Top Banner
İktisadi ve Mali Düşünceler Tarihi Öğrenci Kopyası 3 Doç. Dr. Mustafa Durmuş 2014-2015
168

İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

Aug 02, 2015

Download

Economy & Finance

Mustafa Durmuş
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

İktisadi ve Mali Düşünceler Tarihi

Öğrenci Kopyası 3Doç. Dr. Mustafa Durmuş

2014-2015

Page 2: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Temsil hakkı ya da gücü içeren vergilemenin karşısında her hangi bir seçenek mevcut değil miydi?

• Antik Yunan şehir devleti uygulamaları bu genelleştirmeye karşı önemli örnekler oluşturmaktadır.

• Klasik Atinalılar ise halkın temsili ve kamusal mal sunumu konusunda uç bir örnek oluştururlar (Lytkens, 1994, 1997, Kaiser, 2007, Cormichael, 2009).

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 2

Vergilemenin tarihi

Müzakere ve kolektif eylem

Page 3: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Marxist yaklaşıma göre, vergileme tarihsel olarak, hem devletin varoluşunun temel kaynağı, hem de bir sömürü aracı ve sermaye birikimi yolu oldu.

• Örneğin Marx’a göre, “vergiler devletin iktisadi anlamdaki varlığıdır.

• Kamu görevlileri, papazlar, askerler ve baletler, okul müdürleri ve polis şefleri, Yunan Müzesi, Kilise, kamu hizmetleri gibi şeylerin ortak paydası varlık nedenlerinin vergileme olmasıdır.

• Devletin ekonomik olarak varoluşunu sağlayan vergilerdir».

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 3

Vergilemenin tarihiMarx ve vergileme

Page 4: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Marx, Kapital’in ikinci cildinde kapitalist üretim için gerekli olan ikili özgürleşmeden söz eder.

• Bunun her ikisi de emek gücüne ilişkindir. • İlk olarak işçiler emek güçlerini satabilecek bir özgürleşmeye

sahip olmalıydı. • Feodal boyunduruktan işçiyi kurtarıp piyasada emek

gücünün satılmasına olanak sağlayacak olan yasal ortam bunun için geçerliydi.

• İkincisi de işçinin üretim araçlarından özgür olması, yani yaşamak için emek gücünden başka satacak bir şeyinin bulunmamasıdır.

• Marx’a göre ilkel sermaye birikimi, üreteni üretim araçlarından ayırmanın tarihsel sürecinden başka bir şey değildir (1990, s. 874–875).

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 4

Marx ve vergilemeVergileme - sermaye birikimi ilişkisi

Page 5: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Marx, ilave olarak ilkel sermaye birikiminin Avrupa dışında ve farklı tarihsel dönemlerdeki diğer kaynaklarına da dikkat çeker (1991, s. 876).

• Bunlar; ticaret sermayesi, Asya, Afrika ve Amerika ile olan ilişkiden sağlanan ve servet ve diğer zenginlikler ki (kolonileştirme) bunlar monetizasyon (parasallaşma), metalaşma ve piyasalaşmaya katkı sağlamışlardır (1991, s. 444).

• Marx’a göre tüm bunlar üretimin önündeki feodal engelleri yıkan ana etmenler olmuştur (1991, s. 450).

• Birinci ciltte altın, gümüş ve maden ve köle emeği gibi faktörlere dikkat çeken Marx, bunun ilkel sermaye birikiminin bütünleşik bir parçası olduğuna dikkat çeker (1990, s. 914).

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 5

Marx ve vergilemeVergileme - sermaye birikimi ilişkisi

Page 6: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Böylece Avrupa’daki sermaye birikiminde kolonyalizm (sömürgecilik) rol oynarken, bu etken kolonilerdeki birikimi açıklamaz.

• Marx bunların neler olduğunu açıklamasa da bazı ipuçlarını verir.

• Örneğin Avrupa’daki ilkel sermaye birikim araçlarından birinin devlet aygıtı olduğunu vurgular.

• Bunlar kamu borcu, vergileme ve korumacılıktır. • Hepsinde devletin zoru vardır ve bu zor feodal

sistemden kapitalizme geçişi hızlandırmıştır : “Zor, yeni bir sisteme gebe olan her sistemin ebesidir ve kendisi iktisadi bir güçtür” (1990, s. 915-916).

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 6

Marx ve vergilemeVergileme - sermaye birikimi ilişkisi

Page 7: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Kolonilerde ücretli emek gücünü sürekli kılmanın ana yolu, onu vergilendirerek sürekli emek gücünü satmak zorunda bırakmak olmuştur.

• Böylece işçi sadece emek gücünü satmakla kalmaz. Aynı zamanda vergi yerli para birimi üstünden alındığından bu para için bir değer yaratır.

• Keza koloni monetize edilir. Bu yöntem kolonilerdeki sermaye birikiminin gizli yoludur (zira başka yollar da söz konusudur).

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 7

Marx ve vergilemeVergileme - sermaye birikimi ilişkisi

Page 8: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Fransızlar, Afrika’daki sömürgelerindeki insanları ücretli hale dönüştürmek için vergilendirdiler (Goqueri-Vitrovich, 1969, s. 170-171).

• Hayvanları, evleri, arazileri ve insanların kendileri vergilendirildi (Rodney, 1972, 1965. Ayrıca bkz. Meiji Restorasyonu).

• Vergileri kolonyal para birimi cinsinden ödeme zorunluluğu hem monetizasyonu arttırdı, hem de Avrupa mallarının pazarını büyüttü.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 8

Marx ve vergilemeVergileme - sermaye birikimi ilişkisi

Page 9: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Piyasalaşmaya yardımcı olmak ya da kolonyal üretim biçiminin kendini yeniden üretmesinde ideolojik bir işlev yapmak anlamında dolaysız vergilemenin tüm fonksiyonları kolonyal ilkel sermaye birikiminin bir parçasını oluşturur.

• Ancak böyle bir dolaysız vergileme gelir vergisi biçiminde olamaz, zira gelir vergisi üretim araçlarına sahip nüfusun ücretli emekçiye, dolayısıyla da nakit cinsinden mahsul üreticisine dönüşmesini garantileyemez.

• Böyle insanlar geçimlik düzeyde üretir, böylece de nakit ekonomisinden kaçınır, gelir vergisinden kaçınır, böylece de kolonyal para birikiminden kaçınırdı.

• Bu nedenle de uygulanacak vergi poll tax gibi, kelle vergisi gibi, eş vergisi, arazi vergisi ya da kulübe vergisi gibi bir dolaysız vergi olmalıdır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 9

Marx ve vergilemeVergileme - sermaye birikimi ilişkisi

Page 10: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Bu etkileri sağlayabilmek için vergi, ağır cezalarla sağlamlaştırıldı.

• Alman Afrika’sında, vergisini vermeyenlerin kulübeleri yakılır, hayvanlarına el konulurdu.

• Dolaysız verginin işlevini yerine getirebilmesi için ücretler düşük tutulurdu.

• Böylece ilave olarak işveren maliyeti azaltılırdı. Eğer ücretler vergiye göre yüksekse Afrikalılar sadece vergiyi ödeyebilecek kadar çalışabilirler, böylece emek arzı sınırlı kalabilirdi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 10

Marx ve vergilemeVergileme - sermaye birikimi ilişkisi

Page 11: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Dolaysız vergiler işçi göçünü teşvik etmek ve denetlemek amacıyla da kullanıldı.

• Böylece yerel olarak ücretli emek koşulları ya da para mevcut değilse Afrikalılar bu ücretli emeği sunmak için plantasyonlara ve madenlere göçe zorlandılar.

• Osmanlı’da ağır vergileme sonucunda Anadolu’daki nüfus ciddi anlamda azaldı, zira göçe zorlandılar. Ya da 1940’larda Varlık Vergisi ile gayrimüslimler göç ettirildiler.

• Özetle, dolaysız vergileme Afrikalıları ücretli emekçi haline getirmek, nakde çevrilebilir ürün üretmek, göçlerini teşvik ve kontrol etmek, emek arzını artırmak ve Afrika ekonomilerini monetize etmek amacıyla kullanıldı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 11

Marx ve vergilemeVergileme - sermaye birikimi ilişkisi

Page 12: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Dolaysız vergileme kolonyal üretim tarzının sürdürülmesi ve yeniden üretiminde ideolojik olarak da işlev gördü.

• Bu nedenle dolaysız vergileme kolonyal sermaye birikiminin önemli bir sırrı oldu

• Kuşkusuz ilkel sermaye birikiminin tek belirleyicisi vergileme değildir, ama araştırmalarda ihmal edilmiştir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 12

Marx ve vergilemeVergileme - sermaye birikimi ilişkisi

Page 13: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Vergi Latince’deki kullanımı itibariyle {texo, taxare}, tahmin etmek, değerlemek, ücretlendirmek, evin, toprağın, kiranın değeri anlamında kullanılmıştır.

• Sismondi vergiyi bireylerin emeklerinden alınan ve devletin kullanımına terk edilen bir kısmı ya da bu kısmın değeri olarak tanımlamıştır.

• Marx, vergilemenin tarihsel olarak en eski bir sınıf mücadelesi biçimi ya da aracı olduğunu ileri sürmüş ve buradan hareketle de vergilemeyi bir sömürü aracı olarak değerlendirmiştir.

• Bu bağlamda Fransa’da 1848’lerde ortaya çıkan halk hareketlerinin ve bunun neden olduğu siyasal rejim değişikliklerinin temel nedenlerinden birinin özellikle köylülerin aşırı vergilendirilmesi olduğu yazmıştır

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 13

Marx ve vergilemeVergileme – emek sömürüsü aracı olma ilişkisi

Page 14: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Öyle ki 10 Aralık 1848 tarihinde gerçekleşen köylü ayaklanmasında, ana tema burjuva cumhuriyetinin köylüyü ezen vergileri oldu.

• Daha sonra 1851 tarihinde yaptığı bir darbe ile kendini imparator ilan eden Louis Bonaparte’nin Cumhurbaşkanı seçilmesini sağlayan köylüler, “artık vergi yok, kahrolsun zenginler, kahrolsun cumhuriyet, yaşasın imparator” diye bayraklarla, davullarla ve trampetlerle sandık başına gidip bağırdılar.

• M&E, Komünist Manifesto’da “ağır bir artan oranlı vergilemeyi” burjuvaziyi ve kapitalist düzeni zayıflatmada bir araç olarak önerdi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 14

Marx ve vergilemeVergileme – emek sömürüsü aracı olma ilişkisi

Page 15: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Vergi ile kamu finansmanı her zaman ekonomik sömürünün bir biçimi olarak görüldüğünden tıpkı kamu borçlanması gibi, vergileme, Marksistler tarafından her zaman sınıfsal analizin konusu oldu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 15

Marx ve vergilemeVergileme – emek sömürüsü aracı olma ilişkisi

Page 16: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Marksist yaklaşımda, emek sömürüsü, vergilendirme ve sermaye birikimi ilişkisi, Çizim’deki gibi özetlenebilir.

• Buna göre, yaratılan değerin tek kaynağı emektir. Ancak işçi, üretim araçlarının sahibi olmadığından, ürettiği değerin tamamına sahip çıkamaz.

• Bu değerin bir kısmı ödenmiş emeğinin karşılığı olan ücret biçiminde kendisine ödenirken, sermayedar kalan kısım olan, yani ödenmemiş emeğin karşılığı olan değere el koyar.

• Bu kısım işçinin yarattığı artı değerdir ve sermayedar artı değer sömürüsü yoluyla işçinin yarattığı değere el koymaktadır.

• Sömürünün oranı işçinin ücreti içinde artı değer miktarı arttıkça artmaktadır. Artı değer böylece sermayedarın kârının tek kaynağıdır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 16

Marx ve vergilemeVergileme – emek sömürüsü aracı olma ilişkisi

Page 17: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Bir başka anlatımla kâr burjuva iktisatçıların ileri sürdüğü gibi girişimci sermayenin yeteneğinin karşılığında elde ettiği bir şey değil, işçilerin yarattığı artı değerin kendidir.

• Sermayedar bu artı değeri üretimde kullandığı malzeme ve hammadde temin ettiği tedarikçi ile malını sattırdığı tüccar ile bankadan kredi kullandı ise faiz biçiminde banka ile ve işyerini ya da toprağı kiraladı ise toprak sahibi ile (rant) paylaşır.

• Marx’ın yaşadığı dönemde vergilerin milli gelir içindeki payı % 5’i bulamayacak kadar düşük (önemsiz) olduğundan Marx bu artı değer bölüşümüne vergiyi dâhil etmemiştir.

• Oysa bugün bazı ülkelerde toplam vergi oranının % 50’yi aştığı dikkate alındığında devletin payı olarak vergiyi ve küreselleşmenin bugün geldiği konumdan hareketle emperyalist sermayenin payı olarak royaly ödemelerini de bu paylaşıma dâhil etmek gereklidir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 17

Marx ve vergilemeVergileme – emek sömürüsü aracı olma ilişkisi

Page 18: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Bu bağlamda devlet de hem doğrudan işçilerden sağladığı gelir vergisi, KDV ve ÖTV gibi vergilerle, hem de özü itibariyle işçilerin yarattığı artı değerden alınan, ama sermaye tarafından ödenmiş gibi gözüken kurumlar vergisi ve gelir vergisi ile harcamalarını finanse etmektedir.

• Bir başka deyimle sermaye işçilerden elde ettiği artı değerin bir kısmını önemli hizmetleri, karşılığında devlet ile paylaşmaktadır.

• Bu önemli hizmetler, özel sermaye birikiminin önünü açan sosyal yatırımlar (alt yapı vb), kamu ihaleleri, satın almalar, her türlü nakit teşvikleri ve mevcut düzeni korumaya dönük iç ve dış güvenlik, yasama, yürütme ve yargılama hizmetleri gibi ‘kamusal hizmetler’dir.

• Devlet ayrıca cömert vergi teşvikleri, indirimler, muafiyetler, vergi ertelemeleri, vergi tatilleri, vergi afları ve vergi uzlaşmaları gibi araçlarla sermayeden aldığı vergileri azaltarak da bu hizmetini sürdürmektedir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 18

Marx ve vergilemeVergileme – emek sömürüsü aracı olma ilişkisi

Page 19: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 19

Marx ve vergilemeVergileme – emek sömürüsü aracı olma ilişkisi

Page 20: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Kısaca kâr üzerinden alınan kurumlar vergisi ve / veya kâr dağıtımı üzerinden alınan gelir vergisi aslında, kapitalistin işçiden elde ettiğinin devlet ile paylaşılmış kısmıdır.

• Devlet bu vergilerle sermaye birikimini kolaylaştırıcı ve bu eylemini meşrulaştırıcı işlevlerini yerine getirmektedir.

• Görüldüğü gibi Marx, temelde, vergilemeyi bir türev gelir kaynağı, dolayısıyla da onu yaratan değer yaratma süreci ve asıl sosyo-ekonomik ilişkilere bir reaksiyon, bir yanıt olarak ele alır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 20

Marx ve vergilemeVergileme – emek sömürüsü aracı olma ilişkisi

Page 21: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Marksist yaklaşımda vergilemenin üç önemli veçhesi:

• 1. devletin temel, kalıcı finansman kaynağı• 2. Sermaye birikimi aracı (borçlanma ve kamu

harcamalarıyla birlikte)• 3. Emek sömürüsü aracı

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 21

Page 22: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Vergilemenin sınıfsal özü Marx’ın 1847 tarihinde yazdığı bir makalede tasarlanmıştır (Moralising Criticism and Critical Morality; A Contribution to German Cultural History Contra Karl Heinzen" in MECW Volume 6, p. 312, October 1847)’den aktaran Jurriaan Bendien, taxation and public finance.

