-
OCAK 2012 YIL: 24 SAYI: 277
T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji
Genel Müdürü Yusuf YAZAR ile Röportaj
Tüketim ve Enerji Verimliliği
Enerji Verimliliği ve Temiz Üretim
Enerji Verimliliğinde “Toplam Faktör Verimliliği” Yaklaşımı
Enerji Verimliliği
-
Cilt I: Verimlilik ve Kalitenin Artırılması: Kavramlar, Süreç ve
TekniklerModül 1: Örgütsel Mükemmellik ve Verimlilik KültürüModül
2: Verimlilik ve Kalite FaktörleriModül 3: Verimlilik ve Kalite
Sorunlarının TeşhisiModül 4: Verimlilik Ölçümü ve AnaliziModül 5:
Bir Şirket Verimlilik İyileştirme Programı’nın (VIP)
TasarlanmasıModül 6: Bir Şirket Verimlilik İyileştirme Programı’nın
UygulanmasıModül 7: Bir Şirket Verimlilik ve Kalite Hareketinin
DüzenlenmesiModül 8: Örgütsel Değişimin GerçekleştirilmesiModül 9:
Toplam Kalite YönetimiModül 10: Endüstri Mühendisliği
TeknikleriModül 11: Mali Analiz ve Maliyet AnaliziModül 12: Sermaye
Verimliliği Yönetimi
Cilt II: Yüksek Potansiyelli Verimlilik ve Kalite Arttırma
AlanlarıModül 13: İnsan Kaynaklarının GeliştirilmesiModül 14:
Verimlilik Motivasyonu ve Verimlilikteki Artışın Sonuçlarının
PaylaşılmasıModül 15: Endüstri İlişkileri ve Verimliliğin
Artırılması İçin KatılımModül 16: Yenilik Yönetimi ve Yeni
TeknolojilerModül 17: Çalışma Organizasyonu ve TasarımıModül 18:
Üretim YönetimiModül 19: Malzeme YönetimiModül 20: Enerjinin
Verimli KullanılmasıModül 21: Bakım Yoluyla VerimlilikModül 22:
Bilgi YönetimiModül 23: Ofiste Verimlilik ve Kalite
“Verimlilik ve Kalite Yönetimi” Kitabı YayımlandıUluslararası
Çalışma Örgütü’nün (ILO) orijinal adı “Productivity and Quality
Management: A Modular Programme” olan “Verimlilik ve Kalite
Yönetimi: Modüler Program” isimli iki ciltlik yayını Verimlilik
Genel Müdürlüğü tarafından çevirisi yapılarak okuyucuların
hizmetine sunulmuştur.Uluslararası yetkinliğe sahip uzmanlar
tarafından ele alınan ve işletmeler için temel kavramlarından olan
verimlilik ve kaliteyi bir arada ve modüler bir program
çerçevesinde anlatan bu iki ciltlik yayında aşağıdaki konu
başlıkları yer almaktadır:
-
Hızlı bir gelişme sürecinde olan ülkemizde tüm boyutlarıyla
verimlilik, tartışılamayacak bir öneme sahiptir. Nitekim kalkınma
planlarında yüksek bir ekonomik büyüme hızına ulaşılması ve bu
hızın sürdürülmesi hedeflenirken, en büyük önem, verimlilik kavramı
üzerinde yoğunlaşmıştır. Bir başka değişle verimlilik ile ilgili
hedefler, ekonomik büyümenin ve gelişmenin niteliksel hedeflerinin
başında gelir. Ekonomik büyüme ve gelişmenin sürdürülmesi için hem
üretim faktörlerine hem de faktör verimliliklerine sürekli artan
bir nitelik kazandırmak zorunluluğu ortaya çıkmaktadır.
Enerjinin günlük yaşamdaki artan önemi, yaşamın sürdürülebilmesi
için ihtiyaç duyulan enerjinin teminini de ciddi bir sorun haline
getirmiştir. Özellikle, birincil enerji kaynaklarının teminin
ithalata bağlı olması ve bu ithalatın da ülke ekonomisi için önemli
bir maliyet oluşturması reel enerji politikalarının belirlenmesi ve
uygulanmasını gerekli kılmaktadır. Üretimin ana girdilerinden olan
enerjinin etkin ve verimli kullanımı ile ülkemiz gelişme
hedeflerine daha kolay ulaşabilecektir. Enerjide dışa bağımlılığı
oldukça yüksek olan Japonya’nın birim hâsıla başına enerji
tüketiminde dünyanın
en başarılı ülkesi olması, dışa bağımlılıkta Japonya’dan daha
iyi konumda olan ülkemiz için enerji verimliliği alanında kat
etmemiz gereken uzun bir yol olduğuna işaret etmektedir. Öte yandan
enerjinin tüketiminde sağlanacak tasarruf kadar üretiminde
sağlanacak verim artışı da son derece önemlidir.
İçerisinde bulunduğumuz Ocak ayında 31’incisi kutlanan Enerji
Verimliliği Haftası, ülkemizde enerji verimliliği bilincinin
toplumun tüm kesimlerinde pekiştirilmesi için faydalı bir araçtır.
Ülkemizin 2023 yılı hedeflerine ulaşmak amacıyla tüm kamu kurum ve
kuruluşlarının işbirliği ile toplumun tüm kesimlerinin
sürdürülebilir kalkınma, verimlilik ve temiz üretim konularında
bilinçlendirilmesi yolunda yapılan çalışmalar Bakanlığımız
tarafından da öncelikli olarak ele alınmakta ve
desteklenmektedir.
Bu aydan itibaren yeni tasarım ve boyutları ile beğeninize
sunduğumuz Anahtar Dergisi’nin “Enerji verimliliği” temalı bu
sayısına verdikleri röportajla destek sağlayan Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürü Sayın Yusuf
Yazar’a ve ilgili konularda hazırladıkları makaleleriyle katkıda
bulunan tüm uzmanlara teşekkür ediyoruz.
Anıl YILMAZ Genel Müdür V.
-
T.C. BİLİM SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN
AYLIK YAYIN ORGANIDIR
ISSN: 1300-2414 Yayın Türü: Yerel Süreli
Türkçe - İngilizce
SAHİBİ T.C. BİLİM SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ADINA GENEL MÜDÜR V.
Anıl YILMAZ
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Cangül TOSUN
YAZI KURULU Cangül TOSUN - Bahadır AVŞAR
Ferdi GÜREL - Sevgin DEMİRCİ FETTAHOĞLU
GRAFİK TASARIM ve UYGULAMA Nurettin SÖKMEN
İNGİLİZCE SAYFA SORUMLUSU Fatma ÇİL
FOTOĞRAFLAR Hakan CANBAKIŞ
Cüneyt OLGAÇ
ABONE Ferdi GÜREL
(312) 467 55 90 / 303 [email protected]
Dergide yayımlanan yazılardaki görüşler yazarlarına aittir.
YÖNETİM YERİ T.C. BİLİM SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Gelibolu Sokak No: 5
Kavaklıdere 06690 ANKARA Tel: (312) 467 55 90 (10 Hat)
Faks: (312) 427 30 22 Faks (Dergi): (312) 467 47 79 e-posta:
[email protected]
internet: http://vgm.sanayi.gov.tr
BASKI
İçindekiler
OCAK 2012 YIL: 24 SAYI: 277 Bu dergi 6.000 adet
basılmaktadır.
KORZA YAYINCILIKBASIM SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ.
Büyük Sanayi 1. Cad. 95 / 1 İskitler - Ankara Tel: (312) 342 22
08 Faks: (312) 341 14 27
www.korzabasim.com.tr - korza@ korzabasim.com.tr
4 İş Sağlığı - Güvenliği ve Verimlilik Projesi (HESAPRO) Açılış
Toplantısı Gerçekleştirildi
5 31. Enerji Verimliliği Haftası ve 3. Ulusal Enerji Verimliliği
Forumu İstanbul’da Gerçekleştirildi
6 Üç Aylık Ulusal Verimlilik İstatistikleri 2011 Yılı Üçüncü
Çeyreği Sonuçları Açıklandı
8 Yerli Marka Asansör Atağı…“Türkiye Tıbbi Cihaz Sektörü Yatırım
Fırsatları ve Kamu Destekleri Çalıştayı” Düzenlendi“Mesleki
Rehberlik ve Danışmanlık Hizmetleri Alanında Ulusal Forum
Oluşturulması Çalıştayı” Ankara’da Gerçekleştirildi
9 Girişimcilik Konseyi Kuruldu10 Sürdürülebilir Yarınlar İçin;
“Sürdürülebilir Tüketim ve Enerji Verimliliği” Ferda HEKİMCİ
16 Enerji ve Verimlilik Serdal ERGÜN - Yücel ÖZKARA
20 Enerji Verimliliği ve Temiz Üretim Ferda ULUTAŞ
16
8
BASILDIĞI TARİH: Anahtar Dergisi’nin Ocak 2012 sayısı
20.01.2012 tarihinde basılmıştır.
-
Sayı 277 - Ocak 2012
25 Enerji verimliliğinde başarı; toplumun tüm kesimlerinin
duyarlı, kararlı ve ortak hareketleri ile sağlanabilir Erdal
ÇALIKOĞLU
26 RÖPORTAJ: Yusuf YAZAR T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürü
28 KOBİ’lerde Rekabet Gücü Artırma Stratejileri Serkan ULU
33 Faydalı Bilgiler: Enerjiyi Niçin Verimli Kullanmalıyız?34
Enerji Verimliliğinde “Toplam Faktör Verimliliği” Yaklaşımı ve
Bunun Türkiye’de Uygulanabilirliği Dr. Mustafa Kemal AKGÜL
40 Kara Ulaşım Araçlarının Karbondioksit (CO2) Emisyonlarına
Eko-Verimlilik Yaklaşımı İhsan GÖCEN
47 NEWS: The Kick-Off Meeting of The HESAPRO Project Was
HeldProductivity Statistics Related to The Third Quarter of 2011
Have Been Published
48 Uluslararası Verimlilik İstatistikleri / International
Productivity Statistics
Ulusal Verimlilik İstatistikleri / National Productivity
Statistics
10
28 39
34
463OCAK 2012
-
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Ve-rimlilik Genel
Müdürlüğü’nün (VGM) koordinatörlüğünde yürütülecek olan “Health and
Safety at Work in Relation with Productivity” – “İş Sağlığı -
Güven-liği ve Verimlilik” (HESAPRO) adlı ulusla-rarası projenin
açılış toplantısı 19 Aralık 2011 tarihinde Verimlilik Genel
Müdür-lüğü Konferans Salonu’nda yapıldı. Açı-lış konuşmasını
Verimlilik Genel Müdür Vekili Anıl Yılmaz’ın yaptığı toplantıya;
proje ortaklarının yöneticileri ve yetkili-leri katıldılar.
Verimlilik Uzmanı İlknur Frolet tarafın-dan yapılan sunumda
HESAPRO Proje-si tanıtıldı. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Ba-kanlığı
Verimlilik Genel Müdürlüğü ko-ordinatörlüğünde yürütülecek olan
projenin ortakları, amaçları ve stratejile-rinin de anlatıldığı
sunumun devamın-da, Türkiye’deki işçi sağlığı ve güvenliği
konusunda yapılanlar ve VGM tarafın-dan işçi sağlığı ve güvenliği
konusunda gerçekleştirilen çalışmalar anlatıldı.
Çankaya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç
ise böy-le önemli bir projeyi hayata geçirecek olan tüm proje
ortaklarını tebrik ede-
rek, başarılı bir çalışma süreci temenni-sinde bulundu.
Toplantının devamında proje ortakları temsilcileri kurumlarını
tanıtan sunum-larını gerçekleştirdiler. Bu kapsamda; Çankaya
Üniversitesi’nden Dr. Benhür Satır, Çalışma Koşullarının
İyileştirilme-si Fransız Ulusal Ajansı’ndan (ANACT) Julien
Pelletier, Belçika İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü’nden (PREVENT)
Veronique De Broeck, Finlandiya İş Verimliliği Enstitüsü’nden (TTS)
Veli-Matti Tuure ve Aila-Peippo Pasuri ve Slovak Verimlilik
Merkezi’nden (SLCP) Ľuboslav Dulina ile Zuzana Ságová kurumlarını
ve iş sağlığı ve güvenliği hakkında yürüttükleri çalışmaları
anla-tan birer sunum yaptılar.
Toplantının öğleden sonraki ikinci bö-lümünde projenin web
ortamında da paylaşılacak olan çıktıları üzerinde de ilk çalışmanın
gerçekleştirildiği oturum-da, ortak kuruluşlar, proje çıktılarının
bir Uygulama Kiti formunda ele alınması-nın uygun olacağını
değerlendirdiler. Proje ile ortak ülkelerdeki işçi hakları ve
işverenin görevlerinin mevzuat ile belir-lenen esaslarının yanı
sıra, uygulamaya
yönelik olarak çeşitli örneklerin ve işlet-meler tarafından
kullanılabilecek araç-ların söz konusu Uygulama Kiti ile
yay-gınlaştırılması amaçlanıyor.
