Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG 1 Disleksi ve Ek Akademik Dil Öğrenimi Modül 11 İyi Uygulamalar Türk örnekler Editör: Claire Özel Bu proje Avrupa Birliği Komisyonu’nca desteklenmektedir. Bu yayın [iletişim] yalnızca yazarların görüşlerini yansıtmakta olup, kullanılabilecek bilgilerden Komisyon sorumlu tutulamaz
89
Embed
İyi Uygulamalar Türk örnekler - tatadoma.cz · yana, bu ilk aşamada Türkiye'de disleksi konulu bir 'nabz yoklaması' olarak sunulmaktadır. DysLang projesinin ana hedefi Disleksi,
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
1
Disleksi ve Ek Akademik Dil Öğrenimi
Modül 11
İyi Uygulamalar
Türk örnekler
Editör: Claire Özel
Bu proje Avrupa Birliği Komisyonu’nca desteklenmektedir. Bu yayın
[iletişim] yalnızca yazarların görüşlerini yansıtmakta olup,
kullanılabilecek bilgilerden Komisyon sorumlu tutulamaz
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
2
İçerik
11.1 Giriş 4
11.1.1 Faydalı Terminoloji Kılavuzu 5
11.1.2 Faydalı Terminoloji Türkçe-İngilizce Sözlüğü 6
11.1.3 Faydalı Terminoloji İngilizce-Türkçe Sözlüğü 11
11.2 Ebeveyn Görüşü 16
11.2.1. Sesimi Duyan Var Mı? 16
11.2.2 İngilizce Öğretmeni Bir Anne 18 11.2.3 Biri Görsel, Biri Kinestetik 20 11.2.4 Disleksili Çocuğu Olan İngiliz Anne 21 11.2.5 Disleksik çocukla disleksi üzerine Röportaj 23
11.2.6 8inci Sınıfta Disleksi Tanı Koyulan bir öğrenci 24 11.3 Öğretmen Görüşü 26
Plurilingual / plurilingualism Çoğul dilli / çoğul dillilik
Pragmatics Edimbilim (Pragmatik)
Processing İşlemleme
Ragged right edge Solda düzenli
Receptive language Alıcı dil
Receptive vocabulary Algısal sözcük dağarcığı
Recognise left/right Sağı solu ayırt etme
Recording Kayıt, Ses kaydı
Reflection Yansıtma
Screen reader Ekran okuyucu
Self confidence Özgüven
Self esteem Özsaygı
Sensory perception Duyusal algı
Sequential ordering system Ardışık düzenleme sistemi
Short term memory Kısa süreli bellek
Software Yazılım
Space Mekan
Spacial Uzamsal
Spacial ordering system Uzamsal düzenleme sistemi
Special Educational Needs (SEN) Özel Eğitim Gereksinimi(ÖEG)
Specific Learning Difficulty (SPLD) Özel Öğrenme Güçlüğü (ÖÖG)
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
16
Speech to Text Konuşmadan metne
Spelling Yazım. Heceleme. İmla
Subtractive bilingualism Çıkarmalı ikidillilik
Syntax Sözdizimi
Tactile Dokunsal
Team work Ekip çalışması
Text to Speech (TTS) Metinden Konuşmaya
Total physical response (TPR) Tüm fiziksel tepki yöntemi
Transcoding Dönüştürme
Type of education Eğitim türü
Typeface Yazı karakteri
Visual disturbance of print Baskının görsel bozukluğu
Wide Range Intelligence Test (WRIT) Geniş Kapsamlı Zeka Testi
Word processor Kelime işlemcisi
Working memory İşler bellek
11.2 Ebeveyn Görüşü
11.2.1 Sesimi Duyan Var Mı?
Sesimi duyan var mı? Bu cümleyi ilk duyduğumda Gölcük’te büyük bir deprem olmuştu. Tüm
manşetlerde bu cümle yer alıyordu, “Sesimi Duyan Var mı?” Bana göre; kurtuluşa ümit,
kurtuluşa çare, kurtuluşa yardım vardı bu sözde.
Yıllar sonra 2009’da böyle bir depremdi bizim yaşadığımız. Biricik oğlumuza, henüz kimsenin
tam olarak bilmediği bir teşhis konuldu. “Disleksi-özel öğrenme güçlüğü-özgül öğrenme
güçlüğü” gibi tabirler kullanılıyordu. Bir sürü test sonucu bir dosya içinde elimize verildiğinde
aynı cümle geçti içimden, “sesimi duyan var mı?”. Bir enkazın altında kalmıştım sanki. Oğluma
bunca testin neden yapıldığını, sonrasında neler yaşayacağını, kimden yardım alacağımızı,
okul hayatında her şeyin çok zor olacağını nasıl anlatacaktım? Nereden başlayacaktım?
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
17
Doktorumuz özel eğitimin yararlı olacağını, dikkatini toplamasına yardım edecek birkaç ilaç
adını ve ömür boyunca bununla yaşayacağımızı söyleyerek gönderdi bizi.
Artık disleksi ile baş başaydık. Bilgisayar başında, neredeyse birbirinin aynı açıklamaları
okumaktan başka yapacak bir şeyim yoktu. Çevremizde kimse disleksiyi bilmiyordu.
Öğretmen olmama rağmen ben bile birkaç kez duyduğum bu kelimeye yabancıydım.
Çevremizde; “oğlunun bir şeyi yok, çok evhamlısın, deli mi bu çocuk canım” diyen insanlar
bile oldu. Okulda hiç kimsenin disleksiyi bilmemesi ne kadar ilginçti. Oysa 16 yıllık meslek
hayatım boyunca bu problemi yaşayan birçok öğrenci ile karşılaşmıştım. Ve yine ben;
haylazlık yaptıklarını, düzenli çalışmadıklarını ve daha gayretli olmalarını söylemiştim
ailelerine. Şimdi bu suçluluk duygusuyla yüküm daha da ağırlaşmıştı. En kısa zamanda bir
şeyler yapmalıydım. Bir öğretmen ve anne olarak disleksik çocuklara yardımcı olmalıydım.
Araştırdım, okudum okudum…
Çabalarım sonuç vermişti, sesimi duyanlar oldu. Denizli Disleksi Derneği’nin verdiği eğitimlere
katıldım. Orada benim gibi çocukları olan arkadaş ve meslektaşlarım oldu. Çok yararlı bilgiler
edindim. Kendi okulumda ve oğlumun okulundaki meslektaşlarıma bu konuda seminerler
verdim. Yılmamam gerektiğini ve enerjimi doğru kullanmam gerektiğini fark ettim.
Artık sınıfımdaki öğrencilerime ve oğluma her anlamda daha farklı yaklaşıyorum. Bir
öğrencime disleksi tanısı konuldu. Ailesini ben yönlendirdim. Bu bile bana göre bir başarıydı.
Ailesi çocuklarını suçlamaktan vazgeçti. İzlettiğim kısa film ve açıklamalarım onları rahatlattı,
fakat hepimiz gibi onların da kaygıları devam ediyor. Çünkü ileride bu konuyu bilmeyen
öğretmenlerle karşılaşacaklarının farkındalar. Her şeye rağmen yalnız olmadıklarını ve
çocuklarının bir suçu olmadığını biliyorlar ve artık daha mutlular.
Oğluma gelirsek, o sorununun farkında. Bu konuyu her zaman konuşuyoruz. Birbirimize karşı
saygılı, sabırlı ve hepsinden önce sevgiyle yaklaşıyoruz. Onu anladığımızı bilmek, ona çok iyi
geliyor. Okul başarısı iyi sayılır. Bazı derslerde sıkıntılar yaşasak da sabırla çalışıyoruz.
Öğretmenleriyle sürekli iletişim halindeyiz. Öğretmenleri de disleksi konusunu bildikleri için
bize her türlü konuda destek oluyorlar.
Gelecek ile ilgili bizim de kaygılarımız var ve hep olacak. Çünkü eğitim sistemimiz bu konuya
hala çok yabancı. İyi niyetli ve gayretli çalışmalarla bir araya gelerek sesimizi daha çok
duyurmalı ve çocuklarımızın hakları konusunda yeterli düzenleme ve çalışmalar için iş birliği
içinde olmalıyız.
Katıldığım eğitimlerden birinin sonunda oğlum karşıma geçti ve bana şu soruyu sordu,
“anneciğim ilacım bulunmuş mu?” O an yaşadığım çaresizlik duygusunu size anlatamam. Ona
bunun ilacının çok çalışmak, sabır ve sevgi olduğunu söylediğimde, yüzünde beliren ifadeyi
asla unutamam.
Paylaştıkça çoğalan şeydir sevgi. Paylaştıkça çoğalıp, ilaç olacağız çocuklarımıza. Sabır ve
sevgimizle her şey daha güzel olacak.
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
18
11.2.2 Ben 24 yıldır İngilizce öğretmeni olarak çalışan bir anneyim. Üniversite öğrencisi olan oğluma Disleksi teşhisi konulunca bu konuyla ilgilenmeye başladım.
İlköğretimi çocuk psikolojisine çok önem verilen bir özel okulda okumasına ve değişik aralarla
psikiyatristlere başvurarak bu farklılığın nedenini anlamaya çalışmamıza rağmen 21 yaşına kadar bir
sonuç alamadık. Bir ara 'Özel Öğretim' konulu bir mesleki seminerde bu konuya da kısaca yer verildi.
Üzerine gidip araştırınca bu sonuca ulaştık. Bu konuda ilköğretimde çalışan öğretmenlerin daha iyi
bilgilendirilmesi gerekir diye düşünüyorum. Şimdiye kadar sınıflarımda çok zeki olduğu ve dersteki
katılımı çok iyi olduğu halde defter tutmayan ve derslerdeki başarısını yazılı sınavlarda gösteremeyen
öğrencilerin disleksik bireyler olabileceği düşüncesi çok ilginç.
Oğlumun 21 yaşındayken Disleksi olduğunu öğrendik. Bebekliğinden itibaren çok erken ve düzgün
konuşmaya başlaması, tüm temel alışkanlıklarını çok kısa sürede kazanması bize zeki bir insan
olduğunu düşündürdü. Ancak ilkokula başladığı zaman daha ilk günlerden anormallikler başladı.
Çünkü oğlum yazı yazmayı reddetti. Ne yazık ki öğretmeni, rehberlik servisi ve bizim çabalarımız tam
olarak sonuç bulmadı. Ama kısa sürede okumaya geçmesi bize moral oldu. Bu arada Matematikte
işlemleri aklından yapıp, sadece sonucu yazmakta ısrar etmesi neredeyse lise yıllarına kadar devam
etti. İlköğretim ve lise yıllarında bütün öğretmenleri dersteki durumundan övgüyle bahsederken sınav
sonuçları aynı oranda iyi değildi. Lise ve üniversite sınavlarına hazırlanırken hemen hemen hiçbir
deneme sınavını zamanında tamamlayamadı. Liseyi özel bir fen lisesinde tamamladı.
