189 A ahşap: Ağaçtan, tahtadan yapılmış. ampul: İçinde elektrik akımı ile akkor duruma gelerek ışık verebilen bir iletkeni bulunan, havası boşaltılmış cam şişe. anıt: Önemli bir olayın veya büyük bir kişinin gelecek kuşaklarca tarih boyunca anılması için yapılan, göze çarpacak büyüklükte, sembol niteliğinde yapı, abide. antibiyotik: Mikroskobik canlıların (mikroorganizmaların) üremesini engelleyen veya tahrip eden, genellikle mikroorganizmalar ya da bitkiler tarafından meydana getirilen, streptomisin, peni- silin gibi kimyasal maddeler. artezyen: Burgu ile delinerek açılan ve suyu yükseğe fışkırtan kuyu. astronom: Gök bilimci. astronomi: Gök bilimi. aşama: Varılması istenen bir amaca doğru geçilmesi gerekli dönemlerden her biri, evre, basa- mak, adım. atık: Hastane, ev, fabrika vb. yerlerde kullanılmış, artık, işlenemez veya çevre için zarar oluş- turan her türlü madde. ayıraç: Maddeleri kimyasal birleşime veya ayrışıma uğratarak niteliklerini belirlemede kullanılan bileşikler, belirteç. ayrışmak: Birbirinden ayrılmak, birliği bozulmak. B bağımlılık: Sigara, alkol, uyuşturucu madde vb.ne aşırı derecede düşkün olma durumu. bakteri: Toprakta, suda, canlılarda bulunan, çürüme, mayalanma veya hastalıklara yol açan küresel, silindirimsi, kıvrık biçimde olan bölünerek çoğalan mikroskobik canlı. biçim: Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. biüret: Proteinlerin ayıracı. biyogaz: Özellikle geviş getiren hayvanlarda organik maddelerin bakteriyel sindirimiyle açığa çıkan, yakıt olarak kullanılabilen, metan ve karbondioksit gazları karışımı. bulamaç: Sulu, cıvır hamur. bükme: Sertçe çevirme, kıvırma. büyümek: Organizmanın bütününde veya bu bütünün bir bölümünde, boyutların artması, iri- leşmek. C cemiyet: 1. Dernek. 2. Bir olayı veya kişiyi kutlamak amacıyla bir araya gelen topluluk. cihaz: Birçok parçadan yapılmış alet, aygıt. Ç çorak: Üzerinde sayıca az bitki bulunan verimsiz toprak. SÖZLÜK
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
189
Aahşap: Ağaçtan, tahtadan yapılmış.
ampul: İçinde elektrik akımı ile akkor duruma gelerek ışık verebilen bir iletkeni bulunan, havası boşaltılmış cam şişe.
anıt: Önemli bir olayın veya büyük bir kişinin gelecek kuşaklarca tarih boyunca anılması için yapılan, göze çarpacak büyüklükte, sembol niteliğinde yapı, abide.
antibiyotik: Mikroskobik canlıların (mikroorganizmaların) üremesini engelleyen veya tahrip eden, genellikle mikroorganizmalar ya da bitkiler tarafından meydana getirilen, streptomisin, peni-silin gibi kimyasal maddeler.
artezyen: Burgu ile delinerek açılan ve suyu yükseğe fışkırtan kuyu.
astronom: Gök bilimci.
astronomi: Gök bilimi.
aşama: Varılması istenen bir amaca doğru geçilmesi gerekli dönemlerden her biri, evre, basa-mak, adım.
atık: Hastane, ev, fabrika vb. yerlerde kullanılmış, artık, işlenemez veya çevre için zarar oluş-turan her türlü madde.
ayıraç: Maddeleri kimyasal birleşime veya ayrışıma uğratarak niteliklerini belirlemede kullanılan bileşikler, belirteç.
ayrışmak: Birbirinden ayrılmak, birliği bozulmak.
