Giriş Şiir yazmak nedir? Şiir nedir? Duygu mu? Düşünce mi? Hayat mı? Aslında şiir her şeydir, her şey de şiirdir. İstediğini, hissettiğini yazmaktır. Yazmak, düşünmektir, düşünmek ise sonsuz... Karşınıza çıkan her şey sizi düşündürür. Düşünürsünüz (bu neden böyle? Kim yapıyor bunu? Bunun aslı nedir? Gibi) çoğu zaman ve bu soruları bize sorduran nedir dersiniz de bazen. Bize bu soruları sorduran yaşadıklarımız, yaptıklarımız ve bildiklerimizdir. Bilmek için öğrenmek, öğrenmek için iyi bir öğretmen ve belli bir eğitim almak gerekir. Bu eğitimi almadan da öğrenmek mümkündür lakin daha zahmetli bir iştir bu. Fazlasıyla çalışmak, didinmek ve sabretmek gerekir. Herkes şiir yazar ama her şiir yazılmaz. Benim bu kitabı yazmamdaki amaç da bu; şiir yazmak, yaşanmış, görülmüş, hissedilmiş ne varsa yazmak. Özellikle de kendi uğraştığım şiirleri yazmak. İçinde benim şiirlerimin olduğu bir kitap yazmak benim için önemli tabi ki. Yazacağım bu kitap benim hem ilk kitabım hem de ilk şiir kitabım olacak. Benim için çok önemli bir hatıra olacak ilerde aile kurduğumda çocuklarıma anlatacağım anıları buradaki şiirlerden hatırlayacağım. Belki miras bile olabilir onlar için. Sıkılmayacağınızı ümit ediyorum. Burada yazan bütün şiirler bana aittir. Ben Mert Can Yüksel Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünde okuyorum. İngiliz dili okuyorum ama tabi ki Türkçeden kopmadım, İngilizceyi daha çok seviyorum fakat Türkçe ana dilim olduğu için doğal olarak ona
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Giriş
Şiir yazmak nedir? Şiir nedir? Duygu mu? Düşünce mi? Hayat mı? Aslında şiir her şeydir, her
şey de şiirdir. İstediğini, hissettiğini yazmaktır. Yazmak, düşünmektir, düşünmek ise sonsuz...
Karşınıza çıkan her şey sizi düşündürür. Düşünürsünüz (bu neden böyle? Kim yapıyor bunu?
Bunun aslı nedir? Gibi) çoğu zaman ve bu soruları bize sorduran nedir dersiniz de bazen. Bize
bu soruları sorduran yaşadıklarımız, yaptıklarımız ve bildiklerimizdir. Bilmek için öğrenmek,
öğrenmek için iyi bir öğretmen ve belli bir eğitim almak gerekir. Bu eğitimi almadan da
öğrenmek mümkündür lakin daha zahmetli bir iştir bu. Fazlasıyla çalışmak, didinmek ve
sabretmek gerekir. Herkes şiir yazar ama her şiir yazılmaz.
Benim bu kitabı yazmamdaki amaç da bu; şiir yazmak, yaşanmış, görülmüş, hissedilmiş ne
varsa yazmak. Özellikle de kendi uğraştığım şiirleri yazmak. İçinde benim şiirlerimin olduğu
bir kitap yazmak benim için önemli tabi ki. Yazacağım bu kitap benim hem ilk kitabım hem de
ilk şiir kitabım olacak. Benim için çok önemli bir hatıra olacak ilerde aile kurduğumda
çocuklarıma anlatacağım anıları buradaki şiirlerden hatırlayacağım. Belki miras bile olabilir
onlar için. Sıkılmayacağınızı ümit ediyorum. Burada yazan bütün şiirler bana aittir.
Ben Mert Can Yüksel Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı
bölümünde okuyorum. İngiliz dili okuyorum ama tabi ki Türkçeden kopmadım, İngilizceyi
daha çok seviyorum fakat Türkçe ana dilim olduğu için doğal olarak ona daha çok hakimim.
Şiir yazmaya lise yıllarında başladım, beni bu kitabı yazmaya iten daha çok o yıllarda
yaşadığım karamsarlıklar oldu. Hep bir yalnızlık hissi vardı içimde. Ne yaparsam yapayım
mutlu olmuyordum. Birkaç arkadaş edindim ve lise hayatım az da olsa değişti. Beraber
eğlendik, beraber güldük, beraber kopya çektik 5 yılım lise de geçti. Güzel yıllardı, hala
özlüyorum. Sonra biraz annemin de zoruyla Selçuk Üniversitesi’ni tutturmuştum. Çok da
memnunum arkadaşlarım da çok iyi insanlar. Öyle böyle zaman geçiyor. Kimi insan ders
alıyor, kimi insan bütlere kalıyor, kimi insan da insanlığını bilmiyor.
Neyse,uzun lafın kısası umarım daha girişten sıkılmamışsınızdır.
Şimdiden teşekkür ediyorum hem iyi hem de kötü dilekleriniz için.
