Page 1
T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI
YEDİKULE GÖĞÜS HASTALIKLARI VE GÖĞÜS CERRAHİSİ
EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 5. KLİNİK
ŞEF. DR. EMEL ÇAĞLAR
SARKOİDOZ HASTALARINDA TAM KAN
QUANTİFERON-TB GOLD (IN TUBE) TESTİ SONUÇLARININ
TÜBERKÜLİN CİLT TESTİ İLE KARŞILAŞTIRILMASI
UZMANLIK TEZİ
DR. EVİN MAKAS
İSTANBUL 2007
Page 3
TEŞEKKÜR
Uzmanlık eğitimim boyunca değerli bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım her
zaman ilgi ve desteğini gördüğüm yanında çalışmaktan onur duyduğum değerli
hocam Klinik Şefimiz Dr.Emel Çağlar’a,
Hastanemiz başhekimi Doç. Dr. Sedat Altın’a ve değerli klinik şeflerimiz Dr.
Saadettin Çıkrıkçıoğlu, Doç. Dr. Güngör Çamsarı, Doç Dr Pınar Yıldız, Doç. Dr.
Veysel Yılmaz, Doç. Dr. Filiz Koşar, Doç. Dr. Esin Tuncay’a ve cerrahi klinik
şeflerimiz Doç Dr. Atilla Gürses, Doç. Dr. M. Ali Bedirhan, Dr. İbrahim Dinçer’e,
Rotasyonlarım sırasında bilgi ve deneyimlerinden faydalandığım Haydarpaşa
Numune Hastanesi 5. Dahiliye Klinik Şefi Dr Yıldız Barut‘a, Haydarpaşa Numune
Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Şefi Dr. Paşa Göktaş’a ve Haseki Hastanesi
Radyoloji Klinik Şef Yrd Dr Yıldıray Savaş’a,
Eğitimim sırasında kendilerinden pek çok şey öğrendiğim bugüne gelmemde
emek sahibi olan, ama herşeyden önce bir abla olarak bana her konuda yardımcı
olan değerli şef muavinimiz Dr. M.Gönenç Ortaköylü’ye,
Çalıştığımız süre içinde bilgi ve becerilerinden faydalandığım, birlikte
çalışmaktan mutluluk duyduğum öncelikle Uz. Dr. Ayşe Bahadır, Uz. Dr. Atayla
Gençoğlu, Uz. Dr. Güler Özgül, Uz. Dr. Figen Alkan’a ve tüm uzman doktor
meslektaşlarıma,
Birlikte çalıştığım asistan akadaşlarım Dr Funda Çelik Şenel, Dr. Engin
Aynacı, Dr. Sevilay Birer ve Dr Ümit Moğolkoç’a, başta kliniğimiz hemşireleri olmak
üzere, hastanemiz tüm servis hemşire ve personeline,
Tezime katkılarından dolayı, DETAE (Deneysel Tıp Araştırmaları Enstitüsü
Tüberküloz Epidemiyolojisi Labaratuvarı) çalışanları Mikrobiyoloji uzmanı Dr Kaya
Köksalan, laborantlar Güneş Cengiz, Gülsemin Ergün, Zehra Etiloğlu’na,
Desteği ve sevgisiyle her zaman yanımda olan sevgili eşime, çalışmalarımın
bitmesini sabırla bekleyen küçük kızıma ve bugünlere gelmemi sağlayan aileme
teşekkürlerimi sunarım.
I
Page 4
İÇİNDEKİLER
1. GİRİŞ VE AMAÇ .......................................................................... 1
2. GENEL BİLGİLER........................................................................ 3
2.1. Tanımlama ve Sınıflama ....................................................... 3
2.2. Epidemiyoloji......................................................................... 4
2.3. Etyoloji .................................................................................. 4
2.4. Patogenez............................................................................. 6
2.5. Patoloji .................................................................................. 7
2.6. Klinik Bulgular ..................................................................... 10
2.7. Tanı Yöntemleri................................................................... 14
2.8. Ayırıcı Tanı.......................................................................... 22
3. MATERYAL – METOD............................................................... 33
3.1. Hasta seçimi ....................................................................... 33
3.2. Quantiferon TB – Gold (in tube) testi; (QFT-GIT)................ 33
4. İSTATİSTİKSEL ANALİZ............................................................ 36
5. BULGULAR................................................................................ 36
6. TARTIŞMA................................................................................. 47
7. SONUÇ VE ÖZET...................................................................... 54
8. KAYNAKLAR ............................................................................. 56
II
Page 5
TABLO LİSTESİ
Tablo 1: Sarkoidozlu hastalarda önerilen başlangıç değerlendirmesi ve tanı
için izlenecek yol [ 20 ], [ 4 ] .................................................................. 15
Tablo 2: Histopatolojik Olarak Granülomatöz Lezyon Görülen Hastalıkların
Sınıflaması [ 17 ]................................................................................... 23
Tablo 3:TCT Reaksiyonunun Değerlendirilmesi [ 44 ].................................. 26
Tablo 4: T-hücrelerinde IFN Gama araştırmasına dayanan testler ve
özellikleri [ 43 ] ...................................................................................... 30
Tablo 5:TCT ve İFN-γ bazlı testlerin özelliklerinin karşılaştırılması [ 43 ] ..... 31
Tablo 6: QFT-GIT Testinin değerlendirilmesi ............................................... 35
Tablo 7: Sarkoidoz hastalarının özellikleri, TCT ve QFT-GIT Test sonuçları
.............................................................................................................. 38
Tablo 8: Tüberküloz hastalarının özellikleri, TCT ve QFT-GIT Test Sonuçları
.............................................................................................................. 40
Tablo 9: Sarkoidoz ve tüberküloz hastalarının TCT sonuçları...................... 41
Tablo 10: Sarkoidoz ve tüberküloz hastalarında QFT-GIT sonuçları ........... 41
Tablo 11: Sarkoidoz hastalarında evreye göre TCT ve QFT-GIT sonuçları . 45
Tablo 12: Sarkoidoz hastalarında sistemik steroid tedavisi ile TCT sonuçları
.............................................................................................................. 46
Tablo 13: Sarkoidoz hastalarında sistemik steroid tedavisi ile QFT-GIT Test
sonuçları ............................................................................................... 46
III
Page 6
ŞEKİL LİSTESİ
Şekil 1: Sarkoidoz Patogenezi [ 17 ] .............................................................. 7
Şekil 2: Granülom Yapısı [ 3 ]. ....................................................................... 8
Şekil 3: Sarkoidoz hastalarında TCT ölçümlerine göre QFT-GIT sonuçları . 42
Şekil 4: Tüberküloz hastalarında TCT ölçümüne göre QFT-GIT sonuçları .. 43
Şekil 5: Sarkoidoz hastalarında BCG skar sayısına göre QFT-GIT Test
sonuçları ............................................................................................... 44
IV
Page 7
KISALTMALAR
ATS American Thorasic Society
ERS European Respiratory Society
WASOG World Association of Sarcoidosis and Other Granulomateus
Disorders
ACE Angiotensin converting enzyme
BAL Bronkoalveolar lavaj
BT Bilgisayarlı Tomografi
YRBT Yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografi
TBAB Transbronşial akciğer biyopsisi
TBİA Transbronşial iğne aspirasyonu
VATS Video asiste torokoskopik surgery
QFT-GIT Quantiferon –Tb Gold (İn Tube Metod)
RD1 geni Region of difference 1 geni
PPD Saflaştırılmış protein türevi
ESAT 6 Erken Sekretuar Antijenik Hedef 6
CFP 10 Kültür Filtrat Protein 10
BCG Bacillus- Calmetti-Guerin
NTM Nontüberküloz mikobakteri
IFN γ İnterferon gama
TCT Tüberkülin cilt testi
V
Page 8
1. GİRİŞ VE AMAÇ
Sarkoidoz etiyolojisi bilinmeyen, multisistemik bir granülomatöz
hastalıktır. Bugün için çeşitli özellikleri bilinen hastalığın ilk tanımlanması 18-
19. yüzyılda yapılmıştır. 1798’de R.William eritema nodosumu tanımlamış.
1882’de M.Tenneson eritema nodosumun histopatolojik karakterini epiteloid
dev hücreler olarak rapor etmiştir. İlk sarkoidoz olgusu 1877’de Jonathan
Hutchinson tarafından bildirilmiştir; Papiller Psöriazis ve Mortimer hastalığı
olarak da isimlendirilmiştir. 1889’da Ernest Besnier Lupus pernioyu tanım-
lamıştır. 1889’da Cesar Boeck hastalığı “multiple benign sarcoidosis” olarak
isimlendirmiştir. 1917’de Schauman tarafından hastalığın aynı anda birden
çok sistemi etkilediği bildirilmiştir [ 1 ].
Bütün bu gelişmelere rağmen henüz sarkoidozun sebebi bilinmemek-
tedir. İlk tanımlandığı yıllarda bulaşıcı bir etken tarafından oluşturulduğu
düşünülse de, epidemiyolojik çalışmalarda infeksiyöz ve çevresel etkenlerin
rolü olduğu belirtilmiş, ancak hiçbirisi kesinlik kazanmamıştır.
Tüm dünyada görülebilen bir hastalık olan sarkoidoza yakalanma riski
bir insanda ömürboyunca % 0,85 - 2,4 dür. Tutulan organa göre belirtileri ve
seyri değişmektedir. Hastaların % 86 - 92’sinde akciğer tutulumu olmaktadır.
Hastaların en az yarısında hastalık iyi seyretmekte ve 12 - 36 ay içinde ken-
diliğinden gerilemektedir.
Sarkoidoz tanısı için kullanılan spesifik bir test olmadığı için tanı tipik
klinik radyolojik bulguların varlığına, biyopsi ile nonkazeöz granülomun göste-
rilmesine ve bütün olası tanıların dışlanmasına dayandırılır [ 2 ].
Tüberküloz ve sarkoidoz hastalıklarının benzerlikleri ayırıcı tanıyı
zorlaştırmaktadır.
Ancak tüberküloz tanısında 2000’li yıllarda yeni gelişmeler elde
edilmiştir. İn vitro T hücrelerinden salınan interferon gamanın araştırılmasına
dayanan bu testlerin çalışma ilkesi, Tbc antijenlerine duyarlılaşmış kişilerin T
1
Page 9
hücrelerinin, mikobakteriyel antijenle karşılaştıklarında interferon gama
üretimlerine dayanmaktadır.
Biz çalışmamızda, bu testlerden bir tanesi olan QuantiFERON – TB
GOLD (in Tube) yöntemini tanısı kesin olan 41 sarkoidoz ve 15 tüberküloz
hastasında uyguladık ve sonuçlarını değerlendirdik. Bu testin sarkoidoz ve
tüberküloz hastalıkları ayırıcı tanısındaki yerini araştırmayı amaçladık.
2
Page 10
2. GENEL BİLGİLER
2.1. Tanımlama ve Sınıflama
Sarkoidoz primer olarak lenfatik sistemi ve akciğeri etkileyen sistemik
granülomatöz bir hastalıktır.
1991 yılında ATS (American Thorasic Society), ERS (European
Respiratory Society) ve WASOG (World Association of Sarcoidosis and
Other Granulomateus Disorders) üyeleri aşağıdaki tanımlamayı önermiştir:
“Sarkoidoz; etyolojisi bilinmeyen, akciğer ve diğer organları tutan
multisistemik bir hastalıktır. Genellikle genç ve orta yaş erişkinlerde görülür.
Sıklıkla bilateral hiler lenfadenopati, akciğer tutulumu, göz ve cilt bulguları ile
ortaya çıkar. Karaciğer, dalak, lenf nodları, salgı bezleri, kas, kemik ve diğer
organ sistemleri tutulumları da olabilir. Klinik ve radyolojik bulgularla birlikte,
histolojik incelemede kazeifikasyon göstermeyen epiteloid hücreli
granülomun gösterilmesi ile tanı konur.
Sıklıkla görülen immünolojik bozukluk ciltte geç tip hipersensitivite
reaksiyonunun baskılanması ve tutulum bölgesinde Thelper (CD4)/T
supresör (CD8) oranının artmasıdır. Serum immün kompleks düzeyleri ile
birlikte diğer B hücre fonksiyonlarında artış belirtileri saptanır. Hastalığın
diğer göstergeleri ise serum ACE (angiotensin converting enzyme) düzeyinde
yükselme, radyoaktif gallium tutulumunda artma, anormal kalsiyum meta-
bolizması ve flöresan anjiografide anormal bulgulardır.
Hastalığın gidişi ve prognozu hastalığın başlama şekli ve yaygınlığı ile
ilişkilidir. Eritema nodosum ile birlikte akut bir başlangıç, yada asemptomatik
bilateral hiler lenfadenopati iyi prognozu gösterirken, sinsi başlangıç ve
akciğer dışı organ tutulumu kronik seyir ve akciğer fibrozisi ile sonlanabilir.
Kortikosteroidler semptomları giderir, serum ACE düzeyini normalleştirir ve
granülom oluşumunu baskılar [ 3 ].
3
Page 11
Günümüzde sarkoidoz gelişimini tetikleyen olaylar, hastalığın
patogenezi ve hastadan hastaya farklılık gösteren klinik seyrin nedenleri
aydınlatılamamıştır.
2.2. Epidemiyoloji
Sarkoidoz tüm ırk, yaş ve cinsiyetteki kişileri etkileyebilen, dünyada
yaygın bir hastalıktır. Kadınlarda biraz daha sık görülmektedir. 20 - 29 yaşla-
rında pik yapar. Çocuklarda ve yaşlılarda da görülebilir. ABD de tahmini
prevelans 100,000’de 1 - 40 arasında olup ırk ve etnik gruplara göre değiş-
mektedir [ 4 ].
2.3. Etyoloji
Hastalığın etiyolojisi ve patogenezi tam anlaşılamamıştır. Ancak
aşağıda yazılan etkenlerle bu hastalık arasında bazı ilişkiler vardır;
1. Tüberküloz
2. Atipik mikobakteriler, funguslar, viruslar (Epstein-Barr virüs)
3. Bazı genetik ve immünolojik etkenler
4. Meslek ve sosyal etkenler
5. Çam polenleri
Aile bireylerinde görülmesi ve bazı ırklarda daha sık olması genetik
faktörlerin önemini göstermektedir. Belli zamanlarda, belli bölgelerde, kan
bağı olmayan kişilerde hastalığın sık görülmesi, mevsimsel değişiklik
göstermesi çevresel faktörlerin de önemli olduğunu göstermektedir.
Hastalardaki immünolojik bulgular, genetik duyarlılığı olan kişilerde bazı
spesifik çevresel maddelerle karşılaşma sonucu hastalığın çıktığını
düşündürmektedir [ 5 ].
Hastalık gruplarında yapılan epidemiyolojik çalışmalar ortak çevresel
maruziyetin varlığını göstermektedir. Man Adasında ortaya çıkan Sarkoidoz
hasta sayısındaki artış araştırılmış, bu hastaların 7 yıl boyunca (tanı öncesi 5
yıl, sonrası 2 yıl) birbirlerine yakın yaşadıkları ortaya çıkmıştır [ 6 ], [ 7 ]. Buna
benzer yayınlar Kuzey İsveç ve Japonya’dan yapılmıştır [ 8 ]. Mevsimsel
4
Page 12
artışlar da bildirilmiştir. Ayrıca hemşire, itfaiye çalışanı ve çam polenine
maruz kalan kişilerde hastalığın kümeler oluşturduğu gözlenmiştir [ 4 ].
Bazı gözlemler bu çevresel maddenin bulaşıcı mikroorganizmalar
olabileceğini düşündürmektedir. İnsan sarkoid doku homojenatının fare
dokusuna verilmesi ile granülom ve inflamasyon oluşması, kemik iliği ve kalp
transplantasyonu ile kişiden kişiye geçmesi bu düşünceyi destekler [ 9 ],
[ 10 ]. Kuşkulanılan iki etken Mycobacterium tuberculosis ve Propinobactrium
türleridir [ 5 ]. Üzerinde en çok çalışılan infeksiyon etkeni mikobakterilerdir.
Bazı hastaların doku örneklerinde Mycobacterium Tubercolosis DNA’sı
görülmüş ve mikroorganizmanın duvarı olmayan L-formu hasta kanında sap-
tanmıştır. Ancak bu bulgular tekrarlayan çalışmalarda gösterilememiştir [ 11 ],
[ 12 ], [ 13 ].
Diğer bir olası etken Propionibacterium türleridir. Yapılan bir çalışmada
sarkoidozlu hastaların mediastinal lenf bezi biyopsilerinde PCR yöntemi ile
Propionibacterium DNA’sı aranmış; tüberküloz ve akciğer kanseri hastaları ile
karşılaştırıldığında sarkoidozlu hastalarda daha fazla propionobacterium
DNA’sı bulunmuştur [ 8 ], [ 14 ], [ 15 ]. Bu bulgular ilginç olmakla beraber
hiçbiri mikroorganizmayı sarkoidoz nedeni olarak suçlamak için yeterli
değildir.
Farklı ırk ve etnik gruplar arasında hastalığın insidansı, şiddeti ve
belirtileri arasındaki çeşitlilik genetik predispozisyonu desteklemektedir.
Hastalığın ailesel kümelenmesi de genetik yatkınlığı düşündürmektedir.