Toplantının ikinci gününde ise Proje kapsamında daha önce
planlanan saha ziyaretleri kapsamında İş Sağlığı ve Gü-venliği
Merkezi Müdürlüğü (İSGÜM) ve TERMİKEL A.Ş.’de ziyaretler
gerçekleşti-rildi. İSGÜM’de gerçekleşen ziyarette İS-GÜM Merkezi
Müdürü Çiğdem Ünal’ın açış konuşmasının ardından, Verimlilik Genel
Müdürlüğü Uzmanı Fatma Çil tarafından HESAPRO Projesi hakkında kısa
bilgi verildi. Ardından İSGÜM Uz-manlarından Nurdan Kılıç İSGÜM
ça-lışmaları ve hizmetleri hakkında bir su-num yaptı ve daha sonra
ise İSGÜM Hij-yen Laboratuarları gezilerek ölçüm ya-pan cihazlar
hakkında bilgi verildi. İS-GÜM ziyaretinin ardından, Sincan
Or-ganize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gös-teren ve solo ve ankastre
model elekt-rik, LPG ve doğalgaz ile çalışan her türlü fırın, ocak
ve aspirator üreticisi TERMİ-KEL A.Ş. ziyaret edilerek, fabrikanın
üre-tim yapılan bölümleri gezilerek, iş sağlı-ğı ve güvenliği
uygulamaları hakkında bilgi edinildi.
Avrupa ve Türkiye’den alanında uzman kuruluşlardan oluşan bir
ortaklık yapısı-na sahip olan Projenin ortakları hakkın-daki özet
bilgiler ise şöyle:
ANACT – Çalışma Koşullarının İyi-leştirilmesi Fransız Ulusal
Ajansı: ANACT 1973 yılında, çalışma koşulla-rı ve işletme
etkinliğinin iyileştirilme-si, değişim metotlarının benimsetilme-si
ve çalışanlarla ilgili alanlarda yenilik-çi projelerin hayata
geçirilmesi misyo-nu ile kurulmuştur. Mevcut durumda 300 çalışan ve
26 bölgesel birim ile yıl-da bin 500 işletmeye ulaşmakta ve yılda
yaklaşık 300 faaliyet organize etmekte ve yayın çalışmalarını
sürdürmektedir. ANACT, işveren örgütleri, işçi örgütleri ve devlet
temsilcilerinden oluşan 3 ta-raflı bir yönetim yapısına
sahiptir.
İş Sağlığı - Güvenliği ve Verimlilik Projesi (HESAPRO) Açılış
Toplantısı Gerçekleştirildi
4 OCAK 2012
-
SLCP – Slovak Verimlilik Merkezi: SLCP, 1998 yılında,
Slovakya’da rekabet edebilirlik, verimlilik, kalite ve
yenilik-çilik konularında araştırma ve uygula-ma çalışmalarının
yürütülmesi amacıy-la ulusal bir merkez olarak kurulmuş-tur.
SLCP’nin misyonu; verimlilik ve re-kabet edebilirlik alanlarında
Slovak en-düstrisi ve gündelik yaşamında ileri dü-zeyde bilgi ve
yeterliklerin yaygınlaştı-rılması ve teşvik edilmesi olarak ortaya
konulmuştur.
PREVENT – Belçika İş Sağlığı ve Gü-venliği Enstitüsü: Kâr amacı
gütmeyen bir enstitü olarak, 5 milyon Avro bütçe, 35 kişilik
personel ve üniversiteler, işlet-meler ve hükümet uzmanlarından
olu-şan 150 dış uzman ile faaliyet göster-mektedir. PREVENT,
bağımsız bir araş-
tırma kuruluşu kimliğinde olup politi-ka yapıcılar,
araştırmacılar ve uygulayıcı-lar ile yakın ilişki içinde çalışan
Prevent İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü, araştır-ma ve uygulama
arasında bir köprü gö-revi yapan ve ulusal ve uluslararası eği-tim
programları ile İş Sağlığı ve Güven-liği uzmanları yetiştiren
Prevent Çalışma Yaşamı Akademisi ve kuruluşun Luxem-burg ayaığını
oluşturan Prevent Lux’ten meydana gelen üçlü bir yapıdır.
TTS – Finlandiya İş Verimliliği Ensti-tüsü: TTS, bir araştırma,
geliştirme ve eğitim enstitüsü olarak faaliyet göster-mekte olup
işletmeler ve kuruluşlarla rekabet edebilirlik, verimlilik ve
çalış-ma yaşamının kalitesi konularında çö-züm üretmek üzere ortak
çalışmalar yü-rütmektedir. Kuruluş, yılda yaklaşık ola-
rak 8 bin kişiye çeşitli alanlarda gelişim olanağı sunmakta olup
yılda 100 kadar ulusal ve uluslararası araştırma, geliştir-me ve
eğitim projesinde koordinatör, ortak ya da uzman desteği vererek
gö-rev almaktadır.
Çankaya Üniversitesi: 1997-1998 aka-demik yılında Sıtkı Alp
Eğitim Vakfı ta-rafından kurulan Üniversite, 4 fakülte, 19 bölüm, 2
enstitü altında 12 yüksek li-sans programı, bir mesleki eğitim
okulu ve İngilizce hazırlık sınıfı altında yakla-şık 4 bin 500
öğrenciye eğitim vermek-tedir. Üniversite pek çok uluslararası ve
ulusal fonlu proje yürütmekte, ayrıca İş ve İnşaat Makineleri
Kümesi ve 2010 yı-lında kurulan Anadolu Kümeleri İşbirli-ği
Platformu’nda (AKİP) aktif olarak faa-liyet göstermektedir.
31. Enerji Verimliliği Haftası ve 3. Ulusal Enerji Verimliliği
Forumu İstanbul’da Gerçekleştirildi
Toplumdaki enerji verimliliği kültürü ve bilincinin
artırılmasına yönelik olarak 1981 yılından bu yana her yıl Ocak
ayının ikin-ci haftasında kutlanmakta olan Enerji Verimliliği
Haftası etkinlikleri kapsamında bu yıl 31. Enerji Verimliliği
Haftası ve 3. Ulu-sal Enerji Verimliliği Forumu 12-13 Ocak 2012
tarihlerinde İstanbul’da yapıldı. Etkinliklere Verimlilik Genel
Müdürlüğü’nü temsilen Verimlilik Uzmanları Serdal Ergün ve Yücel
Özkara katıldılar.
Oldukça geniş katılımlı olarak gerçekleşen ve pek çok paralel
oturumlar ile gerçekleştirilen etkinliklerde ülkemizin her
ke-siminden enerji ve enerji verimliliği ile ilgilenen
akademisyenler, kamu ve özel kesimden temsilciler, sivil toplum
kuruluş-
ları ve firmalar yer aldı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın açılışını
yaptığı etkinli-ğe; TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğ-lu, TBMM
Sanayi, Ticaret, Enerji ve Ta-bii Kaynaklar, Bilim ve Teknoloji
Komis-
yonu Başkanı Mahmut Mücahit Fındıklı ve Komisyon Üyeleri;
TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Dr. Kıvanç Dinçer, Yenilenebi-lir Enerji
Genel Müdürü Yusuf Yazar, TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı ile pek çok
bürokrat ve özel kesimden temsilciler katıldılar. Forumun bu yılki
temel konusunun “Enerji Verimliliği Strateji Belgesi” olarak ele
alınan etkinliklerde, Yenilene-bilir Enerji Genel Müdürlüğü’nden
Genel Müdür Yardımcısı Vekili Erdal Çalıkoğlu Belge ile ilgili
olarak ülkemizde 2023 yı-lına kadar planlanan enerji verimliliğine
ilişkin hedefleri; yasal yükümlülükler ve yaptırımlar, teşvik ve
destek sistemleri ile tanıtım, eğitim ve farkındalık yaratma olarak
üç temel üzerinde belirlediklerini ve topyekûn bir gayret ile
ülkemizin enerji verimliliği konusunda ileriye gidebileceğini ifade
etti.
Etkinliklerin ikinci gününde ise Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’ın katılımı ile düzenlenen ödül töreninde beyaz eşya
sektöründe faaliyet gösteren firmalara ödülleri verildi. Başbakan
Erdoğan törende yaptığı konuşmada, bir ülkenin refah seviyesini
belirten önemli bir göstergenin enerji tüketimi olduğunu; bunun
yanında enerji tasarrufunun ise bir ülkenin ge-lişmişlik seviyesini
ortaya koyan en önemli gösterge olduğunu ifade ederek, ülke olarak
yüzde 20 oranında tasarruf hede-fine ulaşabileceğimizi
vurguladı.
5OCAK 2012
-
2011 yılı III. Döneminde; İmalat sanayi genelinde çalışan kişi
başına üretim endeksi önceki yılın aynı dönemine göre %3,3 artış,
bir önce-ki döneme göre ise %4,9 azalış göstermiştir.Bölümler
itibarıyla çalışan kişi başına üretim endeksinde, bir önceki yılın
aynı dönemine göre en büyük aza-lış %11,06 ile “bilgisayarların,
elektronik ve optik ürünlerin imalatı”, en büyük artış ise %23,64
ile “ağaç, ağaç ürünleri ve mantar ürünleri imalatı (mobilya
hariç)” bölümlerinde gerçekleşmiştir.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürlüğü,
Resmi İstatistik Programı kapsamında hesapladığı ve ya-yınladığı Üç
Aylık Ulusal Verimlilik İstatistikleri’nin 2011 yılı III. dönemini
2 Ocak 2012 tarihinde kamuoyuyla paylaşmış-tır. Bu dönemde de EFİS
Rev.2’ye (Avrupa Birliğinde Ekonomik Faaliyetlerin İstatistikî
Sınıflandırılması) göre sanayinin “B-Madencilik Taşocakçılığı”,
“C-İmalat Sanayi” ve “D-Elektrik, Gaz, Buhar ve İklimlendirme
Üretimi ve Dağıtımı” kısımları, Ulusal Verimlilik
İstatistikleri’nin kapsamını oluşturmuştur. Ana Sanayi Grupları
Sınıflaması (MIGs) çerçevesine uygun şe-kilde 5 sanayi grubunda da
istatistikler yayımlanmıştır.
Şekil 1. İmalat Sanayinde Üç Aylık Çalışılan Saat Başına Üretim
Endeksi ve Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi
Şekil 1’de imalat sanayi genelinde çalışan kişi başına üretim
endeksi ve çalışılan saat başına üretim endeksi değerleri
ve-rilmiştir. Çalışan kişi başına üretim endeksi, 2011 yılı üçüncü
döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre (2010 yılı III.
dönemine göre) %3,3 artarak 113,5 değerine ulaşmıştır. Çalışan kişi
başına üretim endeksi, bir önceki döneme göre (2011 yılı II.
Dönemine göre) ise %4,9 azalmıştır. 2011 yılı ilk döneminde,
çalışılan saat başına üretim endeksi, bir önceki yılın aynı
dönemine göre %3,9 artarak 118 değerine ulaşmıştır. Çalışılan saat
başına üretim endeksinde, bir önceki döne-me göre ise %2,6 azalış
gözlenmiştir.
Şekil 2. İmalat Sanayi Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi
Değişimlerinin Yapısı
ÜÇ AYLIK ULUSAL VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİ 2011 YILI ÜÇÜNCÜ
ÇEYREĞİ SONUÇLARI AÇIKLANDI
Dursun BALKAN - Faik Yücel GÜNAYDIN - Nazlı SAYLAM BÖLÜKBAŞ -
Yücel ÖZKARA Verimlilik Uzmanları (Verimlilik Genel Müdürlüğü)
6 OCAK 2012
-
İmalat sanayi genelinde verimliliğin belirleyicileri olan üretim
ve istihdam endeksleri incelendiğinde, 2011 yılının üçün-cü
çeyreğinde, bir önceki yılın aynı dönemine göre (2010 III. çeyrek)
istihdam endeksinin %4,9 ve üretim endeksinin de %8,3 artması ile
verimliliğin %3,28 arttığı gözlenmiştir. 2011 yılının üçüncü
çeyreğinde, 2011 yılının ikinci çeyreğine göre istihdam endeksi
%1,5 artarken üretim endeksi %3,4 azalmıştır. Bu etkilerle birlikte
imalat sanayi çalışan kişi başına üre-tim endeksi bahsedilen
dönemler karşılaştırıldığında %4,9 azalmıştır. Bu tarz dönemlik
değişimler mevsimsel etkiler içer-diğinden yıllık değişimlerin
izlenmesi daha sağlıklı sonuçlar elde edilmesini sağlayacaktır. Bu
doğrultuda, imalat sanayi çalışan kişi başına üretim endeksi ve
mevsimsel etkilerden arındırılmış endeks Şekil 3’te birlikte ele
alınmıştır.
Şekil 3. İmalat Sanayi Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi ve
Mevsimsel Etkilerden Arındırılmış Endeks
İmalat sanayi için mevsimsel etkilerden arındırılmış çalışan
kişi başına üretim endeksi incelendiğinde yukarıdaki deği-şimler
gözlenmiştir (bkz: Şekil 3). Bu serinin; 2011 yılı III. döneminde,
2010 yılı III. dönemine göre yıllık bazda %3,24 artış gösterdiği
ortaya çıkmıştır. Bir önceki dönem olan 2011 II. Çeyrek ile
kıyaslandığında ise 2011 III. dönemine ait bu seri-nin %1,43
azaldığı ortaya çıkmıştır.Şekil 4’te toplam sanayi ile madencilik,
imalat sanayi ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve
dağıtımı kısım-ları için bir önceki döneme göre değişimleri
orijinal seri ve mevsimsel etki içermeyen seriler gösterilmektedir.
