Page 1
i
Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı
2013 Türkiye Ulusal Programı
Düşük Karbonlu Kalkınma için Çözümsel
Tabanlı Strateji ve Eylem Geliştirilmesi
Teknik Destek Projesi
Proje No: EuropeAid/136032/IH/SER/TR
Sözleşme No: TR2013/0327.05.01-01/001
Faaliyet 1.2. Düşük karbonlu kalkınma ve iklim
değişikliği azaltım performansını iyileştirmek için
yasal ve kurumsal boşluk analizi
(Boşluk Analizi Raporu)
Ankara 2018
Page 2
ii
Projenin Adı: Düşük Karbonlu Kalkınma İçin Çözümsel Tabanlı Strateji ve Eylem Geliştirilmesi Teknik Destek
Projesi
Hizmet Sözleşmesi No: TR2013/0327.05.01-01/001
Proje Kimlik No: EuropeAid/136032/IH/SER/TR
Proje Bütçesi: € 3,865,010.00
Başlangıç Tarihi: 29 Mayıs 2017
Bitiş Tarihi / Süre: 29 Mayıs 2020 / 36 Ay
Sözleşme Makamı: Merkezi Finans ve İhale Birimi (MFİB), Ankara, Türkiye
Sözleşme Müdürü: Hacer BİLGE
Adres: T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, E-Blok No:36 İnönü Bulvarı 06510 Emek/Ankara / TÜRKİYE
Telefon: + 90 312 295 49 00
Faks: + 90 312286 70 72
E-posta: [email protected]
Faydalanıcı: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
Adres: Mustafa Kemal Mahallesi Eskişehir Devlet Yolu (Dumlupınar Bulvarı) 9. km. No: 278 Çankaya / Ankara
Telefon: + 90 312 410 10 00
Faks: + 90 312 474 03 35
Yüklenici: Hulla & Co Human Dynamics KG (Konsorsiyum Lideri).
Proje Direktörü: Rade Glomazic
Adres: Kralja Milana 34, 1st Floor, 11000 Belgrade, Serbia
Telefon: + 381 11 785 06 30
Faks: + 381 11 264 30 99
E-posta: [email protected]
Proje Ekip Lideri: Mykola Raptsun
Adres (Project Office): Mustafa Kemal Mahallesi, 2138. Sokak, No:5/3, Çankaya/Ankara
Telefon/Faks: +90 312 219 41 08
E-posta: [email protected]
Bu doküman, Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği’nin finansal desteği ile hazırlanmıştır.
Yasal Uyarı: Bu yayının içeriğinden yalnızca Hulla & Co Human Dynamics KG liderliğindeki Konsorsiyum sorumludur ve hiçbir şekilde
Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.
Page 3
iii
İçindekiler
İçindekiler ................................................................................................................... iii
Şekiller Listesi ............................................................................................................ iv
Tablolar Listesi ........................................................................................................... v
Kısaltmalar ................................................................................................................. vi
1. Giriş ..................................................................................................................... 1
1.1. Rapor Kapsam ve Amacı ........................................................................................ 1
1.2. Boşluk Analizi Metodolojisi ...................................................................................... 5
2. Düşük Karbonlu Kalkınma için Yasal Çerçeve ..................................................... 9
2.1. AB Yasal Çerçevesi ................................................................................................ 9
2.1.1. AB DKK Politika ve Mevzuatı Analizi ................................................................ 9
2.2. Türkiye’nin Yasal Çerçevesi .................................................................................. 41
2.2.1. Türkiye’nin DKK Politika ve Mevzuat Analizi .................................................. 42
3. Politika ve Mevzuat Boşluk Analizi ..................................................................... 67
3.1. Politika Boşluk Analizi ........................................................................................... 67
3.2. Mevzuat Boşluk Analizi ......................................................................................... 73
4. Düşük Karbonlu Kalkınmaya Yönelik Yönetişim ve Kurumsal Çerçeve ............. 89
4.1. Türkiye’de Düşük Karbonlu Kalkınma Alanında Faaliyet Gösteren Kurumlar ........ 89
4.1.1. Kurumsal Yapı ............................................................................................... 90
4.1.2. Yönetişim, Sorumluluk ve Yetkinlikler ............................................................ 91
4.2. Diğer Kurumlar ve Sivil Toplum ............................................................................. 98
4.3. Kurumsal Çerçeve Analizi ..................................................................................... 99
4.3.1. Kurumsal Kapasite Analizi Anketine Dayalı Araştırma ................................. 100
4.3.2. İşlevsel Haritalama ve SWOT Analizi Sonuçları ........................................... 102
4.3.3. Kurumsal Performans Değerlendirmesi ........................................................ 106
5. Sonuç ve Öneriler ............................................................................................ 110
EKLER ................................................................................................................... 115
Ek.1 – İklim Değişikliği / Düşük Karbonlu Kalkınma Bağlantılı Kurum ve İnsan Kapasitesi
Anketi 115
Page 4
iv
Şekiller Listesi
Şekil 1. DKK Yol Haritası’nda yer alan stratejik, entegre politika vizyonu ve hedefler
................................................................................................................................. 11
Şekil 2. Atık Yönetimi Hiyerarşisi .............................................................................. 36
Şekil 3. İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu Çalışma Grupları . 91
Şekil 4. İklim Değişikliği Konularının Farklı Kuruluşlara Bildirilmesinden Sorumlu
Uzman Sayısı ......................................................................................................... 102
Page 5
v
Tablolar Listesi
Tablo 1. Tarım Sektörü SWOT Analizi (katılımcılardan en fazla oy alan ilk beş unsur)
................................................................................................................................... 2
Tablo 2. Ulaştırma Sektörü SWOT Analizi (katılımcılardan en fazla oy alan ilk beş
unsur) ......................................................................................................................... 2
Tablo 3. Atık Sektörü SWOT Analizi (katılımcılardan en fazla oy alan ilk beş unsur) . 3
Tablo 4. Bina Sektörü SWOT Analizi (katılımcılardan en fazla oy alan ilk beş unsur) 4
Tablo 5. MRV Mevzuat Bileşenleri ........................................................................... 44
Tablo 6. Mevzuat Araçlarının Karşılaştırması ........................................................... 73
Tablo 7. AB ve Türkiye arasında Sera Gazı Emisyonlarının İzlenmesi ve Raporlanması
ile ilgili Mevzuatın Karşılaştırması ............................................................................ 74
Tablo 8. AB ve Türkiye arasında EV ile ilgili Mevzuatın Karşılaştırması .................. 75
Tablo 9. AB ve Türkiye arasında Yenilenebilir Enerji (Ulaştırma ve Tarım) ile ilgili
Mevzuatın Karşılaştırması ........................................................................................ 77
Tablo 10. AB ve Türkiye arasında Ulaştırma ile ilgili Mevzuatın Karşılaştırması ...... 80
Tablo 11. AB ve Türkiye arasında Atık ile ilgili Mevzuatın Karşılaştırması ............... 85
Tablo 12. AB ve Türkiye arasında Tarım ile ilgili Mevzuatın Karşılaştırması ............ 86
Tablo 13. Ana Kurumsal Sorumluluk ve Yetkinlikler ................................................. 91
Tablo 14. Türkiye’de İklim Değişikliği Alanında Faaliyet Gösteren Kurumların Örtüşen
Politika ve Tedbirleri ................................................................................................. 93
Tablo 15. Türkiye’de Düşük Karbonlu Kalkınmaya Yönelik Kurumsal SWOT Analizi
............................................................................................................................... 102
Tablo 16. Türkiye’de Düşük Karbonlu Kalkınma Kurumlarındaki Personel/Çalışan
Düzeyine İlişkin SWOT ........................................................................................... 105
Tablo 17. Kurumsal Performans Değerlendirme Matrisi ......................................... 106
Tablo 18. İlgili Kurum ve Yönetişim Performansı Değerlendirilme Sonucu Elde Edilen
Çıkarım ve Açıklamalar .......................................................................................... 107
Tablo 19. Anket Katılımcılarının İDHYKK Verimliliğine İlişkin Notları ..................... 109
Tablo 20. Kurumsal Kapasite ve Yönetişime İlişkin Sonuçlar ................................. 113
Page 6
vi
Kısaltmalar
AB Avrupa Birliği
AFAD Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
AK Avrupa Komisyonu
AKA Avrupa Ekonomik Alanı
AKAKDO Arazi Kullanımı, Arazi Kullanım Değişikliği ve Ormancılık
AP Avrupa Parlamentosu
AR&GE Araştırma ve Geliştirme
BAU Referans Senaryo
BEP Bina Enerji Performansı
BM Birleşmiş Milletler
BMİDÇS Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi
BSTB Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
CE Avrupa Uygunluk Standardı
CH4 Methan
CNG Sıkıştırılmış Doğal Gaz
CO2 Karbon Dioksit
CO2-eşd Karbon Dioksit Eşdeğeri
COM Komisyon
ÇŞB Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
ÇSGB Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
CTCN İklim Değişikliği Teknoloji Merkezi ve Ağı
DKK Düşük Karbonlu Kalkınma
DSİ Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
EBRD Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası
EMRA Enerji Piyasaları Düzenleyici Kurumu
EPC Enerji Performans Sözleşmesi
Page 7
vii
ESCO Enerji Hizmetleri İşletmesi
ETKB Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı
EV Enerji Verimliliği
GHG Sera Gazı
GTHB Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
İDHYKK İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu
IFC Uluslararası Finans Kurumu
INDC Ulusal Katkı Niyet Beyanı
IPA Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı
IPCC Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli
KB Kalkınma Bakanlığı
KOBİ Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler
LPG Sıvılaştırılmış Petrol Gazı
m2 Metrekare
MRV İzleme, Raporlama, Doğrulama
Mt Milyon Ton
MUSIAD Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği
N2O Nitröz oksit
NDC Ulusal Olarak Belirlenen Katkı
NH3 Amonyak
NMHC Metan Olmayan Hidrokarbon
NOX Azot oksitleri
OECD Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü
OGM Orman Genel Müdürlüğü
CAP Ortak Tarım Politikası
P&Ms Politika ve Tedbirler
QA Kalite Güvence
QC Kalite Kontrol
Page 8
viii
SHGM Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü
STK Sivil Toplum Kuruluşu
SWOT Güçlü – Zayıf Yönler ve Fırsatlar - Tedhditler
TACCC Şeffalık, Kesinlik, Tutarlılık, Karşılaştırılabilirlik ve Bütünlük
TCDD Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları
TEMA Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları
Koruma Vakfı
TÜBİTAK Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu
TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu
TÜSİAD Türkiye Sanayici İş İnsanları Derneği
UDİB Ulaştırma, Denizcilik ve İletişim Bakanlığı
UİDEP Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planı
UİDS Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi
UİDUSEP Ulusal İklim Değişikliği Uyum Stratejisi ve Eylem Planı
USD ABD Doları
YET-EAA Yenilenebilir Enerji Teknolojileri-Ekonomik Analiz Aracı
WWF Doğal Hayatı Koruma Vakfı
Page 9
1
1. Giriş
Boşluk Analizi’nin amacı, varolan gerçek performans ile potansiyel ya da arzu edilen
performans arasında bir karşılaştırma yapmaktır. Düşük karbonlu kalkınma (DKK) için
strateji ve eylem geliştirmek söz konusu olduğunda amaç, proje faydalanıcı ve ana
paydaşlarının DKK hedeflerini gerçekleştirebilmek için varolan kaynakları en iyi
biçimde kullanıp kullanmadıklarını belirlemektir.
Boşluk analizi, girdilerin (kaynak) optimize edilmiş dağılım ve entegrasyonuyla,
varolan dağılım seviyesi arasındaki farkı tespit etmektedir. Böylelikle, geliştirilebilecek
alanlar ortaya çıkarılmaktadır. Boşluk analizi ihtiyaçlar ile varolan kapasite arasındaki
farkı belirleme, belgelendirme ve iyileştirmekten ibarettir. Doğal olarak da, bir boşluk
analizi öncelikle kıyaslama yapmakla başlamaktadır. Belirli bir alana ilişkin performans
beklentileri genel olarak belirlendikten sonra, bu beklentinin konunun mevcut
performans düzeyiyle karşılaştırılması mümkün olabilmektedir. Bu çalışma
kapsamında kıyaslama ölçütü, BMİDÇS amaç ve ilgili kararları doğrultusunda
şekillendirilmekte olan, AB İklim Müktesebatı olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla,
Tükiye’deki yasal sistemin AB iklim müktesebatıyla uyumlaştırılması, sadece AB ile
uyumlaşma sürecini değil, aynı zamanda Türkiye’nin BMİDÇS kapsamındaki
sorumluluklarını da destekleyecektir.
Boşluk analizi aslında, DKK amaç ve hedefleri doğrultusunda, mevcutta yapılanlarla,
geleceğin nasıl olması istendiğine ilişkin resmi bir çalışmadır.
Böylesi bir analiz çalışmasıyla, düşük karbonlu kalkınmaya geçiş için gerekli olan
zaman, para ve insan kaynakları yatırımlarının ölçülmesi için bir temel oluşturulması
ümit edilmektedir.
1.1. Rapor Kapsam ve Amacı
Boşluk Analizi Raporu, varolan iklim değişikliği bağlantılı mevzuat ve kurumsal
yapılara ilişkin güçlü ve zayıf yönlerle birlikte, bunların sahip olduğu tehdit ve fırsatların
daha iyi anlaşılmasını sağlamayı amaçlamaktadır. Söz konusu Rapor, UİDEP ve diğer
benzeri politika ve planlar gibi farklı düşük karbonlu kalkınma strateji belgelerinde ifade
edilen ulusal ve sektörel düşük karbon ve iklim değişikliği hedeflerinin
gerçekleştirilmesi doğrultusunda, varolan kurumsal performans ve düzenlemelerin
arzu edilen düşük karbonlu kalkınma ve iklim değişikliği performansına kıyasla
değerlendirilmesini içermektedir. Rapor kapsamında, bina, atık, ulaştırma ve tarım gibi
proje hedef sektörlerine dâhil ilgili paydaşların katılımı sağlanmıştır. İklim değişikliği ve
düşük karbonlu kalkınma alanlarının yönetişimine dâhil kamu ve sivil toplum
yapılarıyla derinlemesine bir anket çalışması yapılmıştır. 05 Mart 2018 tarihinde
Page 10
2
düzenlenen çalıştay sonucu ortaya çıkan SWOT analizi de, bu boşluk analizi
kapsamında değerlendirmeye alınmıştır.
Tablo 1. Tarım Sektörü SWOT Analizi (katılımcılardan en fazla oy alan ilk beş unsur)
GÜÇLÜ YÖNLER (+) ZAYIF YÖNLER (-)
Tarım alanlarının genişliği ve tek bir bakanlığın
sorumlu olması
İklim değişikliği konusunda çalışan uzmanların
sayıca yetersiz olması
Çevreyle bağlantılı tarım desteklerinin varlığı (İyi
Tarım Uygulamaları, Organik Tarım, ÇATAK,
yem bitkileri, kırsal kalkınma, gibi)
Kurumlarda uzmanlaşma ve personel
mobilizasyonunda eksiklikler
Biyogaz tesisleri kurulumu için destek ve
programlar İklim değişikliği konusunda farkındalık eksikliği
Tarım modernizasyonu destekleri
Tarım politikalarında önceliğin üretimde artış
sağlamak olması, İklim değişikliği ve tarımsal
konularda mevzuat eksikliği
Tarımda Kuraklık Eylem Planı’nın varlığı Çiftçi davranışlarının değiştirilmesinin zorluğu
FIRSATLAR (+) TEHDİTLER (-)
AB fonlu projeler Diğer sektörler tarafından tehdit edilen tarım
arazileri
Diğer dış fonlar Artan nüfus ve gıda talebi nedeniyle tarım
sektörünün baskı altında olması
Teknoloji ve bilgiye erişim tesisleri Yabancı teknolojiye bağımlılık ve bunların
pahalı olması
GTHB kapsamında iklim değişikliği ve tarım
konularında AR&GE altyapısının varlığı Tarım istihdamında azalma ve göç
OSİB kapsamında su veri tabanının varlığı Komşu ülkelerdeki çatışmalar ve diğer sektörler
tarafından tehdit edilen tarım arazileri
Tablo 2. Ulaştırma Sektörü SWOT Analizi (katılımcılardan en fazla oy alan ilk beş unsur)
GÜÇLÜ YÖNLER (+) ZAYIF YÖNLER (-)
Yüksek kalite havayolu ulaştırması (AB
standartlarında)
Ulaştırma sektöründeki dengesiz dağılım
-Yüksek oranda karayoluna karşı ve demir ile
deniz yollarındaki düşük pay
Mega altyapı yatırımlarında artış (Marmaray,
Avrasya tüneli gibi) Demiryolu altyapı eksikliği
Devam eden Ulusal Ulaştırma Ana Planı ve bazı
şehirler için Ulaştırma Ana Planları çalışmaları Bisiklet ve yürüyüş için desteğin eksikliği
Page 11
3
Yeşil liman ve havaalanı projeleri Dengesiz araç vergilendirme sistemi
-Yeni araçlar için yüksek tüketim vergileri
Akıllı Ulaştırma Sistemlerinde gelişme (ITS) DKK’nin Bakanlıkların öncelikli gündemi
olmaması (UDHB, KB, gibi)
FIRSATLAR (+) TEHDİTLER (-)
Kentsel toplu taşıma sistemlerinin geliştirilmesi
ve teşvik edilmesi
Kentsel planlama yetkisinin bağımsız yerel
yönetimlere devredilmesi sonucu hatalı
politikalar
Araçların yenilenmesi
Şehirlerin yayılımı
-Şehirlerde devam eden gelişme ve yayılma;
şehir nüfuslarının artışı
İhtiyaçlar doğrultusunda inovasyon ve yerel
çözümlerin geliştirilmesi Uzun vadeli planlama ve değerlendirmenin
olmayışı
İhtiyaçlar doğrultusunda inovasyon ve yerel
çözümlerin geliştirilmesi Kırsal politika eksikleri nedeniyle şehirlere göç
Alternatif yakıtlı ve elektrikli araçların
geliştirilmesi
Teknolojik yatırımlara bütçe ayrılmaması
-İklim değişikliği politikaları ve temiz enerji
üretimi için inisiyatif eksikliği
Tablo 3. Atık Sektörü SWOT Analizi (katılımcılardan en fazla oy alan ilk beş unsur)
GÜÇLÜ YÖNLER (+) ZAYIF YÖNLER (-)
AB müktesebatının atıkla ilgili bölümünün ulusal
mevzuata başarılı biçimde aktarılması ve güçlü
ulusal atık mevzuatı
Yerel yönetimlerin atık yönetimi konusuna
düşük düzeyli katılımı. Genellikle
sorumluluklarını özel sektöre transfer etmeyi
tercih ediyorlar ve teknik kapasiteleri eksik
Geri dönüşebilen çeşitli malzemeler için ikincil
piyasanın varlığı, piyasadaki olağanüstü
hammadde potansiyeli ve geri dönüşüm ticareti
konusunda ciddi tecrübe
Yetersiz atık verisi: toplanan atık verisi, proje
değerlendirmeleri ve yatırım fizibilite çalışmaları
için yeterli olacak kadar uzun dönemli ve güçlü
değil. Bölgesel veri yok. Yaşam döngüsü
değerlendirme çalışmaları yok
Varolan teknolojilerle atık projeleri için
uluslararası finansman erişimi. Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı’nın atık projeleri hakkında
belediyelere verdiği finansal ve teknik destek
Atık yönetimi altyapı ve kapasitesinde
yetersizlik
Düzenli depolama alanlarında deponi
gazlarından üretilen elektriğin satışı için destek
mekanizmaları
DKK yönetimi için yeterli altyapı ve kurumsal
koordinasyon eksikliği
Page 12
4
Özel sektörün atık projeleri konusundaki
istekliliği
Atık sektörü finansmanı daha riskli
olabildiğinden ve yenilenebilir enerji gibi diğer
projelere kıyasla daha az prestijli olduğundan
bu sektöre özel finansman eksikliği
FIRSATLAR (+) TEHDİTLER (-)
Entegre atık yönetimi için çoklu gelir fırsatı Planlama ve öngörü eksiklikleri yetersiz
projelere sebep olabilir
Ulusalararası finansman fırsatları Atık konusunda gayrı-resmi bir sektör ve atık
toplayıcılarının varlığı
Başka sektörlerde hammadde olarak
kullanılabilecek atık konusunda yüksek
potansiyel
Politik nedenlerle uluslararası finansman
olanaklarına erişim konusunda sorunlar ve
donör desteğnini azalması
Yeni teknoloji olanakları ve teknoloji transferi
potansiyeli
Atık hiyerarşisiyle uyumsuz atık yönetimi;
örneğin, geridönüşüm yerine yakmaya yatırım
yapılması
Atıktan enerji kazanımı potansiyeli Atıkla ilgili eski teknolojilerin ithalatı ve
belediyelerce kullanımları
Tablo 4. Bina Sektörü SWOT Analizi (katılımcılardan en fazla oy alan ilk beş unsur)
GÜÇLÜ YÖNLER (+) ZAYIF YÖNLER (-)
SüperKent yazılımı
Binalar (yerleşim)
Su
Malzeme
Ulaşılabilirlik (ulaşım)
Sürdürülebilirlik
Enerji
Altyapı
Sektörde kontrol altında ve akredite olmayan
firmaların varlığı
Kendi enerjilerini üretip, atıklarını geri dönüştüren
Akıllı Binalar
BEP_TR uygulaması günümüz için yetersiz.
Yazılım, ikinci versiyonla geliştirilmekte
Sürdürülebilir çevre YET-EAA, uygulamada ama kullanımı çok
yaygın değil
Enerji Verimliliği Kanunu Kanunlar yapılıyor ancak yürütme eksiklerin
olması
Enerji Verimliliği Koordinasyon Kurulu Enerji kalitesi ve CO2 emisyonları dikkate
alınmıyor
FIRSATLAR (+) TEHDİTLER (-)
Page 13
5
BEP_TR bir fırsat ama birçok zayıflık var
Uygulama kalitesi ile enerji kalitesi
dengelenmedikçe CO2 emisyon azaltımı etkin ve
geniş kapsamlı olarak yapılamaz
RET_EAT bir fırsat. RET_EAT ile yenilenebilir
kaynak kullanım optimizasyonu ve hesaplaması
yapılabiir.
Enerji Verimliliği Kanun ve düzenlemeleri
erteleniyor ve uygulamada daha da geçikme
olması bekleniyor
Farkındalık; artan kamu spotları Sektör temsilcileriyle ilişkiler zayıf
Yatırım geri dönüşü sağlanıyor Kişisel farkındalık artırma yetersizliği
Artan sanayi yatırımları İnşaat planlarında yetersizlik ve sürekli
değişiklikler
Politika ve düzenlemelere ilişkin boşluk analizi kapsamında, BMİDÇS gibi diğer
uluslararası iklim çerçeve anlaşmalarıyla tutarlı biçimde geliştirilmiş olan AB İklim
Müktesebatı dikkate alınarak, Türkiye ile AB arasında bir karşılaştırma yapılmaktadır.
Söz konusu karşılaştırma yapılırken, ilerleyen bölümde açıklandığı üzere, enerji
verimliliğine ilişkin AB İklim Müktesebatı bina sektörüyle uyumlu olarak
değerlendirilmiştir.
1.2. Boşluk Analizi Metodolojisi
Raporun ikinci ve üçüncü bölümlerinde, AB İklim Müketesebatı’na kıyasla Türkiye’deki
yasal sistemin “Mevzuat ve Politika” boşluk analizleri ele alınmaktadır. Daha önce de
belirtildiği üzere AB İklim Müketesebatı, sadece AB uyum süreci açısından önem
arzettiği için değil, aynı zamanda Türkiye’nin BMİDÇS kapsamındaki sorumlulukları
açısında da önemli olduğu için, bir kıyaslama ölçütü olarak kullanılmıştır.
Hâlihazırdaki AB DKK politika amaç ve kapsamıyla tutarlı biçimde ve proje
çerçevesine uygun olarak, sadece AB Müktesebatıyla bağlantılı ve aşağıda
sunulmakta olan kilit sektörler belirlenmiştir:
Enerji verimliliği (bina sektörüne odaklı olarak)
Ulaştırma (karayolu taşımacılığında enerji verimliliği ve yakıt ekonomisine
ve deniz ulaşımında sera gazı MRV’ye odaklı olarak)
Tarım
Atık (düzenli depolama aracılığıyla sera gazı azaltımına odaklı olarak)
Yukarıda yer alan kilit sektörleri DKK ve iklim değişikliği azaltım hedefleri kapsamında
ilişkilendirmeyi amaçlayan entegre bir yaklaşım, AB’nin konuya ilişkin duruşuyla
uyumlu olarak uygulanmıştır.
Söz konusu yaklaşım, DKK çok katmanlı bir alan olarak bütün kilit politikaların dikkate
alınmasını gerektiren koordineli faaliyetler gerektirdiği için, önemli ölçüde tavsiye
edilmektedir.
Page 14
6
Takip eden iki bölüm, Türkiye’nin yasal sistemini uyumlaştırabileceği bir model olarak
AB’de uygulanan DKK bağlantılı Müktesebatı dikkate alarak, adım adım ilerleyen
metodolojik bir yaklaşıma dayanmaktadır.
Bu nedenle, kıyaslama ölçütü açısından karşılaştırmayı netleştirmek amacıyla,
öncelikle AB DKK bağlantılı Müktesebatın (ilgili stratejiler, Yeşil ve Beyaz belgeler ve
yürürlükteki mevzuat) yasal analizi yapılmaktadır.
İkinci olarak, AB gereklerine kıyasla “Türkiye nerede?” sorusuna cevap verebilmek
için, Türkiye’deki ilgili düzenleyici çerçeve (varolanlar) analiz edilmektedir.
Daha sonra, aşağıda sunulmakta olan ilgili yasal kriterler uyarınca, iki yasal sistem
(AB kıyaslama ölçütü olarak ve Türkiye de kıyaslama ölçütüyle uyumlaştırılacak olan
olarak) ele alınmaktadır:
Düzenleyici aracın türü
Kapsamı
Amacı
Uygulama için belirlenecek yetkili kurumlar
Temel görevler/sorumluluklar
Ulusal seviyede uygulanacak prosedürler
Yaptırımlar
Gerçekleştirilecek hedefler (varsa, sera gazı emisyon azaltım %’si olarak)
Üçüncü ve son olarak, boşluk analizinin çıktıları Türkiye’de varolan yasal sisteme
ilişkin güçlü ve zayıf yönleri belirleyecek biçimde değerlendirilmektedir. Bununla
birlikte, AB DKK bağlantılı Müktesebat gerek ve amaçları doğrultusunda boşlukların
giderilmesi ve iyileştirme yapılması açısından ele alınabilecek yasal öncelikler de
belirlenmiştir.
Bu kapsamda, boşlukların doldurulması ve AB iklim müktesebatıyla uyum seviyesinin
güçlendirilmesine yönelik sektörel önerileri takiben, bütün sektörler için geçerli
olabilecek bir dizi yatay-kesen öneri de analiz edilmektedir.
Dördüncü bölüm, kurumsal ve yönetişim performansının değerlendirilmesi ve boşluk
analizini içermektedir. Genel anlamda, kurumsal kapasitenin ülke geneline ilişkin bir
konu olduğu dikkate alınacak olursa, olası sorunların iyi anlaşılması ve teşhisini
takiben yeniden yapılandırma başlatılmalıdır.
Bu çalışma kapsamında, kurumsal kapasitenin belirlenmesi amacıyla, modern bir
kurumsal analiz aracı kullanılmaktadır. Varolan kurumsal çerçeveye ait SWOT
matrisini oluşturmamıza yardımcı olan kilit güçlü ve zayıf yönlerin belirlenmesi
Page 15
7
amacıyla, sorun-temelli, tekrarlı ve uyarlanabilir (PDIA1 - problem-driven
iterative-adaptive) kapasite geliştirme yöntemi2 kullanılmıştır. Kurumsal analizle
sadece varolan yapı, sorumluluklar ve potansiyel uyumsuzluklara ilişkin bir harita
oluşturmakla kalınmamış, aynı zamanda stratejik değişime yönelik tavırlar da ortaya
çıkarılmıştır.
Özet olarak bu bölüm, düşük karbonlu kalkınma ve iklim değişikliği azaltım
performansı üzerine kurulmuştur ve arzu edilen sonucun elde edilebilmesi amacıyla,
aşağıda yer alan adımlar dizisi uygulanmıştır:
İklim değişikliğiyle ilgili varolan kurumsal yapılara ilişkin masabaşı
çalışması:
İklim değişikliği alanındaki kurumlar, kurumsal yapı, rol ve sorumluluklara
ilişkin veri toplanması
Düşük karbonlu kalkınma uzmanlıkları, birbirini tekrar eden rol ve
sorumluluklarla birlikte engel ve fırsatlar3, kurumsal boşluk haritalaması için
başlangıç noktası olarak kullanılmıştır
Kurumsal değerlendirme anketinin hazırlanması ve uygulanması:
Kurumsal Kapasite ve İnsan Kapasitesi Anketi,4 tamamıyla bu Proje için,
Proje Ekibi tarafından, iklim değişikliği ve DKK’ya ilişkin olarak geliştirilmiştir.5
Anket 33 sorudan oluşmaktadır. Soruların bazıları, dikkatlice belirlenmiş olası
cevaplar içinden seçilebilecek biçimde, bazıları da “açık uçlu” sorular olarak
hazırlanmıştır.
Anket (bakınız Ek.1), ikili görüşmelerde iklim değişikliği ve DKK konularında
çalışan personelle doldurulmuştur. Aynı zamanda, proje internet sitesinde e-
1 PDIA, Harvard Üniversitesi’nden Profesör Matt Andrews ve arkadaşları tarafından geliştirilmiştir. Yaklaşım, uygulamacı ve
politika yapıcıların kurumsal reformları farklı biçimde ve ciddi başarı oranlarıyla yapmalarına olanak tanıyan üç kritik boyutu
biraraya getirmektedir. Prof.Andrews’a göre, devlet düzeyinde gerçek değişimin olabilmesi için (i) sorun-odaklı öğrenmenin
desteklenmesi, (ii) amaca yönelik karışıklık ve eylem-odaklı öğrenme süreçlerine olanak sağlayan ve adım adım ilerleyen
müdaheleler geliştirilmesi ve (iii) reformların geçerli ve yerinde olmasını sağlayan farklı işlevsel katkılar yapacak geniş kapsamlı
girişimler yapılması gerekmektedir. Değişim araçlarının kim olacağı anlaşıldıktan sonra PDIA’yı yenilenme ve adaptasyon takip
etmektedir. Deneysel öğrenme aracılığıyla, kesin plan ve yol haritaları olmadan, sorunu neyin çözeceğini düşündüğümüze
doğru yolumuzu adım adım bulmaktayız (bakınız PDIA çalışmaları: Andrews, M., Pritchett, L., & Woolcock, M. 2013. “Escaping
Capability Traps Through Problem Driven Iterative Adaptation (PDIA).” World Development 51(2013): 234 – 244)..
2 Building Capability by Delivering Results, OECD, 2016, https://www.oecd.org/dac/accountable-effective-
institutions/Governance%20Notebook%202.3%20Andrews%20et%20al.pdf
3 3. Çalışma Grubu Çalıştayı sırasında sunulmuş ve ilgili paydaşlar tarafından görülmüştür.
4 İklim Değişikliği ve DKK ile ilgili Kurum ve İnsan Kapasitesi Anketi Türkçe olarak proje websitesinde yayımlanmaktadır.
http://www.lowcarbonturkey.org/tr/iklim-degisikligi-dusuk-karbonlu-kalkinma-hakkinda-kurumsal-ve-insan-kapasite-anketi/
5 AB ve UNDP rehberlerinin kombinasyonu, duruma göre ayarlanmış.
Page 16
8
anket olarak da yayımlanmış ve çoklu paydaşlarla uzaktan görüşülmesine
olanak yaratılmıştır.
4. Çalışma Grubu Çalıştaylarındaki6 katılımcı yaklaşımın bir parçası olarak,
paydaşlara önbulguları doğrulama ve proje ekibine eksik ve destekleyici
bilgileri sağlama olanağı sunulmuştur.
Proje tarafından ortaya koyulan bu kurumsal değerlendirmenin Faydalanıcı tarafından
gelecekte kullanılabileceğine gerçekten inanılmaktadır. Çalışma aynı zamanda benzer
analizler için de iyi bir model ve araç teşkil edecektir.
6 4.Çalışma Grubu Çalıştayı, 05 Mart 2018 tarihinde Ankara’da düzenlenmiştir.
Page 17
9
2. Düşük Karbonlu Kalkınma için Yasal Çerçeve
2.1. AB Yasal Çerçevesi
Daha önce Bölüm 1.2’de de belirtildiği üzere, DKK için AB yasal çerçevesi (bundan
sonra AB iklim müktesebatı olarak anılacaktır), AB DKK temel strateji ve Yeşil/Beyaz
Kitapları’nda7 ele alınan kilit öncelik alanları ve bunlara bağlı olarak benimsenen AB
mevzuatına8 dayalı olarak belirlenmiştir.
Bu kapsamda belirlenmiş olan ve AB adayı ülkelerin yasal sistemlerini
uyumlaştıracakları tedbir, eylem, hedef ve amaçlar, genel boşluk analizi çalışmasının
ilk adımı olarak, ilerleyen bölümlerde analiz edilmektedir.
AB’nin temel DKK politika çerçevesine (Komisyon İletişim belgelerinde yer alan) ilişkin
genel bir değerlendirme yapıldıktan sonra, odak,sektöre ilişkin DKK mevzuatına ve
uygulanması benimsenen politikalara kaydırılmıştır.
2.1.1. AB DKK Politika ve Mevzuatı Analizi
DKK için AB politikaları: Yol Haritası, kilit sektörlerdeki Yeşil Kitap ve Beyaz
Kitaplar
Strateji, Yeşil Kitap, Beyaz Kitap ve İletişim Belgeleri, AB Komisyonu tarafından kabul
edilen, AB sorumluluğundaki belirli politika alanlarına yönelik, ele alınacak önceliklerin,
gerçekleştirilecek amaçların ve ihtiyaç duyulan tedbir ve hedeflerin (bağlayıcı veya
isteğe bağlı) belirlenmesi amacıyla oluşturulan belgelerdir.
7
Bakınız:
COM(2010) 2020fin Avrupa 2020-A Akıllı, Sürdürülebilir ve Dâhil Edici Büyüme için Stratejiler
COM (2008) 13 fin AB Tebliğ – 2020’de 20 20, Avrupa’nın İklim Fırsatı (2008);
COM (2011) 112fin AB Tebliğ – 2050’de Rekabetçi bir DKK’ya Geçiş Yol Haritası (2011);
COM (2011) 885fin AB Tebliğ – 2050 Enerji Yol Haritası (2011);
COM (2011) 144fin – Tek Avrupa Ulaşım Alanı için Yol Haritası AB Beyaz Kitabı, Rekabetçi ve Kaynaklar Açısından Verimil bir
Ulaştırma Sistemine Doğru (2011);
COM (2013) 169fin – İklim ve enerji politikaları açısından 2030 çerçevesi konusunda AB Yeşil Kitabı (2013);
COM (2014) 15fin AB Tebliğ – 2020-2030 dönemi için iklim ve enerji konusunda politika çerçevesi (2014).
8 Bakınız:
AB İzleme Mekanizmaları Tüzüğü 525/2013/EU (sera gazı emisyonları konusunda izleme, bilgi ve raporlama);
Enerji Verimliliği Mevzuatı (Direktif 2012/27/EC Enerji Verimliliği (hizmetler ve binalar), Yönetmelik 2017/1369 (urunlerin enerji
etiketleri), Direktif 2009/125/EC enerji ile ilgili ürünlerin eko-tasarımı);
Biyoyakıtlar ve yakıt kalitesi mevzuatı (Direktif 2009/28/EC Yenilenebilir Enerji Teşviki, Direktif 98/70/EC yakıt kalitesinde
düzenlendiği üzere);
Ulaştırma mevzuatı (Yönetmelik 443/2009/EC ve 333/2014/EC Yolcu araçları ve vanları için emisyon performans standartları;
Direktif 2009/33/EC Temiz ve enerji etkin kara ulaşım araçlarının teşviki, 1999/94/EC Araçların etiketlenmesi ve 2014/94/EU
Alternatif yakıt altyapılarının dağılımı);
Direkti 2008/98/EC Atıklar ve 1999/31/EC Atıkların düzenli depolanması.
Page 18
10
Bu belgelerle orta ve uzun vadede stratejik planlama sağlanmaktadır. Ayrıca bu
belgeler, uygulanacak mevzuat tedbirlerinin (tüzük ve direktif) belirlenmesi için rehber
niteliği taşımaktadır.
Mevzu bahis yaklaşımlara uygun olarak, hâlihazırdaki AB gündeminin en önemli
önceliği olan DKK, AB Komisyonu tarafından, 2011 yılında, 2050’de Rekabetçi düşük
karbonlu bir ekonomiye doğru yol haritası belgesiyle9, enerji ve iklim bağlantılı olarak
da uygun bulunmuş ve sektörlere özgü mevzuatla da uygulamaya alınmıştır.
Yol Haritası, 1990 yılına kıyasla 2050 yılında sera gazı emisyonlarının %80 oranında
azaltımı hedefinin gerçekleştirilebilmesi amacıyla, enerji, ulaştırma, sanayi ve tarımı
acil ve sürekli olarak ele alınması gereken, güçlendirilecek ve koordine edilecek kilit
politika alanları olarak belirlemektedir.
Aşamalı bir yaklaşım uyarınca, temel azaltım hedefinin gerçekleştirilmesi amacı sabit
tutularak, gerçekleşen ilerleme düzeyinin ölçülebilmesi için, 2030 yılı için -%40 ve
2040 için de -%60 sera gazı emisyonu (1990 yılına kıyasla) azaltım hedefleri
belirlenmiştir.
Belgede belirtildiği üzere, DKK izole bir alan olarak ele alınmaktansa, iklim değişikliği
gibi, sektörlerarası bir konu olarak nitelendirilecektir.
Dolayısıyla belgenin azaltım hedefleri, dolaylı ya da doğrudan etkilenen, ilgili sera gazı
emisyon ve azaltım potansiyellerine bağlı olarak genel azaltım hedefine katkıda
bulunacak bütün politika alanlarını kapsayan, entegre bir yaklaşım gerektirmektedir.
DKK Yol Haritası’nda yer alan stratejik, entegre politika vizyonu ve hedefler aşağıda
yer alan Şekil’de sunulmaktadır (Şekil 1).
9
Bakınız COM (2011) 112fin.
Page 19
11
Şekil 1. DKK Yol Haritası’nda yer alan stratejik, entegre politika vizyonu ve hedefler
Söz konusu yaklaşım uyarınca, ortak azaltım hedefleri kapsamında farklı ancak,
koordine edilmiş politikaların ilişkilendirilmesi gerekmektedir.
Bu doğrultuda, 2050 Yol Haritası kapsamında ortaya konulan DKK stratejik çerçevesi
AB Komisyonu’nun Ulaşım, İklim-Enerji ve Akıllı-Sürdürülebilir-Dâhil Edici Büyüme
Belgeleriyle10 tamamlanmaktadır.
Bütün bunlar, aşağıda yer alan hedeflerle 2030-2050 sera gazı azaltım hedeflerini
birleştirerek, karbonsuzlaşmaya geçişi teşvik etmektedir:
Ekonomik (yeşil) büyüme
İnovasyon ve teknolojik ilerleme
Biyolojik çeşitlilik ve insan sağlığının korunması
Enerji güvenliğinin iyileştirilmesi ve enerji arzının bağımsızlığının
sağlanması bağlamında fosil yakıtlara olan bağımlılığın azaltılması
Böylesi bir çerçeve kapsamında farkındalık artırma, tüketici davranışlarının
sürdürülebilir tercihler doğrultusunda değiştirilmesi, ekolojik olarak uyumlu ürün
eğilimleri geliştirilmesi ve karar alma mekanizmalarına katılım, DKK’nın gerçekleşmesi
için kesişen stratejik alanlar olarak değerlendirilmektedir.
10
COM (2010) 2020fin Europe 2020-A Akıllı, Sürdürülebilir ve Dâhil Edici Büyüme için Stratejiler;
COM (2008) 13fin AB Tebliğ – 2020’de 20 20, Avrupa’nın İklim Fırsatı (2008);
COM (2011) 112fin AB Tebliğ – 2050’de Rekabetçi bir DKK’ya Geçiş Yol Haritası (2011);
COM (2011) 885fin AB Tebliğ – 2050 Enerji Yol Haritası (2011);
COM (2011) 144fin – Tek Avrupa Ulaşım Alanı için Yol Haritası AB Beyaz Kitabı, Rekabetçi ve Kaynaklar Açısından Verimil bir
Ulaştırma Sistemine Doğru (2011);
COM (2013) 169fin – İklim ve enerji politikaları açısından 2030 çerçevesi konusunda AB Yeşil Kitabı (2013);
COM (2014) 15fin AB Tebliğ – 2020-2030 dönemi için iklim ve enerji konusunda politika çerçevesi (2014).
Page 20
12
DKK Yol Haritası için tamamlayıcı olarak kabul edilen AB politikaları tarafından
belirlenen eylem ve hedeflere odaklanılmasında, 2050 yılı azaltım hedeflerinin
gerçekleştirilmesi açısından, aşağıda yer alan sektörel öncelik ve hedeflere dikkat
çekilebilir:
İklim ve enerji konusundaki AB Çerçevesi kapsamında:11
Sektörel hedef: aşağıda yer alan tedbirler doğrultusunda 2030’a kadar +%27 Enerji
Verimliliği:
Düşük karbonlu ve rekabetçi enerji sistemleriyle enerji güvenliğinin
artırılması
Enerji kaynakları ithalatında çeşitlendirmenin teşviki ve yerli kaynakların
sürdürülebilir gelişimi
Gerekli altyapı için yatırımların artması
Son kullanıcı enerji tasarrufunun teşviki
Araştırma ve inovasyonun desteklenmesi
Politika ve mevzuat çerçevesi konularında net sinyaller vererek yatırımcı
kararlılığının güçlendirilmesi
Binalarda enerji verimliliğinin artırılması
Enerji üretim sistemlerinde yapısal değişimler gerçekleştirilmesi
Ulaştırma konusundaki AB Çerçevesi kapsamında:12
Sektörel hedef: aşağıda yer alan tedbirler doğrultusunda 2050’ye kadar -%60 sera
gazı emisyonu:
Araçlarda yeni, iklim dostu teknolojilerin teşvik edilmesi
Inovasyon ve teknoloji yatırımlarına odaklanılması
Temiz, akıllı şehir ulaşım ağlarına yatırımın teşviki
Yüksek kalite toplu taşıma hizmet ve araçlarının güçlendirilmesi
Şehirlerarası seyahat ve ulaşımda çok modlu yöntemlere yatırım yapılması
Yeni ve sürdürülebilir yakıtlar geliştirilmesi ve yakıt kalitesiyle birlikte
ekonomisinin iyileştirilmesi
Bilgi sistemleri ve piyasa-temelli inisiyatiflerle ulaştırma verimliliği ve
altyapının güçlendirilmesi
Yol ve ulaşım güvenliğinin artırılması
Şehir ve peyzaj planlama, fiyatlandırma programları, verimli ulaşım
hizmetleri ve araçların şarj edilmesi / yakıt alması için alternatif yakıt
11
COM (2011) 885 fin ve COM (2014) 15 fin’den yazarın uyarlaması.
12 COM (2011) 144fin’den yazarın uyarlaması.
Page 21
13
altyapılarını içeren çoklu stratejilerin benimsenmesi (örneğin, Şehir Mobilite
Planları aracılığıyla)
AB DKK sektörel mevzuatı
Devam eden paragraflar, yukarıda analiz edilen politikalara dayalı olarak, DKK
konusunda AB tarafından kilit sektörlere yönelik benimsenen mevzuatın yasal analizini
içermektedir.
Analiz, DKK Yol Haritası ve Proje kapsamındaki öncelikli alanlardan başlayarak,
aşağıda yer alan konulara odaklanmaktadır:
Sera gazlarının izlenmesi
Binalarda enerji verimliliği (ürünlerde enerji verimliliğine referansla)
Ulaştırmada biyo-yakıtlar ve enerji verimliliği
Sera gazı azaltımı ve ulaştırma emisyonları
Yakıt kalitesi
Biyolojik çeşitliliğin korunması ve tarım
Atık yönetimi
Mevzuat; kapsamı, amaçları, temel prosedür/zorunlulukları, ilgili yetkili kurumlar,
gerekleri ve yaptırımları (varsa) doğrultusunda ortak bir metodolojik yaklaşım
kullanılarak analiz edilmiştir.13
Sera Gazı Emisyonlarının İzlenmesi ve Raporlanması:
Sera gazı emisyonlarının izlenmesi ve raporlanması ve ulusal seviyede ve birlik
seviyesinde iklim değişikliğiyle bağlantılı diğer bilginin raporlanma mekanizmalarına
ilişkin 2013/525/EU sayılı Tüzük:
Bu Tüzük, Üye Devletlerin sera gazı emisyonlarını izleme ve raporlama için bir
mekanizma geliştirirken aynı zamanda azaltım hedeflerinin gerçekleşmesini de sürekli
olarak değerlendirmeye almakta, dolayısıyla sera gazı azaltımı konusunda temel kural
ve gerekleri belirlemektedir.
İzleme ve raporlama mekanizmaları, yıllık sera gazı emisyon envanterleri, iki yıllık
raporlar ve düzenli ulusal bildirimler ve düşük karbonlu kalkınma stratejileri aracılığıyla,
ulusal düzeyde hazırlanacak ve AB Komisyonu’yla birlikte BMİDÇS Sekreteryasına
iletilecektir.
13
Detaylı bilgi için Bölüm 1.2 Boşluk Analizi Metodolojik Yaklaşımı’na bakınız.
Page 22
14
Söz konusu ulusal rapor ve envanterlerin içerik, kapsam, teslim zaman ve gerekleri,
geçerli IPCC Rehberlerinde uygulandığı şekliyle, BMİDÇS yasal çerçevesine göre
belirlenmektedir.14
Genel anlamda, Tüzük tarafından oluşturulan izleme ve raporlama sistemi aşağıda yer
alan hedefleri gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır:
Birlik ve Üye Devletlerce, BMİDÇS Sekreteryasına zamanında, şeffaf,
doğru, tutarlı, karşılaştırılabilir ve tam (TACCC) bir raporlama yapılmasının
sağlanması (örneğin, IPCC rehberlerince belirlenen kalite hedeflerinin
karşılanması),
Birlik ve Üye Devletlerin, BMİDÇS, Kyoto Protokolü ve bu kapsamda
benimsenen kararlar doğrultusundaki taahhütlerine ilişkin bilginin
raporlanması ve doğrulanması ve söz konusu taahhütlerin
karşılanmasındaki gelişmenin değerlendirilmesi,
Üye Devletlerde ozon tabakasını incelten maddeler hakkında Montreal
Protokolü’nce kontrol edilmeyen tüm antropojenik sera gazı emisyonları ve
giderimlerinin izlenmesi ve raporlanması. İklim değişikliğinin kaçınılmaz
sonuçlarına uyum sağlamak için Üye Devletlerce yapılan uygun maliyetli
eylemlere ilişkin izleme ve raporlama yapılması,
Birlik ve Üye Devletlerin DKK stratejileri ve Karar 1/CP.16 uyarınca
yaptıkları herhangi bir güncellemenin raporlanması.
