Yrd. Doç. Dr. Alaattin DİKMEN & Mehmet Tahir ACET | 203 -----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 16, sayı 2, 2014----------- DİNİ DÜŞÜNCENİN ZİYA GÖKALP MİLLİYETÇİLİĞİNE KATKILARI Alaattin DİKMEN Mehmet Tahir ACET ** Özet Milliyetçilik, milletlerin modern anlamda özerk olması talepleridir. Bundan dolayı Osmanlı İmparatorluğu gibi farklı milletlerden oluşan devletlerin parçalanmalarına sebep olmuştur. Osmanlı aydınları İmparatorluğun dağılmasını önlemek amacıyla İslamcılık, Osmanlıcılık, Türkçülük ve Batıcılık gibi farklı fikirler ileri sürmüş ve savunmuşlardır. Osmanlı’da siyasi ve sosyal çalkantıların olduğu, çeşitli fikirlerin şiddetle tartışıldığı bir dönemde ve Cumhuriyetin ilanından sonraki ilk iki yıl yaşayan Ziya Gökalp (1875-1924) ülke aydınlarının fikri eğilimlerini etkilemiştir. Önce Osmanlıcılık ve İslamcılık fikirlerine destek veren Gökalp’ın, entelektüel hayatındaki dönüşüm Selanik’te başlamıştır. O ve diğer dönemdaşlarının çalışmalarıyla Osmanlı’nın sonlarına doğru ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk aşamalarında milliyetçilik en etkili doktrin olmuştur. Gökalp, din de dâhil olmak üzere seküler bir yapılanma iddiasında bulunur. Çünkü dinin toplum üzerinde ve bireysel rollerin haklılaştırılması konusunda fonksiyonel yönleri bulunmaktadır. Anahtar Kelimeler: Ziya Gökalp, Milliyetçilik, Din, İslamcılık. *** Yrd. Doç. Dr., Manisa Celal Bayar Üniversitesi, FEF., Sosyoloji Bölümü ** Dicle Üniversitesi, Sosyal Bilimler Ens., Felsefe ve Din Bilimleri YL.
24
Embed
DİNİ DÜŞÜNCENİN ZİYA GÖKALP …isamveri.org/pdfdrg/D02042/2014_2/2014_2_DIKMENA_ACETMT.pdf208 Dini Düşüncenin Ziya Gökalp Milliyetçiliğine Katkıları| Dicle Üniversitesi
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Yrd. Doç. Dr. Alaattin DİKMEN & Mehmet Tahir ACET | 203
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 16, sayı 2, 2014-----------
DİNİ DÜŞÜNCENİN ZİYA GÖKALP
MİLLİYETÇİLİĞİNE KATKILARI
Alaattin DİKMEN
Mehmet Tahir ACET **
Özet
Milliyetçilik, milletlerin modern anlamda özerk olması talepleridir.
Bundan dolayı Osmanlı İmparatorluğu gibi farklı milletlerden oluşan
devletlerin parçalanmalarına sebep olmuştur. Osmanlı aydınları
İmparatorluğun dağılmasını önlemek amacıyla İslamcılık, Osmanlıcılık,
Türkçülük ve Batıcılık gibi farklı fikirler ileri sürmüş ve savunmuşlardır.
Osmanlı’da siyasi ve sosyal çalkantıların olduğu, çeşitli fikirlerin
şiddetle tartışıldığı bir dönemde ve Cumhuriyetin ilanından sonraki ilk
iki yıl yaşayan Ziya Gökalp (1875-1924) ülke aydınlarının fikri
eğilimlerini etkilemiştir. Önce Osmanlıcılık ve İslamcılık fikirlerine
destek veren Gökalp’ın, entelektüel hayatındaki dönüşüm Selanik’te
başlamıştır. O ve diğer dönemdaşlarının çalışmalarıyla Osmanlı’nın
sonlarına doğru ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk aşamalarında
milliyetçilik en etkili doktrin olmuştur. Gökalp, din de dâhil olmak üzere
seküler bir yapılanma iddiasında bulunur. Çünkü dinin toplum üzerinde
ve bireysel rollerin haklılaştırılması konusunda fonksiyonel yönleri
Çerkez gibi birçok farklı unsuru bulunduran Osmanlı İmparatorluğu
6 AKYUL, Nurettin, Ziya Gökalp’e Göre Din ve Değişim, Yayınlanmamış Yüksek
lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, SBE, Ankara, 2007, s. 51. 7 AKYUL, a.g.e., s. 57. 8 VAKKASOĞLU, Vehbi, Tarih Aynasında Ziya Gökalp, 3. Baskı, Cihan Yayınları,
İstanbul, 1984, s. 197. 9 TÜRKDOĞAN, Orhan, Gökalp Sosyolojisinin Temel İlkeleri, 2. Basım, MÜ İlahiyat
Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1998, s. 11. 10 VAKKASOĞLU, a.g.e., s. 197.