Bbağımlılık: Sigara, alkol, uyuşturucu madde vb.ne aşırı derecede düşkün olma durumu.
bakteri: Toprakta, suda, canlılarda bulunan, çürüme, mayalanma veya hastalıklara yol açan küresel, silindirimsi, kıvrık biçimde olan bölünerek çoğalan mikroskobik canlı.
biçim: Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl.
biüret: Proteinlerin ayıracı.
biyogaz: Özellikle geviş getiren hayvanlarda organik maddelerin bakteriyel sindirimiyle açığa çıkan, yakıt olarak kullanılabilen, metan ve karbondioksit gazları karışımı.
bulamaç: Sulu, cıvır hamur.
bükme: Sertçe çevirme, kıvırma.
büyümek: Organizmanın bütününde veya bu bütünün bir bölümünde, boyutların artması, iri-leşmek.
Ccemiyet: 1. Dernek. 2. Bir olayı veya kişiyi kutlamak amacıyla bir araya gelen topluluk.
cihaz: Birçok parçadan yapılmış alet, aygıt.
Ççorak: Üzerinde sayıca az bitki bulunan verimsiz toprak.
S Ö Z L Ü K
190
çürümek: Genellikle mikroorganizmaların etkisiyle kimyasal değişikliğe uğrayarak bozulup dağılmak.
Ddeodorant: Vücudun belli bölgelerinden hoş olmayan kokuların çıkmaması için vücuda sıkıla-
rak kullanılan güzel kokulu madde.
derin dondurucu : 1. Bozulabilecek yiyecekleri niteliklerini bozmadan çok düşük ısılarda don-durarak uzun süre saklamak için kullanılan buzdolabı. 2. Besinleri bozulmadan uzun süre saklayan kapaklı dolap.
dışkı: Sindirim sonunda anüs yoluyla vücuttan dışarıya atılan besin artığı.
dişli: Dişleri olan çark.
diyet: Sağlığı korumak veya düzeltmek amacıyla uygulanan beslenme düzeni.
doğal: Doğada olan, doğada bulunan.
doğrusal: 1. Bir doğruyu izleyen. 2. Aynı doğruya ait olan.
duy: Elektrik ampulünün takıldığı vidalı yuva.
duyu: İnsanların ve hayvanların, dış dünyanın uyaranlarını görme, işitme, koklama, dokunma ve tatma organlarıyla algılama yeteneği, duyum.
Eeğim: Bir yüzeyin yatay düzleme doğru eğilmesi, eğik.
eklem: Vücut kemiklerinin uç uca veya kenar kenara gelip birleştiği yer, mafsal.
ekran: Üzerine bir cismin ışık yoluyla görüntüsü düşürülen, saydam olmayan düz yüzey, görün-tülük.
eleman: Bir bütünü oluşturan, bütünden ayrıldığında da kendi başına anlam taşıyan parça, öge.
ergin: Olmuş, yetişmiş, kemale ermiş.
etki: Bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü, tesir.
evre: Bir olayda birbiri ardınca görülen, bir işte birbirinin ardınca beliren, gelişen değişik durum-ların her biri.
Ffayans: Duvarları kaplayıp süslemek için kullanılan, bir yüzü sırlı ve türlü desenlerle bezenmiş,
pişmiş balçıktan levha.
Ggermek: Bir şeyin uçlarından çekerek onu gergin duruma getirmek.
gezegen: Güneş çevresinde dolanan, ondan aldıkları ışığı yansıtan gök cisimlerinin ortak adı.
gıda: Besin.
gözenek: 1. Delikli bir nesnenin deliklerinden her biri. 2. Bitkilerde solunum ve fotosentez için gerekli oksijen ve karbondioksit alışverişine, suyun buhar olarak dışarı atılmasına yarayan; yaprak-ların alt yüzeyinde çok sayıda bulunan, hücreler arasındaki deliklerden her biri.
güve: Kurtçuğu yapağı, yünlü kumaş ve dokuma yiyen pul kanatlılardan bir böcek.
191
Iılıca: Sıcak su çıkan yer.
ışın: Bir ışık kaynağından çıkarak her yöne yayılıp giden ışın demeti.
