Top Banner
www.yuruyus-info.org [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 489 4 Ekim 2015 Fiyatı: 1 TL (KDV dahil) DEV-GENÇ; Ş EH İ TLER İ YLE, MÜCADELES İ YLE, YARATTI Ğ I DE Ğ ERLERLE TÜRK İ YE DEVR İ M TAR İ H İ N İ N ONURUDUR! 46. YILINDA Ş AN OLSUN DEV-GENÇ’E!
60

[email protected] 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Apr 01, 2021

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

www.yuruyus-info.org

[email protected]

Haftalık Dergi / Sayı: 4894 Ekim 2015

Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)

DEV-GENÇ;ŞEHİTLERİYLE, MÜCADELESİYLE,

YARATTIĞI DEĞERLERLE TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR!

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!

Disk Yöneticileri; Direnen Oya Baydak’ı,1 Ekim’e Kadar Direnişi Bitirmekle Tehdit Etti...

CHP İstanbul İl Başkanlığı Önünde DirenenSarıyer Belediyesi İşçilerine Silahlı Saldırı Yapıldı...

OYA BAYDAK AÇLIK GREV İNE BAŞLADI! . .OYA BAYDAK AÇLIK GREV İNE BAŞLADI! . .

Mafya Sendikacısı DİSKYöneticilerinin Tehditlerine

Boyun Eğmeyeceğiz!DİRENE DİRENE KAZANACAĞIZ!DİRENE DİRENE KAZANACAĞIZ!

Page 2: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Mustafa DOĞRU

Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Zübeyde Hanım Mah. FevziÇakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1Sultangazi / İSTANBULTel: (0-212) 536 93 44Faks: (0-212) 536 93 45

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi MatbaacılıkSanayi Cad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım

Pazarlama San. ve Tic. A.Ş.

Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 Euro

Almanya: 4 Euro

Fransa: 4 Euro

İsviçre:6 Frank

Hollanda: 4 Euro

İngiltere: £ 3

Belçika: 4 Euro

Avusturya: 4 Euro

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

Tel: (0-212) 251 94 35 www.yuruyus-info.org [email protected]

Biz liseliler, Anadolu halkının yiğit evlatlarının yazdığı tarihi öğrenmek için yolaçıktık.

Liseli DEV-GENÇ'liler 20 Eylül tarihinde tüm gün süren tarih gezisi yaptı. İlkdurak Hüseyin Cevahir'in şehit düştüğü, Mahir Çayan'ın yaralı olarak tutsak edil-diği Maltepe Direnişi’nin yaşandığı ev. Apartman önünde Çayanlar'ın direnişi anla-tıldı. Daha sonra Maltepe'de Özgürlük Parkı'na gidilerek çay içilip sohbet edildi.

İkinci durak 16- 17 Nisan Direnişi'nin yaratıldığı Çiftehavuzlar'dı. Oradan Küçükarmutlu'ya gidilerek orada yaşanan ölüm orucuna, Armutlu

Katliamı’na tanıklık eden bir anayla sohbet edildi. Armutlu tarihini anlatan belge-sel videolar izlendi.

Oradan kavganın soluksuz yeri Gazi Mahallesi'ne gidildi. Orada da tarihetanıklık eden Gazi esnaflarından biri, Gazi Katliamı’ndan 80 saatlik Günay Özars-lan'ın cenaze direnişine, Gazi Direnişlerini anlattı.

Son durak ise Haziran Ayaklanması'nın çocuk generali Berkin Elvan'ın mahallesiolan Okmeydanı'na gidildi. 16 yaşında direnişçi, 18'inde bir kahraman Sibel Yalçın'ınşehit düştüğü eve gidildi. Sibel Yalçın direnişi üzerine konuştuktan sonra Berkin'invurulduğu sokağa gidilerek tarih gezisi sonlandırıldı . Berkin'e ve tüm devrim şehitle-rine söz verildi.

GÜCÜMÜZÜ TARİHİMİZDEN ALIYORUZ!

BİZİM TARİHİMİZ; DİRENEN, TESLİM OLMAYAN HALKLARINTARİHİDİR!

TARİHİMİZ; BİZE ŞEHİTLERİMİZİN MİRASIDIR!

ŞEHİTLERİMİZİN KATİLLERİNİ UNUTMAYACAĞIZ, AFFETMEYECEĞİZ!

TARİHİNİ BİLMEYEN,GELECEĞİNİ BİLEMEZ!

Page 3: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

İ ç i n d e k i l e r

OYA BAYDAKAÇLIK GREVİNE BAŞLADI!

4 İstiyoruz Yapacağız: Devrimcigörev halkı saflaştırmak,çelişkileri derinleştirmektir -1-

20 Faşist terörünüzü ve

saldırılarınızı hiçbir yerde

karşılıksız bırakmayacağız!

21 Halk MeclisleriBirliğimiz, Gücümüzdür:Sorunlarımızın çözümühalkın örgütlülüğündedir

23 Tarihimizden Öğreniyoruz:TÖDEF’in güçlü sesi: Boykot!

27 10 Soruda: Düzen partileri...

28 Av. Fuat Erdoğan

faşizme karşı savaş çağrısıdır!

29 Kürdistan’daTek Yol Devrim:Kürt halkınınkurtuluşu oligarşininparlementosunda değildir!

30 FARC veya PKK uzlaşıyor diye

halkların emperyalizm veişbirlikçileriyleçelişkileri bitmeyecek!

32 Halkların Katili Amerika:Kredi kartı, yoksulun elinevurulmuş bir zincirdir!

33 Yozlaşmaya KarşıDeğerlerimiz: “Şans oyunları”adı altında oynatılan kumardır!

34 Halkın Hukuk Bürosu:Zulmedenler korkmaktasonuna kadar haklıdırlar!

35 Kamu Emekçileri Cephesi:Memurlardaki suni dengeyi militanmücadeleyle yıkacağız!

37 Röportaj: Ali Rıza Küçükosmanoğlu

38 İşçi Hareketi: İşçiler kadro

haklarına sahip çıkmalıdır!

39 Oya Baydak açlık grevine başladı!

41 Oya Baydak: İşim, ekmeğim,

onurum için açlık grevinebaşlıyorum!

44 Haberler...

46 Sanatçıyız Biz: Sanatçılar ancak

örgütlü olduklarında saldırılara

karşı dimdik durabilir!

47 Bizim Mahalleden:Umudu büyütmek içinYürüyüş okuyalım, okutalım!

48 Gazi’de her sokak mevzi,

herkes Hasan Ferit oldu!

51 Gerçek bayramları kutlayabilmek

için mücadelemizi büyütelim!

54 Avrupa’da Yürüyüş:Viyana direniş günlüğü

55 Avrupa’daki Biz: Konser

çalışmalarımıza yardımcıolabilecek köşe taşları...

55 Kulağımıza Küpe Olsun...

56 Yitirdiklerimiz...

7 Biz Diyoruz ki: 46. yılında

şan olsun Dev-Genç’lilere!

8 Dev-Genç şehitleriyle,

mücadelesiyle,yarattığı değerlerle Türkiyedevrim tarihinin onurudur -1-

11 Liseliyiz Biz: Biz Liseli

Dev-Genç’liyiz!

12 Ülkemizde Gençlik:Boykotlarla, direnişlerlemücadeleyi büyüteceğiz!

13 Anadolu Cephesi: Neden

liseliler? Nasıl örgütleyeceğiz?

14 Liseli gençlik ve işçi sınıfı

birlikte direnecek ve parasız

eğitim hakkımızı alacağız!

15 Adalet Yoksa Adalet Savaşçıları Vardır:Halkın adaleti,adalet açlığımızı giderecektir!

17 Cepheli: Pratik ve beceriklidir

19 AKP’nin savcıları, katilleri

korumanın aracıdırlar!

DUYURULAR

Şişli Belediyesiişçilerinden

tiyatro gösterimi

Ah Şu Tersaneler7 Ekim Çarşamba17.00-20.00Şişli Kent KültürMerkezi

Şişli Belediyesiİşçi Meclisi

Page 4: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Marks, “tarih sınıfların müca-delesidir” diyerek, tarihsel gelişimindinamiğini gösterirken, sınıflar ger-çeğini de ortaya koymuştur.

Ve bu gerçeklik tüm yalan veçarpıtmalara rağmen doğruluğunukorumaktadır.

Emperyalist düzen savunucuları“tarihin sonu”, “elveda proletarya”vb. diyerek emperyalist-kapitalist sö-mürü düzenini alternatifsiz, meşrugöstermek istiyorlar. “Sınıflaryok”sa, “tarihin sonu” ise sınıfsız,sömürüsüz bir düzen için mücadeleetmeye de gerek kalmamış olacaktır.

Sınıf bilincinden yoksun bir halksinirleri alınmış et misalidir. Ruhuyoktur, amacı yoktur. Kendine, kendisınıfına yabancılaştırılmıştır. Bilme-den, farkında olmadan kendi sınıfınaihanet eder durumdadır. Emperya-listlerin hayali budur. Ezilen halklarıuyutmak. Kendilerine yedeklemek.Böylece sömürü düzenlerini devamettirmek.

Oysa yeryüzünün her metrekare-sinde süren çatışmalar, sınıf çıkarlarıtemelindeki çatışmalardır. Ortado-ğu'da, Asya'da, Afrika'da, Amerika'da,Avrupa'da... Çatışmaların, savaşların,mezhep kavgalarının, halkların bir-birine kırdırılmasının, işgallerin, yok-sulluğun, açlığın, yozlaşmanın... ge-risindeki temel gerçek; sınıfların var-lığı ve sınıflar mücadelesi gerçeğidir.

Emperyalizm kara propaganda-sıyla işte bu gerçeği gizliyor on yıl-lardır. Bakın Ortadoğu'ya, IŞİD be-lasını halkların karşısına çıkartıyor.Kendi sömürücü, katliamcı, halkdüşmanı yüzünü IŞİD'le savaş adıaltında gizliyor. Ezilen halkların bi-linçlerini çarpıtıyor. Saflaşmayı dabu çarpıtma üzerinden kurdurmuş

oluyor. Halkları kendi saflarında “te-röre” karşı birleşmeye, savaşmayaçağırıyor. IŞİD'i, El Kaide'yi dünyahalklarına “vahşi”, “barbar”, “cani”olarak sunuyor. Bunların katliamlarınıdünya halklarına izlettirerek bütünöfkeyi onların üzerinde topluyor.Evet IŞİD, El Kaide halk düşmanıdır,emperyalist düzene hizmet etmekte-dirler. Ancak vahşi, barbar, cani ara-nacaksa bunların en büyüğü El Kaideve IŞİD'leri de yaratan emperyalist-kapitalist düzendir.

Halkların katili aynı emperyalizm,halkların adalet, insanca yaşam öz-lemlerini “barış”, “demokrasi”,“insan hakları” söylemleri ve al-datmacaları altında sömürüyor.

Sömürücü egemen sınıflar, sınıfgerçeğini gizlerken, gerçekte kendilerisınıf bilinciyle hareket ederler. Yüz-lerce, binlerce yıllık yönetme dene-yimiyle, iktidar tecrübesiyle çıkar-larının nereden geçtiğini çok iyi bi-lirler. Kendi çıkarlarının bilincindeoldukları gibi, sömürülen, ezilen yı-

ğınların sınıf bilincini de çarpıtmayaçalışırlar.

Herkes toplum ve yasalar önünde“eşit” derler. “Hepimiz aynı gemi-deyiz” derler. Sınıf gerçeğini gizlerler.Bu öylesine bir çarpıtmadır ki ege-menlerin ruhuna işlemiştir. Yüzyıl-lardır yalan ve demogojiyle sınıf ger-çeğini gizlemişlerdir. Öyle ki kendiyalanlarına kendileri inanır hale gel-mişlerdir.

Oysa sınıf, sınıflar nesnel bir ger-çektir. Yok demekle yok olmaz. Ta-rihsel, toplumsal koşulların ürünüdür.

Toplum, sınıflardan oluşur. Sınıf;toplumsal zenginlikten aldıkları payagöre, toplumsal konum ve yerleribirbirinden farklı olan topluluklaradenir. Sınıfın en özlü tanımını Leninyapmıştır: “Tarihsel olarak belir-lenmiş toplumsal bir üretim sistemiiçindeki yerine; üretim araçlarıyla(Çoğu zaman yasalarla belirlenmiş)ilişkilerine, emeğin toplumsal ör-gütlenmesinde oynadıkları role vetoplumsal zenginliklerden aldıklarıpayın büyüklüğüne ve bu paya hangiaraçlarla sahip olduklarına bakı-larak birbirinden ayrılan geniş insantopluluklarına sınıf denir.”

Her sömürücü toplumda, üretimaraçlarına sahip olanlar ve üretimaraçlarından yoksun olanlar; sömü-renler ve sömürülenler olarak ikiayrı sınıfı oluşturur.

Demek ki hepimiz aynı gemidedeğiliz. Hepimizin çıkarları ortakdeğildir. Keskin çelişkilerle sınıfsalolarak ikiye ayrılmış bir toplumdabir tarafın lehine olan, öbür tarafınaleyhinedir. Biri için iyi olan ötekiiçin kötüdür.

Sınıf bilinci, en basit haliyle çı-karlarının nereden geçtiğinin bilin-

SINIF BİLİNCİ VE SAFLAŞMA

DEVRİMCİ GÖREV; HALKI SAFLAŞTIRMAK, ÇELİŞKİLERİ DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-

İSTİY

ORUZ

YAPACAĞIZ

Saf demokrasi diye bir şey yok-tur. Burjuva demokrasisi, halkdemokrasisi, sosyalist demokrasivardır. Yani tek başına demokrasidemek yetmez. Kimin için diyesormak gerekir. O egemenlerindillerinden hiç düşürmedikleri “de-mokrasi”, “demokratikleşme”vb. yalandan ibarettir. Söz konusuolan halk için diktatörlük, kendileriiçin demokrasidir. Demokrasi derlerancak halkın örgütlenme hakkınıelinden alırlar, suç olarak görürlerancak kendileri sınırsız şekilde ör-gütlenirler.

Yürüyüş

4 Ekim2015

Sayı: 489

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!4

Page 5: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

cinde olmaktır. Hangi sınıftan oldu-ğunu bilmektir. Hangi sınıftan oldu-ğunu bilmeyen, kime karşı savaşmasıgerektiğini de bilemez.

Sınıf bilinciyle hareket etmek,sınıf çıkarlarına uygun hareket et-mektir. Egemen sömürücü sınıflar;çıkarlarının bilincinde oldukları için,iktidarlarını korumak için her şeyiyaparlar. Ve aynı şekilde ezilen sı-nıfların bilincini de aynı nedenle çar-pıtırlar.

Sınıf bilinci, her şeyi sınıf ve sı-nıfsal çıkar temelinde ele almaktır.

Örneğin saf demokrasi diye birşey yoktur. Burjuva demokrasisi,halk demokrasisi, sosyalist demok-rasi vardır. Yani tek başına demokrasidemek yetmez. Kimin için diye sor-mak gerekir. O egemenlerin dille-rinden hiç düşürmedikleri “demok-rasi”, “demokratikleşme” vb. ya-landan ibarettir. Söz konusu olanhalk için diktatörlük, kendileri içindemokrasidir. Demokrasi derler; hal-kın örgütlenme hakkını elinden alırlar,suç olarak görürler. Ancak kendilerisınırsız şekilde örgütlenirler.

Örneğin soyut, saf bir devlet deyoktur. Kapitalist devlet, sosyalistdevlet, devrimci halk iktidarı vardır.Devleti, herkesin devleti olarak gös-termeleri, sınıflar üstü göstermeleriyalandır. Her devlet iktidardaki sınıfınçıkarına hizmet eder.

“Barış”, “insan hakları” söylemleride yalan ve demagojiye dayalıdır.Tek bir soru yeterlidir; Kiminle barış?Sömüren ve sömürülen, ezen ve ezi-len, emperyalizmle ezilen haklar,patron ile işçi barışamaz, uzlaşamaz.Çünkü çıkarları birbirine tümüylezıttır. Sömürücü sınıfların düzenlerininsürdüğü koşullarda; “barış” demek,halkları sömürü, zulüm düzenine tes-lim etmek demektir.

Egemen sömürücü güçler, halkınsınıf bilincine sahip olmasını iste-mezler. 

Çünkü sınıf bilinci taşımak tarafolmaktır. Sahip olduğun sınıfın çı-karlarından yana taraf olmaktır. Kimolduğunu, neye karşı olduğunu vekimden yana olduğunu bilmektir.

Bu burjuvazi için ölüm demektir.Bunun için halkın saflaşmasına karşıçıkar.

Burjuvazi tarihsel zorunluluğunönünde durabilmek, iktidarını yitir-memek için, emekçi sınıfların iktidarayürüyüşünü; faşist kurumları, zor vekültürel, psikolojik yöntemleriyle en-gellemeye çalışır. Burjuvazi; dinsel,sanatsal, edebi kurumlarıyla kitlelereyön vermeye çalışır. Buradaki amacıgayet açıktır. Emekçilerin sınıf bi-lincini çarpıtmak ve bağımsız geliş-mesini engellemektir.

Sınıf Bilinci, Ezilen Halkların En Büyük Silahıdır!

Sınıf, sınıflar gerçeği ve sınıflarmücadelesi; tarihsel, siyasal, ekono-mik bir gerçektir. Emperyalizm; sı-nıfları, sınıflar mücadelesini ortadankaldıramaz. Emperyalizmin sınıflarıortadan kaldırma diye bir amacı dayoktur. Onun asıl derdi sınıflar mü-cadelesini ortadan kaldırmaktır. Ancakbu da bilime, doğaya aykırıdır. Çünküsınıfların olduğu yerde, sınıflar mü-cadelesi kaçınılmazdır.

O halde emperyalistler ne yapa-cak?

Sınıf gerçeğini gizleyecek, sınıfsalçıkarları gizleyecektir. Daha tam ifa-deyle sınıf bilincini çarpıtacaktır.Bunun için sistematik biçimde karapropaganda yürütecektir.

Sınıf bilincimize yönelik emper-yalist saldırı politikalarının başında“terör”, "barış", "demokrasi", "in-san hakları" vb. demagojileri gelir. 

Bize “sınıflar kalmadı” diyenlerhalka karşı çok güçlü bir sınıf bi-linciyle savaşıyorlar. Emperyalizminher politikası, halkın gerçeklerin far-kına varıp başkaldırmaması üzerinekuruludur. Bu yüzden halka gerçeklerigösteren devrimcilere, dergilerimize,türkülerimize tahammülsüzdürler.

Emperyalistlerin korkulu rüyasıMarksist-Leninist harekettir. Parti-Cephe’yi hedefine koymasının ne-deni; Marksist-Leninist çizginin halkasınıf bilinci taşıyan, kurtuluşun yolunugösteren, emperyalizme karşı tutarlıve sonuna kadar gidecek tek çizgiolmasındandır.

Halk ve Sınıf Bilinci: Halk SevgisiSınıf Bilincidir!

Burjuvazi halkın zihnini bulandırır.Hayata sömürüyü meşrulaştıracakşekilde baktırmaya çalışır. Halkınkendisine karşı saflaşmasını engel-lemek için onu milliyet, mezhep, et-nik, mesleki vb. temelde ayrıştırarakböler. Halk sınıf ve tabakaları arasındasuni çelişkiler yaratarak, var olançelişkileri büyüterek halkı birbirinedüşman eder. Halkı kendi yanındabirbirine karşı saflaştırır.

Direnen, hakları için mücadeleeden halkın bir kesimine karşı halkındiğer kesimlerini kışkırtır. Halkındayanışmasını engellediği gibi halkıngerçek düşmanını görmesini engeller.

Türk’ü Kürt’e, Sünni’yi Alevi’yedüşman eder. Müslüman-Hıristiyançelişkisi yaratır. İşçiyi memura, me-muru işçiye hedef gösterir.

Halkı eğitimsiz, örgütsüz bıraka-rak, direnme hakkını elinden alarakbilinçlenmesini önler.

Kapitalizmde halkın bilinci bilerekbulanıklaştırılır ki, burjuva partilerininamaçlarından biri budur zaten. 90'lıyıllarda, özellikle devrimci mücade-lenin yükselip halkın az çok sınıfbilincine eriştiği bir dönemde, Baş-bakan Süleyman Demirel şu açıkla-mayı yapmak durumunda kalmıştı:“Milletimiz arasında sınıf yok, her-kes birinci sınıf vatandaştır.” Bur-juvazi sınıf kavramını çarpıtmak için

Halklar tarihlerine sahipçıkarsa, sınıf bilinciyle

donanırsa yenilmez olurlar.

Sınıf bilinci bize üç şeysöyler:

Bir, biz kimiz? HALKIZ.İki, düşmanımız kim?

EMPERYALİZM veOLİGARŞİ

Üç, ne için savaşıyoruz?SINIFSIZ, SÖMÜRÜSÜZ

BİR DÜZEN İÇİN.

4 Ekim2015

Yürüyüş

Sayı: 489

5DEV-GENÇ TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR!

Page 6: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

elinden geleni yapar.

Böyle bir düzende halkın partisihalka doğruları, sınıf farklarını gös-tererek mücadeleye çağırır. Sömürüyekarşı savaşı örgütler. Emperyalizmve oligarşinin “böl-parçala-yönet”politikasına karşı, “birleşelim, sa-vaşalım, kazanalım” şiarıyla halklarıemperyalizme ve oligarşiye karşı sa-vaşmaya çağırır.

Emperyalizm ve oligarşinin çar-pıtmalarının olduğu yerde halk kit-lelerine doğruyu gösterecek, bakışlaraşekil verecek olan halkın öncüsüdür,yani Marksist-Leninist partidir. Par-tinin öncülüğü sadece halka doğrularıgöstermesinde değil, aynı zamandasınıf düşmanlarına karşı savaşta, hal-kın zaferi için liderlik etmesindedir.

Halk sevgisi burada anlamını bu-lur.  

Halk, kapitalist düzenle çıkarlarıçatışan; işçi, köylü, küçük-burjuvasınıf ve tabakalardır. Bir avuç sö-mürücü azınlığa karşı devrimi ger-çekleştirecek olan halktır. Tarihiyazan halklardır.

Tarih ve sınıf bilincine sahip ol-mayanlar halkı sevemez. Halk içinsavaşamaz, halkı savaştıramaz. Böy-

leleri halka tepeden bakarlar. Halkagüvenmezler. Burjuvazinin gördüğügibi halkı sürü olarak görürler.

Halkı örgütlemek diye bir görev-leri yoktur. Halkı beğenmezler de.Halkı; emperyalizm ve oligarşininideolojik, politik, fiziki, psikolojiksaldırılarına terk ederler. Kendi so-rumluluklarını bir kenara bırakıp,etki altındaki halkı aşağılarlar. Çokçaörneğini görürüz bunun.

Bu anlayışlar, ne tarihten, ne halkgerçeğinden, ne de sınıflar mücadelesigerçeğinden hiçbir şey anlamamış-lardır. Bilimsel de düşünmezler.

Sonuç; çok bilmiş bu anlayış sa-hipleri, gerçekte kendileri sınıf pu-sulalarını yitirmiştir. Emperyalizminideolojik etkisi altına girmişlerdir.Bilinçleri çarpılmıştır. Halkı seve-mezler, sevmezler.

Ünlü şair N. Hikmet, halk gerçe-ğini ne güzel özetlemiştir:

“Onlar ki toprakta karınca,

suda balık, havada kuş kadarçokturlar;

korkak, cesur, cahil, hakim veçocukturlar

ve kahreden yaratan ki onlardır,

destanımızda yalnız onların mâ-

ceraları vardır.”

İşte bu nedenle diyoruz ki halksevgisi, gerçek anlamda tarih ve sınıfbilincinde ifadesini bulur. Tarih vesınıf bilinci şaşmaz şekilde geleceğikuracak olanın halklar olduğunu söy-ler. Devrimin halkın eseri olduğunusöyler. Bunun için de görev, halkaöncülük etmektir.

Halklar tarihlerine sahip çıkarsa,sınıf bilinciyle donanırsa yenilmezolurlar.

Sınıf bilinci bize üç şey söyler:

Bir, biz kimiz? HALKIZ.

İki, düşmanımız kim? EMPER-YALİZM ve OLİGARŞİ.

Üç, ne için savaşıyoruz? SINIF-SIZ, SÖMÜRÜSÜZ BİR DÜZENİÇİN.

Halkın bağrından çıkan ve halkınöncüsü olan bir devrimcinin kişiliğini,eğitimini, onurunu kazandıran dasınıf bilincidir.

Sınıf temelinde örgütlenen, Mark-sist-Leninist bir örgüt, halka sınıfbilinci taşıyarak onu SAFLAŞTIR-MAYA çalışır.  SAFLAŞTIRMAKsavaştırmaktır. 

(BİRİNCİ BÖLÜM)

Halk Cephesi 29 Eylül'de DİHA baskınıyla ilgiliaçıklama yaptı. Açıklamada; "Dicle Haber Ajansı 28Eylül akşamı Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne bağlıpolisler tarafından basıldı. Merkez Kayapınar İlçesi’ndebulunan merkez bürosuna yapılan baskında 32 gazetecigözaltına alındı. Dicle Haber Ajansı, Azadiya Welat,Aram Yayınevi ve Kurdî-Der’in bulunduğu binaya girenpolisin elinde arama izni dahi yok. AKP faşizmi göster-melik demokrasiyi de rafa kaldırmış anlaşılan. DİHA’nınkatil polisler tarafından basıldığı esnada BaşbakanAhmet Davutoğlu New York’taki Birleşmiş Milletlertoplantısında nutuk atıyordu: ‘Türkiye demokratik birülkedir. Gazeteciler faaliyetlerini yürütebilirler, bununsınırı ve kısıtlaması yoktur. Ama eğer gazetecilikle ilgiliolmayan bazı faaliyetler olursa veya bazı terörist pro-pagandalara ait olunursa buna karşı davranırız." dedi.

Gazetecilik faaliyeti nedir peki Ahmet Davutoğlu?İktidar yalakalığı yapmak mı? Yargı önüne dahi çıkmamışdevrimciler hakkında komplo teorileri üretmek, senaryolaryazmak mı mesela?

Halkı aptal yerine koyamazsınız.Sizin gazetecilikten anladığınız iktidarınborazanlığını yapmaktır. Ayaklar altına aldığınız, halkdüşmanı politikalarınıza ortak ettiğiniz gazetecilik mes-leğinin onurunu devrimciler taşıyor on yıllardır buülkede. Gerçekler sadedir, yalındır, hayatın içindedir,en iyi halk bilir o gerçekleri ve ulaştırır dilden dile, ma-halleden mahalleye, şehirden şehire. Gözaltına alınanDİHA çalışanlarına geçmiş olsun diliyoruz.” denildi.

DİHA çalışanları çıkartıldıkları mahkeme tarafındanhepsi serbest bırıkıldı.

Yürüyüş

4 Ekim2015

Sayı: 489

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!66

DİHA Baskını, AKP Faşizminin Halk Düşmanı Yüzüdür!

Page 7: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Dev-Genç; şehitleriyle,gelenekleriyle, yarattığı değerlerle Türkiye devrim tarihinin onurudur. Ne mutlubu tarihi yaratan Dev-Genç’lilere...

Dev-Genç; Bu ülkedeki açlığa, yoksulluğa, adaletsizliğe karşı direnişdemektir! Bu mücadelede tutsak ve şehit düşen yoldaşlarımıza and olsun ki;zafere kadar direniş bayrağını ülkemizin her yerinde dalgalandıracağız!

Dev-Genç’li olmak bir ruh halidir! Dev-Genç ruhuyla Anadolu’nun dörtbir yanında bağımsız, demokratik Türkiye için savaşıyoruz!

Dev-Genç’liler, bulundukları her yerde devrimci düşüncelerin taşıyıcısıdırlar!Dev-Genç’liler umuttur, umut Dev-Genç’lilerin elinde büyüyor!

Dev-Genç’liler işgallerle, boykotlarla, faşist teröre karşı direnişlerle, gelenekve yarattığı değerlerle, 46 yıldır gençliğin öncüsüdür! Dev-Genç’lileri;gözaltılarla, tutuklamalarla, baskıyla, terörle asla susturamazsınız!

Hey Dev-Genç’liler! Şimdiki görevimiz birken iki olmaktır! Vatanımızın,halkımızın kurtuluşu için en yakınımızdakileri örgütlemektir!

Dev-Genç’liler bu vatanın en onurlu damarıdır! Halkımız; Dev-Genç'lileresahip çıkmak; vatanına, halkına, onuruna sahip çıkmaktır... Dev-Genç'lileriniradesi teslim alınamaz!

Dev-Genç’liler; 46 yıldır bağımsız Türkiye isteyen anti-emperyalist, anti-oligarşik mücadelenin bayraktarıdır! Bağımsız, demokratik Türkiye için Dev-Genç saflarında birleşelim!

Dev-Genç gelenek, Dev-Genç gelecektir; faşizmin ayak izlerini vatan top-raklarımızdan silene kadar savaşmak, şehitlerimize andımızdır!

Dev-Genç’liyiz biz, teslim olmayanların soyundanız! Her Dev-Genç’lininhedefi halk kurtuluş savaşımızın kurmayı olmaktır!

Dev-Genç zafer çağrısı, her daim egemenlerin korkulu rüyasıdır! Dev-Genç’liler bu halkın en onurlu evlatlarıdır! Dev-Genç’li olmak onurdur! HerDev Genç’li bunu yaşar, yaşatır!

Dev-Gençli olmak yeni gelenekler yaratmaktır! Düzenin icazet sınırlarınıaşmak, statüleri parçalamaktır.

Dev-Genç, boykotlarla, işgallerle, direnişlerle, savaşçılarıyla, milisleriyleadalet arayan, hesap soran cüretiyle onurumuzdur! Şan olsun Dev-Genç’lilere!

Dev-Genç, Gençliğin Onurudur!46. Yılında Şan Olsun

Dev-Genç’lilere!BİZ DİYORUZ Kİ;

Page 8: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Dev-Genç ismini Türkiye devrimtarihine; militanca mücadelesiyle, fe-dakarlığıyla, cüreti ve coşkusuyla,kanı ve canı ile yazdırmıştır.

Dev-Genç’in 46 yıllık tarihi; antiemperyalist olmanın, halkını vatanınısevmenin tarihidir. Dev-Genç tarihinianlatmak, Türkiye devrim tarihini an-latmaktır. Yarattığı direniş gelenekle-riyle Türkiye devrim tarihinin onuruolmuştur.

Bu tarih, bugünkü mücadelemizdebize yol gösteriyor. Bu tarihten öğre-necek, yeni geleneklerle bu tarihi bü-yüteceğiz.

Gençlik MücadeleSahnesine Çıkıyor...

Ülkemizde gençlik mücadelesi1950’li yıllarda başlamıştır esas olarak.50'lere kadar elbette gençlik mücade-leden uzak değildi. Fakat gençliğinkendi talepleriyle örgütlü bir güç olaraktarih sahnesine çıkışı, bu zamana denkgelir. Bu dönemden itibaren anti-em-peryalist, anti-faşist mücadelenin içindedinamik bir güçtür gençlik.

Gençlik hareketlerine ilk dönem-lerde yön veren çizgi ağırlıklı olarakKemalizmdir. Fakat gençlik, sorunla-rının çözümünün düzen içinde olma-dığını çok geçmeden görecektir. 27Mayıs 1960 hareketinin sağladığı gö-receli demokratik ortamda, Marksist-Leninist eserler Türkçe’ye çevrilmişve gençliğin bilinçlenmesinde önemlirol oynamıştır.

Gençlik yavaş yavaş ülkesini kur-

tuluşa götürecek olan ideoloji ile budönemlerde tanışır. İlk olarak 1956yılında Ankara Siyasal Bilgiler Fakül-tesi’nde kurulan ve diğer üniversitelerede yayılan fikir kulüplerinde gençlik,kendi yaşadıklarını ve ülkesini sorgu-lamaya başlar. Kendi yaşadığı sorun-ların, ülkenin sorunlarından ayrı ol-madığını görür. Akademik sorunlarınındışına çıkarak; ülkenin sorunlarınınçözümüne, devrime kadar birçok sorunutartışır. Fikir kulüpleri, gençliğin kendiniideolojik olarak yetiştirdiği yerler ol-muştur. Buralar sadece tartışma mer-kezleri değil, aynı zamanda gençliğinakademik-demokratik mücadelesinin,anti-emperyalist, anti-faşist mücade-lenin örgütlendiği yerler haline gel-miştir. Mücadelesi ile gençlik için birçekim merkezi haline gelmiştir FKF'ler.

Dev-Genç İdeolojikMücadele İçindeOluşuyor!

Gençlik, halkının kurtuluşunundevrimden geçeceğini anlamıştı amabu nasıl olacaktı? Gençlik mücadelesiMarksizm-Leninizm önderliğinde dev-rimci bir rotaya oturtulmadan öncefikir kulüplerinde o dönem, mücadeleiçinde yer alan çeşitli kesimlerin ideo-lojileri bulunuyordu. TİP revizyonist-leri, sosyalizmden etkilenen ama ufuk-ları dar küçük burjuva milliyetçisiYÖN'cüler, Kemalist küçük burjuvaaydınlar, MDD'ciler bunlardan bazı-larıdır.

FKF içinde 1968'e kadar TİP re-vizyonistleri etkindir. TİP’liler gençlik

446. YILINDA ŞAN OLSUN 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!DEV-GENÇ’E!

DEV-GENÇ ŞEHİTLERİYLE, MÜCADELESİYLE, YARATTIĞI DEĞERLERLE

TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR -1-

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!8

Page 9: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

mücadelesini pasifist bir çizgide tut-maya çalışsa da bunda başarılı ola-maz. Geleceğin devrimci örgütlerininönderlerinden Mahir Çayan ve DenizGezmiş’in de içinde bulunduğu grup,TİP reformizmine karşı muhalefetederler. Gençlik TİP reformizminişöyle eleştiriyordu: "TİP... temsilidemokrasiciliğin parlamentosunu tekeylem alanı seçip, aman faşizm geli-yor yaygaralarıyla Amerikan emper-yalizmine karşı her türlü aktif mü-cadeleyi reddedip, oportünist bir si-yaset izliyordu."(1965-71 Türkiye'dekiDevrimci Mücadele ve Dev-Genç)

Gençlik TİP reformizmini ideo-lojik olarak eleştirirken diğer yandanda anti-emperyalist, anti-faşist mü-cadeleyi büyütmeye devam etti. 6.Filo’nun ülkemize gelmesi ile Ame-rikan askerlerinin denize dökülmesi,CIA ajanı, "Vietnam Kasabı" olarakanılan Robert Komer'in ülkemizebüyükelçi olarak atanmasının ardın-dan, ODTÜ’de arabasının devrimcilertarafından yakılması bu döneme dam-gasını vuran eylemlerdendir.

Devrimci gençlik, eylemleri ilereformist anlayışlar arasındaki uçu-rumu derinleştirdi. Reformistlerin et-kisi altındaki gençlik de, gelişen mi-litan mücadelenin altında toplanmayabaşladı. Artık FKF içinde TİP’inetkisi tamamıyla ortadan kalkmayave mücadeleye örgütlenmeye devrimcibir anlayış egemen hale gelmeye baş-ladı.

Gençlik MücadelesineDEV-GENÇ AdıylaDevam Ediyor!

FKF'nin 10 Ekim 1969'daki Ola-ğanüstü Kurultayı’nda FKF ismi,Türkiye Devrimci Gençlik Fede-rasyonu (Dev-Genç) olarak değişti-rilir. Bu sadece bir isim değişikliğideğildir. Gençliğin mücadelesine yönveren anlayış değişmiştir. Fiili olarakgençlik mücadelesinin öncülüğünüyapan devrimciler, artık gençlik ör-gütlenmesinin yöneticileridirler. BuTürkiye devrim mücadelesinde birdönüm noktası olmuştur.

Geleceğin devrimci önderleri iştebu mücadele içinde oluşuyor. Pratiğinve ideolojik mücadelenin içinde ken-dilerini kanıtlıyorlar. Dev-Genç degeleceğin devrimci örgütünün, kadrokaynağı haline gelecektir. THKP-C'yi oluşturan kadroların önemli birkısmı Dev-Genç'in önder yöneticive kadrolarıdır.

Dev-Genç AslaSadece Bir GençlikÖrgütlenmesi Olmamıştır

Salt bir gençlik örgütlenmesi ol-manın ötesinde bir misyona sahipolmuştur Dev-Genç.

Dev-Genç, Türkiye solundaki 50yıllık parlamenterist, reformist mü-cadele çizgisinin karşısında barikatolmuş, gençliğin militan mücadelesiniörgütlemiştir. Gençliğin sosyalizme

sempati duymasında, bağımsız de-mokratik bir Türkiye’yi kurma mü-cadelesinde yer almasında, önemlibir yerin sahibidir. Bu niteliğiyleTürkiye devriminin örgütlenmesindeöncü role sahip olmuştur.

Türkiye soluna anti-emperyalistmücadele geleneğini kazandırandırDev-Genç. Anadolu’nun birçok ilindeörgütlediği anti-emperyalist eylem-lerle, emperyalist tekellere karşı dü-zenledikleri protesto gösterileriylevatansever bir gençlik yaratmıştır.İnançlı, halkını ve vatanını seven,bunun için bedel ödemekten çekin-meyen cüretli bir gençlik yaratmıştır.Ödediği bedellerle, verdiği şehitlerleadını devrim tarihine, halkın bilincineyazmıştır.

Gençlik halkın mücadelesini kendimücadelesinden ayrı görmemiş vehalkın hak arama mücadelelerindeişçilerin, emekçilerin yanında olmuş-tur. Bunun ilk örneklerinden biri1965 yılındaki Kozlu Maden Oca-ğı’nda katledilen iki işçi için düzen-lediği protesto yürüyüşüdür.

16-17 Haziran işçi direnişlerin-den, köylülerin toprak işgallerinekadar halkın her kesimiyle birlikteomuz omuza mücadele etmiştir.Kitlesel direnişlerin yaratıcısı ve yö-neticisi olmuştur.

Kocamustafapaşa Direnişi’ndeonbinleri yönetmiş, 77 1 Mayısı’ndadisiplinli ve örgütlü tavrıyla devletindaha büyük bir katliam yapmasınınönüne geçmiştir. Gençliğin bu anlayışızamanla bir gelenek haline gelecekve halkının her alandaki mücadele-sinin yanında olacaktır gençlik.

70'li Yıllar Anti-FaşistMücadeleninÖne Çıktığı Yıllardır!Anti-Faşist MücadeleninEn ÖnündedirDEV-GENÇ!

Ülkemizde yükselen devrimcimücadele 12 Mart ‘71 cuntası ilekesilmek istendi. Birçok demokratikörgüt gibi Dev-Genç de kapatıldı.Birçok yöneticisi ve üyesi tutuklandı.Birçok kişi ve örgüt düzene dönerken,

4 Ekim2015

Yürüyüş

Sayı: 489

99DEV-GENÇ TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR!

Page 10: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

yılgınlaşırken, mücadele alanını terkeden değil faşizme karşı direnişi ör-gütleyen oldu Dev-Genç. THKP-C'nin çağrısı ile bulunduğu her yerdedirenişleri örgütledi.

Bu dönemin öne çıkan özelliğicuntanın baskısının yanında, sivil fa-şist hareketin de halka karşı saldırı-larını arttırmasıydı. Sivil faşistlerdevlet eli ile örgütlendirilmiş vehalkın üzerine salınmıştı. Çıkarılansıkıyönetim yasaları, polis yasası,devlet güvenlik mahkemeleri yasasıgibi yasalarla halkın mücadelesi bas-tırılmak isteniyordu. Halkın can gü-venliği kalmamıştır. Yapılması ge-reken doğru bir anti-faşist mücadelehattının yaratılması ve faşizme karşımücadelenin örgütlenmesiydi.

