Dîvân Edebiyatında Rind Tipi DÎVAN EDEBİYATINDA RİND TİPİ Klasik Türk Edebiyatı divan ve mesnevilerinde önemli role sahip olan şahıs kadrosu, “asırların süzgecinden” 1 geçerek klişeleşmiş belirli tiplerden oluşmaktadır. Âşık, mâşuk, sevgili vb. ana tiplerin yanı sıra rind, zâhid, rakîb, sûfi vb. klişeleşmiş tipler de beyitlerde yerlerini almıştır. Bu tiplerden biri olan rind, çoğulu “rindân” 2 olan Farsça bir kelimedir. Kelime anlamı olarak kalender, dünya işlerini boş gören kimse, aldırışsız 3 anlamlarına gelir. Kelimenin anlamı ile ilgili farklı bilgiler de vardır. Burhân- Kâtı, rind ve rindlik ile ilgili olarak şu bilgileri vermektedir: “Rind; hileci, zeki, korkusuz, münkir, lâubâli ve bî-kayd olan adamdır. Tasarlama ve kurtulma konusunda münkir bir tavır takındığı için bu adı almıştır. Dış görünüşü kınamaya sebebiyet vermekle birlikte, gerçek durumu selameti mucip bir kişidir.” Gıyas-ı Lügat’ta ise rindin tanımı yapılırken, 1 Klasik Osmanlı Edebiyatında Tipler, Ahmet Atilla ŞENTÜRK, s 333 2 Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Ferit DEVELLİOĞLU, Aydın Kitabevi 2010 s.1045 3 Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Ferit DEVELLİOĞLU, Aydın Kitabevi 2010 s.1045 1
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Dîvân Edebiyatında Rind Tipi
DÎVAN EDEBİYATINDARİND TİPİ
Klasik Türk Edebiyatı divan vemesnevilerinde önemli role sahip olan şahıskadrosu, “asırların süzgecinden”1 geçerekklişeleşmiş belirli tiplerden oluşmaktadır.Âşık, mâşuk, sevgili vb. ana tiplerin yanı sırarind, zâhid, rakîb, sûfi vb. klişeleşmiş tiplerde beyitlerde yerlerini almıştır.
Bu tiplerden biri olan rind, çoğulu “rindân”2
olan Farsça bir kelimedir. Kelime anlamı olarakkalender, dünya işlerini boş gören kimse,aldırışsız3 anlamlarına gelir. Kelimenin anlamıile ilgili farklı bilgiler de vardır. Burhân-Kâtı, rind ve rindlik ile ilgili olarak şubilgileri vermektedir: “Rind; hileci, zeki,korkusuz, münkir, lâubâli ve bî-kayd olanadamdır. Tasarlama ve kurtulma konusunda münkirbir tavır takındığı için bu adı almıştır. Dışgörünüşü kınamaya sebebiyet vermekle birlikte,gerçek durumu selameti mucip bir kişidir.”Gıyas-ı Lügat’ta ise rindin tanımı yapılırken,1 Klasik Osmanlı Edebiyatında Tipler, Ahmet Atilla ŞENTÜRK, s 3332 Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Ferit DEVELLİOĞLU, Aydın Kitabevi 2010 s.10453 Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Ferit DEVELLİOĞLU, Aydın Kitabevi 2010 s.1045
1
Dîvân Edebiyatında Rind Tipi
onun “inkarcılığı” üzerinde durulmakta, ancakbu inkarın, kişinin cehaletinden değil dezekiliğinden kaynaklandığı ifade edilmektedir.Yâd-daşt-ı Dihhudâ’ da da rindin, keskingörüşlülüğü ve kendine has zekası ile riya vegösteriş ehlini tanıyabilen özelliğine dikkatçekildikten sonra onun “sıradan insanlardanfarklı” olduğu söylenmektedir.4
Klasik Türk Şiiri’nde rind , sürekli olarakzahid tipi ile çatışma halindedir. Zâhiddebulunan özellikler rindde bulunmaması gerekenözelliklerdir. Rinde göre maneviyat önemliyken,zâhide göre madde önem taşır. Klasik şiirderind olgun kişiyi temsil ederken, zâhid kabasofuyu temsil etmektedir. Zâhid, klâsikşiirimizde İslâmiyet’in estetiğinikavrayamamış, pişmemiş, şekilci, nasihatçı birinsan tipi olarak karşımıza çıkarken rind,umursamaz, kalender, gariban görünüşlü olmasınakarşın Allah aşkıyla mest olmuş kişidir.5 Busebeple dîvan şairi kendisini rind olarakgörmüştür. Aşktan, sevgiliden, şaraptanvazgeçmeyen, dünyayı boş gören rind olarakkendilerini takdim etmişlerdir. Bununlabirlikte gedalık (dilencilik), fakirlik,derbederlik, sarhoşluk, âşıklık(Çoban,2002)gibi sıfatları da kullanmışlardır.
