Top Banner
şiir bülteni aylık bu sayıda: murat çelik, salim nacar, muhammet özmen, ümit erdem, usame söylemez, can küçü- koğlu, ertuğrul rast, tayfun aksay, samet aydın. dün dağlarda dolaştım EVDE yoktum mart 2015 sayı:1
28

Evde Yoktum

Apr 08, 2016

Download

Documents

Evde Yoktum

Şiir Bülten / Mart / 1
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Evde Yoktum

şiir bülteni aylık

bu sayıda: murat çelik, salim nacar, muhammet özmen, ümit erdem, usame söylemez, can küçü-koğlu, ertuğrul rast, tayfun aksay, samet aydın.

dün dağlarda dolaştım

evde yoktum

mart2015

sayı:1

Page 2: Evde Yoktum

2

Anlamsızlık Mümkünsüzlük : Anlamdan kaçılmaz, diyo-rum ben. Ne kadar uğra-şırsanız uğraşın sağlıklı bir

zihin (ya da ortalama sağlıklı) insanın kontrolü dışında oluşabilecek anlamsız-lığa erişemiyor. Bir süredir alzaymırşiir üzerine düşünüyorum. Bir alzaymır hastasının konuşmalarını kaydediyor ve bir kenara yazıyorum. Dört beş cümleyi yazabilmek için defalarca dinliyorum kaydı. Bir türlü inanamıyorum telaffuz edilenlere. Çünkü hiçbir cümle birbiriy-le bağlantılı değil ve cümlelerin yapısı, kuruluşu bu dünyalı değil. İşte ben anlamsızlık diye buna diyorum. Çünkü sağlıklı bir zihin (ya da ortalama sağ-lıklı) şiirde bir hali, bir olayı ifade eder-ken dünyanın en saklanmış metnini bile yazıyor olsa kendisinden kaçamaz. Dolayısıyla o şiir sadece yazanı için de olsa anlamlıdır. Bir kişi biliyorsa ve o sensen, o anlamdır.

ilhan berk (1918 - 2008)

Page 3: Evde Yoktum

3

Flâneur : Sokaklarda gezer-ken, flâneur’ü ve İlhan Berk’i düşünürken, bir kenara oturup bir şeyler yazdım. Bunlardan şiir yapmadım. Birkaç sayı sonra nasıl bir şiir yaptığımı göreceksiniz. Göreceğim.

: İnsan ortasında dolan-dım. Bir göz bir göze değince ürktüm. Bankamatiklerin

para sesine hayran oldum. Komutlarına hayran. Küçük adım büyük adım. Şehre hangi kapısından girsem şehirden çıkamadım. Boyacıya yanaşıp dedim ki böyle boya, ayakkabılarımı çıkarmam. Çoraplarımı göremezsin. Çoraplarımla uyurum ben. Uykumu göremezsin, rüyamı göremezsin. Sigara ve çay içtim, gözlüklü ihtiyara gü-lümsedim. Heykellerin önünde durdum. Şehrin heykeli bile olurdum, teklifle olurdum

ama. Sevgilisinin motoruna binmiş kıza baktım. Sarı ütü saçları vardı, saçlarını kaska koydu, yok oldu. Eski hoşlantı kızım geçti önümden tanıma-dı, tanımasın. Onunla bir kez gülüşmüştük bu tarihe kalsın. Küçük adım büyük adım. Boyu acelemli, terli, ıslak. Boyu yavaş, sarhoş, pelte pel-

te. Dilimin ceketi olsa kolları yamalı. Dilimin bir bez dolabı öğrenci evinde. Yıllarla solmuş rengi alaca. Ben ona kollarımı çıkarıp assam. Orda dursun. Kendimi yokladım ceplerimi yokladım. Kendime bugün de inanmadım. Arka arkaya durunca güzel. Görüntü olabi-len şeylere inandım. Masanın üzerindeki şekerlik konuya hiç dahil olmadı. İlanı eskimiş bir işi tuşladım. O pozisyon dolalı olmuş. Bilmez yaptım kendimi anlattım. Kendime

“ Endişe edilecek şey teknik üzerine düşünmemen olur. Nedir teknik? Fiillere bak. Çok mu hareket ediyorsun, durakla. Göl düşün, sakin. Durumlara odaklan. Çok mu sıfatlardan yanasın. Ormana gir, or-mandan çık. Orada her şey adıyla yaşar.”