İçerik olarak bakıldığında Tüzük, sektörleri, sera gazlarını, IPCC rehberleri uyarınca
gerekil olan politika ve tedbirlerle (P&Ms) birlikte COP Kararı 1/CP.16 çatısı altındaki
DKK stratejilerini kapsamaktadır.
Üye Devletlere aşağıda yer alan sorumluluklar verilmektedir:
Ulusal çalışmaları yürütecek, yetkin bir Ulusal Otorite belirlenmesi,
İzleme ve Raporlama Odak Noktası’nın belirlenmesi (AB Komisyonu ve
BMİDÇS Sekreteryası için gerekli bildirimleri hazırlayacak, envanterden
sorumlu, yetkin kurum) (madde 3),
İzleme ve raporlama için ulusal bir envanter sistemi oluşturulması (madde
5.1),
Ulusal Otorite’nin ilgili veriye erişiminin sağlanması (madde 5.2),
14
Bakınız BMİDÇS, 4 ve 12.maddeleri; Ulusal sera gazı hesaplamaları sistemi konusundaki CMP Kararı 19/CMP.1 ve COP
Kararı 20/CP.7; COP Kararı 24/CP.19 ile güncellenen Ek 1 Tarafları için Ulusal Otorite Raporlama Rehberi COP Kararı 18/CP.8
ve 14/CP.11; Ek 1 Tarafları için NC’lere yönelik Raporlama Rehberi COP Kararı 4/CP.5; Ek 1 Tarafları için BR’lere yönelik
Raporlama Rehberi COP Kararı 1/CP.16 ve 2/CP.17.
Ayrıca bakınız: AKAKDO İyi Uygulama Örnekleri ve Ulusal Sera Gazı Envanterleri İyi Uygulama Örnekleri ve Belirsizlik
Yönetimi, 2006 Rehberleriyle birlikte; http://www.ipcc‐ nggip.iges.or.jp/public/index.html.
Page 23
15
Ulusal envanter sisteminin sürekli olarak iyileştirilmesi (madde 5.1),
Raporlamada kalite hedeflerinin tuturulması – TACCC (madde 5.1),
Kalite güvence (KG) prosedürlerinin oluşturulması ve uygulanması (madde
6.1a),
Tanımlanan şablon ve X-2 (x=içinde olunan yıl) dönemi kapsamında Ulusal
Sera Gazı Emisyon Envanteri’nin yıllık olarak hazırlanması ve sunulması
(madde 7.1-7.4),
AB Komisyonu’na politika ve tedbirler, öngörüler ve düşük karbon stratejileri
gelişmelerini raporlayacak Ulusal Otorite’nin belirlenmesi ve sorumlulukların
tanımlanması,
Politika ve tedbirler konusunda belirleme, değerlendirme ve raporlamaya
yönelik ulusal bir sistemin geliştirilmesi ve sürekli olarak iyileştirilmesi
(madde 12.1 ve 13.1),
Politika ve tedbirlerle birlikte öngörülere ilişkin raporlamalarda kalite
hedeflerinin (TACCC) gerçekleştirilmesi,
AB Komisyonuna politika ve tedbirlerle birlikte öngörüler hakkında iki yılda
bir raporlama yapılması (madde 13 ve 14),
DKK stratejileri aracılığıyla BMİDÇS hedeflerinin gerçekleştirilmesine
yönelik ulusal ilerlemenin, şeffaf ve doğru biçimde izlenme ve raporlanması
(madde 4),
Enerji Verimliliği:
2012/27/EU sayılı Enerji Verimliliği Direktifi;
2010/31/EU sayılı Binaların Enerji Performansı Direktifi;
2009/125/EC sayılı Enerji ile İlgili Ürünlerin Ekolojik Tasarımı için Çerçeve Oluşturan
Direktif;
2017/1369/EU sayılı Enerji Etiketlemesi Tüzüğü
Enerji Verimliliği (bundan sonra EV) düzenleyici çerçevesi, 2012/27 sayılı AB Direktifi
ile belirlenmektedir.
Direktifin amacı, 2020 yılına kadar +%20 sektörel hedefinin gerçekleştirilebilmesi için,
AB içinde EV konusunda bağlayıcı ortak kurallar oluşturmaktır.15
Çerçeve Direktif, sera gazı azaltımı sağlanarak iklim değişikliğiyle mücadele edilmesi,
enerji ithalatlarının azaltılması, enerji güvenliğinin artırılması, inovasyon ve teknolojiye
doğru geçişin hızlandırılması ve ekonomik büyüme fırsatlarının ve sanayide
15
İklim ve enerji politikalarına ilişkin 2030 çerçevesine dair Yeşil Kitap doğrultusunda AB, 2030 yılı için +%27 EV hedefini
onaylamış bulunmaktadır. Hâlihazırda ise, bu hedefi 2030 yılında kadar +%30 olarak yükseltme konusunda çalışmalar devam
etmektedir. Bu kapsamda EV Direktifi’nin de güncellenmesi devam etmektedir. Ancak, kararlar hala devam eden bir yasal
prosedür kapsamında olduğundan, şu anda varolan direktif ve hedefler geçerli olarak ele alınmaktadır.
Page 24
16
rekabetçiliğin geliştirilmesi için EV’yi en maliyet-etkin yöntemlerinden birisi olarak
tanıyarak DKK’yı açıkca desteklemektedir.16
Direktifin içeriği de EV’yi hizmet, sanayi, bina, ürün ve ulaştırma alanlarına
uygulamakta ve bütün enerji zinciri için çerçeve kurallar ortaya koymaktadır (enerji
üretimi-iletimi-dağıtımı-tüketimi).17
Çerçeve Direktif binalarda EV konusuna da odaklanmaktadır. Bu nedenle Üye
Devletlerin, aşağıda yer alan unsurlar dâhil, ulusal bina stoklarını (mesken ticari, özel
ve kamu) yenilemelerini sağlayacak yatırımları harekete geçirme konusunda uzun
vadeli bir strateji benimsemelerini gerektirmektedir.
İstatistiksel örneklemeye dayalı olarak ulusal bina stokları konusunda genel
değerlendirme,
Maliyet etkin bina yenilemelerini teşvik edecek politika ve tedbirler (finansal
inisiyatifler dâhil),
Binalarda yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğini destekleyen bina kodlarını
oluşturmak,
Beklenen enerji tasarrufuna ilişkin kanıt temelli öngörüler.
İlginç biçimde, çerçeve Direktif bina ve alımlar konusunda kamu kurumlarını örnek
olmaya çağırmaktadır.
Hatta 5 ve 6.maddelerde Üye Devletlerin yapması gerekenler şöyle sıralanmaktadır:
(Ocak 2014 itibariyle), 2010/31/EU sayılı Direktifte (binalarda enerji
performansı) belirlenen minimum enerji performans gereklerinin yerine
getirilebilmesi amacıyla, Üye Devletler her yıl, kamu binalarında ısıtılan
ve/veya soğutulan toplam taban alanın %3’ünü yenileyeceklerdir ve
Kamu yönetimi sadece, maliyet etkin, ekonomik olarak makul, sürdürülebilir,
teknik olarak uygun ve yeterli ölçüde rekabetçi olan yüksek enerji verimliliği
performansına sahip ürün, hizmet ve bina alımı yapacaktır.
16
Bakınız 2012/27/EU sayılı Direktif girişi, paragraflar 1-4.
17 Raporun kapsamı açısından ve sadece binalarda EV ele alındığından, bu bölümde EV Direktifi tarafından düzenlenen diğer
alt sektörler (üretim-ulaştırma-dağıtımda EV) dikkate alınmayacaktır. Direktifin 3.maddesi Üye Devletlerin EV Eylem Planları
hazırlamaları ve başlangıç ya da son enerji tüketim değerleri, başlangıç ya da son enerji tasarrufu değerleri veya enerji
yoğunluğu rakamlarına dayalı olarak gösterge niteliğinde ulusal EV hedefleri belirlemelerini gerektirmektedir. EV Eylem
Planları’nın, belirlenen ulusal hedeflerin gerçekleşmesini sağlayacak EV tedbirlerini içermesi beklenmektedir (AB’nin genel
2020 EV hedefinin gerçekleştirilmesine Üye Devletlerin yaptığı katkının değerlendirilmesini sağlamak amacıyla, ulusal düzeyde
belirlenen hedef ve tedbirler AB Komsiyonu’na raporlanacaktır).
Öte yandan 7.madde uyarınca Üye Devletler, enerji verimliliği tedbirlerinin uygulanacağı dönem boyunca her yıl %1,5 enerji
tasarrufu sağlamak amacıyla, enerji dağıtıcı veya perkande satış firmalarına yönelik EV yükümlülük programları
hazırlayacaklardır.
Page 25
17
EV mevzuatı kapsamında, tüketici davranışlarını iklim dostu tercihlere doğru
yönlendirecek toplumsal bilgilendirme ve eğitim de öncelikler arasında yer almaktadır.
Bu doğrultuda madde 9-12, tüketicilerin kendi enerji kullanımlarını izleme ve olası
tasarruflar konusunda bilgi alabilmelerini, aşağıda yer alan unsurlar aracılığıyla
sağlayacak kurallar belirlemektedir.
Teknik olarak mümkün, finansal olarak makul ve potansiyel enerji
tasarrufuyla orantılı olmak kaydıyla, elektrik, doğal gaz, bölgesel ısınma,
bölgesel soğuma ve evsel sıcak su son kullanıcılarına, son kullanıcıların
gerçek enerji tüketimini yansıtan ve gerçek zamanlı kullanım bilgisi
sağlayan, rekabetçi olarak fiyatlandırılmış, bireysel sayaçlar temin
edilecektir (akıllı sayaçlar),
Son kullanıcılara, herhangi bir ek maliyet olmaksızın, doğru, şeffaf
faturalama bilgileri sunulacaktır,
Küçük enerji tüketicileri, EV davranış tercihlerini destekleyen mali
inisiyatiflerle birlikte, EV tedbirlerinden haberdar edilecektir.
Binalarda EV düzenleyici çerçevesi ele alındıktan sonra, analiz 2010/31/EU sayılı
Binalarda Enerji Performansı Direktifiyle entegre edilmektedir.
Söz konusu Direktif, yeni binalar (mesken, ticari, kamu ve özel) için olduğu kadar,
büyük bir tadilat geçiren eski binalar için de geçerlidir. 18
Direktifin amacı, enerji performanslarını teşvik ederek, binalardan kaynaklanan enerji
tüketimi ve sera gazı emisyonlarını azaltmaktır (Direktifin 2.maddesi uyarınca,
binalardaki enerji performansının anlamı: “Bir binanın tipik kullanımıyla bağlantılı
olarak, ısınma, soğutma, havalandırma, sıcak su ve ışıklandırma için kullanılan enerji
dâhil, gerekli olan enerji miktarının hesaplanması veya ölçülmesidir”). 19
Bu doğrultuda, Üye Devletlerce yapılması gerekenler şöyle sıralanmaktadır:
18
Direktifin 2.maddesi uyarınca, bir tadilat a) bina zarfı ya da binanın teknik sisteminde yapılacak tadilatın maliyeti, binanın
üzerinde inşa olduğu arazinin değeri hariç, bina toplam değerinin %25’ini aştığı veya b) bina zarfı yüzeyinin %25’inden fazlası
tadilata uğradı zaman büyük sayılmaktadır. Bina zarfı, binanın iç ve dış ortamlarını birbirinden ayıran entegre unsurlardır.
Binanın teknik sistemi ise ısınma, soğutma, havalandırma, sıcak su, ışıklandırma veya bunların herhangi bir komibansyonunu
sağlayan teknik ekipmandır.
19 Direktifin 1.maddesi uyarınca, “Bir binaya ait enerji performans bilgisi şeffaf bir biçimde ifade edilecek ve bir enerji
performans göstergesi ve ulusal veya bölgesel yıllık ağırlıklı ortalama ya da belli bir üretim sahası özel değerlerine bağlı
olabilecek, enerji taşıyıcısı başına temel enerji faktörlerine dayalı olarak, temel enerji kullanımına ait sayısal bir göstergeye
sahip olacaktır”.
Page 26
18
AB genelinde bina enerji performanslarının hesaplanmasına yönelik ortak
bir yöntemin benimsenmesi,20
Yeni binalar, büyük tadilat geçiren binalar ve teknik sistemi ister kurulu, ister
giydirmeli ya da güncellemeli olsun mevcut binalar için en düşük enerji
performans düzeyinin belirlenmesi,
Neredeyse-sıfır enerjili bina sayılarının artırılması için ulusal planların
benimsenmesi,
Binalar için ortak standart ve ölçeklere dayalı enerji sertifikasyon
sistemlerinin oluşturulması,21
20
Direktifin 1.maddesi uyarınca, “Binalarda enerji performansı hesaplamaları için kullanılacak yöntem AB standartlarını dikkate
alacak ve yenilenebilir enerjinin teşvik edilmesine ilişkin 2009/28/EC sayılı Direktif dahil olmak üzere, ilgili Birlik mevzuatıyla
uyumlu olacaktır. Tercih edilecek yöntem, en azından aşağıda yer alan unsurları dikkate alıyor olacaktır:
(a) bütün dahili bölümleri dahil, bir binaya ait aşağıda yer alan gerçek termal özellikler:
(i) termal kapasite;
(ii) izolasyon;
(iii) pasif ısıtma;
(iv) soğutma unsurları; ve
(v) termal köprüler;
(b) izolasyon özellikleri dahil, ısıtma izolasyonu ve sıcak su temini;
(c) klima kurulumları;
(d) hava sızdırmazlığı içerebilecek doğal ve mekanik havalandırma;
(e) binaya ait ışıklandırma kurulumu (daha çok mesken olmayan alanlarda);
(f) dış iklim dahil, binanın tasarımı, konumu ve oryantasyonu;
(g) pasif solar sistem ve solak koruma;
(h) tasarlanmış iç iklim dahil, iç hava şartları;
(i) dahili yükler.
Hesaplama için geçerli oldukları hallerde, aşağıda yer alan unsurların olumlu etkileri dikkate alınacaktır:
(a) yerel solar maruziyet şartları, aktif solar sistem ve yenilenebilir enerjiye dayalı diğer ısıtma ve elektrik sistemleri;
(b) birleşik üretimle üretilen elektrik;
(c) bölgesel veya blok ısıtma ve soğutma sistemleri;
(d) doğal ışıklandırma.
Hesaplama kapsamında binaların aşağıda yer alan kategoriler doğrultusunda, uygun biçimde sınıflandırılmaları gerekmektedir:
(a) farklı türlerde, tek alile evi;
(b) apartman blokları;
(c) ofisler;
(d) eğitim binaları;
(e) hastaneler;
(f) otel ve restoranlar;
(g) spor tesisleri;
(h) toptan ve perakende ticari hizmet binaları;
(i) diğer türde enerji tüketen binalar”.
21 Direktifin 11-17.maddeleri uyarınca, enerji performansı belgelendirme sistemi için aşağıda yer alan kurallar geçerli olacaktır:
Enerji performans belgesi, binaya ait enerji performans bilgisi ve bina sahip veya kiracılarının bina enerji performansını
karşılaştırma ve değerlendirmelerine olanak sağlayacak en düşük enerji performans gerekleri gibi referans değerleri de
içerecektir;
Belge, mesken olmayan binalarda yıllık enerji tüketim bilgisi ve toplam enerji tüketimi içindeki yenilenebilir enerji yüzdesi gibi ek
bilgi de içerebilecektir;
Enerji performans belgesi, yürürlükte olan enerji performans gereklerine kıyasla böylesi bir iyileştirme için anlamlı herhangi bir
potansiyel bulunmadıkça, bina veya bina birimine ait enerji performansının iyileştirilmesine yönelik en uygun ve maliyet-etkin
öneriler de içerecektir;
Enerji performans belgesinde yer alacak öneriler, aşağıda yer alan unsurları içerecektir:
Page 27
19
Bağımsız ve yetkin uzmanlarca ısıtma ve soğutma sistemlerinin düzenli
olarak denetlenmesinin sağlanması ve denetim raporlarının yayınlanması;
Direktifte belirlenen yükümlülüklerin ihlal edilmesi durumunda uygulanacak
uygun, orantılı ve etkili cezaların belirlenmesi.
EV çerçeve Direktifiyle uyumlu olarak, Binalar Direktifi kamu kurumlarının, çevresel
sorunların ciddiye alındığının gösterilmesi ve toplumsal farkındalık geliştirilmesi
amacıyla, uygulamada örnek rol üstlenmesini gerektirmektedir.
Direktifin 13.maddesi uyarınca, “Enerji performans belgesi verilen bir binanın toplam
kullanım taban alanının 250 m2’sinden fazlası bir kamu kurumu tarafından kullanıldığı
ve sıklıkla toplum tarafından ziyaret edildiği hallerde, söz konusu belge herkesin
görebileceği bir yerde, açık bir biçimde sergilenecektir.”
AB binalardaki EV düzenleyici çerçevesinin analizi tamamlanırken, ekolojik tasarımla
ilişkili 2009/125/EC sayılı Direktif ve enerji etiketlemesine ilişkin 2017/1369/EU sayılı
Tüzük doğrultusunda, enerji bağlantlı ürünlere ilişkin düzenlemeleri de genel olarak
ele almak uygun olacaktır.
Söz konusu iki mevzuat belgesi, inşaatlarda çokca kullanılan ve önemli bir enerji
tasarrufu potansiyeli barındıran, geniş bir yelpazeye yayılan ürünleri kapsamaktadır
(sadece enerji ekipmanları değil, aynı zamanda pencereler, izolasyon malzemesi, su
kullanan ürünler).
Bütün bu ürünler, olumsuz çevresel etkilerini en aza indirme amacıyla tasarlandıkları
takdirde, binaların genel enerji performanslarına anlamlı katkılar sağlayacaklardır.
Bu nedenle, 2009/125/EC sayılı Direktifin amacı, enerji ile ilgili bu ürünlerin
sürdürülebilir kalkınma, enerji güvenliğinin artırılması, çevre koruma ve EV
iyileştirmesine katkıda bulunabilmeleri ve serbestçe AB piyasasında dolaşmasını
sağlayacak, AB düzeyinde eko-tasarım gereklerini belirlemek adına ortak bir çerçeve
oluşturmaktır.
Direktif şu varsayıma dayanmaktadır: “Enerji ile ilgili ürünler doğal kaynak ve enerji
tüketiminin büyük bir kısmına neden olduğundan, ürün yaşam döngüsünün tasarım
aşaması gibi erken aşamalarında önleyici tedbirler alınmalıdır. Örneğin, tasarım
aşamasında işlevsel kaliteleri tehlikeye atılmaksızın, kirlilik, sebep oldukları atık ve
(a) bina zarf veya teknik sistemine ilişkin büyük tadilatla bağlantılı gerçekleştirilen tedbirler ve
(b) bina zarf veya teknik sistemine ilişkin büyük tadilattan bağımsız bireysel bina unsurlarına ilişkin tedbirler.
Enerji performans belgesinde yer alacak öneriler söz konusu binaya özgü olarak teknik açıdan makul olacak ve ekonomik
yaşam döngüsü boyunca olacak geri ödeme veya maliyet faydalarına ilişkin öngörüler sunabilecektir;
Enerji performans belgesi, bina sahip ya da kiracısının nereden daha detaylı bilgi alabileceğine dair bilgi verecektir;
Enerji performans belgesi süresi 10 yıldan fazla olmayacaktır;
Enerji performans belgesi bina inşa edildiği, satıldığı veya yeni bir kiracıya kiralandığında verilecektir;
Enerji performans belgesi yetkin, tarafsız ve akredite uzmanlarca verilecektir.
Page 28
20
sera gazı emisyonlarının azaltılması da dahil olmak üzere olumsuz çevresel etkilerin
azaltılması gibi”.
Bu Direktif, kendi kapsamına giren ürünler için emisyon limitlerini belirlememekle
birlikte, bu ürünlerin AB piyasasında yer alabilmeleri için uymaları gereken eko-tasarım
parametrelerini açık bir biçimde belirlemektedir.22
Direktif, 2.maddesinde tanımlanan enerji ile ilgili ürünler için geçerlidir: “Piyasaya
sürülen ve/veya hizmete alınan ve kullanımı sırasında enerji tüketimi üzerinde etkisi
olan ve son kullanıcılar için bireysel parçalar halinde piyasaya sunulan ve/veya
hizmete alınan ve çevresel performansı bağımsız olarak değerlendirilebilen ve bu
Direktif kapsamına giren enerji ile ilgili ürünlerle ilişkili olacak herhangi bir parça içeren
bütün ürünler”.23
Direktifin 3-9. maddeleri uyarınca, Üye Devletler ve üretici/ithalatçıların yükümlülükleri
şöyle sıralanmaktadır:
Üye Devletler, AB piyasasına sadece bu Direktifle uyumlu enerji ile ilgili
ürünlerin alınmasını sağlayacaklardır,
Üye Devletler, ürünlerin uygunluğunu kontrol edecek, kontrollerin yapılması
için üreticiye gerekli soruları soracak ve uygun olmayan ürünleri piyasadan
çekecek yetkili bir ulusal otorite belirleyecektir,
Üreticiler, Direktife uygunluk kontrolü yapmak amacıyla, ürünlerini piyasaya
sunmadan önce ilgili değerlendirmeleri yapacaktır,
Üreticiler (veya üretici AB içinde değilse, ithalatçılar), enerji ile ilgili
ürünlerinin Direkife uygun olmasını sağlayacak ve ürün için uygunluk onayı
talep edecektir,
Üreticiler, enerji ile ilgili ürüne ilişkin çevresel etki ve ekolojik profil bilgisi
verecektir (çevresel etki boyutunda önemli olan ve ölçülebilir fiziksel
22
Direktifin Ek.1’in uyarınca, aşağıda yer alan unsurlar ürünlerin eko-tasarımlarının bir parçası olarak belirlenecek ve
değerlendirilecektir:
(a) hammadde seçim ve kullanımı;
(b) imalatı;
(c) paketleme, ulaşım ve dağıtım;
(d) kurulum ve bakım/onarım;
(e) kullanım ve
(f) yaşam sonu, ilk kullanımı sonunda ürünün durumunda son bertarafına kadar anlamında.
Ürün yaşam döngüsünün her aşamasında aşağıda yer alan çevresel unsurlar, geçerli olmaları halinde, dikkate alınacaklardır:
(a) malzeme, enerji ve temiz su gibi kaynakların öngörülebilen tüketimi;
(b) hava, su ve toprağa tahmin edilen emisyon;
(c) gürültü, titreşim, radyasyon ve elektromanyetik alan gibi fiziksel etkiler aracılığıyla tahmin edilen kirlilik;
(d) beklenen atık malzeme miktarı ve
(e) Atık Direktifi dikkate alınarak, malzeme ve/veya enerjinin yeniden kullanım, geri dönüşüm ve yakalanma olanakları. 23 Lütfen Direktifin ulaşım araçları için geçerli olmadığına dikkat ediniz.
Page 29
21
miktarlarda ifade edilen ve bir ürünün yaşam süresi boyunca onunla ilişkili
olan, malzeme, emisyon ve atık gibi girdi/çıktıların tanımlanması),
Üreticiler, enerji ile ilgili ürünlerinin çevresel performansı hakkında
tüketicilere gerekli bilgileri temin edecektir. (genel olarak ekolojik profil ve
ürünün sürdürülebilir kullanımı için tüketicinin üstlenebileceği rol).
Piyasa denetlemeleri sırasında bir ürünün eko-tasarım gereklilikleriyle uyumsuz
olduğu belirlendiği takdirde, yetkili ulusal otorite üreticiden ihlali düzeltmesini talep
edebilir, ancak ihlalin devam ettiği hallerde de, uyum sağlanana kadar ürün piyasadan
geri çekebilir.
Bu aşamaya kadar tanımlanan düzenlemeler, 2017/1369/EU sayılı, AB piyasasında
dolaşan enerji ile ilgili ürünlerin etiketlenmesi için ortak bir çerçeve oluşturan Tüzük ile
entegre edilmektedir.
Tüzük, kullanım/alım için baktıkları ürünlerin çevresel ve enerji performansı hakkında
doğru biçimde bilgi sahibi olmaları halinde, tüketicilerin sürdürülebilir tercihler yapmak
konusunda çok önemli bir rol oynayacağı varsayımına dayanmaktadır.
Tüzüğün amacı, enerji (ve diğer doğal kaynak) tüketimlerini azaltmak amacıyla,
tüketicilerin daha uygun çevresel ve enerji etkileri olan tercihler yapmasını
sağlamaktır.
Tüzük, 2009/125/EC sayılı Direktif kapsamına giren bütün ürünler için geçerlidir
(üçüncü bir ülkeden ithal edilen ikinci el ürünler hariç).
Tüzük uyarınca yapılması gerekenler şöyle sıralanmaktadır:
Üye Devletler, standart etiketleme işaretleri (A+++’den G’ye kadar, yeşilden
kırmızıya renkler) uyarınca, enerji ile ilgili ürünler için bir etiketleme yöntemi
belirleyeceklerdir,
Tedarikçiler, piyasa sürdükleri bütün ürünler için, her ürün için ayrı ayrı ve
ücretsiz olarak, Yönetmelik uyarınca gerekli bilginin yer aldığı basılı
etiketlerin olmasını sağlayacaklardır,
Satıcılar, tedarikçi tarafından temin edilen etiketin satış noktasında açık ve
görünür olmasını ve tüketici için gerekli bütün bilginin temin edilmesini
sağlayacaklardır,
Üye Devletler, Yönetmelik gerekliliklerine uyumun denetlenmesini izleyecek
ulusal otoriteler belirleyeceklerdir,
Yönetmelik uyarınca bir uyumsuzluk belirlendiğinde tedarikçiden düzeltici
eylemler yapması beklenecektir,
Page 30
22
Üye Devletler, enerji etiketlendirmesi konusda çevresel farkındalığın
yaygınlaştırılması amacıyla, gerekli eğitim ve tanıtım çalışmalarını
yürüteceklerdir.
Tarım - Yenilenebilir Enerji & Ulaştırma: Biyo-yakıt düzenlemeleri:
98/70/EC sayılı, petrol ve dizel yakıtların kalitesi Direktifi (2000/71/EC sayılı Direktif,
1882/2003/EC sayılı Tüzük, 2009/30/EC 2011/61/EU, 2014/77/EU ve 2015/1513/EU
sayılı Direktiflerce tadil edilen)
2009/28/EC sayılı yenilenebilir enerji kullanımının teşviki Direktifi
Daha önce de belirtildiği üzere, DKK önemli ölçüde kesişen bir alandır. Bu sebepten
ötürü, farklı fakat bağlantılı politika alanları arasında entegre bir yaklaşım ve sinerji
gerektirmektedir.
Bu bağlamda, tarım, yenilenebilir enerji ve ulaştırma sektörlerinin sürece dâhil
edilmesiyle birlikte sera gazı emisyonlarının azaltımı amaçladığından, biyo-yakıt
düzenlemeleri özellikle önem taşımaktadır.
2009/28/EC sayılı Direktifin 2.maddesinde yer alan biyo-yakıt tanımı, söz konusu
bağlantıyı temsil etmektedir: “biyo-yakıtlar, ulaştırma amaçlı olarak biyo-kütlelerden
üretilen sıvı ya da gaz halindeki yakıtlardır”.24
Gerçekten de, biyogaz ve biyo-yakıt üretimi için kara ve tarım kaynaklı gübre, yarı katı
haldeki dışkı ve diğer hayvansal ve organik atık gibi malzemenin kullanımı sera gazı
emisyonlarından tasarruf edilmesi açısından önemli bir potansiyel teşkil etmektedir.
Dolayısıyla, sürdürülebilir bir ulaşımın geliştirilmesi, yakıt ve yakıt karışımlarının insan
ve çevre üzerindeki etkilerinin azaltılmasına anlamlı katkıda bulunması çok
muhtemeldir.
Öte yandan, biyogaz üretimi ulaştırmada araştırma ve inovasyonu teşvik etmekte ve
çiftçilere yeni gelir fırsatları sunmaktadır.
2009/28/EC ve 98/70/EC (tadil olan) sayılı Direktifler, biyo-yakıtlar için düzenleyici bir
çerçeve oluşturmaktadır.
2009/28/EC sayılı Direktifin amacı, AB genelinde sera gazı emisyonlarının azaltılması
için, bütün sektörlerin brüt son enerji tüketimi ve bütün enerji kullanımlarında
(ulaştırma dâhil) yenilenebilir enerji kaynaklarının teşvik edilmesini sağlamaktır.
Direktif bu kapsamda, 2020 yılına kadar, ulaştırmada biyoyakıt gibi yenilenebilir
kaynakların kullanımının %10’a çıkarılması konusunda bağlayıcı bir hedef
24
2009/28/EC sayılı Direktifin 2(i).maddesine ve tadil olan 98/70/EC sayılı Direktifin 2.9.maddesine bakınız.
Page 31
23
belirlemektedir. Tedarikçilerin de, 2010 yılına kıyasla, 2020 yılında AB’deki yakıt
karışımının sera gazı yoğunluğunu %6’ya kadar düşürmeleri beklenmektedir.
98/70/EC sayılı Direktif, yakıt kalitesini artırarak sera gazı emisyonlarını ve çevre
kirliliğini azaltmayı amaçlamaktadır.
Her iki Direktif de biyo-yakıt konusunu ele almakta ve Üye Devletlerin sera gazı
emisyonlarının yaşam döngüsüne ilişkin numune alma ve ölçmeye ilişkin ortak
prosedürlere dayanan bir izleme sistemi oluşturmasını gerektirmektedir (sera gazı
emisyonlarının yaşam döngüsü: emisyonların nerede oluştuğuna bakılmaksızın arazi
kullanım değişikliği dahil toprağın işlenmesi ilgili bütün aşamalar, nakliye ve dağıtım,
işleme ve yakma dâhil, yakıt kaynaklı net CO2, CH4 ve N2O emisyonlarıdır).25
98/70/EC sayılı Direktifin 7(a).maddesi, tedarik edilen yakıtların birim enerji başına
sera gazı emisyon yaşam döngüsü konusunda zorunlu azaltım hedefleri belirlemekte
ve oluşturulacak izleme sistemi ile de yakıt tedarikçilerinin söz konusu hedeflere
uyumunun kontrol edilmesini gerektirmektedir.
Ulaştırmadaki artışa paralel olarak, yüksek sera gazı tasarruf potansiyeli nedeniyle
biyoyakıt talebinde artış görülmektedir. Bu durum, üretimin biyoçeşitlilik ve tarım
arazilerinin korunması üzerinde herhangi bir olumsuz etki yaratmaması için hayati
önem taşımaktadır.
Bu nedenle her iki Direktif de, arazi bozulumu, hammadde ve doğal kaynakların vahşi
kullanımının yanı sıradolaylı arazi kullanım değişimlerinin engellenmesi amacıyla,
biyo-yakıtlar için sürdürülebilir kriterler belirlemektedir.26
Detaylı olarak ifade etmek gerekirse, tedarikçilerin sera gazı emisyon hedeflerine
uymaları kapsamında biyo-yakıtlar, biyo-yakıt için kullanılan hammaddenin nereden
elde edildiğine bakılmaksızın (AB içinde veya dışında), sadece sürdürülebilirlik kriteleri
karşılandığında dikkate alınacaktır:
Hammadde aşağıda yer alan kaynaklardan elde edilmeyecektir:
Yüksek biyoçeşitlilik değeri olan araziler (orman ve diğer ağaçlı alanlar ve
yerli türlerden oluşan ağaçlı alanlar),
25
Takip eden Bölüm olan Ulaştırma başlığı altında, 98/70/EC (tadil edilen) sayılı yakıt kalitesi Direktifince belirlenen
düzenlemelere ilişkin daha derinlemesine bir analiz yapılmaktadır. Bu Bölümde, biyoyakıtlar ve tarım arasındaki ilişki
doğrultusunda sadece Direktifin temel düzenlemelerinden bahsedilmektedir.
26 Biyo-yakıt üretimi, daha önce gıda ya da yem yetiştirmek gibi tarım amaçlı olarak kullanılmış ekim alanlarında yapılmaktadır.
Tarımsal üretimin, ekim alanlarından yüksek karbon tutuma potansiyeli olan otlak ve orman gibi ekim yapılmayan alanlara böylesi
değişimi, dolayı arazi kullanım değişikliği olarak adlandırılmaktadır ve tadil edilen 98/70/EC sayılı Direktife de dâhil olmakla
birlikte, 2015/1513/EU sayılı Direktif tarafından ele alınmaktadır.
Page 32
24
Yasayla ya da yetkili kurumlarca doğanın korunması veya tehdit altında ya
da tehlike altında olan nadir ekosistem veya türlerin korunması için tayin
edilmiş alanlar (söz konusu hammadde kullanımının doğanın korunması
amacıyla çatışmadığının kanıtlandığı yerler hariç),
Yüksek biyoçeşitliliğe sahip çayırlar,
Yüksek karbon stoğu olan araziler (sulak alanlar (sürekli olarak ya da yılın
belli bir döneminde suyla kaplı olan alanlar), ve sürekli orman alanları (bir
hektardan geniş, beş metreyi geçen ağaçlara sahip ve tepe kapalılığı
%30’dan fazla olan veya doğal yerinde bu eşiklere ulaşabilen ağaçların
olduğu araziler)),
Ocak 2008 tarihinde turbalık olan araziler (hammaddenin işlenmesi ve
çıkarılmasının daha önce drenajsız olan toprakta drenaja sebep olmadığının
kanıtlandığı yerler hariç).
Tadil edilen 98/70/EC sayılı Direktifin 7(c).maddesi, sürdürülebilirlik kriterlerine
uyumun ulusal düzeyde bir doğrulama sürecine tabi olması gerektiğini belirtmektedir.
Daha detaylı ifade etmek gerekirse, emisyon azaltım hedeflerini yakalamak amacıyla
biyo-yakıt kullanmaya istekli işletmecilerin, Üye Devletlere sürdürülebilirlik kriterlerine
uyduklarına dair güvenilir kanıtlar sunmaları beklenmektedir. 27
Bu amaçla, yetkili ulusal otoriteye sunmadan önce, verilerini bağımsız bir denetim
sürecine tabi tutacak düzenlemeleri de yapacaklardır.
Ulaştırma:
98/70/EC sayılı, petrol ve dizel yakıtların kalitesi hakkındaki Direktif (2000/71/EC sayılı
Direktif, 1882/2003/EC sayılı Tüzük, 2009/30/EC 2011/61/EU, 2014/77/EU ve
2015/1513/EU sayılı Direktiflerce tadil edilen)
AB DKK Yol Haritası, genel %80 sera gazı azaltım hedefi kapsamında, ulaştırma
sektörü için 2050 yılına kadar (karşılaştırma yılı 1990) %60 sera gazı emisyon azaltım
hedefi belirlemektedir.
Yakıt karışımları sera gazı emisyonları ve bağlantılı çevresel etkileri azaltma
potansiyeline sahip olduğundan, yakıt kalitesindeki artışlar söz konusu hedefin
gerçekleşmesine önemli katkılarda bulunacaktır.
Söz konusu yaklaşım DKK hedefleri arasında yer alan, fosil yakıtlara olan bağımlılığın
azaltılması ve temiz ulaşımla birlikte yeni, sürdürülebilir yakıtlara yönelik araştırma ve
27
Biyo-yakıt kaynaklı sera gazı emisyonlarının yaşam döngüsüne ilişkin hesaplama yöntemi için tadil edilen 98/70/EC sayılı
Direktifin 7(c), 7(d) ve Ek IV’üne bakınız.
Page 33
25
inovasyonun teşvik edilmesi, ulaştırma sektörünün karbonsuzlaştırılması hedefiyle de
örtüşmektedir.
Tadil edilen 98/70/EC sayılı Direktif, yakıtlar ve tedarik edilen enerjiden kaynaklanan
sera gazı emisyonlarının yaşam döngülerini azaltma hedefiyle, yakıt kalite standartları
oluşturmaktadır. 28
Direktif, karayolu taşıtları ve karayolunda kullanılmayan mobil makineler (denizde
olmakdıkları zaman iç suyolu gemileri), tarımsal ve ormancılık araçları ve denizde
olmadıkları zamanlarda rekreasyonel gemiler için geçerlidir.
Direktif uyarınca:
Teknik gereklilikler de dikkate alınarak, pozitif ateşleme ve sıkıştırma
ateşleme motorlarında kullanılan yakıtlar için, sağlık ve çevresel nedenlerle
zorunlu teknik özellikler (Direktif, Ek I ve II) ve
Sera gazı emisyonları yaşam döngüleri için zorunlu azaltım hedefi.
Üye Devletlerin:
Tedarikçilerin sera gazı emisyonları yaşam döngüsüne ilişkin azaltım
hedeflerine ve yakıt kalitesine ilişkin teknik özelliklere uyumlarını kontrol
etmek amacıyla, numune alma ve ölçme konusunda AB standartlarında
prosedürlere dayanan bir izleme sistemi oluşturması gerektirmektedir,
İzleme sistemini yönetmesi için ulusal bir otorite belirlemeleri gerekmektedir,
Teknik özellikler ve sera gazı azaltım hedefleriyle uyum sağlamayan
yakıtların piyasaya sürülmesini yasaklamaları, engellemeleri ve önlemeleri
gerekmektedir,
Tedarik edilen yakıt ve enerjinin, birim enerji başına sera gazı emisyon
yaşam döngüsünü izleyecek ve raporlayacak tedarik/tedarikçileri
belirlemeleri gerekmektedir29,
Her yıl 31 Ağustos tarihine kadar, bir önceki yıla ait ulusal yakıt kalitesi
verileri raporunu AB Komisyonu’na sunmaları gerekmektedir.
Tedarikçiler, yıllık olarak yetkin ulusal otoriteye raporlama yapacakladır:
28
Tadil edilen 98/70/EC sayılı Direktifin 2.6.maddesi uyarınca: “Sera gazı emisyonlarının yaşam döngüsü: tedarik edilen yakıt
(her türlü karışım bileşeni dâhil) ya da enerjiye atfedilebilecek bütün net CO2, CH4 ve N2O emisyonları anlamına gelmektedir.
Buna, emisyonun nerede olduğuna bakılmaksızın, bütün ilgili aşamalar, arazi kullanım değişiklikleri, ulaştırma ve dağıtım,
işleme ve yakma dâhildir”.
29 Tadil edilen 98/70/EC sayılı Direktifin 2.7.maddesi uyarınca: “birim enerji başına sera gazı emisyonu”, yakıt veya tedarik
edilen enerjiye (yakıt için düşük ısı değeri olarak ifade edilen) atfedilebilecek sera gazı emisyonuna eşit CO2 toplam kütlesi
anlamına gelmektedir.
Page 34
26
Her Üye Devlete tedarik edilen yakıt ve enerjinin sera gazı yoğunluğu, en
az aşağıda yer alan bilgilerle sunulacaktır:
(a) tedarik edilen her tür yakıt ve enerjinin toplam hacmi, nereden alındığı ve
kaynağı belirtilerek,
(b) birim enerji başına sera gazı emisyon yaşam döngüsü.
2014/94/EU sayılı, alternative yakıt altyapısının yaygınlaştırılması hakkındaki Direktif
Alternatif yakıtlar (ham petrol kaynaklarının yerine geçebilecek yakıt veya enerji
kaynakları) ve yakıt kalitesinin artırılmasıyla ulaştırmanın karbonsuzlaştırılmasını
teşvik etmeyi amaçlayan mevzuatın yasal analizi, 2014/94/EU sayılı Direktif
aracılığıyla entegre edilecektir.
Direktifin amacı, yakıt teknolojisi ve gerekli altyapının teşvik edilmesi aracılığıyla,
akaryakıt bağımlılığının azaltılması ve ulaştırmada azaltım faaliyetlerinin
güçlendirilmesidir.
Aşağıda yer alan konularda düzenleyici bir çerçeve oluşturmaktadır:
AB genelinde alternative yakıt altyapısının yaygınlaştırılması için ortak bir
tedbirler çerçevesi geliştirilmesi,
Üye Devletlerin ulusal politikalarınca uygulanacak, elektrikli araçlar için şarj
noktaları ve doğal gaz ile hidrojen (LNG ve CNG) için yakıt alım alanları
dâhil, alternatif yakıt altyapısı oluşturma konusunda minimum gereklerin
belirlenmesi,
Böylesi şarj ve yakıt alım noktaları için ortak teknik özellikler belirlenmesi,
Kullanıcıların konulardan haberdar olmasının sağlanması.
Direktif, tamamen ya da kısmen alternatif yakıtlarla (elektrik, hidrojen, biyo-yakıt,
sentetik ve parafinik yakıtlar, doğal gaz ve LPG) çalışan araçların şarj/dolum noktası
altyapılarını kapsamaktadır.
Bu doğrultuda, Üye Devletlerce yapılması gerekenler şöyle sıralanmaktadır:
Ulaştırma sektöründe alternatif yakıt piyasasının gelişmesi ve en az aşağıda
yer alan unsurları içeren, ilgili altyapının yaygınlaşması amacıyla, ulusal bir
poltika çerçevesi benimsenmesi:
Alternatif yakıt piyasası ve alternatif yakıt altyapısının geliştirilmesine ilişkin
varolan durum ve gelişim öngörülerine ilişkin bir değerlendirme
Alternatif yakıt altyapısının gelişimi için ulusal hedefler,
Belirlenen hedeflerin gerçekleşmesine ilişkin ölçüm öngörüleri,
Kamuya açık şarj noktalarının belirlenmesi için şehir/şehir çevresi ve diğer
yoğunluklu yaşam alanlarının tespit edilmesi,
Page 35
27
Sabit uçaklarca kullanım amacıyla havaalanlarına elektrik tedarik edilmesinin
değerlendirilmesi.
Direktifin 4-6.maddeleri, Üye Devletlerin ulusal politika çerçeveleri aracılığıyla,
kapsamlı bir altyapı temin etmeleri açısından bağlayıcı bir zaman çizelgesi
belirlemektedir:
Aralık 2020’ye kadar şehir/şehir çevresi ve diğer yoğunluklu yaşam
alanlarında uygun sayıda elektrik şarj noktası,
Aralık 2025’e kadar uygun sayıda hidrojen dolum noktası (sadece Üye
Devlet sektörel politikasına hidrojeni dâhil ettiyse),
Aralık 2025’e kadar şehir/şehir çevresi ve diğer yoğunluklu yaşam
alanlarında uygun sayıda doğal gaz tedarik noktası,
31 Aralık 2025’e kadar deniz limanlarında uygun sayıda LPG dolum noktası.
Bu Bölüm’de ele alınan diğer politika alanlarıyla benzer biçimde, Direktifin etkin bir
biçimde uygulanması ve hedeflerinin gerçekleşebilmesi açısından, tüketicilere yönelik
eğitim ve farkındanlık faaliyetleri, iklim dostu tercihlerin yapılması için büyük önem
taşımaktadır.
Bu nedenle 7.madde Üye Devletlerin, kamuya açık biçimde ve araç kullanıcılarının
kolaylıkla erişebileceği, belirgin, güvenilir şarj ve dolum noktası bilgilerini temin
etmelerini gerektirmektedir.
Şarj ve dolum noktalarına ilişkin kilit bilgi, mümkün olan hallerde, AB akıllı ulaşım
sisteminin bir parçası olarak, trafik ve seyahat bilgilerinin arasında yer almalıdır.
Konuya ilişkin bilgi hiçbir ayrım yapılmaksızın, piyasada varolan yakıtlarla depolanan
ve/veya şarj ya da dolum noktalarını kullanacak motorlu araçlar söz konusu
olduğunda, bu araçların kullanıcı rehberleri ve satış noktalarında söz konusu bilginin
de mutlaka temin edilmesi gerekmektedir.
443/2009/EC sayılı, Topluluğun hafif hizmet araçlarından kaynaklanan CO2
emisyonlarını azaltma konusundaki entegre yaklaşımının bir parçası olarak, yeni yolcu
araçları için emisyon performans standartları hakkındaki Tüzük;
253/2014/EU sayılı Tüzük ve 404/2014/EU sayılı Komisyon tarafından Delege edilen
Tüzük’le tadil edilen, 510/2011/EC sayılı, Topluluğun hafif hizmet araçlarından
kaynaklanan CO2 emisyonlarını azaltma konusundaki entegre yaklaşımının bir parçası
olarak, yeni hafif ticari araçlar için emisyon performans standartları hakkındaki Tüzük
Page 36
28
AB, karayolu ulaşımından kaynaklanan sera gazı emisyonlarını azaltarak temiz ulaşım
sağlayacak ve aynı zamanda verimliliği ve yakıt ekonomisini30 de iyileştirecek bir yasal
tedbir paketini benimsemiştir.
Söz konusu paketin bir parçası olarak, tadil edilen 443/2009/EC ve 510/2011/EC sayılı
Tüzükler sırasıyla, yeni yolcu araçları ve vanları (hafif hizmet taşıtı olarak tabir edilen)
ele almakta ve bunların CO2 emisyonlarını düşürmekle birlikte azaltım
performanslarını iyileştirmeye yönelik gereklilikleri belirlemektedir31.
İki Tüzüğün, çift katmanlı amaçları bulunmaktadır. Bir yandan hâlihazırda AB
genelindeki emisyonların önemli bir bölümünden sorumlu olan karayolu
taşımacılığından kaynaklanan sera gazı emisyonları azaltılırken, diğer yandan da, AB
iç pazarının doğru şekilde işlev görmesini de sağlayacak biçimde, araç sanayinde
inovasyon ve teknolojinin teşvik edilmesi amaçlanmaktadır.
Tüzük, hafif hizmet araçları için bağlayıcı CO2 emisyon performans gereklilikleri
belirlemektedir.
Daha detaylı olarak ifade edilmesi gerekirse, AB genelinde aşamalı olarak
gerçekleştirilmesi öngörülen, yeni araç filolarından kaynaklanan ortalama emisyonlara
yönelik olarak hedefler belirlenmiştir.
Özellikle, aşağıda yer alan hedef ve zamanlamalar belirlenmiştir:
Araç filolar için:
2015’e kadar 130gCO2/km
2020’ye kadar 95gCO2/km
Van filoları için:
2017’ye kadar 175gCO2/km
2020’ye kadar 147gCO2/km
Söz konusu hedefler, 715/2007/EU sayılı, emisyonlarına dayalı olarak motorlu
araçların tür onayları hakkındaki Tüzük uyarınca değerlendirildikleri üzere, tedarikçiler
30
Yakıt ekonomisinden, bir araç tarafından katedilen mesafe ile o mesafe için gerekli olan yakıt miktarı arasındaki oran
kastedilmektir. Dolayısıyla, iyileştirilmiş bir yakıt ekonomisi, referans senaryoya kıyasla, bir aracın belli bir mesafeyi daha düşük
yakıtla gitmesi ifade edilmektedir.
31 Gereklilik, hedef ve öngörülen yasal araçları arasındaki benzerlik nedeniyle iki Yönetmelik birlikte analiz edilmektedir. Ancak
bunu yaparken, tadil edilmiş olan 443/2009/EC sayılı Tüzüğün araçlar ve 510/2011/EC sayılı Tüzüğün de vanlar için olduğu
unutulmamalıdır.
Page 37
29
tarafından motorlu araç teknolojisinde iyileştirmeler yapılarak gerçekleştirilecektir
(Euro 5 ve Euro 6 düzenlemeleri) 32.
Üreticilere özel ortalama emisyon limitleri, kısıtlı değer eğrisi kullanılarak (Tüzük Ek.1)
ve bir takvim yılı içinde üretilen yeni araç sayısı dikkate alınarak, aracın kütlesine göre
hesaplanmaktadır.
