Top Banner
¦ GRAFİK TASARIM ¦ SAYI 10 ¦ TEMMUZ 2007 74 Röportaj Hazırlayan Ömer Durmaz, Röportaj Çağrı Çankaya, Ozan S. Caba Dünyanın en önemli tasarımcıları arasında sayılan Gert Dumbar, özel hayatını, grafik tasarım hakkındaki düşüncelerini, yılların tecrübesini dergimizle paylaştı; kendisi, ülkesi, stüdyosu hakkındaki sorularımızı yanıtladı. GERT DUMBAR ve STUDIO DUMBAR
10

Gert Dumbar ve Studio Dumbar

Feb 26, 2023

Download

Documents

Doğan Göçmen
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Gert Dumbar ve Studio Dumbar

¦ GR

AFİ

K TA

SARI

M ¦

SA

YI 1

0 ¦

TEM

MU

Z 20

07

74

Röportaj →

Hazırlayan → Ömer Durmaz, Röportaj → Çağrı Çankaya, Ozan S. Caba

Dünyanın en önemli tasarımcıları

arasında sayılan Gert Dumbar,

özel hayatını, grafik tasarım

hakkındaki düşüncelerini,

yılların tecrübesini dergimizle

paylaştı; kendisi, ülkesi,

stüdyosu hakkındaki

sorularımızı yanıtladı.

GERT DUMBAR veSTUDIO DUMBAR

Page 2: Gert Dumbar ve Studio Dumbar

¦ GR

AFİ

K TA

SARI

M ¦

SA

YI 1

0 ¦

TEM

MU

Z 20

07

75

Gert Dumbar kimdir?Dumbar’ın, tasarım dünyasında bu denli önem-li bir yere sahip olmasında, elbette ki tasarım-larının ve tasarım üzerine söylemlerinin etkisi büyük. Gert Dumbar’ın, dolayısıyla kurucusu olduğu Studio Dumbar’ın tasarıma yaklaşımı-nı anlamak için sürecin gelişimini incelemekte yarar var...

Gert Dumbar (1940), önce Hollanda’da Hague Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi’nde resim ve grafik tasarım okudu sonra da Londra’da Krali-yet Sanat Akademisi’nde (Royal College of Art) lisans üstü grafik tasarım derecesini yaptı.

Dumbar, 1977’de Studio Dumbar’ı kurdu. Eki-biyle beraber Studio Dumbar’da, Hollanda Pos-ta ve Telekomünikasyon Servisi (PTT), Hollan-da Otomobil Derneği (ANWB), Hollanda Demir Yolları, Hollanda Polis Teşkilatı, Danimarka Postası (Danimarka’dan Kontrapunkt işbirliğiy-le) ve Çekoslavakya Telekom dahil olmak üzere birçok ulusal ve uluslararası büyük firmanın geniş kapsamlı kurumsal kimlik projelerini tamamladı.

Studio Dumbar aynı zamanda ulusal ve ulusla-rarası birçok tasarım ödülü kazandı. Ödüllerin arasında dünya çapında henüz hiçbir grafik ta-sarımcının iki kez kazanamadığı iki adet D&AD (Designers and Art Directors Club) altın kalemi bulunmaktadır.

Dumbar, 2000 ve 2002 yılları arasında Londra Kraliyet Sanat Akademisi’nde misafir profesör olarak görev yaptı. Yine aynı yerde 1985’den 1987’ye kadar gezici profesörlük yaparken, bu-nun yanı sıra grafik tasarım bölüm başkanlı-ğı da yapmıştır. 1980’den itibaren Endonezya Bandung Üniversitesi’nde dönem dönem eği-tim ve öğretimde bulundu. 1996-1998 arası (Hochschule der Bildenden Künste Saar in Saarb-rücken) Saarbrücken’de yer alan Saar Güzel Sa-natlar Okulu’nda misafir profesörlük yapmıştır. Dumbar ayrıca, 1998’den 2002’ye kadar Alman Bremerhaven DesignLabor Tasarım Enstitüsü yönetim kurulunda yer aldı.

2003’ten beri Gert Dumbar, Hague Kraliyet Gü-zel Sanatlar Akademisi’nde eğitim vermekte, buna ilave olarak da sıklıkla diğer sanat okul-larında ders verirken uluslararası tasarım se-minerlerinde de sunumlar yapmaktadır.