4 Hâfız-ı Şîrâzî ve Bâkî’de Rindlik, Cafer Mum, Yük. Lis.Tezi, Malatya 1999, s 2/35 Özgür ÇOBAN,Divan Şiirinde Rİnd ve Zahid Portresi, yük. Lis. Tezi,2002
2
Dîvân Edebiyatında Rind Tipi
Rind, Melamilik kapsamında ele alındığında,ikisinin adeta birbirlerini tamamladığıgörülmektedir. Melamilik ve Melamet bir tarîkatveya mezhep değildir. Melamîlik bugünkü moderntarzda tüm dünyada yaşanan dini anlayışıasırlar öncesinde savunan düşünce akımıdır,aynı zamanda bir duruş, felsefe ve anlayıştır.Melamî’ Arapça levm, sövme, yerme gibi tepkiifade eden bir kelimeden türer.6 Hurafeci,durağan tarikat ve din anlayışına karşıolmuştur. Tasavvufu, İslâm'ın "Bâtınî (iç)" kısmıve derinliği olarak kabul ederler. Dinin"Zahiri (dış)" emir ve yasaklarını "eksiksiz" ve"fazlasız" (ifrat/ tefrit) dosdoğru yerinegetirmekle birlikte "Kâmil" insan olmak içinher zaman ve her yerde Allah'ı zikretmek veözellikle Allah'ın varlığı ve birliği ileilgili itikadi konularda derin bilgi sahibiolmak gerektiğine inanırlar.7 Tasavvufderslerini “mürşid” adını verdikleriöğretmenlerinden alırlar. Ancak mürşid yalnızcayol göstericidir. Allah'ın her kişiye yakınolduğunu ve kişiyle Allah arasına mürşid dedahil kimsenin giremeyeceğini savunmuşlardır.İlm-i Tevhid (Tevhid ilmi) olarak anılan buderslerin neticesinde "Fenafillah" (Allah'da yok
olmak) ve "Bekâbillah" (Allah'la varolmak) mertebelerine ermeyi amaçlarlar.8
Melâmetînin ibadetini, takvasını, zahitliğini,âlimliğini veya diğer herhangi bir halini açığavurmaması icap eder. Onun için melâmî, ihlastanbahsedeceğine daha fazla onun zıddı olan riyâaleyhine söz söyler; fazilet ve kemâldenbahsedeceğine kötülükleri zemmetmeyi terciheder, nefsini doğrultacak ve yola getirecekişlerle meşgul olmaktan ziyade nefsini itham vetahkir etmekle, onun bütün arzularına karşıgelmekle meşgul olur.9
Bu noktada rindlik ve Melamilik aynı amaçdoğrultusunda birleşirler. Rind tipi de tıpkıMelami gibi, zahidin tersine gösteriş yaparakve sonucunda bir menfaat güderek değil, içdünyalarında en iyi şekilde Allah’a ibadetederek ve bu doğrultuda kamil insan mertebesineerişmeyi amaç edinerek ibadetlerini yerinegetirir. Rindlikte de Melamilikte olduğu gibigizlilik önemlidir. Bu sebepledir ki her ikiside dış görünüşe önem vermez, ibadetleriniâşikar olarak değil gizli olarak yapar. Melamive rind kendilerinin sûfî gibi görülmesiniistemez. Çünkü modern dönemden önce sûfîgörünümlü ve tavırlı kişilere halk ve yönetiminileri gelenleri hürmet göstermiştir. Bu sebeple8 http://tr.wikipedia.org/wiki/Melamilik9 Ebu Abdurrahman Muhammed b. Hüseyin SÜLEMÎ, İslam Tarihinde İlkMelâmet. Çev. Ömer Rıza Doğru, İstanbul, 1950, s19
4
Dîvân Edebiyatında Rind Tipi
Melamîler Allah ile arasındaki samimiyetikaybetmek istemez ve bundan ötürü kılık kıyafetgibi unsurlarla öne çıkmak yerine kendilerinegizliliği temel alırlar. Bu ve daha başkabirçok yönleri ile rindlik ve Melamilikbirbirini tamamlar niteliktedir.
