Top Banner
BESTE KRANT VAN NEDERLAND JUNI/JULI 2010 HAZiRAN/TEMMUZ Yıl:1 Sayı: 7 H O L L A N D A N I N E N İYİ G A Z E T E S İ HABER haber nl ISSN:1879-9981 NAFİZE ŞENER Mavi Mavi Masmavi » 7’de VEYİS GÜNGÖR Türkler, Siyaset ve Yönetmek » 11’de AYHAN TONCA Seçimler ve sonuçlar » 15’de A. SUAT ARI Enseyi Karartmayalım » 5’te VURULDUK EY HALKIM UNUTMA BiZi Coşkun Çörüz CDA - 18. sıra Fatma Koşer Kaya D66 - 5. sıra Nebahat Albayrak PvdA - 2. sıra Metin Çelik PvdA - 25. sıra SEÇiMLERDE DE VURULDUK DiSCRiMi NAZi YÜKSELiŞTE Böyle bir tatil geçirmeye ne dersiniz? İsraİl askerlerİ saldırırken anne de JOnG SEÇİLEN TÜRK KÖKENLİ MİLLETVEKİLLERİ Ciddi araştırma kuruluşlarından Synovate’in seçim günü yaptığı ankette PVV seçmenlerinin profili şöyle ortaya çıkmakta: Bu seçimlerde PVV’ye oy verenlerin geçen seçimlerde % 24’ü CDA’ya, % 23 SP’ye, % 17’si PvdA’ya ve % 12’si de VVD’ye oy vermiş. % 18’i ise ilk defa oy kullanan yeni seçmenler, yani gençler! Seçmenlerin eğitim ve gelir durumuna baktığımız zaman da bir yükseliş trendi görüyoruz. Daha önceki seçimlerde daha çok az gelirli ve düşük seviyede eğitim almış seçmenlerin protesto oylarını alan PVV, şimdi her meslek ve gelir grubundan oy alabilmektedir. Bu da bu hareketin kitleselleştiğine işarettir ki; asıl kaygı duymamız gereken de budur. Kom- şumuz, meslekdaşımız, pat - ronumuz, işçimiz, hocamız, kısacası nereye baksan bir PVV’li görmemiz mümkün. İşte tam bu noktada asıl eleştiriyi sandığa gidip PVV’ye oy veren Hollandalılara değil de; sandığa gitmeyerek onlara dolaylı destek veren kendi insanımıza yöneltme- miz lazım. 16 yıl boyunca 2 farklı şirkette çalışıp, daha sonra aniden işinden ayrılan ve Hong Kong’a gidip kendi şirketini kuran Ayfer Kargın, modaya duyduğu ilgisini bu şekilde iş hayatına dönüştürmek istemiş. Yanına sadece bir valizini alıp uzak doğuya giderek, orada hiç kimse- yi tanımasa da, hayatına yeni bir ufuk açmayı planlamış. 1 Eylülden itibaren öğrencilerimiz OV kartı ve 400-800 euro arasında burs alabilecek. Bu Allah’ın bir lütfu. Bunu biz de bilmiyorduk. Biz kara kara lobici arıyorduk çünkü bu siyasi bir karar, engelle- nebilirdi ama Cenab-ı Hak bizi yormadı. Okuyucularımızdan Kenan Baydar yazdı... İsrail’i tel’in mitinginde duyguların yükseldiği anda lalettayn örtünme tarzıyla, Hollandalı olduğu anlaşılan bir kadın sağa sola bağırarak dikkat çekiyor. Meydandakilerden bazıları, bilhassa Türk medyası mensupları, çok geçmeden kuşkulu bakışlarla, kadını izlemeye başlıyorlar. Kadın polise yöneliyor. Görgü tanıklarının polis olduğunu söyledikleri kadın kimliğini göstererek, resmi kıyafetli polisten kendisini kalabalıktan çıkarmasını istiyor. Durumu kavrayan bisiklet üzerindeki üniformalı polis, kadının hemen kendisini izlemesini istiyor. Bisiklet üzerindeki üniformalı polis, kadını; o anda kendi- lerini çevreleyen medyanın arasından alelacele uzaklaştı- rıyor. Komşumuz, meslekdaşımız, patronumuz, işçimiz, hocamız, kısacası nereye baksan bir PVV’li görmemiz mümkün. Burası Den Haag. İsrail’in barbarlığını protesto etmek maksadıyla, Buitenhof’daki İsrail Büyükelçiliği’nin karşısında İsrail devletinin terörist tutumlarına karşı Hollanda kamuoyunun dikkatini çekmek üzere yaklaşık 3000 kişinin toplandığı bir an... iSLAM ÜNiVERSiTESİ RESMEN TANINDI NEW YORK TIMES’A GÖRE AMERiKA AFGANiS TAN’DA MiNERAL PEŞiNDE On seneden fazla oldu, ama bu sene Türkiye’yi tekrardan ziyaret etmeyi düşünüyorum. Hakettim sa- nıyorum. Yaylalara çıkıp biraz dolaşacağım. Müsait olursalar, biraz da memleketin çobanları ile sohbet edeceğim. Herkesin gibi benim de etrafımda biraz gönlü ferah olan insanlara ihtiyacım var... aYfer kargın: “riSk almadan ne Yapabileceğini bilemezSin” 1 2 3 4 5 Sadet Karabulut SP - 7. sıra Sebzeli Mengen Kayığı YEMEKNAME HABER Gazetesi’nin bu sayısında siz de- ğerli okurlarımız için yeni ve özel bir köşe başlıyoruz. YEMEKNAME adını verdiğimiz bu sayfada hem aşama aşama bir yemek tarifi veriyo- ruz, hem de davet ettiğimiz davetlilerin, yemek konu- sundaki görüşlerini alıyoruz. Her sayımızda farklı aşçılar tarafından farklı zevkleri beğenini- ze sunacağız. İlk aşçımız Birgül Ekiz. Birgül Hanım, Rotterdam Meram Res- toran’daki ünlü Hasan Usta’nın yardımıyla Sebzeli Mengen Ka- yığı yemeğini misafirlerine ha- zırlarken, biz de yemeğin farklı aşamalarını sizler için görün- tüledik. Sayfa 20 Mavi Marmara isimli yolcu gemisinden 24 saat canlı yayın yapı- lırken İsrail’in saldırı sırasında canlı yayın, internet bağlantıları ve telefon bağlantılarını Uluslararası sularda seyrederken sabah saat 04:30 civarında İsrail ordusunun denizaltı, gemi, helikopterler ve komandolarla saldırısı- na maruz kalan filoda 9 sivil öldürüldü ve 30 ci- varında sivil yaralandı. kesmesi ile saldırı anında- ki olayların ekrana yan- sıması kesintiye uğradı. Ancak bir Türk yazılım şirketinin geliştirdiği sistemle kesintili de olsa alternatif kanallardan ula- şan canlı yayın sırasında gemidekilerin “İsrail bize gerçek silahlarla saldı- rıyor, lütfen bize yardım edin” seklindeki çığlıkları kayıtlara geçti. 9 can şehit oldu Gazze'ye giden Challenger'da İsrail askerlerinin teslim aldığı Anne de Jong ile yaptığımız röportaj sayfa 25'te Sürgündeki Kudüs Başpiskoposu Hilarion Capueci gemideyken EN BÜYÜK ZENGİNLİĞİMİZ İNSAN Kemal Şahin, Şahinler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Türkiye’nin yanı sıra Amerika’dan Ürdün’e, dünyanın çeşitli ülkelerinde- ki, 25 şirketiyle faaliyetlerini sürdüren Şahinler Holding’in başarısının sır- rını, Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Şahin’le konuştuk. Şahin, en önemli değerin çalışanları olduğunun altını çizerek, sorularımızı cevapladı... Sayfa 12 Sayfa 16 Sayfa 23 Sayfa 6 Sayfa 6 Sayfa 3 Sayfa 3 Yaşamak için iki yol var. ‘Vurdum ona, vurdu bana’ anlayışı akıl yolu değil. Veya ikinci yol birlikte yaşa- mayı öğrenmek. Bunun için de, eğitim esas alınmalı ve ‘cehalet’ yok edilmeli.
32

Haber Gazetesi Nr.7

Mar 30, 2016

Download

Documents

haber

Haber Gazetesi Nr.7
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Haber Gazetesi Nr.7

BESTE KRANT VAN NEDERLAND

JUNI/JULI 2010 HAZiRAN/TEMMUZ Yıl:1 Sayı: 7

HOLLANDA’NIN EN İYİ GAZETESİ

HABERhaber•nl ISSN:1879-9981

NAFİZE ŞENER

Mavi Mavi Masmavi

» 7’de

VEYİS GÜNGÖR

Türkler, Siyaset ve Yönetmek

» 11’de

AYHAN TONCA

Seçimler ve sonuçlar

» 15’de

A. SUAT ARI

Enseyi Karartmayalım

» 5’te

VURULDUK EY HALKIMUNUTMA BiZi

Coşkun ÇörüzCDA - 18. sıra

Fatma Koşer Kaya D66 - 5. sıra

Nebahat Albayrak PvdA - 2. sıra

Metin Çelik PvdA - 25. sıra

SEÇiMLERDE DE VURULDUK DiSCRiMiNAZi YÜKSELiŞTE

Böyle bir tatil geçirmeye ne dersiniz?

İsraİl askerlerİ saldırırken anne de JOnG

SEÇİLEN TÜRK KÖKENLİ MİLLETVEKİLLERİ

Ciddi araştırma kuruluşlarından Synovate’in seçim günü yaptığı ankette PVV seçmenlerinin profili şöyle ortaya çıkmakta: Bu seçimlerde PVV’ye oy verenlerin geçen seçimlerde % 24’ü CDA’ya, % 23 SP’ye, % 17’si PvdA’ya ve % 12’si de VVD’ye oy vermiş. % 18’i ise ilk defa oy kullanan yeni seçmenler, yani gençler! Seçmenlerin eğitim ve gelir durumuna baktığımız zaman da bir yükseliş trendi görüyoruz. Daha önceki seçimlerde daha çok az gelirli ve düşük seviyede eğitim almış seçmenlerin protesto oylarını alan PVV, şimdi her meslek ve gelir grubundan oy alabilmektedir. Bu da bu hareketin kitleselleştiğine işarettir ki; asıl kaygı duymamız gereken de budur. Kom-

şumuz, meslekdaşımız, pat-ronumuz, işçimiz, hocamız, kısacası nereye baksan bir PVV’li görmemiz mümkün. İşte tam bu noktada asıl eleştiriyi sandığa gidip PVV’ye oy veren Hollandalılara değil de; sandığa gitmeyerek onlara dolaylı destek veren kendi insanımıza yöneltme-

miz lazım.

16 yıl boyunca 2 farklı şirkette çalışıp, daha sonra aniden işinden ayrılan ve Hong Kong’a gidip kendi şirketini kuran Ayfer Kargın, modaya duyduğu ilgisini bu şekilde iş hayatına dönüştürmek istemiş. Yanına sadece bir valizini alıp uzak doğuya giderek, orada hiç kimse-yi tanımasa da, hayatına yeni bir ufuk açmayı planlamış.

1 Eylülden itibaren öğrencilerimiz OV kartı ve 400-800 euro arasında burs alabilecek. Bu Allah’ın bir lütfu. Bunu biz de bilmiyorduk. Biz kara kara lobici arıyorduk çünkü bu siyasi bir karar, engelle-nebilirdi ama Cenab-ı Hak bizi yormadı.

Okuyucularımızdan Kenan Baydar yazdı...

İsrail’i tel’in mitinginde duyguların yükseldiği anda lalettayn örtünme tarzıyla, Hollandalı olduğu anlaşılan bir kadın sağa sola bağırarak dikkat çekiyor.

Meydandakilerden bazıları, bilhassa Türk medyası mensupları, çok geçmeden kuşkulu bakışlarla, kadını izlemeye başlıyorlar. Kadın polise yöneliyor.

Görgü tanıklarının polis olduğunu söyledikleri kadın kimliğini göstererek, resmi kıyafetli polisten kendisini kalabalıktan çıkarmasını istiyor.

Durumu kavrayan bisiklet üzerindeki üniformalı polis, kadının hemen kendisini izlemesini istiyor.

Bisiklet üzerindeki üniformalı polis, kadını; o anda kendi-lerini çevreleyen medyanın arasından alelacele uzaklaştı-

rıyor.

Komşumuz, meslekdaşımız, patronumuz, işçimiz, hocamız, kısacası nereye baksan bir PVV’li görmemiz mümkün.

Burası Den Haag. İsrail’in barbarlığını protesto etmek maksadıyla, Buitenhof’daki İsrail Büyükelçiliği’nin karşısında İsrail devletinin terörist tutumlarına karşı Hollanda kamuoyunun dikkatini çekmek üzere yaklaşık 3000 kişinin toplandığı bir an...

iSLAM ÜNiVERSiTESİ RESMEN TANINDI

NEW YORK TIMES’A GÖRE AMERiKA AFGANiSTAN’DA MiNERAL PEŞiNDE

On seneden fazla oldu, ama bu sene Türkiye’yi tekrardan ziyaret etmeyi düşünüyorum. Hakettim sa-nıyorum. Yaylalara çıkıp biraz dolaşacağım. Müsait olursalar, biraz da memleketin çobanları ile sohbet edeceğim. Herkesin gibi benim de etrafımda biraz gönlü ferah olan insanlara ihtiyacım var...

aYfer kargın: “riSk almadan ne Yapabileceğini bilemezSin”

1 2 3 4 5

Sadet Karabulut SP - 7. sıra

Sebzeli Mengen KayığıYEMEKNAMEHABER Gazetesi’nin bu sayısında siz de-

ğerli okurlarımız için yeni ve özel bir köşe başlıyoruz. YEMEKNAME adını

verdiğimiz bu sayfada hem aşama aşama bir yemek tarifi veriyo-

ruz, hem de davet ettiğimiz davetlilerin, yemek konu-sundaki görüşlerini alıyoruz. Her sayımızda farklı aşçılar

tarafından farklı zevkleri beğenini-ze sunacağız. İlk aşçımız Birgül Ekiz. Birgül Hanım, Rotterdam Meram Res-toran’daki ünlü Hasan Usta’nın yardımıyla Sebzeli Mengen Ka-yığı yemeğini misafirlerine ha-zırlarken, biz de yemeğin farklı aşamalarını sizler için görün-tüledik. Sayfa 20

Mavi Marmara isimli yolcu gemisinden 24 saat canlı yayın yapı-lırken İsrail’in saldırı sırasında canlı yayın, internet bağlantıları ve telefon bağlantılarını

Uluslararası sularda seyrederken sabah saat 04:30 civarında İsrail ordusunun denizaltı, gemi, helikopterler ve komandolarla saldırısı-na maruz kalan filoda 9 sivil öldürüldü ve 30 ci-varında sivil yaralandı.

kesmesi ile saldırı anında-ki olayların ekrana yan-sıması kesintiye uğradı. Ancak bir Türk yazılım şirketinin geliştirdiği sistemle kesintili de olsa alternatif kanallardan ula-

şan canlı yayın sırasında gemidekilerin “İsrail bize gerçek silahlarla saldı-rıyor, lütfen bize yardım edin” seklindeki çığlıkları kayıtlara geçti.

9 canşehit oldu

Gazze'ye giden Challenger'da

İsrail askerlerinin teslim aldığı Anne de Jong ile yaptığımız

röportaj

sayfa 25'teSürgündeki Kudüs Başpiskoposu Hilarion Capueci gemideyken

EN BÜYÜK ZENGİNLİĞİMİZ İNSAN

Kemal Şahin, Şahinler Holding Yönetim Kurulu Başkanı

Türkiye’nin yanı sıra Amerika’dan Ürdün’e, dünyanın çeşitli ülkelerinde-ki, 25 şirketiyle faaliyetlerini sürdüren Şahinler Holding’in başarısının sır-

rını, Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Şahin’le konuştuk. Şahin, en önemli değerin çalışanları olduğunun altını çizerek, sorularımızı cevapladı...

Sayfa 12

Sayf

a 16

Sayfa 23

Sayfa 6

Sayfa 6

Sayfa 3

Sayfa 3

Yaşamak için iki yol var. ‘Vurdum ona, vurdu bana’ anlayışı akıl yolu değil. Veya ikinci yol birlikte yaşa-mayı öğrenmek. Bunun için de, eğitim esas alınmalı ve ‘cehalet’ yok edilmeli.

Page 2: Haber Gazetesi Nr.7

HABER 2JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

Page 3: Haber Gazetesi Nr.7

HABER3 JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

İsrail’in Gazze şeridine 4 yıldır uyguladığı ambargoyu kaldırmak ve büyük bir açık hava hapisha-nesine dönüşen Gazze’ye insani yardım götürmek amacıyla dü-zenlenen filoya çeşitli ülkelerden 6 gemi katılmış ve 30 Mayıs’ta Kıbrıs açıklarında birleşerek yola

koyulmuştu. İrlanda ve Yunanis-tan gibi Avrupa ülkelerinin gemi-lerinin yanı sıra Türkiye’den de iki gemi bu filoya katılmıştı. Ge-milerde inşaat malzemeleri, okul gereçleri, tıbbi malzemeler ve oyuncaklar olmak üzere 10.000 ton insani yardım malzemesi bu-

lunuyordu.Daha önce

Gazze’ye birçok kere gemi seferi düzenleyen Free Gaza Movement adlı kuruluş bu defa uluslararası bir organizeye imza atarak Türkiye’den Uluslararası İnsan Hak ve Hürriyetle-ri Vakfı (İHH)’nın

Saldırı sırasında eşini kaybe-den Çiğdem Topçuoğlu hakkın-da anlatılanlar ise şahitleri ve dinleyenleri hayrete düşürüyor. Eşi kucağında son nefesini tes-lim eden Çiğdem hanım eşinin şehit olmasından sonra yerinden kalkıp yaralılara yardım etmeye koşuyor.

Güvertede elleri arkalarına bağlı, diz üstü oturtulmuş şe-kilde İsrail askerleri tarafından tutulurken bir genç kızın ufukta bir gemiyi görünce Türk gemisi zannedip şöyle dediğini aktarı-yor şahitlerden bir tanesi: “Abi bak Türk gemileri geliyor. Bizi kurtarmaya geliyorlar!”

İHH genel başkanı Bülent Yıldırım çeşitli TV kanallarında

olayları anlatırken insanları uya-rıyor: “İsrail bizim hakkımızda terörist olduğumuz iddialarını yaymaya başladı. Bundan sonra bize karşı yapacakları komplola-ra hazırlıklı olmalıyız. Biz ulus-lararası bir insani yardım vak-fıyız. Azerbeycan’dan Afrika’ya, Haiti’den Sri Lanka’ya kadar ka-dar yardım götürüyoruz.

Diğer taraftan Filistin Kuşat-masına Son (End the Siege on Gaza) adlı kuruluşun sözcüsü Mazen Kahel Uluslar arası Ko-mite tarafından Temmuz ayında Gazze’ye 6 gemiden oluşan yeni bir filo göndereceklerini açıkladı. Yeni filoya Türkiye, Yunanistan ve İsveç gibi ülkelerden gönül-lüler destek verecek.

Gazze filosunu ve olayları İngilizce olarak www.freegaza.org adresinden, Türkçe olarak www.ihh.gov.tr adresinden takip edebilirsiniz. İHH’nın bir de Facebook adresi var: İHH İNSANİ YARDIM VAKFI - IHH HUMANITARIAN RELIEF FOUNDATION.

VURULDUK EY HALKIM UNUTMA BiZiyanısıra Malezya gibi uzak doğu ülkeleri yardım kuruluşları ile birlikte uluslararası bir filo organize ettiler. Gemilerde 60 farklı milletten 700’e yakın insa-ni yardım gönüllüsü ve aktivist Gazze’yi bir toplama kampına dönüştüren ambargoya dünyanın dikkatini çekmek ve insanlara yardım ulaştırmak üzere bulunu-yordu. Yolcular arasında müs-lümanların yanında Kudüs’ün sürgündeki başpiskoposu, Yunan, İrlanda ve Hollanda vatandaşları-nın bulunması Gazze’de yaşanan insani drama duyarlılığın din ve ırk sınırlarını aşmasının ve insan-lığın ortak vicdanı olarak ortaya çıkmasının gelecek için umut verici bir adım olduğuna vurgu yapılıyor.

Uluslararası sularda seyreder-ken sabah saat 04:30 civarında İsrail ordusunun denizaltı, gemi, helikopterler ve komandolarla saldırısına maruz kalan filoda 9 sivil öldürüldü ve 30 civarında sivil yaralandı. Mavi Marmara isimli yolcu gemisinden 24 saat canlı yayın yapılırken İsrail’in saldırı sırasında canlı yayın, internet bağlantıları ve telefon bağlantılarını kesmesi ile saldırı anındaki olayların ekrana yan-sıması kesintiye uğradı. Ancak bir Türk yazılım şirketinin geliştirdiği sistemle kesintili de olsa alternatif kanallardan ulaşan

canlı yayın sırasında gemidekile-rin “İsrail bize gerçek silahlarla saldırıyor, lütfen bize yardım edin” seklindeki çığlıkları kayıt-lara geçti.

Saldırı sonrasında gemilere, yardım malzemelerine ve tüm kamera, cep telefon, bilgisayar ve görüntülere el koyan İsrail tutukladığı insanları Türkiye’nin baskıları sonucu 3 gün içinde bı-rakmak zorunda kaldı. Gazeteci-lerin tüm görüntülerine el koyan İsrailli yetkililer, sadece kendi görüntülerini medyaya vererek askerlerin kendilerini savunmak için ateş açtığını söylüyor. Olayı bizzat yaşayanlar ise ”İsrail haklı ise neden bizim görüntülerimize el koydu ve yayınlamamıza izin vermiyor?” sorusunu soruyor. Daha sonra şahitlerin anlattık-larına göre tutukluluk sırasında fiziksel ve psikolojik baskı ve işkencelere uğrayan insanlara anlamadıkları belgeleri imzalat-mak için de baskı uygulanmış. Bu baskıları bizzat yaşayan ve halen İngiltere'de tahsiline devam eden Hollandalı aktivist Anne de Jong ile yaptığımız 24. sayfamızdaki röportaj dehşet bilgileri orta-ya koyuyor. Otopsi sonrasında ortaya çıkan gerçek ise tüyler ürpertici: şehit edilen 9 kişiye başlarına ve vücutlarının çeşit-li bölgesine 30 defadan fazla, yakın mesafeden ateş edilmiş

ve otopsiyi yapan Adli Tip Kuru-mu buna benzer mermi yaraları-na daha önce hiç rastlamadıkları-nı ifade ediyor.

Olayın yaşandığı gün Türkiye başta olmak üzere Avustralya’ya kadar, dünyanın her yerinde protesto gösterileri ile Gazze’de-ki ambargonun kaldırılması çağrıları yapıldı. Dünya liderleri olayın araştırılması için bağım-sız bir araştırma komisyonu kurulması çağrılarını yaparken, bu konudaki oylamaya ABD ve Hollanda karşı oy kullandı. Den Haag, Amsterdam ve Almere'de düzenlenen mitinglerde, İsrail askerlerinin sergiledikleri in-sanlık dışı vahşet sert bir şekilde kınandı. Den Haag'da düzenlenen geniş katılımlı gösteriye Hollan-da Filistin Komitesi, Uluslara-rası İnsani Yardım Vakfı (IHH) ve Kuzey Hollanda Milli Görüş Teşkilatının yanı sıra bazı Türk kuruluşları da destek verdi. Öte yandan Amsterdam'ın ünlü Museum Meydanı'nda, ' İsrail Yönetiminin Barbarlığını Kınama Mitingi için toplanan ve araların-da HTIB, DSDF, HTKB, HAK-DER, HTKSF, SICN, UETD, EMCEMO, AMF, MVVN, Landelijk Netwerk Marokkanen, UMMON, Palestina Comite, Milli Görüş NH ve Een Ander Joods Geluid adlı çok çeşit-li sivil toplum kuruluşlarına men-sup yaklaşık 3000 kişi katıldı.

Amsterdam'daki gösteride onlarca özörgüt birlikte hareket etti

Den Haag'daki mintingde yaklaşık 2000 kişi elele verdiler

PAR

TİLE

R

Alm

ere

fus:

18

8.1

00

Am

ersf

oort

fus:

14

5.0

00

Am

ster

dam

fus:

77

6.5

00

Apel

doo

rnN

üfu

s:

15

5.5

00

Arn

hem

fus:

14

7.1

00

Bre

da

fus:

17

3.4

00

Den

Bos

chN

üfu

s:

13

9.6

00

Den

Haa

gN

üfu

s:

49

8.3

00

Dor

dre

cht

fus:

11

8.5

00

Ede

fus:

10

7.8

00

Eindhov

emN

üfu

s:

21

3.8

00

Emm

en

fus:

10

9.5

00

Ensc

hed

eN

üfu

s:

15

7.2

00

Gro

nin

gen

fus:

18

7.3

00

Haa

rlem

fus:

14

9.6

00

Haa

rlem

mer

mee

rN

üfu

s:

14

2.8

00

Leid

enN

üfu

s:

11

7.1

00

Maa

stri

cht

fus:

11

8.5

00

Nijm

egen

fus:

16

3.2

00

Rot

terd

amN

üfu

s:

59

3.7

00

Utr

echt

fus:

30

6.5

00

Tilb

urg

fus:

20

5.1

00

Zaan

stad

fus:

14

5.8

00

Zoet

erm

eer

fus:

12

1.5

00

Zwol

leN

üfu

s:

11

9.1

00

Mille

tve

kili

sa

yıs

ı

CDA 5,1 10.1 3,3 13,4 7,4 11,4 10,2 6,9 9,4 17,8 10,6 14,5 11,2 6,4 7,2 11,0 6,5 10,8 8,2 6,3 6,5 10,9 7,5 8,8 12,3 21-12,2 -13,7 -6,3 -11,7 -9,9 -13,7 -13,5 -10,1 -10,2 -14,9 -13,1 -7,8 -8,8 -7,0 -10,4 -16,5 -10,0 -10,2 -10,0 -8,3 -10,5 -13,9 -9,7 -13,8 -10,0 -20

PvdA 23,8 20.7 35,2 20,8 24,4 19,0 19,1 24,4 20,1 12,6 20,5 29,0 24,1 28,8 25,6 16,1 23,4 21,6 24,9 26,7 24,3 20,5 25,0 19,2 24,0 30-1,69 0,0 +5,1 -1,1 -1,2 -1,4 -1,9 -1,3 -2,5 -1,1 0,0 -7,4 -5,4 -0,3 +2,1 -0,6 -1,5 -4,5 0,0 -2,3 -0,5 -1,0 +0,6 -2,1 -0,1 -3

SP 9,5 8,3 7,3 9,3 12,3 10,4 12,6 7,3 11,3 5,5 13,8 11,1 10,8 11,6 9,1 6,8 8,6 10,9 13,2 9,8 6,8 13,0 11,5 9,3 9,5 15-7,8 -7,0 -11,2 -6,7 -10,2 -9,7 -9,2 -7,3 -7,5 -3,6 -9,8 -7,0 -8,3 -9,8 -11,2 -5,5 -8,4 -9,9 -12,1 -7,9 -9,4 -9,8 -10,3 -7,2 -7,8 -10

VVD 25,5 22,0 16,8 20,4 17,2 24,7 20,5 21,6 18,4 19,3 18,3 13,8 17,1 15,3 19,0 31,6 17,8 14,6 13,5 16,8 18,5 19,7 19,7 24,9 16,2 31+7,2 +6,4 +2,9 +5,3 +4,6 +7,3 +5,3 +4,0 +4,9 +6,0 +4,7 +4,8 +5,2 +3,4 +3,8 +7,6 +2,9 +3,4 +3,5 +4,9 +4,2 +6,7 +4,8 +7,1 +4,5 +9

PVV 17,9 11,5 9,4 12,6 13,6 14,3 17,8 17,7 17,6 12,4 16,1 17,3 15,5 7,4 12,1 16,4 13,2 22,9 11,6 19,4 9,6 16,1 17,5 18,2 8,9 24+9,4 +7 +4,9 +7,8 +8,9 +8,7 +11 +9,9 +10,5 +8,6 +10,2 +12,6 +10,3 +4,9 +7,0 +9,8 +8,2 +14,7 +7,9 +10,9 +5,0 +10,4 +10,2 +10,9 +5,5 +15

GL 6,5 9,3 12,5 6,4 10,6 7,6 7,9 7,6 6,9 4,8 8,0 4,8 6,8 12,6 11,4 5,3 11,5 7,8 14,5 7,6 15,4 7,7 7,4 6,0 8,9 10+2,1 +2,6 0,0 +2,3 +3,0 +2,6 +2,6 +1,7 +2,7 +1,4 +2,9 +2,0 +2,2 +2,6 +3,2 +1,5 +1,4 +1,7 +4,1 +2,6 +3,3 +2,6 +2,0 +2,0 +3,1 +3

CU 2,1 6,0 0,9 4,6 2,1 0,7 0,9 1,5 4,8 10,0 1,4 2,9 3,8 4,3 1,4 2,2 1,9 0,7 1,0 2,3 2,2 0,7 1,8 2,7 9,8 5-0,69 -1,0 --0,6 -0,7 -0,7 -0,7 -0,4 -0,79 -0,7 -0,7 -0,5 -0,8 -0,9 -1,1 -0,9 -0,9 -1,0 -0,6 -0,6 -0,5 -0,7 -0,4 -0,6 -1,0 -0,8 -1

D66 6,4 9,1 11,9 7,3 9,4 9,4 8,4 9,7 6,2 5,1 8,8 4,1 8,4 10,8 10,8 7,5 14,0 7,8 10,8 7,7 14,2 8,6 6,3 7,4 7,6 10+4,7 +6,5 +7,4 +5,1 +6,2 +7,2 +6,3 +6,1 +3,8 +3,6 +6,2 +3,2 +5,7 +7,5 +7,6 5,7 +9,5 +5,5 +7,6 +4,4 +9,4 +6,3 +4,1 +5,4 +5,6 +7

Seçilen milletvekili Parti Sıra Aldığı oyFatma Koşer Kaya D66 5 18837 Nebahat Albayrak PvdA 2 129.005Coşkun Çörüz CDA 18 2110Mehmet Çelik PvdA 25 7560Sadet Karabulut SP 7 10007

Ekonomik krizin getirdiği zorluklar son yıllarda Hollanda politikacılarının vizyonlarını da etkiledi. Yıllardır çok parçalı koalisyonlarla ülkenin önü açıl-mazken; stratejik, vizyoner ve açılımcı politikacıların siyasi arenaya çıkma-masından dolayı günübirlik, şovenist ve oportünist politikacılar prim yap-maya başladı. 11 Eylül krizi ve ulusal birtakım olumsuzluklar sıkışan havayı ve gündemi rahatlatamadı ve IV. Bal-kenenende koalisyonunun sonunu getirdi. 9 Haziran'da yapılan seçimler, ülkenin önünü açmak şöyle dursun, daha da çıkmaza götürdü. Seçim gecesi sonuçlar açıklanır açıklanmaz kamera-lar karşısında partililerin önüne çıkan parti liderleri inanılmaz derecede me-saj verme yoksunluğu içindeydiler. TV

proğramlarında daha rahat konuşabi-len liderler, kalabalıklar karşısında ne biçim retorik fakiri olduklarını gözler önüne serdiler. Hollanda halkı, Türki-ye halkı kadar politikayla içiçe değil. Hollanda'da seçimler öncesi inilecek meydanların olmaması da, liderlerin bu hitabet özelliklerini etkiliyor an-laşılan. Sadece medyatik özellikleriyle öne çıkmayı bilen ve Hollanda halkının son yıllarda tekrar yöneldiği nasyo-nalizm akımının öncülüğünü yapan Geert Wilders, içi boş ve somut hiçbir gelecek vadetmeyen söylemiyle en çok atılım yapan parti durumuna geldi ve tabi ki bu onlara bir zafer sarhoşluğu da vermiş durumda. Ancak olayın ters tarafından baktığımız zaman, Hollan-da'daki halkın %85'inin Bay Geert'in

ayrımcı ve kışkırtıcı politi-kalarını benimsemediğini de söyleyebiliriz. Görüşle-rini aldığımız Türk kökenli politikacılar, tekrar azimle geleceğe bakma ve daha

çok çalışma konusunda görüşbirliği sergiliyorlar. Ancak bunun önündeki en büyük engelin, seçimlere ve kendi haklarını aramaya yönelmeyen duyar-sız bir Türk kitlesi olduğunda da hem-fikirler. Aşağıda verdiğimiz seçim so-nuçları yüzdeleri, Hollanda'da nüfusu 100bini aşan 25 ili kapsıyor. Buradaki istatistiksel bilgilere bakarak, çok ya-kında yeniden gündeme gelebilecek olan yeni bir erken seçime şimdiden hazırlık yapmak gerekiyor. Stratejik olarak şu an PVV'nin en kırılgan oldu-ğu bir noktadayız. Bay Geert ve yandaş-ları, içleri doldurulamayacak olan çağ-dışı politikalarıyla daha polarize olup bölünecekler ya da sistemin gücü onla-rı da adam edecek. Sistemin gücü dedi-ğimiz alanda en çok görev de bize, yani; sivil toplum kuruluşlarımıza, cami ve derneklerimize düşüyor. Duyarsızlık duvarını yıkarak, asgari müştereklerde birlikte düşünebilen ve ortak eylem-ler planlayıp gerçekleştirebilen toplum önderlerine ihtiyacımız var.

HOLLANDA'DAKi PARÇALANMIŞLIKTA BAY GEERT ARADAN SIYRILDI

HOLLANDA'NIN %85'i WILDERS'A KARŞI

Page 4: Haber Gazetesi Nr.7

HABER 4JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

Seçimden bir hafta kadar önce oğ-lumla araba içerisinde bir yere gider-ken bana şöyle bir soru sordu? Baba sen oyunu kime vereceksin? Bir afal-lama geçirdikten sonra hayırdır oğlum neden sordun diye cevap verdim. Öğ-retmenimiz okulda bu konuyu işledi ve bize seçim yaptıracak ta kime oy vereyim dedi. Bende benim verece-ğim partiyi doğallıkla belirttim. Peki baba dedi bende ona vereyim. Neyse aradan bir kaç gün daha geçti. Oğlum okula gitmiş ve mini seçim yapmışlar.

Devamında yine bana: Baba Wil-ders hep bize küfür mü ediyor? Bir afallama daha... Bu arada oğlum 8 yaşında. Onuda nerden çıkarttın gibi toparlama mahiyetinde bazı cümleler kurmaya çalıştım ama nafile, her şe-yin farkındalar...

Aslında bizim bazı toplum içerisin-de yaşayan ve durumların ciddiyetini bile tahmin edemeyen bir çok yetiş-kinden daha bilgililer. Neden mi?

-Wilders sürekli müslümanlara kü-für ediyor baba!..

- Bizleri Hollanda’dan atacakmış baba!..

-Biz teröristmişiz baba!..-Onların paralarını bizler yiyormu-

şuz baba!..gibi daha da eklediği ama benim yeter artık sen yaşına göre dav-ranmaya çalış, cümlelerimden sonra sona eren bir görüşmeydi bu baba ve oğul arasında...

Gelelim şimdi 9 haziran 2010 se-çim gününe...

O gün ve öncesinde yapılan tartış-ma progrmalarının hepsini izlemeye çalıştım. Siyasi parti liderlerinin farklı farklı görüşleri ve hazırladıkları prog-ramları var. Ama içlerinden birinin tek programı: Suç işleyen müslümanları ülkeden kovmak, müslümanlara ha-karet etmek, aynı toplumu rencide etmek vs. Bu adamın yaptığı konuş-maların her cümlesinde bunlara ras-

lamak müm-kün. Yani k ısacas ı bölücülük, ırkçılık, ey-yamcılık yapmak-

ta. Ama her na-sıl olu-yorsa b u

adam %15 civarında bu ülke toplu-mundan oy alabiliyor. Toparladığı-mızda yaklaşık 1,5 milyon insan bu adama oy veriyor. Çoluk çocuğu eşi dostu derken bu rakam ortalama 3 milyon civarında. Yani demem o ki se-lam verdiğimiz 5 Hollandalıdan 1’i bizi bu şahsın tabir ettiği gibi görmekte. Adamlar seçim döneminde yememiş-ler içmemişler ve çalışmışlar. Çalış-malarının karşılığını da 24 milletvekili çıkartarak aldılar.

