-
238
TOMAR-ý TURUK-ý ALÝYYE
kabul edilmesi gerektiðini belirtir. Eserþeriat-tarikat
birlikteliðinin vurgulandýðýhâtime ile sona erer. Kådiriyye
Silsilenâ-mesi’nde Kadiriyye tarikatýnýn kurucusuAbdülkadir-i
Geylânî’nin hayatý ve halife-leriyle tarikatýnýn silsilesi ve
þubeleri elealýnmýþtýr. Ricâlü’l-gayb, hýrka, evrâd veezkâr gibi
tasavvuf kavramlarýnýn açýkla-masýnýn yapýldýðý kitapta
Kadiriyye-Eþre-fiyye evrâdýnýn metni, tercümesi ve þer-hine yer
verilmiþtir. Halvetiyye Silsilenâ-mesi’nde Hz. Peygamber’den
itibaren ta-rikatýn kurucusuna kadar silsilede mevcutþeyhler ilgili
kaynaklardaki bilgiler deðer-lendirilerek tesbit edildikten sonra
tarikatýnpîri Ömer el-Halvetî ve ikinci pîr Yahyâ-yýÞirvânî’nin
hayatý anlatýlmýþ, ardýndan tari-katýn temel esaslarý, evrâd, ezkâr
ve âdâ-bý üzerinde durulmuþtur. Eserin üçte ikilikbölümü
Halvetiyye’den ayrýlan kollara vebunlarýn silsilelerine tahsis
edilmiþtir. Anakollardan Rûþeniyye’nin ele alýndýðý bölüm-de bu
kolun kurucusu Dede Ömer Rûþenî’-nin Resûl-i Ekrem hakkýndaki na‘tý
ile ta-savvuf tarifleri ve sûfînin özelliklerini içereniki
manzumesi kaydedilmiþtir. Eser, yar-dýmlarýndan dolayý müellifin
Hüseyin Vas-sâf’a teþekkürünü de ihtiva eden bir hâti-me ile son
bulmaktadýr. Serinin dördüncükitabýnda sûfî ve tasavvuf
kelimelerininkaynaðý, tarifleri, bir kavram olarak ortayaçýkýþlarý
üzerinde geniþçe durulmuþtur.
Sâdýk Vicdânî yararlandýðý kaynaklarý veilgili çalýþmalarý
çoðunlukla metin içinde,yer yer de dipnotta kaydetmiþtir.
Kaynak-lardaki bilgileri doðrudan aktarmayýp bun-larý
deðerlendirmiþ, zaman zaman birta-kým düzeltmelerde bulunmuþ,
birbiriyleçeliþen bilgiler söz konusu olduðunda ken-di tercihini de
belirtmiþtir. Bu açýdan eserakademik nitelikte bir çalýþma
sayýlabilir.Metinde bazý manzum ifadelere de yerverilmiþtir. Eser,
Ýrfan Gündüz tarafýndanTarikatler ve Silsileleri (Tomar-ý
Turuk-ýAliyye): Melâmiyye Kâdiriyye Halve-tiyye Sofi ve Tasavvuf
adýyla Latin harf-lerine çevrilip sadeleþtirilerek yayýmlan-mýþtýr
(Ýstanbul 1995). Müellif RifâiyyeSilsilenâmesi, Mufassal
Nakþýbendiy-ye Silsilenâmesi ve Mufassal Bektâþiy-ye Silsilenâmesi
adlý kitaplarý da neþre-deceðini duyurduðu halde (Sûfî ve
Tasav-vuf, s. 4, not: 1) bunu gerçekleþtirememiþ-tir. Bunlardan
Rifâiyye ve Nakþibendiyye’-ye ait müsveddeler kayýptýr;
Bektâþiyye’ninEnderun Kitabevi tarafýndan yayýmlana-caðý
bildirilmiþse de (Sâdýk Vicdânî, Tari-katler ve Silsileleri:
Tomar-ý Turuk-ý Aliy-ye, haz. Ýrfan Gündüz, s. 257, not: 97)
buyayýn henüz gerçekleþmemiþtir. Müellifin
neþredilen eserlerindeki ifadelerinden Be-deviyye Silsilenâmesi
ile (Tomar-Melâ-mîlik, s. 11) Celvetiyye Silsilenâmesi’nide
hazýrlamakta olduðu veya hazýrlamayýplanladýðý anlaþýlmaktadýr
(Tomar-Halvetî-lik, s. 16, not: 1, 19).