Rind, melamet ülkesinin sultanıdır, melametateşine yansa da ah etmeyen rind, melametzincirinde bir dîvânedir. Onu ayıplamak yerine,anlamak gerekir. Çünkü o, aşkın tutsağıolmuştur.10
Klasik Türk Edebiyatı’nda birçok şairkendisini rind olarak görmüş ve bunun üzerinebirçok beyit yazmıştır. Bâkî, Nedim, Nef’î,Fuzûlî gibi büyük şairler rindi öne çıkarmış,sahiplenmiş, zâhidi ise yerden yerevurmuşlardır. Şairler kendilerini rind olarakgördükleri için beyitlerinde zâhidi tenkitetmiş ve sürekli bir çatışma halindeişlemişlerdir. Bu konu üzerine özellikleFuzûlî’nin “Rind ü Zâhid” eseri bu iki tipindivan edebiyatındaki yerini göstermesiaçısından önemlidir.
Rind üzerine birçok çalışma yapılmıştır. Genelitibari ile rind, dîvân şiirinde örnek tutulan,kâmil, olgun kişidir. Kendi değer yargıları ileyaşayarak başkalarının düşüncesine önem10 Gülay DURMAZ, Divan Şiirinde Rİnd, U.Ü. FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ Yıl: 6, Sayı: 8, 2005/1, s.72
5
Dîvân Edebiyatında Rind Tipi
vermeyen rind, geniş görüşlü bir kimsedir.Birçoklarının ömürleri boyunca peşindenkoştukları mal, şöhret, mevki gibi şeyleriumursamaz. Din karşısında hoşgörülü, yaşam vegeçim kurallarına boş vericidir. Kimseninkınamasına aldırmayarak riyasız ve yalansızolmaya çalışır. Hikmete, hakikate düşkündür.Zâhid ise, İslâm’ın özünü değil, sadece sözünü,kabuğunu anladığı farz edilen dar görüşlübiridir. Kendisi için ibadet eden veya etrafafazla dindar görünen, şeriata sıkı sıkıyabağlı, gönül ehli olmayan, sert tabiatlıhoşgörüden uzak kimselerdir ki, daima rindlerinalaylarına hedef olurlar.11
Rind aşıktır. Bu nedenle perişan haldendir.Fakat bundan rahatsız olmaz ve sevmektenvazgeçmez. Çünkü bu onun kaderidir.
Aşk yakıcıdır, yok edicidir, âşık bunu bilir;ama yine de kendisini aşkın o yakıcıcezbesinden kurtaramaz, kurtarmak istemez. Aşkyolunda gördüğü her türlü eziyet onun sevinçkaynağıdır. Çünkü sevgiliye ulaşmak, onunyolunda ilerlerken, bedeni yok etmeklemümkündür. Yani aşk, sonucu çok önceden bilinenbir durumdur.12
Rindi en iyi şekilde anlayabilmek için,şairlerin kendi sözlerinden faydalanmak yanlışolmaz. Şairler rindi yücelterek beyitlerindeişlemişlerdir.