Bu yıllar içinde pek çok açıdan yaşıtlarından farklı olduğunu gözledik. Belgesellerde izlediklerini bir
kayıt cihazı gibi aklında tutarken haftanın günlerini öğrenemiyordu, öğle yemeğinde ne yediğini
söyleyemiyordu. İlgi alanlarına tutkuyla bağlanıp çok zaman harcıyordu. Çocukluğu sırasında
tutkuyla bağlı olduğu çizgi filmleri zaman zaman İngilizce seslendirmeyle izlemesini sağladık. Ergenlik
süresinde en büyük ilgi alanlarından birisi film izlemekti. Sinemada olduğu gibi evde de izlediği
filmleri orijinal seslendirmesiyle izliyordu. Bunun İngilizce düzeyini çok geliştirdiğini gördük. Aynı
yıllarda Japon çizgi sinema sanatına (Anime) ilgi duymaya başladı. Bunları İngilizce alt yazılı Japonca
olarak izlerken bir süre sonra Japonca öğrenmeye başladığını fark ettik. 16 yaşında Japonya ya üç
haftalık dil kursuna gitti. Üniversitede de Japonca derslerine devam etti. Şu anda iyi derecede
Japonca biliyor.
Liseden sonra yüzde elli burslu olarak Xxxx Üniversitesi Zzzz Mühendisliğine başladı. Yeterlik
sınavında başarılı olarak İngilizce hazırlığı atladı. Ancak çok isteyerek severek girdiği bölümünün
derslerini başarmakta çok zorlanıyor. Sık sık kendisini iyi hissettiği derslerde başarısız olarak hayal
kırıklığına uğruyor. Üç yılını doldurmasına rağmen daha çok az kredi tamamlayabildi. Dinleyerek daha
iyi anlayabildiğini düşünerek MIT gibi yabancı üniversitelerin derslerini internet üzerinden izlemeyi
denedi. Bu disleksik olduğunu öğrenmeden önce kendi kendisine bulduğu bir çözümdü. Ancak
konular tam örtüşmediği için beklenen başarıyı sağlamadı. Bu arada üst üste gelen akademik
başarısızlığın nedeni araştırılırken Disleksi tanısı kondu. Zaten okuyarak değil dinleyerek daha iyi
anladığını, düşündüklerini de yazıyla değil sözel olarak daha iyi ifade ettiğini fark etmiştik. Severek
girdiği bölümünde eğer gerekli koşullar sağlanırsa başarılı olabileceğine eminim. Bu tür öğrenciler için
kendi hocalarının hazırladığı ders sunumları gibi görsel işitsel kaynakların ulaşılabilir olması, ayrıca
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
19
bazı derslerde yazılı sınav yerine hazırlanan sunumlarla değerlendirme hakkı verilmesi büyük ölçüde
sorunu çözecektir.
Duygusal Açıdan Bakınca
Oğlum 0-6 yaş döneminde çok neşeli, hayat dolu bir çocuktu. Ancak okula başlar başlamaz yazı
yazmayı reddetmesiyle birlikte sorunlarımız başladı. Öğretmeni okulda Babası ve ben evde her yolu
deneyerek yazma alıştırmaları yaptırmaya çalışıyorduk. Ama yapabildiği beklenenin ancak onda
biriydi. Bir keresinde öğretmenine “Beni okuma yazma esiriniz zannediyorsunuz” demişti. O
günlerde Özel Öğrenme Güçlüğü hakkında hiç bilgimiz yoktu. Biz bu olayı iç disiplininin düşük
oluşuna, yeterince sorumluluk duygusu kazandıramamış olmamıza bağlıyorduk. Öğretmeni ve
rehberlik servisinin yorumu ise mükemmeliyetçi olduğu için kendi yaptıklarını beğenmiyor ve kötü
yapmaktansa hiç yapmamayı tercih ediyor, şeklindeydi. Evde biz ilgilenmezsek hiç yazı yazmıyor,
birlikte her ders çalışma seansımız bir işkenceye dönüyordu. Böylece ilk sürtüşmelerimiz başlamıştı.
Bu kadar direnmeyi hiç anlıyamıyorduk. Hatta bize inat yaptığını düşünüyorduk. İlerleyen yıllarda bu
sürtüşmeler artarak devam etti. İlköğretim ve lise hayatı boyunca hep dersi derste dinleyerek
öğrendi. Evde hemen hemen hiç tekrar çalışması yapmadı. Öğretmenleri derslerdeki katılımından ve
farklı yorumlarından övgüyle bahsederken zaman zaman dalıp gittiğinden şikayet ediyorlardı. Sık sık
çok akıllı ama hiç tekrar yapmıyor, diye eleştiriyorlardı. Dersleri konusundaki sürtüşmelerimiz ergenlik
dönemini çok daha ağır atlatmasına neden oldu. 8. Sınıf ve Lise son da sınavlara hazırlanırken
yapısına hiç uymayan yarış sistemi yüzünden ciddi zorluklar yaşadı. Bu nedenle dönem dönem
psikiyatristlerden yardım almak zorunda kaldık.
Her zaman çok güzel hayalleri planları olmasına rağmen onları bir türlü hayata geçiremiyor. Kendi
istediği konularda çok istikrarlı ve başarılı olabilirken sorumluluklarını yerine getirmekte çok zayıf
kalıyordu. Lise birinci sınıfta büyük bir istekle tango dans kursuna gitti. O günden sonra da yaş
ortalaması kendisinden çok büyük bir grupla her fırsatta tango gecelerine katılıyor. Ancak
sorumlulukları konusunda onu yönlendirmek için yaptığımız bütün konuşmaların sonu tartışmayla
bitiyordu. Sonuçta hepimiz çok üzülüyorduk.
Üniversite yıllarına gelince akademik başarı çok daha büyük sorun oldu. Üstüste gelen başarısızlıklar
nedeniyle ciddi şekilde ümitsizliğe kapılmıştık. Bölümünü seviyor ve değiştirmek istemiyor. Kendisini
iyi hissettiği derslerde bile başarısız sonuçlar alarak çaresizliğe kapılıyor. Tam bu durumdayken özel
öğrenme güçlüğünü düşünüp araştırmaya başladık. Profesyonel yardım aldık. Kısa sürede Disleksi
tanısı kondu. Bunu duyunca biraz rahatladık. Çünkü oğlumuzun farklı olduğunu görüyor ama bu
farklılığın ne olduğunu anlıyamıyorduk. Şimdi içimizde bir ümit var. Kendisine uyan koşulları
bulduğunda başarabileceğini biliyoruz.
Yabancı Dil Öğrenme Açısından Bakınca
Neredeyse bebekliğinden itibaren çizgi film izlemek büyük tutkusuydu. İzlerken o kadar kendisini
kaptırıyordu ki sanki dış dünyayla bağlantısı kopuyordu. Farklı aktivitelere yönlendirmek için değişik
zamanlarda onu Basketbol, Voleybol, Jimnastik, Yüzme kurslarına yazdırdım ama hep bir süre devam
edip bıraktı. Futbola zaten hiç ilgi duymadı. Oyuncaklarıyla da uzun süre ilgilenmiyordu. Tercihi hep
çizgi film izlemek oluyordu. O zaman dil öğrenmesine faydası olur düşüncesiyle zaman zaman orijinal
seslendirmeyle izlemesini sağladık. İlerleyen zamanlarda çizgi film merakına sinema, belgesellerVE
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
20
animeler eklendi. Orijinal seslendirmeyi her zaman tercih etti ve bu da dil öğrenmesine büyük katkı
sağladı.
İlköğretim yıllarında İngilizce derslerinde işledikleri konuları tekrar edip pekiştirmek amacıyla zaman
zaman birlikte çalışmayı denedik. Ancak benim basitten zora belli bir düzen içindeki anlatımımı o
hiçbir zaman kabul etmedi. Her zaman önce konunun bütününü görmek istiyor, daha sonra konuyla
ilgili ayrıntılara yönelik birkaç soru sorup, anladım diyerek dersi sonlandırıyordu. Hiçbir zaman
gramer kurallarını ezberlemek için uğraşmadı. Bu arada ilköğretim yıllarında okulunda Kanadalı bir
İngilizce öğretmeni vardı. Onunla çok iyi anlaşıyordu. Tüm sosyal aktivitelerde onunla birlikte
çalışıyordu. Bir yıl birlikte fotoğrafçılık klübünde çalıştı. Bu öğretmeniyle öğrendiği dili pratik etme
şansını yakaladı. Lise yıllarında İngilizce dersleri büyük sıklıkla sunumlarla geçiyordu. Bu sunumlarda
Kokteyller, Şarap Yapımı, Şarap Tadımı gibi ilgi duyduğu konularda araştırma yapıp arkadaşlarına
sunmak ona keyif veriyordu. Üniversiteye başlarken İngilizce Yeterlik Sınavını kolaylıkla başarıp, sınıf
atladı.
Japonca öğrenmesine gelince Anime lerle başlayan öğrenme sürecini İzmir’de iki aylık Japonca
kursuyla destekledik. Burada da öğretmeniyle çok iyi bir iletişim kurdu. İzmir’de yaşayan Japon
arkadaşları oldu. Aynı yıl içinde üç haftalığına Japonya’da dil kursuna gidip geldi. Daha sonra
üniversitede iki yıl boyunca Japonca derslerine katıldı. Japon öğretmeni tarafından telaffuzu açısından
sürekli övgüler aldı. Ancak artık kendi seviyesinde başka öğrenci olmadığı için yeni sınıf açılamıyor.
İzlediği filmler sayesinde hem dilini çok geliştirdi hem de Japon kültürünü tanıdı. Bu arada Japon
değişim öğrencileriyle arkadaşlık yaparak pratiğini çok geliştirdi. Şu anda okuduğu üniversitede
Japonca kulübü kurmaya çalışıyor.
Sonuç olarak oğlumun hem dil öğrenirken hem de kendi alan derslerinde klasik öğrenme yöntemlerini
benimseymediğini üzülerek gördük. İstese de mantığını kullanarak zihnini bir konuya
yönlendiremediğini, kuru bilgiyi hiçbir şekilde kayda geçiremediğini, dinleyerek- izleyerek ve öğrendiği
bilgiyi kullanıp, yaşayarak kalıcı hale getirebildiğini gözlüyoruz.