BÝBLÝYOGRAFYA :
Tomar-Melâmîlik, s. 11, 13; Tomar-Halvetiyye,s. 16, not: 1, 19;
Sâdýk Vicdânî, Tomar-ý Turuk-ýAliyye’den Sûfî ve Tasavvuf, Ýstanbul
1340-42,s. 4, not: 1; a.mlf., Tarikatler ve Silsileleri:
Tomar-ýTuruk-ý Aliyye (haz. Ýrfan Gündüz), Ýstanbul 1995,s. 257,
not: 97; Semih Ceyhan, “Sâdýk Vicdânî”,DÝA, XXXV, 401-402.
ÿReþat Öngören
– —TONGA ALP ER
(bk. EFRÂSÝYÂB).˜ ™
– —TONOZ
Geleneksel mimaride sýkça kullanýlan
yarým silindir formunda örtü.˜ ™
Grekçe’deki tholostan (kubbe, yuvarlakyapý) Ortaçað Rumcasý ile
Türkçe’ye ak-tarýlan tonoz Osmanlý yapý teknolojisineiliþkin
kayýtlarda bu þekliyle yerleþmiþtir.Çoðunlukla dikdörtgen planlý
mekânlarýörten üst yapý unsurudur. Çelik putrel vebetonarme kiriþin
henüz bulunmadýðý ge-leneksel mimaride uzun açýklýklarý tek
par-çalý atkýlarla geçmek statik bakýmdan el-veriþsiz, malzeme
kullanýmý bakýmýndanekonomik sayýlmadýðý için kemerin
tek-rarlanarak sürdürülmesiyle daha uygunbir örtü elemaný
bulunmuþtur. Böylecemekânýn planýyla örtüþen içbükey bir ka-buk
elde edilmiþ, bu örtünün taþýyýcý gü-cü de arttýrýlmýþ olduðundan
bu kabuk ay-ný zamanda üst katýn tabanýný teþkil et-miþtir.
Taþýyýcý iþlevi dolayýsýyla alt katlardatercih edildiði gibi ayný
doðrultuda uzun-lamasýna kesintisiz geliþen hacimlerin üze-rine de
uygulanabilen tek örtü tonozdur.Eðrisel bir örtünün kemer-tonoz
ayýrýmýn-da tanýmlanabilmesi için profil þekli ve ge-niþlik ölçüsü
yeterli deðildir. Bu konum-daki bir örtüye tonoz denebilmesi için
de-rinliðin açýklýktan daha fazla olmasý gere-kir. Bu özelliklere
uygun örtücü unsur pro-fili ve örttüðü alanýn planýna baðlý
þekildedeðiþen biçimler sunduðundan her defa-sýnda ortaya çýkan
çözümler farklý adlarlaanýlmaktadýr. Karþýlaþma ve baðlantý
tarz-larýna göre aynalý / manastýr, kaburgalý,mâil / eðri, çapraz /
verev, halka, haç, tek-ne, yýldýz, yelpaze bunlardan
birkaçýdýr.
müellif, tarikatlar serisi içinde yer veril-miþ olsa da
Melâmîliðin aslýnda müstakilbir tarikat deðil deðiþik tarikatlarda
ama-ca riyasýzca ulaþmak için benimsenen biryol ve meþrep olduðunu
vurgular. Kitabý-na tasavvufun kaynaðý hakkýnda Hýristi-yanlýk,
Ýran, Hint veya Yunan etkisindensöz eden þarkiyatçýlarýn
yanýldýðýný belir-terek baþlayan Sâdýk Vicdânî tasavvufunKur’an ve
Sünnet’e dayandýðýný delilleriyleortaya koyar. Ardýndan
Melâmetîliðin Ka-lenderî tavýrdan farkýný ele alýr. Müellif
bi-rinci kýsýmda þeriat ve tarikat kavramlarý-ný açýklayýp
tarikatlarýn doðuþuna temaseder, ikinci kýsýmda “Devre-i Vustâ
Melâ-mîliði” baþlýðý altýnda Bayrâmî Melâmîle-ri’ni anlatýr.