Dünyada ilk bildirilen ailesel sarkoidoz 1923 yılında Almanya’dan bildirilen iki
kızkardeştir. Dünyada en sık İrlanda’dan ailevi sarkoidoz olguları bildi-
rilmektedir. Ülkemizde de bildirilen olgular vardır [ 16 ]. Konu hakkında yapı-
lan çalışmaların çoğu HLA genleri üzerinde yoğunlaşmıştır. HLA DR 3, 5, 8,
9, 11, 12, 14, 15, 17, HLA-DPB1, HLA-DQB1 allellerinin yatkınlık oluştur-
duğu ve HLA-DR1, HLA-DR4’ün koruyucu olduğu yönünde sonuçlar vardır
[ 2 ]. Farklı ülkelerde ve aynı ülkedeki farklı popülasyonlar arasında yapılan
çalışmalarda farklı antijenlerin korele olduğu gösterilmiştir.
5
Page 13
Hastalık üzerinde etkili olduğu düşünülen IL-1α, TNF-α, CC kemokin
reseptörü 2 ve 5, ACE, vitamin D reseptörü polimorfizmleri üzerinde de
çalışılmıştır. Bu çalışmalarda hastalığın değişik formlarının değişik
halotiplerle birlikteliği gösterilmiştir. (CCR2 polymorfizmi ile Löfgren
sendromu arasında kuvvetli birliktelik gösterilmiştir) [ 2 ].
Olası etyolojik nedenleri araştırmak için yapılan gözlemlerde sigara
içimi ile kuvvetli negatif korelasyonun varlığı, inteferon α,ve interferon B
kullanımının yada kuvvetli antiviral tedavinin hastalığın ortaya çıkmasına ve
relapslara neden olduğu gözlenmiştir [ 5 ].
2.4. Patogenez
Sarkoidozun patogenezi yeterli açıklık kazanmamıştır. T hücre proli-
ferasyonundan antijen ile aktive olmuş alveolar makrofajlardan salınan IL1
(interlökin 1) sorumludur. IL1 alveolar T hücrelerin proliferasyonu ve birikimini
uyarır. Muhtemelen antijenik özellikleri olan uyarıcı alveolar makrofajların
aktivasyonu ile IL1 salınmasına yol açarken, alveolar T hücre aktivasyonu ile
IL2’nin (interlökin 2) salınmasına neden olmaktadır. Bu mediatörlerin etkisi ile
hızla çoğalan aktif T lenfositlerin alveolde birikimi alveolit gelişmesine neden
olur. T lenfositler monosit kemotaktik faktör gibi lenfokinler salgılayarak
monositlerin alveollerde toplanmasına neden olur. Bir yandan da monositler
epiteloid histiositlere dönüşür. Makrofajların fonksiyonları makrofaj migrasyon
inhibisyon faktör ve T lenfosit kökenli makrofaj aktive edici lenfokinler
tarafından düzenlenir. Bu hücrelerin bir kısmı granülomayı oluşturur. Alveolit
fazı granülom oluşumu ile sonuçlanabilir veya kendiliğinden gerileyebilir.
Alveolite neden olan makrofajlar ve granülomların oluşumu akciğer paran-
kimindeki harabiyetten sorumludur. Aktif makrofajlar, T lenfositlerden salınan
IL1, gama interferon, alveolar makrofajlardan salınan büyüme faktörü,
plateletlerden salınan büyüme faktörü ve fibronektin aracılığı ile fibroblastlar
alveolit bölgesinde birikebilir ve fibrozise neden olabilir. Patogenez Şekil 1’de
özetlenmiştir.
6
Page 14
Şekil 1: Sarkoidoz Patogenezi [ 17 ]
Aktif makrofajların metabolik aktivitesi ile serum, doku ve BAL‘da
(bronkoalveolar lavaj) ACE ve lizozim düzeyleri artar. T helper (CD4)
lenfositlerin uyarısı ile B lenfositler aktifleşerek immün globülinlerin
salgılanmasında artışa neden olur. Periferik kanda ve dokuda T supresör
(CD8) fazlalığı sonucunda geç tip aşırı duyarlılık deri teslerinde negatif sonuç
alınmasına neden olur [ 17 ].
2.5. Patoloji
Sarkoidozda akciğer değişiklikleri 3 ana özellik gösterir:
1. Alveolit,
2. Granülom,
3. Fibrozis ve yapısal değişiklik.
7
Page 15
Alveolit; Başta lenfositler olmak üzere monositler ve makrofajlar
alveoiliti oluştururlar. Bu hücreler interstisyumda, alveol duvarlarında ve
alveol boşluklarında birikmişlerdir. Hastalığın başlangıcında yoğun alveolit ve
çok az yoğun granülom bulunur. Granülom hakim duruma geçtiğinde alveolit
azalır [ 1 ].
Granülom yapısında; histiyositler, epiteloid hücreler, multinükleer dev
hücreler (langhans tipi) merkezde yer almıştır. Periferde ise lenfositler,
plazma hücreleri ve fibroblastlar bulunur. Çok sayıda epiteloid hücrenin
birleşmesi ile dev hücreler (Langhans) oluşur. Dev hücreler lameller yapıda
bazofilik inklüzyonlar (schauman body), yıldız şeklinde asteroid cisimcikler,
düzensiz kristal şeklinde anisotropik cisimcikler içerebilir. Bu cisimciklerin
görülmesi sarkoidoz lehine kuvvetli bir bulgu oluştursa da tanı için
patognomonik değildir [ 1 ]. Şekil 2’de granülom yapısı gösterilmiştir.
Şekil 2: Granülom Yapısı [ 3 ].
Şekil 2’ de Pulmoner sarkoidozda bronşların (B) subepitelial yapısında,
peribronşial konnektif dokuda ve alveolar interstisyum gibi alanlarda
nonnekrotizan granülom yapıları görülür. Sarkoid granülomda perigranü-
lomatöz fibrotik değişiklikler görülebilir (ince oklar) ve kronik evrede hyalin
8
Page 16
değişiklikle yer değiştirebilir (yıldız işareti). Granülom yapısından uzaktaki
alveolar septa yapıları normaldir. Granülom çevresindeki alveolar septalarda
ise lenfosit ağırlılklı infiltrasyon izlenir (kalın ok).
Nonnekrotizan granülomların bulunması sarkoidozda kesin tanı
koydurucu değildir. (Açık akciğer biyopsilerinden elde edilen örneklerde
mikronekroz odakları görülebilir). İnfeksiyonlar (özellikle mikobakteri ve
mantar), ekstrensek allejij alveolit, kanserler (akciğer karsinomu, hodgkin,
nonhodgkin lenfoma, seminoma), pnömonkonyozlar (özellikle berilyoz),
ilaçlar, yabancı cisim gibi farklı durumlarda da nonnekrotizan granülomlar
görülebilir. Bazı hastalarda biyopsi materyalinin mikobakteriler için özel boya-
ma, kültür, PCR incelemesi ile değerlendirilmesi gerekir. Ancak bunların da
negatif olması spesifik bir etiyolojinin varlığını dışlamaz. Nonnekrotizan
granülom ve inflamasyonla giden hastalıklardan ayrımı iyi yapılmalıdır [ 5 ].
Akciğer tutulumu tipik olarak peribronkovasküler, plevral ve interlober
septal interstisyumda daha yoğundur. Erken dönemde granülomlar
birbirinden ayrı ve histolojik olarak aktiftir. Hastalığın ilerlemesi ile bunlar
birleşir birkaç santimetre çapında “nodüler sarkoidoz” denilen kitleler
oluşturabilirler [ 5 ].
Pulmoner damarların granülomatöz inflamasyonu sarkoidozda sıktır.
Elastik ve muskuler arterler, arterioller, venüller, venler, lenfatikler ve bronşial
damarı içeren her tip ve boydaki damarlar etkilenir. Granülomatöz
inflamasyon elastik laminanın ayrılmasıyla ilişkili olabilse de, damar duvarın-
da nekroz olmaz ve tromboz nadirdir. Luminal kompresyon olabilir.
Granülomlar hava yolu mukozasını da etkiler ve bronşial biyopsi
örneklerinde sıklıkla görülür. Bazen ilerleyerek hava yolu stenozuna neden
olabilir. Nadiren granülomatöz inflamasyon bulgusu bronşial yıkama
örneklerinde veya balgamda görülebilir.
9
Page 17
Kavite konglemere granülomların neden olduğu merkezi nekroz ile
oluşur. İçinde fungus topu gelişerek nadiren fatal hemoptizi gelişebilir. Granü-
lomlar kendiğinden gerileyebilir veya fibrozise ilerleyebilir [ 1 ], [ 5 ].
Fibrozis ve yapısal değişiklik: Fibrozis granülom çevresinden başlaya-
rak merkeze doğru ilerler. Periferal lameler fibrozis paterni sarkoidoz için
karakteristiktir. Fibrozisin ilerlemesi ile granülomun yerini hücreden fakir
hiyalen yapıya bırakır. Fibrozis, bal peteği görünümü, bronşiektazi ve
sekonder vasküler değişiklikler son evre şiddetli hastalığın göstergesidir. Bu
evrede granülomatöz özellikler azalıp kaybolabilir.
Granülomatöz anjiitis, perivasküler granülomlar ve özellikle fibrozis
pulmoner vasküler direnci arttırıp pulmoner hipertansiyon, kor pulmonale ve
sağ kalp yetmezliğine neden olabilir [ 1 ], [ 5 ].
Kronik berilyozis histopatolojisi sarkoidozdan ayrılamaz, ayrım klinik ile
gerçekleştirilir.
2.6. Klinik Bulgular
Sarkoidozda semptomlar ve görülme sıklıkları farklılık göstermektedir.
Hastaların %30’u asemptomatiktir ve tarama amaçlı çekilmiş akciğer
grafilerindeki anormallik nedeniyle araştırılmıştır. Diğerleri kilo kaybı,
yorgunluk, halsizlik, iştahsızlık gibi nonspesifik semptomlar ile başvurabilirler.
Ateş hastaların %15-20’sinde görülür. En yaygın olarak kişiler tutulan organa
bağlı semptomlarla başvururlar.
Klinik akut, subakut, kronik olarak sınıflandırılır;
Akut; Hastalığın akut formda başlaması %10-15 olguda izlenir. Bu olgu-
ların yaklaşık %30’unda eritema nodosum mevcuttur. Bilateral hiler lenf
adenopati, eritema nodosum ve poliartriküler artralji / artrit (Löfgren’s sendro-
mu) akut bir klinik tablodur [ 5 ]. Prognoz çok iyidir. Bir kaç hafta veya ayda
düzelir. Heertfordt sendromu; anterior üveit, parotis bezi tutulumu, fasial
paralizi ve ateş tablosudur.
10
Page 18
Subakut; 2 yıldan daha kısa süren akciğer hastalığı belirtileri veya
semptomlarından oluşur.
Kronik form; 2 yıldan daha uzun süren akciğer hastalığı bulguları yada
semptomlarından oluşur. Bu formda fibrokistik tutulum ve akciğer dışı
sarkoidoz yaygındır. (remisyonların tamamına yakını (% 85-90) 2 yıl içinde
olduğu için referans süre 2 yıl olarak alınmıştır) [ 1 ], [ 18 ].
2.6.1. Akciğerler
Solunum sistemine ait semptom ve bulgular hastaların yaklaşık üçte
birinde vardır. En sık görülenler kuru öksürük ve nefes darlığıdır [ 19 ]. He-
moptizi nadirdir. Genellikle ektazik bronş ya da kistik yapıda yerleşmiş
aspergillomaya bağlıdır. Göğüs ağrısı aşırı öksürüğe bağlı olabilir. Nadiren
plevra tutulumu (efüzyon, fibrozis, pnömotoraks) ile ilgili olabilir. Fizik
muayanede wheezing raller duyulabilir veya normal olabilir [ 5 ].
2.6.2. Üst solunum yolları
Tutulumu nadirdir. Epiglot tutulumu ciddi hava yolu obstrüksiyonuna
neden olabilir. Larenksde granülomlar görülebilir. Komşu lenf bezi inflamas-
yonunun rekürren sinire geçmesi sonucunda ses kısıklığı oluşabilir [ 5 ].
2.6.3. Lenf nodları
Lenfadenopati sarkoidozun yaygın bir özelliğidir. Hastaların %75 ila
%90’ında intratorasik lenfadenopati vardır. En sık hiler lenf nodlarında
gözlenir. %5-30 hastada servikal, aksiller, epitroklear ve inguinal gibi periferik
lenadenopati vardır [ 19 ]. Lenf nodu biyopsisi ile de sarkoidoz tanısı konabi-
lir. Ancak granülomatöz inflamasyon bir kesitte görülüyorsa karsinom ve
lenfomada da görülebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
Granülomatöz inflamasyon gösteren (infeksiyon ve malignite bulgusu
olmadan) ekstratorasik lenf nodu biyopsisi başka organ tutulumu yoksa tanı
için yeterli değildir. Nontorasik lenf nodlarının veya karaciğerin bu tür izole
granülomatöz inflamasyonuna önemi bilinmeyen granülomatöz lezyonlar
“GLUS – Granülomatous Lesions of Unknown Significance” denir [ 20 ].
11
Page 19
2.6.4. Kardiyovasküler sistem
Direk veya indirek etkilenir. İndirek etkilenmesi parankim fibrozisine
bağlı hipoksemiye, ya da nadir olarak büyümüş lenf bezlerinin pulmoner
damarlara bası yapması sonucunda pulmoner hipertansiyon ve kor
pulmonale şeklinde olur. Myokardın direkt tutulumu otopsi çalışmalarında
%25 gösterilmişse de klinikde nadir görülür. Ani ölüm, paroksismal aritmi,
mitral yetmezlik gibi kapak anomalileri, küçük damar tutulumu nedeniyle
anjina benzeri göğüs ağrısı, sol kalp yetmezliği ve ventrikül anevrizması ile
ortaya çıkabilir [ 5 ].
2.6.5. Deri
Sarkoidozlu hastaların yaklaşık %20-30’unda deri tutulumu görülür.
Bulgular spesifik (granülom oluşumu ile birlikte) veya nonspesifiktir. En sık
görülen nonspesifik bulgu eritema nodosumdur. Tipik olarak alt ekstre-
mitelerde görülen yumuşak, multiple, genellikle ülserleşmeyen cilt nodül-
leridir. Lupus pernio ise genellikle yüz (çoğunlukla burun kemerini tutan),
boyun, omuzlar ve parmaklarda görülen morumsu nodüllerdir. Gövde ve üst
ekstremitelerde psöriazisi taklit eden plaklar görülebilir. Lupus pernio ve plak-
lar kronik sarkoidoz bulgularıdır ve nadiren tam geriler. Nonkazeifiye granü-
lomları gösteren deri biyopsisi deri tutulumunun kesin tanısını sağlar [ 5 ].
2.6.6. Gözler
Oküler sarkoidozun en yaygın belirtisi üveittir. Anterior- posterior üveit,
konjunktival nodüller, lakrimal bezde genişleme, retina, sklera ve lens
tutulumları görülebilir. Katarkt ve glokoma neden olabilir. Genellikle akut
oküler hastalık akut sarkoidli hastalarda görülür [ 5 ], [ 21 ].
2.6.7. Sinir sistemi
Nörolojik tutulum hastaların %10’undan azında görülür. Periferik, kranial
sinirler, beyin, spinal kord ve meninksler tutulabilir. En sık 2. ve 7. kranial
sinirler tutulur. Tek ya da iki taraflı fasial paralizi olabilir. Beyin lezyonları
grand mal epilepsiye neden olarak beyin tümörlerini taklit edebilir. Psikoz,
12
Page 20
deliryum, kişilik bozukluğu görülebilir. Hipofiz ve hipotalamus tutulumuna
bağlı olarak diabetes insipitusa neden olabilir [ 21 ], [ 19 ].
2.6.8. Tükrük ve gözyaşı bezleri
Parotis, sublingual ve submaksiller bezlerde asemptomatik büyüme
olabilir. Tutulum bulgusu olmasa da biyopside nonnekrotizan granülomlar
görülebilir. Parotis bezi tutulumu, üveit, ateş varsa uveoparotid ateş denir.
Parotis bezi tutulumu, üveit, ve fasial paralizinin varlığında Heertfordt
sendromu olarak adlandırılır [ 5 ].
2.6.9. Endokrin ve renal
Bozulmuş kalsiyum metabolizması sarkoidozda görülen en sık endokrin
anormalliktir. Sarkoid granülomdaki aktive makrofajlar tarafından 1,25
dihidroksi vitamin D üretimindeki artış, hiperkalsemi ve hiperkalsiüreye yol
açar. Persistan hiperkalsemi ve hiperkalsiüri nefrolitiazis, nefrokalsinozis ve
nadiren böbrek yetmezliği ile sonuçlanabilir [ 22 ], [ 23 ]. Granülomatöz in-
terstisyel nefrite bağlı böbrek yetmezliği nadirdir [ 5 ].
2.6.10. Karaciğer ve dalak
Bu tutulumlar genellikle semptom vermez. Ancak otopsi çalışmalarında
granülomlar saptanmıştır. Klinik olarak belirgin karaciğer hastalığı en sık
olarak palpabl hepatomegali ve kolestatik karaciğer fonksiyon bozukluğu
olarak kendini gösterir. Portal ven ve hepatik ven obstrüksiyonu sonucunda
portal hipertansiyon ve Budd-chiari sendromu oluşabilir [ 5 ], [ 21 ].
2.6.11. Kas iskelet sistemi
Üç tip eklem tutulumu bildirilmiştir.
1- Eritema nodosum, hiler lenfadenopati, ve ateşle birlikte görülen gezici
poliartrit
2- Tek yada tekrarlayan ataklarla giden poliartriküler veya monoartriküler
artrit
3- Persistan artrit
13
Page 21
Bunların ilki en sık görülen tipidir. Aslen bu poliartrit değil diz, dirsek, bi-
lek gibi büyük eklemlerde görülen poliartraljidir. Kendiliğinden geçer, nadiren
tekrarlar ve myalji, fibromyalji ile birlikte görülür. El ve ayak terminal falanks-
larında zımba deliği gibi kistik kemik lezyonları sarkoidoz için tipik bulgudur.
