HİKMET YURDU Düşünce – Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi ISSN: 1308-6944 www.hikmetyurdu.com DOI NUMBER: 10.17540/hikmet.20161715438 Hikmet Yurdu, Yıl: 9, C: 9, Sayı: 17, Ocak – Haziran, 2016/1, ss. 193 - 213 PARİS ANLAŞMASI ÜZERİNE ALİ SUÂVİ’NİN NOTLARI Yrd. Doç. Dr. Cahit Külekçi İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi [email protected]Öz: Osmanlı Devleti’nin son dönemleri, genel anlamda dünya siyasetinin bulunduğu yeri ortaya koyması açısından önemlidir. Devletin imzaladığı ya da imzalamak zorunda kaldığı bazı siyasî anlaşmaların içeriği de bu çerçevede ehemmiyet arz eder. Şüphesiz Paris Anlaşması da söz konusu önemin parçaların- dan biridir. Döneme şahitlik eden Ali Suâvi’nin notlarının satır aralarında bunu iz- lemek mümkündür. Ele aldığımız metin dönemin siyasî çıkmazlarını açıkça ortaya koymaktadır. Abstract: Ali Suavi’s Note on Paris Agrrement The last period of the Ottoman Empire is important to reveal the general world’s politics. It is also important the content of the agreement signed by Otto- man Empire. It is one of the components that the importance mentioned of Paris Agreement. It is possible to view in Ali Suavi’s notes, who witnessed during the period. The text reviewed reveals the political impasse of this last period. GİRİŞ 1839-1878 yılları arasında yaşamını sürdüren Ali Suavî, ‘sarıklı ihtilalci’ 1 olarak bilinen, II. Abdulhamid karşıtı bir kişiliktir. Her ne kadar yazılarını ‘Ulûm Gazetesi’nde yayınlasa da Ali Suavî’nin vesika kullanmadan ileri sürdüğü fikirler 2 ve başarısız darbe girişimleri, hem fikirlerinin değerini düşürmüş hem de V. Murâd’ı tahta geçirmek için gerçekleştirdiği darbe sırasında öldürülmüştür. 3 Türk milliyetçiliği 4 konusundaki söy- lemleriyle dikkat çeken Ali Suavî, yurt dışında kaldığı süre içerisinde çeşitli eğitimler alarak yurda dönmüş ve muhtemelen bu süreçten sonra reformist olarak nitelendirilen Genç Osmanlılar arasına katılarak hükümet karşıtı yazılar yayımlamaya başlamıştır. 5 Neticede 20 Mayıs 1878 günü V. Murat'ı tekrar tahta çıkarmak için yüz elli kadar Rumeli göçmeniyle Çırağan Sarayı'nı basmıştır. 6 Olay yerine yetişen Beşiktaş karakol 1 Mithat Cemal Kuntay, Sarıklı İhtilalci Ali Suavi, İstanbul 1946, s. 7, 8 vd. 2 Mithat Cemal Kuntay, a.g.e., s. 171. 3 Süleyman Kâni İrtem- Osman S. Kocahanoğlu, Sultan Murad ve Ali Suavî Olayı, s. 160- 167. 4 İsmail Doğan, Tanzimatın İki Ucu: Münif Paşa ve Ali Suavi: Sosyo-pedagojik Bir Karşılaştırma, İstanbul 1991, s. 32. 5 Charles Kurzman, Modernist Islam, 1840-1940, NY 2002, s. 138. 6 Süleyman Kâni İrtem- Osman S. Kocahanoğlu, a.g.e., s. 127, 128.
21
Embed
HİKMET YURDUisamveri.org/pdfdrg/D03434/2016_17/2016_17_KULEKCIC.pdfrine getirmekteydiler. Bu kilisenin kubbesinin tamiri, anahtarının kaybolması ve bazı imtiyazların kime ait
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
HİKMET YURDU Düşünce – Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi
[email protected] Öz: Osmanlı Devleti’nin son dönemleri, genel anlamda dünya siyasetinin
bulunduğu yeri ortaya koyması açısından önemlidir. Devletin imzaladığı ya da
imzalamak zorunda kaldığı bazı siyasî anlaşmaların içeriği de bu çerçevede
ehemmiyet arz eder. Şüphesiz Paris Anlaşması da söz konusu önemin parçaların-
dan biridir. Döneme şahitlik eden Ali Suâvi’nin notlarının satır aralarında bunu iz-
lemek mümkündür. Ele aldığımız metin dönemin siyasî çıkmazlarını açıkça ortaya
koymaktadır.
