T.C. Sağlık Bakanlığı Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dr. Sami Hatipoğlu Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği Şefi ve Aile Hekimliği Koordinatörü İLKÖĞRETİM ÇAĞINDAKİ ÇOCUKLARDA OBEZİTE PREVALANSININ BELİRLENMESİ VE RİSK FAKTÖRLERİNİN ARAŞTIRILMASI (Uzmanlık Tezi) Dr. Serdar Öztora İstanbul - 2005 1
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
T.C.Sağlık Bakanlığı
Bakırköy Dr. Sadi KonukEğitim ve Araştırma Hastanesi
Dr. Sami Hatipoğlu Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği Şefi ve
Aile Hekimliği Koordinatörü
İLKÖĞRETİM ÇAĞINDAKİ ÇOCUKLARDA
OBEZİTE PREVALANSININ BELİRLENMESİ VE
RİSK FAKTÖRLERİNİN ARAŞTIRILMASI
(Uzmanlık Tezi)
Dr. Serdar Öztora
İstanbul - 2005
1
TEŞEKKÜR
Hastanemiz Başhekimi Sn. Prof. Dr. Ali İhsan Taşçı’ya, eğitimim boyunca ve tez çalışmamda
yardımlarını, bilgi ve deneyimini esirgemeyen değerli hocam Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Kliniği Şefi ve Aile Hekimliği Koordinatörü Sn. Uz. Dr. Sami Hatipoğlu’na,
Eğitimim süresince bana emeği geçen Dahiliye Klinik Şefi Sn. Doç. Dr. Baki Kumbasar’a,
Dahiliye Klinik Şef Yardımcısı Sn. Uz. Dr. Zeynep Öner Özcan’a, Genel Cerrahi Klinik Şefi
Sn. Prof. Dr. Erşan Aygün’e, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi 5.Psikiyatri Klinik
Şefi Doç. Dr. Arif Verimli’ye, Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği Şefleri Sn. Doç. Dr. Can
Tüfekçi’ye, Sn. Doç. Dr. Kadir Savan’a,
Asistanlığım boyunca birlikte çalışma olanağı bulduğum tüm uzman ve asistan arkadaşlarıma,
tüm hemşire ve sağlık personeline, dostlarım Dr. Mehmet B. Barutçugil ve Dr. Bahar
Salihoğlu’na teşekkür ederim.
Bugünlere gelmemdeki katkıları ve sağladıkları eğitim için sevgili aileme, ve varlığı, desteği
ve sevgisi için eşim Dr. Fatma Öztora’ya sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Dr. Serdar Öztora
2
İÇİNDEKİLER
1 GİRİŞ VE AMAÇ 3
2 GENEL BİLGİLER
2.1 Obezitenin Tanımı ve Sınıflandırılması 5
2.2 Obezite Prevalansı 7
2.3 Obezite Etyopatogenezi 10
2.3.1. Eksojen Obezite Olu umuna Katk da Bulunan Faktörlerş ı 11
2.3.1.1 Genetik 11
2.3.1.2. Yaş 11
2.3.1.3. Cinsiyet 12
2.3.1.4. Beslenme Al kanl klarış ı ı 12
2.3.1.5. Fiziksel Aktivite 13
2.3.1.6. Sosyoekonomik Kültürel Düzey 13
2.3.1.7. Psikolojik Etkiler 14
2.4. Obezitenin Ölçüm Yöntemleri 14
2.4.1. Vücuttaki Yağın Direkt Ölçümü 14
2.4.2. Vücuttaki Yağın İndirekt Ölçümü 15
2.4.2.1. Boya göre ağırlık (Rölatif Ağırlık-RA) 15
2.4.2.2. Çevre ölçümleri 16
2.4.2.3. Cilt kıvrım kalınlıkları 16
2.4.2.4. Vücut kitle indeksi (“Quetelet İndeks”) 16
2.5. Obezitenin Komplikasyonları 17
2.6. Obeziteden Korunma 19
3
2.7. Çocukluk Çağı Obezitesinde Tedavi Yöntemleri 20
2.7.1. Diyet 20
2.7.1.1. Kalori alımının kısıtlanması 20
2.7.1.1.1. Beslenmenin düzenlenmesi 20
2.7.1.1.2. Beslenme planlanması 22
2.7.1.2. Harcanan kalorinin artırılması (aktivite veya egzersiz) 22
2.7.2. Egzersiz 23
2.7.3. Davranış tedavisi 23
2.7.4. İlaç tedavisi 24
2.7.5. Cerrahi tedavi 25
3. YÖNTEM VE GEREÇLER 26
3.1. Muayene ve Ölçüm 26
3.2. Verilerin Değerlendirilmesi ve Analizi 27
4. BULGULAR 28
5. TARTIŞMA 35
6. ÖZET 38
7. SONUÇ 40
8. KAYNAKLAR 42
9. EKLER 47
4
1. GİRİŞ VE AMAÇ
Günümüzden 20 y l önce bo zamanlar n bahçelerde veya sokak aralar nda oynayarakı ş ı ı ı
geçiren çocuklar, günümüzde geli en teknolojinin ve de i en sosyal yap n n da etkisiyle art kş ğ ş ı ı ı
zamanlar n televizyon ve bilgisayar ba nda geçirmekte, ve beslenme al kanl klar ndakiı ı şı ış ı ı
de i imle birlikte obezite prevalans n n çocukluk ve adölesan dönemde gittikçe artmas nağ ş ı ı ı
neden olmaktad rlar. ı
ABD'de eri kinlerin %54,9'u fazla kilolu, %22,3'ü ise obezdir. Çal malar obeziteninş ış
hipertansiyon, tip 2 diabetes mellitus, dislipidemi, kardiyovasküler sistem hastal klar veı ı
belirli tipteki (kolon, meme, safra kesesi, endometrium) kanserlere yakalanma risklerini
art rd n göstermi tir (1).ı ığı ı ş
Obezite, çocuk ve adölesanların %25-30'unu etkileyen önemli bir beslenme
problemidir. Çocukluk çağı obezitesi özellikle gelişmiş ülkelerde olmakla beraber bütün
dünyada artan bir prevalansa sahiptir. Obeziteye bağlı problemlerin yanı sıra çocukluk
çağında obez olanlarda erişkin dönemde morbidite ve mortalitenin artması, adölesan döneme
obez girenlerin %50'sinin erişkin dönemde obez olması ve hem çoğu kez aileler ve hem de
hekimler tarafından tedavi edilmesi gereken bir hastalık olarak görülmemesi açısından önemli
bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır (2).
Erişkinlerde obezite tanısı vücut kitle indeksine (VKİ) dayanılarak konur ve mortalite
ve morbidite ile ilişkilendirilebilir. Benzer şekilde çocukluk çağı obezitesinde de tanı VKİ’ ye
dayanılarak konur, ancak günümüzde çocukluk çağında VKİ ile mortalite ve morbidite
arasında ilişki gösteren çalışmalar yoktur. Çocukluk çağı obezitesinin birçok bilinen ve
potansiyel nedeni vardır, bunlar genetik, endokrin, prenatal/ erken dönem, fiziksel aktivite,
diyet ve sosyoekonomik nedenler olarak sınıflandırılabilir. Bu faktörler, temel denklemi
(enerji alımı= enerji tüketimi) etkiler. Bu denklemdeki bozukluklar obeziteye yol açabilir (3).