İiçerik: 1. Bir şeyin içinde bulunanların bütünü, muhteva, mazruf. 2. Sözlü veya yazılı anlatımda
verilmek istenen öz, düşünce, duygu ve imgelerin bütünü.
içki: İçinde alkol bulunan içecek.
imha: Ortadan kaldırma, yok etme.
ispirto: Alkol.
işlev: Bir nesne veya bir kimsenin gördüğü iş, iş görme yetisi, görev, fonksiyon.
izmarit: İçilmiş sigara artığı.
Kkanserojen: Sigara dumanı, bazı kimyasal maddeler gibi kanser yapıcı herhangi bir madde
veya enerji dalgası.
katman: Birbiri üzerinde bulunan yassıca maddelerin her biri, tabaka.
katran: Petrolden elde edilen sıvı yağ kıvamında siyah bir madde.
karides: Denizlerde veya tatlı sularda yaşayan, yüzücü, orta büyüklükte kabuklu, eti yenir bir deniz hayvanı.
kayaç: Yer kabuğunun yapı gereci olan bir veya birkaç mineralden oluşan kütle.
kereste: Tomrukların boyuna biçilmesiyle elde edilen ve marangozlukla inşaatta kullanılan nitelikli ağaç.
kırağı: Su buğusunun soğuk havalarda, yerde, bitkiler, ağaçlar ve öteki nesneler üzerinde don-masıyla oluşan ince su damlacıkları.
konserve: Gıdaların teneke kutu veya cam kavanoz gibi yalıtımlı kaplarda ısı uygulamasıyla dayanıklı duruma getirilmesi.
köpük: Yapay olarak elde edilen yumuşak ve esnek dolgu gereci.
kösele: Ayakkabı tabanı, bavul, çanta yapımında kullanılan, büyükbaş hayvanların işlenmiş derisi.
kutup: Elektrik akımını oluşturan gerilim ayrılığının en yüksek dereceyi bulduğu iki noktadan her biri.
küf: Ekmek, peynir vb. organik maddelerin üzerinde, nem ve ısının etkisiyle oluşan çoğu yeşil renkli mantar.
Llazer: Çok güçlü pırıltılar oluşturan, değişik alanlarda kullanılan ışık kaynağı.
lobut: Kalın, kısa ve düzgün sopa.
Mmikroskop: Çıplak gözle görülmeyen küçük nesneleri göstermeye yarayan alet.
192
mineral: Normal sıcaklıkta doğada katı durumda birtakım maddelerle karışık veya birleşik ola-rak bulunan veya kimyasal yollarla elde edilen inorganik madde.
mühendis: İnsanların her türlü ihtiyacını karşılamaya dayalı yol, köprü, bina gibi bayındırlık; tarım, beslenme gibi gıda; fizik, kimya, biyoloji, elektrik, elektronik gibi fen; uçak, otomobil, motor, iş makineleri gibi teknik ve sosyal alanlarda uzmanlaşmış, belli bir eğitim görmüş kimse.
Nnikotin: Tütün yapraklarından çıkarılan, renksiz, açıkta bırakılınca havadan oksijen alarak
esmerleşen, zehirli bir madde.
Oobezite: Çok şişmanlık.
omurga: Sırt boyunca uzanarak vücuda destek sağlayan, kemikten, kıkırdaktan veya her iki-sinden oluşan, içinde omuriliği barındıran kemik yapı.
Öözdeş: Her türlü nitelik bakımından eşit olan, ayırt edilmeyecek kadar benzer olan, aynı.
öz su: Bitki ve hayvan dokularında bulunan sıvı, usare.
Ppaleontoloji: Fosil (taşıl) bilimi.
pamukçuk: Genellikle bebeklerde sıklıkla ağızda, yanak içinde veya dilde görülen bir çeşit mantar hastalığı, beyaz yara.
parke: Konut, iş yeri vb. yerlerin tabanını döşemek için çeşitli boyutlarda, ince, uzunca tahta parçalarının veya yapay malzemenin belirli bir düzene göre yerleştirilmesiyle yapılan döşeme.
pastörizasyon: Süt, bira, meyve suyu gibi maddelerin mikroplarını öldürmek için özel aletlerde ısıtılarak birdenbire soğutulmak yoluyla uygulanan işlem.
perde: Görüşü, ışığı engellemek, bir şeyi gizlemek için pencere veya bir açıklığın önüne gerilen örtü.
priz: Elektrik akımı almak için fişin sokulduğu yuva.
problem: Teoremler veya kurallar yardımıyla çözülmesi istenen soru, mesele.
posa: Suyu alınmış her tür yiyecek maddesinin artığı.
pul: Balıkların, sürüngenlerin ve bazı kuşlarla memelilerin vücudunu kaplayan boynuzsu, sert levhacık.
pürüz: Bir şeyin düzgünlüğünü bozacak çıkıntı, gedik veya kusur.
