el muvafakat
ebu ishak es-Satibi
EBU ISHAK ES-STIB: 1 KITAP HAKKINDA (HATIRALAR, DSNCELER) 1
Mtercimin Onsozu. 3 MELLIFIN HAYATI. 6 Stib 6 (. 790 = 1388) 6
"EL-MUVFAKT" NESRINE AIT BIR-IKI SZ . 6 ESERIN TANITIMI. 12 Daha
ncekilerin Ihmal Ettikleri Bahisler . 15 Kitabin Taninmamasinin
Sebebi 17 Kitaba Olan Tevecchmzn Sebebi Ve Kitap zerinde Yaptigimiz
alismalar . 18 Hadislerin Tahrici 19 nceki Baskida Bulunan Tahrip
Ve Hatalar. 20 Mellifin nsz. 20
EBU ISHAK ES-STIB: Adi: ibrahim b. Musa b. Muhammed'dir. Es-stib
dye meshur olmustur. Endls't ve girnata'dandir. Mliki mezhebine
mensuptur. Hafiz ve byk bir mcehid, iislc, mfessir, muhaddis,
fakih, dil bilgini... Kisaca ok ynl bir limdi. br taraftan ver'
sahibi, slih, zhid, snn bir zatti. Arapa'yi ve diger ilimleri
zamaninin byk limlerinden almistir. Bunlar ierisinde ibnu' l-fahhr
el-elbr, ebu'l-kstm es-sebt, ebu ali et-telemsri, gibi sekin
simalar vardir. ok degerli teliflerde bulunmustur. Bunlar ierisinde
en degerlileri sunlardir: el-muvfakt (drt cilt, elinizdeki bu
eser), i'tism (iki cilt), el-meclis (imam buhr'nin sahih'i/jin
"kitbu'lby" kismi zerine yazdigi serh), el-ifdt ve'1-insdt
(edebiyata dairdir), unvnu'l-ittifak f ilmi'l-istikk, nahiv zerine
yazdigi bes byk ciltlik el-maksidu's-sfiye f serhi hulsati'l-kfiye.
H. 790 - m. 1388 tarihinde, saban'in sekizinde sali gn hakk'in
rahmetine kavusmustur. KITAP HAKKINDA (HATIRALAR, DSNCELER)
Istanbul yksek islm enstitsnde talebe iken hocalarimizdan merhum
celal hoca, bir sohbetinde seyyid beyinfikih usl kitabindan vg ile
bahsetmis, sahaflarda bulamadigi bu kitabi, yklce bir para deyerek
bir hattata, sleymaniye ktphanesinde mevcut bir nshadan istinsah
ettirdigini sylemisti. O gnden sonra biz de bu kitabin pesine dsms,
sonunda ele geirmis ve okumaya baslamistik. Seyyid bey, kitabin
giris kisminda belli basli fikih usl kitaplarini degerlendirirken,
sira el-muv-
fakt'a gelince sunlari yazmisti: "bu kitap yeniliki (mceddidane)
bir metodla yazilmis, gayet gzel, yukarida adlan geen usl
kitaplarinda bulunmayan, zamanimiz iin ok nemli bahisleri iine
almis bir kitaptir. Stib bu eseriyle, fikih usl ilminde asil
incelenmesi gereken meselelerin hangileri oldugunu gstermek istemis
ve ilmin pesine dsmesi gereken hedefe ynelmistir. Fakat, yukarida
da syledigim gibi, bizim dogu limlerinin sonradan gelenleri,
stib'nin tuttugu yolu takip etmemis, bilkis isi lfiz ve cedel
kavgasina dkms olduklarindan, onun atigi igin genisletecek kimse
ortaya ikmamistir." (ist.1333, s. 60) Bu satirlari okuduktan sonra
el-muvfakt'in pesine dsmemek mmkn olmazdi.sahaflarda buldugum,
kazan'da basilmis birinci cildin basindaki ms crullah'a ait tanitma
yazisi kitaba olan istiyakimi daha da arttirdi.[1] bir seyahatimde
ankara ilahiyat fakltesine ugramistim, orada bir agabey hocanin
ktphanesinde, elinizdeki tercmeye esas teskil eden elmuvfakt
baskisini grdm, hocaya rica ederek kitabi satin aldim. O gnk
sevincimi anlatamam. Drt cilt olan kitabin son cildini bitirdigim
zaman tarih atmisim: 24 temmuz 1961. Buna gre bu sevgili dost ile
tanismamizin zerinden yaklasik otuz yil gemis bulunuyor. Usl'1-fikh
ilmi dalinda bir ok eser verilmistir. Bunlar iinden sfi'f -nin
er-risle'si, gazzlfnin el-mstasf'si, sadru's-ser'a'nin et-tavzh'i,
ibnu'lkayyim'in rimul-muvakki'm'i, stib'nin el-muvfakt'i Ve
sevkn'nin irsdul-fuhl' binanin temel taslari gibi eserlerdir. Islm
ilimlerinde ve zellikle fikih usl'nde derinlesmek isteyenlerin bu
kitaplardan mstagni kalmalari dsnlemez. Ancak el-muvfakt'in bir
zelligi onu sahasinda tek kitap haline getirmektedir; bu
da,"meksidu's-se-r'a"ya verdigi genis yerdir. Meksidu's-ser'a dinin
gttg, gzettigi gayeler, maksatlar demektir. Allah tel peygamberleri
vasitasiyla kullarina "iman, ibadet ve hayat nizami" gnderiyor. Bu
nizami olusturan bilgiler istekler ve kaideler yalnizca Allah'a
kulluk etmeye, imtihani kazanmaya mi yaramaktadir, yoksa Allah
bunlarin, insanlara dnyada da bir takim faydalari dokunmasini mi
istemistir. Eger ikinci ihtimal vki ise, din hkmlerin
faydalarindan, karsiladiklari ihtiyalardan sz etmek yerinde
olacaktir. Iste stib, kitabinin bir cildini bu konuyu ayirmakta,
baska kitaplarda birka sayfaya sigdirilan "hkmlerin gayelerini,
dinin maksatlarim" bu genislikte ve derinlikte ele alip
incelemektedir. Kitaba deger kazandiran diger zelliklerden
bazilarini syle siralamak mmkndr: 1. yazar mliki mezhebine mensup
bulundugu halde, mezhep taassubundan uzak, edepli ve uzlastirici
bir yol takip etmis. Nitekim kitabina nce "et-ta'rf
bi-esrri't-teklif: ykmllgn sirlarinin bilgisi" adini
koymak istemis, sonra bir rya zerine bunu degistirmis, kitabinda
mliki mezhebi ile hanef mezhebini uzlastirmayi hedef aldigi iin
"uzlasilar, anlasmalar" mnasinda el-muvfakt ismini tercih etmistir.
Kitabin sonlarina dogru "ihtilafli konularda tercih" meselesini
islerken fikihilara, birbirine karsi edepli ve hosgrl olmayi
tavsiye etmekte ve aksi davranisin giderek katila-san, taassuba
dsen nesiller, taraftarlar yetismesine sebep olacagini, bunun ise
dinin yasakladigi tefrika ve blnmeyi getirecegini etkili cmlelerle
ifade etmektedir. Taklit ve taassupla ilgili su szleri onun ilm
kisiligine isik tutmaktadir: "...takva elbisesini kendine bir siar
kil, insafi elden birakma, hakki aramak mezhebin, hakki ehline
teslim etmek prensibin olsun...taassup pinarindan sakin ime,
konunun hakikati anlasildiginda onu kabul edip teslim olmaktan
ekinme..." (tercme, s.18-19). 2. Stib'ye gre "ilimden maksat
Allah'a kullukta bulunmadan baska birsey degildir."Ser' hkmlerin
dnya hayatinda da faydayi hedefledigi konusu kesin delillerle
sabittir. "...seriat ilmi pek daginik ve esitli trden olan
cz'iyyatm genel ve kapsamli bir sekilde istikraya tbi tutulmasi
neticesinde elde edilmekte ve neticede akilda, bidziye (muttarit),
genel ve sabit, degismez, hep hakim konumda genel prensiplerden
olusan bir mecmua vcuda gelmektedir. Bu satirlardan anlasilan odur
ki, stibfye gre bir bilgiye kesingzyle bakabilmek iin onu ilm
metodlarla (burada tam istikra metoduile)eldeetmekgerekmektedir. Ve
kendisi, bukitapta ele aldigi ser' maksatlari iste bu metodla
ortaya ikarmistir. 3. Mellif bu eserinde, siradan btn insanlari
ilgilendiren dn hkmlerin kaynaklari ve gayelerini arastirirken,
yorumlarini yaparken tasavvufun inceleme konusuna giren seyir ve
slk (manev ve ahlk egitim) yoluyla farklilasmis Allah kullarinin
hal ve ykmllkleri zerinde de durmus, bunlarin genellestirilmesine
karsi ikmakla beraber islm btn iindeki mmtaz yerlerini tescil ve
tesbit etmistir. 4. Stib, felsefe meslegine mensup bazi limlerin
yaptiklari gibi akla ncelik vererek naslari -zahirleri ile almak ve
anlamak mmkn oldugu halde- te'vil ve gerek mnlarindan saptirma
yoluna gitmemis, nakle (kesin ve aik nakle) ncelik vermistir: "ser'
meselelerde...nakil ne almir ve metb (kendisine uyulan) kilinir,
akil ise geri alinir ve tbi kabul edilir. Inceleme ve sonuca varma
konusunda akil ancak naklin msadesi lsnde katkida bulunur..."(s.78
) El-muvfakt'in saymakla bitmez gzellikleri ve faydali ynleri
sebebiyle hep trkemize kazandirilmasini istemis ve ilgili dostlara
tavsiye
etmisimdir. Bu arzumun, hem tercme, hem de kitaplastirma
bakimlarindan en gzel bir sekilde gereklesmesi benim iin mutluluk
sebebi olmustur. Degisik cmle yapilan, slbu, mantigi ile el-muvfakt
gibi anlasilmasi, hele hele trkeye aktarilmasi olduka zor olan bir
kitabi basari ile tercmeye muvaffak oldugu iin mehmed erdogan'i
candan tebrik ediyor, daha nice alismalarini bekliyorum. Sahasinda
erisilmez bir seviyeyi temsil eden bu eserin tercme ve nesri iin
elinden geleni geri koymayan yayincilara da tesekkr ediyor,
sa'ylerinin meskr, amellerinin makbul olmasini mevldan niyaz
eyliyorum. Do. Dr. Hayreddin karaman Mtercimin Onsozu Elinizdeki bu
degerli eserin gnyziine ikmasina bizleri muvaffak kilan Allah'a
sonsuz hamd ve senalar eder, o'nun pk seriatinin teb-ligcisi,
yorumcusu ve rnek tatbikatisi olan sevgili peygamberimiz hz.
Muhammed'e salt ve selm eder, o'nun nurlu yolundan giden ve kutsal
emneti kendisinden sonra gelenlere ulastiran l ve ashabini, tabin
neslini, gzellikle onlarin yolundan gidenleri, mmetin byk mctehid
imamlarini, btn insanligin dnya ve hiret sedetine kefil olan islm
seriatinin yceltilmesi ve yenilenmesi iin kafa yoran tm islm lim ve
dsnrlerini rahmetle anarim. Keza rabbimizden, bizleri de islm'i ve
onun yce degerlerini hayata yeniden hkim kilabilecek bir neslin
iman, ilim, irfan ve cihad erleri kilmasini niyaz ederim. Daha
nceleri esitli hocalarimizdan vgsn isittigim stib'nin elmuvfakt
adli eserinin ierigini gerek anlamda doktora grenciligim sirasinda
degerli hocam hayreddin karaman'in derslerinde okudugumuz ve daha
sonra da islam hukuk felsefesi adiyla tercme ettigimiz m. Thir b.
Asr'un eseri vasitasiyla grenmistim. Daha sonra "ahkmin degismesi"
adli doktora tezimin temel kaynaklarindan biri olmasi hasebiyle de
yakindan incelemis ve bylece eseri daha da iyi tanimistim. Doktora
alismalarimi tamamladiktan sonra degerli arkadasim dr. Ilhan
kutluer'in iz yayincilik adina eserin tarafimdan tercme edilmesi
teklifini byk bir memnuniyet ve cesaretle kabul ettim. Memnuniyetle
kabul ettim; nk, hakikaten bu eserin trk okuyucularina bir an evvel
kazandirilmasinin zaruretine inaniyordum. Cesaretle diyorum, nk
nmde byk badireler oldugunu biliyordum. Syle ki: Her seyden nce
eser, fevkalde yksek bir bilgi dzeyine sahip insanlara hitap
ediyordu. Mellif eserini alisilagelmis klsik usl kitaplari tarzinda
kaleme almamis, basta usl ilmi olmak zere diger ser' ve akl
ilimlerde islenilmis ve sonuca ulasilmis konulari esas alarak
bunlarin zerine eserini
bina etmeyi prensip edinmisti. Eser drt cilt halinde mufassal
olmasina ragmen, onun belirttigimiz bu zelligi hemen hemen her ilme
mracaatta bulunmayi gerekli kilmistir. Haliyle bu, alismamizi
zorlastiran ve yavaslatan bir etken olmustur. Eserin daha nce birka
baskisi yapilmis olmakla birlikte, tercmemize esas aldigimiz a.
Diraz nesri de dahil bizim anladigimiz mnda hadisler tahric
edilmemisti. Tercmemizde yet numaralari tesbit edilmis, hadisler de
tahric edilmistir. Mellifin pek ok hadis kullanmasina ragmen, hemen
hemen btn hadislerini concordance araciligi ile ktb-i tis'a (dokuz
temel hadis kitabi) ierisinde bulabilmemiz, saniriz kudretli
mellifimizin kaynak anlayisinin zikre deger bir gstergesi
olmalidir. yet ve hadislerin yerlerini belirten dipnotlarda mtercim
tarafindan konuldugunu gsteren rumuzu kullanilmamistir. Yaptigimiz
en nemli katkilardan biri de kullanilan kavramlarin genelde
dipnotlarda aiklan masi dir. Bu tr tarafimizdan yapilan tarif ve
aiklamalari rumuzu ile nsir'in dipnotlarindan ayirmis bulunuyoruz.