Devrimci gençlik militan bir mü-cadele anlayışıyla gençliğe yol gös-teriyordu yine. İstanbul Dev-Genç’li-ler bu dönemde anti-faşist mücadeleyiyükselterek, bu mücadeleyi genişkitlelere yaymayı başarabilmişlerdir."Faşist İşgalleri Kıralım" kampanyasıile birçok yerde, okulda ve bölgede

faşist işgaller militan mücadele ilekırılmıştır.

Gençlik Kapatılan Örgütlülüklerini Tekrar Kuruyor!

Cunta 30 Mart 1972’de Kızılde-re'de THKP-C'nin önder kadrolarınıkatleder.

Devrimci hareket fiziki olarakyok edilmiştir. Geride, onun silahlımücadele ile yarattığı mücadeleyesempati duyan, büyük bir kitle bı-rakmıştır. Fakat örgütsüzdür bu kitle.En önemli sorun bu kitlenin örgüt-lenmesidir. Dev-Genç’liler bu göreviomuzlarlar. Cephe potansiyelini ör-gütleyen Genç cephelilerin arasındadırDayı'mız.

Dev-Genç'liler bir yandan faşizmekarşı mücadeleyi sürdürürken diğeryandan da cunta ile dağıtılan örgüt-lülüklerini tekrar kurma göreviylekarşı karşıyadır. İkisini birarada yü-rütür Dev-Genç’liler. Tekrardan ku-rumlaşmalarını faşizme karşı müca-delenin içinde gerçekleştirirler. Ve

12 Mart cuntası sonrası gençliğinilk merkezi örgütlülüğü olan İYÖKD(İstanbul Yüksek Öğrenim KültürDerneği) Cepheliler’in önderliğindekurulur. İlk kurulan bu örgütlülüğüniçinde Cepheliler’in dışında diğer si-yasi gruplar da vardır.

Mücadele bedel gerektiriyordu.Faşizme karşı savaşmak bedel öde-meyi gerektiriyordu. Bu bedeli öde-meye cesaret edemeyen, reformist,oportünist gruplar bu birliği dağıtmakisteyecek, dağıtamadıkları noktadada birlikten çekip gidecektir. Birliğinzorunlu bir ihtiyaç olduğu bu dö-nemde reformizm ve oportünizmyine birliği baltalayacak ve güçlübir örgütlülüğün oluşmasına engelolacaktır. Diğer yandan da faşizm;kurulan dernekleri basıyor ve kapatmakararları alıyordu. Dev-Genç’lilergençliğin merkezi örgütlülüklerinikurma çabasını bırakmazlar. 80 cun-tasına kadar İYÖKD, İYÖD, İYÖ-DER gibi derneklerle gençliğin mü-cadelesini örgütlemeye devam eder.

Sürecek

Dev-Genç46. YılŞenlikÇalışmalarıSürüyor

Liseli Dev-Genç’liler, 29 Ey-lül’de Sarıyer’dekiBehçet Kemal Çağ-lar Lisesi’nde, Dev-Genç 46. yıl şenliğiçalışmaları çerçeve-sinde 5 adet afiş astı.

Dev-Genç 46. YılındaUmudu Büyütüyor!

Okmeydanı Dev-Genç'liler 26 Eylül'de, Dev-Genç’in46.yıl şenliği için çalışmaları başlattı. Yapılan çalışmada300 adet afiş asıldı. Afişler asılırken halkla sohbetleredildi, yapılacak olan şenliğe çağrı yapıldı.

Dev-Genç'liler Umudu Yayıyorİstanbul Üniversitesi: Dev-Genç'liler İstanbul Üni-

versitesi'nde yeni öğrencilerle tanışıp sohbet etti. 28Eylül'de yapılan çalışmada Dev-Genç dergisi dağıtıldıve Dev-Genç’in 46. yıl şenliğinin afişleri asıldı.

Saldırılarla BizleriKorkutamazsınız!

Kartal Liseli Dev-Genç'li bir öğrencinin evine, mo-tosikletli kişi veya kişilerce 25 Eylül'de silahlı saldırıoldu. Saat 00.25 sıralarında gelen saldırgan veya sal-dırganlar iç odanın camına doğru 4 el ateş etti. Duvaraisabet eden mermi eve bir zarar vermedi. Evde yaşa-yanlara hiçbir zarar gelmedi.

LiselilerBayram Kahvaltısında Buluştu!

Okmeydanı Liseli Dev-Genç tarafından düzenlenenbayram kahvaltısı, 25 Eylül günü Sibel Yalçın Parkı’ndayapıldı. Kahvaltıda yeni liselilerle tanışıp, bayramlarındeğerinden bahsedildi. Kahvaltı sonrasında yapılankısa sohbetten sonra bayramlaşma kahvaltısı sona erdi.

Sarıyer

Yürüyüş

4 Ekim2015

Sayı: 489

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!10

Page 11: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir
Page 12: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Ülkemizde Gençlik

Kartal Şehit Öğretmen HüseyinAğırman Endüstri Meslek Lisesi Öğ-renci Meclisi’nin örgütlediği ”Kantin Fi-yatlarını Boykot Ediyoruz” eyleminetüm okul katıldı. Direniş zaferle so-nuçlandı. Önlerine dizilen öğretmenle-rine önce dertlerini anlatan, sonra is-tekleri kabul olmayınca öğretmenlerinkurduğu barikatı yıkıp geçen liselileröğle arasında yiyeceklerini dışarıdanucuz bir şekilde aldılar.

Kartal Şehit Öğretmen HüseyinAğırman Endüstri Meslek Lisesi Öğ-renci Meclisi 29 Eylül’de açıklama ya-parak: “Bizler liselileriz dışarıdan hiç-bir gelirimiz yok. İşçi ailemizin bize ver-dikleri harçlıklarla okullara bile zorgelip gidiyoruz. Bunun üstüne bir de yet-mezmiş gibi kantin fiyatlarını en lükskafe fiyatları ile aynı limite çıkartıyor-sunuz. Zaten sözde parasız olan okul-larınıza zor para yetiştiriyoruz, bir de si-zin gırtlaklarınızı tıka basa doyurmakiçin para tuzağınız olan kantinlerinizdenpahalı yiyeceklerinizi almamızı talepediyorsunuz. Hadi ordan! Sizin kural-larınıza uymuyoruz. Kantin fiyatlarıdüşene kadar okulumuzda her gün öylearaları okul kantinini boykot ediyo-ruz” ifadelerine yer verdi.

Parasız EğitimSınavsız Gelecek,Berkin İçinAdalet İstiyoruz!

Okmeydanı: Liseli Dev-Genç'li-ler 23 Eylül'de “Parasız ve Bilimsel Eği-tim” için İTO Lisesi karşısında üst ge-çide ve Anadolu parkına pankart astı.Yaptığı açıklamada: "Parasız bilimseleğitim en meşru hakkımızdır. Yoksul ço-cukların parasızlıktan okuyamadığı ül-kemizde en çok zengin çocuklarınınokuyabildiğini görüyoruz. Parasız eği-tim istiyoruz alacağız" denildi.

Aynı gün içerisinde 23 Eylül’de “Pa-rasız Eğitim Sınavsız Gelecek Berkinİçin Adalet İstiyoruz” kampanyası kap-samında 26 Eylül’de Gazi Halk Meclisindedüzenlenecek olan toplantı için bildiri da-ğıtımı ve kapı çalışması yapıldı. Halka ya-pılacak toplantı ve kampanya ile ilgili bil-gi verildi. “Hep birlikte el ele verip halkdüşmanı AKP iktidarına karşı gasp edilenhaklarımız için ve katledilen çocuklarımıziçin mücadele edelim.” denildi.

Gazi: Liseli Dev-Genç’liler 28 Ey-lül'de okulların açıldığı gün Şair Abay Ko-nanbay Anadolu lisesinde “Parasız Eğitim,

Sınavsız Gelecek, Berkin İçin Adalet İs-tiyoruz” pankartı astı.

Sarıyer: Baltalimanı Mahallesi’ndebulunan Behçet Kemal Çağlar Lisesi’ndeyapılan çalışmada 28 Eylül'de okulunilk açılış saatlerinde öğrenciler sıradayken“Parasız Eğitim Sınavsız Gelecek, Berkinİçin Adalet İstiyoruz” pankartı sınıfıncamından asıldı. Pankarttan sonra okulunsınıflarına “Parasız Eğitim Sınavsız Ge-lecek, Berkin İçin Adalet İstiyoruz” ya-zılamaları yapıldı. Ve okulun çevresine veduvarlarına Dev-Genç’in 46. yıl afişleriasıldı. Ayrıca okulun duvarlarına 2 tane“Liseli Dev-Genç” yazılaması yapıldı.

Bağcılar: Liseli Dev-Genç'liler 28Eylül'de Bağcılar Yunus Emre Mesleki veTeknik Anadolu Lisesi’nde bir adet “Pa-rasız Eğitim Sınavsız Gelecek, Berkin İçinAdalet İstiyoruz” yazılı pankart astı.

Paralı EğitimiKimse Onaylamaz!

Dev-Genç’liler 29 Eylül’de İstanbulÜniversitesi'nde öğrencilerle parasızeğitim ile ilgili anket yaptı. Anket sıra-sında öğrencilerle sohbet edildi, dergi da-ğıtıldı.

Direnen Kazanır!Kantin Fiyatları Boykotu Zaferle Sonuçlandı!

Boykotlarla, İşgallerle, Direnişlerle Mücadeleyi Büyüteceğiz!

Gazi

Yürüyüş

4 Ekim2015

Sayı: 489

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!112

Page 13: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

4 Ekim2015

Yürüyüş

Sayı: 489

113DEV-GENÇ TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR!

Gençlik, tümdünyada devri-min motorgücüdür.

Gençlik, bir halkın geleceği, umududur. Bu yüzdendüzen, sürekli halde gençliğe saldırır. Özellikle liseliler,yaşları itibariyle çok genç ve yaşamda tecrübesiz oldukla-rı için olumlu-olumsuz her şeyden çabuk etkilenirler.

Gençlik; militan, atılgan, cüretlidir, akademikmeraklarından ötürü öğrenmeye açıktır. Gençliğin buyanlarını, düzen kendine yedeklemek ister. Dahasıvatansever yanlarını da kullanarak milliyetçi, faşistörgütlenmelerin içine katmak için her şeyi yapar.

Kendine yedekleyemediği geniş bir kesimi ise,uyuşturucu, çeteleşme, televizyon, internet, telefon gibibağımlılıklarla teslim almaya çalışır. Yaşamın kendisorunlarından uzaklaştırıp, apolitikleştirir.

Karakteri itibariyle duygusal olan liselilerin tepki-lerinin düzene yönelmemesi için bencilleştirir, yalnız-laştırır, bunalımlı bir ruh hali ortaya çıkarır. Yaşı itiba-riyle karşı cinse merak uyandırır, aşk, sevgi diye çarpıkilişkiler kursun ya da başka bir şeyle ilgilenmesin ister.

Liselilerin okul ve aile bağları güçlüdür. Eziciçoğunluğu yoksul ailelerden gelen gençlerin, aileyekarşı sorumluluk duygusunu suistimal ederek bencilleş-tirir.

Yoksul aile çocuklarını, ücretsiz ders, bedava ders-hane gibi imkanlar da sunarak kendine çekmeye çalışır.Özellikle din olgusunu da kullanarak bilimsel düşünce-den uzaklaştırıp, soru sormayı bile unutturur. Tarikat vb.örgütlenmeleri ile gençliği kaderci, şükürcü, memnunolmadığı şeylerden kurtulmanın yolunu dua ve ibadetolarak gösteren, başka bir alternatif olmadığını öğütle-yen bir anlayışı hakim kılmak ister.

Peki gerçekten öyle midir? Yozlaşma, gericilik, ırkçıörgütlenmeler, din, bencillik dışında başka bir alternatifiyok mudur gençliğin?

Gençliğe bilimsel düşünceyi, soru sormayı ve olay-lar arasında bağ kurabilmeyi öğretmeliyiz. Bu bilincesahip olan liseliler, aile ve okul bağlarından daha rahatkurtulacaklardır.

Liseliler, dünyayı kendi ailelerinden ibaret zanne-derler. Halkı, halk gerçeğini bilmezler. Halkı tanımala-rını sağlamalı, ufuklarını açabilmeliyiz. Bunun içinöncelikle liselileri tanımalıyız. Tanımalı, sevmeli, inan-malı ve onlara emek vermeliyiz.

Küçük de olsa sorumluluklar vermeli, yaptığımızişlerde yanımıza alabilmeli, kapı çalışması ve ev ziya-

retlerine mutlaka götürmeliyiz.

Emperyalizm ve bağımlılık olgusunu kavratmalı,vatansever duygularını vatanının bağımsızlığı ve halkı-nın özgürlüğü için mücadele etmenin zorunluğunun far-kına vardırmalıyız.

Okul, dershane, staj, kantin, baskıcı faşist öğret-menlerle ilgili günlük sorunlarını çözüme yönelmeli, buçözümlere ortak edebilmeliyiz. Militanlığı ve heyecanı-nı yazılama, afiş, cezalandırma gibi eylemlere katmalı-yız.

Kültür, sanat, spor, kamp, piknik gibi faaliyetlerörgütlemeli, gençlerin görev almalarını sağlamalı, deği-şik komitelere katmalıyız.

Liselilerin bir kısmı maddi zorluklardan kaynaklıçalışmak, ailesine maddi katkıda bulunmak zorunda his-setmektedir. Bu gibi sorunlarını da dayanışmayla çöz-meli, kendi ailesi gibi yoksulluk içinde yaşayan on mil-yonlarca insan olduğunu anlatmalıyız. Yoksulluktankurtulmanın tek yolunun, sömürü düzenine karşı savaş-mak olduğunu göstermeliyiz.

Liselilerin faşizm karşısında önemli bir güç olduğu-nu aklımızdan çıkarmamalı, en yakınımızdan başlaya-rak şehir, bölge ve tüm liselileri kapsayacak talepleretrafında liselerde çalışmalar yürütmeliyiz. Liselilere,neden öğrenci meclislerinde örgütlenmeleri gerektiğini,sorunlarının çözümünün birlikte mücadele ederek çözü-leceğini göstermeliyiz.

Yaşamın her alanında alternatif olduğumuzu, sosya-lizmin gücünü, örgütümüzün olanaklarını gösterebilme-liyiz. Bunun için gençlik meclisleri kurmalı, liselilerebu meclislerde görev vermeliyiz.

Dev-Genç'in tarihini okutmalı, şehitlerimizdenöğrenmelerini sağlamalıyız. Tarihimizi öğrenmek bizibugünün sorunları karşısında güçlü kılar, yön gösterir.Bunun için eğitim çalışmaları, seminerler, film göste-rimleri, anmalar, mezar ziyaretleri yapabiliriz.

Dünya gençlik örgütlenmelerini anlatan kitaplarıtoplu okuma günleri örgütleyip okutabiliriz. Bu hemortak bir ruh ve coşku hali yaratır hem de yoldaşlık bağ-larını güçlendirir. Eğitim grupları kurmalı, kendimizinve liselilerin eğitimini süreklileştirmeliyiz.

Liseli Dev-Genç, DLMK'dan itibaren liseli gençli-ğin örgütlenmesinde büyük bir miras bırakmış, ön açıcıolmuştur. Gençliğin öğrenme merakını, cesaret ve atıl-ganlığını halkının kurtuluşuna giden yolda örgütleyebi-leceğimizi göstermiştir. Liselileri Liseli Dev-Genç saf-larında örgütleyip, bağımsızlık, demokrasi, sosyalizmmücadelesinin neferleri yapma hedefiyle çalışacağız.

NEDEN LİSELİLER? NASIL ÖRGÜTLEYECEĞİZ?

AANNAADDOOLLUU CCEEPPHHEESS İİ

Page 14: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Yürüyüş

4 Ekim2015

Sayı: 489

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!114

PARASIZ EĞİTİM LİSELİ GENÇLİĞİN HAKKIDIR! LİSELİ GENÇLİK VE İŞÇİ SINIFI BİRLİKTEDİRENECEK VE HAKLARIMIZI ALACAĞIZ!

Halk Cepheliler 23 Eylül'de İzmir’in Gültepe, Çı-nartepe, Şahintepesi, Çobançeşme ve Kuruçeşme CemeviMahallelerine 26-27 Eylül tarihlerinde beşincisi düzen-lenecek olan Doğançay ve Anadolu Halk Festivalininafişlerini asıp bildiri dağıttılar. Kuruçeşme Cemevi’nede 1 adet festival pankartı asıldı, Cemevi yönetimiylegörüşüldü ve festivale davet edildi. 2 saat süren, billbo-ardlara, otobüs duraklarına ve mahalle içlerine toplam200 tane afiş asıldı.

Bir sonraki gün İzmir’in Atatürk Mahallesi’ne festivalafişleri asıldı. Halktan birçok kişi festivale katılacağını

söyledi. Daha önceki festivalleri duymayan birçok kişiyeulaşıldı.

22 Eylül'de ise Aliağa’nın Yenimahalle, tren istasyonuçevresi ve merkezde; Menemen’in tren istasyonu çevresi,Asarlık Dere Mahallesi, Uğur Mumcu mahallelerindetoplamda 200 afiş asıldı, 200 bildiri dağıtımı yapıldı.

Dersim'de Gözaltına AlınanTuncer Gümüş Serbest Bırakıldı!Dersim’de 24 Eylül'de Halk Cepheli Tuncer Gümüş

yolda çevirme yapan jandarma tarafından hakkındayakalama kararı olduğu gerekçesiyle gözaltına alındıve Tunceli il Merkez Jandarma Karakolu’na götürüldü.Bir sonraki gün adliyeye çıkarılan Gümüş savcılığaverdiği ifadeden sonra serbest bırakıldı.

Halkın Gelenek ve Değerlerinin Sürdürücüsü Bizleriz Gelin Anadolu Halk Festivallerini Büyütelim!

Topraklarımızın 35 milyon met-rekaresinde Amerikan askerlerininpostalları dolaşıyor. İşbirlikçi tekelciburjuvazi tüm yeraltı ve yerüstü zen-ginliklerimizi emperyalizme peşkeşçekiyor.

Halkımıza bundan kalan ise yağ-ma, talan, sömürü, katliamdır. Busömürü düzeninin çarkları arasındahalkımız açlığa ve yoksulluğa mah-kum ediliyor. Bundan en fazla nasibinialan kesim de işçilerdir. Günde 12-14 saat çalışan işçiler patronları dahafazla kazansın diye hayatlarını ortayakoyuyorlar. İş cinayetlerinde canlarınıveriyorlar. İşçinin alın terine, ekme-ğine bir de kan karışmıştır. SadeceAKP iktidarı boyunca 15.300 işçikatledildi. Ülkemizde yoksulluk sınırı4 bin, açlık sınırı 2 bin 700 TL’dir.Yani işçiler yoksul ve açtırlar.

Bütün gün evlerine bir lokma ek-mek götürmek için makine başında,tersanede, yerin yedi kat dibinde di-dinir dururlar. Buna karşılık iştenatılma tehditleriyle, aşağılanmaylakarşı karşıya kalırlar. Her şeyi dahaiyi koşullarda yaşamak için yaparlar,ailelerinin, çocuklarına daha iyi ba-kabilmek için yaparlar. Her şeyinsahibi bir avuç asalaktır. Devlet ege-menlerin, baskı ve sömürü aracıdır.Egemenlerin zulmünü gizleyen bir

örtü görevi görmektedir. Sözde herkesyasalar önünde eşittir. Her şeyi ya-sama, yargı ve yürütme belirler. Amagerçek bunun tam aksidir. Devletinbütün organları meclis, başbakan,bakanlar kurulu egemenler ve em-peryalizm tarafından belirlenir. Ya-salar onların çıkarları doğrultusundaşekillenmiştir Patronlar işçilerin ikikuruş maaşına da göz dikmiştir. Ver-diğini de geri almak ister. Bunu dadevlet aracılığıyla sağlar. Aldığı üc-retlerle zaten kıt kanaat geçinenişçiler (elektrik, su, doğalgaz vs.)vergi adı altında sömürülmeye devameder. Ödediğimiz bütün vergiler em-peryalizmin ve işbirlikçi tekelci bur-juvazinin kasasına akmaktadır. İnsanların temel ihtiyaçları vardır.

Bunlar; barınma, giyinme, eğitim,sağlık vb. gibi ama tüm bu ihtiyaçla-rımız için emekçi yoksul halkımızdandevlet aracılığıyla vergi adı altındaharaç alınmaktadır. Bugün birçok işçiailesinin lise, üniversite çağında ço-cukları vardır. Sözde eğitim parasızdır.Herkesin eğitim görme hakkı vardır.İşçiler çocuklarını okutmak, iyi birgelecek hazırlamak için çalışır du-rurlar. Okula gönderdiklerinde isekayıt parası, kömür parası, karneparası vb. bir sürü ödemeyi yapmakzorunda bırakılıyorlar. Şimdi soru-

yoruz size... Hani eğitim parasızdı.Zaten ödediğimiz vergilerle bunlarkarşılanmıyor mu? Hem de fazlasıylakarşılanıyor. O halde bağış görünümüadı altına toplanan paralar ne için.

Öğrenciler, memurlar, işçiler, iş-sizler tüm ezilenler birlikte ve daya-nışma içinde olmalıdır. Bu asalak-lardan haklarımızı almanın tek yolubudur. İşçi meclislerinde, halk mec-lislerinde, liseli meclislerinde örgüt-lenmeliyiz. Birliğimizi sağlamakmeclislerde örgütlenmekten geçiyor.Bizi ancak biz yönetiriz.

Halkımız, İşçiler,Öğrenciler;

Bizlerden istenen bu paraları öde-meyin! İstenen bu paraların hiçbirhaklı ve meşru yanı yoktur. Eğitimçocuklarımızın hakkıdır. Bugün AKPhalka savaş açmıştır. Soygun, talanbu savaşın birer parçasıdır.

Bu saldırılara karşı haklarımızısadece direnerek kazanabiliriz. Tümişçiler, emekçiler liseli gençliğin boy-kot günü direnerek kazandığımızhaklarımızı yine direnerek koruma-lıyız. Tüm işçileri, emekçileri 6 Kasımgünü liseli öğrenci gençlik ile da-yanışmaya çağırıyoruz. Gücümüzbirliğimizdir. Meclislerde örgütlene-lim, hakkımız olanı alalım.

Page 15: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Çocuğun öldürüldü, dolandırıldın,paran çalındı, dayak yedin, boşana-caksın, tecavüze uğradın, kavga yap-tın, tehdit edildin, evine hırsız girdi,alacağın var ödenmiyor, patronunseni işten attı, devlet sana haksızlıkyaptı vb. nedenlerle haksızlıklaramaruz kalır halkımız. Başına bun-lardan biri gelene “git mahkemedehakkını ara” derler.

Kolay değildir hakkını aramak mah-kemelerde. İster ceza davası olsun isterhukuk davası. İster alacaklı ol, isterborçlu; ister davacı ol, ister davalı.

Yıllarca dişinden tırnağından parabiriktirip ev almak hayali kurar hal-kımız. Evi almak için emlakçıya,Jet Fadıl gibi televizyonlarda reklamveren dolandırıcılara, mahallesindekimüteahhite gider. Şanslı olan evsahibi olabilir. Çünkü ev satanlar ya-saların tüm boşluklarını bilir. Siz pa-ranızı ödemişsinizdir. Satıcının evivermesi gerekir. Fakat evi vermez.“Mahkemeye git” derler.

Dava açmak istersiniz ancak pa-ranız varsa dava açabilirsiniz. Ön-celikle dilekçe yazmanız gerekir.Bunu beceremezsiniz. Onun için biravukata gidersiniz. Avukat sizdenpara ister. Sizden en az, masraf olarak3.000 TL -5.000 TL ister. Ayrıca ve-kalet ücreti talep eder. Bir de vekaletçıkarmak için notere para ödemenizgerekir. Paranız yoksa kendiniz davaaçmak zorunda kalırsınız. Arzuhalciyepara ödeyerek hakkınızı kaybedebi-leceğiniz bir dilekçe yazdırırsınız.Sonra adliyeye gidip bilmediğinizyerlere gönderilir ve saatlerce bek-lersiniz. Dava miktarına göre mah-keme harcı ödemek zorundasınızdır.Örneğin 100.000 TL’lik bir dava aç-mak isterseniz 3.000 TL masraf öde-mek zorunda kalırsınız. En düşükmahkeme masrafı 1.000 TL’den aşağı

değildir. Sonrasında aylarca beklersiniz.

Size bir kağıt gönderirler. Sizdenbir takım belgeler ve deliller istenir.

Bunları anlamaz, anlatacak bir avu-kata danışırsınız. Para ödemek zo-runda kalırsınız. Paranız yoksa ku-laktan dolma bilgilerle istenenleriyerine getirirsiniz. Sizin veya avukatınyaptığı hata, hak kaybına neden olur.Çünkü yargı kuralları farklıdır. Ör-neğin dilekçenizi zamanında mah-kemeye vermemişinizdir; bir dahadelil sunamazsınız. Ödediğiniz pa-ranın karşılığında alacaklıdan makbuzalmamışsanız, bunu başka delille is-patlayamazsınız. İsterseniz yüzlercetanık huzurunda vermiş olun, yinede durum değişmez. Davanız redde-dilir.

Tapuda veya noterde işlem yap-mamışsanız artık evi alma imkanınızyoktur. Şanslıysanız ödediğiniz parayıalabilirsiniz ancak. Mahkemeler enerken 1 yılda biter. Üst mahkemelerdedüşünüldüğünde en az 2 senedenönce davanız bitmez. 1-2 yıllık davasüreleri en kısa sürelerdir. Yoksa da-vaların çoğu 3-5 sene sürer.

Davayı kazanmak da yeterli de-ğildir. Bir de bunu icraya koymanızgerekir. Bunun da masrafı vardır.Borçlu, mahkeme kararı olmasınarağmen borcunu ödememiş ve mal-larını başkasının üzerine yapmışsa,başka şirket kurmuşsa veya parasıyoksa dava sonunda alacağınızı ala-mazsınız. Açmış olduğunuz davaboşa gider. Adamın gerçekte para-sının olduğunu bilseniz de durumdeğişmez. Paranızı ödemeyen, de-ğişik şirketler kurarak veya başkayollarla aynı işleri yapsa da durumdeğişmez. Çünkü o işini kılıfınauydurmuştur. Yapılan baştan sonadolandırıcılıktır. Fakat soygun dü-zeninde işini kılıfına uydurduktansonra ortada bir suç yoktur. Hattadolandırıcı ve hırsız ne kadar çok

çalarsa mahkemeler tarafından dahafazla korunur. Bir gün Cumhurbaş-kanı, bakan, milletvekili, belediyebaşkanı gibi makamlara getirilir.

Düzende her şey parayla işler.Mahkemeler de parayla işlem yapar.Dava açmak para, avukat tutmakpara, noterde işlem yapmak para, ta-nık para, tebligat para, icraya gitmekparadır. Hiçbir hukuksal işlemi parasızyapamazsınız.

Düzende haklı olmanız veya mah-kemede kazanmanız önemli değildir.Karşıdaki, düzenin kurallarına göreişini bildikten sonra yapacağınızhiçbir şey yoktur. Mahkemeler so-rununuzu çözmediği gibi mağdu-riyetinizden para kazanır. Şansaparanızı tahsil etseniz bile bununüzerinden 3-5 yıl geçmiş olur. Tahsiledilen paradan devlet harcını alır,avukat da payını... Sonuçta elinizeparanızın yarısı geçer.

Borçlu olsanız da durum değiş-mez. İşinizi kılıfına uyduramazsanızsizi hapishaneye de atarlar, mallarınızada el koyarlar.

10 TL elektrik borcunuz varsahemen elektriğinizi keserler. Borcunuzicraya düşerse bir anda borcunuzkatlanır. 10 liralık borcunuz 300-400TL olur. Devlet harç alır, avukat ve-kalet ücreti…

Halkımızın deyimiyle “Allah kim-seyi devlete ve bankalara borçlu

ADALET YOKSA ADALETSAVAŞÇILARI VARDIR

BU DÜZENDE ADALET YOKTUR!

HALKIN ADALETİ, ADALET AÇLIĞIMIZI GİDERECEKTİR!

4 Ekim2015

Yürüyüş

Sayı: 489

15DEV-GENÇ TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR!

Page 16: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

yapmasın”. Devlet ve bankalar “ala-cağına aslan, borcuna sıçandır”.Çünkü tüm kanunlar onlar içindir. On-lara dava masrafı, zaman aşımı, kanunyoktur. Düzen onların düzenidir.

Mahkemeler vermeleri gerekenbir kararı, yıllar sonra halkın lehineverdiği zaman hemen sömürenlerinimdatlarına meclis yetişir. Mahke-menin, halkın lehine verdiği karardadayandığı kanunu hemen değiştirir.

Örneğin bankalar yıllarca bankaaidatı, dosya masrafı adı altında halkısoydu. Milyonlarca insanın parası ça-lındı. Mahkemeler yıllar sonra, yapı-lanın haksız olduğunu tespit etti. Mah-keme kararlarına rağmen hırsızlığadevam ettiler. Milyonlarca insandansadece çok az bir kısmı parasını almakiçin başvuru yaptı. Çoğu kişi forma-liteden ve masraftan korktuğu içinparasını almadı. Sonrasında meclistebankaların bu masrafları alabilmesiiçin yeni kanun düzenlendi. Bankalarınçaldıkları yanlarına kar kaldı. Bir debunu meclisten kanun çıkararak yasalhale getirdiler.

Ceza davalarında da durum farklıdeğildir. Mahallede kimin uyuşturucusattığını, kimin hırsızlık yaptığını,kimin çete olduğunu, kimin fuhuşuyaygınlaştırdığını, kimin adam dövüp,tehdit ettiğini, kimin haraç topladığınıherkes bilir. Polis de bunu bilir, askerde. Yani devlet bunu bilir. Fakat bun-ların hiçbiri devlet tarafından yaka-lanmaz. Bu işlerin haracını muhakkakbir devlet görevlisi alır ve bunlarıorganize eder.

Dayak yediniz, malınız çalındı,tecavüze uğradınız, dövüldünüz, teh-dit edildiniz, dolandırıldınız, çocu-ğunuz alıkonuldu vb. bir olay başınızageldi. “Karakola git, mahkemeyegit” derler.

Suç işleyen, karakol tarafındankorunan biriyse veya polis uğraşmakistemezse karakoldakiler sizi hemenkovalar. Siz yılmamışsanız, şikaye-tinizi takip etmişseniz veya suçlununarkası kuvvetli değilse karakol veyasavcılık işleminizi kabul eder. Kara-kol, koruduğu kişiyi siz dışarı çık-madan serbest bırakır. Siz takipçi veısrarlı olursanız savcılık işleme devameder. Sonrasında dava açılır. Dava

sürecinde sizi koruyan hiçbirmekanizma yoktur. Ancaksiz güçlüyseniz veya karşıtarafın ‘dayısı’ yoksa, başı-nıza bir iş gelmez. Mahkemesüreci yıllar sürer. Siz artıkdavayı takip etmekten vaz-geçersiniz. Sonuçta bir cezaçıksa da adaletin olduğunainanmazsınız.

Devlet görevlisi polis, as-ker veya başka birisi cezadavası boyutunda bir suç iş-lerse, bunlara ceza bile verilmez.Üstelik sizin ceza almanız da yüksekolasılıktır.

Tüm bu anlattıklarımızın göster-diği gerçek şudur: Hukuk sistemi birüst yapı kurumudur. Ekonomik sistemnasılsa, hukuk sistemi de ona görekurulmuştur. Bu düzenin adaleti yok-tur. Çünkü düzen sömürü üzerinekurulmuştur. Sömürünün olduğu yer-de adaletsizlik muhakkak vardır. Ka-nunlar ve mahkemeler de bu sömürüdüzeninin devam etmesi içindir.

Halkın adaleti ise çok yalındır. - Bürokrasi yoktur. - Sorunu temelden çözmek he-

deflenir. - Şekli hukuk değil, halkın adalet

açlığını gidermek önemlidir. Bugün devrimci hareket iktidarda

olmasa bile, örgütlü olduğu mahal-lelerde, halkın hukuksal sorunlarınıdüzen gibi çözmemektedir. Çözümlerişekli değildir.

Alacaklı ve borçlu olunca iki tarafıçağırmaktadır. Mahallenin ileri ge-lenleri ve güvenilir insanların olduğukarar mekanizması kurmaktadır. İkitarafı da dinlemektedir. Yazılı belgenvar mı dememektedir. Şekli, bürokratikişlemler önemli değildir. İnsanlarıyüzleştirmektedir. Taraflar farklı olaylaröne sürerse olaya tanık olanları din-lemektedir. Olayı kendisi de araştır-maktadır. Sonrasında olayları mahalleliönünde tartışmaktadır. İki tarafın daeksik olan bir yanı varsa ona görekarar vermektedir. Kararının uygula-masını da takip etmektedir. Borçluborcunu nasıl ödeyeceğini söylemek-tedir. Borçlu zor durumda ise ona daçözüm bulmaya çalışmaktadır. Borçlu

keyfi olarak borcunu ödememişseödemeyi hemen yapması sağlanmak-tadır. Sonuçta alacaklı ve borçlununhakkaniyete göre anlaşmaları sağlan-maktadır. Borçlu dolandırıcı ise bundansonra başkasının canını yakmasınaizin verilmemektedir.

Halkın adaleti, örgütlü olduğumahallelerde uyuşturucu, mafya, fu-huş, hırsızlık gibi suçların tamamenyok edilmesi için mücadele etmek-tedir. Bu tip suçları yozlaşma olarakgörmektedir. Yozlaşmaya karşı herbedeli ödemiş ve ödemektedir. Yoz-laşma içinde olanlar önce uyarıl-maktadır. Suç işlemeye devam edil-diğinde teşhir edilmektedirler. Sonuçtayozlaşma içinde olan kişi her şeyerağmen yaptıklarına devam edersecezalandırılmaktadır. Bu sürecin hep-sinde eğitim ve suçun sistem sorunuolduğu bilinciyle hareket edilmektedir.

Halkın adaleti devrimci iktidarkurulduğunda da halkın sorunlarınıhalkla çözecektir. Halk mahkemelerikuracaktır. Halk, adalet mekanizma-sının içinde olup uygulayıcısı ola-caktır. İki adalet arasında hiçbir konuda

benzerlik yoktur. Sömürü düzeni ada-letsizlik olduğu sürece ayakta dura-bilmektedir. Halkın adaleti ise adaletigüçlendirdikçe ayakta durabilecektir.

Devrimciler adalet için mücadeleetmektedir. Sömürenler ise adalet-sizliğin devam etmesi için…

Bugünden emperyalistlere, halkdüşmanlarına, mafyaya, çetecilere,uyuşturucuya, yozlaşmaya karşı ver-diğimiz adalet mücadelesi ve halkınsorunlarını çözmekteki yöntemlerimizdevrimci halk iktidarındaki adaleti-mizin nasıl olacağının ispatıdır.

Yürüyüş

4 Ekim2015

Sayı: 489

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!16

Page 17: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Bir Cepheli’nin elinden her işgelmelidir. Bir Cepheli karşılaştığı bü-yük küçük her sorunda pratik çö-zümler üretebilmeli, sorunu çözme-lidir.

Faşizm koşullarında devrimcilikyapıyoruz. Bu koşullarda kimin ne-rede, hangi şartlar altında çalışacağıbelli olmaz. Bu durum ihtiyaca ve ko-şullara göre değişebilir. Ama değiş-meyen tek şey; nerede olursak olalımhep yaşamın içinde olacağız, insan-larla ilişkilerimiz olacak.

Belki ilk başta önemsiz görülebi-lir, ancak örneklerle daha iyi anlaşı-lacaktır. Savaşan bir örgütüz. Savaşınihtiyaçları bellidir. Bunları temin et-mek kadar onları kullanmak ve bo-zulduğunda pratik çözümler üretmekkonusunda yeterli bilgiye, birikime,beceriye sahip miyiz? Ya da daha ge-nel ihtiyaçları ele alalım örneğin; birsigorta attığında tamir edebilir miyiz?Çamaşır nasıl yıkanır, ütü nasıl yapılırbilir miyiz? Küçük bir yaraya pan-suman, kalbi duran birine kalp masajıvb. yapabilir miyiz? Giysilerdekiufak tefek yırtık sökükleri dikebilirmiyiz? Bir çorba, bir pilav pişirebilirmiyiz? Duvara bir çivi çakabilir mi-yiz? Veya elimiz pense, tornavida,matkap tutar mı? Fotoğraf çekmeyi,biraz da olsa bilgisayar, on parmakklavye kullanmayı bilir miyiz? Birotomobil nasıl çalışır, acil durumlar-da düz kontak nasıl yapılır bilir mi-yiz? Ev nasıl taşınır, nelere dikkat edi-lir, boya badana nasıl yapılır? Eli-mizden bu türden işler gelir mi?Veya elimiz kalem tutar mı, en azın-dan derdimizi, düşüncemizi ifadeedecek kadar yazabilir, bir eylemi, di-renişi, gelişmeyi haber haline getire-bilir ve onu bir makale haline dönüş-türebilir miyiz? Bu soruları ve ör-nekleri daha da çoğaltabiliriz.

Sorun şudur; biz bu işlere nasılbakıyoruz? Basit ve önemsiz migörüyoruz? “Bana göre değil” midiyoruz? Yoksa bunlar sıradan in-sanların işi; biz daha önemli, büyükişlerle mi uğraşırız diyoruz?

Cepheli böyle dü-şünmez elbette! Cepheli yukarıdasayılan birçok işi bilmiyorsa öğrenen,biliyorsa öğreten ve bunu hayata ge-çiren olmalıdır.

Mücadele ve hayat bizi bekle-mektedir. Becerilerimizi ortaya koy-malı, pratik olmalıyız. Bunun için dediyalektik materyalist bakış açısıyladoğru olanı düşünmeli, becerileri-mizi ihtiyaçlar temelinde geliştirme-li, iradi olup yaşamın her anına mü-dahale ederek sorunları çözebilmeli-yiz.

Beceri Doğuştan Kazanılan Bir Yetenek Değildir!

Bir Cepheli; usta aşçı olmayabilir,marangoz olmayabilir, terzi, elek-trikçi, şoför, sağlıkçı, fotoğrafçı vb.meslek erbabı olmayabilir. Ancakyukarıda sıraladığımız, sorduğumuzher şeyi asgari biçimiyle yapmayı, işaletleri vb. kullanmayı bilmelidir!Bilmiyor olabiliriz. Her birimiz fark-lı koşullarda yetişmiş, farklı eğitim-ler almış, farklı işlerde çalışmış ola-biliriz. Bu nedenle de ihtiyaç diye dü-şünmemiş, bilmiyor olmayı sorunetmemiş olabiliriz. Ancak devrimci-lik farklıdır! Her şeyi asgari düzeydeöğrenmeyi, becerikli olup pratik çö-zümler bulmayı gerektirir.

Bunların hiçbiri özel yeteneklergerektiren işler değildir. Yaşamıniçinde halktan insanların yaptığı, öğ-rendiği şeylerdir. Basit olan şeyler bel-ki; ancak bazı koşullarda bizim içinhayati önemdeler.