Tebessümüne aşık oldum
Gözlerindeki ışığa
Kalbinden gelen ateşe
Ve bakışına aşık oldum
Bir gece aklıma girmene
Uykumu kaçırmana
Sabahki günaydınlara
Akşamki iyi uykulara
Ben sana aşık oldum
Herşeyinle sana...
Hamza Akarsu’ya teşekkürler....
Kıymetini bilmek gerek
En sevdiğin insanların
Onlara değer vermeli
Sevginle boğmalı onları
Halinden anlamalı onların
Kıymet bilmeyenin
Sen de kıymetini bilmeyeceksin
Hatta en kıymetsiz kişi bile yapabilirsin gözünde
Sen kıymet bil
Senin kıymetini bilen bilir
Bilmeyen cahildir...
Seni arıyor yine gözüm
Olmayan ‘seni’
Olacağın günü bekliyor
Sözlerim sana saklı
Duruyor bir sandıkta
Açıldığında etrafa
En güzel duyguların yayılacağı
O anı bekliyor
Sen gel,sen aç be kadın!
Sen gel,sen aç!
Ayrılık vakti geldi çattı
Sular altında kaldı kalbimin tahtı
Gönül gemim derin mavilikte battı
Kararttı aklımdaki parlak bahtı
İnsanlar bana şaşkınlıkla baktı
O çocuğa neler olduğunu anlattı
Sevip de başkasına gitmiş yari aldandı
İçindeki keskin ateş harlandıkça harlandı
Yarinin adını duyunca daha da darlandı
Gözleri görmez oldu giderek buğulandı
Konuşamaz oldu dili,eli,kolu bağlandı
Kafası deprem oldu şiddetle sallandı
Sonunda huzurlu bir ortam sağlandı
Kendine güveni geldi toparlandı
Hayatın değerini zor da olsa anladı
Ölüm kapısına bir anda dayandı
O çocuk kendini son anda kurtardı
O bir an bile unutulmadı
Diktiği çiçekleri hiç solmadı
Yaptığı iyilikler karşılıksız kalmadı
Ne yaptıysa da dayanamadı
Sonunda anladı ölüm kapısındaydı
Ölüm ile karşı karşıya kaldı
Karşıdan gelen ışığa daldı
Kendini onun üzerine doğru saldı
Sonsuzluğa doğru uzun bir yol aldı
O çocuk bendi kendimdi.
Nefes alıyorum öyleyse yaşıyorum
Yaşıyorum öyleyse nefes alıyorum
Ama kendi nefesimle değil
Ya da başkasının nefesiyle değil
Ben nefeste yaşıyorum
Nefes bende değil
Nefes almakta yaşıyorum
Yaşamakta nefes alıyorum
Soğuk değil artık yüreğim
Bir anda girdin ve erittin içimdeki buzları
Bakışınla öyle bir yaktın ki
Gözlerinle öyle bir baktın ki
Güneş oldun ısıttın odamı
Ateş oldun kavurdun yüreğimi
İyi ki geldin
Bir daha hiç gitme
olur mu?
Olur da bir gün gidersem
Bir şiirin mısralarında ya da
Bir şairin duygularında bulursunuz beni
Hangi şiir olduğumu ya da hangi şairde saklıyım biliyorsanız tabi
Olur da gidersem bir gün
Öyle çok da uzakta olmayacağım aslında
Her gün bu saatlerde gökyüzüne bakıyor olacağım
Belki sen de aynı gökyüzüne bakarsın
Yıldızlar ile beraber
Bakışırız,dertleşiriz gökyüzünde bir yerde
Yıldızlar anlar beni birtek
Onlar da kayarlar belki zamanla kim bilir
Ben yine kalırım tüm yalnızlığımla,
Tüm karanlığımla,tüm hayallerim ve dertlerimle
Karanlığa alışırım da,bu güneşin doğuşunun bir anlamı olmalı
Bu aydınlığın,bu şafağın,bu sabahların bir sebebi olmalı
Bu yalnızlığın bir çıkışı olmalı
Olur da gidersem bir gün
Yalnız giderim bir gün
Sabahsız,akşamsız,karanlıkla,tek başıma giderim
Alıştım yalnızlığa...
Her gün kimsesizlikte boğulmaya
Mutsuzlukla beraber uyumaya
Hayal kırıklıklarıyla beraber gezmeye
Alıştım artık huzurlu huzursuzluğa...
Ne zamanı takip edebiliyorum
Ne de kaç insanı kaybettiğimi sayabiliyorum
O kadar anlamsız geliyor ki hayat
Sanki sadece acı için gelmişim dünyaya
Yıllardır yağmur yağmayan bir çöl gibiyim
Kurudu içim,kurudu aklım,kurudu kalbim
Bir damla yağmur yağdıran olmadı
Serinliğe kavuşamadım,yağmuru tadamadım
Mecnun’un düştüğü çöldeyim sanırım
Ama ben Leyla’yı aramıyorum ki
Ben ıslanmak istiyorum
Ispatlamak istiyorum
Mecnun olduğumu değil ama
Kendim olduğumu.