Page 4: Evde Yoktum

4

inanın. Ses hiç tınmadı. Dedim ben de sonuçlarla ilgili değilim. “Gençler ne istiyor?” diye bir bez sermiş dinci muhalif parti. Genelev beze yazıyor ıslak elle bir asker. Bir askeri sırtlamış çarşı izninde bağrıyor: “şafak 265 bitsin bu askerlik a.koyim”. Bitsin bu askerlik.

(Ey Gece Kapını Üstüme Kapat, Oktay Akbal, syf.34) : “’Ey gece, kapını üstüme kapat.’ Dranas’ın bu dizesi hep aklımda. Şairini tanıdım, ne hapislere girdi, ne de başına tatsız bir iş açıldı yetmiş yıllık yaşamında. İktidar partilerine dayadı sırtını, büyük bir şairdi, kolay işler üstlendi. Önceki şairler gibi elçi, milletvekili, ba-kan olamadı, ama sıkıntı nedir bilmedi. Siyasete nedense hep sağdan girmeye kalkıştı. Oysa sağda değildi gerçekte. Ne tu-tuklanma, ne de hüküm giyme, ne de gözaltı falan… Öyleyse nereden çıkarmış, ‘Ey gece, kapını üstüme kapat’ dizesini? Ne demek istemiş?”

Bu dize, Akbal’ın aklına, bir yazısı yüzünden 3 ay hapis yattığı vakitlerde geliyor. Akbal

özgür değil. İdamlıkları tanı-yor, hırsızları tanıyor, katilleri tanıyor. Gündüz vakit geçiyor ama gece olunca zamanın fareleri kemir kemir getirmiyor ışığı bir türlü. Akbal’a kapılar en çok gece kapanıyor. Akbal, kıskanıyor mu dersiniz Dra-nas’ı, sırtını iktidar partilerine dayamadığı için pişman mı? Elbette pişman değil ama böyle bir dize yazmak için iktidardan olmamak mı gerekiyor? Dranas iktidardan diye gece üzerine kapı kapatamaz mı? Hayat çok kollu bir dev bay Akbal, diyesim geliyor da demiyorum. (Sahi patron ben şimdi Dranas’ı savunmadım ya?)

Şiir Ne Değildir? : Şiirin ne olduğunu bilemediğime göre ne olmadığını bilememem normal değil belki. Ama biliyorum. Şiir sıfırdan türetilebilen şey değildir. O kadar okuduktan sonra bunu söyleyemem. Şiir etki-sinir-uçları açıktadır. Düz-yazıdan da kotarılır. Akıl alır güzel cümleleri, yaşar, yaşatır ve zamanı gelince, dönüşüm zamanı gelince, kendi kendisini

Page 5: Evde Yoktum

5

kor. Sen yalvaç olursun bazen. Çoğun bilmeden yaparsın. Bi-lerek yaptıklarında bir yapaylık sezersin. Yapay, bu dünyada olağandır. Bu dünyalısın, nor-mal. Endişe edilecek şey teknik üzerine düşünmemen olur. Nedir teknik? Fiillere bak. Çok mu hareket ediyorsun, durakla. Göl düşün, sakin. Durumlara odaklan. Çok mu sıfatlardan yanasın. Ormana gir, orman-

dan çık. Orada her şey adıyla yaşar. Adın renkleri addır da. Yani bütünleşme, senin oturup evde ürettiğinden bir tık fazla. Sahi’ye inan. Sahi’ye ikna ol. Şiirin gelip seni bulduğu zaman dilimlerinde işin kolaydır. İşin zor gibi görünür gelmediğinde. Aramak daha değerlidir doğru yerde ararsan. Yer ile mekân aynı şeyler değil. Birinde göçebesindir, ötekinde yerleşik.

