek ahlakını Kemaliye caddesindeki köfteci dükkanlarında yıllarca sürdürdüler.196

VEHBİ DALLI (BÖREKÇİ-ŞIRACI)

Vehbi Dallı, 1905 yılında Yugoslavya - Priznen’in Zlipotok Köyü’nde doğdu.Annesini çok küçük yaşta kaybetti. Babası Üzeyir Dallı, sıkça İstanbul’a gidip, sarayda boza ve sahlep yapan bir usta idi. Vehbi Dallı vekız kardeşi, 1918 yılında babaları ile birlikte İstanbul’a geldi. Daha öncememleketten gelenlerin önerisi ile, İzmit’e yerleşmeye karar veren Dallı Ailesi, Çamlık’ta ikamet etti. Vehbi Dallı, 1921 yılında İzmit’in işgali sırasında Merkez Ortaokulu önünde Yunan askerlerine esir düştü. Diğer esirlerle birlikte bir gemiye bindirilerek, Yunanistan’ın Pire Şehri’ne, oradan da Girit Adası’na götürüldü. 1923 mübadele anlaşması gereği serbest kalan Vehbi Dallı, İzmit’e döndü. Ailesi’ne kavuştu.

Börek, tatlı, boza ve şıra konusunda iyi bir usta olan Üzeyir Dallı , 1924 yılında Kapanönü, Kemaliye Caddesi, No.7 adresinde ki iki katlı dükkanı satın alarak, oğlu Vehbi ile birlikte börekçilik yapmaya başladı. Dükkanın üst katını imalathane olarak kullanan usta, giriş katında börek, şıra ve boza satmaya başladı. Babasından mesleğin inceliklerini çok kısa bir zaman içerisinde öğrenen Vehbi Dallı, beyaz önlüğünü takarak, tezgahın başına geçti. Babasının ölümünden sonra sorumluluğu daha da artan Vehbi Dallı, ürün çeşidini arttırmaya karar verdi. Sütlü tatlılar ve dondurma da tezgahagirdi. Revani en çok beğenilen tatlı çeşidi oldu. Vehbi Dallı, börek ve tatlı yapımında kullandığı malzemeleri, İstanbul-Eminönü ve İzmit’te ki toptan gıdacılardan alırdı.

Vehbi Dallı, şıra yapımında kullandığı üzümleri ise İstanbul Yağ İskelesi’ndeki meyva toptancılarından alırdı. Üzümler, tren yolu ile İzmit’e geldi. Küfe içindeki üzümler, at arabaları ile dükkana kadar

195 Savaş Poyraz (1999), s. 75 – 77, 225 196 Savaş Poyraz (2007), s. 88

163

Page 164: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

taşınırdı. Vehbi Dallı, üzümü el makinesinde çektikten sonra bir gün küplerde dinlendirir, süzdükten sonra başka bir küpe alırdı. O küplerden alınan şıra, musluklu fıçılara doldurularak, satılırdı. Vehbi Dallı, nefis şırası ile bir marka olmayı başardı.

Çarşı esnafı, sabah namazından hemen sonra açılan dükkanda Vehbi Usta’nın böreğini yedikten sonra, dükkanlarını açmaya giderdi. Vehbi Dallı’nın dükkan komşuları arasında İbrahim Eligür (Şaşkın Manav), İhsan Kırlı (Asri Manav), İsmail Aladağ (Aladağ Bakkaliyesi) ve Kağıtçı Emin Agan bulunmaktaydı.

1930 yılında kendisi gibi Yugoslavya göçmeni olan Fatma Hanım ile evlendi. Bu evliliğinden Burhan (Futbolcu Buriç d. 1933), Nurhan (d.1934) ve Nurten adında üç çocuğu dünyaya geldi. Dallı Ailesi, Ömerağa Mahallesi, Sabri Ekmen Sokak’ta ki kendi evlerinde ikamet etti. Erkek çocukları Burhan ve Nurhan, Yenituran İlkokulu’nda okudu. Askere gidene kadar dükkanda çalışan iki kardeş, mesleği öğrendi. Nurhan Dallı, 1955 yılında askerliğini tamamlayarak, dükkanda çalışmaya devam etti. Burhan Dallı ise İzmit Belediyesi’nde göreve başladı. 1978 yılında emekli oldu.

1924 yılında girdiği Kapanönü Çarşısı’nda 54 yıl esnaflık yaparak haklı birün kazanan Börekçi Vehbi Dallı, 1978 yılında vefat etti. Vefatının ardındanbörek işini bırakan iki kardeş, dükkanı köfteci olarak çalıştırmaya başladı. 2005 yılından sonra İzmit’in meşhur köfte ustası Behçet Karan’la birlikte çalışan iki kardeş, 2010 yılında kendilerini emekliye ayırdı.

Börekçi Vehbi Dallı’nın torunu Derya Cebir , “Dedem vefat ettiği zaman ben ilkokula yeni başlamıştım. Hatırladığım kadarı ile sert görünümlü bir insandı. Ama babamın anlattığına göre, çalışkan ve daima sözünde duran, dürüst bir kişiliğe sahip olan dedem, çok iyi börek ve şıra yaparmış. Müşterilerimiz börek ve cam şişelerde satılan şıra almak için sırada beklermiş. Babam ve amcam, yılların verdiği yorgunlukla kendilerini emekliye ayırdılar. Ben, kardeşlerim Esra ve Elif ile birlikte, aynı dükkanda dördüncü kuşak olarak çalışıyoruz. Yüz yılı aşan bir sürede ayaktakalmayı başaran bir dükkanın, ışığını açık tutmanın sorumluluğunu biliyoruz. Günlük ev yemekleri yaparak müşterilerimize hizmet ediyoruz. “ diyerek, nefis kokularının geldiği üst kattaki mutfağa çıkan merdivenleri adımlıyordu. Fotoğrafçı Cemal Turgay da aktardığı anılarında şöyle demekte:“Vehbi Dallı’dan bir şişe şıra alır, Köfteci İbrahim Usta’ya ( Köfteci Behçet Karan’ın babası) öyle giderdik. Vehbi Usta, nefis şıra yapardı.”

Şimdilerde Seyri Usta tarafından “Kokoreç Ofisi” olarak işletilen dükkanda Emin Terzioğlu’nun Manav dükkanı vardı. EminBey’in oğulları Akif, Atıf ve Ahmet idi. Akif Terzioğlu, 1954-56 yıllarında İzmit Belediye Başkanlığı yapmış, sonraları İzmitliler Derneği’nin kurucusu olurken, Atıf Terzioğlu ise

164

Page 165: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Atıf Kaptan197 adı ile Türk sinemasının ünlü aktörlerinden biri olmuştur.

Emin Bey’in yanında çalışan Kel Mahmut lakaplı tezgahtar nüktedanlığı ile tanınmıştı. Sonraları dükkan, kuruyemişçilik yapan Şaşkın Manav İbrahim ile kardeşleri Hilmi, Kudret ve Nedret’e devroldu. Bu dükkanın tam karşısında yağlı boyacılarınmüdavimi olduğu ve kendisi de eski bir boyacı olan Fehmi Bey’induvarları eski tablolarla süslü kahvehanesi bulunmaktaydı. Fehmi Bey bu dükkanı tatlıcı olarak işletmeye başlamıştı. Yanında “çamur” lakaplı, zamanın ünlülerinden, Yemen gazisi ve dondurma ustası İzzet Bey çalışmaktaydı. Daha sonra kurukahvecilik ve tekel bayiliği yapan Aykut Moralı da çırak olarak onların yanındaydı. Avukat Neptun Moralı, ve 2010 yılında vefat eden Ahmet Ender Moralı’nın kardeşi olan Şerif Aykut Moralı 14 Şubat 2010 tarihinde 73 yaşında iken vefat etti. Hiç evlenmemişti, tüm mal varlığını TEV’e bağışladı.

Alanın bir köşesini de işi babasından devralan Güner Tanyel’in (Topal) manav dükkanı süslüyordu. Daha sonra kiraya verilen bu dükkan “ocakbaşı” olarak çalıştırıldı. Bugün aynı alanın 1952 yılından bugüne vazgeçilmez siması, Amerikalı askerlerce takılan “Co” lakabı ile ayakkabı boyacısı Mustafa Gürtay, Yılmaz Parlakbilek (Toplu) ve Salim bu dükkanın çırakları idi. Hemen bitişiğinde Güner’in kiracısı kasap Ahmet Çepni’nin (Deli) dükkanı bulunuyordu. Sırrı Paşa Konağı ve bugün Alikahya’da üzerinde Brisa ve Kordsa’nın kurulu olduğu bir çitliğin sahibi idi. Çocukları İrfan, İlhan ve Orhan bu mesleğiyıllarca sürdürdüler. İlhan ve Orhan Çepni genç yaşta aramızdanayrılırken İrfan Çepni, işlerini İstanbul’a taşıdı. Daha sonra bu dükkanı Faruk Bozüyük kiralayarak Evin Şarküteri’yi hizmete açtı. Faruk Bozüyük, 1966 yılında sker olarak geldiği İzmit’e hem örnek bir esnaf hem de sosyal bir kişilik olarak önemli hizmetler verdi. Son olarak işyerini İstiklal Caddesi üzerinde Kuyumcular Çarşısı’na komşu noktaya taşıdı.

197 İzmitli sanatçı Atıf Kaptan bir heyetle birlikte geldiği İzmit’te, Halkevi salonunda 1946 yılında “Büyük Kalpler” dramı ile “Dingilzedeler” isimli komedileri temsil etmiştir. “Bir Millet Uyanıyor” filmindeki Yahya Kaptan’ı Halkevi sahnesinde görme fırsatını kaçırmamak için İzmit halkındantemsili kaçırmamaları istenmiştir. (Türk Yolu, 21 Kasım 1946. Aktaran BernaKaya, age, s.83)

165

Page 166: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Kapanönü’nün unutulmaz kişiliklerinden biri de bir cins halk tipi lokantacılık yapan Hacı Faik Kurtuluş idi. Oğullarından Apti, uzun yıllar mesleği sürdürdükten sonra mülkiyeti Ali İhsan Kaya’ya geçti ve bir süre Mert Kafe adı ile hizmet verdi.

Bitişiğinde Demokrat Parti’nin renkli simalarından Osman ve yıllarca Esnaf Kefalet Kooperatifi’nin başkanlığını yapan ortanca oğlu Rıdvan Alyürük’ün kasap dükkanı vardı. Dükkan dahasonraları kalfaları Tayyar ve Tahir kardeşlere devredildi.

Üst katında Ahmet Bey’in köfteci dükkanı bulunuyordu. Kapanönü’nün diğer kasap esnafları İhsan Bey, Sebahattin Danabay ve ortağı Memduh Aytuğar ve “Bolu’lu Yağlı Kasap” tabelası altında mesleği babası Rıza’dan devralmış Şuayip Cavkaytar idi. Günümüzde bu geleneği Osman Kuyu ve Ali Osman sürdürürken Tayyar ve Tahir, mesleğe bir arka sokakta devam etmekteler. Kasap Osman Kuyu’nun bugünkü dükkanı, İzmit’in ilk belediye başkanı Abidin Aral’ın mülküydü. Bir süre oğlu, sonra damadı Nezih Önen burada bakkallık yapmıştı. Erdoğan’ın çay ocağı esnafın hizmetindeydi.

Alanın yine eski manavlarından Nuri Tunalı’nın (Topal) dükkanını yıllarca oğulları Kemal ve Ruhi devam ettirdiler ama onlar da şimdi kiraya vermek zorunda kaldılar. Bu iki katlı dükkan bir zamanlar Avukat Refik Bülbül’e aitti ve Şefik Bey tarafından bakkal olarak işletiliyordu. Çarşı’nın renkli simalarından olan Şefik Bey, Bağçeşme taraflarından bindiği sıpası ile iş yerine gelir, çarşı esnafının merasimi ile karşılanırdı. Akşam kepenkleri kapattığında da alkışlar arasında sıpasına bindirilerek eve yolcu edilirdi. İstiklal caddesi üzerindeki hanlar, kentiçi ulaşımın temel ögesi bu hayvanları gün boyu ağırlardı.

Köfteci Ahmet Bey’in karşısında, daha sonra Oğuz Sineması’nın büfesini işleten Kasap Doğan’ın hemen yanında mavi tulumu ve deri şapkası ile hatırlanan Manav Zihni Baba’nın (Tunalı) dükkanı sonraları bir süre tavukçu Gürcan’lara (Belsa Plaza’nınyapımı nedeniyle Hal’deki dükkanlarından çıkmak zorunda kalmaları sebebiyle) hizmet etti.

İBRAHİM ELİGÜR (ŞAŞKIN MANAV)

166

Page 167: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İbrahim Eligür 1911 yılında İskeçe’de doğdu. Baba adı Emin, anne adı Ayşe idi. İbrahim Eligür’ün Kudret, Nedret, Hilmi ve Münevver adlarında dört kardeşi vardı. Eligür Ailesi 1923 yılında mübadele sırasında Yalova’ya geldi. Emin Bey, Yalova Laledere’de çiçek yetiştiriciliği yaptı. Emin Bey ve Ailesi Yalova’da iki yıl kaldıktan sonra, Bursa’ya göç etti. İbrahim Eligür, 1925 yılında henüz ondört yaşındayken, Bursa Setbaşı Mahallesi’nde babasının açtığı manav dükkanında çalıştı.

İbrahim Eligür, on üç yıl Bursa’da kaldıktan sonra, 1938 yılında aile’si ile birlikte İzmit’e geldi. Çamlık’ta ikamet eden İbrahim Eligür, İstiklal Caddesi’ndeki Postane yanında küçük ahşap bir barakada manav dükkanı açtı. Bu dükkanda kavun ve karpuz satmaya başladı. Dükkanın ismini “Bizim Manav” koydu. Daha sonraki yıllarda Adana’dan tren yolu ile gelen bir vagon karpuzu aldı, dükkana yığdı. Belediye zabıtası manav dükkanına geldi, “İbrahim Bey, bu kadar karpuzu ne yapacaksın. Millet bir araba bostanı zor satıyor, sen koca vagon malı kime satacaksın, ey Allah’ın şaşkın kulu” diyerek, İbrahim Eligür’e takıldı. Zabıta memuru gidip, üzerinde “ Şaşkın Manav “ yazan bir tabela yaptırdı. Çarşı esnafı olarak sevip, saydığı İbrahim Eligür’e getirdi. Manav Eligür de onu kırmadı. Tabelayı dükkanın ahşap duvarına astı. Bizim manav, böylelikle “ Şaşkın Manav” oldu.İbrahim Eligür, 1955 yılında Kapanönü Çarşısı’na taşındı. Moralı Kundura’nın bitişiğinde, çarşıya bakan tarafındaki köşe dükkanda (günümüz Kokoreç Ofisi) esnaflığa devam etti. Bu dükkanda küfelerle üzümler, sebze, meyva ve kuruyemiş sattı. Sebze ve meyvayı küfelerle köylülerden satın aldı. Kuruyemiş alımı için kendisi yıllarca İstanbul-Eminönü’ne gitti. Bu dükkan mal sahipleri tarafından geri istenince, İbrahim Eligür, dükkanını Kemaliye Caddesi’ne taşımak zorunda kaldı. İbrahim Eligür, yeni dükkanında sadece kuruyemiş sattı. O yıllarda İzmit’te kuruyemiş satan Asri Manav ve Şaşkın Manav vardı.

İbrahim Eligür, otuz yıl Kapanönü esnafı olarak esnaflık yaptıktan sonra, 1985 yılında Kalaycılar Çarşısına taşındı. Kuruyemiş satışına onüç yıl dahaburada devam eden İbrahim Eligür, 1998 yılında dükkanı oğlu Cevdet Eligür’edevrettikten sonra 1998 yılında emekliğe ayrıldı. İbrahim Eligür’ün Şaşkın Manav’ı 51 yıl gibi uzun bir süre İzmitlilere hizmet verdikten sonra, 1999 Büyük Marmara Depremi’nin ardından, dükkanın bulunduğu bina, ağır hasar aldı. Yıkım kararı çıktı. Şaşkın Manav kapanmak zorunda kaldı.

İbrahim Eligür’ün dükkan komşuları arasında Kasap İrfan Çepni, Manav Nuri Tunalı, Hacıbaba Lokantası, Kasap Memduh ve Kasap İsmail, Tatlıcı Mehmet Usta, Şıracı Vehbi Dallı, Köfteci İbrahim Karan, Asri Manav (İhsan Kırlı) ve Ciğerci Cafer bulunmaktadır. Fevziye Cami Hocaları Cevdet ve İsmail Hocaile birlikte Dere Camii İmamı Topal Hoca İbrahim Eligür’ün yakın dostlarıydı. Topal Hoca lakablı Hasan Tahsin Akçay (bir ayağı aksayarak yürüdüğü için bu ad verilmişti), insanlarla çok iyi iletişim kurabilen, güler yüzlü, sevecen, dürüst ve her sözü ve davranışıyla devlete sahip çıktığı görülen, esprili, açık fikirli ve demokrat bir din adamıydı.198

198 M. Hikmet Bayar, age, s. 147

167

Page 168: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İbrahim Eligür, 1944 yılında Şarküterici İsmail Aladağ’ın ablası Bulgaristan göçmeni Cemile Hanım’la evlendi. Cemile Hanım, bir süre İzmit Seka Fabrikası’nda çalıştı. İzmit Birinci Geçit mevkiinde manav dükkanı olan İbrahim Eligür’ün babası Emin Bey, sabahları işe giden Cemile Hanım’ı görüp, eşine söylemişti. Gelinini gören Ayşe Hanım, kızı beğendi ve ailesinden istedi. Böylelikle evlenen İbrahim ve Cemile çiftinin, Cevdet, Sabiha ve Saliha adlarında üç çocuğu oldu. Eligür Ailesi evliliklerinin ilkyıllarında Çamlık’ta oturduktan sonra, Mannesman Boru Fabrikası karşısında ki(Serdar Mahallesi) evlerine taşındı. İbrahim Eligür, 2004 yılında bu evdeyaşama veda etti.

İbrahim Eligür’ün oğlu Cevdet Eligür (1945), “Babam, hayat okulu mezunuydu.On yaşındayken, fırında hamur karmış. Sabah namazı ile dükkan açar, dükkanı kapatırken yamuk bir kutu görse, kapıyı açtırıp düzelttirirdi.Mal almaya kendisi giderdi. Tüm kuruyemiş çeşitleri İstanbul’dan alınırdı. İzmit’te bulunmayan muz ya da diğer sebze – meyve Eminönü’nde ki İstanbul Hali’nden temin edilirdi. İlk yıllarda teknelerle, daha sonraki yıllarda tren ve kargo ile mallar gelmeye başladı. İskele ve istasyona gelen mallar hamallar tarafından dükkana taşınırdı.Eskiden bayramlarda çok iş yapardık. Şekerleme çeşitleri olarak Kent, Elit ve Mabel markalarını sattık. Babamın yanında en az üç kişi çalışırdı. Kocaeli Bankası’ndan emekli olan banka müdürü Ruhi Bey, yaklaşık yirmibeş sene bizim dükkanın kasasında oturdu.

Babam ticari açıdan ileri görüşlü bir insandı. Daha o zamanlarda, şimdi büyük alışveriş marketlerinde olduğu gibi, müşterinin dükkanın içinde rahatça dolaşmasını ister, kendi alacağı ürünü kesekağıdına kendisinin koymasını isterdi. Dükkanı da bu düşüncesine imkan verecek şekilde dizayn ederdi. Müşteri malı kendisi seçer ve parasını öderdi. Komşuluk ilişkilerine çok önem verirdi. Komşu hakkı gözetir, komşularına her zaman sevgi ve saygı gösterirdi. Fevziye Camii İmamı Cevdet Hoca ve Dere Camii İmamı Topal Hocayla çok samimi bir dostlukları vardı. Bir Ramazan günü öğlenamazına gideceklerdi. Dükkana da çok güzel portakallar gelmişti. Topal Hoca babama, “İbrahim, şu portakallara bak, kes bir tane de yiyelim” dedi. Babam da kesti, kendisi bir güzel yedi. Tam ikinciyi kesip, Topal Hoca’ya ikram edeceği zaman, Topal Hoca, babama “Bre adı gibi şaşkın adam, mübarek günde orucun yok mu senin?” deyince, babam hemen koşup ağzını çalkalayıp, gelmişti. Topal Hoca ve etraftaki komşularımız, gülmekten kırılmışlardı.

Dükkanın muhasebesini Ender Şenol tutardı. Birgün ona, babam altmış yıllık esnaf, bu adamın kenarda köşede hiç parası yok mu? diye sordum. Ender Bey de bana “Baban gibi doğru, devlete olan vergisini ödemek için çırpınan adamın, sadece altında giydiği pantolon kalır. Kenarda ne parası olacak, adamın“ demişti.Babam, dört kez hacca gitti.Altı kez de Umre yapmıştı. Demokrat Partiliydi.Lakabı ise “Şaşkın”dı ve bisiklete binerdi.

MAHMUT DİLBAZ (KURUKAHVECİ)

168

Page 169: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Mahmut Dilbaz, 1951 yılında Bulgaristan’da doğdu. Baba adı Süleyman, anne adı Halise idi. Babası çiftçilikle uğraşıyordu. Mahmut Dilbaz’ın doğduğu yıl aile İzmit’e göç etti. Dilbaz Ailesi, Arpalık İhsaniye köyüne yerleşti. Mahmut Dilbaz’ın Fatma, Tenzile ve Raziye adlarında üç kız kardeşi vardı. İlkokulu köyde okudu. Daha sonra İzmit Merkez Ortaokulundan mezun oldu. İzmit’te okuduğu yıllarda, Bekirdere Mahallesinde oturan dayısıOsman Gürel’in evinde kaldı.

Mahmut Dilbaz 1968 yılında Demiryolu Caddesi, No.57 adresindeki Taner Göktuna’ya ait olan Vitamin Büfe’ye çırak olarak girdi. Büfede sigara ve meşrubat satılırdı. Askere gidene kadar orada çalıştı. Mahmut Dilbaz 1971 yılında Manisa’da askerlik görevine başladı. Döndüğünde tekrar Vitamin büfede çalışmaya devam etti.

Kendi işyerini açmak isteyen Mahmut Dilbaz, 1977 yılında İzmit’in ilk kurukahvecisi olan kurukahveci Adil’in dükkanını, oğlu Atilla Girgin’den devir aldı. Dükkan Demiryolu Caddesi, No.80 adresinde idi. (Günümüzde Büfe Erdoğan’ın olduğu yer) Kahveciliği o dükkanda öğrendi. Adil Bey’in makinelerinde kahve çekti. Dört yıl o dükkanda kahve sattı. 1981 yılında yolun karşı tarafına, Demiryolu Caddesi, No.57 adresine taşındı. Dokuz yıl bu dükkanda işine devam etti. 1990 yılında Kapanönü, şimdiki adı ile Hürriyet Caddesi, No.63’de bulunan dükkanı satın alarak, işyerini bugün de faaliyet gösterdiği adrese taşıdı. Mahmut Dilbaz, Kurukahveci Adil Bey’den devir aldığı kahve çekme makinelerini de kullanmaya devam etti.

Mahmut Dilbaz 1970 yılında İzmit’li Fikriye Hanım ile evlendi. Bu evliliğinden 1971 doğumlu Nezir ile 1977 doğumlu Neslihan dünyaya geldi. Oğlu Nezir, babası Mahmut Dilbaz ile beraber çalıştı. Onyedi yaşında Demiryolu Caddesinde çalışmaya başlayan Mahmut Dilbaz’ın dükkan komşuları arasında Merkez Eczanesi Türkan Hanım, Ziya Eczanesi Neriman Hanım, Moralı Kundura Ekrem Moralı, Mıstık Kundura Mürsel Erkök, Köfteci Memduh Aytuğar, gazete dağıtıcısı Mahmut Işıklar, Kurukahveci Aykut Moralı bulunmakta idi.

İzmit Ticaret Odası ve İzmit Kent Merkezi Ticaret ve Dayanışma Derneği üyesi olan Mahmut Dilbaz: Dükkanı ilk açtığım yıllarda Fethiye Caddesinin, İstiklal Caddesi ile birleştiği köşede Kemal Bey’in sahibi olduğu Doğan Kurukahvecisi vardı. Kemal Bey’den sonra oğlu Nuri dükkanı çalıştırdı. Dahasonra Nuri, kurukahveciliği bırakarak konfeksiyon işine girdi. Bizim mesleği pek yapan kalmadı. Ben ve oğlum beraber çalışıyoruz. Toptan kahve satışı da yapmaktayız. Sipariş olursa fabrikalara da mal veriyoruz. Yıllardır durmadan çalışıyorum. Ama fırsat bulabilirsem, seyahat etmeyi çokseverim. Yurt içi ve dışı birçok seyahatim oldu.

Yeni kahve çekme makinelerinin randımanı, eski makineleri tutmuyor. Eskidenyurt dışından daha kaliteli kahveler gelirdi. Şimdi Nescafé yaygınlaştı. Eskiden evlerde sadece çekme kahve içilirdi. Bayramlarda dükanımızın önündekuyruklar olurdu. Günümüzde ekonomik şartlar değişti. Eski işler yok. Komşuluk ilişkileri de bozuldu. Doğal olarak her şey değişti. Bu değişime ayak uydurabilenler kalacak, diğer esnaflar kapatmak zorunda kalacak.

169

Page 170: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

MEMDUH AYTUĞAR (KEBAPÇI MEMDUH)

Memduh Aytuğar 1924 yılında Bolu’da doğdu. 1947 yılında İzmit’e gelen Memduh Aytuğar’ın babası Mustafa Bey canlı hayvan alım-satımı yapmaktaydı.Memduh Aytuğar babasının yanında kasap olarak işe başladı. Daha sonra kebapçılığa başlayan Memduh Aytuğar, 1950 yılında Hikmet hanımla evlenerek Veliahmet mahallesi, Alaca mescit Sokak,No.31 adresinde Saatçi Ali Efendi konağının yanında ikamet etti. 2009 yılında vefat eden Memduh Aytuğar’ın beş çocuğu dünyaya geldi. Melih, Nihal, Adnan, İlhan ve Osman Aytuğar kardeşler.

1953 yılında Memduh Aytuğar ile Sabahattin Danabay, Kapanönü Meydanı No.2 adresinde ortak olarak işe başlamışlardı. 1979 yılında ise Memduh Aytuğarortağından ayrılarak kebapçı dükkanını kendisi işletmeye başladı. Çocuklarından İlhan 1977 yılında, Osman ise 1979 yılında Ankara’da askerliklerini yaptıktan sonra babaları Memduh Aytuğar ile beraber dükkandaçalışmaya başladılar. Uzun yıllar babaları ile birlikte çalışmaya devam ettiler.

57 yıldır aynı adreste köfte ve döner kebebı yapan kardeşlerden Çarli lakaplı İlhan 1957 yılında İzmit’te doğdu. Hızırreis İlkokulundan mezun olan İlhan Aytuğar, sırasıyla İzmit Orta Okulu ve İzmit Endüstri Meslek Lisesinden mezun oldu. 1985 yılında Asuman Hanımla evlenen Çarli İlhan’ın bu evlilikten üç çocuğu dünyaya geldi. Çocuklarından Onur, Ortadoğu Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesinden mezun oldu. Diğer çocukları Kerem ve Nida ise lise eğitimlerine devam etmektedirler.

Dükkanı abisi ile çalıştıran, Köfte Osman lakaplı Osman Aytuğar ise 1959 yılında İzmit’te doğdu. Hızırreis İlkokulunu bitiren Osman Aytuğar daha sonra İzmit Orta okulundan mezun oldu. 1987 yılında İlknur Hanımla evlenen Osman Aytuğar’ın bu evlilikten üç çocuğu dünyaya geldi. Çocuklarından Mertbabası ile dükkanda çalışmakta, Yiğit Bolu’da Turizm Otelcilik eğitimi almakta, Yağız ise 50.Yıl İlkokulunda altıncı sınıfta okumaktadır.

Kapanönü çarşısının 57 yıllık sevilen esnafı olan Rahmetli Memduh Aytuğar’ın eski dükkan komşuları ve dostları arasında manav Nebi Okan, kasap İrfan Çepni, Kuyumcu Osman Şengil, Ciğerci İsmail Buluş, kasap NusretKeser, Kasap Mustafa Kesin ve Rahmetli Mimar Cengiz Sille sayılabilmektedir. “Çarli İlhan” ve “Köfte Osman” uzun yıllardır Kapanönü çarşısında birçok dost edinmişlerdir. Hakan Alyürük, Alaattin Danabay, Büfeci Erdoğan Türker, Naci Atlı,İsmail Filek, Güngör Uzun, Mustafa Aksan.

Birgün dükkanda müşteri, Osman’dan bardak ister. Bardağı iterek müşteriye veren Osman’ı babası Memduh Aytuğar görür. Osman’ın bu tavrına sinirlenen yılların esnafı Memduh bey Osman’ı azarlar. Hemen önlüğünü çıkartmasını ve dükkanı terk etmesini söyler. Osman dükkandan çıkar. Babasından böyle bir ders alan Osman Aytuğar ise daha sonra ondan özür dileyerek işine devam eder.

İzmit Lokantacılar Odası ve Kırım Türkleri Derneği üyesi olan İlhan ve Osman kardeşler, 57 yıllık bu işyerini başarıyla günümüzde de

170

Page 171: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

çalıştırmaktadır. Babalarından öğrendiklerini uyguladıklarını söyleyen kardeşler, günümüzde her şeyin sadece maddiyata dayalı olduğunu, yardımlaşma ve dostluğun kalmadığını ve insanların arasında güven sorunununyaşandığını söylemektedirler.

RIDVAN ALYÜRÜK (ALYÜRÜK KASABI)

Rıdvan Alyürük (daha çok Alyörük olarak tanınırdı), 1930 yılında İzmit’te doğdu. Baba adı Osman, anne adı Zehra idi. Rıdvan Alyürük’ün Şükrü, Kenan ve Ayşe adında üç kardeşi vardı. Acısu Köyü’nde doğmuş olan Osman Alyürük, İzmit’e yerleşti. İlk olarak Ömerağa Mahallesi’nde ikamet eden Alyürük Ailesi, daha sonra Hacıhasan Mahallesi’ne taşındı. Osman Alyürük, 1942 yılında Kapanönü Çarşısı, N0.18 adresinde bir kasap dükkanı açtı.

Ulugazi İlkokulu’nda okuduktan sonra, İzmit Ortaokulu’ndan mezun oldu. Eğitimine son verip 15 yaşında babasının kasap dükkanında çalışmaya başladı. Askere gidene kadar, mesleği öğrendi. 1950 yılında İzmit-Başiskele’de askerlik görevine başladı. Üç yıl sonra teskere alan Kasap Rıdvan Alyürük, Kapanönü’ndeki dükkanda çalışmaya devam etti. 1953 yılında ilk dükkanından çıkmak zorunda kalan Kasap Rıdvan Alyürük, çarşı içindeki Aşçı Faik Kurtuluş’un Lokantası’nın yarısını alarak, ona komşu oldu. 1959 yılında kadar dükkanı çalıştırdıktan sonra kuzenleri Tayyar ve Tahir Yücetaş’a devretti (Kardeşler Kasabı). Dükkan komşuları arasında Bolu Kasabı Rıza Cavkaytar, Manav Zeki Tunalı, Kasap Hamit Kumuş, Lokantacı Muharrem Usta, Sakatatçı Çakır Mehmet ve Çorbacı Şevket bulunmaktaydı.

1956 yılında Safranbolulu Nurhayat Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Hakan,Kayhan (d.1960) ve Neslihan adında üç çocuğu dünyaya geldi. 1954 ile 1966 yılları arasında İzmit Kasaplar Derneği Başkanlığı yaptı. 1954 ile 1966 yılları arasında Ömerağa Mahallesi Muhtarlığı görevini üstlendi. 1962 yılında İzmit Esnaf Kefalet Kooparatifi Başkanlığına seçilen Rıdvan Alyürük, bu görevini 48 yıl sürdürdükten sonra, 2010 yılında kendi isteği ile bıraktı. İzmit Esnaf Dernekleri Birliği’nin Başkanlığını da 15 yıl süreile yaptıktan sonra bu görevi Kemal Kaya’ya bıraktı. 1974 yılında Süreyya Sofuoğlu’na karşı seçim kazanarak, Adalet Partisi Kocaeli İl Başkanı oldu. Üç yıl süre ile bu görevi yapan Rıdvan Alyürük, yönetiminde bulunan Rafet Sarı, İbrahim Bingül, Avni Sarıoğlu ve Hakkı Gümüş ile birlikte çalıştı.

İzmit’in ticari ve sosyal yaşamında önemli bir yere sahip olan Rıdvan Alyürük, “Çocukluğum İzmit’i çok farklıydı. Çarşıbaşı’ndan aşağıya doğru iner, dükkanımıza giderdim. Kalaycıların başında Hakkı Karakuzu’nun fırını vardı. (İpek Pişmaniye’nin olduğu yer) Biraz daha aşağıda, İzmit’in ilk otellerinden biri olan Şafak Oteli bulunmaktaydı. İki katlı kagir bir binaydı. Alt katında kahve vardı. Arka bahçesinden Üssü-Bahri Binası (bugünMaliye Misafirhanesi) görünürdü. Dükkanımız Kapanönü Çarşısı’ndaydı. Esnafın işleri o zamanlar iyiydi. Girişken bir yapıya sahiptim. Askerlik dönüşümde Kasaplar Derneği Başkanı oldum. Ardından Ömerağa Mahallesi Muhtarlığına seçildim. Çok genç olmama rağmen, herkesin yardımına koştum.

171

Page 172: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Çevremin sevgisini ve güvenini kazandım. Allaha şükürler olsun, günümüze kadar, bu güven ve itibarla geldim.

Benim hayatımda ki en önemli dönem, Esnaf Kefalet Kooperatifi’ndeki görev süremdir. Bir rekora imza atarak, 48 yıl bu görevi yaptım. Benim dışımda bugörevi en uzun süre yapan arkadaşımız 23 sene yapmış. Hiç seçim kaybetmedim. Ama ilk kazandığım seçimi hiç unutamam. Değerli büyüğümüz Kebapçı Fettah Öven, benden önceki kooperatif başkanımızdı. Onunla bir seneçalıştım. 1962 yılında ki seçimlerde, ben de aday oldum. Halkevi’nde bulunan sinema salonunda kongre yaptık. O yıllarda 900 kadar üyemiz vardı. Salona her gelen, Fettah Ağabey’in elini öpüyordü. Sonra da sandığa gidip oyunu kullanıyordu. Seçimi kaybettiğimi düşünerek, çok moralim bozulmuştu. Kendimi dışarıya attım. Salondan uzaklaşarak, dolaşmaya başladım. Oylama bitip, oylar sayıldıktan sonra sonuçlar hepimizi şaşırtmıştı. Seçimi 775 – 75 kazanmıştım. Üyelerimiz, Başkanımız Fettah Öven’in elini saygıyla öpüp, oylarını bana vermişlerdi. Kongrelerimizi Halkevi’nde ve Beyaz Saray Düğün Salonu’nunda yapardık.

Bir dönem Adalet Partisi İl Başkanlığı yapmama rağmen, Kooperatif başkanlığım süresince hiçbir zaman particilik yapmadım. Tüm ortaklarla iyi ilişkiler kurdum. Herkese iyi davrandım. İnsanlar beni sevdi, saydı. İhtiyacı olan üyelerime her zaman kredi verdim. Kooperatif binamız, İzmit Kızılay Binası’nın yanındaydı. İlk seneler Şöförler Derneği Başkanı Ziya Ağlamış ve Aşçılar Derneği Başkanı Memduh Aytuğar ile beraber çalıştım. Yönetimde dokuz kişi olurdu. İlk yıllarda esnafın işleri çok iyiydi. Bir zamanlar faiz % 68 kadar çıkmıştı. Esnaf bu faiz oranını bile çok rahat ödüyordu. O yıllarda en yüksek kredi 600 Liraydı. Esnaf hiç protesto olmazdı. Esnaf aldığı 600 Lira ile, bir tırın tüm lastiklerini alabiliyordu. Şimdi nerde?

Kredi talep eden üyemiz ile ilgili istihbarat yapardık. İş yerini görür, cirosuna bakar, vereceğimiz miktarı tespit ederdik. Zaten o zamanlar İzmit küçük. Herkes birbirinin ne olduğunu bilirdi. 1995 yılından sonra işler bozulmaya başladı. 1999 yılında yaşadığımız o büyük deprem de üzerine tuz, biber ekti. Daha önce işleri çok iyi olan esnaflar bile protesto olmaya başladı. Son yedi yıldan bu yana ise birçok üyemiz işyerini kapatmak zorunda kaldı.

İsmet Sezgin ile bir ağabey, kardeş ilişkimiz vardır. Ben ona “Aga“ derim, o da bana “Agası“ der. Benim Ağalık oradan gelir, yani. 1966 yılında Süleyman Demirel, Başbakan’dı. İsmet Ağabey, beni onun yanına çıkartmıştı. O yıllarda, Kooperatif Başkanıyım, Kasaplar Derneği Başkanıyım ve Ömerağa Mahallesi Muhtarıyım. Üç tane mühürüm var. Bu mühürleri, pantolonumun kemerindeki küçük deri torbalarda taşırdım. Süleyman Demirel’e, “Sayın Başbakanım, siz Türkiye’nin mührü- Süleyman’ısınız, ben de İzmit’in“ diyerek, kemerimdeki mühürleri göstermiştim.

İzmit’te birçok görevim olduğu için bu şehri hiçbir zaman terk edemedim. Buyüzden, konfederasyon düzeyinde bir görev alıp, Ankara’ya gitmedim. Protokolü hiçbir zaman sevmedim. Kurallarına uyamadım. Bu yüzden Kocaeli Valisi olan Ertuğrul Ünlüer ile tatsız bir olay yaşamıştım. Daha sonra

172

Page 173: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

bizi, İsmet Sezgin barıştırmıştı. Benim gönlümü almak için makamıma gelmek isteyen Vali Ertuğrul Ünlüer’i karşılamak için, bir hafta boyunca ayna karşısında prova yapmıştım. Ziyaret günü, “Buyrun Sayın Valim, hoşgeldiniz “ dedikten beş dakika sonra, valinin omuzuna vurarak, “nasılsın birader” diyerek, bir çuval inciri berbat etmiştim.

Yaşamda, rakı içmekten başka hobim olmadı. 14 yaşında içmeye başladım. Bahçeli Geyikli’nin Meyhanesi’nde içerdim. Rakıyı çok sevdim. Bardakla içmeye doyamıyordum. Hemen bitiyordu. Daha sonra “karafaki” adı verilen küçüksürahileri kadeh olarak kullanmaya başladım. Domuz sıkısı içerim. Yani % 85rakı, % 15 su olacak. Senelerce günde üç büyük şişe rakı içtim. Öğlen Piknik Lokantası’nda başlar, öğleden sonraları Şehir Lokantası’nda devam ederdim. Benim rakı masamın değişmez iki ismi vardı. Kemal Kaya ve Servet Yavuzer. Bu arkadaşlar da sağlam içerler. Masamıza, oturmak her baba yiğidin harcı değildi. Bu güne kadar sarhoşluk nedir, bilmem. Beni yıkmak için çok adam yolladılar ama hepsini ben yıktım, masada bıraktım.

Rakı masaları ile ilgili birçok anım var. Unutamadığım birkaç tanesini paylaşmak isterim. Birgün Kemal Kaya ile Kandıra’ya gittik. Kendimize oğlakziyafeti çekiyoruz. Masada karşılıklı oturuyoruz. Başladık yemeğe. Oğlağın kemiklerini masanın ortasındaki büyük tabağa koyuyorduk. Kemikleri üst üsteöyle yığmışız ki, Kemal’i göremez olmuş ve “Kemal neredesin“ diye seslenmiştim. Evlerimize döndüğümüzde, Kemal’in eşi, kokudan o kadar rahatsız olmuş ki, Kemal’e “mezbahadan mı, geliyorsunuz“ diye sormuştu. Biz üç kafadar, her sene üç günlüğüne Kilyos’a giderdik. Millet denize girerken, biz üç kravatlı, o güneşin altında, rakı masasından kalkmazdık. Denize ayağımızı sokmadan, İzmit’e dönerdik.

Birgün Şehir Restaurant’ta çok sevdiğim ağabeyim, Şahabettin Bilgisu ile oturmuştuk. O Ticaret Odası Başkanı, ben Kooperatifin Başkanı. Önemli bir konuda konuşacaktık. Rahmetli Şahap Ağabey, fazla içmezdi. O bana eşlik ediyordu. Tam konuşmaya başladık. Bizi gören bir belediye başkanı, masamızageldi. “ Oturabilir miyim? “ diye sordu. Pek işimize gelmedi ama masaya geleni geri çevirmek, uygun bir tavır değildi. Buyur ettik. Başladı benimleiçmeye. Ben su gibi içiyorum. Belediye başkanı ilk defa benim masama oturduğu için, biraz tecrübesizdi. Bana ayak uydurmaya kalktı. Ben Şahap Ağabey’e anlatmaya devam ederken, bir ara, sol tarafıma döndüm ki, ne göreyim; adam ortada yok. İki metrelik adam, boylu boyunca, yere uzanmış. Garsonlara işaret ettim, “Kaldırın, bu adamı, götürün“ dedim. Adı bende gizli Belediye başkanı o günden sonra, beni nerede görse, kaçacak delik aradı.

Bir gün Otel Asya’nın önünden Kemal ile Servet’i arabaya aldım. “İstanbul’a gidiyoruz“ dedim. Kemal Kaya, “Ağabey, dün akşam çok içtik, bugün içmeyelim“ dedi. Ben de “Söz, sadece bir bardak“ dedim. Beyoğlu, Çiçek Pasajına gittik. Tuvalete gider gibi yapıp, garsona talimat verdim. Büyük Arjantin bira bardağına, bir yetmişlik rakıyı boşaltıp, üzerine su koymasını söyledim. Bira bardağına bir yetmişlik rakıyı koydu. Üzerinde su için dört parmak yer kalmıştı. Kemal masaya geldikten sonra, garson üç büyük bardak rakıyı masaya getirdi. Kemal “Bunlar ne“ diye sordu, Ben de “Erkekçe. Sadece bir bardak dedik ya“ dedim. Bastık kahkahayı. İçtik.

173

Page 174: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Biz, İzmitliler bir takım değerlerin kıymetini bilemedik. Bir araya gelemedik. Bu kente dışarıdan gelenler, daha başarılı oldular. Burada kendilerini garip hissettikleri için, birbirlerine bağlanıp, çalışarak, ticarette iyi yerlere geldiler. Bu arada, babamın söylediği bir söz aklıma geldi. “İzmit Toprağından Lüle Olmaz. Yani, İzmitliler bir araya gelmez.“ (Lüle; Nargileninüzerinde bulunan ve içine tütün konulan küçük toprak hazne) Anlattığı birçok anıyı, yazmamam için, benden “Erkekçe“ diye, söz alarak, kendine has tarzı ile alnımdan öperek, uğurladı.

OSMAN KUYU (KASAP)

Osman Kuyu, 1951 yılında Hendek’te doğdu. Baba adı Hasan, anne adı Fehmiye olan Osman Kuyu, daha sonraki yıllarda anne ve babasını kaybetti. İlkokulu Hendek’te okuduktan sonra 1966 yılında İzmit’e geldi. Aynı yıl, kasap İrfanÇepni’nin yanına çırak olarak girdi. 150 tl ile işe başlayan Osman Kuyu, 1975 yılında çalıştığı iş yerine ortak oldu. 1981 yılında ise, günümüzde halen çalıştırmakta olduğu Kapanönü No.7 adresindek “Kocaeli Et Pazarı”nı kurdu. 29 yıldan bu yana da Kocaeli halkına hizmet vermektedir.

Osman Kuyu, 1975 yılında Sebahat hanım ile evlendi. Bu evlilikten üç çocuk sahibi oldu. Oğulları İlker ve Türker, kızı Tuğce. Oğlu İlker’i 2004 yılında kaybeden Osman Kuyu, hayatının en üzüntülü gününü yaşadı. Diğer oğlu Türker, Kocaeli Üniversitesi,Beden Eğitimi Bölümünden mezun oldu. Günümüzde babası ile birlikte çalışmakta. Kızı Tuğçe ise, Maltepe Üniversitesi İç Mimarlık Bölümünde okumaktadır.

Osman Kuyu’nun yakın dostları arasında Orhan Çepni, İlhan Çepni, Yılmaz Toplu, Kuyumcu Nezih, Mustafa Denizli, Doğan Topçu, Can Ulusoy, Ziver Gül, Selim Şahin, Kadir Kurt ve Fahir Tuncer sayılmaktadır. Sosyal İlişkileri güçlü olan Osman Kuyu, İzmit Kasaplar Odasına ve Kapanönü Koruma ve Güzelleştirme Derneğine üyedir. 1992 ile 2001 yılları arasında Kocaelisporyönetiminde görev alan Osman Kuyu bu dönemde salon sporları sorumluluğunu üstlenmiştir.

“Yaşamımdaki en mutlu günlerinden biri, şu an sahibi olduğu dükkanı satın aldığım gündür. Çalışanlarım benim için çok önemlidir. Beraber çalışır, beraber yeriz. Müşteriye hizmette kusur etmeyiz. Çıraklık günlerimizden bu yana, mütevazi bir yaşam tarzımız vardır. Ailevi değerler benim içinçok önemlidir. Eski günleri aramamak imkansız. Arkadaşlık vardı. Samimiyet vardı. Şimdi ki dostluklar sahte. İnsanlar birbirine selam verirken zorlanırken, nasıl yardımlaşsınlar. Kurduğumuz Kapanönü Koruma ve Yaşatma Derneği ile güzel bir şeyler yapmaya gayret ediyoruz” .

Çarşı’nın İstiklal caddesine bakan yüzünde yer alan dükkanlardan biri, “Hoşgör” markasının başlangıç noktası olan, daha sonra tercihli sistemle sürpriz yaparak milletvekili olan İsmail Kalkandelen’in kalfası ve akrabası Nafi Bey’in de katkısı ile yıllarca işlettiği tatlıcı dükkanı, evvelce Kandıralı adıyla bilinen Bakkal Şükrü’yü ağırlamıştı. Meydanın unutulmaz esnaflarından Köfteci Memduh’un mirası bugün oğulları

174

Page 175: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İlhan ve Osman tarafından başarıyla sürdürülmekte. Namık Moralı, Manav İlyas, Akköseoğullarından Ruşen ile ağabeyi, HacıMehmet Erkök, İhsan Kırlı bu esintilerin unutulması olanaksız simaları.199

İSMAİL KALKANDELEN (HOŞGÖR PASTANESİ)

İsmail Kalkandelen 1936 yılında Üsküp’ün kazası Kalkandelen’de doğdu. Baba adı Himmet, anne adı Latife idi. Hatice, Fatma, Hacer, Emine ve Ali Kamber adlarında beş kardeşe sahipti. Babası Himmet Bey’in tatlı, şıra ve boza imalatı ve satışı yapan bir dükkanı vardı. Birçok kez, Türkiye’ye gelip, hayatını sürdürebileceği yeni bir kent arayışında bulunmuştu.

Kalkandelen Ailesi, 1937 yılında serbest göçmen olarak Manisa’nın Akhisar İlçesi’ne geldi. İsmail Kalkandelen daha altı aylık bir bebekti. Himmet Usta Akhisar’da tatlıcı dükkanı açtı. İki yıl hizmet verdikten sonra, piyasa şartlarının bozukluğu sebebiyle dükkanı kapattı. Daha sonra Lüleburgaz’a gitti. Kısa bir süre kaldıktan sonra, daha önce gelip beğendiği İzmit’e yerleşmeye karar verdi. Kalkandelen Ailesi, Çukurbağ Mahallesi, Hüseyin Paşa Camii karşısında bulunan ve eskiden tekke olan tarihi ahşap binaya yerleşti. Himmet Kalkandelen bu evin bir odasını tel kadayıf imalathanesi yaptı. Kömür tozu ile yanan ateş üzerindeki bakır tepside tel kadayıf imal etti. İzmit’te ki tatlıcılarda ve lokantalarda telkadayıfı yoktu. Yaptığı tel kadayıfı çok beğenildi. Altı ay içerisindeki iki bayramda müşteriler, evden gelip tel kadayıfı satın almaya başlamıştı. Bu iki bayramda yaptığı satıştan kazandığı para ile 1942 yılında Çarşıbaşı,Kemaliye Caddesi, No.34 adresindeki dükkanı kiraladı. Bu adreste kendi dükkanını açtı. Tatlı ve diğer çeşitlere çok rağbet oldu. Dükkan çok küçük olduğu için müşteriler sırada bekliyorlardı. Himmet Kalkandelen’de müşteriler bu durumu hoşgörsünler diye, dükkanın ismini “ Hoşgör “ olarak koydu.

Himmet Usta bu küçük dükkanda cevizli baklava, saray burma, dilber dudağı, tel kadayıfı ve tulumba tatlısı yaptı. Evde imal edip dükkanda sattı. Daha sonraki yıllarda dükkanın üst katında imalat yapmaya başladı. Hoşgör tüm İzmitlilerin ağızlarını tatlandırdığı bir mekan haline geldi. Hoşgör adını ve tadını İzmit’e kazandıran Himmet Usta 1958 yılında yaşama veda etti.

İsmail Kalkandelen, 1942-44 yılları arasında Ulugazi İlkokulu’nda iki yıl okudu. Kalkandelen Ailesi 1944 yılında İnönü Caddesi, No.148 adresindeki ahşap binayı (günümüzde Hoşgör’ün bulunduğu bina) satın alınca, İsmail Kalkandelen Yenituran İlkokulu’nda eğitimine devam etti. Daha sonraları açık öğretim yolu ile liseden mezun oldu.

İsmail Kalkandelen, ilkokulu 1947 yılında bitirdikten sonra babasını yanında çırak olarak çalışmaya başladı. Askere gidene kadar, baba mesleğinin tüm inceliklerini öğrendi. İsmail Kalkandelen, 1956 yılında

199 Savaş Poyraz (2007), s. 16 – 22

175

Page 176: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Eskişehirde askerlik görevini yerine getirdi. Askerden döndüğü yıl babasınıkaybetti.

İsmail Kalkandelen, Kemaliye Caddesi’ndeki dükkanda üç yıl daha 1961 yılınakadar hizmete devam etti. 1963 yılında ise İstiklal Caddesi, No.118 deki (Kapanönü girişi) Hoşgör’ü faaliyete geçirdi. Aynı yıl evlerinin bulunduğu bahçede yeni bir imalathane kurup, daha fazla üretim yapmaya başladı. Çeşitlerine ekmek kadayıfı, sütlü tatlılar, börekler ve dondurmayı katarak,meşrubata da ağırlık verdi. Temizlik ve kalite ile Hoşgör çok gelişti. Büyük bir müşteri potansiyeline erişti. Bu adresteki dükkan 2003 yılına kadar İzmitli müşterilerine hizmet vermeye devam etti.

İsmail Kalkandelen, İnönü Caddesi’deki baba mirası olan ahşap binayı yıktı.Bu arsaya 1972 yılında yedi katlı bir betonarme bina yaptı. Aynı yıl bu binanın giriş katına Hoşgör’ün yeni şubesini açtı. Bodrum katına büyük bir imalathane yapan İsmail Kalkandelen, tüm tatlı, börek ve poğacaları pişirmek için kubbeli taş fırını da devreye soktu. İsmail Kalkandelen, Babası Himmet Bey’den kalan 20 metrekarelik Höşgör’ü, 240 metrekareye çıkartarak, babasının hayallerini de gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadı. 1958 yılında Adapazarlı Nahide Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Hakan, Mustafa ve Gökhan adlarında üç erkek çocuğu dünyaya geldi. 1982 yılında ikinci evliliğini yaparak, İzmitli Fırıncı Muhittin Yıldırım’ın kızı Asiye Hanım’la evlendi. Çiftin bu evliliğinden Seda, Zeynep ve Yıldırım adlarındaüç çocuğu dünyaya geldi.

İsmail Kalkandelen’in dükkan komşuları arasında Bakkal Fikret Özköseoğlu, Bakkal Nihat Dinçkal, Tatlıcı Mehmet Usta Fırını, Bakkal Saadettin Dinçbaş,Helvacı Patırlar, İsmail Aladağ ve Kasap Şefik Ateş bulunmakta idi. Hoşgör’ü bir marka yaparak bugünlere getiren İsmail Kalkandelen: Mesleğin tüm incelik ve hassasiyetlerini babamdan öğrendim. İnsanlarla olan iletişimine, kalite ve temizliğe verdiği önemi, kendime rehber edindim. Babam “İnsanları kandırabilirsin ama damağın tat alma özelliğini asla kandıramazsın“ derdi.Birgün babam yufka açıyordu. “Gel sen yap“ dedi. Oklava ile yufkayı bana verdi. Üçüncü turda yufkalar yapıştı. “Öf”, dedim. “Sinirlenmek yok, sabırlı olacaksın. Bu nimettir. Ona hor davranmamayı, öğreneceksin“ dedi. El yordamı ile yapışanyufkaları birbirinden ayırdı. O günden sonra ben de yufka açmayı öğrendim. Dükkanda bir müşteri varken, ikinci müşteri gelene kadar ilk müşteriyi aslayollamaz, onunla sohbet ederdi. Müşterinin dertlerini dinlediğini çok gördüm. Bu sıcak ilişki müşteri sayımızın artmasında büyük rol oynamıştı.

1972 yılında Büyük Hoşgör’ü açtığım zaman, İstanbul Divan Pastahanesi’nde çalışmış olan bu işin en iyi ustalarından Metin Şekerci’yi İzmit’e gelmeye ikna ettim. O ve ekibi ile pasta işine girdim. İzmit, çikolatalı pastadan başka bir tat ile tanışmamıştı. Orijinal şantiyi İstanbul’dan alarak (vişneli ve çilekli), iki, üç yıl müşterilerime beğendirmek için uğraştım. Meşhur dondurmamız ile marka olmamızın üç ana esası vardı. Temizlik, malzemede ve işletmede kalite. İstanbul Eminönü’nde bulunan Şeref Komantid’ten çikolata ve pastacılık malzemelerini alırdım. Bir Anadolu pastanesi olmamıza rağmen, Türkiye’de ki üçüncü büyük müşterisiydim. Urfa yağını Urfa’dan, nişasta ve fıstığı ise Gaziantep’ten getirtirdim. Limonatave meyva suyumuz da çok meşhurdu. Eski yıllarda günde 3000 bardak satardım.

176

Page 177: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Bardağı 25 kuruştu. O yıllarda (1965-1975) İzmit’te sadece gazoz vardı. Kapalı meşrubatların devreye girmesi ile satışlar daha sonraki yıllarda düştü.

Çocuklarım okula başlamasından sonra, okul koruma derneklerinde yöneticilikyapmaya başladım. 1968 yılından itibaren Kocaelispor Kulübü’nün çeşitli kademelerinde yöneticilik yaptıktan sonra, Kocaelispor’un ilk kez Türkiye Birinci Lig’ine çıktığı sezon olan 1979- 1980 yılında Kocaelispor Kulüp Başkanıydım. Rahmetli Mehmet Efe ve Ferruh Öven ile beraber yıllarca çalıştım. 1984 yılında ikinci kez başkan oldum. 1985 yılında Futbol Federasyonu yönetimine girdim. Ümit Milli Takım’dan sorumlu asbaşkanlık görevini üstlendim. 1986 yılında üçüncü kez Kocaelispor Kulübü Başkanlığınaseçildim. Bu iki dönem sonunda, kulübü benden sonra gelen yönetime sıfır borçla teslim ettim.

1987 yılında Cavit Çağlar’a olan yakınlığım sonucunda siyaset kulvarına girdim. Siyaseti çok düşünmediğim halde, 1989 yerel seçimlerinde Doğruyol Partisi’nin İzmit Belediye Başkan Adayı oldum. Bu seçim benim siyasete ısınmamı sağladı. 1991 yılında yapılan 19.Dönem milletvekili seçimlerinde,tercihli seçim sistemi ile seçilerek, parlamentoya girdim. 1995 genel seçimlerinde tekrar seçilerek, 20.dönem millevekili olarak ikinci kez milletvekili oldum. Tercihli oy ile seçildiğim için, insanların benden beklentileri çok fazlaydı. O kadar yoğun iş talebi ile karşılaşmıştım ki neyapacağımı şaşırmıştım. Çünkü Genel Başkanımız, seçim meydanlarında ”İşsizeiş, aç olana aş “ diyerek bir seçim kampanyası yürütmüştü. Bir toplantı esnasında fırsatını bulup Süleyman Bey’e sordum. “Sayın Genel Başkanım, ne yapacağız şimdi. Herkes iş istiyor”. Süleyman Demirel de bana aynen şöyle söyledi. “Ne diyecektim yani. Halk tepemizde. Böyle demeseydim, şimdi burada olur muyduk“. Ben şoka girdim. Çok bozuldum. Benim üzüldüğümü anladı. Toplantı sonunda koluma girdi ”Bu hepimizin sorunu. Ama senin işlerini çözmek için uğraşacağım” Dedi. Daha sonra benim için birçok yeri aradı. Ben de yaptığım girişimlerle, yaklaşık bin kadar kişiyi iş sahibi yaptım. İnsanların, ailelerini geçindirebilecek bir iş sahibi olması, siyasetten haz almamı sağladı.

İHSAN KIRLI (ASRİ MANAV-KURUYEMİŞ)

İhsan Kırlı 1929 yılında İzmit Çukurbağ Mahallesinde doğdu. Ulugazi İlkokulundan mezun oldu. Yine aynı okuldan mezun, 1936 doğumlu Nuriye Hanımla 1956 yılında evlendi. İhsan Kırlı’nın bu evlilikten İlyas ve Nalan adında iki çocuğu dünyaya geldi.

İhsan Kırlı 1950 yılında Mehmet Erkök’ün sahibi olduğu ,Kemaliye Caddesi No.4 bulunan Asri manavda çalışmaya başladı. Bu manav dükkanında sadece meyve satılmaktaydı. Daha sonra dükkanın sahibi Mehmet Erkök, çocukları Mürsel ve Göksel’le beraber İhsan Kırlı’yı da dükkana ortak yaptı. Birkaç yıl sonra İhsan Kırlı diğer ortaklarından dükkanı devralarak ticaret hayatına tek başına devam etmeye başladı. Bu arada dükkanını kuruyemiş çeşitleriyle zenginleştirdi. 2004 yılında vefat edene kadar oğlu İlyas Kırlı ile birlikte dükkanında kuruyemiş satışına devam etti. Baba İhsan

177

Page 178: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Kırlı, İzmit’in sevilen ve eski esnaflarından Kolonyacı Hikmet Kırlı ile hem amca, hemde teyze çocukları, Selçuk Kırlı (Galeri Selçuk) ve Eftal Kırlı (Diş Hekimi) ile amca torunları olmaktadır. İhsan Kırlı’nın eski dükkan komşuları ve dostları arasında Sekalı Eşref Babal ve Hüsnü Özmen, Kağıtçı Emin Agan ve Mürsel Erkök sayılabilir.

Babası İhsan Kırlı’dan aldığı bayrağı başarı ile bu günlere getiren oğlu İlyas Kırlı 12 Mayıs 1960 yılında İzmit Çukurbağ Mahallesinde dünyaya geldi. Yenituran İlkokulundan mezun olan İlyas Kırlı, İzmit Orta Okulunu bitirdikten sonra 1977 yılında İzmit Lisesinden mezun oldu. 1980 yılında Mersin’de askerliğini yapan İlyas Kırlı, 1982 yılında eşi Dilek Hanımla evlendi. Bu evlilikten iki kız çocuğu sahibi oldu. Kızlarından Gözde, İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümünde okurken, küçük kızı Duygu ise, Atafen Lisesi son sınıfta okumaktadır.

Dürüstlük ve kaliteden ödün vermemekle bugünlere geldiklerini söyleyen İlyas Kırlı, babasından çok şey öğrendiğini söyleyerek bir anısını şöyle akradı. “İzmir’de kuru üzüm toptancılığı yapan Hayati Özer adında bir tüccar vardı. İstanbul’daki toptancılara mal satar, biz de o toptancılardan kuru üzüm alırdık. Hayati Özer, mal verdiği İstanbullu tüccarlardan sadece babamın senetlerini kabul edermiş. Babam borcuna çok sadık diye. Bir gün İstanbul’daki toptancı da karşılaştık. Toptancı tüccar, beni Hayati Özer ile tanıştırdı. Hayati Bey, babanın kiymetini bil,o çok değerli bir adam dedi. Çok mutlu olmuş, gururlanmıştım.” O günden beri babasını örnek alan İlyas Kırlı, Asri Manav’ı günümüzde de rağbet gören bir işyeri olarak çalıştırmaktadır.

Arkadaşları arasında Murad Agan, Rafet Keskin, Cemal Akgüneş ve Şevki Tonguç’un bulunduğu İlyas Kırlı Kapanönü Koruma ve Yaşatma Derneği 2. Başkanı ve İzmit Bakkallar Odasına üyesidir.“Arkadaştan borç istenir, dosttan para alınır”diyen İlyas Kırlı, komşuluk ilişkilerinin ve yardımlaşmalarının babasının dönemindeki gibi olmadığını, eski günleri mumla aradıklarını ifade etmektedir.

Nezih Önen, aslında 1949 yılında subay olarak çıkmış ve İzmit’in Cumhuriyet dönemi ilk Belediye Başkanı Abidin Aral Bey’in kızı Sahavet’e talip olmuş ancak aile kızlarının kentte kalmasını arzu ettiklerini söyleyince ordu’dan ayrılarak esnaflığa geçmiş ve muradına ermişti.200

Orhan Çepni, şimdi Osman Kuyu’nun malı olan köşe dükkana geçtiği zaman, Osman Kuyu tezgahtar olarak yanındaydı ve isminiyavaş yavaş İzmit’lilere duyurmaya başlamıştı. Çepni, rahmetli olunca işin başına geçerek devamını sağlamış, daha sonra da mülk sahibi Nezih Önen’le el sıkışarak dükkanı satın almıştır. Kapanönü Güzelleştirme Derneği’nin kurucu başkanı olmasının yanı sıra 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı akşamları düzenlediği

200 M. Hikmet Bayar, age, s. 131

178

Page 179: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

kasap köftesi geceleri ile 1966 yılında genç bir delikanlı olarak geldiği İzmit’lilerin gönüllerinde yer edinmiştir.201

Yine Hürriyet caddesine cephesi olan köşe dükkanlardan birinde,Ekrem ve kardeşi Mehmet Moralı babalarından devraldıkları kavafiye dükkanını ayakkabıcıya çevirerek, İzmit halkına yıllarca hizmet vermişlerdi. Yanlarındaki (ayakkabıcı) Serdar ve Mehmet Oktay yıllarca onların yardımcılığını yaptılar. Sonrabu bina bir süre Hakan Kalkandelen tarafından pastahane olarak işletildi. Daha sonra mülkiyeti 19 kez milli olan Beşiktaşlı futbolcu Metin Tekin’e geçti. Babası Tarık ve dedesi ElektrikçiNuri de iyi futbolcu idiler. Komşuları Hacı Mehmet Erkök ve oğulları Mürsel, Gürsel ve daha sonra en küçük kardeşleri Mustafa da “Mıstık Kundura” adıyla bir başka marka yaratmışlardı.

CEVDET MORALI (MORALI KUNDURA)

Cevdet Moralı, 1898 yılında İzmit’te doğdu. Hacıhasan Mahallesinde, Portakal Mescit’in yanındaki evde büyüdü. Babası Hasan Fehmi Bey, annesi Niğar Hanımdı. 1866 İzmit doğumlu olan Hasan Fehmi Bey İzmit Müftüsü idi. 1898 yılında başladığı müftülük görevini otuz yıl süre ile yaptı, İzmit Saat Kulesi’nin temel atma duasını da Hasan Fehmi Bey yapmıştı.

Cevdet Moralı babası Hasan Fehmi Moralı’nın görevli olduğu okullarda eğitimgördü. Tahsili lise dengi idi. Bu nedenle Birinci Dünya savaşında on yedi yaşında okuldan alınıp, İstanbul Levazım Okuluna gönderildi. Deniz Sevkiyat Müdürlüğünde görev yaptı. Kurtuluş Savaşına katılan Cevdet Moralı,Ankara Polatlı’da levazım subayı olarak görev yaptı. Gençlik yıllarında romatizma hastası olan Cevdet Moralı, savaş zamanında bele kadar karın içinde Ankara’ya yürüdü. Ankara’ya ulaştığında,”hiçbir ağrı duymadığını” söyledi.Askerlik sonrası İzmit’e döndü. Birinci Geçit yakınlarındaki bir dükkanda fes kalıpçılığı yaptı. Şapka devrimi ile fes kalıpçılığı işlevini yitirdi. 1928 yılında Demiryolu Caddesi, No.61 adresinde “1001 Çeşit Tuhafiye ve Kırtasiye” adında bir dükkan açtı. Bu dükkanda kitap, kalem, tütün ve damgapulu dahil birçok çeşitli mal sattı. Cevdet Moralı bu dükkanı on iki yıl çalıştırdı. Bu esnada İkinci Dünya Savaşı patlak verdi. Lise mezunu ve dahaönce levazım subayı olduğu için, 1940 yılında yedek subay olarak askere alındı. Trakya’ya gitti. İki yıl askerlik yaptı. 1942 yılında terhis oldu. İzmit’e döndü. Romatizma hastası olan Cevdet Moralı iki yıl hasta olarak evde yattı.

1944 yılında Demiryolu Caddesi, Kapanönü Mevkiinde, kendi malı olan iki katlı ahşap binada Moralı Kundura’yı açtı. Cevdet Moralı 1960 yılına kadar dükkanda ayakkabı ve terlik sattı. 1974 yılında eski ahşap bina yıkılarak,

201 Savaş Poyraz (2007), s. 124 – 125

179

Page 180: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

bugünkü hali ile yeniden inşa edildi. 1928 yılında Atıfet Hanım ile evlendi. Bu evlilikten üç çocuğu oldu. Ekrem, Sabahat, Mehmet . Uzun yıllarticaret yaptığı Demiryolu Caddesine, 1979 yılında vefat ederek veda etti.

Çocuklarından 1930 doğumlu Ekrem Moralı Yenituran İlkokulunu bitirdi. Daha sonra İstanbul Kabataş Lisesinde okudu. İzmit Lisesi kurulunca İzmit’e döndü. İzmit Lisesinden mezun oldu. Erzurum’da teğmen olarak yedek subaylığını yaptı. Askerliğini tamamladıktan sonra, mide kanaması geçirerekrahatsızlanan babasının yerine Moralı Kundura’nın başına geçti. Moralı Kundura’nın İzmit’te iyi marka olması için çok çaba sarf eden Ekrem Moralı,aynı zamanda noter tasdikli çeviri yapan İngilizce tercümandı. Ekrem Moralıhiç evlenmedi. Pipo içmeyi severdi. 1950 yılından 1990 yılına kadar İzmitlilere ayakkabı satan Ekrem Moralı, 1991 yılında vefat edince, 1948 doğumlu kardeşi Mehmet Moralı ve yeğeni Agah Ülkü, Moralı Kundura’yı çalıştırdı. Mehmet Moralı Yenituran İlkokulunda okudu. Eskişehir Maarif Kolejinden mezun olduktan sonra, İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde yüksek tahsilini yaptı. Mehmet Moralı 1976 yılında Gülseven Hanımla evlendi. Bu evliliğinden Ekrem Mehmet ve Gülüm adlarında iki çocuğu dünyaya geldi.

Moralı Kundura’nın dükkan komşuları arasında Edip Kaya Morsallıoğlu, Şen Manav, Avukat Sedat Pek, Yemişci Emin Efendi, Tüysüzler Kundura, Bakkal Abidin Aral (İzmit’in ilk Belediye Başkanı), Bakkal İhsan Akköseoğlu,202 Ayakkabıcı Mustafa Erkök bulunmaktadır. Ekrem Moralı’nın iyi dostları olarak muhasebeci Ender Şenol, kağıtçı Emin Agan, Ruşen Akköseoğlu, Müfit Bey’in Feridun, Hamamcıların Nurhayat ve Sungur Morsallıoğlu bilinmektedir.

İzmit Ticaret Odasına kayıtlı olan Moralı Kundura, yıllarca İzmit halkına kaliteli ürünleri satarak aynı adreste 58 yıl kaldıktan sonra, 2005 yılındaticaretine son verdi. Moralı Kundura’nın kurucusu Cevdet Moralı’nın küçük oğlu Mehmet Moralı: Babamız bize bir emanet bırakmıştı. Ağabeyim Ekrem Moralı ve ben bu markaya layık olmak için elimizden gelen çabayı gösterdik. O yıllarda Tüysüzler Kundura ve biz vardık.Müşterilerimizi iyi tanırdık.Onlarla dost gibiydik. Büyük bir aile olmuştuk. Kaliteli mal satardık. Müşterilerimizde bizi tercih ederdi.

Ağabeyim Ekrem Moralı sosyal yaşamında renkli bir kişi idi. Filateli (pul kolleksiyonculuğu) Derneğindeçalıştı. Sanat Dostları Derneğinin kurucularındandı. Bizim dükkan dostların buluşma merkeziydi. Ağabeyim İzmit’i ve dostlarını çok severdi. Dedem otuz yıl İzmit müftülüğü yaptı. Kadın, erkek ayakkabıları ve terlikleri sattık. Dükkanımızda Ateş ve Nejdet adlarında iki arkadaşımız vardı. Bu arkadaşlarımızda dükkanımızın bir parçasıydılar. Yaklaşık yirmi yıl Moralı Kundura’da çalıştılar. Bu dükkanda okudular. Bu dükkanda evlendiler.

Babam anlatırdı. Sırrı Paşa İzmit Valisiymiş. Akşamüzeri atına biner, demiryoluna inermiş. Yeni diktirdiği çınar ağaçlarına bakarmış. Her esnaf bir teneke su ile bekler ve paşanın gözü önünde çınarları sularmış. Eski zamanlardaki güven ve komşuluk şimdi yok. Herkes birbirinin malını takip ediyor. Piyasada birçok kalitesiz mal satılıyor. Bu yüzden sahte ürünleri yapanlar, ucuz satıyorlar. Piyasada haksız bir rekabet oluşuyor. Bu firmalarla başa çıkılmıyor. Biz yıllarca müşterilerimizi kandırmadan, iyi mallar getirdik. Sattık. Bu yüzden bir marka olmuştuk. Ama buna 2005 yılına kadar dayanabildik. Markamızı lekelememek adına ticaretten ayrıldık”. 202 1945-48 yılları arasında Ticaret Odası Yön. Krl. Bşk. ve 1945-46 yıllarında İzmit Halkevi Bşk. yapmıştır.

180

Page 181: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Kapanönü’nün Hürriyet caddesine açılan sokakları o yıllarda gazete dağıtıcılarının da merkezi noktaları idi. Kazım Uslu, Hüseyin Güney ve Mahmut Işıklar sabahları gazetelerini buradan dağıtmaya çıkarlar, öğleden sonra da bu sokaklardaki tezgahlarında okuyucuya hizmet verirlerdi. Renkli bir sima olanGazeteci Mahmut, ek işlerle de uğraşmış, piyango bileti satıcılığı gibi ek işlerde ve sonunda büfe işletmeciliği yapmıştır.203

MAHMUT IŞIKLAR (GAZETE SATICISI)

Mahmut Işıklar, 1928 yılında İzmit’te doğdu. Babası Etibank’tan emekli Mehmet Bey, annesi Adile hanım’dı. Babası emekli olduktan sonra pazarlarda tavuk sattığı için kendisine Tavukçu Mehmet denirdi. Işıklar Aile’si KozlukMahallesi, Heykel civarında ikamet etti. Mahmut Işıklar’ın Adile, Rüştü ve Nermin adlarında üç kardeşi vardı.

Mahmut Işıklar, Necetibey İlkokulu’nda okudu. Okulu bitirdikten sonra, İzmit’in ilk gazete dağıtıcısı olan dayısı Yusuf Özal’dan gazete alarak trenlerde ve mahalle aralarında satmaya başladı. Gazeteleri omzuna astığı ipli askıda taşıyordu. Dayısı Yusuf Özal’ın gazete satış ve dağıtım yeri Demiryolu’ndaki Seçkin İşkembe’nin bitişiğindeydi. Delikanlılık yıllarında gazete satarak geçimini sağladı.

1948 yılında askerliğini yapmak üzere Erzurum’a gitti. Üç yıl askerlik yaptı. Askerden dönen Mahmut Işıklar, Kapanönü Çarşısı, Kemaliye Caddesi içinde bulunan Kağıtçı Emin Agan’ın hemen yanında açık bir tezgah kurarak gazete satmaya başladı (1951). Gazete ve dergileri dayısı Yusuf Özal’dan almaya devam ediyordu. Çok yoğun bir şekilde gazete satıyor, müşterilerini abone yapıyordu. 1965 yılından itibaren Ses, Hayat ve Gırgır Dergileri ile Hürriyet, Tercüman, Cumhuriyet, Son Havadis ve Günaydın gazeteleri öne çıkan yayınlardı.

Sabah beşte çok sevdiği bisikleti ile tezgahına gelirdi. Dayısı Yusuf Özal’ın dağıtım yaptığı yerden gazete ve dergileri alır, Kapanönü’ne getirirdi. Duvara astığı iplere dergi ve gazeteleri mandalladıktan sonra, ahşap tezgahın üzerine ayrı ayrı koyarak satışa hazır hale getirirdi. Sabahtan abonelerin gazetelerini ayırır, oğlu Mehmet ve çalışanı Hüseyin Uzun aracılığı ile ev ve iş yerlerine servis yapardı. Satış yaptığı tezgah 1972 yılında Kağıtçı Emin Agan’ın yanından, yine Kapanönü Çarşısı’nda Tüysüzler Kundura ile Moralı Kundura’nın bulunduğu ara sokağa geçti. Bu sokakta Tüysüzler Kundura’nın duvarını ve önünü sergi ve satış alanı olarakkullandı.

Yaz – kış açık olan tezgahta gazete satan Mahmut Işıklar, soğuk kış günlerinde bir subayın kendisine hediye etmiş olduğu yeşil paltosu, siyah

203 Savaş Poyraz (2007), s. 93

181

Page 182: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

yün şapkası ve kaşkolu ile satış yapardı. Bu yeşil palto onunla özdeşleşmişti. 1972 yılında taşındığı ikinci tezgahında yirmi bir yıl İzmitlilere gazete ve dergi sattıktan sonra 1993 yılında mesleğe veda etti.Daha sonra oğlu Ahmet Işıklar’ın Fettah Öven Sokak’ta açmış olduğu büfede oğluna yardım etti. İzmit’in emektar gazete satıcısı Mahmut Işıklar, 2007 yılında vefat etti.

Mahmut Işıklar 1953 yılında İskeçe’den mübadil olarak İzmit’e gelmiş olan Yeniköy’lü Asiye Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Adile, Mükerrem, Mehmet,Gülçin, Ahmet ve Mine adlarında altı çocuğu dünyaya geldi. Evlendikleri yıllarda Kozluk Mahallesi, Dut Sokak’ta bulunan ahşap iki katlı evde ikametetti.

Dükkan komşuları arasında Gazeteci Kazım Uslu, Kuruyemişçi İhsan Kırlı, Şaşkın Manav, Kağıtçı Emin Agan, Moralı Kundura, Tüysüzler Kundura, Hacıbaba Lokantası, Tatlıcı Osman ve Kebapçı Memduh Aytuğar bulunmaktaydı. Kendisi gibi gazete satıcısı olan komşusu Kazım Uslu ile devamlı olarak takışırlar ve birbirlerini çok kızdırırlardı. Kasap İlhan Çepni ve Orhan Çepni, Kuyumcu Hasan Bey, çamaşırcı Tarık Gazeteci yakın dostlarıydı.

Mahmut Işıklar’ın çocuklarından 1959 doğumlu Mehmet, çocukluk yaşlarından itibaren babası ile birlikte çalıştı. Ulugazi İlkokulu bitirdikten sonra, İzmit Ortaokulu ve İzmit Sanat Okulu Metal Bölümünden mezun oldu. 1979 yılında İstanbul’da askerliğini yaptıktan sonra, tezgahlarında gazete satarak babası Mahmut Işıklar’ın enbüyük yardımcısı oldu. Mehmet Işıklar: Babam işini çok severdi. Çok disiplinli bir adamdı. Hesabını iyi bilirdi. Sabah gelen gazeteleri tek tek sayar, akşam kalan iadeleri de saydıktan sonra bağlar, aldığı yere teslim ederdi. Pazar günleri gazeteler çok ilave verirlerdi. O zamanlar Meydan Larousse dergi olarak çıkardı. Daha sonra fasikül fasikül gelmeye başladı. Biz bunları biriktirir, cilt yaptırdıktan sonra, abonelerimize teslim ederdik.

Ben bazı sabahlar tezgaha geç kalırdım. Bana “Oğlum, vali bile makamına geldi. Sen neredesin“ derdi. Ben de “Baba, vali devlet memuru. Ben Mahmut Işıklar’ın oğluyum” derdim. Bana çok kızardı. Boğazına çok düşkün bir adamdı. Öğlen yemekleriniKebapçı Fettat, Kebapçı Memduh ya da Köfteci Behçet’te yerdi. Bize her zaman doğru ve dürüst olmayı öğütledi. “Hey yavrum hey“ en çok kullandığı cümleydi. Ailesine çok bağlıydı. Ev hali her zaman neşeliydi.

Bisiklet sevdalısıydı. İşine gidip gelirken ve gezerken devamlı bisikletinikullanırdı. Koyu bir Fenerbahçe taraftarı olan babam, İzmitspor’un yöneticiliğini de yapmıştı. Kocaelispor ve Fenerbahçe’nin deplasman maçlarına giderdi. Hafta sonlarının ailesi ile geçirmeyi sever, Yalova ve Termal’e çok giderdi. Şakacı, esprili ve hayat dolu bir insandı. Herkes tarafından çok sevilirdi. İhtiyacı olan herkese imkanları ölçüsünde yardım ederdi”.

YUSUF ÖZAL (GAZETECİ YUSUF)

182

Page 183: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Yusuf Özal, 1906 yılında Doğu Makedonya Usturumca’da doğdu. Baba adı Abdurrahman, anne adı Sevdiye idi. Abdurrahman Bey, 1910 yılında vefat etti. Balakn Savaşı sırasında Bulgar zülmü çekilmez bir hale gelince, malı-mülkü geride bırakan annesi Sevdiye Hanım, 1912 yılında Türkiye’ye kaçtı. İzmit’e yerleştirilen Sevdiye Hanım’ın yanında, dokuz yaşındaki kızı Adile,altı yaşındaki oğlu Yusuf ve iki yaşındaki oğlu Ömer vardı. Sevdiye Hanım’a, eski Vali Konağı sırasında iki katlı ahşap bir Ermeni evi verildi.Devlet bu evin yanı sıra, İzmit merkezi dışında günümüzde Cumhuriyet Mahallesi olarak bilinen mevkide 15 dönümlük bir arsayı da Sevdiye Hanım’a tahsis etti. Sevdiye Hanım ve çocukları bu arsada, mısır, buğday ve arpa yetiştirirken, evlerinin yanında bulunan Reji’ye ait tütün deposu’nda çalışarak geçimlerini sağladı.

1918 yılında Necatibey İlkokulu’nu bitiren Yusuf Özal, İzmit İstasyonu civarı, Kozluk, Orhan, Yukarıpazar, Baç Mahallerinde ve İzmit merkezinde gazete satmaya başladı. Omuzuna astığı kayış askılık içerisinde gazete satma işini benimseyen ve severek yapan Yusuf Özal, İstanbul’dan tren yolu ile gelen gazetelerin genel dağıtıcılığını da alarak, Demiryolu Caddesi, Cumhuriyet Kıraathanesi (Daha sonraki yıllarda Seçkin İşkembe) yanında küçük bir dükkanda gazete satmaya başladı. (Günümüzde Yusuf Özal’ın torunları olan Volkan ve Okan tarafından Özal Büfe olarak işletilmektedir.)Daha sonraki yıllarda Kocaeli ve ilçelerini de (Gölcük, Değirmendere, Karamürsel, Yarımca ve Gebze) kapsayacak bir şekilde gazete dağıtım işini geliştiren Yusuf Bey, “Gazeteci Yusuf” lakabı ile tanındı. Soyadı Kanunu çıktıktan sonra, Özal soyadını aldı. Askerliğini Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra İzmit Çuhane’de Nazmi Oğuz’la birlikte yaptı.

1950 li yıllarda Yeni Sabah ve Son Havadis Gazete’leri ile Hayat, Ses, Resimli Yelpaze Mecmuaları ve Bütün Dünya Dergisi en revaçta olan yayınlardı. Gazetelerin fiatı 40 para (1 Kuruş) idi. Kore Savaşı yıllarındagazete fiatları birden 2,5 kuruşa yükseldi. (Ortası delikli olan metal para) Gazete fiatları bu rakamı gördüğünde, Gazeteci Yusuf Özal, “artık gazetecilik yapılmaz“ diye söylenip, dururdu. Gazeteci Mahmut olarak tanınan Mahmut Işıklar, Yusuf Özal’ın ablasının oğluydu. Mahmut Işıklar vefat edenekadar, dayısı olan Yusuf Özal’dan gazete alarak Kapanönü Çarşısı’nda gazetesatıcılığı yaptı.

Yusuf Özal, 1926 yılında kendisi gibi Usturumca civarından göç ederek İzmit’e gelen ve kalabalık bir ailenin kızı olan Nasiye Hanım’la evlendi. Özal Çifti’nin bu evliliklerinden Füruzan (d.1929), Aynur (d.1932), Abdurrahman (d.1933), Erdoğan (d.1938) ve Erdinç (d.1940) adlarında beş çocuğu dünyaya geldi. 1928 yılında doğan çocukları Suzan ise iki yaşında vefat etti.

Eğitim konusunda çok duyarlı davranan ve “Herkes okuyacak” diyen Yusuf Özal’ınçocuklarından Füruzan ve Aynur İzmit Kız Sanat Enstitüsü’nden, oğlu Erdoğanİzmit Erkek Sanat Okulu’ndan, Abdurrahman ve Erdinç Özal ise İstanbul HukukFakültesi’nden mezun olarak Kocaeli Barosu’nda serbest avukatlık yapmaktadırlar. Çocuklarının eğitimleri ile her zaman övünen Gazeteci YusufÖzal, onlara “ İşte benim beş apartmanım “ ismini takmıştı.

183

Page 184: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Gazeteci Yusuf Özal’ın dükkan komşuları arasında Cahit Köşker’in Tadlan Şekerlemesi, Eski İstanbul Oteli, Seçkin İşkembe ve İzmit’te sembol olmuş Adalı Lokantası bulunurken Nihat Erim, Turan Güneş, Nazmi Oğuz, Alaattin Özkut, Matbaacı İhsan, Nizamettin Gökyar, Arif Bahar, Nejat Özemek, Fettah Öven, Adil Girgin ve Kasap Ahmet yakın dostları arasında bulunmaktadır. Dostları kış aylarında dükkan içinde, yazın ise dükkan önünde otururlardı.

Yıllar boyu İzmit ve civar ilçelerdeki okurlara gazete ve mecbua satışı yapan Yusuf Özal, gazete genel bayiliği işini 1975 yılında oğlu Erdoğan’a bıraktı. Yusuf Özal, gazete satış işini oğluna devrettikten sonra da dükkana gelip gitmeye devam ettikten sonra, 1979 yılında vefat etti. Erdoğan Özal, baba mesleği olan bu işi bir müddet daha yaptıktan sonra ErolGünsel’e devretti.

Yusuf Özal’ın oğlu Avukat Erdinç Özal, “Babam işine ve Ailesi’ne çok düşkünbir insandı. Gazeteler Sabah 10.15 treni ile İstanbul’dan gelirdi. Babam, trene Yarımca’da binerdi. Tren yol alırken gazeteleri, dağıtıcılara göre bölüştürür, iple bağlayarak, paket yapardı. Tren İzmit İstasyonu’na geldiğinde, garda bekleyen satıcılar ve yeğeni Gazeteci Mahmut Işıklar, gazeteleri babamdan alarak, askılarına doldurur, çarşıya doğru koştururlardı. Her satıcının kendisine göre güzergahı vardı. Babam da kendine ayırdığı gazete ve mecbuaları alıp dükkana getirirdi. Babam, ben veağabeyim Erdoğan kayışa yerleştirdiğimiz gazeteleri satmaya çıkardık. Bazı günler gazetelerin akşam baskıları olurdu. Bu gazetelerde akşam beş treni ile İzmit’e ulaşırdı. Babam bu gazeteleri, akşam olunca sahildeki gazino ve yazlık sinemalarda satardı. (Gazeteci Yusuf Özal’ın sağ ayağı, dekovil altında ezildiği için yürürken aksıyordu.)

Tercüman Gazetesi sahibi Nafiz Ilıcak ve Hürriyet Gazetesi sahibi Sedat Simavi, İzmit’e gelerek bizzat babamı dükkanda ziyaret ederlerdi. Babam çokhoş sohbet bir adamdı. Alkol almaz. İçki içene çok kızardı. Ağzından hiç kötü bir söz duymazdık. En kötü lafı “ağzına tükürdüğümün“ dü. Futbolu severdi. İzmit İdmanyurdu ve Ateşspor’un maçlarına giderdi.

Babam birgün İstasyon’dan dükkana doğru, Üssü Bahri’nin duvarları boyunca yürürken, Atatürk’ün de içinde bulunduğu tren İstasyona girmeden durmuş. Babamın omuzundaki gazete askısını gören Mustafa Kemal Atatürk, babama seslenerek “Oğlum, Cumhuriyet Gazetesi var mı? diye sorunca, babamda, Sayın Paşam, sizin kurduğunuz Cumhuriyet’in gazetesi hiç bu saate kalır mı?“ diye cevap vermiş. Atatürk, babamı yanına çağırmış ve beş lira bahşiş vermiş“.

EMİN AGAN (KAĞITÇI)

Emin Agan, 1925 yılında İzmit Hacıhızır Mahallesi, Velibaba Sokak’taki tarihi bir evde dünyaya geldi. Babası Ramazan Bey, annesi Şükriye Hanımdı. Üsküp’lü Ramazan Bey’in annesi erken vefat edince, çok varlıklı olan babasıbaşka bir kadınla evlenmek ister. Bu evliliğe karşı çıkan Ramazan Agan daha16 yaşındayken, dört kardeşini de yanına alarak İstanbul’a göçer. Savaş çıkınca kardeşler birbirlerini kaybeder. Bu duruma çok üzülen Ramazan Agan,

184

Page 185: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

kardeşlerini ararken İzmit’e kadar gelir. Sonra İzmit’e yerleşir ve Çarşıbaşı, No.19 adresinde “Agan’ın Kahvesi”ni açar.

Emin Agan Ulugazi İlkokulundan okudu. Sonra Kabataş Lisesi’nde eğitimine devam etmek üzere İstanbul’a gitti. Son sınıfa kadar Kabataş Lisesi’nde okudu. O yıl İzmit Lisesi açıldığı için, ailesi onu İzmit’e geri çağırdı. Son sınıfı İzmit Lisesi’de okuduktan sonra İzmit Lisesi’nin ilk mezunlarından oldu. Bir dönem Fotoğrafçı Fahri Seyrek’in yanında çıraklık yaptı. Fotoğraf çekmeyi çok seven Emin Agan, Usta’dan mesleği öğrenmeye çalışıyordu. Birgün Fahri Seyrek, çırağı Emin’i başka bir yere fotoğraf çekmek üzere yolladı. Fotoğrafı çeken Emin Agan dükkana döner. Ustası FahriSeyrek filmi basar ancak fotoğraf kötü çıkmıştır. Yüzü asılır. Makineyi inceler. Emin Agan’a dönerek ”Emin, sen bu makinenin merceğini bozmuşsun” der. EminAgan çok üzülür. Ağlayarak babasının kahvesine gelir. Babası ne olduğunu sorunca, olanları anlatır. Kahveci Ramazan hemen Fahri Seyrek’in dükkanına gider. Fahri Usta’ya ”bizim çocuk makineye bir zarar verdiyse ödemek isterim” der. Usta para almaz ama hala çok kızgındır. Söz konusu fotoğraf makinesi Zenith markadır. Birkaç yıl sonra Seyrek’in bir dostu İsviçre’ye gidecektir. Bu bozuk makineyi arkadaşına vererek: ”Bu makinenin fabrikası İsviçre’dedir. Bunu orada fabrikasına gösterebilir misin?” diyerek ricada bulunur. Arkadaşı fotoğraf makinesini alır. İsviçre’ye gider. Makineyi fabrikasına götürür. Makineyi gören yetkililer “Biz de bu makineyi arıyorduk, nereden buldunuz. Bunlardan iki adet imal etmiştik ama mercekleri arızalı olunca imalatına son verdik. Bir tanesini Amerika’da bulduk. Diğerini de Almanya’ya satmıştık. Sonra Yunanistan’a kadar takip ettik. Bir daha izine rastlayamadık” diyerek makinenin parasını ödeyerek geri alırlar. Arkadaşı İzmit’e dönünce durumu Fahri Seyrek’e anlatır. Bu kez Fahri Seyrek Usta çok üzülür. Emin Agan’ı bularak özür diler. Ama haksız yere suçlanmış olan Emin Agan, o olaydan sonra ölene dek bir daha fotoğraf makinesini eline almaz.

Emin Agan 1945 yılında yedek subay olarak yaptığı askerlikten döndükten sonra babası ile birlikte kahvehanede çalıştı. Çocukluk yıllarından bu yanaÇarşıbaşı esnafına kahve ve çay dağıttı. Babası Ramazan Agan’ı 1950 yılındakaybeden Emin Agan, Çarşıbaşının bu meşhur kahvehanesini on üç yıl daha çalıştırdı. 1963 yılında kahveyi kapattı. Aynı dükkanda kağıtçılık yapmaya başladı. İzmit’in ilk kağıtçılarından biri olarak matbaa ve ambalaj kağıdı sattı. O yıllarda poşet olmadığından, tüm satılan mallar beyaz ya da desenli ambalaj kağıtlarına sarılırdı. 1975 yılına kadar bu dükkanda esnaflık yaptı. 1975 yılında Kapanönü içi, Kemaliye Caddesi, No.1 adresine taşındı. Bu yıllardan sonra naylon poşetlerin devreye girmesi ile birlikte matbaa kağıtları satışına son verdi. Poşet, çeşitli ambalaj ürünleri ve temizlik maddelerini de satmaya başladı. Kapanönü Çarşı’sının sevilen esnafı Emin Agan yıllarca İzmitlilere hizmet etti, mal sattı. Çocuk yaşlarda girdiği İzmit Çarşısına, 1987 yılında vefat ederek veda etti.

Emin Agan’ın dükkan komşuları arasında Çarşıbaşından Bakkal Nedim Tekercioğlu, Bakkal Hamdi Korgan, Manav Ruşen Bey, Duraklar Çiftliği, Bakkal Hüseyin Bey, Kapanönü Çarşısından Kuruyemişçi İhsan Kırlı, Emlakçı İzzet Olgun, Kocaeli Bankası, Kasap Mustafa Kesim, Şarküterici İsmali Aladağ, Ciğerci Cafer Balta, Büfeci Remzi , Gazeteci Mahmut Işıklar ve Ayakkabıcı Ekrem Moralı bulunurken Rıdvan Alyürük, Ekrem Moralı, Ruşen

185

Page 186: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Akköseoğlu, Ender Şenol, Nevzat Esen ve Ertuğrul Açıkyol Kağıtçı Emin Agan’ın yakın dostlarıydı.

1952 yılında İstanbul-Üsküdarlı Cahide Hanımla evlendi. Bu evliliğinden Nuray, Murat ve Ömer adlarında üç çocuğu dünyaya geldi. Emin Agan’ın büyük oğlu Murat 1961 yılında İzmit’te doğdu. Yenituran İlkokulunda okudu. İzmit Ortaokulu’nu bitirdikten sonra İzmit Lisesinden mezun oldu. 1978 yılında babası ile çalışmaya başladı. 1982 yılında Adapazarı’nda askerliğini yaptı ve günümüze kadar babasının dükkanının başında kaldı. Çalıştı. Emek verdi. 1984 yılında Sıtmacı Hamdi’nin torunu olan Yıldız Hanımla evlendi. (1930-1950 yılları arasında bataklıklar sivrisinekler ile doluydu. İnsanlar sıtmahastalığında kırılıyorlardı. Sıtmacı Hamdi Bey ve ekibi sivrisineklerle mücadele etmiş ve sıtma hastalığın yayılmaması için mücadele vermişlerdi.) Bu evliliğinden Hande ve Alican adlarında iki çocuğu dünyaya geldi. Bayrağıbabasından devralan Murat Agan, artan ağır şartlar nedeniyle 35 yıllık bir markayı İstiklal Caddesindeki Adidas mağazasının tam karşısında, girişinde Evin Şarküteri’nin bulunduğu adını eski Dinçbaş bakkaliyesinden alan Dinçbaş Pasajı’na taşımak zorunda kaldı.

1995 – 1996 döneminde Genç Kocaelililer Derneği Başkanlığı’nı da yapan Murat Agan: Babam bana iki öğüt verdi. “Birincisi, terazi ne eksik ne fazla olacak. İki kefenin ucu birbirine denk gelecek. Bu terazi senin hayatının her safhasında karşına çıkacak. Bunu asla unutma. İkincisi doğruluktan ayrılmayacaksın. Gerisi kendiliğinden gelir” demişti. Seka’danüçüncü hamur kağıt almıştık. Mal kamyonet ile dükkana geldi. Bir paketi açtım. Kağıt birinci hamurdu. İkisi arasında tam üç kat fiat farkı vardı. Babam, Ekrem Moralı ile kahve içiyordu. Babama “Ne yapayım” diye sordum. “Hemen o açtığını da kapat. Malı fabrikaya geri yolla” dedi. Ben de malı arabaya yükleyip geri yollamıştım. Fabrikadan beni arayıp, teşekkür etmişlerdi.

Çarşıbaşında günümüzdeki kalabalığın en az on katı daha fazla kalabalık vardı. Orası İzmit’in ilk çarşısıydı. Kalabalıktan bisiklete binemezdim. İnsanlara çarptığım için en az beş kere babamı Karakola çağırmışlardı. Şimdi o kalabalıklar yok oldu. Babam sabah namazından sonra dükkana inerdi.Her dükkanın önünde bir mangal yanardı. Sabah kimin mangalı önce yandıysa, o dükkanın önünde toplanılır, kahveler içilirdi.

Komşumuz Bakkal Hüseyin Amca’yı mal sahibi, dükkandan çıkartmıştı. Babam o komşumuza “sen bu çarşıdan çıkmayacaksın” diyerek o arkadaşına sahip çıkmıştı. Yıllar boyu Bakkal Hüseyin Amca’nın bir çuval kurufasulyesi, bir çuval pirinci bizim dükkanın önünde durdu. Hüseyin Amca bunları satıp, evini geçindirdi. Bir arkadaşı ticari olarak çok sıkıntıya girmişti. O arkadaşınıtüm İzmit tanırdı. Esnaftı. Babam çok üzülürdü. Yıllarca bizim evimize ne alındıysa, o arkadaşının da evine aynısı alındı. Aldıklarını akşam evlerineben bırakırdım. Bundan kimseye bahsetmezdik. Yıllar sonra sen sorunca isim vermeden anlatmak istedim. Amacım o yıllarda ki arkadaşlığı, dostluğu ve komşuluğu vurgulamak içindir.

Babam İzmitliler Derneğinin kurucularındandı. Esnaflar Birliği üyesi idi. Devamlı Esnaf Kefalet Kooperatifi’ne giderdi. Fettah Öven Bey, kooperatifinbaşkanıydı. Daha sonra Rıdvan Alyürük başkan oldu. Babam da o ekipdeydi. Canla başla çalışırlardı. Kırgınlık, dargınlık nedir bilmezlerdi. Fettah

186

Page 187: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Öven vefat ettiği zaman babam defterine “ Babaların Babası vefat etti” diye yazmış. Bu cümleyi tüm esnafların babası anlamında kullanmıştı.

Her cumartesi ekip arkadaşları ile Karamürsel’e gider, Balıkçı Behçet’te balık yerlerdi. Bizim dükkan, dostların buluşma yeriydi. Bu arkadaşları ileyurt dışı seyahatler bile yaparlardı. 1959 yılında Fenerbahçe – Nice maçı için otobüsle Fransa’ya gitmişler. Ekrem Moralı ve babam dolaşırlarken diğer grup arkadaşlarını kaybetmişler. Daha sonra arkadaşlarını, yerdeki birinci sigaralarının izmaritlerini takip ederek bulmuşlar. Yollar o kadar temizmiş ki, sadece bu izmaritler yerlerdeymiş. Arkadaşlarını bir marketin içinde bulmuşlar. Aralarında çok şakalaşırlarmış. Babam ve Ekrem Moralı maç için biletlerini almışlar. Diğer on arkadaşları bilet almamış. Arkadaşları bunların önünden içeri girerken, biletlerin arkadaki iki kişideolduğunu söylemişler. On kişi içeri bilet vermeden girmiş. Babamlara sıra gelince, biletçi babamlardan içeri girenlerin biletlerini isteyince, ”bizde bilet filan yok deyip”, karambolde içeri girmişler. İçeride arkadaşları bunlara görünmemek için saklanmışlar. Ama bir araya gelince gülmekten kriz geçirmişler. Babam okumayı çok severdi. Gazeteleri en ince ayrıntısına kadar okurdu. Pazar günleri evde iken, Meydan Larousse Ansiklopedilerini açıp okuduğunu hatırlıyorum. Siyaset kitaplarına karşı ilgiliydi. Cumhuriyet Gazetesi arşivi vardı”.

Kuyumcular Çarşısı

Daha eski yıllarda “Bit Pazarı” daha sonra ise Türkyolu Gazetesi’nin eski harflerle yayınlanmış 1 Mayıs 1928 tarihli sayısında “Dellallar İçi’nde Saatçi ve Fenni Gözlükçü İbrahim”in Sahibinin Sesi marka plakları sattığını belirten ilanından anlaşıldığı üzere “Dellallar (Tellallar) İçi” olarak anılan caddede seyyar kuyumcular alış-veriş yaparlardı.204 Kuyumcu ve saatçi dükkanlarının sayılarının artması ardından 1960’lı yıllarda Kuyumcular İçi ya da Kuyumcular Çarşısı adını aldı. Çarşı’nin giriş kısmının doğu tarafında İzmit’in ilk avukatlarından Avukat HocaAziz Efendi’nin yazıhanesi bulunurdu. Katipliğini de Hacı AhmetEfendi yapardı. Şimdiki İzmit Lisesi binasının yapıldığı yerdeki Anbar Bahçesi’ne bitişik ve bahçesi yüksek bir duvarla muhafazaya alınmış konağında otururdu. Hanımı önce rahmetli olduğu için çocuğu yoktu. Ölümünden evvel evlatlık olarak aldığı bir kişiye mal ve mülkü kalmış buna mirasçılarının itirazı bir netice vermemişti. Çarşı’nın saatçilerinden Saatçi Hilmi ve Ahmet Barut İzmit Saat Kulesi’nin saatini de tamir ederlerdi.205

204 Muhittin Bakan, Türkyolu Diye Bir Tarih Aynası, Şehiriçi Dergisi, S. 13,s.34-37, İzmit, Şubat 2004 205 Hikmet Bayar, age, s. 24

187

Page 188: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Kuyumcular Çarşısı’nın görsel güzelliklerinden biri de çarşınınortasındaki asırlık asma idi, dalları hem sağa hem sola doğru tüm çarşıyı dolaşır, doğal bir çardak oluştururdu. Şaban Efendi(Ok) gönüllü olarak üstlendiği bu asmanın bakımını her yıl düzenli olarak yapardı. Bu görevi, mesleği oğlu Fikret Ok’a bıraktıktan sonra da yıllar boyu sürdürdü.

Çarşı’nın esnafı dışında ayrıca müdavimleri vardı, onlar da sanki hep oradaydılar. Bunlar arasında Kandıralı (simitçi) Nevzat, Belediye Bandosu şefi Şişko Erdoğan, çarşının kuzey girişinde Limoncu Zeynel ve oğlu, Patlıcan Burunlu (hamal) Hasan, önceleri küfeci sonra ayakkabı boyacısı (roman) Tok Ali’yi saymak mümkün. Bando şefi Erdoğan, çarşı esnafı tarafından yapılan bir organizasyon sonucu, bir fırına hazırlatılan 5-6 metrelik sandviçi yemiş ve Hürriyet Gazetesi’ne haber olmuştu. Çarşının neşelerinden hamal PatlıcanBurunlu Hasan, yoruldukça asmanın dibine çömer, kısa bir uykuyadalardı. Bazen de gençlerden bir esnafın yukarıdan iple burnunadoğru sallandırılmış patlıcanın burnuna değmesi ile uyanmak zorunda kalır, bolca küfür savururdu. Birgün çarşının büyüklerinin ikazı sonucu Hasan’a kimse sataşmayınca, şaşıran ve durumdan rahatsız olan Hasan, “deyin be ne diyecekseniz deyin” diye patlayıvermişti. Ne yazık ki bugün ne asma, ne Hasan artık yok.

Bir diğer sima da yaz kış elinde şemsiyesi ile önceleri şarkı sözü, sonraları piyango bileti satan “Aşık” idi. Bir süre sonrabir rahatsızlık sonucu bacaklarını kaybedince tekerlekli araba ile dolaşır olmuştu. Kasap Ahmet’in üst katında kalır, garip, kimsesiz biriydi. “Hanı Var İsmail” ve “Dolma Yap Fethi” ise çarşının diğer garipleriydi. Çarşı esnafının en büyük eğlencelerinden biri Hoşgör’den limonatasına veya dondurmalı keşkülüne yapılan çekilişlerdi. Herkes kendi sayısını gizlice bir kağıda yazar ve sırayla birer sayı söylenirdi. Sayısı söylenen çıkar, sona kalan ısmarlardı. Ancak bununla kurtulamazdı, esnafın gün boyu takılmasına da katlanmak zorundaidi.

Çarşı’ya yakın esnaflardan, aralarında Fikret Ok’un arkadaşı Kandıralı Mustafa Ersoy’un babası Faik Bey’in de dahil olduğu arzuhalciler, alaminüt fotoğrafcılar, cam tezgahların içinde nar gibi kızarmış kuzu kellelerini satanlar, döner, tandır ve

188

Page 189: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

çiğer sarması ile meşhur önce lokantacı sonra kuyumcu Ertan ve Erhan Erbayrak Kardeşler, yine önce lokantacı sonra züccaciyeciİlyas ve Kemal Gönenç kardeşler, girişinde Türkyolu Matbaası’nın bulunduğu Tulumba meydanında (Matbaacılar Sokak) berber Hüseyin bugün dahi akla gelen esnaflardı.

1960’lı yıllardan itibaren Kuyumcular Çarşısı esnaflarını şu şekilde sıralamak mümkün:

Aşağıdan yukarı sol (doğu) taraf:

1) Gözlükçü Nizamettin ve oğlu Önder Gökyar (bugün Derbentli Kuyumcu Nuri Koç) ile kalfaları Mehmet Çamkeser

2) Ayakkabıcı Riyaz ve Süreyya Gürel kardeşler, daha sonra Süreyya’nın oğlu Nezih Gürel, dükkanı kuyumcuya çevirdi. Bugün Koç Gold’un bir parçası.

3) Köfteci Behçet. Köftelerinin, piyazının ve şırasının tadı hala damaklarda. Bugün Mehmet Topçu’nun dükkanı.

4) Ayakkabıcı Hüseyin Amca (bugün Kuyumcu merhum Cihangir Şengil)

5) Kuyumcu Kamil ve oğlu Osman Şengil (bugün Kuyumcu Hakan Şengil). Rahmetli Kamil Amca’nın cebindeki sarı liraları eli cebinde şakırdatarak çarşıda bir aşağı, bir yukarı turatması bugün hala hafızalarda.

6) Saatçi Ömer Çalışkan. Ardından Saatçi İsmet Çöl. 7) Asmalı Kahvehane – Koçero Mehmet işletirdi, babacan bir

adamdı. Yiğitliği ve dürüstlüğü ile çok sevilirdi. Niğde’den İstanbul’a göçerken otobüsün bozulması sonucu ailesiyle birlikte İzmit’e yerleşmişti. (sonra Ahmet Topçuve Bahriyeli Mehmet ortaklığında kuyumcu, daha sonra Topçukardeşler yönetiminde kuyumcu). Dayıları Ethem ve Kemal deTopçular’a ilk dükkan açtıklarında yardımcı olmuşlardı.

8) Ahmet Ulugün’ün ilk dükkanının daha önceki esnafı Terzi Fevzi idi. Kiracı olarak girdiği bu dükkanı (No.20) sonraları Sandıkçı Hüseyin Toy’un kızkardeşinden satın almıştı. Ahmet Ulugün daha sonra komşu dükkanı da (No.22) Makine Tamircisi Tevfik Bey’den satın aldıktan sonra ilk dükkanını gümüşçü – tamirci olarak çalıştırdı. Palet Mehmet Çalışkan ve Saatçi Ertuğrul Kayalar da dükkan açmadan önce bir süre bu dükkanda çalışmışlardı. Daha sonra bir süre ağabeyi Hasan’la birlikte işlettikleri

189

Page 190: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

“Altın Kulüb”ün girişi işlevini üstlenmişti. Ardından Palet Mehmet’e (Çalışkan) devretmişti.

9) Ahmet Ulugün’ün yeni dükkanı. Daha sonra Yavuz Özünal’a sattı. Ondan da Necdet Özünal’a geçti.

10) Nizamettin Çetin’in yanındaki Kağıtçı – Halatçı’dan kiraladığı bu dükkanda Kuyumcu Mehmet Hıdıroğlu ve kalfasıKadir vardı. Bugün Kuyumcu İsmail Tuğrul oğlu Yusuf çalıştırmakta.

11) Orhan Saka (daha sonra Atasay Pırlanta – Erenay Döviz. Bugün saatçi)

12) Elektrikçi Mustafa Aydın. Remzi Aydın’ın babası Mustafa Bey’e ait olan dükkan İstiklal Caddesi’ne doğru çıkıntı yapıyordu, daha sonra bu kısmı istimlak edildi. Bugün komşu saatçi dükkanının bir parçası. 1932 Güzelköy doğumlu olan Remzi Aydın, 1951 yılında İzmit Lisesi’nden mezun oldu. TOFAŞ Bayiliği yaptı. Bu dükkanla ilgili olarak Ali Nabi Sakız şunları aktarıyor: 1947’de ben o çarşıda saraç çırağı idi Kuyumçular Çarşısı’nda rahmetli kuyumcu Orhan abinin köşesinde şimdi saatçi olan yerde Saraç Abdullah Abi vardı. O çarşıda rahmetle anılacak nüktedan bir abimiz kelleci Selim idi, ciğerci Hamdi Lüleci’nin orada akşamları “pişmiş kelle var, güler yüz var” diye bağırırdı. Hepsine Allah rahmet eylesin.

Aşağıdan yukarı sağ (batı) taraf: 1) Hırdavatçı Abdurrahman Yüksel. Oğlu Mehmet kuyumculuk

yapmaya başladı ancak işi 2010’da bıraktı. Bugün Rose markası ile Bilin Pasajı esnaflarından Kenan Baksi’nin oğulları tarafından işletiliyor.

2) Saatçi Hilmi ve oğlu Ersin’in dükkanı. Sonrasında Maliye’den emekli Enver İmran’ın (oğulları Refik ve Lemi) kuyumcu dükkanı. Daha sonra Fevzi Cumhuriyet’in Manav Dükkanı. (Fevzi Cumhuriyet ve Abdurrahman Yüksel’in dükkanlarının arkasında yani Kapanönü tarafında komşu dükkan Manav Topal Dursun idi.) Dükkan daha sonra Kocaelispor Kaptanı İbrahim & Pırlantacı Tekin ortaklığına, ardından da Emir Köşe’ye ordan da Adapazarlı Ali Osman Akbulut’a geçti. Bugünkü adı Karadeniz Kuyumcusu.

3) Kasap Hasan’ın dükkanı sonrası Yücel & Uğur kardeşler tarafından kuyumcuya çevrildi. Bugün Karadeniz Kuyumcusu’nun bir parçası.

190

Page 191: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

4) Kasap Ahmet 5) Hacı Baba Lokantası Abdi ve Faruk Kurtuluş. Sonrasında

Kuyumcu Ediz. Hem Kapanönü’ne, hem de Kuyumcular Çarşısı’na kapısı vardı.

6) Elbiseci Rüştü, sonra Saatçi Hilmi ve oğlu Ersin’in ikincidükkanı. Ardından Yılmaz Özünal’n Erzurum Kuyumcusu. Şimdikirada.

7) Şaban Ok, dükkanı oğulları İsmail ve Fikret Ok’a devretti.Aynı dükkanda İsmail saatçilik, Fikret de kuyumculuk kısmını yürüttüler. Birkaç yıl sonra İsmail Ok ayrılarak dükkanını Fethiye caddesine, daha sonra da Avcılar muhitine taşıdı. Fikret Ok’un yanında yardımcısı ve dostu İnkilap Ortaokulu Katibi Mustafa Ersoy (Kandıralı) yıllarca tezgahtaydı. Akrabası ve kalfası Ertuğrul Okçulardaha sonra İsviçre’de kuyumcu kalfası olarak çalıştıktan sonra Türkiye’ye dönüşünde bir süre de Mehmet Şengil yanında çalıştı. Kalfası Selahattin Öztop da yıllar boyu emek verdi. Dükkan bugün çocukları tarafından kiraya verilmiş durumda.

8) Ahmet Birol (Paşa Baba) (bugün Kuyumcu Çoşkun Topçu). Çarşı’ın en babacan, en sessiz ama en neşeli simasıydı. Tüm çarşının saygı duyduğu büyüklerindendi.

9) Saatçi Cemil (Eratay) Amca, sonra Mehmet Camkeser, ardından Saatçi (Akhisar’lı) Ertuğrul Kayalar (bugün bir alt dükkanla birleştirdiği dükkanı oğlu tarafından gümüşçüolarak işletiyor)

10) Saatçi - Kuyumcu Kamil Şengil, sonra oğlu Mehmet Şengil “İsviçre Kuyumcusu ve Saatçisi” yanında kalfası Talat. Daha sonra Müşfik Ok ve (İsmail Ok oğlu) SelahattinÖztop ortaklığında kuyumcu oldu ancak Müşfik Ok birkaç yılönce ortaklıktan ayrıldı.

11) Kağıtçı Muhittin. Daha sonra Nezih Gürel satın aldı ve bir süre kuyumculuk yaptıktan sonra kiraya verdi.

12) Büfe – Gazeteci Kenan, kısa boylu ve tıknaz yapılıydı. Büfeyi yıllarca çalıştırdıktan sonra Pişmaniyeci Hüseyin Can’a satıldı. Ardından Ali Osman Akbulut ve Adapazarlı Muzaffer ortaklığında kuyumcu oldu. Sonrasında Adapazarlı Muzaffer Tek aldı. Ardından Fevzi Cumhuriyet burada Kuyumculuk yaptı. Bugün Saatçi.

NİZAMETTİN GÖKYAR (SAATÇİ- GÖZLÜKÇÜ)

191

Page 192: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Nizamettin Gökyar, 1916 yılında Kavala’da doğdu. Baba Adı Mehmet, anne adı Emine idi. Nizamettin Gökyar’ın babası Mehmet Bey Kavala’da tütün ziraatı yapardı. Gökyar Ailesi 1923 yılında mübadelede İzmit’e geldi. Günümüzde Küçükörs İşhanı olarak bilinen eski Demiryolu Caddesi’nde bulunan Yavuz Pastanesi karşısındaki iki katlı ahşap Rum evi Gökyar Aile’sine tahsis edildi. Gökyar’lar Kemalpaşa Mahallesi’nde ikamet etmeye başladı. Nizamettin Gökyar’ın Mümin, Hasan, Ayşe ve Süleyman adlarında dört kardeşi vardı.

Nizamettin Gökyar 1940 yılında ahşap evlerinin alt katında açtığı dükkanında, ilk yıllar kırtasiye sattıktan sonra saat ve gözlük satmaya başladı. Nizamettin Gökyar on yıl bu dükkanda faaliyet gösterdikten sonra, 1950 yılında Kapanönü Çarşısının Demiryolu tarafında bulunan Vitamin Büfe’nin olduğu yere taşındı. Bu dükkan Sait Hoca’nın dükkanıydı. Bu dükkanda saat satışı ve gözlük yapım işleri ağırlık kazandı. Altı yıl bu dükkanda kaldı. 1956 yılında İkinci Geçit Mevkiinde, Kuyumcular Çarşısının girişinde bulunan (bugün Koç Gold) dükkana taşındı. Hürriyet Caddesi, No.69adresindeki Saatçi- Gözlükçü Nizametin Gökyar’ın bu dükkanı 1985 yılına kadar İzmitlilere hizmet verdi.

İzmit Ticaret Odası üyesiydi Nizamettin Gökyar’ın dükkan komşuları arasındaTuhafiyeci Necat Özemek, Kolonyacı Arif Bahar, Ayakkabıcı Sedat Tüysüz, Nihat Öz ve Müfit Levent bulunmaktadır. Nalbur Hilmi Ege’nin Başkanlığını yaptığı dönemde Kızılay İzmit Şubesinde görev yaptı. Kuyumcular Çarşısı girişindeki dükkanında aktif olarak çalışırken, İstanbul’da geçirdiği bir trafik kazası sonucunda 1967 yılında vefat etti.

1940 yılında İzmitli Muatter Hanımla evlendi. Bu evliliğinden Önder, Meral ve Tülay adlarında üç çocuğu dünyaya geldi. Nizamettin Gökyar’ın 1942 doğumlu oğlu Önder Gökyar İzmit Necatibey İlkokulunda okudu. İstanbul Robert Kolejinde orta eğitim tahsili yaptıktan sonra, Ankara Maarif Kolejinden mezun oldu. Okul bitiminde, çocukluk yaşlarından bu yana babasının yanında çıraklık yaptığı dükkanlarına döndü. Dükkanda beraber çalıştıkları babası ve dayısı Behçet Biral’dan mesleğinin inceliklerini öğrendi. Önder Gökyar 1963 yılında İstanbul Şişli Eftal Hastanesinde iki aylık optik kursu aldı. Böylelikle iyi bir gözlük ustası olmuştu.

Önder Gökyar 1964 yılında İstanbul Kasımpaşa’da askerliğini yaptı. Dükkanına dönen Önder Gökyar birçok ünlü markanın saatlerini sattı. Gözlük yapımına 1985 yılına kadar devam etti. 1986 yılında İzmit’teki dükkanını kapatarak İstanbul’a taşınan Önder Gökyar Kadıköy semtinde bir gözlükçü dükkanı açtı. 1972 yılında İnci Hanım’la evlendi. Daha sonra İnci Hanım’danayrılan Önder Gökyar, 1986 yılında Ayla Hanım’la evlendi.

Önder Gökyar: ”Babam çok dürüst bir adamdı. Kimseyi incitmek istemezdi. O yıllarda bizim gibi saat ve gözlük işini yapan Barut Aile’si vardı. Uzun yıllar bu iki dükkan İzmitlilere hizmet etmişti. Dükkana ilk girdiğim yıllarda modern aletler yoktu. Seramik taşlar ile gözlük camlarını keserdik. 1965 yılından sonra biraz daha iş görebilen küçük el aletleri ileçalıştık. Ancak 1983 yılından sonra son teknoloji cihazları almıştım. Babamın komşuları ile çok sıcak ilişkileri vardı. Birbirlerine gelip,

192

Page 193: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

giderlerdi. Koyu sohbetleri olurdu. Maddi konularda herkes birbirine yardımederdi”.

FİKRET OK (MODERN KUYUMCU)

Fikret Ok 1931 yılında Karamürsel – Merdigöz Köyü’nde doğdu. Babası Hacı Şaban Ok, mübadele yıllarında Yunanistan Okçular Köyü’nden önce Merdigöz’e göçmüş, daha sonra kısa bir süreliğine İzmir’e gitmişti. İzmit’e döndüğünde“Yeşil Otel”de hem katip olarak çalışırken hem de kahve salonunu işletmeye başladı. Ne süre bu işi yapığı bilinmiyor ama Veli Ahmet mahallesinde şimdiki ikametimizin olduğu yerde bir bakkal dükkanı işletmeye başladı. EşiFatma bakkal dükkanı çalıştırmaya devam ederken, o sıralarda tanışıp dost edindiği Özavar’lar kuyumcusunda işe başladı. 1936 yılında Özavar’lar işlerini İstanbul Kapalıçarşıya taşırken dükkanı Şaban Ok a devrettiler. Hacı Şaban Ok, kuyumculuğa başladığında İzmit’te 25 dükkanlık Kuyumcular Çarşı’sında üç ya da dört kuyumcu var idi. Başka caddede de sarraf - kuyumcu yoktu.

Aile, önce İkizliçeşme’de, akabinde halen ailenin oturduğu Veliahmet mahallesindeki evin arkasındaki küçük eski evde ikamet etti. Fikret Ok’un bir ağabeyi (Saatçi İsmail Ok) birde Sevim adlı kız kardeşi var. Yeni Turanİlkokulu sonrası İzmit Ortaokuluna gitti ancak daha fazla okumadı.Askerliğini de İzmit Doğukışla’da yaptı.

Önceleri terzi çıraklığı yapan Fikret Ok, sonrasında ortaokuldayken iş çıkışları ve hafta sonu kuyumcu dükkanında babasını yanına yardıma gitmeye başladı. Askerlik dönüşü de Kuyumcular Çarşısı No:11’deki dükkanda babasının yanında çalışmaya devam etti. 1956 yılında 9 m²’lik kuyumcu dükkanını o günün koşullarına göre modern bir tarzda dekore edip işin başına geçti ve dükkanın adını “Modern Kuyumcu” yaptı. Babacanlığı ve dost canlılığından ötürü o çarşının “Dayı”sı idi. 1992 de oğlu üniversiteyi ve askerliği bitirince kendini fiili anlamda emekli etti. Ama o çarşının hep ”Dayı”sı kaldı. 1993 te pankreas kanserinden ötürü oluşan komplikasyonlar neticesinde vefat etti.

Komşularından bazıları Kuyumcu Orhan Saka, Osman Şengil, Muzaffer Narman, Bakkal Güner, Yemenici Hüseyin Amca, kapı komşusu Erzurum Kuyumcusu Yılmaz Özünal, Köfteci Behçet, Terzi Hüseyin, Kahveci Koçero (Sonradan Ahmet Topçuve kardeşlerinin devralıp işlettiği ve sonrasında da kuyumcuya dönüştürdüğüdükkan) idi. Kendi gibi mübadil kökenli Güner Ok ile 17.12.1955’teki evliliğinden üç çocukları oldu. Sırasıyla Gülay (Topçu), Tülay (Yılmaz) ve Oktay Ok. Oktay da okurken hafta sonları ve yaz tatillerinde babası gibi kendi dükkanlarında çıraklık yaptı. 1992 de asteğmenlik görevini bitirip dükkanı devraldı ve 2000 yılına kadar bu işi devam ettirdi.

Oğlu Oktay Ok, babası hakkında anımsadıklarını şu sözlerle aktarıyor: Esnaflar arasında rekabet asla bugünkü gibi acımasız değildi. Güven, anlayış ve destek hakimdi. Babam, o zamanlar cumartesileri çalışanlar iyi iş yapsın, diğerleri de aileleriyle vakit geçirebilsin diye kuyumcular

193

Page 194: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

arası nöbet sistemine ön-ayak oldu. Sanatkar adamdı, gerçek elmas kalemlerle alyansların içine çiftlerin isimlerini yazardı ve bundan büyük keyif alırdı. Bazen bir alyansa yazı işine başladığında normal müşterilerini bile bekletebilirdi. Osmanlı paraları konusunda uzmandı. Bir zamanlar reel değerinin 2 -2.5 katını eden Reşat Altınların Suriye taklit baskıları piyasaya çıkınca tüm kuyumcu esnafının bilirkişisi olmuştu.

Her sabah 7’de traşlı ve takım elbiseli olarak evden çıkar, dükkanını çarşıda ilk açanlardan biri olurdu. Bu onun için “Anayasa’nın değişmez maddesi“ gibi bir şeydi. Çok insana evlenirken ve ev-dükkan alırken ciddi destekte bulundu, senetsiz sepetsiz güvendiklerine veresiye borç-mal verirdi. Ailesi ve işinden sonraki en büyük iki tutkusu, Kocaelispor ve özellikle Osmanlı dönemi olmak üzere eski uygarlıklar nümizmatiğiydi (sikkebilim). İzmit Müzesine çok eser kazandırmıştı. Bacspor yönetim kurulu üyesive İbrahim Küçükörs, Nasut Kayalı gibi isimlerle birlikte Kocaelispor’un kurucularından idi. Sağlığı izin verdiği ölçüde maçları kaçırmadı. Kocaelispor’u Sevenler olarak da adlandırılabilecek “Eski Dostlar” grubundandı.

Çok iyi masa tenisi oynardı, bu konuda ödülleri vardı. Kalemkarlıktan ötürüelleri ve parmakları çok güçlüydü, nazının geçtiği şaka kaldıran dostlarınıtokalaştığında hoplatırdı. Babacanlığı ve dost canlılığından ötürü büyük – küçük tüm çarşı esnafının “Dayı”sı idi. Oğlu olarak iki sözünü çok iyi hatırlıyorum. ”Borç ver, kefil olma“ bir de kendisi yapmamış olsa da “Yağmur yağarken şemsiyeyi ters çevirmeyi bilmek lazım” derdi.

AHMET ULUGÜN (MODEL KUYUMCU)

Annesi Saadet,206 babası Feyzullah207 olup, aile 1924 Mübadelesi sonrası, çocukları Bedriye208 (Öziş – Kayranlı), Hatice209 (Sezgenç) ve Hasan’la210 (Ulugün) birlikte Yunanistan’dan yola çıkarak, deniz yoluyla önce Söke’ye göçtü. Aile burada kendilerine kent merkezinde bir konak verilmesine rağmen, akrabaları ve komşuları ile birlikte olmak için Akhisar’a geçti. Burada verilen Yahudi mahallesindeki geniş evde (çiftçilik yapmaları nedeniyle) araba ve hayvanlarını bağlayacak yer olmadığı için Hacı İshak (Has Hoca) mahallesinde bir ev ile değiştirdiler. Semiha (Elgür)211 1926 ve Ahmet212 1930 yılında Akhisar’da dünyaya geldiler.

Ahmet Ulugün, Akhisar İsmet İnönü İlkokulu’nun ardından 1951-52 dönemi “Ankara II.Sanat Enstitüsü Kuyumculuk Bölümü”nden mezun oldu. Bölümün ilk 206 Ahmet Ağa ve Hatice’nin (diğer adı Cemile) kızı, 1896 Drama – Dradişta (Dıraçeşte) doğumlu. 207 Hasan ve Hanife’nin oğlu, 1890 Drama – Kurtalar doğumlu. 208 1916 Drama doğumlu. Vefat, İzmit 19.12.2004 209 1918 Drama doğumlu. Vefat, İzmit 18.04.2006 210 1922 Drama doğumlu. Vefat, İzmit 13.05.1984. Kocaelispor kurucu yönetim kurulu üyesi.211 01.10.1926 doğumlu 212 08.05.1930 doğumlu

194

Page 195: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

ve son mezunlarındandı. Sadece dört arkadaş mezun olmuş ve bölüm ertesi yılyeterli ilgi olmaması nedeniyle kapatılmıştı. Sınıf arkadaşlarından biri daha sonra Topkapı Müzesi Hazine Dairesi Müdürü olacaktı. Biri Zonguldaklı Papila ailesinden, bir diğeri de Doğu Anadolu’dandı. Bu arada 1944 yılında ablası Hatice’nin İzmit Bac semtinde kerestecilik yapan Yuvacıklı Mustafa Sezgenç’le213 ve 1946’da küçük ablası Semiha’nın (Samime) Kavala doğumlu Kağıt Fabrikası’nda torna ustabaşısı olan (Bot) Ali Elgür’le214 evlenerek İzmit’e yerleşmesi, yanı sıra ağabeyi Hasan’ın da askerden sonra 1948 yılında Kağıt Fabrikası’nda laborant olarak işe girerek Bac’da bakkallık yapan Cevat Çıtak’ın kızı Sıttıka (Sıdıka)215 ile evenmesi sonrası, ailenin İzmit’e taşınmış olması nedeniyle Enstitü bitimi İzmit’e geldi. (Bir mübadil olmasına rağmen Hasan Ulugün’ün adı, eşinin ailesi nedeniyle Pomak Hasan’a çıkmıştı)

Ankara’da o yıllarda mevcut Ankara Beşiktaş kulübünde ve okul içinde kurdukları Teknikspor’da top oynamış olup İzmit’e geldiğinde de Bacspor’un önemli bir futbolcusu oldu. Futbol hayatı boyunca kendisine takılan lakaplar, topu ayağında iyi tutması ve iddiacı tavrı nedeniyle “çengel” ve “pürüz”dü.