5
Bu çal ma bölgemizdeki bir özel ilkö retim okulunda yüksek sosyoekonomik düzeyliış ğ
çocuklarda obezite prevalans ve obezite geli iminde rol oynayan risk faktörlerini ortayaı ş
koymak için planlanm t r. Çal mada 6-15 ya aras ndaki 299 çocuk taranarak, antropometrikış ı ış ş ı
ölçümler al nm ve genetik faktörler, yeme al kanl klar , fiziksel aktivite, televizyon izlemeı ış ış ı ı
ve bilgisayar kullanma süresi sorgulanm t r. ış ı
6
2. GENEL BİLGİLER
2.1. Obezitenin Tanımı ve Sınıflandırılması
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından obezitenin tanımı şu şekilde yapılmıştır:
“Sağlığı bozacak ölçüde yağ dokularında anormal veya aşırı miktarda yağ birikmesidir”.
Diğer bir deyimle obezite vücut yağ oranının artması ve davranış, endokrin ve metabolik
değişikliklerle karakterize kompleks, multifaktöryel bir hastalıktır.
Obezite özelliklerine göre birkaç farklı şekilde sınıflandırılabilir (4). Bunlar:
1. Yağ dokusunun dağılımı ve anatomik özelliklerine göre,
2. Obezitenin başlama yaşına göre,
3. Etyolojide rol oynayan faktörlere göre olarak ayrılabilir.
Bu sınıflamayı açacak olursak:
1. Yağ dokusunun dağılımı ve anatomik özelliklerine göre:
a. Hiperselüler obezite: Yağ hücre sayısının artışı ile seyreden obezitedir ve
çocukluk çağındaki obezite tipidir. Nadiren erişkin dönemde de ortaya
çıkabilir.
b. Hipertrofik obezite: Yağ hücrelerinin büyüklüğü ve lipit içeriğindeki artış
ile karakterizedir. Erişkin dönemde ve gebelikte başlayan obezite bu
tiptedir.
c. Yağ dağılımına göre obezite:
i. Android tip obezite (abdominal/santral): Yağ dokusu karın ve
göğüste birikmiştir.
ii. Gynoid tip obezite (gluteal/ periferal): Yağ dokusu kalça ve uylukta
toplanmıştır.
7
2. Obezitenin başlama yaşına göre:
a. Çocukluk yaş grubunda başlayan obezite
b. Erişkin dönemde başlayan obezite
3. Etiyolojiye göre:
a. Basit Obezite (Eksojen Obezite)
b. Metabolik ve hormonal bozukluklara sekonder obezite
i. Endokrin nedenler
1. Hipotalamik bozukluklar
a. Frohlich Sendromu
b. Travma
c. Tümör (Kraniyofarenjiyoma)
d. Post-enfeksiyöz (Ensefalit)
2. Cushing hastalığı ve Sendromu
3. Hipotiroidizm
4. Büyüme hormonu eksikliği
5. Pseudohipoparatiroidi
6. İnsülinoma, Hiperinsülinizm
7. Polikistik over Sendromu
ii. İlaçlar
1. Glukokortikoidler
2. Amitriptilin (Trisiklik antidepresanlar)
3. Siproheptadin
4. Fenotiazin
5. Östrojen
8
6. Progesteron
7. Lityum
c. Genetik sendromlar ile birlikte olan obezite
i. Prader-Willi Sendromu
ii. Bardet- Biedl Sendromu
iii. Cohen Sendromu
iv. Carpenter Sendromu
v. Turner Sendromu
vi. Alström Sendromu
2.2. Obezite Prevalansı
Yapılan bir çok çalışmada çocukluk çağı obezitesinin prevalansının son yıllarda
artmakta olduğu gösterilmiştir. Bu konuda yapılan çok sayıda çalışma olmasına karşın veri
toplanmasında kullanılan metodların farklılığı sonuçların değerlendirilmesinde zorluklar
yaratmaktadır.
Amerika Birle ik Devletleri’nde (ABD) çocuk nüfusunun % 25'inin ş obezite kapsam naı
al nabilece i ifade edilmektedir. ABD'de gerçekle tirilen beslenme ve sa l k taramaları ğ ş ğ ı ı
(NHANES) obezite (5,6,7,8,9,10,11) prevalans hakk nda güvenilir bilgiler vermektedir.ı ı
NHANES III 1988-1994 y llar aras nda gerçekle tirilen taramad r ve sonuçlar itibar ileı ı ı ş ı ı ı
VK 'i 95. persentil üzerinde olan 6-11 ya çocuklar n oran %13.7, (erkeklerde %14.7,İ ş ı ı
k zlarda %12.5) ve 12-17 ya çocuklar n ise %11.5 (erkeklerde %12.3, k zlarda %10.7) olarakı ş ı ı
belirlenmi tir. NHANES II dönemine denk gelen 1976 ve 1987 y llar aras nda saptananş ı ı ı
obezite prevalans 6-11 ya grubunda %54 ve 12-21 ya grubunda ise %64 oran nda artı ş ş ı ış
9
göstermi tir. ABD'de çocukluk ça obezitesi bir halk sa l problemi olarak alg lanmakta veş ğı ğ ığı ı
önlem al nmas planlanmaktad r.ı ı ı
Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde pediyatrik obezitenin prevalansı ve artış eğilimi
tahmin çalışmaları obezitenin tanımındaki metodolojik problemler ve nüfusun demografik,
kültürel ve sosyoekonomik kompozisyonunu yansıtacak verilerin yetersiz olması nedeni ile
tam sonuçlanamamıştır. Ancak genel AB ülkelerinde küçük çocuklarda obezite prevalansı
adölesanlara göre düşüktür. Cinsiyetler arasında belirgin bir fark görülmemiştir. Güney ve
doğu bölgelerindeki ülkelerde prevalans daha yüksektir (12).
İtalya'da yapılan bir çok çalışmada 7-8 yaş grubu çocuklarda obezite prevalansı RA ile
%120'nin üzeri olarak kabul edilmiş ve %6 ile % 13.3 arasında, 3-5 yaş alındığında aynı
kriterler ile %1 ile %6 arasında değişen sonuçlar elde edilmiş, 9-11 yaş aralığında ise %12 ile
%16 arasında değerler bulunmuştur. Yunanistan’ da yapılan bir çalışmada 10-15 yaş
grubunda RA 95. persentil ve üzeri alınarak obezite prevalansı %32.5 olarak belirlenmiştir.