Rradyatör: Hava, su veya buharı ısıtmak veya soğutmak suretiyle meydana gelen sıcaklığı veya
soğukluğu yayan, böylece ısıtma ve soğutmada kullanılan cihaz.
rafadan: Kaynar suda kabuğu ile az pişirilmiş (yumurta).
rampa: Bir arazinin, bir kara yolunun, bir demir yolu hattının yatay doğrultuya göre yokuş olan bölümü.
193
raptiye: Düz, geniş başlı, kısa bir çivi görünüşünde, kâğıt veya karton vb. şeyleri bir yere tut-turmak için kullanılan araç, pünez.
ruhsal: Canlılıkla, duygu ile ilgili olan, psikolojik.
Sskala: Genellikle ölçü aletlerinde gösterge çizelgesi.
salgı: Hücrelerin, vücuttaki bezlerin kandan ayırıp oluşturdukları ve yeniden kana, başka orga-na veya dışarıya saldıkları sıvı madde, ifraz.
salep: 1. Salepgillerin tek köklü, yumrulu, salkımlı veya başak çiçekli olan örnek bitkisi. 2. Bu bitkinin yumru durumundaki köklerinden dövülerek hazırlanan beyaz toz.
sera: Sebze ve meyvelerin yetiştirildiği ve hava şartlarına karşı korunduğu cam ve naylonla kaplı yer, limonluk, ser.
seramik: 1. Yüksek ısıda pişirilmiş topraktan yapılan vazo, çanak, çömlek vb. nesne. 2. Yüksek ısıda pişirilmiş toprak, fayans, porselenden yapılan.
selobant: Yapıştırma işlerinde kullanılan, ince, saydam, bir yüzü yapışkan şerit, seloteyp.
sıva: Herhangi bir yapıdaki yüzeyleri düzgünleştirmek için kullanılan, yarı akışkan, kum, kireç, çimento karışımı veya toprak harç.
sicim: Keten, kenevir vb. bitkilerin liflerinden yapılan ince ip, kınnap.
sis: Atmosferin alt tabakalarındaki küçük su taneleri veya buhardan oluşan bulutların çok alça-larak yeryüzüne kadar inmesiyle oluşan duman.
sistematik: Belli ilkelere, kurallara uyan, sistemli.
solungaç: Suda yaşayan hayvanların solunum organı.
spiral: Sarmal biçiminde olan.
standart: 1. Belli bir tipe göre yapılmış, ölçüm, ölçünlü. 2. Bir işletmede, bir ürünü, bir çalışma yöntemini, üretilecek miktarı, bütçenin para miktarını belirlemek için konulmuş kural.
strafor: İnşaat yapımında ses ve ısı yalıtımı için kullanılan madde, köpük.
stres: Dayanıklılığı azaltan fiziksel ve zihinsel (mental) gerilim, gerginlik.
süblimleşme: Katı bir maddenin belirli sıcaklık şartlarında sıvılaşmadan doğrudan buhar duru-muna dönüşmesi.
Şşeffaf: Saydam.
şimşek: 1. Bir bulutun tabanı ile yer arasında, iki bulut arasında veya bir bulut içinde elektrik boşalırken oluşan kırık çizgi biçimindeki geçici ışık, çakın. 2. Parıltı.
Ttahıl: Buğday, arpa, mısır, yulaf, çavdar, pirinç vb. hasat edilen ürünler ile tohumların genel adı,
hububat.
telek: Kuşların gövde, kanat ve kuyruğunda bulunan, çeşitli renklerde kalın eksenli tüy.
teleskop: Gök bilimiyle ilgili gözlemlerde kullanılan optik aygıt, gözlemci.
temas: Değme, dokunma, dokunuş, değinti.