Şekil ince-lendiğinde özellikle madencilik ve elektrik, gaz, buhar
ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı kısımları için bulunan
oriji-nal serilerin büyük dalgalanmalar gösterdiği, buna karşın
reel değişimlerin çok daha küçük olduğu görülmektedir. Bu iki
sektörde mevsimsel etkilerden arındırılmış serilerin orijinal
serilere göre daha az dalgalanmalar göstermesi sektörlerin
karakteristik özelliklerinden kaynaklanmaktadır. İmalat sanayi ve
toplam sanayide ise madencilik ve elektrik, gaz, buhar ve
iklimlendirme üretimi ve dağıtımı kısımları ile
karşılaştırıldığında mevsimsel etkilerden arındırılmış seri ile
orijinal seri arasındaki farkların daha az olduğu ortaya
çıkmaktadır.
Şekil 4. Mevsimsel Etkilerden Arındırılmış ve Orijinal Serilere
Göre Bir Önceki Döneme Göre Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksindeki
Değişim
2011 IV. Dönemi kapsayan Ulusal Verimlilik İstatistikleri’nin
bir sonraki yayım tarihi 2 Nisan 2012’dir. Ulusal Verimlilik
İstatistikleri’ne http://vi.sanayi.gov.tr adresinden
ulaşılabilmektedir.
7OCAK 2012
-
Yerli Marka Asansör Atağı…Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Nihat Ergün, Çırağan Sarayı’nda düzenlenen “Türk Asansör Sektörü
ile İnşaat Sektörü Buluşması”nda yaptığı konuşmada dışa açık bir
ekonomi modeliyle hareket eden Türkiye’nin, ihracat ve ithalat
arasında bir denge kurması gerektiği-ni kaydetti. Bu dengenin
kaybolmasının, özellikle cari açığın finans-manında sıkıntılar
yaşanmasına ve ülke tasarruflarının azalmasına neden olduğuna
işaret eden Bakan Ergün, özellikle içinde bulunu-lan hızlı büyüme
süreçlerinde, toplumun ihtiyaçlarının yerli ürün-lerle
karşılanmasının, dış ticaret dengesinin korunmasında büyük önem
taşıdığını anlattı.2023 yılına kadar, Türkiye’nin hemen her yerinde
çok önemli kentsel dönüşüm projelerinin hayata geçirileceğine
değinen Ergün, yeni asansör ihtiyacının yanında, eski asansörlerin
yenilenmesi de icap edeceğini, tahminen eskimiş, miadını doldurmuş,
güvenlik sorunu
olan ve kazalara sebep olabilecek olan 200 bin civarında
asansörün yenilenmesi gerektiğini bildirdi. Asansör sektörünün hem
iç pazarda hem de dış pazarda büyük bir potansiyel taşıdığını ifade
eden Ergün, önemli bir değişim geçiren asansör sektörünün de bu
pazardan önemli pay alması gerektiğini ve alacağını düşündüğünü
aktardı. Ergün, birçok sektörde olduğu gibi asansör firmalarının
da, ne yazık ki sürekli bölündü-ğüne ve küçüldüğüne değinerek, oysa
bu firmaların şirket evlilikleri yaparak büyümelerinin, ölçek
ekonomisinden yararlanmalarının ve böy-lece markalaşarak dünyaya
açılmalarının gerektiğini söyledi. Bakanlığının, KOSGEB ve TÜBİTAK
gibi kurumların, Ar-Ge ve işbirliği konuların-da önemli destekleri
bulunduğuna değinen Ergün, “Mesela birkaç asansör firmamız bir
araya gelerek, KOSGEB’in işbirliği-güçbirliği progra-mından
yararlanarak ortak Ar-Ge ve tasarım merkezi kurabilirler. Bu
çerçevede bütün asansör firmalarımızı bu tür desteklerden
yararlanma-ya davet ediyorum” dedi.
“Türkiye Tıbbi Cihaz Sektörü Yatırım Fırsatları ve Kamu
Destekleri Çalıştayı” Düzenlendi
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Tıbbi Cihaz Üreticileri
Derneği’nin (TÜDER) işbirliği ile düzenlenen “Türkiye Tıbbi Cihaz
Sektörü Yatırım Fırsatları ve Kamu Destekleri Çalıştayı” Bilkent
Otel’de gerçekleştirildi.Çalıştay’da konuşma yapan Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, önümüzdeki yıllar-da büyük sağlık
projelerinin de hayata geçmesiyle Türkiye’nin sağlık turizminde de
büyük bir atılım yapacağı düşünüldüğünde tıbbi cihazlar sektörünün
büyük öneme sahip olduğunu ifa-de etti. Ergün, her alanda olduğu
gibi tıbbi cihazlar sektöründe de ürünlere değer katılmasının
önemli olduğunu vurguladı. Ergün, cari açıkla ilgili sorunun da
orta ve uzun vadede yerli üre-ticilerinin ürünlerine katacağı
değerle çözülebileceğini belirterek, “Ürettiğimiz ürünler yüksek
katma değerli olmazsa ve ileri teknoloji içermezse o zaman bu
alandaki açığımızı kapatama-yız. Üretim ve teknoloji kapasitemizi
artırarak hem dışarıya daha fazla ürün ihraç edebilir, hem
de ithalatta karşıladığımız ihtiyaçları yerli üretimle ikame
edebiliriz. Şu an üzerinde çalıştığımız ve yakında açıklayacağımız
teşvik paketini de cari açık sorununu çözen bir perspektifle
hazırlıyoruz. Hükümet olarak geride kalan sürede kamunun büyük alım
gücünü fiyatları düşürmek için ciddi manada kullandık. Bu konuda
başarılı da olduk, ama aynı gücü savunma sanayinde ofset
uygulamalarla kullandığımız gibi ilaç sana-yi gibi diğer
sektörlerde de kullanmamız gerekiyor” diye konuştu.
“Mesleki Rehberlik ve Danışmanlık Hizmetleri Alanında Ulusal
Forum Oluşturulması Çalıştayı” Ankara’da Gerçekleştirildi
Avrupa Rehberlik Merkezi (Euroguidance) 2011 yılı faaliyetleri
kapsamında “Mesleki Rehberlik ve Danışmanlık Hizmetleri Alanında
Ulusal Forum Oluşturulması Çalıştayı” 14-15 Aralık 2011 tarihleri
arasında Ankara’da gerçekleştirildi. Çalıştay’a Bilim, Sanayi ve
Tek-noloji Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürlüğü uzmanları da
katıldı.2009 yılında Kapadokya’da düzenlenen “3. Mesleki Rehberlik
ve Danışmanlık Hizmetleri Konferansı” çıktılarından olan Ulusal
Forum ve “Mesleki Bilgi, Rehberlik ve Danışmanlık Hizmetlerinde
İşbirliği Mutabakat Belgesi”nden yola çıkılarak gerçekleştirilen
etkinlikte Ulu-sal Forum’un “statüsü”, “temel görevleri” ve
“kalite-iletişim” konularında 3 ayrı grup çalışması yürütülerek bu
alanlarda öneriler hazır-landı. Mutabakat Belgesi’ne taraf olan
kuruluşlardan 60’a yakın temsilcinin katıldığı Çalıştay sonucunda,
ulusal forumun İŞKUR ve MEB koordinasyonunda “Ulusal Mesleki
Rehberlik ve Danışmanlık Kurulu” olarak faaliyet gösterecek şekilde
tasarlanması önerildi.
8 OCAK 2012
-
Girişimcilik Konseyi KurulduBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Nihat Ergün’ün yanı sıra Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)
Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türk Sanayicileri ve İşadamları
Derneği (TÜ-SİAD) Başkanı Ümit Boyner, Türkiye İşadam-ları ve
Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Başkanı Rızanur Meral’in de
aralarında bu-lunduğu Konsey çatısı altındaki 32 kurum ve kuruluşun
temsilcisi, Girişimcilik Manifestosu-na imza attı. Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, 4 Ocak 2012 tarihinde kurulan
Gi-rişimcilik Konseyi’nin, girişimcilerin finans-manını çözmek
için, yerli ve yabancı finans kaynaklarına ulaşımı kolaylaştırmaya,
risk sermayesi fonları ve iş melekleri gibi alter-natif finansal
araçları geliştirmeye yöne-lik eylemler hazırlayacağını bildirdi.
Ergün,
Türkiye Girişimcilik Konseyi’nin kuruluş töreninde yaptığı
konuşmada, Türkiye’nin, son yıllarda gerçekten çok önemli
değişimler yaşa-dığını, yıllardır birikmiş birçok sorununa çözüm
üretirken, geleceğin güçlü Türkiye’sini inşa edecek adımları da
atmaya başladığını kay-detti. Bakan Ergün konuşmasında,
Türkiye’nin, bugün birçok açıdan dünyada ekonomi çevrelerinin en
çok takdir ettiği ülkelerin başın-da geldiğini söyledi. 2010
yılında yüzde 9 oranında büyüyen Türkiye ekonomisinin, 2011 yılında
da yüzde 8 civarında büyüyeceğini dile getiren Ergün, Türkiye’nin
TİM verilerine göre, 2011 yılında 135 milyar Dolar civarında
ihracat gerçekleştirdiğini anımsattı. Türkiye’nin, her açıdan
girişimciler için çok daha cazip bir merkez olma özelliği
kazandığını söyleyen Ergün, Türkiye’de girişimciliğin daha ileri
sevi-yelere taşınması gerektiğini de belirtti.
Girişimcilik ManifestosuManifesto’da şunlar kaydedildi:
“Ülkemizin çalışkan ve dürüst girişimcileri için, 32 kuruluş, aynı
çatı altında toplanarak güçlerimizi bir-leştirdik. Bu güç birliği
ile ülkemiz girişimcilerine daha hızlı bir işleyiş, daha etkin bir
iş ortamı yaratmayı amaçladık. Türkiye’yi sadece kendi
coğrafyasının değil, dünyanın en büyük ekonomik güçlerinden biri
yapmak idealiyle bir araya geldik. Girişimci dostu bir ekosis-tem
için yeni stratejilerin belirlenmesini sağlayacağız. Girişimcilik
kültürünü yaygınlaştıracağız. Girişimci adaylarının bilgi ve finans
kay-naklarına erişimini kolaylaştırmak için çalışacağız.
Girişimcilere yönelik iletişim ağlarının geliştirilmesini
destekleyeceğiz. Eko girişimci-lik, sosyal girişimcilik, inovatif
girişimcilik, genç girişimcilik ve kadın girişimciliği gibi tematik
alanlarda girişimciliği destekleyeceğiz. Gi-rişimcilerin ihracata
yönlendirilmesi ve dünya pazarlarında uluslararası rakipleriyle
yarışacak rekabet gücünü kazanmaları için çalışaca-ğız.
Girişimcilik konusunda iletişim bilgilendirme, araştırma ve veri
toplama ortamlarının ileri standartlara eriştirilmesi için
çalışacağız. İş hayatına atılacak girişimci adaylarını
destekleyeceğiz. Bu manifestoda imzası bulunan kurumlar olarak, bir
vizyon etrafında ortak hare-ket etmek için buluştuğumuz
Girişimcilik Konseyi çatısı altında girişimcilerimize gereken her
türlü desteği vereceğimize söz veriyoruz.”
Konsey’in Başkanlığını Bakan Nihat Ergün yürütecekGirişimcilik
Konseyinin Başkanlığını, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat
Ergün yürütecek. Konseyin, sekretarya hizmetlerini ise KOSGEB
İdaresi Başkanlığı yerine getirecek.
Konsey’deki kuruluşlarGirişimcilik Konseyi altında yer alan 32
kuruluş şöyle: Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı,
Ekonomi Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı,
Maliye Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlı-ğı, Hazine Müsteşarlığı,
KOSGEB, İŞKUR, TÜBİTAK, YÖK, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
(TOBB), TOBB Kadın Girişimciler Kurulu, TOBB Genç Girişimciler
Kurulu, TOBB Türkiye Girişim Sermayesi Meclisi, Türkiye Esnaf ve
Sanatkarları Konfederasyonu (TESK), Anadolu Aslan-ları İşadamları
Derneği (ASKON), ENDEAVOR Derneği, Genç Yönetici ve İşadamları
Derneği (GYİAD), Türkiye Kadın Girişimciler Derne-ği (KAGİDER),
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), Teknogirişim
İşletmeleri Araştırma Geliştirme (TEKNOGİRİŞİM) Derne-ği, Teknoloji
Geliştirme Bölgeleri Derneği (TGBD), Türkiye İş Kadınları Derneği
(TİKAD), Türkiye Genç İş Adamları Konfederasyonu (TÜ-GİK), Türkiye
İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON), Türkiye Genç
İşadamları Derneği (TÜGİAD), Tüm Sanayici ve İşadam-ları Derneği
(TÜMSİAD), Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ve
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD).