• Bu makale ayrıca “Alman İdeolojisi” adlı makalesinden daha önemlidir, zira Marx’ın demokratik liberalizmden komünist/ sosyalist bir pozisyona nasıl hızla evrildiğini anlatır:

• “İki tür güç ile karşı karşıyayız. Bir yanda özel mülkiyetin gücü, diğer yanda politik güç, yani devletin gücü. Devlet gücü ya da politik güç; keyfi vergiler, el koymalar, imtiyazlar, bürokrasinin sanayi ve ticarete saptırıcı müdahaleleri vb uygulamalarla özel mülkiyeti taciz etmektedir. Yani burjuvazi bir sınıf olarak henüz politik bir biçim almamıştır. Devletin gücü henüz onun gücü değildir. Burjuvazinin politik gücü ele geçirdiği nadir ülkelerde bu politik güç tekil burjuvanın işçileri üzerindeki gücü değil, bir sınıf olarak burjuvazinin tüm toplumun üzerindeki gücünü temsil eder”.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 22

Marx ve vergilemeVergileme – emek sömürüsü aracı olma ilişkisi

Page 23: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• “ Vergiler devletin varoluşunun iktisadi anlamda ifade edilmesidir”.

• Dolayısıyla da vergileme yetkisi ve vergilemenin kendisi sınıfsal içeriğe sahiptir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 23

Marx ve vergilemeVergileme – emek sömürüsü aracı olma ilişkisi

Page 24: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Devletin kamu maliyesi anlamdaki payı açısından OECD rakamlarına bakmak yeterli olacaktır.

• Çünkü vergiler yıllık katma-değerin % 25-50’si arasında yer tutmaktadır.

• Bu nedenle de ‘değer teorisi’ açısından vergilemenin öneminin ihmal edilmesi doğru değildir.

• Ayrıca herkesin kazancına göre vergi ödemesi halinde herkesin eşit bir biçimde devlet üzerinde hakkı olacağı yani devletin herkes için var olduğu algısı da güçlendirilmektedir.

• Yani vergi tahsilatı kalkanının ardına herkesi koyduğunuzda devletin çoğulcu bir demokrasi temelinde herkesi temsil ettiği ileri sürülür.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 24

Marx ve vergilemeVergileme – emek sömürüsü aracı olma ilişkisi

Page 25: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Marxistlere göre, vergi ile finansman her zaman ekonomik sömürünün gerçekleştirilme biçimlerinden biri olduğundan, “vergi mücadelesinin kendisi sınıf mücadelesinin en eski ve en kalıcı biçimlerinden biridir” (Marx).

• O’Connor’a göre, devletin, vergi sisteminin adaletsiz içeriğinin ve sınıfsal yapının sömürücü doğasının örtbas edilebilmesi için adaletli bir vergileme biçiminin yerleştirmesi gerekli olmuştur.

• Yani ‘adil vergileme’ söyleminin bir yanıyla böyle bir artı değer sömürüsünü gizlemeye yaradığı ileri sürülebilir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 25

Marx ve vergilemeVergileme – emek sömürüsü aracı olma ilişkisi

Page 26: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• O’Connor’a göre, sosyal sınıflar ve politik güçler dengesindeki her önemli değişiklik, vergi yapısında değişiklik biçiminde kendini gösterir.

• Avrupa’da kapitalizm gelişirken, burjuvazi, vergi sistemini seçkin aristokratları ,devlet aygıtını özel sermaye birikiminin gereklerine uyarlama konusunda zorlamak için kullandı.

• ABD’de örneğin 1820’lerden itibaren iç savaşın sonuna kadar vergileme (tarifeler biçiminde) yükselen sanayi burjuvazisi ile çiftçiler arasındaki mücadelenin temel araçlarından birisi olmuştur.

• Sonrasında vergi sistemi emperyalist genişlemenin kaçınılmazlığını yansıtmıştır.

• Feodal dönemde uygulanan Poll Tax yabancılara ait madenler ve plantasyonları için gerekli olan ücretli emeğin kendisini sürekli üretmesinin bir aracı olmuştur.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 26

Marx ve vergilemeVergi Sömürüsü İdeolojileri

Page 27: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Egemen sınıf normalde ya vergi sömürüsünü gizler, ya ideolojik olarak haklı gösterir ya da rasyonalize eder.

• Örneğin yeni vergiler adalet ve eşitlik sloganıyla hizmete sunulur ya da geliştirici teşvikler olarak sunulurlar.

• Devlet vergi oranlarındaki araçları ya da vergi matrahındaki genişlemeyi ya bu biçimde açıklar ya da vergi kaçırma, vergilendirilmiş faaliyetlerden kaçınma, örgütlü politik muhalefet ya da vergi isyanlarının diğer biçimleriyle karşılaşır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 27

Marx ve vergilemeVergi Sömürüsü İdeolojileri

Page 28: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Bu feodal toplum için de geçerliydi. • Örneğin egemen sınıfın feodal bütçesinde aristokratların koyduğu

vergiler her sınıfın farklı hak ve görevleri olduğu ideolojisine dayandırılarak adil gösteriliyorlardı.

• 19. yy Amerika’sında işçi sınıfı çok azınlıkta olduğundan gelir vergisi anlamlı değildi, vergilendirilebilecek temel kaynak toprak, arazi ve emlak gibi servet unsurları ve tarifelerdi.

• Tarifeler fiyatın içinde yer aldığında vergi gizlenebiliyordu.• Bugün de AGÜ’lerde özellikle dolaylı vergiler böyle bir sömürüyü

gizlemenin en iyi araçlarıdır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 28

Marx ve vergilemeVergi Sömürüsü İdeolojileri

Page 29: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Vergi sömürüsü üç genel konsept üzerinden haklı gösterilir: Teşvik (incentive), ödeme gücü (ability to pay) ve herkesin eşit işleme tabi tutulması (equal treatment of for equals).

• Kısaca açıklarsak teşvik rasyonalitesi ile karın ağır vergilendirilmesi durumunda sermaye birikimi ve üretim ve istihdam artışının yavaşlayacağı ve zengin bireylerin ve yatırımcıların ve onların finansal kuruluşlarının yatırım girdilerinin zarara uğratılması halinde yatırılabilir fonların kuruyacağı İleri sürülür.

• Yani resmi vergi ideolojisi bize, vergilerin, arz ve para sermaye yatırımlarına ilişkin teşvikleri azaltmaması gerektiğini anlatır.

• Bu önermeler kuşkusuz kapitalist üretim tarzı içinde doğrudur. Yani sistemin onlar için hareket eden aktörleri yeterli karlı iş yapmazlarsa (vergileme nedeniyle) üretimi sabote edebilirler.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 29

Marx ve vergilemeVergi Sömürüsü İdeolojileri

Page 30: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Ödeme gücü doktrini toplumda işçi ya da kapitalist herkesin kişisel geliriyle orantılı olarak vergi ödemesini öngörür.

• Kuşkusuz bu doktrin “teşvik” doktrini ile çakıştığında uygulanmaz.

• Örneğin sermaye sahiplerine sayısız muafiyet ve istisna sunulur.

• Ayrıca ödeme gücünün kriteri olarak servetin değil, gelirin alınması işçi aleyhine, kapitalist lehine bir durum oluşturur.

• Dünyanın hiçbir kapitalist ülkesinde bireyin vergi ödeme gücünü artırsa da, realize olamamış sermaye kazançları, vergilenmez.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 30

Marx ve vergilemeVergi Sömürüsü İdeolojileri

Page 31: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Vergilemede adalet konusunda iki farklı kuram söz konusu:

• 1. Faydalanma Kuramı (Benefit Principle)• 2. Ödeme Gücü Kuramı (Ability to Pay

Principle)

VERGİLEME KURAMLARI

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 31

Page 32: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Tarihsel olarak ödeme gücü teorisinden önce ortaya atılmıştır. • Vergilemenin, tek tek vatandaşların kamu hizmetlerinden elde ettiği

faydaya göre yapılması gerektiğini savunur.• İç ve dış güvenlik hizmetlerinin temel devlet işlevi olarak kabul edildiği

çağlarda vergilemenin bu koruma hizmeti nispetinde yapılması gerektiği ileri sürülmüştür.

• Başlangıçta devlet bir sigorta şirketine benzetilmiş ve vergiler de güvenlik ve barışın sağlanması karşılığında ödenen sigorta primleri gibi algılanmıştır.

Faydalanma Kuramı

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 32

Page 33: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Temel varsayımı herkesin kamusal faaliyetlerden sağladığı fayda nispetinde bu faaliyetlerin finansmanına katılması, vergi vermesi gerektiğidir.

• Yani ödenen vergi yararlanılan kamusal hizmetlerin bir karşılığıdır. • Bu kuramın kökü neo-klasik ‘gönüllü değişim’ ya da piyasa-fiyat

teorisidir. • Buna göre mükellefler kamu ve özel mallardan yapacakları tüketimi,

tüketimden sağladıkları marjinal faydanın marjinal maliyete eşitlendiği noktaya göre ayarlayacaklardır.

• Yani vergi mükellefleri kamusal hizmetlerin tüketiminden elde ettikleri faydaya göre vergi ödeyeceklerdir.

Faydalanma Kuramı

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 33

Page 34: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Kuram vergilemede adaleti, “hizmetin bedelini onu kullanana ödetmek” olarak tanımlar.

• Bu nedenle de genel bir vergilemeden ziyade hizmetlerin fiyatlandırılmasını savunur (harçlar vb).

Faydalanma Kuramı

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 34

Page 35: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Kuram özünde kamuyu özel girişime benzetir.• Kamunun sunduğu hizmetler karşılığında,

sanki bu mallar piyasada alınıp satılabilen mallarmış gibi düşünülerek, bir fiyat/bedel uygulatılması gerektiğini savunulur.

• Kurama göre, harcamalar gibi vergiler de bölüşümsel etkiler açısından tarafsız olmalı, gelir bölüşümünü değiştirmemelidir.

Faydalanma Kuramı

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 35

Page 36: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Böylece eğer kamunun sunduğu hizmetler zenginlere daha fazla fayda sağlıyorsa vergileme progresif, yani artan oranlı olabilir.

• Ancak bu farklı konumdakileri farklı vergilendirmek için değil, daha fazla faydalananı daha fazla vergilendirmek için yapılmalıdır.

• Keza, zenginlerin kamu hizmetlerinden sağladığı fayda yoksullara göre daha az ise, vergileme regresif olmalıdır.

Faydalanma Kuramı

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 36

Page 37: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Kurama eleştiriler:• (i) Kamu hizmetleri özel mallar ya da

hizmetlerden farklıdır. Milli savunma, adalet gibi kamusal hizmetlerde

ortaya çıkan bedavacılık ve eğitim, sağlık gibi hizmetlerdeki olumlu dışsallıklar/sosyal fayda gibi durumlar finansmanda fayda/ödeme ilişkisini ortadan kaldırır.

Kuram bedavacıların stratejik davranışlarını görmezden gelir.

Faydalanma Kuramı

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 37

Page 38: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• (ii) Kamusal mal ve hizmetlerden kimlerin fayda sağladığının belirlenebildiği durumlarda ‘faydalanma ilkesi’ni (earmarking) uygulamak mümkün olsa da, bunları net olarak belirlemek çok zordur.

• (iii Fayda gibi ölçülmesi mümkün olmayan bir kavramı esas alır.

• Gönüllü ödemeyi temel aldığından, vergilerin zora dayalı olarak alındığı gerçeğini inkâr eder.

Faydalanma Kuramı

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 38

Page 39: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• (iv) Gelirin yeniden bölüşümü vergilemenin temel işlevlerindendir. Bu anlamda kuram sosyal adalete terstir:

• İnsanların kamusal hizmetlerden faydalanabilmesini vergi ödemelerine bağlamak adil değildir.

• Zira, ödeme gücü en az olanlar kamusal mal ve hizmetlere en çok ihtiyaç duyanlardır.

Faydalanma Kuramı

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 39

Page 40: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Kurama göre ödenecek vergi elde edilecek faydayla ilişkilendirilmemeli,

• Vergi, mükelleflerin kamusal hizmetlerden ne kadar yararlandıklarına göre değil de, onların ne kadar vergi ödeyebileceklerine göre, yani ödeme güçlerine göre alınmalıdır.

Ödeme Gücü Kuramı

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 40

Page 41: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Böylece hükümet bir vergi geliri hedefi belirler ve vatandaşlar ödeme güçlerine göre buna katkıda bulunurlar.

• Bu doğrultuda uygulamada bir vergi havuzu oluşturulur ve mükelleflerden ödeme gücü eşit olanlar eşit/aynı, eşit olmayanlar farklı şekillerde bu vergi havuzuna katkıda bulunurlar.

• Hiç ödeme gücü olmayanlar katkıda bulunmazlar, ama bu havuzun finanse ettiği hizmetlerden yararlanırlar.

Ödeme Gücü Kuramı

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 41

Page 42: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Ödeme gücünün nasıl tanımlanacağı hususu çok önemlidir.

• Genelde gelir ve servetin ödeme gücünü oluşturduğu kabul edilir.

Ödeme Gücü Kuramı

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 42

Page 43: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Bu kuram vergi hesaplamasında bireysel durumlara önem verir.

• Örnek: Aynı gelire sahip evli, çocuklu ve borç ödeyen bir bireyin, bekâr bir bireye; servetini fabrika yatırımı olarak tutan bir bireyin bir rantiyeye göre ödeme gücü daha azdır.

• Ödeme gücü ilkesinin uygulanabilmesi için gelir vergisi gibi şahsileştirilebilir/subjektif vergilere ihtiyaç vardır.

Ödeme Gücü Kuramı

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 43

Page 44: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Ödeme gücü ile ilgili diğer önemli bir husus bu gücün ne zaman başlayacağıdır.

• Bir kişinin geliri asgari geçim düzeyinin üzerine çıkmadığı sürece kişi vergi ödeme gücüne sahip değildir.

• Bunu asgari geçim indirimi uygulaması sağlamalıdır.

Ödeme Gücü Kuramı

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 44

Page 45: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Mill, Sidgwick, Edgeworth, Pigou ve Dalton :• Vergilemenin özünde bir fedakârlık vardır.• Vergilemede adalet ancak yapılan bu fedakârlıkların eşitlenmesiyle

mümkün olabilir.• Bu tezin temel varsayımları:• (-) Fayda/tatmin gelirin bir fonksiyonudur. Gelir ana belirleyicilerden

birisidir. • (-) Gelirin marjinal faydası gelir arttıkça azalır. • (-) Tüm mükelleflerin gelir/fayda fonksiyonları aynıdır.

Ödeme Gücü Kuramı : Fedakarlıkta eşitlik

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 45

Page 46: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Fedakarlıkta eşitlik nasıl sağlanır?• Mill : • Tüm toplumun katlanacağı bu fedakarlık olabildiğince az

olmalı.• Zengin ya da fakir herkes gelirinden aynı oranda vergi

vermeli (tek/sabit bir oran).• Marx : Komünist Manifesto aracılığıyla artan oranlı

vergilemeyi ilk savunandır.• Pigou ve Dalton :• Gelir arttıkça vergi oranı da artmalı (artan oranlı vergileme).

Fedakarlıkta eşitlik

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 46

Page 47: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Gelirin Azalan Marjinal Fayda Kanunu’na dayandırılır: • Bireylerin gelirleri arttıkça bu gelirlerden sağladıkları marjinal

fayda azalır. • Ya da, gelirler düştükçe gelirin marjinal faydası artar. • 1 TL yoksul için daha değerlidir. • Verginin neden olduğu fedakârlığın eşitlenebilmesi için

zenginin daha yüksek oranda vergilendirilmesi gerekir. • Zenginin sadece daha fazla vergi vermesi adaleti sağlamaz.• Zenginler aynı zamanda daha yüksek oranda

vergilendirilmelidirler.

Pigou : Artan Oranlı Vergileme

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 47

Page 48: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• 1. Eşit Mutlak Fedakarlık:• Vergileme sonrasında her bireyin toplam faydasındaki kayıp aynı

olmalıdır (eşit mutlak fayda kaybı).• 2. Eşit Oransal Fedakarlık:• Vergileme sonrasında her bir birey için ortaya çıkan fayda kaybının

toplam faydaya oranı aynı olmalıdır.• 3. Eşit Marjinal Fedakarlık:• Vergileme sonrasında her bireyin geriye kalan gelirinin marjinal faydası

aynı olmalıdır (artan oranlı tarife).