Hollanda'da VKİ' nin 97. persentil ve üzeri alınarak yapılan bir çalışmada prevalans %8
olarak gösterilmiştir. İsveç'te gerçekleştirilen ve rölatif ağırlığın (RA) %120'nin üzeri olarak
kabul edilen çalışmada obezite prevalansı 4 yaş çocuklarda %5, 8 yaş çocuklarda %3 ve 13
yaşındakilerde ise %11 olarak bulunmuştur. Finlandiya'da aynı popülasyonun 3'er yıllık
aralarla izlendiği ve triseps cilt kıvrım kalınlığı (TCK) 90. persentil ve üzeri olarak
belirlendiği bir çalışmada 3, 6, 9, 12, 15 yaş gruplarında obezite prevalansları sırası ile erkek
%1.1 ve kız %3.8, erkek %9.7 ve kız %8.7, erkek %12.1 ve kız %9.3, erkek %10.2 ve kız
%8.5, erkek %10.5 ve kız %9.2 olarak bulunmuştur. Avusturya'da RA' ın %120 ve üzerinin
obezite olarak kabul edildiği bir çalışmada obezite prevalansları 7-9 yaş grubunda; erkek %19
ve kız %16, 10-12 yaş grubunda; erkek %22 ve kız %15, 13-14 yaş grubunda; erkek %24 ve
kız %17 ve 15-19 yaş grubunda; ise erkek %29 ve kız %18 olarak bulunmuştur. İspanya'da
yapılan bir çalışmada ise VKİ kullanılmış ve 95. persentil ve üzeri obez olarak kabul
10
edilmiştir. Bu çalışmanın sonucunda ise obezite prevalansı 6-7 yaş grubu erkeklerde %6.4 ve
kızlarda %10 olarak bulunmuştur. 1997'de İngiltere'de yapılan bir kesitsel çalışmada VKİ' nin
25' ten büyük olduğu durum obezite olarak kabul edilmiş ve 13-14 yaş obezite prevalansı
%6.3 olarak belirlenmiştir. Bulgaristan'da yapılan bir çalışmada obezite RA' ın %120'den
yüksek olması şeklinde kabul edilmiş ve 0-1 yaş grubunda %3, 1-3 yaş grubunda %5.8 ve 3-7
yaş grubunda ise %2.9 olarak bulunmuştur (12). Tüm bu çalışmalarda metotlar ve obezite
belirlemesinde kullanılan kesme değerlerinde farklılıklar vardır. Bu nedenle çalışmaları
yorumlamak ve karşılaştırmak güç olmaktadır.
Gelişmekte olan ülkelerde okul öncesi çocuklar üzerinde gerçekleştirilen geniş bir
çalışmada gayri safi kişi başı gelir düzeyleri 110 $ ile 3500 $ arasında değişen 50 ülke
incelenmiştir. Bu ülkeler arasında 1993 senesi itibarı ile kişi başı geliri 1980 $ olan Türkiye
de yer almıştır. Bu 50 ülkeden 32'sinde obezite prevalansı beklenen değer olan %2.3'ün
altında kalmıştır. En yüksek obezite prevalansı %12.5 ile Özbekistan'da ve %7.5 ile Mısır'da
gözlenmiştir. 1993 verilerine göre Türkiye'de gözlenen obezite prevalansı ise %2.2 olarak
belirlenmiştir. Aynı çalışma'da Amerika Birleşik Devletleri’nde okul öncesi obezite
prevalansı %3.1 olarak verilmiştir (13).
Afrika'da yapılan bir çalışmada erkeklerde obeziteye neredeyse rastlanmamasına
rağmen menarş sonrası kızlarda VKİ' e göre %16.7 ve TCK' a göre ise %11.1 obezite
prevalansı saptanmıştır (14).
Hong Kong'da yapılan başka bir çalışmada 3-18 yaş arası çocuk ve adölesanlarda
obezite prevalansı erkek çocuklar için %11.8, kız çocuklar için %8.93 ve toplam çocuklar için
ise %10.8 olarak bulunmuştur. Sonuçlara göre 5 yaşından sonra obezite prevalansında artış
olduğu ve erkeklerde 11 ve kızlarda ise 8 yaşında en yüksek seviyeye ulaştığı belirtilmiştir
(15).
11
Suudi Arabistan'da sadece erkek çocuklar üzerinde yapılan bir araştırmada obezite
prevalansı %15.8 olarak bulunmuştur (16). Kuveyt'te yapılan bir başka prevalans
çalışmasında ise okul öncesi çocuklarda obezite prevalansı %8.2 olarak kaydedilmiştir (17).
12
2.3. Obezite Etyopatogenezi
Obeziteye neden olan çok yemenin mekanizmas nda hipotalamusun i tah merkeziı ş
önemli rol oynamaktad r. nsan ve hayvanlarda ventromedial hipotalamusun tokluk, lateralı İ
hipotalamusun ise açl k sinyallerini alan merkez oldu u gösterilmi tir. Besin al m n etkileyenı ğ ş ı ı ı
peptidler; kolesistokinin, ürokortin ve nöropeptid Y (NPY)’ dir. Kolesistokinin ve ürokortin
besin al m n azalt rken, NPY ise besin al m n art rmaktad r. NPY beynin pek çokı ı ı ı ı ı ı ı ı
bölgesinde, özellikle de hipotalamus, hipokampus, korteks ve beyin sap nukleuslar ndaı ı
bulunur. Birçok obezite modelinde paraventriküler ve arkuat nükleus ark nda NPY ve NPYı
mRNA art m vard r. NPY kortikotropin salg lat c hormon ve kortikotropin sal n m n art r rı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı
ve insülin ile sürekli etkile im halindedir. Obez çocuklarda hiperinsülinemiye ra men normalş ğ
glukoz düzeyleri insülin direncinin varl n gösterir. Önlem al namad durumda insülinığı ı ı ığı
direnci nedeniyle glukoz tolerans bozulup hiperglisemi geli ebilecektir. Vücut a rl n nı ş ğı ığı ı
artmas ile birlikte insülinde de belirgin art olmaktad r. Ya hücre kütlesinin büyümesi veı ış ı ğ
insülin gereksiniminin artmas na kar n reseptör say s n n azalmas insülin direncine yolı şı ı ı ı ı
açmaktad r. Bu nedenle özellikle son y llarda s kl n n gittikçe artmas yla gündeme gelenı ı ı ığı ı ı
adolesan ça da tip II diyabetes mellitus hastal n n obez çocuklarda ortaya ç kğ ığı ı ı ışı
kolayla maktad r. NPY' nin sentez ve sal n m n inhibe ederek kilo al n m n engelleyen ve obş ı ı ı ı ı ı ı ı ı
geni taraf ndan kodlanan leptin vücut a rl ve metabolizmas n n düzenlenmesinde önemliı ğı ığı ı ı
rol oynar. Tokluk faktörü olarak leptin besin al m n azalt r ve enerji harcanmas n art r r.ı ı ı ı ı ı ı ı
Leptin NPY sentezini ve sal n m n azaltarak i tah azaltmaktad r. Obezlerde leptin sinyalindeı ı ı ı ş ı ı
bir bozuklu a ya da leptin etkisine olu an dirence ba l serum leptin düzeyleri artm t r (18).ğ ş ğ ı ış ı
13
2.3.1. Eksojen Obezite Olu umuna Katk da Bulunan Faktörlerş ı
Tüketilenden fazla enerji al nmas i manl n ba l ca nedenidir. Altta yatan ba kaı ı ş ş ığı ş ı ş
hastal n olmad bu tip obezite “eksojen obezite” olarak adland r l r ve obezlerin ço u buığı ığı ı ı ı ğ
gruba girer. Obezite kalori al m ile kullan m aras ndaki dengesizlik sonucu ortaya ç ksa da,ı ı ı ı ı ı
Obezite ve genetik etmenler üzerinde yap lan ara t rmalarda her iki ebeveyn obez iseı ş ı
çocu un obez olma ans %80, yaln zca biri obez ise oran %50, ikisi de obez de ilse oran %9ğ ş ı ı ğ
olarak bulunmu tur. Bu gözlemlerden yola ç k larak yap lan ara t rmalarda vücut a rl nş ı ı ı ş ı ğı ığı ı
biyolojik olarak kontrol eden moleküler komponentleri belirleyen baz genler bulunmu turı ş
(ob geni, db geni, fat geni, tub geni, agouti geni). Bunlardan ob geni leptin sentezini
düzenleyerek i tah azalt r. Db geni ise leptin ba lanmas n düzenlemektedir (18).ş ı ğ ı ı
kizlerde yap lan çal malar da obezitede genetik e ilim fikrini desteklemektedir.İ ı ış ğ
Monozigot ikizlerden biri obez ise di erinin obez olma olas l , dizigot ikizlere göre dahağ ı ığı
fazlad r. Monozigot ikizlerde VK neredeyse benzerdir. Evlat edinilen çocuklar n yaı İ ı ğ
da l m ve VK ’ lerinin kendi anne-babalar na benzedi i gösterilmi tir (20).ğı ı ı İ ı ğ ş
2.3.1.2. Yaş
Hayat n ilk y l nda ya hücrelerinin büyüklükleri yakla k 2 kat artar ancak ilerikiı ı ı ğ şı
dönemlerde obezite geli ip geli meyece ine karar vermede bu dönemdeki obezite iyi birş ş ğ
gösterge de ildir. Çocukluk ya grubunun ikinci dönemi 4-11 ya lar aras d r. Bu dönemdekiğ ş ş ı ı ı
obezite daha sonraki dönemde de devam etme bak m ndan önemlidir (21). Obez bebeklerin 5ı ı
ya nda obez olma olas l normal bebeklere göre 5 kat fazla bulunmu tur (22), ancakşı ı ığı ş
bebeklik döneminde ba layan obezitenin ya la birlikte kendili inden düzelmesi mümkünş ş ğ
14
olmas na kar n çocukluk ve adölesan dönemde ba layan obezitenin eri kin dönemde devamı şı ş ş
etme riski yüksektir (23).
