EDİRNE ÇEŞMELERİ Dr. Fatma SEDES Özet Asya ve Avrupa kıtasını birbirine bağlayan yollar üzerinde kurulmuĢ olan Edirne, tarihin en eski dönemlerinden beri önemli bir geçiĢ noktası olmuĢ, yüzyıllar boyunca çeĢitli medeniyetlere ev sahipliği yaparak, zengin bir tarihsel birikim edinmiĢtir. 1361 senesinde Osmanlı Ġmparatorluğu tarafından fethedilen ve daha sonra Osmanlı Devletinin yaklaĢık doksan yıl baĢkenti olan Edirne, baĢkent olması sebebiyle siyasi ve kültürel açıdan olduğu kadar anıtsal mimarisi ile de göze çarpan bir merkez olmuĢtur. Osmanlıların kenti almasıyla birlikte kentin imarına büyük önem verilmiĢ, baĢta Selimiye, Eski, Üç ġerefeli Camiler olmak üzere pek çok anıtsal yapının yanında su yapıları da inĢa edilmiĢtir. Edirne kenti su ihtiyacını kentin çevresinde bulunan su kaynaklarından karĢılamaktadır. Bu kaynaklardaki sular kente kemerler, maksemler vasıtasıyla getirilmiĢ, kent içindeki dağılımları ise çeĢmeler tarafından sağlanmıĢtır. ġehir merkezindeki bu çeĢmeler küçük ölçekli yapılar olmasına karĢın kentsel dokunun geliĢimi açısından önemli yapılardır. Altı yüz boyunca inĢa edilmeye devam edilerek, sayıları binleri geçen; ancak günümüzde küçük bir kısmı ayakta kalan bu su yapıları, Ģehrin, toplumsal ve estetik geliĢimine katkı sağlamıĢtır. Bu makale su yapılarının Ģehrin kentsel mimarisindeki yerini ifade etmek ve Edirne Ġli, Merkez Ġlçesi’nde yer alan, yapım tarihleri 16yy ve 18yy aralığında değiĢen on üç adet çeĢme yapısının üzerinde yapılan inceleme, araĢtırma ve restorasyon çalıĢmaları süreçlerini açıklamayı hedeflemektedir. Anahtar Kelimeler: Edirne, ÇeĢme, Restorasyon, Su Yapıları
28
Embed
EDİRNE ÇEŞMELERİkavuĢma olanağı bulmuĢtur. Böylece su yapıları Edirne’nin avlu-köĢe-meydan-duvar ve alan gibi kısımlarını dolduran, süsleyen önemli ve gösteriĢli
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
EDİRNE ÇEŞMELERİ
Dr. Fatma SEDES
Özet
Asya ve Avrupa kıtasını birbirine bağlayan yollar üzerinde kurulmuĢ olan Edirne, tarihin en eski
dönemlerinden beri önemli bir geçiĢ noktası olmuĢ, yüzyıllar boyunca çeĢitli medeniyetlere ev sahipliği
yaparak, zengin bir tarihsel birikim edinmiĢtir.
1361 senesinde Osmanlı Ġmparatorluğu tarafından fethedilen ve daha sonra Osmanlı Devletinin
yaklaĢık doksan yıl baĢkenti olan Edirne, baĢkent olması sebebiyle siyasi ve kültürel açıdan olduğu kadar
anıtsal mimarisi ile de göze çarpan bir merkez olmuĢtur. Osmanlıların kenti almasıyla birlikte kentin imarına
büyük önem verilmiĢ, baĢta Selimiye, Eski, Üç ġerefeli Camiler olmak üzere pek çok anıtsal yapının yanında
su yapıları da inĢa edilmiĢtir. Edirne kenti su ihtiyacını kentin çevresinde bulunan su kaynaklarından
karĢılamaktadır. Bu kaynaklardaki sular kente kemerler, maksemler vasıtasıyla getirilmiĢ, kent içindeki
dağılımları ise çeĢmeler tarafından sağlanmıĢtır. ġehir merkezindeki bu çeĢmeler küçük ölçekli yapılar
olmasına karĢın kentsel dokunun geliĢimi açısından önemli yapılardır. Altı yüz boyunca inĢa edilmeye devam
edilerek, sayıları binleri geçen; ancak günümüzde küçük bir kısmı ayakta kalan bu su yapıları, Ģehrin,
toplumsal ve estetik geliĢimine katkı sağlamıĢtır.