Yrd. Doç. Dr. Alaattin DİKMEN & Mehmet Tahir ACET | 207
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 16, sayı 2, 2014-----------
da milliyetçilik akımından derinden etkilenen imparatorluklardan
biri olmuştur.
Gerek milliyetçilik akımının husule getirdiği sosyal ve siyasal
çalkantılar gerekse Batı karşısında özellikle askeri ve teknik
alanlardaki geri kalmışlık, Osmanlının içinde bulunduğu durumun iç
açıcı olmadığının göstergesidir. Bu durum, kendisini sorumlu
hisseden Osmanlı aydınları arasında farklı çözüm arayışlarının ve
farklı fikirlerin ortaya çıkmasına etki etmiştir. Ziya Gökalp’te bu
fikirler genellikle Çağdaşlaşma/Muasırlaşma etrafında şekillenmiş ve
tartışılmıştır. Gökalp, III. Selim devrinde başlayan bu eğilimlerle
birlikte II. Meşrutiyetten sonra İslamlaşmak gayesi taşıyan fikirlerin,
son evrede ise Türkleşmek düşüncesinin ortaya çıktığını, bu üç akımın
da gerçek ihtiyaçlardan doğduğunu belirtmiştir.11
Osmanlı’nın son döneminde doğup gelişen bu fikir akımlarının,
Türkiye’nin modernleşmesi sürecinde önemli tesirleri söz konusudur.
Bu akımlardan Türkçülük daha ayrıcalıklı bir yere sahip
bulunmaktadır.12 Yusuf Akçura, üç ayrı fikri ele alıp tartıştığı, Üç
Tarz-ı Siyaset adlı makalesinde, Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük
arasında kendi tercihini Türkçülükten yana koymuş aynı zamanda
İslamcılığa da açık kapı bırakmıştır. Ancak, bu üç siyasetin birbiriyle
çelişkili olduğunu da kabul etmiştir.13 Gökalp ise Türkleşmeyi bir üst
unsur olarak konumlayarak Osmanlılığın ve Türklüğün teminatı için
adres olarak göstermiştir.14 Gökalp bu üç ayrı düşünce içerisinde yer
alan bazı kavramları, kendi Türkçülük teorisine dâhil etmeye
11 GÖKALP, Ziya, Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak, Alter Yayıncılık,
İstanbul, 2010, s. 5. 12 TÜRKDOĞAN, Orhan. Milli Kültür, Modernleşme ve İslam, Üçdal Neşriyat,
İstanbul, 1983, s. 108. 13 AKÇURA, Yusuf. Üç Tarz-ı Siyaset, (Hazırlayan: Okan BENSOY), Kilit Yayınevi.
İstanbul, 2012. 14 ERDOĞAN, a.g.m., s. 71.
208 | Dini Düşüncenin Ziya Gökalp Milliyetçiliğine Katkıları
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 16, sayı 2, 2014-----------
çalışmış, bu unsurların birbirleriyle çelişmediklerini tam tersine
birbirlerini desteklediklerini savunmuştur.15
Gökalp, Türkleşmek İslamlaşmak Muasırlaşmak16 adlı
eserinde ilkin milliyet fikrinin önemine, daha sonra da Türkleşme
cereyanına temas etmekte fakat İslamlaşma tezine hemen hemen hiç
yer vermemektedir.17 Gökalp’a göre yeni Türkiye’nin temelini
milliyetçilik ve Batı medeniyeti teşkil edecektir. Ancak bir millet
kendi ruh yapısına yabancı olan dinî, ahlaki ve kültürel duyguları
taklit etmeyecektir.18
Gökalp’te Manevi Motivasyon Alanı Olarak Din
Osmanlı toplumunda zuhur eden siyasal ve toplumsal
problemler karşısında Gökalp, çeşitli çözüm arayışlarına girmiş, bu
dönemde Osmanlı toplumunda maddi yetersizliğin yanında eksik
olan bir diğer unsurun da manevi motivasyon olduğunu ileri
sürmüştür. Özellikle askeri eylemlerin başarısı manevi bir amaçla
desteklendiği ölçüde artmaktadır. İnanç, insanları dayanışmacı bir
atmosfer içerisine sokarak insanlar arası bağları güçlendirmektedir.19
Balkan Harbi ve sonrası süreçlerde ortaya çıkan yenilgi halleri ciddi
bir motivasyon eksikliği düşüncesini de beraberinde getirmiştir.
