Top Banner
1 GAZETELERDE ÖTEKİLEŞTİRME PRATİKLERİ: Türk Basını Üzerine Bir İnceleme Yurdagül BEZİRGAN ARAR - Nuri BİLGİN Özet: Birey ve grupların ‘farklılık’ karşısındaki tepkileri, rekabet, işbirliği, tolerans, birlikte yaşama yönünde olabileceği gibi, düşmanlık, dışlama şeklinde de olabilir. Bu ikinci tepkiler, çoğu kez gruplar arası ilişkilerde ötekileştirme eğiliminin bir göstergesi olarak gözlenir. Çatışma içinde bulunan gruplar, kendi grup kimliklerini (iç grup) olumlu imajlarla temsil ederken; diğer grubu (dış grup) olumsuz imajlarla temsil eder. Günlük konuşmalar yanında medya metinlerinde de gözlenen ötekileştirme, böylece kimlik inşa etme sürecinin önemli bir parçası haline gelir. Bu çalışmada, ötekileştirme eğilimi gruplar arası ilişkiler bağlamında, Türk basınından 4 ulusal gazetenin 1979-2005 yılları arasındaki nüshaları üzerinde yapılmış bir araştırmanın (Bezirgan Arar, 2009) sonuçlarına dayanarak ortaya konulmaktadır. Türk basınının dönem boyunca ötekileştirme eğiliminin seyri ve bu eğilimin dayandığı akıl yürütme tarzları, haber metinleri üzerine odaklanarak örneklendirilmektedir. Anahtar Kelimeler: Ötekileştirme, Ötekileştirme Stilleri, Dışlama, Kategorizasyon, Türk Basını. OTHERING PRACTICES IN NEWSPAPERS: An Analysis on Turkish Press Abstract: Individuals and groups react to ‘difference’ with competition, agreement, tolerance, inclusion or exclusion. Some of these reactions indicate the othering tendency more. Groups who are in conflict with each other, represent their own group identities (in group) with positive images, but on the contrary, represent the Dr., Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü. Prof. Dr., Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü.
20

GAZETELERDE ÖTEKİLEŞTİRME PRATİKLERİ: Türk Basını Üzerine Bir İnceleme

Apr 22, 2023

Download

Documents

Sinan Kurt
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: GAZETELERDE ÖTEKİLEŞTİRME PRATİKLERİ: Türk Basını Üzerine Bir İnceleme

1

GAZETELERDE ÖTEKİLEŞTİRME PRATİKLERİ:

Türk Basını Üzerine Bir İnceleme

Yurdagül BEZİRGAN ARAR- Nuri BİLGİN

Özet:

Birey ve grupların ‘farklılık’ karşısındaki tepkileri, rekabet, işbirliği,

tolerans, birlikte yaşama yönünde olabileceği gibi, düşmanlık, dışlama şeklinde de

olabilir. Bu ikinci tepkiler, çoğu kez gruplar arası ilişkilerde ötekileştirme

eğiliminin bir göstergesi olarak gözlenir. Çatışma içinde bulunan gruplar, kendi

grup kimliklerini (iç grup) olumlu imajlarla temsil ederken; diğer grubu (dış grup)

olumsuz imajlarla temsil eder. Günlük konuşmalar yanında medya metinlerinde

de gözlenen ötekileştirme, böylece kimlik inşa etme sürecinin önemli bir parçası

haline gelir.

Bu çalışmada, ötekileştirme eğilimi gruplar arası ilişkiler bağlamında,

Türk basınından 4 ulusal gazetenin 1979-2005 yılları arasındaki nüshaları

üzerinde yapılmış bir araştırmanın (Bezirgan Arar, 2009) sonuçlarına dayanarak

ortaya konulmaktadır. Türk basınının dönem boyunca ötekileştirme eğiliminin

seyri ve bu eğilimin dayandığı akıl yürütme tarzları, haber metinleri üzerine

odaklanarak örneklendirilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Ötekileştirme, Ötekileştirme Stilleri, Dışlama,

Kategorizasyon, Türk Basını.

OTHERING PRACTICES IN NEWSPAPERS:

An Analysis on Turkish Press

Abstract:

Individuals and groups react to ‘difference’ with competition, agreement,

tolerance, inclusion or exclusion. Some of these reactions indicate the othering

tendency more. Groups who are in conflict with each other, represent their own

group identities (in group) with positive images, but on the contrary, represent the

Dr., Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü. Prof. Dr., Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü.

Page 2: GAZETELERDE ÖTEKİLEŞTİRME PRATİKLERİ: Türk Basını Üzerine Bir İnceleme

2

other group identities (out group) with negative images. Thus the othering which

is observed both in daily conversations and media texts, becomes an important

part of idendity construction process.

In this study, othering tendency is displayed in the context of intergroup

relations and examined by the findings of a research (Bezirgan Arar, 2009) which

covers 4 newspapers from Turkish Press including 1979-2005 period. Othering

tendency of Turkish Press and its implication forms are probed by focusing on

news texts.

Key Words: Othering, Othering Styles, Categorization, Exclusion,

Turkish Pres.

Giriş

İnsanın içinde bulunduğu kültürel dünyayı oluşturan kişiler, nesneler,

olaylar ve durumlar, bir takım sosyal anlamlarla yüklüdür ve bu anlamda sosyal

birer gerçeklik olarak inşa edilmişlerdir. Sosyal dünyamızın dokusunu oluşturan

tüm bu şeyler, ne saydamdır, ne de çıplak brüt verilerdir; anlaşılmak için belirli

algı ve yorum ızgaralarından geçirilerek anlamlandırılmaları gerekir.

İnsanın dünyayı anlamlandırma konusunda en önemli etkinliği

kategorizasyondur. Kategorizasyon, insanın fiziksel ve sosyal çevresini

kategoriler halinde bölümlemesi ve çevredeki çeşitli öğeleri bu kategorilere

yerleştirme etkinliği ve sürecidir. Bu süreçte çok çeşitli insan, eşya ve olay

kategorileri kullanılabilir; örneğin insanlar, meslek, yaş, cinsiyet, gelir düzeyi,

yerleşim yeri gibi çeşitli kriterlere göre gruplandırılabildiği gibi aidiyet kriterine

göre, ‘biz’ ve ‘onlar’ veya iç grup (in-group) ve dış grup (out-group) şeklinde de

kategorilendirilebilir.

Sosyal psikologlar (Bruner, Goodnow ve Austin, 1956)1 bu konudaki ilk

çalışmalardan itibaren kategorilendirmenin çeşitli işlevleri olduğunu vurgulamıştır:

Çevrenin karmaşıklığını azaltmak: (her bir öğeyi tek tek ve tekil özelliklerinde

kavramak yerine kategoriler halinde algılamak); yeni şeyleri mevcut

1 Leyens, J P (1983), Sommes-nous tous des psychologues?, Bruxelles: Pierre Mardaga, s. 11-

13’den alıntı.

