Top Banner
EKEV 12 36 (Yaz 2008);------- 219 Mümine ÇAKIR (*) Özet Kavsf, 17. ikinci Tebriz li bir dfvan 'da Fuzulf lirik bir Gazelleri ile tanzn- Türkçe'nin önem sade bir dil Atasözü ve deyim- Iere yer din ve tasavvufa ait unsurlar fazla yer tutmaz. Maka- Kavsf'nin eserleri ve üzer.inde Anahtar Kelime ler: Dfvan Kavsf, Kavsf'nin A Neglected Follower of Fuzuli: Kavsi Abstract Kavsi was an Otoman poet who was bom in Tebriz in 17th century. He took his education in He was one of the fallawers of Fuzuli; therefore, he wrote lyric poems. He was known by his gazels. He prefered to use very simple and clear Turkish. He used many proverbs and idioms in his poems. He did not use too much mistical and religious motifs. in this article, we shall try to give same information on his life, his writings and his poetic style. Key Words: Otoman Literature, Kavsi, The Poems of Kavsi. *) Dr., Çanakkale Karacaören Okulu Türkçe · · (e-posta: [email protected])
16

İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01777/2008_36/2008_36_CAKIRM.pdf · 2012-11-01 · İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİ Mümine

Jan 13, 2020

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01777/2008_36/2008_36_CAKIRM.pdf · 2012-11-01 · İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİ Mümine

EKEV AKADEMİ DERCİSİ Yıl: 12 Sayı: 36 (Yaz 2008);------- 219

İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİ

Mümine ÇAKIR (*)

Özet

Kavsf, 17. asrın ikinci yarısmda yaşamış Tebriz li bir dfvan şairidir. İsfahan 'da eğitim görmüştür. Şiirlerinde Fuzulf geleneğini sürdiirmüş lirik bir şairdir. Gazelleri ile tanzn­mıştır. Türkçe'nin kullanımına önem vermiş, sade bir dil kullammştır. Atasözü ve deyim­Iere sıkça yer vermiştir. Şiirlerinde din ve tasavvufa ait unsurlar fazla yer tutmaz. Maka­lenıizde Kavsf'nin hayatı, eserleri ve şiir dünyası üzer.inde durulmuştur.

Anahtar Kelime ler: Dfvan Edebiyatı, Kavsf, Kavsf'nin Şiirleri

A Neglected Follower of Fuzuli: Kavsi

Abstract

Kavsi was an Otoman poet who was bom in Tebriz in 17th century. He took his education in İsfalıan. He was one of the fallawers of Fuzuli; therefore, he wrote lyric poems. He was known by his gazels. He prefered to use very simple and clear Turkish. He used many proverbs and idioms in his poems. He did not use too much mistical and religious motifs. in this article, we shall try to give same information on his life, his writings and his poetic style.

Key Words: Otoman Literature, Kavsi, The Poems of Kavsi.

*) Dr., Çanakkale Karacaören İlköğretim Okulu Türkçe Öğretmeni · · (e-posta: [email protected])

Page 2: İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01777/2008_36/2008_36_CAKIRM.pdf · 2012-11-01 · İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİ Mümine

2201 Dr. Mümine ÇAKIR ---------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

Giriş

Osmanlı Türkçesi ile Azerbaycan Türkçesi tek bir dilin kardeş iki halkası gibidir. Zira, arada bulunan ufak tefek farklar konuşma dilinde kalmış, yazı diline büyük oranda geçmemiştir. O sebeple aralannda büyük farklar bulunmayan Azerbaycan Türkçesi ile Osmanlı Türkçesi, Batı Türkçesi adıyla bir bütün teşkil ederler1

• İşte, bu bütünün ortak şairlerinden birisi Kavs!-i Tebriz!' dir.

Kavs!, 17. asrın ortalannda Tebriz'de dünyaya gelmiş, dedesi ve babası ile ortak mah­las ::kullamruş bir şairdir. Tebriz'de doğması onu Azerbaycan Edebiyatı'na dahil etse de Türkçe'yi başarıyla kullanması, onu Fuzfil! gibi Türk dünyasının ortak bir şairi haline getir:ı:niştir. Azerbaycan Türkleri arasında tanınan ve hakkında çalışmalar yapılan Kavs! ile ilgili Türkiye'de Yavuz Akpınar'ın bazı makaleleri ve birkaç ansiklopedi maddesF dışında bir çalışma yapılmaması bir kayıp olsa gerektir. Yurt dışında ve Türkiye'de çeşitli kütüphanelerde bulunan divanının nüshaları aslında onun, zamanında tanınıp sevildiğini göstermektedir. Biz de bu yazımızda, d!vanı dünyanın çeşitli yerlerine dağılmış bulunan, Azerbaycan'da ve İran'da üzerinde çalışmalar yapılan Kavsl'yi, hakkında yaptığımız bir doktora tezinden hareketle Türkiye'deki ilim alemine tanıtmak istedik3•

1. Hayatı

Kaynakların verdiği bilgiye göre, Kavsl'nin asıl ismi Alican' dır. Tebriz' de doğmuştur, ancak şairin doğum ve vefat tarihine ilişkin elde kesin bir bilgi yoktur. Bununla bera­ber mevcut bilgiler Kavsl'nin 17. asrın ikinci yarısında yaşadığını göstermektedir. Kavs! ile aynı mahlası kullanmış olan şairin babası ve dedesi ağaç oymacılığı ile geçimleri­ni sağlamışlardır. Babası tarafından küçük yaşlarda devrin ilim ve sanat merkezi olan Isfahan'a götürülen Kavs!, orada ilim tahsil etmiş ve zamanla devrin ileri gelenleriyle dostluk kurmuştur". Bu cümleden olarak; devrin önemli ilim adamlarından Aga Hüseyin Hansarl'den5 ders almış, şair Mirza Tahir Kazv!n! ile yakın dostluk içinde olmuştur. Aynı zamanda bir devlet adamı da olan Vah!d mahlaslı Mirza Tahir Kazv!nl'in bağını övdüğü terci-i bendi söz konusu dostluğun bir ürünüdür-6.

1) Muharrem Ergin, Türk Dil Bilgisi, Bayrak Yay., İstanbul 1989, s. 14. 2) Bkz. Yavuz Akpınar, Azerf Edebiyatı Araştırmaları, Dergah Yay. 1994, s.29, Yavuz Akpınar, "Ka vs!

Tebriz!" DİA, XXV, 69-70; Yavuz Akpınar, "Kavsl Tebriz!, Alican", TDEA, Dergah Yay., V, 229; Azade Rüstemova, "Azeri (Doğu Oğuz) Sahası XI-XVIII Yüzyıllar", Türk Dünyası Edebiyat Tarihi, Atatürk K@ür Merkezi Başkanlığı Yay., Ankara 2004, VI, 473-475.

3) Geniş bilgi için bkz. Mümine Çakır, Kavsl, Hayatı, Edebi Kişiliği ve Dfviim (İnceleme-Tenkit/i Me­tin- Dizin), Gazi Ün., Sos. Bil. Enst., (Yayınlanmamış doktora tezi), Ankara 2008, 1088s.

4) İsmail Hikmet, Azerbaycan Edebiyatı Tarihi, Bakü 1928, II, 197; Süleyman Mümtaz, "Kavs'i", Azer­baycan Edebiyatı, Üçüncü Beynelmil el Matbaası, sayı: 5, ( 1925), s. 6; Mirali Seyidov, Gövsl Tebriz!, Bakı 1963, s.20. Bkz. Çakır, a.g.t., s. 6-12.