Üreticilerin yapması gereken de, belli bir takvim yılı için geçerli olan ortalama CO2
emisyon hedeflerini aşmamaktır.
Sistem, Üye Devletlerce geliştirilecek izleme düzenlemelerine dayanmaktadır.
Bu nedenle Üye Devletler,
Özel ortalama CO2 emisyon izleme sistemlerini oluşturacak ve sistemi
yönetecek sorumlu bir otorite belirleyeceklerdir,
Kendi ülkelerinde, her yıl kaydedilen yeni araçlar için, aşağıda yer alan
bilgiler dâhil, tüm verileri kaydedeceklerdir,
Üretici
Aracın türü, biçimi ve modeli
Özel CO2 emisyon değeri (g/km)
Kütlesi
Dingil aralığı (mm)
İz genişliği (mm)
Her yıl aşağıda yer alanları hesaplayacaklardır.
Kendi ülkelerinde, her yıl kaydedilen yeni yolcu aracı toplam sayısı
Ortalama özel CO2 emisyonları
Ortalama kütle
Tüzük gerekliliklerine uyum göstermeyen üreticiler için maddi cezaları olan bir yaptırım
sistemi de öngörülmektedir.
Hatta, eğer bir üreticiye ait filo yıllık özel ortalama CO2 emisyon değerini aşarsa,
bundan sonra kaydedilecek her araç için bir limit aşım primi ödenmesi gerekecektir.
32
715/2007/EC sayılı Yönetmelik, hafif hizmet araçlarından kaynaklanan emisyonların azaltılması için teknik gerekleri
uyumlaştırmakta ve kirlilik kontrol cihazları gibi yedek parçaları kapsamaktadır. Servis, bakım ve onarım konularında
düzenlemeler getirmektedir.
Üreticiler için belirlenen görevler: bütün yeni araç ve yeni kirlilik kontrol cihazlarının mevzuatla uyumlu olduğunu ve aracın
normal yaşam süresi boyunca emisyon limitlerini koruyacağını kanıtlamak, kirlilik kontrol cihazlarının en az 160,000km
kullanılabileceğini ya da her 5 yılda bir veya 100,000km’de, hangisi önce olursa, kontrol edileceğini göstermek, alıcılara CO2
emisyon ve yakıt tüketim bilgileri vermek, aracın mevzuatla uyumlu kalmasını sağlayacak biçimde bileşenleri tasarlamak,
yapmak ve montajlamak; emisyon kontrol sistemleri etkinliğini azaltacak sahte cihazlar kullanmamak.
Üye Devletler, ilgili Yönetmelik uyarınca araçlar için tür onayları verecek (örneğin, uygunluk belgesiyle) ve Yönetmelikle uyumlu
olmayanlar için onay reddi verecektir.
Page 38
30
Detaylı olarak ifade etmek gerekirse:
İlk g/km aşımı için 5 Avro
İkinci g/km için 15 Avro
Üçüncü g/km için 25 Avro
Devam eden her aşım için 95 Avro
2019 yılı sonrasında ilk g/km aşımı için 95 Avro
Öte yandan, Tüzük aynı zamanda yeni iklim dostu teknolojilere yatırımı da teşvik
etmeyi amaçladığından, eko-inovasyon tercihi yapan üreticiler için de ödüller
öngörülmektedir.
Örneğin, 50g-CO2/km limitinin altında araç üretimi yaparlarsa, süper kredilerden33
faydalanabilmektedirler.
2003/73/EC sayılı Direktif, 1882/2003/EC sayılı Tüzük ve 1137/2008/EC sayılı
Tüzüklerce tadil edilen, 1999/94/EC sayılı, yeni araçların pazarlanmasında tüketiciler
için yakıt ekonomisi ve CO2 emisyonları konusuda bilgi verilmesi (Araç Etiketleme
Direktifi) hakkındaki Direktif
DKK’nın en önemli unsurlarından bir tanesi, iklim konusunda bilginin yaygınlaştırılması
ve farkındalığın artırılması aracılığıyla, tüketici davranışlarını değiştirmektir.
Temel amaç, sosyal bir etki yaratacak biçimde iklim bilgisi yaymak ve tüketicileri iklim
dostu tercihler yapma konusunda teşvik etmektir.
Bu nedenle, Araç Etiketleme Direktifi, 443/2009/EC sayılı Tüzük açısından da
tamamlayıcı bir nitelik taşımaktadır.
Bu bağlamda Direktif, araç emisyonu ve yakıt ekonomisi hakkında doğru, şeffaf ve
güvenilir bilgi vermenin iki katmanlı olumlu bir etkisi olacağı varsayımından hareket
etmektedir. Öncelikle, tüketicileri daha az yakıt tüketen araçlara doğru yönlendirmek
ve böylelikle daha az CO2 emisyonuna sebep olmak ve bunun sonucu olarak da,
üreticileri de ürettikleri araçlardaki yakıt tüketimini azaltmaya teşvik etmek
istenmektedir.
Tüketicilerin daha bilgili tercihler yapmalarını sağlamak amacıyla, AB genelinde
satılan ya da kiralanan yeni yolcu araçları için yakıt ekonomisi ve CO2 emisyonları
konularında bilgi verilmesi beklenmektedir.
33
Düşük emisyon yapan her araç, bir araçtan fazla olarak sayılacaktır. Dolayısıyla, özel ortalama CO2 emisyon limitine anlamlı
bir katkı yapılmış olacaktır.
Page 39
31
Bu nedenle Direktif, aşağıda yer alan standart araçlara dayalı olarak, araçların satış
noktalarında bulundurulması gereken bir tüketici bilgilendirme düzenlemesi
yapmaktadır:
Bir etiket;
Bir rehber;
Bir poster ve
Tanıtım amaçlı diğer materyal.34
Kapsam olarak Direktif, satış ya da kira için temin edilen yeni ve kullanılmış araçlar
için geçerlidir.
Direktif uyarınca Üye Devletlerin yapması gerekenler şöyle sıralanmaktadır:
Her yolcu aracı modeli için satış noktasında yakıt ekonomisi ve CO2
emisyonları konusunda bilgi veren bir etiketin, görünür biçimde bulunmasını
sağlamak.
Üreticilerle yılda en az bir kez yapılacak görüşmeler doğrultusunda yakıt
ekonomisi ve CO2 emisyonları konusunda bir rehberin hazırlanmasını
sağlamak. Söz konusu rehberin, araç satış noktasında ve her Üye Devletce
belirlenecek bir kurum tarafından talep etmesi halinde taşınabilir ve kompakt
bir yapıda tüketicilere ücretsiz olarak verilmesini sağlamak.
Satış veya kira için sergilenen ya da satışa sunulan her yolcu araç modeli,
resmi yakıt tüketim bilgisi ve resmi özel CO2 emisyon verisi içeren bir
posterin (ya da alternatif olarak bir pano) görünür bir noktada sergilenmesini
sağlamak.
Tüketicilere bütün yolcu araçları için her türlü tanıtım materyali ve resmi
yakıt tüketim bilgisi ve resmi özel CO2 emisyon verisi içeren diğer
materyallerin sunulmasını sağlamak.
Standart bilgilendirme sistemiyle uyumlu olmayan her türlü etiket, poster ve
diğer materyal yasaklanacaktır.
2009/30/EC sayılı, temiz ve enerji verimli karayolu ulaşım araçları hakkındaki Direktif
Söz konusu Direktif, DKK amaçları doğrultusunda kamu kurumlarının özellikle örnek
rol almasını teşvik etmeyi hedefleyerek, hafif hizmet araçları için emisyon performans
standartları belirleyen ulaştırma mevzuatını da tamamlamaktadır.
Bu doğrultuda, sözleşme makamları, ihale kurumları ve bazı operatörlerin karayolu
ulaşım araç alımı yaparken, aracın yaşam süresi boyunca sahip olacak enerji,
34
Etiket, rehber, poster ve tanıtım materyalleri AB genelinde standart özelliklere sahiptirler.
Format, boyut (etiket ve posterler için) ve içerikleri Araç Etiketleme Direktifi’nin I-IV.Eklerinde düzenlenmektedir
.
Page 40
32
çevresel etki, enerji tüketimi ve CO2 emisyonlarıyla birlikte çeşitli kirleticiler gibi
unsurları dikkate almalarını gerektirmektedir.
Direktifin temel amacı, temiz ve enerji verimli araç piyasasını teşvik etmek ve ulaştırma
sektörünün çevre, iklim ve AB enerji hedeflerine olan katkısını iyileştirmektir.
Direktifin kapsamına, AB kamu ihale Direktifleri ve kamu hizmet Tüzüklerince35
düzenlenen bütün karayolu ulaşım araçlarının satın alınmasına yönelik her türlü
sözleşme dâhildir.
Direktifin 5.maddesi uyarınca, 4 Aralık 2010 tarihinden itibaren, Üye Devletler,
sözleşme makamları, ihale kurumları ve operatörleri tarafından yapılan her türlü
karayolu ulaşım aracı alımında, en azından aşağıda yer alan operasyonel yaşam
süresindeki enerji ve çevresel etkileri dikkate alma düzenlemelerini yapmaya davet
edilmektedir:
Enerji tüketimi;
CO2 emisyonu; and
NOx, NMHC ve partikül madde emisyonu.
Bu doğrultuda Üye Devletlerin yapması gerekenler şöyle sıralanmaktadır:
Satın alınan tüm karayolu ulaşım araçlarına ilişkin dikkate alınan her bir etki
ve ilave çevresel etkilere ilişkin belgelerde, enerji ve çevresel performans
için teknik şartnamelerin belirlenmesi ve
Satın alma karar kriteleri arasına enerji ve çevresel etki unsurlarının dâhil
edilmesi36.
2009/16/EC sayılı Direktifle tadil edilen, 2015/757/EC sayılı, denizyolu taşımacılığı
kaynaklı karbondioksit emisyonlarının izlenmesi, raporlanması ve doğrulanması
hakkındaki Tüzük
Bu Tüzük, AB’nin 2030 yılına kadar (1990 yılına kıyasla), %40 sera gazı emisyon
azaltım hedefi ve daha uzun vadedeki DKK ulaştırma hedeflerine denizyolu
taşımacılığı kaynaklı CO2 emisyonlarını dahil etme konusunda bir ilktir ve önemli bir
kilometre taşı niteliğindedir.
35
Bakınız Direktif 2004/17/EC ve 2004/18/EC, aynı zamanda Yönetmelik 1370/2007/EC.
36 Herhangi bir ihale prosedürünün uygulandığı durumlarda, söz konusu etkiler ihalenin kazanılma kriterleri arasında yer
alacaktır. Satın alma kararına dahil edilme kararında bu etkilerin parasal değere dönüştürüldükleri durumlarda, bir aracın
operasyonel kullanım süresi boyunca olacak enerji tüketiminin hesaplaması, Direktif’in 6.maddesinde yer alan yöntem uyarınca
yapılacaktır.
Page 41
33
Tüzüğün amacı, denizyolu taşımacılığı sektöründe fosil yakıt bağımlılığından
kaynaklanan CO2 emisyon ve riskleri azaltırken, aynı zamanda sektörde verimli
karbon nötr teknolojileri teşvik etmektir.
Bu amaçla Tüzük, referans senaryoya kıyasla emisyon azaltımını %2 kadar yükseltme
ve 2030 yılına kadar net maliyetlerde 1.2 milyar Avro tasarruf sağlama beklentisiyle,
ulusalararası denizcilik CO2 emisyonları için AB genelinde bir İzleme, Raporlama ve
Doğrulama (MRV) sistemi oluşturmaktadır37.
Daha detaylı ifade etmek gerekirse, söz konusu Tüzükle, Üye Devletlerin yetki
sınırlarına dahil limanlara gelen, içinde olan veya buradan ayrılmakta olan gemiler için,
CO2 emisyon ve diğer ilgili bilgiler konusunda MRV verisi düzenlemeleri
sunulmaktadır.
Böylesi bir MRV sistemi, Tüzük tarafından belirlenen format, kural ve zamanlamada
gemi sahibi işletmeler tarafından sunulacak veri ve bilginin doğrulanması konusunda
güvenilebilecek, bağımsız, yetkin ve ilgili ulusal kurumlarca akredite edilmiş uzmanlar
gerektirmektedir38.
Kapsam olarak bakıldığında Tüzük, seyir boyunca geçtiği son uğrak limanı ile Üye
Devlet sınırları içinde olan son uğrak limanı, Üye Devlet sınırları içinde olan uğrak
limanı ile başka bir uğrak limanı arasında açığa çıkan CO2 emisyonu bakımından,
5.000 gros tonun üzerindeki bütün gemiler için geçerlidir. 39,40
MRV sistemi, gemi işletmelerine yönelik son derece açık ve net yükümlülükler
getirmektedir:
İşletmeler aşağıda yer alan bağlayıcı görevleri yerine getirmek zorundadırlar:
37 Söz konusu azaltım piyasa engellerinin ortadan kaldırılmasıyla sağlanacaktır. Özellikle, MRV sisteminden alınabilecek yakıt
tüketimi ve enerji verimliliği konusundaki güvenilir ve karşılaştırılabilir veriler sayesinde, gemilerin verimliliği hakkındaki bilgi
eksikliği nedeniyle oluşan engeller hakkında bakınız 2015/757/EC sayılı Tüzük girişi.
38 Uzmanların rolleri için, bakınız Yönetmelik 13-16.maddeleri.
39 Savaş gemileri, gemi yardımcı teçhizatı, balık tutma ya da işleme gemileri, eski yapım ahşap gemiler, mekanik olarak seyir
yapmayan gemiler veya ticari olmayan amaçlarla kullanılan kamu gemileri, bu Tüzük kapsamı dışında kalmaktadır.
40 5.000 grostonluk bir eşik belirlenmesi ve sadece CO2 emisyonlarının kapsanıyor olması, KOBİ’ler üzerindeki idari yükün
azaltılma ihtiyacına tekabül ettiğinden, ayrımcı değil olarak değerlendirilmiştir.
AB tarafından uygulanacak MRV sistemine ilk aşamada sadece CO2 kaynaklı sera gazı emisyonları dâhil edilmiştir çünkü ilk
etapta sistemin uygulanmasını engelleyecek biçimde, uygun ve güvenilir bilgi vermeyecek ekipmanların gemilerde kullanımı
engellenmek istenmiştir.
Öte yandan karar, deniz ulaşımı kaynaklı sera gazı emisyonları için CO2 emisyonlarının en fazla olduğu ve 5.000 groston
üzerindeki gemilerin, hâlihazırda Birlik sınırlarına dâhil limanlara uğrayan gemilerin %55’ini ve toplam emisyonların da %90
sebep oldukları varsayımına da dayanmaktadır.
Page 42
34
Sahip oldukları bütün gemiler için, gemiler denizde seyir halinde ve limanda
olduğu sürece yakıt yanması kaynaklı CO2 emisyonlarını izlemek ve
raporlamak (raporlama yıllık olarak yapılacaktır),
İzleme ve raporlama sistemlerinin güvenilir, doğru, şeffaf ve eksiksiz ve
raporlanan verinin şeffaf ve güvenilir olmasını sağlamak,
CO2 emisyonları ve diğer ilgili verinin izlenmesi ve raporlanması için tercih
ettikleri yöntemi de belirtecek biçimde, uzmanlara bütün gemileri için birer
izleme planı41 sunmak42,
Bütün gemileri için seyir öncesi ve yıllık olarak CO2 emisyonlarını izlemek
(uzmanlar tarafından izleme planı onaylandıktan sonra),
2019 yılından itibaren başlamak üzere, her yıl 30 Nisan tarihine kadar, ilgili
uzman tarafından onaylanmış biçimde, sorumlulukları altında bulunan bütün
gemiler için ve tüm raporlama dönemini kapsayacak biçimde, CO2
emisyonları ve diğer ilgili verileri içeren emisyon raporlarını, bayrağını
taşıdığı Üye Devletin ilgili kurumları ve AB Komisyonu’na sunmak,
Raporlama dönemi bitimini takiben, her yıl en geç 30 Haziran tarihine kadar,
bir Üye Devlet sınırlarında bulanan bir limana gelen, orada kalan veya
oradan ayrılan ve raporlama döneminde seyir yapmış bütün gemilerinde
ilgili uyum belgelerinin yer almasını sağlamak (örneğin, uzman tarafından,
o raporlama dönemi için geminin Tüzük gereklerini yerine getirdiğine dair,
işletmeye teslim edilen doğrulama belgesi). 43
Yukarıda anlatıldığı biçimde MRV gereklerine uyum sağlamayan işletmeler için Üye
Devletler tarafından orantılı, caydırıcı ve etkili cezalar uygulanacaktır.
Zaten, iki veya daha fazla raporlama dönemi üst üste MRV gereklerini yerine
getirmeyen ve diğer her türlü çabaya rağmen gerekli uyumu sağlamayan gemiler söz
konusu olduğunda, uğrak limanının bulunduğu Üye Devletin yetkili otoritesi bir sınırdışı
etme emri uygulayacak ve bunu Komisyon, Avrupa Deniz Güvenliği Ajansı, diğer Üye
Devletler ve bandıra sahibi ülkeye bildirecektir.
Bunu takiben, gemi sahibi işletme Tüzük’ten kaynaklanan sorumluluklarını yerine
getirene kadar, bütün Üye Devletler söz konusu geminin limanlarına girişini
yasaklayacaklardır.
41
Tüzük 6.maddesi izleme planına ilişkin bütün zorunlulukları tanımlamaktadır.
42 Tüzük, Ek.1 uyarınca izin verilen yöntemler BDN’den yakıt tanklarının periodic stok takibine, gemide bulunan Bunker yakıt
tankının izlenmesine, uygun yakma süreçleri için Floe metrelere ve doğrudan CO2 emisyon ölçümlerine kadar çeşitlilik
göstermektedir. 43 Uyum belgesinin detayları için Yönetmelik 17.maddesine bakınız.
Page 43
35
Atık:
2008/98/EC sayılı Atık Direktifi
1999/31/EC sayılı Atıkların Düzenli Depolanması Direktifi
Atık sektörüne ilişkin olarak varolan AB mevzuatının analizi, düzenleyici çerçeveyi
belirleyen 2008/98/EC sayılı Direktif (Çerçeve Direktif ) ve alt-sektör düzeyinde, DKK
için belki de en hassas alt-sektörü teşkil eden atıkların düzenli depolanması sektörünü
düzenleyen, 1999/31/EC sayılı Direktif kapsamında yapılacaktır.
Gerçekten, atık yönetimi politika ve düzenleyici çerçeveleri atık üretimi ve yönetiminin
çevre ve insan sağlığı üzerindeki zararlı etkilerini önleme/azaltma konularına
odaklanırken, düzenli depolama konusunu ele alan düzenlemeler, özellikle iklim
değişikliğiyle mücadele edilmesi kapsamında, düzenli depolama alanlarından
kaynaklanan metan ve diğer emisyonların önleme/azaltılmasıyla ilgilenmektedir.
Bu durumda, bizim yasal analizimiz de, aşağıda yer alan unsurların
gerçekleştirilmesini amaçlayan AB atık politikalarının temel ilke ve hedeflerini
düzenleyen çerçeve Direktifle başlamaktadır:
Atık üretilmesi ve yönetiminin insan ve çevre sağlığı açısından olumsuz
etkilerinin en aza indirilmesi,
Doğal kaynak kullanımının azaltılması (yeniden kullanım ve geri dönüşüm
aracılığıyla),
Doğal kaynakların verimli kullanımını sağlamak (yeniden kullanım ve geri
dönüşüm aracılığıyla),
Yakınlık ve kendine yeterlilik ilkeleri doğrultusunda ulusal seviyede atık
yönetimi.
Bu doğrultuda, Çerçeve Direktif bazı temel unsurlara dayanmaktadır:
İlki, Direktifin 4.maddesinde yer almakta ve atık hiyerarşisini ortaya koymaktadır. Yani,
yukarıda yer alan amaçların gerçekleşmesi için Üye Devletlerin uygulayacağı ve atık
önleme/yönetim öncelik sırasını takip eden tedbirler belirlenmektedir (Şekil 2).
Page 44
36
Şekil 2. Atık Yönetimi Hiyerarşisi44
Çerçeve Direktif için önemli olan ikinci unsur, AB geneli ve ulusal düzeyde
uygulanacak düzenleyici çerçeve ve atık hiyerarşiyle yakın ilişkili temel kavramlar olan
yan-ürün, ömrünü tamamlamış atık statüsü, yeniden kullanım, geri kazanım ve geri
dönüşüm kavramlarının tanımlandığı düzenlemelerdir.45
44
2008/98/EC sayılı Atık Direktifi (Atık Çerçeve Direktifi – Çevre – Avrupa Komisyonu." Ec.eu. 9 Jun. 2016. Erişim tarihi:
24/03/2018.
45 Çerçeve Direktif, 3.maddesi uyarınca:
“yeniden kullanım”, atık olmayan bir ürün veya bileşenin, üretildiği amaç doğrultusunda, tekrar kullanılmasını sağlayan her türlü
işlem anlamına gelmektedir,
“geri kazanım”, belli bir tesis ya da daha geniş ekonomik alanda, bir atığın, başka bir malzeme kullanılarak gidereceği belli bir
işlevi üstlenerek, anlamlı bir kullanım sunulması veya atığın böyle bir işlev göstermek için hazırlanması anlamına gelmektedir,
“geri dönüşüm”, atık malzemenin, orijinaliyle uyumlu ya da başka amaçlar için, ürün, malteryal veya malzeme olmak üzere
yeniden işlem görmesi anlamına gelmektedir. Organik malzemenin yeniden işlenmesini kapsamaktadır ancak, enerji geri
kazanımı veya yakıt ya da dolgu işlemleri için kullanılmak üzere malzemelerin yeniden işlem görmesini kapsamamaktadır.
5.madde:
“yan-ürün” anlamı:
Bir üretim sürecinden ortaya çıkan, 3.madde uyarınca atık olarak tanımlanmayan, üretimin temel amacının dışında işlevle
ortaya çıkan ve aşağıda yer alan şartları karşıladığı takdirde yan-ürün olarak tanımlanabilen:
(a) Malzeme veya nesnenin kullanımı kesin ise,
(b) Malzeme veya nesne, normal bir sanayi süreci haricinde, herhangi ek bir işlem gerektirmeksizin doğrudan
kullanılabiliyorsa,
(c) Malzeme veya nesne, belli bir üretim sürecinin ayrılmaz bir parçası sonucunda ortaya çıkıyorsa ve
(d) Sonraki kullanım yasal ise; örneğin, malzeme veya nesne, özgün kullanımı için geçerli bütün sağlık ve çevre koruma
gereklerini karşılıyorsa ve çevre ve insan sağlığı üzerinde daha fazla bir olumsuz etki yaratmıyorsa
6.madde:
“atık statüsü sonu” anlamı:
Bazı özel atıklar, 3.maddede tanımlandığı biçimde atık olmaktan, geri dönüşüm dahil bir geri kazanıma tabi olduğunda ve
aşağıda yer alan şartlarla uyumlu olarak geliştirilecek özel kriterlere uyum sağlıyorsa:
(a) Malzeme veya nesne, özel bir amaç için sıklıkla kullanılıyorsa
(b) Malzeme veya nesne için bir pazar veya talep varsa
(c) Malzeme veya nesne özel bir amacın teknik gereklerini karşılıyorsa ve bu ürünler için geçerli varolan mevzuat ve
standartlara uygunsa ve
Malzeme veya nesnenin kullanımı çevre ve insan sağlığı üzerinde olumsuz bir etki yaratmıyorsa.
Page 45
37
Üçüncü olarak Çerçeve Direktif, 8. maddesinde, atık hiyerarşisi uygulamasını
desteklemek amacıyla, “genişletilmiş üretici sorumluluğu” kavramını tanıtmaktadır.
Bu doğrultuda Direktif, Üye Devletlerin, aşağıda yer alan örnekler aracılığıyla,
profesyonel olarak ürün geliştiren, imal eden, işleyen, işleme alan, satan veya ithal
eden bütün gerçek ya da tüzel kişilerin genişletilmiş üretici sorumluluklarını kapsayan,
yasal veya yasal olmayan tedbirler geliştirmelerini gerektirmektedir:
Üreticileri iade edilen ürünleri ve ürünlerin ardında kalan atıklarla birlikte
atığın ilerleyen aşamalardaki yönetimi ve bu faaliyetlerden doğacak mali
sorumlulukları kabul etmeye zorlamak.
Ürünlerin ne ölçüde yeniden kullanılabilir ve geri dönüştürülebilir olduğuna
dair bilgiyi mümkün olduğunca toplumda yaygınlaştırma sorumluluğunu
zorunlu tutmak.
Genişletilmiş üretici sorumluluğu ilkesinin uygulanma çabalarının bir parçası olarak
Üye Devletler, ilk kullanımlarından sonra yeniden kullanım, geri dönüşüm ve kazanım
ihtimalleri daha yüksek olacak, ekolojik tasarımlı ürünleri de teşvik edebilecektir.
Direktif açısından önemli olan dördüncü unsur, 11.maddede görülmektedir. Söz
konusu madde Üye Devletler için iki bağlayıcı hedef getirmektedir. Direktif hedeflerinin
gerçekleştirilebilmesi ve 2020 yılına kadar, daha geri dönüşüm taraftarı, kaynak verimli
bir topluma geçiş için Üye Devletler:
(a) En azından kâğıt, metal, plastik ve cam gibi evsel kullanımı olan atıkların genel
ağırlıklarının en az %50’sinin yeniden kullanım ve geri dönüşüme gitmesini sağlamak
ve
(b) Tehlikeli olmayan inşaat ve yıkım atıkları gibi malzemelerin yerine geçecek başka
malzemelerle yapılan dolgu işlemleri dâhil, yeniden kullanım, geri dönüşüm ve diğer
malzeme geri kazanım yöntemleri için, ağırlık olarak en az %70 artış sağlamak.
Yukarıda yer alan sorumluluk ve prosedürlere ek olarak, Çerçeve Direktif, Üye
Devletlerin, Direktif 28.maddesinde yer alan minimum içerikle, ulusal atık yönetimi ve
önleme planları hazırlama ve uygulamalarını gerektirmektedir.
Son olarak madde 23 uyarınca Üye Devletler, atık yönetimi faaliyetleri yürütmeye
yönelik bütün çalışmaları kapsayan birer sistem geliştireceklerdir.
Bu bağlamda, atıkların düzenli depolanmasına ilişkin faaliyetlere odaklanarak,
2008/98/EC sayılı Direktif tarafından belirlenen düzenleyici çerçeve, 1999/31/EC sayılı
Direktifçe (Düzenli Depolama Direktifi) geliştirilen düzenlemelerle entegre edilecektir.
Düzenli Depolama Direktifi, bir atık düzenli depolama alanı yaşam döngüsü boyunca,
atıkların düzenli depolanmasından kaynaklanacak, sera gazı etkisi dâhil, olumsuz
Page 46
38
çevresel etki ve yüzey suyu, yeraltı suyu, toprak ve havanın kirlenmesini mümkün
olduğunca önlemek ve azaltmak amacıyla, operasyonel ve teknik gerekler aracılığıyla,
Çerçeve Direktifin ortaya koyduğu amaçların gerçekleştirilmesini sağlamaktadır.
Direktif, düzenli depolama sahaları için, barındırdıkları atık türüne göre, aşağıda yer
alan sınıflandırma sistemini benimsemektedir.
Tehlikeli atıkların düzenli depolanması;
Tehlikeli olmayan atıkların düzenli depolanması;
İnert atıkların düzenli depolanması.
Çerçeve Direktifle benzer biçimde Direktif, Üye Devletlerin ulusal bir strateji
geliştirmelerini talep etmektedir, ancak bu kapsamda, özellikle düzenli depolamaya
giden biyo-bozunur atıkların azaltılmasına odaklanılmaktadır46.
Atık Çerçeve Direktifi’ne bağlı izin sisteminden bir adım daha öteye giderek Direktif,
AB genelinde düzenli depolama sahalarının işletilmesi için ortak ve sıkı kurallar
belirlemektedir.
Bu nedenle, ekonomik bir faaliyet olarak bir düzenli depolama sahasını işletmek
isteyen operatörler, yetkili ulusal otoriteden gerekli izinleri almak zorundadır.
Üye Devletler de, izin ve izin verme prosedürlerinin, aşağıda yer alan şartları
karşılamasını sağlayacak, ulusal yasal ve idari tedbirleri almakla yükümlüdürler:
İzin başvurusu en azından şunları içerecektir: başvuru sahibi (isim değilse
bile operatör); depolanacak atık tür ve miktarları; sahanın kapasitesi;
sahanın tanımı (hidro-jeolojik ve jeolojik özellikler dâhil); önerilen kirlilik
önleme ve azaltma yöntemleri; önerilen izleme, işletme ve kontrol planları;
önerilen kapama sonrası planı ve
Yetkili ulusal otorite tarafından verilecek izin en azından şunları içerecektir:
düzenli depolama sınıfının tanımlanması; depolama için izni verilen atık tür
ve miktarı; düzenli depolama sahası işletme, izleme, kapatma ve kapatma
sonrasına ait gerekler; izleme planı uygulaması sonuçlarına ilişkin
operatörün yıllık raporlama sorumlulukları.
Atık kabul prosedürleri, izin şartlarıyla uyum sağlanması amacıyla, atık tür ve miktarına
ilişkin, düzenli ve katı kontrol, doğrulama ve kayıt çalışmaları içerecektir.
46
Ulusal stratejiler, düzenli depolama sahalarında gönderilen biyo-çözünür belediye atıklarının kademeli olarak azaltılması
bağlayıcı hedefinin gerçekleştirilmesi için tedbirler belirleyecektir (Düzenli Depolama Direktifi’nin yürürlüğe girmesini takiben, ilk
beş yıl için %75, 8 yıl sonra %50 ve 15 yıl sonra %35). Daha fazla detay ve referans yıl konusunda, lütfen Düzenli Depolama
Direktifi’nin 5.2.maddesine bakınız.
Page 47
39
Üye Devletler, hem işletim dönemi hem de kapatma ve kapatma sonrası dönemler için
denetim yetkileri bulunan ulusal otoriteler belirleyeceklerdir.
Son olarak, kapatma ve kapatma sonrası dönemlerde, çevre üzerinde herhangi
olumsuz bir etki olmamasını sağlamak amacıyla, işletmeciler düzenli depolama
sahasının bakım, izleme ve kontrol faaliyetlerinden de sorumlu olacaklardır.
Tarım:
AB Ortak Tarım Politikası (CAP)
Konsey Tüzükğü (EC) 637/2008 ve Konsey Tüzüğü (EC) 73/2009’u
yürürlükten kaldıran, ortak tarım politikası çerçevesi kapsamında, destek
programlarıyla çiftçilere yapılan doğrudan ödemeler için kuralları belirleyen
(EU) 1307/2019 sayılı Tüzük,
Konsey Tüzükleri (EEC) No 352/78, (EC) No 165/94, (EC) No 2799/98, (EC)
No 814/2000, (EC) No 1290/2005 ve (EC) No 485/2008’i yürürlükten
kaldıran, ortak tarım politikası finansman, yönetim ve izlemesini
düzenleyen (EU) 1306/2013 sayılı Tüzük
Nitrat Direktifi (91/676/EEC), 1882/2003/EC ve 1137/2008/EC Tüzüklerine göre tadil
edilmiştir.
AKAKDO konusundaki No’lu 529/2013/EU Karar
Avrupa Birliği’nin Ortak Tarım Politikası (CAP), AB’de çevre ve iklim dostu
uygulamaların teşvik edilmesi konusunda ve kendi hedeflerini diğer AB politikalarına
daha iyi entegre ederek yeni çevresel sorunlara karşılık vermede önemli rol oynayan
başlıca tarım politikaları aracıdır. Ortak tarım politikası, uyum ve azaltım stratejileri
doğrultusunda, iklim değişikliğiyle mücadele edilmesini temel hedefleri arasında
saymaktadır. Geçmişte yapılan CAP güncellemelerinde emisyon azaltımı temel
hedefler arasında yer almadığından, çiftlik düzeyinde veri hem toplanmıyordu hem de
varolanlar güvenilir değildi. Ancak, son dönemde gerçekleşen CAP reformları (2014-
2020), emisyon azaltımını temel politika hedefleri arasına almakta ve hatta, doğrudan
yapılan ödemelerin önemli bir bölümünü iklim ve çevre dostu yeni tarımsal
uygulamalar şartına bağlayarak, örneğin; “yeşillendirme”, bir adım da ileriye
götürmektedir.
Hem tarımın kendisi hem de uygulamaları değişmektedir. Tarım kaynaklı sera gazı
emisyonları açısından CO2 eşdeğer rakamları 1990 yılından bu yana, AB-28 genelinde
%20 azalmıştır. Zaman içinde de CAP, çevresel performans konusuna odaklanmıştır.
Başka birçok unsurun yanısıra CAP, tarım faaliyetleri kaynaklı iklim ve uyum
çalışmalarının desteklenmesi için önemli destekler sağlamaktadır. Ancak, bir yandan
çiftçilerin iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine uyum sağlamalarına yardım edilirken,
Page 48
40
diğer yandan gıda güvenliğini tehlikeye atmadan, tarım sektöründe sera gazı
emisyonlarının azaltılması için daha birçok şey yapılması gerekmektedir.47
CAP, çiftçileri belirli konularda yönlendirerek iklim değişikliği azaltım ve uyum
çalışmalarına önemli ölçüde katkı sağlama potansiyeline sahiptir. Konular şu şekilde
sıralanabilir: Çiftçilerin: 1) kendi arazi, ürün ve hayvanlarını nasıl yönetmeyi tercih
ettikleri; 2) enerji, gübre ve su gibi girdileri nasıl kullandıkları; 3) atık, atık ve gıda dışı
maddlerei nasıl yönetmeyi seçtikleri.
Su koruma ve yönetimi için daha geniş bir yasal çerçevenin bir parçası olarak48 Nitrat
Direktifi, çevre, iklim ve tarımsal politika hedeflerini birbirine bağladığı için oldukça
dikkat çekicidir.
Tarım arazilerinde gerçekleşen nitrat kirlenmesi, tarım sektörü kaynaklı doğrudan sera
gazı emisyonu olarak değerlendirilen, N2O emisyonlarına sebep olmaktadır.
Emisyonlar ağırlıklı olarak, toprakta yer alan azotun hava ile reaksiyonundan
kaynaklanmaktadır. En iyi emisyon azaltma yöntemi ise, azotlu gübre kullanımını
azaltmaktan geçmektedir. Nitrat Direktifi, temel olarak su kirliliğini önlemeye yönelik
bu konuyu düzenlemekle birlikte, çarpaz uyum şartları (çiftçiler CAP kapsamında
doğrudan ödeme almak istiyorlarsa, bu Direktife de uyum sağlamak durumundadırlar)
sayesinde, iklim değişikliğiyle mücadeleye de katkı sağlamaktadır.
Tarım sektörü kaynaklı nitrat kirliliğine karşı suların korunmasına yönelik olan Nitrat
Direktifi’nin amacı, nitrat kaynaklı olarak su kirliliğini azaltmak ve eylem programları
(nitrat kirliliğini azaltmaya yönelik bir dizi tedbir) hazırlanması dâhil, çeşitli tedbirler
aracılığıyla, daha fazla kirlenme olmasını engellemektir.
Bu bağlamda, Üye Devletler aşağıda yer alan yükümlülüklere sahiptirler:
Yüksek nitrat seviyesinden ve ötorifikasyondan etkilenen veya
etkilenebilecek sulara karışan tüm bilinen toprak alanlarına karşı hassas
bölgelerin belirlenmesi,
Hassas bölgelerin için eylem programlarının oluşturulması (nitrat kirliliğinin
azaltılması amacıyla çiftçiler tarafından uygulanacak zorunlu tedbirler),
Eylem programlarının verimliliğinin izlenmesi,
Seçilen ölçüm noktalarında suların (yer üstü suları ve yer altı suları) nitrat
içeriğinin izlenmesi, tarımsal kaynaklardan gelen sulardaki nitrat kirliliğinin
derecesini belirlemeye olanak sağlamaktadır,
47
İklim değişikliği ve sera gazı emisyonları üzerinde OTP tedbirlerinin etkileri
48 2000/60/EC Sayılı Su Çerçevesi Direktifinin hedeflerinden biri nitrat seviyesinin azaltılmasıdır. Ancak, Nitrat direktifi suların
korunması mevzuatı çerçevesinin bir parçası olarak ele alınacaktır.
Page 49
41
Çiftçilerin gönüllü olarak uyguladıkları iyi tarım uygulamaları kodunun
oluşturulması,
Çiftçilere eğitim verilmesi ve bilgi aktarımı.
Ayrıca, Nitrat Direktifi hayvan dışkısı ve kimyasal gübre kullanımı konusunda çeşitli
düzenlemeler de içermektedir. Direktifin önemli tedbirlerinden biri, Üye Devletlerin,
çiftlik düzeyindeki çiftlik gübresi kaynaklı nitrojen uygulamasının yıllık 170kg/ha’yı
aşmamasını sağlamalarıdır. Direktif hedeflerinin yine de gerçekleştirildiğinin
gösterildiği hallerde, daha yüksek seviyelerde nitrat uygulamasına izin verilmektedir.49
AKAKDO sektörü proje kapsamına dâhil olmamakla birlikte, tarım arazilerinin
yönetimi kapsamında, Türkiye’nin UİDEP’nda da yer alan tarım sektörü kaynaklı sera
gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik tedbirlere önemli ölçüde yer veriyor olması
bakımından, AB’nin AKAKDO Kararı’nın da dikkate alınması gerekmektedir.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın çeşitli daireleri, farklı projeler kapsamında
bağlantılı çalışmalar yürütmektedirler. Tarımsal Çevre ve Doğal Kaynakların
Korunması Dairesi, İklim Değişikliğine Uyum Çalışma Grubu, Bakanlık içerisinde iklim
değişikliği konularından sorumlu odak nokta olarak görev üstlenmektedir. Ancak,
sadece iklim bağlantılı projeleri kendileri uygulamak için değil, aynı zamanda, Orman
Genel Müdürlüğü ile birlikte AKAKDO sera gazı emisyon ve karbon giderimlerinin
hazırlanması gibi, farklı projelerde paydaş olarak da yer almaktadırlar.
2.2. Türkiye’nin Yasal Çerçevesi
Bölüm 1.2’de belirtildiği üzere, Türkiye’nin Düşük Karbonlu Kalkınmaya yönelik ilgili
yasal çerçevesi, AB DKK bağlantılı Müktesebatı’nda belirtilen önemli öncelik
alanlarıyla uyumlu olarak görülmektedir.
Tedbir, eylem, hedef ve amaçlar, ulusal politikalar kapsamında belirlenmektedir.
Aşağıda yer alan paragraflarda sırasıyla çerçeve politikaları, yasalar ve yönetmelikler
analiz edilmektedir. Çerçeve politikaları (kendi içinde iki gruba bölünmüştür: kesişen50
ve sektöre özel politikalar51) Durum Raporu’nda da ele alınmış olduğundan, bu bölüm
49
Hans J.M. Van Grinsven, Aaldrik Tiktak, Carin W. Rougoor, Nitrat Direktifi, Su Çerçeve Direktifi ve Ulusal Emisyon Tavanı
Direktifi uygulamalarına ilişkin Danimarka değerlendirmesi, NJAS - Wageningen Journal of Life Sciences, Sayı 78, 2016, Sayfa
69-84, ISSN 1573-5214, https://doi.org/10.1016/j.njas.2016.03.010
50 10. Ulusal Kalkınma Planı, Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi (UİDS), Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planı, Ulusal İklim
Değişikliği Uyum Stratejisi ve Eylem Planı, Enerji Verimliliği Stratejisi gibi.
51 Ulaştırma ve Haberleşme Strateji Belgesi, Ulusal Akıllı Ulaşım Sistemleri Strateji Belgesi ve Eylem Planı, Ulusal Atık
Yönetimi ve Eylem Planı, Atık Su Arıtma Eylem Planı, Ulusal Havza Yönetim Stratejisi gibi. Diğer sektöre özel politikalar için
lütfen Durum Raporu’na bakınız.
Page 50
42
yalnızca DKK ile ilgili politikalar ve strateji belgelerine yönelik genel bir açıklama
yapılmaktadır.
Türkiye’nin temel DKK ile ilgili politika çerçevesinin genel açıklamasının ardından,
sektöre yönelik DKK mevzuatına odaklanılmıştır.
2.2.1. Türkiye’nin DKK Politika ve Mevzuat Analizi
Ulusal DKK Politikaları: Kilit Sektörlerdeki Plan, Strateji Belgeleri ve Eylem Planları
Türkiye, ele alınacak öncelikleri, ulaşılacak hedefleri, alınacak önlemleri ve DKK ile
ilgili belirli politik alanları için karşılanacak hedefleri belirlemek amacıyla Plan, Stratejik
Plan ve Eylem Planları hazırlamaktadır. Durum Raporu’nda detaylı şekilde ele alındığı
üzere söz konusu belgeler, Türkiye’nin DKK çerçeve politikalarını oluşturmaktadır.
AB Politika Belgelerine paralel olarak, kısa-orta-uzun vadede stratejik planlama
sağlayan ve bağlayıcı olmayan kesişen ve/veya sektöre özel belgeler, ilgili eylemler
ve alınacak tedbirlere yönelik bir kılavuz niteliği taşımaktadır. Bunlara ek olarak,
Türkiye’nin DKK vizyonunu da yansıtmaktadırlar.
Örneğin Durum Raporu’nda da belirtildiği üzere, 10. Kalkınma Planı, “Yeşil
Büyümenin” önemini belirtmekte ve enerji, sanayi, tarım, ulaştırma, inşaat, hizmetler
ve kentleşme gibi alanlarda bulunan Yeşil Büyüme olanaklarına atıfta bulunmaktadır.
Temel ulusal plan olarak Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planı (UİDEP), ulusal INDC
hedeflerini karşılamak amacıyla, Türkiye’nin sera gazı emisyonlarını azaltmaya ve
iklim değişikliğine direnci arttırmaya yönelik sektörel iklim eylemlerini belirlemektedir.
Bunlara ek olarak, UİDEP emisyon azaltımına yönelik net hedefleri belirlemekte ve her
konu için (enerji, sanayi, ormancılık, tarım, inşaat, ulaşım, atık ve iklim değişikliğine
uyum) ayrı ayrı amaç, hedef ve sera gazı emisyon kontrol eylemlerini tanımlamaktadır.
Ayrıca yine Durum Raporu’nda ele alınan Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi
(UİDS), ulusal iklim değişikliği vizyonunu tanımlamakta, stratejik amaçları ortaya
koymakta ve ayrıca kısa-orta ve uzun vadede uygulanacak hedefleri belirlemektedir.
Aynı zamanda, enerji, ulaştırma, sanayi, atık, arazi kullanımı, tarım ve ormancılık
sektörlerindeki sera gazı emisyon azaltımına yönelik eylemlere (örn.; enerji verimliliği
önlemleri, yenilenebilir kaynakların kullanımı, ulaşım türü) rehberlik etmektedir.
AB yol haritalarından farklı olarak, bu belgeler doğrudan sera gazı emisyon azaltım
hedefleri öngörmemektedir. Genel olarak, sera gazı emisyon azaltım hedefleri kilit
sektörlerdeki azaltıcı eylemler vasıtasıyla, dolaylı olarak tanımlanmaktadır.
Ancak, 30 Eylül 2015 tarihinde gönderilen INDC52 ile Türkiye, 2030 yılında, 1,175
MtCO2 eş değeri (arazi kullanımı, arazi kullanım değişikliği ve ormancılık (AKAKDO)
52
Belge, Türkiye’nin emisyon azaltımı ve uyum stratejilerini bu çerçevede tanımladığını belirtmektedir
Page 51
43
dâhil olmak üzere) olması beklenen referans senaryoya oranla %21’e varan bir sera
gazı azaltım hedefini beyan etmektedir.
Kısaca özetlemek gerekirse, DKK çevresel, ekonomik ve sosyal bir dizi sonuç elde
edilmesine yardımcı olmaktadır. Bu bağlamda, DKK politikaları arasında bağlantı,
koordinasyon ve uyumlaştırma gerekmektedir. AB’ye parallel olarak, Türkiye’de
“DKK” sektörlerarası politika olarak görülmekte ve eylemler entegre bir yaklaşım ile
planlanmaktadır. Aynı zamanda, “DKK” Türkiye’de ayrı bir politika olarak
görülmemekte, aksine “iklim değişikliği” politikası ile birlikte veya kapsamında
değerlendirilmektedir.
Temel Çerçeve Mevzuatı: Çevre Kanunu53
Çevreyi bir bütün olarak ele alan Çevre Kanunu, çevre kirliliğinin önlenmesi ve
ortadan kaldırılması, doğal kaynaklar ve arazi yönetiminin yanı sıra DKK’da dâhil
olmak üzere iklim değişikliğine yönelik temel çerçeve mevzuatını oluşturmaktadır.
Kanun, 11 Ağustos 1983 tarihinde, Resmî Gazetede yayımlanmıştır. Amacı, bütün
vatandaşların ortak varlığı olan çevrenin korunması ve iyileştirilmesi; kırsal ve kentsel
alanda arazi ve doğal kaynakların en uygun şekilde kullanılması ve korunması; su,
toprak ve hava kirliliğinin önlenmesi; ülkenin bitki ve hayvan varlığı ile doğal ve tarihsel
zenginliklerinin korunarak, bugünkü ve gelecek kuşakların sağlık, uygarlık ve yaşam
düzeyinin geliştirilmesi ve güvence altına alınması için yapılacak düzenlemeleri ve
alınacak önlemleri, ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleriyle uyumlu olarak, belirli
hukuki ve teknik esaslara göre düzenlemektir. Bu Kanun, Türkiye’nin çevre politikasını
genel hatlarıyla açıklamakta ve “kirleten öder” ilkesini benimsemektedir. Kanunun
uygulanmasını sağlamak amacıyla, hava kalitesinin korunması, hava kirliliğinin
kontrolü, atıkların düzenli depolanması, entegre atık yönetimi, atık su, kimyasallar,
gürültü kontrolü, ozon tabakasını incelten maddeler ve sera gazı emisyonlarının
izlenmesi konularında ikincil yönetmelikler çıkarılmıştır.
Çevre Kanunu 3(h).maddesi doğrudan çevrenin korunması ve çevre kirliliğinin
önlenmesine yönelik genel hedef ilkelerinden birisi olarak “yenilenebilir enerji
kaynaklarının ve temiz teknolojilerin teşviki, emisyon ücreti ve kirletme bedeli alınması,
karbon ticareti gibi piyasaya dayalı mekanizmaların kullanımını” benimsemektedir.
Buna ek olarak, Çevre Kanunu 20.maddesi, idari yaptırımları düzenlemekte ve
standart değerlerden daha fazla emisyona sebep olan motorlu taşıt sahipleri veya
endüstriyel tesisleri idari para cezası ile cezalandırmaktadır.
53
2872 sayılı Çevre Kanunu, Resmi Gazetede Yayımlandığı Tarih: 11 Ağustos 1983 Sayı: 18132. Son olarak 2006 yılında
güncellenmiştir
Page 52
44
DKK Sektörel Mevzuatı
Aşağıda yer alan paragraflarda, DKK ile ilgili kilit sektörlerde Türkiye tarafından
uygulanan sektörel mevzuatın yasal analizi sunulmaktadır.