Buna sen karar ver. Bir de şiirin ses çıkarması var. Müzik değil. Şiir müzik değildir, ben-zemez, benzemesi bile gariptir. Müzikten etkilenebilir, müziği etkiler. O kadar. Şiirin ses çı-karması anlamsız söylemlerine yol açar. Hiç yan yana gelmeye-cek sözcükleri, ekleri seçersin, üstelik bunu bilmeden yaparsın, zihin yapar. Söyleyiş güzelliğini tartarsın, ses çıksın istersin, o

sözcüklerden cümleli anlamlar değil sözcüklü anlamlar türesin istersin. Fakat bütünlük olma-dığından anlamsız’a işaretle-nirsin. Ses çıksın. Anlam daha öncede söylediğim gibi bir kişi için bile varsa yaşıyordur.

Muhalif Duygu : Muhaliflik bir yaradılış biçimi. Bir kim-seden olamama hali. Birileri seni ötelemez, dışlamaz, sen

“ Sol iktidar olduğunda sağcı olursun, sağ iktidar olduğunda solcu. Olmazsın as-lında ama öyle sanılır. Sanılmak başarmak-tır tabii. Neden karşıdasın? Çünkü iktidar durmak gözü kör eder.”

Page 6: Evde Yoktum

6

kendin kurarsın bu uzaktan bakmayı. Uzaktan bakar-sın fakat içindesindir de, tanıdıklardır hep duygudaş olmadıkların. Fil dişi kule söz konusu değil, kibir söz konusu değil.

Politikadan gidersek : Sol iktidar olduğunda sağcı olursun, sağ iktidar olduğunda solcu. Olmazsın aslında ama öyle sanılır. Sanılmak başarmaktır tabii. Neden karşıdasın? Çünkü iktidar durmak gözü kör eder. Çoğunluğun senden olduğunu bilirsen çoğunluğa oynarsın. Gücünü onlardan alıyorsun çünkü. İktidar tehlikedir. İnsanlığın bütün ideolojilerinde iktidar tehlikeli olmuştur. Şiir için de böyledir. Avangard’ın, deneyselin iktidar olabilme ihtimali yoktur. Kendi özüy-le çelişir bu durum. Şayet böyle bir şey gerçekleşirse de oradan kaçmak gere-kir. Güncellenebilen şiirin (“Yeni” yoktur bana kalırsa) peşine düşmek gerekir.

Hatta bin yıllık o eski şiire dönmek, geçmişi eşelemek, belki de şiir aramaya uzun bir dur vermek gerekir. Muhalif değilsen, ekiplerle varolabiliyorsan zaten sen hiç üzerine alınma.

“Gencölmek” : 2000 doğumlu 68 öğrenciye Ergin Günçe’nin Gencölmek şii-rinden şu sözcükleri* verip bir şiir yazmalarını istedim. Şiirde “Bence o çocuk öyle gülmemeli”yi tekrar etme-lerini ve şiirin başlığını “gencölmek” yapmalarını söyledim. Öğrenciler şiirde kelimeleri kullanırken başlık konusunda beni dinlemedi. Dinlememeleri hoşuma da gitti. Bu arada 13 kişi ödevi yaptı. İşte o şiirlerden ikisini yayınlıyoruz. (Tayfun Aksay ve Samet Aydın)

(şu sözcükler : Ay, Kar, Kadın, Korkuluk, Ihlamur, Masal, Ölüm, Dans, Minder, Sular soğuyor.)

MURAT ÇELİK

Page 7: Evde Yoktum

7

SALIM NACAR

damarını açarken dudakta kış nasıl türküler söyleyip geçersin içinden

gres yağlarının dişi ağız kedilerinebulaşıp dert edindiği gündenbadem çiçeklerinin büyük neşesi içindedoldurup sürdürürdün sokağı.

kesip biçen, olgunlaştırıp tamamlayan, zengin oturmaların, iyi kalkışlarınodadan odaya geçerkenbıraktığın kokunun tanıklığıbizi besleyen, bizi şehre inmektenve karışmaktan kuru dil kabalığınaesirgeyen sendin, bağışlayan sen.