Musgrave: 3 Tür Eşit Fedakarlık

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 48

Page 49: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Üç Teknik: Artan oranlılık, En az geçim indirimi ve Ayırma kuramı.• Bu teknikler ödeme gücünün belirlenmesinde vergilerin

şahsileştirilmesi için gerekli tekniklerdir.• Vergilemede adalet açısından vazgeçilemez olarak genel kabul

görürler.• Vergiyi şahsileştirerek mükelleflerin gerçek ödeme gücünü

yakalayabilmek ve buna göre bir vergileme yapabilmek için bu teknikler yardımcı olurlar.

• Yapısal özelliklerinden dolayı bu teknikleri her vergiye uygulamak zordur.

• Çünkü, her vergiyi teknik olarak şahsileştirmek mümkün değildir. • Gelir vergisi şahsileştirmeye en uygun vergidir.

Ödeme Gücü İçin Vergi Teknikleri

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 49

Page 50: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• AKP hükümetleri giderek ödeme gücüne göre vergi almaktan vazgeçiyor:

• Artan oranlılık : En zenginlere uygulanan gelir vergisi üst dilimini % 45’den % 35’e düşürdü.

• Kurumlar vergisi oranını % 33’den % 20’ye düşürdü.• Emek lehine «ayırma kuramı»na göre vergilendirmeye

son verdi.• «Nereden buldun ?» yasasını rafa kaldırarak vergi

adaletsizliğinin daha da artmasına neden oldu.• Asgari geçim indirimi fiilen işverene yarıyor.

Ödeme Gücü İçin Vergi Teknikleri

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 50

Ödeme Gücü İçin Vergi Teknikleri

Page 51: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Kuramın Eleştirisi:• (-) Gelir, faydanın tek belirleyicisi değildir.

Örneğin çok zengin insanlar da mutsuz olabilir. • (-) Gelirin marjinal faydasının bilinebildiği ve

gelir arttıkça bu faydanın azaldığı savı gerçekçi değil. Azalan Verimler Kanunu neden gelir için de geçerli olsun?

Ödeme Gücü Kuramı

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 51

Page 52: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• (-) Gelirlerindeki farklılıklara bağlı olarak bireylerin nispi faydalarının ölçülebileceği ve bireyler arası bir fayda kıyaslaması yapılabileceği kabul edilmektedir. Böyle bir kıyaslama için faydanın kardinal olarak ölçülebilmesi gerekir. Faydayı kardinal olarak ölçmek imkansızdır.

• (-) Bu kuramın en zayıf yanı, kamu harcamaları boyutunu ihmal etmesidir. Oysa kamu harcamalarının sağladığı faydalar da analize dâhil edildiğinde net fedakârlıklar değişebilir (net mali yansıma).

Ödeme Gücü Kuramı

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 52

Page 53: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Radikal eleştiri:• Hem faydalanma hem de ödeme gücü kuramları sorunludur.• Faydalanma kuramı piyasa türü bir mekanizmayı benimsemekte ve

kamusal ( sosyal ) mal olgusunu reddetmekte, • Ödeme gücü ilkesi ise geçerliliği oldukça tartışmalı ‘fayda fonksiyonu’

sorunları yaşamaktadır.• Ayrıca her ikisi de özünde vergilerin emek gücü tarafından üretim

sürecinde yaratılan artı değerden alındığı gerçeğini gizlemektedir.

Vergileme Kuramları

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 53

Page 54: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Her iki kavram da asıl olarak ‘ödeme gücü’ ilkesiyle ilişkilendirilir.

• Yatay adalette eşit durumdaki (eşit ödeme gücüne sahip) ya da eşit refah düzeyindekiler eşit vergileme işlemine tabi tutulmalı ve aynı miktarda vergi ödemelidirler.

• Dikey adalet ilkesine göre ise eşit olmayan durumlardaki bireyler farklı vergileme işlemine tabi tutulmalı ve farklı oran ve miktarlarda vergi ödemelidirler.

Yatay- Dikey Adalet

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 54

Page 55: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Dikey adalet bu bağlamda ‘artan oranlı vergileme’ ile doğrudan ilişkilendirilir.

• Dikey adalet nosyonu, vergi yükünün sadece adil bir şekilde dağılımını içermekle yetinmez.

• Aynı zamanda gelir ve servet dağılımındaki farklılıkları azaltmak suretiyle eşitlikçi bir toplum oluşturmaya da hizmet edebilir.

Yatay- Dikey Adalet

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 55

Page 56: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• 1. Yatay adalet kavramı yeterince işlevsel değil.• Örnek: • Yatay ve dikey adaletin uygulanabilmesinde en uygun olan gelir vergisi

tüm bireylerin aynı zevk ve tercihlere, tek tip bir ödeme gücü ya da gelire sahip bulunmaları halinde yatay adaletin tüm gerekleri yerine gelebilir.

• Tercihlerin farklılığı, ödeme gücünün farklı olabileceği kabul edildiğinde, sadece bireyin gelir kapasitesine dayalı bir vergi (fiili gelirinden ziyade) eşit pozisyonda olanlar için eşit bir vergilemeyi efektif olarak sağlayabilir.

Yatay- Dikey Adalet: Eleştiri

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 56

Page 57: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• 2. Yatay adalet kavramı sadece 1 yıl gibi kısa bir zaman dilimini esas alıyorsa,

• Buna karşılık diğer tüm vergiler ve kamusal hizmetlerden sağlanan faydalar dikkate alınmıyorsa eksik bir kavram olarak değerlendirilebilir.

• 3. Hangi farklılıkların önemli olduğunu belirleyemediğimiz ve bu farklılıkların neden farklı bir vergilendirmeyi gerektirdiğini ortaya koyamadığımız zaman yatay adalet kavramı işlevsel olmaz.

Yatay- Dikey Adalet: Eleştiri

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 57

Page 58: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Dikey Adalet:• Farklı ödeme güçlerine sahip olanların farklı vergilendirilmesi ve

zenginlerin daha çok vergi ödemeleri teorik olarak anlaşılır olsa da şu sorulara yanıt vermek çok kolay değil:

• (i) İlke olarak kimler daha yüksek oranda vergi ödemelidirler?• (ii) Bu ilkeye uygun bir vergi mevzuatı nasıl hazırlanacaktır?• (iii) Birilerinin diğerlerine göre daha fazla vergi vereceği kabul

edildiğinde bu fazla ne kadar olacaktır, bunun ölçüsü nedir?

Yatay- Dikey Adalet: Eleştiri

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 58

Page 59: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Vergilemede adaletin sadece yatay veya dikey adalet açısından tartışılması sınırlı bir fayda sağlar.

• Yani eşit durumdakilerin eşit, farklı durumdakilerin farklı vergilendirilmesi gerektiğini söylemek vergi politikası tartışmalarına çok az şey katar.

• Eşitleri ya da eşit olmayanları kıyaslamadan önce etik bir çatı oluşturmak gerekir.

• Böyle bir etik çatı olmaksızın farklı vergi sistemlerinin ya da önerilerinin göreli adaletini değerlendirmek mümkün değil.

Yatay- Dikey Adalet: Eleştiri

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 59

Page 60: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Yatay - dikey adalet tartışmalarından ziyade vergilemenin gelir dağılımı ve refah üzerindeki etkileri üzerinde durulmalı.

• İki yaklaşımın politika sonuçları oldukça farklı olabilecektir.

• İlk yaklaşım belli bir vergi rejimi ya da reform önerisinin bölüşümsel sonuçlarına odaklanır ve uygulamada söz konusu verginin yükünü yasal olarak taşıyanlar için yatay ve dikey adalet geliştirilebilir.

• Ancak diğerleri üzerinde öyle etkiler yapabilir ki sistem bir bütün olarak daha adaletsiz bir hale gelebilir.

Yatay- Dikey Adalet: Eleştiri

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 60

Page 61: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Sosyal ve ekonomik eşitsizlik perspektifinden bakıldığında sonuçta önemli olan bütçe sisteminin gelir ve servet üzerindeki bütüncül etkisidir.

• Yani bütçe sistemi içinde sadece vergisel değişikliklerin adaletle ilgili etkilerini değil, aynı zamanda kamu harcamalarının da etkilerini dikkate almak gerekir.

Yatay- Dikey Adalet: Eleştiri

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 61

Page 62: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Ödeme gücüne ilkesinin zımnen ileri sürdüğü şey kamu harcamalarının tüm vergi mükelleflerine aşağı yukarı eşit fayda sağladığıdır.

• Bu sav doğru değildir. • Kamu harcamaları, sosyal sermayeyi (sosyal

tüketim ve sosyal yatırım) ve üretimin sosyal harcamalarını (refah ve refah harcamaları) genişletme ihtiyacıyla belirlenir.

• Mantıksızlığından değil ama dayandığı önermenin yanlışlığından dolayı bu sav ideolojiktir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 62

Marx ve vergilemeVergi Sömürüsü İdeolojileri

Page 63: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Keza vergi sömürüsü “eşit durumda olanlara eşit muamele” önerisi altında gizlenir.

• İlke olarak karşı çıkılamaz olsa da, uygulamadan bu doktrin işçi sınıfına karşı önyargılıdır.

• Zira kapitalist toplum eşitsizlerin bir arada yaşadığı toplumdur.

• Mülk sahipleri ve mülksüzler, tekelci kapitalistler ve rekabetçi kapitalistler, örgütlü işçiler ve örgütsüz işçiler, baskıcı sosyal gruplar ve baskılananlar, zengin ve yoksul gibi çok sayıda eşitsizlik mevcuttur.

• Bu nedenle de “eşitlere eşit muamele yapan” bir vergi sistemi sadece mevcut eşitsizlikleri daha da güçlendirir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 63

Marx ve vergilemeVergi Sömürüsü İdeolojileri

Page 64: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• 1960 ve 1970’lerde ABD’de federal hükümet vergilemesi ekonomik istikrar ve büyüme amaçlıydı (yatırımları teşvik ve sermaye birikimi).

• Tıpkı kamu harcamaları politikalarının sabit ve değişken sermayenin maliyetlerini sosyalleştirmek amacında olduğu gibi, vergi politikası büyük ölçüde özel karları ve özel iktisadi faaliyetleri artırmak böylece de özel sektörün tasarruf ve yatırımını desteklemek amacıyla tasarlandı.

• Bu nedenle de kuramsal olarak kapitalist sınıfın gelir ve servetinin vergilendirilmesi pratik değildir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 64

Marx ve vergilemeKapitalist sınıf gerçekte vergilendiriliyor mu?

Page 65: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Yüzeysel olarak bakıldığında tekelci sermaye sınıfının çeşitli biçimlerde vergilendirildiği düşünülebilir.

• ABD ve pek çok gelişmiş ülkede örneğin, kurumlar vergisi, veraset ve intikal vergisi, ticari mülklerin vergilendirilmesi (emlak vergisi), sigorta primleri (payroll tax) ve gelir vergisi uygulaması söz konusudur.

• Gerçekte ise kurumlar vergisinin önemli bir kısmı, kurum sahiplerince değil, yansıma mekanizması ile işçiler ve küçük işletmeler gibi tüketicilere ödenir.

• Veraset ve intikal vergisi önemlidir ve kaçınması kolaydır.• Ticari emlak vergisi kiracılara ya da tüketicilere (işçilere)

yansıtılır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 65

Marx ve vergilemeKapitalist sınıf gerçekte vergilendiriliyor mu?

Page 66: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Sigorta primleri işçilere yansıtılırken, gelir vergisi mevzuatı sermayeye yüksek marjinal gelir vergisi oranlarından kurtulabilme imkânı verir.

• Sadece çok ciddi ulusal kriz dönemlerinde sermayenin gelirinin vergilendirilmesine yönelik ciddi girişimler olur.

• I. Dünya Savaşı boyunca yatırılmış sermayenin % 8’ini aşan tüm gelirler ve 1936–1939 döneminde dağıtılmamış karlar; 2.Dünya Savaşı boyunca aşırı karın % 95’i; Kore Savaşı boyunca geçici bir % 30’luk aşırı kar vergisi uygulaması.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 66

Marx ve vergilemeKapitalist sınıf gerçekte vergilendiriliyor mu?

Page 67: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Tarihsel olarak kurumlar vergisi ile gelir vergisinin gelişimleri arasında yakın bir ilişki vardır.

• 1913 yılındaki ilk gelir vergisi işçilerin büyük çoğunluğunu dışarıda tutuyor ve sadece varlıklı bireylerin gelirine uygulanıyordu.

• Gelir vergisinden kurtulabilmek için kapitalist sınıf ikame olarak kurumlar vergisini gündeme getirdi.

• Zira tekelci sermaye fiyatları kontrol edebildiğinden kurumlar vergisini tüketicilere yansıtabiliyordu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 67

Marx ve vergilemeKapitalist sınıf gerçekte vergilendiriliyor mu?

Page 68: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Emlak vergileri ise gerçekte çalışan sınıflar ve küçük işletmeci sınıfların üzerindedir.

• Emlak sahipleri emlak vergisini kolayca kiracıların üzerine yansıtabiliyor (kiracıların büyük bir kısmı işçiler).

• Tekelci sermaye ne genel iş (business) vergisi ne de realize olmamış sermaye kazançları üzerinden vergi ödemiyor.

• Kurum sahipleri ve üst yöneticiler gelirlerini büyük ölçüde vergiden muaf belediye bonosu faizleri şeklinde alıyorlar.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 68

Marx ve vergilemeKapitalist sınıf gerçekte vergilendiriliyor mu?

Page 69: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Tekelci sermayeye sunulan bu vergi sığınakları ve imkanlar (loopholes) nedeniyle tüm vergi sistemi gerçekte işçi sınıfının ve küçük işletmelerin, özellikle de ücretleri göreli olarak yüksek olan tekelci sanayilerde çalışan işçilerin üzerine yıkıldı.

• Emlak vergisi ve kurumlar vergisinin yansıtılmasına ilave olarak, sosyal güvenlik vergileri, gelir vergisi ve satış vergileri gibi vergilerin yükü de çalışan sınıfların omuzlarında.

• Sosyal güvenlik vergisi tek oranlı olarak alındığından vergi asıl olarak düşük ücretli işçilerin sırtına biniyor.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 69

Marx ve vergileme

İşçi sınıfının vergilendirilmesi

Page 70: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Bu vergiler özellikle de işgücü piyasasında yeterince uzun kalamayıp bu nedenle de işsizlik ödemeleri gibi ödemelerden yararlanamayan işçiler için regresiftir.

• İşçi ve işverenler sigorta primlerini eşit ve birlikte ödeseler de ekonomistlerin çoğunluğu bunların, işçi ücretlerini düşürmek biçiminde geriye işçilere yansıtıldığı konusunda hemfikirler.

• Satış vergileri gibi vergiler düşük gelirli işçiler için hem regresif karakterli hem de ağır bir yük demektir.

• Bu vergiler 1930’larda emlak sahiplerinin üzerindeki yükü hafifletmek amacıyla getirilmişti.

• Sonrasında bu vergiler, vergi gelirlerinin üçte ikisini oluşturmaya başladı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 70

Marx ve vergileme

İşçi sınıfının vergilendirilmesi

Page 71: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Yeni sınıflar ve sınıf oluşumları arttıkça vergi sömürüsü biçimleri de değişti.

• 19.yy’da dolaylı vergi tarifeleri temel kamu geliriydi. • Bugün bireysel gelir vergisi vergi gelirlerinin kabaca üçte

birini oluşturuyor. • ABD’de ilk gelir vergisi mevzuatı, işçilerin, küçük işletmelerin

ve işçi sınıfının 10 yıllık bir çabası sonucunda (büyük sermayeyi hedef alan) kabul edilmişti.

• Bu sadece % 2 oranında idi ve bir avuç zengince ödeniyordu.• Sonrasında vergi Anayasaya aykırı bulundu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 71

Marx ve vergileme

İşçi sınıfının vergilendirilmesi

Page 72: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• 19.yy’ın özellikle ilk yarısında çiftçiler, tüccar sınıfı ve ziraatçılar ulusal gelirin önemli bir kısmını alıyorlardı ve vergi ödemek istemiyorlardı.

• Sadece kitlesel ve mülksüz işçi sınıfının ortaya çıkıp büyümesiyle gelir vergisi uygulanabilir bir hale geldi.