Yukarıda yer alan AB bölümüne paralel olarak ve Proje kapsamı dikkate alınarak,
analiz; sera gazlarının izlenmesi, binalardaki enerji verimliliği, ulaştırmada biyoyakıt ve
enerji verimliliği, sera gazı azaltımı ve ulaştırma emisyonları, yakıt kalitesi çeşitliliğinin
korunması ve tarım, atık yönetimi konularına odaklanmaktadır.
AB kısmına kıyasla, kapsamı, amaçları, temel prosedürleri/yükümlülükleri, ilgili
yetkilileri, gereklilikleri ve yaptırımları (mevcutsa) göz önüne alarak, AB müktesebatına
(mevcutsa) karşılık gelen ilgili Türk mevzuatı, entegre bir metodolojik yaklaşım
kullanılarak analiz edilmektedir.54
Türkiye’nin normlar hiyerarşisinde, kanunlar yönetmeliklerden önce gelmekte,
yönetmelikler ise tebliğlere kıyasla, normlar hiyerarşisinde daha yüksek olan
yönetmeliklerden önce gelmektedir.
Sera Gazı Emisyonlarının İzlenmesi ve Raporlanması:
Normlar hiyerarşisine bağlı olarak, mevcut birçok mevzuatın Türkiye’de “Sera Gazı
Emisyonlarının İzlenmesi ve Raporlanması” ile doğrudan ilgili olduğu
belirtilebilmektedir. İzleme, Raporlama, Doğrulama (MRV) mevzuat bileşenleri
aşağıda sunulmaktadır:
Tablo 5. MRV Mevzuat Bileşenleri
Sera Gazı Emisyonlarının
Takibi Hakkında Yönetmelik
Sera Gazı Emisyonlarının
İzlenmesi ve Raporlanması
Hakkında Tebliğ
Sera Gazı Emisyon
Raporlarının Doğrulanması ve
Doğrulayıcı Kuruluşların
Yetkilendirilmesi Tebliği
İzleme, Raporlama ve
Doğrulama (MRV) İzleme ve Raporlama Usul ve
Esasları
Doğrulayıcı Kuruluşların
Yetkilendirilmesi
54
Daha detaylı bilgi için metodolojik yaklaşım hakkındaki Bölüm 1.2’ye bakınız.
Page 53
45
Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmelik55
Yönetmeliğin amacı, Yönetmeliğin EK-1’inde listelenen faaliyetleri gerçekleştiren
tesislerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının izlenmesi ve raporlanmasına dair
usul ve esasları düzenlemektir.
Yönetmelik, sera gazı emisyonlarının izlenmesi ve raporlanması ve doğrulayıcı
kuruluşların, işletmelerin ve operatörlerin yükümlülüklerinin belirlenmesine dair usul ve
esasları kapsamaktadır. Ayrıca, yetkili kurumların bu faaliyetlerle ilgili görev ve
sorumluluklarını düzenlemektedir. Ancak, biyokütle kullanan tesisler bu kapsamın
dışında tutulmaktadır. Söz konusu mevzuat kapsamında olan tesislerin bazıları
şöyledir:
Petrol rafinerileri;
Toplam ısıl gücü 20 MW ve üzeri tesisler (tehlikeli veya evsel atık yakma
tesisleri hariç);
Belirli demir ve çelik üretim tesisleri;
Günlük kapasitesi 500 ton ve üzeri olan klinker tesisleri veya günlük
kapasitesi 50 ton ve üzeri olan döner fırınlar; ve
Günlük üretim kapasitesi 20 ton ve üzeri olan kâğıt, mukavva veya karton
üreten tesisler.
Bu mevzuat kapsamında, EK 2’de yer alan gazlar aşağıda sunulmaktadır:
Karbon dioksit (CO2)
Metan (CH4)
Nitröz oksit (N2O)
Hidroflorokarbon (HFCs)
Perfluorokarbon (PFCs),
Sülfür Heksaflorid (SF6)
İzleme prosedürü, Yönetmeliğin 6. maddesinde açıklanmaktadır. Bu maddeye
istinaden, tesis işletmecileri, bir sera gazı emisyon izleme planı hazırlayacak ve
tesislerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını bu plan ve mevzuatta öngörülen
esaslar çerçevesinde izleyeceklerdir. Tesis işletmecileri, izleme planını, izlenmenin
başladığı tarihten en az 6 ay önce, onaylanmak ve kayıt edilmek üzere ÇŞB’ye
sunacaklardır. Ayrıca, raporlama prosedürlerini düzenleyen madde 7’ye göre, bu tür
tesislerin işletmecileri, her yıl Nisan ayının sonuna kadar izleme planlarına uygun
olarak hazırlanmış bir önceki yıla ait, yıllık sera gazı emisyon raporlarını ÇŞB’ye
sunacaklardır. Hem sera gazı izleme planları hem de yıllık sera gazı raporları, ÇŞB’ye
55
Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmelik, Resmî Gazetede Yayımlandığı Tarih: 17/5/2014 Sayı: 29003. Son
olarak 2017 yılında güncellenmiştir. Bkz: 31/5/2017 tarihli 30082 sayılı Resmî Gazete.
Page 54
46
sunulmalarından önce akredite kuruluşlar tarafından doğrulanacaktır. Bu kuruluşlar
görevlerini mevzuatta belirtilen ilkeler çerçevesinde, kamu yararı gözeterek, bağımsız
olarak icra edeceklerdir. Yönetmelik bu tür doğrulayıcı kuruluşlarda aranacak şartları
belirlemekte ve ÇŞB tarafından yetkilendirilmeleri ve Türk Akreditasyon Kurumu
(TÜRKAK) tarafından yapılan akreditasyonlarına ilişkin esasları da ortaya
koymaktadır. Yaptırımlara ilişkin olarak, işbu yönetmelik kapsamındaki
yükümlülüklerini yerine getirmeyenler için Çevre Kanunu uygulanacaktır.
Tesislerin izleme ve raporlama yükümlülüklerine ve doğrulayıcı kuruluşların
yetkilendirilmesine ilişkin usul ve esaslar da Sera Gazı Emisyonlarının
İzlenmesi ve Raporlanması Hakkında Tebliğ ile detaylandırılmaktadır.56 Buna ek
olarak, emisyon faaliyet verilerinin izlenmesi ve raporlanmasına yönelik temel ilkeler,
izleme planları ve bu planların teknik hususları, emisyonların hesaplanması ve
ölçümüne ilişkin prosedür ve standartları, faaliyet verilerinin yönetim ve kontrolü,
raporlama şartları işbu tebliğde düzenlenmektedir.
Mevcut mevzuat yapısında, diğer önemli mevzuat belgeleri, Sera Gazı Emisyon
Raporlarının Doğrulanması ve Doğrulayıcı Kuruluşların Yetkilendirilmesi
Tebliğidir.57 1 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe giren “Bağımsız gözden geçirme”
başlıklı 23.madde ile “Akreditasyon” başlıklı 36.madde haricinde, Tebliğin tüm
maddeleri 2 Nisan 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Tebliğ, Sera Gazı Emisyonlarının
Takibi Hakkındaki Yönetmeliğe dayanmakta ve sera gazı emisyon raporlarının
doğrulanması, bu işlemleri yapacak doğrulayıcı kuruluşların özellikleri, doğrulama
uygulamalarının değerlendirilmesi, doğrulama kuruluşlarının sorumlulukları ve
denetimine ilişkin usul ve esasları belirlemektir.
Diğer İlgili Mevzuatlar:
Florlu Sera Gazlarına İlişkin Yönetmelik 58
Sera Gazı Emisyonlarının Doğrulanması ve Doğrulayıcı Kuruluşların Akreditasyonu
Tebliği59
Enerji Verimliliği:
5627 Sayılı Enerji Verimliliği Kanunu
Binaların Enerji Performansı Yönetmeliği
56
Sera Gazı Emisyonlarının İzlenmesi ve Raporlanması Hakkında Tebliğ, 22.7.2014 Tarihli 29068 sayılı Resmi Gazete
57 2/4/2015 tarihli 29314 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sera Gazı Emisyon Raporlarının Doğrulanması ve Doğrulayıcı
Kuruluşların Yetkilendirilmesi Tebliği
58 4/1/2018 tarihli 30291 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Florlu Sera Gazlarına İlişkin Yönetmelik
59 2/12/2017 tarihli 30258 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sera Gazı Emisyonlarının Doğrulanması ve Doğrulayıcı
Kuruluşların Akreditasyonu Tebliği
Page 55
47
Enerji ile ilgili Ürünlerin Çevreye Duyarlı Tasarımına İlişkin Yönetmelik
Ürünlerin Enerji ve Diğer Kaynak Tüketimlerinin Etiketleme ve Standart Ürün
Bilgileri Yoluyla Gösterilmesi Hakkında Yönetmelik
Enerji Verimliliğine (bundan böyle EV olarak anılacaktır) yönelik düzenleyici çerçeve
Enerji Verimliliği Kanunu ile sağlanmaktadır.60 Bu Kanunun amacı enerji verimliliğini
arttırmaktır. Kanunla, enerjinin en etkin şekilde kullanılması, israfının önlenmesi, enerji
maliyetlerinin ekonomi üzerindeki yükünün hafifletilmesini ve sonuç olarak çevrenin
korunmasını hüküm altına almaktadır. Söz konusu Kanun, kamu ve özel sektör tüzel
kişiliklerini, diğer gönüllü örgütleri ve ayrıca ulusal seviyede vatandaşları
ilgilendirmektedir. EV Kanununun vizyonu, Türkiye’yi enerjiden maksimum fayda
sağlayacak düşük enerji maliyetleri ile düşük enerji yoğunluğuna sahip bir ülke haline
getirmektir.61
EV Kanunu, tüm enerji zincirinde (endüstriyel işletmelerde enerjinin üretim, iletim,
dağıtım ve tüketim aşamalarında), binalarda, elektrik enerjisi üretim tesislerinde, iletim
ve dağıtım şebekeleri ile ulaşımda enerji verimliliğinin artırılması ve desteklenmesine
yönelik uygulanacak usul ve esasları kapsamaktadır. Ayrıca, toplum genelinde enerji
bilincinin geliştirilmesini, yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanılmasını da ele
almaktadır.62 EV Kanunu, “sonrasında Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü olarak
değiştirilen Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü’nün (EİE) idari yapısı, görev ve
yetkilerinin belirlenmesi, enerji yönetimi gereklilik ve sorumlulukları, eğitim ve
bilinçlendirme, binaların enerji performansı, minimum enerji verimlilik gereklilikleri,
EV’nin teşvikine yönelik sağlanan sübvansiyonlar ve destekler, uygunsuzluğun
izlenmesi ve para cezalarına” ilişkin yasal dayanak sağlamaktadır. 63
Enerji Verimliliği Koordinasyon Kurulu (Kurul), enerji verimliliği çalışmalarının ülke
genelinde tüm ilgili kuruluşlar nezdinde etkin olarak yürütülmesi amacıyla, EV
Kanununa dayalı olarak oluşturulmuş asli yapıyı teşkil etmektedir. Kurul çalışmaları,
sonuçların izlenmesi ve koordinasyonunu kapsamaktadır. Yenilenebilir Enerji Genel
Müdürlüğü (YEGM, eski adıyla EİE), Kurul tarafından alınan kararların
60
2/5/2007 tarihli ve 26510 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu (Son olarak 2011 yılında
revize edilmiştir)
61 http://siteresources.worldbank.org/EXTENERGY2/Resources/4114199-1276110591210/Turkey.pdf
62 Enerji Verimliliği Kanunu, Madde 2/2’ye uygun olarak “Enerji verimliliğinin artırılmasına yönelik önlemlerin uygulanması ile
özellik veya görünümleri kabul edilemez derecede değişecek olan sanayi alanlarında işletme ve üretim faaliyetleri yürütülen,
ibadet yeri olarak kullanılan, planlanan kullanım süresi iki yıldan az olan, yılın 4 ayından daha az kullanılan, toplam kullanım
alanı elli metrekarenin altında olan binalar, koruma altındaki bina veya anıtlar, tarımsal binalar ve atölyeler, bu Kanun kapsamı
dışındadır.” 63 http://siteresources.worldbank.org/EXTENERGY2/Resources/4114199-1276110591210/Turkey.pdf
Page 56
48
uygulanmasının izlenmesi ve ayrıca Kurul sekreterya hizmetlerinin yürütülmesinden
sorumlu makamdır.
Binalarda EV konusuna odaklı olan Enerji Verimliliği Kanunu 7.maddesi, binalardaki
enerji verimliliğini arttırmak amacıyla atılması gereken adımları ve yapılması gereken
işleri tanımlamaktadır.
Mevzuata göre, “kamu sektörü binalarında EV tedbirlerinin uygulanması zorunludur”.
Bu nedenle, binaların devir teslimi sırasında, bir “enerji kimlik belgesi” talep
edilmektedir. Yeni binaların inşaatı da, verimlilik kriterlerine uygun olarak
yürütülecektir. Merkezi ısıtma sistemleri olan binalarda, sıcaklık kontrolü ve ısı pay
ölçüm cihazları kullanılacaktır. Belirli özelliklere sahip binaların yöneticileri bir “Enerji
Yöneticisi” atayacak veya dış kaynaklı olarak bu tür bir yöneticiden hizmet alacaktır.
Bunların yanı sıra, Kanun, binalarda enerji verimliliğine yönelik ilerlemeyi gösteren
envanterlerin bölge ve sektör bazında hazırlanmasını da öngörmektedir.64
Ek olarak, her binanın asgari düzeyde (i) binanın enerji ihtiyacını/tüketimini, (ii) yalıtım
sistemleri/özelliklerini, (iii) ısıtma ve/veya soğutma sistemlerinin verimini ve (iv) binanın
enerji tüketim sınıflandırmasını içermesi ve açıkça belirtmesi gereken bir “enerji kimlik
belgesi”65 bulundurması gerekmektedir. Detaylar, yönetmelik kapsamında ele
alınmaktadır.
Tüketicilerin davranışlarını değiştirmeyi amaçlayan toplumsal farkındalık ve eğitim,
“Eğitim ve Bilinçlendirme” başlıklı 6.madde kapsamında düzenlenmektedir. Örneğin, -
elektrikli motor sistemleri - binaların ısı yalıtımı – turizm sektörü – alışveriş merkezleri
– ev aletleri ve lambalar ve ayrıca kamu tesislerinde EV’nin arttırılması konularında
kamuoyu bilincini arttırmak için ortak eylemler önermektedir.
Bu bağlamda, BSTB tüketiciler için etiketleme ve diğer EV ile ilgili hususlar hakkındaki
bilgilerden sorumludur. ÇŞB, bina izolasyonu ve bunların uygulanmasının
izlenmesi/denetimi hakkında yönetmeliklerin hazırlanmasından sorumludur ve UDHB,
üretilen motorlu taşıtlarda birim yakıt tüketiminin azaltılması ve verimlilik
standartlarının arttırılması, toplu taşımanın yaygınlaştırılması ve ileri trafik
sinyalizasyon sistemlerinin kurulmasına yönelik uygulamalar hakkındaki yönetmeliği
yayınlamıştır.
Şu ana kadar analiz edilmiş çerçeve, binaların enerji performansı yönetmeliği66 ile
entegre edilmiştir. Söz konusu mevzuat, binalardan kaynaklanan sera gazlarının
64 Allplan GmbH, Enerji Verimliliği Finansmanı, Ülke Raporu: Türkiye; Viyana, Kasım 2013, s.19. 65 Toplam inşaat alanı 1,000 metrekareden az olan ve mücavir alan dışında kalan binalar için enerji kimlik belgesi
düzenlenmesi zorunlu değildir
66 Binalarda enerji performansı Yönetmeliği, Resmî Gazetede Yayımlandığı Tarih: 8/12/2008 Sayı: 27075 (2010, 2011 ve son
olarak 2017 yıllarında revize edilmiştir. 28/4/2017 Tarihli ve 30051 sayılı Resmi Gazete)
Page 57
49
azaltılmasını amaçlamaktadır ve tüm yeni binalara (konut, ticari, kamu ve özel sektör
binaları) ve ayrıca mevcut binalara da uygulanmaktadır. Yönetmeliğin amacı, enerji ve
enerji kaynaklarının kullanımı, çevrenin korunması ve binalardaki enerji israfının
önlenmesine yönelik usul ve esasları belirlemektir. Yönetmeliğin taslağı oluşturulurken
“Binalarda Enerji Performansı Direktifi” başlıklı 2002/91/EC sayılı AB Direktifi esas
olarak alınmaktadır. AB mevzuatına paralel olarak, binaların enerji performansının
iyileştirilmesini teşvik ederek binalardaki enerji tüketimi ve sera gazı emisyonlarının
azaltılması büyük önem taşımaktadır.
Yönetmelik, (mevcut ve yeni yapılacak binalara yönelik olarak) enerji kimlik belgesinin
hazırlanması, yenilenebilir kaynaklardan enerji ihtiyacının temini, binalardaki enerji
verimliliğine yönelik ilerlemeyi gösteren güncel envanterlerin hazırlanması, enerji
verimliliği kültürü ve bilincinin geliştirilmesine yönelik eğitim ve farkındalık faaliyetleri
gibi çalışmaları kapsamaktadır. İlgili yönetmeliğe uyulmaması durumunda, yetkili
yönetici binanın kullanımına izin vermeyebilir. Yönetmelik, yıllık tüketim talebinin,
normlar, standartlar, minimum performans kriteri, mimari tasarım, ısıtma, soğutma, ısı
yalıtımı, sıcak su, elektrik tesisatı ve aydınlatma dikkate alınarak belirlenmesini
gerektirmektedir. Ayrıca, maksimum CO2 emisyon limitinin hesaplanması da
gerekmektedir ve tahmini emisyonun bu limitin üzerinde olması durumunda, yeni
binaya inşaat ruhsatı verilmeyecektir.
Yönetmeliğe uygun olarak, “enerji kimlik belgesi”: (i) düzenlenme tarihinden itibaren
10 yıl geçerli olacak, (ii) ilgili tebliğde belirtilen formatta hazırlanmalı, (iii) yetkili bir
kurum tarafından sağlanmalı ve (iv) yapı kullanım izninin alınması sırasında ilgili idari
makamlara sunulmalıdır. Bunlara ek olarak, yönetmelik, enerji kimlik belgesi olmayan
binalara yapı kullanım izninin verilmeyeceği ve binanın yıllık birincil enerji
ihtiyaçlarında bir değişiklik olması durumunda, enerji kimlik belgesinin 1 yıl içinde
yenilenmesinin zorunlu olduğunu belirtmektedir.”67
Yönetmelik, bir gayrimenkul alım satımı ve/veya kiralanması gibi işlemlerin sadece
enerji kimlik belgesinin düzenlenmesi kaydıyla tamamlanabileceğini düzenlemektedir.
Bu hüküm, 2020 tarihine kadar geçerli olacaktır.
Özetle, “enerji kimlik belgesi” ile ilgili yönetmelik; binalarda yenilenebilir enerji
kullanımını teşvik etmekte ve bu sayede gittikçe artan bir düzeyde hedeflenen karbon
emisyon azaltılımını sağlamaktadır.
67
http://www.mondaq.com/turkey/x/681894/real+estate/New+Communiqu+on+National+Calculation+Method+of+Energy+Effici
ency+in+Buildings
Page 58
50
“Binalarda Enerji Performansı” Yönetmeliğine dayalı olarak hazırlanmış, Binalarda
Enerji Performansı Ulusal Hesaplama Yöntemine Dair Tebliğ68, binaların birincil
enerji kullanımı hususunda sera gazı emisyonlarının sınırlandırılmasını
düzenlemektedir. Tebliğ, enerji performans sınıfının belirlenmesi için geliştirilen ve
enerji tüketimini etkileyen tüm parametreleri değerlendiren bir bina enerji performans
hesaplaması için hesaplama yöntemini düzenlemekte ve tanımlamaktadır. Mevcut ve
yeni binaları (konut, ofis, eğitim, sağlık, otel, alışveriş ve ticaret merkezleri gibi) enerji
verimlilik perspektifinden değerlendirmektedir. Hesaplama yöntemi, Tebliğin EK 1’inde
yer almaktadır. Binanın ısıtılması ve soğutulması için ihtiyaç duyduğu net enerji
miktarının hesaplanması, kurulu sistemlerden kaynaklanan enerji kayıpları ve
kazanımları dikkate alınarak binanın toplam ısıtma/soğutma enerji tüketiminin tespiti,
bir binanın enerji performansının değerlendirilmesi için kullanılacak kriterlerden
bazıları olarak sıralanmaktadır.
Analiz, enerji ile ilgili ürünlerin çevreye duyarlı tasarımına ilişkin yönetmelik ve
ürünlerin enerji ve diğer kaynak tüketimlerinin etiketleme ve standart ürün bilgileri
yoluyla gösterilmesi hakkında yönetmeliğe ilişkin bir genel değerlendirme ile
sonuçlandırılacaktır. Mevzuatın bu iki parçası, olumsuz çevresel etkilerini en aza
indirme doğrultusunda tasarlanması kaydıyla, binaların genel enerji performansının
geliştirilmesine katkıda bulunan ürünleri kapsamaktadır.
Bu amaçla, enerji ile ilgili ürünlerin çevreye duyarlı tasarımına ilişkin
yönetmelik69, enerji verimliliği, çevre koruma seviyesi ve enerji arz güvenliğini
arttırarak sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Yönetmelik
piyasaya sunulacak enerji ile ilgili ürünlerin tasarımında uyulması zorunlu
gerekliliklerin çerçevesini belirleyerek bu amaca ulaşmaktadır. Beklenen sonuç,
önleyici bir yaklaşım vasıtasıyla cihazın tüm kullanım ömrü boyunca enerji tüketimini
azaltarak ürünlerin, sera gazı emisyonları da dâhil olmak üzere, çevreye olan etkisini
azaltmaktır.
Kapsamına ilişkin olarak ise, Yönetmeliğin 2.maddesinde, bu yönetmelik kapsamında
bulunan ürünlerin, yetkili kuruluşlarca yayımlanan uygulama tebliğleri ile belirleneceği
ifade edilmektedir. Diğer taraftan, yolcu ve yük taşıma amaçlı piyasaya arz edilen
araçlar kapsam dışındadır. Bunlara ek olarak, milli güvenlik ve savunmayı ilgilendiren
durumlarda, bu mevzuat uygulanmayacaktır.
68
Binalarda Enerji Performansı Ulusal Hesaplama Yönetimine Dair Tebliğ, Resmi Gazetede Yayımlandığı Tarih: 8/12/2008
Sayı: 30227.
69 Enerji İle İlgili Ürünlerin Çevreye Duyarlı Tasarımına İlişkin Yönetmelik. Resmi Gazetede Yayımlandığı Tarih:7.10.2010
Sayı:27722
Page 59
51
Enerji ile ilgili ürünlere ilişkin ithalatçının yükümlülükleri, Yönetmeliğin 5-
7.maddelerinde yer almaktadır. Buna ilişkin olarak, bu tür ürünlerin piyasaya arz
edilmesi için ürünlerin “CE” işaretini taşımaları zorunludur. “Ürünlerin izlenmesi ve
kontrolü” görevi, ilgili ürün için mevzuatı (uygulama tebliği) hazırlayan ve uygulayan
kamu kurumu ve kuruluşu olarak tanımlanan ilgili makamlara verilmektedir.
İthalatçının Türkiye’de yerleşik olmadığı ve Türkiye’de yerleşik bir yetkili temsilcisinin
bulunmadığı durumlarda, ithalatçının AB uygunluk beyanını sağlaması ve ulusal
mevzuata uygunluğa ek olarak, teknik bir dosya hazırlaması gerekmektedir. Ürün
tasarım parametreleri, havaya, suya ve toprağa yapılan tahmini emisyonları da
kapsamaktadır.
Yönetmelik ve uygulama tebliğlerine uyulmaması durumunda, 4703 sayılı Ürünlere
İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanunun
12.maddesine uygun olarak, idari para cezası uygulanacaktır.70
Şu ana kadar tanımlanan mevzuat çerçevesi, Ürünlerin Enerji ve Diğer Kaynak
Tüketimlerinin Etiketleme ve Standart Ürün Bilgileri Yoluyla Gösterilmesi
Hakkında Yönetmelik ile entegre edilerek analize devam edilmektedir.71
Yönetmelik, piyasaya sunulan ürünlerin çevresel ve enerji performansı hakkında
usulüne uygun olarak bilgi verilmesi halinde, tüketicilerin sürdürülebilir seçimler yapma
hususunda önemli bir rol oynayabileceği varsayımına dayanmaktadır.
Amacı, etiketleme ve standart ürün bilgileri yoluyla kullanım aşamasında ürünlerin
enerji tüketimine ilişkin bilgilendirilme sağlamak ve nihai kullanıcıların enerji (ve diğer
doğal kaynaklar) tüketimlerini azaltmaları için daha enerji tasarruflu ve çevre dostu
ürünleri tercih etmelerini sağlamaktır.
Kullanımları aşamasında enerji veya diğer temel kaynak tüketimi üzerinde doğrudan
ya da dolaylı etkisi olan tüm enerji ile ilgili ürünlere uygulanmaktadır (ikinci el ürünler,
yolcu veya yük taşımaya yönelik araçlar ile güvenlik amacıyla değer etiketi iliştirilen
ürünler kapsam dışındadır).
Tedarikçi ve/veya satıcıların ürünün enerji tüketimine ilişkin bilgi sağlaması zorunlu
tutulmakta ve imalatçı ve satıcıların sorumlulukları yönetmelikte ayrı ayrı
belirtilmektedir. Ayrıca, her ürün tipine yönelik etiketleme ve bilgi detayları da bir
70
4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun, Resmî Gazetede Yayımlandığı
Tarih:11/7/2001 Sayı: 24459
71 AB Direktifi ile uyumlu olarak, Türkiye, 2012 yılında bulaşık makinelerinin enerji etiketlemesine dair (No. 28331), çamasır
makinelerinin enerji etiketlemesine dair (No. 28331), ev tipi soğutma cihazlarının enerji etiketlemesine dair (No. 28331),
televizyonların enerji etiketlemesine dair (No. 28331) tebliğler, elektrikli ve elektronik ev ve ofis ekipmanlarının bekleme
modunda ve kapalı modda elektrik enerjisi tüketimine yönelik gerekliliklere dair (No. 28038) gibi bildirimlerle gerekli koşulları
uygulamaktadır.
Page 60
52
uygulama tebliği ile düzenlenmektedir. Satıcılar enerji etiketinin hazırlanmasından
doğrudan sorumludurlar. Ürünün uygun olmadığına yönelik yeterli kanıtların mevcut
olması halinde, gerekli tedbirler alınacaktır ancak, uygunsuzluk halinin devam etmesi
durumunda, “4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve
Uygulanmasına Dair Kanun” çerçevesinde ürünün piyasaya arz edilmesi
yasaklanacaktır. Yasaklama durumunda, AB Komisyonu, Ekonomi Bakanlığı
vasıtasıyla bilgilendirilecektir. Piyasa gözetiminden sorumlu kuruluşlar, yönetmelik
gerekliliklerine uygunluğun kontrol edilmesi için görevlendirilmiştir ve piyasa
gözetiminden sorumlu kuruluşların ürünün yönetmeliğe uygun olmadığını tespit etmesi
durumunda, tedarikçilerin düzeltici faaliyetlerde bulunması gerekmektedir. Ayrıca
yetkili kuruluşlar, enerji etiketlemesi hakkında çevresel farkındalığı teşvik etmek için
eğitici ve tanıtıcı kampanyalar düzenlenmesini sağlayacaklardır.
Yaptırımlara ilişkin olarak ise, yönetmelik “6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanun”72 ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve
Uygulanmasına Dair Kanuna atıfta bulunmaktadır.
Diğer İlgili Mevzuatlar:
Kat Mülkiyeti Kanunu;
İmar Kanunu;
Enerji Kaynaklarının ve Enerjinin Kullanımında Verimliliğin Artırılmasına Dair
Yönetmelik;
Merkezi Isıtma ve Sıhhi Sıcak Su Sistemlerinde Isınma ve Sıhhi Sıcak Su Giderlerinin
Paylaştırılmasına İlişkin Yönetmelik;
Binalar ile Yerleşmeler için Yeşil Sertifika Yönetmeliği73: Bu Yönetmeliğin amacı;
binalar ve yerleşmelerin doğal kaynakları ve enerjiyi verimli kullanarak çevreye olan
olumsuz etkilerini azaltmak için değerlendirme ve belgelendirme sistemlerinin
oluşturulmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Ayrıca söz konusu Yönetmelik,
değerlendirme ve belgelendirme sürecinde rol alacakların görev, nitelik ve
sorumluluklarını düzenlemektedir. Yeşil Sertifika rejimi gönüllülük esasına
dayanmaktadır ve bu nedenle herhangi bir zorlama içermemektedir.
Enerji ile İlgili Ürünlerin Çevreye Duyarlı Tasarımına İlişkin Yönetmelik
Eğitim, Denetim ve Danışmanlık Hizmetleri Dâhil Olmak Üzere Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmelerde Enerji Verimliliğinin Teşvikine Dair Yönetmelik.
72
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, Resmi Gazetede Yayımlandığı Tarih: 28.11.2013 Sayı: 28835.
73 23 Aralık 2017 tarihinde Resmi Gazete yayımlanmıştır. Bu Yönetmelik ile 8 Aralık 2014 tarihinde Resmi Gazetede
yayımlanmış “Sürdürülebilir Yeşil Binalar ile Sürdürülebilir Yerleşmelerin Belgelendirilmesine Dair Yönetmelik” yürürlükten
kaldırılmıştır.
Page 61
53
Yenilenebilir Enerji (Ulaştırma & Tarım): Biyoyakıt düzenlemesi:
5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanun (Yenilenebilir Enerji Kanunu)74
5627 Sayılı Enerji Verimliliği Kanunu
Benzin ve Motorin75 Türlerinin76 Çevresel Etkilerine Dair Yönetmelik
Motorin Türlerine Biodizel Harmanlanması Hakkında Tebliğ77
LPG'li Araçların İmal, Tadil ve Montajı Hakkında Yönetmelik
AB ile ilgili bölüme paralel olarak, bu bölüm, tarım, yenilenebilir enerji ve ulaştırma
sektörlerinin dâhil edilmesiyle, sera gazı emisyonlarının azaltımına yönelik önemli bir
role sahip olan ve kesişen nokta konumundaki “biyoyakıtları” kapsamaktadır.
Yenilenebilir Enerji Kanunu, yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi
amaçlı kullanımının yaygınlaştırılmasını, bu kaynaklardan güvenilir, ekonomik ve
kaliteli bir biçimde faydalanılması, enerji kaynakları çeşitliliğinin artırılması, sera gazı
emisyonlarının azaltılması, atıkların değerlendirilmesi, çevrenin korunması ve bu
amaçların gerçekleştirilmesinde ihtiyaç duyulan imalat sektörünün geliştirilmesini
amaçlamaktadır.
Kapsamına ilişkin olarak ise, yenilenebilir enerji kaynaklarının korunması, bu
kaynaklardan elde edilen elektrik enerjisinin belgelendirilmesi ve bu kaynakların
kullanımına ilişkin usul ve esasları kapsamaktadır. Kanunda, yenilenebilir enerji
kaynakları, biyokütle ve biyogaz (çöp gazı dâhil) dâhil olmak üzere tanımlanmaktadır.
Biyokütle ise organik atıkların yanı sıra bitkisel yağ atıkları, tarımsal hasat artıkları
dâhil olmak üzere, tarım ve orman ürünlerinden ve bu ürünlerin işlenmesi sonucu
ortaya çıkan yan ürünlerden elde edilen kaynaklar olarak açıklanmaktadır.
Kanun, yenilenebilir kaynakların korunmasına ilişkin esasları düzenlemekte ve
yenilenebilir kaynakları tercih eden elektrik enerjisi üreticileri için teşvikler
sağlamaktadır. Üretim lisansı sahibi tüzel kişiye Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
(EPDK) tarafından "Yenilenebilir Enerji Kaynak Belgesi" (YEK) verilmektedir. Elektrik
şebekesi operatörleri yenilenebilir enerji üreticileri için elektrik şebekesine erişim
sağlamakla yükümlüdür ve bağımsız elektrik enerjisi üreticileri biyokütleye dayalı
74
5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun (Yenilenebilir Enerji
Kanunu) Resmi Gazetede Yayımlandığı Tarih: 18/5/2005 Sayı: 25819, 29 Aralık 2010 tarihli 6094 sayılı Kanun ile tadil
edilmiştir.
75 Bu mevzuat, “Ulaştırma” bölümü kapsamında açıklanacaktır.
76 Benzin ve motorin türlerinin çevresel etkilerine dair yönetmelik, Resmi Gazetede Yayımlandığı Tarih:1/4/2017 Sayı: 30025.
77 Motorin türlerine biodizel harmanlanması hakkında tebliğ, Resmi Gazetede Yayımlandığı Tarih:16/6/2017 Sayı: 30098.
Page 62
54
üretim tesisleri (çöp gazı dâhil) için 13,3 ABD doları/cent öngören sabit fiyat
garantisinden faydalanabilmektedir.
Yukarıda ele alınan Enerji Verimliliği Kanunu dikkate alınabilecek üç hususu
kapsamaktadır.
Biyoyakıt ve hidrojen gibi yakıtların fosil yakıtlarla harmanlanmasını
özendiren usul ve esaslar, bir yönetmelik ile belirlenecektir. Ayrıca;
Madde 7/f uyarınca, BSTB ile müşterek hazırlanacak ve UDHB tarafından
çıkarılacak bir yönetmelik, ulaşımda enerji verimliliğinin artırılması amacıyla,
ülkede üretilen araçların birim yakıt tüketimlerinin düşürülmesine, araçlarda
verimlilik standartlarının yükseltilmesine, toplu taşımacılığın
yaygınlaştırılmasına, ileri trafik sinyalizasyon sistemlerinin kurulmasına
ilişkin usul ve esasları belirleyecektir.
Gönüllü anlaşma yapan gerçek veya tüzel kişilerin endüstriyel işletme içinde
tükettikleri enerjiden; modern yakma teknikleri ile atıkları, ısı ve elektrik
enerjisine dönüştüren tesislerinde, yurt içinde imal edilen veya hidrolik,
rüzgâr, jeotermal, güneş ve biyokütle kaynaklarını kullanarak ürettikleri
enerji, enerji yoğunluğu hesabına dâhil edilmeyecektir.
Motorin Türlerine Biodizel Harmanlanması Hakkında Tebliğin amacı, enerjide dışa
bağımlılığı azaltmak, kaynak çeşitliliğini arttırmak, bitkisel atık yağların etkin olarak geri
kazanımını sağlamak, çevre kirliliğini azaltmak ve Avrupa Birliği yenilenebilir enerji
politikalarına uyumu sağlamaktır. Söz konusu Tebliğ, motorin türlerine yerli tarım
ürünlerinden veya bitkisel atık yağdan elde edilen biodizelin harmanlanmasını
kapsamaktadır. Dağıtıcı lisansı sahipleri tarafından, bir takvim yılı içerisinde, ithal
edilen ve kara tankeri dolum üniteleri hariç rafineriden temin edilen motorininin
toplamına, en az %0,5 oranında yerli tarım ürünlerinden ve bitkisel atık yağlardan
üretilmiş biodizelin harmanlanmış olması zorunludur. Piyasada biyodizel arz sıkıntısı
olması durumunda veya biyodizel fiyat oluşumunda rekabet olması durumunda
Kurum, harmanlama oranını yeniden belirleyebilir ve piyasa, yetkili makam tarafından
belirlenir. Tebliğ hükümleri, EPDK tarafından yürütülmektedir.
Bu çerçevede ele alınacak diğer bir mevzuat ise, Araçların İmal, Tadil Ve Montajı
Hakkında Yönetmeliktir78. Yönetmeliğin 4.maddesi, Alternatif Yakıt İkmal Altyapısı
konulu ve 2014/94/EU sayılı Direktif ile benzer düzenlemeleri içermektedir. Bu
Yönetmeliğe uygun olarak karayolu taşıtlarına uygunluk onayı verilmesine ilişkin usul
ve esasları düzenlemektedir. Yönetmeliğin 4(h).maddesi, biyoyakıtlar ve sentetik
78
Araçların İmal, Tadil Ve Montajı Hakkında Yönetmelik, Resmi Gazetede Yayımlandığı Tarih: 26/10/2016 Sayı: 29869.
21/10/2017 tarihli 30217 sayılı Resmi Gazete güncellenmiştir.
Page 63
55
yakıtları kapsayan alternatif yakıtlara atıfta bulunmaktadır (parafinli yakıtlar kapsam
dışındadır). Benzer tanım ile alternatif yakıtlar, ulaşımda fosil yakıt kaynakları yerine
tamamen veya kısmen kullanılabilen, ulaşım sektörünün çevresel performansını
arttıran ve karbonsuzlaştırmaya katkıda bulunma potansiyeli olan yakıtları ve güç
kaynaklarını ifade etmektedir. Bunlar:
Elektrik
Hidrojen
Doğal gaz (biyometan, CNG/LNG dâhil)
LPG
Araç üstü mekanik enerji kaynağı veya deposu (atık ısı dâhil)
Ayrıca, alternatif yakıtlı araçlar, motorlu araçlar ve römorkları tip onayı yönetmeliğine
göre onaylanmış ve motor gücünü kısmen veya tamamen alternatif yakıtlardan
sağlayan araçlar olarak tanımlanmaktadır.
Diğer İlgili Mevzuatlar:
Petrol Piyasası Kanunu (PPK)
Petrol Piyasası Kanunun amacı, yurt içi ve yurt dışı kaynaklardan temin edilen rafine
veya rafine edilmemiş petrolün güvenli ve ekonomik olarak rekabet ortamı içerisinde
kullanıcılara sunumuna ilişkin şeffaf, eşitlikçi ve istikrarlı faaliyetlerin sürdürülmesi için
yönlendirme, gözetim ve denetim faaliyetlerini düzenlemektir. Mevzuat kapsamında,
madde 2/5’de akaryakıt özellikleri, benzin türleri, nafta (hammadde, solvent nafta
hariç), gazyağı, jet yakıtı, motorin türleri, fuel-oil türleri ile Kurum tarafından belirlenen
diğer ürünler olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca, akaryakıtla harmanlanan ürünler, metil
tersiyer bütil eter (MTBE), etanol (yerli tarım ürünlerinden de doğal olarak üretilenler
ile biyodizel hariç) gibi akaryakıt ile eşdeğer bir vergiye tâbi olan ve olacak ürünler
olarak tanımlanmaktadır.
Petrol Piyasasında Uygulanacak Teknik Kriterler Hakkında Yönetmelik79 (Teknik
Kriterler Hakkında Yönetmelik)
Bu mevzuatın temel amacı, (petrol piyasasına ilişkin faaliyetler kapsamındaki)
tesislerin ve (piyasaya sunulan) petrol ve madeni yağın mevzuata ve standartlara
uygunluğu ile ilgili usul ve esasların belirlenmesidir. Mevzuat kapsamında, yakıt,
benzin türleri, nafta, gazyağı, jet yakıtı, motorin türleri, fuel-oil türleri ile biodizel olarak
tanımlanmaktadır.
79
Petrol Piyasasında Uygulanacak Teknik Kriterler Hakkında Yönetmelik, Resmi Gazetede Yayımlandığı Tarih: 10/9/2004
Sayı 25579. Son güncelleme 2014 yılında yapılmıştır.
Page 64
56
Isınmadan Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği.
Ulaştırma:
Yakıt Kalitesine İlişkin Mevzuat
Benzin ve Motorin Türlerinin Çevresel Etkilerine Dair Yönetmelik
Yeni Binek Otomobil Modellerinin Yakıt Ekonomisi ve CO2 Emisyonu ile İlgili
Tüketicilere Bilgi Sağlanmasına İlişkin Yönetmelik
Ulaşımda Enerji Verimliliğine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik
Ulaştırma, DKK açısından en çok düzenleme gerektiren alanlardan birisini teşkil
etmektedir. AB’ye Katılım için Ulusal Eylem Planı’na80 uygun olarak, “hafif hizmet
taşıtlarından kaynaklı CO2 emisyonlarını azaltmaya yönelik yeni hafif ticari araçların
emisyon performans standartları” ve “hafif hizmet taşıtlarından kaynaklanan CO2
emisyonlarını azaltmaya yönelik yeni binek otomobillerin emisyon performans
standartları” gibi, AB Bölümü kapsamında da ele alınan Direktifler, 2019 yılında ulusal
mevzuata aktarılacak ve yasalaştırılacaktır. Türkiye’de bulunan diğer bazı eşdeğer
mevzuat aşağıda sunulmaktadır:
Yakıt Kalitesine Yönelik Yasal Çerçeve:
Yakıt kalitesine yönelik başlıca yasal çerçeve aşağıdaki kanun ve yönetmeliklerden
oluşmaktadır:
Petrol Piyasası Kanunu
Egzoz Gazı Emisyonu Kontrolü Yönetmeliği 81
Petrol Piyasasında Uygulanacak Teknik Kriterler Hakkında Yönetmelik
Petrol Piyasasında Yapılacak Denetimler ile Ön Araştırma ve Soruşturmalarda Takip
Edilecek Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik
Teknik Düzenleme Tebliği (yakıt, motorin, oto biyodizel vb. hakkında)
Egzoz Gazı Emisyonu Kontrolü Yönetmeliği’nin amacı, canlıları ve çevreyi trafikte
seyreden taşıtlardan kaynaklanan egzoz gazlarının neden olduğu hava kirliliğinin
etkilerinden korumaktır. Ayrıca egzoz gazı kirleticilerinin azaltılması, ölçülmesi ve
kontrol edilmesini sağlayacak usul ve esasları belirlemektedir. Egzoz gazı emisyon
ölçümlerini yapacak gerçek veya tüzel kişilere ait ölçüm istasyonlarına dair usul ve
esasları kapsamaktadır. Yönetmelik, bu ölçüm istasyonlarının işletilmesi,
80
AB’ye Katılım için Ulusal Eylem Planı, 2. Aşama, (Haziran 2015-Haziran 2019), AB Bakanlığı, Ankara,
https://www.ab.gov.tr/files/pub/nap-ii-en.pdf
81 Egzoz Gazı Emisyonu Kontrolü Yönetmeliği, Resmi Gazetede Yayımlandığı Tarih: 11/3/2017 Sayı: 30004 (1.1.2018
tarihinde yürürlüğe girmiştir). Bu mevzuat, 4/4/2009 tarihli ve 27190 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış Egzoz Gazı Emisyonu
Kontrolü Yönetmeliği ve 11/6/2004 tarihli ve 25489 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış Petrol ve Motorin Kalitesi Yönetmeliği
ve 30/11/2013 tarihli ve 28837 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış Petrol ve Motorin Kalitesi Yönetmeliğini yürürlükten
kaldırmıştır”.
Page 65
57
yetkilendirilmesi, personeli, ölçüm cihazlarının nitelikleri, işletme ve denetlenmelerine
dair usul ve esasları da içermektedir. Araç muayene istasyonları, UDHB tarafından,
kendisi adına araç muayenelerini yapmakla yetkilendirilen taraflarca işletilmektedir.
Denetleme yetkisi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve İl Müdürlükleri’ne aittir. Egzoz gazı
emisyon ölçümleri, TS 13231 sayılı standartta belirtilen usul ve esaslara uygun olarak
gerçekleştirilmekte ve ölçüm sonuçları bu standartta belirtilen sınır değerlere uygun
olarak belirlenmektedir. Motorlu taşıt sahipleri, taşıtının egzoz gazı emisyonlarının TS
13231 standardında belirtilen sınır değerlere uygun olmasını sağlamakla
yükümlüdürler. Egzoz gazı emisyon ölçümlerine uymayanlara idari para cezası
uygulanmaktadır.
Kanun, yönetmelik ve tebliğlere göre, EPDK yakıt kalitesini düzenlemekten sorumlu
makam olarak belirlenmektedir. PPK hükümleri kapsamında, akaryakıt türleri EPDK
tarafından düzenlenmektedir.
Petrol Piyasasında Uygulanacak Teknik Kriterler Hakkında Yönetmelik uyarınca,
Türkiye’de pazarlanacak petrol ürünleri ve tüm ekstraksiyon ekipmanları, Yönetmeliğin
5.maddesi’nde belirtilen teknik standartlara uygun olacaktır. Aynı zamanda, Türkiye’de
pazarlanan petrol ürünlerinin sırasıyla TS veya EN standartları veya Türk Standartları
Enstitüsü tarafından kabul gören diğer standartlara uygun olması da gerekmektedir.
Jet yakıtları için ise uluslararası standartlar dikkate alınacaktır. İstisnalar yalnızca kurul
kararı ile belirlenebilecektir. Bu bağlamda, bahsi geçen standarların biri ile uyuşmayan
herhangi bir ekipman için kalite uygunluk belgesine sahip olunması gerekmektedir.
Akaryakıtla harmanlanan ürünler yalnızca rafineri ve dağıtıcı (otobiodizel ve etanolün
harmanlanması) veya yalnızca rafineri (metil tersiyer bütil eter) lisansı sahipleri
tarafından yapılabilmektedir. Ulusal marker, sağlanan harmanlanmış veya
karıştırılmış üründe uygun miktarda olmalıdır. Denizcilik yakıtları hariç olmak üzere,
akaryakıtlar birbiriyle karıştırılamamaktadır.
“Yakıt kalitesi izleme sistemi, bildirim, denetim ve gözetim mekanizmalarını
kapsamaktadır. Denetim ve gözetim mekanizmalarının oluşturulması için, EPDK kamu
idareleri ile protokoller imzalamaktadır. Numune alma faaliyetleri, ilgili kamu idaresinin
il personeli tarafından gerçekleştirilmektedir. Ölçüm faaliyetleri ise, sözleşmeli akredite
laboratuvarlar tarafından yapılmaktadır. Toplanan veriler EPDK tarafından yakıt
kalitesinin izlenmesi amacıyla değerlendirilmektedir”.82
Benzin ve Motorin Türlerinin Çevresel Etkilerine Dair Yönetmeliğin
düzenlenmesinde petrol ve motorin yakıtlarının kalitesi hakkındaki 98/70/EC sayılı
Direktif esas alınmıştır ve Yönetmelik, 1 Ocak 2018 tarihinden bu yana yürürlüktedir.
82
https://www.ab.gov.tr/files/tarama/tarama_files/27/SC27DET_06.38.fuel%20quality.pdf
Page 66
58
Benzin ve motorin türlerinin (motorlu taşıtlarda kullanılan) çevre ve insan sağlığına
yönelik etkilerini sınırlamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeyi amaçlamaktadır.
Kapsamına ilişkin olarak ise, çevre ve insan sağlığının korunması açısından iç suyolu
taşıtları, karayolu taşıtları ve karayolu dışındaki hareketli makineler, tarımsal ve
ormancılık araçlarına uygulanmaktadır. Yönetmeliğin yayımlanma tarihinden itibaren,
teknik kalite EN 228 ve EN 590 standartlarına uygun olarak, EPDK tarafından
belirlenecek ve bu kalite standardı, yakıtların ithalatı, temini ve sunumu sırasında
yakıtlara uygulanacaktır. EPDK tarafından gerçekleştirilecek uygulama hususları,
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’na dayanmaktadır. EPDK, yönetmelik
gerekliliklerine uygunluğun kontrolünden sorumlu gözetim ve denetim kurumu olarak
belirlenmiştir. Ayrıca EPDK, çevre ile ilgili uygunsuzluk tespitleri hakkında ÇŞB’yi
bilgilendirmekle yükümlüdür.