Gelelim bizlere...Seçim günü yabancıların nüfusa

göre çıkartabilecekleri milletvekili sa-yısının 15 olduğunu söylüyordu bir bilir anketör. Ama kullanılan oylara göre 6 milletvekili çıkartabilecek oy kullanıyorlar. Yani 9 milletvekili evde ve kahvehanelerde duyarsız bir şekil-de olacaklara razı olan toplum saye-sinde yüksek oy alan partilere hediye edilmiş oluyor. O doğrultuda az önce bahsini ettiğimiz partinin en az 2 ya da 3 milletvekilini ‘oy kullanmayan’ bizler seçmiş oluyoruz.Oy kullanma-yan halkımız kullanmadıkları oy kar-şılığında Wilders’a oyumu verdim diye rahat olabilirler.

Seçimden bir gün önce ileride ba-kan ya da başbakan olursanız ilk ziya-ret edeceğiniz ülke neresi diye soran programcıya Wilders’ın cevabı şuy-du: ‘Son zamanlarda İsrail’e yapılan haksızlıklar yüzünden önce İsrail’e gideceğim ve yalnız olmadıklarını be-lirteceğim.’

Yine yaşadığım olaylardan biri...Seçim günü duyarlı olması için

bazı kahvehanelere gittim. Arkadaş-lar oylarınızı kullandınız mı? Ses yok! Kimi ya bugün mü? Kimisi de: Ama-aan boşver oy kullanılınca ne oluyor ki! Ellerinde pişti kağıdı akılları oyna-dıkları oyunda. Ne geleceğini ne ço-cuklarını ne de egemenliğini düşünen var. Kimi de ya Yusuf sen onu bırak ta sence CHP bu sefer başa gelebilir mi? AKP sence oy kaybetti mi soru-larını soruyor? Elinin körü. Sen önce yaşadığın toplumun hissiyatını anla ondan sonra Türkiye’deki siyasete yorum yap.

Senaryo:Wilders savunma bakanı olur. Ali daha yeni 18 yaşına girmişti. Ar-

kadaşlarıyla gezerken kız arkadaşını başka bir erkekle gördü. Buna sinir-

lenen Ali gitti, hem kızla hem de kızın yanında gördüğü erkekle kavga etti. İkisini de dövdü. Aşk bu ya yaptırır mı yaptırır. Polis geldi Ali’yi aldı karakola götürdü. Adam yaralamadan dolayı 6 ay hükmüm giydi. Ali hapisten çıktı-ğında bir kağıt aldı.Toplum kurallarına uymadığın ve yabancı olduğun için ülkeden kovuluyorsun...

Yukarıdaki bir senaryo... Ama’sı var anlayana...

Gelelim 8 yaşındaki çocuğumun olayını anlatırken yine yakınım olan birinin çocuğunun başına gelenle-re... Kaldıkları muhit Hollandalıların ağırlıklı yaşadığı bir yer. O çocuk ta 10 yaşlarında. Futbol oynamak istiyor ar-kadaşlarıyla. Ama maalesef Türk oldu-ğu ya da yabancı olduğu için çocuklar tarafından istenmiyor. Neden mi? Bi-zim çocuklarımız nasıl ki evlerimizde konuşulanlara kulak misafiri oluyor ve tepki veriyorsa; onların çocukları da kendi ebeveynlerinin verdikleri tepki-lere göre davranıyor.

Ey yaşı kemal’e ermiş duyarsız top-lum... Sen kahve köşelerinde, ya da faydasız yerlerde duyarsızlığını devam ettirdiğin sürece çocukların o yaşlar-da kendilerine yapılan haksızlıklarla mücadele etmeye çalışıyor. Bu denli ırkçılık ve tepki gören çocuk ergenlik çağlarında doğal olarak agresifleşiyor. Sen duyarsız oldukça seni yönetenleri senin oyların belirlemiyor... Sen duyar-sız oldukça ah’ların vah’ların bitmiyor. Sen duyarsız oldukça senin yüzünden duyarlı vatandaşlar da zarar görüyor.

Toplumun bilinçlenmesi için yaşa-dığın toprakların herşeyinden haber-dar olman gerekiyor. İlk gelen nesille birbirimizi kıyaslamayın. Onlar ilk’ti ve ne yapacaklarını bilmiyordu. Ama bizler öyle değiliz toplumun hemen hemen her yerinde her bölümünde varız. Ve bu güçlerimizin daha da art-ması için toplum bilinci gerekiyor.

Sonuç olarak,Ya bu defa ya da bundan sonra sağ

tabanlı bir hükümet koalisyonu oluşa-bilir. Bu duruma şimdiden hazırlıklı olalım. Bu oluşumlara birey olarak demokratik haklarımızı sonuna kadar kovalayalım. Ama bunları yaparken bir çuval inciri mahvederek değil, toplum içerisinde duyarlı ve yön gösterecek sivil toplum örgütleri, dernekler çatısı altında onlara destek vererek.

Çocuktan Al Haberi... Yusuf Öztürk

Seçim sonuçları için ne dediler?Yine suyun akışına yön veren olama-dık. Suyun akışına kapıldık. Bu sonuç burada yaşayan göçmen toplum ara-sında da büyük belirsizlikleri ortaya koyacaktır. Irkçı ve İslam düşmanlığı söylemleriyle prim yapan bir partinin bu kadar siyasi revaç bulmasında bu-radaki göçmen toplumunun çok büyük sorumluluğu vardır. Bizler siyasete yön verebilecek kadar toplum gücü-ne sahip olmamıza rağmen, isteksiz , desteksiz, çabasız, gayretsiz bek-lerken suyun akışına kapıldık. Sonuç Hollanda’yı yine siyasi kriz bekliyor.

ABDULLAH GÜVEN Hollanda Türk-İslam Kuruluşları Birliği Başkanı Genel Başkanı

Suyun akışına kapıldık. Hollanda’yı yine siyasi kriz bekliyor Sızlanmak en son yapacağımız iştir. Bu ülke-

nin Türk kökenli vatandaşları ve yeni Hol-landalılar olarak artık ortağı ve sahipleriyiz. Ülkemizin siyasi hayatında lehimize olmayan bir değişim söz konusudur. Demokratik hak ve hürriyetimizi kullanarak, genel kabul edilmiş enstrümanlara başvuracağız, lobi faaliyetlerimizi artıracağız ve bu sürecin aleyhimize işlemesi için önlemler alaca-ğız. Türk kökenli tabana hitap eden ku-ruluş temsilcileri, düşünürler, entelek-tüeller, müteşebbisler, siyasetçiler ve yazar-çizerlerden oluşan bir düşünce grubu oluşturarak bir durum değer-lendirmesi yapmamız gerekir.

FİKRİ DEMİRTAŞ SİCN Genel Başkanı

Lobi faaliyetlerimizi artıracağızHer ikisi de VVD kökenli olmalarına rağmen Rutte, Wilders’i frenleyebilecek kişi midir? Ara-larındaki büyük farklılıklara rağmen VVD ilk olarak PVV ile koalisyon görüşmelerine başladı. Benim kanaatimce bu görüşmeler herhangi bir sonuca varmayacaktır ve Rutte koalisyon ortaklı-ğının ve iktidara gelmenin PVV için imkansız olduğunu gösterecektir. Umarız bu sonuç da bir dahaki seçim-lerde tepki oylarının PVV’ye gitmesini önleyecektir.

TUĞBA HARMANKAYA Avukat

VVD - PVV uzlaşmaya varamazlar

Page 5: Haber Gazetesi Nr.7

HABER5 JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

Bazan üzerinize bir karamsarlık çöker. İçinizden bir şey söylemek gelmez. Zaten bu durumda keli-meler yüreğinizde hissettiğiniz çalkantıyı anlatmakta kifayetsiz kalacaklardır. En iyisi inzivaya çekilip her şeyden elinizi eteğinizi çekmek dersiniz. En azından kısa bir süreliğine de olsa. Ama yapa-mazsınız, zira sizin fıtratınızda enseyi karartmak yoktur. Enseyi karartmak deyimini şu bir kaç gün içinde, hem kendime hem de çevremdeki insanlara moral vermek için, farkında olmadan bir kaç defa kullandım. Bununla her ne olursa olsun yılgınlığa kapıl-mamayı, başı öne eğik gezmemeyi ifade etmeye çalıştım. Nitekim öyle de olmalı. Her zaman başımız dik, gelecekten umutlu olmak zorun-dayız. Hem kendimiz için hem de bizden sonraki nesiller için. Lafı fazla dolaştırmadan saadete gelip 9 Haziran seçimlerini analiz etmeye çalışalım. Seçim sonuçla-rını doğru analiz etmeden ilerisi için bir strateji belirlemenin çok zor olacağından yola çıkarak, hem mensubu olduğumuz Türk toplu-mu hem de vatandaşı olduğumuz Hollanda toplumu için bir takım tespitlerde bulunacağız. Dost acı söyler deyimini de hesaba katarak. Üç ay önce Wouter Bos’un PvdA liderliğinden istifa edip yerine Job Cohen’in gelmesiyle kendimce bir öngörüde bulunmuştum. Öngörü-me göre Cohen’le PvdA tırmanışa gececek, buna mukabil de CDA ona alternatif olarak fırlayacak demiştim. Ancak yanıldım. CDA değil VVD alternatif ola-rak görüldü. Bunda şüphesiz, kurduğu dört hükümetin sonunu getiremeyen CDA lideri Jan Peter Balkenende’nin CDA tarafından yeniden başbakan adayı olarak ilan edilmesinin payı çok büyük. Kalitesine ve kapasitesine çok güven-diğim Balkenende’nin seç-menler nezdinde bu kadar güven kaybına uğrayacağı-nı tahmin edememiştim. Bence seçimlerin en dikkat edilmesi gereken tarafı ne VVD’nin bir asır sonra birinci parti olma-sıdır ne de CDA’nın tarihi yenilgi almasıdır. Zira bu kaymaların olması her za-man muhtemeldir ve sonucu toplumu derinden etkilemez. Ancak PVV gibi parti bile olmayan, söylemlerini isla-mofobi ve Türk düsmanlığı eksenine oturtan, bölücü, ayrımcı ve ırkçı bir hareke-tin % 16’ya yakın oy alarak Hollanda’nın Mecliste temsil edilen üçüncü büyük partisi olmasıdır. Daha da kötüsü koalisyon için adının ciddi

ciddi telaffuz edilmesidir. Bundan daha kaygı verici ne olabilir?Peki bu, toplumu kamplara böl-mek isteyen, iktidar olması halinde büyük bir toplumsal huzursuzlu-ğun ortaya çıkacağı her aklı selim tarafından bilinen harekete kimler oy verdi? Her altı seçmenden birisi diyerek başlarsak işim vehameti belki daha iyi anlaşılır. Ciddi araş-tırma kuruluşlarından Synovate’in seçim günü yaptığı ankette PVV seçmenlerinin profili şöyle ortaya çıkmakta: Bu seçimlerde PVV’ye oy verenlerin geçen seçimlerde % 24’ü CDA’ya, % 23 SP’ye, % 17’si PvdA’ya ve % 12’si de VVD’ye oy vermiş. % 18’i ise ilk defa oy kulla-nan yeni seçmenler, yani gençler! Seçmenlerin eğitim ve gelir du-rumuna baktığımız zaman da bir yükseliş trendi görüyoruz. Daha önceki seçimlerde daha çok az gelirli ve düşük seviyede eğitim al-mış seçmenlerin protesto oylarını alan PVV, şimdi her meslek ve gelir grubundan oy alabilmektedir. Bu da bu hareketin kitleselleştiğine işarettir ki asıl kaygı duymamız ge-reken de budur. Komşumuz, mes-lekdaşımız, patronumuz, işçimiz, hocamız, kısacası nereye baksan bir PVV’li görmemiz mümkün. İşte tam bu noktada asıl eleştiriyi sandığa gidip PVV’ye oy veren Hol-landalılara (duyumlara göre Türk-ler de oy vermiş) değil de sandığa gitmeyerek onlara dolaylı destek

veren kendi insanımıza yö-neltmemiz lazım. Bu ka-dar hassas bir dönemde bu kadar sorumsuz olunca insanın o meşhur ‘develi’ sözü söyleyesi

geliyor. Her şeye rağmen

biz enseyi ka-rartmadan

önümü-ze bak-ma-lıyız.

Geç-mişten ders alarak, ge-leceğe yön vermeye çalışaca-ğız. Daha yapacak çok iş,

kat edi-lecek çok yol var...

EnsEyi Karartmayalım

Ahmet Suat ARI is groepsleerkracht en onderbouwcoördinator op een VSO ZML-school te Enschede. Hij schrijft columns in diverse bladen en is o.a. secretaris van UETD-Nederland.

[email protected]

Son seçim sonuçları Hollanda politikasının ve halkının ne denli bölünmüş olduğunu göstermek-tedir. Liberal ve aşırı sağın kazanması, Hükümet partisi CDA’nın tarihinin en kötü sonucunu alması bu secime damgasını vuran bir gerçek. Yabancı-ların çoğunlukla oy verdiği PvdA sa-nılandan da daha iyi bir sonuç aldı. Belki seçimler daha geç yapılsaydı kazanma ihtimali daha büyük olur-du. PVV’li bir koalisyon Hollanda’da yaşayan yabancılar için kötü so-nuçlar doğurabilir. Fakat PVV’nin bu seçimlerdeki başarısını göz ardı ederek ve onu yeni kuru-lacak hükümetten dışlamakla bence PVV ileriki yıllardaki seçimlerde daha da çok oy artırabilir.

PVV'nin yükselmesi üzücü bir durum olsa da, so-nucun üzerinde fazla durmamamız gerektiğini düşünüyorum. Hollanda içinde ve dışında özel-likle müslümanlara yönelik yapılan ayrımcılık, bununla birlikte insanların ekonomik ve sosyal sıkıntılarını, tek cümle ile siyaset yapan Wilders'e oy vermele-rini sağladı. PVV'nin şu anki durumda muhalefet partisi olması daha da tehlikeli, ül-kedeki sıkıntı dönem devam ederse 4 sene sonra PVV, 24 değil 48 sandalyenin sahibi olur. Bırakalım sorumluluk alsın hükümet ortağı olsun, kimbilir aralıkta yine sandık başında oluruz.

Seçim sonuçları kaygı verici. Vatandaşlarımızın yeterin-ce oy vermemesi de ayrı bir üzüntü kaynağı. Umarım bu sonuçlar doğrultusunda gelecek seçimlerde şapkamızı başımızın önüne alır düşünü-rüz.

Öncelikle çıkan sonuç demokratik bir ortamda doğal bir sonuçtur. Yabancılar tabiî ki son secim sonuçlarını dikkate alırlarsa sıkıntı geliyor diyebilirler, ama bu erken ve çok da spontane bir reaksiyondur. Çünkü Hollanda’daki sistemde öyle her parti gelip tek başına istediğini yapamaz. Buradaki sistem uzlaşma veya konsensüs ilkelerine bağlı. Dolayısıy-la her parti kendine göre oynayamaz. Bunun haricinde PVV ile her parti ko-alisyon yapmak istemez, bu koalisyo-nun ne kadar zayıf olduğunu bildikleri için. Aynı süreci 2000 yılında yaşadık. Lijst Pim Fortuyn (LPF) o zaman VVD ve CDA ile koalisyon kurdu ve bir kaç ay sonra bu koalisyon dağıldı. Dola-yısıyla herkes işini yapsın ve bu yaşadığımız topluma artı olarak ne verebiliriz düşüncesiyle işe koyulsun, bunu yapamadığımız takdirde kara kara düşünme-miz lazım!

YUSUF ALTUNTAŞISBO Direktörü

SONGUL MUTLUERZaandam belediye meclis üyesi

NİLAY KÜLCİKVK danışmanı ve Renkum belediye meclis üyesi

Bir parti gelip tek başına istediğini yapamaz

Vatandaşlarımızın yeterince oy vermemesi üzüntü kaynağı

Hollanda politikasının ve halkının ne denli bölünmüş olduğu ortaya çıktı

PVV’nin muhalefet partisi olması daha da tehlikeli

Sonuçlar az gelirli Hollan-dalılar için çok üzücü. Aşırı sağcıların bu denli, oy alması ayrıca düşündürücü. PVDA ve VVD köklü bir parti ol-dukları için Wilders ve PVV milletvekilleriyle bir olu-

şum içerisinde olacaklarını düşünmüyorum.

ADNAN YILMAZMozaiek Zorg

Sonuçlar az gelirliler için çok üzücü

Seçim sonuçlarına göre bizler için endişe veren bir sonuç ortaya çık-tı. Fakat, bundan sonra yapılacak olan koalisyon görüşmelerin so-nucu önemli. Eğer sağ partile-rin kuracağı bir koalisyon olur-sa; ömrünün uzun olmayacağını düşünüyorum.

BEKİR AKBULUTVatandaş

BARBAROS BULUTLU Müzik yapımcısı

Bundan sonra yapılacak olan koalisyon görüşmelerin sonucu önemli

Bence seçim sonuçları hiç bir partiye yaramadı. Yine be-lirsizliğin hakim olması bence tekrardan bir erken seçim sinyalleri veriyor. Seçim öncesinde yapılan an-ketler doğrultusun-da Wilders beklenen oyu aldı.

AYHAN ATEŞVatandaş

Seçim sonuçları hiç bir partiye yaramadı

Sonuçlar beklenildiği gibi oldu. Hani denilir ya bağıra bağıra geldi adamlar. Bu denli sağ partilerin oy alması biz ya-bancı kökenli insanlar için kaygı verici. Parti tüzükleri-nin içerisinde bulunan farklı isteklerini umarım gerçek-leştiremezler.

MEHMET POLATLIRoteb Çalışanı

Aşırı sağın yükselmesi yabancılar için kaygı verici

Çevremdeki çoğu kişinin seçimlerde oy kullanmadığını gözlemledim

MURAT DOĞANERSultan Fırını

Seçim sonuçları beni şaşırtmadı

Seçim sonuçları beni şaşırtmadı. Son yıllarda artan ekonomik sıkın-

tılar yüzünden halk farklı arayış-lara girdi. Bunun ilk tepkilerini de sandık başında gösterdi. Ar-tan ırkçılık ve sağa eğilim kaygı veriyor.

Hollanda’da bulunalı yaklaşık 2 sene oluyor, bu kısa süre içinde çok şey gözlemledim ve yaşadım.

Çevremde gördüğüm ya da duyduğum, birçok kişinin son seçimlerde oy kullanmadığıydı. Ben bu konularda

kendime sorabiliyorum ve birey ola-rak elimden ne geliyorsa (oy hakkım

olduğunda oy kullanmak dahil) her şeyi uyguluyor ve yapmaya çalışıyorum. Biliyorum ki sus-tukça sıra bir gün bana da ge-lecek! Sessiz çığlıkların kendi içinizdeki yankısı sizden fazla uzağa gitmeyecek ve bir işe

yaramayacaktır.

ABDURRAHMAN SELAMGurbet Lahmacun Salonu

Page 6: Haber Gazetesi Nr.7

HABER 6JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

Schiedamseweg 2133026 AN Rotterdam

www.adacams.nl

010-462 35 69

Subsidie-aanvraag voor uw veiligheidsystemen kunt U via ons regelen. Bel Hüseyin Kızgın, onze expert op dat gebied voor alle informatie: GSM: 0624-367064

2010 yılında da güvenlik

sistemlerinde devlet desteği

devam ediyor. Resmi işlemlerinizin

kolayca yürütülmesi

için bizi araya-

bilirsiniz.

GÜVENLİK SİSTEMLERİNDE DOĞRU ADRES

BEVEILIG UW WONING OF KANTOOR MET HET BEVEILIGINGSSYSTEEM VAN ADACAMSMaak vrijblijvend een afspraak met één van onze beveiligingsadviseurs. Hij helpt u bij het samenstellen van een ADACAMS beveiligingssysteem dat speci� ek is afgestemd op uw werk en/of woonsitutatie.

Mot

toM

edia

DOĞRU ADRES

Schiedamseweg 2133026 AN Rotterdam

Vraag nu naar onze

zomeraanbiedingen

Türkiye’nin yanı sıra Amerika’dan Ürdün’e, dünya-nın çeşitli ülkelerindeki, 25 şir-ketiyle faaliyetlerini sürdüren Şahinler Holding’in başarısının sırrını, Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Şahin’le konuştuk. Şahin, en önemli değerin çalışanları ol-duğunun altını çizerek, soruları-mızı cevapladı:

Şahinler Holding’in en önemli gücü nedir?

İnsana yapılan yatırımı tek-nolojiye yapılanla eşdeğer, hatta belli açılardan baktığımda ise daha da önemli görüyorum. Tek-noloji harikası bir yığın makiney-le doldurulmuş o devasa fabri-kalar, hünerli insanların elinde olmadıktan sonra, birer beton ve çelik yığınından farksızdır diye düşünüyorum. Bu nedenle benim en büyük zenginliğim iş arkadaşlarımdır; kurum kültü-rümüzü benimsemiş, o çelik ve beton yığınlarını hünerle işle-tip başarıdan başarıya koşmuş 10 bin çalışanımdır. “En büyük zenginliğimiz insan” derken, bu zenginliğe zenginlik katacak olan şeyin de “sürekli eğitim” olduğu-nun altını çizmek gerekir. Bunu büyük çapta da uyguluyor ve ba-şarıyoruz.

Eğitim konusunu biraz açar mısınız?

Örneğin, Almanya’da gençle-re meslek eğitimi veriyoruz; 2 – 3 yıl okulla birlikte bizde eğitim görüyorlar. Çoğunu, daha sonra işe alıyoruz. Aachen Bölgesi’nin başarılı gençlerinin çoğunluğu, Şahinler Holding’de çalışmayı

tercih ediyor. Tekstil alanında, Aachen Bölgesi’nde mesleki eği-tim alan en başarılı gençler de Şahinler’den çıkıyor.

Bence, çeşitli kolları olan eğitim ağacının ana gövdesi; işyerinde verdiğimiz ve aldığı-mız eğitimdir. Belki de ömürleri boyunca meşgul olacakları, za-manlarının neredeyse tümünü harcayacakları kendi konu ve uğraşılarında insanları mutlaka eğitmemiz, mutlaka yetiştirme-miz gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenle, bütün şirketlerimizin, kendi elemanları için, gençler için birer okula dönüşmesine gayret ediyoruz.

Şahinler’in başarıyı koru-masının sırrı nedir?

Şahinler Holding personeli-ni, bizden para alıp evine giden insanlar olarak görmüyoruz. Çünkü, onlara verdiklerimizin bize yansıyacağını biliyoruz. Şa-hinler, tahsili ne olursa olsun kendisinde çalışan insanları ye-tiştiriyor. Onlara, kendisini ba-şarıya ulaştıracak, ve ulaşılmış olanı koruyacak felsefeyi, yani kurum kültürünü aşılıyoruz. Şa-hinler Holding, kuruluşundan itibaren kademe kademe, insan-ları harekete geçirecek ilkeleri yerleştirdi. Şahinler felsefesinin odak noktasını insan ve insan ilişkileri oluşturur. Bizi başarıya götüren kurum kültürümüzün dürüstlük, güleryüzlülük, ve-rimlilik gibi ilkeleri hep insan ve onun ilişkileri üzerine geliştiril-miş kavramlardır ve en önemli değerlerimizdendir.

Kemal Şahin, Şahinler Holding Yönetim Kurulu Başkanı

EN BÜYÜK ZENGİNLİĞİMİZ İNSAN

RÖPO

RTAJ

| SE

LMAN

KAR

AMAN

İzincilerimize iyi tatiller!..On seneden fazla oldu ama bu

sene Türkiye’yi tekrardan ziyaret etmeyi düşünüyorum. Hak ettim sa-nıyorum. Yaylalara çıkıp biraz do-laşacağım. Müsait olursalar biraz da memleketin çobanları ile sohbet edecem. Herkes gibi benim de, et-rafımda gönlü ferah olan insanlara ihtiyacım var. Köyümün ünlü Kıble-kaya isimli bir dağı var, onun başına çıkıp orda biraz oturup havasından, suyundan ve bulutlarından bir yu-dum alıp, kenardan dünyanın dönü-şünü izleyerek, biraz dinlenip biraz da kendime geleyim diyorum.

Namaz vaktine denk gelirse ve çevredeki köylerin cami minarele-rinden okunan ezan sesi kulağıma ulaşırsa akan sularda abdest alırım ve o dağ başında belki de bir namaz da kılarım. İnsanlığın ve dünyanın haline dua etmeyi unutmam. Me-zarlıklar da var, onları ziyaret et-meden olmaz. Üzerinde yürüyecek olacağım topraklar onlara aittir. Olur ya bir gün sen de orada bulu-nursun ve sana dönüp bakmadan geçen olursa sen nasıl hissedersin

kendini. Bundan dolayı birbirimizi yalnızlıklar içinde bırakıp unutma-mak ve geçmişlerimiz için, bir de o mezarlıkların başında dua etmek niyetindeyim. Tabiî ki memleketin bir ucundan öbür ucuna gideceğim; yol üzerinde senelerden beri bek-leyen ve merakta kalan sevgi dolu insanlarım da var. Müsait olursalar onlara da, yanımda sizin selamınızı taşıyarak, ayaküstü uğrayacam. Bel-ki araya birşeyler girer ve ben hiç te gidemem ama siz giderseniz, o zaman benim göndermiş olduğum selamı umarım unutmazsınız.

Kimliğimden hariç yanıma bir-şey almayacam. Etrafımı saracak olan ve belki de benden birşeyler bekleyen oradaki yavrular için oyuncak, şeker ve kendime bir adet ayakkabı orada alırım. Nedense oradaki ayakkabılar daha dayanıklı oluyor. Belki dayanıklı değil de; o topraklar beni yerden süründür-müyor da, havalardan uçurduğun-dandır. Birbirimize rastlarsak ora-daki yıldızların vermiş olan ışıklar altında sohbet keyfi içinde beraber

bir demlik çay içeriz. Elbette geri dönüşüm de var; çünkü ben bura-lı olmuşum, şimdiden söyleyeyim peynir falan getiremem.

Unutmadan ve geç kalmadan bütün izincilerimize güzel tatiller diliyorum. Yolunuz açık olsun.

Kenan Baydar

Havayoluyla, karayoluyla ya da denizyoluyla Türkiye’ye tatile giden tüm vatandaşları-mıza okurlarımızdan Kenan Baydar’ın içtenlikle yazdığı satırları armağan ediyoruz...

Page 7: Haber Gazetesi Nr.7

HABER7 JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

The Netherlands is masmavi, bir gördüm ŞOK OLDUM bu Hollanda kimlerin y(g)ari?

Hollanda mavi (VVD) ve açık mavi (PVV) rengini aldı. Fotoğrafı çekilin-ce kanıtlandı. PVDA ise koalisyon için durmadan, önce PVV ile göruşülsün diye tutturuyor. Ne umuyor acaba?

Jan Marijnissen (SP): ‘ PVV’nin liste başını çeken hakkında, ‘Kuzu kıyafetindeki kurt’’, diye adlandırır-ken, diğerleri PVV’nin arkasında cok kişi var diye onunla ciddi ciddi ma-saya oturuyor. Zamanında Hitler’in peşinden de çok insan yürüdü, ara-larında aklı selim zannedilen takım elbiseli insanlar’da vardı. Almanlar sonradan, ‘’Biz bilmiyorduk böyle olacağını’’ demişlerdi.

Bir başka ses ise PVV’ ye bir şans verilsin, ispat etsin yapamayacağını diyor. Şimdi başa çıkartırılmaz ise kitlesi ilerde daha çok büyürmüş.

Hadi bir göstersin derken, yolunu açmış olmayalım?. Bu esnada parti programında her durumda kimlik sorulmasını isteyen, yabancı köken-li gençler hakkında TV’de, radyoda, gazetede ileri geri anti-sosyal söy-lemlerde bulunanin görüşleri diğer gençlerimizin kendilerine bakış açı-sını ters yönde etkilemiyecek mi? Büyüme çağında olanlara nasıl bir damga vuracak? Şans verelim diye tutup başımızın üstüne mi koyalım, göz göre göre din ayrımı yapan bir insanı? Kurt olan kuzunun oyununa mı gelelim? Sonradan da, ‘Bu kadar ileri gideceğini bilmiyorduk eyvah’ mı diyelim.

Tum küçük partiler PVDA’ ya oy kullansaydı, PVDA kazanırdı diye bir düşünce var bazı insanlarda.

Yeni partilerin tüm oyları (50 bin) PvDA’ya gitseydi bile gene ya-rış bire bir olurdu. Üstelik sağda olan Rita Verdonk’un oy kitlesi de 50 bindi ve dengeyi saglardı. Yine görüntü aşağı yukarı aynı olacak-tı. Yani PVDA’ nin bir veya iki oy kazanması ile şimdiki manzara değişmeyecekti. PVDA kazan-saydı , ilk olarak o da PVV ile konuşacaktı. Sebep olarak ta 15 sandalye kazandıkla-rı öne sürülerek, demokrasi bu denilecekti. İstediğiniz kadar stratejik oy kullanın manzara bu olacaktı!

Hollanda’ da 12 milyon seçmen var ise, oyların, kaba hesap, 2 milyon’u VVD ‘ye, ondan biraz azı ise PVDA’ya gitmiş. CDA 1.3 milyon , PVV ise 1.5 milyon oy almış. D’66 ve Groen Links beraber 1,3. SP’ye ise 1 milyon’dan biraz az gitmiş. Diğerlerinin ta-mamına yarım milyon, Rita Verdonk ise 50 bin ve yeni partilerin hepsi beraber 50 bin oy almis.

17 milyon kişi var ise, 9.5 milyon civarı insan oy kullanmış. Bu seç-

me hakkı olanların %75’idir. Geri kalan 2,5 milyon hakkını kullanma-mış. Kalan 4 milyon insan ise henüz degişik sebeplerden dolayı seçme hakkı yok.

Şu anda koalisyon imkanları görü-şülüyor ve seçenekler şunlar:

VVD, PVV, CDA birlikte, VVD, PVDA, groen links, D’66,

veya VVD, PVDA, CDA ile. Söylentilere göre bu koalisyon

uzun sürmeyecek ve gene erken se-çim olacağı tahmin ediliyor.

Her şeye rağmen durumu bir de pozitif olarak değerlendirmek ister-sek, bu her zaman mümkündür. 1,5 milyon PVV’ ye oyunu verdiyse, 10 milyon insan PVV’ yi tercih etmemiş. Gelecek seçimlerde diğer potansiyel-lerle beraber ulaşılması gereken , işlenilmesi gereken kitle de budur.

Bir aksiyona karşı tepki vermek yerine, biraz ileri gidip, aksiyon için insiyatif alalım. Futbol terimiyle, savunmadan cikip, atak futbol oy-nayalım.

Her zamanki gibi düşünürsek, her zamanki gibi sonuç alırız. Yeni düşüncelere bir şans verelim. Baş-kalarından ziyade, kendimizi dinle-yelim, sağlıklı düşünebileceğimize inanalım.

Önümüzdeki dönem Hollanda’nın resmini yeniden çizeceğiz. Ayrımcılık yapan lider konumundakilere bırak-

mayız meydanı.Sadece seçim es-

nasında değil ve sadece politikacı-lardan veya hü-kümetten medet umma yerine,

sorumluluğu hep beraber ve şimdiden alacağız.

Politika biziz, Hol-landa biziz!

MAVİ MAVİ MASMAVİ

Nafize Şener consultancy (danışmanlık) ve proje yöneticiliği yapmaktadır. Şu an Çalışma Bakanlığı’nın finanse ettiği Landelijk Netwerk Diversiteitsmanagement projesinde çalışmakta. İş ve ticarette paylaşım için kurulan The NetworKing Turkey uluslararası organizenin lisans sahibesidir.

[email protected]

endolazer nedir?Endolazer içten lazer demektir. Önceden varis tedavi-lerinde eko yapılır. Eko yapılınca en içteki damarlarda varis var mı yok mu ona bakarız. Dıştan bunu göre-mezsiniz. Eğer onda varis varsa kasık bölgesinden ve diz bölgesinden bir kesik açılır, hasta narkoza yatırılıp ameliyat yapılırdı. Bu teknik artik geride kaldı. Şimdi bize hasta geliyor, yatağa yatıyor, görülen şekliyle damara giriliyor, damar içerisinden fiber, yani lazerin ucu, buraya kadar geliyor, daha sonra burası lokal olarak uyuşturuluyor, daha sonra lazer ile yakılarak çekiliyor. Hasta birşey hissetmiyor. Bunun tedavinin ismine endolazer diyoruz, hasta ameliyattan kurtul-muş oluyor. Bu tekniği Hollanda’da en iyi yapanlar-dan birisi Dr. Daan der Kinderen’dır ve kendisi halen Utrecht şubemizde görev almaktadır.

kliniğimizin başka kliniklerden farkı şu: Bu klinik Hollanda sağlık

Bakanlığı tarafından tanınmış bir dermatoloji kliniği. aynı zamanda diğer kozmetik hizmetleri de veriyoruz. asıl önemli olan bütün

tedavilerin ziekenfonds tarafından karşılanması, bu önemli bir özellik. Böyle bir klinik, şu ana kadar Hollanda’da Türk kökenli olarak sadece biz varız ve üç senelik deneyimimizle herbiri

kendi alanında uzman doktorlarla hizmet veriyoruz...

Huidkliniek şimdi Utrecht ve Arnhem’de

Eko aleti

Dermatolog Coşkun Birinci,

Türkiye’de 1998 yılında Ankara Hastanesi’nde

dermatoloji uzmanı oldu. Ankara Hastanesi’nde 4 yıl

çalıştıktan sonra Hollanda’ya yerleşti ve Rotterdam’da

HUIDKLINIEK ZUID’ü kurdu.

UZMANLARIMIZ:Dermatolog Dr. Coşkun Birinci: Akne ve kozmetik tedaviDr. Daan der Kinderen: Endolazer uzmanı, deri kanseri uzmanı Dr. Van Wateren: Deneyimli ve kıdemli dermatologDr. İbro Beciri: Varis tedavisinde uzman

• Varis tedavisi• Cilt hastalıkları• Lazerle epilasyon• Alerji testleri• Botox

ZBC: Zelfstandig Behandel-

Centrum

HUIDKLINIEK ZUID’TE YAPILAN TEDAVİLER

Toplam 16 kişilik ekibimizle

Rotterdam, Utrecht ve Arnhem gibi şubelerimizde kaliteli hizmet

veriyoruz

Eko ile varislerin yerini ve şiddetini ölçüyoruz ve ona göre tedavi planlıyoruz. Dışarıdan lazerle mi yapılacak, yoksa endolazer ile mi yapılacak,

fon terapi mi yapılacak, sade iğneleme tedavi mi yapılacak, önce muhakkak bu yapılması gerekiyor. Sağlık bakanlığınca da zaten bu şart koşuluyor.

ROTTERDAM:Utenhagenstraat 1873083 VP RotterdamTel: 010-293 90 91

UTREchT:Dr. Max Euwestraat 603554 Utrecht030 –244 27 81

ARnhEM: Raapopseweg 826824 Arnhem026 –443 35 00

ınternet: www.huidkliniekzuid.nle-mail: [email protected]

Huidkliniek Zuid, Sağlık Bakanlığı

tarafından tanınmış bir dermatoloji

kliniğidir. Tüm sigortalarla anlaşması

vardır ve hastalar buraya geldiğinde

kontant para ödemezler, anlaşmalarımız

gereği ücretleri sigortalar karşılar.

Müşterilerimize Türkçe, Hollanda, Boşnakça, Sırpça,

Arnavutça, İngilizce ve Almanca olarak da yardımcı oluyoruz.

Lazer

“It’s Always Prime Time”

´s-Gravelandseweg 3653125 BJ Schiedam

Tel.:+31 (0) 10 2451051Fax:+31 (0) 10 4158101

www.primecargo.nl [email protected]

İrtibat: Levent Sarılmışer [email protected]

Deniz yolu nakliyatı

Hava yolu nakliyatı

Karayolu nakliyatı

Depolama

Gümrükleme

Tekstil bakımı ve

satış öncesi işlemleri

HAFTALIK PARSİYEL TIR ÇIKIŞI

Page 8: Haber Gazetesi Nr.7

HABER 8JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

Adres:Contactweg 40

1014 AN Amsterdam

Telefoon:(+31) 020 616 94 78(+31) 06-24801072

Tüm fırınlara en uygun fiyatlarla her türlü un ve un mamülleri veriyoruz

Servis ağı ve kalitemizle hizmetinizdeyiz...

[email protected]

Moon Star’ın kalitesi, 20 yıllık birikim ve tecrübesiyle sabittir

Hollanda Çataklılar Derneği, kuruldu-ğu 2007 yılından

beri, her yıl tertip ettikleri ‘GELENEKSEL YAZ ŞÖLENİ’ organizasyonunun 4.üncü-sünü geçtiğimiz günlerde Rotterdam’da gerçekleştirdi.

