Top Banner
Ermeni Kiliselerinin Mimarisi Ermenistan’da Hıristiyanlığın kabulünden bin yıldan fazla bir zaman önce incelikli inşa teknikleri ve bir taş mimari geleneği vardı. Hıristiyanlık öncesi üç farklı dönem vardır: Urartu, Helenistik ve Geç-Roma. Bu dönemlerden çok az örnek kalmıştır. Pagan dönemde yapılan tapınaklar ise ilk Ermeni Hıristiyanlar tarafından yıkılmıştır. Ermeni kilise yapımının üretken olduğu tarihler dördüncü yüzyıldan başlayıp yedinci yüzyıla kadar uzanır. Hıristiyanlığın uzun tarihi boyunca binlerce Ermeni kilisesi inşa edilmiştir. Bunlar çok küçük olabildiği gibi aralarında büyük kiliseler de vardır. Ama bu Ermeni kiliselerinin hiçbiri Roma’daki St. Peter Kilisesi veya İstanbul’daki Ayasofya veya Avrupa’daki büyük katedraller kadar devasa yapılar değildir. Bazı kiliseler tek başına yapılırken, bazıları da manastırların parçası olarak inşa edilmiştir. Çok sayıda kilise tipi geliştirilmiştir, bunlar dış biçimler ve iç hacimlerde büyük çeşitlilikler sağlamışlardır. Bazı tipler çevredeki Hıristiyan bölgelerine bitişik yerlerde bulunur, ama Ermenistan’da bunların planları genellikle yerel koşullara uyumlandırılmıştır. Ermeni mimarlar tarafından, Ermenilere özgü kilise biçimleri oluşturulmuştur.
19

ermeni mimarisi son - SOLAK KEDİ kilise mimarisi - solak...İlk kiliselerin tiplerindeki büyük farklılıklara rağmen Ermeni mimarisi bir dizi ortak nitelik ve materyalin kombinasyonuyla

Apr 13, 2018

Download

Documents

hoangbao
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: ermeni mimarisi son - SOLAK KEDİ kilise mimarisi - solak...İlk kiliselerin tiplerindeki büyük farklılıklara rağmen Ermeni mimarisi bir dizi ortak nitelik ve materyalin kombinasyonuyla

Ermeni Kiliselerinin Mimarisi Ermenistan’da Hıristiyanlığın kabulünden bin yıldan fazla bir zaman önce incelikli inşa

teknikleri ve bir taş mimari geleneği vardı. Hıristiyanlık öncesi üç farklı dönem vardır:

Urartu, Helenistik ve Geç-Roma. Bu dönemlerden çok az örnek kalmıştır. Pagan dönemde

yapılan tapınaklar ise ilk Ermeni Hıristiyanlar tarafından yıkılmıştır.

Ermeni kilise yapımının üretken olduğu tarihler dördüncü yüzyıldan başlayıp yedinci yüzyıla

kadar uzanır.

Hıristiyanlığın uzun tarihi boyunca binlerce Ermeni kilisesi inşa edilmiştir. Bunlar çok küçük

olabildiği gibi aralarında büyük kiliseler de vardır. Ama bu Ermeni kiliselerinin hiçbiri

Roma’daki St. Peter Kilisesi veya İstanbul’daki Ayasofya veya Avrupa’daki büyük katedraller

kadar devasa yapılar değildir. Bazı kiliseler tek başına yapılırken, bazıları da manastırların

parçası olarak inşa edilmiştir. Çok sayıda kilise tipi geliştirilmiştir, bunlar dış biçimler ve iç

hacimlerde büyük çeşitlilikler sağlamışlardır. Bazı tipler çevredeki Hıristiyan bölgelerine

bitişik yerlerde bulunur, ama Ermenistan’da bunların planları genellikle yerel koşullara

uyumlandırılmıştır. Ermeni mimarlar tarafından, Ermenilere özgü kilise biçimleri

oluşturulmuştur.