9OCAK 2012
-
Makale Sürdürülebilir Yarınlar İçin; “Sürdürülebilir Tüketim ve
Enerji Verimliliği”
10 OCAK 2012
… Dünya Beyaz Adam’ın düşmanıdır ve Beyaz Adam onu fethetti mi
ilerle-meye devam eder (…) Annesi dün-yaya ve kardeşi göğe, satın
alınan, yağma edilen, koyunlara ya da par-lak boncuklara değişilen
birer mal-mış gibi davranır; iştahı dünyayı yi-yip bitirecek ve
geride sadece bir çöl bırakacaktır (…) Bu son, bize bir sır…Çünkü
son Bufalo katledildiğinde, vahşi atlar ehlileştirildiğinde,
orma-nın gizli köşeleri insan kokusuyla dol-duğunda ve diri tepeler
konuşan tel-lerle lekelendiğinde… Anlamamız mümkün değil ki;
çalılık nerede?… Gitmiş!… Ve kıvrak taylara, av hay-vanlarına
elveda demek nedir? (işte) Yaşamın sonu ve yaşamaya çalışma-nın
başlangıcı…” (1)
Seattle, 1854İnsanoğlu önceleri sadece doğadan al-dığını
tüketiyordu. Sonra üretim ve ti-cari etkinliklere yöneldi. Sanayi
devri-mi ve arkasından küreselleşme pazarın olağanüstü büyümesine
neden oldu. Ancak, bu ekonomik etkinlikler sırasın-da iyice tahrip
olan doğa, artık alarm vermeye başladı .Bugün ise bu durum artık
yarınları, ya-şamın sürdürülebilirliğini tehdit eder hale
gelmiştir. Çünkü insanoğlu, sana-yileşme sürecinde kendi yaşam
orta-mını oluşturan; toprağı, su ve havayı yani doğayı da
acımasızca tüketmiştir. Sonuç, dünyamıza küresel ısınma, ik-lim
değişiklikleri, ekosistemlerin tah-
1 1854 yılında, Duwarmish Kızılderililerinin Reisi Seattle,
kendisinden topraklarını satmasını isteyen ABD Başkanı Franklin
Pierce yazdığı mektuptan alınmıştır. Bu mektup Birleşmiş Milletler
Çevre Koruma Teşkilatınca, çevre üzerine şimdiye dek bilinen en
güzel ve en içten anlatım olarak yayınlanıp simgeleşmiştir.
SÜRDÜRÜLEBİLİR YARINLAR İÇİN; “SÜRDÜRÜLEBİLİR TÜKETİM ve ENERJİ
VERİMLİLİĞİ”
Ferda HEKİMCİ / Verimlilik Uzmanı (Verimlilik Genel
Müdürlüğü)
-
Makale Sürdürülebilir Yarınlar İçin; “Sürdürülebilir Tüketim ve
Enerji Verimliliği”
11OCAK 2012
rip olması vb. çevresel sorunlar olarak geri dönmüştür. Nitekim
Birleşmiş Mil-letler raporları bu tükeniş ve tahribatın en önemli
sonucu olan “Küresel ısın-manın son elli yılda insan eliyle
ya-ratıldığını ve yüzyıllarca süreceğini” ortaya koymakta.Oysa,
insanoğlu; kendi eliyle yarattığı bu duruma karşı da bir şeyler
yapabil-melidir...Bu yolda yapılabilecek en akılcı şey ise “Sınırlı
kaynakların verimli, bilinç-li ve duyarlı kullanılmasıdır”. Bu
çer-çevede “Sürdürülebilir Tüketim ve Üretimi” sağlayabilmektir.
Sürdürüle-bilir yarınlar için sürdürülebilir kalkın-mayı
başarabilmektir.
Enerji ve Küresel Isınma İnsanlar yeme, içme, ısınma, ulaşım vb.
yaşam etkinliklerini (tüketimleri-ni) karşılayabilmek için enerji
harcar-lar. İnsanların bu tüketimlerini karşıla-yabilmeleri,
yaşamlarını sürdürebilme-leri için ise çeşitli mal ve hizmetlerin
üretilmesi gerekir. Böylece hem tüke-tim hem de üretim için
enerji harcanır. Bu ekonomik etkinlikleri gerçekleştire-bilmek için
ortaya çıkan enerji gereksi-nimi ise çok büyük ölçüde fosil
yakıtlar denilen kömür, petrol ve doğalgaz gibi enerji
kaynaklarından karşılanmakta; bunun sonucu olarak atmosfere
baş-ta karbondioksit olmak sera gazları sa-lınmaktadır. Bilim
adamlarınca küresel ısınmanın en önemli nedeni olarak ilk sırada
tüketim ve üretim etkinlikleri sı-rasında atmosfere salınan sera
gazları gösterilmektedir.İnsanların çeşitli faaliyetleri
(tüketimle-ri) için enerji kullanımının % 49, endüst-rileşmenin %
24, ormansızlaşmanın % 14, tarımın % 13 oranında küresel ısın-maya
katkısı olmaktadır
(http://www.cevreorman.gov.tr/hava_02.htm).Sanayi devrimiyle
başlayan ve küre-selleşmeyle olağanüstü gelişerek yay-gınlaşan
olağanüstü tüketim ve üretim süreci sonucu karbon salınımı %31’lik
bir artış göstermiştir (Atalık, 2005).
Küresel Isınma, Verimlilik?Bugün küresel ısınma nedeniyle
dün-yamızın içinde bulunduğu geri dönül-mesi bir hayli zor olan
durum dikkate alındığında; artık iyice sınırlı olan kay-nakların
üretim ve tüketimde daha et-kin ve yararlı kullanılması bir tercih
ol-maktan öteye adeta bir zorunluluk ola-rak algılanmalıdır.
Günümüzde tüketi-min ve buna koşut olarak üretimin hız-la artması
sonucu ortaya çıkan küresel ısınma, iklim değişiklikleri vb.
çevresel sorunlar, “sürdürülebilirlik” ve “ve-rimlilik”
kavramlarını gündeme ge-tirmektedir. Buna göre, “verimlilik”
kavramının artık sadece çıktılarla girdi-ler arasında oransal bir
kavram olmak-tan çok; “çevreye saygı ve sürdürüle-bilirlik”
esaslarını da içermesi gerek-mektedir. Bu çerçevede, gelinen
nok-tada kural, koşul, sınır tanımadan bi-linçsizce yapılan
tüketimi karşılayabil-mek için yapılacak olan üretimin eko sistemin
yeniden üretme ve özümse-me kapasiteleri dahilinde olması, yani
sürdürülebilir olması gerekmektedir. Bu anlamda verimlilik ve
sürdürülebi-lir gelişme arasında yakın pozitif bağ-lantılar olduğu
açıktır (Prokopenko, 2006:13). Eko-Verimlilik (Temiz Üretim),
Enerji Verimliliği, Su Verimliliği gibi yaklaşım-larla sağlanacak
olan kaynak tasarrufu ile bir yandan aşırı enerji kullanımı, aşı-rı
tüketim ve aşırı atık oluşumu kayna-ğında önlenerek
azaltılabilecek; diğer yandan ise zarar gören çevrenin ken-dini
yenileyebilmesine, küresel ısınma-nın hızının azaltılmasına ve
doğal çev-reden gelecek nesillerin de faydalan-masına olanak
sağlanacaktır (MPM, 2011). Bu bağlamda “verimlilik kavra-mının
günümüzde, yalnızca üretim-de kullanılan etmenler ile üretilen mal
ve hizmetlerin nitelik ve niceliği arasın-da bir oran” olarak
açıklanması, çeşitli yönlerden yeterli görülmemekte; “tü-ketim”
alanının da “verimlilik alanı” olarak algılanması zorunlu
olmaktadır (MPM, 2006).
Sürdürülebilir Yarınlar İçin…1970’lere kadar yalnızca bireylerin
ya-şam düzeylerinin artırılmasını hedef-leyen ekonomik gelişmeye
odaklanan insanoğlu, 1970’li yılların başında çev-re konusunda da
bilinçlenmeye başla-mış ve 1972 yılında Roma Kulübü’nün “Büyümenin
Sınırları” adlı raporu-nun yayınlanması ile başlayan süreç, 1987
yılında “Sürdürülebilirlik” dü-şüncesinin yazına girmesi ile hız
ka-zanmıştır (ODTÜ, 2008). Süreç içerisin-de gelişen çok çeşitli
tanımlar arasın-da Dünya Çevre Komisyonu sürdürüle-bilirlik
kavramını; “insanların mevcut ihtiyaçlarını, gelecek nesillerin
ihti-yaçlarını karşılayabilecek kaynak-ların miktarını ve şeklini
etkileme-den karşılayabilmesi” olarak tanım-lamıştır (WCED,
1991:6). Günümüzde insanlığın yarınları da yaşayabilme-sinin
olmazsa olmazı tüketimde ve üretimde sürdürülebilirliğin
sağla-masına bağlıdır. Oysa insanlık, doğa-ya hakim olabilmek
düşüncesiyle yeni teknolojiler geliştirip, bu teknolojiyi yönetme
gücünü kullanarak, doğada kurulu dengelerin bozulmasına yol
aç-maktadır. Bu bozulma, doğal kaynakla-rın üretim sürecine
sokulması ve bu sü-reç içerisinde yer alan üretim-tüketim
faaliyetleri sonucu oluşan atık ve artık-ların çevrenin sınırlı
özümseme kapa-sitesi dikkate alınmadan doğaya ve-rilmesi ile
meydana gelmektedir. İn-sanların sınırsız ihtiyaçlarının
gi-derilmesi için kullanılan doğal kay-nakların sınırlı olması
çevre ile eko-nominin uyumlaştırılmasını gerek-li kılmaktadır
(Hertvvich, 2005:1-6 ve Jackson, 2005: 19-36).
Sürdürülebilir Kalkınma; Sürdürülebilir Tüketim ve Üretim 2002
yılında Johannesburg’ta gerçek-leştirilen Dünya Sürdürülebilir
Kalkın-ma Zirvesi’nde sürdürülebilir tüke-tim ve üretim
sürdürülebilir kalkınma-nın ön koşulu olarak kabul edilmiştir. Bu
çerçevede sürdürülebilir tüketim ve üretim, çevre alanındaki
küresel politi-kaların iş dünyasına ve tüketiciye yansı-
-
Makale Sürdürülebilir Yarınlar İçin; “Sürdürülebilir Tüketim ve
Enerji Verimliliği”
12 OCAK 2012
yan uygulamalarının önemli bir parçası olarak değerlendirilmeye
başlanmıştır (http://www.rec.org.tr/sayfa.asp?id=l). Haziran
2003’de Fas’ın Marakeş kentin-de yapılan Sürdürülebilir Tüketim ve
Üretim Uluslararası Uzmanlar Toplantı-sı ile başlatılan ve
“Sürdürülebilir Tü-ketim ve Üretim için 10 Yıllık Çerçe-ve
Programı”nın oluşturulması ile so-nuçlanan Marakeş Süreci’nde
Sürdürü-lebilir Üretim ve Tüketim Süreci (STÜ) konusunda öncelikler
belirlenerek, ulu-sal ve bölgesel girişimlerin
gerçekleş-tirilmesine karar verilmiş ve “toplum-sal ve ekonomik
gelişmenin ekosis-temin taşıma kapasitesi içerisinde
gerçekleştirilmesi gerektiği” vurgu-lanmıştır. Günümüzde STÜ
konusun-da bölgesel stratejilerin belirlenme-si ile konu üzerinde
ulusal plan hazır-lamak isteyen ülkelere gerekli danış-manlığın
sağlanması amacıyla ulusla-rarası ve bölgesel uzman
toplantılarıy-la Marakeş Süreci devam ettirilmekte-dir
(UNEPa,2005). Gelinen noktada, aşı-rı baskı altındaki bir
ekosistemden kay-naklanan ciddi çevresel etkiler nede-niyle,
kaynakların etkin kullanımı (yani verimlilik), sürdürülebilir
gelişmenin sağlanması açısından temel bir strateji haline gelmiştir
(Prokopenko, 2006:13). Diğer yandan tüketim ve üretimin salt
azaltılması anlamına gelmeyen STÜ kavramı yüksek verime sahip
üretim teknoloji ve yöntemlerinin kullanı-mıyla, aynı miktarda
üretim için daha az doğal kaynak ve enerji kullanımı ve daha az
atık üretimi prensibine dayan-maktadır (TTGV,
2011:8).Sürdürülebilir tüketim ve üretim kav-ramı çevresel
kaygıların yanısıra; do-ğal kaynakların korunması, yoksullukla
mücadele, endüstriyel verimlilik, eko-nomik kalkınma, sağlık,
eğitim ve ya-şam kalitesi gibi pek çok farklı alana hitap
etmektedir (UNEP b, 2005). Bu bağlamda sürdürülebilirlik,
toplum-daki tüm öğelerin işbirliğini özellikle de üretici ve
tüketicilerin ortak hareket etmelerini gerektirmektedir.
Bireyle-rin bilinçli bir şekilde kaynakları yöne-tebilmeleri ve
sürdürülebilirliği sağla-
maları için “3-R” den söz edilmektedir. Bunlar; Azaltmak
(Reducing), Yeni-den Kullanma (Reusing), Geri dönü-şüm (Recycling)
olarak açıklanmakta-dır (Gönen, Özmete, 2006:50-55). Bu yaklaşım
ile “kaynakların bir yaşam döngüsünün olduğu” kabul edilmek-tedir.
Bu yaklaşım üretimde Eko Verim-liliğin olduğu kadar; tüketimde ise
“bi-linçli”, “etik ve yeşil” tüketimin kodlarını da
oluşturmaktadır.
Sürdürülebilir Tüketim Sürdürülebilir tüketim, sürdürülebilir
kalkınma paradigmasına bağlı olarak geliştirilmiştir.