194
tendürdiyot: Mikrop kapmasını önlemek için bir kesik veya sıyrığa sürülen iyotlu sıvı madde.
termal: 1. Sıcak kaplıca suyu. 2. Bu sudan yararlanma imkânı sağlayan kuruluş vb.
tıpa: Şişe gibi dar delikleri tıkamaya yarayan mantar, cam, tahta veya plastikten tıkaç.
titreşim: 1. Küçük ve hızlı salınım, ihtizaz, vibrasyon, rezonans. 2. Esnek bir nesne parçaları-nın, her saniye eş sayıda ileri geri yaptıkları düzenli salınım.
traverten: Birtakım kaynak sularının dibinde biriken kalkerli veya silisli tortu, pamuk taşı.
Vvitamin: Çoğunlukla taze besinlerde bulunan, vücutta eksikliği çeşitli hastalıklara yol açan,
organizmaya besin veya ilaç olarak dışarıdan sağlanan maddelere verilen genel ad.
Yyağmur ormanları: Yağmurların bol düştüğü ormanlık alan.
yıldız: Çekirdeğinde oluşan birleşme sonucunda açığa çıkan enerjiyi uzaya ışınım biçiminde yayan, ışıklı gök cisimlerinden her biri.
Zzemin: Taban döşeme, yer.
ziraat: Tarım.
zooloji: Hayvan bilimi.
195
1. Biyoloji Terimleri Sözlüğü, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2000. 2. Cemal Yıldırım, Bilim Tarihi, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1999. 3. Domenico Laurenza, Leonardo’nun Makineleri, çeviri: İbrahim Şener, Pegasus Yayınları,
İstanbul, 2008. 4. Francis W. Siers, M. W. Zemansky, H.D. Young, University Physics, Sixth Edition; Addison-
Wesley Publishing Company, London, 1984. 5. Gale E. Christianson, Isaac Newton, çeviri: Zekeriya Aydın, Tübitak Popüler Bilim Kitapları. 6. Gezegenimiz Dünya - Kayaçlar ve Fosiller, Popüler Bilim Kitapları, Tübitak Yayınları,
Ankara, 2009. 7. Helen Edom, Deneylerle Bilim, Tübitak Yayınları, İstanbul, 2000. 8. İnsan Vücudu, Popüler Bilim Kitapları, Tübitak Yayınları, Ankara, 2004. 9. J. Graham, Kuvvet ve Hareket, Heyecan Verici 20 Deney, çeviri: Çağlar Sunay, Türkiye İş
Bankası Kültür Yayınları, 2012.10. Janine M. Benyus, Biomimicry, Harper Collins Poolishers. Inc., Londra, 1998.11. Kemal Çolakoğlu (Çeviri Editörü), Fen ve Mühendislik İçin Fizik, 3. Baskı, Palme Yayıncılık,
Ankara, 1995. 12. MEB TTKB İlköğretim Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu (4 ve 5. sınıf-
lar), Ankara, 2005. 13. MEB TTKB İlköğretim Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu (6-7-8. sınıf-
lar), Ankara, 2005. 14. MEB TTKB İlköğretim Kurumları (İlkokullar ve Orta okullar) Fen bilimleri dersi (3, 4, 5, 6,
7 ve 8. sınıflar) Öğretim Programı, Ankara, 2013. 15. Peter Adamczyk, Elektrik ve Manyetizma, Tübitak Yayınları, Ankara, 1999. 16. R.F. Symes, Taşların Dünyası, çeviri: G. Seyitoğlu, Tübitak Popüler Bilim Kitapları, 2011. 17. Straun Reid, Archimedes’ten Einstein’a Bilim İnsanları, Tübitak Yayınları, Ankara, 1998. 18. Straun Reid, Patricia Fara, Bilim İnsanları, çeviri: R. Levent Aysever, Tübitak Popüler Bilim
Kitapları, 2010. 19. Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2011.20. Yaşar Baykul, Selahattin Gelbal, Hülya Kelecioğlu, Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme, T.C.
Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2001. 21. Yazım Kılavuzu, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2012.