Page 2: ermeni mimarisi son - SOLAK KEDİ kilise mimarisi - solak...İlk kiliselerin tiplerindeki büyük farklılıklara rağmen Ermeni mimarisi bir dizi ortak nitelik ve materyalin kombinasyonuyla

İlk kiliselerin tiplerindeki büyük farklılıklara rağmen Ermeni mimarisi bir dizi ortak nitelik

ve materyalin kombinasyonuyla ayrı bir stile ulaşmıştır. Altıncı yüzyılın sonlarında ve yedinci

yüzyılın başlarında ulusal bir kilise mimarisi stili ortaya çıkmıştır. Bu da, Romanesk ve

Gotik’ten veya daha az bilinen Etyopya, İskandinavya ve Slav stillerinin somut olarak ortaya

çıkmasından çok daha önce bir Ermeni kilise mimarisinin ortaya çıktığını göstermektedir.

Bütün Ermeni kiliseleri tümüyle taştan yapılmıştır. Az bulunuyor olması yüzünden kereste

Ortaçağ Ermenistanı’nda kullanılmamıştır. Ender istisnalar dışında, taş olarak,

Ermenistan’da pembe, kırmızı, turuncu ve siyah renkleri olan olan ve çok miktarda bulunan

volkanik tüf kullanılmıştır. Tüf pek çok açıdan inşaat için ideal bir malzemedir. Çünkü

hafiftir, yontması kolaydır ve havayla temas ettikçe ve zaman içerisinde sertleşme özelliği

vardır.

Ermeni kiliselerinin ikinci özelliği tavanların hep tonozlu olmasıdır. Basit düz tavanlar

yapmak için kereste bulunmadığından taş kullanılmıştır. Ama ağırlığı taşımak için bunlar

tonozlar halinde düzenlenmiştir. Böylece ağırlık sağlam taş duvarlara yönlendirilmiştir. Bu

yüzden, yukarıdan gelen basınca dayanabilmesi için önceleri kalın duvarlı ve az sayıda ve

küçük açıklıkları olan binalar yapmışlardır.

Üçüncü olarak, Ermeni kiliselerinde kubbe tercihi kendini çok erken göstermiştir. Altıncı

yüzyıla gelindiğinde, kubbesiz bir kilise düşünülemezdi. Önceki döneme ait birkaç istisna

dışında, kubbe diğer tonozlu tavanlar üzerinde genellikle dıştan çokgen görünümünde bir

silindir biçiminde yükselirdi. Kubbeye öncelik verilmesi mimarları merkezî olarak planlanmış

binalar düşünmeye zorlamıştır.

Dördüncü olarak, tavanlar çok parçalı bir görünüme sahiptiler. Çünkü bunlar karmaşık ama

simetrik iç mekanlar grubunun tonozlarını ve kubbelerini örtmek zorundaydılar. İç ve dış

duvarlar ve kasnak gibi bunlar da üniform kiremitler biçiminde ince ince kesilmiş tüften

yapılıyordu.

Bunlar, Ermeni kiliselerine bakıldığında Ermeni mimarisinde ortak olan ve gözün kolaylıkla

algılayabileceği stilistik benzerliklerdir.

Page 3: ermeni mimarisi son - SOLAK KEDİ kilise mimarisi - solak...İlk kiliselerin tiplerindeki büyük farklılıklara rağmen Ermeni mimarisi bir dizi ortak nitelik ve materyalin kombinasyonuyla

İnşa yöntemleri

Ermeni mimarlar ve duvarcılar Hıristiyanlığa geçişten sonraki ilk iki yüzyıl içerisinde, altıncı

yüzyıldan sonra yapılmış hemen hemen bütün Ermeni yapılarının bina karakteristiğini

geliştirdiler. Bu sonuçlara ulaşmak için izlenen biçimsel adımları izlemeden önce, inşa

tekniğinin kendisini anlamak gerekir. Buradaki mimarî sorun, taştan örülmüş tonozlar ve

tavanların büyük ağırlığına dayanabilecek ve karmaşık iç hacimleri olan taş kiliselerin nasıl

yapılacağı ve bunların depremlerin yıkıcı etkisinden nasıl korunacaklarıydı. Ermenistan

yüksek ölçüde volkanik ve aktif sismik bir toprak parçası olduğu için yer sarsıntılarının sebep

olduğu yanal devinim taş kubbeleri desteklemek üzere geliştirilmiş incelikli kuvvetler

dengesini kolaylıkla bozabilirdi.