Nsir'in tamamen lafz olan ve mnnin aiklanmasina ynelik bazi
dipnotlarim metne kaydirdik. Uzun cmleleri yer yer bendlere
ayirarak anlasilmasini kolaylastirdik. Dil olarak mmkn mertebe sade
bir dil kullanmaya alistik. Ancak konunun agirligi ve ifade
kisirligi gibi zor durumlarda kaldigimizda eski kelimeleri de
kullanmada bir sakinca grmedik. Istilahlari korumaya zen gstermekle
birlikte aiklamalarda bulunduk. Btn bunlardan sonra, takdir degerli
okuyucularimizin olmakla birlikte, yle saniyoruz ki-, eserin
trkesi, arapa orijinalinde bulunan ve nasir diraz'inhakli olarak
belirttigi zorluklardan byk lde arinmis oldu. Btn ser' ilimlere
ynelik bir zelestiri iermesi ve islm literatr ierisinde kendi
ifadesiyle "drst mnsinda tek usl-i fikih" diye niteledigi muvf
akt'm ilm degerini ok iyi tanitmasi aisindan kazan mfts musa
carullah tarafindan kaleme alman ok degerli buldugum biryaziyi da
sadelestirerek degerli okuyucularimizin istifadesine sundum. Umarim
ki bu yazi, zerinden yaklasik bir asir gemesine ragmen zntyle
belirtmek gerekir ki istenilen dogrultuda hl yeterli adimlarin
atilmadigini gstermeye yarayacaktir. Musa carullah'in bu degerli
eserin nesri ile gerek anlamda usle bir adim ya da kapi araladigini
ifade ettigi gibi, biz de onu trke'ye kazandirmak suretiyle
gsterilen hedefe dogru bir adim attigimiza ya da bir kapi
araladigimiza inaniyoruz. Bu vesileyle kendimizi mutlu
hissediyoruz. zellikle diger cildin daha muntazam, daha kusursuz
ikabilmesi iin
degerli okuyucularimizdan yapici tenkitlerini bekler, tesvik ve
yardimlari iin hocalarimiza tesekkr ederim. Burada ayrica bir sunus
yazisiyla bu alismamizi da destekleyen degerli hocamiz do. Dr.
Hayreddin karaman'a, bu cildin tercmesini okuyarak degerli
katkilardabulunanebubekireroglu ile arkadasim ilhan kutlu-er'e,
eserin basimim stlenen z yaymcihk'a, btn okuyucularimiza tesekkr
eder; eserin degerli mellifine Allah'tan rahmet dilerim. Basari
ancak Allah'tandir. Dr. Mehmet erdogan Agustos, 1990
istanbul[2]
MELLIFIN HAYATI Stib (. 790 = 1388) Adi: ibrahim b. Musa b.
Muhammed'dir. El-lahm el-girnt nisbesi bulunmaktadir. Knyesi eb
ishak olan mellifimiz, es-stib diye meshur olmustur. Endls'l ve
girnata'dandir. Mliki mezhebine mensuptur. Mellifimiz hafiz ve byk
bir mctehid, uslc, mfessir, muhaddia fakih, dil bilgini... Kisaca
ok ynl bir limdi. br taraftan ver1 sahibi, slih, zhid, snn bir
zatti. Arapa'yi ve diger ilimleri zamaninin byk limlerinden
almistir. Bunlar ierisinde ibnu'l-fahhr el-elbr, ebu'l-ksim
es-sebt, ebu ali et-telpmsn, ebu abdillah el-mukr, ebu sad b. Lbb,
ibn merzk, ebu ali mansr b. Muhammed, ebu abdillah el-belens...
Gibi sekin simalar vardir. Stib, alismis, akranlari arasinda
ykselmis ve byk imamlar arasina girmistir. Pek ok meseleyi
zamaninin nde gelen limleriyle mzakerede bulunmustur. Ilim
tahsilinde hep ilk kaynaklara itimad eder ve bunun ilim tahsili iin
gerekli grrd. Mellifimiz ok degerli teliflerde bulunmustur. Bunlar
ierisinde en degerlileri sunlardir: el-muvfakt (drt cilt,
elinizdeki bu eser), ptism (iki cilt), el-meclis (imam buhr'nin
sahih'inin "kitbu'1-by" kismi zerine yazdigi serh), el-ifdt
ve'1-insdt (edebiyata dairdir), unv-nu'1-ittifk f mi'l-istikk,
nahiv zerine yazdigi bes byk ciltlik el-maksidu's-sfye fi serhi
hulsati'l-kfiye. Kendisinden de, meshur imam ebu yahya b. sim ve
kardesi kadi ebu bekir b. Asim gibi pek oklari istifade etmistir.
H. 790-m. 1388tarihinde saban'msekizinde sali gnhakk'inrahmetine
kavusmustur. [3] "EL-MUVFAKT" NESRINE AIT BIR-IKI SZ Islm ilimler
tarihine dikkatlice ve tarafsiz bir gzle bakaninsan, ic-tihad
ehlinin ictihadlarini her ne kadar gzel bulacak olursa da, telif
erbabinin ser' ilimleri telf konusunda edinmis olduklari usllerine
tamamen riza yz gsteremez. Ben burada arap dilinin edeb
sanatlarindan, kur'n-i kerm'in de edasi ile ilgili ilimlerden
bahsetmeyip. Tefsir, hadis, fikih, usl gibi is-lmiyetin yalniz ser'
ilimlerine dair dsncemi bir iki cmle ile arzedece-gim: Islm leminde
islm limlerinin kalemleriyle telif olunmus tefsirler gayet oktur.
Ancak o tefsirlerin her biri himmetlerini yalniz ya arap dili ile
ilgili
konulara ya da rivayet ynlerine hasretmis olup, "insanlik
leminin me-den hayatinda rehber" olmak sifatiyla gkten inmis
kur'n-i kerim'in hem ilm hem de hayatiyet arzeden ynlerine himmet
sarfetmis hibir tefsir yoktur. Taber, kessaf, beyrv,rz...gibi islm
leminde en muteber ilm tefsirlerin mnderecti benim iddiami isbat
edebilir. Ben bu szm mfessirleri yermek iin degil, kitap'ta biz
hibir-seyi eksik birakmadik." (6/38) gibi sifatlarla nitelenmis
kur'n-i kerim'in genisligine glge dsrmemek iin, devamli iddia
ederim. Bu iddiami isbat iin de. Tabiat leminden bahseden fakat
henz esrari zlememis yzlerce yetleri sahid olarak gsterebilirim.
Tabiattan bahseden yetleri zikretmeye hacet mi var; fikhi hkmlere
dair yetlerin byk ogunlugu da tefsirlerin hibirinde layiki zere
tamamiyla zme baglanmis degildir. Arap dili aisindan aik. Hem de
mnnin kolayligi cihetiyle vuzuh derecesinde olan yetlerin
tefsirinde karar bilmeyen ihtilf benim bu szme sahid gibi olmuyor
mu? Rib gibi iktisdi meselelere; srn ve idare gibi siys meselelere:
ikinin haramhgi gibi insan hayatinin mutluluguyla her ynden ilgili
obin meselelere; nikh ve talk gibi aile meselelerine dair yetlerin
tefsirinde tefsircilerin son derece kusur gstermeleri benim bu
iddiama kesin bir delil olmuyor mu? Itikadi meselelere delleti
muhtemel yetlere kelmcilarin edebsizce-sine hcumlari; ogu kez bir
yetle birbirine zit iki iddiaya istidlalde bulunmalari, "ma'dm sey
mi?" gibi bir paralik nemi olmayan meselelere son derece
kendilerini vererek delillendirmeye alisip; "varligin gayesi
nedir?" gibi en byk meselelere delleti mmkn olan yetlerde vakrne
sktlari benim bu dvami teyit etmiyor mu? Hibir adama kusur bulma
kasdiyla degil, sadece hakikati bulmak amaciyla simdi dsnelim:
bizim tefsirler niin byle olmus? Tefsirden sonra islm leminde en
muteber, en ehemmiyetli ilim, hadis ilmidir. Zira hadis ilmi, bir
taraftan kur'n-i kerm'i bize beyan eder, diger taraftan da szleri,
fiilleri, hkmleriyle hayatin intizamina, sedetine insanlari
irsadiin gnderilmis serefli peygamberin btn szlerini, fiillerini ve
hkmlerini bize nakleder. Byle en nemli bir ilimde tslm limleri
nasil hizmet etmistir? Buna da hakikat aramak kasdiyla tarafsiz bir
gzle bakalim: Sphe yok, islm limleri hadislerin senetlerine ait
ynlerde gayet byk hizmetler gstermislerdir. Yani rivayetin
keyfiyetlerine, rvilerin de adalet, takva hususlarindan ibaret
hallerine ait ynlerde son derece zen ile, en ufak ihmal
gstermeksizin ugrasini siardir. Sphesiz hadis ehli hadisleri
toplamak hakkinda kusur gstermemislerdir. Sabit hadisleri zayif
ya da mevzu (uydurma) hadislerden ayirmak hususunda da en ufak bir
gevseklik gstermemislerdir. Bu noktalardan bakanlar, hadisilerin
hadis il-mindeki hizmetlerini yeterli grebilir. Ancak hadislerin
"insan hayatindaki nemi, ilm meselelerde ifdesi" noktasindan bakan
insan hadis ehlinin hizmetleriyle yetinmezse hakki vardir. Zira
hadis kitaplarini bastan sona aktarip tercmelerini (konu
basliklarini), istidlallerini ehemmiyet terazisiyle tartan insan,
siradan ve ehemmiyetsiz seylerin herbirini orada bulur. Ancak son
derece nemli meseleler bulunursa da son derece az bulunur. Itima
hayat meselelerine esas olacak kadar, yahut, ilm dsncenin
ykselmesine nderlik edecek kadar ehemmiyetli hibir mesele hadis
kitaplarinin tercmelerinde (bb basliklarinda, blmlerinde) yer
almaz. Elbette ben bu genellemeden "vahyin baslangici nasildi?"
gibi basliklari, ahlk faziletlerle ilgili hadisler ierisinde
aiklanmis seyleri istisna ederim. Son zamanlarda hadis kitaplari
telif edenler, daha ziyade bir asiriliga dsmslerdir. Mmkn oldugu
kadar fazla 'istinbt'ta bulunayim hlya-siyla son zaman mellifleri
en basit, en nemsiz seyleri de hz.peygamber'-in hadislerinden
ikarivermislerdir. Bu is, hadisin nemli mnalarini aiklama sonunda
olsaydi yararda idi. Ancak son zaman mellifleri hadisin ehemmiyetli
mnlarindan skut ederler de, basit meselelere gayet byk zen ile
himmet sarfederler. Hibir kimseye kusur bulmak garaziyla degil,
belki bir halin sebeplerini arayip bulmak midiyle simdi dsnelim:
bizim hadis kitaplari niin byle olmustur? Tefsir ve hadisten sonra,
fikih i imi, ser' ilimler arasinda nc rtbededir. Fikih ilmi, kur'n
yetleriyle hz. Peygamber'in hadislerinden ikarilmis olmalari
sebebiyle nc rtbede ise de, insanoglunun hayatindaki nemi ynnden
birinci derecededir. Zira: Kur'n-i kerm, btn mslmanlarm dvasi ve
inanlari gibi, tm insanlik iin t kiyamete kadar kalacak mukaddes
semav bir kitap ise, elbette sphe yok, bu gerek sadece fikhi
ilimlerin kemliyle, islm fikhinin da insanlik hayati nizamina
tamamen uygunlugu ile sabit olabilir. Islm prensipleri en yce
prensipler olmaz ise, islm fikhi da insanlik hayati iin en mkemmel
dil bir hukuk nizami degilse, o vakit bizim su itikadimiz esassiz
bir imandir, dvamiz da kuru lftan ibaret kalir. Islm risletinin
esasi da i'czdir (onun mucizeligi, emsalsizligidir). Ancak i'cz
elbette kur'n-i kerm'in yalniz nazmiyla degil, gerek i'cz, kur'n'm
mnsiyladir. yle ise kur'n-i kerm'in yce prensiplerinin, islm
seriatinin fikhi ilimlerinin insanlikhayatiiin en uygun ve mkemmel
kanun (hukuk) olmasi lzim gelir. Byle olmazsa kur'n-i kerm'de mna
aisindan i'cz
bulunamaz. Ancak bizim mezhep kitaplarimizda tedvin edilmis
fikhi ilimler kur'n-i kerm'e i'cz verebilir derecede mkemmel midir?
Kiyamete kadar btn insanhkiinen uygun dil kanun (hukuk) olabilecek
kadargenis ve esnek midir? Insanlik hayatinda her gn, her asir
tesadf edilebilecek problemlerin zm ve cevabi bizim mezhep
kitaplarimizda bulunabilir mi? Islmiyete tam olarak muhabbetim hem
de inancim geregi olmak zere, bu sorularin her birine "yok! yle
degil." demeye mecburum. Ben bu cevabi fikhi ilimlere kusur bulmak
amaciyla degil, islm seriatina olan muhabbetimin bir geregi olmak
zere syledim. Bizim fikh ilimlerde ibadetler kismi bir noktaya
kadar mkemmel ve hem de etraflica islenmisse de; muamelt kismi,
genel hukuk, zel hukuk kisimlari, yine devlet idaresine ait
hususlar su gne kadar tedvin edilmis fikih ilimlerimizde o kadar
mkemmel derecede degildir. Yalniz bu kadar mi? Aksine fikih
kitaplarinin bazi bblarinda icrasi mmkn olmayan ve adalet ilkesine
ters dsen seyler de vardir. Niin bizim fikih ilimlerimiz byle
olmustur? Benim inancimca elbette her m'minin de inanci yledir islm
fikhinin insanlik hayati iin en uygun hukuk, hem de halis adalet
ilkesi zerine kurulmus en mkemmel hukuk olmasi lzim id. Ancak niin
bizim fikih ilimlerimiz bye olmustur? Biribirine asliyet-fer'iyet
ynleriyle sik) sikiya baglari bulunan tefsir, hadis ve fikih
ilimlerinin bu halleri neden kaynaklanmistir? Sphesiz o kusurlar
kur;n-i kerm ve hz. Peygamberin snneti gibi seriatin esaslarinda
degil, tamamen onlarin disinda olan seylerdedir. Her m'min elbette
byle inanir. yle ise o kusurlar nerededir? Benim fikrimce, o
kusurlar seriatin esasi olan kur'n-i kerm'le rasullah'm snnetine ve
bunlardan alinmis olan seriata bakis aimizda-dir.^baska bir deyisle
ifade edelim: usl-i fikihtadir. Usl kitaplarinda tedvin olunmus
"fikhin esaslari", ser' delillerden bahsederken, o bahsi iki esas
zerine bina eder: biri sari' tarafindan teklif yahut hitb esasi.