Halk ile olan ilişkilerimizde, ör-gütlenmelerdeki önemini düşünelim.Diyelim ki, gittiğimiz bir evde par-mağı kesilmiş bir çocuğa, vücudun-da yanık olmuş birine yaptığımızilkyardım, ufak bir pansuman nasıl biretki yaratır? Ya da bozulan bir eşya-yı tamir etmek, damlayan musluk so-rununu çözmek vb. önemli değil mi-dir? Ya da günlük koşturmacalardanyorgun düşmüş ev kadınına, babayayardımcı olmak, işlerini kolaylaştır-

mak, hakkımızda olumlu düşüncele-rin oluşmasını sağlamaz mı?

Tersini düşünelim. Elinden hiçbiriş gelmeyen ve beceriksiz birini elealalım. İhtiyaçlarını hep başkası ta-rafından çözülmesini bekleyen birinidüşünün. Ve bu bir Cepheli olsun.Olur mu? İnsanlar o kişiye saygı du-yar mı, sevgi gösterir mi? Güvenebilirmi böyle birine? Tabi ki hayır! Hal-kımız sorun çözenlere, yaşamındaörnek olanlara, emekçi olanlara güvenduyar, onlara kapısını açar, sözlerinidinler.

Mücadele içinde savaşı örgütler-ken de, savaşı halklaştırıp halkı ör-gütlerken de becerikli ve pratik ol-malıyız.

Becerikli ve pratik olmak veya yu-karıda sayılan işleri yapmak; doğuş-tan gelen bir yetenek değil, hayatıniçinde mücadeleyle kazanılan, çalı-şarak, yoğunlaşarak öğrenilen, eldeedilen bir beceridir.

Cepheli, pratik ve beceriklidir.Olmayacak işlerle uğraşmaz. Mü-kemmel-ideal çözümlerle oyalan-mak, örgütünü, yoldaşlarını, halkınıoyalamak yerine basit ama pratiksüreç alan çözümler üretir.

Cepheli; isteyen, hisseden ve his-settiren olarak devrimi büyüten ol-malıdır.

Kendini Geliştirmeyen Düzeni GeliştirirPRATİK VE BECERİKLİDİR

Sorunları çözmeyenler isteristemez engelleretakılacaktır, yavaşlayacaktır.Çözülemeyen sorunlarbirikecektir. Biriken sorunlarzamanla bir dağ olacaktır. Odağ, önümüzü görmemiziengelleyecektir. Sorunlarıçözmediğimiz gibi sorununbir parçası olmamız vekendimiz bir sorun olarakdayatmamız kaçınılmazolacaktır. Cepheli için çözümsüz birşey yoktur.

4 Ekim2015

Yürüyüş

Sayı: 489

17DEV-GENÇ TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR!

Page 18: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Sorun Çözen Olmalıyız!Devrimci mücadelenin sorunları

hiç bitmeyecektir. Çünkü mücadelevarsa, iş varsa sorun ve çözümü de hepolacaktır.

Biz devrimcilerin işi sorunları çöz-mektir. Öyle de olmak zorundadır.Çünkü yaptığımız işin büyük bölü-münü sorunlar ve sorunlara M-L çer-çevede doğru düşünerek bulduğumuzçözümler oluşturmaktadır.

Devrimci çalışmadaki verimi belir-leyen de aslında budur. Sorunları çözen,çözmeyi başaran verim alır. Sorunları çö-zen; insanları örgütler, engelleri aşar, ih-tiyaçları karşılar, olanakları yaratır, dev-rimi bir adım daha ileriye taşır.

Sorunları çözmeyenler ister is-temez engellere takılacaktır, yavaş-layacaktır. Çözülemeyen sorunlarbirikecektir. Biriken sorunlar za-manla bir dağ olacaktır. O dağönümüzü görmemizi engelleyecek-tir. Sorunları çözmediğimiz gibi so-runun bir parçası olmamız ve ken-dimizi bir sorun olarak dayatmamızkaçınılmaz olacaktır.

Cepheli için çözümsüz bir şeyyoktur.

Çoğu zaman zor gözüken sorunlaraslında basit şekilde çözülebilecek ni-teliktedir. Ancak bunları görmemek;farkında olmamak, ertelemek, çözmekonusunda kararlı ve inatçı olmamakişi zorlaştıran, imkansız olmasını sağ-layan etkenlerin başında gelir.

“Sorun varsa çözüm de vardır” di-yen devrimci önderler; çözümün anah-tarının, sorunu çözme iradesinde ol-duğunu ifade ederler.

Cepheli İradidir!Yaşadığımız kapitalist düzen baş-

tan aşağıya çarpıktır ve sorun üretir. Budüzende yaşayan, onun kültürüyleyetişen insanlarımıza da bu sorunlaryansımaktadır.

Açlık, yoksulluk, işsizlik, aile içigeçimsizlik, uyuşturucu, kumar, fuhuş,kültürel dejenerasyon… Eğitim, sağ-lık, konut sorunu, Kürt halkının ulu-sal sorunu, Alevilerin inanç sorunu, ba-ğımsızlık sorunu, demokrasi soru-nu… Sorunların ardı arkası yok.

Elbette bu sorunların birçoğunu budüzen içinde çözmemiz mümkün de-ğil. Asıl ve köklü çözüm, bu düzeninyıkılması ile mümkündür.

Yine de her sorunun çözümünüdevrim sonrasına havale edemeyiz.Çünkü halkımız sorunlarına çözüm arı-yor. Bu noktada onların günlük ya-şamlarındaki sorunlarını tespit edip çö-züm için kafa yoran, yol-yöntemleröneren, onlarla birlikte çözüm için ça-lışan olmalıyız. Halk örgütlenmesibir anlamda budur zaten. Halk ile bir-likte, halkın en temel sorunlarına sa-hip çıkmak, onları çözmek. Bunu ya-parken elbette asıl ve nihai çözümündevrim olduğunu kavratmak, devrimehazırlamak.

Cepheli, sorunlar karşısında çözümyolları üretirken kendi yolunu kendi-si yapıp sorunları çözerken, tüm kit-leye bunu kavratma hedefinden şaş-mamalıdır.

Örneğin yaşadığımız mahallelerdeen yoksul aileleri tespit edip onların te-mel ihtiyaçlarını, mahallede yürüte-ceğimiz bir kampanya ile halkı da ka-

tarak karşılayabiliriz. Bu somut bir ör-nektir. Sorun yoksulluktur. Sorununkaynağı ve sorumlusu düzendir. So-runu kısmen de olsa (çünkü yoksulluk,açlık ancak devrimle çözülür) çözenCepheliler ve onların birleştirdiğihalktır.

Biz halkın sorunlarını çözdükçebize olan güvenleri artacaktır. Bu dü-zen sürdükçe hiçbir zaman sorunlarıtümden çözemeyiz. Çünkü sorunlarıyaratan bu düzendir! Ama çözüm ko-nusunda sarf ettiğimiz irade, emekkendisi sorun olan bu sömürü düzeninideğiştirebileceğimizi halka göstere-cektir. O inanç ve güvenle halkımız et-rafımızda topyekün ve köklü çözümiçin örgütlenecektir.

Sadece halkın değil bize olan so-runların da üstesinden gelmeliyiz,çözmeliyiz. Dergi dağıtımından ku-rumlarımızdaki sorunlara, çeşitli ihti-yaçlarımıza kadar birçok sorunumuzvardır. Tek tek insanlarımızın yaşadığısorunlar da buna dahildir. Tüm bu so-runların üstesinden nasıl geleceğiz?Öncelikle “sorun varsa çözümü de var”deyip kendiliğindenciliğe hapsetme-den, iradi olarak kolektivizmi işlete-rek sorunları çözme iradesi göster-meliyiz.

Doğru düşünmek, doğru kararlaralmak burada önemlidir. Buna da yönveren ideolojimiz, kültürümüz, gele-neklerimiz olmalıdır.

Cepheliler olarak sorunlar karşı-sında gerilmeden, çözümsüzlüğe ka-pılmadan çözüm üreten bir iradeyleyolumuza devam edip, devrimi bü-yütelim.

Antep’te 30 Eylül sabahı saat 07:00 civarında birailenin evine gelen işkenceci polisler, eve baskın yap-mışlardır. Açıklama yapan Antep Halk Cephesi: “Dev-rimcileri her fırsatta sahiplenen ve yeni doğan kızınaElif Sultanımızın adını koyan Cuma Söğüt (Çavuş) abi-mizi evde bulamayan katiller etrafı dağıtmışlar ve evde

bulunan dergilere ve kitaplara el koyduktan sonra iş-yerinde bulunan Cuma abimizi gözaltına almışlardır.

Gözaltı ile ilgili olarak eşine herhangi bir sebep be-lirtilmemiştir. Siyasi Şube’ye giden arkadaşlar Cumaabimiz hakkında bilgi sahibi olmaya çalışmaktadırlar”dedi.

Gözaltılar, Baskılar Bizi Yıldıramaz!

Yürüyüş

4 Ekim2015

Sayı: 489

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!18

Page 19: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Ali İhsan Demirel, 19-22 Aralık2000 yılında, 20 hapishaneye birdeneş zamanlı olarak yapılan hapishanelerkatliamının, Bayrampaşa'da yaşanankısmının soruşturulması için görevliolan Eyüp Cumhuriyet Savcısı’ydı.Ancak altı kadının diri diri yakıldığı,toplamda on iki tutsağın katledildiğibir katliamı aydınlatmak bir tarafa,soruşturmanın üstünü kapatmak içinher şeyi yaptı.

Katliamın sorumlularının cezalan-dırılması ve adalet talebiyle yapılanyüzlerce basın açıklaması, miting, ey-lem, slogan, duvar yazısı ile katliamınasla unutturulamayacağını anlayanAKP, hem katliamdaki sorumluluğunugizlemek, hem de göstermelik bir yar-gılama yaparak, gerçek adalet talebininönüne geçmek için on yılın sonundabir dava açtırdı. Açılan davanın sa-nıkları arasında, katliamın siyasi veaskeri üst düzey sorumlularından hiç-birinin bulunmaması, birçoğu er sta-tüsündeki askerlere dava açılması dadavanın gerçekte neye hizmet ettiğinigöstermekteydi.

Oligarşi içi çelişkiler, mücadeleninve adalet talebinin gücü on yıl sonrada olsa böyle bir davanın açılmasınızorunlu kılmıştır. Yine aynı şekildebu davayı on yıl boyunca süründüren,delilleri örtbas eden savcı Ali İhsanDemirel'e de "görevi kötüye kul-landığı" gerekçesiyle dava açarak,bir savcısını gözden çıkararak AKPkendini aklamaya çalışmıştır. Oysabiliyoruz ki 2002 yılından bu yanaiktidar olan AKP, kendi iktidarı bo-yunca yaşatılan tecritin ve iktidarı sü-resince devam eden ölüm oruçlarındayaşamını yitiren 25 devrimcinin kati-lidir. AKP iktidarı kendinden öncekidönemde gerçekleştirilen katliamı so-ruşturmayıp, üstünü kapatarak sahip-lendiğini göstermiş, tecriti sürdürüpağırlaştırarak da bu suçun doğrudanfaili durumuna gelmiştir. Tecrit vekatliam bir devlet politikasıdır ve AKPbunun devamcısıdır.

Savcı Ali İhsan Demirel'in, görevikötüye kullanmak iddiasıyla açılandavası Yargıtay 5. Ceza Dairesi’ndesürdü ve sonuç olarak görevi kötüyekullandığı için 1 yıl hapis cezasınaçarptırıldı. Bu cezanın, işlediği suçunkarşılığı olmadığını bilsek de savcı,bu ödül gibi cezayı kendisine yakıştı-ramamış, kararı temyiz etmiş. Aliİhsan Demirel’in yargıtaya verdiğitemyiz dilekçesi de kendini kurtarmakiçin her türlü aşağılık savunmayı ya-pabilecek özellikte bir kişi olduğunugösteriyor.

Savcı diyor ki:"Dosyada raporuolan şikayetçilerin katliamda yara-landıklarına ilişkin bir bilgi yoktur!"yani başka yerde de yaralanmış ola-bilirler. Yani sahte rapor düzenlemişolabilirler!

Savcı diyor ki: "şikayetçilerin da-vaya katılmaları için “gerçek” mağ-duriyetlerini ortaya koymaları gere-kir". Yirmi dört saatini birlikte geçir-dikleri yoldaşlarının acıyla kavrulanve kömür topuna dönmüş bedenlerinigörmek ve bırakalım kendi bedenle-rinde oluşan yaraları sadece aynı kat-liama maruz kalmak... Onlar için hergün adalet beklemek... Mağduriyetmi demiş savcı efendi! Sanki uçakrötar yapmış da çocuğunun doğumgününe yetişememiş! Mağduriyetmiş!

Hala mağduriyetten, hala rapordanbahsediyor. Ortada kömür topuna dön-müş devrimcilerin bedenleri varken,ortada diri diri yakılmış altı kadınvarken, ortada on iki ceset varken,ortada işkenceye maruz kalmış, yanmışbedenler varken hangi mağduriyetinispat edilmesini isteme cesaretini bu-luyorsunuz kendinizde? Bu küstahlıkhiç hapis bile yatmayacağınızı bildi-ğiniz bir göstermelik cezadan kurtul-mak için mi? Nasıl bu kadar alçak,nasıl bu kadar insanlıktan nasibinialamamış oluyorsunuz?

Savcılar hangi görevi yapmak içinvarlar? Halka karşı işlenen suçlardaneden hep katilleri koruyan görüşler

ileri sürer, katilleri gizlerler? Nedendevrimcilerin halk için adalet istediğieylemlere acımasızca saldırır, en ağırcezaları talep ederler? Delilsiz, kanıtsıztutuklama isterler?

Çağlayan’da, rehin alınan ve AKPpolitikası sonucu ölüme mahkum edi-len savcı Mehmet Selim Kiraz ile il-gili, savcının Berkin davasını çözece-ğinden bahsetmişti bazı aklıevveller…Ne çözmesi, savcılar bizzat AKP'ninkatilleri koruma politikasının ara-cıdırlar. İşlenen katliamların akla-yıcısı, koruyucusu ve dolayısıyla daortağıdırlar.

AKP yeni katliamlara devam etmekiçin katillerini koruma politikası izliyor.Kısa bir süre önce Haziran Ayaklan-ması şehidi Ethem Sarısülük'ün katilipolis Ahmet Şahbaz da tahliye edildive davanın takip edilmesini önlemekiçin dava Ankara’dan Aksaray'asürüldü. Peki ne olacak? Halk adaletsizmi kalacak? 19 Aralık şehitleri adaletsizmi kalacak? Berkin, Ali İsmail, yüz-lercesi katledilen isimsiz Kürt çocuklarıadaletsiz mi kalacak? Adaletsizliğininsan ruhunda açtığı yaranın tarifiyoktur. O nedenle gerçek adalet ara-yışları asla bitmez mutlaka katillerinkapısına dayanır.

AKP’NİN SAVCILARI, KATİLLERİKORUMANIN ARACIDIRLAR!

SAVCI BEY 19 ARALIK BAYRAMPAŞA KATLİAMINDA TUTSAKLARIN YARALANDIĞINADAİR BELGE OLMADIĞINI İDDİA EDEREK, İŞLEDİĞİ SUÇLARI BÜYÜTÜYOR!

Berkin için adalet isteğimiz 840gündür sürüyor. Katilleri nerede?Denenmedik yol, gidilmedik yer bı-rakmadık! Adalet nerede?

Vaz mı geçeceğiz? Asla! Berkiniçin adalet istemek, halklara özgürlükistemektir! Adaleti de özgürlüğü dekendi ellerimizle alacağız!

4 Ekim2015

Yürüyüş

Sayı: 489

19DEV-GENÇ TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR!

Page 20: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Cizre’de YapılanKatliamları AffetmeyecekHesabını Soracağız

Cephe Milisleri 18 Eylül'de Ok-meydanı’nda ana caddeye “Cizre Kat-liamının Hesabını Soracağız/DHKC”yazılı bomba süslü pankartı, demirkorkuluklara astı. Cepheliler saat 13.00sularında caddeyi trafiğe kapatarakçektikleri ajitasyonlarla ve sloganlarlaCizre Katliamı’nın hesabını soracak-larını belirtti. Cepheliler; “Cizre’dekatleden devlettir. Kürt halkımızın aka-cak her damla kanından AKP sorum-ludur. Buradan AKP’yi ve onun polis-lerini uyarıyoruz. Kürt halkımıza sal-dırmaktan vazgeçin. Yaptığınız herkatliam karşısında bizleri bulacaksınız.Katil polisler attıkları her adımda kar-şılarında bizi bulacaklar. Mermilerimizehedef olacaksınız. Katledilen Kürt ço-cuklarımızın hesabını mahşere bırak-mayacağız. Bombalarımızla, silahla-rımızla hesap soracağız” şeklinde çek-tikleri ajitasyonlarla eyleme son ver-miştir. Daha sonra eylem yerine gelenbomba imha ekipleri ve çok sayıdazırhlı araç; pankartın bulunduğu caddeyitrafiğe kapatarak, pankartta asılı bombasüsünü fünyeyle patlattı. Ardından ma-halleye girerek acizce Cephelileri ma-halle içinde aramaya başladılar. Cep-helileri bulamayan polisler mahalledençıktılar.

Okmeydanı’nda Cepheliler halkdüşmanı katil polisleri mahalleye gir-diklerine pişman ettiler. 27 Eylül'desaat 18.00 sıralarında, Gazi Mahalle-si’nde Hasan Ferit Gedik için yapılanyürüyüşe saldırı sonrası başlayan Cep-helilerin direnişini ve Cephe Milisle-

ri’nin Okmeydanı’nda bir polis otosunayönelik gerçekleştirdiği silahlı eylemihazmedemeyen halk düşmanı polisler,mahalleye akrep araçlarıyla girerekhalka ve devrimcilere gözdağı vermekistediler. Ancak karşılarında Cephelileribuldular. Sibel Yalçın Parkı'nın yakı-nında akrep araçlarının geçtiği yolubarikat kurarak kesen Cepheliler, mo-lotoflarla 2 akrep aracını yakarak ma-halleden kovdular. Gazi’de devam edendirenişe Okmeydanı’ndan destek veselam gönderen Cepheliler “KatilPolis Mahalleden Defol!”, “Hasan FeritGedik Ölümsüzdür!”, “Umudun AdıDHKP-C!” sloganlarını attılar ve eylemiiradi olarak sona erdirdiler.

Ahlaksızları,Çocuk TacizcileriniMahallemizdeBarındırmayacağız

Okmeydanı’nda 25 Eylül'de Mah-mut Şevket Paşa Mahallesi’nde kah-vehane işleten Ercan isimli sapığakarşı, silahlı cezalandırma eylemi ger-çekleştirildi. Mahalle halkından gelenşikâyet ve istihbaratları bir süredir de-ğerlendiren ve araştıran Cephe Milisleri,kahveci Ercan’ın suçunun sabit oldu-ğuna karar vermiş ve cezasını infazetmek üzere harekete geçmiştir. Çocuktacizcisi Ercan, milislerin kurşunla-rından kurtulup kendini bir apartmanakilitlemiştir. Ancak bu sadece geçicibir kurtuluştur. Milisler kahvehane içe-risine girerek kahvehanede bulunanherkesi dışarı çıkarmıştır. Ve kahve-hanenin içerisi taranıp ajitasyon çe-kilmiştir. Çekilen ajitasyonda “Bizler

Cepheliyiz mahallelerimizde yıllardıryozlaşmanın ve halk düşmanlığınınher türlüsüne karşı mücadele ediyoruz.Kahveci Ercan 6-7 yaşındaki çocuklarıtaciz eden bir sapıktır. Suçludur. Vecezası sabittir. Bugün elimizden kurtulsada mutlaka cezalandırılacaktır. Bunungibi pisliklere karşı sizler de tavır alın.Bize bildirin” denildi.

KatillerdenHesap SormayaDevam Edeceğiz!Halkın AdaletindenKurtulamayacaksınız!

Cephe Milisleri Hasan Ferit Gedikve katledilen halk çocuklarının hesabınısormak için Okmeydanı’nda bir ekiparacını taradı. Eylem 27 Eylül gecesisaat 01.00 sıralarında Okmeydanı’ndabulunan Baruthane bölgesinde yapıldı.Cephe Milisleri yol kenarında bekleyeniçinde iki polisin bulunduğu ekip aracınıyaylım ateşine almıştır. Cephe Milis-leri’nin ateşiyle neye uğradıklarını şa-şıran katiller araçtan korkakça aşağıinerek, kaçacak yer aradılar. Aracınarkasına saklanan korkak polisler, Cep-helilere karşılık bile veremediler. CepheMilisleri iki şarjör mermiyle halk düş-manlarına dünyayı dar etmiştir. Ve ar-dından iradi olarak çekilmiştir. CepheMilislerinin yaptığı açıklamada; "Halkçocuklarına sıkılan her kurşunun he-sabını misliyle soracağız. Bir dahakigelişimizde bu kadar şanslı olamaya-caksınız. Hasan Ferit Gedik’in katil-lerini korumanın ve kollamanın bedelinicanınızla ödeyeceksiniz. Kürt halkınayaptığınız saldırıların ve katliamların

Faşist Terörünüzüve Saldırılarınızı

Hiçbir YerdeKarşılıksız

Bırakmayacağız!

Yürüyüş

4 Ekim2015

Sayı: 489

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!20

Okmeydanı

Page 21: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Suriye Halk Cephesi mülteci kriziyle ilgili 25 Eylül'de biraçıklama yaptı. Açıklamada: "Türkiye ve dünyada yaşananSuriyeli mülteci krizi her geçen gün büyüyor. Türkiye’deyaklaşık 10 gündür Avrupa’ya gitme umuduyla bekletilen 100– 150 kişilik mülteci grubu Edirne’den yürüyerek Avrupa’yageçmek istiyor. Denizlerde boğulduklarını, Avrupa’ya yürüyerekgeçme umutları olduğunu belirten mülteciler, defalarca Türkiyepolisiyle karşı karşıya geldi. Bir kısmı zorla kamplarına gerigötürüldü, bir kısmı yürümeye karar verdi. Yürüyüş esnasındaaralarında çocuk ve yaşlıların olmasına rağmen polis mültecilerigazla dağıtmak istedi. Mülteciler bir süre açlık grevi yaptı,oturma eylemi, yol kapatma gibi eylemlerle Edirne’den Avru-pa’ya gidişlerine izin verilmesini istedi. Ancak tüm girişimlerinerağmen; Türkiye, Yunanistan üzerinden Avrupa’ya geçişlerineizin vermedi. Suriye’deki krizin başında 'Tüm Suriyelilere ka-pımız açıktır' diyerek Suriyelilerin Türkiye’ye gelişini adetateşvik eden ve daha kriz başlamadan önce kampları hazıreden AKP iktidarı, kapısını açtığı Suriyeliler için ne yaptı?Kamplarını işbirlikçi yetiştirme, silahlandırıp Suriye’ye tekrarsavaşmaya gönderme merkezleri haline getirdi. İnsanlaraçlıktan, işsizlikten, eğitim sorunundan kaynaklı Türkiye’dedahi yaşayamaz hale geldiler. İstanbul’da ucuz işgücü olarakkullanılan Suriyeli çocukların çalıştırılmadığı tekstil atölyesi

yok gibi. 3 Eylül’de Bodrum sahillerine vuran cesediyle dünyagündemine oturan Aylan bebek, emperyalizmin ve işbirlikçilerininyarattığı mülteci sorununun en bariz resmidir. Avrupa’yı umutolarak gören Suriyeli mültecilerin; her türlü yöntemi denedikleriyolculuklarında baskı, şiddet, ölüm, açlık ve hastalıktan başkabir şey yok. Suriye’deki krizin büyümesine işbirlikçilere silahve eğitim desteği vererek ortak olan, Türkiye ve emperyalistülkeler, mülteci krizinin baş sorumlularıdırlar. Buna rağmenmülteci kriziyle karşılaştıklarında dışlama, ucuz iş gücü olarakköle pazarı haline getirilme ya da sokaklarda kendi kaderlerineterk edilme durumuyla karşı karşıya kalıyorlar. Ülkelerindekisavaş koşullarından dolayı çareyi ülke dışına kaçmakta bulanSuriyelilere çağrımız; yaşadığınız her acının, ülkenizdekisavaşın sorumlusu emperyalistler ve işbirlikçileridir. Onlarancak sizi kullanır, sömürür ve yavaş yavaş öldürür. Tekkurtuluş, yaşadığınız ülke topraklarıdır. Ülke topraklarında iş-birlikçilere ve emperyalistlere karşı topraklarınızı savunmayıve kendi vatanınızda yaşam koşullarını zorlamayı tercih et-melisiniz. Bu ülke, bu vatan sizin, işbirlikçilerin ve emperya-listlerin eline bırakmayın" denildi.

Yeni BerkinlerCizre’nin Hesabını Soruyor!

Liseli Dev-Genç Milisleri 23 Eylül'de “Cizre’nin HesabıSorulacak/Liseli Dev-Genç Milisleri” imzalı bomba süslüpankartı, Karlıktepe Mahallesi'nde astılar. Milisler havai fişekatarak pankartın bulunduğu yerden geri çekildiler. Geri çekil-menin ardından sadece 1-2 dakika içinde mahalle tamamenpolis ablukası altına alınıp mahallenin içi resmi ekip araçlarıyladoldu. Milisler güvenli şekilde geri çekildiler. Sabah saatlerindebomba süslü pankart katiller tarafından büyük bir gürültü ilepatlatıldı. Yaptıkları açıklamada şunlara değinildi: "Cizre’dekatlettiğiniz masum halk, sanmayın ki sizden hesap sormayacak.Nasıl ki Berkinleri katlettiniz hesabını misli ile ödediniz.Sizin en güvenlikli merkezlerinize girdik, işte aynen böyleCizre’nin hesabını da soracağız. Mermilerimiz beyninizdepatlayacak" denildi.

Kürdistan’da Sokağa SaldığınızKöpeklerinizi Toplayın!

İstanbul Küçükarmutlu Mahallesi’nde 18 Eylül'de saat21.00 sularında halk düşmanlarının araçları karakola dönerken,Cephe Milisleri tarafından tarandı. Cephe Milisleri’nin yaptığıaçıklamada: "Cizre’de yine köpeklerinizi halkımıza saldırttınız.Yaşlısından gencine onlarca insanımızı katlettiniz. Bu katliamıdurduracak ve yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz. Eylemimizinamacı Kürt halkımıza yönelik saldırıların hesabını sormaktır.Halkımız yalnız değildir. Bu eylemde milislerimiz halk düş-manlarının aracını kurşunlayarak sadece yapacaklarımızınmesajını düşmana anlatmak istemişlerdir. Kürdistan’da sokağasaldığınız köpeklerinizi toplayın!" denildi.

Suriyeli Mülteci Krizinin SorumlusuEmperyalizm ve İşbirlikçisi AKP İktidarıdır

4 Ekim2015

Yürüyüş

Sayı: 489

221DEV-GENÇ TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR!

Page 22: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

90’lı yıllar gecekondu mahallele-rinin yoğun bir şekilde yerleşim yerihaline geldiği yıllardır. Köylerindegeçim kaynakları devlet tarafındantalan edilen halkımız, göç etmek zo-runda kalmıştır. Çarenin büyük kent-lerde olduğunu düşünüp elinde avu-cunda ne varsa satıp büyük şehirleregelip devrimcilerin kurduğu gece-kondu mahallelerinden Küçükarmut-lu, Gazi, Okmeydanı, Nurtepe, Sarı-gazi, 1 Mayıs gibi mahallelere yer-leşmişlerdir.

Yoksul halkın sorunları İstanbul’agelmekle son bulmadı. Ellerindeavuçlarında ne varsa ortaya seripbaşlarını sokacakları gecekondularyaptılar. Yaptıkları evler defalarcayıkılıp talan edildi. Gözaltına alın-madık kadın, erkek, coplanmadık ço-cuk kalmamıştır. İlk gecekondu şehidiolan Hüsnü İşeri ve henüz yedi ya-şındayken okuduğu okulda panzerinaltında kalarak hayatını kaybedenSevcan, gecekondu direnişlerininsembolü olmuşlardır. Aileleri yok-sulluktan kaynaklı köylerinden göçedip gelmişlerdir.

Küçükarmutlu’da bir göz gece-konduda yaşarken devrimcilerle ta-nışıp can güvenliklerini onların ala-bileceğini görmüşlerdir. Ancak yok-sullara bir göz gecekonduyu çokgören faşizmin katil polisleri tara-fından, her ikisi de şehit edilmiştir.Sonrasında sorunlar giderek büyü-meye başlamıştır. Halkın başta ba-rınma hakkını savunma olmak üzereönlerinde dağ gibi duran sorunlarınınçözümü için artık devrimcilerin ön-cülüğünde örgütlü bir yaşam biçiminihayata geçirmeye başlar. Artık ortakalınan kararla Halk Meclislerini ha-yata geçirme zamanı gelmiştir.

İlk günlerde halkın elektrik, yol,su, okul vb. sorunlarının çözümüiçin, acil ihtiyaçların için örgütlü biryapıya gerek duyuldu. Devrimcilerinyönlendirmesi ile her sorunlarını elbirliği ile çözecekleri Halk Meclis-lerini kurdular.

Öncelikle mahallenin acil ihti-yaçlarını belirlediler. Bunlar sırasıylayol, su, kanalizasyon, elektrik, sağlıkocağı, çocukların oyunlar oynayacağıparklar, halkın ibadet etmesi içinibadethaneler elbirliği ile yapılmıştır.Bunun en büyük örneği Küçükar-mutlu’ya can, kan bedeli karşılığındayapılan cemevidir.

Halk Meclisinin Küçükarmut-lu’daki faaliyetlerinin başında önce-likle yozlaşmaya karşı yapmış ol-dukları halk mahkemesidir. Ahlak-sızlık yapanları Armutlu halkı hepbirlikte halk mahkemesinde yargıla-mış, bu da halkın çok hoşuna gitmiştir.Ahlaksızlık yapanlar mahalle halkınınkararıyla mahalleden atılmışlardır.

Halk Meclislerinin yaptığı çalış-malar bununla da sınırlı değildir. Birsorun varsa Halk Meclisi çözüyor,alınacak kararları Halk Meclisi alıyor.Seçim süreçlerinde kapı kapı dola-şarak seçimin çare olmadığını anla-tıyordu. Halk Meclisi kendi muhtarve belediye başkanı adaylarını kendiörgütlü yapısı altında alıp hayata ge-çiriyordu.

Halk Meclisi çalışanları diğer ma-hallelere de desteğe giderek daya-nışma örneği sergilemiştir. AlibeyköyHalk Meclisi’nin Eyüp Belediye baş-kan adayının çalışmasına destek ver-mek için Armutlu Halk Meclisi’ninde gittiğini öğrenen katil polis Kü-çükarmutlu’ya faşistleri örgütleyipgöndermiştir. Mahalleye yönelik faşistsaldırıya karşı Halk Meclisi’nde ör-gütlenen halk direnerek, faşistlerimahalleden kovmuştur.

Kadınların her yerde arka planaatıldığı, sadece yemek yapıp evdekocasının sözünden çıkmayacağı da-yatmalarına karşı Halk Meclisi ka-dınların örgütlenmesinin önünü aç-mıştır. Her alanda kadının ön planaçıkmasını sağlamıştır. Küçükarmut-lulu kadınlar örgütlenmenin en ön-lerinde, yıkımlarda, polis ablukasında,kadın sorunlarında Gülsüman, Şenay,İpek olup tarih yazdılar; tüm kadınlara

örnek alacakları bir tarih bıraktılar.Halk Meclisi halka düzen par-

tilerinin çare olmadığını ve çarenindevrim olduğunu göstermiştir.

Küçükarmutlu’ya giremeyen dev-let halklar arasında ayrımcılaştırmaçalışmasıyla gündeme geldi.

Bunlardan birisi de Alevi ve Sünnihalkın birarada oturduğu, ölümlerde,düğünlerde hep beraber olan halkınarasına düşmanlık sokmak istedi. Al-evi, Sünni sorunu çıkarmak istedi.Gençlerin arasında kavga çıkarıp hu-zuru bozmak istese de Halk Meclisi,Alevi ve Sünni halkından olduğuiçin çok başarılı olamadı.

Ortaya çıkan sorunlar karşısındaHalk Meclisleri tarafından hemenmüdahale edilip yapılanların yanlışolduğunu gençlere anlatılarak, so-runlar büyümeden çözülmüştür. Halkda sorunlarını Halk Meclisiyle pay-laşıp çözüme kavuşturmuştur.

Armutlu Halk Meclisi ondan fazlaşehidin olduğu bir örgütlenmedir.Hasan Feritler’i yetiştirmiştir.

Onların bıraktığı bayrağı taşıyanHasan Feritler oldu, yozlaşmayaizin vermeyerek canı pahasına aldığıbayrağı yere düşürmeden taşıdı. Dü-zen partilerine geçit vermeyen HasanFeritler de mirasını onlardan sonragelenlere bıraktı.

Bugün Halk Meclisleri; ezilenhalkın, hak arayan işçinin, emekçinintutsakların yanında yer almaktadır.Gezi şehitlerini unutmayan HalkMeclisi Berkin, Ali İsmail, AbdullahCömertler’in, Ahmetler’in, HasanFeritler için adalet arayanlarındır.

Hasan Ferit gibi yozlaşmanın kar-şısında olmaktan vazgeçmemeli, mec-lislerde örgütlenip mücadeleyi bü-yütmeliyiz.

Halk Meclislerine halkın ihtiyacıvardır. Halk Meclisiyle örgütlenelim,adalet aramaktan vazgeçmeyelim.

Birlik olmak güçlü olmaktır. HalkMeclislerinde örgütlenelim, birleşe-lim, güçlenelim!

HALK MECLİSLERİ SORUNLARIMIZIN ÇÖZÜMÜNÜN HALKIN ÖRGÜTLÜLÜĞÜNDE

OLDUĞUNU ÖĞRENDİĞİMİZ MECLİSLERDİR!

Yürüyüş

4 Ekim2015

Sayı: 489

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!22

Page 23: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

“Ülkemizin gençlik örgütünün yön-lendirici tek gücü olma niteliği ileDEVRİMCİ SOL / DEV-GENÇ daharicat sürecinde attığı ileri adımlarlatoplumsal hareketlenmenin ateşleyicidinamiği olmuştur. Pratik olarak mü-cadelesini sürekli geliştiren DevrimciGençlik, sürecin ihtiyaçlarına cevapveren örgütlenmeleri yasal ya dameşru zeminde inşa etme konusundada genel olarak oportünist-revizyonistbloğun hep önünde oldu.

Öğrenci derneklerinin kurulmayabaşlandığı 1985 yılından itibaren birdönem mücadelenin ihtiyaçlarını kar-şılayan platformlar, güç ve eylem bir-likteliğini sağlamak amacıyla işlevliolabilmişti. Ama mücadelenin gerek-tirdiği görev, sorumlulukların artmasıylabirlikte bu platformlar giderek işlevsizhale gelmeye başladılar.” (Zafer Yolunda1. Sy: 653 Boran Yayınları)

12 Eylül’ün apolitikliğini kırangençliğin militan mücadeleleri dalgadalga yayılıyordu. Anadolu’nun birçokilinde merkezi dernekler kurulmayabaşlamıştı. Yaygın yapılan tartışmalarınardından örgütlenme süreci başladıve ilk dernek, kavgamızın başkentiİstanbul’da, İYÖ-DER kuruldu. OnuBursa’da UL-DER, Ankara’da AYÖ-DER, Ege’de EYÖ-DER izledi. Mer-kezi dernekler üniversitelerde akade-mik-demokratik üniversite mücade-lesini büyütüyordu.

Her alanda daha hızlı bir koşununbaşladığı, Devrimci Sol’un atılımı ör-gütlediği yıllarda, DEV-GENÇ’lilerhalkın sorunlarına duyarsız kalabilirmiydi? Mücadeleyi üniversite sorun-larıyla sınırlayabilir miydi? Bu DEV-GENÇ’in militan ruhuna aykırıydı.Herkesin sustuğu yıllarda konuşanDev-Genç’lilerdi. Herkesin durduğusindiği yerde, kavga türküleriyle em-peryalizme ve faşizme meydan okuyanşiarlarıyla DEV-GENÇ’liler vardı.ABD’nin Kuveyt’i kurtarma yalanıve demagojisiyle işgal edip, Ortado-ğu’yu kana buladığı zaman, KATİLABD ORTADOĞU’DAN ELİNİ

ÇEK! diyerek üniversitelerde semi-nerler, forumlar düzenleyerek gençliğeemperyalizmin politikalarını ve nasıldirenilmesi gerektiğini anlatıp, anti-emperyalist mücadeleyi geliştiriyordu.

Gençliğin görevi belliydi. Emper-yalizm Ortadoğu halklarının kanını akı-tıyordu. Emperyalizme haddini bildir-mek, faşizme karşı mücadeleyi yük-seltmek ve kitle örgütlenmelerini ge-liştirip ülke çapında merkezileştirmekti.

Hey Dev-Genç’liHey Dev-Genç’liSavaş vakti yaklaştıAl silahı vur beline Emperyalizme karşıAl silahı vur beline Oligarşiye karşı

Kitlelerle gösterilerden işgallere,korsanlardan boykotlara dek bir çokeylemliliğe imza attı DEV-GENÇ’liler.Rehberlik ve dayanışma masalarınıörgütlediler. Anadolu’nun dört bir ya-nından gelen öğrencilere sahip çıkarakdayanışma ve yardımlaşmanın engüzel örneğini yaşattılar.

Merkezi dernekler yayılmaya de-

vam etti. Gelişen mücadele Anado-lu’nun doğusundan batısına, kuze-yinden güneyine her yeri etkiliyordu.Eskişehir’de AÜOD, Trabzon’daTYÖ-DER, Kayseri’de KAYÖ-DERkurularak arayış içindeki örgütsüzgençlik potansiyelini toparladılar.

Devrimci Gençlik doğru tahlillerive militan mücadelesiyle halk muhale-fetinin örgütlenmesinde ciddi bir payasahiptir. Diğer yandan gençliğin örgüt-lenmesi de büyüdü, gelişti. Süreç ülkeçapında merkezi bir örgütlülüğü daya-tıyordu. Merkezi örgütlülük daha güçlü,disiplinli, kurallı bir mücadele demekti.Bu örgütlenmenin hızlandırılması em-peryalizme ve işbirlikçilerine daha güçlüdarbeler vurmayı getirecekti. YÖK’e,paralı eğitime, polis-idare-sivil faşistişbirliğine karşı da mücadelenin yük-selmesini sağlayacaktı.

1990-91 eğitim yılı başında, üni-versite açılışlarında kararlaştırılanortak tavır ve diğer illeri de kapsayanfederasyon ağıyla hedeflenen merke-zileşmenin ilk adımı atıldı.

Böylece federasyon kuruluş ça-lışmaları, merkezi derneklerini kuraniller ve henüz kurulmamış illerdeki

GÜNÜMÜZÜ AYDINLATANGÜÇLÜ KARARLAR, GÜÇLÜ SONUÇLAR DOĞURUR!

DEV-GENÇ’İN ATILIMI; TÖDEF

TÖDEF’İN GÜÇLÜ SESİ:

BOYKOT

4 Ekim2015

Yürüyüş

Sayı: 489

23DEV-GENÇ TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR!

Page 24: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

öğrenci temsilcileriyle fiiliolarak başlamış oldu. İYÖ-DER, AYÖ-DER, UL–DERve AÜÖD’den oluşan, Fe-derasyon Kuruluş Çalışma-ları Komisyonu kuruldu.Her işi komite, komisyongibi kolektif örgütlenmelerleyürütmek başarının anahta-rıydı.