Kas tutulumu nadirdir; nodüller, akut myozit, ve kronik myopatiden oluşur.
Kas güçsüzlüğü semptomları steroide bağlı myopatiden ayrılmalıdır [ 5 ].
2.6.12. Hematolojik
Anemi, lökopeni ve trombositopeni gözlenmiştir. Bazen kemik iliğindeki
granülomatöz inflamasyona bağlıdır. Fakat sık olarak lenfositlerin periferik
kandan aktif inflamasyon alanlarına redistribüsyonu sonucudur. Anemi de
kemik iliğindeki granülomlara bağlıdır veya kronik hastalıktaki nonspesifik
kemik iliği süpresyonu sonucudur [ 5 ], [ 21 ].
2.6.13. Diğer
Meme tutulumu [ 24 ], [ 25 ] ve endometrial [ 26 ] sarkoidoz gibi nadir
tutulumlar da bildirilmiştir.
2.7. Tanı Yöntemleri
Sarkoidozda tanı koydurucu kesin bir yöntem olmadığı için tanı şu 3
kriter yardımıyla konur;
1. Uygun klinik radyolojik presentasyon,
2. Nonkazeifiye granülomatöz inflamasyonun histopatolojik olarak
gösterilmesi,
3. Benzer klinik, radyolojik, histopatolojik tabloyu oluşturan hastalıkların
dışlanması [ 2 ], [ 19 ].
Önerilen başlangıç değerlendirmesi ve tanı için izlenecek yol Tablo 1’de
gösterilmektedir.
14
Page 22
Tablo 1: Sarkoidozlu hastalarda önerilen başlangıç değerlendirmesi ve
tanı için izlenecek yol [ 20 ], [ 4 ]
Tanı anında;
Çevresel ve mesleksel maruziyeti kapsayan ayrıntılı öykü
Potansiyel olarak tutulabilen (kalp, karaciğer, göz) organlara da yönelik tam bir fizik muayene
Etkilenen organdan biyopsiler, granülom sebebi olan enfeksiyoz etkenleri dışlamak için kültürler
PA ve lateral akciğer grafisi
Solunum fonksiyon testi ve difüzyon kapasitesi
Elektrokardiyogram
Oftalmolojik değerlendirme
Renal fonksiyon, karaciğer fonksiyonu, kan sayımı, serum kalsiyum, 24 saatlik idrar kalsiyumu
Diğer olasılıkları dışlamak için TCT, organ tutulumunu belirlemek için bilgisayarlı tomografi, galyum sintigrafisi, holter monitorizasyonu
İzlemde;
Hastalık progresyonu veya yeni organ tutulumu açısından periodik izlem. İlgili organların değerlendirilmesinde en sensitif ve en az invaziv olan yöntemin kullanılması
2.7.1. Radyoloji
PA akciğer grafisindeki bulgular 4 evrede sınıflandırılır
Evre 0; Radyolojik anormallik yok
Evre 1; Hiler ve mediastinal lenfadenopati var, akciğer parankim görü-
nümü normal
Evre 2; Hiler ve mediastinal lenfadenopati ile birlikte akciğer parankim
tutulumu var
Evre 3; Diffüz akciğer parankim tutulumu var, lenfadenopati yok.
Evre 4; Akciğer parankiminde fibrotik değişikliklerin varlığı [ 4 ].
15
Page 23
Hiler lenf bezi büyümesi genellikle iki taraflıdır ve simetriktir, iyi sınırlıdır.
Hilus ve mediasten arasında ince bir çizgi şeklinde akciğer parankimi seçilir.
Bu bulgu lenfoma ve bronş kanserinden ayrımda önemlidir. %3-5 tek taraflı
lenfadenopati bildirilmiştir
Evre 1 olgularda radyolojik olarak parankim tutulumu olmamakla birlikte
histopatolojik olarak % 60’lara varan oranda granülomlar gösterilmiştir [ 1 ].
Evre 2 ve 3’de parankimal lezyonlar en çok orta zonda perihiler
bölgededir. Mikroskobik boyutlardaki granülomlar birleşerek radyolojik olarak
saptanabilen makroskobik boyuta ulaşabilirler. En sık ortaya çıkan görünüm
retikülonodüler paterndir. Tipik parankimal tutulumun yanı sıra alveolar
konsolidasyon, segmental infiltrasyonlar, nodüler lezyonlar, endobronşial
tutuluma bağlı atelektazi görülebilir.
Evre 4’de ise genellikle üst ve orta zonlarda bilateral fibröbüllöz
değişiklikler görülür. Volüm kaybı, fissür ve hiluslarda retraksiyonlar olabilir.
Nadir olarak da plevral efüzyon, plevral kalınlaşma ve fibrotoraks,
pnömotoraks görülebilir.
Radyolojik olarak saptanamayan değişiklikleri göstermesi açısından
bilgisayarlı tomografi (BT) değerli bir tetkiktir. Mediastinal lenf bezi tutlumu
daha net olarak görülür [ 27 ]. Bu lenf nodlarında kalsifikasyon görülebilir.
BT hastalığın yaygınlığı ve dağılımını belirlemede yararlı olduğu halde
klinik olarak fonksiyon kaybı hakkında bilgi vermez.
Sarkoidozlu hastaların tamamında mikroskobik olarak akciğer tutulumu
olduğu bilinmektedir. Histolojik olarak akciğer tutulumu kanıtlanmış bazı
olgularda YRBT (Yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografi) normal olabilir.
Yine de sarkoidozlu hastaların akciğer tutulumunun tanısında ve derece-
lendirilmesinde YRBT akciğer grafisinden daha üstündür [ 28 ].
16
Page 24
2.7.1.1. YRBT Bulguları
Nodüller; Sarkoidozda YRBT de en çok görülen parankimal lezyon
küçük nodüllerdir. Bunlar parahiler bronkovasküler ağaç boyunca, lobül
merkezinde, interlobüler septa içinde, major fissürler komşuluğunda ve
subplevral olmak üzere interstisyel dağılım gösterir. Parahiler bronş
duvarlarında ve damarlarda irregüler kalınlaşmalar olur. YRBT de nodüllerin
santral akciğerde, üst ve orta zonda dağılım göstermesi ayırıcı tanıda
yardımcıdır.
Retiküler, retikülonodüler görünüm; nodül ve interlobüler septal
kalınlaşmanın, yada nodül ve intralobüler lineer lezyonların birlikte olması
retikülonodüler görünümü verir.
Buzlu cam görünümü; Düz akciğer grafilerinde kolaylıkla görülmeyen
puslu opasiteler (buzlu cam görünümü) YRBT ile görülebilir. Hastaların
çoğunda bu görünümü küçük nodüller oluşturur. Patolojik olarak incelen-
diğinde de interstisyel granülomatöz inflamasyon görülmüştür [ 1 ], [ 28 ].
Konsolidasyon; Üst zonlarda daha belirgin olup, tipik olarak bilateral ve
simetriktir. YRBT ile peribronşial veya daha seyrek olarak periferik yerleşimli
olduğu görülür. Çoğunda hava bronkogramı vardır. Unilateral olabilir,
tüberkülozu taklit eder. Periferik patern de eosinofilik akciğer hastalığını
düşündürebilir.
Fibrozis; tipik olarak üst zonlar tutulur. Hilusların yukarı çekilmesine, bül
oluşumuna, traksiyon bronşiektazilerine ve kompansatris olarak alt loblarda
havalanma artışına neden olur [ 1 ].
2.7.1.2. Gallium 67 Sintigrafisi
Galyum 67 (Ga-67) nükleer tıpta tümör görüntülemesi ve infeksiyon
odağının belirlenmesinde kullanılan en eski radyofarmasotiktir. Fizyolojik
olarak karaciğer, dalak, iskelet sistemi, gastrointestinal sistem özellikle kalın
barsakta, göz yaşı ve tükrük bezinde ve bazı fizyolojik koşullarda meme
dokusunda birikir. Bu fizyolojik birikim dışında yüksek metabolik aktivite,
17
Page 25
kapiller permeabilitede artış, lökosit infiltrasyonu ve hipereminin oluştuğu
tümör ya da enfeksiyon bölgelerinde birikir [ 1 ].
Sarkoidozda sıklıkla mediasten her iki hiler bölgede, akciğer parankim
alanlarında, sağ paratrakeal bölgede hastalığın evresi ile uyumlu olarak
artmış galyum tutulumu bilinmektedir. Ekstratorasik alanda da tutulum
olmaktadır. Her iki taraftaki tükrük bezlerinde, göz yaşı bezlerinde ve ortada
nazofareks mukozasında izlenen artmış aktivite; Panda İşareti olarak
adlandırılır. Toraks da her iki hiler bölgede ve sağ paratrakealde artmış
aktivite de; Lambda İşareti olarak adlandırılır [ 29 ].
İntratorasik galyum tutulumu sarkoidoz dışında interstisyel akciğer
hastalıklarında, infektif hastalıklarda, neoplastik hastalıklarda da olabilir.
Panda işareti olarak tanımlanan görüntü de sarkoidoz dışında HIV
pozitif hastalarda, Sjögren sendromunda, baş-boyun tümörleri nedeniyle
radyoterapi alan hastalarda, romatoid artrit ve sistemik lupus eritematozisde
izlenebilmektedir [ 1 ].
Sulavik SB ve arkadaşlarının 65’i sarkoidoz 605 hastada Ga-67 sintig-
rafisini uyguladıkları çalışmalarında sarkoidoz hastalarında lambda görünü-
mü %72, panda görünümü %67, ikisi birlikte %62 görülmüştür [ 30 ]. Bu test
evre 0 ve 1 sarkoidozlu hastalarda pulmoner tutulumu belirlemek için
kullanılabilir [ 29 ].
Ga-67 sintigrafisi, hastalığın tanısının konulmasında, uygun biyopsi
bölgesi seçiminde, aktivitesinin ve tedaviye cevabın belirlenmesinde diğer
klinik ve labaratuvar bulguları ile birlikte kullanılabilir.
2.7.2. Solunum Fonksiyon Testleri
Sarkoidozlu hastaların çoğunda görülen solunum fonksiyon bozukluğu
restriktif tiptedir. Ancak bir çoğunda obstrüktif tip bozukluk da görülür.
Nadiren tek başına obstrüktif tip bozukluk görülebilir [ 1 ]. Obstrüktif bozukluk
endobronşial hastalık, laringeal tutulum ve trakeal ve bronşial stenoz
nedeniyle görülebilir [ 18 ]. Hava yolu aşırı duyarlılığı da görülebilir [ 31 ].
18
Page 26
Uzun dönemli izlem çalışmalarında parankim lezyonlarının ağırlığı ile
solunum fonksiyonlarındaki bozulmalar arasında korelasyon olduğunu
göstermiştir [ 32 ]. Evre 1 sarkoidozlu hastaların solunum fonksiyon testinde
bozukluk %20 iken, evre 2, 3 ve 4’de %40-70 dir [ 1 ]. Bir çok araştırıcı ağır
parankim lezyonu ile difüzyondaki azalma arasında ilişki bulmuştur.
Radyolojik bulgularla en iyi korelasyon gösteren fonksiyon parametresi,
egzersiz testinde gaz değişiminin bozulmasıdır [ 33 ].
Asemptomatik hastalarda bile DLCO da azalma saptanabilir. Difüzyon
bozukluğu parankimin granülomatöz ve fibrotik infiltrasyonuna bağlıdır.
Ayrıca akciğer damar ağının tutulumu da difüzyon ölçümlerini etkiler.
Sarkoidozda difüzyon katsayısı (Kco) vasküler tutulumu gösterebilir. Sarkoid
granülom kan damarlarını tutabilir. Bu tip vasküler tutulum difüzyon
bozukluğundan sorumlu olabilir [ 1 ].
Egzersiz tesitinde hipoksemi ve kalp hızı gibi dolaşım sistemi
anormallikleri de görülebilir. Bu anormallikler kardiak sarkoidoz nedeniyle sağ
ve sol ventrikül fonksiyonlarında azalmaya bağlı olabileceği gibi, akciğer
parankim hastalığına bağlı sağ yetmezliğe de bağlı olabilir. Zirve inspiratuar
akım hızında da azalma olabilir sebebi solunum kaslarının granülomatöz
inflamasyonudur [ 5 ].
2.7.3. Bronkoalveolar Lavaj (BAL)
Sigara içmeyen sağlıklı kişilerde BAL da %85 makrofaj, %7-12 lenfosit,
%1-2 nötrofil bulunur. T helper / T süpressör oranı 1,5 - 1,8’dir. Sarkoidozlu
olgularda BAL da total hücre sayısında artış görülür. Aktif alveolit varlığında
T lenfositler, T helper hücrelerin lehine artar. Alveolar makrofaj sayısı da
artar, ancak oranı azalır. Torasik lezyonların eşlik etmediği ekstratorasik tutu-
lum varlığında da BAL’da lenfositoz izlenebilir. CD4/CD8 oranının 3,5’in üze-
rinde olması hastalık lehinedir. Bu artış ve lenfosit hakimiyeti aktif sarkoi-
dozda görülebileceği gibi kronik berilyozisde de görülebilir. Pulmoner tüber-
küloz, kollajen doku hastalıklarına bağlı interstisyel pnömoniler ve IPF’li olgu-
larda da sarkoidoza benzer BAL bulguları görülebileceği bildirilmiştir [ 1 ].
19
Page 27
2.7.4. Anjiotensin Konverting Enzim (ACE)
ACE, Anjiotensin 1’in anjiotensin 2‘ye dönüşümünü katalizler.
Akciğerler ACE aktivitesi yönünden zengindir. Akciğerde pulmoner epitelde
yapılır. Sarkoidozlu olgularda epiteloid hücreler ve alveolar makrofajlar
tarafından üretilir. Sarkoidozlu olguların %30-80’inde ACE düzeyleri
yükselmiştir [ 18 ].
Asbestozis, berilyozis, granülomatöz hepatit, hipersensitivite
pnömonitisi, lenfoma, miliyer tüberküloz, primer biliyer siroz, silikozis,
koksidiomikozis, diabetes mellitus, gaucher, respiratuar distress sendrom,
inflamatuar barsak hastalıkları, hipertiroidizm, karaciğer sirozu, pulmoner
neoplasmlar, ve leprada da yüksek olabileceği bildirilmiştir [ 1 ], [ 18 ].
ACE serum dışında BAL, gözyaşı, ve BOS da da yüksek saptanabilir.
Ekstra pulmoner sarkoidoz tanısında yardımcı olabilir. Serum ACE düzeyinin
sensitivite ve spesifitesi çok iyi değildir. Ancak BAL da yüksek saptanması
aktivite lehinedir. Tedaviye cevabın takibinde kullanılabilir [ 34 ].
Sarkoidozda serum ACE düzeylerinin total vücut granülom miktarını
yansıttığı ve bu nedenle serum ACE düzeylerinin Ga-67‘deki tutulum ile
korelasyon gösterdiği saptanmıştır [ 1 ].
Sonuçta, serum ACE yüksekliği spesifik olmadığı için, hastalığın erken
döneminde ve inaktif sarkoidozda yeteri kadar sensitif olmadığı için tanısal
değeri kısıtlıdır. Ancak tedaviye yanıtın izlenmesinde kullanılabilir [ 1 ].
2.7.5. Kweim- Stilzbach Testi
Aktif sarkoidozlu hastaların dalaklarından hazırlanan süspansiyonun
intradermal enjeksiyonu ile 4 - 6 hafta sonra ortaya çıkan papülde granülom
yapısının gösterilmesi esasına dayanır. Kweim testi, standart preparatının
olmaması, uzun zaman alması ve potansiyel sağlık riski nedeniyle
günümüzde kullanılmamaktadır [ 18 ].
20
Page 28
2.7.6. Biyopsi
Tanı için materyaller en az invaziv ve en kolay yerden başlanarak alınır.
Karakteristik kazeifikasyon içermeyen granülomlar bronkoskopik biyopsiler ile
kolayca elde edilebilir. En yaygın olarak fiberoptik bronkoskop ile
transbronşial akciğer biyopsisi (TBAB) alınır. Tanı oranı %40-90 olup,
hekimin deneyimi ve alınan biyopsi sayısı ile değişkenlik gösterir. Trans-
bronşial iğne aspirasyonu (TBİA) ile mediastinal lenf nodları aspirasyonu tanı
oranını arttırabilir [ 35 ]. Endobronşial biyopsi ile de tanı konabilir. Ancak tanı
oranı %40 - 60 gibi daha düşüktür.
Büyük nodülleri olan hastalara ince iğne aspirasyon biyopsisi yapılabilir.
Bronkoskopik biyopsiler tanısal değilse, mediastinoskopi ile mediastinal
lenf nodu biyopsisi, video eşiliğinde torokoskopik akciğer biyopsisi (VATS),
veya açık akciğer biyosisi yapılabilir [ 36 ]. Mediastinoskopide açık akciğer
biyopsisine göre hastanede kalış süresi ve komplikasyon oranı daha
düşüktür. Video eşiliğinde torokoskopi ile de hem akciğer hem de lenf
bezinden biyopsi alınabilir. Tüm bu tanısal prosedürlerle tanı oranı %90’lara
ulaşır [ 3 ].
Tükrük bezi, konjunktiva gibi diğer organ biyopsilerinde tanı oranı daha
düşük olduğu için genellikle kullanılmaz.
