Top Banner
Harran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Ocak-Haziran2006 105 MEHMED EFENDi'YE GÖRE MAHiYETi VE Hüseyin KURT* Bu makalede önce nefs ve ruh sonra da bu kavramlar genel bilgiler verilecektir. Daha sonra Mehmed Elif Efendi (1266 11850-13451 1927) 'nin S emerdtii '1-lwr!J }i' JJJtl 'rifeti'll-mj/ eserinde yer nefs ve ruhun mahiyeti ve özellikleri gibi ele incelemek istiyoruz. 1. N efsin Mahiyeti Nefs, higatte nefes esmesi, zat, kendi, bir özü, can, kan, ruh, kalb, göz, ferahlamak, soluk, tahadama ve kendisiyle aldedilen gelmektedir 3 . Nefs, insan, hayvan ve bitkilerin var olabilinesi için zorunludur. Nefs olmadan söz edilemez. Nefs, fonksiyonlam göre ruh, can ve Nefs, insandaki ve gadap kuvvederinin Gör. Dr., Harran Ün. ilahiyat Fak., [email protected] l\1ehmed ElifEfencli'nin ve için bkz. Ahmed Safi, c.12, ss.1390-1405; Hüseyin Vassaf, Sej'i11e, c.I, ss.354-362; Zalill 1"\;Ieam/a-i Tekqyd, s.68; Mahmud Kemal Son AJ"tr Tiirk ss.291-293, 983-985, 1671-1672; "-\!bayrak, UlemaJ"t, c.III, ss.150-151; Baha, Tekkesi", c.IV(1976-77), ss.107-142. 2 Elif Efeneli bu 1311/1893 te'lif Arapça olarak kaleme ahnan eser, genel olarak nefs ve olup matbu tek Süleymaniye Kütüphanesi Yazma 111'. 2036'da .. . Cevhed, III, ss. 984-985; Paris, ss . ..J.60-461; ss. 4500-4504; Gazali, III, s. 4; Fimzabadi, c. IV., s. 413; Razi, s. 280; i\liinavi, et-Tedrtj; s. 707; Ciircani, et-Ta'i?fCit, ss.-242-43; Efendi, IGtmls, c.II., s. 1031.
18

Hüseyin KURT*isamveri.org/pdfdrg/D01392/2006_15/2006_15_KURTH.pdfHarran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran2006 105 MEHMED ELİF EFENDi'YE GÖRE NEFSİN MAHiYETi

Feb 04, 2020

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Hüseyin KURT*isamveri.org/pdfdrg/D01392/2006_15/2006_15_KURTH.pdfHarran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran2006 105 MEHMED ELİF EFENDi'YE GÖRE NEFSİN MAHiYETi

Harran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran2006 105

MEHMED ELİF EFENDi'YE GÖRE NEFSİN MAHiYETi VE ÖZELLİKLERİ

Hüseyin KURT*

Giriş

Bu makalede önce kısaca nefs ve ruh kavramlannın tanımı yapılacak sonra da bu kavramlar hakkında genel bilgiler verilecektir. Daha sonra Mehmed Elif Efendi ı (1266 11850-13451 1927) 'nin S emerdtii '1-lwr!J }i' JJJtl 'rifeti'll-mj/ adlı eserinde yer verdiği nefs ve ruhun mahiyeti ve özellikleri gibi konuları ele alıp incelemek istiyoruz.

1. N efsin Mahiyeti

Nefs, higatte nefes alınak, ıiizgann esmesi, zat, kendi, bir şeyin özü, can, kan, ruh, kalb, akıl, göz, genişlemek, ferahlamak, soluk, tahadama ve kendisiyle aldedilen şey anlamlarına gelmektedir3

. Nefs, insan, hayvan ve bitkilerin var olabilinesi için zorunludur. Nefs olmadan bunlaı1.11 varlığından söz edilemez. Nefs, gördüğü fonksiyonlam göre ruh, can ve akıl şeldinde isimlendiıilinektedir.

Nefs, insandaki şehvet ve gadap kuvvederinin toplandığı, şerrin kaynağı,

'"Arş. Gör. Dr., Harran Ün. ilahiyat Fak., [email protected] ı Hasırizade l\1ehmed ElifEfencli'nin hayatı ve eserleı'i için bkz. Ahmed Safi, S~finetii's-Siif'i, c.12, ss.1390-1405; Hüseyin Vassaf, Sej'i11e, c.I, ss.354-362; Zalill Şi.Ucrii, 1"\;Ieam/a-i Tekqyd, s.68; İbniilernin, Mahmud Kemal İnal, Son AJ"tr Tiirk Şdirle1i, ss.291-293, 983-985, 1671-1672; "-\!bayrak, Sadık, Omıan!t UlemaJ"t, c.III, ss.150-151; Tanınan, Baha, "Hasırizade Tekkesi", STI~ c.IV(1976-77), ss.107-142. 2 Elif Efeneli bu eseı'ini 1311/1893 yılında te'lif etmiştir. Arapça olarak kaleme ahnan eser, genel olarak nefs ve ıuh hakkında olup matbu değildir. Eseı'in tek elyazması niishası

Süleymaniye Kütüphanesi Yazma Bağışlar, 111'. 2036'da bulunmaktadır .. . ı Cevhed, III, ss. 984-985; İbn Paris, ss . ..J.60-461; İbn Manzlır, ~rı. ss. 4500-4504; Gazali, III, s. 4; Fimzabadi, Kiimihu'I-M.~~bft, c. IV., s. 413; Razi, Stlıdh, s. 280; i\liinavi, et-Tedrtj; s. 707; Ciircani, et-Ta'i?fCit, ss.-242-43; Asım Efendi, IGtmls, c.II., s. 1031.

Page 2: Hüseyin KURT*isamveri.org/pdfdrg/D01392/2006_15/2006_15_KURTH.pdfHarran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran2006 105 MEHMED ELİF EFENDi'YE GÖRE NEFSİN MAHiYETi

106 Harran Ün. İlah.iyat Fak. Dergisi, Y.tl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran 2006

kötülüğün ve kötü huyların temeli olarak göı-ülınektedir. İnsan ruh, nefs ve bedenden meydana gelir. Ruhun akıl, nefsin heva ve arzu, bedenin de duyu sıfatı vardır. insanda hem bu dünyanın hem de ahiretin nişanlan

. ı . bulunmaktadır. Insan bunlan tanıdığı zaman Allah'ı daha kolay tanır . Insanın, biri hisseden biri de hissedilen olmak üzere iki yönü va~dır. Nefsin hakikati bu ilci özelliğin bir olma ve uyuşma noktasıdır. İnsanın nefsiyle uyum sağlaması ve bir olına yönü kendisinde değil, kendisinin üstünde bulunan Allah'ın yüce hakikatindedir2

Kur'an-ı Kerim'de nefs, lcişi, insan ve can manalaımda kullanıldığı gibi3;

insana vesvese veren4, kötülüğü eınredici duygu, arzu v~ istek anlamlarında da

kullanılınıştır5 • Zatullah6, insan ruhu7

, kalb ve sadır8 da nefs için kullanılan ınanalardandır. Bir ayette nefs; "AIIah'm kendisinden raif, kendisillin de Allah'tan raif olarak hıtifll"tl erm" şeklinde nitelendirilıniştir9• Allah, "nefsini kötü sıfadardan arınd111p iyi sıfadarla bezeyenleri, kurttiluşa erenler" diye vasıflandırınışw; bunun gerçeldeşınesi için, nefs müdbedesi yapınayı tavsiye etıniştir 11 • Hz.Peygamber (s.) de "nefsin arzulanna, heva ve hevese uymayı, hak y0ldan sapma'-'-ehrak -nitelendirıniştir!A; . - ---- -

Mutasavvıflar, nefsi genel olarak nefs-i emınare, levvame, ınülhiıne,

ınutınainne, razıye, merzıyye ve kılınile olmak üzere yedi kısımda

inceleınişlerdir. Bunlardan beş tanesi Kur' an' da açıkça geçerken, ilcisi sufiler tarafından Kur'an ayederinden yorumlanarak çıkanlınıştır. Nefsin bu derecelerini esas alan tarikadara, "nefsani tarilmdar" adı verilmiştir. Bunlara göre; nefs öldürülmez, dizginlenerek kontrolü ruhun emrine verilir. Bu da daiıni bir çalışına ve gayret ister.

Bilindiği gibi, sufilerin nefs kavraınıyla kastettikleri, insanın kötü sıfadan ile yerilen huy ve davranışlarıdır. Nefs, insanın halcikati, şehvet ve gadap kuvvetierinin toplandığı ınana 13, bedene yerleştirilen ve kötü huyların kaynağı

ı Kuşeyri, er-Risa/e, ss. 86-87; Hucviri, Keifu'/-mabalb, ss. 309-312. 1 Yazır, Elınalılı :i\L Hamdi, Hak Dilli l<Jtr'mı Dili, (I-X), İstanbul 1992, L'[, ss. 201-202. 3 Bakara, 2/48, 123, 233, 281; Ali İmran, 3/25, 30, 145, 161, 185; Nisa, 4/32, 45; En'am, 6/98, 151; A'raf, 7/189. ~ Kaf, 50/16. s Yusuf, 12/53; Naziat, 79/40; Şems, 91/7. 6 Ali İmran, 3/28; Mfude, 5/116; En'am, 6/12, 54; Tahlı, 20/41. 7 En'am, 6/12; Züıner, 39/42. 8 Ali İmran, 3/154; A'raf, 7 /205; Yusuf, 12/77; Fussilet, 41/53. 9 Fecr, 89/27-28. ıo A'la, 87 /14; Şems, 91/9. ı ı .-\nkebılt, 29169. ız Bulıari, Rildk, 4, 5. ı.ı Gazali, İI!J'a, c.III, s. 4.

