Top Banner
•• FELSEFE DUNY ASI SAYI: 7 Sahibi: Türk Felsefe ·Prof. Dr. Necati ÖNER Sorumlu Müdürü: Prof. Dr. Ahmet lNAM Kurulu: Prof. Dr. Necati ÖNER Prof. Dr. Kenan GÜRSOY Prof. Dr. Ahmet lNAM Doç. Dr. Sabri BÜYÜKDÜVENCl Ar§. Gör. Dr. Recep KIUÇ Aq. Gör. Hüseyin Ar§. Gör. Erdal CENGlZ KDV dahil 20.000 Abone: 80.000 Abone olmak için 200 73 ll hesap Dizgi Nehir Dizgi Üniteleri 425 69 09 ANKARA Ltd. 1993/ANKARA Adresi: P.K. ANKARA üç AYDA ÇIKAR MART 1993 NecatiÖNER Kavram ................................................... 2 Ahmet !NAM Çevreyi Beden Okumak: Beden Olarak SpoL ............ 6 Süleyman Hayri BOLAY: · tsrnail Fen ni ............... - ................ ll Murtaza i .. · ve Katip Çelebiye Göre Tüfk Kültüründe Felsefenin Yeri ................ 26 L.WlTTGENSTEIN Ahlak .................................................... 34 Sabri BÜYÜKDÜVENC1 :. Gizil Faktörlerin Gücü ............... . 43 Sabri Power of Elusive Factors in Education ........ 47 Vahdettin Aquino'lu Thomas'da ........... 51 // Erdal CENGtz Ahlak Gerçekçilik ...... :.............. 57 HasanASLAN Gerçekçilik ile Anlam- bilimsel ...................... ;............... 60 . GÜNDAY Hürriyet Problemi ..... :.............................. 67 Anlamnun Bir ve Postmodem Söylem ............................. 75
16

FELSEFE •• DUNYisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_7/1993_7_BOLAYSH.pdf · 2015-09-08 · 8) Ezop~ Çocuk Masalları, İngilizce'den tercüme 9) Gülzar -i Emsal, Çeşitli dillerde

Jun 29, 2020

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: FELSEFE •• DUNYisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_7/1993_7_BOLAYSH.pdf · 2015-09-08 · 8) Ezop~ Çocuk Masalları, İngilizce'den tercüme 9) Gülzar -i Emsal, Çeşitli dillerde

••

FELSEFE DUNY ASI SAYI: 7

Sahibi: Türk Felsefe Derneği

Adına Başkan

·Prof. Dr. Necati ÖNER

• Sorumlu Yazı İşleri

Müdürü: Prof. Dr. Ahmet lNAM

• Y~zı Kurulu:

Prof. Dr. Necati ÖNER Prof. Dr. Kenan GÜRSOY

Prof. Dr. Ahmet lNAM Doç. Dr.

Sabri BÜYÜKDÜVENCl Ar§. Gör. Dr. Recep KIUÇ

Aq. Gör. Hüseyin TOPDEMİR

Ar§. Gör. Erdal CENGlZ

• KDV dahil

Fiyatı: 20.000 Yıllık Abone: 80.000 Abone olmak için Vakıflar Bankası Kızılay Şubesiİıdeki 200 73 ll numaralı hesap

• Dizgi

Nehir Dizgi Üniteleri 425 69 09

ANKARA •

Baskı Gümüş Matbaacılık Ltd. Şti.

1993/ANKARA •

Mektuplaşma Adresi: P.K. 21-Yenişehir

ANKARA

üç AYDA BİR ÇIKAR MART 1993

İÇİNDEKİLER

NecatiÖNER

Kavram ................................................... 2

Ahmet !NAM Çevreyi Beden Aracılıgıyla Okumak: Beden Bilgeliğine Giriş Olarak SpoL ............ 6

Süleyman Hayri BOLAY:

· tsrnail Fen ni Ertuğrul ............... -................ ll

Murtaza KORLAELÇİ i .. ·

Taşköprülüzade ve Katip Çelebi ye Göre Tüfk Kültüründe Felsefenin Yeri ................ 26

L.WlTTGENSTEIN

Ahlak .................................................... 34

Sabri BÜYÜKDÜVENC1 :.

Eğitim'de Gizil Faktörlerin Gücü ............... .43

Sabri BÜYÜKDÜVENCİ: Power of Elusive Factors in Education ........ 47

Vahdettin BAŞÇI

Aquino'lu Thomas'da Tanrı Anlayışı •........... 51 //

Erdal CENGtz Ahlak Kirramında Gerçekçilik ...... : .............. 57

HasanASLAN

Gerçekçilik ile Karşı Gerçekciliğin Anlam-bilimsel Tanımı. ...................... ; ............... 60

. Şeref GÜNDAY

Hürriyet Problemi ..... : .............................. 67

TülinAKŞİN

Anlamın Anlamnun İkinci Bir Açıklaması ve Postmodem Söylem ............................. 75

Page 2: FELSEFE •• DUNYisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_7/1993_7_BOLAYSH.pdf · 2015-09-08 · 8) Ezop~ Çocuk Masalları, İngilizce'den tercüme 9) Gülzar -i Emsal, Çeşitli dillerde

İSMAİL FENNİ ERTUGRUL (1855-1946)

Süleyman Hayri BOLA Y*

1855 (1272) Ramazanında Bulgaristan'ın Tırnova kasabasında doğdu. Babası

eşraftan idare meclisi üyesi Mahmut Beydir. Küçük yaşta iken bir cariyenin

kucağında kız mektebine; daha sonra sıbyan mektebine gönderildi. Oradan Rüşdiye

mektebine nakledildi. Vali Mithat Paşa'nın huzurunda iki defa imtihan edildi.

Rüşdiyeyi bitirince, bir yandan eve yakın olan medresede·okutulan Arabça derslerine,

öbür yandan da hükümete, muhasebe kalemine devam etti. Yazısı güzel olduğundan

16 yaşında altıyüz kuruş maaşla v~dat mukayyidliğine tayin edildi. Bu esnada amiri olan İsmail Dede Efendi'nin şakirdi Cfidi Efendi'den hem muhasebe öğrendi hem de

musiki meşk etti.

Memleketinin Ruslar tarafından işgali üzerine yirmi yaşında iken lstanbul'a

göçtü. 1879'da Maliye N ezaretine memur oldu. 1883'de hem Divan-ı Muhasebat'a

(Sayıştay) nakledildi; hem de bu arada yeni açılan lisan mektebin~ giderek Fransızca

öğrendi ve diplama aldı (1886). Ayrıca dört sene kadar !ngilizce dersleri aldı. Divan

üyesi oldu. Mabeyn-i Hümayun (Saray) bütcesini hazırlayan komisyona alındı. Bu

sırada şirket-i' Hayriyye'nin hesaplarını tetkik eden komisyona dahil edilerek bu he­

sapları inceledi. 1898'de Dahiliye Nezareti {İçişleri Bakanlığı) muhasebe müdürü

oldu. 1908'de "çok arzu ettiği müftı.laaya vakit bulmak için" emekliliğini istedi. ·

İsmail Fenni, devlet hizmetinde dürüst, çalışkan ve titiz bir memur olarak

tanındı ve itibar gördü. Başarılı çalışmalarından dolayı "Rütbe-i fila Sınıf-ı evvel"

(Korgenerale mukabil sivil rütbe) payesiyle, "Dördüncü Mecidi" ve "Üçüncü Os­

manlı Nişanı" gibi nişanlarla ödüllendirildi.