Yeni Binek Otomobil Modellerinin Yakıt Ekonomisi ve CO2 Emisyonu ile İlgili
Tüketicilere Bilgi Sağlanmasına İlişkin Yönetmeliğin amacı, piyasada satış veya
kiraya sunulan yeni binek otomobillerin CO2 emisyonları ve yakıt ekonomisi hakkında
bilgili tükeciler tarafından bilinçli bir seçim yapılmasını sağlamaktır. Ayrıca, araçlardan
kaynaklanan hava kirliliğine karşı bir tedbir işlevi de görmektedir. Yönetmelik, üretici
ve satıcıların sorumluluk ve yükümlülüklerini düzenlemektedir.
Yönetmeliğin 10.maddesi uyarınca, BSTB, İl Müdürlükleri aracılığıyla yakıt ekonomisi
ve CO2 emisyonlarına ilişkin bilgi ve kılavuzların dağıtılmasından sorumludur. Madde
6 ve 7, binek otomobiller için CO2 ve yakıt ekonomi etiketlerinin gerekliliklerini
tanımlamaktadır. Otomobil üreticileri, bu etiketlerin düzenlenmesinden ve
otomobillerin pazarlanması sırasında açık ve kolay görülebilir olmasından sorumludur.
Söz konusu Yönetmelik hükümlerine aykırı hareket edenlere idari para cezası
uygulanacaktır. BSTB, yıllık olarak CO2 emisyonları ve yakıt ekonomisi hakkında bir
kılavuz hazırlamaktan sorumluldur. Bu kılavuzda, seragazı emisyonu etkileri,
potansiyel iklim değişikliği ve bunun motorlu araçlarla ilişkisi ile tüketicinin
kullanabileceği farklı yakıt seçenekleri vegüncel bilimsel verilere dayalı olarak çevreye
etkilerini içeren açıklamaların yer alması gerekmektedir.
Ulaşımda Enerji Verimliliğine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik,
ulaşımda enerji verimliliğinin artırılması amacıyla, yakıt tüketimlerinin düşürülmesi,
araçlarda verimlilik standartlarının yükseltilmesi, toplu taşımacılığın yaygınlaştırılması,
trafik akımının arttırılmasına yönelik sistemlerin kurulmasına ilişkin usul ve esasları
kapsamaktadır.
Söz konusu ikincil mevzuatın yasal dayanağı Enerji Verimliliği Kanunu’dur.
Page 67
59
Yönetmelik, yakıt tüketiminin izlenmesi, toplu taşıma, otomobil park alanlarının
oluşturulması, tüketicilerin bilgilendirilmesi, kentsel ulaşım planları, taksi uygulamaları,
şehir merkezlerinde otomobil kullanımının azaltılmasına yönelik uygulamalar, elektrik
yönetim uygulamaları gibi düzenlemeleri kapsamaktadır. Yetersiz düzenlemeden
dolayı, mevzuatın uygulanabilirliği, bu mevzuata ilişkin temel sorunu teşkil etmektedir.
Diğer İlgili Mevzuatlar:
5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu
4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu - Madde 30
Araç Muayene İstasyonlarının Açılması, İşletilmesi ve Araç Muayenesi Hakkında
Yönetmelik83 -- karayolunda seyreden motorlu ve motorsuz araçlarının teknik
muayenelerini daha etkin ve sağlıklı bir şekilde yapmayı amaçlamaktadır. Ayrıca bu
yönetmelik, muayene istasyonlarının özelleştirilmesine ilişkin diğer hükümleri de
kapsamaktadır.
Bazı Akaryakıt Türlerindeki Kükürt Oranının Azaltılmasına İlişkin Yönetmelik84
Mevzuat Tasarısı: Elektrikli Araçlar Şarj İstasyonuna ilişkin Usul ve Esaslar: Bu
mevzuat tasarısının amacı, şarj istasyonlarının kurulması ve işletilmesine ve elektrik
piyasasındaki elektrikli araçların elektrik enerjisini sağlayacak işletmecilerin hak ve
yükümlülüklerine ilişkin usulleri belirlemektir. Ayrıca, elektrikli otomobillerin kullanımını
teşvik etmeyi ve doğrudan karbon emisyonlarını azaltmayı amaçlamaktadır. Kamuya
açık yerlerde kurulumları yapılan veya ticari faaliyette bulunulan tüm şarj istasyonları
bu usul ve esaslar kapsamındadır.
Uygulamadan sorumlu kurum EPDK’dır ve bu tasarının hükümleri EPDK tarafından
yürütülecektir. Mevzuat tasarısına göre, şarj istasyonu, tüketim miktarına
bakılmaksızın serbest tüketici olarak kabul edilmektedir. Üretim lisansı ve tedarik
lisansı sahipleri dışında kalan gerçek ve tüzel kişiler, şarj istasyonu aracılığıyla kâr
amaçlı olmamak üzere elektrik enerjisi satışı yapabilecek ve bu kapsamda şarj hizmeti
verebilecektir. Üretim lisansı ve tedarik lisansı sahibi tüzel kişiler şarj istasyonu
aracılığıyla ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde ikili anlaşmalar yoluyla elektrik
enerjisi satışı yapabilmektedir. Şarj istasyonu için dağıtım sistemine bağlantı
başvuruları işletmeci tarafından Elektrik Piyasası Bağlantı ve Sistem Kullanım
Yönetmeliği’nin 10.maddesi çerçevesinde yapılacaktır.
83
Araç muayene istasyonlarının açılması, işletilmesi ve araç muayenesi hakkında yönetmelik, Resmi Gazetede Yayımlandığı
Tarih: 23/09/2004 Sayı:25592.
84 Bazı akaryakıt türlerindeki kükürt oranının azaltılmasına ilişkin yönetmelik, Resmi Gazetede Yayımlandığı Tarih: 06.10.2009
Sayı:27368.
Page 68
60
Atık:
Atık Yönetimi Yönetmeliği85
Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetmelik86
Atık Yönetimi Yönetmeliği, atık yönetimi hususunda çerçeve mevzuatı teşkil
etmektedir. Bu Yönetmelik, Türkiye’deki mevzuatın AB müktesebatına uyumlu hale
getirilmesi amacıyla, Avrupa yasal metinlerine (2008/92/EC sayılı Direktif ve
2000/532/EC sayılı Karar) dayalı olarak hazırlanmıştır. Söz konusu mevzuat ile
birlikte, geçerli olan üç yönetmelik ((i) Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği, (ii) Tehlikeli
Atıkların Kontrolü Yönetmeliği, (iii) Atık Yönetimi Genel Esaslarına İlişkin Yönetmelik)
yürürlükten kaldırılmıştır ve atık yönetimi alanında ayrı ayrı düzenlenen konular tek bir
yasal çerçeve kapsamında birleştirilmiştir.
Yönetmeliğin amacı, atıkların oluşumundan bertarafına kadar çevre ve insan sağlığına
zarar vermeden yönetiminin sağlanması, atık oluşumunun azaltılması, atıkların
yeniden kullanımı, geri dönüşüm ve geri kazanım gibi yollar ile doğal kaynak
kullanımının azaltılması ve atık yönetiminin sağlanmasına ilişkin genel usul ve
esasların belirlenmesidir.
Bu Yönetmelik, genişletilmiş üretici sorumluluğu çerçevesinde yönetimi sağlanan
elektrikli ve elektronik eşya, ambalaj, araç, pil ve akümülatör ürünlerini kapsamaktadır.
Yetkili makamlar, ÇŞB, ÇŞB il müdürlükleri, belediyeler, atık üreticisi, atık sahibi ve
atık işleme tesisleri olarak belirlenmiştir. Atık üretimi ve atığın tehlikelilik özelliğinin,
doğal kaynakların olabildiğince az kullanıldığı temiz teknolojilerin geliştirilmesi ve
kullanılması ve aksi teknolojilerin önlenmesi ve azaltılması esastır. Doğal kaynaklar ve
enerji kullanımının azaltılması amacıyla, geri dönüşümlü ürünlerin kullanımının teşvik
edilmesi esas alınmaktadır. Atık üretiminin kaçınılmaz olduğu durumlarda atıkların,
yeniden kullanımı, geri dönüşümü ve ikincil hammadde elde etme amaçlı diğer
işlemler ile geri kazanılması, enerji kaynağı olarak kullanılması veya bertaraf edilmesi
beklenmektedir. Belediyeler, sorumlulukları çerçevesinde atık işleme tesislerini
kurmak, işletmekle ve ilgili tesislere çevre lisansı sağlamakla yükümlüdürler. ÇŞB, 5
yıllık ulusal atık yönetim planlarını hazırlamakla yetkili ve görevli makamı teşkil
etmektedir. Söz konusu planlar, atık yönetim yapısı ve atık mevzuatı, atık yönetimi
mevcut durum analizi, ekonomik ve yönetimsel planlama, orta ve uzun vadeli hedefleri
kapsamaktadır.
85
Atık Yönetimi Yönetmeliği, Resmi Gazetede Yayımlandığı Tarih: 02.04.2015 Sayı: 29314. 23/03/2017 tarihli 30016 sayılı
Resmi Gazetede yayımlanarak 2017 yılında güncellenmiştir
86 Atıkların Düzenli Depolanmasına dair Yönetmelik, Resmi Gazetede Yayımlandığı Tarih: 26/3/2010 Sayı: 27533
Page 69
61
Yönetmelik hükümlerinde belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere, 2872 sayılı
Çevre Kanunu ile belirlenmiş genel yaptırımlar uygulanacaktır.
Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetmeliğin amacı, sızıntı suları ve deponi
gazlarının toprak, hava, yeraltı suları ve yüzey suları üzerindeki olumsuz etkilerinin
asgari düzeye indirilerek çevre kirliliğinin önlenmesine ilişkin teknik ve idari hususlar
ile uyulması gereken genel kuralları belirlemektir. Bu olumsuz etkiler atıkların düzenli
depolama yöntemi ile bertarafı sürecinde oluşabilmektedir. Ayrıca, Yönetmelik,
işletme, kapatma ve kapatma sonrası bakım süreçlerinde sera gazı etkisi de dâhil
olmak üzere, çevre ve insan sağlığı açısından risk teşkil edebilecek olumsuzlukların
önlenmesine ilişkin teknik ve idari hususlar ile uyulması gereken genel kuralları da
belirlemektedir. Söz konusu Yönetmelik, düzenli depolama tesislerine ilişkin teknik
esaslar ile atıkların düzenli depolama tesislerine kabulü ve atıkların düzenli
depolanmasına ilişkin usul ve esaslar ile alınacak önlemleri de kapsamaktadır. Düzenli
depolama alanı kurmak isteyen gerçek ve tüzel kişilerin çevresel etki değerlendirmesi
yaptırması zorunludur. Yönetmelik hükümlerini ÇŞB yürütmektedir. Yönetmeliği ihlal
edenler için, 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun ilgili maddeleri uygulanmaktadır. Atıkların
düzenli depolanmasına dair yeni bir yönetmelik taslağı yayımlanmış fakat henüz
yürürlüğe girmemiştir.
Diğer İlgili Mevzuatlar:
Çevre Kanunu
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu
5393 sayılı Belediye Kanunu
Atıkların Yakılmasına Yönelik Yönetmelik 87
Atık Pil ve Akümülatörlerin Kontrolü Yönetmeliği 88
Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği 89
Bitkisel Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği 90
Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği 91
87
Atıkların Yakılmasına Yönelik Yönetmelik, Resmi Gazetede Yayımlandığı Tarih: 6.10.2010 Sayı 27721-7.4. 2017 tarihli ve
30031 sayılı Resmi Gazete ile tadil edilmiştir
88 Atık Pil ve Akümülatörlerin Kontrolü Yönetmeliği, Resmi Gazetede Yayımlandığı Tarih: 3.8.2004 Sayı: 29214 - 23.12.2014
tarihli ve 25569 sayılı Resmi Gazete ile tadil edilmiştir
89 Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği, Resmi Gazetede Yayımlandığı Tarih: 18.3.2004 Sayı:
25406
90 Bitkisel Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği, Resmi Gazetede Yayımlandığı Tarih: 6.6.2015 Sayı 29378. Bu Yönetmelik ile,
19.4.2005 tarihli ve 25791 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış, Bitkisel Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği yürürlükten
kaldırılmıştır
91 Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği, Resmi Gazetede Yayımlandığı Tarih 27.12.2017 Sayı 30283. Bu Yönetmelik ile,
24.8.2011 tarihli ve 28035 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış, Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği yürürlükten
kaldırılmıştır
Page 70
62
Atık Elektrikli ve Elektronik Eşyaların Kontrolü Yönetmeliği 92
Ömrünü Tamamlamış Araçların Kontrolü Hakkında Yönetmelik 93
Tarım:
Tarım Kanunu
Tarımsal Kaynaklı Nitrat Kirliliğine Karşı Suların Korunması Yönetmeliği
Türkiye’deki İyi Tarım Uygulamaları Yönetmeliği
Tarımsal Kaynaklı Nitrat Kirliliğine Karşı Suların Korunmasına Yönelik İyi Uygulama
Kanunu Hakkındaki Tebliğ
DKK için uyumlaştırılması gereken başka bir alan ise tarımdır. 5488 sayılı Tarım
Kanunu94, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu95,5262 sayılı
Organik Tarım Kanunu96, 4342 sayılı Mera Kanunu97,5996 sayılı Veterinerlik
Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu98,553 sayılı Tohumculuk
Kanunu99, Türkiye’de İyi Tarım Uygulamaları Hakkındaki Yönetmelik100, Tarımda
Kullanılan Kimyevi Gübrelere Dair Yönetmelik101 gibi tarım ile ilgili birçok mevzuat
olmasına rağmen, sera gazı emisyonlarının azaltılması ile ilgili doğrudan hükümleri
kapsamamaktadırlar. Diğer taraftan, bu mevzuatlar Türkiye’nin Tarım Politikası’na
yasal bir çerçeve oluşturmaktadır. Mevzuatlar; belirtilen ilkeler, yetkinlikler,
sorumluluklar vasıtasıyla dolaylı olarak ilkim değişikliği ile mücadeleyi, karbon
emisyonlarının azaltılmasını ve DKK’nın geliştirilmesini mümkün kılmaktadır.
Yukarıda bahsi geçen mevzuatlar arasından Tarım Kanunu, temel yasama aracını
oluşturmaktadır. Tarım sektörünü ve kırsal kesimleri belirlemek ve desteklemek için
92
Atık Elektrikli ve Elektronik Eşyaların Kontrolü Yönetmeliği, Resmi Gazetede Yayımlandığı Tarih 22.5.2012 Sayı 28300. Bu
Yönetmelik ile, 30/5/2008 tarihli ve 26891 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış, Elektrikli ve Elektronik Eşyalarda Bazı Zararlı
Maddelerin Kullanımının Sınırlandırılmasına Dair Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır
93 Ömrünü Tamamlamış Araçların Kontrolü Hakkında Yönetmelik, Resmi Gazetede Yayımlandığı Tarih: 30.12.2009 Sayı:
27448
94 5488 sayılı Tarım Kanunu, 25,04,2006 tarihli ve 26149 sayılı Resmi Gazate
95 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu,19.7.2005 tarihli, 25880 sayılı Resmi Gazete. Bazı maddeler 2014’de
düzenlenmiştir. 15.5.2014 tarihli ve 29001 sayılı Resmi Gazte’ye bakınız.
96 5262 sayılı Organik Tarım Kanunu, 3.12.2004 tarihli ve 25659 sayılı Resmi Gazete.
97 4342 sayılı Mera Kanunu ,31.7.1998 tarihli, 23419 sayılı Resmi Gazete.
98 5996 sayılı Veterinerlik Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu, 3.6.2010 tarihli 27610 sayılı Resmi Gazete.
99 553 sayılı Tohumculuk Kanunu, 8.11.2016 tarihli 26340 sayılı Resmi Gazete. Kanunun bazı maddeleri 13.1.2011 tarihli E .:
2007/2, K .: 2011/13 Anayasa Mahkemesi Kararı ile yürürlükten kaldırılmıştır.
100 Türkiye’de İyi Tarım Uygulamaları Hakkındaki Yönetmelik, 7.12.2010 tarihli 27778 sayılı Resmi Gazete. 2014’de
güncellenmiştir.:
101 Tarımda Kullanılan Kimyevi Gübrelere Dair Yönetmelik, 2012’de güncellenmiştir. 9.3.2012 tarihli 28228 sayılı Resmi
Gazete. Diğer ilgili mevzuatlar. Tarımda kullanılan organik, mineral ve mikrobiyal kaynaklı gübreler hakkında 23.2.2018 tarihli
30341 sayılı Resmi Gazete.
Page 71
63
gerekli politika/mevzuatları belirlemeyi amaçlamaktadır. Destekleyici programlar ve
bunların uygulanmaları, mali ve idari yapıları ile ilgili ilkeleri ve prosedürleri
kapsamaktadır. Kanunda tarım havzaları konusu, ekolojiye uygun olarak tarımsal
üretimin yoğunlaştırılması, desteklenmesi, organize edilmesi, uzmanlaştırılması ve
entegre bir şekilde yürütülmesi için açık bir hüküm olarak yer almaktadır. Ayrıca,
Kanun, AB OTP ile paralel hükümlere atıf yapmaktadır. Örneğin, 19.madde, iklim
değişikliğinin önlenmesine ve sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yardımcı olan
doğrudan gelir desteği, tarımsal sigorta ödemeleri, kırsal kalkınma ve çevre amaçlı
tarımsal arazi koruma programı destekleri gibi tarım araçlarına atıfta bulunmaktadır.
Bu mevzuatlara ek olarak aşağıdaki mevzuatlar, AB CAP ile uyumlu diğer
uygulanabilir mevzuatlardır:
2018 Yılında Yapılacak Tarımsal Desteklemelere İlişkin Karar (2018/11140 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararı)102; Bitkisel Üretime Destekleme Ödemesi Yapılmasına
Dair Tebliğ103; Çiftçi Kayıt Sistemi Yönetmeliği104; Tarımsal Yayım ve
Danışmanlık Yönetmeliği105; 2017/34 sayılı Tarımsal Yayım ve Danışmanlık
Hizmetlerine Destekleme Ödemesi Yapılması Hakkında Tebliğ106; Kırsal
Kalkınma Destekleri Yönetmeliği.
Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, toprak ve kalite kaybını engelleyerek,
toprağın korunması ve geliştirilmesini sağlayan, çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma
ilkesine uygun olarak, planlı arazi kullanımı sağlayacak usul ve esasları belirlemeyi
amaçlamaktadır. Özellikle arazi toplulaştırma çalışmaları ile birlikte, Kanun, tarımsal
makine sayısını ve makine kullanım sürelerini azaltarak etkin kullanımın güçlenmesine
olanak tanımakta böylece tarımda yakıt tüketiminden kaynaklı sera gazı
emisyonlarının azaltımı sağlanmaktadır.
Organik Tarım Kanunu, sertifikasyon sürecinin kalitesi ve kontrolünü sağlamaktadır.
Bu süreç, tarımsal üretimde N2O emisyonlarında azalmaya yol açan gübre
kullanımının kontrolündeki en güçlü araçlardan birisini teşkil etmektedir.
Mera Kanunu, enterik fermantasyon sonucunda meydana gelen CH4 emisyonunu
azaltabilen bitki türlerinin belirlenmesi ve kullanılmasını amaçlamaktadır. Kanun
102
2018’de Yapılacak Tarımsal Desteklere ilişkin Bakanlık Kararı, 26.2.2018 tarihli 30344 sayılı Resmi Gazete.
103 Bitkisel Üretime Destekleme Ödemesi Yapılmasına Dair Tebliğ, 4.8.2016 tarihli 29791 sayılı Resmi Gazete
104 Çiftçi Kayıt Sistemi Yönetmeliği, 27.5.2014 tarihli 29012 sayılı Resmi Gazete
105 Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Yönetmeliği, 8.9.2006 tarihli 26283 sayılı Resmi Gazete.
106 2017/34 sayılı Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetlerine Destekleme Ödemesi Yapılması Hakkında Tebliğ, 24.10.2017
tarihli 30220 sayılı Resmi Gazete.
Page 72
64
ayrıca, hayvan yetiştiriciliğinden kaynaklanan sera gazı açısından bir fırsat
sunmaktadır.
Veteriner Hizmetleri Bitki Sağlığı Gıda ve Yem Kanunu’nun amacı, tüketici
menfaatleri ile çevrenin korunmasını da dikkate alarak, gıda ve yem güvenilirliğini, halk
sağlığını, bitki ve hayvan sağlığı ile hayvan ıslahı ve refahını, korumak ve sağlamaktır.
Söz konusu Kanun ile CH4 emisyonlarını azaltmak amacıyla yem katkı maddeleri
eklenerek, yüksek enerji oranlı ve yüksek kaliteli yemin kullanılması amaçlanmaktadır.
Gıda ve yem güvenliği için gerekli olan koşulları belirten Kanun, hayvan
yetiştiriciliğinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının azaltılması üzerinde önemli
bir etkiye sahiptir.
Tohumculuk Kanunu, bitkisel üretimde verim ve kaliteyi yükseltmeyi, tohumluklara
kalite güvencesi sağlamayı amaçlamaktadır. Yüksek azot verimliliğine sahip yemlerin
kullanılması, hayvan yetiştiriciliğinde N2O emisyonlarını azaltmaktadır. Yüksek azot
bağlanmasına sahip yem bitkilerinin tohum ıslahı, sera gazı emisyonlarının
azaltılmasında avantaj sağlamaktadır.
Türkiye’de İyi Tarım Uygulamaları Hakkındaki Yönetmelik, tarımsal üretimin
çevreye, insan ve hayvan sağlığına zararsız olmasını, gıda zincirinde güvenlik ve
kalite yanında, tarımda izlenebilirlik ve sürdürülebilirliğin sağlanmasını
amaçlamaktadır. Yönetmelik, kontrol ve sertifikasyon sürecini ve iyi tarım
uygulamalarını güvence altına alarak, tarımsal üretimde emisyonlarda düşüşe neden
olmaktadır.
Tarımda Kullanılan Kimyevi Gübrelere Dair Yönetmelik, kimyasal gübre türlerinin
ve bileşenlerinin belirlenmesi ve paketlenmesinin yanı sıra bunların belirlenmesine
yönelik usul ve esasları düzenlemektedir. Kimyasal gübre uygulaması durumunda
sera gazı emisyonlarının önlenmesini sağlamaktadır.
AB Nitrat Direktifi’ne uyum için, Tarım kaynaklarından gelen nitratların neden
olduğu kirliliğe karşı suların korunması ile ilgili yönetmelik107 benimsenmiştir. Bu
Yönetmelik, yer altı, yer üstü suları ve topraklarda kirliliğe neden olan nitrat ve nitrat
bileşiklerinin belirlenmesi, kontrolü ve kirliliğin önlenmesi ile ilgili teknik ve idari esasları
kapsamaktadır. Yüksek nitrat seviyesinden etkilenen veya etkilenebilecek sulara
karışan tüm bilinen toprak alanlarına karşı hassas bölgelerin belirlenmesini ön
görmektedir. Belirlemeler gözden geçirilerek ve oluşan değişiklikler göz önüne
alınarak en azından her dört yılda bir revise edilir. Diğer önemli noktalardan bazıları
şu şekildedir: Bu alanlar için zorunlu eylem programlarının oluşturulması; mevcut
107
Tarım kaynaklarından gelen nitratların neden olduğu kirliliğe karşı suların korunması ile ilgili yönetmelik, 23.7.2016 tarihli
29779 sayılı Resmi Gazete.
Page 73
65
bilimsel, teknik verinin ve tüm çevresel koşulların göz önüne alınması; en az ayda bir
kez ve sık sık sel sırasında örnekleme istasyonlarında yer altı ve yerüstü sularındaki
nitrat konsantrasyonunu test eden eylem programlarının etkinliğinin izlenmesi;
çiftçilerin uygulayacağı iyi tarım uygulamaları kodunun hazırlanması (gübre
kullanımının uygun olmadığı durumlarda). Kanun, gübre uygulamaları / yönetimi gibi
tedbirler olarak emisyonların azaltılmasına katkıda bulunacaktır. İyi Tarım
Uygulamaları Kanunu’na entegrasyon, tarımsal kaynaklardan gelen nitratların
neden olduğu kirliliğe karşı suların korunmasına yönelik yönetmelik ile
gerçekleştirilebilir108. Tarımsal kaynaklardan nitrat ve nitrat bazlı bileşenlerin neden
olduğu su kirliliğinin azaltılması veya önlenmesi amacıyla nitrat duyarlı ve hassas
olmayan alanlarda çiftçiler tarafından uygulanacak usul ve esasları düzenlemekte ve
İyi Tarım Uygulamaları Kanunu’nu kapsamaktadır. Ayrıca AB Nitrat Direktifi, Su
Çerçeve Direktifi'nin (2000/60/EC) ayrılmaz bir parçasını oluşturmaktadır ve tarımsal
baskılara karşı suların korunmasında kilit araçlardan biridir. AB Su Çerçeve Direkiti ile
uyum için Türkiye’de benimsenen bazı mevzuatlar şu şekildedir: Yerüstü ve Yeraltı
Sularının İzlenmesine Dair Yönetmelik109; Yerüstü Suları, Yeraltı Suları ve
Sedimentten Numune Alma ve Biyolojik Örnekleme Tebliği110; İçme Suyu Temin ve
Dağıtım Sistemlerindeki Su Kayıplarının Kontrolü Yönetmeliği111; İçme Suyu Temin ve
Dağıtım Sistemlerindeki Su Kayıplarının Kontrolü Yönetmeliği Teknik Usüller
Tebliği112. Yeni Su Kanun Tasarısı değerlendirilmektedir ve henüz
yasalaştırılmamıştır.
Diğer ilgili Mevzuatlar:
Tarımda kullanılan organik mineral ve mikrobiyal kaynaklı gübrelere dair Yönetmelik
6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu
5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu113
5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu114
108
tarım kaynaklardan gelen nitratların neden olduğu kirliliğe karşı suların korunmasına yönelik yönetmelik, 11.2.2017 tarihli
29776 sayılı Resmi Gazete.
109 Yerüstü ve Yeraltı Sularının İzlenmesine Dair Yönetmelik, 11.2.2014 tarihli 28910 sayılı Resmi Gazete
110 Yerüstü Suları, Yeraltı Suları ve Sedimentten Numune Alma ve Biyolojik Örnekleme Tebliği, 21.2.2015 tarihli 29274 sayılı
Resmi Gazete.
111 İçme Suyu Temin ve Dağıtım Sistemlerindeki Su Kayıplarının Kontrolü Yönetmeliği, 8.5.2014 tarihli 28994 sayılı Resmi
Gazete
112 İçme Suyu Temin ve Dağıtım Sistemlerindeki Su Kayıplarının Kontrolü Yönetmeliği Teknik Usüller Tebliği, 16.7.2015 tarihli
29418 sayılı Resmi Gazete.
113 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu 18.3.2010 tarihli 27533 sayılı Resmi Gazete
114 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu,21.6.2005 tarihli 25852 sayılı Resmi Gazete
Page 74
66
6511 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlemesine DairTarım Reformu Kanunu115
Tarımsal Havza Yönetmeliği116
3573 sayili Zeytinciliğin Islahi ve Yabanilerinin Aşilattirilmasi Hakkinda Kanun117
Çevre Amaçlı Tarım Arazilerini Koruma (ÇATAK) Programı’nı118 Tercih Eden
Üreticilerin Desteklenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı
Çevre Amaçlı Tarım Arazilerini Koruma (ÇATAK) Programı’nı Tercih Eden Üreticilerin
Desteklenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı’nın Iygulanması Hakkındaki 2016/9
sayılı Tebliğ119
115
6511 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlemesine DairTarım Reformu Kanunu, 1.12.1984 tarihli 18592 sayılı Resmi
Gazete. En son 2017’de gğncellenmiştir.
116 Tarımsal Havza Yönetmeliği, 7.9.2010 tarihli 27695 sayılı Resmi Gazete
117 3573 sayili Zeytinciliğin Islahi ve Yabanilerinin Aşilattirilmasi Hakkinda Kanun, 7.2.1939 tarihli 4126 sayılı Resmi Gazete
118 Çevre Amaçlı Tarım Arazilerini Koruma (ÇATAK) Programı’nı Tercih Eden Üreticilerin Desteklenmesine Dair Bakanlar
Kurulu Kararı, 14.11. 2008 tarihli 27054 sayılı Resmi Gazete. En son 2017’de düzenlenmiştir. 17.8.2017 tarihli 30157 sayılı
Resmi Gazete
119 Çevre Amaçlı Tarım Arazilerini Koruma (ÇATAK) Programı’nı Tercih Eden Üreticilerin Desteklenmesine Dair Bakanlar
Kurulu Kararı’nın Iygulanması Hakkındaki 2016/9 sayılı Tebliğ, 31.3.2016 tarihli 29670 sayılı Resmi Gazete
Page 75
67
3. Politika ve Mevzuat Boşluk Analizi
3.1. Politika Boşluk Analizi
Avrupa Birliği’nin düşük karbonlu kalkınma politikalarına yönelik olarak bu Raporun 2.
Bölümünde sunulan analiz sayesinde hem ilgili sektör politikalarının hem de düşük
karbonlu kalkınma politikasının ele alındığı bazı hukuki hususlar ve tekrarlayan
eğilimler tespit edilebilmektedir.
Dolayısıyla bu noktalar, düşük karbonlu kalkınma amaçlarının ilgili sektör
politikalarının uygulanması için benimsenen mevzuat tedbirleriyle kabul edilerek
gerçekleştirilmesine katkıda bulunan temel hukuki gereklilikleri olarak
değerlendirilecektir. Bu gereklilikler aşağıdaki şekilde özetlenebilir:
Düşük karbonlu kalkınmanın ve bundan etkilenen ilgili sektörlerin (inşaat,
ulaştırma, sanayi ve tarım) kilit politikalarına yönelik olarak, bu unsurlar
arasında sera gazı emisyonlarının azaltılmasına ilişkin ortak amaç
çerçevesinde sinerji ve bağlantıların kurulmasını şart koşan bütünleşik bir
yaklaşımın benimsenmesi. Daha ayrıntılı olarak ele alındığında, bu
bütünleşik yaklaşım sektörlerin kilit politikalarına yönelik karar verme
süreçlerinde düşük karbonlu kalkınma ile ilgili husus ve amaçların göz
önünde bulundurulmasını sağlamalı ve özellikle aşağıdaki noktalara
odaklanmalıdır:
Sektör hedeflerinin belirlenmesi,
Üye Devletlerin/ekonomik işletmelerin/üreticilerin/tüketicilerin hedeflere
ulaşmaları yönünde üstleneceği yükümlülüklerin belirlenmesi,
İklim ve iklimle bağlantılı konulara yönelik sektör amaçlarının belirlenmesi.
Düşük karbonlu kalkınma hedefiyle tutarlı, uygulanabilir sektör hedeflerinin
ekonomi, toplum ve iklim senaryolarının geliştirilmesi ve teknik çalışmaların
yürütülmesi yoluyla belirlenmesi ve gerçekleştirilmesi. Hem bu hedeflere ne
derecede ulaşıldığının belirlenmesi hem de irade düzeyinin uluslararası
müzakerelerin çıktılarına ve/veya bilimsel ilerlemelere ayak uydurmasının
sağlanması amacıyla ara hedeflerin tanımlanması da öngörülebilir.
Sera gazı emisyonlarının izlenmesine ve raporlanmasına yönelik sistemlerin
hem ulusal düzeyde (ilgili tüm sektörleri kapsamına alan Ulusal Envanterler
yoluyla) hem de sektör düzeyinde (örneğin sadece karayolutaşıtlarından,
denizcilik veya yakıtlardan kaynaklanan belirli sera gazı emisyonlarının
izlenmesi ve raporlanması yoluyla) oluşturulması.
Hâlihazırda uygulanmakta olan takip ve raporlama sistemlerine yönelik
tarafsız doğrulama prosedürlerinin temin edilmesi.
Page 76
68
AB bölgesi genelinde binaların, yakıtların ve taşıtların enerji verimliliği
performansları konusunda uygulanacak asgari ortak standart gereklilikleri
ve hesaplama yöntemlerinin benimsenmesi.
Enerji ve ulaştırma performanslarına yönelik bağımsız bir belgelendirme
sisteminin kurulması (örneğin binalar ve tip onaylı taşıtlar için).
İzleme planlarının hazırlanarak önceden sunulması ve onaya tabi olması
yoluyla iklim dostu sanayi performanslarının temin edilmesi.
Tarım ve ulaştırma gibi iklimle bağlantılı sektörlerde sürdürülebilirlik
kriterlerinin ve göstergelerinin tanımlanarak uygulamaya konulması.
Tüm sektörlerde Ar-Ge çalışmalarının, inovasyon ve teknoloji yatırımlarının
benimsenmesi.
Davranış biçimlerinin değiştirilmesi, iklim dostu alışverişin geliştirilmesi ve
düşük karbonlu kalkınma tedbirleri ve amaçlarının toplumda kabul görme
oranının arttırılması amacıyla, kullanıcılara ve tüketicilere odaklanarak
düşük karbonlu kalkınma/çevre/iklim eğitimlerinin ve farkındalık
çalışmalarının düzenlenmesi.
Kamu kurumlarının düşük karbonlu kalkınma ve bununla ilgili sektöre özel
kilit politikaların uygulanmasında rol modeli haline getirilmesi (örneğin
farkındalık arttırma ve kamu alımlarında yeşil seçimler aracılığıyla).
Türkiye’nin hukuki hususlarda görülen bu eğilimlere yönelik boşluk analizinde aşağıda
yer alan genel çıkarımlara ulaşılmıştır:
Düşük karbonlu kalkınma, sektörler arası bir politika olarak görülmektedir ve ilgili
faaliyetler bütünleşik bir yaklaşımla planlanmaktadır.
Daha ayrıntılı bir bakışla, düşük karbonlu kalkınma politikası iklim değişikliğinin
azaltılması ve uyumlaştırma amaçlarına odaklanan ve düşük karbonlu kalkınmanın
genel ilkelerini açıkça destekleyen “iklim değişikliği” politikası ile birlikte ya da bu
politika çerçevesinde değerlendirilmektedir.
Bu yaklaşımla tutarlı bir şekilde, çeşitli sektörler ve/veya kurumlar üzerinde etki
yaratan sorunlar çatı politikalarıyla ele alınmakta ve ilgili kilit politika sektörlerinin tümü
sektörlere özgü stratejiler ve planlar ile incelenmektedir.
Buna karşın, sektör politikaları arasında gerçekten etkin ve bütünleşik bir yaklaşım
bulunmamaktadır.
Buna ek olarak, temel iklim politikalarının uygulanması Türkiye’nin iklim değişikliğiyle
ilgili hedefleri açısından yeterli olmayabilir. Başta enerji ve ulaştırma sektörleri olmak
üzere karbonsuzlaştırma sürecinde önemli bir rol oynayan kilit sektörlere yönelik
kayda değer çalışmaların ve yatırımların yapılması gerekecektir.
Page 77
69
INDC yüksek emisyona sahip sektörlere uyarlanması gereken belirli plan ve
politikalara atıfta bulunulmaktadır. Belgede, bu politikaların ve tedbirlerin 2021-2030
döneminde referans senaryo (BAU) kapsamında sunulması beklenen emisyon
azaltımları konusundaki politika ve tedbirler hakkında herhangi bir veri ya da öngörü
sunulmamaktadır.
Mevcut stratejilerin, Türkiye’nin düşük karbon konusundaki kararlılığının yarattığı
ihtiyaçları karşılayacak şekilde gözden geçirilmesi gerekmektedir.
“Düşük karbonlu kalkınma” ile ilgili tüm belgelere ve gerek duyulacak kamu
farkındalığını belirleme araçlarına erişim imkânı sağlayan bir platform oluşturulmalıdır.
Bu boşluğun ele alınmasında ilk adımı oluşturacak bu portal, proje faaliyetlerinin
çıktıları arasında yer almaktadır.
Daha genel açıdan değerlendirildiğinde, politika belgelerinde düşük karbonlu
kalkınmaya doğrudan herhangi bir atıf bulunmamaktadır. Bunun makul gerekçesi,
büyük olasılıkla düşük karbonlu kalkınmanın ulusal gündemde henüz yer almayan
oldukça genç bir politika olarak görülmesidir.
Dolayısıyla, öncelikle düşük karbonlu kalkınmanın ulusal düzeyde konuyla ilgili olarak
düzenlenen stratejiler ve planlarda bir kavram ve bir araç olarak tanıtılması
gerekmektedir. İkinci olarak, sektör politikalar ile mevzuat tedbirleri, amaçları ve
hedefleri arasında daha iyi koordinasyon sağlanarak, düşük karbonlu kalkınma
konusunda etkin ve bütünleşik bir yaklaşımın uygulanması şiddetle tavsiye
edilmektedir.
Diğer bir deyişle, farklı sektörlere ve kilit paydaşlara yönelik açık sorumluluklar ve
görevler vasıtasıyla tanım ve ölçülebilir hedefleri içerecek şekilde ortak amaç ve
hedefler belirlenmeli ve sonuç odaklı izleme sağlanmalıdır.
Bu açıdan, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS)
Sekreterliğine iletilmesi gereken INDC ve 1CP.16 sayılı COP Kararı uyarınca kabul
edilmesi gereken Düşük Karbonlu Kalkınma Stratejileri (ve 525/2P13/EU sayılı AB
Tüzüğü, 4.maddesi), ülkenin düşük karbonlu kalkınma kavramını ulusal hukuk ve
politika sistemine dâhil etmesi ve Türkiye’yi DKK’ya yönlendirecek sektörlerel hedefleri
ve önlemleri koordine etmesi için kullanabileceği eşsiz bir fırsattır.
AB’nin bütünleşik yaklaşımının önerildiği şekilde kabul edilmesi de sektörlerin politika
hedefleri üzerinde olumlu etki yaratacaktır. Zira bu hedeflerin daha güvenilir, kesin ve
uygulanabilir bir şekilde tasarlanması, toplumdaki kabul oranını ve yatırımcıların
güvenini arttıracaktır.
Page 78
70
Aynı zamanda, orta ve uzun vadede stratejik planlama daha iyi bir hale getirilecek ve
böylece, koordinasyonu daha iyi politika çalışmaları ve tedbirleri sağlanarak tüm
sektörlerce benimsenecek ve ardından uygulamaya konulacaktır.
Buna ek olarak, düşük karbonlu kalkınma gösterge ve gerekliliklerinin tüm sektörlerde
kabul edilmesi sektörel ve sektörler arası hedeflerin tanımlanması ve
gerçekleştirilmesi için tamamlayacıcı nitelikte olmalıdır (örneğin, yakıt kalitesi,
biyoyakıtlar, binalarda ve ulaştırmada enerji verimliliği gibi).
Tüm sektörlerde Ar-Ge ve teknolojik inovasyonun tanıtılmasına ve bir yandan düşük
karbonlu kalkınma amaçlarına ulaşılmasını sağlarken, diğer yandan da piyasada ve
ekonomide rekabetin ve yeşil büyümenin sosyal kalkınmayla birlikte temin edilmesine
yönelik tedbirlerin uygulanmasına daha fazla odaklanılması tavsiye edilmektedir.
Son olarak, davranış biçimlerinin iyileştirilmesi amacıyla tüketici bilgilendirme ve
farkındalık arttırma çalışmalarının daha dikkatli bir şekilde yürütülmesi önerilmektedir.
Düşük karbonlu kalkınmadan etkilenen kilit politika sektörler bireysel olarak
değerlendirildiğinde elde edilen bulgular aşağıda ana hatlarıyla sunulmaktadır:
Binalarda Enerji Verimliliği:
Düşük karbonlu kalkınmaya yönelik azaltım çalışmalarının bütünleşik
stratejinin bir parçası olarak sunulması gerekmektedir.
Politika belgelerinde açıkça tanımlanmış sayısal herhangi bir hedef veya
temel bulunmamaktadır ve bu durum, stratejik eylemlerinin uygulanmasını
zorlaştırmaktadır.
Mali teşvikler120, hibeler, kamu-özel ortaklıkları ve vergi indirimleri gibi
araçlar kullanılarak daha iyi bir hale getirilmelidir. Mevcut durumda,
yenilenebilir enerji üretimini veya enerji verimliliğini desteklemek için (etkisi
kısıtlı olabilse de) mali kaynak olarak yenilenebilir enerji kullanımına uygun
banka kredileri ve gönüllü karbon ticareti kullanılmaktadır.
120 Enerji verimliliğinin teşvikine ilişkin çerçeve mevzuatı şöyledir: Enerji Verimliliği Kanunu, Enerji Kaynaklarının ve Enerjinin
Kullanımında Verimliliğin Artırılmasına Dair Yönetmelik ve Enerji Verimliliği Teşvikleri Tebliği. Teşvikler Enerji Geliştirme Projeler için Mali destek ve Gönüllü Sözleşme Desteği olarak gruplandırılabilir.
Verimlilik Artırıcı Projeleri için Mali Destek (VAP) çerçevesinde, aşağıdaki koşullara sahip Projelere hibe verilmektedir: KDV hariç toplam bedeli en fazla 1 milyon Türk Lirası; Geri ödeme süresi 5 yıldan az olan projelere; Proje bedelinin en fazla %30’u hibe olacak şekilde verilmektedir. Enerji verimli ekipman ve sistem kullanımı, onarım, yalıtım, modifikasyon, rehabilitasyon ve proses düzenleme gibi yollarla; gereksiz enerji kullanımının, atık enerjinin, enerji kayıp ve kaçaklarının önlenmesi veya en aza indirilmesi ile birlikte atık enerjinin geri kazanılması gibi konulardaki çözümleri içine alan ve Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü tarafından tebliğ olarak yayımlanan usul ve esaslara uygun olarak hazırlanan projeler, Verimlilik Artırıcı Proje (VAP) olarak değerlendirilmektedir. Elektrik üretim faaliyeti gösteren lisans sahibi tüzel kişiler dışındaki yıllık toplam enerji tüketimleri 1.000 TEP ve üzeri olan ticaret ve sanayi odası, ticaret odası veya sanayi odasına bağlı olarak faaliyet gösteren ve her türlü mal üretimi yapan işletmeleri kapsamaktadır. Gönüllü Anlaşmalar yoluyla işletmelerin geçmiş 5 yıllık enerji yoğunluklarının ortalaması olan referans enerji yoğunluğuna göre, önceden taahhüt ederek üç yıllık izleme dönemi sonunda ortalama en az %10 oranda enerji yoğunluğunu azaltan işletmelere hibe şeklinde devlet desteği verilmektedir.
Page 79
71
Enerji hizmeti şirketleri (ESCO) sera gazı emisyonlarının azaltılması
açısından etkin bir model oluştursa da, Türkiye’de ESCO iş modeli ile enerji
performansı sözleşmeleri konusunda bilgi ve deneyim bulunmamaktadır.
Son kullanıcılara yönelik farkındalık arttırma ve bilgilendirme çalışmaları
yürütülmelidir.
Mevcut mevzuata ilişkin işlevsellik eksikliği ve Türkiye’nin verimsiz bina
stoğunun yenilenmesine yönelik faaliyetlerin geliştirilmesi ya da
iyileştirilmesini yavaşlatan uygulama sorunları yaratmaktadır.
AB Komisyonu’nun 6. İlerleme Raporu’nda121 atıfta bulunulan Ulusal Enerji
Verimliliği Eylem Planı henüz adapte edilmemiştir. Plan, 27 Kasım 2017
tarihinde kabul edilmiş ve 2 Ocak 2018 tarihli Resmî Gazetede
yayımlanmıştır. Planda, enerji destek mekanizmalarının düzene sokulması,
sürdürülebilir finans mekanizmalarının geliştirilmesi, kamu sektörü ve özel
sektörde sürdürülebilir satın alma, enerji verimliliği kültürü farkındalık ve
tüketim oluşturulması, uygun üretim ve tüketimin teşvik edilmesi, enerji
verimliliği için akıllı şehirlerin ve akıllı şebekelerin konumlandırılması,
sanayi, ulaştırma ve tarımda enerji verimliliğinin artırılması, bölgesel
ısıtmanın genelleştirilmesi, alternatif yakıt ve kaynak kullanımının
artırılması, sürdürülebilir çevre dostu binaların yaygınlaştırılması ve mevcut
binaların daha verimli hale getirilmesi suretiyle tüm sektörlerde enerji
verimliliği etkinliğinin artırılması amacıyla çalışmalar yürütüleceğinden
bahsedilmektedir.
Ulaştırma:
İklim dostu uygulama ve enerji verimliliği amaçlarına ulaşma düzeyini yükseltmek için,
daha katı hedeflerle birlikte politikalara ve tedbirlere yönelik stratejik planlamanın
iyileştirilmesi tavsiye edilmektedir.
Bu amaçla, tüm sektörlerde hedef ve tedbirlerin aşamalı olarak uygulamaya
konulması, uygunluk ve başarı düzeylerinin düzenli aralıklarla değerlendirilmesi için
evreler halinde ilerleyecek bir yaklaşım tavsiye edilmektedir.
Politika ve tedbirlerde, karbonsuzlaştırma yolunda ilerlemeyi hızlandırmak için
aşağıda yer alan hususlar öncelikli olarak ele alınmalıdır:
Düşük karbonlu kalkınmaya yönelik azaltım çalışmalarının bütünleşik
stratejinin bir parçası olarak sunulması,
121
https://www.ab.gov.tr/files/pub/2016_progress_report_en.pdf.
Page 80
72
Sürdürülebilir ulaşım araçlarıyla tutarlı kent planlama uygulamaları
yapılması,
Düşük karbonlu kalkınmaya yönelik azaltım amacıyla tutarlı bir şekilde tüm
ulaşım araçlarını kapsayacak temiz ve sürdürülebilir bir ulaştırma
stratejisinin benimsenmesi,
Genel ve alt sektörlere özel azaltım hedeflerinin benimsenmesi,
Kamu hizmetlerinde kalite ve erişilebilirliğin arttırılmasına destek verilmesi,
Karayolu harici ulaşım araçlarının desteklenmesi (ulaşım araçlarının
çeşitlendirilmesi ve özel ulaşım seçeneklerine yönelik teşvikin azaltılması),
Akıllı Ulaştırma Sistemlerinin desteklenmesi,
Farkındalık arttırma kampanyaları,
Özel ve kamuya ait taşıt filolarının modernleştirilmesine yönelik parasal/mali
teşviklerin sunulması,
Karayolu ve demiryolu altyapısının özel yatırımlar aracılığıyla iyileştirilmesi;
Şehirler arası bağlantıların iyileştirilmesi,
Nüfusun yoğun olduğu alanlara özel tedbirlerin uygulanması.
Tarım:
Düşük karbonlu kalkınmaya yönelik azaltım çalışmalarının bütünleşik
stratejinin bir parçası olarak sunulması,
Diğer politikalarla koordinasyonun iyileştirilmesi,
Enterik fermantasyon ve iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılmasına
yardımcı olacak diğer uygulamalar konusunda çiftçiler arasında
farkındalığın arttırılması,
Kurumların konu ile ilgili farkındalığının arttırılması ve ulusal kapasitenin
iyileştirilmesi,
Tarım uygulamalarında Ar-Ge ve inovasyonun geliştirilmesi,
Sera gazı emisyonlarının azaltılmasına katkıda bulunacak uygulamaların
mali teşviklerle desteklenmesi.
Atık:
Düşük karbonlu kalkınmaya yönelik azaltım çalışmalarının bütünleşik
stratejinin bir parçası olarak sunulması,
Atık hiyerarşisi ilkelerinin uygulamaya konulması,
Atık depolama alanlarına yönelik denetim çalışmalarının iyileştirilmesi,
Atık yönetiminde Ar-Ge ve inovasyon teknolojisinin geliştirilmesi,
Farkındalık arttırma çalışmaları yapılması.