Bu makale su yapılarının Ģehrin kentsel mimarisindeki yerini ifade etmek ve Edirne Ġli, Merkez
Ġlçesi’nde yer alan, yapım tarihleri 16yy ve 18yy aralığında değiĢen on üç adet çeĢme yapısının üzerinde
yapılan inceleme, araĢtırma ve restorasyon çalıĢmaları süreçlerini açıklamayı hedeflemektedir.
Anahtar Kelimeler: Edirne, ÇeĢme, Restorasyon, Su Yapıları
KENT SU MİMARİSİNE GENEL BAKIŞ
Kentin su mimarisi bütünüyle değerlendirildiğinde kendine has bir geliĢime ve uslüba sahip olduğu
farkedilmektedir. Özellikle Mimar Sinan’ın 16yy’dan itibaren yaptığı su yolları ve çeĢmeler bağımsız mimari
karakterleriyle bir değer taĢırlar. Bu çağdan sonra da çeĢme ve sebil mimarisi bir anıt niteliği kazanmıĢtır.
Neredeyse su gereksinimi bir kenara itilmiĢ, çeĢme ve sebil mimarlığı adeta kentte bağımsız bir mimari Ģekle
kavuĢma olanağı bulmuĢtur. Böylece su yapıları Edirne’nin avlu-köĢe-meydan-duvar ve alan gibi kısımlarını
dolduran, süsleyen önemli ve gösteriĢli yapılar olmuĢtur. Su yapıları önceleri Mimar Sinan Stili taĢtan ve üstü
pyramidal çatı ile örtülü Ģekilde çeĢmeler ile baĢlayıp, daha sonraları değiĢik hacimde fakat karakterinde fazla
bir Ģey kaybetmeden yeni bir zevkin uyanıĢı olarak geliĢmiĢ ve devam etmiĢtir. Böylece Ġslâm felsefesinde
suyun kazandığı anlam ve suya atfedilen kutsallık sebebiyle dikilmiĢ bu anıtların Edirne’de sayısı binleri
bulmuĢtur.
ġehrin çeĢitli alanlarını dolduran çeĢmelerin yanında, cami avlularında da Ģadırvanlar inĢa edilmiĢtir.
Çoğunlukla mermer malzemeden yapılmıĢ, yuvarlak veya çokgen tabana oturan, bazen üstü açık bazen de
saçaklı, kubbeli Ģekilde örtülmüĢ avlu Ģadırvanları da dikkat çeken su anıtlarıdır. Edirne’de bu anıtların
baĢında Selimiye Cami Ģadırvanı gelmektedir.
Ayrıca kent içerisinde, alan ve meydanları dolduran havuzlar yapılmıĢtır. Bu havuzlar, taĢ veya
mermerden çokgen Ģekillerde olup, hem bulunduğu bölgenin su gereksinimi karĢılayan, hem de yangın
anında tulumbacılara su deposu görevi gören diğer su yapılarıdır.
Yüzyıllar boyunca kent içinde hemen her bölgede bulunan bu su anıtlarının, devrimizde sayıları
gittikçe azalmıĢ adeta yok denecek dereceye gelmiĢlerdir. Edirne Ģehri, Edirne Salnamesinde (H. 1310 –
M.1894) yer alan ifadelere göre 239 çeĢme ve sebile sahipti. Daha önce Ahmed Badi’ye göre ise bu sayı 550
çeĢme, 11 sebil ve 7 büyük havuza kadar çıkmıĢtı. Ahmet Badi ayrıca; konak ve evlerde 100 havuz, 25 cami
Ģadırvanı, 25 iĢler hamam bulunduğundan söz etmiĢtir. Osman Nuri Peremeci ise 300 umumi çeĢmeden baĢka
1000'den fazla özel çeĢmenin varlığından bahsetmiĢtir. Tarihçi Abdurrahman Hıbri Efendi Edirne’de Üç
ġerefeli Cami haziresi, GülĢeniler Hankahı ve Ali PaĢa çarĢısında akıtılan sıcak su çeĢme ve sebillerini
anlatmaktadır.
Bahsi geçen kaynaklar, Edirne su yapılarının kentsel mimari içerisinde ne derecede önemli bir
konuma sahip olduğuna iĢaret etmektedir.