Özel hayatı da sessiz ve verimli geçmiştir. Kendisi alçak gönüllü, nazik ve ter­

biyeli davranışlarıyla tanınmıştır. Ömrü boyunca içki, sigara gibi bağımlılık veren

maddelerden özenle uzak kalmıştır. Ama şiir ve m'usiki ile yakından ilgilenmiş ve

* Hacettepe Üniversitesi'nde Felsefe Profesörü.

Page 3: FELSEFE •• DUNYisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_7/1993_7_BOLAYSH.pdf · 2015-09-08 · 8) Ezop~ Çocuk Masalları, İngilizce'den tercüme 9) Gülzar -i Emsal, Çeşitli dillerde

12 FELSEFEDüNYASI

fiilen meşgul olmuştur. Hz. Ömer'in "Bir aileden bir kurban yeter" sözünü

hatrrlayarak siyasete atılmamıştrr.

"Meyl-i tabii" ile şürle meşgul olan İsmail Fenni, bilhassa muhtelif gazeller de

yazmıştrr. Muallim Naci'nin Tercüman-ı Hakikat gazetesinde bu şiirleri şiddetle ten­kit etmesi üzerine onları yırtıp atmıştrr. Sadece, bestelediği murabba, semai ve şarkıların güftelerini ve münacat-kaside tarzındaki bazı şiirlerini muhafaza etmiştir.

Musikiye doğuştan yüksek bir meyli ve kabiliyeti olduğundan Tırnova'da ünlü

Dimitriaftan kanun ve pamukin'ndan keman dersleri almış, bunları gayet güzel icra ~decek hale gelmiştir. Bunun yanında Cudi Efendi'den şarkı meşk etmiştir. İstanbul'a göçtükten sonra Kanuni Aleksandre ve Tanburi Ali Efendi, bestekar Şevki Bey gibi tanınmış musiki üstadlarından dersler almış Medeni Aziz Efendi, BoHlhenk Nuri Bey

ve benzeri üstadlarla da musiki sohbetleri yapmıştır.

İsmail Fennt vefatına kadar beste yapmakla da meşgul olmuş, 200'den fazla şarkı, peşrev, semai ve saz semaisi bestelemiştir. Ekseriyetle şarkılarının güftelerini kendisi yazmıştır. Ferahfeza bir şarkısının kendi yazdığı güftesini örnek olarak bu-

raya alıyoruz: Açılsın gülşen-i hüsnün, gönüller neş'edar olsun.

Saçılsın sünbülün cana, fikirler tar ü mar olsun.

Donansın sager-i gülgfin, safalar herkarar olsun.

Bizi şad eyleyen Diller cihan durdukça var olsun.

İsmail Fennl, yürüyüş marşları da bestelemiş, bunlardan bir kaç marşı 1340 (1924) yılı Nisanında Cumhurbaşkanlığı'na takdim etmiş, bu eserler beğenildiğinden bütün askeri birliklerin bandolarına tamim ve tavsiye edilmiştir. .

1. Fenni, 1327 (191 l)'de emekli olduktan sonra valiini daha önce başladığı eser­

leri tamamlamaya ve bilhassa felsefi konularda çeşitli araştırmalar yapmaya har­

camıştır.

İsmail Fenni, bu çalışmalarında felsefi tefe],;:kür bakımından bilhassa iki cihetle

temayüz e tın iştir: 1- Maddeci akımların inananlara ve gençlere zararlı etki yapmasını önlemek için, bu akımları tenkid eden büyük ve çaplı eserler yazmış olması; mate­ryalist cereyanlara karşı spiritualist (maneviyatçı) ve islamcı bir tavır koyması. 2-Buna uygun olarak vahdet-i vücud'u dini- felsefi bir meslek, bir yaşama tarzı olarak benimsemesi, savunması ve yaşamaya çalışmasıdır.

İsmail Fenni'yi ailesi erkenden evlendirrnek istemiş, fakat ~üzmin mide ra­hatsızlığı olduğundan bunu kabul etmemiş, sonra da İstanbul'da maişet endişesine düşmÜş; evlenme vaktinin geçtiğine kanaat getirmiş ve yeni nesillere yol gösterecek eserleri yazmayı tercih etmiştir. Dolayısıyla nesli devam etmemiştir. Mirascısı .,.

Page 4: FELSEFE •• DUNYisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_7/1993_7_BOLAYSH.pdf · 2015-09-08 · 8) Ezop~ Çocuk Masalları, İngilizce'den tercüme 9) Gülzar -i Emsal, Çeşitli dillerde

FELSEFEDÜNYASI 13

olmadığı için Cağaloğlu'ndaki evini, Büyük Ada'daki köşk-ünü ve o zaman 12.000.-

11. tutan parası ile basılmamış eserelrini ·ve basım haklarının tamamını yetimlere

sarfedilmek üzere Daruşşafakaya bağışlamıştır. Basılı eserlerinin nüshasını,

müftülüklere verilmeküzere Diyanet İşleri Bakanlığı'na bırakmıştır.

Tefsir, hadis, fıkıh, tasavvuf, edebiyat, felsefe, tarih iktisad ve dil'e ait Arapça,

Farsça, Fransızca ve İngilizce eserlerden meydana gelen 9050 ciltlik zengin ve mo­

dem kütüphanesindeki kitaplarını Beyazit Kitaplığına bağışlamıştır. Bu kitaplarm

üzerine "İsmail Fenni Ertuğrul'un Millete vediasıdır" mührü basılmıştır. Kütüphane

müdürlüğü 1. Fenni'nin adını, şükran borcu olarak şeref levhasının başına yazmış ve

resmini de kütüphane salonuna asmışur.

İsmail Fenni, münzevi, sade ve gösterişsiz bir hayat yaşamış ve 29 Ocak

1946'da İstanbul'da ölmüştür. (Ord. Prof. S. Ünver, Fenni Efendinin akrabasıdır.

Onun ifadesine göre Fenni Efendi 104 yaşında öldü. Buna göre doğumu 1842 olması

gerekir ki bu husus S. Ün ver'in bir yazısı ile de tenakuz teşkil etmektedir.)

İsmail Fenni, ömrünü ilme, felsefeye ve güzel san'atlara vermiş, Doğu-Baiı

fikir alemini, bunların birleşip-ayrıldıkları ve biribirini reddettikleri noktaları incele­

miş tir. Yazdığı eserleri ile, ulaştığı hakikatleri yarının nesillerine aniatınaya

çalışmış; devrinde kıyınet ve manaları tamamen yanlış anlaşılan akll ve şer'i ilimie­

rin mahiyet ve münasebetlerini izah etmek için uğraşmışur. Bundan dolayı Allah'ın

huzuruna gönül rahatlığı ile çıkacağı kanaatindediL

Eserleri:

İsmail Fenni, köşesine çekildikten sonra birçok eser yazm'ıŞtıİ. Bunların

basılmış olanları şunlardır:

1) Lugatçe-i Felsefe, İstanbul, 1927.

Bu eser, dilimizde yazılan hacimli ve geniş ilk felsefe sözlüğüdür. Gerçi eserin

hazırlanışında Lalande'ın meşhur felsefe Ingatından istifade edilmiŞtir; fakat onun

aynen tercümesi değildir; zira kendi fikirlerini de kattığı gibi, İslam felsefesiıle ait te­

rimlerle ilgili malumat da vermiştir.

2) Maddiyyun Mezhebinin lzmilılali (Maddeciliğin Yıkılışı), İstanbul, 1928.

Bu eserde İsmail Fenni, Ludwig Buchner'in "Madde ve Kuvvet" isimli eserinde­

ki materyalist tezlerin ruhcu - maneviyatçı bir açıdan tenlddini yapmıştır. Pozitiviz­

min Almanya'da temsilcisi de olan Buchner'in metafizik düşmanlığı yapmasına

karşılık kendisinin de bir çeşit madde metafiziği yapmaktan kendini alıkoyamadığını

tesbit etınektedir.