Sürdürülebilir gelişme paradigması hem sürdürülebilir tüketi-mi hem
de sürdürülebilir üretimi içer-mektedir. Çoğu kez de
sürdürülebi-lir üretim ve tüketim (STÜ) faaliyet-leri,
sürdürülebilir tüketim kavramı altında birleştirilmektedir
(McLaren, 2007). Sürdürülebilir tüketim kavramı, 1992 yılında
Rio’da düzenlenen Dünya Zirvesi’nin sürdürülebilir gelişme eylem
planı çerçevesinde yer alan Gündem 21 Belgesi 4. bölümde “küresel
ekolo-jik çevrede sürekli artan bozulmanın başlıca nedeni,
özellikle gelişmiş ül-kelerde sürdürülemez üretim ve tü-ketim
kalıplarının sergilenmesidir” saptamasıyla yer alarak yazına
girmiş-tir. Bu zirve sonucunda, “sürdürülebilir gelişmeyi sağlamak
ve insan eylem-lerinin ekolojik çevreye karşı olum-suz etkilerini
en aza indirmek için tü-ketim kalıplarını değiştirmek,
insa-noğlunun en büyük mücadelelerin-den biridir” denilmiştir (UN,
1992). Norveç Çevre Bakanlığı tarafından 1994 yılında geliştirilen
ve OECD’nin 2002 raporunda yayınlanan tanım-lamaya göre
sürdürülebilir tüketim; “gelecek kuşakların gereksinim-lerini
dikkate alarak, yaşam dön-güsü bakışıyla doğal kaynakların, toksik
maddelerin, atık salınımla-rının ve çevreyi kirletici maddele-rin
kullanımını en aza indirgerken temel gereksinimleri karşılayan ve
daha iyi bir yaşam kalitesi sunan
mal ve hizmetlerin kullanımıdır” (Seyfang, 2004:324).
Sürdürülebilir tüketim, “satın alma karar sürecinde sosyal ve
çevresel kaygıları güden ve pazarı dönüştü-rebilecek etkiye sahip
yeşil ve etik tüketiciler tarafından, öbürlerine göre daha verimli
bir biçimde üre-tilmiş malların tüketilmesidir” (Sey-fang,
2005:294). Bir yönüyle sürdürüle-bilir tüketim, “hem tüketicileri
hem de politik karar organlarında yer alanları güçlü araçlarla ikna
etme-ye dayanan bir olgudur” (Veenho-ven, 2004:1-2). Sürdürülebilir
tüketim, “endüstriyel üretimin neden olduğu ekolojik sorunlara bir
çözüm oluş-turma arayışında olan bir söylem-dir” (Dolan, 2002:170).
Aslında, dünyada var olan tüketimle il-gili birbirine zıt iki temel
sorun bulun-maktadır. Bunlar; aşırı tüketim ve ye-tersiz tüketimdir
(Clark, 2007:492). Bu yüzden, sürdürülebilir tüketim kavra-mı
“gelişmiş” ve “gelişmekte-az geliş-miş” ülkeler için farklı anlama
gelmek-tedir (Cohen, 2010:3). Örneğin, dün-yanın en zengin çeyreği,
tüm tüketi-min % 86’sını; en yoksul çeyreği ise % 1.3’ünü
gerçekleştirmektedir. Bu şekil-de dünyanın bir bölümü tüm
kaynak-ları kayıtsızca tüketirken, bir başka bö-lümü ise temel
gereksinimlerini bile karşılayamamaktadır.İşte sürdürülebilir
tüketim, dünya üzerindeki bu eşitsizliği gidermeyi amaçlamaktadır.
Sürdürülebilir üretim alanında kaynak-ların etkin kullanımı ve
temiz üretim vb. gibi başarılı uygulamalara rastlan-sa da,
sürdürülebilir tüketim alanında henüz çok az başarı sağlanmış
görün-mektedir (Veenhoven, 2004:1). Ürün boyutuna göre ise
sürdürülebilir tüketim; “geliştirilen ürünlerin, daha az doğal
kaynak ve enerji kullanı-larak, daha az atık oluşturacak, bü-yük
ölçüde geri dönüşebilecek veya geri dönüşmese de atıkları çevre-ye
zararlı olmayacak, kullanımın-da en az doğal kaynak tüketimi
ge-
-
Makale Sürdürülebilir Yarınlar İçin; “Sürdürülebilir Tüketim ve
Enerji Verimliliği”
13OCAK 2012
rektirecek, dayanıklı ve onarılabile-cek biçimde üretilen
ürünlerin tüke-timidir. Sürdürülebilir yaşam biçimi ise, çevreyi
öbür yaşam biçimlerine oranla daha az incitecek davranış-ları
sergileyen ve toplumsal eşitsiz-liklere daha az bağlı olacak
biçimde tüketim davranışlarının sergilenme-si sonucu oluşmaktadır”
(Hertwich, 2002:2). Yapılan tanımlardan da anlaşılacağı gibi;
sürdürülebilir tüketim düşünce-si, gelecek kuşaklara daha iyi bir
dün-ya bırakmayı amaçladığı için “uzun erimli”; ayrıca, tüm
in-sanlığın katılımını gerektirdi-ği için de “bütüncül” bir
yak-laşımdır. Üzerinde yaşadığımız dünyayı insan bedenine
ben-zetirsek, bizlerin de bu bedenin farklı organlarında ya da
doku-larında yaşayan mikroorganiz-malar olduğumuz söylenebi-lir.
İnsan bedeninin herhangi bir organı, dokusu ya da hücre-sinde
yaşanan işleyiş bozuklu-ğu tüm sistemin işleyişini boz-makta ve
sorun giderilemezse sonuç ölüm olmaktadır. Bu yüz-den dünya
üzerindeki tüm ül-kelerin, işletmelerin ve halkla-rın
(tüketicilerin) sürdürülebi-lir tüketim çabalarına girişme-si
gerekmektedir (SCR,2006:4).
Etik Tüketicilik, Ekolojik Yurttaşlık, Temiz (Sürdürülebilir)
Tüketicilik İngiltere ve ABD’de de 1990’lı yılların başlarında
başlayıp tüm batıya yayılan Etik Tüketicilik (Ethical Consumerism)
bilinciyle “etik tüketiciler” küresel şir-ketlerce az gelişmiş
ülkelerin hammad-de kaynaklarının, küçük çiftçi ve imalat-çılarının
ürünlerinin çok düşük fiyatlarla sömürülmesine de karşı çıkmış,
ayrıca tüketim tercihlerinde çevre ve ekolojik değerleri öne
çıkarmışlardır. Kısaca, etik tüketiciler artık “kalite” ve
“tüketici odaklılığın” yanına “sosyal sorum-luluk” bilincini ve
“etik değerleri” de koyuyor. İşte; “pazarı kendi istemi
doğrultusunda oluşturup, yönünü
çizebilmenin kendi elinde olduğu-nun” bilincinde olan batılı
tüketici, ar-tık bilinçli tüketicilik ilkelerine “etik
tü-keticiliğin insancıl ve çevreci naifliği-ni” de ekliyor ve
böylece ekonomik ey-lem yeni bir trend kazanıyor (Hekimci,
2007a:14-15). Akdeniz Üniversitesi’nde gerçekleştirilen Yerel
Gündem 21 ça-lışmalarından yola çıkarak Etik Tüketi-ciliği;
“tüketicinin evrensel hakların-dan olan ‘seçme hakkının’ etik
ola-rak üretilen veya topluma, çevre-ye zararlı olmayan mal ve
hizmet-
lerden yana kullanması” şeklinde ta-nımlayabiliriz. Bu seçimin;
“tüketici-nin söz konusu üretim ürünlerini sa-tın alması yönünde
olduğu gibi, tü-keticinin aksine bir üretimi almama hakkını
kullanarak boykot etmesi” şeklinde de olabileceğini söyleyebili-riz
(Hekimci, 2010: 106-109). Bu yakla-şımından hareketle, “etik
tüketici ol-mak demek; bir yumurta satın al-mak kadar kolay veya
çocuk işçiler-ce üretilen ürünlerin boykot edilme-si ya da çevreye
en az zararlı ürünün seçilmesi kadar da karmaşık” olabile-cektir.
Etik sınıfa giren ürünler ise; orga-nik tarım ürünleri, tasarruflu
ampuller, yenilenebilir kaynaklardan enerji temi-ni, geri dönüşümlü
kağıt ve onaylan-
mış ormanlardan üretilmiş ağaç ürün-leri olarak sıralanabilir
(Akdeniz, 2007).Diğer yandan, tüketicilerin satın alma karar
sürecinde “ekolojik yurttaş” gibi davranmalarıyla sürdürülebilir
tüketi-me ulaşmak olasıdır. Ekolojik yurttaşlık ise, “günlük
yaşantımızda yaptığımız davranışların (seçimlerin) öbürleri
üzerindeki ekolojik etkilerini azalt-mayı hesap ederek,
gerektiğinde tü-ketim kalıplarını değiştiren ve nasıl yaşamamız
gerektiğini sorgulayan” bir kavramdır (Seyfang, 2005:291). Bu
çerçevede tüketicilerin çevre dostu tüketime yönelik tutum ve
davranışları gündeme gel-mektedir. Çevre dostu tüke-tim, “tüketim
eyleminin her safhasında çevreye verilecek zararı en aza indirerek
çevre-sel faydayı düşünmek” ola-rak tanımlanabilir. Çevre dostu
tüketim; ekolojik, geri dönüş-türülebilir ve ihtiyacımız kadar
ürünleri tüketerek sergilenebi-leceği gibi doğayı kirletmeyen,
çevre projelerini destekleyen ve çevre dostu ürünler üreten
firmaların ürünlerini satın ala-rak da gösterilebilir (Yılmaz ve
Arslan, 2011:1-10).Yukarıdakilerin hep birlikte de-ğerlendirilmesi
sonucu temiz (sürdürülebilir) tüketicilik ise
“tüketicilerin, sosyal sorumlu, etik ve bilinçli tüketicilik
ilkeleri kapsamın-da, çevresel davranışları benimseye-rek, çevre
dostu ürünleri tercih edip, özel tüketim davranışlarında ekolo-jik
yurttaşlık temellerinde yapacak-ları politik ve çevreci seçimlerle,
tü-ketimlerinin ekolojik etkilerini azalt-mayı ilke edinerek, doğal
kaynakla-rın, toksik maddelerin, atık salınım-larının, çevreyi
kirletici maddeler ile ürünlerin kullanımını en aza indirge-yen ve
dünya üzerindeki yetersiz tü-ketimi ve gelecek kuşakların
gereksi-nimlerini dikkate alan tüketim anla-yışıdır” şeklinde
ortaya konulabilir. Bu bağlamda sosyal sorumlu, etik, bilinç-li
tüketiciler temiz (sürdürülebilir) tüke-
-
Makale Sürdürülebilir Yarınlar İçin; “Sürdürülebilir Tüketim ve
Enerji Verimliliği”
14 OCAK 2012
ticilik gereklerinden hareketle “doğal kaynakları koruyan, daha
az kaynak kul-lanıp daha az atık oluşturan, üretimde verimliliği
artırarak sürdürülebilir kal-kınmaya olanak sağlayan temiz
(sürdü-rülebilir) üretime talep yaratacaklardır.
Enerji VerimliliğiEnerji verimliliği de STÜ gibi sürdürü-lebilir
kalkınmanın önemli bir argü-manını oluşturmaktadır. Enerji
verim-liliği; enerjide arz güvenliğinin sağlan-ması, dışa
bağımlılıktan kaynaklanan risklerin azaltılması, enerji
maliyetleri-nin sürdürülebilir kılınması, iklim deği-şikliği ile
mücadelenin etkinliğinin artı-rılması ve çevrenin korunması gibi
ulu-sal stratejik hedefleri tamamlayan ve bunları yatay kesen bir
kavramdır. Sür-dürülebilir kalkınmanın öneminin git-tikçe daha çok
anlaşıldığı günümüz-de, enerji verimliliğine yönelik çaba-ların
değeri de aynı oranda artmakta-dır
(http://www.eie.gov.tr/duyurular/EV/EV-Strateji_Belgesi/ENVER_Strate-ji_Belgesi-Taslak_20110730.pdf).
Enerji verimliliği; yaşam standardımı-zı, üretim kalitesini ve
miktarını düşür-meden, daha az enerji kullanarak aynı
miktardaki işi yapabilmektir. Gaz, bu-har, ısı, hava ve
elektrikteki enerji ka-yıpları enerji verimliliğiyle önlenir,
atık-lar değerlendirilir ya da gelişmiş tekno-lojiler
kullanılarak, üretimi düşürme-den enerji talebi azaltılır.
Enerji verim-liliği; daha verimli enerji kaynaklarının
kullanımının yanı sıra gelişmiş endüst-riyel süreçler ve
enerji geri kazanımları gibi etkinliği artırıcı önlemlerle de
ger-çekleştirilebilir
(http://www.wwf.org.tr/pdf/enerjiverimliligi.pd). Bugün herkes
tarafından kabul edi-len bir gerçek ise en ucuz enerjinin, verimli
kullanım sonucu tasarruf edi-len enerji olduğudur. Sonuçta enerji
tasarrufuyla ek kaynak kullanılmadı-ğından çevre de korunmuş
olacaktır. Enerji Verimliliği ve İnsana Özgü Yaklaşımlar İnsanlığın
çevresel sorunlarla ve bu so-runlarla başa çıkmasında yine
“insan”
ve “insana özgü davranışların öne-mi” ortaya çıkmaktadır.
Çevresel so-runların çözümünde en önemli etken-lerden olan “enerji
verimliliği”ni sağla-yabilmek için asgaride birer insan ola-rak
hepimizin ortak noktalarından ha-reket etmek ise en akılcı ve etkin
yol olacaktır. Bunlardan en önemlisi; “ev-rensel anlamda ortak
tüketici kimli-ğimizdir”. Bu ortak noktalardan bir di-ğeri ise
“yaşadığımız ülke bazında ortak yurttaş kimliğimiz” olacaktır.