Zâhid heves-i cennet ile hüsn-iamelde
Rindin nazarı sabıka-i rûz-iezelde
Nabî
(Zâhid, cennet hevesiyle iyi işler yapmakta,rind ise “elest meclisi”ni düşünmekte…)13
Bu beyitte şair, rindin ibadetini menfaatuğruna değil Allah’a karşı duyduğu aşk uğrunayaptığına dikkat çekmiştir. Nabî, rindin akılve maddeye değil aşk ve gönüle önem verdiğinive önemli olanın cenneti kazanmak değilsevgiliye kavuşmak olduğunu vurgulamıştır. Dahaönce de belirttiğim gibi rind işlenirkenzahide karşı durumda işlenmiş ve beyitte birtezat oluşmuştur. Zahidin akılcılığı karşısındarindin aşkı yüceltilmiştir.
13 Doç. Dr. Ahmet SEVGİ, Fuzûlî’nin Rind ü Zâhid Üzüerine, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı:3 , Konya 1997,s129-135
7
Dîvân Edebiyatında Rind Tipi
etmeleri, riyâkâr oluşları, her hâdiseye çatıkkaşla bakmaları vs. sayılabilir.14
Klasik edebiyatta rind ve zahid üzerineyapılmış önemli eserlerden biri olanFuzûlî’nin “Rind ü Zâhid” adlı eseri üzerindenrind ve zahidin birbirleri hakkındakigörüşleri üzerinde duralım.
Rind ü Zâhid Fuzûlî’nin nazım-nesir karışıkFarsça bir eseridir. İki defa Türkçe’ye tercümeedilmiştir. Bunlardan birincisi 18.yüzyılşairlerimizden Sâlim, ikinci tercüme de 1993yılında Prof. Dr.Hüseyin AYAN tarafındanyapılmıştır. Ayrıca bu eserin, Kemâl EdîbKÜRKÇÜOĞLU tarafından tenkidli metni deneşredilmiştir.15
Fuzûlî bu eserinde rind ve zâhid tipinikonuşturur. Zâhid , zâhirî ilimleri, rind debatınî ilimleri savunur. Fuzûlî , cemiyettebugün de rastladığımız bu iki tipin temsilettikleri dünya görüşünün tartışmasınıyapmıştır.16
Eser baba ve oğul çatışması üzerindenverilmiştir. Baba “Zâhid”i oğul ise “Rind”itemsil eder. Aralarındaki görüş farkı ele14 Doç. Dr. Ahmet SEVGİ, Fuzûlî’nin Rind ü Zâhid Üzüerine, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı:3 , Konya 1997,s129-13515 Doç. Dr. Ahmet SEVGİ, Fuzûlî’nin Rind ü Zâhid Üzüerine, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı:3 , Konya 1997,s129-13516 Doç. Dr. Ahmet SEVGİ, Fuzûlî’nin Rind ü Zâhid Üzüerine, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı:3 , Konya 1997,s129-135
8
Dîvân Edebiyatında Rind Tipi
alınarak tartışma formatında oluşturulmuştur.Baba ve oğul aracılığıyla rind ve zâhidinbirbirleri hakkındaki görüşlerini bildirir.Eserde olay örgüsünün içerisinde tipleringirdiği tartışmalar aracılığıyla, “Rind”ingünahkârlık, “Zâhid”in de riyâkârlık vasfıortaya çıkmıştır.17
Eserde yer alan zâhid ve rindin görüşlerinisunan bir bölümü inceleyelim.