Federasyon Kuruluş Çalışmaları Ko-misyonu; broşürler, afişler hazırladı,bildiriler çıkardı ve ülke çapında dağıttı.Kitle toplantıları yapıldı. Başta gençlikolmak üzere federasyon tüm kesimleringündemine sokuldu.

Federasyonun amacı neydi? Nasılbir işleyiş olacaktı? Federasyon kitleiçinde tartışılmaya başlandı. Oligarşinintüm saldırıları merkeziydi. Halkın herkesimine yönelik merkezi politikalarlasaldırıyor ve mücadelenin gelişmesiniengellemeye çalışıyordu. 12 Eylül faşistcuntasıyla YÖK, DGM... gibi bu sal-dırıların kurumlarını da oluşturmuştu.Öyleyse gençlik de faşizmin bu saldı-rılarına karşı merkezi bir örgütlenmeningücüyle cevap vermeliydi. Federasyo-nun kurulması işte bu bakışın ve ihti-yacın sonucu olarak hem mücadeleyikitleselleştirecek, hem de merkezileş-tirecekti. Bunun için;

-Öncelikle, merkezi gençlik der-neklerinin kurulmasının tamamlanmasıve bu derneklerin biraraya gelmesi ge-rekliydi.

-Bunların tamamlanması üzerine deülke genelinde en genç kesimleri kap-sayacak bir pratik örgütlenecekti.

Federasyon bu pratiğin üzerine şe-killenecekti. Federasyon Kuruluş Ça-lışmaları Komisyonu, 12 Mart 1991’debir basın toplantısı yaparak TürkiyeÖğrenci Gençlik Dernekleri Federas-yonu (TÖDEF) Kuruluş Deklarasyo-nu’nu açıkladı. İstanbul, Ankara, Bursa, Eskişehir

ve Diyarbakır temsilcilerinden oluşanFederasyon Geçici Yönetim Kurulu,Nisan 1991’de 1. Kuruluş Kurultayıkararını aldı.

Kurultaya İstanbul, Ankara, İzmir,Bursa, Diyarbakır, Bolu, Adana, Kay-seri, Kütahya, Zonguldak-Ereğli, Ba-lıkesir, Trabzon ve Aydın’dan delegeler

katıldı. Delege barajını aşamayan Gazi-antep, Samsun, Sivas, Elazığ, Malatya,Isparta, Denizli, Konya, Ceyhan, Ça-nakkale, Kırklareli ise gözlemci düze-yinde kurultaya katıldılar.

Federasyon, gençliğin demokratikbir örgütlenmesiydi. Ancak faşizm ko-şullarında mücadele ediyorlardı. Ku-rultayı bu gerçeği unutmadan örgütlü-yorlardı. İllerden gelecek delegelererandevu yerleri verilmişti. İstanbul’ubilmedikleri için de delegeleri güvenlibir şekilde kurultaya getirecek bir Dev-Genç’li belirlenmişti.

“Çok heyecanlıydık. Kurultay hembizi hem de mücadelemizi geliştirecekti.İstanbul’u hiç bilmiyorduk. Gideceğimizyeri bulabilecek miyiz endişesiyle, gerikalmama çabamız birbirine karışıyordu.Bir an önce bize verilen üniversiteyeulaşmaya çalışıyorduk. Söylenen üni-versiteyi bulduk ve kantine gidip otur-duk. İstanbul’un kalabalığı ve hareket-liliği adeta başımızı döndürmüştü. Me-rakla etrafımızı inceleyip kendi üni-versitemizle kıyaslarken “Kayseri’denmi geliyorsunuz?” diyen sese döndük.Adının Ayhan (Efeoğlu) olduğunu, bizikurultay salonuna götüreceğini söyledi.Yola çıktık, burada bize İstanbul’u an-latıyor, Kayseri’yi soruyor, anlattıkla-rımızı ilgiyle dinliyordu. Kurultay sa-lonuna nasıl geldiğimizi anlamadık.Bir iş hanına girdik, arkamızdaki grubapolis saldırdı ve gözaltına aldı. Hemenkapılar kapatılıp sürgüler çekildi vebarikat kuruldu. Biz ne olduğunu an-lamaya çalışırken barikatlar kurulmuştubile. Salona çıktık, “Yaşasın Türk veKürt Genç-liğinin Örgütlü Gücü TÖ-DEF, Devrim Şehitleri Ölümsüzdür”pankartları karşıladı bizi. Camlara çıkıpslogan attık. Gözaltına alınan arkadaş-larımızın serbest bırakılmasını istedik.Aşağıda polis yığınağı vardı. Kurulta-yımızın engellenemeyeceğine dair aji-tasyon çekip çevredeki esnafı, halkı

bilgilendirdik, polis saldırısını an-lattık. Kalabalıktık. Gözaltına alınanarkadaşlarımızın sayısı da çoktu.

Hazırlık sürecinde yapılan canlıtartışmalar ve ülke genelinde mü-cadelenin yükselmesi gençliği dekitleselleştirmişti.

Polis işgali bitirmemizi istiyor-du, biz ise gözaltındaki arkadaşla-rımızın serbest bırakılmasını. Dev-

Genç’lilerin iradesi kazanacaktı, başkayolu yoktu. Kurultayımızı da yapacaktık,her ne koşul altında olursak olalım, ta-mamlayıp kararlarımızı da alacaktık.

Polis kuşatması altında işgal edilmişkoca bir iş hanı koşullarında da olsakyaptık. Kurultay’da 41 delegeden 36’sıve 11 ilden gözlemci öğrenciler vardı.

Kürsünün arkasında “Türkiye Öğ-renci Gençlik Dernekleri FederasyonuTÖDEF’e Kurultayı” pankartı asıldıve saygı duruşu ile kurultay başladı.Şehitlerimize olan bağlılık ve arkadaş-larımızın gözaltına alınmasının öfkesiyledaha bir dik ve sıkılıydı yumruklarımız.Saygı duruşunun ardından divan seçildi.

Delegelerin bir kısmı gözaltında ol-duğu için sunumlarını yapamadılar. On-ların bölgelerindeki mücadelenin durumuve görevlerimiz üzerine yapacakları ko-nuşmaları olabildiğince o illerden gelenöğrenciler ve kurultayı hazırlayan ar-kadaşlarımız tamamlamaya çalıştı.

Süreci değerlendiren Dev-Genç ta-rihini ve geleneklerini anlatan konuş-maların ardından hedeflerimizi tartış-maya başladık. Kısa ve uzun vadelihedefler neler olmalı, nasıl örgütleye-ceğiz, nasıl bir çalışma yapacağız gibimücadeleyi büyütecek, gençliğin ör-gütlenmesini ve kitleselleşmeyi sağla-yacak pek çok canalıcı sorun tartışıldı.Federasyonun nasıl bir işleyişe sahipolması gerektiği üzerine konuşmalarınardından öneriler konuşuldu ve kurul-tayımızı tamamladık.

Oldukça canlı ve öğretici geçti ku-rultay. Kurultayla Anadolu’nun birucundan diğerine mücadeleyi yükselt-menin ortak ruhsal ve kültürel şekil-lenmenin örneğini de yarattık.

Gözaltındaki arkadaşlarınız o günbırakılmadı, işgale devam ettik. Ekmekarası peynir ve domatesten oluşan ye-meklerimizi hızla yedik. Camlardanslogan ve ajitasyonlarımız devam etti.

Yürüyüş

4 Ekim2015

Sayı: 489

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!24

Page 25: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Akşam şenlik yaptık. Hep birliktekavgamızın türkülerini ve marş-larımızı söyleyip halaylar çektik.Büyük Direnişimizin son şehidi,Gaziantep’ten katılan Fatma Ko-yupınar neşesi ve coşkusuyla ör-nekti. Antep’in barak havalarıylahalkımızın çektiği acıları hisset-tiriyor, ardından “eriiii, eriiii”nidasıyla halaya davet ediyordu.

Sabaha kadar nöbetleşe barikat ba-şında yoldaşlığı yaşarken, birbirimizeverdiğimiz güçle mücadelemizi bü-yütmenin kararlarını almanın coşkusunuve mutluluğunu yaşıyorduk.

Ertesi gün öğle olmadan gözaltındakiarkadaşlarımız serbest bırakıldı. Coşku-muz doruktaydı. Sloganlarımızla karşı-ladık onları. Artık işgal eylemimizi bitiripdağılmadan aldığımız kararları hayatageçirme görev ve sorumluluğuyla böl-gelerimize dönme vakti gelmişti. Hemsabırsız hem de hüzünlüydük. Sabırsızdık,boykot kararı almıştık, hemen çalışmayabaşlamak istiyorduk. Hüzünlüydük, ko-caman bir ailenin güzelliğini yaşamış,kaynaşıp yoldaşlığın gücünü hissetmiştik.Bir dahaki merkezi eylemimizde görü-şürüz deyip ayrılıyorduk, bir bir.

Ayhan yanımıza geldi. “Haydi sizigüvenli şekilde otobüsünüze bindireyim”dedi. Görevi daha bitmemişti. Kayserive Sivas’tan gelenler Ayhan’la birlikteoradan ayrıldık. Yolumuzu biliyordukartık, ne yapacağımızı da. Otobüs hareketederken karşılıklı el salladık. Bir dahakim bilir nerede nasıl karşılaşacak, mü-cadelenin hangi mevzisinde omuz omuzayürüyecektik. Dev-Genç’in kaybedilenmilitan yöneticilerinden rehberimiz Ay-han’ı duyduğumuzda düşmana karşı öf-kemizi ve kinimizi büyüttük”

Seçimlerin sonunda İstanbul’dan2, Ankara, Bursa, Eskişehir, Diyarbakır,İzmir ve Adana’dan 1’er kişiden oluşanTÖDEF Yönetim Kurulu oluştu. TÖ-DEF Yönetim Kurulu örgütlenme tar-zına göre biçimlenmişti. 8 bölge be-lirlenmiş ve bu bölgeler üzerine oturanörgütlenme tarzı hızlı ve verimli birişleyişe sahip olacaktı.

Örneğin, 1. Bölge temsilcisi İYÖ-DER, İstanbul Batı Karadeniz (Bolu,Zonguldak, Kastamonu) ve Trakya’yı(Edirne, Kırklareli) kapsıyordu. Yine2. Bölge temsilcisi AYÖ-DER, Ankara,

Sivas, Tokat, Kayseri ve Konya’yıkapsıyordu. Her bölgenin kapsadığıiller vardı.

Bölgelerin kendi içinde bir işlerliğide olacaktı ancak bölgeler arası koordi-nasyon da önemliydi. KoordinasyonuTÖDEF yönetimini oluşturan iller sağ-layacaktı. TÖDEF meclislerinde alınankararlar Bölge Koordinasyonu aracılığıylaillere taşınacak ve kararlar hızla hayatageçirilecek, sonuçları da aynı hızla de-ğerlendirilmiş olacaktı. TÖDEF, TÖDEFKurultayları, TÖDEF Meclisi, BölgelerKoordinasyonu, Bölge Koordinasyonları,Merkezi Dernek Meclisleri ve il örgüt-lülüklerinden oluşan bir işlerliğe sahipti.

TÖDEF, gençliğin 12 Eylül faşistcuntası sonrası merkezi örgütlenmesinintamamlanması demekti.

TÖDEF, kurulduğu amaçtan uzak-laşıp etkisizleşen, kendiliğindenci, işle-vini yitirmiş platformlara, birim der-neklere ve “ne olursa olsun, birlik ola-lım” anlayışına karşı ilkeli, kurallı,bağlayıcı bir örgütlenme demekti.

TÖDEF, ülke çapında gençliğin sa-dece bir üst örgütlenmesi değil, tümöğrenci gençlik örgütlenmesini ve kit-lesini kapsıyordu.

TÖDEF, yasallık temelinde değilmeşruluk temelinde mücadeleyi bü-yütmek demekti.

Gücümüz TÖDEF, Sesimiz BOYKOT!

Kurultayda alınan ilk karar bu şiarlaörgütlendi. Okullarda faşist terör art-mıştı. Polis jandarma terörüne, sivilfaşistlerin saldırıları da eklenmişti.Yetmemiş “Özel Güvenlik Birimleri”kurularak üniversitelere yerleştirilmişti.Gözaltılar, soruşturmalar, okuldan uzak-laştırmalar, tutuklamalarla gençlik yıl-dırılmaya çalışılıyordu. Faşist teröreve saldırılara karşı bir kampanya ör-gütlenerek saldırıların önü kesilmeliydi.

Körfez’deki emperyalist savaşın

bitmesinin ardından Kürt hal-kına yönelik katliamlar yaşa-nıyordu.

TÖDEF, faşist saldırılarakarşı aldığı genel boykot ka-rarına, Kürt halkının yaşadığıkatliamları da protesto edecekyeni bir talep daha ekledi.

“Faşist Teröre Karşı Mü-cadele Kampanyası” ve “Kürt

Halkı Üzerindeki Katliamlara Son Ve-rilsin” talepli genel boykota dönüştü.

Forumlar, afişler, duvar gazeteleri,pankartlar, bildiriler, sınıf ve kantinkonuşmalarıyla boykot ve nedenleri,en geniş öğrenci gençliğe duyurulmayaçalışıldı. İllere göre çapı ve sayısı de-ğişse de kitle toplantıları, yürüyüşleryapıldı. Faşistlerin kimi engellemeçabalarına karşı gençliğin cevabı bel-liydi. Faşistler dövülerek cezalandırıldı.Boykot Komiteleri üniversiteden fa-kültelerden amfilere, dersliklere dekkurularak hazırlıklar yapıldı.

10 Nisan Boykotu pasif bir boy-kottu. TÖDEF politikaları ve pratiğiylegençliğin önderliğine soyunmuştu. Bu-nun için kitlenin durumunu, niteliğinikavramak ve kendi gücünü görmekistiyordu. Devrimci öğrenciler dişe dişçatışıyor, polis jandarma işgaline karşımilitan bir mücadele sürüyordu. Ancakbu genel öğrenci kitlesinin kapsamı-yordu. Bir yanıyla 10 Nisan Boykotuönemliydi. Faşist teröre karşı mücadeleederken diğer yandan da en genişkitleyi etkileyecek ve gençliğin mü-cadeleye çekilmesinin zemini olacaktı.

Nitekim bu süreç, TÖDEF’in ön-görüsünü kanıtladı. Boykot pasif birboykot olmasına rağmen, hazırlık ça-lışmalarıyla kurulan komitelerle gençbir kitleye ulaştı. Ve TÖDEF örgütlüolduğu tüm illerde %80’e varan birbaşarıyla boykotu örgütledi.

Örneğin, İstanbul’da İYÖ-DER’inörgütlediği boykot %80 katılımla ba-şarılı oldu ve İ.Ü öğrencileri 3 günokula gelmediler.

Uludağ Üniversitesi’nde UL-DER’in örgütlediği boykot oldukçabaşarılı geçti. İİBF’de katılım %100,Bursa genelinde ise %90’a ulaştı. Halayve türkülerle şenliğe dönüştü.

Ankara’da AYÖ-DER, işkencede kat-ledilen yoldaşları Birtan Altunbaş’ın slo-

4 Ekim2015

Yürüyüş

Sayı: 489

25DEV-GENÇ TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR!

Page 26: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

ganlarıyla “Birtanlar ölmez, yaşasın TÖDEF”pankartlarıyla Hacettepe Beytepe kampü-sünde polisin işgaline meydan okuyarakforum ve şenlikle boykotu örgütledi. Diğerfakültelerde de örgütlenen boykota katılım%60’a ulaştı.

Kayseri’de KAYÖ-DER’in örgütlediğiboykot Erciyes Üniversitesi MühendislikFakültesi’nde sivil faşistlerin ve sivil polislerinyığınağına rağmen, 700 kişilik bir forumladiğer fakültelerde ise %70’e varan katılımlabaşarıya ulaştı. Rektörlük önünde halay çe-kilerek boykot şenliğe dönüştürüldü. Dahasonra Silahlı Devrimci Birlikler’de çatışarakşehit düşen Tayyar Sayar boykotun emek-tarlarındandı.

Konya, Diyarbakır, Gaziantep, Sivas,Düzce, Malatya, Muğla, Isparta, İzmir,Adana, Burdur ve daha birçok ilde boykotbaşarıyla örgütlendi.

10 Nisan Boykotu üniversitelerdekifaşist teröre ve Kürt halkı üzerinde baskıve katliamlara karşı örgütlenmişti. Baskınetti, verilen mesaj da net olmalıydı. Öylede oldu. Oligarşiye, gençliğin baskılaraboyun eğmeyeceğinin ve faşist kuşatma-ların parçalanacağının mesajı verilmişti.

Boykot, mücadelenin daha gelişmişolduğu illerden yeni gelişen illere dekyaygın ve kitlesel katılımı ile TÖDEF’inöğrenci gençliğin önder gücü olduğunusomut olarak gösterdi.

Boykot, merkezi politikaların nasıl bü-yük bir gücü açığa çıkardığını somutladı.

TÖDEF’in kurulması, kitlenin önderiolduğunu kanıtladığı 10 Nisan Boykotuöğrenci hareketini geliştirip kitleselleştirdi.

1 Mayıs’ın yasallaştırılması mücade-lesinden 6 Kasım boykotlarına dek, Dev-Genç militanlığı ve cüretiyle mücadeleyigeliştirdi.

Daha hızlı bir koşunun her alanda devamettiği süreçte kurulan TÖDEF’in harcındaşehitlerimizin emeği vardır.

“TÖDEF’in yaratılmasında en fazlaemeği geçen İsmail Bahçeci ve Güner Şaryarattıkları, emek verdikleri bu yapının dahageniş kesimleri kucaklaması için okul okul,onun yetmediği yerde il il dolaştılar. İstanbul’uoradan da Anadolu’yu örgütlemek için ge-celerini gündüzlerine kattılar. Bu yüzdenTÖDEF anlatılacaksa bu isimler anılmadangeçilemez.”

(Bağımsızlık Demokrasi ve SosyalizmMücadelesinde Gençlik 2. SY. 279 BoranYayınları)

28 Eylül 1994 tarihinde BeşiktaşArzum Kafe’de katledilen devrimcikamu emekçisi Elmas Yalçın mezarıbaşında anıldı. 24 Eylül günü KEC’li-ler yaptıkları anmada “Sendikal mü-cadelenin önderlerinden biri olan El-mas Yalçın, Avukat Fuat Erdoğan veMühendis İsmet Erdoğan İstanbul’unpolisleri tarafından katledilişlerininüzerinden tam 21 yıl geçti. 21 yıldıronların yolunda sürekli yürümektenonur duyan, onların emanet ettiği mü-cadeleyi göğüsleyenler olarak bir kezdaha mezarları başındaydık. Bir kezdaha onlar için adalet istedik, onlardangüç aldık.” diye açıklama yaptılar.

Helvacıdede Mezarlığı’nda saat12.30’da Elmas Yalçın’ın ailesi, mü-cadele arkadaşları, KEC’liler ve TümBel-Sen’liler mezar başında bir arayageldi. Önce ailesi herkese hoş geldinizkonuşması yaptı. Ardından Ali Erdo-ğan, Elmaslar’dan hakların ancak mü-cadele edilerek kazanılacağını öğren-diklerini vurguladığı konuşmasında,“Emperyalizmin dayatmasıyla ülke-mizde emekçiler her gün yeni bir hakkaybına uğrarken, yanı başımızdakiOrtadoğu emperyalist kuşatma altın-dadır. Emperyalistlerin beslemesi İŞİDçeteleri Ortadoğu’da mazlum halklarıkatletmektedir. İşbirlikçi AKP, Cizre’de21 kişiyi katletti, Kürtistan’da mazlumKürt halkını katletmeye devam et-mektedir. Yiğit Kürt halkı saldırılarakarşı direndi ve direnişini sürdürmek-tedir. Ortadoğu’yu amaçlarına göre

yeniden şekillendirmek için insanlıkdışı cinayetlere imza atan emperya-lizme ve AKP’ye karşı emekçilerinmücadelesi, sendikaların mücadelesiyükseltilmelidir. Yaşadığımız sorun-ların baş sorumlusu, katil emperya-listleri hedef almayan bir mücadele,temelsiz kalır, gelişmez. Elmas YAL-ÇIN, zulme uğrayan halkların yanındaolmak için öncelikle emperyalizmekarşı mücadele edilmesi gerektiğinisöylemişti.

Geldiğimiz aşamada emekçilerinsorunları birikmiştir. Ekonomik-sosyalhak kayıpları gün geçtikçe artmaktadır.Emperyalizm ülkemizi amaçları içincennet yaparken, emekçilere cehen-nemi yaşatmak istiyorlar. SorunlarımızıElmaslar’ın açtığı mücadele yolundanyürüyerek çözebiliriz” sözlerine yerverdi. Elmas Yalçın Ölümsüzdürpankartının açıldığı anmada Tüm Bel-Sen adına da konuşmalar yapıldı. Heryıl olduğu gibi Grup Yorum da tür-küleriyle anmaya katıldı. “Biz bugüntürkülerimizi söyleyebiliyor, konser-lerimizi yapabiliyorsak, eylemlerimiziyapabiliyorsak şehitlerimiz sayesin-dedir. Onların anısı önünde saygıylaeğiliyoruz” diyerek Sevda Türküsüve Haklıyız Kazanacağız marşlarınıseslendirdi. 45 kişinin katıldığı anmada“Emekçiyiz Haklıyız Kazanacağız,Elmas Yalçın Ölümsüzdür, DevrimŞehitleri Ölümsüzdür” sloganının atıl-dığı anma ailenin ikram ettiği ayranve helvanın ardından sona erdi.

Sorunlarımızı, Elmaslar’ın Açtığı MücadeleYolundan Yürüyerek Çözebiliriz!

Yürüyüş

4 Ekim2015

Sayı: 489

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!26

Page 27: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

1-) Seçimler, Parlamentove Düzen Partileri Kitlelerİçin Kurtuluş mudur?

Seçimler, parlamento ve düzen par-tileri kitlelere kurtuluş, umut olarak gös-teriliyor. Oligarşik düzen kendi alterna-tifinin olmadığı, tek çözümünün bu dü-zende ve düzenin kurumlarında olduğu-nun sürekli propagandasını yapıp, kitle-lerin bilincini bulandırıyor.

Oysa, gerçek böyle değildir. Oli-garşinin seçim sandıklarından adalet,özgürlük çıkmaz. Çünkü bu parla-mento, oligarşik düzenin çıkarlarını ko-rumak için kurulan bir parlamentodur.Adaletsizliğin kaynağı, özgürlükleriyok eden oligarşinin kendisidir. Halkısoyan, sömüren oligarşiyi oluşturan iş-birlikçi egemen güçler ve emperya-lizmdir. Parlamento bunların çıkarlarınıkorumak için vardır. Onun için oligar-şinin parlamentosu 77 milyon halkımıziçin kurtuluş olamaz. Halkın kurtulu-şu, sömürü düzenine son verecek olanDevrimci Halk İktidarında, sosya-lizmdedir.

2-) Düzen PartileriKitleleri Nasıl AldatıpOy Avcılığı Yaparlar?

Düzen partileri kitlelerin açlığına,yoksulluğuna, işsizliğine, adaletsizliğe çö-züm bulacağı yalan ve demagojileri ya-parak; yine kitleleri dini, mezhepsel veulusal özelliklerine seslenerek, oy avcı-lığı yaparlar. Oy alabilmek için bol bol“demokrasi”, “özgürlük” vaatlerinde bu-lunurlar. İktidara geldiklerinde tüm so-runları bir çırpıda çözeceklerini iddia eder-ler. Bu söylemleri besleyen mitingler, kon-serler, reklamlar, afişler kullanırlar. Öyleki, seçimler yaklaşınca düzen partilerininliderleri, halkın arasına karışırlar, çat

kapı ev ev dolaşıp sözdehalktan insanların ak-şam yemeğine konukolurlar. Bu konularda dao kadar ileri giderler ki,devrimcilerin kullandığısöylemler (ekmek , ada-let, özgürlük vb) kullan-maktan da çekinmezler.

Fakat, iktidara gelin-ce tüm bunları unutup,

mecliste emperyalizm ve oligarşi için can-hıraş çalışmaya devam eder. Halkın aç-lığının, yoksulluğunun, adaletsizliğinindoğrudan sorumlusu olurlar.

3-) Halk Düzen PartilerineNeden Oy Verir?

Düzen partilerinin demagojileri-nin, yalanlarının yanı sıra on yıllardırkitlelerin çeşitli “sağ-sol” partileri ara-sında bölünmesi de vardır. Kitleleresözde kurtarıcı olarak bu düzen parti-leri gösterilir. Örneğin on yıllardırCHP-AKP-MHP vb düzen partileri, sağya da sol söylemlerle kitlelerden oy al-maktadırlar.

Kitleler, henüz maddi bir güce ulaş-mış devrimci bir alternatif bulamadıkla-rı ve düzen partilerinin, parlamentonungerçek niteliğini tam göremedikleri içinehven-i şer (kötünün iyisi) mantığıyla ha-reket edip, düzen partilerine oy verirler.

4-) Kitleler DüzenPartilerindenMemnun mudur?

Elbette hayır! Halkın hiç de kü-çümsenmeyecek kesiminden; düzenpartilerine ilişkin “bunların hepsiaynı”, “ bunların hepsi yiyici” gibisöylemleri sıkça duyarız. Düzen parti-lerinin yalancı, sahtekar, hırsız, rüşvetçiolduğunu; iktidara gelince vaatleriniunuttuğunu, kitleler her gün yaşamla-rından süzülen tarihsel bilgeliğinden bi-liyorlar. Kısacası, kitleler memnun de-ğildir düzen partilerinden.

Fakat, bugün mevcut durumda kitle-lerin, düzen partilerinin gerçek yüzleri-ni tam olarak gördükleri, parlamenter çö-zümleri tam olarak reddettikleri sonucuçıkarılmamalıdır. Böyle olsaydı, sınıfmücadelesi farklı seyir izleyecek bir du-ruma, iktidar alternatifi bir duruma gel-

miş olurdu.

5-) Düzen Partileri KitleleriNe Kadar Aldatabilir?

Düzen partileri sürgit kitleleri al-datamazlar. Nitekim, bir seçimde yüz-de 21 oy alan bir partinin, bir sonrakiseçimde oyları yüzde 3’lere düşebil-mektedir. Dünün iktidar partileri olanANAP-DSP-RP’sinin (Bugünün Saa-det Partisi ) bugün isimleri dahi bilin-mez ya da oyları düşmüştür.

Yine 13 yıldır iktidar olan AKP’yidüşünelim AKP’ye oy verip de, kısasüre sonra “elim kırılsaydı oy verme-seydim” diyen insanların sayısı hiçte azdeğildir.

Fakat, devrimci bir alternatifin ol-madığı koşullarda, kitleler şu ya da budüzen partisinin yalan ve demagojile-rini fark edip, aldatmacasına kanmasada, dönüp dolaşıp benzer bir düzen par-tisine oy vermesi de kaçınılmaz oluyor.

6-) Düzen PartilerineOy Veren KitleleriNasıl Değerlendiriyoruz?

Her şeyden önce, düzen partilerineoy veren halk kesimlerini “düşman”olarak görmeyiz. En temelde bakışımız“Halk, devrimin gücüdür. Belli kesimlerindüşman saflarında yer alışı geçicidir.”(Yürüyüş sayı 219, sayfa 32)

Biz kitleleri örgütledikçe, ayrımsızonlara ulaştıkça, bir alternatif oldukça,kitleler gerçekleri görecek ve düzen par-tilerinden kopacaklardır. Bu yanıyla dü-zen partilerine oy veren kitleler düş-manımız değil, devrim saflarına ka-zanmamız gereken devrimin temel gü-cüdür.

7-) Düzen PartileriniKitlelere NasılTeşhir Edeceğiz?

Her şeyden önce mahallelerde, il-çelerde, şehirlerde, bölgelerde düzenpartileri ne yapıyor, kitlelere yakla-şımları, vaadleri nelerdir bunu bilme-liyiz. Ayrıca buralarda nasıl bir örgüt-leme içerisinde, hangi kesimlere yö-nelik çalışma yaptıkları, devrimcilerekarşı özel bir söylem geliştirip-geliş-tirmediklerini bilmeliyiz. Tüm bunlaro alandaki çalışmalarımızda teşhir

Ta rih ten, bi lim den, ön der le ri miz den, ge le nek le ri miz den

öğ ren dik le ri mizle güçleneceğiz

BilgiBilgigüçtürgüçtür

SORUDA10Düzen Partileri

4 Ekim2015

Yürüyüş

Sayı: 489

27DEV-GENÇ TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR!

Page 28: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

malzemesi olacaktır. Ve afişlerimizle, pankartlarımızla,

çeşitli ajitasyon ve propagandamızlamahallelerde düzen partilerinin kitle-lerle teması sırasında teşhir etmeliyiz.Bu şekilde kitlelere düzen partileriningerçek yüzünü ve devrim, sosyalizm al-ternatifini göstermeliyiz.

8-) Düzen PartilerindenKopan Kitleleri Nasıl,Nerede Örgütleyeceğiz?

Şu bir gerçek, ne tür demagoji ya-pıp yalan söylerse söylesinler, hangivaadlerde bulunursa bulunsunlar, dü-zen partileri kitleleri kendine sonunakadar yedekleyemezler, etraflarındatutamazlar. Bunun sonucudur ki, kit-leler çözümü ya başka benzer parti-ye gitmekte ya da tümden düzenpartilerinden kopmakta buluyorlar. Ni-tekim ülkemizdeki seçimlerde ciddibir seçime katılmama oranı vardır. Buoran zaman zaman yüzde 20-25’lerekadar yükselebilmektedir.

Bu durumun nedeni oportünistle-rin iddia ettiği gibi ne kitlelerin düzenpartilerinden tümden umudu kesme-si, ne de devrimcilerin “boykot” çağ-rısının sonucudur! Seçimlere katıl-mayanların bir kısmı apolitikleşme-nin duyarsızlaşmanın sonucu katıl-mazken diğer kısmı düzenden ve dü-zen partilerinden artık bir beklentisikalmayan kesimlerdir.

Düzen partilerine oy verenler yada şu veya bu nedenle oy vermeyen-lerin hepsi, aslında bizim örgütleme-miz gereken kesimlerdir. Tüm bunlaraulaşıp, Halk Meclislerinde örgütlemekve bu örgütlenmeleri büyütmek ön-celikli görevlerimiz arasındadır.

9-) “Seçimler, DüzenPartileri KurtuluşuSağlayamaz” diyoruz.Alternatifini NasılGöstereceğiz?

Bu düzen ve bu düzeni oluşturantüm kurumlar halkın hiçbir sorununuçözemez. Ne seçimler ne de düzenpartileri halka bir şey veremez, hal-kın yoksulluktan, açlıktan, adalet-sizlikten kurtuluşunu sağlayamaz.

Halkın kurtuluşu devrimdedir.Devrimci Halk İktidarında ve sosya-lizmdedir. Devrimin asli gücü de kit-lelerdir, yani ustaların dediği gibi“Devrim kitlelerin eseridir”

Düzen partileri bu yüzden dur-maksızın kitleleri örgütlemek, düzeneyedeklemek için çalışıyor. Biz onlardandaha fazla çalışmalıyız. Şunu unutma-malıyız; her kapıyı çalabilir, 77 milyonuörgütleyebiliriz. Gerçeği, iyiyi, güzelibiz savunuyoruz. Kitlelere; kendi ül-kemizde köle bir halk haline getirildi-ğimizi, ülkemizin emperyalizmin yeni-sömürgesi olduğunu, işbirlikçi oligar-

şi tarafından faşizmle yönetildiğini,iktidara hangi düzen partisi gelirse gel-sin bu tabloyu değiştirmediğini tam ter-sine emperyalizm ve oligarşi için can-hıraş çalıştıklarını anlatmalıyız. Ve tümbunlardan kurtuluşun daha fazla ör-gütlenmekte ve mücadelede, Devrim-ci Halk İktidarında olduğunu göster-meliyiz!

10-) Halk MeclisleriniNasıl AlternatifHaline Getireceğiz?

Halk Meclisleri; halkın meşru veöz örgütlenmeleridir. Kitleler; HalkMeclislerinde söz ve karar halklarınıkullanıp, kendi kendilerini yönetmebecerisini kazanacaktır. Böylece as-lında bu düzenin tüm kurumlarına ih-tiyaç duyulmadığını, halkın kendiiktidarında pekala kendi kendileriniyöneteceklerini görecektir.

Tüm bunların olabilmesi için kit-leleri Halk Meclislerinde örgütleme-liyiz. Bu düzenin ve bu düzene ait tümkurumların alternatifinin Halk Mecl-isleri olduğunu göstermeliyiz. Düzenpartilerini, seçimlerini, sürekli tepiş-tikleri ahırları olan parlamentolarınıreddetmeli, yaşamın her alanındakurduğumuz meclislerle kendi ken-dimizi yönetebileceğimizi yeterincegüçlenince de halkın iktadarını De-mokratik Halk Devrimiyle kuraca-ğımızı anlatabilmeliyiz.

Halkın Hukuk Bürosu Av. Fuat Erdoğan'ın şehitliğininyıldönümünde, 29 Eylül günü bir açıklama yaptı. Açıkla-mada: "Ülkemizdeki ve dünyadaki devrim mücadelesi ada-let kavgasıdır. Avukatlar da bu kavgada halkın safında olupdevrimci avukat olmalıdır. Av. Fuat Erdoğan devrimci biravukattır. İnfaz edilen devrimcilerin ailelerinin avukatlı-ğını, işten atılan işçilerin, evi yıkılmaya çalışılan gecekonduhalkının, öğrenci gençliğin, köylülerin avukatlığını yap-mıştır. Kısaca halkın avukatlığını yapmıştır. Bunun için deegemenlerin öfkesini çekmiş; gözaltına alınıp işkence gör-müş, tutuklanmış ve 28 Eylül 1994 tarihinde İstanbul-Be-şiktaş’taki Arzum Kafe’de polis tarafından ensesine sıkı-lan kurşunlarla infaz edilmiştir. Polis yalan gerekçeler uy-durarak beraat etmiştir. Bu katliamla Av. Fuat Erdoğan’ıöldüremediler. Fuatlar çoğaldı. Halkın avukatları, DevrimciAvukatlar artık ülkenin her yerindeler. Düzenin her şeyi çü-rüttüğü, değersizleştirdiği günümüzde Av. Fuat Erdo-

ğan’ın şehitliği halkın değerlerine sahip çıkma çağrısıdır...

İşte bir Fuat katledildi, şim-di onlarca Fuat’la karşınız-dayız. Daha da çoğalaca-ğız.

Katlettiğiniz her halkçocuğunun davasındabizi karşınızda bulacak-sınız. Fuat Erdoğan’a la-yık olacağız. BinlerceFuat olup O’nun adaletmücadelesini büyüte-ceğiz. Fuat Erdoğan’ıadalet mücadelemizdeyaşatacağız. Halkımız başıher sıkıştığında yanında Fu-at’ları bulacak" denildi.

Av. Fuat Erdoğan Faşizme Karşı Savaş Çağrısıdır!

Yürüyüş

4 Ekim2015

Sayı: 489

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!228

Page 29: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Neredeyse bir yıla yakın bir za-mandır Kürt milliyetçi hareket seçimleyatıp seçimle kalkar hale geldi. Se-çimlerden sonrasına dair bir doluvaatler ve kurtuluş, özgürlük öyküleriyayıldı. Sonra 7 Haziran 2015 tari-hinde seçimler yapıldı. Ve beklenenoldu: HDP barajı aştı! Hem de barajınepeyce üstüne çıktı ve 80 milletvekiliçıkardı.

İl, ilçelerde, sokaklarda, meydan-larda şenlikler yapıldı. Adeta bir bay-ram havasında kutlandı bu kazanım. Veartık her şey değişecekti. Ülke yeni birgüne, yeni bir umuda uyanıyordu.Artık her şey farklı olacaktı vb...

Peki ne oldu? HİÇBİR ŞEY! Evet, hiçbir şey olmadı. Seçim-

lerden sonra AKP süreci istediği gibisürdürmeye devam etti. Erdoğan veAKP’liler yapılan seçimi çöpe attılarve yeni bir seçim sürecinin önünü aç-tılar. Paralelinde de saldırılara, teh-ditlere başladılar. Seçimler bizim is-tediğimiz gibi sonuçlanmadığı içinböyle oldu mesajını kimi zaman çokaçık olarak ifade de ettiler.

Kürdistan’da katliamların olma-dığı gün yok gibi. Dahası sıkıyöne-timler, sokağa çıkma yasakları ve enson sandık yerlerinin değiştirilmesigibi bir çok uygulama hayata geçiri-liyor. Her gün yeni oyunlar, yenisaldırılar tezgahlanıyor ve hayata ge-çiriliyor. Osmanlı’dan bu yana bin-lerce kontrgerilla yöntemi, taktiğigeliştirdiler ve bunları ihtiyaç duy-dukça da hayata geçiriyorlar.

Tüm bunlara karşı HDP ne yapı-yor? HİÇBİR ŞEY!..

Evet, hiçbir şey yapmıyor. HDPsadece ve sadece seçimlere hazırla-nıyor. Düzene kendini ispatlamakla

meşgul. İtidalli, geniş ve makul bir dü-zen partisi rolü oynamaya devamediyor. Tekellere, emperyalist güçle-re mesajlar vermekle yetiniyorlar.

Bulunduğu yurtdışı gezisi sıra-sında, Almanya başta olmak üzere ABülkelerinin çözüm ve seçim güvenli-ği için katkılarını beklediğini açıklı-yor. Seçim güvenliğinin bile olmadı-ğı bir ortamda hala daha seçim çabasıiçinde bulunma çelişkisini yaşamak-tadır.

Daha da ötesi Alman Süddeutsc-he Zeitung gazetesine yaptığı açık-lamalarda Selahattin Demirtaş şunlarısöylüyor: “(‘Seçim sonrasında AKPile koalisyon yapacak mısınız?’ yö-nündeki soruya) AKP’nin tutumunabağlı. Eğer bu şekilde devam eder-lerse onlarla ortaklık yapmak bizimiçin söz konusu olmaz. Değişirlerse,yeniden değerlendiririz. Bunun içinbiz açığız.” (Aktaran Hürriyet,28.09.2015)

AKP’den nasıl bir değişim bekli-yor Demirtaş, belirsizdir. AKP 7 Ha-ziran öncesine dönerse Demirtaş on-dan razı gelecektir. Ancak AKP gibitakiyyeci bir iktidarın, burjuva poli-tikacılığında kendini kanıtlamış, hal-ka düşmanlıkta sınır tanımayan birparti ile nasıl bir koalisyon yapacak.Bunu nasıl kaldıracaklar? İktidarınınilk yıllarında Diyarbakır’da Kürt ço-cuklarını katlederken, bunu açıkça sa-vunan AKP’dir. Ve aynı AKP o günyapıp savunduklarını bugün de devamettirmekte ve aynı kafa yapısıyla bu-gün de savunmaktadır.

AKP ile koalisyon yapmayı biledüşünen bir HDP, nasıl bir seçime ha-zırlandığını da ortaya koyuyor aslın-da: HDP düzene yerleşebileceği bir

seçimin peşindedir. Halkın sorunla-rının çözüleceği bir seçim değildirdertleri!