2.3.1.3. Cinsiyet
Obezite her iki cinste de görülmekle birlikte kad nlarda oran daha yüksektir.. Adölesanı
k zlarda obezitenin ba lama ve devam etme riski erkeklere göre daha fazlad r. Obeziteı ş ı
k zlarda erken püberte ve erken menar ile beraber görülmektedir. Ergenlik dönemiı ş
günümüzde geçmi e göre daha erken ya ta görülmekte olup bu dolayl ya da dolays z olarakş ş ı ı
toplumun vücut a rl n n artmas ile ilgilidir.ğı ığı ı ı
2.3.1.4. Beslenme Al kanl klarış ı ı
Genetik yatk nl kla beraber beslenme al kanl klar ndaki de i iklikler son y llardaı ı ış ı ı ğ ş ı
üzerinde en çok durulan faktörlerdir. Bebeklik döneminde diyetin (ve özellikle a rşı ı
beslemenin) ileride obezite riski ta d hipotezi s k olarak dü ünülmü tür, ancak erkenşı ığı ı ş ş
diyetin çocukluk ça sonras nda obezite geli imine etkisini gösteren çok az say da çal mağı ı ş ı ış
vard r (24). Bu konudaki bir çal mada Charney ve ark. bebekken 90. persantilin üzerindekiı ış
bebeklerin %36’s n n eri kin hayatta obez oldu unu, bunun yan nda normal ve zay fı ı ş ğ ı ı
bebeklerde bu oran n %14’te kald n göstermi lerdir (25). Anne sütü ile çok s k ekildeı ığı ı ş ı ş
besleme ve dolay s yla yüksek enerji al m , bebeklik döneminde “a r besleme” rolüı ı ı ı şı ı
oynayarak ileride obeziteye yatk nl k sa lar (26). Bununla birlikte, erken enerji veya besinı ı ğ
al m n n ileride obezite geli imi üzerine etkisi hala ispatlanamam t r (24).ı ı ı ş ış ı
Vücut bile imini erken diyet ile programlama ara t rmalar esas olarak anne sütü ileş ş ı ı
beslemenin eri kin obezitesini azalt p azaltmad üzerine odaklanm t r. Mama ile beslenenş ı ığı ış ı
çocuklar anne sütü ile beslenenlere göre daha i mand r, ama bunun ileride obezite geli imineş ş ı ş
katk s tart mal d r. Baz küçük çal malar anne sütü ile geç dönem obezite aras nda ili kiı ı ış ı ı ı ış ı ş
gösterememi se de (24), birkaç büyük kohort çal mas nda anne sütü ile beslenen bebeklerinş ış ı
ileride obeziteye daha az maruz kald klar n gösterilmi tir (27,28). Anne sütü al m n n ilerideı ı ı ş ı ı ı
15
ya olu umuna etkisi tart mal d r, ama bir hipoteze göre mama ile beslenen bebeklerdekiğ ş ış ı ı
daha yüksek insülin seviyeleri ya birikimini ve adipozitlerin erken geli imini uyarmaktad r. ğ ş ı
2.3.1.5. Fiziksel Aktivite
Sedanter yaşam şekli çocukluk dönemi obezite riskini arttıran nedenlerden biridir.
(29,30) Sedanter yaşam obezitenin bir risk faktörü olabileceği gibi eşlik eden bir durum da
olabilir. Sedanter yaşam tarzının çocuklarda yaygın olmasının sosyal, çevresel ve psikolojik
nedenlerle açıklanabilir. Endüstrinin makineleşmesi, evlerde iş kolaylaştırma aletlerinin
çoğalması, ulaşım kolaylıkları, araba kullanımının ve televizyon izlemenin yaygınlaşması,
aktivitenin ve enerji harcanmasının azalmasına yol açmaktadır (31).
Televizyon izleme sedanter yaşam ve seyirle beraber yeme aktivitesi nedeni ile obezite
riskini arttıran bir faktördür (32). Son zamanlarda yapılan çalışmalarda, çocukluk çağı ve
adölesan dönemde televizyon izlemenin erken erişkinlik döneminde fazla ağırlık, düşük
kardiyorespiratuar sağlık, artmış serum kolesterolü ve sigara kullanımı ile ilişkili olduğu
saptanmıştır. 1000 kişi ile yapılan bir prospektif çalışmada hafta içi günde 2 saatten fazla
televizyon izlemenin 26 yaşında %17 fazla ağırlık, %15 düşük form, %15 artmış serum
kolesterol düzeyleri ve %17 sigara içiminden sorumlu olduğu gösterilmiştir (33).
Televizyon izleme ve atıştırma birlikteliği de incelenmesi gereken önemli bir konudur.
Hafta sonlarında çocukların günlük enerjilerinin dörtte birinden fazlasını, hafta içlerinde ise
%20’sine yakınını televizyon izlerken aldıkları gösterilmiştir (34).
2.3.1.6. Sosyoekonomik Kültürel Düzey
Sosyoekonomik düzey ve obezite arasında değişken sonuçlar bulunmuştur (35,36). Bu
sonuçların bazıları yüksek sosyoekonomik düzeyde ve bazıları da düşük sosyoekonomik
düzeyde obezitenin prevalansının arttığı görüşündedir. Ancak gelişmekte olan ülkelerde
yapılan obezite prevalans araştırmalarında 50 ülkeden 32'sinde obezite prevalansının %2.3'ün
altında olduğu ve bu ülkeler için obezitenin bir sorun teşkil etmediği ifade edilmiştir.
16
Ebeveynin eğitim durumu ve meslek sahibi olmaları ile obezite arasındaki ilişki için de farklı
iddialar olsa da , zor yaşam şartlarında ve kötü ortamlarda büyüyen çocukların obezite riskleri
daha yüksektir (37,38). Ülkemizde obezite daha çok yüksek ve orta sosyoekonomik
düzeydeki bireylerde görülmektedir. Sosyoekonomik olarak orta düzeydeki ailelerde
görülmesi ülkemizdeki orta sosyoekonomik düzeydeki insanların gelişmiş ülkelerdeki yoksul
kesim gibi beslendiğini düşündürmektedir (39).