Rottermeren parkında, Hollanda başta olmak üzere, Fransa, Belçika ve Almanya gibi birçok ülke-den katılan 300 Çataklı, hava şartlarının olumsuz-luğuna rağmen, coşkulu ve eğlenceli bir Piknik Şöleni gerçekleştirdiler.

Halat-çekme, yoğurt-yeme, sandalye-kapmaca, yumurta-taşıma gibi yarış-malar başta olmak üzere ayrıca ‘Enişteler Yarışıyor’

bölümünde ‘damatlar’ yarıştırıldı. Katılımcılara yemek ikramının yapıldığı şölende, programı gerçek-leştirmede emeği geçenlere “buket çiçek” ve derne-ğin faaliyetine destek ve katkıda bulunan Hollanda

Karamanlılar Vakfı Başka-nı Uğur Şen başta olmak üzere emeği geçen gönüllü-lere “plaket” takdim edildi. Şehirler arası mini ‘Futbol Turnuvası’nın da düzenlen-diği günde, dereceye giren takımlara kupa verildi.

ÇATAKLILAR ŞÖLENDE BULUŞTU

T.C. Rotterdam Başkonsolosu Esen

Altuğ Hanım'ın muhterem babası Oğuz Baygın'ın

vefatını teessürle öğrenmiş bulunuyoruz.

Merhuma Allah’tan rahmet, ailesine ve

yakınlarına başsağlığı, geride kalan dostlarına sabır ve iyilikler dileriz.

Rotterdam Charlois daimi encümen üyesi ve Zaman Gazetesi Editörü Alaattin Erdal Bey'in muhterem babası Mehmet Erdal'ın

vefatını teessürle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhuma

Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı, geride kalan dostlarına sabır ve iyilikler dileriz.

HABER Gazetesi çalışanları HABER Gazetesi çalışanları

TAZİYE TAZİYE

Page 9: Haber Gazetesi Nr.7

HABER9 JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

0090 312 444 9 911Yurtdışı:

(0312)444 9 911444 9 911www.lokmanhekim.com.tr

MEDYA

0 530 363 55 91Yusuf Ziya ERARSLAN

şifa kapınızTürkiye’deki

Başta AGIS

olmak üzere

özel sigortalarla

anlaşmalıyız

ETLİK DAHİLİ: 1115SİNCAN DAHİLİ: 3994

Page 10: Haber Gazetesi Nr.7

HABER 10JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

IV. Maastricht Ekonomi Zirvesi400 Yıllık Dostluk…

400 Jaar Vriendschap…

19-20 Haziran 2010 • MAASTRICHT

Daha geniş bilgi için: www.hotiad.nl

Hollanda pazarında etkinlikleri ve nicelikleri artan Tűrk Girisimciler bu gücünü ortak bir çatı altında birleştirilerek daha kalıcı amaclara

hizmet etmesini arzu etmişler ve bu doğrultuda 2004 yılında kısa adı HOTİAD olarak bilinen Hollanda-Tűrk İşadamları Derneği’nin temelini atmışlardır.

Günümüzde Avrupa’nin çesitli ülkelerinde yüzlerce sektörde, yüz bine yakın Türk iş adamımız yüz binlerce işçi çalıştırmakta ve milyarlarca Euro ciro yapmaktadırlar. Bu rakamlar da gösteriyor ki; Türk iş adamları olarak Avrupa ekonomisine ciddi bir katkı saglamaktayız.

Ama bu yetmez. Yaşlanan nüfus ile gerileyen Avrupa ekonomisine içinde yaşadıgımız bu toplumun bir parçası olarak daha fazla nasıl katkı saglayabiliriz? Genç girisimcilere bu konuda nasil öncülük yapabiliriz? Üniversite çagındaki gençlerin egitimleriyle birlikte ticarete yönlendirilmelerinde rolümüz neler olabilir? AB’ye giriş sürecinde birlik üyesi ülkelerin kamuoyunun Türkiye’ye bakış açılarının olumlu olması yönünde üzerimize düşen görevler nelerdir ve bunları nasıl birlikte yerine getirebiliriz?

Yukarıdaki amaçları gerçekleştirmek ve Avrupa’daki gücümüzü geliştirmek için Avrupa ülkelerine ve Türkiye’ye yönelik görev ve beklentilerimizi ele alacagımız “IV. Avrupa Türk Iş Adamlari Maastricht Ekonomi Zirvesi”ni 19-20 Haziran 2010 tarihinde Hollanda’nin Maastricht kentinde düzenliyoruz.

Türkiye, Hollanda ve diger AB üyesi hükümet yetkililerinin en yüksek düzeyde katılacagı zirvemize Avrupa’daki tüm iş adamlarımız ve kurum yöneticileri davetlidirler.

2010 Maastricht Ekonomi Zirvesine katılarak, bizleri onurlandırmanızı rica ederiz.

IV. Maastricht Ekonomi Zirvesine katılımın çok yogun olması dolayısı ile katılıp katılamıyacağınızın en geç 01 Haziran 2010 tarihine kadar bildirilmesi rica olunur.

Saygılarımızla,

Turgut TorunoğullarıHotiad Yönetim Kurulu Başkanı

Maastricht Provinciehuis

IV. AVRUPA TÜRK İŞ ADAMLARI MAASTRICHT EKONOMİ ZİRVESİ

Page 11: Haber Gazetesi Nr.7

HABER11 JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

Seçimler ülkesi Hollanda’da bir milletvekili seçimlerini daha geride bıraktık. Sonuçlar malum. Türkler için, Hollanda için hatta insanlık için pek iç açıcı değil. Irkçı Parti’nin oylarını olağanüs-tü katlaması ve yüz elli kişilik mecliste yirmi dört sandalyeye sahip olması Hollanda açısından kaygı verici. Daha zor şartlara alışmamız gerekiyor. Müslüman-ların Hollanda’da sorun olduğu-nu siyasi bir görüş olarak ortaya koyan ve seçimlere ayırımcılığı ve bir grup insanı dışlayarak giren bir partinin bu kadar oy alması nasıl açıklanabilir bilemiyorum. Suçu kime yıkarsak yıkalım, ne-rede ararsak arayalım ortada bir gerçek var ki, o da ırkçı partinin oylarını arttırmasıdır. Öyle ki bu partinin oylarının arttığı şehir ve yerleşim birimlerinin bazıla-rında, sorun olarak lanse edilen Müslümanlar yok denecek kadar azlar. Yani oy verenlerin bir çoğu Müslümanlarla günlük içli dışlı değiller. O zaman bu partinin oy-larını arttırmasının arka planında başka Saikler ve gelişmeler de bulunmaktadır. Her neyse. Bizim konumuz Türkler ve siyaset. Ve tabii ki Türklerin siyasette yöneti-ci olarak yer almalarıdır.

9 Haziran seçimlerinde çeşitli siyasi partilerden bir çok Türk kökenli vatandaşımız aday adayı oldu. Örneğin sadece PvdA’da 60’ın üzerinde Türk kökenli arkadaşımız Hollanda’da siyaset yapmak için milletvekilliği adaylı-ğına niyetlendi. Diğer taraf-tan CDA’da 12 Türk kökenli arkadaşımızı milletvekilliği için partisine müracaat ettiler. SP, Partij Een, Groen Links, VVD gibi diğer parti-lerde de muhtemelen 10, 15 kişi milletvekilliği için müracaat etmiştir. Çeşitli partilerde milletvekilli ol-mak için müra-caat eden Türk kökenli siyaset-çilerin sayısı çok kaba bir tahminle 100’ü aşıyor. Bu ne demektir? Çok açık. 150 san-dalyeli Hollan-da meclisinde 100 tane Türk siyaset yapmak istemektedir. Hollanda’yı yö-netmek istemek-tedir. Siyasete yeni bir can ve kan ver-mek demektir. Bu kadar sayıda insanımız, yetişmiş ve yaşadığı ülkenin kalkın-ması için yarışmaya katıla-cak demektir. Bütün bunlar elbette güzel gelişmelerdir. Bireylerin siyaset yapma-ları, ülkeye hizmet etmeleri muhakkak kutsaldır.

Ancak hemen aklımıza bir de şu sorular gelmektedir: 100’ü aşkın bir sayıda millet-vekilliği düşünen vatandaşımız mensup oldukları partilerde her hangi bir görev almışlar

mıdır? Milletvekilliğine aday olmadan kongrelerde ya da ye-rel yönetimlerde siyasi tecrübe edinmişler midir? Her hangi bir meslek biriminde, sivil toplum örgütünde, mahalle derneğinde, eğitim veya öğretim kurumların-da, toplumsal ve siyasi hareket-lerde bulunup sosyal ve insani ilişkilerini geliştirmişler midir? Bu benzeri soruları uzatabiliriz elbette.

Şüphesiz, milletvekilliği için partilerine müracaat edenler arasında yukarıda saydığımız alanlarda çalışıp, uzun soluklu bir mücadele vererek bir yerlere gelen insanımız mutlaka vardır. Bu arkadaşlara diyecek her hangi bir sözümüz olamaz. Hollanda Türk toplumunun siyasi konumu göz önüne alındığında millet-vekilliği için aday olan bir çok kişinin, ne yazık ki, terlemeden, her hangi bir toplumsal mücadele vermeden, tırnağıyla kazımadan, o mevkilere gelmek istediklerini düşünüyoruz. Keşke bu düşün-cemizde yanılsak. Haksız çıksak. Keşke, sosyal ve siyasi alanda 100 kişi değil, 50 aktif ve etkin Türk kökenli olsa Hollanda’da. Hollan-da siyasetinde, medyasında, sos-yal alanda ortalığı alt üst etseler. Ortalığı karıştırsalar. Biz de böyle düşünüyoruz. Biz de şunları isti-yoruz deseler. Üye oldukları siyasi partilerde, yaptıkları açıklamalar-la dikkatleri üzerlerine çekseler. Hollanda gazetelerinde yazdık-ları yazılarla toplumsal alanda

gündem oluştursalar. Bütün bunları kim istemez?

Bütün bu süreçler yaşanmadan, Hollanda’yı yönetmeye aday olmak gerçekten cesaret işi. Her nedense, uzun soluklu

bir siyasi müca-dele yerine, siyasetin farklı kademelerin-de tecrübeyle ilerlemek ye-rine, hemen siyasetin son perdesi olan mil-letvekilli-ğine aday oluyoruz. Milletvekili,

bakan, belki başbakan olmak istiyo-ruz. Bütün bunlar güzel

hayallerdir. Ama öncelik-le siyasette de terlememiz, emek sarf etme-miz gerekir. Ya değilse 100 kişi milletvekilliği için müracaat ederiz, adam-lar 11 kişiyi listede seçi-lecek yerlere kayarlar, 5 kişi seçilir…

türKlEr, siyasEt vE yönEtmEK

Veyis Güngör is advisuer van SMHO (Samenwerkende Moslims Hulp Organisaties) in Amsterdam. Tevens is hij voorzitter van UETD Nederland (Union of European Turkish Democrats).

[email protected]

HOLLANDA’DAKi HUZURLU ALKOLSÜZ HELAL KONSEPTLi AiLE RESTORANINIZ

Vijf werelddelen 1053071 PS - RotterdamTel: 010 2900 3800Website: www.sarnic.nl

Restoranımız 200 kişilik kapasiteye sahip olup düğün, nişan ve özel günlerinize ve iş toplantılarınıza hizmet verebilmektedir.

Ramazan ayı için grup rezervasyonlarınızı şimdiden yaptırınız...

Haftanın 3 Günü

Canlı Müzik

RESTAURANT OTTOMAN SARNICTArİHİn VE fArKLı KüLTürLErİn BATıDA BuLuŞTuĞu mEKAn

Spijkenisse kentinde düzenle-nen ‘Ahşap Desenleme’ sergisi, merkez kütüphanesinde açıldı.

Elele Vakfı ile Ressam ve Sanat eğitimcisi Dr. Yasemin Sözer -Saraç tarafından düzenlenen kursa 10 kursiyer katıldı. Kursiyerler tarafından yapılan 100 obje Spijkenisse kentindeki kütüphanede 14 Haziran tarihine kadar sanatseverlerin beğenisine sunuldu.

Sergi ile ilgili olarak konuşan Ressam ve Sanat Eğitimcisi Dr. Yasemin Sözer-Sa-raç şunları söyledi: “4 yıldır Hollanda’da yaşıyorum. Hollanda sanatçılar grubu üyesiyim. Buraya geldikten sonra kendi kültürümüze sahip çıkmanın önemine inandım. Bu anlamda Hollandalı ve Türk hanımlarını evlerinden çıkarabilecek ve onların da rahatça katılabileceği bir ta-kım kurslar düzenledik. Hanımlar bu kur-sumuza çok ilgi gösterdiler." dedi. Daha sonra konu ile ilgili olarak Spijkenisse

Elele Vakfı Başkanı Fatma Kebapçı da,

bayanların daha ön plana çıkması için

çalışmalarda bulunduklarını belirterek,

bayanlarımızın kendi ayakları üzerinde

durabilmeleri için bu tür eğitici kurslar

düzenlediklediklerini söyledi.

EL HÜNERLERİNİ SERGİLEDİLER

Bülent Şenay NIF’i ziyaret ettiT.C. Lahey din

hizmetleri müşaviri ve Hollanda Diyanet vakfı başkanı Doç.Dr. Bülent Şenay kısa adı NIF olan Hollanda İslam federasyonuna bir nezaket ziyaretinde bulundu. NIF’in Rotterdam Zuid’deki merkez binası-

nı ziyaret eden Şenay’ı

federasyon başkanı Yaramış ve çalışma arkadaşları karşıladı. Yaramış Şenay’a NİF’in bir yıl önce satın alarak hizmet açtığı binayı gezdirirken çalışmaları hakkında bilgi verdi. Birlikte yemek yiyen heyet daha sonra hem çay içip hem de; Hollanda’da Müslüman-ları ilgilendiren bazı konularda fikir alışverişinde bulundular. IOT ve CMO konularında bir durum değerlendirilmesi yapılarak her iki kurumunda kuruluş amacına uygun olarak daha iyi işlemesi gerektiği konusunda fikir birliğine vardılar.

HABER/FOTO: Rotterdam/ Adnan Şahin

Hollanda Genç İşadamları Federasyonu (HOGİAF) tarafından düzenlenen ve

bu yıl 2.si gerçekleşen 'Top 100 Türk işadamı' isimli programa katılan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'nin son dönemlerde büyük açılımlar yaptığını ve bunun da ekonomiye ciddi bir ivme kazandırdığını söyledi.

Utrecht Rabobank merkez bina-sında gerçekleşen programa Hollan-da Maliye Bakanı Jan Kees de Ja-ger, Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan, Türkiye İşadamları ve Sanayicileri Konfederasyonu (TUSKON) Başka-nı Rızanur Meral, HOGİAF Başkanı Mehmet Kabakyer, Hollanda'nın Türk asıllı milletvekilleri Coşkun Çö-rüz, Fatma Koşer Kaya ile 400 Türk ve Hollandalı işadamı ka- tıldı.

Maliye Bakanı Şimşek şöyle konuştu: "2001 yılında Türkiye' de yaşanan kriz ciddi tecrübe kazandırdı bize. Bu yüzden son uluslararası krizi diğer ülkelere oranla hafif at-lattık. Şu anda Avrupa'nın 6. büyük ekonomik gücüyüz ama bu daha da yükselecektir" dedi. Önümüzdeki on yıla baktığımızda Türkiye'nin geleceğinin oldukça parlak görün-düğüne de değinen Şimşek, "Şu anda Avrupa'nın 6. büyük ekonomik gücüyüz ama bu daha da yüksele-cektir" dedi. Hollanda Maliye Ba-kanı Kees de Jager ise, Türk asıllı işadamlarının Hollanda ekonomisine önemli katkılar yaptığı üzerinde durdu. "Sizler önderlik yapıyorsunuz

bize ve ekonomimize önemli katkıla-rınız var. Ekonomimiz zor durumda, bunu kabul ediyoruz. Ama büyüme-miz de var ve ihracatımız da artıyor. Krizden güçlenerek çıkacağız. Ben size güveniyorum. Her zaman gü-vendim siz de bize güvenebilirsiniz." TUSKON Başkanı Rızanur Meral ise, bu bağlamda HOGİAF'ın böylesi bir program düzenlemesinin önemi üzerinde durdu. Programda daha sonra Hollanda' da iş yapan ve ba-şarılı olmuş üç Türk asıllı işadamı, Corendon'un sahibi Atilay Uslu, Rabobank Kennemerland müdürü Uğur Pekdemir ve Recep Bakırcı başarılarının altında yatan temel etkenleri anlattı.

"Bulunduğunuz ülkenin dilini öğrenin ve topluma katılın" Malİye Bakanı MeHMeT ŞİMŞek, HOllanda'dakİ Türklere çağrıda Bulundu:

Mehmet Şimşek ve Kees de Jager Top 100 Türk işadamı sempozyumuna 400 işadamı katıldı

Page 12: Haber Gazetesi Nr.7

12JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010HABER

www.anadoluline.nl Türkiyeyıldırım reizen

ViZYONUMUZ; DEĞERLERiMiZDEN TAViZ VERMEDEN BATININ METODOLOJiSiNi BiLEN UZMANLAR YETiŞTiRMEK

Hangi yılda bu üniversitenin rek-törü oldunuz?

Üniversitemiz 1997 yılında Süley-man Damra tarafından kuruldu. Ben 2000 yılının son aylarında geldim. 2001 yılından itibaren Islamic Univer-sity Of Roterdam’ın rektörüyüm ama 2001 yılının Eylülüne kadar formalite bir rektördüm. Esas rektörlüğüm eski idarenin tamemen istifa edip yeni bir mütevelli heyetin oluşturulmasıyla başladı.

2003’te tanınmak için başvuru yaptınız ve 2010’da NVAO tarafın-dan resmen tanındınız. Bize bu süreci özetler misiniz?

Hollanda’da bir özel üniversitenin tanınması için 4 safha var. Bunlardan ilki üniversitenin resmi uluslar arası şartları tamamlamasıdır. Bu aşama tamamlandığı takdirde uluslararası bir akreditasyon organına, bir şirkete veya yerel bir organa (NVAO) müraca-at ediliyor. Okulun kullanım alanları, öğrenciden öğretim üyesine kadar her şeyiyle 121 konuda değerlendirilip 10 başlıkta özetleniyor. Bu süreç şimdiye kadar Hollanda üniversitelerinde 10 ila 53 yıl arasında bir zaman almış.

Biz tanınmak için 2003’te başvuru yaptık. 2006’da ilk safhada gelen rapor %85 olumluydu. Nihai rapor ise net bir sonuç ifade etmedi, ne müspet ne men-fi idi. Utrecht Üniversitesi ile şartlı bir tanınma gerçekleştirdik, fakat Utrecht Üniversitesi bir süre sonra imzadan vazgeçti. Bu anlaşma ile kendi diplo-mamızı dahi onların onayı ile verebili-

yorduk. Bu şart çok ağırdı. Anlaşmanın bozulmasıyla tekrar boşluğa düştük, ama ümidimizi hiç yitirmedik. 2008’de adeta başa döndük, üniversite kapan-ma tehlikesi geçirdi. QANO’ya müracaat ettik ve 2009’un 9 Ekim’inde birinci safha olumlu geldi. Sevindik fakat bunu duyuramadık. 2010’da ise NVAO’ya müracaat edildi. Üniversitemiz 4 Mayıs 2010’da resmen tanındı ve sonunda resmi karar 20 Mayıs’ta çıktı. Üçüncü aşamada da yeni bir kararla IUR lehine gelişmeler oldu ve nihayet son aşama için de başvurular sürüyor.

Yeni çıkan kanundan bahsettiniz. Bu kanun tanınma sürecini nasıl etkiledi?

Hükümete öğrencilere sağlanan imkânlardan yararlanma konusunda başvuru için kara kara düşünüyorduk. Hükümete başvurma aşaması üçüncü aşamadır. O sırada ‘İlahi lobi’ dev-reye girdi ve bir buçuk ay önce bir kanun çıktı. O kanun bütün sis-temi

değiştirdi. İki tane önemli düzenleme getirdi. Birincisi; Bu kanuna göre 1 Ey-lül 2010’a kadar NVAO’dan akreditas-yon kararı çıkan bütün kurumlar Yük-sek Öğretim Kurumu kabul edilir, artık bakanlığa ihtiyaç kalmamıştır. İkincisi de, kanuna göre 1 Eylülden itibaren hiçbir kurum NVAO’dan akreditasyon almadan ‘Üniversite veya Yüksek Öğ-retim Kurumu’ unvanını kullanamaya-cak. Bu hüküm de bizim lehimize oldu. Buna da yasak getirildi. Hatta YÖK Başkan Yardımcısı ‘Akgündüz Hoca, bu geçici madde sadece sizin üniversite için geçerli, başka yok’ dedi. Nedir lobi gücünüz diye sorunca ‘İlahi lobi’ dedim. O da gülerek ‘aynen katılıyorum’ dedi.

Bu aşamada öğrencilere sağlanan avantajlar nedir?

Biz denkliğimizi zaten mayıs ayın-da aldık ve bitti. Üçüncü aşamayı da geçmiş olduk. Böylece 1 Eylülden itibaren öğrencilerimiz OV kartı ve 400-800 euro arasında burs alabi-lecek. Bu Allah’ın bir lütfu. Bunu biz de bilmiyorduk. Biz kara kara lobici arıyorduk çünkü bu siyasi bir karar, engellenebilirdi ama Cenab-ı Hak bizi yormadı.

Üç aşamayı başarıyla geçtiniz. Dördüncü aşama neyi ifade ediyor?

Dördüncü safha devletin öğrenciye değil de bu kez üniversiteye de destek olmasını, bütçe vermesini içerir. Devlet nasıl ki öğrenciye OV kartı ve burs imkânı sağlıyor, üniversiteye de öğrenci başına 10 bin ile 15 bin Euro arasında bütçe aktarıyor. İkinci avantajı da üni-versitedeki bütün hoca ve idarecilerin maaşlarını veriyor. Örneğin şu anda bir profesör hocamızın brüt maaşı 2 bin euro, fakat Hollanda’daki herhangi bir profesörün brüt maaşı 7 bin Euro’dan aşağı değil. Dolayısıyla bizim hocaları-mız dörtte bir maaşla çalışıyor. İnşallah bu aşamaya da ulaşırız, ama bizim için önemli olan bu ilk iki aşamayı geçmekti. Bu tamamen siyasi bir ka-rardır. Müracaat edeceğiz, kayıtlarımız sürüyor. Netice itibarıyla bu safha diğer safhalardan farklıdır.

Tanınmanız fakülte olarak mı üniversite olarak mı gerçekleşti?

Hayır üniversite olarak tanındık. Üniversitelerde iki türlü müracaat var. Bunu bazen karıştırıyorlar. Bir üniver-site olarak müracaat edersiniz bir de

meslek eğitimi olarak müracaat edersiniz, biz üniversite olarak

müracaat ettik. Bir üniversi-tede iki çeşit eğitim olur,

bunlardan biri meslek

eğitimidir ki buna HBO

denir. HBO hogeschool demek değil, hogeschool’lar HBO yani sadece eğiti-mi verirler ama üniversiteler hem HBO eğitimi verir hem akademik eğitim verir. Biz yüksek okul olarak tanın-madık. Raporda ‘Kurumun tanınması, bölümün de akredite edilmesi’ ibaresi geçer, bu çok önemlidir. Kurum olarak Islamic University of Roterdam’dır ama bu eğitimin adı Profesyonel Meslek Eğitimi’dir. Diplomada da ‘master’ yazacaktır. İngilizcedeki ‘professional master’a karşılık gelen profesyonel mastırdır. Bundan sonra kurum olarak tanındığımız için kendimizi yeterli gördüğümüz bölümler için NVAO’ya başvuru yapacağız. Devamı gelecek.

Önümüzdeki kısa dönemde yeni bölümler bekleyebilir miyiz? Hangi bölümler için başvuru yapacaksınız?

Şu anda fakültemizde İslami İlimler Fakültemiz İslami İlimler ’bachelor’ derecesi, Manevi Rehberlik ‘master’ derecesi (müracaat ettiğimiz alan), İmam Eğitimi ‘master’ derecesi, İslami İlimler ‘master’ derecesi olmak üzere dört derece sunmaktadır. Eylül ayında İslami İlimler’in ’bachelor=lisans’ dere-cesine müracaat edeceğiz; yine meslek eğitimi olarak . Meslek Eğitimi kabul edildikten sonra akademik ’bachelor’ başvurusu yapacağız. Sanırım bu bir yıl kadar zaman alır. Ama ’bachelor’ için iki üç ay içinde sonuçlanması amacıyla hemen başvuracağız; çünkü öğrencile-rimizin her türlü imkandan yararlan-masını istiyoruz.

Buradan mezun olan imamlar ne yapacak? Diyanetle bir işbirliği söz konusu mu?

Mezun olan öğrencilerimiz için Islami toplumlar ile de, Diyanet İşleri Başkanligımızla da ciddi görüşme-lerimiz var. Tanınma süreci bittikten sonra Diyanetle bir ittifakta bulunma-mız en önemli arzumuz. Diyanet İşleri Başkanı’mız da ‘Böyle bir üniversite varken bizim artık başka kurum ara-mamıza gerek yok’ dedi.

Şu an kaç öğrenciniz var? Resmi tanınmışlıkla birlikte mümkün ol-duğunca çok başvuru olacak. Maksi-mum kontenjan sınırınız var mı?

Resmi öğrenci sayımız 100 civarın-da; ama kursiyerler ve İlahiyat Sertifika Programı ile birlikte 450’nin üzerinde öğrenci var. Başvuruları biz de bekliyo-ruz. Bu binada biz ancak şahsi kanaa-timle 500 öğrenciye hitap edebiliriz.

Bu binayı satın aldınız değil mi?Evet, 3 milyon euroya satın aldık.

Maalesef 1 milyon 350 bin Euro borcu-muz var. Ayda 8 bin Euro maalesef faiz ödüyoruz. Keşke bir hayırsever çıksa da o borcumuzu ödesek, daha da rahat-lasak. 3 aydır borcumuzu ödeyemedik. Borcumuz olan Triodos Bank’ın ilgili sorumlusu ‘Akgündüz hoca, biz bu ku-rumu manevi bir sigorta şirketi olarak görüyoruz. Hiçbir zaman aleyhte işlem yapmayacağız.’ dedi.

Yurtdışından ve Avrupa ülkeleri dışından öğrenci getirmeyi düşünü-yorsunuz. Gelen öğrencilerin otu-rum imkanı nasıl sağlanacak?

Şu anda Bulgaristan’dan, Rusya’dan, Azerbaycan’dan, Türkiye’den top-lam 3 binin üzerinde talep var. Biz Türkiye’den 3 haftada öğrenci getire-biliyoruz. Bütün oturum işlemlerini üniversitemiz halledecek, devlet sadece suistimal olup olmadığını kontrol ede-cek. Bu öğrenciler okul süresince bura-da kalabilecekler. Okul bittikten sonra geri dönmek durumundadırlar. Bu çok büyük bir imkân. Öğrencinin kalitesi de bizim için çok önemli. Örneğin özellikle Türkiye’de İmam Hatip liseleri vb okul-larda derece yapmış öğrencileri almayı düşünüyoruz. Hatta onlara bir kısım iş adamlarından burs bulmayı düşünüyo-ruz. Gerçekleştirmeyi düşündüğümüz rüyalarımız bunlar.

Dışarıdan gelen öğrencilerin üc-retlendirilmesi nasıl olacak?

Dışarıdan gelen öğrenciler için be-lirlediğimiz miktar 5 bin euro. Kanunen buradaki öğrenciden 1485 eurodan fazlasını alamıyoruz. Bu bizim için ciddi bir kaynak olacak. Avrupa içinde 1485 euro’dan fazlasını isteyemezsi-niz fakat Avrupa dışından olduğunda Hollanda’da 10 bin euro’dan aşağı olan yok. Örneğin Erasmus, 12 bin euro talep ediyor. Üstelik onlar OV kartı ve burs imkanı da vermiyor.

2001’den beri 9 yıldır bu üniver-sitenin rektörüsünüz. Bize vizyonu-nuzdan bahseder misiniz?

Tabi ki. Avrupa’da resmi rakamlara göre 24 milyonu geçen Müslüman var. Bunu Hollandalılara da diyorum, siz bunların tamamını öldüremezsiniz, tamamını yurtdışına süremezsiniz; bunlarla birlikte yaşamak mecburi-yetindesiniz. Bu Müslümanlar için de geçerli. Yaşamak için iki yol var. ‘Vur-dum ona, vurdu bana’ anlayışı akıl yolu değil. Veya ikinci yol birlikte yaşamayı öğrenmek. Bunun için de, eğitim esas alınmalı ve ‘cehalet’ yok edilmeli. 9 yıllık tecrübem Müslümanlar İslamiyeti tam manasıyla bilmiyorlar. Avrupalılar Hıristiyanlığı zaten bilmiyor, İslami-yet hakkında peşin hükümlü ve yanlış bilgilerle dolu. Bunun bertaraf edilmesi gerekli. Bizim vizyonumuz da bu. Hem milli değerlerinden ve dininden taviz vermeyen, hem de batının metodolo-jisini ve dilini iyi bilen burada yetişmiş Müslüman uzmanlar yetiştirmek. Bence bu üniversitenin en önemli vizyonu bu.

İkinci önemli varlık sebebi de geçmişin intikamını almak isteyen Hıristiyanların ‘Müslümanlara dinlerini biz öğreteceğiz’ kanısını yıkmaktır. Karşılıklı hatalarımız var, bunların bir şekilde bertaraf edilmesi gerekiyor. Müslümanların kendine ait bir medeni-yeti var, bizim dinimizi bize öğretecek-lerini iddia edenlerin aksine IUR İslam medeniyetinin mührüdür ve İslam medeniyetini Müslümanlara ve gayr-i müslimlere öğretmek için vardır.

RÖPORTAJ: Sümeyye Gündüz/Abdurrahman GündüzFOTOĞRAF: HABER FOTO

İslam Üniversitesi’nin Rotterdam Bergsingel’daki binası 500 öğrenciye kadar imkan sağlayabiliyor

Page 13: Haber Gazetesi Nr.7

HABER13 JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

’dan başlayan fiyatlarla

İkram dahildir

49€www.yildirimreizen.nlyıldırım reizen konYa - elazığ - SiVaS

DİREKT UÇUŞLARIMIZ BAŞLAMIŞTIR

MottoM

edia

500 İŞADAMINI MAASTRICHT’E GETİRİYORUZIV. Maastricht zirvesine katılması kesin-

leşmiş olan isimler kimlerdir? Her yıl olduğu gibi yine çok önemli isimler

katılıyor zirveye. Bunlardan bazıları şu şekilde: Den Haag Büyükelçisi Uğur Doğan, TOBB ve DEİK Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, Sanayi ve Ti-caret Bakanı Nihat Ergün, Devlet Bakanı Faruk Çelik, Maastricht Belediye Başkanı J.H.H.Mans, Hollanda Senato Başkanı Rene van der Linden, Bertha Verhoeven(KvK), Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Doğu Ergil, ATİAD’dan Prof.Recep Keskin, Öger

Tours Kurucu Başkanı Vural Öger, Eyalet Valisi L.J.P.M. Frissen, VDL Grubu Wim Van Bakel, Eski Adalet Devlet Sekreteri Nebahat Albayrak, AP Parlamenteri Türkiye Raportörü Ria Oomen Ruijten, Hollanda Eğitim, Bilim ve Kültür Bakanı J. M. van Bijsterveldt – Vliegenthart.

Zirvenin asıl amaçları nelerdir? Nihai bir karar ya da bildirge yayınlanacak mı?

Maastricht Zirvesi’nin asıl amacı, Türkiye’den ve dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen girişimcilerle Avrupa’daki Türk kökenli ve Avrupalı girişimcileri buluşturup, ortaklıklar

kurdurmaktır. Bizim hedefimiz bu kurduraca-ğımız ortaklıklarla, uzun vadeli projelere imza atıp dünya şirketi olmalarına aracılık etmek. Aynı zamanda zirve sonunda nihai karar alınan kararlara göre açıklanacaktır.

19-20 Haziran’daki zirve öncekiler gibi aynı formatta mı olacak yoksa farklı içerik ya da formlar da söz konusu mudur?

Bu yılki Maastricht Ekonomi Zirvesi, daha öncekilerden farklı bir formatta olacak. Daha geniş kapsamlı ve bakan düzeyinde katılımla-rın olacağı bir zirve olacak. Özelikle sayın Rı-

fat Hisarcıklıoglu’nun iş dünyasının içinde olması içerik bakı-mından da ek katkı sağlayacaktır. Ayrı-ca 2. gün üniversite-de akademisyenlerle bir panel düzenledik. Türk ve Avrupa iş dün-yasının gözü, 19-20 Haziran’da bizim üze-rimizde olacak.

Bu organizede bir araya gelen işadam-ları, bürokratlar ve girişimciler ticaret hacmi olarak ne ka-darlık bir bütçeyi yö-netmekteler? Buna bir tahmin verilebi-lir mi? IV.Maastricht Zirvesi’ne katılan gi-rişimciler, açıkça söy-lemek gerekir ki, hem Türkiye’den hem de dünyanın diğer ülke-lerinden geliyorlar ve büyük çapta şirket-ler. Bu konuda net bir rakam vermek doğru değil ama, milyarları yönlendiren kurum-ların yöneticileri veya

patronları geliyor. Tahmini rakam ha-yalleri zorlar.

İşkadınla-rı için proğ-ramda özel b ö l ü m l e r mevcut mu-dur?

Bayan gi-rişimciler için iyi haberleri-miz var. Zaten geçtiğimiz ay-larda toplan-tılar yaparak HOTİAD olarak bayan girişimcilerimizin ya-nında olduğumuzu özellikle vurguladık. İlerle-yen zaman dilimlerinde bayan girişimcilerimiz için yeni faaliyetlerimiz de olacaktır.

Kamuoyunda 300 kişilik ‘top-ondernemers’ (üst düzey girişimci) katı-lacağı söylenmektedir. Buna nasıl bakıyor-sunuz?

Toplam katılımın 500 civarında olacağını düşünüyoruz. İşadamı, bürokrat ve üst düzey yönetici.

Türkiye’den önemli katılımların beklen-diği bu zirve TOBB, DEIK gibi Türk işadam-ları ve işkadınlarını ilgilendiren kurum ve kuruluşlar tarafından nasıl değerlendirildi?

TOBB ve DEİK, Maastricht Zirvesi’ni tam an-lamıyla destekliyor ve bu gibi organizasyonla-rın artarak devam etmesi görüşünde birleşiyor. DEİK’in çok önemli projeleri bulunuyor. Biz de DEİK ve DTİK’le HOTİAD olarak işbirliği içeri-sinde çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Zirve sonucunda yeni ticari faaliyetlerin hayata geçirilmesi için çalışma ya da planlar mevcut mudur?

Tabii ki vardır. Zaten Maastricht Zirvesi’nin ana amaçlarından birisi, yeni ticari faaliyetlere ve ortaklıklara ivme kazandırabilmektir. Bazı projelerimiz var ve bu projelerimizden katılım-cılarımız kesinlikle yararlanacaklardır.

Selçuk Öztürk Genel Sekreter

Metin YılmazÜye Şahin Güneş

Üye

Faruk Halıcı Başkan Yardımcısı

Celal Oruç İkinci başkan

Turgut Torunoğulları Başkan

Turgut Torunoğulları HOTİAD Başkanı

Recep Doğanyiğit Muhasip Ali Bekdur

Üye

İlhan Döne Başkan Yardımcısı

İŞTE HOTİAD’IN A TAKIMI

BEZORGING MOGELIJK

Page 14: Haber Gazetesi Nr.7

HABER 14JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

keuken express

Beijerlandselaan 3 - 53074 EA Rotterdam

Telefoon: 010 291 08 44Fax: 010 291 08 45

Service Tel: 010 291 08 46

Bütün mutfaklarımız indirimlidir. Profesyonel montaj hizmete dahildir.

%50

[email protected]

Türkevi Derneği’nden Özbekistan’daki Çocuklara okul malzemesi yardımı

Rotterdam İslam Üniversitesi (IUR) nihayet ilk resmi tanınmasını elde etti. Hollanda YÖK’ü olarak

kabul edilen, Nederlandse Vlaamse Accre-ditatie Organisatie (NVAO)’nun 20 Mayıs tarihinde vermiş olduğu olumlu karar neticesi ile Master Islamitische Geestelijke Verzorger bölümü tanınan IUR bu güzel

haberi bir muhteşem resepsiyonla kutladı. IUR binasında düzenlenen resepsiyona

T.C. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Raşit Küçük, IUR teftiş kurulu üyesi Prof. Dr. Jan Peters, T.C. Lahey Büyükelçiliği Din Hizmetle-ri Müşaviri Prof. Dr. Bülent Şenay, CDA

Milletvekilleri Coşkun Çörüz ve Kathleen Ferrier, HOTİAD Başkanı Turgut Torunoğul-ları, HOGİAF Başkanı Mehmet Kabakyer, T.C. Rotterdam Muavin Konsolosu Günay Babadoğan, Rotterdam Din Hizmetleri Ataşesi Fevzi Hamurcu, UETD Hollanda Başkanı ve HABER Gazetesi yazarı Veyis Güngör katıldılar.