Bir süre, kuyumcu Şaban Efendi’nin oğlu Fikret Ok’un (Modern Kuyumcu) yanında çalıştı. Fikret ve kardeşi İsmail Ok ile bir kardeş gibi anlaştılar. 16.10.1954 günü, yine Drama’dan gemi ile göç ederek gemi ile Gemlik’e gelmiş ve Orhangazi – Yeniköy’e yerleşmiş akrabalarından, babadan

213 31.10.1917 Yuvacık doğumlu. Sezgenç ailesi daha önce de aileden Saadet Ulugün’ün akrabası (amca kızı?) iki kızkardeş Hasibe ve Zehra hanımları gelin almıştı. Mustafa Sezgenç’in dayısı Hafız Süleyman (Esen), çarşı içinde Kızılay’ın olduğu yerde Manifaturacı esnafı idi. Hasibe Hanım’la evliliğinden Mehmet (Pire), Esma ve Nimet olmuştu. Mustafa Sezgenç’in Bac camii müezzini ağabey’i Mehmet de aynı aileden Zehra Hanım ile evlenmiş ve Rahmi, Nazmi, Necmi ve Feraset olmuştu. Rahmi ve Nazmi SEKA’da çalıştılar. Mustafa Sezgenç’in bir diğer ağabeyinin adı Ahmet, bir diğer kızkardeşinin adı da Hatice idi. Ahmet’in çocukları Fehmi, Sami, Süheyla idi. Fehmi ile Sami bugün Belsa Plaza’nın olduğu eski Hal’in orada Toptan Hırdavat işi yaparlardı. Hatice’nin kızı Fatma’nın oğlu Mehmet Cankaya daha sonra Hasan ve Sıttıka Ulugün’ün büyük kızı Ayfer ile evlendi. Kayınpederi Hasan Ulugünile bir ara Ankara (Şahap Bilgisu) Caddesi’nde kerestecilik yapan Mehmet Cankaya, Bac meydanına bakan, aileye ait eski ahşap evin altında da bir süre Ocakgaz bayiliği ve tavukçuluk yaptı. Hatice’nin oğulları Behçet ve Abdurrahman idi. Behçet, İstanbul’da toptan konfeksiyon işi yapardı. Abdurrahman Gebze Bayer Tarım İlaçları fabrika Müdürü idi. Bir de Emine (Esenyel) adlı küçük kızkardeşleri vardı. Milli Eğitim Müdürü (Hasibe ve Zehra Hanım’ların da akrabası) Hüsnü Esenyel’in eşi idi. Çocukları Hulusi, Halisa ve Huliser idi. 214 01.07.1921 Kavala doğumlu. Çocukları Müjdat, Nejat, Vedat. 215 04.09.1927 İzmit doğumlu. (Mustafa Sezgenç’in ablası ve Bakkal Cevat Çıtak’ın eşi Fatma Hanım’ın kızı).

195

Page 196: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

kardeş torunu Meral216 ile hayatını birleştirdi.217 Askerlik hizmeti için gittiği Ankara Topçu Okulu’nu Asteğmen olarak tamamladıktan sonra taburu ile İstanbul Maltepe’ye nakledildi. Burada çadırlarda geçen bir yıl sırasında 04.01.1956 tarihinde ilk oğlu Feyzullah Yavuz oldu. Askerlik sonrası, tekrar Fikret Ok ile geçen yaklaşık bir yılın ertesinde 20.01.1957’de ikinci oğlu Abdullah Oğuz oldu ve ailenin aldığı karar uyarınca Terzi Bayırı Polatkan sokak no.6’daki iki katlı bahçeli ev satılarak, sermaye sağlandı. Böylece İzmit’in ilk ve tek diplomalı kuyumcusu olarak218 1957 yılının sonlarına doğru Sandıkçı Hüseyin Toy’un kızkardeşinden kiraladığı ve daha sonra satın alacağı Kuyumcular çarşısı no.20’de kendi iş yerini (Model Kuyumcu) açar.

1964 yılında no.22’deki komşu dükkanı Makine Tamircisi Tevfik Bey’den satınalarak, yeniden inşa ettiğinde o yıllarda yurtiçinde mevcut olmaması nedeniyle yurtdışından ithal getirttiği formikaları ile çarşının en albenili kuyumcu dükkanını ortaya çıkardı. Bina çarşı’nın ilk betonarme yapısı idi. Eski dükkanda tamir, imalat ve gümüş işi devam ederken, yeni dükkanda altın, saat ve elmas işi yapılmaktaydı. Eski dükkan ahşap bir dükkan olduğu için zemin tahtaları sık sık mazotlanır, sonra da üzerine talaş atılırdı. Aralanmış tahtaların arasından bazen bir farenin kafası görünür ya da daha önce düşmüş ziynet eşyaları bulunurdu. Bu nedenle kimi zaman ziynet eşyasını tamire vermiş bir kişi malı farş tahtalarının altındabulunsun diye 10-15 gün beklemek zorunda kalırdı çünkü yüksek devirli motorda elle cila yapılan malzemeye hakim olmak bazen mümkün olmaz, fırlar giderdi.

Oğlu F. Yavuz Ulugün anlatıyor: Müşteriye verilen güvenin çok önemli olduğubu iş kolunda, babam sanatkarlığı sayesinde de kısa zamanda işlerini büyütürken, özellikle kentin en büyük pazarının kurulduğu Perşembe günleri,çevre köylülerin dışında Gündoğdu, Orhangazi – Yeniköy, hatta Karacabey’dengelen akrabalar ve düğüncüler nedeniyle dükkan önünde kalabalıklar oluşurdu. Bir önceki müşterinin çıkması beklenir ancak katiyen başka dükkana gidilmezdi. Biz de 1-2 saat dükkanın önünde beklemek zorunda kalırdık. “Kuyumcu Ahmet” adı, o günlerde titizliği ve mesleki ahlakı ile önemli bir marka olmuştu. Bugün Atasay’lar olarak ünlenen firmanın kurucusuCihan Kamer’den (Kolsuz) bu dükkanda çok mal aldığımızı hatırlıyorum. Diğer

216 Vehbi Koç ile bir süre ortak zeytinyağı işi yapmış Abdullah ve ve ikincieşi Arnavut Recep Paşa torunu (İşkodralı Talip ve Saare’nin kızı) Lütfiye Yılmaz’ın kızı Meral, 11.07.1936 Orhangazi Yeniköy doğumludur. 217 Aile’nin büyük dedesi, dendiği üzere (Karamanoğlu?) Kırağası Hacı Abdullah (Abdurrahman?) Paşa’dır. Bu nedenle sülale “Hacıpaşalar” olarak anılır. Drama’da aşar toplar, tütüncülük yaparlarmış. Abdullah (Abdurrahman?) Paşa, savaş nedeniyle askeri görevle Selanik’e gelir. Çocukları Keskin Ağa, Mümin (Çavuş), İlyas, Hasan (Kolağası?) ve Safiye’dir. Ahmet’in babası Feyzullah Ulugün’ün babası Hasan, annesi Hanifeolup; Meral’in babası Abdullah Yılmaz’ın (kısa bir süre Onat soyadını taşır) babası Mümin, annesi Taibe’dir. 218 Sonraları, 1980’li yıllarda Fethiye caddesindeki Bilin Pasajında kuyumculuk yapan Bulgaristan göçmeni Ahmet Rahvalı da Bulgaristan’da kuyumculuk eğitimi gördüğünü söyleyecektir.

196

Page 197: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

mal aldığı İstanbul’lu esnaflar ise Kafkas Kuyumcusu Fazıl Kırgız, bilezikçi Şerafettin Pişkin, alyanscı Abdullah Oğuz, pırlantacı Varujan’lar, Yalova Pazarı - Sarraf Türkmenler, Bursa’da da kuyumcu dükkanı bulunan Gümüşçü Metin, saat-bilezikçi Maksut ve Vahi Run kardeşler idi.

Benim çocukluğumda yani 1965’li yıllarda çarşıda seyyar kuyumcular hala vardı. Bunlardan biri akrabamız da olan Dağıstanlı lakaplı Karacabey’li Mehmet Amca ve Antalya – Kemer’li İsmail Tuğrul’du, ki daha sonra işyerini Bilin Pasajı’na taşıyan Mehmet Hıdıroğlu’nun dükkanını satın alarak yerleşik konuma geçmişti. Mehmet Amca Bursa’dan kumaşlar getirir, yerine yüzük alırdı. Bir de fötr şapkalı karadenizli bir seyyar esnaf vardı, “bir iş edelum mu?” diye çarşı esnafına sorardı. Bu seyyar esnaflar, hangi malın hangi yörede ilgi gördüğünü iyi bilirler ve bu tür malları toplayarak o bölgede satarlardı.

Bu arada spor’dan kopmamış mesleğinin yanı sıra futbol hakemliği de yapıyordu. Osman Önvural (Kova) ve Çayırova Ziraat Okulu Müdürü Necmettin Uzuner ile birlikte Kocaeli Bölgesi’nin ilk milli futbol hakemlerindendir. Hakemler Derneği’nin kurucularından ve başkanlarındandır. Aynı zamanda bokshakemliği de yapmıştır.

Yönettiği maçlardan bazılarını internetten tesbit edebildik: 18.06.1967 Vefa Stadı, Davutpaşa – Kayserispor 1-2219

08.06.1968 Ali Sami Yen, Galata – Kayserispor 0-0 30.10.1972 İstanbulspor – Afyonspor 2-0220 22.10.1967 Karagümrük – Uşakspor 3-0 10.09.1973 Erzincan – Taksim 3-0 21.02.1966 Galata – Eyüp 3-1 01.07.1968 Eski Fenerbahçeliler – Yeni Fenerbahçeliler 1-1 (Selahattin ÜnlüJubile Maçı)02.10.1967 İstanbulspor – Bandırmaspor 1-0 02.02.1969 Feriköy – Sivas 1-0 22.01.1968 Karagümrük – Adana Demirspor 1-1 15.04.1968 Galatasaray – Bursaspor 2-2 11.05.1970 Eskişehir – Vefa 0-0 04.09.1967 Güneş – Galata 0-0 22.10.1967 Karagümrük – Uşak 2-0 04.12.1967 Taksim – Kütahya 3-1 25.12.1967 Trabzon – Kasımpaşa 1-0 31.10.1963 Fenerbahçe – Kağıtspor 1-1 21.10.1968 Karagümrük – Karşıyaka 2-0 12.11.1972 Beykoz – Sivasspor 1-1 14.04.1969 Galatasaray – Gençlerbirliği 1-0 23.11.1967 Galata – Sivas 2-1 06.05.1968 Galatasaray – Ankaragücü 2-0 08.03.1971 Taksim – Edirnespor 2-1

219 http://www.kayserispor.org/hakem-ahmet-ulugun.html 10.10.2011 220 http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/Ara.aspx?araKelime=ahmet%20ulug%C3%BCn&isAdv=false

197

Page 198: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

31.03.1970 Mithatpaşa Stadı Istanbulspor – Orduspor 2-2

Adapazarı’nda yönettiği bir Sakaryaspor maçını hatırlıyorum. Sene 1967-68 olsa gerek. Biz de ailecek Adapazarı’ndaki akrabalarımızı ziyaret etme fırsatını yakalamış, oradan maça geçmiştik. Ancak, Sakarya kötü oynuyor, seyirci de kabahati babamdan biliyordu. Annemin beni zor tuttuğunu hatırlıyorum. Maç sonunda akrabalarımızın yanına dönememiş, arabayla kent dışına çıktıktan sonra bir ambülans içinde polislerce kaçırılan babamı beklemiş ve İzmit’e öyle dönmüştük.

Bu arada ağabeyi Hasan, Kocaelispor kurucu yönetim kurulunda yer aldı. İkinci Lig’in kurulduğu ilk yıl Kocaelispor dahil olamamıştı. İkinci Lig’e kabul edilmeyi bekleme sürecinde Ahmet Ulugün, dönemin Futbol Federasyonu Başkanı Orhan Şeref Apak’ın kabartma portresini işlediği gümüş bir tabağı kendisine hediye etti. Bir süre sonra Kocaelispor’un ikinci lige kabul edildiği haberi geldi. Bu gümüş tabağın bu kabulde etkisi nedir bilinmez ama Apak’ın memnuniyetini açıkça belirttiği bilinmektedir. O yıllarda şehirlerarası telefon “03” servisinden bağlatılır ve saatlerce beklenirdi. Bu nedenle Ankaraya giden Kocaelispor heyetini 42 Evler civarında bir benzin istasyonunda beklemiş ve gelen otobüsten inenlerden alınan “kabul edildik” haberi sevinç çığlıklarıyla karşılanarak kent birden bayram yerine dönmüştü.

Terzi Bayırı’ndaki evi satıp bir yıl kadar Çukurbağ’da oturduktan sonra Tepecik Mahallesi’nde Milletvekili Lütfü Tokoğlu’nun evinde, ancak 8 ay oturmak kısmet olmuştu. Çünkü yakın arkadaşı Fikret Ok, kendi evinin yanındaki Büfeci Burhan’ın bahçeli ahşap evini alıp “yabancı gelmesin” diyerekçağrınca bu evden ayrılıp Veliahmet’e taşınmıştık. Burada da 2 sene oturduktan sonra 1961 yılı Eylül’ünde Cengiz Topel caddesinde ağabeyi Hasan’la birlikte yaptırıp anneleri “Saadet”in adını verdikleri apartmana taşındık. O yıl Ulugazi İlkokulu’na başladım.

F. Yavuz, 1967 Ulugazi İlkokulu, 1976 Galatasaray Lisesi ve 1981 Yüksek Denizcilik Okulu’ndan mezun olarak Uzak Yol Kaptanı oldu. Abdullah Oğuz Ulugün ise 1968 Ulugazi İlkokulu, 1974 İnkilap Ortaokulu, 1978 İzmit Ticaret Lisesi mezunu olup, eğitimini bu noktada kesip babasına dükkanda yardım etmeyi seçmişti. 1981 yılında Herekeli Neşe Hanım’la evlendi ve bu evlilikten Ahmet Emrah221 ile Dilşah222 adlı çocukları oldu.

F. Yavuz Ulugün ise eğitimine devam etmesine rağmen, yaz tatillerinde çocukluk günlerinde olduğu gibi dükkanda çalışmaya devam etmiştir. Üniversite yıllarında, İstanbul’da rehberlik ve turizmcilik (TMGT ve İntra Seyahat) yapmış, mezuniyeti sonrası yerli ve yabancı gemilerde Kaptan olarak çalışmış, 1990 – 1996 yılları arasında Derince Limanı’nda Klavuz Kaptanlık yapmıştır. Bu sürede dükkanda babasına yardımcı olurken, 1991 yılında Melodi Yat İşletmeciliği ve Gemi Acenteliği’ni aynı dükkanda kurmuş, 1992 yılında da bu şirketi iki yeni ortağı ile limited şirkete çevirmiş ve hala bu işi sürdürmektedir. 1994 yılında bugün artık devam

221 1982 İzmit doğumlu. Karaelmas Ünv. İktisat Fak. Mezunu 222 1983 İzmit doğumlu. Sakarya Ünv. Fen – Ed. Fak. Tarih Böl. Mezunu

198

Page 199: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

etmeyen Nikomedya Seyahat Acentesi ve Gemlik Melgem Gemi Acenteliği’ni kardeşiyle birlikte kurmuştur. Bugün ayrıca KDU - Cumhuriyet Erkek Öğrenci Yurdu ortaklarından biridir. Gerek İstanbul, gerek İzmit’te bir çok sivil toplum örgütüne üye olan F. Yavuz Ulugün, Genç Kocaelililer Derneği Yön. Krl. Üyeliği, Belediye Meclis Üyeliği, KYÖD – Kocaeli Yüksek Öğrenim Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığı, SHP ve CHP İl Başkan yardımcılıklarını da yapmıştır. İki dönem Deniz Ticaret Odası komite (Kıyı Acenteleri) üyeliği de yapan Ulugün’ün Kocaeli ve çevresi tarihi hakkında da bir çok yapıtı bulunmaktadır. 1986 yılında (ciğerci) Osman Lüleci’nin küçük kızı Hacer Hanım’la evlenmiş ve Ezgi223 ile Bora224 adlı çocukları dünyaya gelmiştir.

F. Yavuz Ulugün: Komşumuz Kuyumcu Mehmet Hıdıroğlu, Yunanistan’dan göç etmiş, dükkanını yeni açmıştı. Benim de dükkanda bulunduğum bir sabah bir müşteri gelerek bir çeyrek altın istedi. Babam bizde kalmadı, yandaki komşumuzda var, dedi. Aslında bizde mevcuttu. Babama niye diye sordum. Oğlum, biz sefte yaptık, komşumuz da yapsın, dedi. Aldığım ilk esnaflık derslerinden biri buydu. Mehmet ağabey’i bir de Venus marka saatlerin bayiliğini almış olması nedeniyle hatırlıyorum. O zamana dek Longines bayii Orhan Saka dışında bir kuyumcunun, hatta saatçinin bayilik alması gibi bir alışkanlık yoktu. Kuyumcular da saat satardı ve en tanınan marka Nacar ile Singer’di. Bu saatler İstanbullu Yahudi esnaflar tarafından İsviçre’de yaptırılır, Türkiye’de piyasaya sürülürdü. Cep saatleri, özellikle kapağında lokomotif kabartması olan Şimendiferli Serkisof saatleri aranırdı. Çalar saatte ise 3 yıldızlı Peter tercih edilirdi. O günlerde aranan altın ya da gümüş sigara tabakaları bugün ancak antikacılarda bulunur oldu.

Osman Şengil’in hanımı Güner Şengil çarşıda dükkanda eşine yardımcı olan ilk bayandı ve tüm çarşı esnafı kendisine “yenge” diye hitap ederdi. Yanında da Hatice adlı bir yardımcısı vardı. Yıllar sonra annem de babama yardımcı olmaya başlayınca çarşıda bir başka yenge daha olmuştu.

Mehmet Cansever ile ilgili bir başka anıyı hatırlarken hala gülümsüyorum: Mehmet Camkeser ağabey, Kuyumcular çarşısındaki dükkanımızın karşısında saatçi dükkanı açmıştı. Tabelasında da “Fenni Gözlükçü” ibaresi bulunmaktaydı. Her Pazar günü olduğu gibi biz iki kardeş, dükkanda temizlik yapıyorduk. Aklımıza müziplik geldi ve bir kağıt üzerine “sünnetçi” yazarak “gözlükçü” ibaresinin üzerine yapıştırdık, böylece tabelayı “fenni sünnetçi” olarak değiştirmiş oluyorduk. Ancak, ertesi gün babamızdan fırçayı yediğimizde nasıl anlaşıldığını bir türlü kavrayamamıştık. Daha sonra farkına vardık ki, kullandığımız kağıt, o yıllarda kuyumcu esnafının bir garanti belgesi gibi kullandığı, ön yüzünde babamızın fotoğrafının da bulunduğu, satış kağıdı imiş. Böylece, bu küçük yaramazlığımızın delilini kendi elimizle suç mahallinde bırakmıştık. İyi bir optikçi olması yanı sıra o dönemlerde yeni yeni piyasaya çıkan kırmızı ışıklı dijital ve tel maşa tabir edilen taklit saatlerden hiç haz etmeyen ve gerçek İsviçre saatlerinin usta tamircisi olan Mehmet Ağabey, mesleğini oğlu ile birlikte Fettah Öven sokağına inen merdivenlerin üstünde sol tarafta 2011 Ağustos’una kadar sürdürdü.

Babam, bir ara Stad ve Kapalı Spor Salonu büfelerini de işletti. Artan simitleri kardeşimle bana verir, biz de mahallede “taze simit” diye bağırarak satardık. Aslında taze olmamasına rağmen, komşuların bizi yüreklendirmek için simitleri satın almaları unutulmaz dostlukların bir göstergesiydi. Bu ilk ticari faaliyetlerimizden cesaret alarak, çikolata ve gofret hediyeli “niyet” de çektirir olmuştuk. Bir başka ticari girişimimiz de tavan

223 02.06.1987 İzmit doğumlu. Yedi Tepe Ünv. Hukuk Fak. Mezunu – Avukat 224 08.10.1992 İzmit doğumlu. Anadolu Ünv. İletişim Fak. Öğrencisi

199

Page 200: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

arasında oynattığımız “Karagöz – Hacıvat” idi. Devrilen mumların açtığı küçük çaplı bir yangın bu girişimimizin çok kısa süreli olmasına sebep olmuştu.

1961 yılında esnaflar bir otobüs kiralayarak Avrupa’ya bir gezi yapmışlardı. Katılanlar arasında hatırladığım kadarı ile Nejat Özemek, Tuhafiyeci Arif Bahar, Necmi Pehlivan, Rıdvan Alyürük ve Futbol Hakemi Osman Önvural vardı. Aile olarak gezinin bizi ilgilendiren kısmı, babamın dönüşte Singer marka bir elektrik süpergesi ile Bosch marka bir buzdolabı getirmiş olmasıydı. Evde büyük bir sevinç yaratmış, yıllarca kahrımızı çeken “tel dolap” ve “el süpürgesi” birden gözden düşüvermişti.

İzmit Ticaret Odası, Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği, Kuyumcular Derneği, Hakemler Derneği ve Kocaelispor üyesi olan Ahmet Ulugün 27.10.1995’de vefat etti. Dostları arasında Fikret Ok, İsmail Ok, KandıralıMustafa, Mehmet Dayı (Fikret Ok’un dayısı), Noter Orhan Evin, Kasap Rıdvan Alyörük, Kağıt fabrikası’ndan Nezih Ustaoğlu, Petrol Ofisi’nden Ferit Ocak,Petkim’den Rahmi Bey, Büfeci Haydar Yazıcıoğlu ? (Manav Dursun yanında), Kuyumcu Mehmet Hıdıroğlu, Futbol Hakemi Osman Önvural, Çayırova Ziraat Okulu Müdürü ve Futbol Hakemi Necmettin Uzuner, Sendikacı Kemal Şenyontar (Geberik), Matbaacı Şefik Güler (Bacak), Bacspor’dan takım arkadaşı Sapancalı Nafiz Polat, Kanarya yetiştiriciliğinden arkadaşı Bac’lı İskeçe Berberi Sabri (Gazeteci) idi. Evimizin balkonuna yaptırdığı çifthanede yetiştirdiği kanaryalardan Süreyya ve onun yavrusu Beşiktaşlı ötme dalında Türkiye üçüncüsü olmuşlardı. Anımsadığım bir başka arkadaşı da Kağıt Fabrikası’ndan Fahrettin idi ve daha çok uzaklardan işaret edildiğinde gıdıklanır ve kahkahalarla gülerdi. Engel olamadığı bir tik idi.

Yetiştirdiği kalfaları ablasının oğlu Mahir (Sezgenç) ve anne tarafından akrabası Gündoğdu Köyü’nden Hayrettin (Keskin) idi.225 Kapalıçarşı kalfası olan Bahriyeli (Palet) Mehmet Çalışkan ile de bir süre çalıştı. Yanında çalışan kalfalardan biri de yine Ankara Sanat Okulu Kuyumculuk bölümünde okumuş ancak bölümün kapanması ile bitirememiş Asker lakaplı Erdoğan Ağabeyidi. Askerliğini İzmit Kolordu’da yaparken hafta sonları çalışmış, askerlikbitiminde de birkaç yıl çalışmaya devam etmişti. Çok iyi bir sanatkardı.

1980’li yılların başında karşılaşılan ekonomik zorluklar sonrası dükkanını Yavuz Özünal’a sattı ve Fethiye caddesi Bilin Pasajı’ndaki kiralık dükkana geçti. Burada da vefatına kadar oğulları ile birlikte kuyum, gümüş ve hediyelik eşya üzerine iki dükkan işlettiler. Annemiz Meral Hanım, oğullarının okul ve askerlikleri nedeniyle yardımcı olamadıkları bir dönemde babamız Ahmet Bey’in geçirdiği bir rahatsızlıkta yine dükkanın başına geçmiş ve bir süre başarılı bir şekilde işlerin devamını sağlamıştı.Özellikle Bilin Pasajı’ndaki bu dükkanda bir çok çifti nişanlayarak, alyanslarını takmıştım. Sanırım buradan gelen bir alışkanlıkla üniversite yıllarında da birkaç arkadaşımın nişan yüzüğünü takma keyfine eriştim.

225 Ahmet Ulugün’ün Saadetve Hayrettin Keskin’in babaannesi Gülsüm kardeş çocukları idiler.

200

Page 201: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Bilin Pasajı’ndaki komşuları, Sümerbank, Çorapçı Selahattin Özdeniz ve oğluZafer, Ayakkabıcı İsmet Baymak ve oğlu Zafer, Ayakkabıcı Mahir Tıknaz ile kardeşleri Hüseyin ve rahmetli Remzi, Elektrikçi ve Plakçı Muzaffer, ardından aynı dükkanda rahmetli Şahap Çelebi (Baba) ve çocukları Hakan ile Volkan, karşı köşesinde Sivas’tan yeğenleri rahmetli İlhan ve Turhan Çelebi, Yüncü Keriman - kocası Avukat İsmet, Foto İsmail Küçük ve çırağı Ramazan (sonra muhabirlik yaptı), şimdi başarılı birer sendikacı olan oğulları Sedat ve Vedat Küçük, üst katta Milli Gazete muhabirliği yapan ve bugün Özgür Kocaeli Gazetesi’nin başarılı ve deneyimli muhabiri Murat Yoldaş, çarşının neşesi Kahveci ve Pasajın sahibi Yorgancı Mustafa Bilin’inkadim dostu Fethi Dikici, Ahmet Rahvalı, Kocaeli Mobilya, İç çamaşırcı Şinasi Deren (Kuşçu) ve çocukları Ayten ile kardeşi Atilla Deren, Foto İsmail Küçük’ün dükkanında daha sonra Erzurum Kuyumcusu Kenan Baksi ile yanında yeğeni ve çırakları olan Turhan – Yakup, Bulgaristan Göçmeni Kuyumcu Ahmet Rahvalı, Mehmet Hıdıroğlu, İsmail Süleymanoğlu ile kayınbiraderi ve rahmetli ortağı Hasan Hıdıroğlu, Mehmet Demir, Ayakkabıcı İsmet, Kumaşçı Dündar Alemdar, Çeyizci Setter Aygün ile yeğeni Ahmet Sağlık, Adapazarı kökenli Kızlar Mağazası ve yeğeni Kuyumcu Mahir Sezgenç idi. Pasajın orta bölümü dükkanlara bölünmeden önce yıllarca Kocaeli Möble - Turan Tığ ve kardeşlerince tek mağaza olarak işletilmişti.

BEHÇET KARAN (KÖFTECİ BEHÇET)

Behçet Karan 1928 yılında İzmit Ömerağa mahallesi Pertevpaşa sokakta dünyaya geldi. Babası İbrahim Bey, annesi Zeliha hanımdı. Ulugazi ilkokulundan mezun oldu. Behçet Karan 1958 yılında Mürvet Hanım ile evlendi. Bu evlilikten iki çocuğu dünyaya geldi. Oğlu Metin Karan 1959 yılında İzmit’te doğdu. Nilgün Hanımla evli olan Metin Karan uzun yıllardanbu yana Özgür Kocaeli gazetesinde görev yapmaktadır. Behçet Karan’ın diğer çocuğu ise 1971 İzmit doğumlu olan Aylin Hanımdır. Aylin Hanım Bülent Aygünile evlidir.

Üç nesilden bu yana İzmit’lilere doyumsuz lezzetler sunan Köfteci Behçet Karan’ın babası İbrahim Bey, İstanbul Ayasofya camiinde Başcavuş olarak görev yapmakta iken Sultanahmet köftecisi ile dostluk kurar. İbrahim bey daha sonra İzmit’te 1925 yılında ilk köfteci dükkanını Kuyumcular çarşısında açar, daha sonra Kapanönü’ne Buriç’in yerine geçer. Fasulyeleri Erzincan’dan özel getirtilen piyazlar, yine kendi ürünleri turşular ve şıraları ile ve duvardaki yağlı boya tabloları hala akıllardadır. Bu tablolardan biri Fransız bir ressam (olasılıkla tersanede çalışmış) tarafından yapılmış ve Tersane’nin girişini içermekteydi. Oğlu Behçet Karan1942 yılında ilkokulu bitirdikten sonra babasının yanında çalışmaya başlar. Behçet Karan tam 68 yıldır mesleğine aşık bir şekilde, Kapanönü Kemaliye Caddesindeki dükkanında, İzmit’in değerli bir sembol ismi olarak müşterilerini ağırlamaktadır. Dükkanındaki en büyük yardımcısı ise 1968 yılından bu yana yanında çalışan Ahmet Küçük ve şimdilerde eski Kocaelispor’lu futbolcu Türker kuyu’dur.

201

Page 202: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Kendi elleri ile yoğurmuş oldukları köftelerindeki lezzet sırrını HabertürkGazetesi “Lezzetli Hayat” köşesi yazarı Abdurrahman Yıldırım dahil kimselerle paylaşmayan Behçet Usta, uzun yıllar süren bu başarılı iş yaşamı, kaliteli malzeme kullanmaya, müşterilerine verdiği iyi hizmete ve kurduğu sağlam dostluklara bağlamakta, ”Sen kıymet verirsen, herkes de sana kıymet verir. Dostluk verirsen,dostluk alırsın” demektedir. Behçet Karan’ın eski yıllardaki dükkan komşularından bazıları İzmit eski Belediye Başkanı Abidin Aral Beyinoğlu Bakkal Ferit Bey, Kuyumcu Orhan Saka, Zihni Kaman, Aktar İzzet Efendi,Sebzeci Emin Terzioğlu, Lokantacı Aşçı Faik Baba’dır.

“Herkes benim dostum. Şükür edeceksin, aç gözlülük yapmayacaksın, nasibine inanacaksın” diyen Behçet Usta bir anısını ”Çok sabırlı olmama rağmen, müşteri ile birgün münakaşa ettim. Konunun uzamaması için hemen önlüğümü çıkarttım. Fevziye camiinin bahçesine giderek 10 dakika dolaştım. Sonra dükkana geri döndüm. Bir Allahın kulu dükkanı terk etmemiş. Benim dönmemi beklemişler. Bende tekrar hiçbirşey olmamış gibi önlüğümü takıp işime devam ettim. Rahmetli sigortacı Nevzat Esen o günkü şahidimdir” şeklinde aktarmaktadır.

“Eskiden komşular arasındaki alışveriş gizli olurdu. Ahlak vardı. Güven vardı. Sevgi ve saygı vardı. Şimdi ise herkes kendi derdinde”diyerek eski günlere özlemini dile getiren Behçet Usta, kısa bir emeklilik süresi 17 Aralık 2007 tarihinde yeniden başına geçtiği dükkanında her sabah köfte harcını yoğurmaya devam etmekte.

MEHMET ÇAMKESER (KESER OPTİK)

Mehmet Çamkeser 1944 yılında İzmit İmaret Mahallesinde doğdu. Babası marangoz Zekeriya Bey, annesi Ayşe Hanımdı. Mehmet Çamkeser’in İsmail, Gülten ve İbrahim adlarında üç kardeşi vardı. Yenituran İlkokulundan mezun oldu. Babasına “okumak istemediğini” söyledi. 1954 yılında on yaşında iken Saatçi-gözlükçü Ahmet Barut’un yanına çırak olarak girdi. Askere gidene kadar Demiryolu Caddesi, No.92 adresindeki dükkanda on yıl kadar çalıştı. 1964 yılında askere gitti. Askerliğini Gölcük’te Kılıç Ali Paşa Gemisinde, saat üzerine de bilgisi olduğu için manzumeci (atış kontrol sistemleri) olarak yaptı. Askerden döndükten sonra dört ay daha Barut’un yanında çalıştı. Askere giderken hem saat hem de gözlük ustası olmuştu. Mehmet Çamkeser’in kendisi gibi usta ve aynı zamanda asker arkadaşı olan Önder Gökyar’ın Kapanönü girişinde bir dükkanı vardı. İki arkadaş bu dükkanda üçbuçuk yıl beraber çalıştı.

Kuyumcular içerisinde Süreyya Gürel diye bir kuyumcu vardı. Bir gün Mehmet Çamkeser’i çağırarak “ bizim çarşıda Susanbaş Müfit Amcanın bir dükkanı var. Kiracısı vefat etti. Git onunla konuş. O dükkanı kendine tut “ dedi. Mehmet Çamkeser aynı zamanda mahalle komşusu olan Müfit Bey’e gitti. Dükkanına talip olduğunu söyledi. Elini öptü. Bir hafta kadar sonra KuyumcuOrhan Saka’nın dükkanına çağrıldı. Susanbaş Müfit Bey de orada idi. Orhan Saka “ Mehmet, Müfit Bey’in dükkanının anahtarı bende. Biz o dükkanı yıkıp,yeniden yaptıktan sonra sana kiraya vereceğiz” dedi. Dükkan dört metrekare idi. Mehmet Çamkeser 1969 yılında ilk işyerini Keser Optik olarak açtı. Üçbuçuk yıl o dükkanda hem saat hem de gözlük yaptı.

202

Page 203: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

1974 yılında akrabası Şaban Güleç’in de yardımları ile Şapkacı Hamdi Unat’ın, Demiryolu Caddesi, No.82 adresindeki dükkanını kiralayarak işyerini bu adrese taşıdı ve 2011 Ağustos ayına kadar aynı adreste çalışmaya devam etti. 1974 yılında İzmit’li Emriye Hanımla evlendi. Bu evlilikten 1974 doğumlu Emre ve 1979 doğumlu Burcu dünyaya geldi. Emre Çamkeser çocukluğundan bu yana babası Mehmet Çamkeser ile birlikte çalışmaktadır.

İzmit Ticaret Odasına kayıtlı olan Mehmet Çamkeser’in dükkan komşuları arasında Kuyumcu Süreyya Gürel, Köfteci Behçet Karan, Kuyumcu Fikret ok, Kuyumcu- Milli Futbol Hakemi Ahmet Ulugün, Kuyumcu Orhan Saka, Saatçi Mehmet Şengil, Kuyumcu Mehmet Hıdıroğlu, Nalbur Nizamettin Bey, Kahveci Adil Girgin, Köfteci Fettah Öven, Şar Lokantası Bahattin, Lokantacı Kırbaş Ahmet, Radyocu Nüzhet ve Balıkçı Ömer Baba bulunmaktadır.

57 yıllık meslek hayatı ile iyi bir örnek teşkil eden saatçi-gözlükçü Mehmet Çamkeser: Eski yıllarda Nizamettin Gökyar, Ahmet Barut, Behçet Birolbizim mesleğin ustaları idi. Dördüncü olarak da ben dükkan açtım. İlk mesleğe başladığımız yıllarda bıçak bileme taşı ve elektrik ızgarası ile gözlük imalatı yapardık. Şimdi İzmit’te en eski saatçi ve gözlükçü ben kaldım. Eski zamanları özlüyorum. Şimdi kimsenin kimseye güveni yok. Şimdi her şey menfaat üzerine. Eskiden söz ağızdan çıktığında kanundu, namustu. İlk dükkanı açacağım zamandı. Kuyumcu Orhan Saka ile dükkanlarımız karşılıklı idi. Kiracısı olacağım Müfit Bey oraya gelir, beraber kahve içerlerdi. Bir gün beni çağırdılar. Bana “ kahveleri ısmarla “ dediler. O zaman Kuyumcu Ahmet Topçu’ların Asmalı kahvesi vardı. Oradan kahveleri söyledim. Kahvelerimizi içtikten sonra” kira kaç para olacak “ diye sordum.“Geç otur” dedi. Altı ay benden kira almadı. Sonrası için de çok az bir kira söyledi. Üç buçuk sene aynı kiradan oturdum. İşlerin en güzel olduğu zamanlardı. Para kazanan iyi kazanıyordu. Çalışanlar da iyi kazanıyorlardı.Memur da aldığı para ile rahat geçinirdi. O yıllarda haftada üç kez Karamürsel’e balıkçı Behçet’e balık yemeğe giderdik. Paranın bereketi vardı. Ama o işler artık bitti.

1961 yılları idi. Candan sevdiğim arkadaşım Mehmet Barut ile öğle tatilinde, şimdiki Efe petrolün önüne balık tutmaya gittik. O zaman deniz hemen orada. O zaman normal ip, ucunda toplu iğne ve kurt ile balık tutuyoruz. Kendimizi öyle kaptırmışız ki . Vaktin nasıl geçtiğinin anlamadık. Tam da lağımın denize aktığı yerde balık tutuyoruz. O esnada enseme bir tokat. Kendimi lağımın içinde buldum. Gelen Ustamız Ahmet Barut.Sonra oğluna da bir tokat. O da denize. Saat olmuş, üçbuçuk. Üstümüz başımız lağım içinde çarşıya döndük. O tokadı ve o günü hiç unutamam”.

AHMET TOPÇU (TOPÇULAR KUYUMCUSU)

Ahmet Topçu 1943 yılında Niğde’de doğdu. Baba adı Mehmet, anne adı Güzide idi. İlkokulu Niğde Sakarya İlkokulunda okudu. 1954 yılında ailece İzmit’e geldi. Cedit Mahallesi Hastane bayırında oturdu. Ahmet Topçu, İzmit Sanat Okulu torna-tesfiye bölümünden mezun oldu. Yaz tatillerinde Değirmendere’ki

203

Page 204: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

restaurantlarda garsonluk yaptı. 1963 yılında Balıkesir Ordu Donatım Okulunda askerlik görevini yerine getirdi.

Ahmet Topçu’nun babası Mehmet Bey Kuyumcular içi, No.16 adresinde (şu andaki dükkanın bulunduğu yer ) kahve işletiyordu. Adı Asmalı Kahve idi. Üzümler sarkardı. Çarşıda on kadar kuyumcu, dört tane saatçi vardı. Eski yıllarda seyyar kuyumcular ceplerinde altın satardı. Daha sonra kuyumcu dükkanları açıldı.

Ahmet Topçu askerlik dönüşünde babası Mehmet Topçu’yu kaybetti. En büyük evlat olduğu için ailenin sorumluluğu ona kaldı. Yedi erkek kardeşti. Ayhan, Doğan, Coşkun, Mehmet, İlhan ve Şahin. Ahmet Topçu bir yıl kahveyi çalıştırdı. O esnada Koruma Tarım ve Petkim Fabrikalarının kantinlerini çalıştırdı. 1966 yılında Kocaelispor kuruldu. Stadın büfesini işletti.

1966 yılında Bahriyeli Mehmet Çalışkan’la kahvenin olduğu yere ortak kuyumcu dükkanı açtı. Bu ortaklık iki yıl sürdü. Kantinleri ve büfeleri kardeşleri çalıştırıyordu. Buralardan gelen gelirler ve kardeşlerinin ona olan güvenleriyle 1968 yılında aynı adreste Topçular Kuyumcusunu açtı. Bütün kardeşlerini yavaş yavaş yanına almaya başladı. Diğer kantin ve büfeleri kapatarak hepsi kuyum işine başladı. Kardeşler sıra ile askere gidip, evlendiler. Daha sonra Kuyumcular içi, No’14 de ikinci dükkanı açtı.İki kardeş yeni dükkana geçti. İki kardeş eski dükkanda kaldı. Ahmet Topçu İstanbul’a gidip mal alıp dükkanlara getiriyordu. Bu arada dükkanlarda da durup, müşterileri ile ilgilenirdi. Bu sırada Fethiye Caddesi, Bilin Pasajında bir dükkan kiraladı. Bu dükkanı da kuyumcu yaptı. İki kardeş de (Mehmet ve İlhan) o dükkanda çalıştı. Altı kardeş üç dükkanda devam etti. Günümüzde de bu ortaklık devam eder. Bilin Pasajındaki bu dükkan 2007 yılında kapanarak, Fethiye Caddesine taşındı. Günümüzde Kuyumcular içinde üç, Fethiye Caddesinde bir dükkan olmak üzere, dört dükkan ile esnaflığa devam etmektedir.

Ahmet Topçu, 3 Mayıs 1970 yılında İzmit- Yukarıpazarlı Kadriye Hanımla evlendi. Gülay ve Güray adında iki çocuk sahibi oldu. Dükkan komşuları arasında Ayakkabıcı Hüseyin Düzgün, Kuyumcu Ahmet Ulugün, Hasan Ulugün, Kuyumcu Mehmet Hıdıroğlu, Kuyumcu Orhan Saka, Elektrik Malzemecisi Remzi Aydın, Hacı Baba Lokantası, Kuyumcu Fikret Ok, Kuyumcu Yılmaz Özünal, Kuyumcu Osman Şengil, Saatçi Ömer Çalışkan, Köfteci Behçet Karan, Ayakkabıcı Nezih Günel, Gözlükçü- Saatçi Nizamettin Gökyar, Muhtar ve Nalbur Nizamettin Yüksel, Köfteci Memduh ve Selahattin Aytuğar’lar, Manav Nebi Okan, Bakkal Güner Tanyel, Kasap Rıdvan Alyürük, Manav Hayri, Manav Zihni, Bolu Kasabı Rıza, Kasap Doğan, Manav Erdoğan, Manav Fevzi, Kurukahveci Mahmut Moralı, Ayakkabıcı Ekrem Moralı bulunmaktadır.

Ahmet Topçu Kuyumcular Derneği üyesi olup, 1985 – 2005 yılları arasında yirmi sene Kuyumcular Derneği Başkanlığı yaptı. 1995 yılında İzmit Ticaret Odası Meclis üyesi oldu. Üç dönem (12 yıl) bu görevini sürdürdü. TOBB üyeliği yaptı. 1980 yılında Necati Gençoğlu başkanlığında Kocaelispor’da yöneticilik yaptı. Mehmet Sadık Efe, Ömer Gencal, Ramazan Atmaca, Abidin Tavacı ile birlikte çalıştı. Hüseyin Kolaylı ve Ömer Gencal’ın başkanlıklarında ikinci başkan olarak görev yaptı. İzmit Yelken Kulübü,

204

Page 205: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Kocaeli Eğitim Vakfı ve KAV’ın kurucu üyesi idi. Kapanönü Yaşatma ve Güzelleştirme Derneği Kurucu Başkanlığı yaptı.

Kırkbeş yıllık başarılı esnaflığını, renkli ve samimi sosyal yaşamı ile taçlandırmayı bilen Ahmet Topçu: “Herkesin yardımına koşarım. Herkesle ilişkilerim iyidir. Dargınları barıştırırım. Onun için “Dayı” derler. İlk dükkan açtığımda ortağım olan, kuyumculuk ustası Bahriyeli Mehmet’ten mesleği öğrendim. Yıllarca müşterime dürüst oldum. Sözümü tuttum. Piyasaya kendimi kabul ettirdim. Bizi bugün ayakta tutun budur. Aileme çok düşkünüm.Kardeşler olarak birbirimize çok bağlıyız. Sosyal olaylardan hiç kaçmam. Futbol ve yüzmeyi severim. 1956-1957 yıllarında Türk Halk müziği okudum. Mümin Akmeşe ile çalıştım. İzmit Halkevi korosunda Neşe Can, Yahya Lüleci, Nuri ve Cemal kardeşlerle beraber türkü söyledim.

45 yıllık meslek hayatımın ilk yıllarındaki samimiyet ve güven yok. Komşuluk ilişkileri zedelenmiş durumda. Mesleğimiz eski kalitesini kaybetti. Alışveriş kültürü ve müşteri portföyü çok değişti. Eskiden ramazan akşamlarında, limoncuların sandıklarının üzerine çarşı boyunca sofralar kurardık. Herkesi yoldan çevirir, iftarını açtırırdık. Şimdi bu işler bitti. İzmit’te yetiştirdiğim on kadar kalfa var. Bunlardan çoğu şimdi dükkan sahibi. Bu kardeşlerimle gurur duyarım. İslam Kadıçeşme, Nuri Koç, Muammer ve Mustafa bunlardan bazılarıdır”.

Fethiye Caddesi

Fevziye Caminin banisi olan Mehmet Bey tarafından camiye gelir getirmesi amacıyla yaptırdığı Mehmet Bey Hamamı veya Orta Hamam(Mahmut Ağa hamamı) olarak bilinen hamam, Fethiye Caddesi’nin en eski yapısıdır. kuzey-güney akslı cadde üzerinde günümüze ulaşmış, kimi iki katlı ticaret yapıları mevcuttur . Ancak bu yapıların cephe düzenleri yenilenmiş, bir kısmının cepheleri giydirilmiştir.

Fethiye caddesi 1945 yılına kadar, bahar aylarında Akasya ağaçlarının hoş bir koku yaydığı, yolun her iki yanında yalnızca ahşap meskenlerin yoğun olduğu bir görüntü vermekteydi. 1930’ların başlarında bugün Çinili Fırın’ın olduğuyerde, o günün şartlarına göre modern bir marangoz fabrikası vardı. Ahmet Oğultekin’in de çırak olarak çalıştığı bu imalathanede komodin, gardrop ve resmi dairelere masalar yapılırdı. Sahibi daha sonraları Kağıt Fabrikası Ağaç İşleri Şefi olacak ve yaşamını 1 Mart 1958 Üsküdar Vapuru faciasında kaybedecek olan Sami Barbaros idi.226

226 Kemal Yüksel – Yılmaz Gün, İzmit Belediye Bandosunun Yaşayan Tarihi Ahmet Oğultekin, KYÖD Dergisi, İzmit 2002, s. 110

205

Page 206: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Çinili Fırın, 1910’larda fırın olarak hizmete girmişti. 1940’lıyıllarda önce Mehmet Aydın daha sonra da damadı Erdoğan Gümüşkaya, ardından da Murat Kuşkaya tarafından günümüze kadar işletildi. Ancak üretim kısmı devam edecek olmasına karşın “kent merkezindeki ticaretin daralması ve rekabetin keskinleşmesi” nedenleriyle Eylül 2011’de faaliyetine son verdi. Yerine cep telefon bayi açılacak.227

Hamamdan bugün Bilin işhanının bulunduğu yere kadar yüksek duvarlarla çevrili idi. Bu cephedeki evlerin tümü duvarın ardındaydı. Hamamın hemen altında Fikret Bey’in sobacı dükkanı vardı.228 Öztalay ve Bilin pasajının bulunduğu yerde İzmit’in yerlisi Em. Dz. Yarbay Haydar Öztalay ailesinin, geniş bahçeli konağı bulunmaktaydı. Bahçe girişi bugünkü Sabri Ekmen sokağın bulunduğu noktaya yakındı. Ahşap konak 1940’lı yıllarda yıktırıldı. Cadde’nin doğu tarafı Ömer Ağa mahallesi, batı tarafı ise Tepecik mahallesi sınırları içinde olup, bugünkü “Çapraz İç Giyim” mağazasının yanından Tepecik mahallesine bağlayan merdivenler “Merdiven Sokak” olarak adlandırılırdı.Özsoy İşhanı’nın bulunduğu yer boş bir arsaydı.229 Merdiven Sokağı’ın köşesinde 1948 yılına kadar var olan mezarlık temizlenerek yerine yapılan binada çok sayıda büro bulunmaktaydı. İzmit’li Akız ailesinin küçük kızı Perihan Akız’ın eczanesi de buradaydı. Merdiven sokak gibi Tepecik mahallesinden Fethiye caddesine inen bir diğer sokak da Bayır sokaktı.230

Fethiye caddesi’nin kuzey batı ucundaki kahvehanenin yerinde açılan Sevim Pastahanesi’nin sahibi İbrahim Sevim, kayınbiraderi Halil Bey’le birlikte yan bahçesini düğünlere açar, gramafona yerleştirdiği taş plaklarla ortamı şenlendirirdi. Zamanın gözde kuluplerinden İzmit Spor’u sahip yaşatmak için uzun uğraşlar vermişti.231 Yanında sarı boyalı üç katlı bir bina, onun bitişiğinde de (Hikmet Gazeteci’nin eski Özel İzmit Hastahanesi) mezarlık vardı. Onun yanında Tepecik mahallesine çıkan bugünkü Tokoğlu sokak bulunmaktaydı. Sokak girişinin öbür köşesinde Berber Nuri bey’in evi (bugün İhsan 227 Özgür Kocaeli Gazetesi, İzmit 15.09.2011 228 M. Hikmet Bayar, age, s. 185 229 Merzuka Yazıcı (2004), s. 42, 43, 49 230 Merzuka Yazıcı (2007), s. 42 231 Savaş Poyraz (1999), s. 189 – 189

206

Page 207: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Sanal’ın yeri) vardı.232 Caddenin özellikle üst kısımları henüz ticari işlev üstlenmediği dönemlerde burada triko ve tuhafiye dükkanı açan İhsan Sanal ile kardeşleri İrfan ve İlhan, daha sonra taksitle beyaz eşya ve ev eşyası satışının öncüleri olmuşlardır.233 Hemen yanında Turşucu Habil’in kendi elleriyle yaptığı ünlü turşu ve turşu sularının satıldığı dükkanı vardı.

Konfeksiyoncu İhsan Sanal ile Alaattin Nemutlu, Fethiye Caddesi’nin rekabet içerisinde olan iki esnafıydı. Karşılıklı olarak birçok satış kampanyası düzenleyerek tatlı rekabetlerinigörsel ve sesli aktiviteler ile öne çıkmaya çalışırlardı. Birgün, İhsan Sanal, Kazım Ertek’e sesli reklam anonsu yaptırıpmakaralı teybi sonuna kadar açarak,”Muhammed Ali Clay fiatlara yumrukattı. Fiatları yere serdi. Gelin, bizden alın“ anonsunu yoldan geçen müşterilere dinletmeye başlayıp dükkan rağbet görünce, AlaattinNemutlu da ertesi gün, vitrine canlı maymun koyarak müşterilerin dikkatini çekmeye çalışmıştı.234

Merdivenler sokağın Fethiye caddesi ile kesiştiği yerde Hikmet Hanım ve kızı Makbule’ye ait elma ve armut ağaçları dolu bir bahçeye sahip, iki katlı bir ahşap ev buluyordu. Evin arsaya bakan bir odası, Ayakkabı Tamircisi Abdullah Bey’e kiralık verilmişti. Fethiye caddesinin en yüksek evi olan üç katlı Emekapartmanı’na (bugünkü Emek İşhanı) sınır idi. Semerci Ali ve oğlu Ömer Ayvaz’ın sahibi olduğu apartmanın arkasında, dut ve armut ağaçları bulunan bir bahçe ile büyük, yuvarlak bir balık havuzu vardı. Emek apartmanının bitişiğinde, komşu ile sorunlu,bugün Neco – Damla Tuhafiye mağazasının bulunduğu yerde üç metre derinliğinde, caddeye 5-6 m cepheli küçük bir arsa vardı.Münür Bey’in sahibi olduğu bitişik evin (bir ara kuşçu Yakup’undükkanı) eni 3 m kadar, derinliği 10 – 12 m kadardı. Buraya bitişik bahçe duvarı, girişi İstiklal caddesinde olan arkadaki Yorgancı Hanı’nın yorgancılarıyla mahkemelik idi (Bugün Serena Giyim). Komşu evde Nuri ve Münüme Özdoğan adlı öğretmen bir çift oturuyordu. Oğulları Türker, kızları daha sonra karşı köşede komşu Dr. Ali Namık Şener’in eşi olacak Sümer’di. 1926 doğumlu Ali Namık Şener, öğrencilik yıllarında KYÖD Başkanlığı yapmıştı. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 25 yılı aşkın görev yaptıktan sonra emekli olarak Şahabettin Bilgisu

232 Merzuka Yazıcı (2004), s. 51 233 Savaş Poyraz (1999), s. 215 – 216 234 Anlatan: Muzaffer Kurtpınar (Çapraz Muzaffer) d. 1954 – İzmit

207

Page 208: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

(Ankara) Caddesi’nde röntgen muayenehanesini açtı. Çok uzun yıllar da burada kent halkına hizmet verdi.235

İnönü caddesi’nden Fethiye caddesine girip, aşağı doğru inerkensağ kolda bir fırıncı, fırının üst bitişiğinde bir sobacı (Halil Gazeteci), karşı tarafta da ahşap bir evin zemin katındaki odada 2. Dünya Savaşı’nın ardından açılmış “Bayan Berberi Kazım” (Sevengil) bulunuyordu. Daha sonra oğlu Tuncay da aynı iş kolunda yükselecekti. Berber dükkanının açılması sonrası caddeye bir hareketlilik gelmiş, fırının üstündeki tenekeci dükkanı her türlü tesisat işlerini, karşısındaki sobacı dükkanı da saç soba, mangal, boru, maşa gibi gereçleri yapabiliyordu. Cadde’nin hareketliliği bu yıllarda gittikçe artmış, Öztalay ailesinin evlerinin bahçesine bitişik, üç katlıahşap evlerinin bahçesinin caddeye bakan tarafını (bugünkü Sabri Ekmen sokağın kuzey tarafı) İsmail ve Sabri Ekmen kardeşler “Ekmen Oto Tamirhanesi ve Oto Malzemeleri” adlı işyerine çevirmişlerdi.236

Bu cadde üzerindeki, Öztalaylar’ın arazisi içinde bugünkü BilinPasajı’nın bulunduğu yerde “Aile Bahçe” yazlık sinemasını ilk olarak Nazmi Oğuz’un makinistliğini yapmış Halim ve İbrahim Bozdağ (Demiryolunda dükkanı bulunan Bisikletçi Baba) kardeşleraçmışlardır. Bisikletçi İbrahim’in ölümünden bir süre Halim Bozdağ ve yer sahib Mustafa Bilen (Yorgancı Mustafa) ortaklığında devam etti, daha sonra Yorgancı Mustafa uzun süre tek başına sürdürdü. Büfesini ise eski seyyar pişmaniye satıcılarından Fethi Dikici işletti. Sinemanın yerine “Bilin Pasajı” dikilince Feti, pasajın çay ocağını işletmeye devam etti ve sonrasında oğlu rahmetli Mehmet’e devretti. Bir diğer sinema da bugün “Öztalay Çarşı”nın bulunduğu yerde “Lale Sineması” idi. Haydar Albay’ın evinin yanındaki geniş bahçeyi kiralayan Salim Özavcı ve Veysi Bey tarafından işletiliyordu.237

Fethiye caddesinin kuzeydoğu köşesindeki 1953 yılında tamamlanan Tanaydın apartmanının zemin katı,238 uzun yıllar kasap olarak işletilmiş ve caddenin fonksiyonunun değişmesi sonrası konfeksiyon mağazasına dönüşmüştür. Güneydoğu köşesindeki Eren Pasajı ise 16 Mart 1960’da hizmete geçmiştir. 235 İsmet Çiğit, Özgür Kocaeli Gazetesi, 27 Nisan 2010 236 Merzuka Yazıcı, İzmit’te Gençlik Yıllarım, İzmit 2007, s. 22, 23, 32, 41237 Savaş Poyraz (2007), s. 23 – 24 238 Oya Şenyurt, age, s. 208

208

Page 209: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Pasajın zemin katında 14 dükkan yer almakta ve bodrum katı ile birlikte dört katı bulunan apartmanın her katında ikişer daire bulunmaktadır.239 Yapının Fethiye caddesine bakan yüzünde uzun yıllar bardakçılık yaptıktan sonra işi çorapçılığa dönüştüren “Çorapçı Sacit” de ağırlaşan piyasa şartları nedeniyle işi bırakıp dükkanını kiraya veren eski İzmit esnaflarından birisidir.

Sabri Ekmen sokaktan ileri doğru İzmit Gazi Lisesi’nin arkasında bugün Sanat Sokağı adı verilen noktada İzmitlilerin “Gazozcu Muzaffer” olarak tanıdıkları Mükerrem Kaya ve daha sonra oğlu Şener Kaya meşrubat bayiliğinin ilk örneklerini göstermişlerdi. Daha sonraki yıllarda Dağlaroğlu ve işe Acısu mevkiinde başlayan Suat Gülener (Tostos) bu işe emek verdiler. 1949 doğumlu Gülener, Yenituran İlkokulu, İzmit Ortaokulu ve 1962 yılında İzmit Lisesi’ni bitirdi. 1964 yılında SEKA’da işe başladı ancak aynı yıl Galatasaray İktisat ve Ticaret Yüksekokulu’na girdi. 1970 ylında mezun oldu. 1972 yılında askere gitti, 1974 yılından 2000 yılına kadar Efes Pilsen İzmit– Körfez – Gölcük bayiliğini yaptı. Halen 1996 yılında başladığı Coca Cola bayiliği yanı sıra bir çok ürünün temsilciliğini büyükoğlu Burçin ile birlikte yapmaya devam ettirmekte.

Sütçü Kıymet Hanımların alt tarafındaki arsada bugün Özsoy İşhanı yükseliyor.240 Caddenin İstiklal caddesi ile kesiştiği noktanın batısında Emin ve Salim Patır’ın helvacı ve şekerci dükkanı, doğusunda ise Vakıf binası (bugün Vakıf Hanı) vardı. Bu kavşaktan bugünkü yürüyüş yoluna doğru inerken, sol köşedekidükkanın bitişiği Zihni İnanç’ın tuhafiye ve kumaş dükkanı dahasonra çocukları tarafından Yonca Çiçek Evi ve yine çocuklarından Refik İnanç tarafından Yonca Kuyumcusu olarak işletildi. Onun yanındaki küçük dükkan da sırasıyla kahveci, parfümeri ve kuruyemişçi işlevlerini üstlendi. Bu küçük dükkanın, bugün beyaz eşya satılan bitişiği Yapı Kredi Bankası İzmit şubesinin ilk yeri olmuştu.

Şevket Cihan’ın tuhafiye, konfeksiyon ve çeşitli ürünlerin satıldığı dükkanı da burada bulunuyordu.

239 Oya Şenyurt, age, s. 217 240 Merzuka Yazıcı (2004), s. 52 – 54, 65, 114

209

Page 210: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Fethiye ve Hürriyet caddelerinin kesiştiği güneydoğu köşesinde Belediye Çarşı İşhanı yapılmadan önce Tekel Başmüdürlüğü binasıbulunuyordu.

Yapı Kredi Bankası’nın ilk şubesine komşu üç katlı bina Mehmet Aydın’a aitti ve altında (Çinili) fırın vardı. Bu binanın güneyyanında Adalılar, manifatura ve hazır erkek gömleği satarlardı.Tam karşısında, batı yakada bir zamanların ünlü kartpostal editörü de (Mehmet Nazif ve Mehmet Hakkı) olan Tüysüzlerin, bugün de devam eden ayakkabıcı dükkanı bulunmaktaydı. Yanı, Şahin ve oğlu Turan Yılmaz’a ait nalbur idi. Cephesi oldukça genişti, çeşitli tarım araç ve aletlerini vitrinlerinde sergileyerek satıyorlardı. Bunun yanı ise terzi Ergun Tiner’e aitti. Daha sonra konfeksiyonculuğa çevirdiği dükkanını oğlu Ergun, uzun süre başarıyla devam ettirdi. Hemen yanında köşe başındaki küçük dükkan ise kolonyacı idi.241 Bugün araç trafiğine kapalı olan Fethiye caddesinden 1980’li yıllara kadarCezaevi – Mehmet Ali Paşa arasında çalışan 9 kişilik Thames minibüsler (kaptıkaçtı) çalışırdı. Minibüs muavinlerinin görevleri araca 12-13 kişinin sıkıştırılması idi.

1960’lı yılların Fethiye caddesindeki diğer esnafları şöyle sıralamak mümkün: Fırıncı Hayrullah Kalyoncu, İhsan Sanal – Sanallar Giyim, Tuhafiyeci Alaattin Nemutlu (Eski İzmit GençlikKalecisi), Leblebiciler, Radyocu Fahri, Sobacı Fikret, Gazocakçı Muharrem, Çeyizci Fikret, Trikocu Yusuf ve eşi Zehra Hanım, Ayakkabıcı İsmet, Dişçi Özdemir ve Behiye Tuğcu, Avukat Müeyyet Akarsu, Yeni Eczane (Ecz. Perihan Akız), Bakkal Ahmet, Parfümerici Orhan Aydın, Terzi Halil Kutpınar, Terzi Mustafa Salihoğlu, Kahveci Nazmi, Ayakkabıcı Hüsnü, Kitapçı Sarıbay, Salih Eker, Terzi Burhan Utku, Göbek Ali, Terzi Remzi, Berber (Nanika) Hasan, Hüner Mobilya (Hüseyin Hündür), İpek Astar Orhan Toker, Terzi Vahap Çilingi (şimdi Emine Abla Büfe), Dikerİğne Hüseyin ve Reha Yıldırım, hemen altlarında Tuhafiyeci Hüsnü, Kuaför Nejat, Mobilyacı Nezih Burgu, Radyocu İbrahim, Daktilo Tamircisi Özcan Tengiz, Aytar Tuhafiye Sabri Aytar, Marmara Bilardo Salonu Naim (Yurt sinemasının büfesini de işletirdi), Fuçin pastanesi Doğan, Astarcı Eyup Sabri Toker ve oğlu Orhan, Kandıralı Berber Mustafa, Enişte Tuhafıye Orhan Bayer, Büfeci İbrahim, Düğmeci iplikci Dürdane, Mikro Taksi,

241 Merzuka Yazıcı (2007), s. 40

210

Page 211: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İbrahim Bingül ve ortağı Fahri, Sezgin Bebe Hasan Çatalbaş, Kurutemizlemeci ve eski tuhafiyeci Nurtekin Erkip, Ustalar Ayakkabı, Sadettin Bingül, Kadın Terzisi Rüştü Bilgin, Halıcı Tahsin Kandemir, Guguli’nin Çay Ocağı, Ayakkabı Tamircisi NazmiKaya, Yorgancı (Çarıkçı) Mehmet Akkoyun, Danabayların babası veortağı Memduh Aytuğar (İzmit’te şofbeni ilk onlar pazarlamışlardı), Düğmeci Dürdane.

II.Dünya Savaşı’ndan bugüne Fethiye caddesindeki yapılaşmalar esnasında karşılaşılan antik kalıntılar, bu noktada önemli bir Helenistik yerleşim bulunduğunu göstermektedir. Ne yazık ki görmezden gelinmiş ve hoyrat yapılaşmaya izin verilmiştir. Denildiği üzere, çıkan kalıntılardan bazıları kent dışındaki kimi çiftlik bahçelerinde dekorasyon malzemesi olarak kullanılmış ya da geceleri gizli yapılan hafriyatlar esnasında alelacele parçalanarak Köseköy civarına atılmışlardır. Bu bölgedeki Dişci Behice’nin 1963 yılındaki inşaatı esnasında çıkan timülüs ise çok önemli buluntular vermiştir. Hermes düğümlü broş, yüzükler ve Nike sarkaçlı küpe’nin bir teki İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndedir. Küpenin diğer teki ise yurtdışına kaçırılmış ve ABD Richmond - Virginia Müzesi’nde sergilenmektedir.242 Umarız bir gün bu buluntular, olmaları gereken yere, İzmit Müzesi’ne iade edilir, ayrıca buradaki inşaatlar bu kentin tarihine karşı daha özenli yapılırlar.

MEHMET AYDIN (ÇİNİLİ FIRIN)

1902 yılında Safranbolu’da doğdu. Henüz 14 yaşında iken İstanbul’a gitti. Çocuk denecek yaşlarda çeşitli işlerde çalıştı. 1922 yılında Safranbolu’ya döndü. 1930 yılında Safranbolulu Saime Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Rahmi, Nevzat ve Güler adlarında üç çocuğu dünyaya geldi. Mehmet Aydın, 1933 yılında ilk çocuğu olan Rahmi iki yaşında iken ailesi ile birlikte İzmit’e geldi. Çocuk Parkı mevkiinde bir evde ikamet etti. Çocuk Parkı’nda Eğimliler’in Fırınında çalışmaya başladı. Mesleği öğrenerek, iyi bir pişirici oldu. Daha sonra bu fırından ayrılarak, 1910 yılında açılmış olan,Fethiye Caddesi, No.28 adresinde ki Kel Ağa’nın fırınında çalışmaya başladığında 1940 yılı idi. Pişirici olarak bu fırında çalışan Mehmet Aydın, daha sonraki yıllarda tezgahta satış yapmaya başladı. Bir kaç yıl sonra, sahipleri fırını kapatmak isteyince, Mehmet Aydın fırını almaya talip oldu. Safranbolu’daki arsalarını satarak ve borca girerek fırının mülkünü satın aldı.

242 F. Yavuz Ulugün, Tarih Öncesi ve Helenistik Dönemde Bithynia, İzmit 2004, s. 152

211

Page 212: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Mehmet Aydın, fırın işinden kazandığı para ile yeni iş dallarına atıldı. Otobüs çalıştırdı. İnşaat işlerine başladı. İzmit içinden geçen demiryolunun beton korkuluklarını Mehmet Aydın yaptı. Bu esnada İstanbul’dada bir fırın açtı. İstiklal Caddesi ile Alemdar Caddesi’nin kesiştiği köşede bulunan, günümüzde Aynalı Ayaz Pastanesi’nin bulunduğu binayı satın aldı. Bu binanın Alemdar Caddesi’ne bakan tarafında Dodge marka araçların satışını yaparken, İstiklal Caddesi tarafındaki küçük dükkanı şekerci yaptı.

Mehmet Aydın, Susanbaş şirketi ve Kocaeli Bankası’nın (bugün TEB) ortaklarıarasındaydı. Fırıncılık ile başlayan esnaflık yaşamına, daha sonra çeşitli sektörlerde devam eden Mehmet Aydın, 1960 yılında vefat etti. Mirası çocukları arasında pay edilince, Fethiye Caddesi’ndeki fırın’ın olduğu binakızı Güler Gümüşkaya’ya kaldı. Güler Hanım 1960 yılında Erdoğan Gümüşkaya ile evlendi. Çiftin bu evliliklerinden Murat, Aygen ve Mert adlarında üç çocuğu dünyaya geldi. Aile, 1968 yılından sonra dükkanın bulunduğu binanın üst katında ikamet etti. Erdoğan Gümüşkaya fırındaki işleri üstlendi. 1967 yılına kadar ekmek fırın olarak işletilen mekan, bu yıldan sonra pastaneye dönüştürüldü. Pastanenin ismi “Çinili Fırın” oldu. Çinili Fırın’da ilk yıllarda poğaça, açma, börek ve profiterol yapılmaya başlandı. İzmit’te ilkprofiterol’u Çinili Fırın yaptı. Daha sonraki senelerde pasta ve diğer çeşitlere girilerek ürün yelpazesi genişletildi. Üst kattaki imalathanede üretilen nefis çeşitler günümüze kadar İzmitli müşterilerin damak zevklerine hitab etti.

Erdoğan Gümüşkaya, 1960 yılında çalıştırmaya başladığı Çinili Fırını, 2004 yılında oğluna devretti. Mehmet Aydın’ın torunu Murat Gümüşkaya, Ulugazi İlkokulu’nda okuduktan sonra, İnkilap Ortaokulu bitirerek, İzmit Lisesi’nden mezun oldu. Üniversite eğitimi için Amerika’ya giden Murat Gümüşkaya, Washington Strajer Üniversitesi’nden mezun oldu. Murat Aydın, okulu bitirdikten sonra İzmit’e dönerek, 2004 yılında Tarihi Çinili Fırını’nın işletmeciliğini üstlendi. Günümüze kadar Çinili Fırını taşımayı başaran Murat Gümüşkaya, 17 Eylül 2011 tarihinde dükkanı bir telefon şirketine kiralayarak, kapatma kararı aldı.

Çinili Fırın’ın üçüncü kuşağı olan 1964 doğumlu Murat Gümüşkaya: Dedemden bize çok güzel bir iş miras kaldı. Onun kurduğu temeller üzerine babam ve ben de bir şeyler koymaya çalıştık. Minibüslerin Fethiye Caddesi’nden geçtiği günleri biliyorum. Minibüs durakları hemen pastanemizin alt tarafındaydı. Sabahları inanılmaz kalabalık olurdu. Bizden poğaçasını ya daböreğini alan, işine koştururdu. Her sabah gelen devamlı müşterilerimiz vardı. Ürünlerimizin ünü, civar şehirlere bile yayılmıştı. Sabahları uzun kuyruklar olurdu. Müşterilerimiz, yağmurda dükkanın dışına taşan kuyruklarda sıra beklerlerdi. Ticaret çok canlıydı. Pastaneye çuval çuval un inerdi. Birçok usta ve tezgahtar çalışırdı. Bayramlarda sahura kadar çalışırdık. Tatlı yetiştiremezdik. Özel bayram siparişleri alırdık.

1995 yılllarından sonra ticaretin hacmi gittikçe düştü. Maliyetlerde büyük artışlar oldu. Şehir içine çok sayıda büyük market açıldı. Bunların hepsinde poğaça, börek ve pasta satılmaya başladı. Dolayısıyla fiyat farklılıkları gündeme geldi. Biz, lezzeti ve kalitesi ile tanınmış bir

212

Page 213: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

işletmeyiz. Bu anlayışımızdan hiçbir zaman ödün vermedik ama bugünkü şartlar çok zor. Fethiye Caddesi’nde esnaflık yapmak herkesin harcı değil. Bu yüzden, beş yıllık süre ile dükkanı kapatma kararı aldık. Beş yıl sonra,modern bir pastane ile İzmitli hemşerilerimize tekrar hizmet vermek istiyoruz“.

HABİL YASAL (TURŞUCU HABİL)

Habil Yasal, 1920 yılında Yunanistan’ın Drama şehrinde doğdu. Baba adı Hasan, anne adı Hatice idi. Babası Drama’da hayvancılıkla uğraşırdı. Babasının lakabı Katun’lu Hasan’dı. Babası 1922 yılında vefat etti. Mübadelede annesi ve kardeşleri ile birlikte önce Akmeşe’ye, daha sonra da Yeniköy’e yerleşti. Habil Yasal’ın beş kardeşi vardı. Havva, Hasan, Ayşe, Kadir ve Mustafa. Çocukluğu Yeniköy’de geçti. Daha on iki yaşında iken İzmit’e geldi. 1932 yılında İzmit’li bakkal Nihat Dinçkal’ın yanına çırak olarak girdi. Askere gidene kadar Nihat Dinçkal’ın yanında çalıştı. Askerliğini Dumlupınar denizaltısında yaptı. Dumlupınar 1953 yılında Çanakkale- Nara Burnu açıklarında battı. Ama Habil Yasal izinli olarak İzmit’e gelmişti. Böylelikle ölümden kurtuldu. Askerden dönünce bir müddet daha Dinçkal’ın yanında çalıştı.

1943 yılında İstiklal Caddesinde bulunan Aktar İzzet’in dükkanının yanındaki dükkanı kiraladı. Esnaflığa başladı. Beş yıl süre ile bu dükkandabakkallık yaptı. 1948 yılında turşuculuk yapmaya karar verdi. Fethiye Caddesi’nde Doktor Hikmet Gazeteci’ye ait üç katlı yığma bir bina (daha sonra Özel İzmit Hastanenin olduğu yapı) vardı. Bu binanın alt katındaki dükkanı kiraladı. Üst katta bina sahibi Doktor Hikmet Gazeteci’nin muayenehanesi vardı.

Batı Trakya’dan gelenlerin çoğu turşu yapmayı bilirdi. Habil Yasal’ın ağabeyi Hasan da Bursa - Orhangazi’de zeytincilik yapıyordu. Kardeşi Mustafa’da Gölcük’ün meşhur turşucusu idi. Habil Yasal turşu turşu suyu ve sirke imalatına başladı. 1973 yılına kadar Fethiye Caddesinde turşuculuğa devam etti. Bu yıldan sonra Veli Ahmet Mahallesi, Hacı Kasım Sokak’ta (Yazlık Karaçetin Sineması arka sokağı ) bulunan imalathanesinin yanına turşucu dükkanını taşıdı. 1977 yılında oturduğu evin altına büyük imalathane kurdu. Büyük fıçılarda imalat yaptı. İzmit dışına toptan turşu satışı yaptı. En büyük müşterileri Karadeniz Bölgesindeydi. 1992 yılında vefat edene kadar dükkanında aktif olarak çalıştı.

Habil Yasal 1942 yılında Artvin-Hopalı Naime Hanımla evlendi. Habil Yasal, Çamlık’ta birkaç ailenin ortak olarak kaldığı bir evde yaşıyordu. Kendisineait bir bekar odası vardı. Ailelerin ortak olarak kullandığı mutfakta NaimeHanımı gördü. Naime Hanım aynı zamanda ud çalıyordu. Onunla tanıştı. Sonraevlendi. Bu evliliklerinden dört çocukları oldu. Kadriye, Kadri, Hasan ve Neşe. Çocuklarından Neşe, 1958 yılında İzmit Körfezinde batan Üsküdar Vapuru’nda hayatını kaybetti. 1957 doğumlu oğlu Hasan, askere gidene kadar babası ile birlikte çalıştı. Turşu yapmayı babasından öğrendi. Hasan Yasal,

213

Page 214: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Yenituran İlkokulunda okudu. İzmit Merkez Ortaokulunu bitirdikten sonra, İzmit Endüstri Meslek Lisesi, motor bölümünden mezun oldu. 1977 yılında denizci olarak İstanbul’da askerlik yaptı. Askerden döndükten sonra on yıl daha babası ile birlikte çalıştı. Daha sonra Polisan Fabrikasında çalışmayabaşladı. Emekli oldu.

Turşucu Habil Yasal’ın Bakkal Nihat Dinçkal, gıda toptancısı Rahim Kozan, gıda toptancısı Hasan - Ahmet Özcan Kardeşler ve İzmit Belediyesi Doktoru İbrahim Bey ile birlikte Yeniköy’lü Kozluca ve Yenice ailelerinden birçok dostu, dükkan komşuları arasında ise Terzi Atabey, Anahtarcı Hikmet Bey, Sanallar, Hamamcı Mehmet Ağa, Tenekeci-Sobacı Gazeteciler, Berber Süleyman,Diker İğne Hüseyin Bey ve Terzi Vahap bulunmaktadır.

Kırk beş yıllık çalışması sonucunda bir marka olan ve İzmit’lilere turşu satan Habil Yasal’ın oğlu Hasan Yasal: Babamın turşu yaparken kullandığı özel bir formülü vardı. “Turşunun iyisi tahta fıçıda olur” derdi. Turşularını fırınlanmış meşeden yapan tahta fıçılara kurardı. Dükkanın girişinde camekanlı tezgahımız vardı. Duvara monteli, dar enli tahta raflar vardı. İnsanlar ayakta, bardaklarını bu raflara koyarak turşu suların ı içerlerdi.

Dükkanımızın en kalabalık olduğu zamanlar, sinema çıkışları olurdu. Sinemadan çıkan turşu suyu içmeye gelirdi. Dükkanın önünde kuyruk olurdu. Okul çıkışlarında da öğrencilerin uğrak yeriydi. Küçük bardak on beş kuruş,büyük bardak yirmi kuruştu. O zamanlar cafe yok. Kola yok. Turşu suyunun alternatifi yoktu. Tüm İzmit’liler babamı çok severdi. Her zaman güler yüzlüydü. Eli bol adamdı. Fakir fukaraya yardımı severdi. Parası olmaya hemen turşu suyunu verirdi. Dükkanın ortasındaki sobanın üzerinde her gün koca bir tencere yemek kaynardı. Biz yerdik, komşular ve gelen geçenler deyerdi.

Veliahmet’ teki evimizin altında bulunan imalathanemizden bir su damarı geçerdi. Acısu’da akan suyun bir koluydu. Yirmi dört saat devamlı akardı. Babam o suyu, yaptığı bir depoda toplardı. Eskiden sular kesildiğinde, mahalleli gelir suyunu bizim imalathaneden doldururdu. Kuyruk olduğu zamanları hatırlarım. İnsanlar suların doldursunlar diye, babam imalathaneyi gece geç saatlere kadar açık tutardı.

Babam altmış altılı yılların Kocaelisporlu’suydu. Kuvayi Milliye Derneği veAvcılar Derneğine üye idi. Kuvayi Milliye Derneğinde ikinci başkandı. Bana da asker kıyafeti diktirmişti. Yürüyüş ve törenlere giderdik. Dükkana devamlı avcı arkadaşları gelirdi. Bellerin vurdukları kuşları takar, babamagöstermeye gelirlerdi. Turşu yaparken kullandığımız sebzeleri almak için bazen Bursa’ya giderdi. Beni de götürürdü. Çok sipariş aldığımızda babamla birlikte sabaha kadar dükkanda kaldığımız olurdu. Ama bazen ben kaytarırdım. O da bana” gezmeyi bırak, tencereyi kaynatmaya bak” derdi.

HALİL GAZETECİ (SOBACI HALİL )

214

Page 215: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Halil Gazeteci 1923 yılında Batı Trakya- İskeçe’ de doğdu. Babası, Batı Trakya’nın ilk öğretmenlerinden olan Gazeteci Hüseyin Efendi, annesi Fatma Hanım’dı. Gazeteci Hüseyin Efendi, Batı Trakya’da yayınlanan ilk Türkçe gazeteyi planlayan birkaç okumuş öğretmenden birisiydi.

Halil Gazeteci’nin üç kardeşi vardı. Sabri Gazeteci (İskeçe Berberi – Çınarlı Camii Karşısı), Muzaffer Gazeteci (Ortağı) ve küçük kardeşi Hikmet Gazeteci (Özel İzmit Hastanesi Sahibi Op. Dr. Hikmet Gazeteci). İlkokulu İskeçe’de okudu. Okulu bitirdikten sonra o zamanların gözde mesleklerinden olan sobacılığa başladı. Soba imalatının yanı sıra, teneke yağmur olukları ve bahçe sulamalarında kullanılan delikli teneke sulukları imal etti. 1947yılında ailesi ile birlikte İstanbul’un Eyüp Semti’ne göçtü. İstanbul’da bir yıl kalan Halil Gazeteci, 1948 yılında İzmit’e gelerek Çukurbağ Mahallesi, Molla Raşit Sokak’ta arsa alıp tek katlı bir ev yaptı.Halil Gazeteci, aynı yıl içerisinde bir yıllık kirasını peşin vererek Fethiye Caddesi’nde bir dükkan kiraladı. Kalyoncular Ekmek Fırını ile Konfeksiyoncu İhsan Sanal’ın dükkanları arasında kalan bu küçük dükkanı, kardeşi Muzaffer Gazeteci ile birlikte sobacı dükkanı olarak faaliyete geçirdi. Tenekeden insan yapacak kadar usta olan Halil Gazeteci, mesleğini İzmit’te icra etmeye başladı.

Halil Gazeteci, 1956 yılında bir “Staier” kamyon alarak kardeşi Muzaffer ile birlikte şehirlerarası nakliye işine başladı. Birkaç yıl içerisinde önce Faun, daha sonra Bussing ve İsveç malı Volvo kamyonlar alarak araç sayısını arttırdı. “Gazeteci Kardeşler Birlik Nakliyat Ambarı” adı altında faaliyet gösteren şirketin ofisi, Yenidoğan Semti Köprübaşı’ndaydı. Gazeteci Kardeşler, on yedi kamyona çıkan kamyon filoları ile uzun yıllar Seka Fabrikası’nın mamüllerini İzmir’e ve Türkiye’de ki tüm şeker fabrikalarının kağıt ve mukavva ihtiyaçlarını karşılamak üzere, çeşitli şehirlere taşıdı. Sobacı Halil Gazeteci, uzun yıllar sobacılığı ve nakliyatişini birlikte götürdü. Fethiye Caddesi’nde ki sobacı dükkanında, ustaları Akif ve İbrahim ile birlikte çalıştıktan sonra 1972 yılında dükkanını kapattı. Halil Gazeteci, “Gazeteci Kardeşler Birlik Nakliyat Ambarı”nın faaliyetlerine de 1979 yılında son vererek, ticari yaşamdan ayrıldı.

Fethiye Caddesi’ndeki dükkan komşuları arasında Konfeksiyoncu İhsan Sanal, Gömlekçi Sadık Efendi, Düğmeci Aytarlar, Kalyoncular Ekmek Fırını, Gazocakçı Muammer, Kupon Mağazası-İhsan Bingül, Terzi Halil Kurtpınar, Diker İğne Hüseyin Yıldırım, Radyocu İbrahim, Sevim Pastanesi Halil Bey, Durak Pastanesi, Şarküterici Doğan, Hamamcı Yahya, Alaattin Nemutlu, Sapancalı Terzi Eyüp Toker, Berber Saim Bay ve Kumaşçı İbrahim Bingül bulunmaktadır. Eski Tekel Müdürü Cafer Akarsu (Günümüzdeki Şen İş Merkezi’nin olduğu alanın eski mülk sahibi), Seka Kağıt Fabrikası 2. MüdürüAhmet Ülgen, Demirci ve Lastik Bayii Cemal Yılmaz, Halil Gazeteci’nin yakındostlarıydı.

1942 yılında İskeçeli Meliha Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden beş çocuğu dünyaya geldi. Çetin (d.1945) ve Metin İskeçe’de (d.1947 Metin, altı aylık iken Türkiye’ye göç ederler), Hasan, Aysel ve Yüksel (d.1955) ise İzmit’te doğdular. 1973 yılında Hacca gittikten sonra, 4 Aralık 1979 yılında FethiyeCaddesi’ndeki evinde vefat etti. Diş Hekimi olan oğlu Yüksel Gazeteci:

215

Page 216: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Babam, sabah çok erken kalkar, dükkana giderdi. Dükkanda kullandığı çeşitlikalınlıktaki saçları ve diğer sarf malzemelerini, İstanbul Perşembe Pazarı’nda bulunan yahudi tüccarlardan alırdı. Malzemeler kendi kamyonlarımız ya da ambarla gelirdi. Babamın yanında sekiz, on kişi çalışırdı. Çalışanlarına karşı her zaman olumlu tavırlar gösterir, onlara ailenin bir üyesi gibi davranırdı.

Saçtan insan yapabilecek düzeyde iyi bir ustaydı. Dükkanımızda küçük kurbağa ve ördek tipi sobalar devamlı bulunurdu. Tamamen el işi sobaların yanında, iskeletlerini Bursa’da faaliyet gösteren Baykallar Firması’ndan aldığımız kuzine sobaların da imalatını yapardı. Eskiden her evde soba kullanılırdı. Sobacılık çok geçerli ve para kazanılan bir meslekti. Kalorifer ve elektrikli ısınma cihazları çıktıktan sonra sobacılık mesleği de bitti.

Babam, dedem Gazeteci Hüseyin Efendi’nin, Batı Trakya’nın ilk eğitimcilerinden olması sebebiyle eğitime çok önem verirdi. “Okuyun, canımı yeyin“ derdi. Tahsilli insanlara, kendinden küçük olsalar bile ellerini öpecek kadar saygı duyardı. Bizlerin de okuması için, asla dükkana ve kamyonların yanına sokmadı. Ağabeylerimden Metin Gazeteci, kimya mühendisi (Petkim A.Ş çalıştı), Hasan Gazeteci, İktisatçı (Seka’da çalıştı) ben de diş hekimi oldum.

Babam, Batı Trakya’da Yunanlılar tarafından zulüm görmüş bir ailenin ferdiydi. Bir ülkede azınlık olmanın ne olduğunu biliyordu. “Dünyanın en güzel tütünlerini biz yetiştirirdik. Yunan bizi çalıştırır, sonra da elimizde avuçumuzda ne varsa hepsini alırdı” derdi. Savaş bitince ailece hemen Türkiye ye kaçmışlar. Bunun ezikliği içerisinde kendisini yetiştirmiş, kimseye mahçup olmamak için de çok çalışan ve dürüst bir insandı. Babam, “Öldüğüm zaman, yorgun gitti diye ağlayın“derdi. Sosyal yönü çok güçlü ve sevilen bir insandı. Kendinden yaşça büyük olan kişiler ile sohbet eder, onlar da babama sevgi ve saygı duyarlardı. Nakliyat ofisinde işini bitirince doğru Fethiye Caddesi’nde ki sobacı dükkanına gelir, komşuları ile akşam ezanına kadar sohbet eder, onlarla birlikte olmaktan mutlu olurdu. Babamın kamyonları için lastik aldığı CemalYılmaz (Fethiye Caddesi, Çinili Fırın Karşısı’ndaki dükkan), babama çok güvenir, evladı gibi severdi. İkinci Dünya Savaşı’nı anlatan ve polisiye filmleri çok severdi. Hep birlikte, Aile Bahçe ve Lale Bahçe Sinama’larına giderdik. Mahallemizde ki komşuluk ilişkilerine de çok önem verirdi. Yaz mevsiminde kamyonun arkasına sandalye doldurur, tüm mahalleyi Pazar günleriHalıdere’ye denize götürürdü. Biz de aile olarak bu gezilere katılır, masmavi Körfez’in tadını çıkartırdık. Babam, yedirip, içirmeyi çok severdi“.

TUNCAY TANDIRCI (BAYAN KUAFÖRÜ)

Tuncay Tandırcı 1936 yılında Cedit Mahallesi, Çınarlıkahve mevkii, BahariyeGeçidi’nde dünyaya geldi. Baba adı Cemal, anne adı İhsan’dı. Tuncay Tandırcı Yenituran İlkokulunu bitirdikten sonra İzmit Ortaokulundan mezun oldu. 1943 yılında, Demiryolu Caddesi, Merkez eczanesi yanında (günümüzde burada lokanta bulunmakta) hem bayan hem de erkek kuaförü olan Kazım

216

Page 217: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Sevengil’in yanında çırak olarak çalışmaya başladı. O zamanlar daha ilkokula gitmekteydi. Dükkan iki katlıydı. Üst kat bayan kuaförü olarak kullanılmaktaydı. Bir çok İzmit’li hanımın gelin saçı orada yapılmıştı. 1956 yılında askere gidene kadar ustası Kazım Sevengil’in yanında kalfa olarak çalıştı. Askerliğini Erzurum Orduevinde yaparken iki yıl protokol eşlerinin saçlarını yaptı. Askerlik dönüşünde ustası Kazım Sevengil’in yanında bu kez usta olarak çalışmaya başladı.

1961 yılında İzmit Belediye Bandosunu kuran, İzmit Belediyesi Zabıta Amiri İsmail Hakkı Dinçer’in kızı Semra Hanımla evlendi. Tuncay Tandırcı’nın dedesi İzmit’li Kasap Sarı Ali idi. Kasap Sarı Ali o zamanın Milli Piyangosu sayılan Teyyare Piyangosundan en büyük ikramiyeyi kazandı. Bu para ile çocuklarının her birine İzmit’ten ev aldı. Dedesi, Tuncay Tandırcı’nın annesine de ev satın aldı. Tuncay Tandırcı bu evde annesi ilebirlikte oturdu. Tandırcı ailesinin bu evlilikten 1962 yılında Elif adında bir kız çocuğu dünyaya geldi.

Demiryolundaki dükkan daha sonra Fethiye Caddesi’nde Sabri Ekmen’in üç katlı ahşap binasının alt katına (Fethiye Caddesi ile Sabri Ekmen Sokağın birleştiği köşe) taşındı. Tuncay Tandırcı bir süre burada ustası Kazım Sevengil ile çalışmaya devam etti. Bu yıllarda Fethiye Caddesinin İnönü Caddesi ile kesiştiği üst köşede bahçeli bir ev bulunmakta idi. Bu ev SadıkTanaydın tarafından satın alındı. Sadık Tanaydın buraya günümüzde de kullanılan binayı yaptırdı. 1971 yılında Tuncay Tandırcı dükkanını bu binanın alt katına taşıdı. Bu esnada çok yaşlanan ustası Kazım Bey’in vefatından sonra dükkanın ismini “Kuaför Tuncay” olarak değiştirdi. 1980 yılına kadar bu adreste mesleğini icra eden Tuncay Tandırcı, daha sonra dükkanını Hürriyet Caddesi, Ulugazi İlkokulu yanındaki Hürriyet Apartmanınataşıdı. 1995 yılına kadar bu adreste çalıştı. Bu yıldan sonra, Alemdar Caddesi, Sanat Sokağı, Salmankurt Apartmanı, Kat.1’deki adrese geçen TuncayUsta, burada günümüzde de faaliyet gösteren modern bir salon açtı.

Kızı Elif Hanım Yenituran İlkokulunda okuduktan sonra, İzmit Merkez Ortaokulunu ve İzmit Lisesini bitirdi. Yıldız Üniversitesi Kocaeli Meslek Yüksek Okulunu mezun olduktan sonra ise güzellik uzmanlığı kurslarına katıldı. Vedat Sertçetin ile evli olan Elif hanımın bir kız, bir erkek çocuğu bulunmaktadır. Tuncay Tandırcı ve kızı Elif, günümüzde aynı işyerinipaylaşarak İzmit’li müşterilerine hizmete devam etmektedir.

1943 yılında başlayarak, günümüze kadar 68 yıl gibi uzun bir süre esnaflıkyapan ve İzmit’te adını sembolleştiren Tuncay Tandırcı ”Müşterilerimin arasında 45-50 yıldır bana gelen hanımlar var. Maddi manevi tüm müşterilerimi kollarım. Karşılıklı sevgi ve saygı çok önemlidir. Ama saygısızlık boyutuna geldiğinde, orada dururum. Müşterilerime her zaman saygı gösterdim. Kullandığım makas ve tarağı onları rahatsız etmeden kullandım. İnsan sağlığı, boya ve kozmetik konusunda her zaman çok hassas davrandım. Bu konuda İtalya’nın Milano kentinde tüm dünyadan gelen meslekdaşlarıma seslendim. Türkçe konuştum. Konuşmamı İngilizceye çevirdiler. Konuşmam ayakta alkışlandı. Müşterinin saçına ve başına bakınca, vücudunda neler olduğunu anlarım. Baş cildi, saç acımaları insan sağlığı ile yakından ilgilidir.

217

Page 218: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

1980 yılında mesleğimin neresinde olduğunu anlamak için Hollanda, Belçika, İtalya, İngiltere ve Fransa’yı dolaştım. İki ay boyunca mesleğim ile ilgili araştırmalar yaptım. Müthiş şeyler gördüm. Kendişehrimde uygulamak istedim. Ama ciddi bir sermaye gerekiyordu. Onun için gerçekleştirmedim.

Davranış bilimleri çok önemli. Çalışanların eğitimi çok önemli. Müşteriye, kadına hitap çok önemli. Çalışanları müşterinin karşısına çıkartmadan önce, en az bir yıl eğitmek gerekli. İnsanlar, kendilerine iyi davranılan yerleri tercih ederler. 50 yıllık müşterim var. Torununun gelin başı için bana gelmiş. Torunu, Tuncay Amca anneannemin gelin saçını yapmışsın. Bak bu da fotoğrafı diye bana gösterdi. Şimdi de benim gelin başıma yapar mısın demesi beni inanılmaz mutlu etti. Bugün bile, mesleğime nasıl saygınlık kazandırabilirim diye düşünür, kendimizi nasıl eğitebiliriz diye kafa yorarım” sözleriyle mesleğine olan aşkını anlatırken “Günümüzde her şey değişime uğradı. Esnaf arkadaşlarımı görmek isterdim. Ya onlar bana gelir, ya da ben onları görmeye giderdim. FethiyeCaddesinden cenazeler geçerdi. Oğuz Taksiye kadar herkes peşine takılır. Omuz verirdi. Bisikletçi İbrahim’in parmağını Fethiye Caddesindeki Çiçek sinemasında bir köpek ısırmıştı. Kuduz oldu ve öldü. Onun cenaze törenini hala dün gibi hatırlarım. Şimdi herkes kendi derdine düştü. Fethiye Caddesindeki her esnaf birbirine para alır, verirdi. Şimdi güven kalmadı. İlişkiler koptu.

Askerden izinli gelmiştim. Üsküdar Faciasının olduğu gün, Gölcük’teki sinemada oynayan bir filmi izlemek için vapura gitmiştim. 12 vapurunu kaçırdım. Binemedim. İskeleden dönerken Fevziye Camiinin oraya geldiğimde müthiş bir fırtına çıktı. O anda gemi batmış. Birçok İzmit’li öldü. O zamanki Tekel Müdürünün eşi Ceyhan Hanım dükkandan müşterimizdi. O da gemideymiş. Ama sağ kurtuldu. Ceyhan Hanım günümüzde sağ ve hala benim müşterimdir”diyerek birkaç anısını aktarmaktadır.

Kuaförler Odasının Kurucu Başkanı olan Tuncay Tandırcı, 2009 yılında Esnaf Odaları Birliğinden Ahilik ödülü aldı. Ödül kendisine Esnaf Odaları BirliğiBaşkanı Kemal Kaya ve Terziler Odası Başkanı Ahmet Badem tarafından verildi. Aynı gün, Körfez Rotary Kulübü tarafından verilen meslek başarı ödülünü aldı. Sosyal yaşamında da renkli bir kişiliğe sahip olan Tuncay Tandırcı, aynı zamanda musikiye olan yakınlığı ile de tanınmaktadır. Osman Çakar yönetimindeki İzmit Musiki Derneği korosunda kanun çalmıştır.

Tuncay Tandırcı’nın dükkan komşuları arasında Terzi Halil Kurtpınar, TerziAhmet Arabacıoğlu, Kuruyemişçi Ferruh Bey, Avukat Nizamettin Kırvanoğlu, Yüncü Ahmet Cengiz, dondurmacı Nuri Durak, Kasap Selahattin, Bakkal Pepe Ahmet Özsoy, Sinemacı Halim, Bisikletçi İbrahim ve Yorgancı Mustafa (Bilin)Bey bilinmektedir.

MAHİR SEZGENÇ (KISMET KUYUMCUSU)

Mahir Sezgenç 1947 yılında İzmit’te doğdu. Baba adı Mustafa, anne adı Hatice idi. Evleri Baç Mevkiinde, Musa Kazım Sokakta bulunmaktaydı. Babası Mustafa Bey’in, Baç’ta kereste ticareti yaptığı bir dükkanı bulunuyordu. Mahir Sezgenç’in Mevhibe, Mualla ve Leyla adlarında üç kız kardeşi vardı.

Mahir Sezgenç Akçakoca İlkokulu ve İzmit Merkez Ortaokulundan mezun oldu. Daha on yaşlarında iken (1958), Ankara Erkek Sanat Enstitüsü Kuyumculuk Bölümü mezunu olan, Türkiye’nin ve İzmit’in ilk diplomalı kuyumcularından dayısı Ahmet Ulugün’ün Eski Kuyumcular Çarşısındaki dükkanında, hafta

218

Page 219: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

sonları ve yaz tatillerinde ona yardım ediyordu. Dayısına yardım ederken kuyumculuğu çok seven Mahir Sezgenç, bu mesleği yapmaya karar verdi. Ortaokulu bitirdikten sonra, askere gidene kadar dayısı Ahmet Ulugün’ün yanında kalarak kuyumculuk mesleğini öğrendi. 1967 yılında Denizli’de askerliğini yaptı. Askerden döndükten sonra, 1971 yılında Fethiye Caddesi, Bilin Pasajı, No.10 adresinde kendi kuyumcu dükkanını açtı. 40 yıldan bu yana aynı iş yerinde mesleğine devam etmektedir.

Mahir Sezgenç 1975 yılında İzmit’li Asuman Hanım ile evlendi. Sezgenç çifti1982 yılından bu yana Demiryolu Caddesi, Gencal Apartmanında oturmaktadır. 1977 yılında oğlu Tamer doğdu. Tamer, Kocaeli Üniversitesi Köseköy Yüksek Meslek Okulu Lastik Teknolojileri Bölümünden mezun oldu. Günümüzde babası Mahir Sezgenç ile birlikte kuyumcu dükkanında çalışmaktadır. Kızı Gözde ise1982 yılında doğdu. Koç Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümünden mezun oldu. Gözde Sezgenç, İstanbul’da özel bir şirkette çalışmaktadır.

1995 yılından itibaren Kızılay Yönetim Kurulunda üç yıl süre görev yapan ve İzmit Kuyumcular Derneği üyesi olan Mahir Sezgenç’in dükkan komşuları arasında Ayakkabıcı İsmet Baymak, Bebe Dünyası Ali Rıza Kahraman, kuyumcu (rahmetli) Hasan Hıdıroğlu, kuyumcu (rahmetli) İsmail Süleymanoğlu, kuyumcuSelahattin Durmuş ve kahveci Fethi Dikici bulunmaktadır. Gençlik yıllarındaarkadaşlarının “Mayk” adını taktıkları Mahir Sezgenç’in iyi dostları Keresteci Murat Güven, Kuyumcu Nezih Gürel ve Renk mağazası sahibi Güngör Derman’dır.

“Bu günlere gelmemde mesleği öğrendiğim dayım Ahmet Ulugün’ün katkısı büyüktür. Ondan çok şey öğrendim. 1957 yılından bu yana içinde bulunduğum kuyumculuk mesleğinde, ahlaklı çalışmak, dürüstlük ve müşterinin güvenini kazanmak en büyük erdemdir. Yıllarca pasaj içinde ticaret yapmama rağmen, müşteriye verdiğim güven sayesinde iş yapabildim. Eğer siz işinizi düzgün yaparsanız, her zaman müşteri gelip sizi bulur. Bizim mesleğin en kötü yönü çok hırsızlık olmasıdır. Her zaman dikkatli olmak gerekir. Eskiden pasajda esnaf siftah yapmış ise, gelen diğer müşteriyi siftah yapmayan arkadaşına yönlendirirdi. Esnaflar arasında sözle para alış verişi olurdu. Birbirimize yardım ederdik. Şimdi ise her şey tam tersine döndü. Kıskançlık üst düzeyde. Eski tat ve ahengi bulmakmümkün değil”diyerek düşüncelerini paylaşan Mahir Sezgenç, yaşam felsefesinibabasından duyduğu “Doğruda Görmedim Aç, Eğride Göremedim Tok” deyişine göre inşaederek, esnaflık yaşamını günümüze dek sürdürmüştür. Migros otobüsünün 1960’lı yıllarda, haftada iki gün belediye önünde satış yapması, bizim içinbir lükstü diyerek aktardığı bir başka anısıdır.

AHMET CENGİZ (YÜNCÜ AMCA)

Ahmet Cengiz 1912 yılında Yunanistan’ın İskeçe şehrinde doğdu. Baba adı Rasim, anne adı Fatma idi. İskeçe İlkokulunda okudu. Ahmet Cengiz’in beş erkek, iki kız, yedi kardeşi vardı. Ahmet Cengiz’in babası Rasim Bey, 1949 yılında tüm ailesini yanına alarak İzmit’e geldi. Veli Ahmet Mahallesi, Gümüş Bayırında bahçeli bir ev satın aldı. Aile bu eve yerleşti. Rasim Bey pazarlarda meyve, sebze sattı. Daha sonraki yıllarda Ahmet Cengiz ve erkek kardeşleri pazarlara çıkmaya başladı.

219

Page 220: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Ahmet Cengiz, Ayşe Hanımla evlendi. Bu evlilikten üç kız, iki erkek çocuğu dünyaya geldi. Vasfiye, Besime, Asime, Sedat ve İlyas. Ahmet Cengiz 1962 yılından sonra, İzmit Lisesi arkasındaki Kertil Tekke Sokakta kendi binasını yaptı. Ailesi ile orada yaşamaya başladı.

1956 yılında Fethiye Caddesindeki, Sadık Tanaydın’ın Apartmanının alt katındaki No-.32’deki dükkanı kiraladı. (Günümüzde Fethiye Caddesi ile, İnönü Caddesinin kesiştiği köşedeki binanın alt katı-Telefoncunun bulunduğudükkan) Bu dükkanda tuhafiye malzemeleri satmaya başladı. Daha sonra İstanbul Ortaköy’de açılan kazak örme kurslarına gitti. Trikotaj makinelerialarak, öğrendiklerini kız çocuklarına öğretti. Dükkanda kızları ile birlikte yün ipliği satışı ve kazak imalatı yaptı. Ahmet Cengiz’in üç kızı evlenene kadar dükkanda babalarına yardım ettiler. 1970 yılına kadar örgü işi devam etti. Daha sonra imalat işi bırakılarak yün ipliği, dantel, ağ ipliği satışına başladı. Ahmet Cengiz 1982 yılına kadar, 26 yıl boyunca Fethiye Caddesindeki bu dükkanda faaliyetine devam ettikten sonra yine Fethiye Caddesinde bulunan Öztalay Çarşısı, 1. Kat, No.109 adresine taşındı. Ahmet Cengiz 2007 yılında vefat edene kadar bu dükkanda, iki oğlu Sedat ve İlyas ile birlikte çalışmaya devam etti. Ahmet Cengiz’in kardeşleri de İzmit’te esnaflık yaptı. Büyük ağabeyi Nazif Cengiz Baç’ta bakkallık, kardeşi Hilmi Cengiz ise Baç’ta konfeksiyonculuk yaptı.

“Yüncü Amca” Ahmet Cengiz’in erkek çocuklarından Sedat 1948 yılında doğdu. Yenituran İlkokulunda okudu. İzmit Merkez Ortaokulu ve İzmit Lisesinden mezun olduktan sonra, Galatasaray Üniversitesi Kimya Bölümünde yüksek tahsilini tamamladı. Kendi mesleğini yapmadı. 1975 yılından sonra babası vekardeşi ile birlikte dükkanda çalıştı. 1981 yılında İzmit’li Aynur Hanımla evlendi. Bu evlilikten Sevinç ve Sevcan adında iki kız çocuğu oldu.

Ahmet Cengiz’in diğer oğlu İlyas, 1954 yılında İzmit’te doğdu. Yenituran İlkokulunda okudu. İzmit Merkez Ortaokulu ve İzmit Lisesinden mezun oldu. Babası ile dükkanda çalışmaya başladı. 1978 yılında İzmit’li Binnur Hanımlaevlendi. Bu evlilikten Burcu, Burak ve Ayşegül adında üç çocuğu dünyaya geldi.

Ahmet Cengiz’in dükkan komşuları arasında Konfeksiyoncu İhsan Sanal, Televizyoncu Alaattin Nemutlu, Konfeksiyoncu Hasan Gül, Terzi Vahap Bey, Aytarlar Tuhafiye, Kalyoncular Fırını, Berber Saim, Berber Süleyman, Sevim Pastanesi, Durak Pastanesi, Kasap Selahattin Erken, Bakkal Pepe Ahmet Özsoyve Eczacı Perihan Akız bulunmaktadır.

“Yüncü Amca” lakabı ile çarşıda çok sevilen ve saygı duyulan bir esnaf olanAhmet Cengiz, 51 yıllık esnaflık yaşamında işini çok seven, dürüst, ailesine düşkün ve güleryüzlü biri olarak tanındı. Dürüstlüğü ve güveninirliği sayesinde İstanbul esnafı ile de çok iyi ilişkiler kuran “Yüncü Amca”mız, aynı zamanda bir futbol tutkunuydu.

NECMİ DOĞAN & İRFAN DOĞAN (DOĞANSARAY TİCARET)

220

Page 221: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Necmi Doğan 1943 yılında, kardeşi İrfan Doğan 1947 yılında Niğde ili, Koyunlu ilçesinde dünyaya geldiler. Necmi Doğan ilkokulu Koyunlu’da bitirdikten sonra, onbeş yaşında Ankara’ya giderek önce bir fırında çalışmış, daha sonra İtfaiye meydanında buz kalıpları içerisinde gazoz satmıştır. Bu esnada birçok Niğde’li hemşerisini Ankara’da halı ticareti yaptıklarını görünce hemşerilerinin de desteğini alarak, önceleri mahalle mahalle dolaşarak sırtında halı satma işine başlamıştır.

1960 yılında İzmit’e gelen Necmi ve İrfan Doğan kardeşler Kemaliye Caddesi,Kalaycılar Çarsısı mevkiinde halı satış dükkanını açtılar. 12 yıl burada ticaret yapan kardeşler, 1972 yılında daha önceleri Yapı ve Kredi bankasının bulunduğu binayı kiraladılar. ”Bu kadar yüksek kiraya nasıl dükkan tutulur, siz deli misiniz”diye eleştirilen kardeşler, halı, mobilya ve beyaz eşya ticaretine başladılar. Fethiye Caddesi No.30 adresindeki dükkana kiracı giren kardeşler, birkaç yıl içinde tüm hisseleri toplayarak binanın sahibi oldular. 50 yıldan bu yana, İzmit halkına hizmet vermekteler. Necmi Doğan, İzmit Ticaret Odasının en eski üyelerindendir.

Necmi Doğan İzmit Orduevinde askerlik yaptıktan sonra, 1967 yılında yine kendisi gibi Niğde’li Emine hanımla evlendi. Çukurbağ Mahallesi Mantarçeşmeyokuşunda oturan bu çiftin evliliklerinden Ahmet, Akın ve Alper adında üç erkek çocuğu dünyaya geldi.

Necmi Doğan’ın büyük oğlu Ahmet Doğan 1968 yılında doğdu. Hızırreis İlkokulu, İzmit Ortaokulu ve İzmit Lisesinden mezun oldu. Nurdan hanımla evli olan Ahmet Doğan’ın bu evlilkten iki çocuğu dünyaya geldi. Günümüzde baba mesleğini sürdürerek Doğansaray Ticarette aktif işletmecilik yapmaktadır. Ortanca oğlu Akın 1972 yılında doğdu. Ağabeyi gibi Hızırreis ilkokulu, İzmit Ortaokulu ve İzmit Lisesinden mezun oldu. Merve hanımla evli olan Akın Doğan’ın, bu evlilikten iki çocuğu dünyaya geldi. Genç Kocaelililer Derneğinin aktif üyelerinden olan Akın Doğan, İzmit Ticaret Odasında da görev almıştır. Günümüzde ağabeyi Ahmet ile birlikte aynı adreste beyaz eşya ticaretine devam etmektedir. Necmi Doğan’ın küçük oğlu Alper ise 1979 yılında doğdu. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olan Alper serbest avukatlık yapmaktadır. Evren hanımla evli olan Alper Doğan’ın bir kız çocuğu vardır.

Doğansaray Ticaretin diğer ortağı İrfan Doğan, Edirne’de askerliğini yaptıktan sonra, Mübeccel hanımla evlendi. Bu evlilikten iki çocuğu dünyayageldi. 1979 yılında doğan Ahmet, Hızırreis İlkokulunu bitirdikten sonra, İzmit Ortaokulu ve İzmit Lisesinden mezun oldu. Kocaeli Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümünde eğitim alarak elektrik mühendisi oldu. Günümüzde Gebze’de bir firmada görev yapmaktadır. Kızı Filiz Doğan ise Hızırreis İlkokulundan sonra, İzmit Ortaokulu ve İzmit Lisesinden mezun oldu.Marmara Üniversitesinde Uluslar arası İlişkiler eğitimi yaptı.

Necmi Doğan 1993 yılında, kardeşi İrfan Doğan ise 2008 yılında vefat ettiler. İki kardeş de vefat edene kadar Doğansaray Ticarette işlerinin başında oldular. 50 yıllık başarılı bir geçmişe sahip olan Doğansaray Ticareti, Necmi Doğan’ın iki oğlu Ahmet ve Akın Doğan kardeşler işletmektedirler.”İşinize sahip çıkın.Bu dükkan yedi sülalenize yeter. Yatın kalkın, bu dükkana

221

Page 222: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

dua edin”diyerek çocuklarına yol gösteren Necmi Doğan’ın Çarşıbaşı’ndaki komşuları, Yoğurtçu Hakkı bey, Pişmaniyeci Lütfü Canıgeniş, Şekerci Apdullah ve Besi Ekmek Fırını sahipleri; Fethiye Caddesi’ndeki komşuları ise Terzi Erdoğan Tiner, Kuyumcu Tevfik-Refik Kardeşler, Çinili Fırın Erdoğan Gümüşkaya, Kadir Konfeksiyon Kadir Yılmaz, Kolonyacı Hasan-Hüseyin Soyer ve ayakkabıcı İsmail olarak sayılabilir.

SEDAT TÜYSÜZ (TÜYSÜZLER KUNDURA)

Dede Nazif Tüysüz önce kırtasiye, 1916 yılında ise kundura dükkanını açtı. Nazif Bey’in evliliğinden iki erkek çocuğu dünyaya geldi. Çocuklarından Sedat Tüysüz 1917 yılında doğmuş, 1983 yılında vefat etmiş; diğer oğlu Nihat Tüysüz ise 1912 yılında doğmuş, 1985 yılında vefat etmiştir. Beş kuşaktan bu yana İzmit’li olan bu aile, daima ilklere imza atmıştır. İzmit’in ilk eski resimlerini Nazif Tüysüz Paris’te bastırmıştır. Bu fotoğraflar ve postkartlar şimdi kolleksiyonlarda bulunmaktadır. Nazif Tüysüz ilk dükkanını Fevziye camii karşısında, demiryolu geçidinin karşısına denk gelen mevkide açmıştı ancak dükkan 1968 yılında Fethiye Caddesi No.9 bugünkü adresine taşındı.

Sedat Tüysüz 1930 yılından sonra dükkanda babasına yardımcı olmaya başladı.Esnaflığı çok benimseyerek, ayakkabıcılığın inceliklerini öğrendi. İzmit, Değirmendere, Karamürsel, Hereke,Gebze ve bu ilçelerin köylerinde dolaşarakgızlavet (mes lastiği) sattı. Saime Hanımla olan evliliğinden iki çocuğu dünyaya geldi. Sitare ve Fikret Tüysüz kardeşler. 1951 yılında Hacıhasan Mahallesi, Tüysüz sokak, No.5 adresinde dünyaya gelen Fikret Tüysüz, Yenituran İlkokulunu bitirdikten sonra, eğitim hayatına İstanbul da devam etti. Orta okulu Güneş Kolejinde okuyan Fikret Tüysüz, daha sonra Kalamış Lisesinden mezun oldu. 1974 yılında Köseköy Muhabere Taburunda 20 ay askerliğini yaptı. 1978 yılında Sema Hanım ile İstanbul’da evlendi. Bu evlilikten, ikiz erkek çocuğu oldu. Çocuklarından Murat ,yüksek öğrenimini tamamladıktan sonra, Bursa Renault Fabrikasında göreve başladı. Diğer oğlu Burak ise yüksek öğrenimi yaptıktan sonra yurt dışında eğitiminedevam etti. Paris’te çalışma hayatına başladı.

42 yıldır aynı adreste ticarete devam etmekte olan firmanın günümüzdeki sahibi ve yöneticisi olan Fikret Tüysüz, 1977 yılında Türkiye’nin ilk hazırayakkabı tabanı imal eden fabrikasını İstanbul’da kurarak,Tabsan adını verdi. Hafta içini İstanbul’daki fabrikasında çalışarak geçiren Fikret Tüysüz, Cumartesi günleri İzmit’teki ayakkabı satış mağazasına gelmektedir.Mağazada erkek, bayan ayakkabıları ve aksesuarları satılmaktadır. Firmanın kendi bünyesinde ayakkabı tamir atölyesi de bulunmaktadır. 1916 yılında dede Nazif Beyle başlayan,daha sonra babası Sedat Tüysüz’le devam eden bu başarılı ticaret yolculuğunu,ilk olmaya,her zaman kaliteli ürün satmaya ve müşteri memnuniyetine bağlayan Fikret Tüysüz, her zaman insan sağlığına uygun ürünler sattıklarını söylemektedir.

İzmit’deki yakın dostları arasında, Hacı Ömerlerden Hürşit Özdemir, Gebeşlerden Orhan Kebenç bulunduğu Fikret Tüysüz, 1950 yılından bu yana,

222

Page 223: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

senede dört gün indirim günleri olduğunu, müşterilerinin sabahın beşinde mağaza önünde kuyruğa girdiğini ve bu müşterilerinde ‘gerçekten zararına mısatıyorsunuz’ dediğini hatırlatırken artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını,toplumda bir güven sorunu olduğunu ve yardımlaşmanın tamamen bittiğini söylemektedir.

Dar Sokak

Caddeden aşağı doğru sol taraftaki son sokak “Dar Sokak” olarakanılır. Elli metre kadar sonra İstiklal caddesinden aşağı inen diğer bir sokak ile birleşerek Hürriyet caddesi’ne ulaşır. Patırlar, Özbenler gibi bir çok İzmit esnafına ev sahipliği yapan bu sokağın tanınmış simalarından biri de geçmiş yıllarda kaybettiğimiz Berber Şefik idi. Son yıllardaki canlılığının birnedeni de Bilin Pasajı’ndan buraya taşınmış olan Sümerbank Mağazası idi.

Günümüzde altında Akbank İzmit Şubesi’nin bulunduğu hanın en üst iki katı 1980 ile 2000 yılları arasında İzmit Ticaret Odasıtarafından kullanıldı ve hanın girişi bu sokaktan olduğu için Dar Sokak, Kocaeli’de iş yapan herkesin bildiği, iş adamı olarak şöhretli pek çok kişinin muhakkak geçmiş olduğu bir sokaktı.

Dar Sokak’ın renkli simalarından biri de yakın bir geçmişe kadar, Sümerbank’ın yanındaki dükkanı ile Nizamettin Yanduman ya da bilinen şekli ile lokantacı “Kel Nizam”dı. 1948 İzmit doğumlu olup Arnavut kökenli aşçı babasinin yaninda, 1964 senesinde 16 yaşındayken çırak olarak başladığı mesleğini 46 yıldır aralıksız devam ettirmektedir. İzmit – Çınarlı, İzmit – Dar Sokak ve Bodrum da lokantalar işletmiş ve şu anda İzmit Sanayi Çarşısı’nda bir lokanta işletmektedir. Dar Sokak’taki lokantası senelerce politik kulislerin odağında, günün İzmit’ine yön verenlerin popüler mekanı olmuştur. Yemeklerinin lezzeti, günlük değişen fiyatları ve inadı ile meşhur olan Kel Nizam herkes tarafindan sevilen bir kişi olması yanı sıra senelerce bütçesi elverdiği kadar ihtiyaç sahibi ögrencilere burs ve yemek sağlamış, bu anlamda da topluma yararlı olmaya çalışmış ama hiç dile getirmemiştir. Bu özelliklerinden ötürü 2010 yılında İzmit Rotary kulübü tarafından Meslek Hizmet Ödülüile onurlandırılmıştır.

223

Page 224: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

HAYRETTİN ULUSOY

Hayrettin Ulusoy, 1930 yılında Gölcük – Nüzhetiye Köyü’nde doğdu. Baba adı Halit, anne adı Münire idi. Babası Halit Ulusoy (İzmit doğumlu), İzmit’in tanınmış tütün tüccarlarındandı. Hayrettin Ulusoy’un Sultan, Melahat ve Leyla adlarında üç kız kardeşi vardı. Hayrettin Ulusoy, ilkokul üçüncü sınıfa kadar köy ilkokulunda okuduktan sonra dördüncü sınıfa İzmit Akçakocaİlkokulu’nda başladı. Mezun olduktan sonra İzmit Ortaokulu’nu ve İzmit Lisesi’ni bitirdi (1950). İstanbul - Sultanahmet Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu’na girdi. Birinci dönemin sonunda geçirdiği zatülcem hastalığından dolayı eğitimini terk etmek zorunda kaldı. O dönemin şartlarında uzun bir süre bu hastalık ile mücadele etti.

1953 – 1955 yılları arasında Uçaksavar Topçu Asteğmeni olarak Adana’da askerlik görevini yaptı. Askerliğini tamamlayan Hayrettin Ulusoy, babası ile birlikte tütün işine girdi. O zamanki depoları Alemdar Caddesi’nde (günümüzde Köfteci Ramiz’in olduğu bina) ve Fevziye Camii’nin bodrum katındaki birinci bloktaydı. İkinci blok, tütün eksperi olan Mehmet Giray’aaitti. O yıllarda Hacı Hasan Kozluca, Mehmet Kavala ve Harman Şirketi İzmit’te faaliyet gösteren diğer tütün tüccarları ve şirketiydi. Ulusoy’larköylüden aldığı tütünü işledi ve ihraç etti. En son ihracatı Rusya’ya yaptı.

1950 yılından sonra kalitesiz (yerli tütüne göre dört kat daha sağlıksız) ve ucuz Amerikan tütününün Türkiye piyasasına girmesi ile birlikte, yerli tütüncülük krize girdi. Pahalı kalan yerli tütün, rekabet şansını kaybettiği için satılamaz hale geldi. 1960 yılı sonlarına doğru yerli tütünpiyasadan çekildi. Bu dönem Hayrettin Ulusoy ve Aile’si için çok sıkıntılı geçti. Bu kriz ortamından sonra yeni iş alanı arayışına girdi. Alemdar Caddesi’nde (günümüzde Otel Altınnal’ın olduğu alanda) büyük bir kereste dükkanı açtı. Orman İşletmesi’nden, Balıkesir ve Bolu’dan kereste aldı. Dört sene bu işi yaptı. Milli Koruma Kanunu (1955 ile 1960 yılları arasındaDemokrat Parti’nin uygulamaya koyduğu sıfır karla ve sıfır bedelle satış) çıkınca, kereste ticaretini bıraktı.

Hayrettin Ulusoy ve babası, ellerindeki tüm imkanları seferber ederek, İzmit’te kurulmakta olan Goodyear Lastik Fabrikasına, ham madde deposu olarak kullanılmak üzere, 1961 yılında Eski Kandıra Sapağı mevkiinde beş bin metrekarelik bir depo binası inşa etti. Keresteciliği bırakılması ve depo inşaatının sona ermesi ile tekrar baba mesleği olan tütün işine yönelen Hayrettin Ulusoy, 1963 – 1969 yılları arasında tütün ticaretine devam etti.

Hayrettin Ulusoy 1966 yılında, Almanya’da kurulan kağıt makinaları fuarına gitti. Kağıt peçete ve baskılı ambalaj kağıdı üretimi yapan bir makine alımı için sözleşme imzaladı. 17.000 USD dolayındaki döviz tahsisi için ikiyıl uğraş verdi. Makinaları ithal ettikten sonra, İzmit’in ilk sanayicilerinden biri olmakla beraber Türkiye’nin ilk temizlik kağıdı üreticisi oldu. Aylık on beş ton civarında kağıt işleme kapasitesi olan işletmesinin temelini 1968 yılında attı. Birçok kişiye iş imkanı sağlayan bu işletme, on beş kez yüksek vergi ödeme beratı aldı.

224

Page 225: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İzmitlilerin 1973’de kurduğu İspak Sıvı Paketleme Sanayi’nin kurucuları arasında yer aldı. Dört ortağı ile Gaziantep’te Adsan Defter Fabrikası’nı kurdu. Bu işletmeler 1983 yılında ticari faaliyetlerine son verdi. Hayrettin Ulusoy ve Ortakları Kollektif Şirketi’nin adını 2011 yılında Ulusoy Kağıt Sanayi A. Ş. olarak değiştirdi. İzmit Ticaret Odası üyesi olanHayrettin Ulusoy, on altı yıl yönetim kurulu üyeliği, bir yıl da Meclis Başkanlığı yaptı. Beş yıl süre ile İzmit Devlet Hastanesi Koruma Derneği’nde çalışarak, İzmit’te ilk defa hayata geçirilecek olan dört yataklı bir yoğun bakım ünitesinin kurulmasına öncülük etti. 1973 yılında İzmit Rotary Kulübü üyesi oldu. Otuz yıl aktif bir üye olarak, önemli hizmetlere imza atılmasına yardımcı oldu. 2007 yılında Türk Eğitim Vakfı’nın İzmit Şubesi’ni kurdu. Dört yıl başkanlığını yaptı. İşyeri komşuları arasında (Fethiye Caddesi – Dar Sokak) Hüner Mobilya, Helvacı Patırlar, Demirci Cemal Yılmaz, Soğuk Hava Deposu sahibi Sabiha Hanım ve beyaz eşya tüccarı İrfan Özben bulunmaktaydı. Ziraat Mühendisi Selçuk Güçlüve Veteriner Orhan Tuncel ise yakın dostlarıydı.

1961 yılında Reyhan Hanım’la evlendi. Kayınpederi ile uzaktan akraba olup dedeleri kardeşti. Hayrettin Ulusoy, İzmit Lisesi’nde okurken, kayınpederi Tire’den İzmit’e gelir. Hayrettin’i görünce, “Ben kızımı Hayrettin’e vereceğim “ der. O yıllarda kızı Reyhan ise İlkokulda okumaktadır. Daha sonra öğretmen olan Reyhan Hanım, İhsaniye’ye öğretmen olarak atanır. Hayrettin Ulusoy, Reyhan Hanım’ı görür ve onunla evlenir. Bu evliliğinden Haluk (1963) ve Çınar(1966) adlarında iki çocuğu dünyaya gelir.

Hayrettin Ulusoy: Babam “16 yaşından sonra, evlenene kadar yatak yüzü görmedim. Hep toprağın üzerinde yattım” derdi. Çok eziyet çekmişti. “İyi ismimizi koruyalım. Dürüst ol. Devletle iş yapma. Halkın gözünün kalacağı bir iş yapma” diye öğüt verirdi. Bir kere market açmak istemiştim, izin vermemişti. Gezmeyi çok severdi. Doksan yaşında, tek başına, İstanbul Boğazı’na yemek yemeğe giderdi. Babam, 2002 yılında, doksan yedi yaşında iken vefat etti. Günümüzde Ulusoy Kağıt SanayiA. Ş.’de çocuklarım Haluk ve Çınar ile birlikte çalışıyorum. Şirketimizde 120 dolayında personel ile aylık bin ton kağıt işliyoruz. Şebnem ve Nermin adlarında iki gelinim, Özge, Hazar, Pelin ve Deren adlarında, üç kız bir erkek torunum var. Seyahat etmeyi severim. Yurt dışına giderim. Dünyanın yarısını gördüm.“.

YAKUP SELEK (İNCE MEKANİK)

Yakup Selek, 1929 yılında İzmit Ketenceler Köyünde doğdu. Baba adı Şaban, anne adı Hacer’di. Yakup Selek’in altı kardeşi vardı. İlkokulu Ketenceler köyünde okudu. Babası Şaban Bey Kafkasya’dan göç ederek İzmit’e gelmişti. Kafkasya’da iken gümüş kaplama ve işleme işleri yapardı. Özellikle silah vekama sapları işlerdi. Şaban Usta’nın Fethiye Caddesi, Dar Sokak’ta, Sümerbank Mağazasının olduğu yerde, tamir ve çilingir işleri yapan bir dükkanı vardı. Camcılık da yapardı. Yakup Selek metal ve tamir işleri ile babasının bu küçük dükkanında tanıştı. Çok ufak yaşlarda tamir işleri yapmaya başladı. Babası daha sonra bu dükkanı kapatarak Ketenceler köyüne döndü. 1944 yılında babasını kaybeden Yakup Selek askere gitmeden önce,

225

Page 226: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

köyde komşuların ve civar köylerden gelenlerin pulluklarını ve tırpanları tamir ediyor, gün geçtikçe ustalaşıyordu.

1949 yılında iki yıl süre ile İstanbul’da askerliğini yaptı. 1951 yılında döndü. 1953 yılında İnönü Caddesi, Küçük Hamam Sokağı geçince ikinci dükkanı (tavukçunun yanı), Solaklar’lı Kerim Hoca’dan kiraladı. Bu dükkandagaz ocağı tamiri, bisiklet tamiri ve motorsiklet tamiri yapmaya başladı. O yıllarda esnafta freze ve planya yoktu. 19,000 Lira gibi büyük bir bedel ödeyerek İzmit’te ilk frezeyi satın alan esnaf oldu. Yakup Usta on beş yıl bu dükkanda mesleğini icra etti.

Yeni Cuma Cami’sinin orada kantarı bulunan, Selanik muhaciri Yağcı Bedir Bey vardı. Eskiden hurdalık olan Akçacami Caddesinde 33 metre kare olan ahşap eski bir bina satın almış ama parasını ödeyememişti. Yakup Selek’e geldi. Tütün deposu olarak kullanılan bu binayı satın almasını istedi. Yakup Selek bu eski binayı Yağcı Bedri Bey’den 15,000 Liraya satın aldı. İnşaat kalfası Şuayip Kalfa ile anlaştı. Bina yıkıldı. Günümüzdeki hali ileyeniden yapıldı. Bu işler karşılığında kalfaya 7,000 lira ödedi. Akçacami Caddesi, No.45 deki kendi mülkü olan dükkanına 1968 yılında taşındı. Yakup Usta bu yıldan sonra gümüş kaynak işleri, ekovat (buzdolabı motoru) açma işleri, gaz ocağı tamirleri gibi bir çok ince işlerin yanında, o zamanlarıngözde minibüs markaları olan Thames ve Feka marka araçların karbüratör tamirlerini yıllarca yaptı. Yedek parça bol olmadığından, bu işler için Adapazarı’ndan, Gebze’den ve daha birçok bölgeden tamire araçlarını getirenler vardı. Yakup Usta bu konuda kendini piyasaya kabul ettirdi.

1976 yılında Maşukiye’li Ümran hanımla evlendi. Bu evliliğinden Özgür ve Öznur adlarında iki çocuğu oldu. Selek Ailesi uzun yıllardan bu yana Çukurbağ Mahallesi, 2. Mantar Çeşme Geçidi’nde ikamet etti. Dükkan komşuları arasında Dondurmacı Arnavutlar, Berber (Dişçi) Hasan Efendi ve Emanetçi Şükrü Efendi (İzmit-İstanbul arasında çalışan Uğur ve Kırlangıç adlı vapurlarla İstanbul’a gider gelir İzmit’li tüccar ve esnafın emanet işlerini yapardı) bulunmakta idi.

Babasının yanında geçirdiği çıraklık dönemleri hariç 1953 yılından günümüzekadar başarılı bir esnaflık yaşamı olan Yakup Selek, günümüzde dükkanını açık tutmakta ancak tamir işleri yapmamaktadır. Dükkanını sadece elinde bulunan parça ve takımların satışını yapmak için açık tutmaktadır.

Seksen iki yaşında olmasına rağmen çok dinç görünen ve inanılmaz derecede iyi olan hafızası ile yaşadıklarını en ince ayrıntısı ile anlatan Yakup Selek “Mesleği babamdan öğrendim. Babam parmakla gösterilen bir ustaydı. Babamın dükkanı İzmit’te iken beni elimden tutup Fevziye Cami’inin karşısındaki arkadaşı Hacı Mehmet Efendi’nin dükkanına götürürdü. Uzun sakallı bir adamdı. Hacı Mehmet Efendi, Nalbur Hilmi Ege’nin babasıydı. 1940 senesinde Hacı Mehmet Efendi, bana bir el matkabı hediye etti. O matkap hala bende. Ona gözüm gibi baktım. Bu matkap benim için çok önemli bir emanetti. O dönemlerin Belediye Başkanı Kemal Öz’ün babası, Hacı MehmetEfendi ve babam asker arkadaşıydı.