5) Harnit Araslı, GövsfTebrfzf, Bakı 1958, s. 4; Harnit Araslı, Azerbaycan Edebiyatı Tarihi ve Problem­leri (Seçilmiş Eserleri I. cilt), Bakı, Gençlik 1998, s. 573; Süleyman Mümtaz, s.6; İsmail Hikmet, s.l98; Charles Rieu, Catalogue of The Turkish Manuseripts in The British Museum, London 1888, s. 210; Akpınar, "Kavsi Tebriz!", XXV, 69-70; Mahmud Hidayet, Gülziir-ı Ciividiin, Il, 1146; Aziz Devletabadi, Suhanveriin-ı Azerbaycan, İntişiiriit-ı Sütilde, Tahran 1377, Il, 602.

6) Bkz. Çakır, s.7.

Page 3: İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01777/2008_36/2008_36_CAKIRM.pdf · 2012-11-01 · İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİ Mümine

İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZÜLI MUAKKİBİ: KAVSI 221

Kavsl'nin ailesi hakkında da fazla bir bilgi bulunmamaktadır. Kendisinin evlenip ev­lenmediği, çocuklannın olup olmadığı bilinmemekdedir7• Aldığı eğitim göz önüne alına­rak hayatını alim bir din adamı olarak sürdürdüğü söylenebilif8. Onun ölümü hakkında da pek fazla bir bilgiye sahip değiliz. Ancak Yavuz Akpınar'ın verdiği bilgiye göre muhte­melen Tebriz'e geri dönmüş ve orada vefat etmiştir9•

~

Tezkirelerde ve divan şairleri ile ilgili biyografik malzeme bulunabilecek kaynaklarda Ka vs!' nin hayatına ilişkin malumat oldukça yetersizdir. Ancak d!varundan hareketle onun hayatıyla ilişkin tespitlerde bulunmak mümkündür. Bu çerçevede, Kavsl'nin d!varunı tet­kik ettiğimizde; onun şiirlerinden yola çıkarak öğrendiğimiz en büyük özelliklerinden birisi küçük yaşlarda ayrıldığı Tebriz'e olan hasretidir. Zira Kavs!, Isfahan'a bir türlü alışamarruş ve daima Tebriz hasretiyle yanıp tutuşmuştur. Onun, "Şah-ı Horasan'dediği Tebriz'le ilgili bir çok beyti vardır:

Tebriz cezbesi yanarnı dutmuş aparur f$:avsi egerçi damenümi Isfahan dutar G45/7 10

Ka vs!, şiirlerinde tasavvufi ifadelere yer vermekle birlikte mutasavvıfbir şair değildir. Fakat Allah' ayakardığı ve dua ettiği, onun varlığını ve birliğini anlattığı tevhit ve münacat türündekibirkaç şiiri ve Hz. Peygamber'i anlattığı birkaç natı vardır. Bunlann dışında çe­şitli. vesllelerle Hz. Ali'den yardım ister, onu anar. "Şah-ı Velayet, Haydar-ı Kerrar, Şah-ı Merdan, Haydar-ı Safder" gibi sıfatları kullandığı beyiderinin dışında "Sultan-ı Kerbela, şep!d-i Kerbela, Hasan" isimlerini zikrederek Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i anar.

Hz. Ali 'yi övdüğü bir gazelinde büyüklüğün ona yaraştığını, herkesin ona muhtaç olduğunu, mürüvvetin ve lutfun ona munhasır olduğunu, evliyaların mertebesinin onunla tamama erdiğini, peygamberin silsilesinin onunla kaim olduğunu söyler:

Senden kemal-i mertebe-i evsiya tamam f$:ayim nizam-ı silsile-i enbiya sana G4/2

Ayrıca Hz. Ali'nin insanı her türlü kötülüklerden, kavgalardan koruduğunu, kötülük­lere karşı bir hisar olduğunu anlatır:

Sipihr-i na-civan merdüfi sitizinden ne gam f$:avsi Ki luif-ı Şah-ı Merdan Haydar-ı Safderhisarumdur G140/7

Bunun gibi beyitleri ve yaşadığı bölgeyi göz önüne aldığırruzda Kavs!'nin Şii olması muhtemeldir11 •

Öte yandan, Ka vs!, yalnızca Türkler arasında tanınıp sevilmemiştir. Birbirine çok ya­kın coğrafyalarda bulunan Ermeniler ve Azeriler arasındaki yakınlık sebebiyle Kavsl'nin

7) Bkz. Çakır, s.9- I O.

8) Akpınar, "Kavsl Tebriz!", s. 70.

9) Akpınar, s.29.

10) Bkz. Çakır, s. 458-1059. Makalemizde verilen örnek beyitler tezimizin "Tenkitli Metin"lasmından alınmıştır. Her beytin sayfa numarası yerine dipnot fazlalığına yol açmaması için verilen örnek be­yitlerin yanianna hangi nazım şekline ait ise onu temsil eden harf, şiir numarası ve beyit numarası verilmiştir.

Page 4: İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01777/2008_36/2008_36_CAKIRM.pdf · 2012-11-01 · İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİ Mümine

... :ı

222/ Dr. Mümine ÇAKIR ---------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

şiirleri Ermeniler arasında da okunmuş, meclislerde bestelenmiş şekliyle söylenmiştir. Kavsl'nin sağlığında veya belki de ölümünden hemen sonra 1721 tarihinde mecmuası­nı tamamlamış olan Elyas Muşeg Astvasaturyan, eserinde Alican Kavsl'den de örnekler alrnıştır 12• Dolayısıyla Kavsl, yaşadığı coğrafyada başka milletiere de şiirini sevdirmiş ender şairlerden biridir .

. 2. Eserleri Kaynaklardan tespit edebildiğimiz kadarıyla Kavs!'nin iki adet eseri vardır. Bunlar­

dan birisi Türkçe dlviinı diğeri de Farsça dlviinıdır. Söz konusu eserler hakkında araştır­malarımız neticesinde elde ettiğimiz bilgiler aşağıda verilmiştir.

2.1. Türkçe Divanı Katalog taramalarırnız ve kütüphanelerdeki araştırmalarımız neticesinde tespit ede­

bildiğimiz kadarıyla Kavsl'nin Türkçe Dlvanı'nın ülkemizde dört, yurt dışında da altı nüshası bulunmaktadır. Bu nüshaların künyeleri şu şekildedir:

a- Tebriz Temeddün Kütüphanesi nu: 356

b- Tiflis Gürcistan Elmler Akademisi Kekelitze Adına El yazmalar Enstitüsü nu: L 51

c- İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi nu: T 5478 d- Londra British M use um ADD 7927, Süleymaniye K tp. Mikrofilm 3513

e- Ankara Milli Kütüphane nu: 06 MK yz. A 3767 f- Suudi Arabistan Me1ik Abdü 'I-Aziz Kütüphanesi (Medine) nu: 186/711

g- Bakü Fuzuli Adına El Yazmaları Kütüphanesi nu: B-4366(II)

h- Süleymaniye Kütüphanesi Yazma Bağışlar nu: 3140

ı- Malatya İl Halk Kütüphanesi nu: 252; Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi nu: 3-252

j- Tahran Melik Kütüphanesi nu: 5604

Doktora tezimizde; yukarıda künyelerini verdiğimiz bütün nüshalar incelenmiş; bir nüsha ailesi oluşturulmuş ve bu oluşturulan nüsha ailesinin sonucunda Tebriz, Tiflis, is­tanbul ve Londra'da bulunan nüs~alar karşılaştırılarak tenkitli metin hazırlanmıştır.