Küresel pazarının en önemli gücü hali-ne gelmiş olan “tüketici”; bu
kimliğini yaşadığı ülkenin “yurttaşı” olmakla da “seçmen
kimliğiyle” birleştirmekte-dir. Tüketici olarak nedeni olduğumuz
ekonomik etkinlikleri (üretim, tüketim vb. etkinlikleri) yerine
göre tüketici-yurttaş kimliğimizle yönlendirebilir, ye-rine göre de
iş, aile ve özel yaşamımız-da yapabileceğimiz bilinçli tercihlerle
“Çözümün Bir Parçası” olabiliriz. Za-ten “talebin çevreci ürünlere
yönelişi”, üreticileri de çevre konusunda daha hassas olmaya
zorlayacaktır. Bu gerçek karşısında “tüketicilerin davranışları-nı
gözden geçirmesi” gerekir. Bu doğ-rultuda, sosyal ve çevresel
duyarlılık-ları ön plana alarak farklılık yaratıp, re-kabette ön
tutmak isteyen sosyal so-rumluluk sahibi firmaların ürünleri ile
“Sürdürülebilir-Temiz Üretim / Eko-Yeşil Verimlilik” yöntemleriyle
tekno-lojilerini geliştiren firmaların ürünleri tercih edilerek,
pazarın çevre dostu mal ve hizmetlerden oluşmasını, bu doğrul-tuda
da işletmelerin sosyal sorumluluk almaları sağlanmalıdır. Nitekim,
sosyal sorumlu, etik, bilinçli tüketicilerce yara-tılan talep son
yılarda “Kurumsal Sos-yal Sorumluluk”, “SA Sosyal Sorum-luluk
Standartları”, “Kurumsal Va-tandaşlık”, “Etik Ticaret” kavramı-nı
ortaya çıkarmıştır. Bu alandaki geliş-meler; Yeşil Pazarlama
Stratejileri ile desteklenmektedir. Başta “enerji kul-lanımı” olmak
üzere üretimde çevresel etkileri de içeren “Eko-Yeşil Verimli-lik”
ya da “Sürdürülebilir-Temiz Üre-tim” yaklaşımı hızla gelişmektedir.
Ta-
rımda ise “Ekolojik Tarım” uygulama-ları ile kimyasal gübre,
ilaçların topra-ğı ve suyu kirletmesinin önüne geçile-bilmek
olasıdır (Hekimci, 2007 b:52-60).Diğer yandan insanlar “yurttaş”
kimlik-leriyle devletten çeşitli hizmetler alırlar. Bu bağlamda
“devletin hizmet üretici kimliği” ile “yurttaşın tüketici kimli-ği”
gündeme gelir. Devletin görevi bu hizmetleri en etken ve etkili bir
biçimde sunarak “Yurttaş Mutluluğu”nu sağ-lamaktır. Sağlık,
Güvenlik ve Sağlıklı Bir Çevrede Yaşama Hakkı evrensel kabul
edilmiş tüketici hakları olarak tüm yö-netimleri bağlar. Öte yandan
demok-rasi, sosyoekonomik açıdan tüm etkin-liklerin
yurttaş-tüketici ve kamuoyu ile uyum içerisinde karşılanmasını
gerekli kılar (Hekimci, 2003:72-79). Dolayısıyla,
“tüketici-yurttaş-seçmen” kimliğinin ortaya koyularak bu
doğrultuda, çevre-yi koruyucu mevzuat ve uygulamaları yaşama
geçirmesi ısrarla talep edilme-lidir . Bu durum son dönem çağdaş
tü-ketici hareketinde tüketicilerin “Ekolo-jik Yurttaşlık”
yaklaşımı doğrultusunda yapacakları politik ve çevreci tercihleri
öne çıkacaktır. Bu çerçevede ülkelerin; sanayi, ulaşım, tarım ve
ticaret politika-larında, çevreyi koruyucu önlemlerin, mevzuat ve
uygulamaların vakit geçi-rilmeden yaşama geçirilmesi; bu bağ-lamda
tüketicilerin temiz tüketim yo-lunda bilinçlendirilerek, temiz
üretime yönelik talep baskısını oluşturması ge-rekmektedir. İşte bu
noktada demokra-tik rejimlerde yönetim üzerinde baskı
oluşturabilecek olan en etkili demok-ratik gücün, üzerinde seçmen
kimliğini de barındıran tüketiciler, bilinçli, ekolo-jik yurttaşlar
olacağı unutulmamalıdır. Uzmanlar ülkemizdeki binalarda sa-dece
çatı yalıtımı, pencerelerde çift cam kullanımı, sızma kayıplarının
azal-tılmasıyla; soba ve kalorifer gibi ısıt-ma sistemlerinde iyi
işletme ve verim-li ısıtma sistemlerinin kullanılmasıy-la önemli
boyutta enerji tasarruf edi-lebileceğini belirtmektedirler. TMMOB
Enerji Komisyonunun verdiği bilgile-re göre verimli elektrikli
cihazlarının
-
Makale Sürdürülebilir Yarınlar İçin; “Sürdürülebilir Tüketim ve
Enerji Verimliliği”
15OCAK 2012
ve aydınlatma sistemlerinin de kulla-nılmasıyla ülkemizdeki
binalarda ya-pılabilecek enerji tasarrufu potansi-yeli ortalama 4.7
Milyon Ton Eşdeğer Petrol’ü bulmaktadır
(http://www.emo.org.tr/ekler/045c59a90d7587d_ek.pdf?tipi=3&turu=X&sube=14).
Bu durum, her birimizin kişisel etkinlik-lerimiz nedeniyle
kullandığımız enerji-den tasarruf etmemizi zorunlu kılmak-tadır.
Günlük yaşamımızda yapacağı-mız küçük değişiklikler ve enerji
verim-li cihazları tercih edip kullanarak enerji-nin daha etkin ve
verimli kullanılması-na katkı sağlayabiliriz.(2)
Sonuç olarak; sürdürülebilir yarınlar ancak yaşamını bilinçle
sürdüren du-yarlı insanlara bağlı olarak şekillenebi-lecektir. Bu
süreçte STÜ, enerjinin ve-rimli kullanımı başlıca yaşamsal bir
gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır. Bunun motor gücünün ise tüm
sosyo-ekonomik süreçlerde “sosyal sorumlu, etik” davran ve
temiz-sürdürülebilir tü-ketime yönelen bilinçli tüketiciler
ola-cağı şüphesizdir.
Yine bu yazı kısıtlarında değinilme-se de, yeri gelmişken temiz
bir tüketi-me yönelecek olan “tüketici”nin; “bil-gilendirilme” ve
“eğitilme” hakları doğ-rultusunda eğitilmesi ve bilinçlendiril-mesi
Evrensel Tüketici Hakları yönüyle ekonomik etkinliklerin
içerisindeki ilgi-li çevrelere ve özellikle de bu etkinlikleri
düzenleme durumunda olan devlete, önemli, kaçınılmaz, ödev ve
görevler yüklemekte olduğunu vurgulamadan geçmek bir eksiklik
olacaktır. Zira, sür-dürülebilir tüketim, ancak hepimiz bir-likte
çalışırsak başarılabilecektir. “Bun-dan böyle, sürdürülebilir yaşam
ve gelişim süreci büyük ölçüde bilinçli tüketici davranışlarına
odaklanmak-tadır” (Babaoğul ve Altıok, 2008:304-402).2 Konuyla
ilgili kapsamlı bilgi için bakınız (Hekimci, 2007: 52-60). Küresel
İklim Değişikliği (İzmir Panel Konuşmaları), II. Oturum/“Küresel
İklim Değişikliği’ne Karşı Ne Yapabiliriz ?”, Milli Prodüktivite
Merkezi Yayını, 52-60, İzmir.
KAYNAKÇA • Akdeniz Ü. (2007). Yerel Gündem 21, “Sürdürülebilir
Turizm-Sözlük”,
www.akdeniz.edu.tr/muhfak/cevre/coastlearn.../glossary.htm.
Erş.Tarihi:12.7.2008.
• Atalık A.T. (2005). “Küresel Isınma, Su Kaynakları ve Tarım
Üzerine Etkileri”, www.zmo.org.tr , 11. 4.2007.
• Babaoğu,M. ve Altınok, N. (2008). “Sürdürülebilir Tüketim ve
Tüketici Eğitimi”, 13. Uluslararası Pazarlama Kongresi Bildiri
Kitabı, 394-402, Çukurova Ü., Adana.
• Clark, G. (2007). “Evolution of the Global Sustainable
Consumption and Production Policy and the United Nations
Environment Programme’s (UNEP) Supporting Activities”, Journal of
Cleaner Production, No.15.
• Cohen, B. (2010). “A Guidance Framework for Mainstreaming
Resource Efficiency and Sustainable Consumption and Production in a
Developing Country Context”, Environment, Development and
Sustainability.
• Dolan, P. (2002). “The Sustainability of Sustainable
Consumption”, Journal of Macromarketing, Vol.22, No.2.
• Gönen,E. Özmete, E. (2006).”Aile ve Tüketici Bilimlerinin
Sürdürülebilirlik Perspektifi” I. Uluslar arası Ev Ekonomisi
Kongresi, (50-55).
• Hekimci, F. (2003). “Yurttaş Mutluluğu”, 3. Kalite Sempozyumu
Bildiriler Kitabı, TMMOB Makine Mühendisleri Odası Yayını,72-79,
Bursa.
• Hekimci, F. (2007a) “Etik Tüketicilik ve Etik Ticaret I”, MPM
Anahtar Dergisi, 226, 14-15, Ankara.
• Hekimci,F. (2007b). Küresel İklim Değişikliği (İzmir Panel
Konuşmaları), II. Oturum,“Küresel İklim Değişikliği’ne Karşı Ne
Yapabiliriz ?”, Milli Prodüktivite Merkezi Yayını, 52-60,
İzmir.
• Hekimci, F. (2010). “Yeni ekonominin Yükselen Değerleri: Etik
Tüketicilik ve Etik Ticaret”, Türkiş Dergisi, Sayı 397, s.106,109,
Ankara.
• Hekimci, F. (2011). “Bir Yaşam Biçimi Olarak Enerjinin Verimli
Kullanımı” , IPA, BEEAMS-Aday ve Üye Ülkelerde Enerji Veriminin
Arttırılması Çalıştayı Sunumu, Istanbul.
• Hertwich, E. (2002). “Life-Cycle Approaches to Sustainable
Consumption”, Workshop Proceedings Interim Report, International
Institute for Applied Systems Analysis, Laxenburg, Austria.
• Hertwich, E.G. (2005). “Consumption and Industrial Ecology”
Journal of Industrial Ecology, 9, 1-6.
• Jackson,T. (2005). “Live Better By Consuming Less?” Journal of
Industrial Ecology,9 (l-2), 19-36.
• Mc Laren, S.J. (2007), Defining a Role for Sustainable
Consumption Initiatives In New Zealand, 2nd International,
Conference on Sustainability Engineering and Science, Auckland, New
Zealand.
• MPM, (2006). MPM-Amaç Alanları, Stratejik Amaçlar, Amaçlar ve
Hedeflerin Oluşturulması Altyapı Çalışmaları Raporu, Ankara.
• MPM, (2011). 100 Soruda Verimlilik-Genel, Yayına Hazırlanmış
Kitapçık.
• ODTÜ, (2008). ODTÜ Çevre Topluluğu, “Çevresel Duyarlık
Bağlamında Davranış Biçimi Olarak
sürdürülebilirlik”www.cevre.metu.edu.tr/node/24 , Erişim Tr.
2012.
• Prokopenko, J. (2006). “Verimliliği Teşvik Kuruluşları:Evrim
ve Deneyim’’, MPM Yayınları, No: 675, Ankara.
• Seyfang, G. (2004). “Consuming Values and Contested Cultures:
A Critical Analysis of the UK Strategy for
• Sustainable Consumption and Production”, Review of Social
Economy, Vol.62, No.3.
• Seyfang, G. (2005). “Shopping for Sustainability: Can
Sustainable Consumption Promote Ecological
• Citizenship?”, Environmental Politics, Vol.14, No.2.
• TTGV. (2011). Sanayide Eko Verimlilik (Temiz Üretim) Kılavuzu:
Yöntem ve Uygulamalar, s.8. Ankara.
• UNEP. (2005:a). Making the Marrakech Process Work, Discussion
Paper, 2nd Expert Meeting on The 10-Year Framework of Programmes on
Sustainable Consumption and Production, San José, Costa Rica, 5-8
September 2005.
• UNEP,(2005:b). “Advancing Sustainable Consumption in Asia”, A
Guidance Manual, Unep, Europeaıd, Asıa Proeco.
• United Nations Conference on Environment & Development Rio
de Janerio, Brazil, 3 to 14 June 1992 AGENDA 21,
http://www.un.org/esa/sustdev/documents/agenda21/english/Agenda21.pdf,
Erişim Tr. 9.1.2012.
• Veenhoven, R. (2004). “Sustainable Consumption and Happiness,
Driving Forces and Barriers to Sustainable
• Consumption”, International Workshop, University of Leeds.
• WCED. (1991). Ortak Geleceğimiz, (Çev: Belkıs Çorakçı), (6)
TÇSV Yayınları, Ankara.
• Yılmaz V. Arslan T. (2011). “Üniversite Öğrencilerinin Çevre
Koruma Vaatleri ve Çevre Dostu Tüketim Davranışlarının
İncelenmesi”, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi
,Cilt/Vol.: 11 - Sayı/No: 3 : s. 1–10 .
• _____, (2006). I Will If You Will, SCR (Sustainable
Consumption Roundtable),
England,www.sd-commission.org.uk/publications/downloads/I_Will_If_You_Will.pdf
(20.07.2007).