Page 3: Hüseyin KURT*isamveri.org/pdfdrg/D01392/2006_15/2006_15_KURTH.pdfHarran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran2006 105 MEHMED ELİF EFENDi'YE GÖRE NEFSİN MAHiYETi

Harran Ün. İlahiyat Fak. Dergisi, Yıl: 11, Sayı: lS, Ocak-Haziran 2006 107

olan bir latife, bi.t sırdır. Güzel huyların kaynağı ise, ruhtur. Ruhun idarecisi akıl, nefsit1 idarecisi ise hevadır 1 • N e fs, kötülüğü eınredici olarak nitelendirildiği içili, ona karşı koymak sufıler arasında ibadetin başı olarak göıülür. 2

Nefsin batıni sılretini ahlak olarak vasıflandıran Gazali, ahiakın meydana gelmesi için, nefsili şu üç kuvvetinin dördüncü kuvvet olan !tidal kuvveti üzere bulunması gerektiğitil söyler. Nefsili bu kuvvetleri, ilim (akıl), gadap ve şehvet kuvvetleridi.t. İlitn kuvvetinlll mutedil olmasına hilunet, gadap kuvvetinin i'tidalille şecaat, şehvet kuvvetinlll i'tidalille iffet deni.t. Gadap kuvveti aşırı

olursa tehevvür ve atılganlıl<:, az olursa acizlil<: ve korkaklık adını alır. Şehvet

kuvveti aşırı olursa aç gözlü ve obur, az olursa donulduk ismi veıru. İlitn kuvvetlllili aşırı olanına çirkit1lil<:, bozulduk ve cerbeze, az olanına alunaldık deni.t. Ahiakın esası hilunet, şecaat, iffet ve adalettir. Diğerleri bunların

tefernıatıdır."3

İbn Arabi'ye göre, insanın iki lusınından bi.ti olan nefs, diğer lusını olan bedene yedeştit1lerek onu idare eden fakat gözle görülmeyen bi.t Iatifedi.t. Bu bakundan ilisanın ililll mahiyetinin tamaınlayıcısıdır. Nefs, Allah'ın ruhundan üflediği anda ilalu nefl1a ile tesviye edilmiş beden arasında zuhur etmiştir. Bi.t yönüyle tabiatı, bi.t yönüyle de ruh-ı ilahiyi kabul eden nefsili üstünlüğü de buradadır. Sadece ilalu nefha alınası onu faziletli lulınamaktadır. Nefs, ilisana berzah alemillden verilen bi.t sıfat alınası cil1etiyle kötülenıniş, Allah'a izafe edilinesi cil1etiyle ise övülınüştür4•

2. Ruh

Ruh, lügatte, bedene hayat veren hoş bi.t rüzgar, nefes, soluk, sevınç, can,

1 Kuşeyd, s. 75; Hucv:id, s. 309, 313. 2 İlk mutasavvıflardan Haris el-i\Iuhiisibi, nefsin tasdik ettiğini Allah'ın tasdik etmeyeceğini, "\llalı'ın doğnıladtğtnı da nefsin doğıı.ılamayacağım söyleyerek, nefsin kolaylıkla tanınabileceğini belirtir. Nefsin işi, Allalı'a itaatten uzaklaşmak ve O'nun sevmediği şeylere yönelmektir. Çünkü o, bütün kötülüklerin madenidir. Bkz. Mekki, I, s. 84; I-Iiiris el-i\Iuhiisibi, er-Ri4_ye ll H11kllktl/ab, (Tah. Abdiill1alim Mahmud), Kahire 1990, ss. 258-261. Tusteri, nefsin arzu ve vesveselerini günalılaım en büyüğü olarak göıür ve ondan kaçınmaya çalışır. Ona göre, bu vesveselerden Allalı'ın zikri ile konınan kalbde bir nur parlamaya başlar. Şeytan da ondan uzaklaşır. Bkz. Ebu Hafs Şilul.beddin Ömer Sulıreverdi, Avdrifu'l-iVIadrff(faJavvıgim EJclJian), çev. H Kamil Yılmaz­İrfan Gündüz, İstanbul 1990, s. 575. O, "nefse ve arzulaıma mul1alefet ederek .Allah'a yapılan bir ibadet gibi, başka bir şeyle ibadet yapılmamıştır" sözüyle, nefsin yukanda belirtilen arzulaıma karşı koyma11111 önemiıli belirtir. Cüneyd Bağdadi, nefsiı1 bu vasıflannı şu şekilde sıralar: "Kötülüğü emreden nefs, iı1sam lıeliik olınaya çağıran, düşmana yardımcı olan, heva ve arzıliara uyan ve çeşitli kötülüklerin kaynağı olan nefstir." Bkz. Kuşeyı-i, er-RiJale, s. 121. -1 İbn Meserre, e/-1\Iımtekd, ss. 18b-19a; Gazali, İbJ'd, III, ss. 52-53. -~İbn "-\.rabi, ei-FIIttlbdtii'I-1\IIekk[J')'e, II, s. 749.

Page 4: Hüseyin KURT*isamveri.org/pdfdrg/D01392/2006_15/2006_15_KURTH.pdfHarran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran2006 105 MEHMED ELİF EFENDi'YE GÖRE NEFSİN MAHiYETi

108 Harran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl: ll, Sayı:15, Ocak-Haziran 2006

rahat, ferahlama, hareket veren eneıii, dinlenmek ve koku anlamlarına gelir1•

Tasavvuf ıstılalunda nıh, iıalu zatın Rububiyetinin ortaya çıktığı nurarn bir cevherdir. Cevher olınası zatının mazhan, nuraniyetinin mazharı da ilrnidir. Cevher olınası yönüyle nefs-i vahide; nurarn olması itibariyle ilk akıl. diye isimlendirilir2

• Latif bir ~at olan nıhun bedende dolaşması, lambadan çıkan ışığın yayıl.ıp evin içini aydınlatınası ve suyun ağacın damadaımda yayılınası gibidir3

Kur'an-ı Kerim'de nıh, vahiy"\ Hz.İsa (a.s)5, Cebrail6

, kuvvet, sebat ve yardun7 manalannda kullanılınıştır. Bazen de insan nıhu yerine nefs terimi tercih edilmiştir8 • Bu ayeclerde vurgulandığı gibi nıh, Allah'ın emir aleminden yarattığı, kadim olınayan latif bir varlıktır. Ruh, araz ve sıfat değil, cevher ve ayn' dır. Ruh bedende var olduğu sürece Allah o bedene hayat verir. Ancak canlılığı nıhla değil, hayatladır9 . Allah Teala'nın; 'Ve ki: RJth, Rabbimin emrindendir. Size ancak az bir bilgi tJeri!miftir"10 buyurduğu gibi, nıhun mahiyeti hakkında bilgimiz yeterli değildir.

insan nıhu bilen, idrak eden, emir alemincl.~~ll_gelıniş_,_~clJngn:ıJJ} künhünü iclı:ak etmekten aciz olduğu, sadece Allah'ın bildiği bir latifedir1 1

• Hayatın sebebi ve insan bedeninin kendisiyle hayat billduğu varlık ağacının çekirdeği olan nıh; Allah'ın fiilieri cinsinden basit, soyut ve zatının bilinmesi mümkün olmayan bir cevherdir. Yaratılışı itibariyle Allah'ı tanıyıp, O'nun kendini yaratan olduğunu bilir. Fakat bedenle birleşince birçok eticilere manız kalır. Bunun neticesinde marifet ve kulluğu terk eder, çevrenin tesitiyle saflığı ve letafeti bozulur. Bu bakımdan, onu asliyecine geri döndürmek için zorlu bir gayret gerekir. Bunun yolu da Allah'a götüren bilgiden geçer 12

ı Cevhed, I, ss. 367-371; Ragıb el-Isfahani, ss. 369-371; İbn Manzur, Lis!i!ı, III, ss. 1763-1771; Tehanevi, Ker,riif, I, ss. 884-885. 2 Cürcani, et-Ta'r[fdt, ss. 126-127; Gazali, İbya, III, ss. 3-4; Tehanevi, a.g.e., I, ss. 877-879; I<:acli el-Beydavi, Enudm't-Ten:;j/11e Esrdm't-Te'11l/, (I-II) Dersadet 1314, I, ss. 709-710. 3 Gazali, a.g.e., III, s. 3; İbn Kesir, T efslm'I-I0tr'ani'I-A:;jm, (I-IV), Beyrut 1969, III, ss. 60-61. ~şura, 42/52; Mü'min, 40/15. s Nisa, 4/171. 6 Bakara, 2/97; Nahl, 16/102; Şuara, 26/193. 7 Mücadele, 58/22. 8 Ali İmran, 3/185; Fecr, 89/27; Kıyame, 75/2; Yusuf, 12/53; En'am, 6/93; Şems, 91/7. 9 Kelabazi, s. 99; Kuşeyd, s. 223; Hucvid, ss. 390-391; İbn Kayyım el-Cevziyye, Kitdbu'r-Riib, çev. Şaban Haklı, İstanbul1993, ss. 193-195. Özellikle Hucvid ve İbn Kayyım el-Cevziyye ruh konusunu derinliğine inceleyerek kelamcıların, ıı.ıhçulaım ve felsefecilerin bu konudaki görüşlerine yer verirler. Ruhun kıdemine inananlaı1 tenkit ederek onun mııhdes olduğunu vurgularlar. ıo İsra, 17/85. ı ı Gazali, İI?J!d, III, ss. 3-4. ız Said Havva, Rub Terb!Jienliz, çev. Cengiz Yağcı, İstanbul trz, ss. 51-52.