Gökalp, gençliğinde ciddi bunalımlar yaşamış ve bu
bunalımları kendince mefkûresizlik/ülküsüzlük teşhisi ile açıklamaya
çalışmıştır. Gençlik dönemlerinde bir ülkü oluşturması beklenen dini
15 HEYD, Uriel, Türk Milliyetçiliğinin Temelleri, (Çeviren: A. Göke BOZKURT), 1.
Basım, İlgi Kültür Sanat Yayınları. İstanbul, 2010, s. 163, 164. 16 HEYD, Uriel, Gökalp’ın ‚Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak‛ sentezini
arkadaşı Hüseyinzade Ali’den aldığını belirtir. Bakü’de yayınlanan Füyüzat adlı
dergide, Hüseyinzade Ali, Türkleri, Türkleşmeye, İslamlaşma ve
Avrupalılaşmaya çağırdığını belirtir. (Heyd, Türk Milliyetçiliğinin Temelleri, s. 163-
164. 17 TÜRKDOĞAN, Gökalp Sosyolojisinin Temel İlkeleri, s. 109. 18 GÖKALP, Ziya. Türkçülüğün Esasları, (Hazırlayan: Bircan ÇINAR), Alter
Yayıncılık, İstanbul, 2010, s. 35 vd. 19 MAHÇUPYAN, Etyen, Türkiye’de Merkeziyetçi Zihniyet, Devlet ve Din, 1. Basım.
Yol Yayınevi. İstanbul, 1998, s. 191.
Yrd. Doç. Dr. Alaattin DİKMEN & Mehmet Tahir ACET | 209
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 16, sayı 2, 2014-----------
tefekkürün onu yeterince tatmin etmemesi Gökalp’ı yeni ülküler
aramaya teşvik etmiştir. Bunun sonucunda bulduğu yeni
ideal/mefkûre milliyetçilik olmuş, ancak Gökalp, yeni idealin yanında
eskisinin de (dinin) yaşaması gerektiğini düşünmüştür. Dahası
Gökalp, ilk başlarda İslamiyet’in Türk vatanseverliğini
güçlendirmede ciddi bir etken olabileceği görüşüne önem atfeden
fikirleriyle temeyyüz etmiş bir simadır.20
Gökalp, askeri başarıların elde edilebilmesi için dini
motivasyonun yanında milliyetçiliğin motive gücünden de
yararlanmak istemiştir. Bu nedenle Osmanlı Devletini yıllarca ortak
amaç olan din etrafında birleştiren İslam’ın yanında, birçok Avrupalı
devlette görülmeye başlanan milliyetçiliğin kutsal vatan, kutsal toprak,
tam bağımsızlık gibi fikirlerin gücünden yararlanarak Osmanlı’ya yeni
bir manevi gücün kazandırılması gerektiğini belirtmiştir. Gökalp, bu
hususu şöyle açıklamaya çalışmıştır: ‚Biz gençlerimize milli terbiye ve
dini terbiye vermek istemedik, hâlbuki fertleri mukaddes gayeler için ölmeye
sevk eden duygular din ve milliyet hislerinden ibarettir.‛21
Gökalp gibi o dönemin diğer aydınlarında da benzer fikirler
görülmektedir. Örneğin; Ahmet Cevdet Paşa Islahat Fermanı’ndan
sonra gayrimüslimlerin askere alınma teşebbüsüne karşı çıkmaktadır.