Abstract: Ali Suavi’s Note on Paris Agrrement
The last period of the Ottoman Empire is important to reveal the general
world’s politics. It is also important the content of the agreement signed by Otto-
man Empire. It is one of the components that the importance mentioned of Paris
Agreement. It is possible to view in Ali Suavi’s notes, who witnessed during the
period. The text reviewed reveals the political impasse of this last period.
GİRİŞ
1839-1878 yılları arasında yaşamını sürdüren Ali Suavî, ‘sarıklı ihtilalci’1 olarak
bilinen, II. Abdulhamid karşıtı bir kişiliktir. Her ne kadar yazılarını ‘Ulûm Gazetesi’nde
yayınlasa da Ali Suavî’nin vesika kullanmadan ileri sürdüğü fikirler2 ve başarısız darbe
girişimleri, hem fikirlerinin değerini düşürmüş hem de V. Murâd’ı tahta geçirmek için
gerçekleştirdiği darbe sırasında öldürülmüştür.3 Türk milliyetçiliği4 konusundaki söy-
lemleriyle dikkat çeken Ali Suavî, yurt dışında kaldığı süre içerisinde çeşitli eğitimler
alarak yurda dönmüş ve muhtemelen bu süreçten sonra reformist olarak nitelendirilen
Genç Osmanlılar arasına katılarak hükümet karşıtı yazılar yayımlamaya başlamıştır.5
Neticede 20 Mayıs 1878 günü V. Murat'ı tekrar tahta çıkarmak için yüz elli kadar
Rumeli göçmeniyle Çırağan Sarayı'nı basmıştır.6 Olay yerine yetişen Beşiktaş karakol
1 Mithat Cemal Kuntay, Sarıklı İhtilalci Ali Suavi, İstanbul 1946, s. 7, 8 vd. 2 Mithat Cemal Kuntay, a.g.e., s. 171. 3 Süleyman Kâni İrtem- Osman S. Kocahanoğlu, Sultan Murad ve Ali Suavî Olayı, s. 160- 167. 4 İsmail Doğan, Tanzimatın İki Ucu: Münif Paşa ve Ali Suavi: Sosyo-pedagojik Bir Karşılaştırma, İstanbul
1991, s. 32. 5 Charles Kurzman, Modernist Islam, 1840-1940, NY 2002, s. 138. 6 Süleyman Kâni İrtem- Osman S. Kocahanoğlu, a.g.e., s. 127, 128.
komutanı Yedi Sekiz Hasan Paşa tarafından başına sopa darbeleriyle vurularak öldü-
rülmüş ve Yıldız Sarayı civarında bir yere gömülmüştür. Eşi, olayla ilgili belgeleri yak-
tıktan sonra Londra’ya kaçmıştır.7
Latin harflerine aktardığımız metin Ulûm Gazetesi’nin, VII. sayısından alınmış-
tır. Metnin aslı aynı şekilde çevirinin devamında sunulmuştur. Metin olduğu gibi Latin
harflerine çevrildiğinden, tarafımızdan yapılan eklemeler dipnotlarda gösterilmiştir.
PARİS MUAHEDESİ
Bu muvakkat8 gazetemizin bir nüshâsında Rusya kralı Petrov’un ahd ve mîsâkı-
nı9 terceme etmiştik. [sahife 69] Şu ahdler mezkûr idi:
Sekizinci Ahd: Cihet-i şimâlde bahr-i Baltık10 ve cenûbda Karadeniz boyları
mesâi-i mütevâliye ile ele geçirilmek.