Page 3: GAZETELERDE ÖTEKİLEŞTİRME PRATİKLERİ: Türk Basını Üzerine Bir İnceleme

3

kategorilerimizden hareketle tanımak; davranış ve eylemlerimizi yönlendirmek;

kategorilerimizi pekiştirmek; olay, kişi veya nesne sınıflarını düzenlemek ve

birbiriyle ilişkilendirmek gibi.

Kategorizasyon öncelikle bilişsel temelli bir insan etkinliğidir; pratikte son

derece hayati bir rol oynar; çevremizdeki şeylerden, belirli bir açıdan benzer ve

farklı olanları toplamayı sağlar; bu sayede anlamlı, açıklanabilir ve öngörülebilir

bir dünya temsili oluşturulur. Bunu yaparken çevreden gelen enformasyonları

ayıklar, süzgeçten geçirir, uyaranlar arasındaki bazı benzerlikleri abartıp bazı

farklılıkları da görmezden gelerek gerçekliği basitleştiririz (Fiske ve Taylor,

1991). Dil pratiklerimiz de kategorilendirici bir özelliktedir. Karşılaştığımız

uyaranları “bu nedir/kimdir?” sorularıyla karşılar ve kategorileri belirten

sözcükler sayesinde tasnif ederiz, yani bir kategoriye sokarız. Sapir-Whorf

Hipotezi’yle vurgulandığı gibi (Jandt, 1998: 129), dilin kategorileri, algı ve

düşüncelerimizi de etkiler.

İki kategori arasındaki kontrast belirgin olduğu ölçüde, kategorilendirme

de etkili olur; bu nedenle çoğu kez, kategoriler arası fark abartılarak kontrast da

artırılır (Doise, 2003: 254). Bu Tajfel’in ilk çalışmalarının da bir örneğidir; çeşitli

nesneler, farklı kategoriler halinde gruplandırıldığında, yukarıdaki örneğe benzer

bir şekilde, aynı kategorideki nesneler, birbirinden fiziksel olarak farklı da olsalar,

benzer olarak algılanırlar.

Gruplar Arası İlişkilerde Kategorizasyon ve Ötekileştirme

Sosyal gruplara ilişkin kategoriler söz konusu olduğunda, aidiyet grubu ile

dış grupların kontrast haline sokulması, gruplar arası farklılığın büyütülmesi ve iç

ve dış grupların üyelerinin ortak bir paydada (insanlık) birleşememesi sonucunu

doğurmaktadır. Üstelik grup aidiyeti salt kognitif bir ayırmaya tekabül

etmemekte; aidiyet vasıtasıyla öz-saygıyı yükseltme ihtiyacı nedeniyle, duygusal

bir renge boyanmaktadır. Bu ihtiyaç, ait olunan grubun, olumlu özelliklerle

yüklenmesine; dış grubunsa olumsuz olarak nitelenmesine yol açmaktadır.

Belirli bir grubun üyelerinin, salt bu gruba aidiyetleri dolayısıyla bir başka

grup tarafından farklı bir gözle görülmesi ve dolayısıyla olumsuzlanması,

Page 4: GAZETELERDE ÖTEKİLEŞTİRME PRATİKLERİ: Türk Basını Üzerine Bir İnceleme

4

ötekileştirme olgusunun temelidir. Kuşkusuz, farklı olanlarla ilişkilerimiz geniş bir

yelpaze oluşturur. Bu ilişkiler işbirliği ve birlikte yaşama yönünde gelişebildiği gibi,

yabancılık, rekabet, dışlama, düşmanlık gibi biçimler de alabilir. Bu ilişki çeşitliliği

dikkate alınarak denilebilir ki her ötekileştirmenin temelinde bir kategorilendirme

vardır, ama her kategorilendirmenin sonucu ötekileştirme değildir.

Gerçekte, insanları içine yerleştirdiğimiz kategorilerin çeşitliliği ve

çokluğu dikkate alınırsa, farklı olanlarla ilişki, sosyal yaşamın en belirgin

çizgilerindendir. Bu farklılık, bir takım boyutlarda saptanan eşitsizlik durumundan

ayırt edilerek ve daha derinleştirilerek ‘başkalık’ (alterite) anlamında alındığında,

bir tür karşıtlık ilişkisini çağrıştırır. Ancak her tür karşıtlık, ötekileştirmeye yol

açmadığı gibi, karşıt olanların birbirini tamamlaması ve bir arada bulunması da

mümkündür. Bu nedenle ötekileştirmeyi, esas olarak sosyal dışlamayla

karakterize etmek daha doğru görünmektedir.

Anlam ölçümüyle ilgilenen sosyal psikologların vurguladığı üzere, insan

zihninin çeşitli kişi, şey veya durumları iki uçlu sıfatlara göre, yani iki karşıt

kutup arasına yerleştirerek kavrama eğiliminde olduğu dikkate alınırsa, başkalık,

aynılığın öteki yüzüdür. Kişi veya grupların kendilerini tanımlama tarzı, “negatif

tanımlama” yolundan, ne ya da kim olmadıklarını belirtmekten geçmektedir. Buna

göre, insan zihninde biz, ‘onlar’a; burası ‘başka yer’e, beriki ‘öteki’ne göre

kurgulanmaktadır. Bu açıdan baktığımızda, bir grubun ötekileştirilmesi, bir kimlik

tanımına hizmet etmesi ve bu anlamda da meşrulaştırılmış bir dışlama durumunda

netlik kazanmaktadır.

Öte yandan günümüzde, küreselleşmenin baskısı, modernleşmedeki

aşırılıklar veya başarısızlıklar, büyük ideolojilerin yıkılması gibi çeşitli nedenlerle

kolektif kimlik arayışlarının artışı, etnik ve dinsel nitelikli kökensel toplulukları

ve cemaat tipi örgütlenmeleri ön plana çıkarmaktadır. Bu sürecin uzantısında,

gruplar arası ilişkiler çok daha çatışmalı bir hale gelmektedir. Zira ‘özsel’ iddiaları

nedeniyle birbirine göre antagonist konumlarda bulunan ve kaynakları yetersiz

toplumlarda çıkarları çelişen bu tür topluluk veya örgütlerin birbiriyle uzlaşması

son derece problematiktir. Gerçek çatışmalar teorisinin öngördüğü üzere, ortak

bir proje yokluğunda bu tür gruplar, birbirini ötekileştirmeye eğilimli olacaktır.

Page 5: GAZETELERDE ÖTEKİLEŞTİRME PRATİKLERİ: Türk Basını Üzerine Bir İnceleme

5

Bu eğilimi telafi edecek ve bir bakıma insan ilişkilerinde entropiyi dengeleyecek

psiko-sosyal mekanizmalar, normatif ve hukuksal çerçeveler bulunmadığında, söz

konusu eğilim, sadece bir yatkınlık olmaktan çıkarak eyleme dönüşecektir.

Nitekim çıkar çatışması içinde bulunan gruplar, çoğu kez kendilerine ve

diğerine karşı farklı bir tutum izleme; kendine hoşgörülü, diğerine karşı anlayışsız

davranma; ilişkilerinde birbirinin imajını bozma, kişi veya grubun tekil

özelliklerini silme, değersizleştirme, ayrımcılık yapma eğilimindedir. Aidiyet

grubu üyeleri özsel olarak iyi, diğerleri ise özsel olarak kötü sayılır.