2.7.7. Diğer Laboratuvar Bulguları
Hastaların yaklaşık %10’unda hiperkalsemi, %30’unda hiperkalsiüri
görülür. Hiperkalseminin böbreğe olan etkileri dışında göz, akciğer, mide,
damarlar ve kulak kıkırdağı gibi organlarda da metastatik kalsifikasyonlar
görülebilir.
Hematolojik anomaliler de sık görülür. Anemi, lökopeni, lenfopeni sık
görülür. Hafif eozinofili olabilir. Trombositopeni nadirdir. Bulunduğunda kötü
prognoz belirtisidir [ 1 ].
21
Page 29
Geç tip hipersensitivite deri testleri (tüberkülin); sarkoidoz hastalarının
%30 - 70’inde negatiftir. Bu anerjinin nedeni T lenfositlerin inflamasyon ala-
nında toplanması ve geç aşırı duyarlılık reaksiyonunu baskılayan lokal
inhibitörlerin varlığıdır [ 1 ].
2.8. Ayırıcı Tanı
Sarkoidozun ayırıcı tanısı başlangıçta tutulan organa bağlıdır. Pulmoner
sarkoidoz için granülomatöz inflamasyonla karakterli her durum ayırıcı tanıya
girer. Granülomatöz hastalıkların ayırıcı tanısı Tablo 2 ’de gösterilmiştir.
Bunlar, mikobakterium tüberkülozis enfeksiyonları, nontüberküloz miko-
bakteriler ve mantarlardır. Hipersensitivite pnömonileri ve bazı pnömo-
konyozlar da granülomatöz inflamasyonla ilişkilidir. Özellikle ilginç olan klinik,
radyolojik ve patolojik olarak sarkoidozla aynı olan kronik berilyum
hastalığıdır [ 21 ]. Titanyum ve alüminyum gibi metaller de granülomatöz
reaksiyona neden olur [ 37 ]. Wegener granülomatozisi ve lenfositik interstis-
yel pnömoniler de ayırıcı tanıda düşünülmelidir.
Lenfnodu biyopsisinde nonkazifiye granülomları görülmesi de geniş bir
ayırıcı tanı gerektirir. Mikobakteriler, bruselloz, toksoplasmozis, kedi tırmığı
hastalığı granülomatöz lenfadenit yapar. Hodgkin hastalığı, nonhodgkin
lenfoma ve metastatik karsinoma gibi malignitelerde de granülomatöz
lenfadenopati görülebilir. Tüm lenf nodları ayrıntılı olarak incelenmelidir.
Bilinen bir etyoloji olmaksızın nontorasik lenf nodu granülomlarının varlığı
sarkoidoz tanısı için yeterli değildir [ 5 ], [ 20 ].
Deri lezyonlarında yabancı cisim reaksiyonları, şistozomiazis, karaciğer
hastalığında primer bilier siroz, karaciğer ve barsak lezyonları için de Crohn
hastalığı ayırıcı tanıda düşünülmelidir [ 5 ].
22
Page 30
Tablo 2: Histopatolojik Olarak Granülomatöz Lezyon Görülen
Hastalıkların Sınıflaması [ 17 ]
1- ENFEKSİYONLAR
a) Mikobakteriler; M. Tüberkülozis, M. Lepra, M. Kansaii, M.
Marinum, M. Avium, BCG aşısı
b) Bakteriler; Brusella, Francisella tularensis, Propionibacterium,
Yersinia
c) Spiroketler; Treponema
d) Protozoanlar; Leishmania, Toksoplasma gondii
e) Metazoalar; Schistosoma, toxocara
f) Viruslar; kedi tırmığı hastalığı
g) Klamidialar; Lenfogranuloma venarum
h) Mantarlar; Blastomyces dermatitis, Coccidioides immitis,
Histoplasma capsulatum, Sporothix schencki, Aspergillus,
Cryptococcus neoformans
2- KİMYASAL MADDELER; Berilyum, zirkonyum, mineral yağlar, silika,
talk, nişasta, metotreksat, kromolin sodyum
3- NEOPLAZMLAR; lenfomalar, karsinom, disgerminom, seminom, malign
nazal granüloma
4- EKSTRENSEK ALLEJİK ALVEOLİT; çiftçi akciğeri, kuş besleyicileri
hastalığı, mantar işçileri hastalığı, bagassosis, kahve işçileri hastalığı
5- İDİOPATİK; Sarkoidozis, crohn, primer bilier siroz, dev hücreli arteritis,
hipogamaglobulinemi, sistemik lupus eritematozis, peyroni hastalığı,
wegener granulomatozis, churg-strauss allejik granülomatozisi,
bronkosentrik granülomatozis, histiositozis –X
6- DİĞER; nedeni bilinmeyen ateş, AİDS, radyoterapi, kanser
kemoterapisi, pannikulit, sebase kist, dermoid kist
23
Page 31
Bazı durumlarda kişinin tüberküloz mu yoksa sarkoidoz mu olduğunu
belirlemek güç olur.
Tabak L ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada yanlışlıkla tüberküloz
tanısı alan 23 sarkoidoz hastası incelenmiş, tüberküloz ve sarkoidoz
hastalıklarının klinik olarak birbirine benzediği, tüberküloz insidansının
yüksek olduğu ülkelerde özellikle ayrımın güç olduğu vurgulanmıştır [ 38 ].
Litinsky I’nın yayınladığı bir olgu sunumunda; daha önce tekrarlanan
lenf nodu ve sinovia biyopsileriyle nonkazeöz granulomların tesbit edildiği,
tüberküloz kültürlerinin negatif, TCTnin negatif olması ve kortikosteroide
yanıtı ile sarkoidoz tanısı konan hastada sonradan kronik artrit nedeniyle
araştırıldığında tanının tüberküloza değiştirildiği anlatılmıştır. Buna benzer
vakaların sarkoidoz ve tüberküloz arasındaki ilişkiye dikkati çektiği, bazen
aynı hastada sarkoidoz ve tüberküloz tanılarının ardarda konulabildiği
belirtilmiştir [ 39 ].
Ness T ve Virchow JC ‘nin yayınladığı 2 vaka sunumunda da sarkoidoz
tüberküloz ayrımının her zaman labaratuvar testleri ile mümkün olmadığı,
klinik takibin özellikle tedaviye cevabın önemli olduğu vurgulanmıştır [ 40 ].
Burton BJ ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada inflamatuar optik
nöropatili bir hastanın sarkoidoz-tüberküloz ayrımının klinik ve labaratuvar
testleri ile yapılamadığı için BAL da PPD spesifik interferon gama düzeyine
bakıldığını, bu düzeyin düşük olması nedeniyle hastanın sarkoidoz kabul
edildiğini, sistemik steroid tedavisi ile lezyonların ve semptomların gerilediğini
belirtmişlerdir. Bu yaklaşımın klinik ve diğer labaratuvar tesleri ile ayrımın
yapılamadığı olgularda yararlı olabileceği belirtilmiştir [ 41 ].
2.8.1. Tüberkülin Cilt Testi
Tüberkülozun ilk bilinen immünolojik tanı aracı TCT’dir (tüberkülin cilt
testi). Tüberküloz basilinin saflaştırılmış protein türevi (PPD), M.
Tüberkülozis, M. Bovis, Bacillus – Calmetti – Guerin (BCG) suşu ve bir çok
(NTM) tüberküloz dışı mikobakterilerce paylaşılan kaba bir antijen
24
Page 32
karışımıdır. Yüksek BCG aşılama oranları ve yüksek NTM temas oranlarına
sahip topluluklarda, AIDS, malnütrisyon gibi bağışık sistemi baskılanmış
bireylerde TCT özgüllüğü düşüktür [ 42 ].
Tüberkülin cilt testi (TCT), kişinin tüberküloz basili ile enfekte olup
olmadığını gösterir. Hastalık hakkında bilgi vermez. Hastalık tanısında dolaylı
olarak yardımcı olabilir.
TCT nin esası, basilin belirli antijenik bileşenlerinin, tüberküloz basili ile
enfekte olan kişilerde gecikmiş tipte aşırı duyarlılık reaksiyonu yapmasıdır.
PPD (purifeid protein derivative), tüberküloz basil kültürü filtresinden protein
presipitasyonu ile izole edilir. Kültür filtresinde bulunan ve “tüberkülinler”
denilen antijenik öğeleri içerir.
Dozaj olarak PPD nin standart dozu 5 TU’dir ve 0,1mg PPD-S içerir. 0,1
mlt'de, 5 TÜ için fosfat tamponlu sodyum klorit %0.85, M.tbc PPD 0,0001mgr,
Phenol %0.28, Tween 80 %0.0005 içerir. PPD’ye Tween 80 eklenmesinin
nedeni şişenin veya enjektörün camı ya da plastiği tarafından tüberkülinin
absorbsiyonunun önlenmesidir. Aynı zamanda tüberkülinin biyolojik
aktivitesini yitirmesini önlemektedir [ 43 ].
Uygulama sol önkolun 2/3 üst kısmında iç ya da dış yüzüne, cilt içine
yapılır. Kullanılacak alanda cilt lezyonu olmaması ve venlere uzak olması
önerilir. PPD’nin 5 TÜ’nden 0,1 ml doz deri içine verilir. Bu, mantoux yöntemi
olarak adlandırılır. Tüberkülin cilt testi 1 ml.lik dizyem taksimatlı, bir
kullanımlık 27 gauge kalınlığında iğnesi olan enjektör ile uygulanır. Cilt
yüzeyinin hemen altına iğnenin oblik uç kısmı yukarı gelecek şekilde
tutularak yapılır. Enjeksiyondan sonra 6–10 mm çaplı bir kabarcık
oluşmalıdır. Bu test uygun yapılmamışsa hemen ikinci bir test dozu, birkaç
cm uzak bir yere yapılır ve yeri kaydedilir. Şişe ya da ampulün işi bitince
tekrar buzdolabı ya da buz kabına konur. Masa üzerinde bekletilmez.
Tüberkülin uygulanacak saha herhangi bir antiseptikle silinmez.
25
Page 33
Tüberkülin reaksiyonu geç tip aşırı duyarlılık yanıtıdır. Enfeksiyon ile
daha önceden T hücreleri duyarlılaşmıştır. TCT yapılan yere bu duyarlılaşmış
T hücreleri gelir ve ortama lenfokin salar. Lenfokinler, o bölgede
vazodilatasyona, ödeme, fibrin birikimine ve diğer inflamatuar hücrelerin
toplanmasına yol açar. Böylece endürasyon oluşur. Reaksiyon 5-6 saatte
başlar ve 48-72 saatte maksimuma ulaşır. Endürasyonun çapı (ön kolun
doğrultusuna dik olan) ölçülür. (TCT nin değerlendirilmesi için bkz. Tablo 3)
Virulan basillerle enfekte kişilerin düşük dozda; örneğin 5 TU PPD ile
reaksiyon vermelerine karşılık diğer organizmalara bağlı enfeksiyonlarda çok
yüksek doz tüberkülin uygulanması ile müspet yanıt alınmaktadır. Bazı
ülkelerde veya bölgelerde fazlası ile bulunan bu organizmaların pekçoğu
insanlarda patojen değildirler; fakat tüberkülin müspetliği geliştirirler. Bu
nedenle, insanlarda virulan mikobakterilerle tüberküloz dışı mikobakteri
enfeksiyonları arasında çapraz reaksiyonlar sıktır
Tablo 3:TCT Reaksiyonunun Değerlendirilmesi [ 43 ]
BCG’lilerde
0-5 mm Negatif kabul edilir
6-14 BCG’ye atfedilir
15 mm ve üzeri Pozitif kabul edilir, enfeksiyon olarak değerlendirilir.
BCG’sizlerde
0-5 mm Negatif kabul edilir
6-9 mm Şüpheli kabul edilir. 1 hafta sonra test tekrarlanır; yine 6-9 mm bulunursa negatif kabul edilir; 10 mm üzeri pozitif kabul edilir.*
10 mm ve üzeri Pozitif kabul edilir
Bağışıklığı baskılanmış kişilerde 5 mm ve üzeri pozitif kabul edilir**
* Booster etkisi : Birinci tüberkülin testinden sonra uygulanan 2. bir testte
reaksiyonun belirgin şekilde artması, booster etki olarak tanımlanır. Enfekte olmayan
kişilerde tekrarlanan tüberkülin testleri ile tüberkülin duyarlılığı gelişmez. Oysa
26
Page 34
herhangi bir mikobakteri enfeksiyonu ile ya da BCG aşısı ile gelişen tüberkülin
hipersensitivitesi yıllarla zayıflar ve giderek söner, kaybolur. Bu durumda yıllar sonra
yapılacak ilk testte reaksiyon gelişmeyebilir ya da zayıf gelişir. İkinci testte birinci
testin uyarımına bağlı olarak büyük çapta reaksiyon gelişebilir. İkinci test birinci
testten bir hafta sonra uygulanır. Booster etki genellikle iki yıl kadar sürebilir. İkinci
testte BCG’sizlerde 10 mm üzeri, BCG’lilerde 15 mm üzeri sonuç alınırsa, bir önceki
ölçüme göre 6 mm çap artışı saptanırsa tüberkülin testi pozitif kabul edilir. Booster
etki ile anerji olmadığı gösterilmiş olur.
* * Bağışıklığı baskılanmış kişiler: kızamık veya boğmaca geçirenler, HIV,
AIDS, diyabet,lenfoma ve lösemi gibi hematolojik bozukluklar, kronik peptik ülser,
kronik malabsorbsiyon sendromları, orofarinks ve üst gastrointestinal sistem
karsinomları, gastrektomi, barsak rezeksiyonu, kronik alkolizm, silikozis,
pnömokonyoz, kronik böbrek yetmezliği, uzun süre yüksek doz kortikosteroid ve
diğer bağışıklığı baskılayıcı tedavi gerektiren durumlar. (2–4 hafta süreyle,günde 15
mg ve üstü prednizon dozuna eşdeğer steroid dozları yeterli yüksek doz kabul
edilmektedir) [ 43 ].
TCT Reaksiyonunun değerlendirilmesinde başlıca 2 sorun mevcuttur:
1. Yanlış pozitif reaksiyon
2. Yanlış negatif reaksiyon
1. Yanlış pozitif reaksiyon:
a. BCG aşılaması
b. NTM enfeksiyonu
c. Booster etkisi
d. Küçük venüllerin rüptürü
e. Sekonder enfeksiyon
f. Eritemin ölçülmesi gibi hatalı yorumlamalar
g. Yeni kan transfüzyonu
27
Page 35
2. Yanlış negatif reaksiyon:
a. Test edilen kişiye ait faktörler:
i. Sistemik viral, bakteriyel, fungal infeksiyonlar
ii. Canlı virüs aşıları
iii. Metabolik bozukluklar (böbrek yetmezliği vs.)
iv. Proteinlerin düşüklüğü
v. Lenfoid organları etkileyen hastalıklar (Hodgkin hastalığı,
lenfoma, kronik lösemi, sarkoidoz)
vi. Kortikosteroid ve immünosupressif kullanımı
vii. Yaş (yenidoğan, 45 yaşın üzerindeki kişiler)
viii. Stres (cerrahi, yanıklar, mental hastalıklar)
b. Kullanılan tüberküline ait faktörler:
i. Uygunsuz depolama
ii. Uygunsuz sulandırmalar
iii. Kimyasal denatürasyon
iv. Kontaminasyon
v. Yapışma (adsorbsiyon)
c. Uygulama yöntemine ilişkin faktörler
i. Çok az antijen enjekte etmek
ii. Cilt altına enjeksiyon
iii. Enjektöre çektikten sonra geç uygulama
iv. Diğer cilt testlerine çok yakın enjeksiyon
d. Okuma ve kayıt ile ilgili faktörler
i. Deneyimsiz okuyucu
ii. Bilinçli ya da bilinçsiz hatalar
iii. Kayıt hataları [ 43 ]
28
Page 36
2.8.2. Quantiferon –Tb Gold (İn Tube) Testi (QFT-GIT)
Son yıllarda M Bovis, BCG suşları ve birçok nontüberküloz miko-
bakteride bulunmayan, sadece M.tüberkülozis genomunda yer alan fark 1
bölgesi (region of difference) (RD1) gen segmentinin saptanması ve bu gen
segmenti ürünlerine özgün immün yanıtların ölçülebiliyor olması tüberküloz
infeksiyonunun saptanmasında yeni bir testin geliştirilebileceği fikrini
doğurmuştur [ 42 ].
In vitro T-hücrelerine dayalı yeni bir ölçüm olarak ortaya çıkan interferon
gama araştırmasına dayalı testler, tüberküloz antijenleri ile duyarlı hale
getirilmiş kişilerin T-hücrelerinin, mikobakteriyel antijenlerle karşılaştıklarında
interferon gama üretmesi ilkesine dayanır [ 44 ]. Yüksek interferon gama
düzeyi tüberküloz infeksiyonu için bir gösterge olarak kabul edilir.
Başlangıçtaki testlerde uyarı antijeni olarak PPD kullanılırken, daha yeni
testlerde M.Tuberkülozise özgül antijenler olan Erken Sekretuar Antijenik
Hedef 6 (ESAT 6), Kültür Filtrat Protein 10(CFP) ve antijen 7.7 (RV2645)
kullanılmaktadır [ 44 ]. M.Tuberkülozis genomunun RD1 bölgesine lokalize
genler tarafından kodlanan bu proteinler, anlamlı olarak PPD’ye kıyasla
M.Tuberkülozise daha özgüldür. Bu antijenler BCG ve (M.Kansasii,
M.Marinum ve M.Szulgai hariç diğer) NTM (nontüberküloz mikobakteri)
türlerinde yoktur [ 44 ].