3) Kitab-ılzale-i Şükuk, İstanbul, 1928.

Page 5: FELSEFE •• DUNYisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_7/1993_7_BOLAYSH.pdf · 2015-09-08 · 8) Ezop~ Çocuk Masalları, İngilizce'den tercüme 9) Gülzar -i Emsal, Çeşitli dillerde

14 FELSEFE DüNYASI

Bu kitap Rollandalı şarkiyatçı Dozy'nin İslamiyet aleyhindeki iddialanna cevap vemıektedir. Önsöz'de belirttiğine göi:e Fenni dini inançları derinlik kazanmamış olan bazı din kardeşlerinin zihinlerinin bulanmasını önlemek ve diğer kötü tesirlerine engel olmak için bu kitabı kaleme almıştır. Bu kitapta İslam'a, Kur'an'a ve Hz. Pey­gamber'e karşı ileri sürülen ve bu gün de değişik şekilde tekrarlanan itiraz ve hücumlar cevaplandırılmıştır. İsmail Fenni bazı fikirlerini, başka dine mensup bazı kimselere teyid ettirmek istemiş, bu düşünceyle FransıZ felsefeci ve devlet adamı Barthelmy Sainthilaire'in "Muhammed ve Kur'an" adlı eserindeki fikirlerden fayda­

l!ın~ıştır .

. 4) Envar-ı Hakikat (Hakikat Nurları), İstanbul, 1948, 1975.

İsmail Fenni İslamiyet hakkında İngilizce iki kitap okumuş, bunlardan Hirs­feld'in eseri İslam'ın savunulamaz olduğunu anlatmak için misyoneriere bir metod olarak yazılmış, "Kur'an'ın Kaynakları" adıyla Farsçaya tercüme edildiğini görünce, olumsuz etkilerini önlemek maksadıyla "Hakikat Nurları"nı yazmıştır. Kitapta 'İslamiyet tanıtıldıktan sonra İslam 'ın 41 yönden Hıristiyanlıktan üstün olduğu anlatılmaktadır. Bu kitapta İslam'ın müsbet cephesi ile ilim ve tekniğe aykırı olma­yan mistik karakteri üzerinde durulmuştur.

5) Vahdet-i Vücud ve Muhyiddin-i Arabi, İstanbul, 1928, Yeni harflerle İstanbul 1991

İsmail Fenni, bu kitabın yarısından fazlasında vahdet-i vücudun ne olduğunu, . nasıl anlaşılması gerektiğini, vahdet-i vücudun ayet ve hadise dayanan temellerini ve

vahdet-i vücud ile panteizmin farklarını anlatır; sonra da vahdet-i vücuda yapılan iti­razlam cevaplar verir.

6) Küçük Kitapta Büyük Mevzular, İstanbul, 1934.

İsmail Fenni, bu 79 sayfalık kitabında, Allah'ın varlığının inkar edilemeyeceği, tevhid a.ki.desi, din anlayışı, ecim teorisi, gaye-sebep, mucizenin lüzumu ve imkaı:iı ile vahdet-i vücuda dair fikirlerini gençler için basitleştirerek ve karşılıklı konuşma şeklinde anlatmaya çalışmiştır.

Basılmamış Eserleri

1) Büyük Filozoflar.

Osman Nuri Ergin'in bana söylediğine g_öre bu eser 1000 sayfa civarında olup, Sakrat'tan günümüze kadar gelen büyük fılozofların felsefe anlayışlarını anlaşılır bir şekilde anlatmak; onların İslami yönden tenkitlerini yapmak maksadıyla yazılmıştır. Osman Nuri'ye göre, H. Ziya Ülken ömrü boyunca uğraşsa böyle bir eser yazamaz. Kitap Daruşşafaka Kütüphanesinde 36 nurnarada kayıtlı olmasına rağmen yerinde . . ~

Page 6: FELSEFE •• DUNYisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_7/1993_7_BOLAYSH.pdf · 2015-09-08 · 8) Ezop~ Çocuk Masalları, İngilizce'den tercüme 9) Gülzar -i Emsal, Çeşitli dillerde

1 ...

FELSEFE DÜNYASI 15

yoktur; 20 seneye varan aramalanınıza rağmen halen yerini tesbit edebiimiş değiliz. Kitapta metafızik meseleler hakkında felsefi, lslfuni ve tasaVvufi açıdan yazarın şahsi mütalaası da önem taşımaktadır.

2) Hürriyet, Stuart Mill'in aynı adlı eserinin tercümesidir.

3) Asr-ı Hazır Madiyyun Mezhebi, Paule lanet'den tercüme.

4) Hayat ve Madde, Olvirer Lodge'dan tercüme.

5) Türkiye Tarihi, 1908'de 24 cilt olarak neşredilen Umumi Tarihin Türkiye ile ilgili kısmının tercümesi

6) Dürretü'l-Yetime: İbn Mukaffa'nın ahlak ve edebe dair eserinin Arapça'dan tercümesi.

7) Heyet-i lctimaiyye ve Hayatta Muvaffak olmak için Malumat-ı Ameliye, Baron lsfehan'dan tercüme.

8) Ezop~ Çocuk Masalları, İngilizce'den tercüme

9) Gülzar -i Emsal, Çeşitli dillerde yazılmış masallardan derleme.

10) Ebyat-ı Müntehibe-i Arabiyye, Cahiliyye devrinden yeni zamanlara kadar

Arap şairlerinin divanlarından seçme hikmetli beyitlerin tercümesi.

ll) Telhis-i Usul-i Maliye, Maliye metodunun özeti. · 12) Seçilmiş Farsça Beyitler Tercümesi

13) Les Essais (Denemeler) Tercümesi. 14) Muhtelif makamlarda on fasıl notası.

Fikirleri

İsmail Fenni çok çeşitli konularda kitap yazmış ve düşünmüş olmakla beraber, esas üzerinde durduğu konular din, ilim, tevhid, varlık, alem, ruh, madde, ahlak, san'at gibi felsefi problemlerdir.

A) Din Anlayışı

İsmail Fenni dindar bir düşünürolduğu için din ve özellikle İslam'ın meseleleri üzerine düşünmüş ve bunlara çözüm getirmeye çalışmıştır.

Kur'an'da "Allah katında din lslamdır" ve "Kuranın indirilmesinden önce size müslüman adını veren Allah'tır" buyurulması, dinin bir olduğunu gösterir; bu din de lslamdır. lslfuıı ise Allah'ın birliğine ve peygamberine iman etmekten ibaret olup ilk insandan beri vardır. Bu durumda Allah'ın birliği ve esas inanç değişmemiş, yalnız muamelata ait hükümler peygamberler vasıtasıyla değişen şartlara göre değiştirilmiştir. Yahudilik ve Hıristiyanlık bundan çıkmıştır.

Tabii din" adıyla bazı aydınlanma devri fılozoflarınca ortaya atılan din, ahirete yani ceza ve mükafat inancına dayanmadığından, mühim bir etki yapamamıştır. Buna

Page 7: FELSEFE •• DUNYisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_7/1993_7_BOLAYSH.pdf · 2015-09-08 · 8) Ezop~ Çocuk Masalları, İngilizce'den tercüme 9) Gülzar -i Emsal, Çeşitli dillerde

16 FELSEFEDÜNYASI

mukabil mukaddes kitabı olan iHüıi dinler, toplumun düzelmesine büyük yardım

etmiş, bugün de etmektedir.