Dumbar, Hollanda Grafik Tasarım Derneği ve Britanya Tasarımcılar ve Sanat Yönetmenleri Derneği’nin (şimdiki D&AD) başkanlıklarını da yapmıştır. 1994’e kadar Britanya Demir Yolla-rı Tasarım Kurulu üyeliği yapmıştır. Dumbar aynı zamanda Alliance Graphique Internatio-nal (AGI) üyesidir. 1990 yılındaysa Humbersi-de Politeknik Üniversitesi fahri üyelikle ödül-lendirmiş, 1994’te Buenos Aires Grafik Tasarım Derneği (Asociacion de Disenadores Grafáficos de Buenos Aires) tarafından onur üyeliğine kabul edilmiş ve 1995 yılında Southampton Enstitüsü Gert Dumbar’ı tasarım üzerine fahri doktorayla onurlandırmıştır.

Gert Dumbar ayrıca Hollanda, Almanya, Japon-ya, Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Avustralya ve Kanada’da sergilenen; “Görünenin Arkası” isimli Studio Dumbar’ın işlerinden oluşan ge-zici sergiye de öncülük etmektedir.

Dumbar tasarımlarını anlatıyor...Gert Dumbar, Studio Dumbar’la mimar Renzo Piano’nun Hollanda Telekom’u için yaptığı sin-yalizasyon sistemiyle ilgili çalışmalarını şöyle anlatıyor:

“Mimar yıkılmayacak bir bina yapar. Grafik tasa-rımcı ise binanın sinyalizasyon sisteminden so-rumludur. Bu durumda, mimarla çalışmak duru-mundadır. Bazen bina için görsel kimlik önerir. Bu birlikte uyum içerisinde çalışma meselesi. Bu tip bir işbirliğinin herhangi bir kuralı yok; ta-mamen mimarın ve grafik tasarımcının entelek-tüel kalitesi ile ilgili bir durum; eğer bu kalite yüksekse, mimar ve tasarımcı bir arada çok gü-zel işler ortaya çıkarabilirler. Mimarlar, her şeyi yapabileceklerini iddia etseler de, bu olanaksız, her şeyi yapamazlar. Ben öğrencilerimi de fark-lı disiplinlerle çalışmaya teşvik ediyorum. Onları moda tasarımı bölümüne, kuram bölümüne hat-ta konservatuara yönlendiriyorum. Çünkü grafik tasarım diğer disiplinlerle çalışmaya çok açık bir disiplin. ‘Dutch Post’ için yaptığımız kurumsal kimlik çalışması buna iyi bir örnek. Logo ve logo-da kullanılan grafik elemanları hem posta bina-sının cephesinde hem de postanenin porselen →

Page 3: Gert Dumbar ve Studio Dumbar

¦ GR

AFİ

K TA

SARI

M ¦

SA

YI 1

0 ¦

TEM

MU

Z 20

07

76

Gert Dumbar ve Studio Dumbar →

fincan takımları üzerinde uyguladık. Bu grafik elemanlar Hollanda’da tanınıyor ve posta binası-nı da tanımlıyor. Grafik tasarım, kurum ile bina ve nesneleri ilişkilendirme konusunda çok güç-lü bir araç, binanın ya da nesnenin üzerine isim yazmaktan çok daha güçlü.”

“Ulaştığımız sonuç bizi çok şaşırttı. Renzo Piano bütün binayı tasarladı, sonra cephenin bulundu-ğu paftayı yırttı ve onu bizim yapmamızı istedi. Çok heyecanlıydı. Bu onun ne kadar açık fikirli ve entelektüel olduğunu gösteriyor. Bu bizim cephe üzerinde nasıl bir etkimiz olabileceğini gösteren bir proje. Bu ışıktan duvar aslında bir sanat ese-ri. Cephede ne olacağı bilgisayarda programlanı-yor. Burada devreye elektronik de giriyor. Tabii biz bunu ‘Hollandalı’ gibi kullandık. Fransa’ya, Kore’ye Seul’e gidecek olursanız buna benzer şe-kilde cephesi ışıklı pek çok bina görmeniz müm-kün ve bu bir çeşit büyüklük hissi veriyor. Fakat bu işin bir tarafı yalnızca. Diğer taraftan görsel kirliliğe, ışık kirliliğine neden oluyor, bu çok kötü ve ben aslında bu duruma taraftar değilim. Bu tip uygulamaları daha çok sanatsal çalışmalarda kullanmaktan yanayım, reklamlar için değil. Bu sonuca mimarla yakın işbirliği içerisinde ulaştık. Bu cephe birbirine açık disiplinler arasındaki iş-birliğinin önemli bir örneği, ki bu yapıcı eleştiri-ye de olanak sağlıyor. Mimar grafik tasarımcıyı, grafik tasarımcı da mimarı eleştirebiliyor.”