Page 81
73
3.2. Mevzuat Boşluk Analizi
Aşağıda yer alan tablolarda, Türkiye’de sektörlere yönelik mevzuatın ilgili AB
müktesebatına uygunluk düzeyi konusunda bir değerlendirme sunulmaktadır.
Buna ek olarak, her mevzuat belgesi için daha ayrıntılı bir boşluk analizi sunmak
amacıyla, her Tablo açıklayıcı bir paragrafla desteklenmektedir.
Bu boşluk analizinde madde madde karşılaştırma değil, boşluklara yönelik genel bir
perspektif sunulmaktadır.
Bu bağlamda, her paragraf mevzuattaki uyumsuzlukların düzeltilmesi ve ülkenin
hukuk sisteminin, Raporun 2. Bölümünde analiz edilen AB’nin düşük karbonlu
kalkınmaya ilişkin müktesebatıyla uyum düzeyinin yükseltilmesi için ele alınması
gereken konulara/tedbirlere odaklanmaktadır.
Tablo 6. Mevzuat Araçlarının Karşılaştırması
MEVZUAT KAYNAKLARI VE HİYERARŞİSİ
AB Türkiye
Birincil
Mevzuat
Sözleşmeler Anayasa
Uluslararası Sözleşmeler
Kanun ve Uluslararası
Sözleşmeler ve Kanun
Hükmünde Kararnameler
Birlik mevzuatının genel ilkeleri
İkincil
Mevzuat
Yönetmelikler Yönetmelikler
Direktifler Yönetmelikler122
Kararlar
Tavsiyeler ve Görüşler (bağlayıcı
değil)
Tebliğler ve kararlar
122
Türkiye’deki çalışmalar kapsamında, mevzuattaki “Direktif” başlığına denk olarak “yönetmelik” terimi kullanılmaktadır.
Page 82
74
Sera Gazı Emisyonlarının İzlenmesi ve Raporlanması
Tablo 7. AB ve Türkiye arasında Sera Gazı Emisyonlarının İzlenmesi ve Raporlanması ile ilgili
Mevzuatın Karşılaştırması
AB Mevzuatı Türkiye’deki Dengi Mevzuat
525/2013/EU sayıl
Tüzük
Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmelik
Sera Gazı Emisyonlarının İzlenmesi ve Raporlanması
Hakkında Tebliğ
Sera Gazı Emisyon Raporlarının Doğrulanması ve Doğrulayıcı
Kuruluşların Yetkilendirilmesi Tebliği
Genel mevzuatın 525/2013/EU sayılı Tüzükle uyumlu olduğu görülmektedir. Ulusal
Envanterden sorumlu olacak tek bir kuruluş belirlenmiş ve BMİDÇS irtibat noktası
Ulusal Bildirimler açısından sorumlu merci olarak faaliyet göstermektedir. Dolayısıyla,
yeterli düzeyde sorumluluk dağılımına sahip ulusal bir sistemin var olduğu
söylenebilmektedir.
AB Tüzüğü’nde belirtilen kapsam ve yükümlülüklere göre sorumlu işletmecilere
görevler verilmektedir.
İzleme, Raporlama ve Doğrulama (MRV) sistemi kurulmuş, raporların doğrulama
çalışmaları tarafsızlık çerçevesinde gerçekleştirilmektedir.
Bu bağlamda, verilerin ve diğer bilgilerin takibi ve raporlanmasına yönelik ulusal
sistemin kalite amaçlarına ulaşmak için kullanılacak araçlara (Şeffaflık, Doğruluk,
Tamlık, Karşılaştırılabilirlik, Tutarlılık (TACCC) odaklanarak sürekli olarak
iyileştirilmesi tavsiye edilmektedir.
Bu amaçla, ilgili kurumlar arasında sorunsuz veri akışının sağlanmasına, ulusal
kapasitenin oluşturulması ve sürdürülmesine yönelik yasal tedbirler uygulamaya
konulmalıdır.
Buna ek olarak, 525/2013/EU sayılı Tüzüğün 4.maddesi ile BMİDÇS 16/CP.1 sayılı
COP Kararı uyarınca gerekli olan düşük karbonlu kalkınma stratejilerinin ulusal
düzeyde geliştirilmesine yönelik ulusal sistemin (yetkiler, prosedürler ve yasal
dayanak) uygulamaya konulması tavsiye edilmektedir.
Buna göre, ülkenin Düşük Karbonlu Kalkınma Stratejilerinin hazırlanması,
benimsenmesi ve (BMİDÇS ve AB’ye) gönderilmesine yönelik sorumluluklar ve
prosedürler yasal tedbirlerle tanımlanmalıdır.
Page 83
75
Böylesi kurumsal, yasal ve prosedürel bir düzenleme, DKK amaç, azaltım hedefi ve
diğer ilgili politikalarla olan etki / bağlantıları açısından MRV'nin mevcut mevzuat
ilkelerine (başta Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmelik olmak üzere)
eklenerek usulüne uygun bir şekilde tamamlanmalıdır.
Enerji Verimliliği
Tablo 8. AB ve Türkiye arasında EV ile ilgili Mevzuatın Karşılaştırması
AB Mevzuatı Türkiye’deki Dengi Mevzuat
2012/27/EU sayılı Enerji Verimliliği
Direktifi 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu
2010/31/EU sayılı Binalarda Enerji
Performansı Direktifi
Binalarda Enerji Performansı
Yönetmeliği
Enerji ile ilgili ürünlerin çevreye duyarlı
tasarım gerekliliklerinin belirlenmesine
yönelik bir çerçevenin oluşturulmasına
dair 2009/125/EU sayılı Direktif
Enerji ile ilgili Ürünlerin Çevreye Duyarlı
Tasarımına İlişkin Yönetmelik
Enerji etiketlerine yönelik bir çerçevenin
oluşturulmasına dair 2017/1369/EU
sayılı Direktif
Ürünlerin Enerji ve Diğer Kaynak
Tüketimlerinin Etiketleme ve Standart
Ürün Bilgileri Yoluyla Gösterilmesi
Hakkında Yönetmelik
AB EV - DKK ile ilgili müktesebatının, kapsam, enerji verimliliğinin arttırılmasına
yönelik genel amaçlar (spesifik amaçlar hariç) ve binalara ve enerji performansı
gerekliliklerinin belgelendirilmesi ve hesaplanmasına yönelik spesifik atıflar açısından
Türkiye’nin mevzuatına eksiksiz bir şekilde aktarıldığı görülmektedir.
Ancak, Türkiye’de enerji verimliliğini ele alan mevzuat belgelerinin (kanunlar ve
yönetmelikler) büyük çoğunluğu, hatta tümü, sektöre yönelik en yeni AB mevzuatına
göre güncellenmelidir.
Aslına bakılırsa, Türkiye’nin enerji verimliliği mevzuatı temel olarak 2006/32/EC sayılı
Enerji Verimliliği Direktifi (çerçeve direktif) ile binalarda enerji verimliliğine ilişkin
2002/91/EC sayılı Direktife dayanmaktadır. Ancak, bu iki direktif de yakın zamanda
tadil edilerek, gerekliliklerinin güçlendirilmesi ve güncel, gelişmiş azaltım amaçlarına
odaklanılması sağlanmıştır.
Binalarda enerji verimliliğini etkileyen ana boşluklar aşağıdaki şekilde özetlenebilir:
Page 84
76
Çeşitli mevzuat belgeleri arasında uyum eksikliği,
Bina enerji performansının uygulamaya konulması sürecinde ilgili
kurumların yetkinlikleri ve sorumlulukları açısından açık ve net tanımların
bulunmaması,
Açık ve net, orantılı ve uygulamada geçerli yaptırımların bulunmaması,
Satıcı/alıcı/kiracı gibi tarafların EKB’nin etkileri/faydaları konusunda
farkındalık/bilgi eksikliği,123
Güncel AB mevzuatına uyum eksikliği,
Yetersiz teşvik sistemleri,
Yetersiz kontrol ve denetim sistemleri,
Sektör mevzuatı ile tanımlanan yükümlülüklere riayet edilmesi gereken son
tarihler konusunda güvenilirlik eksikliği ve belirsizliğin yükümlülerin
muhatabı olan halkın genel güvenini ve inancını olumsuz etkilemesi.124
Sonuç olarak, ülkenin 2012/27/EC ve 2010/31/EC sayılı AB Direktifleriyle olan
uyumsuzlukları ele almak için enerji verimliliği çerçevesini ve sektör (bina) mevzuatını
gözden geçirmesi tavsiye edilmektedir.
Bu bağlamda, aşağıda yer alan hukuki hususların öncelikli olarak ele alınması tercih
edilmelidir:
Düşük karbonlu kalkınmanın bir amaç olarak tanımlanması ve enerji
verimliliği mevzuatının bu sürece katkıda bulunacak şekilde düzenlenmesi,
Bütünleşik yaklaşımın ve bağlantılı diğer politikalarla sinerji ihtiyacının
vurgulanması,
Kesin emisyon hedefleri ve enerji verimliliği hedeflerine ulaşmak için
uygulanacak zaman çerçevesinin (olası ara mihenk taşları ve hedeflerle
birlikte) tanımlanması,
Bina stoklarında enerji verimliliği açısından ulusal bir hedefin ve bu hedefe
ulaşmaya yönelik zaman çerçevesinin tanımlanması (güvenilir teknik
senaryoların geliştirilmesiyle güvenilir ve ulaşılabilir hedeflerin temin
edilmesi),
Ülkedeki bina stoğunun düzenli aralıklarla sayılması ve enerji
performanslarının belirlenmesi,
123
Binalarda Enerji Verimliliği: AB ve Türkiye Mevzuatı. Binalarda Enerji Verimliliğinin Geliştirilmesi Teknik Yardım Projesi.
http://webdosya.csb.gov.tr/db/meslekihizmetler/ustmenu/ustmenu843.pdf Sayfa 30.
124 Örneğin, Binalarda Enerji Verimliliği Yönetmeliğinde en son gerçekleştirilen değişiklikle, bir gayrı menkulün ve/veya
dairenin satışı, alımı ve kiralanması gibi işlemlerde enerji kimliği sertifikası gerekliliğinin 2020 yılına kadar uygulamadan
kaldırılması öngörülmektedir.
Page 85
77
Ulusal bina stoğunda neredeyse sıfır enerji tüketen binalara ulaşma
hedefinin benimsenmesi (ve bu hedefe ulaşmak için uygulanacak ilgili
zaman çerçevesinin hazırlanması),
Binaların enerji performansının hesaplanması için ülkede uygulanan yöntem
açısından sağlanan sürekli tek tipliğin, 2010/31/EC sayılı AB Direktifi ile
tutarlılığının temin edilmesi,
Bina kodlarının binalarda yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yüksek
ürünlerin kullanımını destekleyecek şekilde yeniden düzenlenmesi,
Kamu kurumlarının enerji verimliliği yüksek binaların kullanılması ve satın
alınması konusunda rol modeli olması,
Kamu farkındalığının sürekli olarak arttırılmasının sağlanması ve ilgili
bilgilerin kolaylıkla erişilebilir ve anlaşılabilir olması,
Bina kullanıcılarının binalarının enerji verimliliğini arttırmak için
kullanabileceği mali teşviklerin (parasal teşvik, hibe) sağlanması.
Enerjiyle ilgili ürünlerin çevreye duyarlı tasarımı ve enerji etiketlemesi konusunda alt
sektörlere yönelik enerji verimliliği mevzuatı açısından, ilgili AB müktesebatı
Türkiye’nin mevzuat sistemine resmi olarak aktarılmıştır.
Bu bağlamda, AB tedbirlerine tatminkâr bir düzeyde uyum sağlanması amacıyla,
aşağıdaki hususların temin edilmesi şiddetle tavsiye edilmektedir:
Kamu kurumlarının enerji verimliliği yüksek ürün alma ve kullanma sürecine
aktif katılımının sağlanması,
İklim dostu seçimlerin yapılmasını temin etmek üzere kullanıcılara yönelik
sürekli farkındalık arttırma çalışmalarının yapılması,
Enerjiyle ilgili ürünlerin çevre performansının olası bilimsel/teknik
gelişmelerle tutarlı bir şekilde sürekli olarak değerlendirilmesi,
Tüketicilere sunulan bilgilere enerjiyle ilgili ürünlerin ekolojik profilinin de
dahil edilmesi.
Yenilenebilir Enerji – (Ulaştırma ve Tarım)
Tablo 9. AB ve Türkiye arasında Yenilenebilir Enerji (Ulaştırma ve Tarım) ile ilgili Mevzuatın
Karşılaştırması
AB Mevzuatı Türkiye’deki Dengi Mevzuat
2009/28/EC sayılı yenilenebilir
enerjinin teşviki Direktifi
Doğrudan ele alındığı düzenleme yoktur.
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının
Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Page 86
78
Kullanımına İlişkin 5346 sayılı Kanun
(Yenilenebilir Enerji Kanunu)
5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu
3 Mart 2003 tarih ve
2003/17/EC sayılı Avrupa
Parlamentosu ve Konsey
Direktifi ile tadil edilen dizel
yakıt ve benzin kalitelerine
ilişkin 13 Ekim 1998 tarih ve
98/70/EC sayılı Avrupa
Parlamentosu ve Konsey
Direktifi
Doğrudan ele alındığı düzenleme yoktur.
Motorin Türlerine Biyodizel
Harmanlanması Hakkında Tebliğ
PetrolPiyasasında Uygulanacak Teknik
Kriterler Hakkında Yönetmelik
(yalnızca tanım)
Alternatif yakıt altyapısının
kurulmasına dair 2014/94/EU
sayılı Direktif
Doğrudan ele alındığı düzenleme yoktur.
Araçların İmal, Tadil ve Montajı
Hakkında Yönetmelik
Yönetmeliğin 4.maddesinde,
2014/94/EU sayılı Direktife benzer
düzenlemeler yer almaktadır
(biyoyakıtlar + sentetik ve parafin
bazlı yakıtlar yönetmelikte ele
alınmamaktadır)
Gerçekleştirilen analize göre, biyoyakıtların üretimi ve kullanımı AB müktesebatıyla
tam olarak uyumlaştırılmış değildir.
Aslına bakılırsa, bu konu Türkiye’de genel (örneğin Yenilenebilir Enerji Kanunu
kapsamında) ya da özel (örneğin yakıt kalitesi mevzuatında) herhangi bir çerçeveyle
kapsamlı bir şekilde düzenlenmemektedir.
Konu oldukça yakın bir geçmişe dayansa da, azaltım potansiyeli ve yakıt kalitesinin
iyileştirilmesi açısından umut vericidir, ancak tarım sektörüyle olan bağlantılarından
bahsetmemektedir.
Bu nedenle, ülkenin bu boşluğu tamamlamak için hem enerjiye ilişkin çerçeve
mevzuatında hem de enerji sektörüne yönelik birincil ve ikincil mevzuatta (örneğin
yenilenebilir enerji) biyoyakıt üretimine ve teşvikine yönelik açık ve net hükümler
belirlemesi tavsiye edilmektedir.
Page 87
79
Böylesi bir süreçte, arazilerin ve biyolojik çeşitliliğin korunması ve tarım
uygulamalarına ilişkin mevzuata atıfta bulunulması tercih edilmelidir.
Biyoyakıt hükümlerinde, aşağıda yer alan hukuki hususlar AB’nin ilgili müktesebatıyla
tutarlı bir şekilde asgari standart olarak ele alınmalıdır:
Düşük karbonlu kalkınmaya yönelik azaltım amacına biyoyakıt hedefi
kapsamında katkıda bulunulması,
Biyoyakıt üretimi ve tedariki (yakıt tedarikçileri için) konusunda uygulanabilir
hedeflerin belirlenmesi. Bu hedefler evreler halinde ilerleyecek bir yaklaşıma
dayandırılmalı, Yenilenebilir Enerji ve sera gazı emisyonlarını azaltma
hedefleri bağlamında orta-uzun vadeye yayılmalıdır,
Biyoyakıtların çevre ve tarım üzerinde zararlı etkiler yaratmadan üretilmesini
sağlamak üzere biyoyakıtlara yönelik sürdürülebilirlik kriterlerinin
benimsenmesi,
Tadil edildiği şekliyle 98/70/EC sayılı Direktifle tutarlı bir şekilde biyoyakıt
kullanımında sera gazı emisyonları açısından elde edilen tasarrufların
yaşam döngüsü boyunca hesaplanması için bir yöntemin benimsenmesi,
Biyoyakıt tedarikçileri için bir takip, raporlama ve doğrulama sisteminin
aşamalı olarak kurulmasına yönelik yasal dayanağın benimsenmesi.
Bu Raporun 2. Bölümü’nde gerçekleştirilen analizde belirtildiği gibi, alternatif yakıt
altyapısının kurulmasına dair 2014/94/EU sayılı Direktif tadil edildiği haliyle 98/70/EC
sayılı Direktif açısından tamamlayıcı ama geçerli bir statüdedir.
Aslına bakılırsa, bu Direktif biyoyakıtların ve alternatif yakıtların ele alındığı
mevzuatın125 eksiksiz ve etkili bir şekilde uygulanmasını temin ederken, bu yakıtların
kullanıcılar tarafından kabul edilmesine odaklanmakta ve böylece, bu yakıtların
azaltım potansiyeline yönelik farkındalığın yaygınlaştırılmasına katkıda
bulunmaktadır.
Türkiye’nin “yenilenebilir enerji – ulaştırma ve tarım” çerçevesindeki sektöre yönelik
mevzuatı analiz edildiğinde, doğrudan karşılaştırılabilir herhangi bir hukuki tedbirin
henüz aktarılmadığı ve dolayısıyla, AB’nin ilgili müktesebatıyla görülen ilgili
uyumsuzlukların ele alınması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bu amaçla, Türkiye’nin aşağıda yer alan kilit hukuki hususları ulusal sektör mevzuatına
dâhil edilecek ilke ve tedbirler aracılığıyla ele alması tavsiye edilmektedir:
Alternatif yakıt altyapısına yönelik yeterli bir ağın geliştirilmesini amaçlayan
bir ulusal politikanın (strateji veya eylem planı gibi) hazırlanması. Bu
125
2014/94/EU Direktif kapsamının sadece biyoyakıtları değil, alternatif yakıtları da kapsadığını göz önünde bulundurunuz.
Türk mevzuatı bu direktif kapsamına uygun şekilde adapte edilmelidir.
Page 88
80
politikada, yakıt altyapısının kurulmasını, sektördeki ulusal potansiyelin
haritalandırılmasını ve değerlendirilmesini ve bunun sonucunda ilgili
hedeflerin belirlenmesini teşvik edecek tedbirlere yer verilmelidir. Burada,
ülke topraklarının yeterli düzeyde kapsama alınmasını sağlamak üzere
hedeflere aşamalı olarak ulaşılmasını sağlayacak evrelere dayalı bir zaman
çerçevesi kullanılmalıdır,126
Kamuoyunun ülke genelinde konuşlandırılmış olan yakıt altyapısının
kalitesi, miktarı, türü, konumu ve erişilebilirliği konusunda bilgilendirilmesi.
Ulaştırma:
Tablo 10. AB ve Türkiye arasında Ulaştırma ile ilgili Mevzuatın Karşılaştırması
AB Mevzuatı Türkiye’deki Dengi Mevzuat
3 Mart 2003 tarih ve 2003/17/EC sayılı
Avrupa Parlamentosu ve Konsey
Direktifiyle tadil edildiği şekliyle dizel
yakıt ve benzin kalitelerine ilişkin 13
Ekim 1998 tarih ve 98/70/EC sayılı
Avrupa Parlamentosu ve Konsey
Direktifi
Bire bir ele alındığı bir yönetmelik
BULUNMASA DA, mevzuatın 98/70/EC
sayılı Direktifle uyumlaştırılması için
aşağıdaki mevzuat belgeleri kabul
edilmiştir:127
Egzoz Gazı Emisyonu Kontrolü
Yönetmeliği
Petrol Piyasasında Uygulanacak Teknik
Kriterler Hakkında Yönetmelik128
Petrol Piyasasında Yapılacak Denetimler
ile Ön Araştırma ve Soruşturmalarda
Takip Edilecek Usul ve Esaslar Hakkında
Yönetmelik
Alternatif yakıt altyapısının kurulmasına
dair 2014/94/EU sayılı Direktif
Doğrudan ele alındığı düzenleme yoktur.
Araçların İmal, Tadil ve Montajı Hakkında
Yönetmelik
126
Yukarıda belirtildiği gibi, 2014/94/EU sayılı Direktifin kapsamı, amacı ve hedefleri uyarınca, Stratejinin sadece biyoyakıtları
değil, tüm alternatif yakıtları kapsaması gerektiğini unutmayın.
127 Liste, aşağıdaki belgeden alınmış ama yazarlar tarafından güncellenmiştir:
https://www.ab.gov.tr/files/SEPB/cevrefaslidokumanlar/cevre_muktesebati_uyum_calismalari_tablosu_word.pdf
128 Petrol Piyasasında Uygulanan Teknik Kriterlere ilişkin Yönetmelik, 10.9.2004 tarihli ve 25579 sayılı Resmi Gazete, Son
Güncelleme: 2014.
Page 89
81
Yönetmeliğin 4.maddesinde,
2014/94/EU sayılı Direktife benzer
düzenlemeler yer almaktadır
(biyoyakıtlar + sentetik ve parafin
bazlı yakıtlar yönetmelikte ele
alınmamaktadır)
Avrupa Parlamentosu ve Konsey’in
Hafif Hizmet Taşıtlarından (M1
kategorisi) Çıkan CO2 Emisyonlarını
Azaltmaya Yönelik Yeni Binek
Otomobillerinin Emisyon Performans
Standartlarını Ortaya Koyan (AT)
443/2009 sayılı Tüzüğü
Doğrudan ele alındığı düzenleme yoktur.
Hazırlıklar devam etmektedir.
Tadil edilecek/yayımlanacak mevzuatın
başlığı: Hafif hizmet taşıtlarından
kaynaklanan karbondioksit emisyonlarının
azaltılması amacıyla yeni yolcu taşıtlarına
yönelik emisyon performans standartları
belirleyen yönetmelik (Olası yayımlanma
tarihi: 2019’un birinci yarısı)
Avrupa Parlamentosu ve Konsey’in
Hafif Hizmet Taşıtlarından (N1
kategorisi) Çıkan CO2 Emisyonlarını
Azaltmaya Yönelik Yeni Hafif Ticari
Araçların Emisyon Performans
Standartlarını Oluşturan (AB) 510/2011
sayılı Tüzüğü
Doğrudan ele alındığı düzenleme yoktur.
Hazırlıklar devam etmektedir.
Tadil edilecek/yayımlanacak mevzuatın
başlığı: Hafif hizmet taşıtlarından
kaynaklanan karbondioksit emisyonlarının
azaltılması amacıyla yeni yolcu taşıtlarına
yönelik emisyon performans standartları
belirleyen yönetmelik (Olası yayımlanma
tarihi: 2019’un birinci yarısı)
1999/94/EC sayılı Yeni Tip Binek
Otomobillerinin Satışı esnasında
Karbondioksit Emisyonu ve Yakıt
Tüketimi Konusunda Tüketici Bilgilerinin
Hazır Bulundurulması ile ilgili Direktif
(AK Taşıt Etiketleme Direktifi)
Yeni Binek Otomobillerin Yakıt Ekonomisi
ve CO2 Emisyonu Konusunda
Tüketicilerin Bilgilendirilmesine İlişkin
Yönetmelik
2009/33 sayılı temiz ve enerji verimli
araçların teşviki Direktifi
Doğrudan ele alındığı düzenleme yoktur.
Ulaşımda Enerji Verimliliğinin
Artırılmasına İlişkin Usul ve Esaslar
Hakkında Yönetmeliğin ilgili maddeleri
Denizyolu taşımacılığı kaynaklı karbon
dioksit (CO2) emisyonlarının izlenmesi, Doğrudan ele alındığı düzenleme yoktur.
Page 90
82
raporlanması ve doğrulanmasına ilişkin
2015/757/EU sayılı Tüzük
Türkiye’deki mevzuat sistemi, yakıt kalitesi konusunu petrol ve dizel yakıtlara odaklı
bir bakış açısıyla genel olarak ele almaktadır.129
Buna karşın, özellikle tüm yakıtları kapsayan ve yakıt kalitesi standartlarıyla ve yakıtla
bağlantılı emisyon azaltma hedefleriyle bağlantılandırılmış bir takip ve raporlama
sisteminin benimsenmesi hususunda bazı boşluklar gözlenmektedir.
Kapsamın biyoyakıtların da ele alınmasını sağlayacak şekilde genişletilmesinin yanı
sıra, mevcut mevzuat tadil edilmiş haliyle 98/70/EC sayılı AB Direktifine tam uyum
sağlanması amacıyla tercihen güçlendirilmeli ve güncellenmelidir.
Daha ayrıntılı değerlendirmek gerekirse, izleme ve raporlama sisteminin kapsamının
petrol, dizel ve tüm alternatif yakıtları (öncelikle biyoyakıtları) ve bunların yaşam
döngüsündeki sera gazı emisyonlarını da ele alacak şekilde dikkatlice
değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede, mevzuat hükümlerinde aşağıdaki öncelikler ele alınmalıdır:
Yaşam döngüsü sera gazı emisyonlarının tanımının ve hesaplama
yönteminin tadil edildiği şekliyle 98/70/EC sayılı Direktifin 7.maddesi ve Ek
I’iyle tutarlı olarak uygulamaya konulması,
Yaşam döngüsü sera gazı emisyonları konusunda yakıt tedarikçilerinin
üstlendiği görevlerin izlenmesi ve raporlanmasına yönelik bir sistemin
kurulması,
Yaşam döngüsü sera gazı emisyonlarının azaltılması için tedarikçilere
uygulanacak bağlayıcı hedeflerin evrelere dayanan bir yaklaşımla
belirlenmesi.
AB’nin karayolu ulaşımında emisyon performans standartlarına ilişkin ulaştırma
müktesebatına bakıldığında, analizde Türkiye mevzuatının hem yürürlükteki hem de
hazırlık aşamasındaki düzenlemeler açısından iyi bir ilerleme kaydettiği görülmektedir.
Buna karşın, söz konusu Raporun hazırlandığı an itibarıyla, başta yeni tip hafif hizmet
taşıtlarının emisyon performans gerekliliklerini belirleyen 443/2009/EC ve 510/2011
sayılı Tüzükler olmak üzere, AB ile tam uyumun sağlanması için mevcut boşlukların
yeni mevzuatla giderilmesi çok önemli olacaktır.
129
Biyoyakıt rejimine uygunluk konusunda önceki sektörel boşluk analizi tablosuna bakınız.
Page 91
83
Aslına bakılırsa, bu konu ulusal hukuk sisteminde tam bir boşluk olarak görülmektedir.
Daha ayrıntılı olarak ele alındığında, aşağıda yer alan hukuki hususların öncelikli
olarak ele alınması gerekmektedir:
Hafif hizmet taşıtlarına yönelik olarak AB’nin yürürlükteki düzenlemelerinde
sunulan yönteme göre belirlenecek bir dizi emisyon performans
gerekliliklerinin benimsenmesi (ulusal filoda ortalama özgül CO2 emisyonları
için belirlenen hedefe dayalı bir izleme ve raporlama sisteminin
oluşturulması ve burada Tüzüğün Ek I’inde tanımlanan hesaplama
kriterlerinin kullanılması),
Hedeflerin şiddetini zaman içerisinde arttırmak amacıyla, hafif hizmet
taşıtlarına yönelik emisyon hedeflerinin evrelere dayalı bir zaman
çerçevesine göre belirlenmesi,
Taşıt imalatçılarının üstleneceği görevlerin açık ve net bir şekilde
tanımlanacağı bir izleme ve raporlama sisteminin uygulamaya konulması,
Uyumsuzluk karşısında etkin para cezası uygulanması.
443/2009/EU ve 5010/2011/EU sayılı emisyon performans standartları Tüzükleri ile
motorlu taşıtların emisyonlar açısından tip onayına ilişkin 715/2007/EC sayılı Tüzük
(Euro 5 ve Euro 6 rejimleri) arasındaki bağlantı ışığında, 715/2007/EC sayılı Tüzüğün
de ulusal hukuk sisteme doğru bir şekilde aktarılması ve uygulanması tavsiye
edilmektedir.
Denizyolu taşımacılığından kaynaklanan emisyonlar açısından bakıldığında,
denizyolu taşımacılığından kaynaklanan CO2 emisyonlarının izlenmesi, raporlanması
ve doğrulanmasına ilişkin 2015/757/EU sayılı yeni AB Tüzüğünün henüz iç hukuka
aktarılmadığı görülmektedir.
AB tarafından en son yayımlanan “Türkiye İlerleme Raporu”nda deniz taşımacılığına
yönelik mevzuatın uyumlaştırılması doğrudan bir atıfla ele alınmasa da, bu konu
Türkiye’nin taşımacılık sektörünün dünyadaki rekabet gücü açısından önem
taşımaktadır.
Bölüm 2’de halihazırda belirtildiği gibi, 757/2015 sayılı Tüzük (AB) uyarınca denizyolu
taşımacılığından kaynaklanan CO2 emisyonlarının maliyet-etkin bir şekilde
azaltılmasını teşvik etmek amacıyla, Avrupa Ekonomik Alanı (EEA) Devletleri, İzlanda
ve Norveç dâhil olmak üzere, bir Üye Devletin topraklarındaki limanlara gelen,
limanlarda duran veya limanlardan ayrılan gemilerin (5000 gros ton’dan büyük
gemilerin) karbondioksit (CO2) emisyonlarının ve ilgili diğer bilgilerinin doğru bir şekilde
izlenmesi, raporlanması ve doğrulanması gerekmektedir. Mevzuatta “doğrulayıcı
765/2008 sayılı Tüzük (AK) ve ilgili düzenlemeler nezdinde ulusal bir akreditasyon
kuruluşu tarafından akredite edilmiş ve bu akreditasyon kapsamında doğrulama
Page 92
84
çalışmaları yapan bir tüzel kişilik olarak tanımlanmaktadır”. Atıfta bulunulan 756/2008
sayılı Tüzük (AK) “ulusal akreditasyon kuruluşu bir Üye Devlette, devletin verdiği
yetkiyle akreditasyon faaliyetleri yürüten tek kuruluş” olarak tanımlanmaktadır. Bu
durum, Türkiye’de denizcilik alanında faaliyet gösteren taraflar açısından bir
dezavantaj oluşturabilir.
Denizcilikle bağlantılı emisyonların ulusal sera gazı azaltma amaçlarına dâhil
edilmesine yönelik daha kapsamlı çalışmaların bir parçası olarak, 2015/757/EU sayılı
Tüzüğün, Türkiye’nin mevzuat sistemine aktarılması tavsiye edilmektedir.
Bu amaçla, aşağıda yer alan alanların ele alınması gerekmektedir:
2015/757/EC sayılı Tüzükte belirtilen gerekliliklere göre bir CO2 MRV
sisteminin oluşturulması,
MRV uygulamasının kapsamı ve eşiklerinin belirlenmesi,
En önemli şirketlerin MRV kapsamında üstleneceği görevlerin belirlenmesi,
Şeffaf bir doğrulama sisteminin oluşturulmasının sağlanması,
MRV yükümlülüklerine riayet etmeyen gemi şirketlerine yönelik etkin idari ve
cezai yaptırımların benimsenmesi.
Son olarak, a) tüketiciler ve bilgilendirme ve b) kamu kurumlarının aktif katılımı
konusunda İklim Müktesebatı açısından, tüketicilere ilişkin mevzuatın AB
gereklilikleriyle tatminkâr bir uyum düzeyinde sağlandığı (otomobil etiketleme rejimi),
ancak ikinci hususun kayda değer boşluklar sergilediği görülmektedir.
Aslına bakılırsa, kamu alımlarında ve kamu hizmetlerinde temiz ve enerji verimliliği
yüksek karayolu taşıtlarının teşvik edilmesine ilişkin 2009/33/EC sayılı AB Direktifini iç
hukuka aktaran ve uygulamaya koyan ulusal herhangi bir mevzuat belgesi
bulunmamaktadır.
AB’nin düşük karbonlu kalkınma politikasının ana dayanaklarından biri olarak görülen
ve kamu kurumlarının alımlarında rol modeli olarak hareket etmesini şart koşan bu
husus büyük önem taşımaktadır.
Bu bağlamda, mevcut mevzuatın aşağıda yer alan hususları içerecek şekilde ele
alınması gerekmektedir:
Kamu kurumlarının/sözleşme makamlarının karayolu taşıtlarına ilişkin
alımlarında yaşam döngüsü boyunca kullanılan enerji, çevre üzerindeki etki,
yakıt ekonomisi ve CO2 emisyonları ile ilgili hususları göz önünde
bulundurması,
Yukarıda belirtilen kriterlerin kamu alımlarının teknik şartnamelerinde kabul
kriterleri olarak kullanılması,
Page 93
85
Yukarıda belirtilen kriterlerin kamu alım prosedürlerine tabi olmayan alım
kararlarında göz önünde bulundurulması.
Atık:
Tablo 11. AB ve Türkiye arasında Atık ile ilgili Mevzuatın Karşılaştırması
AB Mevzuatı Türkiye’deki Dengi Mevzuat
2008/98/EC sayılı atık Direktifi Atık yönetimi yönetmeliği
1999/31/EC sayılı atık depolama
alanları Direktifi
Atıkların Düzenli Depolanmasına dair
Yönetmelik
Türkiye’nin atık sektörüne ilişkin mevzuatı, AB’nin ilgili müktesebatıyla kayda değer bir
uyum düzeyi sergilemektedir.
Buna karşın, özellikle düzenli depolama sistemi ve denetim prosedürleri açısından AB
müktesebatıyla tutarlılığın sürekli olarak sağlanması gerekmektedir.
Ayrıca, atıkların yeniden kullanılmasını ve geri dönüştürülmesini sağlamak amacıyla,
hanelerden kaynaklanan zararsız atıkların depolanma oranının sürekli olarak
azaltılmasına yönelik hedefler etkin bir şekilde gerçekleştirilmelidir.
Buna ek olarak, Bölüm 2’de belirtildiği gibi, AB atık yönetiminin en önemli
unsurlarından biri olan atık hiyerarşisinin daha fazla vurgulanması gerekmektedir.
Bu amaçla, atık önleme, azaltma, yeniden kullanım, geri dönüşüm ve son olarak
bertaraf süreçleriyle ilgili amaçlar, AB’ye belirli ölçüde denk bir rejimi öngören ama
AB’nin bu konudaki duruşuna tam olarak uyum sağlamayan mevcut hükümlere
kıyasla, daha açık ve net hükümlerle vurgulanmalıdır.
Aslına bakılırsa, atık hiyerarşisinin yasal dayanağının geliştirilmesi, atık yönetim
sisteminin doğru bir şekilde uygulanması ve yürütülmesi açısından olumlu bir etki
yaratacaktır.
Zira tatminkâr bir uyumlaştırma sağlanmış olsa da, özellikle uygulama ve yaptırım
süreçlerinde zayıflıklar görülmektedir. İzin, takip, denetim, yaptırım ve raporlama
tercihen geliştirilmesi gereken alanlardır. Ulusal yetkili makamlara etkin denetim
görevlerinin verilmesi tavsiye edilmektedir. Bu bağlamda, ulusal düzenlemeler ile
uygulama ve yaptırım sorumluluklarının açık ve net bir şekilde tanımlanması öncelikli
olarak sağlanmalıdır. Buna paralel olarak, mevzuatta uyumsuzluk sergileyen
işletmecilere karşı etkin ve caydırıcı yaptırımlar öngörülmelidir.
Page 94
86
Tarım:
Tablo 12. AB ve Türkiye arasında Tarım ile ilgili Mevzuatın Karşılaştırması
AB Mevzuatı Türkiye’deki Dengi Mevzuat
Ortak Tarım Politikası (CAP)
Ortak tarım politikası çerçevesinde
uygulanan destek programları nezdinde
çiftçilere doğrudan ödeme yapılmasına
ilişkin kuralları belirleyen ve 637/2008
sayılı Konsey Tüzüğü (EC) ve 73/2009
sayılı Konsey Tüzüğünü yürürlükten
kaldıran Tüzük
352/78 (EEC), 165/94 (EC), 2799/98
(EC), 814/2000 (EC), 1290/2005 (EC)
ve No 485/2008 (EC) sayılı Konsey
Tüzüklerini yürürlükten kaldıran Ortak
Tarım Politikasının (CAP) finansmanı,
yönetimi ve gözetimine ilişkin Tüzük
Doğrudan ele alındığı bir politika yoktur.
Ancak Tarım Kanunu (özellikle 4, 1920,21,22,23.
Maddeleri)
2018 Yılında Yapılacak Tarımsal Desteklemelere İlişkin Karar
(2018/11140 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı); Bitkisel Üretime
Destekleme Ödemesi Yapılmasına Dair Tebliğ; Çiftçi Kayıt
Sistemi Yönetmeliği; Tarımsal Yayım ve Danışmanlık
Yönetmeliği; 2017/34 sayılı Tarımsal Yayım ve Danışmanlık
Hizmetlerine Destekleme Ödemesi Yapılması Hakkında
Tebliğ
İyi Tarım Uygulamaları Yönetmeliği
91/676/EEC sayılı Nitrat
Direktifi Tarım
kaynaklarından gelen
nitratların neden olduğu
kirliliğe karşı suların
korunması
Tarım kaynaklarından gelen nitratların neden
olduğu kirliliğe karşı suların korunması
Tarım kaynaklardan gelen nitratların neden olduğu
kirliliğe karşı suların korunmasına yönelik iyi tarım
uygulamaları tebliği
Arazi Kullanımı, Arazi
Kullanım Değişikliği ve
Ormancılık (AKAKDO) konulu
529/2013/EU sayılı Kararı
Doğrudan ele alındığı bir Yönetmelik yoktur. Ancak
aşağıdaki Kanun ve Yönetmelikler ile bağıntılıdır.
Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu
Mera Kanunu
Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair
Tarım Reformu Kanunu Uygulama Yönetmeliği
2019/9 sayılı Tebliğ ve Bakanlar Kurulu Kararı-
Çevre Amaçlı Tarım Arazilerini Koruma Programı
(ÇATAK)
Yakın zamanda yayımlanan CAP (2014-2020), iklimle ilgili sorunları daha çok iklim
dostu çiftçilik uygulamaları kapsamında, çiftçilere yönelik yeni bir yeşil teşvik ödeme
sistemi ile ele almaktadır. Bu sisteme göre, çiftçiler çevre ve iklim açısından faydalı
olan üç zorunlu uygulamaya riayet ettiklerini ortaya koyabilmeleri halinde doğrudan
yeşil teşvik ödemesi almaktadır. Bu yükümlülükler:
Page 95
87
Ürün çeşitlendirme
Çayırların kalıcılığının sağlanması
Ekoloji odaklı alanlar
Öte yandan, Türkiye’de çiftçilere veya işletmelere yönelik tarım destek ödemeleri
kısıtlıdır ve henüz iklimle ilgili konularda bir ön koşula tabi değildir. En önemli doğrudan
ödemeler, Türkiye’de 2013-2015 döneminde yapılan toplam ödemenin %45’ini temsil
eden “mazot” veya “gübre” ödemeleridir.130
AB’nin Nitrat Direktifi, temel olarak alıcı ortamın tarım faaliyetlerinden dolayı nitratla
kirlenmesini önlemeyi amaçlamaktadır. Bu amaca uygun olarak, tarımsal nitrat
girdisinin azaltılması hedeflenmektedir. Nitrat girdisini azaltan tedbirlerin bazıları
şunlardır:
Azotlu gübre uygulamasının azaltılması
Arazilerde nitrifikasyon inhibitörlerinin kullanılması
Hayvan beslenme düzenlerinin nitrat miktarını azaltacak şekilde
düzenlenmesi
Ürünlerde nitrat kullanım verimliliğinin arttırılması
Türkiye’de tarım kaynaklarından gelen nitratların neden olduğu kirliliğe karşı suların
korunması ile ilgili Yönetmelik ve İyi Tarım Uygulamaları Yönetmeliği ile
entegrasyonun sağlanması için benimsenen tarım kaynaklarından gelen nitratların
neden olduğu kirliliğe karşı suların korunmasına yönelik İyi Tarım Uygulamaları
Kanunu Tebliği, tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan N2O emisyonlarının aşağıya
çekilmesi için nitrat girdilerinin azaltılması açısından AB’nin Nitrat Direktifi ile aynı
doğrultudadır. Buna ek olarak Organik Tarım Kanunu, Tohumculuk Kanunu, Tarımda
Kullanılan Kimyevi Gübre Yönetmeliği ve Analize Göre Gübre Kullanımı Yönetmeliği
doğrudan nitrat girdisinin azaltılmasını sağlayabilecek hükümler yer almaktadır.
Tarım arazilerinin yönetimi açısından AKAKDO sektörü proje kapsamında ele
alınmasa da, AB’nin AKAKDO Kararı da göz önünde bulundurulmalıdır. Çünkü bu
kararda, Türkiye’nin İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı’nda tarım sektöründen
kaynaklanan sera gazı emisyonlarının azaltılması açısından ifade edilen bazı önemli
tarım tedbirlerine atıfta bulunulmaktadır. Ayrıca, 2016 İlerleme Raporu131 Türkiye'nin
arazi kullanımı, arazi kullanım değişikliği ve ormancılıkla ilgili faaliyetlerden
130
Türkiye Cumhuriyeti (2015), "OECD Gıda ve Tarım Değerlendirmesi: Türkiye’de Tarımda Üretkenlik ve Sürdürülebilirlik için
İnovasyon: Anket”, Türkiye Cumhuriyeti’nin OECD’ye iletilen yanıtları.
131 Avrupa Komisyonu, Türkiye 2016 Reporu, Brüksel, 9.11.2016 SWD(2016) 366 final. See:
https://www.ab.gov.tr/files/pub/2016_progress_report_en.pdf; p.88.
Page 96
88
kaynaklanan sera gazı emisyonları ve ortadan kaldırımları ile ilgili hesaplama
kurallarına ilişkin Karar ile uyumlu olması gerektiğini vurgulamaktadır.
GTHB bünyesinde çeşitli daire başkanlıkları bu konuda faaliyetler ve farklı projeler
yürütmektedir. Tarımsal Çevre ve Doğal Kaynakları Koruma Daire Başkanlığı / İklim
Değişikliği ve Uyum Çalışma Grubu Bakanlığın iklim değişikliğiyle ilgili konulardaki
irtibat noktası olarak görev yapmakta ve sadece iklimle ilgili projeler yürütmekle
kalmayarak, diğer projelerde de paydaş olarak yer almaktadır. Ayrıca, Orman Genel
Müdürlüğü ile birlikte AKAKDO konusunda sera gazı envanterinin hazırlanmasından
sorumludur.
Page 97
89
4. Düşük Karbonlu Kalkınmaya Yönelik Yönetişim ve Kurumsal
Çerçeve
İklim değişikliğine yönelik olarak, uluslararası politikada ortaya çıkan hususların ele
alınması amacıyla, belirli bir kurumsal ve yönetişim kapasitesinin sağlanması gerektiği
kabul edilmektedir. BMİDÇS Ek I taraflarının talebiyle, OECD bu konuyu 2003 yılında
“Kurumsal Kapasite ve İklim Eylemleri” (Willems ve Kevin, 2003) başlıklı belgeyle ele
alan ilk kuruluşlardan biri olmuştur132. Söz konusu belgede, kapasite “görevleri yerine
getirme, sorunları çözme, amaçları belirleme ve hedeflere ulaşma kabiliyeti” olarak
tanımlanmıştır (Fukuda-Parr ve ark., 2002133, içeren: Willems ve Kevin, 2003). Buna
karşın, bir ülkenin bir görevi yerine getirme, bir sorunu çözme veya bir amaca ulaşma
kabiliyetini sağlayan veya sağlamayan nedir? Birçok açıdan bu sorunun yanıtı ülke
özelinde verilmelidir, çünkü bir ülkenin iklim değişikliği gibi belirli bir soruna olan yanıtı
kendi karmaşık tarihinde, kurumsal yapılanmasında ve sosyal dokusunda
yatmaktadır. Bu hususun da göz önünde bulundurulmasıyla, kurumsal (ve insan) ve
yönetişim kapasiteleri 5 adımda incelenmektedir:134
Analiz edilecek kurumlar (ve sektörler) yönetişimle ilgili hususların göz
önünde bulundurulması amacıyla seçilir,
Kurum performansının doğrudan etkisi, çıktılara odaklanılarak incelenir,
Yapısal, kurumsal, organizasyonel ve bireysel bağlam değerlendirilir,
Personel teknoloji hizmetleri, bilgi birikimi ve fonlar gibi girdi ve kaynaklar
incelenir,
Kurumlar ve kurumsal ağlar daha derinlemesine ele alınır.
4.1. Türkiye’de Düşük Karbonlu Kalkınma Alanında Faaliyet Gösteren
Kurumlar
Türkiye’de düşük karbonlu kalkınma alanının öncü kurumu, iklim değişikliğine yönelik
politika ve düzenlemelere ilişkin çalışmaların da koordinasyonunu üstlenen Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı’dır (ÇŞB). Bakanlığın Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü
bünyesinde, “İklim Değişikliği Dairesi Başkanlığı” görev yapmaktadır. ÇŞB aynı
zamanda BMİDÇS kapsamında, Ulusal İrtibat Noktası olarak da hizmet vermektedir.
132 Willems, S. ve Baumert, K., 2003, Kurumsal Kapasite ve İklim Eylemleri, OEC ve IEA UNFCCC Ek I Uzman Grubu için
hazırladığı bilgilendirme notları (http://www.oecd.org/env/cc/21018790.pdf) 133
Fukuda-Parr, S., Lopes, C. & Malik K., 2002, “Genel Bakış: Kapasite Geliştirme için Kurumsal İnovasyonlar”, Capacity for
Development, New Solutions to Old Problems, UNDP-Earthscan.
134 EuropeAid, Araç ve Yöntem Serisi, RD1, Kurumsal Değerlendirme ve Kapasite Geliştirme, EC 2007
Page 98
90
ÇŞB, ana koordinasyon mercii olarak İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi
Koordinasyon Kurulu (İDHYKK)135 aracılığıyla, iklim değişikliği etkilerinin azaltılması
ve uyum çalışmalarının yürütülmesine yönelik üst düzey uygulamaların
koordinasyonundan da sorumlu kurumdur. Bu görevi çerçevesinde, Bakanlık sadece
iklim değişikliği değil, aynı zamanda uyum çalışmaları alanında da dolaylı
sorumlulukları ve/veya bağlantıları bulunan ilgili diğer bakanlık, kurum, kuruluş ve
STK’lar ile birlikte hizmet vermektedir.136
4.1.1. Kurumsal Yapı
ÇŞB, İklim Değişikliği Dairesi Başkanlığı’nın kurumsal yapısı aşağıda yer alan
birimlerden oluşmaktadır:
İklim Değişikliği Uyum Şube Müdürlüğü – Birimde Şube Müdürüyle birlikte 7 kişi
görev yapmaktadır.
Politika ve Strateji Geliştirme Şube Müdürlüğü - Birimde 4 kişi görev
yapmaktadır.
Sera Gazlarının İzlenmesi ve Emisyon Ticareti Şube Müdürlüğü - Birimde 9 kişi
görev yapmaktadır.
Ozon Tabakasının Korunması Şube Müdürlüğü – Düşük karbonlu kalkınma ile
bağlantısı yoktur.
İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu‘nun (İDHYKK) mevcut
kurumsal yapısı, “İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu Çalışma
Usul ve Esasları Hakkında Yönerge” uyarınca şekillenmektedir. Yönerge, İDHYKK’nin
çalışma usul ve esaslarını düzenlemektedir. Yönergenin 4.maddesine göre, Başkan,
Çevre ve Şehircilik Bakanıdır. Kurulun diğer üyeleri Avrupa Birliği Bakanlığı, Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Maliye
Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı,
Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı,
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği
(TÜSİAD), ve Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) olarak
sayılmaktadır.
İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu bünyesinde aşağıda yer alan
Çalışma Grupları faaliyet göstermektedir:
135
http://www2.dsi.gov.tr/iklim/koordinasyon_kurulu/iklim_degisikligi_koordinasyon_kurulu.pdf; İklim Değişikliği Koordinasyon
Kurulu’nun (İDKK) adı 2013 yılında İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu (İDHYKK) olarak
değiştirilmiştir. Kurul, 20 kurum ve kuruluştan, 7 çalışma grubundan, bir Danışma Grubu ve Sekreterlikten oluşmaktadır.
136 Türkiye Ulusal İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi ve Eylem Planı (2. Baskı), Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ankara, 2012
Page 99
91
Sera Gazı Emisyon Azaltımı Çalışma Grubu
İklim Değişikliğinin Etkileri ve Uyum Çalışma Grubu
Sera Gazı Emisyon Envanteri Çalışma Grubu
Finansman Çalışma Grubu
Teknoloji Geliştirme ve Transferi Çalışma Grubu
Eğitim, Bilinçlendirme ve Kapasite Geliştirme Çalışma Grubu
Hava Yönetimi Çalışma Grubu
İDHYKK’nin çalışma gruplarının dördü ÇŞB başkanlığında, diğerleri ise şu kurumların
koodinasyonunda çalışmalarını yürütmektedir: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK),
Hazine Müsteşarlığı (HM) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (BSTB) (Şekil 3).
Şekil 3. İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu Çalışma Grupları
4.1.2. Yönetişim, Sorumluluk ve Yetkinlikler
İlgili kurumların ana sorumluluk ve yetkinlikleri ile iklim değişikliği bağlantılı konularda
görev yapan personelin sayıları aşağıda yer alan Tablo 13’te sunulmaktadır.
Tablo 13. Ana Kurumsal Sorumluluk ve Yetkinlikler
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (ÇŞB)
Kurumsal Yapı Görevler
İklim Değişikliği Uyum
Şube Müdürlüğü
Birimde, Şube Müdürü dâhil
olmak üzere 7 uzman görev
yapmaktadır.
Uluslararası anlaşmalar ve kuruluşlar kapsamında, iklim
değişikliği etkileri, etkilenme olasılığı ve uyum ile ilgili ulusal ve
uluslararası koordinasyonu sağlamak, politika ve strateji
geliştirmek, mevzuat hazırlamak ve ulusal ve yerel işbirliği
çalışmalarını koordine etmek.
İklim değişikliği kapsamında teknoloji transferi ve finansman
konularında ulusal koordinasyonu sağlamak.
Görev alanı ile ilgili uluslararası kuruluşlar için ulusal odak
noktası olarak görev yapmak
İDHYKK
ÇŞB
Sera Gazı Emisyon Azaltımı ÇG
ÇŞB
İklim Değişikliğinin Etkileri ve Uyum ÇG
ÇŞB
Sera Gazı Emisyon Envanteri ÇG
TÜİK
Finansman ÇG
Hazine Müsteşarlığı
Teknoloji Geliştirme ve Transferi ÇG
BSTB
Eğitim, Bilinçlendirme ve Kapasite Geliştirme
ÇG
ÇŞB
Hava Yönetimi ÇG
ÇŞB
Danışmanlar
Atanan
Sekreterlik
ÇŞB
Page 100
92
İklim Değişikliği Daire Başkanlığı’nca verilecek benzer görevleri
yerine getirmek.
Politika ve Strateji
Geliştirme Şube
Müdürlüğü
Birimde, Şube Müdürü dâhil
olmak üzere 4 uzman görev
yapmaktadır.
İklim değişikliği etkilerinin azaltılması, uyum, teknoloji transferi
ve finansman konusunda ulusal ve uluslararası gelişmeleri takip
etmek değerlendirmek ve uygulamak (ya da uygulatmak).
Görev alanı ile ilgili ulusal, bölgesel, uluslararası kurum ve
kuruluşlarla iş birliği yapmak.
Kamuoyunun bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesine yönelik
çalışmalar yapmak.
İklim Değişikliği Daire Başkanlığı’nın sorumluluklarına ilişkin
mevzuat hazırlamak ve bu mevzuatın uygulanmasını sağlamak.
İklim değişikliğine (ve ozon tabakasının korunmasına) yönelik
anlaşmalar ve protokoller açısından ulusal odak noktası olarak
görev yapmak.
Sera Gazlarının İzlenmesi
ve Emisyon Ticareti Şube
Müdürlüğü
Birimde, Şube Müdürü dâhil
olmak üzere 9 uzman görev
yapmaktadır.
Proje ve piyasa tabanlı faaliyetler konusunda çalışmalar
yürütmek, sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik
emisyon ticareti kapsamında mevzuat hazırlamak ve bu
mevzuatın uygulanmasını ve yürütülmesini sağlamak.
Uluslararası alanda sera gazı emisyonlarının azaltılması
açısından ortaya konulacak mali araçlar kapsamında yürütülen
çalışmaların uyumlaştırılmasını koordine etmek.
İklim değişikliğine neden olan sera gazı emisyonlarını ulusal
düzeyde izlemek ve ilgili kurumlarla iş birliği içerisinde ulusal
teşvik planlarını hazırlamak, raporlamak ve denetlemek.
Görev alanıyla ilgili olarak ulusal, bölgesel ve uluslararası
kurumlarla iş birliği yapmak.
Daire Başkanı’nın çalışmalarına yönelik mevzuat hazırlamak ve
bu mevzuatı uygulamak.
Bir üst karar verme mercii olan İDYHKK, iklim değişikliğiyle mücadele etmek, hava
kirliliğini önlemek ve Türkiye’nin BMİDÇS ve AB kapsamındaki statüsüne ilişkin uygun
iç ve dış politikaları belirlemeye yönelik tüm çalışmaları koordine etmek amacıyla,
gerekli olan tüm tedbirleri almakla sorumludur. Buna ek olarak İDHYKK, Uzun Menzilli
Sınır Ötesi Hava Kirliliği Sözleşmesi ve Protokolleri’nin takibinden ve iç mevzuattan
doğan yükümlülüklerden de sorumludur.
Kamu yönetiminin137 ana politika yapma süreçlerini etkileme kabiliyeti olarak
açıklanan tanımı ve iklim değişikliği sorunu göz önünde bulundurulduğunda, aşağıda
yer alan tabloda sunulan örtüşen politika ve tedbirler tespit edilmektir (Kamu
yönetiminin siyasi istikrar, söz hakkı ve hesap verebilirlik, iklim konusunda sağlam
137
Willems S., K. Baumert, Kurumsal Kapasite ve İklim Eylemleri, OECD ve IEA, 2003
Page 101
93
politikaların uygulanması ve sağlam bir iş ortamının sağlanması, sivil hizmetlerin
bağımsızlığı, yeterli kaynak toplama kabiliyeti, hukukun üstünlüğü ve yolsuzlukla
mücadele unsurlarını da içerdiği unutulmamalıdır).
Tablo 14. Türkiye’de İklim Değişikliği Alanında Faaliyet Gösteren Kurumların Örtüşen Politika
ve Tedbirleri
Politika/Tedbir Politika / tedbir tipi
Statü Amaç Etkilenen SG
Yürütme Kurumu
Gönüllü emisyon ticareti, yenilenebilir enerji destekleri, devlet yardımları
Ekonomik Yürürlükte Fosil yakıttüketiminin azaltılması
Tümü ÇŞB
Aday ülke olarak üstlenilen AB gereklilikleri
Hukuki, Mali Yürürlükte/ plan aşamasında
Mevzuatın ve uygulamanın uyumlaştırılması ve altyapı yatırımları
Tümü
ÇŞB ve ilgili diğer bakanlıklar
Ulusal İklim Değişikliği Strateji ve Eylem Planı
Hukuki, Ekonomik, Mali, Araştırma, Bilgilendirme
Yürürlükte
Sektörlerde emisyon azaltımı: ulaştırma, atık, enerji ve ormancılık
Tümü
ÇŞB ve ilgili diğer bakanlıklar
Yerel İklim Politikaları
Hukuki, Ekonomik
Uygulamada
Ulaştırma, atık, enerji ve ormancılık alanlarında emisyonların azaltılmasına yönelik tedbirler
Tümü Yerel
yönetimler
Özel sektörün ve STK’ların gönüllü uygulamaları
Gönüllü Uygulamada
İklim değişikliğiyle mücadelede işbirliğinin geliştirilmesi, farkındalık artırma, emisyon azaltımı ve yatırımlar
Tümü
Özel sektör ve STK’lar
İklim değişikliği ve düşük karbonlu kalkınma ile ilgili diğer kurumlar şunlardır:138
Orman ve Su İşleri Bakanlığı /Devlet Su İşleri
Kalkınma Bakanlığı
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
Sağlık Bakanlığı
Kültür ve Turizm Bakanlığı
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)
138
3. Çalışma Grubu Çalıştayına katılan paydaşlar tarafından belirtilmiştir, Ankara, 30 Ocak 2018;
http://www.lowcarbonturkey.org/3rd-working-group-workshop-held-january-30-2018/
Page 102
94
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK),
KOSGEB – Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme
İdaresi Başkanlığı
Sivil Toplum Kuruluşları (STK’lar).
Devlet Su İşleri (DSİ) su kaynaklarının enerji üretimi, içme suyu ve sulama açısından
geliştirilmesinden sorumludur. Orman ve Su İşleri Bakanlığı‘na bağlı olan DSİ iklim
değişikliğine uyum çalışmalarında önemli bir rol üstlenmektedir. Su kaynaklarının
geliştirilmesi, korunması ve akılcı kullanımı bağlamında, DSİ çalışmalarında139
aşağıda yer alan amaçlara yönelmektedir:
Ülkenin su kaynaklarının korunması, geliştirilmesi, verimli kullanımı ve
sürdürülebilirliğini sağlamak,
Belediyelerin içme suyu ihtiyaçlarını yeterli nicelik ve nitelikte karşılamak ve
atık sularda kirliliği önlemek,
Yerleşimleri, tesisleri ve tarım arazilerini sel ve fırtına zararlarından
korumak,
Tarımda suyun verimli kullanımını sağlamak,
Hidroelektrik enerjisi potansiyelinin tümünün ülke ekonomisine katkı olarak
kullanılmasını sağlamak.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı (GTHB) – GTHB bünyesinde çeşitli birimler
bu alanda çeşitli faaliyetler ve farklı projeler yürütmektedir. Tarımsal Çevre ve Doğal
Kaynakları Koruma Daire Başkanlığı / İklim Değişikliği ve Uyum Çalışma Grubu,
Bakanlığın iklim değişikliğiyle ilgili konulardaki irtibat noktası olarak görev yapmakta
ve sadece iklimle ilgili projeler yürütmekle kalmayıp, aynı zamanda diğer projelerde
paydaş olarak yer almakta ve Orman Genel Müdürlüğü ile birlikte AKAKDO
kapsamında sera gazı envanterinin hazırlanmasını sağlamaktadır.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (BSTB) iklim değişikliğiyle bağlantılı doğrudan
ve dolaylı faaliyetler yürütmektedir. Kısaca, AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü (GM),
BMİDÇS teknoloji geliştirme ve transfer ayağının ulusal düzeyde koordinasyonu ve
uluslararası düzeyde temsilinden sorumludur. Buna ek olarak, OECD, AB ve diğer BM
kuruluşları bağlamında öne çıkan iklim değişikliğiyle ilgili hususlar takip edilmektedir.
Sanayi Genel Müdürlüğü, özellikle sanayiyle bağlantılı konularda olmak üzere sürece
katkıda bulunmaktadır. Sanayi GM, çevreye duyarlı tasarım, enerji etiketi ve otomotiv
alanlarındaki mevzuatı da yayımlamaktadır. Ürün Güvenliği ve Denetimi GM ise,
yukarıda belirtilen mevzuat çerçevesinde gözetim çalışmalarını üstlenmektedir.
139
Devlet Su İşleri (DSİ) Strateji Planı (2017-2021), Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Ankara, 2016,
http://www.dsi.gov.tr/docs/stratejik-plan/dsi-sp-2017-2021.pdf?sfvrsn=2
Page 103
95
Verimlilik GM, 10. Beş Yıllık Kalkınma Planı bağlamında imalat sanayi sektörünün
kaynak ve enerji verimliliğine ilişkin projelerinin yönetimini gerçekleştirmektedir.
BSTB’ye bağlı olarak faaliyet gösteren KOSGEB (KOBİ’lerle bağlantılı faaliyetlerden
sorumlu kurum), KOBİ’lerde enerji verimliliğine yönelik mali ve teknik destekler
sunmakta ve projeler yürütmektedir. BSTB’ye bağlı diğer bir kuruluş olan TÜBİTAK
(Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu), doğrudan ve dolaylı olarak konuyla
bağlantılı alanlarda destek sağlamaktadır. TÜBİTAK’ın Çevre ve Temiz Üretim ve
Enerji Enstitüsü, diğer görevlerinin yanında iklimle bağlantılı projeler de yürütmektedir.
Buna ek olarak TÜBİTAK, düşük karbonlu kalkınmaya yönelik Teknoloji Bankasını da
bünyesinde barındırmaktadır. Yine BSTB’ye bağlı bir kuruluş olan TSE (Türk
Standartları Enstitüsü), ilgili standartları yayımlamakta ve takip, raporlama ve
doğrulama (MRV) ile bağlantılı hizmetler sunmaktadır.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın (UDHB) temel faaliyetleri
kapsamında, 2008 yılı ile 2013 yılının sonu arasında, teknik açıdan kullanılamaz
durumda olan 118,560 taşıt trafikten çekilmiştir (ve karşılığında 581,923,418.40 TL
ödenmiştir). Son 5 yıl içerisinde yaklaşık 6,400.000 ton Taş Mastik Asfalt (TMA)
üretilmiştir. Karayolu ağının proje ömrü artırılmış ve taşıtların sebep olduğu gürültü
azaltılmıştır. Bu çalışmalarla birlikte, yol ömrünün en azından 3 yıl uzayacağı, bakım
ve onarım maliyetinin düşeceği ve yüzey özelliklerinin iyileştirilmesiyle birlikte trafik
kazalarının azalacağı öngörülmektedir. 2007 yılı itibarıyla başlatılan geri kazanım
çalışmasının sonucunda, toplam 710.000 ton asfalt kaplama geri kazanılmış ve
yaklaşık 52 milyon TL tasarruf edilmiştir.
UDHB bünyesinde bulunan AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, ulaştırma sektörüne
yönelik öncelikli uyum tedbirlerini tespit etmek için yürütülecek bölgesel hassasiyet
çalışmasına ve genel stratejiyle tutarlı öncelikli tedbirlerin ve seçimlerin
değerlendirilmesine yönelik olarak, iklim değişikliğinin etkilerinin ve zaman
çerçevelerinin belirlenmesinde uygulanmak üzere “Ulaştırma Sektöründe İklim
Değişikliğine Uyum Projesi”ni yürütmektedir. Buna ek olarak, 5627 sayılı “Enerji
Verimliliği Kanunu’nun 7. maddesinin (f) bendi uyarınca, 09.06.2008 tarih ve 26901
sayılı Resmî Gazetede yayımlanmış olan “Geri Dönüşümde Enerji Verimliliğinin
Arttırılması ile İlgili Esaslar ve Usuller”in revize edilmiş ve onay için Makama
sunulmuştur.
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) – Hava alanlarındaki düzenlemelerin çevre
ve insan sağlığı açısından getirebileceği zararların sistematik bir şekilde azaltılması
ve mümkün olduğu hallerde ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar yürütmektedir.
Bu kapsamda, işletmelerden sektör kriterleri ve SHGM’nin benimsediği TS EN ISO
14001 standartlarına uygun bir Çevre Yönetim Sistemini kurmaları, uygulamaya
Page 104
96
koymaları, belgelemeleri ve idame ettirmeleri, TS EN ISO 14001 “Çevre Yönetim
Sistemi Belgelendirme” sürecini tamamlamaları, her takvim yılı için sera gazı
kriterlerine uygun olarak TS EN ISO 14064-1’in güncel versiyonu uyarınca bir Sera
Gazı Envanter Raporunu derlemeleri ve TS EN ISO 14064-3 uyarınca TSE’nin Sera
Gazı Envanter Raporuna yönelik doğrulama sürecini tamamlamaları talep
edilmektedir. Gereklilikleri karşılayan işletmelere SHGM tarafından “Yeşil Kuruluş
Sertifikası” verilmektedir.
Deniz ve İçsular Genel Müdürlüğü – Liman ve gemi uygulamalarının çevre üzerindeki
etkileri, uluslararası kural ve denetim yetersizliğinden dolayı daha ciddi bir hal almıştır.
Emisyonların çevre ve sağlık üzerindeki etkileri de başta kanallar, boğazlar, körfezler
ve liman alanları olmak üzere içsularda daha büyük önem taşımaktadır. Limanların
çevre üzerindeki olumsuz etkilerini hafifletmek için 2013 yılında “Yeşil Liman” Projesi
uygulanmaya başlanmıştır. Bu kapsamda, 2017 yılının ilk yarısında 11 liman
işletmesine “Yeşil Liman Sertifikası” verilmiştir.
Ekonomi Bakanlığı – Bakanlık Genel Müdürlüklerinin bazıları (İthalat, Ürün Güvenliği
ve Denetimi, Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye, vb.), kendi görevleri
çerçevesinde, Anlaşmalar ve İhracat Genel Müdürlükleri aracılığıyla sürece katkıda
bulunmaktadır.
Anlaşmalar Genel Müdürlüğü, Çok Taraflı İlişkiler ve Uluslararası Kuruluşlar Daire
Başkanlığı – Anlaşmalar Genel Müdürlüğü bünyesinde bulunan Çok Taraflı İlişkiler ve
Uluslararası Kuruluşlar Ofisi, iklim değişikliği ve düşük karbonlu kalkınmayla ilgili
konuların koordinasyonundan genel olarak sorumludur. İlgili birimler bu bağlamda
ulusal veya uluslararası toplantılara katılım sağlamaktadır. Ayrıca, katılımcı bilgileri ve
kurumun toplantıya ilişkin görüşleri, daimî temsilcilikler aracılığıyla, uluslararası
kuruluşların sekreterliklerine bildirilmektedir. Buna ek olarak, Dünya Ticaret Örgütü
çerçevesinde, Çok Taraflı Ürünler Anlaşması’na yönelik müzakerelerde ilgili diğer
birimlerle iş birliği içerisinde, Türkiye Cumhuriyeti adına müzakereler yürütülmektedir.
Son olarak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından iklim değişikliği ve düşük karbonlu
kalkınma ile ilgili hususlarda sunulan metinler, bu birimin iki taraflı ilişkileri ele alan
ofisleri tarafından yürütülen Karma Ekonomik Komisyon uzlaşma metinlerine
eklenmektedir. Böylelikle, bu hususlar iki taraflı ticari iş birliği gündemine
taşınmaktadır.
İhracat Genel Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren Piyasaya Katılım ve Dış İlişkiler
Daire Başkanlığı, İklim Değişikliği Çalışma Grubu’nun ve Bakanlık bünyesinde iklim
değişikliği ve dış ticaret politikalarının etkileşimi bağlamında yürütülen iklim değişikliği
çalışmalarının teknik koordinasyonunu üstlenmektedir. Bu daire başkanlığı, ihracatın
iklim değişikliğiyle mücadele üzerindeki olumsuz etkilerinin önüne geçmek amacıyla,
Page 105
97
uluslararası ölçekte faaliyet göstermekte ve iklim değişikliği müzakereleri bu anlayış
çerçevesinde yürütmektedir. Bu bağlamda, ihracatta iklim değişikliğiyle mücadele
açısından tarifelere bağlı ve tarifelerden bağımsız herhangi bir engelle
karşılaşılmamasını temin etmek amacıyla, BMİDÇS Taraflar Konferansı (COP)
müzakereleri takip edilmektedir. Ayrıca, iklim politikalarının yerel sanayii ve ihracata
odaklı sektörlerin rekabet gücünün korunması yaklaşımıyla belirlenmesi ve
uygulanması ile ilgili hususlara katkıda bulunulmaktadır. Daire başkanlığı, ülkemizde
uygulanabilecek karbon fiyatlandırma mekanizmalarına ve emisyon politikalarına
yönelik çalışmaların takip edildiği projeler de yürütmektedir.
Maliye Bakanlığı – Bakanlığın ilgili birimleri, iklim değişikliğiyle bağlantılı çalışmaları
takip etmektedir. Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü, Gelir Politikaları Genel
Müdürlüğü, Gelir İdaresi Başkanlığı ve Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Daire Başkanlığı
iklim değişikliğiyle ilgili sorumluluk üstlenen birimlerdir. Bütçeyle ilgili hususlar Bütçe
ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü, gelir politikasıyla ilgili hususlar ise Gelir İdaresi
Başkanlığı tarafından ele alınmaktadır. Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Daire Başkanlığı,
bu iki birim arasında genel koordinasyonu üstlenmektedir. Koordinasyon görevinin bir
parçası olarak, Daire Başkanı (Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Daire Başkanlığı) bu
çalışmaları yürütme görevini üstlenir ve Bakanlık bünyesinde ilgili faaliyetlerin
hazırlanması ve duyurulmasına katkıda bulunmaktadır. Ayrıca, daire başkanlığı
Birleşmiş Milletler tarafından düzenlenen uluslararası iklim değişikliği müzakerelerinde
yer almakta ve Bakanlığın sorumluluğunda bulunan finans alanını ve ilgili diğer
konuları takip etmektedir. Buna. Ek olarak, İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi
Koordinasyon Kurulu nezdinde yürütülen faaliyetler Daire Başkanlığı’nın
gözetimindedir. Daire Başkanlığı temsilcileri uluslararası kuruluşlar ve AB’nin iklim
değişikliği kapsamında yürütülen faaliyetlerine katılım sağlamakta ve Daire Başkanlığı
Türkiye’nin ulusal düzeydeki durumu, stratejileri ve politikalarının belirlendiği diğer
faaliyetlerde de yer almaktadır.
Dışişleri Bakanlığı – Bakanlığın kurumsal yapısı diğer bakanlıklardan farklılık
göstermektedir. Bakanlıkta Genel Müdürlükler ve Genel Müdür Yardımcılıkları
bulunmaktadır. İklimle ilgili konular, Çevre, İklim Değişikliği ve Sınıraşan Sular Genel
Müdür Yardımcılığı’nın sorumluluğundadır. Ana karar vericiler müsteşar yardımcıları
ve üst düzey temsilcilerden oluşmaktadır. Çevre ve İklim Değişikliği Birimi’nde altı
çalışan görev yapmakta, bu kişilerin yalnızca biri sadece iklim değişikliğiyle ilgili
hususlarla ilgilenmektedir. Sorumlular, rotasyondan dolayı iki yılda bir yer
değiştirmektedir. Bakanlığın sorumluluğuna giren konular Uluslararası Sözleşmeler ile
örneklendirilebilir. Örneğin, Bakanlık BMİDÇS müzakerelerini sürekli olarak takip
etmekte ve ülkenin menfaatlerini korumak amacıyla geribildirim sunmaktadır. Ayrıca,
Bakanlık iklim değişikliğine yönelik iki taraflı toplantılara da katılmaktadır.
Page 106
98
4.2. Diğer Kurumlar ve Sivil Toplum
TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) – TOBB’da iklim değişikliğiyle ilgili
konularda görev yapan sadece bir kişi bulunmaktadır. Kuruluşun iklim değişikliğiyle
bağlantılı olarak yürüttüğü ana görev, Odalar ve Sanayi Konseyleri’ne İDHYKK’de
dile getirilen iklimle bağlantılı konular hakkında istişare sağlamaktan ibarettir. Bu
istişare sürecinde, TOBB ilgililere e-posta ile ulaşmakta ve görüşlerini almaktadır.
Kuruluş daha sonra üyelerinin görüşlerini/yorumlarını toplamakta ve bunları
İDHYKK’ye iletmektedir. Ancak, üyeler iklim değişikliğiyle ilgili konularda çok
eğitimli değildirler.
AFAD – Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, doğal ve
teknolojik afetler, iklim değişikliği ve diğer insan faaliyetlerinden kaynaklanan
olayların önlenmesi ve etkilerinin azaltılması, afet halinde müdahalede
bulunulması ve afet sonrasında iyileştirme çalışmalarının tamamlanması amacıyla,
ülkedeki tüm kurum ve kuruluşlar arasındaki işbirliğini koordine eden ve gerekli
faaliyetlerin planlanması, yönlendirilmesi, desteklenmesi ve koordine edilmesinden
sorumlu, çok yönlü bir kurumdur. Başkanlık bünyesindeki Planlama ve Zarar
Azaltma Dairesi Başkanlığı nezdinde, iklim değişikliğinin etkilerinden kaynaklanan
afet risklerini hafifletmek ve yönetmek üzere uyumlaştırma çalışmaları
yürütülmektedir. “İklim Değişikliği ve Buna Bağlı Afetlere Yönelik Yol Haritası
Belgesi” teknolojik (insani) afetlerin etkin bir şekilde yönetilmesini sağlamak ve
5902 sayılı Kanun ile belirlenen yetki ve görevler kapsamında kurum ve kuruluşlar
arasında koordinasyonu sağlamak amacıyla diğer bakanlık ve faydalanıcıların
katılımıyla hazırlanmaktadır. Daha sonra, bu belgede tanımlanan hedeflere
ulaşmak amacıyla, IPA 2 dönemi içerisinde “İklim Değişikliği Kaynaklı Afet Riskinin
Belirlenmesi ve Azaltılması Kapasitesinin Geliştirilmesi Projesi’nin uygulanması
önerilmiştir. Projenin amacı, iklim değişikliğinden kaynaklanabilecek afetlerle
bağlantılı riskleri tespit etmek ve bu tespitleri zarar azaltma çalışmalarında
kullanmaktır. Bu projenin hazırlanması ve müktesebat uyumlaştırma çalışmalarının
yürütülmesi için kısa vadede ortaya çıkacak olan teknik destek ihtiyaçlarını
karşılamak amacıyla da, “AB Entegrasyon Süreci Mali Desteği” (SEI) adlı
uygulama başlatılmıştır. Proje sonucunda, iklim değişikliğine yönelik boşluk analizi,
iyi uygulamalar, alınan dersler ve hassasiyet analiz raporları hazırlanacaktır.
Türkiye Sanayici ve İş Adamları Derneği – TÜSİAD, Türkiye’nin gönüllülük
esasına göre faaliyet gösteren en büyük meslek kuruluşudur ve iş dünyasının önde
gelen girişimcileri ve yöneticilerini temsil etmektedir. Ekonomik faaliyetlerin çevre
bilinci ve sürdürülebilirlikle gerçekleştirilmesi, TÜSİAD’ın temel ilkelerinin arasında
yer almaktadır. Bu kapsamda, TÜSİAD Çevre ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu,
1996’da kurulmuş ve çevre ve iklim değişikliği ile ilgili hususlarda çalışmalar
Page 107
99
yapmaya başlamıştır. 2016 yılında, Çalışma Grubu “Ekonomi Politikaları
Perspektifinden İklim Değişikliği ile Mücadele” başlıklı bir rapor hazırlamıştır.
TÜSİAD, 2017 yılında “İklim Değişikliğiyle Mücadele Alanında TÜSİAD Tutum
Belgesi”ni de yayımlamıştır. Bu belgede, iklim değişikliğiyle mücadele alanında
işletmeler açısından önem taşıyan konu ve tedbirler ele alınmaktadır. Bu yıl
içerisinde ise TÜSİAD döngüsel ekonomi ve kaynak verimliliği konusunda bir
pozisyon belgesi hazırlamak üzere bir Görev Gücü oluşturmuştur. Bahsedilen
çalışmalar TÜSİAD Sanayide Dönüşüm ve Sektörel Politikalar birimi tarafından
koordine edilmektedir.
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) – TÜBİTAK
Marmara Araştırma Merkezi Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü’nde, Enstitü’nün
“Hava Kalitesi Yönetimi Stratejik İş Birimi” ve “Temiz Üretim Stratejik İş Birimi”
çerçevesinde iklim değişikliğiyle bağlantılı çalışmalar yürütülmektedir. Bu
kapsamda, iklim değişikliğine uyum, emisyonların azaltılması ve belirli sanayi
sektörlerinde teknolojik uygulamalar konusunda farklı projeler yürütülmekte ve
sektör kitapları yayımlanmaktadır. Türkiye İklim Değişikliği 6. Bildirimi ve Sera Gazı
Emisyonları Projeksiyonları gerçekleştirilen projelerin önemli çıktılarındandır.
Ayrıca, Türkiye’de BMİDÇS nezdinde İklim Değişikliği Teknoloji Merkezi ve
Ağı’nın (CTCN) irtibat noktası olan TÜBİTAK MAM, Çevre ve Temiz Üretim
Enstitüsü, yılda iki kez düzenlenen CTCN İstişare Toplantıları (na ve yıllık COP
toplantılarına da katılmaktadır.
STK’lar – WWF, TEMA Vakfı (Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve
Doğal Varlıkları Koruma Vakfı)140 ve Greenpeace iklim değişikliği alanında aktif
faaliyetler yürütmekteyse de bu kuruluşların çalışmaları temel olarak toplumsal
farkındalığın arttırılmasına yöneliktir. WWF, şirketlerle de çalışmakta ve bir yeşil
ofis belgelendirme programı yürütmektedir.
4.3. Kurumsal Çerçeve Analizi
Boşluk analizi, bir veya birden fazla boşluğun bulunması, mevcut durum ile (stratejik)
gereklilikler arasındaki farkların belirlenmesi sürecidir. Kurumlara yönelik stratejik
gereklilikler Engel ve Fırsatlar Raporu’nda daha ayrıntılı bir şekilde sunulmuştur. (Bu
belgenin son hazırlık süreci, 17 Nisan 2018 tarihinde yayımlanması beklenen AK Yıllık
İlerleme Raporu’ndaki ilgili tavsiyelerin (varsa) da dâhil edilmesi amacıyla, esnek
bırakılacaktır.)
140
Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA), Erişim tarihi: 18/03/2018,
http://tema.org.tr/web_14966-2_2/index.aspx
Page 108
100
Türkiye’de, mevzuatın etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamak amacıyla, daha güçlü
bir idari kapasiteye ihtiyaç duyulduğu141 görülmektedir. Uyumu temin etmek için yeterli
kapasiteye sahip idari yapıların oluşturulması gerekmektedir.142 Bir Aday Ülkedeki
kurumların, AB müktesebatını uygulamaktaki etkinliği aşağıda yer alan unsurlara
bağlıdır:
Yerleşik olan idari yapı: bu yapıda, yürütmenin ulusal, bölgesel veya yerel
kurumlar tarafından üstlenilip üstlenilmediğine ve bu kurumlar arasındaki
ilişkilere bakılmaksızın, ulusal bakanlıkların sayısı ve türleri yer alır.
Bir kurumun içerisindeki yapı: diğer bir deyişle, her alan için birbirinden ayrı
birimlerin olup olmaması. Bu yapı, iklim değişikliği ve çevrenin korunmasına
entegre bir yaklaşım getirebilme kabiliyetini kapsar.
Kurumlar arasında hâlihazırda var olan resmi ve gayri resmi iletişim ve
koordinasyon mekanizmaları: diğer bir deyişle, politika ve uygulama
arasında geribildirim sağlayabilme kabiliyeti.
Kurumdaki personel sayısı ve personelin görevlendirilmesindeki verimlilik
Teknik destek ve ekipman kaynakları
Personelin uzmanlığı
Personel moral ve motivasyonu
İklim değişikliği ile ilgili hususlarda bilgi ve uzmanlık birikimi, kamu görevlileriyle sınırlı
tutulamaz. Sağlam politikalar uygulama kabiliyeti, toplumdaki birey ve kuruluşların
arasındaki asgari toplumsal farkındalığa bağlıdır.
Bir kuruluşta, faaliyetlerin etkin bir şekilde yürütülmesi için yeterli sayıda personelin
bulunması gerekmektedir. Ancak, bu da tek başına yeterli değildir – bireylerin
performans, motivasyon ve proaktif olma kabiliyeti de mevcut kapasite açısından
büyük önem taşımaktadır.
4.3.1. Kurumsal Kapasite Analizi Anketine Dayalı Araştırma
Ankete dayalı araştırma sırasında, iyi sonuçlar için iyi teşhis143 anlayışıyla hareket
edilmiştir. Bu bağlamda, uygun sonuçlara ancak gerçek bir kurumsal
141
Avrupa Komisyonu Personel Belgesi, Türkiye 6. İlerleme Raporu, Brüksel, 2016
https://www.ab.gov.tr/files/pub/2016_progress_report_en.pdf
142 Aday ülkelerde Çevre Politikası ve Aday ülkelerin katılım hazırlıkları, Alt-çalışma 6, KH Çevre, Ecotec, IEEP, FEI ve
uzmanlar, 2001
143 EuropeAid, Araç ve Yöntem Serisi, RD1, Kurumsal Değerlendirme ve Kapasite Geliştirme, Lüksemburg, EC 2007
Page 109
101
değerlendirmenin tamamlanması ve paydaşların sürece katılmasıyla144 ulaşılabileceği
unutulmamalıdır.
Görüşülen ve anketi dolduran kişilerin sayısı 49’dur. Katılımcılar, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı’nın iklim değişikliğiyle bağlantılı birimlerinden ve İDHYKK’de temsil edilen
diğer 9 kurumdan seçilmiştir.
Bu kurumlar Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü, Meteoroloji Genel
Müdürlüğü, Ekonomi Bakanlığı, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Ekonomi Bakanlığı, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Yenilenebilir Enerji Genel
Müdürlüğü ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı olarak sayılabilir.
Katılımcıların arasında, ortalama deneyim düzeyi 5,9 yıl olarak belirlenmiştir (aralık: 1
ila 18 yıl). Katılımcıların %36’sı lisans derecesi, %60’ı yüksek lisans derecesi ve %4’ü
ise doktora derecesine sahiptir. Kurumsal boşluk analizinin önemli bir parçası olarak,
BMİDÇS ve AEA raporlama süreçlerine yönelik kapasite ve görevler aşağıda
sunulmaktadır.
Türkiye’de iklim değişikliğine ilişkin yönetişimin BMİDÇS gerekliliklerine çok daha fazla
odaklanmakta olduğu görülmektedir. BMİDÇS bildirimleri için gerekli olan iş yükü
kapsamında 33 çalışanın yer aldığı tespit edilirken, bu rakam Avrupa entegrasyon
sürecine yönelik bildirimleri (12 çalışan) biraz aşarak %10,2’ye denk gelmektedir. Bu
rakamlara paralel olarak, katılımcıların yalnızca %13’ünün iklim değişikliğine yönelik
BMİDÇS ve AK mekanizmalarının sinerjisinden haberdar olduğu gözlenmiştir (Şekil
4).
144
Andjelka Mihajlov, Hande Sezer Yilmaz, Türkiye’de düşük karbonlu kalkınmaya yönelik kurumsal yapının yapıtaşları,
Boşluk Analizine yönelik 4. Çalışma Grubu Çalıştayı’nda belirtilmiştir, 5 Mart 2018, Ankara
Page 110
102
Şekil 4. İklim Değişikliği Konularının Farklı Kuruluşlara Bildirilmesinden Sorumlu Uzman Sayısı
Kurumsal boşluğun haritalandırılması sırasında, AB iklim müktesebatının “9 önemli
parçasının”145 12 kişinin görev alanına girdiği ve dolayısıyla, çalışanların iş yükünün
çok ağır olduğu fark edilmiştir. AEA’na bildirim için ayrılan iş yükü %12,2’dir.
İklim değişikliği sorunlarıyla (diğer sektörlerle) ilgili uluslararası diğer kuruluşlara
yapılan bildirimlerin bazı bölümlerine hazırlanma süreci, harcanan işgücünün
%14,3’ünü oluşturmaktadır.
4.3.2. İşlevsel Haritalama ve SWOT Analizi Sonuçları
SWOT analizi, kurum ortamının kalkınma bağlamındaki güçlü ve zayıf yönleri ve
fırsatlar ve tehditlerinin analiz edilmesinde kullanılan bir araçtır. Analiz, kapasite
değerlendirmesinin değişik bir versiyonunu teşkil etmektedir.
Tablo 15. Türkiye’de Düşük Karbonlu Kalkınmaya Yönelik Kurumsal SWOT Analizi
GÜÇLÜ YÖNLER (+) Önem
Derecesi ZAYIF YÖNLER (-)
Önem
Derecesi
İDHYKK’nin Varlığı %77
İklim değişikliği iyi anlaşılmış
değildir ve politika bağlamında
önemli görülmemektedir (öncelikli
odak noktası yoksulluğun
azaltılmasına ve ekonomik
büyüme, ticaret ve yatırım gibi
bağlantılı konulara yönelmiş
durumdadır)
60%
BMİDÇS onaylanmış olması; AB’ye
üyelik için 27. Faslın (Çevre ve %55
İklim değişikliğinin etkilerine
yönelik farkındalık düzeyi; %43
145
Ankette 13. soru olarak yer almaktadır (referans numarası 2)
Page 111
103
İklim Değişikliği) müzakereye
açılmış olması
Politikanın ve yasal çerçevenin
ulusal ve dış paydaşlar arasındaki
net anlayış düzeyi
İklim değişikliği ile ilgili hususlarda
bilgi ve uzmanlık birikimi; İklim
bilimciler, mühendisler ve çevre
bilimcilerden hukukçulara kadar
birçok vasıflı profesyonelin
bulunması
38%
Teknik destek/ekipman kaynakları;
Teknik kaynak eksiklikleri (açık ve
net kılavuzlar, bilgisayar modelleri);
İklim değişikliğine ilişkin kalıcı bilgi
ve verilerin bulunmaması.
%40
Yetkili ve ilgili kurumların
mevzuatında düşük karbonlu
kalkınmaya ilişkin bazı hükümlerin
bulunması
15%
Düşük karbonlu kalkınma
yönetimine yönelik yeterli altyapı
ve kurumsal koordinasyonun
bulunmaması; İlgili kurumlar
arasındaki ilişkiler; Sektör-sektör
ilerleyen yaklaşım
%36
Düşük karbonlu kalkınma
çalışmalarına yönelik (iyi)
uygulamalar ve sürekli eğitim
6%
Devlet makamları arasında düşük
karbonlu kalkınmanın gelecekteki
kaynak ihtiyaçları konusunda
farkındalık eksikliği
%19
Kurumlar arasında iklim
değişikliğinin etkilerinin
azaltılmasına yönelik çakışık
politikalar ve tedbirler; kurumların
iklim değişikliği ve çevrenin
korunması açısından bütünleşik bir
yaklaşımı benimseme kabiliyetine
sahip olmaması
%12
FIRSATLAR (+) Önem
Derecesi TEHDİTLER (-)
Önem
Derecesi
Kurumlar arasında hâlihazırda var
olan resmi ve gayri resmi iletişim ve
koordinasyon mekanizmaları
%45
Yetkili ve ilgili bakanlıklar arasında
yatay ve dikey kopukluklar,
koordinasyon ve bilgi akışı
%40
Bilim-Politika Bağlantıları (Çalışma
Grubu Faaliyetindeki bir tartışma
sırasında katılımcılar tarafından
önemli bir fırsat olarak belirtilmiştir)
Tablonun
altında
verilen
Nota
bakınız
Mevcut bakanlık yapısının
sürdürülebilirliği %37
İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi
Koordinasyon Kurulu’na daha fazla
yetki verilmesi;
%36 Afet ve iklim değişikliği risklerini
arttıran güvenliksiz kalkınma %30
İklim değişikliğinin farklı bir
sektörde bütünleştirilmesiyle %30
Toplumsal değişikliklerin
devletlerin iklim değişikliği politikası %26
Page 112
104
kurumsal çerçevede istikrarın
sağlanmış olması
ve yasal çerçevesi ile
bütünleştirilme düzeyi / İklim
değişikliğinin etkilerinin
azaltılmasına ilişkin mali ve ilgili
öngörülerin doğruluğu
İklim değişikliğinin etkileri ve
azaltım ve uyum tedbirleri
konusunda farkındalığın arttırılması
%28
Veri yetersizliğinin iklim
değişikliğindeki paydaşların yanlış
yönlendirilmesine yol açması.
%23
Paydaşların bilgilendirilmesi
(Meclis, hükümet, sanayi ve genel
kamu dâhil)
%19
Farklı Programlar altında Çeşitli
Fonların Sunulması; fonların düşük
karbonlu kalkınma, eğitim ve diğer
faaliyetlerin uygulanmasını
desteklemek için kullanılmaması
%14
BMİDÇS Sekreteryası ile olan
iletişim ve iş birliğinin artırılması %19
BMİDÇS ve AK mekanizmalarının
iklim değişikliğindeki sinerjileri %13
Görevleri yerine getirmek için yeterli
insan kaynağı ve finansman; güçlü
yürütme hakları ve kabiliyetleri /
Ulusal azaltım politikalarının ve
tedbirlerinin daha da geliştirilmesi
ve uygulamaya konulması amacıyla
farklı devlet kurumlarında iklim
eylemi bilgi birikimi oluşturulması /
İklim değişikliği ve bağlantılı
mevzuatın idaresi yetkilerinin
açıkça tanımlanması
%11
Page 113
105
Tablo 16. Türkiye’de Düşük Karbonlu Kalkınma Kurumlarındaki Personel/Çalışan Düzeyine
İlişkin SWOT
GÜÇLÜ YÖNLER (+) Önem
Derecesi ZAYIF YÖNLER (-)
Önem
Derecesi
İklim değişikliğiyle ilgili konularda
kapsamlı bilgi birikimi %77
Kurumun iklim değişikliği
sorunlarında görevlendirilen
çalışan sayısı ve görevlendirme
verimlilikleri
%54
Çalışanlar arasında iyi düzeyde
iletişim %55 Dengesiz iş yükü %39
İklimle ilgili konularca beceri ve
uzmanlık birikimi %43
İklim değişikliğiyle bağlantılı
konularda eğitim boşlukları %35
Personel moral ve motivasyonu %28
Personelin iklim değişikliği
konusundaki uzmanlığı %24
İklim değişikliği ile ilgili kimin ne
üzerinde çalıştığının bilinmemesi %17
FIRSATLAR (+) Önem
Derecesi TEHDİTLER (-)
Önem
Derecesi
Personelin iklim değişikliğiyle
alakalı konulardaki uzmanlığı; İklim
değişikliği konularında vasıflı
uzman personel
%72
Spesifik eğitim alanlar dâhil olmak
üzere, yüksek düzeylerdeki
görevlilerin iklim değişikliği
etkilerinin azaltılmasının önemi
konusundaki istikrarsızlığı
%63
Genel olarak iklim değişikliği
konularında mevcut bilgi ve
uzmanlık birikimi
%55
Bakanların/kurum başkanlarının
kıdemli devlet memurlarının
bağımsızlığına ve profesyonelliğine
saygı duyma derecesi
%32
Bireysel performans ile hizmetlerin
ve ürünlerin kalitesi arasındaki
bağlantı
%21
Çalışanların mesleki gelişimine ve
işbaşında eğitime yönelik fırsatlar %21
Personel moral ve motivasyonu %13
Page 114
106
Bilim-Politika Bağlantılarına İlişkin Not – Katılımcı Müdahalesi:
Karbonsuzlaştırmada enerji kalitesi hakkında kısa not
Mevcut CO2 azaltım rakamları, enerji miktarını ele alan Termodinamiğin Birinci Yasası
ilkeleri doğrultusunda belirlenmektedir. Bu bağlamda, enerji verimliliği miktar
açısından dünya ortalamasında iyi bir noktaya ulaşmış olmasına rağmen, CO2 azaltım
rakamları kısıtlı kalmaktadır. Dolayısıyla, enerji dengesi misyonunu neredeyse
tamamlamıştır ve burada ancak kısıtlı fırsatlar yakalanabilecektir. Söz konusu
bağlamda, CO2 azaltım çalışmalarında enerji kalitesi dengesi (ekserji), çok daha
kapsamlı bir fırsat sunmaktadır. Sonuç olarak, tüm arz ve talep noktalarında ekserji
dengesine dayalı olarak yeni bir karbon azaltım programı ve uzun vadeli bir yol haritası
geliştirilmesi gerekmektedir.146 Böylece, karbonsuzlaştırma amaçlarına sürdürülebilir
ve etkin bir şekilde ulaşılabilecektir. Bu sağlanmazsa, Termodinamiğin İkinci Yasası
ilkelerine başvurmadan başarı elde edilemeyecektir.
4.3.3. Kurumsal Performans Değerlendirmesi
Kurumlar, sermayenin “sosyal sermaye” olarak adlandırılabilecek bir şeklini teşkil
etmektedir.147 Aşağıda yer alan değerlendirme, güçlü yönler ve fırsatlar, güçlü yönler
ve tehditler, zayıflıklar ve fırsatlar ve zayıflıklar ve tehditler bağlamında çapraz bir
analizle yapılandırılmaktadır (Tablo 17).
Tablo 17. Kurumsal Performans Değerlendirme Matrisi
Güçlü Yönler Zayıf Yönler
Fırsatlar KEŞFEDİN KULLANIN
Tehditler
KAÇININ MÜDAHALE EDİN
146
Kilkis, Birol. AB’nin Sürdürülebilirlik ve Karbonsuzlaştırma Çalışmaları: Enerji Kalitesi (Ekserji) ve Enerki Miktarının (Enerji)
AB Direktiflerinde Birlikte Değerlendirilmesinin Potansiyel Faydaları, Özel AB Raporu, 2017, TTMD, Ankara, Türkiye
147 James S. Coleman, İnsan Sermayesinin Oluşturulmasında Sosyal Sermaye, American Journal of Sociology 1988 94: S95-
S120
Page 115
107
Türkiye’de İklim Değişikliği ve Düşük Karbonlu Kalkınma açısından ilgili kurum ve
yönetişim performanslarının değerlendirilmesi ile elde edilen çıkarımlar ve açıklamalar
(hem kurum hem de personel düzeyinde) Tablo 18’de yer almaktadır.