Vinsonneau’ya göre (2002: 205) bu, ontolojikleştirme yaklaşımıdır; iç grupta arzu

edilmeyen, dış grupta ise arzu edilen davranışlar tesadüfe bağlanır. “Eş zamanlı

olarak grup üyelerinin aşırı yüceltilmesi dış grubunkilerin ise yerilmesi, iyi ve

kötünün, sosyal aktörlerin tözüne yerleştirilmesi sağlanır”.

Farklıklara karşı olumsuz yaklaşımlar, tarih boyunca hemen her toplumda

görülmüştür. Bu genellik, ötekileştirmenin araçsal niteliğiyle ilgilidir. Çünkü

dışlama ve ayrımcılık tepkileri, bedava olgular olmayıp grupların çıkarına hizmet

etmektedir. İki grubun ilişkisinde iktidar veya güçlü konumda bulunan taraf,

dışladığı grubu kaynaklardan mahrum etme ve bunu meşrulaştırma imkânına

kavuşmaktadır. Üstelik her dışlama, grup içi sosyal bağı da pekiştirmektedir.

Dışlananlar, kötü, tehlikeli veya ‘riskli’ olduğuna göre, her dışlama aidiyet

grubunun arındığı hissine ve üyelerinin güvenlik duygusuna hizmet etmektedir.

Nitekim günümüzde de pek çok ülkede, özellikle seçimler arifesinde ortak

düşmanlar yaratarak, sosyal bağın tesisi yoluna gidilmekte; bir iç grup, yani ‘biz’

oluşturmak için biz’in negatif garantisi gibi işlev görecek bir dış grup, yani ‘onlar’

kurgulanmaktadır; heterofobi beslenmektedir. Bu, muhayyel bir karşıt inşası,

kısaca ötekinin icadıdır.

Ötekileştirmenin Zihinsel Patikaları

Ötekileştirme, bir dış grup (out group) hakkında olumsuz bir sosyal temsil

geliştirmek; yani bu grubun aleyhinde, aidiyet grubumuzdan farklılaştırıcı bir

takım tutum, kanaat, inanç, imaj ve anlamlar, önyargı ve stereotipler

oluşturmaktır. Bunlar, günlük konuşmalar içerisinde ve kitle iletişim kanallarında

Page 6: GAZETELERDE ÖTEKİLEŞTİRME PRATİKLERİ: Türk Basını Üzerine Bir İnceleme

6

şekillenirler. Dolayısıyla çeşitli grupların ötekileştirilmesinde, medya önemli bir

rol oynar. Bu bakımdan medyada ötekileştirme pratiklerinin incelenmesi (Gitlin,

1980; Chomsky, 1993; Brookes, 1995, Myers ve ark., 1996, vb.), iletişim

sorunlarıyla ilgilenen araştırmacılar kadar, kamusal yaşamın aktörleri için de

büyük önem taşımaktadır. Kişi ve grupların birbirine ilişkin algı ve beklentilerinin

şekillenmesinde, kitle iletişim araçlarından her birinin etkililiği ve payı,

muhakkak ki birbirinden oldukça farklıdır. Bu açıdan bakıldığında, radyo ve

televizyona kıyasla, tarihsel olarak daha eski olması ve alıcısının daha aktif bir

katılımını gerektirmesi bakımından yazılı basının, somut bir deyişle gazetelerin

ağırlıklı bir rolü vardır. Gazeteler alıcıyı ilgilendirme/çekme, yalın fikirler

oluşturma, eyleme itme boyutlarında, diğer bazı iletişim araçlarına göre güçlü bir

konumda bulunmaktadır (Moles, 1974).

Yöntem

Bu teorik çerçevede düzenlenen araştırmamız, Bezirgan-Arar (2009)

tarafından Türk basınından bazı gazetelerin haber başlıklarındaki ötekileştirmeler

konusunda yapılan bir çalışmanın arşivinin, yani veri kütüğünün farklı bir açıdan

analizine dayanmaktadır. Bu veri kütüğü, Türk basınından seçilmiş farklı

yönelimlerden 4 ulusal gazetenin 1979 ile 2005 yılları arasındaki haber

başlıklarından oluşmaktadır. Analiz için oluşturulan örneklemde, yayın

sürelerindeki farklılıklar nedeniyle Cumhuriyet, Hürriyet, Tercüman ve Zaman’ın

oluşturduğu bu 4 gazeteden, ilk ikisinin söz konusu dönemin tümü boyunca;

Tercüman’ın 1991’e kadar, Zaman’ın ise 1987’den itibaren yayınlanan sayıları

dikkate alınmıştır. Örneklem, her gazeteden haftada bir günün nüshası (Çarşamba)

seçilerek tesadüfî olarak oluşturulmuştur. Böylece Cumhuriyet gazetesinden

1.625, Hürriyet gazetesinden 1.592, Tercüman gazetesinden 740 ve Zaman

gazetesinden 1.292 nüsha örnekleme dahil edilmiştir. Bu sayılar, 4 gazete için

toplam 4.368 haftaya tekabül etmektedir.

Araştırmanın haber başlıklarına odaklanması, rastlantısal veya keyfi bir

tutumun ifadesi değildir. Gazetelerin etkisi, büyük oranda ilk sayfa haberlerinin ve

manşetlerinin etkisidir. Zira haber manşetleri, gazeteler için bir tür vitrin işlevi

gördüğü ölçüde, bir haberde en çok kafa yorulan ifadelerden oluşur. Gazeteler için

Page 7: GAZETELERDE ÖTEKİLEŞTİRME PRATİKLERİ: Türk Basını Üzerine Bir İnceleme

7

Goffman anlamında bir ‘cephe görüntüsü’ sunan manşetler, haberin çekiciliğinin

artırılması, okuyucuların dikkatinin odaklaştırılması, ‘öncelik etkisi’ (primacy

effect) yaratılması, hedeflere ilişkin izlenim oluşumu ve yönetimi (impression

management) bakımından büyük önem taşır ve özenle düzenlenir.

Gazetelerde haberlerin işlenmesi, haberlere konu olan kişi veya grupların,

olay veya durumların birebir yansıtılmasına indirgenemez. Gazeteci, bunların bir

kopyasını çıkarmak, yeniden üretmekten ziyade, belirli bir koda ve birtakım

tekniklere göre haber üretmektedir (Bilgin, 1978). Gazete haberlerinde

anlatılanlar, brüt ve yalın gerçeklik değil; inşa edilmiş bir gerçekliktir.

Haberleştirme, bir inşa etkinliğidir. Bu etkinlik, her şeyden önce anlatımda ve

dilde kendini gösterir. Araştırmamızda ilk olarak, De Vito’nun tipolojisine uygun

olarak, gazetecilerin akıl yürütme ve argümantasyon süreci üstünde durulmuş ve

çeşitli muhakeme stilleri örneklenmiştir.