EDİRNE SU YOLLARI
Edirne Ģehrinin üç tarafı Arda, Tunca ve Meriç nehirleriyle çevrilidir. Onlarca medeniyete ev
sahipl,ğ, yapmıĢ Ģehrin su ihtiyacı büyük oranda bu kaynaklardan sağlanmıĢtır.
Edirne’de, Osmanlı dönemi öncesinde Ģehrin su ihtiyacının nasıl karĢılandığı konusunda kesin
bilgiler bulunmamaktadır. Ancak Osmanlı Ġmparatorluğu’nun Edirne’yi alması ve baĢkent baĢkent yapması
sonrasında Ģehir kısa süre içinde geliĢmiĢ, kale etrafında birçok yeni mahalleler kurulmuĢtur. Aynı zamanda
birçok cami, mescid, hamam, çeĢme vb. yapılar inĢa edilmiĢtir. ġehrin ve inĢa edilen anıtsal yapıların su
gereksinimi, büyük oranda çevresindeki nehirlerden vey akın köylerden karĢılanmıĢtır.
ġehrin büyümesi ve zamanla nüfusun artması su ihtiyacını daha da arttırmıĢ, nehirlerden kanallar ile
çekilen suy ihtiyaca cevap veremez duruma gelmiĢtir. OluĢan yeni ihtiyacı karĢılamak için Kanuni Sultan
Süleyman zamanında (H. 936/ M. 1530) Haseki Hürrem Sultan için Kanuni tarafından su yolları inĢa
ettirilmiĢtir. Bu su yollarının mimarının Mimar Sinan olduğu yazılı kaynaklar tarafından teyit edilmektedir.
Mimar Sinan’ın inĢa ettiği su yollarıyla, 45 km. uzaklıktaki TaĢlı Müsellim’den Ģehre su taĢınmıĢtır.
Günümüzde büyük bir bölümü yok olmuĢ olan bu su yolları iki ana kaynaktan beslenmekteydi. Bu
kaynaklardan birisi Sinanköy( Pravadi) ve diğeri TaĢlı Müsellim köyü kaynaklarıdır. Bu iki kaynaktan alınan
sular güneye doğru ilerleyerek Küçük Döllük Köyü’nün kuzey doğusunda birleĢtikten sonra Ģehir merkezinde
bulunan TaĢlık’taki makseme ulaĢmakta ve bu maskemden de Ģehirdeki hamam ve çeĢme dağıtılmaktaydı.
TaĢlı Müsellim kolunun uzunluğu 15 km., Sinanköy kolunun uzunluğu altı km, iki kolun birleĢtikten
sonraki bölümünün uzunluğu ise 20 km. ydi. TaĢlı Müsellim su yolları olarak adlandırılan bu yapıların
toplam uzunluğu ise 45 km.civarındaydı. Sinanköy kolu baĢındaki toplama yapısı bir galeri niteliğinde olup,
TaĢlı Müsellim kolu baĢındaki toplama yapısı ise, farklı tarihlerde yapıldığı sanılan bölümleri içermektedir.
Bu bölümlerden yedigen biçimli kümbet muhtemelen en eski pınar toplama yapısı olup, yumuĢak meyilli
yamaç altındaki yeraltı sularını toplayan yatay galerilerin toplama havuzu niteliğindedir. Dikdörtgen biçimli
büyük kümbetin ise daha sonra yapılmıĢ olacağı düĢünülmektedir. Dere yatağı üzerine taĢlarla inĢa edilmiĢ,
çok alçak bir bağlama niteliğindeki kabartma yapısı, toplanan debiyi artırmak veya kaçakları önlemek
amacıyla su seviyesini yükseltmeye yönelik görünmektedir. Yakınında bulunan küçük kümbetin büyük
dikdörtgen kümbetle bağlantılı olduğu dikkate alınırsa aynı döneme ait olabilecekleri düĢünülmektedir.