Page 5: Hüseyin KURT*isamveri.org/pdfdrg/D01392/2006_15/2006_15_KURTH.pdfHarran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran2006 105 MEHMED ELİF EFENDi'YE GÖRE NEFSİN MAHiYETi

Harran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:ll, Sayı:15, Ocak-Haziran 2006 109

İbn Arabi, ruhun beden denilen ölüm ve değişmeye tabi olan karanlık ve karınaşık maddi cevherden farklı, basit bir cevher olduğunu kabul etmektedir. O, tuhla, canlı ve faal olan, faaliyetleri sadece hatırlama, hafıza, anlama, ayırt etme ve tefekkiliden ibaret ldınil ve basit cevheri kastetmektedir. Onun her türlü bilgiyi almaya kabiliyeri vardır, hiçbir zaman soyut filcirleh alınaktan

yomlınaz. Ona göre; "ruh ne bir cisimdlr ne de bir araz; emir alemine ait bir cevherdir. İlahi emir de ne bir cisirn ne d~. bir arazdır; ilk akıl, evrensel nefs ve sırf mhlar gibi bir güçtür. Ben sözüyle işaret edilen hakikattir." 1

3. Mehmed Elif Efendi'ye Göre Nefs ve Ruh

Genel olarak nefs ve ruh sözcükleı-ini birlil\:te ve aynı anlamda kullanan Elif Efendi'nin, bu konuyu ele aldığı müstalcil bir eseri de vardır. Bu eser, Semerdtii'!­lwds fi tJıa'rijeti'n-nqfr (Nefsi Bilme Halcinnda Sezgiler)'dir2

Elif Efendi bu eserinde, sahabeden Kümeyl b. Ziyad (r.a) dan rivayet edilen, Hz. Ali (r.a)'nin nefs ve ruh haklanda bir sözünü naldederek, bu sözün açıldamasını yapmaktadır. Kümeyl b. Ziyad'dan rivayet edildiğine göre Hz. Ali (r.a) şöyle demiştir: Mü'minlerin eıniı1, efendim Hz. Ali'ye sordum. "Ey mü'ıninlerin emiı1, nefsimi bana tanıtınanı (bildirmeni) isteı-im." Bunun üzeı-ine bana: "Ey Kümeyl, hangi nefsi tanıtınarnı istiyorsun?" deyince, ben: "İnsan nefsini ... Her nefis bir ve tek değil midir?" dedim. O dedi lri: "Ey Kümeyl, nefsler dört çeşittir. Nebati (bitlrisel) nami (büyüten, üreten, çoğaltan), hayvani (canlılık sağlayan), hissi (duyusal), kudsi natık (akıl ve düşünce sahibi) ve ilahi külli. Bunların her biı1.nin de beş gücü ve ilri özelliği vardır. Nebati nami nefsin beş gücü, tutucu, çelrici, sindirici, dışaı1. atıcı ve düzenleyici olınası; ilri özelliği ise artış ve eksilmedir. Bunun kaynağı karaciğerdir-'.

Hayvani hissi nefsin beş gücü, işitme, görme, koldama, tatma ve dokunmadır. İlri özelliği ise nza ve gazaptır. Kaynağı kalptir.

Kudsi natık nefsin beş gücü, fılcir, zilcir, ilim, biliın ve zeka Omvrama gücü)'dır. Bunun kaynağı (bedensel ve cisiınsel bir merkezi) yoktur. Meleki (meleldere özgü) nefslere en çok benzeyen bunlardır. İki özelliği ise nezahet ve hilrmettir.

İlalu külli nefsin beş gücü de şunlardır: Fenada b eka (yoklııl<: içre kalıcı var alına), şakada (sıkıntı, zorluk, meşakkat, dünya hayatı), naim (rahatlık,

1 Afifi, i\1.11/~)'iddin İbnu'I-Arabl'nin TasaiiVI[{ Fel.rf!fesi, s. 112. Karş. İbnu'l-Arabi, ei-F11tt1biitll'l­,\iekk[J!Ye, (I-IV), 1\Iısır 1293 h., II, ss. 912-913. 2 Elif Efendi bu eseriıli 1311/1893 yılında te'lif etmiştir. Arapça olarak kaleme alınan eser,

genel olarak nefs ve ruh hakkındadır. 3 Elif Efendi, S eme!"iitii'l-bac!J, s. 2b.

Page 6: Hüseyin KURT*isamveri.org/pdfdrg/D01392/2006_15/2006_15_KURTH.pdfHarran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran2006 105 MEHMED ELİF EFENDi'YE GÖRE NEFSİN MAHiYETi

1 lO Harran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı: lS, Ocak-Haziran 2006

mutluluk), zillette izzet, zenginlikte fakirlik ve belada sabır. İki özelliği ise rıza ve teslimiyettir. Bunun kaynağı Allah'tandır ve yine O'na döner1

Yüce Allah " ... Ona_ nthımıdmı iijledim .. . "2 buyurdu. Yine Yüce Allah "Ey mıttmain m:Jj·, raZ} o!mttf tJe raZi olıml1lıtf halde Rabbine dihı!'3 buyurdu. Akıl ise hepsinin merkezi (ortası veya vasıtası, aracı)dir. "4

Elif Efendi, Hz.Ali (ra)'nin bu sözünün açıklamasına, nefs kelimesinin anlamını vererek başlamaktadır. Ona göre, nefs kelimesi sözlükte "bir şeyin aynı (özü, kendisi, gerçeği, hakikati) ve zatı" demektir. Buna göre, "insanın. nefsi" onun zatıdır5 •

Resmi hikmet ehlinin (filozoflar, tabipler) ıstılahma göre nefs, "canlılık, his ve iradeye dayalı hareket (istemli hareket) gücünü taşıyan buharıınsı, latif (ince, şeffaf, hücrelere nüfuz edici) bir cevher" dir. Bazı hükema buna "hayvani mh" adını vermişlerdir. Onlara göre, "natık nefs" anlamındaki kalp ile beden arasındaki vasıta budur.6

Mutasavvıfların ıstılahında ise nefs, başka bir şeyle bağlantı kumlınaksızın (h-erhangi bir s"ıJ:iitlaiiia ve be:ıitlemede bulunulmadan- m~clak anlamda) kullanıldığında "yerilen huylara (ahlak) ve kötü fiiliere mahal olan şey"

demektir. Fakat herhangi bir şeyle bağlantı kumlarak kullanıldığında, ne ile kayıtlandırıldı ise ona göre anlam alır. Bu dm-umda nefs; mh, kalp ve sır, zat olarak bir ve aynı şeydir. Fakat bu tek şeyin çeşitli yönleri, dummlan veya diğer varlıklarla ilgi ve nisbetleı-i göz önüne alındığında, ortaya çıkan görecelikler açısından birbirinden farklıdır. İşte hilınıet elilinin (filozoflar) "natık nefs" diye adlandırdıkları ve her bir insanın "ben" sözüyle işaret ettiği "insani latife" budur. Nefs, tezkiyeye bağlı olarak terakiri eder ve mertebeleri kateder. Her mertebede farklı lakapları vardır. Mesela, tezkiye öncesinde lakabı, "nefs-i eınınare" (kötülüğü çokça emreden nefs)'dir. Sonra sırasıyla levvame, müll-llıne, mutınainne gibi. Kur' an ayetlerinin, hadislerin ve veli sözleı-inin işaret ettiği

lakaplar gelii.

Filozoflar, "mutınain nefs"i "akli güç", diğerlerini ise hayvan gibi şehvete (arzulara) meylettiği için "hayvani nefs" diye ifade ederler.

Bu isirnlendirmelerin ve tabirlerin hepsi de nisbetler, izafetler ve görecelikler

1 Elif Efendi, S emeratu '1-hads, s. 3a. 2 Sad, 72; Hicr, 29. 3 Fecr, 27-30. ~ Elif Efendi, a.g.e., s. 3a. s Elif Efendi, Semeratii'l-hads, s. 3b. 6 Aynı eser, s. 4a. 7 Elif Efendi, Semeratii'l-hads, s. 3b.