11.2.3 Biri görsel, biri kinestetik
Oğlumun 1. sınıfa başlamasıyla bizim çaresizlik dönemimiz başladı. öğretmenimiz çok iyi bir bayandı ve bütün sınıfın okumayı sökmesine rağmen benim oğlumun okuyamadığını ödevlerini yapmadığını bir çözüm bulmamız gerektiğini söyledi. Kızımda hiperaktivite problemi yaşadığımız için zaten psikiyatristlerle irtibatımız vardı. hemen oğlumu da götürdüm. testler yapıldı. Özel öğrenme güçlüğü çıktı. matematisel zekası 130, dilsel zekası 110 bu kadar fark olursa çocuk tabii problem yaşar dedi. o günden itibaren çözüm arayışlarına başladım. Disleksinin tedavi edilemediğini öğrenince başmdan kaynar sular aktı. fakat incelemelerim sırasında ben de de disleksi olduğunu normal bir insanın 10 dakikada yapacağı işe 1 saat vakit harcayarak bu problemden akademik olarak zarar görmediğimi anladım. İngilizce kelime ezberleme problemimi kitaplardaki okuma parçalarını defalarca okuyarak bilinçaltıma yerleştirmişim. ancak, çok iyi öğrendiğim bütün soruları çözdüğüm
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
21
konuları dahi işim bittiği anda hiç görmemiş gibi unuttuğumun farkına vardım. bu da disleksinin bir özelliği olabilir.(ortak özellik değil bir akrabamız disleksi problemi yaşıyor. resimsel hafızama kaydediyorum ve bir daha unutmuyorum ama öğrenmem uzun sürüyor dedi.) Ben disleksiyi öğrendikten sonra çevremi bilgilendirmeye başladım. malesef özellikle
öğretmenlerin bu problemden haberi olmadığını öğrendim.
gerek öğretmenlerin bilgilendiriilmesi gerekse tedavisi olmadığı iddaia edilen bu problemin
çocuğuma en az zarar vermesi ve hayatını zindana çevirmemesi için ne yaparım diye
düşünürken alternatif tıp(EFT Emotional Freedom Technique), NLP, vasıtasıyla özgüveninin
güçlendirilmesi, ben yapamam düşüncesinden kurtulması, başarabilirim inancının tekrar
yerleştirlmesi .. gibi konularda yararlanırken kaliteli bir öğretmenden özel ders almasını
sağlayarak hem akademik olarak arkadaşlarına yetişmesine hem de notlarının makul bir
seviyeye yükselmesine destek olduk.
Okuma ve yazma problemi tamamen çözüldü. Ancak 8. sınıfı bitirmesine rağmen okuma
alışkanlığı kazanamadı. Okumadıkça kelime bilgisi gelişmiyor . neden okunur ki diye soruyor.
Bu sene hazırlığa göndererek başarıyı tatmasını umut ediyorum. bilmesine rağmen ben
yapamam inancıyla hakettiği notu alamıyor ve inancı pekişiyor. Başarma isteği oluşturmamız
gerekiyor.
Ben bu çocuklara haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Umarım bu projeden sonra disleksinin
tedavi edilebilir bir problem olduğu bu çocukların yetenekleri doğrultusunda başarılı
olacakları ispat edilir.
11.2.4 Bisleksili çocuğu olan bir İngiliz ebeveyn ile yarı-yapılandırılmış röportaj.Çalışma Amacı: Disleksik çocuğu olan ebeveynlerin
duruma bakış açıları ve tecrübelerinin paylaşımı.
Röportaj Yapan ve Türkçe’ye Çeviren: Sinan Mısırlı, ELT Doktora Öğrencisi, ODTÜ.
1. Lindsey, kızına disleksi tanısı koyulduğuna kaç yaşındaydı? Kızım on yaşındayken bu durum fark edildi ve teşhis konuldu.
2. Sence kızına bu teşhis konulmadan önce, kızının onu okuldaki diğer öğrencilerden bir şekilde “farklı” kılan davranışları var mıydı? Aslında çok da farklı değildi diğer öğrencilerden, ama beş yaşına geldiği halde okuldaki kitapları okuyamıyordu. Ayrıca, çok kısa süreli bir hafızası vardı ve sakarlıkları oluyordu.
3. Disleksi sebebiyle kızının hissettiği ve onu okul döneminde etkileyen olumsuzluklar ve/veya zorluklar nelerdi? En basit seviyedeki kitapları dahi okuyamıyordu; ki ben ona çok yardımcı olmaya çalışıyordum. Onu büyük kız kardeşleriyle kıyasladığımda, bunu okulda ona uygulanan metoda bağlıyorum aslında. En basit seviyedeki kitapları dahi okuyamıyordu; ki ben ona çok yardımcı olmaya çalışıyordum. Onu büyük kız kardeşleriyle kıyasladığımda, bunu okulda ona uygulanan metoda bağlıyorum aslında. Okulda şu “flaş kartlar”dan vardı (hani şu üzerinde kelimeler olan ve amacı söylenen kelimeyi öğrenmek, karışık verilen kartları sıraya sokarak cümleler yapmasını sağlayarak öğrencinin özgüvenini artırmak olan kartlar). Ben bu kartları kızıma uyguladığımda, ilerleme kaydetti. Kızıma okulda okuma öğretilen metoda “bak
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
22
ve söyle” *listen and say+ metodu diyorlardı. Ona bir kitap veriyorlardı ve o da resimlerine bakarak onu kelimelere döküyordu. Yazılanların resimlerle eşleşmesi umuluyordu!!!!!
İlkokulda kompozisyon/hikaye yazdığında, kimse bunları okuyamıyordu, daha fenası, kızımın kendisi de bunları okuyamıyordu!
Kızım aynı zamanda tembel ve *dersleri+ aksatan birisi olarak görülüyordu. Fonetik ile ilgili problemleri vardı. Lisedeyken *secondary school+, kızımın disleksi konusunda uzman birinden ücretli özel ders almasını sağladık. Okul da ayda bir grup eğitimi veriyordu, nedense bunun hiç yardımı olmadı.
4. Disleksik olmak kızında herhangi bir şekilde olumlu bir şeye yol açtı mı (hani böyle yetenekli olduğu bir alan gibi mesela)? Kızım şöyle telafi ediyordu: hangi kelimelerde daha çok zorlanma ihtimali olduğunu anlıyor ve onları ezberliyordu. Bir noktada, fotoğrafik bir hafızası vardı. (GCSEs gibi *İngiltere, Galler ve Kuzey İrlanda’da, genellikle 14-16 yaş arasındaki öğrencilerin ortaöğretim sonunda almaları gereken diploma+). Önemli sınavlar için tekrar yapmazdı, konu hakkında hiçbir şey bilmiyorsa, son anda ‘koşuşturmanın’ anlamı olmadığını söylerdi.
Notları gayet iyi oldu ve üniversitede Kriminoloji ve Psikoloji okudu. Üniversitenin son yılına kadar ise disleksiye uygun olan bir değerlendirilmeye tabii tutulmadı. *Son sene+ ona, tezini yazarken, yazı ve imla denetimi yapan bir programın olduğu bir bilgisayar verdiler.
Genelde, birinin disleksisi varsa ve bu (resmen) söylenmişse *teşhis edilmişse+, sınavlarda ekstra zaman verilir o kişiye, ama kızıma böyle bir şey yapılmadı.
Öyle düşünüyorum ki, disleksik olmak kızımı daha güçlü ve diğer insanlara kendisinin anlayışsız olmadığını kanıtlamak için daha gayretli bir insan yaptı.
Aslında, öğretmenleri derdi ki, eğer kızım sınavlara sözlü olarak girseydi, fazlasıyla başarılı olabilirdi. Sonuç olarak, sözlü fikir tartışmalarında çok iyidir kızım.
5. Kızının öğretmenleri ona özel olarak bazı metotlar kullandılar mı? (mesela ona özel hazırlanmış çalışma kâğıtları yaptılar mı?) Hayır. İlkokulda, kızımın disleksik olduğu iddiamı kabul etmeye isteksizdiler. Öğretmenlere, neden kızımın hiç bir yazım hatasını düzeltmediklerini sorduğumda ise, kâğıdına bir sürü kırmızı işaret yaparak kızımı üzmek istemediklerini söylediler. (Bana göreyse, güzel bir şekilde, kızım, bir şeylerin yanlış olduğunun farkında olmuyordu böylece.)
6. Kızının özel olarak sevdiği bir öğrenme etkinliği var mıydı? (mesela resim çizmek, oyun oynamak, kes-yapıştır yapmak gibi) Kızım resim çizmeye bayılıyordu.
7. Kızının özellikle kaçındığı bir öğrenme etkinliği var mıydı? (matematik oyunları, yazım ve imla aktiviteleri gibi) Kızım matematikten nefret ediyordu ve başarısız olacağını hissettiği için yazım ve imla etkinliklerinden hoşlanmıyordu.
8. Kızın bir yabancı dil öğrenmeyi başarabildi mi? (Bana biraz anlatabilirmisin nasıl olup/olmadığını) Kızım okulda Fransızca ve İspanyolca öğrendi. Liseye geçtiğinde *secondary school+, Fransızcayı bıraktı ve İspanyolcayı aldı. Bunun sebebi bir önceki okulundaki Fransızca öğretiminin berbat olmasıydı. Onun için bir başka dil dersi almasının en iyisi olacağını düşündüm, böylece en azından diğer arkadaşlarıyla aynı seviyeden başlayabilirdi.
9. Disleksinin, kızının yabancı dil öğrenmesini nasıl etkilediğini düşünüyorsun? Kızım fonetikle ilgili problemler yaşadı ve bu yüzden derse ilgisini kaybetti. Öğretmeni de zaten onun derse düzenli olarak katılmadığını söylüyordu.
10. Bütün bu süreç boyunca kızını nasıl destekledin? Onun disleksisi için özel ders alması konusunda cesaretlendirdim. Ona değer verdiğimi ve anlaşılmaz olmadığını hissettirdim.
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
23
Sürekli olarak kendisi olması ve herhangi birisi tarafından yıldırılmış hissetmemesi için cesaretlendirdim.
11. Disleksik bir çocuğu olan bir ebeveyn nasıl hareket etmeli sence? Kaygılarınızı öğretmenlere duyurun. Israrcı olun ki uygun değerlendirme *sınav+ yapılsın, bunun bir bedeli olsa bile. Yine de bazı ailelerin bu *parasal+ bedeli karşılayamayabileceğini biliyorum. Çocuklarının başarısızlıkları üzerinde durmak yerine, çocuklarını övsünler. Yardım etmenin yollarını arasınlar. İnternete baksınlar, yardımcı olabilecek yerel dernekler arasınlar. Şimdilerde, benim kızımın zamanındakinden daha çok bilgi var disleksi hakkında.
12. Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı Lindsey? Çocuğunuzdan asla ümidinizi kesmeyin. Sadece disleksisi var diye, bu bütün eğitimlerinin sorun olacağı anlamına gelmiyor. Panik olmayın, ben olmuştum. Çünkü doğru düzgün yazıp okuyamıyordu, bütün dersleri bundan etkilenecek ve hepsinde de başarısız olacak diye düşünmüştüm. Ne kadar da yanılmışım!
*...+ içinde verilenler, röportaj yapanın eklemelerdir.
(...) içinde verilenler, Lindsey’in kendi kullanımıdır.
11.2.5 Disleksik Bir Öğrenci İle Disleksi Üzerine Ropörtaj
ÖĞRETMEN: Kendini bize kısaca tanıtır mısın?
ÖĞRENCİ: Ben 11 Yaşındayım.4.sınıfı bitirdim.
ÖĞRETMEN: Disleksi ile ilgili ne anlatmak istersiniz?