Ikincisi mmet tarafindan harfiyyen imtisal (teklife uyma) yahut
icabet esasi. Su iki esas itibariyla usi-i fikih iki kisimdan; yani
deliller kismi ile hkmler kismindan ibaret olur. Birinci kisim
melliflerin ogunun detlerine gre drt delilin, yani kitap, snnet,
icm ve kiyasin durumlarindan bahseder. Kitap'tan bahsolunurken,
esas bahis kitab'm arapa ousu ile ilgili konulara yani vaz\ dellet,
istimal (kullanis), fehm
(anlama' ynleriyle mnyi ifadesine ait olur. Binaenaleyh, kitapla
ilgili konular nazmin delletine, mnlarin anlasilmasina mteallik
meselelerden ibaret kalir. Snnet-inebeviyyeden bahsedilirken,
genelde melliflerin detine gre, snnetin arapa olusu ile ilgili
konulara temas edilmez. Zira kitap blmnde gemis olan meselelerle
zaten buna ihtiya kalmaz. Burada esas bahis, snnetin senedine dair
olur. Bazen burada muraza t tearuz i bahisleri de zikrolunur. Ancak
bilindigi gibi bununla snnetin delletine bir esneklik ve genislik
gelmez. Sonra icmdan bahsederler. Orada icm'in mnsi, deliliigi,
dereceleri belirtilir, tema, ilm meseleyi hal veya isbat iin
aslinda delil olmayip, bir hkm, bir meseleyi yoruma kapamak iin
yalniz bir tark, bir vesile gibi ise de, uslcler icm'i bir delil
gibi, belki en byk delil gibi telakki ederler. "icm" kanun vaz
etmek meselelerinde gayet byk ehemmiyeti haiz olabilecek en byk bir
dayanak olabilirse de. Bizim uslcler icm'm o ynne bir paralik yahut
lzumu kadar nem vermemislerdir. Bununla insanlik hayatinin
ykselmesine mtenasib isim seriatinin esneklik ve vs'at kazanmasina
byk bir sekte ariz olmustur. Bin sene nce bizim fikih ilimlerimiz
nasil ise , bu gnde bile henz o derecede kalmistir. Icm'dan sonra
usl kitaplarinda kiyas bahsi gelir. Kitap, snnet ya daicmile sabit
bir hkm digermahallere sirayet ettirmek iin kiyas bahsinde sartlar
zikrolunur. Mezheplerin ihtilafiyla sartlar ve bu arada kiyasin
delilligine bakislar farkli olur. Sri' tarafindan hkmn illeti
belirtilmemis ise, o vakit sirayet edecek illeti (ilet-i mteaddiye)
bulabilmek gayet zor olur. Bulunsa bile, o bulunmus vasfin elbette
illetligine delil bulabilmek ayni sekilde g kalir. Yahut illetligi
muhtemel olan seyler birden ok olur ve kiyas bize ihtilftan baska
bir netice vermez. Bundan dolayi kiyasin delil olusuyla da islm
seriati o kadar esneklik ve genislik kazanamaz. Herhalkrda ser'
delillere usl-i fikhin nazari, arap dili zellikleriyle rivayetle
ilgili konular cihetinden teye gidemez. Benim gmanimca ictihad
ehlinin itihadi da ogu kez buiki ereveileile sinirli kalmis
gibidir. Byle bir usl zerine tefsir, hadis, fikih gibi en byk ser'
ilimlerimiz tesis kilinip bu ilmin yukarida beyan olunmus kusurlari
benim gm-nimca yalniz su ynden kaynaklanmistir: Kur'n yetlerini
tefsir ederken, mfessirler genelde bir metod takip ederek hem
tefsirlerini hem de istidlallerini usl kitaplarinda beyan edilmis
esaslara bina etmislerdir. Kur'n-i kerm'in mnlarini hem arapa dil
kurallari hem de rivayet gibi iki muhkem ereve ile tahdid ederek,
fikir ve akilla bulunabilecek mnlari tamamen ihmal
etmislerdir.insanlik hayatinda kanun (hukuk) olacak ser' hkmlere
dellet eden yetleri tefsirde yalniz umm, husus, ibare, isre,
muhkemlik, mcmellik... Gibi nazmin esitlerine
ehemmiyet verip, o hkmlerin insan hayatindaki nemine, tesirine o
kadar itina gzyle bakmamislardir. Bu hal islm seriatinin donmasina
yani terakki edemeyip ayni halde kalmasina en gl bir sebep
olmustur. Hadisiler, tefsirciler gibi, istinbatiarim ve
istidlallerini usl kitaplarinda beyan olunmus esaslar zerine bina
edip. Hadislerin arap dili ie ilgili zelliklerinden ziyade rivayeti
ynne zen gstermisler de, insanin hayatina kanun, ibadetine yol
olacak en mhim ser' hkmlere bir hadisin farkli rivayetlerini esas
yapmislardir. Byle bir tavirda, bir taraftan delil olmayan seyleri
delil etmek mahzuru, diger taraftan da kanun gibi en esasli seyleri
lfizlarin ihtilfina tbi kilmak mnasebetsizligi vardir. Ufak
seylerin her birisine mteaddit hadisler, hesapsiz rivayetler
zikredip, ehemmiyetli seylerin ogunu hadis olsa da
zikretmemislerdir. Bu hal sphe yok ki, ser' delillere "bakis tarzi'
ndan yahut insan hayatina nem vermemekten kaynaklanmaktadir.
Muhaddisier hadisleri, mfessirler yetleri aiklarken beyanlarini
devamli usl kitaplarinda zikrolunmus usl zerine binedip. Hem
kitabin hem de snnetin maksatlarina, kanun olacak seylerin insanlik
hayatinda nemine geregi kadar itibar etmemislerdir. Zira tuttuklari
usln dairesi o kadar genis degildir. Fikhi ilimlerimize gelince,
bizim fakhler nazmin delletine, her nasil olursa olsun bir
rivayetin mevcudiyetine en fazla itina edip ser' hkmleri iste bu
iki esas zerine bina ederler: bir rivayet aranip bulunur ise, yahut
usl kitaplarinda beyan oiunmus yollarin biriyle tekellufveya tevl
ile de olsa nazmin delleti gya isbat kilinir ise, o vakit hkmlerin
diger tafsilatlarindan bahsetmezler. Hayat meselelerin ogu ilm
cihetten son derece karanlik ierisinde kalir. Hayatin intizamina,
insanlarin meden ihtiyalarina, yaklasik olarak bir paralik nem
vermezler. Riba, faiz gibi hemenhenz zmlenememis byk meseleler,
mt'a, tahlil (hlle) gibi islmiyet'in yzn ta sonsuza kadar
kizartabilecek lekeler, hle-i seriyyeler gibi hem islmiyet'i hem de
kanunuen sen biimde tahkiredebilecek seyler benim o szlerimi bir
dereceye kadarteyitetmiyormu? Olur olmaz varsayimlari (farazi
hkmler) son derece byk gayretlerle ortaya koyup, itimi durumca en
byk ehemmiyeti olan meselelerde tamamen skt eden, yahut syleyip de
zm getiremeyen fikih kitaplari genel olarak benim o szlerime sahit
olmuyor mu? "medeniyet yoluna girdim." iddiasinda olan islm
devletlerinden hibiri niin islm seriati kanunlariyla idare
olunamiyor? mrleri boyunca kur'n yetlerini, hz. Peygamber'in
hadislerini okuyup, bes-on ciltlik fetva kitaplarini ezbere bilen
fakihler, millet ve devlet idaresi
iin gerekli olacak kanunlari, islahatlari niin hazir
edemiyorlar? Islm seriatini arkaya birakip da, ya avrupa
kanunlarina siginmak gibi rezalete islm hkmetleri nasil tahamml
ederler? Lisn-i halleriyle "o derece uygun kanunlar islm seriatinda
bulunmuyor." demis olmuyorlar mi? yle ise, bizim fikih ilimlerimiz
niin yle uygun kanunlari bize hazir etmemislerdir? Niin etmiyorlar?
G-man ederim, su gibi sorularin her biri benim tezimi isbat
edebilir. Ben tezimi halis bir niyetle, byk bir gvenle savunurum.
Ancak Allah bilir islm ilimleri karalamak kasdiyla degil. Aksine
islm seriatini en byk bir muhabbetle, kkl bir inanla savunurum.
Zira biliyorum ki: bizim kur'n-i kerim hem mukaddes, hem de mu'ciz
bir semav kitaptir. I'czi ise yalniz nazim ile degil, sphe yok,
mnsiyladir. yle ise kur'n-i kerm'-in i'czma mnasip bir
serat-imu'cize, yani medeniyet leminde benzeri bulunamaz derecede
en mkemmel bir kanun olmak niteligi ile btn medeniyet leminde kabul
olunabilir fikih ilimleri niin islm leminde bulunmuyor? Bulunmasi,
sphesiz lzim idi. Ser ilimlerimizin, zellikle de fikih
ilimlerimizin o kusurlari benim gmanimca, ser' delillerle
ser'hkmlere bizim bakisimizdan, yani usl-i fikihtan
kaynaklanmaktadir. Zira islam leminde yayilmis usl kitaplari genel
olarak yukarida beyan olunmus slup zerinde telif olunmuslardir ve
hibiri kitap ve snnetin en byk ser' maksatlarini ne icmali olarak
ne de tafsili olarak beyan etmemis, seriat ile insan hayati
arasindaki mnasebetleri, kisa bir sz ile de olsa, gstermemis,
insanlik hayatinin gereklerinden genis ve derinlemesine syle
dursun, icml olarak dahi bahsetmemislerdir. Su sebeple usl-i fikhin
erevesi son derece dar olmus, fikh ilimlerimiz bin sene nce nasil
ise, yle kalmistir. Fikih ilimlerimizi islm'myceligine uygun en
kmil, en genis surette tedvin etmenin geregine inanmis isek, yahut
inanacak isek, o vakit bize herseyden nce iki sey lzimdir:
Birincisi: Baslari gerekli ilimler ve agdas tekniklerle (fnn,
ms-bet ilimler) dolu, hem ihlash hem de hr dsnceli fakihler dir.
Ikincisi: Hem kitap hem de snnetin tesr maksatlarini, insanlik
hayatinin hem zarur hem de onlarin tamamlayicisi (tek-ml)
mahiyetinde bulunan ihtiyalarini, hukukun kaynaklarini, nasslarm
ahkma delletlerini, mezheple kayitli olmaksizin, imam ebuhanife,
imam mlik, imam safi, imam ahmed gibi mctehidlerin islm seratiyla
insanlik hayatina bakislarini mkemmel surette ortaya koyup aiklayan
bir "usl-i fikih." Buiki sey, yani birikimihlis hrfakihler ile drst
mansiyla "usl-i fikih" bizde bulunsa idi, o vakit islm'in i'czina
mnasip bir serat-imu'cize yani
medeniyet leminde benzeri bulunamaz derecede en mkemmel bir
knun, sphe yok bizde bulunur idi. O vakit biz kur'n-i kerm'in
i'czim medeniyet lemine isbat edebilirdik, o vakit islmiyet'e
imanimiz korku (havf) imani degil, basret imani olur idi. Taassub
edecek insan inkr edebilirse de, insaf eden kimse hibir vakit inkr
edemez ki: su gne kadar islm leminde makbulolagelmis,tavzh, usl-i
pezdev, fuslu'l-bedi', tahrr, cem'u'l-cevmi', mahsl, minhcu'lvusl,
el-mnteh, tenkh, msellemu's-sbt...gibi uSl kitaplari yukarida
aiklanmis olan arzu ve isteklerimizin binde birine dahi yeterli
olabilecek derecede degildir. Elbette yalniz lafz bahisler ile
kelmla ilgili ihtilflardan ibaret olan kitaplar gerek mansiyla usl
olamaz. En drst mansiyla usl-i fikih olabilecek bir kitap, islm
literatr arasinda var ise, yalnizca el-muvfakt'tir. El-muvafakat
hem kitabin hem de snnetin tesr maksatlarim en genis sekilde beyan
eder. Insanin hem zarur hem de onlarin tamamlayicisi durumunda olan
tekml ihtiyalarini en ince surette ele alir. Ser' delillerle insan
hayatinin birbirleriyle olan iliskisini en esasli tarzda belirler.
Her meseleyi son derecede hr sekilde muhakeme edip, mtla edenlere
yalniz akil erevesiyle sinirli en hr bir bakis bahseder. Bizim
fikih ilimlerimiz, tefsir ilimlerimiz ile, hadis ilmimiz en byk
kemllerine erisecekler ise, elbette yalniz bu yolla ve byle bir usl
ile eriseceklerdir. Iste bu byk maksada bir adim atmak yahut byk
bir kapi amak emeliyle, rusya limlerine de, talebelerine de en drst
manasiyla usl-i fikihtan bir nmne gstermek kastiyla, kazan'da
"sabah" kitabevi bu sene el-muvfakt'in basimina basladi.
El-muvfakt, endls ulemsindan el-imm el-hfiz ibrahim b. Musa esstib
hazretlerinin benzeri bulunmaz bir kitabidir. Bundan 25 sene nce
1302 senesinde tuiius'da bir defa basilmis idi. Olaganst bir itina
ile basilmis ise de kitapta yine de bir miktar hata kalmis idi. Bu
defa ben, kitabin tashihi ynlerini stlenip Allah'in yardimiyla
alismada, itinada kusur gstermeyip, nceden kalmis hatalari tashih
ettim. Allah'in hidayetine itimaden mid ederim ki, kitabin bir
noktasinda bile hata kalmayacaktir. Kitabin incelenmesini bir
dereceye kadar kolaylastirmak iin cmleleri noktalar ile ayirdim.
Uygun yerlerde mstakil cmlelere daima satirin evvelinden basladim.
Mesele ile ilgisi olan ilm seyleri bazan dipnot seklinde izgi
altina yazdim.
Dn medreselerimizde dn ilimler derslerini drst bir sekilde islah
etmek lzim ise, talebelerimize idrak melekesi , dsnce yetenegi, hem
istikllhemdeictihadruhu vermemiz iin menr, tavzh... Gibi kitaplar
yerine el-muvfakt gibi en drst manasiyla usl-i fikih beyan eden,
hem de talebelere ictihad melekesi, istikll ruhu bahseden bir
kitabi kabul etmek lzimdir. Yoksa dn medreselerimizi islah
hareketleri bize yeterli derecede semere veremez. Musa crullah 1327
rebu'l-evvel 23 kazan[4] ESERIN TANITIMI Yce kitabimiz kur'n-i
kerm, seriatin klli esaslarini ve islm mmetinin temel dayanagini
olusturmaktadir. Snnet ise nihi olarak kitb'a dner; onun mcmelini
aiklar, mskil olan hususlarina aiklik getirir, onda genel hatlari
ile verilen konulara detaylar getirir. Bu itibarla, islm
seriatindan bizzat dogrudan dogruya ahkm ikarma amacinda bulunan
kimsenin, mutlaka kitb ve snnete, ya da kesin bir sekilde onlara
dayanan icm ve kiyasa basvurmasi kainilmaz olacaktir. Kitap ve
snnet arap dili ile gelmistir. Tabi araplarin kendilerine has dili
kullanis det ve sekilleri bulunuyordu. Bu kullanis det ve sekilleri
ile kelmda sz konusu olan sarh, zahir, mcmel, hakikat, mecaz, min,
hss, muhkem, mtesbih, nass, fahv ve daha benzen sekiller
birbirinden ayriliyordu. Bunun tabi bir neticesi olarak, islm
seratmi bu iki kaynaktan grenmek isteyen kimsenin, gerek konusan
aisindan ve gerekse dinleyicilerin zihinlerine dogan mnlar
aisindan, btn ynleri ve incelikleri ile arap dilini bilmesi
zorunluluk ar-zetmektedir. Arapa'nin bu dzeyde bilinmesi, ictihad
iin gerekli temel sartlardan olmaktadir. Nitekim btn usl limleri bu
hususu belirtmislerdir. Bunlarin basinda da er-risle adli uslle
ilgili eserindeki aiklamalari ile imam sfi (204/819) gelmektedir.