Bulgular

Gazetelerde ilk sayfada yer alan ve manşetten verilen haberler, genelde

betimsel bir stilden ziyade değerlendirici (evaluatif) stilde verilir. Bu normatif

stilde, haber konusu kişi veya grubun, olay veya durumun çağın ve toplumun

anlayışına uygun kriterlere göre yargılanması söz konusudur. Her yargı bir

argüman temelinde oluşturulur. Argümanlar belirli bir düşünceye, olaya, sonuca

veya gelişmeye inanma sebeplerinden oluşur; bu sebeplerden hareketle bir sonuca

varma süreci, akıl yürütmedir. İletişim olgularında gözlenen akıl yürütme tipleri

(De Vito, 1993: 330-334), gazetecilerin pratiğine de uyarlanabilir ve bunları

örneklerle şöyle sıralamak mümkündür:

Tümevarım yoluyla sonuç çıkarma: Bu akıl yürütme tarzında, mevcut

öğeleri veya seçenekleri gözden geçirmeden genel bir sonuca varmak söz

konusudur. Ancak pratikte 1-2 kenti görülen bir bölge veya ülke hakkında yargıya

varmak gibi, gazeteler de bazen bir iki örnekten hareketle iddialarda bulunmakta;

yeterli örnek olmadan, istisnalar dikkate alınmadan ve farklı olayları kapsayan bir

çeşitlilik sağlamadan dar bir yelpaze içinde sonuca varmaktadırlar. Örneğin;

Page 8: GAZETELERDE ÖTEKİLEŞTİRME PRATİKLERİ: Türk Basını Üzerine Bir İnceleme

8

- “Dinslaken’de 9 yaşındaki Türk çocuğunu kaçıran Almanlar, Kaya ailesine telefon etti

‘Çocuğu öldürdük.’...”; “ Yabancı düşmanlığı vahşete dönüştü” (T, 14 Temmuz 1982).

- “Her 24 dakikada bir cinayet işleniyor, Amerikalı artık sokağa çıkamıyor, kapısına kilit

üstüne kilit vuruyor, tek başına gezmekten kaçınıyor”; “Amerikan toplumu bunalım

geçiriyor” (H, 1 Nisan 1981).

Analoji yoluyla sonuca varma: Bu tip akıl yürütmede, benzerleri

kıyasla sonuç çıkarma söz konusudur ve bu mantıksal bir kanıt sağlamaktan

ziyade, bir fikir geliştirmeye yöneliktir. Bunun için ya aynı tür öğeler (gıdalar,

arabalar, kişiler, ülkeler) ya da farklı sınıftan öğeler karşılaştırılır. Örneğin;

- (PKK için) “Ermeni gibi vuruyorlar“ (Z, 27 Ekim 1993).

- “Miloseviç’ten Saddam taktiği...” (Z, 14 Ekim 1998).

- “Şaron’a Hitler benzetmesi...” (C, 3 Nisan 2002).

Nedensel akıl yürütme: Burada bir nedenden hareketle sonuca varma

(bazen de tersi) söz konusudur. Pratikte gazeteler, çoğu kez, bir sonucu bir nedene

bağlarken, diğer nedenlerden ileri gelme ihtimalini dikkate almamakta veya

nedensel bir bağ yerine zamansal bir ardışıklık olma ihtimalini

hesaplamamaktadır. Örneğin;

- “Etme, Bulma dünyasıdır bu… Ermenilerle Fransa’nın başı dertte” (H, 18 Kasım 1981).

- “Fena azdılar… ‘Metris gafleti’ yıkıcı ve bölücü örgütlere cesaret verdi” (H, 30 Mart

1988).

Bir takım işaret veya göstergelerden hareketle akıl yürütme: Burada

gazetecinin tıpkı hekimler gibi, bir duruma eşlik eden, onunla birlikte gözlenen

işaretlere bakarak sonuç çıkarması söz konusudur. Ancak pratikte çoğu kez,

incelenen durumun başka göstergelerinin bulunup bulunmadığı kontrol

edilmemekte, çelişkili işaretler olup olmadığına bakılmamaktadır. Örneğin;

- “Stohos Gazetesi’nin Yunanistan Genelkurmay Başkanlığı bütçesiyle hazırlayıp tüm

birliklere ve dünya kamuoyuna dağıttığı Megali İdea haritasında ‘Milli uyanış hayal

değil’ yazılı!... Yunan basını hezeyanlarını sürdürüyor” (Z, 2 Eylül 1992).

- “Dört kentte Türklere ait ev ve işyerleri yine kundaklandı... Naziler top yekûn saldırıya

geçti” (C, 9 Haziran 1993).

- “Pakistan, Afganistan, İran ve Suriye’deki uyuşturucu üretimi ve tüketimi endişe verici

boyutlara ulaştı... İslam ülkeleri uyuşturucu batağı” (C, 10 Ağustos 1994).

Page 9: GAZETELERDE ÖTEKİLEŞTİRME PRATİKLERİ: Türk Basını Üzerine Bir İnceleme

9

Tümdengelim yoluyla sonuç çıkarma: Bu tip akıl yürütmede genel bir

kuraldan veya bir olgudan sonuç çıkarma söz konusudur ve bu, mantıksal bir akıl

yürütme tarzıdır. Örneğin;

- “Kiliseden sinsi tuzak.. İşte münafıkça taktikleri… İslâmi değerlere saygılı görünerek

Müslümanlara Hıristiyanlığı telkin edecekler” (Z, 9 Haziran 1993).

- “Avrupa’da hortlayan hastalık: Nazizm...” (C, 3 Mayıs 2000).

- “Global kapitalizm, ülkelerin kültürel değerlerine ve siyasetlerine de saldırıyor...” (C, 9

Eylül 1998).

Tüm bu akıl yürütme tarzları, kurallarına dikkat edilmediği ve gerekleri

yerine getirilmediğinde hatalı sonuçlara götürür. Gazeteciler, zaman darlığı ve

çaba tasarrufuna giderek sıradan insanların günlük çıkarımlarında sıklıkla görülen

zihinsel kestirmelere başvurur. Böylece, çeşitli ikna biçimlerinde ortak olan ve

aşağıda sıralanan ‘hatalı argüman’ kullanımları görülür (Ruggiero, 1990):

Etiketleme: Gazetenin bir gruba veya ideolojiye pejoratif bir etiket

yapıştırmasını belirtir. Bununla alıcı kitle, argümanları incelemeden grubu

mahkûm etmeye sevk edilir. Örneğin;

- “Freudçuluk çağdışı” (Z, 1 Temmuz 1992).

- “Faşist terör tırmanıyor” (C, 6 Mayıs 1998).

- “Irkçı İngilizler, Alpay’ı astılar“ (H, 15 Ekim 2003).

Cazip genelleştirmeler: Okur kitlesinin önem verdiği şeylerle

(demokrasi, kuzey Amerikan yaşam tarzı, din kardeşliği gibi) çağrışıma sokulan

bir fikrin kabul ettirilmesi çabasıdır. Örneğin;

- “Batı Sevr’i hortlatıyor… Avrupa ‘Türkiye toprakları’ üzerinde Ermenilerden sonra..”

(T, 14 Eylül 1988).

- (Danimarka için)”...Dine hakaret özgürlük olamaz” (Z, 21 Aralık 2005).