Çünkü ona göre Osmanlı toplumunda vatan fikri hala istenilen
ölçüde gelişmemiştir. Dolayısıyla bir savaş sırasında komutanlar
askerlerini dini argümanlar kullanarak motive etmeye çalışsa da
gayrimüslim unsurların dini motivasyonlara kapalı olacağı açıktır. Bu
sebeple gayrimüslimler askere alınmamalıdır. Avrupa’da bu tür
uygulamalar vardır ama onlarda din yerine vatan ülküsü, milli hisleri
uyandırmada yeterli bir unsurdur. Eğer Osmanlı coğrafyasındaki
çeşitli topluluklarda da böyle bir bilinç hali oluşursa ancak o zaman
gayrimüslimlerin savaşa alınabileceği söz konusu olabilecektir.22
20 HEYD, Türk Milliyetçiliğinin Temelleri, s. 113. 21 GÖKALP, Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak, s. 40. 22 TÜRKÖNE, Mümtaz’er. Milletler ve Milliyetçilikler, Etkileşim Yayınları, İstanbul,
2012, s. 19.
210 | Dini Düşüncenin Ziya Gökalp Milliyetçiliğine Katkıları
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 16, sayı 2, 2014-----------
Gökalp’te Milliyetçilik Fikrinin Kökenleri ve Din
Ziya Gökalp, milliyetçilik fikrinin Osmanlı’da Arnavut ve
Araplardan sonra Türkler arasında görülmeye başladığını belirtir.
Bunun temel nedeni Osmanlı bünyesinde yer alan toplumsal unsurlar
arasında güçlü olan İslamcılık düşüncesinin kavmiyetçiliğe karşı
takındığı tavırdır. Bir diğer neden ise Osmanlı’nın kurucu
unsurlarından olan Türklerin milliyetçiliği savunmaya başlamasıyla
birlikte çok uluslu bir devlet olan Osmanlı’nın yıkılmasının
hızlanabileceği ihtimalinin bilinmesidir. Gökalp bu hususu şöyle
açıklar: ‚Milliyet ülküsü önce Müslüman olmayanlarda, sonra Arnavut ve
Araplarda, en sonunda Türklerde görüldü. Türklerin en sonda kalması
sebepsiz değildir: Osmanlı devletini Türkler kurmuştur< Türkler önce
sezgiye dayanan bir ihtiyata uyarak, bir ülke için var olanı tehlikeye
düşürmekten çekinmişlerdi. Bunun için Türk fikir adamları Türklük yok
Osmanlıcılık vardı diyordu< Osmanlı tabirindeki yeni manayı Tanzimatçı
Türklerden başka kabul eden yoktu.‛ 23
Bu dönemde Türkçülüğe karşı en çok tavır alan fikir akımı
İslamcılık olmuştur. Kendisi de Arnavut kökenli olan ve milliyetçi
duygulardan dolayı Arnavutluk’un Osmanlı’dan ayrılmasına karşı
tepki gösteren Mehmet Akif Ersoy, yazılarında ırk çağrışımı
uyandıran söylemler taşıyan Türkçüleri tenkit etmiştir. Örneğin 1912
yılında Süleymaniye Kürsüsünde, İslam ümmetinin birliğini
yıkabilecek en tehlikeli unsurun kavmiyetçilik olduğunu belirtmiştir.