Burada, tevhid ve kýsýmlarýy-la ilgili açýklamanýn yaný sýra
Melâmîliðinesaslarýný anlatan Sarý Abdullah Efendi’-nin
“Meslekü’l-uþþâk” adlý uzunca kaside-sine ve La‘lîzâde
Abdülbâki’nin buna yaz-dýðý zeyle de yer verilir. Üçüncü
kýsýmdaMuhammed Nûrü’l-Arabî’ye nisbet edilenson dönem Melâmîliðini
anlatan müel-lif, Harîrîzâde’nin Tibyân’daki görüþüneuyarak
Nûrü’l-Arabî’nin bir Nakþibendî-Müceddidî þeyhi olduðunu ve
Melâmiyye-iNûriyye diye anýlan son dönem Melâmîli-ðinin
Nakþibendiyye’nin bir þubesi olarak
Tomar-ý Turuk-ý Aliyye’de Melâmîlik’e dair risâlenin iç
ka-paðý
-
239
merkezî bir taným kazanmakta, köþeler-den ortaya doðru yükselen
eðri ara kesit-lerle ve üstte düz bir yüzeyle zenginleþti-rilmekte
yahut bu profiller dilimler ve mu-karnasla dolgulanabilmektedir.
Dik açýylabirbirine baðlanan uzun hacimlerin kesiþ-me alanýnda
karþýlaþan tonozlar parabo-lik bir tasarýmla kaynaþtýrýlmaktadýr.
Bir-birine dik baðlanan iki hacmin kavuþmabölgesindeki örtü
yüklerin farklý oluþu, tek-nik bilgi ve mimari üslûba baðlý olarak
çap-raz ya da haç tonoz adý verilen çözümle or-taya çýkmaktadýr.
Bütün yükün köþelerdetoplandýðý bu uygulama Gotik
mimaridezenginleþtirilmiþtir.
Tonoz inþasýnda ilk ve basit bir buluþ eneski çözümü
hazýrlamýþtýr. Ýki taþýn ters“V” biçiminde çatýlmasý, bunun
yetersizkalmasý halinde birkaç blokun kaydýrýlma-sýyla bindirme
tonoz elde edilmiþtir. Arke-olojide “potern” diye adlandýrýlan ilk
tonoz-lar daha çok yer altý geçitleri ve gizli deh-lizlerin
yapýmýnda milâttan önce 2000’le-re kadar inen örneklerle Mýsýr ve
Hitit kül-
tür çevrelerinde görülür. Yunan ve Romakültür çevresinde daha
çok kanalizasyontesisi, askerî amaçlý tünel yapýmý ve
bazýtapýnaklarýn alt katýnda dehliz olarak uy-gulanan tonoz toprak
üstü mimaride yay-gýn bir kullanýma sahip deðildir. Sâsânîdevrinde
Mezopotamya ve Ýran’daki anýt-sal mimarinin önemli uygulamalarýnda
böl-gedeki taþ malzemenin yetersizliði ker-piç ve tuðla malzeme
kullanýmýný zorun-lu hale getirirken tuðla örme teknolojisi-nin
eðrisel örtü inþasýndaki avantajý ke-mer ve kubbe yanýnda tonozu da
geliþtir-miþtir. Uzun süre köprülerde ve ateþgâh-larda uygulanan bu
örtü Sâsânî mimari-sinde baþarýyla uygulanmýþtýr. NitekimBaðdat’ýn
doðusunda Dicle kýyýsýndaki Kte-sifon (Tizfun) Sarayý’nda uzun
koridorlarve büyük eyvanlar derin bir tonozla örtül-müþtür. I.
Þâpûr Sarayý’ndan kalan Tâk-ýKisrâ (Hüsrev Kemeri) elips formlu
devâsâbir örtüdür.