TaĢlı Müsellim kolunda dört, Sinanköy kolunda bir, bu iki kolun birleĢmesinden sonraki mecrada ise
yedi adet olmak üzere toplam 12 adet, uzunlukları 20 m. ile 105 m. arasında değiĢen su kemeri
bulunmaktadır. Su kemerlerinin toplam uzunluğu 520 m. civarındadır. Sinanköy kolunda tek kemer, TaĢlı
Müsellim kolunda Hançerli kemer, Ortakçı kemer, Arap kemer ve Satranç kemer bulunmaktadır. Bu iki kolun
birleĢmesinden sonra ise Çifte kemer, Kurt kemeri, Yedigöz kemeri, Hıdırağa kemeri, Üçgöz kemeri, Oğlanlı
kemeri ve Hasanağa kemeri gelmektedir. Arazinin genellikle engebeli olması ve eğimli olmasından dolayı bu
su kemerlerinin çoğu tek açıklıklı ve küçük boyutta inĢa edilmiĢlerdir. Kemerlerden en büyüğü Yedigöz
kemeridir.
TaĢlı Müsellim su yollarında toplam iki tünel bulunmaktadır. Bu iki tünelin uzunluğu yaklaĢık 1.5
km. civarındadır. TaĢınan sular, ilk olarak Ģehir merkezindeki TaĢlık su maksemine ulaĢmaktadır. Buradan da
Muradiye su maksemine ve Yahya Bey su maksemine aktarmaktaydı. Bu maksemlerden de sular su terazileri
vasıtasıyla mahallelere, çeĢmelere ve hamamlara dağıtılmaktaydı. O dönemde Ģehir merkezinde yedi tanesu
terazisi bulunmaktaydı. Bunlar Tophane su terazisi, Zehrimar su terazisi, Atik Ali su terazisi, Kavakaltı su
terazisi, KurĢunlu fırın su terazisi, Üç ġerefeli cami su terazisi ve Eski cami su terazisidir. Bu terazilerden
günümüzde ayakta kalan olmamıĢtır. Ayrıca Ģehirin Kaleiçi mahallesinde, 1903’ ten sonra yaptırılan ve
mimarisi yönünden Türk-Barok stilinde inĢa edilmiĢ olan su terazileri de bulunmaktadır. Bu teraziler dört
adet olup, isimleri Büyük su terazisi, Kule kapı su terazisi, Manyas su terazisi ve Maarif su terazisidir. Bu su
terazilerinden de günümüze sadece Manyas su terazisi ulaĢabilmiĢtir. Günümüze ulaĢan bir digger su terazisi
de Yeni imaret su yolları üzerinde bulunan Bademlik su terazisidir.
Edirne TaĢlı Müsellim su yolları 1530’lu yıllarda inĢa edilmiĢ, özellikle Selimiye Cami’nin yapıldığı
yıllarda gereksinimin artmasıyla beraber eklemeler yapılarak uzatılmıĢ ve geniĢletilmiĢtir.
Edirne Su Yolları Haritası
ÇALIŞMA KAPSAMINDAKİ ÇEŞMELERİN DEĞERLENDİRMESİ
I. KEVSEÇ (KÖSEÇ) BALABAN ÇEŞMESİ
Medrese Ali Bey Mahallesi, Mezarlık sokakta, 1613 numaralı ada ve 11 numaralı parselde yer alır.
Günümüzde AĢiyan Park olarak bilinen yerin kuzeyin bulunan çeĢme bir bakıma cadde ortasına yakın bir
yerdedir. ÇeĢmenin kuzey cephesi önünden yol geçmektedir.
Günümüzde çeĢmenin üzerinde iki satırlık inĢa kitabesi bulunmaktadır. ÇeĢmenin inĢa tarihinin
belirtilmemiĢ olduğu kitabenin son satırı ebced hesabına göre H. 951/ M. 1544 yılını göstermektedir. Yapının
kitabesi O.Onur, Dıjkema ve A.Badi Efendi gibi araĢtırmacıların eserlerinde yayınlanmıĢtır. O.Onur, eserinde
kitabenin resmiyle birlikte sadece okunuĢunu yayınlamıĢtır.