Pk ve yce islm seriatinin ykmllkleri, insanlari sadece dnin sultasi
altina sokmak iin rast gele konulmus degildir. Aksine onlar yce
seriat sahibinin, insanlarin dnya ve ahiret sedetlerini birlikte
saglamak seklinde ifde olunan maksatlarinin gereklestirilmesi amaci
ile konulmustur. Istisnasiz btn hkmlerde su hususlardan birisinin
bulunmasina riayet edilmistir: A) Ya dinin, insan hayatinin, aklin,
neslin ve malin korunmasi seklinde zetlenen ve 'zarriyyt' (zorunlu
olan) diye isimlendirilen bes husustan birisi gz nne alinmistir. Bu
esaslar btn insanlik tarihinde ve her millet tarafindan dikkate
alinan prensiplerdir . Sayet bunlar olmasa ne dnya
hayatinin dzeni mmkn olur, ne de ahirette kurtulusa
ulasilabilirdi. B) Ya da 'hciyyt' (gerekli olan) tabir edilen bir
husus gz nnde bulundurulmustur. Muamelt kismi bu gruba girer.
Zar-riyyttan sonra eger bunlar da dikkate alinmasaydi, insanlar byk
bir glk ve sikinti ierisine dserlerdi. C) Veyahut da 'tahsniyyt'
(gzel olan) adi verilen bir hususa dikkat edilmistir. Bunlar en stn
olarak yaratilan insanin insanca yasamasini, ahlk olgunluga
ermesini, adb-i muaserete uygun bir hayat tarzi srmesini temine
ynelik hususlardir. D) Ve nihayet bu hususu tamamlamaya ynelik,
onlarin gereklesmesine yardimci olacak 'mkemmilt'la ilgili bir
hususa riayet edilir. Fikhin dzenleme alanina giren hibir konuda
(ibdetler, muamelt, cezalar), bu saydigimiz hususlarin gz ardi
edilerek, maksatsiz bir hkm serdedilmis olmasi sz konusu degildir.
Islm seriatinda hkmler maksatlari gereklestirmek iin vardir. Hi
sphe yoktur ki, bu derece, gereklestirilmesi iin yapilan talebin,
sinirlarinin ignenmesini de yasaklayan nehyin yogunlugu lsnde
farklilik arzetmektedir. Bu konu ok byk bir denizdir; sri'in
maksatlarini: A) Sri', ilk baslangita seriati vaz' ederken neyi
kasdetmistir? B) Onlarin anlasilir olmasindaki amaci nedir? C)
Insanlari onlarin geregini yerine getirmekle ykml tutma-smdaki
amaci nedir? D) Mkellefin onun hkm altina girmesi hususundaki amaci
ne olmaktadir? Gibi esitli ailardan ele alarak o'nun hkmlerde
gzetmis oldugu maksatlari ortaya koyabilmek zor istir ve bunun iin
genis aiklamalara, detaylara, kll (genel) kaidelere ihtiya vardir.
Bu maksatlarin derinligine arastirilmasi, ortaya konulmasi,
furlarma ne denli tatbik edildiginin etd edilmesi, seriatin
kaynaklarinin istikraya1 tabi tutularak bu maksatlara ulasilmasi,
'hikmet-i tesrf ilmidir ki, ser' ahkmi bizzat tafsl delillerinden
elde etmeye (istinbata) alisan herkesin mutlaka bilmesi
gerekmektedir. 1. Bu esere ait nemli terimlerden biri olmasi
sebebiyle, bu kelimeyi, aynen koruduk. Keiimenin ifade ettigi
anlam, birseyin derinlemesine incelenmesi, cz'iyyatm teker teker
ele alinmasi ve bylece genel bir neticeye ulasilmasi (tmevarim)
olmaktadir. ( Zira seriatin genel maksatlarina ve prensiplerine
bakmaksizin sadece cz' deliller zerinde dsnmek ve neticeye varmak
yeterli degildir. Neyi alip
neyi birakacagim bilmede kendisine yardimci olacak ser'
maksatlar kistasi elinde bulunmadigi zaman hukuku, ilk bakista cz'
delillerin birbirleri ile atistigini, bunlardan bir kismanin diger
kismina ters dstgn dsnebilecektir. Su halde yapilmasi gereken sey
cz' hususlarin kll (genel) prensiplere vurulmasidir. Varlik
trlerinden her birinde, cz'iyyatin klliyt (paranin btn)
karsisindaki durumu ne ise burada da byledir.cz'iyyt, klliyttan
ayri olarak ele alinip dsnlemez. Imam gazzl, metehidin hkm ikarmada
gz nnde bulunduracagi hususlarla ilgili faydali aiklamalardan
sonra, imam safi'den yaptigi nakille buna isarette bulunmus ve syle
demistir: "mctehid nce kll kaideleri gz nnde bulundurur ve onlari
cz'iyyatm nnde tutar. Kesici ve delici olmayan bir seyle ldrme
konusunda oldugu gibi. Katli engelleme kaidesi esas alinir ve cz
bir konuda v-rid olan isim ve sekle takilip kalinmaz," Bu
aiklamadan, ser' hkmlerin istinbti (ikarilmasi) iin iki temel
sartin bulunmasi gerektigi anlasilmaktadir: A) Arap dilini iyi
bilmek. B) Hikmet-i tesri' ilmini ve ser' maksatlari bilmek.
Birinci sart sahabe ve tabin neslinde bir meleke ve seciye seklinde
mevcut bulunuyordu. nk onlar hlis araplardi, dolayisiyla arapaya
hkim olabilmek iin dil kaidelerine herhangi bir ihtiyalari yoktu.
Onlar ayni zamanda ikinci sarti da kendilerinde mevcut
bulunduruyorlardi. nk hz.peygamber'le [nlvstotu] uzun bir
beraberlikleri vardi ve ser' hkmlerin nzul ve vrd sebeplerini ok
iyi biliyorlardi. Kur'an ve hadisler gelisen olaylara mvz olarak
nazil ve vrid oluyordu. Onlar berrak zihinleri ile bunlara tanik
oluyorlar ve sri' tel'mn tesrden amaladigi maslahatlari
kavriyorlar, gzetilen ser' maksatlari anliyorlardi. Nitekim onlarin
grslerine ulasmalari sirasinda birbirleriyle olan karsilikli
konusmalarina, imamlarin bir sey sylemeden getikleri ser' hkmlerde
onlarin grslerine ayri bir yer verdiklerine vkif olanlar bunu
bilirler. Onlardan sonra gelenler ise bu iki zellige birlikte sahip
degillerdir. Dolayisiyla da onlarin mutlaka, arab dilinin
kullanilis sekillerini gsteren kaidelerle, hkmlerin tesriinde
sri'in maksatlarini ortaya koyacak kaidelere ihtiyalari vardir. Bu
kaidelerin tedvni amaciyla birok lim ortaya ikmistir; bunlardan
kimi uzun kimi de kisa tutmus ve topladiklari bu kaideler btnne
'usl-i fikih' adini vermislerdir. Birinci sart arap dilinde maharet
kazanmak oldugu iin, bu konuda olup da dil limleri tarafindan
ortaya konulan ve hkm ikarmada dogrudan ihtiya duyulan kaideleri
usl-i fikih ierisine almislardir; hatta yle ki bu tr kaidelerin,
usl-i fikih ierisinde tedvin edilen konularin ogunlugunu
teskil ettigi grlr. Bunlara hkmlerin tasavvuruyla ilgili bazi
hususlarla; kelm ilminin bazi mukaddimelerini ve meselelerini de
eklemislerdir. Tedvin ettiklerinin btnnde, usln essini teskil eden
konulara agirlik vermeleri gerekirdi. Bunlar esitli ynleriyle kitb
ve snnetle ilgili hususlardir. Sonra da icm, kiyas ve ictihdla
ilgili konular olacaktir. Ancak uslle ugrasan limler ikinci sarti
tamamen ihml etmisler ve sri'in maksatlarindan hemen hemen hi sz
etmemislerdir. Sadece 'kiys' bahsinde, illetin sri'in maksatlarina
ulastirip ulastirmamasi aisindan taksimi sirasinda atifta bulunmak
ve birinci takdire gre zarur, hc ve tahsn olmak zere e ayrilacagini
ifde etmekle yetinmislerdir. Halbuki, bu kisim, zerinde durmaya,
uzun uzadiya aiklamada bulunmaya, derinlemesine arastirilmaya ve
neticelerinin tedvinine, diger ilimlerden oldugu halde 'usl'
ierisinde yer verilen pek ok meseleden daha lyik bulunuyordu. Bu
ilim besinci asirdan itibaren, o zamana kadar birinci kisimla
ilgili bahisler erevesinde ulastigi noktada durmustur. Bundan sonra
uslle ilgili yazilan btn eserler hep ayni seylerin tekrari olup
daha ncekilerin ya ihtisari ya serhi mahiyetindedir ya da eski
seylerin yeni kaliplara dklmesi tarzindadir. Bylece usl ilmi iki
rknnden birisini konu edinen byk bir kismindan yoksun olarak
asirlar boyu kaldi. Sonunda yce Allah sekizinci hicr asirda bu
noksanligi telf etmek zere eb ishk es-stib'yi hazirladi. Stib, bu
kadri yce ilim ierisinde ihmal edilen bombos sahaya girdi ve
hikmet-i tesr ilmini kurmaya muvaffak oldu: o meksidi drt nev'e
ayirdi, sonra da bu nevilerden her birini fasillara bold. Bunlara
teklif hususundaki mkellefin maksatlarini da ekledi. Bylece o
muvafakat adli elinizdeki bu eserinde usl ilminin bu ynn altmis iki
mesele ve kirk dokuz fasil ierisinde ortaya koydu. Bylece seriatin
nasil meslihe itibar essi zerine kurulu oldugu, onun dnya durduka
btn insanligin ebed degismez genel bir nizmi oldugu, nk genel ve
normal hallerde tatbik edilebilirlik prensibine riyet edildigi; rf
ve detlerin degismesi halinde hkmlerin degismesinden maksadin, asl
hitapta herhangi bir degisiklik olmadigi, aksine rf ve detlerin
farklilik gstermesi durumunda her dete ait hkmn bir baska esasa
dayanacagi; bu seriatin zelliginin hosgr, msamaha ve yumusaklikla
muamele esaslari oldugu; zayif-gl herkesi ayni sekilde muhatap
tuttugu, anlayisli anlayissiz herkesi dogru yola erdirdigi gn gibi
ortaya ikmis oldu. [5] Daha ncekilerin Ihmal Ettikleri Bahisler
Stib, usl ilminin ihml edilen bu kismini ortaya koymak, hikmet-i
tesr ilmine vct vermek, onun kaidelerini ortaya koymak, sri'in
seriati koymada gzettigi maksatlari da iine alan kll esaslar ortaya
koymakla yetinmedi. Bilakis, kitb (kur'n)bahisleriyle ilgili
ayrintilara en genis sekilde daldi ve yaptigi istikralarla seriatin
ruhu ile ok gl baglantisi olan, usl ilmine kkl bir yakinligi
bulunan ok degerli inciler ikarmaya muvaffak oldu. Kitabinin basina
ilerinde bes fasil da bulunan on mukaddime koydu; bunlari usl
ilmine giris iin bir esas, onun konularini tesbit ve digerlerinden
ayirmak iin birer kistas kabul etti. Sonra teklf ve vaz' hkmlere
geti ve onlardan daha nce ele alinmadiklari bir sekilde bahsetti.
zellikle mbh, sebep, sart, azmetve ruhsat bahislerine ayri bir yer
verdi. Kitabinin drtte birisini bu konulara ayirmasi onlara verdigi
nemi belirtmesi bakimindan yeterlidir. Btn bunlarda onun ilminin
derinligini, dne olan vukufunu grmek mmkndr. Deliller bahsinde
tesri konusunda ok nemli yeri bulunan kaideleri byle bir vukufla
tertip etmis ve sz konusu kaidelerin "hkmler" bahsinde ortaya
koydugu esaslar zerine bina edilmis oldugunu aiklamistir. Bylece
kitap birbiriyle baglantili tam bir btnlk arzetmistir. Sonra, gerek
kitb ve snnet arasinda msterek ve gerekse ikisinden sadece birisine
ait olan mtesbihlik, nesih, emir, nehiy, hs, min, mcmel, mbeyyen...
Gibi konulari aiklamasi, hikmetli sonulara ulasmasi ve belirme
noktalarini gsterdigi usln zn teskil eden hususlari ortaya koymasi
pek o kadar kolay olmamistir. O Allah'in kendisine atigi bu
inceliklere, ancak yillar yili kur'n'la gece gndz hemhal olmasi,
nazar ve amel planda onu kendisine rehber [si edinmesi ve buna ek
olarak hadis kitaplarim ihata etmis olmasi, daha nce gelip gemis
din limlerinin szleri zerinde dsnmesi, selef-i slihin grslerinden
yeterince istifde etmesi ve btn bunlarin tesinde de Allah'in
kendisine bahsetmis oldugu dnde basiret gcne sahip olmasi sayesinde
ulasabilmistir. yle ki okuyucu bu eseri okurken syle dsnr: mellif
sanki ok yksek bir dag zerinde oturmaktadir ve seriatin
kaynaklarina, hkmlerin menbalarina hkim bir konumdadir; tutulan
yollari, vadileri kus bakisi ihata etmektedir. Neticede her seyi
grerek vasfetmekte, kaideleri tecrb yolla koymakta, seriatin tmnden
ikardigi istikra delilleriyle destekledigi kll esaslar
hazirlamakta; yetleri, hadsleri ve selefe dir szleri birbirlerine
atifta bulunmak suretiyle kuvvetlendirmekte; onlara akl delillerle,
nazar yaklasimlarla destek vermekte ve bylece sek ve sphenin
boynunu kirmakta, vehmin ikis yerlerini tikamaktadir. Neticede bir
nevi manev mtevtir olan bu yolla hak btn parlakligiyla ortaya
ikmaktadir. Mellifbuyolukitbimn tamaminda kendisine prensip edinmis
ve hakli olarak, bu metodun kitabinin temel zelligini teskil
ettigini sylemistir.