Dumbar, hastane sinyalizasyon sistemi için yaptıkları tasarımı da şu şekilde aktarıyor:

“Hastanenin her katının girişinde gördüğümüz, kaçıncı katta olduğumuzu gösteren sayıların her birinin üzerine farklı birer top deseni koyduk. Katın giriş dışında kalan bölümlerinde, koridor-larda farklı yerlere, oraya buraya, bu top desen-lerini yapıştırdık. Bu top desenleri birer ‘Light Motive’. Bu desenler yeterli oldu ve işledi. Bu da mimarın başarısız olduğu bir örnek çünkü tüm katlar birbirinin aynı, aralarında hiçbir fark yok. Bu toplarla her katın kendi karakterini oluştur-duk ki bu sinyalizasyon sisteminin amaçlarından biri. Bu, çok deneysel ve yeni bir sinyalizasyon sistemi oldu. Hastaneler çok fazla gitmek iste-

1

1. 1989’da Hollanda PTT’si için yapılan sinyalizasyon tasarımları.

Fotoğraflar: Lex van Pieterson , Gerrit Schreurs.

2. 1994’de Hollanda Postane’si için yapılan kurumsal kimlik tasarımları (Kontrapunkt A/S işbirliğiyle).

Fotoğraflar: Pjotr og Co.

Page 4: Gert Dumbar ve Studio Dumbar

¦ GR

AFİ

K TA

SARI

M ¦

SA

YI 1

0 ¦

TEM

MU

Z 20

07

77

mediğimiz, çok da iyimser hissettirmeyen yerler ki grafik tasarımı hastanenin atmosferini değiş-tirmek için de kullanmış olduk.”

Dumbar için söylenenler arasında belki de en önemlisi “Hollandayı tasarlayan kişi” olarak anılmasıdır. Özellikle kamu kurum ve kuruluş-lara yaptığı geniş kurumsal kimlik çalışmaları, kendisine bu payenin biçilmesini sağlamıştır. Bu durumu Dumbar’ın kendisinden dinleyelim:

“Bazı insanlar benim Hollanda’yı tasarladığımı söylüyorlar. Hollanda’da kamu sektöründe pek çok proje yaptık; demiryolları, postane, tüm ka-musal şeyler, hatta bakanlığın kurumsal kimliği. Bu tasarımın sosyal sorumluluk boyutu. Şu anda okulumdaki öğrenciler ve Hollanda’nın geri kala-nının büyük bir bölümü, sosyal sorumluluk proje-lerinin öneminin farkındalar, artık reklamcılıkla ilgilenmiyorlar, toplumsal projeler yapma konu-sunda çok istekliler. Katılımla, bağlanmayla ilgili projeler yapılıyor. Hollandalı grafik tasarımcıla-rın bu konulardaki çalışmalarıyla gururlanıyo-rum çünkü bu projelere yardım ediyor oluşumun yanı sıra, kendim de böyle projeler yapıyorum.

Öğrencilerime de ‘Reklamcılık yapmayın. Grafik tasarıma sarılın diyorum.’ çünkü grafik tasarım bugünkü gibi olmayacak, grafik tasarım bil-ginin iletişimi için kullanılacak. Grafik tasa-rımcının görevi toplumu grafik tasarım ara-cılığı ile bir problem hakkında bilgilendirmek olacak, toplumu politik nedenlerle değil sosyal nedenlerle bilgilendirmek. Tabi toplumu aynı reklam sektöründe olduğu gibi grafik tasarım aracılığı ile etkilemek de olanaklı ama ben işin bu kısmıyla ilgilenmiyorum. Ben bu durumun gayet farkındayım ve Hollanda’da da insanlar bu konuyu konuşuyorlar.”