Page 7: Hüseyin KURT*isamveri.org/pdfdrg/D01392/2006_15/2006_15_KURTH.pdfHarran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran2006 105 MEHMED ELİF EFENDi'YE GÖRE NEFSİN MAHiYETi

Harran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yil:l 1, Sayı: lS, Ocak-Haziran 2006 lll

(yaldaşımlar) uyarıncadır. Anlam birdir, gerçekte çekişme ve farkhlık yoktur. Elif Efendi'ye göre, Hz.Ali'nin sözünde geçen nefsin sayıca çolduğu göreceli bir durumdur. Hakikatte nefs birdir1

• Nefsin sayıca çolduğu mertebeler açısından ortaya çıkan göreceli bir durumdur. Bu dört nefs, insandaki şeyleri ifade etmektir. Nefsin bitkiletle ve hayvanlarla nisbeti ise insandaki sıfatları

uyarıncadıı?.

Nefsin ··tanımlarından son.ra Elif Efendi, yukarıda bahsedilen nefsin çeşitlerini açıldamaya başlamıştır. Ona göre nebati narrıi nefs, insan ve diğer canlılarda aynıdır. Buna dayalı olarak nefs, büyümeye nisbet edilıniştir. Zira, narrıi gü din etkisi, ona eşlik edende (o gücün sahibinde); yani bedende ortaya çıkar. İşte o etki, cisiındeki (bedendeki hücrelerin) büyüme ve çoğalına yetkinliğini gerçeldeştirmeye vesile olan "büyütme"dir. Bunun bitkilere izafe edilinesi ise, alınan gıdalar üzerinde işlernde bulunmak suretiyle, şahsı ve nev'i koruması, bedeni yönetmesi ve gereldi hücreleri üretınesi nedeniyledir3

Elif Efendi'ye göre nefsin diğer bir çeşidi olan "hayvani hissi nefs", nefsin ilcinci ınertebesidir. Bunda da insan ve diğerleri ortaktır. Onun için bu nefse, "iradeye dayalı hareket edici (istemli hareket sahibi) ve algılayıcıdır" demek doğru olm. Diğer bir ifade ile o, hayvandır (canlı). Onun hayvani hissi diye nitelendirilmesi ise, bir açıdan hayvanlardaki his ve hareketi gerektiren ınizad bir güç gibi olmasından dolayıdır. Bu nedenle, mutlak anlamda hayvan diye isirnlendirilit. Hayvani hissi diye isirnlendiıilinesinin diğer bir sebebi ise, ona eşlik edenin, (yani o hayvani hissi nefsin sahibi) durumlar ve niteliider açısından diğer hayvanlardan farldı alınamasından dolayıdır. Yani faydalı olanı alınak,

zararlı olanı atmak gibi ki, duyusal algılamacia tasavvur edilen bu ilci husus, istek ve korkunun gerelderiı1dendir4•

Nefsin üçüncü ınertebesi, "kudsi ıütılı::" nefstir. Bu, yüksek bir ınertebedir ve onun vesilesiyle iı1san diğer canlılardan ayırt edilir. Bununla "insan olınaldık", insanda bilfıil gerçeldeşir. Bu hususta insanla ancak onun üstüncielci canlılar ortaktır. Kudsi natılı:: nefs, kendi zatında, özü itibariyle maddeden soyuttur. Fakat bedenle olan bağlantısı ve ilgisi sebebiyle, gerçeldeştirdiği

fıillerinde ona (maddeye, bedene) bağlıdır. Soyut olduğu için bu fiilleı1ni

gerçeldeştiı1rken, bedene girmeden, beden içindeki irtibat noktası ve kendi makamı olan kalpten, bedeni yönetmektedir. "Kudsi nefs" diye nitelendiıilinesi ise, soyut varlıldarın alanları, yurtları olan "kudsi huzurlar" ile bağlantılı olına melekesini elde etmesinden ve kendisinde gayb işaretlerinin ve ınelekut

ı Aynı eser, s. 4a. l "-\.yıu eser, s. 4b. 1 Elif Efendi, S emercitii'l-barl.r, s. Sa. + _\yıu eser, s. Sb.

Page 8: Hüseyin KURT*isamveri.org/pdfdrg/D01392/2006_15/2006_15_KURTH.pdfHarran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran2006 105 MEHMED ELİF EFENDi'YE GÖRE NEFSİN MAHiYETi

1 12 Harran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran 2006

sırlarının tecelli etmesinden dolayıdır. Bu yüzden, "melek"e nisbet edilip, "meleki nefs" diye de isiınlendirilir. Bazılan ise ona, "kudsi güç" ve "melek! güç" adını da verirler1

Nefsin dördüncü mertebesi "ilahi külli" nefstir. Bu, nefsin en yüksek mertebesi, gayesi, hedefi ve ulaşabileceği son sınırıdır. Sözler, kavramlar ve zilıin kalıplaı1 onu ifade etmede yetersiz kalmıştır. Onu tarif etmeye çalışan mutasavvıflar, zahir ehli dinleyicilerin anlayış derecelerincieki farklılığa binaen, lciıni zaman zındık:lık.la, mülhidlikle, hulıll ve ittihad2 ile itham etınişlerdir3 •

Elif Efendi, filozoflaım kalp, ruh ve nefs diye adlandırdıkları soyut varlığın aynı varlık olduğunu düşündükleı-ini; bu soyut varlığın, bedenin canlılık ve kalıcılığını sağlaması açısından "ruh", külli ve cüz'ileri kavraması açısından "kalb", düşünme özelliği açısından ise "natıl( nefs" olarak isiınlendiıildiğini savunduldarını belirtmektedir 4•

Muhakkık sufi şeyhlere göre ise; ruh, nefs, akıl, kalp ve sır, zat itibariyle bir ve aynı, nisbetler ve izafetlerden kaynaldanan sıfatlar ve yaldaşırnlar sebebiyle birbirinden farklıdır. O, maddeden soyuttur, hederre gi:tmelrsizm kendine özgü makamında, bedenle ilişkilidir ve onu yönetmektedir. Bu, güneşin yeryüzüyle ve diğer semav1 cisiınlerin de kendi felelderiyle ilişkisi gibidir. Güneş dünyaya, diğer yıldızlar da kendi felelderine ısı ve ışık gönderir ve böylece etki eder. Aralarında cisiınsel bağ ve araç alınamasına rağmen etkileme özelliideri vardır5 •

Elif Efendi'ye göre uyku, uyanıldık, müşahede ve hayal etme halinde, farklı sonsuz sılretleri kabullenenin de çeşitli kısımları ve mertebeleı1 vardır. Bunlar mutasavvıflaım kitaplaımda ayı1 ayn ele alınınıştır. İşte bunlardan biri de "izafi ıuh"tui ki, "külli nefs" diye adlandmlır. "Yeşil zümıüt", "kızıl yakut", "levh-i mahfuz" ve "kitab-ı mübin" diye de ifade edilir. Çünkü o, "kalem-i a'Ia" (yüce kalem)'nın ona nakşettiği her şeyi tamamen kabul etme özelliğine sahiptir.

1 Elif Efendi, Sellleratii'l-hads, s. Sb. 2 İtt:ihad, iki ayn şeyin tek ve bir olması anlamındadır. Tasavvufta, vahdet-i vücud, her şey,

kendi kendine var olan mutlak, bir ve gerçek varlığın temaşa edilmesi milnalanna gelir. Bizatil:ıi yok, ancak başkası sayesinde var olan şeyler bu temaşa esnasında birleşirve tek olarak göıülür. Burada, farklı iki asli varlığa sahip olan şeyin birleşmesi söz konusu değildir. Yani, Allah'ın zatı ile insanın ve diğer varlıklann vücudunun birleşmesi muhaldir. Bkz. Kaşani, Istıliihat, s. 3SS. Hulill ise, lügatte bir şeyin diğer bir şeye girmesi anlamındadır. Tasavvuf ıstılal:ıında ise, Allah'ın bazı eşyaya veya kişilere girmesi inancıdır. Bu inançta olanlara l:ıulill

ehli denilir. Bkz. Tehanevi, Keşşi'ıf, c.I, s.38S. 3 ElifEfendi, a.g.e., s. Sb. 4 Aynı eser, s. 6a. 5 ,-\ynı eser, s. 6b. 6 .i\Iuzaf, ilahi bağışiara ve tecellilere mazhar olduğu için Allah'a izafe edilen ıuh.

Page 9: Hüseyin KURT*isamveri.org/pdfdrg/D01392/2006_15/2006_15_KURTH.pdfHarran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran2006 105 MEHMED ELİF EFENDi'YE GÖRE NEFSİN MAHiYETi

Hartan Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran 2006 113

I<:.ıyamete kadar varlık sahasına gelen hiçbir şey ondan kaçanıazı.

Ruh veya nefs, yaratıcısına yönelmesi ve vasıtasız şekilde O'ndan medet alınası açısından, "ilahi hazrete izafe edilen ruh" diye; tenezzülü2

, ınisali hissi, yalın,. bileşik suretlerle zuhutu ve slıretlenişi3 açısından "kitab-ı mübin" diye adlandırılır. " ... Yay-lle kJ.II'/.1 ne lltlr.ra JJJIIt!aka bir kitab-ı /JJiibindedi/' 4 ayetiyle buna . ı 5 ışaret o unur .