2.3.1.7. Psikolojik Etkiler
Obezite ve psikolojik etmenler arasında bir ilişki olduğu kabul edilmektedir. Anne-
baba-çocuk arasındaki olumsuz ilişkiler, okulda başarısızlık, arkadaş edinememe çocuğun
ruhsal yapısını etkileyip aşırı yemeye neden olabilmektedir (40, 41). Bazı kimseler üzüntü,
sıkıntı ve güvensizliklerini örtmek için fazla yemeye meyilli olabilirler. Bunun tersi durumlar
da olabilir. Psikolojik bozukluklar, bazen fazla yemeye, bazen de az yemeye neden olabilir.
Bazı obez çocukların öyküsünde belirli bir psikolojik travma saptanabilir. Nadir olarak
obezite psikiyatrik bir hastalığa eşlik edebilir. Zeka geriliği olan çocuklarda da obezite sıklığı
yüksektir (41).
2.4. Obezitenin Ölçüm Yöntemleri
Obeziteyi değerlendirirken vücuttaki yağ dokusu ile yağsız dokunun oranlarının
belirlenmesi önemlidir. Vücuttaki yağın ölçümü için kullanılan direkt ve indirekt yöntemler
vardır.
2.4.1. Vücuttaki Yağın Direkt Ölçümü
a. Sualtı tartımı ile vücut dansitesinin hesaplanması: “Altın standart” olarak kabul
edilmektedir. Farklı dansitede olan yağsız doku ile yağ dokusu su altı tartımı ile
belirlenmektedir. Ancak bazı hastalarda, özellikle çocuklarda uygulanması çok
zordur.
17
b. Toplam vücut suyunun izotop dilüsyonu ile saptanması: 2 veya 3 değerlikli
hidrojen izotopu kullanılarak izotop dilüsyonu metodu ile total vücut sıvısı
saptanabilmektedir. Yağsız doku kitlesindeki su miktarı sabit (%72) kabul edilerek
hesaplama yapılır.
c. Toplam vücut potasyumunun ölçülmesi: potasyum vücutta yağsız doku
kompartmanında bulunduğu için vücut potasyumunun ölçümü yağsız doku kitlesi
hakkında fikir vermektedir.
d. Nötron aktivasyonu
e. Vücudun biyoelektriksel iletkenliğinin saptanması
f. Bilgisayarlı tomografi
g. Manyetik rezonans görüntüleme
h. Dual enerji x-ray absorpsiyonunun değerlendirilmesi
2.4.2. Vücuttaki Yağın İndirekt Ölçümü
Antropometrik ölçümler kolay, hızlı, pratik ve ucuz oldukları için obezite tanısında
sıklıkla kullanılırlar. Bunlar arasında en sık kullanılanlar boya göre ağırlık (rölatif ağırlık),
çevre ölçümleri, cilt kıvrım kalınlıkları ve vücut kitle indeksidir (Quetelet indeks).
2.4.2.1. Boya göre ağırlık (Rölatif Ağırlık-RA)
Çocuklar obezite açısından değerlendirilirken özellikle boyları göz önüne alınıp
çocuğun ağırlığı ideal ağırlık ile karşılaştırılmaktadır. İdeal ağırlığın belirlenmesinde her
ülkenin kendi standartlarının kullanılması gerekmektedir. Yaş ve cinsiyete göre düzenlenmiş
boy ve vücut ağırlığını içeren tablolardan yararlanılarak çocuğun boy yaşına uygun ağırlığı
bulunur. Boyunun 50 persentilde olduğu yaşın 50 persentildeki ağırlığı o çocuğun ideal
ağırlığıdır. Çocuğun ölçülen ağırlığının ideal ağırlığına oranlanması ile rölatif ağırlık saptanır.
(Rölatif ağırlık= hastanın ölçülen ağırlığı/ aynı boydaki normal çocuğun ağırlığı x 100)
18
Rölatif ağırlığın %120 üzerinde olması obezite kabul edilmektedir.
2.4.2.2. Çevre ölçümleri
Çevre ölçümleri vücut dansitesi, yağsız vücut dokusu, adipoz doku kitlesi, total vücut
protein kitlesi ve enerji depolarının göstergesidir. En sık üst orta kol, bel, kalça, uyluk ve
baldır çevreleri kullanılır.
2.4.2.3. Cilt kıvrım kalınlıkları
Obezitede yağın bir kısmı cilt altında toplanır. Cilt altı yağ dokusunu belirlemek için
cilt kıvrım kalınlığı ölçümü yapılır. Ölçüm kaliper denen özel aletlerle yapılır. En sık
kullanılanlar “Harpenden” ve “Lange” kaliperleridir. Cilt kıvrımları aletin uçları arasında
tutulur ve kalınlık göstergeden okunur. Triseps, biseps, subskapular ve suprailiak bölgelerde
ölçüm yapılabilmektedir. Yaygın olarak kullanılan triseps cilt kıvrım kalınlığı ölçümüdür.
Yaşa göre belirtilen persentillere göre 85 persentil üzerindeki ölçümler obezite olarak
değerlendirilmektedir. Ancak bu yöntem tecrübe gerektirir ve uygulanması zordur.
2.4.2.4. Vücut kitle indeksi (VKİ), “Body Mass Index” (BMI), “Quetelet İndeks”
Vücut kitle indeksi obezitenin değerlendirilmesi için kullanılan en pratik ve
günümüzde en kabul gören metot olarak kabul edilmektedir. Ölçülen ağırlığın (kg) boyun (m)
karesine oranıdır. (VKİ= ağırlık (kg) / boy²(m²) ) VKİ çocuklarda yaşa ve cinse göre
değişkenlik gösterir. Yaşa ve cinse göre VKİ persentilleri belirlenmiştir. Bu tabloya göre 95.
persentil üzerinde kalan vakalar obez olarak değerlendirilmektedir. Ancak bu tanım
persentillerin elde edildiği topluma özgü olup genel uygulamaya pek elverişli değildir.
Örneğin şişmanlık oranının %25’lere vardığı ABD çocuklarının 82. persentil değeri, Brezilya
çocuklarının yaklaşık 95. persentil değerine ve İngiliz çocuklarının yaklaşık 90 persentil
değerine uymaktadır. Bu yüzden dört kıta (Asya, Avrupa, Kuzey-Güney Amerika)
19
çocuklarından elde edilen veriler birleştirilerek 2-18 yaş arası uluslar arası VKİ değerleri elde
edilmiş (Ek-2) ve şişmanlık tanımı için bu ölçütlerin kullanılması önerilmiştir (19).
2.5. Obezitenin Komplikasyonları
Çocukluk çağı obezitesi son zamanlarda koruyucu hekimliğin önde gelen
konularından birini oluşturmaktadır. Çocukluk ve adölesan dönem obezitesinin erişkin dönem
hastalıkları ile ilişkisi bunda önemli rol oynamaktadır. Organizmada obeziteden etkilenmeyen
çok az sistem vardır. Bu bölümde obezitenin organ sistemlerine etkisi üzerinde durulacaktır.