\ · Din bize, tecrübe ile elde edilemeyen şeyleri yani Allalı'ın kudret eserlerinden

\ varlığını ve birliğini çıkarmayı, O'nun sıfatını, insan narnma layık olmak için ne

~ yolda hareket etmek gerektiğini ve verilen nimetierin bir gün mutlaka hesabının so­

rulacağını v~ benzeri yüksek meseleleriöğretirve çözer. Bunun için İıılam'ın binası

sağlam ve muhkemdir ve İslam dini diğer dinlerden üstündür. Bunun pek çok sebebi ı \ vardır.

\ >. . Tecrübeye dayanan ilim ile din arasında çatışma yoktur. Çünkü bunların konu­

laq ve salıaları ayrıdır.

B) Ahlak Anlayışı

İsmail Fenni ahlak meseleleri üzerinde de durmuştur. Bilhassa ahiakın zamana

ve mekana göre değişmesi, ahiakın sosyal hayata etkisi, gençlerin nasıl alıliil:dı

yetiştirilebileceği gibi problemler üzerinde düşünmüştür.

İsmail Fenni'nin ahlak anlayışı, dini temelli yani İslami esaslara dayanan bir

alılaktır.

Ona göre ahlaki esasların mutlak olmadığını. zaman ve mekana göre değiştiğini

söyleyenler ahlak ile adetleri karıştırmaktadırlar. Haram ve helal olan hususlarda bazı j . değişmeler olabilir ama doğru söylemek, Allalıtan korkmak, hırsızlık etmemek, zin~

· dan sakınmak gibi faziletler hiç bir yerde ve zamanda değişmez.

Allah, müslümanların alılakça diğer ümmetiere üstün olmasını istemiştir. Bun­

dan dolayı Kur'an'ı göndermiş ve Hz. Muhammed'i Kur'an ahlaki ile ahlakianmış ola­

rak yetiştirmiştir: Bunun için Hz. Peygamber 'Ben üstün ahlaki tamamlamak için

gönderildim" buyurmuştpr.

Bu söz hem ahiakın önemini, hem sosyal yönünü ortaya koyar. Bu sebeple

müslüman, başkaları onun dinden ve dilinden emin olan kimsedir, diye tarif edil­

miştir. Ahiakın sosyal bütünlüğe etkisi çok büyüktür. Daha doğrusu sosyal hayatın

ve toplumun esası alılaktır, Ahlak bozulursa ne ticari hayatta-ve şahsi ilişİd.İenle ~e d~-İıay~tia-~~~iyet, s~~gt v~ i~~~tka4r, Nitekim_ 18. asrın ay<Jmlıwmacı ateist ve

.r-·····-···--·'. - .. --- -- - -- . . ··- " •

materyalist filozoları dini tenkit ederken batıl·fıkirleri de yıkmışlardır; ama ahlaki

değerleri de yıkmışlar; batılı toplumların kökten sarsıldığını gören bir kısım filozof­

lar, "tabii din" diye yeni bir din kurmaya çalışmışlar ve insanlığın mutluluğunun

yine dine sarılmakta olduğunu vurgulamaktan geri durmamışlardır.

Bir takım felsefi ekallerin kendine göre ahlak anlayışı vardır. Biz bunlara be­

nimseyemeyiz; zira, önce dinimizin dışına çıkmış oluruz; sonra da, milletimizin .,

Page 8: FELSEFE •• DUNYisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_7/1993_7_BOLAYSH.pdf · 2015-09-08 · 8) Ezop~ Çocuk Masalları, İngilizce'den tercüme 9) Gülzar -i Emsal, Çeşitli dillerde

FELSEFEDÜNYASI 17

ahlaicında ihtilafın çİkması birliğimizi bozar ve düşmanlıklar hakim olur; bu da Batı ülkelerinde olduğu gibi ızdırap verici mücadelelere ve gailelere yol açar.

tsrnail Fenni çocukların ve gençlerin ahlaki değerler açısından eğitimi hususun-

da şu fikirleri ileri sürer: ·

Ahlak ve terbiye şuurlu yapılan şeyleri şuuraltına geçirme sanatıdır. Çocuklara l iyi şeyleri adet haline gelecek şekilde devamlı tekrarla yaptırmalf: gerekir. İsmail _> Fenni bir çeşit alışkanlık ve otomatlaşma kabul ediyor gibi görünüyorsa da •. bir (

yanlış aİılaşılmayı önlemek için şöyle söylüyor: "Çocukları hiç bir meyil ve hevesin \

kuvvet ve şiddetlenmesine meydan vermeyecek şekilde kendi fiil ve hareketlerini )

kontrol etmeye alıştırmalıdır".

Çünkü Ona göre kişi ne kadar zeki ve akıllı olsa da nefsinin arzularına mağlup

olunca akli~u hep o yolda çalıştım. Terbiyeıün bir manası da başkalarını menınun etmek için bazı zahmetleri ve fedakarlıkları severek yapmaktır. Bizden iyilik isteyen

kişi kalbinin anahtarını bize teslim etmeye hazırlapmış demektir. İnsanları h. manın-yolu elimizdedir.

İsmail Fenni burada sözü insana ve insan iradesine getirir. Ona göre insan ilahi

sıfatiarın zuhur yeri (mazharı), bütün mertebeleri kendinde toplayan bir varlıktır. Hz.

İsa'nın, Allah'ın izniyle ölüyü geçici olarak diriltmesi gibi olaylar bunun delilidir.

Fakat ilahi sıftatlar esas, "insan-ı kamil" de tecelli eder. Çünl}ü Allah insana kendi

ruhundan üfürdü ve insanın y~ptığı bazı fıilleri kendisine nisbet etti ki (8/1 7) bu da

sırf insana hastır. Cüz'i iradesi ve hürriyeti olan insan bir takım fiilieri işlemeye muktedir olmaktadır. Bu da onun irade sahibi olmasındandır. Bunun aksini

düşünmek, şimdiye kadar akıllı ve bilgili insanların hepsinin aldanarak boş yere bir

takım kanunlar ve ahlak kuralları koyduklarını kabul etmek demektir.

İsmail Fenni bir çocuğun zihnini Kınalızade ve J. Locke gibi, bir "Tabula

Rasa" olarak görüyor. Onda, diyor, iyi, fena. fayda, zarar fikirleri yoktur. Çocuk bir

süre içgüdüye tabi olduktan sonra yavaş yavaş aklın idaresine girer. Fikir ye

eğilimleri yaşayacağı tecrübelerle gelişir; terbiye işte bu tecrübelerin faydalı olan­

larını geliştirmek, zararlılarını önlemeğe çalışmaktır.

Bunun için iradesini kullanması gerekir; Çünkü İsmail Fenni iradeyi kararlı

kılan· şeyin bir 4lktm sebepler oldu.ğu kanaatinde<Ur: Verilecek kararın bir sebebe

dayanması tabii ise de bu sebeb yahut arzu, mekanik ve gayri ihtiyari değildir.

Demek ki İ. Fenni iradenin çalışmasında şuursuzluğu ve otomatlığı kabul etmiyor;

bir sebebin veya arzunun diğerine tercihinde akıllıca düşünmenin ve teemmülün

rolünü görüyor.