Hakeza Said Nursi de bir Türk olmadığı halde eserlerini Türkçe
yazdığı için bu dile hizmet etmiş olduğunu ama Türkçülük
yapmadığını, Türkçülüğü savunanların Türk perdesi altına giren
Frenkler olabileceğini söylemiştir. Dönemin önde gelen aydınlarından
olan Said Halim Paşa ise, İslam’ı dışlayan kavmiyetçileri eleştirerek,
kavmiyet fikrini önceleyenlerde İslamcılığın yüzeysel olduğunu, dini
bir dil kullansalar da bundaki temel gayenin İslam’ı kavrayıp
kabullenmek olmadığını izaha çalışır. Dahası kavmiyetçiler dini yani
İslam’ı bir kültür birimi, halkın inancı, hatta kalkınmaya ve
23 AKYUL, a.g.e., s. 6.
Yrd. Doç. Dr. Alaattin DİKMEN & Mehmet Tahir ACET | 211
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 16, sayı 2, 2014-----------
ilerlemeye katkıda bulunacak kurumsal bir yapı olarak bile
görmezler. Oysa bedevi bir kavmi yeryüzünün en ileri devleti haline
getiren İslam, XX. yy.’da Batının ulaşmış olduğu sosyal ve politik
imkânları üretebilecek zihni şartlara, dinamiklere, sahiptir. Batı,
Doğuya nazaran teknik bakımdan üstündür ancak ahlak ve
maneviyat bakımdan Doğu, Batı’dan daha üstündür. Bu nedenle
maddi unsurlar Batıdan alınarak kalkınma mümkündür ve
gereklidir.24
Comte pozitivizmi, her ne kadar tarihte dinin devrini
tamamladığını belirtmiş olsa da, Durkheim tarafından yapılan
revizyonla din ona atfedilen yeni fonksiyonlarıyla tekrar toplumsal
hayatta yerini bulmuştur. Batı’da gelişen Durkheim sosyolojisinin
kavramları ve verileri öncelikli olarak Doğu’da Gökalp tarafından
İslamcılara karşı kullanılmıştır.25 Gökalp’ı ilgilendiren, İslam’ın
teolojisi değil, Durkheim’de olduğu gibi toplumsal işlevidir.26 İşte bu
nedenle din, vatanperverlik ve millilik düşüncelerini geliştirmede
önemli fonksiyonlar icra edebilecektir. Bu yönüyle dinden
faydalanılması gerekir. Gökalp’ın, Balkan Savaşı, Birinci Dünya
Savaşı ve Kurtuluş Savaşı dönemlerinde (1912-1922) yazdığı şiirlerde,
dini metaforların yoğunlukla kullanıldığı canlı bir vatanseverlik
görülmektedir. Gökalp’a göre Müslümanlık, Türk milliyetçiliğini
engellememekte, tam tersine vatanperver duyguları güçlendiren bir
unsur olmaktadır.
Gökalp’ın de temsil ettiği milliyetçi düşünce, İslamcı
düşünceler ve düşünürlerle fikri tartışmalara girerek kendine alan
açmaya ve kendini tanımlamaya çalışmıştır.27 Gökalp, İslamcılar
24 TUNAYA, Tarık Zafer, Türkiye’nin Siyasi Hayatında Batılılaşma Hareketleri,
İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2010, s.72. 25 MERMUTLU, Bedri. ‚Ziya Gökalp ve Mehmet Akif ya da Türkçülük-İslamcılık
Gerilimi‛, Ziya Gökalp (Editör: Korkut TUNA, İsmail COŞKUN), 1. Basım, Kültür
ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2011, s. 386, 387. 26 PARLA, Taha, Ziya Gökalp, Kemalizm ve Türkiye’de Korporatizm, İletişim
Yayınları, İstanbul, 1989, s. 47. 27 MERMUTLU, a.g.m., s. 385.
212 | Dini Düşüncenin Ziya Gökalp Milliyetçiliğine Katkıları
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 16, sayı 2, 2014-----------
tarafından ileri sürülen İslamiyet ile milliyetçiliğin çeliştiği yönündeki
görüşleri kabul etmez.28 Diğer taraftan Türkçülüğün dine karşı bir
akım olmadığını belirtmek amacıyla görüşlerini ayrıntılı bir şekilde
yazma ihtiyacı duymuştur. İslamcıların Türkçülüğü dinin özüne
zarar verecek bir unsur gibi düşünmelerinden dolayı, Türkçülüğün
İslam’la zıtlaşmadığını bilakis onunla bir bütünlük arz ettiğini izaha
gayret eder. Gökalp bunu şu görüşüyle temellendirmeye çalışır:
‚Türkleşmek, İslamlaşmak ülküleri arasında bir zıtlık olmadığı gibi,
çağdaşlaşmak ihtiyacı arasında bir çatışma yoktur. Çağa uyma ihtiyacı, bize
Avrupa’dan yalnız bilimsel ve teknik aletlerle, bilimsel yöntemlerin