226

Page 227: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Babamın dükkanı günümüzde Yürüyüş Yolu’nda bulunan Akbank’ın arkasında Dar Sokak’ta idi. Ahşap bir binaydı. Üst katta da evimiz vardı. Dükkanın karşısında mazotla çalışan, belediye ye ait bir elektrik santralı bulunuyordu. Korkunç gürültü ile çalışırdı. Çok duman çıkarttığı için annemin yıkadığı çamaşırlar leş gibi olur, kirlenirdi. Annem söylenirdi.

Kemal Öz babamı çok severmiş. Babası Kemal Öz’e “Ben ne isem, Şaban Amcan da odur. Onun her istediğini yapacaksın. Ona sahip çıkacaksın“ diyerek vasiyet etmiş. Babam köye dönmeye karar verince, Kemal Öz buna karşı çıkmış, ”Şaban Amca, biz sana yer verelim. Sana yeni dükkan yapalım. Gitme” demiş. Ama babam kabul etmemiş. Ketenceler’e geri dönmüş.

Köyde komşumuz Kazım ağabey vardı. Padişah soyundan akrabaları varmış. Onu alıp, İstanbul’a götürmüşler. Kazım ağabey yirmili yaşlara gelince, zengin akrabalarından bir araba istemiş. Arabayı almışlar. Kazım Ağabey de ehliyetalmış. Arabayı alıp, köye dönmüş. Ben taksinin köye geldiği hatırlamıyorum.Ama o taksi bahçede yatardı. Kazım ağabey o taksiyi tamir etmeye çalışır, ben de hep onu izlerdim. Çok meraklı olduğum için başından ayrılmazdım. Araba tamirciliğini onun yanında öğrendim.

Tekfen firması İzmit’te elektrik hatları döşüyordu. Açtıkları çukurları kapatmak için kullandıkları asfaltlama makinesi vardı. Bir parçası kırılmış. Parçanın Amerika’dan gelmesi gerekiyormuş. Şirket için çok zaman kaybı olacak. Bana getirdiler. Ben yaparım, dedim. Çok ince bir işti. Üstesinden geldim. Yabancı mühendis yaptığım parçayı görünce hayret etti. Param ödendikten sonra dükkana tekrar geldi. “Usta, çok daha fazla para isteyebilirdin. Mecburen öderlerdi. Çünkü bu parçayı yurt dışından çok dahafazla ödeyerek satın alacaklardı. Hem de çok zaman kaybı olacaktı. Hatta sana kaş göz ile işaret ettim, sen anlamadın” dedi. Ben de “ hakkımı aldım,gerisi haram dedim”. İlk Yale anahtar - çilingir makinesini ben yaptım, yassı pil ile elektrik tesisatı da yaptım.

1999 depreminde afet yardımı için İzmit’e gelen Alman itfaiye ekibinin aracında bir parça bozulmuştu. Yedeği de yokmuş. Parçayı dükkanda yaptım. Alman şef şaşırdı. Sen bunu nasıl yaptın diye. Benim fotoğraflarımı çekti. Daha sonra tekrar İzmit’e geldiğinde beni ziyaret etti. Fotoğraflarımı getirdi.

Oerlikon kaynak elektrodlarını üreten fabrika gazetelere ilan vermişti. Kaynak kursu almak isteyen kursiyerleri iki aylık bir kurs dönemi için İstanbul Teknik Üniversitesine davet ediyorlardı. Mesleğimi iyi icra etmek isteyen bir esnaf olduğum için iki ay boyunca İstanbul’a gittim. Yabancı hocalardan kaynak dersi aldım. Bu kaynak kursuna İzmit’ten bir tek ben katıldım.

Bir müşteri iki ayda bir gaz ocağını tamire getiriyordu. Ben yapıyordum. O,bozup getiriyordu. Ocağı son getirdiğinde, müşteri görmeden ocağın kafasınametal kalem ile onardığım tarihi yazdım. Bir yıl sonra geldi. “Bu ocağı geçen ay tamir etmiştin. Bir ay da yeniden bozuldu. Sen nasıl tamir ediyorsun” diye söylenmeye başlayınca, tepem attı. Açtım ocağın kafasını,

227

Page 228: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

tarihi gösterince ne söyleyeceğini bilemedi. Aldı ocağını gitti. Okumayı çok severim. Ne bulursam okurum”.

NECMETTİN HOŞKAN (HOŞKANLAR MANİFATURA)

Necmettin Hoşkan, 1924 yılında İzmit- Ketenceler Köyünde doğdu. Baba adı Mahmut, anne adı Saniye idi. Babası Mahmut Bey köyde çiftçilikle uğraşıyordu. Nevzat, Bahattin, Nebahat ve Melahat adında dört kardeşi vardı. İlkokulu köyde okudu. 1938 yılında henüz on dört yaşında iken, ailesi ile birlikte İzmit’e geldi. Hoşkan Ailesi Baç mevkii Bostanlar Sokak’ta ikamet etti.

O yıllarda Fevziye Cami’inin bahçesindeki çeşmenin bulunduğu yerden, Halkevine doğru inen sokağın sol tarafı aşağı kadar ahşap dükkanlardan oluşuyordu. Bu dükkanların bir çoğu manifatura dükkanıydı. Bu dükkanlardan bir tanesi de Manifaturacı Hacı Salim Atamer’in dükkanıydı. 1938 yılında, ondört yaşında iken Hacı Salim Atamer’in yanında çırak olarak işe başladı. Üç buçuk yıl onun yanında çalıştı. O zamanlar Milli Koruma Kanunu vardı. Bukanun gerekçe gösterilerek, Salim Atamer’in dükkanına emniyet güçleri baskın yaptı. Çünkü dükkanında gizli olarak makara, iplik ve önlüklük satenbulundurmak (karaborsacılık yapmakla) ile suçlandı. Mahkemeye verildi. Doğu’daki Kiğı ilçesine sürgün yedi. 500 lira da para cezasına çarptırıldı.O sene çok kış oldu. Hacı Salim Atamer kardan dolayı Kiğı’ya gidemedi. Tekrar Van’a sürüldü. Oradan da Diyarbakır’a nakledildi. Bu olaylar gelişirken, Necmettin Hoşkan ustasının dükkanına sahip çıktı. Altı ay boyunca dükkanı açtı. Eldeki malları sattı. Akşam olunca, o günkü hasılatı Hacı Salim Atamer’in ailesine teslim etti. Daha sonra Salim Atamer, ailesini yanına istedi. Necmettin Hoşkan, dükkandaki malları topladı. Tüm aileyi ve dükkandan topladığı malları trene bindirerek, Diyarbakır’a yolcu etti. Necmettin Hoşkan’ın çırak olarak işe başladığı bu dükkanda edindiği tecrübe, ona tüm esnaflık yaşamı boyunca rehberlik etti.

Necmettin Hoşkan 1943 yılında askerliğini yapmak üzere Kayseri’ye gitti. Dört yıl askerlik yaptıktan sonra, 1947 yılında terhis oldu. Askerden dönenNecmettin Hoşkan, Fethiye Caddesi, No.31 adresinde bulunan iki katlı ahşap binanın altındaki dükkanı kiraladı. Bu dükkan Çinili Fırının bitişiğindeydi. 1947 yılında Hoşkanlar Manifatura ve Tuhafiyeyi açtı. Basmave Amerikan bezi sattı. Sümerbank’tan ve İstanbul tüccarından mal aldı. Yıllar geçtikçe dükkandaki mal çeşitliliği de arttı. Her türlü kumaş, ipekli, döşemelik, perdelik ve tül sattı. Necmettin Hoşkan 52 yıl aynı dükkanda İzmit’lilere hizmet etti. 1999 depremine bir buçuk ay kala bu dükkandan ayrıldı. Fethiye Caddesi, Dar Sokak’ta bulunan Gökseller İşhanı, No.3 adresindeki kendi dükkanına taşındı. Bu dükkanda bir buçuk yıl daha ticari faaliyet gösterdikten sonra, dükkanını kapatarak,kendini emekliye ayırdı.

Necmettin Hoşkan 1948 yılında İhsaniye Köyünden Mualla Hanımla evlendi. Bu evliliğinden Hacer adında bir kız çocuğu dünyaya geldi. Hoşkan Ailesi Veliahmet Mahallesi, Hacı Kasım Sokakta ikamet etti. Çıraklık dönemi ile

228

Page 229: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

birlikte altmış yıla yakın başarılı bir esnaflık yaşamı olan Necmettin Hoşkan’ın dükkan komşuları arasında elbiseci Şakir Onat, Kadir Konfeksiyon Kadir Yılmaz, Çinili Fırın Mehmet Aydın, Kumaşcı Zihni İnanç, Beyaz Eşyacı Sabahattin Öztan, Hırdavatçı Şahin Yılmaz, Ayakkabıcı Sedat Tüysüz, Terzi Erdoğan Tiner, Tütün depoları sahibi Yeniköy’lü Hacı Hasan Kozluca, HelvacıEmin Patır, Kireççi Kazım Dinç, Terzi Ali Osman Aykan, Tuhafiyeci Sait Yıldırım, Bakkal Ali Ercan, Manifaturacı Osman Timur, Urgancı Hüseyin Yıldırım ve ikinci el elbiseci Fettah Bey bulunmakta idi. Konfeksiyoncu Kadir Yılmaz, Can Mağazası sahibi Hasan Can ve Terzi Ali Osman Aykan, Necmettin Hoşkan’ın iyi dostları arasındaydılar.

Sosyal yaşamında da çok aktif bir kişiliğe sahip olan Necmettin Hoşkan, Manifaturacılar ve Tuhafiyeciler Derneği kurucularındandır. Bu dernekte 1966 yılında başkan olduktan sonra, on altı yıl başkanlık görevini sürdürdü. İzmit Ticaret Odası üyesi olan Necmettin Hoşkan,Sakıp Sabancı ve Şahabettin Bilgusu’nun başkanlık yaptığı dönemlerde, on iki yıl süre ile tekstil meslek komitesinde görev yaptı. Tekstil komitesinde esnaf arkadaşları İbrahim Bingül ve İlhan Gebeş (Kebenç) ile birlikte çalıştı. Kebapçı Memduh Aytuğar ile birlikte Veliahmet Mahallesi Güzelleştirme Derneğini kurdu. On beş yıl süre ile bu dernekte yöneticilik yaptı.

Necmettin Hoşkan: Altmış yıla yakın esnaflık yaptım. Doğruluktan hiç ayrılmadım. Çok iyi komşularla çalıştım. Birbirimizi sever ve güvenirdik. Komşular arasında samimiyet vardı. Kimin senedi varsa, saat dört olduğunda hep birlikte öderdik. Borcunu ödediğimiz arkadaş daha sonra borcunu hemen kapatırdı. Eskiden öğle vaktinde dükkanlar bir saat kapanırdı. Yemeğe eve giderdim. Daha sonraları Kebapçı Memduh’a ve diğer lokantacı arkadaşlarıma gitmeye başladım.

Dükkanımda sattığım malları İstanbul’dan temin ederdim. Ama birkaç kez İstanbul tüccarı bizi dolandırdı. Parasını peşin olarak yolladığım malları göndermedi. “İflas ettim” dedi. Biz bu tecrübeleri de yaşadık. İzmit’lilere çok veresiye verir, deftere yazardım. Tütün satışından, tütün satışına para alırdık. İnsanlar getirir, borçlarını öderdi. Hiç batağımız olmazdı. Hayatımdaki en büyük hatayı bankalara güvenerek yaptım. Kredi kullandım. Yahudi tüccarım beni uyarmış ”kredi kullanma “demişti. Ama biz dinlemedik. Son yıllarımız faiz ödemekle geçti. Şimdiki genç esnaflara tavsiyem, çok gerekmedikçe kredi kullanmasınlar.

Eskiden bayramlarda çok güzel iş yapardık. Okul ve sünnet dönemleri de çok yoğun olurdu. Cumhuriyet Bayramları çok çoşkulu kutlanırdı. Kırkiki Evler’in olduğu yer Teyyare Meydanıydı. Bayram törenleri bir zaman orada yapılmıştı. Ben Tuhafiyeciler Odası başkanıydım. Bir arabayı güzelce süslemiştim. Kendi dükkanımdan ve arkadaşlarımın dükkanlarından aldığım kumaşları parça parça kesip, törene katılanlara atardım. Hanımlar kumaşları kapışırdı. Hele, Cumhuriyet’in onuncu yıl kutlamalarını hiç unutamam. Tören Atatürk Heykeli ile Yeni Cuma Camii arasında yapılıyordu. Ben dokuz yaşındaydım. Babam bizim manda arabasını sürüyordu. Üzerinde ise, ben ve Kapanönünde aşcı olan Faik Kurtuluş amca vardı. Faik Amca’nın hazırladığı ekmek arası yiyecekleri arabadan Resmi Geçidi izleyenlere atıyorduk. O sene bestelenen Onuncu Yıl Marşı’nı da ezbere coşku ile okumuştuk.

Çocukluğumda, köyden manda arabası ile yakacak odun getirirdik. Yenicuma Cami’inin karşısındaki arabacı meydanında odunları satmaya çalışırdık. Bazı günler çok geç olur. Gece köye dönemezdik. İstiklal Caddesi’ndeki Kandıra Han’ında çok yattık. Mandaları hanın altına bağlar, üst katta biz yatardık. Elli kuruş mandalar için, otuz kuruşta kendimiz için han kirası öderdik. Ama handa yattığımız gece kesin olarak bitlenirdik. Köye döndüğümüzde annem, elbiselerimizi çıkartır, kaynatırdı.Bizi de güzelce yıkardı”.

229

Page 230: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İRFAN ÖZBEN (ÖZBEN TİCARET)

1922 Drama (Yunanistan) doğumlu olup annesi Nesibe hanım, babası Drama’da gazoz imalatçılığı ile uğraşan İzzet Bey idi. Mübadele sonucu henüz bebekken ailesi göçerek önce İstanbul Erenköy civarında yerleşti ancak dahasonra ailenin bir bölümünün İzmit’e gelmesiyle Bac - Çınarlı kahve arkasında, ahşap ve cumbalı eski bir Rum evi, Özben ailesine tahsis edildi.243 İki erkek (İskender ve Hikmet) ve bir kız kardeşi (Aysel) vardı. Ulugazi İlk okulu 4. sınıfa kadar okuyabildi. Başarılı bir öğrenci olmasına rağmen, Babası İzzet Özben’in işlerinin ve sağlığının bozulması nedeniyle ailenin geçimine katkı sağlamak için henüz ilkokul 4.sınıfındayken okulu bırakıp seyyar satıcılık yapmak zorunda kaldı. Yunanistan’dan Türkiye’ye muhacir olarak geldiklerinde, İzmit’e yerleşene kadar çok zor şartlar altında at sırtında seyahat ederken bir ayağı ezildi ve tedavi edilemediğinden sakat kaldı. Bu nedenle de askerlikten muaf tutuldu.

Çalışmaya seyyar satıcılık yaparak başladı. Daha sonraki yıllarda da hep kendi işinde çalıştığından, herhangi bir ustası veya işvereni hiç olmadı. İlk dükkanını Baç Musa Kazım Caddesinin hemen alt tarafında, İnönü caddesiüzerinde küçük bir büfe/bakkal karışımı olarak açtı. Bu sıralarda 2.nci Dünya Savaşı devam ettiğinden, ekmek karne ile satılıyor ve mal temininde büyük zorluklar yaşanıyordu. Bu dönemde bir sel baskını neticesi harap olandükkanını kapatmak ve tekrar seyyar satıcılığa dönmek zorunda kaldı. Savaş sonrası Türkiye’ye ithal mallar girmeye başladığında, önceleri yine seyyar olarak çakı-çakmak-hırdavat gibi malların satışını yaparken, Alemdar caddesi üzerinde (Eski Şen Köşe, şimdiki Ayaz pastanesinin olduğu yerin hemen alt tarafında) küçük bir dükkan kiralayıp, seyyarda sattığı mallara ilaveten, kol saati, masa saati,, pil ,batarya,gibi teknik malzemeleri de satmaya başladı. İşleri gelişince, dükkanının karşı tarafında (Şimdiki Karaçetin İş merkezinin olduğu yerde) 2.nci bir dükkan kiralıyarak bisiklet, dikiş makinesi, elektrikli ve bataryalı radyo satışına başladı. Daha sonraları batarya ithalatında zorluklar başlayınca, pillerin birbiriyle leğimle bağlantısını yaptıktan sonra mukavva kutulara yerleştirme yöntemi ile batarya imalatı yaptı. Bu dönemde yanında çırak olarak çalıştırdığı ve İstanbul’da kursa göndererek radyo teknisyeni olmasını sağladığı Orhan Bircan daha sonraları kendi iş yerini kurarak bu gün oğullarıyla işlettiği Bircanlar elektronik firmasının sahibi oldu.

1955 yılında bu 2 iş yerini kapatıp Hürriyet caddesi üzerinde bulunan ve daha önceleri tütün deposu olarak kullanılan 3 katlı büyük ahşap bir binayıeski tütün tüccarlarından Yunanistan muhaciri Akmeşe’li 2 kardeşten kiraladı. Bu mağaza, İzmit’in en modern ve şık işyeri olarak dikkat çekiyordu. Yeni mağazada Türkiye’de henüz başlamakta olan konfeksiyon ürünlerini ve buna ilaveten kolonya-itriyat işlerini de dahil ederek

243 Kamuran Özben’in aktardığna göre İzzet Özben, Dr. Hasan Ömer’in çağrısıüzerine Samsun Çarşamba’dan gelerek Hüseyin Yalaz ile birlikte gazoz fabrikası kurmuşlar, Neşem, Eren, Toros gazozu adı altında satmışlar.

230

Page 231: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

gelişmesini sürdürerek İzmit köylerinde açtığı dikiş/nakış kurslarıyla, buralarda önemli miktarda dikiş makinesi satışını gerçekleştirdi. Daha sonraları Vehbi Koç’un Arçelik markasıyla üretip sattığı çelik büro mobilyalarını satmaya ve devamında Arçelik dayanıklı tüketim mallarının bayiliğini yapmaya başlayınca Edip Kaya Morsallıoğlu, Faik Nüzhet Belgin veSabahattin Öztan ile meslekdaş oldu. Mağaza komşusu Gökseller Ticaret’in sahipleri Necati ve Turan Göksel ile 1960 lı yıllarda özellikle dikiş makinesi ve bisiklet satışında tatlı bir rekabet içinde olurken diğer taraftan yeni iş yeri açan komşusu Üçler Ticaret’in sahipleri Baki Efe ve 2ortağına Ford yedek parça işini devretti. Daha sonraları bütangaz işinde Üçler ticaret Aygaz bayiliğini alınca kendisi de Mutfakgaz bayiliğini aldıve uzun yıllar devam ettirdi. Ancak mağazasının bulunduğu bina, sahipleri tarafından Akbank’a satılınca zorunlu olarak daha önce depo olarak kullanmak üzere satın aldığı Dar sokaktaki nispeten küçük dükkana 1970 yılında taşınmak zorunda kaldı. Buradaki en yakın komşusu Cemal Yılmaz’ın soğuk demir atölyesi, ilerki yıllarda oğulları Turgut ve Tuğrul Yılmaz tarafından lastik satışının yapıldığı dükkana dönüştürüldü ve damatları Mustafa Üsdemir tarafından yakın zamana kadar işletildi.

Emine Özben ile 1942 yılında gerçekleştirdiği evliliğinden 2 kızı (Nesrin ve Nevin) ve 1 oğlu (İlker) oldu. Oğlu İlker Özben, çocukluk yıllarından itibaren özellikle yaz tatillerinde babasının dükkanında çırak olarak çalıştı. 1972 yılında askerlik görevini tamamlayıp döndüğünde babası oğlunuişine ortak etti ve yönetimi ona devretti. 1983 yılındaki ölümüne kadar, oğlunun işleri geliştirmesini onunla iftihar eden bir baba olarak takip etti. İrfan Özben neredeyse yokluktan var ettiği işlerini, hep sebat ederekve çok çalışarak geliştirmiş bir esnaftı. Dünya’da olup bitenleri gazeteleri ve dergileri okuyarak izlemeye çalışırdı. Lisan bilmemesine rağmen defalarca Avrupa’ya fuarlara gitmiş, işlerdeki yenilikleri izlemiş ve elinden geldiğince kendi işlerini geliştirmeye çalışmıştı. Hayatta hissettiği en büyük eksiklik lisan bilmemesiydi. Bu eksikliği yaşamaması için oğlu İlker’i 8 senelik yatılı İstanbul Saint Joseph Fransız Lisesi’ndeokuttu. ‘’Bir lisan eşittir bir insan’’ tekerlemesini çok sık ifade ederdi. Ayrıca, ticaretin hep yenilenmek olduğuna inanırdı. İzmit’te en güzel vitrine sahipdükkanın kendi dükkanı olmasını ister ve bunun gereğini yapardı. İlk dekoratör çalıştıran esnaflardan biriydi.

İlk Yurt dışı seyahatine Hürriyet caddesinde mağaza komşusu olan İzmit’in tanınmış iş adamlarından Yusuf Karaçetin ile birlikte çıkmıştı. Daha sonraları fuarlara tek başına gittiği Avrupa gezilerinden birinde, İsviçre’li bir saat firmasının Türkiye distribütörlüğünü almayı başarmıştı.Kolonya imalatı yaparken gerekli olan esansları da yine İsviçre’den ithal ediyordu. Yurt dışıyla yapılan işlerde, oğlu İlker Özben yabancı dil konusunda en büyük yardımcısıydı. Ölümünden kısa bir süre önce oğluna ve yakın çevresindeki esnaflara verdiği çeşitli öğütlerde ‘’Çok uzun sürmeyecek. Bir zaman sonra, işlerini büyütemeyenler piyasadan çekilmek zorunda kalacak’’ derdi. Ayrıca iş hayatının inişlere gebe olduğunu, böyle bir durumda müşkül durumda kalınmaması için tasarruflu yaşamanın ve geleceği garanti altına almanın gerekli olduğuna dikkat çekerdi.

231

Page 232: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İlker Özben, babası ile ilgili bir anısını şu sözlerle aktarıyor: Rahmetli babam çok çalışkan ve prensiplerine sıkı sıkıya bağlı bir insandı. İzmit’teilk taksitli (senetli) satışı başlatan esnaftı. O dönemde açık hesap veresiye satışa alışmış müşteriler, senet düzenlenmesini kendilerine güvensizlik olarak değerlendirmişler ve bir hayli tepki göstermişlerdi. Bu söylentiler beni rahatsız ettiğinden, kendisiyle bu rahatsızlığımı paylaştığımda, bana aynen şunları söylemişti: ‘’Bak oğlum; bu müşteriye güvensizlik değildir. Ancak zorunlu bir disiplin meselesidir. Artık meblağlar büyüdü, herhangi keyfi bir geciktirmeden bile hem satıcı olarak bizler zor durumda kalırız, hem de ilerde biriken borçların ödemesinden dolayı müşteriler zor durumda kalabilir. Şimdi bize kızanlar, yarın hak vereceklerdir.’’ Babamın haklı çıktığını, ilerleyen süreçte piyasanın işleyişinde senetli satışların son derece normal karşılandığını gördük. Ayrıca, ödeme disiplinin sağlanmasının ne kadar önemli olduğunu bu gün herkes kabul ediyor.

SAİM BAY (BERBER SAİM)

Saim Bay, 1927 yılında Balıkesir-Gönen’de doğdu. Baba adı Ahmet, anne adı Elmas’dı. Gönen’de çiftçilik yapan Ahmet Bey, yedi çocuğundan biri olan Saim’i, ilkokulu bitirdikten sonra Gönen Çarşısı’nda berber olan Ahmet Usta’nın yanına çırak olarak verdi. Ahmet Usta’dan mesleği öğrenerek, kalfalığa yükselen Saim Bay, 1947 yılında askere gitmek üzere Gönen’den ayrıldı. Denizci olarak Ulaşlı Konca’daki askeri birlikte üç yıl berberlik yapan Saim Bay, İzmit eşrafından olan asker arkadaşı Hüseyin Öter’in destekve yardımları ile İzmit’e yerleşmeye karar verdi.

1950 yılında Fethiye Caddesi’nde dükkan açtı. İki katlı ahşap binanın altındaki dükkanın mülkü, Mehmet Karagöz’e aitti. (Kalyoncular Ekmek Fırınıkarşısındaki Karagöz İşhanı’nın sahiplerinden) İki koltuklu bu dükkanda mesleğini icra eden Berber Saim, kalfası Hasan Hıdıroğlu (Hasan Hıdıroğlu, daha sonraki yıllarda Bilin Pasajı’nda kuyumculuk yaptı) ile birlikte çarşıesnafına ve İzmitlilere hizmet etmeye başladı. 1966 yılında Berber Saim Bay’ın yanına çırak olarak giren Ahmet Karaatlı (d.1951) berberlik mesleğini ustası Saim Bay’dan öğrenerek, 22 yıl onunla beraber çalıştı. (Berber Ahmet, günümüzde Tepecik Mahallesi- Kemal Öz Sokak’ta berber dükkanı çalıştırmaktadır.) Saim Bay, 1977 yılına kadar Fethiye Caddesi’nde mesleğini sürdürdükten sonra, İnönü Caddesi, Köseoğlu Pasajı’ndaki kendi mülkü olan dükkana taşındı. 1988 yılına kadar Köseoğlu Pasajı’nda ki dükkanında çalıştıktan sonra rahatsızlanarak mesleği bırakmak zorunda kalanSaim Bay, dükkanını kalfası Ahmet Karaatlı’ya devretti. İki yıl tedavi gören Berber Saim Usta, 17 Aralık 1989 tarihinde vefat etti.Berber Saim Bay’ın dükkan komşuları arasında Yeni Otel, Tül İpek Mağazası-İbrahim Bingül ve Fahri Bey, Tüccar Terzi İhsan Bingül, Berber Süleyman Keser, Radyo tamircisi Fahri Kamacık, Tekin Tuhafiye Alaattin Nemutlu, Konfeksiyoncu İhsan Sanal, Kalyoncular Fırını- Yaşar ve Hayrullah, Sobacı-Tenekeci Muzaffer ve Halil Gazeteci, Terzi İsmail Tezdiker, Doktor Reşat Kural, Diş Hekimi Behice Tuğcu, Avukat Müeyyed Akarsu, Avukat Orhan Demirağcı ve Avukat Sedat Pek bulunmaktadır.

232

Page 233: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Berber Saim Bay, Kalyoncular Ekmek Fırını üzerindeki evde oturan akrabalarını ziyarete gelen Mersinli Şerife Hanım’ı beğenerek, ilettiği evlenme teklifine olumlu yanıt alması sonrası, 1953 yılında evlenen Bay çiftinin, Melek, Dilek ve Mine adlarında üç kızı dünyaya geldi. Berber SaimBay’ın, devamlı müşterileri arasında Hafız Bülbül Ahmet, Philips Fabrikası Müdürü Kadri Bey, İpraş İmalat Müdürü Osman Bey, Pirelli Lastik Fabrikası Müdürü Erkut Bey, Ciğerci Sadık Tanaydın, Sabri Ekmen, Salon Sami’nin sahibi Sami Girgin, Diş Hekimi Özdemir Tuğcu, Nazmi Oğuz, Süreyya Sofuoğlu,Akif Terzioğlu, Osman Gencal, Avukat Ataman Yengin, Doktor İmran Sayan, Terzi Erdoğan Tiner ve Lokantacı Emin Baba, Ragıp Çağlın, Manifaturacı İlyas Uygun, Hoşgör Pastanesi- İsmail Kalkandelen, Kolonyacı Hikmet Kırlı, Bursa Pazarı- Abdullah Kiga, Şekerci Patırlar, Yorgancı Hüseyin - Reha Yıldırım ve Gazeteci-Şair Ruşen Hakkı bulunurken Terzi Burhan, İsmail Börekyemez, Lokantacı Emin Baba ve aynı zamanda dünürü olan Necati Damarlı iyi dostları arasındaydı.

Fethiye Caddesi’nin sevilen esnaflarından olan Berber Saim Bay’ın kızı Dilek Damarlı: Babam, çok hoş sohbet ve esprili bir insandı. Buna rağmen eve geldiğinde dükkandaki olup biteni hiç anlatmazdı. Dükkan komşuları ile her zaman iyi geçinirdi. “Bizim zamanımızda menfaat ilişkileri yoktu. Herkes birbirine güvenir. Esnaf, eğer komşusu siftah yapmamış ise, müşterisini komşusuna yollardı“ diyerek bizeanlatırdı. Rahmetli olduktan sonra, birçok müşterisi bizi gördüklerinde, babamın aranılan bir kişiliğe sahip olduğunu, hikayeleri ve fıkralarıyla anıldığını, onun sohbetini dinlemek için, uzun saatler boyunca berber dükkanımızda oturduklarını söylüyorlardı. Yemesini, içmesini ve gezmesini bilen bir kişiydi”.

Berber Saim Bay’dan mesleğini öğrenerek bugünlere kadar yaşamını sürdüren Ahmet Karaatlı: Ustam çok iyi bir insandı. Mesleğimi ondan öğrendim. Ben deçok emeği vardır. “Oğlum müşteri, ne derse desin, sen kafaya göre traş yapacaksın“ derdi. Sabah saat yedide dükkanı açardık. Dükkanda şebeke suyu yoktu. Dükkanın arka bölümünde su depomuz vardı. Bu depo suyu ile temizlik yaptıktan sonra,işe giden müşterilerimizi karşılamaya başlardık. Dükkanı bir gaz sobası ileısıtır, üzerinde traş suyunu kaynatırdık. O yıllarda ustura ile traş yapıyorduk. Körelen usturalarımızı Sabri Aygen’de biletirdik. (Sabri Aygen’in dükkanı Feridun Özbay Caddesi ile İstiklal Caddesi’ni birleştiren ara sokaktaydı.) Bayramlara onbeş gün kala, işlerimiz çok yoğunlaşır, gece yarısından sonra eve giderdik. Komşularımız ile çok iyi ilişkilerimiz vardı. Bizim dükkanımız, komşuların bir araya gelerek, sohbet ettikleri birmekandı. Ustam, çok fıkra bilir ve güzel anlatırdı. Komşularımız ve müşterilerimiz, Saim Usta’dan fıkra dinlemeye bayılırdı. Dükkana devamlı Akbaba Dergisi alırdık. Saim Usta’m, akşamları dostları ile birlikte Liman Lokantası veya Balıkçı Ruhi’ye giderek, rakı içerdi. Bu sohbetler, ustamın fıkraları ile şenlenirdi. Fethiye Caddesi o yıllarda şimdiki gibi kalabalıkolmazdı. Arnavut kaldırımı olan caddede, çoğu zaman top oynardık. Şehiriçi minibüsleri Fethiye’den aşağıya inerdi. Karlı kış günlerinde, ahşap merdivenleri kızak yaparak, kayardık.“.

Feridun Özbay Caddesi

233

Page 234: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Fethiye caddesi ile Bakırcılar Çarşısı’nı birbirine bağlayan Feridun Özbay caddesi bir zamanlar bahçelikti. Günümüzde Emrullah, Kemal Öz, Ekşiler işhanlarının bulunduğu cadde üzerindeki Salon Sami’nin işletmecisi Sami Girgin, Kurtuluş Savaşı’nın ardından, Yunanistan’la yapılan nüfus değiş tokuşunda oradan göç edip İzmit’in Kemalpaşa Mahallesi’ne yerleşen 11 nüfuslu Hasan Edip Bey ailesinin sondan ikinci üyesi olarak 1926 yılında İzmit’te dünyaya gelmişti. Daha küçükyaşta ticarete atılmış, Hürriyet caddesi üzerindeki çınarların dibine kurduğu mangalı ile kestane kebabı satmaya başlamıştı. Salon işletmeciliğine ilk olarak ortağı İsmail Bey ile birlikteÇocuk Parkı karşısındaki Konfor Bilardo salonunu işletmeye açarak başlamış idi. Daha sonra bu yeni iş yerini açmıştı. Ancak burası görünüşte bir bilardo ve oyun salonu olmasına karşın İzmit’li dostların arkadaşlığı, sohbeti, sevgi ve saygıyı kimi zaman masanın etrafında, kimi zaman da amerikan barın tezgahında kurululan çilingir sofrasında özenle paylaştığı ayrıcalıklı bir yerdi. Salon Sami, sanat dostlarınında sürekli uğrağı idi. Ağabeyi İzmit’li ünlü yazar Naci Girginsoy gibi, Sami Girgin de önemli bir entelektüel idi. Klasik batı müziğinden oluşan zengin bir plak kolleksiyonu, dünya klasiklerinden oluşan bir kitaplığı vardı. Girgin ailesini tanımak için, 26 Haziran 1982 günü kaybettiğimiz 1924 doğumlu Naci Girginsoy’un “Gençlik Çıkmazı” adlı otobiyografik romanını da okumak gerekir. Diğer eserleri Mavi’nin Ölümü ve İpek Böceği idi.

Yine aynı cadde üzerinde bir dönemin ünlü kent dergisi Sesim’inkurucularından Şefik Güler’in (Bacak) matbaası bulunmaktaydı. Şimdilerde bu işletme oğlu Ergun tarafından eski İtfaiye Meydanı’na taşındı. Sesim Dergisi’ni Dündar Çiğit ile birlikte,Matbaacılar sokağının doğu tarafında Tulumba Meydanı (küçük meydanın ortasındaki tulumba nedeniyle böyle adlandırılırdı) yakınında kurmuşlardı. Bu meydanın oluşturduğu küçük çarşının sağ girişinde bir berber, meydanın etrafında ise sobacılar ya da küçük teknik atölyeler bulunmaktaydı. Bugün meydan ortada yok, üzerinde çok katlı bir bina yükseliyor.

SAMİ GİRGİN (SALON SAMİ )

Sami Girgin 1926 yılında İzmit’te doğdu. Babası Hasan Edip Bey ve annesi Fatma Hanım 1924 mübadelesinde Kesriye’den (Kastarya) İzmit’e gelmişti.

234

Page 235: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Babası Kesriye’de çiftlik sahibiydi. Devlet, Girgin Aile’sine Demiryolu Caddesi’nde bulunan eski İş Bankası’nın yerindeki iki katlı ahşap evi verdi. Edip Kaya Bey daha sonra bu evin altındaki dükkanda arzuhalcilik (düşük bir ücret karşılığı dilekçe yazma işi) yaptı.

Hikmet, Nevriye, Nevzat, Mazhar, Ahmet, Naci ve Necat adlarında yedi kardeşi bulunan Sami Girgin, Necatibey İlkokulu’nda okudu. İzmit Ortaokulu’nda okurken eğitimini yarım bıraktı. 1938 yılında Fotoğrafçı Fahri Seyrek’in yanına çırak olarak girdi. Ustanın yanında fotoğrafçılığı öğrendi. Fahri Seyrek Usta’nın çektiği fotoğrafları karanlık odada bastı. Sami Girgin, Fahri Usta’nın çektiği İzmit Manzaraları Koleksiyonunda olan İzmit Saat Kulesi, İzmit Tren İstasyon’u, Körfez’den İzmit Görüntüleri, Pertev Paşa Camii ve Yavuz Zırhlısı fotoğraflarını bastı. Bu basılan kartlar o yıllarda bayram tebriği olarak satılırdı. 1945 yılına kadar FahriSeyrek’in yanında çalışan Sami Girgin askere gitmek üzere işten ayrıldı.

1945 yılında Gölcük Denizaltı Filosu’nda otuz altı ay askerlik yaptı. Askerliğini bitirdikten sonra, evlerinin altındaki dükkanda berberlik yapanBerber Cavit’in dükkanı boşaltmasının ardından 1948 yılında kardeşi Ahmet ile birlikte bir fotoğrafhane açtı. Bu dükkanda üç yıl çalıştı. Oturduklarıev satıldı. Dükkandan çıkmak zorunda kaldı. Tüm fotoğrafçılık malzemelerinikardeşi Ahmet’e verdi. Ahmet Girgin, Tepecik Vergi Daire’si bitişiğinde birfotoğrafçı dükkanı açtı.

Sami Girgin 1951 yılında kayınbiraderi Reşat Gürel ( Sanayici – Demirerler Kollektif Şirketi Sahibi ) ile birlikte Fethiye Caddesi’nde bir soğuk demiratölyesi açtı. Dükkan günümüzdeki Feridun Özbay Caddesinin girişine denk gelen mevkide idi. Henüz daha Feridun Özbay Caddesi açılmamıştı. Atölyeyi açtıkları yer Terzi Osman’a ait bir arsa idi. Bu arsayı kiralayıp, tek katlı bir dükkan yaptılar. Dükkanda kullandıkları el aletleri ve diğer malzemeler İzmit Belediye Başkanı olan Kemal Öz’e aitti. Kemal Öz’ün daha önceki yıllarda İstanbul’da bir imalathanesi vardı. İstanbul’da ki iş bitince malzemeleri İzmit’e getirip, bir depoya koymuştu. Sami Girgin ve ortağı bu malzemeleri Kemal Öz’den taksitle satın aldı. Bu kurdukları atölyede balkon korkulukları, binaların su tesisatlarını ve Kışınbay’ların İzmit sahilinde yaptıkları nakliye iskelesinin demir aksamını yaptılar. Bu iş yeri daha sonraki yıllarda büyük bir sanayici olacak olan ortağı Reşat Gürel’in mesleğine başladığı ilk yer olarak önem kazanacaktı. İki yıl bu dükkanda ticaret yapan Sami Girgin daha sonra kendi başına bir iş kurmak istedi. 1953 yılında Fethiye Caddesi’nde bulunan Kalyoncular Ekmek Fırını’nın bitişiğinde bulunan küçük dükkanı kiraladı. Bu dükkanda oyuncak ve kırtasiye ürünleri bulundurdu. Daha çok Japonya’dan ithal edilen oyuncaklar sattı. O yıllarda Türkiye’de oyuncak imalatı yoktu. 1955 yılındabaş gösteren döviz sıkıntısı sebebiyle, ithalat durdu. Oyuncak ithal edilemedi. Satabileceği mal bulamayan Sami Girgin, 1955 dükkanı kapatmak zorunda kaldı.

1938 yılları sonunda İzmit’te iki yerde bilardo masası vardı. Bir tanesi Nazmi Oğuz’un işlettiği Halk Sineması’nın girişindeki yalnızca bir bilardo masasının bulunduğu kahvede, biri de İzmit Avcılar Kulübündeydi. (Günümüzdebirinci Geçit Mevkiindeki Gakko İş Hanının olduğu yer) 1949 yılında bu iki

235

Page 236: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

yer de kapanınca İzmit’te bilardo masası kalmamıştı. Bu alandaki boşluğu gören Sami Girgin 1955 yılında ortağı İsmail Bey’le birlikte İzmit’teki ilkbilardo salonunu açtı. İzmit Çocuk Parkı karşısında bulunan Sınal Apartmanı’nın giriş katında açılan“ Konfor Bilardo Salonu” da iki bilardo masası bulunuyordu. Bilardo masaları yerli imalat idi. Bir tanesi İstanbul Nuruosmaniye’de, diğeri Balıkesir’de yaptırılmıştı. Bir adet de pinpon masası vardı. Bu salonda kağıt oyunları da oynanıyordu. İzmit için bir yenilik olmuştu. İzmitliler bilardoya hasret kalmışcasına Konfor Bilardo’yudoldurdu. Sami Girgin çok iyi iş yaptı. Bilardo İzmit’te çok büyük bir ilgiuyandırdı. Artık bu iki masa Sami Girgin’e yetmemeye başladı. Konfor, 1964 yılına kadar çalıştıktan sonra yeni salonun devreye girecek olması sebebiyle kapandı. Ortağı İsmail Bey, Bursa pazarı adlı kumaş dükkanını açtı.

1960 yılında Fethiye Caddesini Kemaliye Caddesi Kalaycılar mevkii’ne bağlayan Feridun Özbay Caddesi açılmıştı. Burada eski İzmit Belediye Başkanı Kemal Öz’e ait Beyaz Konak vardı. Bu alanda yapılan istimlak sebebiyle konak yıkıldı. Kemal Öz’ün varisleri istimlak sonrası kendilerinekalan arsalarına sekiz adet bitişik nizam dükkan yapmışlardı. Bu dükkanların dört tanesi boştu ve çatılarından su almaktaydı. Sami Girgin, Kemal Öz’ün damadı olan Avukat Turgut Kayı244 aracılığı ile varislere bir teklif sundu. Bu dükkanların üstlerini kapatacak şekilde tek bir kat çıkmakistediğini bilidirdi. Bu inşaatı kira karşılığında yapacaktı. Bu teklif kabul görünce büyük bir salon yaparak işletmeye açtı. Bu salonu açarken kendisine çok yardım eden ve bu salonda ilk çayı demleyen arkadaşı, “ Sami, sen bu salonla çok uğraştın. Bu salonun ismi Salon Sami olsun” diyerek, bu yeni salonun isim babası oldu. Bu arkadaşı Fotoğrafçı Cemal Turgay’dan başkası değildi. Bu yeni salonun dekorasyonu, Seka’da çalışan dekoratör Engin Erk tarafındanyapıldı. Salon Sami 21 Ocak 1964 yılında dört bilardo masası ve oyun masaları ile hizmete açıldı. Salon Sami İzmitli bilardo ve briç severlerin uğrak yeri olmaya devam etti.

Sami Girgin, 1973 yılında da Fethiye Caddesinde Sabri Ekmen’in yaptığı Ekmen İşhanı’nında dört yüz metre karelik Marmara Bilardo Salonu’nu açtı. Bu salonda dokuz bilardo masası, iki pinpon ve yirmi altı adet oyun masası bulunmaktaydı. Sami Girgin bu salonu 1978 yılına kadar çalıştırdıktan sonradevretti. Sami Girgin’in Salon Sami’si ise 1984 yılında bulunduğu binanın yıkılıp, yenilenecek olması sebebiyle ticari faaliyetine son verdi. Sami Girgin 1949 yılında İzmit’li Saadet Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Ayhan, Hasan Edip ve Deniz adlarında üç çocuğu dünyaya geldi.

Sami Girgin’in Demiryolu Caddesi’ndeki eski dükkan komşuları arasında Manav Mümin Gökyar, Kırtasiyeci Nizamettin Gökyar, Meyhaneci Salih Baba (şarap evi), Kırtasiyeci Tayyar Kobak, Berber Recep Savaş, Mezeci Uzun Ahmet, Manav Ali Değer ile Fethiye Caddesi’nde Bakkal Pepe Ahmet bulunurkenSüleyman Gökyar, Avukat Orhan Demirağcı, Avukat Oğuz Arın, Sabri Ekmen, Orhan Ural, Reşat Gürel ve Ziya Bursalıoğlu, Sami Girgin’in yakın

244 İzmit Lisesi’nin ilk mezunlarından. 1950 KYÖD Başkanı. Avukat. 1976-78 Kocaeli Barosu Başkanı. Melike Hanım’la evliydi.

236

Page 237: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

dostlarıydı. Herkesin gıpta ile baktığı bu gruba “Pomaklar Takımı“ adı verilmişti.

Sami Girgin: Benim salonun İzmitli dostların buluşma yeriydi. Şehrin tüm bürokratları, ileri gelenleri, hakimleri, avukatları, doktorları ve çarşı esnafı benim müşterimdi. Bilardo müsabakaları düzenlerdim. Kurduğum bilardotakımı ile Adapazarı’na, Bursa ve Yalova’ya maç yapmaya giderdik. Onlar da bize gelirlerdi. Sadri Aytar, Petkim’de çalışan mühendis Ulus, Avukat HasanYazıcıoğlu ve eski Belediye Başkanımız Osman Gencal iyi bilardo oynarlardı.Salon Sami, dış görünümü ile bir bilardo salonu ve oyun salonu iken, olaya bir başka açıdan bakıldığında dostluğun, arkadaşlığın, sevgi ve saygının adeta imbikten süzülüp arılaştığı apayrı bir mekana dönüşmüştü.245

Salon Sami’de briç müsabakaları düzenler, hediyeler verirdim. İzmit Belediyesi’nde çalışan Suat Hazar, Mimar Cengiz Ulusoy ve Avukat Tarık Tekin iyi briççilerdi. Çarşı esnaflarından Mustafa Koçak, Halıcı İsmail Alpaslan, Elektrikçi Kazım Kapusuz, Eczacı Perihan Akız’ın kardeşleri, Terzi Halil Kurtpınar ve Kupon Mağazası sahibi İhsan Bingül benim devamlı müşterilerimdi.

Sapanca Gölü kenarında Hacı Hürşit Lokantası vardı. O lokantanın mezeci başı Haydar (Haydari mezesini ilk yapan usta ) ve yardımcısı Vehbi’yi benimsalona getirdim. Nefis mezeler yaparlardı. İlk açtığım yıllarda öyle zenginbir büfemiz vardı ki, müşterilerimiz paket yaptırıp evlerine götürürdü. Taze uskumru dolması, haydari ve midye dolması en meşhur olan mezelerimizdi. Müşterilerimiz masaların yanında bulunan sehpalarda mezelerini yerken, içkilerini yudumlarlardı. O zamanlar Şehir Restaurant’ınişlerini kesmiştik. Yanımda çalışan ocakçı Süleyman Odabaşı vardı. Herkes onu tanırdı. O da her müşterisini tanır, ne içeceğini bilirdi. Ona göre servis hazırlardı.

Salon Sami’yi açtığımda, daha önceki yıllarda kurulmuş olan Sanat Dostları Derneği’ni tekrar hayata geçirdik. Başkanı Avni Öztüre idi. Cemal Turgay dayönetim kurulundaydı. 1964 yılında İzmit Bölge Tiyatrosu kuruldu. Kocaeli Valisi Bekir Suphi Aktan ve Belediye Başkanı Enver Atafırat tiyatronun kuruluşuna ön ayak olmuşlardı. Bizim salonda açılış balosu olmuştu. KolorduKomutanı Faruk Gürler, Valimiz, Emniyet Müdürümüz son derece şık kıyafetlerile gelmişlerdi. İstanbullu sanatçılar Alev Yamaç ve Ahmet Gülhan Seka Salonu’nda tiyatro yaparlardı. Buz gibi salonda oynarlardı. Akşam çıkınca benim oraya gelirlerdi. Sanat Dostları Derneği olarak onlara kuçak açmıştık. Onlara çorba çıkartıp, sabaha kadar çay verirdik. Biz salonu öğleden sonra açardık. Onlar biz gelmeden salonda prova yaparlardı. Tüm bu işleri “ Bila metelik “ (karşılıksız) yaptık. Ahmet Gülhan o yıllardan arkadaşımdı.

Son derece titizimdir. Yaptığım işin en iyisini yapmak isterim. Başkasının yaptığı işi beğenmem. Ama iş hayatı benim için yıpratıcı olmuştur. Yıllarcagünde on altı saat çalıştım. Lokal olduğumuz için içki satışımız da vardı. Akşam kapanma saatimiz yoktu. 1964 ile 1980 yılları arasında bu çalışma böyle sürdü. Yazar Naci Girginsoy kardeşimdir. Okumayı çok severim. Anı ve 245 Av. Tacettin Değer, Özgür Kocaeli Gazetesi, 13 Nisan 2009

237

Page 238: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

biyografi kitapları okurum. Büyük bir kütüphaneye sahibim. Klasik Batı müziği dinlerim. Bir hayli zengin bir plak arşivim var. İnsanı insan yapan güzel sanatlardır” sözleri ile birikim ve anılarını aktarmakta.

ŞEFİK GÜLER (SESİM MATBAASI)

22 Ocak 1929 İzmit doğumlu olup anne adı Emine, baba adı Hüsnü idi. Annesi Bulgaristan Varna, babası ise Bulgaristan Şumnu’dan “Balkan Savaşı” sırasında Türkiye’ye göçmüşlerdi. Babası eski Memleket Hastahanesi yolu üzerinde bir bağın sahibi olup üzüm ve kiraz yetiştiriciliği yapardı. Perşembe günleri de Fethiye ve İstiklal caddelerinin kesiştiği noktadaki çeşmenin yanında tezgah açarak tereyağ, ekşimik ve zeytin satardı. ÇukurbağMahallesi, Bahariye Caddesi’nde 4 numaralı evde oturan Güler ailesinin Refik, Tevfik ve Şefik adlı üç erkek çocuğu vardı.

Şefik Güler, Ulugazi İlkokulu ve İzmit Ortaokulu’ndan mezun oldu. Askerliğinin 4 aylık eğitim kısmını Kütahya’da 20 aylık kısmını ise İzmir’de yaptı. Çalışmaya Atatürk’ün öldüğü yıl olan 1938’de sabahları simit, akşam üzerleri de Çocuk (Cumhuriyet) Parkı’nda çekirdek satark başladı. İlkokulu bitirdiği yıl Marmara Gazetesi’nin matbaasına çırak olarak girdi. Daha sonra Türkyolu Gazetesi’nin matbaasına geçti. Burada tanıştığı doğruluk örneği ustası Saim Aşkım’dan çok şey öğrendi. Askerlik dönüşü ustası Saim Aşkın, Feridun Özbay ve Metin Yüce’nin (Nazmi Oğuz’un takdığı lakabı ile “sağaçık”) Bizim Şehir Gazetesi’ni ortak çıkarıyorlardı.Saim Usta bu arada götürü olarak götürdüğü Türkyolu Gazetesi’ndeki işini Şefik Güler’e devretti. Böylece ilk kez kendi işinin sahibi oldu. Bu arada Süreyya Sofuoğlu’nun sahibi olduğu Demokrat Kocaeli Gazetesi’nin de işçiliğini götürü olarak üstlendi.

1959 yılı seçimlerinden sonra kimi CHP’li işadamlarının katkılarıyla DündarÇiğit’le birlikte Azim Dergisi’ni çıkardılar ancak finansal zorlular nedeniyle Fikri Dora’ya246 devrettiler. 1968 yılında yine çocukluk arkadaşı

246 1925 Yılındaki Kürek Sporu ile ilimize giren,1928-1930 yıllarında İstanbul’a meyve taşıyan alamana’ların (meyve tekneleri) aralarında yaptıkları yarışlar ile yelken meraklılarının yaptırdığı “kabayole” ve “dingi” sınıfı yelkenlilerle Kabotaj Bayramı süresince yapılan yarışlar ilesüren bu spor branşı 1937 yılına kadar şahısların gayretleri ile yapılmıştır. Bu yılda Cumhurbaşkanı M. Kemal Atatürk ile Başbakan Celal Bayar öncülüğünde Camialtı Tersanesi’nde yaptırılan Şarpi sınıfı yelkenliler tüm sahil beldelerine dağıtılırken, Kocaeli bölgesinde Karamürsel’e 3, Gölcük’e 3, Hereke Sümerspor’a 3, Derince Demirspor’a 3, Kağıtspor’a 3 olmak üzere toplam 15 adet Şarpi verilmiş ve ilk Şarpi yarışmaları o sene yapılmıştır. 1954 tarihinde Fikri Dora ve arkadaşlarıncakurulan İzmit Su Sporları İhtisas Kulübü önderliğinde bu spor dalı hızla gelişip Türkiye 1. liklerinde ilimiz söz sahibi olmuştur. 1958 yılında İsatnbul Yelken Kulubü’ne verilen dragon teknesi karşılığı alınan üç ad. pirat teknesi ile yeni bir sınıfta yelken sporu bölgede başlamış oldu. İlimizde 1923 yılından bu yana kadar çok sayıda yelkenciler çıkmış olup, busporcuları temsilen şu isimleri verebiliriz; Fikri Dora (İzmit Su Spor),

238

Page 239: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Dündar Çiğit’le birlikte, İzmit’te bir dönem fenomen olacak Sesim adlı dergiyi çıkardılar. Rahmetli Feridun Özbay’ın “Türkyolu – Bizimşehir” Gazetesi’nin matbbasında basılan dergi yoğun ilgi görünce Feridun Özbay sokakta Muzaffer Horoz’un dükkanını kiraladılar. Önce bir dizgi makinası vematbaa malzemeleri aldılar. Feridun Özbay’ın da ortak olması ardından hem dergi hem de matbaa işleri yeterli düzeyde olmasına karşın Dündar Çiğit’in emekli olması, Feridun Özbay’ın da247 elim bir trafik kazasında ölmesinin ardından anılarını ve müesseseyi yaşatmak üzere İbrahim Küçükörs, Rıdvan Atay ve gençlik yıllarını Türkyolu – Bizimşehir gazetesi’nin yazıhanesinde,tertip ve makine dairelerinde geçirmiş olan Av. Turgut Kayı’nın da katılımıyla oluşturulan “Sesim Gazetecilik Matbaacılık Ltd” şirketinin ve yeni yayına soktukları Işık Gazetesi’nin yönetimini Şefik Güler üstlendi. Ancak matbaanın bulunduğu bina Muzaffer Horoz ve diğer varislerce müteahhite verilince, matbaanın karşısındaki Lütfi Dinçbaş’ın sahibi olduğubinadaki yazıhaneleri yerinde kalmak üzere Kemaliye Caddesi’nde bugün Karadeniz Pidecisi’nin bulunduğu dükkana taşındılar. Bu arada Işık Gazetesi’nin isim hakkı yeni kurulan Barış Ofset A.Ş.’ye devredildi. Sesim Dergisi 1972 yılında yayın hayatına son verdi.

Komşuları arasında ilk işyerine yakın Salon Sami, onun altındaki dükkanlarda Terzi Burhan, Yoğurtçu Hakkı, Terzi Erkan, Terzi Hızır, Ayakkabı Tamircisi Mehmet, Terzi Hayati, yan tarafta Demirci Cevat, şimdi Feridun Özbay caddesi adı verilen sokakta ise rahmetli İsmail ve oğlu OrhanKurtuluş, İsmail Vatansever, Şemsettin ve oğlu Rıfat Durak, saim Usta’nın oğlu Bizim Matbaa sahibi Ender Aşkın, Ankara Matbaası sahibi Ertuğrul Açıkgöz bulunmaktaydı. 1939 Kandıra doğumlu eşi Müzeyyen Hanım’la 1956 yılındaki evliliğinden kızı Binnur ve oğlu Ergun dünyaya geldi. Askerlik hizmeti sonrası işleri yavaş yavaş oğlu Ergun’a devretmeye başlayarak nihayetinde tümüyle ona bıraktı. Şimdi şehiriçi Migros arkasında eski İtfaiye Meydanı’ndaki Sesim Matbaası sahibi Ergun Güler tarafından yönetilmekte.

Şefik Güler, Biz işe başladığımız dönemlerde utanmak, mahcup olmak diye birkavram vardı. Bir esnafa borçlu olanın, o dükkanın önünden geçerken yüzü kızarırdı. İcraya verilmek çok büyük ayıp sayılırdı. Peşin alışverişin

Karadenizli İbrahim Kaptan, Nazmi Oğuz, Selahattin Özdeniz (Seka), Nihat Yavaş (Demirspor), Sait Songür (Sümerspor), Alaattin Sungur, Şefik Konuk, Muharrem İhsan Arıkan, Cafer Alkaya, Rıza Tunay, Müfit Teoman, Fikret Tarım, İsmail İpekten, Tenekeci Mehmet Özen (Kağıtspor), İsmail Yüksel, Bülent Öget, Erol Levent Ertekin, Zeki Metin, Behçet Birol, Reşat Gürel, Safa Turan, Fevzi Işık, Mete Palabıyık, Ayhan ve Adnan Çoker, Ferih Çölgeçen, Ali Rıza ve Ural Belgin, Erdoğan Altın, Ömer Kasımoğlu, Timuçin Önür, Doğan Savaş, Neptün Çağlar, Ender Şenol, İlhan Ergin, Çetin Demirer, Sabri Yalım, Beklan, Erol Konuk, Erman Çeliker, Türker, Duman Çorum, Atok İlhan, Erol Özalp, Mustafa Tunç, Orhan Çayır, Kenan Özbek, Alaattin Hoşgör,Fikret Tarım, Hüseyin Akça, Menderes Tosun ve Barkın Tarım. (M.Sabri Yalım’a Armağan, Cemalettin Özbay, s.89-97; Fikri Dora, s.174-179)247 Feridun Özbay, Türkyolu-Bizimşehir Gazetesi Koll. Şti.’nin yüzde ellisine sahipti. Diğer yarısı da Mehmet Yüce varislerinindi. (Sesim Dergisi, S.61, s.2, 5 Mart 1971, İzmit.)

239

Page 240: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

senete, çeke dönüşmesiyle başlayan yozlaşma günümüzde tam bir ahlak bunalımına dönüştü. O günlerde komşu esnafın birbirine olan saygısı bugünlekıyaslanamayacak düzeydeydi. Güven duygusu ise bambaşkaydı. Bu vesile ile bir anımı aktarmak istiyorum. Muzaffer Horoz’un dükkanına ilk taşındığımızda elektrik tesisat işlerimizi İsmail Kurtuluş yapmıştı. İsmailUsta, güvercin meraklısı bir Yugoslavya göçmeni idi. Dükkanının adını da “Güvercin Elektrik” koymuştu. Bizim elektrik işlerimizi en kısa zamanda, sanırım bir Perşembe gününde bitirdi. Faturayı getirmeyince Cumartesi günü gittim, “Usta borcumuz nedir? Söyle de ödeyelim” dedim. Gözlüğünü çıkarıp yüzüme şöyle bir baktı. “Aceleniz mi var? İşe yeni başlıyorsunuz. Hele biraz kazanın da öyle ödersiniz”dedi. Mahçup olmuştum, “Usta paramız varken ödeyelim” diye üsteledim ancak almadı. Böyle bir esnaf kaldı mı? Bir de kapısına 3-4 kez adam gönderdiklerimiz var. Alacağımızı isterken borçlu muamelesi gördüklerimiz var. Adları gerekmez.

Eski İzmit’te ticaretin en yoğun olduğu yer hiç kuşkusuz İstiklal Caddesi idi. Zaten başka işlek yer yoktu. Bir çok dükkan sahibi vefat etti. İçlerinden baba mesleğini yürüten oğullar da çıktı, yürütemeyenler de. EdipKaya ve Sungur Morsallıoğlu, İrfan ve İlker Özben, Ciğerci Cafer ve Erhan Balta, Ali – Süleyman ve Haluk Ercan, Harun ve Yakup Caymaz, Memduh ve İlhan – Osman Aytuğar, Köfteci İbrahim ve Behçet Karan, İsmail ve Orhan Kurtuluş başarılı olanlardan bazıları.

İSMAİL YAVALAR (KARDEŞLER KIRAATHANESİ)

İsmail Yavalar, 1912 yılında Selanik’in Kayalar köyünde doğdu. Babasının adı Veli, annesinin adı Hanife idi. Mübadele yıllarında Tokat’a geldi. Kardeşi ile Tokat’ta kaldıkları 15 yıl içerisinde lokanta açıp işletti. 1938 yılında ailesi ile birlikte İzmit’e göçtü. Yavalar, Kemalpaşa Mahallesinde oturdu. Hemen iskelede bir küçük lokanta açtı. Bu lokantayı daha sonra ağabeyi Salim Yavalar’a devretti. (Salim Yavalar, Amerika’da yaşayan ve ABD Atatürk Derneği’nin başkanı olan hemşehrimiz Hüdai Yavalar’ın babasıdır.) 1944 yılında Çarşıbaşı-Kemaliye Caddesi, No.36 adresinde paça çorbası ve söğüş kellesi ile meşhur lokantayı açtı. 1961 yılına kadar bu lokantayı çalıştırdı.

İsmail Yavalar 1936 yılında kendisi gibi Selanik’li olan Sıdıka Hanımla evlendi. Bu evlilikten beş çocuk sahibi oldu. Erkek çocuklarının isimler Numan, Mustafa, Metin, kız çocuklarının isimler ise Nuran ve Şirin’di. 1961yılında İzmit Belediyenin yapmış olduğu yeni imar planlamaları doğrultusunda, Çarşıbaşı Caddesi ile Fethiye Caddelerini birleştirmek için İsmail Yavalar’ın lokantasının bulunduğu bina yıkıldı. Günümüzde Feridun Özbay Caddesi olarak yeni bağlantı yolu açılmış oldu. İsmail Yavalar bir yıllık bir süre içinde yeni yolun köşesine günümüzde de sapasağlam ayakta duran yeni binasını inşa etti. 1962 yılında lokantacılığı bırakan İsmail Yavalar, yeni işyerini Kardeşler Kıraathanesi olarak açtı. 1983 yılında vefat edene kadar dükkanının başından hiç ayrılmadı. Vefat ettiğinde dükkanının üzerindeki evinde oturuyordu. Kırkbeş yıl gibi uzun bir süre

240

Page 241: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

esnaflık yapan İsmail Yavalar, Çarşıbaşı Caddesinin sembol ve sevilen kişilerinden biri idi.

1937 doğumlu olan büyük oğlu Numan İzmit Akçakoca ilkokulundan mezun oldu. İzmit Lisesini bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesinibitirdi. O zaman ki adı ile İpraş’ta çalışmaya başladı. 1990 yılında Mali İşler Müdürlüğünden emekli oldu. 1966 yılında Marangoz Zekeriya Çamkeser’inkızı İzmit’li Gülten Hanımla evlendi. 1945 doğumlu ortanca oğlu Mustafa Akçakaoca İlkokulunda okuduktan sonra, İzmit Ortaokulundan mezun oldu. Kocaelispor’da yetişerek futbol oynayan Mustafa, daha sonra Eskişehirspor’atransfer oldu. 1976 yılında tekrar Kocaelispor’a dönerek, futbol yaşamına İzmit’te devam etti. Seher Hanımla evli olan Mustafa Yavalar, İzmit’te olduğunda ve boş vakitlerinde babası İsmail Yavalar’a kıraathanede yardım etti. 1948 doğumlu küçük oğlu Metin, Akçakoca İlkokulundan sonra, İzmit Orta okulundan mezun oldu. Okulu bitirdiği tarihten babasının vefatına kadar babası ile daha sonradan da günümüze kadar Kardeşler Kıraathanesinin işletmeciliğini yaptı. Mürside Hanımla evli olan Metin Yavalar, günümüzde de oğlu Eren ile birlikte çalışmaya devam etmektedir.

İzmit’li Salih Eker ile amca çocuğu, Helvacı Salim ve Emin Patır ile de kuzen olan İsmail Yavalar’ın dükkan komşuları arasında Yoğurtçu İslamlar, Şekerci Abdullah, Buzcu Ali Bey, Tuzcu Sezai ve Hayrettin Tüysüz Kardeşler,Bakırcı Ahmet, Kasap Şaban, Kahveci Ramazan Agan (Kağıtçı Emin Agan’ın babası), Bakkal Saadettin Dinçbaş, Kurukahveci Refik Bey, Kasap Özkan ve Özcan Kardeşler ve Fırıncı Mehmet Usta bulunmaktadır.

Numan Yavalar, ailesi ve eski günleri şu sözlerle aktarmakta: Dedem Veli Bey ve amcam Ali Bey hafızdı. Muhafazakar bir aile yapımız vardı. Babam beni ve kardeşlerimi yetiştirmek için çok çalıştı. Çok didindi. Okumamızı çok isterdi. Kıraathanemizin ocağında Nazmi Usta çalışırdı. Çok iyi çay demlerdi. Mesleğinin aşığı idi. Bu sevgi onun çaydanlığına yansırdı sanki. Çay tiryakileri onun çayını içmeye gelirlerdi. Özel müşterileri vardı. Bir gün kasap olan komşumuz Özcan Nigiz’den alışveriş yapıyorum. Başka bir müşteri de bizim kahveden gelen çayı içiyordu. Müşteri, Özcan Nigiz’e “Bu çayıbiz evde demleyemiyoruz. Ne güzel çay yapıyorlar” dedi. Çok sevindim ve gururlandım. Onun için babam “Ne iş yaparsanız yapın ama işinizin en iyisi olun. Dürüst olun. Yalandan uzan durun” diyerek, biz çocuklarına devamlı nasihat ederdi.

RIFAT ve SÜLEYMAN DURAK BİRADERLER (İSLAMLAR)

Rıfat (d.1853) ve Süleyman (d.1855) Durak Kardeşler, Yugoslavya Priznen’de doğdu. İslam ve Rabia’dan olma kardeşlerin ataları, Konya- Karaman’dan Yugoslavya’ya göç etmişti. Rıfat ve Süleyman biraderler, daha sonra Edirne Enez’e gelerek uzun yıllar helva imalatı ve kasaplıkla uğraştılar. Rıfat Durak, 15 yaşındaki yeğeni İslam ile birlikte, 1915 yılında İstanbul’a geldi. Akrabaları olan Vefa Bozacısı’nın Babaali Yokuşu’nda bulunan imalathanesinde bir ay kaldı. İstanbul’da helvacılık yapmak isteyen Rıfat Durak, peştamallik (hava parası) vererek bir dükkan kiraladı. Helva yapmayabaşladı. Komşusu olan bir çorbacı, “Siz burada yapamazsınız, İzmit’e gidin,

241

Page 242: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

orada hem deniz hem karayolu var. Daha iyi para kazanırsınız” deyince Rıfatve İslam Durak takımlarını topladı, Gülcemal vapuruna binerek İzmit’e geldiler. Adalar Çarşısı’nda (Şahabettin Bilgisu Caddesi) bir dükkan kiralayarak helva yapmaya başladı. Durak’lar Hacıhızır Mahallesi’nde ikametettiler.

1921 yılında İzmit Yunan askerleri tarafından işgal edildi. Çetin geçen birmücadele sonucunda Türk Orduları Savaşı kazandı. Kaçmaya başlayan Yunan askerleri, İzmit’teki dükkanları yağmaladı. Rıfat Durak’ın Adalar Çarşısı’ndaki helvacı dükkanı da saldırıya uğrayanlar arasındaydı. Yunan askerlerine elindeki balta ile karşılık veren Rıfat Durak, askerleri dükkandan kovaladı. Daha sonra yeğeni İslam ile birlikte, Fevziye Camii’ninBahçesi’nde toplanan İzmitlilerin arasına katıldı. Orada bulunanlarla birlikte Fransız Ruhban Okulu’na (Üssü-Bahri) giderek, Tercüman Ahmet (Çeviren), Fransız Yüzbaşı Delor ve Papaz Pier’in yardımlarıyla Yunan askerlerinin saldırılarından kurtuldular.

İzmit’in 28 Haziran 1921günü düşman işgalinden kurtulmasından sonra, emval-i metruke’den (Rumlar ve Ermeniler tarafından terkedilerek, millileştirilensahipsiz mülkler) 400 Lira ödeyerek, bir ev satın aldı. 20 yıl vadeli alınan bu ev, Kozluk Mahallesi, Kışla Caddesi, No.17 adresindeydi. Çanakkale Savaşı sırasında eşini kaybeden, Rıfat Durak’ın kızı Hanife, Bilecik – Pazarcık’tan İzmit’e geldi. Dükkanda babasına yardım etmeye başladı.

İslamlar, 1921 yılında Kalaycılar Çarşısı (Çarşıbaşı), No.26 adresinde bir dükkan kiraladı. Dükkan kirası 8 Liraydı. Dükkan sahibi Ruhi Bey’in daha sonra aylık 10 Lira kira istemesi üzerine dükkandan çıktı. Aynı cadde üzerinde ki Kardeşler Kıraathanesi yanında bulunan dükkanı satın aldı. (Lüleci’lerin işlettiği Aile Ciğercisi’nin olduğu yer) Durak Kardeşler, helva, boza, sahlep ve yoğurt imal etmeye başladı. 1927 yılına kadar bu dükkanda esnaflık yaptı.

1927 yılında Süleyman (İslam’ın babası), Emrullah, Esma ve Hacer Durak da İzmit’e geldi. Rıfat ve Süleyman Durak kardeşler, işyerlerinin tam karşısında bulunan 41 ve 43 nolu dükkanları satın aldı. İmalathaneyi yeni dükkana taşıyarak, satışa başladı. Beş yıl sonra bu eski binayı yıkıp, yeniden inşa eden kardeşler, binayı günümüzdeki haline getirdi.(1932) Rıfatve Süleyman Durak kardeşlerin vefatından sonra, çocukları İslam (d.1900-Priznen), Emrullah (d.1925-Priznen) ve Hanife (Rıfat Durak’ın kızı) dükkandaki işleri üstlendi. Çocuk denecek yaşlardan o güne kadar dükkanda çalışan kardeşler, imalatı her yönüyle öğrenmişlerdi.

İslam Durak, 1952 yılında vefat etti. İslam Durak’ın vefatından sonra, kardeşi Emrullah Durak, yeğenleri Mehmet, Nuri, Şemsettin ve Salih ile birlikte çalıştı. Bu ortaklık, 1979 yılında sona erdi. Emrullah Durak, Çarşıbaşı’nda ki eski dükkanı aldı. Yeğenleri, Leyla Atakan Caddesi Bac’a yakın noktada Duraklar Çiftliği adı altında yeni bir firma kurarak, imalatabaşladı. Babasının dükkanında tek başına kalan Emrullah Durak, imalata devam etti. İzmit’te marka olmayı başararak, haklı bir üne sahip olan

242

Page 243: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İslamlar, 90 yıl gibi uzun bir süre ile müşterilerine hizmet verdikten sonra, 2005 yılında ticari faaliyetlerine son verdi.

İslamlar’ın dükkan komşuları arasında (Çarşıbaşı’ndan İstiklal Caddesi’ne inişte sağ taraf) Tornacı Nuri Usta, Bakkal Hasan Efendi, Hayat Kıraathanesi, Tuzcu Hamit, Kasap İhsan, Bakkal Saadettin Dinçbaş, Kurukahveci Refik Moralı, Agan’ın Kahvesi, (sol taraf) Fırıncı Hacı Şefik, Kömürcü Mustafa, Tüfekçi Hakkı, Bakkal Fahri Efendi ve Fırıncı İhsan bulunmaktaydı.

Süleyman Durak’ın oğlu olan Emrullah Durak, “1924 yılı Priznen doğumluyum. 3 yaşında iken İzmit’e gelmişim. Beş yaşından bu yana dükkanda çalıştım. Necatibey İlkokulu’nu bitirdim. Merkez Ortaokulu üçüncü sınıftan ayrıldım. Ondan sonra iyice dükkan adamı oldum. Babam Süleyman Efendi, helvayı yapan ustaydı. Ağabeyim İslam ona yardım ederdi. Rıfat Amcam ise daha çok tezgahta mal satardı. Mahir Kışınbay’lardan toptan şeker alırdık. Tahini ise İstanbul’un Unkapanı Semt’inde bulunan Ceyhan Tahin Fabrikası’ndan temin ederdik. 200 kiloluk variller içerisindeki tahin, deniz motorları ileİzmit İskelesi’ne gelir, at arabaları ile Çarşıbaşı’ndaki dükkana taşınırdı.

İmalat kısmı dükkanın arka tarafındaydı. Helva, bakır büyük kazanlarda tahin ve şeker kaynatılarak yapılırdı. Tamamen kol gücü ile karıştırılan kazanların altında odun yanardı. Uzun yıllar dükkanımızda çalışan Hamit Gümüş, babamın çırağıydı. Çok iyi helva ve boza yapardı. Odunları daha çok Eseler Köyü’ndeki Gebeş Mustafa’dan (Kebenç) alırdık. Ağaköy ve Kulfallı Köyü’nden de aldığımız olurdu. At arabaları ile gelen odunlar dükkanın önüne yıkılır, sonra da dükkanın arka tarafındaki bahçeye taşınırdı. Odununarabası bir liraydı. Birgün dükkanın önüne odun yıkılmıştı. O dönemin İzmitBelediye Başkanı olan Kemal Öz, odunları yolun üzerinden görünce, kaldırmamızı söylemiş; “ Bir yangın çıkarsa, itfaiye arabası buraya giremez. Yangına müdahale edemeyiz. Bu odunları hemen taşırsanız, iyi olur “ diye söylemişti. Biz de hemen taşımıştık. Bunun üzerinden bir ay geçmeden, bizim dükkanda bir yangın çıktı. Yoğurt dolabından kaynaklanan yangın yüzünden, dükkanımız bayağı hasar görmüştü. (1945)

Koyun sütünü 1945 yılına kadar Eseler ve Sarımeşe’den aldık. Süt büyük güğümlerin içerisinde gelirdi. Dükkanda koyun ve manda yoğurdu yapardık. Günde elli-altmış kilo yoğurdu, ellerinde kapları ile gelen müşterilerimizesatardık. 1950 den sonra imalat artınca çiftliklerden süt almaya başladık. Vedat Bey’in (Kont Vedat), Mahmut Bey’in ve Fuat Bey’in çiftlikleri toptan süt aldığımız yerlerdi.

Boza ve sahlep bizim dükkanın vazgeçilmezleriydi. Biz bozayı darıdan yapardık. Bozayı mısırdan da yapanlar vardı. Ama lezzetli olmazdı. Boza yapılırken darının püre şekline gelene kadar kaynatılması gerekir. “Ense de boza pişirmek“ deyimi buradan gelir. Boza o zamanlarda mermer küp içinde satılırdı. Kepçe ile cam bardaklar doldurularak, müşteriye dükkanda servis yapılırdı. Boza, soğuk kış akşamlarının en gözde içeceğiydi. İzmitliler bizim sahlebi çok beğenirdi. Dükkana gelen müşterilerimize çam fincanlar içerisinde servis yapardık. Aynı zamanda, İslam Ağabeyim, Kapanönü’ne kadar

243

Page 244: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

giderek, esnaftan sipariş de alırdı. Dükkana geri dönerek doldurduğu sahlepfincanlarını tepsilere koyarak, esnafların dükkanına taşırdı.

1930 lu yıllarda Galatasaray Futbol Takımı İzmit’e maç yapmak için gelmişti. Maksüreliler (yedeksubaylar) ile oynayacaklardı. Galatasaray Futbol Takımı’nın birkaç oyuncusu bizim dükkana geldi. Sahlep koyduğumuz sarı ve kırmızı olan fincanlarımız vardı. Futbolcular sarı-kırmızı fincanları görünce çok beğenip, bu fincanlarda sahlep içmişlerdi. Ben de, ağabeyim İslam’a, “bunlar kim“ diye sormuştum. Gelen kişilerin Galatasaraylı futbolcular olduğunu öğrendiğim o gün de Galatasaray’lı olmuştum. (Ancak bununla yetinmemiş, daha sonra Büyükelçi olarak ülkemizi yıllarca yurtdışında başarı ile temsil etmiş oğlu Osman’ı Galatasaray Lisesi’nde okutmuştu.)

1936 yılında İzmit’e elektrik geldi. Helva ve bozayı kol kuvveti ile yaptığımız için bir hayli zahmet çekiyorduk. Dükkana elektrik çektirdik. Helva makinası ile boza değirmeni ile tokmağının montajı için İstanbul’dan yahudi bir usta çağırdık. Yahudi ustayı üç gün evimizde yatırdık. Montajdansonra makineleri devreye aldık. İmalatımızı arttırarak, toptan satışlara başladık.

1957 yılından sonra Efeler’in de koyun sütünü alıyorduk. Böylelikle imalatımız daha da arttı. Peynir imalatı da yapıyorduk. 1960 yılında bir Opel kamyon aldık. Toptan mal dağıtmaya başladık. İzmit, Gölcük, Karamürselve birçok beldedeki bakkallara mal verdik. İstanbul’a ise tepsilerde karavana yoğurt satıyorduk. Mahalle aralarında seyyar olarak yoğurt satan satıcılar da yoğurdu bizden alırlardı. Bu satıcılar, askılarına oturttukları yoğurt tepsileri ile dolaşırken, ellerindeki zilleri çalarak, sokağa girdiklerini ev hanımlarına duyururlardı. Türkiye’de ki ilk kez vakum yoğurdunu biz yaptık. Bunun mucidi biziz. Onun için yoğurdumuz iyi velezzetlidir. Vakum, sütü 55 derece kaynatarak, sütün içindeki suyu emmektir. Kuruluk oranını 9’dan 17’ ye yükseltmektir. Böylece elimizdeki süt, koyun sütü olur. Bilirsiniz, yoğurt için en iyi süt, koyun sütüdür.

1943 ile 1947 yılları arasında tam dört yıl askerlik yaptım. Şube eriydim. 1946 yılında Fatma Hanım’la evlendim. Bu evliliğimden Osman (d.1947), Rezzan (d.1948), Havva (d.1953) ve Sezen (d.1955) adında dört çocuğum dünyaya geldi.

Bir anımı paylaşmak isterim. Babam ve amcam, Adalar Caddesi’ndeki tek helvacı değil; hemen bitişiklerinde bir de Rum helvacı varmış. Ama Rumlar helvalarını bu Rum helvacıdan değil, bizden satın alırmış. Babam ve amcam bu duruma şaşar kalırlarmış. Bir gün sormuşlar: “Niye helvayı ırkdaşınızdan değil de bizden alıyorsunuz?“ Bu soru karşısında Rumlar şöyle demişler. “Siz göçmensiniz, sizinde geçinmeniz gerekir. Onun için helvayı sizden alıyoruz.“ Ama bunun asıl nedeni, Rumlarınmemleketlerine dönerken ortaya çıkmış. Rumlar giderken şöyle demişler. “Bizhelvamızı sizden alıyorduk. Siz helva yaparken halis şeker kullanıyordunuz, komşunuz olan Rum helvacı ise glikoz kullanıyordu“ demişler. Ben bu anıdan iki ders çıkardım. Rumlar birbirine tutkun kişiler. Sırlarını kendilerinden olmayanlara açmıyorlar. Birbirilerini koruyorlar. Onun için ticari hayatta başarılı oluyorlar. İkincisi, dürüst çalışmak, hileli mal satmadan halka hizmet etmek çok güzel

244

Page 245: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

ve huzur verici bir iştir. Bundan kazançlı çıkan da gene doğru dürüst çalışan esnaftır. “ diyerek, mütevazi bürosundaki küçük masasının üzerindebulunan siyah-beyaz eski fotoğraflara bakıyordu.

Ruşen Hakkı, Duraklar ile ilgili röportajında şöyle bahsediyor. “1964 yılları. Daha İzmit’in yenisiyiz. Yavaş yavaş ısınmaya çalışıyoruz İzmit’e.Bir sabah evden çıkarken, eşim, “ akşama yoğurt almayı unutma. Ispanak pişireceğim. “ diyor…Akşam oluyor, arkadaşlarla işyerinden çıkıp yavaş yavaş çarşıya doğru yürüyoruz. Arkadaşlara yoğurt almak istediğimi söylüyorum, kolumdan tutup şöyle diyorlar; “ İslam’ın yoğurdundan şaşma.“

Cemal Turgay ise anılarını şu sözlerle aktarıyor: O zamanlar şimdiki gibi ambalajlı paket yoğurt yoktu. Evden kase alıp yoğurt almaya giderdik. Yoğurtçu derin tepsi içerisinde mayaladığı yoğurdu, kepçe ile getirdiğimiz kaselere doldurur ve tartardı. İslam'ın yoğurdu o yıllarda bir markaydı. Evden çıkarken, annelerimiz arkamızdan seslenirdi "Sakın ha! İslam'dan başka bir yerden yoğurt alma".

İslam Durak’ın oğlu Şemsettin Durak da o günleri şu sözlerle aktarıyor: Acısu çeşmesinin suları, yalağın içerisinden Çarşıbaşından aşağı doğru akardı. Sıcak yaz günleride, toz kalmaması için sokağı bu sular ile ıslatırdık. Bizim zamanımızda İslamlar’dan başka Yoğurtçu Faik Örnek vardı.İmalathanesi Balık Pazarının oradaydı. O zaman alış-veriş İstiklal Caddesinde (Postahaneye kadar olan bölümü) ve Çarşıbaşı’nda (Kemaliye Caddesi) yapılırdı. Dedem Süleyman Durak, sabah çok erken dükkana gelirdi. Çok güzel salep yapardı. Ben, o sıcacık salebi alır, Yemeniciler Çarşısına götürür satardım.

Bir günde Efeler Çiftliğinden, 1500 kg koyun sütü, 80 kg inek sütü, Tosun Kahya’dan (Yalçın ve Kemal Kuşkan Kardeşlerin dedesi) 300 kg koyun sütü, Sadun Atığ’dan248 400 kg koyun sütü, Emin Soydan’dan 200 kg inek sütü alırdık. Bunları işler, taze olarak İzmit’li müşterilerimize satardık. Çarşıbaşındaki dükkanda yoğurt, gelen müşterilere parakende olarak satılırdı. Arabalar yokken, adamlarımıza tavadaki yoğurtlarımızı omuz askılarında mahallelerde sattırırdık. 1967 yılından sonra modern paketleme başladı. Bakkal ve fabrikalara mal satmaya başladık. Boru Fabrikasına, Devlet ve SSK hastanelerine, Tüpraş, İgsaş ve Nuh Çimento mal verdik. 1960 yılında Feridun Özbay Caddesi imara açılınca, No’3 teki binayı yaptık. Ailepara kazandıkça üst katları çıktık. Günümüzde bu binada ben ve oğlum Rıfat Durak oturuyor.

Eskiden herkes birbirini tanırdı. Çek, senet yoktu. Komşular çok iyi geçinirdi. Dargınlık nedir, bilmezdik. Herkes birbirine güvenir ve yardım ederdi. Şimdi millet selam vermiyor. Sevgi yok. Marketlerde çarşıyı 248 Sadun Eşref Güney Atığ, 1924 İzmit doğumlu. Galatasaray Lisesi mezunu. Eşi İlhan Hanım’la olan evliliğinden Sadettin (d.1955) ve Sadrettin (d.1960) adlı iki oğlu oldu. 1972-75 ve 1979-80 dönemleri Türkiye Jokey Kulubü başkanlığı yaptı. 31 Mayıs 1980’de vefat etti. Eşi İlhan Hanım, Londra ve Karaipler St. Martin’de uzun yıllar emlakcılık ve turizmcilik yaptı. Aile, dededen gelen atçılık işine Akmeşe ve Uzunçiftlik’te devam etmektedir.

245

Page 246: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

bitirdi. O zamanlar sosyal yaşam da çok güzeldi. Seka da bahar balosu olurdu. Aziz Gümüş genel müdürdü. O balolarda ailece eğlenirdik. Eski Oğuz ve Yazlık sinemalarına giderdik .

Süleyman Durak Cemile Hanımla evliydi. Bu evlilikten, İslam, Emrullah, Hacer, Sara, Cemile (Yavuz Pastahanesi sahipleri Seyfi ve Serdar Hamzaoğlu’nun anneleri ) ve Esma adında altı çocukları oldu. Rıfat Durak 1937 yılında, Süleyman Durak ise 1947 yılında vefat edince dükkanın başına İslam Durak geçti. Bundan böyle, “İslam’ın Helvası” ve “İslam’ın Yoğurdu” İzmit’te marka oldu. İslam Durak’ın Zeynep Hanımla evliliğinden Mehmet, Nuri, Şemsettin, Salih ve Ayşe adlı beş çocukları oldu.

İslam Durak 1951 yılında vefat edince işin başına kardeşi Emrullah geçti. Amca ve dört yeğen yıllarca beraber çalıştı. Bu dükkan 1979 yılına kadar aynı adreste kaldı. 1960 yılında Karabaş Mahallesi, Leyla Atakan Caddesi, No.34 adresinde sadece yoğurt imalatı yapılan İslamlar Çiftliği adında yenibir imalathane açıldı. Daha sonra Ticaret Bakanlığı, dini suistimale yer açabileceği gerekçesi ile bu ismin değiştirilmesini istedi. Firmanın ismi, Duraklar Çiftliği olarak değişti. 1979 yılında Emrullah Durak’tan yeğenleriŞemsettin ve Salih Durak ayrıldılar. Çarşıbaşında eski dükkan Emrullah Durak’ın oldu. Leyla Atakan Caddesindeki yoğurt imalathanesi ise Şemsettin ve Salih Durak’a kaldı. Çarşıbaşındaki dükkan 2007 yılına kadar İzmit’lilere hizmet etti. 2007 yılında faaliyetine son verdi. Leyla Atakan Caddesindeki dükkan ise 2009 yılında imalatı bıraktı. Bu dükkanda çocukluğundan bu yana Şemsettin Durak’ın oğlu Rıfat Durak çalıştı.

Yaklaşık olarak 100 yıllık bir geçmiş ile İzmit’e damgasını vurmuş bir kuruluş olan İslam’ların dükkan komşuları arasında Kömürcü Mümin Efendi, Tenekeci Sabri, Şekerci Ahmet, Kahveci Hasan Uçar, Kasap Hasan Efendi, Bakkal Hamdi Korgan, Helvacı Muzaffer Patır, Fırıncı Hakkı Karakuzu, Kalaycı Ahmet Cengiz, Kalaycı Davut Banabak, Kalaycı Mehmet Tezer, Oyuncakçı Şevki, Leblebici Fahri Efendi, Kahveci İsmail Yavalar, Besi EkmekFırını, Şekerci Abdullah Efendi, Berber Filiz Kardeşler, Kasap Şefik Ateş, Bakkal Soydabaşlar bulunmakta idi.

İHSAN BİNGÜL (KUPON MAĞAZASI)

İhsan Bingül, 1934 yılında Sapanca’da dünyaya geldi. Babası Ömer Bey, annesi Gülsüm Hanımdı. Bingül Ailesinin evi, 1893 Selanik muhacirlerinin ikamet ettiği Yenimahalle’de bulunuyordu. İhsan Bingül’ün Mehmet, Saadettinve İbrahim adlarında üç erkek kardeşi vardı. Babası Ömer Bey zahirecilik yapıyor aynı zamanda dükkanında elbise de satıyordu. İhsan Bey’in dedesi deSelanik’te elbisecilik yapmıştı.

Sapanca İlkokulunda okudu. 1945 yılında babası onu bir terzinin yanına çırak olarak verdi. Ustasından meslek öğrendi. Önce kalfa, sonra usta oldu.On sekiz yaşına geldiğinde, Güzel – İş adında bir terzihane açtı. Sapanca’da iki yıl kendi dükkanında elbise dikti. 1954 yılında Urfa – Harrankapı’ya askerliğini yapmak üzere gitti.

246

Page 247: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Askerliğini yapan İhsan Bingül 1956 yılında İzmit’e geldi. Fethiye Caddesinde, bugünkü Çapraz İç Giyim’in üst katında bir bekar evi tuttu. Yerleşti. Fethiye Caddesi, No.37 adresinde Karamürsel’li Bilge Aile’sine ait üç katlı binanın alt katını kiraladı. (Günümüzde Kalyoncular Ekmek Fırının yanındaki Hüseyin Erol’a ait Stom Mağazasının olduğu dükkan.) Tüccar terzilik yapmaya başladı. Dükkanda hem İngiliz kumaşları sattı. Hem de terzilik yaptı. Bir elbiselik kupon kumaşlar sattığı için dükkanının ismi “Kupon” oldu.

2 Kasım 1963 yılında Kandıra’lı Neşe Hanımla evlendi. Bu evliliğinden 1965 doğumlu Fatih, 1968 doğumlu Füsun dünyaya geldi. İhsan Bingül evlendiğinde Kemalpaşa Mahallesi, İmaret Yokuşundaki Kırtasiyeci Tayyar Kobak’a ait Kobak Apartmanında ikamet etti. 1962 yılına kadar tüccar terziliğe devam etti. Bu yıldan sonra manifaturacılık yapmaya başladı. Kupon, İzmit’in vitrinde ürün sergileyen ilk dükkanı oldu. İstanbul’dan mal alarak sattı. 1978 yılına kadar tuhafiyecilik yapan İhsan Bingül, bu yıldan sonra bay ve bayan hazır konfeksiyon ürünleri satmaya başladı.

İhsan Bingül ticaretini yaparken, Fethiye Caddesi, Feridun Özbay Sokak, No.21 adresinde bir parsel satın aldı. Bu parseli 1974 yılında inşaat yapılmak üzere müteahhite verdi. Bina bittiğinde, alt kattaki mağazayı ilk ve tek kiracısı olan İzmit’in değerli evlatlarından Rahmetli Mehmet Sadık Efe’ye kiraya verdi. Mehmet Sadık Efe, bu dükkanda “Galeri 41” adında bir mobilya mağazası açtı. 1979 yılında Mehmet Sadık Efe mobilya mağazasını bıraktı. İhsan Bingül, Kupon Mağazasını bu adrese taşıdı. Büyük mağazacılıkyapmaya başladı. Bay ve bayan konfeksiyon ürünlerini satmaya devam etti. Bingül Ailesi aynı yıl dükkanın üst katındaki evlerine taşındı.

İhsan Bingül’ün oğlu Fatih, 50. Yıl İlkokulunda okudu. İzmit Merkez Ortaokulu ve İzmit Lisesini bitirdi. Uludağ Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümünde yüksek öğrenimini tamamladı. Okul bittikten sonra babası ile beraber çalışmaya başladı. Çocukluğu zaten dükkanda geçmişti. İşlere yabancı değildi. Fatih Bingül 1993 yılında İzmit’li esnaf Şaşkın Manav’ın kızı Fidan Hanımla evlendi. Bu evliliğinden İhsan ve Eren adlarında iki oğlu dünyaya geldi.

İhsan Bingül, oğlunun da devreye girmesi ile işlerini büyütme kararı aldı. 1996 yılında İzmit’teki ilk AVM olan Gulfstar’da (Günümüzdeki N-City) “Petit” adında bir bayan konfeksiyon mağazası açtı. Bu mağaza 1999 yılında,Gulfstar kapanana kadar ticari faaliyetine devam etti. 2001 yılında açılan Real AVM’de KİP (erkek) ve ON’S (bayan) adlarında iki konfeksiyon mağazası açtı. Bu iki mağaza karlılık getirmediği ve merkez mağazaya ağırlık verilmesi gerektiği düşüncesi ile 2003 yılında bırakıldı. Feridun Özbay Caddesindeki mağaza tadilata alındı. Altı aylık bir çalışma ile mağaza yenilendi. Yeni dekoru ile Kupon, uzman mağazacılık (büyük beden bayan konfeksiyon ürünleri) konusunda çalışmaya günümüze kadar devam etti. Fatih Bingül 2006 yılında Feridun Özbay Caddesi, No.19 adresinde ikinci Kupon Mağazasını açtı. Bu mağazada küçük beden abiye ürünleri satışa sundu.

Henüz sekiz yaşında iken annesini kaybeden İhsan Bingül, çocuk yaşında romatizma hastası oldu. Delikanlılığı döneminde rahatsızlığı kalbine vurdu.

247

Page 248: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

1967 yılında, İzmit’li iki esnaf büyüğünün kefaleti ile Halkbank’tan kredi kullandı. Bu para ile Londra’ya tedavi olmak için gitti. Bir ay süre ile orada kaldı. O tarihler için çok kolay yapılacak bir şey değildi bu yaptığı. Tedaviden çok memnun kaldı. 1991 yılına kadar İngiltere’de önerilen tedavi programını uyguladı. 1991 yılında tekrar Londra’ya, kalp kapağı tamiratı ameliyatı olmaya gitti. Geçirdiği başarılı ameliyat sonucunda, sağlık sorununu büyük ölçüde gidermiş oldu. Daha sonraki yıllarda torunları ve bahçesi ile daha çok ilgilendi. İTO üyesi ve 1997 yılında kırk yıl plaketi ile ödüllendirilmiş olan İhsan Bingül bir doğa sevdalısıydı. En büyük hobisi çiçekleri ve bahçesi ile uğraşmaktı. Takım elbise giymiş olsa bile, kravatını gömleğinin içine sokar, gömleğinin kollarını kıvırır, toprak ile haşır neşir olurdu.

Fethiye Caddesi’nin beyefendi esnafı İhsan Bingül, 22 Temmuz 2004 Perşembe günü yazlığının bulunduğu Ayvalık – Burhaniye’de araç dışı bir trafik kazası geçirdi. Beyin kanaması tanısı ile, iki ayrı operasyon geçirdi. Fakat şuuru açılmadı. Altı yıl bitkisel hayatta kaldı. Bu süre zarfında evinde oluşturulan yoğun bakım ünitesinde hemşire gözetiminde bakıldı. 22 Temmuz 2010 Perşembe günü vefat etti.

İhsan Bingül’ün dükkan komşuları arasında Sanallar Tuhafiye, Hocaoğulları Kuruyemiş, Kalyoncular Ekmek Fırını, Bisiklet Tamircisi Muammer Usta, YüncüHikmet Bey, Sobacı Gazeteci Ailesi, Sobacı Fikret Bey, Berber Saim, Halil Kurtpınar (Çapraz – Çorap- Çamaşır), Kervan Çeyiz, Turşucu Habil, Diker İğne Hüseyin Bey, Bakkal Pepe Ahmet, Erkan Akız’ın Yeni Eczanesi, Halıcı Erol Alpaslan, Koçaklar- Argen Mobilya, Gül Mobilya Avni ve Lütfü Gül Kardeşler bulunmaktadır.

Babasını kaybettikten sonra işlerin yükünü omuzlayan Fatih Bingül, 2002 yılında İzmit Kent Merkezi Ticari Dayanışma Derneği Başkanlığı, iki dönem Kasiad Yönetim Kurulu Üyeliği, KOTO Meclis Üyeliği (2009), İzmit Kent Konseyi Başkanlığı (2010), İSODER (İzmit Sosyal Yardımlaşma Derneği ) kurucu üyeliği (2010) ve Jimnastik Kocaeli İl Temsilciliği gibi sosyal faaliyetlerinde de bulundu.

Fatih Bingül: Babam için en önemli iki şey vardı. Ailesi ve işi. “İtibar en önemli şeydir . Allah’tan korkun. Yaşamınızı buna göre düzenleyin”derdi. Çok titiz bir adamdı. Dükkanda ve evde bu özellikleri ön plana çıkardı. Gücü ölçüsünde insanlara yardım ederdi. Bana da yardım konusunda nasihat eder “çalışkan olun, ama kimseye minnet etmeyin“ derdi. Ciddi görünümlü bir kişiydi. Bana ve kardeşime sevgisini pek belli etmezdi. Bizi uykumuzda severdi. Babamın sevgi mesajlarını annemden alırdık. 2004 yılının 17 Temmuz günü idi. Bizim çocuklar babamlarda kalıyorlardı. Burhaniye’ye yazlığa gideceklerdi. Eşim ve ben, çocukları almak için babamlara gittik. Ertesi sabah yola çıkacakları için veda zamanı gelip çattı. Bize elini bile zor öptüren babam, hayatımdan ilk defa bana sıkı sıkı sarıldı. Uzun bir süre sırtımı zıvazladı. İnanılmaz derecede mutlu olmuştum. Biraz da şaşırmıştım. Meğerseson sarılma anımızmış o an. Burhaniye’ye yazlığa gitti. Kaza geçirip, altı yıl bitkisel hayatta kaldı ve onu kaybettim. Ama o bana sarıldığı an, yaşamımın en mutlu anı olarak hafızamda yer etti. 2004 yılında kaza

248

Page 249: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

geçirmeyip İzmit’e dönebilseydi, beraber hacca gidecektik. Ama nasip değilmiş.

ABİDİN AYDIN (MENEKŞE İTRİYAT)

Abidin Aydın, 1928 yılında Bursa’nın Kemalpaşa İlçe’sinde dünyaya geldi. Baba adı Şaban, anne adı İsmiye idi. Babası Şaban Bey 1905 yılında Yugoslavya’dan İstanbul’a geldi. Fatih Medresesinde din eğitimi aldı. 1920 yılında tekrar Yugoslavya’ya döndü. İsmiye Hanımla evlendi. 1921 yılında tekrar göç ederek, Bursa Kemalpaşa’ya yerleşti. Cami hocası oldu. Şaban Bey 1935 yılında İzmit Müftü muavini olarak İzmit’e tayin oldu. Aydın Ailesi Baç mevkiinde ikamet etti. Şaban Bey’in Abidin dışında Orhan ve İhsan adların da iki oğlu daha vardı.

Abidin Aydın Ulugazi İlkokulunda okudu. İzmit Ortaokulundan mezun oldu. 1942 yılında daha on dört yaşında iken, Demiryolu Caddesi’nde ki Eczacı Ziya Heper’e ait Ziya Eczanesi’ne çırak olarak girdi. Altı yıl bu eczanede çalışıp kalfa oldu. 1947 yılında askerliğini yapmak üzere Merzifon’a gitti.Otuz iki ay askerlik yaptı. Askerlik dönüşünde Baç mevkiinde bulunan Suadiye’li Osman Bey’in sahibi olduğu Baç Eczanesine kalfa olarak işe başladı. Abidin Aydın 1957 yılına kadar bu eczanede çalıştı. 1955 yılında Zonguldak’ lı Ayten Hanımla evlendi. Çukurbağ Mahallesinde ikamet etti. Bu evliliğinden üç çocuğu dünyaya geldi. Bülent, Cengiz ve Yasemin.

1958 yılında kardeşi Orhan Aydın ile birlikte İstiklal Caddesinde bulunan Koçaklar İş Hanının altındaki pasajın içerisinde kendi dükkanını açtı. Dükkanın ismini Menekşe İtriyat koydu. Ticarete başladığı bu dükkandan eczanelere toptan ecza levazımatı, kolonya ve o zamanların tek krem markasıolan Pertev Kremi’ni sattı. Üç yıl bu dükkanda kalan Abidin Aydın, 1961 yılında Fethiye Caddesinde (günümüzdeki Özsev Pasajı) bulunan üç katlı kagir binanın altındaki dükkanı mal sahibi Mustafa Özsoy’dan kiraladı. Fethiye Caddesindeki dükkan devreye girdiğinde dükkanında ilk defa ruj ve oje satmaya başladı. Misslyn marka oje, Tokolon marka ruj ve krem, dönemin en ünlü markaları idi. Daha sonra Dr. Rona Krem çıktı. Pudra çeşitleri ve saç boyaları dükkanın değişmez ürünleri oldu.

Abidin Aydın 1979 yılında oğulları Bülent ve Cengiz İle birlikte İnönü Caddesi No.117’deki Köseoğlu Pasajında eczane levazımatı ve itriyat ürünlerinin toptan ve parakende olarak satışının yapıldığı bir depo açtı. Babalarının bilgi ve birikimi iki genç kardeşe yeni ufuklar göstermişti. Buyeni dükkan Aydın Pazarlama olarak ticari hayata devam etti. 1981 yılında Kollektif şirket kuruldu. İlerleyen tarihlerde pasajdaki bazı dükkanlar vealt katlar kiralandı. 1992 yılında İnönü Caddesi yönündeki ilk dükkan da kiralanınca Aydın Pazarlama, vitrinini caddeye taşımış oldu.

1989 yılında Fethiye Caddesi, Sabri Ekmen Sokak’ta bir dükkan daha açıldı. Perakende satış yapılan bu dükkan, aynı zamanda bir güzellik salonu olarak da hizmet veriyordu. Bu salon İzmit’in ilk güzellik salonuydu. Bu iş yeri iki yıl hizmet verdi. Abidin Aydın ve çocukları 1994 yılında Fethiye Caddesi, Feridun Özbay Sokak, No.19 adresinde Türkiye’nin en büyük kozmetik

249

Page 250: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

marketini açtı.“ Aydın Parfümeri” yi tescil ettirmek mümkün olamadığından, yeni mağazanın ismi “ Cosmo-Store” oldu. İnönü Caddesi’nden bu yeni mağazaya geçildiğinde toptan itriyat satışı bırakıldı. Toptancılık zamanında kazanılan deneyimler ve birçok fiat önceliği, parekende fiyatlarına yansıdı. Bu fiyatlar müşteri memnuniyeti sağlanmada çok önemli oldu. Abidin Aydın ve çocukları 1997 yılında aynı cadde üzerinde bulunan 11kapı numaralı mülkü satın aldı. 2005 yılında satın alınan yeni mağaza, dekore edilerek hizmete açıldı.

Abidin Aydın’ın büyük oğlu Bülent 1956 yılında doğdu. Kırk iki Evler Mahallesinde yetişti. Kurtuluş İlkokulunu bitirdi. İzmit Merkez Ortaokulundan sonra, Mimar Sinan Lisesinden mezun oldu. Çocukluk yaşlarındababasının dükkanı ile tanıştı. Askere kadar dükkanda çalıştı. 1977 yılında Darıca’da askerlik görevini yaptı. Askerden sonra tamamen dükkana adapte oldu. İstanbul’dan mal almaya gitti. Toptan satış için, çanta elinde şehir şehir dolaştı. Babasının en büyük yardımcısı oldu. Bülent Aydın 1979 yılında İzmit’li Meral Hanım ile evlendi. Bu evliliklerinden Didem ve Gürkan adlarında iki çocukları dünyaya geldi. Bülent Aydın’ın eşi Meral Hanım, evlendikleri tarihten günümüze kadar eşi ile birlikte çalıştı. Eşinedestek oldu. İşlerine emek verdi.

Abidin Aydın’ın Koçaklar Pasajı’ndaki dükkan komşuları arasında Halıcı Koçaklar, Bebeci Yılmaz (Özçelik), Ayakkabıcı İsmet ve düğmeci İrfan Aytar,Fethiye Caddesindeki dükkan komşuları arasında da Terzi Halil Kurtpınar, Zahireci Mustafa Özsoy, Eczacı Perihan Akız, Kupon Mağazası İhsan Bingül, Tül İpek Mağazası İbrahim Bingül, Bahçe Sineması, Kuaför Tuncay Tandırcı veKonfeksiyoncu Alaattin Nemutlu bulunmaktadır.

Abidin Aydın “ Müşteriye karşı her zaman dürüst oldum. Devletin verdiği karmarjını hiç aşmadım. Fahiş fiatlarla mal satmadım. Fırsatçılık yapmadım. Ama bizim dükkanda hiç pazarlık olmazdı. Çünkü indirim yapmazdım. Bu yüzdenhep makul fiatlarla mal sattım.Fethiye’de ki dükkanın zemini ahşaptı. Toz vermesin diye sabahları mazotla silerdik. Parfümeri dükkanı öğlene kadar mazot kokardı.

Eskiden bütün müşterilerimizi tanır. İsimleri ile hitap ederdik. Sohbet ederdik. Elli yıl önce benden mal almış, hala dükkanıma gelen yetmiş beş yaşında olan müşterilerim var. Seka Fabrikasında Muhasebe de çalışan Ziya Bey vardı. Eşi ile birlikte alış verişe gelirdi. Bir gün on beş yaşlarında olan kızlarını da getirmişlerdi. Kız o zaman öğrenci. Benden saç boyası istedi. Ben de ”Sen öğrencisin. Olmaz, vermem” dedim. Kız çocuğu o zaman bana kızmıştı. Babası da beni desteklemişti. Kırk yıl sonra annesi ile dükkana geldi. Elli beş yaşına gelen orta yaşlı bir hanım olmuştu. Annesi beni göstererek “işte sana saç boyasını vermeyen Abidin Amcan” diyerek beni gösterdi. Gülüştük.

Demiryolu Caddesi’nde çıraklık ve kalfalık yaptığım Ziya Eczanesinde gece nöbetleri tutardık. Bizim dükkanın olduğu mevkilerden sorumlu polis Rıfat Amca vardı. Çok iyi bir insandı. Onu eczaneye çağırır, soğuk kış gecelerinde içmesi için ıhlamur çayı verirdik. Ama fazla oturmazdı. Korkardı. Korkmasının sebebi, o zamanların İzmit Emniyet Müdürü olan

250

Page 251: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Alaattin Eriş’e yakalanmaktı. Alaattin Müdür, devamlı İzmit içinde gezer, bekçi ve polisleri kontrol ederdi. Tüm eski evraklarımı saklarım. Ağabeyimin elli yıl önce bana yazmış olduğu mektuplar var elimde. Kırk yıllık bir radyom var. Eski zamanlarda ötücü kuş merakım vardı.

Oğlu Bülent Aydın: Babam her zaman dürüst olmamızı öğütler, “Kimseye borcunuzuödememezlik yapmayın” derdi. 1999 depremi olmuştu. Henüz beş gün geçmesine rağmen, Demiryolu’nda ki bir bankaya havale yapmak üzere gitmiştim. Tüm banka personeli, demiryolunun beton bariyerlerine yaslanmış dışarıda bekliyorlardı. Beni görünce “Sen burada ne arıyorsun “diye bana hayretle bakmışlardı. Bu titizlik babamdan bana geçmiştir. Çocukluk yıllarımda amcam, beni Fethiye Caddesinde ki Yeni Melek Sinemasına bırakır, kendisi Salon Sami’ye giderdi. Ben filmi izler, çıkardım. Amcamın tenbihlemiş olduğu sinemanın biletçisi, beni dükkana geri getirirdi. İzmit o zamanlar güvenliydi. Herkes birbirini tanırdı.

Hiç unutamadığım bir olay da şudur. Çok kar yağmıştı. Dükkanda kullandığımız ahşap bir merdiven vardı. O merdiveni alıp, Fethiye Caddesi’nin üst tarafına götürürdüm. İğneci Erdinç Ağabey, Ersan Ağabey ve Çapraz Muzaffer Ağabey ile birlikte merdivenin üzerine binip, Fethiye Caddesinden aşağıya doğru kayardık”.

Yürüyüş Yolu (İmre Tökeli Bulvarı – Hamidiye Caddesi – Hürriyet & Cumhuriyet veya Demiryolu Caddeleri)

Kentte ticaret yapılarının sıralandığı önemli doğu-batı akslı bir diğer cadde, 19. yüzyılın sonunda ortasından demiryolunun geçmesiyle yeniden düzenlenmiş ve İmre Tökeli Bulvarı olan adı değiştirilerek Hamidiye Caddesi adıyla kentin ana caddesi olma özelliğini kazanmıştır. Bu cadde eskiden ortasından geçen demiryolunun ayırdığı Hürriyet ve Cumhuriyet (Demiryolu) Caddeleri’dir. Demiryolu’nun kaldırılması ile yapılan düzenlemesonrası, halk arasında her iki cadde birlikte “Yürüyüş Yolu” olarak anılmaktadır. 25 Mart ve 26 Kasım 1948 tarihlerinde Türkyolu Gazetesi’nde yayınlanan “Edip Kaya ve Oğlu Sungur Morsallıoğlu Ticarethanesi”ne ait bir reklam o yıllarda cadde adının Vali Ziya Tekeli’ye izafeten “Demiryolu Tekeli Caddesi” şeklinde anıldığını göstermektedir.

1904 yılında Hamidiye caddesinde kunduracılık yapan Ermeni kökenli hemşerimiz Manderas Cerabyan’ın yanı sıra 1908 yılında Hamidiye caddesi’nde K. M. Pattougiyan (Patikyan) ile aynı cadde üzerindeki Reji sırasında bir diğer ayakkabıcı Giragosyankardeşler’in Fransız ayakkabı üretici firmalarına kart

251

Page 252: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

göndererek, yeni modelleri içeren kataloglarını istemeleri, cadde üzerinde kunduracı Ermeniler’in varlığını göstermektedir.

1944 yılında Belediye tarafından kentin ticari merkezinin önemli bir bölümü istimlak edilerek, yeniden düzenlenmek üzere yıkılmaya başlanmıştır. Bu işlem ilk aşamada halkın çoğu tarafından onaylanmamıştır. Yaklaşık olarak demiryolunda Nazmi Oğuz’un249 tuhafiye dükkanından başlayarak Türk Ticaret Bankası’nın yanına kadar olan geniş bir saha tümüyle ortadan kaldırılmıştır. “Türkyolu Matbaası” ve “Orta Han” yıkılarak Demiryolu’ndan Halkevi’ne bir cadde açılmaya çalışılmıştır. Fevziye Cami’nin yan cephesine bakan tek sıra dükkanların da istimlaki uygun görülmüş, Türk Ticaret Bankası binasının yıkılıp yıkılmama kararı savaş sonrasına bırakılmıştır.250 1950’li yıllarda Hürriyet Caddesi betonlanmış ve inşaatında mahkumlar çalıştırılmıştır. Caddenin altından geçen ve SEKA'ya ait olan elektrik ve su hattı sebebiyle betonlama işlemi özenleyürütülmesine rağmen, müteahhitten kaynaklanan hatalar, bazı bölümlerin yeniden yapılması gerekmiştir. Karayolları Müteahhiti Yüksek Mühendis Orhan Sertel tarafından geceli gündüzlü çalışma ile işin bitirilmesi sağlanmıştır.

Caddenin düzenlenmesinin ardından, iki tarafına çağının anlayışına göre modern binalar inşa edilmiştir. Eski fotoğraflarda görüldüğü üzere, önceleri seyrek sayılabilecek vearalarında gösterişli konakların bulunduğu cadde üzerinde, zamanla ticaret yapıları çoğalmıştır. Olasılıkla caddenin güneyine ait bir fotoğrafta görülen iki katlı kagir ticaret yapılarının zemin katları camekanlı, birinci katları önleri balkonlu kapı ve pencerelerle düzenlenmiştir. Yapıların üst örtüleri ise üçgen alınlıklı kırma çatıdan meydana gelmektedir.(Ahşap binanın yerine) 1956 yılında Cumhuriyet Caddesi'nde inşasına başlanan Belediye Binası (bugün yerinde Ender Mağazası) 1957 yılında bitirilmiştir.

249 Ahmet Nazmi Oğuz, Karamürsel 1907 doğumlu. Baba adı Ali, anne adı Hafize. Tüccar, Çiftçi, İzmit Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı, Türkiye Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve Borsaları Genel Kurul Başkanı, İzmit Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı, Kızılay ve Kocaeli Atılım Vakfı Onursal Üyesi, Spor Kulübü Başkanı, Sinema sahibi ve İşletmecisi. Cumhuriyet Halk Partisi II. (XIII) Dönem Mardin Milletvekili idi. 08.06.2007 günü vefat etti. 250 Türkyolu Gazetesi, 18 Eylül 1944. Aktaran Oya Şenyurt, age, s. 78

252

Page 253: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Fevziye caminin batı tarafında (eski) ahşap Belediye Binası, öncephesi demiryoluna bakan, kare şeklinde pencereleri, yoğun basılmaktan aşınmış tahta merdivenleri ve üst katındaki dikdörtgen biçimli, loş ışıklı nikah salonu ile tarihi bir yapıidi. Birkaç bina yanında Hacı Ali Bey’in lokantası bulunmaktaydı. Belediyenin batı yanında, köşede Yusuf Bilgisu’nun Kocaeli Eczanesi bulunuyordu. Köşede Saatçi İbrahimEfendi’nin oğlu Ahmet Barut’un bugün Avea bayi olan dükkanı bulunurdu. Buradan bugünkü adı ile Cevdet Hoca sokaktan Halkevi’ne iniliyordu.251 Doğu yakasında ise Demiryolu ile Ankara caddesi arasında yer alan (eski) İtfaiye Meydanı’nın kuzey tarafında “Bit Pazarı” yer alıyordu.

DURSUN AKOĞLU (AKOĞLU GİYİM)

Dursun Akoğlu 1934 yılında Elazığ’da doğdu. Baba adı Ramazan, anne adı Zekiye idi. 1949 yılında ailece İzmit’e göç ettiler. Dursun Akoğlu’nun babası Ramazan Bey, Elazığ’da çiftçilikle uğraşıyordu. İzmit’e geldiklerinde Necatibey İlkokulunda görevli olarak çalıştı.

Elazığ’da ilkokulu bitiren Dursun Akoğlu, ailesi ile İzmit’e geldiklerinde 15 yaşındaydı. Baç mevkii, Hastane Bayırı, No.46 adresinde ikamet etti. Dursun Akoğlu 1959 yılından sonra ise, Cedit Mahallesi, Muzaffer Fidan Sokak, No.4 adresinde yaşamına devam etti. Demiryolu Caddesinde manifaturacı-terzi Hacı Müfit Saner’in yanına çırak olarak girerek 2 yıl burada çalıştı. Müfit Saner’in ortağı Tevfik Dinçkal, Müfit Saner ile işlerini ayırıp yine Demiryolu Caddesinde, eski İş Bankasının olduğu yerde Makastar Terzihanesini açınca Dursun Akoğlu da, onun yeni iş yerinde çalışmaya başladı. Terziliği burada öğrenen Dursun Akoğlu, 1954 yılında Kars’a askerliğini yapmaya gitti. 2 yıl askerlik yaptıktan sonra, 1956 yılında eşi Sebahat Taneli (Yavuz Pastahanesini sahibinin kızı) ile evlendi. Bu evlilikten bir kız çocuğu sahibi oldu. 1958 yılında doğan Canan, Ulugazi İlkokulu, Mimar Sinan Ortaokulu ve lisesinden mezun oldu. Öğretmen olmaya hak kazanan Canan Akoğlu, mezun olduğu Ulugazi İlkokuluna öğretmen olarak atandı. 20 yıl çalıştıktan sonra emekli olan Canan Hanım, makine mühendisi Hüseyin Cibelik ile evlidir. Dursun Akoğlu 1957 yılında Hürriyet Caddesi, No.25 adresinde (Doktor Kayhan Basım’ın binasının altında) kendi terzihanesini açtı. 13 yıl bu dükkanda çalıştı. 1970 yılında, halen aktif olarak çalıştırmakta olduğu, Hürriyet Caddesi, No.31 deki kendi mülkü olan dükkana geçti. 40 yıldan bu yana aynı iş yerinde ticaret hayatına devam eden Dursun Akoğlu, 1980 yılından sonra terziliği bırakarak hazır konfeksiyon ürünlerinin satışına başladı. 60 yıla yakın yakın çalışma hayatı ile örnek bir esnaf olan Dursun Akoğlu, bu başarısını dürüstlüğüne, çok çalışmaya, tasarruflu olmaya ve kazandıklarını gayrımenküle yatırmaya borçlu olduğunu söylemektedir.

251 Merzuka Yazıcı (2007), s. 76

253

Page 254: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Dursun Akoğlu’nun dükkan komşuları arasında, Eczacı Necati Bey, Hurdacı Mehmet Gürbüz, Abdurrahim Karaçetin, Bakkal İzzet Işılay, Sefa Kahvesi AdilBey, Otelci Cevat Ademoğlu,252 Lokantacı Efe Dayı olarak bilinmektedir. Terziler Odası’na kayıtlı olan Akoğlu , 1970 yılından sonra İzmit Ticaret odasına kayıt olmuştur. “Eski komşuluklar yok.Eski günlerimizi mumla arıyoruz. Toplumda güven sorunu var” diyen Dursun Bey, 1978 yılından bu yana işyerinde yardımcısıMustafa Tahtacı ile beraber çalışmaktadır. Aktif bir sosyal yaşamı olan Dursun Akoğlu, Kadıköy Güneşspor’da yöneticilik, İzmit Camileri Yaptırma veOnarma Derneğinde Başkanlık, iki dönem Doğruyol Partisinde İl yöneticiliği,iki dönem disiplin Kurulu üyeliği, Elazığlılar Derneği kuruculuğu, iki dönem İzmit Ticaret Odasında meclis üyeliği yapmıştır.

AHMET ŞÜKRÜ BARUT (SAATÇİ-GÖZLÜKÇÜ, BARUT OPTİK)

Ahmet Şükrü Barut, 1919 yılında Saatçi Ali Efendi Konağı’nda doğdu. Baba adı İbrahim Şevki, anne adı İftade idi. Babası İbrahim Şevki Bey, askerliğini yapmak üzere Bulgaristan’dan İzmit’e gelen ve yerleşen bir saattamir ustasıydı. Sebahat (Turgay) ve Sema (Tirelioğlu) adlarında iki kız kardeşi vardı. Barut Ailesi, Tepecik Mahallesi, Tepecik Yokuşu’ndaki evde ikamet etti. Ahmet Şükrü Barut, Yenituran İlkokulu’nu bitirdikten sonra, babasının dükkanında çırak olarak çalışmaya başladı. Ustası babası ve babasının yanında çalışan Saatçi Ali Efendi idi. İbrahim Şevki Barut, konağı daha sonra Saatçi Ali Efendi’ye satmıştır.

Ustalarının yanında mesleğini öğrenen Ahmet Şükrü Barut, 1940-1944 yılları arasında Bolu’da askerliğini yaptı. Askerliğini görevini tamamladıktan sonra İzmit’e dönen Ahmet Şükrü Barut, saatçi dükkanında çalışmaya devam etti. Dükkanı, Demiryolu Caddesi, Fevziye Camii’nin karşısındaydı. İki katlı ahşap binanın giriş katında bulunan dükkanda saat tamiri ve satışı yapan esnaf Ahmet Şükrü Barut, daha sonraki yıllarda ithal beyaz eşya getirip sattı. Büyük oranda veresiye satış yapan Ahmet Şükrü Barut, bu işten büyük zarar etti. Tekrar saatçiliğe dönen Ahmet Şükrü Barut, gözlük satışı ve tamiri de yapmaya başladı. Ahmet Şükrü Barut, 1968 yılında iki katlı eski binasını yıkarak, yerine beş katlı Barut Han’ı inşa etti. Yenilen binanın altında Barut Optik tekrar açıldı.

1989 yılına kadar çocukları Mehmet ve Ali ile birlikte çalışan Ahmet Şükrü Barut, dükkanı çocuklarına bırakarak, kendini emekliğe ayırdı. Ahmet Şükrü Barut, 1997 yılında oğlu Mehmet Barut’u kaybetti. Elli yıl süre ile dükkanının adresini hiç değiştirmeden İzmit halkına hizmet veren Saatçi- Gözlükçü Ahmet Şükrü Barut ise 23 Eylül 1999 günü seksen yaşında vefat etti. Vefatının ardından, 2000 yılında Barut Han’ın altındaki Barut Optik kapandı.

Ahmet Şükrü Barut, İzmit Ticaret Odası Kurucu üyeleri arasında olup, İzmit Esnaf Kefalet Kooparatifi ve Türkiye Gözlükçüler Derneği’nin 1 nolu 252 Karamürsel 1928 doğumlu. Babası Oveysi (Veyis), annesi Zeynep. Adalet Partisi III. (XIV) Dönem Kocaeli Milletvekili idi. 28.04.1985 günü vefat etti.

254

Page 255: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

üyesiydi. Dükkan komşuları arasında Ayakkabıcı Memduh Saner, Çorbacı Refik Başeğmez, Ayakkabıcı Saim Erez ve Rulmancı Fevzi Sun bulunmakta idi.

Ahmet Şükrü Barut, 1944 yılında Hüsniye Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Ayşe (Alan), Ali ve Mehmet (merhum) adlarında üç çocuğu dünyaya geldi. Çocuklarından Mehmet ve Ali, babaları ile birlikte dükkanda çalıştı. Ali Barut daha sonraki yıllarda, dükkandan ayrılarak, günümüzde de faliyetini devam ettirdiği başka bir gözlükçü dükkanı açtı. Kızı Ayşe Alan (d.1956): Babam dürüst ve doğruluk timsali bir insandı. Arkadaşlık ve dostluğa çok önem verirdi. Ailesine ve çocuklarına çok düşkün ve fedakar bir babaydı sözleri ile bilgilerini aktardı.

ŞAHABETTİN BİLGİSU (TÜCCAR - SANAYİCİ)

Şahabettin Bilgisu, 1919 yılında Sapanca’da doğdu. (TBMM kayıtlarında 1918 İzmit/Şirin Sulhiye doğumlu görünüyor) Babası, milli mücadele yıllarında Ali Fuat Cebesoy’la birlikte Geyve Boğaz’ında çatışmalara katılan ve savaş biter bitmez İzmit’e gelerek eczane açan Eczacı Yusuf Bey, annesi Asiye Hanım’dı. Şahabettin Bilgisu’nun, Sabahattin, Alaattin, Bilge ve Nebahat adlarında dört kardeşi vardı. Bilgisu Ailesi, Demiryolu Caddesi’nde (günümüzde Mc Donald’s’ın olduğu bina) ikamet etti. Yusuf Bilgisu’nun eczanesi bu evin alt katındaydı.

İzmit Ortaokulu’nu bitirdikten sonra, Kuleli Askeri okuluna gitmek istedi. Ailesinden habersiz olarak Kuleli Askeri Lisesi’ne başvurdu. Yazılı imtihanı kazanan Şahabettin Bilgisu, sağlık muayenesine girdi. Buradaki görevli Asabiye Mütehassısı, babası Yusuf Bilgisu’nun arkadaşı çıktı. Doktor, soyadını görünce sordu: “Sen Yusuf Bilgisu’nun nesi oluyorsun?” Şahabettin Bilgisu’nun verecek cevabı, askerlik hayallerinin sonu oldu. Doktor “Benim tanıdığım Yusuf Bilgisu, seni asker yapmaz“ dedi. Bu durumu babası Yusuf Bilgisu’ya bildirdi. Askeri lise hayalleri suya düşen Şahabettin Bilgisu, bu konuyu anlatırken “Ne yapmalı, kadere inanmak lazım. O gün, o doktora rastlamasaydım, şimdi bir askeremeklisi olacaktım“ demiştir. Ardından İstanbul Erkek Lisesi’ne gitti. Mezun olduktan sonra İzmit’e döndü.

Zahire ticareti yapmaya başladı. Un alıp, sattı. 1949 yılında Milletvekili Ali Bey’den Kullar Mevkiinde, içinde su türbünü ile çalışan bir değirmeni de bulunan bir çiftlik kiralayarak değirmenciliğe başladı. 1952 yılında Susanbaş Değirmencilik A. Ş., 1968 yılında da Kocaeli Yem Sanayii A.Ş. firmalarını kurarak, sanayicilik yaşantısına başladı. Daha sonra İspak A. Ş.’yi kurarak, Kocaeli Bankası (bugün TEB-Türk Ekonomi Bankası) İdare Meclisi Başkanlığı görevini üstlendi. Şahabettin Bilgisu, yerel kişilerin İzmit’te sanayiye kayışlarının ilk örneklerinden biri oldu.

1961 yılında Nihat Erim ile birlikte, CHP ‘den I. (XII) Dönem Kocaeli Milletvekili seçildi. Milletvekili olarak görev yaptığı dönemde TBMM Çalışma Komisyonu’nda görev yaptı. Bülent Ecevit ile birlikte, çalışma hayatımızın temelini düzenleyen 274 ve 275 sayılı yasaların hazırlanmasındarol oynadı. 1965 yılına kadar milletvekilliğini sürdüren Bilgisu, Halil Köseoğlu’nun ısrarı üzerine, 1967 yılında İzmit Ticaret ve Sanayi Odası’nın

255

Page 256: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Meclis ve yönetimlerindeki görevlerine başladı. 1972 yılında Oda Başkanı seçilen Şahabettin Bilgisu, on beş yıl aralıksız olarak başkanlık görevini sürdürdü.

1968 yılında İzmit Belediye Başkanı seçilen Leyla Atakan ve arkadaşları İsmail Kolaylı, Sabahattin Öztan, Halil Köseoğlu, Abdurrahman Yüksel ve Feridun Özbay ile birlikte, İzmit Sanayi Sergisi’ni kuruluşuna öncülük etti. Bataklık alanın kurutularak, bugünkü fuar alanının oluşumuna da önderlik eden Bilgisu, daha sonra da Kocaeli Sanayi Fuarı haline dönüşen organizasyonda yirmi beş yıldan fazla Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı.

Şahabettin Bilgisu, 1989 yılında kurulan Kocaeli Sanayi Odası’nın ilk Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçildi. Dört yıl bu görevi sürdürdükten sonra, Yılmaz Kanbak’a devretti. Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nin Kurucu Başkanlığı’nı yaptı. Bu dönemde Tahir Şekersoy, Hamdi Doğan, Ali Sait Güler, Günsel Hazer, Okan Çağlar ve Adnan Filiz ile birlikte çalıştı. Odalar Birliği Genel Kurul Delegeliği, Kocaeli Taşıt Araçları Yan Sanayii, Organize Sanayi Bölgesi Müteşebbis Kurulu Başkanvekilliği ve Yönetim KuruluBaşkanlığı görevlerini üstlendi.

Sakıp Sabancı’yı, Lassa’yı İzmit’e getirmeye ikna ettikten sonra, Dusa, Beksa ve Bimsa gibi kuruluşların İzmit’e yatırım yapmalarına ön ayak oldu. İzmit Ticaret Odası’nın Demiryolu Caddesi’ndeki binasını boşaltarak, MerkezBankası’na tahsis etti. Merkez Bankası Yönetim Kurulu’na katılarak yaptığı konuşma sonucunda, Adapazarı’na kaydırılacak olan bu yatırımın İzmit’te kalması için, yönetim kurulunu ikna etti.

Şahabettin Bilgisu, 1938 yılında Mediha Hanım’la evlendi, “Eşim Mediha, ortaokulikinci sınıf öğrencisiydi. Evlendik, üzerinden önlüğü çıkarttı ve ev işlerine başladı. Ben evlendiğimde 19,eşim Mediha 14 yaşındaydı. Biz çocuklarımızla büyüdük“ derdi Bu evliliğinden Nurtan, Nuran, Uran ve Ayşen adlarında dört çocuğu dünyaya geldi. İzmitgücü takımında Ziya Sel, Cici Fikret, Hulusi Onat, Balyoz Necdet, Bek Cemal, Recep, Mehmet, Necati, Vedat ve Osman Nuri ile birlikte futbol oynayan Şahabettin Bilgisu, 09.08. 1999 günü vefat etti.

Şahabettin Bilgisu’dan iki anı:

“1960 yılında mevcut demiryoluna bir ilave hat yapılması gündemdeydi. Biz buna karşı çıktık. O dönemin Bayındırlık Bakanı Arif Hikmet Onat’ı İzmit’e getirdim. Demiryolu kenarında bulunan babamın eczanesine oturttum. Gelen geçen trenleri ve gürültülerini dinlettim. Bayındırlık Bakanlığı’nda çift hat konusunda ısrar eden heyeti de getirip gösterdim. Bakın, Arif Hikmet Onat şunları söyledi: “Ben İzmit’in ortasına ikinci bir hançer vuracak bakan olmam.“ Bakan, dünyada büyük gelişmelerin olduğunu, soruna çözüm içinbaşka alternatifler araştırılacağını söyleyerek, mevcut demiryoluna ikinci bir hat eklenmesi tezini ortadan kaldırdı“.