Mimaride Ýran-Asya gelenekleri yanýn-da malzeme olarak taþtan
geniþ ölçüdeyararlanýlan Anadolu’da ortaya çýkan ilkTürk
eserlerinde her iki malzeme kullaný-larak tonoz uygulamasýna devam
edilmiþ-tir. Selçuklu dönemi yapýlarýnýn uzunlama-sýna geliþen
hacimlerinde hemen daimahâkim örtü olan tonoz kervansaraylardakesme
taþ örgüyle üstteki toprak damiçin güçlü bir destek oluþturur. Bu
tür ya-pýlarýn ahýr ve depo hacimlerini teþkil edenuzun duvarlar
dolayýsýyla yapýnýn direnciniarttýrmak üzere yer yer içeriye
çýkýntý ya-pan pilastýrlar, tonoz kesiminde belirli ara-lýklarla
tekrarlanan takviye kemerleri ha-linde devam ettirilmekteydi.
Medrese ey-vanlarýný üstten kavrayan taþ veya tuðlatonoz benzer
iþlev görmekteydi. Her iki ya-pý tipinde, hatta ibadet
yapýlarýndaki taç-
Bilinen en yalýn formuyla uzunlamasý-na kesilmiþ bir silindir
yarýsý demek olantonozun alt sýnýrýnda güçlü bir taþýyýcýyaoturmasý
zorunludur. Bu destek, eðriselörtünün doðal olarak kendi aðýrlýðýný
taþý-dýðý gibi bazý durumlarda tonozun taþýdý-ðý üst katlarýn
toplam düþey yükünü kar-þýlayabilmek için de gereklidir. Böylece
üs-tü örtülen bir mimari mekânda yükleriayaklara aktaran tonoz
yayýnýn içi eyvanuygulamalarýnda olduðu gibi tamamenboþ
býrakýlabilir veya yapý planýndaki bukýsa taraf bir perde duvarýyla
örülebilir. Buduvar aðýrlýk taþýmadýðýndan bu yüzde herölçüde
açýklýk býrakýlabilir. Tonoz örtülü biryapýnýn uzun kenarý çoðu
defa kesintisizbir duvar ya da güçlü destek sýralarýyla
ta-þýnabilir. Her iki durumda da taþýyýcý uzuncephelere
yerleþtirilecek kapý ve penceregibi açýklýklarýn ölçüsünün sýnýrlý
tutulmasýgerekir.
En yalýn ve yaygýn kullanýlan tonoz for-mu, kemer profiline göre
yuvarlak veyasivri kesitli olan bu örtü beþik tonoz
diyeadlandýrýlýr. Malzemeye baðlý þekilde ken-di aðýrlýðý, kubbe ya
da üst katlardan ge-len yükler taþýyýcý duvara aktarýlýrken
aynýzamanda yanlara itiþ söz konusudur. Budurumda duvar kalýnlýðý
arttýrýlmaktadýrve üzengi noktalarýnda demir gergiye yada takviye
kemeri þeklinde payandaya ih-tiyaç duyulabilir. Statik sebeplerin
zorun-lu kýldýðý iþlev-form baðlantýsý kemerdekizengin
çeþitlemeleri tonozda imkânsýz ký-lar. Alttan silindirik içbükey
örtü halindegörülen tonoz, kemer profillerine göre yu-varlak veya
sivri kesitli bir örtü olarak be-þik tonoz adýyla tanýmlanan
tiptir. Mekâ-nýn uzun ekseninde sürdürülen bu örtü-de yer yer daha
kalýn kesitlerle pekiþtiril-miþ ara kemerler bir kaburga sistemi
ha-linde sýralanýr. Dörtgen planlý hacimleri ör-ten tonoz basýk bir
kubbeyi anýmsatan
TONOZ
Tarih öncesi çaðlardan beri uzun toprak altý geçitler için iri
taþlarla örülen bindirme tonoz, bir beþik tonoz uygulamasýnda
baþlýca boyutlar ve dik açýyla karþýlaþan beþik tonuz örtülü
uzunlamasýna iki mekâný birleþme hacminde örten çapraz tonoz
Roma’daki
San Pietro
Kilisesi’nde (1546)
ana koridoru
örten tonoz
-
240
TONOZ
BÝBLÝYOGRAFYA :
J. Ferguson, History of Architecture, London1865, s. 186-190;
Baukunde des Architekten,Berlin 1880, s. 19-25; Doðan Hasol,
Ansiklope-dik Mimarlýk Sözlüðü, Ýstanbul 1975, s. 441-443; Doðan
Kuban, Mimarlýk Kavramlarý, Ýstan-bul 1980, s. 37-38; J. Fleming
v.dðr., The Pengu-in Dictionary of Architecture, Suffolk 1981,
s.334-335; Metin Sözen – Uður Tanyeli, SanatKavram ve Terimleri
Sözlüðü, Ýstanbul 1986, s.238; SA, IV, 2011-2014.