• Bu arada zengin aileler kendilerine sunulan muafiyet ve istisnalarla yüksek oranlarda vergi ödemekten kurtulabiliyorlardı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 72

Marx ve vergileme

İşçi sınıfının vergilendirilmesi

Page 73: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Modern proletarya ile birlikte gelir vergileri uygulaması tekelci sermayenin ihtiyaçlarına da çok uygun bir araç haline geldi.

• Bir kere gelir vergisi karlara yansıtılamazdı.• İçerik olarak düz oranlı veya regresif olsa da biçim

olarak bu vergi progresifti, böylece vergi adaleti miti de korunmuş oluyordu.

• Normalde anormallik ya da sapma olarak ele alınan bu loophole uygulamaları gerçekte gelir vergisi yapısının normal ve gerekli bir parçasını oluşturuyordu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 73

Marx ve vergileme

İşçi sınıfının vergilendirilmesi

Page 74: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Bu vergi işçi sınıfı üzerinde aşırı bir boyutta uygulandı. Örneğin 1913’den sonra gelir vergisinden muaf tutulan miktar 4000 $’dan (1970’de 600$’a kadar düşüldü).

• 1943’e kadar bu işçilerin gelirleri kurumlar vergisi oranından daha düşük bir biçimde % 10 tek orandan vergilendirildi.

• Çünkü işçilerin sermayenin tersine çok sayıda kişisel indirimden yararlanamıyorlardı.

• Ayrıca genel satın alma gücü anlamında gerçek muafiyetler çok büyük oranda azaldı.

• Keza stopaj ya da kaynaktan kesme usulüyle işçiler çok zekice, hilekârca tam bir vergi sömürüsüne maruz bırakıldılar.

• Öyle ki stopaja geçilen yıl olan 1940 öncesinde düşük gelirli aileler arasında vergi kaçırma çok yaygındı, bu ortadan kalktı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 74

Marx ve vergileme

İşçi sınıfının vergilendirilmesi

Page 75: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Vergi sistemi iki temel işlev görür: • İlk olarak tekelci sermayenin gelirini ve servetini

artırmasına izin verir ve böylece onun egemen sınıf olarak gücünü koruyup yenilemesinde önemli bir rol oynar.

• Kamu harcamaları bir kısım kardan alınan vergilerle finanse edilse de bu kamu harcamaları karları artırırken, vergiler biçimindeki maliyetleri reel ücretlere yıkılır, zira kurumlar vergisi daha yüksek fiyatlar aracılığıyla tüketicilere yansıtılır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 75

Marx ve vergileme

Vergi sisteminin iki işlevi

Page 76: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• İkinci olarak, sosyal sermaye ve sosyal giderlerin maliyetlerini karşılayabilmek için sistem sermayeyi küçük işletmelerden ve işçi sınıfından el koyma ile sağlar.

• Böylece onların nakit tasarruf biriktirmesini kısıtlayarak işçilerin işçi olarak kalmasını ve uzun dönemde de işçi sınıfını sermaye sınıfı ve son tahlilde devlete giderek daha fazla bağımlı kalmaya zorlar.

• Bu vergi sisteminin ilginç bir çelişkisidir: bir yandan vergi yükü en ağır bir biçimde işçi sınıfının üzerinde kalır; diğer yandan işçi sınıfı çalışan sınıf statüsünden dolayı giderek daha fazla harcamaya (sosyal tüketim ve sosyal gider) ihtiyaç duyar.

• Vergi sömürüsünün düzeyi arttıkça, kamu harcamalarının da düzeyinin artması ve böylece de daha fazla vergi sömürüsüne ihtiyaç duyulduğu doğru olabilir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 76

Marx ve vergileme

Vergi sisteminin iki işlevi

Page 77: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Maliye teorisinin sosyal demokrat/Keynesyen kanadında yer alan Musgrave’e göre, toplumsal faaliyetleri finansal olarak destekleme ihtiyacı devlet benzeri yapıları ortaya çıkarmıştır.

• Ortaçağ’dan I. Dünya Savaşı’na kadarki dönem, devletin gücünün ve servetinin azalıp yoksullaşması ve borçlanması dönemidir.

• Ortaçağ’da tipik olarak devlet Lord’un hem tüm mülkün sahibi hem de egemen olarak elindeydi. Sonrasında piyasaların ve ticaretin gelişimi, toprak dışında yeni potansiyel kamu geliri kaynakları ortaya çıkardı.

• Vergileme de böylece devletin mülkünden (toprak MD) sağlanan gelirin yerine geçti.

• Devletin mülkten özgürleştirilmesi ve feodal egemenlerin iflası söz konusu iken mülkiyet ile devletin birbirinden ayrılması devletin özel sektöre yönelmesine neden oldu.

• Mülk sahibi sınıflar buna direndiler ve burjuvazi hazineyi denetleme mücadelesine girişirken, vergileme modern demokrasinin ana konusu haline geldi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 77

MusgraveKısıtlı Vergi Geliri Kapasitesi?

Page 78: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Bu yeni mali devletin çatlağı oluştu. Üzerinden vergi gelirlerini sağladığı özel sektörü korumalıydı, dolayısıyla tasarruf ve yatırımlara müdahale etmemeliydi.

• Diğer yandan savaşı finanse etmek, giderek artan sosyal programları fonlamak için gelire olan ihtiyaç artıyordu.

• Bu ihtiyacı karşılamak için borçlanmalıydı, bu da onu kreditörlerin sömürüsüne açık hale getiriyordu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 78

MusgraveKısıtlı Vergi Geliri Kapasitesi?

Page 79: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Musgrave’ye göre, Marxist model altında vergilendirme kapasitesinin iki kısıtı mevcuttur:

• (i) Ücretlerin vergilendirilmesi kısıtlıdır ya da imkânsızdır. • Zira ücretler geçimlik düzeydedir. • (ii) Sermayenin vergilendirilmesiyle ilgili kısıtlar söz konusudur. • Goldsheid’in yaklaşımının her versiyonunda devlet sermayeyi

vergilendirme konusunda isteksizdir. • Zira böyle vergiler özel yatırımlara müdahaledir ve devletin kendi gelir

temelini yok etmesi demektir. • O’Connor versiyonunda tekelci sermaye sosyal yatırımlardan yarar sağlar.

Ama bunun karşılığında devlete vergi ödemeyi reddeder. • Tekelci sektör hem sermayeyi hem de iş gücünü bünyesinde

barındırdığından ulusal gelirin önemli kısmı vergilemeden uzak tutulur.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 79

MusgraveKısıtlı Vergi Geliri Kapasitesi?

Page 80: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Yazara göre, bu iki görüş de gerçekçi değildir.• Öncelikle orta gelirli grubu (tekelci sermaye için

çalışanlar dahil) içinde yer alan ücretlerin büyük bir kısmı geçimlik düzeyde değil, dolayısıyla da vergi yükünün orantısız bir biçimde önemli bir kısmını da taşıyor.

• Keza gücüne rağmen sermaye bütünüyle vergi ödemekten kaçamamakta ya da kaçınamamaktadır

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 80

Musgrave

Kısıtlı Vergi Geliri Kapasitesi?

Page 81: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• O halde vergi kapasitesinin sınırlarını belirleyen nedir?• Musgrave’ye göre ekonomistler bunun yanıtını vergilerin iş

gücü arzı, tasarruf ve yatırım yapma arzusu üzerindeki etkileriyle ve “aşırı yük/ek yük” kavramıyla açıklarlar.

• Vergileme özellikle de yüksek marjinal vergi oranları vergi teşvikli seçeneklere kayılmasını teşvik eder.

• Böyle bir aşırı yük özellikle tasarruf ve yatırım kararının ve istihdamın büyük ölçüde özel sektör tarafından belirlendiği kapitalist sistemde ortaya çıkabilir.

• Bu etkinin yatırım, tasarruf ve belli ölçüde istihdamın kararının devletçe verildiği sosyalist bir üretim tarzında ortaya çıkmayacaktır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 81

Musgrave

Kısıtlı Vergi Geliri Kapasitesi?

Page 82: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Ana akım: İktisadi Etkinlik İlkesi:• Vergileme ilkelerinden en tartışmalı

olanlarından birisidir. • Gerçek dünyada Pareto optimal etkinlik

koşullarının yerine getirilmesi imkansız olsa da iktisadi etkinlik kavramı vergilemede önemli bir konu.

• İktisadi etkinliği en az bozan vergilere, hatta iktisadi etkinliği sağlayan vergilere yer verilmesi gerektiği ileri sürülür.

ANA AKIM: EK KAYIP / AŞIRI YÜK:

VERGİ ETKİNLİĞİ

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 82

Page 83: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Piyasa başarısızlıklarının olmadığı bir ekonomide kaynak dağılımı etkindir, optimaldir.

• Pareto etkin bir durumda kaynaklar hem tüketicilerin, hem de üreticilerin tercihlerine tam uygun bir şekilde dağılmıştır.

• Birilerinin durumunu kötüleştirmeden birilerinin durumunu iyileştirici yeni bir kaynak tahsisi yapmak mümkün değildir.

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 83

ANA AKIM: EK KAYIP / AŞIRI YÜK:

VERGİ ETKİNLİĞİ

Page 84: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Vergileme tüketici ile üretici tercihlerinin değişmesine neden olarak piyasaya yanlış sinyaller verir, bu da kaynakların yanlış tahsisine yol açar.

• Vergiler bunu nispi fiyat yapısını değiştirerek neden olduğu ikame etkisiyle yaparlar.

• İktisadi etkinliği bozan vergiler bir maliyet ortaya çıkartır.

• Bu maliyeti en azda tutacak vergi politikaları izlemek gerekir.

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 84

ANA AKIM: EK KAYIP / AŞIRI YÜK:

VERGİ ETKİNLİĞİ

Page 85: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• “Vergileme Maliyeti”:• Bu kavram idari maliyetleri, uyum maliyetleri ve

etkinlik maliyetini anlatır. • 1. İdari maliyetler verginin tahsilatı sırasında vergi

idaresinin karşılaştığı maliyetlerdir.• GÜ’lerde vergi tahsilatlarının %1’i civarında, AGÜ’

lerde ise daha yüksek. • Vergi türüne göre de değişirler.

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 85

ANA AKIM: EK KAYIP / AŞIRI YÜK:

VERGİ ETKİNLİĞİ

Page 86: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• 2. Uyum maliyeti: • Mükellefiyet sırasında doğar. Ölçülmesi daha zor.• Sadece muhasebeciye, müşavire ödenen paraları değil, psikolojik

maliyetler, harcanan zaman dahil olmak üzere mükellefler tarafından katlanılan maliyetlerdir.

• Sanford: “Vergilemenin gizli maliyetleri”.• İngiltere: Toplam vergi gelirlerinin % 4’ü ,• ABD: Gelir vergisine uyum maliyetleri toplam gelirlerin % 5-7’si

arasında,• Uyum maliyetleri regresif karakterlidir. • Das Gupta ve Chattopayca (2002): Hindistan’daki uyum maliyetleri

GÜ’ lerdekinin en az 10 katı.

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 86

ANA AKIM: EK KAYIP / AŞIRI YÜK:

VERGİ ETKİNLİĞİ

Page 87: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• 3. Etkinlik maliyeti / Ek kayıp ya da Saptırma maliyeti:

• Bu maliyet vergilemenin nispi fiyat yapısını değiştirmek suretiyle tüketici ve üreticilerin tercihlerinde, kararlarında meydana getirdiği değişikliklerin, sapmaların neden olduğu bir maliyettir.

• Vergilemenin refah kaybına ilave olarak ortaya çıkan bir toplumsal refah kaybıdır.

• Rasyonel davranış sapması sonucunda kullanılan kaynakların etkinliği azalmakta ve milli hasıla ve sosyal refah gerilemektedir.

• Hükümetler vergilemenin diğer maliyetlerine ek olarak bu tür ek kayıpları da dikkate almalıdırlar.

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 87

ANA AKIM: EK KAYIP / AŞIRI YÜK:

VERGİ ETKİNLİĞİ

Page 88: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Tüm vergiler ek kayba neden olabilir.• Ek kayba yol açmayan tek örnek Baş Vergisi’di.• Ancak bu vergi de etkinli,k kaybına neden olabilir.• Çin’de aile büyüklüğünü etkileyen bir vergi.• ,Satış vergileri gibi tüketim üzerinden alınan bazı vergiler

vergisiz mallara nazaran vergili olanların tüketimlerini caydırabilir,

• Alkol, sigara, petrol üzerinden alınan ÖTV tüketim kararlarını değiştirebilir (mi?).

• Gelir vergileri mallar arasındaki nisbi fiyat yapısını değiştirmese de, faiz üzerinden alındığında tasarrufları caydırabilir (mi?).

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 88

ANA AKIM: EK KAYIP / AŞIRI YÜK:

VERGİ ETKİNLİĞİ

Page 89: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Vergiler yatırımları etkileyebilir. • Yabancı yatırımcılar diğer faktörlerin yanı sıra vergisel uygulamalardan

etkilenirler. • Kurumlar vergisi firmanın sermaye yapısını (borçlanma ya da öz

kaynak anlamında) etkileyebilir, ya da kar payı politikasını belirleyebilir. • Örnek: Kar payları hisse sahiplerine dağıtıldıkları sırada

vergilendirilirse, dağıtılmamaları teşvik edilir. • Ayrıca borç faiz ödemeleri matrahtan indirilebiliyorsa, buna karşılık kar

payları aynı imkana sahip değilse, borçlanma yolu öz kaynakla finansmana tercih edilebilir.

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 89

ANA AKIM: EK KAYIP / AŞIRI YÜK:

VERGİ ETKİNLİĞİ

Page 90: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• MODEL:• Hicks(1939) ve Joseph(1939): • Gelir vergilerine nazaran, tüketim üzerinden alınan dolaylı vergiler ek

kayba neden olurlar.• Modelin varsayımları: • Tam rekabet koşulları geçerli.• Dışsallık yok.• Vergi öncesi Pareto optimal bir tahsis söz konusu.• Üretim faktörleri arzı sabit, faktörlerin tam istihdamı söz konusu.• Bölüşümsel etkiler dikkate alınmıyor.• Tüm bireyler aynı, gelir düzeyi ve tercihler seti aynı.• Harcama sabit, her iki vergi de aynı geliri sağlıyor.• X ve Y malı gibi 2 mal var. (X) vergilendiriliyor, alternatif olarak tek oranlı

bir gelir vergisi uygulanıyor.

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 90

ANA AKIM: EK KAYIP / AŞIRI YÜK:

VERGİ ETKİNLİĞİ

Page 91: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• AB= Vergi öncesi bütçe doğrusunu yani, X ve Y malından bireyin tüketebileceği mal bileşimlerini gösterir. Eğrinin eğimi X ve Y’ nin nispi fiyatlarını gösterir.

• Farksızlık eğrisi tüketici tercihlerini gösterir.

• Verginin yokluğunda birey en yüksek tatmini(P1), noktasında sağlar.

• (X) malı üzerine tüketim vergisi uygulayalım. Bu durumda AB, AC’ye kayar. (X) malının fiyatı nispi olarak artmıştır. Bu durumda ulaşılabilecek en yüksek farksızlık eğrisi (I2) ’dir. Vergi sonucunda tüketicinin durumu kötüleşmiştir.

I

1

I

2 I

3

I

2

I

3

I

1

P

1

P

3

P

2

D

A

C E B0X malı

Y malı

VERGİ ETKİNLİĞİ : Dolaylı vergiler daha fazla ek kayba neden olur.

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 91

Page 92: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Alternatif olarak gelir vergisi uygulayalım. Bu durumda AB, içeriye doğru paralel olarak kayar ve DE halini alır.

• Vergi tüketicinin mallar arasındaki tercihlerini değiştirmedi,

• Yani nispi fiyat yapısı değişmedi. Vergi sonucunda mükellef her iki maldan olan tüketimini de azalttı.

• Varsayım gereğince her iki vergi de aynı vergi gelirini yaratacağından DE eğrisi (P2)’den geçer, öyle ki birey vergi sonrası kalan geliriyle daha az ama aynı mal bileşimini tüketir.