“Leyla Atakan ile üç arkadaşını kaybettiğimiz geceyi hiç unutamam. Hala rüyalarıma girer. Hala gözyaşlarımı tutamam. Fuarla ilgili bir toplantı için Değirmendere’ye gitmiştik. Hep birlikte yemek yedik. Yemekte Feridun Özbay’la Leyla Hanım’a “Siz benim arabayla dönersiniz“ dedim. Ancak, dışarı

256

Page 257: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

çıktığımızda Leyla Hanım, Feridun Özbay ve Abdurrahman Yüksel arkada oturuyordu. Benim arabada da Halil Köseoğlu, Sabahattin Öztan ve Cemil Karakadılar vardı. İsmail Kolaylı bizi yolda geçti. Leyla Hanım bana el salladı. Biraz sonra bizi çok süratli bir otomobil solladı. İsmail Kolaylı ona yol verebilmek için sağa kaydı. Karşıdan gelen aracın farları da gözlerini alınca, yol kenarına parketmiş askeri bir aracın altına girdiler.Yanlarına koştuğumuzda Leyla Hanım ve İsmail Kolaylı ölmüşlerdi. Feridun veAbdurrahman son nefeslerini yolda verdiler. Bu olay hepimizi yıktı. Arkadaşlarımızı, bu kente gönül veren dört pırlanta gibi insanı kaybetmeninhem de gözlerimizin önünde kaybetmenin acısını hiç unutamam.“

23 Aralık 1987 tarihli Güneş Gazetesi’de Zeynep Atikkan'ın yaptığı röportajda kendini şu sözlerle anlatmıştı: “19 yaşında evlenmiştim. Babamıneline bakmak zor geliyordu. Bir yazıhanede arkadaşımla birlikte peynir, fındık, vs. alım-satım işlerine başladık. Daha sonra Seka'nın inşaat işleribaşladı. İnşaatlar için gerekli malzemeyi tespit ediyorduk. Eskişehir'den aldığımız amyantı buraya pazarlıyorduk. Para kazanmaya başladık. Para kazandıkça yeni imkanlar doğuyordu. Askeri ihalelere giriyorduk. Sahibi olduğumuz Gedikli Çiftliği'nin ağaçlarını değerlendiriyordum. Dışarıdan kereste alıp, satıyordum. 1934 yılında Seka Kağıt Fabrikası kurulurken Alman mühendisler geldi. İzmit'te bu mühendisleri barındıracak düzeyde bir otel yoktu. Seka'nın kurucusu Mehmet Ali Kağıtçı, babamdan kendi evimizi boşaltıp kiraya vermemizi rica etti. Biz de kabul ettik.”

AHMET REFİK BAŞEĞMEZ (BODRUM İŞKEMBE – ÇORBACI REFİK)

Refik Başeğmez, 1922 yılında İzmit’te doğdu. Baba adı Ali, anne adı Namigaridi. Namigar Hanım’ın babası olan Mitoğlu Hüseyin Bey, İzmit’in işgalden kurtuluşu sırasında büyük uğraşlar veren bir kişiydi. Başeğmez Aile’si Orhan Mahallesi’nde oturuyordu. “Pitikoz“ (ufak-tefek, korkusuz) lakabı iletanınan babası Ali Bey’in, Demiryolu Caddesi bulunan Kurukahveci Adil Girgin’in yanında yemişçi dükkanı vardı. Pitikoz Ali, kartal yakası yelek, yumurta topuk ayakkabı, paçalarına kurşun bağlanmış gemici paça pantolon giyen, o dönemin kabadayılarındandı.

Refik Başeğmez Bağçeşme ilkokulu’nda okudu. Sıkıntılı ve yokluk yılları içerisindeki İzmit’te, birçok iş yaptıktan sonra askerliğini yapmak üzere İstanbul Kasımpaşa’ya gitti.Daha sonraki yıllarda damadı olacak olan Ulvi Tamer’in dedesi olan Galatalı Küçük Vasfi lakabı ile tanınan Albay, Yavuz Gemisi’nin ilk Türk Çarkçıbaşısıydı. Albay Vasfi Bey, Gölcükte yüzbaşı iken, İzmit’te Mitoğlu Hüseyin’in evinde kiracı olmuştu. Bu yıllardaki tanışıklık, Refik Başeğmez’in İzmit Bahri Üssü önünde nöbet tutmasına ve tedbir amacı ile sivil bir yolcu gemisine koyulan uçaksavarın sorumlusu olarak, Yunanistan ve İtalya’ya yapılan gemi turlarında, askerliğini tamamlamasına imkan vermişti.

Askerliğini bitirdikten sonra Seka Fabrikası’nın Sapanca’daki pompa istasyonuna elektrikçi olarak girdi. Bir süre orada çalıştıktan sonra, Fethiye Caddesi’nin İnönü Caddesi ile birleştiği köşede bulunan Sevim Pastanesi’nin yanında (daha sonraki yıllarda Kitapçı Muhip’in olduğu yer)

257

Page 258: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

kahvehane çalıştırdı. O yıllardaki en iyi müşterisi, daha sonraki yıllarda söylediği kahramanlık türküleri ile meşhur olacak olan, Hasan Mutlucan’dı. Gölcük’te asker olan Hasan Mutlucan, sazını Refik Başeğmez’in kahvesi’nde bırakır, hafta sonu geldiğinde kahvede çalar söylerdi. Refik Başeğmez daha sonra kahvehanesini Eski İtfaiye Meydanı’na taşıdı. İzmit’te ilk defa sallama çay bu kahvede servis edildi. Refik Başeğmez 1950 yılında bu kahvehaneyi kapattı. Aynı yıl Necmi Pehlivan’ın yönlendirmesiyle Fethiye Caddesi, Dar Sokak’ta bulunan Hüner Mobilya Atölyesi’nin üst katında ŞehirKulübü’nü kurdu. Sadece üye olabilenlerin girebildiği bu mekan, 1958 yılında Alemdar Caddesi’nde Ali İçten Bey’e ait Singer Mağazası’nın üst katına taşındı. Bu kulüpte iki kişinin ölmesi ile sonuçlanan talihsiz bir olay sonucunda, Refik Başeğmez 1963 yılında bu işi bıraktı.

Arkadaşları ile beraber gittiği bir İstanbul akşamında Karaköy’de bulunan İşkembeci Yorgo Usta ile tanıştı. Bu işi İzmit’te yapabilirim diye düşündü.Bu düşüncesini Yorgo Usta ile paylaşan Refik Başeğmez, İzmit’e böyle bir işkembeci açmak istediğini ustaya söyledi. Yorga Usta, her türlü yardımı yapacağına söz vererek, bir ay boyunca İstanbul’a gidip gelen Refik Başeğmez’e, mesleğin inceliklerini öğretti. İşkembeci Yorgo, en iyi işkembe çorbası ustalarının yetiştiği Silivri’den bulduğu iki ustayı Refik Başeğmez ile tanıştırdı.Refik Başeğmez bu ustalara İzmit’e getirerek, ev tuttu.

1964 yılında çocukluk arkadaşı olan Demiryolu Caddesi’ndeki Gözlükçü Ahmet Barut’un alt katında “Bodrum İşkembe Salonu’nu“ açtı. O yılların bu gözde mekanında işkembe çorbası çeşitleri ile ciğer, kelle, kokoreç ve pilav sattı. Dört masası ve bir duvarında bulunan tırnak masası ile yirmi dört saat açık olan bu dükkanda, üç vardiya şeklinde on altı kişi çalıştı. Çorbayı Silivri’den gelen ustalar, pilav, ciğer, pilav ve zerdeyi Aşçı Eşref Usta yaptı. Başeğmez, aynı adreste yirmi bir yıl İzmitlilere hizmet ettikten sonra 1985 yılında mesleğini bırakarak kendisini emekliğe ayırdı. Tansiyon yükselmesine bağlı olarak geçirdiği beyin kanaması sonrasında, 2005 yılında vefat etti. Dükkan komşuları arasında Ayakkabıcı Mehmet Göktaş, Rulmancı Fevzi Sun, Gözlükçü Ahmet Barut, Ayakkabıcı Memduh Saner ve Ayakkabıcı Saim Erez bulunmaktaydı. Necmi Pehlivan, Abdurrahman Yüksel, Fevzi Sun,Ahmet Barut, İzmit Emniyet Müdürü İbrahim Ayrılmaz, Jandarma AlayKomutanı Muammer Bey ise yakın dostlarıydı.

1943 yılında, İstanbul Kasımpaşa’da askerliğini yaparken aşık olduğu Remziye Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Sevcan ve Ali adlarında iki çocuğu dünyaya geldi. Başeğmez Ailesi, Zeytinlibahçe’de oturduktan sonra 1964 yılında Tepecik Mahallesi’ne taşındı. Kendi evini yaptı. İkinci evliliğini yaptığı Şükriye Hanım’dan ise Nurcan, Sibel, Fatma ve Bahar adlarında dört kız çocuğu oldu.

1949 İzmit doğumlu kızı Sevcan, Yenituran İlkokulu’nda okuduktan sonra, İzmit Kız Meslek Lisesi’nden mezun oldu. 1967 yılında Ulvi Tamer ile evlenen Sevcan Hanım’ın bu evliliğinden Gamze, Pınar, Yeşim ve Tolga adlarında dört çocuğu dünyaya geldi. Sevcan Tamer, Düşkün ve Yaşlıları Koruma Derneği Başkanlığı ile 1995 – 1999 yılları arasında da İzmitliler Derneği Başkanlığı görevlerini üstlendi. Özgür Kocaeli Gazetesi köşe

258

Page 259: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

yazarlığı ve TV – 41’de programlar yaptı.1952 İzmit doğumlu oğlu Ali, Yenituran İlkokulu’ndan mezun olduktan sonra Boğaziçi Akgün Koleji’nden mezun oldu. 1975 yılında, İzmit Cedit Mahallesi Muhtarı Salih Yıldız’ın kızı Zekiye Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Dilara, Nevra, Serra ve Seda adlarında dört çocuğu dünyaya geldi. Ali Başeğmez 1999 yılında İzmitliler Derneği Başkanlığı yaptı.

Sevcan Tamer ve Ali Başeğmez: “Babamız işinde çok titizdi. Çorbacı dükkanında kullanacağı malzemelerini kendisi alır, her zaman kalitelisini seçerdi. Her sabah çorbalarının tadlarını kontrol eder, ustalarına “Beğenmezsem dökerim“ derdi. O yıllarda, birlikte paylaşılan dost ve arkadaş gecelerini, Bodrum İşkembe’de sonlandırmak bir ayrıcalıktı. Yemek, konser ve sinema çıkışlarında, küçük dükkanımız dolar, taşardı. İnsanlar çorba içmek için sıra beklemek zorunda kalırlardı. Her çeşidimiz ayrı bir lezzetti. O yıllardan sonra babamız “Çorbacı Refik“ lakabı ile ünlendi. Arkadaş ve dost canlısıydı. Dostları ile Rulmancı Fevzi Sun’un üst katında toplanıp, briç ve bezik oynarlardı. İçki içmeyi severdi. Düşkün ve Yaşlıları Koruma Derneği’ni kurmuştu. Fakire, fukaraya yardım eder, kimsenin haberi olmazdı. Bu işleri gizli yapmaya özen gösterirdi. Seyahat etmeyi sever, arkadaşları ve ailesi ile sık sık seyahate çıkardı. Necmi Pehlivan’ın burunsuz otobüsü ile Necmi Pehlivan, Nizamettin Gökyar, Ahmet Barut, Abdurrahman Yüksel, Sadun Atığ, Köse Seyfi Çınar ve birçok arkadaşı ile dört – beş kez Avrupa seyahati yapmışlardı. Daha sonra hacı oldu. Kalanyıllarını ibadet ile geçirdi.

Ali Başeğmez: Babam, Şehir Kulübü’nü işletiyordu. Ben o zamanki çocuk aklımla, kasamızdan bozuk para alıp, Çocuk Parkı’nda bulunan Bisiklet’çi Mithat’lardan bisiklet kiralayıp, biniyordum. Garsonumuz Kambur Hikmet Ağabey vardı. Bu kasadan para alma işini, babama anlatmış. Babam birgün beni kolumdan tutup, şimdiki Otel Asya’nın olduğu yerde bulunan Emniyet Müdürlüğü’nün ahşap binasına götürdü. Daha önceden konuşup anlaştığı ve arkadaşı olan, “Demir Leblebi“ lakablı Komiser Asım’ın karşısına çıkarttı. “Asım Komserim, bunu alın, içeri tıkın. Bu çocuk hırsızlık yapıyor. Babasının kasasından para alıyor“ dedi. Beni bir polis alıp, nezarethaneye koydu. Kapıyı üzerime kilitledi. On yaşındaydım ve dünyam kararmıştı. Beş dakika sonra Komser Asım, içeri geldi, “Ben babanla konuşur, onu ikna ederim. Ama sen de şimdi içeride babandan özür dileyip, bir daha asla yapmayacağına dair söz vereceksin“ dedi ve beni çıkarttı. Doğru babamınyanına gittim. Elini öptüm, bir daha yapamayacağım dair söz verdim. Beni kolumdan tutarak karakola getiren babam, oradan çıkışta elimi tutmuştu. O gün aldığım dersi yaşamım boyunca unutamam. O gün bu gün yerde gördüğüm parayı bile almadım“.

Demiryolu Caddesi’nin kuzeyinde bu tarz ticaret yapılarından biri günümüze gelebilmiştir. Çatı katıyla birlikte üç katlı yapının zemin katında camekanlı dükkanlar, birinci katında basık kemerli dört pencere bulunmaktadır. Bu pencereler ikili gruplar halinde arada plastırlarla (alçı) bölünmüştür. İkinci kat, çekme çatı katından ibarettir. Yapının üst örtüsü, üçgen alınlıklı beşik çatılıdır. Çatı alınlığının ortasındaki

259

Page 260: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

kitabede, Allah'ın 99 sıfatından biri olan ve “koruyan-gözeten”anlamında “Ya Hâfız ” yazılıdır.

Günümüze ulaşamayan yapılardan biri de 1930’lu yılların başındayapılan ve Cumhuriyet’in 10. Yılı’nda hizmete açılan, Fevziye Cami bahçesinin doğu köşesindeki Türk Ticaret Bankası İzmit Şubesi yapısıdır. 1959 yılında onarılarak cephesindeki pencereleri büyütülen yapı, bir süre Kocaelispor lokali olarak da kullanılmıştı.253

Caddenin batı ucu, güney tarafında nedense bugün bir katı yıkılmakta olan, 1933 yılında yapılmış Dr. Hasan Ömer Apartmanıadlı254 tarihi binada, Adalı İbrahim tarafından son yıllara kadar işletilen Adalı Restaurant’ın zemin katında Seçkin İşkembe Salonu uzun yıllar hizmet verdi. Ruhi, Metin ve Seçkin Yiğit, Cumhuriyet Caddesi ile Gümrükçüler Caddesi’nin kesiştiğiköşedeki bu dükkanı, daha İzmit Tersanesi (bugün Merkez Bankası) ortadan kaldırılmamış, (eski) otobüs terminali haline getirilmesinden önceki dönemde, babaları “Cumhuriyet Kıraathanesi” adı altında kahvehane olarak işletirken ona yardımcı olmuşlardı. Ruhi Yiğit, bir dönem deniz kenarındaki iki çay bahçesini (o dönemde gazino denilirdi) işletmiş, İzmit’te ilk oto galeriyi açmış, babalarının ölümünden sonra kardeşiyle birlikte Seçkin İşkembe’yi açmışlardı.255 1930 yılında yapılan Seçkin İşkembe’nin bulunduğu bina, 17 Ağustos 1999 depreminde büyük bir hasar görerek harabe haline geldi.

Günümüzde İzmit’in en eski esnafları işyerlerini arka arkaya kapatıyor. Ekonomik kriz 12’den vuruyor. Doğan Ailesi’nin Fethiye Caddesi üzerinde 52 yıldır işlettiği beyaz eşya mağazası ve İzmit’in en eski pastanesi ve kafesi Çinili Fırın’ın kapanmasından sonra, İzmit Kemalpaşa Mahallesi Eski Garajlar mevkiinde bulunan Seçkin İşkembe Salonu da şimdilik kapanıyor. 43 yıldır hizmet veren Seçkin İşkembe, gündüz ve gece İzmit’in simgesel mekânlarından biri olma özelliğini taşıyordu. Yıllarca babadan-oğula geçen bir işletme olarak hizmet veren Seçkin İşkembe’nin sahipleri Seçkin-Ruhi ve Metin Yiğit Kardeşler 2011 yılı sonlarına doğru binayı satma kararı aldı.

253 Oya Şenyurt, age, s. 36 254 Oya Şenyurt, age, s. 70255 Savaş Poyraz (2007), s. 109 – 110

260

Page 261: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Üst katındaki Adalı İbrahim’in meyhanesi 1999 depreminde hasar gördüğü için yıkılmıştı, altındaki Seçkin İşkembe de binanın yıkım kararı alınması ve Yiğit Ailesi’nin iş değişikliği nedeniyle kapandı. En kötüsü, İzmit Şehir Merkezi’nin en güzel,en önemli tarihi binası olan İstasyon Oteli yok. Eski DemiryoluCaddesi’nde Yavuz Pastanesi, Kobak Kırtasiye kaldı. Rahmetli Ragıp Kobak’ın kitapçı, daha sonra oğlu Rahmetli Arif’in lokanta olarak çalıştırdığı dükkan şimdi börekçi. Kurukahveci Adil, Berber Mustafa, Merkez Eczanesi, Ziya Eczanesi sahibi ve Kocaeli Bankası kurucu ortağı Yusuf Ziya Heper, Belgin Mağazası, Atlas Konfeksiyon, Tuhafiyeci Ömer Alicik, Terzi Reşat Arpağ, Ayakkabıcı Raşit, Berber Recep yok.  Rebii Ağabeyin Arkadaş Birahanesi yok. İzmit’te o Arkadaş Birahanesi gibi bir tesis yok. Oralarda, merdivenli sokağın girişinde, sabah erken saatlerde Börekçi Bayram tezgah açardı. Haftanın iki-üç günü Bayram Usta’nın tezgahından, nar gibi kızarmış, kıtır kıtır Kürt Böreği alırken ağızdan şu sözler dökülürdü: “İki dilim, mümkünse kenar, şeker istemez”. Arada Ustalar Matbaası vardı. Sun Rulman, Barut Optik, İlhan Lokantası, Nehir Kafeterya hiç biri yok artık.256

VEHBİ TANELİ & HACI TOSUN HAMZAOĞLU (YAVUZ PASTAHANESİ)

Vehbi Taneli, 1901 yılında Piriştene’de doğdu. Baba adı Rıdvan, anne adı Zübeyde idi. 1934 yılında ailece İzmit’e geldi. Bahta, Nesibe ve Azim adlarında üç kardeşi vardı. Çukurbağ Mahallesi’nde ikamet etti. 1936 yılında kardeşi Azim ile birlikte Demiryolu Caddesi’nde İstanbul’lu Albay Rauf Bey’e ait, tek katlı bahçe içindeki dükkanı kiraladı. Yavuz Fırkateyn’nden esinlenerek ismini Yavuz Pastanesi koydu.

Vehbi Taneli bu dükkanında börek, poğoça, boza, sahlep ve dondurma sattı. Kiracısı olduğu bu ahşap dükkanı 1953 yılında satın aldı. Yıktı. Yerine üç buçuk katlı yeni bina yaparak (günümüzdeki bina ) 1955 yılında Yavuz Pastanesi’ni yeni hali ile açtı. Memleketten geldiğinde iyi bir börek ustası olan Vehbi Taneli, zaman içerisinde Süleyman, Ali ve İsa ustalarla çalıştı. Alt katta imalatını yaptığı ürünleri, üst katta sattı.

1936 yılında İzmit’li Lütfiye Hanımla evlendi. Bu evliliğinden Rıdvan, Rüveyde, Resmiye, Ekrem ve Eyüp adlarında beş çocuğu oldu. Taneli Aile’si Çukurbağ Mahallesi, Küçükhamam Sokak, No.5 adresinde ikamet etti. 1959 yılında vefat etti. İzmit’in ilk börek ve dondurma ustalarından olup, çarşıda dinine olan bağlılığı ve güveninirliği ile tanınan Hacı Vehbi Taneli’nin oğlu Eyüp Taneli: Biz çocukları olarak belli dönemlerde dükkanda çalıştık. Babam ve amcam çok çalıştı. Pastaneyi bir marka yapmayı

256 İsmet Çiğit, Özgür Kocaeli Gazetesi, 7 Mayıs 2011

261

Page 262: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

başardılar. Babam işinde çok titizdi. İmalatta her zaman en iyi kaliteli hammaddeyi kullanırdı. O zamanlar bol olan koyun sütünden dondurma yapardı.Komşularımız babama çok güvenir ve onun dürüstlüğünden her zaman bahsederlerdi. Ona akıl danışırlardı. Müslümanlığın şartlarını yerine getirmeye özen gösterirdi. Yugoslavya’da çobanlık yaptığı yıllarda bile Kur’an Cüz’lerini cebinde saklar, gizli gizli okurmuş.

Hacı Vehbi Taneli’nin ölümünden sonra Ailesi Yavuz Pastanesi’ni Hacı Tosun Hamzaoğlu’na devretti. Hacı Tosun Hamzaoğlu, 1901 yılında Yugoslavya-Prizren (Kosova) şehrinde doğdu. Gençlik yıllarında İstanbul Kapalıçarşıda,(günümüzde Malatyalıların olduğu iki dükkan) çocukları ile birlikte poğoça,börek, limonata satan bir dükkan işletmekteydi. Bu esnada sık sık İzmit’e gelerek akrabalarını ziyaret ediyordu. Yılın birkaç ayını ise Yugoslavya’yagiderek köyünde geçiriyordu. Hacı Tosun Hamzaoğlu’nun eşi Cemile Hanım’ın kardeşi Emrullah Durak İzmit’te ticaret yapmaktaydı. (İslamlar Yoğurt ve Helva) Emrullah Durak ve diğer akrabaların baskısı ve ricası ile 1959 yılında Hacı Tosun Hamzaoğlu, ailesi ile birlikte İzmit’e geldi. Aile, Tepecik Mahallesi, Kemal Öz Sokak’taki 2 katlı, 4 daireli, bahçeli evi satın alarak buraya yerleşti. Hamzaoğlu Ailesi, günümüzde de aynı adreste ikamet etmektedir.

Yugoslavya Kralı Aleksandr’ın 9 erkek çocuk sahibidir. Onun için, 9 erkek çocuğu olan aileleri vergiden muaf tutmakta idi. Hacı Tosun da dokuz erkek kardeşti. Kardeşleri arasında hiç kız olmadığı gibi, hiç ölen de olmamıştı.Cemile Hanımla evli olan Hacı Tosun’un bu evlilikten 5 çocuğu oldu. Sinan, Rasim, Ekrem, Sebahat, Meyrima. Çocuklarından Meyrima evlenmiş ve Yugoslavya’da kalmıştır.

Yavuz Pastahanesini ilk kuran kişi olan Hacı Vehbi Taneli’nin, memleketlisiolan Hamzaoğlu ailesi 1959 yılında pastanenin yeni sahipleri olarak işletmeye başladı. Demiryolu Caddesi, No.54 adresindeki dükkanda Hacı Tosun, çocukları Sinan, Rasim ve Ekrem’le beraber çalıştı. Dükkanda, poğoça, börek, limonata, pasta çeşitleri imal edip, sattılar. Yavuz Pastanesi’nin koyun sütünden yapılan dondurması ise çok meşhur oldu.

1977 yılında Hacı Tosun Hamzaoğlu vefat edince pastahaneyi çocukları çalıştırmaya devam etti. Çocuklarından Sinan Hamzaoğlu pasta ve börek ustasıydı. Onun imal ettiği ürünleri, kardeşleri Rasim ve Ekrem tezgahta sattı. 1987 yılında Sinan Hamzaoğlu pastahanesini, çocukları Seyfettin ve Serdar’a emanet ederek, kendinisi emekliye ayırdı. Dükkan komşuları arasında, Tayyar Kobak, İbrahim Küçükörs, Muhasebeci Veli Çam, Kumaşcı İsmail Şenyüz, Foto Atmaca, Tuhafiyeci Zihni Kaman, Bisikletçi Arif Kırlı bulunmakta idi.

Sinan Hamzaoğlu’nun büyük oğlu Seyfettin 1953 yılında İzmit’te dünyaya geldi. Kumaşcı İsmail Şenyüz’ün kızı Melahat hanımla evlendi. Bu evliliktenbir kız çocuğu oldu. Sinan Hamzaoğlu’nun küçük oğlu Serdar 1967 yılında İzmit’te doğdu. 50. Yıl İlkokulunda okuduktan sonra, İzmit Merkez Ortaokuluve İzmit Lisesinden mezun oldu. 2000 yılında Çiğdem Hanımla evlendi. Bu evlilikten ikiz kız çocuğu dünyaya geldi. Günümüzde üçüncü kuşağı temsil eden iki kardeş, pastaneyi başarılı bir şekilde çalıştırmaya devam

262

Page 263: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

etmektedirler. İki kardeş, dedeleri Hacı Tosun’un,”Bu işi yapıyorsan, ay başında kar-zarar hesabını yapıp, o ayı kapatacaksın. Eğer böyle yapmazsan hesabını bilemezsin. Sorunlar kartopu gibi büyür, önünü alamazsın” dediğini unutmamakta, bu nasihat ile dükkanlarını günümüze taşıdıklarını söylemektedirler.

Bu caddenin ünlü pastahanelerinden Yavuz Pastahanesi, Otel Asya’ya inen Eski Postahane (İskele) caddesi ile kesiştiği noktada uzun yıllardır hizmet veriyor. Pastahanenin hemen yanında o dönemler Dr. Nuri Necati Sarı’ya ait binanın257 zemin katındaki Berber Recep, kent seçkinlerinin geldiği bir dükkandı. Sokak tarafındaki komşusu ise daha sonra İzmit Gazeteciler Cemiyeti’nin kurucusu da olan sahibi Süreyya Sofuoğlu tarafından “Demokrat Kocaeli” Gazetesi’ne dönüştürülecek Sofuoğlu Matbaası idi.258 Gazete sonraları Yeni Kocaeli adını almış ve bu adla 1950’erden 1960’ın sonuna kadar yayın hayatını sürdürmüştü. Ahmet Süreyya Sofuoğlu, 1929 İzmit doğumlu olup baba adı Ali, anne adı Şahsine idi. Basın Şeref Kartı sahibi de olup Adalet Partisi’nden XII ve XIII. Dönemlerde Kocaeli Milletvekili seçilmişti. 11 Eylül 2002 tarihinde vefat etti.

RECEP SAVAŞ (BİZİM BERBER)

Recep Savaş 1911 yılında Yugoslayya’nın Pirlepe Kasabası’nda doğdu. Baba adı Mahmut, anne adı Hatice idi. Savaş Ailesi 1923 yılında İstanbul Yeniköy’e geldi. Recep Savaş’ın Ferit, Hüseyin, Süleyman ve Nuriye adlarında dört kardeşi vardı. Recep Savaş daha oniki yaşında iken Yeniköy’de bayan kuaförüne çırak olarak girdi. Burada bir yıl çalıştıktan sonra ailesi ile birlikte 1925 yılında İzmit’e geldi. Savaş Ailesi’ne, Kozluk Mahallesi Eski Vali Konağı bitişiğinde Rumlardan kalan iki katlı ahşap bir ev verildi. Mahmut Bey bu evin alt katına bir bakkal dükkanı açtı. Bu dükkanı Mahmut Savaş’ın vefatından sonra, büyük oğlu Ferit çalıştırdı.

Berber çırağı olan Recep Savaş, İzmit’e gelince, Demiryolu Caddesi’nde bulunan Yavuz Pastahanesi’nin karşı sırasındaki Berber Osman’ın yanında çalışmaya başladı. Burada mesleği öğrenen Recep Savaş iyi bir berber kalfası oldu. 1937 yılında Demiryolu Caddesi, Yavuz Pastanesi bitişiğinde kendi dükkanını açtı. Üç koltuğu bulunan berber dükkanının ismini “Bizim Berber“ olarak koydu. Abdurrahman Adanur ve Talip Kalfa’yı da yanına aldı. Bu üçlü yıllarca dükkanda beraberce çalıştı. Recep Savaş bu dükkanda Çeliker Ailesi’nin kiracısı olarak kırkiki yıl İzmitlilere hizmet etti. İzmitlilerin uğrak yeri olan Bizim Berber, Recep Savaş’ın emeklilik kararı alması sebebiyle 1979 yılında kapandı. Recep Savaş Bağkurdan emekli oldu.

257 Merzuka Yazıcı (2004), s. 165 258 Savaş Poyraz (1999), s. 202

263

Page 264: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Berber Recep Savaş’ın dükkan komşuları arasında Yavuz Pastanesi sahibi Vehbi Taneli, Şekerci Cahit Köşker, Mezeci Ahmet, Tayyar Kobak, İbrahim Küçükörs, Terzi Reşat Arpağ, Telefon Taksi – Taksici Pardon Hasan bulunmaktaydı. Yemenici Hasan Özoral, Recep Savaş’ın yakın arkadaşıydı. Çarşı esnafını büyük bir bölümü onun müşterisi ve dostuydu.

Recep Savaş, 2 Kasım 1938 tarihinde, Yugoslavya göçmeni, Köprülü Kasabası’ndan Zeynep Hanım’la evlendi. Atatürk çok hasta olduğu için düğün yapmalarına izin verilmemişti. Aile, günümüzde Çarşı Karakolu’nun bulunduğuyerdeki, Şapkacı Hamdi Unat’ın üç katlı ahşap evinde kiracı olarak oturdu. Recep Savaş, bir müddette Kapanca Sokak’ta ikamet ettikten sonra, 1953 yılında Ömerağa Mahallesi’nde (Sabri Ekmen Sokak, No.4) kendi evini yaptı. Recep – Zeynep çiftinin bu evliliklerinden Muhteşem, Leman ve Sevgi adlarında üç çocuğu dünyaya geldi. 11 Haziran 2001 tarihinde vefat etti.

Berber Recep Savaş’ın oğlu Muhteşem Savaş, Necatibey İlkokulu’nda okuduktansonra, sırasıyla İzmit Ortaokulu ve İzmit Lisesi’nden mezun oldu. (1957) Muhteşem Savaş, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni tamamlayarak yüksek eğitimini tamamladı. Muhteşem Savaş, “Babam çok sakin bir insandı. Kimse hakkında kötü konuşulmasına izin vermez, dedikodu yapanların ağzını kapatırdı. Mesleğine aşıktı. Sabah beşte dükkanı açar, sabah treni ile İstanbul’a giden İzmit esnafını traş ederdi. O yıllarda traş, beş ve yedibuçuk kuruştu. Dükkanın boş olduğunu hiç hatırlamam. Dükkana müşterilersohbet dinlemeye gelirdi. Bazı müşteriler, sohbetten çok hoşlanınca, sırasını kendinden sonra gelene bile bırakırlardı. Gırgır ve şamata çok olurdu.Dükkanda mangal yanar, üzerinde traş suyu kaynatılırdı. Ustura ile traş yapılır. Usturalar iki ayda bir, İstanbul Yüksek Kaldırım’daki bilemeciye götürülürdü. Meşin kösele ile klağası alınırdı. Jilet yoktu. Dükkanımız yirmi metrekareydi. Üç koltuklu bir dükkandı. Koltuklar dükkana girince soltarafta idi, sağ tarafta ise 60x60 ebatında bir masa vardı. Günlük gazete ve mecbualar alınırdı. Masanın yanında iki adet tekli, aralarında ise üçlü tahta kolçaklı deri koltuklar bulunuyordu. Sıra bekleyen müşteriler bu koltuklarda otururken gazete ve mecbua okur, babam ya da kalfalarla sohbet ederlerdi. En arkada tahta bir paravan bulunurdu. Onun arkasında ki mangalda, traş ve kompres suyu kaynardı.

Babam “ İyi bir berber eğitimli olmalı. İyi bir psikolog olmalı. Bir sporcu ile spordan, bir politikacı ile siyasetten, bir iş adamı ile ekonomiden bahsedecek kadar bilgi sahibi olmalı. Her insan kafa yapısına göre traş edilmeli ve saç modeli ona göre seçilmeli. Her ne iş yaparsan yap, adam gibi yap“ derdi. Ben orta ikinci sınıftaydım. İngilizceden durumum iyi değildi. Okuldan eve bir mektup yollamışlardı. Babam çok sinirlendi. “Madem ki okumayacaksın, yarın dükkana çırak olarak geliyorsun“ dedi. Sabah 5.30 da beni kaldırdı. O zaman Kapanca Sokak’ta oturuyoruz. Şubat ayının soğuğunda, beni temizlik yapmam için dükkana yolladı. “Mangalı yak, beni bekle“ dedi. Bütün işleri, yaptım ama o gün çok yoruldum. Ertesi sabah saat sekizde zor kalktım. “Bak işte, esnaflık böyledir. Söyle bakalım, okul mu, yoksa dükkan mı?“ Dedi. Tabii ki ben, okumayı seçtim.O gün benim hayatımın belkide dönüm noktalarından biriydi.

Babam ve amcalarım futbol hastasıydı. Babam, İzmit İdmanyurdu Takımı’nda orta saha oynardı. 1945 yılında sakatlanınca bırakmak zorunda kalmıştı.

264

Page 265: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Babam ev yaparken, camcı Ahmet Gül’den cam almaya gitmiş. Camları alırken, Nalbur Hilmi Ege’yi kefil göstermiş. Ahmet Gül, “Sana mal vermeyeceğim. Sen çarşı esnafısın, neden bana kefil getiriyorsun“ diye babama çıkışmış. Hiç peşinat almadan, babama camları vermiş. O zamanlarda esnaflar birbirini kollar ve güvenirlermiş. Şimdi ise bu güzelliklerin hiç biri yok. Babam’ın lakabı “Kuru Recep”ti. Demokrat Parti üyesiydi. Partiye nöbete giderdi.

Kandıralı genç girişimci Sadi Taner tarafından satın alınan, (eski) PTT ve (eski) Emniyet Müdürlüğü yapılarının karşısındakibüyük ahşap bina, 25 yataklı bir otele dönüştürülerek 1 Ocak 1948 tarihinden itibaren “Saner Oteli” adı ile İzmit’lilere ve konuklarına hizmet vermişti.259 Eski Postahane caddesindeki fırın da İzzet Bayındır tarafından inşa edilerek 12 Kasım 1957’de hizmete başlamıştı.260

(Eski) Postahane, bugünkü Otel Asya’nın bulunduğu yerde ahşap (eski) Emniyet Müdürlüğü ile yan yana idi. Liman Dairesi (Başkanlığı), Sahil Sıhhıye Memurluğu, Belediye Oteli ve Bahçesi bu noktada idi. Başiskele’ye yolcu taşıyan kiralık kayıklar da iskele ve Belediye Gazinosu (Bahçesi) arasındaki merdivenli rıhtımdam hareket ederlerdi. Zaman zaman 5 ila 10 kayık birlikte yola çıkar, kürekçiler birbiri ile yarışırdı. Aileler de yanlarındaki müzik aletleri ile eğlenceye başlarlardı.261 Sayıları üçü bulan taksi ve çok sayıda faytonlarbu çevrede toparlanırlar, iskele ve istasyondan çıkacak müşterileri beklerlerdi.262 Taksiler dışında yalnızca Vali, Tümen Komutanı ve Kağıt Fabrikası Müdürü Adnan Berkay’ın otomobili vardı. İzmit’in ilk ve tek taksi durağı Eski Postahane girişinde ve köşedeydi. Bu durak sonraları “Telefon Taksi” adını alacaktı. 1950 yılında burada 3 ya da 4 taksi bulunuyordu. Şöförleri de Yanık Ömer, Hayrullah Güzelgün (Hoca), Kara Hamdi, M. Ali Batur, Hasan Kolaylı (Pardon) idi. Durağa yakın bir de Zihni Kaman’ların dükkanına bitişik, demiryolu üzerinde, İstasyon Oteli sırasında el pompası ile çalışan benzin istasyonu vardı.263 Shell bayii olan bu istasyonda çalışanlardan biri Erdem Edgu idi.264 İskele, daha

259 Oya Şenyurt, age, s. 106260 Oya Şenyurt, age, s. 163 261 M. Hikmet Bayar, age, s. 211262 Merzuka Yazıcı (2004), s. 7 263 Şakir Balkı, Atatürk’ün Yaşamında İzmit İmgesi ve Seka’nın Trajik Sonu, İzmit 2010, s. 90 – 91 264 Aktaran kızı Meral Aydın.

265

Page 266: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

sonra bugünkü D-100 yapılırken, (eski) Otobüs Terminali’ne doğru yaklaştırılacaktı.

HASAN KOLAYLI (TAKSİCİ PARDON HASAN)

Hasan Kolaylı, 1927 yılında Trabzon – Akçaabat’ta doğdu. Baba adı İshak, anne adı Nesime idi. Babası tütün tarımı ile uğraşmaktaydı. Hasan Kolaylı’nın Osman ve Emine adlarında iki kardeşi vardı. Akçaabat İlkokulu’nda okudu. Kolaylı Ailesi 1940 yılında Hendek’e göç etti. Bir yıl tütün ekti. Ürün para etmeyince, 1941 yılında İzmit’e yerleşerek Turgut Mahallesi’nde ikamet etti.

Hasan Kolaylı, onsekiz yaşında Klor Fabrikası’nın inşaatında ve montajında çalıştı. Tornacılık yaptı. Daha sonra bir yıl süre ile Kağıt Fabrikası’nda görev yaptı. 1947 yılında Hadımköy’de üç yıl süre ile askerliğini yaptı. Askerlik dönüşünde, Seka İkinci Kağıt Fabrikası’nın inşaatı süresince, inşaatı yapan müteahhitin yanında kamyon ile çakıl ve kum nakliyesi yaptı. Üç yıl bu işi yaptıktan sonra, müteahhit ile birlikte İzmir’e gitti. Altı ay çalıştıktan sonra İzmit’e geri döndü.

Bir süre kamyon ile nakliye işine devam ettikten sonra, taksi durağı kurmayı düşündü. 1958 yılında Eski İskele (Eski Postahane) Caddesi’nde (bugün Yavuz Pastahanesi’nin yanından Otel Asya’ya doğru inen sokak) bir ahşap barakada (günümüz Demirsoy İşhanı), İzmit’in ilk taksi durağı faaliyete geçirdi. 11 13 nolu telefonu bağlatarak, yedi arkadaşı ile Telefon Taksi’yi kurdu. Turgut İnam, Hayrullah Güzelgün, Fikret Omay, Mehmet Omay, Özdemir Bey ve Mehmet Ali Batur Telefon Taksi Durağı’nın diğerşöförleriydi.

Hasan Kolaylı’nın ilk arabası 46 model Chevrolet’ti. Bu aracın plakası 41 AD 756 idi. Daha sonra 52 model Fiat, 58 model Ford ve 64 model İmpala kullandı. İmpala, 1978 yılında evinin önünden çalındı. Bir daha bulunamadı.Hasan Kolaylı kendisine Renault Station bir araba satın aldı. Bu duraktaki çalışan taksiler, ilk yıllarda kişi başı beş liraya İstanbul’a yolcu taşıdı. Yolcuları, İstanbul Haydarpaşa’ya götürüp, orada tekrar sıraya girip, İzmit’e yolcu getirdi. Taksiler diğer illere de uzun mesafalere yolcu götürürdü.

İzmit’in nufüsunun artması ile birlikte şehir içi işleri arttı. Telefon Taksi durağı, ilk olma özelliği ile ciddi iş yapmaya başladı. Taksi durağının bulunduğu alana, Demirsoy İşhanı yapılmaya başlanınca, durak otuzmetre aşağıya (günümüz Çağlayan İş Merkezi) taşındı. Arabalar, Demiryolu’nadoğru dizildi. Durağın 11 13 nolu telofonu Yavuz Pastanesi’nin duvarına asıldı.

Hasan Kolaylı, yirmi yıl boyunca (1970 – 1990) İş Bankası’nın grup işini (parayı şubelerden toplayıp, merkeze taşıma) yaptı. İlçelerden parayı toplayıp, İzmit’e getirme işi de durağa aitti. Hergün sırayla bir araba bu işi yapardı. Foto Atmaca ile birlikte, Seka – Çaycuma Fabrikası, Dalaman Kağıt Fabrikası, Balıkesir ve Giresun Kağıt Fabrika’larının kuruluş

266

Page 267: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

süreçlerine tanıklık etti. İzmitli fotoğrafçı Halil Atmaca bu fabrikaların fotoğraflarını çekti. Kolaylı, Goodyear Lastik Fabrikası ile birçok sanayi kuruluşunun taksi ve malzeme nakliye işlerini de üstlendi. Arabası birçok İzmitli gencin gelin arabası oldu.

Taksici Pardon Hasan’ın kurduğu Telefon Taksi Durağı’nın dükkan komşuları arasında Fırıncı Çamur İzzet, Bisikletçi Arif Kırlı, Kolacı Hatice Hanım, Yavuz Pastanesi – Vehbi Taneli, Tuhafiyeci Zihni Kaman ve oğlu İshak Kaman,Terzi Reşat Atan ve Berber Recep Savaş bulunmaktaydı.

Hasan Kolaylı, 1950 yılında Trabzonlu Hacer Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden İshak, İhsan, İrfan, Nuran ve İmran adlarında beş çocuğu dünyaya geldi. Oğlu İmran, 1986 ile 1996 yılları arasında babası ile dönüşümlü olarak takside çalıştı. 1997 yılında mesleği bırakan Hasan Kolaylı, “Lakabım, Pardon Hasan’dır“. Çok tezcanlıyımdır. Birgün durakta araba yıkıyordum. Çabuk çabuk arabayı silerken, yanımdan geçmekte olan bir yaşlı amcanın ayağına bastım. “Pardon amca“ dedim. Yaşlı amca da “Başlarım senin pardonuna, ayakkabımın içine ettin“ dedi. Bu esnada yanımda bulunan diğer şöför arkadaşlar bunu duydu. O günden sonra beni kızdırmak için hep bu kelimeyi kullanmaya başladılar. En çok da Turgut ve Özdemir bana takılırlardı. O günden bu yana adım, Pardon Hasan olarak kaldı.

Durağımız ilk telefonlu duraktı. Telefon bağlanmadan önce de çalışıyorduk. Telefonu bağlattıktan sonra, ismini telefon taksi koydum. Tüm arkadaşlarım ile bir aile gibiydik. Ailece görüşür, tüm masrafları bölüşürdük. Müşterilerimiz bize güvenirdi. İş Bankası’nın yıllarca para nakliye işlerini yaptık. Fabrikaların işlerini de benim durağım yapardı. Arabalarımız zamanın en iyi arabalarıydı. Daha çok Chevrolet kullanırdık. Bizden sonra Halkevi’nin orada Gürcü Süleyman, Birlik Taksi’yi kurdu. Daha sonra da Mikro Taksi başladı. Ardından Cengiz Topel caddesinde Faruk besen’in kurduğu Besen Taksi çalışmaya başladı. Diğerleri Oğuz Taksi, DenizTaksi, Atakan Taksi, Körfez taksi, vb. idi. İzmit’in yerlileri ve esnaflarıbizim arabaları tercih ederdi. Necmi Pehlivan, Sadun Atığ, Nejat Özemek, Avukat Orhan Demirağcı, Doktor İmran Bey en iyi müşterilerim arasındaydı.

Petrol Ofisi’nin işlerini yapardım. Ofisin müdürü birgün bizim taksi durağının yakınında bulunan Şekerci Faik’ten çikolata alıyordu. Parası çıkışmadı. Ben de Faik Bey’e “Ben beyefendiyi tanıyorum. Paranın kalan kısmını yarın getirir“ dedim. Faik Usta da malı verdi. Ertesi gün, müdür bey parayı ödemek için geldi. Dünkü davranışımdan dolayı çok teşekkür ederek, bana bir Zippo çakmak hediye etti. Bunu gören Faik Usta, “Hayrola bu ne hediyesi“ diye sordu. Müdür Bey de “Altının değerini sarraf bilir“ dedi. Çok hoşuma gitmişti. Dönüşte taksiye binmek üzere durağa geldiğinde, barakamızın çok eskimiş olduğunu söyledi. Bir hafta sonra, durağın önüne bir kamyon yanaştı. Üzerinde ahşaptan yapılmış yeni bir baraka vardı. Bu yeni barakayıyıllarca ofis olarak kullandık. Duraktaki arkadaşlarım ile teşekkür etmeye gittiğimizde, “Şekerci Faik’in dükkanında bana kefil oldun. Şahsen tanıdığın birine kefil olmak herkesin yapacağı bir iş değil. Ama sen yaptın. Ben de buna karşılık küçük bir jest yapmak istedim“ demişti.

267

Page 268: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Birgün durakta sıra bende iken, üç kişi arabaya bindi. Akmeşe yoluna girdik. Yolda bir büfeden şarap aldılar. Arabada içmeye başladılar. Bir araaynaya baktım. Boş şişeyi kafama vuracağını farkettim. Kornaya basmaya başladım. Ani bir fren yaptım. Torpidoya uzanarak, orada bulunan kalın bezeuzandım. Onu bir silah gibi tuttum. “Bu iş buraya kadar“ dedim. Arabadan inip kaçmaya başladılar. İşimi en iyi şekilde yaptığıma inanıyorum. O zaman ki işler ve dostluk artık kalmadı. 1997 yılından bu yana kendimi emekli ettim.48 yıldan bu yana, Karabaş Mahallesi, Müneccim Arif Sokak’ta oturuyorum. Zamanımı ev ve cami arasında geçiriyorum.

Yavuz Pastahanesi’ne doğru Ahmet Hamdi Değer’in “Mezeci Ahmet” adlı iş yeri vardı. Pastahanenin karşı köşesinde Zihni Kaman’ınkaliteli kumaş ve konfeksiyon mağazası vardı. Buraya yakın (eski) İstasyon Oteli, üç katlı, ahşap, güzel bir yapıydı. Yanında Hasan Ömer’in üç katlı, kagir bina vardı. Rumlardan kaldığı ve 1900’lü yıllar öncesi yapıldığı söylenen bina ve çevresindeki ahşap yapılar bugün Kemal Paşa mahallesi olarak adlandırılan Rum mahallesi içindeki yapılardı. Otelin solundakikapı ve pencereli kısım, sonradan İzmit’in tanınmış simalarından olan Kolacı Hatçe’nin dükkanı idi.265 Foto Feti’nindükkanı da otelin hemen yanındaydı.266

ARİF KIRLI (BİSİKLETÇİ ARİF)

Arif Kırlı, 1911 yılında Arnavutluk’un Debre İlinde doğdu. Baba adı Yunus, anne adı Hasbiye idi. Arif Kırlı’nın babası Yunus Bey müezzinlik yapan, yedi lisan bilen bir Türkçe öğretmeniydi. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Adana’nın Dörtyol İlçesine ailesi ile birlikte gelen Arif Kırlı burada bir yıl kaldı. Burada bir camide müezzinlik yapan babası daha sonra Ankara’nın Çubuk İlçesine yerleşmeye karar verdi. Ankara Hacı Bayram Cami’inde baş müezzinlik de yapan Yunus Efendi, İzmit’e tayin olduğu yıllarda Kandıra Müftülüğü görevini üstlendi.

Arif Kırlı’nın dört kardeşi vardı. Hikmet, Şaziye, Cemal ve Meliha. Arif Kırlı’nın çocukluk yılları Ankara’nın Çubuk İlçesi’nde geçti. Aşırı bir bisiklet merakı olan Arif Kırlı, tahta tekerlekli bisikletlere binerdi. Babasının okumasını çok istemesine rağmen okumak istemedi. Askerlik yıllarına kadar Ankara’da olan Arif Kırlı, 1933 yılında tek başına İzmit’e geldi. İlk geldiği yıllarda seyyar olarak kestane sattı. Bir taraftan da bisiklet binmeye devam eden Arif Kırlı, tahta tekerlekli bisiklet yarışmalarına katıldı. Böyle bir yarışma sonucunda İzmit’teki bisikletçilerle ilgilenen ve bisikletçi dükkanı olan temsilciye (günümüzde Bisiklet İl Temsilcisi), hakkını yediği gerekçesi ile kızarak bisikletçi dükkanı açmaya karar verdi.

265 Merzuka Yazıcı (2004), s. 155 266 M. Hikmet Bayar, age, s. 258

268

Page 269: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

1936 yılında Demiryolu Caddesindeki Kobak Kırtasiye’nin yanındaki dükkanı kiralayarak bisikletçi dükkanı açtı.. Kobak’ların kiracısı oldu. Bu dükkanda bisiklet, bisiklet parçaları satarken bisiklet tamiri de yaptı. 1937 yılında İzmitli İhsan Hanımla evlendi. Bu evliliğinden Hasbiye, Nuriye, Selçuk ve Saadet adlarında dört çocuğu dünyaya geldi. Birkaç yıl sonra Eski Postane Caddesi’nde (Yavuz Pastanesinden Otel Asya’ya doğru inencadde) Kolacı Hatice Hanımın kiracı olduğu, gömlek kolu ve yakası kolaladığı dükkanı satın aldı. On yıl kadar Kobak’ların kiracısı olarak kalan Arif Kırlı ilk dükkanından çıkmak zorunda kalınca, Verem Savaş Dispanseri’nin karşısında bulunan üç katlı kagir binasının giriş katında işine devam etmek durumunda kaldı. Çünkü kiracısı Kolacı Hatice Hanım, dükkanı terk etmek istemiyordu. Arif Kırlı üst katında da kendisinin oturduğu bu binada, duvara çengeller asarak Çekoslavakya’dan ithal Favorit marka bisikletleri sergiliyordu. Müşteriler artık buraya gelmeye başlamışlardı. Özellikle hafta sonlarında, evinin üst katta olduğunu bilen müşteriler, Bisikletçi Arif Kırlı’yı evinden çağırıyorlardı.

Kolacı Hatice Hanım sonunda dükkanı boşaltınca Bisikletçi Arif Usta, 1948 yılında Eski Postahane Caddesinde- Belediye Çay Bahçesine inerken sol taraftaki kendisine ait dükkana (günümüz Pişkin Simit Fırını’nın bitişiğindeki dükkan) taşınabildi. Çok iyi bir bisiklet tamircisi ve mesleğine aşık Arif Usta yanında birçok çırak yetiştirdi. Daha sonraki yıllarda kendilerine bisikletçi dükkanları açan Bisikletçi Ertuğrul, Bisikletçi Hayri Karan ve Necmi Onat onun çıraklarıydı. Dükkan komşuları arasında Kırtasiyeci Tayyar Kobak, Şekerci Hacı Mehmet, Şekerci Cahit Köşker, Fırıncı Çamur İzzet, Terzi Tevfik Dinçkal, Pişmaniyeci Rüştü Gezer,Döşemeci Şemsettin Metin ve 11113 no’lu telefonu ile meşhur İzmit’in ilk taksi durağı bulunmaktadır. Bu duraktaki Amerikan arabalarının şöförleri Hasan Kolaylı (Pardon Hasan), Özdemir Arsan, Turgut İnam ve Mehmet Ali Batur’du.

Bir deniz tutkunu ve balık tutma ustasıydı. Bisikletçi dükkanında balıkçılık malzemeleri de satmaya başladı. Çok iyi çapari yapan Arif Usta’nın ünü İstanbul’a kadar yayılmıştı. Arif Usta mesleğine elli yıl hizmet ettikten sonra, 1985 yılında kendini emekliye ayırdı. Emeklilik yıllarını kardeşi ve aynı zamanda İzmit’in eski esnaflarından olan Kolonyacı Hikmet Kırlı’nın dükkanında geçirirdi. 2001 yılının Aralık ayındavefat etti.

1950 yılı doğumlu oğlu Selçuk Kırlı Yenituran İlkokulunda okudu. İzmit Ortaokulu’nu bitirdikten sonra İzmit Lisesi’nden mezun oldu. Selçuk Kırlı çocukluk yılları ile birlikte babasının dükkanındaydı. Okul yaşamının dışındaki zamanlar da babasından mesleğini öğrendi. Babasından bisiklet tamirini öğrenen Selçuk, daha sonraki yıllarda deniz motorlarının da bakım ve tamirlerini yaptı. 1974 yılında Konya’da askerliğini yapan Selçuk Kırlı,döndükten sonra iki yıl daha babası ile beraber çalıştı. Selçuk Kırlı 1978yılında İnönü Caddesindeki Verem Savaş Dispanseri’nin karşısında” Galeri Selçuk” adı altında bir spor malzemeleri satan bir dükkan açtı. Daha sonra bu dükkanını günümüzde de faaliyet gösterdiği Feridun Özbay Caddesine taşıdı.

269

Page 270: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Selçuk Kırlı” Babam bir bisiklet ve deniz tutkunuydu. Mesleğini tüm incelikleri ile itinalı bir şekilde yapardı. İzmit’te ilk ithal bisikleti satan esnaftı. Çıraklarını evladı gibi sever ve yetiştirirdi. Deniz tutkusuonun için bir yaşam biçimiydi. Kış günlerinde dükkanda ikiyüz adet tüy takarak çapari yapardı. Oltaları o kadar talep görürdü ki, bazı müşteriler sıra beklememek için iki katı fiat teklif etmelerine karşın, asla o fiatlara oltayı satmaz, ”Bunun değeri budur, bizim boğazımızdan haram lokma geçmez” derdi. Babamın Johnson ve Evinrude marka kıçtan takma iki adet motoru vardı.Teknesi ile açılır, balık tutardı. Arkadaşları ile ağ attığı da olurdu. İyi bir balık tutucusu olan babam “Levrekçi Arif” olarak İstanbul’da bile tanınırdı. On kilonun üzerinde beş tane levrekle çekilmiş bir fotoğrafı bile vardı. Ama şimdi o fotoğrafı bulamadığım için çok üzülüyorum.

O günlere ait unutamadığım bir anım vardır: Salon Sami olarak tanıdığımız değerli büyüğümüz Sami Girgin bir gün bizim dükkana gelmiş. Babamdan olta almak istiyormuş. O esnada dükkana ben geldim. Babam Sami Ağabey’e olta yapıyordu. Ayakta durduğu için ”Sami Ağabey, niye ayakta duruyorsunuz, otursanıza” dedim. Bana şöyle baktı, ”Arif Ağabey’in yanında oturmak bize yakışmaz” dedi. Oltasının ücretini ödedi, gitti. Çok etkilenmiştim. O zaman ki saygı ve inceliği gösteren çok önemli bir örnekti. Böylesine sevgi ve saygı artık masal denebilecek kadar eskilerde kaldı.

Babam çok bilgili ve insan sarrafı bir adamdı. Dedem çok hastaydı. İzmit Devlet Hastanesinde yatıyordu. Dükkana bir adam gidip gelmeye başladı. Hastanede hasta bakıcıymış. Hergün dükkana gelip, babama övgüler yağdırıyordu. Babam ”Selçuk bu adam bizden para isteyecek”dedi. Ben de ”baba nereden çıkardın“ dedim. ”Bak görürsün” dedi. İki gün sonra gelip, o zaman için büyük para olan yüz lirayı babamdan istedi. Babam da hiç itiraz etmeden, çıkartıpverdi. “Bu tarihten sonra artık gelmez” dedi. Ne adam geldi, ne de para. O paranın geri gelmeyeceğini bile bile, sırf bana ders olsun diye yaptığını düşünürüm. ”Eğer bir insan sana gereğinden fazla iltifat ediyorsa, muhakkak senden bir şey isteyecektir. O kişilerden uzak dur” diye nasihat ederdi. Babam derdi ki ”Merd-i kipti secaat arzederken, sirkatin söyler. Türkçesi, çingenenin mert olanı, kendini methederken yaptığı hırsızlığı övünç meselesi olarak anlatır”. Bu sözü ondan defalarca işittim.

Babam sözü çok dinlenen bir kişiydi. Aileden görmüştü. Dedem Yunus Hoca, Selanik’ten Atatürk’ün sınıf arkadaşıymış. Yıllar sonra dedem Yunus Efendi Ankara’da Hacı Bayram Cami’inde vaaz verirken, Atatürk onu dinlemiş. Çağırtmış. Üç gün evinde misafir ederek, sohbet etmiş.

1998 yılında vefat eden annem İhsan Hanım, İbrahim Sait Başoğlu ile yaptığıbir söyleşide: “Piknik yapmak o zamanın eğlencesiydi evladım. Televizyon yok, sinema çok yeniydi. Solucak civarları hem plaj, hem de mesire yeriydi. Arif Bey’in teknesi ile oraya giderdik. Eşim bizi kıyıya bırakır, açığa balık tutmaya giderdi. Biz de ağaçların altında hazırlık yapardık, Tanrı ne verdiyse. Eşim, kıyıya geldiğinde, kısa bir sürede tuttuğu balıkları temizler, balıklar beslensinler diye denize atardı. İşte o zaman gördüğümü ölsem unutmam evladım. Temizlenen balığın galoslarını yemek üzere gelen yüzlerce ıstakozun antenini gördüm suyun üzerinde. Çocuklarımız ve torunlarımız bu güzellikleri yaşayamadılar, yazık! Elbirliği ile kirlettik her şeyi, hepimiz suçluyuz. Nasıl Tükettik, Tükenmez Sandıklarımızı” demişti.

270

Page 271: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Yavuz Pastahanesi’nden doğuya doğru ilerlenildiğinde babası ve amcasıyla birlikte Tayyar Kobak’ın kitap, dergi ve kırtasiye dükkanı ki şimdilerde oğulları Selim ve Ahmet tarafından işletilmektedir, ayrıca geçtiğimiz günlerde satılan ve yerine yeni bina yapılan kumaşçı Faik Nüshet ve oğlu Ali Rıza Belgin’in üç katlı, kagir, önceleri kumaş, daha sonra beyaz eşya satılan dükkanı vardı. Yanındaki ahşap binaların altında da çeşitli dükkanlar yer almaktaydı. Köşedeki kurukahveci Adil’in yanından merdivenlerle Yalı Hamam (Fettah Öven) sokağına iniliyordu. Adil Bey, II.Dünya Savaşı’nın yokluk günlerinde çekilmiş nohut tanesi satmaya başlamış ancak alışık olmadıkları tad yüzünden İzmit’liler çay içmeye alışmışlardı.267

ADİL GİRGİN (KURUKAHVECİ)

Adil Girgin, 1904 yılında Bulgaristan’da doğdu. Baba adı Hamdi, anne adı Hanife idi. Mübadele yıllarında İzmit’e geldi. Yukarıpazar’da ikamet etti. 1924 yılında askere alındı. Askerliğini bando bölüğünde tamamlayan Adil Girgin, İzmit’e dönünce esnaflık yapmaya karar verdi.

Devlet, mübadele ile İzmit’e gelen Adil Girgin’e Eski Balık Pazarı içinde (günümüz Fettah Öven Sokak) iki dükkan vermişti. Adil Girgin bu dükkanlardan bir tanesini kömürcüye kiraya verdikten sonra, diğer dükkanda ise kendisi içki satmaya başladı (1927). Bir süre bu dükkanda içki satan Adil Girgin, belediyenin dükkanları istimlak etmesi üzerine işyerinden çıkmak zorunda kaldı. Belediye, istimlak ettiği bu iki dükkana karşılık, Demiryolu Caddesi’ndeki bir dükkanı tapulu olarak Adil Girgin’e verdi (günümüzde Fettah Öven Sokak’a inen merdivenlerin sağ tarafındaki – Büfeci Erdoğan’ın - bulunduğu dükkan). Adil Girgin, yeni dükkanında içki satışını bırakarak, kurukahveciliğe başladı (1928).

Adil Girgin, kahveyi İstanbul – Eminönü’nde bulunan Rum tüccardan almaktaydı. Altmış kiloluk çuvallar halinde satılan kahve, anbarla İzmit’e geliyordu. 6 – 7 Eylül 1955 olaylarından sonra, Rum tüccarın dükkanı yağmalandı. 1958 yılından sonra, kahve ithalatı Tekel tarafından yapılmaya başladı. İzmit Tekel İdaresi, Demiryolu Caddesi, Fevziye Camii karşısındaydı. Adil Girgin, kahveyi İzmit Tekel İdaresi’nden almaya başladı. Dükkanı iki katlıydı. Üst katta kahve kavrulurdu. Kahve odun ateşinde kavrulduktan sonra, alt kattaki kahve değirmeninde çekilip, taze olarak satılmaktaydı. 1975 yılından sonra, kavurma makinesi tüple ısıtıldı,kahve daha gelişmiş bir kahve değirmeninde çekildi. Elli ve yüz gramlık kahveler, kesekağıdında satıldı.

1971 yılına kadar aktif olarak dükkanında çalıştı. Kahve kavurup, değirmende kahve çekti. Adil Girgin’in büyük oğlu Atilla, yedeksubaylığını yaptıktan sonra İzmit’e geldi. Adil Girgin, oğlunun gelmesi ile dükkanı ona

267 M. Hikmet Bayar, age, s. 201

271

Page 272: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

emanet etti. Atilla Girgin, bir yıl dükkanda çalıştıktan sonra, işi gereği İzmit’ten ayrılmak zorunda kaldı. Dükkanı kardeşi Bülent’e teslim etti. Bülent Girgin, bir yıl dükkanı çalıştırdıktan sonra, devretti.

Adil Girgin, 1944 yılında Yugoslavya göçmeni (Priştina doğumlu) Binnaz Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Atilla, Bülent ve Ayhan adlarında üç çocuğu oldu. Girgin Ailesi, İmaret Yokuşu’ndaki bahçeli bir evde ikamet etti. Dükkan komşuları arasında Merkez Eczanesi – Tuğrul Bey, Gözlükçü Ahmet Barut, Tatlıcı Sait Usta (İbrahim Başoğlu’nun babası), Kebapçı FettahÖven, Kurukahveci Sabit Bey, Bolu Lokantası, Ayakkabıcı Fethi, Şar Lokantası ve Bakkal Saim Danyal (Karikatürist Nezih Danyal’ın babası) bulunurken Ahmet Çepni, Seyfi Çınar (Köse Seyfi), Fettah Öven, Edip Kaya Morsallıoğlu, Tayyar Kobak, Saadettin Atığ ve Alaattin İkiz, Kurukahveci Adil Girgin’in yakın dostlarıydı. Adil Girgin, İzmit Kızılay Derneği’nde veİzmitspor Kulübü’nün güreş branşında yöneticilik yaptı. CHP sempatizanıydı.1973 yılında vefat etti.

Adil Girgin’in oğlu Prof. Dr. Atilla Girgin, “Babam, Kurukahveci Adil olarak tanınırdı. Sabah çok erkenden dükkana giderdi. Sabaha karşı dörtte, kahve kavururdu. Kavrulan kahvenin, çekilebilmesi için soğuması gerektiğinden bu işlemi sabah erkenden yapardı. Kahve çekilince, etraf mis gibi kahve kokardı. Fazla kahve çekip, stok yapmazdı. Çünkü kahve bekleyince çabuk bayatlardı. Babam vefatına kadar dükkanda çalıştı.

Kahveyi, İstanbul – Eminönü’ndeki Rum’dan toptan olarak alırdı. 6 – 7 Eylülolaylarında, İstanbul’da ki Rum’ların ev ve işyerleri yağmalanmıştı. Babam o gün beni de İstanbul’a götürmüştü. Bizim mal aldığımız kahve toptancısının da dükkanı yağmalanmış, çuvalları parçalanmış ve etrafa kahveler saçılmıştı. Dükkanı yağmalanan Rum tüccarın, babama sarılıp ağladığına tanık olmuştum.

Babam, Ailesi’ne çok düşkündü. Annem göçte öksüz kalmış. Amcası ile İzmit’egelmiş. Anne tarafı ise İzmir’e yerleşmiş. Anne’min Büyük Dayı’sı İsmail Bey, İzmir’den İzmit’e gelmiş. Annemi bulmuş ve İzmir’e götürmüş. Binnaz Anne’m, daha sonra tekrar İzmit’e geri dönmüş. Babam, annemi bu esnada tanımış. Beğenmiş ve evlenmişler. Büyük Dayı’mız, “Biz, Arnavutça bilen Türk’üz. Annenizi, kıçındaki donla kaçırdım“ derdi.

Ben, babamın yaşayan üçüncü erkek evladıyım. Diğer ikisi ölmüş. Bu yüzden beni çok hoş tutardı. Arka bahçemizde bulunan kümeste, ibikli bir tavuk vardı. O tavuğu yakalar. Evin kapısına getirir, bana sevdirdikten sonra, tekrar kümese götürürdü. Şam fıstığını çok severdim. Kapıyı çalmadan, ön balkona giderek, şam fıstığını oraya bırakırdı. Sonra gelip kapıyı çalar, “Bak bakalım, kargalar oğluma ne getirmiş“ derdi. Ben hemen anlar, sevinerek, ön balkona koşardım. Spastik özürlü kardeşim Ayhan, elli iki yaşına kadar yaşadı. Babam, ona çok üzülürdü. Bu çaresizlik, babamı her geçen gün daha da yıpratmıştı. Evimiz, İmaret Yokuşu’ndaydı. Babam bir doktordan satın almıştı. Büyük bir bahçemiz vardı. Bahçemizin ön tarafı gülistan, arka tarafı bostanlıktı. Babam, bahçe işleri ile uğraşmaktan zevk alırdı.

272

Page 273: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Ben, Yenituran İlkokulu’nda okudum. Babam, iyi bir eğitim aldıktan sonra ticaret yapmamı istiyordu. Bu yüzden beni, İstanbul Saint Joseph Fransız Lisesi’ne yolladı. 1965 yılında oradan mezun oldum. 1969 yılında da, AnkaraÜniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Basın Yayın Yüksekokulu’ndan mezun oldum. Okul bitince İzmit’e döndüm. Bir yıl kadar dükkanda çalıştım. Ama ticaret yapmak istemiyordum. Babamla aramızda bu yüzden bir kırıklık oldu. 1973 yılında devlet bursu kazanarak, Fransa’ya gittim. 1975 yılında Anadolu Ajansında gazeteciliğe başladım. 1993 yılında TRT Haber Dairesi Başkanlığına getirildim. Sağlık sorunları nedeniyle bu görevden ayrıldım. 1994 yılında, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne öğretim görevlisi olarak atandım. Günümüzde halen Marmara, İstanbul, İstanbul Ticaret ve Yeditepe Üniversiteleri İletişim Fakültelerinde derslere giriyorum“.

ALİ RIZA BELGİN (BELGİN MÜESSESESİ)

Ali Rıza Belgin, 1927 yılında İzmit’te dünyaya geldi. Baba adı Faik Nüzhet,anne adı Atıfet idi. Ali Rıza Belgin’in dedesi olan Mim Cemal Efendi, Balkan Harbinden sonra (1912-1913) memleketi Priştine’den Nüfus Müdürü olarak Tokat’a tayin oldu. On yıl Tokat’ta kalan Cemal Efendi 1926 yılında İzmit’te görevlendirildi. İzmit’e Nüfus Müdürü olarak gelen Mim Cemal Efendi, o günlerde vilayet binası olarak kullanılan Saraybahçe mevkiindeki Av Köşkünde (Kasr-ı Hümayun) görev yaptı. Köşkteki küçük odalar çeşitli müdürlükler tarafından kullanılıyordu. Ortadaki salonda uzun aynalar vardı.Ali Rıza Belgin’in dedesi Mim Cemal Efendi burada bir yıl görev yaptıktan sonra emekli oldu.

Ali Rıza Belgin’in babası 1900 yılı doğumlu Faik Nüzhet Bey, ticaret yapmakisteyince Saatçi Ahmet Barut’ların babaları olan Saatçi İbrahim Efendi’nin dükkanında (Demiryolu Caddesinin Fevziye Cami’inden aşağıya doğru inen köşesinde) 1925 yılında manifatura işine başlar. Bu dükkanda basma ve Amerikan bezi satar. O yıllarda Fevziye Cami’inin avlusu yoldan aşağıda kalıyordu. Yemeniciler Çarşısına geçmek için kullanılan ahşap bir köprü vardı. Caminin avlusundan Demiryolu tarafına geçmek için de birkaç basamak çıkmak gerekiyordu. Almanlar Demiryolunun yaparken biraz yükseltmişlerdi. Bir kod farkı vardı. Caminin demiryolu tarafında beş tane vakıf dükkanı vardı. Sol taraftaki dükkanda Türk Hava Kurumu, sonra sırasıyla Manifaturacı Zihni Kaman, Kırtasiyeci Saadettin Yalım ve Faik Nüzhet Belgin’in de iki dükkanı bulunuyordu. Faik Nüzhet bu dükkanlarda on yıl ticaret yaptı. (1930 - 1940) O senelerde Faik Nüzhet vitrinine iki tane manken koyar, bu mankenlere manto giydirirdi. Yanında iki tezgahtar çalışırdı.

Faik Nüzhet Belgin, Demiryolu Caddesinde bulunan iki küçük ahşap Rum evini Belediyeden satın aldı. Bu evler emval-i metrukeydi (sahipleri tarafından terk edilmiş). O yıllarda Kemalpaşa Mahallesi Rum mahallesiydi. Mübadelede Rumlar bu evleri boşaltarak Yunanistan’a gitmişlerdi. Satın aldığı o iki ahşap evi yıktı. Üç katlı yeni bir bina yaptı. Faik Nüzhet Belgin, 1940 yılında Fevziye Cami’inin önündeki dükkanını, kendi mülkü olan Demiryolu Caddesi No.217’deki yeni yerine (İş Bankasının Yürüyüş yolundaki yeni

273

Page 274: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

binası) taşıdı. Faik Nüzhet Belgin 1977 yılında vefat edene kadar bu işyerinde İzmitlilere hizmet etti.

İki oğlu vardı. Ali Rıza ve Ural. Ali Rıza Belgin Yenituran İlkokulunda okudu. İzmit Ortaokulundan mezun olduktan sonra eğitimine İstanbul’da devametti. Kabataş Erkek Lisesi’ni bitirdikten sonra, Sultanahmet Yüksek İktisatve Ticaret Okulundan 1948-1949 eğitim döneminde mezun oldu. 1949 yılı ortalarında yedek subay okuluna gitti. Altı ay eğitim aldı. 1950 yılında İzmir Nakliye Okuluna tercüman asteğmen olarak gönderildi. O yıl Kore Savaşı başladı. Sekiz ay İzmir’de kalarak askerliğini tamamladı. Terhis olarak İzmit’e döndü.

Ali Rıza Belgin 1951 yılında babası ile beraber çalışmaya başladı. Bu yıldan sonra dükkanda satılan ürünlerin çeşitliliği arttı. Manifatura satılmaya devam ederken, devreye radyo ve dikiş makineleri girmeye başladı.1957 yılında Türkiye beyaz eşya ithalatına başladı. O dönemlerin en güçlü şirketi olan Musevi Burla Biraderler birçok ithal malı Türkiye’ye getirerek, toptan olarak pazarlıyorlardı. Ali Rıza Belgin de bu şirketten radyo ve buzdolabı alıp, İzmit’te satmaya başladı. Elektrik ve mekanik ile ilgili pek çok ürün ithal edilirken bazı beyaz eşyalar da Türkiye’de imal edilmeye başlamıştı.

Vehbi Koç, Frigider’in, Burla Biraderler de General Electrics’in Türkiye temsilcisiydiler. Koç ve Burla Biraderler ortak olarak İstanbul Haliç’te, depo gibi bir kapalı imalathanede çamaşır makinesi ve buzdolabı imalatına başladılar. İlk yıllarda buzdolabının kapısını yapacak presleri olmadığından, hazır buzdolabı kapılarını İsrail’den komple getirtiyorlardı.Belgin Müessesesi bu ürünleri İzmit’te satıyordu. Ali Rıza Belgin satışını tamamen beyaz eşyaya dönük olarak yapmaya başladı. Arçelik Fabrikasının ürünlerini yıllarca sattı. İlk servis ağı fikri Arçelik’ten çıkmıştı. VehbiKoç’un” İyi yapım- İyi servis- İyi tanıtım” anlayışı piyasaya hakim olmuştu.1925 yılında Faik Nüzhet Belgin ile başlayan ve daha sonra oğlu AliRıza Belgin ile devam eden Belgin Müessesesi, başarılı bir ticaret yolculuğundan sonra 1998 yılında Ali Rıza Belgin’in kendi isteği ile emekliolması ile sona erdi.

Ali Rıza Belgin 1955 yılında Bandırmalı Gülten Hanımla evlendi. Bu evliliğinden üç kız çocuğu dünyaya geldi. Nur İtler ( İngilizce Öğretmeni),Banu Kuran (Tıp Doktoru), Ahu Kiremitçioğlu (Boğaziçi Üniversitesi Halkla İlişkiler Mezunu).

İzmit Ticaret Odası üyesi olan Ali Rıza Belgin’in dükkan komşuları arasındaTuhafiyeci Memduh Saner, Beyaz Eşyacı Sabahattin Öztan, Kırtasiyeci Saadettin Yalım, Manifaturacı Zihni Kaman, Türk Hava Kurumu, Terzi Tarık Kaman, Bisikletçi Arif Kırlı, Kolacı Hatice Hanım, Yavuz Pastahanesi Vehbi Taneli, Yemeniciler içindeki Yemekçi Yahya Usta’nın oğlu Suat, Şar Lokantası Bahattin Şar, Bakkal Şükrü Öven ve Balıkçı Refik bulunmaktadır.

Ali Rıza Belgin ”O ilk yılları dün gibi hatırlıyorum. Tayyar Kobak’ın babası Ahmet Efendi’nin dükkanı vardı. O dükkanda kurukahve, pul ve küpte içme suyu satardı. Su değerliydi. Sudan para kazanılırdı. Sokaklarda su,

274

Page 275: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

şerbet ve boza satan sakalar dolaşırdı. Eski yıllarda güven çok önemliydi. Mal verirken kefalet arardık. Müşteriyi tanımak isterdik. Müşteriler ile ilişkimiz arkadaş ilişkileri içerisindeydi. Şimdi kredi kartları çıktı. Satıcının parası garanti altına alındı. Günümüzde birçok ithal mal var, marka çok. Ticaret ve ekonomi uluslar arası bir güç haline geldi. Ticaret büyük bir değişim yaşadı. Rekabet en üst düzeyde yaşanır oldu. Para kazanmak çok zorlaştı.

İzmit Ortaokulunun bahçesinde voleybol oynardık. En büyük rakibimiz Adapazarı Ortaokuluydu. Arifiye Köy Enstitüsü ile de karşılaşırdık. Bazen onlar İzmit’e gelir, bazen de biz Adapazarı’na maça giderdik. Askerden sonra İzmitspor ve İzmit Gençlik voleybol takımını kurdum. Kaptan olarak oynadım (1953- 1955) Şem’s kahvesini işleten Turan, Komiser Kamil ve Mimar Cengiz Ulusoy iyi voleybol oynarlardı. İzmit Tenis Kulübünü İsmet Yüksel ile birlikte kurduk. Kuruluşunda çok emek verdim. Maddi manevi birçok katkım oldu. Sefa Sirmen Fuar içinde bize bir yer tahsis etti. Bugün bu tesis çok iyi bir konuma geldi. Birçok genç tenisçi spor yapıyor. Kardeşim Ural Amerika’dan gelirken tahta kayak ve tahta raket getirmişti. O tahta kayaklar ile kayak yaptım.

Klasik Batı Müziği ve Klasik Türk Müziği hayranıyım. Pop müziğine aşinayımdır. Eskiden iyi dans ederdim. O yıllarda İzmit Ordu Evinde, Seka’da ki gecelerde tüm İzmitliler bir araya gelir, eğlenir, dans ederdik.İngiliz diline özel bir merakım vardır. Bugün bile kendimi ve bilgilerimi yenilemek için İngilizce dershanesine gidiyorum. Bendeki bu ilgiyi çocuklarıma da aşıladım. Bugün hepsi iyi derecede İngilizce biliyorlar”.

MEHMET YİĞİT (SEÇKİN İŞKEMBE)

Mehmet Yiğit 1913 yılında Sakarya’nın Hendek ilçesinde doğdu. Babası Ali Bey, Hendek’te şekercilik yapıyordu. Mehmet Yiğit 1933 yılında yirmi yaşlarında iken İzmit’e geldi. İzmit’in ilk kadın doğum uzmanı olan doktor Hasan Ömer Beyin apartmanının alt katına Cumhuriyet Kıraathanesi’ni açtı. Kıraathane eski adı ile Demiryolu Caddesi, yeni adı ile Cumhuriyet Caddesi No.3 adresindeydi. Bina, istasyondan şehre doğru gelirken caddenin sağ başındaki ilk yapıydı. Mehmet Yiğit kıraathaneyi açtıktan bir yıl sonra da,eski İzmit Postahanesinin bulunduğu binayı Cumhuriyet Oteli olarak işletmeye açtı. Otelin yanında gazozcu Hüseyin Yalaz’ın gazoz imalathanesi, onun yanında da Haşlak Kenan’ın (Danyer) lokantası vardı.

Mehmet Yiğit, kendisi gibi Hendek’li olan Makbule Hanım ile evliydi. Bu evlilikten üç erkek çocuğu dünyaya geldi. Mehmet Yiğit’in kıraathanesi günün her saati açık olan sabahçı kahvesiydi. Günümüze kadar yaklaşık olarak 90 yıl hiç kapanmadan çalışan bir dükkandı. Kıraathanenin müşterileri genellikle gemiciler ve hamallardı. Mehmet Yiğit bu sabahçı kıraathanesini 18 yıl çalıştırdıktan sonra 1951 yılında daha 38 yaşında iken çok genç yaşta vefat etti. Mehmet Yiğit vefat ettiğinde eşi Makbule Hanım, 16 yaşındaki oğlu Ruhi, sekiz yaşındaki oğlu Metin ve bir yaşındaki oğlu Seçkin ile yalnız kalmıştı. Makbule Hanımın Hendek’teki aile büyükleri, onu çocuklarını da yanına alarak Hendek’e geri dönmesini teklif

275

Page 276: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

ettiler. Bu teklifi ”ben çocuklarımı tarla da çalıştırmam” diyerek reddeden Makbule Hanım eşinden kalan kıraathaneyi büyük oğlu Ruhi ile çalıştırmaya devam etti.

Yiğit Ailesi Yenituran İlkokulunun arkasında otururdu. Makbule Hanım oğlu Ruhi ile birlikte kıraathaneye kadar gelir. Ruhi’yi kıraathaneye bırakır, kendisi içeri girmeden demiryolunun orada onu beklerdi. Bu evden işe, işteneve gidip gelmelere köpekleri Duman’da eşlik ederdi. Ruhi ve Metin Yiğit kardeşler 17 yıl kıraathaneyi çalıştırdıktan sonra, 1968 yılında kapatarakçorbacı yapmaya karar verdiler. Çünkü, kıraathaneler sohbet ve toplanma yeri olmaktan çıkmış, oyun ve kumar oynanan yerler haline dönüşmüştü. Bu işten çıkarak, en küçük kardeşi Seçkin’in ismini taşıyan Seçkin İşkembe Salonunu açtılar. İstanbul’dan çorba ustası Bekir Ustayı İzmit’e getirerek işe başladılar. Hemen batı taraftaki İzmit Tersanesi’nin bulunduğu alan otobüs terminali (eski Garajlar) işlevini üstlenince caddede hareketlenme başlamıştı. Gar, garajlar ve vapur iskelesinin yanı sıra o günlerde deniz kenarına yapılan İzmit Belediyesine nikah salonu, Belediye Gazinosu ve Gümrük binası alanı bir cazibe merkezi haline getirirken 1933 yılında kurduğu Cumhuriyet Kıraathanesi’nde bıçkın, kuvvetli, ocağı olmadığı için kömür ateşi üzerinde kahve pişiren, av merakı olan Mehmet Yiğit’in çocukları Ruhi, Metin ve Seçkin de kendilerine yeni bir yol çizmişlerdi. Üç kardeş omuz omuza vererek 24 saat çalışmış, 42 yıldan bu yana “Seçkin İşkembe”yi bir İzmit markası yapmayı başarmışlardı.

Ruhi Yiğit 1935 yılında doğdu. Yenituran İlkokulunu, İzmit Merkez Ortaokulunu ve İzmit Sanat Okulunu bitirdi. İzmit Gençlik Kulubü’nde futboloynadı. Evli olup, Ayşen ve Lale isminde iki kız çocuğu babasıdır. Metin Yiğit 1941 yılında doğdu.Yenituran İlkokulu, İzmit Merkez Ortaokulu ve İzmit Sanat okulunu bitirdi. Çoşkun isminde bir erkek çocuğu vardır. Metin Yiğit bir kalp krizi sonucunda 1999 yılında vefat etti. Seçkin Yiğit 1951 yılında doğdu. Yenituran İlkokulundan mezun oldu. Bahadır isminde bir erkekçocuğu vardır. Günümüzde aile büyükleri işleri Kurucu Mehmet Yiğit’in torunları Çoşkun ve Bahadır’a emanet etmişlerdir. İki kuzen 7/24 sistemi ile çorbacı dükkanını son günlere kadar taşıdılar. Seçkin İşkembe’nin dükkan komşuları arasında Gazeteci Yusuf Özal, Tadlan Şekercisi Cahit Köşker, Can Pişmaniye, Adalı Lokantası İbrahim Erözer, Yavuz Pastahanesi veKırtasiyeci Tayyar Kobak bilinmektedir.

Çoşkun Yiğit 1966 yılında İzmit’te doğdu. 50. Yıl ilkokulunu, İzmit Merkez Ortaokulunu ve İzmit Lisesini bitirdi. 15 yaşından bu yana dükkanda çalışanÇoşkun Yiğit, 1986 yılında İstanbul’da askerlik görevini yaptı. 1991 yılında Trabzon’lu Ebru Hanımla evlendi. İki erkek çocuk sahibi. Bahadır Yiğit ise 1977 yılında İzmit’te doğdu. Ulugazi ilkokulunu, İzmit Merkez Ortaokulunu ve İzmit Lisesini bitirdi. 1997 yılında Yalova’da askerliğini yaptı.

Çoşkun ve Bahadır Yiğit, meslekleri ile ilgili olarak: “Seçkin İşkembe’nin olduğubinayı, Seka Kağıt fabrikasının inşaatını yapan Fransız şirket yapmıştır. Günümüze kadar gelen binanın onbir hissedarı bulunmaktadır. Yiğit Ailesi de bu hissedarlardan birisidir. Hissedarlar ile İzmit Belediyesinin görüşmeleri olumlu sonuçlanmış, önümüzdeki yıl içerisinde, tarihi dokusu korunarak yeniden inşa edilecek ve günümüze kadar birçok ünlü ismi de ağırlayan Seçkin İşkembe İzmit halkına

276

Page 277: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

hizmet vermeye devam edecektir. Babalarımız bize, “Yemediğini Yedirmeyeceksin” diye öğüt vermişlerdir. Kullandığımız ürünler günlük kesimdir. Çorbaya giren her ürünün en kalitelisi kullanılmaktadır. Burası bizim değil, halkın malıdır”.

HÜSEYİN YALAZ (EREN GAZOZU)

Hüseyin Yalaz 1900 yılında Yunanistan’ın Drama şehrinde doğdu. Baba adı Mehmet, anne adı Habibe idi. Babası Drama’da çiftçilik yapıyordu. Yalaz Ailesi mübadelede İzmir’in Buca İlçesi’ne yerleşti. Ailenin on bir çocuğu vardır. Hüseyin Yalaz’ın İzmit’te bulunan eniştesi Doktor Hasan Ömer Bey, onu yanına almak istedi. İzmit’e davet etti. Bu istek üzerine 1935 yılında İzmit’e geldi.

Demiryolu Caddesinin batı girişinde bulunan eski kagir bina (Seçkin İşkembe’nin bulunduğu bina), Doktor Hasan Ömer’e aitti. Hüseyin Yalaz İzmit’e geldiği ilk yıllarda bu binanın üst katında oturdu. Daha sonraki yıllarda Kozluk Mahallesinde ikamet etti.

Hüseyin Yalaz esnaflığa kahvehane işleterek başladı. 1950 yılında ise gazozimalatına başladı. Yalaz, Eren Gazozu adını verdiği gazozlarını, Seçkin İşkembe’nin yan tarafında- Demiryolu Caddesini karayoluna bağlayan Gümrükçüler Caddesi’nde mülkü kendisine ait olan üç katlı kagir binada imaletmeye başladı. İmalathanede insan gücü ile çalışan basit makineler vardı. Şerbet haline getirilen gazoz, elle küçük yeşil şişelere dolduruluyordu. Doldurulan şişelere diğer makinede elle karbon dioksit basılıp, yine elle bastırılarak çalıştırılan, kapak kapatma makinesinde kapak takılıyordu. İmal edilen gazozlar tahta kasalar içerinde at arabaları ile dağıtılıyordu.Sonra kasalar tekrar geri toplanıyordu. Şişeler depozitolu idi. Şişeyi gerigetiren parasını geri alıyordu. İzmit’ deki sinemalara gazoz bu imalathaneden gidiyordu. Bu imalathane 1970 yılına kadar gazoz üretmeye devam etti. Piyasaya birçok dünya markası meşrubatın girmesi ile Eren Gazozları piyasadan çekildi. Hüseyin Yalaz’ın dükkan komşuları arasında Cumhuriyet Kıraathanesi, Seçkin İşkembe, Cumhuriyet Oteli ve Haşlak Kenan’ın lokantası bulunuyordu. Hüseyin Yalaz 1937 yılında Necmiye Hanım ile evlendi. Bu evliliğinden üç çocuğu dünyaya geldi. Ayla, Mehmet ve Yıldız.

Hüseyin Yalaz’ın Ankara’da bulunan küçük kızı Yıldız Konuray: Seçkin İşkembe’nin üst katında oturuyorduk. Evimiz hem iskeleye hem de istasyona çok yakındı. Ama annem her zaman vapuru kaçırırdı. Babam, anneme çok kızar ”Biraz erken çıksan ne olur” diye söylenirdi. Bizim evimize ilk defa kalmaya gelenler, trenlerin gürültüsünden uyuyamazdı.

Fotoğrafçı Halil Atmaca babamın kiracısı idi. Her yıl kira artış dönemlerinde babamla bu yüzden tartışırlardı. Bu konuda sıkı pazarlık yaparlardı. Pazarlığın çok sesli bir kavgaya dönüştüğü dahi olurdu. Biz evden bağrışmalarını dinlerdik. Ablam Ayla genç kız olmuştu. Erzurum’lu birkişi, İzmit’e iş için geldiğinde ablamı görmüş. Onun hakkında bilgi toplamak istiyormuş. Bizim evimizin oralarda dolaşırken, Halil Amca’nın fotoğrafçı dükkanını görmüş. Genç kızların fotoğraflara olan ilgisini

277

Page 278: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

tahmin eden ablamın taliplisi, Halil Amca’nın dükkanına girmiş. Kendisini tanıtarak niyetini anlatmış. Ablamı tanıyıp tanımadığının sormuş. Halil Amca tanıdığını söylemiş. Erzurumlu “nasıl insanlardır“ diye sorunca, Halil Amcada “ babası için pekiyi şeyler söyleyemeyeceğim ama kızımız Ayla inci tanesi gibidir. Çok iyi bir kızdır” diyerek ablam hakkında çok olumlu referans vermiş, sözleri ile aile anılarını paylaşmakta.

1940 İzmit doğumlu oğlu Mehmet Yalaz, Yenituran İlkokulunda okudu. İzmit Ortaokulunu bitirdikten sonra İzmit Lisesinden mezun oldu. Küçük yaşlarda babasının gazoz imalathanesi ile tanışan Mehmet Yalaz, okulunu bitirdikten sonra imalathanenin başına geçti. 1970 yılına kadar imalat devam etti. Ticaretin yanı sıra sporcu kimliği ile de öne çıkan Mehmet Yalaz, İzmit’in yetiştirdiği en iyi basketbolculardan biriydi. “Basketçi Mehmet” lakabı ilebilinen Mehmet Yalaz İzmit Kağıtspor, Fenerbahçe ve Kocaelispor’da uzun yıllar basketbol oynadı. Fenerbahçe ve Kocaelispor takımları arasında yapılan jübile maçından sonra basketbola veda etti. 1965 yılında Rümeysa Hanımla evlendi. Bu evliliğinden Zeynep, Mert ve Aslı adlarında üç çocuğu dünyaya geldi. Çok sosyal bir yapıya sahip olan İzmit aşığı Mehmet Yalaz, Kocaelispor’un dara düştüğü bir dönemde, 11.04.1988 tarihinde yapılan Olağanüstü Kongre sonucunda kulubün anahtarlarının valiye teslim edilmesinekarşı çıkarak kulubün başkanlığını üstlenerek Kocaelispor Kulübü Başkanlığıyaptı.

Bir ara Hoşgör’ün yanındaki ara sokakta bir restaurant da işleten bu kentinöz evladı Mehmet Yalaz zor bulunan yaradılışlı insanlardan biri idi. Daima gülerek şakalaşan, nüktedan, kendine öz üslubuyla anlatıp etrafa neşe saçan, ayrıca arkadaşının sırrını, derdini paylaşan, güven dolu dosttu. Ancak doğduğu yeri seven bir çok İzmit aşığı gibi Mehmet Yalaz sohbetlerde konu İzmit oldu mu, bakışlarına buğulu bir hüzün dolardı. İzmitlinin, İzmitli hemşerisine karşı takındığı tavır, bütünleşememe, samimiyetsizlik, sinsice oynanan ayak oyunları, kadirbilmezlik çok acıtırdı canını. TV 41 deyapmış olduğu sosyal içerikli Pazar Sohbeti adlı programda bir araya getirmeye çalıştığı eski İzmit’lilerle avunurdu. Mehmet Yalaz, tüm cesurca doğruyu söyleyebilenler gibi. kahredici duyarsızlığa tepkiliydi. 8 Mart 2004 günü bizleri bırakıp ahrete göçtü.

Hüseyin Yalaz’ın büyük torunu ve aynı zamanda Mehmet Yalaz’ın büyük kızı olan Zeynep Danacı: Torunu olarak dedem hakkında ilk hatırladığım şey, misafiri çok sevdiği idi. Eve kim gelse, hemen yemeğe oturturdu. Dedemin evinde çok büyük sofralar kurulurdu. Tüm torunlarını toplar, topluca sabah kahvaltısı yaptırırdı. Mutfakta çalışmayı sever, pastalar yapardı. Akşamdanbörekleri hazırlardı. Trenle Ankara’daki halama giderdik. Yaptığı pasta ve börekleri çıkartır, bütün kompartmanı doyururdu. Yedirsin, içirsin bayılırdı.

Babam Mehmet Yalaz ise çok özel bir kişiydi. Çok esprili, çok güleçti. Geriye dönüp baktığımda, dolu dolu bir yaşam sürdüğünü düşünüyorum. Ama maalesef yedi yıl önce aramızdan hiç beklenmedik bir şekilde 63 yaşında ayrıldı. Bize ise bıraktığı en büyük miras, hayata ve dostluklara dair verdiği öğütler oldu. Hafızama yer eden bu öğütlerden en önemlisi, bir gün otururken maddiyat ile ilgili bir konuda konuşuyorduk. Bana ”Kızım para, mal,

278

Page 279: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

mülk hepsi boş. Sen o Fevziye Camii’nin bahçesini doldurabiliyor musun? Sen ona bak” demişti. Babam dediği gibi de yaptı. Ben İzmit’te böyle bir cenaze kalabalığı görmedim. Nur içinde yatsın”.

Seçkin İşkembe’nin kuzey karşısında, İstasyon caddesinde Saat Kulesi’ne çıkan merdivenli yolun başında 1940’lı yıllarda Nabi Kumral tarafından işletilen Mürefte şarap evi bulunmaktaydı.268 Aslen Şarköy’lü olan Kumral ailesi, o yıllardan bugüne İzmit’ mal olmuş olup ilk işyerleri (eski) Postahane caddesinde Esat Demirsoy Apartmanı zemin katında toptan, perakende ve şişeli ambalaj içinde, yıllarca kalite ve nefasetini bozmadan, 1940 yılından 1965’e kadar kendi imalatları sirke ve “Kumral’ın Şarabı”nı tüketiciye sundukları “Mürefte Şarabı” adlı dükkan idi.269

Şehirlerarası otobüs terminali (Garajlar), Halkevi meydanındakiyerinden Vapur İskelesi üstündeki Tersane Alanı’na (bugün Merkez Bankası) taşındıktan sonra buradan hareket eden İstanbulotobüsleri, D-100 karayolunun henüz olmadığı günlerde Saray Yokuşu'ndan İnönü Caddesi'ne çıkarak Mehmet Alipaşa Zincirlikuyu Caddesi ve Asri Mezarlık yanından Eşek Meydanı’nı geçerek Eski İstanbul Yolu'nu kullanırlardı. Bunlardan biri de Mehmet Çepil’di. 1960’lı yılların sonlarında Gülhan ve Varan şirketlerinin bu hattaki rekabeti oldukça şiddetli idi. BunlaraAdapazarı’ndan kalkan Atan Kardeşler ve Doğan Seyahat de dahildi. Varan Otobüsleri 1954 yılında Nevzat Pekuysal ile Gazanfer Bilge tarafından kurulmuş, İzmit yazıhanesi ise İzmit Fethiye köyünden Necmi Pehlivan (Kırbaş) tarafından işletiliyordu. Daha sonra bir anlaşmazlık yüzünden Nevzat Pekuysal ayrıldı, Gazanfer Bilge de Finlandiya’da olduğu için ayrılınca yönetim Necmi Pehlivan’a geçti. Bu şirket sonraları diğer Varan firmasından ayırmak için amblemi nedeniyle “Oklu Varan” adıyla anılır oldu.

Gerek bu otobüsler, gerekse Kışınbay’ların Kandıar hattında işlettikleri otobüsler başlangıçta kamyondan bozmaydılar ve “ahşap karöser” denirdi. Ahşap iskeletin üstü saçla kaplanırdı.Herkes oturduktan sonra koridora beşinci koltuk açılırdı. Kalorifer yoktu, araba çalışıp motor ısınınca motor suyu ile yada egzost borusunu arabanın içinden geçirmek sureti ile ısıtma sağlanırdı. 268 Savaş Poyraz (1999), s. 72269 Merzuka Yazıcı, age, s. 6, 46-47

279

Page 280: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Daha sonra Varan’a Alman yapımı, “balta burun” olarak adlandırılan Mercedes otobüsler geldi. 1960’lardan sonra ithal burunsuz otobüsler gelmeye başlayınca bir burunsuz Man, iki burunsuz Latil ve Saurer marka sarı-kırmızı iki otobüs geldi. Bunlar orijinal karöserli araçlardı. Gülhan da mavi-beyaz bir İsuzu getirtmişti.

Sahildeki E-5 açılmadan önce Eski İstanbul Yolu 108 km uzunluğunda çok virajlı bir şose yoldu. Yolun boş olduğu durumda dahi 1 saat 45 dakika ile 2 saat arasında gidilebilirdi. Eğer önünüze bir tomruk kamyonu düşerse onu geçmek bir mesele ve yediğiniz toz da cabasıydı. Güzergah, İzmit – Bekirdere – Üçtepeler – Karayakuplu – Sevindikli – Denizl i- Molla Fenarî – Balçık –Kurtköy – Samandıra – Ümraniye– Kısıklı – Üsküdar şeklindeydi. Molla Fenarî'den Gebzeye, Kurtköyden Pendiğe, Samandıradan Şileye yol ayrılırdı.270

Kamyon Nakliyecileri ise Yenidoğan mahallesinde Boru ve Kağıt fabrikaları yakınında yerleşiktiler.

Tersane alanı üzerine yapılmış Garajlar’dan sonra Tren Garı yeralmaktaydı ki buradaki İstasyon Lokantası, tren yolunun yapımı ardından Nikoli Efendi tarafından işletilmişti. 1940’lı yıllarda da isim yapmıştı. Kimi keyif sahibi yolcular ile ehl-ikeyif İzmit’liler burada demlenirlerdi. Sonraları bu lokanta eldeğiştirdi. Yeni ortakları arasında Aziz Usta (Şenşutman), Hamit Usta (Gökşar) ve Emrullah Durak bulunuyordu. Ancak lokanta eski kimliğini kaybedince kapanmak durumunda kaldı.271

CAHİT KÖŞKER (TADLAN ŞEKERLEME)

Cahit Köşker 1931 yılında Kandıra’da doğdu. Babası Ömer Bey, annesi Nadide Hanım idi. Kütahyalı olan babası Ömer Bey Yemeniciler Çarşısı içinde ayakkabıcıydı. Köşker Ailesi İkizliçeşme de ikamet etmekteydi. Cahit KöşkerUlugazi İlkokulunu bitirdikten sonra, İzmit Merkez Ortaokulundan mezun oldu.

270 Aktaran Ahmet Duysak, İhsan Arkut. 271 Şakir Balkı, Bu İstasyondan Kimler Geçmedi ki, KYÖD Dergisi, İzmit 2004,s. 76

280

Page 281: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Ömer Bey kendi mesleğinde gelecek görmediği için oğlu Cahit’İ Şekerci Faik’in babası Şükrü Değer’in yanına çırak olarak verdi. Çarşıbaşındaki Yoğurtçu Durakların dükkanının yanında bulunan Şükrü Usta’nın yanında 1948 ile 1953 yılları arasında mesleği öğrendi. Dükkanda şeker çeşitlerinin yanında bakkaliye ve kuruyemiş satılıyordu.

Cahit Köşker 1953 yılında Muş’ta yaptığı askerlik sonrası 1954 yılında Demiryolu Caddesi’nde Yavuz Pastanesi’nin yanında “Meşhur Şekerci”yi açarakesnaflığa ilk adımını attı. İlk yıllarda sadece fantezi şekerler sattı. Cahit Köşker 1959 yılında Düzce doğumlu Hatice Hanımla evlendi. Evlendiktensonra Çukurbağ Mahallesi, Bahariye Geçidi’nde ikamet etti. Köşker çiftinin Metin ve Şeyda adlarında iki çocuğu oldu. Mal almak için İstanbul’un Şişli ve Bomonti semtlerine giden Cahit Köşker, Mabel, Elit ve Golden marka şekerleme ve çikolataları sattı. İlk dükkanında sekiz yıl kalan Cahit Köşker 1962 yılında aynı cadde üzerinde (İstasyona doğru – Birinci Geçit mevkii) No.38’de ki dükkanı Doktor Hasan Ömer’den satın aldı. Eski dükkanını devreden Cahit Köşker, yeni dükkanına taşındı. Dükkanının ismini Tadlan Şekerleme yaptı. Bu dükkanında da aynı ürünleri ve markaları sattı. 2000 yılına kadar aktif olarak dükkanının başında olan Cahit Köşker, bu tarihten sonra dükkanının işletmesini çocuklarına bıraktı. Cahit Köşker İzmit Ticaret Odası üyesiydi.

Cahit Köşker’in dükkan komşuları arasında Seçkin İşkembe Metin Yiğit, AdalıLokantası İbrahim Üzeyir, Tekel Bayii Adem Üzeyir, Terzi Mustafa Bey, YavuzPastanesi Vehbi Bey, İstasyon Oteli, Fotoğrafçı Cemal Turgay, Derici İbrahim Sınal, Manifaturacı Zihni Kaman ve oğlu İshak Kaman bulunmakta idi.Ali Rıza Belgin, Yılmaz Kıldiş, İbrahim Küçükörs, Tayyar Kobak, Ragıp Kobak, İhsan Bingül ve İbrahim Bingül Cahit Köşker’in yakın dostlarıdır.

1962 doğumlu oğlu Metin, Yenituran İlkokulunda okudu. İzmit Merkez Ortaokulunu bitirdikten sonra İzmit Lisesinden mezun oldu. Afyon Mali Bilimler Fakültesinde üniversite eğitimini tamamladı. Metin Köşker 1994 yılında Hürmüz Hanımla evlendi. Bu evlilikten iki erkek, bir kız çocuğu dünyaya geldi. Metin Köşker 1988 yılında askerliğini tamamladıktan sonra, Kapanönü, No.51/C adresinde kurukahve ve şekerleme ürünlerinin satışını yapan Tadlan Şekerlemenin ikinci şubesini açtı. 1965 doğumlu kızı Şeyda 50.Yıl İlkokulunda okudu. İzmit Kız Meslek Lise’sinden mezun oldu. Şeyda Hanımİzmit’lilerin yakından tanıdığı, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürü Emin Cebe ile evlendi. Bu evliliklerinden bir kız bir erkek çocukları dünyaya geldi. Şeyda Cebe, babası Cahit Köşker’in 1962 yılında Birinci Geçit mevkiindeki açmış olduğu Tadlan Şekerlemeyi günümüzde de çalıştırmaktadır.

Yarım asrı aşan başarılı bir esnaflık yaşamı olan Şekerci Cahit Köşker meslek yaşamından kimi kesitleri şu sözlerle aktardı: Yılın üç yüz altmış beş günü çalıştım. Sabah altıdan, akşamın onuna kadar mesai verdim. Benim şekerciliği başladığım yıllarda Sedat ve Muzaffer Patır, Şekerci Abdullah ve Şekerci Ahmet İzmit Çarşısında şekercilik yapıyorlardı. Istanbul’da Mabel çikolatalarını toptan olarak aldığım Yahudi tüccar Yasef vardı. Yasef’in dükkanı Mısır Çarşısı Asmaaltı’nda, Kurukahveci Mehmet Efendi’nin karşısındaydı. Bana sakın imalata girme, sadece al ve sat demişti. Ticarete

281

Page 282: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

girerken ben de onu dinledim. Altmış yıl imalat yapmadan, sadece aldım ve sattım. Bana yıllarca markalı mallar verdi. Üç ay sonra ödersin. Satamadığını ya da bayatlayan malı geri getir. Ama sakın dürüstlükten şaşmadiye tembih ederdi.

Eski esnaflar birbirlerine çok bağlıydı. Büyük dostluklar kurmuştuk. İzmit esnafının İstanbul’dan mal alma günleri Salı ve Cuma günüydü. Ben yarın İstanbul’a gideceğim. Bir isteğin var mı? diye herkes birbirine sorardı. Senet, bono yok. Herkes birbirine kullanması için fazla naktini verirdi. Şimdi nerde. Herkes kendisini kurtarmanın peşinde. Şekercilik çok farklı bir meslektir. İnsan doğumunda şerbet şekeri ile başlayıp bayram, söz, nişan, nikah ve özel ziyaretlerde hep şekerci hizmet verir. En sonunda emri-hak vuku bulduğunda da kişi mevlit şekeri ile uğurlanır. Müşterinin bize verdiği parada asla gözü kalmaz.

Bugün oturduğum Hacıhasan Mahallesi, Yeni Hamam Sokak’taki evi İzmit’li tanınmış nalbur Hilmi Ege’nin eniştesi Hacı Sait Erdem’den 1967 yılında satın aldım. Benim damadım olan Emin Cebe’nin babası Hacı Cemal, “Ben çocukluğumdan bu yana evi bilirim. Mehmet Akif Ersoy, Hacı Sait Erdem’in okul arkadaşıymış. Belirli zamanlarda bu eve ziyarete gelirmiş. Onun eve geldiği zamanlar, mahalleli bu evde toplanırmış. Sohbetler yapılırmış. Birkaç kez bu evde yatmış” diyerek bana anlatmıştı.

Biriktirtiği değerli eşyalerına gözü gibi baktığı, tarihi evinin üst katındaki küçük odasında Cahit Köşker sözlerini şu cümlelerle tamamladı: "Gençlik yıllarımda av merakım vardı. Bisiklet ve motora binmeyi çok severdim. Bahçe ve çiçeğe karşı çok meraklıyımdır. Meraklı olduğum başka bir konuda baston, çakı, tesbih ve tüfek koleksiyonu yapmaktır. Elli, altmış yıldır biriktiriyorum."

TAYYAR KOBAK (KOBAK KIRTASİYE)

Aile 1923 yılında mübadele muhaciri olarak Selanik’ten İzmit’e gelir. Selimve Ahmet Kobak kardeşlerin dedesi Ahmet Bey, Selanik’te tüm mal varlığını bırakarak gelmiştir. O zamanki hükümet, mallarını orada bırakıp geldikleri için, Demiryolu Caddesi, No-.60 adresindeki binayı Ahmet Bey’e verir. Bu eski yapının altında, Ahmet Kobak ve kardeşi İsmail Hakkı Bey inhisar (tekel) maddeleri, kurukahve ve kırtasiye satılan bir dükkan açarak esnaflığa başlarlar. Ahmet Beyin altı çocuğu olur.

Şehrimizin sembol olmuş esnaflarından olan, 1926 İzmit doğumlu Tayyar Kobak, bu çocuklardan biridir. Tayyar Kobak Necatibey İlkokulunda okur. 1946 yılına kadar, dükkanda babasının yanında çalışır. 1946 yılında askerliğini yapmak üzere İstanbul’a gider. 1949 yılında askerden dönünce tekrar dükkanda çalışmaya başlar. 1950 yılında Helvacı Abdullah Efendinin kızı Fehime Hanımla evlenir. Bu evlilikten 1953 yılında büyük oğlu Selim Kobak dünyaya gelir. Selim Kobak, Hızırreis İlkokulunu bitirdikten sonra İzmit Ortaokulu’ndan mezun olur. Heybeli Ada’da askerliğini yapar. 1978 yılında Aynur Hanımla evlenir. Bu evlilikten bir erkek, bir kız çocuğu dünyaya gelir. Tayyar Kobak’ın küçük oğlu Ahmet ise 1958 yılında dünyaya

282

Page 283: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

gelir. Yenituran İlkokulu’nda okuyan Ahmet, İzmit Ortaokulu’ndan mezun olur.Daha sonra İstanbul Anadolu Lisesini bitirir. Ahmet Kobak, 1984 yılında Handan Hanımla evlenir. Bu evlilikten iki kız çocuğu dünyaya gelir.1967 yılında kızı Fatma Kobak doğar. Fatma Kobak, 50. Yıl İlkokulu’nda okuduktan sonra, İzmit Ortaokulu ve İzmit Lisesi’ni bitirir.

İlkokul çağlarından başlayarak 48 yıl Demiryolu Caddesinde İzmit’ lilere hizmet eden, değerli büyüğümüz Tayyar Kobak, 1984 yılında vefat ettikten sonra, Selim ve Ahmet Kobak kardeşler dükkanı, beraberce çalıştırmaya başladılar. 1925 yılında dede Ahmet Kobak’la başlayıp, baba Tayyar Kobak’ladevam eden ticari yaşam, günümüzde de aynı adreste iki kardeş tarafından devam ettirilmektedir. İlk kurulduğu yıllarda inhisar maddeleri ve kurukahve de satılan dükkanda, Tayyar Kobak’ın askerden dönmesiyle birlikte, 1950 yılından sonra sadece kitap ve kırtasiye satışı yapılmaktadır. 1966 yılında eski bina yıkılmış, yerine bugünkü kullanılan bina yapılmıştır. Aile İzmit’e geldiği ilk günden beri, bu adreste oturmaktadır. Kobak’lar, bina inşaat halindeyken bile okul dönemine denk gelen günlerde lüks lambalarının ışığı altında öğrencilere satış yapmışlardır.

Esprili ve sosyal yönü kuvvetli kişiliği ile çok sevilen Tayyar Kobak’ın dükkanı İzmit’lilerin uğrak yeridir. Dükkanın müdavimleri arasında bulunan değerli hemşerilerimizden bazıları Sadun Atığ, Necmi Pehlivan, Ahmet Sakızlı (Kırbaş Ahmet), Mustafa Kandıralı, Fettah Öven, İbrahim Küçükörs’tür. Uzun yıllardır Demiryolu Caddesinde bulunan Kobak kırtasiyenin dükkan komşuları arasında, Yavuz Pastahanesi, berber Recep Savaş, şekerci Mehmet Değer, Oyuncakçı Mustafa Parça, mezeci Ahmet Değer (Uzun Ahmet), Totocu Muzaffer Danyar, kunduracı Raşit Ersöz, terzi Reşat Arpağ, ayakkabıcı Ali Arpağ, tuhafiyeci Ömer Alicik, Foto Atmaca, Faik Nusret Belgin ve oğlu Ali Rıza Bilgin, tuhafiyeci Reşat Atan, İshak Kaman, kolonyacı Hüseyin Özlem ve İbrahim Küçükörs sayılabilmektedir.Tayyar Kobak’ın yakın dostları Fettah Öven, Dündar Çiğit, İbrahim Küçükörs ve bakkal Muhittin Özküçük’tür.

Tayyar Kobak’ın büyük oğlu Selim Kobak, Kocaelispor ve İzmitliler Derneği üyesidir. Ahmet Kobak ise Genç Kocaelililer Derneği, İzmitliler Derneği, Kocaelispor ve Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti üyesidir. Ahmet Kobak aynı zamanda bir futbol tutkunu olup Özgür Kocaeli Gazetesi adına görev yapan, usta bir kale arkası fotoğrafçısıdır. Selim ve Ahmet kardeşler, Tayyar Kobak gibi örnek bir esnafın oğlu olmaktan gurur duymaktadır. ÇocuklarındanSelim Kobak: Babam Demokrat Parti üyesi idi. 1960 yılında evde ailece akşamyemeği yerken kapı çalındı. İki sivil polis geldi. Babam ”Gelmezsem merak etmeyin, kardeşime haber verin”dedi. Babamı alıp götürdüler. İki gün sonra kurban bayramıydı. Babamdan haber yoktu. Babam olmadığı için kurban kesememiştik. Ailece çok hüzünlü bir bayram geçirmiştik. Babam 1,5 ay sonra eve döndü. O zamanki mutluluğumu hiç unutamam. Ahmet Kobak ise: Babamın vefat ettiği 27 yıl oldu. Hala İstanbul’a mal almaya gittiğimde, bana “Tayyar geldi” deyip babamı anarlar. Babamı anlata, anlata bitiremezler. Onunla alışveriş bir zevkti. Çok dürüst adamdı. Örnekti. Müşteriye çok iyi davranırdı. Babam 15 yıl Kemalpaşa Mahallesi Muhtarlığı yaptı. Bir gün mahalleden bir vatandaş evrak getirmişti. Babam yoktu. Onun yerine mühürü basıp, evrağı imzaladım.

283

Page 284: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Babam geldi. Olanları babama anlattım.”Sen muhtar mısın da evrak imzalıyorsun” diye şakayla karışık bana söylendi. Babam çok şakacıydı. Karşımızda İş Bankasının şubesi vardı. Babam bankaya gittiğinde, bankadaki çalışan memurlar ”Tayyar Amca geldi. Neşe geldi”diye mutlu olurlardı. Söze devamla “1979 yılında İsmail Kalkandelen başkanlığındaki Kocaelispor yönetim kurulundan Ferruh Öven, Mehmet Sadık Efe ve Bülent Özer, Kocaeli Valisi Celal Kayacan’ı ziyarete gittiler. Ben de yeni gazeteci olarak fotoğraf çekmeye gittim. Flaş tutukluk yaptı. Bende heyecanlandım. Resmi çekerken flaşın patlayıp patlamadığını fark edemedim. ”Sayın Valim. Patladı mı, patladı mı? diye iki kere sordum. Vali Bey de bana”patladı yavrum, patladı yavrum” diye cevap verdi. Herkes gülmekten yerlere yattı. Bu cadde de en eski biz kaldık. Dükkanımıza gelenler ”burası İzmit kokuyor”derler. Bu, beni ve ağabeyimi çok mutlueder. Biz buranın yerlisiyiz.

Eski adı Hurriyet Caddesi olan günümüz Cumhuriyet Caddesi’nin batı başlangıcından itibaren ilk sokak Eski Postahane Caddesi, ikincisi Yavuz Sokak, üçüncüsü ise eski adı Saim Aşkın olan Yalı Sokak’ın başında bulunan ahşap binanın karşı köşesi, Faik Nüshet’e bitişik yapı bir zamanlar Ziraat Bankası olarak kullanılmış olup, sonra aynı yerde Kildiş ailesine ait Atlas Kumaş mağazası, daha sonra da Oyak Bank olarak kullanılan binanın üst katında Muharip Subay ve Gaziler Derneği vardı. Faik Nüshet’in (Belgin Müessesi) karşısında Demiryolu’nun öbür yakasında kumaşçı Necat Özemek272, Terzi Reşat Arpağ, Kumaşçı İbrahim Küçükörs, Oyuncakçı Mustafa, solunda Lostra Salonu İhsan, yanında Kültür Sineması sahibi İbrahim Oğultürk’ün yazıhanesi, daha solunda Bozkurt kitap, kırtasiye ve tuhafiye mağazası bulunuyordu.273 Bir dönemin ünlü II. Noteri Orhan Evin’in bulunduğu binanın bodrum katı 70’li yıllarda Deniz Pavyon olarak hizmet vermiş ve zamanın gözde mekanlarından olmuştu.

SAİM AŞKIN (MATBAACI)

Saim Aşkın, 1904 yılında İstanbul’un Üsküdar İlçesi’nde doğdu. Baba adı Hüseyin Hüsnü, anne adı Emine Vahide idi. Hüseyin Hüsnü Bey, İstanbul Sarayları’nda hattatlık yapan bir ustaydı. Saim Aşkın, sultani mezunuydu. Askerlik görevini matbaacı olarak Ankara Milli Müdafaa Matbaası’nda yaptı. Teskere bıraktı. Sivil memur olarak 15 yıl matbaada çalıştı. Babası HüseyinHüsnü 1943 yılında vefat edince, babaannesi İzmitli, dedesi de Adapazarlı olan Saim Aşkın, aynı yıl İzmit’e yerleşme kararı aldı. 1944 yılında Seka Kağıt Fabrikası’na matbaa ustabaşısı olarak işe girdi. Üç yıl Seka’da çalıştıktan sonra ayrıldı. Türkyolu Gazetesi ve Matbaası sahibi Mehmet Yüce, Saim Aşkın’a, matbaasında ustabaşı olması için teklif götürdü. Teklifi kabul eden Saim Aşkın, 1947 - 1951 yılları arasında Türkyolu’nda çalıştı.

272 Mezruka Yazıcı (2007), s. 77; M. Hikmet Bayar, age, s. 183 273 M. Hikmet Bayar, age, s. 14

284

Page 285: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

1951 yılında Saim Aşkın, Metin Yüce ve Feridun Özbay ortaklığında “Bizimşehir Gazetesi“ kuruldu. Gazetenin basıldığı matbaa, Yalı Hamam Sokak’ta (Fettah Öven Sokak) bulunan Müfit Levent’lerin binasıydı.1963 yılında Bizimşehir Gazetesi ile Türkyolu Gazetesi birleşerek “Türkyolu-Bizimşehir” Gazetesi oldu. 1965 yılında ortaklıktan ayrılma kararı alan Saim Aşkın, matbaa kısmını kendisi devraldı. Gazeteyi Feridun Özbay ve diğer ortaklarına bıraktı. Aynı yıl Yeni İzmit Gazetesi’ni çıkarttı. Dört yıl daha matbaacılığa devam ettikten sonra, 1969 yılında işlerini oğlu Ender Aşkın’a devretti. İşine aşık bir esnaf olan Saim Usta, aktif çalışmayı bırakırken, mesleki tecrübelerini oğluna aktarmaya devam etti.

Matbaacı Saim Aşkın, 1944 yılında Selanikli Bedia Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Ender, Hayriye, Sadiye ve Sevin adında dört çocuğu oldu. AşkınAilesi, Akçakoca Mahallesi’nde ikamet etti. 1955 öncesi Demokrat Partili olan Saim Aşkın, İzmit Belediyesi Encümen Başkanlığı yaptı. Ancak, Saim Aşkın ve Turan Güneş, DP den kopan muhalif milletvekillerinin 21 Aralık 1955 yılında kurduğu Hürriyet Partisi’nin, İzmit’teki kurucuları arasında yer aldı. Hürriyet Partisi, 1957 seçimlerinde istenilen oyu alamayınca Kasım 1958’de parti fesh oldu. Saim Aşkın, arkadaşları ile birlikte Cumhuriyet Halk Partisi’ne geçti.

Şehir Lokantası sahipleri Ahmet Sakızlı ve Alaattin İkiz, Köse Seyfi, NecmiPehlivan, Metin Yüce, Turgut Kayı, Ercüment Kızıltan, Akif Terzioğlu, İzzetBayındır (Fırıncı Çamur İzzet), Kebapçı Fettah Öven, Röntgen Mütehassısı Cemil Erataç, Doktor İmran Sayan ve Matbaacı Şefik Güler gibi isimlerin dahil olduğu seçkin bir dost grubuna sahip olan Matbaacı Saim Usta 11. 08. 1982 yılında vefat etti.

Matbaacı Saim Aşkın’ın oğlu Ender Aşkın (İzmit-d.1945), Yukarıpazar İlkokulu (Taş Mektep) okuduktan sonra, 1960 yılında İzmit Ortaokulu’ndan mezun oldu. Babasının yanında çırak olarak işe başladı. 1965 yılında Genelkurmay Matbaası’nda askerlik görevini yapmak üzere Ankara’ya gitti. Askerlik görevini tamamlayan Ender Aşkın, İzmit’e dönerek matbaanın başına geçti. Ender Aşkın, “Babam Saim Usta, İzmit’in ilk sanaatkar matbaacısıdır.O yıllarda “Tipo“ sistemi kullanılırdı. El dizgisi ile gazete ve diğer baskılar hazırlanırdı. Daha sonraki yıllarda dizgi makinası çıktı. Günümüzde ise herşey bilgisayar ile yapılıyor.

Babam, haksızlığa hiç gelemezdi. Korkusuzca gazetecilik yaptı. İlginç manşetlere imza atmıştı. İyi bir öğretici olması yanı sıra mesleğinde titizve disiplinliydi. “Yaptığın işi önce sen beğeneceksin“ diyerek, iş üzerindeki en küçük bir lekeyi bile görür, istemezdi. Meslekte affı yoktu. Yanında birçok kalfa ve usta yetiştirmişti. Babamın en önemli özelliklerinden birisi de, yanında yetişerek, kendi işyerini açmak isteyen kalfalarına, elinden gelen her yardımı yapmasıydı. Bundan mutluluk duyardı.Çok geniş bir çevreye sahip olan babam, yanında yetiştirdiği birçok çalışanını da İpraş, Pirelli, Goodyear gibi fabrikalara işbaşı yaptırmıştı.Matbaacı olarak, günümüzde iş yapan bir tek Şefik Güler ve oğlu Ergün kaldı. Bu meslek babamdan bana kaldı. Ben de üçüncü kuşak olarak oğlum Onur’a bırakmaya hazırlanıyorum. İkimiz birlikte Kemalpaşa Mahallesi, Eski

285

Page 286: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Hamam Sokak, Doğanbirlik İşhanı, No.20 adresinde ki matbaamızda (İzmit Matbaası) çalışmaya devam ediyoruz.

Babamın çok sevdiği arkadaşları ve dostları vardı. Bizim matbaa onların buluşma yerlerinden biriydi. Nihat Erim, Turan Güneş bizim matbaanın müdavimlerindendi. Karşıt görüşlü olmalarına karşın Demokrat Parti Milletvekilleri Dursun Erol ve Lütfü Tokoğlu, babamın sevdiği ve sık görüştüğü dostları arasındaydı. Kırbaş Ahmet’in Şehir Lokantası’nda, dostları ile bir arada olup, rakı masası sohbetleri yapmaktan büyük bir keyif alırdı.

Matbaamızda kullandığımız her türlü malzemeyi, İstanbul Babıali Yokuşu’ndanalırdık. Tüm ülkenin malzeme ihtiyacının yüzde seksenini, Tahsin Barlan adındaki tüccar karşılardı. Bizde 1980 yılına kadar, tüm ihtiyaçlarımızı ondan aldık. Tipo sistemi ile matbaacılık bitti. O dönemlerde kullandığımıztüm alet ve malzemeleri saklıyorum. Uygun bir yer bulup, küçük bir müze haline getirmeyi düşünüyorum. Bu şehirde bir çok kişinin ismi, bir caddeye ya da sokağa verildi. İzmit’in ilk sanaatkar matbaacısı olan babam - Ustaların Ustası- Saim Aşkın adının, kullanılmaması benim içimde bir uhtedir.“ diyerek, sözlerini tamamlarken, bu konuda ki duyarsızlığa adeta isyan ediyordu.

REŞAT ARPAĞ ( TÜCCAR TERZİ )

Reşat Arpağ 1917 yılında Yugoslavya’nın Prizren Kasabası’nda dünyaya geldi.Baba adı Hurşit, anne adı Zarife idi. Babası Hurşit Bey Prizren’de çiftlilikle uğraşırdı. Aynı zamanda değirmen sahibiydi. Reşat Arpağ babasını kaybedince annesi ve üç kardeşi ile beraber 1934 yılında önce Bursa’ya, sonra da İzmit geldi. Kardeşlerinin isimleri Nuri, Ali ve Güldaneidi. Arpağ Aile’si Redif Binası arkasında bir arsa aldı. Bu arsaya iki katlı bir ev yaptı.

Priznen’de terzi çırağı olan Reşat Arpağ ilk önce Demiryolu Caddesi’ndeki İzmit’in eski esnaflarından Tuhafiyeci Zihni Kaman’ın yanına kalfa olarak girdi. İki yıl çalıştı. 1937 yılında Eskişehir Hava Birliği’nde terzi olarak askerliğini yaptı. Askerliğini tamamladıktan sonra, 1940 yılında Demiryolu Caddesi, No. 222 adresinde kendi terzi dükkanını açtı. Dükkanın ismini, Reşat Arpağ – Tüccar Terzi olarak koydu. Yanında birçok kalfa çalıştırarak, yıllarca İzmit’in en iyi terzileri arasında yerini alan ReşatArpağ, sipariş ile kupon kumaşlardan elbise dikti. Reşat Arpağ’ın kalfalarıarasında Koreli Salih Usta (Salih Mümin Aslan), Hasan Usta, Fahrettin Usta,Rıdvan Usta ve Nevzat Hacıoğlu bulunmaktaydı. Günümüzde Denizbank’ın olduğuyerdeki iki katlı kagir – yığma binada terzilik yapan Reşat Arpağ, 1994 yılına kadar aynı dükkanda esnaflık yaptıktan sonra, mesleğini bırakarak kendisini emekliğe ayırdı. Çıraklık ve kalfalık dönemi hariç ellidört yıl gibi uzun bir süre esnaflık yapan Terzi Reşat Arpağ, Ocak 2001 de İzmit’teki evinde vefat etti.

286

Page 287: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Reşat Arpağ, 1945 yılında İzmitli esnaf Şekerci Zihni İz’in kızı Güzide Hanım’la evlendi. Reşat Arpağ, eşi Güzide Hanım’ı Eski Stad’da oynanan İzmit İdmanyurdu ile Akyeşil takımlarının emeklileri arasında oynanan maçtagörmüştü. Şekerci Zihni’nin kızı olduğunu öğrendi ve annesini gönderip hemen istetti ve evlendi. Çiftin bu evliliklerinden Güler ve Erdener adlarında iki çocuğu dünyaya geldi.

Terzi Reşat Arpağ’ın dükkan komşuları arasında Tuhafiyeci Ömer Alicik, Terzi Süleyman Ersöz, Foto Halil Atmaca, Arzuhalci Dursun (Tursun) Erol (1958 yılı - DP Kocaeli XI. Dönem Milletvekili274 ), Diş Tekniyeni Niyazi Akusta, Doktor Ziya Gökşin, şöför okulu sahibi Avni Özek, Kırtasiyeci Tayyar ve Ragıp Kobak ve Totocu Muzaffer Danyer bulunurken Belgin Müessesesi sahibi Ali Rıza Belgin, Tuhafiyeci Ömer Alicik, Tuhafiyeci Pereja Hüseyin, Lütfü Güçkan, Reşat Atan, Şehir Gazinosu sahibi Kırbaş Ahmet, Terzi Reşat Arpağ’ın yakın dostlarıydı.

Terzi Reşat Arpağ’ın 1950 yılı doğumlu oğlu Erdener, çocukluk yıllarında babasının mesleğine meraklı olduğu için, okul tatillerinde ve boş zamanlarında dükkanda yardım etti. Erdener Arpağ, Yenituran İlkokulu’nu bitirdikten sonra, sırasıyla İzmit Ortaokulu ve İzmit Lisesi’nden mezun oldu. Üniversite eğitimini Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde tamamladı. 1980 yılında Antalya’da kısa dönem askerliğini yapan Erdener Arpağ, 1978 yılında İstanbullu Çiğdem Hanım ile evlendi. Bu evliliğinden Erman adında bir oğlu dünyaya geldi. Fuel – Oil bayiliği ve akaryakıt ticareti yapan Erdener Arpağ 1983 yılında Eski Garajlar Mevkiindeki Hüsnü Efe’ye ait olan benzinliği aldı. 1988 yılında Eski Garajlar kaldırılınca, yeni garajın taşındığı alandaki benzinliği işletti. (Günümüzde Carefour’un olduğu yerdeki garajlar)

Erdener Arpağ, “ Babam iyi bir esnaf, dört dörtlük bir ustaydı. Günümüzde bile babamın diktiği, Reşat Arpağ etiketli elbiseleri bana gösteriyorlar. 1950 li yıllarda babam, İstanbul Eminönü’nde bulunan, Altınyıldız Kumaş Fabrikası’nın ortağı Osman Okan ve Mahdumlarından kumaş alırdı. Sadece Altınyıldız kumaşı satar ve dikerdi. Osman Okan Bey, babamı çok sever, senetsiz mal verirdi. Ama babam da hemen parasını öder, mahçup duruma düşmek istemezdi. 1950 li yıllarda dükkanda onbir kişi çalışırdı. Üç makineile elbise dikilirdi. Bayramlarda dükkanda sabahlanırdı. O zamanlarda yaka çevirme, klapa ve astar tutturma elle yapılırdı. El işçiliği öndeydi.