Buna bulunan temel çözüm çimento kullanımıydı. Çimento bugün kullanılan biçimde değildi,

ama Yakın Doğu’da Roma mimarisinde geliştirilmiş olan çimentonun benzeriydi ve

muhtemelen Ermeni yapı ustaları çimentonun formülünü buradan almışlardı.

Ermeni mimarisinde, harç olarak kırılmış tüf ve diğer taşlar, kireç ve genellikle yumurta

kullanılırdı. Ve bu harç, tonozlu tavanların ve kubbelerin ağırlığının temel taşıyıcısı ve

aktarıcısıydı.

Destekte ikincil bir rol oynamasına rağmen, iç ve dış duvarların kaplamasına büyük bir özen

gösteriliyordu. Tüfün doğal güzelliğinin kullanıldığı iki farklı estetik yöntem vardı. Genellikle

bütün bina aynı renk ve tondaki tüften yapılıyordu. Kusursuz bir şekilde kesilmiş taşlar

genellikle harç kullanılmaksızın birbirini üstüne konuyordu. Bazı binalara kusursuz bir

bütünlük görünümü kazandırmak için aynı renkteki tüf toz haline getiriliyor ve eklemlere

uygulanıyordu. Böylece duvarlar bağlantı yerleri yokmuş gibi görünüyordu. Öte yandan tüf,

renk farklılıklarını örtmek yerine açığa çıkarmak için de kullanılabiliyordu. Kontrast

renklerdeki bloklar dama tahtası efekti veya diğer dekoratif efektler vermek için belli

biçimlerde sıralanıyordu.

Dördüncü, beşinci ve altıncı yüzyıllarda inşaatçı kuşakların zaman içerisinde geliştirdikleri ve

kusursuzlaştırdıkları bu inşa yöntemi modern zamanlara kadar standart hale geldi. Tıpkı

dördüncü yüzyılda Hıristiyanlığın kabulünden sonra Roma İmparatorluğu’nda olduğu gibi,

aynı yüzyılda Ermenistan mimarî açıdan deneysel bir atelye haline geldi. Ermeni mimarlar,

komşu Suriye’nin tersine ağaç tavan kullanmadılar. Aynı şekilde batıya doğru Roma ve

Bizans İmparatorluklarında çok yaygın olan ve kullanımı daha kolay olan tuğla da

kullanmadılar. Ve bunun yerine zor olan taş inşaatı yeğlediler. Hangi tasarımda olursa olsun

ilk kiliselerde duvar olarak ağır ve kalın taşlar kullanıldı ve sıklıkla eklemler arasına harç

Page 4: ermeni mimarisi son - SOLAK KEDİ kilise mimarisi - solak...İlk kiliselerin tiplerindeki büyük farklılıklara rağmen Ermeni mimarisi bir dizi ortak nitelik ve materyalin kombinasyonuyla

konuldu. İç çekirdek o kadar inceydi ki, üstyapının desteklenmesi duvarların kendileri

tarafından yerine getirildi. Zaman içerisinde, beşinci ve altıncı yüzyıllarda duvar ustaları

önceki binaların kubbeleri ve tonozlarının şoklara karşı dirençli olduklarını gördükçe taş

bloklar incelmeye ve harcın iç çekirdeği genişlemeye başladı. Sonunda büyük taş bloklar

sadece en alt sıralarda ve iki duvarın birleştiği köşelerde kullanılmaya başlandı. Altıncı

yüzyılın sonuna gelindiğinde, Ermeni mimarların kendine güveni artmıştı ve bu şekilde

binalara pencereler ve diğer açıklıklar eklendi. Öte yandan daha büyük kubbeler yapılmaya

başlandı ve mekanın iç düzenlemesinde daha cesur davranıldı.