İsmail Fenni, insanın iradeli ve şuurlu davranışlarında yetepek ve kabiliyetleri-

Page 9: FELSEFE •• DUNYisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_7/1993_7_BOLAYSH.pdf · 2015-09-08 · 8) Ezop~ Çocuk Masalları, İngilizce'den tercüme 9) Gülzar -i Emsal, Çeşitli dillerde

18 FELSEFEDÜNYASI

nin rolünün çok şuurlu olduğu görüşündedir. O, insandaki kabiliyeti a) zilini, b)

ruhi, c) nefsi güÇler olarak üçe ayınr. Bunlann gelişmeleri ayndır ve sınırlıdır. Fakat

her birinin bu sınıra varmasını sağlayan tecrübedir. Bu tecrübeyi yapmadan o sınıra

(hadde) geldiğimizi iddia edemeyiz. Bunun için yapılacak işleri 1. Fenni şöyle sıralar:

1) Önce zihin güçleTimizi geliştirmek için ilim tahsiline çalışmalıyız, 2)

Bedeni organlarımızın gelişmesi .için iyi beslenip idrnan yapmalıyız. 3) Ruhi

eğilimlerimizi geliştirmeye çalışmalayız, 4) Nefsani heveslerimizle mücadele etme~

liyiz. Bunları yeterince yaptıktan sonra her yönde kabiliyetlerimizin tabii sınırlarına

·Ulaştığını söylemeye hakkımiz vardır.

tsrnail Fenni bu noktada tasavvufa girer ve nefis terbiyesi vasıtası olarak vahdet­

i vücudu benimser.

C) Varlık Anlayışı

tsrnail Fenni'ye göre, Varlık birdir, o da Allah'tır. O'nun varlığı vacip (zorun­

lu)tir. "Vacip demek, başkasından gelmeyip kendiliğinden olan vücuttur. O, zorunlu

olarak daima mevcut olmuştıır. Bu da Allah'tır, artmaz, bölünmez, değişmez, şekli

ve sureti yoktur. Diğerleri O'nun suatlannın görünüşünden ibaret olup, geçici ve fa­nidir. Eşyanın aynca bir vücudu yoki:ur. Onlar bir aynada görünen ve devamlı kaybo­

lan suretlerdir."

tsrnail Fenrıl de, Allah'ın zatının insanlar tarafından bilinemiyeceğine inanır.

Allah'a akil (düşünen) değil, alim (daima her şeyi bilen) ve hakim demek gerekir.

Çünkü akil bilinmeyen şeyleri bilinenlerden çıkarmaya çalışır. Halbuki Allah için

bilinmeyen bir şey yoktıır. O'nun ilmi her şeyi doğrudan bilir. Yalnız, Kfiinatı yarat­

mak için irade ve kudreti de vardır. Öyleyse o şuurlu ve iradelidir. Mekanik ve

vasıtalı ahirak değil, doğrudan bilir ve tesir eder. O, ilk sebep, nesnelerin ve her

şeyin kaynağı, yaratıcısı olup varlığı zaruridir. Yani "maziye doğru sonu olmayan bir

zamandan beri mevcuttur. Çünkü evvelden beri hiç bir şey mevcud olmasa, evrenin

bir aralık haksız ve sebepsiz olarak hiçten meydana gelmesi gerekir. Bu bakımdan

Allah'ın varlığı zarııridir.

tsrnail Fenni, vahdet-i vücud mesleğini benimsediği için vahdet-i vücudun pan­

teizı:nden ayrıldığıru ısrarla belirtir ve bunun için bir çok fark sayar. Çeşitli panteist

görüşlerde ortaya çıkan Tanrı anlayışını reddeder. Bilhassa tabiatın ve tabiattaki

şeylerin Allah olamayacağını her fırsatta vurgular. Zira, der, bütün evren ve ondaki

her şey, değişken, fani bir takım görünüşler (görüntüler)den ibarettir. Bunlann hepsi

kadim (öncesiz), değişmeye uğramayan, baki olan Allah'ın iradesi ve gücüyle geçici

olarak vardır. Ayna, üzerindeki suretierin değişmesinden etkilenmediği gibi Allah'ın .,.

Page 10: FELSEFE •• DUNYisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_7/1993_7_BOLAYSH.pdf · 2015-09-08 · 8) Ezop~ Çocuk Masalları, İngilizce'den tercüme 9) Gülzar -i Emsal, Çeşitli dillerde

FELSEFEDÜNYASI 19

varlığı da eşyanın değişmesinden etkilenmez. Bunların asli halleri yokluktur. Dolayısıyla Allah'a tabiat denem ez. "Tabiat Onun ihtiva ettiği kuvvetlerin hepsidir" demek, uluhiyeti eşyayada yaymak demektir, ki o zaman Yaraıcı ile yaratıklar aynı sayılmış olur. Bu bakımdan bütün alemi Tanrı olarak kabul eden panteizm mesleği batıldır. "Allah Allah'tır, eşya eşyadır". (Hakikat Nurları, İstanbul1975, s. 344-457)

tsrnail Fenni çok ~ili ve titiz bir şekilde Allah anlayışını, itirazları cevap­landırarak ortaya koyduktan sonra, Allah'ın varlığı ve birliği hususunda da bir çok delil ileri sürer.

Allah' ın Varlığının Delilleri

İsmail Fenni Allah'ın varlığı ve birliği hususunda ileri sürülen delilleri şöyle sınıflandırır ve sıralar.

1) Kelamcıların delilleri: İslam kelamcıları tarafından ileri sürülen bu deliller hudus, imkan, isbat-ı vacib, ihtira ve ibda delileridir.

2) Filozof ve tabiat alimlerinin delilleri.

a) Tabii deliller: aı) imkan ve vücub delili, a2) İlk hareket ettirici delili, a3)

Gaye-sebep delili, a4) 1nsan aklı delili, as) Tam sebep delili. b) Metafizik deliller: b1) Sonsuz tasavvurdan çıkarılan delil. b2) Mükemmel

mevcut delili, b3) Ebedi hakikatlerden çıkarılan delil, b4) Saint Thomas'ın fazilet dere­celerinden çıkardığı delil, bs) Kanı'ın imkan kavramından çıkardığı delil.

c) Manevi deliller: Cı) Um um un kabulü delili, c2) Ahlak kanunu delili. İsmail Fenni bu delilleri ayrı ayrı izah etikten ve bunlara karşı ileri sürülen iti­

razları cevapladıktan sonra bilhassa bunlardan gaye-sebep delili üzerinde önemle ve ısrarla durur:

O, bu delili, aıemde, evrende her şeyin bir gayeye, bir amaca yönelik, bir hiz­mete uygun olarak yaratılmış olması şeklinde ifade eder. Mesela gözler görmek, ku­laklar işitmek, ayaklar yürümek, kanatlar uçmak için yaratılmıştır. Her şeyin bir amaca uygun yaratılması, onları o maksada göre yaratan ilim ve hikmet sahibi üstün bir Yaratıcı'ya delalet eder.

İsmail Fenni amaçlılığın (finalite) en çok üreme organlarının vazifesinde kendi­ni gösterdiğini ileri sürer. Çünkü, der, üreme görevinin. ifasına, üreme organları farklı bir şekilde iki karşı cinsde iştirak ediyor. Dişide bir takım yumurtalar meydana geliyor, erkekte de bunları aşilayacak çokküçük canlılar var. Bunları meydana getire­cek ve taşıyacak, aşılanmayı sağlayacak aletler çok farklı. Bir gün bu aşıdan bir yavru meydana geliyor. O zamana kadar iş görmeyen memeler faaliyete geçiyor. Yav­ruya en faydalı gıda olan anne sütünü imal ediyor. Çocuk ana rahminde dış dünyayı

Page 11: FELSEFE •• DUNYisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_7/1993_7_BOLAYSH.pdf · 2015-09-08 · 8) Ezop~ Çocuk Masalları, İngilizce'den tercüme 9) Gülzar -i Emsal, Çeşitli dillerde

20 FELSEFEDüNYASI

hiç gönnediği halde vücut yapısı ve organları dış dünyadaki uyumunu sağlayacak şekilde yaratılıyor. Bütün bunları kör ve şuursuz Tabiat meydana getiremez; iradesiz, tedbirsiz ve hesapsız yani tesadüfen de meydana gelmiş olamaz.