Babamın devamlı elbise diktiği müşterileri vardı. Pakistan Ateşesi’ne babamelbise dikerdi. Ateşenin elbise kalıbı babamda mevcuttu. Smokinler ve elbiseler bu kalıba göre dikilirdi. Bazen kendisi gelir alır, bazen babam uçakla ona yollardı. Süreyya Sofuoğlu, Boru Fabrikası Müdürü Akman Bey, Fethi Atan, Şehir Gazinosu Sahibi Kırbaş Ahmet, Köse Seyfi ve birçok çarşı esnafı babamın müşterisiydi. Cumartesi günleri, komşularla birlikte güveç pişirirlerdi. Bir iki kadeh içtikleri de olurdu. Babamın dükkanı özellikle 274 Dursun (Tursun) Erol. 1902 Sürmene doğumlu. Baba adı Hüseyin, anne adı Gülsüm. Rüştiye – İdare – memur. Kocaeli Vilayet Umumi Meclis ve Daimi Encümen Azası. Türk Hava Kurumu ve İzmit Verem Savaş Derneği Fahri Üyesi. Evli, dört çocuk sahibi (TBMM Albümü, II. Cilt 1950-1980, http://www.tbmm.gov.tr/TBMM_Album/Cilt2/index.html )

287

Page 288: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

ramazan ayında dostların sohbet mekanıydı. İftardan ve Teravih namazından sonra, herkes dükkana doluşur, koyu sohbetler yapılırdı.

Babam, annem ile gezmeyi çok severdi. Annem ile birlikte üç-dört kez Avrupaseyahatine çıkmışlardı. Çocuklarına da çok düşkündü. Dokuz yaşındayken, dayım beni sigara içerken yakalamıştı. Dayım anneme, annem de babama söylemişti. Önceleri benimle pek yüz-göz olmadı. Bir süre sonra, “ Sigara içmek için çok küçüksün, büyüğünce çakmağını ben hediye alacağım“ demişti. Esprili bir adamdı. Şamatayı severdi. “Allah bana çok para versin, herkese dağıtacağım. Herkesin yüzü gülsün” derdi. Demokrat Partiliydi ama çok aktif siyasetin içinde olmadı. Güreşlere çok meraklıydı. Serbest güreş müsabakalarını izlemek üzere BeyrutOlimpiyatlarına bile gitmişti. Milli güreşçi Fethi Atan, çok iyi dostuydu.

İBRAHİM KÜÇÜKÖRS (KÜÇÜKÖRS MAĞAZASI)

İbrahim Küçükörs, 1923 yılında İstanbul’da doğdu. Babası Ahmet Küçükörs Yavuz Zırhlısının çarkçıbaşısıydı. Annesi Hatice Hanım ise Türkiye’nin ilk İngilizce öğretmenlerinden biriydi. İbrahim Küçükörs’ün Dilara ve Ayşe (Kortel Mağazası ortaklarından rahmetli Ali’nin annesi) adlarında iki kız, Semih adında da bir erkek kardeşi vardı.

İbrahim Küçükörs’ün annesi öğretmen olduğu için İzmit’e tayini çıkınca aileİzmit’e gelerek şimdiki Balık Pazarı’nın karşısında Kozluca Otelinin bulunduğu yerde üç katlı ahşap binada Kozluca Ailesinin kiracısı olarak yerleşti. İbrahim Küçükörs, askere gitmeden önce Terzi Reşat Atan’ın yanında çırak olarak çalıştı. Ustasından terzilik mesleğini öğrenirken, biryandan da Sümerbank’tan kumaş aldı. Aldığı bu kumaşları İzmit- İstanbul trenlerinde sattı. Bu esnada terzi kalfası oldu. Askerliğini 1943 yılında bahriyeli olarak yaptı. Asker dönüşünde trenlerde kumaş satmaya devam etti.Bu esnada ticarete bir hayli ısınan İbrahim Küçükörs 1948 yılında dükkan açmaya karar verdi. Günümüzde Demiryolu Caddesindeki T- Bank’ın olduğu yerde bulunan ahşap binanın alt katına kiracı olarak girdi. Bu dükkanda biryandan terzilik yaparken, diğer yandan da terzi levazımatı sattı. Birkaç yıl sonra kumaş da bulundurmaya başladı. 10 yıl süre ile bu dükkanda mesleğini icra etti. 1958 yılında dükkanının hemen yanındaki Demiryolu Caddesi No.27’deki ahşap binayı satın aldı. Bu binayı yıktı. Günümüzde halaayakta olan Küçükörs İşhanının inşaatına başladı. Alt katı bitince, dükkanını buraya taşıdı. Parası oldukça da üst katlarını yaptı. Daha sonra Küçükörs Ailesi de bu binada oturdu.

İbrahim Küçükörs çok iyi akerdeon çalardı. Gençlik yıllarında bu hünerini düğünlerde de sergileyerek para kazandı. 1947 yılında, akerdeon çaldığı birdüğünde görüp beğendiği Derbent’li Leyla Hanımla evlendi. Bu evlilikten 1948 yılında Serpil, 1959 yılında Ahmet dünyaya geldi. 1973 yılına kadar terzilik mesleğine ve kumaş satımına devam etti. 1973 yılından sonra hazırkonfeksiyon ürünleri çoğalmaya başlayınca bu sektörün ürünleri getirip sattı. 1976 yılında terziliğe ve kumaş satımına son vererek konfeksiyona çevirdi. Dükkan iki katlı idi. Alt katta bayan ürünlerini, üst katta erkek

288

Page 289: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

ürünlerini sattı. İbrahim Küçükörs, Seka gibi büyük fabrikaların ihalelerine girdi. Fabrikalara ve fabrika kooparatiflerine mal sattı. 1984 yılına kadar oğlu Ahmet ile birlikte dükkanında aktif olarak çalıştı. 1985 yılında rahatsızlandı. 2,5 yıl evinde tedavi gördükten sonra 1987 yılında vefat etti.

Oğlu Ahmet Küçükörs 1959 yılında İzmit’te dünyaya geldi. Hızırreis İlkokulunda okudu. Daha sonra yatılı olarak okuduğu İstanbul Moran Kolejinden mezun oldu. Daha çocukluk yıllarında babasının yanında çalışan Ahmet, okulunun bittiği 1976 yılından sonra tamamen babası İbrahim Küçükörs’ün yanına geldi. Ondan çok şey öğrendi. Ahmet 1979 yılında İstanbul- Kasımpaşa’da askerliğini yaptı. Ahmet Küçükörs 1981 yılında İzmit’li Belgin Hanım ile evlendi. Bu evlilikten Sercan ve Mertcan adında iki erkek çocuğu dünyaya geldi. Ahmet Küçükörs, 1948 yılında İbrahim Küçükörs’ün başlattığı esnaflık yaşamını babasından öğrendikleri ile 2000 yılına kadar başarı ile taşıdı. Ahmet Küçükörs 2000 yılında ticaret hayatından ayrılma kararı aldı. İzmit’lilerin yıllarca alışveriş yaptıklarıKüçükörs Mağazası kapandı.

52 yıllık esnaflığı ile tertemiz bir geçmişe sahip olan Küçükörs Ailesinindükkan komşuları arasında muhasebeci Veli Çam, kolonyacı Hüseyin Özlem, kırtasiyeci Tayyar Kobak, manifaturacı Ömer Alicik, Yavuz Pastanesi, şekerci Cahit Köşker, terzi Reşat Atan, tuhafiyeci Nejat Özemek, Renk Mağazası Güngör Derman, elektrikçi Ali Tilgen, fotoğrafçı Ceyhun Gençay bulunmaktadır. Doktor Rıdvan Atay, Gazeteci Dündar Çiğit, Matbaacı Şefik Güler, Avukat Turgut Kayı, Kabzımal Necdet Balcı, Doktor Mithat Ersoy, Terzi Halil Kurtpınar (Çapraz Muzaffer’in babası), Kuru temizlemeci Nurtekin Erkip, Nasut Kayalı, İsmail Kalkandelen ve Mehmet Sadık Efe ise İbrahim Küçükörs’ün iyi dostları olarak bilinmektedir.

Sosyal yaşamında da bir hayli aktif olan İbrahim Küçükörs bir Kocaelispor düşkünüydü. Bu aşk ona, 4 Dönem Kocaelispor Başkanlığı yaptırdı. Kulübe büyük hizmetleri oldu. Kulüp başkanlığı döneminde İsmail Kalkandelen, Mehmet Sadık Efe, Fuat Özçelebi, Doktor Rıdvan Atay, Yılmaz Özçelik ve Necdet Balcı ile birlikte çalıştı. Küçükörs Mağazası arkadaş gruplarının ve şehir ileri gelenlerinin toplanma yerlerinden biriydi. İbrahim Küçükörs’ün bir akrabası jokeydi. Gazi koşularında da koşardı. At yarışı izlemeyi çok sever, yarış izlemek için İstanbul’a giderdi.

İbrahim Küçükörs’ün oğlu Ahmet, ” Babam dükkanı bana emanet ederken, önce Allah’tan sonra da devlete olan borcundan kork. Devlete hiçbir zaman borçlukalma. İstanbul’dan mal aldığımız toptancılar babamı çok sever ve güvenirlerdi. O günkü dostluk ve güven sayesinde, bugün tek kuruş harcamadan bir dükkan açabilirim. Biz yıllarca İzmit halkını giydirdik. Taksitli satışı ilk uygulayan mağazalardanız. O zamanlar hemen hemen her İzmit’linin cebinde bizim taksit kartımız bulunurdu. Günümüzde Cumhuriyet Caddesinde bulunan Collezione Mağazasının bulunduğu yerde Yeni Karamürsel Mağazası vardı. Onlar peşin mal satardı. Biz hem taksitle, hem de onlardan ucuz satardık. Dolayısıyla İzmit’li bizi tercih ederdi. Şimdi ise tam tersi. Herkesin cebinde bir çok kredi kartı var. Müşteri sadakati diye bir şey kalmadı. Küçük esnafın işi her geçen gün zorlaşıyor.

289

Page 290: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Babam ile aramızda saygıya dayalı bir mesafe vardı. Kocaelispor soyunma odasına girmeyi çok isterdim. Bir kere elimden tutup beni soyunma odasına götürmüştü. O günü hiç unutamam. Maça girerken bile bilet alırdı, babam. Her türlü harcamayı en ufak ayrıntısına kadar not ederdi. Yanlış işten çok korkardı. Uzun yıllar İstanbul’da yatılı okuduğum için, çocuk yaşlarımda babamla pek bir arada olamamıştık. Dükkanda beraber çalışmaya başladıktan sonra, birbirimizi daha çok görüyorduk. Tam arkadaş gibi olmaya başladığımızda hastalandı. Onu kaybettim. Şimdi çok özlüyorum” diyerek düşüncelerini paylaşmaktadır.

Ahmet Küçükörs’ün yakın arkadaşı İsmet Çiğit, o günleri şu sözlerle anıyor:Hemen her akşam üstü,  bizim arkadaş grubu bu mağazada, Ahmet Küçükörs’ün küçük ofisinde toplanırdık. O ekipten Arif Kobak, Şener Kaya rahmetli oldular. Ahmet Küçükörs baba yadigarı mağazayı işletirken, kredi kartı, kredi kartına taksit yoktu. Kalın bir veresiye defteri vardı. Müşteri esnafı, esnaf müşteriyi tanırdı. İnsanlar veresiye mal alır, ayın belli günlerinde sanki senet varmış gibi gelip, taksit öder, Küçükörs veresiye defterine işlerdi. Bazen, özellikle bayram arefelerinde iş hızlanınca, akşamları ben bile tezgaha veya kasaya geçerdim. Küçükörs Konfeksiyon, bizim için çok önemliydi. Küçükörs’ün yan tarafında Foto Cengiz’in dükkanı vardı. İki tane yeşil erikle 35’lik, bir şeftaliveya bir armutla 70’lik götürürdü Cengiz. Kendisi de erken gitti. Küçükörs’ün dükkanının hemen ilerisindeki dar geçitte Deniz Pavyon vardı. Eskiden bu anlattığım yerlerde otopark sorunu yoktu. Günün her saati arabanızla geldiğinizde park yapacak bir yer bulurdunuz. Küçükörs’ten Kobak’ın; ya da Kobak’tan Küçükörs’ün dükkanına geçerdik. Yukarıda saymaya çalıştığım, bugün olmayan dükkanların her birinde ticaretten önce dostluk vardı. Ticaretteki anlayış, “Biri dükkana girse de kazık atsam” değil; “Dükkana giren müşteri ile dost olsam” mantığına dayalıydı. Dükkanların kapısından zırtpırt kucağındaki minicik bebekle ajitasyon yapan dilenciler girmezdi. Hırsızlık bilmezdi İzmit esnafı. Birine bozuk para lazım olur da, çırağını gönderirse, diğer esnaf daha çırağın yüzüne bakmadan “Bozuk yok” diye sırtını dönmezdi. 275

NECAT ÖZEMEK (NECAT MAĞAZASI)

Necat Özemek, 1920 yılında İzmit’te doğdu. Babasının adı Bekir, annesinin adı Hopter idi. Bekir Bey, amcası Sadettin ve asıl mesleği manifaturacılık olan babası Cemal Bey’den devraldığı Hacı Hasan mahallesindeki Yeni Hamam ve çarşıdaki Yalı Hamamı’nın işletmeciliğinin yanı sıra İstanbul’da bulunanBeşiktaş Hamamı’nı da çalıştırıyordu. Yeni Hamam tatil günleri erkeklere sair günler kadınlara açıktı. Özemek Ailesi, İzmit Verem Savaş Dispanseri’nin hemen yanında bulunan Limonluk Geçidi’nin başında ki üç katlı ahşap evde ikamet ediyordu. Necat Özemek’in Nurhayat adında bir erkekkardeşi vardı.

Necat Özemek Yenituran İlkokulu’nda okudu. İzmit Ortaokulundan mezun oldu. Askerlik dönemine kadar, çalıştırdıkları hamamlarda babasına yardım etti. Kasaya baktı. 1940 yılında Hadımköy’e askerliğini yapmak üzere gitti. Askerliğini tamamladıktan sonra İzmit’e döndü. Baba mesleğine devam etmek istemeyen Necat Özemek, 1943 yılında Demiryolu Caddesi, No.49 adresindeki kendi mülkünde bir tuhafiye dükkanı (günümüzde Kapanönü ile Ziraat Bankası İzmit Merkez Şubesi arasında bulunan eczanenin olduğu dükkan) açtı. Bu

275 İsmet Çiğit, Özgür Kocaeli Gazetesi, 7 Mayıs 2011

290

Page 291: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

dükkan iki katlı kağir binanın alt katındaydı. İlk yıllarda makara, düğme, yün ipliği, eşarp, çamaşır ve çorap sattı.

Kısa sürede İzmitli müşterilerin uğrak yeri haline gelen Necat Mağazası, yılların geçmesi ile birlikte ürün yelpazesini genişletti. Gömlek, kazak vekumaş çeşitlerini de bulundurarak sattı. Çalıştırdığı devirde mağaza İzmit’in en çok iş yapan ve en çok veresiye veren mağazası olarak bilinirdi. Kırk iki yıl başarılı bir esnaflık dönemi geçirdikten sonra, 1985 yılında ticari yaşamına son verdi. Dükkanını kapattıktan beş yıl sonra, 1990 yılında vefat etti.

Necat Özemek’in dükkan komşuları ve yakın dostları arasında Tuhafiyeci İsmail Pekaydın, Tuhafiyeci Feridun Saner, Kolonyacı Arif Bahar, Gözlükçü Nizamettin Gökyar, Kurukahveci Adil Girgin, Kuyumcu Orhan Saka, Tuhafiyeci Faik Nüzhet Belgin, Züccaciyeci Nihat Öz, Halıcı Naci Başkal, Arif Kalemcioğlu, Celal Orhon, Hamamcı Ömer Karakaya bulunmakta idi.

Necat Özemek 1938 yılında İzmit’in en eski esnafları arasında bulunan Aktarİzzet Orhon’un kızı Melahat Hanım’la evlendi. Necat Özemek’in bu evliliğinden Mine ve Melih adlarında iki çocuğu dünyaya geldi. Çocuklarınınannesi Melahat Hanımı kaybettikten sonra İzmit Boru Fabrikası Hukuk Müşaviri bir hanımla kısa bir evlilik yaptı, bilahare Atatürk’ün manevi kızı Ülkü Hanım’la evlenip geçinemeyip ayrıldı. Son olarak evvelce tanıştığı Ziraat Bankası’ndan emekli bir hanımla evlendi.

Necat Özemek’in oğlu Melih 1945 yılında İzmit’te doğdu.Yenituran İlkokulu’nda eğitimine başladıktan sonra, İzmit Ortaokulu’nu bitirerek, İzmit Lisesi’nden mezun oldu. Melih Özemek okulunu bitirdikten sonra bir süre babasının dükkanında çalıştı. Daha sonra, babası Necat Özemek “Ben ve amcan buradayız. Seninle üç kişi olacağız. Bu dükkana üç kişi fazla. Seni başka bir arkadaşımın yanına vereyim. Orada tecrübe kazanırsın” dedi. Melih Özemek, komşuları olan Tuhafiyeci İsmail Pekaydın’ın yanında işe başladı. Bu dükkanda bir yıl çalıştı.

Müziğe karşı aşırı bir tutkusu olan Necat Özemek’in bir Almanya seyahatine gittiğinde oğluna bir akordeon getirmesinin ardından Melih Özemek, İzmitli bir müzik üstadı olan Ahmet Otuzbiroğlu’ndan müzik dersleri aldı (Ahmet Otuzbiroğlu o yıllarda Boru Fabrikasında çalışmakta olup, günümüzde Kuzey Deniz Saha Komutanlığı yapan Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu’nun babasıdır). Sonraları Melih Özemek ve arkadaşları bir müzik grubu kurdular. Bu grupta İzmitli olarak Türker Özdoğan (Saksafon), Bülent Çizgi (Gitar), Kenan Kaçan(Bateri), Arap Erol (Kontrbas), Güngör Yılmaz (Ritm) ve Korkut Gürkanlar (Solist. Derinceli – Kaleci) bulunmaktaydı. Bu grup yıllarca İzmit Seka Lokali, Gölcük Orduevi, Karaçetin Düğün Salonu, Rayspor Kulübü Lokali ve Çamlıköşk’te profesyonel olarak çalıştı. Her müzisyen kendi harçlığını kolaylıkla çıkartıyordu.

Melih Özemek 1963 yılında Orhan Aydın ile birlikte, İstiklal Caddesi’ndeki Koçaklar İşhanı’nda toptan tuhafiye işi yaptı. Bu işyerini iki yıl çalıştırdı. 1965 yılında ise eniştesi Turgut Orhon ile beraber, Fethiye Caddesi’nde ki Vakıf İşhanı’nın altında bulunan dükkanda (günümüzde açık

291

Page 292: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

parfüm satılan dükkan) Orkide Konfeksiyon Mağazası’nı açtı. Melih Özemek 1965 yılı sonlarına doğru, Ankara’ya askerliğini yapmak üzere gitti. Bando Bölüğünde müzisyen olarak görev yaptı. Ankara Orduevi’nde saksafon, piyano ve akordeon çaldı. Askerden döndükten sonra “Orkide Mağazası”nda çalışmaya devam etti. 1975 yılında ise Aktar İzzet Bey’in torunu Orhonlar Ticaret’in sahibi Mehmet Orhon ile birlikte, Leyla Atakan Caddesi’nde bir oto galerisiaçtı. “Galeri Öz Mert” adındaki işyeri, o yıllarda İzmit’teki birkaç galeriden biriydi. Galeri Öz Mert üç yıl ticaret hayatına devam etti. MelihÖzemek ortağı Mehmet Orhon’dan ayrılarak, 1978 yılında bu adreste “Büfe Doyuran”ı açtı. Dört yıl çalıştırdı.

Melih Özemek 1982 yılında Leyla Atakan Caddesi, No.6 adresindeki Çeviren Apartmanı’nın altında bulunan, kendi mülkü olan dükkanda “Galeri Melih”i açtı. Bu işyerinde beş yıl araba sattıktan sonra, 1987 yılında ticari yaşamına son verdi. Melih Özemek 1968 yılında İzmir doğumlu Güliz Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Şebnem ve Zeynep adlarında iki kız çocuğu dünyaya geldi. Özemek Çifti, İzmit Verem Savaş Dispanseri’nin altında bulunan Özemek Apartmanı’nda ikamet etti. 1995 yılından sonra ise İstanbul – Erenköy Semtine taşındı.

Demiryolu Caddesi’nin sembol esnafları arasında bulunan Necat Özemek’in oğlu Melih Özemek, Babam işine aşık biriydi. Müşteriye son derece hürmet eder, saygı gösterirdi. On yaşında bir çocuk dükkana girse, ayağa kalkardı.Bana ”Bir müşterinin ayağı alıştığı zaman, en az on müşteri getirir. Ama bir müşteriyi küstürürsen, yüz müşteriyi götürür” derdi. Mal almak için İstanbul’a kendisi giderdi. İstanbul tüccarı ile arası çok iyiydi. Babamı sever ve güvenirlerdi. Yoldangeçen tanıdık bir müşteriyi içeri davet eder, onlara “Eşiniz tenbih etti. Bu yeni gelen kumaşlardan alsın dedi” diyerek, malı satardı. Eşi aybaşında taksit ödemeyegeldiğinde, bir süprizle karşılaşırdı. Gülüşürlerdi. Babam daima taksitli satış yapardı. Maaşını alan, aybaşında ödeme yapmaya gelirdi. Babam taksit vermeye gelenlere muhakkak yeni bir şeyler satardı. Arkadaş canlısıydı. Şimdilerde hiç görmediğimiz bir bağ vardı aralarında. Beraberce sevinir, beraberce dertlenirlerdi. Birisinin ödemesi olduğunda hepsi seferber olurdu. En büyük zevklerini ise her hafta Salı günü beraberce İstanbul’a mal almaya gittiklerinde yaşarlardı. Saat 16.00 olduğunda komşumuz Kolonyacı Arif Bahar’ın ağabeyinin Çiçek Pasajında bulunan restaurant’ında buluşup, yaptıkları sohbetlerdi” diyerek düşünce ve anılarını aktarmakta.

Fevziye cami’nin karşısında, Belediye İşhanı’nın yapımı öncesi bu sahada tütün depoları ve sıra dükkanlar yer almaktaydı. Hürriyet caddesi yönünde dönemin ünlü esnaflarından Kayserili halıcı Naci Başkal, Edip Kaya ve oğlu Sungur Morsallıoğlu ile hemen yanında İzmit Belediye Başkanlığı, milletvekilliği ve ilimizde bisiklet sporunun öncülerinden olması yanı sıra İzmit fotoğraflarından oluşan kartpostal editörlüğü de yapmış olan Sadettin Yalım’ın “Şark Pazarı” adlı kırtasiye dükkanları, dahasonra da Kupon ve Renk adlı konfeksiyon mağazaları vardı. Daha sonra oğlu Sabri Yalım, işi “Yalım Kültür Yuvası” adı altında caddenin, Pertev Paşa caddesi ile keşiştiği noktaya taşıdı ve

292

Page 293: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

ticaret yaşamında İzmit Ticaret Odası Başkan Vekilliği’ne kadaryükseldi.

SAADETTİN YALIM (ŞARK PAZARI)

Ömer Saadettin Yalım, 1908 yılında Kahramanmaraş’ta doğdu. Babası İzmit’in ilk Ziraat Bankası Müdürlerinden Mustafa Sabri Bey, annesi Fitnat Hanım’dı.Saadettin Yalım altı yaşında iken ailesi ile birlikte İzmit’e geldi. Yalım Aile’si ilk geldiği yıllarda Ömerağa Mahallesi’ndeki Pertev Paşa Camii’nin ( Yeni Cuma Camii ) karşı köşesinde ( Demiryolu tarafı ) bahçesine atların bağlandığı bir handa kaldı. Mustafa Sabri Bey, İzmit’in Yunan işgalinden kurtulmasından sonra bu hanı satın aldı. Dört katlı bir ev yaptı.

Saadettin Yalım, Pertev Paşa Camii’nde eski Türkçe eğitim aldı. Daha sonra İzmit Ortaokulu’nda (Merkez Numune Okulu) okudu. 1940 yılında arkadaşı Nazmi Oğuz İle birlikte ticaret yapmaya karar verdi. Fevziye Camii’nin Demiryolu Caddesi tarafında bulunan iki vakıf dükkanını kiraladı. İki ortakbu dükkanın adını “ Şark Pazarı “ olarak koydu. Bu dükkanda Tuhafiye, manifatura, kitap ve kırtasiye sattı. Daha sonra Nazmi Oğuz ortaklıktan ayrıldı. O yıllardaki İzmit Belediye Başkanı Kemal Öz, yaptığı çevre düzenlemeleri doğrultusunda 1948 yılında bu dükkanları yıktı. Bu dükkandan çıkmak zorunda kalan Saadettin Yalım Demiryolu Caddesinin karşı tarafına geçerek, Bakkal Burhan Bey’in dükkanını kiraladı. Bu dükkanda tuhafiye ve manifatura satışına son veren Saadettin Yalım, sadece kitap ve kırtasiye satmaya başladı. Nihat Öz’e komşu olmuştu. Daha sonra bu dükkanı Osmanlı Bankası satın aldı. Saadettin Yalım dükkanını günümüzdeki Belediye İşhanınınolduğu yere taşıdı. Günümüze ulaşan antetli kağıdından anlaşıldığı üzere Adapazarı’nda da şubesi bulunmaktaydı. Kocaeli Halk Bankası İdare Meclis Üyesi, Halkevi Başkanı, Akşam ve Son Posta Gazeteleri İzmit Muhabiri, Ticaret Odası Meclisi 2. Başkanı ve Muamelât Müfettişi, Kocaeli Ticaret Odası Başkanvekilliği yaptı. İzmit’in Kurtuluş Yıldönümü olan 28 Haziran 1937’de de İzmit Halkevi büyük bir tören hazırlamış, İzmit’in Kurtuluş Günügösterilerle canlandırılmıştı. Bir subayın yanı sıra Sadettin Yalım tarafından söylevler verilmiş, arkasından İzmit’teki Harbiye Okulu öğrencileri büyük bir geçit yapmıs ve şehitlik ziyaret edilmişti.276

Saadettin Yalım 1950 yılında İzmit Belediye Başkanı oldu. İki yıl görev yaptı. Demokrat Parti’de politika yapan Saadettin Yalım 1957 seçimlerinde Kocaeli Milletvekili seçildi. X. ve XI. Dönem Adalet Partisi Kocaeli Milletvekili idi. Bu süre içinde Ankara’da ikamet etti. 27 Mayıs 1960 İhtilalı sonucunda idamla yargılandı. İdamla yargılanmasına gerekçe olarak da, ihtilalin gerçekleştiği tarihte Adnan Menderes ile birlikte Eskişehir’de bulunması gösteriliyordu. Oysa ki Saadettin Yalım, ihtilalden önce partiden istifa etmiş, ancak istifası Genel Merkezdeki evraklar içindebulunamamıştı. Önce Ankara Harp Okulu’na sonra Kayseri’ye oradan da

276 BCA, 490.01/988.827.1, Belge 138, 139, 176-148. Aktaran Berna Kaya, age, s.66

293

Page 294: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Yassıada’ya gönderildi. Sağlık sorunları sebebiyle İzmit’e nakledildi. Hastanede yattı. Daha sonra beraat etti. Dükkanına geri döndü. 1980 yılındayıkılarak yeniden yapılan Belediye İşhanı altında kendi mülkü olan dükkanda( İlhan Döviz’in bulunduğu yer ) oğlu Sabri Yalım ile birlikte kırtasiye işine devam etti. Birçok kırtasiye malzemesinin yanında Parker Kalemleri, Pelikan marka ürünler, rapido kalemleri ve Kız Sanat Enstitüsü öğrencilerinin kullandığı el işi malzemelerinin de satışını yaptı. Saadettin Yalım 1989 yılında bu dükkanını kapatarak kendisini emekliğe ayırdı. Saadettin Yalım 26.12.1992 günü vefat etti.

Saadettin Yalım dükkan komşuları arasında Tuhafiyeci Zihni Kaman, Kurukahveci Adil Girgin, Ayakkabıcı Memduh Saner, Ziya Eczanesi, Manifaturacı Faik Nüzhet Belgin, Nihat Öz, Ütücü ve Kolacı Hamdi Onat, Halıcı Naci Başkal, Kırtasiyeci Edip Kaya Morsallıoğlu ve Nalbur Hilmi Ege bulunurken Müfit Saner, Nüzhet Onat ve Nazmi Oğuz, Saadettin Yalım’ın yakındostlarıydı.

1927 yılında arkadaşları ile birlikte İzmit İttihadspor Kulübünü kurdu. Daha sonra bu kulüpten ayrıldı. 1931 yılında otuz dokuz arkadaşı ile birlikte İzmit İdmanyurdu Kulübü kurdu. Futbol oynadı. Bisiklet sporu ile ilgilendi. Türkiye Belediyeciler Derneği Başkanlığı, Kızılay Derneği Genel Merkez Sekreterliği yaptı. Bu kurumları Avrupa’da temsil etti.

1927 yılında Edirne’li Hikmet Süheyla Hanım’la evlendi. İstanbul bulunan Sante Fömi Fransız Lisesi’nde okuyan Hikmet Süheyla Hanım, sömestr tatilinde İzmit’te oturan halasının kızını ziyarete gelmişti. Saadettin Yalım’ın dükkanına alışveriş için giden Hikmet Süheyla Hanım’ın başındaki güzel şapka Saadettin Yalım’ın dikkatini çekmişti. Çok yakışıklı bir delikanlı olan Saadettin Yalım, Hikmet Süheyla Hanım’ın ikinci kez dükkana gelmesi üzerine bir pusula yazarak, ona sattığı kitabın içine bu pusulayı koydu. Böylelikle tanışan gençler İzmit’te yapılan bir düğün töreni ile evlendi. O yıllarda İzmit’teki birkaç otomobilden birisinin sahibi olan Matbaacı İsmail Hakkı Bey’in otomobili ile dolaşan yeni çiftin, bu evliliklerinden Suat, Solmaz ve Sabri adlarında üç çocuğu oldu.

Saadettin Yalım’ın 1928 doğumlu oğlu Suat Yılmaz Yalım, İstanbul Hukuk Fakültesinden mezun oldu. İzmit’te serbest avukatlık yaptı. 1934 doğumlu kızı Solmaz Balcıgil, 1952 yılında İzmit Lisesi’nden mezun oldu. Çeşitli dömenlerde babası ile birlikte dükkanda çalıştı.1941 doğumlu küçük oğlu Sabri Yalım Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisi’nden mezun oldu. SabriYalım 1970 yılından sonra babası ile birlikte çalışmaya başladı. 1989 yılında Belediye İşhanı altındaki dükkanlarını kapattıktan sonra, DemiryoluCaddesi, Tekel parkı karşısındaki kendi mülkleri olan dükkanlarına Yalım Kültür Yuvası’nı açtı. Kitap ve kırtasiye satışına devam etti. İzmit sosyalyaşamında çok iyi bir yere sahip olan Sabri Yalım, birçok sivil toplum örgütünde yöneticilik yaptı. İzmit Yelken Kulübü Başkanlığı da yapan Sabri Yalım, 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen İzmit Depremi’nde vefat etti.

Solmaz Hanım “ Babam çok tertipli bir insandı. İşine çok düşkündü. Hatayı asla kabul etmezdi. Hata yapana çok kızardı. Her işin düzgün yapılmasını

294

Page 295: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

isterdi. O zamanlar kiralık romanlar verirdi. Romanları geceliği beş kuruşakiralardı. İlk yıllarda tahta çantalar satılırdı. Babam çantaları boy boy dizerdi. Daha sonra mukavva sırt çantaları çıkmıştı. Babam bir süre matbaacılıkta da yapmıştı. Belediye Başkanlığı yaptığı dönemlerde günümüzdeSaadettin Yalım Caddesi o bilinen Bağçeşme’ye çıkan yolu yapmıştı. Müftülükbinasının yerinde bulunan eski mezbahayı, Kırkiki Evler’e taşıdı. Köy camilerine çok yardım etti. Bu yüzden köylüler onu seçimlerde çok desteklemişlerdi.

Ailesini ve çocuklarını çok severdi. Babam milletvekiliydi. Ankara’dan trenle İzmit’e dönüyorduk. Sabaha karşıydı. Sapanca’nın oralardaydık. Camı açtı. Başını camdan çıkartıp, derin bir nefes aldı. Bu esnada kompartman birden soğumuştu. Üşümüştüm. “Baba camı niye açtın” diye sorduğumda, “ İzmit’imi çok özledim. Onu kokluyorum” demişti. Bu anı asla unutamam. ( Gözleri doldu. Ağladı. )

1950 yıllarıydı. Caddeler bomboştu. Dükkanımızın önünden ender olarak trenler geçerdi. Köse Seyfi, Sadun Atığ, Püf Nuri ve Nedim her akşam Yeni Cuma Camii’nden Birinci Geçit’e kadar, bir aşağı bir yukarı gidip, gelirlerdi. İki kat mantar tabanı olan ayakkabıları vardı. Bu tabanları birbirinden ayırıp, aralarına cam tozu koyduktan sonra kapatırlardı. Bu işiayakkabıları gırç – gırç ses çıkarsın diye yaparlardı. Biz onların dükkanınönünden geçtiklerini bu ayakkabılarının sesinden anlardık. Bir de pantolonlarının paçalarına ses çıkartsın diye kalın metal fermuarlar diktirirlerdi. Bu İzmitlilere “Bobstil” denirdi.

NACİ BAŞKAL (BAŞKAL MEFRUŞAT)

N. Naci Başkal, Kayseri 1929 doğumlu olup Hacı Mehmet ve Hatice Fatma Başkal’ın çocukları idi. Babası da halı ticareti yapardı. 1939 veya 1940 yılında İzmit’e geldiklerinde Hacı Hasan mahallesi, sonra sırasıyla Kozluk mahallesi, Ömerağa mahallesi ve son olarak Kadıköy mahallesinde (Anıtpark arkası) oturdu. Nermin ve Neriman adında 2 kızkardeşi vardı. İlkokul ve ortaokulu Kayseri’de, liseyi Kayseri Ticaret Lisesinde, yüksekokulu İstanbul Yüksek Ticaret Okulunda okudu. Askerliğini 1951 yılında İstanbul Kartal’da yaptı.

1953 yılından itibaren halı ticareti yapmakta olan babasıyla birlikte Feyziye Camii’nin karşısındaki dükkanda çalışmaya başladı, 1957 yılından itibaren mefruşat işine döndüler, İzmit’in ilk mefruşatçıları idiler. 1980’li yıllarda ayrıca iş elbisesi atölyesi (Verem Savaş Dispanesri’nin alt sokağında) ve mermer atölyesi (42 Evler Sanayi Sitesinde) açtı ve 20 Kasım 2000’de vefat edene kadar hepsini yürüttü. Komşuları arasında Edip Kaya ve Sungur Morsallıoğlu, züccaciyeci Nihat Öz, Saadettin- Sabri Yalım, Hilmi Ege bulunmaktaydı.

Eşi Nuran Başkal ile 1955’deki evliliğinden dört kızı oldu: Nalan Başkal Ünver, Şehriban Başkal Akkan, Mihriban Başkal Kavurmacıoğlu, Aslıhan

295

Page 296: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Başkal. 1 Mart 1958 günü Ankara’dan gelen misafirlerini gezdirmek için planladıkları vapur gezintisine henüz 1,5 yaşındaki kızları Nalan’ın uykuyadalması nedeniyle gidemeyince, büyük bir şans eseri Üsküdar Vapuru Faciası’ndan ailece kurtulmuş oldular. Naci Başkal, CHP Gençlik Kolu KurucuBaşkanı, CHP Merkez İlçe Başkanı, Kayserililer Derneği İzmit Şubesi Kurucu Başkanı olması yanı sıra İzmitliler Derneği, Muharip Gaziler Derneği, Yardımsevenler Derneği üyesi ile Yaşlı ve Yoksulları Koruma Derneği üyesi idi

GÜNGÖR DERMAN (RENK MAĞAZASI)

Güngör Derman, 1945 yılında Yarımca’da doğdu. Baba adı Abdullah, anne adı Fehime idi. Sivas doğumlu olan Abdullah Bey, Devlet Demir Yolları mensubu olup, Sivas Gar Müdürlüğü’den emekli olmuştu. Annesi Fehime Hanım Yarımcalı’ydı. Güngör Derman, babasının memuriyeti sebebiyle, okul yıllarında birçok Anadolu şehrini dolaştı. Eskişehir Battal Gazi İlkokulu’nda okuduktan sonra, Sivas – Yıldızeli Ortaokulu’ndan mezun oldu. Daha sonra İzmit’e gelerek, İzmit Lisesi’ne kayıt oldu. Birinci sınıfında okurken, eğitimine son verdi. Güngör Derman, 1982 yılına kadar Tepecik Mahallesi’nde ikamet ettikten sonra, Kemalpaşa Mahallesi’ne taşındı.

1960 yılında eniştesi Kenan Doğan ile birlikte, Demiryolu Caddesi No.47 adresinde Renk Mağazası’nı açtı. Tek katlı ahşap bir dükkandı. İlk yıllarda, sadece erkek ve kadın kumaşları sattı. Altınyıldız, Yeni Tekstil ve Kula Kumaş Fabrikaları’nın kumaşlarını sattı.

1966 yılında Deniz Kuvvetlerine ait, Erdek Araba Vapuru’nda serdümen olarakaskerliğini yaptı. Askerliğini tamamladıktan sonra, Renk Mağazası’na döndü.1971 yılında ortağı eniştesi Kenan Doğan’dan ayrıldı. 1975 yılında dükkanınüst katını yaptı. Aynı yıl kumaş satışına son vererek erkek konfeksiyon ürünlerinin satışına başladı. Gömlek, pantolon, ceket, kravat, triko, penye, kaban ve palto mevsimine göre sattığı ürünlerdi. Kığılı, Erol ve Sevimli etiketli ürünler, Derman’ın tercih ettiği markalardı. O yıllarda Arif Bahar, Necat Özemek, Küçükörs Mağazası, Şenyüz Kumaş, Ali Rıza Belgin ile İsmail Kalkandelen ve Hayati Terzi’nin ortak olarak açmış olduğu BeymenMağazası, İzmitlilerin alışveriş ettiği diğer kumaş ve konfeksiyon dükkanlarıydı.

1995 yılına kadar Demiryolu Caddesi’ndeki esnaflık hayatına devam etti. Daha sonra bu dükkanını devrederek, mağazasını Fethiye Caddesi, Sabri Ekmen Sokak’a taşıdı. Güngör Derman, Renk Mağazası’nda erkek konfeksiyon ürünlerini satmaya devam etti. Beş yıl süre ile İzmitlilere hizmet eden Güngör Derman, 2000 yılında ticari faaliyetine son verdi. Eski dükkan komşuları arasında Tuhafiyeci Arif Bahar, Tuhafiyeci Necat Özemek, Vitamin Büfe Faruk, İbrahim Küçükörs, Kumaşcı İsmail Şenyüz, Atlas Mağazası Yılmaz Kıldış ve Ali Rıza Belgin sayılırken Pişmaniyeci Rüştü Gezer, Bahri Gök, Orhan Çepni, İhsan Aktanır, Nuri Gür, Hatay Can, Fahrettin Sökmener, Hakim Atilla Şerif Fırat, İhsan Dede, Mehmet Böke ve Mehmet Efe yakın dostları arasındaydı.

296

Page 297: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Kırk yıl gibi uzun bir süre İzmit’te esnaflık yapan Güngör Derman, “Kırk yıllık başarımı kurduğum dostluklara bağlıyorum. Yıllarca güvene dayalı, taksitle mal sattım. Para her zaman benim için ikinci plandaydı. Dükkanı ilk açtığım yıllarda sadece kumaş satıyordum. O yıllarda bayanlar ve erkekler, terzilere ısmarlama elbise diktirirlerdi. Terzi Reşat Arpağ, Terzi Hayati Terzi, Terzi Cemal ve Terzi Yusuf çarşımızın iyi ustalarıydı. Hazır konfeksiyon ise 1975 yılından sonra gelişmeye başladı. Ben de o yıllardan sonra, kumaş satışını bıraktım. Hazır konfeksiyon ürünleri satmaya başladım. Getirdiğim kaliteli ürünler ile iyi satış yapıyordum. Yıllarca İstanbul’a mal almaya gittim. İlk yıllarda Sultanhamam’dan, 1975 ten sonra da Osmanbey’den mal aldım. 1975 yılında bir hayli masraf ederek, camlı vitrin yaptım. Yeni mankenler alarak, mağazamın dekorasyonunu değiştirdim. Komşularım bana “Boşuna masraf yapıyorsun“ demişlerdi ama bu değişikliğin çok faydasını gördüm.

Komşular arasında para alışverişi olurdu. Farklı günlere senet yapardık. O ay, ilk kimin senedi varsa para ona verilir. Daha sonra, diğerine verilirdi. Böylesi komşuluklar vardı. Şimdi bu dostluklardan eser kalmadı. Herkes kendi gemisini kurtarmanın peşin düştü. Son on yılda, büyük mağazaların ve alışveriş merkezlerinin İzmit’e hücüm etmesi ile esnaflık bitti. Benim dükkanım, dostların buluşma yeriydi. İzmit’in Valisi de benim dükkandaydı, boyacısı da. Hakimler, doktorlar, rütbeli subaylar ve bürokratlar, mesai bitiminden sonra benim dükkanda gelirlerdi. 12 Eylül 1980 ihtilalinde, komşularım ve dostlarım ”İzmit, Renk Mağazası’ndan yönetiliyor“ diyerek bana takılırlardı.

En büyük hobim, rakı ve sohbettir. Dostlarım ile Şehir Restaurant’a, Balıkçı Behçet’e ve Geçit Restaurant’a giderdim. Ramazan hariç, on bir ay içki içerim. Dostlarımla beraber olmaya bayılırım. Fıkra anlatmayı sever, çok küfür ederim. Ama benim lafım kimseye batmaz. Arkadaşlarım bunu bilir. Kendim dernek gibi olduğum için, hiçbir sivil toplum örgütünde görev yapmadım. Siyaset ile ilgilenmedim. 1995 yılında ikinci dükkanımı açtığım zaman, o günün parası ile bir milyarlık çiçek gelmişti. “Bu kadar parayı çiçeğe vereceğinize, bana verseydiniz, ben bu dükkanı açmazdım” demiştim. Rahmetli Cevat Çetin, 1980 yılında benimle ropörtaj yapmak istedi. Onun ofisine gittim. O yazarken, adam başı birer büyük rakı içtik. Ertesi sabah beni arayarak “Güngör, otuz iki sayfa not tutmuşum. Ama yazacak bir kelime bile yok. Bu nasıl iş, arkadaş“ deyince, gülmekten kırılmıştık.

İstanbul’dan mal almaya gitmiştim. Alışveriş yaptığım dükkandan çıkıp yan dükkana geçtim. Dükkan sahibi telefon ile konuşurken, bana bakıp gülmeye başladı. Neden gülüyorsun diye sorunca, anlatmaya başladı. “Güngör Ağabey, yan dükkandaki arkadaşlar aradı. Bugün onlara hiç küfür etmemişsin. Acaba moralimi bozuk diye, soruyorlar” dedi. O zaman kendileri kaşındılar diyerek, ilk uğradığım dükkanatekrar gittim. Okkalı iki küfür patlattım. Rahatlamışlardı. Herkes etrafımıza toplandı. Millet gülmekten, yerlerde yatıyordu.

2000 yılında dükkanı kapatırken, büyük bir jübile yaptım. Rahmetli Ali İhsan Kaya’nın Uzuntarlada’ki benzinliğinin gazinosunda, tüm dostlarımın davetli olduğu, unutulmaz bir gün olmuştu. Tüm İzmit oradaydı. İzmit’in Valisi de vardı. Ayakkabı boyacısı da. 2008 yılında, sahilde bulunan Deniz

297

Page 298: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Yıldızı adlı balık restaurantına ortak oldum. Günümüzde bu restaurant’ın işletmeciliğini yapmaktayım” diyerek, Renk Mağazasını ve anılarını aktardı,ancak yakalandığı amansız hastalık bu kitabın yayınlandığını göremeden aramızdan ayrılmasına neden oldu.

Kuyumcular çarşısına doğru Hilmi Ege’nin nalburiye dükkanı, Asri Manav Mehmet Erkök, tuhafiyeci kolonyacı Arif Bahar, kumaşçı Necat Özemek, İsmail Pekaydın, Müfit Saner, tuhafiyeci Salim Atamer (Tanrıöven) iş yapan dükkanlardı. Bitişiğinde projesi ünlü mimar Seyfi Arkan’a (1940) ait olan Halk Sineması,277 Muzaffer Patır’ın işlettiği278 Yeşil Otel, Gülizar ve çocukları Zeki ve Tahsin Şen’e ait Milli Piyango bayii vardı.

Aynı sırada Kapanönü’nden öteye bugünkü Emlak Kredi Bankası yerinde Bahçeli Denizli Lokantası ve bitişiğinde Ali Ayvaz’a ait (aynı zamanda Emek Apt. sahibi) önünde geyik boynuzları asılı, Geyikli apartmanı yer almaktaydı. Hemen yanındaki dükkanise Salih Baba’nın meyhanesi, bitişiğinde elektrikçi – radyocu – gazeteci Selahattin Telser’in279 dükkanı ile aynı sırada köşede İbrahim Küçükörs’ün kumaşçı – konfeksiyon mağazası, fotoğrafçı Mustafa – Halit Gençay’ın binası ve bitişiğinde halaayaktaki Av. Orhan’ın (Noter Orhan Evin ?) kagir binası ile yanında vaktiyle var olan Hasan Tahsin ve oğlu Erol Konu’nun280 sahip olduğu camcı dükkanı, Ali Ayvaz’a ait bir ahşap yapı ile sonlanıyordu.281

Günümüzde de faaliyet gösteren Yavuz Pastahanesi’nin karşı köşesinde, Phlips Radyo ve elektrik eşyalar satan Zihni Kaman’ın dükkanı bulunuyordu. Sonraları bu dükkan Paşabahçe

277 http://tr-tr.facebook.com/pages/Mimar-Seyfi-ARKAN/225130744180953?sk=info ; 14.11.2011 278 Savaş Poyraz (1999), S. 78 279 Selahattin Telser, İrfan Özben’in kardeşi olup Soyadı Kanunu çıktığında farklı soyadları almışlardı. İlk sayısı 22 Eylül 1949 yılında çıkan Hürsöz Gazetesi’ni önceleri haftalık, kısa süre sonra da günlük yayınlanmaya başlamış ve 51. yılını doldurduktan sonra 2000 yılında yayın hayatına son vermişti. Ayrıca, Aytol Telser ve Yusuf Çamuroğlu tarafından 1962’de haftalık ve büyük boy olarak yayınlanan “Büyük Dava” gazetesi ise 1965’te kapanmıştı. 280 Milli Yelkenci. Kozluk Mahallesi Kayseri Sokak Anıt Apartmanı’nda oturan, Seka emeklisi Erol Konu, kanser hastalığı sonucu 11 Ağustos 2010 günü 77 yaşında vefat etti. 281 Merzuka Yazıcı (2007), s. 44

298

Page 299: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Mağazası, ardından Foto Yükseller, şimdi de hediyelik eşya satan bir dükkandır.

Bu kısımdaki diğer esnaflar ise Albayrak Tuhafiye, Şenyüz Kumaş, Gömlekçi Feridun Saner, İsmail Pekaydın, Necat, Arif Bahar ve elektrikçi Ali Tilgen idi.282 Ali Tilgen, aynı zamanda Halk Sineması’na elektrik sağlayan gazojen motorlu jenatörün çalıştırılmasını da üstlenmişti.283 Ali Tilgen’in dükkanını bir süre eşi yönetti, bugünlerde ise oğulları Mehmet Tilgen başarıyla devam ettirmekte.

Yavuz Pastahane’sinin hemen karşısında Art Deco tarzındaki Osman Düzgün apartmanı ise 1933 yılına tarihlenen ve günümüze iyi korunmuş şekilde ulaşan ender yapılardandır.284 Şimdiki Kayaİş Merkezi’nin bulunduğu yerde Yeşil Bayburt Oteli vardı. 1943 yılında serbest muhasebeciliği İzmit’e ilk getiren, akademi mezunu ve “19 Mayıs 1919” İzmit doğumlu Nihat Durak’ın bürosu da bu noktadaydı.

Cadde’nin önemli dükkanlarından biri de Kocaeli Ticaret Odası’nın karşısında Mehmet Sadık Efe’lere ait binanın zemin katında Baki Efe, İhsan Arkut ve Özcan Tüzer ortaklığında oluşan Üçler Ticaret idi. Tüpgaz bayiliği ve otomotiv yedek parça işi ile başlayan ortaklık, yıllarca örnek bir işletme olmuştu.285 Cadde’nin ünlü terzisi ise, üç katlı ahşap bir yapının en üst katında tüccar terzilik yapan Refik Yalçın idi.286 Bugün Acısu Vergi Dairesi'nin (eskiden Kocaeli Bankası’nın) bulunduğu yerde Terzi Süleyman Ersöz, Dalton Kadir’in dayısı Çinici Nazif Döken ve Recep Usta, Sefa Kahvesi ile İzmit'e sifon birayı ilk getiren İbrahim Usta bulunmakta idi.287 Dünyaca ünlü sosyete terzisi Akmeşeli Hayri Akduman, Terzi Süleyman’ın kalfası idi.

Caddenin kuzey tarafında yıllarca hizmet veren İş Bankası, Eczacı Yusuf İzzettin Bilgisu’nun Kocaeli Eczanesine komşu yinekendisine ait kahvehanenin on yıllık anlaşma ile kiralanması

282 Savaş Poyraz (1999), S. 78 283 Müzeyyen Ünal, Sinemanın Makine Dairesi’nden Kamera Arkasına Kazım Ertek, Kocaeli Gazetesi – Pişmaniye Eki, 6 Şubat 2005 284 Oya Şenyurt, age, s. 69 285 Savaş Poyraz (2007), s. 95 – 100 286 Savaş Poyraz (2007), s. 133 – 134287 Aktaran Cem Şakoğlu & Mustafa Küpçü

299

Page 300: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

sonrası temeli atılarak 1949 yılı ortalarında hizmete girmiştir.288 Ziraat Bankası, CHP (eski) binası ve ahşap yapılı kışlık Halk sinemasını istimlak sonrası satın alarak, bu caddede yıllarca hizmet verdiği binanın temelini 28 Ekim 1950’de atmış,289 Ankara Halk Bankası, Ticaret Odası binası içinde faaliyet gösterirken Şeref Lokantası’nın bulunduğu yerdeinşa ettirdiği yapının tamamlanması ile yeni binasına geçmişti.290 Halk Bankası’nın boşalttığı Ticaret Odası binasına yerleşen Emlak Kredi Bankası da Yeşil Otel yanında uygun gördüğü, zemin katında Geyikli Lokantası’nın bulunduğu Geyikli Apartmanı’nı 1956 yılında satın almış ve 1959 yılında işhanınıninşaatı tamamlayarak zemin katında hizmete devam etmişti.291 Bankanın üst katında, daha sonra Foto Eyüp Esen’in stüdyosu karşısında, Hoşgör Pastahanesi yanında bir daireye taşınacak olan KYÖD – Kocaeli Yüksek Öğrenim Derneği bulunmaktaydı.292 İzmit’in ünlü fotoğrafçıları Foto Fahri Seyrek, Foto Fethi, Foto Cem (Cemal Turgay) ve Foto Atmaca (Halil Atmaca) da caddenin kuzey yakasını mesken tutmuşlardı.

No. 15’deki Günbüz apartmanı, bir zamanlar Kemal Öz caddesinde bakkal dükkanına sahip Raşit Günbüz tarafından 1944 yılında yaptırılmış olup, zemin katında geçmiş dönemlerin ünlü Marmara Lokantası yer almaktaydı.293

Uzun yıllar Hürriyet Caddesindeki yazıhanelerinde emlakçılık yapan İbrahim ve kardeşi Nuri Oğultürk çarşının renkli simalarındandı. Nuri Bey, İzmit’in en şık ve yakışıklı, kültürlü gençlerinden olup daima temiz giyinir şık, üzerine tozkondurmadığı için kendisine “Püf Püf Nuri Bey” derlerdi. Hayattayken bütün varlığını Kızılay’a bağışlayan hayırsever ve İzmit Lisesi’nde uzun yıllar resim hocalığı yapan Nuriye Oğultürk, kız kardeşleri idi.294

288 Oya Şenyurt, age, 95 289 Oya Şenyurt, age, s. 146, 199 290 Oya Şenyurt, age, s. 204 291 Oya Şenyurt, age, s. 198 292 Feridun Baruksal, Kuruluşundan Bu Yana KYÖD, KYÖD Dergisi, S:5, İzmit 1997, s. 24; Rahmi Önen, Tarihin Persfektifinde “1964-2007” Bir Hatırlatma,KYÖD Dergisi, İzmit 2007, s. 56 293 Oya Şenyurt, age, s. 140 294 KDM Bülteni no.9’dan nakleden Fikri Orhan

300

Page 301: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

ARİF BAHAR (KOLONYACI-TUHAFİYECİ)

Arif Bahar 1914 yılında Drama’da doğdu. Baba adı Ahmet, anne adı Lütfiye idi. Bahar ailesi, 1923 mübadelesinde İzmit’e geldiğinde Arif Bahar henüz dokuz yaşlarında bir çocuktu. Ali Vedat, Nuriye ve Hayriye, ailenin diğer çocuklarıydı.

Bahar ailesi, devletin kendilerine tahsis ettiği, Kemalpaşa Mahallesi’ndekiİstanbul Oteli’nin karşısında bulunan iki katlı ahşap bir evde ikamet etti.Yenituran İlkokulu’nu bitiren Arif Bahar, simit satarak, aile bütçesine katkı yaptı. Arif Bahar’ın babası Ahmet Bahar, Yemeniciler Çarşısına inerken bir dükkan kiralayarak, tuhafiyecilik yapmaya başladı. Babasına yardım etmeye başlayan Arif Bahar, askere gidene kadar dükkanda çalıştı. Askerden dönen Arif Bahar, İzmit’in toprak zenginlerinden olan Acem Ahmet Ağa’nın kızı Şermin Hanım’ı kaçırarak evlendi. (Acem Ahmet Ağa, Fethiye Caddesi’nin köşesindeki çeşmeyi yaptırarak, 40 gün şerbet akıtan bir zengindi.) Bu evliliğinden Şermin, Nermin, Nesrin ve Ahmet (d.1952) adında dört çocuğu oldu.

Arif Bahar, 1939 yılında Demiryolu Caddesi, No.18 adresinde bulunan ve mülkü eşine ait olan dükkanda ayakkabı boyası, ayakkabı bağı gibi malzemeler satmaya başlayarak, esnaflığa ilk adımını attı. (Kahveci Aykut Moralı’nın olduğu dükkan) Bir sene sonra dükkanda beraber çalıştığı kardeşiAli Vedat ile birlikte kolonya imal etmeye karar verdi. Evde kendi förmüllerine göre imal ettikleri kolonyaları, dükkanda toptan ve parekende olarak satmaya başladı. Berberlere plastik bidonlar içinde kolonya satan Arif Bahar, Kolonyacı Arif olarak tanınmaya başladı. Bayramlarda dükkanınınönünde uzun kuyruklar oluşan Arif Bahar’a, kız çocukları Şermin ve Nermin,gece geç saatlere kadar yardım ederdi. Arif Bahar 1950 yılına kadar kolonyacılığa devam etti. Arif Bahar, 1950 yılından sonra baba mesleğine dönmeye karar verdi. Aynı dükkanda tuhafiyeciliğe başladı. Bu dükkanda gelinlik, pantolon, ceket, gömlek ve zamanın ünlü markası olan “Pepo” marka şapkaları sattı. Nehir, Vakko, Karaca ve Çiftaslan marka kazak ve hırkalar da, Arif Bahar’ın raflarında bulunuyordu. 1963 yılında iki katlı dükkanının üst katında kuru temizleme (Standart) yapmaya başladı. Kuru temizleme işinde, İzmit’te ilkler arasında yer alan Arif Bahar’ın en büyük yardımcısı kardeşi Ali Vedat’tı.

Ticaretten para kazanan Arif Bahar, Kocaeli Bankası’nın kurucuları arasındayer aldı. Ancak, daha sonra işleri bozulan Arif Bahar, bankaya olan 90.000 TL borcunu ödeyemedi. Bu borcuna karşılık dükkanını bankaya vermek zorundakalarak 1965 yılında işyerini kapatmak zorunda kaldı. Dükkanı kapatmasını takiben bazı iş kollarında da denemelerde bulunduktan sonra, 1969 yılında ellibeş yaşında vefat etti.

Kolonyacı-Tuhafiyeci Arif Bahar’ın dükkan komşuları arasında Tuhafiyeci Salim Tanrıöven, Tuhafiyeci Feridun Saner, Tuhafiyeci İsmail Pekdemir, Vitamin Büfe Necati Erdem, Lostra Salonu Ahmet-İzzet Olgun ve Ayakkabıcı Ekrem Moralı bulunurken Kasap Deli Ahmet (İrfan Çepni’nin babası), Saatçi Ömer Çalışkan, Meyhaneci Haşlak Kenan, Emniyet Müdürü Alpaslan Bilginer,

301

Page 302: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Seka’lı Bot Ali (Elgür) ve Meyhaneci Hayri Beratlıgil (Papağan Restaurant –Katil Hayri) Kolonyacı Arif Bahar’ın iyi dostları arasındaydı. Arkadaşlık ve komşuluk ilişkileri çok iyiydi. Arkadaşları ile akşamları Haşlak Kenan’ın Piknik Lokantası’nda içerdi.

Arif Bahar’ın oğlu Ahmet, “Babam 1965 yılında bankaya olan borcu yüzünden iflas etmişti. Başka bir iş yapmak zorunda kaldığı için, Birinci Geçit’te bulunan Marmara Lokantasını devraldı. İki sene çalıştırdı. Daha sonra İstanbul’un Bakırköy Semti’nde Lokantacı Topal Mustafa Okan’la Saray Lokantasını çalıştırdı. Bende iki sene ona yardım ettim. 1967 yılında lokanta işini bıraktı. İzmit’te garajlar mevkiindeki Haşlak Kenan’ın işlettiği Piknik Lokantası’nın yanında Seyhan Nakliyat adında bir nakliyat bürosu kurdu. İki yıl boyunca Mannesman Boru Fabrikası’nın mamüllerinin taşımacılığını yaptı. Babam çok gururlu bir adamdı. İflas ettikten sonra bir türlü kendine gelemedi. Çok genç denecek bir yaşta, 55 yaşındayken aramızdan ayrıldı.“ derken, babasını ne kadar özlediği her halinden belli oluyordu.

HÜSEYİN NİHAT DURAK – MALİ MÜŞAVİR

19 Mayıs 1919 İzmit doğumlu olup annesi Esma Hanım, babası posta dağıtıcısıMehmet Arif Bey idi. Doğduğu ev Tahtalı Sokak’ta (şimdi Alemdar Caddesi) Hasan Paşa Konağı (İzmit mutasarrıfı Çerkes İbrahim Hakkı Bey’in295 konağı ile karşı karşıya) idi. Daha sonra Kertil mahallesinde bir ev alarak oraya taşındılar. Üç kardeşi vardı; ablası Ferdane, abisi Cihat ve kardeşi Fehmi.1924 yılında o dönemki sistem gereği bugün 6. yaş anaokuluna denk düşen mahalle mektebine, ilahiler ve dualar eşliğinde giderek Sümbüllü hocadan kuran eğitimi aldı. Ardından 1926 yılında şimdiki 50. Yıl İlköğretimokulu’nun bulunduğu yerdeki Akçakoca İlkokulu’na gitti.

Annesinin vefatından sonra ablası baktığı için onun yanına İstanbul Yeldeğirmeni’nde Gazi Osman Paşa İlkokulu’na gitmek zorunda kaldı (Latin alfabesine burada okurken geçilir). Tekrar İzmit’e Akçakoca ilkokuluna döndü ve ortaokulu da aynı okulda okudu. Beşinci sınıfın sonlarına doğru Akçakoca ilkokulu şimdiki Gazi lisesinin olduğu binaya taşındı. 5 Haziran 1928 günü tüm sınıf, demiryoluna giderek Mustafa Kemal’i karşıladılar. 1939yılında Adana Lisesini (ablası ve Demiryollarında demirbaş memuru olan eniştesi Adana’ya tayin oldukları için) bitirdikten sonra olgunluk imtihanını verip Beyazıt’taki Askeri Tıp Fakültesine gitmeye niyetlenirken yedeksubay olarak askere alındı. O zaman İzmit Askerlik şubesi, Atatürk Anıtı’nın orada şimdi yıkılmış ve mülkiyeti Kızılay’a kalmış olan tarihi bir binadaydı. 39 ay askerlik yaptı.

1941 yılından komutanın izni ile İstanbul’a gelip Sultanahmet Yüksek İktisat ve Ticaret Mektebi’ne kaydoldu. Biriktirdiği yedeksubay maaşı ile 295 Atilla Çetin “İzmit Mutasarrıfı İsmail Hakkı Bey’in Günlüğü” adlı Şehiriçi Dergisi’ndeki makalesinde konağının bugün Hacı Hızır İlköğretim okulu’nun bulunduğu yerde olduğunun söylendiğini belirtmektedir.

302

Page 303: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

haftanın 4 günü izini sayılarak eğitimini sürdürdü ve mezun oldu. Çalışmaya, 1943’de İzmit’te Hasan Salman ve Halil Köseoğlu gibi inşaat müteahhitlerinin muhasebecisi olarak başldı. (1946’da tekrar 1 yıllığına askere alındı). 1938 yılında şimdiki Cumhuriyet Parkı’nda tanıştığı LütfiyeTezcan ile 1943 yılında evlendi. 2 kızları oldu Tülay (Filiz) ve Nuray (Özcan).1956’da Gelir Vergisi Kanunu çıkınca Kapanönü’nde Raşit Gündüz’e ait binanın orta katında kendi bürosunu açtı. 1975 yılında Raşit Bey ölüp bina satışa çıkınca bürosunu Alemdar caddesinde Ös işhanına taşıdı. Burada mali müşavirliği bırakıp sigortacılık yaptı. 1980 yılından vefatına kadar ise kızı Tülay Filiz’le birlikte onun ofislerinde, sadece onun şirketinin hesaplarını tuttu.

2008 yılında 89 yaşında iken vefat etti. Vefatı öncesi kimi anılarını şu sözlerle aktarmıştı. “1953’te Hacı Hasan Mahallesindeki evimize taşındık. Bir hafta ya da on gün zarfında bütün komşular “güle güle otur, hoş geldine” geldiler. Gece birbirimize sık sık olmamaklaberaber biraraya gelirdik. Gündüz hanımlar aralarında aylık gün yaparlardı. Çok muhabbetli yıllar geçirdik fakat bu 80’den sonra sanırım kopmaya başladı. Kimse ne arıyor ne soruyor. Mesela, benim apartmanın karşısında oturanlar var, “merhaba” bile demiyorlar bazen. Bitişiğimde kimler oturuyor bilmiyorum. Komşuluk münasebetleri çok zayıfladı. Üzücü bir şey, halbuki bu bizim ananevi geleneğimizdir. Efendim, bir kere saygı sevgi azaldı. Birbirimize karşı hoşgörülü olamıyoruz. Halbuki eskiden öyle değildi. Mesela, babamızın annemizin yanında bizim çağımızda ayak ayak üstüne atıp oturamazdık. Ben babama “sen” diye hitap ettiğim çok nadir hatırlarım. Daima “siz” hitap ederdim. Babam da bize gerekli ihtimamı gösterirdi. Gençleri biraz aşırı rahat görüyorum.”

“1920-30’lu yıllarda İzmit tek tepe üstündeydi. Hepimizin bahçeli ahşap evleri vardı. Şimdiki gibi betonyoktu. Yerleşim tepede, ticarethaneler aşağıda sahildeydi. Ulaşım için araç yoktu, biz gençler kolay çıkıyorduk ama yaşlı zenginlerin özel beslenmiş “eşekleri” vardı. Mesela, “Hacı Şefik”, “Marangoz Zekeriya”. Bunlar 100 kiloluk adamlar, akşamları dükkanı kapatırlar, eşeklere binerler, tıkır tıkır tepelerden evlerine giderlerdi. Bir de “Uğur” ve “Kırlangıç” vapurları vardı. Sabah binerdik, mesela Kırlangıç vapuruna, akşam 5’de Tophane rıhtımına giderdik. Bir günümüz öyle geçerdi. Adapazarı-Haydarpaşa trenleri vardı. En çok rağbet gören de buydu. Mesela, ben Yüksek Ticaret Mektebi’ne gidipgelirken hep o trenle giderdim. Buradan binerdik 3 saatte falan Haydarpaşa’da olurduk. Haydarpaşa’dan da Adapazarı 5 saatti. İzmit merkezde, üç tane taksi vardı, bu taksiler de Otel Asya’yainen yol var, orada sıralanırlardı. Tabi, ben o zaman 10-12 yaşlarındaydım. Bir taksi kalktı mı, arkasından koşardık. Benzin kokusu bize çok enteresan gelirdi. Büyük Memleket hastanesinin ve diğer bazı büyük makamların müdürlerinin güzel faytonları vardı. O müesseseye ait faytonla gidip gelirlerdi, özel araba pek yoktu.

89 yaşında vefatından bir süre önce Kocaeli Haberci adlı web gazetesine verdiği röportajda okuduğu Akçakoca ilkokulunun önce İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin İzmit şube binası olarak inşa edildiğini ancak tamamlanamadığını, bir süre Jandarma okulu olarak kullanıldıktan sonra ilkokula verildiğini belirterek, şunları anlatmıştı: O dönemde daha İstiklal Marşı henüz kabul edilmediği için “Zımtaralelli, hah, hah, ha” diye bir marş vardı, bayrak törenlerinde onu okurduk. Beşinci sınıfı okurken şimdiki Gazi Lisesi, ilkokul oldu. İlkokulun son günlerini orada okudum. Benim bıraktığım okul da ortaokul oldu. 1933 yılında Cumhuriyet’in 10. Yıl kutlamaları için 1-2 ay hazırlık yaptık, 10. Yıl Marşı’nı ezberledik. Devlet dairelerinde bile her gün 1-2 saat bu marş öğretildi. O gün ortaokuldan (bugün Gazi Lisesi) marşlar söyleyerek 10. Yıl kutlamaları çerçevesinde yapılan Atatürk anıtına yürüdük. Biz 10 arkadaş ayrıldık ve kamyonlara götürüldük. Bu esnada 10. Yıl Marşı’nı şevkle söyleyen bahriye erleri karşıdan geliyorlardı. Meğerse Yavuz zırhlısının askerleriymişler.Anıt’ın önünde Cumhuriyet Alanı’nda yerlerini aldılar. Bu yaşıma kadar böylesi bir Cumhuriyet

303

Page 304: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Bayramı kutlaması bir daha görmedim. O yılki çoşku bir başkaydı. Meğerse biz 10 arkadaş kamyonlarda devrimleri temsil edecekmişiz. Ben de sembolik olarak şapka devrimini temsil ediyordum, protokolün önünden geçerken şapkamı çıkararak selamladım. İzmit’teki bütün esnaf kamyonlar tutarak kutlamalara katılmışlardı. Pişmaniyeciler pişmaniye çekerken, bakırcılar bakırları dövüyorlardı. Terziler ise elbise prova ediyorlardı. Kutlamalar bir hafta sürdü. Her akşam fener alayları düzenlendi. Kadın, erkek herkes Demiryolu’ndaydık. Askerler fener alayını düzenlerken öğrenciler de peşlerine takılıyordu. Lise’yi Adana’da okurken öğleden sonraki saatlerde mandolin çalışırdık. Bir gün bahçede arkadaşlarımla toplandığımızda bugün çalışma yok, Atatürk öldü dendi. Mandolini elimden düşürmüşüm.

REFİK YALÇIN (GENÇLİK TERZİSİ)

Refik Yalçın 1929 yılında İzmit’te doğdu. Baba adı Cemil, anne adı Hacer idi. Refik Yalçın’ın dedesi Kırım göçmeniydi. Babası Cemil Bey de İzmit doğumluydu. İnşaat ustalığı yaptı. Terzibayırı – Kayabaşı’nda ikamet etti. Çocukluk yıllarını bu mahallede geçirdi. Ömer adında bir ağabeyi vardı.

Refik Yalçın Akçakoca İlkokulu’nda okudu. 1943 yılında, aslen Sinoplu olan Hakkı, İbrahim ve Akif Kır kardeşlerin sahibi olduğu “Üç Kardeşler Terzihanesi”nde çırak olarak işe başladı. Ondört yaşında çalışmaya başladığı bu terzihanede kalfa oldu, 1950 yılına kadar çalıştı. Aynı yıl içinde askerliğini yapmak üzere Kütahya’ya gitti. Burada teyyare motor makinisti olarak görev yaptı. Askerden döndükten sonra tekrar eski çalıştığı terzihanede işbaşı yaparak bir yıl daha çalıştı.

Yalçın, 1953 yılında Demiryolu Caddesi’nde bulunan Merkez ve Ziya Eczane’leri arasında kalan, Kışınbay’lara ait binanın üçüncü katında kendi terzihanesini açtı. Adını “Gençlik Terzisi” koydu. Bir makine ile işe başladı. İlk birkaç yıl kendi çalıştı. İyi bir usta olarak ünlenen Refik Yalçın, daha sonraki yıllarda dokuz ceketçi, dört pantaloncu ve iki çıraklaçalışmaya başladı. Kumaşları, İbrahim Küçükörs, Kumaşçı Osman ve Kumaşcı Kenan Doğan’dan aldı. 1965 yılında Demiryolu Caddesi’nde Foto Atmaca’nın dükkanının yanına (günümüzde Petan İş Merkezi) Yalçın Kumaş Mağazası’nı açtı. İstanbul-Eminönü Aşir Efendi semtinde bulunan Gürün Han’daki kumaş toptancılarından aldığı kumaşları sattı.

Refik Yalçın, üçüncü kattaki terzihanesinde, 1978 yılına kadar mesleğini icra etti. Bu bina mal sahibi tarafından, yeni bir bina yapılmak üzere yıkılınca, bir makineyi kendisine ayırdıktan sonra, diğer makineleri kalfalarına verdi. Kendisi için ayırdığı makineyi kumaş mağazasına getirerek iki yıl boyunca hem kumaş sattı, hem de terziliğe dükkanın arka bölümünde devam etti. Bu bina da mal sahibi tarafından yıkılınca, 1980 yılında Yenituran İlkokulu karşısında İnönü Caddesi, No.107’deki kendisine ait dükkana geçti. Bu dükkanda büyük oğlu Cemil Yalçın’ın işletmesi için hazır konfeksiyon ürünlerinin satıldığı bir mağaza açtı. Eski müşterileri Refik Yalçın’ı bırakmadıkları için, bu dükkanın arka bölümünde de terziliğeonüç yıl boyunca devam etti. Refik Yalçın daha sonra 1993 yılında kendisiniemekliğe ayırdı.

304

Page 305: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Refik Yalçın’ın dükkan komşuları arasında Terzi Reşat Arpağ, Foto Atmaca, Kırtasiyeci Tayyar Kobak, Ali Rıza Belgin, Ziya Eczanesi, Merkez Eczanesi, Atlas Mağazası Yılmaz Kıldiş bulunurken Kenan Doğan, Sefer Güven, Yusuf Karaçetin, Saim Erez, Avni Kalkavan ve aynı zamanda nikah şahidi olan Rıdvan Alyürük, Refik Yalçın’ın yakın dostlarıydı.

Refik Yalçın, 1957 yılında İzmitli Müzeyyen Hanım’la evlendi. Görücü usulü ile evlenen Yalçın Çifti’nin bu evliliklerinden Tülin, Cemil ve Ceyhun adlarında üç çocuğu dünyaya geldi. Evliliklerinin ilk yıllarında Terzibayırı’nda oturduktan sonra, 1964 yılında Çamlığa taşındılar. “Tatar Refik “ lakablı Terzi Refik Yalçın, Terziler Odası ve Esnaf Kefalet Kooparatifi üyesiydi. Rıdvan Alyürük Başkanlığında, uzun yıllar yönetim kurulu üyeliği yaptı.

Refik Yalçın’ın küçük oğlu Ceyhun Yalçın 1963 yılında İzmit’te doğdu. Yenituran İlkokulu’nu ve İzmit Merkez Ortaokulu’nu bitirdikten sonra, İstanbul Kocatepe Lisesi’nden mezun oldu. Bir süre ağabeyi ile konfeksiyon mağazasını çalıştırdıktan sonra, 1992 yılında Pirelli Lastikleri Bayiliğinialdı.(Günümüzde aynı iş kolunda ticari faaliyetine devam etmektedir.) İzmitsosyal yaşamının aktif kişilerinden olan Ceyhun Yalçın, 1995- 1996 ve 1996-19 97 yılları arasında iki dönem olmak üzere Genç Kocaelililer Derneği Başkanlığı, 2002 yılından başlamak üzere Kocaeli Otomobil Sporları Derneği (KOSDER) Başkanlığı (günümüzde de devam ettirmekte), 1995 ile 2004 yılları arasında İzmit Ticaret Odası Meclis Üyeliği (17. Meslek Grubu), 1993, 2002 ve 2004 sezonlarında Kocaelispor Kulübü Yönetim Kurulu Üyeliklerinde bulundu.

Elli yıl boyunca esnaflık yaparak terzilik mesleğini icra eden Refik Yalçın“O yıllarda hazır elbise yoktu. Herkes pantolon ve elbise dikimi için terzilere gelirdi. Benim mesleğimi yaptığım yıllarda Terzi Reşat Arpağ, Terzi Tevfik, Terzi Ali Kırsever, Terzi Yakup Uzuner ve Terzi Halil Kurtpınar, İzmit’in tanınmış terzileriydi. Müşteri gelir, genellikle beraber kumaş almaya giderdik. Dahasonraları müşteri kendisi de kumaş getirmeye başlamıştı. Ceketi robatifta (el işçiliği) çalışırdık yani ceket elde yapılırdı. Pantalonu diken usta ile ceketi diken usta ayrıydı. Dükkanda 12 kişi çalıştığımız zamanlar olurdu. Ustaya dükkanda yer kalmadığında, evde pantolon dikerlerdi. Daha sonraki yıllardarobatifta bitti. Yapıştırma telalarla çalışmaya başladık. Terzi malzemelerimi, İstanbul Mahmutpaşa’daki Keşişyan’dan alırdım. Altınyıldız, Bahariye, Kula, İzmir Yün ve Herko markalı kumaşları satardım. Malzemeler ve kumaşlar ambar ile gelirdi. Bayram arifelerinde, işler çok yoğun olurdu. Sahur zamanına kadar çalışır, davulcular ile eve giderdik. Eve giderken, İstiklal Caddesi’ndeki Tatlıcı Mehmet Usta’dan sıcak açma ve poğaca alırdık.

O yıllarda otuz liraya takım elbise dikilirdi. Daha sonraki yıllarda yetmiş, yetmişbeş ve seksen liraya çıkmıştı.1985 yılından sonra hazır konfeksiyon çeşitlerinin artması ile bizim meslek eski cazibesini yitirdi. Müşteriler hazır giyime yöneldi. Günümüzdeki terziler artık paça ve tamir yapmaktan başka bir iş yapamıyorlar. Ismarlama elbise yaptıranların sayısı yok denecek kadar azaldı. Dükkanımı açtığımdakullandığım ilk makinem Singer- 96 K halen evimdedir. Bu makine ile birçok İzmitli dostuma ve müşterime elbise diktim. Müşterilerim arasında Kenan Akman, Kemal Süzer, Rıdvan Alyürük, Sefer Güven, Baki Efe, İrfan Cepni, Refik Başeğmez, Saim Erez, Üçler Kollektif Şirketi sahibi İhsan Bey, Hasan Özcan, Memduh Aytuğar, Sabahattin Danabay, Necmi Pehlivan, Nevzat Esen ve Nejdet Esen şu anda aklıma gelenlerdir. Nasut Kayalı döneminde, bir süre İzmitspor’da futbol oynadım. Üssü Bahri karşısında lokalimiz vardı. Denizi çok severim. Sandalım vardı. Körfezin temiz sularında yüzer, Halkevi önünde çok çeşitli balıklar tutardık” sözleri ile geçmiş yılları özlemle aktardı.

305

Page 306: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

FAHRİ SEYREK (FOTO FAHRİ)296 

1904’de Bilecik’te doğumlu Fahri Seyrek fotoğrafçılığa 12 yaşında iken Bilecik Meclis-i Umumi azası Servet Hilmi Bey’in atölyesinde başladı.Yunan işgalinden sonra Bilecik’ten ayrılıp,Bursa’da üç yıl Şark fotoğraf stüdyosunda çalıştıktan sonra stüdyoyu kendisi işletmeye başladı.Atatürk’ünBursa Nutku sırasında fotoğraflarını çekti. 1932 yılında İzmit’e yerleşen Fahri Seyrek 1936 Seka Kağıt Fabrikası’nın temel atam töreni ile Atatürk’ünnaaşının İzmit’ten geçirilişini belgeledi.Yöredeki arkeolojik çalışmaları ve tarihi yapıları içeren bir fotoğraf kolleksiyonunu İzmit Müzesi’ne armağan etti. 1940 yılında Halk Evleri Fotoğraf Yarışmasında “Bahar Dalı” adlı fotoğrafı ile profesyonel dalda birincilik kazandı. İkinci Foto Nazmi idi. İzmit Halkevi Fotografçılık Kolu’nun 19 Kasım 1947 günü 17 ögrenci ilebaşlattığı Fotoğrafçılık Kursu’na öğretmenlik de yapmıştı. Türk Yolu Gazetesi de bu kursa destek vererek mazerete dayanarak kursa gelemeyen öğrenciler için her hafta işlenen dersleri Perşembe günü yayınlamaya söz vermişti. Bu şekilde öğrencilerin eksik notlarını temin etmesi amaçlanmıstı.297

1955’de İzmit Fotoğrafçılar Odası’nı kurdu ve 1970 yılında açtığı jubile sergisiyle fotoğrafçılık mesleğine veda eden Seyrek ömrünün sonuna kadar kadar çok sevdiği İzmit’te yaşayarak mesleğini sürdürdü. Son sergisi ile ilgili olarak 15 Kasım 1970 tarihli yerel gazetelerde şu şekilde bir haber çıkmıştı . “İzmit’in sanatkar fotoğrafçısı Fahri Seyrek,meslekte 50 başarılı yılını doldurmuş, 16 Kasım günü Kocaeli Bankası Salonlarında bir Fotoğraf Sergisi açmıştır. Sergiyi açış konuşmasında Naci Girginsoy, <<Fotoğraf sanatına 50 yıl, İzmit’e ve İzmit’lilere 42 yıl hizmet vermiş olan Fahri Seyrek’in >> başarısını övmüş, özelliklerini belirtmiştir.Bayram’dan sonra Jubilesi yapılacak olan Seyrek’in Sergisi 25 Kasıma kadar her gün saat 9.00-18.00 arasında açık kalacaktır. 1975 yılında71 yaşında iken İzmit’te vefat etti. Bu gün eski İzmit’li bir çok ailenin fotoğrafları, Seyrek’in şiirsel görüntüleri ve altına kendi eliyle attığı “Foto Fahri Seyrek” imzası ile süslü. Neden Bursa’da kalmadın, diye sorduklarında yanıtı hazırdı: “Bursa’da deniz yok ki.!” Seyrek bir çok İzmit’li fotoğraf ustası da yetiştirmiştir. Bunların enünlüleri düğün ve okul sıraları siyah beyazla görüntülemesinin yanı sıra sanayi fotoğrafçılığının öncülerinden Foto Atmaca (Halil İbrahim Atmaca) veobjektifine şiir sıkıştıran Foto Cem (Cemal Turgay) ile Ahmet (Girgin) Afşin’dir. Bir İzmit ve doğa aşığı olan Fahri usta eski İzmit’i sokak, ev 296 Eski izmit’i Bize Ulaştıran Sanatçı Foto Fahri Seyrek; Yrd.Doç.Dr.Armağan Yıldırım; Kocaeli Kültür Sanat Bülteni, s.24, Ocak-Haziran 2000; Kocaeli İl Yıllığı, 2001, s.136; Türkyolu-Bizimşehir, 15 Kasım 1970, İzmit 297 Türk Yolu, 21 Kasım 1947 ve BCA, 490.01/976.782.2, Belge 7, 24. Aktaran Berna Kaya, age, s. 72-74

306

Page 307: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

ve renkli insanları ile fotoğraflamıştır. Ne yazık ki günümüze pek azı kalmıştır. O zamanki teknik ile cam negatif olan arşivlerinin çoğu kırılıp kaybolmuştur. (Bir kısmı İzmit Müzesi’ndedir.) Rahmetli yazar-ressam Elif Naci onun tarafından çekilen portresinin altına şöyle yazmıştır: “Zamanın kuşa benzettiği Elif Naci’yi tekrar Elif Naci yapan Büyük Usta Fahri Seyrek’e Sevgilerle”. 1984’de vefat eden Fahri Seyrek İzmit Bağçeşme mezarlığında yatmaktadır.

HALİL İBRAHİM ATMACA – FOTO ATMACA

Halil İbrahim Atmaca, 1922 yılında Romanya – Silistre’de doğdu. İlkokul beşinci sınıfa giderken ailesiyle birlikte Türkiye’ye göç etti. Adapazarı’na yerleştiler. İlkokul birinci sınıftan başlamak zorunda kaldı. Birlikte okuduğu arkadaşlarından hep beş yaş büyük oldu. Babasının Hereke Sümerbank Fabrikası’nda işe başlamasıyla Hereke’ye taşındılar.

Tahsiline devam ederek İzmit Merkez Ortaokulu ve İzmit Lisesi’ne gitti. Bu sıralarda ekonomik zorunluluklar nedeniyle Foto Fahri Seyrek’in yanında çıraklığa başladı. Merdiven altında, nemli yataklarda uyudu. Okul arkadaşlarının fotoğraflarını çekti, sattı. Ustasından hep bir şeyler öğrenmeye çalıştı. Ustasının mesleği hakkında ketumluğu nedeniyle, onun sanatçı yönüne hiç ısınamadı ve fotoğrafın sanatsal yönü ile yaşamı boyuncahiç ilgilenmedi.

Zorlu yaşam koşulları ve bakımsızlık sonucu tüberküloz hastalığına yakalandı. Kendi şartları ile o zamanın tek senatoryumu olan Heybeliada Senatoryumu’na başvurdu. Altı ay sonrasına verilen randevu zamanın Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye mektup yazmasına neden oldu. Cevaben gelen yazı ile hemen Heybeliada Senatoryumu’nda tedaviye başladı. Yaşamın baharında yakalandığı bu hastalıktan kurtulmasına sebeb olan doktorlara, hemşirelere ve özellikte İsmet İnönü’ye hayatı boyunca saygı duydu. Hatta onları üzenlere düşman kesildi.

İyileştikten sonra da fotoğrafçılık yaptı ama artık kendi kanatları ile uçuyordu. İnsanlar onu soyadı ile “Foto Atmaca” diye çağrıyorlardı. 24 ay askerlik yaptı. Askerde de fotoğrafçıydı. Hafta sonları İstanbul’dan İzmit’e gelip biraz para kazanıyor, yine silah altına giriyordu. Seyyar fotoğrafçılık yaparken, içinde bir dükkan açma isteği belirdi. Çevresindekibüyükleri, Cemal’i ortak almasını, emekleri birleştirince işlerin iyi olacağını öğütlediler. Öğütlenen yapıldı, Atmaca ile Cemal Turgay ortak oldular. Atmaca para için, Cemal Turgay hobisi için fotoğraf çekiyordu. O zamanlar sanat para kazandırmıyordu. Atmaca para kazandırmayan işleri hiç sevmezdi. Bu nedenle ortaklıklarına son verdiler.

1960 yıllarında bir magazin fotoğrafçısı olarak Foto Atmaca ünvanı ile İzmit’in en popüler fotoğrafçısıydı. Çok çalışkandı, gece gündüz demeden güleryüzlü, beyefendi kişiliğiyle sosyal olayların hep içinde oldu. Bayramlarda, açılışlarda, defilelerde, balolarda, törenlerde fotoğraf

307

Page 308: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

çekti. Sadece İzmit’e değil civar köylerden gelen insanların albümlerinde de Foto Atmaca imzalı fotoğraflar oldu. Yenilikleri hep o yaptı. Dükkan vitrini, devrin moda ve güzelliklerinin de vitriniydi. İzmit’liler o günlerin modasını, tercihlerini ve güncel olayların ilginç enstantaneleriniFoto Atmaca vitrininden takip ederlerdi.

Gençliği, geçim derdi içinde yalnız başına geçti. Ailesinden ayrı yaşıyorduama annesi Mencar Hanım’ı babası İbrahim Usta’dan daha çok severdi. Yıllar boyu göç etmiş bir aileyi ayakta tutan annesi için Hereke’de bir ev yaptırmaktan hep onur duydu ama hiç övünmedi. 38 yaşında evlendi. Çocuk yaşta evlenmiş hatta iki kız evlat sahibi olmuş zamanın en güzel kadınlarından biri olan Sevim Hanım’ı çok sevdi. Ömrünün sonuna kadar tam deyimiyle kraliçeler gibi yaşattı. Kızlarına babalık hatta ağabeylik yaptı.Kızları ona hep Halil Ağabey dediler ve 1961 yılında büyük oğlu Hakan, 1963yılında ise küçük oğlu Uğur’a sahip oldu. Yıllarca özlemini çektiği aile veevlatlara kavuşmuştu. Kızkardeş gibi koruyup kolladığı Semra ve Seher’i sevdikleri ile evlendirdi. Damatları Burak ve Bülent’e de ağabeylik yaptı. Ailesi ve ismiyle hep gurur duydu.

1961 yılında Yarımca’da İpraş Rafinesi’nin temelinin atılmasıyla, inşaat fotoğrafları çekmeye başladı. Rafineriye yapan Amerika’lılar onun çalışkanlığını ve fotoğraflarını çok beğeniyorlardı. Amerika’lı yöneticiler, dünyada daha yeni yeni ortaya çıkan Endüstriel Fotoğrafçılık’ayönelmesi için onu ikna ettiler. Dükkanın tabeleasını “Atmaca Endüstri Fotoğraf Stüdyosu” olarak değiştirdi. Artık magazinel olaylara ancak katılımcı olarak gidiyor, oralarda fotoğraf çekmeyi kalfalarına devrediyordu. O artık endüstri fotoğrafçısıydı. İzmit’liler Endüstri Fotoğrafçılığı’nı gelişmiş makinalarla yapılan, teknolojik fotoğrafçılık olarak algıladılar. Bu da onun stüdyosunun daha da rağbet görmesini sağladı.

Halil Atmaca, 1972 yılına kadar taksici esnafının en sevdiği simalardandı. Fabrikalardaki çekimlere sürekli taksi ile gider, işi bitince yine taksiyledönerdi. 1972 yılında ilk çıkanlardan Murat 124 marka bir otomobil oldu. İki sene ehliyetsiz dolaştı. Park edemediği arabasını trafik polisleri parkederdi. Herkes onu tanır ve severdi. 52 yaşında ehliyet aldı. 1970 – 1990 yılları arasında bölgedeki tüm fabrikalarde fotoğraf çekti. SEKA’nın yurtçindeki tüm tesislerini, temel atımından açılışına kadar fotoğraf ile belgeledi.

Telefon ile yapılan müşteri çağrısını hemen değerlendirir akşam, sabah, tatil, hastalık, yağmur demeden derhal gider ve fotoğrafları çeker, hiç vakit kaybetmeksizin işyerine dönerdi. Hiçbir zaman “bugünün işini yarına” bırakmadı. Emeği verir, faturasını hemen keser, emeğinin karşılığını ister ve alırdı. Başlarken “Bismillah”, çalışırken “Müşteri velinimetimdir” ve tamamlayınca “Allaha şükürler olsun” cümlelerini ağzından hiç eksik etmedi.

Üç kez kendi kullandığı araçla ciddi trafik kazası geçirdi. Burnu kanadı ama arabasından kendi kendine çıktı. Yaralı halde bile alışveriş paketleriyle ya evine, ya da işine geri döndü. Yapabileceği işler için hiç yardım istemedi. Borç para ve kredi almayı hiç sevmedi. Parayı kazanır,

308

Page 309: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

kazancını sevdikleriyle paylaşır, tam bir kentli gibi sosyal olayların içinde dostlarıyla birlikte, aşırıya kaçmadan yer – içer ve harcardı. Hiçbir zaman birikmiş parası olmadı ama düşlediği her şeye sahip oldu. Sahip olduklarıyla yetinen, mutlu insanlardan biri olmayı yeğledi. Bunu evlatlarına da aşıladı.

1988 yılında Bağkur’dan emekli oldu. Torunlarını hiç parkta oynamaya götüremedi. Ama yaşamının her anını onlarla paylaştı. Her şeyden çok değer verdiği oğullarıyla birlikte, en az onlar kadar dinamik yaşamının sonuna kadar çalıştı. Sabahları dükkanı hep o açtı, yerleri süpürdü ama dükkandan çıkan tozu hiçbir zaman sokağa atmadı. Tozları müşterilerinin bir hediyesi kabul ederek biriktirdi ve hiç kimseye belli etmediği bir dua ile sadece çöpçülere verdi.

Çöplerini onsan habersiz atanlara, parasını hesabını bilmeyenlere, emeğininkarşılığını vermek istemeyenlere, iş zamanı çalışmayanlara, dinlenme zamanıdinlenmeyenlere, fazla hırslı olanlara, tembellik edenlere, sahip olduklarıile yetinmeyenlere, boş konuşanlara, terbiye sınırlarını bilmeyenlere kızdı, onlara lanet yönünü gösterdi ama hiç kimseyle dargın kalmadı. Yalnızkalmanın bir insanlık ayıbı olduğuna inananlardandı.

Ketum bir hocanın çırağı olduğu için, çıraklarına da öğretmezdi ama kendi kendilerine öğrenmeleri için fırsat yaratırdı. Öğrenmeyen çırak ve kalfaları sevmezdi. Ustalığın, ustadan değil sabırla çalışarak, engin tecrübe ile kazanılacağını söylerdi. Mehmet Yılmaz, Avni Yüksel, Rahmetli Fevzi, Kemal Yüksel, Fahri Canöz, Ahmet Bozdağ, İsmail Saatçi, Celal Yüksel, İbrahim Yüksel, Uğur Atmaca, Hakan Atmaca, Muammer Baydar ve Ramazan Dinar onun sevdiği, mesleklerine sahip çıkan, kimisi de kendi fotoğraf ustalıklarını idrak etmiş yetiştirdiği kişilerdi.

Atmaca, payelerle hiç ilgilenmedi. Mesleği ile ilgili bir kupası, bir plaketi olmadı. Ancak 71 yaşında ve meslekte 30 yılı aşmış iken kendisine sunulan Rotary Meslek Onur Ödülü, onun içtenlikle onur duyduğu ve koyacak yer bulamadığı tek beratıdır. 1996 yılında kansere yenik düştü ama amansız hastalığını kimseye hissettirmedi. Fırsat bulduğu her davete, törene ve cenazeye katılırdı ki kendi cenazesinde cami avlusunda herkes göğüs göğüse idi.

CEMAL TURGAY (FOTO CEM)

Cemal Turgay, 1929 yılında Hacıhızır Mahallesi, Kertil Çeşme Sokak’ta bulunan Tahsildar Hasan Efendi’nin evinde doğdu. İki katlı ve ahşap olan evin pencerelerinde cumba kafesleri vardı. Bitişiklerindeki ev İzmit’in ilksebzecilerinden olan Muhittin Eren’in eviydi. Babası Kırım’dan göç ederek Bursa’ya yerleşen Cemalettin Bey, annesi Safiye Hanım’dı. Babası CemalettinBey Bursa’da subay oldu. 1921 yılında Levazım ve Depo Amiri olarak İzmit’e tayin edildi. İzmit Depo Amirliği, sahilde bulunan Yalı Camii’nin yanındakitarihi binaydı. (günümüzdeki Efe Petrol’un yanı ) Cemal Turgay’ın babası

309

Page 310: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Cemalettin Bey buradan emekli oldu. İzmit’i çok sevmesi ve burada kurduğu dostlukları sebebiyle İzmit’e yerleşmeye karar verdi.

Cemal Turgay, birinci sınıfı Ulugazi İlkokulunda okuduktan sonra Necatibey İlkokulundan mezun oldu. Daha sonra İzmit Ortaokuluna gitti. Cemal Turgay’ın resme karşı büyük bir kabiliyeti vardı. Kemal Zeren İzmit Ortaokulu’ndaki resim öğretmeniydi. Okulun çatı katında üç – dört öğrenciyeayrıca resim dersi verirdi. Daha sonra resim öğretmeni olarak Nuriye Oğultürk derslerine girmeye başladı. Birgün Nuriye Oğultürk ”Cemal, okulumuzdan bir öğrencinin Güzel Sanatlar Okuluna gitmesi lazım. Sen buna çok uygunsun” dedi ama Cemal Turgay biraz haylaz bir çocuktu. Ders çalışmadığı için matematik notları çok kötüydü. Bütünlemeye kalmıştı. Sınava girmek için okula geldiğinde, kimya öğretmeni olan Leman Hanım ”Bütün yıl oturursunuz. Sonra da gelir, sadaka notları ile geçmeye çalışırsınız” dedi. Cemal Turgay bu söze çok içerledi, sınava girmeden okulu terk etti. Cemal Turgay için o gün, eğitim hayatının son günü oldu.

Cemal Turgay’ın babası Camalettin Turgay emekli olduktan sonra İstiklal Caddesi’ndeki Çakıcı Abdullah’ın dükkanının karşısında bulunan Tuhafiyeci Hacı Ömer’in dükkanının bitişiğinde bir bakkal dükkanı açmıştı. Cemal Turgay babasına yardım etmeye başladı. Bu esnada da tabela yazmaya çalışıyordu. Devlet Demir Yolları emeklisi olan Tabelacı Cahit Yalçınöz’den, tabela yazarken kullanılan boyaların hazırlanmasını öğrendi. Tabelaları bakkal dükkanının arka bölmesinde yapıyordu.

Cemal Turgay, arkadaş gurubu vasıtası ile Fotoğrafçı Halil Atmaca ile tanıştı. Halil Atmaca hem okuyor, hem de fotoğraf çekiyordu. Cemal Turgay’ın da körüklü bir fotoğraf makinesi vardı. Cemal Turgay’ın fotoğrafaolan merakını gören Halil Atmaca ”Gel beraber dükkan açalım” dedi. İki ortak 1948 yılında Demiryolu’ndaki İstasyon Oteli’nin karşısında bulunan Cemalettin Turgay’a ait iki katlı ahşap evin alt katında bir fotoğrafçı dükkanı açtılar. Bu ahşap evin altında bir su kuyusu vardı. Sıcak yaz günlerinde bu kuyuda karpuz soğutulurdu. Dükkanın ismini Foto Atmaca olarakkoydular. Halil Atmaca İzmit Kız Enstitüsü’nde ve İzmit Ortaokulu’nda resimler çekiyor, Cemal Turgay bu resimleri karanlık odada basıyordu.

Cemal Turgay, 1949 yılında Gölcük Uçaksavar Bataryası’nda askerliğini yaptı. Askerliğini tamamladıktan sonra, 1957 yılına kadar Halil Atmaca ile ortaklığa devam ettiler. Daha sonra ortaklıklarına son verdiler. Halil Atmaca bu dükkandan ayrılarak, kendisine başka bir dükkan açtı. Cemal Turgay dükkanda kalmıştı. Dükkanın İsmini “Foto Cem” olarak değiştirdi. Çünkü bütün arkadaşları ona “Cem” derdi. Cemal Turgay daha sonraki yıllardadoğacak olan oğluna bu ismi verecekti.

Cemal Turgay, evlerinin alt katında bulunan dükkanın yetersiz kalmaya başlamasıyla, 1966 yılında rahmetli Feridun Saner’in binasının giriş katındaki dükkanı tutarak, İzmit’in ilk donanımlı fotoğraf stüdyosunu açtı.1977 yılında da dükkanın tam karşısında bulunan Günbüz Apartmanı’nın birinci katına taşındı. 1993 yılına kadar bu stüdyoda çalıştı. Cemal Turgay1993 yılında stüdyosunu oğlu Cem Turgay’a bıraktı. Daha sonra Postahane’ninyanındaki pasajda dükkan açan Foto Cem, 1999 Depreminden sonra günümüzde de

310

Page 311: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

faaliyet gösterdiği Kozluk Mahallesi, Kapanca Sokaka’taki Toptancı Apartmanı’nın altında bulunan kendi mülkü olan dükkana taşındı. Bu işyerinde daha çok endüstriyel konularda faaliyet gösterdi.

Cemal Turgay 1960 yılının sonbaharında Bursa doğumlu Güler Hanım’la evlendi. Güler Hanım hemşireydi. Cemal Turgay’ı tanıyan bir hemşire, tayin işleri için vesikalık fotoğraf çektirmesi gereken Güler Hanım’ı Foto Cem’e getirir. Cemal Turgay, Gönül Hanım’ın fotoğrafını çeker. Güler Hanım çok fotojeniktir. Daha sonra birkaç portre çalışması yaparlar (Cemal Turgay, uzun yıllar geçmesine rağmen bu fotoğrafların parasını Güler Hanım’dan halaalamadığını söylemektedir). Tanışıp, evlenmeye karar verirler. Seka Lokali’nde bir akşam yemek yerler. Ertesi gün İstanbul’a gitmek için sözleşirler. Ama ertesi gün 27 Mayıs 1960 İhtilali olur. Sokağa çıkma yasağı olduğu için İstanbul’a gidemezler. O günü nişan günü olarak kabul eden gençlerin yüzüklerinde 27 Mayıs yazmaktadır. Cemal Turgay’ın bu evliliğinden Cem ve Zeynep adlarında iki çocuğu olur.

Cemal Turgay, ”Necatibey İlkokulu’na giderken Fahri Seyrek Usta’nın vitrinine bakardım. O vitrin bana aşı oldu. Benim sünnet fotoğraflarımı da Fahri Usta çekmişti. Baba dostumuzdu. Hiç kimseyle paylaşmadığı şeyleri bana anlatırdı. Birgün bana geldi. “Cemal. Benim fotoğraflarımı çek. Duyuyorum. Herkese plaket filan veriyorlar. Bunca yıldır bu şehirde hizmet ediyorum. Benim için kimse bir şey yapmadı” diyerek, bu konudaki üzüntüsünü bana anlattı. “Sergi açmalısın, ustam” dedim. “Ben o kadar büyük resim basamam” dedi. ”Sen resimleri bana ver. Ben hallederim” dedim. Cam fotografları bir kutu içerisinde bana verdi. Fotoğrafları bastık. Sergilenecek hale getirdik. Fahri Seyrek Usta’ya Kocaeli Bankası’nın girişinde bir sergi açtık. Ona gümüş bir tabak hediye ettik. Çok mutlu olmuştu.Ben daha sonra kendisinden emanet olarak aldığım negatifleri ona geri vermek istedim. ”Sonra alırım, ne acele ediyorsun” demişti. Biz doğrucu başıyız ya. Ustamız ve çevremiz yanlış düşünmesin diye, emanetigeri vermek istedim. Verdim. Niye verirsin? Kalsın sende. Şimdi Onların bazıları Foto Kemal’de var. (Yavuz Ulugün, bu cam negatifleri İzmit Müze Müdürü Avni Dilbaz döneminde müze arşivi içinde gördüğünü belirtiyor).

1957 yılında Hayat Mecbuası renkli olarak basılmaya başlanmıştı. Ben böyle bir derginin özlemi içerisindeydim. Hayat Mecbuası sahibi Şevket Rado’ya bir tebrik mektubu yazdım. Mektub zarfının içine de, sahildeki Belediye Bahçesi’nin önünden çektiğim “Balıkçılar” adlı fotoğrafımı koydum. Bu yolladığım resim “Körfez’de Mavnalar” birkaç sayı sonra Hayat Mecbuası’nınarka sayfasında tam olarak yayınlandı. Kişisel ismimle çıkması çok hoşuma gitmişti. Benim ismimi gören arkadaşlarım beni tebrik ediyorlardı. Almanya’da ki arkadaşlarım bile görüp, tebrik telefonları açmışlardı.

Fotoğrafa çok meraklıydım. İstanbul’a sergilere giderdim. O sergiler benim ufkumu genişletti. Kendimi aşmam gerektiğini düşünüyordum. Fotoğrafçılıkla ilgili kitapların satıldığı Yüksek kaldırım’daki Fransız “Hachette“ Kitapevi’ne gittim. Satıcıya “Bana fotoğrafçılık dersi verecek kitaplar istiyorum” dedim. Dükkanın bir duvarı tamamen fotoğrafçılıkla ilgili kitaplara ayrılmıştı. Satıcı bana iki kitap seçti. Bu kitapları satın aldım. Kitaplar İngilizceydi. Tercüme ettirdikten sonra okudum. Bana çok faydası oldu. Fotoğraf okulumu kendim kurdum.

311

Page 312: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Adapazarlı fotoğraf sanatçıları bir grup oluşturmuşlar ve 1962 yılında İzmit Sanat Enstitüsü’nde sergi açmışlardı. “Grup – 5” adı altında toplananbu sanatçılarla tanıştım. Onlara imrenmiştim. Çünkü İzmit’te böyle bir oluşum yoktu. Benim bu ilgim üzerine “Kabul edersen, seni de aramıza alalım” dediler. Sevinerek kabul ettim. O günden sonra beraber çalılşmalar yaptık. Birlikte sergi açtık. Hala dostluğumuz devam etmektedir. Bu gruptanüç kişi rahmetli oldu. Bu grupta ki Fotoğraf sanatçısı İbrahim Zaman dünyayı dolaştı. Fotoğraflar çekti. Türkiye’nin sayılı fotoğrafçılarından biri oldu.

Ben arkadaşlarımı seçerken daima benden daha bilgili olmalarına dikkat ettim. Çünkü ben arkadaşımdan devamlı bir şeyler öğrenmeliyim. Mesela Ali Serdengeçti bana siyah- beyazın hazzını tattırdı. “Ayka” marka makinem her zaman omuzumdaydı. Ama üzülerek belirtmeliyim ki birçok şeyin fotoğrafını çekmedik. Bilemedik. İzmit’in bütün bekareti ayakta iken, bizler uyuduk. Hep aynı kalacak zannettik. Binaları, sokakları ve insanlarımızı resimleyemedik. Çünkü hiç bir belgesel albüm görmemiştik. Dondurmacı Efe Dayı’yı, Köfteci Behçet Karan’ın babası İbrahim Amca’yı (Köfteci Behçet’in babasının ilk dükkanı Kuyumcular Çarşısı’nda idi. İbrahim Efendi’nin dükkanduvarları bir müze gibi ilginç fotoğraflar, resimler ve objelerle dolu idi)fotoğraflayamadık. İçim yanıyor. Şehrimizi mahvettik. Şimdi de Saraybahçe’ye şelale yapıyoruz. ”Ona İzmit’in Kraliçesi derlerdi. Güzelliği ile herkesi büyülerdi. Artık o güzelim Kraliçe çişini göğsünden yapacak”. 298

İlk kişisel sergimi 1972 yılında “Perşembe Pazarı ve Sokaklar“ adı altında açtım.Grup- 5 ile üç kez İstanbul’da fotoğraflarım sergilendi. Eski İzmit Fotoğraflarını içerisinde bulunduran “İzmit’i Aramak” adlı eserim KYÖV tarafından kente kazandırıldı. 2008 yılında ”Ben İzmit- İşte Suretim” adlı fotoğraf kitabım yayınlandı. Bu kitabımın tanıtımı İzmit Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi bahçesinde yapıldı. Bu kitabın sponsorluğu Tüpraş tarafından üstlenildi. Ellinci Sanat Yılı Albümün, Kocaeli Sanayi Odası’nıngiriş katında açtığım sergi ile kutlandı.

Benim yaşamımın en büyük ödüllerinden bir ise oğlum Cem’in siyah-bayazda çok üstün yetenekli bir fotoğraf sanatçısı olmasıdır. Birçok ödül kazanmıştır. Cumhuriyet Gazetesi tarafından düzenlenen Yunus Nadi Ödülleri-Fotoğraf dalında iki kez ödül aldı. Eczaçıbaşı Ailesi tarafından Tophane’deaçılan fotoğraf sergisine eseri ile davet edildi. Modern Sanat Galerisi Müzesine iki eseri kabul edildi” diyerek, İzmit’e ait sevdalarını, yaşanmışlıklarını ve mesleği ile ilgili birikimlerini ve düşüncelerini paylaşmakta.

İSMAİL ŞİŞMAN (TABELACI ŞİŞMAN)

İsmail Şişman 1931 yılında Akçakoca’da doğdu. Babası Osman Bey, annesi Kadriye Hanımdı. Babası Osman Şişman tüfek tamiri işi ve çilingirlik

298 Cemal Turgay bu satırlarını 6 Ocak 2011 tarihinde Özgür Kocaeli Gazetesiyazarlarından Ali Gündoğdu’nun köşesinden İzmitlilerle paylaşmıştı.

312

Page 313: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

yapardı. İsmail Şişman ilkokulu Akçakoca Aşağı Mahalle İlkokulunda, orta okulu ise Yukarı Mahalle Ortaokulunda okudu. Ortaokuldan mezun olduktan sonra, babasına yardım etti. 1951 yılında Bursa’ya askerliğini yapmak üzeregitti. Askerliğini bitirdikten sonra, 1955 yılında İstanbul’a çalışmaya gitti. İstanbul Belediyesinde işe başladı. Boya atölyesinde iki yıl çalıştı. Galata Köprüsünün boyama işinde çalışanlardan birisiydi.

1955 yılında İstanbul’da Esin Hanımla evlendi. Bu evlilikten dört çocuğu dünyaya geldi. Kemal , Handan, Barbaros ve Turgut. 1957 yılında ailesi ile birlikte İzmit’e geldi. Kozluk Mahallesi, Sait Faik Sokakta ikamet etti. O zamanlarda arabaların plaka basım işini tabelacılar yapmakta olduğundan, İzmit piyasasındaki bu açığı görerek plaka basımı yapan dükkan açtı. Eski adı ile Demiryolu Caddesi, No.3 de bulunan Şekerci Faik’in babası Mehmet Bey’in binasının alt katındaki bu dükkanda (Kobak kırtasiyenin karşı köşesi) plaka basım işine başladı. 18 yıl cadde üzerindeki bu dükkanda kaldıktan sonra, 1975 yılında binanın arkasındaki boş parsele yapılan tek katlı prefabrik dükkana taşındı. Bu dükkanda plaka basım işinin dışında tabela ve reklam işleri yaptı. İzmit’in ilk tabela yazan esnafı idi. O zamanlar tabela yazma işini bir de Bakkal Nedim Tekercioğlu amatörce yapmakta idi. İzmit’te açılan birçok işyerinin tabelasını yazan, tabelanın sağ alt köşesine”ŞİŞMAN” imzasını atan ve bu işte ilk olan İsmail Şişman 1976 yılında vefat etti. Dükkanı o tarihten sonra büyük oğlu Kemal Şişman çalıştırdı.

İsmail Şişman’nın oğlu Kemal 1956 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Bir yaşında iken ailesi ile İzmit’e geldi. Yenituran İlkokulunda okudu. İzmit Merkez Ortaokulunu ve İzmit Lisesini bitirdi. İstanbul Üniversitesi, İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesine bağlı, Gazetecilik ve Halkla ilişkiler bölümü üçüncü sınıfında iken, babasının vefatı üzerine eğitimine son verdi.. Araba plakası basımı için araç sahibine, trafik şubeden bir tutanak verilirdi. Bu tutanak ile plaka dükkanda mühürlenirdi. Mühürleme işini sadece yetkili olan iş yeri sahibi yapabilirdi. Bu yüzden iş yeri sahibinin mutlaka dükkanda bulunması gerekli idi. Bu zorunluluk Kemal’e okulu bıraktırmıştı. Çocuk denecek yaşlardan bu yana, okuldan arta kalan zamanlarda babası İsmail Şişman’ın yanında mesleği öğrenen Kemal 1983 yılında İzmir’de askerliğini yaptı. Askerden sonra dükkana geri döndü. İki yıl sonra prefabrik olan tek katlı dükkan inşaat yapılmak üzere yıkılınca, 1986 yılında Demiryolu Caddesi, Hasan Özcan Sokağa (eski Fayton durağının olduğu sokak) taşındı. 1987 yılında o dönemin Şoförler Cemiyeti Başkanı Faik Çakıroğlu, derneğin yetkisinde olan plaka basım işini yeğenlerine verince, Kemal Şişman sadece tabela ve reklam işine devam etti. 11 yıl bu adreste ticarete devam eden Şişman, Karabaş Mahallesi, Hafız Selim Sokağa (Eski İl Özel İdaresi Binası arkası) taşındı. Günümüzde de bu adreste mesleğine devam etmektedir.

izmit’in ilk tabelacısı olan,” TABELACI ŞİŞMAN” lakaplı İsmail Şişman’ın dükkan komşuları arasında Kırtasiyeci Tayyar Kobak, Şems Kıraathanesi sahibi İlhan Bey, Yavuz Pastanesi, Konfeksiyoncu İbrahim Küçükörs, Elektrikçi Ali Tilgen, Foto Atmaca, Ciğerci Cafer Balta, Hürsöz Gazetesi sahibi Selahattin Telser bulunmaktadır.

313

Page 314: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İsmail Şişman’ın oğlu Kemal Şişman “ Babam çalışmaktan başka bir şey düşünmezdi. O zamanlar yapılan işler tamamen el emeği ile yapılırdı. Aletler şimdiki gibi değildi. Harflerin düzgün çıkmasını sağlayan bant bileo zamanlarda yoktu. Babam her tabelayı fırçası ile elle yazardı. Günümüzde fırça ile tabela yazan esnaf kalmadı. Eskiden tabela kasaları elle yapılırdı. Altın varak yazı yazan usta yok. Babam bankaların camlarına altın varak yazıları elle yazardı. Babam “tabelacı ustada, marangozluk, demircilik, elektrikçilik, montajçılık ve resim bilgisi olmalı” derdi. Babam her işten anladığı için mahalledeki komşularımız, yapamadıkları işleri babama yaptırırlardı. O da seve seve yapardı. Şimdi ise, bizim meslekte her şeyi bilgisayar yapmakta. İş çok kolaylaştı. Ama benim oğlum Azem bile bu işi yapmak istemiyor. Ben sağ olduğum sürece baba işimi sürdürmeye çalışacağım.

Lunapark’ın sahibi Mustafa Pehlivan İzmit’e ilk geldiğinde babamla arkadaş olmuş. Mustafa Pehlivan panayırlara gidermiş. Halka attırırmış. O halka takımlarını marangoz Yusuf Gündoğdu yaparmış. Babam İsmail Şişman ise o takımları boyayarak, yazılarını yazarmış. Babam dükkanı açtığı ilk yıllardaİzmit’te araba plakalarını basardı. O zaman İzmit’te fazla araba yok. Arabasahibi olanlar da varlıklı aileler idi. Biraz havalı insanlar olurlardı. Babam esnaflık gereği onlara anlayış gösterirdi. Bende çocuk aklı işte, onlara bozulurdum. Dükkanda ahşap sandalyeler vardı. O malum kişiler geldiğinde, sandalyelerin üzerine babam görmeden boya sürerdim. Müşteriler oturduklarında, her tarafları boya olurdu. Babam hemen müşterilerin boyananpantalonlarını silmeye başlardı. Bana da çok kızardı.

Eski yıllarda komşuluk ve insan ilişkileri daha sıcak ve samimi idi. Ama günümüzde her şey çok değişti. İnsanlar çok duyarsızlaştı. Herkes kendi gemisini yüzdürme telaşında. Başka bir şey ile ilgilenmemekte “ diyerek düşüncelerini paylaşmakta.

NEVZAT ÇITAK (DAYICIM BÜFE)

80'li yılların başlarında bir çok İzmit’li gencin ilk hamburgerini yediği Fevziye Camii'nin tam karşısındaki Dayıcım Büfe'nin sahibi Nevzat Çıtak, personeli Ahmet Yüca aynı dekor içinde 30 yıl boyunca hizmet verdi. Nevzat Çıtak değişimden pek hoşlanmasa da dükkanındaki imaj değişiliğini "Müşterilerim, 30 yıl boyunca bu dükkanın çok kahrını çekti. Oturacak yer kısıtlı, havalandırma kısıtlı. Sıcak günlerde ter içinde yemek yediler. Bu işe daha çok para kazanmak için kalkışmıyorum. Bunca yıl ilgi gösteren müşterilerim artık rahat etsin istiyorum" şeklinde yanıtlıyor.

6 yaşından beri çalışıyorum. 71 yaşındayım. Yani 65 yıl olmuş hep çalıştım.Bugün Otel Asya'nın olduğu bölgede Simitçi Süleyman vardı. 6 yaşında ona gidip simit aldım. Satıp parasını geri götürdüm. Cebimde kalan parayı biriktirdim. Birkaç yıl sonra gazoz işine girdim. Rahmetli Mehmet Yalaz'ın babası, rahmetli Gazozcu Hüseyin'den kasalarla gazoz alırdım. Evdeki galvaniz kovalara balık pazarından aldığım buz kalıplarını yerleştirir

314

Page 315: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

üzerine gazozları dizerdim. Sıcak yaz günlerinde bütün İzmit'i dolaşarak satardım. Ticaret küçüklükten başlar. Daha 12-13 yaşındayken Adana'dan vagonla karpuz getirttim. Şimdi Acısu Parkı'nın olduğu bölgede çadır kurup sattım. Aylarca o çadırda yatıp kalktım.16 yaşına geldiğimde Pekaydın’larınyanında tuhafiyecide tezgahtar olarak işe başladım. O zamanlar tuhafiye en önemli işlerdendi. Pekaydınlar da İzmit'in en büyük mağazalarından biriydi.Tezgahtarlığı öğrendim. Çok da başarılı oldum.

Askerlikten sonra Özemek Ailesi'nin tuhafiyeci mağazasında işe başladım. Rahmetli Nejat Özemek iyi bir esnaftı. O zamanlar mağazamıza Vali'nin, Belediye Başkanı'nın eşleri gelirdi. Ben de tuttuğunu koparan bir tezgahtardım. En çok satışı ben yapardım. 70'li yıllarda televizyon olayı başladı. Mağazamızda televizyon da satmaya başladık. Millet TV almak için birbiriyle yarış ediyordu. Her akşam o gün aldığımız siparişleri arabayla ev ev dağıtırdık. İnsanlar heyecanla televizyonu beklerdi. Daha doğru düzgün televizyon yayını yoktu. Ama herkes bir televizyon alıp evinin başköşesine koymak için avuç dolusu para ödüyordu.Yıllar içinde tuhafiye işi geriledi. İşler azaldı. Nejat Özemek mağazayı devretti. Yıl 1980'di. Büfe Dayıcım serüveni de o dönemde başladı. Ben tuhafiye mağazasında çalışırken de hafta sonları kendi çapımda işler yapıyordum. Seyyar bir araba yaptırmıştım. Kocaelispor maçları öncesinde arnavut ciğeri ve sosislisandviç yapıp satardım. Nejat Özemek'in oğlu Melih Özemek ile Hilmi Ege'ninoğlu Cahit Ege o zamanki nalbur dükkanını bölüp büfe tarzı bir yer açmanın planını yapıyorlarmış. Dışarıdan börek, lahmacun falan alıp satmayı düşünüyorlarmış. Melih Özemek ile aynı apartmanda oturuyorduk. Beni çağırdı. "Ben o işten vazgeçtim, seni Cahit Ege'ye götüreyim ikiniz ortak olun" dedi. Beraberce Cahit Ege'ye gittik. Onların börek, lahmacun fikri pek aklıma yatmamıştı. Ama Büfe Dayıcım'ı açıp satışa başladık.

İlk günlerde 20 porsiyon börek alıyorduk, 5 porsiyon zor satıyorduk. Körfez78'den lahmacun geliyordu yarısı bile satılmıyordu. Baklava falan da koydukdükkana ama satış hep azdı. O zamanlar İzmit böyle kalabalık değil. Yoldan geçene satış imkanı yok. Herkes neyi nerede yiyeceğini biliyor. Kapanönü'deHoşgör var. Börek yemek isteyen oraya gidip âlâsını yiyor. Yine baklavayı, şöbiyeti de gidip tatlıcıdan alıyorlar. Baktım böyle yürümeyecek Cahit Ege ile konuştum işi değiştirelim, hamburger, tost, sandviç satalım dedim. Cahit Ege zarara karışmam dedi. Ben yine de cesaret ettim, kafamdaki işe soyundum. O zamanlar hamburger bilinen bir şey değil, nereden aklına geldi?Tuhafiye dükkanına mal almak için İstanbul'a gittiğimizde mutlaka Çiçek Pasajı'na da uğrardık. Ünlü Şütte Şarküteri o civardaydı. Sosisli Sandviçi orada öğrenmiştim. Aradan 30 yıl geçti dükkanımda hâlâ Şütte'nin sosisi satılır. İzmit'te başka yerde bulmanıza imkan yok. Yine İstanbul gezilerinde Taksim'de zamanın ünlü hamburgercisi Kristal'e giderdim. Self servis çalışıyorlardı. İnsanlar kuyrukta birbirini eziyor hamburger yemek için. Bir fırsatını bulup ustayla konuştum. Köfteyi nasıl hazırladıklarını,sosu nasıl yaptıklarını öğrendim. Bu tecrübelerimi kullanarak hamburger işine girdim.

Ancak ilk bir yıl dükkan yine bomboş kaldı. Hamburger işine geçerken elemanihtiyacı oluşmuştu. Bir tanıdık, halen yanımda çalışan Ahmet Yüca'yı getirdi. Ahmet askerden daha yeni gelmiş delikanlı. Çalışkan çocuk ama daha

315

Page 316: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

hayatında tost, hamburger görmemiş. Nasıl yapacağız? diye sordu. Öğrenirsindedim. İlk bir yıl işler kötü gitti ama yılmadım. İzmitliler yavaş yavaş öğrendi hamburgeri, yengeni. Tek makinadan üç makinaya çıktık. Günde bir paket tost ekmeği tüketirdik, 60 pakete kadar çıktık. 10 hamburger satamazdık, bir yıl sonra 500 hamburger satıyor olduk. Şimdi yabancı birinigetirip bu küçük dükkanı göstersen inanmaz. Ama bu dükkan 30 yıl boyunca bana ve aileme baktı. Belki çok zengin olmadık ama kendime daire aldım, oğluma daire aldım. Üç çocuğumun çeyizini yapıp, evlendirdim. Hep bu dükkansayesinde. Bu dükkana ilgi gösteren İzmitli müşterilerim sayesinde. İşte o yüzden kendimi borçlu hissediyorum. Müşterilerimin sabrına karşılık, büyük bir dükkan ile onları rahat ettirerek borcumu ödeyeceğim. Ben çalışmadan duramam. Demin söyledim. 65 yıldır çalışıyorum. Hiç iki gün üst üste tatil yapmadım. Her sabah dükkanın kapısını ben açtım. Çalışmak beni mutlu ediyor. Şimdi Büfe Dayıcım yeni hâliyle daha çok çalışmamızı gerektirecek. Markayı büyütmemiz lazım. İşin başında olmam gerekiyor. Bundan sonra hedefim, İstanbul Taksim'deki "Kızılkayalar" isimli hamburgercinin yanında bir dükkan açmak. Görsün bakalım İstanbullular da hamburger nasıl yapılıyormuş.

Değişiklik için 30 yıl niye bekledim? Öyle plansız programsız değişiklik yapmak da iyi bir şey değil. İnsanların kafasını karıştırırsın. Bak bu dükkanda 30 yıl değişmeyen şeyler var. 1980'de Apikoğlu sucuk ile işe başladım, hâlâ 1.nci kalite Apikoğlu girer Büfe Dayıcım'a. Fabrikanın satışelemanları bile şaşırıyor. Bu ürünü ticari amaçla kullanan kalmadı, büfeleriçin 2 nci kalite, 3 ncü kalite ucuz malımız da var diyorlar. Ama ben değiştirmem. Sosis markamı da değiştirmedim. Etim hep İzmit'in en iyi kasabından alınan en pahalı et oldu.Bu işi başladığımda İzmit'te tost ekmeği, hamburger ekmeği yapılmıyordu. Birkaç fırın uyduruk bazı imalatlar yapıyordu. Ben gittim İstanbul'da Konyalı firması ile anlaştım. Her sabah Varan Otobüslerine benim için tost ekmeği, hamburger ekmeği veriyorlardı. Ozamanlar otoban yok. Kar yağdığında yol kapanır otobüs firmaları çalışmazdı. Öyle günlerde buradan trenle adam gönderirdim. 12 yıl boyunca ekmeği İstanbul'dan getirttim. Benim istediğim ekmek İzmit'te yapılmaya başladığında, buradan almaya başladım.

İşinde çok başarılıyım ama biraz sert mizaçlı olduğum için bazen müşterilerbenden çekiniyor. Aslında çekinecek bir şey yok. Benim müşterime saygım sonsuzdur. Her zaman nazik davranırım. Yapım gereği fazla gülmeyen bir insanım. Fazla tanımayanlar bu görüntüden çekiniyor olabilirler. Şimdi benim dükkanımın küçüklüğüne, rahat oturulamamasına, havasızlığına bir şey dediklerinde söyleyecek sözüm olmaz. Ne derlerse haklılar. Ama malımın kalitesine de laf ettirmem. Öyle biri çıkıp da o konuda yorum yaparsa, yinekızmam. Fakat nazikçe "Siz o zaman bir daha benim dükkanıma gelmeyin" derim. Başımdan böyle olaylar da geçti. Ama o gelmeyin dediklerim gene geldiler. Bazen iş olsun diye konuşanlar çıkıyor. O zaman hava elektrikleniyor. Çocuk müşterilerle daha iyi anlaşıyorum galiba. Buraya devamlı gelen çocuklar var bana "Dede" diyorlar. Ben de onlarla gülüp oynuyorum. Küçük çocuklar masum oluyor. Onlar iş olsun, poz olsun kabilinden davranmaz. İçleri dışları birdir. Belki de o nedenle iyi anlaşıyoruz. Dayıcım Büfe'ye çocuk yaşlarda gelip, şimdi çocuğunu getiren müşteriler de çok var. Benim malıma güveniyorlar çocuklarına da yedirmek

316

Page 317: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

istiyorlar. Örneğin Kürkçü Muharrem'in oğlu Emre vardır. 4-5 yaşındayken gelirdi annesiyle birlikte. Şimdi mühendis oldu, 30 yaşını geçti hâlâ devamlı gelir. Şakalaşırız.

Üç cocuğum var. Önder ve Öner benimle birlikte çalışıyorlar. Aslında onlar başka iş yapsın isterdim. Ama ben çocukken çok ezildim diye onlara kıyamadım, yanımda çalıştırdım. Bir de ortanca kızım var. Özdenir. Kızımın kızı üniversite öğrencisi. Oğlanların da ikişer oğlu var. Yani beş torun sahibiyim. Biraz fazla titiz adamım, dışarıda çok fazla yemek yemiyorum. Bazen evden sefer tasıyla yemek getiriyorum. Vakit de yok zaten dışarıda yemeye. Bazen komşu dükkan İnegöl Lokantası'ndan haşlama yediğim olur. İnegöl Lokantası'nın da işini iyi yaptığını düşünüyorum.

Yeni Dayıcım Büfe'de kalite hiç değişmeyecek. Öyle dükkan büyüdü, müşteri çoğaldı diye fabrikasyon çalışmak yok. Tüm ürünler eski lezzetinde olacak. Ama değişen çok şey var. Herşeyden önce üç kat üzerinde geniş konforlu oturma alanlarımız olacak. Üçüncü kat cafe tarzı olacağı için çay, kahve gibi sıcak içecekler bulunacak. Tabii bizim özel imalatımız ayran ile limonda olacak. Mevcut menümüzün üzerine soğuk sandviç, ıslak hamburger gibi yenilikler gelecek. Burası hamburgerci. 30 yıl geçti hâlâ dükkana girip döner soran var. Döner olsa görürsün zaten kapının girişinde olur. Niye soruyorlar anlamıyorum. Karşıyım ben dönere.

Dayıcım Büfe’nin kurucusu, isim babası Nevzat Çıtak’ın işin içinde yetişen oğlu Öner Çıtak ile Cengiz Erçin’in ortaklığı ile “Dayıcım Kafe” adını alanHürriyet Caddesi üzerinde, Fevziye Camii karşısındaki işletme tepeden tırnağa yenilenip, büyüdü. Dayıcım Burger, artık yeni şubeler de açarak markalaşma yolunda hızla ilerliyor. Dayıcım’ın İzmit’teki ikinci şubesi, N City Alışveriş merkezinde hizmete girdi.299

MEHMET SADIK EFE (TÜCCAR)

Mehmet Sadık Efe 1945 yılında İzmit’te doğdu. Baba adı Sadık, anne adı Cemile idi. İstanbul’da yaşayan Sadık Bey, önce Gerede’ye daha sonra da İzmit’e yerleşti. Sadık Bey, Gerede’den iş ortağı Hamit Turan ile birlikte İzmit’e gelerek, hayvan ticareti yaptı. Efe Ailesi, Necatibey İlkokulu’nun yanında (Kozluk Mahallesi) İkamet etti. Mehmet Sadık Efe’nin, Fatma, Ferdaniye, Makbule, Baki, Makture, Melahat, Nebahat, Fadıl ve İlknur? adlarında sekiz kardeşi vardı. Mehmet Sadık Efe, 1951 yılında daha altı yaşında iken babası Sadık Efe’yi kaybetti.