Page 5: ermeni mimarisi son - SOLAK KEDİ kilise mimarisi - solak...İlk kiliselerin tiplerindeki büyük farklılıklara rağmen Ermeni mimarisi bir dizi ortak nitelik ve materyalin kombinasyonuyla

Ermeni mimarisinin Formları

Erken dönemde bir çok yenilikler yer aldı ve birçok mimarî denemeler eşzamanlı olarak

yapıldı. Bundan dolayıdır ki, Ermeni yapılarının tarihsel gelişimini tümüyle çizgisel bir hat

üzerinde izlemek mümkün değildir. Ne var ki, örneğin çimento kullanımı gibi bazı özgül

alanlarda, kabaca betimlenebilecek bir ileriye doğru hareketten söz edilebilir.

Bazilika ve Tek Nefli Kilise

Resim 1 - Lernakerd Kilisesi

Ermenistan’daki en eski kilise yapıları bazilikalardır ve bunlardan en az yedi tanesi ayakta

kalmıştır. Bunların hepsinin üç nefi vardır. Bunun tek nefli olan daha basit bir varyantı da

bulunuyordu (Lernakerd Kilisesi – Resim 1). Dördüncü yüzyıldan altıncı yüzyıla kadar bu

tek nefli kiliselerden çok sayıda inşa edildi. Bunlar farklı büyüklüklerdeydi ve ülkenin her

yerinde bunlara rastlamak mümkündü. Bunların bazı türlerinde liturjik amaçlarla apsisin

bitişiğinde bir oda (Karnut ve Diraklar Kiliseleri) ve bazen bir tarafta kapalı bir sundurma

(Tahanat Kilisesi) bulunmaktadır. Katışıksız bazilik planın varyasyonları şunlardır: Kakagh

(Resim 2), Eghvard ve Dvin Kiliseleri’nde olduğu gibi belirgin veya taşıntı oluşturan bir

apsisle sona eren bir nef ve kendi apsisleri olan yan nefler; Ashtarak, Tziranavor, and

Tsiternavank Kiliseleri’nde (Resim 3) olduğu gibi apsisin yan taraflarına eklenmiş iki oda, ki

bu durumda apsis artık taşıntılı değildir. Tekor (Digor) Kilisesi’nde olduğu gibi kuzeyde ve

güneyde kapalı sundurmalar ve doğuda odalar veya Ereruk Kilisesi’nde (Resim 4) olduğu

gibi her iki uçta da odalar.

Page 6: ermeni mimarisi son - SOLAK KEDİ kilise mimarisi - solak...İlk kiliselerin tiplerindeki büyük farklılıklara rağmen Ermeni mimarisi bir dizi ortak nitelik ve materyalin kombinasyonuyla

Resim 2 - Kasagh Bazilikası, VI.-VII. Yüzyıl

Resim 3 - Tsitsernakavank Bazilikası, VI.-VII. Yüzyıl

Resim 4 – Ereruk Bazilikası, Batı tarafındaki ana giriş, V. yüzyıl

Page 7: ermeni mimarisi son - SOLAK KEDİ kilise mimarisi - solak...İlk kiliselerin tiplerindeki büyük farklılıklara rağmen Ermeni mimarisi bir dizi ortak nitelik ve materyalin kombinasyonuyla

Çoğu Ermeni bazilikalarının tarihlendirilmesi takribî olduğu için bu türün kronolojik

gelişimini kesin olarak belirlemek mümkün değildir. Ermeni bazilikaları Suriye’deki türe

benzer ve tıpkı birçok erken dönem Hıristiyan öğretileri ve uygulamaları gibi bazilik form

Ermenistan’a bu güney komşusundan geçmiş olmalıdır. Ama ikisi arasında karakteristik

farklılıklar vardır. Ermeni bazilikaları taştan yapılmıştır ve hemen hiç istisnası olmaksızın

yan nefler ve nefler üzerinde taş tonozlar bulunmaktadır. Buna karşılık, Suriye’de, duvarlar

ve apsisler taştan olmakla birlikte tavanlar genellikle Bizans ve Roma’da olduğu gibi tonozsuz

ve tahtadandır. Çoğu Ermeni bazilikalarında, tek bir tavan hem orta hem de yan nefleri örter,

Suriye’de ve Batı’da ise orta nefin genellikle ayrı ve daha yüksek bir tavanı vardır.