Sadece 7 Haziran seçimlerindenbu yana yaşananlar, ülkemizin veKürt halkının yaşadıkları gerçekler-dir. Bu gerçekleri 1 Kasım seçimlerinasıl değiştirecek? Buna bir cevabıyoktur aslında HDP’nin.

AKP bugüne kadar Kürt sorunu-nu nasıl çözdüyse bundan sonra daöyle çözecektir. Yani çözmeyecektir.Çünkü AKP’nin bir çözüm gücü yok-tur. Seçim öncesinde kriz yaşıyorlar-dı ve çözecek halleri yoktu. 7 Hazi-ran seçimleri ile krizden çıkma plan-ları yapılıyordu ama olmadı. Krizdaha da derinleşerek büyüdü, büyü-yor. Bu kriz ortamında yine çözeme-yecekleri çok açıktır. Kriz ise bu sis-temin karakteridir. Yeni sömürge birülke olmanın doğal ve mantıklı so-nucudur. Kriz üzerine kriz yaşayanegemen sınıflar, krizlerine çözümbulmaya çalışırken sistemin istikrarıiçin uğraşmaktadırlar. Onların istik-rar dedikleri, tekellerin halkı rahatlıklasömürebildikleri koşulların yaratıl-masıdır... Sömürünün katmerlendiğiama buna karşılık halk kitlelerinin se-sini çıkarmadığı bir ortam istiyorlar.Bunu sağlamak ise böyle bir sistem-de mümkün değildir... Hele de böl-genin içinde bulunduğu durumla bir-likte ele alındığında bu hiç mümkündeğildir... Emperyalizmin genel ola-rak bunalım yaşadığı koşullarda, böl-gede emperyalizmin halklara savaşaçtığı ve halkların buna karşı direniş-lerinin sürdüğü koşullarda bunu ya-pabilmeleri hiç mümkün değildir.İşte bu nedenlerle bu düzenin; halkın,genel sorunlarını, Kürt halkının so-runlarını çözme gücü ve iradesi yok-tur... Ne 1 Kasım seçimleri ve ne desonrası halklar için bir çözümün üre-tilmesini getirmeyecektir.

Halklarımızın tek kurtuluş yoludevrimdir! AKP ve tekellerin iktida-rına, emperyalizme karşı savaşmak-tan başka bir kurtuluş ve çözüm yoluyoktur. Bunun için, oligarşinin par-lamentosu için seçime gitmek değil,Halk Meclislerinde örgütlenerek hal-kın iktidarını kurma yolunda müca-dele etmek gerekir.

Kürt Halkının KurtuluşuOligarşinin Parlamentosunda Değildir!

HALK MECLİSLERİNDEÖRGÜTLENELİM!

Tek Yol DevrimTek Yol DevrimKü rd ist an ’daKü rd ist an ’da

4 Ekim2015

Yürüyüş

Sayı: 489

29DEV-GENÇ TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR!

Page 30: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Geçtiğimiz hafta içinde Küba’daFARC ile Kolombiya Devleti ara-sında Raul Castro’nun arabulucu-luğunda bir görüşme yapıldı. Gö-rüşme sonucunda varılan anlaşmayla,FARC’ın iki aya kadar silah bıraka-cağı açıklandı.

FARC'ın MücadeleGeçmişi ve Nedenleri

Kolombiya devleti yıllardır ABD'ninarka bahçesi olarak, işbirliğinde sınırtanımayan uyuşturucu tacirlerinin ciritattığı bir ülkedir. ABD'de dolaşanuyuşturucunun büyük bir kısmının üre-tildiği bir ülkedir. Ülke nüfusunun bü-yük kısmı açlık ve yoksulluk içindeyaşamaktadır. Derin bir yoksulluğunyaşandığı bu ülkede; oligarşi, halk kit-lelerini yönetmek için sürekli baskı vezor uygulamalarına başvurmuştur. Sa-dece 1948-1957 yılları arasında devletingerçekleştirdiği saldırılarda 300 bininsan katledilmiştir. Sürekli ve sistemlikatliamların yaşandığı bir ülkedir Ko-lombiya. Ve FARC böyle koşullarınürünü olarak ortaya çıkan bir örgüttür.1964 yılında kurulduğunda ülkedekibu açlığın ve yoksulluğun sona erdi-rilmesi ve devrim yapma, sosyalizmikurma iddiasıyla yola çıkan bir örgüttür.

FARC'ın savaştığı 50 yıldan fazlabir süre içinde oligarşinin yönetimi vehalkın yoksulluğu anlamında ülkededeğişen bir şey olmamıştır. Oligarşininkatliamları da durmamıştır... O gündenbu yana ölen insanların sayısı 250 bincivarındadır. Oligarşinin FARC'ın mü-cadelesini bitirmek için kurduğu kontr-gerilla örgütlenmeleri, tam bir ölümmakinesi gibi hareket ederek; halkı vegerillaları katletmiştir. Öyle ki oligarşiyleuzlaşma sürecini başlatan ve barış gö-rüşmeleri yapan FARC'ın bu sürecibaşlatmasından sonra dahi devletinkatliamları bitmemiş, defalarca gerillalarpusulara düşürülerek katledilmiştir.

Kolombiya Devleti’nin tüm tarihihalka karşı işlenmiş suçlarla örülü ol-

masına rağmen, FARCbugün onunla el sıkış-maktadır... Bu katil dev-let, örgütün en değerlikomutanlarını, önderle-rini katletmiş bir devlettir.Örgütün en değerli ko-mutanlarından AlfonsoCano ve Roman Ruiz budevlet tarafından katledil-miştir. Cano'nun katledil-mesinden sonra FARC“Hayat bir savaştır. Ölü-lerimiz için 1 dakika bileyas tutacak vaktimiz yok”açıklamasını yaparken, bu-gün Cano'nun katilleriyle elsıkışma noktasına gelmiştir.

Gelinen NoktadaYaşanan Nedir?

Aslında yaşananınçok bilinmeyen sürpriz bir yanı yok-tur... Yıllardır uzlaşma görüşmeleriyapan FARC, sonunda katillerle ba-rışma ve el sıkışma noktasına gel-miştir.

Nihayetinde silahlı mücadelenintasfiye edilmesi, son adımların atıl-ması için el sıkışmışlardır. En sonHavana'da uzlaşma sürecinin mi-marlarından olan Raul Castro'nunda katılımıyla, Kolombiya DevletBaşkanı Juan Manuel Santos ileKolombiya Devrimci Silahlı Güçleri(FARC) lideri Timoçenko; üç yıldırdevam eden görüşmeler sonucundailk kez yüz yüze görüşerek el sıkıştılarve iki ay içinde FARC'ın silahlarınıbırakması ve altı ay içinde de kalıcıbarış anlaşmasını imzalama kara-rına vardıklarını açıkladılar.

Böylece on yıllarca savaşan veKolombiya halkına umut olan birörgüt silahlarını teslim etmiş olacak.Karşılığında alınan hiçbir şey olma-dan... Hedefleri olan devrim gerçek-leşmeden. Halkın açlığı, yoksulluğuson bulmadan...

FARC'ın bu süreçteki temel ta-lepleri şunlar olmuştur:

- Toprak reformu, - Siyasi katılım, - Silahsızlanma, - Uyuşturucu ticaretine son ve-

rilmesi, - Savaştan zarar görenlerin hak-

larının güvence altına alınması vebarış anlaşmasının eksiksiz uygu-lanması...

Tüm bu taleplerin Kolombiya gibibir ülkede somut bir karşılığı yoktur.Gelinen noktada varılan anlaşmadada zaten bu konuda atılmış hiçbirsomut adım yoktur.

En son varılan anlaşma şöyleaçıklanmıştır:

“-50 yıldan uzun süren çatışma-

FARC VEYA PKK UZLAŞIYOR DİYE HALKLARINEMPERYALİZM VE İŞBİRLİKÇİLERİYLE

ÇELİŞKİLERİ BİTMEYECEK!..

GİYDİĞİNİZ O BEYAZGÖMLEKLER DAHA ÇOK

KANA BULAŞACAK... SİZ TESLİM OLSANIZ DA

FAŞİZM İLE BARIŞOLMAYACAĞINI ÇOK ACI

BİR ŞEKİLDEÖĞRENECEKSİNİZ!

Yürüyüş

4 Ekim2015

Sayı: 489

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!30

Page 31: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

larda işlenen suçların yargıya ta-şınması için özel mahkemeler kuru-lacak.

-Taraflar, savaş kurbanlarına taz-minat ödeyecek, savaş suçları işle-yenlerin dışındaki savaşçılar affedi-lecek.

-Hakikat komisyonu oluşturulacak. -Savaş bölgeleri mayınlardan

arındırılacak.” Burada varılan anlaşmanın içeriği

olarak ortaya konulanların gerçektehiçbir kazanımı içermediği de açıkçaortaya çıkmaktadır. Kurulacak mah-kemelerde devletin katliam çeteleriyargılanmayacak sadece, gerillalarda aynı şekilde yargılanacak. Geril-lalar da sanki suç işlemişler gibi ce-zalar alacaklar. Devletin katilleri,halk düşmanları ise en fazla 5-8yıllık cezalarla kurtulacaklar. Yapılananlaşmanın esas yaratacağı sonuçFARC'ın elli yıldan fazla süren savaşısırasında halkın bir çok bölgede ka-zandığı topraklarını da yitirecek ol-masıdır. Savaşarak kazanma umu-dunun tükenmesidir.

Gelinen Nokta; FARC'ınİktidar-Devrimİddiasını Yitirmesidir!

Cano'nun öldürülmesinden sonra“Kolombiya‘da barış; gerillanın silahbırakması ve teslim oluşuyla ger-çekleşmeyecek. Ancak ayaklanmayıdoğuran nedenlerin ortadan kalkma-sıyla gerçekleşecek. Bu devam edecekolan politik bir hattır… ” açıklamasınıyapan FARC, ülkede koşullarda vesavaşa başlama nedenlerinde değişenhiçbir şey olmadığı halde bugün si-lahları burakma noktasına gelmiştir.

Bunu yaratan temel nedenFARC'ın devrim iddiasının, iktidariddiasının yok olmasıdır. Devrimiddiası olmayan bir hareket için si-lahlar artık yük olmaya başlamıştır.Ülkede koşullar değişmediği, savaşnedenleri ortadan kalkmadığı haldesilahların bırakılması noktasına ge-linmesinin başka bir nedeni, açıkla-ması yoktur, olamaz. Halkın açlığınave yoksulluğuna son verecek bir sis-temi kurma düşüncesiyle yola çıkanbir hareketin, bu hedefe ulaşmadansavaşmaktan vazgeçmesinin başka

bir izahı yoktur.

Ülkemizde, Kürdistan'da Yaşananlar daFarklı Değildir!

Bugün benzer bir süreç, içindekimi farklılıklar taşısa da ülkemizdede yaşanmaktadır. Sosyalizm gibibir iddiayı göstermelik de olsa taşıyanama esas olarak Kürt ulusunun haklarıiçin yola çıkan, Kürdistan'ın bağım-sızlığı gibi bir hedefle mücadele ala-nında yerini alan PKK hareketi deuzlaşma sürecinde adım adım geri-leyerek, bugün en geri noktada si-lahların teslimi aşamasına gelmiştir.

Kürdistan açısından baktığımızdada aslında Kürt halkının yaşamındave Kürdistan'ın koşullarında değişenhiçbir şeyin olmadığını ama bunarağmen silahların bırakılması aşa-masına gelindiğini görebiliyoruz.

PKK hareketi aslında bugün içinegirmiş olduğu uzlaşma ve silah bı-rakma sürecinden bir sonuç alama-dığını gördüğü halde bunun dışındabir çıkış yolu düşünemiyor ve çık-mıyor bu yoldan.

Çünkü, iktidar iddiasının yitirildiğiyerde silahlar bir yüktür diyoruz...Ve bu yükü taşımak her gün daha daağır gelmeye başlar. Bakmayın halkınartık yorulduğu, savaşmak istemediğisöylemlerine. Bunun hiçbir gerçekliğive mantığı yoktur. Halk bugün dün-yanın her tarafında kendilerini ezenlere,sömürenlere karşı savaşmaya çalışıyorhala. Kürdistan'da da hala bu böyledir.Halk boyun eğmemek için direniyor...Yeni yol ve yöntemler geliştirerek di-reniyor.

Fakat PKK her şeye rağmen sürecidevam ettirmeye ve silahları bırak-maya uğraşıyor. Bunun için adetacan atıyor. Ancak buna rağmen süreçilerlemiyor ve bir türlü uzlaşamıyorlar.Neden?

Çünkü; bunun en başta gelen ne-deni Kürdistan'taki çelişkilerin derin-liğidir. Halk kitlelerinin düzenle olançelişkileri bitmek bir yana, derinleşerekdevam ediyor. Kürt halkının ne ulusalsorunları çözülüyor ne de ekonomikve sosyal sorunları çözülüyor. Açlıkve yoksulluk Kürdistan'da katlanarakdevam ediyor, kölece yaşam koşulları

dayatılıyor halka. Öte yandan oligarşinin kendi iç

zayıflığı da uzlaşma sürecinde adımatmalarına engel oluyor. Oligarşikrizden bir türlü çıkamıyor. Çünküyeni sömürge bir ülkenin egemen-leri ne ekonomik ne de siyasi ola-rak güçlüdürler. Sürekli yaşadıklarıkriz hali, sorunları istedikleri gibiçözebilme gücü ve iradesini de el-lerinden almaktadır. Bu nedenleoligarşi, emperyalist efendileri dışındabir çare, çözüm üretebilecek güç veiradeye sahip değildir. Kendi başınaüreteceği çözümler noktasında ipinucunu kaçırma telaşındadır. Özelliklede Kürt halkının direngen yanlarıkorkularını büyütmektedir. Bu di-renme dinamiklerini tam olarak kır-madan uzlaşma sürecini devam et-tirmeye yanaşmamaktadır.

Uzlaşma sürecinde bir türlü adımatılamaması ve PKK'nin silah bırakmaaşamasına gelememesindeki en önemliüçüncü etken ise bölgedeki gelişme-lerdir. Emperyalizmin bölge politikalarıda buna izin vermemektedir. Bölgeyikendi denetimine almaya çalışan em-peryalizmin bölge halklarının direnişikarşısında yaşadığı açmaz da PKK'ninsilahları bırakma sürecinin önündekiengellerden biridir. Ve tüm bu koşullarve yaşanan krizler değişmek, çözülmekbir yana derinleşerek devam etmek-tedir. Bu durum değişmediği süreceKürt sorununa bu düzen içinde çözümgetirelemeyecektir. Yani aslında budüzenin Kürt sorununu çözebilmesininkoşulları mevcut değildir. Çünkü bukrizler devrimler olmadan çözülemez.

Sonuç olarak; gerek Kolombiya'dave gerekse de ülkemizde direnen si-lahlı güçler, silahları bıraktığı içinülke içindeki çelişkiler çözülmüyor.Silahlara başvurma nedenleri ortadankalkmıyor. Bu böyle olduğu süreceçelişkiler devam ediyor, hem de dahada derinleşerek. Çelişkilerin devamettiği ve derinleştiği bir yerde isehalkların mücadelesi, savaşı asla bit-mez, bitirilemez. Biten oligarşi veemperyalizmle uzlaşma sürecine girenhareketlerin kendileri oluyor. Halklarkendilerine yeni bir yol çizerek sa-vaşlarını sürdüreceklerdir. Bununbaşka bir yolu yoktur!

4 Ekim2015

Yürüyüş

Sayı: 489

331DEV-GENÇ TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR!

Page 32: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Emperyalizm ve işbirlikçi tekelciburjuvazinin vahşi sömürüsü sonucuher geçen gün artan açlık ve yoksul-lukla birlikte; bankalara, kredi kart-larına “borçlu” olanların da sayısıartıyor. Bankalarıyla, şirketleriyle,kredi kartlarıyla halkımızı dört biryandan kuşatıyorlar.

Sadece bir ay önceki asalak ban-kaların karı ve kredi kartı borçlususayısını karşılaştırmak bile, bu alan-daki emperyalist sömürüyü ortayakoyacaktır!

“Türkiye Bankalar Birliği’nin ra-kamlarına göre, 2015’in ilk beş ayındabireysel kredi borcundan dolayı yasaltakibe alınan kişi sayısı, geçen yılınilk beş ayına göre yüzde 4 artarak288 bin kişiye yükseldi. Bireysel kredikartı borcundan dolayı yasal takibetakılan kişi ise yüzde 10 artışla 459bin kişi oldu”(12Temmuz 2015 Cum-huriyet)

Asalak bankalar karlarına kar ka-tarken, 600 bin kişi kredi kartı bor-cundan dolayı, mahkemelik. 288 binkişiye yasal takip başlatıyorlar.

Oysa bankalar bu sürede karlarınıkatladıkça katlamışlardır.

“Yapı Kredi, yılın ilk yarısında top-lam aktif büyüklüğünü 2015 yıl sonunagöre yüzde 15 artırarak 223,8 milyarTL’ye çıkardı. Gelirleri ise bir öncekiyılın aynı dönemine göre yüzde 22 ar-tarak 4 milyar 974 milyon TL’yeulaştı. Bankanın kredi hacmi yüzde14 artışla 142,8 milyar TL’ye, toplammevduatı ise yüzde 17 artışla 126,1milyar TL’ye ulaştı. Yapı Kredi 2015ilk net karını bir önceki yılın aynı dö-nemine göre yüzde 3 artırarak 956milyon TL olarak açıkladı…” (28

Temmuz 2015 Cumhuriyet)

Yüzbinlerce İnsanıSefalete Mahkum EdenAsalak TekelciBurjuvazininKar Hırsıdır!

Milyonlarca insanı açlığa, yok-sulluğa, sefalete mahkum eden kredikartı “borcunu ödemedi” diye evine,arabasına haciz yoluyla el koyan,600 bin kişiyi mahkemelik yapan iş-birlikçi tekelci burjuvazinin kar hır-sıdır!

Kredi kartları bugün peynir-ekmekgibi satılmaktadır. Bankalar her yerdeçarşıda, pazarda, okul kampüslerindekredi kartını pazarlamaktadır. Limitli,limitsiz kullanılabileceğini söyleyipinsanların kredi kartı alması için herşarlatanlığı yapmaktadırlar. Halk daçaresizlikten kredi kartı almakta ban-kaların kölesi olmaktadır.

Öyle ki, bir kez kredi kartı alınıncabir daha o karttan kurtulmak da birhayli zorlaştırılmaktadır. Dava açmakda dahil her türlü yöntem denendiktensonra kart iptal edilmektedir.

Açlık, yoksulluk, sefalet bu dü-zenin gerçeğidir. Onun için de hergeçen gün derinleşen krizlerini yinehalkı sömürerek halka fatura ederekaşmaya çalışıyor. Binlerce insan kredikartı alırken sonucunun ne olacağınıbilerek alıyor. İnsanlar kredi kartınıevinin taksidini, çocuğunun okul-hastane masraflarını karşılamak için,üstelik birden fazla bankanın kartınıalıyor. Öyle ki, bir kartla da bir başkakartın borcunu ödüyor.

Geçen yıl 200 bin adet artan kredi

kartı sayısı bu yıl 800 bin adet arttı.

“ Bankalararası Kart Merkezi’nin(BKM) 2015’in ilk yarısını kapsayanverilerine göre banka kartları ödemetutarının yüzde 7’lik kısmını oluştu-ruyor. Banka kartlarını kartlı ödemeadeti içindeki payı ise yüzde 23 se-viyesinde bulunuyor. Yani artık her4 kartlı ödemeden 1’inde banka kart-ları kullanıyor. Banka kartı sayısıise 110 milyon adeti aştı…”(11Ağustos 2015 Cumhuriyet)

Bankalara bireysel kredi kartıborcu her geçen gün yükseliyor. Butabloyu yaratan emperyalizmdir.

Halkımızın kredi kartlarına baş-vurmasının nedeni yoksulluktur. Buyoksulluğumuzu yaratan emperyalizmve işbirlikçi tekelci burjuvazidir!

1 milyon 300 bin borçluyu ya-ratan, daha 2015’in ilk yarısında800 bin kredi kartını satan ve kar-larını iki katına çıkaran bankalararacılığıyla, bizleri iliğimize kadarsömüren emperyalizm ve tekelciburjuvazi ile onların iktidardakiişlerini yürüten işbirlikçi halk düş-manı AKP iktidarıdır!

Açlığımızı, yoksulluğumuzu bü-yüten, kredi kartlarıyla bankalarınkölesi haline getiren, bizleri mahke-melik eden, çürümüş bu düzene karşıHalk Meclislerinde örgütlenelim, da-yanışmayı, paylaşmayı geliştirip kendisorunlarımıza kendi çözümlerimizibulalım!

Halk Meclisleri’nde örgütlenipekonomik, siyasi ve kültürel sorun-larımızın tek gerçek çözümü olanDevrimci Halk İktidarı için savaşımızıbüyütelim!

HHALKLARIN KATİLİ AMERİKAEMPERYALİZMİN KURBANI DEĞİL CELLADI OLACAĞIZ

Emperyalizm ve İşbirlikçileriKredi Kartlarıyla Milyonlarca İnsanı

Sefalete Mahkûm Ediyor!

Kredi Kartı, Yoksulun Eline Vurulmuş Bir Zincirdir!

Yürüyüş

4 Ekim2015

Sayı: 489

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!32

Page 33: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Kumar; para veya kıymetli eşyakarşılığı oynanan oyundur.

Sözde İslamcı bir parti olduğunuiddia eden AKP’nin, 13 yıllık iktidarıdöneminde, kumar adeta tüm toplumusaran salgın bir hastalık halini aldı.Halka açlık ve yoksulluktan başkabir şey vermeyen AKP iktidarı, “şansoyunları” adı altında refaha çıkmaaracı olarak emeksiz ve zahmetsizbir yol olan kumarı halka kurtuluşyolu olarak sundu. Cumhuriyet tarihiboyunca kumara en büyük yatırımıyapan partinin AKP olması bir tesadüfdeğildir. AKP’nin 13 yıllık dönemindekumar, sözde adına ‘yasadışı’ densebile bizzat devlet eliyle ve şans oyun-ları adı altında oynatılan sanal ku-marlarda Türkiye; 1 milyar do-larlık hacimle dünya üçüncüsüoldu. İstatistiklere göre; Milli Piyangoİdaresi’ne bağlı şans oyunlarının satışgelirleri, AKP'nin iktidarda olduğuson 10 yılda 4 kat artış göstermişve Türkiye’de Milli Piyango’dan İd-daa’ya, Ganyan’dan Loto’ya varın-caya kadar şans oyunu adı altındakumarda dönen para 9 milyar dolarıbulmuştur. Türkiye halkları yedidenyetmişe kumar oynar hale getirildi.

Eskiden insanların gizli saklı oy-nadıkları, ayıp sayılan, oynayanıntoplum tarafından ayıplandığı kumarartık aleni biçimde yapılmakta, şansoyunu adı altında toplumun bilincindenormalleştirilmektedir. Özellikle genç-lerin ve kadınların bu tür kumarayönlendirilmesi toplumdaki yozlaş-manın ve çürümenin geldiği noktayıgöstermesi açısından önemlidir. Genç-lerimiz kumar tehdidinin pençesinde,çocuklar kumar bağımlısı haline ge-liyor. Zararsız gibi görülen İnternetkafeler, playstation ve bilardo salonları,kahvehaneler gibi kumar oynananyerler ise öğrencilerin yoğun olarak

gittiği ya da götürüldüğü yerlerinbaşında geliyor. Ek olarak bu tür

yerlerin çoğunun, yozlaşmanın hertürlüsünün yaşandığı yerler olduğunubelirtmek gerekir. Kumar yüzündenaileler zorluklar yaşıyor ve yuvalaryıkılıyor. AKP kendi iktidarı döne-minde bu konuda hiçbir önlem alma-dığı gibi, aksine AKP döneminde ku-mar daha da yaygınlaştırıldı.

Kumar AlışkanlığıUyuşturucu Gibi TedaviEdilmesi GerekenBir Bağımlılıktır!

Psikiyatrist Dr. Hasan Sezeroğlu;“Tıpkı internet örneğinde olduğugibi... Bahis oyunları da bir salgın…Toplumun kitle hâlinde bir bağımlılığısöz konusu… İnsanlar bu tür şansoyunları yüzünden, emeksiz, zahmetsizpara kazanma hayalleri kuruyor. Za-manla bu hırsa dönüşüyor ve bağımlıhâle geliyorlar. Oynamadığı zamanmutsuz, huzursuz oluyor. İradesinehükmedemiyor." Sezeroğlu, "Bunabir nevi hastalık hâli diyebiliriz" di-yor.

Kumar UmutlarımızınSömürülmesidir!Umut Boş HayallerdeDeğil Devrimdedir!

Düzen; yoksullaşan, işsizlik so-runu yaşayan, yaşama dair hiçbirbeklentisi, insanca yaşama ümitlerikalmayan halkımıza; iddia, Milli Pi-yango, At yarışı, Kazı Kazan, ŞansTopu vb. oyunlarla kumarı meşru-laştırmakta, iktidarlar eliyle insan-larımız, kumar bağımlısı haline ge-tirilmektedir. Halkımızın büyük birçoğunluğunun yoksulluk sınırındave altında yaşadığı, gelecek umuduolmayan ülkemizde, “kumar” adıylaher türlü organizasyon yapılmaktave devlet tarafından da desteklen-

mektedir. Kumar oyunları gelişmişbir sektör haline gelmiş, umut tacirlerihalkımızın umutlarını sömürürkenonların hayallerinden kasalarını dol-durmaktadır.

İnsanlarımızı KumarBağımlılığındanNasıl Kurtarabiliriz?

1) Kumar bağımlısı kişilere vetüm halkımıza; şans oyunlarının hal-kımıza sahte umutlar vererek kolayyoldan sınıf atlama, zengin olma vb.vaatlerle aldattığı anlatılmalı.

2) Kumar bağımlılığına karşı sü-rekli ideolojik bir mücadele yürütmeli,kumarın umut tacirliği olduğunu hal-kımıza anlatmalıyız.

3)Kumarın miktarının önemli ol-madığı, küçük de olsa, büyük deolsa oynanan oyunun kumar olduğunugöstermeliyiz.

4)Kumarın toplumu çürüten, ai-leleri parçalayan bir bağımlılık ol-duğunu ve uyuşturucu kadar tehlikeliolduğunu anlatmalıyız.

5)Kumar oynatılan yerler ve oy-natan teşhir edilmeli ve bu tür yerlerinkapatılması için kampanyalar yürü-tülmeli.

6)Bu konuda halkı bilinçlendirentoplantılar düzenlemeliyiz. Toplantı-larda bu tür sorunları olanları belirleyipeğitimle bilince çıkartmalıyız.

7) Kişiye bağımlı olduğunu kabulettirmek ve kumar oynanan çevre-lerden uzak tutmalıyız.

8) İnsanlarımızın sosyal faaliyet-lere katılmasını, kolektif paylaşım-larını arttırmasını sağlamalıyız.

9- “Şans oyunları” adı altındaya da “her yerde oynatılıyor, ekmekparası vb.” gibi gerekçelerle; kumaroyunları hiçbir şekilde meşrulaştırı-lamaz. Mahallelerimizde kumar oy-nanmasına asla izin vermeyeceğiz!

“Şans Oyunları” Adı Altında Oynatılan KUMARDIR!

BİZ CEPHELİLER, SEVDADAN FEDAYA,SEVDADAN KAVGAYA YENİ BİR HAYAT KURACAĞIZ!

YOZLAŞMAYA KARŞI DEĞERLERİMİZ

4 Ekim2015

Yürüyüş

Sayı: 489

33DEV-GENÇ TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR!

Page 34: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

SORU 1: Bir kilo çayı, yarım kiloşekeri, sonbaharda kışlık giysi bu-lundurmayı “dağdaki teröriste yar-dım” diyerek tutuklama gerekçesi ya-pan hukuk KİMİN HUKUKUDUR?

SORU 2: Bir sağlık çalışanının,kullanıldığı açıkça belli olan kendiilaçlarına el koyarak özgürlüğünüelinden alan YARGI KİMİN YAR-GISIDIR?

SORU 3: “Bir aydır ortalıkta gö-rünmüyorsun, yoksa ‘dağdaki terö-ristlere’ yardım mı yaptın?” sorusu ileDELİLSİZ, KANITSIZ suçlama yö-nelten ve suçsuzluğunu ispata zorlayanPOLİS KİMİN POLİSİDİR?

SORU 4: Adliye binasının giri-şinde avukatların savunma mater-yallerine el koyup delil değerlendir-mesi yapmaya çalışan, “kamuya açıkyerlerde basın açıklaması yapamaz-sınız” diyerek hukuk bilmezliğininyanında asgari zihinsel işlevden bileyoksun olduğunu gösteren kollukgörevlisi HANGİ DEVLET DÜ-ZENİNE AİTTİR?

Sorular uzar gider, cevaplar hepaynı yere işaret eder. Hepsi gerçekolaylardan derlenmiştir ve son iki haf-ta içinde ülkemizde cereyan eden“hukuksal vaka”lardır.Şaka gibi gelebilir ancak bayram ön-

cesi Dersim’e gitmek üzere yolculuk ya-pan ve Malatya’da durdurulan iki mü-vekkilimiz, “çantanızda neden kışlıkgiysi var?”, ” Neden kazak ve mont ta-

şıyorsunuz?” sorularıyla tutuklandı.Bu soruları sorarak tutuklama kararı

veren hakim, tutuklama talep edensavcı bilmek zorundadır ki, coğrafiolarak “Türkiye’nin damı” denilenyükseklikte bulunan Dersim’de, Si-vas’ta, Erzurum’da köylerde, yaz mev-siminde bile yorganla uyunur, sobayakılır ve akşamüzerleri kazakla, hır-kayla, montla dolaşılır. Yaz mevsimi heryerde, her rakımda aynı yaşanmaz.

Bu asgari yaşam ve doğa koşul-larının bilgisine sahip olmayan sav-cı ve hakimler neye göre, nasıl kararalacaklardır? Bu hakim ve savcılarabırakın hukuk bilgisini önce hayat bil-gisi dersi vermek lazım. Hayat bil-meden adaletli kararlar alacaklar öylemi? Elbette, sömürü üzerine kurulu birdüzende adaletli hiçbir şey olmaz amahayatın gerçeğinden bu kadar uzak ka-rarları ve bu kararlarla insan hayatı-nın ve özgürlüğünün gasp edilmesi-ni kanıksamayacağız. İstiyorsunuz ki,alışalım; istiyorsunuz ki, “bu düzen-de bu hukuksuzluk normal” diyelim.Hayır, demeyeceğiz. Hukuksuzluğu-nuzla da mücadele edeceğiz. Görü-nüşte de olsa hukuksal kararlar ver-mek zorunda kalacaksınız, kendi hu-kukunuza uyacaksınız!

Bu hukuksuzluktan bir hafta kadarönce Ovacık Devlet Hastanesi’nde ça-lışan bir sağlık görevlisi yanında bulu-nan ilaçlar gerekçe gösterilerek tutuk-landı. Bir sağlık çalışanı ve yanında ilaç

var! Ne kadar şüpheli (!) bir durum de-ğil mi? Üstelik ilaçların kullanılmış ol-duğu ve sayı itibariyle bir kişiye ait ol-duğu açıkça anlaşıldığı halde…

Yine başka bir kişi yarım kilo çay,bir kilo şeker gibi “örgütsel malze-melerle” ele geçirilmiş aynı gün!

Ne olacak bu memleketin hali?Her yanı teröristler basmış! Bu zulüm,bu bezirgan saltanatı, bu adaletsizliksürdükçe her yanda örgüt, her yandagerilla, her yanda mücadele her yan-da devrimcileri göreceksiniz. Bundankurtuluş yok.

Kendi hukukuna uymayan bu dü-zen elbette kendi insanına, kendi hal-kına düşmanlaşacak. Hukukun “her-kesin hukuku” olduğu yalanını kim-seye yutturamazsınız. Çünkü kendi-niz uymuyorsunuz o hukuka. Huku-ka “toplumsal sözleşme” diyerekmeşrulaştıramazsınız; çünkü sözleş-meyi siz çoktan ihlal ettiniz!

Söylemek zorundayız; hukuk sizelazım, yoksa çelişkileri yumuşatamaz,hep örgüt paronayası görerek hastaolursunuz!HAKSIZ VE KEYFİTUTUKLAMA TERÖRÜNESON VERİN!HALK İÇİN ADALETİSTİYORUZ!HALKIN HUKUK BÜROSU25 Eylül 2015

Bütün Sorular Faşizme Çıkıyor!Faşizm; Korku Yönetimidir ve Zulmedenler

Korkmakta Sonuna Kadar Haklıdırlar!

HHalkın HukukBürosu

Yürüyüş

4 Ekim2015

Sayı: 489

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!34

Page 35: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Oligarşik devlet aygı-tının baskı ve pasifikasyon araçlarınıngüçlenmesi, aldatıcı (nispi) refah vekökleri ta merkezi feodal OsmanlıDevleti'ne dek uzanan ''yıkılmaz-karşı konulmaz'' devlet imajıylabirleşerek, emekçi halkımızın düzeneolan tepkilerinin pasifize edilmesineSuni Denge denir.

Suni Denge, her şeyden önce nes-nel bir olgudur. Emperyalizmin III.Bunalım Dönemi'nde yeni-sömürgeülkelerde, sürekli milli krizin varlığıkoşullarında, halk kitlelerinin içindebulunduğu pasif tutumun, bu dö-nemde proletaryanın teori ve taktiğinibelirleyen önderler tarafından ifadeediliş tarzıdır.

''Suni denge'' olarak adlandırdı-ğımız bu olgu, ülkemizde her türlüreformizmin ve statükoculuğunobjektif temelini oluşturmaktadır.

Halkın her kesimi artık sürekliaçlık, yoksulluk, umutsuzluk, korku,yozlaşma, uyuşturucu, fuhuş, baskı,katliam, yapılan yardımlarla yayılansadaka kültürü, inançlarının sömü-rülmesi, hakaret... gibi birçok saldı-rının altındadır. Bu saldırılara maruzkalanlardan birisi de memurlardır.

Karşı karşıya kaldığımız tabloyabaktığımızda, en çıplak haliyle gö-rünen bugüne kadar kazanılan birçokanayasal ve demokratik hakkımızgaspedilmeye çalışılmakta, grev hak-kımız elimizden alınmakta, TİS gö-rüşmeleri oyunuyla sadaka rakamlarverilmekte, ataması yapılmayan bin-lerce öğretmen umutsuz bir geleceğemahkum edilmek istenmektedir. Artıkkamu emekçileri, öğretmenler, dok-torlar hiç olmadığı kadar işten atılma,sürgün, kademe durdurma cezalarıylasindirilmek istenmektedir.

Sadece bir mesaj paylaştı diyeHatice Dağlı, Erhun Yalçın gibisoruşturmaya, Hatice Yüksel gibisürgüne uğrayan kaç öğretmen varetrafımızda? Gerçekten kaç öğretmen,kaç memur düşünce ve ifade özgür-

lüğüne sahip? Kaç kişi hiçbirkaygı gütmeden düşüncele-rini paylaşabiliyor, kendiniifade edebiliyor, tartışıyorve üretiyor. Siyasal ve sosyalyaşamımıza baktığımızdakaç kişi kendini güvendehissediyor.

Ekonomik açıdan da elealdığmızda memurların çoğukredi kartlarıyla geçiniyor.Maaşlarının büyük bir kısmıev ya da araba kredisine gidiyor, ban-kalara bağlı halde harcanıyor emeklekazanılan her kuruş. Memurların bir-çoğu bugün bankalara borçlu yaşıyor,bankalara köle durumunda. Kölecitoplumdaki kölelik değildir buradabahsedilen ama Marx'ın modern kö-lelik dediği durumun bir versiyonuduryaşanan. Ama bankanın kölesi halinegetirildiğini memurlar asla kabul et-mezler. Neden çünkü egemenler ta-rafından gözlerimizin önünde bir perdeçekilmiş durumda. Bu perde çiçek-lerle, işlemelerle öyle ince işlenmişki kölelik zincirini perdeliyor. Perde-lenen suni dengenin kendisidir.

Suni dengenin varlığındandır bu-gün memur mücadelesinin bu kadargerilemesinin nedeni. Memur alanınayönelik yapılan tüm bu saldırılarakarşılık klasik, sonuç almaktan uzakeylem düzenlenmekten öteye geçil-miyor. Dolayısıyla kazanılan yenihaklar olmadığı gibi bedellerle ka-zanılan haklar da kaybedilme tehli-kesiyle karşı karşıya.

NASIL Kİ HALKIN DÜZEN-DEN BİR MEMNUNİYETSİZLİĞİOLMASINA RAĞMEN, BUNADENK DÜŞEN EYLEMLİLİĞİYOKSA; SUNİ DENGE NASILHALKI GERİLETİYORSA, ME-MURLARDA DA SUNİ DENGE-NİN TÜM SONUÇLARI VARDIR!

SUNİ DENGE YOZLAŞMAYANEDEN OLUYOR... Düşünün ki,Hatice Öğretmen 4 gün boyunca Es-kişehir'de masa açtı diye gözaltına

alındı, direndi. Herkesin gözleri önün-de sürüklendi. Kaç öğretmen, mes-lektaşlarının yerlerde sürüklenmesinetepki gösterdi. Kaç öğretmen yerlerdesürüklenen meslektaşları için nasılyaparlar öfkesini yaşadı? Birkaçyerde birkaç eylemin dışında tepkigösterilmedi, bu yozlaşmanın geldiğiboyutu göstermektedir. Bir arkada-şımız her gün gözaltına alınırken bizhalen tatile gitme programları yapı-yorsak, tatilimizi 2-3 gün ertelemeyidüşünmüyorsak bu yozlaşmadır veönlem alınmadığı takdirde çürütür.Sorgulanmadığı müddetçe tüketir.Susmak, değerlere sahip çıkmamakkişiyi hiç konuşamaz hale getirir.Yüreğini körleştirir, iç dinamiğiniyok eder.

Bu sonuçtan korunmak, suni den-geyi yıkmaktan geçer.

SUNİ DENGEYİ YIKMANINYOLU NASIL Kİ SİLAHLI MÜ-CADELE İSE; MEMURLARDAKİBU EYLEMSİZLİĞİ, ÖRGÜTSÜZ-LÜĞÜ, MÜCADELESİZLİĞİ DEMİLİTAN BİR MÜCADELE İLEYIKABİLİRİZ...

Bunu çok rahat başarabiliriz. Çünkübunu binlerce kez başardık. Memur-larımızın ve halkımızın geleceğini aslaumutsuzluğa terk etmedik. Bize daya-tılan sınırlara hapsolmadık. Bunu nasılyaptık? Bunu bedellerini göze alarakördüğümüz mücadeleyle yaptık. Ör-gütlü gücümüze dayanarak yaptık. Bu-gün yaygın olan basın toplantıları,mektup gönderme, şölen v.b. göster-

MEMURLARDAKİ SUNİ DENGEYİ MİLİTAN BİR MÜCADELEYLE YIKACAĞIZ...

4 Ekim2015

Yürüyüş

Sayı: 489

335DEV-GENÇ TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR!

Page 36: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

melik faaliyetlerle öğretmen ve devletmemurlarının mücadelesi yükselmez.Buna örgütlülük denmez; örgütlü mü-cadele olmaksızın bir şey ifade etmez.