N e fs, kendisinden zuhur eden ınisali ve hissi varlıldara yetkinlik vermeye ve onları yönetmeye yöndişi açısından ise, "külli nefs" diye adlandırılır. Hz. Ali (r.a)'nin bu mertebeyi kastederek, nefs için "ilahi külli" ifadesini kullanmasının hiknıeti budur. N e fs arındığı ve anlatılan ilci. mert e bedeki sıfatlarından sıyrıldığı zaman, cüz'ün (parçanın) külle (bütün) birleşmesi gibi ilahi külli nefs ile birleşir. Böylece gerçeğe dönüşür, onun O<:ülli nefsin) sıfatlarıyla göıünür ve o olur. Elif Efendi, bu konuda sözlerin, ibarelerin sınırlı olduğunu, unsurlar aleıninde

(cismani alemde) bu tür hakilmtleri, bundan başka bir şekilde anlatmanın

imkansız bulunduğunu ifade eder. Bu arada muhatabına da seslenerek, bu ifadeleri anlayabiliyorsa bunu ilerietmek için gayret göstermesini, eğer

anlayamanıışsa "yakin (ölüm) gelene dek Rabbine kulluk etınesini" tavsiye eder6

Elif Efendi, bundan sonra, "güç" ve "özellik" kavramlarını tanıınlayarak, nefste bulunan "beş güç" ve "ilci. özelliği" açıldamaya başlar.

4 .. Nefsin Güçleri ve Özellikleri

Müellifinıiz, Hz.Ali (r.a)'nin sözünde de geçtiği gibi, insanda bulunan dört çeşit nefsten her birinin beş gücü olduğunu belirtir. Ona göre güç, canlıların zor işleri gerçeldeştirebilınesini sağlayan şeydir. Bu, gücün kaynağı olan "kudret" olarak da kullanılmıştır. Kudret ise, yine canlıların bir şeyi yapma veya terketınesini sağlayan sıfattır. Bu, bir şeyin bir başkasını değiştirmesinin kaynağı diye ifade edilen, "etlci.nlik (tesir edicilik)" vasfı için de kullanılmıştır. Allah insanda, insaıun nıhuna ve cisınine (bedenine) nisbet edilen (bağlı olan) birçok güç terkip etnıiştir7 •

ı Elif Efendi, S emeratii'l-bads, 6b. 1 Ruhun bu ;\leme derece derece inişi, yönelişi, tecelli edişi . .ı Bmılaı1 arş, kürsi, gölder ve aralanndaki felelcler, melekler, yıldızlar, dört uıısui:, üç ürün, yani

madenler, bitkiler ve hayvanlar olarak belirtebiliı1z. ~En' am, 6/59. 5 E lif Efendi, S emeri:itii '1-bads, s. 7 a. 6 E lif Efendi, S emeri:itii '1-bad.r, s. 7b. 7 .-\. yru eser, s. 7b. E lif Efendi burada, özellik anlamı için "has sa" kelimesi değil, "hassiye" · kelimesinin kullanılclığıru söyleyerek, ikisi arasmdaki farkı şöyle açıklar: ''Bir ,rryin bi:issası demek,

Page 10: Hüseyin KURT*isamveri.org/pdfdrg/D01392/2006_15/2006_15_KURTH.pdfHarran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran2006 105 MEHMED ELİF EFENDi'YE GÖRE NEFSİN MAHiYETi

114 Harran Ün. İlahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran 2006

Müellifuniz, bu tanımlardan sonra nefsin güçlerini açıklamaya başlar. Ona göre ilahi inayet, . ondan kaynaklanan devamlılığın her şey üzerine feyezan etmesini ve böylece onlarlll kalıcılığını gerektiımiştir. Şeylerin bir kısmı, mutlak olarak şahsıyla kalıcı alınaya uygun iken, bir kısmı ise şahsıyla belli bir süreye kadar, nev'i ile de alemin son bulmasllla kadar kalıcı alınaya uygundur. İşte, bu son kısma dahil olanlardan biri de insandır1 •

İnsan, hem şahsını hem de nev'ini koıumaya muhtaçtır. İşte bundan dolayı, J\.llahu Teala ona, muhtaç olduklarını elde etmesiiçin bazı güçler yüklemiştir. İnsa11111 muhtaç olduğu ilk şey, büyüme ve gelişmeyle şahsı koıuma, sonra üreme yoluyla nev'i koıuınaktır. Bu şekilde Allah, bu ilcisi üzerine birtakım güçleri görevlendirıniştir. Bu güçler, bazıları tarafından "nebati güçler" diye adlandırılırken, bazılarlllca da "tabii güçler" olarak adlandırılır Iri, kastedilen anlam aynıdır. Bunlarlll hedefi, gıdalar ve beden üzerinde tasarıufta bulunarak şahsı ve nev'i koıuınaktır2•

Elif Efendi'ye göre, nebati nami nefsin beş gücünden ilki "tutucu" olınasıdır. Tutucu güç, bt:<:f~n içiıJ. a,şıJ olan!a1.1, bedenin bekası ve_diğer_güçleı-in işlevini gerçekleştirebilınesi için, çelcici güç tarafından bedene çelilierek bit-iktirilen gıdaları tutma işlemiyle görevlendirilıniştir. Bu güç, adeta kendisi üzerine diğerlerinin bina edildiği bir temeldir. Zira bu güç alınazsa diğer

güçleı-in işlevi de geçersiz olur3•

İlrincisi "çelrici" güçtür. Beden mizacı ve şahslll koıunmaslllda uygun olan faydalı gıdaları, çözünenierin yeı-ini alınası ve büyümede malzeme olarak kullanılınası için cezbetme işlemiyle görevlendiıiliniştir4•

Üçüncüsü "sindirici" güçtür. Istılahta sindirmek, bulduğu gıdaları uygun hale getiımek işlemiyle görevlendiıiliniş güç demektir.

Dördüncüsü "atıcı" güçtür. Alınan gıdalardairi işe yaramayan, büyümeye uygun düşmeyen birikmiş zararlı maddeleri bedenden uzaklaştırma işlemiyle görevlendirilıniş olan güçtür5

Beşincisi "düzenleyici" güçtür. Çelcici gücün aldıldar111111, sindirici güç tarafından uygun hale getirilmesi ve atıcı güç tarafından arıtılmasllldan sonra düzenlenınesi işlemiyle görevlendirilıniştir. Bu güç, cevherleri, yani kullanılacak

omm mutlak olarak bafkalarmdan Cf)'t7lmasmı, temyi:::jni sağleryan b':çgiitıliik sebebidir. Htiss!Je ise, bilinm J'Oilllt'Wı, bilillliii!Jell sebebi anlammda kıt/lam/ır. Buna gbi'fl, hassa kavramı daha gellif kapsamlı ve genel mı/am/ıdır. "

ı "\ynı eser, s. Sa. 2 ElifEfencli, Semer!itü'l-hads, s. Sa. 3 Aynı eser, s. Sb. 4 "\ynı yer. s "-\ynı eser, s. 9a.

.,

Page 11: Hüseyin KURT*isamveri.org/pdfdrg/D01392/2006_15/2006_15_KURTH.pdfHarran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran2006 105 MEHMED ELİF EFENDi'YE GÖRE NEFSİN MAHiYETi

Harran Ün. İlahj.yat Fak. Dergisi, Yıl: ll, Sayı: lS, Ocak-Haziran 2006 115

arıtılmış maddeleri alır, her birini tabiatı gereği uygun olana Omna, ete, yağa, nutfeye, kemiğe, sinire, deriye vs. beden parçalarına) verir. Böylece her organ kendisine uygun olaru kabul eder, güçlenit ve büyür. Sonuçta, bu güçler sayesinde, Rab isıninin hükmü gereği, hem şahsın komrunası ve gelişmesi hem de nev'in Immnınası gerçekleşir 1 •

Elif Efendi, nebati naıni nefsin iki özelliğinin bulunduğunu; bunlardan birinin "artış", diğerinin de "eksilıne" olduğunu belirtir. İlkinin, somnsuz çalışahilen güçlerin işlem düzeninden; ilcincisinin de mizacı bozan bir arıza

sebebiyle güçlerin işleınleı1ndeki düzenin bozulınasından ortaya çıktığını söyler. Bu, nefsiı1 kaynağının, yani onun fılleriniı1 başlangıç noktasının karaciğer

olduğunu, çünkü bu organın, bedendeki tabii canlılık devaınının en büyük sebe-plerinden olduğunu vurgular. Elif Efendi'ye göre, bütün bunlar, nebati naıni nefsin hükınüdür. Burada belirtilenleı1n hepsi tabiidir, iradeye dayalı

değildir. Bu nedenle, bitkiler ve insanlar onda ortaktır. Bu mertebede duraldayanlar, insan hükmünde değil, sadece bitiri hükmündedir2

Dört nefsten biı1 olan, "hayvani hissi"nin de yine "beş gücü" vardır.

Bunlann illri "işitme"dir. İşitıne, beş idrak gücünden biridir. Kulak kanalının iç yüzeyiı1de yayılınış sinirlerden tertip olunmuştur. Bu sinirleı1n özelliği, sesi idrak etmeleridir. Kulak ise, sanatkarın aleti ve binicinin biniti ne ise, onun gibi sadece bir alettir. Diğer güçler, yani görme, koldaına, tatına ve dokunma da böyledir.

İşitme gücünün bir özelliği de, tek fiil sahibi ve tek güç olınasıdır. Zira ayru anda birçok ses ona ulaştığında, bir kısınını diğedeı1nden ayrı idrak etmeye gücü yoktur. Fiilin de ihtiyarı yok gibidir. Fakat görme gücü böyle değildir.