T.C. Diyanet İsleri Başkanlığı Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Görmez ko-nuşmasına teşekkür ile başladıktan sonra insanlar arası ilişkilerin günümüzde temel-lerinin sağlam olması gerektiğini söyledi. Bu temellerin bilgi, birikim ve ahlak oldu-ğunu vurgulayan Prof. Dr. Görmez, kimya ilminde kullanılan ve o ilimden alınan entegrasyon, asimilasyon gibi kelimelerle insanlar arası ilişkilerin asla düzenlene-meyeceğini vurguladı. Mehmet Görmez bu kapsamda IUR’ye çok büyük görevler düş-

tüğünü söyledi. Sözlerini bütün yetkililere bir çağrı ile bitiren Görmez, insanlar arası ilişkilerin, toplumlar arası ilişkilerin ve özellikle İslam dünyası ile Batı arasındaki ilişkilerin çözüme kavuşturulabilmesi için temellerin sağlam atılması gerektiğini ve bunlarında bilgi, hikmet ve ahlak olduğunu tekrarladı.

IUR teftiş kurulu üyesi Jan Peters, Üniversite rektörünü ve çalışanlarını tebrik ederek sözlerine başladı. Katolik üniversite-lerinin de çok büyük badirelerden geçerek kurulduğunu ve 100 yıl önce kabul görme-diğini ama şimdi toplumun bir parçası oldu-ğunu söyleyen Jan Peters, “Siz de onlar gibi devam etmek zorundasınız çünkü bu top-lumda böyle bir üniversiteye büyük ihtiyaç var.” ifadesini kullandı. Jan Peters Hollanda toplumunda tamamen kabul görebilmek için diğer kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak ve Müslüman olmayan ama size sıcak bakan insanları angaje etmek durumundasınız” diyerek konuşmasını tamamladı.

IUR ilk tanınmayı muhteşem kutladı

Hollanda’da yaşayan Türk soylu topluluk-lara yönelik zaman zaman çeşitli programlar düzenleyen Türkevi Derneği, Özbekistan Hol-landa arasında ilişkilerin geliştirilmesine kat-kıda bulunmak amacıyla Özbekistan’daki okul çocuklarına çeşitli malzeme yardımı gönderdi. Hollanda Özbekistan arasında kültürel ilişkiler arzu edilen düzeyde değil. Zaman zaman Öz-

bek sanatcıların Hollanda’da konserler verme-si Özbek kültürünün az da olsa Hollanda’da tanınmasını sağlıyor. 31 Mart - 4 Nisan 2007 tarihleri arasında uluslararası üne sahip insan hakları aktivisti Talib Yakubov Hollanda’ya bir çalışma ziyaretinde bulunmuştu. Hollanda Helsinki Komitesi ve Press Now’ın davetlisi olarak Hollanda’ya gelen Yakupov 2005 yılın-da Özbekistan’dan sürgün edilmişti.

Hollanda’da sayıları çok az olan Öz-bek Türkler başta olmak üzere, Nogaylar, Türkmenler, Uygurlar, Tatarlar, Azeriler ve diğer Türkçe konuşan gruplar arasında ortak işbirliği çalışmalarının gelişmesi doğrultusun-da etkin olan Mehmet Pekcan Özbekistan’a yapacağı ziyarette başta başkent Taşkent olmak üzere Semerkant, Buhara, Andican gibi kentleri izyaret edecek.

Özbekistan ziyaretiyle Hollanda-Özbekis-tan arasında, sivil toplum örgütlerinin olası işbirliğini de araştıracak olan Mehmet Pekcan, Amsterdam Türkevi Derneği’nce hazırlanan okul malzemelerini Özbek çocuklara dağıtmak üzere Hollanda Türk Yazarlar Kulübü başkanı Sadık Yemni’den teslim aldı.

PAZARTESİ ÇARŞAMBASALI PERŞEMBE

1557 - Mimar Sinan tarafından inşa edilen Süleymaniye Camii açıldı.

1940 - Alman birlikleri Paris’e girdiler.1985 - Fransa, Almanya, Belçika, Hol-

landa ve Lüksemburg, Schengen Antlaşması’nı imzaladılar.

1934 - Soyadı Kanunu kabul edildi.1941 - Hitler geceleyin Sovyetler

Birliğini işgale girişti.

1967 - İsrail, Doğu Kudüs’ü ele geçirdi.2000 - Amerika Birleşik Devletleri,

Küba’ya karşı 41 yıldır uyguladığı ambargoyu yumuşatma kararı aldı.

1951 - Türkiye’de ilk kalp ameliyatı Gülhane Askeri Hastanesi’nde yapıldı.

2004 - Venüs, Güneş`in önünden 223 yıl sonra ilk defa geçti.

1930 - Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk dış kredisi olan 10 milyon doları Amerikan Yardım Bankası’ndan alındı.

1941 - II. Dünya Savaşı: Savaş Baltası Harekâtı başladı.

2006 - Makedonya’nın Avrupa Gü-venlik ve İşbirliği Örgütü’ne kabulü.

1934 - Bitlis’te yaşayan Zaro Ağa 157 yaşındayken yaşamını yitirdi. İç organları inceleme için alındı.

1971 - TBMM’de çıkan bir yasayla Türkiye’de haşhaş ekimi yasaklandı.

1921 - İstiklal Savaşı’nda kullanılacak cephane İnebolu’dan karaya çıkartılmaya ve cepheye götürül-meye başlandı.

1950 - Adnan Menderes Demokrat Parti genel başkanlığına seçildi

1950 - TBMM, Türkçeleştirilmiş ezanın eskiden olduğu gibi Arapça okunmasına dair kanunu kabul etti.

1954 - İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanlığına seçilen Prof.Dr. Nüzhet Gökdoğan, Türkiye’nin ilk kadın dekanı oldu.

1960 - Belçika Kongosu, Belçika’dan bağımsızlığını kazandı

2002 - Brezilya, FIFA Dünya Kupası’nı kazandı.

1916 - Osmanlı yönetimindeki Mekke, Arap isyanı sırasında Arapların eline geçti.

1940 - II. Dünya Savaşı: İtalya, Fransa ve İngiltere’ye savaş ilan etti.

2005 - De Nederlandse burgers stemmen met een grote meerderheid (61,6 %) tegen het Verdrag tot vast-stelling van een Grondwet voor Europa.

1935 - Türkiye’de ilk kez pazar günü resmî tatil uygulamasına başlandı.

1098 - Birinci Haçlı seferi: 8 ay süren kuşatma sonunda Antakya haçlıların eline geçti. Yerlilerin hepsi olduruldu.

1991 - ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından yeni hükümeti kurmakla görevlendirildi.

1645 - İstanbul’dan 348 harp ve nakliye gemisiyle hareket eden Osmanlı donanması, Girit adasına çıktı.

TarİhTe bu ay

07 0908 10

31 0201 03

14 1615 17

21 2322 24

28 3029

04 05 06

11 12 13

18 19 20

25 26 27

CUMA CUMARTESİ PAZAR

2006 - Jong-Oranje wordt Europees kampioen voetbal door het elftal van Oekraïne met

3-0 te verslaan.

1975 - Süveyş Kanalı, Altı Gün Savaşı’ndan sonra ilk defa gemi trafiğine açıldı.

1982 - İsrail Galile’de Barış adlı operasyonuyla Lübnan’ı işgal etti.

1919 - Mustafa Kemal, kend-isini İstanbul’a geri çağıran Vahdettin’e geri dönmeyeceğini bildirdi.

1815 - Napolyon Bonapart, Waterloo Savaşı’nda İngiliz ve Prusya or-dularına yenildi. Yenilgi, Fransa ile Avrupa devletleri arasında 23 yıl süren savaşa son verdi. Napolyon, 22 Haziran’da ikinci kez tahttan çekildi.

1963 - Anayasa Mahkemesi, ilk duruşmayla görevine başladı.

1993 - Tansu Çiller, Türkiye’nin ilk kadın başbakanı oldu.

1958 - Ankara’da Kıbrıs için yapılan mitinge, 150 binden fazla kişi katıldı.

1989 - Bulgaristan’dan göç eden Türklerin sayısı 90 bin kişiyi buldu.

1965 - Eskişehirspor kuruldu.1972 - Dünya çapında ilk uluslara-

rası pilot grevi gerçekleşti.

1924 - Verem aşısı keşfedildi.

1550 - Mimar Sinan’ın eseri Süley-maniye Camii’nin temeli atıldı.

2000 - Papa II. Jean Paul’e suikast girişiminden İtalya’da cezaevinde yatan Mehmet Ali Ağca, Türkiye’ye iade edildi.

1943 - Adapazarı’nda meydana gelen 5,6 şiddetindeki depremde 346 kişi öldü.

1967 - Dünyanın ilk bankamatiği Londra’da hizmete girdi.

1984 - TBMM, askerlik süresini 18 aya indiren yasa tasarısını kabul etti

haZİraN/JuNI

Page 15: Haber Gazetesi Nr.7

HABER15 JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

Hollanda’da seçim sonuçları açık-landı. Sandıktan VVD birinci parti, PvdA ikinci ve PVV üçüncü parti olarak çıktı. CDA ise büyük bir ye-nilgiye uğrayarak dördüncü par-ti oldu. PVV’nin birbuçuk milyona yakın oy alarak 24 milletvekili çı-kartmasını hiç kimse beklemiyordu. Hollanda’da müslümanlara karşı tu-tumuyla bilinen PVV Hollanda’daki her altı seçmenden birini oyunu aldı. Bu çok korkunç bir olay. Hem de en çok oylarını müslümanların hiç ya-şamadıkları belediyelerde aldıığını görüyoruz. Hollanda’da demek çok çiddi bir şekilde İslama karşı bir korku ve düşmanlık var. Bu parti-nin bazı önerilerini sizlere sunmak istiyorum: Kaynak (PVV verkiezing programma)

• De islam is vooral een politieke ideologie en kan dus op geen enkele manier aanspraak maken op de voor-rechten van een godsdienst

• Geen moskee er meer bij• Alle islamitische scholen dicht• Geen subsidies meer voor islamiti-

sche media: Marokko.nl, Maroc.nl etc.• Geen hoofddoekjes in de zorg, het

onderwijs, het gemeentehuis of waar dan ook bij de overheid, en evenmin bij welke gesubsidieerde organisatie dan ook

• EU: Turkije er in, Nederland er uit• Dubbele nationaliteit stoppen.

Wie een andere nationaliteit be-houdt, kan geen Nederlander worden

• Verbied de boerka en de koran, belast hoofddoekjes

• Verbod op koranlessen op school, evenals in gebouwen die door school-besturen worden beheerd, dus ook geen koranlessen ‘na schooltijd’ of in het gebouw van de school

• Assimilatiecontracten. Niet te-kenen of niet naleven = het land uit

• Voor vreemdelingen geldt: wer-ken of wegwezen. Geen baan = geen plaats in Nederland

• Criminelen na bestraffing eruit als zij alleen een verblijfsver-gunning hebben of een dub-bele nationaliteit

• Inburgeringsexamen in het land van herkomst, tot het zover is: inburge-ringscursus in Neder-land niet gehaald, dan het land weer uit

• Zelf taalcursussen en inburgeringscursus-sen betalen

En vooral: volledige immi-gratiestop voor mensen uit islamitische landen

Böyle müslümanlara ve İslama karşı olan bir parti seçimlerde en çok kazanan parti oldu. Tabii demokra-silerde halk sandık başın-da konuşur ve buna saygı göstermek gerekir. Bu da Hollanda’nın bir gerçeği.

Biz müslümanlar ne yaptık bu seçimlerde? Bizi temsil eden müslüman ku-ruluşları neler yaptı? Hele Hollanda’daki en büyük kit-leyi temsil eden Türk İslam Kültür Federasyonu bu ko-nuda neler yaptı? Bir buçuk yıldır ne ses var ne de seda

bu federasyondan. Bu federasyon Hollanda’da geçmişte saygın ve sa-yılır bir yeri vardı. Her konuda etkin ve yetkin bir kurumdu. Büyük olay-ların önderliğini yapmıştı. IOT, IOS, ISNO, CMO, NIO gibi kuruluşların kurulmasında liderlik ve önderlik yapmıştı. Şimdi ise yok bir şey. Hele hele bu zamanda en çok ihtiyaç ol-duğumuz günlerde. Tam tersine IOT de etkisiz ve yetkisiz. Yayın hakkını kaybetmiş, CMO’da da büyük iç kay-galar ve koltuk sevdası. Ne önderlik var ne liderlik. Tabii iyi niyetli arka-daşlarımız var içlerinde ama bunlar da yetersiz kalıyorlar. Ve bu arkadaş-lara söylecek bir sözüm yok. Esesan bu arkadaşları oraya şeçen şeçtiren-lere sözüm. Neden hiç bir ses yok sizlerden. Bu kadar olaylar oluyor Hollanda’da neden bu federasyo-nun sesi çıkmıyor da sizler sessiz kaliyorsunuz. Eğer bu federasyona ihtiyaç yoksa, bu da tabii bazı ku-rumların işine gelir, o zaman bunun adını koyup bu federasyonu kapatın da ne ismi kalsın ne de cismi.

Ama ben bu müsluman topluma liderlik yapacak bir kurum olması gerektiğine inanıyorum. Hele dün-yada ve Hollanda’da İslam fobisi kök saldığı, dünyada müslümanla-rın ezildiği günlerde müslümanla-rın uyanıp kendi seslerini tek açıdan duyuracak bir lider bulmaları ge-rekir. Bunu Türkiye çok iyi bir şe-kilde yapmaya çalışıyor. Bu liderliği Hollanda’da Türk Islam Kütür Fe-derasyonu yapmalı. Bunu geçmişte en iyi bir şekilde yapmıştı ve yine yapabileceğine inanıyorum. Yeter ki koltuk seydasını, güç kavgalarını bir

kenara bıraksınlar ve müslümanların hak-larını ve hukuklarını savunmayı düşün-sünler.

Söz şimdi bu federasyonun taba-

nında!

sEÇimlEr vE sOnUÇlar

Drs. Ayhan Tonca is Programmaleider Grote Steden Beleid Provincie Overijssel. Tevens is hij CDA raadslid Gemeente Apeldoorn. Daarnaast actief (geweest) in vele landelijke zelf organisaties.

[email protected]

medyada daha çok topluma uyum sağlayamayan yabancılara ilgi verili-yor. bu nedenle Yeni nesil Vakfı ‘turk-se afkomst, nederlandse toekomst’ (türk geçmişli, hollanda gelecekli) adlı kitabında yerli olsun yabancı olsun, herkese örnek olabilecek 49 başarılı türk’e söz hakkı veriyor.

Kitap 27 Mayıs 2010 tarihinde saat 18.30’da Utrecht Üniversitesinde Deven-ter başkonsolosu Nihat Erşen’in açılış konuşmasıyla sunulup, üniversite yöne-tim başkanı Yvonne van Rooy tarafından işadamı Atilla Aytekin’e takdim edildi. Bu başarılı akşamda kitaba ilgisi olan kişilere kitapta söyleşi yapılan gençlerle konuşma olanağı verildi. Kitap sosyal açıdan örnek olabilecek kişiler hakkında-dır, ancak bu kişilerin zamanında örnek alabileceği kimsesi yoktu. Kitapta Gülhan

Akdemir (1983) “Örnek alabileceğim kimse olmadığından, elimden gelenden fazlasını yaptım” diyor.

işadamları, bilimciler ve yüksek seviyede memurlar

Söyleşilerden kariyerlerinin kolay ol-madığı anlaşılıyor. Bu nedenle toplumda yer edinmekte zorlanan yabancı kökenli kişilere kendi hayat hikayelerini payla-şarak ilham vermek istiyorlar. Kitapta profesör Mehmet Akşit, parlemento üyesi adayı Yeşim Candan, müzisyen Karsu Dönmez, savcı Ayla Ekiz, miss Hollan-da Deniz Akkoyun, banka müdürü Uğur Pekdemir, ünlü işadamı Atilay Uslu ve olumlu ayrımcılığa karşı olduğu için iki yüz bin avroluk bir bursu reddeden mali analist Mustafa Soykan gibi 49 adet kari-yer sahibine söz hakkı veriliyor.

Yeni kitap Türk kökenli 47 örnek kişiyi sunuyor

İŞTE BAŞARILARIN KİTABI

1 2 3 4 5 6 7

8 9 10 11 12 13 14

15 16 17 18 19 20 21

22 23 24 25 26 27 28

29 30 31 32 33 34 35

36 37 38 39 40 41 42

43 44 45 46 47 48 49

1

8

15

22

29

36

43

2

9

16

23

30

37

44

3

10

17

24

31

38

45

4

11

18

25

32

39

46

5

12

19

26

33

40

47

6

13

20

27

34

41

48

7

14

21

28

35

42

49

Gülhan AkdemirDeniz AkkoyunMehmet AkşitFatma AlakayFatma BahadinRıza BahadinMustafa BalEmir BarhanRaziye BaysalAbdullah ÇakırSerpil TaşçıoğluYeşim CandanNilüfer ÇetinkayaYalçın CihangirEsra KoçakBüşra ÇobanGüneş ÇobanoğluSeren DalkıranKarsu DönmezAyla EkizSercan EnginSevinç GöksenGünay GüvendiEmine HanedarUfuk KahyaSeval KaplanHalil KaraaslanÖmer KayaUzay KaymakYasin KeskinÖzlem KeskinMurat KıranHüsnü KocabaşArmağan KoçerSongül MutluerMuslu NalbantoğluNurgül Özkanlı-KaşıkçıÇiğdem ÖztürkHüseyin ÖztürkUğur PekdemirEsme SolakMustafa SoykanÖznür TaşkınAtilay UsluCihan VuralCanan YorulmazSezayi ZanlıerErhan ÇobanErdinç Saçanhttp://www.turkseafkomstnederlandsetoekomst.nl/

Girişimci Erdinç Saçan "Geçmişimize değil, geleceğimize bakın”

Türk kökenli Hollanda vatan-daşı başarılı gençler geçti-ğimiz günlerde Rotterdam

Başkonsolosu Esen Altuğ’un özel davetlisi oldular. Davetliler arasın-da Yeni Nesil Vakfı başkanı Erdinç Saçan ve yönetim kurulu üyeleri Özlem Keskin ve Hakan Yalçın var-dı. Ayrıca psikolog Sercan Engin, genç politikacı Gülhan Akdemir ve mali analist Mustafa Soykan gibi Yeni Nesil Vakfı’nın çıkardığı ‘Turkse afkomst, Nederlandse toekomst’ (‘Türk geçmişli, Hollan-da gelecekli’) adlı kitabında bulu-nan başarılı gençler de davetliydi. Gençlerle sohbet edip, başarıları-nı konuşan Esen Altuğ, Rotterdam Başkonsolosluğu’nun başarılı genç-lere verdikleri desteği vurguladı.

Daha sonra Yeni Nesil Vakfı’nın

çıkardığı ‘Turkse afkomst, Neder-landse toekomst’ adlı kitap Erdinç Saçan tarafından Esen Altuğ’a tak-dim edildi. Kitapta değişik alanlarda Hollanda’da kariyer yapmış örnek 47 Türk kökenli Hollanda vatanda-şına söz hakkı veriliyor, ilham veren

mücadeleler ve göğüs kabartan ba-şarılar ele alınıyor. Esen Altuğ proje yöneticileri Özlem Keskin ve Yasin Keskin’i de tebrik ederek, bu kitabı okuyan genç neslin eğitime ve başa-rıya teşvik edilmesinin çok önemli olduğunu vurguladı.

Rotterdam Başkonsolosu Esen Altuğ başarılı Türk gençleri ile buluştu

haZİraN/JuNI

Page 16: Haber Gazetesi Nr.7

HABER 16JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

NEW YORK TIMES’A GÖRE AMERiKA AFGANiSTAN’DA MiNERAL PEŞiNDE

Walvismeubelen exclusief

Şok fiyatlarla

hizmetinizde

Grote Visserijstraat 8 • 3026 CJ • Rotterdam • 010 - 476 76 46

Bel 088 123 67 76 www.orro.nl

Orro snapt dat ik pas om 18:00 uur kan bellen met een vraag over energie

Onze servicelijn is bereikbaarvan 09:00 tot 21:00 uur

Goed voor elkaar

Servis hattımız hafta içi 09:00 - 21:00 arası, hafta sonu 10:00 - 16:00 arası hizmetinizde

Daha fazla bilgi için www.orro.nl veya tel.: 088-123 67 76

Yeni enerji firmanız Orro Energy, sizlere en kolay ve en hesaplı hizmeti sunmaya devam ediyor. Her türlü sorunlarınız için Orro Energy’yi mesai saatleri dısında Cumartesi ve Pazar günleri dahil arayabilirsiniz.

,

HA

BE

R18

MEI /

MAYI

S 20

10

Orr

o En

ergy

’ den

sa

dece

ene

rji d

eğil,

ay

nı z

aman

da e

n iy

i se

rvis

i de

alıy

orsu

nuz!

Orr

o En

ergy

’ye

geçt

iğin

izde

han

gi

avan

tajla

rını

z ol

acak

?

Dah

a fa

zla

bilg

i mi i

stiy

orsu

nuz?

“Orr

o En

ergy

’dek

i ava

ntaj

ınız

” ha

kkın

da d

aha

fazl

a bi

lgi m

i ist

iyor

sunu

z?

O z

aman

siz

i w

ww

.orr

o.nl

web

sit

emiz

e da

vet e

diyo

ruz.

Ele

man

ları

mız

dan

biri

ile

konu

şabi

lirsi

niz.

Hat

ta s

orul

arın

ızı f

arkl

ı dill

erde

yan

ıtla

yabi

liriz

. Si

zin

nası

l hoş

unuz

a gi

ders

e.

Bizi

088

- 1

23 6

7 76

num

aral

ı tel

efon

dan

aray

abili

r vey

a aş

ağıd

aki c

evap

kar

tını

ku

llana

bilir

sini

z. S

izin

le m

ümkü

n ol

duğu

kad

ar ç

abuk

tem

asa

geçe

ceği

z!

Orr

o En

ergy

Ned

erla

nd B

.V.

Ziya

retç

i ad

resi

: Po

ort

weg

10,

261

2 PA

Del

ftPo

sta

adre

si: P

ost

bu

s 62

9, 2

600

AP

Del

ftT

088

123

67 7

6

E in

fo@

orr

o.n

l I

ww

w.o

rro

.nl

Pos

tzeg

el n

iet

nodi

g

Opz

etke

nmer

k?Co

de?B

C01

Orr

o En

ergy

Ned

erla

nd B

.V

Ant

woo

rdnu

mm

er 1

0159

2600

VB

Del

ft

Bir

biri

ne k

arşı

iyi

ww

w.o

rro.

nl

Pul g

erek

li de

ğild

ir

A5 O

RR

O V

oord

elen

fold

er_T

R.in

dd

112

-04-

2010

11

:43:

40

Bir

bak

ışta

ava

ntaj

ları

nız

Hes

apla

ma

ort

alam

a yı

llık

tüke

tim

baz

ınd

a:

3.50

0 kW

h e

lekt

rik

1.

850

m3

gaz

Açı

klam

a

Tari

fe

Topl

am

Tari

fe

Topl

am

Tari

fe

Topl

am

Elek

trik

:

Tüke

tim

0,

2042

71

4,60

0,

2224

77

8,40

0,

2365

82

7,75

Tem

el ü

cret

67

,80

23,8

5

24

,99

Ver

gi in

diri

mi

-

37

9,16

-

379,

16

-

37

9,16

Topl

am e

lekt

rik

403,

24

423,

09

473,

58

Gaz

(3. B

ölge

):

Tüke

tim

0,

4873

90

1,41

0,

5644

1.

044,

18

0,52

41

969,

59Te

mel

ücr

et

67,8

0

23,8

5

24

,99

Topl

am g

az

969,

21

1.06

8,03

99

4,58

Yıllı

k TO

PLA

M

1

.372

,45

1

.491

,12

1

.468

,16

67

,80

96

9,21

1.

068,

03

1.3

72,4

5

1.4

91,1

2

�11

8,67

ORRO

’DAK

İ

AVA

NTAJ

LARI

NIZ Yıllık

Açı

klam

a

Tari

fe

Topl

am

Tari

fe

Topl

am

Tari

fe

Topl

am

Elek

trik

:

Tüke

tim

0,

2180

76

3,00

0,

2194

76

7,90

0,

2183

76

4,05

Tem

el ü

cret

23

,88

67,8

0

23

,85

Ver

gi in

diri

mi

-

37

9,16

-

379,

16

-

37

9,16

Topl

am e

lekt

rik

407,

72

456,

54

408,

74

Gaz

(3. B

ölge

):

Tüke

tim

0,

5340

98

7,90

0,

4806

88

9,11

0,

5299

98

0,32

Tem

el ü

cret

29

,88

67,8

0

23

,85

Topl

am g

az

1.01

7,78

95

6,91

1.

004,

17

Yıllı

k TO

PLA

M

1

.425

,50

1

.413

,45

1

.412

,91

Tem

el ü

cret

Topl

am g

az

1.01

7,78

TOPL

AM

�53

,05OR

RO’D

AKİ

AVA

NTAJ

LARI

NIZ Yıllık

29

,88

1.

017,

78

956,

91

1.4

25,5

0

�41

,00OR

RO’D

AKİ

AVA

NTAJ

LARI

NIZ Yıllık

Hes

apla

mal

ar a

şağı

daki

hus

usla

ra d

ayan

mak

tadı

r:

• K

arşı

laşt

ırm

a de

ğişk

en ta

rife

ler b

azın

da y

apılm

akta

dır.

Bu

nlar

her

takv

im y

ılınd

a 1

Oca

k ve

1 T

emm

uz ta

rihi

nde

uyar

lanm

akta

dır.

• K

arşı

laşt

ırm

a, d

irec

t, E

neco

, Ess

ent,

Nuo

n ve

Oxx

io’n

un b

ulun

duğu

ene

rji w

eb s

ites

inin

1 O

cak

2010

refe

rans

tari

hind

eki t

arif

eler

e da

yanm

akta

dır.

• T

üket

im ta

rife

leri

tek

fi yat

ve

3. g

az b

ölge

sine

day

anm

akta

dır.

• T

opla

mla

ra K

DV

ve e

nerj

i ver

gisi

dah

il ol

up n

akliy

e m

asra

fl arı

har

iç tu

tulm

akta

dır.

Biz

Orr

o En

ergy

’yiz

. Yen

i bir

ener

ji te

darik

çisi

. Bu

kaç

ıncı

olu

yor,

diye

ceks

iniz

.Bu

doğ

ru, a

ma

bizi

m b

enze

rsiz

bir

hika

yem

iz

var.

Biz

ener

jiyi d

aha

kişi

sel v

e da

ha k

olay

ya

pıyo

ruz.

Sond

an b

aşla

mam

ız g

erek

irse,

biz

gaz

ve

elek

trik

sat

ıyor

uz.

Ne

bir e

ksik

, ne

de b

ir fa

zla.

Gaz

ve

elek

triğ

iniz

in a

dil v

e dü

şük

bir fi

yat

öde

yece

ksin

iz.

Bunu

, bira

z da

ha b

asit

leşt

irilm

iş g

ibi g

örün

en

hesa

p ek

stre

nizd

e gö

rece

ksin

iz.

Dah

ası d

a va

r. A

yrıc

a, s

aygı

ve

en iy

i ser

vise

de

hak

kını

z ol

duğu

nu d

üşün

üyor

uz.

Biz

bunu

çeş

itli

şeki

llerd

e ge

rçek

leşt

iriyo

ruz.

Ö

rneğ

in O

rro

Ener

gy’y

e ge

çiş

çok

kola

y ve

so

runs

uzdu

r. A

yrıc

a bi

ze h

içbi

r şek

ilde

bağl

anıp

ka

lmak

zor

unda

kal

mıy

orsu

nuz.

Soru

ları

nız

oldu

ğund

a bi

ze h

er tü

r şek

ilde

ulaş

abili

yors

unuz

. Tel

efon

, e-p

osta

vey

a kı

sa

mes

ajla

. Siz

ney

i ter

cih

eder

seni

z.So

rula

rını

zı fa

rklı

dille

rde

yanı

tlay

abili

riz.

Ayr

ıca

Orr

o En

ergy

’de

iste

diği

niz

gibi

öd

eyeb

ilirs

iniz

. Bu,

ger

ekir

se s

emti

nizd

e na

kit

olar

ak d

a ol

abili

r. Bö

ylec

e si

ze m

ümkü

n ol

duğu

nca

iyi b

ir şe

kild

e hi

zmet

etm

eye

çalış

ıyor

uz.

Orr

o En

ergy

kon

ular

ı far

klı b

ir şe

kild

e el

e al

mak

tadı

r. D

aha

basi

t ve

daha

sem

pati

k bi

r şek

ilde.

Çün

kü in

sanl

arın

bir

ener

ji te

dari

kçis

inde

n be

kled

ikle

ri b

udur

. Bir

biri

miz

le

karş

ılıkl

ı day

anış

ma

için

de.

Hol

land

a bu

şek

ilde

yeni

ene

rji a

laca

k.

Orr

o En

ergy

ene

rjisi

.

❏ E

vet,

Orr

o En

ergy

’dek

i* “A

vant

ajım

dan”

yar

arla

nmak

isti

yoru

m.

O

rro

Ener

gy’n

in ş

imdi

ki s

özle

şmem

i dev

ir a

lmas

ını k

abul

edi

yoru

m.

❏ D

aha

ayrı

ntılı

bilg

i içi

n be

nim

le ir

tiba

ta g

eçin

iz* .

Orr

o En

ergy

’ye

müş

teri

kay

dını

zı y

aptı

rmak

için

lütf

en a

şağı

daki

bilg

ileri

eks

iksi

z ol

arak

do

ldur

unuz

. Kay

ıtta

n so

nra

başk

a hi

çbir

şey

yap

man

ıza

gere

k yo

ktur

. Geç

işin

izi k

olay

ca

ve s

orun

suz

bir

şeki

lde

gerç

ekle

ştir

iyor

uz.

* Seç

imin

izi y

apın

. Sad

ece

bir s

eçen

ek. N

ot: M

üşte

ri o

lara

k ka

yıt y

aptı

rdık

tan

sonr

a si

ze y

azılı

bir

onay

gön

deri

lece

ktir.

❏ B

ay

❏ B

ayan

İsi

m

Cad

de

Post

a ko

du

Şe

hir

Tele

fon

num

aras

ı

E-po

sta

adre

si

Doğ

um ta

rihi

Bank

a he

sap

no

Şu a

ndak

i ene

rji t

edar

ikçi

sini

n ad

ı

Tari

h

İm

za

CEV

AP

KA

RTI

23

,85

1.

068,

03

1.4

91,1

2

� 9

5,71

ORRO

’DAK

İ

AVA

NTAJ

LARI

NIZ Yıllık

67

,80

95

6,91

1.

004,

17

956,

91

1.4

13,4

5

1

.413

,45

�40

,46OR

RO’D

AKİ

AVA

NTAJ

LARI

NIZ Yıllık

Ken

dim

izi b

iraz

tan

ıtab

ilir

miy

iz?

A5 O

RR

O V

oord

elen

fold

er_T

R.in

dd

212

-04-

2010

11

:43:

44

Yeni

ene

rji fi

rman

ız O

rro

Ener

gy, s

izle

re e

n ko

lay

ve e

n he

sapl

ı hiz

met

i su

nmay

a de

vam

edi

yor;

Her

türlü

sor

unla

rınız

için

Orr

o En

ergy

’yi m

esai

sa

atle

ri dı

şında

Cum

arte

si v

e Pa

zar g

ünle

ri da

hil a

raya

bilir

siniz

.

Dah

a fa

zla

bilg

i içi

n w

ww

.orr

o.nl

vey

a te

l. : 0

88-1

23 6

7 76

Orr

o En

ergy

ile

sor

ular

ınız

a an

ında

cev

ap!

Serv

is h

attım

ız h

afta

içi

09:0

0 - 2

1:00

ara

sı, h

afta

so

nu 1

0:00

- 16

:00

aras

ı hi

zmet

iniz

de

Yeni

ene

rji fi

rman

ız O

rro

Ener

gy, s

izle

re e

n ko

lay

ve e

n he

sapl

ı hiz

met

i su

nmay

a de

vam

edi

yor;

Her

türlü

sor

unla

rınız

için

Orr

o En

ergy

’yi m

esai

sa

atle

ri dı

şında

Cum

arte

si v

e Pa

zar g

ünle

ri da

hil a

raya

bilir

siniz

.

Dah

a fa

zla

bilg

i içi

n w

ww

.orr

o.nl

vey

a te

l. : 0

88-1

23 6

7 76

Orr

o En

ergy

ile

sor

ular

ınız

a an

ında

cev

ap!

Serv

is h

attım

ız h

afta

içi

09:0

0 - 2

1:00

ara

sı, h

afta

so

nu 1

0:00

- 16

:00

aras

ı hi

zmet

iniz

de

Obis

dol

upta

vol

or a

b in

ere

s-su

m ea

runt

i vol

upta

qui

andi

cim

o-di

cone

t offi

ciam

ut u

t que

por

epta

es

ciis

tetu

r, su

nt, a

udis

ti be

reiu

sam

ea

vele

cum

, cus

reic

ia q

ue vo

lupt

a-tio

n co

nseq

uunt

.Re

non

sed

quis

exp

lam

ut q

ue

raer

untib

us e

icite

mod

ma

ipid

el

exer

cita

t.Ep

repe

ro c

onse

ndit

es c

ulla

bo

rehe

nda n

dani

a del

ipie

nihi

l ips

am

im q

uodi

sciu

r aut

esti

ut la

ut es

t qui

su

sam

ente

m. U

riat

.Iq

uis

eosa

nt v

olum

vel

essi

ncia

po

rro

teni

s et o

d m

axim

ol u

ptaq

u-am

dol

um ei

ciam

, cus

aspe

dit a

uda

dus,

ab il

libus

cit i

mus

t et,

con

num

ap

is s

i ut o

dis

con

rest

empo

st a

n-di

psan

i bla

ndae

cum

, ut a

s re

rna-

tissi

api

ssum

e du

cidi

o. It

at.

Met

urec

turi

onem

seq

ui b

lam

la

boru

ntib

us in

pla

vol

upta

qui u

nt

ress

itat.

Tota

te p

e ni

squu

nt re

peri

cup

-tiu

s vo

lect

ur, t

em n

atem

peri

bus

aspe

la q

uidu

ci is

tota

t qui

aspe

riam

qu

am u

t fac

cullo

rem

. Tas

sim

os ip

-sa

nt, e

t lau

dant

io. N

em fu

giti

com

-ni

at q

uist

iori

sim

idis

est e

xped

qu-

ibus

aut

qui

sim

usam

, om

nis

sit u

t

et u

tem

que

volu

pie

nim

agna

m r

e du

sam

elib

us s

um e

xera

il e

iciu

m

ex e

atur

?Fa

ccul

pa d

ellic

iur?