Mellif bu bahislerde ser' deliller ierisinde kitb'in yerini
belirlemis ve onun btn delillerin aslini teskil ettigini; hkmleri
vaz'ederken genel erevenin belirlenmesiyle yetindigini dolayisiyla
mutlaka snnetin beynina ihtiya bulundugunu ifde etmistir. Ayni
sekilde kur'n'a nisbet edilen ilimlerin kisimlarini; hkm ikarma
sirasinda bunlara ihtiya duyulanlarla duyulmayanlari beyan etmis;
kur'n'm zahir ve btininin belirlenmesine gitmis, hkm ikarmaya
elverisli olup olmayan btin kisimlari zerinde durmus; mekk tesrin
btn klli esaslari getirmis olup, meden tesrin ise, bunlarin tafsil
ve izahlari oldugunu; kll esaslarda neshin asla yer etmedigini,
sadece belli sebeplerden dolayi ok az sayida cz' meselelerde vrid
oldugunu ortaya koymus; hkmlerin dogru bir sekilde alinmasini
saglayacak yce kitb'in anlasilmasi konusunda en uygun ve mutedil
kurallari belirlemistir. Sonra snnetin yerini ve kitap karsisindaki
mertebesini; onun, kur'n'ca ortaya konulmus genel esslari te
asamayacagini beyn etmistir. Btn bunlari o, spheye mahal
birakmayacak sekilde isbt etmistir. Mellif eserini "ictihd" ve
ilgili bahislerle tamamlamistir. Itihadin nevilerini aiklamis ve
kiyamete kadar kesilmeyecek olanla, kesilecek olan nevilerini
belirtmis, bunlardan ictihd iin gerekli olan iki sarta -arap diline
vkif olmakla, hikmet-i tesri ilmini yani meksid-i serayi iyi
bilmek- bagli olanlarla, bunlardan sadece ikincisine bagli olan
veya hibirisine bagli olmayan kisimlarini aiklamistir. Mellif sonra
herhangi bir hkmde sri'in maksadini anlamak konusunda mctehidler
arasindaki ne kadar grs ayriligi olursa olsun, seriatin her hkmde
tek bir asla dayali oldugunu ortaya koymus ve bu esas zerine uslle
ilgili bir takim kll esslar bina etmistir. Daha sonra da ictihd
mahallerini, ictihd sirasinda meydana gelen hatalarin
sebeplerini... Aiklamistir. Bu zikrettiklerimiz muvafakat adli bu
degerli eserin sahilinden alinmis bir katre menzilesindedir. Eger
bu kitap ulem ve aydinlar arasinda yayilmak suretiyle mslmanlar iin
bir mesale edinilecek olsa; kuru bir iddiadan, arzu ve heveslerine
uymaktan, dni basibos kargasa ierisinde birakma amacindan baska
ictihd iin gerekli olan her trl sarttan yoksun olmalarina ragmen,
kendilerinin itihada ' ehil olduklari yaygarasini kopararak, o pk
seriat sofrasi zerine ssen asalak sinekleri kovmaya bir vesile
olacak zelliktedir. Seratten bihaber mm denilebilecek bazi insanlar
ikarlar ve bunlar bazi czyy ti ele alarak onlarla kll esaslari
yikmaya alisirlar. Bunlar ellerine geirdikleri cz' delillerden ilk
bakista akillarina dogan mnyi almakta, bu cz' delilleri bir kistas
olarak kendilerine vuracaklari ser' maksatlardan
bihaber bulunmaktadirlar. Bir baska grup da vardir ki, cz'
delilleri kendi garazlarini desteklemek iin kullanmakta ve kendi
arzu ve heveslerini deliller zerine tahakkme gitmekte, neticede
deliller onlarin arzularina tbi durumuna dsmektedir. Bunlar da
yaklasimlarinda ser' maksatlardan habersiz bulunmakta, gerek
anlamda onlara mracaat etmemekte, o delilin anlasilmasi konusunda
seleften gelen sahh haberlere aldiris etmemekte, hkm ikarmak iin
gerekli vasitalardan tamamen yoksun bulunmaktadirlar. Btn bunlar,
nefislerde yerlesen ve dell dogrul-tusunda hareket etmekten
alikoyan arzu ve heveslere uyma, insafi elden birakma ve aczi
itiraf etmeme neticesinde olmaktadir. Bunlara bir de ser'
maksatlardan bhaberlik ve ictihd derecesine ulastigi seklindeki bir
kuruntu ile kendisini aldatmasi da eklenince is iyice igirindan
ikmaktadir. Bu son derece tehlikeli bir husustur ve dn aleyhine
islenmis bir cinayettir. Allah cmlemizi byle bir durumdan korusun!
Konuya tekrar dnyor ve diyoruz ki: muvafakat sahibinin, kitabinda
usl kitaplarinda islenen bahislere yer vermekteki amaci mutlaka
ondan hareketle bir kaide veya bir esas ortaya ikarmaktir. Bununla
birlikte o usl bahislerinin nemini hibir zaman gzardi etmemistir.
Aksine o pek ok yerde "bu anlattiklarimiz usl kitaplarinda izah
edilen hususlara ilve edildiginde, amalanan noktaya ulasmak mmkn
olacaktir." seklindeki ifadeleriyle usl kitaplarina atiflar yapar.
Szn z, uslclerin kitaplarinda zikrettikleriyle, stib'nin
muvfakt'mda zikrettiklerinden her biri ser' delillerden hkm
ikarilmasi iin birer vesile olarak kabul edilirler. Ancak usl
kitaplarinda zikredilen meselelerde pek ok detaylara ve uzun
uzadiya mnkasalara gidilmesine ragmen bunlar, sadece bir vesile
olmaktan teye bir fayda saglamaz. Hatta ogu zamandan beri uslle
mesgul olanlara itirazlar yneltilerek "onun sadece ictihd
mertebesine ulasan kimselere faydasi bulundugu" sylenmistir. Buna
verilen cevap hep ayni olmustur: "mctehid olmayan kimse iin usln
faydasi, hkmlerin nasil ikarildigini anlamasidir." ancak bu cevbi
kabullenmek, msamahali davranmayi ve bazi seyleri de grmemezlikten
gelmeyi gerektirecektir. nk onunla sadece hkm ikarma aracinin bir
kismi hem de birbirinden ayrilmis ve daginik bir vaziyette
grenilebilir. Diger kisim ise -ki hikmet-i tesr ve ser' maksatlari
bilme kismi oluyor- burada yoktur.. Bu aynen suna benziyor. Sana
dokuma sanatini gretmek isteyen birisi, dokuma tezghinin sadece bir
kismini sklms ve birbirlerinden ayrilmis vaziyette getirip
gsteriyor. Bundan elde edilecek faydanin ne kadar ciliz kalacaginda
sphe yoktur. Stibfnin drt cilthalinde kitabinda anlattigi kisim
ise, -her ne kadar o da hkm ikarmak iin gerekli olan veslenin bir
parasi ve onunla
mctehidlerin nasil hkm ikardigi greniliyorsa da- ancak o
haddizatinda bir fikihtir ve seriat nizminin bilgisidir; onunla
tesriin esaslarina vkif olmak mmkndr. Biz her ne kadar ondan
hareketle ictihd vasfina ve hkm ikarma kudretine ulasamasak da,
onun sayesinde sri'in maksatlarini, ser' hkmlerin esrarini grenme
imknina sahip oluruz. O kalplerin huzur ve skn buldugu bir rehber,
m'minin kalbinin her tarafini aydinlatan, onun saskinligini
gideren, ii tirmalayici spheleri kovan, daginik duygulari
toparlayan parlak bir nurdur. Islm seriatina byk hizmette bulunan
bu degerli limi rahmetle aniyoruz. [6] Kitabin Taninmamasinin
Sebebi Geriye bir soru kaldi: madem ki, bu kitap o kadar degerlidir
ve islm seriatinda nemli bir yeri vardir; peki, dogu limlerinin
onun zerine kapanip, ilim leminde yerlesmelerini saglamalari ve
aralarinda yaymalari bir yana, niye simdiye kadar seneler boyu
taninmadi, shretten nasibini almadi? Eger elden ele dolasan meshur
kitaplar ondan daha faydali olmasaydi, gizli kalmaz, mutlaka shret
bulur ve yayilirdi. Cevap: bu soru vrid degildir. nk bir seyin
meshur olup olmamasindan o seyin stn ya da nakis olmasi gerekmez.
Bizde kitaplar adamlar gibidir. Nice faziletli insan vardir, kimse
bilmez; nice ise yaramaz insan vardir, meshurdur. Bu nazariyenin
yanlisligina ms-hadeerimiz yeterlidir. Iste elmahall'nin serhiyle
birlikte syt'nin cem'u'l-cevmi'i ezher'de ve misir diyarinda
bulunan ilim messeselerinde okutulan tek usl kitabi olarak asirlar
boyu kaldi. Halbuki, mid'in ihkm'i, ibn hcib'in mnteh ve muhtasar
adli iki kitabi, bunlarin yaninda tahrr, minhc, msellemu'ssbt vb.
Gibi cem'u'l-cevmi'in ierdigi ayni konulari ieren pek ok te'lif
vardir ki, ihml rmcekleri bunlar zerinde aglarini germis ve bu
degerli eserlerden hibiri elden ele dolasma ya da istifde iin gn
yzne ikamamis; ancak ierisinde bulundugumuz asirda ortaya
ikabilmislerdir. Halbuki, cem'u'l-cevmi'in bunlar ierisinde en az
faydali ve ok da sikici bir kitap oldugunda hibir kimse farkli
dsnceye sahip degildir. Kitabin meshur olmamasinin iki sebebi
bulunmaktadir: 1. Ierdigi konular. 2. Telif ve bahislerin islenis
sekli. 1. Ierdigi konular son derece yeni, daha nce hibir kimse
tarafindan islenmemis konulardi. Bu kitap hicr sekizinci asirda
telf edilmisti. Bundan nce usln diger kismi tamamlanmis, ser'
ilimlerle mesgul olanlar tarafindan telifler ortaya konulmus,
arastirma, serh, grenim ve gretim gibi yollarla onlar zerinde
duragelmislerdi. Neticede usl adina grenilmesi
gereken herseyin onlardan ibaret oldugu anlayisi dogmustu. nk
daha nce de syledigimiz gibi, onlar hibir zaman tatmadiklari ictihd
iin bir vesle idi ve bu vesilede bir eksik-lik olabilecegini hemen
hemen hissetmiyorlardi. Bunun tabi neticesi olarak da kitabi
duyanlar olmussa da, l himmet gstererekonu edinmek, bahisleri
zerinde fikir yormak, ondan istifade etmek, ierdigi [12] bilgileri
daha nceden bildiklerine eklemek, hosuna gidenlerle amelde
bulunmak, ilim taliplerinin dikkatlerini ona ekmek ve onlara ondan
i stifde yolunda gayret vermek ve yardimci olmak gibi bir duruma
girmemislerdir. 2. Ikinci sebep, stib'nin kalemiyle ilgilidir. Geri
mellif dzgn yryor, temiz bir arapa ile yaziyor. Nitekim bu durum
zihni ve kalemiyle basbasa kaldigi birok bahisde aika mshade
edilmektedir. Ancak mellifin gl bir intikal gc, cevval bir kalemi
vardir. Bazan, sayfayi bastan sona okur, ne bilinmedik kelimeye ne
de terkibe rastlamazsiniz; bununla birlikte hibir sey anlasilmaz.
Anlayabilmek iin mutlaka ser' kaynaklarla istidlalde bulunmak, akl
ilimlere vurmak, baska ilim dallarinda ortaya konulan bahislere
mracaat etmek durumu sz konusu olacaktir. Bazen okuyucudan, sanki
tarak disleri zerindeyolculukyaptirir gibi, bir kelime ile onun
yanindakine, sonra da onu takip edene intikl etmesini ister; nk
kullandigi her kelimenin altinda isaret etmek istedigi bir mn, szn
akisindan ikarilmasini istedigi bir amaci bulunmaktadir. O bu
eserini snneti, mfessir-lerin szlerini, kelm bahislerini,
ncekilerin usln, mctehid imamlarin furunu, sekin mutasavviflarin
slklerini iyice ihata ettikten sonra yazmis birisi olarak, kitabini
lzumsuz tafsiltla doldurmasi mmkn olmazdi. Iste bu yzdendir ki,
kitap ok dolu ve zor bulunmus, bu durum onun yayilmasina bir engel
teskil etmistir. Bununla birlikte kitap kendi kendisinin
anlasilmasina yardimci olmakta; basi sonunu, sonu da basini
aiklamaktadir. [7] Kitaba Olan Tevecchmzn Sebebi Ve Kitap zerinde
Yaptigimiz alismalar Seyh muhammed abduh'un, ilim taliplerinin bu
kitabi edinmesine dir tavsiyelerini ok isitmistim. O zamanlar bu
tavsiyeye uymak iin ok arzuluydum. Tabi gerek benim gerekse benim
gibi olan digerlerinin nnde kitabin ele geirilmesi zorlugu bir
engel olarak duruyordu. Syle ya da byle her nasilsa bir grenciden
magrib yazisi ile yazilmis bir nshayi dn olarak almaya muvaffak
olduk. Konularin zorlugu bir tarafa, yazinm.ok zor okunusu ve nsha
sahibinin geri almak zere israrli sekilde talepte bulunmasi gibi
sebepler hep ona ulasmamizi engelliyordu. Sonra: "bir seye
yetmiyorsa gcn onu birak gcnn yetip yapabilecegine bak."
Szndeki gde kulak vererek sevdamizdan vazgetik. (13) Sonunda yce
Allah'in ltf ile kitabin misir baskisi gereklesinCe, bana tekrar
kitapla ugrasma firsati dogdu. Hemen aldim ve mtlaaya basladim ve
sonuna kadar geldim. Bu vadileri ve geitleri uzun zor yolculukta
tahamml gsterdim; hazinelerini, kaplarini denedim. Bu tecrbem daha
nce duyduklarimi teyid etmis ve kitabin degerini bir kat daha
artirmisti. Bu ugurda maruz kaldigim gece yolculugu gibi zor
abalarima, uykusuz kalisima aldirmadim. Kitaba olan tutkum tekrar
zerinde durmami gerektirdi. Bu kez daha bir bas-ka sekilde kitap
zerinde alistim. Mellifin ortaya koyduklarini miyara vurdum.
Istifde ettigi kaynaklara basvurarak, onlardan ikardigi mnlari
tahkikte bulundum. ok incelik isteyen isaretlerini aiklayarak,
ifdesinde kapali kalan kisimlari, ok kisa aldigi lafzi tamamlamak,
gizli mnyi biraz amak, meselenin anlasilmasi iin gerekli olan fer'i
zikretmek, kasdettigi esasa isaret etmek gibi yollarla zh ettim.