Tebriz nüshası en çok şiir ihtiva eden nüsha olması sebebiyle önemlidir. Ayrıca diğer­lerinde bulunmayan bir rubai yer almaktadır. İstinsah tarihi hicr1 1086'dır. İstanbul nüs­hasının istinsah tarihi ise hicıi 1095'tir. İstanbul nüshası, gazel sayısı en fazla olan nüsha­lardan biridir. _Bu nüshada sayfa kenarlarında eklemeler ve düzeltmeler çoktur. Sonradan gözden geçirildiği bellidir. Ayrıca diğer nüshalardan farklı olarak kelime değişiklikleri vardır. Bu nüshada diğer nüshalarda bulunmayan 10 rubai ve 3 gazel vardır. Bu rubailer Tiflis nüshasında son sayfaların kenarlarınametinden farklı bir yazı çeşidiyle yazılmıştır; fakat okunmamaktadır. Tiflis nüshası tarihsizdir. En geniş nüshalardan biridir. Londra nüshasında da diğer nüshalaida bulunmayan 3 gazel yer almaktadır. Gazelierin sıralanışı diğer nüshalara göre değişiktir. İstinsah tarihi ise hicrl 1185'tir. Bu dört nüshaya göre

ll) Çakır, s. 13-15. ·

12) Seyidov, (1963), s. 39; Mirali Seyidov, Azerbaycan Ermeni Edebi Alakaları( Ortaasrlar ); Bakü 1976, s. 146-147.

·-----· •. ;;J

Page 5: İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01777/2008_36/2008_36_CAKIRM.pdf · 2012-11-01 · İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİ Mümine

İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZÜLl MUAKKİBİ: KAVS1 223

hazırladığımız tenkitli metne göre Kavsi Dlvanı'nda 552 gazel, 2 terkib-i bend, 3 tercY-i bend, ı murabba, 5 muhammes, ı müseddes ve ll rubai yer almaktadır13 •

Azerbaycan ve İran' da yayınlanan Kavsi ile ilgili eserlerde Kavsi DMinı'İıın İstanbul nüshası görülmedİğİ için eksiklikler mevcuttur14

2.2. Farsça Divanı Kavsi bir beytinde kendisinin Türkçe ve Farsça yazdığım ama halini anlatmaya bun­

lann biraz bile olsa yetmediğini ifade etmektedir. Bu beyit bize onun Türkçenin dışında Farsça şiirler de yazdığım göstermektedir:

Türk nazmı Farisi !arz ile sözler söyledüm Ah kim bir şerome I}avsT şerh-i ahval olmadı G551!6

Kendi beyanı doğrultusunda Farsça D!vanı'nın olup olmadığını araştırdığımızda Pakistan'da bir divanının varlığını fark ettik. Bu nüsha hakkında bilgi veren Farsça bir katalogda 15 d!vanın Farsça veya Türkçe olup olmadığı belirtilmemekle birlikte örnek ver­diği Farsça beyit bize bu nüshanın Farsça birdivan olabileceğini düşündürdü. Söz konusu d!vanın künyesi şöyledir:

a- Pakistan Lahur Şehri Pencap Üniversitesi Kütüphanesi nu: 165 PI VI 699 (f. 572)

3: Türkçe Divanı Çerçevesinde Kavsi'nin Ş ür Dünyası

3.1. Şekil Kavsi, divanında daha çok Klasik Türk Edebiyatı'nın en çok sevilen ve en çok tercih

edilen nazım şekli olan gazeli tercih etmiştir. Mürettep bir divanda bulunması gereken kaside nazım şekline yer vermemiştir. Bu sebeple bir gazel şairi olarak anılsa yeridir. Kavsi Dlvanı'nda 552 gazel, 2 terkib-i bend, 3 terci-i bend, ı murabba, 5 muharnmes, ı müseddes ve ı I rubai yer almaktadır. Gazellerde beyit sayılannın tek olması genel kabul iken Kavsi Dlvanı'nda, çift sayılı beyti olan gazeller de oldukça fazladır.

"Ahenk, bir bütünü teşkil eden parçaların veya unsurların estetik ölçüler içinde birbi­riyle uyuşması aniamma gelen, çeşitli ilim ve sanat dallarında kullanılan terimdir. " 16 Di­van şiirinde ahengi sağlayan bir çok unsur vardır. Muhsin Macit'in tasnifini esas alarak17

Kavsl'nin şiirlerine baktığımızda ahenk sağlamak için söz ve ses tekrarlaona başvurduğu görülmektedir.

Kavsi beyiderinde çoğunlukla ikili söz tekrarlaona başvurmuştur. Genellikle aynı k;e­limenin tekrar edilmesi şeklinde karşımıza çıkan tekrarlar anlamı güçlendirmek ve dikkat çekmek için yapılmıştır.

I}avurdı bagrumi reşk ateşi budur derdüm Ki gayr gayr oluhan yar yar ola ne ola G453/5

13) Nüsha ailesi oluşturmak amacıyla yapılan çalışmalar için Bkz. M. Çakır, a.g.t., s. 319-458

14) Paşa Kerimov, Gövsi Tebrizr Divan, Bakı, Nurlan 2005; Seyide Hamide Reiszade, Divan-ı Kavsi, Hfişe Matbaası, Tahran 1376.

15) A Catalogue of Persian Manuscrıpts, Compiled By Ahmad Monzavı Publication no: 33, Regiomal Cultural Institute, V, 3.

16) Muhsin Macit, Divan Şiirinde Ahenk Unsurları, Akçağ Yay., Ankara 1996, s. 13.

Page 6: İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01777/2008_36/2008_36_CAKIRM.pdf · 2012-11-01 · İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİ Mümine

... !2

2241 Dr. Mümine ÇAKIR ---------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

Aşağıya aldığımız örnekte de birinci mısraın başındaki ifadeler ikinci mısraın sonun­da tekrar edilmiş ve değişik bir söz tekran örneği verilmiştir:

Yoh özümden haberüm ney kimi ta var eserüm Yanaram şemc kimi yohdur özümden haberüm 032911

Söz tekrarlarının dışında Kavsl'nin başvurduğu bir tekrar da ses tekrarlarıdır. Katiye ve vezin, ses tekrarını oluşturur. Aynı zamanda "assonans" ve "aliterasyon" da ses tekra­ndır. Assonans, şiirde teşekkül bakımından benzeşen ünlüterin bir mısradaki kelimelerin bi.jnyesinde veya önceki yahut sonraki mısraların hecelerinde ahenk oluşturacak şekilde arka arkaya tekrarlanmasına denir18. Aşağıdaki beyitlerde ahengi sağlamak için tekrarla­nan "a" sesi assonans oluşturmuştur. Ayrıca aynı kökten olan sözcüklerin tekran ve ek tekrarları da şiirlerde söz konusudur:

Yadufila yadlandılar atıbab u dostum Brganeler me ger olalar aşina bafia G 1317

Aliterasyon, bir mısra içinde veya devam eden mısralar arasında aynı ünsüzlerin tek­rarlanmasıdır19. Bu ses tekrarlarıyla aynı zamanda beytin manasma uygunluk da sağlan­maktadır.

Aşağıdaki beyitte "s ve r" sesleri tekrar edilerek şimşek sesi hissettirilmektedir:

Bahar faslı om savt-ı racd sanmaginen Kinalem ile benüm eyler asuman feryad 042/10

"in" sesinin tekran ve "-um, -üm, -ün, -ın" eklerinin tekran aşağıdaki beyte inierne sesini kazandırmıştır:

Her gice kim oldı mihmanum hayal-i merhemüfi Dag ile I,aldum der ü barnın çeragan göfilümüfi 0254/3

Ahenk unsurlarından bir diğeri de "ritm"dir. Ritim vezin ve katiye ile sağlanır. Hece­lerin belli sayıda öbekleşmesiyle, vurgulu ve vurgusuz, uzun ya da kısa hecelerin düzenli dizilişiyle şiirde ritm sağlanıı:-2°. Kavsl, beyiderinde aruz veznini başarıyla kullanmıştır. Genellikle aruzun sık kullanılan vezinlerini tercih etmiş ve vezinle hareket unsuru sağla­mıştır. Türkçe kelimeleri tercih etmesine rağmen vezin kusurları çok değildir.