Sa

vita

t.Es

t, sa

m q

uae

ad q

uam

sum

et

et p

lique

nim

us v

erum

faci

men

de-

nit h

it la

ut fu

gia v

ide p

elec

ae ru

ptu-

re, q

uidi

qui

dess

it es

ti co

nseq

uost

is

sunt

is d

est,

qui b

eaqu

atia

t.Tu

r? E

l ilit

occ

um ip

iend

icat

e no

bisc

i cus

am fa

ccab

ipic

tem

ac-

cum

har

um c

um v

olup

tia ip

sum

il

il et

fugi

t qui

om

nitii

st, q

uam

as d

e-le

st, c

uste

m q

ue a

ssum

elit

om

nia

nons

eque

evel

mod

ist i

um q

ui n

em

inve

ndae

offi

ciat

ur r

eria

e vo

lore

p ta

tem

. Ipi

d ex

pliq

uam

ate

om

ni u

l-pa

rum

ant

ulp

a id

us a

vol

uptu

r?Eq

uaep

rate

qua

tem

post

in n

um

even

to v

itiun

t fug

a. E

que

pori

s mi,

quis

qui o

ffici

delia

dol

upta

s exp

lici

tasp

erum

si v

olor

ro o

mm

olor

en-

dit,

nost

rum

, ini

as d

oles

tr u

mqu

ia

adita

quam

culla

bo. I

tatq

uae

none

t od

ion

pedi

sitia

s dol

upta

te ve

llest

o bl

ate

lab

is c

onse

di r

empo

r as

pe

corp

ore

posa

e. U

t vol

orae

per

na-

mus

unt

rem

pedi

ti om

nist

is r

em

am re

rum

qua

ssin

ulpa

dol

ore

sini

no

bis i

niss

equo

tem

volo

rum

a qu

-

ate

deru

m s

imi,

tor

aliq

uam

hili

ta

debi

ssun

t, co

nseq

ue v

olor

um q

ue

nos d

eliq

ua ss

equi

s qui

atem

vole

sti

onse

quat

re o

mni

s vo

lore

vit

atur

, co

nseq

ui a

ccab

orro

ipsu

mqu

i om

-m

oles

t, so

lori

o er

natu

ribu

s, co

n-se

qu is

item

reri

dol

or s

um la

utae

. N

em q

uam

, vol

upta

s aut

aepe

ribe

a si

nven

is v

olla

bo. N

isci

ae la

tiatu

r a

dolo

rem

il e

s es

t, oc

cupt

usam

au-

dite

net

hill

ige

ndeb

ist a

cear

i con

co

nsen

t aut

arup

tatu

m in

reru

m et

vo

lorp

os d

olor

site

t aut

qua

tem

p or

ecum

fugi

a qu

iae.

Qui

as a

ut q

ui

cus

aut v

olen

ti as

itia

volu

ptat

em

aris

mol

upta

et fa

cept

a sita

tur r

em-

quos

volu

ptur

io to

iunt

ota s

pele

sti-

beri

del

ectis

int m

aio

inct

atur

?Vi

tiber

isin

cto

com

nim

o lu

ptur

m

odip

is e

x es

t exc

erum

fuga

. Sun

t do

lore

m e

st v

olo

dolu

ptat

eic

te

culla

cc u

lleni

s re

mo

quis

inus

cid

que

sunt

qui

teni

s sam

hill

oria

tus,

cusd

ae n

e ex

cest

ibus

am s

equa

te-

cus

qui i

ur s

it ra

tet

omm

o co

ne

ipsu

m v

olla

ntem

inve

llaut

aut

ex

etur

aut

qui

am a

ccus

ande

l max

i-m

illab

o. It

atem

o in

ctio

r epu

dign

is

volu

m q

uas a

ut a

mus

ciat

ia q

ui o

di

aut a

sper

o du

cius

vele

sequ

e mol

or

sa iu

m a

del

lam

ipis

est

, que

reri

t, se

rem

ace

aque

odi

tas

desc

iti im

i, vo

lore

rum

qui

dol

orum

qua

m ve

lit,

que q

ue ve

nim

pos r

e, o

dis r

est,

que

vend

ige n

item

ol u

ptas

im p

edic

abo.

Du

ntiu

r aut

unt

.Ab

inci

duci

l mo

eius

, cor

mo-

lest

, quo

sam

etur

, non

se e

xplia

t is

min

um q

ue v

olor

ec a

essu

ntiu

m

este

m q

uid

eror

ro q

ui a

ccab

orum

et

am

inct

e qu

e no

nseq

u ia

sper

i ae

stis

tia iu

nt.

Cae

nons

ent,

sect

emo

lupt

am,

omni

s el

eni

mus

am v

el m

agna

m

estr

um re

mpo

st ib

usci

et p

libus

et

veliq

uis e

um e

xere

pudi

s nis

ea

qui

nect

em q

ue m

olor

um h

ita d

olec

um

apic

ius

et a

ut a

s vo

lupt

aqua

s es

-su

mqu

e cor

iori

ande

rchi

l ilit

hic

tet

et, i

psum

qui

d m

agna

m, s

olor

um

as re

vit

arum

re, q

uibu

s, sa

m, s

ero

et in

cus

cia

prer

upta

dol

upta

qui

-du

s ut i

um su

m d

is sa

vere

st vo

lest

i is

tiasp

iend

ere

num

e om

ni s

oles

t, sa

nim

us ci

isci

m v

enim

in im

inia

sit

volu

tet u

t ven

is m

olen

impe

ro m

o-lu

pta

tions

erna

m, s

it es

cide

ntur

, au

dand

e nd

iate

m n

onse

ne m

pe-

lit a

ut e

sequ

atum

end

em a

ut l

a co

mm

olu

ptus

cium

et, o

ccum

e ni

s

enda

ndun

tem

et r

erro

mag

nam

et

aut q

uunt

ur m

iliqu

as e

xcer

natu

r?

Gend

it m

aion

sequ

ia s

inct

iate

m id

qu

i dol

upta

tem

eum

quu

nt, v

enis

pe

ro q

uas

nons

equi

vel

igna

m v

e-ne

stor

asp

itatiu

nt p

os m

olor

rum

la

dol

upti

aepe

ro m

aio

vide

bita

tem

et

exce

puda

e. V

itis a

utem

velis

sero

te

cus

aut

ex

eatiu

r sol

upta

spid

et

quat

ure

inum

fuga

. Nam

rei

cim

e-ne

nob

is d

olor

em re

s in

is q

uam

us

rese

quam

, occ

ulpa

net

a v

olup

tam

ra

test

et

quis

tis a

diti

offic

iur

as

mod

is in

pla

cian

dio

repr

or s

unto

te

ndita

tem

sint

aut v

endi

t end

igen

-da

vol

or m

olor

pori

s vo

lupt

i rem

. Ax

imax

ima

nect

a co

n pr

o qu

i bla

b id

ions

ed es

sequ

is et

qua

e ra e

atus

ci

tota

vole

sci i

squo

ssin

t odi

psam

, sa-

pien

im fa

ccul

l eni

et, e

nis n

is re

ius

illiq

uam

res d

est,

sequ

o do

lupt

atur

sa

nihi

cia

solo

rita

sit,

sim

qui

quo

-di

ta te

ctat

ibus

sita

s co

nsen

deri

o vo

lum

qui

d qu

o te

m d

erum

repe

ri

que

sam

e pa

non

sedi

taes

t et q

ue

a vi

tate

m u

tem

qua

tiore

ped

ut v

el

il ip

sunt

et u

llupt

ia q

ue o

d qu

e ve

-lit

aut

ese

num

ani

s sum

, qua

t eve

l ex

pere

m e

t, et

exp

lacc

um v

enda

es

et li

cit a

bori

ae si

nos

si o

mni

hit,

sim

Libe

rum

aut

emod

ia v

olup

tatio

n co

nsec

a

New York Times’ın verdiği bir haberde Afganistan’da şimdiye kadar bilinenin

dışında yer altında bir trilyon do-lar değerinde maden ve mineral kaynakları olduğu bildirildi. Bu yer altı kaynakları arasında demir, bakır, kobalt, altın ve çağın en değerli ma-denlerinden olan lityum bulunuyor. Lityum günümüzde laptopların ve cep telefonlarının pillerinde kulla-nılıyor. Bu kaynakların değerlendi-rilmesi halinde Afganistan dünyanın en önemli maden kaynaklarından bir tanesi olacak.

ABD’li askeri yetkililer ve Ameri-kan jeologları tarafından keşfedilen kaynaklar Pentagon’un raporuna göre Afganistan'ı lityumun Suudi Arabistan'ı haline getirebilir. Gene-ral David H. Petraeus bir röportajın-da “Burada müthiş potansiyel var. Çok alternatifler var ama potansiyel gerçekten inanılmaz” dedi. Yeni keş-fedilen bu kaynaklar Afganistan’ın toplam bütçesi olan 12 milyar do-ların neredeyse on kat fazlasına te-kabül ediyor.

Amerikalı ve Afgan yetkililerin

mineral kaynaklarını görüşmeleri-nin zamanlamasının olumsuzluğuna dikkat çekiyor gazete. Bir taraftan Karzai hükümeti hakkında usulsüz-lük ve rüşvetçilik iddiaları devam ederken, Karzai’nin de Amerika’ya karşı kırgın olduğu bilgileri ulaşıyor.

Gazeteye göre Obama hükümeti Afganistan’dan gelecek olumlu ha-berlere susamış durumda ve yet-kililer bu keşfin çok çeşitli etkileri olacağını düşünüyor. Yetkililere göre bu keşif Taliban’ın iştahını kabarta-bilir ve ülkeye barış getirmek yerine daha çetin bir savaşa sürükleyebilir. Diğer taraftan ABD yetkilileri Afga-nistan hükümetinin madenlerden sorumlu bakanının Çin’e bazı ma-denleri usulsüz olarak işletme hakkı verdiği iddialarını da dile getiriyor. Çin’in Afganistan madenleri üzerin-den güç ve para kazanması ABD’yi rahatsız ediyor.

Madenleri keşfeden Pentagon takımının başkanı ve ticaret sa-vunma sekreteri Paul Brinkley Afganistan’ın maden kaynaklarını işletme konusunda tecrübesiz oluşu ve çevre bilincinin de gelişmemiş ol-

ması nedeniyle olayın daha da kar-maşık bir hal aldığını ifade ediyor: “Asıl soru bu madenler sorumlu bir

şekilde yani çevre bilinci ve sosyal sorumluluk dahilinde işletilebile-cek mi?” Afganistan’ın maden işlet-

meciliği konusunda hiç bir tecrübesi ve maden endüstrisi olmadığını be-lirtiyor Amerikalı yetkililer. Ancak sorumluluk ve çevre bilincinin ge-rekliliğine vurgu yapan ABD’li yet-kililerin Meksika sahili açıklarındaki BP petrol kaçığı ile ilgili henüz bir çözüm bulunamaması konusunda sıkı bir sınavdan geçtikleri konusu-na da değinilmiyor haberde.

www.marketim.eu sitesinden sipariş verebilirsiniz.

Page 17: Haber Gazetesi Nr.7

HABER17 JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

Sunay Akin (48) is een dichter, natuurkundige en publicist. Hij is oprichter van verschillende literaire bladen en schrijft columns, artikelen en essays voor verschillende landelij-ke kranten en bladen in Turkije. Deze man die tovert met woorden valt op door het veelvuldig gebruik maken van symboliek in zijn poëzie. Mede dankzij deze symboliek heeft hij nati-

onaal veel faam opgedaan. In Turkije heeft Akin verschillende welbekende poëzieprijzen in ontvangst genomen waaronder de Halil Kocagöz prijs en de Orhon Ariburnu prijs.

Grandcafé Nazar en Studenten-vereniging Mozaik zijn vereerd om Sunay Akin op maandag 28 juni op het podium van de Erasmus Universiteit te mogen verwelkomen.

seri ilanlarkaMPanyakaMPanya

Websites vanaf €399 Webshops vanaf: €999

Bel voor een afspraak:0653 53 33 58

www.itnt.nl

BETAALBARE WEBSITE MET

WEBSHOPTeMİz su HayaTTır.

evinizde, işyerinizde

ücretsiz, su arıtma cihazı

tanıtımı için arayınız.

Hollanda’nın her yerinde

sunum yapılır.

saadet Hanım

0644-653 961

[email protected]

SU ARITMA CİHAZI

Murat ÖzkurtTel: 0653 87 58 19

deuren ramen

kozijnen Wand- &

Plafondafwerking Meerpunt sluiten aan- & opbouw

aftimmerenrenovatie dakkapel

KLUSSENBEDRIJFMUFA

Kampanya boyunca 2010 Yaz ayına kadar, her türlü ilanınızı ücretsiz yayınlıyoruz. Mail: [email protected]

GALAXYBIKE FIETS REPARATIEWij repareren alle soorten fietsen voor lage prij-zen. Wij komen uw fiets ophalen,repareren en terug brengen. U kunt voor nieu-we en gebruikte fietsen bij ons terecht. U bent zondag ook welkom.tel:0313-419163/0642048297Adres: Dr.kuyperstr.7 Dierenvoor meer info kijk naar www.galaxybike.com

Düğünümüze şeref verdiniz… Teşekkürler…29 mayıs 2010 Cumartesi günü gerçekleştirmiş olduğumuz, oğlumuz Murat ve gelinimiz Seda’nın düğün törenlerinde bizleri yalnız bırakmamak için, uzaktan yakından gelen eş-dost akrabalarımıza en içten teşekkürlerimizi sunmak istiyoruz. Sayın Prof. Dr. Salim Öğüt’e, sayın Ahmet Özden Bey’e, sayın Ramazan Başlık Bey’e ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. Adnan Şener, Bayram Başalan, Zübeyir Ünver, Ufuk Çelik, Fuat Nurlu ve Almanya’dan misafirleri Osman Çoban, Ahmet Yücel, Hüseyin Yanmaz, Yusuf Baloğlu ve eşine, Tahir Karademir, Mehmet Tokoğlu, Mustafa Kayak ve Doğuş gazetemizin idarecilerinden Ahmet Şengönül ve Zeynel Abidin Kılıç’a teşekkür ediyor, daha güzel düğünlerin sizlerin çocuklarınıza nasip olmasını diliyoruz. Şahin ve Bulut Aileleri

Etap Financieel Advies, ”koopsubsidie” hakkında

bütün bilmek istediklerinizi sorabileceğiniz güvenli bir finansal danışma

kuruluşudur.

Koopsubsidie

GE

CERTIFICEERD

GECERTIFICEER

DHACCPH 268

NACE 51.3

fast food - catering - gedroogde producten groente & fruit - Vlees Verpakkingen - pizza dozen

bedrukte Verpakkingen - horeca artikelen aliminium bakjes & Schalen - zuivelverpakkingen

ei dozen & schalen en ısolatiemateriaal

Waalhaven N.z 65 3087 BJ Rotterdam The Netherlands Tel.: +31 (0)10 495 35 03 Fax.: +31 (0)10 495 53 30

www.lmctrade.com [email protected]

Zafer Apak & Cengiz Şimşek Etap Financieel Advies www.etapfinancieeladvies.nl

AUTORIJSCHOOL ORHANZOMER AKTIE!!!

Bel voor meer info

Gratis Intake ProeflesBel: 0646-27 21 84

www.autorijschoolorhan.nl

€33 per les 60 min.€50 per les 90 min.

Türk Kahvesi Makinesinature of land bV

Singaporestraat 633047 be rotterdam

tel: (+31) 10 462 36 30

www.natureofland.nle-mail: [email protected]

www.marketim.eu sitesinden sipariş verebilirsiniz.

€105,- sadece

ODTÜ’den Anadolu Siyaset Bilimi & Kamu Yönetimi, yandalı Uluslararası İlişkiler okuyarak mezun olup Leiden Universitesinde

aynı alanda masterımı başarı bursuyla tamamlamış olan azimli bir Türk genci olarak, yakın geleceğim için Hollanda’daki kariyer planlarıma adım atmaya hazırım. Bu anlamda bana yardımcı

olabilirseniz çok sevinirim. Akademik geçmişimin yanısıra Türkiye’deki çeşitli bakanlıklarda, Hollanda büyükelçiliğinde, değişik araştırma enstitülerinde, sivil toplum kuruluşlarında staj ve burslu olarak seçilip gittiğim uluslararası konferans deneyimlerim var. Şu anda çalışma dili İngilizce olan bir iş pozisyonu aramaktayım. Çalışma iznim var. Simay [email protected]

06 42 66 84 32

Entree (Incl. hapjes): Leden SV Mozaik: Gratis, Niet leden: 5,- EURODatum: maandag 28-06-2010Aanvang: 19:00 uurLocatie: Erasmus Universiteit Rotterdam, Gebouw C, C-Hal zaal CB-037Adres: Burgemeester Oudlaan 50, 3062 PA RotterdamVoor meer info: Murat Bayka: 0629551021 /Selman Ince: 0641334757

SV Mozaik nodigt jullie uit voor:Een diepzinnige man die tovert met woorden...

Bir önceki sayımızda yaklaşık 90 adet HABER Gazetesi’ni etrafındaki in-sanlara dağıtarak sevdirmeye çalışan, emeğe ve yazıya saygısını öğrendiğimiz, Rotterdam Birlik Camii müdavimlerinden, mütevazi kişiliğinden dolayı kimliğini öğrenemediğimiz, Bulut soyadlı vatandaşımıza bol teşekkürlerimizi iletiyoruz. HABER Gazetesi çalışanları.

Page 18: Haber Gazetesi Nr.7

HABER 18JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

BURHAN CARLAK

Tersİne GÖç

Hollanda’ya kaç yaşında gel-diniz ve nasıl bir eğitim aldınız? 

Hollanda’ya tam 20 yaşında iken geldim. Türkiye’de ilk asker-lik muayenesini olduktan sonra yurt dışına çıktım. Eğer biraz daha gecikseydim, Hollanda’ya gitme imkânım olmazdı.

Hollanda’ya ilk geldiğimizde aklımızda okumak diye bir fikir vardı. Fakat çevremdeki insanlarla konuşmalardan sonra bunun pek kolay olmadığı sonucuna vardım ve çalışma hayatına atıldım. Gözümün açılıp yeniden eğitim imkanlarını araştırmam birkaç yıl aldı. Biraz da dil öğrendikten sonra lise diplomasıyla Hollanda’da sosyal akademilere doğrudan girme imkânı olduğunu öğrendim. Bir arkadaşla (Mehmet Akbulut) Rotterdam Sosyal Akademisi’ne başladık ve orada Sosyal Hizmetler Bölümü’nü bitirdik. Sözünü ettiğim yıllar seksenli yılların ikinci yarısı.. Ben alanımda iş bulamayınca Amsterdam Vrije Universiteit’de Kültürel Antropoloji okumaya yöneldim. O zaman yabancı öğrenci sayısı son derece azdı. Ben söz konusu bölümü okurken, o zaman Hasan Yar da politikoloji okuyordu. Daha önceden başlamış olan arkadaşlığımız eğitim boyunca ve eğitimden sonra da devam etti.

1993 yılında bu üniversite-den mezun oldum. Okul sonrası dönemde sürekli bir iş bulmam mümkün olmadı. Birçok projede ve kısa süreli işlerde çalıştım. Özellikle araştırmacı olarak. 1996 yılında Erasmus Üniversitesi’nde Anton Zijderveld yanında doktoraya başladım, 2000 yılında savunmamı yaparak dr. ünvanını aldım. Fakat iş yaşamında bunun bana pek faydası olmadı. Bilakis benden daha düşük eğitimli insanlar tercih ediliyordu. Aynı işi daha düşük seviyede insanlara daha az paraya

yaptırıyorlardı. 2005 yılına kadar istikrarsız bir şekilde, bir projeden diğerine koştum.

Türkiye’ye dönme kararını nasıl aldınız?  Kesin dönüş kararı verirken iç dünyanızda neler yaşıyordunuz?

Türkiye’ye dönme kararım 2004 yılı içinde şekillendi. Daha önce böyle bir fikir aklımın ucun-dan bile geçmiyordu. Hatta bu kararı alınca pek çok arkadaş buna bir anlam veremedi. Çünkü ben yıllarca Türklerin Hollanda’da kalıcı olduğunu ve buna göre burada yatırımlar yapması gerektiğini savunuyordum.

Hatırlarsanız 2004 yılında geri dönüş konusunda yoğun tartışma-lar yaşandı. Liberal partili bir bakan geri dönüş yasasını kaldırmak is-tedi. Bunun üzerine kendi ülkesine dönmek isteyen göçmenler yoğun bir şekilde başvurularda bulundu. Yasa kalkmadan bu imkândan ya-rarlanmak istiyorlardı. Bu tartışma-lar içinde ben de, hiç düşünmedi-ğim bir konuyu ailede ve çevremde tartışmaya başladık. Sonuç olarak dönüş kararı aldık ve o sene baş-vurumu yaptım. Benim geri dönüş kararımda birkaç etken etkili oldu. Hollanda’da anti-İslami ve anti-çokkültürlü toplumsal atmosfer ilk başta geliyor. Hollanda’da çokkül-türlü bir toplum yaratma ideali, 2000 yılından sonra terk edildi. Irkçı ve aşırı sağda önemli geliş-meler oldu. Buna tepki olarak iki siyasal nitelikli cinayet yaşandı.

İkinci etken, iş yaşamımla ilgi-liydi. 2 yüksek okul ya da üniversi-te okumuş, hatta doktora yapmış bir kişi olarak sürekli bir iş bulamı-yordum. Yaşım 40’ın üzerindeydi. Bu yaşlardan sonra Hollanda’da insanların iş bulma şansı azalı-yor. Benim konumum, ilginç bir vakıadır. Şu açıdan: “Hollanda’da imkanlar vardır ve bu imkanlar-

dan yararlanan kişiler başarılı bir şekilde entegre olur” şeklinde bir propaganda vardı. Ben bu propa-gandanın temelsiz olduğunu şahıs olarak yaşayarak gördüm. Siz ne kadar göçmen olarak gayret sarf ederseniz sarf edin, toplum ve kurumlar size açık olmadığı sürece entegrasyon başarılı olmaz. Hollan-da, entegrasyonun başarısızlığının faturasını göçmenlere çıkartmıştır.

Üçüncü olarak çocuklar hızla büyüyordu ve istikrarsız Hollanda pek gelecek vaat etmiyordu. Bir an önce çocuklarımın Türkiye’ye gitmesini ve orada eğitimlerine devam etmesini istiyordum.

Bu faktörler itici faktörler-di. Bunun bir de öteki yüzü var. Türkiye’de de 2000li yıllarda önemli ve positif gelişmeler oldu. Bunlardan biri devlet ve vakıf üniversitelerinin yaygınlaşması ve nitelikli akademik personele duyu-lan ihtiyaçtır. Ben bu alanda bana iş olduğunu düşünerek Türkiye’ye bu zaman aralığında dönmenin yerinde bir karar olacağını düşün-düm.  

Giderken tüm gemileri yaktı-nız mı?

Yerleştiğiniz ülkede başarılı olmak istiyorsanız tüm gemileri yakmalısınız. Ya değilse insan hayatında farklı kuvvetlerin etkili olması istikrarsızlığa neden oluyor. Biliyorsunuz, bu istikrarsızlığı birin-ci kuşak tüm vahametiyle yaşamış-tır. Bu anlamda ben giderken bir daha Hollanda’ya dönmemek üzere gittim. Şüphesiz bu Hollanda’ya başka amaçlarla gelip gitmeye-ceğim anlamına gelmiyor. Dön-dükten sonra birçok kez geldim. Çocuklarım zaman zaman gelip gidiyorlar. Burada yaşanmış 30 yıla yakın bir zaman var, arkadaşlarınız var. Tüm bunları bir tarafa itmeniz kolay değil. Hollanda arkaplanı bizi hala meşgul ediyor. Zaman zaman konuşmalarımızda atıflar yapıyo-ruz, bazen rüyalarımı Hollanda’da yaşıyor gibi görüyorum.

Ne umdunuz, ne buldunuz Türkiye’de?

Bir kere şunu hemen söyle-meliyim. Türkiye size “hoş geldin, ne iyi ettin de geldin” demiyor. Bilakis çok kişi “neden geldin?” diye soruyor. Sizin yaşadığınız süreci yaşamamış insanlara bazı şeyleri anlatmanız da kolay değil. Ben Türkiye’de düzenli bir iş ve aile hayatı bekliyordum. Bunu geçen 5 yıl içinde kurduğumu düşünü-yorum. Ama bu kolay olmadı. İlk 1,5 yıl istikrarsız bir uyum süreci yaşadık Ankara’da. Bir yandan be-nim iş bulamamam, diğer yandan çocukların okul yaşamına uyum sağlayamamaları bizi strese soktu. Zaman zaman acaba yanlışlık mı yaptık şeklinde sorular kafamızda

belirdi. Burada tanıdığımız dost-lar ve arkadaşlar fazla yardımcı olamadılar. Özellikle iş konusunda sıkıntılar çektim. İş olmadığı için değil, etkili bir çevreniz olmadığı için iş alamıyorsunuz Türkiye’de. İşin doğrusu, Türkiye’de sizin hangi bilgi ve becerilere sahip ol-duğunuz ikincil bir mesele. Önemli olan sizin politik olarak nerede durduğunuz. Benim döndüğümde Ahmet Necdet’in atadığı rektörler iş başındaydı. Pek çok üniversitey-le görüşmelerim oldu, ama hiç biri malum politik tercihlerim nede-niyle göreve almadı. Türkiye’de iş olanaklarının paylaşılması politik bir süreçtir. Bu özellikle üniver-sitelerde böyledir. Aradan 1,5 yıl geçtikten sonra üniversitede görev aldım. Bu arada çocuklarda okul yaşamına uyum sağladılar.

 Uyum siz veya aileniz için zor oldu mu?

Ben ve eşim yeniden uyum yaşadık Türkiye’ye. Ama çocuk-lar adeta sıfırdan başladılar ve onlar için kolay olmadı. Türkiye’ye gelirken çok istekli oldukları halde Türkiye imajları ilk altı ay içinde değişti. Birden Hollanda onlar için önemli hale geldi. Arkadaşlar önem kazandı. Sanırım, göçmen kökenli çocukların böyle bir tecrübe yaşa-maları Hollanda’da daha başarılı olmalarını sağlayabilir. Yani şu Faslı milletvekili Üsame Şeribi’nin Faslı çocukları çöle gönderme projesi hiç de yabana atılmaması geren bir fikir.

‘Burada işler sizin bildiğiniz gibi yürümez’ türünden dışlan-mışlıkla karşılaştınız mı?

Tabi ki. Özellikle resmi ku-rumlar –devlet kurumları, okullar, belediye,

polis vs.- yabancı ülkelerden gelip Türkiye’ye yerleşen Türklere sıcak bakmıyor. Biraz kıskançlık, biraz da yetkiyi kötüye kullanma birleşince hızla ayrımcılığa dönüşüyor. Me-murların küstah tavırları yeterince itici olabiliyor ve sizde acaba bana ayrımcılık mı yapıyorlar duygusu-nu harekete geçirmeye yetiyor.

Türkiye’nin en çok nesini beğeniyorsunuz?

Türkiye’de şikâyet ettiğimiz konuları bir tarafa bırakırsak bu ülke hakikaten çok güzel ama pek çok insan bu güzelliğin farkında değil ve güzelliklerimizi hoyrat-ça kullanıyoruz. Köşeyi dönme kültürü ahlaki yaşamı felç ediyor. Kısır politik tartışmalar Türkiye’nin önünü tıkıyor.

Büyük kentleri bir tarafa bırakırsak stressiz bir yaşam beni en fazla mutlu eden şeylerden biri. Birkaç arkadaşla bir çay bahçe-sinde oturup derinlikli sohbetler yapmak insana büyük bir haz verebiliyor. Kanaatkârlığı ve eski kültürü temsil eden bir insanla kar-şılaşmanız, modern kültürün insanı insanlığından çıkaran yönünü size hemen fark ettiriyor. Daha nice küçük şeyler bu ülkede beni mutlu etmeye yetiyor…

Hollanda’nın sizin düşünüş, olaylarınıza bakışınızda katkısı nedir?

Hollanda çok organize bir top-lum. Bu yönüyle Türkiye’yi biraz düzensiz ve hatta kaotik görüyo-rum. Hollanda’nın etkisini birçok şeyde görüyorum. Benim için bir kıyas im-kanı oluyor.

Bazen rüyalarımı Hollanda’da yaşıyor gibi görüyorum

“Dr. Kadir Canatan’la yapılan ilk geri dönüş röpörtajı değil bu. Ya-rım milyona yakın çoğu muhafazakar çevre içeri-sinde bir elin parmakları kadar az olan okumuş, akademik bakışla sosyo-lojik, felsefik eleştiriler getirmiş nadir insan-lardan biridir Canatan. Oldukça sakin, oturaklı görüntüsü ile sürekli

düşünen, okuyan, sor-gulayan bir tavrı vardır. Sohbet esnasında sakin sakin derinlikli konulara girmek istersiniz.

Aydın sorumlulu-ğu ve sürekli toplum-sal, teorik meselelerle meşguliyeti yüzünden iş kariyerini düşünme-yecek kadar fedakarlığı vardır Canatan’ın. Kadir Canatan, taşra kökenli,

kalem-kitap bilmeyen, değerlerini koruma içgü-düsü ile içine kapanan bir topluma yeni ufuklar açabilme çilesi içindedir. Göçmen Türkler olarak donanımsızlığımıza rağ-men, gitmeden değerini bilemediğimiz, gereğince yararlanamadğımız kim-selerden. Kendisi Şimdi Balıkesir’de üniversite ögretim görevlisi”

“Bir daha Hollanda’ya dönmemek üzere gittim”KADİR CANATAN:

Page 19: Haber Gazetesi Nr.7

HABER19 JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

ADACCOUNTANCY

A

ADA AMSTERDAM t.t. Vasumweg 18 1033 SC AMSTERDAMT +31 (0) 20 – 694 66 00F +31 (0) 20 – 694 18 [email protected]

ADA DEN HAAGHoefkade 875 2525 HC DEN HAAGT +31 (0) 70 – 427 43 57F +31 (0) 70 – 363 80 [email protected]

ADA ARNHEMBroekstraat 32 6826 PZ Arnhem T +31 (0) 26 389 53 77 F +31 (0) 26 443 71 [email protected]

“Bizim gücümüz sizin gücünüzdür”

www.ada-accountancy.nl

Zichtenburglaan 31 -6 2544 EA Den HaagT: 070 – 427 43 57F: 070 – 363 80 97

Bazen eleştirel olmamı sağlıyor, bazen de anakronik olmama yol açıyor. Bu noktada dikkatli olmak gerekiyor. Türkiye’ye ilk geldiğim günlerde ajanda kullanıyordum ve kullanmayanları eleştiriyordum. Şimdi ben de ajanda kullanmıyo-rum. Hollanda’da cep telefonu kullanmıyordum. Buraya gelince bunun bir gereklilik olduğunu kav-radım. İlginç olaylar yaşıyorum. İki ülkede yaşıyorum gibi hissediyo-rum kendimi. 

Hollanda deyince aklınıza ne-ler geliyor, özledikleriniz ve hiç özlemeyecekleriniz neler var?

Hollandalıların yabancılara bakışı ve onlar hakkındaki tartış-maları artık beni rahatsız etmiyor. Bu yönüyle Hollanda’yı olum-suz olarak hatırlıyorum. Şu an Wilders’in parladığı bir dönemde sizleri iyi günler beklemiyor. Sizin adınıza üzülüyorum.

Öte taraftan Hollanda bana akademik bir formasyon, verimli bir çalışma ve düşünme bece-risi sağladı. En azından aldığım eğitimlere borçluyum bunları.

Hollanda’nın elindeki akademik imkânları kıskanıyorum. Burada elimdeki kaynaklar kısıtlı, ama her şeye rağmen üretmeye devam ediyorum. Hollanda’daki dostla-rımı ve arkadaşlarımı özlüyorum. Onlarla geçirdiğimiz zamanı hatırlıyorum.

 Hollanda’daki gündemi takip ediyor musunuz?

İlk geldiğimiz günlerde ve aylarda Hollanda’yı daha sıkı takip ediyordum. Doğuş Gazetesi’ndeki köşemde de epey bir süre yazdım. Hatta sevgili yönetmenim Zeynel Abidin Kılıç’ın söylediğine göre pek çok Doğuş okuyucusu beni Hollanda’da zannediyormuş. Ama zamanla burada odaklandığım işler beni Hollanda’dan kopardı. Şimdi Jan Beerenhout’ın bana gönderdiği maillerle neler olup bittiğini anlamaya çalışıyorum. En son öğrendiğime göre Rotterdam İslam Üniversitesi tanınmış. Yine son habere göre seçimlerde aşırı sağa doğru bir kayma oldu.

Ben 11 eylül sonrası Hollanda’da oluşan havayı bir

konjünktür mü yoksa yapısal bir durum mu diye bir yazımda sorgu-lamıştım. Konjünktür dediğimiz şey bir veya birkaç yıllık bir süre olabilir en fazla. Oysa bugün geli-nen noktada Wilders’in başarısı, 11 eylül konjünktürünün yapısallaş-tığını gösteriyor. Aşırı sağcılaşma, Fortuyn ile başlamıştı ve halen bu süreç devam ediyor.

Yine bana son gelen mailler-den Türk örgütleri başta olmak üzere birçok Arap ve göçmen örgüt İsrail’i kınamak için bir yürüyüş tertip ettiler. Bu çok uzun zamandan sonra galiba ilk kez ger-çekleşen örgütsel bir dayanışma. Ben göçmenlerin bu örgütsel birli-ği ve dayanışmayı, aşırı sağcılaşan bir ortama tepki olarak değerlen-diriyorum. Bu kaçınılmaz bir şey. Keşke olumsuz gelişmeler karşısın-da birleşmek yerine olumlu işler yapmak için de bir araya gelmeyi öğrenebilsek. Azınlık çıkarlarının göçmenleri daha fazla dayanışma içine sokacağına inanıyorum. Bu süreçte Türklere başarı dileklerimi ve selamları gönderiyorum.

HAMİT KARAKUŞ YENiDEN ROTTERDAM BELEDİYE BAŞKAN YARDIMCISI

Kökene bakma, geleceğe bak

Rotterdam’da anlamlı geceHollanda Sivaslılar

Platformu’nun orga-nize ettiği “Yardıma Muhtaç ve Engelli-ler Yararına Daya-nışma Gecesi” Rot-terdam Abacando Restoran’da yapıldı.

Gelirin tamamı-nın Sivas ve yöresin-de yaşayan engelli ve yardıma muhtaç vatandaşlarımıza gönderilmek üzere Rotterdam’da dü-zenlenen gecenin amacına ulaştığı ve 10.000 Euro gelir elde edildiği belirtildi.

Hollanda Sivaslılar Platformu Baş-kanı İbrahim Çitil, “Her birey, engelli adayıdır. Bu bakımdan herkes yardım-da bulunmalı. Yardım kampanyamız Temmuz ayına kadar devam edecek-tir.” dedi.

Hollanda Kızılhaç Kurumu’nda proje

sorumlusu olarak görev yapan Sonja Çınar ise şunları söyledi: “Hollanda Si-vaslılar Platformu ile birlikte organize edilen yardım gecesine bizde elimizden gelen yardımı vermeye çalıştık. Bizim asıl amacımız, daha geniş ve büyük projeler geliştirerek, daha fazla insa-nımıza yardımda bulunmaktır. Önemli olan herkesin kendi gücü ve yetkisi ora-nında, bu tür organizasyonlara katkı yapmasıdır.”

Rotterdam Büyükşehir Belediye Meclisi; Sosyal Demokrat İşçi Parti (PvdA), Demokratlar 66 (D66), Liberal parti (VVD) ve Hıristiyan Demokrat Parti (CDA)’ dan oluşan yeni koalis-yonun 8 yeni daimi encümen üyesini onayladı. İmar ev İskân’dan sorumlu belediye başkan yardımcılığına Ha-mit Karakuş (45) tekrar getirildi.

Sosyal Demokrat İşçi Partisin-den (PvdA) Dominic Schrijer, Jantine

Kries ve Hamit Karakuş, Hıristiyan Demokratlar Partisi (CDA)’dan Hugo de Jonge, Demok-ratlar 66’dan (D66) Alexandra van Huffelen ve Korrie Louwers, Liberal Partisi (VVD)’den Jeannette Baljeu ve Antoinette Laan önümüzdeki 4 yıl Rotterdam kentinde encümen ve başkan yardımcılığı görevine getirildiler.

45 sandalyeli Rotterdam belediye meclisinde Hamit Karakuş’un yanı sıra Zeki Baran, Tunahan Kuzu ve Muzaffer Çetin adlı Türk siyasetçiler de önü-müzdeki 4 yıl görev yapacaklar.

D66 milletvekili Fatma Koşer Kaya tarafından organize edilen ‘Niet de afkomst, maar de toekomst’ (‘Kö-kün değil, geleceğin’) adlı toplantı Utrecht’te, Cecil Penso, Rob Slagmo-len, Tom Fadrhonc ve Ahmet Talan’ın panel konuşmalarıyla interaktif bir şekilde gerçekleşti.

Fatma Koşer Kaya açılış konuşma-sında yabancı öğrencilerin iş bulmakta zorluk çektiğini ve bu toplantı aracılığı ile yabancılara yardımcı olmak iste-

diklerini ifade etti. Konuşmalardan sonra Cecil Penso katılımcılara yaklaşık bir saat süren ve ‘networking’ başlığı altında, geniş çevre edinme hakkında bir workshop verdi.

Hollanda’nın bazı kentlerinde sergi-lenen “Geleneksel El Yapımı Oyuncaklar Sergisi” özellikle Hollandalılar tarafın-dan yoğun ilgi gördü. Koleksiyon sa-hibi ve uzun yıllar Karaman’da Müze

Müdürlüğü yapan Arkeolog M.Vehbi Uysal tarafından derlenen oyuncaklar Amsterdam, Den Haag, Rotterdam, Nijmegen ve Vlaardingen kentlerinde sanatseverlerin beğenisine sunuldu.