ÖĞRENCİ: Hayatımı zorlaştırıyor. Matematik, Türkçe ve Yabancı dil derslerinde kafam karışıyor.Ama en çok Türkçe dersinde zorlanıyorum.Kelimeleri çok karıştırıyorum.Diğer arkadaşlarıma göre zeka bakımından daha düşük olduğumu zannediyordum.Bu durum beni çok korkutuyor.
ÖĞRETMEN: Disleksik olduğunuzu öğrenince ne hissettiniz?
ÖĞRENCİ: Çok küçüktüm 1.sınıfa gidiyordum. İlaç içince geçer sandım. Bir şey yapamayacağımı sanıyordum sonra “ Yerdeki Yıldızlar” filmini izledim ve disleksiyi daha iyi anladım. Yalnız olmadığımı fark etmek beni mutlu etmişti Korkularım azaldı. Benim öğretmenim de arkadaşlarıma bu filmi izletti, onlarda benim durumumu daha iyi anladılar. Disleksi olduğum için bazen mutlu oluyorum ama bazen kafam karışıyor.
ÖĞRETMEN: Disleksi sana ne öğretti?
ÖĞRENCİ: Benim için hayatın zor geçeceğini öğretti. Yalnız olmadığımı anladım. Düzenli ve çok çalışırsam, sorunların üstesinden gelebileceğimi öğretti bana. ”
ÖĞRETMEN: Disleksiden şikâyetin nedir?
ÖĞRENCİ: Ödevler beni çok yoruyor. Dinlenmek için az zamanım var. Çünkü çok tekrar yapmam gerekiyor. Bazen arkadaşlarım beni anlamıyor ve dışlıyorlar, yalnız kalıyorum. Sesli okumayı sevmiyorum. Yazı yazarken elim ağrıyor ve çok hata yapıyorum. “s ve z” “k ve g” “f ve k” harflerini karıştırıyorum. Örneğin: “fil” yazacağıma “vil” yazıyorum. Problem çözmek tam bir işkence, kafam çok karışıyor. Hangi işlemi yapacağımı bilemiyorum. Yabancı dil öğrenemiyorum. İngilizce harfleri, okumak ve yazmakta zorlanıyorum.
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
24
ÖĞRETMEN: Disleksili diğer arkadaşlarına ne tavsiye edebilirsiniz?
ÖĞRENCİ: Anne ve babalarıyla konuşmalılar. Öğretmenlerini iyi dinlemeliler, onların tavsiyelerine uymalılar. Sabırlı olmaları gerektiğini söyleyebilirim.
ÖĞRETMEN: Gelecekle ilgili ne gibi hayallerin var?
ÖĞRENCİ: Ben insanlar için bir şeyler yapmak istiyorum. Ünlü olmak istiyorum. Değişik tasarımlar yapmayı ve yeni şeyler tasarlayıp yaratmayı seviyorum. Daha önce hiç yapılmamış bilgisayar oyunları yapmak istiyorum. Mutlu olmak istiyorum. Herkesin beni anlamasını istiyorum.
11.2.6 8inci Sınıfta disleksi tanı koyulan bir öğrenciyle röportaj[1]
Röportajı yapan: Ortaokul yabancı dil öğretmenleri
1. Disleksi senin için ne demek?
Eğitimimin önünde bir zorluk demek.
2. Ne zaman disleksi ile ilgili zorluklar yaşamaya başladın veya kaç yaşında bunu fark ettin?
8. sınıfta kendim fark ettim, anneme söyledim. Sonra sınıf öğretmenime söyledik. Sınıf
öğretmenim bizi doktora yönlendirdi.
3. Disleksi olduğunu öğrenince nasıl hissettin?
Disleksi utanmama sebep oluyor çünkü belli yaştasın, ama okuma bilmediğini sanıyorlar.
Okurken kelimeleri toparlayamıyorum, kafam karışıyor, her şey birbirine giriyor. Başkaları
disleksi olduğunu, bunları yaşadığını bilmediği için onların gözünde aptal duruma düşmek
istemiyorsun.
4. Ne tür zorluklar yaşadın?
Evde ve özel hayatımda zorluk yaşamadım. Yalnız eğitim hayatımda sıkıntı çekiyorum.
5. Ne tür bir destek gördün?
Ailem beni doktora götürdü ve teşhis koyuldu. Ama doktordan sadece anlayış göstermek
konusunda destek gördüm. Doktor üç test yaptı. Ama testlerin sonuçlarını almak için başka
bir hastaneye gitmem gerekti. Disleksimi düzeltmek, dikkatimi toplamamı kolaylaştırmak için
Tarih kitaplar verdi.
6. Genel olarak gördüğün destekten memnun kaldın mı?
Verilen destek yetersizdi. Kesinlikle memnum kalmadım.
7. Sen nasıl bir destek görmeyi isterdin?
Disleksi ile ilgili okullarda programlar olabilir. Daha fazla çalışmalar yapılabilir.
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
25
8. Hâlâ destek alıyor musun?
Destek diyemem ama onunla yaşamayı bir biçimde öğretmeye çalışıyorlar. Sen de
öğreniyorsun o ya da bu biçimde.
9. Geleceği düşündüğünde disleksi ile ilgili endişe veya korku taşıyor musun?
Hayır. Çok sevdiğim bir arkadaşımda da disleksi olduğunu öğrendim. Benim gibi birini
tanımak beni rahatlattı. Artık daha iyi hissediyorum.
10. Disleksi konusunda Türkiye’deki insanlara seslenebilseydin ne söylerdin onlara?
Seslenebilseydim onlara şunu söylemek isterdim: “Lütfen bu dar kafaları bir kenara bırakın.
Disleksiyi bir çeşit hastalık olarak görün. Disleksi olmak bizim elimizde değil ki. Bizi
dışlamayın. Bize aptalmışız gibi davranmayın” derdim.
11. Türkiye’de disleksi konusunda için neler yapılmasını isterdin?
Türkiye’de şu anda bu konuda yapılan hiçbir şey yok maalesef. Amerika’daki okullarda
disleksilere özel tasarlanmış programlar var. Dersleri disleksi eğitimi almış öğretmenlerle
öğreniyorsunuz. Öğretmenler, öğrenciye daha uzun vakit ayırabiliyor, kitapları okuyor,
öğrenciyle birebir çalışıyorlar ama Türkiye’de böyle bir imkân yok.
Almanca Öğretmeni: Gaye KULA
Öğrenci sene başında ne yazık ki durumu hakkında okula hiç bilgi vermedi. Bu nedenle sınıf
içerisindeki alıngan tavırlarını anlamak bizim içim zordu. Öğrencinin genellikle dersten kopuk
hatta hayal alemine dalıyormuş gibi bir görüntüsü vardı. Sorduğunuz neredeyse tüm sorulara
sözlü olarak cevap verebiliyordu. Ama ödev yapmıyor, sınıfta yazı yazmıyordu. Tahtaya
kaldırdığımızda cevabı tahtaya yazması gibi bir durum asla mümkün değildi. Notları kötüye
gidiyordu. Ben kendisine sınavlara çalışmıyor diye biraz kızıyordum.
Çok kibar, iyi niyetli, kesinlikle sevimli bir öğrenciydi. Öğrencinin durumunu 1. dönemin
sonlarında öğrendik. Kimsenin bunu bilmesini ve bu konuda konuşmasını istemiyordu. Çok
hassastı bu konuda.
Disleksi ile ilgili olarak yeterince yardım alamadığı görülüyordu. Sene sonuna doğru notları
iyice düştü, rehberlik birimiyle yapılan çalışmalar sonucunda öğrencinin güzel sanatlar
üzerine bir okula gitmesinin daha doğru olduğuna karar verildi. Tesadüfen derste yapmış
olduğu resimleri gördüğümüzde öğrencinin güzel sanatlarla ilgili bir okuluna gitmesinin
kendisi için kesinlikle daha iyi olacağına şube kurul toplantısında karar verildi.
Kendisiyle bu konuda röportaj yapılmasına adının kesinlikle geçmemesi, röportajın yüz yüze
yapılmaması şartıyla kabul etti. Bu tavrı disleksi olduğu için hâlâ utandığını göstermektedir.
İngilizce Öğretmeni: Sharon Barrett
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
26
Röportajı yaptığımız kız öğrencimiz 2011 yılında benim derslerime katıldı. Ancak bu sınıfla ile
dersim haftada sadece bir saatti ve bu da, elbette, bir öğrenciye tanıyamayacak kadar az bir
zamandı.
Bu öğrencimiz okulumuza geç kayıt oldu. Bu nedenle derslerinde diğer öğrencilere göre geri
kaldı. Öğrencinin dalgın olduğunu, derslerine dikkatini veremediğini gözlemledim. Başlarda
nadiren de olsa dersleriyle ilgili az da olsa çabaladığını gördüm fakat kısa zamanda
çabalamayı bıraktı. Önceleri okula geç başlamadığı için derslerinde zorlandığını düşündüm.
Zamanla sorunun sadece yabancı dil öğrenmekle ilgili olmadığını, derslerde sıkıldığını
anladım.
Yabancı dil öğrenmek kolay değil. Normal bir öğrenci bile derslere geç başlamadığında sınıfın
geri kalanına yetişmekte zorlanıyor. Ne yazık ki öğrencinin durumunu ben fark edemedim.
Dersleri iyice kötüye gidince öğrenci ailesiyle birlikte rehber öğretmenleri durumu açıkladı.
Durumu öğrenildikten sonra öğrenci kendisi için daha iyi olacağı düşünülerek başka bir okula
sevk edildi.
[1] Gizli kalmasını istediği için öğrencimizin ismini vermiyoruz.
11.3 Öğretmen Görüşü
11.3.1 Üç öğrencimden söz edeceğim
Ceren, Vildan ve Mehmet birinci sınıfa, okul tarafından zorla getirtilen öğrencilerdi. Okula
bir ay geç başlamışlardı. Ceren, nine ve dedesiyle yaşayan, anne ve babası ayrılmış, bakımsız,
zayıf fakat özgüvenli bir öğrenciydi. Vildan, anne babası okuma yazma bilmeyen, beş
kardeşten ikincisiydi. Annesi zaman zaman dilencilik yapmaya çıkarken, Vildan'da evde
bırakılan kardeşlere bakan ve öyle günlerde okula gelemeyen öğrencimdi. Mehmet ise anne
babasıyla yaşayan, okula velisinin isteğiyle bir yıl geç başlayan öğrencimdi. Bir yıl geç
başlamasına rağmen annesi o yıl da okula göndermek istemiyordu. Mehmet'in hala kakasını
altına yaptığını bu yüzden okula gelmesini istemediğini söylemişti. Bu öğrenciler okula
başladıklarında, biz okuma yazma müfredatına göre, gereken 3 harfi (e,l,a) ve bununla
yapılabilecek, hece, kelime ve cümle çalışmalarını yapıyorduk.