• Gelir vergisi altında birey, daha yüksek bir refah düzeyini gösteren farksızlık eğrisi üzerindedir (I3).

• Böylece gelir vergisi özel tüketim vergisine göre daha az bir ek yük getirmektedir.

• Çünkü tüketici tercihlerine ve kaynak tahsisine daha az bir müdahale söz konusu.

• Eğer tüketim vergisi her iki malın üzerine konulsaydı (KDV gibi), gelir vergisininkine benzer bir etkiye yol açabilirdi.

I

1

I

2 I

3

I

2

I

3

I

1

P

1

P

3

P

2

D

A

C E B0X malı

Y malı

VERGİ ETKİNLİĞİ : Dolaylı vergiler daha fazla ek kayba neden olur.

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 92

Page 93: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

VERGİ ETKİNLİĞİ : Dolaylı vergiler daha fazla ek kayba neden olur.

I1

I2

I3

I2

I3

I1

P1

P3

P2

D

A

C E B0X malı

Y malı

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 93

Page 94: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Bu analizde can alıcı nokta: • Ek kayıp, verginin, nispi fiyatların yapısını ne ölçüde değiştirdiğiyle

doğrudan ilişkili. • Daha geniş tabanlı vergiler, dar tabanlılara göre daha az ek kayba yol

açarlar. • Vergi geliri eğer çok sayıda mal, hizmet ya da faaliyetten elde ediliyorsa,

ekonominin daha dar bir alanına (örneğin sadece belli sektörlere) yoğunlaşmış vergilere nazaran, tüketicilerin tercihlerini daha az saptırır.

• KDV, ÖTV’ ye nazaran çok daha az ek kayba neden olur.• GV,KV gibi dolaysız vergiler teorik olarak ek kayba neden olmaz.

VERGİ ETKİNLİĞİ : Dolaylı vergiler daha fazla ek kayba neden olur.

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 94

Page 95: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

Ek kaybın büyüklüğünü belirleyen etkenler

C’

C

E

B’ B

C

P P

E’

B E

Q

t

Q

t

2t

Az Esnek Talep Eğrisi

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 95

Page 96: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• İlk grafik : Vergi oranı 2 katına çıktığında ek kayıp 4 kat artar:

• Ek kayıp vergi oranındaki artışın karesi kadar artar.

• İkinci grafik : Talep ve de arz esnekliği ne denli büyükse ek kayıp o denli fazla olur.

Ek kaybın büyüklüğünü belirleyen etkenler

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 96

Page 97: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Vergileme hali hazırda iktisadi etkinlikten uzak bir kaynak tahsisini iktisadi etkinliğe yaklaştırmada araç olarak kullanılabilir.

• Ekonomik rantların, dışsallıkların ve tekelci yapıların ortadan kaldırılmasında kullanıldığında negatif bir vergi yüküne yol açar,

• Vergileme mevcut kaynak tahsisi bozukluğunu düzeltici bir rol oynayabilir.

• Vergilemenin bu tür düzeltici etkileri vergi politikası aracı olarak önemlidir.

• Örnek: Ekonomik rant yaratan doğal kaynaklar ve toprak üzerinden alınan iyi planlanmış vergiler ekonomik bir sapmaya neden olmaksızın kamu geliri yaratabilir.

Vergilemenin ekonomik etkinsizliği düzelttiği durumlar

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 97

Page 98: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Çevre vergileri ya da yeşil vergiler gibi vergiler çevre üzerinde olumsuz dışsallıklar yaratan faaliyetleri, zararlıları (petrol, hava kirliliği, alkol, sigara gibi) caydırabilirler.

• Üretim miktarlarının kısılmasına, böylece de sosyal maliyetleri de kapsayan bir maliyet düzeyinde üretim yapılmasına olanak sağlayarak etkin kaynak tahsisini sağlayabilirler.

• Ciddi düzeyde kamu geliri de sağlayabilirler.

Vergilemenin ekonomik etkinsizliği düzelttiği durumlar

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 98

Page 99: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Vergilendirme kapasitesi sadece iktisat bilimi ile açıklanamaz. Dış cepheden sınırlar da söz konusudur.

• Bu politik tutumdur ve bireysel reflekslerle ve aşırı yükün ekonomisiyle dolaylı olarak ilişkilendirilebilir.

• Bu durum özellikle sermayenin vergilendirilmesi sırasında ortaya çıkar.

• Sermayedarlar hükümeti, yatırımları azaltmakla tehdit ederler.

• Bu da Goldsheid’in düşündüğü gibi vergi geliri kaybı korkusundan değil işsizliğin artmasına neden olacağı oy ve iktidar kaybı korkusu biçiminde de politik bir etkiye neden olur.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 99

Musgrave

Kısıtlı Vergi Geliri Kapasitesi?

Page 100: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Bunun alternatifi özel yatırımların kamusal yatırımlarla ikame edilmesi, ya da üretken kapasitenin azalmasıdır.

• Bu nedenle de yatırımcılar arasında sermaye vergilendirilmesinin kabul edilebilir bir düzeyde olması beklenir.

• Özellikle örgütsüz olmak üzere emeğin böyle bir tehdit oluşturması normalde beklenmez.

• Özellikle iktisadi büyüme hedefi ön planda ise sermayenin pozisyonu çok daha farklı olacaktır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 100

Musgrave

Kısıtlı Vergi Geliri Kapasitesi?

Page 101: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Verginin neden olduğu saptırma ortalama vergi oranlarından ziyade marjinal vergi oranlarının temel bir sonucudur.

• Diğer yandan marjinal vergi oranları ortalamanın üzerine çıkacak şekilde yükseltilmediği sürece vergi sistemi aracılığıyla yeniden bölüşüm yapmak mümkün değildir. Böylece vergi devletinin krize girip girmeyeceği bir bütün olarak vergi sisteminden ziyade vergi tarzına (pattern) bağlıdır.

• Bu tarz sosyal davranışları ve gelir düzeyini yansıtır. • Gelirler arttıkça toplum yeniden bölüşümü daha az gerekli görür. • Yoksulluğun ne denli önemsendiği, yoksulluğun mutlak mı yoksa

nispi olarak mı ele alındığı ve amacının belli düzeyde bütüncül bir bölüşümsel adalet olup olmadığı bu konuda önemlidir.

• Yeniden bölüşüm ilerledikçe ileri yeniden bölüşüm yapılabilmesi zorlaşır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 101

Musgrave

Kısıtlı Vergi Geliri Kapasitesi?

Page 102: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Sonuç olarak Musgrave fiskal krizin kaynağı olarak dört ayrı hipotezi netleştirip ayrıştırır:

• (i) Marxist hipoteze göre fiskal krizin temelinde tekelci sermayenin kazançlarını sosyalleştirmeksizin kapitalizmi meşrulaştırmak için artan kamu harcamalarının maliyetlerini sosyalleştirme eğilimi yatar. Sonuç olarak harcamalar için gerekli vergileri temin edemez.

• (ii) Yapısal değişiklik hipotezine göre fiskal krizin özünde belli nesnel değişim güçleri yatar. Bunlar daha fazla hasılanın iktisadi esnekliği arttırmak için sosyal mal üretimine ayrılmasını gerektirir. Bu değişimler teknolojik (otomobil- otoban) olabileceği gibi demografik olabilir (yaş-eğitim).

• (iii) Fiskal kriz eşitlikçilik için giderek artan talepten ve destekten kaynaklanabilir.

• (iv) Santa Clause Hipotezine göre seçmen karşılıksız olarak devletten her şeyi ister.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 102

Musgrave

Kısıtlı Vergi Geliri Kapasitesi?

Page 103: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Son dönem yazarlarından Marc Leroy’e göre, sosyoloji, vergi, devlet ve toplum arasında gerçekleşen mali ilişkilerin incelenmesidir.

• Verginin örneğin Musgrave’nin ileri sürdüğünün de ötesinde, ekonomik istikrar ve yeniden bölüşüm işlevleri dışında politik, bölgesel ve sosyal entegrasyon etkileri söz konusudur.

• Vergi reformları böyle bir bütünlük içinde ele alınmalı ve tasarlanmalıdır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 103

Marc Leroy

Page 104: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Vergilemenin, sosyal, politik ve bölgesel işlevlerine Leroy’un yaptığı vurgunun arkasında vergilemenin bildik gelir yaratma, istikrar sağlama ve yeniden bölüşüm işlevlerinin son dönemlerde giderek güç kaybetmesi yatmaktadır.

• Sırasıyla borçlanma ve özelleştirme ve mali santralizasyon ön plana çıkıyor, makroekonomik istikrar işlevi çeşitli vergi türlü arasında sıkışıp kalıyor ve vergi oranları düşürülüyor, vergi kaçakçılığı yaygınlaşıyor ve tüm bu gelişmeler yeniden bölüşüm işlevini etkisizleştiriyor.

• Böylece Leroy yeni ilavelerle Musgrave’in üçlü işlevini aşıyor, sosyal işlev ile gelirin yeniden bölüşümü entegre edilirken, politik işlev vatandaşın meşruiyetini renove ediyor.

• Kuşkusuz vergilendirme ve harcama yetkisinin parlamento dışına çıkartılması (Fiscal compact EU ?) bunu zayıflatmaktadır.

• Bölgesel politikalar ise, kalkınma ve seçici teşvik politikalarıyla hayata geçiriliyor.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 104

Marc Leroy

Page 105: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• İncil’de temelde iki vergiden söz edilir: Tanrıya sosyal düzeni desteklemesi karşılığında ödenen tithe.

• Ve dünyevi siyasal iktidara kamusal düzenin desteklemesi için ödenen Poll Tax.

• Sezar’ın hakkı Sezar’a:• İncil Sezar’ın hakkının (poll tax) Sezar’a verilmesi ve Tanrının hakkının da

(tithe) Tanrıya verilmesi gerektiğini emrediyor.• Tithe gönüllü bir vergi değil. • HristiyanlarınTanrıya vermek zorunda oldukları ve yaratılışlarının karşılığı

olan bir vergi. • Yani Tanrının aldığı bir vergi. Toprak üzerinden değil yarattığı insan

üzerinden alınan bir vergi. • Bir tür gelir vergisi. Daha fazla kazanan daha fazla ödüyor. Herkes için aynı

oranda (onda bir) alındığından adil ve eşit bir vergi olarak görülüyor. • Artan oranlı değil. “Yaratan yarattığının ödülünü alır ve kalan % 90

emeğinin karşılığı olarak erkeğe (men) kalır.”"the laborer is worthy of his reward".

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 105

Hristiyanlığın vergilemeye bakışı

Page 106: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• “Tithe, Tanrının sosyal düzeni desteklemesi için verilir.• Bir zamanlar Hristiyanlık uygarlığının sosyal dokusu bu vergi

ile desteklenir ve özel Hristiyanlık eğitiminden, hastanelere, öksüzler yurduna kadar her türlü hizmet İsa adına bu vergi ile finanse edilirdi.

• Kısaca vergi Hristiyan medeniyetinin devamı için elzemdi.• Bu nedenle de tithe’nin yasal olarak ödenmesini teminen

yüzyıllar boyunca devletler yasal düzenlemelere gittiler.• Ancak 18 yyın sonlarından itibaren bu uygulamadan

vazgeçildi. Böylece devletlerin tiranlığı başladı” (Rushdoony, The Institutes of Biblical Law, p. 57.).

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 106

Hristiyanlığın vergilemeye bakışı

Page 107: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• “Tithe, Yahudilerle başlamadı, onun öncesinde de, yani Hebrew devletinin kurulmasından önce de Hz.İbrahim Melchisedek’e tithe ödemekteydi.

• Oysa çağdaş Gelir Vergisi Tanrının üretiminin karşılığına el koymayı hedefleyen Hristiyanlık karşıtı bir vergidir.

• Zira Tanrının vergisi adildir, eşittir. Tüm erkekler eşit oranda öderler.

• Buna karşılık gelir vergisi adil değildir, mantıklı değildir.• Tanrısal düzeni yok etmek için tasarlanmıştır. Üretken düzeni

yok etmeye yöneliktir. • Kaotik bir eşitleyici bir etkiye sahiptir, iki uçlu bir kılıç gibi özel

mülkiyeti ve özel teşebbüsü budar ve üretken faaliyetleri cezalandırırken tiranlara finans sağlar”.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 107

Hristiyanlığın vergilemeye bakışı

Page 108: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• “ABD’nin kuruluşundan 130 yıl sonra Marksist gelir vergisi uygulamasına geçildi.

• Bu vergi ulusa ve Hristiyan uygarlığına düşman bir vergidir.

• Bu vergi Marx’ın sosyal düzenini desteklemek amacıyla modern Sezarların yaptığı bir soygundur.

• Hristiyan uygarlığını deviren Marx 1848’de Komünist Manifesto’yu yazarken Hristiyan toplumunun temel direği olan tithe’nin yerine geçecek olan ağır bir artan oranlı gelir vergisini devletçi ve Hristiyanlık karşıtı programını desteklemek amacıyla önermiştir”.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 108

Hristiyanlığın vergilemeye bakışı

Page 109: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Diğer yandan dünyevi iktidara ödenen Poll Tax hükümetlere kutsal işlevlerini yerine getirmesi için ödenir.

• Bu vergi aileyi temel alır ve tüm yetişkin aile bireyleri adına aile reisi tarafından ödenir.

• Dolayısıyla kutsal aileyi esas alır ve onun reisi olan erkeği temel alır.

• Kadın ve çocukların doğrudan vergilendirilmesi aileyi dağıtacağı için, Tanrının vergisi bu yolla aileyi korumayı hedefler.

• “Bu verginin tarihi Hebrew Cumhuriyetlerine kadar gider (Exodus 30’da her yetişkin erkek 1.5 shekel öderdi).

• Hz. İsa’nın da Tribute Money adı altında poll tax ödediğini biliyoruz.

• Temple Tax olarak da tarihte bilinir”.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 109

Hristiyanlığın vergilemeye bakışı

Page 110: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• “Eğer tüm erkekler devletten aynı faydayı sağlıyorsa adalete göre hükümeti aynı miktarda vergi ile desteklemelidirler.

• Bunu sağlayacak tek vergi de herkesin aynı miktarda ödediği bir poll tax’tir.

• Liberal için, adil vergi, fedakârlıkta eşitliktir (equality of sacrifice). • Marksist söylemde herkesten yeteneğine göre (from everyone

according to his ability) almaktır. • Bu tarihsel olarak mülkiyet haklarının çiğnenmesi anlamına gelir.• Liberaller açısından farklı vergilendirme devletten sağlanacak olan

faydanın da farklılaşması demektir. • Marksizm’de ise cümlenin kalanı “herkese ihtiyacına göre” (to

everyone according to his need) olduğundan sosyalist vergileme ne adalet ne de eşitlik peşindedir”.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 110

Hristiyanlığın vergilemeye bakışı

Page 111: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• 1520’lerde bazı din adamları Hristiyanlık’ta reform için Katolik kilisesine radikal bir karşı çıkışta bulundular ve kiliseye yapılan ödemelerin değil, kişilerin imanının daha önemli olduğunu vurguladılar.

• Onları buna iten şey bu dönemde her sınıfın kafasının karışık olması ve bu sınıfların güvence için eski dinsel inançlarına, ama yenilenmiş olarak, dönmeleriydi.

• Ancak her ikisi de toplumsal meselelerde tutucuydu, halkın dinsel olmayan konularda siyasal iktidara boyun eğmesi gerektiğini savunuyorlardı.

• Zira örneğin Calvin’e göre, yönetenler ve yönetilenlerden oluşan bir sosyal düzenin varlığı “Tanrı tarafından takdir edilmişti” ve “insanlık ilk günahın etkisi altında olduğu için bu düzen zorunlu olarak bir baskı düzeniydi, cezalandırıcıydı”.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 111

Almanya’da protestan reformu (Martin Luther ve Jean Calvin)

Page 112: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Bu bakış açısıyla bu reformist din adamları ne kadar haklı olursa olsun köylü ayaklanmalarına karşı çıktılar.