Tablo 18. İlgili Kurum ve Yönetişim Performansı Değerlendirilme Sonucu Elde Edilen Çıkarım
ve Açıklamalar
KEŞFEDİN
Kurumsal ve yasal ulusal çerçeveyle birlikte iklim değişikliği idaresinin
sağlanmış olması
İklim değişikliğinin farklı bir sektörde bütünleştirilmesiyle kurumsal
çerçevede istikrarın sağlanmış olması
İDHYKK’nin Varlığı
İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu’na daha fazla
yetki verilmesi
Kurumlar arasında var olan resmi ve gayri resmi iletişim ve koordinasyon
mekanizmaları
BMİDÇS’nin onaylanmış olması
AB’ye üyelik için 27. Faslın (Çevre ve İklim Değişikliği) müzakereye
açılmış olması
İklim değişikliği ile ilgili hususlarda bilgi ve uzmanlık birikimi
İklim bilimciler, mühendis ve çevre bilimcilerden hukukçulara kadar birçok
vasıflı profesyonelin bulunması
İklim değişikliğiyle ilgili konularda kapsamlı bilgi birikimi
Çalışanlar arasında iyi düzeyde iletişim
İklimle ilgili konularca beceri ve uzmanlık birikimi
Bilim ve politika arasındaki bağlantılar
KULLANIN
İklim değişikliği iyi anlaşılmış değildir ve politika bağlamında önemli
görülmemektedir (öncelikli odak noktası yoksulluğun azaltılması ve
ekonomik büyüme, ticaret ve yatırım gibi bağlantılı konulara yönelmiş
durumdadır)
Düşük karbonlu kalkınma yönetimine yönelik yeterli altyapı ve kurumsal
koordinasyonun bulunmaması
İlgili kurumlar arasındaki ilişkiler
Sektör-sektör ilerleyen yaklaşım
Kurumlar arasında hâlihazırda var olan resmi ve gayri resmi iletişim ve
koordinasyon mekanizmaları
İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu’na daha fazla
yetki verilmesi
İklim değişikliğinin farklı bir sektörde bütünleştirilmesiyle kurumsal
çerçevede istikrarın sağlanmış olması
İklim değişikliğinin etkilerine yönelik farkındalık düzeyi
Politika ve yasal çerçevenin ulusal ve dış paydaşlar arasındaki net
anlayış düzeyi
Teknik destek ve ekipman kaynaklar
Teknik kaynak eksiklikleri (açık ve net kılavuzlar, bilgisayar modelleri)
Page 116
108
İklim değişikliğine ilişkin kalıcı bilgi ve verilerin bulunmaması
Kurumlarda iklim değişikliği konusunda görev yapan personelinin sayısı
ve bu personelin görevlendirilmesindeki verimlilik
Dengesiz iş yükü
İklim değişikliğiyle bağlantılı konularda eğitim boşlukları
Personelin iklim değişikliğiyle alakalı konulardaki uzmanlığı
İklim değişikliği konularında vasıflı uzman personel
Genel olarak iklim değişikliği konularında mevcut bilgi ve uzmanlık birikimi
Bilim ve politika arasındaki bağlantılar
KAÇININ
Yetkili ve ilgili bakanlıklar arasında yatay ve dikey kopukluklar,
koordinasyon ve bilgi akışı
İDHYKK’nin işlememesi
Mevcut bakanlık teşkilatının sürdürülebilir olmaması (BMİDÇS ve AEA
irtibat noktaları dâhil)
Kurumsal ve yasal ulusal çerçevede iklim değişikliği idaresinin
sürdürülebilir olmaması
Afet ve iklim değişikliği risklerini arttıran güvenliksiz kalkınma
Spesifik eğitim alanlar dâhil olmak üzere, yüksek düzeylerdeki görevlilerin
iklim değişikliği etkilerinin azaltılmasının önemi konusundaki istikrarsızlığı
İklim bilimciler, mühendis ve çevre bilimcilerden hukukçulara kadar birçok
vasıflı profesyonelin daha az bulunması
Bakanların/kurum başkanlarının, kıdemli personelin bağımsızlığı ve
profesyonelliğini düşük bir saygı düzeyiyle ele alması
MÜDAHALE
EDİN
İklim değişikliğinin iyi anlaşılmaması ve önemli siyasi konuların arasında
yer almaması
Düşük karbonlu kalkınma yönetiminde yeterli altyapı ve kurumsal
koordinasyonun sağlanmaması
İlgili kurumların arasında iletişim eksikliği
Bütünleştirilmemiş, sektör-sektör ilerlemeyen yaklaşım
Yetkili ve ilgili bakanlıklar arasında yatay ve dikey bağlantıların,
koordinasyon ve bilgi akışının bulunmaması
Mevcut bakanlık teşkilatının sürdürülebilir olması
Kurumların iklim değişikliği alanında çalışan personel sayısının yetersiz
ve görevlendirmelerin verimsiz olması
Dengesiz iş yükü
İklim değişikliğiyle bağlantılı konularda büyük eğitim boşlukları
Spesifik eğitim alanlar dâhil olmak üzere, yüksek düzeylerdeki görevlilerin
iklim değişikliği etkilerinin azaltılmasının önemi konusundaki istikrarsızlığı
İklim değişikliğinin etkileri konusunda farkındalık eksikliği
Politika ve hukuk çerçevesinin ulusal ve dış paydaşlar açısından açık ve
net olmaması
Teknik destek ve ekipman kaynaklarının garanti edilememesi
İklim değişikliğine ilişkin kalıcı bilgi ve verilerin bulunmaması
Page 117
109
Afet ve iklim değişikliği risklerini arttıran güvenliksiz kalkınma
Elde edilen temel çıktılardan biri, anket katılımcılarının tümünün (%100) İDHYKK’nin
verimli bir şekilde işlemediği düşüncesinde olmasıdır. Bu konuya özel olarak alınan
bazı notlar aşağıda yer alan Tablo 19’da sunulmaktadır.
Tablo 19. Anket Katılımcılarının İDHYKK Verimliliğine İlişkin Notları
Vurgulanan hususlar
İDHYKK toplantılarına katılan anket katılımcısı sayısı: 17
İDHYKK toplantılarının duyurulduktan kısa bir süre sonra gerçekleştirilmesi
İDYHKK’nin alt çalışma gruplarının doğru işlememesi
Türkiye’nin COP toplantılarındaki esneklik mekanizmalarının gelişimini takip etmemekte olması
İDYHKK toplantılarına üst düzey görevlilerin katılması
Altı çizilen diğer hususlar
Kapasite geliştirme çalışmalarına katılmış olan kişilerin yüzdesi: %100
Kendilerini daha da geliştirmek isteyenlerin yüzdesi: %98
İklim değişikliği için yeterli finansman sağlandığını düşünenlerin yüzdesi: %51
Ulusal düzeyde koordinasyon ve iş birliği oldukça iyi bir düzeyde olsa da, yerel düzeyde bunun tam
tersi geçerlidir ve yerel düzeyde koordinasyon ve işbirliğinin zayıf olduğu ifade edilmiştir
Etkin ve doğru Çevresel Etki Değerlendirmesi ve Stratejik Etki Değerlendirmesinin gerekli olduğu
düşünülmektedir; ÇED’in iklimle olan bağlantısı siyasi açıdan uyumlu değildir
Ulusal düzeyde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarında farkındalık arttırma sürecinde ciddi ilerleme
kaydedilmiştir
Kurumsal hafızanın oluşmadığı ve bu durumun işten ayrılma halinde çalışmalarda kesinti
yaşanmasına neden olabileceği düşünülmektedir
Kurumsal düzeyde bazı çatışmalar olsa da, kişisel düzeyde işbirliği sağlanmıştır
Page 118
110
5. Sonuç ve Öneriler
AB DKK politaka ve ilgili mevzuat analizinin gösterdiği üzere, bizim “yasal gidişat
konuları” diye tabir ettiğimiz unsur, aslında bütün sektörlerin düzenleyici
çerçevelerinde ortak olarak tekrar eden unsurları kapsamaktadır ve dolayısıyla,
Türkiye gibi AB aday ülkelerince yasal sistemlerinde olmazsa olmaz olarak
nitelendirmeleri gereken konuları teşkil etmektedirler.
Bölüm 2’den hatırlatmak gerekirse, söz konusu olmazsa olmaz unsurlar aşağıda
özetlenmektedir:148
DKK’ya ilişkin entegre bir yaklaşım; varolan sektörel politika ve mevzuatın
birbirleriyle ilişkilendirilmesi, her düzeyde sinerji ve koordinasyonun
sağlanması (kurumsal, idari, yasal),
Güvenilebilir ve makul sektörel hedefler; birbirleriyle ve genel DKK azaltım
hedefleriyle tutarlı olunması,
Güçlü bir MRV sistemi,
Enerjiden ulaştırmaya, tarımdan sanayiye AB genelinde, bütün sektörlerde
tedbirlerin düzenlenmesi ve uygulanmasına ilişkin ortak gerekliliklerin
olması,
Kurum ve tüketici performanslarının sürekli olarak değerlendirilmesi,
AR&GE ve inovasyona yatırım yapılması,
Halkı ve kamu kurumlarını sürece aktif olarak dâhil ederek, iklim-dostu
tercihler yapmaları konusunda onları “eğitmek”.
Bölüm 1.2’de yer alan metodolojide açıklandığı üzere, Türkiye’deki yasal sisteme
ilişkin analiz bir dizi kriter uyarınca yapılmıştır. Aynı kriterler AB iklim müktesebatı
analizi için de kullanılmıştır. Bununla birlikte, AB gereklilik ve amaçlarına kıyasla
ülkenin yasal sistemindeki uyum düzeyinin genel bir değerlendirmesi yapılmıştır.
Boşluk analizi bulgularına ek olarak, bu bölümde sunulmakta olan öneriler, önceki
bölümlerde yer alanları destekleyici olarak değerlendirilmelidir. Bununla birlikte, daha
önce yapılan önerilerin sektör tabanlı ve şimdi yapılan önerilerin de bütün DKK politika
ve sektörlere yönelik, özellikle olmazsa olmazlara odaklanan, yatay-kesen bir yapıda
olduğu dikkate alınmalıdır.
148
Daha detaylı bilgi için lütfen AB Politikalarini ele alan Bölüm 2.1 ve Politika ve Sektörel Mevzuat Boşluk Analizi yapan
Bölüm 3.1’e bakınız.
Page 119
111
Başlangıç niteliğinde bir yorum olarak, Türkiye’deki DKK politika ve mevzuat
çerçevesinin sürekli devam eden çabalarla gelişmekte olduğu ancak, AB’dekilere farklı
derecelerde uyum gösterdiği söylenebilir. Bazı sektörler daha iyi uyum gösterirken
(örneğin, atık ve EE), diğer sektörlerde hala önemli ölçüde uyum çabası gerekmektedir
(örneğin, ulaştırma).
Bütün bunlar gözönünde bulundurularak, özellikle olmazsa olmazlara ilişkin uyum
sürecindeki boşluk ve ilerleme için aşağıda yer alan yatay-kesen öneriler
sunulmaktadır:
DKK, iklim ve iklim bağlantılı strateji/eylem planları ve mevzuata yasal ve
politik bir kavram olarak, iklim değişikliğini destekleyici olarak ama onunla
sınırlı kalmadan, aktarılmalıdır. Böylesi bir yaklaşım, DKK amaç ve
hedeflerine odaklanılmasını sağlarken, hem karar vericiler hem de toplum
tarafından anlamlı bir biçimde kabul edilmesine katkıda bulunacaktır.
Türkiye için Paris Anlaşması henüz yürürlükte olmamasına rağmen
hazırlanan INDC, DKK’nın güçlü ve yasal bir zemin kazanması açısından
önemli bir fırsat teşkil edebilir. Benzer biçimde, COP Kararı 16/CP.1 ve
525/2013/EU sayılı AB Tüzüğü’nün 4.maddesinde yer alan DKK stratejileri
de uygun birer fırsat sunmaktadır.
DKK, Türkiye’deki yasal sisteme entegre bir yaklaşımla aktarılmalıdır.
Böylelikle genel DKK azaltım hedefleriyle politika amaçları ve sektörel
hedefler arasında tutarlılık sağlanmış olacaktır.
Orta-uzun vadeli öncelikli, entegre eylemler oluşturulması, ilgili tedbir ve
bütün sektörler için makul hedeflerin belirlenmesi amacıyla daha stratejik
karar alma süreçleri geliştirilmelidir. Genel ilerleme sürecine orta vadeli
kilometre taşları ve bunların değerlendirilmeleri de dâhil edilmelidir ki, olası
uyumsuzluklar belirlenebilsin ve bilimsel doğrultuda gerekli düzelmelerin
yapılması sağlanacaktır.
Yükümlülüklere uyum sağlanmasına olanak tanımak açısından, giderek
artan sıkılıkta yaklaşımlarla, hedef ve tedbirler için aşamalı bir yaklaşım
benimsenmelidir. Böylelikle ilgili tarafların ilerlemeleri değerlendirilebilir ve
uygunsuzluk durumlarında hedef ve tedbir ayarlamaları yapılmasına olanak
tanınmış olacaktır.
İlgili AB gerekleriyle artan bir tutarlılığın sağlanması amacıyla, özellikle MRV
sistemleri, yapılı ortamlardaki enerji performansının ölçülmesine yönelik
hesap yöntemleri ve ulaştırma sektörü emisyon/teknik standartları
Page 120
112
doğrultusunda, politika ve ilgili mevzuat tedbirlerinin teknik özelliklerine
odaklanılmalıdır.
Bir yandan ekonomik büyümeyi beslerken diğer yandan altyapı, sanayi,
tarım ve DKK azaltım amaçlarına yönelik enerji performansının iyileştirilmesi
için uygun şartların oluşturulması için AR&GE ve teknolojik inovasyona
daha güçlü ve sürekli devam eden yatırımlar yapılmalıdır.
Azaltım çabalarının ekonomik ve piyasa gelişim fırsatlarıyla bir araya
getirilebilmesi ve tüketicilerin aktif katılımlarının sağlanması amacıyla, DKK
politika ve DKK odaklı davranışları geliştirecek mali ve finansal inisiyatifler
uygulanmalıdır.
Satın alma ve davranışlarda DKK odaklı tercihlerin teşvik edilmesi amacıyla,
farkındalık kampanyaları ve DKK bilgilerinin toplumla paylaşılmasına
yönelik çabaların sürekli olarak devam ettirilmesi sağlanmalıdır.
Gerçekleştirilen boşluk analizi uyarınca, uyum seviyesi yüksek ve düşük sektörlerin
tümünde uygulama ve yürütme konuları son derece önemli olarak önplana
çıkmaktadır.
Bu durum da, resmi olarak yapılan ulusal mevzuata aktarıma rağmen, AB İklim
Müktesebatının somut olarak uygulanmasının, hala aday ülkelerce yaşanmakta olan
en önemli sorunlardan birisi olduğunu teyid etmektedir.
Bu doğrultuda, aşağıda yer alan öneriler sunulmaktadır:
Ulusal kurumlara denetim ve yürütme yetkisi verecek sorumlulukların net
olarak belirlenmesi,
Uyumsuzluk durumunda uygulanacak etkili ve caydırıcı yaptırımlar
geliştirilmesi,
Daha iyi düzenlemeler (I) – bağlayıcı bir düzenleyici çerçeve olmasının
sağlanması:
DKK ve DKK bağlantılı sektörel politikalar için uygun yasal zeminler
sağlanması (strateji ve planlarla detaylandırılmaları), uygun biçimde
bağlayıcılığı olan yasal mevzuat benimsenmesi (kanun, yönetmelik,
Yönetmelik) ve güçlü bir yaptırım olması.
Daha iyi düzenlemeler (II) – varolan mevzuatın gözden geçirilmesi ve
güncellenmesi,
Yürürlükteki mevzuatın değerlendirilmesi: etkinlik, uygulama, yürürlük ve
sosyal kabul açısından mevzuatın açık biçimde formüle edilmiş, güncel ve
kolay ulaşılabilir olması büyük önem taşımaktadır.
Page 121
113
Politika ve mevzuatın uygulanmasıyla birlikte hedeflerin gerçekleşmesine
ilişkin olarak düzenli kurumsal, sosyal ve yasal performans kayıtları
tutulmalı. Böylelikle hedef ve tedbirlerin uygunluğu sürekli olarak denetim
altında tutulmuş olmakla birlikte ele alınan öncelikli kilit alanların geçerliliği
denetlenmiş olur. Bu sayede gereken zamanlarda revizyon ya da uyarlama
yapılabilir ve etkin uygulamaya katkıda bulunulmuş olacaktır.
Yukarıda özetlenen bulgular ve daha detaylı bilgi içeren sektörel boşluk analizinden
de anlaşılabileceği üzere, Türkiye karar-alma düzeyinde ciddi koordinasyon gerektiren
çok katmanlı yasal sorunlar, orta-uzun vadeli stratejik düşünme kapasitesini geliştirme
ve finansal kaynak varlığı konularıyla aynı anda mücadele etmek durumundadır.
Ancak, söz konusu çabanın gösterilmesi DKK’nın getirebileceği ekonomik, sosyal ve
teknolojik büyümeyle birlikte çevre ve insan sağlığının korunmuş olması gibi önemli
sonuçlar doğuracaktır.
Arzu edilen düşük karbonlu kalkınma ve iklim değişikliği azaltım performansına karşılık
kurumsal ve yönetişimsel performansın değerlendirilmesiyle yapılan Boşluk Analizi
için kilit bazı değerlendirme kriterleri kullanılmıştır. Bunlar, yerindelik, etkililik, şeffaflık,
hesap verebilirlik ve katılım kavramlarıdır. Kurumsal değerlendirme anketi ve e-anket
hazırlanması ve uygulanması, çok paydaşlı bir katılım fırsatı yaratmıştır. Kurumsal
değerlendirme, sadece varolan yapı, sorumluluk ve olası uyumsuzlukları değil, aynı
zamanda stratejik değişime yönelik tavırları da ortaya koyan bir SWOT matrisi
geliştirmiştir. Türkiye’de varolan kamu kurumları ve diğer yapılar, kapasite ve
yönetişim performansı odaklı olarak analiz edilmişlerdir. Odak noktası, gerçek
kurumsal değerlendirme ve paydaşların konuya dâhil edilmeleriyle, iyi sonuçlar için iyi
teşhis olmuştur. Sektörler için yapılan ilgili SWOT analizi de sunulmaktadır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ağırlıklı olarak iklim değişikliği konularında çalışan 20
uzmanıyla, iklim değişikli bağlantılı politika ve düzenlemelerin koordinasyonunu
üstlenmektedir. Bakanlık aynı zamanda, ana koordinasyon yapısı olarak İDHYKK’nda
iklim değişikliği azaltım ve uyum faaliyetlerine ilişkin üst-düzey faaliyetleri koordine
eden sorumlu kurumdur. Hâlihazırdaki kurumsal ve karar-alma yapılarına ilişkin bazı
eksikliklerin altı çizilmektedir.
Tablo 20. Kurumsal Kapasite ve Yönetişime İlişkin Sonuçlar
Temel bulgular:
Türkiye’de halihazırda geçerli olan iklim değişikliği bağlantılı yönetişim, bu Rapor için geçerli olan
Avrupa entegrasyon sürecinden çok, BMİDÇS gereklerine odaklanmaktadır.
Boşluk haritalaması yapılırken, AB İklim Müktesebatının “9 büyük parçası”nın ÇŞB sadece 12
personeli tarafından ele alındığı ve bunun da personel üzerinde olağanüstü bir iş yükü yarattığı
Page 122
114
görülmektedir. ÇŞB’nın iklim değişikliği konularına odaklanan personal sayısı azılığı, mutlaka ele
alınması gereken, ciddi bir zayıflık yaratmaktadır.
Önemli bir güçlü yön, ana koordinasyon yapısı olarak, İDHYKK’nun varlığıdır. Önemli sonuç
bulgularından bir tanesi, anketlere cevap veren herkesin (%100) İDHYKK’in etkin çalıştığını
düşündükleri olmuştur. Ancak, Kurulun alt-çalışma grupları uygun biçimde işlev göstermemektedir.
Önemli bir sorun olmakla birlikte, aynı zamanda bir fırsat da kurumlar arasında varolan resmi ve
gayri-resmi iletişim ve koordinasyon mekanizmaları olarak değerlendirilmektedir. Öte yandan,
önemli tehditlerden birisi yatay ve dikey bağlantı kopuklukları, yetersiz koordinasyon ve ilgili
bakanlıklar arasında bilgi paylaşımı olarak görülmektedir.
Önemli bir zayıflık da Türkiye’de hala iklim değişikliğinin tam olarak anlaşılmış olmaması ve ana
gündem maddeleri arasında yer almamasıdır. Önemli bir tehdit ise, iklim değişikliği alanında özel
eğitim almış olanlar dahil, ciddi iklim değişikliği bilgisi olan personelin kurumlarında stabil
pozisyonlarda kalmamalarıdır.
Aynı zamanda, üst düzey profesyonellik, iklim değişikliği konularında ciddi bilgi birikimi ve personel
arasındaki iyi iletişim güçlü yönler ve fırsatlar arasında yer almaktadır.
Page 123
115
EKLER
Ek.1 – İklim Değişikliği / Düşük Karbonlu Kalkınma Bağlantılı Kurum
ve İnsan Kapasitesi Anketi149
1. İsim:
2. Kurum:
o Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
o Orman ve Su İşleri Bakanlığı
o Orman Genel Müdürlüğü
o Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
o Kalkınma Bakanlığı
o TÜİK – Türkiye İstatistik Enstitüsü
o Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
o Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı
o Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı
o Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
o İçişleri Bakanlığı
o Ekonomi Bakanlığı
o Milli Eğitim Bakanlığı
o Sağlık Bakanlığı
o Kültür ve Turizm Bakanlığı
o Avrupa Birliği Bakanlığı
o Dışişleri Bakanlığı
o Maliye Bakanlığı
o AFAD
o Hazine Müsteşarlığı
o Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)
149
Anketin doldurulması yaklaşık 15 dakika sürmektedir. Yapılan her katkı bizim için büyük önem taşımaktadır!
Page 124
116
o Türkiye Sanayici İş İnsanları Derneği (TÜSİAD)
o Müstakil Sanayici İş Adamları Derneği (MÜSİAD)
o TÜBİTAK
o Araştırma Kurumları
o Belediyeler Birliği
o İklim değişikliği / düşük karbonlu kalkınma alanlarında aktif STK
o Diğer
3. Görev alanı:
3.1. Lütfen hangi konuda çalışmakta olduğunuzu belirtiniz:
Politika
Veri
Denetim
Teftiş
İzleme ve Raporlama
İzleme, Raporlama ve Doğrulama
Diğer iklim değişikliği konuları (lütfen açıklayınız)
4. Eğitiminiz:
o Lise
o Lisans
o Lisansüstü
o PhD
5. İklim değişikliği bağlantılı konularda kaç yıldır çalışıyorsunuz?
6. İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu’nda (İDHYKK)
kurumunuzu temsil etme yetkiniz var mı?
o Evet
o Hayır
Page 125
117
7. İDHYKK toplantılarına katılıyor musunuz?
o Evet
o Hayır, (Cevabınız “hayır” ise lütfen 8 numaralı sorudan devam ediniz)
7.1. Yukarıda yer alan 6 veya 7 numaralı sorulara cevabınız “evet” ise, lütfen
rolünüzü, olası sorunları ve işlevsel iyileştirme için önerilerinizi yazınız.
o
7.2. Karar alma süreçlerinde İDHYKK’nin rolü var mı?
o Evet
o Hayır
7.2.1. Cevabınız “evet” ise, lütfen nasıl bir süreç olduğunu açıklayınız.
o
7.2.2. Cevabınız “hayır” ise, lütfen iyileştirme önerilerinizi yazınız.
o
8. İşinizde hangi konuda çalışıyorsunuz?
9. BMİDÇS Sekreteryası’na raporlama konusunda odak noktası mısınız?
o Evet
o Hayır
10. BMİDÇS’ne taraf olunmasından kaynaklanan raporlama sorumluluklarını yerine
getirmeye yönelik çalışmalara dâhil misiniz?
o Evet
o Hayır, (Cevabınız “hayır” ise lütfen 11 numaralı sorudan devam
ediniz)
10.1. Cevabınız “evet” ise, lütfen sürece nasıl dâhil olduğunuzu ve ne
yaptığınızla birlikte, iş yükünüzün % kaçının (ortalama) bu görevle bağlantılı
olduğunu yazınız.
o Nasıl dâhil olduğunuz & Ne yaptığınız
o İş yükünüzün % kaçı?
Page 126
118
10.2. Sizce, iyileştirme için daha fazla insan kapasitesine ihtiyaç duyuluyorsa,
yukarıda belirtilen görevler için ek kaç kişiye daha ihtiyaç duyulmakta?
o
10.3. Sizce, eğer varsa, ne tür bir desteğe ihtiyaç duyulmakta?
o Kapasite geliştirme tedbirleri (eğitim, öğretim, gibi)
o Koordinasyon rolünün güçlendirilmesi (Bakanlık içerisinde, diğer
bakanlık ve kurumlarla)
o Teknik yardım
Diğer (lütfen açıklayınız):
11. Avrupa Çevre Ajasın’na (AÇA) yapılan iklim değişikliği raporlamaları için odak
noktası mısınız?
o Evet
o Hayır
12. AÇA üyesi olunmasından kaynaklanan raporlama sorumlulukları doğrultusunda
yapılan çalışmalara dâhil misiniz?
o Evet
o Hayır, (Cevabınız “hayır” ise lütfen 13 numaralı sorudan devam
ediniz)
12.1. Cevabınız “evet” ise, lütfen sürece nasıl dâhil olduğunuzu ve ne
yaptığınızla birlikte, iş yükünüzün % kaçının (ortalama) bu görevle bağlantılı
olduğunu yazınız.
o Nasıl dâhil olduğunuz & Ne yaptığınız
o İş yükünüzün % kaçı?
13. İlgili AB Direktifleri’nin ulusal mevzuata aktarılması / uygulanması konularıyla
bağlantınız var mı?
o Evet
o Hayır, (Cevabınız “hayır” ise lütfen 14 numaralı sorudan devam
ediniz)
Page 127
119
13.1. Cevabınız “evet” ise, lütfen, sürece nasıl dâhil olduğunuz ve ne yaptığınızı
hangi AB Direktifi bağlantılı çalıştığınızı da belirterek (lütfen aşağıda yer alan
listeye bakınız) ve iş yükünüzün % kaçının (ortalama) bu görevle bağlantılı
olduğunu yazınız (lütfen üzerinde çalıştığınız direktifleri aşağıda yer alan
listeden işaretleyiniz ve konuya nasıl dâhil olduğunuzu da altta yer alan
kutunun içine yazınız)
İlgili AB Direktifleri – Fasıl 27 – düşük karbonlu kalkınma için iklim eylemleri:
1. Karar No. 280/2004/EC’yi ilga ve Tüzük (EU) No. 662/2014’ü tadil eden, sera
gazı emisyonlarının izlenmesi ve raporlanmasıyla iklim değişikliğine ilişkin
ulusal ve birlik düzeyinde diğer bilgilerin raporlanmasına dair Avrupa Parlamento ve
Konseyi 21 Mayıs 2013 tarih ve 525/2013 No.’lu Tüzüğü (AB)
o Bu Direktifle nasıl bağlantılı olduğunuz & ne yaptığınız?
o İş yükünüzün % kaçı?
2. 2004/101/EC, 2008/101/EC, 2009/29/EC sayılı Direktifler ve 219/2009 ve
421/2014 sayılı Tüzükleri (EU) ve 2015/1814 sayılı Karar (EU) ile tadil edilen,
96/61/EC sayılı Konsey Direktifi’ni tadil eden ve Topluluk içerisinde sera gazı emisyon
tahsisat ticareti için bir sistem geliştiren, Avrupa Parlamento ve Konseyi 13 Ekim 2003
tarih ve 2003/87/EC sayılı Direktifi
o Bu Direktifle nasıl bağlantılı olduğunuz & ne yaptığınız?
o İş yükünüzün % kaçı?
3. Avrupa Parlamentosu ve Konseyi 2003/87/EC sayılı Direktifini takiben bir
Avrupa Birliği Kaydı oluşturan, 2 Mayıs 2013 tarih ve 389/2013 sayılı Komisyon
Tüzüğü (EU), 920/2010 ve 1193/2011 sayılı Komisyon Tüzüklerini yürürlükten
kaldıran, sera gazı emisyonlarına ilişkin Topluluk 2020 hedeflerinin gerçekleşmesi
amacıyla Üye Devletlerin emisyonlarını azaltmaları için ortak çaba göstermelerine
yönelik Avrupa Parlamento ve Konseyi 23 Nisan 2009 tarih ve 406/2009/EC sayılı
Kararı
o Bu Direktifle nasıl bağlantılı olduğunuz & ne yaptığınız?
o İş yükünüzün % kaçı?
Page 128
120
4. Konsey Direktifi 85/337/EEC ve Avrupa Parlamento ve Konsey Direktifleri
2000/60/EC, 2001/80/EC, 2004/35/EC, 2006/12/EC, 2008/1/EC ve 1013/2006 sayılı
Tüzüğü (EC) tadil eden, karbondioksitin jeolojik olarak depolanmasına ilişkin Avrupa
Parlamento ve Konseyi 23 Nisan 2009 tarih ve 2009/31/EC sayılı Direktifi
o Bu Direktifle nasıl bağlantılı olduğunuz & ne yaptığınız?
o İş yükünüzün % kaçı?
5. CO2’in çevre dostu bir biçimde tutulması ve jeolojik olarak depolanmasına
yönelik ticari uygulama projeleriyle birlikte, Topluluk içerisinde sera gazı emisyon
tahsisat ticareti için bir sistem geliştiren, Avrupa Parlamento ve Konseyi 2003/87/EC
sayılı Direktifi kapsamında yenilikçi yenilenebilir enerji teknolojileri ticari uygulama
projeleri için finansman tedbirleri ve kriterleri belirleyen, 3 Kasım 2010 ve 2010/670/EU
sayılı Komisyon Kararı
o Bu Direktifle nasıl bağlantılı olduğunuz & ne yaptığınız?
o İş yükünüzün % kaçı?
842/2006 sayılı Tüzüğü (AK) ilga eden ve Komisyon Tüzükleri (EC) 1494/2007,
(EC) 1497/2007, (EC) 1516/2007, (EC) 304/2008, (EC) 306/2008, (EC) 307/2008,
(EU) No.1191/2014, (EU) 2015/2065, (EU) 2015/2066, (EU) 2015/2067, (EU)
2015/2068 uyarınca uygulanan, florlu sera gazlarına ilişkin Avrupa Parlamento ve
Konseyi 16 Nisan 2014 tarih ve 517/2014 sayılı Tüzüğü (EU)
o Bu Direktifle nasıl bağlantılı olduğunuz & ne yaptığınız?
o İş yükünüzün % kaçı?
7. 2000/71/EC, 2003/17/EC, 2009/30/EC, 2011/63/EU ve 2014/77/EU sayılı
Direktifler ve (EU) 2015/1513 ve (EU) 1882/2003 sayılı Tüzükleri ilga eden, 93/12/EEC
sayılı Konsey Direktifini değiştiren, petrol ve dizel yakıtların kalitesine ilişkin, Avrupa
Parlamento ve Konseyi 13 Ekim 1998 tarih ve 98/70/ sayılı Direktifi; ulusal yakıt kalitesi
verilerinin özetlenmesine ilişkin ortak bir format belirleyen, 18 Şubat 2002 ve
2002/159/EC sayılı Komisyon Kararı
o Bu Direktifle nasıl bağlantılı olduğunuz & ne yaptığınız?
o İş yükünüzün % kaçı?
Page 129
121
8. (EU) 397/2013, (EU) 333/2014 ve (EU) 2015/6 sayılı Tüzükleri ve (EU)
1014/2010 ve (EU) 63/2011 sayılı Komisyon Tüzüklerince değiştirilen, Topluluğun
hafif hizmet araçlarından kaynaklanan CO2 emisyonlarını azaltmalya yönelik bütüncül
yaklaşımının bir parçası olarak yeni yolcu araçları için emisyon performans standartları
belirleyen, Avrupa Parlamento ve Konseyi 23 Nisan 2009 tarih ve 443/2009 sayılı
Tüzüğü (EC); (EC) 205/2012 ve (EU) 404/2014 sayılı Komisyonca Delege Edilen
Tüzük ve (EU) 253/2014 sayılı Tüzüklerce değiştirilen, Topluluğun hafif hizmet
araçlarından kaynaklanan CO2 emisyonlarını azaltmalya yönelik bütüncül
yaklaşımının bir parçası olarak yeni hafif tircari araçlar için emisyon performans
standartları belirleyen Avrupa Parlamento ve Konseyi 11 Mayıs 2011 tarih ve (EU)
725/2011 / (EU) 396/2013 sayılı Komisyon Uygulama Tüzükleri ve 2012/100/EU sayılı
Komisyon Kararı ve (EU) 2015/2251 sayılı Komisyon Uygulama Kararı ve (EU)
510/2011 sayılı Tüzüğü; 2003/73/EC sayılı Direktif ve (EC) 1882/2003 / (EC)
1137/2008 sayılı Tüzüklerince değiştirilen, yeni yolcu taşıtlarının pazarlanmasında
yakıt ekonomisi ve CO2 emisyonlarına ilişkin bilginin tüketiciye temin edilmesi
hakkındaki Avrupa Parlamento ve Konseyi 13 Aralık 1999 tarih ve 1999/94/EC sayılı
Direktif, 2012/99/EU sayılı Komisyon Uygulama Kararı ve (EU) 293/2012, (EU)
410/2014, (EU) 427/2014 sayılı Komisyon Uygulama Tüzükleri.
o Bu Direktifle nasıl bağlantılı olduğunuz & ne yaptığınız?
o İş yükünüzün % kaçı?
9. Arazi kullanımı, arazi kullanımı değişikliği ve ormancılık aktiviteleri sonucunda
oluşan ve giderilen sera gazı emisyonunun hesaplama kuralları ve bu aktivitelere
yönelik bilgilere ilişkin Avrupa Parlamento ve Konseyi 21 Mayıs 2013 tarih ve
529/2013/EU sayılı Kararı
o Bu Direktifle nasıl bağlantılı olduğunuz & ne yaptığınız?
o İş yükünüzün % kaçı?
13.2. Sizce, iyileştirme için daha fazla insan kapasitesine ihtiyaç duyuluyorsa,
yukarıda belirtilen görevler için ek kaç kişiye daha ihtiyaç duyulmakta?
o
13.3. Sizce, eğer varsa, ne tür bir desteğe ihtiyaç duyulmakta?
o Kapasite geliştirme tedbirleri (eğitim, öğretim, gibi)
Page 130
122
o Koordinasyon rolünün güçlendirilmesi (Bakanlık içerisinde, diğer
bakanlık ve kurumlarla)
o Teknik yardım
Diğer (lütfen açıklayınız)
14. İklim değişikliği konularında çalışan başka uluslararası kurumlar için hazırlanan
raporlama süreçlerine dâhil misiniz? (örneğin, atık, bina, ulaştırma, enerji ve tarım
gibi özel sektörlerle gibi)
Evet
Hayır, (Cevabınız “hayır” ise lütfen 15 numaralı sorudan devam ediniz)
14.1. Cevabınız “evet” ise, lütfen kime, hangi konuda raporlama yapıldığını ve
sürece nasıl dâhil olduğunuzu ve ne yaptığınızla birlikte, iş yükünüzün %
kaçının (ortalama) bu görevle bağlantılı olduğunu yazınız.
o Raporlama yaptığınız kurum adı
o Bu Direktifle nasıl bağlantılı olduğunuz & ne yaptığınız?
o İş yükünüzün % kaçı
15. Türkiye’de BMİDÇS’nin uygulanma seviyesine ilişkin görüşünüz nedir (Paris
Anlaşması’nın onaylanmasına hazırlık dâhil)?
o
16. İklim değişikliğiyle ilişkili olarak, AK’nin fasıl kapatma konusundaki standartları
dâhil, 27.Faslın ulusal mevzuata aktırım ve uygulaması konusundaki görüşünüz
nedir?
o
17. İkilm değişikliği konusunda meslektaşlarınızla nasıl bir işbirliği yapıyorsunuz?
Lütfen açıklayınız.
o
Page 131
123
18. Ulusal mevzuat ve düzenlemeler uyarınca, iklim değişikliğiyle bağlantılı konular
sizce kurumlar arasında etkin bir biçimde paylaşılıyor mu (bakanlıklar arasında ve
bakanlık birimleri arasında), yoksa tek bir bakanlık ya da bir bakanlık birimi
sorumluluğun çoğunu mu yükleniyor?
o İşbirliği
o Örtüşme
o Boşluklar
o Eksiklikler
18.1. Lütfen görüşlerinizi paylaşınız:
o
19. Ulusal mevzuat ve düzenlemeler uyarınca, iklim değişikliğiyle bağlantılı konular
sizce yerelde yerel yönetim kurumları arasında paylaşılıyor mu?
o İşbirliği
o Örtüşme
o Boşluklar
o Eksiklikler
19.1. Lütfen görüşlerinizi paylaşınız:
o
20. Genel anlamda, iklim değişikliğinin azaltımı için birer araç olarak, Çevresel Etki
Değerlendirmesi ve Stratejik Çevresel Etki Değerlendirmesi sizce ne kadar
etkililer? (1 – etkili herhangi bir araç yok / 5 – etkili bir system var):
o Lütfen Seçiniz
20.1. Lütfen açıklayınız:
Page 132
124
21. Genel anlamda, Türkiye’de iklim değişikliği bağlantılı konularda denetim (yürütme)
düzeyi sizce ne kadar etkili? (1 – etkili herhangi bir araç yok / 5 – etkili bir system
var):
o Lütfen Seçiniz
21.1. Lütfen açıklayınız:
22. Lütfen çalıştığınız kurumda iklim değişikliği bağlantılı yapılan işlerin
işlevselliği/organizasyonu konularda önerilerde bulununuz.
o
23. Lütfen iklim değişikliği bağlantılı iş ve görevlerle ilişkili finansal kaynaklar
konusunda önerilerde bulununuz.
o
24. İklim değişikliği bağlantılı kapasite geliştirme çalışmalarına katıldınız mı / katılmayı
planlıyor musunuz?
o Evet
o Hayır
24.1. Lütfen daha fazla bilgi veriniz:
24.2. Sizce kendiniz için iklim değişikliği bağlantılı konularda bilgi ve beceri
geliştirme ihtiyacı söz konusu mu?
o Evet
o Hayır
o Lütfen açıklayınız
Page 133
125
25. Türkiye’deki İklim Değişikliği Kurumsal düzenlemeleri açısından SİZİN
KURUMUNUZ için GÜÇLÜ YÖNLER sizce aşağıdakilerden hangileri olabilir?
(Lütfen en fazla 3 seçenek işaretleyiniz)
o Kurumsal ve yasal bir ulusal çerçeveye sahip iklim değişikliği
yönetiminin varlığı
o BMİDÇS’nin onaylanmış olması; AB üyelik müzakereleri sürecinde
27.Faslın (Çevre ve İklim Değişikliği) açılmış olması
o İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu’nun varlığı
o Yetkin ve ilgili kurum mevzuatlarında Düşük Karbonlu Kalkınma
(DKK) ile ilgili düzenlemelerin varlığı
o İklim konularında bilgi ve uzmanlık; iklim bilimcilerden, mühendislere
ve çevre hukuku uzmanlarına kadar nitelikli profesyoneller
o DKK konularında (iyi) uygulamalar ve sürekli devam eden öğrenme
26. Türkiye’deki İklim Değişikliği Kurumsal düzenlemeleri açısından
KENDİNİZ/ÇALIŞAN olarak GÜÇLÜ YÖNLERİNİZ sizce aşağıdakilerden hangileri
olabilir? (Lütfen en az 1 seçenek işaretleyiniz)
o İklim değişikliği bağlantılı konularda detaylı bilgi
o İklim değişikliği bağlantılı konularda beceri ve uzmanlık
o Detaylı bir görev tanımına sahip olmak
o Çalışanlar arasında iyi iletişim
o Diğer (Lütfen açıklayınız)
27. Türkiye’deki İklim Değişikliği Kurumsal düzenlemeleri açısından SİZİN
KURUMUNUZ için ZAYIF YÖNLER sizce aşağıdakilerden hangileri olabilir?
(Lütfen en fazla 3 seçenek işaretleyiniz)
o İklim değişikliği etkileri konusunda farkındalık seviyesi; ulusal ve dış
paydaşlar açısından politika ve yasal çerçevenin netliği
o İklim değişikliği iyi anlaşılmıyor ve önemli bir politik konu değil (daha
çok ekonomik büyüme, ticaret ve yatırım gibi yoksulluğun azaltılması ve
benzeri konulara odaklanılıyor)
Page 134
126
o DKK açısından gelecekteki kaynak ihtiyaçlarına ilişkin devlet
kurumları arasındaki farkındalık
o Kurumlararasında iklim değişikliğinin azaltılmasıyla bağlantılı
politika ve tedbirlerde örtüşme (tekrar); bir kurumun iklim
değişikliği/çevre koruma konularında entegre bir yaklaşım geliştirme
becerisi
o DKK yönetimi açısından yeterli bir altyapı ve kurumsal koordinasyon
eksikliği; ilgili kurumlar arasındaki ilişkiler; sektörel yaklaşım
o DKK için detaylı ve kompleks bir kurumsal çerçeve; İklim Değişikliği
ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu işlev ve yetkilerinde boşluk
o Teknik destek / ekipman kaynakları; teknik kaynak eksikliği (açık
rehberler, bilgisayar modelleri); iklim değişikliği bağlantılı kalıcı bilgi ve
veri
o Özellikle iklim değişikliği yetkin bakanlığında yetersiz insan
kaynakları; iklim değişikliği politikalarının uygulanmasında boşluklar;
yasal gereklerin uygulanmasında düşük seviye; Uygun yürütme ve
denetim eksikliği
28. Türkiye’deki İklim Değişikliği Kurumsal düzenlemeleri açısından
KENDİNİZ/ÇALIŞAN olarak ZAYIF YÖNLERİNİZ sizce aşağıdakilerden hangileri
olabilir? (Lütfen en fazla 3 seçenek işaretleyiniz)
o Kurumların iklim değişikliği konularında çalışan personel sayısı ve
bunların etkili dağılımı
o Personelin iklim değişikliği konusundaki uzmanlığı
o Personel moral ve motivasyonu
o Dengesiz iş yükü
o İklim değişikliği bağlantılı konulardaki eğitimlerde boşluklar
o İklim değişikliği konusunda kimin hangi alanda çalıştığına dair bilgi
eksikliği
29. Türkiye’deki İklim Değişikliği Kurumsal düzenlemeleri açısından SİZİN
KURUMUNUZ için FIRSATLAR sizce aşağıdakilerden hangileri olabilir? (Lütfen en
fazla 3 seçenek işaretleyiniz)
Page 135
127
o Iklim değişikliğini farklı sektörlere yansıtan, istikrarlı bir kurumsal
çerçeve
o İklim değişikliği bağlantılı BMİDÇS ve AK mekanizmaları arasındaki
sinerji
o DKK için sürdürülebilir finansal kaynaklar; uygun teknik destek /
ekipman kaynakları
o İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu’na yetki
verilmesi
o BMİDÇS Sekreteryası ile bağlantı ve iş birliğinin güçlendirilmesi
o Avrupa Çevre Ajansı ile bağlantı ve iş birliğinin geliştirilmeesi ve
güçlendirilmesi
o Kilit konumdaki personelin uygunluğu, yetkin bakanlık ve diğer ilgili
kurumlardaki personel sayısı ve bunların etkili dağılımı
o DKK konusu ve amaçları konusda yetkin kurum ve diğer ilgili
kurumlarda eğitimli uzmanlar
o Ulusal azaltım politika ve tedbirlerinin daha da fazla geliştirilebilmesi
ve uygulanması için farklı devlet kurumlarında iklim değişikliği bilgi
birikiminin güçendirilmesi
Kurumlar arasında varolan resmi ve gayrı-resmi iletişim ve
koordinasyon mekanizmaları
o İklim değişikliği ve bağlantılı mevzuatın yönetimi için açık yetkinlikler
o Uluslararası sorumluluk / AB Direktifleri’nin uygulanması ve karar
alma süreçleri için açık ve etkili prosedürler
o İlgili bütün kurum ve paydaşlarla iş birliği halinde bir iklim değişikliği
stratejisinin geliştirilmesi, izlenmesi, raporlanması ve gözden geçirilmesi
için kurumsal düzenlemeler
o Görevlerin yerine getirilebilmesi için yeterli personel ve fon; güçlü
yürütme yetki ve kapasitesi
o Bilgili paydaşlar (Parlamento, devlet, sanayi ve genel toplum dahil)
o İklim değişikliği etkileriyle birlikte azaltım ve uyum tedbirleri
konularında farkındalık artırılması
Page 136
128
30. Türkiye’deki İklim Değişikliği Kurumsal düzenlemeleri açısından
KENDİNİZ/ÇALIŞAN olarak FIRSATLARINIZ sizce aşağıdakilerden hangileri
olabilir? (Lütfen en fazla 3 seçenek işaretleyiniz)
o İklim değişikliği konularında personel uzmanlığı; iklim değişikliği
konularında beceri sahibi profesyoneller
o İklim değişikliği konularında genel bilgi ve uzmanlık
o Personel moral ve motivasyonu
o Dengeli iş yükü
o Kilit konumdaki personelin yetkinliği
o Kurumların sahip olduğu personel sayısı (ve bunların İklim değişikliği
konularında ne kadar etkili dağıldığı)
o Bütün fonksiyonel alan ve özgün seviyeler için tam anlamıyla
geliştirilmiş yetkinlik profili uygulamalarının varlığı
o Yeterli ve adaletli ödüllendirme
o Personel profesyonel gelişimi ve iş başında eğitim için fırsatlar
Bireysel performans ve ürün ya da hizmet kalitesi arasında bağlar
o Üst düzey yönetimin değişim ve modernizasyona açıklığı
o Üst ve orta düzey pozisyonların beceri seviyeleri
o Liderlerin personelden iyileştirme konusunda öneri alma ve görüş
toplama düzeyi
31. Türkiye’deki İklim Değişikliği Kurumsal düzenlemeleri açısından SİZİN
KURUMUNUZ için TEHDİTLER sizce aşağıdakilerden hangileri olabilir? (Lütfen en
fazla 3 seçenek işaretleyiniz)
o Daha fazla afet ve iklim değişikliği riskiyle güvenli olmayan kalkınma
o İklim değişikliği azaltımı bağlantılı konulardaki finansal ve ilişkili
öngörülerin doğruluğu
o Farklı programlar kapsamında fonların varlığı; DKK uygulamaları,
eğitim ve diğer faaliyetleri destekleyecek fonların eksikliği
o Devletin iklim değişikliği politika ve yasal çerçevesine sosyal değişim
konularının entegre edilme ölçüsü
Page 137
129
o Yetkin ve ilgili bakanlıklar arasında koordinasyon ve bilgi akışı
açısından yatay ve dikey kopukluklar
o Varolan bakanlık yapılarının sürdürülebilirliği
o İklim değişikliği paydaşlarını yanlış yönlendirebilecek yetersiz veri
32. Türkiye’deki İklim Değişikliği Kurumsal düzenlemeleri açısından
KENDİNİZ/ÇALIŞAN olarak TEHDİTLERİNİZ sizce aşağıdakilerden hangileri
olabilir? (Lütfen en fazla 3 seçenek işaretleyiniz)
o Bakanlık ve kurum yöneticilerinin, kıdemli memurların bağımsızlık ve
profesyonelliklerine ne derece saygı gösterdiği
o Bakanlık ve kurum yöneticilerine, kıdemli memurların genel anlamda
ne ölçüde “açık ve korkusuzca” öneri getirebildiği
o Özel eğitimlere katılanlar dâhil, iklim değişikilği azaltımı konularında
önemli konumdaki kişilerin istikrarsızlığı (görev yeri değişimi gibi)
33. Lütfen, KURUMSAL VE İNSAN KAPASİTESİ konularına odaklı olarak, iklim
değişikliği ve düşük karbonlu kalkınmaya ilişkin ek görüşlerinizi yazınız.
Teşekkür Ederiz! Katkılarınız Bizim için Önemli.
Page 138
Bu doküman Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin finansal desteği ile hazırlanmıştır.
Bu yayın içeriğinden yalnızca Hulla & Co Human Dynamics KG sorumludur ve hiçbir
şekilde Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.