Ceren, daha ilk günden dersle ilgili sorduğum sorulara parmak kaldırıyor, yanlış cevaplar
vermesine rağmen ısrarla parmağını kaldırmaya devam ediyordu. Bu benim çok hoşuma
gidiyordu. İlk bir hafta sonunda Ceren bu üç harfi ve birleştirmelerini öğrenmiş
yapıyordu. Diğer derslerde de katılımcı olmasına rağmen matematik derslerinde Ceren sınıfta
yokmuş gibi davranıyordu. İlk konularımız geometrik şekillerdi. Sadece isimlerini
öğrenmeleri yeterliydi. Ama bu isimler (kareye-dikdörtgen, daireye -silindir gibi) sürekli
karışıyordu. Aritmetik kısmında işler iyice zorlaştı. Sayıları tanımakta zorlanıyor, bazı
rakamları (2-3-7 gibi) ters yazabiliyordu. Toplama çıkarma işlemlerinde parmaklarıyla basit
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
27
hesapları yapabiliyor, ancak aynı işlemi zihinden yapamıyordu. Örneğin; 2+1=? 3-2=? gibi
işlemleri yapamıyordu. Ailesi yani dede ve ninesi çağırmalarıma rağmen okula gelmiyor,
çocuğun eksik malzemelerini almıyorlardı. Ben de açıkçası evlerine gitmeye
çekiniyordum. Çünkü mahallede istenmeyen sorunlu bir aileydi. Okuma, yazmayı
öğrenebilmesine rağmen matematiği öğrenememesi, oğlumda da aynı sorunu yaşadığım için
ben de disleksiyi (o zamanlar diskalkuliyi bilmiyordum) çağrıştırdı. Fakat profesyonel destek
alabilmesi için tek başıma işe koyulmanın doğru olup olmadığına karar veremedim. Sınıfta
elimden geleni yapmaya çalıştım ama evden tekrar boş olarak bana döndü. Böylelikle 1. sınıfı
bitirdik.2. sınıfa başladığımızda Ceren 'in dedesinin bir adamı yaralamış olması nedeniyle
mahalleden taşınmış olduklarını öğrendim. Fakat o yıl Ceren 'in başka bir okuldan nakli de
istenmedi. Ceren birgün mahallede oturan akrabalarını ziyarete geldiğinde, sınıftan gördüğü
arkadaşlarına okula gitmediğini söylemiş. Biz 3. sınıfa başladığımızda Ceren 'in naklinin başka
bir okula alındığını öğrendim. O, ikinci sınıftan devam edecekti. Biz 3.sınıftayken Ceren yine
birgün bir akrabalarının cenazesine katılmak için ninesiyle mahalleye ve oradan da okula
gelmişti. Hemen sarıldık ve sınıfa gelmesini istedim. Sınıfta ona okuma yaptırdım, çok
gerilemişti. Yazısı kötülemiş, matematik bilgisi yok gibiydi. Ceren için çok üzüldüm. Kendimi
de bu konuda suçladım. Disleksi ile ilgili yeterli donanıma sahip olsam belki onun için
birşeyler yapabilir miydim? Ama ailesinin (anne, baba, dede nine) sahip çıkmadığı bir çocuğa
ne kadar fazla yardım edebilirim ki? gibi sorular hala aklımı kurcalıyor. Ailesinin var ama yok
olması, disleksiyi hiç duymamış öğretmenlerden eğitimine devam edebilmesi ne kadar
sürebilir ki? Ceren kaybedilmiş bir çocuk olsun istemiyorum.
Şimdi de Vildan'ı anlatmak istiyorum.
Vildan aynı zamanda Ceren'in akrabası. O da ailesi sorunlu bir öğrenci. Okula gelen bir
ağabeyi var. Başka da okuma yazma öğrenmesinde yardımcı olabilecek kimse yoktu. Vildan
okuma yazmayı sene sonuna doğru öğrendi. Yazısı bozuktu. Matematik hiç yoktu. Özgüveni
hiç olmadığı için diğer öğrencilere zarar vererek veya küfür ederek dikkat çekmeye
çalışırdı. Birinci sınıfın sonunda okuma bayramı düzenledik. Vildan önce eğlenceye gelmedi
ancak etrafımızda dönüp duruyordu. Onu da zorla eğlenceye aldık. Vildan müzikle uyumlu
çok güzel dans ediyordu. Böyle bir müzik kulağı ve ritm duygusu ben de yine disleksiyi
çağrıştırdı. Bu yönüyle onu hep öne çıkarmaya çalıştım. 3.sınıfa kadar olumsuz davranışlar
düzelmesine rağmen, okul başarısında hiçbir artış gözlemleyemedim. Hep sadece okuma
yazma bilen bir öğrenci olarak kaldı. Fakat müzik derslerinde ve dans konusunda çok
özgüvenliydi. Yine ebeveynleri yaşayan ama olmayan bir çocuk karşımdaydı. Vildan fizik
olarak da, müzik kulağıyla da çok iyi bir dansçı olabilecekken ilgisiz aile yüzünden yok olmaya
yüz tutacak. Çünkü dansçılık, ilgi ve masraf gerektiren bir eğitim süreci. Şehirdeki özel dans
merkezleri çok pahalı ve çocuğunu okula bile göndermek istemeyen bu aile böyle merkezlere
asla gönderemez. Üstelik bu çocuk sanatsal açıdan yetersiz olan ilimizde nereye kadar
gidebilir? Acaba bir zeka problemi var mı, yoksa herşey ilgisizlik mi, disleksi mi? Bir zeka
problemi olsa böyle dans edebilir mi? diye de düşünmüyor değilim. Ama yine de bu yıl (şimdi
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
28
4.sınıfız), ailesiyle görüşüp (ki kabul edeceklerini hiç sanmıyorum), kendim bir sponsor
arayarak onu bir müzik ve dans merkezine yönlendirmek için çalışacağım.
Mehmet de Ceren ve Vildan'la akraba olan bir öğrencim.
Bir yıl gecikmeli olrak okula başlayacak olmasına rağmen annesi tuvalete gitmediği için
okula göndermek istemiyordu. Yasal olarak ise okula gelmesi gerekiyordu. Bu yüzden ve okul
idaresinin ısrarıyla Mehmet 1. SınıfaVildan ve Ceren'le birlikte 1 ay gecikmeli başladı. Ancak
Mehmet o yıl okula düzenli olarak gelmedi. Devamsız olduğu günler, geldiği günlerden
fazlaydı. Doğal olarak o yıl hiçbirşey öğrenemedi. Biz ikinci sınıfa geçtiğimizde Mehmet'te
yine okul idaresinin isteğiyle 2.sınıfa geçti. Ancak biz ikinci sınıf derslerini yaparken Mehmet
çok sıkılıyor ve çevresini rahatsız ediyordu. Öğrencilerin bireysel çalışmaları sırasında ben
Mehmet'le özel olarak ilgilenmeme rağmen bu yeterli olmuyordu. Bu yüzden o yıl 1. sınıf
okutan arkadaşlarımdan yardım istedim ve böylelikle Mehmet 1. sınıfın derslerine katılmaya
başladı. Fakat Mehmet hep bizim sınıfa gelmek istiyordu.1. dönem okumayı çözememesine
rağmen 2.dönem tekrar bizim sınıfa geldi. Ben yine onunla ilgileniyordum. Annesi ise evde
ders çalıştıramadığını, sürekli sokakta oyun oynadığını söylüyordu. Verdiğim ödevlerin hiçbiri
yapılmadan geliyordu.2. sınıfta da çok büyük bir gelişme kaydetmden 3. sınıfa
geçtik. Mehmet 3.sınıfta daha gayretliydi. Ben de disleksi konusunda biraz daha
bilgiliydim. Mehmet sözel olarak anlattıklarımı anlatabiliyor, sorularıma cevap
verebiliyordu. Matematik dersini çok seviyordu. Ama tabii ki ben ona 1.sınıf düzeyinde daha
çok görsel içeren testler ve ödevler veriyordum. Mehmet yavaş yavaş okumaya
başlamıştı. Ama yazısı satırların arasında uçuşuyordu. Dört çizgili defterin orta iki çizgisi
arasına harfleri oturtabilmemiz yaklaşık 2 ay sürdü. Düz çizgili ve kareli defterleri ise hala
kullanamıyordu. Mehmet okuma ve yazma çalışmalarını yapmaktan hiç hoşlanmıyor,
kendisine sürekli matematik çalışması vermemi istiyordu. Fakat okumayı heceleyerek
yaptığı için problemleri anlamıyordu. Aynı problemi ben okuduğumda ise anlıyor ve doğru
çözüyordu. Bu izlenim onun disleksi olduğu şüphesini arttırdı. Çünkü okuma yaparken de
Mehmet heceleri çoğunlukla (al-la, ku-uk gibi) ters söylüyor, ben uyarınca
düzeltiyordu. Ayrıca yine d-b, s-z gibi harfleri hep karıştırıyordu. Dinlediği şeyleri sözlü olarak
anlayıp, anlatıyor ama iş yazıya, okumaya gelince bitiyordu. Annesine de birgün disleksiden
söz ettim. Fakat anne beni boş boş dinledi ve yardım alınabilecek hiçbir kuruma
başvurmadı. Kaldı ki yaşadığımız şehirde disleksi konusunda yardımcı olabilecek kimse de
pek yoktu. RAM'a gönderiyoruz, her çocuk ya normal ya da hiperaktif olarak geri geliyor. Bu
güne kadar kendi okulumda RAM'a gidip de disleksi tanısıyla dönen tek bir öğrenci bile
görmedim. İlimizdeki psikiyatrlarında bu konuda yeterli olmadığını, kendi oğlumun
küçüklüğündeki ve yeğenimin araştırılmaları sırasında gördüm. Bu yıl 31 Mayısta Adana'da
düzenlenen bir sempozyumdan haberdar oldum ve sempozyuma gittim ve orada Oğuzhan
Kırdök Hocam ile tanıştım. Kendisi Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde Özel Eğitim
Öğretmenliği bölüm başkanı ve kendisi de disleksili. İlk defa yardım alabileceğim birisiyle
tanıştığım için çok mutluydum. Bu defa da eğitim öğretim yılının sonu gelmişti. Gelecek yıl
(4. sınıfta) da Mehmet için Oğuzhan Hocamla iletişim kurarak yardım alabileceğimi
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
29
umuyorum. Bu yıl içinde okuma yazma öğrenmiş olması bile herhalde iyi bir adımdır, diye
düşünüyorum. Matematik alanında umarım Oğuzhan Hocam'ında desteğiyle çok daha iyi
oluruz .
Claire hanım, mümkün olduğunca özetleyerek öğrencilerimi anlatmaya çalıştım. Bu
öğrenciler henüz hiçbir şekilde araştırılmadılar. Ben sadece kendi okuduklarım ve
araştırdıklarımla disleksi olabileceklerini düşünüyorum. Çok yeterli bilgim olmadığından
onlara yardım konusunda da yetersiz kaldığımı düşünüyorum. Bu çalışmaların bana, tüm
öğretmenlere, ebeveynlere ve tüm çocuklarımıza bir umut ışığı olmasını içtenlikle diliyorum.