KESK tabela sendikacılığına dön-müş vaziyette. Düzenin çizdiği sınırlariçinde dönülmektedir. Düzenin; “birçatı altında bir araya gelebilirsiniz,ama bir şey yapmayın, mücadele et-meyin, politika ile uğraşmayın” da-yatmasıyla, emekçilerin direnme di-namiği köreltilmek, direnme kültürüyok edilmek amaçlanmaktadır. 12Eylül’ün sürdüğünün göstergeleridirbu yaptırımlar. Bu yaptırımlara teslimolmak, kendi durduğu zeminin altınıoymaktır. Biz dün de zeminimizinaltını oymadık, oyulmasına izin ver-meyerek sendikaları yarattık. Müca-delede mevziler yarattık.

Canan Koç ve Yıldırım Koç ta-rafından yazılan KESK Tarihi kitabınasıl yarattığımızı "Bem-Der ve ar-dından Kam-Sen, Sağlık-Sen veBem-Sen, özellikle İstanbul'da me-murların kitle eylemlerinin başınıçekti" sözleriyle örnekliyor aslında.Ne yapmamız gerektiğini somutlamakadına aynı kitaptaki anlatımlardanörnekler verelim.

"1990 yılındaki sessizliği bozanise, öncelikli olarak Kam-Sen, Bem-Sen ve Sağlık-Sen kadroları oldu.Tarihin ilginçliklerinden biri de budurumdur. Devrimci Sol Hareketi,Mahir Çayan'ın öncü savaşı strate-jisini benimseyen, devlet baskısı ne-deniyle sindirilmiş kitlelerin silahlıpropaganda yoluyla harekete geçi-rilebileceğini kabul eden bir çizgiydi.

Oysa adı geçen memur sendikalarısokakta, eylemdeydi. Memurlarınkitle eylemlerinin geliştirilmesindekoçbaşı görevini bu üç sendika ye-rine getirdi. Memurların o gününkoşullarında yasadışı olan eylem-lerini meşrulaştıran, büyük bedellerödeyen bu üç sendika oldu.

Kamu çalışanları hareketinin kit-leselleştiği ikinci alan, sağlıktı. Bundada hekimlerin beyaz eylemlerinin büyükkatkısı oldu. Hekimlerin Tabip Odalarıöncülüğünde 23 Ekim 1988 tarihindebaşlayan beyaz önlüklü yürüyüşleri,sağlık alanındaki diğer çalışanlarınözgüvenlerinin gelişmesinde ve eylemegeçmesinde önemli rol oynadı. He-kimleri harekete geçiren etmenler iseözlük sorunları ve sağlık alanındakiolumsuz gelişmelerdi. Beyaz eylemlerdebüyük ağırlık kamuda çalışan hekim-lerdeydi. Diğer bir deyişle, sektörünen nitelikli işçileri (hekimler), sektöründiğer çalışanlarının kitlesel eylemlerininönünü açtı. 1990 yılının ses getirenbir eylemi de, Bem-Sen, Sağlık-Sen veKam- Sen çizgisindeki memurlar ta-rafından 23 Aralık günü gerçekleştirildi.TBMM'de memur maaş katsayısı gö-rüşülürken, dinleyici localarında bu-lunan bir grup memur, "sendika hakkıistiyoruz," "1,5 milyon memur adınasöz hakkı istiyoruz" biçiminde sloganattılar. Bu olay üzerine 42 kişi gözaltınaalındı. Bu kişilerin 32'si belediyedememurdu; 6'sı hemşire, 3'ü öğretmen,l'i de mühendisti. 37 memur, polisinbazı protestocuları dövmesi nedeniyleaçlık grevi yaptı. Protestocu memurlar25 Aralık günü serbest bırakıldı. An-

kara'da "memur" eylemi yapılamazimajı yıkıldı. Ankaralı kamu çalışan-larının, bu eylemle kendilerine olangüvenleri arttı. Geniş bir halk desteğiyakalandı. Basına yeterince girildi,kamuoyu yaratıldı. Hükümet, tepkilerinartması sonucunda zam oranını birazdaha artırmak zorunda kaldı."

Bu alıntılar, bu tarih ne yapmamızgerektiği konusunda yol göstericidir.Bugün bu misyon Kamu EmekçileriCephesi memurlarınındır. Nasıl dü-nümüzü bugünlere taşıdıysak, bugünüde yarınlara aynı güçle, aynı umutlataşıma sorumluluğu KEC'li memur-larındır. Dönem BEM-DER, KAM-SEN süreçlerinden çok farklı değildir.Sürecin önünü aşmak, memurlara da-yatılan bu durumu kırmak mücadeleyiyükseltmekten geçer. Bedel ödemektenkorkmayacağız. Korksak bile kaçma-yacağız. Cesaret hiç korkmamak de-ğildir, korkuların üstüne üstüne git-mektir. Mücadelemizde meşruluğu-muzdan aldığmız güçle, daha cüretlibir mücadele örmek zorunda ve du-rumundayız. Politik pasiflik dediği-miz suni dengeyi biz öncelikle kendiiçimizde aşacağız ve tarihe bir kezdaha "verdiği militan mücadeleylebirçok memurun eylem korkusunuaşmasını sağladı" cümlesini not ede-ceğiz. Bir kez daha yolu açma, umududipdiri tutma, milyonlarca kamu emek-çisini birleştiren, militan bir mücade-leyle zaferler kazandıran olma id-diasındayız.

Gönüllü Eğitim Top lu luğuÇalışmalarıSürüyor! Gazi Mahallesi’nden Halk Cepheliler’in yürüttüğü Gönüllü Eğitim Top-

luluğu’nun çalışmaları sürüyor. Yeni dönem kayıtları devam ediyor. Dersler12 Ekim’de başlayacak.

Yürüyüş

4 Ekim2015

Sayı: 489

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!336

Page 37: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

İşçi Hareketi gazetesinin OyaBaydak direnişi ile ilgili “ DİSKBaşkanlar Kurulu Oya Baydak Di-renişi Çözüm Komisyonu”nun rapo-runu ve DİSK Başkanlar Kurulu’nuntutumunu; Komisyon üyesi Nakliyat-İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükos-manoğlu ile yaptığı röportajı biz deyayınlıyoruz.

Sizce birsendikakendi

çalışanınıişten çıkarta-bilir mi?HangiKoşullarda?Çıkartması neanlama gelir?

Küçükos-manoğlu: İşçiSendikası, İşçi sı-nıfının ekono-mik-demokratikmücadele örgütüdür. Mücadele ettiğisınıf, sermaye sınıfı ve onun düze-nidir. Sendikalarda yönetim organları,demokratik tüzük işleyişi içerisindegenel kurullarda göreve gelirler. İşçisınıfının örgütü olan sendikalar da,çalışanlarla ilişkiler açısından örnekolmalıdır. Çalışanlar, somut ve ob-jektif değerlendirmelerle ahlaki, ça-lışma düzenine uyumsuzluk gibinedenlerle işten çıkartılabilir. Bu ka-rarın adil, herkes tarafından objektifolarak kabul görmesi önemlidir.

Oya Baydak DİSK / Genel -İştarafından işten çıkartıldı. Çoksonra DİSK Başkanlar Kurulusizin de olduğunuz bir komisyon

kurarak rapor hazırlamanızı istedi.Siz raporu nasıl hazırladınız? Kim-lerle görüştünüz? Raporunuzdakitespitler ve çözüm önerileri neler-dir?

Küçükosmanoğlu: Oya Bay-dak’la ilgili DİSK Başkanlar Kurulu

tarafından ben ve Bank-Sen GenelBaşkanı Önder Atay’dan oluşan birkomisyon kuruldu.

Öncelikli olarak Oya Baydak’labir görüşme yaptık. Oya Baydak,sürecin gelişimini, taleplerini yazılıolarak komisyona sundu. Daha sonraGenel-İş Sendikası Genel Yönetim

Kurulu ve DİSK Yönetim Ku-rulu ile görüşmeler yaptık. Ha-zırladığımız raporu DİSK Baş-kanlar Kurulu’na sunduk. Ra-pordaki tespitlerimiz, OyaBaydak’ın işten çıkarılmasıile ilgili Genel-İş Sendikasıtarafından yapılan bildirimde4857 Sayılı İş Kanununun 22.maddesine göre uyulması ge-reken kurala uyulmamış veyazılı olarak herhangi bırgerekçe bildirilmemiştir.

Genel-İş sendikası çalışan-ları DİSK’e bağlı Sosyal -İşSendikasına üyedir. Genel-İş

Sendikası ile çalışanlar adına Sos-yal-İş Sendikası arasında yürürlükteolan toplu iş sözleşmesi vardır. OyaBAYDAK’ın işten çıkarılma süre-cinde Genel-İş Sendikası tarafındansözleşme gereği hiçbir aşamada Sos-yal İş Sendikasına bilgi dahi veril-memiştir. Oya Baydak tarafındanda üyesi olduğu sendikaya bilgi ve-rilmemiştir. Oya Baydak’ın iştençıkarılma karşısında demokratik tep-kileri ve direnmesi meşru bir haktır.Komisyon, bu hakkın kullanımınınDİSK’in faaliyetlerini engeller du-ruma gelmemesi gerektiği düşünce-sindedir. DİSK, bu sorunda ilkelerine,geleneklerine, tarihine uygun dav-ranmalıdır.

Çözüm Önerisi Olarak DaOya Baydak’ın Genel-İşSendikası’ndaki İşineGeri AlınmasıÖnerilmiştir.

Hazırladığınız rapor DİSKBaşkanlar Kurulu’nda de-ğerlendirildi mi? Nasıl? Ne

tepki verdiler?Küçükosmanoğlu:DİSK Başkanlar

Kurulu’nda rapor gündem oldu ve de-ğerlendirildi. Başkanlar Kurulu Üye-leri’nin büyük çoğunluğu, düşündü-ğümüz bazı öznel nedenlerle, rapordadeğerlendirmelere katılmamış, bazılarıdaha da ileri giderek raporun yoksayılmasını önermiştir. Elbette, rapordeğerlendirmelerine katılmayanlar ola-bilir, eleştiriler de olur. Ancak yoksayma önerisi burjuva örgütlerdedahi olan bir durum değildir.

DİSK direnen işçi Oya Bay-dak ve devrimcilere karşı yenibir linç saldırısı örgütlüyor.

Bu nasıl engellenebilir?Küçükosmanoğlu: 13 Temmuz

günü DİSK Genel Merkezi önündeyaşananlar DİSK Üyeleri tarafındanhiçbir şekilde onaylanmamıştır.Benzer girişimlerin DİSK tabanındabir karşılığı yoktur. Sendika olarakDİSK’in adına, tarihine, mücadelegeleneğine sahip çıkmaya devamedeceğiz. Sorunun çözümü, komis-yon raporundaki önerilerin hayata

geçmesi ile olur.

Devrimciler, bu saldırılarındevrimcilerin tasfiyesi ope-

rasyonu olduğunu söylüyor. Sizindüşünceniz nedir?

Küçükosmanoğlu:İşçi Sınıfınınekonomik-demokratik-siyasi mücadelealanında genel olarak devrimci hare-ketlerin yarattığı etkinin sınırlı olduğutarihsel bir dönemdeyiz. Bunun enson örneği, Bursa’da başlayan, yayılanon binlerce metal işçisinin sarı-gangsterTürk Metal ve MESS’e karşı günlercedevam eden direnişi. Mevcut sendikalyapılarda, sınıf içerisinde mücadeleeden devrimciler de her zaman tasfiyesüreci ile karşı karşıya kalmaktadırlar.

Röportaj

Ali Rıza Küçükosmanoğlu,DİSK’e bağlı Nakliyat-İşSendikası Genel Başkanı

İşçi Hareketi Gazetesi: DİSK direnen işçi Oya Baydak ve devrimcilerekarşı yeni bir linç saldırısı örgütlüyor. Bu nasıl engellenebilir?

Ali Rıza Küçükosmanoğlu: Sorunun çözümü, komisyonraporundaki önerilerin hayata geçmesi ile olur!

4 Ekim2015

Yürüyüş

Sayı: 489

37DEV-GENÇ TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR!

Page 38: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Yürüyüş

4 Ekim2015

Sayı: 489

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!338

Egemenlerin, tekellerin; işçilere,emekçilere karşı en büyük saldırısıTAŞERON sistemidir. Taşeronluklaişçiler örgütsüzleştirilmiş, böylecesavunmasız kalmışlardır. Tekeller,sermaye sahipleri, egemenler örgütsüzve zayıf bıraktıkları işçi sınıfını ta-şeronlukla daha da ezmeye başla-mışlardır. Taşeronlukla kadro haklarınıkaybeden işçi sınıfı öncelikle örgütlügücünü kaybetmiş, ardından da ka-zanılmış haklarını birer birer kay-betmeye başlamıştır. Bugün taşeronsistemi işçilerin başta yaşam hakkıolmak üzere bütün haklarını ortadankaldırmıştır. Nitekim taşeronlukla iş-çilerin ücretleri düşmüş, çalışma sü-releri uzamış, iş kazası denilen kat-liamlar artmıştır.

Tarih bize göstermiştir ki, işçilerhaklarını kendileri kazanmışlardır.Bedelini kanla, canla ödeyerek ka-zandıkları haklar yasalara geçmiştir.Kadro da bunların başında gelmek-tedir. Bu nedenle iktidarlar, hükü-metler, egemenler işçilerin haklarınıbir anda, birdenbire ve toptan ortadankaldıramazlar. Nitekim Türkiye'de deegemenler çok istedikleri halde ya-salardaki işçi haklarını toptan ortadankaldıramadılar. Hala işçilerin lehineolan yasal düzenlemeler var. Ve AKPHükümeti bu kalan hak kırıntılarınıortadan kaldırmaya çalışıyor.

İş KanunundakiTaşeronluk Düzenlemesi;Değiştirmek İstedikleriYasaların BaşındaGelmektedir!

Nitekim AKP hükümeti yeni bir

iş Kanunu taslağı hazırlamış amahenüz kabul ettirememiştir. Çünkübu yeni yasada taşeronluk genel halegelecek, kıdem ve ihbar tazminatlarıkaldırılacaktır. Ancak işçi sınıfınabunu kabul ettirmeleri şu an mümkündeğildir. Ancak vazgeçmediler. Bunedenle iş Kanunu'na göre kamu ku-rumları, şirketler, üniversiteler asılişlerini taşerona veremezler. Ancaktali işlerini taşerona verebilirler.

Asıl işlerini kadrolu işçileriyleyapmak zorundalar.

Örneğin Belediyeler temizlik iş-lerini taşerona veremezler. İş Kanu-nunun bu hükmüne dayanarak davaaçan belediye işçileri kadrolu olmahaklarını kazandılar. Bundan sonradava açacak işçiler de kadrolu olmahaklarını kazanacaklar. Ancak yasaldüzenlemeler nedeniyle, kadro mer-kezi hükümet tarafından açılmak zo-rundadır. Ve hükümet belediyelerekadro açmamaktadır. Belediyelerinasil işlerini de taşeronlarla yapmalarıiçin zorlamaktadır.

Ama öte yandan mahkeme ka-rarlarına hükümet de uymak zorun-dadır. Mahkeme kararları önceliklehükümet için bağlayıcıdır. Yani AKPhükümeti mahkeme kararlarına uya-rak belediye işçilerini kadrolu yap-malıdır. AKP hükümeti yasaları biledeğiştirmeye gerek duymadan bütçeplanlarını değiştirerek belediyelerintüm asıl işlerini kadrolu işçileredevredebilir. Belediyelerin temizlik,park ve bahçeler işleri gibi bütünişleri asil işlerinden olduğundan buişi yapan tüm işçiler derhal kadroyageçirilmeli ve kadrolu işçilerin tümhaklarından yararlanmalıdır.

İşçilerin kadroya geçirilmeleriiçin yasal zemin vardır. Hükümete"işçileri kadroya geçirme" emri verenmahkeme kararları vardır. Ve bumahkeme kararları gelinen noktadatüm işçileri bağlar durumdadır. Diğerişçilerin dava açmalarına bile gerekyoktur. Çünkü bazı illerde açılanmuvazaa davaları işçiler tarafındankazanılmış, ardından Yargıtay ta-rafından onanmıştır. Üstelik bu da-valar kişilere özel olmadığı, beledi-yelerin işleyişine ve belediyelerinasıl işlerinin tespitine ilişkin davalarolduğu için diğer belediyelerdeki iş-çilerin dava açmalarına bile gerekyoktur.

İşçi Sınıfı, Kadrolu İşçiOlma Hakkına SahipÇıkmalı, Bu TalebiniYükseltmelidir!

Mahkeme kararlarını uygulamakzorunda olan AKP hükümeti derhalkadro düzenlemesini yapmalı, işçileringeçmiş hak kayıplarını da telafiederek kadroları açmalıdır.

Unutmayalım ki; bu mahkemekararlarını uygulatmak işçilerin elin-dedir. İşçiler haklarına sahip çıktıklarıve kadro hakları için mücadele et-tikleri oranda kadro haklarını kaza-nacaklardır.

GELECEĞİMİZİ,GÜVENCEMİZİ YOK EDENTAŞERON DÜZENİNE KARŞIMÜCADELE EDELİM!İŞÇİ MECLİSLERİNDE GÜCÜMÜZÜBİRLEŞTİRELİM!

Kadro, İşçilerin Kazanılmış Hakkıdır! Taşeronluk Sistemine Karşı Açılan ve

Kazanılan Muvazaa Davalarıİşçilerin Zaferidir!

İŞÇiLER, MUVAZAA DAVALARIYLA KAZANDIKLARIKADRO HAKLARINA SAHiP ÇIKMALI,

KADROLU OLMA TALEBiNi YÜKSELTMELiDiR!

Page 39: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

DİSK/Genel İş’ten işten atıldığıiçin, DİSK önünde 8 Temmuz’danberi direniş yapan Oya Baydak’ındirenişini bitirmek için DİSK’e bağlısendikalar toplanıp karar aldılar. OyaBaydak’a da “bayram sonuna kadar”süre verdiler.

Peki bitirmezse ne olacak?

Adında devrimci sıfatı taşıyan birsendikanın geldiği durumu görebiliyormusunuz? Ya direnişi bitirirsiniz yada sonuçlarına katlanırsınız diyor.

Patron sendikacılığı, her hareket-lerinde kendini gösteriyor. Bir sendikaişçilerin değil, patronların çıkarlarınıtemsil etmeye başlayınca tüm düşünceyapısını da o belirliyor.

CHP’li Sarıyer Belediyesi’nin ta-şeron firma tarafından işten atılanSarıyer Belediye işçilerinin direnişide CHP il binasının önünde çadırdirenişiyle aylardır sürüyor. AKP’ninpolisleri ve CHP’nin çeteleri ordada aylardır direnişi bitirmek için sal-dırıyordu. Ancak tüm saldırılara rağ-men direnişi bitiremediler. Orda dadirenen işçilere karşı mafya yöntem-leri devreye girdi.

Direnen Sarıyer Belediyesi işçi-lerine geçtiğimiz hafta içinde,CHP’nin çeteleri silahlarla ateş açıpkaçtılar.

Direnen işçilere karşı yapılan busaldırıların birisi patronlar tarafındanörgütlendi, diğeri de DİSK yöneticileritarafından. İkisi arasında hiçbir fark

yoktur.

Her iki direniş de Devrimci İşçiHareketi’nin öncülüğünde yapılmak-tadır. Devrimci İşçi Hareketi’nintarihi direnişlerle yaratılmıştır. Tarihi,direnişlerin zaferiyle doludur.

Hiç kimsenin kuşkusu olmasın,bedeli ne olursa olsun her iki direnişde zaferle sonuçlanana kadar hiçbirsaldırı, direnişleri bitiremez.

Patron ve patron sendikacılarınakarşı direnişimiz zafere kadar süre-cektir. Direnişin karşısında diz çö-keceksiniz.Mafya yöntemleriniz işeyaramayacak.

Haydi elinizden geleni yapın!

Oya Baydak, direnişi bayram so-nunda bitirmeyeceğini açıkladı ve20 Eylülden itibaren açlık grevi iledirenişi daha üst boyuta sıçrataraksürdürüyor.

Sendikacı sıfatında geçinen işçidüşmanlarına sesleniyor: Direnişi bi-tirmiyorum, hadi elinizden geleniyapın.

***

DİSK / Genel İş Sendikası MerkezYönetimi beni işten çıkarttı. İşçilerinhaklarını korumakla sorumlu bir sen-dika işçisini işten attı. İnanılır gibideğil ama DİSK / Genel İş Sendikasıkendini inkar ediyor, kendi varlığınıkendisi ortadan kaldırıyor.

İşten atıldığım için direnişe baş-ladım. Beni işten atan, bir sendikaydı.Ben de sendikanın önünde direniş

çadırımı kurdum. Direnme hakkımıkullandım. İşçilerin haklarını ve çı-karlarını korumakla görevli sendikaişçisini işten atamaz. Atarsa işçilerinhaklarını nasıl korur?

DİSK/Genel-İş Sendikası sadecekendi işçisini işten atmakla kalmadı.Direnişimi kırmak için linç saldırısıörgütledi. İşçi kanı döktü. Şimdi deDİSK binasında sürdürdüğüm dire-nişime son vermem için bir bildiriyayınladı.Binayı terk etmem içinyani direnişi bitirmem için 30 Eylül’ekadar da süre tanıdı.

Oysa DİSK, işten atılan işçi atıl-dığı işyerinin önünde ya da içindedirenişe başladığında bu direnişi des-tekler görünür; hatta işçi haklarınısavunan maskesine zarar gelmesindiye konuşunca, mangalda kül bı-rakmaz...

Ama kendi çıkarları zarar görüncelinç dahil her türlü saldırıyı, tehditiyapıyorlar. Bana sesini çıkarma di-yorlar. "Biz seni işten atsak dasesini çıkarma ve direnme."

Bu nasıl bir sendikadır ki BİRDİRENİŞİ KIRMAYA ÇALIŞIYOR!

Bu nasıl bir sendikadır ki patron-dan daha çok patron gibi davranıyor.

Direnen kadın işçiye direnme, di-reneceksen de bizim belirleyeceğimizyerde ve şekilde diren diyorlar. Bukadar pervasızlar. Nasıl ve nerededireneceğime de onlar karar vere-cekmiş!

DİSK Yöneticileri Direnen Oya Baydak’ı 1 Ekim’e Kadar Direnişi Bitirmekle Tehdit Etti...CHP İstanbul İl Başkanlığı Önünde Direnen Sarıyer Belediyesi İşçilerine Silahlı Saldırı...

Patronlara ve Patron Sendikacılarına KarşıDirenişimiz Büyüyor!

OYA BAYDAK AÇLIK GREVİNE BAŞLADI!..OYA BAYDAK AÇLIK GREVİNE BAŞLADI!..

Mafya Sendikacısı DİSK Yöneticilerinin TehditlerineBoyun Eğmeyeceğiz!

DİRENE DİRENE KAZANACAĞIZ!DİRENE DİRENE KAZANACAĞIZ!

4 Ekim2015

Yürüyüş

Sayı: 489

339DEV-GENÇ TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR!

Page 40: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Sana Eylül ayı sonuna kadarsüre veriyoruz, direnişini bitirdiyorlar. Peki ya direnişin ta-lepleri. Bu konuda söyledikleribir şey yok. Ya yaptıkları linçsaldırısı? Bu konuda da bir şeydemiyorlar. Hayır burada sen-dikacılık yoktur, bu anlayıştaişçi haklarını savunmak yoktur.

İşçi düşmanlığı vardır.

Haksız olarak işten atılan her iş-çinin DİRENME HAKKI vardır. Di-renme hakkı yüzyıllar boyunca halklartarafından kullanılmıştır. 1700'lü yıl-ların sonunda ise anayasalara, söz-leşmelere, anlaşmalara girmiştir.

DİRENME HAKKI BÜTÜNHAKLARIN ATASI OLARAK KA-BUL EDİLİR. Halkların bugün kul-landığı tüm haklar DİRENME HAK-KIYLA kazanılmıştır. DİRENMEHAKKI MEŞRUDUR. Halka ait birhaktır.

DİSK Yönetimi direnme hakkıma

saldırıyor. İstiyorlar ki işçiler haklarınasahip çıkmasın. Onlar rahat rahat iş-çileri satsınlar, işçilerin kanını canınıkendilerine meze yapsınlar. İşçilerinsırtından binlerce lira maaş alıp işçiyisatsınlar. Arpalıkları o kadar büyükki LİNÇ SALDIRISI örgütlemektençekinmiyorlar. Bu linç saldırısındabir devrimcinin elmacık kemiklerikırıldı. Şu an yüzüne 9 tane platinçivi çakıldı. Yaralanmayan kalmadı,kadınlara küfürler edildi.

BAŞARAMADILAR. Direnmeyedevam ediyorum. Ben Oya Baydak;işimi, ekmeğimi, onurumu ve direnmehakkımı korumak için direnmeye de-

vam edeceğim.

Bu hakkımı ve kararlılığımıne patronlar ne de patron sen-dikacılarının saldırıları, teh-ditleri engelleyebilir. Çünkübiliyorum ki onurunu koru-mayan, her şeyini kaybeder.

Direnme hakkını koruma-yan, onurunu dahil ekmeğini de kay-beder. Direnme hakkı baskıya, zulmekarşı direnmektir. Hakların gaspe-dilmesine karşı direnmektir. Direnmehakkına sahip çıkmak sadece OyaBaydak için değil, tüm işçiler içingereklidir. Bu nedenle işçileri, tümhalkımızı DİSK binasında sürdür-düğüm direniş nezdinde kendi hak-larını savunmaya çağırıyorum.

DİSK Yöneticilerinin Saldırıla-rına ve Tehditlerine Boyun Eğme-yeceğim!

Patronlara Ve Patron Sendika-cılara Karşı Haklarımızı Koruya-lım!

27 Eylül 2015 Pazar sabahı saat05:30 gibi 4 araçla gelen saldırganlardirenen Sarıyer işçilerine kurşun yağ-dırdı. Tespit edilebildiği kadarıyla 7kurşunun sıkıldığı saldırıda yaralananolmadı. 15 Mayıs 2015 tarihinden buyana direnişte olan Sarıyer Belediyesiişçileri onlarca kez saldırıya uğradı.

Hak talebiyle başlayan direnişleriCHP ve CHP’li Belediye BaşkanıŞükrü Genç’in baskı ve saldırıları iledevam etti. 8 Hazirandan itibaren iştende atıldılar.

Direnen işçileri kesinlikle işe almakistemeyen Belediye Başkanı, köle gibiçalıştırmaya çalıştığı işçilerin bilinçlen-mesinden korktuğu için direnen işçileresaldırmaktadır. Çünkü neredeyse İstanbulBelediyelerinin içinde en az ücretle ça-lıştırılan işçilerdir Sarıyer Belediyesiişçileri.

27.09.2015 tarihinde CHP İS-TANBUL İL MERKEZİ ÖNÜNDEDevrimci İşçi Hareketi ve direnen Sa-rıyer işçileri olarak bir açıklama ger-

çekleştirildi.

Açıklamaya yaklaşık 30 kişi katıldı.Açıklamada sık sık “İşçiyiz HaklıyızKazanacağız, Direne Direne Kaza-nacağız, Baskılar Bizi Yıldıramaz,Zafer Direnen Emekçinin Olacak;İşçilere Kalkan Elleri Kıracağız.”sloganları atıldı.

Sarıyer işçilerinden Güven Dar-canlı’nın okuduğu açıklamada;

"Her türlü saldırı sonrasında di-renmekten vazgeçiremediği işçilerekurşun sıktıranın işçi düşmanı ŞÜKRÜGENÇ olduğunu da herkes bilmektedir.Boşuna silahlı çetelerin arkasına sı-ğınmasınlar. İşçinin en büyük serma-yesi kendi alınteri ve emeğidir.

İşçileri de kurşunlarınız, saldırıla-rınız korkutmaz. İşte CHP’nin çözümü!Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimlerdeyaptığı vaatleri istedikleri için iştenatıldılar. Boyun eğmediler, direndiler.Başlarına gelmeyen kalmadı.

Bu mu sosyal, demokrat CHP? BuCHP mi halkın sorunlarını çözecek?

Bu CHP mi taşeronluğu kaldıracak,asgari ücreti 1.500 TL yapacak? Nasılyapacak? Direnen işçilerini kurşunla-yarak mı? Bu saldırının sorumlusu vehesap vermesi gerekeni CHP’dir veCHP’li Belediye Başkanı ŞükrüGenç’tir. İşçileri işten atıp direnmeyezorladığı için sorumludur. Aylardırkapılarının önünde sıcak – soğuk de-meden gece – gündüz direnen işçilerintaleplerini yerine getirmediği için so-rumludur. Ve hesap verecek olan daCHP’dir." denildi.

Patronlar, Belediye Başkanları İşçi Düşmanlığına Devam Ediyor!

DİRENEN SARIYER İŞÇİLERİNİN DİRENİŞ ÇADIRI KURŞUNLANDIYürüyüş

4 Ekim2015

Sayı: 489

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!40

Page 41: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Geçtiğimiz Temmuz ayı başındahaklı hiçbir gerekçe sunulmadanyalan ve demagojilerle işten atılandirenen DİSK/Genel-İş işçisi OyaBaydak 20 Eylül'de açlık grevinebaşladığını açıkladı. Amerikancı pat-ron sendikacısı DİSK yönetimi tara-fından direnişinin 5. gününde OyaBaydak ve DİH’li devrimci işçilerlinç edilmişti. Geçtiğimiz ay DİSKBaşkanlar Kurulu Ankara’da toplan-mış ve Oya Baydak’ın direnişi ileilgili komisyon atamıştı. Bu komisyonher iki tarafla da görüşmüş ve dü-şüncelerini almıştır. Yine Eylül ayının15’inde DİSK’e bağlı sendikalarınbaşkanları DİSK İstanbul/Şişli’detoplanmış ve birkaç gün sonraDİSK’in resmi sitesinden deklarasyonpaylaşılmıştır. Deklarasyonda Oya

Baydak’ın direnişi ile ilgili olarakişe geri alınmayacağı açıklanmış veDİSK, 30 Eylül'e kadar Oya Baydak’ıdirenişi bitirmesi için uyarmıştır. OyaBaydak DİSK’in bu tutumuna karşıişe alınana kadar açlık grevine baş-layacağını açıkladı. DirenenDİSK/Genel-İş işçisi Oya Baydakyaptığı basın açıklamasında “DİSKBaşkanlar Kurulu yeni bir linç sal-dırısı örgütleme derdindedir. İzinvermeyeceğim. Bugünden itibarendirenişimi diabet hastası olmamarağmen açlık grevine çeviriyorum.Artık açlığım konuşacak. Hadi gelinlinç edin. Aç ve hasta bir kadını linçedin. Size bu yakışır. Bize de diren-mek” dedi. Oya Baydak DİSK Baş-kanlar Kurulu tarafından atanan ara-bulucu komisyonun raporunun açık-

lamasını istedi. Ayrıca basın açıkla-masına katılan ve şu anda direniştebulunan Sarıyer Belediyesi İşçi Mec-lisi adına yapılan açıklamada kendisüreçleri anlatılarak, sınıf dayanış-masının bir örneği olarak direnenSarıyer işçilerinden Önder Atabaşve DİH’li bir işçi, Oya Baydak’labirlikte destek açlık grevine başla-dıklarını duyurdu. Daha sonra sözalan Devrimci İşçi Hareketi yaptığıaçıklamada "Oya Baydak’la birlikteaçlık grevi eylemine destek vermekiçin dönüşümlü olarak destekte bu-lunacaklarını belirttiler.” Basın açık-laması sonunda Grup Yorum üyelerive Halk Cepheliler türküleriyle, ha-laylarıyla eyleme renk kattı. Basınaçıklaması sloganlarla bitirildi.

İşim, Ekmeğim, Onurum İçinDirenişimi Yükseltiyorum Açlık Grevine Başlıyorum

4 Ekim2015

Yürüyüş

Sayı: 489

41DEV-GENÇ TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR!

Page 42: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Direnerek Kazananlar Yeni Zaferlerİçin Oya Baydak'ın Yanında

Direnişini bir üst boyuta taşıyıp 20 Eylül'de açlıkgrevine dönüştüren Oya Baydak'ı; Nefa İşçisi, TürkanAlbayrak, Kazova işçileri, Darkmen İşçisi, Şişli işçileri,Z Pharma İşçisi, Silivri Belediyesi’nden atılan kadroluişçiler, Senepa Stempa işçisi, Direnen Sarıyer Belediyesiişçileri, Kurban Bayramı’nda ziyaret edip yanında yeraldılar. Direnişleri ile gücüne güç kattılar ve işçidüşmanı patron sendikacılarına karşı birlikte mücadeleedeceklerini gösterdiler.

İşte DİSK Yöneticilerinin İtibarı!Direnen Oya Baydak ve Devrimciler Direnişleri ile“DİSK’in İtibarını” Zedeliyormuş!

Patron sendikacıları hangi itibardan bahsediyor?DİSK / Genel-İş Sendikası’nın “DİSK’i kurtarma”

linci! Tacizcilerle, “ben kadın satarım” diyenlerle miDİSK’i kurtarıyorsunuz? Çürüyen çürütür de!

DİSK ve Genel – İş yöneticileri Kani Beko, RemziÇalışkan ve Arzu Çerkezoğlu çürümekte ve çürütmek-tedir!

DİSK / Genel-İş Sendikası işçisi Oya Baydak’ı iştenattı. Oya Baydak’ın işten atılması Genel-İş içinde yaşanandevrimcilerin tasfiye operasyonunun parçasıdır. İnanılırgibi değil ama işçilerini işten atılma dahil her koşuldahak ve çıkarlarını korumakla yükümlü sendika kendi iş-çisini işten atmıştır. Böyle yaparak kendi varlık nedenleriniortadan kaldırmış, kendilerini inkar etmişlerdir.

DİSK / Genel-İş Yöneticileri Kani Beko, Remzi Ça-lışkan ve DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu çürü-mekte ve çürütmektedir. “DİSK’İ kurtarıyoruz” diyerekgetirdikleri linç güruhunu herkes tanımaya başladı. Dev-rimcilerin kafalarını kırmalar, kemiklerini kırmalar, kadın– erkek direnen işçileri ve devrimcileri linç etmekyanında kadınlara yaptıkları küfürler, tacizleri de ortayaçıkmaya başladı. Linç esnasında devrimci bir kadına İz-mir’den gelen sendikacılardan Levent Çekkin “…senisatarım…”demiştir. Böyle bir ahlaksızı DİSK önüne ta-şıyanlar kendileridir. Bir kadın basın mensubuna cinseltaciz yapanlar da yine DİSK’i “kurtarmaya” gelen linç-çilerdir. Bu ahlaksızlık, bu kültür ancak linç yapabilir.Kadın hakları savunucusu Arzu Çerkezoğlu bu tacizciahlaksızlarla oturmakta mahsur görmemiştir. LinççilerinDİSK’e gönderdiği silahlı kişi, direnen işçi Oya Baydak’asosyal medya üzerinden küfür, hakaret ve tehditler etti.Kendi Facebook hesabından Oya BAYDAK için “sürtük”dedi. Bunlar mı sizin DİSK’i kurtaran işçileriniz?

Biz artık bir şey demiyoruz.Görüntüler mevcuttur. Görüntüleri izleyin ve siz

karar verin.LİNÇÇİ AYNI ZAMANDA CİNSEL TACİZCİ…

KADINA CİNSEL TACİZDE BULUNUYOR, DİRE-NEN KADIN İŞÇİYİ LİNÇ EDİYOR, DEVRİMCİKADINLARA “SENİ SATARIM” DİYOR. DİRENENKADIN İŞÇİYE AĞZA ALINMAYACAK KÜFÜRLEREDİYOR… BUNLAR MI SOLCU? BUNLAR MIDEVRİMCİ? BUNLAR MI İŞÇİLERİN HAKLARINIKORUYACAK?

KARARI SİZ VERİN!DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİ

Direnen Oya Baydak’ın YanındayızGenel-İş Sendikası’nın Genel Merkezi önünde Ankara

Devrimci İşçi Hareketi, Oya Baydak'a destek amaçlı 28Eylül'de 1 gün açlık grevi ve Genel-İş Sendikası veDİSK’in tutumunu kınayan bir basın açıklaması yaptı.Saat 12.30’da yapılan basın açıklamasına 8 kişi katılırken,açlık grevine üç kişi destek verdi. “Patron SendikacılığınaSon!”, “Linççi Sendikacılar İstifa!”, “Oya BAYDAKYalnız Değildir!”, “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız!” slo-ganlarının atıldığı eylem akşam saat 18.00’da iradiolarak bitirildi. Yapılan açıklamada şunlara değinildi:"Biz emekten yanayız. İşten atılan her işçiye düşüncesine olursa olsun destek veriyoruz. Ya siz? Bu zamanakadar direnen kaç işçiyi desteklemek için gece gündüzonlarla yatıp onlarla sabahladınız ve o işçiyi işe geri al-dırdınız. Siz ancak kendinize yakın belediye başkanlarıile tavizler vererek hareket etmesini bilenlersiniz. Bizive direnen Oya Baydak'ı tehdit etmekten vazgeçin.Elinize işçi kanı sürerek emekten yana olduğunuzu değil,ne kadar iyi bir patron sendikacısı olduğunuzu ispatladınız.Daha önce bu anlayışların gerçekleştirdiği linç saldırısınahiçbir şey söylemeden, direnen işçiyi ve ona destekveren Devrimci İşçi Hareketi’ni kınayan açıklamalaryapan KESK, TTB ve TMMOB'a da sesleniyoruz. Linçfaşizmin yöntemidir. Direnen kadın bir işçidir. Kadınhakları konusunda mangalda kül bırakmayan sizler şimdidirenen kadın işçiyi tehdit eden patron sendikacılarınahiçbir şey söylemeyecek misiniz? Yoksa bu defa da bu“direniş maksadını aştı” mı diyeceksiniz?

Biz Ankara Devrimci İşçi Hareketi olarak diyoruz kiOya Baydak yalnız değildir. Onu desteklemek için sen-dikanızın önünde bir günlük açlık grevindeyiz. Taleplerkabul edilmez ise ilerleyen günlerde tekrar kapınızdabizleri göreceksiniz" denildi.

Yürüyüş

4 Ekim2015

Sayı: 489

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!42

Page 43: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Avusturya'da keyfi olarak pa-saportuna el konularak seyahatözgürlüğünün gasp edilmesinekarşı Viyana'da 1.5 aydır direnişyapan Evin Timtik'in ablası Av.Ebru Timtik'e yapılan saldırıyıprotesto etmek için Çağlayan'dakiİstanbul Adliyesi önünde açık-lama yapan avukatlara da polisazgınca saldırdı.

Avukatlara yapılan bu saldırı,25 baro başkanı tarafından ya-pılan ortak açıklama ile kınandı.

25 baro başkanı yaptıklarıaçıklamada şöyle dedi: "Hiçbirdemokratik rejimde kabul edi-

lemeyecek, görmezden geline-meyecek şekilde, meslektaşla-rımız görev alanı olan adliyede,polis şiddetine maruz kalmıştır"denildi.

Sorumlular hakkında yasalişlem başlatılacağının belirtildiğiaçıklamada, "demokrasi; taham-mül, hakkaniyet ve vicdanla vü-cut bulur; sınırlarını ise sadeceyasalar değil, ortak akıl ve temelinsan hakları çizer. Barolar olarakmeslektaşlarımızın sonuna kadaryanındayız, sorumlular hakkındasuç duyurusunda bulunacağız"diye belirtildi.