Page 8: Evde Yoktum

8

---artık elbisen, kötü şeylere direnir gibi beliren ağızbir namlunun kumaşından kesilen sessizlikçocuğun suya düşmesinden taşan ağrıelini koyuyor elinin üzerine, ve yayarakelinin her türlü izini, içinden geçenler içinlifleri liğme liğme, metrelerden soğuyan içlikgeceye eğerlerini dizginleyerek genişleyen uykubir ad verilmemiş bütün şeylerin bir adı olmamaktan kaynaklanan mutsuzluğunugetirip adalet içinde dağıtıyor dünyaya---

bir odada tek başıma, bir sokakta tek, şehirde tekbaşıma oturmaya olan inancın giysisi, üzerinekara güneş iklimlerinde gözlerin uzun saatler açıp serinliği içlerinde, bütün insan zamanları bildiğim yerlerde nasıl kaybolmak bir anbir an bir adı sonsuza kadar hatırlayamamakadı olurdu adı verilmemiş bütün iyi şeylerintuttuğum yerde göğsünü, bir adım ileriyedindirince dönülmez olan utancın kedisikısa günler biterdi sonra, elimizden çekilen akşamoradan hiçbir yere varamamış olmanınkederi gelip otururdu, bir baksangörürdün, bir yüzün bütün ilişkilere özenerekgelip yerleştiğini, bir ordunun gerileyişine.

Page 9: Evde Yoktum

9

iyiydin ama iyiliğin sokak lambalarını aydınlatmazdımesela geçirmezdi soluğundan soyulan tabancanınkolunu sıyırdığı dikkatsizli anını. ve okul çıkışlarında katlanan ölümleri sadeleştirirekkadınların kocalarını sevmesindeki sevimliliğeçare olmazdı, dalgınlığın.

ama bir şey vardı sahiden vardı ama bir şeykara çarşaflara sıcacık yakışan hastalıklarhastalıkların üzerine örtülen bin yıllık mecazsen bakınca çoğu şeyin yanlış anlaşıldığıyanlış dizildiği evlerin kandillerini çizen elkavuşmak için uğraşılmalıydı ama vardı bir şeysoylu yüzünün getirdikleriyle, dökülen sıvalarınakıtan tavan, tüten ocak, eskiyen borularkömür depolarında bir kararlılığıngüzelliğiyle karartıldığı, uzun soylu geçmişimizher evde bir gök parçasının dökülüşünükağıtlara çizerek yok olan iyi niyetyeniden başlatırdı, yüzünü düşüren o kışı.

o kış, yüzümü bir ölüden ayırmanın kışıydıkorkuyu korkuyla beklemenin kışı.

Page 10: Evde Yoktum

10

MUHAMMET ÖZMEN

allah.ben.yirmi yıllık koşucu.finish bayrağı yok.göremedim henüz.ama finish bayrağı var.gözüm salağın teki.ona mı güveneceğim.bayrak.kanaç sembol.dünyayı cinnet ehli eden.elinde kargı.birkaç melek.ya da bir ağu kurtarayazar bizi.denenmedi.belki.yol bildim.yeni.önüme taktım.önüme koşuyorum.sağım solum arkam ebe.ne yazar.çatlayıp düşeceğim yer belli.elbette.evren organizasyon.çukuruma diksinler bir kırmızı.bilsin bana ecdad diyecekler.koşu bandı.vuslatsız.

allah.sen.iyi bir organizatörsün.ben.bir daha sevmeyeceğim.ben.paydos.eyvallah.

noktanın ahengine hapset beni

Page 11: Evde Yoktum

11

allah.bence.adem dede gelmeli ve hepimizin kulağını çekmeli.dövüşmeyiz bir daha.denenmedi.belki.ama aramızda var.okkalı tokat hakedenler.onların kulağını da bizimki kadar çeksin.içimdeki şeytanın kurduğu hayallere bakıyorum.anadolum kemrili.batıdan baktığın zaman.ortadoğu saç ayağı.saçın.ayağı mı olur.saçın.ayağı nasıl yanar.ki saç.allah.biliyorsun.tekvin.

allah.ben.paydos.yesin.bir birimizi.bir birimiz.arada kaynamaya razıyım.düper.der.pey.söndüğümüzde.ülkeyi fişten çıkarırsın.ama yanıp bitip kül olduğumuzdan emin ol.

allah.ben.göziçinden ins gördüm insin.gerildim aşktan.esnet ipimi.|||.geçiştirildim sormalarda.misina tutuk.karaya çıkmayacağım bir daha.

allah.sen.iyi bir organizatörsün.ben.bir daha sevmeyeceğim.ben.paydos.eyvallah.