1. Fenni kozmalajik ve antolajik delilleri tenkit eden Kant'ın ve Newton'un bu delili öğdüğünü ilave etmeyi de ilimal etmez.

Madde ve Ruh'a Bakışı tsrnail Fenni, madde ve maddeciliğe karşı ruhun maddeden bağunsız varlığını ve

~'i!§tünlüğünü savurunuş, bu hususta ruhcu ve maneviyatcı bir felsefeyi benimse­n_ıiştir. Batı felsefesinde Eflatun (Platon), Plotinos, Leibniz, Berkley ve Bergson gibi büyük filozoflar, maddenin bağımsız varlığım kabul etmemişler, onu ruhun varlığına

. bağlamışlardır. Hele Leibniz'in "monad" dediği şuurlu varlıklar tamamen manevi ve ruhsal varlıklardır, ki maddenin de esasını teşkil eder.

İsmail Fenni, bilhassa bazı cisimlerin "radyo aktivite" yani gözle görülıneyen ışınlar yayması veya bu özelliğe sahip olmasına dayanariık, maddenin maddelikten çıkıp enerjiye dönüştüğünü, madde ile kuvvet arasında ikiliğin kalktığını; maddenin, enerjinin ısı, ışık gibi şekillerinden biri olduğunu ileri sürer. Atom da parçalandığına göre maddenin bağımsız bir varlığından bahsedilemiyeceği kanaatine ulaşır. Böyle değişken varlığın, Allah (vacibu'l-vücud) olamayacağını da söylemeyi ihmal etmez.

İsmail Fenni böylece maddenin ezeli ve ebedi (ölümsüz) olduğuna dair maddeci . iddiaları da reddetmiş olur. Madde ezen ve ebedi olınadığına göre, sonradan meydana gelmiştir, mahvalabilir de. Öyleyse alem de sonradan meydana gelmiştir; onun da sonu vardır. Ezeli ve ebedi olan yalnız Allah'tır. Alem, Allah'ın varlığından çıkar.

tsrnail Fenni, ruhun, suyun kaba girmesi gibi bedene girip oraya hfikim olan bir cisim olınadığını, yahut ilmin zihne bulOlu gibi girmediğini; bir ilinti (araz) değil, bir cevher olduğunu; kendisini ve yaraıcısını bildiğini söyler. O'na göre ruh birdir ve emir aıemindendir; yani en önce ve vasıtasız yaratılmış nurdur. Şekli ve sureti yok­tur. Mümkün hakikatleri i1ıtiva eder. Bu, külli (evrensel) ruh veya ilahi emirdir, ki ona "Hakikat-ı Muhammediye" de denir. Kişilerde türlü şekillerde tezahür eder; fakat onun olgunluğa ennesi esasen "Kamil insan"a mahsustur.

İsmail Fenni ruhu bu şekilde tanıtmaya çalışır ve onun maddi olınadığına dair:

1) Ruhsal olaylarla fizyolojik olaylar arasındaki farklardan,

2) Ruhun birliğinden,

3) Ruhun faaliyetlerinden,

4) Duyum olayından çıkarılan delil, olmak üzere dört delil ileri sürer; ruh­beyin ayrılığı üzerinde durur. Bu husustaki çeşitli problemlere çözüm arar. Şunu da

Page 12: FELSEFE •• DUNYisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_7/1993_7_BOLAYSH.pdf · 2015-09-08 · 8) Ezop~ Çocuk Masalları, İngilizce'den tercüme 9) Gülzar -i Emsal, Çeşitli dillerde

FELSEFE DÜNYASI 21

belirtmek gerekir: tsrnail Fenni, ruhun maddeden bağımsız olarak varlığını teyid için

yoga hayatını, manyetizma, ruh çağırma ve hipnotizma hadiselerini de delil olarak

kullanır. Ruhun ebedl (ölümsüz) olduğuna dair dört ayrı delil ileri sürer. Daha sonra

ruhun ölümsüzlüğüne maddecilerin yaptığı itirazları da cevapsız ve izahsız bırak­

maz.

tsrnail Fenm maddeci felsefeyi tenkit ederken, o felsefeyi bilerek veya bilmeye­

rek destekleyen pozitivizmi, transformizmi (tekaınülcülük-lamarkçılık), darvinizmi

ve Spencer felsefesini de ana hatları ile tenkit eder.

D) "Tasavvuf-Vabdet-i Vücud Anlayışı"

tsrnail Fenni ruhun olgunlaşmasının ancak "insan-ı kamil"de mümkün

olacağına inandığı için, insanı ruben kemale erdirecek yol olarak "vahdet-i vücud"u · tercih etmiştir.

İnsan ruhu, k-ülli ruhun başka bir tezahürüdür. Onu hayvan ruhundan ayıran şey

akıldır. tnsanda duyulardan başka akıl, kalb, sır, hafi gibi batıni (iç) duyular vardır.

Tarikatta sülfik ehli, seyr-i sülfik esnasında bu mertebeleri katederek Allah'a yaklaşır.

Şu halde 1. Fenni, insanın ruben kemale ermesinde vahdet-i vücud'u bir vasıta olarak

görüyor; yalnız O, bu tasavvufi mesleği havas'sa (müslüman aydınlara) has olarak

kabul etmekte ve onu adeta hareket noktası olarak almaktadır.

tsrnail Fenni, vahdet-i vücud anlayışının kaynağının Kur'an ve hadisler

olduğunu savunur; bu kaynaklardan bir takım deliller getirir. Tasavvufun ve vahdet-i

vücudun, Hint, tran ve Yunan asıllı olduğu fıkrine karşı çıkar.

Kur'an-ı Kerim'den 2/186, 3/108, 3/6, 8/17, 32/,11, 39/42, 9/104,42/25, 55/1-

2, 56/64, 75/18,48/10, 56/68-69, 47/31,4/126, 50/16 gibi bir çok ayeti vahdet-i

vücudun Kur'an'daki dayanakları olarak gösterir. Bunlara bazı hadisleri ve kelam-ı

kibarı {Büyüklerin sözleri) da ilave eder. Fakat delil olarak kullandığı hadislerin ciddi

tenkide ihtiyacı olsa gerektir.

Vahet-i Vücud ne demektir? 1. Fenm'nin cevabı şöyle: V abdet-i vücud, vücudun

(varlığın) birliği demektir. Sfifilere göre bizatilıi krum (kendiliğinden var) olan

vücud birdir. O da Hak Tema'nın vücududur." (Vahdet-i Vücud ve M. Arabi, tst.,

1928, s.4; i99i, s.9)

Vahdet-i vücud'u anlamak için onu zat-sıfat, Allah-alem, Allah-insan

"' münasebetleri içinde inceleyen İsmail Fenm, vahdet-i vücud'da tevhid'in üç mertebesi

olduğunu söyler: 1) Fiilierin tevhidi, 2) Sıfatıarın tevhidi, 3) Zat'ın tevhidi.

Varlık Bir, aıem (evren) O'nun tecelli yeri olmakla beraber, bu tecellide belirlen­

me (taayyün) ve iniş (tenezzül) mertebeleri vardır, ki bu mertebelerden geçerek tecelli

Page 13: FELSEFE •• DUNYisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_7/1993_7_BOLAYSH.pdf · 2015-09-08 · 8) Ezop~ Çocuk Masalları, İngilizce'den tercüme 9) Gülzar -i Emsal, Çeşitli dillerde

22 FELSEFEDÜNYASI

hasıl olur. Zat'ın, külliler (Tümeller) itibariyle olan mertcheleri bildirmesi

balamından bu iniş teorisine "Altı iniş" (tenezzülat-ı sitte) denir.