Çünkü, başka yön yeı1ne, göıülen yöne doğı-u aletini, yani gözünü çevirme illtiyatı gibi bir özelliği vardır. Koklama, tatına ve dohıruna da böyledir.3

İlcincisi "görme"dir. Bu da beş idrak gücünden biridir. Birbiı1ne kavuşan ve göze doğm (yaldaştıkça) birbirinden ayrılan, içieri boş ilri sinirden tertip olunmuştur. İki göz, görme fıiliılde onun ilri aletidir. Görme gücünün özelliği, baktığı şelclleri, cisiınleri ve renkleı1, ışık vesilesiyle idrak ettnesidir.4

Üçüncüsü "koldama"dır. Bu da beş idrak gücünden biri olup, beyniı1 önündeki ild. uzantı içerisinde tertip olunmuştur. Özelliği, hava vasıtasıyla kendisine ulaşan kokuları idrak etınesidir. 5

ı Elif Efendi, S eJIJerdtii'l-bads, s. 9a. 2 Ayru eser, s. 9b. 3 ElifEfendi, Semerdtii'l-bads, s. 9b . .ı .\yru eser, s. 10a. 5 _\ynı yer.

Page 12: Hüseyin KURT*isamveri.org/pdfdrg/D01392/2006_15/2006_15_KURTH.pdfHarran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran2006 105 MEHMED ELİF EFENDi'YE GÖRE NEFSİN MAHiYETi

116 Harran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran 2006

Dördüncüsü "tad"dır. Tad alına beş idrak gücünden biridir. Dilin dış

yüzeyine yayılan sinirler içerisinde tertip olunmuştur. Özelliği, ağızdaki yaş salgı (tüküıük)nın yenilen ile kaı1şması vasıtasıyla tatları idrak etmesidir. 1

Beşincisi "dokunına"dır. Bu da beş idrak gücünden biridir. Bedenin tümüne yayılmıştır. Özelliği, dokunma ve temas sırasında idrak edebilecelderini; sıcakWc, soğulduk, yaşlık, kuıuluk, sertlik, yumuşaill vs. yi idrak etmesidir. Bu gücün insandaki en etloo olduğu yer, eldir.2

•·

Bu beş güç, "beş dış his" ve "hayvaıll güçler" diye adlandırılır. Bunlar vasıtasıyla, sadece duyumsanabilenler idrak edilebilir. Anlaşılacağı üzere bu beş his, güç insan ve bütün hayvanlarda ortaktır. Denilmiştir ki, hayvanı hayvan yapan his, sadece "dokunma"dır. Çünkü diğer hisler, hayvanlığın (canlılığın)

kalıcılığına rağmen yok olabilir. Fakat dokunma bunun aksinedir. Zira o yok olunca, hayvanlık hükmü ortadan kalkmış gibi olur. Bu açıdan o,.hayvaıll güçler arasında asıl gibidir.3

Hayvaıll hissi nefsin "ilri özelliği vardır. Bunların ilki "ı1Za", ikincisi "gazab"dır. Bu ilri özelliği, bu güçler zomnlu- kılar~ Çünkü, hayvani hissi nefs, bunlar vasıtasıyla, algılanabilir bir şeyi idrak edip, onu tabiatma ve arzusuna uygun gördüğü zaman, ondan hoşnut olur. Onu uygun görmediği, aksine onda terslil\: Omrşıtlık) ve istenmezlil\: hissettiği zaman, ona öfkelenir.4

Bu konuyu Elif Efendi şöyle izah eder: Hayvan (canlı) olınası açısından

insanın iki işlemi vardır. Bu ilci işlem onun hayvaıll güçlerinden kaynaldanır. Bunlardan ilki, "faydalıyı çekmek (alınak)"tir. Bu işlemi, "arzu (şehvet)" gerekli kılar. Çünkü, güçleı-i açısından hayvaıll hissi nefs, bir şeyi idrak edip, onda kendi tabiatma uygunluk algılar. Böylece onun kendisine yararlı olduğunu hayal edince, ona yaldaşması için, insanı tahrik eden hayvaıll arzusu harekete geçer. Sonuçta, o şeyden hoşnut olına haline ulaşır. İşte bu (ı1Za hali), bir şeyin varlığını istemenin kemilidir ve böylece ondan hoşnut olur. Onun doğmluğu haldandaki bu dumm, vehrnin hükmü (etkisi) gereği güçlenir. Bazen öyle olur lci, haddi zatında razı olunması gerçekten gerekmeyen şeylere yönelil\: de olabilir. Fakat onun farkına vaımaz. Çünlru o (hayvaıll hissi nefs), gerçek faydalı ve gerçek zararlıyı idrak edemez. Sadece, hissi faydalı ve hissi zararlı olanlan idrak edebilir. Zira, bir şeyi gerçek şekilde idrak etme, natıl\: nefse özgüdür.5

Nefs mertebelerinin sınıflandırılınası sırasında, hayvaıll hissi mertebede

1 Ayıu yer. 2 Ayıu eser, s. lOb. 3 Elif Efendi, S emeratii'l-hads, s. 1 O b. -~ Ayıu eser, lla. s .\yıu eser, s. ll b.

Page 13: Hüseyin KURT*isamveri.org/pdfdrg/D01392/2006_15/2006_15_KURTH.pdfHarran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran2006 105 MEHMED ELİF EFENDi'YE GÖRE NEFSİN MAHiYETi

Harran Ün. İlalıiyat Fak. Dergisi, Ytl:ll, Sayı:15, Ocak-Haziran 2006 117

bahsedilen işlemlerin ikincisi, "zararlıyı atmak"tır. Bu işlemi, korku icap ettirir. Çünkii ha;rvani nefs, güçleı-i vasıtasıyla bir şeyi idrak edip, onda kendi tabiatma zıtlık ve yabancılık hissedip, onun kendisi için zararlı olduğunu hayal edince ondan ürker ve böylece korku ortaya çıkar. Zira, hayali bile olsa, nefste zararlı bir slıret hasıl olunca, zararlı olduğu düşünülen şeyi def etmek için, onu harekete geçiren bir korku hasıl olur. O şeye karşınefse de gazab hali anz olm. Bu (gazab) ise, öfkeleııilen şeye zarar verme iradesidir. Onun doğruluğu .. haldundaki bu durum, yine vehmin hükmü gereği güçlenir. Bazen bu dumm, -daha önce geçtiği üzere- haddi zatında öfkeleııilmesi gerçekten gerekmeyen şeylere yönelik de olabilir. 1

Hilunet dili katında bu iki özellik, "hayvani işlem" diye isimlendirilir. İşlem, (amel, iş, fıil) üç lusımdır: 1- Nebaci. Bu, nebaci güçlerin eseridir. 2- Hayvani. 3-İnsani.

İdrak de iki lusımdır: 1- Hayvani idrale Araya hatalar girer şekilde cüz'ileri idrak etmektir. 2- insani idrale Küllileri gücü nisbetince idrak etmektir.

Hayvani hissi nefsin kaynağı, (yayılına ve başlangıç menbaı) kalbdir.2

Dört nefsten bir diğeri, "kudsi natıl{" nefstir. Onun da "beş gücü" vardır. Bunlardan ilki, "fikir" dir. Fikir (düşünme, aldetıne), nefsin ilkelere (esaslara, temellere) doğı·u hareket edip, bilinmeyenleri soruşturmak ve öğrenmek için onlardan (ill\:elerden), amaçlara (araştırılan, öğreııilınek istenen hedeflere, konulara) geri dönmesidir. İşte, kudsi natık nefse ait bu güç, mebde' (başlangıç) ve me'adı (dönülen yer, son) biline yollarından (başlangıç noktalarından),

Mübdi' (Başlatan) ve Mu'id (Geri Döndüren, Sona Erdiren)'i biline zirvelerine yi.1kselişin en önde gelen vesilesidir. Fikı-in en b{1yük semerelerinden biri de, Hak Teala'nın müşahedesi demek olan, hakilci tezekkür (zilcir) eveine (yüksek noktasına) çılunaktır. Bu en üst noktaya fikir gücü olmaksızın ulaşılınaz.

Allah'ın insana en büyük lütfu budur. Zira O, yaratılmışlar arasında bu özelliği sadece insana vermiştir:'

Fikir gücünün insandairi en güçlü şey olduğunu belirten müellifimize göre o, diğer cismani ve ruhani güçler üzerinde ezici bir üstünlüğe sahiptir. Elif Efendi, bu hususu şu misaile açıldar: Görmez misin lci, fikretıneye, düşünmeye daldığı zaman insanı nasıl meşgul ediyor; o anda insan, ister bir çığlık, ister güçlü gök gürültüsü olsun hiçbir ses duymuyor. Aynı şekilde, gözle görülenleı-i de göı1nüyor. Dışaı1dan onu izleyen bir başkası, onu bir şeye baluyar zanneder. Halbuki o, sadece baluyar dummdadır ama görmemektedir. Aynı şekilde,

ı ElifEfendi, Semerdtii'l-bads, s. 12a. 2 Bu konudaki ayımtılar için bkz. ElifEfendi, "\yıu eser, "Ka1b" konusu, s. 12 . .ı ElifEfendi, Se111erdtii'l-bads, s. 12b.