Page 12: Evde Yoktum

12

ÜMIT ERDEM kayra

Gölge 1Kan çiziyorum karnıma. Inceden büklüm. Inceden kılcal bir atak. Müşkülden yol alıyor. Kımıl kımıl sayıklıyorum. Uzun ırmaklar kadar akışkan yaralar döküyorum.

Gölge 2Kurbanıma değiyor keskin uzuv. Her yanında yokluktan açılmış çiziklerle ilerliyor hışım. Hızla gövdeden ayrılıyor kusurlar. Hızla evriliyor bıçak karnında. Kutsal böyle başlıyor. Kanla kutsanıyorum.

Page 13: Evde Yoktum

13

Gölge 3Deriden kazıdım yarayı eskimiş arzuda birleştirip. Süratle elime siniyor. Devinip de çağların ortasına. Üstüm başım kin içinde. Sabrımdan gizleniyorum. Gölge 4Tüylerinden tanıdım boynunu. Sunağın yarım kalan esintisi geçiyor kibrimden. Taşlarda bıraktığım granit acıyı biliyorum. Bilemek sivri kavram. Ağırçekimdeki mevzuda toplanıyor. Kastım ölüm. Arkama dönmeden kuşanıyorum kuşkuyu.

Gölge 5Omurumda çatlayan metal. Güneşe ışıldadı. Ardından gölgeler kuşattı bir bir. Hazırda boynumu uzattım dibeğine. Kutsal böyle başladı.

Page 14: Evde Yoktum

14

USAME SÖYLEMEZ

mutfakta durmak

çok anaç oluştu ve öldüiki erk dünyası ürettibiri dişildi eskiden

gitmek değil yolculamaka benzer ve büyük, sarısuntayı yumrukla oluşturdueskiden değilse eskimüze bir oluşumdu

kira yaklaştıçamurun üstüne basmamakyeşilin bir tonudurmu suyun tasası eksikmi kırıkların sadece saçlarımmı nehri çoğalt kahveyi çoğaltma bende kalmasın alüvyal toprakların

Page 15: Evde Yoktum

15

ben yüzleri hep başka biryüze benzetip severimbazıları anneme hiç benzemezbiberler kurumadan önceson renklerinde dururlarkeşke hep dursalar

bem geri dönmenin biçimini eviyorumbitmeyen korkularımla, tanrımın altında beyaz değil dur bütün izmaritlerşu sızıya bırakılmaktan geldikbuzun üstünde buzun altınadüşmek hissi birikti yineben. geri dönmenin. biçimini. seviyorum

uyumaktan oluştu tam üç gündebir terk dünyası ürettiyarısı ölümden. ama ağlamadığıyalan ve neye benzemiyordu.rüyayı aynayla yoğurdu bu sefer çivit renginde artan migrenini aksi yaptı vesesi kırık köpekleri biriktirdiçünkü kırılmak birpeygambere benzemez

Page 16: Evde Yoktum

16

CAN KÜÇÜKOĞLU

amenna

onmamak için yaralanmışım bir şerhesirkemiği inkardan yoksun gözümleben nerenin dalma atıyım billesendaha güzel ölmeyi verebilirdim belki daha güzel neydi kaç kişiye yar olmuş sanrının muştayla reddikaç yarıyı zamkta vurdurmuş bileğineleme nöbetçi ana saçlayan umar külleri kırsız bahçıvanlarca biçemecekgöksüme dur sokulu haldetosladım yansımı çıkmaz dölünden gasplayıpsevgim bile düşle recm edildi kaçmadımkaçmayı dönya kılabilmiş her kim taştır

Page 17: Evde Yoktum

17

onmamak için kor ulanmışım bir şerhfazla ay küfrüne isyandan çoksun gözümleama ben nerenin dalma atıyım billesendahayla ölüme vermeyebilirdim güzeli belkigüzelin dahası niyeydibari ışıklar yanmasın kıranlığında zencisünük künün yüzüne çığ çanan ova hariciyeleriiyi dilencilerce nikahlarına dikilecekgöksüme nur sokulu haldegönülsüzünü tutup ceddimle yıkayamayışıma ağladım suskum bile küf sarıldı pafmadım şiirden gayrı kaşşiirsiz dönya kınabilmiş her kim, üstlenir taşı

onmamak için eşkıyalanmışım bir şerhçarpışmaya haklı bulutlar çağıran korksun gözümleben nerenin dalma atıyım billesenyaşayı verebilirdim güzele belki yaşamak, ne değildir bilemezdim amenna