Dört ticari inteferon gama araştırmasına dayanan test geliştirilmiştir.
1. QuantiFERON-TBassey (Cellestis Ltd., Carnegie, Victoria, Australia)
2. T SPOT-TB assay (Oxford İmmunotec, Oxford, UK)
3. QuantiFERON-TBGold (Cellestis Ltd., Carnegie, Victoria, Australia)
4. QuantiFERON-TB Gold (İn-Tube) metod (bizim çalışmamızda kullan-
dığımız metod)
Bu dört test de, tüberküloz antijenleri ile uyarıya yanıt olarak T hücre-
lerinden salınan IFNγ’ı (interferon gama) ölçerek hücre aracılıklı bağışıklığı
değerlendirmektedir. Bu testlerde, ELİSA ve enzime bağlı immünospot assay
(ELİSPOT) yöntemleri kullanılmaktadır.
29
Page 37
Tüm IFNγ araştırmasına dayanan testler, IFNγ yanıtını ölçen hücre
temelli testler olsa da bu testlerin çalışma özellikleri oldukça farklıdır. Bu
testlerin özellikleri Tablo 4’de gösterilmiştir
Tablo 4: T-hücrelerinde IFN Gama araştırmasına dayanan testler ve
özellikleri [ 42 ]
Test Adı T–hücre kaynağı
İnkübasyon periyodu
(saat) Stimülan Antijenler
Çalışma Yöntemi
QuantiFERON-TB Tam kan 24-48 PPD ELISA
T SPOT-TB Periferik Kan mononükleer
hücreleri 16-24 ESAT-6, CFP-10 ELISPOT
QuantiFERON-TB Gold Tam kan 16-24 ESAT-6, CFP-10 ELISA
QuantiFERON-TB Gold (In Tube Metod) Tam kan 16-24 ESAT-6, CFP-10,
Antijen 7.7 ELISA
IFNγ araştırmasına dayanan testlerin TCT’ne (tüberkülin cilt testi) göre
pek çok avantajları vardır. Test in vitro yapıldığı için ve deri endürasyonu gibi
ölçümler gerekmediği için sonuçlar daha az kişiseldir ve hastayı bir kez
görmek yeterlidir. Deri testi ve IFNγ araştırmasına dayanan testlerin çalışma
prensipleri Tablo 5’de gösterilmiştir.
IFNγ araştırmasına dayanan testlerin duyarlılık ve özgüllükleri
yapılan çalışmalar arasında farklılık göstermektedir. Antijen karışımları
kullanılan IFNγ araştırmasına dayalı testler, özgüllük ve duyarlılık açısından
en iyi bileşenler olarak görünmektedir [ 42 ]. QuantiFERON–TB testinin du-
yarlılığı % 90, ve özgüllüğü % 97,1 dir [ 45 ]. Bu durum klinik olarak, tüber-
küloz infeksiyonu için duyarlı olan bu yeni testlerin, özellikle yanlış negatif
TCT sonuçlarına eğilimli gruplara (bağışıklığı baskılanmış, malnütrisyonlu) ve
infekte olup da aktif tüberküloz gelişme riski olan kişilere tanı koymada
yardımcı olacağı anlamına gelir. IFNγ araştırmasına dayanan testler yanlış
pozitif sonuçları azaltarak gereksiz tedavileri ve yan etkilerini azaltır [ 42 ].
30
Page 38
Tablo 5:TCT ve İFN-γ bazlı testlerin özelliklerinin karşılaştırılması [ 42 ]
Performans ve İşlevsel Özellikler
TCT (Tüberkülin Cilt Testi)
RD1 bazlı İFN-γ Testi
Sensitivite (aktif tüberkülozlu
hastalarda)
%75-%90 (immun
yetmezliği olan
popülasyonlarda daha
düşük)
%80-%90 (immun
yetmezliği olan
populasyonlar için
yeterli bilgi yok)
Spesifisite (TB hastalığı veya
teması olmayan sağlıklı
bireylerde)
%70-%95 %95-%100
BCG ile çapraz reaksiyon Var Daha az
NTM ile çapraz reaksiyon Var Daha az
Test pozitifliği ile izleme
sırasında aktif TB riski
arasındaki ilişki Yüksek pozitif ilişki var Yetersiz veri
M. tüberküloza temasla
korelasyonu Var Var
Test pozitiflerini tedavi
edilmesinin faydaları
(randomize
çalışmalar baz alınarak)
Aktif tüberküloz
vakalarında
%60 civarı azalma
görülmüş
(placebo ile yapılan
karşılaştırmalar
sonucu)
Kanıt yok
Güvenilirlik (tekrarlanabilirlik) Var Yeterli kanıt yok
Booster reaksiyonu Var Yok
Yan etkiler Nadir Yok
Materyal maliyeti Düşük Daha Yüksek
Hasta ziyareti İki Bir
Cevap alma süresi 2-3 gün 1-2 gün
Eğitimli personel ihtiyacı Var Var
31
Page 39
Harada N’nin bir çalışmasında smear pozitif tedavi almamış tüberküloz
hastaları ve BCG ile aşılı sağlıklı kişilerde IFNγ (QFT -2G ile) düzeyi bakılmış
ve testin spesifisitesi %98,1 , sensitivitesi %89,0 bulunmuştur [ 46 ]. Çalış-
mada QFT-2G testinin tüberküloz hastalığının gösterilmesinin yanında latent
tüberküloz enfeksiyonunun teşhisinde ve temaslı taramasında önemli yeri
olduğu vurgulanmıştır [ 46 ].
Ravn P’nin 82 tüberküloz şüphesi olan kişi ve 39 sağlıklı BCG aşılı
gönüllüde QFT-RD1 uyguladığı çalışmasında 82 kişiden 48’inde aktif tüber-
küloz saptanmıştır. Bu çalışmada QFT-RD1 testinin spesifisitesi %60, sensi-
tivitesi %85 bulunmuştur. QFT-RD1 testi sonuçları ile, mikroskopi ve kültür
sonuçları ile birlikte değerlendirildiğinde spesifisite %96‘ya çıkmıştır [ 47 ].
Kawabe Y. bir çalışmasında 403 tüberküloz (74’ü immün süpresif)
hastasına tedavinin ilk 7 günü içinde QFT-2G testi uygulanmıştır. Genelde
QFT-2G pozitifliğini %78.7, immünsüpresif olmayan 329 kişide %88-89,
immünsüpresif hasta grubunda ise %58-70 bulunmuştur. QFT-2G testi
pozitifliğinin yaş arttıkça ve immünsüpresif hastalık varlığında düştüğü
gözlenmiştir [ 48 ].
QTF-G testinin yanlış negatif olduğu durumlar;
HIV virüsü bulunanlar veya immün yetmezlik sendromu olanlar.
İmmün süpresif ilaç kullananlar
Organ transplantasyonu yapılanlar
TNF – α
Diyabeti olanlar
Kronik böbrek yetmezliği olanlar
Hematolojik yetmezliği olanlar
Silikozis
Spesifik malignitesi olanlar
Biz de sarkoidoz ve tüberküloz hastalarında Quantiferon -TB Gold (in
tube) yöntemi ile tam kan IFNγ düzeylerini araştırdık.
32
Page 40
3. MATERYAL – METOD
3.1. Hasta seçimi
Çalışmamıza kliniğimizde takip edilen 42 sarkoidoz hastası ile 16
yayma pozitif, antitüberküloz tedavisinin ilk 7 günü içinde olan tüberküloz
hastaları alındı. Hastalara çalışma hakkında bilgi verildi ve onay formu
imzalatıldı.
Hastaların tümüne iki aşamalı TCT uygulandı, ve kan alınarak tam
kanda QuantiFERON TB–Gold (in tube) test sonuçları ile karşılaştırmalı
olarak yorumlandı. QuantiFERON TB-Gold (in tube) testi indeterminate gelen
bir tüberküloz ve bir sarkoidoz hastası çalışmadan çıkartıldı.
Sarkoidoz hastalarının yaşı, cinsiyeti, ek hastalık varlığı, BCG skar
sayısı, TCT sonucu, tanı koyma metodu, evresi, aldığı tedavi, takip süresi,
gözönüne alındı. Tüberküloz hastalarında da yaşı, cinsiyeti, ek hastalık
varlığı, BCG skar sayısı, TCT sonucu ve tedavinin kaçıncı gününde olduğu
gözönüne alındı. Bütün hastaların TCT sonuçları ve Quantiferon-TB Gold (in
tube) sonuçları kaydedildi.
Tüberkülin cilt testi ön kolun volar yüzüne cilt içine 0,1 ml 5 TU PPD
enjekte edilerek yapıldı. Tüm hastalara Booster etki nedeniyle iki aşamalı
TCT uygulandı. İkinci ölçülen değer gerçek TCT ölçümü olarak kabul edildi
BCG aşısı olmayanlarda 10 mm üzeri, aşılılarda ise 15 mm üzeri pozitif
olarak kabul edildi [ 43 ].
3.2. Quantiferon TB – Gold (in tube) testi; (QFT-GIT)
1. Çalışmaya katılan her hastadan 3 er ml kan alındı. QFT TB-Gold (in
tube) kitindeki 3 tüpe (Nil kontrol, mitojen ve antijen tüpleri) 1’er ml
paylaştırıldı. Tüpler 8-10 kez çevrilerek, tüpün tüm yüzeyinin kanla temas
etmesi sağlandı. Tüplerin üzerine hastaların isimleri yazıldı ve dik konumda
tutuldu.
33
Page 41
2. Tüpler 37° C’de etüvde 16-24 saat inkübe edildi. (Tüpler etüve 16
saatten daha kısa sürede yerleştirildi)
3. İnkübasyondan sonra tüpler 1500-2200 RCF de 5-10 dakika santrifüj
edilerek plazmanın (jel tabakası ile) hücrelerden (tamamen) ayrılması
sağlandı. Santrifüj edilen tüpler 2-8°C de saklandı.
Uygulama:
1. Conjugat dışında tüm ELISA solüsyon, Standart, Plak ve Örnekleri,
çalışmaya başlamadan en az 1 saat önce dolaptan çıkartılarak oda
sıcaklığına gelmeleri beklendi.
2. Standart etiketinde belirtilen miktardaki distile su ile sulandırıldı.
Sulandırılan standart prospektüste belirtildiği şekilde green diluent ile
sulandırılarak 4 farklı IFNγ konsantrasyonu elde edilmiştir.
3. Conjugat, 0.3 ml distile su ile sulandırıldı. Prospektüste yer alan
şemaya göre Conjugat Çalışma Solüsyonu hazırlandı (Conjugat x 100 Kons
+ Green Dil)
4. Hazırlanan Conjugat Çalışma Solüsyonundan (Conjugat x 100 Kons +
Green Dil.), 50 ul plaktaki her bir kuyuya pipetlenlendi. En son standart
pipetlendi
5. Conjugat Çalışma Solüsyonu içeren mikroplaklarda belirlenen
pozisyonlara 50 ul plazma örnekleri ve 50 ul standart solüsyonları pipetlendi.
Pipetleme öncesinde örnek tüpleri karıştırılarak, plazma örneklerinin homojen
hale gelmesi sağlandı. Her bir ELISA çalışmasında standart solüsyonları çift
olarak çalışıldı.
6. ELISA Shaker ile mikroplaklar kuyular arasında bir kontaminasyon
olmayacak şekilde 1 dk. karıştırıldı.
7. Mikroplaklar üzeri kapatılarak gün ışığı görmeyecek şekilde oda
sıcaklığında, 120 dk inkübe edildi.
34
Page 42
8. Wash Buffer Çalışma solüsyonu distile su ile sulandırılarak hazırlandı.
9. Otomatik ELISA yıkayıcı (biotek) ile kuyular yaklaşık 400 ul yıkama
solüsyonu doldurularak 7-8 kez yıkandı.
10. Yıkama işlemi bittikten sonra plaklar ters çevrilerek, absorban kağıt
üzerine vurularak kalan yıkama tamponunun da akıtılması sağlandı.
11. Her bir kuyuya 100 ul Enzim Substrat Solüsyonu pipetlendi. ELISA
Shaker ile mikroplaklar kuyular arasında bir kontaminasyon olmayacak
şekilde 1 dk karıştırıldı. Plate’in üzeri kapatılarak gün ışığı görmeyecek
şekilde 30 dk oda sıcaklığında inkübe edildi. İnkübasyon son kuyuya
substratın pipetlenmesi ile başlatılmıştır.
12. Süre sonunda her bir kuyuya 50 ul Stop Solüsyon pipetlendi.
Pipetleme Enzim Substrat solüsyonunun yapıldığı sırada olmuştur.
13. Stop solüsyonunun pipetlenmesinden sonra Opsys MR’Dynex’
cihazında 450 nm ile 620/650 nm referans filtreleri kullanılarak
mikroplakların Optic Densiteleri (OD) okutuldu.
14. Okutulan sonuçlar EXCEL’de bir tabloya girildi. Quantiferon TB Gold in
Tube Analysis Software 2.23 kullanılarak EXCEL’de bulunan sayısal değerler
kullanılarak, kalibrasyon eğrisi ve sonuçlar hesaplattırıldı. (Testin
değerlendirilmesi Tablo 6’da gösterilmiştir.
15. Tüm labaratuvar aşamaları DETAE’de (Deneysel Tıp Araştırmaları
Enstitüsü Tüberküloz Epidemiyolojisi Labaratuvarı) yapıldı.
Tablo 6: QFT-GIT Testinin değerlendirilmesi
TB-Specific Antigen Nil (IU/mL)
Sonuç Açıklama
>=0.35 QTF-GIT pozitif M. tüberküloz enfeksiyonlu kabul edilir
<0.35 QTF-GIT negatif M. tüberküloz enfeksiyonsuz kabul edilir
35
Page 43
4. İSTATİSTİKSEL ANALİZ
İstatistiksel analizler için SPSS for Windows 15.0 istatistik paket
programı kullanıldı. Sonuçlar ortalama ± standart sapma olarak verildi.
Çalışmada elde edilen verilerin değerlendirilmesinde Fisher’s Exact Test,
Mann-Whitney Testi (nonparametrik test), Pearson Chi-Square testi, Pearson
Correlation Testi kullanıldı. p< 0,05 olması istatistiksel olarak anlamlı kabul
edildi.
5. BULGULAR
Çalışmaya 42 sarkoidoz ve 16 yayma pozitif, tüberküloz tedavisinin ilk 7
günü içinde olan hasta alındı. QFT-GIT Testi indeterminate gelen bir
tüberküloz ve bir sarkoidoz hastası çalışmadan çıkartıldı. 41 sarkoidoz, 15
tüberküloz olmak üzere toplam 56 hasta ile çalışma sürdürüldü. Sarkoidoz
hastalarının 19’u (%46,3) erkek, 22’i (%53,6) kadındı. Yaş ortalamaları 42,2
±10,5 (26- 66) idi.
41 sarkoidoz hastasından 15‘ine (%36.6) TBAB ile, 8’ine (%19.5) TBİA
ile, 14’üne (%34.1) mediastinoskopi ile ve 4’üne (%9.8) de diğer yöntemlerle
(2 hastaya açık akciğer biopsisi, 1 hastaya VATS ile lenfnodu biopsisi, 1
hastaya da bronş biopsisi) tanı konmuştu.
Ortalama takip süresi 15,3 ±13,3 (3-72 ) ay idi.
Hastalara ait AC grafileri sınıflandırıldığında 27 hasta (%65,8) evre 1, 9
hasta (%21,9) evre 2 ve 5 hasta (%12,1) evre 3 olarak değerlendirildi.
4 hastada HT, 1 hastada astım vardı. Hiçbirisinde immün süpresyon
yapacak ek hastalık yoktu.
36
Page 44
37
Sarkoidoz hastalarından 9’u (%21,9) sistemik steroid tedavisi alıyordu,
8 hasta (%19,5) inhaler steroid kullanıyordu ve 24 (%58,5) hasta ilaçsız
takipteydi.
BCG skarı olmayan 3 hasta (%7,3) vardı. 6 hastada (%14,6) TCT pozitif
bulundu. 35 hastada (%85,3) negatif bulundu (27 hastanın -% 65,8- TCT’si 0
mm ölçüldü).
41 sarkoidoz hastasının 11 inde (% 26,8) Quantiferon Tb-Gold (in Tube)
(QFT-GIT) testi pozitif bulundu.
Sarkoidoz hastalarının özellikleri, TCT ve QFT-GIT Test sonuçları
aşağıda Tablo 7’de gösterilmiştir.