F.E. sınıf öğretmeni
Not: Kimliklerini gizli kalması için çocukların isimleri ve ilin ismi değiştirildi.
11.3.2 Dakikada 8 kelime
Daha önce okuma güçlüğü üzerinde çalışan ve ders veren bir sınıf öğretmeni idim. Sınıfımda
ve okulumda okumaya geçemeyen öğrencilere ders veriyordum. Bunu bilen yakın çevrem ve
arkadaşlarımdan biri çocuğunun 1.sınıfın Şubat ayında bana gelerek öğrencimiz Mustafa 'in
okuyamadığını belirtti. Mustafa Ankara'in en kaliteli kolejlerinden olan Xxx Kolejine
gidiyordu. Baba işletme anne eczacı mezunu idi. Çocuklarına çok ilgililerdi. Ailenin
ekonomik durumu iyi idi. Mustafa duruşu, hareketleri ve konuşması ile 1.sınıf bir öğrenciden
çok 3.4. sınıf bir öğrenci gibi idi. Yani yaşına göre olgun, zeki, akıllı idi. (Bunları belirtmemin
sebebi okul başarısında ailenin sosyo-ekonomik durumu, okur yazarlığı, okuduğu okul, aldığı
eğitim, çevre ve zeka faktörleri etkili olduğu düşüncesi).
Bana ilk geldiğinde Mustafa dakikada 8 kelime okuyabiliyordu. Benzer harflerli karıştırıyordu.
''b''harfini ''d'' şeklinde okuma gibi. Ritmik saymalarda çok kötü idi. Günleri karıştırıyor, hafta
ay kavramlarını bilmiyordu.... Bunları internette aratınca google bizi disleksi ile ilgili sitelere
yönlendirdi. Burada sorunumuzu araştırmaya başladık ancak yeterli bir bilgiye ulaşamadık.
Sonrasında Türkiye'nin çeşitli yerlerinde psikolog, psikiyatri, ve eğitim uzmanlarına danıştık.
Eğitimle ilgili kurumlara bilgi almak için başvuru yaptık ama hiç bir yerden bizi tatmin edecek
bilgilere ulaşamadık. Bu süreçte Mustafa çok yıprandı tabi. ''Ben hasta mıyım ki beni sürekli
doktorlara (psikolog, psikiyatri...) götürüyorsunuz?'' ifadesini kullanınca artık biz bir yerlere
başvurmaktan vazgeçtik ve Mustafa'ya ben haftanın 5 günü özel ders vermeye başladım. Bu
süreçte Mustafa’yla yaklaşık 3 ay ne yaptığımızı bilmeden çalıştık fakat daha sonra
Mustafa’yla çalışırken görselliğe çok fazla önem vermem gerektiğini anladım....
Sonrasında zor bir süreç olsa da Mustafa şuan 2.sınıfı bitirdi ve dakika da 80 kelime okuya
biliyor; daha önce yaptığı hataları örneğin kelimelere harf ekleme, çıkarma, kelime atlama vs.
çok az yapıyor. Tabi Mustafa sınıf seviyesinde ve istenilen bir seviyede olmasa da bence
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
30
Mustafa'yla biz bayağı bir ilerleme kaydettik. Tabi burada bazı öğretmen arkadaşların
tepkileri de oldu hatta kendi sınıf öğretmeni bile disleksi olduğuna inanmadığını ailenin
gereksiz yere özel ders aldırdığını ifade etti. Halen çevremde disleksinin bir safsata olduğu
düşüncesinde olan bir çok eğitimci ve veli bana bunu söylemekte. ''Sen eğitim vermesen de
çocuk yıllar geçtikçe ve eğitim aldıkça okumayı öğrenecektir.'' ifadesini de çok duyuyorum.
Ama ben şunu da görüyorum lise 3.sınıfın da olup okuma yazma öğrenemeyen öğrenciler....
Bu açıdan DysLang projesinin önemi artıyor. İnsanlara disleksi ile ilgili yapılabilecek herşey.
Disleksiyi anlatmak, disleksiyi anlamak, disleksi tanısı koymak..... Doğru ve bilinçli eğitim
verildiğinde her çocuk başarılı olabilir. Yeterki onları anlayabilelim.....
11.3.3 Testler... Ülkemizde özel ve de resmi kurumlarda test yapmaya yetkili
uzmanlardan bazılarında disleksi tanısı nasıl konulur o konuda eksiklik var. Yaşadığım bir
örneği paylaşayım sizinle. ÇANAKKALE bir öğrenciye test yapılıyor. Performans IQ 155 Sözel
IQ 134 çıkıyor. ama bu çocuğun raporuna sadece ÜSTÜN ZEKALI yazılıyor. Çocuğun okuma
performansına bakılmadığından ve sözel IQ performans IQ arsındaki farkı
ANLAMLANDIRMADIĞI için bu çocuk dislekesi olmasına rağmen aile çocuğun uyum
sağlamadığından ve üstün zekalı olduğundan okuma performansının düşük olduğunu sanıyor.
Bu konuda rehberlik araştırma merkezleri ve zeka testi yapaılan kişi ve kurumları
bilgilendirmek gerekiyor.
11.3.4 Ölağan üstü resimleri
2012-2013 eğitim- öğretim yılında bir öğretmenimizin dislektik öğrencisini keşfedişi…
Bununla başlayan süreci aktarmak istiyorum.
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
31
Şekil 1
Bireysel resim çalışmalarında yaptığı resimler çok orijinaldi; farklıydı, yani kesinlikle
birinci sınıf seviyesinde bir öğrencinin yapabileceği bir resim değildi, on yıllık öğretmenim ve
her sınıfı da okuttum bugüne kadar hiçbir ilkokul öğrencisinin böyle resim yaptığını
görmedim. Olağanüstü resimleri vardı; çok ince
ayrıntılar, çok farklı, bir resim öğretmeni bile görse çok
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
46
11.6.4 Seçil Saygılı’nın araştırmaları
ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ
Tanım: Çocuğun bireysel ve standart test uygulaması sonucunda saptanan okuma, matematik veya yazılı anlatımı; yaşı, okul durumu ve zekâ düzeyinden beklenene oranla düşüktür. Çocuğun öğrenme problemleri akademik başarısını veya okuma, matematik ya da yazma becerisi gerektiren günlük etkinliklerini olumsuz olarak etkilemektedir (APA, 1994, akt. Korkmazlar 1999). DSM IV’ de öğrenme güçlüğü; okuma, matematik, yazılı anlatım bozuklukları ve sınıflandırılamayan öğrenme güçlükleri olarak gruplanmaktadır. Öğrenme güçlüğünün bu türleri bir arada görülebildikleri gibi tek başlarına da görülebilmektedir (Şenel, 1998)
Ülkemizde en çok kabul gören tanım ise Korkmazlar tarafından yapılan tanımdır. Korkmazlar öğrenme güçlüğünü; � Normal ya da normalin üzerinde zekâya sahip (IQ > 85), � Primer psişik bir hastalığı olmayan, � Belirgin bir beyin patolojisi olmayan, � Duyusal özrü olmayan, � Dinleme, konuşma, okuma, yazma akıl yürütme ile matematik becerilerinin kazanılması ve kullanılmasında önemli güçlükleri olan, � Sekonder olarak kendini idare etme, sosyal algılama ve etkileşim sorunları yaşayan, � Standart eğitime rağmen yaşına ve zekâsına uygun başarı gösteremeyen bireylerdeki durum olarak tanımlamıştır. ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜNÜN GÖRÜLME SIKLIĞI
Amerika, İngiltere, Kanada, Avustralya ve İskandinav ülkelerinde özel okuma bozukluğu %10–15 arasındadır. Zor okuyan alt grup, okul çocukları arasında %1-4 oranında saptanmıştır. Literatürde Öğrenme güçlüğünün sıklığı okula devam eden nüfusun % 1 (Çin) ile %33’ ü (Venezüella) arasında değiştiği ve sıklıkla medyanın %8 olduğu bildirilmektedir. Yine ABD’de Öğrenme güçlüğünün %1 ile %40 oranında olduğu (Hallahan ve Kauffon, 1988). Bu oran okul nüfusunun %3-4’üdür (Mash ve Tendal, 1988). ABD Eğitim Dairesi istatistiklerine göre 1985–1986 öğrenim döneminde öğrenme güçlüğü olan çocuk ve gençlerin oranı %4–73 olarak belirlenmiştir (Korkmazlar, 1994). Arnold (1990) ilkokula giden çocukların %20’sinde, tüm çocukların %10’unda özel öğrenme güçlüğü bildirmiştir.
Türkiye’de bu oran %1 ile %30 arasında değişmektedir. Ayrıca daha çok ilk çocuklarda
görüldüğü araştırmalarda bulunmuştur (Whirter ve Acar, 1985). CİNSİYET FARKLILIĞI
Literatür bilgilerine bakıldığında, öğrenme güçlüğü erkeklerde kızlara oranla 3–10 kat daha fazla görülmektedir. Finucci ve Childs erkeklerde kızlardan 2:1 ile 5:1 oranına kadar daha fazla özel öğrenme güçlüğü bildirmiştir. Yine başka bir çalışmada Öğrenme güçlüğünün erkeklerde kızlara oranla 4–6 kat daha fazla görüldüğü bildirilmektedir (Korkmazlar, 1994). NEDENLERİ
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
47
Çok sayıda araştırmanın ortak noktada buluştuğu bazı etiyolojik etmenler şunlarıdır: -Beyin Hasarı: Hamilelik, doğum ve ya doğum sonrası oluşan hafif düzeyli hasar -Genetik -Nörolojik fonksiyonlardaki bozukluk: Input(görsel-işitsel-mekansal-dokunsal algı bozukluğuna yol açabilir) Entegrasyon(Gün ay ve alfabe sırasını karıştırma) Bellek( Kısa süreli işitsel-görsel bellek bozukluğu) Output (kendini ifade etme, yazma, ip atlama, bisiklete binme) -Hemisfer arası iletişim sorunları -Fonolojik işlevlerde bozukluk -Algısal bozukluklar -A tipik beyin asimetrisi -Metakognitif gecikme EĞİTİMLERİ
Öğrenme güçlüğü gösteren çocukların birbirinden çok farklı özellikler gösterdiklerine değinilmiştir. Öğrenme güçlüğü gösteren çocuklar için desenlenmiş olan öğretim yaklaşım ve stratejileri de birbirinden çok farklı özellikler göstermektedir.
Öğrenme güçlüğü olan çocuklar için izlenen eğitim yaklaşımları bilişsel süreçlerin öğretimi, çok duyuya dayalı öğretim, yapılandırma ve uyaranların azaltılmasına dayalı öğretim, bilişsel davranış değiştirmedir.