Page 18: Evde Yoktum

18

ERTUĞRUL RAST

imgenin yeniden doğuşu

lambanın karnından çıkan örümcekörümceğin içinden çıkan larvalarvanın kenarının incitilmesi

kenarsızlaştırma prensibinin altındaki gerçekgerçeğin insansız bir hale gelmesiinsansızlığın sanatlaştırılmasısanatın, ham sanatın doğuşu

ham sanatçının varoluşu üzerine bir makalemakalenin içinde yavrulayan bir kelimekelimenin ham hali

ham konuşmanın dilsizliğibir bebeğin kaderi dilsizlik ütopyasıütopyanın karşısında duran elmadurmanın politik bir eylem olarak sahnelenişisahne gerisinden şiire doğru ham bir yolçıkış yolunu kapatan öyküöykü, yaşlandıran öykü

Page 19: Evde Yoktum

19

onu da yaşlandıran beyaz öykübeyaz denince uyuşan bir elelin altındaki üçgen damarüçgenin ham üçgen ve paslı üçgen olarak ikiye ayrılmasıpaslı üçgenin saçıma değmesideğmenin bir alan oluşturmasıoluşan alanda oluşan zaman

zamanı bilmiyorum demesibilmeme anında perdelerle kurulan ilişkiilişkinin kahve içebilmesi üzerine birkaç sözkahvenin eyleme dönüşme anıdönüşümün içinden çıkan örümcekörümceğin içinden çıkan larva

imgenin yeniden doğuşuölenin yeniden otuz üç yaşında doğuşu

bütün kahve içebilir.

Page 20: Evde Yoktum

20

TAYFUN AKSAY

genc ölmek

Aymı? Karmı?Bu dışarıdaki aydınlıkIhlamurlar altındaAkan soğuk sular gibiGenc ölmek genc ölmek

Ölüm ve masal aynı yerdeEvde küçük bir yerde minderin üzerindeSoğuğa korkan korkulukÖlümle dans eden bir kadınHiç bir şey korkutmuyorGenc ölmek bile

Page 21: Evde Yoktum

21

SAMET AYDIN

bence o çocuk öyle gülmemeli

Savaş sürüyor aylardır, durmadanInsanlar birbirlerini boğazlarcasınaÇocukların gözlerine acı tebessümBence o çocuk öyle gülmemeli

Mevsim kış, kar varUmrunda değil kimsenin, Savaş sürüyor çocukların gözlerineBence o çocuk öyle gülmemeli

Ihlamur ağaçlarının altındaMasal gibi bir hayat yaşarken dünyanın devleriKorkuluk seyrediyorlar çocuk ölümleriniBence o çocuk öyle gülmemeli

Ölümle dans ediyor kadınlarInsanlar niçin, arkadaşlarınaBaşka yerlerde ölürken onlar içinBence o çocuk öyle gülmemeli

Kor minder gibi kaplamış her yanıHava buz, sular soğuyorAçlık içinde yaşarken öbür çocuklarBence o çocuk öyle gülmemeli

Page 22: Evde Yoktum

22

MURAT ÇELIK sololar (2)

-------------------------------------------------------------------------------pelikan sabah sekizde nereye gider, diye sordu kullanıcı. pelikan sabah sekizde acelesine gider, dedim ben. içimden konuşmak rastlantı değil. içimden konuşmak planlı değil. ben saatlerin mekaniğine de inanmı-yorum. içimden saymak kalbimi :

birkiüçdörtbeşaltıyedisekiz

eve gelip karımı öpmek. özlenir. ekran vızıldarken mutfakta. devlet başkanı yaptığı anlaşmalardan bahseder. devlet başkanı demokrasi-nin yöntemlerinden. devlet başkanı büyüyerek konuşur. ağzı büyür, gözleri. devlet başka bir hesapla gelir mutfağa. eve gelip karımı öpmek. özlenir.

Temel Soru Şu : BU DAĞLARI NIYE, BOŞ BIRAKMIYORUZ?

insanlar kentlerde köyler kurarlarken ne sebeple köylerdeki dağlar-da asker var?