Gert Dumbar Türkiye’de!Bülent Erkmen, 2002’de, çevrimiçi mimarlık yayını olan Arkitera’nın forumunda, “Diyalog 2002” adlı bölümün nisan ayı konuğu olmuş-tu. Forum kullanıcılarının sorularını yanıtla-yan Erkmen, hangi tasarımcıları takip ettiği sorulduğunda, sıraladığı birkaç tasarımcının

adlarının arasına Hollandalı ünlü grafik tasa-rımcı Gert Dumbar’ı da dahil etmişti. Bir baş-ka soruyu yanıtlarken de Studio Dumbar’ın Hollanda PTT’si için yaptığı kurumsal kimlik tasarımlarının mutlaka görülmesi gerektiğini belirtiyordu.

Gert Dumbar’ın adını -rahat ulaşılabilen Türk-çe kaynaklarda- ikince kez GMK’nın yayımladığı,

“Dedi ki” adlı süreli yayınının, “First things first, 2000” (İlk önce öncelikler, 2000) manifestosu-nu konu alan 2002 tarihli ikinci sayısında gör-mek mümkün. Manifesto, “Günümüz tüketim kültüründe tasarımcının rolü nedir? Ne olmalı? Tüketim çılgınlığının yaratılmasında önemli rol oynayan grafik tasarımcıların, toplumun

yardım ve ilgi bekleyen daha önemli ihtiyaçla-rına yönelmek gibi sorumlulukları yok mudur?” gibi sorulara yanıt aramak için yazılmıştı. Bu önemli belgeye imza atan dünyanın en önemli tasarımcıları arasında Dumbar da vardı.

Dumbar, Türkiye’de üçüncü kez karşımıza, nisan ayında İzmir’de çıktı. Hem de bir konferansta konuşmacı olarak. İzmir Ekonomi Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi’nin evsahipligi yap-tığı 7. Avrupa Tasarım Akademisi Konferansı’nın konukları arasında Dumbar da vardı. Biz de bu fırsatı değerlendirerek, İEÜ’nün katkılarıyla, ünlü tasarımcıya, iki grafik tasarım öğrencisi Çağrı Çankaya ve Ozan Sinan Caba aracılığıyla sorularımızı yönelttik. →

2

Page 5: Gert Dumbar ve Studio Dumbar

¦ GR

AFİ

K TA

SARI

M ¦

SA

YI 1

0 ¦

TEM

MU

Z 20

07

78

Gert Dumbar ve Studio Dumbar →

Gert Dumbar’ın Avrupa Tasarım Akademisi Konferası’ndaki sunumunu, atölye çalışmalarına da katılan Çağrı Çankaya, dergimiz için izlediİlk olarak Gert Dumbar bize, öğrencilerine ver-diği, “Suyun Getirdikleri ve Götürdükleri” adlı projesini sundu. Sunum sırasında yaptığım ses kaydının çevriminin bir kısımını, sizlerle de paylaşmak istiyorum...

“Öğrenciler, logo, manifesto, slogan ya da çanta gibi ek ürünler de dahil olmak üzere geniş bir yelpaze üzerinden projeye işler ürettiler. Her-hangi bir parçanın orijinalinin uygulanmasına başlamadan önce yüzlerce eskiz yapmaları ge-rekti. Her öğrenci konu ile ilgili farklı ve kendi-ne özgü bir konsept yaratarak işe başladı. Her birinin manifestosu, sloganı ya da olayı ele alış yönteminin birbirinden farklı olmasına özellikle uğraştım. Maskotlardan şablonlar üretmeye ka-dar her öğrenci kendi üretim yöntemini belirledi. Tüm bunlar sadece iki ay sürdü. Birçok öğrenci proje kapsamında kendi fontlarını yaratıp ve ta-sarımlarında kullandı. Bazı öğrenciler dış mekân uygulamalarını söylemek istedikleri için daha uygun gördü ve şehrin ünlü binalarını ve mey-danlarını kendi tasarımlarıyla giydirdi.

Ben öğrencilerin ‘çalıntı’ fotoğraflar kullanma-masına çok önem veriyorum. Bence her tasarımcı kendi fotoğraflarını çekmeli. Bunun işin ruhunu oldukça değiştirdiğine inanıyorum. İllüstrasyon için bile olsa bu böyle.