Tablo I: Obezitenin Komplikasyonları
Kardiyovasküler
• Hipertansiyon
• Hiperkolesterolemi
• Hipertrigliseridemi
• Artmış LDL
• Artmış VLDL
• Azalmış HDL
Endokrinolojik
• Hiperinsülinemi ve insülin rezistansı
• Tip II Diabetes Mellitus
• Kadınlarda
o Fertilitede azalma
o Erken menarş
o Erken menopoz
o Menstrüel bozukluklar
20
o Polikistik over hastalığı
• Erkeklerde
o Azalmış testosteron
o Artmış estradiol ve estron
o Oligospermi
Gastrointestinal
• Safra kesesi (özellikle kolelitiazis)
• Hepatik steatoz
İmmünolojik
• Azalmış hücresel immünite
Kas iskelet sistemi
• Blount hastalığı
• Gut
• Osteoartritis
• Kapital femoral epifiz kayması
Dermatolojik
• Akantozis nigrikans
• Fragilis kutis inguinalis
Neoplastik
• Kadınlarda: Meme, serviks, endometrium, safra kesesi, over
• Erkeklerde: Kolon, rektum, prostat
Nörolojik
• Psödotümör serebri
21
Obstetrik
• Hipertansiyon
• Artmış sectio frekansı
• Uzamış eylem
• Toksemi
Pulmoner
• Pick-Wick Sendromu
• Obstrüktif uyku apnesi
• Primer alveoler hipoventilasyon
• Pulmoner fonksiyon bozuklukları
Artmış mortalite
• Kanser
• Serebrovasküler hastalık
• Koroner kalp hastalığı
• Diabetes mellitus
• Sindirim sistemi hastalığı
• Genel
2.6. Obeziteden Korunma
Çocukluk çağı obezitesi korunma ve tedavi ilkeleri sağlıksız beslenme ve egzersiz
alışkanlıklarını sağlıklı davranış biçimleri ile değiştirmek prensibine dayanmalıdır.
Korunmanın hedefi daima kilo verdirmek yerine normal büyüme özelliklerinin sürdürülmesi
olmalıdır. Obeziteye yatkın çocuklarda sedanter, besleyici olmayan bir çevre metabolik
kapasitesini zorlar ve kilo alımını, daha fazla hareketsizliği ve sedanter davranışlarda artışı
22
kolaylaştırır. Tüm bunlar sonuçta klinik olarak belirgin obezite, azalmış insülin duyarlığı ve
sonuçta ileriki yıllarda tip 2 diyabet oluşumuna yol açar. Gelecekteki çocuk ve erişkin kronik
hastalıklarından korunma küçük çocuklarda obezite başlamasını önlemeye bağlıdır. Bu
pediatri, aile hekimliği ve halk sağlığı uzmanlarının birincil hedefi olmalıdır (42).
2.7. Çocukluk Çağı Obezitesinde Tedavi Yöntemleri
Obezite gittikçe artan bir halk sağlığı problemi olmaktadır. Son kanıtlara göre obezite
ABD’de önlenebilir ölüm nedenleri arasında sigaraya yakın şekilde ikinci sırada yer
almaktadır. Çocuk ve adölesan obezite tedavisinde şu anda mevcut üç modalite
bulunmaktadır, bunlar diyet ve davranış modifikasyonu, farmakolojik tedavi ve cerrahi tedavi
olarak gruplanabilir. Cerrahi müdahale VKİ ≥40 kg/m(2) olduğu ve tip 2 diyabet, obstrüktif
uyku apnesi veya psödotümör serebri gibi hastalıkların eşlik ettiği durumlarda veya VKİ ≥50
kg/m(2) ve eşlik eden hipertansiyon, dislipidemi veya metabolik sendrom gibi hastalıklar
varlığında düşünülebilir. Davranışsal yaklaşımlar genellikle psikolog, davranış terapisti,
diyetisyen veya egzersiz fizyologu tarafından uygulanır. Kilo kaybı için davranış tedavilerinin
çocuklarda erişkinlere göre daha kalıcı olduğuna dair bulgular mevcuttur (43).
2.7.1. Diyet
Nütrisyonel balansın sağlanması iki yolla olur:
1. Alınan kalorinin kısıtlanması
2. Harcanan kalorinin artırılması
Obezite gelişmesinde önemli rol oynayan faktörlerden birincisi hatalı beslenmedir. Bu
bağlamda yüksek kalorili gıdaların alınması, hazır yemek, hızlı yemek, sık veya seyrek
yemek, gece yatmadan önce yemek kolaylaştırıcı unsurlardır (44).
23
2.7.1.1. Kalori alımının kısıtlanması
2.7.1.1.1. Beslenmenin düzenlenmesi
1. Şişmanlatıcı yiyeceklerin kısıtlanması
a. Abur cubur yemenin kısıtlanması veya eliminasyonu
o Kolalı içecekler, gazozlar, hazır meyve suları
o Çikolata, gofret, dondurma, şeker
o Pasta, kek
o Kuruyemiş
b. Karbonhidrat ve yağdan zengin gıdaların kısıtlanması
o Reçel, bal, yağ, çikolatalı fındık ezmesi
o Ekmek, makarna, pilav, börek, mantı
o Hamur tatlıları ve sütlü tatlılar
o Yağ ve yağda kızarmış yiyecekler
2. Yeme alışkanlıklarının düzenlenmesi
a. Hazır yemek (veya fast-food) eliminasyonu veya kısıtlanması
o Hamburger, patates kızartması
o Döner ekmek, pizza
o Tost, sosisli sandviç
b. Yemek aralarında kalori bakımından zengin yiyeceklerin
atıştırılmasının önlenmesi
3. Yeme örneklerinin düzeltilmesi
a. Hızlı yemek yemenin terk edilmesi: normalde yemeğe başlandıktan
itibaren doyma hissinin beyne ulaşması ortalama 20 dakika almaktadır.
Hızlı bir şekilde yenirse doyma hissine erişilmeden fazla miktarda
kalori alınmış olur.
24
b. Sık veya seyrek yemenin terk edilmesi
c. Gece yatmadan önce kalori bakımından yüksek yiyeceklerin
alınmaması. Yemekten sonra hemen yatılacağı için alınan kalori
harcanamaz.
2.7.1.1.2. Beslenme planlanması:
Çocukların erişkinlerden farkı büyüyen ve gelişen varlıklar olmalarıdır. Bu nedenle
erişkilerde olduğu gibi kısıtlı bir diyet verilirse büyümeleri duraklar. Büyüme çağındaki
çocuklar günlük alınan kalorinin %12’sini büyüme için kullanırlar. Verilecek beslenme planı:
o Normal büyüme ve gelişmeyi sağlayacak,
o Yeterli kalori ve esansiyel besinleri içerecek,
o Protein, karbonhidrat ve yağ içeriği bakımından dengeli olacak şekilde
hazırlanmalıdır.
Günlük kalori miktarı hesaplanırken, ideal kiloya göre alınması gereken kalorinin
%80’i ve ileri derece obez çocuklarda kısa bir süre için %60’ına kadar inilebilir.
Yaş gruplarına göre obez çocukların alması gereken ortalama kalori değerleri:
Yaş grubu İdeal kalorinin %80’i İdeal kalorinin %60’ı6 yaş altı 900-1100 600-8007-10 yaş 1200-1400 900-110011-14 yaş 1500-1700 1200-1400Adölesan 1800-2000 1600-1800
Günlük kalorinin içeriği:
a. %50 karbonhidratlardan
b. %30 yağlardan (doymamış yağlar tercih edilir)
c. %20 proteinlerde gelmelidir. (hayvansal ve bitkisel proteinler bakımından
dengeli olmalıdır.