ÿSelçuk Mülâyim
– —TOP
Bir ateþli silâh türü.˜ ™
Güherçile, kükürt ve odun kömürü ka-rýþýmýndan oluþan barutun
geliþtirilmesive barutla çalýþan ateþli silâhlarýn savaþ-larda
kullanýmý geç Ortaçað tarihinin enönemli olaylarýndan biridir. Ýlk
ateþli silâh-lar 1280’lerden itibaren Çinliler
tarafýndankullanýlmýþtýr. Bu yeni silâh yirmi otuz yýliçinde hem
Ýslâm âlemine hem hýristiyanAvrupa’ya ulaþtý. Özellikle 1320 ve
1330’-larda Avrupa’daki meydan muharebele-rinde ve kuþatmalarda ilk
defa görüldü.Topun ve barutlu el silâhlarýnýn geliþtiril-mesi ve
Ýslâm âlemindeki yaygýnlaþmasýn-da Osmanlýlar önemli rol oynadý.
Ateþli si-lâhlarýn Osmanlýlar tarafýndan ne zaman-dan beri
kullanýldýðý kesin olarak bilinme-mektedir. Bu konuda Türk ve
yabancý ta-rihçilerin verdiði en eski tarihler (1354,1364, 1386 ve
1389) söz konusu olaylar-dan birkaç nesil sonra yaþayan
Âþýkpaþa-zâde (ö. 889/1484’ten sonra), Neþrî, Ke-malpaþazâde ve
Þikârî gibi vak‘anüvislere
dayandýðýndan tartýþmaya açýktýr. AncakOsmanlýlar’ýn ateþli
silâhlarla XIV. yüzyýlýnson çeyreðinde Venedik, Dubrovnik, Bos-na,
Sýrbistan, Ceneviz ve Bizans gibi dev-letler veya onlarýn tebaalarý
vasýtasýyla ta-nýþmýþ olmalarý muhtemeldir. Yýldýrým Ba-yezid
zamanýnda (1389-1402) yaþamýþ birtimar sahibi olan Topçu Ömer’den
bahse-den II. Murad devrine ait bir timar icmaldefterindeki kayýt
Osmanlýlar’da topçulu-ðun Yýldýrým Bayezid döneminde bir ku-rum
halinde teþekkül ettiðinin iþareti di-ye gösterilir. Osmanlýlar
Ýstanbul’un 1392,1402 ve 1422 yýllarýndaki kuþatmalarýndatop
denediler, fakat bunlardan bir neticealamadýlar; 1430’da Selânik
muhasarasýn-da ise topu baþarý ile kullandýlar. 1440’lar-daki
Osmanlý-Macar savaþlarý esnasýndahýristiyan sahra topçuluðu ve
tabur (Wa-genburg) taktiðiyle de tanýþtýlar. Bu tarih-ten sonra
toplar gerek muhasaralarda ge-rekse meydan muharebelerinde daha
daönem kazandý. 1453’te Ýstanbul’un fethi-nin de gösterdiði gibi
Osmanlýlar topu veyeni barut teknolojisini hem kuþatmalar-da hem
gemileri batýrmada çok etkili bi-çimde devreye soktular.
Avrupa devletlerinde topçularýn zanaat-kârlardan profesyonel
askerlere dönüþ-mesi 1500 ile 1700 tarihleri arasýndakiuzun bir
zaman diliminde gerçekleþtiðihalde, Osmanlýlar’da toplarýn döküm
vekullanýmýyla görevlendirilen Kapýkulu Oca-ðý’nýn yaya kýsmýndan
olan Topçu Ocaðýmuhtemelen II. Murad devrinde teþekkületmiþti.