Proje içinde her öğrencimiz kendi yaşamış oldu-ğu sıkıntılar ya da önem verdiği şeyler üzerinden projeyi ele aldı. Örneğin, bir öğrencimizin ailesi şehir dışında bir evde yaşıyor; orada su ve elekt-rikten yoksunlarmış. Ben bundan başlangıçta bihaberdim. Tabii hâl böyle olunca onun suya bakışı diğer öğrencilerden daha farklı oluyor. Bir diğer öğrencimizse yaptığı geniş araştırmalar neticesinde içme suyunda hastalığa neden olan yüzlerce bakterinin bulunduğunu öğrendi. Mani-festosunu bunun üzerine yazdı ve işlerini de yine bu manifesto üzerinden geliştirdi.”

Sunum sonrası Dumbar’a sorulanlarSunumunun dışında genel olarak öğrencilerin çalışmalarını eleştirdi ve önerilerde bulundu. Zaten çok da uzun olmayan sunumunun sonun-da, öğrencilerden sadece iki soru geldi:

Öğrencilerinizden projeleri kapsamında sadece çözmelerini istediğiniz birtakım problemler değil, bir de kendi manifestolarını yazmalarını istiyorsunuz. Türk öğrencilere manifesto yazma konusunda neler önerirsiniz?Bugün gelişen teknoloji sayesinde araştırdığınız herhangi bir konu hakkında tüm dünyadan size bilgi yağması için sadece birkaç tuşa basmanız gerekiyor. Öğrencilere ilk önerim sürekli araştırmaları, şüpheci olmaları, tüm bilgileri okuyup not tutmaları olacak. Diğer yandan sadece internet araştırması değil tüm diğer kaynaklardan yararlanmalılar.

Bu suyla ilgili projeniz, acaba gerçek hayata taşınacak mı? Yoksa sadece bir okul projesi olarak mı kalacak?Bu proje bir kurumla ortaklaşa yürüttüğümüz bir çalışma değildi, tabii her biri gerçekleşebilecek nitelikte. Ancak yine de bu bir konsept, bir fikir ve bu çok önemli bir şey.

Dumbar, dergimizin sorularını yanıtlıyorÇağrı Çankaya, sunum sonrası Gert Dumbar’a merak ettiklerini sordu...

Önce biraz alışılageldik sorularla başlayalım, Buradaki Türk öğrencileri nasıl buldunuz? Sizin öğrencilerinizle arasında ne gibi farklar var?Aslında zor bir soru bu. Grafik tasarım çok uluslu bir disiplin, dünyanın farklı ülkelerinden farklı tasarımcılara aynı fontu, aynı ölçüleri, aynı konuyu, araştırma yapmaları için aynı kitapları versek dahi ülkelere göre bambaşka işler çıkacaktır. Tüm bunlar ülkelerin tasarım kimlikleridir. Örneğin Türkiye’de İslam sanatıyla ilgili birçok örnek var. Bu örnekler oldukça matematiksel şeyler ve tüm bunlar sizin

3

3. Gert Dumbar’ın, Avrupa Tasarım Akademisi

Konferansı’nda yaptığı sunumdan yansılar.

4. 1968’de Hollanda Trenyolu için

yapılan tasarımlara örnekler.

Page 6: Gert Dumbar ve Studio Dumbar

¦ GR

AFİ

K TA

SARI

M ¦

SA

YI 1

0 ¦

TEM

MU

Z 20

07

79

sayfa düzeni ve karakter yapınıza, hatta harf dizginize yansır. Tabii bana bir afiş gösterseniz bu bir Türk afişidir diye anlayamam. Fakat alfabenizdeki ekstra karakterleriniz çok estetik, onları çok beğeniyorum, bence çok Türkçe…Görselden çıkaramasam da harflerinizden anlardım herhalde (gülüşmeler).

Az önce sunumunu yaptığınız öğrenci işleri oldukça ilgi çekici, neden suyla ilgili bir proje seçtiniz?Hollanda’daki üniversitelerde öğrencilere birçok sosyal kampanya veriliyor. Ticari projeler okullarda çok istenen şeyler değil. “First things first” monifestosu bence çok önemli, benimde imzalamış olduğum bir manifesto. Bu sadece son yaptığımız çalışmaydı, küçük çocukların fabrikalarda çok cüzi miktarlarda ağır işçi olarak çalıştırılmasıyla ilgili yaptığımız çalışmalarda olmuştu, başka konularda da işler yapıyoruz. Öğrencilerimin istemedikleri ya da inanmadıkları bir şey üzerinde çalışmalarını istemem bu yüzden genelde birkaç konu birden veriyorum ve öğrencilerim seçim yapıyorlar.