Page 45
Tablo 7: Sarkoidoz hastalarının özellikleri, TCT ve QFT-GIT Test sonuçları
No Cinsiyet Yaş BCG skar sayısı
TCT [mm] TCT QFT-GIT
Değeri QFT-GIT Tanı koyma Metodu Evresi Tedavi Takip Süresi
(ay) 1 Erkek 32 2 0 Negatif -0,11 Negatif Mdx 1 İlaçsız 3
2 Kadın 43 1 0 Negatif 0,05 Negatif diğer 3 Sistemik Steroid 72
3 Kadın 34 2 0 Negatif 0,02 Negatif Mdx 1 ilaçsız 36
4 Kadın 37 1 0 Negatif 0,03 Negatif TBİA 1 İnhale Steroid 14
5 Erkek 45 2 21 Pozitif 3,67 Pozitif Mdx 1 İlaçsız 21
6 Erkek 60 1 0 Negatif 7,28 Pozitif Mdx 1 İlaçsız 12
7 Erkek 44 1 4 Negatif 0,22 Negatif TBAB 3 Sistemik Steroid 7
8 Erkek 44 1 23 Pozitif 0,05 Negatif TBAB 2 İlaçsız 3
9 Erkek 32 2 8 Negatif 2,52 Pozitif TBAB 1 İlaçsız 5
10 Kadın 66 1 18 Pozitif 4,98 Pozitif Mdx 1 İnhale Steroid 12
11 Kadın 51 0 0 Negatif 0,01 Negatif diğer 2 Sistemik Steroid 7
12 Erkek 37 1 15 Pozitif -0,03 Negatif TBAB 3 İlaçsız 7
13 Kadın 62 0 0 Negatif 0,11 Negatif TBAB 1 İnhale Steroid 9
14 Erkek 43 1 12 Negatif -0,44 Negatif TBAB 1 İnhale Steroid 4
15 Kadın 29 1 0 Negatif -0,01 Negatif Mdx 1 İnhale Steroid 6
16 Erkek 40 1 0 Negatif 0,14 Negatif Mdx 1 İlaçsız 20
17 Kadın 34 1 0 Negatif -0,24 Negatif Mdx 1 İnhale Steroid 16
18 Kadın 47 1 0 Negatif 0,07 Negatif TBAB 2 ilaçsız 17
19 Erkek 53 1 11 Negatif 0,18 Negatif diğer 2 İnhale Steroid 5
20 Kadın 50 1 8 Negatif -0,22 Negatif Mdx 1 İnhale Steroid 3
21 Kadın 37 1 0 Negatif 0,45 Pozitif TBAB 1 İlaçsız 24
38
Page 46
39
Tablo 7: (Devamı) Sarkoidoz hastalarının özellikleri, TCT ve QFT-GIT Test sonuçları
No Cinsiyet Yaş BCG skar sayısı
TCT [mm] TCT QFT-GIT
Değeri QFT-GIT Tanı koyma Metodu Evresi Tedavi Takip
Süresi (ay) 22 Erkek 26 1 0 Negatif -0,03 Negatif TBİA 1 İlaçsız 15
23 Kadın 36 1 0 Negatif -0,41 Negatif TBAB 1 ilaçsız 24
24 Erkek 37 3 0 Negatif 0,42 Pozitif TBAB 2 Sistemik Steroid 6
25 Erkek 41 0 15 Pozitif -0,7 Negatif TBAB 3 ilaçsız 36
26 Erkek 32 2 0 Negatif 0,08 Negatif TBAB 1 Sistemik Steroid 3
27 Kadın 50 1 0 Negatif 1,87 Pozitif TBİA 2 Sistemik Steroid 33
28 Erkek 42 1 0 Negatif 0,6 Pozitif TBAB 1 ilaçsız 7
29 Kadın 43 3 0 Negatif -0,27 Negatif Mdx 1 İlaçsız 17
30 Kadın 54 1 0 Negatif -0,15 Negatif Mdx 1 ilaçsız 20
31 Kadın 29 2 0 Negatif 0,02 Negatif TBİA 1 Sistemik Steroid 27
32 Erkek 28 3 3 Negatif -0,07 Negatif TBİA 1 İlaçsız 12
33 Erkek 46 1 0 Negatif 0 Negatif diğer 3 Sistemik Steroid 15
34 Erkek 29 2 12 Negatif -0,05 Negatif TBİA 1 İlaçsız 3
35 Kadın 40 2 0 Negatif 7,35 Pozitif TBİA 1 İlaçsız 25
36 Erkek 37 1 0 Negatif 0,1 Negatif Mdx 2 Sistemik Steroid 12
37 Kadın 58 2 0 Negatif 3,54 Pozitif TBAB 2 ilaçsız 26
38 Kadın 47 1 5 Negatif 0,03 Negatif Mdx 1 İlaçsız 24
39 Kadın 53 1 0 Negatif 0,01 Negatif TBİA 2 İlaçsız 3
40 Kadın 31 1 0 Negatif -0,02 Negatif TBAB 1 İlaçsız 27
41 Kadın 41 1 15 Pozitif 16,6 Pozitif Mdx 1 ilaçsız 17
Page 47
Tüberküloz hastalarının 14’ü erkek, 1’i kadındı (Kadın hasta sayısının
az olması hastanemizde kadın tüberküloz yatağının olmamasından
kaynaklanmaktadır). Hastaların yaş ortalaması 35,53 ±14,27 idi.
15 tüberküloz hastasından 14’ü yeni vaka, 1’i eski vaka akciğer
tüberkülozu idi. Yeni vaka olan hastalardan birinde diabetes mellitus tesbit
edildi. Diğerlerinde ek hastalık yoktu.
1 kişide BCG skarı yoktu.12 kişinin TCT si pozitif, 3 kişinin ise negatifdi.
15 tüberküloz hastasından 14’ünde (%93,3) Quantiferon Tb-Gold (in
Tube) (QFT-GIT) tesiti pozitif geldi.QFT-GIT Testi negatif olan hastanın ek
olarak diabeti vardı.
Tüberküloz hastalarının özellikleri, TCT ve QFT-GIT Test sonuçları
Tablo 8’ da gösterilmiştir.
Tablo 8: Tüberküloz hastalarının özellikleri, TCT ve QFT-GIT Test
Sonuçları
No Cinsiyet Yaş Ek hastalık
Tüberküloztedavisi
BCG skar
sayısı TCT [mm] TCT
QFT -GIT
Değeri QFT-GIT
1 Erkek 21 -- Tüberküloz geçirmiş 1 17 Pozitif 2,5 Pozitif
2 Erkek 30 -- -- 1 16 Pozitif 13,85 Pozitif
3 Erkek 52 -- -- 2 12 Negatif 10,05 Pozitif
4 Erkek 67 -- -- 2 24 Pozitif 22,58 Pozitif
5 Erkek 39 -- -- 2 10 Negatif 4,91 Pozitif
6 Erkek 18 -- -- 1 20 Pozitif 3,48 Pozitif
7 Erkek 36 -- -- 1 18 Pozitif 5,9 Pozitif
8 Erkek 31 -- -- 1 20 Pozitif 2,62 Pozitif
9 Kadın 30 -- -- 1 15 Pozitif 5,9 Pozitif
10 Erkek 46 -- -- 1 15 Pozitif 7,18 Pozitif
11 Erkek 47 DM -- 1 13 Negatif 0,28 Negatif
12 Erkek 31 -- -- 1 15 Pozitif 17,75 Pozitif
13 Erkek 18 -- -- 2 17 Pozitif 16,18 Pozitif
14 Erkek 18 -- -- 1 18 Pozitif 4,6 Pozitif
15 Erkek 49 -- -- 0 13 Pozitif 1,55 Pozitif
40
Page 48
Sarkoidoz ve tüberküloz hastaları TCT sonuçları açısından değerlen-
dirildiğinde; 41 sarkoidoz hastasının 6’sında (%14,6) TCT pozitif, 35’inde
(%85,4) negatif , 15 tüberküloz hastasının ise 12’sinde (%80) TCT pozitif,
3’ünde (%20) negatif olarak bulundu (Tablo 9).
Tablo 9: Sarkoidoz ve tüberküloz hastalarının TCT sonuçları
Hasta Sayısı
Sarkoidoz Tüberküloz Toplam
Pozitif 6 12 18 TCT
Negatif 35 3 38
Toplam 41 15 56
Sarkoidoz ve tüberküloz hastaları TCT pozitifliği açısından
karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu, p=0,000 (p<0,05).
Çalışmamızda tüberküloz hastalarının 12’sinde TCT gerçek pozitif,
3‘ünde ise yalancı negatifdi. TCT nin duyarlılığı %80, özgüllüğü ise %85,3
olarak hesaplandı.
QFT-GIT Test sonuçları açısından iki grup değerlendirildiğinde; 41
Sarkoidoz hastasının 11’inde (%26,8), 15 tüberküloz hastalarının 14’ünde
(%93,3) QFT-GIT Testi sonucu pozitif olarak bulundu (Tablo 10). Tüberküloz
hastaları için QFT-GIT Testinin duyarlılığı %93,3 olarak hesaplandı.
Tablo 10: Sarkoidoz ve tüberküloz hastalarında QFT-GIT sonuçları
Hasta sayısı
Sarkoidoz TüberkülozToplam
pozitif 11 14 25 QFT-GIT
negatif 30 1 31
Toplam 41 15 56
41
Page 49
İki grup karşılaştırıldığında sarkoidoz ve tüberküloz hastalarında QTF-
GIT Testi sonuçları açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu,
p=0,000 (p< 0,05).
Sarkoidoz hastalarında TCT büyüklüğü ile QFT-GIT Test pozitifliği
arasında ilişki olup olmadığını göstermek için hastalar TCT ölçümlerine göre
gruplandırıldı ve TCT ölçümlerine göre QFT-GIT Test sonuçlarının dağılımı
incelendi ( Şekil 3).
TCT si 0-4 mm ölçülen 29 sarkoidoz hastasından 22’sinde, 5-9 mm
ölçülen 3 hastadan 2’sinde, 10-14 mm ölçülen 3 hastanın hepsinde, ≥15 mm
olan 6 hastanın 3ünde QFT-GIT Testi negatif bulundu.
Sarkoidoz hastalarında TCT büyüklüğüne göre QTF-GIT Test sonucu
dağılımı incelendiğinde istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmadı, p=0,321
(p>0,05).
22
7
2 13
03 3
0
5
10
15
20
25
Sarkoidoz hasta sayısı
(0-4) (5-9) (10-14) (>15)TCT değeri [mm]
NegatifPozitif
Şekil 3: Sarkoidoz hastalarında TCT ölçümlerine göre QFT-GIT
sonuçları
42
Page 50
Tüberküloz hastalarında TCT büyüklüğü ile QFT-GIT Test pozitifliği
arasında ilişki olup olmadığını göstermek için hastalar TCT ölçümlerine göre
gruplandırıldı ve TCT ölçümlerine göre QFT-GIT Test sonuçlarının dağılımı
incelendi (Şekil 4)
Tüberküloz hastalarının hepsinde TCT 10 mm’den büyük ölçüldü.
TCT’si 15mm ve üstünde ölçülen hiçbir hastanın da QFT-GIT testi negatif
bulunmadı.
QFT-GIT Testi negatif olan kişinin TCT si 13 mm ölçüldü ve bu kişide 1
tane BCG skarı olduğu için TCT negatif olarak değerlendirildi.
Tüberkülozda TCT büyüklüğü ile QTF-GIT test pozitifliği arasındaki ilişki
incelendiğinde, istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı, p= 0,267 (p>0,05)
1
3
0
11
0
2
4
6
8
10
12
Tüberküloz hasta sayısı
(10-14) (>15)TCT Değeri [mm]
NegatifPozitif
Şekil 4: Tüberküloz hastalarında TCT ölçümüne göre QFT-GIT
sonuçları
Sarkoidoz hastalarında QFT-GIT testi ve TCT sonuçları arasındaki ko-
relasyon (uyum) incelendi. TCT’si negatif olan 35 hastadan 27’sinin QFT-GIT
testi de negatifti. TCT’si pozitif olan 6 hastanın 3’ünün QFT-GIT testi pozitifti.
43
Page 51
Ancak istatistiksel olarak anlamlı anlamlı korelasyon bulunmadı, p=0,174
(p>0,005).
Tüberküloz hastalarında QFT-GIT testi ve TCT sonuçları arasındaki
korelasyon (uyum) incelendi. TCT si pozitif olan 12 hastanın hepsinde QFT-
GIT testi pozitif bulundu. TCTsi negatif olan 3 hastanın 1’inde QFT-GIT testi
negatif bulundu. Tüberküloz hastalarında QFT-GIT testi ve TCT sonuçları
arasındaki uyuma bakıldığında istatistiksel olarak anlamlı korelasyon
saptandı, p=0,040 (p<0,05).
Sarkoidoz hastaları BCG skar sayısına göre QFT-GIT testi ve TCT
sonuçları açısından değerlendirildi.
41 sarkoidoz hastasından BCG skarı olmayan 3 kişi vardı ve hepsinde
de QFT-GIT testi negatif bulundu. Skar sayısı 1 olan 26 hastadan 6’sında, 2
olan 9 hastadan 4’ünde, 3 olan 3 hastadan 1’inde QFT-GIT testi pozitif
bulundu (Şekil 5). Sarkoidozda BCG skar sayısı ile QFT-GIT test pozitifliği
arasındaki ilişkiye bakıldığında istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı,
p=0,332 (p>0,05).
3
0
20
65 4
21
02468
101214161820
Sarkoidoz hasta sayısı
0 1 2 3
Aşı Sayısı
NegatifPozitif
Şekil 5: Sarkoidoz hastalarında BCG skar sayısına göre QFT-GIT Test
sonuçları
44
Page 52
BCG skarı olmayan 3 hastadan 2’sinde , 1 BCG skarı olan 26 hastanın
22’sinde , 2 BCG skarı olan 9 hastanın 7’sinde ve 3 skarı olan 3 hastanın
hepsinde TCT negatifdi. İstatistiksel olarak incelendiğinde, TCT pozitifliği ile
BCG skar sayısı arasında anlamlı ilişki bulunmadı p=0,634 (p>0,005) .
Sarkoidoz hastalarında hastalığın evresi ile TCT ve QFT-GIT Test
sonuçları arasında ilişki olup olmadığı araştırıldı.
41 sarkoidoz hastasından 27’si evre 1 idi. Bu hastaların 24’ünde TCT
negatif olarak değerlendirildi. Evre 2 olan 9 hastanın 8’inde, evre 3 olan 5
hastanın 3’ünde TCT negatif olarak değerlendirildi (Tablo 11). Sarkoidoz
hastalığının evresi ile TCT sonucuları incelendiğinde istatistiksel olarak
anlamlı ilişki bulunmadı, p= 0,318 (p > 0,05).
Tablo 11: Sarkoidoz hastalarında evreye göre TCT ve QFT-GIT sonuçları
TCT QFT-GIT
Sarkoidoz Evre Pozitif Negatif Pozitif Negatif 1 3 24 8 19 2 1 8 3 6 3 2 3 0 5
Toplam 6 35 11 30
41 sarkoidoz hastasından evre 1 olan 27 hastanın 8’inde, evre 2 olan 9
hastanın 3’ünde QFT-GIT Testi pozitifti. Evre 3 olan 5 hastanın hepsinde de
QFT-GIT Test negatifdi (Tablo 11). İstatistiksel olarak incelendiğinde
sarkoidoz hastalarının evresi ile QTF-GIT test sonuçları arasında anlamlı
ilişki bulunmadı p= 0,181 (p> 0,05).
41 sarkoidoz hastasından 9’u halen sistemik steroid tedavisi alıyordu; 9
hastanın 2’si evre 1, 4’ü evre 2, ve 3’ü evre 3 idi. Evre 1 olan hastalardan biri
tiroid tutulumu nedeniyle, diğeri sistemik şikayetleri nedeniyle ,evre 2 olan
hastalardan birisi parotis bezi tutulumu nedeniyle ve diğerleri de solunum
fonksiyon testlerindeki ve DLCO tetkiklerindeki bozulma nedeniyle sistemik
steroid tedavisi başlanmıştı. Hastaların ortalama takip süresi 20,22 ±21,8 (3-
72) ay idi. Hepsinin de TCT si negatifdi, 2’sinde QFT-GIT Testi pozitifti.
45
Page 53
Bu hastalarda TCT ölçümü ve QFT-GIT Test sonucu açısından
incelendiğinde; steroid tedavisi alan 9 hastanın hepsinde TCT negatifdi. TCT
si pozitif olan 6 hastanın hiçbirisi steroid tedavisi almamıştı Ancak
incelendiğinde steroid tedavisi ile TCT negatifliği arasında istatistiksel olarak
anlamlı ilişki bulunmadı ( p= 0,309 p>0,05) (Tablo 12).
Tablo 12: Sarkoidoz hastalarında sistemik steroid tedavisi ile TCT
sonuçları
Tedavi Sistemik
steroid almış
Sistemik steroid
almamış
Toplam
Pozitif 0 6 6 TCT Negatif 9 26 35
Toplam 9 32 41 p= 0,309 p>0,05
Steroid tedavisi almış 9 hastanın 7’sinde QFT-GIT Testi negatif
bulundu. Steroid tedavisi almayan 32 hastanın 23’ünde QFT-GIT Testi
negatif bulundu (Tablo 13). İncelendiğinde steroid tedavisi ile QFT-GIT testi
negatifliği arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmadı (p=1,00
p>0,05).
Tablo 13: Sarkoidoz hastalarında sistemik steroid tedavisi ile QFT-GIT
Test sonuçları
Tedavi
Sistemik steroid almış
Sistemik steroid
almamış
Toplam
QFT-GIT Pozitif 2 9 11 Negatif 7 23 30
Toplam 9 32 41 p=1,00 p>0,05
46
Page 54
6. TARTIŞMA
Sarkoidoz nedeni bilinmeyen, sıklıkla genç erişkinlerde görülen,
genellikle akciğerleri ve intratorasik lenf nodlarını tutan multisistemik
granülomatöz bir hastalıktır.
Klinik uygulamalarda, tüberküloz ve sarkoidoz hastalıklarının benzer
özellikler göstermesi nedeniyle özellikle tüberkülozun yaygın olduğu
ülkemizde sarkoidoz tanısı konusunda sıkıntı yaşanmaktadır.
Çalışmamızda kesin sarkoidoz tanısı konmuş 41 hastanın özellikleri
irdelendi. Tüberküloz tanısında 2000’li yıllarda ortaya çıkan interferon gama
ölçümüne dayanan yöntemlerden birisi olan QuantiFERON–TB Gold (in
tube) Testinin sarkoidoz ve tüberküloz hastalarındaki sonuçlarını incelendi.