- “Üniversitelerde MHP kadrolaşması...” (C, 12 Temmuz 2000).

Fikir transferi: Bir fikrin, kitlece onaylanan bir şeye veya

onaylanmayan bir şeye bağlanmasını ifade etmektedir. Örneğin;

- (Onaylanan fikir, demokrat gelenek çizgisinde) “İmam-hatipliler demokrasizede” (Z, 1

Temmuz 1992).

Page 10: GAZETELERDE ÖTEKİLEŞTİRME PRATİKLERİ: Türk Basını Üzerine Bir İnceleme

10

- (Onaylanmayan önerinin tehlikesine işaret etme) “İSKİ’nin sürgün kampı ‘Nazi

kampı’na döndü” (C, 12 Şubat 1997).

Onaylatma: Gazetecinin, kendi görüşünü belirtirken bir uzmanın veya

kişinin otoritesine referansta bulunmasını ifade eder. Burada bir mercîye

onaylatma, alıcı kitlenin sevdiği birini referans gösterme söz konusudur. Örneğin;

- “Carter’ın danışmanı Dr. Paul Henze: Terörü Sovyetler Birliği destekliyor” (T, 6 Ekim

1982).

- “Uluslararası Terörizm Sempozyumu’na katılan yerli ve yabancı ilim adamları aynı

noktada birleştiler: ‘Ermeni terörünü de Rusya destekliyor” (T, 18 Nisan 1984).

- “Batı’dan demokrasi dersi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, RP’nin kapatılmasında

Türkiye’yi haklı buldu” (C, 1 Ağustos 2001).

Sıradan insanlarla özdeşleşme: Gazetecinin alıcı kitlesiyle

özdeşleşmesini, gazeteci ve söyleminin, halkın içinden çıktığı duygusunun

yaratılmasını belirtir. Örneğin;

- (Ermeni terör örgütü ASALA’nın eyleminin ardından) “Gazap ve infial doluyuz...

Kanınız tarihe miras kalmayacak... Milletimizden kopartılan altı evladımızı, toprağa

verdik” (T, 11 Ağustos 1982).

- “Kahreden çaresizlik! Köylüler baskına gelen eşkıyaya karşı direnmek, karşı koymak

istiyorlardı ama…” (T, 8 Temmuz 1987).

Seçici argümantasyon: Gazetecinin olayları doğallığından çıkarması

ve hatta kanıtları tahrif pahasına da olsa kendi görüşünü destekleyen örnekleri,

taraflı kanıt ve argümanları seçmesini ifade eder. Örneğin;

- “(K. Çocukevi’nde üşüyen bir grup çocuk resmiyle birlikte) ‘Adil düzen’ çocukları

üşütüyor” (C, 1 Aralık 1993).

- “NATO’da İslam korkusu… İspanyol parlamenter: Batı demokrasiyi değil, İslam karşıtı

baskıcı rejimleri destekliyor” (Z, 19 Mayıs 1993).

Sürükleme etkisine başvurma: Gazetecinin söyleminde, herkesin böyle

yaptığını, akıllı insanların böyle düşündüğünü ileri sürerek bir fikri kabul veya ret

ettirmeye uğraşmasıdır. Örneğin;

Page 11: GAZETELERDE ÖTEKİLEŞTİRME PRATİKLERİ: Türk Basını Üzerine Bir İnceleme

11

- “Terör ve şeriatın gölgeleyemediği törenlere tüm yurtta halk coşkuyla katıldı...

Cumhuriyet sevinci” (C, 30 Ekim 1996).

- “Dünya Papandreu ile alay ediyor… Yunanistan Başbakanı’nın ‘zırva’larına cevap bile

vermeyeceğiz" (H, 3 Mart 1982).

Ötekileştirmenin etkili yollarından birisi de metaforlar kullanmaktır. Bu

yaygın dil pratiğinde, daha önce farklı bir bağlamda kullanılmış bir terimi, bir

başka bağlamda kullanmak söz konusudur. Gittikçe ‘uslanan’ haşarı bir genç

veya bilgeleşen bir politikacı için ‘törpülenme’ deyiminin (aynı şekilde günlük

yaşamda o anda hatırlanamayan tırnak törpüsü yerine ‘eye’ denilmesi), ihaneti

belirtmek için ‘hançer’ (Fransız meclisinin 1915 olaylarıyla ilgili kararının basının

manşetlerinde ‘Fransız hançeri’ olarak ifade edilmesi), seçim zaferini ifade etmek

için ‘süpürge’ (“sandıkta rakiplerini sildi süpürdü” gibi) sözcüğünün kullanımı

gibi. Analojik ikame yoluyla bir şeyden diğerine anlam transferi yapan metafor,

bir başkası yerine kullanılan bir sözcük veya soyut bir sözcük yerine kullanılan

somut bir sözcüktür. Günlük dilde metaforların sıklıkla kullanılması, onları ikna

mesajlarının da önemli bir öğesi haline getirmektedir. Örneğin;

- “PKK, posta trenine filmlerdeki Kızılderililer gibi saldırdı” (H, 4 Eylül 1991).

- “Osmanlı’yı içerden yıkmaya çalışan dış güçler, misyoner okullarını çok iyi kullandılar.

Misyoner okulları bağrımızdaki hançer ” (Z., 3 Ağustos 1994).

- “RP’nin kültür terörü” (C, 2 Kasım 1994).

- “ Kuzey Irak çıbanbaşı ” (Z, 3 Mayıs 1995).

- (Sırp katliamı hakkında) “Kan çiçekleri” (H, 30 Ağustos 1995).

Ötekileştirme Tarz ve Pratikleri

Zihinsel ve işlemsel yollarını gözden geçirdiğimiz ötekileştirme olgusu,

somut olarak gazetelerin pratiğinde çeşitli biçimlere bürünmektedir. Dış grup

üyelerini bir araya toplayarak kategorilendirmek, zorunlu olarak dile başvurmayı

ve etiketlemeyi içermektedir. Dış gruplar hakkında kullanılan etiketler, gruplar

arasındaki ilişkilere göre ‘basit adlandırma’ ile ‘düşmanlık derecesinde

damgalama’ arasında farklı düzeylerde bulunmaktadır. Ayrımcılığa yol açacak

ölçüde etiketlendirme, bir tür damgalama şeklini alır. Moscovici’nin ifadesiyle

(2002: 27), “acı, azap ve aşağılanma üreten damgalama, kişinin insan olma

Page 12: GAZETELERDE ÖTEKİLEŞTİRME PRATİKLERİ: Türk Basını Üzerine Bir İnceleme

12

niteliğini kısmen veya tümden yadsır; çünkü damgalılar onları soyutlayan,

diğerleriyle temaslarını engelleyen, onları ayrı bir türe koyan farklı bir ontolojik

düzleme sokulur”.