Oya Baydak, Ebru Timtik’inİmza Masasını Ziyaret Etti

Patron Sendikacıları tara-fından işten atılan ve ardındanda direndiği için linç edilmekistenen DİSK Genel-İş işçisiOya Baydak ve DİH’liler; kar-deşi ve müvekkili Evin Tim-tik’in Avusturya’da büyükelçilikönünde sürdürdüğü direnişine

destek olmak, uğradığı baskı ve hukuksuzluğun son bulması için İs-tanbul Avusturya Konsolosluğu önünde imza masası açarak oturmaeylemi başlatan Avukat Ebru Timtik’i 21 Eylül'de ziyaret etti.

Yapılan ziyarette Avusturya’da pasaportunu almak için direnenEvin Timtik’in yanında olduklarını ve direnişinin direnişleri olduğunuifade eden Oya Baydak ve DİH’liler, dünyanın neresinde olursaolsun zulmün karşısında direnişlerinin ortak olduğunu vurguladılar.

DİH’lilerin ayrılmasından birkaç saat sonra avukat Ebru Timtikve ziyaretçileri Liseli Dev-Genç’liler polis saldırısına uğradı. EbruTimtik işkence ile gözaltına alındı ve bir gün gözaltında tutuldu.Mahkemeye çıkarılan Ebru Timtik buradan serbest bırakıldı. Serbestbırakılan Ebru Timtik, avukat arkadaşları ve dostları adliye önündebu hukuksuzluğu protesto eden açıklamada bulunmak istediklerinde,tekrar polis saldırısına uğradılar.

Muvazza Davası İle İlgiliİşyeri Toplantıları Sürüyor!

Şişli Belediyesi İşçi Meclisi Hukuk Ko-misyonu 27 Eylül'de bir açıklama yaptı. Açık-lamada "Şişli Belediyesi işçileri muvazza da-vası; işçilerin lehine sonuçlanması üzerineişçiler kadrolu olma yolunda önemli bir ka-zanım elde ettiler. Muvazza Davası konusundaŞişli İşçileri Meclisi olarak çalışmalar başla-tılmış ve İşçi Meclisi Hukuk Komisyonu; iş-çilerin alacakları için açacakları davaya ücretsizdayanışma amaçlı bakacağını açıklamıştı. Butemelde de belediyenin birçok biriminde iş-çilerle birlikte toplantılar gerçekleştirildi veişçilere dava hakkında bilgi verildi. Bu top-lantılarından birisi de kurban bayramı önce-sinde Temizlik İşleri Müdürlüğü’nde gerçek-leştirildi. İşçilere dava hakkında bilgiler verildive davalarının ücretsiz ve gönüllülük temelindeŞişli Belediyesi İşçi Meclisi Hukuk Komisyonutarafından bakılacağı açıklandı. Temizlik işlerigece vardiyasındaki tüm işçiler bu toplantıyakatıldılar ve avukattan dava hakkında bilgialdılar" denildi.

AVUKATLARA POLİS SALDIRISINA 25 BARO BAŞKANINDAN KINAMA

4 Ekim2015

Yürüyüş

Sayı: 489

443DEV-GENÇ TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR!

Page 44: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

İSTANBUL:Bağcılar: Bağcılar’da aylardır hu-

kuksuz bir şekilde tutsak edilen HalkMeclisi çalışanları için "Halk MeclisiTutsakları İçin Adalet İstiyoruz/HalkMeclisi" ve Kürdistan’daki katliamlarakarşı 23 Eylül'de yazılamalar yapıldı.

Sarıgazi: Cepheliler tarafından ma-hallede 14-15-16 Eylül'de “HesaplaşmaGünü Korkunç Olacak /DHKC”, “ŞafakYayla Yaşıyor, Dev-Genç Savaşıyor/Li-seli Dev-Genç”, “Adalet Cephe’ninNamlusundadır/Cephe” ve 3 ayrı yere“DHKC” yazılamaları nakşedildi.

Okmeydanı: Halk Cepheliler 26

Eylül'de Hasan Ferit Gedik’in mahke-mesine çağrı yazılaması yaptılar. ”HasanFerit Gedik İçin Adalet İstiyoruz", "Ha-san Ferit Gedik İçin 5 Ekim'de KartalAdliyesine” yazılamaları yapıldı. Yapılançalışmada 4 tane yazılama yapıldı.

Kuruçeşme: İstanbul’da 19 Ağus-tos'ta Dolmabahçe Sarayı’nı tarayanDHKC savaşçıları, 20 Eylül'de Kıraç-Kuruçeşme mahallesinde yapılan yazı-lamalarla selamlandı. Cepheliler “Ay-berk’ten Güven’e Dar Edeceğiz DünyayıABD’YE / DHKP-C” yazılaması yaptı.23 Eylül'de ise katil polislerin ve ak-replerinin tacizlerine rağmen 1 adet

“Parasız Eğitim SınavsızG e l e c e k

Berkin İçin Adalet İstiyoruz/Liseli Dev-Genç” pankartı mahallenin girişine asıl-dı.

Çayan: Çayan Mahallesi’nde 18 Ey-lül'de halkın yoğun olarak kullandığıAkdeniz Caddesi üzerine “Kürdistan’dakatledilen halkımızın hesabını soraca-ğız/CEPHE”, “Elif, Şafak, Bahtiyar,Yıkılacak saraylar/DHKC” yazılmalarıyapıldı. 28 Eyül'de ise “Elif Şafak Bah-tiyar Yıkılacak Saraylar / DHKC”, “Kür-distan’da katledilen halkımızın hesabınısoracağız / Cephe”, “Adaletin OlmadığıYerde Halk Kendi Adaletini Sağlaya-caktır – Eyüp Beyaz / DHKP-C” slo-ganları nakşedildi.

Altınşehir: 23 Eylül'de Halk Cep-heliler, Şahintepe’de gözaltına alınanyoldaşları Duran Kıvanç için yazılamayaptı. Ayrıca yaptıkları açıklamadaşunlara değindiler: "Şahintepe’de yoz-laşmaya karşı mücadele yürüttüğü içintutuklandı Duran Kıvanç. Mahallesin-de halk çocuklarının zehir tacirlerinineline düşmemesi için uyuşturucuya,fuhuşa, hırsızlığa yozlaşmaya karşıyürüttüğü onurlu mücadelesinden do-layı dört duvar arasında teslim alınma-

ya çalışılıyor. Ancak Birol Kara-sular’ın, Hasan Ferit Ge-dik gibi

halkın yi-

Halkın Matbaası, Duvarlarda Dile Gelen Öfkemiz, Umudumuzdur!

BBahçel ievler

Page 45: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

ğitlerinin , bayrağını taşıyan nice neferlerin karşıların-da olacağını, kanla yoğrulmuş tarihimizin hesap sora-cağını unutuyorlar. Tarihimiz; zafere kadar neferler do-ğurmaya, halk çocuklarını bataklığa sürükleyen bukansızların bataklıklarını kurutacağına şehitlerimiz vehalkımız üzerine and içmiştir" denildi. 22 Eylül akşa-mında ise “Kürdistan Faşizme Mezar Olacak”, “Ciz-re’nin Hesabı Sorulacak” yazılamaları yapıldı.

TEKİRDAĞ: 26 Eylül'de Kumbağ’da Dev-Genç'lileryazılama yaptı. Kumbağ Mesleki ve Teknik Anadolu Li-sesi’nin duvarına, gece kulübü olarak halkımızı yozlaştıranbir yerin duvarına ve çeşitli caddelere, “Tutsak Dev-Genç’liler Serbest Bırakılsın”, “Berkin İçin Adaletİstiyoruz/Liseli Dev-Genç”, “Yaşasın Dev-Genç”, “Yoz-laşmaya İzin Vermeyeceğiz”, “Cephe”, “Dev-Genç”, “Umu-dun Adı DHKP-C”, “DHKP-C”. yazılamaları yapıldı.

MALATYA: Cepheliler, 20 Eylül'de Paşaköşkü Ma-hallesi’nde katledilen Kürt halkının yalnız olmadığına,katliamların hesabının sorulacağına dair yazılamalaryaptı. Ayrıca Cepheliler yaptıkları yazılamalarla 24Temmuz’da İstanbul Bağcılar’da, kaldığı eve yapılanoperasyon sonucu 15 kurşunla katledilen Günay Özarslan’ıda selamladılar. “Günay Özarslan Ölümsüzdür”, “Kat-ledilen Kürt Halkı Yalnız Değildir”, “Katledilen KürtHalkının Yanındayız”, “Yaşasın Halkların Kardeşliği”sloganları duvarlara nakşedildi.

HATAY: Defne ilçesinde 23 Eylül'de Cepheliler çoksayıda yazılama yaptı. Hatice Aşık’ı ve Cizre’dekikatliamı unutmayan Cepheliler, çok sayıda “CEPHE”,“DHKC-DEV-GENÇ”, “Hatice Aşık Onurumuzdur –CEPHE”, “Cizre’nin Hesabını Soracağız–DHKPC”,“Umudun Adı DHKP-C”, “Kurtuluş Kavgada ZaferCephede”, “Halkız Haklıyız Kazanacağız DHKC/DEV-GENÇ” ve bir adet “MAHİR” yazısından silah resmiçizildi.

ÇÇayan

Bağc ılar

Tekirdağ

Page 46: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Haziran ayaklanması sürecinde (Gezi eylemleri) birçoksanatçıyı da halkın yanında gördük. Kimisi halk ile birliktegaz bombalarına, TOMA’lara karşı direndi. Kimisi dezaten orada dostlar alışverişte görsün misali şov yapmayagelmişti.

Bu mücadelenin haklı olduğunu ve olması gerektiğinisavunan aydın ve sanatçılar, hala bu görüşlerini savuru-yorlar ve kimisi de bunun bedelini ödüyor. AKP iktidarıbir yandan bu sanatçıların işlerini elinden alırken, biryandan da miting meydanlarında hedef göstererek halkayapması gerekenleri anlatıyordu. Yapmaları gerekenlernedir; küfür, hakaret, dizi yapımcılarına işlerine son ve-rilmesi talimatlarıydı bunlar.

Hala hafızalarımızdadır ayaklanma sırasında Erdo-ğan'ın yurtdışı dönüşü yapılan karşılama sırasında, kit-lesinin Bergüzar Korel'e nasıl küfürler ettiği. Faşizmteşhir olunca başka bir yol bilmez, bel altı ahlaksızlıklarakafası çalışır ancak.

Gezi eylemlerinde ve sonrasında AKP iktidarınakarşı görüşlerini dile getiren sanatçılar, medya aracılı-ğıylada linç edilmeye çalışılıyor.

AKP faşizmi, sosyal medyada kendisine karşı pay-laşımda bulunan 6 bin kişiye dava açtı. Paylaştıklarıyüzünden insanlar tutuklandı.

AKP faşizminin korkusu çok büyüdü, ayaklanmasonrası ve bu korkunun verdiği öfke ile baskılarını artırdı.Tutuklamalar, gözaltılar, linç kampanyaları başlattı.

Peki bu saldırılara karşı sanatçılar ne yaptı? İki şey: Yael etek öpüp AKP karşısında diz çöküp Tayyip’in uşagı ol-dular, ya da AKP saldırıları karşısında korkup sindiler

Çünkü bireysel tavır takındığında, kişiyi yok etmekdaha kolaydır. Sanatçılar da örgütsüz tavır takındıklarındangeri adım attılar. Kimisi sesini kıstı, çekildi kenarına,kimisi sosyal medya hesaplarını kapatmakta buldu çareyi.

Ama Bunlar Çare Değil!Bu Boyun Eğmektir

Sanatçı halktan biridir, ama aynı zamanda halka yolgösterendir. Ama şu an sanatçılarımız direnişte, halktanileri bir konumda değildir. Halk, aydın ve sanatçılarımızınçok önündedir.

Evet, bedel ödemeyi göze almadan bir sonuç alınamaz.Levent Üzümcü ve dizileri kapatılan oyuncular; işlerindenatılan oyuncular bunun bedelini ödedi. Bedel ödenerekkitleler bilinçlenecek, örgütlenecek. Bu bedellerin so-nucudur Grup Yorum konserine katılan milyonlar.

Grup Yorum ve İdil Kültür Merkezi çalışanları; ayaklanmasonrası sanatçıların örgütlenmesi için birçok örgütlenmeadımları attı, sanatçılara çağrılar yaptı, eylemler yaptılar

beraber. Sanat Meclisi buçabaların sonucu kurulduve devam ediyor çalışma-larına. Sanatçılar ancak ör-gütlü olduklarında haklarınıgeri alabilir. Eğer sanat-çılar örgütlü olsaydı, Le-vent Üzümcü Şehir Ti-yatroları’ndan atıldığında binlerce insan o tiyatronunönüne gelir, günlerce kalkmazdı... Taki işini geri alanakadar! Bırakın halkı, sanatçılar birbirleri için dahi bunuyapmadı. "Hak verilmez alınır" sloganını sanatçılar be-yinlerine kazımalıdır.

Örgütlü Olmak Zorunda Sanatçılar,Faşizme Karşı Örgütlü OlmadığındaTek Başına Direnilemez!

Aslında AKP faşizmi safları çok net gösterdi her alanda.Bunlardan biride sanat alanı. Cumhuriyet gazetesinde 24Eylül'de Zeynep Miraç tarafından bir yazı kaleme alındı."Sosyal medyada kutuplaşma: Kimler Gezizede, kimlerGezizade?" başlıklı. Burada AKP faşizminin yalaka üçkuruşluk konserler için, bir fotoğraf için kendini satabileceksanatçaların isimleri ve fotoğrafları vardı. Aslında birçoğuna sanatçı da diyemezsiniz bu medya maymunlarının.Sanat adına hiçbir şey yaratmamıştır bu pespaye tipler.

İçlerinde en dikkat çekeni tabii ki Yavuz Bingöl'dür.Bu adam tam bir düşkündür, belediye konserlerindenrant kapmak için sattı bütün değerlerini.

Kürt halkının kanının sokaklara akıtıldığı bugünlerde,o çıktı "cumhurbaşkanına çok saygım var" açıklamasıyaptı. Ya da Şafak Sezer gibi midesizler Gezi eylemlerindepoz verip şimdi de çark edip AKP'nin masasında buldukendini. Ama AKP ne yaparsa yapsın, halk bu tür satıl-mışların peşinden gitmeyecektir. Amaçları ayaklanmadahalkın yanında yer alan ve o görüşünü savunan sanatçılarakarşı cephe oluşturmaktır.

Bütün bunların tek çözümü vardır; örgütlenmek. AKPfaşizminin linç kampanyalarını boşa çıkarmak, halkıniçinde örgütlenmekten geçiyor, sanatçıların birbirleriarasında örgütlenmesinden geçiyor. Örgütlü bir eldemir gibidir, kırılmaz bükülmez. Çünkü gücünü tekbir elden almaz yüzlerce, binlerce elden alır. ÖrgütlüSanatçılar da Asla Yenilmez! Bedel Ödemeden Hiç BirHak Alınamaz!

Bütün Sanatçılara Çağrımızdır;Kendi haklarınız ve halkımızın hakları için Sanat

Meclisi Çatısı altında Örgütlenelim!

AKP FAŞİZMİ; HAZİRAN AYAKLANMASI’NA KATILAN SANATÇILARI LİNÇ ETMEYE ÇALIŞIYOR!

SANATÇILAR ANCAK ÖRGÜTLÜ OLDUKLARINDABU SALDIRILARA KARŞI DİMDİK DURABİLİR!

Yürüyüş

4 Ekim2015

Sayı: 489

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!46

Page 47: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

4 Ekim2015

Yürüyüş

Sayı: 489

447DEV-GENÇ TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR!

Emperyalizm ve faşizm, çürümüşdüzenleri sarsıldıkça halklara dahafazla saldırıyor. Açlığı, yoksulluğu,korkuyu, umutsuzluğu, yozlaşmayıhalkta büyütmeye çalışıyor. Bununiçin de her türlü aracı, teknolojiyi kul-lanıyor. Oysa, düşman ne kadar çokteknik güce sahip olsa da, gerçeği ku-şanmış halktan güçlü değildir. Gerçekledonanmış halkın karşında acizdir;Mao’nun deyimiyle söylersek kağıttankaplandır.

Bizim düşman karşısında en güçlüsilahımız dergimizdir! Yürüyüş,emperyalizmin ve faşizmin yalanve demagojilerine sıkılan gerçeğinkurşunudur. Umudun sesidir.

Korkuyorlar. Gerçeklerden kor-kuyorlar.

Korkuyorlar. Gerçekleri kuşananhalktan korkuyorlar.

Yürüyüş’ümüzden korkuyorlar.

Halk düşmanlarının korkularınıdaha fazla büyüteceğiz. Bir kampan-yayla; genci yaşlısı, kadını erkeği,işçisi, işsizi, öğrencisi, memuru, köy-lüsüyle yani halkın her kesimiyle der-gimizi daha fazla insana ulaştıracağız.Gerçekler, halkındır, halkın ellerindegüçlüdür.

Her Okurumuz, Yeni BirOkur Kazanmalıdır!

Her Yürüyüş okuru, aynı zamandakendisini, Yürüyüş dergisinin dağı-tımcısı gibi hissetmelidir. Bir dergialıyorsa iki dergi almalı, bir başkasınada ulaştırmalıdır dergimizi.

Herkes ve her alan kendisinehedefler koymalı, dergi dağıtımını

ikiye katlamalıdır.

Dergimiz bir okuldur.Hayatın gerçeklerini, kav-

ganın haklılığını, güzelliklerini,umudu pek çok insan dergimiz-den öğreniyor, dergimizle kav-gaya atılıyor, örgütleniyor.

Dergimiz ayaklı bir kad-rodur. Girdiği yere devrimcipolitikayı taşır ve orayı ör-gütler.

O zaman dağıtacağız, dahaçok insana dergimizi ulaştıracağız.Ulaştığımız her insan, düzendenkopardığımız bir insandır; bizimzaferimizdir.

Dergimiz BizimEn Güçlü Kitle ÇalışmasıAracımızdır!

Bütün faaliyetlerimizde en temelve etkili aracımız dergimiz olmalıdır.Halkımızı tanımada, sorunlarını, ih-tiyaçlarını öğrenmede, bunlara çözümbulmada kılavuzumuz dergimizdir.

Düzen; örgütlenmememiz içinönümüze pek çok duvar örmeye ça-lışıyor. Bu duvarların yıkılması ancakhalka gitmekle mümkündür. İşte oduvarları yıkacak olan dergimizdir.Duvarları, kapalı kapıları dergimizleaşacağız.

Nasıl Yapacağız?DergimiziNasıl Satacağız?

-En temel yöntemimiz kapı kapıdolaşmaktır.

- Sokak sokak, ev ev, kapı kapıdolaşacağız.

Çalınmadık kapı bırakmama he-defiyle hareket edeceğiz.

- Daha fazla kapıya ulaşmanın yoludaha fazla dağıtımcıdır. Her okurumuzubir dağıtımcı gibi düşüneceğiz.

- Dergi Komiteleri’ni kurmak ol-mazsa olmazdır.

Apartmanında, sokağında veyaişyerinde, arkadaş çevresinde herokurumuz dergimizi insanlara ulaş-tırmalı, bu sorumluluğu hissetmelidir.Biz dergimizi satmak için çıkartmı-yoruz, halkımızı örgütlemek için çı-kartıyoruz. ULAŞMADIĞIMIZYER, ÇALMADIĞIMIZ KAPIBIRAKMAMALIYIZ!

Daha fazla kapı çalmanın, heryere ulaşmanın yolu komitelerdir.

Dergi Komiteleri kurmalıyız. Birdergi dağıtandan, yüzlerce dağıtan in-sanlarımıza kadar komiteler kurmalıyız.Her okurumuzu da bir dağıtımcı gibidüşünerek; her alanda, her mahalledekomitelerimizi kurmalıyız.

Sonuç Olarak; 1- Dergimiz kitle çalışmamızın

en güçlü aracıdır. Dergimiz umudunsesidir, umudu büyütmek için dahafazla dergi dağıtmalıyız. Çalınmadıkkapı, ulaşılmayan yer bırakmamalıyız.

2- Dergimiz ayaklı kadrodur, dergidağıtımlarımız örgütlenmelere dönüş-melidir. Yeni dergi dağıtımcıları bulmalıve Dergi Komiteleri kurmalıyız.

3- Dergimiz adaletin sesidir! Hal-kın adaletini kuşanan, halkın onurluevlatlarının sesidir. Gerçeğin ve Umu-dun sesidir. Budur Bahtiyarlığımız...Okumalı ve okutmalıyız.

Bizim Mahalleden

Yürüyüş, emperyalizmin vefaşizmin yalan ve demagojilerine

sıkılan gerçeğin kurşunudur!

DERGİ UMUDUN SESİDİRUMUDU BÜYÜTMEK İÇİN YÜRÜYÜŞ OKUYALIM, OKUTALIM!

Page 48: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Çalışmaları günlerdir süren HasanFerit için Adalet Yürüyüşü çalışma-ları, eylem günü de devam etti. 27 Ey-lül sabahı sesli çağrı aracı, Hasan Fe-rit’i ve adalet mücadelesinin önemi-ni anlatmaya başladı. Ayrıca ekipekip ve bölge bölge sesli çağrıya çı-kıldı. Eylem saati olan 15.00’a kadarçalışmalar yoğun bir şekilde sürdü.Eylem saati geldiğinde kitleler HalkMeclisi önünde toplanmaya başladı.Kortejler oluşturuldu ve yürüyüşegeçildi. En önde Hasan Ferit’in annesive dedesi vardı. Arkalarında “Mil-yonlarca Hasan Ferit Olacak Batak-lığı Kurutacağız!/Halk Cephesi” pan-kartı vardı. Pankartın arkasında san-cak ekibi Hasan Ferit’i selamlıyordu.

Onun arkasındaysa binlerce Hasan Fe-rit yürüyordu. Yürüyüşe GünayÖzarslan’ın annesi ve kardeşi, ayrıcaBerkin Elvan’ın annesi ile dayısı dakatıldı. Çayan Halk Cephesi kendipankartı ile yürüyüşe dâhil oldu.“Hasan Ferit Gedik Ölümsüzdür”,“Çetelerden Hesap Sorduk Soraca-ğız”, “Çeteler Halka Hesap Vere-cek”, “Ne İstiyoruz-Adalet, Kim İçin-Halk İçin, Yaşasın Halkın Adaleti”sloganlarıyla yürüyen kitlenin birsüre sonra önü kesildi. Hasan Ferit’inannesi, dedesi, avukatı, katil sürüsü-ne ‘yolu açın’ demeye gittilerse de yolaçılmadı. Bunun üzerine anne vedede TOMA ve akreplerin önündeoturma eylemine başladı. Kitle de on-

larla beraber oturma eylemine başla-dı. Bu noktadan sonra irade savaşı ça-tışma şeklinde devam etti. Kitleyegazlı su ile saldıran katil sürüsüne,yedi saat süren bir direnişle karşı ko-yuldu. TOMA’lar, akrepler, ‘U’cubetipli halka karşı savaş araçları; binlerceHasan Ferit’in iradesini kırmaya yet-

TOMA’LARINIZI,AKREPLERİNİZİ,

KATİL POLİSLERİNİZİGAZİ’YE GÖMECEĞİZ!Gazi’de Her Sokak Mevzi,Herkes Hasan Ferit Oldu!

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!448

Page 49: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

medi. Sokak sokak çatışıldı. DirenişGazi’nin tüm bölgelerine yayıldı. İlksaldırı anında TOMA ve akreplerinönünden kalkmayan, oturma eyleminedevam eden anne ve dedeye öldüre-siye saldıran katil sürüsü, dede Mus-tafa Meray’ın fenalaşmasına nedenoldu. Gazdan etkilenen dede, yine detorununun katilleri karşısında boyuneğmedi, direndi. Saldırı sürdükçe,direniş de tüm sokaklara yayılmayabaşladı. Hemen çevrede bulunan ba-rikat malzemeleriyle, barikatlar ku-ruldu. Polisin saldırdığı her noktadadireniş örgütlendi. Evlerinde oturaninsanlar limon, süt, kıyafet atarak, yöngöstererek, kapılarını açarak direni-şe dahil oldu. Ara ara üst sokaklara,üst mahallelere çıkılıp ajitasyonlar çe-kildi. Halk saldırıdan ve direnişten ha-berdar edildi. Düşman tüm gücüylesaldırmasına rağmen, kitlenin Ha-san Ferit’in mezarına yürüme irade-sini kıramadı. TOMA’larla, akreplerle,‘U’cube tipi yeni bir halka karşı sa-vaş aracı ile saldırsa da düşmanın hersaldırısı, direnişle püskürtüldü veher defasında ana caddeden mezarlı-ğa doğru yürüme iradesi devam etti-rildi. Polis saldırısına rağmen anacaddede ısrarla dalgalandırılan sancakekibinin kızıl sancakları, düşmankarşısındaki direnişin zafer ilanı gi-biydi. Kimi zaman o sancağı dalga-landıranlar gaz kapsülüyle vurulduama durduğu mevziyi terk etmedi. Birsüre bu şekilde direnildikten sonra di-reniş Gazi Mahallesi’nin tüm bölge-lerine yayılmaya başladı. Bu sokak-lar Günay Özarslan direnişine tanık-lık etti! Bu sokaklarda seksen saatlikbir direniş, bir büyük zafer yaşandı!Bunun bilinci, iradesi ve gururuyla di-rendi Cepheliler!

Çatışma sürdükçe direniş Düz böl-gesinden Sekizevler’e, oradan Nal-bur’a, en son da Sondurak bölgesineyayıldı. Günay Özarslan Direniş So-

kağı’nda saatlerce çatışma yaşandı.Burada çatışmanın bir anında ara ve-rildi ve Hasan Ferit’in ikinci yıl ye-meğinin verilmesi için hazırlıklara gi-rişildi. Hep beraber yemek yendi.Yemek sırasında da bir ekip çatışma-yı sürdürdü. Yemeğini yiyen direnişnöbetini devraldı. Direniş SondurakBölgesi’ne de yayıldı. Orada da Ha-san Ferit’in hesabını sormak içinCepheliler sokaktalardı. Sloganlarla,marşlarla selamladılar Hasan Ferit’i.Katil polis orada da saldırdı ama kar-şılığını aldı. Çatışma ara sokaklara ka-dar devam etti. En son polisin kovul-masıyla saat 23.00’ı geçerken GünayÖzarslan Direniş Sokağı’nda bir açık-lama yapıldı. Hasan Ferit’in hak etti-ği gibi selamlandığı vurgulandı. Ye-nilen düşman oldu, denildi. Sokak so-kak direnen, ölümüne TOMA’nın,gazın, suyun, akrebin önünde dimdikduran iradenin kazandığı vurgulandı.‘Bize katlettiği yoldaşımızı anma fır-satı vermeyen düşmana cevabımızher zaman anladığı dilden olacak.Kazanılmış haklarımıza-mevzileri-mize saldıran düşman asla yanıtsız kal-mayacak, mevzilerimizi gerekirse ye-niden kazanacağız ama düşmana terketmeyeceğiz’ denildi. Eylem dahairadi olarak bitirildi.

449DEV-GENÇ TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR!

Page 50: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Hasan Ferit’in katledilişinin ikinci yıldönümünde yapılacak olan Adalet Yü-rüyüşü’nün çalışmaları bayram günü da-hil, son ana kadar sürdü. Küçük büyükdemeden, tüm halkı, Hasan Ferit olma-ya çağırdı Hasan Ferit’in yoldaşları.

Gazi: Gazi Mahallesi’nde 27 Eylül'de ya-

pılacak olan Adalet Yürüyüşü’nün ha-zırlıkları kapsamında 25 Eylül'de top-lu dergi dağıtımına çıkıldı. İki saatte üçyüz kapı çalındı. 27 Eylül'de yapılacakyürüyüşe çağrı yapıldı. Toplam 135 der-gi halka ulaştırıldı. Ayrıca baraj piknikalanında da dergi dağıtımı ve yapılacakeylemin çağrısı yapıldı. Orada da 40dergi halka ulaştırıldı. Aynı gün, Dört-yol Bölgesi’nde masa açıldı; bildirilerdağıtıldı, halk yürüyüşe çağrıldı.

26 Eylül'de derneğin önünde yürü-yüşün duyurusunu yapmak için masaaçıldı. İnsanlarla konuşuldu, bildiridağıtıldı, eyleme gelme sözü alındı. Ay-rıca kapı çalışması yapıldı. Dergi da-ğıtımı sırasında onlarca kapı çalındı,halk, pazar günü yapılacak olan yürü-yüşe çağrıldı. Düz Bölgesi’nde HalkMeclisi çalışanları da sesli çağrıya çık-tılar. Düz Bölgesi’nden Sekizevler’e ka-dar cadde boyunca ve sokak araların-da sesli çağrıyla halk eyleme çağrıldı.Aynı gün, Liseli Dev-Genç'liler HasanFerit Gedik için yapılan yürüyüş içinsesli çağrıya çıktılar. Sesli çağrı için li-seliler otobüslere binip halka konuşmayaptı. Yapılan konuşmada Hasan Feritanlatılıp mahkemeye ve yü-rüyüşe çağrı yapıldı.

Arife günü ve bayramgünü de, yapılacak olan yü-rüyüşün hazırlıkları devametti. İki gün boyunca saat14.00 ile 20.00 saatleri ara-sında sesli çağrı aracı GaziMahallesi’nin tüm sokaklarınıgezdi. Ayrıca arife günü vebayram günü cadde boyuncaYürüyüş dergisi dağıtımı ya-pıldı. Halkın bayramı kut-landı. Bu bayram kendileriniHasan Ferit’in annesinin ye-rine koymaları istendi. GaziHalk Meclisi önündeki oto-büs duraklarında otobüs ve

minibüs konuşmalarıyla halk yürüyü-şe çağrıldı. Yapılan konuşmalara halk,alkışlarla destek verdi.

“Bizim AnalarımızBaşı Dik Ağlar”

27 Eylül'de Hasan Ferit için AdaletYürüyüşü çalışmaları kapsamında sesliçağrılarla sokak sokak gezilerek halk ey-lemden haberdar edildi. Yapılan çalış-malarda Hasan Ferit’in halk tarafından nekadar sahiplenildiği ve uyuşturucunun nekadar yakıcı bir sorun olduğu görüldü.Arife günü yapılan sesli çağrılar sırasın-da, çağrıyı duyan bir kadının başını eğe-rek ağladığının görülmesi üzerine kadı-nın yanına gidilerek neden ağladığı so-ruldu. Çok duygulandığını, Hasan Ferit’inonurlu bir şekilde öldüğünü, kendi ço-cuğunun da Hasan Ferit gibi olmasını, öle-cekse Hasan Ferit gibi ölmesini istediği-ni söyledi. Kadına neden öyle dediği so-rulduğunda, kendi çocuğunun öldüğüama uyuşturucudan öldüğü, bunun içinağladığı yanıtı alındı. Halk Cepheliler "Budüzenin katlettiği her evladın hesa-bını soracağız. Evladını çürümüş dü-zenin katlettiği hiçbir ananın ahı yer-de kalmayacak" diyerek "Milyon-larca Hasan Ferit Olup Bu Bataklı-ğı Kurutacağız" şeklinde söz verdi.

Alibeyköy:Hasan Ferit’in katledilişinin

ikinci yılında, 27 Eylül’de GaziMahallesi’nde yapılacak olan Ha-san Ferit için Adalet Yürüyüşü ça-

lışmaları devam etti. 22 Eylül’de Ali-beyköy’de Cengiz Topel, Saya Yokuşu,Barış Manço Parkı, Dere, Dörtyol böl-gelerinin komitesi kuruldu. Toplamdakurulan 5 komite; isim listesi hazırla-yarak tüm isimleri gezip, Hasan FeritGedik’i anlatarak, Gazi Mahallesi’ndeyapılacak olan adalet yürüyüşüne çağ-rı yaptı.

Bahçelievler:Bahçelievler Halk Cephesi 24 Ey-

lül'de Yenibosna Pazar Pazarı’na, Pazargünü Gazi Mahallesi’nde Hasan Feritiçin yapılacak yürüyüşün çağrısını yap-tı. Pankart astı.

Çayan:Mahallenin merkezi bölgelerine

Halk Cepheliler tarafından, 26 Ey-lül'de yürüyüşe çağrı ozalitleri asıldı.Nurtepe, Güzeltepe, Çayan mahallele-rinde Pazar günü yapılacak olan yürü-yüşe, insanlarla birebir görüşülerekdavet edildi.

Kazanılmış MevzilerimiziCan Bedeli Savunacağız!

Gazi Mahallesi’nde 22 Eylül akşamı polissaldırısı ve direniş vardı. Mahallede yapılan bireylemi bahane eden AKP’nin katil polisleri hal-ka karşı düşman yüzlerini bir kez daha göster-di. Halka pervasızca saldıran polis, Gazi hal-kından hak ettiği yanıtı aldı. Çatışmalar gece-nin ilerleyen saatlerine kadar devam etti. Ma-hallede yapılacak başka bir eylemin haberini alanCepheliler, son süreçte katil polisin politikala-rının bilincinde olduklarından, mahallelerini sal-dırıya karşı savunmak için harekete geçtiler. Ni-tekim kısa bir süre sonra eylemi bahane edenpolis, Gazi halkına saldırmaya ve saldırıyı göv-de gösterisine çevirmeye başladı. Bunun üze-rine Cepheliler Günay Özarslan Direniş So-kağı’ndan başlayarak sokak sokak polise kar-şı koydu, direndi. Gazi Halk Cephesi’nin bu-nunla ilgili açıklamasında: "Katil polis Gazi Ma-hallesi’nde her eyleme saldırarak, sokaklardaterör estiriyor. Kazanılmış mevzilerimize sal-dırıyor. Eylemi yapan kim olursa olsun saldı-rı mahallemizedir, kazanılmış mevzilerimize-dir, Cephe’ye, Cepheliler’edir. Böyle bakıyor,bu sorumlulukla hareket ediyoruz. Mahallele-rimize her girdiğinizde karşınızda bizi bula-caksınız. Size Gazi Mahallesi’ni dar edeceğiz"denildi.

Hasan Ferit Gedik İçinAdalet İstiyoruz!

Hasan Ferit Gedik’in katledilmesi ile il-gili davanın yeni duruşması 5 Ekim’de Kar-tal-Anadolu Adliyesi’nde yapılacak. Mah-keme öncesinde tüm Halk Cepheliler çağrıyapmaya, katılım ve sahiplenme için çalış-malara başladılar. Bu doğrultuda 29 Ey-lül'de Bağcılar’da da afiş asıldı ve bildiri da-ğıtıldı. Çiftlik-Yavuz-Yenimahalle ve Göz-tepe’de bildiri dağıtıldı. Yenimahalle’de iseozalit ve afişler asıldı. Bağcılar’dan mahke-me için sabah saat 08.00'da araç kaldırılacak.

30 Eylül'de de çalışmalara devam edildi.Hazırlanan afişler esnafın camlarına asıldı. Ay-rıca Dev-Genç de Yenimahalle Yürüyüş Yo-lu’na mahkemeye çağrı pankartı astı.

Milyonlarca Hasan Ferit Olup Bu Bataklığı Kurutacağız!

Yürüyüş

4 Ekim2015

Sayı: 489

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!50

Page 51: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

İSTANBULOkmeydanı: Okmeydanı Halk Cep-

heliler halklarımızın Kurban Bayra-mı’nı kutlamak için bayramda sabahkahvaltısında bir arayageldiler. Bayram kahval-tısı öncesinde yapılan kısakonuşmada, açlığın,yoksulluğun vezulmün olmadığıyarınlarda gerçek bay-ramların halklabirlikte kutlana-cağına olan inanç belirti-lerek, bayramların öne-mine değinildi.

Bağcılar: Bağcılar'da bayramınilk günü 24 Eylül'de şehit ve tutsakailelerinden başlanarak aileler ziyaret edildi. İkincigün, devrim şehidi Levent Doğan’ın başucunda anmayapıldı. 7 kişi tarafından yapılan anmada önce saygı duru-şunda bulunuldu. Üçüncü günde ise Karanfiller KültürMerkezi’nde geleneksel bayramlaşma programı yapıldı.Programa 20 kişi katıldı.

Okmeydanı Halk Meclisi Bayramda Bir AradaydıOkmeydanı Halk Meclisi 25 Eylül'de Sibel Yalçın Par-

kı’nda bir araya geldiler. Bu buluşma sırasında daha öncekibayramlardan bahsedildi, bayramların önemi anlatıldı. Ar-dından açlığın, yoksulluğun ve zulmün olmadığı yarınlarda,gerçek bayramların, halkla birlikte kutlanılacağına olaninanç belirtildi.

ANTEP: Kurban Bayramı’nın 1. gününde (27 Eylül’de)Antep Özgürlükler Derneği’nde bir araya gelen Halk Cepheliler

birbirleriyle bayramlaştıktan sonra, ailelere zi-yarette bulundular. Bayramın 1.günü Halk Cepheliler dernekteberaber yedikleri yemekle prog-

ramı sonlandırdılar.Bayramın 2. günü şe-

hitlerimizin mezar ziya-retleri yapıldı.

Bayramın 3. gü-nünde Fatma Koyupı-

nar’ın ailesinin evindedüzenlenen akşam ye-meğinden önce Mer-

sin’de kampta ve gözaltında ya-şanılanların anlatılmasının ardındanfaşizmin karşısında yeni Hasan

Selimler görmemek için, devrimcilerin yeniinsanı halka anlatmasına izin vermemek için halk

düşmanlarının yaz kamplarına dahi saldırdığı konuşuldu.Sohbetin ardından 40 kişinin katıldığı program, türkülereşliğinde çay içildikten sonra sonlandırıldı.

ANTALYA: Antalya Halk Cephesi, 27 Eylül’de KurbanBayramı sebebiyle şehit Erhan Yılmaz ile kardeşi tutsakNurhan Yılmaz’ın, yine tutsak Sercan Aslan’ın ve şehitAli Saban’ın Antalya’da bulunan ailelerine kendi aileleriylebirlikte bayram ziyaretinde bulundu.

ANKARA: Ankara Halk Cephesi bayramın birinci günüAnkara’da bulunan şehit aileleri ve tutsak yakınlarını ziyaretetti. Yapılan ziyaretlerde ailelerle bayramlaşılıp yemekleryenildi, sohbetler yapıldı. Toplamda 8 aile ziyaret edildi.Bayramın ikinci günü Ankara İdilcan Kültür Merkezi’ndeyapılan bayramlaşmada kısır, kek ve çay ikram edilip sohbetleredildi. Bayramlaşmaya 20 kişi katıldı.

Özgür Vatan Topraklarında Gerçek BayramlarıKutlayabilmek İçin Birliğimizi, Beraberliğimizi,

Mücadelemizi Büyütelim!