•
http://www.eie.gov.tr/duyurular/EV/EV-Strateji_Belgesi/ENVER_Strateji_Belgesi-Taslak_20110730.pdf
, Erişim Tr. 4.1.2012.
•
http://www.emo.org.tr/ekler/045c59a90d7587d_ek.pdf?tipi=3&turu=X&sube=14,
Erişim Tr. 3.10.2010.
• http://www.wwf.org.tr/pdf/enerjiverimliligi.pdf, Erişim Tr.
8.1.2012.
• www.cevreorman.gov.tr/hava_02.htm,1.11.2007
• http://www.rec.org.tr/sayfa.asp?id=l, Erişim Tr.2010.
-
Makale Enerji ve Verimlilik
ENERJİ ve VERİMLİLİK
Serdal ERGÜN - Yücel ÖZKARA Verimlilik Uzmanları
(Verimlilik Genel Müdürlüğü)
Bir ekonominin performansını belir-leyen pek çok faktör
bulunmaktadır. Sanayi yapısı, mevcut teknoloji, ser-maye birikimi,
işgücü, hammadde gibi etmenlerin yanı sıra iş ilişkileri, işgücünün
niteliği, entelektüel ser-maye, teknolojinin bilgi boyutu gibi pek
çok somut ve soyut faktör; üre-timi, verimliliği, gelişmeyi,
kalkınma-yı, gelir dağılımını ve pek çok iktisa-di göstergeyi
etkilemektedir. Ülkele-rin ana hedeflerinden biri olan eko-nomik
gelişme ve bu bağlamda şe-killenen kalkınma kavramları ekono-minin
yönetimi açısından ön planda olmuştur. Refah artışının ve bu
ar-tışın dengeli dağılımı toplumsal ve sosyal gelişme için
gereklidir. Üretimin bahsi geçen hammadde kaynakları arasında
enerji bütün sek-törlerin ana girdisi olduğundan her zaman ayrı bir
konumda yer almış-tır. Enerjinin rolü her zaman önem-li olduğu
gibi, günümüzde dünya-nın içinde bulunduğu sosyal ve siya-sal
dönüşümler paralelinde gelişen teknoloji ve ekonomiler ile daha da
artmaktadır. Ekonomik gelişmeler enerji tüketimlerinde artışı
berabe-rinde getirdiği gibi artan ekonomik büyüme ve enerji
tüketimi ile birlik-te özellikle fosil yakıt kullanımından
kaynaklanan sera gazı salımlarında tedirgin edici artışlar ortaya
çıkmak-tadır. Sera gazı emisyonlarının küre-sel iklim değişikliği
ile dünyamızın geleceğini tehdit etmesi ve berabe-rinde getirdiği
sürdürülebilir kalkın-
16 OCAK 2012
-
Makale Enerji ve Verimlilikma sorunları dünya gündeminin ön
sıralarında yer almaktadır.Özellikle gelişmekte olan ülkelerde
ortaya çıkan, dünya genelinde ener-ji taleplerindeki hızlı artışlar
ve bu-nun yol açtığı çevresel etkiler ülke-leri daha çevreci enerji
politikalarına yönlendirmektedir. Küresel düzey-de emisyon
oranlarını düzenlemeye yönelik ilk önemli adım 1997 yılında
başlayan Kyoto Protokolü sürecidir. Günümüzde de bu protokolün
de-vamı niteliğinde benzer çalışmalar ülkeler arasında devam
etmekte ve dünyanın geleceğine dair hedefler ve buna yönelik
programlar oluştu-rulmaya çalışılmaktadır. Küresel iklim
değişikliğinin önlen-mesi sürecinde petrol, doğalgaz ve kömür gibi
fosil yakıtların giderek daha tehditkâr bir durum arz etme-si ve
fosil yakıtların tükenebilir ni-telikte olması gerçeği ile artık
ülke-ler enerji üretim ve tüketim kom-pozisyonlarında yeni
arayışlara yö-nelmektedirler. Bu arayışları iki ana eksende
yürütüldüğü söylenebilir: Kaynak çeşitliliğinin artırılması ve
enerji verimliliği. Kaynak çeşitliliği-nin artırılması konusunda
ülkelerin hem uluslararası boyutta stratejik hem de tükenmeyen
enerji kaynak-ları olan yenilenebilir enerji kaynak-ları üzerinde
teknolojik yönelimleri ortaya çıkmaktadır. Enerji verimlili-ği
konusunda ise özellikle gelişmek-te olan ülkeler için önemli bir
potan-siyel mevcuttur. Özellikle, enerjinin yoğun olarak
kullanıldığı sanayi kol-ları ile binalar ve ulaşımda yapılacak
iyileştirmeler yoluyla enerji tüketim-lerini düşürmek ve enerji
talepleri-nin ekonomik gelişmeyi engelleme-den yönetilmesi
hedeflenmektedir. Türkiye için duruma bakacak olur-sak, ülkemiz
enerjide dışa bağımlılı-ğı yüksek bir ülkedir. Ekonomik ge-lişme
çabası ve beraberinde getir-diği artan enerji talebi ile bunun yol
açtığı çevresel etkiler göz önü-ne alındığında enerji
verimliliğinin
ve kaynak çeşitliliğinin artırılması ül-kemiz için kritik bir
öneme sahip ol-maktadır.
AVRUPA BİRLİĞİ’NİN YENİLENEBİLİR ENERJİ POLİTİKALARIEnerji
tüketiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam ener-ji
kaynakları arasındaki payını ar-tırmaya yönelik çalışmalar gelişmiş
ve gelişmekte olan ülkelerin gün-demlerinde yer almaktadır. Avru-pa
Birliği’nin 2000’li yıllar ile birlik-te bu konularda bazı
düzenlemele-ri olmuştur. Avrupa Birliği’nin yenile-nebilir enerji
politikalarının üzerinde yoğun biçimde durmasının ardında üç temel
sebep vardır. Bunlar, AB’nin enerji kaynakları konusunda büyük
oranda dışa bağımlı olması sebebiy-le enerjide kaynak
çeşitlendirilmesi-ne gidilmesi zorunluluğu ve son ola-rak AB’nin
karbondioksit salımında dünya sıralamasında Amerika Birle-şik
Devletleri ve Çin’den sonra üçün-cü sırada yer almasıdır [1].
Avrupa Komisyonu 1997 yılında ha-zırladığı “Gelecek için enerji:
Yeni-lenebilir Enerji Kaynakları-Topluluk Stratejisi ve Eylem
Planı” başlıklı Be-yaz Kitap’ta yenilenebilir enerjile-rin toplam
enerji tüketimindeki pa-yını 2010 yılı itibarıyla AB genelin-de
%12’ye çıkarmayı hedeflemiştir. Ancak 2010 yılında bu hedefin
tut-turulamadığı ancak %10’lar seviye-sinde kaldığı görülmektedir.
2001 yılında ise Avrupa Birliği, “Yenilene-bilir Enerji
Kaynaklarından Üretilen Elektrik Enerjisini Teşvik Hakkında
Direktif”i uygulamaya koymuş ve bu direktif ile birlikte, AB
çapında elekt-rik üretiminde kullanılan yenilenebi-lir enerji
kaynaklarının payının 2010 yılıyla birlikte %21 oranına
çıkarıl-ması hedeflenmiştir. Ancak bu oran 2010 yılında %19 olarak
gerçekleş-miştir. 2007 yılına gelindiğinde ise Komisyon,
“Yenilenebilir Enerji Yol Haritası”nı sunarak enerji tüketimin-deki
yenilenebilir enerjilerin payı-nın 2020 itibarıyla %20’ye
çıkarılma-
sının zorunlu hale getirilmesi tek-lif edilmiştir. Biyoyakıtlar
için ise as-gari %10’luk bir hedef öngörülmüş-tür [2]. 2007
yılındaki Avrupa Komisyonu, Avrupa’nın enerji politikası ile
ilgi-li 2020 yılına dört adet temel hedef koymuştur [3]. Bu
hedefler:
•2020 yılında sera gazı emisyonlarının 1990 yılı seviyelerine
göre en az % 20 azaltılması, •Enerji verimliliğinin 2020 yılına
kadar % 20 iyileştirilmesi, •Yenilenebilir enerjini payının % 20’ye
çıkarılması, •Ulaşımda kullanılan yakıtlarda biyoyakıtların payının
%10’a çıkarılmasıdır.
Bu hedefler ile birlikte yenilenebi-lir enerji kaynakları
içerisinde güneş enerjisinin daha ön planda olduğu görülmektedir.
Ülkemiz ise 2023 yı-lında elektrik enerjisi üretiminde
ye-nilenebilir enerjilerin payının en az %30 olmasını
hedeflemektedir.
ENERJİ VERİMLİLİĞİ ve TÜRKİYEÜlkemizde, bina sektöründe %30,
sanayi sektöründe %20 ve ulaşım sektöründe %15 olmak üzere önem-li
düzeyde enerji tasarruf potansi-yeli olduğu tespit edilmiştir.
Ener-ji verimliliği için nereden başlanma-lı diye sorusuna
enerjinin en çok ne-relerde kullanıldığına bakarak yanıt
aranmalıdır. Sanayi kesimi Türkiye’de birincil enerjinin %24’ünü,
elektriğin ise %47’sini kullanmaktadır. Elekt-riğin yaklaşık dörtte
biri de mes-kenlerde tüketilmektedir. Bu veriler enerji
verimliliğinde hangi alanla-ra odaklanılması gerektiğini
göster-mektedir. Sanayi kesimi en çok ener-ji tüketen kesim olmakla
birlikte, bi-nalar ve ulaşım da üzerinde titizlikle durulması
gereken alanlardır. Ayrıca ülkemiz ekonomik büyüme sürecinde enerji
tüketimi hızla ar-tan bir konumdadır. Yapılan araştır-malar
göstermektedir ki, ekonomik
17OCAK 2012
-
Makale Enerji ve Verimlilikbüyüme hızı 1 birim olan bir ülkenin
enerji talebi 1 birimden fazla artmak-tadır. Ülkemizin yıllık
enerji tüketimi %4-5, yıllık elektrik enerjisi ihtiyacı da %7-8
civarında artmaktadır. Türkiye, OECD ülkeleri içerisinde geçtiğimiz
10 yıllık dönemde enerji talep artışının en hızlı gerçekleştiği
ülke konumunda-dır. Aynı şekilde ülkemiz, dünyada 2000 yılından bu
yana elektrik ve doğal-gazda Çin’den sonra en fazla talep artışına
sahip ikinci büyük ekonomi konu-mundadır. Bu gerçek, ekonomik
gelişme hızımız ile birlikte ülkemizin ener-ji ihtiyacının
önümüzdeki yıllarda daha da artacağı konusunda öngörüleri
güçlendirmektedir. Artan enerji ihtiyacı ile birlikte enerji
yatırımları da arta-cak, bu da ekonomik ve finansal gereksinimleri
ve çeşitli sektörel güçlükleri ile beraber ortaya çıkacaktır. Oysa
enerji verimliliği, yatırım ihtiyacını azaltan, atıl kapasitelerin
kullanılmasını ve etkin kaynak kullanımını gerektiren bir ol-gudur.
Bu sayede daha rasyonel yatırımlar ve daha dengeli bir enerji
piyasa-sı gündeme gelecektir.Enerji yoğunluğu, ülkeler arası
karşılaştırma yapmak amacıyla sıkça kullanı-lan göstergelerden
biridir. Enerji yoğunluğu, Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla başına
tüketilen Ton Eşdeğer Petrol cinsinden enerji miktarıdır. Ülkelerin
rekabet-çiliğini etkileyen, ekonomik gelişmelerini enerji
verimliliği anlamında ifade eden bu gösterge, enerji yoğunluğu
düşük olan ülkelerin birim hâsıla üret-mek için daha az miktarda
enerji harcadıklarını göstermektedir. Enerji yo-ğunluğu
incelendiğinde ülkeler arası ciddi farklılıklar olduğu
gözlenmekte-dir. Bu durum gerek teknolojik farklılıklardan, gerekse
ülke sanayilerinin ya-pısal farklılıklarından kaynaklanmaktadır.
Aşağıdaki Şekil 1’de bazı seçilmiş ülkeler ile Türkiye’nin enerji
yoğunlukları verilmiştir.