Page 8: ermeni mimarisi son - SOLAK KEDİ kilise mimarisi - solak...İlk kiliselerin tiplerindeki büyük farklılıklara rağmen Ermeni mimarisi bir dizi ortak nitelik ve materyalin kombinasyonuyla

Kubbeli Bazilika ve Kubbeli Tek Nefli kilise

Resim 5 - Ptghni, kubbeli tek nefli plan, Erivan yakınları, VI.-VII. yüzyıl

Ermenilerin tonoz ve kubbe düşkünlüğü sonucunda hem tek hollü kilise hem de üç nefli

bazilika (bunun Ermenistan’a yabancı bir form olduğu düşünülür) kümbetin odak noktası

olduğu kubbeli bir yapıya dönüştü. Beşinci yüzyılın sonları ve altıncı yüzyılın başlarına

gelindiğinde, Tekor Bazilikası nefin orta bölmesi üzerine bir kubbe eklenmesiyle değişikliğe

uğradı; bir sonraki yüzyılın ilk çeyreğinde bazilik Dvin Katedrali de bu şekilde değişime

uğramıştır. Zovuni’de, beşinci yüzyıldan başlayarak kuzey ve güney duvarlarından taşıntı

yapan masif payeler üzerinde merkezî bir kubbesi bulunan tek nefli kiliseler inşa edildi

(altıncı yüzyılda Ptghni (Resim 5); yedinci yüzyılda Talish veya Aruch Kiliseleri; ve

dokuzuncu yüzyıldan sonra Bjni’de Marmashen (Resim 6), Amberd (Resim 7), St. Mariam

(Resim 8) Kiliseleri ve Ani’de Tigran Honents Kilisesi (Resim 9)). Yedinci yüzyılda Tekor’a

benzeyen bazilikalar yapıldı. Bunlar, dört merkezî ve serbest sütun üzerinde kubbesi olan

bazikalardı (Odzun (Resim 10), Bagavan, Mren, Gayane (Resim 11-12), Talin ve ünlü Ani

Katedrali (Resim 13). Bu aşamada, ne var ki, bazilika terimi bu son grup için artık tam

olarak uygun düşmemektedir. Çünkü, Mren ve Gayane Kiliselerinin apsis ve yan odaları olan

doğu ucunu kaldırırsak, geriye, merkezî bölmenin kubbeyi taşıdığı dokuz bölmeden oluşan

yaklaşık olarak kare biçiminde bir iç mekan kalmaktadır.

Page 9: ermeni mimarisi son - SOLAK KEDİ kilise mimarisi - solak...İlk kiliselerin tiplerindeki büyük farklılıklara rağmen Ermeni mimarisi bir dizi ortak nitelik ve materyalin kombinasyonuyla

Resim 6 – Marmashen Manastırı, ana kilise kubbeli tek nefli plan, X.-XI. yüzyıl

Resim 7 – Amberd Kilisesi, kubbeli tek nefli plan, köşe odalar, 1026, restore edildi.