25
2.7.1.2. Harcanan kalorinin artırılması (aktivite veya egzersiz):
A. Günlük aktivitenin düzenlenmesi
1. Kısa mesafelerde araba yerine yürümeyi denemek (okul için)
2. Bir veya iki kat için asansör yerine merdiven kullanmak
3. TV ve bilgisayar karşısında çok fazla zaman harcamamak
4. Oyun ve okul çağındaki çocukların bireysel işlerini (giyinmek,
Yapılan kontrollü çalışmalarda diyet ve egzersiz kombinasyonu sadece diyet ile
karşılaştırıldığında daha fazla kilo kaybı gözlenmiştir ve egzersiz kilo kaybının uzun süreli
olmasına yardımcı olmaktadır (45). Başarılı egzersiz programlarının ortak özellikleri, sık
profesyonel bağlantı ile birlikte denetlenmeyen, resmi bir kimlik taşımayan egzersizlerin ve
egzersiz modu olarak yürümenin kullanılması, orta dereceli intensiteye sahip evde
gerçekleştirilen egzersizleri temel almasıdır (46).
Egzersiz kalori kullanımını gerektirir ve orta dereceli bir egzersiz bile hareketsizlikten
iyidir. Bu nedenle çocuklar boş zamanlarını pasif eylemler yerine hareketli geçirmeleri için
teşvik edilmelidirler. Egzersiz yağsız vücut kütlesi kaybını azaltabilir. Diyetle kaybedilen
kilonun %25 kadarı yağsız vücut kütlesidir. Aerobik çalışmalar ve dayanıklılık çalışmaları
yağsız vücut kütlesindeki azalmayı en aza indirir. Egzersiz yapan çocuklar yapmayanlara göre
belirgin olarak daha az viseral yağdokusu depolanması gösterilmiştir (45).
2.7.3. Davranış tedavisi
26
Çocukluk ve ergenlik döneminde sık görülen ve önemli bir sağlık sorunu olan obezite
etyolojisinde organik etkenlerin yanında çevresel ve psikolojik etkenlerinde önemli rol
oynadığı bilinmektedir. Sıklıkla uygulanan tedavi yeme tutumlarını değiştirmeye yönelik
davranışçı tedavidir. Değerlendirme sürecinde ayrıntılı öykü alınması çok önemlidir. Tercih
edilen yemek çeşitleri, tatlılara eğilim, aşırı yeme dönemlerinin ortaya çıktığı zaman, iştahın
uyarıldığı çevresel koşullar, gece atıştırma, sosyal baskılar, stres etkenleri, eşlik eden
depresyon ve diğer psikiyatrik bozukluklar ile ilgili ayrıntılı öykü alınması gereklidir. Önemli
olan aşırı yeme davranışını özendiren çevresel etkenleri kontrol edebilmektir.
Standart davranışçı tedavi şu aşamaları içerir:
1. Yaşa uygun kalori/günlük diyetin uygulanması,
2. Tüketilen yiyeceklerin (yapabiliyorsa hasta tarafından) düzenli bir şekilde kayıt
edilmesi,
3. Hekim tarafından yapılan haftalık kilo takibi,
4. Yemekleri evde yemek ve bu sırada televizyon, radyo veya kitap okumak gibi
dikkati başka yöne çeken uyaranların bulunmaması,
5. Yiyecekler arası atıştırmayı yasaklama,
6. Fiziksel aktivitenin artırılması,
7. Kilo kaybettikçe ödül uygulaması (47).
2.7.4. İlaç tedavisi
Pediatrik obezitede farmakoterapi için daha ileri çalışmalar yapılmasını beklemek
gerekmektedir. Farmakoterapinin diyet, egzersiz ve davranış tedavisini içeren bir program ile
etkinliğini karşılaştıran randomize, çift kör, plasebo kontrollü, uzun süreli (1 yıldan fazla)
çalışmalar yoktur. Oldukça nadir olan genetik temelli leptin eksikliğinde rekombinant leptin
tedavisi kanıtlanmıştır. Klinik deneyleri sürdürülen diğer ilaçların arasında hipotalamik
27
obezite sendromu olan çocuk ve adölesanlarda kullanılan octreotid (bir somatostatin agonisti)
bulunmaktadır. Bilinen bir sendromu olmayan çocuklarda orlistat (bir gastrointestinal lipaz
inhibitörü), sibutramine (bir norepinefrin, serotonin ve dopamin geri alım inhibitörü) ve
metformin (kilo kaybı etkisinin mekanizması tam olarak ortaya konmamıştır) aktif olarak
araştırılmaktadır (48).
2.7.5. Cerrahi tedavi
Roux-en-y- gastrik by-pass ve vertikal gastroplasti (bölmeleme) yapılan adölesanlar
hakkındaki az sayıda bildiride ileri derecede obez çocuk ve adölesanlarda uzun süreli ( bir
yıldan uzun) etkilerden bahsedilmiş olmakla birlikte (49) bölmeleme operasyonlarının ciddi
komplikasyonları olabilir. Cerrahi tedavi için hasta seçim ölçütleri çeşitlilik göstermekle
birlikte en sık kullanılan ölçütler şunlardır (50):
1. Masif obezite (ideal ağırlığın iki katından fazla ağırlık) bulunması
2. Masif obezitenin en az iki yıldır var olması
3. En az bir yıl süre ile diyet tedavisi uygulanması ve bu tedavinin yetersiz olduğunun
klinisyenlerce belirlenmesi
4. Obeziteye yol açabilecek metabolik veya endokrin bir hastalık (Cushing Sendromu,
hipotiroidizm) bulunmaması
5. Ameliyat riskini artırabilecek ek hastalık bulunmaması
6. Ameliyat sonrası yan etkiler ve komplikasyonlar anlatıldıktan sonra hastanın tedaviye
istekli olması
7. Hastanın mental kapasitesinin ve emosyonel durumunun ameliyatı ve ameliyat sonrası
oluşacak değişiklikleri tolere edebilecek düzeyde olması
8. Hastanın psikolojik olarak stabil olduğunun psikiyatristlerce belirlenmiş olması.
28
3. YÖNTEM VE GEREÇLER
Çalışmamızda İstanbul Bakırköy ilçesi Milli Eğitim Bakanlığına bağlı özel bir
ilköğretim okuluna devam eden öğrenciler çalışma kapsamına alındı. Tarama için İl Milli
Eğitim Müdürlüğünden ve İl Sağlık Müdürlüğünden gerekli izinler alındı.
Bu okuldaki tüm velilere taramamızın amacını belirten, içinde anne-baba boy ve
kiloları, beslenme alışkanlıkları, televizyon ve bilgisayar başında geçirilen süre, spor yapma
sıklığı hakkında sorular içeren bir anket gönderildi (Ek-1) ve yazılı izinleri alındı. Taramaya
katılmayı kabul etmeyen velilerin çocukları çalışmadan çıkarıldı.
Nisan - Haziran 2003 tarihleri arasında 6 ile 15 yaş dahil 299 öğrenci tarama
kapsamına alındı.
Daha sonra taramayı kabul eden velilere okulda tarafımızdan obezite ile ilgili bilgi
veren ve taramanın amacını açıklayan bir sunum gerçekleştirildi. Çalışma sonuçları ailelere
kapalı zarflar ile gönderildi. Zarflar gönderildikten sonra da çalışma sonuçlarını aileler ile
paylaşmak ve sorularını yanıtlamak üzere yeniden toplantılar düzenlendi.
3.1. Muayene ve Ölçüm
Çalışmaya dahil edilen öğrencilerin antropometrik ölçümleri okulun revirinde yapıldı.
Boy uzunluğu çelik şeritmetre kullanılarak öğrencilerin ayakları çıplak ve birleşik
olarak, düz bir duvara baş arkası, sırt, kalça ve ayak topuklarının arkasının değmesi ve hazır
ol durumunda durmaları sağlanarak başın üzerinden tabana kadar olan uzunluk ölçülerek
alınmıştır.