Ahengi sağlamak için kullanılan diğer bir unsur redif ve kafiyedir. "c, h, z, s, z C " harfleri dışında bütün harflerle gazeller yazmıştır. Divan'da Farsça ve Arapça kelimelerle redif oluşturmuşsa da çoğunlukla redifterini Türkçe kelimelerden seçmiştir. Özellikle de fiiliere diğer kelime türlerinden daha çok yer vermiştir.

Redifler gazelin konu bütünlüğünü sağlamak adına önemli bir görev üstlenirler. Ga­zellerin anlamları ile seçilen redifler birbiriyle ilişkilidir. "Aşk, aşık, söz, göz, bahar, nev­hat, gönlümün, sakinün, bülbül, sünbül v.b" redifli gazellerde bir konu bütünlüğü vardır ve redifte zikredilen unsur çevresinde yek-aheıık ve yek-avaz gazeller yazılmıştıı:-2 1 .

17) Bkz. Macit, s. 128. 18) Macit, s. 73. 19) Macit, s. 71. 20) Macit, s. 75. 21) Kavsi'nin edebi kişiliği, dil ve anlatımı ile ilgili aynntılı bilgi için Bkz. Çakır, s. 16-120.

Page 7: İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01777/2008_36/2008_36_CAKIRM.pdf · 2012-11-01 · İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİ Mümine

İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULf MUAKKİBİ: KAVSf 225

2.2. Muhteva

Ka vs! DMinı 'nı muhteva bakırnından incelediğimizde şiirlerde işlenenkonulan; "din­tasavvuf', "cemiyet", "insan" ve "tabi at" gibi ana başlıklar altında toplamak mümkündür. Bu başlıklan da genel olarak kısaca izah edecek olursak şunlar söylenebilir:

Ka vs!~ Isfahan 'da devrin ileri gelen alimlerinden eğitim almış olmasına rağmen dilli unsurları şiirlerinde bilgi verici mahiyette kullanmarnıştır. O herhangi bir Müslüman gibi din! unsurlan algılarnış ve ifade etmiştir. Aşık ile sevgili arasındaki durumu ifade etmek a,macıyla bunları benzetme unsuru olarak kullanmıştır. O da diğer insanlar gibi Allah'li yalvarmış, Allah'ın yaratıcılığından, birliğinden, Hz. Muhammed'e ve Hz. Ali'ye olan bağlılığı ve sevgisinden bahsetmiş, peygamberin şefaatini istemiş, ibadet ile, itikat ile ilgili mefhumları günlük hayatın içinde algılamıştır. Divanın başında bir tevhit bulun­maktadır. Bunun dışında münacat ve nat türünde birkaç gazeli vardır. Yaşadığı toplumun ve klasik divan edebiyatı anlayışının dışına çıkmadan din! unsurlardan bahsetmiş ve şiir­lerinde bunlara yer vermiştir. Allah'a yalvardığı bir beyti şu şekildedir:

ilahi gönlümi öz cış~un ile it Ieb-a-leb kim Usandum ~adr bilmezler gam u derd ü belasından G386/3

Kavs!, şiirlerinde fazla olmamakla birlikte bir takım tasavvufi tabirler kullanmıştır. Bunları gerçek anlamlanna uygun olarak beyitlerde işlemiştir. Fakat şiirlerinden anladı­ğımıza göre mutasavvıf değildir. Tasavvufi mahiyette birkaç şiiri vardır. Bu şiirlerde de ehl-i hal ve harahat ehli olduğunu, dünya için yüzsuyu dökmeyeceğini, Hak karşısında varlığının yokluğunu, dünyanın geçiciliğini, değersizliğini ifade eder. Bunun gibi şiirleri­nin dışında tasavvufi ibareleri tasavvufi derinliği olmadan, aşk karşısında aşığın durumu­nu ifade etmek için kullanmıştır. Tasavvufi unsurlan ele alışı devrin klasik tasavvuf anla­yışının dışında kalamaması ile ilgilidir. Tasavvufi tabirleri kullandığı aşağıdaki beytinde aşıkların dünya ile bağlantılannı sağlayan ve bir ödünç elbise saydıklan vücutlanndan utandıklannı söyler. Mecnunlar bu ödünç elbiseden soyunanlardır:

Libas-ı cariyetden ar ider cuşş~ matıvem kim Nice Mecnün-ı cüryan damen-i satıra ilen başlar Gl06112

Kavsl beyiderinde sosyal hayatı bütün canlılığı ve hareketliliğiyle işlemiştir. Devrin geleneklerini, yaşantısını, alış-verişini, giyim-kuşarnını, sağlık anlayışını, tedavi yöntem­lerini, eğlence anlayışını beyitlerde görmek mümkündür. Mesela günlük hayatta hasta ziyaretine gidilirken bir demet gül götürülür, böylece ziyaret edilen kişi hatırlanmış olur. Bu durum bir beyİtte şu şekilde ifade edilmiştir:

Bade-i gülgün içüp gel başuma ey şemc kim :A:astefii bir deste-i gül birle anmag çağıdur G114/3

Şiirlerde Türk gelenekleri de konu edilmiştir. Mesela geleneklerimizde misafire hür­met edilir. Misafir olduğunda ev sahibi başköşeye oturmaz:

:A:ayalüfi sinede göfilüm ayag altındadur sa~ Oturmaz sadrda iv sanibi milıman olan yerde G434/2

Page 8: İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01777/2008_36/2008_36_CAKIRM.pdf · 2012-11-01 · İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİ Mümine

226/ Dr. Mümine ÇAKIR ---------EKEV AKADEMİ DERGİSİ

Devrin giyim kuşamının da beyitlere yansıdığı görülmektedir. Aşağıdaki beyte göre başlığın başa eğri takılınası büyük bir ihtimalle dikkat çekmek ve başkalarına nisbet et­mek içindir:

Nisbet ilen yefii ayufi başı göklerden öter Börkini egri ~oyanda başa ol racfia igit 029 /2

Kavsl'nin şiirlerinde eğlence meclisleri, gezintiler, bağlar, gül bahçeleri önemli yer tutar. Zikrettiği mfisiki terimleri onun farklı alanlarda bilgi sahibi olduğunu göstermekte­dir, Yönetim şekli, savaşlar başarıyla ele alınmıştır. Bütün bu unsurları halkın kullandığı dille birleştirmiş ve çeşitli deyim ve atasözleriyle hayatı beyitlere sokmuştur. Bunun dı­şında devrin tanınmış kişilerini de şiirlerinde görmek mümkündür. Beyitlerinde zikrettiği kişiler yardımıyla bizim Kavst'nin yaşadığı devri tespit etmemiz mümkün olmaktadır. Mesela aşağıdaki beyİtte zikredilen isimler yardımıyla Kavst'nin yaşadığı devri tespit etmek mümkün olmuştur:

Ugurlu Han Ziyad oglı Musahib rüzigannda Ki biz anufi ~ulı ol bende-i Sultan Süleymandur TC3-5/6

Şair, Divan Edebiyatı'nın duygu ve düŞünce dünyasını oluşturan unsurları da telmilı­ler yoluyla başarıyla beyitlerinde kullanmış, bunları farklı buluşlarlayeniden ele almıştır. Sosyal hayatı, devrin yaşantısını ele alışı başanlıdır. Beyitlerden o'devrin geleneklerini, yaşayışma ait ipuçlarını bulmak mümkündür.