Resim 8 - St. Mariam, XI. yüzyıl

Page 10: ermeni mimarisi son - SOLAK KEDİ kilise mimarisi - solak...İlk kiliselerin tiplerindeki büyük farklılıklara rağmen Ermeni mimarisi bir dizi ortak nitelik ve materyalin kombinasyonuyla

Resim 9 – Ani’deki Tigran Honents Kilisesi, kubbeli tek nefli plan, 1215

Resim 10 - Odzun, doğu ve batıda kapalı sundurmaları olan kubbeli bazilika, VII. yüzyıl

Resim 11 - St. Gayané, kubbeli bazilika, 630-641

Page 11: ermeni mimarisi son - SOLAK KEDİ kilise mimarisi - solak...İlk kiliselerin tiplerindeki büyük farklılıklara rağmen Ermeni mimarisi bir dizi ortak nitelik ve materyalin kombinasyonuyla

Resim 12 - St. Gayané’nin kubbesi, 630-641

Resim 13 - Ani Katedrali, kubbeli bazilika, 989-1001

Resim 14 - Ani Katedrali, kubbeli bazilika, iç mekan, 989-1001

Page 12: ermeni mimarisi son - SOLAK KEDİ kilise mimarisi - solak...İlk kiliselerin tiplerindeki büyük farklılıklara rağmen Ermeni mimarisi bir dizi ortak nitelik ve materyalin kombinasyonuyla

Merkezî Plan

Resim 15 - St. Sargis, haç biçimli şapel, VII. yüzyıl

Altıncı ve yedinci yüzyıllarda ve belki de beşinci yüzyılın sonlarında Etchmiadzin’in

rekonstrüksiyonu sırasında gerçek anlamda merkezî olarak planlanmış kubbeli kiliseler inşa

edildi. Bunların çeşitli modelleri bulunuyordu. Agarak’ta dört taşıntılı apsisten oluşan dört

yapraklı yonca biçiminde bir kilise vardır. Bu apsisler birbirine geçen duvarlar olmaksızın

birleşmiştir ve bir kubbeyi desteklerler.

Resim 16 - Karmravor, haç biçimli şapel, VII. Yüzyıl Resim 17 - St. Mariam, haç biçimli şapel,

VII. yüzyıl

Page 13: ermeni mimarisi son - SOLAK KEDİ kilise mimarisi - solak...İlk kiliselerin tiplerindeki büyük farklılıklara rağmen Ermeni mimarisi bir dizi ortak nitelik ve materyalin kombinasyonuyla

Küçük boyutlu bir diğer iyi bilinen haç biçiminde şapeller ve kiliseler dizisinin Yunan haçı

biçiminde bir dış planı vardır. Bunların kolları eşit uzunluktadır ve bir dış dört yapraklı yonca

oluştururlar (Mankanots, St. Sarkis (Resim 15) ve Tarkmanch’ats Kiliseleri) veya aynı dış

mekana sahiptirler ve sadece doğu ucunda tek bir apsis vardır (Karmravor (Resim 16) ve

Lmbatavank Kiliseleri), ya da batı kolu uzundur ve üç iç apsis üç yapraklı bir yonca oluşturur

(Alaman’daki St. Anania ve Talin’deki St. Mariam Kiliseleri (Resim 17) ).

Page 14: ermeni mimarisi son - SOLAK KEDİ kilise mimarisi - solak...İlk kiliselerin tiplerindeki büyük farklılıklara rağmen Ermeni mimarisi bir dizi ortak nitelik ve materyalin kombinasyonuyla

Nişle Payandalanmış Kare Plan

Resim 18 - Etchmiadzin, Katedral, nişle payandalanmış kare plan, 485’de yeniden inşa edildi, VII. ve XVII. yüzyıllarda restore edildi

Dört yapraklının bir diğer varyantı, Josef Strzygowski’nin nişle payandalanmış kare dediği

tarzdır. Bunun dört apsisi vardır. Bu apsisler kare biçimindeki dört duvarın herbirinin

ortasından taşıntı yapar. Merkezî olarak yerleştirilmiş olan kubbenin ağırlığı bu dört taşıntı

yapan ve duvarları payandalayan nişler tarafından absorbe edilir. Bu tarzdaki bütün

kiliselerde bemaya eklenmiş bir çift oda vardır.

Resim 19 - Mastara, St. John, sütunsuz nişle payandalandırılmış kare plan, VI. veya VII. yüzyıl

Bunun bir tipi, pandantifli dört serbest sütun üzerinde duran bir kubbeye sahiptir. Bu

pandantifler, silindirik kasnak için bir geçiş unsuru olarak bir dairesel taban oluştururlar.