[ -Zâhid “Ey Rind, zâhidin riyâsındabiraz fayda vardır. Gerçi riyâsından dolayı,onun kullukları, hakikatte bâtıl oluyor, amagörüşüne bakarak, diğerlerini Tanrı’ya kulluğateşvik ediyor. Görünmeyen yönüyle, Tanrı’nınazabıyla karşı karşıya ise de görünüşü sevapişlediğine delildir. Riyânın bir çaresi vardırda, yasakları işleyenin ne özrü olur?”
-Rind: “Ey zâhid, bilesin ki, Tanrı’yayakın olanların yanında tevbe, değerlilikalâmetidir. O değerliliği kavramaya, günah birvesiledir. Yasaklardan tatmış olanlarınderecesi, o yoldan geçmiştir. Bunlar, yasağıntadını tatmayıp da sadece duymakla haramdansakınanlardan üstündür. Yasağı görmemiş
17 Doç. Dr. Ahmet SEVGİ, Fuzûlî’nin Rind ü Zâhid Üzüerine, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı:3 , Konya 1997,s132-133
9
Dîvân Edebiyatında Rind Tipi
olanlar, taklitle söz söylüyorlar. İşlemişolanlarsa gerçeğe giden yolu arayanlardır.
(Rubâî)
Yanlış yapılan işte birfayda vardır.
Cihan ehli, o faydadanhabersizdirler.
Billâhi , suç işleyenintevbesi,günahsızların
Minnet ve gururundan dahaiyidir. ]18
Bu bölümde rindin günah işleme konusundakiumursamazlığı ve aslında günah işleyerek asıldeğere kavuşacağı düşüncesine sahip olduğugörülmektedir. Zâhid için önemli olan kurallaragöre ve akılcı hareket etme, rind için tamtersi bir durum teşkil etmektedir. Rind elindenkadehini bırakmadan sevgilinin aşkıyla onunsonsuzluğuna erişebilmek, yani onda yok olmakiçin günah işlemeyi bir yol olarak görür ve buyolun onu, haramı sakınıp yasağın tadınabakmamış olan zâhidden daha üstün tuttuğugörüşündedir.
18 Fuzûlî: Rind ü Zâhid(çeviren Prof. Dr. Hüseyin AYAN) İstanbul 1993
10
Dîvân Edebiyatında Rind Tipi
Zâhidâ rind-i harâbâta inenta’n itme
Var ise zerre kadar sırr-ıkazadan haberün Bâkî(G.277/5)19
Bu beyitte şair zahide seslenerek, kaza vekaderden haberdar ise rindi ayıplamamasınıister. Çünkü aşığa göre harâbât rindi olmakbir kader ve kaza meselesidir. Rindiliğin,zâhidin kınamasıyla terk edilemeyeceğinianlatır. Aşığın görüşünde, kaderinde neyazıldıysa onu yaşamak vardır. Tıpkı rind tipigibi. Rindin bu dünyada çektiği acılar,sıkıntılar, kınanmalar vs. onun kaderindevardır. Aşığın kendini rind olaraknitelendirmesinin sebeplerinden biri de budurum sayılabilir. Aşık da sevgiliden gelenacı, cefa, sıkıntının kaderinde olduğunudüşünür ve bundan şikayet etmez.
Rind sevgiliye giden yolda ne kadar üzülürseüzülsün bu yoldan vazgeçmeyi asla düşünmez.Kendisi için en iyi yolun sevgiliye giden yololduğunu bilir. Bu yolun sonunda sevgilininolduğu fikri, ona bu dünyanın en rahat yeri19 Hâfız-ı Şîrâzî ve Bâkî’de Rindlik, Cafer Mum, Yük. Lis.Tezi, Malatya 1999
11
Dîvân Edebiyatında Rind Tipi
olarak bu yolu algılamasına neden olur.20 Busebeple aşık için bu yol, en güzel yoldur.
Rindin sevgiliden vazgeçmesi mümkündeğildir. Çünkü rindliğin gerekleri sevgiliyeve içkiye bağlılıktır.