Dıjkema, kitabe hakkında kısa bilgi verdikten sonra metni ve okunuĢunu da yayınlamıĢtır. A.Badi ise
kitabe hakkında bilgi vermeyerek sadece okunuĢunu yayınlamayı uygun bulmuĢtur. Buna göre kitabe Ģu
Ģekildedir:
Ġn ab-ı revan amed Tarihi hoĢ amed
Tarihi yapı günümüzde kullanılmamaktadır. Son yıllarda onarım gördüğü anlaĢılan çeĢmenin bu
doğrultuda taĢ temizliği yapılmıĢ, tüm cepheleri badana ile boyanmıĢtır. Kurnası bulunmayan yapının ayna
taĢı da yerinden sökülmüĢtür. Yapının günümüzdeki yalağı asıl yalağı olmayıp sonradan betonerme
malzemeden yapılmıĢtır. Bugün yol kotunun altında bulunan çeĢmenin etrafına istinat duvarı çekilerek çevre
düzenlemesine kavuĢturulmuĢtur.
Kesme taĢ malzemeden yapılmıĢ, hazneli, tek cepheli, hazne örtüsü piramidal taĢ çatılı bir çeĢmedir.
Kitabesine göre Edirne’de günümüze ulaĢan en eski çeĢmelerden birisi olan Kevseç Balaban çeĢmesi kare
biçimindeki bir kütle üzerine oturmaktadır. Tüm cepheleri oldukça sade olan yapının batı cephesinde yalağı
bulunmaktadır. Yalağın üst kısmında baĢlayan ayna taĢı bölümü yer almaktadır.
Saçağın altında bulunan mermer malzemeden yapılmıĢ iki satır halindeki kitabenin etrafı çerçeve ile
kuĢatılmıĢtır. Kitabenin sağ alt köĢesinde ufak bir parça kırılmıĢtır. ÇeĢmenin doğu cephesinde hazne
örtüsünde ölçülerinde gözetleme açıklığı bulunmaktadır. Bu açıklık günümüzde demir parmaklıkla
kapatılmıĢtır. Yapının kuzey cephesinde son yıllarda açılmıĢ kapı boĢluğu yer alır. Yapının saçak kısmı
cepheden dıĢa doğru çıkıntı yapan iki sıra düz profilli silme ile hareketlendirilmeye çalıĢılmıĢtır. Hazne
örtüsü çeĢitli ebatta blok taĢ malzemeden inĢa edilmiĢ piramidal taĢ çatılıdır. ĠnĢa tarihi bilinen çeĢmenin en
önemli özelliği piramidal taĢ çatılı hazne örtüsüne sahip olmasıdır. ÇeĢme, günümüzde bir vatandaĢımız
tarafından barınak olarak kullanılmaktadır.
Kevseç Balaban Çeşmesi ön cephesi
II. NAZIR ÇEŞMESİ
Yancıkçı ġahin Mahallesi, TalatpaĢa Asfaltı, E 5 Karayolu üzerinde geniĢ orta refüjde bulunmaktadır.
ÇeĢme, ġehir merkezine giriĢte, karayolu ortasında bulunmasından dolayı Edirne’ye giriĢ yapanların
dikkatlerini fazlasıyla çeken bir yapıdır.
ÇeĢmenin yapım tarihi A. Badi’ye göre H.993/ M.1585’ tir. Yaptıran ise Nazır Mehmed Bey’ dir. ÇeĢme
cephesinde inĢa kitabesi bulunmamaktadır. Cephede sağ üst köĢede yapının 1983 yılında Türkiye Vakıflar
Bankası tarafından tamir gördüğünü belirten Türkçe kitabesi vardır.
Mülkiyeti Edirne Vakıflar Bölge Müdürlüğüne ait olan eser günümüzde kullanılmamaktadır. Nazır
ÇeĢmesi, çeĢitli onarım ve yenilemeler neticesinde bugün özgün yapısal özelliklerini büyük ölçüde
kaybetmiĢtir. Günümüzde oldukça sağlam olan çeĢme en son onarımını 1983 yılında görmüĢtür. NiĢsiz,
hazneli çeĢmenin 3 gözlü bir su yalağı bulunmaktaydı. Fakat yol yapım çalıĢmaları nedeniyle ortadan
kaldırılan bu yalağın yerini çeĢmenin ön cephesini tamamen kuĢatan muhdes yalak almıĢtır. Ön cephedeki
taĢ malzemede kırılmalar meydana gelmiĢ, kırılan bu yerler beyaz çimento harcıyla kapatılmaya çalıĢılmıĢtır.
Piramidal taĢ çatılı hazne örtüsü çimento harcıyla sıvanmıĢ, örtü üzerine her cepheye üçer tane gelecek