Bunun en ünlü örnekleri Etchmiadzin (Resim 18) ve Bagaran Kiliseleridir. Bir diğer tipte

Page 15: ermeni mimarisi son - SOLAK KEDİ kilise mimarisi - solak...İlk kiliselerin tiplerindeki büyük farklılıklara rağmen Ermeni mimarisi bir dizi ortak nitelik ve materyalin kombinasyonuyla

bütün iç mekanı örten bir kubbe vardır. Bu kubbe sekizgen bir taban ve kasnak üzerinde

durur. Ve bu, duvarlar ve dört köşe tonozu tarafından oluşturulmuştur. Bunun örnekleri

Mastara (Resim 19), Artik (Resim 20), Voskepar ve Kars’taki Havariler (Resim 21)

Kiliseleridir.

Resim 20 - Artik, St. Sargis, sütunsuz nişle payandalandırılmış kare plan, VII. yüzyıl

Resim 21 – Kars Havariler Kilisesi, nişle payandalandırılmış kare plan, 928-953

Page 16: ermeni mimarisi son - SOLAK KEDİ kilise mimarisi - solak...İlk kiliselerin tiplerindeki büyük farklılıklara rağmen Ermeni mimarisi bir dizi ortak nitelik ve materyalin kombinasyonuyla

Hripsime Tipi

En gelişmiş merkezî plan Hripsime tipidir. Bu, Ermenilere en özgü olan tiptir. Bunun

Kafkasya’ya özgü olduğu da söylenebilir çünkü bunun ilk örnekleri Gürcistan’da da

bulunmaktadır. Bu tip, adını kendi tipinin en ünlü örneği olan St. Hripsime Kilisesi’nden

(Resim 22) almıştır. Bu kilise 618’de Etchmiadzin’de yapılmıştır. Bu tipte yapılmış en eski

kilise ne var ki Erivan yakınlarındaki Avan Kilisesi’dir (Resim 23) (591-609). Ama bazı

İtalyan bilimadamları bu tarzda yapılmış en eski kilisenin Van Gölü’nün doğusundaki Soradir

Kilisesi (Resim 24) olabileceğini öne sürmüşlerdir.

Resim 22 - St. Hrip'simé, 618

Resim 23 – Avan Kilisesi

Hripsime tipinin temel planı içten dört-yapraklı yoncadır, yani iç apsisler dört yapraklı bir

yonca oluşturacak şekilde birleşmişlerdir. Bu apsislerin kesişiminde köşelerin herbirinde

derin dairesel (üç çeyrek silindir) nişler vardır. Bu nişler, dört apsisle birlikte bir sekizgen

taban oluşturur ve bu taban yüksek bir silindirik kasnağı destekler. Bu da kubbe ile

Page 17: ermeni mimarisi son - SOLAK KEDİ kilise mimarisi - solak...İlk kiliselerin tiplerindeki büyük farklılıklara rağmen Ermeni mimarisi bir dizi ortak nitelik ve materyalin kombinasyonuyla

taçlandırılır. Köşe nişlerinin ötesinde dört oda vardır. Bu odalar ya daire biçimindedir (Avan

Kilisesi) ya da daha genel olarak kare biçimindedir (Hripsime ve Sisian Kiliseleri). Bu oldukça

simetrik plan, sütunlar veya payeler tarafından engel olunmaksızın orantısal olarak daha

büyük bir iç mekanın yaratılmasına izin verir. Ne var ki, bu karmaşık iç mekan masif taş

duvarlarla çevrili olduğu için, Ermeni mimarisindeki yapının dışı genellikle içinin kontürünü

yansıtmaz. Kubbeyi destekleyen yüksek kasnakta, büyük merkezî mekana ışığın girebilmesi

için pencereler açılmıştır; diğer duvarlardaki pencereler görece olarak küçüktür. Sadece

Soradir’in dışı (ve Soradir Kilisesinin, köşelerdeki odalar dışında kopyası olan onuncu yüzyıl

kilisesi Akdamar (Resim 25)) bir ölçüye kadar iç artikülasyonu yansıtır.