Literatürde araştırmacıların, inceledikleri metin ve alanlara göre farklı

ötekileştirme pratiklerine başvurdukları gözlenmektedir (Bar-Tal, 1989 ve 1990;

Oren ve Bar-Tal, 2005; Volpato ve Cantone, 2005). Yukarıda yöntem bölümünde

kapsamı ve özellikleri belirtilen 5.249 haberlik gazete örneklemi üzerinde daha

önce yapılan bir araştırmada (Bezirgan Arar ve Bilgin, 2009) 16 ötekileştirme

tarzı saptanmıştır. Söz konusu gazetelerin, uzun bir zaman diliminde ötekileştirme

eğilimlerine bakıldığında, Cumhuriyet’te 27 yıl için 842, Hürriyet’te yine 27 yıl

için 826, Tercüman’da 12 yıl için 474 ve Zaman gazetesinde 18 yıl için 862

sayılarına ulaşılmaktadır. Bir gazetenin ötekileştirme eğilimi yıldan yıla aynı

şekilde seyretmemekte; bazı yıllar güçlenirken bazı yıllar zayıflamaktadır. Öte

yandan gazetelerin farklı ötekileştirme tarzları kullandıkları gözlenmektedir.

Nitekim Bezirgan Arar ve Bilgin (2009), gazete haberlerinde 16 farklı

ötekileştirme tarzı saptamıştır.

- İnsanlık dışına atma/insanlıkta alçaltma

- Olumsuz özellikler atfetme

- Sosyal dışlama

- Siyasal etiketleme

- Gruplar arası kıyaslama

- Başat grubun temel özelliklerinin ve törelerinin yokluğu

- Dış grubun sayısal önemini abartma

- Grubu kendisinde mahkûm etme

- Dış grubu soyutlama, yalnız veya zayıf gösterme

- Etik dışı ve yasadışı davranışla suçlama

- Evrensel değerlerden yoksunluğu vurgulama

- Tehdit kaynağı olarak gösterme

- Bir olayın faili olarak suçlama

- Düşman görülen bir grupla ilişkilendirme

- Grubu kendi üyesine kötületme

- İç grubun mağduriyeti üzerinden ötekileştirme.

Page 13: GAZETELERDE ÖTEKİLEŞTİRME PRATİKLERİ: Türk Basını Üzerine Bir İnceleme

13

Gazetelerin ötekileştirme eğilimini yıllık ortalama değerler üzerinden ifade

ettiğimiz zaman, yıl başına (her hafta bir gazete nüshası hesabıyla 52 hafta başına)

Hürriyet’in 31; Cumhuriyet’in 31; Tercüman’ın 40; Zaman’ın ise yıllık ortalama

48 ötekileştirmede bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu sayılar, yukarıda da belirtildiği

gibi incelenen dönem boyunca yıllara göre değişiklik göstermektedir. Zira,

gazetelerin ötekileştirme pratikleri, konjonktürdeki gelişmelerden etkilenmektedir.

Bu durum, yukarıda söz ettiğimiz gerçek çatışmalar teorisinin öngörülerine

uygundur. Gazeteler, hedef kişi veya gruplarla ilişkilerindeki değişmelere paralel

olarak, bunlara karşı tutum ve yaklaşımlarını değiştirmektedir. Aynı şekilde,

gazetenin iktidar organlarıyla ilişkileri de zamanla değişmekte ve bu değişikliğe

göre, işbirliğine girilen gruplar kadar, hedef alınan gruplar da farklılaşmaktadır.

Grafik-1, dört gazetenin ötekileştirme sayılarının incelenen dönemler

boyunca değişimini karşılaştırmalı olarak göstermektedir. Türkiye’nin 1979-2005

yılları arasındaki politik, kültürel, toplumsal iklimindeki değişimlerin bulduğu

yansımaya bağlı olarak gazetelerin ötekileştirme eğilimleri açısından hayli

hareketli bir tablo ortaya çıkmaktadır.

Ötekinin Yıllara Göre Dağılımı

0

20

40

60

80

100

120

1979

1981

1983

1985

1987

1989

1991

1993

1995

1997

1999

2001

2003

2005

Yıllar

Fre

kan

s

Cumhuriyet Hurriyet Tercuman Zaman

Page 14: GAZETELERDE ÖTEKİLEŞTİRME PRATİKLERİ: Türk Basını Üzerine Bir İnceleme

14

Grafikteki eğriler yakından incelendiğinde;

Cumhuriyet gazetesinin ötekileştirme eğiliminin, 1979 ile 1992 arasında

en düşük düzeyde olduğu; ancak bu tarihten sonra Türkiye’de toplumsal ve

siyasal dokuda yaşanan dönüşümün etkisiyle ve bu bağlamda gazetenin çeşitli

gruplara ilişkin yaklaşımındaki sertleşmeye paralel olarak hızla artamaya

başladığı görülmektedir. Öyle ki 1990’ların başından itibaren, aidiyet bağı

kurduğu gruplar ve değerlere karşı tehdit olarak gördüğü gruplara üslubunu

sertleştirmeye başladığı açıkça fark edilen gazete, başlangıçta diğerlerine oranla

ötekileştirme eğilimi en düşük gazete olmaktan çıkıp, bu eğilimin en çok güç

kazandığı gazeteye dönüşmektedir. Öte yandan bu değişiklik, gazetenin habercilik

anlayışındaki bir dönüşüme de işaret etmektedir. Tehdit algısı belirdiği anda, bu

algının yoğunluğuna bağlı olarak habercilik standartlarından ödün verme eğilimi

yükselmektedir. Yani habercilik standartları ile ötekileştirme eğilimi arasında ters

orantılı bir grafik vardır.

Hürriyet gazetesinin ötekileştirme eğilimi, 27 yıl boyunca oldukça

istikrarlı bir seyir izlemektedir. Bu durum gazetenin, ideolojik planda merkezi bir

konumda bulunması ile ilişkilendirilebilir. Genel olarak Hürriyet gazetesinin

üslubu ve haber dili Cumhuriyet gazetesine oranla daha popülist ve yargılayıcı

görünmektedir. Cumhuriyet gazetesinin 1990’lar sonrasında belli gruplara ilişkin

söyleminde belirginleşen bu dil ve üslup, Hürriyet gazetesinde çok farklı Öteki

tanımlarında kendini gösterebilmektedir. Çoğu haberde gazetenin öncelikle hem

ulusal/milli (kimi zaman etnik) hem de düzene dair hassasiyetlerinin yüksek

olduğu görülmektedir. Ancak bu hassasiyetler genel olarak oldukça farklı

yelpazedeki bir aktörler grubunu hedef almakta; konjonktürel değişimlerden çok

fazla etkilenmemektedir. Bir anlamda ötekileştirilen farklı gruplar birbirini ikâme

etmektedir; böylelikle gazetenin ötekileştirme oranları istikrarlı bir sonucu

yansıtmaktadır.

Tercüman gazetesinin başlangıçta diğer iki gazeteye kıyasla daha yüksek

oranda ötekileştirme yaptığı ve 1990’ların sonuna doğru bu eğilimin zayıfladığı

gözlenmektedir. Tercüman gazetesinin politik duruşu ve dünya görüşü,

ötekileştirme eğiliminin 1979’da yüksek, 1980-81’de düşük ve 1983’ten sonra

Page 15: GAZETELERDE ÖTEKİLEŞTİRME PRATİKLERİ: Türk Basını Üzerine Bir İnceleme

15

yine yüksek olmasını açıklayıcı bir faktör olarak değerlendirilebilir. Söz konusu

dönem Türkiye için oldukça çalkantılıdır ve Tercüman özellikle iç çatışma ve

anarşi yıllarının hayli politize olmuş gazetelerinden biridir. Öte yandan gazetenin

milliyetçi-mukaddesatçı ideolojisi, kimi gruplar karşısında sadece politik ya da

etnik değil; dinî hassasiyetler planında da tavır alışını anlaşılır kılmaktadır.