Page 14: Hüseyin KURT*isamveri.org/pdfdrg/D01392/2006_15/2006_15_KURTH.pdfHarran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran2006 105 MEHMED ELİF EFENDi'YE GÖRE NEFSİN MAHiYETi

118 Harran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran 2006

koklaması, tatması ve dokunması da devre dışı kalıyor; sadece düşündüğü şey ne ise, onun şuurundadır. 1

İşte bunun sayesinde, Allah'ın veli kullan, insanların hilelerine ve eziyetlerine, başlarına gelen felaket, hastalık, elemlere ve zamanın musibetlerine dayanabilmektedirler. Çünkü onlar, O'nun sürekli tefeklciil:ü içinde olmaları nedeniyle hiçbir zorlukla ilgilenmezler. Sadece Allah ile meşgul olmalaı1

sebebiyle, bütün zorluklardan itgileri uzaldaşmıştır; onlardan etkilenmezler. Şimdi, (günümüzde) biziı:p_ gipi zayıflar, onların başına gelenlerin en hafifıne düçar olsak, hiçbir şeye gücümüz yetmez. Onlar vazifeleıinde, gönüllerinin hoşluğu sebebiyle, her şeyde~, her dertten kalbiıli boşaltmış, başka bir meşgalesi kalmamış; boşalıp rahatlayan ve yapmak istediği işe kendisiıli

tamamen verebilecek dummdaki biri gibidir. Bir an bile Rableriııe kulluktan ayn kalınazlar, vakitleri onlara dar gelınez, başlarına gelenlerden ötürü içlerinde bir sıkıntı hissetmezler. Bunlardan hiÇbiıini duymazlar, "Bilakis onlar bir bahçede eğlenmekte (sevinmekte)dirler."2

Kudsi natık nefsin ikinci ~cü "~iJri.r"c:fu~ :Zilp,:ill. söı;Lükt~_ilci anlamc:vardır. Birincisi, ''bir şey1- tela-ffu~- ~tmek~ söylemek", ikincisi, "hafızaya alınanın anlamını, onu unuttuktan sonra mulahaza etmektir (tekrar hatırlamak)".

Buradaki anlamı ise, "bir şeyin zilıinde hazır olmasının devam etmesi"dir. Öyle ki, bir an dahi zilıinden kaybolmaz. Bu, unutmanın zıddıdır.

Zikir konusunda nefse düşen en büyük görev, Rabbllıi zikretmesi ve Misak Günü'nde Hak ile kadim (ezeli, m:) ahdini hatırlaması; O'ı;ıdan başlayıp, belirli zaman için birçok yurtta, özellilde ona en zor gelen bu unsuri yurtta (unsurlar, madde aleminde) kalıp, yine O'na dönüşünü zikretmesidir.3

Kudsi natık nefsin üçüncü gücü "ilim" dir. İliın, alim için gerçeldeşen (alimde gerçekleşen) bir hakikat (gerçek, gerçeklik)tir. İlim varlığa, onun hakikati ne ise öylece taalllık eder. Y okluğa, var olup ortaya çıktığında ne ise, o hakikat üzere taalllık eder. İlıniıı etkisi (eseri, sonucu), ona sahip olanda ortaya çıkar. "Bilineni, olduğu gibi tanırnaktır" diye de söylenilıniştir. Buradaki anlamı ise, o hakikati gerektiren kabullernci güçtür. O, kıymetli, yüksek ve engin (kapsamlı, geniş) bir güçtür. Niteleyiciler, onun enginliğini olduğu gibi nitelemekten aciz kalınışlardır. Çünkü o, insanın tek tek sayamayacağı ilimleri ve bilgileri içine alır.4

ı A yru eser, s. ISa. 2 Elif Efendi, Semerdtii'l-hads, s. 17a. 3 Bu husustaki ayrıntılar için bkz. ElifEfendi, Ayru eser, "zikir" konusu, s. 18-21. ~ Elif Efendi, burada asli ilimlerden bahsederek, bunlaım şeriat, tarikat, hakikat ve ledünni ilimleri olduğunu belirtir. Bu konudaki ayımtılar için bkz. Elif Efendi, "-\ yru eser, "ilim" konusu, s. 21-23.

Page 15: Hüseyin KURT*isamveri.org/pdfdrg/D01392/2006_15/2006_15_KURTH.pdfHarran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran2006 105 MEHMED ELİF EFENDi'YE GÖRE NEFSİN MAHiYETi

Harran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:ll, Sayı:15, Ocak-Haziran 2006 119

Kudsi natık nefsin dördüncü gücü "hiliın"dir. Gazab kılıcının ortaya çıktığı sırada sük1ınet, huzur ve olgunluk göstermek, güç ve kudreti bulunmasına rağmen, kendisine karşı yapılan haksızlığa karşılıl< verıneyi terketmek veya tehir etmektir. ı

Elif Efendi, burada, bu nefsin bir gücü olarak insandaki zeld kavramı üzerinde de durur. Ona göre zeka (kavrama, nebahe), sözlükte üstünlük, fetanet ve uyanılilik demektir. Buradaki anlaım ise, nefsr· yukarı doğru hareket ettiren, söz konusu edilmiş güçleı-in gerektirdiği bu yüce sıfatları kabullenen ve gereiili kılan güç demektir. Şurası açıl<tır ki, fılcre, zikre, ilme ve hilıne sahip olan nefs, mutlaka üstünlük ve şeref sahibidir. O üsti.inlük 'ise, keınalinden dolayı idrak ve anlama süratinden, fetanet ve zekadan kaynaklanan ınertebe ve şeref

yiiksekliğidir. Dolayısıyla o (nefs), zeki, üstün ve fetanet sahibi olarak nitelendirilmeye la yıktır. 2

Kudsi natık nefsin "kaynağı yoktur". O, nebati naıni nefs ve hayvani hissi nefs gibi değildir. Kesafeti (yoğunluğu, katılığı, yani cisınani olınayı) ve süfliliği gerektiren unsurlar ve tabiatıada ilgili alınaması açısından, "ıneleki nefslere en çok benzeyen şeyler bunlardır."3

Bunun da "iki özelliği" vardır. Biri "nezahet"tir. Nezahet lügatte, hoşlanılmayan ve kötü (çirkin) olan her şeyden uzaldaşınaktır. Buradaki anlaım ise, tabiatların ve unsurların gerektirdiği düşüldük (değersizlik, alçaklık), suflilik, köti.ilük ve saireden zatın uzak (beri, nezih) olınasıdır. 4

İkincisi "hikınet"tir. Hikmet, eşyanın sırlarına vakıf olınak, sebeplerin sonuçlarla ilgisini, varlıldar düzeninin ayarlanış sırlarını bilınek, gerekenleri gerektiği şekilde bilınek ve onların muktezasınca aınel etmek demektir. Bu özelliğe sahip olan kişi, şu ayette buyunılduğu gibi kendisine hikmet veriliniş olan "hakim"dir: "Hikmeti dilediğim ,;erit; kime hikmet lleri!mif iJe doğrum ona rok hqyır tJerilmi}"til: "5

Elif Efendi'ye göre, bu güçler ve kudsi natık nefse ait iki özellik, birbirinden aynlınaz şeylerdir. N e fs için bu ınertebe gerçeldeşince, onun bu beş gücü ve iki özelliği eksil<siz şekilde var demektir. Biri diğeı-inden ayr.ılınaz. Onların her biri, diğerinin varlığını da zonınlu kılar. r,

Bu özellil< (hikınet), nebati naıni nefste ve hayvani hissi nefste bulunmaz,

ı .-\yımt:ılar için bkz. ElifEfendi, Ayru eser, s. 24-25. 1 Elif Efendi, S emenltii'l-bads, s. 20a . .ı .-\yru yer. 4 Elif Efendi, S emeriitii'/-bads, 23a. 5 .-\yru eser, s. 23b. " .-\ yru eser, s. 24a.

Page 16: Hüseyin KURT*isamveri.org/pdfdrg/D01392/2006_15/2006_15_KURTH.pdfHarran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran2006 105 MEHMED ELİF EFENDi'YE GÖRE NEFSİN MAHiYETi

120 Harran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran 2006

bilakis o ilcisinde bunun zıddı bulunur. Zira, o ikisinin bazı güçleri, hariçte (dış dünyada, varlık sahasında) diğerleri bulunınazken de mevcut olabilir. Her ne kadar o güçler o ilcisinde mevcut ise de, bu, bilfiil değil, bilkuvve (potansiyel) olarak mevcut olmadır. Eserieti hatiçte ortaya çılunadığı için, bilkuvve olanlar iJ?.bara alınmaz. Çünkü yetkinliğin gerçekleşmesi, eserin ortaya çıkışıyla olur. 1

Dört nefsten sonuncusu, "ilahi külli" nefstir. Onun da "beş gücü" vardır. İlk! "fenada beka"dır.2