Şekil 1. Türkiye ve bazı seçilmiş ülkelerde yıllara göre enerji
yoğunlukları (Kaynak: Eurostat)
Şekil 1’de verilen ülkelerin enerji yoğunluklarına yıllar içinde
bakıldığın-da Türkiye’nin (2009 yılında) dünyanın enerji yoğunluğu
en az ülkesi olan Japonya’ya kıyasla yaklaşık olarak üç kat daha
enerji yoğun bir ekonomiye sahip olduğu görülmektedir. Oysa
Japonya, enerjide dışa bağımlılığı olduk-ça yüksek bir ülke olmakla
beraber, enerji yoğunluğunda dünyadaki en ba-
şarılı ülke konumundadır. Gelişmiş ülkeler olan ABD, Japonya,
Almanya ve Fransa’da 2000 yılından bu yana bir düşüş eğilimi göze
çarpmaktadır. Bu durum ülke olarak enerji verimli-liği konusunda
kat edeceğimiz uzun bir yol olduğunu göstermektedir. Enerji
yoğunluğunda kısa ve orta vadede bir azalma yaşanması, enerji
verimliliği ile mümkün olacaktır. Sa-nayide enerji yoğunluğunun
azal-ması rekabet gücünü doğrudan et-kileyen bir faktör olarak
karşımıza çıkmaktadır. Elektrik enerjisinin yoğun kullanıl-dığı bir
diğer kesim meskenlerdir. Meskenler ile birlikte tüm binaları
düşündüğümüzde enerji verimlili-ğinin artırılabileceği pek çok alan
or-taya çıkmaktadır. Bunlardan ilki ya-lıtımdır. Isıtma-soğutma
sistemleri daha etkin çalışan ve iyi bir şekilde yalıtılmış binalar
ile enerji verimlili-ği büyük ölçüde sağlanabilir. Elekt-rik
tüketen ev aletlerinde çevreye duyarlı ve enerji verimliliği yüksek
ürünlerin tasarım ve üretimi ile ilgili yapılan ve gelecekte
yapılacak olan düzenlemeler ile meskenlerde ener-ji verimliliğinde
önemli ilerlemelerin olacağı beklenmektedir. Meskenler-de enerji
verimliliğini sağlayacak bir başka teknoloji de kojenerasyon
uy-gulamalarıdır. Kojenerasyon, bir sistemde kayıp olarak dışarı
atılan enerjiyi kulla-narak başka amaçlar için kullanma amacını
esas alır. Geleneksel elektrik üretiminde verim ortalama %30-40
civarındadır. Termik kaynaklı santral-lerde elektrik üretiminde
ciddi mik-tarda ısı açığa çıkmakta ve üretim için kullanılan ısıdan
arta kalan bu ısı enerjisi kojenarasyon sistemleri ile
değerlendirilebilmektedir. Gelenek-sel sistemlerde ısıtma ve
soğutma için gereken buhar, sıcak su, soğuk su ayrı sistemlerde
üretildiğinde faz-ladan enerji ihtiyacı ortaya çıkmak-tadır. Ancak
atık ısının geri zamanı-mı ile kojenerasyon sistemlerinde
18 OCAK 2012
-
Makale Enerji ve Verimlilikçevrim verimi %60-70’lere
çıkabil-mektedir. İklimlendirme maliyetleri-nin düşürülmesi ve
verimliliğin art-tırılması kojenerasyon sistemlerinin kullanımı ile
sağlanabilir. Kojenaras-yon sistemlerinin uygulama alanla-rı enerji
üretim tesislerinin yanı sıra demir-çelik, çimento, cam gibi di-ğer
sanayi tesisleri ve okul, hasta-ne, alış veriş merkezi, oteller
gibi bi-nalar olabilir. Kojenerasyon, ayrıca kendi sistemi dışında
yer alan mes-ken gruplarının ihtiyaç duyduğu ek enerji tüketimini
kendi ürettiği ısı ile azalttığı için fazladan emisyon olu-şumunu
da önlemekte ve binalar-dan kaynaklanan sera gazı emisyon-larını
düşürmektedir.Ulaşımda ise karayolu taşımacılığı-nı yoğun olarak
kullanan ülkemi-zin enerji verimliliği anlamında ya-pabileceği pek
çok şey bulunmak-tadır. Bunların başında toplu taşı-manın
özendirilmesi ve artırılması yer almaktadır. Rakamlara bakacak
olursak ülkemizde yolcu taşımacılı-ğının %95’i, yük taşımacılığının
da %91’i karayolunda gerçekleşmek-tedir. Toplu taşımanın
artırılması ile başlayacak önlemler, şehir içi tra-fik yoğunluğunu
azaltmaya yönelik önlemler, farklı ulaşım türlerinin en-tegrasyonu
ve yönetimi gibi pek çok önlem ile devam ettirilebilir. Ayrı-ca
yakıt ekonomisi iyi olan araçların teşvik edilmesi, yeni hibrit ve
elekt-rikli araçların kullanımının yaygınlaş-tırılması gibi motorlu
taşıtlara yöne-lik enerji verimliliği önlemleri uygu-lanmalıdır.
Enerji verimliliğinin bir başka boyu-tu da daha önce bahsi geçtiği
üzere çevre boyutudur. Genel olarak ener-ji verimli sistemler daha
çevreci sis-temlerdir. Daha az enerji ile daha çok üretim yapan
sistemler, daha az enerji tüketmeleri ile paralel ola-rak başta
karbondioksit olmak üze-re daha az sera gazı salımına sebep
olacaklardır. Dünyanın önemli gün-dem başlıklarından biri olan
küresel
iklim değişikliği ve sera gazlarının azaltılması konuları,
enerji verimliliği ile birlikte düşünülmektedir. Özellik-le enerji
üretiminin artık sadece eko-nomik maliyetleri olmadığı, bunun
yanında çevresel etkilerinin ve hat-ta bazı durumlarda sosyal
etkilerinin de olduğu durumlar ortaya çıkmak-tadır. Bu ve benzeri
tartışmalar, fosil yakıtların giderek azalması ve çevre-sel
etkilerinden dolayı ülkemizde de yenilenebilir enerji kaynakları
gün-demde ön plana çıkmaktadır. Ülke-miz, 2009 yılında yayımlanan
Elekt-rik Enerjisi Piyasası ve Arz Güvenli-ği Strateji Belgesi’nde
2023’e kadar elektrik enerjisi üretiminde yenile-nebilir
kaynakların payını %30’a çı-karmayı hedef olarak ortaya koy-muştur.
Böylece yerli, yenilenebilir ve temiz enerji, hem ekonomik hem de
çevresel anlamda olumlu etkiler yapacaktır.Enerji talebi hızlı bir
şekilde artan, enerji yatırımların yoğunlaştığı ve enerji
piyasasının hızla yükseldiği ül-kemizde, enerji sektörünün
verim-lilik düzeylerinin izlenmesi önem kazanmaktadır. Verimlilik
Genel Müdürlüğü’nün internet sitesinde yer alan göstergelerde,
enerji sektö-rü ile ilgili iktisadi faaliyet kollarında verimlilik
istatistikleri üç aylık ve yıl-lık olarak yer almakta, sektörler ya
da yıllara göre, farklı sorgulamalar yapı-labilmektedir.Enerji
verimliliğinde esas olan, tüm kesimlerde bilinç ve farkındalık
ya-ratmaktır. Gerçek başarı ise toplu-mun tüm kesimlerinin ortak
bir akıl ve kararlılıkla enerji verimliliği kavra-mını
sahiplenmesinden geçmekte-dir. Çünkü enerji verimliliği, enerjide
dışa bağımlı olan ülkemiz için eko-nomik bir zorunluluktur.
Kaynakla-rımızı verimli bir şekilde kullanma-mız gerekliliğinden
dolayı sosyal bir sorumluluk; dünyamızı korumak ve gelecekte
bizleri bekleyen iklim de-ğişikliği, küresel ısınma gibi
tehlike-lerden uzak tutmak, etkilerinin ola-
bildiğince azaltmak için çevresel bir sorumluluk ile hareket
etmemiz ge-rekmektedir.
ULUSAL ENERJİ AR-GE ve YENİLİK STRATEJİSİ BELGESİBilim ve
Teknoloji Yüksek Kurulu’nun 2010 yılındaki 21. toplantısında
ka-rara bağlanan enerji, su ve gıda alan-larında ulusal Ar-Ge ve
yenilik strate-jilerinin hazırlanmasına yönelik ka-rar kapsamındaki
çalışmalar tamam-lanarak sonuçlandırılmış ve 2011 yılı Aralık
ayında “Ulusal Enerji Ar-Ge ve Yenilik Stratejisi” TÜBİTAK
tarafından açıklanmıştır. Bu strateji belgesi kap-samında enerji
alanı; enerji verimli-liği, fosil yakıtlar, yenilenebilir ener-ji,
nükleer enerji, hidrojen ve yakıt pilleri, güç ve depolama
teknolojile-ri ile diğer yatay araştırmalar ismiy-le yedi adet
başlıktan oluşmaktadır. Ülkemizde enerji alanında yapılacak olan
Ar-Ge ve yenilik çalışmalarının düzenlendiği bu belgede dört
stra-tejik amaç belirlenmiştir. Bu amaçlar,
•Ülke İhtiyaçları Doğrultusunda Enerji Alanında Ar-Ge ve Yenilik
Projelerinin Desteklenmesi, •Enerji Alanında Ar-Ge ve Yenilik
Kapasitesinin Geliştirilmesi, •Enerji Alanında Yapılan Ar-Ge
Faaliyetlerinin Sonuçlarının Yaygınlaştırılması ve Etkin Kullanımı,
•Yönetişim Faaliyetlerinin Etkinleştirilmesi olarak belirlenmiştir
[4].
KAYNAKÇA •
http://www.yesilekonomi.com/yorum/abnin-yenilenebilir-enerji-politikasi-ve-gunes-enerjisi
(Erişim: 21.12.2011).
•
http://www.euractiv.com.tr/enerji/link-dossier/ab-yenilenebilir-enerji-politikasi
(Erişim: 02.01.2012).
•
http://epp.eurostat.ec.europa.eu/portal/page/portal/energy/introduction
(Erişim: 31.12.2011).
• Ulusal Enerji Ar-Ge ve Yenilik Stratejisi, www.tubitak.gov.tr
(Erişim: 03.01.2012).
19OCAK 2012
-
Makale Enerji Verimliliği ve Temiz Üretim
ENERJİ VERİMLİLİĞİ ve TEMİZ ÜRETİMFerda ULUTAŞ / Türkiye
Teknoloji Geliştirme Vakfı - Çevre Projeleri Koordinatörü
1. TÜRKİYE TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VAKFI ve TEMİZ ÜRETİMTürkiye
Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV), 1991 yılında Türk Sanayii’nin
uluslararası pazarlardaki rekabet gü-cünü artırmak amacıyla,
kamu-özel sektör işbirliği olarak kurulmuştur. Kuruluşundan bu yana
özel sektörün Ar-Ge projelerine finansman deste-ği sağlamış olan
TTGV, uluslararası eğilimler ve ülke ihtiyaçları doğrul-tusunda
“çevre koruma” faaliyetle-rini de her zaman gündeminde tut-muş,
özellikle son yıllarda temiz üre-tim, enerji verimliliği ve
yenilenebilir enerji alanındaki uygulamaları önce-likli alanları
arasında görmüştür. Çev-resel faktörlerin sanayicinin rekabet gücü
açısından giderek önem ka-zanmakta olduğu üzerinde özellik-le
durulmakta, eko-inovasyon ve te-miz üretim (eko-verimlilik)
kavram-ları her fırsatta gündeme getirilmek-tedir. Bu çerçevede
TTGV, kuruluşun-dan itibaren bu alanlarda çok sayıda program ve
proje yürütmüştür. 1994 - 2007 yılları arasında gerçekleştirilen
Ozon Tabakasını İncelten Maddele-rin Giderilmesi Projesi ve 2006
yılın-dan bu yana sürdürülen “Çevre Des-tekleri Programı” bunların
başında gelmektedir. Halen Çevre Destekle-ri Programı kapsamında
sanayicinin temiz üretim, enerji verimliliği ve ye-nilenebilir
enerji alanlarındaki proje-lerine “geri dönüşlü finansal destek”
sağlanmaktadır. Bugüne kadar sana-yicimizin çoğunluğu enerji
verimlili-ği ve çevre teknolojileri alanında ol-mak üzere, bu
alanlardaki toplam 17 “uygulama projesi” için, 7,5 milyon ABD
Doları bağıtlanmış, bugüne ka-dar yaklaşık 7 milyon ABD Doları
kul-landırım gerçekleşmiştir.
2. TEMİZ ÜRETİM KAVRAMI ve BU KAVRAMIN GELİŞİMİ2.1. Temiz Üretim
(Eko-Verimlilik) Nedir?Günümüzde atıkların oluştuktan sonra
bertarafını ve arıtılmasını ifa-de eden “kirlilik kontrolu”
yaklaşımı yerini, çevresel etkilerin ürün tasa-rımı, satın alma
tercihleri ve üretim süreçlerini kapsayan geniş bir çer-çevede
yönetilmesini öngören daha bütünleyici ve proaktif bir yaklaşıma
yani temiz üretim yaklaşımına bırak-maktadır.Temiz üretim, bütüncül
bir çevre stratejisinin proseslere, ürünlere ve hizmetlere sürekli
olarak uygulana-rak verimliliğin artırılması ve insan ve çevre
üzerindeki risklerin azal-tılması anlamına gelmektedir. Te-miz
üretim, belli bir sistem içinde-ki madde (su, hammadde, kimyasal,
vb.) ve enerji akımının analiz edile-rek atıkların ve emisyonların
minimi-ze edilmesi ve çıktının (ürün) mak-simize edilmesini
amaçlar. Kullanı-lan teknolojide sağlanacak iyileştir-meler ile,
madde ve enerji kullanı-mının azaltılması / etkinleştirilmesi ve
katı atık, atıksu ve gaz emisyon-larının yanı sıra ısının atık
olarak kay-bının da önlenmesi mümkün olabi-lecektir.Diğer bir
ifadeyle temiz üretim, yük-sek verime sahip üretim teknoloji ve
yöntemlerinin kullanımıyla, aynı miktarda üretim için daha az doğal
kaynak ve enerji kullanımı ve daha az atık üretimi prensibine
dayan-maktadır. Bu niteliği ile, sadece çev-resel kaygılara değil,
“doğal kaynak-ların korunması”, “endüstriyel verim-lilik” ve
“ekonomik kalkınma” gibi
pek çok farklı alana da hitap etmek-tedir. Kısacası temiz
üretim, üretim-de verimlil