Koydugum bu notlarda asiriliga kamak, her mnsebetle esitli
eserlerden alintilar yapmak suretiyle sisirme yoluna gitmedim.
Gerekli ve yeterli notlarla yetindim. Ancak zarur hallerde, konunun
anlasilmasi iin mutlaka aiklama yapilmasi gereken konularda uzun
notlar dstgm de oldu. Notlarimi yazarken hr dsnmeyi esas kabul
ettim. Bu yzden de yer yer mellifi tenkitlerimiz, onun fikirlerine
katilmadiklarimiz olmustur. Bizzat mellifin kendisi de bizim bu
metodumuzun, ortaya koydugu hususlar zerinde dsnen arastirmacilar,
ele aldigi konularda hakki elde etmeye alisan ilim talipleri iin
riyet edilmesi gereken bir hak oldugunu belirtmis; meseleler
karsisinda tercihte bulunmalarini, mtereddit ve saskin vaziyette
kalmamalarini istemistir. Ayni sekilde mellif, ortaya koydugu
hususlarin denenmeden, tahkik edilmeden problem o-dinilmemesini de
istemis ve bunun elde edinilecek favdanin dikkate alinmadan
atilmasina sebep olacagini belirtmistir. Evet, ilmin tahkikinde
"falan syledi" veya "falan'm yaninda falan da kim oluyor?" seklinde
bir anlayis olmamalidir. Aksi takdirde bir ok dogru, hata ve unutma
arasinda yok olur gider. Bu bizim dinimizin bir zelligi olmaktadir.
Hz.peygamber lalevs^tul hari, herkesin sz kabul de edilir, red de
edilir.[8] Hadislerin Tahrici Mellifin ser' kaynaklari derinden
incelemesinin tabi bir neticesi olarak kitabinda bin kadar hads
zikretmistir. ogu kere bu hadsleri ne rvlerine ne de almis oldugu
hadis kitaplarina nisbet etmemistir. Hatta ok ndir olarak hadisi
tam olarak zikretmistir. Hemen hemen devamli olarak ancak hadisin
delil olarak kullanmak istedigi kismini zikretmekle
yetinmektedir,
bazen ayni hadisin bir kismini burada, bir baska kismini da
ihtiyaca gre baska bir yerde zikreder. Bazen hadse sadece atifta
bulunur ve sz uzatacak sekilde olmasa bile ondan hibir sey
zikretmez ve bu sekildeki tasarruflariyla amacina ulasmak ister.
Halbuki, onun szleri zerinde inceleme yapan ve dsnen kimselerin, o
hadislere tam metni ile birlikte vkif olmalari, sihhat ynnden
durumlarini bilmeleri kainilmaz bir ihtiyatir. Hadisin tam metnine
vkif olmak, hadisin ortayakonmasmdan gzetilen amacin anlasilmasini,
sihhat derecesini bilmek de o hadisle yapilan istidlalin degerini,
kalbin mutmain olmasini veya tam bunun aksini saglayacaktir. Iste
bundan dolayi zorluguna, tahrc iin basvurulacak kaynaklarin
genisligine ve yorucu olmasina ragmen bu is gereklestirilmeye
alisildi. Otuz kadar hadis kitabina mracaat edilerek hadisler tahrc
edildi. Bu yorucu ykn agir kismini stz muhammed emn
abdurrzikyklendi. stz, hadislerin kaynaklarina ulasmak,
rivayetlerinin okluguna ve ibarelerinin farkliligina ragmen onlarin
metinlerini elde etmek iin aylarca ugrasti ve hadislerin kimler
tarafindan rivayet edildigine isaret etti. ogu zaman da lafzi ile
birlikte aldi ve bylece onlarin lafzini ve sihhat derecelerini
grenmek amaciyla bulunduklari yerlere mracaat etmek kolaylasti.[9]
Allah ilim ugruna yaptigi bu hizmetten dolayi onu en gzel sekilde
mkfatlandirsin. [10] nceki Baskida Bulunan Tahrip Ve Hatalar Her ne
kadar kitabin baskisi sirasinda tashih ve mmkn mertebe aslina irca
isini byk limlerden kadri yce iki zt stlenmisse de, kitabin
basimini yapan kimsenin elde ettigi nshanin ok hatali olmasi ve
baski isinin dar bir vakte sikistirilmasi gibi sebepler yznden,
meydana gelen hatalardan dolayi bu degerli iki limimizi mazur grmek
gerekecektir. Bununla birlikte belirtmek gerekir ki, baskida bir
hayli tahrifat hl mevcut kalmis, yer yer btnyle cmleler ya da
tamamlanmadan mnnin anlasilmasina imkan bulunmayan kelime dsklkleri
sz konusu olmustur. Iste bunlar kitap zerinde sabirla dsnmemizi ve
bir sonuca varmamizi gerektiren sebeplerden olmustur. Bylece
Allah'in yardimi neticesinde kitap onu mtla etmek isteyenler iin
kalip ve mn bakimindan eksiksiz ve kusursuz bir hal almistir. Ben
bu kitap zerinde yapilmasi gereken btn alismalari tam anlamiyla
yaptim seklinde bir iddiada bulunacak degilim. Aksine hsnzanda
bulunacak olursam, bu yaptiklarimin bir baslangi adimi oldugunu
syleyebilirim. Gayret sahibi kimseler iin bu kitap zerinde alisma
alani ok genistir. Niyeti hlis olan insanlara tavsiyede bulunmak
uyulmasi gereken bir yoldur. Sphesiz ameller niyete gredir ve
herkes iin ancak
niyetinin karsiligi vardir[11]. Abdullah dirz Nesre hazirlayan
Mellifin nsz Ilmin nuru ile bizleri cehalet karanliklarindan
kurtaran, kendisinden edinilen basiretle sapikligin kr ukurlarina
dsmekten koruyan, sevgili peygamberimiz hz. Muhammed [ alvy3ssu 1
ile gnderdigi seriatinda bizler iin en yce almetler, en aik
deliller koyan yce rabbimizehamd olsun. Buhamdedis onun bize olan
sayisiz ve pek degerli nimetleri ierisinde en stn olmaktadir. Bu nr
parlamadan nce kr yrys yryorduk. Akillarimiz menfaatlerimize uygun
seyleri elde edebilmek iin rastgele kosturuyordu. nk bu ykleri
tasiyabilecek kadar gl degildi; iyi ve gzel arasinda ktlklerin
mihverini teskil eden nefsin cirit meydaninda pesin zevkler isin
iine karisiyordu. Neticede dertlerimize karsi ila yerine zehiri
koyuyorduk ve bundan sif bekliyorduk. Suyu sikilan avucu ierisinde
tutmak isteyen kimseye benziyorduk. Vehim denizinde hayir ve ser
arasinda yzdk durduk; nereye gidecegimizi bilemiyor, rehberimiz
olmadigi iin karanlik gecede nereye gittigimizi bilmeden yol
aliyorduk. Sakat kiyaslar yapiyor, hasta vcttan saglikli
davranislar bekliyorduk. Yz st srnyorduk, fakat kendimizin sirt-i
mstakim zere yrdgmz zannediyorduk. Sonra ilh kader tecell etti,
insanlarin aresizligi tek ve kahhr olan yce Allah'a ulasti, ihtiyci
hisseden insanlarin arzulan ona tevecch etti. Hl diliyle durumun
dogrulugu ve ortaya konulan islerde ilh mdhaleye ihtiya zarureti
sabit olunca, yce rabbimiz sonsuz lutfu ve keremiyle imdadimiza
yetisti. Nihayetsiz iyilik ve sefkat sahibi yce Allahimiz, her seyi
kusatan merhametiyle bizi brd. Eger byle olmasaydi biz iinde
bulundugumuz durumdan bir ikis yolu bulup, kendi kendimize yollar
ierisinden dogrusunu ayiramazdik. Yce Allah bu keremi neticesinde
zrmz makbul kildi; peygamberler gndermeden nce meydana gelen
hatalarimizin affinin mmkn oldugunu belirtti. Nitekim: "biz
peygamber gndermedike azb ediciler [20] degiliz,"[12]
buyurmaktadir. Sonunda mmetler ierisinden peygamberler gnderdi.
Arapolsun, arap disinda baska kavimlerden olsun, her peygamberi
kendi kavminin diliyle gnderdi. Bylece peygamberler hak yolu,
kavimlerine y aknen gsterecekler, onlari bel kemerlerinden
yakalayarak cehenneme gtrecek tehlikelerden koruyacaklardi. Zaman
itibariyla son, stnlk itibariyla ilk sirada[13] yer alan biz islm
mmetine de zel bir ayricalik verdi; nk tevhd binasinin tamamlayici
son tuglasi ve hitm-i misk olan rahmet peygamberi, mahza
nimet, mm hikmet-i bliga sahibi olan hsim soyundan tertemiz bir
asila sahip muhammed b. Abdillah'i bize gndermisti. Onu bize shid,
mjdeci, korkutucu, hakka dveti, aydinlatici nr olarak gnderdi;
apaik arapa olan, sphe ile kesin bilgi arasini ayiran, ne nnden ne
de arkasindan btilin asla yol bulamayacagi yce kitb'ini ona
indirdi. Sadra sif beyan ve yeterli zah gcn onun eline koydu. Onu
en gzel vglerle vd, terbiyesini kendi zerine aldi ve onun tm vasif
ve zelligini ahlk ve semailinin olusturdugunu belirtti. Btn bu
zelliklerin sahibi olan hz.peygamber szleri, fiilleri, terk ve
takrrleriyle tasvibleriyle) Allah'in seriatini aiklayici oldu.
Artik gz grene hersey gndz gibi parlakti, hak ve hakikat bulutsuz,
engelsiz gnde gnes gibi ortaya ikti. Her trl noksan sifatlardan
mnezzeh olan rabbimize hamd ediyor; ona olan hamdimizi o'ndan bize
ulasan bir nimet telakki ediyoruz. Ona sayisiz skrediyor, skrn
nimetlerin artisi iin bir baslangi oldugunu biliyoruz. Alllah'tan
baska ilah olmadigina, onun esi ve benzeri olmadigina, o'nun her
trl keml sifatlariyla muttasif bulunduguna, herseyin istisnasiz
yaraticisi olduguna, itaatkr-s ayirimi yapmaksizin adalet, ihsan,
ltuf ve kerem sifatlarinin geregi olarak ve teminti hkmnce herkesin
rizkini verenin o olduguna sehdet ederiz. Nitekim bu meynda syle
buyurmustur: "cinleri ve insanlari ancak bana kulluk etmeleri iin
yaratmisimdir. Onlardan bir rizik istemem; beni doyurmalarini da
istemem. Sphesiz riziklan-diran da, g ve kuvvet sahibi olan da
Allah'tir."[14] "ehline namaz kilmalarini emret, kendin de onda
devamli ol. Biz senden rizik istemiyoruz, sana rizik veren biziz.
Sonu Allah'a karsi gelmekten sakinanindir" [15] btn bunlar
insanlarin stlendikleri emneti edaya kendilerini verebilmeleri
iindir. O emnet ki, kendilerine arz yoluyla sunulmus, kendi
gnlleriyle hesap verecek sekilde yklenmeleri zerine de artik onunla
mecbur tutulmuslardir. Keske ondan irkilip, korksalar da kabule
yanasmasalardi; isin sonunu ve nemini daha bastan dsnselerdi. Ne
var ki, durumun vehmeti onlarin hatirlarina gelmemisti. Oysa ki,
gkler, yer ve daglar teklif edilen seyin vehmetini, agirligini
kavramislar ve kabule yanasmamislardi. Bu yzden de insanoglu ok
zlim ve pek chil diye nitelendirilmisti. Vakia Allah'in takdiri
yerini bulacakti. Bu arzettigimiz hususa su yet aika dellet
etmektedir:"dogrusubizemneti (sorumlulugu)gklere,yerevedag-lara
sunmusuzdur da onlar bunu yklenmekten ekinmisler ve ondan korkup
titremislerdir. ok zlim ve pek chil olan insan ise onu
yklenmistir."[16] her seyi hikmet ve takdiri ile, ezel ilim, kaza
ve kader programina uygun olarak yrten yce Allah her trl noksan
sifatlardan mnezzehtir. Bylece insan kendi yklendiginden mesul
tutulacak ve bu kendileri hakkinda bir dell olacaktir. Yce Allah
yaptiklarindan mesul degildir. Sorguya ekilecek olanlar
insanlardir.
Muhammed'in Allah'in kulu, rasl, sevgilisi ve dostu olduguna;
sdik ve emin bulunduguna; lemlere rahmet olmak zere hanf dini ile;
mkelleflerine rifkla, yumusaklikla davranan bir seriatla
gnderildigine sehdette bulunuruz. Onun beyanlari kolaylastirici bir
lisanladir. Rifkla muamele onun seriatinin zelligi, hosgr ve
msamaha ile davranma ise onun meziyetidir. Zayif-gl herkesi ayni
sekilde muhatap tutar; anlayislianlayissiz herkesi dogru yola
ulastirir; itatkr-s ayirimi yapmadan herkese merhamet eder;
gnll-gnl sz herkese yn verir; adalet karsisinda soylu-soylu olmayan
herkesi esit tutar; emir ve yasaklarina boyun egenleri dnya ve
hirette yce bir mevkie ulastirir; neb olmasa bile nbvvet nurunu
ierisinde tasiyacak bir makama ulastirir; onunla muttasif olanlara
snnet elbisesi giydirir de sonunda Allah'in bir vel kulu kilar; ona
uyan ve destek olan bir kul, fakir de olsa ne kadar zengindir. Ona
karsi gelip haddi asan kimse, zengin de olsa ne kadar fakirdir. Hz.