• Örneğin 1524 tarihinde tarihin en kanlı Köylü Savaşı olarak da bilinen feodal Avrupa’nın en önemli ayaklanmasında, Almanya’da on binlerce köylüden oluşan geçici ordu manastırları, şatoları yağmaladılar.

• Lordlar ve psikoposlar, kentleri ele geçiren köylüler ve halk karşısında işbirliği yaptılar ve prenslikleri yardıma çağırdılar.

• Köylüler taleplerini bir liste ile bildirdiler:• Serfliğin kaldırılması başta olmak üzere, Lordlara ödenen

çeşitli vergilerin kaldırılmasını ve yerel cemaatlerin kendi papazlarını tayin etmesini ve ondalık verginin nasıl kullanılacağı hakkının kendilerine verilmesini talep ettiler.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 112

Almanya’da protestan reformu (Martin Luther ve Jean Calvin)

Page 113: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Bu noktada reformist Luther, lordlarla işbirliği ve kader birliği yaptı:• “Cinayet işleyen, hırsızlık yapan köylü sürülerine” karşı risale yazdı. • Onların çok ağır biçimde cezalandırılmaları gerektiğinin dinen caiz

olduğunu ileri sürdü : • “Bunlar açık ya da kapalı bir şekilde elinden gelen herkes tarafından, aynen

kuduz bir köpeğin öldürülmesi gibi, parçalara ayrılmalı, boğazlanmalı ve bıçaklanmalıdır”.

• Prensler için, “elinize engel olmayın…Kimin gücü varsa yok etmek, kesmek için kullansın” diye yazdı.

• Bir mektupta, “Prenslerden ve yöneticilerdense bütün köylülerin ölümü daha iyidir ” diye ısrar etti.

• Ayaklanmalardan yana kendilerini ortaya koyan Thomas Müntzer gibi Protestan vaizler de vardı.

• Ama otoritelerin gazabını üzerine çekti ve ömrünün kalan kısmını saklanarak geçirmek zorunda kaldı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 113

Almanya’da protestan reformu (Martin Luther ve Jean Calvin)

Page 114: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• ABD’de ilk gelir vergisi önerisi 1812 Savaşı sırasında gündeme geldi.

• Artan oranlı bir tarifeydi; yıllık 60 poundun üzerindeki gelirler için binde 8 ve 200 poundun üzerindeki gelirler için ise % 10 idi.

• Ancak bu vergi hiçbir zaman uygulanmadı. • 1861 Vergi Yasası ülkede yaşayan herkesin

gelirlerinin kaynağı ne olursa olsun bu gelirleri üzerinden vergi ödemesini zorunlu kıldı.

• Bu da uygulanmadı. • Bu yasada oranlar 800 dolar ve üzeri için % 3 ve

ABD dışında yaşayanlar için ise % 5 idi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 114

Kolonyalizm Dönemi

Amerika’da Gelir Vergisi’ne geçiş

Page 115: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• ABD İç Savaşı’nda ölenlerin sayısı bu ülkenin bağımsızlık savaşı, 1.ve 2. Dünya savaşları, Kore Savaşı ve Vietnam savaşında ölenlerin sayısından fazla.

• Kuzey eyaletlerde küçük esnaf ve özgür işçi emeği, Güneyde ise asıl olarak köle emeğine dayalı beyazların işlettikleri büyük pamuk plantasyonlarına dayalı üretim ilişkileri söz konusuydu.

• Güneyde yılda 1 milyon ton pamuk 4 milyon köle tarafından üretiliyordu.

• Plantasyon sahibi beyazlar pamuğa olan dış talebi karşılayabilmek amacıyla Kuzeydeki toprakları talep etmekteydiler.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 115

İç Savaş

Page 116: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Kuzeyin nüfusu ise Avrupa’dan gelen göçlerle sürekli büyüyor, bu da bölgeyi ticaret ve sanayi üretimi ve pazarı için önemli bir merkeze dönüştürüyordu.

• 1860 yılında bölge Britanya’dan sonra dünyanın en büyük ikinci sanayi üretim bölgesiydi

• Kuzeyli kapitalistler sanayilerini korumak için gümrük tarifeleri uyguluyor, Güneyli pamukçular ise serbest ticareti savunuyorlardı. Federal hükümet iki arada sıkışmış bir durumdaydı.

• Lincoln ve onun Cumhuriyetçi Partisi son tahlilde, köle emeğine nazaran, özgür işçilikten yanaydı.

• Bu nedenle de Kuzeyde daha fazla oy almıştı (%54). Güneydeki plantasyon sahipleri bu gelişmeyi kölelik düzenini sona erdirecek bir tehdit olarak algıladıklarından Federal Hükümete karşı bir tutum sergiliyorlardı. Bu nedenle de Güneyli 7 eyalet Birlik’ten ayrıldılar ve iç savaşı başlattılar.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 116

İç Savaş

Page 117: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• İç Savaş döneminde, 1862’de, savaşın finansmanı için, Başkan Lincoln’nün çıkarttığı vergi yasasına göre 600 doların üzerindeki gelirler için alınacak gelir vergisinin oranı % 3 ve 10,000 doların üzerindekiler için % 5 idi.

• 1864 yılında yine iç savaşın finansmanı için ek gelir sağlayan bir yasal düzenleme daha yapıldı.

• Savaşın sona ermesiyle birlikte 1864 yasası değiştirildi ve % 5 olarak tek oranlı bir gelir vergisi uygulamasına geçilirken, 1000 dolarlık sınır muaf tutuldu.

• 1870–1872 yıllarında bu oran % 2.5’e düşürüldü ve istisna tutarı 2000 dolara yükseltildi. 1872 yılında vergi kaldırıldı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 117

İç Savaş

Page 118: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• 1895 yılında hayata geçirilen yeni gelir vergisine göre (5 yıllık) yıllık 4000 dolar üzerindeki gelirlerden % 2 vergi alınacak ve tüm kazançlar, kar ya da gelirler, her nereden (mülk, kira, faiz, kar payı ve ücret) elde edilirse edilsinler ABD’de yerleşik ya da yerleşik olmayan herkesten bu vergi alınacaktı.

• Buna ilave olarak, aynı oranda olmak üzere kar amaçlı olarak kurulmuş birlikler, şirketler ( ortaklıklar hariç) ve kurumlardan net karları üzerinden bir kurumlar vergisi alınacaktı.

• Kıta Avrupa'sında da gelir vergisine geçiş benzer ihtiyaçlardan doğdu.

• 1864 yılında İtalya’da gelir vergisi uygulamasına geçildi.• Fransa’da ise sadece şirketlerin ve birliklerin gelirleri

üzerinden alınan bir gelir vergisi 1871 yılında konuldu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 118

Amerika’da Gelir Vergisi’ne geçiş

Page 119: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Bir ayrıştırma yapmak gerekirse İngiltere, İtalya, Fransa ve ABD’de gelir vergisinin konuluşunun asıl nedeni hükümetlerin olağan üstü / geçici gelir ihtiyaçlarını karşılamaktı.

• Almanya, İsviçre ve Avustralya’da ise genel olarak vergi sistemini iyileştirmek düşüncesi ön plandaydı.

• İsviçre’de genel servet vergisinin yetersizliği nedeniyle gelir vergisi tamamlayıcı olarak konuldu.

• Bazı kantonlarda ikisi bir arada, bazılarında ise bir kısım üzerine servet, diğer kısımlar üzerine ise gelir vergisi uygulaması biçiminde görüldü.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 119

Amerika’da Gelir Vergisi’ne geçiş

Page 120: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Gelir Vergisi uygulamasına geçişi asıl tetikleyen faktörün savaşlar olduğu, ancak asıl tırmanışın 1. ve 2. Dünya Savaşları sırasında olduğu genellikle maliye tarihçilerinin ortak görüşüdür.

• Nitekim ABD’de gelir vergisine asıl geçişin tarihi 1913 yılıdır.• Bu yıla kadar toplam 36 devlet Anayasanın 16 maddesindeki

değişikliği (16. Amendment) onayladı. • Buna uygun olarak da Kongre yeni bir vergi yasası çıkarttı.• Buna göre gelir vergisi oranları en az % 1 ile 500,000 doların

üzerindeki gelirler için en çok % 7 arasında olmak üzere belirlendi.

• Buna göre nüfusun % 1’inden azı gelir vergisi ödemekteydi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 120

Dünya Savaşları, Soğuk Savaş, Sosyal Devlet, Neo liberal dönüşüm

Page 121: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Gelirler yasa dışı yollarla dahi kazanılmış olsa da bu gelirler bu verginin kapsamındaydı.

• 1. Dünya Savaşı nedeniyle 1916 yılında en düşük oran % 1’den % 2’ye ve en yüksek oran 1,5 milyon doların üzeri için % 15’e çıkartıldı.

• 1916 yasası aşırı karı ve gayrimenkul kazançlarını da kapsamına aldı.

• 1917 yılında ise 40.000 doların üstündekilerin gelir vergisi oranı % 15’e ve 1,5 milyon doların üzerindekilerinki ise % 67’ye çıkartıldı.

• 1918 yılında en düşük oran % 6 ve en üst oran % 77 oldu. Vergi gelirleri GSYH’nin % 25’ine ulaştı.

• Buna rağmen nüfusun sadece % 5’i gelir vergisi ödüyordu.• 1920’lerdeki ekonomik canlılık nedeniyle oranlar % 1’e kadar ve

tepedekilerinki % 25’e kadar düşürüldü.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 121

Dünya Savaşları, Soğuk Savaş, Sosyal Devlet, Neo liberal dönüşüm

Page 122: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Büyük Bunalım döneminde, önce 1932’de sonra da 1936’da oranlar tekrar yükseltildi ve 1936 yılında en düşük oran % 4 ve en yüksek oran % 79 oldu.

• 2. Dünya Savaşı sırasında 1940 ve 1941’deki yapılan değişikliklerle en alttaki oran (500 dolar gelir için) % 23 ve 1 milyon doların üzerindekiler için % 94 olarak belirlendi

• Pearl Harbour baskını ve ABD’nin 2. Dünya Savaşına girmesi ile birlikte 1942 yılında milyonlarca ABD’li yeni gelir vergisi mükellefi oldu.

• Disney karakteri olan Donald Duck “Taxes to beat the Axis” sloganıyla vergileme amacıyla kullanıldı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 122

Dünya Savaşları, Soğuk Savaş, Sosyal Devlet, Neo liberal dönüşüm

Page 123: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• 1914 yılında yani İngiltere’de gelir vergisi oranı % 6 iken savaşın sonunda (1918) bu oran % 30’a yükseltildi.

• Keza savaş sırasında karları artan şirketlere ilave vergiler konuldu. • 1905 yılına göre toplam vergi gelirleri savaş sonrasında 17 kat daha

fazlaydı. • Soğuk Savaş dönemi, yeni oluşumlar, artan kamusal hizmet

beklentisi (NHS gibi) yeni vergileme kaynaklarına olan ihtiyacı da artırdı.

• Sosyal devletlerde bu ihtiyaç çok net hissedilmekteydi, sonucunda vergi gelirleri milli hasılanın yarısına kadar ulaştı.

• Soğuk Savaş döneminde toplanan vergilerin yeniden bölüşüm amacıyla kullanılması, sosyalizme karşı ideolojik bir araç işlevi de görmekteydi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 123

Dünya Savaşları, Soğuk Savaş, Sosyal Devlet, Neo liberal dönüşüm

Page 124: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Küreselleşme, özellikle de çok uluslu şirketlerin başat hale geldiği neo liberal dönemde, ülkelerdeki vergi oranlarının düşürülerek rekabetin sağlanacağından hareketle, vergi oranları düşürüldü.

• Rusya’da oligarklar ve yabancı işadamlarına karşı olmak üzere vergi tutuklamaları ulusal bir araç haline dönüştü.

• Neo liberalizmin çöküşü ile gündeme gelen şirket kurtarmaları için vergilemeye olan ihtiyaç sürerken askeri harcamalar ise kısılmadı.

• Diğer yandan yoksullara ayrılan bütçe kaynakları asgari de tutuldu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 124

Dünya Savaşları, Soğuk Savaş, Sosyal Devlet, Neo liberal dönüşüm

Page 125: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Gelir Vergisİne yapılan en önemli itiraz sosyalist bir karaktere sahip olması yönündedir.

• Buna göre insanların gelirlerine göre vergilendirilmesi sosyalizm kokar.

• Keza insanların elde ettiği gelirlere devletin el koyması anlamına gelmektedir.

• Ancak bu eleştiriler haklı değil, zira bu kesimlerin geçmişte veraset vergisine ve kamusal eğitim ve kamusal posta dağıtımına da itirazları da aynı gerekçeye dayanıyordu.

• Servet vergisi daha fazla sosyalist karakter içerir zira küçük servetleri vergilendirmez, oysa gelir vergisi her türlü geliri vergilendirmektedir.

• Artan oranlı vergileme uygulanmış olsaydı yine sosyalizm suçlaması olacaktı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 125

Seligman, The Income Tax

1890’da bir değerlendirme

Page 126: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Şu ana kadar yapılan araştırmalar artan oranlılık ile sosyalizm konusunda paralellik kurulabileceğini gösterse de artan oranlılık tamamıyla iktisadi ve mali nedenlerle savunulabilir bir yöntemdir.

• Örneğin İç Savaş’ta uygulanan vergiler bu nedenle artan oranlı olarak uygulanmıştı. • İngiltere de % 1 ila % 8 arasında bir veraset vergisini bu gerekçelerle uygulamaktan

çekinmedi. • Uygulama Hollanda, Almanya, İsviçre ve Avusturalya’ya yayıldı. • Bugün ise 4000 +%’lık muafiyet sınırının böyle bir artan oranlılığı sağladığı düşünülüyor. • Kısacası gelir vergisinin tarihi bu verginin servet vergisinden çok daha verimli bir vergi

olduğunu ortaya koymaktadır. • Kuşkusuz vergi kaçakçılığına neden olabilecektir, ama servet vergisinin sonuçları daha

kötüdür. • Tüccarlar başta olmak üzere kapitalist sınıfların vergi kaçırma alışkanlıkları daha önce gelir

vergisinin gözden düşmesine ve ortadan kaldırılmasına neden olmuştur.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 126

Seligman, The Income Tax

1890’da bir değerlendirme

Page 127: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• ABD’de 19 yyın ilk yirmi yılında şirketler asıl olarak; bankalar, sigorta şirketleri ve köprü ve paralı yol geçişi işleten şirketlerdi.

• 1830 yılında paralı yol işleten şirket sayısı 298, paralı köprü geçişi şirketi sayısı 23, köprü şirketi 97, imalat ve madencilik şirketi 108, banka ve sigorta şirketi 64 ve su şebekesi ve viyadük işletmecisi sayısı 37 idi.

• Bu şirketlerden alınan vergi genel mülk/servet vergisi idi (general property tax) ve ilk olarak New York’ta 1823 yılında konulmuştu.

• Oranı % 10 idi. 1825 ve1828’de vergi uygulanırken şirketlerin nakitleri, hisseleri ve gayrimenkulleri ayrıştırılarak uygulama gerçekleştirildi.

• Gelirleri hisselerinin % 5’ini aşmayan ücretli yol ve köprü işletmecisi şirketler vergiden muaf tutulmuşlardı.

• Fakat farklı eyaletlerde farklı uygulamalar da söz konusu olabilmekteydi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 127

ABD’ de Kurumlar Vergisinin gelişimi

Page 128: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Şirketler, bireylerin vergilenme yöntemiyle vergilendiriliyorlardı.

• Bankaların doğrudan vergilendirilmesi geriye doğru 19yyın başlarına, İngiltere ile olan savaşa kadar gider.

• Savaş süresince bankalarca çıkartılan menkul kıymetlerden damga vergisi alınırdı.

• Keza yıllık kar payının % 1,5’i oranında bir vergi de ödediler.• Bankalar üzerine ilk vergiyi 1805 yılında Georgia Eyaleti

koydu (% 2,5 oranında). • Bu oran Pensilvanya’da % 6 idi ve 1824’te % 8’e çıkartıldı.• Birkaç yıl sonra vergiye artan oranlılık uygulanmaya başladı.• İç Savaş döneminde 1846’dan sonra bu vergi Virginia’da %

17’ye kadar çıktı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 128

ABD’ de Kurumlar Vergisinin gelişimi

Page 129: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Sigortacılık alanında önceleri sadece yabancı şirketler vergilendiriliyordu (yangın sigortası 5 10).