alınmasını emrediyor. Avrupa da dinden ve milliyetten doğan, bundan
dolayı bizde de bu kaynaklardan aranması gereken birtakım manevi
ihtiyaçlarımız var ki aletler ve bilimsel yöntemler gibi bunların Batıdan
alınması gerekmez. O halde her birinin nüfuz dairelerini belirterek bu üç
gayenin üçünü de kabul etmeliyiz; daha doğrusu, bunların bir ihtiyacın üç
ayrı noktadan görülmüş kısımları olduğunu anlayarak çağdaş bir İslam
Türklüğü meydana getirmeliyiz‛.29 Gökalp, bütün Türklerin Müslüman
olmasından dolayı Türkçülüğün yanında İslamcılığın da kolayca
savunabileceğini, bunların birbirlerine destekleyen unsurlar
olduğunu ileri sürmektedir. İslamcıların, İslam’da kavmiyetçiliğin
olmadığına dair düşüncelerine karşı, Gökalp yine meşruluğunu
İslam’i kaynaklara dayandırmış, ‚Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir
dişiden yarattık ve birbirinizle tanışasınız diye sizi milletlere, kabilelere
ayırdık.‛30 âyetini delil olarak göstererek fikrini desteklemeye
Yrd. Doç. Dr. Alaattin DİKMEN & Mehmet Tahir ACET | 217
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 16, sayı 2, 2014-----------
İslamlaşmak fikirleri arasında bir çatışma olmadığı gibi muasırlaşma
fikri arasında da bir çatışmanın olmadığını göstermektedir.43
Döneminin fikri hayatına göre bir hayli Batı taraftarı olmasına
rağmen Batı’nın bütün değerlerinin transfer edilmesine de karşıdır. O
da İslamcılar gibi Avrupa kültürünün çürümüş olduğunu, bu nedenle
Batı’nın sadece maddi değerlerinin alınmasının uygun düşeceğini
savunmuştur. Böylece akıl ve bilim ile donanmış bir Türk-İslam
kültürü meydana getirilmiş olacaktır.
Gökalp, milli dilin, dini de kapsaması gerektiğini belirterek,
dini konuları içeren kitapların, hutbelerin ve vaazların Türkçe
olmasının icap ettiğini, dini gerçeklerin öğrenilmesinin, dini vaazların
faydalı ve beklenen tesiri göstermesinin ancak bu şekilde mümkün
kılınacağını söylemiştir.44 Gökalp bu fikirlerini teoride
olgunlaştırdıktan sonra bir adım daha ileri giderek ezanın da
Türkçeleştirilmesi gerektiğini belirtmiştir.45 Milliyetçilik fikriyatında
dil ve din unsurundan sonra tarih şuurunun önemini vurgulayan
Gökalp, bir kavmin şu veya bu şekilde kaybetmiş olduğu ruhu, milli
hayatının ilk gelişme ve yükseliş hamlelerinde yeniden
bulabileceğini, böylelikle halk kültürü ve geleneğinin derinliklerinde
bulunan efsane ve rivayetlerin milli bir maneviyat oluşturacağını
söyler. Dil, din, tarih gibi önemli unsurların yanında bir de iktisadi
hayatı ekleyen Gökalp, Milli terbiyenin, her şeyden önce milli bir dil
ve tarihe, sonra da iktisadi bağımsızlık esaslarına dayandığını ve
bütün manevi feyizlerini de dinden aldığını belirtir.46 Görüleceği gibi
Gökalp’ın milliyetçilik, İslamcılık ve muasırlaşmakla ilgili düşünceleri
43 GÖKALP, Ziya, Türk Yurdu Dergisi, Cilt: 3, Mart 1913, s. 337; TANYU, Hikmet.
Ziya Gökalp ve Türk Milliyetçiliği, 1. Basım, Elips Yayınevi. Ankara, 2006, s. 16, 17. 44 GÖKALP, Türkçülüğün Esasları, s. 162. 45 ‚Vatan‛ adlı şiirinde bunu şu şekilde kaleme almıştır ‚Bir ülke ki camiinde
Türkçe ezan okunur/ Köylü anlar manasını namazdaki duanın/ Bir ülke ki mektebinde
Türkçe Kuran okunur, /Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüdanın /Ey Türkoğlu; işte
senin orasıdır vatanın‛ (Ziya GÖKALP, Yeni Hayat, İstanbul, 1976, s. 11) 45 GÖKALP, a.g.e., s. 67. 45 KESKİN, a.g.m., s. 115. 46 GÖKALP, Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak, s. 67.
218 | Dini Düşüncenin Ziya Gökalp Milliyetçiliğine Katkıları
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 16, sayı 2, 2014-----------
ancak birlikte düşünüldüğünde bir bütünlük ve değer ifade
etmektedir.