Kavsi, beyiderinde genel olarak insanı değerlendirmekle birlikte daha çok aşık ve sevgili üzerinde durmuşt]lr. Beyitlerde ele alınan hemen hemen her konu bu sevgili ve aşığın durumunu anlatmak için kullanılmıştır. Şair, kendisini aşıkla özdeşleştirir. Aşık, sevgilisi uğruna ağlayıp inleyen, sevgilisinin her türlü zulmüne katianan ve sevgiliye ka­vuşma hayaliyle yaşayan bir tiptir. O sevgilinin yolunda yerlerde sürünür, yer ile nere­deyse bir ohır. Çünkü sevgili aşk ehlini öyle görmek istemektedir. Onu bu halde gören çocuklar onun yerden bittiğini bile düşün ür:

Yolında bes ki Cış~ ehlin görür toprag ilen yeksan Sanur ol tıft-ı bazi-güş kim yerden biter caşı~ O 252/2

Aşığın vücudu acı çekmekten zayıf düşmüştür. Vücutta görünenler kemikler ve damar mıdır, yoksa hasırın üstüne bir toz tanesi mi konmuştur? Bu sorunun cevabını şair şu şe­kilde vererek onları hasıra konmuş toz tanelerine benzetilmiştir:

91 cisiJl-İ nil-tüvan bu reg ü üstühvan ınıdur Ya bir gubar ~onmış ola büriyalara 0429/6

Diğer yönüyle aşık, eğlenmeyi, bezmi, şarabı, meyhaneyi çok sever. Sabrettiği takdir­de sevgiliye kavuşacağını bilir. Bu sebeple ümitsizliğe kapılmaz. Kavsl'nin çizdiği aşık tipi zaman zaman klasik anlayışa uygun olarak ayrılığı kavuşmaya tercih etse de yine de acıdan zevk almaz. Hayata bağlıdır. Sevgili ise padişaha benzer. Kullarına iltifat etmez, aksine onlara zulmeder. İkiyüzlüdür. Sevgilinin zalim bir sultana, sevgilinin gözünün de o sultanın emrini yerine getiren bir cellata benzetildiği şu beyit ilginçtir:

Asi özünsen beni herçend gözün öldürdi Ne ki sultan buyırursa om eyler cellad 040/3

Page 9: İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01777/2008_36/2008_36_CAKIRM.pdf · 2012-11-01 · İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİ Mümine

İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZUL! MUAKKİBİ: KAVSf 227

Sevgilinin ve aşığın vücut aksamma ait benzetmeler genellikle tabiattaki diğer var­lıklarla yapılmıştır. Sevgili ve aşık anlatılırken onların durumlarından etkilenen organları çeşitli benzetmelere konu olmuştur. Mesela; aşağıdaki beyİtte sevgilinin zülüfleri avıru yakalamak için havalanmış, bunun üzerine sab1i rüzgarı da saklanmak için bitkilerin ara­sına girmiştir. Sevgilinin havalanan saçları ile ilgili bu hayal oldukça dikkat çekicidir:

~

Her bir giyaha daldalanur Iş:orhudan saba Çün sayd Iş:asdına ham-ı zülfüii hevalanur G58/2

Şair zaman zaman da rakipten bahsetmiştir. Ama rakip şiirlerde aşık ve sevgili kadar yer tutmaz.

Görüldüğü gibi Ka vs!, beyitlerinde klasik anlayışa uygun olarak aşık, sevgili ve rakip­le ilgili unsurlan kullanmış ve bunlarla ilgili ilgi çekici hayaller oluşturmuştur.

Kavs!, şiirlerinde tabiata ait birçok unsurdan bahsetmiş, bunları aşığın ve sevgilinin durumunu ifade etmek için kullanmıştır. Kozmik alem, zamana ait mefhumlar, dört un­sur, hayvan ve bitkiler ile bağlar, bahçeler çeşitli benzetmelere konu olmuştur ve insanın benzetileni durumundadır. Aşığın en çok yakındığı ve şikayet ettiği unsur felektir. Pelek, aşığın başına gelenlerin müsebbibidir. Aynca felek aşığın iniemelerinin oklarıyla delik deşik olmuştur. Onları gören, bu göz göz delikleri gezegenler ve yıldızlar sanır:

Ah u nal em navekinden göz göz olmışdur felek Kim di yer hallş: onlara sabit ü seyyareler G 158/3

Bunun dışında güneş ve ay, şairin ele aldığı önemli unsurlardır. Sevgilinin benzetileni olan güneş ve ay çeşitli halleriyle beyitlerde zikredilmiştir. Sevginin yüzü güneştir. Yüzü­nün ortaya çıkışı ile yeryüzü aydınlanır ve böylece yıldızlar da feleğin gözünden düşerler. Çünkü güneşin parlaklığı karşısında yıldızın parlaklığı hiç kalır. Gökte yıldız kalmaz. Burada yıldızların gün çıkınca kaybolması güzel bir sebebe dayandınlarak gerrlunun gö­zünden yıldızların düşmesiyle gökte yıldızın kalmadığı ifade edilmektedir:

Ta sen ey hurşid-i taban rüşen itdüii yer yüzin Düşdi gerdün un gözinden gökde ulduz Iş:almadı G550/4

Aşığın hayata bağlılığının göstergesi olan eğlence meclisleri bağ ve bahçelerde geçer. Bu bahçelerin en önemli unsurları gül ve bülbül yani sevgili ve aşıktır. Baharın, gül yap­raklan üzerindeki çiğ tanelerinin konu edildiği bir beyit şu şekildedir. Bıi beyitte bahann, gülün yüzünü şebnem ile yıkaması söz konusu edilmiştir:

Her gül ki şebnem ile yumış çehresin bahar Gül-berg-i can:z-ı caralş:-efşanuiia fida G 18/5

Bütün bunların ışığında diyebiliriz ki Kavsl'nin şiirleri şekil yönüyle başarılı olduğu gibi muhtevası yönüyle de ilgi çekici ve başarılıdır.. ·

3.3. Dil ve Anlatım Ka vs! hakkında bilgi veren kaynaklarda, onun şiirlerinin ok gibi tesirli ve delici oldu­

ğu22 söylenmekte; aynca Kavsl'nin yaratıcılığı çok zengin, bed!i sözün kuvvet ve tesirini

22) Seyidov, (1963), s. 19.

Page 10: İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01777/2008_36/2008_36_CAKIRM.pdf · 2012-11-01 · İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİ Mümine

228/ Dr. Mümine ÇAKIR ---------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

bilen, aruzun en oynak balıirierini seçen, dili son derece canlı, teşbihleri tabii ve saınlm123 ,

yazı dili ile konuşma dilini başarılı bir şekilde birleştiren24, Türkçe'nin lirik şiir üstadı25

olduğu belirtilmektedir.

Kavsl, gazel dışında diğer nazım şekillerine pek itibar etmemiş olmasından dolayı "gazel şairi "olarak anılsa yeridir. Onun gazelleri &şikanedir. Kendisi de zaman zaman kendi şiirini değerlendirirken "aşikane" ifadesini kullanmıştır:

Atıbaba sergüzeştini I}avsi beyan ider Sanman ki matlabı gazel-i caşıkanedür G63/6

"Mana evinin çerağı" olarak gördüğü mısralanyla sevgilinin yanağını vasfeder. O, "rengin" söz söyler ve söylediği sözleri gönlünün kanıyla renklendirir.

Gerçi I}avsi hüii-ı dilden öz sözin rengin ider Söz. bilen aşılf bil ür güftar anun güftandur G 123/10

Kavsl, devrinde, Türkçenin yöneticiler tarafından Farsça karşısında ikinci plana düşü­rülmesinden oldukça rahatsız olmuştur. Şiirlerinçie halk söyleyişlerini, deyimleri, atasöz­lerini kullanması onun Türkçeye verdiği değerin göstergesidir. Ayrıca beyitlerde sık sık "dilsizlik"ten şikayet eder. HamitAraslı'nın tespitine göre bu dilsizlikten, bl-zebanlıktan şikayet, devrinde yöneticiler tarafından Türkçeye yeterince önem verilmemesindendir26•

Kavsi, şiirlerinde Arapça ve Farsça kelimelerden ziyade Türkçe kelime leri, tamlama­lan tercih etmiştir. B u sayede sade ve anlaşılır şiirler yazmıştır. Çok sık olmamakla birlik­te şiirdeki mana ile müzikaliteyi hissettirebilmek için zincirleme tamlama kullanmıştır.