Toplarýn ve top mühimmatýnýn ta-þýnmasý ve top arabalarýnýn imal
edilme-siyle vazifeli Top Arabacýlarý Ocaðý’nýn iseXV. yüzyýlýn
ikinci yarýsýnda oluþtuðu tah-min edilir. Daha önce bu vazifeyi
görenlerTopçu Ocaðý’na baðlý olmalýdýr. Hazinedenulûfe alan topçu
ve top arabacýlarýnýn sa-yýsý Kanûnî Sultan Süleyman zamanýndahemen
hemen iki katýna çýkýp Macaris-tan’daki uzun savaþlar (1593-1606,
1683-1699) ve Girit Savaþý (1645-1669) esnasýn-da da önemli artýþ
gösterdi. Ancak bu ra-kamlarýn vilâyet kalelerinde görevli,
vilâyethazinelerinden maaþ alan veya timar sahi-bi olan topçu ve
top arabacýlarýný içerme-diðini unutmamak gerekir. Meselâ 1568’-de
hazineden ulûfe alan topçularýn sayýsý1204 nefer iken 1569’da Budin
vilâyeti ka-lelerinde görevli, çoðu Budin hazinesindenulûfe alan
veya timarlý 700 nefere yakýntopçu mevcuttu. 920-921’de
(1514-1515)merkezde topçu sayýsý 348, top arabacýla-rý 372 idi.
934’te (1527-28) bu rakam 695topçu, 943 top arabacýsýna yükseldi.
975’-te (1567-68) 1204 topçu, 678 top araba-
kapýlarda giriþi hazýrlayan büyük kemerderin bir tonoza
dönüþerek bu unsura bireyvan görünüþü kazandýrýyordu.
Kümbetmimarisinde taçkapý ve iç mekân tonozlaörtüldükten baþka
toprak altý katý (kripta)hemen daima bir tonozla kapatýlarak üstkat
için saðlam bir alt yapý saðlanýyordu.
Anadolu Türk mimarisinin geliþme sü-recindeki asýl deðiþme
kubbe-mekân iliþ-kisinde yoðunlaþtýðýndan tonozun konu-mu da buna
göre deðiþmiþtir. Medrese,kervansaray ve türbelerde üst örtü
bað-lamýnda fazlaca bir deðiþim görülmezkenköklü deðiþme temel
ibadet yapýlarý olancamilerde ortaya çýkmaktadýr. Selçuklu
veBeylikler dönemleri boyunca enlemesinegeliþen ibadet mekânlarýnda
bölünmüþuzun hacimler tonozla örtülmüþtür. XV.yüzyýldan itibaren
geniþletilen merkezî or-ta mekân teknik bakýmdan ancak kub-beyle
örtülebileceðinden bu süreçte uzun-lamasýna mekânlarý örten tonozun
konu-mu buna göre deðiþmiþ, bu unsur mekân-lardaki galerilere
(dâhilî tarik), ana bina-nýn dýþýndaki uzun mekânlara (hâricî
ta-rik), son cemaat yerine ya da avlu revak-larýna doðru kenara
çekilmiþtir. Osman-lý mimarisinde yaygýn biçimde arasta vekapalý
çarþýlarý örten tonoz, sokak iþlevigören alt geçitlerle bunun
üzerine inþaedilen çeþitli hacimleri taþýdýðýndan en akýl-cý
çözümlerle uygulanmýþtýr. Ýstanbul’daklasik Osmanlý eserlerinin son
örneklerin-den sayýlan Eminönü Yenicami Külliyesi’n-de hünkâr kasrý
altýndaki tonozlu geçiþleHekimoðlu Ali Paþa Külliyesi’ndeki
kütüp-hane altýndaki tonozlu geçiþ dikkat çekiciörneklerdir.
Eminönü’nde Yenicami Hünkâr Kasrý’ný ve Hekimoðlu Ali Paþa
Kütüphanesi’ni taþýyan tonozlar