Necatibey İlkokulu’nda okudu. İstanbul Robert Koleji’ni birincilikle kazandı. Hazırlık sınıfını okuduktan sonra ayrıldı. Güneş Koleji’nde birinci sınıfı okuduktan sonra ikinci sınıfa Işık Lisesi’nde devam etti. Son sınıfı okumak için İzmit’e geldi. İzmit Lisesi’nden mezun oldu. Daha sonra Almanya’ya giderek, Goethe Enstitüsü’nde bir yıl Almanca dil eğitimi aldı.

299 Nahit Çiğit, Özgür Kocaeli Gazetesi, 17 Ağustos 2010; 9 Temmuz 2010; 6 Temmuz 2011

317

Page 318: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

1965 yılında İstanbul’da bahriye eri olarak yaptığı askerlik sonrası bir Thames minibüs aldı. Şehir içinde çalıştırdı. 1968 yılında Halkevi’nde ki Efe Petrol’ü açtı. Benzinlik çalışmaya devam ederken, 1969 yılında İzmitli Sadık Yazıcıoğlu ile (uzun yıllar Yardımsevenler Derneği Başkanlığı yapan Saliha Yazıcıoğlu’nun oğlu) Hisar Turizm firmasını kurdu. Bu firma aracılığı ile karayolundan Hac Organizasyonuna başladı. O yıllarda İzmit’teki Hac Organizasyonlarını Kemal Altıntaş, Süleyman Ercan ve Şükrü Fettahoğlu yapmaktaydı.

Mehmet Sadık Efe, 1972 yılında Turan Tığ ile birlikte Kocaeli Mobilya’yı kurdu. Atölye kurma aşamasına gelindiğinde, Turan Tığ ile olan ortaklığı son buldu. Daha sonra 1974 yılında Felix lakablı Feridun Keçecioğlu ile ortak olarak “Galeri 41” adı altında mobilya imalatı ve satışı yapan yeni işyerini açtı. İmalathane Ankara Caddesi’nde bugün Gümrük Binası’nın olduğuyerde idi. Galeri 41 Mobilya satış mağazası ise, Fethiye Caddesi, Feridun Özbay Sokak’ta bugün Kupon Mağazası’nın olduğu yerdeydi. İmalathane 1978 yılında Köseköy’de kurulan Fabrika’ya taşındı. Mehmet Sadık Efe, 1983 yılında ortağından ayrılarak, Efe Mobilya olarak ticarete devam etti. (Galeri 41 Satış Mağazası 1981 yılında kapandı)

1985 yılından itibaren Efe Ticaret Firmasını kurarak, yurt dışına halı, Arap ülkelerine ise sebze, meyva ve züccaciye ihraç etti. 1986 yılında kayınbiraderi Semih Pırıldar ve Eski Sakarya Milletvekili Mümtaz Özkök ile birlikte uçak bileti satışı yapan (IATA Acentası) Martur’u kurdu. 1989 yılında Efetur Otobüs Firması’nı kurdu. Gidiş-dönüş olarak İstanbul’a yolcu taşımaya başladı. 14 yıl yolcu taşıdı. 30 Ağustos 2003 tarihinde aynıisimle Efetur’u devretti. 1992 yılında bir İstanbul Firması olan Lord Tur’aortak oldu. Yurt dışına uçak ve otobüsle yolcu taşıdı. İzmit Ticaret ve Sanayi Odası üyesiydi.

Mehmet Sadık Efe, 1974 yılında Adapazarlı Serap Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Fadıl ve Mesut Baki adlarında iki çocuğu dünyaya geldi. Efe Ailesi, evlendiklerinde Hürriyet Caddesi, Yenicuma Camii karşısında bulunanÖnvural Apartmanı’nda ikamet etti. Hatay Can, Selahattin Gamsızoğlu, Yaşar Karakadılar, Rafet Yıldızlı, Ferruh Öven yakın dostlarıydı.

En büyük tutkusu olan Kocaelispor’da otuz yıl (1970-2000 yılları arasında) süre ile en uzun görev yapan yöneticiydi. Sosyal Demokrasi Partisi’nin (SODEP – 1983) kurucuları arasında yer aldı. 29 Kasım 2003 tarihinde vefat etti.

Mehmet Sadık Efe’nin küçük oğlu Mesut, 1975 yılında İzmit’te dünyaya geldi.Ulugazi İlkokulu’nu bitirdikten sonra, Seymen Lisesi Orta Bölümünden mezun oldu. İstanbul Bağlarbaşı Belde Lisesi’ni bitirdikten sonra, Boğaziçi Üniversitesi, Turizm Bölümü’nde yüksek öğrenimini tamamladı. Askerliğini 1997-98 yıllarında Nato’nun Belçika’da ki karargahında yapan Mesut, babası Mehmet Efe’nin kurduğu Efe Mobilya’nın Köseköy’deki fabrikasının başına geçti. Günümüzde de otel, restaurant ve cafeler için hareketli mobilya (masa, sandalye, sehpa) üreterek yurt içi ve dışına satmaktadır. 2002 yılında İstanbullu Yasemin Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Ela Elif ve Mehmet Eren adlarında iki çocuğu dünyaya geldi.

318

Page 319: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Mesut Efe “Babamın hitabı güzel, ikna kabiliyeti ise inanılmazdı. Özgüveni çok yüksekti. Kendisini her ortamda dinletmesini bilirdi. Sohbetine doyum olmazdı. Ticarette doğru yatırımlar yaptı. Adapazarı otobüslerinin, İzmit’ten binen müşterilerine uyguladığı kötü tavırlar yüzünden, Efe Tur’u kurmuştu. İzmit’lilerin kendi otobüs firması olursa daha iyi hizmet alacaklarını düşünmüştü. Efetur’un, İzmit müşterisi tarafından kabul edilebilmesi için, birkaç yıl cebinden finanse etmişti. Ama kendi hemşerilerine İstanbul yolunda hizmet vermekten her zaman mutlu olmuştu.Hac organizasyonları ile binlerce İzmitliyi Hacca götürmüştü. İlk yıllarda karayolu ile gidiliyordu. Genelde zarar ederdi. Ancak, İnsanların bu mutluluğa ulaşmasına yardımcı olduğu için ”kutsal topraklara gittiğinde huzur bulduğunu“ söylerdi. Babam her zaman parayı ikinci planda tuttu. Her hac organizasyonu dönüşünde, bir otobüs satardık. Baba neden satıyorsun dediğimde, “haccın ödemelerini yapmak için“ derdi. Her zaman hacca götürdüğü İzmit’lilerin daha iyi şartlarda seyahat etmeleri ve konaklamalarını sağlamak için pahalı yerlerle anlaşırdı. Kar edemeyeceğini bile bile bunu yapardı. Hacılar babamı çok severdi. Onların rahat etmesi için elinden gelen her şeyi yapardı. Babamın vefatından sonra ben onun kadar bonkörlük yapamadım. Hac organizasyonu işinden çıktık.

Kardeşleri arasında en varlıklı olduğu için “Ağa” ruhluydu. Ticarette, parakazanmaktan çok, dost kazanmayı yeğledi.Hayatında ki en önemli olgulardan bir tanesi Kocaelispor’du. Onunla yatar, onunla kalkardı. Otuz yıl süresince çeşitli görevlerde bulundu. Birçok başkanla çalıştı. Kafile başkanlıkları yapar, takımı kamplara ve deplasmanlara götürürdü. Birçok şampiyonluk yaşamıştı. Şehir sosyal yaşamının en renkli kişilerindendi. Tümyardım organizasyonlarının içinde olurdu. Ama hiçbir dernekte aktif yöneticilik yapmamıştı. Siyasetin her zaman gerisinde kaldı. Birçok teklif almasına rağmen, arka planda kalmayı tercih etti. Çok esprili ve şakacı birinsandı. Ancak 1990 yılında, Fadıl Ağabey’imin genç yaştaki vefatı babamı çok sarstı. Dünyaya bakışı değişti. Eski neşesi kalmadı. Yavaş yavaş kendini ticari ve sosyal yaşamdan ayırdı. Bir süre sonra işleri tamamen bana devretti“ diyerek, babasının ticari geçmişi ve renkli sosyal kişiliğihakkında bildiklerini ve anılarını aktardı.Ferruh Öven’den bir Mehmet Sadık Efe anısı : Mehmet Efe, Londra’ya gider. Oradan Kebapçı Ferruh Öven’in dükkanını telefon ile arar. “ 20 adet köfte arası ekmek istiyorum. “ der. Ferruh Öven “ köfteleri nereye göndereceğim, efendim “ diye sorar. Mehmet Efe de Londra’da ki otelin ismini verirce, Ferruh Öven durumu anlar. Mehmet Efe gülme krizine girer. Ferruh Öven, Mehmet Efe’yi güzel bir kalaylar.

SABAHATTİN ÖZTAN (ÖZTANLAR KOLLEKTİF ŞİRKETİ)

Sabahattin Öztan, 1918 yılında İstanbul - Kocamustafapaşa’da doğdu. Babası Osman Bey, annesi Fazilet Hanım’dı. İstanbul’da polis olan Osman Bey’in, Sabahattin ve Selahattin adlarında iki oğlu vardı. Sabahattin Öztan’ın kardeşi Selahattin, o yıllarda askerliğini telsizci olarak yaptığı için, komutanının tavsiyesi üzerine Soyadı Kanunu esnasında “Telser” soyadını aldı.

319

Page 320: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Sabahattin Öztan 1937 yılında İzmit’e geldi. Karamürsel’de bulunan ElektrikOkulu’na gitti. Okul bitiminde, Geyve ve Düzce arasında elektrik işleri yaptı. 1940 – 1943 yıllları arasında, İstanbul Davutpaşa’da askerliğini yaptı. Askerliğini tamamladıktan sonra, 1943 yılında Fevziye Camii’nin, Fethiye Caddesi ile buluştuğu tarafta (günümüzde Mc Donald’s ‘ın bulunduğu bina) elektrik malzemeleri, radyo tamiri ve satımı yapan bir dükkan açtı. İki katlı olan bu binada, Orion marka radyoları sattı ve tamir etti. İkinciDünya Savaşı yıllarıydı. İnsanlar bir araya toplanıp, radyoda yayınlanan savaş haberlerini dinlerlerdi. 1951 yılında Fethiye Caddesi’nde bulunan Tüysüzler Kundura’nın bitişiğine taşındı. İki katlı olan bu binanın, üst katını düğün salonu, alt kattını ise mağaza olarak kullandı. Sabahattin Öztan, Orion marka radyolarının satışı ve bakımı yanında, ürün yelpazesini geliştirmeye başladı. 1965 yılında soba, avize, çeşitli elektrikli ev aletleri ve beyaz eşya satmaya başladı. 1968 yılında Öztanlar Kollektif Şirketini kurdu. Arçelik Başbayii olarak, Koç Ailesi’nin, beyaz eşya sektöründeki ilk müşterilerinden biri oldu. Arçelik ürünlerinin yanı sıra, Köhler Dikiş Makinesi ve Grundig Radyo’larını satmaya başladı. 1985 yılına kadar Fethiye Caddesi’nde ticarete devam etti.

1955 yılında Hürriyet Caddesi, No.169 adresinde, Ulugazi İlkokulu ile İzmitSanat Okulu arasında bulunan bahçeli, üç katlı kagir binada Öztan Gazoz’ları adı altında gazoz imalatı yaptı. Kandıra, Gölcük ve Karamürsel bölgelerine gazoz satışı yaptı. Gazoz imalatı esnasında elini makineye kaptıran Sabahattin Öztan, 1966 yılında bu işi tasfiye etti. Öztan Ailesi, 1967 yılında meydana gelen Büyük Adapazarı Depremi’nde, bu gazoz imalathanesini geçici bir süre ile mesken olarak kullandı.1970 yılında imalathane olarak kullandığı mekanda bazı tadilatlar yaparak, beyaz eşya, bisiklet, Yamaha marka deniz motorları ve çeşitli teraziler satılan bir dükkan açtı. Televizyon tamiri de yapılan bu dükkanda, 1989 yılına kadar ticarete devam etti. Fethiye Caddesi’ndeki işyerini kapattıktan sonra, İzmit Postanesi karşısındaki sokakta bulunan bir dükkanın (Eski Pay Kuponu Mağazası’nın olduğu yer) yarı hissesini satın aldı. Aynı ürün grupların satışına bu dükkanda devam etti. 1988 yılında vefatından sonra, Öztanlar Kollektif Şirketi 1991 yılında ticari faaliyetlerine son verdi.

İzmit Ticaret Odası üyesiydi. CHP saflarında politika yapan Sabahattin Öztan, 1968 yılında Belediye Başkanı olan Leyla Atakan döneminde, Belediye Meclis Üyesiliği yaptı. Verem Savaş Derneği yönetimlerinde görev aldı. Dükkan komşuları arasında Konfeksiyoncu Adalı Ahmet, Şahin Yılmaz, Kolonyacı Hikmet Kırlı, Ayakkabıcı Sedat Tüysüz, Çinili Fırın – Mehmet Aydın, Halit Ulusoy, Tuhafiyeci Necmettin Hoşkan, Helvacı Salim Patır, Nezih Çiçek Evi ve Özbenler bulunmaktaydı. Halil Köseoğlu, Şahin Yılmaz, Ahmet Barut, Muzaffer Pulat, Abrurrahman Yüksel, Hasan Yazıcıoğlu, Şahabettin Bilgisu, Nizamettin Gökyar, Nihat Öz, Leyla Atakan, Hüsnü Çelik,Ergün Ulusoy ve Halit Ulusoy yakın dostlarıydı.

Sabahattin Öztan, 1939 yılında Naciye Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Engin, Sezgin ve Rezzan adlarında üç çocuğu dünyaya geldi. İlk eşinin vefatından sonra, 1963 yılında Babaeskili Billur Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Yıldız ve Bilge adlarında iki kızı oldu. Kızı Bilge Çoker

320

Page 321: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

“Babam, işinde çok titizdi. İşine ve evine çok bağlıydı. Sabah 06.30’da kalkar. Sekizde işinin başında olurdu. Babam, gençlik yıllarında radyoya olan merakı yüzünden, radyo tamir etmeye ve satmaya başladığını, bize anlatırdı. Öğle üzeri evi arar, çalışanları ile yemeğe geleceğini söylerdi.Annem sofrayı hazırlar, babamı beklerdi. Saat 12.00’de öğle yemeğini yer, on beş dakika kestirirdi. Uyanınca da, elmasını yiyerek, işine giderdi. Biraz pinti olduğu için, dostları babama “Yahudi Sabahattin “ derlerdi. Yıllarca Arçelik ürünleri ve birçok farklı markalı ürünler sattık. Babam şatışlarını, senet karşılığında yapardı. Dükkanımızda yıllarca çalışan Kamile Gönül, babamın en büyük yardımcılarından biriydi. Sigarası ağzından hiç düşürmeyen babam, sosyal yanı güçlü, CHP saflarında politika yapan bir insandı. Verem Savaş Derneği’nde yıllarca yöneticilik yaptı. Seyahat etmeyiçok severdi. Dostlarını evinde ağırlamaktan zevk duyardı. 1965 yılında Halıdere’de yazlığımız vardı. Halıdereliler babamı çok severdi. Onları örgütleyerek, bir muhtarlık olan Halıdere’nin belediye olmasında büyük katkıları olmuştu.

Babam hesabını çok iyi bilirdi. Fethiye Caddesi’ndeki dükkanımızda bir halımarkasının satış kampanyası vardı. Ben de bu halılardan birini beğenmiştim.Paket yapıp, eve götürürken beni gördü, “Gel buraya. Halıyı alıyorsan, senet imzalayacaksın” demişti. Senet imzalamadım ama haftalıklarımdan keserek o halının parasını benden tahsil etti“ diyerek babası ile ilgili anılarını aktardı.

DÜNDAR ÇİĞİT (GAZETECİ)

Dündar Çiğit, 1931 yılında İzmit’te doğdu. Babası Nahit Bey, annesi Azize Hanım’dı. Malatya’da eczacılık yapan Nahit Bey, Kurtuluş savaşı yıllarında yardım etmek amacı ile İzmit’e geldi ve Kozluk Mahallesi’nde ikamet etti. İzmit’te eczacılık yapmaya devam etmeye karar veren Nahit Çiğit’in Serdar, Neriman, Lalehan, Kamuran, Ayhan ve Dündar adlarında altı çocuğu dünyaya geldi.

Dündar Çiğit Ulugazi İlkokulu’nda okudu. İzmit Ortaokulu’nu bitirmeden terketti. Ablası Neriman Hanım, Yenituran İlkokulu’nda öğretmenlik yaptı. Dündar Çiğit okul yılları ardından kahveci çıraklığı yaptı. Askerliğini bitirdikten sonra Seka’ya memur olarak girdi. Sendikacılık ve CHP saflarında politika yaptığı için, Demokrat Parti’nin iktidara gelmesi ile işten çıkartıldı. Eski sebze halinin (Belsa Plaza’nın olduğu alan) kahvehanesini işletti. Sekiz yıl hal esnafına çay, kahve ve limonata sattı.

27 Mayıs 1960 İhtilali’nde sonra Seka’daki işine geri döndü. Dündar Çiğit, Seka’da etkin durumda olan Selüloz - İş Sendikasına karşı, Kağıt – iş Sendikasını örgütledi. Bu çalışmayı Necati Cansever ile birlikte yaptı. Sendikanın şube yönetimlerinde görev aldı. Seka’da ki görevi devam ederken,1970 yılında Şefik Güler ile birlikte Sesim Dergisi’ni çıkarttı. Sesim Dergisi belirli bir yolu kattettikten sonra, Seka’da ki görevinden istifa etti.

321

Page 322: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Dündar Çiğit 1976 yılında Kocaeli Gazetesi’ni çıkarttı. Bir yıl sonra, Veb Ofset’in sahibi olan Haldun Simavi’den bir teklif aldı. Dündar Çiğit yönetimindeki Kocaeli Gazetesi, Veb Ofset Grubu’na katıldı. Daha sonraki yıllarda Dündar Çiğit, Veb Ofset Grubu adına Sakarya, Adana, Ankara ve Kayseri’de yerel gazetelerin kurulmasını sağladı. 1970 yılı sonlarına doğru, rotatif baskı makinesini Cebesoy Sokak’taki tesislerine kuran DündarÇiğit, Kocaeli Gazetesi dışında, Veb Ofset Grubu’nun gazetesi olan Günaydın’ın, Saklambaç eki ile Aral Kardeşler’in hazırladığı Gırgır Dergisi’ni bu tesislerde bastı.

6 Kasım 1983 seçimleri ile iktidara gelen Turgut Özal döneminde, Haldun Simavi Veb Ofset’teki hisselerini Asil Nadir’e sattı. Bu durumda Dündar Çiğit’in büyük ortağı Asil Nadir oldu. Belli bir süre çalışan iki ortak, daha sonraki yıllarda baş gösteren görüş farklılıklarından dolayı beraberliklerine son verdi. Dündar Çiğit, birçok hastalık geçirdikten sonra, 1991 yılında altmış yaşındayken vefat etti. Asil Nadir ile olan ortaklığın sona ermesi ile İsmet Çiğit, Cevat Çetin, Nazif Çanakçılı, HazımÖzbay ve Nahit Çiğit bir araya gelerek, 1991 yılında Özgür Kocaeli Gazetesikurdular. Şefik Güler, Turgut Kayı, Hayati Terzi, Turan Güneş, Faruk Demirer ve Dr. Rıdvan Atay, Dündar Çiğit’in yakın dostlarıydı.

Dündar Çiğit 1957 yılında İhsaniye’li Uzuner Ailesi’nden Birsen Hanım’la evlendi. Dündar Çiğit’in annesi Azize Hanım, oğlunu evlendirmek istediğiniaile dostları olan Manifaturacı Avni Şener’e iletti. Onların aracılığı ile gördüğü Birsen Hanım’ı beğenen Dündar Çiğit’in, bu evliliğinden İsmet, Ülküve Nahit adlarında üç çocuğu oldu.

1958 yılında Seka Lojmanlarında dünyaya gelen ve babasının İsmet İnönü’ye duyduğu hayranlığı sebebiyle adını verdiği oğlu İsmet Çiğit, dördüncü sınıfa kadar Seka İlkokulu’nda okuduktan sonra, Ulugazi İlkokulu’ndan mezunoldu. İstanbul Moran Koleji’ni bitiren İsmet Çiğit, 1986 yılında Yıldız Üniversitesi Kocaeli D.M.M. Akademisi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. İsmet Çiğit 1986 yılında Kuyumcu Mehmet Hıdıroğlu’nun kızı Ayşen Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Can ve Emir adlarında iki oğlu dünyaya geldi. Dündar Çiğit’in 1962 yılı doğumlu olan kızı Ülkü Çiğit, İzmit Kız Meslek Lisesi’nden mezun oldu. Dündar Çiğit’in 1966 yılı doğumlu olan Nahit Çiğit, Ulugazi İlkokulu’ndan mezun oldu. İzmit Orta Okulu ve İzmit Lisesi’ni bitiren Nahit Çiğit, İstanbul Yıldız Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümünü, son sınıfınta iken terk etti.

Dündar Çiğit’in büyük oğlu ve Özgür Kocaeli Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olan İsmet Çiğit ”Babam otoriter bir insandı. Hata kabul etmez, bize bile çok bağırırdı. Biz gazeteyi okur için değil, sanki babam için hazırlardık. Elindeki kırmızı kalemi ile yanlışlarımızı düzeltir, gazeteyi önümüze atardı. Fırçayı basardı. Babam para pul işiyle hiç ilgilenmezdi. Muhasebe konusunda Nazif Çanakçılı’ya güvenirdi. Dışarıdan yazı yazanlara bile para ödemeye özen gösterirdi. Sesim Dergisi’nden itibaren telif öderdi.

Kent ile ilgili her şeye müdahil olmak isterdi. Bu konuda da kulis yapardı.Leyla Atakan döneminden başlayarak, CHP’nin tüm seçimlerinde konuşma

322

Page 323: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

metinleri hazırlar ve konuşmalar yapardı. Çok eski bir partiliydi. Leyla Atakan, İzmit’teki tüm kadınlara bir mektup yollayarak oy istemişti. O mektubun metnini babam yazmıştı. Babam için en acı günlerden biri, Leyla Atakan ve arkadaşlarının vefat ettiği gündü. Babamı, ilk defa o akşam ağlarken görmüştüm.

Babam, dostları ile bir arada olmayı sever, her akşam rakısını içerdi. İyi poker oynardı. As Salon’a takılırdı. Gece yarısı telefon gelir “Dündar ağabey, üç kişi hazır, seni bekliyoruz“ diyerek, babamı almak üzere eve araba yollarlardı. Babam gelen araba ile gider. Sabaha karşı eve gelirdi.

Babam, gündüz gazeteyi basıma hazırlar, saat 17.00 civarında Otel Altınnal’ın çatısına çıkıp, içkisini yudumlardı. Ertesi günkü gazetenin numunesi baskıdan çıkınca, görevli, gazeteyi Otel Altınnal’da bekleyen babama götürürdü. Babamın onayından sonra gazete baskıya girerdi. 24 Ocak 1980 ekonomik kararları ile birçok tüketim maddesine zam gelmişti. Babam, halkı bunaltan bu kötü dönemi, kocaman büyük siyah harflerle “SIKILDIK “ olarak dile getirmiş, manşete taşımıştı. Görevli çıkan ilk baskıyı babama götürürken, Mehmet Efe görevlinin elinden gazeteyi almış, “ Ben götürürüm” demişti. “Sıkıldık” manşetini okuyan Mehmet Efe’nin aklına bir muziplik gelmiş. Siyah ispirtolu kalem ile tüm “ı“ ların üzerine bir nokta koyarak, manşeti çok sıkıntılı bir hale sokmuştu. Gazeteyi yukarı çıkartmış. Gazeteyi babama uzatmış. ”Ağabey, bu nasıl bir manşet. Böyle mi basacaksın?” demişti. Manşeti okuyan babamın, gözleri yuvalarından fırlamış. Köpürerek gazeteye kadar koşmuştu. Yazı işlerine gelince, durumun Mehmet Efe’den kaynaklandığını anlamış, bu yüzden Mehmet Efe’ye çok kızmış ve bağırmıştı. Mehmet Efe, bu yüzden üç ay gazeteye gelememişti.

İlk gazetede Mehmet Efe ve Mete Baturer, dışarıdan yazı yazarlarmış. Birgünbabam onları bir habere yollamış. Çok geç kalmışlar. Onlar habere gitmek yerine, bir yerde kafayı çekmişler. Geç kalınca da, babam bağıracak diye çok korkmuşlar. Bir eczaneye gidip, kafa ve kolları sardırıp (boya ile kan lekesi bile yapmışlar), “Saldırıya uğradık. Çok fena dayak yedik” diyerek gazeteye dönmüşler (1970). Bunları gören babam, çok üzülmüş. Hatta fotoğraflarını çektirip, gazetesinde haber yaptırmış. Daha sonra onların hareketlerinden huylanmış. Yalan söylediklerini anlamış. Çok fena bir şekilde azarlamış. Babam, Turan Güneş’in vefatından sonra “Batmayan Güneş, Turan Güneş” adlı bir kitap yazmıştı.

1986 yılında askerliğimi tamamladıktan sonra, babam, yazı işleri yönetiminibana bıraktı. Cevat Çetin vefat ederek, aramızdan ayrıldı. Biz kalanlar, Dündar Çiğit’in bize bıraktığı emanete sahip çıkmak için çalışmaya devam ediyoruz” sözleri ile babasına ait bilgi ve anıları paylaştı.

İSMET KAYA (KAYA ELEKTRİK)

323

Page 324: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İsmet Kaya, 1947 yılında Gölcük-İhsaniye Köyü’nde doğdu. Ata’ları 93 Harbi’nden sonra Kafkasya’dan gelip, Gölcük Beylik Köyü’ne yerleşti. Baba adı Hasan, anne adı Zehra idi. Orman memuru olarak görev yapan Hasan Bey, aynı zamanda bir semer ustasıydı. Hasan Kaya, 1950 yılında Mehmetalipaşa Mahallesi’nde üç katlı bir ev yaparak, İzmit’te yaşamaya başladı. İsmet Kaya daha üç yaşındaydı ve Hamdi (Ağabeyi-merhum), Rahime (merhum), Müslüme, Asiye (merhum), Meryem ile Sabiha adında altı kardeşi vardı.

İsmet Kaya, 28 Haziran İlkokulu’nda okumaya başladı. Babası Hasan Kaya, 1957 yılında oturdukları evi, okul olması için Milli Eğitime verdi. Atatürkİlkokulu olarak kullanılmaya başlayan evleri, İsmet Kaya’nın mezun olduğu ilkokul oldu. İzmit Ortaokulu’nu dışarıdan imtihanlara girerek bitiren İsmet Kaya, tahsiline devam etmedi. 1959 yılında henüz 12 yaşında iken, Rorf Kollektif Şirketi’nin elektrik işleri bölümünde çırak olarak çalışmayabaşladı. Fuat, Rafet ve Osman Süzer Kardeşlere ait olan Rorf Kollektif Şirketi, nakliye, elektrik, döküm ve torna tesfiye alanlarında faaliyet göstermekteydi. Bu şirketin yaptığı inşaatlarda elektrikçi olarak çalıştı. İsmail Kolaylı’nın yaptığı, Seka Kağıt Fabrikası Ek Binaları’nın elektrik işlerinde, tesisat döşedi. Montaj yaptı. Şirkette çalışmaya devam ederken, ağabeyi Hamdi Kaya ile birlikte, 1961 yılında Mehmetalipaşa Mahallesi’nde bir elektrikçi dükkanı açtı. Bu dükkanda malzeme satışı ve tamir ve montaj işleri yaptı. Bir taraftan Rorf Kollektif’te çalışırken, bir taraftan da kendi işini sürdürdü.

1967 yılında Ankara Mamak’ta askerliğini yaptı. Askerliğini tamamlayarak, İzmit’e dönen İsmet Kaya, ağabeyi Hamdi Kaya ile birlikte, 1970 yılında Hürriyet Caddesi’nde (Günümüzde SSK Dispanseri karşısındaki eczanenin olduğu yer)bir elektrikçi dükkanı açtı. Dükkanın tabelasına “Kaya Elektrik”yazdı. Birçok firmanın satış temsilciliğini alan iki kardeş, malzeme satışıile birlikte taahhüt işlerine girdi. İnşaat müteahhitliği yapan Mustafa Ekşi’nin de işlerini yapan İsmet Kaya, Cumhuriyet Caddesi’ndeki (Özsar Restaurant’ın olduğu yer) binayı Mustafa Ekşi’den satın aldı. 17.04.1979 tarihinde bu büyük dükkana geçen İsmet Kaya, Kaya Elektrik Ticaret ve Pazarlama Limited Şirketini kurdu. Bu yeni şirket, endüstri bölgesinin ihtiyacı olan her türlü elektrik malzemesini müşterilerinin hizmetine sunarken başta Siemenss İzmit Ana bayiliği olmak üzere; Philips, AEG, ABB, KONDAŞ, ALCE, KALEPORSELEN, Merlin Gerin, Metesan, Olegrand vb. firmalarının ürünlerini sattı. 1984 yılından sonra, sanayiye yönelik yatırım sürecini başlattı. Alçak gerilim-Orta gerilim-Tasarım-Proje-Mühendislik ve Müteahhitlik hizmetlerini üstlendi. Beksa, İpekkağıt, Kartonsan, Dusa, Brisa, Nuh Çimento, Carnaud Metalbox, Omya gibi Türkiye’nin tanınmış firmalarında taahhüt işleri yaptı.İsmet Kaya, 1991 yılında Toyota’nın İzmit Bayiliğini aldı. Alemdar Caddesi’nde (Altınnal Oteli Yanı- Dryking Kuru Temizleme’nin olduğu yer) bulunan showroom, daha sonra 2002 yılında D-100 Karayolu Üzeri- Yeni Bursa Yolu Kavşağı’ndaki Toyota Plaza’ya taşındı. Bugün Kaya Şirketler Topluluğu,elektrik, elektroteknik, elektromekanik, otomotiv, sigorta ve inşaat alanlarında faaliyet göstermektedir.

İsmet Kaya, 1970 yılında Hamidiyeli Nazmiye Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Zehra, Atalay, Hasan ve Seda adında dört çocuğu dünyaya

324

Page 325: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

geldi.İş yaşamındaki başarısını, sosyal alandaki çalışmaları ile kanıtlayanbir kişi olarak; Kocaelispor Kulübü Başkanlığı(1989-1991 Sezonu), Kocaeli Sanayi Odası – Meclis Başkan Vekilliği, İzmit Elektrik Teknisyenleri Derneği Başkanlığı, TOBB - Konsey Üyeliği, Kocaeli Sanayici İş Adamları Derneği-(KOSİAD) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı, Kocaeli Eğitim Vakfı(KEV) Başkan Yardımcılığı, Kocaeli Üniversitesi Vakfı – Yönetim KuruluBaşkanlığı, Kocaeli Devlet Hastanesi Vakfı – Yönetim Kurulu Üyeliği, KörfezRotary Kulübü Üyeliği, Türk Amerikan Derneği Üyeliği, faaliyetlerinde bulundu.

İsmet Kaya, “Babam, çok girişken bir insandı. Sosyal yönü çok güçlüydü. 1960 yılında Mehmetalipaşa Muhtarı olmuştu. Oturduğumuz evi, okul yapılmak üzere okula tahsis edecek kadar, eğitime önem verirdi. Benim okumam için çok çabaladı. Ama ben okumadım. Ortaokulu, dışarıdan imtihana girerek bitirdim. Ama daha sonra, kendimi geliştirdim. Yaşamım boyunca, benden küçük olsalar da, okumuşlara karşı ceketimi ilikleyip, her zaman öncelik verdim. Çok rahat gelebileceğim makamları istemeyerek, eğitimli gençlerin önüne açtım. İş hayatımda her zaman babamı örnek aldım. Babam, “Sabırla koruk helva olur“ ve “akılsızlar kefil olur“ diyerek, ağabeyime ve bana öğüt verirdi. İzmitiçinde iki tane tuhafiye dükkanımız vardı. Bir dükkanımız İstiklal Caddesi’nde Gebeşler Mağazası’nın yanında, diğeri ise Eski Hal Binası’nın oradaydı. Hamdi ağabeyim, babamla birlikte çalışmıştı.

12 yaşından bu yana çalışıyorum. Bugünlere çalışarak geldim. Çok zor zamanlar geçirdiğimiz oldu. Ama aştık. İnancımı hiçbir zaman yitirmedim. Bugün çocuklarım Atalay (otomotiv), Hasan (Elektrik) ve yeğenim Mehmet (otomotiv) ile birlikte çalışmaya devam ediyorum. Kimseden borç almadım. Ama herkese borç verdim. Benim için, “Önce işim, sonra aşım, daha sonra eşim“ gelir. Şirkette çalışan herkes bu kurala uymakla yükümlüdür. Yaptığınişi seveceksin. Kaliteli malzeme kullanıp, kalifiye elemanlarla çalışacaksın.

Gençlik yıllarımda futbol oynadım. Malzeme Ofisi ve Ulaşlı takımlarında topkoşturdum. Askerliğim de futbol oynayarak geçti. Avni Kalkavan iyi dostumdu. Ondan çok şey öğrendim. Gençlik yıllarımda, Mehmet Alipaşa Gençlik Kulübü’nde başkanlık yaptım. Allah bana çok sevdiğim şehrimin takımında da başkanlık yapmayı nasip etti. 1989-1991 yılında Kocaelispor Kulübü Başkanlığını üstlendim. Bu şehri ve insanlarını seviyorum. Birçok dostum var. Benim için en büyük zenginlik budur.“

Sırrı Paşa’nın demiryolu etrafında diktirdiği Çınar Ağaçları, çocukluğumuzda baharın yaklaşması ile leyleklere yuva olur, yolboyunca onların takırdamalarını dinlerdik. Hava kirliliği ile leylekler gelmez olunca yerlerini bir türlü kentten uzaklaştırılamayan kargalar yer aldı. Olur olmaz bir anda elbiselerin ya da arabaların üstüne etmeleri de cabası.

325

Page 326: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Günümüz Yürüyüş yolundaki Ender Mağazası karşısındaki garanti Bankası’nın yerinde 1961 yılında Karaçetin İş Merkezi bulunuyordu. Üst katı düğün salonu olup, 1975 yılına kadar bir çok İzmitli genç bu düğün salonunda evlenmiştir. Karaçetin Düğün salonu’nun kapanmasından sonra, Salon Karaçetin ismi ile oyun ve bilardo salonu olarak yine Karaçetin ailesi tarafından işletilmiştir. 1990 yılından sonra kapanan bilardo salonunun yerine yine Karaçetin ailesinden Güneş Karaçetin, Orion isimli bir bar açmış ancak bu işletme de uzun ömürlü olmamıştır. Binanın alt katında Demiryolu hizasındaki geniş dükkan, 1970’liyıllarda Hüseyin Karaçetin tarafından zamanın ithal ve lüks mallarının bulunduğu ev aksesuarları ve hediyelik eşya dükkanı olarak işletilmiştir. Aile daha sonra binayı Garanti Bankası’nasatmıştır.

Postahanenin karşısından İstiklal caddesini Demiryolu’na bağlayan ara sokakta Kalıpçılar, sokağın demiryolu köşesinde iki katlı ahşap-kagir binada Osman Bey’in Ezgi Plak adlı müzik evi unutulmayan dükkanlardandır. Postahane’nin yanındaki “Erol Bakkal” da yıllarca İzmit’lilere hizmet vermişti.

Eski Tekel binası karşısında, 1980’lere kadar faytoncuların duraklarının bulunduğu yerde ki Salkım Sokak adı değişip Hasan Özcan300 Sokak oldu. Faytoncu İhsan ve bu uğraşının İzmit’teki son temsilcisi Şefik, hala akılardan çıkmayan nostaljik simalar. Şefik (Ertürk) Bey, 1935 yılında Romanya’dan göç ederek ailesiyle İzmit’e yerleşmiş, on kadar ata sahip olmuş ama bir bamya tarlasında çalıştığı için Bamyacı Hasan adını taşıyan atını hiç unutamamış, meşakkatle bu mesleğe hizmet vermiş ancak o da değişen yaşam koşullarına dayanamayarak veda etmiştir.301

Caddenin ünlü esnaflarından, Yeni Cuma (Pertev Paşa) Camii’nin çevresinde Abdurrahman Yüksel Caddesi‘nin Yürüyüş Yolu‘na bağlanan noktada otuz yıldır tezgah açan Mısırcı Hasan‘ı hemen kerkes tanır. Kışın da kestane satan, Yeni Cuma Camii köşesindetam 30 yıldır güler yüzü ve sempatik tavırlarıyla

300 Hasan Özcan, 1933 İzmit doğumlu. Baba adı Nuri, anne adı Zeynep idi. Fabrikatör, Tüccar, İzmit Ticaret ve Sanayi Odası İdare Meclisi ve Kocaeli Bankası Yönetim Kurulu üyeliklerinde bulundu. Millet Partisi II. (XIII) Dönem Bolu Milletvekiliği yaptı. 29.12.1985 günü vefat etti. 301 Cemal Turgay, Fotoğraflarla Bir Kentin Hikayesi, s. 214

326

Page 327: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

müşterilerinin gönlünü kazanan Hasan Soyyiğit kendi tabiriyle “Leyla Atakan‘dan beri” burada.

Cami çevresinin bir başka ünlü esnafı da seyyar köfteci idi. Çevre iş yerlerinden çok sayıda müşterisi olup öğle saatlerindetezgahının önünde uzun kuyruklar oluşurdu. Sözü seyyar köftecilerden açmışken Eski Hal’in (Belsa) bulunduğu noktada yaklaşık yarım asır boyu, arabasıyla konuşlanmış olan Köfteci İsmail (Şentürk ?) bu mesleğin en eskilerindendir. Caminin karşı tarafında ara sokakta Kuru fasulyede bir numara olan ZiyaLokantası, yıllara inat hizmete devam ediyor.

Kentin ünlü esnaflarından Sabahattin Öztan, caddenin doğusunda ve kuzey yakasında bugünkü Neyir Kafe’nin bulunduğu noktada yıllarca her türlü ev eşyası ticaretini başarıyla sürdürmüştü. Komşu Joven Café’nin olduğu yerde de Başbuğ Kasabı bulunmaktaydı. Başbuğ Kasabı ve Sabahattin Özkan’ın dükkanı arasında 70’li yıllarda, hazır dondurmaların henüz bilinmediği zamanlarda, kente ve Sanayi Fuarı’nda bir çok noktada “Çoban’ınDondurma” adlı satış yeri olan, ancak sonraları definecilik uğruna mal varlığını yitiren Yaşar Çoban’ın satış noktası bulunuyordu. Hemen yanında, Doğan Plak ve Besen Taksi’ye rakip kurulmuş Atakan Taksi Durağı yer almaktaydı.

Karşı tarafta şimdi “Café De La Rue”nün olduğu yerdeki Hilal Manav bulunmaktaydı, çevredekiler tarafından Sivaslı Bakkal olarak tanınırdı. Çok büyük bir dükkandı, gaz yağı da satardı.

Rauf Orbay Sokak başında market tipi buzdolabı imalatçısı olan Frigoçakar firmasını ve atölyesinin bulunduğu Çakar Apartmanı günümüzde de var olup yarinda Ayaz Pastahaneleri’nin bir şubesibulunmakıtadır. 1980’li yılların sonuna kadar kentimizdeki bir çok lokanta, kasap ve marketlerde Frigoçakar markası ile, özel sipariş tek tek yapılmış vitrinli, sanayi tipi soğutmalı dolaplar kullanılmaktaydı. Tercih edilen bir İzmit markası idi.Şu anda üretim yapmamaktadır.

Köseoğlu Sokak başında, Köseoğlu Apartmanı altında İzmit’in ilksauna işletmesi Sauna Çınar bulunuyordu.

Şimdilerde bu caddenin her iki yanında çok sayıda bulvar kafe, İzmit’in gözde mekanları oldular. Son örnekleri otuz yıl kadar

327

Page 328: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

önce görülen leylekler ise cadde üzerindeki çınar ağaçları ve çevre binalar baca tepelerinin her yıl bahar aylarınında gelip güz döneminde göç eden müdavimleri idi. Onlara kimse dokunmaz hatta sevgi ve saygı gösterirlerdi. Bu gün ne yazık ki yerlerini kargalar almış durumda.

Yemeniciler Caddesi

Demiryolu Caddesi üzerindeki bir diğer çarşı, Fevziye Camii’ninbatısında bulunan Yemeniciler Çarşısı ve çevresidir. Paralel sokak düzeni üzerinde dizilen dükkanlardan bazıları günümüzde özgün kimliğini yitirmiştir.

Yemeniciler çarşısında sürekli yemeni (ayakkabı) imalatı, ayakkabı tamiri yanı sıra kösele terlikler, müflonlu kışlık terlikler, mes üzerine giyilen Gıslavet marka lastik giyeceklerve bez spor ayakkabılar satılırdı. Buradaki esnaflardan biri Hasan Taşdemir idi.302 Ismarlama ayakkabı yaptırabildiğiniz esnaflardan biri de Mehmet (Akyol) Efendi, dükkanı da o yıllarda Demiryolu caddesi üzerinde, halkın ücretsiz olarak Çene Suyu içebildiği 4-5 musluklu çeşmenin arkasında idi.303 Burada aynı zamanda siparişler alınır, sonra da at arabaları cam damacanalar ile evlere su teslimatı yapardı. Daha sonralarıFevziye Cami bahçesine bir Çene Suyu çeşmesi yapıldı.

FAİK EREZ ( EREZ KUNDURA )

Faik Erez, 1900 yılında İzmit’e bağlı, bir tatar köyü olan Hacılar Köyünde doğdu. Daha sonra ailesi ile birlikte Hacıhızır’ın üst mevkii olan Kabaran Çeşmeye geldi. Erez Ailesi daha sonra günümüzde de ikamet ettiği Hızırreis İlkokulunun arka köşesindeki eve taşındı. Faik Erez’in babasının adı Osman,annesinin adı Rukiye idi. Babası köyde çiftçilikle uğraşıyordu. Faik Erez, köyde okul olmadığı için okuyamadı.

Henüz on beş yaşında iken 1915 yılında Yemeniciler İçi – Kavaflar Çarşısınageldi. Önceleri çırak olarak çalıştı. Çıraklığı esnasında ayakkabı ve yemeni yapmayı öğrendi. Ustalaştı. Kendi dükkanını açarak, imalata başladı.Dükkan Kavaflar İçi, Yemenici Sokak, No.16 adresinde bulunuyordu.

İzmit Yemeniciler Çarşısının ilk esnaflarından olan ayakkabı ustası Faik Erez, Selanik doğumlu Hasibe Hanımla evlendi. Bu evlilikten Saim ve Sevim adlarında iki çocuğu dünyaya geldi. Altmış yıla yakın bir süre eski

302 Mezruka Yazıcı (2007), s. 76 303 M. Hikmet Bayar, age, s. 184

328

Page 329: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İzmit’lilere ayakkabı yaptı,mes, çizme ve yemeni sattı. 1972 yılında hastalanan Erez aynı yıl vefat edincedükkanın başına 1927 İzmit doğumlu oğlu Saim Erez geçti. Saim Erez İzmit Ulugazi İlkokulunda okudu. Daha on yaşında iken Yemeniciler Çarşısı ile tanışan Saim Erez babası ile birlikte yıllarca çalıştı. Babasından çok şey öğrendi. Saim Erez çalışmaya başladıktan sonra dükkan alışverişleri için İstanbul esnafı ile iyi ilişkiler geliştirdi. Onların mallarını yıllar boyunca İzmit’li müşterilerine sattı.

Saim Erez İzmit’li Reyhan Hanımla evlendi. Bu evliliğinden 1959 yılında Ali Erez adında bir oğlu dünyaya geldi. Saim Erez, on yaşında girdiği dükkanını oğlu Ali Erez’e teslim ederek, 2009 yılında vefat etti.

Ali Erez Hızırreis İlkokulu, İzmit Merkez Ortaokulu ve İzmit Lisesinden mezun oldu. Marmara Üniversitesi İşletme Bölümünde yüksek tahsilini tamamlayan Ali Erez, 1972 yılından günümüze kadar dükkanda aktif olarak çalıştı. Okul yıllarında da yaz tatillerinde babası Saim Erez’in yanında oldu. İzmit’li Özden Hanımla evlendi. Filiz ve Yeliz adlarında iki kız çocuğu oldu.

Faik Erez Usta’nın kurduğu Erez Kundura’nın dükkan komşuları arasında Ayakkabıcı Ahmet Göktaş, Köseleci Cemal Arguşok, Kahveci Yusuf Türedi, Çorbacı Refik Usta, Şar Lokantası Bahattin Şar, Tatarların Kahvesi İsmet veİzzet Başol Kardeşler, Madeni Yağcı ve sigortacı Nejat ve Nejdet Esen, Hacıhasan Mahallesi Muhtarı Rıdvan Gürsoy, Parçacı Ahmet Uçar, Makinacı İhsan Eren, Ayakkabıcı Cahit Berberoğlu ve Güven Kundura Metin Güven bulunmaktadır.

Yaklaşık doksan yıllık başarılı bir geçmiş ile Erez Kundura’yı üçüncü kuşakolarak günümüzde de çalıştırmaya devam eden Ali Erez “ Dedem Faik Erez çok esprili ve hatip bir kişiydi. İlkokulu mezunu dahi olmayan dedem, girdiği her toplulukta güzel ve bilgili konuşmaları ile ön plana çıkardı. Komşularıtarafından da çok sevilirdi. Dedemin zamanında dükanımızda mes, kara lastik, tanduf (içi kumaşlı bot) , yemeni ve kendi imal ettiği ayakkabılar satılıyordu. Mes günümüzde de dükanımızda satılmaktadır.

Dedem “Ticaret sel önünden kütük kapmaktır. Doğru adam aç yatmaz. Dükkan önünde eşik olmaz“ derdi. Babam Ali Erez de “Doğruluk ve dürüstlük bizim rehberimizdir“ diyerek devamlı bana nasihat ederdi. Babam Saim Erez‘in iki iyi dostu vardı. Rahmetli RahmiSeymen ve Ziya Yüksel. Devamlı onlarla beraber olurdu.Eskiden az esnaf olduğu için işler çok iyi idi. Şimdi o bereket yok. Rekabet var. Dükkan kendi malımız olduğu için, biz daha uygun fiyatlara malsatıyoruz. Yıllarca böyle müşteri tutup, bu günlere geldik. Başka yerler için nasıldır bilemem ama bizim çarşıda komşuluk ilişkiler hala çok iyidir.

Herkes eskiden iyi iş yapardı. Lokantalar da esnafların buluşma yeri idi. Hiç unutmam “Bir gün İstanbul’dan bir toptancımız bizi ziyarete gelmişti. Babam, ben ve misafirimiz Köfteci Behçet Amca’ya köfte yemeğe gitmiştik. Babam “Behçet ağabey, bize üç tane 1,5 köfte” dedi. Dükkan tıklım tıklım. Behçet Amca “Ali hemen buçuk olmaz. Önce bir ye bakalım. Buçuğuna sonra bakarız” dedi. Köfte yemek için sıra vardı. Şimdi ise Kapanönü öğlen

329

Page 330: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

saatlerinde bile bazen boş oluyor. Çünkü çok lokanta açıldı. Esnafların işibundan düştü” şeklinde düşüncelerini paylaştı.

Yalı Hamam (Fettah Öven) Sokağı

Yemeniciler Caddesi’nin hemen batı yanında yer alan, 60’lı yıllara kadar balık satıcılarına ev sahipliği yapan ve eski adını sokak içinde Necat Özemekler tarafından işletilen Yalı Hamamı’ndan alan bu sokağın yakın tarihinde, kuzey doğu ucunda Kahveci ve Tekel bayi Adil Girgin, altında Refik Tolgay’ın işlettiği çay ocağı vardı. Adil Girgin’in bitişiğinde Hasan Behçet Bey’in Merkez Eczanesi ve takiben 1-2 dükkan sonra YusufZiya Heper’in Ziya Eczanesi bulunuyordu. Heper, Kocaeli Halk Bankası’nın da kurucu ortaklarındandı. Ezcane’nin kalfaları arasında Abidin Aydın (Menekşe Itriyat) ve Hilmi Kaleci bulunuyordu. Hasan Behçet Bey ise, İttihat Terakki’nin İzmit’teki kurucuları arasında yer almış ve askerliğini 1917’deKudüs’te yapmıştı. Türk sinemasının ünlü aktörlerinden İzmit’liAtıf Kaptan (Terzioğlu) da okuldan arta kalan zamanlarında Kimyager Hasan Behçet’in eczanesinde rasinler (kökler), tentürler hakkında bilgi edinmeye çalışırken, pülül ve kaşeler hazırlıyordu.304

ÖMER KARAKAYA (YALI HAMAMI)

Ömer Karakaya, 1919 yılında Tokat’ın Reşadiye İlçesinde doğdu. Baba adı Osman, anne adı Meryem’di. İlkokula gidemeyen Ömer Karakaya 1939 yılında Sivas’ta askerliğini yaptı. Okumayı askerde öğrendi. Ömer Karakaya Reşadiye’de reçberlik yaptı. Kendisi gibi Reşadiye’li olan Nazik Hanımla evlendi. Bu evliliğinden iki kız, üç erkek çocuğu dünyaya geldi. Meryem, Ayşe, Osman, Kazım ve Mehmet Ali.

1953 yılında oğlu Kazım ile birlikte İzmit’e geldi. İnönü Caddesi, Eski Murat Sineması karşısındaki Yeni Hamamı kiraladı. 1958 yılına kadar Yeni Hamamı çalıştırdı ve bu yıl Yemeniciler Çarşısı yanındaki Yalı Hamam Sokak’taki mülkiyeti Saadettin Özemek’e ait Yalı Hamamını kiraladı. 1959 yılında ailesini İzmit’e aldırdı. Karakaya ailesi Hacıhasan Mahallesindeki Pembe Köşk’ün yanındaki evde ikamet etti. O yıllarda İzmit’te faaliyette olan dört hamam vardı. Fethiye Caddesinde Orta Hamam, Küçükhamam, Yeni Hamam ve Yalı hamamı.

Ömer Karakaya 1985 yılında vefat edene kadar otuz iki sene İzmit’te hamamcılık yaptı. Babasının vefatından sonra, hamamın başına oğlu Kazım Karakaya geçti. Yedi yaşında babası ile İzmit’e gelen Kazım, Yenituran

304 Atıf Kaptan, Kırksekizyıldan Çizgiler, İstanbul 1955, s.26

330

Page 331: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İlkokulunda okudu. Daha sonra İzmit Merkez Ortaokulundan mezun oldu. Çocukluğundan bu yana babası ile birlikte hamamda çalıştı. Bir ara Seka Kağıt Fabrikasından kağıt alarak İstanbul piyasasına kağıt sattı. Aldığı taksi ile 1970 ile 1973 yılları arasında geceleri taksicilik yaptı, gündüz ise hamamda çalışmaya devam etti.

Kazım Karakaya 1962 yılında Tokat’lı Hüsniye Hanımla evlendi. Bu evliliğinden altısı kız, üçü erkek dokuz çocuğu oldu. Elli üç yıldır Yalı Hamam Sokak’ta faaliyette bulunarak bu günlere gelen Yalı Hamamının işletmecisi Ömer Karakaya ve oğlu Kazım Karakaya’nın dükkan komşuları arasında Av Malzemecisi Nihat Vural ve oğlu Metin Vural, Bakkal Saim Danyel, Lokantacı Hamit ve oğlu Bahattin Usta, Tüccar Hüsnü Efe, Berber İbrahim, Lokantacı Yahya Usta, Ayakkabıcı Saim Erez, Ayakkabıcı Sanerler, Manifaturacı Hasan Can, Sigortacı Nejdet Esen, Makinacı İhsan Eren, Bolu Restaurant Osman Usta, Hacıbaba Lokantası, Köfteci Memduh, Köfteci Fettah Öven bulunmaktadır.

Yedi yaşında hamamla tanışan Kazım Karakaya, “Eski’den Yalı Hamamı Sokak, balık pazarıydı. Bizim hamamın kapısının karşısında balık tezgahları vardı.Balıkçı Ömer’in, Balıkçı Pelin’in, Balıkçı Saim’in tezgahları buradaydı. Sokağın denize doğru olan alt tarafı otobüs garajı idi. 1960 yılından sonrayeni imar planları yapıldı. Garajlar oradan kalktı. Yeni yollar açıldı. Hamamın arka tarafı günümüzde olduğu gibi Yemeniciler – Kavaflar Çarşısıydı. Ayakkabı tamiri ve satışı yapılırdı. Eski yıllar yokluk yıllarıydı. Ayakkabılar defalarca tamir ettirilip giyilirdi. Ayakkabı tamircileri iyi iş yaparlardı. Biz kendi kendimizi yetiştirdik. Babamın sağlığında bile hamamın yönetimi bendeydi. Babam, Kazım ne derse odur derdi.

Bizim meslek yetmişli yıllarından sonra öldü. İstanbul’daki merkez hamamlardahi kapandı. Bu yıllarda eski işlerimizin yüzde birini yapıyoruz desem, abartmış sayılmam. Eski İzmit’in evleri ahşaptı. Yeni evlenenler yokluktan veya gelenekten ötürü ailesi ile oturuyordu. Evler ahşap. Gençler evde boy abdesti alamaz. Sabahın dördünde hamamı açardık. Hamamın önünde insanların sabahın köründe sıraya girdiği günleri hatırlarım. Sabah saat ona kadar yüzkişi yıkanmaya gelirdi. Geceleri hamamı kapatmamız saat biri bulurdu. Hele bayramlarda sabaha kadar açık olur, birkaç gün hiç kapatmazdık. 1958 ile 1965 yılları arası bizim mesleğin en parlak dönemiydi. Evlerde şohben yok, gaz yok. Ne yapsın insanlar. Herkes hamama gelirdi. 1970 yıllarından sonra yeni ve modern betonarme evler yapılmaya başladı. Bizim işlerimiz o yıllardan sonra yavaş yavaş azalma gösterdi. Günümüzde Fethiye CaddesindekiOrta Hamam ve Bizim Yalı Hamamı kaldı. Ama hiç iş yok desem yeridir.

Bizim hamamda memleketten gelen (Tokat’tan) gurbetçiler çalışır. Burada yatar, kalkarlar. Burası çalışanlarımızın evidir. Yıllarca bir çok çalışanımızı hamamdan emekli ettik. 1985 yılından sonra hamamın mülkünü çeşitli dönemlerde hisse toplayarak eski mal sahiplerimizden satın aldık. Eski zamanlarda hamama gelmek bir gelenekti. İnsanlar göbek taşlarında sohbet ederdi. Kent büyükler, bürokratlar, emniyet müdürleri devamlı bizim hamamda yıkanırlardı.” sözleri ile gerek ailenin gerekse gerekse kaybolmayayüz tutmuş bu mesleğin yakın geçmişine ışık tuttu.

331

Page 332: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Bakkal Şükrü Öven’in oğlu Fettah’ın dükkanı köfteciye çevirmesisonrası büyük üne kavuşmuştu ve sonraları adı sokağa verildi. Son yıllara kadar oğlu Ferruh, ustası Dilaver Çalışkan’ın (Dilo) katkıları ile dükkanı işletmeye devam etti. Bir dönem Kocaelispor Başkanlığı da yapan Ferruh Öven’in dükkanı aynı zamanda futbolcu transfer görüşmelerinin yapıldığı mekanlardan biriydi. Fettah Öven, aynı sokağın karşı tarafında yer alan İzmit Gençlik Kulübü’nün başkanı idi ve Edip Kaya ile nargile sefaları meşhurdu. Alt tarafta Gülücüm Mehmet, Sarı Feti, SağırYusuf, Hayri ile Tosbik lakaplı Yaşar gibi kundura tamircileri bulunmaktaydı ki bu meslek hala bu sokak çevresinde inatla devam etmektedir.

Sokağın diğer eşrafı, Bakkal Yaşar Özkan, Berber İbrahim, Lokantacı Hamit ile oğlu Bahattin Şar, Muhallebici ve Börekçi Sayıt ve oğulları Zekeriya ile Yusuf, Kuru Kahveci Sabit Duran,İzmit Gençlik Kulübü’nün alt katında Lokantacı Kerim Ağa ile büyük oğlu Mustafa Sakızlı (ki bu lokanta daha sonra Tevfik Usta ve Bolu Lokantası adı altında Necati Usta tarafından işletilecektir. Necati Usta, sonraları Ticaret Odası’nın üçüncükatındaki Borsa Lokantası’nı da işletecektir.), esnaf lokantacıları Faik Ocaktar ile Ahmet Baykal, Bakkal Saim Danyal, Kuru Bakliyatçı Saim Bey, Av Malzemeleri satan Nihal Vural’ın yanı sıra yazıhaneleri ile Efe Sadık ve Hamit Ağa idi.Son yıllarda kaybettiğimiz Ankara caddesine cephesi olan köşedeki Radyocu Nushet’in dükkanı ise Ömer Baba (Rüzgar) tarafından balıkçı meyhanesi olarak işletilmişti.305

FETTAH ÖVEN (KEBAPÇI)

Fettah Öven, 1917 yılında Kavala’da doğdu. Baba adı Şükrü, anne adı Ayşe idi. Babası Kavala’da iken ziraat işleri ile uğraştı. Öven Ailesi mübadelede İzmir’e göçtü. Fettah Öven’in üç kardeşi vardı ancak amcası Salih Bey’in çocuğu yoktu. Salih Bey yeğeni Fettah Öven’i yanına alarak Pamukova’ya getirdi. Fettah Öven bir süre Pamukova’da kaldı. 1925 yılında babası Şükrü Bey, Pamukova’ya giderek oğlunu aldı. Ailece İzmit’e geldiler.Fettah Öven sekiz yaşındaydı. Aile Kemalpaşa Mahallesine yerleşti. Fettah Öven ilkokulda okudu.

Fettah Öven’in babası Şükrü Bey 1925 yılında Yalı Hamam Sokak’ta (günümüzdeKebapçı Fettah’ın olduğu dükkan) ahşap iki katlı binanın alt katında bakkaldükkanı açtı. Yirmi iki yıl burada bakkal dükkanı işletti. 1948 yılında

305 Savaş Poyraz (1999), s. 193 – 195

332

Page 333: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

çıkan bir yangında dükkan yandı. Şükrü Bey dükkanı günümüzdeki hali ile yeniden inşa etti. Bu yıllara kadar bakkal dükkanında babasına yardım eden Fettah Öven, 1948 yılında aynı dükkanda kebapçılığa başladı. Babası Şükrü Bey rahatsızlanmış ve dükkana gelemez olmuştu. Dükkanın başına geçen FettahÖven zamanının en iyi ustaları ile çalışarak dükkanda köfte ve şiş kebabı sattı. Fettah Öven mesleğine başladığı ilk yıllarda çalışan ustalarını İstanbul’dan getirdi. Daha sonra yanına çırak olarak işe giren İzmit’li gençlerden bir kaçı, belli bir tecrübe kazandıktan sonra ocağın başına geçip usta oldu. 1948 yılında kebapçılığa başlayan, yarattığı lezzetler ileünlenen Fettah Öven, yirmi sekiz yıl dükkanını çalıştırdıktan sonra 25 Şubat 1975 yılında vefat etti.

Kebapçı Fettah’ın dükkan komşuları arasında Tatlıcı Sait Usta, Kurukahveci-Tuzcu Necip Ağa, Bakkal Kerim Ağa (eski “Şehir Lokantası” sahibi Ahmet Sakızlı’nın babası), Merkez Eczanesi Necip Bey, Tarihi Turan Kahvesi ve Saatçi Ahmet Barut bulunmakta idi. Yemenici Hasan Özoral, Seka Fabrikası Muhasebe Bölümünde çalışan Lütfü Tözge, Seka Fabrikası Muhasebe Müdürü Mümin Özgen, Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Çetik, Kurukahveci Adil Girgin ve Edip Kaya Morsallıoğlu, Fettah Öven’in iyi dostlarıydı.

Fettah Öven İzmit Esnaf Birlikleri Başkanlığı, Esnaf Kooperatifi Başkanlığı, Çocuk Esirgeme Kurumu Başkanlığı, Türk Hava Kurumu Başkanlığı, İzmit Gençlik Kulübü Başkanlığı yaptı. Bir süre Kızılay İzmit Şubesinde de yönetici olarak görev yapan Fettah Öven Kocaelispor’da As Başkanlık yaptı.

Fettah Öven 1940 yılında Drama’lı Makbule Hanımla evlendi. Bu evliliğinden 1941 yılında Ferruh adında bir oğlu oldu. Ferruh Öven, Ulugazi İlkokulunda okudu. İzmit Ortaokulunu bitirdikten sonra, İstanbul Taksim Yeni Kolej’inden mezun oldu. İstanbul Şişli Yüksek Ticaret’te beş yıllık eğitimden sonra, tahsilini yarım bıraktı. Ferruh Öven 1973 yılında İstanbulDavutpaşa’da askerliğini yaptı. 1997 yılında İzmit’li Şeyda Hanımla evlendi. Bu evliliğinden Emircan adında bir oğlu dünyaya geldi.

Ferruh Öven çocukluk yıllarında tanıştığı babasının kebapçı dükkanında, günümüze kadar çalıştı. Babasının mirasına sahip çıktı. Dedesi Şükrü Öven’in 1925 yılında açmış olduğu dükkanda, seksen altı yıl gibi uzun sürençok başarılı bir esnaf ailesinin üçüncü kuşak temsilcisi Ferruh Öven ”Babamöldüğünde hayatın ne kadar zor olduğunu anladım çünkü en güzel fırın, babalı fırınmış”. Çocukluğumda dükkanda hep köfte ve biraz da şiş satılırdı. İlk yıllarda dükkanımızda kullandığımız etleri, Kasap Nuri Bey’den alırdık. Nuri Bey’in kasap dükkanı Kapanönü’nde, Evin Şarküteri’nin ilk açıldığı yerde idi. Eti yıllarca ondan aldık. Daha sonra Kasap Selahattin Erkor’dan mal aldık. Dahasonra da İrfan Çepni’ye geçtik.

Babam 1960 İhtilalinde tutuklandı. Üssü- Bahri’de ifadesi alındı. Oradaki askeri Hakim, babama ”sen bu kadar dernekte nasıl görev alabiliyorsun” diye sormuş. Babam da ”bu sorunun cevabı bende değil. Siz beni bırakın da dışarıda bekleyen gençlere burada niye bekliyorsunuz” diye sorun demiş. 1970 li yıllarda siyah takım elbiseli biradam dükkana gelir. Bir kasa su ister. Babam ”veremem” deyince, takım elbiseli adam ”Eyvah. Nasıl cevap vereceğim. Suyu Celal Bayar Bey istemişti” der. Babam da “niye söylemiyorsun evladım” diyerek adamın peşinden demiryoluna çıkar. Dükkana

333

Page 334: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

gelen takım elbiseli, üçüncü Cumhurbaşkanımız Celal Bayar’ın şoförüymüş. Şoför kapıyı açar. Celal Bayar “Merhaba Fettah” der. Babamla sohbet ederler. Babam suları arabaya verir. Bu esnada arabanın etrafına iki yüz kişi toplanır. Celal Bayar, İzmit’lileri selamlar ve Ankara’ya doğru yola çıkar.Babamın Celal Bayar ile tanışıklığı, Demokrat Parti İzmit Milletvekili Cemal Tüzün aracılığı ile olmuştur. Cemal Tüzün babamdan birkaç yaş büyüktüama çok iyi anlaşırlardı. Cemal Tüzün ve babam, Celal Bayar’ın İstanbul Çiftehavuzlar’da ki köşküne hafta sonları ziyarete giderlerdi. Yemek yer, sohbet ederlerdi.

Demiryolu Caddesindeki Karaçetin Salonunun altında İrfan Çepni’nin araba galerisi bulunuyordu. Vitrininde Pontiac marka bir araba vardı. O arabayı çok istiyordum. Askerden izine geldiğimde, babamdan arabayı bana almasını istemiştim. Sonra İstanbul’daki birliğime geri dönmüştüm. Aynı zamanda kasaplıkta yapan İrfan Çepni’ye babam para ödemek için bir gün galeriye gitmiş, “İrfan, bu arabayı benim oğlana ayır. Askerliğinin bitmesine az kaldı. Gelince ona teslim edersin” demiş. Galeriden çıkan babam, dükkanımıza geri dönmüş. O esnada kalpkrizi geçirerek dükkanda vefat etmiş. Bu dialoğu daha sonra İrfan Çepni bana anlattı. Benim babam, işte böyle büyük bir adamdı. Futbolu severdi. Nargile içmekten hoşlanırdı. Esprili ve neşeli bir adamdı.

Ben de Erol Köse, İbrahim Küçükörs, İsmail Kalkandelen ve Sefa Sirmen dönemlerinde Kocaelispor Kulübü’nde görev yaptım. Doğruyol Partisinde İl yönetim Kurulu üyeliği, İzmit Yelken Kulübü Haysiyet Divanı Üyeliği, Kocaeli Üniversitesi Vakfı Kurucu Üyeliği ve İzmitliler Derneği Kurucu Üyeliği görevlerinde bulundum.

1979 - 1980 yılları Kocaelispor’un ilk şampiyon olduğu yıllardı. Bu görevimesnasında beraber çalıştığım, İsmail Kalkandelen, Mehmet Sadık Efe ve Bülent Özer en iyi anlaştığım insanlardı. Kocaelispor tarihinde babası ve oğlu, yönetimde ayrı ayrı dönemlerde görev yapmış ilk aileyiz. Kocaelispor’da iki lig şampiyonluğu ve iki kupa şampiyonluğu gören belki birkaç yöneticiden biriyim.” sözleriyle babası, kendisi ve kent ile ilgili bilgi, düşünce ve anılarını paylaşmaktadır.

Bağdat Yolu (İnönü Caddesi, İstanbul Caddesi, Turan Güneş Caddesi)

16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman, Osmanlı İmparatorluğu’nun önemli ulaşım yolları üzerinde yer alan İzmit’in içinden geçerek İmparatorluğun doğu sınırlarına ulaşan ana yolu çağın şartlarına göre en modern biçimde düzenletmiş, İzmit de bu güzergah üzerinde bir menzil noktası olarak yerini almıştır. Bağdat Yolu olarak bilinen konu yol, günümüzde İnönü Caddesi olarak isimlendirilen caddeden geçmektedir. Modern biçimde yapılan bu yolun, 16. yüzyılın ikinci yarısında İzmit’e gelen Dernschwam’ın tanımlamasından kaldırım döşeli ve iki araba geçecek genişlikte olduğu anlaşılmaktadır. Roma döneminde ise “Sütunlu Cadde” olarak bilinen yoldur. Bugün İnönü Caddesi

334

Page 335: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

olarak anılan İstanbul Caddesi, kenti batıdan doğuya 1,5 km boyunca kateder. 1897 yılında İzmit’i ziyaret eden Pogodin ve Wulf’un notlarına göre Verem Savaş Derneği’nden batıya giden kısmına Gazi Baba caddesi denilmekte idi. Doğu parçası ise Cedit Mahallesi’nden sonra ikiye ayrılmakta olup, güneydekine Bağdat caddesi, kuzeydekine ise Kandıra (Turan Güneş) Caddesi adı verilmiştir.

Bugünkü İzmit Lisesi’nin bulunduğu yer bayram yeri idi ve “Ambar Bahçesi” olarak adlandırılırdı. Çocuk (Cumhuriyet) Parkı’nın önünde faytonlar bekler, çocuklara kısa bir İzmit turu attırılırdı.306 Balatacı Burhan Usta'nın kardeşi Adnan Kardeş'in "Kahverengi Gözlerin" şarkısını seslendirdiği, bugünkü Çocuk (Cumhuriyet) Parkı'nın batı köşesindeki ÇınaraltıAile Gazinosu 1960’ların sonunda kentin önemli eğlence ve düğünmekanlarındandı.

Ayrıca 1950’lerin başında Körfez Caz Orkestrası, sonlarında Molinerler Orkestrası ve 1961 yılında Karaçetin Düğün Salonu’nun kurulmasıyla birlikte daha sonra 1965 yılında kimi elemanlarının değişmesiyle Metronomlar adını alacak orkestra İzmit’in gözde müzik grupları idi. Metronomlar, SEKA Sosyal Tesisleri, Otel Asya yanı sıra Hilton, Bakırköy Çınar Hotel’de de çalışmış ve 1965 yılında aralarına solist olarak daha sonra Türkiye Güzeli seçilecek Harika Değirmenci’yi de almışlardı. Grup, 1967-68 yılında Kocaeli’yi temsilen girdiği Altın Mikrofon yarışması’nda 7inci olmuş, Gül Ağacı adlı Hülya Koçyiğit ve Tamer Yiğit’in başrol oynadıkları filmde oynamışlardı.307

Fethiye Caddesi ile kesişen noktada Kasap Salim, Hoşgör Pastahanesine doğru hamburgerci Kenan Kaçan’ın Papyonu, Yüncü İlyas, Berber Fadıl Sela (Berber Bekir’in babası) ve bakkal Kemal Tirben bulunuyordu.

Bugün konfeksiyon ve hamburgerci olarak işletilen Oğuz apartmanının bulunduğu yerde 1947 yılında kaldırılan geniş bir mezarlık ve Antalyalı ailesine (Neriman Antalyalı) ait,

306 Merzuka Yazıcı (2004), s. 119 307 Cengiz Oray, Cengiz Oray’ın Kaleminde İzmit’te Müzik, KYÖD Dergisi, S.5,İzmit 1997, s. 83

335

Page 336: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

kubbeli, ahşap – kagir karışımı, 1950’lerde Adliye olarak kullanılan yapı bulunmaktaydı.308

Demiryolu’ndaki bugünkü Ziraat Bankası’nın bulunduğu yerdeki ahşap Halk Sineması’nın kapatılması sonrası 1948 yılında bu cadde üzerinde Nazmi Oğuz tarafından inşa edilen kapalı Oğuz Sineması, İnönü ve Fethiye caddelerinin ticari olarak canlanmasına neden olmuştur. İki katlı yapı, zamanına göre modern mimari çizgiler taşımaktaydı. Açılışı bir olay olmuş, öğrenci ve cumartesi matineleri yoğun ilgi görüyordu.309

Sinemanın karşısındaki kitapçı Fahir Gülen, okuma alışkanlığınıyaymak için aynı yıl gecesi 5 kuruş üzerinden kitap kiralamaya başlamıştı. Kültürlü bir lişi olan Fahir Bey’in kendisi de bir kitap kurdu idi.310 Doğu köşesinde Berber Maksut’un (Arnavut) oğlu Aga Cemal (Çolak) ile torunu İsmet (Monti) Şensoy’un işlettikleri büfe vardı. Sigaranın karaborsa olduğu 70’li yıllarda Monti İsmet’in büfesi çöp tenekesinden sattığı kaçak sigara tiryakilerinin uğrağı idi.

Daha sonraları bu noktanın az yukarısında Çınar Lokantası, Taylan Konfeksiyon, Hüseyin Erol’un Stom Mağazası ile Ertuğrul Bozdemir’in dükkanları bölgeye canlılık getirmişlerdi. Bozdemir, KYÖD’ün Ankara Şube Başkanlığı’nı da yapmış ve Ankara’da düzenlenen Pişmaniye Gecesi’ne İpek Pişmaniye kurucusu Lütfi Canıgeniş ve ustalarını dahi götürerek pişmaniyeçektirmişti. Vefatı sonrası öğrendiğimiz üzere organlarını bağışlamış ve üç diğer cana can katmış olması onu ölümsüzleştiren özelliklerindendi.311

Lokantacı “Emin Baba” da (Bilgiözü) uzun yıllar İnönü caddesi Yasaer Pasajı karşısındaki dükkanında hizmet verdikten sonra Kalaycılar çarşısına, daha sonra da İnönü caddesinde Verem Savaş Derneği karşısında hizmet verdi. Önemli bir esnaf ve öğrenci lokantası idi.

İLYAS ÇINAR (ÇINAR LOKANTASI)

308 Merzuka Yazıcı (2004), s. 41, 140; Merzuka Yazıcı (2007), s. 42309 Oya Şenyurt, age, s. 105 310 Merzuka Yazıcı (2007), s. 42 311 Mustafa Küpçü, Ertuğrul Bozdemir Yaşıyor, KYÖD Dergisi, S.6, İzmit 1998,s. 60

336

Page 337: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İlyas Çınar, 1932 yılında Bolu – Mengen’de doğdu. Baba adı Hüseyin, anne adı Şerife idi. Altı yaşında iken 1938 büyük depreminde evleri yerle bir oldu. Enkaz altında kalan babası, annesi ve bir kardeşini kaybetti. İlyas Çınar, kız kardeşleri Bedia ve Seniye ile öksüz ve yetim kaldı.

İlyas Çınar’ın İzmit’te çalışan amcası Yunus Çınar, Seka Kağıt Fabrikasınınbaş aşçısı idi. 1938 yılında İlyas’ı İzmit’e getirdi. Çocuk denecek yaşlarda İzmit’e gelen İlyas Çınar amcasının himayesine girdi. Çınar Ailesi, Yenidoğan Semt’inin üzerindeki Memelidere’de oturuyordu. Amcası, İlyas Çınar’ı Ulugazi İlkokulu’na yazdırdı. İlyas İlkokulu Ulugazi’de okudu. Boş vakit ve okul dışındaki zamanlarda amcası Yunus Bey ile Seka Fabrikasının yemekhanesinde bulundu. Yemek pişirme işine ilgi duydu. Amcasına çıraklık yaptı. Ondan nasıl yemek pişirildiğini öğrendi. Gün geldiSeka Sinemasında yattı. Gün geldi, yemekhanede sabahladı. Yemek işinde ustalaşmaya başladı. 1950 yılında, daha on sekiz yaşında iken İstanbul’a giderek Eminönü’de lokanta ve bazı küçük otellerin mutfaklarında yemek pişirdi.

1952 yılında askerlik geldi, çattı. İkinci Dönem, İkinci Değiştirme Tugayı ile Kore’ye gitti. Tugayda aşçılık yaptı. Kore gazisi olarak madalya aldı. 1954 yılında askerliğini tamamlayarak İzmit’e döndü. Artık usta bir aşçı olan İlyas Çınar, Petrol Ofisinin yemekhanesinde işi başladı. Kısa zamanda kendisini ve yemeklerini çok sevdirdi. Baş aşçı oldu. 1954 yılında İstiklalCaddesinde manifaturacılık yapan İzmit’li Hüseyin Kural’ın kızı Zekiye Hanım ile evlendi. Bu evliliğinden iki erkek çocuk sahibi oldu. Hüseyin ve Mustafa. İlyas Çınar ve ailesi Ulugazi İlkokulu yanındaki Petrol Ofisi çalışanlarının ikamet Hürriyet Apartmanında oturdu. On dokuz yıl boyunca, Petrol Ofisi camiasına lezzetli yemekler yapan İlyas Çınar, 1973 yılında emekli oldu. 1974 yılında İnönü Caddesi, No.122 adresinde (Eski Oğuz Sineması karşısı) Çınar Lokantasını açtı. Meşhur etli talaş kebabını, beğendili kebabı ve elbasanı İzmit’e tanıttı. Bu tatlar, o zamana kadar pekbilinmezdi. Çınar Lokantası çarşı esnafının ve İzmit’lilerin değişmez mekanı oldu. İlyas Çınar, sabah ezanı ile indiği mutfağında 1995 yılına kadar çalıştı. İlyas Usta, lokantasını çocuklarına emanet ederek, 1995 yılında vefat etti. Dükkan komşuları arasında Sinemacı Nazmi Oğuz, Radyocu Zeki Bey, Stom Mağazası Hüseyin Erol, Çetin Eczanesi Nejat Çetin, Yüncü İlyas, Nuh Beybi Emrullah İzgün, Serdar Kundura bulunmakta idi.

1955 doğumlu büyük oğlu Hüseyin, Yenituran İlkokulunda okudu. Mimar Sinan Ortaokulundan sonra İstanbul Turizm ve Otelcilik Meslek Lisesinden mezun oldu. İngiltere’de mesleği ile ilgili staj yaptı. Okul hayatı bittikten sonra, babası ile birlikte Çınar’da çalıştı. Yemek pişirdi. Servis yaptı. Hüseyin Çınar 1985 yılında Sabancı Grubunda yemek mütahitliği yaptı. 1993 yılında ise İnönü Caddesi, Yasaer Pasajının girişinde Çınar Pastanesini açtı. 1984 yılında İzmit’li Münevver Hanımla evlendi. Bu evliliğinden Büşrave Burak adlarında iki çocuğu oldu. 1964 doğumlu küçük oğlu Mustafa Ulugaziİlkokulunda okuduktan sonra, İzmit Merkez Ortaokulundan mezun oldu. İzmit Akşam Ticaret Lisesini bitirdi. Çocuk denecek yaşlarda dükkana girdi. Gündüz lokantada çalıştı. Akşam okula gitti. İlyas Çınar’ın mutfağında mesleği öğrendi. Ağabeyi ile birlikte babasından aldığı emaneti günümüze kadar getirdi. 1989 yılında İzmit’li Feyhan Hanımla evlendi. Bu

337

Page 338: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

evliliğinden Arzum ve Arda adlarında iki çocuğu dünyaya geldi. Hüseyin ve Mustafa Çınar kardeşler 2002 yılında işleri büyütme kararı aldı. Alemdar Caddesi, No.18 adresinde ikinci Çınar Lokantasını açtılar. 2010 yılının sonlarına doğru ise İzmit Körfez Mahallesinde yapılan İnşaat Malzemesi Satıcılarının Toplandığı “Çarşı Yapı Sitesi”nde beş yüz metre karelik üçüncü Çınar Lokantasını açarak, İlyas Çınar’ın çocukları olduklarını gösterdiler.

İlyas Çınar’ın oğlu Mustafa Çınar, “Babam işine aşıktı. Sabah namazında kalkar, lokantaya inerdi. Çorba ve yemeklerini yapmaya başlardı. Ağabeyime ve bana devamlı nasihat ederdi. “ Dürüst olun. Taze et ve sebze kullanın. Kalitenizden taviz vermeyin. İşinize sahip çıkın.” derdi. Çalışanlarını kendi çocukları gibi severdi. Yanına çırak olarak girenleri iyi yetiştirdi.Babamın yetiştirdiği Ekrem, Müslüm, Dursun ve Ali çok iyi ustalar oldular. Hala bizimle birlikte çalışıyorlar. Bu ustalarımız, döner hariç otuz çeşit yemekle müşterilerimizin karşısına çıkarlar her gün. Babamdan öğrendikleri tatlar ile. Çok güleryüzlü ve esprili biriydi. Herkesle çok iyi anlaşırdı. Fakir, fukarayı doyururdu. Dükkanın en ön masasında otururdu. Para veremeyecek durumda olanları tanır, içeri çağırır yemek yedirirdi. Kimseyi kırmazdı. Babamdan bir tek şikayetçi vardı. O kişi de annemdi. Çok çalışıyor diye, babama kızardı. “ Senin bu iş aşkın yüzünden, kendimize zaman kalmıyor “ diye hayıflanırdı. Petrol Ofisindeki müdürleri babamı çok severdi. Yemeklerinin lezzetine bayılırlardı. Ofisin yaz kamplarına babamı muhakkak çağırırlardı. Babam da onlara gider, yemek yapardı.

Bir gün hiç unutmam. Dükkanda yemekler bitmiş, dükkanı kapatmıştık. Tam eveçıkarken, bir müşterimiz üç misafiri ile geldi. Misafirleri Ankara’dan geliyormuş. “ Hayrola İlyas Usta, kapattın mı? Misafirlerim vardı. Onları sana yemeğe getirmiştim” diye konuştu babamla. Babam da” Senin misafirin, benim misafirim sayılır” diyerek dükkanı tekrar açtı. Onları bir masaya oturttu. Kendisi mutfağa indi. Yarım saat içerisinde üç – dört çeşit yemek yaptı. Müşterimizin misafirlerini doyurdu. Ankara’lılar nefis yemekler için babama defalarca teşekkür etti. Babamdan hesabı istediler. Babam onlardan para almadı. “Bizde misafirden para alınmaz“ dedi. İzmit’li müşterimiz, eğilerek babamın elini zorlaöptü. Babama “Niye para almadın?” diye sordum. Babam bana “Para için açtı demesinler“diye dedi. Çok etkilendim. O gün ondan bir şey daha öğrenmiştim, diyerek babası ile ilgili düşünce ve anılarını paylaştı.

ŞABAN SARIGÜLLE (UKİ KONFEKSİYON)

Şaban Sarıgülle, 1951 yılında Sakarya’nın Mesudiye Köyü’nde doğdu. Baba adıBilal, anne adı Meliha idi. Çiftçilikle uğraşan Bilal Sarıgülle 1982 yılında vefat etti. Şaban Sarıgülle’nin Zeki (d.1943) ve Turan (d. 1947) adında iki ağabeyi vardı. Şaban Sarıgülle, Mesudiye İlkokulu’nu bitirdiktensonra Akyazı Ortaokulu’ndan mezun oldu. 1971 yılında askerliğini yapmak üzere İzmir- Gaziemir’e gitti. Askerlik görevini Tekirdağ’da tamamladı.

1973 yılında İzmit’e gelen Şaban Sarıgülle, İstiklal Caddesi, No. 105 adresinde bulunan ve 1924 yılında Hacı Ömer Özdemir tarafından kurulmuş olup, işletmeciliği oğulları Faruk ve Mehmet Özdemir kardeşler tarafından

338

Page 339: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

yapılan Hacı Ömerler Mağazası’nda çırak olarak işe başladı. Dört yıl bu mağazada, işini severek yapan ve kendisini kabul ettiren Şaban Sarıgülle, 1977 yılında firma sahiplerinin, (FA-MET A.Ş.) o günlerin popüler markası olan İstanbul Giyim Sanayi’nin (İGS) bayiliğini almaları üzerine açılan yeni mağazasının satış ve pazarlama müdürü oldu. İGS mağazası, Alemdar Caddesi, Dörtyol mevkiindeydi.

Şaban Sarıgülle, Faruk ve Mehmet Özdemir’in de rızasını alarak, 1982 yılında kendi işini kurmak üzere, İGS’den ayrılarak İstiklal Caddesi, No. 112/A adresinde bulunan ve işletmeciliği Hoşgör Pastanesi sahibi İsmail Kalkandelen tarafından yapılan Beymen Mağazası’nı devraldı. Şaban Sarıgülle, ağabeyi ve aynı zamanda KİP A.Ş’nin Genel Müdürü olan Turan Sarıgülle ile birlikte TUR-ŞAN Giyim Sanayi Ldt. Şti’ni kurarak, KİP- İzmitModa Merkezini aynı adreste hizmete soktu. Bir yıl bu isim altında konfeksiyon ticareti yapan Şaban Sarıgülle, 1983 yılında KİP Bayiliğini bırakarak, ağabeyi Turan Sarıgülle tarafından kurulan, Uluslararası Konfeksiyon A.Ş’nin (UKİ) bayiliğini üstlendi. Mağazada erkek konfeksiyon ürünleri yanında ayakkabı ve birçok ünlü markanın bayan ürünleri de satmayabaşladı. İstiklal Caddesi’nde ki mağazanın kira kontrat süresi dolunca, Şaban Sarıgülle 1986 yılında mağazasını İstiklal Caddesi,Hafız Şerif Sokak,No. 7/A adresine taşıdı. Şaban Sarıgülle, 1989 yılında da İnönü Caddesi, No. 99 adresindeki kendi mülkü olan işyerinde UKİ Outlet Mağazası’nı açtı. 2010 yılında Hafız Şerif Sokak’taki işyerinin kira sözleşmesi bitince, tüm çeşitlerini İnönü Caddesi’ndeki mağazada topladı. (günümüzde, hem regula hem de outlet çeşitlerinin satışını, İnönü Caddesi’ndeki mağazasında sürdürmektedir.)

Saban Sarıgülle’nin dükkan komşuları arasında Dönerci Adem Gül, Gebeşler Mağazası sahipleri İlhan ve Ertuğrul Kebenç, Kalıpçılar Mağazası sahipleri Hasan ve Kurtuluş Kalıpçı, Hırdavatçı Jandarma Ali, Konfeksiyoncu Mustafa Ekşi, Bakkal Erol Dinçkal, Çavdar Manifatura sahibi Kamil Çavdar, Bursa Kebapçısı Yaşar Bayan, Kortel Mağazası sahibi Kemal Kuşkan ve Fırıncı Osmanbulunmaktadır.

Şaban Sarıgülle, 1975 yılında bir dost düğününde tanıştığı ve içinden “tamam budur dediği“ Nadiye Hanım’la 1976 yılında evlendi. Çiftin bu evliliklerinden Elif, Gözde ve Hande adlarında üç kız çocuğu dünyaya geldi.Şaban Sarıgülle, 1997-1998 yılları arasında İzmit Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyeliği, 2001-2009 yılları arasında İzmit Ticaret Odası Meclis Başkanlığı, 1998-1999 yılları arasında Kocaeli Sanayi Fuarı Yönetim Kurulu Üyeliği, 1999-2001 yılları arasında İzmit Kent Merkezi Ticari Dayanışma Derneği (İKM) Başkanlığı, 2009-2012 yılları arasında CHP Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyeliği (günümüzde devam ediyor), 2009-2012 yılları arasında Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Encümen Üyeliği (günümüzde devam ediyor), görevlerinde bulundu.

Şaban Sarıgülle,1973 yılında başladığı esnaflık yolculuğuna bugün İnönü Caddesi’nde ki mağazasında devam ederken, “1973 yılında geldiğim İzmit’in en saygın markalarından biri olan Hacı Ömerler de çırak olarak işe başladım. Faruk ve Mehmet Özdemir kardeşler, bir işveren olarak bana çok büyük destek verdiler. Esnaflığı onların yanında öğrendim. İyi ilişkilerler

339

Page 340: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

ile yanlarından ayrılarak, kendi işimi kurdum. Ticari hayatta bana maddi vemanevi en büyük desteği veren ağa babam, ağabeyim Turan Sarıgülle’dir. Ağabeyimin fabrikasında üretilen ürünleri ve ülkemizin en iyi markalarını İzmitli hemşehrilerimin beğenilerine sundum. Her zaman kaliteli mal satmayaözen gösterdim.

Komşuluk, sevgi ve saygı eskidendi. İzmit’te herkesin dönerini tattığı, Türk Hava Kurumu ve Kızılay gibi yardım kuruluşlarında yıllarca hizmet vermiş, örnek insan Dönerci Adem Gül, değerli büyüklerim rahmetli Ertuğrul Kebenç ve ağabeyi İlhan Kebenç, İzmit’te ticari anlamda iz bırakan ve benimTicaret Odası Meclis Başkanı olmam için büyük çaba sarfeden Kalıpçılar Mağazası sahibi Hasan Kalıpçı, ticarette kendisini örnek aldığım Kurtuluş Kalıpçı, moral kaynağımız olan ve yaz-kış kısakol beyaz gömlek giyerek, kravatını hiç eksik etmeyen tuhafiyeci merhum Mustafa Ekşi, asker emeklisi olan ve esprileri ile etrafını neşelendiren Jandarma Ali ağabey, AVM lerin açılması ile işi bırakan Bakkal Erol Dinçkal, yıllarca manifaturacılık yaptıktan sonra yorularak işlerini çocuklarına bırakan örnek esnaf Kamil Çavdar (Ruhi Çavdar’ın babası) ve mesleğinde çok başarılı olan ve hijyen kurallarına harfiyen uyan, güleryüzlü personeli ile dostluğu tartışılmaz olan 25 yıllık komşum Bursa Kebapçısı Yaşar Bayan, sadece benim değil birçoğumuza akıl hocalığı yapan Kortel’in sahibi Kemal Kuşkan ve İnönü Caddesi’ndeki fırınının önündeki çınarın altında, İzmit’in her tabakasındaninsanın gelip de sohbet ettiği, dost canlısı Fırıncı Osman, esnaf ve komşu olarak hepsi benim için çok değerli insanlardır. Bu büyüklerime ve arkadaşlarıma sevgim ve saygım sonsuzdur.

Kırk yıldır İzmit’te ticaretin içerisindeyim. 1970 ile 1990 yılları arasında İzmit esnafı birlik ve dayanışma içerisindeydi. Bu hazzı yaşamış bir esnaf olarak, günümüzde ise tam aksine bir durum ile karşı karşıyayız. Bunun nedeni çok basit. Esnafın geleceğe bakış tarzı ve algılama zaafı. Yerel yönetim, ticaret odaları ve esnaf odaları yöneticilerinin tutarsız davranış ve geleceği görememeleri. Bugün ticaret ve paylaşım farklı mecralara çekilip iki grup gözetiliyor. Birincisi cemaatler, ikincisi siyaset. Bu iki grup içerisinde kendisine yer bulamayan esnafa, Allah rahmet eylesin.

Ticari yaşamımda birçok anımı anlatabilirim. Ama bir tanesi benim için özeldir. 2004 yılında İzmit Ticaret Odası Meclis Başkanıydım. İzmit’in tüm ticaret erbabı, Ulus Pazarı belasından çok şikayetçiydi. Esnaf ve Büyükşehir Belediyesi, İzmit Ticaret Odası’ndan Alışveriş Günleri düzenlemesini istedi. O yıllardaki oda başkanı Hüseyin Zeytinci ve yönetim kurulu, bu öneriye çok sıcak bakmamakla beraber, benim komite başkanı olduğum 13. Komiteye (Hazır Giyim-Mefruşat- Ayakkabı) havale etti. Komite olarak toplandık. Düzenlenmesi yönünde karar aldık. Bir fuar yönetimi oluşturuldu. Arkadaşlarım beni başkanlığa uygun görerek, seçtiler. Ali Süerkan, Dursun Akoğlu, Emrullah İzgün ve Nihat Emirahmet yönetim kuruluna seçildiler. Çok büyük bir özveri ile çalıştık. Dursun Akoğlu başta olmak üzere bu arkadaşlarıma minnet ve şükranlarımı sunuyorum. İnterteks Fuar alanını, yirmi günlük bir çalışma ile satış yapabilecek konuma getirdik. Kırk günlük satış ciromuz altı milyon, yediyüzelli bin tl oldu. Tabii ki birçok övgü aldık. Özünde birlik ve beraberlik olan ve bugüne kadar yapılanen güzel çalışmaydı. Bir daha da yapılamadı. Böyle bir fuarı tekrar gerçekleştirebilecek birisi çıkabilirse önünde saygıyla eğilirim. O kişiye elimden gelen yardımı yaparım.

340

Page 341: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Ben, işimi babamdan devralmadım ancak, babamın nasihatları ile ticaret yaptım ve başarılı oldum. Örnek vermem gerekirse; “Evlat sen işten değil, iş senden korksun“. Ayrıca, deneyim ve tecrübe için; “Acemi binici at başına iş vermez. At sahibineiş açar“ diyerek bana nasihat ederdi. İzmit ticaretinin eskiden olduğu gibi, bugün de İstiklal Caddesi’nde yoğun olduğunu iddia ediyorum. Çeşitli kaymalar olmasına rağmen, İstiklal Caddesi daha uzun yıllar bu gücünü koruyacaktır diye düşünüyorum“ diyerek ticari geçmişini ve düşüncelerini aktarmakta.

Caddenin alt taraflarında Akça Cami karşısında, kuyumcu Fikret Ok’un kardeşi olan saatçi İsmail Ok (Dıgıdık) tarafından işletilen Şan Sineması, eski bir bayram yeri olan Çamlık mevkiinde Yılmaz Parlakbilek (Toplu) tarafından işletilen ÇiçekSineması ve Yusuf Karaçetin tarafından satın alınarak KaraçetinSineması yapılan Santral ve Bostanlar semtleri arasındaki FerahBahçe bir zamanlar, yazları kent halkının önemli eğlence mekanlarından idi.

Yazlık Oğuz sineması da İzmit Gazi Lisesi’nin yanındaki boş arsada idi.312 Yazlık Karaçetin Sineması'nın yanından o dönemlerotobüs işlemeyen Bağçeşme mezarlığına çıkan dolmuşlar çıkış için tam, iniş içinse ½ tarife ücret alırlardı. Hatırlı insanların cenazeleri içinse Kağıt Fabrikası’nın Bussing marka brandalı kamyonu tahsis edilirdi. Cenazeye katılanlar kamyonun kasasına binerlerdi. Ancak, kimi zaman bu dik yokuşta freni patlayan kamyonlar ciddi tehlike de yaratırlardı. Cumhuriyet’inilk yıllarında Maarif Müdürlüğü tarafından köylere sinema götürülmüş, mesleğe Halk Sineması’nın Nazmi Oğuz tarafından işletildiği dönemde makinist olarak başlayan Kazım Ertek de 1950’lerde İzmit ve köylerinde seyyar sinemacılık yapmış, daha sonraları da Sine Reklam’ı kurmuştu.313

KAZIM ERTEK (SİNE REKLAM)

Kazım Ertek, 1921 yılında İzmit’te doğdu. Baba adı Hüseyin, anne adı Safinaz idi. Babası tütün rejisinde çalışıyordu. Kazım Ertek babasını çok küçük yaşta kaybetti. Kozluk Mahallesinde dünyaya gelen Kazım Ertek, Akçakoca İlkokulunda okudu. 1936 yılı ile 1939 yılları arasında Maarif Müdürlüğünde stajyer olarak çalıştı. Atatürk’ün naaşının deniz yolu ile İstanbul’dan getirilip, İzmit İstasyonu’dan Ankara’ya gönderilişinin,

312 M. Hikmet Bayar, age, s. 206313 Müzeyyen Ünal, Sinemanın Makine Dairesi’nden Kamera Arkasına Kazım Ertek, Kocaeli Gazetesi – Pişmaniye Eki, 6 Şubat 2005

341

Page 342: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Maarif (Eğitim) Müdürlüğü adına görüntülü kaydını gerçekleştirdi. Böylece yıllarca beraber olacağı kamera ile tanışmış oldu.

1941 yılında havacı eri olarak askerliğini yaptı. İkinci Dünya Savaşı yılları olduğu için askerliği dört yıl sürdü. Daha sonra İstanbul’a gitti. 1945 yılında Beyoğlu İlçesinde kendisine ait Elektronik Kollektif Şirketinikurdu. Bu işletmede yerli radyo imalatına başladı. Bu esnada sinema makinesi kurulumu ve tamiri yapmaya başladı. İstanbul’da on yıl süre ile buişlerle meşgul oldu. 1955 yılında tekrar İzmit’e döndü.

Sinema kurulumu konusunda bir hayli deneyim sahibi olan Kazım Ertek, İzmit’in ilk spor mağazasını açan Hüseyin Karaçetin ile birlikte iki ayrı yerde sinema kurdu. Bir sinemalardan bir tanesi Oğuz Saray Yokuşundan çıkarken Yazlık Karaçetin Sineması diğeri ise İzmit sahilindeki Aile Çay Bahçesi Sinemasıydı. İki ortak bu sinemaları kurup, işletti. Daha sonraki yıllarda aralarında anlaşmazlık çıktı, ayrıldılar.

Kazım Ertek bir minibüs satın aldı. Minibüsün üzerine sinema makinesini kurdu. İstanbul’daki Japon Sefaretinden savaş filmleri aldı. Bu filmleri Marmara Bölgesinin çeşitli kasabalarında, Bolu’da, Bursa’da oynatmaya başladı. Gittiği yerlerde gösterim yaptığı yerler genelde kahvehanelerdi. 1965 yılına kadar seyyar olarak sinemacılık yapmaya devam etti. 1965 yılında Sine Reklam’ı kurdu. İlk işyeri İzmit Postane karşısında ki KızılayPasajı’nda idi. Sinema kurulum, işletim ve ses düzeni işleri yapmaya başladı. Ses düzeni kurulum işini İzmit’e ilk yapan kişi olan Kazım Ertek, yemekli ve yemeksiz toplantılara, siyasi partilerin toplantılarına, düğünlere ses düzeni kurdu. İzmit’te sosyal yaşamın hareketlenmesi ile şehre ses sanatçılarının gelmesi sıklaştı. Bu konserlerin aranılan ismi sesdüzenini kuran Kazım Ertek’ti. Kazım Ertek on yıl Kızılay Pasajında kaldı.

1975 yılında Hürriyet Caddesi, No.25 adresinde Yavuz Pastanesi karşısındakiFoto Şık’ın üst katına taşındı. Yirmi beş süre ile bu ofisi kullanan Kazım Ertek, TRT’ nin kurulması ile birlikte TRT İzmit Temsilcisi oldu. Kocaeli’deki haberleri TRT’ye geçti. İlk yıllarda 35 mm’lik kendi makinesi ile çekim yaptı. Daha sonra teknoloji ilerleyince, TRT Kazım Ertek’e kameraverdi. Bu başarılı temsilcilik görevi 2008 yılında kadar devam ettikten sonra sona erdi. Kazım Ertek bu yıllar içerisinde kurulan Kocaeli Sanayi Fuarı’nın yayın bürosunu kurdu. Ses düzeni ve reklam işlerini yıllarca yaptı. Kocaeli Fuarı’nın kuruluş gününü belgeleyen görüntüleri çekti. 2000yılında bürosunu Belsa Plaza’ya, 2006 yılında ise günümüz de bulunduğu adres olan Akça Camii Karşısı, İnönü Caddesi, Yusuf Şen Sokak, No.11/ B adresine taşıdı.

Kazım Ertek 1965 yılında İstanbul’ lu Meryem Hanımla evlendi. Bu evliliğinden Bora adında bir erkek çocuğu dünyaya geldi. Oğlu Bora, 1992 yılından günümüze kadar babası Kazım Ertek ile beraber çalıştı. Sine Reklamfirması günümüz de Bora Ertek ile devam etmektedir.

İzmit’teki pek çok önemli olayın tanığı ve görüntülü olarak belgeleyeni olan Kazım Ertek 28 Ocak 2005 tarihinde vefat etti. Bora Ertek ”Babam için işi çok önemliydi. Çektiği filmleri yıllarca arşivledi. Yıllarca kendi

342

Page 343: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

makinesi ile TRT ‘ye görüntü yolladı. Ben yetişene kadar kendisi çekiyordu.Babamdan çok şey öğrendim. Ondan edindiğim tecrübeler ile işlerimizi sürdürüyorum. Herkes ile arası çok iyiydi. Nazmi Oğuz Amca’yı çok severdi. Günümüzde İzmit’te ses düzeni kurma işleri yapan Mümin Tuncer’i, babam yazlık sinemalarda gazoz satarken tanımış. Yanına almış. Yetiştirmiş. MüminAğabey yıllarca bizimle çalıştı. Sine Reklam’dan emekli oldu. Babam İzmit’teki sinemalarda kendi sesi ile reklam anonsları yaparmış.

Babam’dan dinlemiştim. Babam seyyar sinemacılık yaparken, Pamukova’nın bir köyüne gitmiş. Film gösterecek bir yer bulamayınca köyün muhtarından yardımistemiş. Muhtar da ”cami de oynat” demiş. Babam ”hiç cami de film oynatılırmı?” deyince, muhtar da “köyün amiri benim, burada oynat” deyince babam da oynatmış. Köylüler filmi hayranlıkla izlemişler. Köylerde film oynatırken yaşadığı olayları bana anlatırdı. Babam ”Gece bahçelerde gösterim yapardım. Etraf tamamen açık. Ben bir masa kurar. Burada bilet keserdim. Herkes büyük bir disiplin içinde sıraya girer. Bilet alırdı. Kimse açık yerlerden girmeye teşebbüs etmezdi. Birçok kez parası olmayan köylüler, filmi izlemek için para vermek yerine, yumurta ve peynir getirmişlerdi” diye bana anlatmıştı.

Bugün elimde, bu şehrin birçok önemli olayını belgeleyen, babam Kazım Ertek’e ait bir film arşivi var. Bu kentin gelişimini gözler önüne seren buarşivin, sağlıklı bir şekilde gelecek nesillere taşınması gerektiğini düşünüyorum. Bu belgeler İzmit’indir. Dolayısıyla İzmit Belediyesi’ne yakışır. Ama bundan önce ki dönem de görev yapan belediye yönetimi, bana yolladığı bir çalışanı vasıtasıyla, pazardan mal alır gibi” başkan şu seninarşive … tl verelim ( çok komik bir para )” diye haber yolladı. Bırakın bedeli, isteme şekli çok kötüydü. Bu beni ve ailemi çok üzdü”.

MÜMİN AKMEŞE (SAZCI MÜMİN)

Mümin Akmeşe, 1934 yılında İzmit’te doğdu. Ailesi 1923 yılında Selanik mübadili olarak İzmit’e gelmişti. Baba adı İbrahim, anne adı Fatma idi. Selanik’te bulunduğu yıllarda çiftçilik yaparak geçinen İbrahim Akmeşe ve ailesi Hastane Bayırı’nde ikamet etti. İbrahim Akmeşe, bostanlıklarda ve sebze bahçelerinde yevmiyeli olarak çalıştı. Çocukluğu ve gençliği Hastane Bayırı ve Baç’ta geçti.

Mümin Akmeşe Ulugazi ilkokulu’nda okudu. Babası ile ilk defa sinemaya gittiğinde saz çalan adamları gördü. Saz çalmaya meraklandı. O yıllarda İzmit’te saz yapan ya da satan bir esnaf yoktu. İyi bir sazın dut ağacından yapıldığını öğrendi. On altı yaşında iken, bir inşaattan kereste alarak evde saz yapmaya başladı. Bulabildiği küçük el aletleri ile çalıştı.En zor işlem sazın gövdesini oymaktı. Elleri su toplamış. Nasır tutmuştu (1950). İstanbul’a giden bir yakınına sazı için tel aldırdı. İlk telini kendisi taktı. İyi bir müzik kulağına sahip olan Mümin Akmeşe, saz çalmayı kendi kendine öğrendi. Kısa bir süre içinde iyi saz çalmaya başlayan Mümin Akmeşe, mahalle düğünlerinde ve kurulan panayırlarda sazını konuşturuyordu.İnsanların saza karşı ilgisi artmıştı. El emeği ile dut ağacından yaptığı saz hemen satılıyordu.

343

Page 344: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Mümin Akmeşe 1954 yılında Babaeski Jandarma Kumandanlığı Bando Bölüğünde askerliğini yaptı. Tenor (üflemeli bir müzik aleti) çaldı. Nota bilgisini geliştirdi. Asker dönüşü, İzmit Belediye Bandosu’nda yevmiyeli olarak çalışmaya başladı. Saz yapmaya da devam eden Mümin Akmeşe, 1959 yılında Akça Cami’den Baç’a doğru gidiş yönünde İnönü Caddesi, (günümüzde) No.230’da İzmit’in ilk müzik aletleri satan dükkanını açtı. O yıllarda semtte fazla işyeri yoktu. Etrafta birkaç tane han vardı. Bu hanlara civar köylerden öküz arabaları ile buğday gelirdi. Yol çok bozuktu. Çınarlı Camiicivarında yerleşim biraz daha fazlaydı. Köylerden gelenlerin yemek yedikleri birkaç lokanta ve fırın bulunuyordu. Sazcı Mümin Akmeşe’nin dükkanının yanında ”Sirkeci Hocalar” adında iki kardeşin işlettiği sirke imalathanesi vardı. Büyük tahta fıçılarda sirke yaparlardı. Buralara sirke kokusu yüzünden pek girilemezdi. Bu koku Akmeşe’nin müşterilerini de etkilerdi.

Mümin Akmeşe dükkanının karşısında bulunan iki katlı ahşap evin alt katındabir atölye kurmuş, burada kendi imal ettiği sazları, karşı kaldırımdaki dükkanında satıyordu. Dut ağacını kullandığını öğrenen köylüler, ona at arabalarına yükledikleri dut ağaçlarını getiriyorlardı. O yıllarda hammaddesıkıntısı çekmeyen Sazcı Mümin Akmeşe, artık iyi bir saz ustası olmuştu. 1980 yılına kadar kendi imalatına devam etti. Bu yıldan sonra Tokat’tan hazır saz teknelerinin gelmeye başlaması ile hazır saz teknesi almaya başladı. Bu teknelere montaj yaparak satıyordu. Teknolojinin ilerlemesi ve ithalatın başlaması ile birlikte diğer müzik enstrümanlarını da satmaya başladı. Keman, gitar, klarnet, ney, kaval, darbuka, davul ve diğer vurmalıçalgıları dükkanının vitrinine koydu.

1959 yılında saz imal ederek ve satarak başladığı esnaflığı, 52 yıl boyuncagünümüze kadar başarılı bir şekilde getiren Mümin Akmeşe, enstrüman satışına devam ederken, her türlü müzik aletinin bakım ve tamirini yapmaktadır. Esnaflığa başladığı yıllarda İzmit Tepecik Vergi Dairesi’nin 714 nolu gelir vergisi mükellefiydi. 1960 yılında İzmit’li Meliha Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Melih ve Metin adlarında iki oğlu dünyaya geldi. Evlendikten sonra da Hastane Bayırı’nda ikamet etmeye devam etti. İki oğlunu da dükkanda çalıştırmadı.

İnönü Caddesi’nin Sazcı Mümin Akmeşe’si, “Çocukluk yıllarımız yokluk içindegeçti. Hayat çok zordu. Çalışacak bir iş bulamazdık. Sonra yazlık bahçe sinemalarına gittiğimde saz çalanları gördüm. Hem saza hem de müziğe karşı bir ilgim oluşmaya başladı. Bu merak beni buralara kadar getirdi. İlk başladığım yıllarda merakım ve zevkim için çalışıyordum. Sonra para kazanmaya başlayınca, işime dört elle sarıldım. Ailemi yıllarca bu dükkandan kazandığım para ile geçindirdim. Bu işi İzmit’te ilk ben yaptım. Başka imalatçı yoktu. İzmit dışındanda saz gelmiyordu. O zamandan bu güne lakabım “Sazcı Mümin” olarak kaldı. Her hafta İstanbul’a mal almaya giderdim. Enstrümanları ve diğer malzemeleri Karaköy’deki ve Unkapanı’ndakitoptancılardan almaktaydım.

Uzun yıllar İzmit Belediye Bandosu’nda görev yaptım. Yevmiyeli olarak çalışarak, tenor çalıyordum. Meşhur bando şefimiz “Şişko Naim“ Bey ile yirmi beş yıl beraber çalıştım. Eski İtfaiye Meydanı’nındaki bayrak çekme

344

Page 345: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

törenlerinde, bayramlarda, Demiryolu Caddesi’nde düzenlenen resmi geçitlerde ve açılışlarda çalardık.

1947 yılında kurulan Türk Musiki Derneği’nin (TMD) Türk Halk Müziği Bölümünde arkadaşlarım ile çalışma yapıyorduk. Daha çok Halkevi salonunda çalışıyorduk. Ben ve saz arkadaşlarım çalarken, koromuz söylüyordu. Bu koronun şefliğini ben yapıyordum. Daha çok Ege yöresi türkülerini çalıştırırdım. Bu türküler korolara daha yatkındır. Yaklaşık otuz beş sene bu işe emek verdim. İstanbul Radyosu sanatçısı Güven Yapar’a hocalık yaptım. O yıllarda okullara konser vermek üzere giderdik. İzmit Lisesi’nde çok konserimiz olurdu. İzmit’e gelen sanatçılar genellikle yazlık bahçe sinemalarında sahne alırlardı. Onlara saz grubumla birlikte eşlik ederdik. 1985 yılına kadar dernekte çalıştım. O yıllarda derneğe üye olarak gelen insanlar çok iyi eğitim almış, görgülü insanlardı. Karşılıklı sevgi ve saygı ön plandaydı.

Eski İzmit bir başkaydı. Tellal Reşit ağabey vardı. Saz çalarak dolaşır, bağırarak duyurular yapardı. Genellikle Yemeniciler Çarşısında dururdu. Bizim dükkanın olduğu yere geldiğinde biraz soluklanır, sonra geriye dönerdi. Benim dükkandan sonra Baç’a kadar başka işyeri yoktu. Zeki Müren Aile Bahçe Sineması’na konser vermek için gelmişti. Müthiş bir kalabalık vardı. Sinemaya geldiğinde sahneye yürümek için yer bulamadı. Seyircilerin elleri üzerinde sahneye kadar taşındı. İki saat konser verdi. Biz de konserarasında saz çalmıştık. O çok güzel Türkçesi ile bir müzik ziyafeti yaşatmıştı. Konser sonrasında gördüğü ilgi ve alaka sebebiyle izleyenlere teşekkürlerini sunarak sahneden ayrıldı.

Hiçbir şeyin tadı kalmadığı gibi işlerinde eski tadı yok. Esnaflığa başladığımız ilk yıllarda yaptığımız işlerden para kazanıyorduk. İnsanlarınalım gücü vardı. Şimdi ise ancak boğazlarına yetiyor. Bir de büyük müzik marketler açıldı. İşimiz tamamen bitti. Ancak tamirlerden para toplayabiliyoruz. El oymacılığı saz yapımı ise tarihe karıştı. Küçük esnaf ancak karnını doyurabiliyor”.

AVNİ KALKAVAN (SALON GOL)

Avni Kalkavan, 1935 yılında doğdu. 1953 - 1963 yılları arasında Fenerbahçe’de oynadı. İzmit’in ilk profesyonel futbolcularındandı. 315 kez sarı-lacivertli formayı giydi, 10 gol attı. Fenerbahçe'nin 1956-57 sezonunda İstanbul ve 1959 ile 1960-61 sezonlarında Türkiye Ligi şampiyonu olan, 1959-60 sezonunda Şampiyon Kulüpler Kupası'nda Türkiye adına ilk kez tur atlayan kadrolarında yeraldı.Fenerbahçe Futbol takım kaptanı olma onurunu da yaşadı. Macaristan’ın Nep Stadı’nda Cpal’e attığı golle Fenerbahçe’ye Avrupa Kupası’nda tur atlatmıştı. 1957-59 arasında 3 kere B Milli oldu. Avni Kalkavan, askerliğini öğretmen olarak Maraş’ta Domuğlar köyünde yaptıktan sonra İstanbul-İzmit arası yolculukların yoruculuğundan, İzmit’te kalmayı tercih ederek Seka Kağıtspor takımının Antrenör - futbolcusu olmuş ve takımını Türkiye şampiyonu yapmıştı. Bu arada 1966 yılında Kocaelispor’un kurulması ile bu takımın antrenörü oldu. Ne yazık kikendisini 30 Mayıs 2007 günü kaybettik.

345

Page 346: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Kışlık Oğuz sineması’nın güney karşısında Çoşkun Havalan tarafından işletilmiş olan Köprü Kitabevi aynı zamanda kültürelfaaliyetlerin de odağı idi. Doğu karşısındaki “Salon Gol” ise ünlü futbolcumuz Avni Kalkavan ve eniştesi Ali Kalkavan tarafından inşa edilmiş, müdür Nihat Uz tarafından yönetiliyordu.314

Çocukparkı gazinosunun işletmecisi Şaban Aksaç (Gazcı Şaban) veEkrem Aksaç, Halkevi önünden denize girmeye giderken, küçük kızkardeşleri de yanlarında götürüp, ona şeker alıp çalınmasın diye elbiselerini bekletirmişlerdi.315

1959 yılında İzmit’te 7 bahçe sineması olduğu görülüyor. Oğuz ve Seka sinemaları yabancı filmler gösterirken Aile, Şan, Çiçek, Ferah (daha sonra Karaçetin), Mehtap sinemaları yerli filmleri tercih ediyordu. Baç semtinde açılan Şan Sineması ise seyircilere esans sürerek öne çıkma gayreti içindeydi.316 Bugün Defterdarlık misafirhanesi olan eski Fransız kilisesi de kapalısinemaydı.317 Üssü Bahri’ye ait bu sinemadan özel giriş kartı olanlar faydalanabilirdi. Başlangıçta Seka sineması da yalnızcamensuplarına açıktı. Sonraları Kapalı Seka Sineması yapıldı ve sinema İzmit halkına hizmet vermeye başladı. Seka sinemasının makinisti Ayhan, emekli olduktan sonra Kasap Osman Kuyu’nun kasasında güvenilir kişiliğiyle para alış verişi yaptı. Seka sineması, İzmit Büyükşehir Belediyesi’nin Shekspear’in ünlü yapıtı Hamlet oyunuyla yaptığı galaya ev sahipliği yapmıştır.

Nazmi Oğuz’un kışlık ve yazlık sinemaları girişinde bilet kontrol ve kesme işlerini yürüten değişmez isim ise Faik Efendiidi.318

Belsa Plaza’nın karşısında, bugün Akademi Hastanesinin olduğu yerdeki Yurt Sineması (daha sonra Emek Sineması) 1962 yılında İzmit 1925 doğumlu Avni Öztüre tarafından inşa edilmişti.319 Son

314 Savaş Poyraz (2007), s. 24, 26, 28315 Aktaran Gülçin Öztürk Feyzioğlu (yeğen) 316 Oya Şenyurt, age, s. 168 317 Şakir Balkı, age, 160 318 M. Hikmet Bayar, age, s. 206 319 Mustafa Küpçü, Çağının Önünde Koşan Adam Avni Öztüre, KYÖD Dergisi, İzmit 2007, s. 189

346

Page 347: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

sahibi ise Sadun Atığ idi.320 Makinistler ise Kel Fikret, Ünal Maral (Kuru) idi.321 Yurt sinemasında ayrıca Genco Erkal ile Ayla Algan'ın başrollerini oynadıkları Rosenbergler Ölmemeli gibi iyi tiyatrolar da sergilenirdi. İşletmecileri İzmitli tiyatrosever gençlere de sahneleyecekleri oyunların provalarınıyapmaları için mekanını ücretsiz olarak açardı. Mustafa Küpçü, Nazmi Tirben, Feyzullah Toros,Ali Osman Yaramış, Zekai Büyükadaburada prova yapmış zamanın tiyatrosever gençlerden bazılarıydı.322

Yazlık sinemaların özellikle çocuklardan oluşan bedavacıları, günün sevimli dertlerindendi. Ortaokulun (Gazi Lisesi) tuvaletinin üzerinden Yazlık Oğuz’daki filmleri ücretsiz seyredenleri Recep Ali'nin engellemeye çalışması ve film sırasında yağmur bastırdığında, makinistin filmleri kucaklayıp Kışlık Oğuz Sineması'na götürerek yeniden makineye takması sonrasında izleyenlerin de aynı şekilde kışlık sinemaya geçip filmi izlemeye devam etmeleri unutulmaz anılardandır.

Bac

Cadde’nin doğusuna doğru ünlü Bac semti yer almaktadır. İzmit’in Roma İmparatorluk Başkenti olduğu dönemde kentin doğu kapısı olan ve devlet sarayının (bazilika) bulunduğu nokta Osmanlı döneminde de kente giren mallardan “bac vergisi”nin alındığı yerdi. Semt adını bu vergiden almaktadır.

Bac esnafı, 1951 yılında Erkek Sanat Okulu’nda okuyan öğrencilerin de katılımı ve yeşil – beyaz renkleri ile Bacspor’u kurdu. Kocaeli’nin ilk resmi semt kulubü idi. İlk başkanı Ahmet Argon oldu. Daha sonraki yıllarda Adem Apakgün, Cemil Karakadılar, Osman Gencal, Şemsettin Başaran ve İsmail Kolaylı başkanlık yaptılar. Bac’taki bir kahvehanede kurulan Bacspor’un kuruluşunda yer alamayanlar da hemen karşı kahvehanede bir araya gelerek sarı – siyah renkleri ile Bac Doğanspor’u kurdular ve birlikte 1. Amatör kümede mücadele ettiler. Bacspor daha sonra 1966 yılında Kocaelispor’un kurucu takımları arasında yer aldı.323 320 Aktaran Fikri Orhan 321 Aktaran Abdullah Ulugün 322 Aktaran Şaman Sezeralp 323 Yaşar Sevim, İttihadspor’dan Kocaelispor’a, Şehiriçi Dergisi, S. 10, s. 62-64, İzmit, Kasım 2003

347

Page 348: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Bac - Çınarlı noktasında 1957 yılında Ali Demirboğa tarafından kurulmuş olan Cömert Köftecisi, daha sonraları oğlu Cömert tarafından devralınmış ve 2010 yılına kadar bir lezzet üretim merkezi olmayı sürdürmüştü. Artık Kapanönü Aladağ Şarküteri’ninkarşısında hizmet veriyor.

Bugün parka dönüştürülmüş olan Bac Camii’nin doğu tarafındaki üçgen alanda Bakkal Saadettin Güneş, Camcı Ahmet Alyörük, Lokantacı Baba Tahsin ve Totocu Hayri Kaga bulunmaktaydı. Saadettin Güneş’in kardeşi Muharrem Güneş’in nalbur dükkanı Leyla Atakan caddesine doğru inerken sol köşede, öncesinde Bacspor sonrasında da Kocaelispor kurucu yönetim kurulu üyeliğiyapan Hasan Ulugün’ün kayınpederi Cevat Çıtak’ın bakkal dükkanıSimitçi Sıtkı Akşener’in ve Terzi Cemil Yıldız’ın yanında, eniştesi keresteci Mustafa Sezgenç’in dükkanı da bir zamanlar Kocaeli Bankası Bac şubesinin hemen yanında yer alıyordu. Bu dükkan sırasının doğu başında Ali Taşer’in cam ve inşaat malzemesi dükkanı bulunmaktaydı. Bu dükkana bırakılan eski kumaşlar Bekirdere’ye gönderilir ve pala kilim dokunurdu. Dükkan sahibi Vezir Çiftliği’nin de sahibi olan Akyılmaz ailesiidi. Batı’ya doğru sırasıyla Terzi Ahmet Yavuz, Mustafa Sezgenç, Zaireci Arif Moğol, Keresteci Aziz Dirlik ve KeresteciHalil Bey bulunmaktaydı.

Bac semti 1970’li yıllara kadar, tarihden gelen konumunun da katkısıyla kendine has bir kültürü yaşatmayı başarmıştı. Bazen zarif bir külhanbeylik ama çoklukla dayanışmanın egemen olduğu bu kültür, kendini anlatan bir şiir bile yaratmıştı. Yıllarca ulu çınara asılı bu şiirin dizeleri şöyleydi:

Asırlık Çınar

Üçyol Ağzında Asırlık ÇınarGelen de Geçen de Sana Bir UğrarOturur Dinlenir Senin GölgendeBir Çay İçer Huzur Bulur, Rahatlar

Bir Muhabettir Senin Her Yanın Kalkası Gelmiyor Gölgende Oturanın Ne Sihirli Bir Havan Var, Be Koca Çınar Eksik Olmaz Dallarından Kuşların

348

Page 349: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Ününü Duymayan Kimse KalmamışSemtimizde Dükkanlar Senin İsmini AlmışBinlerce Geçen Yolcu Sana UğramışHer Yolcu Hayran Kalıp Sana Bağlanmış Kimi Bırakamamış İzmit’te Kalmış

Çınar Seni Gördüm Bazen Yaprak Dökmüş, Bazen Budanmış Bazen Yemyeşil, Bazen Sararmış

Ama Senin Dostların Vefalı Dostlar Sarardığın Zaman Seni Aramış Seni Dikeni Rahmetle Anmış

Ey Gidi Koca Çınar Sana Doyamadan Kimler Geçtiler Halit Pehlivanlar, Baba Tahsinler Ne İyi İnsanlardı Ahçı Fethi’ler, Abidin’ler

Sayende Ekmek Yiyen Boyacılar Hepsi Sandığını Bırakıp Gittiler Sanma ki Herkes Ölecek, Sen Kalacaksın Kuşlara Yuva Olup da Yaşayacaksın Sana da Bir Gün Hızar Girecek Bin Yıl Yaşasan da Yan Yatacaksın

Ey Koca Çınar Senin de Geçer Zamanın Gövdene Kurtlar Girer, Kurur Dalların Geçersin Eline Gözü Doymaz İnsanın Usulü Böyledir Fani Dünyanın Mobilya Olsan da Küllerin Kalır…

FETHİ TOPTİMUR (TARİHİ FETHİ BABA LOKANTASI)

Fethi Toptimur 1930 yılında İzmit-Kandıra’da doğdu. Fethi Beyin babası Arnavut Hamit, annesi Atiye Hanımdı. Arnavut Hamit, cemiyet yemeklerinde, düğünlerde ve panayırlarda seyyar olarak boza, limonata, dondurma satışı yapardı. Fethi Toptimur askere gidene kadar babası Arnavut Hamit ile beraber çalıştı. Babasından meslek öğrendi. 1950 yılında Gölcük’te askerlikyaptı. Üç yıllık askerliği boyunca baş aşçılık görevi üstlendi. Askerlik

349

Page 350: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

dönüşünde, Baç mevkiinin sembol olmuş esnaflarından Bol Kepçe Lokantası Baba Tahsin’in yanında usta olarak çalışmaya başladı. Lokanta, Çınarlı Camii bitişiğinde, Bakkal Saadettin Güneş’in dükkanının yanında idi. 1957 yılına kadar bu lokantada çalıştı. O sene, Baç Mevkii İş Bankası yanında kendisine ait Baç Lokantasını açtı. 1966 yılında ise, Çınarlı Camii karşısında -şu an dükkanın bulunduğu yer- bulunan, Arnavut Raif’in baraka lokantasını satın aldı. Yıkıp,yeniden yaptı. 6 yıl Baç’ta iki lokanta olarak hizmet verdi. 1973 yılında ilk dükkanı kapattı. Günümüzde de çalışırdurumdaki Tarihi Fethi Baba Lokantası adı altında müşterilerine hizmet vermeye devam etti. Fethi Toptimur’un kardeşi Emin Bey de çok iyi bir aşçı idi. Emin Usta Çocuk Parkındaki Kocaeli Lokantasının baş ahçısıydı. İki kardeş yıllarca birçok İzmit’linin cemiyetinde yemek yapıp hizmet sundu.

Fethi Toptimur, 1953 yılında İzmit’li Nuriye Hanım ile evlendi. Aile Cedit Mahallesi, Eski Hastahane Bayırı, No. 25 adresinde ikamet etti. Çiftin 4 erkek çocuğu dünyaya geldi. 1953 doğumlu Cemil, 1956 doğumlu Şakir, 1960 doğumlu Hamit ve 1966 doğumlu Halit. 1980 yılına kadar iki büyük kardeş Cemil ve Şakir babaları ile birlikte lokantada çalıştı. İki kardeş daha sonra SEKA’da işe başladı. 1988 yılında Fethi Toptimur vefat etti. Fethi Baba vefat edene kadar çocukları ile dükkanda çalıştı. Dükkanda görev almasırası, ailenin iki küçük çocuğuna geldi.

1960 doğumlu Hamit, Kurtuluş İlkokulunu bitirdikten sonra, Mimar Sinan Ortaokulundan mezun oldu. Endüstri Meslek Lisesi Torna Tesfiye Bölümünü bitiren Hamit, Meslek Yüksek Okulu birinci sınıftan ayrıldı. Hamit Toptimur1985 yılında İzmit’li Yasemin Hanımla evlendi. Bu evlilikten bir kız, bir erkek çocuk sahibi oldu. Hamit İstanbul’da askerliğini yaptı. 1966 doğumlu Halit ise Kurtuluş İlkokulunu bitirdikten sonra, Mimar Sinan Orta ve Lise Bölümünden mezun oldu. 1990 yılında İzmit’li Nuriye Hanımla evlendi. Bu evlilikten bir kız, bir erkek çocuğu dünyaya geldi. Çocuk denecek yaşlardangünümüze kadar lokantada çalışan Hamit ve Halit kardeşler, önce babalarından, daha sonra ağabeylerinden aldıkları hizmet bayrağını büyük bir özveri ile bugünlere getirerek Baç’ta “gariban babası” olarak bilinen, parası olmayana bedava yemek yediren Fethi Baba’nın çocukları, aynı lezzetteki çorba ve sulu yemek çeşitlerini müşterilerine sunmaya ettiler.

Fethi Toptimur’un dükkan komşuları ve dostları arasında Simitçi Sıtkı Akşener, Talebe Lokantası Bekir Bey, Camcı Salim Alyörük, Tadlan Pastahanesi Fehmi Bey, Çınarlı Kahveleri, Köfteci İlhan, Köfteci Lütfü, Köfteci Cömertler, Karadeniz Fırını Sabri Ubay, Bedri Akyüz ve Sabri Küçük sayılmaktadır.

“1957 yılından bu yana sabahın beşinde açılan işyeri, başarısını babası Fethi Toptimur’un mirasına, çok çalışmaya ve nefis yemeklerine borçludur”diyen Hamit Toptimur, Baçspor, Baçhisar ve Köy Hizmetleri takımlarında amatör futbol oynadı. Bu takımlar da yıllarca yöneticilik görevi üstlendi. Aynı zamanda Kocaelispor üyesi olan Hamit Toptimur ”Babamla iki kardeş gibiydik. Dükkana geç kaldığımızda bizi kovardı. İki gün sonra yine bizi evden çağırırdı. Beraber çalışmaya devam ederdik. Babam, Baç’ın İzmit’in ilk ticari bölgelerinden biri olduğunu, herkesin birbirini tanıdığını, komşuların birbirlerinin kasalarına ellerini sokup, para aldığını söylerdi. Şimdi komşu komşuyu tanımıyor. Samimiyet yok. İnönü Caddesi trafik

350

Page 351: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

caddesi oldu. Saat 17.00’den sonra insan geçmiyor”, dedikten sonra babası ile ilgili bir anısının yanı sıra babasından duyduğu birkaç anıyı paylaşmıştır:

Babam Fethi Toptimur 1982 yılında hacca gitti. Babam hacta iken, buradaki esnaf arkadaşları camide sela okutup, bizim eve tabut yolladılar. Babamın hacda vefat ettiğini söylediler. Bütün aile perişan olduk. O zaman iletişimimkanları zamanımızdaki gibi olmadığından, babamın sağ olduğunu 15 gün sonra Diyanet İşleri vasıtasıyla öğrendik. Babamın esnaf arkadaşları bize şaka yapmışlardı.