Bence mesleğimizin geleceği daha fazla arabayı nasıl pazarlamamız ya da bir spor ayakkabıyı daha çok satmak değil, insanlığa mesaj vererek hizmet etmek olmalı. Gelecek yıl için yine politik bir projem olacak, demokrasiyle ilgili.

Türk tasarımı ile ilgili neler biliyorsunuz?İstanbul’dan bir tasarım grubu bana kitapçıklarını göndermişti. Çok şaşırmıştım. Daha çok şey vardır elbet ama pek haberim yok doğrusu. Türkiye’de kamyon şoförleri dile çok hâkim, kamyonlarının arkasında ya da camlarında yazan cümleler çok ilginç dün şehri gezerken merak ettim ve öğrencilerden çevirmelerini istedim; epey eğlendik. Çok ilginç bir kültür bu. Bence onları da tasarım dünyasına kazandırmalıyız. Çok beğendim o yazıları. Bu yeni bir trend mi? →

4

Page 7: Gert Dumbar ve Studio Dumbar

¦ GR

AFİ

K TA

SARI

M ¦

SA

YI 1

0 ¦

TEM

MU

Z 20

07

80

Gert Dumbar ve Studio Dumbar →

Sanmıyorum, ben kendimi bildim bileli onlar böyle…Bana bir tane söyleyebilir misin?

Hmmm... “Kalbinde yer yoksa güzelim, ben ayakta da giderim”Muhteşem! (gülüşmeler).

Şu an The Royal Academy of Fine Arts’da öğrencilerinizi eğitiyorsunuz ve bu okul dünyanın en iyi üçüncü sanat okulu diye biliniyor. Bu okul ile aradaki farkı kıyaslayabilir misiniz?Evet bizim okul hayli köklü, şu an 325. yıldönümünü kutluyor. Yani oldukça eski bir okul. Yine de ne kadar eski ya da büyükse o kadar iyi eğitim verir gibi bir kanı yanlış. Dünyada birçok iyi sanat okulu var. Ben de birçok başka okulda, farklı ülkelerde çalıştım. Her okul kendine göre farklı konularda öne geçebiliyor. Burada benim gördüğüm şey Türk öğrencilerin çok hevesli ve öğrenmeye motive olmuş olmaları. Bence bu çok önemli bir şey.

Bir öğrenci motive değilse ne yaparsınız?Önce konuşurum, kız arkadaşıyla mı ayrıldı? ya da ailesiyle sorunları mı var? Ona bir şans daha veririm, asla hemen elemem ya da onu hemen kaybetmem. Amerika’da, Çin’de, Londra’da, birçok yerde çalıştım ve motive olamayan çok öğrenci gördüm.

Eğer öğrenciniz ısrarla motive olamıyor ve olumsuz tavrını sürdürüyorsa..?O zaman dostça başka bir bölüme geçmesini isterim. Gerçi bu Hollanda’da yasak. Öğrenciye asla hayır diyemiyoruz. Hep yeniden göstermek zorundayız. Ta ki ailesinin parası bitene kadar.

Nasıl ünlü ve adı sürekli anılan bir tasarımcı oluruz? Öğrenciler için bu konuda tavsiyeleriniz var mı?Asla müşterini dinleme. Sosyal çalışmalara önem ver, sakın sürekli ticari işler yapan biri haline gelme.

Sosyal işler dışında ne gibi çalışmalarınız oldu?Dutch Railways, Dutch Telecom gibi büyük kurumlar dışında Hollanda’yı baştan aşağı tasarladım diyebiliriz, işaretler, yönlendirme grafikleri, piktogramlar… Ama hepsi sıkıcı işler…

Bana müşterini dinleme demiştiniz ancak siz müşterinizi dinleyip sıkıcı işler mi yaptınız yoksa?Yo, hayır. Ben dinlemedim. Önemli olan kırmızı isteyen müşteriye yeşili beğendirmektir. Ve ben bunu başardım.

Hayatınızda tasarımın önüne koyabileceğiniz bir şey var mı?Şu an tasarımdan daha önem verdiğim bir aile yaşamım var, eşim var, çocuklarım var, çocuklarımla ilgilenmek, onlara zaman ayırıp onların gelişime katkıda bulunmak istiyorum. Yaratıcılıklarının gelişmesinde yardımcı olmak istiyorum. Tüm bu süreç, izlemesi çok keyifli geliyor bana.