Resim 24 – Soradir Kilisesi, VI. veya VII. Yüzyıl

Resim 25 – Akdamar Kilisesi

Page 18: ermeni mimarisi son - SOLAK KEDİ kilise mimarisi - solak...İlk kiliselerin tiplerindeki büyük farklılıklara rağmen Ermeni mimarisi bir dizi ortak nitelik ve materyalin kombinasyonuyla

Dairesel Plan

Resim 26 - Zvart’nots Kilisesi, VII. yüzyıl

Merkezî plandaki nihai tasarım kusursuz bir biçimde dairesel kilisedir. Yedinci yüzyılda

Zvart’nots Kilisesi’nin (Resim 26) nefli dört yapraklı yoncası dairesel planı

kusursuzlaştırmıştır. Kilise gerçekten de otuziki kenarlıdır. Kubbelenmiş dört yapraklı iç

mekânı yükseklik olarak 40 metreye ulaşır. İç zemin mekân, açık geçitleri olan tek sıra

kemerli yolla çevrelenmiştir. Bu geçitler, dört yapraklı yoncanın kuzey, batı ve güney

taşıntılarının herbiri üzerindeki altı sütundan oluşan bir sıra kemerler yoluyla merkeze çıkar.

Catholicos Nersés III tarafından 641-653 yılları arasında yapılmış olan bu etkileyici yapının

bütün çapı yüksekliğine eşittir.

Resim 27 – St. Sargis Kilisesi

Page 19: ermeni mimarisi son - SOLAK KEDİ kilise mimarisi - solak...İlk kiliselerin tiplerindeki büyük farklılıklara rağmen Ermeni mimarisi bir dizi ortak nitelik ve materyalin kombinasyonuyla

Yedinci yüzyıldaki diğer dairesel kiliseler sekiz yapraklı Zoravar ve İrind Kiliseleridir.

Zvart’nots’un planı sonradan hem Gürcistan’da hem de Ermenistan’da taklit edilmiştir.

Bunun bilinen en iyi örneği, yakın bir kopyası Gagikashen Kilisesidir. Onbirinci yüzyılda

yapılmış olan ve Ani’de bulunan bu kilise tıpkı Zvart’nots kilisesi gibi bugün yıkılmış

durumdadır. Daha sonraki dairesel planlar Khtzkonk’taki St. Sargis Kilisesi (Resim 27) ve

Ani’deki altı yapraklı Çoban ve St. Gregory Abughamrents Kiliseleri’dir.

Narteks

Resim 28 - Sanahin Manastırı, Kutsal Meryem Kilisesi, narteksin içi, XIII. yüzyıl

Yedinci yüzyılın ortasına gelindiğinde Ermeni mimarisi temel biçimlerinin çoğunu geliştirmiş

bulunuyordu. Ortaçağ döneminin çeşitli mimari rönesansları sırasında bu formlar taklit

edildi ve inceden inceye işlendi. Tek istisna yeni geliştirilen ve Ermenice’de “gavit” veya

“jamatun” denen narteksti (Resim 28). Bu özel kare biçimli holler genellikle kiliselerin batı

girişlerine ilişikti. Bunlar toplantı odası ve antre olarak kullanıldıkları manastır

komplekslerinde çok yaygındı. İkinci ve ondördüncü yüzyıllar arası manastırların büyük

ölçüde yaygınlaştığı bir dönemdi. Dört sağlam ve bodur sütun tarafından tutulan büyük,

kesişen tonozlar jamatunların tavanlarını destekliyordu. Holün üst bölgesindeki kesişimleri

ışık ve hava için açık bir fanus oluşturuyordu. Duvarlar masifti ve az sayıda ve küçük

pencereler içeriyordu. Mükemmel bir şekilde korunmuş örnekler Haghbat, Sanahin, Geghart,

Goshavank, Magaravank ve Hovhannavank’ta bulunmaktadır.