"İniş teorisi", bir olan Zat'ın külliler arasındaki münasebet ve ahengi bildirmesi

bakımından da beş hazret (hazarat-ı harnse) diye adlandırılmıştır.

tsrnail Fenni, alemin gölge, vehim ve hayal olarak görülmesini izah etmek için

şöyle der: .

Bizim bir şeyin ayniliğine hükmetmemiz, duyularınıızın bu daimi değişmeyi farketmekten aciz oluşundan ileri gelir. Bir kimsenin biri gençliğinde, diğeri ih-~,

· tiyarlığında alınmış olan iki fotoğrafı arasındaki farkı, arada geçen süreye bölmek

mümkün olsa, bundan her ana bir değişme düşmesi tabiidir. Şu halde kendisinin her

an değişmiş olduğu apaçıktır. Eşyanın hayal oludğuna dair, mutasavvıfların söyleye

geldikleri sözler, bu gün Batılı tabiat alimleri tarafından doğrülanmaktadır.

tsrnail Fenni, vahdet-i vücud'u felsefi bir mezhep olan panteizm (pantheis­

me)den ayırmakta özen gösterir; bunların karıştırılmasını istemez. O, bu iki mezhe­

bin farklarını şöyle belirtir.

a) Vahdet-i vücud, ayet, hadis ve kalbi keşflere dayanan dini bir mezheptir;

panteizm ise sırf akla dayanan felsefi bir meslektir.

b) Vahdet-i Vücud'da ahiret hayatına, hesaba, cezaya in'anıldığı halde, pan­

teizm'de böyle bir şey yoktur; dolayısıyla dini yaşayışa, mesuliyete ihtiyaç duyul­

maz.

c) Panteis_tlerin eksensine göre alemde beliren Hakikat'ın kendinde şuuru yok­

tur. Halbuki vahdet-i vücud'da Allah, şuurlu, iradeli ve şahsiyetli bir varlıktır.

d) Spinoza'ya göre Cevher'in iki sıfatını, düşünme ve yer kaplama sıfatını bile­

biliriz. Halbuki bu iki sıfat yaratıklara aittir. İlahi sıfatları Allah bildirmiştir.

e) Panteistler, gaye-sebebi inkar ederler; tasavvuf ehli her şeyin bir yaratılış

gayesi olduğunu kabul ederler.

t) Vahdet-i vücud'cular İslami akideye bağlıdırlar; pek çok panteist ise ilahi ki­

tapları kabul bile etmezler. Mutlak varlığı şuursuz sayacak kadar sapıtmış olup,

insan mesuliyetini de ortadan kaldırırlar.

Şu halde, diyor, İsmail Fenni, "vahdet-i vücud" her şey Allah'tır (Heme o'st)

demek olan "panteizm" demek değildir. Aynı zamanda "Her şey Allahtadır" (Heme der

O'st) manasma gelen "pananteizm" demek de değildir. Bu iki tabir vahdet-i vticud'u

hakkıyla ifade etmez. Zira mutasavvıflar "Her şey Allah'tır" demezler; "Her şey

Allah'tadır" tabiri de "Hülfil" manası taşır. Halbuki "Hülfil", lslam'a aykındır.

Görüldüğü gibi, İsmail Fenni, vahdet-i vücud'u Allah, insan, alem, bilgi, ahlak, ter­

biye ve bunlarla ilgili problemleri çözmek için bir sistem haline getirmektedir.

Page 14: FELSEFE •• DUNYisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_7/1993_7_BOLAYSH.pdf · 2015-09-08 · 8) Ezop~ Çocuk Masalları, İngilizce'den tercüme 9) Gülzar -i Emsal, Çeşitli dillerde

FELSEFE DÜNYASI 23

Nitekim O, vahdet-i vücudun dini ve ahiald faydaları olduğuna da inanır. Bu fay­

dalan şöyle özetlemek mümkündür.

"Nefsini bilen Rabbini bilir" den maksat insanın, ilahi isirolerin mazharı olarak

yaratıldığını bilmesidir. Bu bilgi ile gizli şirkten hakiki tevhide yükselinir. lbadetle

ilılas, kemale ermiş bir tevhidin neticesidir. Zira tevhidde kemale erenlerden riya ve

kibir sadır olmaz. Böylece bir çok ayet ve hadis, müteşabih olmaktan çıkar, muhkem

· olur. Yaratıklara Allah'ın.tecelli yeri gözüyle bakmak, onlara şefkati artırır; insanı,

Allah düşmaniarına bile kin beslemekten alıkoyar. Vahdet-i vücud murakebesine

devam etmek, Allah'a ulaşmak için en kolay ve en kestirme yoldur. Vahdet-i vücud,

tabiat hadiselerinin incelenmesinde ve araştırılmasında çok teşvik edicidir. Çünkü

insan, Allah'ı bilmek için yaratılmıştır. Bilinebilecek olan O'nun isim ve sıfatlarıdır,

·ki bu da alemi tetkike bağlıdır. Öyleyse tabiatı araştırmak, bizim için dini bir vazife­

dir. Bunun ifası bizi dünya ve ahiret saadetine götürür.

Şu halde vahdet-i vücud, İslam'a uygun tam bir tevhiddir. Bu mezhebi herkes

layıkıyla anlayamaz. O, havas'sa (aydınlara) hastır. Avam bunu yanlış aniayıp şeriata

aykırı hareketler yapabilir. Bunun için halk, "Allah mekandan münezzehtir" deyip

ibadetine bakmalıdır.

İsmail Fenni, vahdet-i vücuda yapılan çeşitli itirazları da uzun uzadıya cevap­

ladıktan sonra, sırf akla dayanan metafızikcilere karşı şöyle bir sonuç çıkarır:

"Metafizikciler, varlığın Allah'a mı, yoksa aleme mi nisbet edileceği hususunda

halen çeşitli fikirler içinde uğraşmakta iken; mutasavvıflar hakiki varlığı Allah'a,

gölge varlığı eşyaya nisbet ederek, bu meseleyi bundan çok evvel çözmüşlerdir."

(ae., s. 93)

Görülüyor ki İsmail Fenni, Vahdet-i Vücud'u her yönüyle ortaya koyarak siste­

mini tamarnlamaktadır. Onun felsefe -din ilişkisine ve san'ata dair görüşlerine yine

bu açıdan bakmak icab eder.

E) Felsefe Anlayışı

İsmail Fenni, felsefeyi sırf akla dayandıran anlayışı benimsemez. Çünkü O'na

göre bu, vahiy'den, nakil'den vazgeçerek sırf akla dayanarak hakikati aramak ve ilim­leri kurup geliştirmeye çalışmak. demektir.

Bu gün felsefe, psikoloji, mantık, ahlak, estetik ve metafızikten meydana gel­

mektedir. Bunlardan ilk dördü zaten birer bağımsız ilirndir. Geriye kalan metafizik

ise, asıl felsefeyi teşkil etmektedir. Bu da varlık ilmi (ontoloji) ve ilahiyata ayrılır.

İnsanı diğer canlılardan ayıran akıl çok önemlidir. lntisabı ile iftihar ettiğiıniz

İslam, bu önemi çok açık bir şekilde ortaya koymuştur. Çünkü bütün ilahi teklifle-

Page 15: FELSEFE •• DUNYisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_7/1993_7_BOLAYSH.pdf · 2015-09-08 · 8) Ezop~ Çocuk Masalları, İngilizce'den tercüme 9) Gülzar -i Emsal, Çeşitli dillerde

24 FELSEFE DÜNYASI

rin esası, akıldır. Akıl ile nakil çatışınca nass tevil edilir. Dolayısıyla akıldan

mümkün olduğu kadar istifadeye hiç bir mfuıi'yoktur. Hiç bir hakikatİn keşfi bizim

için korkuya ve telaşa yol açmamalıdır ve açmamıştır.