Peygamber, grevi boyunca bu yce pk serate yine bizzat seratle
davette bulunmus, kendisine tevd edilen emneti eksiksiz olarak
insanlara ve cinlere ulastirmis, seriati kendi burhan-lariyla
korumus, kesin delilleriyle sinirlarini himaye etmis, teblig ve
beyn iin gerekli btn gcn sarfetmis, hem lisni haliyle hem de szyle
"ben apaik bir uyariciyim" buyurmustur. Allah'in salt ve selmi
onun, l ve ashabinin zerine olsun. O ashap ki, seriatin
maksatlarini kavramis ve onlari elde etmisler, onlarin kaide ve
temellerini ortaya koymuslar, isaretleri zerinde dsnmsler, prensip
ve gayelerinin gereklestirilmesi iin cidd alismalar yapmislar, btn
bunlardan te dnyev emellerini atmak iin yeterli zeni gstermisler,
amellerini dzeltmek iin ilmi vsita olarak kullanmislar, hayirda
yarismislar ve herkesten ileri gemisler, slih amellere kosusmuslar
ve kendilerine yetisen olmamistir. Neticede basiret ufuklarinda
furkn gnesi dogmus, kalplerinde yakin nuru parlamis, hikmet
pinarlari dillerinden dklmeye baslamistir; onlar mn, islm ve ihsan
sahipleri idiler. Nasil yle olmazlardi ki, kapiyi ilk alan onlardi;
dolayisiyla sekinlerin sekini, zn z ve akil sahiplerinin yollarini
onlarin nurlariyla bulacagi yildizlar olmuslardi. Allah, uyacaklar
iin bir nder, hidyet arayanlar iin sekin bir rnek olan onlardan ve
onlardan sonra gelen kimselerden ve kiyamete dek iyilikle onlara
uyanlardan razi olsun. Hamd sena, salt ve selmdan sonra diyoruz ki;
ey en yce ilmin gereklerini arastiran, akillarin en stn verimlerini
elde etmeye alisan, en tatli anlayis kaynaklarina susayan, btin
mnlari elde etmek, yazili metinler ierisinde zahir mnnin tesinde
bulunan manalara ulasmak iin, onlarin etrafinda dolasan kimse!
Simdi artik tam arzularinizin birbirine denk
dstg kimseye kulak vermen, onunla karsilikli mbhase etmen zamani
gelmistir. nk onun vecdine sen de ortak oldun. Artik onun sir
mahalline dnmelisin. Bylece onun sikyetleri seni harekete geirsin
de bunun neticesinde onun kostugu yolda sen de kosasin, onun alaca
karanlikta yaptigi yolculugu sen de yapasm. Elbette ki bu
yolculukta yorulacaksin. Fakat sabah olunca bu gece yolculugunun
yorgunlugunu memnuniyetle karsilayacaksin. Mellif maksadina ulasmak
ugrunda genis ller katetmis, bu yolda iyi ve kt seylerle
karsilasmis, sikintilara ggs germis; karsisina ikan engeller
meyanmda aci tatli olaylarla yz yze gelmistir; onun yoluna ikan
engellerden kimi yol vermis kimi ise geit vermemistir. Eger
dilersen yolculuk sirasinda karsina ikacak yorgunluklarin stesinden
gelecek, maruz kalinacak sikintilari kovacak, yol vermeyen
engelleri paralayacak bir seyler bulabilirsin. Unutma ki, ne
kedersiz ve sikintisiz bir hayat; ne de rahat iinde bir lm vardir.
S-zn kisasi yolcunun yola girmesi sirasinda basina gelebilecek en
korkun durum furkn nurundan mahrum gece gibi karanlik bir zihinle,
sama sapan dslerin sadmeleriyle hasta dsen bir kalple yolculuk
boyunca rehberden mahrum olmasidir. Tabi bu durumda yolcu yoldan
ikacak ve kendi hedefine gitmeyen baska bir kervana intisap
edecektir. Sonunda kerm olan iyilik ve rahmet sahibi, diledigini
dos dogru yola hidyet eden yce Allah ltuf ve ihsanda bulundu.
Cisimlere ruh gnderildi, resimlerin hakikatleri zahir oldu,
isimlerin sahipleri (m-semmlar) ortaya ikti; bylece hak gzkt ve
apaik belirdi, bulutlar altindan furkn gnesi dogdu ve parladi;
zayif nefis g buldu, korkak kalp cesaret kazandi. Hak geldi ve btil
zail oldu. Aklin bazi sirlarmi tafsilden ciz kaldigi, dilin onda
birini bile yaymaya takat yetiremedigi sahih ve gzel szler, ndir
fideler, gz kamastirici gzellikler serdeyledi. Bunu yaparken
bilineni bilinmeyenden ayirdi; avam, havas, toplum ve fertlerin
mertebelerini ortaya koydu; mukallid, mc-tehid, slik, mrebb, grenci
ve staddan herbirinin anlayis derecelerine, aliskanlik ve
gevsekliklerine, kusur ve icrtlarina gre haklarini tam olarak
verdi, onlardan herbirisini kendi bulundugu mertebeye koydu,
kendilerine has olan makamda bulunan byk kkherse-yi onlara gsterdi,
onlari adalet ve itidalin sahasi olan orta yol zere olmaya
sevketti; ifrat (teseddd) ve tefrit gibi iki asiri u ve sapmadan;
eliski ve akla aykiriliktan kurtulmalari iin, zorlastirma ile ihml
ve umursamazlik arasinda tark-i mstakim zere orta bir yol vazetti.
Snina lyik her trl hamd sena o'na mahsstur; zerimize olan noksansiz
nimetleri, sonsuz lutuflari dolayisiyla skr sadece o'na hastir.
Gizli sirlardan bir kismi zaman zaman aiga ikmakta ve yce Allah
diledigine bildirmekte ve hidyet etmektedir. Ben de teden beri
kitb ve snnet'ten gzetilen maksatlari beyn amaciyla iime dogan bu
sirlardan ndir ve degerli olanlari bazan tafsilatiyla bazan da zet
olarak kaydediyor, kaynaklarda bulunan shidlerini aik ve net bir
sekilde topluyordum. Bunlari yaparken cz' delillerle yetinmiyor,
klli istikralara dayaniyordum; onlarin nakle dayali esaslarini g ve
kabiliyetim nisbetinde bir takim akl nerme ve izahlarla beyan
ediyordum. Sonra yce Allah'a istiharede bulunarak, bu ndir ve
degerli sirlari telf etmek, sonulan esaslarina baglayacak basliklar
altinda bir araya toplamak istedim . Bylece zerinde dsnlmesi ve
elde edilmesi kolaylasmis olacakti. Usl-i fikhin basliklari altina
onlari yerlestirdim ve bu ilmin sistematigini kullandim. Neticede
kitap bes kisimdan meydana gelmis oldu: I. Maksada ulasabilmek iin
gerekli olan ilm mukaddimeler. II. Hkmler ve ilgili bahisler:
mahkmun bih, mahkmun aleyh; vaz' hkmler (dzenleyici, bagintili
hkmler), tek-lf hkmler (ykmllk getiren hkmler) gibi. III. Ser'
maksatlar ve bunlarla ilgili hkmler. IV. Ser' deliller ve bunlara
nisbet edilen konularin genel olarak ve tafsilatli bir sekilde
aiklanmasi; alindiklari yerleri ve bunlarla mkelleflerin fiilleri
zerine hangi sekilde hkmde bulunulacagi. V. Ictihd ve takldle,
bunlardan her birisiyle muttasif olanlarla ilgili hkmler, keza
tearuz (eliski grnm), tercih, sul, cevap... Gibi konular. Bu
kisimlardan her birisinde hedeflenen amaca ulastiracak, elde
edilmelerini kolaylastiracak meseleler, girisler, 'taraflar ve
fasillar bulunmaktadir. Hosgr ve kolaylik esasi zerine kurulu
bulunan seratle ilgili ykmllklerde gzetilen hikmet ve sirlardan
bahsedildigi iin bu eserime 'et-ta'rfbi esrn't-teklf adini
vermistim. Sonra bu isimden garib bir sebepten dolayi vazgetim.
Syle ki: bir gn kendilerinden istifde edebilecegim iin sirtimi ilm
toplantilarina dayadigim stad-lardan birisi ile karsilastim.
Kitabimin tertip ve tasnifine baslamis, onun olgunlastinlmasi ve
telifi iin nme geecek her trl mesgale-den kendimi uzaklastirmistim.
Bana: "-gece seni ryamda grdm. Elinde te'lif etmis oldugun bir
kitap vardi. Ben sana, 'o nedir?' diye sordum. Bana, onun
kitbu'1-mu-vfakt oldugunu syledin. Ben sana bu zarf isimlendirmenin
nereden geldigini sordum. Sen de, ibnu'l-ksim'la eb hanfe'nin
mezhepleri arasini bu kitapla telif etmeye muvaffak oldugunu
syledin." dedi. Ben kendisine:
"-hedefe, sdik r'ydan ikip gelen bir okla isbetettiniz ve nbvvet
nurunun mjdelerinden olan r'ydan yararli bir hisse ve nasip
aldiniz. nk ben meksid binasini kurmak amaciyla bahsettiginiz bu
mnlarin telifine baslamistim. nk bunlar ulemnin itibar ettigi
esaslardir. Eski fakihler hkmlerini bu kaideler zerine bina
etmistir." diye cevap verdim. Bunu duyunca o zt, bu garb tevfuktan
dolayi hayrete dst. Nitekim ben de, bu tehlikeli yolculuga
ailisimdan ve bu stdlara arkadaslik edisimden dolayi hayret
iindeydim. Demek bunda da bir hayir varmis. Ey temiz dost, vefali
arkadas! Ben bu kitabimi yolculugun sirasinda sana yardimci olsun
diye yazdim; birbirine uygun dsen anlamlari ve ittifak noktalarini
aiklamak istedim; ben bunu, her seyin anlasilmasi ve arastirilmasi
konusunda dayanagin, karsina ikan ve seni yoran her trl tasdik ve
tasavvurda basvuracagin bir kaynagin olsun diye telf etmedim. Zira
benim bu ortaya koydugum da nihayet ilimler ierisinden bir nebzeyi,
bir kaynagi teskil eder; nk akillar farklidir, anlayislar
birbirlerine ters dsebilir. Hi sphe yoktur ki, bu kitap ilim
yolculugun sirasinda sana meseleleri yaklastiracak, ser' ilimlerde
yukariya dogru nasil ykselecegini ve nereye gidecegini sana
bildirecek, slk ettigin yolda seni zirveye ulastiracak, senin adina
hikmet incilerine talip olacak ve sonra mehrini de sana hibe
edecektir. Azim ve sebat ayaklarini ne at, bir de bakacaksin ki,
Allah'in izniyle vsil olmussun; ondan nne ailan yoldan ilerle,
insAllah benim ulastiklarimi sen de elde edeceksin. Korkaklar gibi
yol almaktan, gzelim yollarda durmaktan, aiklamada bulunmaksizin
dsnceni gereklestirme yoluna gitmeden sakin; takld ukurundan ikarak
basiret zirvesine yksel, zayif sorular ve hakli spheler karsisinda
hak bildigin dsncelerini mdfaa edebilecegin, stn gelebilecegin bir
gayretle ve azimle saril; takva elbisesini kendine bir siar kil;
insafi elden birakma, hakki aramak mezhebin; hakki ehline teslim
etmek prensibin olsun. Geici hevesler kalbini elde etmesin; nne
ikacak engeller seni amacindan evirmesin. Meseleler karsisinda
degerlendiren ve tercihte bulunanlar gibi dur; ne yapacagini
bilmez, saskin bir vaziyette durma. Ancak, istenenler muglak kalir
ve net olarak kendisini arastiriciya gstermezse bu durumda, karsi
taraftakiler o meseleye girse de, senin girmemen, konudan el ekmen
yerinde bir hareket olur. Sunu bil ki, yenik dsen kimse, spheli
konular koruluguna dsen kimsedir; o sallaya girmeyip nnde duran
kimse ise korunmus ve ilimde derinlige ulasmis kimsedir. Sphesiz
ki, her trl r, ayiplama ve kinama, dsncesizce kendisini yasaklar
ierisine atip da cehennemi boylayan kimse iindir. Taassub
pinarindan sakin ime, konunun hakikati anlasildiginda, onukabul
edip, boyun egmekten ekinme, s nefislerin baskaldirisi gibi
kibirlilik gsterme; bu tutum, nefsin otla-yan
hayvanlari iin tehlikeli ve korkun bir otlaktir; dosdogru yoldan
sapmaktir. Eger bu kitaptan kabul etmeyecegin yerler olursa, sezgi
ve anlama kapilari kapali kalirsa ve "bu duyulmadik bir sey, mhiyet
ve islenis bakimindan ne ser' temel ilimlerde ne de fer' ilimlerde
byle bir eser telf edilmemistir. Onun ortaya konulmasi ve yayilmasi
ktlk ve bidat olarak yeterlidir." seklinde bir zan belirirse, sakin
denemeden, tecrbe etmeden mesele ikarip da dikkate alip faydalanma
imkanini ortadan kaldirip atma. nk bu kitap Allah'a hamdederek
belirteyim ki, yet ve hadislerin ortaya koydugu seylerdir, onun
temellerini selef-i slih atmis, isaretlerini derin limler
belirlemis, rknlerini dsnrler saglamlastirmislardir. Eger yol
belirli ise, inkar edilmemeli; muhtevasinin kabul, ortaya konulan
seylerin sihhatinin gz nnde bulundurulmasi ve ikrarda bulunulmasi
cb eder. Tabi bir insan olma hasebiyle ortaya ikan hata ve srmeler,
dsnceye ariz olan illetler bundan istisnadir. Mutlu insan
aksakliklari sayili olan, lim de yanilma ve hatalari az olan
insandir. [26] Bu durumda kitap zerinde dsnen ve grs gelistiren
kimsenin grevi, bir noksanlik grdg zaman onu ikml etmesi ve mellif
hakkinda hsn zan beslemesidir unutmamasi gerekir ki mellif bu
kitaba gecesini gndzn vermis, rahat yerine yorgunlugu, uyku yerine
uykusuzlugu tercih etmis ve sonunda da kendisine bu mrnn meyvesini,
zamaninin essiz incisini ithaf etmistir. Mellif kendisine, yaninda
bulunan hikmet ve sirlarin anahtarlarini vermis, kendi elindeki
emnet gerdanligini boynuna takmistir. Bylece mellif, beyanda
bulunma sorumlulugunun geregini yerine getirmistir. zerine vcib
olan beyn sorumlulugundan ikmistir. "sphesiz ki, ameller niyetlere
gredir. Herkese niyet ettiginin karsiligi vardir. Kimin hicreti
(hicret niyeti) Allah'a ve raslne ise; onun hicreti Allah ve
raslnedir; kimin de hicreti elde edecegi bir dnyaliga ya da
nikahlayacagi bir kadina ise, onun hicreti de hicret ettigi
seyedir."'[17] Allah hepimizi bildiklerimizle amel eden kullarindan
eylesin, anladiklarimizi anlatma konusunda bize yardim eylesin.
Bize rizsina ulastiracak faydali ilim nasb etsin, kendisiyle
karsilasacagimiz gnde bizim iin hazirlik olacak slih amellere
muvaffak kilsin. Sphesiz ki, o her seye kadirdir; dualara icabet
eder. Iste ben amalanan gayeyi aiklamaya ve vadedilen seyin
gereklestirilmesine basliyorum. Kendisinden yardim talep edilecek,
kendisine siginilacak olan yalnizca Allah'tir. Yce ve ulu olan
Allah'in ltuf ve yardimi olmasa, ne dnyamizi ne de hiretimizi mamur
edecek g ve kudrete sahip degiliz. [18]
[1] Szkonusu metin elinizdeki cildin xvii-xxiu. sayfalari
arasinda takdim edilmektedir. [Yayincinin notu]
[2] Satibi, El-Muvafakat Islami Ilimler Metodolojisi, Iz
Yayincilik. 1/X-XIII [3] Satibi, El-Muvafakat Islami Ilimler
Metodolojisi, Iz Yayincilik. 1/XV-XVI [4] Satibi, El-Muvafakat
Islami Ilimler Metodolojisi, Iz Yayincilik. 1/XVIII-XXIV [5]
Satibi, El-Muvafakat Islami Ilimler Metodolojisi, Iz Yayincilik.