Uçurumdan aşağı düşerken tutunduğum dal
Beni çek yukarı al
Beni kendimlikten kurtar
Yepyeni huzurlu bir hayata sal
Sen sonu hep iyilikle biten masal
Keşke hayatta senin gibi hep iyi olsa
Her şey huzur dolu olsa
Herkes mutlu mesut yaşasa
Ama nafile
Bu yaşam iyi ya da kötü bitecekse
Senin iyiliğin bile anlamsız be masal
Oturuyorum bütün gün tek başıma
Bir elimde kalbim,bir elimde aklımla
Camdan dışarıyı seyrediyorum merakla
Yoldan geçen arabalara bakıyorum boşuna
İçlerinden birinin senin olduğunu bilmeden
Bir tanesine bile binip gelmeyeceğini anlayarak
Çaresizce bakıyorum otoyolun karasına
Kayboluyorum arabaların ışıkları arasında
Sokak lambaları göz kırpıyor sanki bana
O an anlıyorum ki sokaklar boş
İnsanlar savrulmuş dört bir yana
Peki ya ben? Ben savrulabilir miyim?
Karşıdan gelen arabalar beni atabilirler mi kenara?
Işıklarıyla beni yönlendirebilirler mi aydınlık bir hayata?
Yine ayrılık vakti geldiFatihlerin, sultanların, padişahların yaşadığıSurları bir yılan bütün gibi şehri saranMeydanları balık sürüsü gibi canlı olanŞehr-i İstanbul'dan ayrılmak içinBu sefer hüzünle ayrılmıyorum sendenYüzümde kocaman bir gülümsemeKalbimde ayrı bir çarpıntı yaratan'Onu' görmeye gideceğim için çok mutluyum
Kıskanma İstanbul!Ben senden hep umutluyumBir gün sen de birini bulursunGalata'ya arkadaşBoğaziçi'ne sırdaşİstiklal'e kankaKendine bir eşBir gün sen de bulursunEminim mutlu olursunGözünde yaş kalmadı biliyorumSesin olsa ne kadar bağırırsınKalbin olsa ne kadar hızlı çarparElin olsa nasıl tutar ellerimdenKıskanma İstanbul!Bir gün sen de bulursunBir gün sen de konuşurSen de anlatırsınAyrılık vakti geldi senden Hüzünle ayrılmıyorum amaOna gidiyorum...Hayatıma renk katanKalbimin cennetinin sahibinin yanına'Ona' gidiyorum...
Seni hüzünlü görmek istemiyorumDöndüğümde yineO kalabalığınO huzurunO telaşınYine seninle olması dileğiyleHoşçakal Şehr-i İstanbul...
Kasım geldi kasım
Sıcacık aşkların ısıttığı
Soğuk ama samimi
İçi buz gibi ama dışı sıcak olan
Kardan ‘adamların`ın
Arada sırada sana ‘merhaba` diyen
Bir güneşinin olduğu
Sert rüzgarlı bir liman olan
Kasım geldi kasım...
Şu soğuk havada arıyor insan
Sıcak bir kahve
Sıcak bir battaniye
Koşup sarılacak
Aşkın sıcaklığını hissettirecek
Kış gelse de yazı yaşatacak
Kara bulutların arasından
Sana güneş gibi gülümseyecek
Bir bakışıyla içini ısıtacak
Çok değerli olduğunu sana anlatacak
Birisini arıyor...
Beyaz’ın siyahı
Siyah’ın beyazı oldum
Kalbim siyah
Aklım ise beyaz
Kalbim karardı
Aklım karıştı
Aşk yüreğimi kararttı
Düşünceler ise aklımı aldı götürdü
Sen siyah görünümlü beyaz elbiseli kadın
Sen beni mahvettin
Yüreğimi kararttın,aklımı çeldin
Akla karayı seçtirdin bana
Akı seçtin yüreğimi aldın
Karayı seçtin ruhumu aldın
Sende kalmış;
Ruhum ve yüreğimden birer parça,
En azından onları koru kolla
Sen siyah görünümlü beyaz elbiseli kadın
Beni sen mahvettin...
Şimdi bu kitabı okudun sonra nolacak dedin sevgili arkadaşım biliyorum ya da sıkıldın rastgele bir sayfa açıp ona baktın ya da hiç okumadan bir kenara attın. Bu kitabı sana verdim
çünkü sen hayatımdaki en değerli insanlardan birisin bunu bil ve şunu da unutma; ’söz uçar, yazı kalır. Umarım saklarsın bunu benim için şimdiden çok teşekkür ederim sana arkadaşım olduğun için, en azından, bana karşı iyi niyetli olduğun, beni anladığın, beni dinlediğin ve tabi ki bunun içinden, bir kez de olsa, bir şiiri okuduğun için çok teşekkür ederim...