Rind âşıktır, aşk da gönül işidir. Gönül,aşkın kaynağı olan yer, sevgi özünün bulunduğubir madendir.22 Rind bu sevgiye sahip olduğundansevgiliye canını sunmaktan çekinmez. Hattabundan şeref duyar. Çünkü rind için sevgiliyegiden yolda canı dahi önemli değildir, önemliolan sevgiliye ulaşmaktır. Sevgilinin neistediğini bildiği için gönül oyunlarında ustaolan rind, sevgiliye canını şeker diye sunar.Bu beyitte rindin aşıklık özelliği öneçıkmıştır.
Rind rüsvadır, ayıplama ve aşağılamaylakarşı karşıyadır.23 Zahid tarafından hepkınanmıştır. Zahide göre rind yaptıklarıylakendini rezil rüsva eder. Fakat rind için rezilrüsva olmak kötü değildir. Rindin rüsvaolmasının sebeplerinin başında aşk gelir. Buaşk onun hep başındadır. Bu sebeple aşkyüzünden rezil olmak rind için utanç kaynağıdeğildir. Aksine övünç kaynağıdır.
Beyitlerde de sıkça rindin rüsva olmasıhususu işlenmiştir. Nesîmi’nin bu konuyuişlediği bir beyiti inceleyim.
Rind-i rüsvâyi benüm başumdadursevdâ-yı aşk
Nâm u nengi koymuşum bâ-ârsenden dönmezem Nesîmi (G.289/5)24
Beyitte rind utanmazlığı ile işlenmiştir.Rind aşıktır. Bu sebeple onun için önemli olannamus veya nam değildir. Rind için önemli olansevgilidir. Onun aşkıyla divanedir.Başkalarının ayıplaması onu yolundan çevirmez.
24 Nesîmî Dîvânı, (Haz. Hüseyin Ayan), Ankara 1990
13
Dîvân Edebiyatında Rind Tipi
Rindi rüsva eden nedenlerden biri desarhoşluğu ve divaneliğidir. Rind ne sevgilidenvazgeçer ne de elindeki kadehten. Çünkü rindyasakların tövbe için vesile olduğunu düşünür.Tövbe ise tanrı katında büyük bir değerdir. Odeğere ulaşabilmek için günahları tatmakgerektiğini düşünür. Günahtan sakınan zahidiise taklitle söz söylemekle suçlar.Samimiyetsiz olduğunu düşünür.
Rind, kılık kıyafete de önem vermediği içinbu konuda da ayıplamalarla karşı karşıyadır.Rind coşkun ve çılgındır. Bu divaneliği onunkınanmasına sebeptir. Öyle bir görüntüsüvardır ki; elinde kadehi, göğsündeki hararetive dünya bağını bir yana atmışlığıyla tam darindlere özgü bir delilik içindedir.25
Rind bu divane ve perişan hallerinden dolayızahid tarafından kınanmıştır. Fakat bunu rindseçmemiştir. Harâbât ehlindendir. Bu onunkaderidir. Bunu değiştiremez. Bu yüzden rindiayıplamak doğru değildir. Buna rağmenbaşkalarının ayıplamalarının rind için biranlamı yoktur.