Uzun uğraş ve emeğin biraraya ge-tirdiği bu değerli eserlerin Hollanda’da sergilenmesini sağlayan M. Vehbi Uy-sal, “Bugün itibariyle 1000 civarından oyuncak koleksiyonu kazandırdık. Gü-nümüzde fabrikasyon oyuncakları ço-cuklara kişiliklerini kazandırmak yerine ruh sağlığını bozuyor. Oysa, çocuğun kendi hayal dünyasının ürünü olan mekanik oyuncakların ise çocuğun kişiliğinin gelişimine katkı sağladığı bi-linmektedir” dedi.

Geleneksel El Yapımı Oyuncakları tanıtıldı

1965 Kırşehir doğumlu olan Rotterdam Ana-

kent Belediye Başkan Yardımcısı Hamit Kara-

kuş, 1986 yılında Hollanda’ya geldi. Karakuş,

Sosyal Demokrat İşçi Parti (PvdA) Rotterdam

il başkan yardımcılığı görevini 2 yıl sürdürdü.

Rotterdam Büyükşehir Belediyesi Başkan Yar-

dımcılığı görevine getirilen ilk Türk unvanına

sahip Hamit Karakuş, evli, 2 çocuk babası.

Page 20: Haber Gazetesi Nr.7

HABER 20JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

MALZEMELER

VE YEMEK ANI...

AŞÇIMIZ BİRGÜL EKİZ’i TANIYALIM

pul biber, kara biber, ke-kik, sarımsak, tuz, sumak.

HABER Gazetesi’nin bu sayısında siz değerli okurlarımız için yeni ve özel bir köşe baş-lıyoruz. YEMEKNAME adını verdiğimiz bu sayfada hem aşama aşama bir yemek tarifi veriyoruz, hem de davet ettiğimiz davetli-lerin (jüri üyelerinin), yemek konusundaki görüşlerini alıyoruz. Her sayımızda farklı aşçılar tarafından farklı zevkleri beğeninize sunacağız. YEMEKNAME, aynı zamanda bir network event gibi farklı sektördeki insan-larımızı buluşturup tanışmaları için bir ara-cı olacak. İlk aşçımız Birgül Ekiz. Birgül Ha-nım, Rotterdam Meram Restoran’daki ünlü Hasan Usta’nın yardımıyla Sebzeli Mengen Kayığı yemeğini misafirlerine hazırlarken, biz de yemeğin farklı aşamalarını sizler için görüntüledik. “Ben de iyi yemek yaparım” diyorsanız, [email protected] adresine maillerinizi bekliyoruz.

Mantar ve maydonoz Kayıklar: Domates, kabak ve patatesler oyulmuş halde

Soğan ve yeşil biber

Sebzeli Mengen KayığıMekan: MERAM Restoran Rotterdam

YEMEKNAME

Birgül Hanım Hollanda’da doğmuş ve 10 yaşında Türkiye’ye dönmüş. Türkiye’de orta okul ve liseyi oku-duktan sonra tekrar Hollanda’ya geri gelmiş. Burda kreş öğretmenliği bölümünü okumuş. Halen 10 yıldır 0-4 yaş arası kreş öğretmeni olarak çalışıyor.

Yemek yapmayı ise annesi Gülizar Hanım’dan öğrenmiş. Annesinin eli çabukmuş ve güzel yaparmış yemekleri. (Trabzon) kara

lahana ve hamsi, İçanadolu yemeği (ke-bap), yaptığı en güzel yemeklerden sadece

bir kaçı. Annesi Gülizar hanım elde olan mevcut malzemeden bir yemek oluştu-

rurmuş ama Birgül Hanım daha çok, önceden planlayıp ona göre

malzeme alıp yemek yapıyor. Taze fasülye, brokoli gibi sebze yemekleri yapıyor ve aynı zamanda yeni yemekleri de tariflerden deniyor.

Murat Ersoy: Yapılması çok pratik! Her damak tadına uygun. Şu an-daki prezante yapıldığı gibi. Vejetaryenler için de bire-bir, isterseniz yanına et türü bir yemek te ekleyebilir-siniz.

Emel Aktan: Ben de eşim de, haftada 40 saat çalışıyoruz, aksam 6-7’de eve geldiğinde insan dü-şünüyor ne pişirsek diye. En kolayından makarna, tost böyle kolay şeyler olabiliyor o zaman veya “annemler!”. Ama böyle bir yemek gördüğüm kadarıyla kolay ve pratik. Biz Tatar olarak, mutfağı-mızda sebzeden ziyade et çeşitle-rini yaparız, bu tür yemekler pek fazla yapılmaz.

Meram Restoran’dan Mengenli Hasan

Usta ve tüm Meram çalışanlarına, HABER ekibine gösterdikleri

kolaylıklar için teşek-kür ediyoruz. Hasan Usta yemek pişirme

esnasında bazı püf noktalarını

bizimle paylaştı ve pratik el be-cerileriyle göz

kamaştırdı.

Birgül Ekiz: Haşlanmasının sebebi şöyle: Fırına koyduğunuz zaman, sırf üzeri hafif kızarsın diye koyuyoruz, 5-10 dakika kalması yeterli oluyor, zaten pişmiş olduğu için. Bu yemeğin bir ko-lay yönü de, bilhassa çalışan çiftler için, bir gün öncesinden haşlayıp hazır hale getirip, bir gün sonra işten geldiğinizde, sadece 10 dakika fırına koymanız yeterli oluyor.

Davetlilerimiz Murat Ersoy, Serap Torremans, Emel Aktan, Nur Öztürk bu sayımızdaki aşçımız Birgül Hanım’ın, MERAM Restaurant’ın masterı Bolu Mengenli Hasan Usta’nın desteğiyle ortaya koyduğu Sebzeli Mengen Kayığı’nı hem afiyetle yediler, hem de neşeli bir sohbet çıkardılar.

iç malzemesiSoğan, sarımsak, mantar, kırmızı biber ve domates kavrulur. Kavrulduktan sonra diri kalması için may-donoz eklenir. Beşamel sos yerine üzerine kaşar rendesi de konulabilir.

Hazırlaması kolaySebzeli Mengen Kayığı

Ana yemek olarak da ön yemek olarak da sunulabilinir. Ana yemek olursa arpa şehriye Mengen pilavı ile servis yapılabilinir.

beşamel sosBeşamel sos için sıvı yağ, un ve süt (sevgi ve şefkati eksik etmeyin! Hasan Usta’nın tavsiyesi) 5 dakika kadar kaynatılır. Koyuluğu iste-ğe göre ayarlanır. Yağ kızardıktan sonra süt katılır ve yavaş yavaş kaynatılır. Beşamel sosu karıştırarak kaynatın. Hem tadına, hem koyuluguna parmak ucuyla bakabilirsiniz; çok hafif süt dökerek. Kö-püklenmeye başlayınca kıvamına geliyor. Beşamel sosa zenginlik katmak için üstüne pul biber ve kekik serpiştirilebilir.

Kabağın yeşil kalması için 1 litre suya yarım çay kaşığı karbonat ilave edilir. Karbonatlı kabakları haşladıktan sonra soğuk suya batırın. Böylece daha diri kalır. Haşlanıp haşlanmadıklarını bıçak batırıp anlayabilirsiniz.

Hazırlanmış olan kayıklar bir tepsiye dizilir ve fırında 200 derecede 10 dakika üzeri kızarıncaya kadar pişirilir.

Beşamel sos hazırlanmış kayıkların üzerine dökülür ve fırına sürmek için hazır hale getirilir.

kayıklar (kabak, domates, patates)Domates ve patateslerin içleri kayık şeklinde oyulup hazır hale getirilir. Daha sonra kızartılan iç malzemesi, bunların içine ko-nulur.

1 2

3

4

5

6

Page 21: Haber Gazetesi Nr.7

HABER21 JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

BULMACA

Nasıl Oynanır?Toplamda 9x9 = 81 kare olan kümelere 1’den 9’a kadar rakamlar yerleştirilir. Her bir rakam, her bir satırda ve her bir sütunda sadece bir kez kullanılabilir. Her bir rakam, 3x3=9 kareden oluşan mini bloklarda da sadece bir kez kullanılabilir. Bulmacayı tamamlamak için tab-loyu öyle bir şekilde doldurmalısınız ki; dokuz kareden oluşan her satır, her sütun ve her blok 1’den 9’a kadar bütün rakamları içersin, hiçbir rakam tekrarlanmasın ve eksik kalmasın. S

udoku

Bulmacayı çözün, anahtar kelimeleri bulun, ödülü kazanın!

Yandaki bulmacayı çözdükten sonra çember işaretli numaraları uygun yerlerine yerleştirin. bulduğunuz anahtar [email protected] adresine yollayın. Yapılacak olan çekilişte, aboneyseniz 25 EURO kazanabilirsiniz...

Abone olmak çok kolay!Abone formunu doldurun,

e-maille ya da postayla bize ulaştırın.

Geçen sayımızdaki bulmacanın anahtar kelimeleri

YAZ TATİLİ idi. Doğru cevap gönderen abonelerimiz

arasındaki çekilişte Venlo’dan Büşra Bozaslan 25,- EURO’yu almaya hak kazandı. Tebrikler!

25 EUROKAZAN

[email protected]

BULMACAUSTALARIİŞ BAŞINA!

€19,- euroya abone olyarışmaya hak kazan!

Hazırlayan: Abdurrahman Gündüz

1 5 4 7

6 1 5

1 4 2

2 8 3

3 8 9 6 7

8 5 7 6

8 7 2

4 5

2 3 5 1

Kol

ay

1 4 3

7 4 8 3

1 5 6

4 9 2

8 7 4

1 5 9

6 5 1

7 8 1

Zor

Bembeyaz Hollanda’nın prensesi Avusturya’nın

plakası

Cumadan önceçağrı Kalıtımsal öge

YarıSportif Evin bir

bölümüHollandaca

yaz tatiliGürbüz,

bakımlı çocuk

Aslında,esasında

Leke

Basit, bayağıGöç edenlertopluluğu

Tanju ....

Bir şeyi vücudagetirmek

Uzaklık belirtirŞan, şöhret,

nam

Ekonomikselbir araya gelmek Brom’un

simgesi Calvin Klein OrasıVakit, zaman Bir binek

hayvanı Avusturya’daünlü bir

kalePvdA Partilideri Antre Kırmızı

Çok az kalmak

Oval, beyzi

3. tekil şahıs Kır koşusu Daha iyiBirden

Konya’da birbaraj Sert, kava İnce urgan

Savaşçı prenses,kızıl elma Ekmek

Taklit Mustahkemmevki

Bir andaBir uzvumuz Hazır, tetik

Nikel’insimgesi

Fiziksel birdeğişim Kısmi, cüz’i

Lityum’unsimgesi

Hollandacaparti

Gösterişli,çalımlı

Kalay’ınsimgesi

Fikir,düşünce

Mısır’ın plakası Elevator İlave

Milatla ilgiliolan Dolaylı anlatım

Erkek keçiBir cetvel

türüKısaca RollsRoyce

Yapma,yapım Modern şehir

Büro Söz, ahit

Nispet Eğreti, ödünç Bir nota Kısaca Edge

Almanya’nınplaka imi

Fransa’da birkent

Azot’unsimgesi Esas, temel Önceki gün

Büyükatardamar

Akustik ses,avaz

Rütbesiz asker Milattan sonra

En alt, alçakYemek listesi İridyum’un

simgesiBir renk

Hristiyanaraplar

1 2 3 4 5 6

1

3

5

2

4

6

Page 22: Haber Gazetesi Nr.7

HABER 22JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

SPOR • MAGAZiN • KÜLTÜR •SANAT

Serdar gÖzÜbÜYÜk: tÜrkiYe’den daVet gelirSe giderim

23. hilalSpor turnuVaSında amerSfoort kupaYı aldı

Merhaba Serdar Bey, öncelikle futbola olan ilginizle başlamak is-tiyorum. Futbola kaleci olarak baş-ladınız, hakem olarak devam etme fikri nasıl oluştu?

Ben zaten genç takım maçlarında hakemlik yapıyordum. Hem hakem hem kalecilik yaptım, bir süre sonra hakemliğe karar verdim.

Hakemlik için nasıl bir eğitim al-dınız?

Eğitim anlamında bir sene kursa git-tim. Futbolu sevdiğim ve amatör olarak futbol oynadığım için aldığım kurs ye-terli oldu.

Futbolculuktan hakemliğe geçiş yaptınız. Karşılaştırma yaparsak zorlukları ve kolaylıkları nerelerde?

İkisinin arasında çok fark var tabi, çoğu kişi futbolcu olarak başlar. Ben de bütün futbolcular gibi çoğu zaman maçı yönetmek isterdim.

Ailede futbolla ilgilenen başka kimse var mı?

Evet, ağabeyim profesyonel futbol-cuydu, hatta Feyenoord’da oynama şan-sı vardı ama iyi değerlendiremedi. Evde her zaman maç seyredilirdi zaten. Ben de eldimden geldiği kadar hem Hollan-da hem Türkiye hem de diğer Avrupa liglerindeki önemli maçları seyretmeye çalışıyorum.

Hollanda’da profesyonel en genç hakem oldunuz. Amatörlük ve profes-yonellik arasında nasıl farklılıklar var?

Çok fark var tabi, başta on – onbeş bin kişinin önüne çıkıp maç yönetiyor-sunuz, oyuncular bu işi profesyonel ya-pıyorlar. Medya ilgisi ve taraftar baskısı kaçınılmaz. Puan durumu ve puan mü-cadelesi var. Her takımın Euroleauge’e gitme hayali maçları daha da önemli hale getiriyor.

Bu sene Twente’nin şampiyonlu-ğunu bekliyor muydunuz?

Twente sezon başından beri iyi bir takımdı ve bu görülüyordu. Bütün sene iyi oynadılar. Twente’nin yönetici kad-rosu da çok iyidir.

Futbolda yeteneklerin, güzellik-lerin ve başarıların yanında hakem hataları da çok konuşuluyor.UEFA hakem hatalarını azaltmak için dör-düncü ve beşinci hakem uygulaması başlatmak istiyor, sizce katkısı nasıl olur?

Televizyonda sadece hatalar, yanlış-lar gösteriliyor ama hatalar kuralların içinde. Kimse hatasız maç yönetemez. Denge çok önemli, iki tane hata yaptı diye kimse için karar verilmemelidir. Bugün çok iyi forvetler bile penaltı kaçı-rabiliyorlar, bu onların kötü oynadığını göstermez. Ben beşinci hakemin olma-sını istiyorum. O zaman futbolcular bir hakemin daha izlediğini bilerek daha dikkatli olacaklar.

Zaman içinde futbol değişti, ku-rallar da değişti. Benim sormak is-tediğim bir kural var; gol sonrası forma çıkartılınca sarı kart veriliyor. Bunun sebebi nedir?

Saygı. Bazı futbolcularda haç döv-mesi var, UEFA bunu karşı takıma say-gısızlık olarak görüyor. Formayı yukarı kaldırabilirsin, altına başka birşey giye-bilirsin ama forma çıkartmayı abartı olarak görüyor. Bazı kurallar göreceli-dir. Mesela her penaltı kartlık değildir. Adam adam kaldığı zaman kart veririm ama her penaltıdan sonra kart vermem.

Türk ligini izliyorsunuz. En be-ğendiğiniz hakem kim?

Cüneyt Çakır.Burada o konuya girmek istiyo-

rum. Hollanda’da futbol Türkiye’den

farklı olduğu kadar, hakemlerin maç yönetiminde de farklar var mı?

Ben Türkiye’de maç yönetmenin Hollanda’dan daha zor olduğunu düşü-nüyorum. Tükiye’de medya futbola daha çok ilgili, fanatik taraftar daha çok var.

Evet, futbolu seviyoruz, ilgileniyo-ruz. Ama başarı açısından baktığımız-da UEFA ve şampiyonlar liginde maç yöneten hakemimiz yok. Neden?

Bu aslında hakem komiteleriyle il-gili çünkü bu komiteler 4-5 yılda bir değişiyor. Mesela Hollanda’da Jaap Ui-lenberg vardı şimdi o Türkiye’de. Jaap UEFA’da hakem kurulunda. Jaap şimdi Türkiye’de eğitim konusunda onlara yardım ediyor. Burada Hollanda Fede-rasyonu gayet profesyonel, tüm eğitim-lere ve yeni kurallara dikkat ediyorlar. Mesela UEFA’da Şenez Erzik Türkiye için çok önemli. Jaap Türkiye’de çalış-maya devam ederse, Türk hakemleri Avrupa’da daha şanslı olurlar. Bu mes-lekte başarı konuşulduğu kadar dedi-kodu da yapılır. Ama raporlara göre değerlendirme yapıldığı için başarının ölçüsü yönettiğin maçtır.

En genç hakem olarak kari-yere başlamak size bir fark-lılık kazandırdı mı?

Hayır, bence bunun bir öne-mi yok, tabi güzel bir başlan-gıç oldu ama üstüste iki maçta hata yaparsam bu baş-langıç unutulur. Ben Türkiye’de benim yaşımda bir hakem görmedim. Belki şans verilmemiş-tir. Ben senelik plan yapıyorum, sezona bakıyorum, hakemlikte yük-selmek istiyorum. Türkiye’de kamplara gittim, yarın Türkiye beni davet ederse gitmeyi dü-şünürüm maç yönetmek için ve eğitim için. Şuan bana Hollanda şans verdi ve kariyerime

devam ediyorum. Mesela burada Hol-landalı hakemlerle Belçikalı hakemler değişiyor, birbirlerinin tecrübelerin-den faydalanıyorlar. Bu Türkiye’de de yapılabilir. Özellikle tecrübe paylaşımı olarak katkısı olacaktır. Türkiye’de in-sanların futbola düşkünlüğünü seviyo-rum, ileride federasyon izin verirse bir Fenerbahçe- Galatasaray maçı yönet-mek isterim.

Genç bir hakem olarak sizin eksik gördüğünüz ya da olmasını istediği-niz kurallar var mı?

Şuan hakemler Dünya Kupasına gidiyor, orada bir toplantı olacak. Biz Hollanda’da kale çizgisinde kamera istiyoruz. Bunu isteyen başka ülkeler de var henüz FIFA’dan böyle bir karar çıkmadı. Saha içinde pozisyonu basket-bol, teniste olduğu gibi yeniden görme şansımız yok. O yüzden kale çizgisinde kamera uygulaması olursa daha doğru karar verebileceğiz.

Hakemlik dışında neler yapıyor-sunuz?

Federasyonda calışıyorum. HBO okuyorum, son 1 senemi dondur-

dum. Şu an benim için spor daha önemli, antrenörlük kursu da almak istiyorum çünkü futbolu antrenör gözünden de anlamak isterim.

Bu sezon seyrettiğiniz maçlar için-de en güzel, neredeyse hatasız

dediğiniz maç hangisi?Pietervink ve

Kuipers’in yönettiği maçlar güzeldi.

Son olarak Türk futbolu için ne söy-lersiniz?

Türkiye’de çok ye-tenekli futbolcuların,

hakemlerin, antrenör-lerin ve yöneticilerin ol-

duğuna inanıyorum. Yeter ki şans verilsin. Bugün Bursaspor’u şampiyon yapan Ertuğrul Sağlam ve kadrosu buna en güzel örnektir.

[email protected]

Vleutenseweg 2303532 HR Utrecht

tel : 030 - 66 68 168fax: 030 - 66 68 167

aldemMakelaardij OG

AAN- EN VERKOOP WONINGEN

TAXATIES

HYPOTHEKEN

SPAREN EN BELEGGEN

VERZEKERINGEN

23. Hilals-por Eindho-ven futbol turnuvası 21 takımın katı-lımıyla, 3 ayrı grupta oynan maçlarla tamam-landı. Guruplarında ilk iki sırayı alan takımlar direkmen çeyrek finallere giderken, sırala-mada üçüncü olan takımların en iyi derece yapan iki takım daha çeyrek finallere çıktılar.

Çeyrek final maçları sonucun-da yarı finale kalan dört takım-dan Amersfoort MGT, Ayyıldız Rotterdam’ı 2-1 yenerek adını finale yazdırırken, diğer finalist ise normal süresi berabere biten çekişmeli maçın ardında penal-

tılarla Boco J u n i o r s , M e r k e z

Rotterdam’ı geçerek adını

finale yazdırma-sını bildi.

Final maçını 3-0 kazanan Amersfoort MGT 23. Hilals-por Eindhoven turnuvasının birincisi olarak kupanın sahibi olurken, kupayı Hollanda İslam Federasyonu Gençlik teşkilatla-rı adına Yusuf Baloğlu takdim ettiler.

Turnuvanın en değerli kupa-sı olan centilmenlik kupasını ise, Dortmund Selimiye kazandı.

Eindhoven • Ali Yücel

Dortmund Selimiye

hollanda’nın ilk tÜrk hakemi aynı zamanda en genç hakem

RÖPORTAJ: Serap TorremansFOTOĞRAF: Fatih Karaman

12 yıldır Hollanda’da aylık ya-yımlanan Platform Dergisi ve Kadın Dergisi’nin birlikte organize ettiği yarışmaya bir yenisi eklendi. 6 senedir Avrupa genelinde düzenlediği şiir yarışması ile bir marka haline gelen Platform Dergisi, Avrupa Öykü Yarış-ması da düzenleyerek bir ilke daha imza attı.

Platform Dergisi ve Kadın Dergisi’nin 1. Avrupa Öykü Yarışma-sına Avrupa, Türkiye ve dünyanın çeşitli ülkelerinden 115 öykü ile büyük bir katılım oldu. Birinciliği Az Pişmiş Gerçeklik ve Çorba Ruhu adlı öyküsüyle Nazan Bilen (Hollanda)kazandı. İkinciliği Tütün Kolonyası adlı öyküsüyle Kadriye Bakşi (Al-manya)kazandı. Üçüncülüğü Birinci Cümle adlı öyküsüyle Ezgi Gürçay (Türkiye)kazandı. 3 kişiye mansiyon ödülü verildi.

1. Avrupa Öykü Yarışması Sonuçlandı

Öte yandan bu yıl 6.sı düzenlenen ve bu yıl dünyanın farklı ülkeleriden toplam 168 şiirin yarıştığı, Avrupa Şiir Yarışması’nda da ödüller sahip-lerini buldu. Derece alan şiirler: Dedim Dedin Şiiri ile İdris Günaydın, Anneme bayram Masalları Şiiri ile Fatih Öztürkoğlu, Gurbet Kadını Şiiri ile Mehmed Toker.

Amsterdam- Mavi Yaprak İlim Kültür ve Sanat vakfı Itri Sanat Merkezi Mehter takımı kurma çalışmalarına başladı. 16 ila 30 yaş gurubu arasında olup takıma katılmak iseyen herkes ön kayıt yaptırabiliyor. Ancak katılmak isteyenler boylarının en az 1,70 olması gerektiğini hesaba katmak zorunda. Sağlık problem-leri olmamak da en önemli şartlardan bir tanesi. Vakıf başkanı Mücahit Batman yap-tığı açıklamada, “hollandada hiç mehter takımı olmadığını, vakıf olarak bu çalışmayı hem bir hizmet hemde bir sanat çalışması olarak yapmaya azimli olduklarını dile gitirdi. Ayrıca enstrüman icra edecek kişileri özellikle aradıklarını ifade eden başkan, eğitim sü-reclerinin en az 6 ay alacağını ve bu çalışmanın içinde özel-likle gençleri görmek istediği-ni söyledi.

Hollanda’da Mehter Takımı Kuruluyor

Page 23: Haber Gazetesi Nr.7

HABER23 JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

16 yıl boyunca 2 farklı şirkette çalı-şıp, daha sonra aniden işinden ayrı-lan ve Hong Kong’a gidip orda kendi şirketini kuran Ayfer Kargın, modaya duyduğu ilgisini bu şekilde iş hayatı-na dönüştürmek istemiş. 1993 yılında Garanti Bankası’nda çalışmaya başlayan Ayfer, burada 6 yıl çalıştıktan sonra, 1999 yılının sonlarında buradan ayrılıp, 2000 yılında Robeco şirketinde çalış-maya başlamış. Robeco’da 9 yıl kadar bir süre çalışan Ayfer, 2007 yılında 4 ay süreliğine işten izin alıp, dünya gezisi-ne çıkmış. Bu sürede Avustralya, Ameri-ka, Japonya, Çin ve Hong Kong’a giden Ayfer Kargın, bu gezilerinde aslında hayalindeki işinin Robeco’da çalışmak olmadığını anlamış ve buradan ayrılma hissiyatına kapılmış. Robeco’dan ayrıl-

ması 2 yılını almış olsa da, 2009 yılının eylül ayında, buradan ayrılma kararını almış ve 2009 ekim ayında Hong Kong’a gitmiş. İlk başta ne yapmak istediğine karar vermek için, Hong Kong’da kaldığı 2 ayını orayı keşfetmeye, dinlenmeye ve yeni insanlarla tanışmaya ayırmış. Bu dönemde bol bol yoga yaptığını belirten Ayfer, böylelikle ruhunu rahatlatmayı amaçlamış.Neden Hong Kong’a gittiğini sorduğumuzda, gezmeyi çok sevdiğini ve geçtiğimiz yıllarda çok sayıda çeşitli ülkele-re gezmeye gittiğini söyleyen Ayfer Kargın, yurtdışında yaşamayı ve çalışmayı çok isti-yormuş. Hong Kong çok hoşuna gittiği için oraya gitmeye karar vermiş. Yanına sadece bir valizini alıp uzak doğuya gidip, orada hiç kimseyi tanımasa da hayatına yeni bir ufuk açmayı planlamış.

aYfer kargın: “riSk almadan ne Yapabileceğini bilemezSin”

6 ve 11 haziran tarihlerinde Vedat Gültekin önderliğinde “Ne olursan ol, yine gül” adında Dilda-de Tiyatro Grubunun sergilediği oyunda, 200e yakin izleyici salonu tamamen doldurdu. Rotterdam Zu-idplein Theater’da sergilenen oyun, oyuncuların kendilerinin yazdığı çeşitli skeçlerle, izleyicilerin büyük beğenisini topladı. Hayattan farklı kesitleri (traji)komik bir halde oyun halinde sergileyen oyuncular, ikinci oyunları olmasına rağmen sahnenin duayenleri gibiydiler. Dildade gru-bunun kurucusu olan Cengiz Ba-hadır Murt, oyun hakkında şunları söyledi: Bu bizim ikinci sezonumuz, uzun bir sureden sonra “Ne olursan

ol, yine gül” ile tekrar seyir-ciyle buluşmuş olduk. İlk gos-termizin başarılı bir şekilde sergilenmesinden sonra, bu gösteriye çıkmak bizim için büyük bir anlam taşıyordu.Tabiî ki bizim hedefimiz ye-rimizde saymak değil, her zaman ileriye doğru adım atmak. Bunu yazarlığımızla ve oyunculuğumuzla göster-diğimizi inanıyorum. Üç saat boyunca sosyal mesaj içerikli skeçlerle seyircimizi güldü-

rüp eğlendirdik. Bizim amacımız Dil-dade grubu olarak, tiyatroyu sevdir-mek ve tiyatroyla hiç ilgisi olmayanı yakınlaştırmak, ve bunu da yavaş ya-vaş başardığımızı inanıyorum.

Skeç aralıklarında sanatçılar Ege ve Samet Turan’ın canlı şarkılarıy-la eğlenen seyirciler, 3,5 saat süren oyunda ilgilerini hiç eksik etmediler. 12 oyuncuyla, özellikle gençlerden, kalabalık bir kadrodan oluşan Dil-dade Tiyatro Grubunun oyuncuları ise söyle: Cengiz Bahadır Murt, Bi-lal Dalkıran, Derya Eraslan, Turgut Özel, Sema İlhan, Mesut Hoscan, Esra Abdioğlu, Gözde Yılmaz, İffet Subaşı, İrem Özdemir, Zerin Akilli, Emre Pınarbaşı.

ne olurSan ol, Yine gÜl

Amatör ruhla 2004 yılında kurulan Rotterdam Türk Sanat Müziği Koro-su, sezonu muhteşem bir konserler kapattı. Her geçen gün kadrosunu genişleten ve Hollanda'nın çeşitli kentlerinde sahne alan koronun Rotterdam İmmanuelkerk Kültür Merkezi'ndeki konserini 150 dolayın-da konuk izledi.

Programın birinci bölümün-de sevilen şarkılardan oluşan bir repertuar sunan Şef Utku Aşuroğlu yönetimindeki Ayfer Ataman, Ayten Keskin, Adnan Şahin, Erhan Günbu-

lut, Mehmet Demirbaş, Hatice Şahin, Şehriban Polat, Taylan Polat, Deniz Sezer, Ebru Sürücü, İnci Van Vliet, Leyla Köseoğlu, Mehmet Nuri Alkan, Öznur Sarı, Tuncay Tarımcı, Zeliha Doğan ve Zeynep Yıkılmaz’den oluşan Rotterdam Türk Sanat Müziği Korosu, birbirinden güzel eserler seslendirdi.

İki bölüm halinde süren konserin ilk bölümünde, ‘Havada Bulut Yok’, ‘Fikrimin İnce Gülü’, ‘Bir Kızıl Gonca-ya Benzer’, ‘Çeçen Kızı’, ikinci bölüm-de ise ‘’Kimseye Etmem Şikayet’,

‘İnleyen Nağmeler Ruhumu Sardı’, ‘Yıldızların Altında’gibi parçaları seslendiren Rotterdam Türk sanat Müziği Korosu, salonda bulunan davetlilerden tam puan aldı.

150 civarında davetlinin arasında bazı Hollandalıların da olduğu konserin müzisyenleri şu isimlerden oluştu:

Ahmet Sürmeli (Ud), Ali Alkha-faji (Tef), Aziz Sürmeli (Darbuka), Emirhan Tuga (Klarnet), Goran Kamil (Keman), Kamil Şen (Ney), Lütfi Peş-ket (Ud), Mikail Erdoğan (Kanun) ve Orhan Şahan (Bendir).

Rotterdam TSM Korosu Sezon Finali’nde büyüledi

Ayfer Kargın’a aşağıdaki web sitesinden ulaşabilir, web site üzerinden beğendiğiniz kıyafetleri satın alabilirsiniz.

Modaya çocukluğundan beri bir ilgisi

varmış Ayfer’in ve bu konuda ken-

disini geliştirmek için çeşitli kurslara

katılmış. Özellikle ‘Styling’ ve ‘Artemis’

konularında kendisini eğitmeyi uygun görmüş. Hong Kong’daki ilk 2 aylık süre zarfında yaptığı bir diğer şey ise bol bol fuarlara katılıp, kıyafet konuların-da bilgi edinmek olmuş. Sonunda kıyafet ticaretine

soyunmaya karar veren Ayfer, kendine ait ilk şirketini kurup, Hong Kong’a gittikten 6 ay sonra Hollanda’ya tekrar gelmiş, ama bu kez bir iş kadını olarak. 29 Mayıs’ta Rotterdam’da yanında sample (örnek) olarak getirdiği kıyafet-leri, 100’e yakın davetliye sunan Ayfer, bu davetlilerden aldığı pozitif enerjiden kendine daha çok güvenmeye başla-mış. Amaç olarak Hollanda’daki giyim mağazalarına kıyafetlerini satmak istemiş. Bunu gerçekleştirmenin yolunu da farklı giyim mağazalarına gidip, bunlarla konuşup, iş anlaşması yapmakta bulmuş.

Kıyafetlerinde özellikle hem günlük giyimde hem de

özel günlerde giyilebilmesine dikkat çekiyor. Farklı giyim tarzlarıyla hem ‘casual’ (gündelik) hem de şık olabili-yor kıyafetleri.

Bütün işleri kendisinin yaptığını söylüyor Ayfer. Kıyafetlerin seçimin-den, şirketinin reklamına, web sitesine kadar hepsiyle kendisi birebir ilgileni-yor. “Risk almadan ne yapabileceğini bilemezsin” diyor. Önümüzdeki 1 ila 5 yıl içerisinde kendini ve şirketini nerde gördüğünü sorduğumuzda, içtenlikle

cevap veriyor: “Bir yıl içerisinde Hong Kong’da dili bilen ve bana asistanlık yapabilecek olan part-time bir eleman almak istiyorum”. Çinceyi bilmenin önemini anlatıyor sonra, çünkü ileriye yönelik yapmak istediği işlerde Çince çok önem kazanıyor ve Çin pazarına açılmasının da böylelikle daha kolay olacağını soyluyor. 5 yıl sonra ise ken-dini geliştirip, Hong Kong’daki ofisini büyütmeyi ve bu konuda büyük bir import/export şirketi olmak istiyor.

Kıyafetlerinde he-def grubu olarak 35-40 yaş arası, modayı takip eden, çalışan ve ekonomik bağım-sızlığı olan bayanları hedef alıyor Ayfer. Bu yüzden kıyafet-lerinin özel seçilmiş butik mağazalarda satılmasını istiyor. Bu mağazaların ken-di stiline ve tarzına yakın olmasına da ay-rıca özen gösteriyor, kendi değimiyle “Az olsun ama öz olsun”

a•reborn www.ayferkfashion.com

Page 24: Haber Gazetesi Nr.7

HABER 24JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

Wie is Anne de Jong? Ik ben Anne de Jong, 29 jaar oud en

opgegroeid in Amsterdam als jongste in een gezin met 3 kinderen. Als kind al was ik betrokken bij Greenpeace en in mijn tienerjaren raakte ik steeds meer betrokken bij ongelijkheid op de wereld, oorlog in Afrika, honger en dat soort dingen. Ik ben uiteindelijk via Sociaal Pe-dagogische Hulpverlening antropologie gaan studeren omdat ik op een positieve manier wilde bijdragen aan een recht-vaardige en eerlijke wereld.

Momenteel ben ik aan het pro-moveren aan de universiteit in Londen. Daarnaast geef ik les aan de afdeling Antropologie en de afdeling Politicologie waaronder introductie in het Midden Oosten.

Merk je iets van je omgeving als het gaat om het Midden Oosten?

Als het over Israël en het Midden-Oosten gaat, zijn mensen zeer gevoelig. Het is geen onderwerp zoals andere

conflicten in de wereld. Iedereen heeft hier een mening over en iedereen is een specialist als het gaat om het Israëlisch-Palestijns conflict. Als je les geeft is dat lastig omdat je over heel veel vooroor-delen moet stappen.

Met welk doel ging je mee met de vloot naar Gaza?

Als antropoloog heb ik 17 maanden in Gaza, Israël en de Westelijk Jordaan oever doorgebracht. Ik vond de huma-nitaire crisis in Gaza enorm. Op grote schaal worden mensenrechten structu-reel geschonden. Ik vond het niet langer voldoende hierover te doceren, naar conferenties te gaan en om academische artikelen te schrijven. Ik dacht, zoiets gebeurt terwijl de internationale ge-meenschap toekijkt. Als antropoloog heb je het privilege om langdurig onderzoek te mogen doen, mensen te leren kennen en veel tijd met ze te mogen door te brengen. Dan komt daarbij de plicht hun leed niet alleen binnen de universiteit maar ook naar het grote publiek te com-municeren.

Ik ben op de boot gestapt om aan-dacht te vragen voor de mensen in Gaza die op dit moment leven in de grootste openluchtgevangenis ter wereld waarbij mensenrechten worden geschonden.

Wat had de vloot precies aan boord?

We hadden 7 boten met meer

dan 5000 ton aan hulpgoederen. Die hulpgoederen hadden eigenlijk twee thema’s: opbouw en educatie.

We hadden voorgebouwde huizen aan boord die ook in Haïti worden ge-bruikt. Mensen wonen daar nog steeds in tenten naast hun verwoeste huizen. Ook al is het ruim 1,5 jaar verder na de aanval op Gaza door Israël. Daarnaast medische apparatuur uit ziekenhuizen die bijvoorbeeld in Nederland niet langer meer gebruikt worden. Medische ap-paratuur is voor Gaza heel hard nodig. En we hadden heel veel schoolboeken en schriftjes aan boord. Israël houdt dat ook tegen.

Hoeveel mensen bevonden zich op de vloot?

We waren in totaal met 700 mensen aan boord. Zowel de mensen aan boord als de goederen zijn uitvoerig gecontro-leerd door politie van de lokale havens en autoriteiten. Met snuffelhonden zodat het duidelijk was, ook voor Israël, dat wij absoluut niets aan boord hadden wat enige bedreiging kon vormen voor Israël of de Israëlische populatie.

En jullie zijn vertrokken vanuit Turkije?