Bağcılar Halk Cephesi 27 Eylül günü Grup Yorum'unkonserinin yasaklanmasına rağmen mahallede polisin yaptığıyığınakla ilgili 28 Eylül'de bir açıklama yaptı. Açıklamada:"AKP’nin Halk Cephesi’ne, Grup Yorum’a, Karanfiller KültürMerkezi’ne düşmanlığı öyle büyük ki, iptal edilmiş konserebile saldırı hazırlığı yapıyorlar. Daha önce 27 Eylül’de Bağ-cılar’da Grup Yorum konseri yapılması düşünülmüştü. Bununiçin de Bağcılar Kaymakamlığı, Emniyet Müdürlüğü gibiyerlere de başvuru yapılmıştı. Ancak daha sonra bu konseriptal edildi. Ve 27 Eylül’e kadar Bağcılar’da konsere yönelikhiçbir çalışma, duyuru vb. de yapılmadı. Ancak 27 Eylülgünü, Kirazlı Metro istasyonu ile Yenimahalle Yürüyüş Yoluarasındaki yoldan geçen herkes polis yığınağı ile karşılaştı. 7adet zırhlı araç, özel harekâtçılar ve onlarca sivil polis Newroz

Alanı’nı adeta işgal etmişti. Sebep, iptal edilmiş konsere yinebirilerinin gelme ihtimali! Bunun için tankı topu yüklenip,düşman toprağını işgal eder gibi bir kez daha Bağcılar’ageldiler. Herkes biliyor; bir ülkenin türkülerini yapanlaryasalarını yapanlardan güçlüdür. Biliyoruz türkülerimizdenkorkuyorsunuz! Saldırganlığınız bu yüzden. Üstelik her yap-tığınız, teslim alamadığınız ve alamayacağınız devrimcilerkarşısındaki acizliğinizin tekrar tekrar ilanından başka biranlam taşımıyor! Bu konseri biz iptal ettik. İstediğimiz,uygun gördüğümüz zaman da yapacağız. O zaman bizi en-gelleyemeyeceğinizi siz de biliyorsunuz. Bağcılar’da daadalet talebimizi haykırmamızı; Günay için adalet isteğimiziengelleyemezsiniz. Haklı olan biziz. Ve biz kazanacağız!"denildi.

Türkülerimizden Korkuyorsunuz Korktukça Daha Fazla Tükeneceksiniz!

4 Ekim2015

Yürüyüş

Sayı: 489

551DEV-GENÇ TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR!

Page 52: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Halkın mücadelesinde şehitdüşen karanfillerimizle karşı-ladık bayramı. En yiğitlerimizitoprağa verdik, anılarını mü-cadelemizle yaşatıyoruz. Bu yüz-den bayramın ilk gününde ya-pılan programların hepsi şe-hitlerin ziyaretiyle başladı.

Gazi: Gazi Mahallesi'ndeHalk Cepheliler halkımızın ge-leneksel kurban bayramını biraraya gelerek kutladı. Sabah sa-atlerinde Günay Özarslan DirenişSokağı'nda bir araya gelen HalkCepheliler hep birlikte kahvaltıhazırladılar. Kahvaltıya başla-madan önce yapılan kısa konuş-mada bayramların önemine de-ğinildi. “Bayramlar dayanışma-dır, yan yana gelmektir. Bay-ramlar paylaşmaktır, omuz omu-za vermektir. Bir halk geleneğiolarak bayramların olumlu yan-larını sahipleniyor, devrim mü-cadelesinde ileriye taşıyoruz”denildi.

Kahvaltı sonrası topluca GaziŞehitliği'ne geçildi. Sloganlarla,marşlarla gidilen şehitlikte önceDayı'nın mezarı ziyaret edildi.Yapılan konuşmada “bayramgibi günler için mücadele edenşehit düşen kahramanlarımızaintikam ve adalet sözümüz var”denildi. Onların hayallerini, va-siyetlerini yerine getirdiğimizde;adaleti sağladığımızda gerçekbayramların geleceği, o bayram-ları ellerimizle yaratacağımızvurgulandı. Sonrasında saygı du-ruşuna geçildi.

Saygı duruşu sonrası GerisiHayat, Bize Ölüm Yok, Düşenleremarşları ve şarkıları söylendi.Daha sonra şehit mezarları ge-zilmeye başlandı. Tek tek mezarlargezildi, karanfillerle süslendi.

Bahçelievler: Halk Cephesi24 Eylül'de Devrim Şehitleri

Yemliha Kaya ve Ahmet Kır-langıç’ın mezarına bayram zi-yareti yaptı. Yapılan ziyarette 1dakikalık saygı duruşundan sonraşehitlerin mezarlarına karanfillerekilip marşlar söylendi.

Okmeydanı: Liseli Dev-Genç’liler 25 Eylül'de BerkinElvan’ın mezarını ziyaret ettiler.Mezarlıkta saygı duruşu yapı-lırken halk gelip birlikte saygıduruşunda bulundu. Saygı du-ruşundan sonra "Bize Ölüm Yok"türküsü hep birlikte söylendi.Liseli Dev-Genç'liler mezarı ba-şında Berkin’e ve tüm çocuklaraen güzel bayramları sunacakla-rının sözünü verdiler. Ardındanziyaret sonlandırıldı.

Kuruçeşme: KuruçeşmeHalk Cephesi 25 Eylül günübayramın ikinci gününde Gazimezarlığına giderek mezar zi-yareti yaptı. Önderimiz YoldaşDursun Karataş'ın mezarı başındatüm devrim şehitleri adına birdakikalık saygı duruşunda bu-lunduktan sonra bütün mezarlarziyaret edildi.

Altınşehir: Halk Cepheliler24 Eylül'de Altınşehir mezarlı-ğında bulunan Hasan HüseyinBoyraz ve Zeynel Karaçam’ı zi-yaret ettiler. Mezar başında dev-rim şehitleri adına bir dakikalıksaygı duruşundan sonra hayatlarıanlatıldı. Daha sonra türkülerle,marşlarla ve Nazım Hikmet’inşiirleri okunduktan sonra müca-delenin sonuna kadar götürüle-ceği sözü verildikten sonra anmabitirildi.

Alibeyköy: Liseli Dev-Genç'liler daha önceden komitetoplantılarında kararlaştırdıklarıgibi bayramın arife günü 23 Ey-lül'de Berkin Elvan'ın mezarınınolduğu Feriköy mezarlığına Ber-kin'in yanına gittiler. Mezar te-

Şehitlerimiz Bugünümüz, Yarınımız, Geleceğimizdir!

Özgür Yarınlar İçin Şehit Düşen Karanfillerimiz Bayramda da Yanı Başımızda!

Gazi

Gazi

Gazi

Gazi

Okmeydanı

Yürüyüş

4 Ekim2015

Sayı: 489

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!52

Page 53: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

mizliği yapan liselilertemizlikten sonra saygıduruşunda bulundular.Kısa konuşmadan sonramezarlıktan ayrıldılar.

ANTEPBayramın 2. Günü

Halk Cepheliler beraberdergi okuduktan sonramezar ziyaretine gittiler.5 Halk Cepheli’nin yeraldığı mezar ziyaretindeBüyük Direniş’in 122.şehidi Fatma Koyupı-nar’ın ve 1995 yılındaDüztepe Mahallesi’ndebulunduğu evde çatışa-rak şehit düşen halk sa-vaşçısı Demet Taner’inmezarını ziyaret ettiler.“Bize Ölüm Yok” mar-şının okunmasının ar-dından 2004 yılında Bü-yük Direniş sırasındazorla müdahale işken-cesine karşı feda eyle-miyle direnerek şehitdüşen Bekir Baturu’nunmezarı ziyaret edildi.Mezar ziyaretlerindedevrim şehitlerinin ha-yatları ve faşizme karşıdemokrasi mücadele-sinde yol açıcı olduklarıyönünde sohbetler edi-lip “Feda”, “Bize ÖlümYok”, “Varsa Cesareti-niz Gelin” marşları söy-lendi.

ADANA:

Adana Halk Cephesi27 Eylül’de başta şehitmezarları olmak üzeretutsak ailelerini ziyaretedip bayramlaştı. ÖzgürTutsak Hasan Farsak’ınbabasıyla sürgün edil-işleri ve adalet kam-panyası hakkında soh-bet edildi. 4 kişinin ka-tıldığı bayramlaşmadaGüven Keskin ve Meh-met Topaloğlu’nun me-zarları ziyaret edildi.

Bayram MesajlarıDDevrimci İşçi Hareketi: Bizim için en büyük bayram devrim ile, sosyalizm

ile gelecektir! Asıl bayram, adaletsizliğin at koşturduğubu ülkede adalet için mücadele etmektir! Bu bayram,her gün gazetelerde iş katliamlarında yaşamını yitirenişçileri okuduğumuz bir bayram! Bu bayram, sendika-larının işçilerini işten atıp, yerlerde tekmelettiği; iştenatılan Sarıyer belediye işçilerinin CHP tarafından polisedövdürüldüğü bir bayram! Bu bayram, katil AKP’ninkatil polisleri tarafından ağzını açanın gözaltına alındığı,kardeşini sahiplendiği için avukatların ters kelepçeyleyerlerde sürüklendiği bir bayram! İşte bu nedenle bizleriçin ve tüm dünya halkları için asıl bayram, dünyayıkan gölüne çeviren ABD emperyalizmi ve onun işbir-likçilerini tüm dünyadan defettiğimizde gelecektir. Ge-lecek o güzel günlere olan inancımızla tüm halkımızınkurban bayramını kutluyoruz.”

Halkın Mühendis Mimarları:Açmaz açamaz deme / Hiçbir zaman bu narçiçeği /

Açacaktır elbet / Bizim caddelerimizde de / Bayramolacak / Halkın üstüne böyle kalksa da faşist namlular/ Namert ellerdir en son bir bir kırılacak (Enver Gök-çe)

Sömürünün ve zulmün olmadığı, insanlarımızınadaletsiz bırakılmadığı, insanların katledilmediği, halk-ların kardeşçe yaşadığı bağımsız, demokratik, sosyalistbir ülkede yaşayacağımız güzel günlere olan inancımızla,emeğin ve halkın yararına mühendisliği ve mimarlığıbüyüteceğimiz bayramları hep birlikte geçirmek dileğiyle.Tüm halkımızın bayramını kutlarız.”

Bağcılar, Karanfiller Kültür Merkezi: “Halkımızın, yoldaşlarımızın bayramını; her günü

bayram sevinci içinde yaşayacağımız günlere olaninançla, coşkuyla kutluyoruz. Halkımızın, yoldaşlarımızınbayramını; her günü bayram sevinci içinde yaşayacağımızgünlere inançla, coşkuyla kutluyoruz”

TAYAD Başsağ l ığ ı Mesaj ı’96 ölüm orucu gazisi ve korsakof hastası Hüseyin

Muharrem Gündüz’ün annesi Hatice Annemiz vefat30 Eylül günü etmiştir. Bir süredir yoğun bakımdatedavi olan Hatice Ana bundan 1 ay önce de kocasıTAYAD’lı Enver Baba’yı kaybetmişti. Hatice Ana’nınnaaşı Küçükçekmece’deki Garip Dede Türbesi’ndebir gün tutuldu. Ertesi gün ise Karacaahmet mezarlığınadefnedildi.

Hepimizin başı sağolsun.

TAYAD’LI AİLELER

Altınşehir

Kuruçeşme

Bahçelievler

4 Ekim2015

Yürüyüş

Sayı: 489

53DEV-GENÇ TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR!

Page 54: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Avusturya'da keyfi olarak pasa-portuna el konularak, seyahat öz-gürlüğü gasp edilen Evin Timtik’in di-renişi 1.5 ayına yaklaştı. Direnişe de-vam eden Evin Timtik’in direnişgünlüğünü yayınlıyoruz.

32-33. Gün:11 Ekim’de ViyanaEyalet Seçimleri, seçim öncesi göste-riler nedeniyle, bugün çadırımızı aça-mayacağımızı söylediler.

Çadır açamasak da imza toplarızdiye gidiyoruz; ancak neredeyse yol-dan geçen kimse yok. Anadolu Fe-derasyonu’ndan arkadaşlarla eyle-mimizi daha güçlü kılabilmek için ha-zırlıklarımızı yapmak üzere federas-yon binamıza geliyoruz.

Polisin saldırıp ablamı ve Dev-Genç’lileri gözaltına aldığını öğren-dik. Kısa bir çağrı yapıp hemen Par-lamento önünde oturma eyleminebaşladık. Yoldan geçenlere saldırıyıanlatıp, Avusturya Devleti’nin tutu-munu teşhir ettik.

İstanbul’daki saldırı haberini du-yanlar birer ikişer geliyorlar.

Bu arada telefonlarımız hiç sus-madı, buraya gelemeyecek olanlargeçmiş olsun dileklerini iletip bir şeyeihtiyacımız olup olmadığını soruyorlar.

Saat 01.00'da polisler gelip gece ey-lem yapamayacağımızı, parlamentoönünde oturamayacağımızı söylüyor.Biz de İstanbul’daki saldırıyı anlatıpoturma eylemini, gözaltılar serbest bı-rakılana kadar sürdüreceğimizi söylü-yoruz. ‘Gidip TC Konsolosluğu önün-de oturun o zaman’ diyor. Her şeyin endoğrusunu sadece Avrupalılar bilir,“yanlış yerdesiniz, eylem yerinizi de mibilmiyorsunuz?” der gibi bir edayla bat-taniyelerimizi çekiştirmeye çalışıyor.

Biz sarhoş ya da evsiz değiliz, ey-

lem için burada-yız ve eşyaları-mızı toplamaya-cağız diyoruz,sonunda pes edipgidiyorlar.

Her günkü ey-lemimiz saat10.00'da başlamışoldu, 22 Eylül iti-barıyla direnişi-mizin 33. günü. Günboyunca ailelerimiz, dostlarımız gerekziyarete gelerek, gerekse telefonlarıy-la dayanışmalarını ifade ediyorlar.

Hindistanlı bir aile geliyor, ne ol-duğunu anlamaya çalışıyor. Tercümanaracılığıyla anlatıyoruz.

Bu arada, haberleri takip ediyoruz.Tutuksuz yargılanmak üzere serbestbırakıldıklarını, açıklama yapmakiçin adliye önünde toplanan avukat-lara polis saldırısı olduğunu öğreni-yoruz.

Saat 18:00 olunca toplandık ar-kadaşlarımla, 25 saat süren eylemimizsona erdi.

35. Gün: Her gün Parlamentoönünde açtığımız çadırı, eyalet se-çimleri nedeniyle bugün açamıyoruz.O nedenle bugün İçişleri Bakanlığıönündeyiz. Bakanlığın bulunduğuavluda aynı zamanda Dışişleri Ba-kanlığı binası da bulunuyor.

İçişleri Bakanlığı da Parlamentogibi Viyana’nın 1. Bölgesi’nde, yanimerkezinde. Turistlerin en yoğun ol-duğu yerler olduğu için bildirilerimizihem Almanca hem de İngilizce olarakdağıtıyoruz. İçişleri Bakanlığı’nın ‘giz-li’ ibareli notundan kaynaklı 7 aydır pa-saportumun ve seyahat özgürlüğümün

elimden alındığını anlatıyorum. İlgiy-le dinleyip imzalayanlar oluyor, merakladövizlerimizi okuyanlar var.

Grup Yorum’un şarkılarını du-yup gelen Türkiyeli turistler var.Anadolu Federasyonu’ndan gelen ar-kadaşımla bayramlaşıyoruz, bugünKurban Bayramı’nın ilk günü. Ülke-de bu saatlerde, sabahtan mezar zi-yaretleri yapmış, ardından aileleridolaşmaya başlamış olurduk diyoruz.

36. Gün: Bugün, bildirilerimizi da-ğıtıp imza topluyoruz. Burada doğmuşTürkiyeli bir gençle tanışıyoruz.

37. Gün: Direnişimizin 37. günündeyine parlamento önündeyiz. Pazargünü olduğu için memurlar yok, bugünyine turistlerle başbaşayız. Hindis-tan, Çin, Japonya, İtalya ve Türki-ye’den gelenlerle konuşuyor, imzaalıyoruz. Katyuşa şarkısı çalınca Rus-ya’dan gelen bir turist grubu yanımı-za yaklaşıyor, ortak bir dil bulmaya ça-lışıyoruz. Biraz zorlansak da sohbetediyor, bildirilerimizi veriyoruz.

Akşam 18.00’a kadar, Anadolu Fe-derasyonu’ndan arkadaşlarımla 14imza topladık. İngilizce ve Almanca200 bildiri dağıttık.

VİYANA DİRENİŞ GÜNLÜĞÜ:DİRENİŞİMİZİ BÜTÜN DÜNYAHALKLARINA ANLATIYORUZ!

Av ru pa’da

Yürüyüş

4 Ekim2015

Sayı: 489

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!54

Page 55: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Açıklama No: 3FARC KATİLLERLE

EL SIKIŞARAK HALKLARA UMUT OLAMAZ!

FARC Alfonso Cano’nun Katilleriyle El Sı-kışarak 2 Ay İçinde Silah Bırakacağını AçıkladıBu Anlaşma Devrimin Çözümü Değil, Emper-yalizmin Çözümüdür. Süreç Kolombiya Halkı-nı Silahsızlandırma Sürecidir!

Kolombiya devleti yıllardır ABD emperya-lizminin en sadık müttefiklerinden biri konu-munda. ABD’de dolaşan ve kullanılan uyuştu-rucunun çok büyük bir kısmı Kolombiya’dayetiştiriliyor.

FARC’ın mücadeleye başladığı 1950’lerin so-nundan itibaren Kolombiya’daki bu koşullardeğişmedi. Derin bir yoksulluğun yaşandığı Ko-lombiya’da oligarşi yönetmek için şiddettenhiçbir zaman vazgeçmedi.

FARC’ın iki ay içerisinde silah bırakmasınınkarşılığında “Barış için Özel Yargı Merci” ismindebir mahkeme kurularak “savaş suçluları” yargı-lanacak. FARC’ın silahlı mücadeleyi bırakma ne-denlerinden birisi bu maddeyle açıklanıyor. YaniFARC “savaş suçlularının” yargılanması ve enfazla 8 yıl ceza alması karşılığında, 50 yıllık mü-cadelesini tasfiye ediyor.

IRA, FSLN, FMLN, URNG ve barış süreç-leri sonucunda silah bırakan daha birçok örgütündeneyimi göstermiştir ki; bu süreçlerin kazananlarıemperyalizmdir, işbirlikçi oligarşilerdir. Bu sü-reçler, sadece silahlı halk güçlerinin tasfiye edil-mesiyle sonuçlanmış, yoksulluğu ve çeteleş-meyi arttırmıştır. Bu çözümler emperyalistlerinve egemenlerin çözümü olmuştur.

Çözüm bu değildir! Biz asla vazgeçmeyece-ğiz! Her türlü kuşatmayı yaracağız. Kuşatmalarkarşısında yılgınlığa, karamsarlığa düşmeden na-sıl çözeriz diye düşüneceğiz. Tek çözüm yerimizolan halka gideceğiz. Birbirimize güveneceğiz,halkların mücadelesini büyütmek için enternas-yonal dayanışmayı büyüteceğiz.

Bir nesil yok olsa da, bu savaş 100 yıl, hatta1000 yıl sürse de, biz bedel ödeyeceğiz, ölece-ğiz, öldüreceğiz ama devrim iddiamızdan, ikti-dar hedefimizden asla vazgeçmeyeceğiz!

Tasfiye Rüzgarlarına Karşı MücadelemiziBüyüteceğiz!

Emperyalizmle Uzlaşmayı Değil, Anti-Em-peryalist Cepheyi Büyütelim!

Halk Cephesi Uluslarası İlişkiler Komitesi

26 Eylül 2015

Devrimci tutsak Gülaferit Ünsal’ın tutsak edildiği hapishaneninönünde 26 Eylül günü, protesto mitingi yapıldı. Yaklaşık 3,5 yıl-dır Berlin Hapishanesi’nde tutsak edilen Gülaferit’in son dönem-lerde yine hapishane yönetimi tarafından dergileri, gazeteleri bilinçlibir şekilde verilmemektedir. Devrimci tutsak Gülaferit Ünsal dahaönce bulunduğu Pankov Hapisanesi’nde 54 gün süren açlık greviyapmış, hapishane yönetimine diz çöktürüp bütün taleplerinin ka-bul ettirmiş ve açlık grevini zaferle sonuçlandırmıştı. Daha sonra Lich-tenberg Hapishanesi’ne gönderilen devrimci tutsak Gülaferit Ünsal’a,son zamanlarda hapishane yönetimi, baskı ve yıldırma politikasınıtekrar sertleştirmiştir. Bütün bu baskı ve yıldırma politikasına rağ-men Gülaferit Ünsal halen direnmeye devam etmektedir. Gülafe-rit Ünsal’a destek için yaklaşık 2 saat süren eylem boyunca GrupYorum türküleri ve sloganlar hiç susmadı.

"GÜLAFERİT ÜNSAL ONURUMUZDUR, DEVRİMCİTUTSAKLAR ONURUMUZDUR, POLİTİK TUTSAKLARAÖZGÜRLÜK, DİRENE DİRENE KAZANACAĞIZ" sloganlarıatıldı. Gülaferit Ünsal’ın üzerindeki baskılara son dövizleri veAlmanca baskılara karşı direnmek meşru bir haktır pankartı açıl-dı. Eyleme 35 kişi katıldı.

KONSERLERİMİZE ON BİNLERİNKATILMASINI İSTİYORSAK,

TEK TEK GİRİLMELİDİR O KAPILARDAN!Örgütlenmenin ve iyi bir sonucun sihirli değneği, yapılan ça-

lışmalardır ve en önemlisi de tek tek girilen kapılardır. Grup Yo-rum’un ırkçılığa karşı vereceği büyük konserin çalışması da, bubakış açısıyla Avrupa'nın her yerinde sürüyor.

Almanya’nın Köln şehrinde Grup Yorum Gönüllüleri Kon-ser çalışmalarına hız vererek her gün ekipler oluşturarak afiş as-maya çıkıyorlar.

Köln Wiener Platz/Mülheim semtinde yaklaşık üç saat sürençalışmaya 4 kişi katıldı ve 50’den fazla afiş asıldı

Köln Hansaring semtinde yaklaşık iki saat süren çalışmaya5 kişi katıldı ve onlarca afiş asıldı.

27 Eylül günü Stuttgart'da, Türkiyelilerin yoğun olarak ya-şadığı Nordbahnhof semtinde Grup Yorum’un bu yıl dördüncü-sü gerçekleşecek olan “Irkçılığa Karşı Tek Ses Tek Yürek” kon-ser çalışması yapıldı. Esnafların da bilgilendirildiği, afiş ve bi-letlerin bırakıldığı çalışmanın sonunda, yaklaşık olarak 50 adetGrup Yorum konser afişi yapıldı.

ALMANYA HAPİSHANELERİDEVRİMCİ TUTSAKLARI

TESLİM ALAMAZ!4 Ekim

2015

Yürüyüş

Sayı: 489

55DEV-GENÇ TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR!

Page 56: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

14 Kasım'da 20 bin kişi olup,hep bir ağızdan ırkçılığa, emperya-lizme karşı olduğumuzu haykırmakiçin Grup Yorum konserimizde bu-luşuyoruz. Bizler Avrupa'da konseriörgütleyenler olarak nasıl bir çalışmayürütmeliyiz?

Öncelikle hedefimizin ne kadarönemli olduğunu bilmeliyiz. Evet 20bin kişi olmak zorundayız, Avru-pa'da yaklaşık 4.5 milyon Türkiyeliyaşıyor ve çoğumuzun gün içinde bi-rebir ırkçılığa maruz kaldığımız ke-sin. Bu 4.5 milyon insan içerisinde 20bin kişi olmak hiç de zor olmamalı,bunu idealize etmemeliyiz.

Emperyalizme karşı çıkmak en bü-yük görevimizdir. Günde 48 ırkçısaldırı olan bir yerde, ırkçılığa kar-şı mücadele etmek en büyük görevi-mizdir. Avrupa'da yaşayan Türkiyelihalklarımıza sahip çıkıyorsak, Irk-çılığa Karşı, Tek Ses Tek YürekKonserimizde büyük bir kitleye ulaş-mak çok önemli.

Biz 20 bin kişiye ulaşıp onlara ırk-çılığı anlatmak zorundayız. Irkçılığın,emperyalizmin politikası olduğunuanlatmalıyız. Irkçılığa karşı, emper-yalizme karşı oldukları için yaklaşık5 yıl ceza alan tutsaklarımız ve kat-ledilen Türkiyeli esnaflar için bunuyapmak zorundayız. Katledilmemekiçin, hor görülmemek, aşağılanmamakiçin 20 bin kişiye ulaşmalıyız.

Kitlelere ulaşıp bunları anlatmalı,onları örgütlemeliyiz. Tek çözüm bir-leşip, örgütlenip, ırkçılığa karşı, em-peryalizme karşı mücadele etmektir.Konserlerimizle bu adımı atmalıyız.

Irkçılığa karşı nasıl 20 bin yürekoluruz?

Hedefimiz Ne?20 bin kişi olup onlara ırkçılığı,

emperyalizmi anlatmak ve örgütle-mektir.

İçerik Ne?

Bir bildiri hazırlamalıyız, konse-

rimizi anlatan bir bildiri. Avrupa'dayaşayan Türkiyelilere konserimizineden yaptığımızı, nasıl yaptığımızı,ne zaman ve nerede yaptığımızı an-latan bir bildiri. Bizi tanıtan bir bil-dirimiz olmalı.

İlkemiz: İlkemiz, anti-emper-yalist olmaktır. Evet, ırkçılığın asılsorun kaynağını anlatacağız. Irkçı-lık emperyalizmin bir politikasıdırve biz ırkçılığa karşı mücadele eder-ken asıl olarak emperyalizme karşımücadele ediyoruz. Yani bu konseri-mizi düzenlemek, konserimize katıl-mak emperyalizme karşı olmaktır.

Yöntem: Tek tek insanlara gide-ceğiz, onlara tek tek sabırla emekleırkçılığı, emperyalizmi anlatacağız.Evet biz hiç usanmadan onlara git-meliyiz, emek harcamalıyız. "Nasılyapacağız, nasıl gideceğiz onca in-sana?" dememeliyiz. Ancak bu şekildebiz onlara ulaşıp sohbetler ederek, tar-tışarak ikna edebiliriz, gerçekleri an-latabiliriz. Telefondan aradım, afiş as-tım, bildiri dağıttım demek yetmez.Onlarla tek tek sohbet etmek çok dahaetkilidir ve çok daha sonuç alıcıdır.Tabi bir kere konuşmak, bir kere an-latmak yetmez, bunu sürekli yap-malıyız. Önceden gittiğimiz insanla-ra tekrar gitmeliyiz. Yeni tanıştığımızinsanların telefon numaralarını, fa-cebook adreslerini almalıyız. Onlaratekrar ulaşıp tekrar davet etmeliyiz;yoksa bizi unuturlar. Hiçbir şey bir-den olmaz, düzen günün 24 saatindehiçbir boşluk tanımıyor. Her yerdebeynimize girip bizi apolitikleştirmek,yozlaştırmak için binbir türlü yolu de-niyor. Onun için bizim bir konuşma-mız hiçbir şeye yetmeyebilir, insan-larla sürekli iletişim halinde olmalı-yız.

Araçlarımız: Bildirilerimiz, afi-şimiz, pankartlarımız, Grup Yorumgönüllüleri, paneller, seminerler. So-kakta masalarımızı açarak kısa skeç-ler yapabiliriz mesela, ırkçılığı anla-

tan kısa skeçler veya konserimiziduyuran skeçler olabilir. Yani ilgiçekici hale getirmeliyiz, yaptığımız işigüzelleştirmeliyiz. Sadece bir masaaçıp, masamıza gelmelerini bekle-memeliyiz, Türkiyeliler’in yoğun ol-duğu mahellelerde halaylar çekmeli-yiz, onlarla sohbet etmeliyiz, sorun-larımızı tartışmalıyız.

Bu köşe taşları konserimizi ör-gütlerken bize çok yardımcı olacak-tır. Yaptıklarımızı ve yapmadıkları-mızı, sistematik bir şekilde anlaya-biliriz. Hedefimizi belirlediysek, içe-riğe geçmeliyiz, bildirimizi yayınla-dıysak ilkemize geçmeliyiz. Bunagöre örgütlenmemizi yaratmalıyız.Bunu da belirlediysek yöntemimizihangi araçlarla yapacağımıza karar ve-rip çalışmalara devam etmeliyiz.Tekrarlıyoruz;

1- Hedefimiz ne?

2- İçerik ne?

3- İlkemiz ne?

4- Yöntemimiz ne?

5- Araçlarımız ne?

Bunları sabırla, emekle yapmalı-yız. Yaptığımız işi seveceğiz, konse-rimizi örgütlemek emperyalizme kar-şı savaşımızı büyütmektir, vatanı-mızda işbirlikçi oligarşinin elindeolan iktidarı alabilmek için bir adımdaha yaklaşmamız demektir. BİRLEŞTİĞİMİZİ,

ÖRGÜTLENDİĞİMİZİ,

MÜCADELE ETTİĞİMİZİGÖSTERECEĞİZ!

AVRUPA’dakiBİZ

Konser ÇalışmalarımızaYardımcı Olabilecek

Köşe Taşları...NASIL KOMİTE KURACAĞIZ?Hemen yanıbaşımızdakinden başla-

yarak, o sorunu yaşayan veya buna dahiledebileceğimizi düşündüğümüz en yakı-nımızdaki insanı katarak kuracağız.

Irkçılığı hepimiz yaşıyoruz, hissediyo-ruz ve biz en yakınımızda olan ve ırkçılıksorununu yaşadığının farkında olan ki-şiyle başlayacağız. Irkçılıkla mücadeledegörev alabilecek, buna en açık olan kişi-lerle kuracağız komiteyi.

Hedef 20 Bin! Irkçılığa Karşı 20 Bin Yürek Olmanın İpuçları

Yürüyüş

4 Ekim2015

Sayı: 489

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!56

Page 57: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

Adamın biri duvara bir resimasmak ister. Çivisi vardır ama çeki-ci yoktur. Komşuda bir tane vardır.

Komşusuna gidip çekicini iste-meye karar verir.

Ama birden duraksar: Ya komşu-su çekici ödünç vermek istemezse?Zaten dün beni pek isteksizce se-lamlamış gibiydi. Belki acelesi vardı.Yoksa acelesi bahane miydi? Banakarşı içinden bir şeyler mi geçiriyoracaba? Ne geçiri-yor olabilir, ona birşey yapmadım ki? Boşu boşuna niyekafayı takı-yor bana? Biri benden birşeyi ödünç istese hemen veririm, oniçin vermiyor?

Bu herif gibileri insana hayatı ze-hir eder.Yetmiyormuş gibi kendisi-

ne muhtaç olduğumu sanıyor birde. Neymiş bir çekici varmış. Yettibe!

Bunun üzerine hışımla komşu-sunun kapısına dayanır.

Kapıyı çalar ve beriki daha "Hoşgeldin!" demeden, "Çekicini al dabaşına çal, terbiyesiz herif!" diyebağırır.

Öykümüzden de anlaşılacağı gibi,insanlar bazen, karşısındaki henüz birharekette bulunmamasına karşın,önyargılı davranıp kırıcı olabilirler.Öteki insanlarla ilgili yargılara vara-bilirler. Oysa gerçek yaşamda, bizeevindeki çekici memnuniyetle ver-meye hazır öyle çok insan var ki..

Zulümler Yağmur Gibi Yağmaya Başlayınca

Paydostan sonra gişeyeönemli bir mektup getiren biri gibi: Gişe çoktan kapalıdır. Yaklaşan bir sel felaketi karşısındakenti uyarmak isteyen biri gibi: Ama başka bir dilde konuşan. Kimse anlamayacaktır onu. Dört kez kendisine bir şey verilenbir kapıyı beşinci kez çalan bir dilenci gibi: Beşinci kez aç kalır. Yarasından kan boşanan vedoktoru bekleyen biri gibi: Kan durmaz, hep boşanır. Biz de ortaya çıkıyor ve bizeyapılan zulümleri haber veriyoruz. İlk kez arkadaşlarımızınyavaş yavaş katledildiğini bildirdiğimizde çığlıklar göklere ağdı. Yüz kişiydi katledilen.Ama bin kişi katledildiğinde ve ölümlerin sonu gelmediğindebir sessizlik kapladı ortalığı Zulümler yağmur gibiyağmaya başlayınca “dur!” diyen olmaz artık, Cinayetler üst üste yığılmayabaşlayınca görülmez oluverirler. Çekilen acılar dayanılmaz oluncaduyulmaz artık hiçbir çığlık. Çığlıklar da yaz yağmuru gibi yağar.

Bertolt BRECHT

"Ruhunu satmayan zengin olamaz"

Bulgar Atasözü

Atasözü

Kıssadan Hisse

Özlü Söz

Şiir

Bende bir yumurta var, sendebir yumurta var. Eğer sen bana biryumurta verirsen, ben sana biryumurta verirsem, yine sende biryumurta bende bir yumurta olur.Şayet sende bir bilgi var. Bende birbilgi var. Ben sana bir bilgi verir-sem, sen bana bir bilgi verirsen,sende iki bilgi, bende iki bilgiolur.

Konfüçyus

Karikatür

Temel ile Dursun İstanbul'da mini-büsle bir yere gidiyorlarmış.Şoför "Levent, Fatih, Eyüp" diyor-muş. Dursun sıkılmış ve Temel'e: "Ula Temel, ne zaman ineceuk?"demiş.Temel de demiş ki: "Çatlama ula, ismimiz okunsun ine-ruk."

Fıkra

Page 58: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

“ Gözyaşımızı içeriye, kinimizi dışarıya vurmalıyız.”

Arslan Bilgin

13 Ekim - 19 Ekim

Arslan Bilgin:

15 Ekim 1996 Cuma günü Tokat’ınTurhal ilçesinde gece saat 03.00 sıralarında,devrimci hareket saflarında onurlu, özgürbir vatan yaratma mücadelesi veren ArslanBilgin, annesi Sakine Bilgin, babası MustafaBilgin gece gizlice evlerine giren kontrgerillatarafından hunharca katledildiler.

Arslan Bilgin

Hasan Balıkçı:

1961 Adana Seyhan Kayışlı Köyü do-ğumlu olan Hasan, lise yıllarında mücadeleile tanıştı. 12 Eylül sonrasında gençliğinmücadelesinde yer aldı. 2000 Ölüm Orucudirenişine, Adana Dayanışma-Der’de çalış-malarıyla destek oldu. Yaşamı boyunca inan-dığı ilkelerden asla taviz vermemesi, Adana’da

kaçak elektrik kullanan sanayi kuruluşlarının üzerine kararlıbir şekilde gidip cezalar yazdırması nedeniyle Urfa’yasürgün edildi ve orada yine aynı nedenle katledildi.18Ekim 2002’de, Urfa’da TEDAŞ’ta mühendis olarak çalı-şırken, rüşvet çarkına engel olduğu için vurularak katledildi.

Hasan Balıkçı

(Büyük Direniş Şehidi)

Ali Ekber Barış:

18 Ekim 2001’de, direnişin 73. şehidi olarakölümsüzleşti. 1971 Dersim-Malazgirt ilçesi do-ğumlu olan Ali Ekber Barış, 1997’de KP-İÖ’yeüyelik suçlamasıyla tutuklandı.

19 Aralık Katliamı’ndan sonra Kandıra F Ti-pi’ne sevkedildi. Evli ve bir çocuk babası olan Barış, direnişiniburada da sürdürmekte tereddüt etmedi. 24 Mayıs 2001’desüresiz açlık grevini ölüm orucuna çevirdi.

Durumu ağırlaştığında sevkedildiği İzmit Devlet Hastanesi’ndetüm müdahaleleri reddederek, direnişinin 170. gününde şehitdüştü.

Ali Ekber Barış

Arslan Bilgin Tokat'ın Turhal ilçesinde yaşayan bir veteriner.İstanbul'da okumuş. Okul bittikten sonra yeniden memleketinedönmüş.

Turhal'da sokaktan geçen herkese Arslan'ı sorabilirsiniz.Herkes çok iyi tanır. Turhal'ın en sevilip sayılan insanıdırdesek kesinlikle abartılı olmaz. Çünkü insanlar onu anlatırkenyere göğe konduramıyor.

"Efendiydi, dürüstü, mertti",

"Gece yarısı dağ köylerinden gelen telefonlara dahi giderkesinlikle nazlanmaz, geri çevirmezdi",

"Her gün onlarca insan gelir evine, civar köylerdenilçelerden akıp gelirler, hiç boş kalamazdı",

"Dağlardan inmezdi her gün dağ köylülerinin hayvanlarınabakmaya giderdi",

"Tek düşmanı polisti, çok gözaltına alındı, siyasi bir şey

olursa hemen Arslan'ı alırlardı",

"O'nun için herkes DHKP-C'Ii der. Geril-laya yardım ettiği söylenir. Polis çok tuttuama hiçbir şey tutturamadı. Yiğit çocuktuAslan",

"Ailesi çok sever desteklerdi ama başınabir şey geleceğinden korkarlardı. Polis süreklievini gözlerdi".

Sorduğumuz Turhal'lılar böyle anlatıyorlardıArslan Bilgini. Arslan Bilgin, babası Mustafa Bilgin veannesi Sakine Bilgin, 15 Ekim gecesi evlerinde katledildiler.Katliamı kimse duymadı, görmedi. Her şey çok profesyonelyapılmıştı. Katledildiklerinde Arslan da annesi ve babası dayataklarında uyuyorlardı. İşin garip tarafı o saatlerde kapı gı-cırdasa duyacaklarını söyleyen komşulardan gece saat 04.00'akadar ayakta olanlar bile tek bir ses duymazken tüm ailefertleri kafalarına sıkılan tek kurşunla öldürülüyorlar. Kapı hiçzorlanmadan açılıyor, evde bir talan karışıklık yok, büyük birihtimal ile susturucu kullanılıyor ve her üç cesette yataktayorganları üzerlerine örtülü uyur vaziyette bulunuyorlar.

"Arslan'ın tek bir düşmanı yoktu polisten başka". Sordu-ğumuz insanlar fısıltı halinde şunu söylüyorlar "ilk aklımızagelen kontrgerillanın yaptığı oldu."

Kendini Halkına AdamışBir Aydındı Arslan Bilgin:

Yüreklerimizin gönderindeÇelik bir yıldız olanYoldaşlara sözümüz varDindireceğiz özgürlüğe olan hasretiZulmün olduğu her noktayaTırnaklarımızla kazıyacağız zaferi

Biz partinin yıldızı, genç yapıcılarCüceleştirirken ölümüAydınlık düşlere sere serpeKoyuverdik bilincimiziGeçti artık boyun eğme dönemiYazgımız kazanmaktır.

B.Brecht

Anıları Mirasımız

Page 59: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

BARIŞINADALETİN VEÖZGÜRLÜĞÜN

KISACASIKURTULUŞUN YOLUÇOK BASİT VE SADE

3 KELİMEBAĞIMSIZLIKDEMOKRASİSOSYALİZM

Page 60: yuruyus.biz@gmail.com 46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!yuruyus.biz/pdf/pdf/489.pdf · 2015. 10. 3. · DERİNLEŞTİRMEKTİR! -1-İ ST İ YORUZ ACA Ğ IZ Saf demokrasi diye bir

ww

w.yuruyus-info.org

yuruyus.biz@gm

ail.com

DEV-GENÇ;ŞEHİTLERİYLE, MÜCADELESİYLE,

YARATTIĞI DEĞERLERLE TÜRKİYE DEVRİM TARİHİNİN ONURUDUR!

46. YILINDA ŞAN OLSUN DEV-GENÇ’E!

Disk Yöneticileri; Direnen Oya Baydak’ı,1 Ekim’e Kadar Direnişi Bitirmekle Tehdit Etti...

CHP İstanbul İl Başkanlığı Önünde DirenenSarıyer Belediyesi İşçilerine Silahlı Saldırı Yapıldı...

OYA BAYDAK AÇLIK GREV İNE BAŞLADI! . .OYA BAYDAK AÇLIK GREV İNE BAŞLADI! . .

Mafya Sendikacısı DİSKYöneticilerinin Tehditlerine

Boyun Eğmeyeceğiz!DİRENE DİRENE KAZANACAĞIZ!DİRENE DİRENE KAZANACAĞIZ!

Patronlara ve PatronSendikacılarına KarşıDirenişimiz Büyüyor!