1/1-4 [6] Satibi, El-Muvafakat Islami Ilimler Metodolojisi, Iz
Yayincilik. 1/5-8. [7] Satibi, El-Muvafakat Islami Ilimler
Metodolojisi, Iz Yayincilik. 1/8-9 [8] Satibi, El-Muvafakat Islami
Ilimler Metodolojisi, Iz Yayincilik. 1/10-11 [9] Dogrusu
tercmemizde esas aldigimiz baskida yapilan ve burada vg ile
bahsedilen tahrce tahrc demk ok zor. Zira sadece "Falan rivayet
etmistir." seklinde belirtilmis, hangi kitapta ve nerede oldugu
belirtilmemistir. Dolayisiyla tercme yaparken biz tahrc isini
tekrar yapmak zorunda kaldik. Ancak imkanlarimiz mnsebetiyle
hepsine ulasamadik ve bulabildiklerimizin kaynaklarini
Concordance'daki usle gre gsterdik. Cilt ve sayfa numarasiyla
gsteremedigimiz hadislerin tahrcini ise eski halleri zere birakmak
zorunda kaldik. Sunu da belirtmekte fayda vardir: Bizim
gsterdigimiz kaynaklar her zaman iin o hadisin ayni lafizla rivayet
edilen kaynagi olmayabilir. Bazan yaklasik lafizlarla rivayet
edilebilecegi gibi kismen rivayet de sz konusu olabilir. Bu
itibarla veriien kaynaklar tahkik edilmeden dogrudan baska yerlerde
kaynak olarak gsteriImemeli-dir. ( [10] Satibi, El-Muvafakat Islami
Ilimler Metodolojisi, Iz Yayincilik. 1/11-12 [11] Satibi,
El-Muvafakat Islami Ilimler Metodolojisi, Iz Yayincilik. 1/12 [12]
Isr, 17/15. [13] Anadolumuzdabu mnyi ifde eden Tasta kk, yolda byk"
seklinde bir tabir bulunmaktadir. () [14] Zriyt, 51/56-58 . [15]
Th, 20/132. [16] Ahzb, 33/72. [17] Buhari, Iman 41; Mslim, Imare
155. [18] Satibi, El-Muvafakat Islami Ilimler Metodolojisi, Iz
Yayincilik.1/13-20
Copyright 2013 islam-tr.net. All Rights Reserved.
el muvafakat
Mukaddimeler
Mukaddimeler. 1 Birinci Mukaddime. 1 Ikinci Mukaddime. 4 nc
Mukaddime. 4 Drdnc Mukaddime: 9 Besinci Mukaddime: 10 Altinci
Mukaddime: 17 Yedinci Mukaddime. 19 Sekizinci Mukaddime. 25
Dokuzuncu Mukaddime. 30 Onuncu Mukaddime. 38 On Birinci Mukaddime.
40 On Ikinci Mukaddime. 40 On nc Mukaddime. 46
Mukaddimeler Kitapla ilgili meseleleri ele aimadan nce bilinmesi
gereken mukaddimeler: bunlar on mukaddimeden ibarettir. Birinci
Mukaddime "fikih usl"[1] kat'dir, zann degildir: bunun delili fikih
slnn seriatin kl esaslarina dayali olmasidir. Seriatin kll
esaslarina dayanan seyler ise kat'dir. Birinci nermenin beyani,
kesinlik ifade eden istikra (tme varim)[2] yntemi ile aiktir.
Ikinci nermenin beyani ise birka aidan yapilacaktir: Birincisi:[3]
fikih usl: [30] A) Ya akl prensiplere;[4] bunlar ise kafidirler. B)
Ya da ser' delillerden elde edilen genel istikraya[5] baglidir; bu
da ayni sekilde kat'dir. Bu ikisine ilave edebilecegimiz bir ncs[6]
de bu ikisinden mrekkep olandir. Iki kat'den mrekkep olan da ayni
sekilde kat'dir. Iste bu da 'fikih usl'dr. Ikincisi:[7] eger bunlar
zann olsalardi, o takdirde akl olan bir hususa bagli olmazlardi. nk
akl olan hususlarda 'zan' kabul edilmez. Ayni sekilde 'ser' klli
esaslar'a da bagli olmazlardi. nk zan ancak cz' meselelerle
ilgilidir.[8] zira eger zannin, ser' kll esaslara baglanmasi
(taalluku) caiz
olsaydi, o zaman seriatin esasiyla ilgisi de sz konusu
olabilirdi; nk o ilk kll esas[9] olmaktadir. Bu ise deten caiz
degildir[10] -burada 'klli esaslar' (klliyyt)dan[11] 'zarriyyt'
'hciyyt' ve 'tahsniyyt'i kasdediyorum. Yine, eger zannin seriatin
esasina taalluku (baglanmasi) caiz olsaydi, o zaman 'sek' kin
(sphe) de devreye girmesi sz konusu olurdu. Bunun olmayacaginda ise
sphe yoktur. Keza o takdirde degistirilmesi, tebdil edilmesi caiz
olurdu. Bu ise yce Allah'in korunmasina dair verdigi teminata ters
bir neticedir. [31] ncs: eger zann olanin, fikhin esaslarindan biri
sayilmasi caiz olsaydi, ayni sekilde inanlar (akid, uslu'd-dn)
konusunda da esas olmasikabuledilirdi.buise ittifakla caiz
degildir. Dolayisiyla burada da durum aynidir. nk fikhin
esaslarinin, seriatin aslina olan nisbeti, akid esaslarinin nisbeti
gibidir. Her ne kadar mertebe bakimindan farkli iseler de, her
millette (seriatta)[12] dikkate alinmis olan kll esaslar olmalari
bakimindan birbirlerine msavidirler. Akaidin esaslari, zarriyyttan
olan "dnin korunmasi" blmne dhil bulunmaktadir. Bazilari syle
demislerdir: seriatin esaslarinin zan ile isbatina imkan yoktur; nk
o bir tesrdir. Biz sadece furda (esaslardan dogan ve ikinci
derecede nem arzeden konularda) zan ile kullukta bulunmakla
emrolunduk. Bu yzdendir ki, el-kd (abdullah) b. Et-tay-yib, ilel
(illetler) bahsinin 'aks'1ille'[13] tearuz halleri, illetle
digerleri arasinda tercih gibi tafsiltini; rvilerin adedleri,
mrsellik (irsal) gibi haberlerle ilgili hkmlerin detaylarini uslden
saymamistir. nk bunlar kat' degillerdir. Ibnu'l-cveyn, bu gibi
konulara uslde yer vermesine: "kesin esaslara dayali aiklama, mn
bakimindan[14] o kat' delilin delalet ettigi seye dhildirler." diye
mazeret gstermistir. El-mzir muhammedb. AliSyle der: "bence,
el-kd'-nin "uslden maksat, ilmin esaslaridir." seklindeki
anlayisina uygun olarak bu fennin (ilmin) zann de olsa uslden
(esaslardan) sayilmasinda bir sakinca yoktur. nk bu zann olan
hususlar, kendileri iin degil[15] bilakis belli bir sayida olmayan
gayri muayyen seylerin, kendilerine vurulmalari iin konulmustur. Bu
durumda onlar, 'umm' ve tiuss' gibidirler."[16] syle devam eder:
"eb'lmel'nin, onlari uslden saymamasi uygun olurdu. nk ona gre
'usl', 'deliller edillejden; 'deliller' de, kat' neticeye ulastiran
seylerden ibarettir. El-k-di'ya gelince, onun da daha nce
naklettigimiz asil prensibine gre, bunlari 'usl'den ikarmamasi
gerekirdi." el-mzir'nin sz burada bitti. Cevap:[17] hangi aidan
bakilirsa bakilsin, esasin kat' olmasi gerekmektedir; nk, eger zann
olursa onun fsid olmasi ihtimli ortaya ikabilecektir. Istikra ile
bilinir ki, byle birseyin dinde esas sayilmasi mmkn degildir.
(temint altina alinmis olmalari bakimindan) genel
kistaslarla (kavnn), bizzat (sri'ce) ortaya konulan (manss) kll
esaslar arasinda bir fark yoktur. ''Dogrusu 'zikri' (ki-tab'i) biz
indirdik, onun koruyucusu da elbette biziz."[18] yetinde teminat
altina alman "koruma" dan maksat, bizzat seriat tarafindan ortaya
konulan (manss) kll esaslardir. "bugn size dninizi tamamladim
..."[19]yetinde kasdedilen de iste bunlardir;cz' meseleler
degildir.[20] eger yle olsaydi, o takdirde seriatin cz'
meselelerinden hibirinin bu koruma kapsaminin haricinde kalmamasi
gerekirdi. Oysa ki, durum byle degildir; nk biz bu konunun caiz
olduguna hkmediyoruz; vakia da bunun byle oldugunu teyid
etmektedir. Zira zanlar (anlayislar) farklidir ve cz' nasslarda
ihtimaller sz konusu olabilir; bu gibi hususlarda hatalarin
bulundugu kat'iyetle bilinmektedir: rnegin hd haberlerde, yetlerin
mnlarinda hatalar yapilmistir.Bunlar da gsterir ki, "korunmasi
teminat altina alinan 'zikir' (kitb)"den maksat, onun 'kll'
olan[21] esaslaridir. Bu duruma gre de, Her esasin kll olmasi
gerekir. Bu eb mel'ye gre byledir, el-kd'nin grsne gre ise, kat' ya
da zann delillerin ortaya konulmasi, usul-i fikih demek olan bu
kistaslara (kanunlara) bagli ise ve onlara vurulmadan, onlarla
denenmeden o delillerle istidlalde bulunma imkani yoksa, bu
takdirde bu esaslarin, sz konusu deliller ayarinda, hatta onlardan
daha gl olmalari gerekir. nk istidlal sirasinda, delilleri ona
vurmak, uygun dsmeyenleri atmak suretiyle sen, usl deliller zerine
hkim kilmaktasin. Eger bunlar kat' olmasalardi, baskalarinin
sihhatini lmek iin nasil kistas olarak kullanilabilirdi?[22]
Bunlarin bizatihi kendileri iin istenmediklerine dair bir delil de
yoktur. Bu itibarla, bunlarda kat'lik arandigi hususu gz ardi
edilemez. nk bunlar, digerleri zerine hkim durumundadirlar;
dolayisiyla, mutlaka bunlarin derecelerine gvenilmesi gerekir ve
iste o takdirde 'kistas' olarak kabulleri uygun olur. Yine, eger
bunlarin zann olmalari caiz olsaydi, o takdirde konunun basinda sz
konusu edilen sakincalarin tamami kendisini gsterirdi. Bu ise dogru
degildir. Btn bunlar teslim edilince, zann olan seylerin 'usl'den
sayilamayacagi bir istilah olarak yerlesecektir ve bu zann olan
hususlarin mutlak olarak 'usl' kapsamindan ikarilmasi iin yeterli
olacaktir. Buna ragmen, uslde zikri geen ve kat' olmayan[23]
hususlar ise, kat' zerine bina edilen, ondan asl kasitla degil
tbilik yolu ile ayrinti olarak ortaya ikan meselelerdir. [24]
Ikinci Mukaddime Bu ilimde kullanilan mukaddimeler ve kendisine
dayanilan deliller mutlaka kesin olmak durumundadir. nk, eger
bunlar zann olurlarsa, o takdirde istenilen neticeler de kesinlik
ifade etmezler. Bu son derece aiktir. Bunlar
ya; vcib, caiz ve muhal gibi hkmde ifdesini bulan akl
mukaddimelerdir; ya da yine ayni sekilde bu hkme dnk bulunan rf
(dete dayali) mukaddimelerdir. Zira dete dayali olan delil ve
mukaddimelerin de vcib, caiz ve muhal olanlari vardir. Veyahut da
nakl olan mukaddime ve delillerdir. Bunlarin en st dzeyde olanlari,
delleti kati olmak sarti ile, lafzi mtevtir olan haberlerle manev
mtevtir olan haberlerden elde edilenlerdir; yahut da seriatin
kaynaklarinin istikrasi (taranmasi) neticesinde elde edilen
neticelerdir. Su halde bu ilimde sz konusu olan hkmler[25]
asmayacaktir: vcib, caiz ve muhal. Bunlara vuku ve adem-i vuku da
ilve edilebilir. Bir seyin hccet olup olmamasi konusu ise, onun o
sekilde (yani hccet seklinde) vuku bulup bulmamasina baglidir. Bir
seyin sahih ya da gayr-i sahih olmasi ise ilk hkme yneliktir. Bir
seyin 35 farz, vcib, mendb, mbh, mekruh ya da haram olmasi ise usl
meseleleri ierisinde yer almaz. Bunlari da usl meseleleri ierisinde
zikredenler, ilimleri birbirlerine karistirmalari sonucunda bu
hatayi yapmaktadirlar.[26] [27] nc Mukaddime Bu ilimde akl deliller
kullanildigi zaman mutlaka, nakl deliller zerine terkip edilmis
olarak, yahut onun tarkini belirlemede veya mentini (dayanagini,
illetini) ortaya koymada ve buna benzer du-rumlarda
kullanilir.[28]bagimsiz dell olarak kullanilmaz. nk yapilan is,
ser' bir konuda dsnmek ve bir neticeye varmak iin alismaktir; akil
ise sri' (hkm vaz'ma salahiyetli) degildir. Bu husus kelam ilmi
(akid) bahislerinde aiklanmis ve ortaya konulmustur. Durum byle
olunca, asl kasitla dayanilan sey ser' deliller (edille-i ser'iyye)
olacaktir. Bu delillerde kat'ligin bulunusu ise -yaygin kullanilisa
gre- yoktur veya son derece azdir. Buradaki deliller ifadesinden
teker teker ele alman delilleri kasdediyorum. Zira eger bunlar
haber-i vhid trnden iseler, bunlarin kat'lik ifade etmedikleri
aiktir. Eger mtevtir haberler iseler, bunlarin kat'lik ifade
etmeleri de, tamami ya da byk ogunlugu zann olan mukaddimelere
baglidir. Zann olan bir seye bagli olan seyin de zann olmasi
gerekir. nk mtevtir haberlerin kat'lik ifade etmesi, kullanilan
kelimelerin mnlari ve nahv grsleri