Nee, mijn boot is vertrokken vanuit Griekenland. We hadden verschillende boten die vanuit verschillende plekken zijn vertrokken. De Mavi Marmara is vanuit Turkije, de Rachel Corry vanuit Ierland en onze boot is vanuit Grieken-land vertrokken.

Hoe heb je de afgelopen periode ervaren?

De afgelopen periode was heel bizar voor mij. Ik heb veel ervaring met Israël maar dit had niemand kunnen voorzien. Natuurlijk hadden we bedacht dat ze ons eventueel zouden tegenhou-den of onze boot zouden enteren. Maar niemand had serieus verwacht dat ze dodelijk geweld zouden gebruiken.

Ik hoor signalen dat er vooraf waarschuwingen waren dat de boot zou worden geënterd.

Ja, geënterd. Geënterd is heel wat anders dan ongewapende mensen vermoorden.

Hoe interpreteer je de beelden die vrijgegeven zijn door Israël?

Die beelden zijn gemaakt door

Israël. We hadden meer dan 60 journa-listen aan boord. Ik zat op de Challanger wat de vlagboot was en die het contact met de Israëlische marine onderhield. Die heeft de eerste contacten, dus ook de hele aanval op de Mavi Marmara gefilmd. Dat materiaal is volledig in beslag genomen door Israël en tot op de dag van vandaag niet vrijgegeven. Ondanks het feit dat het Australische journalisten waren die vorig jaar de internationale prijs voor de journalistiek hebben gewonnen.

Was Israël daarvan op de hoogte?Ja absoluut. Ze zijn ook direct naar de journalis-

ten toe gegaan. De journalisten hebben uitgelegd dat zij internationale journalis-ten waren en hun werk deden. Een jour-naliste wilde haar camera niet afgeven. Toen is zij met een teaser geraakt en onschadelijk gemaakt.

Alle journalisten zijn net als wij vast-gehouden in een gevangenis en zijn niet eerder vrijgelaten. Wat hoogst ongebrui-kelijk is want zij doen hun werk.

Even over de gevangenis. Ik had begrepen dat Amin Abou Rached ook met jou in de gevangenis heeft geze-ten. Zat hij samen met jou op de boot?

Nee, Amin zat op de Europese Campagne boot. Aangezien ik via mijn onderzoek veel in contact was met de Free Gaza Movement waar onze boot voornamelijk uit bestond, zaten we op twee verschillende boten. En in de gevangenis zijn we ook apart gehouden want mannen en vrouwen werden gescheiden. Dus wij hebben elkaar pas voor het eerst in Turkije ontmoet.

Tot dat moment wist je niet of hij ok was?

Precies. Er was geen informatie. Zelfs vrouwen in de gevangenis die hadden gezien hoe hun echtgenoot, broer gewond was geraakt kregen geen informatie.

Kan je iets vertellen over de situ-atie in de gevangenis en de behande-ling door Israël?

De aanval op de boot was zeer heftig met heel veel geweld. Een vriendin van mij uit België is daarbij gewond geraakt. Ze zat onder het bloed. Ik mocht niet naar haar toe en werd van

de rest van de groep gescheiden samen met een Israëlisch Palestijns meisje. We moesten op onze knieën, geboeid en met een kap over ons hoofd. In de gevangenis waren we fysiek veilig maar werden we psychisch mishandeld. We zijn geïntimideerd om te tekenen. Eerst Hebreeuwse documenten die de meeste van ons niet konden lezen of begrijpen. Daarna documenten in het Engels. Het eerste beweerde dat wij willens en we-tens naar Israël waren gekomen en op een illegale manier Israël waren binnen-gedrongen. Dat konden we niet tekenen want wij wilden niet naar Israël.

Onze bestemming was Gaza. Ze hebben ons tegen onze wil en met veel geweld naar Israël gebracht. Uiteindelijk hebben ze ons een keuze gegeven om een vrijwillige deportatie te tekenen. Omdat zij de Palestijnse passagiers die optie niet gaven, heb ik ook geweigerd te tekenen.

Je bent onder druk gezet om te tekenen. Had je een advocaat waar je over kon beschikken?

Israël liet niet toe dat de advocaten toegang kregen tot ons. We zijn meer-dere malen ondervraagd zonder een ad-vocaat of een ambassade. Op dinsdag-middag hebben we een kort bezoekje gekregen van een klein deel van onze advocaten. Dit waren tien advocaten voor meer dan honderd vrouwen die in minder dan 10 minuten bij ons mochten blijven. Daar hebben we eigenlijk alleen onze naam door kunnen geven zodat de familie wist waar we zaten. Voor de rest mochten we geen contact meer met ze hebben

Werden jullie geconfronteerd met uitspraken?

Vooral de laatste dag. Toen werden we geïsoleerd van de andere gevange-nen. Ze zeiden; je hebt als enige nog niet getekend, we zullen alles op jou gooien.

Dat klopte niet?Nee, absoluut niet. Heel manipulatief?We zijn uiteindelijk met 3 grote

vliegtuigen naar Turkije gebracht. De meesten hebben niet getekend. De mensen die wel hebben getekend heb-ben alleen het laatste deel getekend voor de vrijwillige deportatie. Dat neem

ik ze absoluut niet kwalijk. De solidariteit onder de passagiers was enorm en heel hartverwarmend. Iedereen heeft zo zijn eigen grenzen. Vooral van de mensen die familieleden hebben verloren kunnen we dat goed begrijpen.

Die zijn dan ook wat kwetsbaar-der in dit soort dingen?

Ja absoluut…Hoe heb je de ontvangst in Turkije

ervaren?De vlucht was heel dubbel. Ik zat in

het laatste vliegtuig en daar zaten ook alle gewonden en lijken in. We hadden geen ‘overwinningsgevoel’ en voelden we ons absoluut nog niet veilig. Toen we echter in Turkije landden, beseften we dat we daadwerkelijk de wereld hadden bereikt. Daarvoor hadden we geen contact met de buitenwereld gehad. We beseften dat we niet waren vergeten en hoewel onze missie misschien anders is verlopen dan we hadden gewild, is het niet voor niets geweest.

Besefte je op dat moment wat voor aandacht er in de wereld was voor jullie?

Nee, dat besefte ik pas in Turkije door de mensen die ons kwamen be-danken. Zij stonden met bloemen in de straten. In de bus van het vliegveld naar het ziekenhuis waar we werden opge-vangen, werd er vuurwerk ter verwel-koming afgestoken. We schrokken eerst van het vuurwerk, pas toen we door hadden dat er geen gevaar was, konden we het gebaar waarderen.

Het wordt anders geassocieerd ook?

Ja, en ik moet zeggen dat de men-sen en de autoriteiten in Turkije enorm goed met ons zijn omgegaan. De Neder-landse ambassade in Turkije werd er bij gehaald die heel vriendelijk een vlucht naar huis heeft geregeld. De opvang was heel professioneel en menselijk.

Je komt terug naar Nederland. Kan je vertellen hoe je dat hebt erva-ren?

In Turkije kregen we al te horen dat het op het nieuws was geweest en dat het niet stilzwijgend aan de wereld is voorbij is gegaan. In Nederland was het eerste onthaal ook heel vriendelijk. Het was zo fijn om familie weer te zien.

Daarna vond ik het heel moeilijk hoe de Nederlandse pers met deze situ-atie is omgegaan. Wij zijn namelijk een geweldloze organisatie die van haar doel is afgehouden en in een hoek is gedrukt.

Hoe bedoel je dat?Amin, de andere Nederlandse pas-

sagier, werd als extremist afgeschilderd. Ik als een naïef meisje dat mee werd gevoerd door Turkse Extremisten. We waren één groep mensen die voor het zelfde stonden. En ik vind het schandelijk dat ze daar onderscheid in proberen te maken.

En dan het woord ‘meisje’, ik ben 29. Ze proberen me neer te zetten als activiste terwijl het heel duidelijk is dat ik dit vanuit een professionele overtuiging

Anne de Jong was als één van de twee Nederlanders aanwezig op de Gaza vloot die door het Israëlische leger werd aangevallen. Van begin tot eind heeft Anne alle gebeurtenissen meegemaakt en kan het gelukkig nog navertellen. HABER is benieuwd naar haar verhaal. Waarom was zij daar en hoe heeft zij alles ervaren? Wat zijn haar drijfveren voor Gaza?

Anne de Jong

INTERVIEW: GÖKHAN ÇOBAN

Page 25: Haber Gazetesi Nr.7

HABER25 JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

doe. Hetzelfde geldt voor Amin en ik vind dat onprofessioneel.

Wordt het bewust gedaan in jouw beleving?

Dat zou je aan journalisten moeten vragen, dat weet ik niet.

Maar wat zegt jouw gevoel? Of ben je daar voorzichtig mee…

Ik zou dat niet durven zeggen maar het is wel een trend die je in Nederland ziet en niet in het buitenland. In het buitenland is de pers stuk genuan-ceerder. In de Nederlandse pers en de Nederlandse publieke opinie wordt er nog steeds erg zwart wit gedacht over Israël en Palestina.

Wat is je het meest bijgebleven van de afgelopen periode?

Natuurlijk zal ik de aanval altijd met me meedragen en ik zal de mensen die hun leven hebben gegeven nooit verge-ten. Maar wat mij het meest bijgebleven is, zijn de positieve reacties van de hon-derden mensen die nooit eerder over Israël en Palestina hadden nagedacht.

Dit zijn reacties uit Nederland?Ja, dan heb ik het niet over de

pers en de politiek. Dit zijn reacties van mensen die niet wisten dat er een blokkade van de Gazastrook was en die spontaan zelf een inzamelingsactie op touw zetten.

Was dat ook een doel op zich voor jou om dat stukje bewustwording daar te krijgen?

Absoluut. Vooral in Nederland wordt heel erg zwart-wit gedacht over Palestina en Israël. Ik wil de aandacht vestigen op mensenrechtenschendingen en dat je niet A of B hoeft te zijn. Men-senrechten liggen vast in internationale wetten. Als je die richtlijnen volgt, kun je alle mensen in dat gebied ondersteunen.

Zou je het nog eens doen?Ik hoop dat het niet nodig is. Ik

hoop dat Israël de blokkade van Gaza opheft, dat is uiteindelijk ons doel. Echter als dit niet gebeurt,, zullen wij nog een keer uitvaren.

Tijdens de persconferentie heb je aangegeven dat er beeldmateriaal was die door jullie zelf en door jullie collega journalisten zijn gemaakt. Wat is daarmee gebeurd?

Israël heeft al onze bezittingen afgenomen. Van de journalisten zijn alle materialen, satelliettelefoons en camera’s afgenomen. Zelfs persoonlijke spullen: mijn portemonnee, mijn pasjes, mijn toilettas. Alles.

Het beeldmateriaal van de jour-nalisten is wat ons het meest dwars zit. Van meerdere kanten is de aanval van Israël op de boot Mavi Marmara gefilmd waarbij er helikopters boven de Marmara hingen en dat er Zodiacs, grote rubberen boten, arriveerden met gemaskerde commando’s die traangas en geluidbommen afvuurden en ‘live ammunition’ schoten voordat ze de boot hadden bereikt.

Aangezien Israël nu beweert dat het zelfverdediging was, of een reactie van wat er op de boot gebeurde, vinden wij het uitermate belangrijk dit materiaal met de rest van de wereld te delen. We hebben geen idee wat er met het materiaal is gebeurd of dat we het ooit weer terug zien.

Wat vind je er van dat dit aspect wordt achtergehouden?

Eigenlijk het zelfde als van de hele aanval, dat Israël een kant van zich laat zien die de meeste mensen niet kennen. Israël profileert zich als enige democratie in het Midden-Oosten. Een democratie zou de journalisten hun werk laten doen.

Na de aanval heeft de interna-tionale gemeenschap gevraag om een internationaal onafhankelijke onderzoek. Amerika, Italië en Neder-land vinden dat niet nodig. Wat vind je van de houding van de Nederlandse regering?

Ik begrijp dat absoluut niet. Als er negen doden en tientallen gewonden zijn gevallen is het minste wat je kunt verwachten een onafhankelijk onder-zoek. Israël kan toch het onderzoek niet zelf doen?

Waarom denk je dat Nederland niet voor een onafhankelijk onderzoek gaat?

Geen idee. Ik heb het Maxime Ver-hagen gevraagd. Ik wilde een gesprek tussen hem en mij en Amin persoonlijk. Daar heeft hij het helaas veel te druk voor. Het zijn politieke belangen tussen Israël en Nederland en ik vind het heel

erg dat het letterlijk over de lijken van burgers gaat.

Onlangs kwam in de media dat Clinton om een onafhankelijk inter-nationaal onderzoek heeft gevraagd. Dat is een andere visie van Amerika als grote bondgenoot van Israël. Zal dat van invloed zijn op Nederland na de nieuwe verkiezingen?

Ik hoop het van harte. Nederland bevindt zich in een rijtje van landen die enorm conservatief zijn. Daar ben ik niet trots op. Ik heb Nederland altijd hoog in het vaandel gehad als land van toleran-tie en mensenrechten. Nu schaam ik me voor deze Nederlandse houding en vind ook dat wij gezichtsverlies lijden in het buitenland tot wij daadwerkelijk voor de mensenrechten opkomen. Nederland profileert zich enerzijds als land van de mensenrechten met het Hooggerechts-hof in Den Haag. Anderzijds stelt ze zich zo op wat ik onbegrijpelijk vind.

In de media zie je dat de Turkse premier heel scherp heeft uitgehaald naar Israël. Het bondgenootschap tus-sen Turkije en Israël kan niet worden hersteld als de blokkade niet wordt opgeheven. Wat vind je van deze uitspraak van de premier?

Hartstikke goed. Ik vind dat elke land en elke politieke entiteit het zelfde zou moeten doen. Niet alleen voor de mensen in Gaza, hoewel die natuurlijk voorop staan, maar ook voor de Israëli-ers. Je helpt de Israëlische bevolking er niet mee door hen immuniteit te geven.

Daarnaast echter vind ik het belangrijk om te zeggen dat we het niet aan de politiek moeten overlaten. In ieder geval falen onze overheden om de mensenrechten toe te passen. Dan vind ik het de plicht van de burgers om solidair te zijn met 1,5 miljoen mensen. Ik roep individuen en buurtcentra op om daarover te praten. Organiseer debatten, roep op tot boycot. Er is veel wat men zelf kan doen. Je hoeft hier niet machteloos toe te kijken.

Wat vind je dat Turkije als land nog meer zou kunnen doen om in het conflict te acteren en daar een oplos-sing voor te vinden? Dit zou voor iedereen in de wereld moe-ten gelden. Iedereen, individu, overheid, zou de internationale verdragen en de mensenrechten die daarin zijn vastge-steld moeten respecteren. Die richtlijnen zijn er en handelen over gelijke rechten voor iedereen, daarmee sta je niet aan de kant van de Palestijnen of aan de kant van Israel. Ik vind dat iedereen, elk land; ook Turkije, ook Nederland, ook Amerika achter de verdragen die zij heb-ben getekend moeten gaan staan.

Het klinkt zo vanzelfsprekend. We hebben er voor getekend dus houd je er aan. Maar op de een of een andere manier ontkomt Israel continu aan dit soort verantwoordelijkheden. Hoe zou dat komen, heb je daar een idee van?

Ik heb daar natuurlijk wel ideeën over maar dat is speculatie. Helaas is de politiek daar in Nederland, en andere landen,niet transparant over. Niet trans-parant over economische, politieke en ideologische belangen. Dat is jammer.

Er is opgeroepen tot een boycot tijdens de persconferentie. Kan je daar iets over vertellen?

Wij roepen op tot BDS. Dat staat voor Boycot, desinvestments and sanc-tions. Dat is eigenlijk een geweldloze manier om Israel onder druk te zetten zich aan mensenrechten te houden. Het is een methode die al vaker is toegepast, voornamelijk in Zuid-Afrika in India en in Amerika tijdens de Civil Rights Move-ment. Het werkt eigenlijk tweekanten op. Aan de ene kant isoleer je Israël. Willen ze met de rest van de wereld mee blijven doen, dan moeten ze hun positie en daden tegenover Palestina veranderen. Aan de andere kant is het ook een economische sanctie. Bezetting van zowel de Westelijke Jordaan Oever, als Gaza als Oost-Jeruzalem kost heel veel geld. En door Israëlische settlement producten te kopen werk je mee aan een onderdrukkend systeem.

Ok, je zegt eigenlijk: Er zijn pro-ducten in Nederland verkrijgbaar die uit die regio komen. Koop dat niet en zorg dat je zo op die manier invloed kan uitoefenen.

Absoluut. Beloon ze niet voor het schenden van mensenrechten. En neem je verantwoordelijkheid door hun in die zin op een geweldloze manier econo-

misch te straffen.Ik heb iets gelezen in de media

over jullie oproep. Merk je daar iets van zoals reacties?

Het is een begin maar het is een lange strijd. Geweldloze strijd is nooit in één dag gedaan. Het kost veel energie en vraagt om een actieve houding van mensen. Daarentegen zijn er heel veel mensen die niet door hebben dat ze dadels van Israël kopen bijvoorbeeld. Je merkt dat de boodschap overkomt als mensen het gevoel hebben dat ze iets kunnen doen. En dat is ook zeker zo. Je staat niet machteloos in “het grote Mid-den- Oosten conflict” Er zijn kleine stap-pen zoals BDS die heeft laten zien dat ze werken. Daardoor kunnen mensen op een positieve manier zelf een steentje bijdragen.

Je hebt het over dadels. Om welke producten gaat het precies?

Dadels maar ook verschillende schoonheidsproducten en sinaasappels van Jaffa. Je kunt een lijst vinden op de website van www.bdsnederland.nl, daar staan alle producten op.

Ook kan je op de verpakking kijken. Als er Israël of Westelijke Jordaan- Oever op staat, zijn het Israëlische producten. Alleen als er staat Palestijns of Palestina, gaat het geld daadwerkelijk naar Pales-tijnse organisaties.

Een jaar geleden is er een wet door de Europese Unie aangenomen die Israël gebiedt te zeggen of de producten uit Israël komen of uit de settlement. De settlements zijn daar slim mee omgegaan door alleen Westelijke Jordaan-Oever er op te zetten waardoor heel veel mensen juist denken dat ze de Palestijnen steunen.

De Turkse gemeenschap volgt de situatie vooral vanuit de Turkse media. Wat zou je de Turkse gemeenschap in Nederland willen meegeven?

Ik zou iedereen, dus ook de Turkse gemeenschap, graag willen meegeven te nuanceren. Je helpt de Palestijnen niet om aan één kant te staan en je helpt Israël niet door aan één kant te staan. De enige manier in mijn mening om echt verandering te brengen en op een positieve manier bij te dragen is door mensenrechten te kiezen, ongeacht afkomst religie of etniciteit. Niet alleen hiervoor kiezen maar ook daarnaar handelen. Door bijvoorbeeld BDS of debatavonden te organiseren. Er zijn een heleboel mensen in de academische wereld, inclusief ik, die heel graag in buurthuizen komen spreken. Word actief en draag een steentje bij.

Tijdens de persconferentie heeft je moeder even het woord genomen. Je moeder heeft haar onvoorwaarde-lijke steun voor jou uitgesproken. Met name als het gaat om het geweldloos oplossen van conflicten. Dat inspi-reerde mij heel erg. Misschien dat je daar wat over je missie daarin kunt vertellen?

Ik ben gespecialiseerd in Popular Protest (dat zijn populaire protesten) en daar gaat mijn promotie-onderzoek ook over.

Wat ik heel jammer vind is dat mensen geweldloosheid afdoen als een pacifistisch ideologie of als slechts rebel-len die op een plein staan te demonstre-ren. Als je kijkt naar de geschiedenis zijn de grootste conflicten beslecht op een geweldloze manier. Ik vind het onbe-grijpelijk dat boeken, films, tijdschrif-ten volstaan met geweld, oorlog en aanslagen. Terwijl geweldloze manier in de geschiedenis bewezen is, amper onderzocht is of serieus wordt geno-men. In dat opzicht zou ik willen zeggen: geweld creëert geweld. Laten we naar andere manieren kijken. Geweldloosheid is amper onderzocht of serieus genomen in de geschiedenis.

Wanneer verwacht je het onder-zoek af te ronden?

Binnen een half jaar.Ik verwacht dat daar ook wat

media-aandacht voor zal zijn.Ik hoop het. Ik zou het erg fijn vin-

den. In dat opzicht ben ik ook blij met de aandacht die het heeft gevestigd op het feit dat er heel veel geweldloos verzet is in Palestina en in Israël en op de mensen die daar samenwerken.

Ik kom nu op een vraag over de goederen die jullie hebben vervoerd. Die zijn ook in beslag genomen. Jullie weten niet waar die zijn. Wat is daar-mee gebeurd?

Alle goederen, persoonlijk als hulpgoederen maar ook de boten zijn door Israël in beslag genomen. Sommige zijn beschadigd en van andere weten we niet waar zij zijn. Die zijn gestolen.

Daar komt het dan eigenlijk op neer. Ze zijn niet meer te traceren. Is er een instantie of iemand vanuit de regering die daar achteraan gaat? Het zijn andermans bezittingen namelijk.

Absoluut, het zijn andermans bezit-tingen die ook heel hard nodig zijn in Gaza. We zullen daar via onze advocaten achteraan gaan maar als Israël zelf het onderzoek doet heb ik daar een hard hoofd in.

Luchtvaartmaatschappij Corendon Airlines is op 16 mei met een nieuwe route naar Noord-Cyprus begonnen. De vakantieroute zal één keer per week worden uitgevoerd, aldus Co-rendon. Op de chartervlucht naar de luchthaven Ercan International Airport bij Nicosia wordt een Boeing 737-400 ingezet. Corendon mikt voornamelijk op passagiers die een pakketreis boeken, waarbij de vlucht gekop-peld is aan een hotel. De luchtvaart-maatschappij biedt echter ook losse vliegtickets naar het noordelijk deel van Cyprus aan.

De identificatie van Nederlandse slachtoffers van de vliegramp in Tripoli zijn voltooid. De laatste 3 stof-felijke overschotten zijn aangekomen in Nederland. “Het is goed dat alle nabestaanden nu zekerheid hebben”, aldus minister Verhagen (Buiten-landse Zaken). Hij prijst de goede sa-menwerking bij de afwikkeling van de ramp: “De identificatie en overbren-ging van het grote aantal slachtoffers is voorspoedig gegaan. Dit is ook te danken aan de Libische autoriteiten,

die steeds volledige medewer-king hebben verleend”. De vliegramp vond plaats op woensdag 12 mei. Hier-bij kwamen

103 passagiers en bemanningsleden om het leven, onder wie 70 Neder-landers.

In 2009 zijn er 35,4 duizend nieuwe bedrijven bijgekomen. Dit is 9 procent minder dan in 2008. De afname van het aantal opgerichte bedrijven is vooral toe te schrijven aan de bouw. In deze branche zijn ruim 3 duizend bedrijven minder opgericht dan in 2008. Met name het aantal nieuwe zzp-ers daalde fors. Daarnaast zijn er ook fors minder nieuwe cafébazen, eigen rijders, organisatieadviesbu-reaus en uitzendbureaus dan een jaar eerder.

Steeds meer ouders ontvangen kin-deropvangtoeslag. In 2009 betrof het ruim een half miljoen ouders. Dat is 11 procent meer dan een jaar eerder. Het aantal kinderen in de formele opvang waarvoor de toeslag ontvan-gen werd, nam toe met 12 procent. Vooral het gebruik van buitenschoolse opvang steeg fors. In 2009 ontvingen ruim 500 duizend ouders kinderop-vangtoeslag voor de formele opvang van een of meerdere kinderen tot 13 jaar. In totaal keerde de Belastingdienst 2,9 miljard euro aan kinderopvangtoe-slag uit, ruim 5600 euro per aanvrager. Hiermee werd 77 procent van de opvangkosten ge-compenseerd.

lıJnden

den haag

heerlen

rotterdam

Corendon vliegt naar Noord-Cyprus

Identificatie slachtoffers vliegramp voltooid

Minder nieuwe bedrijven in 2009

Een half miljoen ouders ontvangen toeslag voor kinderopvang

Page 26: Haber Gazetesi Nr.7

HABER 26JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

Voor achtergronden en info over komende concerten en festivals: www.kulsan.org en www.turkeynow.nl

Videofilms van concerten Turkey Now! 2010: youtube-kanaal turkofiel

Stichting Kulsan brengt sinds 1989 Turkse cultuur op Neder-landse podia, het hele jaar door kun je genieten van het aanbod van concerten, dansvoorstellingen en films uit Turkije, met daarnaast de laatste drie jaar Turkey Now! Festivals. Directeuren Veronica Di-vendal en Adnan Dalkiran houden sinds enige jaren kantoor in het Muziekgebouw aan ’t IJ, gelegen in het culturele hart van Amsterdam rond de IJ-oevers.

Adnan legt uit hoe Kulsan tot stand kwam en wat de beweegre-denen waren om deze stichting in het leven te roepen:

‘De eerste opzet van Kulsan was erop gericht om de autochtone Nederlanders meer te informe-ren over de Turkse cultuur. Rond 1985 werd duidelijk dat de meeste Turkse gastarbeiders niet naar hun vaderland terugkeerden en gezins-hereniging volgde. Nadat prakti-sche problemen rond huisvesting, werk en taal wat op de achter-grond waren geraakt, bleken er andere behoeften te bestaan onder migrantenfamilies. Een van deze behoeften bleek hun eigen Turkse cultuur te zijn. Enerzijds om zich te kunnen identificeren met hun eigen achtergrond. Anderzijds kon-den niet-geschoolde Turken mede door hun taalprobleem niet goed aan Nederlanders duidelijk maken wat er in hun eigen cultuur speelde.

Toen bleek dat kunst en cultuur een goed mid-del was voor Turken om een band op te bouwen met Nederlanders. Dit middel kon-den we gebrui-ken om op een positieve manier integratie te bevor-deren en drempels tussen Turkse en Nederlandse gemeenschappen weg te halen’.

Veronica vervolgt: ‘Wij wilden ook bewerkstel-

ligen dat autochtone Nederlanders het Turkse cultuuraanbod te zien kregen dat zich afspeelt op andere plekken dan in “Turkse”gebouwen als buurthuizen en verenigingsge-bouwen, namelijk in concertzalen en theaters. Op deze wijze kregen de Nederlanders eens niet alleen de problemen van de allochtonen onder ogen, maar zagen ze een breed scala van cultuur die ook bij Turken hoort. Wij wilden deze rijke cultuur onder de aandacht van Ne-derland brengen op een dusdanige manier, dat niet al-leen Turken maar ook Nederlanders in aanraking kwa-men met Turkse muziek, dans, film en literatuur. Een van onze doelen was om daarmee het contact tussen Nederlanders en Turken te stimuleren.

Toen Stichting Kulsan in 1987 net was opgericht, bestond onze organisatie inclusief Adnan en mij uit idealistische vrijwilligers die allen hetzelfde doel voor ogen hadden, namelijk de Turkse cul-tuur naar Nederland brengen. Maar kunst en cultuur is een breed begrip, in de loop der jaren zijn wij ons voornamelijk op muziek gaan

richten. Ons aanbod van con-certen bestond uit traditionele Turkse muziek uit alle gebieden, waaruit de Turken die in ons land woonden afkomstig waren.

Wij brachten klassieke muziek, volks- en bijvoor-beeld Soefimuziek’.

Dalkiran: ‘Ons aanbod van muziek is meege-groeid met de veran-

derde wensen van de Turkse gemeenschap. Onze traditionele concerten heb-

ben we bewust uitgebreid met cross-overs, waar-

mee we een mix van Nederlands en Turks

publiek hopen te trek-ken. Vooral in een tijd waarin spanningen in de wereld toene-

men, is samenkomen

van diverse stromingen zeer wel-kom. Ook merken we in de reacties van onze concertbezoekers dat er in de loop der jaren kennistoename van elkaars culturen is ontstaan.

In de afgelopen jaren zijn we naast onze incidentele concerten en theatertours grote festivals gaan organiseren. Het eerste twee maan-den durende succesvolle Turkey Now! Festival vond plaats in 2007 en de twee- de editie in

2008 kon on-danks de kre-dietcrisis als zeer geslaagd worden be-schouwd. Ons derde Turkey Now! Festival –in het teken van Istanbul,

culturele hoofdstad van Europa- is net achter de rug’.

Adnan en Veronica, terugblik-kend op Turkey Now! 2010: ‘Het festival had in zijn algemeenheid een goed niveau. In het kielzog van Istanbul, culturele hoofdstad van Europa, benutten wij de kans alle facetten van het hedendaagse culturele leven in deze metropool te belichten. Dit vertaalde zich bijvoorbeeld in een uniek concert ‘Istanbul Sacrée’, caleidoscoop van het spirituele Istanbul. Niet de tegenstellingen tussen de ook nu nog in Istanbul aanwezige religies, maar wederzijdse be-invloeding en overeenkomsten kwamen in dit concert tot uit-drukking. Naast de hymnes en psalmen uit de moskee-en, synagogen en kerken was ook het muzikale nachtleven van Istanbul ruimschoots vertegen-woordigd. Turkey Now! 2010 bracht muziek uit concertzalen, taverna’s, jazzclubs, meyhanes en türkübars. Hiervoor haal-den we onder anderen Coşkun Sabah en Musa Eroğlu naar Nederland. Fasılmuziek, in vroe-gere tijden gespeeld in de paleizen en nu weer populair, werd vertolkt

door het Pera Fasıl Ensemble uit Istanbul, bestaande uit toparties-ten als Halil Karaduman, Nuret-tin Çelik en leden van de muzi-kale familie Yarkın. Muziek uit de zigeunerwijken was te horen in de concerten van het Ahırkapı Orkestra. Een niet weg te denken component van ieder Turkey Now! Festival waren cross-overs zoals Kibariye met het Rosenberg Trio, Serkan Cagrı en Yıldız Ibrahimova. Voor de jongere generatie waren optredens van Duman, Şevval Sam

en Rojin zeer geliefde en druk bezochte onderdelen van

het muzikale aanbod.Turkey Now! 2010

telde 66 activiteiten, naast concerten bijvoor-

beeld film en toneel. Het stuk “Eleni en Roos”, opgevoerd door theater-groep Rast, was een gewaar-deerd onderdeel waarvoor grote publieke belang-

stelling bestond. Het gehele festival

trok beduidend meer bezoekers dan de voorgaande twee edities. Voorpublicaties en goede recensies in de Nederlandse en Turkse media droegen aan dit succes in belang-rijke mate bij. Turkey Now! is een begrip geworden.

Inmiddels zijn we druk bezig met de voorbereidingen van Tur-key Now! 2012, dat in het teken staat van 400 jaar diplomatieke en culturele betrekkingen tussen Ne-derland en Turkije. Opzet is dan in méér steden (niet alleen Rotterdam en Amsterdam) voorstellingen te realiseren, waarbij we ook andere organisaties betrekken. Hoewel het economisch gezien geen gemak-kelijke tijd is om een en ander van de grond te krijgen -ook Kulsan werkt met een bescheidener bud-get-, gaan we met volle energie door. Het is immers belangrijk dat mensen samenkomen om cultuur te delen. Als iedereen komt en de unieke kans aangrijpt om deze pro-gramma’s te zien, dan kunnen wij ook doorgaan. We rekenen op een uitbreiding van onze in de loop der jaren opgebouwde trouwe schare bezoekers!’

Kulsan: ruim 20 jaar brug tussen culturenTurkey nOW! ıs een BeGrıP GeWOrden

INTE

RVIE

W |

SO

NGÜ

L AR

SLAN

FOTO

GRAF

IE |

MEH

MET

FAT

İH K

ARAM

AN

Adnan Dalkiran en Veronica Divendal

Tekst: Elko Westervaarder Fotografie: Elko Westervaarder/Fatih Karaman

Tel: 030-8890206E-fax: 0847-292120

E-mail: [email protected]: www.profa.nl

Tafelbergdreef 363564 AB Utrecht

Belastingadvies

Aangiften inkomstenbelastingAangiften vennootschapsbelasting

Opstellen jaarcijfers

Lid van College Belastingadviseurs

Page 27: Haber Gazetesi Nr.7

HABER27 JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

Max Westerman (1958) is journalist. Tussen 1991 en 2006 was hij Amerika-cor-respondent voor RTL Nieuws. Hij heeft een documentaire gemaakt waarbij hij de Ver-enigde Staten doorkruiste. In een van zijn afleveringen zien we een Amerikaanse rech-ter in Brooklyn die dagelijks driehonderd immigranten naturaliseert tot Amerikaan. Hij zegt het volgende: “Geef je tradities, je cultuur en je geloof niet op. Houd ze le-vend. Koester ze. Dat is goed voor jou, goed voor je kinde-ren en uiteindelijk goed voor Amerika.” Zo gaat Amerika om met haar immigranten.

Stel je eens voor dat dit in Nederland zou gebeuren. De gehele Nederlandse poli-tiek en de media zouden over die rechter heen val-len. Er heerst zoveel onwe-tendheid en er zijn zoveel vooroordelen die maar niet weg te krijgen zijn. Discussies over dubbele nationaliteit worden telkens opgerakeld. We krijgen binnenkort een Koningin met een dubbele nationaliteit! De man met het vreemde kapsel heeft nu 24 zetels bemachtigd. Een op de zes mensen heeft op een man gestemd die het woord “tolerantie” uit zijn woordenboek heeft ge-schrapt. Wat is er gebeurd in Nederland sinds mijn vader met een fanfare op Schiphol werd verwelkomd door hon-derden enthousiaste werkge-vers?

Max Westerman schrijft het volgende:

“Zie immigranten niet als een bedreiging, maar als een verrijking van je land. Zo zagen wij Nederlanders dat ook ooit”, vertelt Fareed Zakaria, een van Amerika’s

knapste koppen op dit gebied. ”Holland was zo’n beetje de geboorteplek van verlichte idealen als vrijheid, tolerantie en openstaan voor andere cul-turen. Die idealen hebben wij van jullie overgenomen. Jullie dreigen ze nu te vergeten!”

Ik geloof nog steeds in een Nederland waar verlichte idealen als vrijheid, toleran-tie en het openstaan voor andere culturen hoog in het vaandel staat. Alleen daar moeten wij, met zijn allen, hard voor werken.

DE man mEt hEt vrEEmDE KapsEl

[email protected]

Erdinç Saçan was werkzaam als internet coördinator bij Corendon / Gomundo. Momenteel is hij in dienst bij Olezo als e-commerce manager. Daarnaast is hij voorzitter van Stichting De Nieuwe Generatie.

tel: 010 - 241 04 00

Westelijk HandelsterreinVan Vollenhovenstraat 15

(unit 30) 3016 BE Rotterdam

010-241 04 00

Hollanda’nın en iyi künefesi

Ancyra’da yenir

Al NISA BEGINT NIEUWE lANDElIJKE CAMPAGNEMoslimvrouwenorganisa-

tie Al Nisa is ın het kader van Tweede Kamerver-

kiezingen een nieuwe landelijke campagne begonnen. Het is vol-gens Al Nisa een statement om de kracht van diversiteit zichtbaar te maken in het land. Overal in Nederland waren voor de Tweede Kamerverkiezingen beelden te zien, waarop de nieuwe realiteit van het Nederlanderschap zicht-baar is. De organisatie vindt dat er door het negatieve politieke klimaat waar Nederland zich in bevindt, mensen steeds meer het vertrouwen verliezen in de sa-men-

leving en dat mensen niet meer geloven in positieve verandering. ‘Het maatschappelijk debat en de beeldvorming worden vooral gevoed door wederzijdse angst en wantrouwen. In dit debat wordt altijd gesproken over moslim-vrouwen, maar het geluid van moslimvrouwen zelf wordt niet of nauwelijks gehoord’, aldus Al Nisa.

De campagne wordt door Al Nisa alsvolgt beschreven: ‘Mos-limvrouwenorganisatie Al Nisa staat voor zelfbewuste Moslima’s. Zij zorgt voor verandering door vrouwen letterlijk zichtbaar te maken en een

podium te bieden. Vrouwen die misschien ook haring, drop en een plakje kaas lusten, van kamperen en gezelligheid houden, en genie-ten van een kopje thee met een koekje. Vrouwen die naast Moslim ook Nederlands zijn. Al Nisa geeft het maatschappelijk debat een gezicht door overal in het land posters op te hangen met daarop beelden van verschillende Mos-lima’s. Beelden waaruit de kracht van Moslima’s spreekt en waarop zij ook als echt Nederlands wor-den gepresenteerd’.

Deze foto is niet om aan te plakken

Deze poster is in het kader van de campagne ECHT NEDERLANDS uitgebracht

door Al Nisa en mede mogelijk gemaakt door:

0 Drukkerij Vanedruk | www.vanedruk.nl 0 Speesjaal | www.speesjaal.nl

0 WatchThis | Claudia Kamergorodski 0 Studyo-n | Yon Prüst | www.studyo-n.nl

Kopje theein de moskee?