Akıl vasıtasıyla her şeyin sebebini ve hikmetini anlamaya çalışmak mfuıasında

filozofluk, insan için bir şereftir. Fakat ilim ve irfan hususunda akıldan başka vasıta

kabul etmeyip, ilaru iradeyi inkar etmek, ilhad'dan (inkardan) başka bir_~ey değildir.

Bunun yanında vahiy ve ilhamdan kaynağını alan ilim ve bilgi, en güvenilir

bilgi çeşididir. Zira onun kaynağı, ilahi ilimdir. Peygamberimizin nassa dayanan

:"k~yük icraatı ve gayb haberlerinden olan mucizeleri, gözönüne alınırsa vahyin

öneminin hiç bir şeyle mukayese edilemiyeceği kolayca anlaşılır. Çok büyük bir

alim, mesela, bir abdesti, bir namazı düzenlemekten acizdir. "Bizce ma' şer-i

müslimin için akaid-i diniyyeye taalluk eden mesailde tarik-i eslem, itikad-ı ehl-i

Sünnete ittibadır". Aklın metafizik meselelerde gücü ve yetkisi sınırlıdır. Bu husus,

bilginler ve filozofların ilıtilafları ile sabittir. Hele aklın manevi olayları idrakteki

aczi söz götürmez açıklıktadır. İşte inananlar topluluğuna uygun olan felsefe bundan

ibarettir. Bunun dışına çıkanlar, İslfun baricine çıkmış ve din kardeşliğini feda etmiş

olurlar. (Kitab-ılzale-i Şükuk, lst. 1928, s. 223-226)

Bu sözlerinden de anlaşıldığı gibi İsmail Fenni, vahyi ve şer'i esasları safdışı et­

meyen felsefeye itibar ediyor; onunla insanın iftihar edeceğini söylüyor. Aksinin ise

sapıklık olacağına inanıyor; bunu müslüman cemaat açısından sosyal muhtevalı bir

gerekçeye dayandın yar.

F) Mosıki Anlayışı:

İsmail Fenni, ömrü boyunca felsefi, dini, ilmi, ahlaki meselelerin yanında

san'at meseleleri ile de kafasını yarmuş ve onlar üzerinde düşünmüştür. Bu bakımdan

Onun musiki hakkındaki fikirlerini de özetlemek gerekmektedir.

Musiki, arneli yönü nazari tarafına galip geldiği için bir fen, bir san'at'tır, dedik­

ten sonra İsmail Fenni Türk mosikisinin teksesli (monoton) olduğu iddiasına karşı

gelerek, musikimizdeld. makamların ve usullerin çokluğu ve tenevüü, mosikide bu­

lunması gerekli olan değişikliği mükemmel surette temin ettiğini duymaya alışmış

kıılaklara iseAvrupa musikisinin esasen biribirine muhalif ve aykırı birtakım sesler­

den müteşekkil arınonisi bir gürültü gibi gelir. Hele bizim nazik ve ince nağmeli

şarkılarımıza karşı ekseriya titrek, bununla beraber sakil (ağır, kaba) seslerle okun­

makta olan düz ve uzun nağmeli 'Şanson'lar adeta birer işkencedir."

İsmail Fenni, Batı mosikisi parçalarının, onu sevdirrnek için sık sık halka din­

Jetilmesine de karşı çıkarak, bunu, sabah akşam yiyeceği olmayan bir fakirin midesi­

ni bulgur plavı ile doldurmasına benzetmektedir. "Bizim için yabancı damgası.,.

Page 16: FELSEFE •• DUNYisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_7/1993_7_BOLAYSH.pdf · 2015-09-08 · 8) Ezop~ Çocuk Masalları, İngilizce'den tercüme 9) Gülzar -i Emsal, Çeşitli dillerde

FELSEFE DÜNYASI 25

taşımayan musild, yerli eserlerdir" diyen 1. Fenni özellikle, musildmizin dinimiz ile

çok kuvvetli bir bağı olduğunu ısrarla vurgular: Aydınlarımızın bile musildmizin·

güzelliğini ve zenginliğini aniayacak kültürden mahrum olmalarının acı sonucu ola­

rak, milli musildmizin itibarını ve şerefli yerini yitirdiğini kabul eden İsmail Fenni,

halkın bu yüzden adi nağmeleri musild şahaserlerimize tercih ettiğine dikkat

çekmektedir.

Fikirlerinin Kaynağı Ve Orijinalitesi

İsmail Fenni, Batı'ya bütün gücümüzle yöneldiğimiz ve kurtuluş çarelerinin

hepsini Batı'da aradığımız bir dönemde yaşamış bir mütefekkirimizdir. Bizi dinin

(İslfun'ın) geri bıraktığı, İslam'ın terakkiye rr,ani olduğu iddialarının yaygınlaştığı za­

manlarda, bir çok kimse İslam'dan kaçmaya çalışırken O, İslfun'a sarılarak, nasıl tek­

rar orijinal ve ileri olabileceğimizin muhasebesini yapmış ve bunun çözümünü

göstermiştir: Gerek düşüncede, gerekse davranış ve yaşayışta İslfun'a bağlanmak.

Bunun için O, Batı felsefesini etraflıca tetkik etmiş, onu İslam filozofları ile yer yer

mukayese etmiş, lüzumlu gördüğü yerde de tenkit etmiştir. Batı felsefesinde bilhassa 19. asırdave 20. asır başlarında gelişme şansı bulan materyalist, ateist, pozitivist,

evolusyonist akımları derinliğine tetkik ettikten sonra, bilhassa bir kısım Batılı

bilim adamı ve düşünürlerin fikirlerinden faydalanarak onları kendi malzemeleri ile

tenkit etmiştir. Böylece bu felsefelerin bizdeki tesirlerinin yıkıldığı veya zayıftadığı

yerlerde, doğan boşluğu, İslam felsefesi ve bilhassa vahdet-i vücud felsefesi ile dol­

durmaya çalışmış, onu sistemleştirip, kuru bir nazariye olmaktan çıkarıp bir hayat

tarzı şeklinde geliştirip modernize etmiştir. Ayrıca vahdet-i vücudu hem sistem, hem

ruhi hal, tasavvufi yaşayış tarzı olarak benimsemiş, onu insani olgunluğun bir

vasıtası olarak görmüş bu sebeple metapsişik olayları, metafiziğin ilim anlayışı

içine yerleştirmiş, tabiattaki olağanüstü halleri contingence (olumsuluk) ile izah

etmiştir. Onun fikri çalışmalarındaki orijinallik de buradadır.

İsmail Fenni materyalizmin 19. asırdaki şeflerinden olan Buchner'i ve O'nun

Türkiye'deki temsilcisi Baba Tevfik'in fikirlerini tenkit ve reddederken, Felsefe Tari­

hinden azami ölçüde faydalanmış, fakat nakilci olmaktan uzak kalmış, daima kendi

fikirlerini ön plana çıkarmıştır. Bunu yaparken de polemiğe kaçmadan ölçüyü

kaçırmamaya dikkat etmiştir.

İsmail Fenru, maddeci felsefenin bilimsel gelişmelere dayandırılan iddialarını

tenkid ederken, kaynağını inancından alan mfuıeviyatçı, ruhcu (spiritualist) bir felse­

feyi geliştirmiş ve savunmuştur. O, bütün çalışmaları, kapsamlı görüşleri ve gele­

ceğe yönelik fikirleri ile kendisine Çağdaş Türk fikir tarihinde mühim bir yer edine­

bilmiştir.