Erken tanı gerek eğitim, gerekse de sağlık, açısından önemli bir yere sahiptir. Pek çok sağlık sorununda erken tanı ve tedavi hayat kurtarıcı olmaktadır. Özel eğitimde de erken eğitimin rolü yadsınamaz. Erken eğitim için en önemli görev, ebeveynler, çocuk ruh sağlığı uzmanları ve okulöncesi öğretmenlere düşmektedir. BELİRGİN DAVRANIŞLARI Korkmazlar (1999) öğrenme güçlüğü olan çocuklarda en sık görülen özellikleri şu şekilde özetlemektedir: • Zekâ düzeyleri normal ya da normalin üzerindedir
• Hiperaktiftirler, el ve ayakları kıpır kıpırdır. Bazıları ise hipoaktiftirler, çok yavaş hareket ederler
• Dikkatleri kısa sürelidir, çabuk dağılır
• Motor ve el-göz koordinasyonları zayıftır
• Görsel algı sorunları yaşarlar. Görsel figür-zemin ayırt etmede zorlanırlar
(Örneğin, harf ve satır atlama) • İşitsel algı sorunları yaşarlar. • Bazı harfleri karıştırırlar (b-d-p) • Yönergeleri unuturlar
• Organizasyon bozukluğu vardır
• Dağınıktırlar ve zamanı iyi kullanamazlar
• Dil gelişimi bazı çocuklarda gecikmiştir, kendini ifadeleri yetersizdir
• Yön bulmada zorlanırlar, sağı-solu ayırt edemezler
• Zamanı karıştırırlar, saati zor öğrenirler
• Sosyal-duygusal davranış sorunları yaşarlar. Düşünmeden davranırlar. Arkadaşlarıyla geçinemezler. Değişikliğe zor uyum sağlarlar. İletişim sorunları vardır
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
48
• Akademik beceri bozuklukları göstermeleri kaçınılmazdır. Okumayı zor öğrenirler, yavaş veya hatalı okurlar. Okuduklarını anlayamazlar. Yazı bozuklukları vardır. İmla ve noktalama hataları görülür. Matematikteki zorlukları, çarpım tablosunu öğrenememe ve sembolleri birbirine karıştırma olarak görülür
Öğrenme güçlüğü gösteren bireyler, bu davranışların bir kısmını ya da tamamını gösterebilir. SINIFLANDIRMA
Öğrenme güçlüğünün tanımı, terminolojisi, tanısının ardından sınıflandırılmasında da karmaşalar yaşanmaktadır. Bazı araştırmacılar, her çocuğun sorununun farklı gelişim alanlarda, farklı yoğunlukta olabileceğini belirtip, öğrenme güçlüğünün sınıflandırılamayacağını ileri sürmektedirler. Bir vakada hem okuma hem yazma bozukluğu varken, diğerinde yalnızca aritmetik bozukluk olabilmektedir. Amerikan Psikiyatri Birliği’nin tanı sınıflandırma sisteminde (DSM-IV) öğrenme güçlükleri için şu sınıflama ve kavramları kullanmıştır: • Matematik güçlüğü (dyscalculia), • Yazılı anlatım güçlüğü (dysgraphia) • Okuma güçlüğü (dyslexia), • Başka türlü adlandırılamayan öğrenme bozukluğu olmak üzere dört başlık altında sınıflandırılmaktadır Dislektik bireylerde görülen okuma güçlükleri, disleksi türlerine ve yaşa göre değişmekle birlikte genel olarak dislektik bireylerde görülen davranışlar şu şekildedir: • Yönleri karıştırma, • Saat, hafta, gün ve mevsimleri öğrenme ve kullanmada güçlük, • Uzunluk ve büyüklük kavramlarını sıkıntı, • Rakam ve matematiksel sembollerin öğrenilmesinde güçlük, • Rakamları okuma ve yazmada güçlük, • “b” ve “d” ve “p” harflerini karıştırma, • “E” harfi ve “3” sayısını karıştırma, • Cümleye büyük harfle başlamama, • Akranlarına göre okumayı geç öğrenme, • Yazarken harf atlama, • Ayna hâli yazı yazma, • Tutuk konuşma, • Okunaksız yazma, • Yavaş okuma, • Yazılı ödevlerden kaçınma, • Yazarken noktalama hataları yapma, • Sınav korkusu, • Okula gitmede isteksizlik, • Kelimeleri/harfleri/sesleri öğrenmede güçlük, • Verilen talimatları takip etmede güçlük, • Kelimeleri harflere veya hecelere ayırmada güçlük, • Organize olamama, • Davranış bozuklukları,
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
49
• Asabiyet, • Harf ve kelimeleri tanıyamama, • Kendi ismini bile yazamama, • Kafiye yapan kelimeleri tanıyamama, • Harfleri kelimelerle bağdaştıramama, • Heceleri yan yana koymakta güçlük çekme, • Tek heceli kelimeleri okuyamama, • Okumaktan nefret etme görülebilir, • Çocuğun ifade edebildikleri bildiği ve düşündüklerinin çok gerisindendir
Disgrafiye sahip bireylerin gösterdiği davranışlar ise şu şekildedir: • Okunaksız el yazısı, • Kalem tutmada zayıflık, • Yazarken oransız boşluk bırakma, • Kelime yazımında hata, • Yetersiz paragraf bilgisi, • Cümle kurumunda yetersizlik, • Dilbilgisi kurallarına uymadan yazma, • Yanlış sözcük kullanımı, • Yavaş yazma, • Fikirlerini ifade edememe • Ayna hâli yazma, • Kelimeyi ters yazma, • Devrik cümle kurma
Diskalkuliye sahip bireylerin gösterdiği davranışlar ise şu şekildedir: • Sayıların sembollerini tanımada güçlük, • Rakamları öğrenememe
• Matematiksel kavramları anlamada güçlük, • Matematik dilini anlamada güçlük, • Matematiksel olguları öğrenmede ve hatırda tutmada güçlük, • Matematiksel yöntemleri öğrenme ve hatırda tutmada güçlük, • Yetersiz problem çözme becerisi, • Görsel-uzamsal karışıklık
• Matematik terimlerini ve kavramlarını isimlendirmede güçlük, • Yazılı problemleri matematiksel problemlere dönüştürebilmede güçlük, • Yazmada olumsuzluk, • Sayıları ve sembolleri tanımada güçlük
• Şekil kopya etmede güçlük, • Eldeli sayıları toplamayı unutma, • Tek haneli sayıları toplamada başarısızlık
• Matematiksel adımları sıraya koyma
• Operatör işaretlerinin yeniden organize edilmesinde ve bir problemin parçalarını ayırmak için çizgiler kullanmada başarısızlık, • Objeleri saymada güçlük, • Çarpım tablosunu öğrenme, hatırlama ve kullanmada güçlük, • Çarpma ve bölme sayılarının uygun sıralanmasında güçlük
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
50
TANI VE DEĞERLENDİRME YÖNTEMLERİ Öğrenme güçlüğü tanı ve değerlendirilmesinde kullanılan testler:
WISC-R zeka testi
STANFORD- BINET zeka testi
BENDER- GESTALT görsel ve motor algı testi
FROSTĠG gelişimsel algı testi
PEABODY resim kelime testi
QUICK NEUROLOGICAL SCREENING TEST (QNST)
GISD sayı dizisi testi
WRAT geniş kapsamlı başarı testi
BENTON V.R.T
HEAD kendi bedeninde sağ sol tayini testi
HARRIS lateralleşme testi
OKUMA- YAZMA değerlendirilmesi
GESELL figürleri
Uzmanlar çocuklardaki öğrenme güçlüklerinin 7 yaşından önce belirlenebileceğinde hemfikirdirler. Bununla birlikte, bu problemlerin okul öncesi yaşta öğrenme güçlüğü olarak görülmesine de karşıdırlar. Birçok uzman, okul öncesi çocuklarının öğrenme sistemine henüz yabancı olduklarından tanının zor olduğunu ileri sürerken, bazı uzmanlar, ise çocuklardaki öğrenme güçlüğünün okul öncesinde hatta 3-4 yaşlarında bile belirleneceği kanaatindedirler Tanı sırasında izlenmesi gereken adımlar şunlardır (Korkmazlar, 1999) : 1. Tıbbi değerlendirme ile öğrenmeyi etkileyen herhangi bir bedensel sorun olup olmadığı belirlenmelidir. 2. Psikiyatrik değerlendirme ile herhangi bir psikopatoloji olup olmadığı ve varsa bu sorunun öğrenme güçlüğüyle ilişkisi saptanmalıdır. 3. Psikolojik değerlendirme ile bilişsel, akademik ve nöropsikolojik süreçler incelenip, hangi alanlarda sorun olduğunun belirlenmesi amacıyla testler uygulanmalıdır. 4. Aile değerlendirmesi ile ebeveyn tutumları, davranış ve beklentilerinin, eşler arası sıkıntıların ve aile içi sorunların öğrenme güçlüğüne etki edip etmediği belirlenmelidir.
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
51
Bannatyne, WISC-R alt testlerini gruplandırarak, öğrenme güçlüğü için başka bir yorum tekniği geliştirmiştir.
• Mekânsal (Spatial) yetenekler puanı= Resim Tamamlama+Küplerle Desen+Parça Birleştirme: Bu kategori, çok boyutlu mekânda obje ya da sembolleri manipüle edebilme yeteneğini gerektirir. •Kavramsal (Conceptual) yetenekler puanı=Yargılama+Benzerlikler+Sözcük Dağarcığı: Dil işlevleri ile ilgili yetenekleri kapsar. • Sıraya koyma (Sequencing) yetenekler puanı=Sayı Dizisi+Resim Düzenleme+Şifre: Kısa süreli bellekte depolanan görsel ve işitsel uyarıcıları ardı ardına koyabilme yeteneğini kapsar. • Kazanılmış bilgi kategorisi (Acquired Knowledge) =Genel Bilgi+Aritmetik+ Sözcük Dağarcığı: Bilgi kazanma ve kullanabilme yeteneği bu kategoride yer alır.
Bu kategorilerin her birinde elde edilecek ortalama puan 30 dur. Buna göre bireyin zayıf ve güçlü yönlerini belirlemek mümkündür YAPILABİLECEK ÇALIŞMALAR İÇİN ÖNERİLER
Yapılan çoğu çalışmada öğrenme güçlüğü olan çocuklar, WISC-R testinin sayı dizisi, genel bilgi, aritmetik, şifre, küplerle desen, alt testlerinde tutarlı olarak normal gruplara göre düşük performans göstermiştir. Bu tutarlılık, bu alt testlerin ayırt edici özelliğinin yüksek olduğu olarak yorumlanabilir.
WISC-R en yaygın olarak kullanılan testtir ancak dilimize ve kültürümüze özgü revizyonunun gerektiği düşünülmektedir. Diğer taraftan ülkemizde, bölgesel dil ve kültür farklılıkları göz önüne alındığında, WISC-R ın yeni revizyonunda bölgesel norm tablolarının oluşturulması uygun olabilir.