Ağırlık ölçümü taşınabilen bir baskül düz bir zeminde sıfıra ayarlandıktan sonra,
öğrencilerin hafif giysili ve çıplak ayaklı olmalarına dikkat edilerek alınmıştır.
29
Boy ve kilo ölçümleri kullanılarak tüm öğrencilerin Vücut Kitle İndeksleri-VKİ
(ağırlık (kg)/ boy² (m²)) hesaplanmıştır. VKİ temelinde yaş gruplarına göre hazırlanan fazla
ağırlık ve obezite sınırları kullanılarak (Ek 2) çocuklar gruplara ayrılmıştır.
3.2. Verilerin Değerlendirilmesi ve Analizi
Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için SPSS
(Statistical Package for Social Sciences) for Windows 11.0.1 (SPSS Inc., Chicago, IL) ve
Microsoft Office Excel 2003 (Microsoft Corporation) programları kullanıldı. Verilerin
istatistiksel değerlendirilmesinde; ortalama, medyan ve standart derivasyon ile χ2 testi,
ortalamalar arasındaki farkın belirlenmesinde parametrik test olan student t testi uygulandı.
P< 0.05 anlamlı olarak kabul edildi.
30
4. BULGULAR
Çalışmamıza toplam 299 çocuk katıldı. 142 erkek (%47.5), 157 kız (%52.5) çalışmada
yer aldı. Çalışmaya katılan çocukların yaşa göre dağılımı grafik 1’de gösterilmiştir.
6 7 8 9 10 11 12 13 14 15
0358
1013151820232528303335384043454850
Yaş Dağılım Tablosu
Yaş
Sayı
Grafik 4.1. Yaş ve cinsiyet dağılımı
VKİ değerlendirilmesinde yaşa ve cinsiyete göre fazla ağırlık ve obezite sınırlarını
içeren uluslar arası VKİ değerleri kullanılmıştır (Ek 2). Bu tabloya göre yapılan
değerlendirmede fazla ağırlık (overweight) sınırında olan çocuk oranı %26.7 (n = 80), obezite
sınırında olan çocuk oranı %8.4 (n = 25) bulunmuş ve toplamda %35.1 (n = 105) çocuk çeşitli
derecelerde şişman olarak belirlenmiştir. 299 öğrenci içerisinde 47’si kız (%15.7) ve 58’i
erkek (%19.4) olmak üzere toplam 105 öğrencide (%35.1) obezite saptanmıştır. Araştırma
grubu cinsiyete göre obezite dağılımı grafik 2’de, yaşa göre obezite dağılımı grafik 3’te
gösterilmektedir.
31
NO Adı Soyadı Sınıfı deger cinsiyet yaş Kilo Boy BMI fast-food TV süre2 İdil Naz Tandoğan Hz. A 2 k 6 30 120 20,8 1 114 Mehmet Can Oktay Hz. B 2 e 6 35 121 23,9 2 151 Eralp Tatlışen 1 C 2 e 7 38 132 21,8 1 082 İlayda Akarca 2 B 2 k 8 36 128 22 2 2103 Damla Berjin Kaya 3A 2 k 9 34 120 23,6 0 1123 Pınar Akdağ 3 B 2 k 9 43 136 23,2 0 1127 Buğra Erdem 3 C 2 e 9 47 140 24 2 2132 Çevikalp Sütunç 3 C 2 e 9 49 143 24 1135 Emirhan Aldinç 3 C 2 e 9 48 143 23,5 0 1137 Mert Ögel 3 C 2 e 9 46 133 26 2 4150 Melda Demir 4 B 2 k 10 49 139 25,4 1 1163 Andaç Mamati 4 B 2 e 10 52 147 24,1 2 1184 Barkın Fazlıoğlu 5A 2 e 11 57 145 27,1 2 2186 Umut Polat 5A 2 e 11 56 147 25,9 1 2189 Alp Karlıova İ-V 5A 2 e 11 56 149 25,2 3196 Ceren Met 5 B 2 k 11 49 136 26,5 2 1226 Buse Öztürk 6 B 2 k 12 58 141 29,2 1 1227 Ece Demir İ-V 6 B 2 k 12 59 134 32,9 0 0236 Ezgi Kekeç 7A 2 k 13 77 166 27,9 2 2249 Yasemin Kennedie 7 C 2 k 13 73 156 30 1 1250 Ece Tosun 7 C 2 k 13 81 164 30,1 2 2253 Nergis Can Nergiz 8A 2 k 14 80 164 29,7 2 4
fast-food alışkanlığı:0:hiç1:haftada 1den az2:haftada 13:haftada 24:haftada 2den fazla
günlük TV süresi0:0-1 saat1:1-2 saat2:2-3 saat3:3-4 saat4:5 saat ve fazla
Grafik 4.2. Popülasyonun obezite dağılımı
NO Adı Soyadı Sınıfı deger cinsiyet yaş Kilo Boy BMI fast-food TV süre2 İdil Naz Tandoğan Hz. A 2 k 6 30 120 20,8 1 114 Mehmet Can Oktay Hz. B 2 e 6 35 121 23,9 2 151 Eralp Tatlışen 1 C 2 e 7 38 132 21,8 1 082 İlayda Akarca 2 B 2 k 8 36 128 22 2 2103 Damla Berjin Kaya 3A 2 k 9 34 120 23,6 0 1123 Pınar Akdağ 3 B 2 k 9 43 136 23,2 0 1127 Buğra Erdem 3 C 2 e 9 47 140 24 2 2132 Çevikalp Sütunç 3 C 2 e 9 49 143 24 1135 Emirhan Aldinç 3 C 2 e 9 48 143 23,5 0 1137 Mert Ögel 3 C 2 e 9 46 133 26 2 4150 Melda Demir 4 B 2 k 10 49 139 25,4 1 1163 Andaç Mamati 4 B 2 e 10 52 147 24,1 2 1184 Barkın Fazlıoğlu 5A 2 e 11 57 145 27,1 2 2186 Umut Polat 5A 2 e 11 56 147 25,9 1 2189 Alp Karlıova İ-V 5A 2 e 11 56 149 25,2 3196 Ceren Met 5 B 2 k 11 49 136 26,5 2 1226 Buse Öztürk 6 B 2 k 12 58 141 29,2 1 1227 Ece Demir İ-V 6 B 2 k 12 59 134 32,9 0 0236 Ezgi Kekeç 7A 2 k 13 77 166 27,9 2 2249 Yasemin Kennedie 7 C 2 k 13 73 156 30 1 1250 Ece Tosun 7 C 2 k 13 81 164 30,1 2 2253 Nergis Can Nergiz 8A 2 k 14 80 164 29,7 2 4284 Can Uygun 5 C 2 e 11 56 145 26,6 2 0292 Cenk Tunçbilek 3 C 2 e 9 49 141 24,6 0 3
fast-food alışkanlığı:0:hiç1:haftada 1den az2:haftada 13:haftada 24:haftada 2den fazla
günlük TV süresi0:0-1 saat1:1-2 saat2:2-3 saat3:3-4 saat4:5 saat ve fazla
Grafik 4.3. Yaşa göre obezite dağılımı
32
Tüm okulda taranan 299 çocuğun yaşlara göre dağılımı ve ortalama vücut kitle indeksi
değerleri aşağıdaki tabloda gösterildiği şekilde bulunmuştur.