• Demiryolu şirketleri 1840 yılından itibaren vergilendirilmeye başladı.

• 1860 yılında ulaştırma/nakliye firmaları % 2 oranında olmak üzere özel bir tonaj vergisine tabi tutuldular.

• Ayrıca brüt gelirlerinin binde 75’i oranında ek vergi alınıyordu.

• Oranlar hariç, benzer bir biçimde, telgraf ve telefon şirketlerinde genel genel kurumlar vergisinin ilk uygulamaya geçildiği tarih 1840 yılıdır.

• Bu tarihte bankalar ise ilave olarak % 1,5 oranında vergi ödeyeceklerdi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 129

ABD’ de Kurumlar Vergisinin gelişimi

Page 130: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Reagan Döneminde yapılan, özellikle de 1986 vergi reformuyla, marjinal bireysel gelir vergisi oranlarının sayısı 14'ten 4'e düşürülürken (sırasıyla 0, 15, 28, 33) ortalama vergi oranı % 28' de kalacak şekilde vergi oranları fiilen indirildi.

• Reformla, mükelleflerin % 11'inin marjinal vergi oranları % 10'un üzerinde % 48'nin % 10'un altında indirime tabi tutulurken, mükelleflerin % 23'ünün vergi oranları % 0–10 arasında artırıldı.

• Asgari geçim indirimi giderek azalan bir şekilde artırıldı (1988'de 5.000 $ idi) ve asgari geçim düzeylerinin enflasyona endekslenmesiyle düşük gelir gruplarının vergi yükünün azaltılması hedeflendi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 130

ABD’de 1980 sonrası 1981- 1986 Vergi Reformları

Page 131: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Kurumlar vergisi oranları % 46'dan % 34'e düşürülüp, makine ve ekipmana verilen % 10'luk vergi iadesi kaldırılırken, daha önce 200.000 $'a kadar temettü gelirini vergiden muaf tutan uygulamadan vazgeçildi.

• Bunun sonucunda uzun vadeli sermaye kazançları vergi oranları % 20'den % 28'e çıkartıldı.

• Ayrıca bireylerin daha önce matrahtan indirebildikleri çok sayıda vergi sığınağı iptal edildi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 131

ABD’de 1980 sonrası 1981- 1986 Vergi Reformları

Page 132: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• 50 yıldan fazladır en zengin Amerikalılar federal gelir vergisi yükünü başkalarının üzerine kaydırıyorlar.

• Grafik en tepedekilerin ve en alttakilerin resmi vergi oranlarını gösteriyor.

• 1945-1960 döneminde en üsttekilerin vergi oranları % 90’lara erişmişti.

• Bugün sadece % 35’ e tabiler.• İki grubun oranları arasındaki fark hızla kapandı.• Özellikle zenginlerin yasalardaki boşlukları çok iyi

kullanabilmesiyle bu fark reel olarak daha da azaldı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 132

Neden zenginleri vergilendirmeli? (Why Taxing the Rich Makes Sense?)Richard D. Wolff, http://mrzine.monthlyreview.org, 02.03.2011

Page 133: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 133

Neden zenginleri vergilendirmeli? (Why Taxing the Rich Makes Sense?)Richard D. Wolff, http://mrzine.monthlyreview.org, 02.03.2011

Page 134: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 134

ABD : Gelir-Kurumlar Vergisi Tahsilatları (We Don't Need to Pay No Stinkin' Taxes)

R.Wolff, 22.02.2011,www.brechtforum

Page 135: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Şirketler sistemin zayıf noktalarından yararlanma konusunda oldukça başarılılar.

• Öyle ki büyük şirketler için resmi federal vergi oranı şimdi % 35 dolayında. Teorik olarak karlarından ve servetleri üzerinden lokal devletlere de vergi ödemek durumundalar.

• Ancak sistemdeki zayıf noktalar (loopholes) sayesinde uygulamada bu yükümlülükler ve ödedikleri vergiler çok azalmış durumda.

• MIT ve Kuzey Carolina Üniversitelerinden üç profesörün yaptığı çalışma büyük şirketlerin fiilen ne kadar vergi ödediklerini ortaya koyuyor:

• Federal+ lokal +federe hükümetlere ödedikleri vergiler toplamda % 30’u bulmuyor.

• Toplam firmaların % 26.3’ünü oluşturan 546 büyük firma ise vergi kaçınması yöntemleriyle vergi oranlarını % 20 ya da daha altına çekebilmiş durumdalar.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 135

Sermaye şirketlerinin azalan vergileriABD

Page 136: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• General Electric (GE) firmasının yurt içi ve yurt dışı dahil ödediği vergi oranı % 14.3 (TheNew York Times), ancak Citizens for Tax Justice örgütüne göre bu şirketin ABD’ deki karları üzerinde ödediği verginin oranı % 3.4.

• Yani GE pek çok Amerikalıdan daha düşük oranda vergi ödedi.

• Oysa GE 2009 yılında devletten 140 milyar $’lık kredi garantisi sağlamıştır.

• Obama GE’ nin CEO’ su olan Jeffrey R. Immelt’ i Ekonomik Danışma Kurulu Başkanlığına getirdiğinde aslında bu şirketi ödüllendireceği belli olmuştu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 136

Sermaye şirketlerinin azalan vergileriABD

Page 137: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Gelir vergisi: % 44. Kurumlar vergisi: % 7 , SGKP : % 42 ve satış vergisi % 3 ve diğer vergiler : % 4.Federal vergiler artan oranlı.

• 2009 yılında gelir+SGK+Emlak+Kurumlar vergisi ortalama oranı ;

• En az gelirli % 20 için : % -0.9• Orta gelirli % 20 için: % 13.4 ve • En zengin % 20 için : % 22.9 civarında.

(Source: Tax Policy Center Table T09-0357).

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 137

ABD federal hükümet gelirleri 2009

Page 138: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Fortune 500’de yer alan 280 karlı şirket 2008–2010 arasında toplamda 223 milyar dolarlık vergi harcaması (tax breaks) sağladı.

• Buna karşılık son dört seçim döneminde Kongre üyelerine 216 milyon dolarlık bağış ve katkıda bulundu.

• Bunların içinde “Kirli 30” olarak anılan otuz vergi kaçakçısı şirket bu dönemde negatif vergilendirildi (10,6 milyar dolar), buna karşılık seçim kampanyaları için 41 milyon dolar harcama yaptı.

• Mevcut Kongre üyelerine 30,3 milyon dolar (ortalama kişi başına 58,000 dolar) katkıda bulundu.

• 534 Kongre üyesinin 524’ünün (% 98) 2006’dan bu yana bu otuz şirketten katkı aldığı ortaya çıktı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 138

Tekellerin devlet üzerindeki etkileri ABD

Page 139: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Kirli 30, 2008–2010 döneminde Kongre üyeleri arasında lobicilik faaliyeti için 476 milyon dolar harcarken, hiç federal vergi ödemedi, tam tersine 10,6 milyar dolar maliyeden iade aldı.

• Bu 30’un en az 22’sinin vergi cennetlerinde şubeleri var, böylece kurumlar vergisi ödemiyorlar.

• Şirketler üç yolla politik kampanyalara mali destek veriyorlar:• (i) Politik Eylem Komitesi (PAC) aracılığıyla katkı (şirkette bir

komite kurup bireysel destek için bir havuz oluşturmak), • (ii) Şirket yöneticilerinden sağlanan maddi katkılar ve • (iii) Dışarı harcamaları.• Rakamlar 1990–2010 döneminde ilk yoldan yapılan katkıların

boyutlarını ve eğilimini gösteriyor (58 milyon dolardan- 168 milyon dolara).

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 139

Tekellerin devlet üzerindeki etkileri ABD

Page 140: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 140

Politik Eylem Komitesi (PAC) aracılığıyla katkı (şirkette bir komite kurup destek için bir havuz oluşturmak)

Page 141: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 141

Kirli 30’un 2008–2010 döneminde karları, ödediği ya da ödemediği vergileri, aldıkları sübvansiyonları miktarları ve

politik lobi desteklerinin boyutları

Page 142: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 142

Şirket yöneticilerinin katkıları

Page 143: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Türkiye’de, 2014 Bütçesi’nde öngörülen harcamaların finansmanı ağırlıklı olarak (% 86) vergiler ile yapılacak.

• Bunun % 20’si Gelir Vergisi, % 10’u Kurumlar Vergisinden (dolaysız vergiler) kalan büyük çoğunluk ise KDV ve ÖTV’den (dolaylı vergiler) oluşacak.

• Vergi gelirlerinin üçte birini oluşturan dolaysız vergilerin yükü de emekçilerin sırtında.

• Örneğin vergi gelirlerinin beşte birini (% 20), dolaysız vergilerin üçte ikisini oluşturan gelir vergisinin bileşenlerine bakıldığında bu verginin % 91’inin stopaj (kaynakta kesme), % 5,6’sının beyanname ve binde 6’sının basit usulle toplandığı görülür.

• Stopajın % 68’i ücret stopajlarından gelecek . • Böylece dolaysız vergilerin üçte ikisini oluşturan gelir vergisinin de

en az üçte ikisi emekçiler tarafından ödenecek.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 143

Devlet, Sosyal Sınıflar ve Bütçe İlişkileri Bağlamında 2014 Bütçesine İlişkin Bir Çözümleme,

Mustafa Durmuş

Page 144: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Diğer taraftan kâr payı, faiz ve kira geliri gibi sermaye geliri elde eden ve sayıları 1,8 milyonu bulan beyannameli mükellefin ödedikleri gelir vergisinin toplam vergi gelirleri içindeki payı sadece % 1.

• 750.000 civarında Basit Usul’e tabi esnafın ödediği vergilerin payı ise binde 1 civarında.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 144

Devlet, Sosyal Sınıflar ve Bütçe İlişkileri Bağlamında 2014 Bütçesine İlişkin Bir Çözümleme,

Mustafa Durmuş

Page 145: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

Yıllar

Beyana Dayanan Gelir Vergisi (%)

Basit Usulde Gelir Vergisi (%)

Gelir Vergisi Tevkifatı (%) GVK Göre Alınan Geçici Vergi (%)

Ücretlilerin Ödediği Gelir Vergisi (%)

2001 4,28 0,23 93,7 1,8 35,1

2002 6,58 0,30 91,1 2,4 40,4

2003 6,71 0,22 90,2 3,2 42,6

2004 6,07 0,35 89,7 4,0 59,2

2005 5,63 0,51 90,1 3,9 68,7

2006 5,12 0,57 90,9 3,4 56,6

2007 4,37 0,57 91,96 3,09 55,13

2008 4,76 0,55 91,60 3,10 52,44

2009 5,17 0,64 91,27 2,92 54,62

2010 5,09 0,66 91,27 2,98 68,55

2011 5,65 0,61 90,82 2,91 67,83

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 145

Devlet, Sosyal Sınıflar ve Bütçe İlişkileri Bağlamında 2014 Bütçesine İlişkin Bir Çözümleme,

Mustafa Durmuş

Page 146: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Sermaye sahiplerinin vergi yükünün bu denli düşük olmasının nedenlerinin başında;

• sadece kendilerinin faydalandığı vergi kaçırma imkânı,

• vergi afları ve vergi uzlaşmaları ve• yaygın muafiyetler, istisnalar, vergi indirimleri ve

ertelemeleri (vergi harcamaları) geliyor.• Nitekim AKP Hükümetleri döneminde birden fazla

vergi affı çıkartıldı.•

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 146

Devlet, Sosyal Sınıflar ve Bütçe İlişkileri Bağlamında 2014 Bütçesine İlişkin Bir Çözümleme,

Mustafa Durmuş

Page 147: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Maliye Bakanlığı ile büyük çaplı vergi mükellefleri arasında 2010 yılında yapılan uzlaşmaların sonucunda vergi aslının % 92’sinden ve vergi cezalarının % 99,9’undan vaz geçildi .

• Gelir İdaresi Başkanlığı, 2011 Yılı Faaliyet Raporu. BirGün gazetesinin 6 Ocak 2014 tarihli haber yorumunda (Aykut Erdoğdu) yandaş şirketlere ait 130 milyon TL'lik vergi borcu aslının "vergi uzlaşması yolu" ile 5 milyon TL'ye indirildiği belgeleriyle açıklandı.

• Bu şirketlerin içinde genelde TOKİ müteahhitleri ve alt yapı inşaat firmalarının ön planda.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 147

Devlet, Sosyal Sınıflar ve Bütçe İlişkileri Bağlamında 2014 Bütçesine İlişkin Bir Çözümleme,

Mustafa Durmuş

Page 148: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Ayrıca sermaye sahibi sınıfların ve servet zenginlerinin yararlanmış oldukları kapsamlı muafiyet, istisna, erteleme ve indirimler mevcut.

• Bu vergi matrahını daraltıcı uygulamalar vergiyi azaltmakta, verginin yükünü bu uygulamalardan yararlanamayanlar üzerine kaydırmakta.

• Örneğin ayda sadece ortalama 100 TL civarında bir asgari geçim indiriminden yararlanabilen ücretli emekçiler, sermayenin ödemediği bu vergilerin de yükünü taşımaktadır.

• Diğer taraftan sermaye geliri elde edenler çok sayıda harcama kalemini gider yazabilmekte, böylece vergi matrahını küçültebilmekte, son derece cazip muafiyet, istisna, indirim ve ertelemeden yararlanabilmekte (örneğin enflasyon indirimi) ve hatta geriye dönük vergi iadesi dahi alabilmekteler.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 148

Devlet, Sosyal Sınıflar ve Bütçe İlişkileri Bağlamında 2014 Bütçesine İlişkin Bir Çözümleme,

Mustafa Durmuş

Page 149: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Sermaye sahipleri aynı zamanda yaptıkları bazı bağışları matrahtan indirerek hem vergilerini azaltmakta hem de kendilerine hak etmedikleri bir itibar da sağlamaktadırlar.

• Örneğin “fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara, bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin maliyet bedelinin tamamı gider olarak yazılabilmektedir” .

• Yapılan bu yardımlar, ayrıca KDV’den de istisna tutulmakta.• Gıda bankacılığı yapan dernek ve vakıfların büyük bir kısmı

ise Deniz Feneri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Deniz Yıldızı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Hızır Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, İnsan Eğitimi Kültür ve Eğitim Vakfı örneklerinde olduğu gibi tarikat ve cemaatlerle bağlantılıdır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 149

Devlet, Sosyal Sınıflar ve Bütçe İlişkileri Bağlamında 2014 Bütçesine İlişkin Bir Çözümleme,

Mustafa Durmuş

Page 150: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Yoksul vatandaşlara gıda, yakacak, giyecek dağıtan bu tür dernek ve vakıflara yapılan yardımların tamamının elde edilen gelirden düşülebilmesi, yapılan bağışlara “büyük bir vergi avantajı” sağlamakta.

• Siyasal iktidar bu tür dernek ve vakıflar üzerinden de siyaset yapmaktadır.

• Ayrıca 2012 yılında yapılan bir düzenleme ile din eğitimi veren tesis yapanlar ve kuran kursu açanlar bu işlere dönük harcamalarını Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahından düşebilecek , evli ve 3 çocuklu asgari ücretliden gelir vergisi alınmayacaktır .