Dünyada yaygın gözlenen sarkoidoz her iki cinsiyette, tüm ırk ve
yaşlarda görülebilir. Bazı çalışmalarda kadınlarda sarkoidozun görülme
sıklığının erkeklerin 2 katı olduğu belirtilse de çoğu çalışmada bu oran
kadınlarda hafif sıklık olarak belirtilmiştir [ 3 ], [ 49 ]. Çalışmamızda da sar-
koidoz hastalarımızın %53,7’si (22 kişi) kadın, %46,3’ü (19 kişi) erkekti.
Sarkoidoz 20-29 yaşlarında zirve yapar, daha çok 40 yaş altında
görülür. İskandinav ülkeleri ve Japonyada 50 yaş üzerindeki kadınlarda ikinci
bir zirve yapar [ 3 ]. Çalışmamızda sarkoidoz hastalarının yaş ortalaması
41,95 ±9,8 yıl olarak bulundu. Bu dünya literatürü ile uyumlu olmamakla
birlikte Türkiye’de yapılan ve hastalığın daha çok 30-50 yaş arasında
görüldüğünü saptayan çalışmalarla uyumludur [ 3 ], [ 50 ], [ 51 ].
Amerika Birleşik Devletlerinde 1997-1999 yılları arasında 10 merkezden
yürütülen 736 sarkoidoz hastasının incelendiği bir çalışma yapılmıştır
(ACCESS - A Case Control Study of Sarcoidosis). Bu çalışmaya katılan
hastalardan 159’unda ilk doktora başvurusundan tanıya kadar geçen zaman
incelendiğinde; akciğer tutulumunun olmasının özellikle semptom ve
47
Page 55
bulguların nonspesifik olması nedeniyle tanıyı geciktirdiği, cilt lezyonu
olanlarda ise tanının daha çabuk konduğu belirtilmiştir [ 52 ].
Sarkoidozda klinik belirtiler ırka, hastalığın süresine, tutulan organa,
tutulum yaygınlığına ve granülomatöz olayın aktivitesine bağlıdır. Çalışma-
mızda en çok görülen semptomlar öksürük (%51,2), nefes darlığı (%43,9),
halsizlik (%39,0) idi.
ACCESS çalışmasında hastaların % 95’inde akciğer , % 16’sında cilt
tutulumu, % 15’inde extratorasik lenf nodu ,%11,8’inde göz tutulumu,
%11,5’inde karaciğer tutulumu görülmüştür. Sarkoidozun siyahlarda daha
çok ekstrapulmoner tutulumla seyrettiği, seyrinin kronik ve kötü olduğu,
beyazlarda ise daha çok akciğer tutulumu ve asemptomatik olarak seyrettiği
belirtilmiştir [ 53].
Çalışmamıza katılan 41 sarkoidoz hastasının , 9’unda (%21,9) eritema
nodosum ,2’sinde (%4,8) göz tutulumu, 2’sinde (%4,8) karaciğer tutulumu,
1’inde (%2,4) dalak tutulumu, 1’inde (%2,4) parotis bezi tutulumu ve 1’inde
(%2,4) tiroid tutulumu görüldü.Ekstra pulomoner tutulum oranları düşüktü.
Hastalar ilk başvuru anındaki radyolojik bulgularına göre
sınıflandırıldığında 27 (%65,8) hasta evre 1, 9 (%21,9) hasta evre 2 ve 5
(%12,9) hasta evre 3 idi. Türkiyeden yapılmış diğer yayınlarda da benzer
şekilde ilk başvuru anındaki hastaların çoğunluğunun evre 1 ve 2’de olduğu
bildirilmiştir [ 49], [ 51].
Sarkoidozun tanısı klinik, radyolojik olarak, benzer klinik ve histolojik
tabloyu yapan hastalıkların dışlanması ile konur. Baran A ve arkadaşlarının
70 sarkoidoz olgusunu incelediği çalışmasında hastaların %40’ına TBAB ile,
%26’sına klinik-radyolojik olarak, %18’ine mediastinoskopi, %10’una cilt ve %
6’sına da lenf bezi biopsisi ile tanı konulmuştur [ 54 ]. Tabak L ve arkadaş-
larının 147 sarkoidoz hastasını incelediği çalışmasında ise hastaların
127’sine (%86,3) TBAB ile, 9’una (%6,1) cilt biopsisi, 7’sine (%4,7)
mediastinoskopi, 3’üne (%2) lenf bezi biopsisi ve 1’ine (%0,6) de transtrakeal
48
Page 56
igne aspirasyonu ile tanı konulmuştur [ 49 ]. Çalışmamızda 41 sarkoidoz has-
tasından 15’ine (%36,6) TBAB ve 14’üne (%34,1) mediastinoskopi, 8’ine
(%19,5) TBİA ve 4’üne diğer yöntemler ile ( 2’sine açık akciğer biopsisi, 1’ine
bronş biopsisi ve 1’ine VATS ile lenf nodu biopsisi) ile histopatolojik olarak
(kronik granülomatöz iltihap) tanı konmuş ve klinik bakteriyolojik takiple
tüberküloz hastalığı ekarte edilmiştir. Klinik ve radyolojik olarak tanı konulmuş
olgu bulunmamaktadır.
Sarkoidozda T lenfositlerinin inflamasyon alanına toplanması ve geç
aşırı duyarlılık reaksiyonunda azalma nedeniyle %30-70 tüberkülin cilt testi
negatif bulunur [ 18 ]. Çalışmamızda ise 41 sarkoidoz hastasının 35’inde
(%85,3) TCT negatif bulunmuştur.
Çalışmamızda kullanılan QauntiFERON-TB Gold (inTube) Testi,
tüberküloz basili ile enfekte kişinin kanında, ESAT–6, CFP-1O, TB7,7
antijenleri ile invitro olarak salgılatılan γ-IFN’nın ELİSA yöntemi ile
saptanması esasına dayanmaktadır. QTF-G testinin tüp versiyonudur ve
örnek toplama aşamasını daha kolay hale getirmiştir.
Sarkoidoz ve tüberküloz hastalarından elde ettiğimiz QTF-GIT Test
sonuçlarını ve TCT ölçümlerini RD1-IFN bazlı diğer yöntemlerle yapılmış
çalışmalarla karşılaştırdık.
Tüberküloz hastalarında QFT-GIT Test sonuçları ve TCT ölçümleri karşılaştırıldığında;
Lalvani A ve arkadaşlarının 47 tüberküloz ve 47 tüberküloz dışı
hastalığı olan kişilerde ESAT- 6 ile uyarılmış interferon gama testinin ve TCT
sonuçlarının karşılaştırdığı çalışmasında, tüberküloz olan 47 olgunun 45’inde
ve tüberküloz dışı hastalığı olan 47 kişinin (36’sı BCG aşılı) ise sadece
4’ünde interferon gama testi pozitif bulunmuştur. Tüberküloz hasta grubunda
testin duyarlılığı %96, özgüllüğü %92 olarak bildirilmiştir. Yine aynı çalışmada
tüberküloz hastalığı olan 26 kişiye TCT yapılmış ve bunların 18’inde (%69)
pozitif bulunmuştur; TCT’nin duyarlılığı %69 olarak bildirilmiştir. İki tanı
49
Page 57
yöntemi arasında istatistiksel olarak ileri derecede anlamlı fark bulunmuştur
(p=0,003) [ 55 ].
Kobashi Y ve arkadaşlarının 50 sağlıklı gönüllü, 50 aktif tüberküloz,100
nontüberküloz mikobakteri hastasında ELİSA yöntemi ile tam kan gama
interferon düzeylerini [QuantiFERONTB - 2G (QFT-TB)] değerlendirdiği
çalışmasında sağlıklı gönüllülerin %64’ünde TCT negatif, %94’ünde QFT-TB
testi negatif bulunmuştur. Aktif tüberküloz hastalarının %64’ünde TCT pozitif
ve %96’sında QFT-TB pozitif, nontüberküloz mikobakteri hastalarının ise
%60’ında TCT pozitif ve %7’sinde QFT-TB pozitif bulunmuştur. Tüberküloz
hasta grubu için yanlış negatif QFT-TB (%4) ve yanlış negatif TCT (%36)
arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p<0,05). QFT-TB
Testinin duyarlılığı %86, özgüllüğü ise %94 olarak bildirilmiştir [ 56 ].
Çalışmamızda 15 tüberküloz hastasından sadece 1’inde QFT-GIT Testi
negatif bulundu. Testin duyarlılığı %93,3 olarak hesaplandı. QFT-GIT Testi
negatif olan hastamız aynı zamanda diabetes mellitus hastasıydı, testin
negatifliği ek hastalığına bağlandı. İmmünsüpresyon yapan ek hastalık,
diabet, kronik böbrek yetmezliği vb durumlarda QFT Testinin negatif sonuç
verebileceği yayınlarda da belirtilmiştir [ 46 ], [ 48 ].
15 tüberküloz hastasıdan 12’sinde ve 41 sarkoidoz hastasının da
6’sında TCT pozitif ölçüldü, tüberküloz hastalarında TCT’nin duyarlılığı %80,
özgüllüğü %85,3 olarak hesaplandı. Sarkoidoz ve tüberküloz hastaları
arasında TCT sonuçları açısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı
(p=0,00;p<0,05)
Nishino K, Yoshida H ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada 14 sarkoidoz
ve 10 sağlıklı kişide periferik kan lenfositlerinin PPD ile uyarıma cevap olarak
ürettiği IFN gama ELİSA yöntemi ile ölçülmüş ve TCT ile karşılaştırılmıştır.
(Her iki gruptaki bütün hastalarda BCG skarı mevcuttur). Sarkoidoz
hastalarının 8’ine TCT uygulanmış, bunların 4’ünde negatif ölçülmüştür.
Kontrol grubundakilerin hepsinde ise pozitif ölçülmüştür. Sarkoidoz
hastalarının periferik kan lenfositlerinin PPD’e cevabı daha zayıf saptanmıştır
50
Page 58
ancak TCT negatifliği ile arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki
bulunmamıştır [ 57 ].
Drake W’nin yaptığı bir çalışmasında ELİSPOT (enzyme liked
immunospot) yöntemi ile 26 sarkoidoz, 24 PPD(-), 8 PPD(+) kişide periferik
kan mononükleer hücrelerinin mikobakteri antijenlerine (ESAT-6 ve KAT G)
cevabı ölçülmüştür. 26 sarkoidozdan 15’i (%58), 24 PPD(-) kişiden 1’i
(p<0,0001), 8 PPD(+) kişiden 7’si (p=0,21) KATG peptid 13 veya ESAT 6
peptid 14’ü tanımıştır. Bu çalışma ilk kez sarkoidoz hastalarında, kültür nega-
tif ve histolojik olarak sarkoidoz olduğu halde, kanda mikobakterial antijenle
uyarılmış T hücre cevap sıklığının ve miktarının PPD(+)’ler ile karşılaştırı-
labilir olduğunu göstermiştir. Çalışmanın mikobakterial antijenlerin sarkoidoz
patogenezinde rolü olduğu hipotezini desteklediği belirtilmiştir [ 58 ].
Çalışmamızda Quantiferon TB-Gold (in tube) yöntemi ile tam kan gama
interferon düzeyini ölçtük. 41 sarkoidoz hastasının 11’inde (%26,8) QFT-GIT
Testi pozitif bulundu. Sarkoidoz ve tüberküloz hastaları arasında QFT-GIT
Test sonuçları açısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı (p=0,00;
p<0,05).
QTF-GIT Testi ile TCT endurasyonu çapı arasındaki uyumu araştıran çalışmalar yapılmıştır ;
Pottumarthy S ve arkadaşlarının 455 olgu (237 göçmen, 127 hastane
çalışanı, 91 hasta) üzerinden yaptığı çalışmada TCT endurasyon çapları 0,1-
9, 10-19 ve 20 mm üzeri dört gruba ayırarak QTF test ile korelasyonunu
değerlendirmiş ve tüm gruplarda TCT endurasyon çapı ile QTF test cevabı
arasındaki korelasyon anlamlı bulunmuştur (spearman kat sayısı 0.61;
p<0,001) [ 59 ].
Çağlayan V’nin yaptığı tez çalışmasında (Hastane Çalışanlarında
Latent Tbc Enfeksiyonu Tanısında TCT ile Quantiferon TB-Gold Testinin
Karşılaştırılması) QFT–G Test ile TCT endürasyon çapı arasında anlamlı
korelasyon saptanmıştır. TCT endürasyon çapının 10 mm’nin üzerinde
51
Page 59
olması ile QFT-G testi pozitifliğinin arttığı gözlemlenmiştir. (spearman
korelasyon katsayısı 0,41 p<0.01) [ 60 ].
Çalışmamızda; TCT ölçümlerini 0-4mm, 5-9mm, 10-14mm, ≥15mm
olarak gruplandırdığımızda sarkoidoz hastalarında QFT- GIT Test sonuçları
ile TCT ölçümü arasında korelasyon saptanmadı (p=0,174; p>0,05).
Tüberküloz hastalarında ise önceki çalışmalarda da olduğu gibi QFT-GIT
Test sonuçları ile TCT ölçümleri arasında korelasyon saptandı (p=0,04;
p<0,05).
BCG aşısı ile QFT-GIT test sonuçlarının karşılaştırılması yapılmış ve BCGnin testi etkilemediği gösterilmiştir.
Brock I ve arkadaşları yaptıkları çalışmada QTF testinin BCG aşılı
(n=40) ve aşısız (n=85) tüberküloz temaslı olgularda BCG aşısının QTF teste
etkisini araştırmıştır. Aşılı olan bireylerde QTF testinin daha önceki BCG
aşılanmasından etkilenmediğini gösterilmiştir [ 61 ].
Çevik A’nın (Tüberküloz Hastalarının Ev İçi Temaslılarında LTBI
Tanısında TCT ve QTF-G Testlerinin Karşılaştırılması) tez çalışmasında 24
akciğer tüberkülozu hastasının 69 ev içi temaslısına QFT-G testi ve TCT
uygulanmıştır. 53 BCG aşılı olgunun 21’inde, 16 aşısız olgunun ise 7‘sinde
QFT-G testi pozitif bulunmuştur. QTF-G testinin BCG aşısından etkilenmediği
gösterilmiştir (p>0,05) [ 62 ].
Çalışmamızda da sarkoidoz ve tüberküloz hastalarında BCG skar sayısı
ile QFT–GIT Test sonuçları arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki
bulunmadı. (Sarkoidoz hastaları için p=0,332, Tbc hastaları için p=0,655;
p>0,05) QFT-GIT Testinin BCG den etkilenmediği tekrar gösterildi.
Sarkoidoz hastalığının evresinin ve sistemik steroid tedavisinin QFT-GIT Test sonucuna etkisi incelendiğinde;
Çalışmamızda sarkoidoz hastalarının radyolojik evreleri ile QFT-GIT
test sonuçları arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmadı, (p=0,18).
52
Page 60
İmmünsüpresyon durumlarında QFT pozitiflik oranının azaldığı, indeter-
minate sonuçların alınabileceği çeşitli çalışmalarda gösterilmişti [ 46 ], [ 48 ],
[ 63 ]. Çalışmamıza aldığımız sarkoidoz hastalarından 9’u halen sistemik
steroid tedavisi almaktaydı. Ancak bu hastalardaki QFT–GIT test sonuçları
değerlendirildiğinde steroid tedavisi alan ve almayan grup arasında
istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p=1,00; p>0,05).
Sonuç olarak tüberküloz infeksiyonunu göstermede son derece duyarlı
olduğunu bir kez daha gösterdiğimiz QFT-GIT Testinin (sensitivitesi %93,3)
tüberküloz - sarkoidoz ayrımının zor olduğu durumlarda tüberkülozu dışlamak
için kullanılabileceğini düşünüyoruz.
Çalışmamızda 41 sarkoidoz hastasından 11’inde (%26) QFT-GIT Test
pozitifliği ve 6’sında (%14) TCT pozitifliği saptanmış olması tüberküloz
insidansının yüksek olduğu ülkemiz koşullarını gözönüne aldığımızda QFT-
GIT Testi pozitif olan 11 sarkoidoz hastası aynı zamanda enfekte tüberküloz
olguları olabilir. QFT-GIT Testi pozitif olan 11 hastanın ortalama takip süresi
18 (5-33) ay idi ve bunlarda tüberküloz hastalığı olmadığı kesindi. Bu
nedenle, bu sonuçlar sarkoidoz etyolojisinde tüberkülozun rolü olabileceğini
düşündürebilir. Ayrıca sistemik steroid tedavisi alması planlanan hastalarda
INH proflaksisi başlanması için TCT den ziyade (%26 QFT-GIT Test
pozitifliğine karşın %14 TCT pozitifliği) QFT-GIT Test pozitifliğinin gözönüne
alınmasının uygun olacağı kanısındayız. Sarkoidoz ve tüberküloz ilişkisini
açıklamak için tüberküloz insidansının farklı olduğu bölgelerde yapılacak
benzer çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
53
Page 61
7. SONUÇ VE ÖZET
Tüberkülozun yaygın olarak görüldüğü ülkemizde sarkoidoz-tüberküloz
ayırıcı tanısını yapmak bazen zor olabilmektedir. Tüberküloz tanısında yeni
bir gelişme olan, tüberküloza özgül ESAT-6, CFP-10 ve antijen 7,7’i içeren ve
bu antijenlere karşı salgılanan γ-INF düzeyini ölçmeye dayalı, yeni bir kan
testini [QuantiFERON-TB GOLD (in tube) test] çalışmamızda denedik.