Dokuzuncu Ahd: İstanbul etrafına mümkün olduğu kadar yaklaşmak.11 Orada
saltanat süren dünyanın sahîh sultânı olacaktır. Binaenaleyh kâh Osmanlı ve kâh Acem
üzerine muhârebenin12 ardını arasını kesmemek ve Karadeniz’de tersâneler te’sîs eyle-
mek ve tedrîcen Karadeniz’i kavramak.
İşte Rusya Devleti bu ahdlerle amel ederek Karadeniz’de Sivastopol13 istihdâm-ı
acîbini te’sîs ve donanmasını teşkîl eylemiş. 1271’de Fransız’ın sebebiyet verdiği miftâh-ı
7 Geniş bilgi için bkz. Nazile Abbaslı, Ali Suâvi Düşünce Yapısı, İstanbul 2002. 8 Buradaki ‘muvakkat’ kelimesinin ‘geçici’ şeklinde değil de ‘süreli yayın’ şeklinde anlaşılması daha doğru-
dur. 9 1700 yılında Rusya ile imzalanan İstanbul Anlaşması’ndan bahsedilmektedir. Bu anlaşma ile Rusya Baltık
Denizi kıyalarına ulaşarak Karadeniz’deki güvenliğini emniyet altına almayı ve tüm Kafkasya’da hâki-
miyet kurmayı hedeflemiştir. Bkz. M. Sadık Bilge, Osmanlı Devleti ve Kafkasya, İstanbul 2005, s. 32, 33. 10 Baltık Denizi bugün İsveç, Finlandiya, Danimarka, Almanya, Polonya, Rusya, Estonya, Letonya ve Lit-
vanya devletleri ile çevrili bir iç deniz olmasının yanı sıra o dönemin şartlarında Rusya’nın Avrupa’ya
açılan kapılarından birisidir. Karadeniz’le bu denize olan hâkimiyeti birlikte Rusya’nın siyasî çıkarları
açısından oldukça önem taşımaktadır Karadeniz’deki Rus hâkimiyeti Osmanlı Devleti için ne kadar
menfi durumlara işaret ediyorsa Baltık da Avrupa için o denli menfi hâle işaret etmekteydi. Afif Büyük-
tuğrul, Osmanlı Deniz Harp Tarihi, İstanbul 1970, II, 189. 11 Elbette bu da Karadeniz’deki hâkimiyeti tesis etmekle mümkündü. Rusya’nın 1699’da, Karlofça’da istediği
Kerç Kalesi’ni elde edememesi de söz konusu antlaşmayı daha önemli hale getirmiştir. Gerçi bu kale ko-
nusunda Osmanlı bürokratlarının da söz birliği ettiği söylenemez. Bürokratların o dönemde Rusya ile
muhakkak surette barış sağlanabilmesi için gerekenin yapılması noktasında ısrarcı olduğunu ifade etme-
liyiz. Osman Köse, 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması, Ankara 2006, s. 84, 85, 86. 12 XIX. Yüzyılda ortaya çıkan Şark Meselesi’nin temelinde esasında İran vardır. Her ne kadar Rusya da bu
minvalde etkin olsa da İran’ın azınlıklar üzerindeki etkisini göz ardı etmemek lazımdır. Özellikle Rusla-
rın İran’daki faaliyetleri de düşünüldüğünde Şark Meselesi’nin ne kadar karmaşık bir yapıya tesadüf et-
tiği anlaşılabilir. Bkz. Yaşar Kalafat, Şark Meselesi Işığında Şeyh Sait Olayı, İstanbul 1992, s. 145, 146. 13 Ukrayna'da Kırım Yarımadası’nda Karadeniz kıyısında bulunan bir liman kentidir.