• Oy alma kaygısı ile yapılan bu düzenlemelerin sonucunda azalan vergi gelirlerinin yine ücretli emekçiden halktan ÖTV, KDV ya da petrol, elektrik ve doğal gaz fiyatlarına zam olarak karşılanacağı bir gerçek.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 150

Devlet, Sosyal Sınıflar ve Bütçe İlişkileri Bağlamında 2014 Bütçesine İlişkin Bir Çözümleme,

Mustafa Durmuş

Page 151: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Yani Türkiye’de vergilemenin, işçi sınıfı ve emekçilere doğru yeniden bölüşüm ve kalkınma gibi amaçlarla bağı iyice kopartılmış,

• vergileme, sadece kapsamı daraltılan devletin neo-liberal dönüşümleri sağlamaya dönük faaliyetlerinin finansmanıyla sınırlı tutulmuş ve

• neo-liberal vergileme politikaları altında teşvik ve sübvansiyonlarla sermayenin üzerindeki görünen vergilerin yükü iyice emekçilerin üzerine kaydırılmıştır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 151

Devlet, Sosyal Sınıflar ve Bütçe İlişkileri Bağlamında 2014 Bütçesine İlişkin Bir Çözümleme,

Mustafa Durmuş

Page 152: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Bu süreç otuz yıl öncesinden başlatılmış olsa da AKP Hükümetleri ile geçen son 10 yılda çok daha hızlı ve açıktan ilerletilmiştir.

• Artan oranlı gelir vergisi tarifesi düzleştirilmiş, basamak sayısı 6’dan 4’ e indirilmiş ve en zenginlere uygulanan gelir vergisi üst dilimi % 45’den % 35’e düşürülmüştür.

• Ücretliler lehine 5 puan indiriminden vazgeçilmiştir. Özel indirim uygulamasına son verilerek daha ziyade işverenlerin işine yarayan “asgari geçim indirimi” uygulamasına geçilmiştir.

• “Nereden buldun” uygulamasına son verilerek büyük servet sahiplerine servetlerinin kaynağı konusunda sorgulama yapılabilmesi imkânsız hale getirilmiştir.

• Kurumlar vergisi oranı % 33’den % 20’ye düşürülerek sermayenin vergisi daha da azaltılmıştır.

• Böylece düşük ücretli, örgütsüzleştirilmiş, güvencesiz ve esnek emek stratejisine uygun olarak verginin yükünün bütünüyle emekçilerin sırtına bindirilmesiyle Türkiye dünyanın en adaletsiz vergi sistemine sahip ülkelerinden biri haline gelmiştir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 152

Devlet, Sosyal Sınıflar ve Bütçe İlişkileri Bağlamında 2014 Bütçesine İlişkin Bir Çözümleme,

Mustafa Durmuş

Page 153: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Öyle ki ücretli bir emekçinin üzerindeki vergi yükü, net ücretinin % 70’i ve brüt ücretinin % 50’sidir.

• Yani 846 TL civarında bir net asgari ücret ile geçinmek ve ailesini geçindirmek zorunda kalan bir işçinin yıllık ödediği vergi, prim, fon tutarı 5000 TL’yi aşmaktadır.

• Buna karşılık bu rakamın onda birini ödemeyen çok sayıda sermaye sahibi mevcut.

• Kar payı ya da temettü biçiminde sermaye geliri elde eden sermayedarlar üzerindeki yük ise % 26’dır.

• Bu oranın son 10 yılda % 45’lerden bu noktaya çekildiği unutulmamalıdır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 153

Devlet, Sosyal Sınıflar ve Bütçe İlişkileri Bağlamında 2014 Bütçesine İlişkin Bir Çözümleme,

Mustafa Durmuş

Page 154: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Sermaye şirketleri üzerinden alınan Kurumlar Vergisinin resmi oranı % 20 olmasına rağmen, Türkiye’nin en büyük bankaları ve şirketlerince efektif olarak bu verginin oranı % 1-2’lere hatta bindelere kadar çekilebilmektedir.

• Esnaf ve sanatkârların 2011 yılında ödediği yıllık ortalama vergi miktarı ise 78 TL ile 1783 TL arasında değişmektedir (Ekler: Tablo 8).

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 154

Devlet, Sosyal Sınıflar ve Bütçe İlişkileri Bağlamında 2014 Bütçesine İlişkin Bir Çözümleme,

Mustafa Durmuş

Page 155: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

Milyon TL AKBANK GARANTİ İŞBANK YAPI KREDİ HALK BANK FİNANSBANK

VAKIF BANK

GELİR 10,179 10,484 10,898 7,156 7,279 4,648 6,501

MATRAH 3,205 3,908 3,298 2,355 2,637 1,182 1,575

VERGİ 0.670 392 296 421 367 231 374

EFEKTİF VERGİ ORANI

% 6,6 0.03,7 0.02,7 0.05,9 0. 05 0.05 0. 05,7

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 155

Bankalar üzerindeki efektif vergi yükü (2011)

Page 156: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

Milyon TL TÜRKCELL TÜRK TELEKOM SABANCI H. ENKA H. KOÇ H. TÜPRAŞ BİM ARÇELİK

GELİR 9,370 11,941 19,771 8,415 69,767 41,386 8,189 8,437

MATRAH 1,626 2,609 4,270 1,154 4,708 1,542 359 646

VERGİ 486 734 770 178 796 258 77 74

EFEKTİF VERGİ ORANI

0. 05.2 0.06,1 0.07 0. 02 0.01,1 0. 006 0.009 0.008

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 156

Büyük şirketler üzerindeki efektif vergi yükü (2011)

Page 157: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

Sıra No. Meslek İşyeri sayısı Ödenecek olan vergi (TL) Ortalama işyeri başına düşen vergi(TL)

1. Bakkallık, Bayilik, Büfecilik 242.055 64.766.105,72 267,6

2. Minibüsçülük 135.939 29.983.765,89 220,5

3. Kahvecilik, Kıraathanecilik, İnternet Kafe İşletmeciliği 116.551 23.831.969,83 204,5

4. Nakliyecilik ve nakliyat komisyonculuğu 106.073 8.270.308,40 77,9

5. Kadın ve Erkek Kuaförlüğü 91.851 5.794.279,10 63,1

6. Taksicilik 83.887 19.863.905,17 236,8

7. Kamyonculuk, Kamyonetçilik 82.760 109.810.986,44 1.326,8

8. Pazarcılık 63.022 6.703.462,11 106,4

9. Lokantacılık (Kebap, Köfte, Döner…) 56.080 40.547.301,51 723,0

10. Servis Aracı İşletmeciliği 51.648 25.971.712,97 502.8

11. Şoförlük 37.093

12. Otobüsçülük 36.776 8.422.712,61 229,0

13. Tuhafiyecilik 35.673 10.982.061,79 307,9

14. Konfeksiyon İmal ve Satıcılığı 33.924 59.469.660,14 1.753,0

15. Kır Kahvesi, Çay Bahçesi, Çay Ocağı, Piknik ve Dinlenme Yeri İşletmeciliği 25.316 22.732.058,46 897,9

16. Oto Motor Tamirciliği 22.615 5.521.416,14 244,1

17. Fırıncılık 21.778 12.261.100,58 563,0

18. Terzilik 21.525 4.035.438,87 187,5

19. Mobilya İmal ve Satıcılığı 21.496 29.973.175,32 1.394.4

20. Marangozluk ve Dülgerlik 20.959 6.287.985,54 300,0

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 157

Meslek dallarına göre sınıflandırılmış esnaf ve sanatkârların* 2011 yılında ödedikleri ortalama gelir vergisi tutarı

Page 158: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Servetin tek kaynağı olarak emeği kabul ediyoruz, ancak bu emekçe yaratılan gelirlere sahip çıkan tek bir vatandaş sınıfı yok.

• Bu gelirler ulusun tüm sınıfları arasında dağıtılıyorlar. Değişik biçimler alabiliyorlar. • Bu nedenle de vergilemenin bu gelirleri tüm bu dallarda takip etmesi son derece adildir. • Vergileme vatandaşların kişisel olarak ya da mülkleri anlamında hükümetçe kendilerine

sunulan koruma karşılığında bir karşı tazmin olarak düşünülmesi gerekir. • Toplumun sağladığı avantajlar ölçüsünde bunun masraflarına katılmalıdırlar. • Masrafın büyük kısmı zengini yoksula karşı savunma sırasında doğar, zira bu koruma işi

taraflara bırakılsa muhtemelen zenginler bu işten zararlı çıkarlar. • Dolayısıyla zenginler sadece servetleriyle orantılı olarak değil, bunun ötesinde kendisinin

avantajına olan sistemi desteklemek için daha fazla vergi ödemelidirler. • Bu diğerlerinin ihtiyaçlarından vergi almaktansa zenginin ihtiyaç fazlasını vergi olarak

almak gibi adil bir durumdur. • Ayrıca, kamusal işler ve adalet ve savunma daha çok bölgesel olarak etkili olduğundan

arazi sahiplerinin diğerlerine göre daha da ağır vergilendirilmesi adildir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 158

Sismondi’nin vergi ile ilgili görüşleri (19yy)Jean Charles Leonard Simonde De Sismondi (1773-1842)

http://www.marxists.org/reference/subject/economics/sismondi/ch06.htm

Page 159: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Farklı türden vergileri hayata geçirirken verginin neden olduğu yükü en azda tutabilmek için dört kurala uymak gerekir:

• Herkes ödeyebilme gücü varsa servetine göre vergi ödemeli,

• tahsilatlar maliyetli olmamalı, • ödeme koşulları uygun olmalı ve • vatandaşların özgürlüklerine kısıt getirilmemeli.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 159

Sismondi’nin vergi ile ilgili görüşleriJean Charles Leonard Simonde De Sismondi (1773-1842)

http://www.marxists.org/reference/subject/economics/sismondi/ch06.htm

Page 160: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Tüm sınıflara eşit davranmak anlamında bu vergilerin bir kısmı gelirle, bir kısmı da harcamalarla orantılı olarak alınmalıdır.

• Böylece servet iki yönlü olarak kapsanmış olacaktır. • Tithe, arazi vergisi ve gelir vergisi vatandaşın el ettiklerinden

alınırken, tüketim malları üzerinden alınan vergiler ikinci gruba girerler.

• Bu arada iki gruba da girmeyen ve vatandaşın servetiyle orantılanmayan çok sayıda vergi de söz konusu olabilecektir.

• Paradan elde edilen faiz tıpkı toprak kirası gibi vergilendirilmelidir. • Devletin kaçmasına engel olamayacağı vergi gelirlerinin başında

karlardan alınabilecek vergiler gelir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 160

Sismondi’nin vergi ile ilgili görüşleriJean Charles Leonard Simonde De Sismondi (1773-1842)

http://www.marxists.org/reference/subject/economics/sismondi/ch06.htm

Page 161: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Bu ticari ya da sınai faaliyet karı olabilir. Ancak doğrudan alındıklarında ortadan tamamen kaybolacakları kesin gibidir.

• Keza sadece ücret geliri elde eden işçilerin gelirleri de onların sadece yaşamlarını sürdürmeye yetecek düzeyde olduğundan, bu toplumun en alt ve en yoksul sınıflarının gelirlerinin vergilendirilmesi hem anlamdı değildir, hem de adil değildir.

• Çünkü vergi ödediğinde aç kalacak, yeniden üretme gücü azalacak, bu durum milli geliri düşürecektir.

• Ya da daha fazla ücret için işverenlerine dönecekler, işverenler de ücretleri artırırken ürünlerinin fiyatlarına da zam yapacaklardır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 161

Sismondi’nin vergi ile ilgili görüşleriJean Charles Leonard Simonde De Sismondi (1773-1842)

http://www.marxists.org/reference/subject/economics/sismondi/ch06.htm

Page 162: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Bu hem dış pazarlara girişte sıkıntı yaratacak hem de üretime ve milli hâsıla büyümesine zarar verecektir.

• Ayrıca yoksul birinin geçimliği ile bunun üstündeki düzeyi birbirinden ayırıp kalanı bunu üzerinden vergilemek imkânsızdır.

• Böyle bir vergi emek gücünün üretime katkısını sabitleştirir, en azından teşvik edici olmaz ve devletlerin çok önemli bir zenginlik kaynağını kaynağında kurutur.

• Bu tür güdüler evrensel bir gelir vergisinin uygulanmasının önündeki engellerdir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 162

Sismondi’nin vergi ile ilgili görüşleriJean Charles Leonard Simonde De Sismondi (1773-1842)

http://www.marxists.org/reference/subject/economics/sismondi/ch06.htm

Page 163: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Sismondi, A.Smith’i çeşitli açılarda eleştirdi. • Üretimin her zaman tüketimle sonuçlanmayacağı

konusunda ısrarcı oldu. • Bireylerin kendi çıkarlarını devletten daha iyi

anlayamayacaklarını ileri sürerken, • zenginliğin bir avuç insanda toplanmasının zararlarına,• büyük çapta olmayan özel mülkiyetin ve• artan oranlı bir gelir vergisinin faydalarına dikkat çekti.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 163

Sidney Axin, Jean Charles Leonard Simonde De Sismondi (1773-1842)

Page 164: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Komünist Manifesto’da, Alman İdeolojisi’nde ve Artık Değer teorilerinde yer alan bir kaç isimden birisidir.

• Fransa tarihinden hareketle yoksul emekçi sınıfların durumu ve öneminin altını çizmiş ve sadece üretim değil tüketim sorunlarına da büyük isabetle dikkat çekmiştir.

• Marx ve Engels onu küçük burjuva sosyalisti olarak nitelendirmiş olsa da onun modern üretim tarzının çelişkilerini ayrıştırdığının altını çizerler.

• Ona gore devletin ikili görevi vardır: • En yüksek refah seviyesine erişmek ve bunu adil bir şekilde

paylaştırmak. • İnsanların iktisadi kararlarında özgür kalmaları halinde en iyi sosyal

çözümü görünmez el’in sağlayacağı görüşüne karşıdır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 164

Sidney Axin, Jean Charles Leonard Simonde De Sismondi (1773-1842)

Page 165: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Artan oranlı gelir vergisini savunmuştur (graduated income tax).

• “Herkes toplumun korunmasına geliriyle orantılı olarak katkıda bulunmalıdır” (New principles of Political Economy; Of Wealth in its Relation to Population, trans. by Richard Hyse, Transaction Publishers, New Brunswick, 1991, s. 446).

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 165

Sidney Axin, Jean Charles Leonard Simonde De Sismondi (1773-1842)

Page 166: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Sosyalist sonuçlar çıkarmasa da Sismondi’nin tezi Marx’ın tezine benzer.

• Emek gücünün sömürülmesiyle ilgili düşünceleri sosyalist eleştirelliği etkilemiştir.

• Bir bütün olarak uyumlu olmasa da ona göre tüm zenginliklerin kaynağı emektir.

• Zenginler diğerlerinin emeğine değişim yoluyla el koyarak zenginleşirler.

• Eğer sermayelerini zenginleşmek için harcasalardı yoksullaşırlardı. • Buna gerek yok zira mevcut sosyal düzen onlara başkalarının emeği

üzerinden zenginleşme imkanı vermektedir. • Maliyetin üzerinde bir artık üretmek suretiyle değil, maliyetin

altında bir ödeme yaparak kapitalistlerin emekçileri sömürdüğünü birçok sözcükle ifade eder.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 166

Exploitation of Labor, and Socialism http://www.economictheories.org/2008/10/simonde-de-sismondi-exploitation-of.html

Page 167: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Sismondi bir yerde yağma- talan kelimesini (spoliation) kullanır.

• Lüks sadece başkalarının emeği ödenmeyerek, onlar ancak geçimlik düzeyde tutularak elde edilebilir.

• Tüm bu görüşler Sismondi’nin aşırı üretimle ilgili düşüncelerinin temelini oluşturur.

• Rekabeti aşırı çalışmaya ve kadın istihdamına neden olduğu için eleştirir, ancak düşünceleri sosyalizmi savunmaya kadar gitmez.

• Owen ve diğerlerini eleştirir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 167

Exploitation of Labor, and Socialism http://www.economictheories.org/2008/10/simonde-de-sismondi-exploitation-of.html

Page 168: İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3

• Yöntem olarak tarihsel yöntemi kullanır zira iktisatçı olduğu kadar tarihçidir.

• Bugünün kurumsal iktisatçıları da ondan etkilendiler.• En büyük etkisi sosyalistler üzerinde oldu.• “Bırakınız yapsınlar” çağında kamu müdahalelerini

savundu. • Rekabet ve zenginleşme ile ilgili ana akım iktisat okulu

ruhuna karşı durdu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 168

Exploitation of Labor, and Socialism http://www.economictheories.org/2008/10/simonde-de-sismondi-exploitation-of.html