Çocuklarınızın da tasarımcı olmasını ister miydiniz?Hayır. Evet evet, aslında çok modern ve güzel bir meslek. Özellikle senin gibi iyi İngilizce konuşurlarsa tüm dünyayı gezebilirler. Ayrıca çok iyi soruların var.

Aslında hazırlanmadım, çok acele oldu buraya gelişim… Apar topar gönderildimEn iyi röportajcılar zaten böyle sorarlar.

Sizi bu meslekte en çok rahatsız eden nedir?Beni kopyalamaları.

Aslında insanlar sizi kopyalıyorsa bu biraz da başarı göstergesi değil midir? Doğru yolda olduğunuzun bir kanıtı belki de…Evet haklısın, ama yine de insanların kendi özgün işlerini ve çözümlemelerini bulmalarını daha doğru buluyorum. Beni taklit ederek çok şey kazanmazlar.

5

5. Uluslararası Hollanda Dans Festivali için

yapılan ödülü afiş tasarımları, 1995.

Fotoğraf: Deen van Meer.

6. Hollanda Polis’i için 1992-93 yılları arasında

yapılan kurumsal kimlik tasarımlarına örnekler.

Page 8: Gert Dumbar ve Studio Dumbar

¦ GR

AFİ

K TA

SARI

M ¦

SA

YI 1

0 ¦

TEM

MU

Z 20

07

81

Ne tür müzik dinlersiniz? Çalışırken ya da arabada?Etnik müzik hayranıyım, Anadolu Türk müziği süper. Otuz yıl önce bir kayıt stüdyosunda bulmuştum. Popüler müzikten nefret ediyorum. Arşivimde her ülkeye has özel müzikler var. Arabamı da bunlarla sürüyorum. Chicago Blues’u favorimdir.

Şu andan sonra hayatınızda planladığınız ya da istediğiniz bir şey var mı? “Hayalim budur...“ dediğiniz bir şey belki... Tabii, ilk dileğim Beni sıkıcı e-postalardan kurtarmaları. En büyük hayalim budur. Saçma sapan e-postalardan nefret ediyorum. Elle mektup yazmayı seviyorum.

İkinci dileğim, olabildiğince aşırı şekilde tembellik yapmak… Üçüncü dileğimde motosiklet koleksiyonumu genişletmek.

Ne tür motorlar?On beş motorum vardı, hepsi çok eski motorlar, Fransız motorları, savaş zamanından kalma bir çoğu, onları tamir edip onarmakla uğraşmayı çok seviyorum; ancak eşim bana kızıyor, şu an için elimde on üç motorum kaldı. İki tanesini bulamıyorum saklamış. Şehirde bir yerlerde olmalı ama bilmiyorum… Motorlar dışında, Fransa’daki evimde İngiliz klasik gülleri var. Onlara bakmak da benim için büyük bir keyif.

Güller, elle mektup yazmak, eski motorlar, etnik müzik sevdası, sanırım oldukça romantik birisiniz?Evet öyle de diyebiliriz. Bu arada İzmir Crowne Plaza’ya teşekkür ediyorum; beni çok iyi ağırlıyorlar. Türk şarapları çok güzel. Ancak yönetimle duvardaki resimleri değiştirmeleri konusunda görüşeceğim; çok kötü resimler (Yine gülüşmeler).

Zaman ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum Sn. Dumbar. Size yarınki sunumunuzda başarılar diliyorum. Teşekkürler, ben de sana okul yaşamında →

6

Page 9: Gert Dumbar ve Studio Dumbar

¦ GR

AFİ

K TA

SARI

M ¦

SA

YI 1

0 ¦

TEM

MU

Z 20

07

82

başarılar diliyorum, umarım mezun olur ve dilediğin yerlere gelirsin. Bana derginin bir kopyasını göndereceksiniz değil mi?

Yarınki sunumunuzu izlemeye gelecek olan arkadaşım adresinizi alacaktır.Tamam anladım, hoşça kal...