İlahi külli nefs güçlerinin ilcincisi, "şaki'ıda naim"dir. Burada "naim", refah, rahatlık, iyi hal demektir. "Şaka" ise onun zıddıdır. Zira o, güçlük ve zorluk demektir. "Şakada naim", öyle bir güçtür ki, onun sayesinde refah ve rahatlık hasıl olur. Nefse en zor ve en güç gelen bu unsuri yurtta, geçici ve belirli bir süre için konaklamasından kaynaklanan zorluk ve güçlük içeı-isinde iken, gizlice ve açıktan, şekilce ve manaca kulluk vazifelerinde iyi hale ulaşılır. Bu ise ancak, masivadan alıkoyan Allah ile meşguliyede mümkün olur lci, bunun sebebi de müşahedeye dalmaktır. Kul, masiva yetine Allah ile meşgul olduğunda -ki bu sırada o, hoşnut kılan yaşam içindeiri husus! bir lezzet içeljsindecJiK:artık hangi şeyden üzüntü duyabilir, eziyet gôrebilir, hangiŞey sebebiyle iyi hali ve gönül rahatlığı bozulabilir lci? Her ne kadar görünüşte ( dışaı1dan balcldığında) his s mertebesinde (yani, bizzat bedenen hissediyor şekilde) bir zorluğa ve güçlüğe düşmüş olsa bile bu, mecazi, zahiri şakadaki, hakilci, batını naiındir. İnsanlar onu zahiren şaka içerisinde görür, halbuki o, batınen naim içetisindedir.3

İlahi külli nefsin üçüncü gücü, "zillette izzet"tir. "İzzet" burada, "yakınlık ve zati tecelliye mazhar olma izzeri"dir. "Zillet" ise, "nefsin, kendisinde sabit bulunan zati falcirliğinden dolayı, O'na muhtaçhlr duygusu ile, Hak Teala'ya kullukta zelil (itaatkar, halcir, boyun eğer) olması"dır. Şu halde, burada kastedilen anlam şudur: Bu nefs öyle bir güç sahibidir lci, o güç, Allah Teala'ya yakınhlr izzerini, O'na, gerçek ve tam muhtaçhlr vesilesiyle sırf kulluk içeı-isinde, nefsin zilletinde zati tecelliye mazhar olmalığı kabı.illenir ve yüklenir. Zira kul, kendisini Rabbi'nin kulluğunda, O'na her halukarda muhtaç görmek sureriyle zelil lclarak yaldaşmaya devam eder. Sonuçta, Allah Teala onu, yakınhlr

makamı, müşahede ve zati tecellisi ile aziz kılar. Böylece o kul, yaratılınışlann üstüne yükselen bir aziz olur; büyük musibeder ona dokunmaz, bunlardan hiçbiri ona etlri etmez. Zira o, Allah'ın yardımı ile her şeye galip ve üstün olınuştur. Bununla beraber onu, o izzete ve şerefe kavuşturan zati zillet, onda hiHa bakidir. Zira, ezeli ilim huzurunda, o zilleri gerektiren kulluk özü sabittir Orullillr ve kulluğa eşlik eden zati özellikleı-i ondan ayrılmaz). İşte bu, "zillete

ı ElifEfendi, Semen3tii'l-hads, s. 26 b. 2 Bu konudaki ayımtılar için bkz. ElifEfencli, Aynı eser, "Fena ve Beka" konulaı1, s. 26-27. 3 Elif Efendi, Smıer!itii'l-hads, s. 26b.

Page 17: Hüseyin KURT*isamveri.org/pdfdrg/D01392/2006_15/2006_15_KURTH.pdfHarran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran2006 105 MEHMED ELİF EFENDi'YE GÖRE NEFSİN MAHiYETi

Harran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:ll, Sayı:15, Ocak-Haziran2006 121

. " . ı ızzet tır.

İlahi külli nefsin dördüncü gücü, "zenginlikte fakirlik"tir. "Fakirlik (fakr)", zati fakirliği ınüşahede dolayısıyla mülk (sahiplik) iddiasından uzak olınaktır.2

İlahi külli nefsin beşinci gücü, "belada sabır" dır. Sabır, insan tabiatına uygun düşmeyen her Şey anlaınındaki, hoşlanılınayan şeylere karşı nefse halcim olınaktır. 3

İlahi külli nefsiı1 de "iki özelliği vardır." Birincisi "rıza"dır. Hayvani hissi nefs de geçtiği üzere, buradalci "rıza", sözlük değil ıstılah anlaınıyladır.

Mutasavvıfların l'isanı ile, "Kulun öyle sadık duruşudur lci, hiçbir halinde, ne ilerleme (öne geçme), ne geri kalına, ne de fazlalık ister." Bu da, kullaım

mertebelerine bağlı olarak çeşit çeşittir. Mesela genelin (avamın) rızası, kulun Rab olarak Allah'tan, din olarak İslam'dan, nebi-rasUl olarak Hz. Muhammed (s.)' den razı olınasıdır. Böylece Allah Teala ve Rasulü ona bütün şeylerden daha sevgili, ta'zime ve itaate en layığı olur.-+

İlahi külli nefsin "kaynağı", vasıtasız olarak "Allah'tan"dır. Şu ayette ona izafe edilen üfürıneden dolayı: "Ona ntbıtmdan iijledim"5

, "11e ]ille o'na dö'ne/'6• Şu

ayette de, ona şeref kazandırmak için gerçeldeşen ilahi hitaptan dolayı: "EŞ_y

!Jlii!JJJain nefJ!' Nitekim yüce Allah, ilahi külli nefsin, O'ndan vasıtasız olarak kaynaldanınasına işaret ederek, "Ona rllhtlllıdan iijledim" buyurdu. Bu izafet şereflendiıme amaçlıdır. Kendisine üfüriilene (Hz. Adem'e) ınelelderin secde etmesini gerektiren, işte o ilahi külli nefsdir. "Ona bemm xeı·de edin!' ayeti ise, Hz. Adem'in büyük değerini te'kid içindir. Melelder bu ınanayı anlayınca hemen secde ettiler. İblis ise anlamadı, Hz. Adeın'e baktı ve onun sadece şelciliıu görünce, yüz çevirip büyi.lldendi ve kovulanlardan oldu. Nitelci.m yüce Allah, ilahi külli nefsin, O'ndan başladığı gibi yine O'na geri dönüşüne işareten, "EJ' !ll ltimain mjl', yani "ey itaatkar nefs", sana verilen sebebiyle Rabbinden "razı alımış" ve şükretınen sebebiyle, O'nun katında "Ra=\! olımJJ111f halde rabbine (geri) dö'!ı!'7 O'ndan başladığın O<aynaldandığın) gibi ...

Bu nefs, ilahi huzura izafetle ve -geçen ayette- vasıtasız olarak Allah Teala'dan kaynaldanınalda şereflendirildiği gibi, -bu ayette- yine O'nun kudsi huzuruna vasıtasız olarak geri dönme ilahi hltabıyla şereflendirilıruştir. "Akıl" ise, insanların yaratılış fıtrat! gereğince, derecelerinin fariili fariili oluşu

1 Elif Efendi, S emercltii'l-hads, s. 27a. 1 Bu konudaki ayı111tılar "Fakr" bahsinde ele alınm1ştır. ·1 Ayımtılar için "Sabır" konusuna bakılabilir. 4 Bu konuda daha fazla bilgi için "Rıza ve teslimiyet" konulaona bakıla bilir. 5 Secde, 32/7-9; Hicr, 15/28-29. 6 Teğabün, 64/3. i Fecr, 89/27-30.

Page 18: Hüseyin KURT*isamveri.org/pdfdrg/D01392/2006_15/2006_15_KURTH.pdfHarran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:11, Sayı:15, Ocak-Haziran2006 105 MEHMED ELİF EFENDi'YE GÖRE NEFSİN MAHiYETi

122 Harran Ün. ilahiyat Fak. Dergisi, Yıl:ll, Sayı:lS, Ocak-Haziran 2006

sebebiyle, hepsinin (yani bu dört nefsin) merkezidir. Zira bu nefslerin hiçbiri akıldan ayrılmaz, işleri ancak onunla gerçekleşir. Nefsin ve aklın her birinin kemali diğerinin kemaline bağlıdır. Yani nefsin kemali, aldın kemalincedir, aldın kemali de nefsin kemalincedir. Birbirinden ayrılmaz ikilidirler. Diğer bir ifadeyle, nefs kemale eriştikçe, akıl da kemale eı-işir; akıl kemale eı-iştikçe de nefs kemale erişir. Kısacası her biri, haller ve vasıflar açısından diğeriyle uygun düşer. 1

Görüldüğü gibi, Elif Efendi, nefsin özellikleı-i ve güçleı-i hakkında, ayrıntılı şekilde bilgiler vermiştir. O, nefsin ve ıuhun özelliklerini, tasavvufi kavramlarla birleştirerek açıldama yoluna gitmiştir. Böylece, nefs ve ıuhta bulunan güçleıi, genelde insanla, özelde de tasavvufi hayatla ilişkileri açısından ele alarak, bu kavramları daha somut şekilde anlatına imkarn bulmuş ve bundan pratik faydalar sağlamıştır.

Bu açıklamalardan anlaşıldığı gibi Elif Efendi, nefsi salt kötü olarak nitelendirmemiştir. Nefs, insanın onu tanımasına ve kullanmasına göre şekillenmektedir. Buna göre nefs~Jyi ya da l\:ötü olal:>ifu. Ihışka bir tabirle, iyilikte de kotillül\:te -de- kull~nılabilir. İnsana düşen ise, onu, yani "kendini" taruyıp, iyiliğe ve Hakk'a yönelınesidir. Çünl\:Ü nefsini (kendini) bilen, taruyan, Rabbi'ni de bilecektir.

ı ElifEfencli, Semer/itii'l-bads, 28a.