Amacımız bu testi sarkoidoz ve tüberküloz hastalarına uygulayıp, ayırıcı
tanıdaki yerini belirlemekti.
Çalışmamıza kliniğimizde takip edilmekte olan olan 41 sarkoidoz
hastası ve yeni tanı almış, tüberküloz tedavisinin ilk 7 günü içinde olan
yayma pozitif 15 hasta alındı. 2 aşamalı TCT uygulandı ve QFT-GIT için kan
alındı.
1. Sarkoidoz ve tüberküloz hastalarının TCT sonuçları karşılaştırıldığında
tüberküloz hastalarının TCT ölçümlerinin yüksekliği, istatistiksel olarak
anlamlı bulundu, p=0,000 (p<0,05).
2. Sarkoidoz ve tüberküloz hastalarındaki QFT-GIT Testi sonuçları
karşılaştırıldığında tüberküloz hastalarında QFT-GIT test pozitifliği
istatistiksel olarak anlamlı yüksek bulundu, p=0,000 (p< 0,05).
3. Sarkoidoz ve tüberküloz hastalarında QFT-GIT ve TCT sonuçları
arasındaki korelasyona bakıldı; Sarkoidoz hastaları için anlamlı
korelasyon bulunmadı, p=0,174 (p>0,005); tüberküloz hastaları için
anlamlı korelasyon saptandı, p=0,040 (p<0,05).
4. Sarkoidoz ve tüberküloz hastalarında BCG skar sayısı ve QFT-GIT test
sonuçları karşılaştırıldı; her iki grup için de istatistiksel olarak anlamlı ilişki
saptanmadı. Sarkoidoz hastaları için p= 0,332 (p>0,05); tüberküloz
hastaları için p= 0,655 (p>0,05). Testin BCG den etkilenmediği tekrar
gösterilmiş oldu.
54
Page 62
5. Sarkoidoz hastalarında QFT-GIT testi ile hastalığın evresi (p=0,18) ve
kişilerin aldığı steroid tedavisi (p=1,00) arasında istatistiksel olarak
anlamlı ilişki bulunmadı.
Sonuç olarak sarkoidoz hastalarındaki QFT-GIT Testi pozitifliği bu
kişilerde latent tüberküloz enfeksiyonu varlığını gösterebilir, sarkoidozun
etyolojisinde tüberkülozun rolü olduğu hipotezini destekleyebilir. Sistemik
steroid tedavisi başlanması planlanan hastada INH profilaksisi için QFT-GIT
Test sonucunun göz önüne alınmasının daha uygun olduğunu düşünüyoruz.
Ayrıca QFT-GIT Testi sarkoidoz-tüberküloz ayrımında hastanın tüberküloz
olasılığını dışlamak için kullanılabilir. Ancak yaygın kullanımı için kontrollü
klinik çalışmalara ihtiyaç vardır.
55
Page 63
8. KAYNAKLAR
[ 1 ] Prof Dr Alper D, Doç. Dr Kumbasar Ö. Güncel Bilgiler Işığında Sarkoi-
doz. Birinci Baskı. Ankara: Bilimsel Tıp Yayınevi 1999: 5-134
[ 2 ] Nunes H, Soler P, Valeyre D. Pulmonary sarcoidosis. Allergy, 2005; Vol
60: P 565-582
[ 3 ] American Thoracic Society, Statement on Sarcoidosis. Am.
J.Respir.Care Med, 1999 Aug; Vol 160 Number 2 : P 736-755
[ 4 ] Wasfi Y, Newman LS. Sarcoidosis. In: MasonJR, Murray JF, Broaddus
VJ, Nadel JA. Murray & Nadel’s Textbook of Respirotary Medicine. Fourth
Edition. Pensylvania: 2005: P 1634-1655
[ 5 ] Çeviri Türktaş H. Kronik İnterstisyel Akciğer Hastalığı. In: Çeviri Türktaş
H. Synopsis of Diseas of the Chest. Ankara- İstanbul: Güneş Kitabevi, 2006:
sy 445-456
[ 6 ] Hills SE, Parkes SB, Baker SB. Epidemiology of Sarcoidosis in the
Island of Man-2; Evidence of Space- time Clustering. Toraks, 1987; Vol 42: P
420-26
[ 7 ] Pakes SA, Baker SB. Epidemiology of Sarcoidosis in the İsland of Man-
1; a Case Controlled Study .Toraks, 1987; Vol 42: P 420-26
[ 8 ] Baughman R, Lower E, Du Bois R. Seminar Sarcoidosis. The Lancet,
2003 March; Vol 36
[ 9 ] Heyll A, Meckenstock G. Possible Transmission of Sarcoidosis Via Allo-
genic Bone MARROW transplantation. Bone Marrow Transplant, 1994 Jul;
Vol 14(1): P 161-164
56
Page 64
[ 10 ] Burke WM, Keogh A. Transmission of Sarcoidosis via Cardiak Trans-
plantation. Lancet, 1990 Dec; Vol 336: P 1579
[ 11 ] Xu ML, Zhong HH, Heng WJ, Wu BQ. Detection of Mycobacterium
Tuberculosis DNA in Sarcoidosis Samples Using Real-time Fluorescence
Polymerase Chain Reaction, Zhonghui Bing Li Xue Za Zhi, 2006 Dec; Vol
35(12): P 735-737
[ 12 ] Fite E, Fernandez- Figueras MT, Vaquero M, Morera J. High Preve-
lance of Mycobacterium Tuberculosis DNA in Biopsies From Sarcoidosis
Patients From Catolina, Spain. Respiration, 2006; Vol 73(1): P 20-26
[ 13 ] Marcoval J, Benitez MA, Alcaide F, Mana J. Absence of Ribosomal
RNA of Mycobacterium Complex in Sarcoidosis. Arch Dermatol, 2005 Jan;
Vol 141(1): P 57-59
[ 14 ] Eishi Y, Suga M, İshige I. Quantitative Analyse of Mycobacterium and
Propinobacterial DNA in Lymph Nodes of Japenese and European Patients
with Sarkoidosis. J.Clin. Microbiol, 2002 Jan; Vol 40(1): P 198-204
[ 15 ] İshige I, Usui Y, Takemura T. Quantitative PCR of Mycobacterial and
Propinbacterial DNA in Lymph Nodes of Japenese Patients with Sarkoidosis.
Lancet, 1999; Vol 354: P 120-123
[ 16 ] Uyar M, Erbek O, Tükenmez E. Familyal Sarkoidoz. Solunum, 2006
Ekim; cilt 8 sayı 4: Sayfa 174-179
[ 17 ] Çelik G, Erden F, Alper D. Sarkoidozis. in: Prof Dr Numanoğlu N. Klinik
Solunum Sistemi ve Hastalıkları. Ankara: Antıp A.Ş, 2001: P 505-522
[ 18 ] Moller DR. Systemic Sarcoidosis. In: Fishman AP, Elias JA, Fishman
JA. Fishman’s Pulmonary Diseases and Disorders. 1998: P 1055-1068.
[ 19 ] Aladesanmi O. Sarcoidosis: An Update for the Primary Care Physician.
Medscape General Medicine, 2004; Vol 6 (1): P 7.
57
Page 65
[ 20 ] Yasmine S, Andrew P, Çeviri Dr. İtil O. Sarkoidoz. in: Hanley E, Welsh
H, Çeviri Sabri Uçan E. Current Göğüs Hastalıkları Güncel Tanı ve Tedavi.
Ankara: Güneş Kitabevi, 2005: 131-139
[ 21 ] Rosen Y. Pathology of Sarcoidosis. Semin Respir Crit Care Med, 2007
Feb; Vol 28(1) : P 36-52
[ 22 ] Huart A, Kannan N et all. Sarcoidosis Related Hypercalcemia in 3
Chronic Hemodialysis Patient Clin Nephrol, 2006 Jan; Vol 65(6) : P 449-52
[ 23 ] Hamada K, Nagai S et all. İonized Calcium and 1,25 Dihydroxy Vitamin
D Concentration in Serum of Patients with Sarcoidosis. Eur Respir J, 1998;
Vol 11: P 1015–1020
[ 24 ] Fiorucci F, Conti V et all. Sarcoidosis of the Breast; a Rare Case Re-
port and Review. Eur Rev Med Phalmacol Sci, 2006 May – Apr; Vol 10 (2): P
47-50
[ 25 ] Takahashi R, Shibuya Y et all. Mammary involvement in a Patient With
Sarcoidosis. İntern Med, 2001 Aug; Vol 40 (8) : P 769-771
[ 26 ] Rose E, Silva JC et all. İsolated Endometrial Polypoid Sarcoidosis in a
Post-menoposal patient; Case Report. Maturitas, 2006 Mar; Vol 53(4): P 489-
491
[ 27 ] Lynch JP. Computed Tomographic Scanning in Sarcoidosis. Semin
Respir Crit Care Med, 2003 Aug; Vol 24(4): P 393-418
[ 28 ] Guhl L, Gerlach A, Arlet IP. Diagnosis of Pulmonary Sarcoidosis Using
High Resolution Computarize Tomography. Radiologe, 1992 Nov; Vol 32
(11): P 558-61
[ 29 ] Sulovik S B, Spencer R P, Ppalestro C J, Swyer A J, Teirstein H S,
Goldswith S J. Spesificity and Sensitivity of Districtive Chest Radiographic
and/ or Ga-67 images in the Noninvazive Diagnosis of Sarcoidosis. Chest,
1993; Vol103: P 403- 409
58
Page 66
[ 30 ] Sulavik S B, Spencer R P, Weed D A, et all. Recognition of Districtive
Patterns of Galium-67 in Sarcoidosis. J Nucl Med, 1990 Dec; Vol 31(12): P
1909-14
[ 31 ] Shorr A F, Torrigton K G, Hnatiuk O W. Endobronsial İnvolvement and
Airway Hiperreactivity in Patients with Sarcoidosis. Chest, 2001 Sep; Vol 120
(3): P 881-886
[ 32 ] McLoud T C, Epler G R, Gaensler E A. A Radıograpgic Classification
for Sarcoidozis. Physiologic Correletion İnvest Radio, 1982 Mar-Apr; Vol
17(2): P 129-38
[ 33 ] Medinger A E, Khauori S. Sarcoidosis; The Value of Egzercise Test.
Chest, 2002 Mar; Vol 121(3): P 1004-1005
[ 34 ] Baudin B. Angiotensin 1 Converting Enzyme (ACE) for Sarcoidosis
Diagnose. Pathol –Biol, 2005 Apr; Vol 53(3): P 183-188
[ 35 ] Rocco Trisolini MD, Lugi Lazzani A. The Value of Flexible Transbron-
chial Needle Aspiration in the Diagnose of Sarcoidosis. Chest, 2003; Vol 124:
P 2126-2130
[ 36 ] Yanardag H, Caner M, Kaynak K. Clinical value of Mediastinoscopy in
the Diagnose of Sarcoidosis; An Analyse of 68 Cases. Thorac Cardiovasc
Surg, 2006 Apr; Vol 54(3): P 198-201
[ 37 ] Newman LS. Metals that Cause Sarcoidosis. Semin Respir İnfect,
1998 Sep; Vol 13(3): P 212-220
[ 38 ] Tabak L, Kılıçarslan Z ve ark. Yanlışlıkla Tüberküloz Tanısı Konmuş 23
Sarkoidoz Olgusunun Analizi. Tüberküloz ve Toraks Dergisi, 2001; cilt 49
sayı 3: sayfa 373-379
[ 39 ] Litinsky I, Elkayam O, Flusser G. Sarcoidosis : TB or not TB? Annals of
the Rheumatic Diseases, 2002; Vol 61: P 385-386
59
Page 67
[ 40 ] Ness T, Virchow J C. Posterior Uveitis: Sarcoidosis or Tuberculosis.
Ophthalmologe, 2001 Feb; Vol 98(2) : P 207-211
[ 41 ] Burton B J, Breen R A; Janossy G. Use of İnterferon gamma
Responses to Mycobacterial Antigen to Distinguish Sarcoid Associated Optic
Neuropathy From Tuberculosis. Br J Ophthalmol, 2006 Jun; Vol 90(6) : P
802-3
[ 42 ] Çelik Ü, Kocabaş E. Tüberküloz Tanısında Yeni Bir Yöntem: İnterferon
Gama Araştırmasına Dayanan Testler. Tüberküloz ve Toraks Dergisi, 2007;
Vol 55(1): P 108-117
[ 43 ] Özkara Ş, Aktaş Z, Özkan S, Ecevit H. TC. Sağlık Bakanlığı Verem
Savaşı Daire Başkanlığı Türkiye’de Tüberkülozun Kontrolü İçin Başvuru
Kitabı. Ankara. 2003 : Sayfa 7-74
[ 44 ] Andersen P, Munk M E, Pollock J M. Spesific İmmune-based Diagnosis
of Tuberculosis. Lancet, 2000; Vol 356: P 1099-1104
[ 45 ] Özerol H İ. Tüberkülozun Serolojik Tanısı. 21. Yüzyıl Tüberküloz ve 2.
Tüberküloz Labaratuvar Tanı Yöntemleri Kursu Notları
[ 46 ] Harada N. Characteristics of a Diagnostic Method for Tuberculosis
İnfection Based on Whole Blood İnterferon-gamma Assay. Kekkaku, 2006
Nov; Vol 81(11) : P 681-686
[ 47 ] Ravn P, Martin E. Prospective Evalution of a Whole- Blood Test Using
Mycobacterium Tuberculosis – Spesific Antigens ESAT-6 and CFP-10 for
Diagnose of Active Tuberculosis. Clin Diagn Lab İmmunol, 2005 April; Vol
12(4): P 491-496
[ 48 ] Kawabe Y. Aplication and Problems of Quantiferon TB-2G for Tubercu-
losis Control Programs - (2) Clinical Use of Quantiferon TB-2G. Kekkaku,
2007 Jan; Vol 82(1): P 61-66
60
Page 68
[ 49 ] Tabak L , Kılıçarslan Z. 147 Sarkoidoz Hastasının Klinik Özel-likleri.
Solunum, 2001; Sayı3: Sayfa 80-85
[ 50 ] Tuncer L Y, Sevim T, Mihmanlı ve ark; 48 Sarkoidoz Olgusunun De-
ğerlendirilmesi. 21. Ulusal Türk Tüberküloz ve Göğüs Hastalıkları Kongresi
Özet Kitabı, 1996; SB20
[ 51 ] Yıldız E, Kömürcüoğlu A ve ark. Sarkoidozda Klinik, Radyolojik, Labo-
ratuvarla İlgili Parametreler ve Tanı Yöntemleri. Toraks Dergisi, 2003 Nisan;
Cilt 4, Sayı1: Sayfa 48-52
[ 52 ] Marc A. The Diagnostic Pathway To Sarcoidosis. Chest, 2003; Vol 123:
P 406-412
[ 53 ] Oluranti A, Aladesanmi A. Sarcoidosisi : An Update For Primary Care
Physician Medscape General Medicine, 2004; Vol 6(1): P 7
[ 54 ] Baran A, Özşeker F. Sarkoidoz: Yedi Yıllık Deneyim. Toraks Dergisi,
2004 Aralık; Cilt5 Sayı3: Sayfa160-165
[ 55 ] Lalvani A, Pathan A A. Rapid Detection of Mycobacterium Tubercu-
losis İnfection by Enumaration of Antigen Spesific T Cells. Am Respir Crit
Care Med, 2001 Mar; Vol 163(4): P 824-828
[ 56 ] Kobashi Y. Clinical Reevaluation of the QuantiFERON TB-2G Test as a
Diagnostic Method for Differantiating Active Tuberculosis from
Nontuberculous Mycobacteriosis. Clinical İnfectious Diseases, 2006; Vol 43:
P 1540-1546
[ 57 ] Nishino K, Yoshida H .Analysis of Response of Peripheral Blood Lym-
phocytes From Sarcoidosis Patients to Purified Protein Derivative. Jpn J
Ophthalmol, 2000 Mar-Apr; Vol 44(2): P165-170
[ 58 ] Wonder P, Drake A, Mary S. Cellular Recognition of Mycobacterium
Tu-berculosis ESAT-6 and KatG Peptides in Systemic Sarcoidosis. İnfect
İmmun, 2007Jan; Vol 75(1): P 527-530
61
Page 69
[ 59 ] Pottumarthy S, Morris A J, Harrison A C, Wells V C. Evuluation of the
tuberculin γ interferon assay:potential to replace the Mantoux skin test. J Clin
Microbiol, 1999; Vol 37: P3229-3232
[ 60 ] Çağlayan V. Hastane Çalışanlarında Latent Tüberküloz Enfeksiyonu
Tanısında TCT ile Quantiferon TB-Gold Testinin Karşılaştırılması. Uzmanlık
Tezi. İstanbul, 2006
[ 61 ] Brock I, Weldingh K, Lillebaek T. Comparasion of Tüberculin Skin Test
and New SpesificBlood Test in Tuberculosis Contacts. Am J Respir Crit Care
Med, 2004; Vol 170: P 65-69
[ 62 ] Çevik A .Tüberküloz Hastalarının Eviçi Temaslılarında Tüberküloz En-
feksiyonu Tanısında Tamkan γ-interferon Testi (QuantiFERON–TB GOLD) ile
Tüberkülin Cilt Testinin Karşılaştırmalı Değerlendirilmesi. Uzmanlık tezi.
İstanbul, 2004
[ 63 ] FerraraG, Losi M .Use in Routine Clinical Practice of Two Commercial
Blood Test for Diagnosis of İnfection With Mycobacterium Tuberculosis: a
Prospective Study. Lancet, 2006 Apr 22; Vol 367/9519: P 1328-1334
62