Kamâme14 bahânesiyle İstanbul’a yürümek istemişti. Ol vakit İngiltere ve Fransa devlet-
leri Rusya’nın İstanbul devletini ve kezâ Avusturya devletini çiğneyerek harîta-i âlemi
tağyîr ve Şark üzerinde olan menâfi-i Garbiyye’yi mahv ve tabtîl etmek zeâmında oldu-
ğunu iyi düşünerek bâb-ı âlî ile ittifâk eylediler.15 Sonradan Sardunya devleti dahi bu
ittifâka girdi. Âkıbet-i Rusya’nın medâr-ı istinâdı olan Karadeniz istihkâmını yani Sivas-
topol’u on bir ay muhâsaradan sonra feth ve harâb eylediler. Musâlaha için Fransa’nın
payitahtı Paris şehrinde düvel-i muazzama murahhasları tecemmu’ ettiler ki murahhas-
lar şunlar idi:
(imzaların tertibi)16
Valifeski- Yurkani (Fransa murahhasları)
Poliçenistin-Hüvber (Avusturya murahhasları)
Kalerendon-Kula (İngiltere murahhasları)
Menanutuvfel-Hecfelt (Purusya murahhasları)
Orlof-Yurunof (Rusya murahhasları)
Kavur-Dovilamarina (Sardunya )
Ali-Muhammed Cemil (Osmanlı murahhasları)
Muâhede-i mezkûreyi 18 Mart rûmî, 1856 milâdî de şu kayd ettiğimiz tertip üze-
re imzaladılar. Gerçi Prusya17 devleti meselenin evvel ve âhirinde bulunmadı ve muâhe-
de mübâhesetle dahi murahhasları vaktiyle hâzır olmadılar. Lâkin düvel-i sâire tarafın-
14 Kamâme (Kıyâme) Kilisesi, azınlıkların bahane edilerek Osmanlı’ya yapılacak olan müdahalelerin merke-
zidir. Hz. İsa’nın doğduğu yer olan Kamame Kilisesi’nde Katolik olmasına rağmen her bir grubun ken-
dine ait bir mahalli bulunmaktaydı ve burada bulunan rahipler kendi ayinleri usulünce ibadetlerini ye-
rine getirmekteydiler. Bu kilisenin kubbesinin tamiri, anahtarının kaybolması ve bazı imtiyazların kime
ait olacağına dair yıllarca bitmek tükenmek bilmeyen tartışmalar sahne olmuştur. Ahmet Türkan, İstan-
bul’da Ermeni Cemaatleri Arasındaki Dini ve İdari İhtilaflar ve Tartışmalar (Basılmamış Doktora Te-
zi), Konya 2011, s. 197. Kilisenin bu derece önemli olmasından, bir başka ifadeyle tüm Hıristiyan cemaat-
ler tarafından mukaddes sayılmasından dolayı Avrupalı devletlerin ve Rusya’nın söz konusu kiliseyi
bahane ederek azınlıkların statülerinde iyileştirmeler talep etmesi adeta gerekli hale getirilmiştir. 15 Daha önceki dönemde de bu durumun tersi yaşanmış, Rusya’ya karşı Avrupalı devletler Osmanlı ile itti-
fak kurmaya gayret göstermişlerdir. Bütün meselenin Osmanlı Devleti’nden pay alabilmek olduğu açık-
tır. Aksi halde güçlü bir Osmanlı Devleti, dönemin güçleri tarafından istenmemektedir. Reşat Ekrem Ko-
çu, Osmanlı Muahedeleri ve Kapitülasyonlar, İstanbul 1934, s. 218. 16 Aşağıdaki isimler, metinde geçtiği şekilde Latinize edilmeye çalışılmıştır. 17 Almanya kastedilmektedir.
dan resmen davet olunup mezkûru’l-esâmi murahhaslar 6 Mart rûmîde meclise dahil
olup on sekizinde diğerlerle birlikte vaz’-ı imzâ eylediler.18
İşbu Paris muâhedesinin esâsı ibtidalarında salâhaten muharrer olduğu vechle
devlet-i Osmâniye’nin muhâfaza-i istiklâli19 kaziyesinden ibârettir. Bu muâhedede derc
olunan Karadeniz mes’elesine gelince 11, 14, 19 bendlerinde musarrah ahkâm vardır.