WISC-R 6-16 yaş arası için uygun bir test olduğu için, okulöncesi dönem çocuklarının değerlendirilmesinde kullanılamamaktadır. Weschler zekâ testinin (WIPPSI) okul öncesi yaş dönemi için hazırlanan formunun Türkçeye uyarlanma çalışmaları yapılmalıdır.
WISC-R zekâ testlerinde sadece sözel puan, performans puan ve toplam puanlara yer verilmekte, bu durumda normal yâda normalin üstü zekâya sahip öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların, tanılanmasını geciktirmektedir. Yapılan testlerde, bu puanların yanında, WISC-R paternlerine, Bannaytne kategorilerine ve alt test puanlarına da yer verilmesi uygun olacaktır.
Öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların, erken dönem tanılanabilmesi için yeni testlere ihtiyaç duyulmaktadır. Yapılacak yeni çalışmalarda erken dönem tanı ölçütlerini kapsayacak yeni testler geliştirilmelidir. Okul öncesi ve sınıf öğretmenlerinin bu konuda yetiştirilmesi erken tanı için önemlidir. Yetiştirme projeleri-kitapçıkları hazırlanabilir.
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
52
Disleksi, disgrafi ve diskalkuli için yurtdışında kullanılan pek çok yabancı yazılımın Türkçeye çevrilmesi ya da geliştirilmesi yararlı olabilir. Örneğin,
Dragon Naturally Speaking : Konuşma tanıma yazılımı Disleksisi olan birçok kişinin faydalı bulduğu teknolojik destekler arasında heceleme için TextHelp , text to speech Zihin haritalaması için Inspiration Zihin Haritaları, zihnin tüm bölümlerinin birlikte çalışmasını sağlamak ve dolayısıyla disleksi kısıtlamalarını aşmak için beynin diğer bölümlerinin canlandırılmasına yardımcı olabilir
Not tutmak için Live scribe- Smart Pen DYS 2.0 – İşitsel-görsel-uzamsal alıştırmalar yaptıran internet sayfası Okumayı-yazmayı-matematiği geliştirici bilgisayar programları hazırlanabilir. Yurtdışındaki örnekler incelenerek yada belli kurallara uyarak bunlar yapılabilir: Bilgisayar programları öğrenme güçlüğü çeken çocuklar için olmazsa olmazlardır. Çünkü bilgisayar güdüler, endişeyi azaltır, başarıyı garanti eder, rahat bir ortam sağlar-çatışmasız, çoklu ortamda bilginin sunumu öğrenmek için önemlidir, el yazısı kötü olan çocuklara yardımcı olabilir vb. Bu programlarda açıklamalar kısa ve anlaşılır olmalıdır, zaman kaybetmeden alıştırmalara geçiyor olmalıdır, herhangi bir anda kayıt özelliği olmalıdır, yardım seçeneği olmalıdır, küçük adımlar yöntemi ile eğitim verilmelidir, alıştırmalar tekrarlanabilir değiştirilebilir olmalıdır, öğrenim hızına göre ayarlanabilmelidir, konuşma hızı ayarlanabilir olmalıdır, zorluk seviyeli olmalıdır, ses kalitesi iyi olmalıdır-kulaklık için de. Bu programlar eğitmenler ya da ebeveynler ile yapıldığında yararlı olabilecektir, karıştırılan sözcükler-yazma alıştırmaları-matematik işlemleri-problemler vs. her konuda yardımcı program hazırlanabilir. Disleksik çocuklara yönelik okuma kitapları farklı seviyeler için hazırlanabilir. Az yazılı bol resimli akıcı ve yaşa uygun bilgilerle dolu kitaplar ülkemizde yok denecek kadar azdır. Okuma alıştırması yapmadan disleksik çocuğun okumasının ve kelime haznesinin gelişmesi zordur. Kitaplar sesli ve görsel olarak cd şeklinde de hazırlanabilir, kendi okuduğunu kaydederek yanlışlarını görmesi-düzeltmesine yardımcı olunabilir.
Seçil Saygılı, Matematik öğretmeni ve ÇOMU Eğitimi Fakültesi Doktora öğrencisi
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
54
8. Çevrenizde disleksik bir birey var mı? *
• Evet Olabilir Emin Değilim Hayır
9. Tanıdığınız ünlü bir disleksik bir birey var mı? *
• Evet Hatırlayamıyorum Bilmiyorum Hayır
10. Avrupa’da nüfusunun yaklaşık yüzde 10’unun disleksik olduğunu biliyor muydunuz? *
• Evet Şaşırdım Bilmiyorum Hayır
11. Disleksili bir çocuk sınıfta ve sınavlarda farklı uygulamaya başvurma hakkını olduğunu biliyor musunuz? *
• Evet Kısmen biliyorum Bilmiyorum Hayır
12. Çocuğunuzun ya da kendinizin disleksik olduğunu öğrenirseniz ne yapmanız gerektiğini biliyor musunuz? *
• Evet Kısmen biliyorum Bilmiyorum Hayır
13. Disleksi konusunda bilgi sahibi olmak ister misiniz? *
• Evet Belki ileride Bilmiyorum Hayır
14. 13. soruya evet diyorsanız, e-postanızı verirseniz size bilgi göndeririz.
15. Disleksi ile ilgili düşünceleriniz?
11.7.2 Anketin ilk 13 sorusunun analizi (464 cevaptan)
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
55
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
56
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
57
S.11 Öğretmenlerin cevapları, Ve tüm cevaplayanlara göre
S.12 Öğretmenlerin cevapları, Ve tüm cevaplayanlara göre
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
58
11.7.3 “Disleksi ile ilgili düşünceleriniz?” 150 cevaptan bazıları 1. Bu konu hakkında fazla bilgi sahibi değilim. Çevremdekilerin de bilgi sahibi olduklarını
düşünmüyorum. İnsanları bilgilendirmek için bir şeyler yapılmalı.
2. Önceden çok sevdiğim bir ünlünün küçükken disleksi olduğunu öğrenmiştim ve sonra
bu kişi ileride şarkıcı olmuş. Çok şaşırmıştım.. Bütün bildiğim bu.
3. Anketinizle aslında bu konuda bilgi sahibi olmadığımı anladım. Anketten sonra
araştırmayı hedefliyorum.
4. Bu konu hakkında fazla bilgi sahibi değilim. Çevremdekilerin de bilgi sahibi olduklarını
düşünmüyorum. İnsanları bilgilendirmek için bir şeyler yapılmalı.
5. Önceden çok sevdiğim bir ünlünün küçükken disleksi olduğunu öğrenmiştim ve sonra
bu kişi ileride şarkıcı olmuş. Çok şaşırmıştım.. Bütün bildiğim bu..
6. Onlara bayılıyorum. Çok ama çok özeller... eğitim sayesindegerçekleştirilen
gelişmelere bizzat şahidim ve zaten bu eğitimi veren uzmanlardan biriyim. çalışmalarınızda
her türlü desteğe hazırım. teşekkürler...
7. "Disleksi nörolojik bir farklılık, buna hastalık demeyi doğru bulmuyorum, bu yüzden
aslında ""tedavi"" de kulağıma hoş gelmiyor. Onlar farklı düşünen, dünyayı farklı gören, uygun
koşullarda herkesten parlak çiçekler açan, ama eğer anlaşılmazlarsa solup giden, sıra dışı
insanlar.. Muhabbetleri her zaman zevkli, bakış açıları hep çok çarpıcı.. Bu yüzden disleksiye
müdahalede yaptığımız şey aslında sadece onları ""çoğunluğun"" müfredatına uyum sağlar
hale getirmek, adaptasyonu arttırmak.."
8. Mesleğimden dolayı öğrencileri ilgilendiren bir konu olduğu için disleksi konusunda
başta öğretmenler olmak üzere kamuoyunun bilgilendirilmesi gerekir
9. Eğitim ile disleksi olan öğrencilerin çok iyi bir seviyeye geleceğine inanıyorum.Bu
konuda hem öğretmen hem veli hemde idarecilerin bilgilendirilerek disleksi olan çocuklara
faydalı olacağımıza inanıyorum
10. Öğrenme güçlüğü çeken bireyler toplumdan dışlanmamalı
11. Eğitimin daha yayğın olması gerektiğini düşünüyorum
12. bir öğretmen adayıyım ve disleksiyi son bir yıla kadar neredeyse hiç bilmiyordum.
Bence bu büyük bir kayıp. Disleksinin bir hastlık olmadığını düşünüyorum ancak disleksili
bireylern özel bir ilgiye ihtiyaçları var. Bu nedenle öğretmen adayları ve aileler bu konuda
daha fazla bilinçlendirilmeli.
13. bir öğretmen olmama rağmen ben bile tam bilgi sahibi değilim. bu konuda herkesin
bilgilendirilmesi gerektiğini düşünüyorum
14. Disleksi ve türleri konusunda Turkiyede sinif öğretmenlerinin ciddi bir kısmının bilgisi
eksiktir. Hizmetiçi egitime ihtiyaclari olduğu nu dusunuyorum.
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG
59
15. Disleksik bireyin özellikle eğitim faaliyetinde sıkıntılı durum ile karşı karşıya kaldığını ve
bazen içinde bulunduğu durum sebebiyle potansiyeli iyi bile olsa başarılı olamadığını
biliyorum.
16. Türkiye'de yüksek lisans programının açılmasını ve bu alanda uzman yetiştirilmesini
arzu ediyorum.Açılacak olan seminer ve eğitimler hakkında bilgi edinmek istiyorum
17. Son bir yıldır oğlumla ilgili çok fazla sıkıntılarım var. Ona nasıl ulaşacağımı bilmiyorum.
Öğretmenlerinden her defasında farklı şeyler öğreniyorum.Ama bazen oğlum acaba disleksi
mi diye düşünüyorum.
18. 41 yaşında disleksi olduğumu öğrendim. Yaşadığım bunca sıkıntını sebebini bilmek
beni rahatlatırken disleksi olmakta beni üzdü geçen yıllarım için çok üzüldüm.
19. kızım disleksi olabilir özel eğitim öğretmeniyim ama yinede çok panik içindeyim
20. 2 çocuğumda da olduğundan şüpheleniyor doktorlar .Özellikle yazı ile ilgili olan
türünden fakat bir türlü kesin teşhis konulamadı .Fakat öğretmenlerin hiç bilgisi yok bu
konuda özellikle öğretmenler bilgilendirilmeli diye düşünüyorum.
21. samimi olarak; bende de bir oranda olabilir mi diye düşünmeden geçemedim :)
22. Bir öğretmen ve disleksili çocuğu olan bir anne olarak yardıma herzaman hazır
olduğumu belirtmek isterim.Dislektik bireylerin eğitim hayatında karşılaştıkları zorlukları en
aza indirmek, avantajlı oldukları alanların erken yaşta tespitinin sağlanmasını ve yabancı dili
öğrenmeleri konusunda onlara özel bir müfredat hazırlanmasını isterdim.Çevremizde ve
okullarda disleksi zeka geriliği sanılmaktadır.Disleksi konusunda yapacağınız çalışmaları