Rind sarhoştur. Rindler, meyhanede satılanşarap ortada yokken elest meclisinde bir arayagelerek, ilâhî aşk şarabıyla sarhoşolmuşlardır. Bu sarhoşlukları bugüne kadar25 Gülay DURMAZ, Divan Şiirinde Rİnd, U.Ü. FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ Yıl: 6, Sayı: 8, 2005/1 s.62
14
Dîvân Edebiyatında Rind Tipi
sürmüştür. Bugün de harâbatın sarhoşları olarakkendilerinden geçmişlikleri devam etmektedir.26
Harâbatinin sözlüklerdeki karşılıkları, bed-mest, bekri, sefil, perişandır. Yani harâbati,içkiye düşkünlüğü belirten bir kelimedir.Nitekim rind, halk dilinde sarhoş anlamındakullanılır. Tezkirelerde de rindle birliktekullanılan ayyaş, evbaş, kallaş gibi sıfatlarlarindin içki tutkusu belirtilirken, şuride, şuh-pişe, şahid-baz, ehl-i işret gibi sıfatlarla daonun zevke ve eğlenceye düşkün yanı ifadeedilir. 27
Rind içkiye düşkünlüğüyle övünür. İçki,hayatının önemli unsurlarından biridir. İçki vesevgili, rindin yaşama amacıdır. Rind aslındaiçtiği içkiyle sarhoş olmamıştır. Elestmeclisinde Allah’ın coşkun sevgisiyle kendindengeçer ve oradaki sarhoşluğu dünyada da devametmektedir. Öyle ki şarap yasaklandığında rind,hastalanıp yataklara düşer. Şaraba böylesinedüşkün olan rindin Allah’a duası da kadehininboş kaldığı günler göstermemesidir.
Onunla şeyh efendi de babalıkızlıdır (Nedim G. 14/1)28
Bu beyitte şair asmanın kızı olan şarabınsadece rind ile gizli olduğunu düşünenlerinyanıldığını ve şarapla şeyhlerin de yakındanilişkide olduğunu vurgular. Rind şarap içmedenduramaz ama bunu da alenen değil gizli içer.Çünkü şarap yasaktır ve gizli içilmesi gerekir.Ancak şarabı gizli gizli içen sadece rinddeğildir. Rind gibi softa şeyhler de şaraplababa kız gibidir.
Rind için meyhanenin de özel bir yerivardır. Çünkü sevgili meyhanededir. Elindekadehi ile sevgili ile diz dize oturmaktadır.Beyitlerde çizilen tablolardan hareketlerindlerin meclisleri tahayyül edildiğinde,karşımıza şöyle bir manzara çıkar: Rindlerinhalkasını havuz olarak düşündüğümüzde, ortadakifıskiye kadeh, fıskiyenin suyu ise şarap olur.Coşkunun sarayı ise şadırvan olup akmaktadır.Rindler böyle bir mecliste sevgiliyle baş başaolmanın hayali ile mutlu olur.29
Kadeh fıskıyye mey su halka-irindân anuñ havzı
28 Nedim Dîvânı, haz. Prof. Dr. Muhsin MACİT29 Gülay DURMAZ, Divan Şiirinde Rİnd, U.Ü. FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ Yıl: 6, Sayı: 8, 2005/1 s.67
Yukarıdaki beyitte bu tabloya bir örnekoluşturacak niteliktedir. Şair beyitinde rindmeclisini tasvir etmiştir.
Nice bir dagdaga-i bahs u cidâley Bâkî
Varalum ‘ayş idelüm meclis-irindâne biraz (Bâkî G.205/5)31
Bu beyitte de şair kavga gürültü içindeyaşamaktansa rindlerin meclisine gidip oradayaşamayı tercih ettiğini vurgular. Rindinmeclisi meyhanelerdir. Dolayısıyla dünyanıngürültüsünden, meyhaneye kaçar. Meyhanedekiortam rind için en güzel ortamlardandır.
Bazı beyitlerde rind kelimesi kullanılmasa daiçeriğin rind tipi üzerinden verildiğigörülmektedir. Nev’î ‘nin bir beyiti üzerindengörelim.
Ehl-i dil terk itmeyüp câm-ı safâdan geçmedi
30 Bâkî Dîvânı, haz. Prof. Dr. Sabahattin KÜÇÜK31 Bâkî Dîvânı, haz. Prof. Dr. Sabahattin KÜÇÜK
17
Dîvân Edebiyatında Rind Tipi
Geçti câm-ı bâdeden sûfî riyâdan geçmedi
(Nev’î G.527/1)32
Beyitte rind kelimesi kullanılmamış fakatrindin özelliği olarak “ehl-i dil” ibaresikullanılmıştır. Rind gönül ehlidir ve safakadehinden, yani şaraptan vazgeçmez. Bunakarşılık sûfî şaraptan vazgeçmiş ama ikiyüzlülükten vazgeçmemiştir. Bu beyitte de generind- zâhid çatışması kullanılmıştır. Rind bubeyitte sarhoşluğu ve gönül ehli oluşu yönleriile işlenmiştir.