Temel Soru Şu : BU DAĞLARI NIYE, BOŞ BIRAKMIYORUZ?

askerliğini matara olarak yapmış bir beyle konuştum. su taşımasız tahammül edebilmiş gündelik yaşama. düşünmemişlik etmiş.

insanların akıl etmesi yasak.insanların birbirlerine düşmemesi yasak.

Page 23: Evde Yoktum

23

----------------------------------------------------------------------------------------Köy ve Cumhuriyet : sökmeli’den elmacık yüz üç birim. gidip ıslak avurda ellemesinler. ince elek, ince. keten ufallı, hep şey bilir. gelir bilirlere, sivrileri hazır. iki kama, toptan diş öksürmeli. südüne yanık, ey efe, ey hariç oğul.

yazı üste kazıkları didiklemeyle tarihi, kime, berberiler yazmadı. tüm şehri kenara bir orospucuk dadandı : “e akıl mı kalı kancık ite”.

yiğitse ekmek der, fişek atlar suyu. tavşan yürüme, vicdanı katar-lıdan. eksik atar, madem küser, cüce baş : “yine çalmışlar delişmen tohumu”.

Yaşı Çarşafla Güneş Tutan Adam : ey mandalı çarçur edip kaldın mı. tek el tek sandalye bi götlük yer. sana evlen didikledi kargalı paşa. cezven kahve, karın kara kaş. bir de uzun top sardı mıydın peh. ipe şimdi ser bakalım sarı sarı. ağlarını kimdi diken geçen yıllar. bırak şu mebrureyi, bırak şükrana. onun dalmaçyalı hem köpeği var. biraderi yok köpeği var biraderi. yok bir eti beni, çıbanı yok köpeği. doktoruyum ben yaşlı dulların. ben şen yalnızın bir doktoru olamam.

Mecbur Türkler : etiket yara bandına geçer, törenle öğretir. büstü halayla dikemezsen sökemez misin. iki elin murçta, iki eldiven şişemez misin.

kan boylu boylu akar, su güce şaşıp doğru. mil yon da bir en gel di park lar mü dür ler.

öğrenme yavaş tınlar, kulaklara açık açık. sesleri kapanla avcı, ses-lerin sürat pimi. biz bombaya hem savaşa hem barışa hem. karşılıklı. küçük kurt başlı, küçük eşya. madem tür.ler azdır, madem mecbur. madem eli seven tutan, madem sınırlara. ölenlere ne diyor şimdi mecbur tür.ler?

büstü halayla dikemezsen sökemez misin. iki elin murçta, iki eldi-ven şişemez misin. kahramanlara pam pam atış edemez misin.

Page 24: Evde Yoktum

24

Barutlu Silahlar ve Arkadaştırın Keşfi : el ateş çektim cesurlar neye niyetse. kırk birinci lokma, yozu. kirpikleri hatta yeniveren örgütlerin. el aman dedim, karardı, güldü.

ilk istasyonda inecek bileti noksan almış. numarasından korkuyor tek miş çif mişt. siz neye arkadaştırlar, siz iki nişanesi. bozukta vuru-şarlar, üne, kendi haline.

gittiğin yerden mektup at, boş ver çağı. çağ mı atlar ülkenin dodur-galı mimarı. hem öyle kaldırınlar yaparız ayaklarnıza. hem öyle tarih sileriz, gelmişni geçmişni.

halletteler aksanırsa da düzenlerine. tutar işçilikleri över, bir güzel matkaplar. bilmediğin heykel, görmediğin harabı. günübirin alfebesi eskimo ve toz toprak.

onlar ki mezar kazıp altın diş sökereksaatleri kurcalıyorlar, daha fonla ölü

Page 25: Evde Yoktum

25

-----------------------------------------------------------------------------şu ellerime bakıp bazen. diyorum ben mi yaşlandım bunca yılı. insan yaşadığından fazla. şu şimdiki an, şimdiki anların toplamı geçmişten fazla. insan fazla. devam etmeli miyim.

bugün annesiyle bir çocuk gördüm. çocuk irice, anne ufak. anne yememiş yedirmiş. anne bildik anne. değil. çocuk bildik çocuk. değil. çocuğun gözleri yok. anne gözleri onun. anne bildik anne. çocuk bildik çocuk değil. görmeden çocuk olunabilir mi dünyaya.

sen çocuklarına bile acımazsın. HANGI DINDE BABAYSAN VURAYIM SENI.

hangi dinde babaysan vurayım seni. yazdı alfabesiyle. kör şair. ka-raköy’e yürüyordu, yer sarı yol. bu yol, dedi, kör yolu değil bu yol şair yolu. ben daha körüm ama. iki kere kör.