On Birinci Bend: Bahr-i siyâh kuvve-i bahriyeden azâdidir. Onun suları ve liman-
ları her milletin ticaret gemilerine açık kalıp Rusya’nın ve Osmanlı’nın ve cümle devlet-
lerin harp gemilerine resmen ve müebbeden mesdûddur.20 Fakat bu muâhedenin 14 ve
19. bendlerinde zikr olunan gemiler müstesnâ.
On Dördüncü Bend: Haşmetlû bütün Rusya imparatoru ile sultân hazretleri bey-
ninde bahr-i siyâh’ta hizmetlerine lâ-büdd olan sefâin-i hafîfenin aded ve kuvvetini
tahdîde dâir kararlaşan mukâvelenâme bu muâhedeye zeyl olup bu muâhede kuvvet ve
kıymetindedir. Şöyle ki bu muâhedeye imzâ koyan devletlerin reyleri olmadıkça ne feshi
ne ta‘dîli câiz olmayacaktır.
On Dokuzuncu Bend: Tuna’ya21 dair bi’l-ittifâk akd olunacak kararın muhâfaza
ve icrâsı zımnında düvel-i muâhideden her birinin Tuna ağzında iki sefine-i harbiyye-i
hafife tevkîfine salâhiyyeti olacaktır.22 İşte muâhedede Karadeniz’e dair olan bendlerin
Türkçe ile ifâdesi böyledir. Şimdi on dört bendde mezkûr zeyli arayalım. Bu zeyl Ali
Paşa23 ile Korçakof24 beyninde karar verilen mukavelenâmedir ki muâhedenin zamîme-i
sâniyesi olmak üzre mahfûz üç benddir. Birinci ve üçüncü bendler ikinci bendi tavattu
ve taahhüdden ibâret.
18 Paris Antlaşması en mutlak haliyle Avrupalı devletlerin Rusya’yı Akdeniz’den uzak tutma çabasıdır.
Almanya’nın da sonradan ve ısrarla antlaşmaya dâhil edilmek istenmesi herhalde bu kadîm isteğin te-
zahürüdür. Muzaffer Erendil, Çağdaş Orta Doğu Olayları, Ankara 1992, s. 14. 19 Durumun bundan biraz daha karışık olduğunu kabul etmemiz gerekir. Her şeyden Paris Antlaşması,
Avrupalı devletlerin Rusya devleti ile çatışan siyasî çıkarlarına hizmet etmiştir. 20 Karadeniz’in Rusya ve Osmanlı da dâhil olmak üzere tüm savaş gemilerine kapatılıyor olması tamamen
Avrupalı devletlere hizmet eden bir unsurdur. Dikkat edilmelidir ki Osmanlı’nın da Karadeniz’de savaş
gemisi bulundurmasının önüne geçilmiştir. 21 Tuna Nehri’nin önemi, 1877’deki Osmanlı- Rus Savaşı’nda belirgin bir şekilde ortaya çıkmıştır. Rusya’nın
bu savaşta Romanya’da yığınak yapmış olmasında da adı geçen nehrin Rusya’yı Balkanlara ulaştıran bir
yol olduğu dikkatten kaçırılmamalıdır. Alev Keskin, 1877- 1878 Osmanlı- Rus Harbi, Ankara 2000, s. 29. 22 Bu şekilde Tuna Nehri’nden herhangi bir savaş gemisinin kontrolsüz biçimde geçmesi engellenecektir. 23 Ali Paşa, bu antlaşmanın Osmanlı lehinde olabilmesi için azamî derecede gayret sarf etmiştir. Çok daha
kötü şartlarda imzalanabilecek bir antlaşmanın önüne geçmesine rağmen Ali Paşa’nın hocası Reşid Pa-
şa’nın Ali Paşa’yı ciddi şekilde tenkîd ettiği görülmektedir. Yılmaz Öztuna, Âlî Paşa, Ankara 1988, s. 40. 24 Prens Korçakof (Gorçakof), Rus işgal kuvvetleri başkomutanıdır. Slavları kışkırtarak Balkanlar’daki Os-
manlı hâkimiyetini sarsmasıyla tanınmaktadır. Cezmi Erarslan, II. Abdulhamit ve İslam Birliği, İstan-