Zaman gazetesi yayın hayatının ilk yıllarında, 1995’e kadar yüksek oranda

ötekileştirme yapan bir gazete olarak görülmekte ve ideolojik angajmanı

(commitment) yüksek bir gazete manzarası çizmektedir. Ancak daha sonraki

yıllarda, bu duruşundan uzaklaşmakta ve ötekileştirme eğilimi daha mutedil bir

düzeye gelmektedir. Bu değişimde, gazetenin zaman içersinde içyapısında ve

bunun gazetecilik pratiğine yansımasında etkili olan çeşitli dinamikler etkilidir.

Gazete, 1987’de yayınlanmaya başladığında, ana akım medyaya ve onun temsil

ettiği sisteme/düzene karşı muhalif/alternatif bir söylem üretme iddiasıyla ortaya

çıkmıştır. Bu nedenle sistemle olan çatışması ve ek olarak muhafazakâr İslamcı

eğilimleri, ötekileştirme pratiklerinin asıl kaynağını oluşturmuştur. Öte yandan,

grafikte görüleceği gibi Zaman gazetesinin 1990’ların ortalarından itibaren

ötekileştirme oranlarındaki düşüş aynı yıllarda Cumhuriyet gazetesinin

ötekileştirme oranlarındaki artışla ters orantılıdır. Bu, iki gazetenin ve aidiyet

grupları ile olan ilişkilerinin Türkiye’deki politik koşullardan farklı ve ters yönde

etkilendiklerini göstermektedir.

Belirtilmesi gereken bir diğer nokta da, gazetelerin ötekileştirme

eğiliminde zaman içinde gözlenen değişimin, ötekileştirilen kişi ve grupların

farklılaşmasıyla paralel geliştiğidir. Bezirgan Arar (2009) tarafından bu konuda

yapılan analiz, gazetelerin öncelikli ötekilerinin zamanla değiştiğini ortaya

koymaktadır. Gazetelerin hangi grupları ötekileştirdiği daha ayrıntılı bir

araştırmada ele alınacak olmakla birlikte kısaca şu bulgulardan söz edilebilir: Tüm

dönem boyunca bakıldığında, Hürriyet gazetesinin öncelikli ötekileri dışta

Yunanistan, içeride PKK, düzen bozucu gruplar ve bir dönem Refah Partisi’dir.

Cumhuriyet gazetesi için başlangıçta ideolojik sağ gruplar, daha sonra ise dışta

Amerika içeride irticai gruplar ve laiklik karşıtları; Tercüman gazetesi için yine

başlangıçta ideolojik sol gruplar ve daha sonra ASALA, PKK ve diğer terör

Page 16: GAZETELERDE ÖTEKİLEŞTİRME PRATİKLERİ: Türk Basını Üzerine Bir İnceleme

16

örgütleri; Zaman gazetesi için ise başlangıçta Amerika ve Batı dünyası daha sonra

ise yerleşik sistemin kurum ve uygulamalarıdır.

Sonuç ve Değerlendirme

Gazetecilik mesleğinin tarafsızlık, objektiflik, dürüstlük, saydamlık gibi

ilkeleri yücelten deontolojisi, ötekileştirme eğilimlerine karşı koruyucu bir kalkan

görevi görmektedir. Ancak pratikte gazeteler çoğu kez, çeşitli işlevleri yanı sıra,

kolektif kimlikleri inşa etmenin de etkili bir aracı olarak belirmektedir. Çünkü

gruplar arası bir takım gerilim ve çatışma durumlarında, kutuplaşan gruplara olan

mesafelerine göre onlar’a karşı biz’in, dış gruplara karşı iç grubun ya da aidiyet

grubunun kontrastını arttırarak kolektif kimlik oluşumuna hizmet etmektedir.

Kitle iletişimi planındaki önemleri nedeniyle gazeteler, kimlikleri tanımlamanın,

tasarlamanın ve korumanın; benzerleri veya benzer sayılanları bir arada tutarken

biz’den olmayanı dışlamanın, öteki olarak konumlamanın ve bunu pekiştirip,

yeniden-üretmenin kitlesel uygulayıcıları olarak görünmektedir.

Meslek etiğinin çerçevesinin dışına taşarak, toplumdaki çeşitli gruplarla

farklı aidiyet kriterlerine (din, dil, etni, kültür vs.) göre kimlik özdeşliği kurmaları

halinde gazeteler, aidiyet grubu için tehdit olarak gördükleri dış gruplara, birtakım

tarihsel, konjonktürel, ideolojik değerleri, önyargı ve stereotipleri de devreye

sokarak yaklaşmakta ve çeşitli akıl yürütme biçimleri kullanarak

ötekileştirmektedirler. Ötekinin farklılığını ve tehdit potansiyelini habercilik

pratiği aracılığıyla hem üretip icat etmekte, hem de pekiştirerek yeniden-

üretmektedirler. Dolayısıyla biz/öteki ilişkilerini üretici, şekillendirici veya

pekiştirici bir rol oynayarak toplumsal gruplar arasındaki ilişkileri meşrulaştırıcı

bir işlev görmektedirler. Gazetelerin ötekileştirme eğilimleri ve ötekileştirdikleri

gruplar, beslendikleri ideolojik arka plana ve aidiyet bağı kurdukları gruplara, iç

ve dış konjonktüre, yerleşik iktidara yakınlık ya da muhaliflik konumlarına göre

farklılaşmakta; değişip dönüşebilmektedir. Nitekim bu saptama çalışmanın

bulguları tarafından da desteklemektedir. Gazeteler ideolojik ayrışmalara rağmen

kimi zaman ortak grupları hedef almakta; kimi zaman da ötekileştirdikleri aktörler

konusunda ayrışmakta, çatışmaktadırlar. Grafikte ters yönde görülen bazı

dalgalanmalar, ötekiler arasındaki kutuplaşmalarla da ilgilidir. Gazeteler ulusal

Page 17: GAZETELERDE ÖTEKİLEŞTİRME PRATİKLERİ: Türk Basını Üzerine Bir İnceleme

17

hassasiyetlere aykırı grupları ötekileştirmede çoğu kez uzlaşırken; politik ve

dinsel aidiyetleri öne çıkarmayı tercih ettiklerinde, birbiriyle çatışan ötekileştirme

örnekleri verebilmektedirler.