IKI KERE KÖR

beyaz kuşların yanında beyaz kuşlar. siyah kuşların yanında siyah kuşlar. kuşların renklerine inanmıyorum, söylenenlere inanmıyorum. türlere inanmıyorum. reddetme üzerine düşler gördüm. canım yandı ve kimse karar vermedi benim adıma. benim adım KÖR.

talihin o emin kıyıları. balıkçıl kuşlar. sırtımı pergelle çizmişler. ben kağıtlarda ve gölgelerde yaşarım. orta karar adamları sevilmiyor. ben sözce yaşarım. bağırtım bile, yön gösteren levha olamaz. sola dönme, yasal değil. sağa çıkma, insani sayılmaz.

IKI KERE KÖR’ün evi yok.

Page 26: Evde Yoktum

26

------------------------------------------------------------------------------yeryüzünde dinini yayamayanlar yer altına çekilir. insan etiyle alkışlar bunu. insan içine kapanmış. insan hayatından ne mümkün kaçabilmiş. kötü halde, yenik.

BIRI çıkıp yaşlanıp ölmem ben, diyor.BIRI çıkıp kendimi özlediğim oluyor.BIRI çıkıp mutsuz olmak zorunda değiliz.BIRI çıkıp kör’e gelecek soruyor.

BEN yüzçevirmişim. BEN bu dünyada yokmuşum. BEN sırlamışım aynamı. BEN karşıma yenilmişim.

yeryüzünün dini seni boğduğunda yer altına çekil. yeni anlam bul. okuduklarından irkil. tanrıtanımamazlık edemezsin. sesinin arkasında durduğun.

toprağın katına bak, taşların istifine. sen kokumak dersin, onlar ibadet sayar. onların kazıdığına ölçek bulamazsın. onları gör, onları iyi tanı.

GELMEMIŞLER’den haber alırsan. küçük uyku. çökmezden. sırdaş edin. o an, kimse kimseyi bilmeyecek. evvel edin.

dünya sahiliğini kaybetti. EPEY ZAMANLAR.dünya kabuğunu kırdı. EPEY ZAMANLAR. dünya insanı unuttu. EPEY ZAMANLAR.

DÜNYA BITTI.

Page 27: Evde Yoktum

27

-------------------------------------------------------------------------------karşındaymış gibi duran. görüntüye aldanma. hakikatin bilekleri olsa kesilirdi. aldatılmak. insanın ilk hakikati. insan doğumladır, insan acır.

tüm çıplak şarkılar gibi hüzünle işitiyorum. ben sesi. meydanlara bağıramam. üzerime. meydanları çağıramam.

tüm çıplak şarkılar gibi.sahnede yalnız. söyleyici, önüm duvar. duvarın ardı görülmüyor.

kalabalık ve sis. renk renk. sahnede yalnız. sesimi işitmeden söylüyo-rum :

ölümü ipe dolayıp denize attım. sen ölüm.bir kere gelecek oldunsen ölüm.benim zaten,bazı yaşlarımda öldüğümü unuttun.

“dağın suyu bitmediöldü kara madencioğlu yüzme mi biliröldü kara madenci”

sen ölüm. onları korkutursun. onları içten içe korkutursun. gör-mediklerinden. seni var kılan şu nefes kadar gerçek olmanı dilerdim. görüntü olmanı dilerdim. somut olmanı dilerdim.

SEN ÖLÜM,ŞARKIYI UNUTTUN

eylül - aralık 2014

Page 28: Evde Yoktum

dün dağlarda dolaştım

EVDE YOKTUM

şiir bülten - aylıkmart 2015

sayı: 1

hazırlayan: murat çeliktasarım: hadde

[email protected] twitter: @evdeyoktumsbfacebook: facebook.com/pages/Evde-Yoktum/1562251974016131