Etkinliğin ikinci gününde, Ozan Sinan Caba, hazırladığımız soruları Gert Dumbar’a yönelttiDergimizde “kitap sanatı” (book art) ile ilgili bir yazı vardı. Meşhur Hollandalı tasarımcı Irma Boom da kitap sanatı alanında bilinen bir isim. Ülkenizdeki bu eğilimi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hollandalı müşteriler/reklam veren genellikle açık fikirli oluyor. Grafik tasarımcıya gerçekten saygı duyuluyor. Ülke genelindeki bu özgürlük ve açık fikirlilik kitap sanatının gelişmesini de çok etkilemiştir. 16, 17, ve 18. yüzyıllarda Avrupa’daki ve dünyadaki birçok diğer ülkede yayımlanması yasak olan çoğu kitap, Hollanda’da yayımlanabiliyordu. Bu yüzyıllar içinde baskı kültürüyle beraber, genel anlamda ülke için önemli bir gelir kaynağı olmuştur. Bu da, özellikle kitap sanatının önemsenmesine sebep olmuştur. Örneğin Fransa’dan farklı olarak, Hollanda’daki sanat okullarında ayrı bir alan olarak kitap tasarımı eğitimi veriliyor.

Gert Dumbar ve Studio Dumbar →

Hollandalı tasarımcılar, iyi tasarım üretebilmelerini, müşterilerinin bilinçli olmasıyla açıklıyor. Bu sizin için de geçerli mi? Siz şansınızı kendiniz mi yarattınız?Hollanda aşırı tasarlanmış bir ülke. Her şey planlanmış ve önceden düşünülmüş. Artık tüm trenler sarı renkte, önceden renkleri birbirlerinden hep farklıydı. Bunun gibi birçok örnek var; bir yerde tasarımın fazlası da olabilir ve bu bazen sıkıcı olabilir. Tasarım kültürümüzün çok gelişmiş olması, müşterilerin birçoğunu bilinçli olmaya zorlamıştır. Ben bu anlamda hem kendi şansımı yarattım hem de şanslıydım galiba. Müşterilerimle çok uzun süreli ilişkiler kurdum, bazıları otuz beş yılı aştı. Artık

7

7. Pulchri Studio için 2002-2003 yılları arasında yapılan afiş tasarımları.

Page 10: Gert Dumbar ve Studio Dumbar

¦ GR

AFİ

K TA

SARI

M ¦

SA

YI 1

0 ¦

TEM

MU

Z 20

07

83

emekliyim ama! Bunu düşünmeme ve endişe etmeme gerek yok. Stüdyoda grafik tasarımcı olan oğlum ile birlikte çalışıyorum. Vaktimin daha büyük bir kısmını ise en büyük hobim olan Fransa’daki evimde 1. ve 2. Dünya Savaşı öncesi Fransız motorsikletlerini restore ederek ve tabii üniversitede derslere girerek harcıyorum. Öğrencilerim sabah saat 11:00’de beyaz şarap içmeye ve ara sıra atölyede benden yemek yapma dersleri almaya alışıyorlar! Motivasyon en önemli şey bence. Hollanda, dünyada resmi kurumların, tasarımı iletişim amaçlı kullandığı ilk ülke. Aynı zamanda grafik tasarımı geniş çapta taşınabilir hale getiren de ilk ülke; çok güzel banknotlarımız var ve bunlar ilk çıktıkları

zamanın ötesinde tasarımlar. Dünyanın en net ve okunaklı fatura tasarımına sahibiz. Ulaşım için çok net bir bilgilendirme sistemimiz var. Devlet halkla iletişim kurmak istediğinde grafik tasarımcıları kullanıyor. Yani, bu Hollanda’da kültürün bir parçası.

Birlikte çalışacağınız tasarımcıları nasıl seçiyorsunuz? Tasarım anlayışları, tarzları ya da yaklaşımları açısından kendinize yakın olanları mı seçiyorsunuz? Yoksa farklı olmalarına mı dikkat ediyorsunuz?Ben tasarımcıları iki temel şartla seçiyorum. Birincisi çatlak ve yetenekli olmaları. İkincisi, kişisel tarzlarının kollektif çalışmaya uygun olması. İyi ki yetenek az bulunan bir şey.

Benim yetenek bulup çıkarmak için çok iyi bir burnum var! Tarzlarının özellikle benimkinden çok farklı olmasına dikkat ediyorum. Benzer tarzlarda çalışmamızın hiçbir anlamı olmazdı. En önemlisi de stilistik sürekliliğe sahip olmaları gerekiyor.

Dergimize ikince kez vakit ayırdığınız için teşekkürler.Ben teşekkür ederim. Okuyucularınıza sevgiler... Sitemizi de ziyaret etmeyi ihmal etmesinler. www.studiodumbar.nl•