Sade bir dille yazdığı·halde vezin kusurlan çok değildir. Anız vezninin karışık olma­yan balıirierini gazellerinde kullanmış ve bu kullanımlarda Türkçe kelimeleri başarılı bir şekilde vezne uydurmuştur. Anızu kullanmadaki kolaylığı hissedilmektedir.

Kavsi'nin önemli bir özelliği de halk söyleyişlerini, atasözleri ve deyimleri tercih etmesidir. Deyimleri hem gerçek hem de mecaz anlalrılannı kastedecek şekilde başarıyla kullanmıştır. Aşağıda zikredeceğimiz beyitlerde bunu görmek mümkündür. Aşığın bağ­rında kan dolu bir gönül vardır. "Bağrına basmak" deyimini kullanırken buna da işaret etmektedir:

Dil-i pür-hünımı her dem basaram bagruma kim Ola bir gün ki ola saJ,<I-i hün-hvare fida Gl0/8

Yine "bel bağlamak" deyimi de sevgilinin zülüflerine belinden bağlanmış bir aşık resmi çizerken deyiınin "güvenmek" anlamını kastetmektedir:

Ol zülf ucından asıl u lfalsa gönül nola Kimse sınamadın birine bil mi baglar G97 /9.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Kavsi, beyitlerinde deyimleri başarıyla kullandı­ğı gibi atasözlerini de sıklıkla ve başanyla kullanmıştır. Atasözlerini kimi zaman olduğu

23) Araslı, (1958), s. 3-11.

24) Akpınar, s.70.

25) Rüstemova, s. 477.

26) Araslı, (1958), s. 6-7.

Page 11: İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01777/2008_36/2008_36_CAKIRM.pdf · 2012-11-01 · İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİ Mümine

İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULf MUAKKİBİ: KAVSf 229

gibi alnuş, kimi zaman da değiştirerek kullannuştır. Kimi zaman da atasözünün manasını hissettirmiştir. Atasözlerinin dışında veciz ifadelere de çokça yer vermiştir:

"Kırık testi su tutmaz" sözünün söylendiği bu beyİtte gönül kırıklığı sebebiyle gönül-de durmayıp akan kan ifade edilmiştir: ·

Sını!,<: sebüda su dutmaz !,<:arar u mey durmaz Şikeste gönlüme mahvem ki I,<:an ilen doludur G 108/5

"Kanı kan ile yumazlar" sözü aşağıdaki beyİtte şarab ile ciğer kanının bağlantısı ku­rulmuştur:

Şerab hün-ı ciger defCine ne fayide sensiz Boyun belasın alım I,<:anı I,<:an ile yumai,<: olmaz G206/2 .

"Mum dibine ışık vermez" atasözünün geçtiği bu beyİtte ilginç bir kullanım vardır. Aşığın göğsündeki dağ, gönül sarayını ışıtır ama gönüle bir faydası olmaz:

Sinede göfilüm serayın rüşen eyler şernc-i dag Öz ayağı altına her çend ışıg virmez çerag G245/1

Görüldüğü gibi Kavst, beyiderinde deyim ve atasözlerine Türkçe'nin bütün irnkanla­nnı kullanarak başanyla yer vermiştir.

Kelimelerle ilgili başanyla uyguladığı diğer bir özellik Arapça veya Farsçasını kullan­dığı kelimenin aynı beyit içinde Türkçe eşanlamlısını da kullanmasıdır.

Aşağıdaki beyİtte "btm" ile "korku" kelimeleri aynı anlamdadır:_

Iztırabum kayd-ı birninden degül korhum budur Kim çıha ;an olmaya agah sayyadum benüm G314/4

"Tire", "kara" ve karanlık kelimeleri yakın anlamlıdır ve "karavul" (gözcü, nöbetçi, karakol) kelimesiyle de bağlantı kurulmuştur:

Ey şam ider J;cara calemün tire calemi Sen hicr leşkerine I,<:aravul nusan n esen G387 /3

Kavst diğer nazım şekillerine göre, gazellerinde daha sade bir dil kullannuştır. Zaman zaman-beyitlerde bugün kullanımdan düşmüş veya Anadolu Türkçesinde kullanılınayıp Azerbaycan Türkçesinde kullanılan sözcüklere başanyla yer vermiş, halk söyleyişini öne çıkarm,ıştır:

"Yaşurmak, ötmek, danmak, çulkaşmak, sorag, küymek, daldalanmak, haray, döz­mek, tapşırmak, tikan, dükan, sınmak, ötürmek, bir havur, yügürmek, yünül, ütüzmek, iye, gözgü, karavul, danla, anul, , buhag, dustag, kırak " gibi kelimeler buna örnektir.

Türkçeyi kullanmadaki başansı yanında şiirlerinde dikkat çeken bir diğer yön de be­yitlerin.canlılığı ve renkliliğidir. Cemal Kurnaz'ın dikkat çektiği üzere, "Divan şairleri zaman ı;aman çok orijinal tablolar çizerler. Bunlar, onların çevrelerine dikkatlerini gös­termesD bakımından önemlidir. Bazı tablolar renklidir, şair ustaca renk vurur. Bazıları siyah beyazdır. Bazıları ise kamera ile tespit edilmiş gibi ses ve hareket unsurunu ön plana Çıkarır. Bu bakmidan yer yer modern resim çalışmalarını hatırlatan beyitler insanı lzayrette bırakır."27 Bu düşüncenin ışığında şiirlerini incelediğimizde, gazelleri oldukça

27) Cemru· Kurnaz, "Divan Şiirinde Resim Temayülü", Halk ve Divan Şiirinin Müşterekleri Üzerine De­nemeler, Akçağ Yay., Ankara 1990, s.l39.

Page 12: İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01777/2008_36/2008_36_CAKIRM.pdf · 2012-11-01 · İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİ Mümine

.. ' :j!

:U :ı i :; :

230/ Dr. Mümine ÇAKIR --------- EKEV AKADEMİ DERGİSİ

renkli ve hareketli olan Kavsl'nin, beyiderinde zaman zaman siyah~beyaz, san, yeşil, kırmızı renkler dikkatimizi çekrnektedir. Babarda güllerin açması kırmızının, çimenlerin, yapraklann açması ise yeşil rengin hakimiyetine sebep olmaktadır. Bir de aşığin ateşli 1ihı ve dertten sararmış yüzü tam bir renk cüinbüşü oluşturmaktadır. Aynca bazan mevsimin­de sararan yapraklar bu renkli tabioyu tarnamlarnaktadır. Yaşlılıktan saçı sakalı ağarmış fakat şairin bir türlü talihi karaiıktan kurtularnamıştır:

Ne güller dermedüm her berg-i zerd ü sürhden saıp­Hazan bagında yadufila senün seyr-i bahar itdüm G326/2

Tük agardı VÜ ~aradur rüzigarum cış~dan Geçdi eyyam-ı bahar u ben hernan drvaneyem G307 /5

Kavsl'nin beyiderinde gerçek hayatın hareketliliği de hissedilmektedir. O şiirlerinde günlük hayatta karşımıza çıkan olaylan çok güzel resmetıniştir. Mesela sarhoş olup evin­den topallayarak, sendeleyerek dışan çıkan gencin görüntüsü aşağıdaki beyitle birlikte gözümüzün önüne gelmektedir:

Mey içüp çıhmış şelayin ivden ol racna igit Ta kime pervii ide bir böyle bi-perva igit G30/1

Aşağıdaki beyİtte de günlükhayatımızda her zaman karşılaşabileceğimiz bir manzara yer almaktadır. Mahallenin delisi oynamaya başlamıştır. Mahallenin çocuklan da ona eş­lik ederler. Onlara genç ve yaşlilar da katılır:

Nice etfal ile divane hem-r~s olmasun ya Rab Ki iev~inden nesim-i nev-haharun şeyh u şabb oynarG131!3

Aşağıdaki beyitte de şair bize ilginç bir görüntü çizmektedir. Mektup veya onun gibi belgelerin üzerine vurolan mührün tımakla kaldınlması ilginç bir benzetmeye konu ol­muştur. Oruçlu iken d udaklar mj.ihürlenir. Bu mührü bayram bilali tımağı ile açar. Burada Ramazan ayının bitişi ve hilalin görünüşüyle bayram yapmak anlatılmaktadır. İlginç bir beyittir:

Cam-ı meyden rüze ger mühr-i leb olsa gam degül Kim onı bir gün hilal-iCıyd açar dımag ilen G384/5

Aşağıda aldığımız beyİtte ise Kavsl, günlük hayattan bir manzara karşımıza çıkar­maktadır. Nemlenen eşyalar gürie serilir. Aşığın gözü daima yaşlarla doludur. Bu şekilde gözleri nem olmasın; 'gözyaşı kurusun diye güzellere bakmaktadır. Çünkü güzeller güneş­tir. Burada sevgilisinden başkasını görmeyen klasik aşık tipi yerine her güzele göz dikip bakan bir kişinin resmi vardır: ·

Nem yerde nemlü perde çürür sermedin güne Vechi budur ki göz tikerem dil-rübalara G429/7

Şiirleıjnde sade ve akıcı bir dil kullanan Kavsl edebi sanatlan da başanyla uygulamış­tır. Hem mana itibariyle hem de şekil itibariyle güzelliği arayan bir şair olan Kavsl'nin bu anlarnda bir çok sanatı kullanmış olması doğaldıİ. Bu sanatlara şiirin tabii akışı içinde yer vermiştir. Aşağıda birkaç örnek zikrettiğimiz beyitlerde sanatlar başanyla yer almaktadır.

Page 13: İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01777/2008_36/2008_36_CAKIRM.pdf · 2012-11-01 · İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİ Mümine

İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULf MUAKKİBİ: KAVSf 231

Bu kullanımlarda selıl-i mümteni görülmektedir:

"UÇ" kelimesinin bilinen anlamının dışında "sebep" anlamı da vardır. Bu beyİtte "ucundan" denilerek kaşın ucu söylenmişse de kastedilen mana "sebepten, yüzden"dir. Yakın anlam değil de uzak anlam kastedilerek tevriye yapılmıştır:

_l$:avsini unutma ki.senüfi ~aşufi ucından Her mısraCı bir matlac-ı divan olacagdur 087/10

Aşağıdaki beyİtte geçen ''kılıç-kılıcı" kelimelerinden ilki savaş aletidir, diğeri ise "et-mek, eylemek" anlamında cinaslı kullanılmıştır:

_~$:aral ur göz üregüm titrer ü ~an um ~aynar Ele ~anlu ~ılıcın çün al ur ol ~an ~lıcı 0488/2 Lef ü neşr sanatı olan bir beyit de şu şekildedir: Lacl ü tab u canz u çeşm ü nigiihuiidur senüfi

_~$:an içürden ~an içen~an agladan ~an eyleyen 0410/8

4. Kavsi'nin Nazireciliği ·

Kavsi Dlviinı ile ilgili olarak "şekil", "muhteva", "dil ve anlatım"ın dışında üzerin­de durulması gerektiğine inandığımız bir husus da nazirelerdir. Zira, divandaki nazireler şairin Fuzfill ile olan bağını anlarnarmza yardımcı olacak niteliktedir. Bilindiği üzere na­zire, bir şairin manzum bir eserine diğer bir şair tarafından aynı vezin ve kafiyede olmak üzere yazılan benzer şiirdir8• Bu tanımı göz önüne alarak baktığımızda Kavsl'nin en çok Fuzfili'ye nazireler yazdığım görürüz. Nazire olmayan şiirlerinde de Fuzfili'nin etkisi hissedilmektedir. Fakat bu etkileşim asla bir taklit değildir. Çünkü Kavsi, kendine has buluşları olan, Türkçeyi başarıyla kullanan, hayalleri zengin bir şairdir.

Fuzfill'nin dışında Ali Şir Neviiyl'ye, Vahid'e nazireler yazmıştır. Bunların içinde en dikkat çekici olanları Fuzfili'ye yazdığı nazirelerdir. Nazirelerinin bir çoğu tazmin niteliği taşımaktadır. Cemal Kurnaz'ın "nazirenin uzantısı" kabul ettiği, Fatih Köksal'ın da "ade­ta bir tür nazire görünümünde olduğunu"29 söylediği tazmin, Kavsi'nin baş vurduğu bir yöntemdir. "Başka bir şairin bir mısraını ya da bir beytini kendi şiiri içine yerleştirmek demekolan tazmin de, bir şiiri beğenme, model alma gibi bir noktadan hareket ettiği için nazire ile akraba bir faaliyet sayılabilir."3° Kavsl, de nazirelerinde genellikle tazmin etti­ği şairiii ismini söyler ve bir mısraını son beytinde tekrar eder. Biz Kavsl'nin Fuzfill'nin bir şiirine yazdığı nazireyi örnek olarak verip karşılaştıracağız:

Fuzfili'nin gazeli

Mefarlün mefrulün mefarlün mefarlün

! 1 Sahadan gül yüzünde sünbül-i pür-piç u tiib oynar Sanasın per açıp gülşende bir müşgin gurab oynar

28) Tahirü'l-Mevlevi, Edebiyat Lugati, Enderun Kitabevi, İstanbul 1973, s. 114.

29) Fatih·Köksal, Sana Benzer Güzel Olmaz Divan Şiirinde Nazire, Akçağ Yay., Ankara 2006, s. 54.

30) Cem!ı.l Kurnaz, Osmanlı Şair Okulu, Birleşik Yayınevi, Ankara 2007, s. 59.

Page 14: İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01777/2008_36/2008_36_CAKIRM.pdf · 2012-11-01 · İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİ Mümine

l ,.

232/ Dr. Mümine ÇAKIR ---------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

2 Hayai-i anzın cevlan eder bu çeşm-i pür-nemde

Niçün kim mevclenmiş suda aks-i aftab oynar

3 Ruhun görgeç olur süz-ı derün u düd-ı dil hasıl Bahar eyya:mı sıçrar'herk-i ralışende sehab oynar

4 Irak olsun yaman gözden ne hoş saCattır ol saCat

Ki uşşa:k ile maCşuk eyleyip naz u itab oynar

5 Riyayr zahid-i huşkun sema C ın dan n' olur hasıl Hoş ol kim rind-i mey-hare içip cam-ı şarab oynar

6 Bu gamlar kim benim vardır baCirin başına koysan Çıkar kafir cehennemden güler ehl-i azab oynar

7 Kılar göz perdesin h ün-ab-ı hasret ça:k her dem kim Ruhunda lezzet-i drdar zevkinden nikab oynar

8 Fuzülr reşkten titrer dil-i pür-hünu uşşakın Benagüşunda yarın her zaman kim laCI-i nab oynaı-3 1

Kavs!'nin gazeli

Mefrulün mefrulün mefırrllin mefrullin

Dutar aheng mutrib çün dil-i pür-ıztırab oynar Meger bilmez mi kim defsiz bu ser-mest-i harab oynar