Salim Alyörük’ün babası Ahmet Amca, İstanbul’a mal almaya gittiğinde, Lokantacı Baba Tahsin (Lokantacı Kel Nizam’ın babası) dükkanın camına cenaze var diye yazıyor. Camida sela okutuyor. Eve teneşir, kazan, ve tabutyolluyor. Bu şakanın aynısını daha sonra Baba Tahsin’in rahatsızlanıp da dükkanı geç açtığı birgün Ahmet Alyörük’te ona yapıyor. Cama cenaze var kapalıyız yazıp, camide sela okutuyor.

Eski komşuluk ilişkiler ve esnaf yardımlaşması ile öne çıkan Baç semti ayrırenkti. Esnaf birbirine şaka yapar,hoşça vakit geçirirdi. Çınarlı Camiinin bahçesinde köylü pazarı kurulurdu. Yakın köylerden gelen köylüler burada sebze satardı. Pazarın kurulduğu bir gün Baba Tahsin caminin bahçesindeki çınara sırtını dayayarak, ağacı tutuyormuş gibi yapar. Köylülere seslenir ” Çabuk gelin.Ağaç yıkılacak. Ağacı tutun”. Bir çok köylü gelip ağacı tutarlar. “Sakın ben gelene bırakmayın, devrilir. Ben itfaiyeyi çağırmaya gidiyorum”diye tembih eder. Baba Tahsin iki saat ortalarda gözükmez. Köylüler o ortaya çıkana kadar ağacı tutmaya devam ederler. Baba Tahsin”şaka yaptım,bırakın” dediğinde herkes gülmekten kırılır.

HÜSEYİN HAFTACI (ŞEN YUVA KÖFTECİSİ)

Hüseyin Haftacı, Bulgaristan’ın Rusçuk şehri’nde doğdu. Hüseyin Haftacı, eşi Ayşe ve altı yaşındaki oğlu Abidin ile birlikte 1932 yılında İzmit’e geldi. Baç Semt’inde ikamet eden, Hüseyin Haftacı , değişik işler yaparak geçimini sağladıktan sonra, 1943 yılında Çınarlı Camii karşısında çorba ve köfte yapılan Şen Yuva Lokantasını açtı. Oğlu Abidin (d.1926) askere gidenekadar babasına dükkanda yardım etti. Babasından mesleği öğrendi. Eskişehir’de askerliğini yaptıktan sonra tekrar dükkanda çalışmaya başladı. Hüseyin Haftacı vefat ettikten sonra, köfte ızgarasını başına oğluAbidin Haftacı geçti.

Abidin Haftacı, Fatma Hanımla evlendi. Bu evlilikten dört çocuk sahibi oldu. Kızları Elhan, Gülviye, Nilgün ve oğlu İlhan. Ailenin evi dükkanın üstünde idi. 1989 yılına kadar baba – oğul dükkanı beraber çalıştırdılar. Baba Abidin Haftacı sabahları dükkanı açar, köfteyi hazırlardı. İlhan Haftacı gelir, köfteleri pişirir satardı.1989 yılında Abidin Haftacı vefat etti. Dükkan nöbeti üçüncü kuşak olan İlhan Haftacı’ya kaldı.

351

Page 352: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İlhan Haftacı 1953 yılında Baç’ta doğdu. Ulugazi İlkokulundan mezun oldu. 1973 yılında bahriye askeri olarak İzmir’de askerlik vazifesini yerine getirdi. Daha ilkokulu giderken sandalye üzerine çıkarak köfte pişirmeye başladığı dede dükkanını, daha sonraki yıllara taşımak için canla başla çalışmaya devam etti. Çekirdekten esnaf olarak yetişen İlhan Haftacı, 1975 yılında İzmit’li Kamuran Hanımla evlendi. Kamuran Hanım, rahmetli Toprak Emlak’ın sahibi Kadir Erenkaya’nın kız kardeşiydi. İlhan-Kamuran çiftinin bu evlilikten iki çocuğu dünyaya geldi. Kızı Nebiye ve oğlu İlcan. İlcan Haftacı günümüzde babası ilhan Haftacı ile 4. kuşağı temsil etmekte ve dükkanda çalışmaktadır. İki çocuğundan üç torun sahibi olan İlhan Haftacı, oğlu İlcan’ın erkek çocuğu olunca “beşinci kuşak da yetişiyor” diyerek memnunluk duymaktadır.

Şen Yuva Köftecisinin dükkan komşuları arasında Buket Lokantası Şükrü Kuşaksız, Lokantacı Raif Berberoğlu, Berber Adnan Uzel, Berber Kanbur Sabri, Kurukahveci Hamit Gedik, Fethi Baba Lokantası, Fırıncı Sabri Ubay sayılabilmektedir. Şu anda köfte pişirdiği ocağın, kendisinden yaşlı olduğunu söyleyen İlhan Haftacı, köftelerinin lezzetini kullandıkları etinkaliteli olmasına, hiçbir katkı malzemesi olmamasına ve günlük olarak yapılmasına bağlamaktadır.

64 yıllık bir dükkan, dedemden babama, babamdan bana, benden oğluma müşterilerin damak tadını ve çıkarlarını düşünerek geldi. Sen müşteriyi memnun edersen, o müşteri seni bırakmaz. Yıllarca işimi severek yaptım. Hala severek yapıyorum. Evimiz ve dükkanımız bizim için birdir. Müşterilerimiz ile bir aile gibiyiz. Güler yüz ve tatlı dille iyi hizmet verdik, kazandık derken anılarını da aktarmaktadır : 9 yaşlarındayım. Babam ocakta köfte pişiriyor.”Bana bak“ dedi. Bende çocuk aklı, ocağa bakacağıma dışarıya dalmışım. Yola bakmaya devam ediyorum. Bana bir tokat attı.”Buraya bak, ekmek orada değil, burada” dedi. Aradan yıllar geçtikten sonra o tokadın sebebini anladım. Çünkü köfte pişirmek ayrı bir özen ve sevgi istiyor. İşini sevmek her şeyin başıdır. Başarının sırrı burada yatmaktadır.

1950 yıllarında Bac’taki hareketlilik Fethiye ve İstiklal Caddelerini aratmazdı. Gece geç saatlere kadar çalışılırdı. Çınarlı Camiinin önünde köylüler sebze ve meyva satardı. Ticaret çok canlıydı. Bu canlılık 2005 yılına kadar sürdü. Minibüs hatlarının değişmesi ile indi-bindi azaldı. İnönü Caddesi eski canlılığını kaybetti. Ticaret, İstiklal ve Demiryolu Caddelerine kaydı.

Baç Mevkii ayrı bir Cumhuriyet gibiydi. Esnafların samimiyeti ve dostlukları tüm İzmit’te konuşulurdu. Herkes birbirine güvenirdi. Aralarında para alışverişi yapılır, bundan kimsenin haberi olmazdı. Ama şimdi her şey maddiyat oldu. Birkaç eski dostluğun dışında, herkes birbirinden kaçar oldu“ sözleriyle düşüncelerini bizimle paylaşan İlhan Haftacı, günümüzde oğlu İlcan ile birlikte açıldığı günden bu yana değişmeyen adreslerinde İzmit’lilere lezzetli köftelerini sunmaya devam etmektedir.

352

Page 353: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Sosyal yaşamda da varlığını her zaman hissettiren İlhan Haftacı Lokantacılar Odasında Yönetim kurulu üyeliği, Kocaelispor Kulübü üyeliği, Baçhisar Kulübünde yöneticilik ve günümüzde Demokrat Partide İl Yönetim Kurulu üyeliği yapmaktadır.

SITKI AKŞENER (SİMİTÇİ SITKI)

Sıtkı Akşener, 1930 yılında İzmit’te doğdu. Baba adı Basri, anne adı Makbule idi. Basri Bey, 1918 yılında Rize’den gelip, Hastane Bayırı’na yerleşti.(bugün Kurtuluş İlkokulu’nun bulunduğu yer Memleket Hastanesi’ydi.Bu dik yokuşa, bundan dolayı hastane bayırı denirdi.) Basri Akşener, 1927 yılında Baç - Çınarlı Camii karşısında – İnönü Caddesi, No.314’deki ekmek fırının devraldı. Bu fırın, eski Rumlardan kalma, alt katı taş ve tuğla, üst katı ahşap olan iki katlı bir yapıydı. Basri Akşener, bu fırında uzun yıllar ekmek yaptı.

Sıtkı Akşener, Ulugazi İlkokulu’nda okudu. İzmit Sanat Okulu’nda okurken, eğitimini yarım bıraktı. Okuldan ayrılarak babasının fırınında çalışmaya başladı. Babasından mesleğin inceliklerini öğrendi. Baba – oğul 1954 yılınakadar fırıncılığa devam etti. Sıktı Akşener daha sonra, odun ateşinde simit, galete ve halka yapmaya başladı. O yıllarda, tava simidi yaptı. Sabah, simit imalatı yapar, öğleden sonra müşterilerinin getirdiği tepsileri pişirirdi. 1962 yılında İzmit’te ilk defa taban simidi (günümüzdeki meşhur İzmit Simidi) üretimini başlattı. Bu yıldan sonra sadece simit üretmeye başlayan Sıtkı Akşener, İzmit’te Simitçi Sıtkı olarakünlendi. 1972 yılında fırının olduğu binanın mülkiyetini satın aldı. 1989 yılına kadar simit yapmaya devam eden Sıtkı Akşener’in Çınarlı Simit Fırını, onun vefatından sonra, eşi tarafından 1993 yılına kadar işletildi. 1994 yılında, varisleri binayı yıkıp, bugünkü hali ile inşa etti.

İzmit Esnaf Kefalet Kooparatifi üyesi olan Sıtkı Akşener’in dükkan komşuları arasında Bakkal Muharrem Girgin, Berber Basri, Aşçı Fethi Toptimur, Köfteci Abidin Haftacı, Kağıtçı Yahya Yolcu, Kahveci Ahmet, Aşçı Baba Tahsin, Bakkal Saadettin Güneş ve Camcı Ahmet Alyörük bulunurken yakındostları olarak Seka’lı Halit Bey, Metin Yenişen, Eşref Babal, Sebahattin Cansever, Petrol Ofisi’nden Ferit Ocak ve Müteahhit Ziya Taşdelen bilinmekteydi.

Sıtkı Akşener 1954 yılında Sapancalı Emine Hanım’la evlendi. (Emine Hanım, Baç Semti’nde oturan teyzekızı Nuriye Dirlik’in evine misafir olarak geldiğinde, daha sonra kayınvalidesi olacak olan Makbule Hanım tarafından görülür. Emine Hanımı beğenen Makbule Hanım, oğluna tavsiye eder. Evlenirler.) Sıtkı Akşener’in bu evliliğinden Tuncer ve Basri adlarında ikioğlu dünyaya geldi.

Tuncer Akşener 1956 yılında İzmit’te doğdu. Ulugazi İlkokulu’nda okuduktan sonra, İstanbul Işık Lisesi orta bölümünden mezun oldu. 1973 yılında İzmit Lisesi’ni bitiren Tuncer Akşener, Boğaziçi Üniversitesi, Makine

353

Page 354: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Mühendisliği Bölümü’nü bitirerek, yüksek tahsilini tamamladı. (Günümüzde, fırının olduğu adresteki yeni binalarının giriş katında bulunan Alca Ltd. Şti. ortağı olarak ticari yaşantısına devam etmektedir.)

Tuncer Akşener, 1981 yılında MHP Meclis Başkan Vekili, İstanbul Milletvekili (günümüzde) olan Meral Akşener’le evlendi. Tuncer Akşener, “Babam çok titiz bir insandı. İşine çok erken gelirdi. Sabah dörtte fırına kürek girerdi. Kendi de başında olurdu. Hamurdan, pişirmeye kadar her şeyi kendisi yapabilen bir ustaydı. İlk senelerde elle hamur kardıklarını daima anlatırdı. Fırınımız çok ufaktı. Artan talebi karşılayamaz duruma gelince, simide yönelmişti. Babam, simit susamını, İstanbul – Laleli’den alırdı. 1964 yılına kadar susam piyasası Rum’ların elindeydi. O yıllara kadar Rum’lardan alışveriş yapmıştı. Kullandığı unu da zahireci Halil Korucuoğlu’ndan alırdı. Her seferinde, on çuval un, at arabaları ile fırınagetirilirdi. Fırınımız uzun yıllar boyunca iki vardiya halinde çalıştı. Babamın, ondört kişi çalıştırdığı zamanlar olmuştu. Gündüz Simit, gece ise çeşit yapılırdı. Çeşitlerimiz galete, halka, poğaça ve açma idi.

Babam, “Esnaf olarak üç kazanacaksın, birini harcayacaksın, diğerini işine katacaksın. Olmayan parayı harcamayacaksın. Demiri bitiren pas, esnafı bitiren hırstır“ derdi. İyi bir yüzücüydü.Aynı zamanda bir horoz dövüşü meraklısıydı. Döğüş horozu yetiştirirdi. Düzce’ye, İstanbul’a, Adana’ya horoz döğüştürmeye giderdi. Baç Semti’nin çok sevilen bir esnafıydı. Burada herkes birbirini tanırdı. Esnafın komşuluk ilişkileri çok iyiydi. Baç, o zamanlar İzmit merkezine göre biraz farklı bir yerdi. Çok güçlü dostluklar ve arkadaşlıklar vardı. Mahalleye öyle, elini kolunu sallayan giremezdi. Gelen yabancılara, “Sen kimsin?” diye sorulurdu.

TURHAN AYGÜN (ERKEK TERZİSİ)

1946 yılında Kandıra’da doğdu. Babasının adı Ali, annesinin adı Şerife idi.İlkokulu Şabanlar köyünde okudu. 1959 yılında babası onu İzmit’e getirerek meslek öğrenmek üzere terzi Fethi Uğraşkan’a teslim etti. Terzi dükkanı Cedit Mahallesinde idi. Bu dükkanda 5 yıl çalıştı. 1964 yılında Terzi CemilYıldız’ın yanına kalfa olarak girdi. İki yıl bu dükkanda çalıştıktan sonra 1966 yılında askerliğini yapmak üzere Amasya’ya gitti. İki yıl askerlikten ardından ayrıldığı dükkana geri dönen Turhan Aygün, dört sene daha kalfalığa devem etti.

1969 yılında İzmit’li Ferdana Hanımla evlendi. Bu evlilikten üç çocuk sahibi oldu. Kızı Hülya, oğulları Bülent ve Zeynel. Turhan Aygün, oğlu Zeynel’i 1998 Gölcük depreminde kaybetti. 13 yaşında terzilik mesleği ile tanışan Turhan Aygün, 1972 yılında kendi terzihanesini açtı. Cedit Mahallesi, Hisar Geçidi, No.19 adresinde bulunan bu dükkan günümüze kadar aynı sokakta yaşamına devam etti.

51 yıllık meslek hayatında çok çile çektiğini dile getiren Turhan Aygün ”Cedit Mahallesi, Bahar Sokak, No.3 adresinde ikamet etmekteydim. Evim yandı. Yılmadım, çok çalıştım. Yeniköy’de bir kooparatife girerek, bir ev sahibi oldum. 1998 depremin de evim çöktü.

354

Page 355: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Enkazdan çıktık. Oğlum Zeynel’i orada kaybettim. Şimdi ise 28 Haziran Mahallesi, Dere Sokak, No.37 adresinde oğlum Bülent ile birlikte oturuyorum. Altı torun sahibiyim. Çocuklarımı bu meslek sayesindebüyüttüm. Onun için çok mutluyum.

1960-1970 yıllarında Baç çok hareketli bir yerdi. Ticaret çok canlıydı. Herkes kumaşını alır.Elbisesini diktirirdi. Milletin cebinde para vardı. Paranın da bereketi vardı ancak ısmarlama elbise işi 1985 yılından sonra bitti. Hazır konfeksiyon imalatı artınca, müşteri mağazalara yöneldi. Kumaş satamaz hale geldik . Eskiden 5-6 kalfam vardı. İş yetiştiremezdik. Şimdi ise tamir ve tadilat işleri yapıyoruz. Eskikomşuluklar bitti. Selam sabah yok. Esnaflar sıkıntılarını karşılıklı olarak giderirdi. Kefillik bitti. Kimsenin kimseye güveni yok. İşler artık iyice kötüye gitmeye başladı. Ama gücümün yettiği yere kadarmesleğimi sürdürmeye kararlıyım.

1980 yılında kalfam İbrahim ”ceket bitti ustam” dedi. Baktım ki ilikleri ters tarafa açmış. Müşteri ceketini almaya gelecek.”Şimdi yandık usta” dedi. Bir örgücü vardı. Ceketi hemen ona yolladım. İlikleri ördürdüm. İlikleri yeniden açtık. Ördürdüğümüz yere de düğmeleri diktik. Müşterimizin çok hoşuna gitti. Ondan sonra devamlı müşterimiz oldu. ” sözleri ile duygu ve anılarını aktarmaktadır.

Kandıralı Terzi Turhan’ın dükkan komşuları arasında Bakkal Muharrem Güneş, Radyocu Süleyman Bey, Fethi Baba Lokantası Fethi Toptimur, Lokantacı TahsinBaba, Şen Yuva Köftecisi İlhan Haftacı, Lokantacı Kemal Bey, Etekçi Ali Osman Okumuş, Çaycı İsmail Altaş, Elektrikçi Halim Açıl, Emek Çanta Necmettin Emek ve Salim Alyörük bulunmaktadır. Terziler Odası ve Esnaf Kefalet Kooperatifi üyesi de olan Terzi Turhan Aygün’ün iyi dostları arasında Necati Şen (Kel Necati), Ali Osman Okumuş, Tahsin Mantin, Osman Onur sayılmaktadır.

SAADETTİN GÜNEŞ (HASAN GÜNEŞ VE MAHDUMLARI)

Saadettin Güneş 1928 yılında Tekirdağ – Şarköy’de (Hoşköy) doğdu. Baba adı Hasan, anne adı Ümmü idi. Hasan Güneş 1923 mübadelesi’nde Tekirdağ’a yerleşti. Şarköy’de ticaret ile uğraşan Hasan Güneş, 1940 yılında ailesi ile birlikte İzmit’e göç etti. Saadettin Güneş’in Mahmut, Muharrem, Fatma ve Ayşe adlarında dört kardeşi vardı. Cedit Mahallesi’nde ikamet eden Güneş’ler, 1940 yılında Bac Camii yanında dükkan açtı. Dükkanın ismi “HasanGüneş ve Mahdumları” idi.

İlkokulu Tekirdağ’da bitiren Saadettin Güneş, İzmir Buca’da ortaokula başladı. Okulu bitirmeden tekrar İzmit’e dönen Saadettin Güneş, son sınıfı İzmit Ortaokulu’nda okudu. Babası ile beraber çalışan ağabeyi Mahmut, Ankara‘da okula gitmek zorunda kalınca, eğitimine devam edemeyen Saadettin Güneş, kardeşi ile beraber dükkanda çalışmaya başladı. Dükkanda bakkaliye, nalburiye, kırtasiye ve tuhafiye çeşitleri satılmaktaydı. Saadettin Güneş askere gidene kadar dükkanda müşterilerine mal sattı. 1951 yılında İstanbulHadımköy’de askerliğini yaptı. Aynı yıl teyze kızı Tekirdağlı Behice Hanım’la evlendi. 1960 yılında Mürvet isminde bir kızı oldu. Daha sonra fizik öğretmeni olan Mürvet Güneş, 1995 yılında yaşama veda etti.

Askerden dönünce tekrar dükkanda çalışmaya başlayan Saadettin Güneş, 1956 yılında kardeşi ile olan ortaklığına son verdi. Baba dükkanı Saadettin

355

Page 356: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Güneş’e kalırken, kardeşi Leyla Atakan Caddesi’ndeki dükkanı aldı. BabalarıHasan Bey, 1974 yılında, 102 yaşında iken vefat etti. Saadettin Güneş, altmış yıl boyunca aynı adreste esnaflığa devam ettikten sonra, 2000 yılında dükkanını kapattı. Dükkanını kapatmış olmasına rağmen, günümüzde vergi mükellefiyetini sürdürmektedir. Dükkan komşuları arasında mal sahibi Hacı Hasan Efendi ve çocukları Bakkal Ahmet, Mehmet ve Mustafa Sezgenç Kardeşler, Bol Kepçe Tahsin’in Lokantası, Lokantacı Bekir ve Kasap Ahmet bulunurken Rıdvan Alyürük, Bakkal Nihat Dinçkal, Arnavut Lokantacı Raif Beyve kardeşleri Osman ile Haydar ve Simitçi Sıtkı Akşener iyi dostları arasındaydı.

Saadettin Güneş, 1968 yılında İzmit Bakkallar Derneği Başkanı oldu. 44 yıl bu görevini sürdürdü.324 İzmit Bakkallar Odası, Türkiye Bakkallar ve BayilerFederasyonu’nun kurucu illeri arasında olup, Başkan Saadettin Güneş, 26 yıldan bu yana Denetim Kurulu Başkanlığı görevini yürütmektedir. Eski İzmitBelediye Başkanları Enver Atafırat, Erol Köse, Leyla Atakan ve Cevdet Bağdat dönemlerinde 15,5 yıl süre ile İzmit Belediyesi Meclis Üyeliği görevinde bulunmuştur. Kıtlık dönemlerinde (1968) Vilayet Mütemetliği, Adliye Bilirkişiliği ve Kocaeli Deftardarlığı’nda Vergi Takdir Komisyonu üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Kotko Bakkallar Kooperatifi kurucuları arasındadır. Kooperatif 30 yılını doldurduktan sonra Kostaş A.Ş’e dönüşmüştür.

Baç Semti’nin en eski esnafları arasında yer alan Saadettin Güneş. “ Esnaflığı babamın yanında öğrendim. Tezgahta aktif olarak çalıştım. Dükkanımız sabah ezanından önce açılır, yatsı namazından iki saat sonra kapanırdı. Bizim dükkan, şehrin girişi olan Baç’taydı. Köylüler şehir merkezine girerken bu yolu kullanırlardı. İşlerimiz çok yoğundu. Yanımızda sekiz, on kişi çalışırdı. 1945 yılından sonra toptan satışa başladık. Baç Kabristanı’nın alt tarafında (Devlet Hastanesi’nin olduğu yer) bir tepelik vardı. Bu tepenin etrafı öküz arabaları ile dolu olurdu. Köylerden gelen mallar burada indirilir, komisyoncular tarafından satın alınarak, İstanbul’a gönderilirdi. Ertesi hafta gelindiğinde, bir önceki haftanın parası ödenir, yeni mallar alınırdı. Biz de bu köylülerden mal alırdık. Arabalarını burada boşaltan köylüler, İzmit’ten aldıkları malları yine aynıyerde arabalarına yükleyerek, köylerinin yolunu tutarlardı. Köylüler kazandıkları paraları, sarı lira yapılması için, İzmit’in güvenilir esnaflarına emanet ederlerdi. Babam ve Aktar İzzet Orhon bu güvenilir kişilerdendi. O yıllarda kimse bankalara para yatırmaz, düğün zamanı gelip sarı liraları emanet ettikleri esnaftan isterlerdi. Herşey güvene dayalı idi. Senet nedir bilmezdik. İzmit küçük yerdi. Herkes birbirini tanırdı.

1940 yıllarda İzmit ticaretinin merkezi Çarşıbaşı, Bakırçılar içi, İstiklalCaddesi ve Eski Hal (Belediye İş Hanı) çevresiydi. Gıdacılar buralarda toplanmışlardı. Toptan bakkaliye ticareti, Çarşıbaşı’nda Saadettin Dinçbaş,Yusuf Dinçkal, Abdurrahim Karaçetin ve Hilmi Korucuoğlu tarafından

324 İzmit Bakkallar Derneği, 1972 yılında İzmit Bakkallar Odası daha sonra İzmit Bakkallar ve Tekel Bayileri Odası, günümüzde ise Kocaeli Bakkallar-Büfeciler ve Tekel Bayileri Esnaf Odası adı altında devam etmektedir. Günümüzde derneğin 1300 üyesi bulunmaktadır.

356

Page 357: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

yapılmaktaydı. O yılların en iyi toptancıları olan bu esnaflardan biz de mal alır, satardık.

Babam ve ben, İstanbul’a toptan mal almaya giderdik. Eminönü’nde ki Yemiş İskelesi bizim alışveriş merkezimizdi. Mallar ilk yıllarda deniz yolu (teknelerle), daha sonraları ise trenle gelmeye başladı.Köylülerden de çok mal çekerdik. Keten tohumu, yumurta, zahire ve av etlerialırdık. 500 yumurtalık büyük sandıklar vardı. Yumurta bu sandıkların içinde gelirdi. Parakende satışımızın yanında, köy ve mahalle bakkallarına toptan satış yapardık.

O yıllarda Avcılar Durağı’nın orada Sirkeci (Sezgin) Hoca vardı. İzmit içine ve civar şehirlere toptan sirke satardı. O yıllarda çalışmaya gidenler, yanlarına bir kab içerisinde sirke alırlardı. Çünkü sirke insanı dinç tutardı. Bütün evlerde üzüm sirkesi kullanılırdı. Sirkeci Hoca, İzmit köylerinde yetişen üzümlerini kullanırken, İzmir’den de üzüm aldığı olurdu.Bu imalatın en kötü tarafı, etrafa yayılan ağır sirke kokusuydu.

1954 yılında Bakkallar Derneği’ne üye oldum. Derneğin 37 nolu üyesiydim. 1958 yılında derneğin seçimi vardı. Kocaeli Bankası Müdürü Şeref Bey, babamdan izin alarak, Çarşıbaşı’nda bulunan Agan’ın Kahvesi’ndeki toplantıya beni de götürdü. Askerden yeni dönmüştüm. İzmit Valisi de bu seçimli toplantıya katılmıştı. Vali Bey, “ bir daktilo getirin “ dedi. Derneğin daktilosu yoktu. “ Benim daktilom var “ dedim. Oradan koşarak, Baç’ta ki evimize geldim. Olivetti çanta daktilomu alıp, kahveye geri döndüm. Vali Bey, “yaz, evlat“ dedi. On parmak daktilo yazıyordum. Sıra seçimegelince, Vali Bey “bu genç üyenizi de yönetime alın“ dedi. Hacı Mehmet Değer Başkanlığı’nda oluşturulan yönetim kuruluna ben de girdim. On yıl süre ile başkan vekilliği yaptıktan sonra, 1968 yılında derneğin başkanı olmuştum. Dernek yöneticiliğim böyle başladı. Günümüzde de bu görevimi sürdürüyorum.

Dernek yönetimine girdiğimde, babam “senden hizmet bekleniyor. Vali Bey de böyle uygun görmüş. Sen en iyi şekilde çalış. Ama kendini koru“ dedi. Yakın arkadaşım olan Rıdvan Alyürük ile tanışıklığımız bu dönemlere rastlamaktadır.” sözleri ile anılarını paylaşmakta.

SALİM ALYÜRÜK (NALBUR)

22 Ekim 1946 İzmit doğumlu olup anne adı Ayşe Saadet, baba adı Ahmet’tir. Babası da esnaftı. Çocukluğu, gençliği ve hatta kırklı yaşları Ömerağa mahallesindeki evde geçti. Meliha ,Neziha ve Semiha adında üç kızkardeşi vardır. Yeni Turan İlkokulu, İzmit Ortaokulu ve İzmit Lisesi sonrası Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari İlimler Akademisi’nden 1971 yılında mezun oldu. Askerliği Kıbrıs Barış Harekatı 1974 yıllarındaİstanbul ve Tekirdağ’da yaptı.

Çalışmaya daha 6-7 yaşlarında iken babasının dükkanında çırak olarak başladı denebilir. Okul hayatı devam ettiğinde üniversiteden mezun olana kadar aralıklarla çalışmaya devam etti. İlk ustası uzun yıllar beraber çalıştığı halasının oğlu Nidai Bayar’dır. İnönü caddesi No. 194/ A

357

Page 358: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

adresindeki nalbur dükkanı onun çalıştığı tek yer oldu. Ayrıca yıllarca Kordsa, Lassa gibi fabrikalarda boya işleriyle de uğraştı.

Üniversiteden mezun olduğunda babasının dükkanın başına geçti. Boya , cam ve nalburiye üzerine satışa devam etti. Önceleri kiracı olduğu dükkanı, daha sonra sahibi derici İsmail Sunal’dan satın aldı. İş yaşamı boyunca sadece bir kez dükkan değiştirdi. İnönü caddesi No. 195\A’da bulunan dükkanın istimlak olmasıyla 2007 yılında dükkanının arka tarafında bulunan Bahariye cd. üzerindeki dükkanına geçti.18 nisan 2010 yılında akciğer kanseri yüzünden vefat etti.

Yıllarca Emek İş’in sahibi saraç Necmettin Emek, Bakkallar Derneği Başkanı Bakkal Saadettin Güneş, nalbur Ali Taşer, Sabahattin Taşer, suntacı Şükrü Alyürük, müteahhit Ziya Taşdelen, kartonpiyer ustası Adem Kocatürk, kırtasiyeci İhsan Yıldırım ile komşuluk yaptı. KYÖD – Kocaeli Yüksek Öğrenim Derneği, Ticaret Odası, Polis Derneği ve İzmit Lisesi Mezunları Derneği üyesiydi.

Nevin hanım ile 1975 yılında evlendiler. Merve, Hande ve Asude adında üç kız çocuğu oldu. Büyük kızı Merve ile 1995 yıllarından itibaren birlikte çalıştı. Ortanca kızı Hande ile ise 2003 yılında çalışmaya başladılar. Hande Hanım’ın ifadesiyle, en çok özlem duyduğu şey “sözün senet olduğu” dönemlerdi. Yıllarca bir söz veya itibarla ticaret yapmış bir insanın riyakarlığa alışması maalesef imkansız oluyor. Son yıllarında insanlara karşı güvenini ve sevgisini yitirmekten korktuğunu söylerdi.

Eski günlerin komşuluk ilişkileri ayıbı ya da eksiği ortaya çıkarmaya değilörtmeye tamamlamaya yönelikti. Şimdi başka bir esnaftan şikayet eden müşteriye “ tabii amca haklısın o öyledir diyorlar. Komşusunu elaleme yeriyor. Bu bence büyük ayıp . Komşulukta bu olmaz.” Şimdilerde , istediğimalı kendisinde bulamayıp nerede bulacağını soran müşteriye bilse de cevapvermiyorlar. Neden başkasına müşteri göndereyim mantığıyla hareket ediyorlar. Esnaf olan esnaf bunu yapmaz. Biliyorsa bende yok ama şuradaki arkadaşta olabilir demelidir.

Bizim dükkanın ilk yıllarında Baç İzmit’in doğu ucuydu. Buradan sonrası bataklık çayırlık alanlardı.Şehir yeni yeni dükkanın olduğu bu semte kayıyordu ve buralarda inşaat çoktu. Babam Ahmet Alyörük bu yüzden dükkanı burada açtı. Eskiden bir burası, İkizli çeşme ve Fethiye caddesi esnafın veticaretin yoğun olduğu yerlerdi.Babam 2010 yılında vefat ettikten sonra dükkanı biz üç kızı ve damadı açık tutmaya devam ediyoruz. Büyüklerimizin bizlere bu konudaki yardımları sonsuz oldu. Hem maddi hem de manevi anlamda çok yardım gördük. Fakat zamanında babamızdan aldığımız nasihat ve vasiyetlerde kulağımıza küpe oldu. Babam Hakk’a riayete inanan bir adamdı. “Zekatınızı ve verginizi ödeyin. Bence ikisinin birbirinden farkı yoktur. Zekat Allah emrettiği için, vergi devletin ve milletin bekası için ödenir“derdi. Nitekim de yıllarca vergi rekortmeni olarak bu konudaki düşüncesini ispatlamış oldu. “Harama el uzatmayın. Çünkü hem günaha girmiş olursunuz hem de sonrasında bunun pişmanlığını çok yaşarsınız. Helalinden kazanırsanız huzur içinde kazandığınızı yemek size nasip olur. Müşterinize tutamayacağınız sözler vermeyin. Malınızı bilin bildiğinizin ötesine

358

Page 359: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

geçmeyin. O an kazanabilirsiniz ama kazanılan para, sonrasında kaybedilen güvene dönüşür.O vebalin altına girmeyin.Tartınız hep müşteriden yana olsun. Biraz bizden gitsin ama onun hakkı bizde kalmasın. O hakkı öteki dünyada ödeyemezsiniz” diye öğütlerdi.

Babama ait birçok anımız var elbette ama bir tanesi size şöyle anlatabilirim. Dükkanın başına geçtiği ilk zamanlarda işlerin kötü olduğunuhatta kapatmayı bile düşündüğünü söylemişti. Bir gün dükkanda kapatıp kapatmamayı düşünüyordum. İçeri bir adam girdi, selamlaştık. Bana “Her yereşu boyadan var mı sordum ama ; bulamadım dedi.” “Var” dedim ve boyasını verdim. Adam sonra bana dönüp ona bu boyadan epey bir miktar lazım olduğunu temin edip edemeyeceğimi sordu. “ Ederim” dedim. Ertesi gün boyasını almaya geldi. Bu alışverişten güzel kar etmiştim. Ondan sonra dükkanı kapatmaktan vazgeçtim. Rabbim rızkımızı böyle kazanmayı nasip etmiş dedim kendi kendime.

NECMETTİN EMEK (EMEK İŞ SARACI)

Necmettin Emek 1946 yılında Makedonya’nın Jurovnisa köyünde doğdu. Baba adıMazlum, anne adı Cemile idi. Babası Mazlum Bey yazın inşaat ustalığı yapar,kışın ise kuzine soba imalatı ile uğraşırdı. Necmettin Emek’in beş erkek, üç kız kardeşi vardı. Erkek kardeşleri Osman, Eşref, Tevfik, Dilaver, Şaban, kız kardeşleri Servet, Hatice ve Fahriye idi. İlkokul üçüncü sınıfa kadar Jurovnisa’da okudu. 1957 yılında ailesi ile birlikte İzmit’e göç ettiler. Kadıköy Mahallesi- Kanlıbağ’a yerleştiler. Daha sonra dışarıdan sınavlara girerek ilkokul diplomasını aldı.

11 yaşında ustası Silver Çantanın sahibi Mehmet Karakol’un yanına çırak olarak girdi. Silver Çanta, Çınarlı Camii karşısı, İnönü Caddesi No.28 adresindeydi. Dokuz yıl bu adreste çalışarak mesleği öğrendi. 1966 yılında İsparta’ya askerliğini yapmak üzere gitti. Askerde brandacı olarak çalıştı,çok sayıda jeep tentesi yaptı.

Askerden döndükten sonra çırak olarak ilk işe başladığı dükkanda çalışmaya devam etti. 1970 yılında kendisi gibi Makedonyalı olan Rüzdiye Hanımla evlendi. Bu evlilikten iki kız, bir erkek çocuğu dünyaya geldi. Zülfiye, Berna ve Serkan. Oğlu Serkan babası Necmettin Emek ile birlikte dükkanda çalışmaktadır. Evlendiği yıl dükkanı ustası Mehmet Karakol’dan devir aldı, böylece Silver Çanta dönemi kapandı. Dükkanın adı Emek İş Saracı oldu. 1980yılına kadar aynı dükkanda sanatını icra eden Necmettin Emek, aynı yıl içerisinde Leyla Atakan Caddesi No.28 adresinde kendi mülkü olan dükkana taşındı. Günümüzde de aynı iş yerinde İzmit’lilere hizmete devam etmektedir.

Ticarete atıldığı ilk yıllarda okul ve spor çantaları imal eden Necmettin Emek, 1980 yılından sonra sanayi ağırlıklı çalışmaya başladı. Sanayi eldiveni, kaynakçı ceketi, izole işleri (yanmaz kumaşlar ile), nem alıcı silikajel imalatı ve telsiz kılıfı imalatı yaptı.

359

Page 360: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

1957 yılından başlayarak günümüze kadar süren 53 yıllık başarılı bir meslek hayatı olan Necmettin Usta,”Ustam Mehmet Karakol at koşumcusuydu. Yani saraçtı. Deri cüzdan yapardı. Daha sonra süet deriden kravat yaptı. Sonra beraberce çantacılığa başladık. Çok çalıştık. Verdiğimiz sözleri tutarak, zamanında iş teslimi yaptık. Dürüstlükten hiç taviz vermedik. Bu günlere bu sayede ulaştık” sözleri ile başarı öyküsünü özetlemekte ve “Dostlarım ve tanıdıklarım arasında lakabım Neco’dur. Baç ayrı bir yerdi. Burada sadece gerçek esnaflar barınabilir anlamını taşıyan Rahmetli ve Bac’ın sevilen esnafı Salim Alyörük’ün şu sözü vardı: “Burası Bac, Durma Kaç”.. Eskiden Bac’taki dostluk ve kardeşliğe herkes özenirdi. Sıkışınca herkes elini cebine sokar. Cebindekinin hepsini arkadaşına verirdi. Güven vardı. Şimdi ise esnaf esnafa aman benden bir şey ister diye çay içmeye bile gitmeye korkar oldu.” diyerek eski günleri anmaktadır.

Günümüzde aktif olarak dükkanında çalışmaya devam eden Necmettin Emek Ustanın dükkan komşuları arasında Hacı Ahmet Alyörük, Bakkal Saadettin Güneş, Lokantacı Baba Tahsin, Köfteci Lütfü Erdil, Kasap Ziya, Bakkal Muharrem Girgin ve Simitçi Sıtkı Bey bilinmektedir. Değerli dostları, nalbur ve boya malzemeleri satıcısı rahmetli Salim Alyörük, Terzi Turhan Aygün, Köfteci İlhan Haftacı ve elektrikçi Bilal Karaca’dır.

İnönü caddesi’nin Bac’da sonlanması ile doğusunda kalan yol Bağdat caddesi adını taşımakta olup 1980’lere kadar çarşı kimliğine pek sahip değildi. Bu nedenle kimi duraklar, yakındaki kahvehanenin ismiyle anılırdı. Örneğin doğuya doğru ilk durak, “Tahir’in Kahve” idi. Ardından “Pehlivan’ın Kahve”, daha sonra da “Macırın (Dülger) Kahve” durakları gelirdi. 1960’lı yılların başında Kanlıbağ semtinde Ülker adlı bir bisküvi fabrikası vardı. Aileden Mehmet Ülker Almanyadan gelirken Bulgar sınırında kaza geçirip hayatını kaybetmişti.325

SELMAN ÇALIŞKAN (KEBAPÇI SELMAN)

Selman Çalışkan, 1952 yılında Makedonya’da doğdu. Baba adı Zeynel, anne adıBedliye idi. Zeynel Bey, Makedonya’da çiftçilik yaptı. Selman Çalışkan’ın on kardeşi vardı. Çalışkan Ailesi, 1960 yılında İzmit’e geldi. Mehmet Ali Paşa Mahallesi, Mehmet Ali Paşa Çıkmazı Sokak’ta ikamet etti.

Selman Çalışkan, İzmit Atatürk İlkokulu’ndan mezun olduktan sonra, okumak istemedi. 1965 yılında Üçyol’da lokantası bulunan Hüseyin Çakım’ın yanına çırak olarak girdi. Burada bulaşık yıkadı, patates, soğan soydu. Dükkanı temizledi. Dört yıl çalıştığı lokantada, ustası Hüseyin Çakım’dan, meslekleilgili çok şey öğrendi.

Selman Çalışkan, henüz 17 yaşındayken 1969 yılında ağabeyi ile birlikte, Zincirlikuyu Camii karşısında (Eski minibüs kahvehanesinin olduğu yer) suluyemekler satan kendi lokantasını açtı. Bu dükkanda bir yıl hizmet verdiktensonra 1970 yılında Üçyol Turan Güneş Caddesi’ne (günümüz Akbank şubesi) taşındı. Bu dükkanda sulu yemek çeşitlerini bırakarak, kebapçılığa başladı.325 Aktaran Fikri Orhan

360

Page 361: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

1985 yılında ağabeyi ile olan ortaklığına son verdi. Dükkanını Turan Güneş Caddesi (Ziraat Bankası’nın yanı) No.86 adresine taşıdı. Dükkanının ismini ”Kebapçı Selman” olarak koydu. 9 yıl bu adreste müşterilerine köfte, pirzola, biftek, piyaz servisi yaptı. Kebapçı Selman ismi, İzmit’te ki lezzet noktalarından biri haline geldi.

Mal sahibi dükkanı geri isteyince bu adresten çıkmak zorunda kalan Kebapçı Selman, 1994 yılında 28 Haziran Mahallesi, Şimşek Sokak, No.2 de (Eski Bekirpaşa Karakolu Arkası) ızgarasını tüttürmeye başladı. Bu adreste 16 yılmüşterilerinin damak zevklerine hitap etti. Ancak bina İzmit Belediyesi tarafından istimlak edilince taşınmak zorunda kaldı. 2011 yılında dükkanınhemen karşı sırasında bulunan, Kocatürk Geçidi, No.17 adresine geçerek yenidükkanını inşa etti. Günümüzde bu adreste kebapçılığa devam etmektedir. İzmit Lokantacılar Odası’na kayıtlı olan Kebapçı Selman’ın dükkan komşularıarasında Marketçi Osman Akçay, Otelci Muammer Biner, Saroğlu Fırını, Akaryakıt İstasyonu sahibi Cemal Beller, Kahveci Mustafa Ay bulunmaktadır.

1972 yılında Gölcük’te askerliğini yaptı. 1974 yılında kendisi gibi Makedonya göçmeni olan Hamide Hanım’la evlendi. Çalışkan çiftinin bu evliliklerinden Serap, Serpil ve Sertaç adlarında üç çocuğu dünyaya geldi. Çocuklarından hiçbiri, babalarının işyerinde çalışmadı.

Kebapçı Selman Usta. “ 1965 yılında önlüğü belime taktım. 46 yıldır bu işiniçindeyim. İşimi çok seviyorum. İnsanlar, sevdiği ve bildiği işi yaparsa başarılı olur. 1965 yılında yanında çalışmaya başladığım Ustam Hüseyin Çakım, “ Bre yeğenlerim. Sokma akıl yedi adım, ama tutmuyorsunuz ki!” derdi. Bu iş görerek ve pratik yaparak öğrenilir. Ben de ustamdan çok şey öğrendim. Onunöğütleri ile bu günlere geldim. Sabah altıda dükkanımı açarım. Ben veya uzun yıllar beraber çalıştığım yardımcı ustam Mustafa ızgarayı yakarız. Ocaktaki kömürü civar köylerden satın alırım. Kendime özgü karışım ile yaptığım köfte harcını akşamdan hazırlayarak, ertesi gün kullanmak üzere dolaba kaldırırım. Kullandığım pirzola ve bifteği günlük ve genç hayvanlardan seçerim. Piyaz ve salata benim dükanımın, olmasa olmazlarıdır.Öğlen servisimiz kalabalık olur. Bu esnada müşterilerimiz bazen beklemek zorunda kalabilirler. Bu da bizim işimizin güzelliğidir.

Bu tezgah bize gökten inmedi. 1965 yılından bu yana dürüstçe çalıştım. Rahmetli bir büyüğüm şöyle derdi “Bir kişinin perdesi patladı mı, dikilmez“. İnsanlar her zaman doğru olmalı. Hiçbir zaman müşterime karşı saygı ve sevgide kusuretmedim. Yüzümden tebessüm hiç eksik olmadı. Bu gördüğün her masa ve sandalyede alın terim var. İnsanın arka cebindeki cüzdan, terden erir mi? Bak benim cüzdan ne halde. (Gerçekten deri cüzdan erimişti) Bu işler öyle kolay olmuyor. Şimdiki gençler sabırsız. Hemen her şey olsun istiyorlar. Sabretmeyen, başarılı olamaz. Yıllardır hayatım işim ve evim arasında geçti. İşim ve evim, en huzurlu olduğum ortamlardır. Bir erkek işinde başarılı oluyorsa, biliniz ki arkasında ona her zaman destek olan bir eşi vardır. Benim eşim, evlendiğimizde üç katlı evden, teneke leğenli eve gelingeldi. Çok zorluk çekti. Daha bir gün ağzından kötü bir söz çıkıp da, yakındığını duymadım. Beraberce sabrettik. Bu güzel günleri gördük. Allah ondan bin kere razı olsun.

361

Page 362: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Mecburiyetler karşısında beş kez dükkanımı taşımak zorunda kaldım. Benim değerli müşterilerim her gittiğim yeni adreste gelip beni buldu. İzmit’in her yerinden müşterim gelir. Odanın verdiği fiatların dışına asla çıkmam. İlimizde görev yapan birçok bürokrat, iş adamı, esnaf benim müşteridir. Bunların arasında eski valilerden Memduh Oğuz’u, ilimizde görev yapan tüm paşaları, eski dönem başkanlarımızdan Sefa Sirmen ve Hikmet Erenkaya’yı, Büyükşehir Belediye Başkanımız İbrahim Karaosmanoğlu’nu, Kocaeli Üniversitesi Rektörü Sezer Komsuoğlu’nu, Yeniköy Belediye Başkanı Hüseyin Ayaz ve İzmit Belediye Başkanı Nevzat Doğan ile genç iş adamlarımızdan Barok Ltd. Şti. sahibi Bahri Yavuz’u, BWM Bayii olan Öztorun Kardeşleri ve rahmetli Mehmet Efe’nin oğlu Mesut Efe’yi sayabilirim. Unuttuğum dost ve müşterilerimden de peşinen özür dilerim. Günümüzde artık eski işler olmasa da, sağlığım el verdiği sürece kebapçılığı sürdürmeye kararlıyım”.

Bekirdere Üçyol semti, Şefkat Sokak’ta yer alan altı berber, rekabetten çok dostluğun, komşuluğun önemli olduğunu gösterir önemli bir örnektir. Bunlar, 1983 yılından beri hizmet veren Erkek Kuaförü Mehmet Ali Tunalı; dükkanı ustasından 2002 yılında devralan Üçyol Erkek Kuaförü Salih Kaygısız; daha önce Kanpara Pasajı’nda berberlik yaparken 1997’de bu sokakta ustasının yanında işe başlayan ve 1974 yılında bu sokakta başladığı berberliği 2003 yılında bırakan ustası İzzet Avcı’nınişi adı ile birlikte kendisine bırakması ile devam ettiren Kocaelispor Berberi Muhsin Çetinkaya; son on yılı kendi hesabına olmak üzere yirmidört yıldır bu sokakta olan Kuaför Rıfat Gökçe; 19 yıldır Berber Ekrem’in dükkanında çalışan Yüksel Özdemir ve Erkek Kuaförü Burak. Sokak küçük ve dar, müşteriler sokağın asıl adını da bilmeyip burayı ‘Berberler Sokağı’demekteler. Bir ara esnaf 150 tane imza toplayarak sokağın ismini Berberler Sokağı olarak değiştirmek istemesine karşın belediye isteklerini kabul etmeyince eski adı ile devam etmekte.326

BAYRAM AKBAŞ (FAYTONCU BAYRAM)

Bayram Akbaş, 1922 yılında Köseköy’de doğdu. Babası adı Yunus, anne adı Hanife idi. Yunus Bey, reçberdi. Hiç okula gitmedi. Daha sonraki yaşlarda kendi kendine öğrenmeye çalıştı. 1942 yılında Köseköy’deki yerlerini sattı.İzmit’e yerleşmeye karar verdi. Baç Mezarlığı’nın başında bulunan iki ahşapevi, sahibi Ehinli Selahattin’den satın aldı. Aynı yıl askere gitti.

Askerliğini tamamlayan Bayram Akbaş, 1945 yılında babasının yardımı ile birat arabası alarak Kilezdere’den inşaatlara kum çekmeye başladı. Arabasına kum doldurmak için, yarı beline kadar suya girmek zorunda kalan Arabacı Bayram, şehir içinde iş yapan inşaatçılara kum sattı. Dokuz yıl boyunca kum

326 Tuncay Bilecen, Özgür Kocaeli, 04 Nisan 2007

362

Page 363: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

taşıma işine devam ettikten sonra bu işi bıraktı. 1955 yılında Leyla AtakanCaddesi’nden İkizliçeşme’ye doğru, sağdan üçüncü dükkandaki Faytoncu Fedai’ye bir araba yaptırdı. O günlerin tanınan faytoncuları olan Salih, Azmi ve Kasap Muammer’in faytonlarının bulunduğu durağa, arabasını çekerek faytonculuk yapmaya başladı.

O yıllarda iki tane fayton durağı vardı. Bir tanesi, Baç Meydanı’nındaki kahvehanenin önünde (günümüzde Ceylan Ekmek Fırını’nın olduğu yer), diğeri ise Alemdar Caddesi ile Demiryolu Caddesi’nin (günümüzde Ziraat Bankası’nınolduğu köşe) birleştiği köşede bulunan kahvehanenin önündeydi. Daha sonrakiyıllarda, Eski Garajlar’da da bir fayton durağı yapıldı.

Faytoncu Bayram, atlarına evinin alt katındaki ahırda baktı. Tımar etti. Yemini ve suyunu verdi. Faytonu, arka girişten bahçeye sokan Bayram Akbaş, arabasını da burada temizledi. O yıllarda müşterilerin en fazla kullandığı güzergah, Baç Meydanı ile Çarşı arasıydı. Bu mesafe için, müşteriden1 lira alınırdı. 1965 yıllarından sonra, düğün ve sünnet konvoylarında faytonun cazibesi artınca, İzmit Faytoncu’ları daha iyi para kazanmaya başladı. İşleri artan Faytoncu Bayram, Tatar Şefik Şentürk’ü yardımcı olarak yanına aldı. Uzun yıllar beraber çalıştı. (Arabacı Bayram’ın vefatından sonra, İzmit’in en son Faytoncusu olarak, mesleğine devam eden Tatar Şefik Ertürk,durak olarak, Demiryolu Caddesi, Tekel Parkı Karşısını kullandı.)

Faytonculuğa devam eden Bayram Akbaş, İkizliçeşme Sokağı girişinde bulunan ve altında kahvehane bulunan Horozoğlu Oteli’ni kiraladı. Köylerden ve Taşköprü’den İzmit’e gelenler bu otelde kalırdı. 40 yataklı olan bu otelde,tek kişilik oda 1 lira, 2 kişilik oda 50 kuruş, 4 kişilik oda, kişi başı 25kuruştu. Muhtar Yakup Türk, kasada oturur, otelde kalanların kaydını tutardı.

Bayram Akbaş, 1940 yılında Köseköy Muhtarı Hoca Durmuş Tangül’ün kızı MelekHanım’la evlendi. Bu evliliğinden Halise, İsmail (d.1942), İsmet (d.1945) ve Nebahat adında dört çocuğu oldu. Büyük oğlu İsmail Akbaş, İzmit EndüstriMeslek Lisesi, Ağaç İşleri Bölüm Şefliğinden emekli oldu. Küçük oğlu İsmet ise, 13 yıl Petrol Ofisi’nde çalıştıktan sonra,oto alım - satım işi ile uğraştı. Bayram Akbaş, uzun yıllar mesleğini sürdürdükten sonra, 1982 yılında vefat etti.

Faytoncu Bayram Akbaş’ın oğlu İsmet, “İzmit’in en güzel atları babamın atlarıydı. Onları tımar eder, gözü gibi bakardı. Yem ve su saatlerini hiç kaçırmazdı. Atları hastalanınca “nazar değdi“ derdi. Atlarını İstanbul’dan alırdı. Çok güleç bir insandı. Şamata ve gırgırı çok severdi. Şakacıydı. Müşterileri ile çok güzel dialoglar kurardı. İyilikseverdi. Herkesin işini gördüğü için, çok sevilirdi.

Ben de babama yardım ederdim. Bir sabah atların tımarını yaptıktan sonra, atları koşup, Hisar Geçidi’nin köşesinde bulunan çeşmeye sulamaya götürdüm.Atlar orada, bir şeyden ürktüler. Kontrolsüz şekilde koşmaya başlayan hayvanlar, Baç Meydanına doğru giderken, bir dükkana girerek durdular. Dükkanın camı çercevesi indi. Arabanın da tekerlekleri kırılmıştı.

363

Page 364: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Gürültüyü duyan babam, evden koşup geldi. Çok üzüldü. Ama bana en ufak bir şey söylemedi. “ derken, işlettiği kafede çayını yudumlayıp, daldı gitti.

Adalar Çarşısı & Buğday Meydanı (Ankara – Şahabettin Bilgisu Caddesi)

19. yüzyılın ikinci yarısında ekonomik yapının değişmesine bağlı olarak, kentin ana ulaşım yolu üzerinde geleneksel esnaf çarşılarından bağımsız, fakat onun uzantısında yeni ticaret alanları ortaya çıkmıştır. İzmit de 1895 yılında Derince Limanı’nın açılmasından sonra ticari yapıdaki dönüşümün etkisiyle Anadolu’dan getirilen ticari eşyalar ve zahireler için depolama merkezi olmuştur.327

İzmit’te sahile paralel yeni açılan İstanbul-Ankara yolu üzerinde inşa edilen antrepo binaları, bugünkü Halkevi’nden Pertev Paşa Camii’ne kadar uzanan alanda “Adalar Çarşısı” ve “Buğday Meydanı” adıyla iki ayrı çarşı oluşturmuştur. BunlardanHalkevi çevresindekiler Adalar Çarşısı, doğudaki Buğday Meydanı’dır.

Demiryolunun ancak İzmit’e kadar uzandığı yıllarda, İzmit’e gelen zahirelerin satıldığı alanda, bir un fabrikasının işletilmeye başlamasıyla çevrede, birçok kagir mağaza inşa edilir ancak 1898’de328 bu mağazalar Adalar Çarşısı’na kadar uzanan büyük yangınla yok olur. 1908 yılında İzmit Buğday Meydanı’nda Yunan uyruklu Perikli İnepolos Avleniyos tarafındanAvrupa ve Amerika’dan getirilen makinalarla 60 beygir gücünde, gazla çalışan bir un (dakik) fabrikası inşa edilmişti. (Daha önce Osmanlı uyruklu İzmitli Konstantin, kent dışında 15-20 beygirlik bir motorla çalıştıracağı un fabrikası kurma izni için girişimde bulunmuşsa da sonucu hakkında bilgi yoktur).329

Bunun yanı sıra Patrikius kardeşlere ait330 bir un fabrikası yangınının ardından 1928 yılında yeniden yapılırken sahilde ve iç taraflarda Derihane, Çeltik Binası, Hapishane ve Naftalin

327 İdris Bostan (2001), 538328 H. 15 B 1316 / M. 30 Kasım 1898 tarihli bir belge “İzmit yangınında kısmen yanan kagir mağazaların tamirine ruhsat verilmesi ve harik mahallerin tanzimi hususunda bölgeye mühendis gönderilmesi” talebine ilişkindir (DH. MKT. 2141/57). 329 BOA, Y.A. RES. No. 1326, 4.9; BOA, ŞD. NF. No. 495/47. Aktaran A. N. Gallitekin, Soydanlar, s.235 330 Merzuka Yazıcı (2004), s. 140

364

Page 365: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Fabrikası’nın331 dahil olduğu yeni kagir mağazalar inşa edilir. 1934 yılına kadar Çeltik (Pirinç) fabrikası olan bina, II. Dünya Savaşı yıllarında da Naftalin fabrikası, sonrasında da matbaacı Asım Basım’ın matbaasına ev sahipliği yaptı. Daha sonraki yıllarda yıktırıldı.332

Adalar Çarşısı’nın unutulmayan esnaflarından biri “Cır Cır Selahattin Bey” idi. Pervasızca ve sürekli konuşup karşısındakine söz hakkı vermemesinden dolayı böyle anılırdı. Bir oğlu Adapazarı’nda terzilik yapmıştı.333

Cadde’nin görünümünü etkileyen en önemli unsurlardan biri de Belediye Başkanı Kemal Öz dönemindeki rıhtım düzenlemesi idi. Gazete haberlerinde şu anlatımlar dikkat çekiyor: “İzmit Belediyesi ve Hususi Muhasebesi, rıhtım sahasında bulunan ebniyeleri istimlak ederek yıkmaktadır. Şimdilik Halkevi’nin bulunduğu saha tanzim ve istimlak edilmiştir. İleride Gümrük Binası’ndan başlayarak Hapishane’ye kadar olan geniş bir kısım istimlak edilecektir. Şehir, Jansen’in çizdiği plana göre imar ve tanzim edilmektedir. Kağıt ve Selüloz Sanayi müesseselerinin kuruluşundan önce 14 bin küsur olan nüfus, 30 bini bulmuştur. Fabrika, şehre yeni bir hayat vermiş içtimai, iktisadi, zirai, kültür, spor ve gençlik dallarını oldukça etkilemiştir.” 334

Cadde’nin eski esnaflarından Esat Demirsoy, Ankara Caddesi’ndeki mağazasından uzun yıllar inşaat malzemeleri ticareti yapmıştı. Tutumluluğu ile meşhur bir tüccar olup Atatürk’ün Halk Sinemasında halkla yaptığı söyleşide bulunup, soru sormuş ve karşılıklı görüşmüştür. Çocukları aynı yerde faaliyete devam edip uzun süre Boru Fabrikası’nın temsilciliği yanı sıra demir ticareti yaptılar.335

ESAT DEMİRSOY (ESAT DEMİRSOY HALEFLERİ KOLLEKTİF ŞİRKETİ)

Esat Demirsoy, 1895 yılında İzmit’te doğdu. Baba adı Mustafa, anne adı Aliye idi. Demirsoy’lar Hacıhasan Mahallesi’nde Arnavut Paşa’nın Konağı’ndaikamet ettiler. Birinci Dünya Savaşı esnasında askerliğini yaptıktan sonra Düyun-i Umumiye’de (Osmanlı İmparatorluğu’nun borçlarını tasfiye için kurulmuş olan uluslararası kuruluş) memur olarak çalışmaya başladı. Daha sonra Kartal’a atandı. Ancak Düyun- Umumiye Müdürü kızını Esat Demirsoy’la evlendirdiği için, damadını yollamak istemedi ve Esat Demirsoy memuriyetten

331 Merzuka Yazıcı (2004), s. 167, 169332 Merzuka Yazıcı (2004), s. 180 333 Kocaeli Dokümentasyon Merkezi Bülteni no.9 334 Yeni Sabah Gazetesi, 8 Nisan 1941 335 KDM Bülteni no.9

365

Page 366: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

ayrılmak zorunda kaldı. Esat Demirsoy’un dayısı Süleyman Bey nalburdu. Süleyman Bey, yeğeni Esat Demirsoy’u işine ortak etti. Böylece ticaret ile tanışmış oldu.

1925 yılında Şahabettin Bilgisu Caddesi (Eski adı ile Ankara Caddesi) No.85adresinde Esat Demirsoy ve Halefleri Kollektif Şiketi’ni kurdu. Ticarete başladığı ilk yıllarda kereste ve inşaat demiri sattı. Mavnalar ile denizyolundan gelen keresteler, kalıp içinde kol gücü ve bıçkı testeresi ile kesildi (Bıçkı testeresi ile iki kişi altta, iki kişi üste karşılıklı olarak). Biçilen keresteler ile yer döşeme tahtası yapıldı. İstanbul’dan demiryolu ile gelen inşaat demiri öküz arabaları ile dükkana çekilerek satışı yapıldı. İzmit ve civarında yaşayanlar, döşemelik tahtalarını ve inşaat demiri ihtiyaçlarını Esat Demirsoy’dan karşılamaktaydı.

Esat Demirsoy, 1930 yılında Rumlardan kalan tarihi binayı satın aldı.(İlk dükkanın karşı sırası- Ankara Cad. No.86) Eski dükkanını malzeme deposu yapan Esat Demirsoy, yeni aldığı binada satış yapmaya devam etti.Dükkan komşuları arasında Zahireci Muzaffer Pulat, Toptan Gıdacı Soydanlar,Tuzcu Kaptan, Demirci Reşat Gürel (Demirerler A.Ş-Geçit Restaurant’ın olduğu yer), Arif Kalemcioğlu ve Kolaylık Ticaret bulunmaktaydı.

Esat Demirsoy,1920 li yıllarda Ferika Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Türkan, Erdoğan ve Aydoğan adlarında üç çocuğu dünyaya geldi. Sosyal yönü kuvvetli bir insan olan Esat Demirsoy, CHP İzmit Örgütünün kurucuları arasında olup, CHP’nin ilk İl Başkanları arasındaydı. İzmit Ticaret ve Sanayi Odası üyesi olan Esat Demirsoy otuzbeş yıl ticaret yaptıktan sonra, 1960 yılında vefat etti.

Esat Demirsoy’un küçük oğlu Aydoğan, Yenituran İlkokulu’nu bitirdikten sonra, sırasıyla İzmit Ortaokulu ve İzmit Lisesi’nden mezun oldu. Aydoğan Demirsoy, daha sonra İstanbul Sultanahmet Ticari Bilimler Akademisi’nden mezun oldu. Askerliğini Eskişehir Hava Kuvvetlerinde yapan Aydoğan Demirsoy, orduda ilk defa kullanılan cemseleri kullandı. Askerliğini tamamladıktan sonra babasının dükkanında çalışmaya başladı.Aydoğan Demirsoy, 1952 yılında Gölcük Yolu kenarında tuğla imalathanesi kurdu. Yanında elli kişi çalıştırdı.

Demirsoy’lar, 1956 yılında Mannesman Boru Fabrikası’nın ilk Ana Bayisi oldu. Marmara Bölgesi’ndeki diğer illere yan bayilikleri Esat Demirsoy ve Halefleri Kollektif Şirketi verdi. Aydoğan Demirsoy, 1965 yılından sonra dükkanında kontraplak, kiremit, kaynak eloktrodları, profil, saç ve köşebent satmaya başladı. ECA vanalarının İzmit Bayiliğini yaptı. Demirsoylar Kollektif Şirketi, İlimizdeki önemli sanayi kuruluşları arasında bulunan Goodyear, Pirelli, Koruma Fabrikası, Ansa İlaç, Mahle Piston ve Fürsan fabrikalarının ana tedarikçileri arasında yer aldı. Yıllarca bu işletmelere mal sattı.

Aydoğan Demirsoy, 1954 yılında Değirmendereli Ruhan Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Hale, Yalçın ve Şule adlarında üç çocuğu dünyaya geldi. YalçınDemirsoy 1956 yılında İzmit’te doğdu. Yenituran İlkokulunda okuduktan sonra, sırasıyla İnkilap Ortaokulu ve Mimar Sinan Lisesi’nden mezun oldu.

366

Page 367: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

1976 yılında T.C.G Donatan Gemisinde askerliğini yapan Yalçın Demirsoy, dedesinin dükkanında çalışmaya devam etti. 1979 yılında Gölcüklü Arzu Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Bahar ve Levent adlarında iki çocuğu oldu. Çocuk denecek yaşlardan itibaren dükkanda fiilen çalışmakta olan Yalçın Demirsoy, günümüzde oğlu Levent ile birlikte 1925 yılında kurulan işletmede çalışmaya devam etmektedir.

Esat Demirsoy’un oğlu Aydoğan Demirsoy: Babam, dünyanın en dürüst adamlarından birisiydi. Kıtlık zamanı, karne ile ekmek alınıyordu. Beni karne ile ekmek almaya yolladı. Her evin günlük bir ekmek hakkı vardı. Fırıncı bana iki ekmek verdi. Sevinerek eve geldim. Babam, iki ekmeği görünce “Al bir ekmeği geri götür. Bu ekmek başkasının hakkı olabilir. Ona mani olmak istemem“ dedi. Ekmeği fırına geri götürmüştüm.

Dükkanda halen kullanmakta olduğumuz masa, İzmit Ticaret Bankası’ndan alınmış bir masadır. Bizim dükkanın en değerli demirbaşıdır. Babam, yalanı hiç sevmezdi. Siyasetin her zaman içindeydi. Chp İl Başkanlığı yapmıştı. İlEncümeni Başkanlığı yapmıştı. Belediye Başkanı Kemal Öz’ün sağ koluydu. Hesabı çok kuvvetliydi. Dükkandaki eskiden kalan çiviyi bitirmek için, eskifiatı söyler, yeni çivinin fiatını fazla söylerdi.

Sabah esnaflar arasında dükkanları erken açma yarışı vardı. Beş dakika dükkanına geç gelen, komşularına mahçup olurdu. Babam eğitimli bir insan olduğu için, dükkanın muhasebe kayıtlarını gece evde kendisi tutardı. İstanbul Perşembe Pazarına (Karaköy) kendisi giderdi. Aldığı mallar deniz veye tren yolu ile İzmit’e gelirdi. Manyetolu telefonlar ile İstanbul’a sipariş verirdik. Postaneye sıraya yazılır, bir veya iki saat sonra İstanbul’da ki tüccarla görüşürdük.

Ben, Kocaeli Yüksek Öğretim Derneği kurucularındanım. Eskiden çok güzel pişmaniye geceleri düzenlerdik. Ben artık kendimi emekliğe ayırdım. Oğlum Yalçın ve torunum Levent işyerimizde çalışıyor. Günümüzde endüstriyel metal malzemeler satıyoruz. Eski ticaret şimdi yok. İnsanların birbirine güveni kalmamış. Komşuluk diyebirşey yok artık“ diyerek babası ile ilgili anılarını aktarmakta.

Batıdaki Adalar Çarşısı’nın bir bölümü ise, Halkevi’nin yapımı sırasında yıkılmıştır. Günümüzdeki adı Şahabettin Bilgisu olan eski Ankara Caddesi ve bu caddeye bağlanan sokaklar üzerinde karşımıza çıkan antrepo binaları, genel hatlarıyla iki veya üç katlı kagir binalardır. Üst katları genelde basık kemerli pencerelerle düzenlenen bu yapıların üst örtüleri üçgen alınlıklı içte volta tavanlı beşik çatılıdır. Çoğu dikdörtgen planlı iç mekanlarda, üst katlara dar merdivenlerle çıkılmaktadır. Yapıların iç mekanları kullanım amacına göre düzenlenmiş, özellikle volta tavanlar düz plakalarla kapatılmıştır. Zamanla kaldırım kotunun dolmasına bağlı olarak

367

Page 368: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

ise zemin katların giriş ve camekan kısımlarının orijinal boyutları değiştirilmiş, çerçeveleri yenilenmiştir.

Bunlardan üçünün üzerinde Osmanlıca ve Ermenice kitabeler mevcuttur. Ankara Caddesi üzerindeki iki katlı antrepo binasının cephesindeki mermer kitabedeki üç satırlık Osmanlıca ve Ermenice yazının birinci satırında, Osmanlıca “Maşallah sene 309”, ortada Ermenice (E) harfi, altta Ermenice “Allah Korusun” anlamında tercüme edilebilecek yazı ve 1309’ un miladi karşılığı 1892 tarihi yazılıdır. Aynı caddeye açılan çıkmaz sokakta karşılıklı iki yapıdan doğudakinin üzerinde oval mermerkitabede Osmanlıca H.1317 tarihi, ortada Ermenice üç harf, altta H. 1317 tarihinin miladi karşılığı olan 1901 tarihi bulunmaktadır. Batıdaki binanın cephesinde yine oval mermer kitabe içerisindeki Ermenice yazıda “Allah Korusun, Kevork Acemyan Deposu 1873’de inşa edildi” yazılıdır.

Burada bahsedilen tüm ticaret yapılarını mimari açıdan iki grupta toplamak mümkündür. Bunlardan birincisi, kitabesi mevcutolanlardan 19. yüzyılın ikinci yarısı ve 20. yüzyılın başında inşa edildikleri anlaşılan, geneli ayrı parsellerdeki iki katlı, üçgen alınlıklı beşik çatıyla örtülü, kagir ticaret yapılarıdır. Bahsedilen ticaret yapılarının geleneksel çarşı bölgesinde de örnekleri bulunmakla birlikte, mevcut olanların hemen hemen tamamı, kentin güneyindeki 19. yüzyılın ikinci yarısında oluşan yeni ticaret bölgesindedir. Geleneksel çarşı bölgesindeki aynı mimari karakterdeki dükkanların da aynı tarihlerde yapılmış olması olasıdır.

Yanan Buğday Meydanı, kentin o yıllarda en canlı ticaret alanlarından biridir. Tanzimat sonrası imar nizamnamelerinde yangın yerlerinin planlaması ise yanan yerlerin niteliğine göreyapılmıştır. Planlaması yapılan bu bölgede yeni caddeler açılmış, parseller geriye çekilerek mevcut sokaklar düzgün halegetirilmiştir. Kısaca tam bir ızgara plan uygulamasıyla karşılaşmasak bile arazi, arsa ve bina koşullarının el verdiği oranda Buğday Meydanı, dönemin kent planlaması anlayışına uygundüzenlenmiştir.

Kentin ünlü politik siması ve Türkyolu Gazetesi’nin kurucusu Rıfat Yüce, 1937 yılındaki bir yazısında bölgeyi şöyle

368

Page 369: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

anlatmaktadır:336 Deniz kıyısında büyük ve küçük iskeleler dizilmiş, Kağıt Fabrikası iskelesi hariç olmak üzere bütün iskeleler ahşap olsa da çoğu yakın zamanda yapılmıştır. Gümrük yanındaki Belediye İskelesi’ne vapurlar yanaşmaktadır.Bahriye hariç olmak üzere diğer iskelelere küçük araçlar yanaşabilmektedir. I.Dünya Savaşı’ndan önce İzmit’in deniz kıyısında boş ve metruk hiçbir köşesi yoktu. Hatta deniz üzerine yapılmış “yalı kahveleri” ve çok sayıda özel iskeleleri vardı. Bugün harap durumdadırlar. Uygar ülkelerin hiçbir yerinde deniz kıyısı bu denli gözardı edilmemiştir. Jansen Planı’nda deniz kıyısının imar edileceği işaretleri vardır. Bugünlerde, deniz kıyısında “eski yalı” denilen mahalde yapımına başlanacak “halkevi” binası kentin bu kısmını süsleyecektir. İzmit’e denizden bakarken görülen ikinci gruptaki büyük binalar, Tersane, Gümrük, Sahil Sıhhıye (Karantina), Belediye Oteli Bahçesi, eski Duyun-u Umumiye Binası, prenslere ait Müskirat Deposu, işlemeyen iki Un Fabrikası, Hapishane ve Mezbaha’dan oluşmaktadır. Sahildeki binalarla demiryolu arasında yeniden yapılmış apartman ve evlerin sayısı çok değildir. Koca Mimar Sinan’ın eseri Yeni Cami’den başka Kadı Çelebi’nin Eşkiyalı, ÇalıkAhmet’in Yeni Yalı denilen camilerinin minareleri göze çarpmaktadır. Eşkiyalı Cami, Cumhuriyet döneminde, yeniden esaslı ve temelden inşa edilmiştir. Denizden kente bakarken, her üç caminin minarelerinin bir hizada görülmesi dikkat çekicidir.

Cumhuriyet’e harap durumda devrolan demiryolunun alt kısmında, bayındırlık işlerinin 1937 yılında başladığını görüyoruz. Demiryolundan denize bakan ve Jandarma Dairesi’nin yanı başında yeni bir yol, bu yolun ortasında küçük bir park, biraz ilerde saltanat devrinden eski bir kilise, demiryolundan Belediye Bahçesi’ne giden yol ki Cumhuriyet devrinde geniş, asfalt bir olarak yapılmıştır, görülmektedir. Eskiden demiryolu altındaki “Çarşı Balık Pazarı” ve “Adalılar Çarşısı”nın üstü tamamen kapalıydı. Bu çarşı, tamamen esnaf ve tüccarla dolu idi, boş dükkan bulunmazdı. Bu çarşının eteği olan deniz kıyısındaki dükkanların da tümü işlek durumdaydı. I.Dünya Savaşı’nda bu çarşı boşaldı. 1913 yılında bir sabah kar yağmıştı ve kapalı çarşı içindeki mağazama giderken, Adalar Çarşısı’nın yarıdan fazlasının üstü yıkılmıştı. Daha sonra çarşının tamamı harap hale geldi.

İzmit çevresindeki zahirelerin tamamı katırcılar aracılığı ile Adalılar Çarşısı’nın doğusundaki Buğday Meydanı’na gelirdi. Buğday meydanı’nda bir Rum tarafından o günün son teknolojisi ile bir un değirmeni yapılmış ve bu yüzden bölgede zahire ticareti yoğunlaşmış, kargir binalar yapılmıştı. Ancak çıkan bir yangında bütün mağazalar yanmış, yangın Adalılar Çarşısı’na dayanmıştı. Sonrasında un değirmeni

336 Rıfat Yüce, Türk Yolu Gazetesi, 29 Nisan 1937; age, s. 443 – 447. Rıfat Yüce, 1879 Umurlar Köyü – Taşköprü doğumlu olup, 1888 yılında ailesi tarafından medrese eğitimi almak üzere İstanbul’a gönderildi. İttihat ve Terakki’nin gizli 63 üyesinden biriydi. İşgal sırasında Malta’ya sürüldü. Kurtuluş Savaşı’nın sonralarına doğru dönebildi. 1925 yılında Türkyolu gazetesini çıkarmaya başladı. CHP İl Başkanlığı yaptı. 1952 yılında İzmit’te vefat etti.

369

Page 370: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

yeniden yapılmış, özellikle tütüncülüğün gelişmesi ile birlikte kıyıda ve içeride yenidenkargir mağazalar yapılmıştır ki bugün mevcutturlar. Tütün için yapılanlardan biri Hapishane olarak kullanılmaktadır. Bu sahile Cumhuriyet Devri’nde Hacı Ali Bey ve oğlu Halit Eyüp tarafından bir un fabrikası yapılmıştır. Kıyının ucundaki eski bir kargir binaya da Belediye fenni bir Mezbaha yaptırmıştır.

Yaklaşık otuz yıl önce yapılmış olan Belediye Rıhtımı, tüm kıyıyı kaplamalıydı. EskidenTersane’nin içi çayırlık ve ısırganlık idi. Çocukluğumda henüz Tersane’de gemiler yapılmakta iken köylerde bir arabacı teşkilatı vardı. Bu teşkilat aracılığı ile dağlardankereste getirtilirdi. Cumhuriyet devrinde bu tersane yeni bir hal aldı, hatta içine bir “tenis sahası” yapıldı. Yine Tersane paralelinde bulunan Jandarma binası Cumhuriyetdönemi eseridir. İzmit’in meşhur bostanları bir zamanlar Ermeniler tarafından işletilirdi. Eski Ermeni Mezarlığı’na yapılmış futbol sahası ve Özel İdare tarafından yapılan Şişli’deki337 fidanlığın bina ve yollarında yeni eserler göze çarpmaktadır.

Çarşıdaki kahvehaneler genellikle Ermenilere ait olup Ermeni esnaflar arasında Eczacı Bulutyan kardeşler de oldukça bilinirdi. Biri Onnik, diğeri Aleksan Efendilerdi. Ayrıca ticaret ve komisyonculuk da yaparlardı. 1908 yılında Avusturya’nın Bosna-Hersek’i, Bulgaristan’ın da Doğu Rumeli Eyaleti’ni ilhak etmeleri üzerine silah altına alınan İzmit Redif Taburu’na bağlı dört birliğin askerlerine yardım için toplanan parabir süre İttihat ve Terakki üyesi de olan bu kardeşlere emanet edilmişti.338

Bulutyan Eczanesi, eczacı Serope Bulut339 tarafından 1886 yılında açılmış, uzun yıllar İzmit’in tek eczacısı olarak hizmet vermişti. Sonraki yıllarda oğulları Onnik340 ve Aleksander341 eczanenin yönetimini ele alıp adını Hamidiye Eczanesi olarak değiştirmişlerdir. İzmit’in bu önemli eczacıları ticaret almanaklarına ilanlar vermişler ve Anadolu’ya en mükemmel hizmeti götüreceklerini ilan etmişlerdir. Eczane ve Ecza Deposu hizmeti yanı sıra toptan tıbbi malzeme ve ilaç satışları gerçekleştirmişlerdir.342 Bir başka Ermeni kökenli hemşerilerimiz de 1900’lu yılların başlarında yine İzmit’te eczacılık yapan Harıtyun Gıdavcıyan, Kevork ve Nezaret Künteryan Kardeşler, Onnik Kürdyan ile Dikran337 Manastır’a (Yenidoğan Mahallesi) çok yakın, Ağaköy Deresi’nin alt tarafındaki tarlalar içinde, zeytinlik mesire alanı. Cumhuriyet döneminde fidanlık’a dönüştürülerek mezbelelikten kurtuldu. (Rıfat Yüce, age, s. 492)338 Rıfat Yüce, age, s. 225 – 226 339 Doğum 1826 İzmit – vefat 1904 İzmit 340 Doğum 1865 İzmit – vefat 1914 İzmit. Medico-pharmaceutique dergisine yazılar yazmıştır. 341 Doğum 1874 İzmit – 1919 yılında İstanbul’a göçmüştür 342 Arsen Yarman, Osmanlı Sağlık Hizmetlerinde Ermeniler, İstanbul 2001, s. 283, 306

370

Page 371: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Simon Minasyan’dır.343 Bunlar arasında ayrıca İzmit’li ünlü ressam Garbis Muradyan’ın oğlu 1894 İzmit doğumlu tıp doktoru Yetvart Muradyan’ı saymak da olası.344 1848 yılında İzmit’te elle yazılan ilk gazete olan, mizah ağırlıklı “Surhantag”ı Harpartsum Keropyan çıkartmış, onu matbaada basılan ilk gazete “Hayre Naser”i 1 Mayıs 1850’de çıkaran Abraham Muradyan izlemişti. Mardros Mevyan da 1860’da manastırın kitap ve evraklarını basmak üzere Akmeşe’de bir matbaa kurmuştu. Daha sonra İzmit’te Maryan adlı bir kişi tarafından Taşbaskı olarak kurulan matbaa daha sonra mutasarrıflığa (valiliğe) geçmişti.

İlk kez 1847’de litograf usulü ile ve halk diliyle Panper Bardizagyan (Bahçecik Habercisi) adlı haftalık bir yayının çıktığı kasabada 20. yy.’ın başında bir kaç süreli yayın çıkıyordu. Bunlar 1908-1910’da yayınlanan Kişer (Akşam), 1908’deyayınlanan mizah dergisi Gşir (Terazi), 1908’de tek sayı olarak yayınlanan Bardizag (Bahçecik), 1909-1914 arasında altı ayda biryayınlanan Bardizag (Bahçecik), 1910-1912’de aylık dergi Paros (Fener), 1911-1914 arasında yayınlanan haftalık Meğu (Arı) ve 1912-1914 arasında iki haftada bir yayınlanan Baykar (Mücadele)idi. 345

Ankara caddesi’nin, (Şahabettin Bilgisu Caddesi) bugün Tüysüzler İşhanı karşısındaki ara sokak, sadece denizcilere değil bıçkın İzmit’lilere de hizmet veren ilk “gece mekanı”na evsahipliği yapmıştı. Bu çıkmaz sokakta bir süre sinema işletmeciliği de yapılmıştı. Bugün Ankara caddesinin batı ucunda yer alan ve 1965 yılında işletmeye açılmış olan Otel Asya’nın bulunduğu yerde, daha sonra ünlü Piknik Restaurant’ı işletecek olan İzmit Gençlik Kulubü’nün kaptanı kaleci Haşlak Kenan’ın (Danyer) 1950’li yıllarda devraldığı Esmer Lokantası vardı.346 Kenan Danyer, babası Nuri’nin Çocuk Parkı karşısındakilokantasında edindiği tecrübeyi başarıyla kullanıyordu.347 Daha sonra 1960’lı yıllarda Gümrükçüler Caddesi üzerinde, Seçkin İşkembe’nin bir kaç dükkan ilerisinde ailece gidilebilen nezih “Piknik Restaurant”ı açacaktı.

343 Arsen Yarman, age, s. 308, 310344 Arsen Yarman, age, s. 789345 Osman Köker, Orlando Carlo Calumeno Kolleksiyonu’ndan Kartpostallarla 100 Yıl Önce Türkiye’de Ermeniler, s.103, İstanbul 2005 346 Savaş Poyraz (1999), s. 60 347 Savaş Poyraz (2007), s. 77

371

Page 372: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

KENAN DANYER (HAŞLAK KENAN)

Kenan Danyer, 1927 yılında İzmit Karabaş Mahallesi’nde doğdu. Babası Aşçı Nuri Bey, annesi Aliye Hanım’dı. Yugoslavya göçmeni olan Aşçı Nuri Bey’in Lokantası, Çocuk Parkı, Taşçılar Başı Mevkii, Terzibayırı’na çıkan sağ köşedeydi. (Günümüzde Ömür Taksi Durağı’nın karşısındaki kuruyemişçinin olduğu yer) Kenan Danyer’in Kadriye, Muzaffer, Adnan, Nedret ve Zafer adlarında beş kardeşi vardı. Danyer Ailesi, 1945 yılından sonra Bac, İkinci Bostanlar Sokak’ta ikamet etti.

Kenan Danyer, Ulugazi İlkokulu’nda okurken, üçüncü sınıfta okulu bıraktı. Bir futbol sevdalısı olan Kenan Danyer, İzmit Gençlik Külübü’nün kalecisi idi. O dönemin İzmit Gençlik Külübü Başkanı olan Kebapçı Fettah Öven, transfer ücreti olarak, kendi kebapçı dükkanının karşısında bulunan üç katlı binanın üst katını (Günümüzde Fettah Öven Sokak), külüp lokali olarak işletmesi için Kenan Danyer’e verdi. Kenan Danyer, askere gidene kadar bu lokali çalıştırdı.

1947 yılında İzmit Muhabere Meydanı’nda ki bulunan karargahta askerliğini yapan Kenan Danyer, askerliğini tamamladıktan sonra, 1950 yılında Balıkpazarı mevkiinde, Esmerim Meyhanesi’ni açtı. “Şarlo” lakablı aşçısı ile hizmet veren meyhane, İzmitlililerin rağbet ettiği bir mekan haline geldi. 1952 yılında şehirlerarası nakliyecilik yapmak üzere, Eskişehir’de bulunan Emeksizler Firması’ndan 70.500 TL peşin ödeyerek Henschel marka birkamyon aldı. Bu kamyon İzmit’teki üçüncü kamyondu. Kamyonu, şöförü Hayri Usanmaz kullandı. Sekiz yıl süre ile nakliyatçılık yapan Kenan Danyer’in işleri daha sonra bozuldu. Eskişehir’den aldığı kamyonu, 1960 yılında Emeksizler’e yarı fiatı olan 32.500 TL ye geri sattı.

1960 yılında Seçkin İşkembe’nin yanında (Merkez Bankası Karşısı - Gümrükçüler Caddesi – Günümüzde Can Pişmaniye’nin olduğu yer) Piknik Restaurant’ı açtı. Piknik Restaurant, müşterilerine hizmet vermeye devam ederken, İzmit Belediyesi’nin yaptığı yeni vapur iskelesinin yanındaki Belediye Gazinosu, kiralanmak üzere ihaleye çıktı. Ortağı Erdoğan Gümüşkaya(Çinili Fırın işletmecisi) ile birlikte bu ihaleye girerek, yıllığı 4005 TLkarşılığında, on yıl süre ile Belediye Gazinosu’nu kiraladı. 4000 TL muammen bedelle ihale çıkan bu gazinonun ihalesine Kenan Danyer’den başkasıgirmedi. Yüksek bir bedelle kiralanan bu mekana, beşyüz bin lira harcayan iki ortak, 1970 yılında Belediye Gazinosu’nu açtı. Kapalı alanı 300 kişilikolan gazinonun bahçesinde bin kişilik düğün ve yemek organizasyonu yapalabilmekteydi. 1975 yılında Piknik Restaurant’ı kapattı. Esnaflığa Belediye Gazinosu’nda devam eden Haşlak Kenan, çeşitli dönemlerde çocuklarıNezih (1973-1977) ve Nuri(1977-1986) ile birlikte çalıştı. Uzun yıllar, sahibi olduğu Belediye Gazinosu ile İzmit’in sosyal yaşamına hizmet veren Kenan Danyer, 1986 yılında Belediye Gazinosu’nu kapattı.

1953 yılında evlendi. Bu evliliğinden Nezih, Neşe ve Nuri(1987 yılında vefat etti.) adlarında üç çocuğu dünyaya geldi. Rahmi Aydın (Çinili Fırınıkuran Mehmet Aydın’ın oğlu), Dündar Çiğit, Şefik Güler, Hatay Can, İrfan Çepni, Sacit Şeber, Zeki Gökberk ve Alpaslan Bilginer (O’na kardeşim

372

Page 373: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

diye hitap ederdi.), Haşlak Kenan’ın yakın dostlarıydı. 1990 yılında vefat etti.

1954 yılı doğumlu büyük oğlu Nezih Danyer, Ulugazi İlkokulu’na gittikten sonra, İzmit Ortaokulu’ndan mezun oldu.İstanbul Özel Moran Lisesi’ni bitiren Nezih, Galatasaray İşletme Yüksek Okulu’daki üniversite eğitimini, anarşik olaylar sebebiyle 4. sınıfta yarım bırakmak zorunda kaldı. 1977 yılında askerlik görevini yapmak üzere İskenderun’a giden Nezih Danyer, askerlik dönüşü 1980 yılında Belediye İşhanı’nın Fethiye Caddesi ile birleştiği köşede (günümüzde İlhan Döviz’in bulunduğu yer) Nur Şarküteri’yiaçtı. On yıl süre ile bu şarküteriyi çalıştıran Nezih Danyer, 1990 yılında amcasının oğlu Engin Danyer ile birlikte, aynı adreste Engin Döviz Bürosu’nu açtı. Bu döviz bürosu 1996 yılında kapandı. 1998 yılında kayınbiraderi Barış Durdağ ile birlikte günümüzde de ticari faaliyatlerine devam eden Bodüsan Mobilya’yı kurdu.

Nezih Danyer, 1994 yılında Sarıkamışlı Arzu Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden İlker (d.1995) ve Asuman (d.2003) adlarında iki çocuğu dünyayageldi. Nezih Danyer, “Babamın eğitimi yoktu. Kendi kendini eğitmiş. Dürüst bir adamdı. Dürüstlüğüne inandığı adamı ipten alırdı. Kimsenin malında mülkünde gözü olmayan, haksızlığa asla tahammül edemeyen bir kişiliğe sahipti. Haksızlığa uğrayan birini gördüğünde, o kişi için gözünü kırpmadankavga ederdi. “Haşlak” lakabı da bu tutumu ve ezilmişliğinden geliyordu. İşinde çok titizdi. Çalışanlarına karşı babacan davranırdı. Belediye Gazinomuzda Mengenli Yusuf Usta vardı. Kuru fasulyesi ve fırın sütlaçı meşhurdu. Otuz yıl babamın yanında çalıştı. Ustanın, İstanbul’dan gelen özel müşterileri vardı. Nuri Şöhretli, Kenan Baba, Salih ve Gürel bizim yanımızda uzun yıllar çalışan garsonlarımızdı. İşyerlerimizin sebze ve meyva ihtiyaçlarını Kapanönü’nde ki Manav Nuri’den, etlerimizi Aladağ’ın karşısında ki Kasap Erol Keskin’den, bakkaliyeyi ise Bakkal Kemal Çetin ve Hamdi Korgan’dan alırdık.

Babam ”Oğlum, sizin boğazınızdan on kuruş haram geçmedi. Size maddi olarak bir miras bırakamadım ama iyi bir soyadı bırakıyorum“ demişti. Babam, Kocaelispor’un kurucuları arasındaydı. Gençliğinde kalecilik yapmıştı.Gazinomuzun devamlı olan müşterileri vardı. İzmit’in yerlisi olan bu kişilerin çoğu zaten babamın dost ve arkadaşlarıydı. Aziz Aydın, Hatay Can,İbrahim Küçükörs, Fuat Özçelebi, Şefik Güler, Dündar Çiğit ve babam kalabalık olarak bir masada otururlardı. Masada çok gırgır olurdu. Garsonlar herkese ayrı adisyon açardı. Masadan kalkan, kendi hesabını öderdi.

Babam, 1988 yılında akciğer kanseri oldu. Babama üç ay ömür biçilmişti. Avukat Burhan Apaydın vasıtası ile Doktor Ziya Özel’den zakkum ilacı temin ettik. Bu ilaç ile babam 22 ay daha yaşadı. Son güne kadar da içki ve sigarasını içti. Bir mart akşamı babam çok kötü olmuştu. Evdekiler ile helalleşmişti. Ben eve geldiğimde nefes alamıyordu. Doktorumuz, İzmitli Dubiç Naim’in damadı olan, Yılmaz Büyükuncu ile görüştüm. “Oksijen bağlayın“ dedi. Babamın talebi üzerine Dündar Çiğit’e telefon ettim. Hastaneyi aradı.Bize yardımcı olmaları için doktorlara ricada bulundu. Gece 22.30 sularındahastaneye gittik. Oksijen bağlandı. Babam bana onbeş dakikada bir saati

373

Page 374: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

sormaya başladı. Saat on iki ye geldiğinde, “beni buradan çıkar ve Fevziye Camii Hocası İsmet Hoca’yı eve getir” dedi. Eve geldik, yatırdık. İsmet Hoca dua etti. Saat bire çeyrek kala ruhunu teslim etti. Ertesi gün kandildi. İzmit’te uzun süre konuşulmuştu ”Bu kumar oynatan, meyhane işleten adam kandil günü öldü” diye.Babamın son yıllardaki en büyük hobisi at yarışıydı. Öldüğü gün cebinden iki tane altılı kuponu çıkmıştı. İki kuponda da altılıyı bulmuştu. Beşyüz lirayı aldık. Fakir, fukaraya dağıttık.

1940’lı yılların sonlarında, Halkevi’nin orada Latif Efendi sokağının girişinde, o dönem çok önemli bir meslek olan semercilik yapan Ali ve oğlu Ömer Ayaz’ın imalathaneleri vardı.Ömer Bey, ayrıca o günün İzmit’inde var olan üç taksiden birinin sahibiydi. Boş saatlerinde taksicilik yapardı.348 Örcünlü Tenekeci Ahmet Efendi (Şenol) de Halkevi’ne yakın bir noktada sobacılık yapardı.349 Tanınmış esnaflardan biri de bu caddede demir ve metal işleri yapan “Artist Tevfik” idi. Bir süre çalıştığı Kağıt Fabrikası’ndan ayrılarak bu iş yerini açmasına rağmen aklı fikri film yıldızı olmaktı. Bu amaçla FotoFahri’ye kostümlü fıtığraf çektirmiş, çeşitli seçme ve yarışmalara girmiş ancak hevesini gerçekleştirememişti. Yeşilçam macerası hüsranla sonuçlanınca Sanayici Cemal Yılmaz’ın yanına girerek oradan emekli olmuştu. Annesi ölünce Feridun Özbay caddesindeki “Yeni Hayat Oteli”nde kalmaya başladı ve buradaki odasında hayata veda etti.350

16 Ağustos 1950 tarihinde Halkevi sineması ihaleye çıkarılmış ve sekiz taliplinin katıldığı ihaleyi aylığı 1701 liraya Kemal Selçuk kazanmıştı.351 Ünlü “Şehir Restaurant” da ilk olarak Halkevi’nin bahçe tarafında giriş katında, o günlerde deniz kenarında hizmete açılmıştı. Siyah smokinli, papyonlu garsonlar, komiler ve vestiyeri ile dönemin modern işletmesiydi. İşletmecileri de Alaattin Ekiz ve Kırbaş lakaplı Ahmet Sakızlı idi. Bir anısı oldukça ilginçtir: 1957 yılı seçimlerinden sonra Vali Bey zamanın iktidar taraftarlarına lokantada yemek verirken, yakalarında muhalif partinin rozetleri ile yemek yiyenleri görünce “at bunları” demesine gülüpgeçerek, “sizler dört senede bir gelip gidersiniz vali bey ama onlar sürekli müşterilerim, velinimetlerim” diyerek, nasıl esnaf olunabildiğinin birörneğini vermiştir.352 348 Merzuka Yazıcı (2007), s. 33, 41 349 M. Hikmet Bayar, age, s. 141 350 Şakir Balkı, Seka’nın Trajik Sonu, İzmit 2012, s. 38-47 351 Türk Yolu, 17 Ağustos 1950352 Savaş Poyraz (1999), s. 270 – 271; Merzuka Yazıcı (2007), s. 44

374

Page 375: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

AHMET SAKIZLI – KIRBAŞ AHMET (ŞEHİR RESTAURANT)

Ahmet Sakızlı, 1917 yılında İzmit’te doğdu. Baba adı Kerim, anne adı Ayşe idi. Sakızlı ailesi Hacıhasan Mahallesi’ndeki üç katlı ahşap bir konakta yaşıyordu. Babası Kerim Bey, Süleymaniye - Irak doğumluydu. Askerliğini subay olarak yaparken bir aşiret reisinin kızına aşık olmuş ve kızı ailesinden istemişti. Olumlu yanıt alamayınca, kızı kaçırıp evlendi. Aşiretreisi, Kerim Bey hakkında vur emri çıkarınca kendisine koruma verildi. Bunun üzerine Sultan Abdülhamit’in yaverinin yardımları ile Yunanistan’ın Sakız Adası’na Jandarma Komutanı olarak tayin oldu. Kısa bir süre Sakız Adası Valiliği de yaptı. 1915 yılında ailesi ile birlikte İzmit’e geldi. Yalı Hamam Sokak’ta toptan satış yapan bir bakkal dükkanı açtı.

Ahmet Sakızlı çocukluk yıllarında babasıyla birlikte bakkal dükkanında çırak olarak çalıştı. Ticareti öğrendi. Yunan işgaline tanıklık etti. 1937 yılında İzmit Kolordu Komutanlığı’nda askerliğini yaptı. Askerliğini tamamladıktan sonra, 1939 yılında Eski Postane Caddesi’nin İzmit sahili ilebuluştuğu yerde bulunan (günümüzde Otel Asya’nın bulunduğu yer) Belediye Lokantasını, ortağı Alaattin İkiz ile birlikte açtı . İzmitlilerin yemeklerini yerken körfezi seyrettikleri bu mekan, iki katlı ahşap bir binanın giriş katıydı. Hemen önü denizdi. On dört yıl faaliyetine devam etti. 1953 yılında bu ahşap bina yıkıldı.

1953 yılında Halkevi Binası’nın, daha önce çayhane olarak kullanılan giriş katındaki salonunu kiraladı. Deniz kenarında İzmit’in en şık lokantasını açtı. Adını “Şehir Lokantası” olarak belirledi. Ahmet Sakızlı, hem İzmitlileri hem de şehir dışından gelen birçok müşterisini, zengin ve nefistadları içinde bulunduran mutfağı ile ağırladı. Ahmet Sakızlı, 1970 yıllarıbaşında Kocaeli Defterdarlığı ile arasında çıkan bir itilaf sonucunda Halkevi binasını terk etmek zorunda kaldı. Şehir Lokantası, dönemin Belediye Başkanı Leyla Atakan’ın desteği ile Kocaeli Sanayi Fuarı’na taşındı. 1978 yılına kadar müşterilerine hizmete devam eden Ahmet Sakızlı, aynı yıl ortağı Alaattin İkiz’in vefatından sonra işe devam etmek istemedi.Şehir Restaurant’ı devretti.

1963 yılında, Avni ve Uğurhan Öztüre ile birlikte Yurt Sinemasını (bugün Akademi Hastahanesi) açtı. Şehir Lokantasını devrettikten sonra bir müddet daha sinemayı çalıştıran Sakızlı, Yurt Sineması’nı Sadun Atığ’a devrederek ticari yaşamına son verdi. 1959 yılında İpraş’ın ilk yemek mütaahhiti oldu.Daha sonra Türk Kablo Fabrikası’nın da yemek işini aldı.

1938 yılında İstanbullu Meliha Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Ceyhan, Rebii ve Maruf adlarında üç çocuğu dünyaya geldi. 1947 doğumlu oğlu Rebii, çocukluk yaşlarında Şehir Lokantası’nda çalıştı. Babasına yardım etti. Mesleği öğrendi. 1967 yılında İstanbul’da askerliğini yapan Rebii Sakızlı, daha sonraki yıllarda kardeşi Maruf ile birlikte Demirerler, Phillips ve Bastaş Fabrikalarının yemek mütaahhitliğini yaptı. Rebii Sakızlı 1980 yılında Demiryolu Caddesi’nde “Arkadaş Pub ve Bar”ı açtı. 1995 yılına kadarçalıştırdıktan sonra ticari yaşamına son verdi.

375

Page 376: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Rebii Sakızlı 1965 yılında İzmitli Sevtap Hanım’la evlendi. Bu evliliğindenPelin ve Kerim adlarında iki çocuğu dünyaya geldi. Ahmet Sakızlı’nın oğlu Rebii, ”Babamın saçları çok genç yaşta ağardığı için lakabı “ Kırbaş Ahmet”ti. İşini çok seven, titiz bir kişiydi. Lokantamızın ünü şehir dışınataşmıştı. Kılıç şiş ve levrek çeşitleri en önde gelen balık çeşitlerimizdendi. Balıkların patronu olarak bilinen İstakoz ile mercan, karagöz ve sakallı barbun her zaman vitrinimizde olurdu. Babam sahile çıkar, bize her zaman balık yakalayarak getiren sandalcılara seslenirdi. Hangi balık lokantamızda tükenmişse, o çeşitleri tutup, getirmelerini isterdi. Sahilde kepçeyi suya daldırdığınızda, kepçenin içi karideslerle dolardı. Sahilde istakoz sepetleri bağlıydı. Hatırlıyorum. Balıkçılarımız çok büyük kılıç balıkları tutup getirirlerdi. Burnu ile kuyruğunu bir yay gibi gerdirip bağlar, ağzına limon koyardık. Izgara çeşitleri ve sotelerimiz de çok nefis olurdu. En çok tüketilen içkiler ise rakı ve şaraptı. Kulüp, Altınbaş, Yeni Rakı ve Tek Rakısı ile Kavaklıdere ve Dolucaşarapları bulundururduk. En çok içkiyi Necmi Pehlivan ile Rıdvan Alyürük içerdi.

Babamın ortağı Alaattin İkiz, Şam doğumluydu. Birinci sınıf alaturka ve alafranga aşçı olarak babama ortak olmuştu. Alaattin Usta’nın tatlıları meşhurdu. Fırın sütlaç, Şam baklavası ve yaz-kış dondurma eksik olmazdı. Ama “ Peş-Melba” tatlımız bizim favorimizdi. Sütlü dondurma, üzerine şeftalinin komposto kıvamındaki hali, üzerine krem şanti ve en üste de kavrulmuş badem, cam bardaklarda yanında bisküvi ile servis edilirdi.

Babam, Muhittin Duygu, Ferit Duygu ve Gazeteci Kenan Orçun’u yanından hiç ayırmazdı. Cemil Karakadılar, Hüsnü Efe, Sadun Atığ, Necmi Pehlivan, Köse Seyfi Çınar, Fettah Öven, Kurukahveci Adil Girgin, Edip Kaya Morsallıoğlu ve Halil Köseoğlu babamın yakın dostlarıydı. Kont Vedat, Köse Seyfi, Sadun Atığ, Gürcü Süleyman, Necmi Pehlivan, Cemil Karakadılar, Nazmi Oğuz, Şahabettin Bilgisu, Turan Güneş, Nihat Erim, Yargıç Derviş Bey, Savcı Zeki Bey, Hakim Süreyya Hanım, Hakim Müdrike Hanım, Nejat Özemek, Nurhayat Özemek, Kurukahveci Adil Girgin, Arif Bahar, Bakkal Nihat Dinçkal, Halil Köseoğlu Şehir Lokantası’nın müdavimleriydi.

Vehbi Koç, Adnan Menderes, İsmet İnönü, İhsan Sabri Çağlayangil, Ayhan Işık, Sadri Alışık, Belgin Doruk, Zeki Müren lokantamızda yemek yemişlerdi.İsmet İnönü’ye servis yapılan gümüş takımları evimizde hala saklıyoruz. Babamlar, Yavuz Gemisi ile Körfez’e gelen General Montgomery’e çay ve kek servisi yaptıklarını ve ikram ettikleri limonatayı çok beğendiğini söylerlerdi.

Cumhuriyet Baloları, doktor ve avukatların baloları, kentin ileri gelenlerinin düğünleri, fabrika kokteylleri ve kıyafet baloları Şehir Lokantası’nda yapılırdı. Erkekler frak ya da smokin, bayanlar son derece şık tuvaletler giyerlerdi. Babam çok yakışıklı bir adamdı. Çok şık ve temizgiyinirdi. Amerikan arabalarına meraklıydı. At yarışı seyretmeye bayılırdı.Gençliğinde yüzme sporu ile ilgilenmiş ve futbol oynamıştı. Klasik Batı Müziği ve opera severdi. Ciddi bir plak koleksiyonu vardı. Şakacı bir kişiliğe sahipti. En çok Büfeci Hüseyin’e takılırdı.

376

Page 377: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Gazinomuzda uzun yıllar Adnan Peker, Tatar Yakup ve Şeref garson olarak çalıştılar. Şefimiz çok kibar bir insan olan Rıza Bey’di. Ancak, çok sevdiği ortağı Alaattin İkiz’in vefatından sonra keyfi kaçmıştı. İşi bırakmak istiyordu. Artık dinlenme zamanının geldiğine inanarak, kendisini emekliye ayırmıştı. Babam Ahmet Sakızlı’yı 2001 yılının Ocak ayında kaybettik” sözleri ile babasının yanı sıra bir zamanların en nezih işletmesi ile kentin sosyal yaşamından kesitler aktardı.

Yazar Metin Yüce ise, dostu Naci Girginsoy’a ithaf ettiği “Naci’ye Mektuplar” adlı yapıtında bu güzel işletmeden şu sözlerle konu ediyordu: " ..Ve yine kalıbımı basarım, nemli ve insanın iliklerine işleyen İzmit ayazında bir sıcak ve sohbet dolu köşe diye sığındığımız ve ceplerimizdeki paranın, Ahmet (Sakızlı) Ağabeyin özel tarifesiyle ancak başa çıkabildiği Şehir Lokantası gecelerini de hatırlıyorsundur. Üstelik, Alaattin (İkiz) Bey'in bembeyaz ve kolalı doktor gömleği içinde bir cerrah titizliğiyle işlettiği mutfağında eliyle hazırladığı "Peş Melba" tatlısını, hani İstanbul'dan bir takım zenginlerin özellikle gelip tattığı ünlü tatlıyı, Avustralyalı ünlü soprano Melba için bir tanınmış Fransız aşçısının yarattığı, dünyadaki kral sofralarını ve pahalı restoranları ve doğal olarak da Alaattin Bey'in menüsünü süsleyen o ünlü tatlıyı...ondan sonra da ne Türkiye'de, ne de Avrupa'da rastladığım bu damak şaklatan tatlıyı da yemişsindir Naci."

Halkevi salonu tiyatro ve sinema gösterilerine ev sahipliği yapardı. 1950’lerin ilk yarısında bu sinemanın (Ünal Sineması) işletmeciliğini Hasan Ünal, 1954’den sonra da Simitçi Yusuf (Ürgüplü) üstlenmişti.353

Caddenin önemli iş adamlarından biri de küçük dükkanında uzun yıllar Pirelli bayiliği yapmış Kemal Öztoprak’tır. Kocaelispor’un da başkanlığını yapmış, eski vapur iskelesinin bulunduğu yere, (eski) Leyla Atakan Düğün Salonu ve Belediye Bahçesi’nin karşısına kendi olanakları ile prefabrike bir lokalyaptırmıştı. Kulubün bu ilk lokali, geniş bahçeli, çay ocağı, televizyon odası, yönetim odası, kapalı salonu, kulüp müdürlüğüile şirin bir yapıydı.354

Cumhuriyetin ilk yıllarına ait fotoğraflarda görüldüğü üzere bucaddenin sahil kesiminde yeni Cuma caminin önündeki iki katlı, uzun yapı, Hacı Ali Bey ve oğlu Halit Eyüp tarafından yaptırılmış un fabrikasıdır. Yapı, bugün mevcut değildir.355 Caddenin tanınmış zahirecilerinden biri de uzun yıllar zahire tüccarlığı yapmış saçları dökük, kış yaz baş açık gezdiği için Kabakbaş Mustafa olarak anılan Mustafa Efendi (Öztüre) idi. Uzun boyu sevecen tavrı ile çok sevilir ve aranırdı. Araşmacı –353 Türk Yolu Gazetesi, 15 Aralık 1953; 5 Ocak 1954. Aktaran Atilla Oral, Özgür Kocaeli Gazetesi, 12 Ağustos 2007 354 Savaş Poyraz (2007), s. 117 – 118 355 Oya Şenyurt, age, s. 17

377

Page 378: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

müteahhit - belediyeci Avni Öztüre ve İzmit Barosu avukatlarından Uğurhan Öztüre’nin babası idi.

Ankara caddesi üzerinde yer alan bir dönemin ünlü gece kulubü "Şato Pavyon"un aslında daha önceki adı "Körfez Pavyon" idi ve ortakları Kürt Raşit, Yemeniciler caddesi esnaflarından Çarıkçıİbrahim ve bir kişi daha idi. Ayı Bekir lakaplı şef garson yanısıra kızlara eşlik eden Seyfi bu mekanın unutulmazlarındandı. Müdavimlerinden ise ilk akla gelenler Orhan Kibar, Abaza Fuat, Lemi, Balıkçı Yılmaz ve Kayacı idi. Daha sonra el değiştiren gece kulubü kısa bir süre başka bir isimle çalıştıktan sonra İhsan Tüzün ve Alev hanım tarafından satın alınarak yaklaşık 1965-1975 yıllarının ünlü mekanı olan "Şato Pavyon" adını aldı.Hilmi Topaloğlu bir süre müdürlüğünü yaparken Sanat Okulu’nda öğrenci olan bugünlerin tanınmış ses sanatçısı kardeşi Mustafa Topaloğlu da sahne aldı. İzmit'in yurt çapında ün kazanmış piyanist şantörlerinden (Kör) Recep Tuncay da 1966 yılında burada önce fedai olarak işe başladı ve daha sonra akerdeonculuğa terfi etti. Bir ara İzmit Deniz Pavyon'da da çalışan Tuncay sonraları İstanbul'a geçerek ilk olarak Çağdaş Han'daki Nergis Taverna'daki sanat yaşamını daha sonra İstanbul'un en tanınmış tavernalarında devam ettirdi ve 1978 yılında tekrar İzmit'te Haşlak Kenan'ın mekanına döndü ve bir süre sonra sanat yaşamını burada sona erdirdi.

1970’li yılların sonlarına doğru Şato Pavyon’un bulunduğu binanın D-100 cephesinde, Fırıncı İbrahim’in Yalı Simitçi Fırını bulunmaktaydı. Çalışanları arasında Olcay Eminoğlu ve Gürbüz Çelik bulunurken, komşuları arasında rahmetli ElektrikçiNezir Usta, karşı köşede Nakliyeci Hilmi Büyükyıldız, yanında Şenergün muhasebe bürosu, Ankara caddesi tarafında rahmetli Akücü İhsan Uğur, diğer köşede ahşap Emniyet Müdürlüğü, Otel Asya’nın bugün bulunduğu yerde ise 1960’lı yılların başında Niğdeli bir hurdacı bulunmaktaydı.

Bugün Halkevi’nin doğu tarafına komşu Efe Petrol ve Efe Tur’un bulunduğu alanda Mustafa Pehlivan bir zamanlar çocuklar için panayır düzenlerdi. Efe şirketler grubunun kurucusu Mehmet Sadık Efe, 1945 yılında İzmit’te doğmuş, Necatibey İlkokulu ve İzmit Lisesi’nden mezun olmuştu. Girişimci bir ruhu vardı. 1968yılında Efe Petrol’u kurdu. 1969 yılında Hisar Turizm’i kurarakHac organizasyonları yaptı. 1974 yılında mobilya üretim ve

378

Page 379: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

satışı yapan Galeri 41’i kurdu. 1983 yılından sonra adını Efe Mobilya olarak değiştirdi.1989 yılında Efetur’u hizmete açtı. SODEP, SHP ve CHP’de politika yaptı. SODEP’in ilk kurucuları arasındaydı. Uzun yıllar Kocaelispor’da görev yaptı. 2003 yılında aniden vefat etti. Çok neşeli ve şakacan, bir İzmit ve Kocaelispor sevdalısı idi. Herkesce tanınır ve sevilirdi.

Ankara caddesinin güney tarafında, bir zamanlar Seyit Hoca’nın imamlık yaptığı Yalı Cami’ye yakın Tüysüzler İş Hanı’nın karşısındaki bir ara Sertçetin Kafe olarak hizmet veren eski depo Tosun ailesine ait olup, bugün Şirin Kaptan Moteli’nin sahibi olan Erol Tosun’un babasının tuz motorları vardı ve İzmit – İstanbul – Karamürsel arasında taşımacılık yaparlardı. Motel’in adı buradan gelmektedir.

MUZAFFER PULAT (PULAT TİCARET)

Muzaffer Pulat, 1927 yılında İzmit’te doğdu. Baba adı Hüseyin, anne adı İffet idi. Babası Hüseyin Pulat İzmit’in tanınmış zahirecisiydi. Günümüzdeki Efe Petrol’un ve Yalı Cami’inin arkasındaki alanda 1929 yıllarında on iki tane taş dükkan vardı. Bu dükkanların en başında ki dükkan Hüseyin Pulat’ın dükkanıydı (Bu taş dükkanlar 1970 yılında yıkıldı).Hüseyin Pulat ve oğlu Muzaffer 1960 yılında kadar bu taş dükkanda zahire sattı. Pulat Ailesi 1960 yılında Ankara Caddesi, No.100 adresinde ki kendi mülkü olan arsaya üç katlı betonarme bir bina yaptı. Pulat Ticaret bu binanın alt katına taşındı. Muzaffer Pulat ve Ailesi bu binanın üçüncü katına yerleşti. 1969 yılında Hüseyin Pulat vefat etti. Çocukluk yaşlarından bu yana dükkanda olan oğlu Muzaffer Pulat işleri devraldı.

Muzaffer Pulat Ulugazi İlkokulu’nda okudu. İzmit Ortaokulu ve İzmit Lisesi’nden mezun oldu. 1949 yılında yedeksubay olarak Siirt’te askerliğiniyaptı. Asker dönüşü zahireciliğe devam ederken, 1967 yılında Abdurrahim Yüksel ile birlikte Öz-Sel Kollektif Şirketini kurdu. Muzaffer Pulat ilk zahireci dükkanlarından, 1960 yılında kendi binalarına geçtiklerinde depo olarak kullanmaya devam ettikleri taş dükkanlarında, Öz-Sel adına ortağı ile birlikte tuz ticareti yapmaya başladı. Soconi Vakum Marka tenekeli gaz satışı yaptılar. O yıllarda otobüs ve kamyonlar köylere buradan hareket ederdi. Pulat, 1962 yılında Soconi Vakum Company’nin Mobil Petrol Şirketi ile anlaşarak bu dükkanın önüne bir benzin pompası koydu. Pompanın üzerindesadece litre yazardı. Bu pompadan kamyon ve otobüslere benzin sattı. O yıllarda Muzaffer Pulat’ın pompası dışında, Fethiye Caddesinde Sabri Erkmen’in binasının önünde, Çinili Fırının karşısındaki Şahin Yılmaz’ın dükkanında ve Demiryolu Caddesindeki Yavuz Pastanesinin karşısında birer benzin pompası bulunuyordu.

Özsel Kollektif Şirketi 1968 yılına kadar bu adreste kaldıktan sonra, Ankara Caddesi- Balık Pazarı karşısındaki üç katlı kendi binasına taşındı.

379

Page 380: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Bu yeni dükkanda otomobil yedek parçaları ve lastikleri satımı başladı. Muzaffer Pulat’ın ortağı ve aynı zamanda İzmit Belediyesi Meclis üyesi olanAbdurrahim Yüksel, 1971 yılında Başiskele mevkiinde geçirdiği bir trafik kazasında ölünce, şirketi Sait Olgaç’a devretti. Bu trafik kazasında İzmit dört evladını kaybetti. İzmit Belediye Başkanı Leyla Atakan, Belediye Meclis Üyeleri İsmail Kolaylı, Abdurrahim Yüksel ve Feridun Özbay. Tüm İzmit bu hemşehrileri için günlerce gözyaşı döktü.

Muzaffer Pulat 1971 yılından sonra baba mesleği olan zahireciliğe devam etti. Ankara Caddesi’ndeki dükkanında 2008 yılına kadar ticarete devam edenMuzaffer Pulat, daha sonra ticari yaşamına son verdi. Kendisini emekliğe ayıran Muzaffer Pulat Yahya Kaptan’daki evinde istirahate çekildi.

Muzaffer Pulat 1950 yılında Hereke - Tavşancıllı Gülten Hanımla evlendi. Buevliliğinden Gülseren, Fatih ve Gülin adlarında üç coçuğu dünyaya geldi. Pulat Ticaret’in dükkan komşuları arasında Zahireci Muhittin Göksel, Zahireci Cemal Efendi, Zahireci Mustafa Öztüre, Zahireci Soydanlar- Emin veBekir Soydan, Osman Şenses( Taş dükkanlarda zahirecilik yapanlar) Zahireci Ahmet Gül, Zahireci Adnan Sözalan, Kömürcü Sadık, Tuzcu Erol, Demirci Esat Demirsoy ve Alemdar Caddesi köşesinde ki Zahireci Tevfik Bey bulunurken Muzaffer Pulat’ın yakın dostları Ahmet Barut, Sigortacı Nevzat Esen, SungurMorsallıoğlu ve Ekrem Moralı idi.

Muzaffer Pulat ”Fırınlara un satardık. O yıllarda Çarşıbaşında Ahmet Sancaktutan’ın ve Fethiye Caddesinde Mehmet Aydın’ın (Çinili Fırın) fırınları vardı. En çok unu o iki fırına satardık. Eskişehir, Ankara ve Konya’dan un alır, trenle İzmit Garına gelen un çuvallarını, kamyonlar ile dükkana çekerdik. Ama 1946 yılında at arabası ile un getirttiğimizi hatırlıyorum. On at arabası yüz elli çuval unu, üç günde İzmit’e getirmişlerdi.

Bütün civar köylerden gelen müşteriler alışverişlerini bizim zahireciler çarşısından yapardı. Değirmendere ve Yarımca’ya buğday unu, İzmit ile Gölcük arasında ki köylere beyaz mısır unu satardık. Beyaz mısır ununu on beş günlük alırlardı çünkü daha fazla durduğunda tadı acımsılaşırdı. Ama buğday ununu bir yıllık alabiliyorlardı. Fırınlara sattığımız unları Kenan ve İrfan Küçükçağlayan kardeşler ile Şükrü Cesur kamyonları ile taşırdı. Beş tonluk kamyonları yetmiş çuval un alırdı. Bizim nakliye işlerimizi yaparlardı. İstasyona gelen unları da dükkana bu kamyonlar getirirdi.

Ben 1962 yılında benzin satmaya başladığım yıllarda, BP bana gelip ”karayoluna cepheli bir yer bulursan, sana bayilik verelim. Benzin istasyonu kur” diye teklifte bulunmuştu. Ben de bu teklifi yakın arkadaşım olan Kenan Küçükçağlayan ile paylaşmıştım. Ben hemen yer aramaya başladım. Seka’da çalışan arkadaşım BotAli (Ergül) vardı. Özel İdarenin yanında bulunan boş arsa onundu. Almak istedim. Ben para peşinde koşarken, İstanbul BP‘yi aradım. “Yakında arsayı alacağım. Sözleşme imzalarız” dememe kalmadı, ”Biz o işi Kenan Küçükçağlayan’a verdik” dediler. “Ne yapalım, kısmet değilmiş” dedim.

Babam Hüseyin Pulat’ın bir huyu vardı. Veresiye pek mal vermezdi. O zaman senet de yoktu. Ama bazen birkaç gün müşteriyi idare ettiği olurdu. Ama

380

Page 381: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

müşteri söylediği günde parayı getirmezse, çok kızardı. Gidip müşteri bulur, ”Niye sözünde durmuyorsun. Paran yoksa neden haber vermiyorsun” diyesöylenirdi. Bana ”hayatta her zaman dürüst ol. Kimseye kötü niyet besleme” derdi.

İzmit Yemeniciler Çarşısı içerisinde aşçı Yahya Efendi vardı. İzmit’e gelenmisafirlerimizi orada ağırlardık. Nefis yemekler yapardı. Yetmişli yıllardan sonra, eski İtfaiye Meydan’nında ki Aşçı İlyas’ta yemek yemeğe başladık. Saat ikiden sonra gelen aç kalırdı. Çünkü yemekler bitmiş olurdu.

Eski yıllarda yaşamış olduğum iki olayı anlatmak isterim: Yıl 1970. Ortağım ve aynı zamanda İzmit Belediyesi Meclis üyesi olan Abdurrahim Yüksel, saat 16.00’da dükkana geldi. Kasadan Yapı Kredi Bankasının çekini çıkartıp, yüz bin liralık bir çek yazdı. Bu çeki ne yapacaksın diye sorduğumda ”Biliyorsun biz elektriği T.E.K’dan alıyoruz. Sonra İzmit Belediyesi olarak vatandaşa satıyoruz. Bugün bizim belediye olarak elektrik kurumuna para ödememiz gerekiyor. Eğer bugün ödemezsek, yüzde üç faiz ödememiz gerekecek (o günkü para ile faiz tutarı on beş bin lira), bu paraya yazık değil mi. Bu para vatandaşın parası. O parayı başka işlerde harcamalıyız. Başkanımız Leyla Atakan, İsmail Kolaylı, Feridun Özbay, Sabahattin Öztan ve ben bu beş yüz bin lirayı aramızda toplayıpbelediyeye borç vereceğiz. Sonra vatandaştan elektrik paraları tahsil edilince geri alacağız” dedi. Bu dayanışma benim çok hoşuma gitmişti. Ortağı olarak ben de destek verdim. Şimdi nerede bu arkadaşlık, bu dostluk, bu sorumluluk. Günümüzde herkes kendi küpünü doldurmaya çalışıyor.

Belediye Başkanımız Kemal Öz rıhtım inşaatını yaparken, birileri onu bu rıhtım inşaatında fazla para harcamakla suçlamış, Ankara’ya şikayet etmişti. Belediyeye üç tane müfettiş geldi. Kemal Öz hesapları ortaya dökmüş. Rıhtım inşaatının belediye bu işi elli bin liraya mal olduğunu belgelemiş.. Müfettişler hayret etmiş, ”Bu iş üç yüz bin liradan aşağı olmaz. Bu işi sen nasıl becerdin” diye sormuşlar. Kemal Özde kapıda duran görevliyi çağırarak ”koş bana aşağı depodaki fiş cuvallarını getir” Demiş. Odacı çuvalları getirmeye gittiğinde, müfettişlere ”bu inşaatı kendi çalışanlarım ile yaptım. Bir gün itfaiyeciler, bir gün temizlik işcileri, bir gün kazma kürekçiler çalıştılar. Dışarıdan müteahhit çalıştırmadım” demiş. Müfettişler ”peki o dolgu malzemelerini nereden buldun“ diye sorduklarında, kapıcının depodan getirdiği fiş dolu çuvalları göstermiş. Biz İzmit’te yeni imar planları yaptık. İnsanımız artık kendine ev yapıyor. Ruhsat almak için bana geldiklerinde, evinin hafriyatından çıkan tüm malzemeyi at arabalarına yükleyip, rıhtıma götürüp dökeceksin. Oradaki benim görevlim sana fişverecek. Sen tüm malzemeni rıhtıma döktükten sonra fişlerle bana geleceksin. Ben de sana inşaat ruhsatını vereceğim. İşte sayın müfettişler bu çuvallardaki fişler o fişler”. Dolguyu benim İzmitlim kendisi yaptı” demiş. Müfettişler Kemal Öz’e teşekkür edip, mahçup bir şekilde İzmit’ten ayrılmışlar. O günleri paylaştığım arkadaşlarımı ve dostlarımı ve İzmit’imi çok özlüyorum. Hiç bir şeyin tadı kalmadı”.

İHSAN UĞUR (AKÜCÜ İHSAN)

İhsan Uğur, 1926 yılında İzmit’in Turgut (Tulkuk) Mahallesi’nde doğdu. Babaadı Mehmet, anne adı Hatice idi. Babası Mehmet Bey, Fethiye Caddesi’nin üsttarafında bulunan eski Adliye Binası’nda baş katipti. İhsan Uğur Bağçeşme İlkokulu’nda okudu. Askerlik öncesinde İstanbul’a giti. Şeyh Şamil’in torunu Sait Şamil’in sahibi olduğu Has Akü’de çalıştı. İş yeri Eminönü’ndeydi. 1945 yılına kadar burada çalışarak, oto elektrikçiliğini veakü imalatını öğrendi.

381

Page 382: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

1946 yılında Edremit Burhaniye’de askerlik görevini tamamladıktan sonra, Gölcük Tersanesi, Deniz Altı Fabrikası’nda elektrikçi ve akü bakımcısı olarak çalıştı. Bir süre burada çalışan İhsan Uğur, daha sonra İzmit’te nakliye işleri yapan Kışınbay Ailesi’nin yanında çalışmaya başladı. Nakliyekamyonlarının bakım ve elektrik işlerini yaptı. 1958 yılına kadar Kışınbay’ların yanında kaldı.

Akücü İhsan Uğur 1959 yılında Ankara caddesinde Pertev Paşa Camii’nin deniztarafında bulunan (günümüzde Uğur Mumcu Parkı’nın olduğu yer) baraka dükkanlardan birini kiraladı. Burada araçların elektrik işlerini ve akü bakımlarını yaptı. İstanbul’dan akü plakası alıp, akü imalatı yapmaya başladı. Bu dükkanlar 1962 yılında belediye tarafından yıkılmak istenince, ilk dükkanını kapatmak zorunda kaldı.

1963 yılında, dükkanını günümüzdeki Balık Pazarı’nın karayolu cephesine bakan arka tarafında, Simitçi Süleyman Efendi’nin fırınının yanına taşıdı (eski Şato Pavyon’un bulunduğu binanın alt katı). Bu dükkanda akü imalatı işini daha da geliştirdi. O dönemin ünlü akü markaları olan Mutlu ve EAS akülerinin İzmit bayiliğini aldı. 1975 yılında Karabaş Mahallesi, Köseoğlu Sokak’ta satın aldığı Türkyılmaz Apartmanı’nın altında ikinci bir şube açtı. Bu dükkanda da akü imalatı yaptı. İmalatını arttırarak, toptan mal satmaya başladı. Balık Pazarı’nın ön tarafındaki dükkan, binanın yıkılması sebebiyle 1984 yılında kapandı.

İhsan Uğur, 1984 yılında inşaatı tamamlanan Yeni Gölcük Yolu üzerinde ki Sanayi Sitesi, 307 Blokta bulunan 31 ve 33 no’lu kendi mülkü olan dükkanlara taşındı. O yıldan sonra markalaşma çalışmalarına hız veren İhsanUğur ve çocukları “Uğur Akü“ adı altında kendi markalarının imalatına başladı. 1975 yılından sonra, akünün en önemli parçası olan kurşun plakaları kendisinin yapması ile birlikte üretim arttı. Ülke içi ve dışına satış yapmaya başladı. Türkiye’de KOBİ olarak ilk ihracat yapan firma olan Uğur Akü, Romanya’ya ilk ihracatını gerçekleştirdi. İlk yıllarda Romanya, Ukrayna ve Türkmenistan’a daha sonraki yıllarda da İsrail ve Mısır’a ihracatı gerçekleştirdi.

Dükkan komşuları arasında Bussing’ci Yaşar Gürkam Usta, Tornacı Göbek Orhan(Orhan Mahallesi Muhtarlı’ğı yaptı), Elektrikçi Nezir Uygun, Elektrikçi Zeki Arsu, Simitçi Süleyman Börekçi, Lastikçi Şükrü Baba ve üst katında Şato Pavyon İşletmecisi İhsan Tüzün bulunmakta olup Göbek Orhan, Şükrü Cesur, Kenan ve İrfan Küçükçağlayan, Marangoz Kemal Kandemir, Nakliyatçı Tevfik Talay, Yaşar Gürkan ve İbrahim Küçükörs, yakın dostlarıydı.

İhsan Uğur 1946 yılında Nazlı Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Hüsnü adında bir oğlu dünyaya geldi. Galatasaray Üniversitesi’nden mezun olan Hüsnü Uğur, 1986 yılından sonra babası ile birlikte Uğur Akü’de çalışmaya başladı. 1953 yılında Bulgaristan – Kırcaali doğumlu Fatma Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden de Bülent ve Nusret adlarında iki çocuğu oldu.

1954 doğumlu olan oğlu Bülent Ulugazi İlkokulu’nda okudu. İzmit Ortaokulu’nu bitirdikten sonra, İstanbul Moran Lisesi’nden mezun oldu. On beş yaşında babası ile çalışmaya başladı. 1974 yılında Edremit-

382

Page 383: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Burhaniye’de askerliğini yaptı. 1979 yılında Balıkesirli Şükran Hanım ile evlendi. Bu evliliğinden Gülden adında bir kızı oldu. Şükran Hanım, 1982 yılında vefat etti. 1986 yılında İzmitli Nuray Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Can ve Yağmur adlarında iki çocuğu dünyaya geldi.