Dinin Milliyetçiliğe Katkıları
Durkheim gibi ilkel dinler üzerinde duran Gökalp, bu dinlerin
belli bir toplum ya da toplulukla sınırlı kaldığını, buna karşılık
üyelerini sırf dini bir bağ ile birbirine bağlayan ümmet dinlerinin
bulunduğunu bu yönüyle de dinin kavimler arası bir özellik
kazandığını belirtir. Ne var ki bu özellik ilanihaye değildir. Her
devrin ayrı bir siyaset biçimi olduğu düşüncesinden hareketle
Gökalp, bilime dayalı modern medeniyetin dünyanın her bir kavim
ve dini zümrelerine açık düşecek şekilde bütün insanlığı etkileyeceği
yönünde bir kanaat taşımaktadır. Bu nedenle daha önce müşterek bir
devlet ve medeniyete girerek şahsiyetlerini kaybeden
kavimler/topluluklar, şahsiyetini kaybettikten uzun bir müddet sonra
bile tekrar millet tipi altında ortaya çıkabilecektir.47
Gökalp, kendi düşünce dünyasında milliyetçiliği, dini anlamın
yerini tutacak şekilde geniş ve kutsal bir çerçevede ele almıştır. Ona
göre kültürel gelişme açısından toplumlar aşiret, kavim, ilkel
toplumlar ile milletler olmak üzere ikiye ayrılır. Ulusu oluşturan
harsın olabilmesi için de din, ahlak, hukuk, güzel sanatlar, dil ve
iktisat gibi konulardan oluşan bir geleneğin var olması gerekir. Yine
Gökalp, söz konusu iki toplumda dinin mevkiinin ve
Özellikle milliyetçilik fikrinin yayılmaya başladığı
dönemlerde, bazı dindar düşünürler ülkenin kurtuluşunu
milliyetçilikte görmüşlerdir. Böylece, imparatorluk
bünyesinden kopan ve Müslüman olmayan unsurlar
devletleşerek milli bağımsızlıklarını kazanırken Müslümanlar
da İslam devletleri birliğini kurulabileceklerdir.
Gökalp, hem İttihat ve Terakki döneminde hem de
Cumhuriyetin ilk yıllarında doktrin ve teori ihtiyacı duyan
yöneticilere bir hareket programı sunarak o yöndeki boşluğu
doldurmuştur.59 O, gerek Osmanlı İmparatorluğunun son
dönemlerinde gerekse Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında
düşünce bakımından inişli çıkışlı bir seyir izlese de, mevcut sorunları
aşmak için geliştirdiği düşünce ve önerdiği çözüm yollarıyla tesiri
yoğun olarak hissedilen düşünürlerden birisidir. Bu açıdan
bakıldığında, Gökalp’ı dikkate almadan günümüz Türkiye’sini
anlayabilme imkânı zayıflamaktadır.60
57Gökalp’ın din ve milliyetin motive gücü hakkında: ‚fertleri mukaddes gayeler
için ölüme sevk eden duygular din ve milliyet hislerinden ibarettir.‛ demektedir.
(Gökalp, Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak, s. 40) 58 Diyanet İşleri Başkanlığı Türkiye’de böyle bir görev üstlenmiştir. 59 KARPAT, Kemal H. Ziya Gökalp’ın Kooperatifçilik, Millet-Milliyetçilik ve Çağdaş
Kavramları Üzerine Bazı Düşünceler, İletişim Yayınları, İstanbul, 2009, s. 328-330. 60 BİLİCİ, a.g.m., s. 108.
224 | Dini Düşüncenin Ziya Gökalp Milliyetçiliğine Katkıları
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 16, sayı 2, 2014-----------
Gökalp, ‚Türk milletindenim, İslam ümmetindenim ve Garp
medeniyetindenim‛ diyerek yeni dönem Türk milliyetçiliğinde Garp
medeniyeti kadar dinin de bir şekilde mutlaka belirgin bir işlevselliğe
sahip olacağı düşüncesini etkin bir tarzda ortaya koymuştur.
KAYNAKÇA
AKÇURA, Yusuf. Üç Tarz-ı Siyaset, (Hazırlayan: Okan BENSOY),
Kilit Yayınevi. İstanbul, 2012.
AKYUL, Nurettin. Ziya Gökalp’e Göre Din ve Değişim, Yayınlanmamış
Yüksek lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, SBE, Ankara, 2007.
BİLİCİ, Muhammed Veysel, ‚Türkçülüğün Esasları‛, Ziya Gökalp,
(Editör: Korkut TUNA, İsmail COŞKUN), 1. Basım, Kültür ve Turizm