2 Uşııflar teg senün ~apunda çarh-ı pir illerdür Bu ümmrd ile kim bir gün olur bir feth-i bab oynar

3 Nice etfal ile drvane hem-rııfs olmasun ya Rab Ki zev~nden nesrın-i nev-haharun şeyh u şab oynar

4 Beni reşk ateşi mey teg ider bir şucle od s~r Sipend-i şüh çün mestane rııfs eyler kebab oynar

5 Gönül sen çarh-ı bi-zinhardan zinhara tiz geldün

Ki her bir dane başında yüz il bu asyab oynar

6 Özünçün sayeban fikr ey le çıh gerdilnun altından Ki _bir güll öz yerinden ahir ol zerrin-tınab oynar

7 N' ola ger bi-~arar olsam sipihrün piç ü tabından Ki başumda felahen teg bu agır asyab oynar

8 Bu ol söz pertevidür kim Fuzıılr söylemiş I}avsr Niçün kim mevclenmiş suda caks-i liftab oynar

Fuzfill'nin gazeli ile Kavsl'nin gazeli vezin, kafiye ve beyit sayısı yönüyle aynıdır. Bazı söyleyiş benzerlikleri vardır. Aynca her iki gazelde de oldukça hareketli tablolar yer almaktadır. Fuzfill'nin gazelinde sevgilinin yüzünde oynayan zülüfler ve kaküller

31) Fuzilli, Fuı.U/1 Divanı, (Haz. Kenan Akyüz v.d.), Akçağ Yay., Ankara 1990, s.l64-165.

Page 15: İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01777/2008_36/2008_36_CAKIRM.pdf · 2012-11-01 · İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİ Mümine

İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZC!Lf MUAKKİBİ: KAVSf 233

bahçede kanat açıp oynayan kargalara benzetilmiştir. Sevgilinin hayali aşığın gözünde suya aksi vurmuş güneş gibi oynamaktadır. Bahar aylannda bulutlar oynamakta, iişık ile maşuk nazla oynamaktadır. Ziihidin seması yerine, oynayan şarabın camı ve sarhoş ol­muş cindin oyunu daha makbuldür. Yine sevgilinin yüzündeki nikab ve kulağındaki küpe oynamaktadır. Bütün bunlara karşılık, Kavs1'nin gazelinde oynayan insanlar ağırlıktadır. Müzikle, 'lztırap dolu gönül; müziksiz sarhoş oynar. Oynayan delilerin yanında baharın gelişiyle sevinen genç ve yaşlılar oynar. Mest raksederken kebap oynar. Çarh bir çocuk gibi sevgilinin kapısı önünde kapı oyunu oynarken, altından yapılmış tınab yerinden oy­nar. Çarh değirmeni, bir danenin başında yüz yıl oynarken felek ağır bir taş gibi şairin başında oynar. Görüldüğü gibi redif etrafında her iki gazelde de bir birlik sağlanmıştır. Bazı benzerlikler ve söyleyişte de bazı yakınlıklar olınakla birlikte Kavsi de kendine özgü hayalleri ve farklılıklan işlemiştir. Onun kendine özgü buluşlan vardır. Kavsi'nin tanzir ve tazmin ettiği diğer gazellerde de buna benzer durumlar söz konusudur.

Kavsi'nin yazdığı nazirelerde dikkat çeken bir nokta; nazirelerin, basit birer taklit eseri olmayıp küçük benzeriikierin dışında oldukça kendine has ifadelerle dolu, başan­lı birer nazire olduğudur. Kavs1, model aldığı gazeller ile genel olai:ak aynı muhtevada nazireler yazmıştır. O aynı muhtevayı kullanmış fakat aynı mazmunlan ve hayalleri kul­lanmamıştır. Bu durum onun nazire yazmadaki başansını göstermektedir. Nitekim Yusuf Çetindağ'ın "İdeal bir nazire nasıl olmalıdır?" sorusuna verdiği cevap bize Kavsi'nin na­zirelerinin başansını göstermektedir: "Tezkirecilerin ve araştırmacıların yaklaşımından anladığımız kadarıyla ideal bir nazireci iki farklı yolu takip edebilir: 1. Bir nazireci dış yapı açısından zemin şiiri taklit eder. Hatta iç yapı açısından da ona benzeyebilir. Ancak bir şartla: iç yapıda zemin şiirden aldığı muhteviyata ait unsurları geliştirip inceltmelidir. Yani nazireci zemin şiirde kullanılan bir mazmunu ya da hayali alabilir, ancak olduğu gibi kullanamaz. Ölçü, kafiye ve redifte beraber aldığı mazmunu ya da hayali geliştirir, farklılaştırır, dolayısıyla şahsileştirir ve adeta kendi mührünü vurur. 2. ikinci ideal nazire tipinde ise nazireci zemin şiirden dış yapıya ait unsurları alır, ancak iç yapıya ait un­surlara mümkün olduğu kadar dokwımaz. Onun yerine yepyeni bir muhteva bulur. Yani bir nazireci ölçü, kafiye ve redifı zemin şiirden alırken; mazmunu, hayali ya da işlenen konuyu değiştirir( ... ) Sonuç olarak her iki durumda da önemli olan, nazirecinin malze­meyi şahsileştirmesi, ona kendi damgasını vurabilmesi ve orjinalliği yakalayabilmesidir diyebiliriz."32

Sonuç

Şiirlerinden ve hakkında yazılanlardan yola çıkarak edindiğimiz bilgilere göre Kavs1, iyi eğitim almış bir şairdir. Divanında devrin klasik şiir anlayışını başarıyla ortaya koyan şair, aşikane ve cindane gazelleriyle dikkat çekmektedir. Fuzfiü muakkibi olan ve ona nazireler yazan Kavs1, onun kadar derin ıztıraplar çekmez. Ah ve inleyiş dolu beyitleri olmakla birlikte hayata bağlıdır, sevgiliye kavuşma ümidiyle doludur. Şiirlerinde maddi aşkı işlemiş, tasavvufa pek yer vermemiştir. Lirik bir şairdir.

32) Yusuf Çetindağ, Ali Şir Nevayi'nin Osmanlı Şiirine Etkisi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay., Ankara 2006, 5.31-32.

~L----------------------------·--·--·----·-- ........ ____ .. _ .. __ . _________ _

Page 16: İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01777/2008_36/2008_36_CAKIRM.pdf · 2012-11-01 · İHMAL EDİLMİŞ BİR FUZULİ MUAKKİBİ: KAYSİ Mümine

234/ Dr. Mümine ÇAKIR ---------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

Gazellerinde Türk dilinin irnkanlannı başanyla kullanmış, halk söyleyişlerine, deyim ve atasözlerine önem vermiştir. Beyitlerde lihengi sağlamak amacıyla ses ve söz tekraria­nna sıkça baş vurmuştur. Vezni başanyla uygularnış, arnzun kanşık olmayan babirierini kullanmıştır. Rediilerde Türkçe kelimeleri ve özellikle de fiilieri tercih etmiştir. Beyit­lerde zaman zaman kelimelerle resim çizmiş, hareketli tablolar oluşturmuştur. Edebi sa­natlan başanyla uygularnış, ilginç benzetmeler yapmıştır. Nazım şekli olarak gazelleri tercih etmiş, diğer nazım şekillerinden az sayıda örnek vermiştir. Hiç kasidesi yoktur. Bu sebeple "bir gazel şairidir" diyebiliriz. Nazire ve tazminlerinde model aldığı gazele şekil yönüyle bağlı kalmış, ama kendine has buluşlanyla ve farklı mazmunlarla başanlı gazeller yazmıştır.

Yaşadığı dönemde ve sonrasında değişik coğrafyalarda ona karşı gösterilen ilgi, farklı yerlerde bulunan divanının nüshalan, Kavsl'nin Tebriz doğumlu olmasına rağmen Türk dünyasının ortak bir şairi olduğunu ortaya koymaktadır.

Bütün bunlann ışığında diyebiliriz ki Kavsl, dil ve anlatım yönüyle, kendine has bu­luşlanyla, bugünkü nesillere tanttılması gereken başanlı bir gazel şairidir.

'----------- -~·~---