1965 doğumlu olan oğlu Nusret, Ulugazi İlkokulu’nda okudu. İzmit Ortaokulu ve İzmit Lisesi’nden mezun oldu. İzmit Meslek Yüksek Okulu, Elektrik Bölümünde yüksek eğitimini tamamladı. Nusret Uğur on yedi yaşından sonra babası ile çalışmaya başladı. 1979 yılında İstanbul – Habibler’de askerliğini yaptıktan sonra, 1983 yılında İzmitli Keresteci Şevki Ege’nin kızı İlknur Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Görkem ve Gözde adlarında ikiçocuğu dünyaya geldi.

İzmitliler Derneği’nin kurucuları arasında olan Akücü İhsan Uğur’un çocukları Bülent ve Nusret, “Babamız işinde çok titizdi. İlk yıllarda kendisi çalıştı. Daha sonraki yıllarda bizimle ve birkaç ustamızla beraber çalışmıştı. Sabah erkenden işinin başında olurdu. Şimdi biz çocukları olarak, günümüzde de onun emanetine sahip çıkmaya çalışıyoruz. Teknolojiye çok önem verirdi. Babam “Ya iyi yap, ya iyi yap. Kalitesiz mal üretme. Az kazan ama devamlılık olsun“ derdi. Para kazanmak onun için ikinci plandaydı. Eli çok açık, cömertbir insandı. Yoldan geçen hiç tanımadığı birini çağırır, yemek ısmarlardı. Bütün dostları ile iyi geçinirdi. Gençlik yıllarında boks yapar, balık tutmayı ve seyahat etmeyi severdi”.

AHMET UÇAR (MUHACIR AHMET)

1922 yılında Yunanistan’ın İskeçe şehrine bağlı Fıçırlı Köyü’nde dünyaya geldi. Annesi Hatice çiftçilik ile uğraşan bir ev hanımıydı. Babası Zekeriye İskeçe’de tütün mağazasında (Reji) çalışıyor, ayrıca mesaisi dışında eşiyle birlikte tütüncülük, çiftçilik yaparak geçimini sağlıyordu. Doğduğu köy Fıçırlı’da altı yıllık ilkokulu bitirdikten sonra ailesiyle birlikte İskeçe’ye taşındılar, burada Ferhat,Nihat ve Emine isminde üç kardeşi daha dünyaya geldi; fakat küçük kardeşi Emine hastalanarak öldü. Sonradan annesinin köyü olan Mısfaklı’ya yerleştiler. Baba İskeçe’de tütün mağazasında çalışmaya devam ediyor, kalan zamanlarında ailece tütüncülükle uğraşarak geçimlerini sağlıyorlardı. Bu arada kardeşi Ferhat Türkiye’ye irtica edip İzmit’e yerleşti ve Seka Fabrikası’nda işe başladı. Dört kişilik aile tütüncülüğe devam ediyordu, 1950 yılında Müsellim Köyü’nden Server ile evlendi. 1951 yılında Cihat, 1952 yılında Adnan isminde iki çocukları dünyaya geldi. Çocukları büyütürken çiftçilik yanında, İskeçe’ye gidip lastik tamircisi Mina Usta’nın yanında çalışarak işi öğrendi ve otomobil lastik tamir ustası oldu. Çocuklarının istikbalini Türkiye’de sağlayacağını düşündüğü için 1956 yılında Türkiye’ye göç ederek İzmit’e yerleştiler. 1959 yılında Ankara Caddesi Balık Pazarı girişinde, şehirlerarası garaj karşısında, İbrahim Kalfa’ya ait dükkanı kiralayarak amcasının oğlu İbrahim İskeçe ile ortak oto lastik tamir dükkanı açtılar. Yaklaşık beş yıl birlikte çalıştılar.

383

Page 384: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

1963 yılında Evkaf İdaresi’nden Ankara Caddesi no.124 adresindeki iş yerinin bir bölümünün mülkü açık arttırmayla satın alınarak Oto Uçar adı ile yedek parça ve lastik ticaretine başlanıldı. Sonradan eski Derince minibüsleri yazıhanesi olarak kullanılan yer, Rıdvan Alyörük’ten satın alındı. Son olarak da köşe yağcı Hacı Mithat Tunç’tan satın alınıp diğer yerlerle birleştirilerek iş yeri genişletildi. 1963 yılında Oto Uçar olarakişe başlandığında çocukları Cihat ve Adnan ilkokula devam ediyorlar, okul çıkışında da iş yerine yardıma gidiyorlardı. 1971 yılında Uçarlar Ticaret Kolektif Şirketi kuruldu ve Cihat ve Adnan babalarıyla birlikte şirketin ortağı oldular.

Radyocu Nüzhet, Yağcı Hacı Mithat Tunç, Marangoz Şevket Gürdal, Yedek Parçacı Oto Demet Sait-Sami Olgaç, Bobinajcı Tahsin Ergeç, Oto Elektrik malzemeleri satıcısı Otobalkan Mehmet Camgöz, Faik Karagöz, Oto lastik ve dizel motor satıcısı Kemal Öztoprak, otomobil yedek parça satıcısı Oto Marmara Halil Çiçin, Akduman Ticaret Muammer Akduman, çorbacı İhsan Eren komşuları idi. O günlerin komşuluk ilişkileri ve mesleki dayanışması günümüz komşuluk ilişkilerine göre çok daha seviyeli ve içtendi.

1983 yılında Körfez Sanayi Sitesi harekete geçtiğinde 416 Blok No:1 adresinde bir şube daha açılmış ve burada da ticarete başlanıldı. 1992 yılında Ankara Caddesi’ndeki eski iş yeri yıkılarak altı katlı yeni bir iş yeri yapıldı, 1999 depremine kadar burada ticaret sürdürüldü ancak deprem koşulları nedeniyle bu iş yeri Sanayi Sitesi’ndeki iş yerine taşındı ve burada devam etmektedir.

Ahmet Uçar yaklaşık bir buçuk yıl süren hastalık dönemi sonrası 2 Nisan 2004’de vefat etti. Firma Cihat Uçar, Adnan Uçar ve ortakları Uçarlar Ticaret Kolektif Şirketi ismiyle günümüzde oto yedek parça, makine parça taahhüt ve ticareti ile uğraşmaktadır.

Büyük oğlu Cihat Uçar, babasından şu sözlerle bahsediyor ; Babamın, Yunanistan’dan göç ettikten 2 yıl sonra ilk açtığı iş yerinde lastik pişirme buhar kazanının patlaması sonucu geçirdiği kaza ve sonrasında ki yanık tedavi sürecinin uzun sürmesi ve sıkıntıları iş hayatındaki en acı anısıydı. Diğer bir anısı ise; 1977 yılında müşterisine mal indirirken merdivenin kayması sonucu düştüğünde acı çekerken, kendisine kırgın olduğu bitişik komşusu Oto Balkan’ın sahiplerinden Mehmet Camgöz’ün yardımcı olması, hastaneye götürmesi onu çok sevindirmiş, barışmalarına vesile olmuştu. Bu olayı tatlı bir anı olarak anlatırdı. Bizlere hep şu sözlerle nasihat ederdi. - İşinizi sevin, borçlarınıza sadık olun, alacaklarınızı belli nezaket içinde isteyin ve alacakların takipçisi olun,- Ticari hayatta kimseye sözlü veya imzalı kefil olmayın, gerekiyorsa o kişilere maddi manada destek olun,- Müşterilerinize sahip çıkın ve problem çözücü olun.- İçinde yaşadığınız topluma ekonomik, sosyal, mesleki olarak faydalı olun ve böylece toplumsal borçlarınızı ödeyin,- İş yerinizi erken açın,- Birlikte çalıştığınız arkadaşlarınıza ve çalışanlarınıza karşı ciddi, hakkaniyetli, müşfik ve güvenilir olun,

384

Page 385: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

- Komşularınızla dayanışma ve iyi komşuluk ilişkisi içinde olun.

HASAN BİLTEKİN (İNCE İŞLER TESFİYE ATÖLYESİ)

Hasan Biltekin, İzmit Turgut Mahallesinde dünyaya geldi. Baba adı Hüsnü, anne adı Fatma idi. Hasan Biltekin Ulugazi ilkokulunundan mezun olduktan sonra Gölcük Tersanesi Çırak Okulunda okudu. Tesfiye bölümünü bitiren HasanBiltekin Gölcük Tersanesinde işe başladı. Bir süre burada çalışıp ayrıldı.

Hasan Biltekin’in gençlik yılları Baç’ta geçti. Hasan Biltekin 1948 yılındaKasımpaşa’da askerliğini yaptıktan sonra, Çınarlı Camii karşısınnında bir lokanta açtı. 1950 yılında açtığı lokantayı 1954 yılına kadar çalıştırdıktan sonra devreden Hasan Biltekin, kahvecilik yapmaya karar verdi. Çınarlı Camiinin yanında kahvehane açtı. Üç yıl bu kahvehaneyi işletti.

Hasan Biltekin 1958 yılında tekrar mesleğine dönmeye karar verdi. Hasan Usta, Civatacı Şevket Özyıldız ile birlikte Ankara Caddesinde ortak bir dükkan açtı. İki ortak, Şevket Özyıldız’ın hastalandığı 1994 yılına kadar beraber çalıştı. Civatacı Şevket Özyıldız ortaklıktan ayrıldı. Hasan Biltekin, günümüzde Ankara Caddesi’ndeki İsmail Menekşe’nin dükkanının olduğu adresteki esnaflığına devam etti.

1958 yılında Pompacı Rıfat’ın baraka halindeki dükkanının kiralayan Hasan Biltekin elektrik olmadığından küçük el aletleri ile çalıştı. Eğe ve kıl testeresi en önemli aletleri idi. Daha sonra dükkana elektrik gelince yurt dışından getirilen küçük aletleri satın aldı. İlk yıllarda civar köylerden gelen köylülerin tarım için kullandığı tüm metal aletlerin tamir ve kaynak işlerini yaptı.

Hasan Biltekin daha sonraki yıllarda kamyon ve otomobil parçalarının tamiratı konusunda deneyim sahibi oldu. Bu alanda ustalaştı. Bussing kamyonlarının motor tamirini yapan Yaşar Usta’nın motor tesfiye işlerini yaptı. O zamanlarda yedek parça pek olmadığından araba şanzıman ve difransiyel dişlilerinin kaynak ve tesfiyesini yaptı. 1978 yılından sonra da bütün arabaların karbüratör millerinin tamirini yaparken, Renault marka araçların da aks tamirlerini gerçekleştirdi.

1994 yılına kadar Ankara Caddesi’ndeki dükkanında İzmit’li müşterilerine hizmet eden Hasan Biltekin, İzmit Belediyesinin metal işlerinin şehir dışına nakli konusundaki kararı doğrultusunda Körfez Sanayi Sitesi 203 Blok, No- 10 adresindeki yeni dükkanına taşındı. Hasan Biltekin bu adresteki dükkanını 1986 yılında almış olmasına rağmen sekiz yıl bu dükkanıboş tuttu. Ankara Caddesini en son terk eden esnaf Hasan Biltekin idi. Sekiz yıllık süre içerisinde hem dükkan sahipsiz kalmasın, hem de komşu esnafları mağdur olmasın diye her sabah boş dükkanı açtı. Hasan Biltekin günümüzde işlerini oğlu Hikmet Biltekin’e bıraktı. Fırsat buldukça dükkana giderek gözlem yapmaya devam etmektedir.

385

Page 386: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Hasan Biltekin 1950 yılında İzmit’li Zehra hanımla evlendi. Biltekin Ailesievliliklerinin ilk yıllarında Çınarlı Kahve mevkiindeki lokantalarının üst katında oturdu. Hasan Biltekin’in bu evliliğinden üç kız, bir erkek çocuğu dünyaya geldi. Sevil, Ahsen, Nesrin ve Hikmet.

Hasan Biltekin’in oğlu Hikmet 1953 yılında İzmit’te doğdu. Ulugazi İlkokuluve İzmit Merkez Ortaokulu bitirdikten sonra İzmit Sanat Okulu torna tefsiyebölümünden mezun oldu. Hikmet Biltekin çocukluk yıllarından günümüze kadar babası Hasan Ustanın yanında bulundu. Ondan el aldı. Usta oldu. Hikmet Biltekin 1973 yılında Kartal- Samandra’da askerliğini yaptı. Hikmet Biltekin 1980 yılında Darıca’lı Nermin Hanımla evlendi. Bu evliliğinden Şule ve Murat adlarında iki çocuğu oldu.

Hasan Biltekin’in dükkan komşuları arasında Demirci Seyfettin Göksel, Nalbur İsmail Menekşe, Arif Kalemcioğlu, Nalbur Selahattin Baysal, CivatacıŞevket Özyıldız, Oto elektrikcisi Veysel Kaya, Akücü Nail Usta, Frenci Yalçın, Frenci Kemal, BMC’ci Osman Usta, Lokantacı Akmeşeli Ahmet bulunmaktadır.

Elli üç yıl gibi uzun bir süreçte ayakta kalmayı başarmış bir esnaf olan Hasan Biltekin: İşim her şeyden önce gelmiştir. Yalan söylemedim. Yıllarca iş disiplininden kopmadım. İşimi düzgün ve ucuz yaptım. Oğlum Hikmet’e de böyle öğrettim. Biz yokluk yıllarının esnafıyız. Her şeyi el işçiliği ile yaptık. O zaman alet nerede. Bir eğe, bir testere. Şükür olsun. Bu günlere geldik. İşini iyi yapan her zaman kazanır. Fevzi Uzuner, Yunus Küçük ve Mustafa tekin benim dükkanımda yetişen çocuklardır. Bu dükkandan bir çok çalışanımızı emekli ettik. Motosiklet kullanmayı çok severim. Eşimle birlikte Kuşadası’na kadar gittim. 1994 yılından bu yana motora artık binemiyorum. Biz ailece “Seyahat ve Yatır ziyareti yapmayı çok severiz”.

Günümüzde aktif olarak işin başında bulunan oğlu Hikmet Biltekin” dükkanımızda ince iş üzerine freze dişlileri ve torna işleri yapıyoruz. Piyasada kimsenin uğraşmadığı işleri biz yaparız. Eskiden işler daha azdı. Biz Körfez Sanayi Çarşısına geldikten sonra, beş yılda kazandığım parayı altı ayda kazandık. Farklı ve düzgün iş çıkarttığımız için müşteriler bizi her zaman tercih ederler. Eski yıllarda bizim işimizi yapan Akçacami Caddesinde Yakup Selek vardı. Günümüzde de dükkanı açık. Babamla Yakup Amcabu işin en eskileridir. Komşuluk ilişkileri azaldı. Dostluklar eskisi gibi kolay kurulmuyor. Matbaacı Hayri Sakız ve Bobinajcı Emrullah Durmaz en iyi dostlarımdır.

Alemdar Caddesi

12 Eylül 1947 günkü Türkyolu Gazetesi’nde çıkan, Alemdar caddesi no. 12/1’de hizmete açılmakta olan “Temiz-İş Marangoz Atölyesi”nin ilanından anlaşıldığı üzere henüz meslekte uzmanlaşmanın oluşmadığı, bu mağazada araba tamiri, mobilya ve

386

Page 387: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

deniz teknelerinin bir arada yapılabildiği görülmektedir.356 Yine 23 Mart 1946 tarihli Türkyolu Gazetesi’ndeki bir ilandan no.14’de Yaprak Tütün ticaret yapan Mehmet Filiz’in ticareti bıraktığı görülmektedir. Cadde’nin en önemli yapısı Soydan ailesine357 ait “Kirazoğlu” ya da “Sarı” adıyla bilinen konak idi. Bir önceki konak, Yunan işgali sırasında harap olması nedeniyle kalan yarısının bir plan tadilatı ile 1925 onarımı olup, günümüzde yeniden yapımı sırasında, orjinaline özde sadıkkalınmasına karşın, araziden kazanmak amacıyla ön cephe yana çevrilmiştir. Böylece kazanılan sahaya Konak Tıp Merkezi inşa edilmiştir. Bu ve yakınındaki Belsa Plaza ile Tekel binalarınıntemellerinde su biriktirme havuzları ile anıtsal boyutlarda Aedicula heykelleri ve sütunlar ele geçmişti. Bunlar halen müzede korunmaktadırlar. Orijinal konak,çevresindeki bostan vebahçeler dahil olmak üzere yaklaşık 7,500 m²’lik bir alana sahip olmasına karşın, doğu yöndeki alandan belediyenin sebze hali, askerlik şubesi, doğumevi, vb. hizmet binaları için istimlaki sonrası 5,000 m²’ye düşmüştü. Bostan arazisinin Alemdar caddesine bakan bir kısmına aile tarafından 1946-70 yılları arasında sırası ile Korucuoğlu, Hızır, Soydan ve Kirazoğlu apartmanları yapıldı. Bu yapılar 1990’lı yıllarda yıkılarak Soydan İş Merkezi inşa edildi.

Bugünkü Kolaylı İşhanı’nın arka sokağında Osman ve Fahri Ege’nin sahibi oldukları, İzmit’in tek Ayçiçeği fabrikası

356 Oya Şenyurt, age, s. 87 357 Doksandörtzade adlı, yeniçeri ocağı kökenli bir aile olan Soydanlar’ın bilinen en eski dedeleri Hacı Ali (Mehmed Ağa) Bey’in 1700 yılları civarında doğduğu tahmin edilmektedir. Hacı Ali Bey ve yaklaşık 1760 doğumlu oğlu Hacı Mehmed Emin Ağa (ve Beşe) İzmit eşrafı arasında önemli bir yere sahiptiler. Torun Silahşörü Hassa Hacı Ali Bey (1785 – 1860) ise İzmit Mütesellimi ve Ayanı idi. Onun oğlu Hacı Mehmet Emin Bey (1787 – 1853) ve torunu Mehmet Cemal Bey’in (1834 – 1910) dört çocuğundan gelen aile Soydan, Karabekir, Aksoy ve Öztan aileleri olarak dört kola ayrılmıştır. Mehmet Cemal Bey’in tek erkek çocuğu Ali Soydan (1872 – 1945) idi. Çiftçilik ve ticaret işlerine devam eden oğullarından Hacı Emin Soydan’ın ( 1903 – 1982) çocuğu olmamış, Hacı Bekir Hıfzı Soydan’ın ise Cemal Birol, Berra Birsen ve Mehmet Ali adlı üç çocuğu olmuştur. 1937 doğumlu Cemal Birol Soydan, aile işlerini yönetmeye devam etmektedir. Emin ve Bekir Bey’ler toptan zahire, un ve şeker ticareti yaptıkları işyerlerinitasfiye ederken çok sevdikleri bir genç olan Tayfur Bozkurt’a devretmişlerdi. Akraba oldukları aileler ise Köseoğulları, Korucuoğulları, Tüysüzler, Hatipzadeler, Tozluzadeler, Gökseller, Kayazadeler ve Haraçcızadeler’dir. (Daha geniş bilgi için bkz: A. N. Gallitekin, Soydanlar, İstanbul 2011)

387

Page 388: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

bulunmaktaydı. Kullar Feshane yakınındaki Alibey Çiftliği’nde de daha sonra Susanbaş A.Ş.’ye kiralayacakları daha büyük kapasitede “Ege Yağ Fabrikası” ve bir depoları bulunmaktaydı.

Alemdar Caddesi’nin kuzey en üst tarafında, Gazi Lisesi’nin karşı köşesinde Nihat Özmen’e ait, özellikle halka ve galeta yapan ufak bir fırın bulunuyordu. Nihat Özman’ın günümüzde Alemdar Caddesi Pekdemir İşhanı bitişiğinde eczacı olan kızı Nezahat’ın Özman Eczanesi’nin bir kısmında halka ve galetalar aynı lezzetiyle satışa sunulmaktadır.

Bu fırının bitişiğinde, 1980’li yıllara kadar minibüs durağınıntam arkasında Manolya Çiçekçisi (Çiçekçi İbo) bulunmaktaydı.

Alemdar caddesinden Akçacami sokağa girişte bugün Şen İş Merkezi’nin bulunduğu alan ve çevresi “Taşçılar Başı” olarak anılırdı. Buranın tanınmış esnaflarından biri Mutasarrıf Sami (Baykal) Bey idi. Milli Mücadele’de İstanbul Hükümetinin Anadolu’nun bazı şehirlerinde Mutasarraflık yapmış, bilahare Yunanistan’a gidip Atina’da geçici bir süre kalarak tekrar İzmit’e ailesinin yanına dönmüş Taşçılarbaşı’nda bakkallık ve Uzunbey ve Solaklar Köyleri arasındaki Turnaoğlu Çiftliği’ni çalıştırmıştı. Bir diğeri ise Çıkrıkçı Rıza Efendi idi. Ağaç oyma işlerinde çok usta idi. İsmi zamanla o kadar meşhur olmuştu ki evlenmek için kız beğenmeyen gençlere Çıkırıkçı RızaEfendi’ye sipariş edelim de sana güzel bir kız yapsın diye latife edildiği meşhurdur.358

Alemdar caddesinin önemli esnaflarından biri de Hüseyin Kolaylıidi. Kolaylı ailesinin beş erkek çocuğunun üçüncü sırasında yeralmaktaydı. Ağabeyi İsmail Kolaylı’nın ve İlyas Kolaylı’nın ölümlerinden sonra kurulu iş düzenlerini yönetmek zorunda kaldı. Çocukluk ve gençlik günlerinde Tevfik Ustanın yanında çırak olarak ayakkabı tamirciliği yaptı.

Hüseyin, Mikdat ve Mustafa Kolaylı kardeşlerin oluşturduğu Kolaylı ticaretin her alana el attığı günlerde masasında oturduğu bölüm bir dergah haline gelivermişti. O günlerin İzmit’e iz bırakanları Şahabettin Bilgisu, Alpaslan Akman, Alaattin Özkurt, Ağır Ceza Başkanı Hakim Necmettin Dicleli, Hayrettin Ulusoy, Kemal Süzer, Ertuğrul Ünlüer, Dündar Çiğit,

358 KDM Bülteni no.9’dan aktaran Fikri Orhan

388

Page 389: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Faruk Demirer, Turan Tığ, İrfan Çepni, Hatay Can, Ferit Ataman,siyaset ve iş adamı kimliğinde olanlar sohbetin koyusunda Hüseyin Kolaylı’nın bu dergahının müdavimleri idi.

İş yerlerinin hemen karşısında yaptırdıkları Altınnal Oteli bu toplantıların devam ettiği bir başka nokta idi. Kolaylılar inşaat alanı yanı sıra beyaz eşya, tüp bayiliği, sonraları da Renault bayiliği ile uğraşmışlardı.

Hüseyin Kolaylı, gündemdeki olayları çok iyi takip ediyor, yorumlarını çok isabetli olarak yapıyordu. Sosyal yaşamın cemiyetçilik akımında derneklerde başkanlık yapmış en sonda Kocaelispor’da üstlendiği başkanlık döneminde çok başarılı günleri, Kocaeli futbol severlerine tattırmıştı. Kocaeli Spor yönetim kurulu üyeliği ve başkanlığında da başarılı idi. Şimdi oğlu Erol Kolaylı, torunu Çağatay, yeğeni Kadir Kolaylı bıraktığı yerden devam etme uğraşı içersindeler.

1970’li Yılların ortalarına kadar, Otel Altınnal’ın bulunduğu alanda İzmit’in meşhur sinemalarından Altınnal Bahçe Sineması bulunuyordu. Bu sinema aynı zamanda çay bahçesi olarak işletilirken, sinema olarak da kullanılıyordu. Sinemaya giden aileler masalarda semaverde ikram edilen çay ve meşrubat içerken sinema seyredebiliyorlardı.

Cadde’nin orta kısmında kalan şimdiki Rodi Mağazası’nın olduğu yerdeki Dönerci Yusuf Usta bulunmaktaydı. Hemen arka tarafında Singerci Ali İçten yer almaktaydı. Yusuf Usta’nın dükkanı 90’lıyıllarda Hürriyet caddesine geçti. Ali İçten ise dükkanını bir süre Cengiz Topel caddesindeki evinin zemin katında sürdürdü.

HÜSEYİN TOY (SANDIKÇI HÜSEYİN)

Hüseyin Toy 1899 yılında Kırım’da doğdu. Baba adı Ata , anne adı Şerife idi. Daha sonraki yıllarda İzmit’e geldi. Taşçılar Başı, No.8 mevkiinde (Akçacami Cad. Alemdar Caddesi girişi – Şen İş Merkezi’nin bulunduğu alan) küçük bir marangoz atölyesi açtı. Çevre köylerden aldığı keresteler ile ağaç işleri yaptı. Keresteler öküzlerin çektiği kağnı arabaları ile dükkanın önüne köylüler tarafından getiriliyordu. Hüseyin Toy, el testereleri ve küçük el aletleri ile çalıştı.

1923 yılında Namigar Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Fuat, Nihat ve Nihaladlarında üç çocuğu dünyaya geldi. Toy Ailesi, Hacıhızır Mahallesi, Alemdar

389

Page 390: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Çıkmazı’nda ikamet etti. Sandıkçı Hüseyin Toy’un çocuklarından Fuat 1924 yılında İzmit’te doğdu. Ulugazi İlkokulu’nu bitirdikten sonra, İzmit Ortaokulu’ndan mezun oldu. Daha sonra İstanbul Kabataş Erkek Lisesi’ni bitiren Fuat Toy, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ikinci sınıfından ayrılarak, baba mesleğini sürdürmek üzere İzmit’e döndü. Fuat Toy, 1948 yılında Çanakkale Eceabat’ta yedek subay olarak askerliğini yaptı. İki yıl askerlik yaptıktan sonra, kardeşi Nihat ile birlikte, babasının yanında çalışmaya başladı. Hüseyin Toy’un 1926 doğumlu küçük oğlu Nihat Toy ise Ulugazi İlkokulu’nu bitirdikten sonra İzmit Ortaokulu’ndan mezun oldu.

1950 yılında çocuklarının da devreye girmesi ile Sandıkçı Hüseyin Toy’un küçük atölyesinde yer sofrası, tel dolap, çeyiz sandığı yapılmaya başladı.Gıdaların saklanması için, buzdolaplarının henüz devreye girmemiş olması sebebiyle, tel dolap satışları bir hayli fazlaydı. Yıllar boyu İzmit merkezden ve civar köylerden gelenler bu dükkanın değişmez müşterileri oldu. Ayrıca yaptığı şimşir topaçlarla mahalle çocuklarının en sevdiği esnaflardandı. Sandıkçı Hüseyin Toy, 1963 yılında vefat etti. Marangozhaneyi çocukları devir aldı. İmalat 1989 yılına kadar devam ettikten sonra, ticari şartlar göz önünde bulundurularak, ticari yaşama sonverildi. Dükkan komşuları arasında Yorgancı Vehbi Keskin, Yorgancı Kemal Yalçınkaya, Sobacı Rasim Öztürk ve Totocu Turan Saner bulunmaktaydı. Hüseyin Toy ve çocukları İzmit Marangozlar Odası üyesi idi.

Hüseyin Toy’un büyük oğlu Fuat 1989, küçük oğlu Nihat ise 2008 yılında vefat etti. Fuat Toy’un 28 Kasım 1954 yılında Sevim Hanım ile evliliğinden Nejat, Nejla, Neşe ve Hüseyin adlarında dört çocukları dünyaya geldi. Çocuklarından Nejat Toy,” Büfe Neco” adı altında Akçacami Caddesi’nin Alemdar Caddesi girişinde (Eski adı ile Taşçılarbaşı mevkii) Şen İş Merkezizemin katında büfe işletmeciliği yaparken, küçük oğlu Hüseyin Toy ise “Tıkıntı “ adında bir fastfood restaurantı işletti. Hüseyin Toy, Genç Kocaelililer Derneği üyesi olup, uzun yıllar dernek yönetimlerinde çalıştı.

AKİF ÖZDEMİR (SOBACI AKİF)

Akif Özdemir 1927 yılında Yunanistan’ın kuzeyin bulunan İskeçe’de dünyaya geldi. Baba adı Rasim, annesinin adı Rukiye idi. İskeçe İlkokul’unda okudu.1945 yılında Rum ortağı Yorgo ile, İskece’nin Gümülcine sokağında sobacı-tenekeci dükkanı açtı. 15 yıl bu adreste Yorgo ile ortaklık yaparak mesleğini icra etti.

1948 yılında eşi Sabiha hanımla İskeçe’de evlendi. Bu evlilikten 1951 İskeçe doğumlu Seven, 1954 doğumlu Sezen, 1960 doğumlu Gülsüm dünyaya geldi. Akif Özdemir,1960 yılında ailesi ile birlikte İzmit’e göç etti ve Çukurbağ Mahallesi, Gebeşoğlu Çıkmazında bir ev satın alarak, bu mahalleye yerleşti. 1962 yılında küçük kızı Zehra doğdu. Akif Özdemir daha sonra büyük oğlu Seven’i kaybetti.

Akif Özdemir’in İzmit’teki sobacılık uğraşı, 1960 yılında Akçacami Caddesinde Aksoy ailesine ait binanın alt katındaki dükkanda başladı. İki

390

Page 391: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

yıl bu dükkanda kaldıktan sonra yine aynı caddede, şimdiki Şen İş Merkezinin bulunduğu mevkide olan dükkana taşındı. İki yıl da o dükkanda mesleğine devam ettikten sonra caddenin karşı tarafındaki Mustafa Tekdoğan’a ait binanın alt katına taşındı.(Bu bina 1999 depreminde ağır hasar aldı. Belediye ekipleri tarafından yıkıldı.) Sobacı Akif, bu adreste 1982 yılına kadar çalıştı. 1982 yılında, Akçacami Caddesi, No.19 daki dükkanı satın alarak kendi mülkü olan dükkana taşındı. O günden günümüze değin bu dükkan da mesleğini icra etti.

Akif Özdemir’in 1954 İskeçe doğumlu oğlu Sezen, İzmit Ulugazi İlkokulundan mezun olduktan sonra,sırasıyla İzmit Ortaokulu ve İzmit Lisesini bitirdi. 1974 yılında Amasya’da 20 ay askerlik görevini yerine getirdi. Daha ilkokulçağlarında başlayarak babasına çırak olarak yardım etti. Sezen, babası Akif Özdemir’in mesleğini seçerek sobacı oldu. Yaklaşık 45 yıldır babası ile beraber çalışmakta.

Eski evlerdeki tek ısınma aracı olan sobaları, boruları, kovaları yıllarca imal ederek satan Özdemir’ler, daha sonra fabrikalarca üretilen emaye sobaları alıp satmaya başladılar. Son yıllarda doğalgazın da devreye girmesiyle işleri oldukça azalan sobacı baba-oğul, ufak tefek imalatlar dışında hazır ürünleri alıp satmaya devam etmekteler.

15 yılı İskeçe de, 50 yılı İzmit de olmak üzere 65 senedir sobacılık mesleğini yapan değerli esnafımız Akif Özdemir’in dükkan komşuları arasında, yorgancı Hasan Kaya, sobacı Mustafa İmamoğlu, yorgancı Lütfü Uzun, yorgancı Kemalettin Yalçınkaya, sobacı Rasim Öztürk, Aynalı Fırın Emin Bey, helvacı Mümin Öztürk ve marangoz Selahattin Kavak sayılabilmektedir.

“Eskiden çocuklar gelir, Akif amca babam para istiyor derdi. Çıkartır verirdik. Herkes birbirini tanır ve güvenirdi. Söz, senet yerine geçerdi. Dayanışma vardı. Tüm sobacı esnaflar paramızı birleştirip, Ereğli Demir Çelikten toptan malzeme alırdık. Böylece ucuz alıp, ucuz satardık. Caddedeki esnaflar toplanarak İzmir’e, İstanbul’a, Bursa’ya gider, dostluklarımızı pekiştirirdik. Şimdi nerede o günler. İnsanlar birbirlerine selam vermeye korkar oldular. Kimse kimseye güvenmiyor”diyerek düşüncelerini paylaşan Akif Özdemir, oğlu Sezen ile birlikte Akçacami Caddesinin ulu bir çınarı olarak yaşamına devam ediyor.

İSMAİL KOLAYLI (İNŞAAT MÜTEAHHİTİ)

İsmail Kolaylı, 1927 yılında Trabzon’un Akçaabat İlçesinde doğdu. Baba adı Zekeriya, anne adı Cevahir idi. Babası inşaat ustasıydı. Kolaylı Ailesi 1943 yılında İzmit’e geldi. Tabakhane’de (Turgut Mahallesi) ikamet etti. İsmail Kolaylı İzmit’e geldiğinde on altı yaşındaydı. İsmail Kolaylı’nın altı kardeşi daha vardı. İlyas, Hüseyin, Mithat, Mustafa, Sevim ve Nevin.

İzmit’e ilk geldiklerinde Mannesman Boru Fabrikası’nın inşaatında çalıştı. Sıva yaptı. Askere gidene kadar çeşitli inşaat işlerinde ter döktü. Ailesi için para kazandı. 1947 yılında Denizli’de askerliğini yaptı. Askerden döndükten sonra, kalfa olarak inşaat yapmaya başladı. Yanına kardeşi

391

Page 392: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İlyas’ı da alarak götürü işler almaya başladı. Bu işlerden kazandığı sermaye ile 1953 yılında Alemdar Caddesi, No.16 adresinde inşaat malzemeleri satan bir dükkan açtı. Bu dükkanda çimento, demir, DYO ve ÇBS marka boyaları sattı. İnşaat işlerine de devam etti. İnşaat işlerini kardeşi İlyas ile sürdürürken, malzeme satışı yaptığı dükkanda kardeşi Hüseyin Kolaylı ile beraber çalıştı. Bu yıllarda Acısu Vergi Dairesi İnşaatını yaptı. Seka Kağıt Fabrikası’nı daki yeni bölüm inşaatlarını ve Seka Lojmanlarının bazı bloklarının inşaatını üstlendi. 1964 yılında DevletMalzeme Ofisi inşaatını gerçekleştirdi. Karadeniz Ereğli de ve Kandıra’da askeri inşaatlar yaptı.

1965 yılından sonra, kent merkezinde konut yapımına başladı. Yenidoğan mevkii D-100 Karayolu kenarında Türk Kablo sitesini, Hürriyet Caddesinde Şafak ve Akdoğan Apartman’larını inşa etti. Şehir merkezinde birçok irili ufaklı inşaata imza attı. 1967 yılında Kemal Süzer ile birlikte, Akmeşe yolu, Çelik Halat Fabrikası arkasında tuğla fabrikası kurdu.

1969 yılında otomotiv sektörüne yatırım yapmak istedi. İzmit’li siyaset adamı Nihat Erim’in yardımları ile Oyak ile anlaştı. Volvo marka araçların İzmit Bayisi olarak satış yapacaktı. Daha sonra, Oyak ile Volvo arasında bir anlaşmazlık oldu. Oyak, Volvo’yu bırakarak Fransız Renault ile sözleşmeyaptı. Dolayısı ile İsmail Kolaylı, Renault İzmit Bayiliğini üstlendi. 1971yılında Renault Kocaeli Bayiliği, Kolaylık Ticaret Kollektif Şirketi olarakaçıldı. Showroom Hürriyet Caddesi, No.118 (Alemdar Caddesinin, Hürriyet Caddesi ile kesiştiği köşedeki Ziraat Bankasının bulunduğu yer) adresindeydi. Mağaza açılana kadar tüm işlerin sahibi İsmail Kolaylı idi. Mağaza açılırken kendisi ve babası Zekeriya Bey ile birlikte kardeşleri Hüseyin, Mithat ve Mustafa’ya eşit hisse vererek, beş ortaklı bir şirket kurmuştu. Yarımca’lı Kemal Sadi Şirin ile Ocakgaz’ı kurdu. Arçelik ve tüpgaz bayiliği yaptı.

1946 yılında Trabzonlu ( aynı sülaleden ) Emine Hanımla evlendi. Bu evliliğinden Vesile, Kadir ve Emel adlarında üç çocuğu oldu. Emine Hanım 1963 yılında vefat etti. 1964 yılında Özen Hanımla evlendi. Bu evliliğindenüç çocuğu dünyaya geldi. Eser, Kaya ve Elif.

1966 yılında kurulan Kocaelispor’un Kurucuları arasında yer alarak ilk yönetim kurulu başkanı olarak tarihe geçti. İzmit Sanayi ve Ticaret Odasında, Verem Savaş Derneği’nde ve Kızılay’da görev yaptı. 1968 yılında CHP’de siyasete atıldı. Leyla Atakan’ın İzmit Belediye Başkanlığını kazandığı seçimde Belediye Meclis Üyesi seçildi. Belediye Başkan Yardımcılığı görevini üstlendi. Leyla Atakan’ın liderliğindeki kadrolarındaAbdurrahim Yüksel, Feridun Özbay, Şahabettin Bilgisu, Cemil Karakadılar ve Dündar Çiğit vardı. Genç yaşına rağmen çok başarılı bir ticari yaşam sürerken, 1971 yılında İzmit Belediye Başkanı Leyla Atakan ile İzmit Belediye Meclis üyesi arkadaşları Abdurrahim Yüksel ve Feridun Özbay’ la birlikte, Değirmendere’den dönerken Seymen mevkiinde geçirdiği elim bir trafik kazası sonucunda yaşama veda etti.

İş yeri komşuları arasında Kemal Süzer- İkiler Ticaret, Susanbaş Un Fabrikası Sahibi Şahabettin Bilgisu, Hüsnü Lokantası Hüsnü Tuncaboylu,

392

Page 393: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Elektrikçi Veysel Kaya, Tornacı Hamdi Ülker, Civatacı Şevket Özyıldız ve Salih Kuru bulunmaktadır. Feridun Özbay, Abdurrahim Yüksel, Şahabettin Bilgisu, Necdet Balcı, Halil Köseoğlu ve Ahmet Sakız, İsmail Kolaylı’nın iyi dostları olarak bilinmektedir.

İsmail Kolaylı’nın oğlu Kadir, 1948 yılında doğdu. Yenituran İlkokulu’nda okudu. İzmit Merkez Ortaokulu bitirdikten sonra, İstanbul – Kadıköy MarmaraKolejinden mezun oldu. İstanbul’da inşaat mühendisliği okurken, yüksek eğitimini yarım bıraktı. 1974 yılında Hayrabolu’da askerliğini yaptı. Askerlik dönüşünde Kolaylık Kollektif Şirketi’nde ki işine devam etti. Bu şirket günümüzde, inşaat ve otomotiv sektörlerinde faaliyetine devam etmektedir.

Kadir Kolaylı” Babam çok çalışkan ve disiplinli bir insandı. Sabah altıda kalkar, inşaatlarını gezerdi. İşini doğru yapardı. İzmit Belediyesi’nde yapmış olduğu meclis üyeliği görevini çok önemserdi. Günün belli saatlerinde belediye de bulunurdu. Belediye işlerinde kullanılması için, belediyeye borç verdiği bile olurdu. Eli açık bir insandı. Birçok insana vekuruma yardım yapmıştır. Herkesin hayır” duası almıştır. Benim okumamı çok isterdi. Ama ben eğitimimi yarım bıraktım. Avrupa’ya gitmek istedim. Yabancı bir kızla evlenirim diye, beni yollamadı. Bazen okuldan kaçardım. Arkadaşlarla Tekel Binasının karşı köşesindeki “Kör Adil”in kahvesine giderdik. Babam gelip, kahveden bizi toplardı.

İstanbul’a mal almaya giderken beni de götürürdü. Perşembe Pazarı’na giderdik. “Alış bu işlere. Öğren, buraları” derdi. Babamlar İzmit Cezaevi’nin sıva veince işlerini yapıyorlardı. Ben kısa pantolonluyum. Bisikletinin arkasına bindirirdi. Bisiklet ile Cezaevine kadar giderdik” diyerek babası ile ilgili düşünce ve anılarını özlemle aktarmaktadır. Adı bugün Turgut Mahallesi’ndeki bir caddede yaşatılmaktadır.

HALİL KÖSEOĞLU

Halil Köseoğlu, 1910 yılında İzmit’te doğdu. Baba adı Ahmet, anne adı Zehraidi. Babası Ahmet Bey, ziraat ile uğraşırken, kömür satışı da yapıyordu. Halil Köseoğlu’nun Feriha ve Muhsine adlarında iki kız kardeşi vardı. Köseoğlu Ailesi Çukurbağ Mahallesinde ikamet etti. 1930 yılında İstanbul’daaskerliğini yaptı. Askerlik dönüşünde Türkiye Teyyare Cemiyetinin İzmit Şubesinde memur olarak çalıştı. Cumhuriyet Halk Partisi’nde politika yaptı.1931-1950 yılları arasında İzmit Belediye Başkanlığı yapan Kemal Öz, Halil Köseoğlu’nun dayısı idi. 1940 yılında Müveddet Hanımla evlendi. Bu evliliğinden Tülin, Esin ve Nesrin adlarında üç kız çocuğu dünyaya geldi.

Halil Köseoğlu İstanbul Pendik’te bulunan Kimyagerler Fabrikası ortaklarındandı. Daha sonra Arif Kalemcioğlu ile Ak Kollektif Şirketini kurdu. 1950 yıllarından sonra İzmit ve civarında birçok fabrika kurulması bir talep patlaması yapmıştı. Bu fabrikalar genellikle İstanbul’dan alış yapmalarına rağmen, İzmit’ten de ciddi alımlar yapmaya başlamışlardı. Ak Kollektif şirketi de bu ihtiyaçlara cevap vermek amacı ile kurulmuş bir

393

Page 394: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

İzmit firması idi. Sanayi gazları ve endüstriyel ürünlerin satışı yapıyordu. Ak Kollektif Şirketi, Alemdar Caddesi’nin Otel Altınnal’a doğru giden aşağı kısmında bulunuyordu. Sattıkları ürünleri bu dükkanda sergiliyorlardı. 1960 -1974 yılları arasında bu adreste bulunan Ak Kollektif, bu tarihten sonra Ankara (Şahabettin Bilgisu) Caddesi’ne taşındı.

Bir süre arkadaşı Cihat Durak ile toptan gıda işi de yaptı. Halil Köseoğlu’nun yazıhaneleri Emlak İşhanında ve Şahabettin Bilgisu’nun sahibi olduğu (günümüzde Fethiye Caddesi’nden Efe Petrol’e doğru inerken açılan McDonald’s olduğu) binadaydı. Bir müddet emlak alım-satım işleri de yaptı.

Dükkan komşuları arasında Keresteci Ömer Cebeci,359 Keresteci Cemal Ös, Av. Orhan Demirağcı, Müteahhit Sabri Erkmen, Av. Şinasi Yeldan ve Av. Nihat Özbek bulunmakta, Doktor Ziya Atığ, Nazmi Oğuz, Şahabettin Bilgisu, Arif Kalemcioğlu, Orhan Saka ve Müfit Saner yakın dostları olarak bilinmektedir.İzmit’teki siyasi ve sosyal çevrede geniş bir yere sahip olan Halil Köseoğlu, 1963’de Nazmi Oğuz’dan devraldığı İzmit Ticaret Odası Başkanlığı’nı 1972 yılına kadar yürüttü.

Damadı olan Haluk Gök’ün sözleri ile ”Halil Köseoğlu çok prensipli bir insandı. Çok dürüsttü. Şimdi o ve onun arkadaşları gibi esnaflar kalmadı. Çok sevilen birisiydi. Tüm il protokolü ve şehrimizin ileri gelenleri ile her zaman iyi ilişkiler içerisinde bulundu. İzmit’in en saygın insanlarındandı. Nazmi Oğuz ve Hilmi Ege’yi çok severdi. Bu çok değerli insanlar, birer İzmit aşığı idi. Şimdi böyle insanlar bulmak mümkün değil. Tüm ihtiyaç sahiplerine ellerinden gelen yardımı yaparlardı. Bu yüzden herkes onlara saygı duyardı”.

İSMAİL PEKDEMİR (PEKDEMİR İNŞAAT)

İsmail Pekdemir, 1919 yılında Gümüşhane’nin Bahçecik Köyünde doğdu. Baba adı Hasan, anne adı Sırma idi. İsmail Pekdemir’in babası Hasan Bey, Bahçecik Köyü’nün muhtarıydı. Çiftçilikle uğraşırdı. İsmail Pekdemir Bahçecik Köyü ilkokulunda okudu.

İsmail Pekdemir 1940 yılında İzmit’e geldi. Bu esnada Gümüşhane’li büyük bir müteahhit olan Fazlı Yüce Gölcük Donanma inşaatı yapım işlerini üstlenmişti. Hemşerisi olan Fazlı Yüce’nin yanına taşeron olarak girerek Gölcük Donanmasında inşaat işleri yapmaya başladı. Bir süre Gölcük’te kendibaşına da inşaat işleri yaptıktan sonra memleketi Gümüşhane’ye geri döndü. 1946 yılında Gümüşhaneli Makbule Hanımla evlendi. Bu evliliğinden oğlu Samive kızları Yüksel ile Ferhan dünyaya geldi. Eşini memlekette bırakan İsmailPekdemir, tek başına Gölcük’e döndü. Donanma’daki yangın kuleleri inşaatlarına ve diğer işlerine devam etti.

359 Ömer Zihni Cebeci, Akçakoca 1914 doğumlu. Baba adı Fahrettin, anne adı Zehra. Kocaeli Noter Yardımcısı, Tüccar, Fabrikatör, İnşaat Müteahhidi, Belediye Meclis Azası ve Demokrat Parti XI. Dönem Kocaeli Milletvekili idi. Ölüm Tarihi: 19.12.1979

394

Page 395: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Oğlu Sami dünyaya gelince, tekrar Gümüşhane’ye geri döndü. Eşini ve oğlunu yanına alarak 1949 yılında Gölcük’e geldi. Dumlupınar Mahallesinde kendisine küçük bahçeli bir ev yaptı. Pekdemir Ailesi bir yıl burada ikametetti. 1950 yılında İzmit’e gelen İsmail Pekdemir, İnönü Caddesi’nde daha sonraki yıllarda yapılacak olan Oğuz Sineması olduğu yerde bulunan Ahmet Kafkas’ın evinde kiracı olarak oturdu. İzmit ve civarında birçok inşaat işleri yapmaya başlayan İsmail Pekdemir, 1957 yılında Alemdar Caddesi, No.53 adresindeki boş arsayı alarak beş katlı betonarme bir bina (Günümüzdegiriş katında Akbank Şubesinin bulunduğu bina) yaptı. Üst katına evini taşıdığı bu bina Pekdemir İnşaatın merkez ofisi oldu. İnşaat tamamlandığında binanın giriş katına inşaat malzemeleri satan bir dükkan açtı. Bu dükkanda çivi, fayans ve vitrifiye sattı. 1950 yılından beri İzmitTicaret ve Sanayi Odası üyesi idi.

İnşaat işlerine devam eden İsmail Pekdemir İzmit Endüstri Meslek Lisesi (1950), 28 Haziran İlkokulu(1951), İzmit Ticaret ve Sanayi Odası İnşaatı (1952), İzmit M.Alipaşa İlkokulu (1954), İzmit Mezbaha Binası (1955), Yuvacık Köprü inşaatı (1955), İzmitspor Sahası onarımı (1955), Ulugazi İlokulu yanındaki Petrol Ofisi Kooperatifini (1961), İzmit Eski Sanayi Çarşısı İnşaatı (1963), Topçular İş Merkezi (1985), Soydan İş Merkezi (1994) inşaatları ile birlikte daha birçok inşaata imzasını attı. 1964 – 1974 yılları arasında Eskişehir’de Atatürk Stadyumu (günümüzde hala kullanılan stad), Maarif Koleji ve Süleyman Çakır Kız Lisesi inşaatlarını yaptı.

1965 yılında arsası kendisine ait olan Otel Asya inşaatına başladı. 1968 yılında inşaatı tamamlayarak otel olarak faaliyete geçirdi. 1972 yılında hastalandı. Otel işini bırtaktı. Tedavisi tamamlandıktan sonra işlerini oğlu Sami Pekdemir ile birlikte takip eden İsmail Pekdemir 1999 yılında vefat etti.

Sami Pekdemir, 1948 yılında Gümüşhane’de doğdu. Bir yaşında İzmit’e gelen Sami Pekdemir Ulugazi İlkokulu ve İzmit Orta Okulunu bitirdikten sonra İzmit Ticaret Lisesinden mezun oldu. Eskişehir İktisat Fakültesinde okurkenbabası rahatsızlığı nedeniyle ikinci sınıfta okulu bırakmak zorunda kaldı. İzmit’e dönerek Pekdemir İnşaatın başına geçti. 1971 yılında Konya’da askerliğini yaptı. 1973 yılında İzmitli Eren Hanımla evlenen Sami Pekdemir’in bu evliliğinden oğlu Mert ve kızı Merih dünyaya geldi. Mimar olan Mert Pekdemir babası Sami Pekdemir ile birlikte çalışırken, iktisat eğitimi alan kızı Merih ise özel bir şirkette çalışmaktadır.

Sami Pekdemir 1994- 2009 yılları arasında on beş yıl süre ile Kocaeli Sanayi Odası yönetim kurulu üyeliği yaptı. KOSİAD kurucu üyeliği ve yöneticiliği, 1996- 1997 Dönemi Körfez Rotary Kulübü Başkanlığı, Atlı Spor Kulübü kurucu üyeliği, K.E.V kurucu üyeliği, KALDER üyeliği, Trafik Vakfı Kurucu Üyeliği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Üyeliği, İZEYAP ve İzmitliler Derneği üyeliği görevlerinde bulundu.

Sami Pekdemir, ”firmamız 67 yıllık geçmişi ile Türkiye’nin en eski inşaat şirketlerinden biridir. Pekdemir İnşaat olarak sektöre giren şirketimiz, 1985 yılında Pekdemir İnşaat A. Ş. oldu. Son yirmi yıldır resmi işler

395

Page 396: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

yapmıyoruz. Kentimizde artan nüfüs yoğunluğunun beraberinde getirdiği, konuta olan talebin artması bizi konut yapımına yönlendirdi. Villam 1.Etap ve Villam 2. Etap bu konut çalışmalarımızın son örnekleridir. Firmamızın merkez ofisi elli dört yıldır aynı adrestedir. Merkez ofisimizin bulunduğu Alemdar Caddesindeki binamızın giriş katında bulunan satış mağazamızda otuz beş yıl E.C.A, Demirdöküm ve Vitra markalarının ürünlerini sattık.

Babam çok çalışkan bir insandı. Kalite anlayışı son derece yüksekti. Baştansağma iş yapanlara çok kızardı. Benim gençlik yıllarımda “İşini tam yapmalısın. Yedirdiğini doyur, vurduğunu öldür” diye nasihat ederdi. Bu sözünü hiç unutmam. Daha sonraları ben de bu sözü çok kullanmaya başladım. Ben ve oğlum onun mirascılarıyız. Onun bıraktığı mirasa sahip çıkmak için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Babamın eski kalfası Hikmet Çınar 1961 yılından bu yana bizimle beraber çalışıyor. Hikmet Kalfa elli yıllık bu süre içerisindebabamla, benimle ve oğlum Mert ile çalıştı. Dolayısıyla üç nesildir Pekdemir İnşaata hizmet eden bir çalışanımızdır.

Babam gerçek bir Atatürk hayranıydı. On Kasım sabahlarında son derece şık giyinirdi. Bir protokole tabi olmadan, anıtın önüne gider saygı duruşunda bulunurdu, diyerek şirketi ve babası İsmail Pekdemir ile ilgili anılarını haklı bir gururla aktardı.

REŞİT ZAİMOĞLU (ZAİMOĞLU SAĞLIK KABİNİ)

Reşit Zaimoğlu 1943 yılında Giresun’un Şebinkarahisar ilçesinde dünyaya geldi. Baba adı Abdülkadir, anne adı Salise idi. Zaimoğlu’nun Ziya, Saliha ve Yavuz adında üç kardeşi vardı. Şebinkarahisar Avutmuş İlkokulu bitiren Zaimoğlu, daha sonra Şebinkarahisar Ortaokulunundan ve Ankara Sağlık Kolejinden mezun oldu.

1962 yılında kura ile Mardin’in İdil ilçesine tayini çıktı. 1963 yılında Burdur 58.Topçu Tugayında 24 ay askerlik yaptı. 1965 yılında tekrar Mardin’e tayin oldu. Mazıdağı ilçesinde sağlık memuru olarak göreve başladı. 1968 yılına kadar Mazıdağ, Derik ve Yeşilli sağlık ocaklarında görev yaptı. 1968 yılında Trabzon ili, Çaykara ilçesi Dernekpazarı sağlık ocağında göreve başladı. İki yıl burada görev yaptıktan sonra 1970 yılında memuriyetten ayrılarak İzmit’e geldi. Ansa İlaç fabrikasında çalışmaya başladı. 1972 yılında fabrikadan ayrılarak İstiklal Caddesi, Yüksel Pasajı,No.128 adresinde Zaimoğlu Sağlık Kabinini açarak serbest çalışmaya başladı.

Reşit Zaimoğlu,1966 yılında Antakya doğumlu Gülbahar Hanımla Hatay’da evlendi. Bu evlilikten 1967 Antakya doğumlu Abdülkadir, 1972 İzmit doğumlu Aytuğ dünyaya geldi. Reşit Zaimoğlu, 2 Haziran 2004 yılında elim bir trafik kazası sonucu Yüksek Makine Mühendisi olan oğlu Aytuğ Zaimoğlu’u kaybetti. O gün Reşit Zaimoğlu’nun en acı günü olarak hafızalara kazındı.

İzmit’e ilk geldiğinde 42 Evler Mahallesi,Pirelli İlkokulu karşısında, 1972 yılında Tekel karşısı Ayan Apartımanında, 1973 yılında ise Demiryolu

396

Page 397: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Caddesi Huzur Apartmanında oturdu. 1990 yılından sonra ise şimdi ikamet ettiği İstiklal Caddesi İşçi Bulma Kurumu karşısı, Hilal Apartmanı, No.121 adresinde oturmaya başladı.

Reşit Zaimoğlu’nun büyük oğlu Abdülkadir, 1988 yılında sağlık kolejinden mezun oldu. Askerlik sonrası İzmit Yenidoğan Sağlık ocağında görev yaptı. Bir süre sonra bu görevinden ayrılarak babası ile birlikte Zaimoğlu Sağlık Kabininde çalışmaya başladı. 38 yıldan bu yana aynı adreste faaliyet gösteren Zaimoğlu Sağlık Kabini, Yüksel Pasajındaki iş değişikliği sebebiyle bu adreslerinden ayrılmak zorunda kaldılar. 25 Mart 2010 tarihinden sonra Alemdar Caddesi, Sağlık Apartmanı, No.39, kat.4’e taşınarak, İzmit halkına hizmete devam etmekteler.

40 yıla yakın süre İzmit halkına hizmet veren, daha çok sünnetçiliği ile ön plana çıkan Reşit Zaimoğlu, bu başarısını, çok çalışmaya, dürüstlüğüne, devamlılığına ve insanlara hizmette kusur etmemeye bağlamaktadır.

Reşit Zaimoğlu’nun dükkan komşuları arasında, İplikçi Halime, tuhafiyeci Şefik Can, tuhafiyeci İsmail Koçal, Rahmi Seymen, tuhafiyeci-emlakçı Ziya Yüksel, Yusuf Karaçetin, eczacı İlhan Tuğba, gıda toptancısı Tevfik Kozan bilinmektedir. Meslek anılarından birini “1980 li yıllarda Sabancı Ailesinin, geleneksel olarak düzenlediği sünnet şenliklerinde görev almıştım. O sene Sakıp Sabancı’nın İstanbul’daki köşkünde görev yapan bahçıvanının ve şöförünün de çocuklarını sünnet edecektim. Rahmetli Sakıp Ağa bu iki çocuğa kirvelik yaptı. Bu sünnet anını Foto Atmaca da fotoğrafladı. Daha sonra bana o fotoğrafı çerçeveleyip getirdi. Ben de bu resmi sağlık kabinime astım. Bu resmi gören bir aile reisi bana çocuğunun sünnet ettirdi. Sünnet olan çocuk, Reşit Amca hiç acıtmadın. Sen zaten Sakıp Sabancı’yı sünnet eden adam değil misin”diye, bir diğerini ise “1985 yılında İstiklal Caddesi No 46 adresinde, yeğenime bir kırtasiye dükkanı açtım. Dükkan çok iyi çalışıyordu. Herşey yolunda giderken 1988 yılında yeğenimi kaybettim.Yaşamımdaki en büyük üzüntülerimden biridir” şeklinde aktarmaktadır.

Cengiz Topel Caddesi

1960’lı yıllara kadar sadece bahçeli, iki katlı evlerin bulunduğu, Erkek Sanat Enstitüsü (meslek Lisesi) karşısındaki bu cadde, seviyesi demiryolundan 1 m daha düşük toprak bir yoldan ibaretti. Çocuklar raylar üzerine yerleştirdikleri çivileri, tren geçtikten sonra yassı bir bıçağa dönmüş halde bulurlar, bundan da büyük zevk alırlardı. Bir başka eğlenceleride geçen faytonların ardından koşarak arkadaki aksın üzerine kaçak bir yolcu olarak birkaç dakika oturmaktı. Doğal olarak, fayton sürücüsü bu tehlikeli yolculuğun farkına varırsa arkaya doğru hafifçe savurduğu uzun kamçısını yemek de olasılıklar içindeydi.

Birkaç bakkal dükkanının (Ergül apartmanı altında Şaban Efendi)dışında mağaza bulunmaz, seyyar dondurmacı, lahmacuncu,

397

Page 398: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

macuncu, niyetçi, simitçi, zerzevatçı, yoğurtçu, vb cirit atardı. Cadde, 70’li yıllara doğru çok katlı apartmanların gözde hale gelmesi ve zemin katların dükkana dönüşmesiyle bir dönüşüm yaşamaya başladı. İlk dükkanlar, hem Cengiz Topel hem de Leyla Atakan caddelerine cephesi olan köşe başındaki Eczacı Osman’ın eczanesi ile bitişik komşusu Akkaya Kırtasiye’nin yanındaki Ahmet ve Hasan Ulugün’ün müteahhit Sefer Ekşi’ye kat karşılığı verdikleri ve anneleri Saadet’in adını taşıyan apartmanın altındaki Cabbar Usta’nın Aslar Kebap Salonu idi. Azileride Hüsnü Bey oğlu Mahir tarafından işletilen Hüsnü Lokantası vardı, sonraları mobilya dükkanına çevirmişlerdi. Hüsnü Bey’in vefatından sonra (merhum) Mahir, dükkanı yeniden kendi adı ile meyhaneye çevirmişti ki müdavimleri arasında valiİhsan Dede, Esnaf Kefalet Kooperatifi Başkanı Rıdvan Alyürük veEmniyet Müdürü Fahrettin Sökmener de bulunurdu.

Eczacı Osman’ın karşısında, Demiryolu ve Leyla Atakan caddelerinin birbirini kestiği noktada bankanın mudilerine ikramiye olarak daire verdiği Kocaeli Bankası İkramiye Apartmanı ve arkasındaki küçük bahçenin girişinde, Faruk Besen tarafından kurulmuş olan dönemin ünlü taksi durağı Besen Taksi bulunmaktaydı. Ne yazık ki zemin katında Gül Eczanesi’nin yer aldığı bu apartman 1999 depreminde yıkılarak bir çok canın kaybedildiği acı bir anı oldu.

1970’li yıllara kadar Cengiz Topel caddesi Eren Cami önünde sonlanır, daha ileri gitmek isteyenler demiryolu üzerinden yürümek zorunda kalırlardı. Cami’nin güney tarafında ise Sanayiciler Çarşısı bulunmaktaydı.

Sanayi Çarşısı

Aslında İzmit’te manifaktür üretimin başladığı nokta olarak, İstiklal caddesinden Feridun Özbay sokağa çıkarken sağ taraftaki minik Tulumba meydanını, bir nebze Ankara caddesini ve ağırlıklı olarak Çarşıbaşı’nı kabul etmek gerekir. Örneğin, ilk torna tezgahı burada faaliyet göstermişti. Volanlı, pedallaçalışan ilkel bir torna imiş. 60/70 yıl önce bu tornada çalışanTornacı Nuri Usta, İstanbul Tophane Sanat Okulu’ndan mezunmuş. Daha sonraları Çarşıbaşı, tesviyeci ve soğuk demirci Ziya Usta’nın (Uzgur) dükkanında daha modern bir torna kullanıldı. Bu tornayı çalıştıran sarı saçlı, ince, uzun boylu Zeki

398

Page 399: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Usta’ydı. İzmit’in en eski kaynak ustalarından Kaynakçı Emin (Barış) yanında çırak olarak çalışmıştı.

Zaman geçtikçe, çarşı içinde daha başka küçük sanayi işletmeleri filiz vermeye başladı. Bu atılımlarda Tenekeci Şahin ve Cemal kardeşlerin payı büyüktü. Diğerleri ise Fethiye caddesi üzerinde Hırdavatçı Şahin Bey, 1940’larda İstiklal caddesi üzerinde, Eski Kandıra Oteli’nin hemen önünde Cemal Yılmaz’ın kaynakçı – soğuk demirci dükkanı idi. Bu dükkanın tümkaynak işlerini Emin Usta (Barış) yapıyordu. Bu iki kardeşin ölümünden sonra oğulları işi devam ettirdiler ve fabrika sahibioldular. Emin Barış da bugünkü Collezione (daha önce YKM) mağazasının bulunduğu yerde kendi dükkanını açtı. Kardeşi Hidayet (Barış) Usta da Dündar Çiğit sokağına çıkan, buradan daYeni Cuma Cami’ne sapan dar yolun solundaki dükkanında sıcak demircilikle meşguldü, tamamlanmış at arabası da yapıyordu. Sonraları kamyon kasaları yaptı. Belki de ikinci torna tezgahı ile freze makinası da Reşat Usta’nın (Gürel) Ankara caddesindeki dükkanında faaliyete geçmişti. Fevziye Cami’nin doğu tarafında Türkyolu Gazetesi’nin matbaası, demiryoluna bakan cephesindeki sıra dükkanlar arasında Saadettin Yalım’ın kırtasiye dükkanı, deniz tarafında da dökümcü ve sıcak demirci Bekir Usta gibi dükkanlar vardı. Daha sonraları, Alemdar caddesi üzerinde Hamdi ve Fehmi (Ülker) kardeşlerin dükkanı görüldü.360

Sonraları, küçük sanayi esnafı Eren Cami arkasındaki sitede (Sanayi Çarşısı) bir araya toplandı. Bunlar arasında unutulmaz isimler arasında Tornacı Emin Barış, Tornacı Şükrü Baydar, SarıKaynakçı Koreli Mehmet, Ferforje Demirci Aslan Usta (Gönülalan), Yılmazlar Metalin sahibi Cemal Yılmaz, Otobüs Karosercisi Hasan Usta (Erbayrı), Boyacı Remzi, Fevzi ve İsa Şakoğlu (Cem Şakoğlu’nun babası) kardeşler, Elektrikçi Tayyar Oğuz, Demirci Zekeriya Alp, Keresteci Hidayet Barış, Makascı Yunus Bulucu, Oto Elekrtikçi Zeki Arsu, Amerikan Oto Tamircisi Temel Yılmaz, babası Traktörcü Ali Cevat ılmaz, Tornacı Bahattin Balaban, Yedek parçacı Halit Top, Uydurukçu Mustafa, Camcı İlterler, Elektrikçi Tayyar ve Osman Oğuz Kardeşler, Tornacı Yılmaz Gönülalan, Oto Parçacı Ali – Halit – İsmail Top Kardeşler, Kaportacı Abdullah Geyik, Tankerci Hakkı Yücel ve Batı Trakya göçmeni Uçarlar’ı saymak gerekir. 1980’lerde çarşı

360 Şakir Balkı, Agora’da Dans ve Düş, İzmit 2005, s. 27-28

399

Page 400: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

esnafı Eski Gölcük Yolu (Ömer Türkçakal Bulvarı) üzerinde yapılan Körfez Sanayi Sitesi’ne taşındı. 1995 yılında da kent içinde kurulan Perşembe Pazarı boşalan bu alana taşındı.

Kocaeli Bankası

İzmit’li bir grup girişimci, Aktar Kemal (Öz) önderliğinde Esnaf Bankası adı ile bir banka kurmaya kalkışırlar. Başlıca nedeni de Terakki Ticaret Anonim Şirketi’nin (Türk Ticaret Bankası – İzmit Şubesi) Adapazarı İslam Bankası’na katılırken anlaşmaya uyulmamasıydı. O günlerde İzmit’e gelmiş bulunan Cumhuriyet Halk Partisi müfettişi Ali Nazmi Bey’in de uygun görmesiyle bankanın kuruluşuna karar verilir. Adının da “Kocaeli Halk Bankası” olması uygun bulunmuştur. Ertesi gün vali Vehbi Bey de (Demirel) partiyi ziyaretinde desteğini açıklar ve özel idarenin beşbin liralık hisse almasını buyurduğu gibi kendisi de kurucular arasına girmeye karar verir.361 Sonunda 26 Ocak 1927 tarihinde 50,000.- TL sermayeli Kocaeli Halk Bankası Türk Anonim Şirketi kurulur362 ve banka 26 Mayıs 1927’de mahkemece, 4 Haziran 1927’de de İzmit Ticaret ve Sanayi Odası’nca tescil edilir. Kurucuları şu kişilerden oluşmakta idi:363

Ticaret Odası Birinci Başkanı Hasan Bedrettin (Babila) Eski Mebus (Portakal) Hafız Rüştü Eski Mebus Ali, Istanbul’da sabık İktisat vekili (Hüseyin) Sırrı Bey (Bellioğlu– İzmit mebusu)364 eşi Münire Hanım 361 Rıfat Yüce, Türk Yolu Gazetesi, 11 Mart 1947; Kocaeli Tarih ve Rehberi, İstanbul 2007, s. 458 362 http://www.teb.com.tr/TEB/Tarihce.aspx 363 http://www.teb.com.tr/Document/teb_hakkinda/ana_sozlesme/ana_sozlesme.pdf ,s. 1364 Hüseyin Sırrı Bellioğlu. Doğum 1876 Lefkoşa, vefat 28.09.1958. Baba adı Nuri, anne adı Ayşe. İlk ve ortaöğrenimini Lefkoşa’da tamamladıktan sonra İstanbul Mülkiye Mektebi’ne girdi. 1897’de Abdülhamit aleyhindeki faaliyetlerinden ötürü tutuklandı. 1898’de Kastamonu’ya sürüldü. 1902’de önce süresiz kalebentlik cezasına çarptırıldı, ardından cezası iki yıla indirildi. Cezası sona erdikten sonra 1905’te Kastamonu Belediyesi’nde sandık emini olarak çalışmaya başladı. II. Meşrutiyet’in hemen ardından Zonguldak kaymakamlığına atandı. Mudurnu, Düzce ve Adapazarı’nda kaymakamlık yaptıktan sonra1912’de Amare, 1913’de Kerbela ve 1916’da Amasyamutasarrıfı oldu. 1919’da İstanbul hükümetince görevden alındı. Meclis-i Mebusan’ın son döneminde (IV. Dönem) İzmit’ten milletvekili seçildi.

400

Page 401: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Meclisi Umumi Azası (İl Genel meclis Üyesi) Şakir Meclisi Umumi Azası Fuat Meclisi Umumi Azası Sadettin Şark Pazarı sahibi Sadettin (Yalım) Belediye Başkanı Moralı zade Abidin (Aral) Bakkaliye Tüccarı Moralı zade Ferit Borsa Komiseri Mehmet Tütün Kooperatifi Başkanı Yüce Rıfat Kocaeli Vapur Şirketi kurucularından Rıza Bedri (Babila) Bey namına Hasan Bedrettin (Babila) Müskirat (İçki) Fabrikatörü İsmail Hakkı Müskirat Fabrikatörü Hasan Milli İmalathane sahiplerinden Mustafa Dakik (Un) Fabrikatörü Hacı Ali Bey oğlu Halit Eyüp Dakik Tüccarı Kanuni Şahit Tüccardan Tayyare Cemiyeti (Türk Hava Kurumu) Başkanı Hacı Ali Yaprak Tütün Tüccarı Saka oğlu Mümtaz Yaprak Tütün Tüccarı Veysi Yaprak Tütün Tüccarı Hakkı Selçuk Yaprak Tütün Tüccarı Yusuf Osman Yaprak Tütün Tüccarı Kavalalı Mustafa Sabri Zahire Tüccarı Kalemci oğlu Salih Hakkı365 Deri ve Yapağı Tüccarı Hacı Murtaza oğlu Ahmet Nuri Kereste Tüccarı Bekir Ağa oğlu Bekir Vehbi Kereste Tüccarı Hacı Rıfat oğlu Mehmet Sabri Karabaş mahallesi Tüccar Mehmet oğlu Hasan Kireç ve Yağlıboya Tüccarı İsmail Hakkı Umran Ticarethanesi sahibi Esat Tüccar ve Komisyoncu Ustrumcalı Oğullarından Sabri Tüccar Hazım Efendi oğlu Osman Zeki (Akköseoğlu) Taşköprülü Tüccar Mustafa Zahire Tüccarı Şemsi Bey oğlu Selahattin Nalburiye Tüccarı Arif Efendi oğlu Kamil

Meclis-i Mebusan’ın faaliyetlerine ara vermesi üzerine Ankara’ya geçerek TBMM’e katıldı. 1921’de TBMM’yi temsilen Londra Konferansı’na katıldı. I. Dönem Cumhuriyet Halk Fırkası İzmit milletvekili iken 1922’de İktisat Vekilliği yaptı. 1923’de Meclis dışında kalınca İstanbul’da ticaretle uğraşmaya başladı. 1931’de yeniden IV. Dönem İzmit milletvekili seçildi. 365 Salih Kalemcioğlu, 1888 İzmit doğumlu. Baba adı Ahmet, anne adı Emine. İdadi mezunu. Çiftçi, Belediye veGenel Meclis Üyesi, İzmit Ticaret Odası 2. Başkanı, Borsa ve Halk Bankası 2. Başkanı, Demokrat Parti IX. Dönem Kocaeli Milletvekili idi. Vefat tarihi 11.07.1964

401

Page 402: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Tüccar Abdülkerim Manifatura Tüccarrı Mehmet Nuri, Manifatura Tüccarrı Zihni, Manifatura Tüccarrı MacitManifatura Tüccarı Kadızade Recep Efendi mahdumlarından HüseyinManifatura Tüccarı Cemal Bey oğlu Bekir Manifatura Tüccarı Zade Hacı Ali Manifatura Tüccarı Yüzbaşı oğlu Faik Nüzhet (Belgin) Manifatura Taciri Uzun Ömer oğlu Ömer Hulusi İstikamet Bakkaliye Mağazası’nda Şevket İstikamet Bakkaliyesi’nde Kemal Bakkaliye Tüccarı Hacı Şefik Nurettin Paşa caddesinde (İstiklal cad.) Bakkaliye Tüccarı HacıOsman İstanbul’da Bakkaliye Tüccarı Hafız Mehmet Hereke’li Bakkaliye Tüccarı Hüseyin Hazır Elbise Tüccarı Mustafa Kavafiye Tüccarı (ayrıca kartpostal editörü) Tüysüz oğlu M. (Mehmed) Nazif Tüccardan Ali Rıza Efendi oğlu Kemal Avukat Ali Vasfi (Akalın) Avukat Abdül Aziz Avukat Ragıp (Akça) Bağçeşme’de Celep Tüccarı Salih Kapanönünde Kasap Hakkı Kapanönünde Kasap Sarı Ali Eseler Karye’sinden (köyünden) Zürra (Çiftçi) Mehmet İstiklal-i Milli Fırıncı Hasan İbrahim Merkez Eczanesi sahibi Hasan Behçet Ziya Eczanesi sahibi Yusuf Ziya (Heper) Kocaeli Eczanesi Sahibi Yusuf İzzet (Bilgisu) İhsaniye Karyesi’nde (Köyünde) Gürcü oğlu Ali Rıza Kandıralı Hatıp (oduncu) Tüccarı Hafız Hüsnü oğlu Hasan Kandıralı Hatıp Tüccarı Tevfik Bekir oğlu Hurşit (Güneş) Kandıralı Hatıp Tüccarı Asım Efendi oğlu Raif Kandıralı Bakkaliye Tüccarı Niyazi oğlu İsmet (Yelkencioğlu) Kandıralı İsmet Bey oğlu Niyazi (Yelkencioğlu) İstanbul’da Ecza-i Kimyeviye Tüccarı Ramazan zade Cemal Bey namına Hüseyin Bedrettin (Babila) Himmet oğlu Hüseyin Fikri Kooperatif Eksperi Mehmet Nuri (Kıral) İnşaat Kalfası Vahdettin

402

Page 403: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Diş Tabibi Ali Bahariye (Bahriye ?) Müteahhitlerinden HaşimHereke Fabrikası Muhasebecisi Emin Hereke Fabrikası Müdürü Reşat Adapazarı Ticaret Odası Reisi HayriAdapazarı Borsa Komiseri Halit Adapazarı İslam Ticaret Bankası Müdürü Ahmet Asım Adapazarı’nda Eczacı Raşit

Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Ticaret Odası Başkanı Babilazade Nüseyin (Hüseyin ?) Bedrettin (Babila), Başkan Yardımcılığı’na Kalemcizade Salih, üyeliklerine Tuhafiye ve Itariye tüccarı AliRıza zade Kemal, Bakkaliye Tüccarı ve Belediye Reisi Abidin (Aral) Bey zade Ferit, Komisyoncu Ustrumcalıoğullarından Sabri,Yaprak Tütün Tüccarı Kavalalı Mustafa Sabri ve Kandıralı Asım Efendi zade Rahif Bey, müdürlüğüne İslam Bankası İzmit şubesi eski müdürü Edip Bey ve muhasebeciliğine Kocaeli Vapur NakliyatŞirketi muhasebecisi Ziya Bey atanırlar.

Şirket Hürriyet caddesi üzerindeki İzmit Ticaret ve Sanayi Odası’nın alt katında faaliyete geçer.366 4 Şubat 1929’da sermaye 100,000.- TL’ye çıkartılır.367 Bankanın 1930’ların ortasındaki müdürü Hakkı Önen Bey’dir.368 Daha sonra uzun bir süre Kalemci oğlu Salih Bey tarafından vekaleten idare edilmekte olan banka müdürlüğüne 1931 Eylül ayında Trabzon İş Bankası eski muhasebecisi Rıfka Bey atanmıştır.369 Sermaye, 9 Ağustos 1947’de Yönetim Kurulu’nca alınan karar ve Bakanlar Kurulu’nun 11 Ağustos 1952 tarihli onayıyla 200,000.-TL’ye,370 8

366 http://www.teb.com.tr/Document/teb_hakkinda/ana_sozlesme/ana_sozlesme.pdf ,s. 33 - 34’den naklen (20.11.2010) Kocaeli Ticaret ve Sanayi Odası Mecmuası, Birinci Yıl, 19 Haziran 1927, S. 15, İlan no. 32, Sicil no. 475 &752. 367 http://www.teb.com.tr/Document/teb_hakkinda/ana_sozlesme/ana_sozlesme.pdf ,s. 36’dan naklen: Sermayenin ellibin liradan yüzbin liraya yükseltilmesi ile ilgili işbu ilan, Kocaeli gazetesinin 28.Şubat.1929 tarih ve 253 sayılı, Hür Fikir Gazetesi’nin 28 Şubat 1929 tarih ve 479 sayılı nüshalarında yayınlanmıştır. 368 M. Hikmet Bayar, age, s. 129 369 Cumhuriyet Gazetesi, 3 Eylül 1931, s. 4 370 http://www.teb.com.tr/Document/teb_hakkinda/ana_sozlesme/ana_sozlesme.pdf ,s.37’den naklen: Sermayenin yüzbin liradan ikiyüzbin liraya yükseltilmesine

403

Page 404: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Kasım 1952’de Yönetim Kurulu’nca alınan kararla 500,000.-TL’ye,371 Kocaeli Asliye mahkemesi’nin 29 Temmuz 1960 tarihli kararı ile 2,000.000.- TL’ye372 yükseltilirken Kocaeli Ticaret sicili Memurluğu’nun Ana Sözleşme’deki kimi maddelerin değişmesi nedeniyle 30 Temmuz 1960 tarihli tescilinden anlaşıldığı üzere bankanın adresi Kemalpaşa mahallesi, KemaliyeCaddesi, no. 3 olarak değişir.373 16 Mayıs 1960 tarihinde Bac semtinde bir şube açılırken374 Bankanın adı 3 Ekim 1961 tarihinde “Kocaeli Bankası” olarak kısaltılır375 ve 14 Aralık 1967’de sermaye bu kez 3,000,000.- TL’ye,376 10 Aralık 1970’de 5,000,000.- TL’ye,377 1966 yılında Yarımca şubesi açılırken merkez şube de 1967’de Ömerağa mahallesi, Hürriyet caddesi, no.115 adresine taşınır. Sermaye, 29 Temmuz 1976’da 10,000,000.- TL’ye,378 9 Haziran 1980’de 30,000,000.- TL’ye yükselir.379 Bu arada banka el değiştirirken 20 Haziran 1982’de

mütedair işbu ilan, Türkyolu Gazetesi’nin 19.10.1952 gün ve 4307 sayılı nüshasında yayınlaşmıştır. 371 http://www.teb.com.tr/Document/teb_hakkinda/ana_sozlesme/ana_sozlesme.pdf ,s.38’den naklen: Sermayenin ikiyüzbin liradan beşyüzbin liraya yükseltilmesi konusu, Türkyolu Gazetesinin 19.11.1952 gün ve 4333 sayılı nüshası ile ortaklara duyurulmuştur. 372 http://www.teb.com.tr/Document/teb_hakkinda/ana_sozlesme/ana_sozlesme.pdf ,s.39 373 http://www.teb.com.tr/Document/teb_hakkinda/ana_sozlesme/ana_sozlesme.pdf ,s.40 374 Hüseyin Avcı, Cumhuriyet Döneminde İzmit (1923-1973), Yüksek Lisans Tezi, AÜ, Türk İnkilap Tarihi Ens., 1988, s. 83; Türkyolu – Bizimşehir Gazetesi, 18 Mayıs 1960 375 http://www.teb.com.tr/Document/teb_hakkinda/ana_sozlesme/ana_sozlesme.pdf ,s.41’den naklen: İşbu tescil kararı, Şirket ünvanının değiştirilmesi ile ilgili olup, T.Ticaret Sicili Gazetesinin 11.11.1961 gün ve 1411 sayılı nüshasında yayınlanmıştır. 376 http://www.teb.com.tr/Document/teb_hakkinda/ana_sozlesme/ana_sozlesme.pdf ,s.43 – 44 377 http://www.teb.com.tr/Document/teb_hakkinda/ana_sozlesme/ana_sozlesme.pdf ,s.45 – 46 378 http://www.teb.com.tr/Document/teb_hakkinda/ana_sozlesme/ana_sozlesme.pdf ,s.48 – 49 379 http://www.teb.com.tr/Document/teb_hakkinda/ana_sozlesme/ana_sozlesme.pdf ,

404

Page 405: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

sermayesi 4,000,000,000.- TL’ye çıkartılır ve nihayet 27 Temmuz1982’de Türk Ekonomi Bankası adını alır ve şirket merkezi İstanbul’a nakledilirken380 İzmit, Celal Bayar’ın İş Bankası’na katılma teklifini bile geçmişte reddetmesine rağmen,381 ne pahasına olduğu pek bilinmeyen şekilde çok önemli bir finans kurumunu kaybetmiş olur.

Bölgedeki sanayileşme sonucu mamül – yarı mamül madde taşımacılığı önem kazanınca nakliyecilik ön plana çıkar. Sanayi’nin bölgeye girmesi ile birlikte İzmit yöneticileri dahaçok aracı konumda kalmışlar ve kentsoylu sınıfın oluşmasına pekolanak tanımamışlardır. Girişilen birkaç ortak yatırım da hayalkırıklıkları ile sonuçlanmıştır. Bunun da bir sonucu olarak İzmit’in ticari yaşamı, yakınlığı nedeniyle İstanbul’un baskısıaltında kalmış, sanayi kuruluşlarının bir çoğunun alımlarını kent dışından (özellikle İstanbul’dan) yapmaları sonucu kentte ticaret, sanayi ile aynı oran ve yaygınlıkta gelişememiştir.

1948 Ticari Almanak

1948 Annuaire Oriental adlı yıllık almanakta İzmit’teki firma ve girişimciler şöyle listelenmektedir:382

Bankalar Kocaeli Halk Bankası, Türk Ticaret Bankası, Türkiye Ziraat Bankası.

Fabrikalar Oksijen ve Buz Fabrikası, Sümerbank Selüloz Sanayi Müessesesi.

Hırdavat Ahmet ve Necati Gül Kardeşler, Ali Efe, İzzet Orhon, H. Mehmet ve oğlu Hakkı Ege.

Kereste

s.50 – 51 380 http://www.teb.com.tr/Document/teb_hakkinda/ana_sozlesme/ana_sozlesme.pdf ,s.52 – 54 381 Rıfat Yüce, Türk Yolu Gazetesi, 11 Mart 1947; Kocaeli Tarih ve Rehberi, İstanbul 2007, s. 458 382 Oya Şenyurt, age, s. 92

405

Page 406: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Edip Kaya Morsalıoğlu, Suat Demirsoy, Halim Karslı, Sabri Akçam.

Komisyoncu Şemsettin Talay.

Manifatura ve Tuhafiye Faik Nushet Belgin, İbrahim Hakkı Tüzen, İlyas Uygun, İshak Uygun, İzzet Tunca, Necat Pazarı Şti, Ömer Lütfi Bele, Ömer Özdemir, Şerafettin Toptancı, Zihni Kaman.

Müteahhit M. Cahid Gündoğdu, Fehmi Dinçkol, Hamit Tinan ve Ş., Hamza Sadıkoğlu, Hasan Gökyar, Hüseyin Kumcu, İdris Kuş, Kışınbay Biraderler, Mehmet Ali Ertunç, Mehmet Ömer Dural, Memduh Ölçer,Muhittin Eren (Eren Pasajı sahibi), Musa Salman, Muzaffer Taşören, Nuri Ceyhan.

Nakliye Adapazarı Bolu Umumi Nakliyat Ambarı, Antalya Umumi Nakliyat Taşımacılık A.Ş., Elazığ U.N.T.A.Ş., İkbal Kocaeli Şti.

Tütün Durmuş Bölükbaşı, Halid Ulusoy, Hasan Kozluca, Hayri Cevdet Ak,İbrahim Erdil, Kamil Akyılmaz, Ömer Lütfi Bilen, Tahir Kavala, Zühtü Tüter.

Zahire Ali Soydan, Fehmi Savaş, Hamdi Özer, Hasan Yüksel, Hilmi Korucuoğlu, Hüseyin Polat, Niyazi Başaran, Recep Akyılmaz, M. Selvili ve oğlu.

İhracat

1980’li yıllarda yerel girişimcilerden yalnızca dört kişinin (İsmet Yavuz, Ali Güven, İsmail Faytoncuoğlu, Özipek Halıcılık – İsmail Sarımermer) halı ve yaş sebze/meyve ihracatı yaptıkları görülürse bu zayıf durum son yıllara kadar devam etmiştir.383 Ancak, Herekeli Ör kardeşlerin, halıcıları bir dernek çatısı altında toplamaları sonrası gerek hükümet,

383 Hüseyin Avcı, Cumhuriyet Döneminde İzmit (1923-1973), Yüksek Lisans Tezi, AÜ, Türk İnkilap Tarihi Ens., 1988, s. 85

406

Page 407: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

gerekse uluslararası düzeyde gerçekleştirdikleri projeler bu dalda bir toparlanmayı sağlamıştır. Son yıllarda yerel sermaye sahipleri tarafından kurulmuş özellikle boru ve makine imalatçılarının yurtdışı satımda önemli sıçramalar gerçekleştirdikleri görülmektedir.

Esnaf Dernekleri

Esnaf dernekleri, kimi işkolları günümüze ulaşamamış ya da sayıları çok azalmış olsa da 1980’li yıllarda aşağıda görüleceği üzere, il bazında oldukça organizedirler:384

Dernek Adı Üye Sayısı Dernek Adı Üye

Sayısı

Ayakkabıcılar Derneği 900 Lokantacılar

Derneği 150

Bakkallar Derneği 150 Marangozlar Derneği 180

Basmacılar Derneği 150 Madeni İşler

Derneği 250

Berberler Derneği 50 Sebzeciler Derneği 55

Bakırcılar Derneği 125 Şöförler Derneği 3,000

Fotoğrafçılar Derneği 70 Terziler Derneği 200

Fırıncılar Derneği 50 Muhallebiciler

Derneği 90

Faytoncular Derneği 85 Tenekeciler Derneği 50

Kahveciler Derneği 350 Mahrukatçılar

Derneği 75

Kasaplar Derneği 90 Seyyar Satıcılar 790

Cumhuriyet Bayramlarında İzmit Esnafı

384 Kocaeli İl Yıllığı, 1973

407

Page 408: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Cumhuriyet bayramına katılan her bir esnaf, traktör römorku veya bir kamyon karoseri üstünde sanatlarının veya verdikleri hizmetlerin tüm özelliklerini yansıtacak tertip ve etkinliklerle törende yer alırlardı. Bu arada ürettikleri veya hazır alıp da sattıkları ürünlerini törene katılanlara ve onları izlemeye gelen halka atmak suretiyle dağıtırlardı. Mesela şekerciler bir taraftan pişmaniye çekerken diğer taraftan da halka karamela veya kâğıtlara sarılmış akide şekerive çikolata atarlar, kabzımal ve manavlar ise mevsim meyvelerinden ve sebzelerinden, bakkallarda sattıkları her çeşit maldan önceden küçük kesekağıdı veya külahlara koyup hazırladıkları örnekleri fırlatırlardı, berberler koltuğa oturan birinin sakalını ustura ile tıraş eder, terzi esnafındanbir veya bir kaçı makine da dikiş dikerken diğer birisi arkadaşına elbise provası yapardı. Bugün için iyice önemini kaybeden bakırcı esnafı kendi imalatları olan bakır malzemelerle süsledikleri römork veya araç karoserlerinde çekiçle, önlerinde kabı döverler, kalaycılar araç üzerine kurdukları düzenle bir taraftan körük yardımıyla ateşi devamlı canlı tutar diğer yandan da, bakır kapları kalaylardı. Tenekecive sobacılar, odun sobası ve boru imal ederler, yorgancı, semerci ve eğerciler iğne, iplik ve çuvaldızları ile ellerindeki işlerini tören sırasında tamamlama gayreti içerisinde olurlardı.385 Akşamları ise fener alaylarının yanı sıra Şehir Restaurant’ta ya da Seka salonlarında 10. Yıl kutlamaları ile gelenek haline gelen nezih Cumhuriyet Baloları düzenlenirdi.

Pişmaniye

Çok değil, bir ve iki nesil uzaklıktan dinledik üç eski çocuğunuzun kış gecelerinin kalabalık şenlikli sımsıcak pişmaniye gecelerini. Ortak bir duygusallıkla aktardılar sini başında “Pişmaniye Geceleri” anılarını. O siniler, artık imalathanelere kuruluyor.

İzmit esnafı içinde pişmaniyeciler, ünü yurtdışına sarkmış bu ürün nedeniyle özel bir yere sahiptirler. Pişmaniye'nin tarihinin anlatıldığı SeaLife dergisinde Canan Dilâ 'İzmit Pişmaniyesine Ün Kazandıranlar” adlı yazısında, 1601-1611

385 Hikmet Bayram, age, s.

408

Page 409: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

yılları arasında İran ve Ermenistan’dan gelerek İzmit ve çevresine yerleşen Ermeni ustalar olmuş, demekte.

Pişmaniye adlı bu helvanın yapılması için yağ, un, şeker ve sinideki hamuru çekip çevirerek tel tel olmasını sağlayabilecekgüçlü kollar gerekli. Ana Britannica’ya bakılırsa, ilk yapıldığı yerin İran olma ihtimali var. Bu ülkede “peşmek” diyeadlandırıldığı için de sözcüğün zamanla Türkçe’de “pişmaniye” biçimini almış olması olası. Kayseri, Safranbolu, Eskişehir (Met helvası), Kastamonu (çekme) gibi yerlerde benzeri helvalarolsa da hiçbiri Pişmaniye’nin kazandığı lezzete ve üne sahip olamamıştır. Kimilerince de bu helvanın yapımına girişenlerin ağdaya kıvam tutturmakta karşılaştıkları güçlükler üzerine bu işe kalkışmış olmaktan duydukları pişmanlığı ifade ediyor helvanın adı. İzmitli ustaların bu pişmanlığından haberdar olmayan Anadolu’nun bir çok yöresinde ise aynı helva, tel helvası olarak biliniyor. Kandıra’da yapılan keten helvası da pişmaniyeye benzerliği ile dikkat çekicidir.

Akşama Keten Helva

Radyo günlerinin kısa kış günlerinde “Akşama keten helvası pişecek” lafı bir şenlik çağrısı gibi yapılırmış evden eve... Ve bileği güçlü delikanlılar geniş sini başında halkalanıp da genci yaşlısı bütün konuklar yerlerini aldığında, kaynatılan şekerli su limonla kestirilmesiyle hazırlanmış ve mermere yayılarak dondurulmuş olan ağda, yuvarlak siniyi çepeçevre saracak biçimde yerleştirilir, halkanın ortasına da kulak memesi kıvamını alıncaya dek tereyağıyla kavrulmuş un (meyane) boşaltılır ve güçlü bilekler, helvada mahir büyüklerinin talimatları ile başlarlarmış o kaskatı ağdayı unun üzerinde çevirmeye. Sinini altında yakılan ateşin ayarının önemi ise büyük. Çünkü ısının ayarlanamayıp, helvanın tel tel olmak yerine bulgur bulgur dökülüp ellerinde kalması ihtimali, sık karşılaşılan bir durum değilse de, her zaman mevcut. Burada hüner talimatları verende. Halka çevirmekte usta ellerse bu ayarı tutturmayı, gerekli ısıyı ayırt etmekte artık hassaslaşmış avuç içlerine borçlu olurlarmış. Kas gücü gerektiren, ağda halkasını meyane üzerinde çevirmek yanında, her çevirişten sonra ağdayı yeniden halka biçimine getirebilmek. Ta ki meyanenin tümü ağdayı yedirilip, ağda o bildiğimiz tel tel hali alıncaya kadar... Sonrası... Şenlikli

409

Page 410: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

bir kalabalık iştah. Türküler... oyunlar... cinli perili masallar... yaşlıların anıları... 

Pişmaniye’nin Tarihçesi

Bir söylenceye göre pişmaniye ilk kez Kocaeli'nin Kandıra ilçesinde Hayrettin Usta adlı bir şekerci tarafından bulunmuş ve imal edilmiştir. Üretimin devamı ise yine Kandıra EşrafındanHacı Agop Dolmacıyan ve oğlu Garabet isimli Ermeni ustalar tarafından olmuştur.  Ne var ki 1.Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda diğerleri gibi Dolmacıyan da şekerci dükkânını kapatarak başka bir ülkeye göçtü. Onun becerisinin de kendisiyle birlikte göç etmesini önleyen ise, Dolmacıyan’ın çocuklarına Türkçe ve Fransızca öğretmek üzere dükkânında çalışmış bulunan İzmit Muhasebe Başkâtipliği’nde görevli İbrahim Ethem (Çınar) Efendi oldu.386 Kendisine pişmaniye yapımının bütün inceliklerini öğreten Hacı Agop Dolmacıyan’ın I. Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda Amerika’ya göç etmesi üzerine, Kapanönü semtinde bir şekerci dükkânı açtı. Botanik kültürü, müzik yeteneği ile de tanınan ve 1892-1953 yılları arasında yaşamış bu renkli kişiliğin imalathanesi, başta oğlu Nusret Çınar olmak üzere ilerleyen yıllarda adeta pişmaniye ustası yetiştiren bir okul oldu. Halen Hacı Agop’un torunları, bu mesleğe New York’ta devam etmekte olup hatırı sayılır bir servet sahibidirler. İzmitliyan ailesi de İzmit’te şekercilik yapmış ama onlar da Cumhuriyet’in ilk yıllarında İstanbul’a göçerek toptan şekerleme işini tercih etmişlerdi. (İlginç olan İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndeki İzmitliyan Biraderler’e ait mühürdür. Ancak henüz üzerinde bir çalışma yapılmamıştır. 1930’lu yıllarda İstanbul Arnavutköy’de esnaflık yapmış olan Agop oğlu Artin ve Kirkor kardeşler bu ailenin ardılları olsa gerek.387)

Bir söylenceye göre de çok uzun yıllar önce İzmit’ te nam salmış bir tatlıcı varmış. Yaptığı tatlılar çok meşhurmuş. Yolcuların, onun tatlılarını yemek için dükkanının önünde uzun kuyruklar oluşturup beklemesi, Baharat ve İpek yollarının geleceğini dahi tehlikeye sokmuş.Bizim tatlıcı ustanın, 386 Sesim Dergisi, İzmit 20 Mart 1960’dan naklen KYÖD Dergisi, S.5, İzmit 1997, s. 113; Orhan Demirağcı, İktisadi Yürüyüş Dergisi. Aktaran Atilla Oral, Özgür Kocaeli Dergisi, 23 Aralık 2007 387 Tahakkuk İdare-i Hususiye Tahsildarlarına Mahsus Takibat Defteri 1930-1931, Sene 1930 http://www.megarevma.net/sene_1930.htm , 20.11.2011

410

Page 411: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

güzeller güzeli çok şişman bir sevgilisi varmış. Aşkın gözü kördür. Bizim tatlıcı ustanın gözü şişman sevgilisinden başka kızı görmüyomuş. Kızı o kadar çok seviyomuş ki çıkardığı anda çok meşhur yeni tatlısının ismini, ’Şişmaniyem’ koymuş. Tatlıcısonunda muradına ermiş ve sevgiliyle evlenmiş. Ancak evlilik, sevgilisinin kıskançlıkları ve huysuzlukları yüzünden cehennem azabına dönüşmüş. Bizim tatlıcı ustamız da, o çok sevdiği, uğruna tatlılar yaptığı sevgilisinden ayrılmak zorunda kalmış. Evlendiğine pişman olan ustamızın tatlısı da, bu olay duyulduktan sonra, ’Pişmaniye’ olarak anılmaya başlamış. 

Bakırcılar (Kemaliye) ve İstiklal caddesindeki şekerlemeciler pişmaniye üretimini üstlenmişler, yıllar geçtikçe pişmaniye üretimi İzmit'te daha ilerlemiştir. Kemaliye caddesinde Selahattin Patır, Helvacı Hamit, Şekerci Hasan, Tatlıcı Ali oğlu Mustafa Yılmaz, İslam Durak, Şerbetçi Vehbi Dallı, ŞekerciAhmet Gül; İstiklal caddesinde Şekerci Helvacı Zihni ve Hasan İz, Helvacı Aziz, Şekerci Sıdıka; Demiryolunda Helvacı Sait Başoğlu, Pastacı Vehbi Taneli; Kozluk Fabrika caddesinde Osman ve Kamil Gürgen’in Zevk Pişmaniyesi; Eski Postahane caddesinde Rüştü Gezer’in Tuncay Pişmaniyesi bu helvanın yaşaması için emek verdiler. Rüştü Gezer daha sonra Cemal Şensoy (Çolak) ve Boksör Kadir ile birlikte “Uğur Pişmaniye”de ortaklık yaptı. Patır Şekerlemede usta olarak çalışan ve 1954 yılında kendine ait İpek Pişmaniye’yi kuran Lütfü Canıgeniş ve ortağı Cevat Yüce de önce Yavuz sokakta sonra da Çarşıbaşı’nda dükkan açtılar. Mesleğe elli yılı aşkın hizmet veren Hayati Ayta’nın belirttiğine göre teknoloji, işleri ne kadar kolaylaştırmış olursa olsun, bu helvanın yapımı hala ustaların becerisine muhtaç.

LÜTFÜ CANIGENİŞ (İPEK PİŞMANİYE)

Lütfü Canıgeniş, 1928 yılında Kocacık-Üsküp’te doğdu. Baba adı Hüseyin, anne adı Şaiye idi. Babası Hüseyin Bey, Üsküp’te hayvancılıkla uğraşırdı. Lütfü Canıgeniş, 1931 yılında daha üç yaşında iken ailesi ile birlikte Akmeşe’ye geldi. İlkokulu Akmeşe’de okuduktan sonra Canıgeniş Ailesi, İzmit, Hastane Bayırı’na taşındı. Daha sonra Hacıhızır Mahallesi, Tüfekçi Bayırı, No.24 adresinde ikamet etti. Lütfü Canıgeniş’in, Hayriye, Fatma, Vebiye ve Demir adında dört kardeşi vardı.

Lütfü Canıgeniş, 1945 yılında Helvacı Selahattin Patır’ın yanında çalışmayabaşladı. Mahmut Usta’dan mesleği öğrendi. 1948 yılında askerliğini yapmak üzere Erzurum’a gitti. Askerlik görevini tamamladıktan sonra 1950 yılında Üniversite Pişmaniye’de çalışmaya başladı. Lokum, helva , reçel, akide

411

Page 412: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

şekeri, badem şekeri ve pişmaniye ustabaşılığı yaptı. Kendi dükkanını açmaya karar verince, Yavuz Pastanesi yanından deniz istikametine doğru inen Eski Postane Caddesi’nde İpek Pişmaniye’yi açtı. Bu dükkanda pişmaniye, lokum, helva ve bilimum şekerleme çeşitlerini imal ederek, sattı. Daha sonraki yıllarda, sırasıyla Çarşıbaşı (Kalayçılar Çarşısı) No.40, Doktor Hamdi Açan Sokak, Kotko Toptancılar Sitesi ve 2002 yılında Yahya Kaptan Mahallesi, Firuze Sokak, No.48 adresinde ki 1200 metrekare kapalı alana sahip olan modern tesisine taşındı. 1954 yılında kurulan İpek Pişmaniye, günümüzde yurt içindeki birçok satış noktasına mal satarken, başta Almanya olmak üzere, Amerika, Hollanda, Romanya ve Fransa’ya ihracat yapar hale geldi.

1955 yılında Müzeyyen Hanım’la evlendi. Bu evliliğinden Fikriye, Zehra, Hüseyin, Zerrin, Hayrettin ve Evrim adında altı çocuğu dünyaya geldi. 1954 yılında İzmit Ticaret Odasına, 1985 yılında Kocaeli Sanayi Odasına, 1990 yılında da İstanbul İhracatçı Birlikleri’ne üye oldu.

İpek Pişmaniye’yi bir marka yaparak, günümüze kadar taşımayı başaran Lütfü Canıgeniş, “Pişmaniye imalatını, altında ocak yanan büyük tepsiler üzerinde, tamamen kol kuvvetine dayalı olarak gerçekleştirirdik. Bu konuda yetiştirdiğim birçok ustam oldu. Günümüzde ise kurduğumuz modern tesisimizde, tüm ürünlerimiz el değmeden hazırlanmaktadır. İpek Pişmaniye marka tescili olan bir firmadır. Kurulduğumuz yıldan bu yana, kaliteli malzeme ve hijyen konusunda hiç taviz vermedik. Daima yeniliklere imza atanfirmam, 1993 yılından sonra ilk defa çikolata kaplı pişmaniye topcukları (Candy) ve çikolata kaplı saray helvasını piyasaya sürerek, üretim kapasitesini arttırdı.Eskiden satış rakamlarımız düşüktü. Deyim yerindeyse,al gülüm ver gülüm ticareti vardı. Günümüzde ise, üretim ve satış hacmi olarak çok iyi bir yerdeyiz. Ama ticari riskler de üst düzeye çıktı. Piyasaçek ve senetle döner hale geldi. Ekmek, aslanın midesine kadar indi. Bundandolayı daha fazla çalışmamız gerekiyor. Geçmişte esnaflar arasındaki komşuluk ilişkileri çok iyiydi. Komşumuz siftah etmediyse, yeni gelen müşterimizi, siftah etmesi için komşumuza gönderirdik. Ama şimdi herkes kendi ekmeğinin peşine düştü. Eskiden, yaz aylarında pişmaniye yapılmıyordu. Ben de birçok deneme yaparak, yaz sıcağında pişmaniyenin bozulmadığını, Sağlık Müdürlüğü elemanlarına ispatladım. Diğer imalathanelere giderek, nasıl yapılabileceğini, öğretebileceğimi söyledim. Böylelikle, pişmaniye yılın oniki ayında da üretilmeye başlandı. Çocuklarım Hüseyin (d. 1957) ve Hayrettin (d. 1963) ile 1970’li yıllardan sonra beraber çalışmaya başladım. Günümüzde yük onların omuzlarında. Bu takıma artık üçüncü kuşak olan torunlarım da katıldı. Yücehan (d.1978), Emrehan (d.1981) ve Arda (d. 1986) da markamıza sahip çıkarak, çalışmaya devam ediyorlar.“

HÜSEYİN CAN (CAN PİŞMANİYE)

Hüseyin Can, 1942 yılında İzmit Yuvacık’ ta doğdu. Baba adı Hasan, anne adıAliye idi. Babası Hasan Bey Bulgaristan’dan göç ederek önce Afyon’a, daha

412

Page 413: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

sonra da Yuvacık’a yerleşmişti. Yuvacık’ta reçberlik yaptı. Hüseyin Can’ın iki erkek kardeşi vardı. Yaşar ve Necmi.

Hüseyin Can, Yuvacık İlkokulunda okudu. Babasını dört yaşında kaybetti. 1953 yılında henüz on bir yaşında iken ağabeyi Necmi ile birlikte İzmit’e geldi. İki kardeş Kadıköy Mahallesinde bir evde kalmaya başladı. O yıllarınen gözde pişmaniyesi olan Zevk Pişmaniye’ den mal alıp satmaya başladı. Osman Gürgen’in sahibi olduğu Zevk Pişmaniye, günümüzde Heykel mevkiinde Dokümantasyon Merkezi olarak kullanılan binanın (eski vali konağı) yanındaydı. Hüseyin Can, buradan aldığı pişmaniyeleri Halkevinin yanında bulunan otobüs garajındaki köy otobüslerine ve Halkevinin önünden geçen Gülhan ve Ömür turizme ait Adapazarı- İstanbul otobüslerindeki yolculara sattı. İki yıl boyunca seyyar olarak pişmaniye satan Hüseyin Can, 1955 yılında son geçitte bulunan amcasına ait büfede tezgahtarlık yaptı. Bu büfede sigara, gazete, limonata, ayran ve çenesuyu satılırdı. Çenesuyu büyük bidonlardan kepçe ile bardaklara doldurularak müşteriye verilirdi. Onsekiz yaşına kadar bu büfede çalıştı.

Hüseyin Can 1960 yılında üç kardeşi ile birlikte Sapanca’da pişmaniye imalathanesi açtı. Hüseyin Can 1962 yılında Altıncı Ana Jet Üssünde askerlik yapmak üzere Bandırma’ya gitti. Askerlik dönüşünde, Kuyumcular Çarşısının İstiklal Caddesi çıkışında büfe açtı. Üç yıl bu büfeyi çalıştırdı. Hüseyin Can 1967 yılında Demiryolu Caddesinde Şekerci Cahit Köşker’in bitişiğindeki dükkanı büfe olarak kiraladı. Bu dükkanı 1980 yılına kadar büfe olarak çalıştırdıktan sonra, şekerci yaptı.

Hüseyin Can 1972 yılında Can Pişmaniyeyi kurdu. İlk imalathane sahildeki Yeni İzmit-Sakarya Ambarının yanında idi. İmalathane bir yıl orada kaldıktan sonra, Gümrük Caddesi, No.3 adresindeki Eren Gazozları sahibi Hüseyin Yalaz’a ait binaya taşındı. 1998 yılına kadar imalat devam etti. Günümüzde aynı yerde parekende satış devam etmektedir. Bu tarihten sonra imalathane, Ankara Caddesi, No.5 adresinde bulunan Yeni Han’ın alt katına taşındı. Günümüzde de devam etmektedir.

1982 yılında ise Yeni Gölcük Yolunda Öz-Can Pişmaniye adı altında yeni bir firma kurarak pişmaniye imalatına başladı. Daha sonra imalathanenin yanındaki arsayı satın alarak günümüzdeki tesisini kurdu. Günde üç ton mal işlenen işletmede pişmaniye, saray helvası, lokum, cezerye, mesir macunu veçikolata çeşitleri imal edilmektedir. Yurt içine toptan mal satışı yapan Öz-Can pişmaniye, Avrupa, Amerika ve Avustralya kıtalarındaki bir çok ülkeye ihracat gerçekleştirmektedir. 1999 yılında kendi ürünlerinin kutularına baskı yapan bir matbaa kurdu. Bu matbaada aynı zamanda piyasadaki diğer firmalara da baskı işleri yapmaktadır.

Hüseyin Can’ın dükkan komşuları arasında Fotoğrafçı Cemal Turgay, Marmara Lokantası Faik Kuş, Mutlu Kıraathanesi Hüsnü Bey, Manav Emin Amca, Terzi Mehmet Bey, Cumhuriyet Kahvesi, Şekerci Cahit Köşker, İstanbul Oteli ve Berber Muhsin Bey bulunmaktadır. Hüseyin Can’ın iyi dostları olarak CiğerciCafer Balta, Besi Ekmek Fırını Muzaffer Bey ve Hayat Oteli sahibi Hasan Uçar bilinmektedir.

413

Page 414: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Hüseyin Can 1964 yılında Sapanca’lı Hikmet Hanımla evlendi. Bu evliliğindendört çocuğu oldu. Yasemin, Yaşar, Nagehan ve Murat. Hüseyin Can’ın 1970 doğumlu oğlu Yaşar Can, Atatürk İlkokulunda okudu. Mimar Sinan Ortaokulundaokuduktan sonra, İzmit Teknik Lisesinden mezun oldu. Açık Öğretim Üniversitesi Dış Ticaret ve Kamu Yönetimi bölümlerini bitirdi. Çocukluk yaşlarında dükkana giren Yaşar Can, 1988 yılından sonra tüm mesaisini babasının kurduğu Öz-Can Pişmaniye’de harcadı. Günümüzde de işinin başında olan Yaşar Can, 1994 yılında Dilek Hanımla evlendi. Elif ve Mine adlarında iki kızı oldu.

Hüseyin Can’ın 1975 doğumlu küçük oğlu Murat, Atatürk İlkokulunu bitirdi. Özel Kocaeli Kolejinde orta eğitimini aldı. Konya Selçuk Üniversitesinden bilgisayar yüksek mühendisi olarak mezun oldu. 2006 yılında Öz-Can Pişmaniye’de çalışmaya başladı. Murat Can 2004 yılında Nevin Hanımla evlendi. Onur ve Pelin adlarında iki çocuğu oldu.

On üç yaşında başladığı ticaret yaşamını bugünlere kadar başarı ile taşıyanHüseyin Can ” İmalatı ağabeyim Yaşar Can’dan öğrendim. Sapanca’da ilk imalata başladığımız zamanlarda odun ve kömür ateşinde hamuru karıştırırdık. Her taraf duman içinde kalırdı. Çok zor günler geçirdik. 1976 yılından bu yana Kocaeli Fuar’ına pişmaniye imalatçısı olarak katılırım. Fuar’da benden eskisi kalmadı.

Kapanönü’nde Şekerci Zihni vardı. Dükkanda pişmaniye yapıp, keser satardı. Emin Patır helva ve pişmaniye imalatı yapardı. Necatibey İlkokulunun yanında Zevk Pişmaniye vardı. Sahibi Osman Gürgen’di. Çok iyi usta idi. Ağabeyim Yaşar Can onun yanına çırak olarak girmişti. Daha sonra ustası oldu. Miyane (pişmaniye hamuru) elle karılırdı. Elle çekilirdi. Uzun yıllarda böyle yapıldı. Şimdi makineler karıyor, makineler çekiyor. Otel Asya’ya inerken Yaşar Tanrıkurt’un sahibi olduğu Üniversite Pişmaniyesi vardı. Onun da çok pişmaniyesini sattım. Yaşar Tanrıkurt o yıllarda pişmaniyeyi teneke kutuya koyan ilk kişiydi. Eskiden ava çıkardım. Sandalımvar. Balık tutmayı severim. Fuarlara giderim. Her türlü makine dikkatimi çeker. İncelerim. Bu işlere meraklıyımdır”. diyerek İzmit’in bu ünlü ürünü ve yaşamının ilginç noktalarını paylaşmaktadır.

Hüseyin Can’ın büyük oğlu Yaşar Can: Babam çok disiplinli bir kişidir. Çok çalışkandır. Babam bir şeye karar verdiğinde, muhakkak yapar, vazgeçmez. Değişime ve yeniliğe her zaman açıktır. Makinelere olan ilgisi sebebiyle bukonuda çok bilgilidir. İmalatta kullandığımız bütün makine aksamını babam yapmıştır. Bize kalıp yapmak için gelen bir ustaya, kendi geliştirdiği yöntemi öğretmiştir. Babamın yaptığı kalıplar ile imalata devam ediyoruz. Babam temizliğe ve hijyene çok dikkat eder.” Kendi yemediğini asla satma” diye bize nasihat ederdi.

Pişmaniye Yapımı Malzemeler: 5 kg. toz şeker, 2.5 litre su, 0.5 gr. krem tartar veya yarım fincan suda eritilmiş limon tuzu, 1 kg. has un, 0.5 kg. tereyağı. Şekerli su yuvarlak bakır bir kazana konur.

414

Page 415: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Altından kuvvetlice ısı verilir. Uzun tahta spatula ile ara sıra karıştırılır. 5-10 dakika sonra suyla açılmış krem tartar veya limon tuzu katılır. Şurubun koyuluğunu saptamak için içerisine şurup termometresi batırılır. Termometre 155 dereceyigösterince veya soğuk suya damlatıldığında sert bir uzama yapıyorsa, şurup üzeri hafifçe yağlanmış bir havuza boşaltılır.Hafif donmaya başlarken ağda şurubu toplanır. Yavaş yavaş uzatılarak üst üste katlanır. Diğer taraftan unla yağ kavrularak sarartılır. 1 dolu kepçe alınır, 100-110 cm çapındaki yuvarlak ve ortası çukurca bir bakır tepsiye boşaltılır. Ilık hale gelince kol kalınlığında yuvarlanmış ağdakonur. Duvardaki kancaya asılarak hamurlaşması sağlandıktan sonra tepsinin etrafına 4 tecrübeli kişi geçer. Her kişi iki eliyle şurup hamurunu kendine doğru çeker büyütür. Yuvarlak hamur ikiye katlanıp üst üste getirilir. 25-28 devir sonunda pişmaniye 5-10 dakika tepside yayılı bekletilir. Ara sıra alt üst edilir. Nemi uçtuktan sonra kopartılır.388

İKM – İzmit Kent Merkezi Ticari Dayanışma Derneği

1998 yılının Kasım ayında bir grup esnafın bir araya gelerek, kent esnafının sorunlarını çözme ve büyük sermayeli AVM’lere karşı bir çatı altında birleşmeye karar vermeleri ile İzmit Kent Merkezi Ticari Dayanışma Derneği kuruldu. Bugüne kadar da bu yönde bir çaba içerisindeler. Misyonunu,

İzmit kent merkezinde ticari faaliyet gösteren tüm ticariişletmelerin birlik ve beraberliğini,

Oluşturulan birlik ve beraberlik çatısı altındaki ticariişletmelerin sermaye dayanışmasını,

Kent merkezindeki ticari hayatı canlandırmak için ekonomik ,sosyal , kültürel etkinliklerde bulunmak,

Kent yaşamına katkı sağlamak amacıyla eğitim ve sportiffaaliyetler düzenlemek ve desteklemek,

Derneğin amaç ve faaliyetleri doğrultusunda toplantı ,seminerve konferanslar düzenlemek bu şekilde İzmit’te ticari faaliyetgösteren bütün kuruluşlara yeni olanaklar sağlamak , ticariberaberliği , yardımlaşmayı ve kültür seviyesini geliştirmek,

Ticari yaşamın canlandırılması için her türlü reklam vepromosyon çalışmaları düzenlemek,

ve bütün bu yapılan faaliyetler için kamu ve özel kurumlarlairtibat kurarak ve her türlü yardımlaşmayı sağlama amacı ve son

388 Aktaran Suavi Aydın

415

Page 416: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

zamanlarda sayıları her geçen gün artan büyük alış-verişmerkezleri ile mücadele etmektir.

Vizyonunu ise, gittikçe globalleşen dünyamıza paralel olarak gelişenkentimizde, son zamanlarda sayıları her geçen gün artan büyük alış-veriş merkezleri ile kent merkezindeki ticari faaliyetlerde görülen hacim azalmasının önüne geçecek birlikteliği sağlamak amacı ile kentmerkezi esnaflarının bir araya gelmesi. yoğun iş hayatı sebebi ile sosyal yönden uzaklaşmaya başlayan kent merkezi esnaflarının bir araya gelebilmesi, paylaşımı arttırması, sohbet edebilecekleri ortakbir mekana sahip olması olarak belirleyen derneğin başkanları şunlardır.

İKM BAŞKANLARI

1998-1999 Hüseyin Erol STOM MAĞAZASI

1999-2000Şaban Sarıgülle UKİ GİYİM

2000-2002M. Kemal Kuşkan KORTEL TEKSTİL

2002-2003 Fatih Bingül KUPON MAĞAZALARI

2003-2005 M.Okan Oktay OKTAY TEKSTİL

2005-2006 M.Yaşar Gümüş GÜMÜŞ BEBE AYAKKABI

2006-2008 Nejat Çolak SARIYER BÖREKÇİSİ

2008-2013 Murat Barış BARIŞ KERESTE

Son Söz

Bu yapıtla sizlere İzmit’in Ticaret Tarihini ve İzmit Çarşılarının geçmiş dokularını aktarmaya çalıştık. Okudukça o günleri düşüneceğinizi, hatta kendi yaşamınızdan kesitler bulacağınızı umuyoruz. Çarşılar, kent kültürünün vaz geçilmez ögeleridir ve özenle korunmalıdırlar. Ancak günümüzde kent içinde yapılaşmalarına izin verilen Alış Veriş Merkezleri (AVM)bunun en büyük tehlikeleridir. Bir an önce kent dışına taşınmaları elzem olan AVM’ler önleri kesilmedikçe bu sosyokültürel yapıyı tahrip etmeye devam edecekler, gün gelecek

416

Page 417: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

kent çarşı ve pazarlarını tümüyle ortadan kaldıracaklardır. Halbuki “alış-veriş”in ortak kent kültürünün oluşmasında çok önemli rolü olduğu açıktır. Alan ile veren’in birbirini tanıması, güvenmesi ve dost olmasının, ticari rantın kent yaşayanları arasında kalmasının çok ötesinde bir anlam taşıdığıaçıktır.

Öte yandan AVM’lerin tatil günlerinde açık olabilmeleri, bununla rekabet etme olanağı olmayan, çalışanı birkaç kişiyle kısıtlı olan esnafı zora sokmakta, her insanın gereksinimi ve bir yaşam hakkı olan dinlenme ve tatilden vazgeçme zorunluluğunu getirmektedir. Yanı sıra AVM’lerin geniş alan ve/veya yüksek yapılara ihtiyaç duymaları, kent estetiğini zorlamakta ve geri dönülmez tarihi doku kayıplarına yol açmaktadırlar. Son günlerde AVM’lerin kent çarşısı ya da semt pazarlarını taklit eden dekor ve teatral görüntüler sunmaları, kendilerinin de bu gerçeğin farkına vardıklarının açık bir göstergesidir.

Bu çerçeve içinde, uzun zamandır kanunlaşamayan AVM’lerin kent dışına taşınması hakkında tasarının gündeme gelmesi gerektiği ve İzmit’liler olarak bize göre en güzel kent olan İzmit’imizinkimliğini ve tarihini korumak zorunda olduğumuz düşüncesi içindeyiz. 

F. Yavuz Ulugünİzmit, 01.11.2012

Kaynakça:

- Berna Kaya, Bir Halk Eğitim Kurumu Olarak İzmit Halkevi (1932 – 1951), SAÜ Yük. Lis. Tezi, Sakarya 2008

- F. Yavuz Ulugün, Roma Dönemi Bithynia, Izmit 2007 - F. Yavuz Ulugün, Seyahatnamelerde Kocaeli ve Çevresi,

İzmit 2008 - F. Yavuz Ulugün, Kocaeli ve Çevresi Denizcilik Tarihi,

İzmit 2009 - Fügen Avdan, 1930-1980 İzmit Planları, KOÜ – SBE, Y.

Lisans Tezi, İzmit 2009- Hüseyin Avcı, Cumhuriyet Döneminde İzmit (1923-1973),

Yüksek Lisans Tezi, AÜ,

417

Page 418: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

Türk İnkilap Tarihi Ens., 1988 - M. Hikmet Bayar, Bir Zamanlar İzmit, İstanbul 2002 - Merzuka Yazıcı, İzmit’te Çocukluğum (II. Dünya Savaşı

Yılları), İzmit 2004 - Merzuka Yazıcı, İzmit’te Gençlik Yıllarım, İzmit 2007 - Oya Şenyurt, 1923-1960 İzmit – Cumhuriyet’in Tanıkları

Binalar, İstanbul 2010 - Rıfat Yüce, Kocaeli Tarih ve Rehberi, İzmit 1945 - Rıfat Yüce, Kocaeli Tarih ve Rehberi, İstanbul 2007 - Savaş Poyraz, Eski Dostlar, İzmit 1999 - Savaş Poyraz, Dökülen Yapraklar, İzmit 2007 - Şennur Kaya, Tanzimattan Cumhuriyete İzmit, İzmit 2010 - Tuğba Okuyan, İzmit Temettuat Defterleri (1844 – 1845),

SAÜ Yüksek Lisans Tezi, Adapazarı 2004

Elektronik Kaynaklar:

http://www.teb.com.tr/Document/teb_hakkinda/ana_sozlesme/ana_sozlesme.pdf ,20.11.2010 http://btch.org.tr/page/?p=icerik&q=osmanli-esnafinin-iktisadi-zihniyeti&id=157 01.09.2011 http://gunceltarih.blogcu.com/osmanli-devleti-nin-esnaf-ve-sanatkar-nizamnamesi/4542866 01.09.2011 http://www.osmanli.org.tr/yazi-4-325.html 01.09.2011

Sözlü Kaynaklar

- Abidin (d.1928 Bursa - Kemalpaşa) ve Bülent Aydın (d.1956 İzmit)

- Ahmet Bahar (d.1952 İzmit) - Ahmet (d. 1968 İzmit) ve Akın Doğan (d.1972 İzmit) - Ahmet Karaatlı (d. 1951 İzmit) - Ahmet Kobak (d.1958 İzmit) - Ahmet Küçükörs (d.1959 İzmit) - Ahmet Topçu (d.1943 Niğde) - Akif Özdemir (d. 1927 Yunanistan – İskeçe) - Ali Erez (d. 1959 İzmit) - Ali Keskin (d.1954 İzmit) - Ali Rıza Belgin (d. 1927 İzmit) - Atilla Girgin (d. 1946 İzmit) - Ayşe Alan (d.1956 İzmit) - Ayşen Yengin (d. 1951 İzmit) - Ayten Gül (d.1943 İzmit) - Behçet Karan (d. 1928 İzmit)

418

Page 419: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

- Bilge Çoker (d. 1965 İzmit) - Bora Ertek (d. 1974 İzmit) - Bülent (d.1954 İzmit) & Nusret Uğur (d.1965 İzmit) - Cahit Ege (d.1944 İzmit) - Cahit Köşker (d.1931 Kandıra) - Cemal Turgay (d.1929 İzmit) - Cevdet Eligür (d.1945 İzmit) - Cihat Uçar (d. 1951 İzmit) - Coşkun (d.1966 İzmit) & Bahadır Yiğit (d.1977 İzmit) - Derya Cebir (d.1971 İzmit) - Dilek Damarlı (d.1961 İzmit) - Dursun Akoğlu (d. 1934 Elazığ) - Emin Koçak (d.1954 İzmit) - Emine Olguntürk (d. 1965 İzmit) - Emrullah Durak (d. 1924 Priznen – Yugoslavya) - Ender Aşkın (d. İzmit 1945) - Ercan Kabo (d.1938 İzmit) - Erdem (d.1957 İzmit – Akmeşe) ve İlyas Baykal (d. 1959

İzmit – Akmeşe) - Erdener Arpağ (d.1950 İzmit) - Erdinç Özal (d.1940 İzmit) - Erol Alpaslan (d.1951 İzmit) - Ertan (d.1941 İzmit) & İbrahim Patır (d. İzmit 1944) - Esra Elmalı (d.1970 İzmit) - Eyüp Taneli (d. 1949 İzmit) - Fahri Karaduman (d.1937 İzmit) - Fatih Bingül (d.1965 İzmit) - Faruk Özdemir (d.1930 İzmit) - Fatih Gül (d. 1965 İzmit) - Ferruh Öven (d.1941 İzmit) - Feyzullah Yavuz Ulugün (d.1956 İzmit) - Fikret Balcı (d.1936 İzmit) - Fikret Tüysüz (d.1951 İzmit) - Fikri Orhan (d.İzmit 1954) - Gündüz Gül (d.İzmit 1947) - Güngör Yılmaz (d.1941 İzmit) - Haluk Gök (d. 1948 Adapazarı) - Hakan Atmaca (d.İzmit 1961) - Hasan (d. İzmit ..??????...) & Hikmet Biltekin (d.İzmit

1953) - Hamdi Bineklioğlu (d.1953 İzmit) - Hande Alyörük (d. 1979 İzmit)

419

Page 420: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

- Hasan Yasal (d.1957 İzmit) - Hayrettin Ulusoy (d.1930 Gölcük – Nüzhetiye) - Hayri Karan (d.1941 İzmit – Yeniköy) - Hüseyin (d.1942 İzmit – Yuvacık) & Yaşar Can (d.1970

İzmit) - Hüseyin Orhan (d.1947 İzmit – Yeniköy) - İhsan Uygun (d.1933 İzmit) - İlhan (d.1957 İzmit) ve Osman Aytuğar (d.1959 İzmit) - İlhan Haftacı (d.1953 İzmit) - İlker Özben (d. 1947 İzmit) - İlyas Cengiz (d. 1954 İzmit) - İlyas Kırlı (d.1960 İzmit) - İsmail Kalkandelen (d.1936 Üsküp – Kalkandelen) - İsmet Akbaş (d.1945 İzmit) - İsmet Çiğit (d.1958 İzmit) - İsmet Kaya (d. 1945 İhsaniye – Gölcük) - Kadir Kolaylı (d.1948 İzmit) - Kazım Karakaya (d. ….???? Tokat) - Kemal Kuşkan (d.İzmit 1958) - Kemal Şişman (d.İstanbul 1956) - Lütfi Canıgeniş (d.1928 Kocacık – Usküp - Lütfi Dinçbaş (d.1929 İzmit) - Mahir Sezgenç (d.1947 İzmit) - Mahmut Dilbaz (d.1951 Bulgaristan) - Mehmet Çamkeser (d.İzmit 1941) - Mehmet Işıklar (d.1959 İzmit) - Mehmet Moralı (d. …? İzmit) - Mehmet Orhon (d.1951 İzmit) - Mehmet Tezer (d.1929 İzmit – Yeniköy) - Melih Özemek (d.1945 İzmit) - Mesut Baki Efe (d.1975 İzmit) - Murat Agan (d.1961 İzmit) - Murat Gümüşkaya (d.1974 İzmit) - Mustafa Çınar (d.1964 İzmit) - Mustafa Küpçü (d.1950 İzmit) - Mustafa Pehlivan (d.1943 Samsun) - Muzaffer Pulat (d.1927 İzmit) - Mümin Akmeşe (d.1934 İzmit) - Nalan Başkal Ünver (d.1956 İzmit) - Necmettin Emek (d. 1946 Makedonya – Jurovnisa) - Necmettin Hoşkan (d.1924 İzmit – Ketence) - Nejat Toy (d.1956 İzmit)

420

Page 421: İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi - F. Yavuz Ulugün & Hüseyin Erol

- Nihat (d.1929 İzmit) ve Barbaros Dinçkal (d.1955 İzmit) - Nihat Kıyga (d.1936 İzmit) - Numan Yavalar (d.1937 İzmit) - Okan Oktay (d. 1963 İzmit) - Oktay Ok (d.1968 İzmit) - Osman Kuyu (d.1951 Hendek) - Önder Gökyar (d.1942 İzmit - Rıdvan Alyürük (d.İzmit 1930) - Rebii Sakızlı (d.1947 İzmit) - Reha Yıldırım (d. 1945 İzmit) - Refik Yalçın (d.1929 İzmit) - Reşit Zaimoğlu (d.1943 Giresun) - Salih Uzar (d. 1962 İzmit) - Sami Pekdemir (d. 1948 Gümüşhane) - Selçuk Kırlı (d.1950 İzmit) - Selman Çalışkan (d.1952 Makedonya - Jitineni) - Serdar Hamzaoğlu (d. 1967 İzmit)- Solmaz Balcıgil (d.1934 İzmit) - Süleyman Ercan (d. 1936 İzmit) - Şefik Ateş (d.1947 İzmit) - Tuncay Tandırcı (d.1936 İzmit) - Tuncer Akşener (d.1956 İzmit) - Turgay Kıran (d.1962 İzmit) - Turgut Soğuksu (d.1933 Kandıra – Akçakise) - Turhan Aygün (d.1946 Kandıra) - Tülay Bilgisu (d.1942 İzmit) - Tülay Filiz (d. 1947 İstanbul) - Ümran (d. 1948 İzmit) & Kerem Can (d.1965 İzmit) - Vefa İbrahim Aracı (d.1959 İzmit) - Yakup Selek (d.1929 İzmit – Ketence) - Yalçın Demirsoy (d. 1956 İzmit) - Yıldız Konuray (d. 1946 İzmit) & Zeynep Danacı (d. 1968

İzmit)

Fotoğraf Arşivi: - Cemal Turgay - F. Yavuz Ulugün - Kocaeli Gazetesi - Sesim Dergisi - Türkyolu Gazetesi - Özgür Kocaeli Gazetesi

421