Studyo-ngrafische enillustratievevormgeving

Deze foto is niet om aan te plakken

Deze poster is in het kader van de campagne ECHT NEDERLANDS uitgebracht

door Al Nisa en mede mogelijk gemaakt door:

0 Drukkerij Vanedruk | www.vanedruk.nl 0 Speesjaal | www.speesjaal.nl

0 WatchThis | Claudia Kamergorodski 0 Studyo-n | Yon Prüst | www.studyo-n.nl

Ik lust ze rauw

Studyo-ngrafische enillustratievevormgeving

� Metal raflar / Ahşap raflar � Vitrinler – vitrin tezgahları � Pasta / ekmek reyonları � Barkodlu elektronik kasa sistemleri � Duvar soğutucuları (sütlük-paket et) � Freezer / Meşrubat dolapları � Soğutuculu meyve/sebze dolapları � Et doplaları ve kasap malzemeleri � Döner ve mutfak ekipmanları � Klimalar, motor ve motor grupları � Soğuk ve derindondurucu odaları

[email protected] www.aclass.nl tel: 06 30 - 35 60 40

iÇ vE DıŞ mEKan rEKlam tasarımı yapılır

Süpermarket, Döner Dükkanları, Elektronik ve Tekstil Mağazaları için Aradığınız Tüm Malze-melerin Gerçek Adresi

Page 28: Haber Gazetesi Nr.7

HABER 28JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

De afgelopen verkiezingen stonden in het teken van de economie en de bezuinigingen. Hoewel populistische onder-werpen als de “tsunami van moslims” en hoofddoekjes de gemoederen en de onderbuik flink bezig hebben gehouden en voor zetelwinst hebben gezorgd, is de portemonnee toch weer belangrijk geworden in het publieke debat. Bill Clinton wist het al toen hij met zijn frase “It’s the economy, stupid!”zo’n beetje de stemming bepaalde tijdens de verkiezingen van 1992 en won van Bush senior.

De crisis van 2008 heeft diepe sporen nagelaten in de wereldeconomie. Alle landen hebben een stoot van de crisis gekregen omdat alle economieën met elkaar verbonden zijn. Het is opvallend dat de economie van de landen waarvan traditioneel gedacht werd dat die bij het minste of geringste in zouden storten, zich verrassend snel uit de crisis hebben ontwikkeld. Brazilië en Turkije zijn twee van die landen. Beide landen hadden aan het begin van het millennium hun bankensector hervormd met strengere kapitaaleisen. Dat was pijnlijk voor die landen maar die ingrepen hebben in deze barre tijden wel hun dienst bewezen. De Verenigde Staten en Europa zijn nog steeds in de greep van de crisis. Inmiddels is er naast de economische en financiële crisis ook een schul-dencrisis en is de positie van de euro aan het wankelen.

Er gaan geluiden op dat deze cri-ses de tijd rijp hebben gemaakt voor veranderin-gen. We waren gewoon ge-raakt aan onze welvaart en aan ons niveau van welzijn. Die kunnen door de crises en be-zuinigingen in het vooruitzicht misschien niet meer gehand-haafd worden. Maar welke veranderingen

zijn dan nodig? Spanje verlaagt de salarissen van haar ambte-naren met vijf procent. Het is een actie maar is die voldoende? Verder hoor je uit een bepaalde hoek dat men bijvoorbeeld min-der moet consumeren en minder hebzuchtig moet zijn. Hoe wordt een mens minder hebzuchtig? Hebzucht is een menselijke ka-raktertrek en probeer maar eens een karaktertrek te veranderen. Dat lijkt een onbegonnen zaak.

Er is niets belangrijkers dan het menselijk denken. De crea-tiviteitsgoeroe Edward de Bono beweert dat het allemaal begint met het veranderen van het menselijke denken. Volgens hem is er de afgelopen twee en een half eeuw maar bar weinig ge-daan aan het menselijke denken sinds de grote Griekse filosofen Socrates, Plato en Aristoteles. Natuurlijk hebben we de Verlich-ting gehad, maar we zijn alles vanzelfsprekend gaan vinden. De grootste problemen en conflicten in de wereld worden veroor-zaakt door ‘slecht denken’. Goed denken, kwalitatief denken is eigenlijk creatief denken en zou deze problemen en conflicten in de wereld kunnen oplossen.

Daar heb je geen universi-taire graad voor nodig. Hoewel

logica onderdeel is van de wetenschap en technologie, kom je met logica alleen niet tot de beste oplossin-gen. Er is ook een bepaal-

de mate van creativiteit en inventiviteit nodig.

Helaas wordt dat niet altijd onder-wezen en moeten we het ons zelf aanleren. Geluk-kig is creatief denken overal en door iedereen mogelijk. Zo kan

men tot de beste oplossingen komen.

Dat is wat we nodig hebben, niet alleen in de politiek maar ook op het niveau

van onze eigen en per-soonlijke omgeving.

ıt’s thE crEatıvıty, stUpıD!

[email protected]ül Arslan heeft een achtergrond in internationale en financiële projecten, marketing en communicatie en is nu werkzaam als beleidsmedewerker op de afdeling Buitenlandse Economische Betrekkingen van het ministerie van Economische Zaken.

WERK EN NETWERK

Nauwkeurig Ambitieus

Vriendelijk Flexibel

Teamplayer Zelfstandig

Leidinggevende capaciteiten Maatschappelijk betrokken

Flexibel Doorzettingsvermogen

Resultaatgericht Organisatietalent

Representatief Humor

Waarnemer Ondernemend

Denker Innovatief

Beslisser Simpel/Makkelijk

Doener creatief en schrijver

Mini C.V.

Kenmerken: Kies jouw 5 sterkste punten!

2008-heden Ambtelijk ondersteuner Saluti, Stedelijk Adviesorgaan Interculturalisatie

2006-2008 Office manager Intus IT Management2003-2008 Secretaris Turks Ouder Comité Zuilen,

Utrecht2002=heden Incidenteel column schrijver

Ik ben 29 jaar en woon in Utrecht. Sinds 2008 ben ik werkzaam bij Saluti, na een leuke baan bij Intus IT management. Ik wilde een andere stap maken vanuit mijn maatschappelijke betrokkenheid en ben zo bij Saluti terecht gekomen. Saluti is een onafhankelijk ad-viesorgaan, ingesteld door de Gemeente Utrecht. Saluti adviseert het college van B&W op diversiteit- en inte-gratievraagstukken. Als ambtelijk ondersteuner ben ik verantwoordelijk voor het optimaal functioneren van de raad op alle gebieden en ondersteun ik het dagelijks bestuur bij de werkzaamheden. Het uitdagende van mijn werk is dat je midden in de dynamiek van de poli-tieke en ambtelijke omgeving fungeert, allerlei mensen uit diverse hoeken van de samenleving ontmoet en een podium biedt voor andere gedachten. Wat ik de lezers wil meegeven is: luister naar jezelf, luister naar wat je echt gelukkig maakt en breng dat in de wereld. Want de wereld heeft zijn mensen nodig die tot leven zijn gekomen!

Zoekt nieuwe podia voor het publiceren van columns en komt graag in

contact met mensen die mee willen denken over diversiteitsvraagstukken.

Naam: tugba Çavuşoğlu-XhemailiContact: www.linkedin.com/tugbacavusogluTwitter: @tugbacavusoglu

Nauwkeurig AmbitieusVriendelijk FlexibelTeamplayer Zelfstandig

Leidinggevende capaciteiten Maatschappelijk betrokken

Flexibel Doorzettingsvermogen

Resultaatgericht Organisatietalent

Representatief Humor

Waarnemer Ondernemend

Denker Zelfverzekerd

Beslisser Ondersteunend

Doener ..............................

Mini C.V.

Kenmerken: Kies jouw 5 sterkste punten!

2005 – heden vennoot – administrateur bij DRN Accountancy

1999 – 2004 salaris- en financieel medewerker bij diverse bedrijven

Na mijn MBO opleiding ben ik begonnen met werken als salaris- en administratief medewerker bij een groot uitzendbureau. Na een jaar ben ik in de avonduren ook begonnen aan HBO bedrijfs-administratie waar ik twee jaar later mee ben ge-stopt. Van 2001 tot en met 2004 heb ik bij adminis-tratiekantoren als financieel medewerker gewerkt. Begin 2005 ben ik samen met mijn toenmalige compagnon een administratiekantoor begonnen. In oktober 2007 heb ik DRN Accountancy opge-richt. Ik richt me voornamelijk op ondernemers, maar ook particulieren behoren tot mijn clientèle. Mijn motto is om financiële oplossingen te bieden aan mijn klanten.

Huidige status: DRN Accountancy

Naam: havva harmankayaContact: [email protected]

WERK EN NETWERK

Nauwkeurig Ambitieus

Vriendelijk Flexibel

Teamplayer Zelfstandig

Leidinggevende capaciteiten Maatschappelijk betrokken

Flexibel Doorzettingsvermogen

Resultaatgericht Organisatietalent

Representatief Humor

Waarnemer Ondernemend

Denker Innovatief

Beslisser Simpel/Makkelijk

Doener creatief en schrijver

Mini C.V.

Kenmerken: Kies jouw 5 sterkste punten!

2008-heden Ambtelijk ondersteuner Saluti, Stedelijk Adviesorgaan Interculturalisatie

2006-2008 Office manager Intus IT Management2003-2008 Secretaris Turks Ouder Comité Zuilen,

Utrecht2002=heden Incidenteel column schrijver

Ik ben 29 jaar en woon in Utrecht. Sinds 2008 ben ik werkzaam bij Saluti, na een leuke baan bij Intus IT management. Ik wilde een andere stap maken vanuit mijn maatschappelijke betrokkenheid en ben zo bij Saluti terecht gekomen. Saluti is een onafhankelijk ad-viesorgaan, ingesteld door de Gemeente Utrecht. Saluti adviseert het college van B&W op diversiteit- en inte-gratievraagstukken. Als ambtelijk ondersteuner ben ik verantwoordelijk voor het optimaal functioneren van de raad op alle gebieden en ondersteun ik het dagelijks bestuur bij de werkzaamheden. Het uitdagende van mijn werk is dat je midden in de dynamiek van de poli-tieke en ambtelijke omgeving fungeert, allerlei mensen uit diverse hoeken van de samenleving ontmoet en een podium biedt voor andere gedachten. Wat ik de lezers wil meegeven is: luister naar jezelf, luister naar wat je echt gelukkig maakt en breng dat in de wereld. Want de wereld heeft zijn mensen nodig die tot leven zijn gekomen!

Zoekt nieuwe podia voor het publiceren van columns en komt graag in

contact met mensen die mee willen denken over diversiteitsvraagstukken.

Naam: tugba Çavuşoğlu-XhemailiContact: www.linkedin.com/tugbacavusogluTwitter: @tugbacavusoglu

Nauwkeurig AmbitieusVriendelijk FlexibelTeamplayer Zelfstandig

Leidinggevende capaciteiten Maatschappelijk betrokken

Flexibel Doorzettingsvermogen

Resultaatgericht Organisatietalent

Representatief Humor

Waarnemer Ondernemend

Denker Zelfverzekerd

Beslisser Ondersteunend

Doener ..............................

Mini C.V.

Kenmerken: Kies jouw 5 sterkste punten!

2005 – heden vennoot – administrateur bij DRN Accountancy

1999 – 2004 salaris- en financieel medewerker bij diverse bedrijven

Na mijn MBO opleiding ben ik begonnen met werken als salaris- en administratief medewerker bij een groot uitzendbureau. Na een jaar ben ik in de avonduren ook begonnen aan HBO bedrijfs-administratie waar ik twee jaar later mee ben ge-stopt. Van 2001 tot en met 2004 heb ik bij adminis-tratiekantoren als financieel medewerker gewerkt. Begin 2005 ben ik samen met mijn toenmalige compagnon een administratiekantoor begonnen. In oktober 2007 heb ik DRN Accountancy opge-richt. Ik richt me voornamelijk op ondernemers, maar ook particulieren behoren tot mijn clientèle. Mijn motto is om financiële oplossingen te bieden aan mijn klanten.

Huidige status: DRN Accountancy

Naam: havva harmankayaContact: [email protected]

Page 29: Haber Gazetesi Nr.7

HABER29 JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

► Hoe gaat het met u en uw or-ganisatie Trompenaars Hampden-Turner?

Heel goed. Ook onze organisatie heeft last gehad van de crisis, maar we slaan ons er goed doorheen. We hebben nog steeds hetzelfde team en we hebben niemand hoeven laten gaan.

U wordt de ‘cultuurexpert’ van het internationale bedrijfsleven genoemd. Wat vindt u het belang-rijkste aan het cultuuraspect?

Zakelijk gezien is cultuur belang-rijk. Culturele diversiteit kan tot iets moois leiden, net als het verschil tussen man en vrouw tot hele mooie resultaten kan leiden. Daar kunnen prachtige dingen uit voort-komen. Diversiteit is de essentie van het leven en diversiteit is het ook mooie van cultuurverschillen.

Soms kan cultuur ook als een last worden ervaren. Ik ben zelf het product van een Frans-Nederlands huwelijk. Toen ik een jaar of zestien of zeventien was, gingen de meeste van mijn vrienden het huis uit. Voor mij was het heel moeilijk om uit huis te gaan omdat ik een bepaalde loya-liteit ten opzichte van mijn moeder voelde, maar ik had ook een bepaal-de loyaliteit ten opzichte van mijzelf om te doen wat ik wilde. Mijn moe-der wilde dat ik eerst ging trouwen voordat ik het huis uit ging. Dat is niet anders in de Turkse cultuur. Dat was dus lastig. Maar je moet op een

Fons Trompenaars: De man leidt de vrouw waar zij naar toe wil

243_Amsterdam 105x210 mm EN.indd 1 3/10/10 1:56:47 PM

Van Hasan Özbekan heb ik veel, heel veel geleerd. Ik heb zelfs mijn boek Business across Cultures aan hem opgedragen. Hasan was een zeer belangrijke man in mijn leven op Wharton en daarna. Hij was daar hoogleraar, maar ook mijn leermeester. Hasan was enorm be-lezen en had een gave om verhalen te vertellen. Hij kon alle disciplines bij elkaar brengen zonder dat het vlak werd en dat is een kunst. Bo-vendien ging het nooit ten koste van de verschillende disciplines of van de diepgang. Ik wilde heel graag dat hij mijn mentor werd en heb hem dit zelf gevraagd .

Turken hebben een orale tra-ditie om dingen over te brengen. Dat had Hasan ook, hij kon prachtig vertellen. Hoewel hij veel schreef, publiceerde hij bijna nooit. Toch zitten Hasan’s verhalen nog in mijn hoofd omdat wat hij vertelde je bij-bleef. Hij heeft mij geleerd dat je niet alleen door te schrijven een verhaal kunt vertellen. Daar-naast maakte Hasan leren tot

iets persoonlijks. Hij gaf niet alleen les aan grote groepen, maar hield ook bijeenkomsten bij hem thuis. Het belang van filosofie bracht hij over op zijn studenten, filosofie kan ook belangrijk zijn in het be-drijfsleven. Achter praktische zaken kunnen vaak diepere processen schuilen en het begrijpen van die processen kan verbeteringen tot stand brengen. Dat wordt wel eens vergeten. Ik kon uren naar hem luisteren, het was prachtig om zo’n mentor te hebben.

Vorig jaar is hij overleden. Dat hij niet alleen voor mij van beteke-nis was bleek uit de ascheidsredes die aan hem opgedragen werden. Hier is een fragment uit een af-scheidsrede van een kennis van mij die hem typeert: “Hem kennen is van hem houden. Hij was een lief-hebbende leraar en een genereuze vriend. Hij was galant, wellevend en beschaafd. Een “gentleman” en

meer, een prins. Een prins die levendig was en vol leven zat. Het koken en eten van fantastische maaltijden omringd door vrienden en familie, hoe meer, hoe beter, staat me bij Hij was als een magneet voor aller-lei soorten mensen, jong en oud.”

gegeven moment de loyali-teiten met elkaar kunnen afstemmen.

U bent enorm inter-nationaal georiënteerd.

Hoe is dat ontstaan?Dat komt door

mijn Franse moeder en Nederlandse vader. Daarnaast heb ik het voor-deel gehad dat ik

door goede mensen ben geadviseerd om

naar Wharton in Amerika te gaan. Dat was een zeer interessante periode voor mij. Toen heb ik Riding the Waves of Culture geschre-ven en dat werd een best-seller. Dit boek is met een derde editie bezig en het is net in het Vietnamees vertaald. Het boek is een klassieker op manage-mentgebied geworden.

De internationale ori-entatie heeft ook met het onderwerp te maken, het onderwerp is internatio-naal en van toepassing op allerlei soorten organisa-ties. Ik ben veel aan het vliegen en reizen voor mijn onderwerp. Dat reizen en het onderwerp versterkt de internationale oriëntatie.

Wat vindt u van de cul-tuur van het Nederlandse

bedrijfsleven in vergelijking tot andere culturen?

Wat me opvalt is dat er in Nederland veel minder respect

voor autoriteit is. Daar zitten positieve kanten aan, want door autoriteit uit te dagen komen me-

ningen op tafel. Iedereen kan zijn mening geven, ook al ben je niet de baas. Het negatieve daaraan is dat het lang duurt voordat besluiten genomen worden omdat iedereen gehoord moet worden. Daarnaast zijn Nederlanders vrij pragmatisch, niet-ideologisch, het is een beetje de mengeling tussen dominee en koopman. Dat sijpelt overal door-heen, ook in de politiek.

Wat zouden wij van andere culturen moeten leren?

We moeten beseffen dat er andere benaderingen en nadruk-ken zijn. Verder zouden onze talen kunnen verbeteren. Dan denk ik aan hoe we in Nederland Engels spreken. We denken dat we perfect Engels spreken. More or less spre-ken we het, maar we zouden het zoveel beter kunnen. Verder zou-den we diepgang moeten leren, dat kunnen de Fransen goed. Politiek manoeuvreren kunnen we vaak ook niet, dat is iets wat we van de Tur-ken kunnen leren. Nederland is vrij apolitiek. Machtsdenken past niet in Nederland terwijl we daar best iets aan hebben. We moeten leren nuanceren. Daarnaast kunnen we subtiliteit en diplomatie van andere culturen leren, waardoor we min-der koppig en star overkomen.

Kunt u iets vertellen over de cultuur van het Turkse bedrijfsle-ven?

Tien jaar geleden was ik voor het eerst in Istanbul. Ik was verrast door het energieniveau. Ik dacht: “Wat is het bedrijvig hier!” Het is zo entrepreneurial, het energieniveau was zo hoog dat het bijna swingend op me overkwam. Ik had het idee dat alles kon wat ondernemen be-treft. Dat vond ik opvallend.

Hoe kun je creativiteit en in-spiratie ten goede brengen aan je werkomgeving?

Ik denk dat je als leider cruci-aal bent. Als leider van een team kun je dingen effectueren om de creativiteit van je team omhoog te brengen. Creatieve leiders houden van tegenstellingen. Slechte leiders of minder creatieve leiders probe-ren met een argument een ander te killen.

Je hebt mensen die ideeën ge-nereren en anderen die ideeën kil-len. Als leider kun je een cultuur creëren zodat beide types het beste uit elkaar halen via “synectics”. Je mag dan een idee bekritiseren, maar eerst moet je twee goede dingen over dat idee zeggen. De es-sentie is hoe je het idee verder kunt helpen. Dat is de rol van een leider. Verder moet je als leider benadruk-ken dat fouten maken mag. Een niet-creatieve leider zou zeggen dat je geen fouten meer mag maken. Een creatieve leider zou zeggen dat het niet leuk is dat die fout is ge-maakt, maar dat je het goede moet blijven doen en dat het belangrijk is dat je van je fouten leert.

Hoe ziet de ideale werkomge-ving eruit?

In een ideale werkomgeving moet je de dingen in discipline kunnen doen. Het gaat niet alleen om creativiteit. Creativiteit is zeer belangrijk, maar je hebt ook men-sen nodig die dingen in discipline kunnen doen. Je hebt beide nodig. Alleen creativiteit staat gelijk aan inventie. Maar als je die creativiteit met discipline kunt uitvoeren, dan wordt inventie innovatie.

Heeft u advies voor starters of jonge ondernemers?

Leer een vak. Het is altijd fijn als je ergens goed in bent, later kun je je altijd nog verbreden. Leer eerst hoe de werkelijkheid in elkaar zit. Doe iets waar je goed in bent. Er is altijd nog tijd om dingen erbij doen waar je (nog) niet zo goed in bent. Kies ergens voor en ga dan uitwaaieren. Laat je ook mentoren door mensen die je vertrouwt. Ik had Hasan en anderen die met me de diepte in gingen en waar ik wat van kon leren. Dat heeft me verder gebracht.

Heeft u een leuke quote over leiderschap?

Dat is de definitie van een tan-go: “De man leidt de vrouw waar zij naar toe wil.”

U had een Turkse mentor toen u in Amerika studeerde. Wat heeft u van hem geleerd?

Turken hebben een orale traditie om dingen over te brengen

INTErvIEW | SONGÜL ArSLAN

Page 30: Haber Gazetesi Nr.7

HABER 30JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

COLOFON

HABER Tel:010- 2 900 [email protected]

HABER verschijnt maandelijks

Laan op Zuid 474 3071 AB Rotterdam010 - 2 900 900

website:www.haber.nl

abonnementen:[email protected]

Hoofdredactie:Ibrahim Karaman

Redactie:Songül Arslan Mehmet GüzelyurtDr. Hüseyin Keleş

Art Direction & fotografie:Mehmet Fatih Karaman

AdvertentiesNur Öztü[email protected] 04 03

Correspondenten:Suna FloretBurhaneddin CarlakSerap Torremans

Repr. AmsterdamMurat Taş

Repr. EindhovenAli Yücel

Repr. Arnhem en NijmegenKürşat Bal

Repr. LimburgMuzaffer Bozaslan

Rafjes:Rafih Berkane

HABER

Betaalbare website met webshop?

www.itnt.nl 0653-53 33 58

website v.a. € 399webshop v.a. € 999

Bel ons voor een afspraak!

Met het ineenstorten van de Sovjet-Unie zochten bepaalde

machthebbers naar een nieuwe vijand. Waarom? Om hun grip en macht op de massa te handhaven of te versterken.

Volgens sommigen is 11/9 een vooropgezet plan van onder andere de inlichtingendiensten. Volgens anderen keken de inlich-tingendiensten juist weg terwijl

ze het had-den kunnen v o o r k o -men. Goog-le maar naar "Loose Change". Het

officiële ver-haal is

a n -

ders. Vergelijkbaar met de dubi-euze rol die de inlichtingen dien-sten hebben gespeeld in aanloop naar de inval in Irak. De sterke bewijzen die ze zogenaamd had-den voor het bestaan van massa-vernietigings wapens. Verrassend genoeg, of juist helemaal niet ver-rassend, wordt er zo een nieuwe vijand gecreëerd: de moslim-ter-rorist.

Omdat moslims het 'moslim zijn' gemeenschappelijk hebben, zijn zij op z'n minst potentieel een vijand. En daarmee onbetrouw-baar. Iedere wetsovertreding van een moslim, of van iemand die zich voor moslim uitgeeft, is ex-tra verdacht en een bevestiging van dit vermoeden.

De media dient de misstanden van moslims eruit te lichten en te vergroten. De goede verhalen vooral niet, en als het niet anders kan dan maar kort vermelden. Op een gegeven moment gelooft de massa het wel.

Primair veroorzaakt dit angst. Eenmaal geslaagd kan men de massa alles laten geloven en ac-cepteren.

De ruk naar rechts in Neder-

land, onder aanvoering van de PVV, is een teken dat deze strate-gie goed aanslaat.

Twee vragen heb ik. Wanneer komt er nou een echt antwoord op

deze strategie, op alle niveaus? Hoe lang zal het duren voor men

door heeft dat deze strategie een destructieve weg is, die al-leen maar goed kan zijn voor een kleine groep machtswellustelin-gen en slecht voor de rest?

Kijk maar naar de Tweede We-reldoorlog. Daarmee verloor Eu-ropa haar machtspositie aan Ame-rika en de Sovjet- Unie.

Als deze strategie, om de mos-lims tegen de niet-moslims op te zetten en vice versa, versterkt door gaat, zal deze destructiviteit het verlies van de machtspositie van het westen aan China alleen maar versnellen.

We zitten op een enkel schip: Nederland. Om onze toekomst te behouden zijn alle hens aan dek nodig. En dat kan alleen als we el-kaar vertrouwen. Dit begint met door de ander proberen beter te leren kennen, en door niet alles te geloven wat de media je wil laten geloven over de ander.

Wie nu een abonnement van 1 jaar neemt, krijgt HABER elke maand naar zijn/haar (post)adres per post verstuurd.

Ook is het via de website mogelijk om abonnee te worden.

haber gazetesi'ne yıllık 19,- euro’ya abone olabilirsiniz. Sadece bir defa ödeyeceğiniz bu miktarla haber her ay posta adresinize ulaşacaktır.

Word abonnee en ontvang een

jaar lang HABER voor maar 19,-

EURO

EEN RUK NAAR RECHTS Dr. Kürşat Bal

Biologie of zelfs een deel van de beroepsgerichte lessen in het Engels. Dat gaat binnen-kort gebeuren. Het tweetalig onderwijs (tto) doet binnen-kort intrede op álle leerwegen van het vmbo. Staatssecretaris Van Bijsterveldt gaf de aftrap op het Anna van Rijn College in Nieuwegein, waar vmbo-leer-lingen vanaf komend school-jaar zelfs in alle leerwegen een

deel van hun lessen in het En-gels krijgen. Steeds meer mid-delbare scholen in Nederland bieden tweetalig onderwijs aan. In 2000 waren er 26 tto-scholen, inmiddels is het aantal opgelopen tot meer dan 110. In totaal volgen circa 25.000 leer-lingen tweetalig onderwijs. Tot op heden werd het tweetalig onderwijs voornamelijk gege-ven op vwo- en havo.

Deel vmbo´s wordt tweetalig

Google is sinds kort in Nederland de nieuwe concurrent van naviga-tiediensten als TomTom en Garmin. Google introduceert zijn gratis dienst Google Maps Navigatie voor mobiele telefoons met het besturingssysteem Android.

De dienst geeft stapsgewijze route-instructies als gratis functie binnen Google Maps. De toepassing maakt gebruik van de internetverbinding van de mobiele telefoon en geeft toegang tot actuele kaarten en informatie. Hierdoor heeft de gebruiker volgens Google altijd de beschikking over de meest actuele gegevens van Google Maps.

Ouders van spijbelende kinderen kunnen hun kinderbijslag verliezen. Volgens staatssecretaris Marja van Bijsterveldt is het één van de nieuwste maatregelen om schooluitval bij jongeren tegen te gaan. Het gaat om de vaders en moeders van kinderen van 16 en 17 jaar die geen onderwijs volgen maar nog wel leerplichting zijn. De Eerste Kamer heeft de maatregel vorige maand goedgekeurd. Jonge-ren die veel spijbelen, kunnen in het uiterste geval ook naar bureau Halt worden gestuurd. Ze kunnen daar trainingen volgen in bijvoorbeeld so-ciale vaardigheid. Het ministerie van Onderwijs maakte donderdag bekend dat sinds het schooljaar 2008/2009 12 procent meer spijbelaars zijn geregis-treerd dan in het jaar ervoor. Volgens Van Bijsterveldt betekent dat niet dat het aantal spijbelaars toeneemt, maar dat scholen het spijbelen juist beter registreren. Ze is blij met de stijging. "Om schoolverzuim goed aan te kun-nen pakken, moet je eerst weten wie hoe vaak afwezig is bij lessen." aldus staatssecretaris Marja van Bijster-veldt.Turken die in Nederland als zelfstan-

dige of werknemer willen werken, betalen straks €60 voor een inreis-vergunning en €41 voor een verblijfs-vergunning. Dat geldt ook voor hun gezinsleden. Dat heeft de minister-raad besloten na een uitspraak van het Europese Hof. Het Hof oordeelde dat de leges voor Turken niet oneven-redig hoger mogen zijn dan de leges die burgers uit EU-landen betalen. De zaak was aangespannen door de Europese Commissie. De inkomstenderving wordt geschat op ongeveer €2 miljoen per jaar.

Uit cijfers van Forum blijkt dat in het voorgaande jaar 2009, 21 procent van de allochtone jongeren werkloos was. Deze percentage lag onder de autochtone jongeren iets lager met 10 procent. Van alle allochtonen in Nederland in 2009 was onder meer 11 procent werkloos, wat neerkomt

op een aantal van 82.000 mensen. Daarentegen was de percentage van de autochtone werkloze op 4 procent.

amSterdam den haag

den haag

den haag

Google introduceert gra-tis navigatie

Kinderbijslag kwijt na spijbelen kind

Tarief leges Turkse onder-nemers aangepast

21 procent jonge allochtonen werkloos

21%

Page 31: Haber Gazetesi Nr.7

HABER31 JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

Laan op Zuid 474 3071 AB Rotterdam010 - 2 900 900

website:www.haber.nl

abonnementen:[email protected]

Hoofdredactie:Ibrahim Karaman

Redactie:Songül Arslan Mehmet GüzelyurtDr. Hüseyin Keleş

Art Direction & fotografie:Mehmet Fatih Karaman

AdvertentiesNur Öztü[email protected] 04 03

Correspondenten:Suna FloretBurhaneddin CarlakSerap Torremans

Repr. AmsterdamMurat Taş

Repr. EindhovenAli Yücel

Repr. Arnhem en NijmegenKürşat Bal

Repr. LimburgMuzaffer Bozaslan

Rafjes:Rafih Berkane

SIMDITURKIYE’YEUCUN

.com

€59,-

herşeydahil

başlayan fiyatlarla

Corendon.com da otel rezervasyonunuzu da yapabilirsinizOtellerimizden biri:

Titanic Cityİstanbul

*****

başlayanfiyatlar

tek gecekişi başi

€25,-

5

5

Telefonla rezervasyonunuzu yapabilirsiniz +31 (0)23 751 06 06

Haftada 4 gün İSTANBul

PazarTesİ, PerŞeMBe,CuMa, Pazar

Page 32: Haber Gazetesi Nr.7

KARSU DONmEz:

JUNI/JULI HAZiRAN/TEMMUZ2010 Jaar:1 Nr: 7

DE BESTE KRANT VAN NEDERLAND

HABER

BenimsigortaM.nl bir PMF Moerenburg Adviesgroep kuruluşudur

TIKLAYIN, HESAPLAYIN...2010 Ana

sponsorlarındanız!

Van Hasan Özbekan heb ik veel, heel veel geleerd. Ik heb zelfs mijn boek Business across Cultures aan hem opgedragen. Hasan was een zeer belangrijke man in mijn leven op Wharton

en daarna. Hij was daar hoogleraar, maar ook mijn leermeester. Hasan was enorm belezen en had een gave om verhalen te vertellen.

Hij kon alle disciplines bij elkaar brengen zonder dat het

vlak werd en dat is een kunst. Bovendien ging het nooit ten koste

van de verschillende disciplines of van de diepgang. Ik wilde heel graag dat hij

mijn mentor werd en

heb hem dit zelf gevraagd . Turken hebben een orale traditie om din-

gen over te brengen. Dat had Hasan ook, hij kon prachtig vertellen. Hoewel hij veel schreef, publiceerde hij bijna nooit. Toch zitten Hasan’s verhalen nog in mijn hoofd omdat wat hij vertelde je bijbleef. Hij heeft mij geleerd dat je niet alleen door te schrijven een verhaal kunt vertellen. Daarnaast maakte Hasan leren tot iets persoonlijks. Hij gaf niet alleen les aan grote groepen, maar hield ook bijeenkomsten bij hem thuis. Het belang van filosofie bracht hij over op zijn studenten, filosofie kan ook be-langrijk zijn in het bedrijfsleven. Achter prak-tische zaken kunnen vaak diepere processen schuilen en het begrijpen van die processen kan verbeteringen tot stand brengen.

Özel günlerinizi film setine çevirebilirsiniz. Başrolde gelin ve damat!

De afgelopen verkiezingen stonden in het teken van de economie en de bezuini-

gingen. Hoewel populisti-sche onderwerpen als de “tsunami van moslims” en

hoofddoekjes de gemoede-ren en de onderbuik flink

bezig hebben gehouden en voor zetelwinst hebben gezorgd, is de portemonnee toch weer belang-rijk geworden in het publieke debat.

Bill Clinton wist het al toen hij met zijn frase “It’s the economy, stupid!”

Max Westerman (1958) is journalist. Tus-sen 1991 en 2006 was hij Amerika-corres-pondent voor RTL Nieuws. Hij heeft een documen- taire gemaakt waarbij hij de Ver-enigde Staten doorkruiste. In een van zijn afleve-ringen zien we een Amerikaanse rechter in Brooklyn die dagelijks driehon-derd immigranten naturaliseert tot Amerikaan. Hij zegt het volgende: “Geef je tradities, je cultuur en je geloof niet op.

p. 27p. 28

p. 29

p. 24

p. 26

haber•nl ISSN:1879-9981

Anne de Jong was als één van de twee Nederlanders aanwezig op de Gaza vloot die door het Israëlische leger werd aangevallen. Van begin tot eind heeft Anne alle gebeurtenissen meegemaakt en kan het gelukkig nog navertellen. HABER is benieuwd naar haar verhaal. Waarom was zij daar en hoe heeft zij alles ervaren? Wat zijn haar drijfveren voor Gaza?

Anne de Jong

Als antropoloog heb ik 17 maanden in Gaza, Israël en de Westelijk Jordaan oever doorgebracht. Ik vond de humanitaire crisis in Gaza enorm. Op grote schaal worden men-senrechten structureel

geschonden. Ik vond het niet langer voldoende hierover te doceren, naar conferenties te gaan en om academische artikelen te schrijven. Ik dacht, zoiets gebeurt terwijl de internationale gemeen-schap toekijkt. Als antropoloog heb je het privilege gehad om langdurig onderzoek

te mogen doen, mensen te leren kennen en veel tijd met ze te mogen door te brengen. Dan komt daarbij de plicht komt hun leed niet alleen binnen de universiteit maar ook naar het grote publiek te com-municeren.

Ik ben op de boot gestapt om aan-dacht te vragen voor de mensen in Gaza die op dit moment leven in de grootste openluchtgevangenis ter wereld waarbij mensenrechten worden geschonden. We waren in totaal met 700 mensen aan boord. Zowel de mensen aan boord als de goederen zijn uitvoerig gecontroleerd door politie van de lokale havens.

Bruiloft [email protected] 0628-596961

Veronica Divendal en Adnan Dalkiran

Kulsan: ruim 20 jaar brug tussen culturenStichting Kulsan brengt sinds 1989 Turkse cultuur op Nederlandse po-dia, het hele jaar door kun je genie-ten van het aanbod van concerten, dansvoorstellingen en films uit Tur-kije, met daarnaast de laatste drie jaar Turkey Now! Festivals. Direc-teuren Veronica Divendal en Adnan Dalkiran houden sinds enige jaren kantoor in het Muziekgebouw aan ’t IJ, gelegen in het culturele hart van Amsterdam rond de IJ-oevers.

ıt’s thE crEatıvıty, stUpıD!

DE man mEt hEt vrEEmDE KapsEl

Fons Trompenaars: De man leidt de vrouw waar zij naar toe wil

Op donderdag 17 en vrijdag 18 juni wordt bij Corendon geschiedenis ge-schreven. Dan staan er namelijk vier vluchten in de planning die worden uitgevoerd door een volle-dig vrouwelijke crew. Van piloot tot stewardess: tijdens deze vluchten is geen man in functie te bekennen. Het gaat om een retourvlucht Am-sterdam-Izmir op 17 juni en een retourvlucht Amsterdam-Bodrum op de 18e. Bij Corendon zijn vrou-wen duidelijk hoogvliegers, zowel letterlijk als figuurlijk. Piloot,

co-piloot, purser, stewar-dess – als je geen dame bent zit je niet in deze Corendon crew. Hoewel

er steeds meer vrouwelijke piloten toetreden, blijft deze functie gedo-mineerd door mannen. Hetzelfde geldt voor co-piloten. Juist daarom is deze geheel vrouwelijke be-manning zo uniek. Niet alleen het cabinepersoneel bestaat uit louter dames, ook de cockpit wordt be-heerst door vrouwelijk schoon. Een aantal mooie vluchten naar mooie bestemmingen: Bodrum en Izmir aan de Turkse Rivièra.

VROUWEN ZIJN HOOGVLIEGERS BIJ CORENDON

INTERVIEW: GÖKHAN ÇOBAN