Gazetelerin ötekileştirme eğilimleri, etik planda habercilik ilke ve

kurallarıyla çatışmaktadır. Esas olarak habercilik, gerçekleşmiş olay ve olguları

metine dönüştürme pratiğidir ve bu pratik, dil aracılığıyla somutlaşan bir

etkinliktir. Dildeki çok anlamlılık ve esneklik, pek çok durumda, daha önce de

belirtildiği gibi haberlerin betimsel olmaktan çok değerlendirici tarzda verilmesine

zemin hazırlamakta; böylece bazı grupların kınanması, ayıplanması, aşağılanması

veya mahkum edilmesini içeren bir yargı şeklinde tezahür etmektedir.

Ötekileştirmenin zemini, çeşitli argümanlar temelinde akıl yürütmekle ve

yargılamakla örülmektedir. Kuşkusuz, gazetelerin tüm haberlerinde aynı ölçüde

ötekileştirme yaptıkları söylenemez. Gazetecilik ve haber pratiği bir bütün olarak

alındığında, ağırlıklı olarak ötekileştirme etkinliğinden uzak olduğu açıkça

görülmektedir. Genel olarak ilk sayfadan iç sayfalara; manşet haberlerden ikincil

haberlere doğru gittikçe ötekileştirme eğilimi zayıflamaktadır.

Ötekileştirici tarz ve pratikler genel olarak, gazetelerin bağlandıkları

profesyonel meslek kodlarına (‘nesnel’, ‘tarafsız’ dolayısıyla ‘önyargısız’

davranmak) aykırı bir eğilime işaret etmektedir. Ancak pratikte, kimlik siyasetleri

ve gruplar arası ilişkiler, pek çok durumda gazetelerin meslek etiğiyle

bağlarından daha başat ve etkili görünmektedir. Grafik-1, konjonktürel

değişimlerin, gazetelerin habere konu olan aktörlere yaklaşımlarını hayli

etkilediğini ve buna bağlı olarak habercilik anlayışlarını da (mesafeli veya iç

içelik, yanlılık veya yansızlık) belirgin şekilde kırılganlaştırdığını ortaya

koymaktadır. Bu kırılganlık yani grafikteki iniş çıkışlar da gazetelerin bir gruba

aidiyeti ya da bir grubu temsiliyeti, mesleki ilkelere bağlılığın önüne

koyduklarının bir işareti sayılabilir. Evrensel kodlarla, meslek ilkelerine

bağlanması gereken habercilik pratiği, önyargıların batağına saplandığı ölçüde bu

deontolojik kodlardan uzaklaşmaktadır. Kaldı ki, mesleğin bazı rutinleri de bu

önyargıları habercilik dil ve pratiklerine içsel hale getirmektedir. Bu bağlamda,

basının önyargısız bir dil geliştirmesi azami bir çabaya bağlı görünmektedir.

Page 18: GAZETELERDE ÖTEKİLEŞTİRME PRATİKLERİ: Türk Basını Üzerine Bir İnceleme

18

Kaynakça

Bar-Tal, D (1989) Delegitimization: The Extreme Case of Stereotyping, D

Bar-Tal, C F Grauman, A Kruglanski ve W Stroebe (Eds.), Streotyping and

Prejudice, New York: Springer-Verlag, s. 169-188.

Bar-Tal, D (1990) Causes and Consequences of Delegitimization: Models

of Conflict and Ethnocentrism, Journal of Social Issues, 46 (1), s. 65 – 81.

Bezirgan Arar, Y (2009) Sosyo-Politik Bağlama Göre Türk Basınının

“Öteki”leri, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İzmir: Ege Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü.

Bezirgan Arar, Y ve Bilgin, N (2009) Gazete Haber Başlıklarında

Öteki’nin İnşası, Kültür ve İletişim, 12 (2), s. 133-157.

Bilgin, N (1978) Haberlerin İşlenmesi, Psikoloji Dergisi, n.2, s. 9-17.

Brookes, H J (1995) ‘Suit, Tie and A Touch of Juju’ The Ideological

Construction of Africa: A Critical Discourse Analysis of News on Africa in the

British Press, Discourse and Society, 6 (4), s. 461-494.

Bruner, J, Goodnow, J ve Austin, A (1956) A Study of Thinking, New

York: Wiley.

Chomsky, N (1993) Medya Gerçeği, A Yılmaz (Çev.), İstanbul: Tüm

Zamanlar Yayıncılık.

De Vito, J A (1993) Essentials of Human Communication, New York:

Harper Collins.

Doise, D (2003) Les Relations Entre Groupes, La Psychologie Sociale, S

Moscovici (Ed.), Paris: PUF, s. 253–274.

Fiske, S T ve Taylor, S E (1991) Social Cognition, Reading: Addison-

Vesley.

Gitlin, T (1980) The Whole World is Watching: Mass Media in the

Making and Unmaking of the New Left, Berkeley: Universitiy of California Press.

Page 19: GAZETELERDE ÖTEKİLEŞTİRME PRATİKLERİ: Türk Basını Üzerine Bir İnceleme

19

Halsam, N, Loughnan, S, Reynolds, C ve Wilson, S (2007)

Dehumanization: A New Perspective, Social Personality and Psychology

Compass, 1 (1), s. 409-422.

Jandt, F E (1998) Intercultural Communication: An Introduction, London:

Sage Publications.

Leyens, J Ph, Paladino, M P, Rodriguez-Torres, R, Vaes, J, Demoulin, S

ve Rodriguez-Perez, A (2000) The Emotional Side of Prejudice: The Attribution

of Secondary Emotions to In Groups And Out Groups, Personality and Social

Psychology Review, 4 (2), s. 186–197.

Moles, A A (1974) Television and Forward Planning in Culture,

Education and Culture, n. 25, s. 33-40.

Moscovici, S (2002) Pensée Stigmatique et Pensée Symbolique. Deux

Formes Elementaires de la Pensée Sociale, Les Formes de la Pensée Sociale,

Paris: PUF, s. 21-53.

Myers, G, Klak, T, ve Koehl, T (1996) The Inscription of Difference: New

Coverage of the Conflicts in Rwanda and Bosnia, Political Geography, n. 15. s.

21-46.

Oren, N, Bar-Tal, D (2005) La Delégitimation: Un Obstacle au Processus

De Paix, M Sanchez-Mazas ve L Licata (Eds.), L’Autre: Regards Psycho-

Sociaux, Grenoble: PUG, s. 175-210.

Ruggiero, V R (1990) The Art of Thinking: A Guide to Critical and

Creative Thought, New York: HarperCollins.

Vaes, J, Paladino, M P, Castelli, L, Leyens, J Ph ve Giovanazzi, A (2003)

On The Behavioral Consequences of Infrahumanization: The Implicit Role of

Uniquely Human Emotions In Intergroup Relations, Journal of Personality and

Social Psychology, 85 (6), s. 1016-1034.

Vinsonneau, G (2002) L’Identite Culturelle, Paris: Armand Colin, U

Collection.

Page 20: GAZETELERDE ÖTEKİLEŞTİRME PRATİKLERİ: Türk Basını Üzerine Bir İnceleme

20

Volpato, C ve Cantone A (2005) Un Tout-Autre: Le Colonisé. Une Etude

de Delégitimation dans la Presse Fasciste, M Sanchez-Mazas ve L Licata, (Eds.),

L’Autre: Regards Psycho-Sociaux, Grenoble: PUG, s. 211- 240.