Rindin bir özelliği de pervâsız oluşudur.Yaşamı ciddiye almaz ve hayattan zevk almayaçalışır. Uludağ’ın şu açıklaması rindinpervâsızlığını gösterir niteliktedir:
Halkın hakkındaki söylediklerine aldırmadangönlünce hareket eden, keyfince davranan, içiirfanla süslü, ilimle dolu olduğu halde halktanbiri gibi sade yaşayan hakîm, bilge kişi.Rindler daha çok melamîler ve kalenderler gibigelenek ve göreneklere aldırmadan geniş birhürriyet ve gönül rahatlığı içinde yaşar.33
32Hüseyin UYSAL, NEV'Î DİVANI 527. GAZELİNİN TAHLİL DENEMESİ33 Süleyman ULUDAĞ, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, Marifet Yay. İstanbul 1991, s.437
18
Dîvân Edebiyatında Rind Tipi
Nef’î’nin bir beyitinde rindin pervâsızlığınıişleyişine bakalım.
Rind-i ‘aşkuz hâsılı Nef’î-i bi-pervâ gibi
Âşinâya âşinâ bigâneye bigâneyüz (Nef’î G. 56/1)34
Beyitte şair kendini aşk rindi olaraknitelemiş ve onun gibi pervâsız olduğunusöylemiştir. Rind hem aşık hem de pervâsızolduğu için dost olana dost yabancı olanayabancıdır. Yani zâhid ona dost olursa zâhidedosttur, yabancıysa yabancıdır. Bunu kendinedert etmez. Zâhidin öğüdünü dinlememesininsebeplerinden biri de bu pervasızlığıdır. Rindiçin günü yaşamak pervâsızca yiyip içipeğlenmektir.
Rindin bu pervasızlığı beraberindeumursamazlığı da getirir. Hayatı, insanlarınayıplamalarını, kılık kıyafetini vb. bunlarınhiçbirini umursamaz. Onun için önemli olan aşk,şarap ve sevgilidir.
Cihânda rind odur ugratmayupâlâm-ı dünyâyı
34 Nef’î Dîvânı, (Haz. Metin Akkuş), Ankara 1993
19
Dîvân Edebiyatında Rind Tipi
Muvâfık yâr ile bir gûşededef`-i gumûm eyler (Ş. Yahya G.89/2)35
Beyitte rind, dünyada bir sevgili bulduğundadünya kederini yanına uğratmayıp, dertleribaşından def ederek sevgilisiyle bir köşedegününü gün eder. Eğlenmesine bakar. Dert,keder, gam rinde göre değildir. O bunlarıumursamaz çünkü tabiatı gereği rahat ve genişbir kimsedir.
Rindin özelliklerinden biri de tokgözlüolmasıdır. Yırtık pırtık kıyafetiyle, kendindengeçmiş halleriyle tıpkı bir dilenci gibigörünür. Ama rind ârif olandır ve yüceyaradılışlıdır. Diğer insanlar gibi dünyalıkşeylere hırs gütmez.
Girer Nâbî murâdun destepirân-ı tarîkatden
Hemân eyle tevassül dâmen-irindâne rindâne
(Nâbî G.754/9)36
Bu beyitte de rindin tokgözlü olduğuna birörnektir.
35 Ş. Yahya dîvânı, Haz. Hasan KAVRUK36 Nâbî Dîvânı, (Haz. A. Fuat Bilkan), İstanbul 1997
20
Dîvân Edebiyatında Rind Tipi
Rind dost canlısıdır. Vâsıf’ın bir beyitinderindin bu özelliğini inceleyelim.
Zâhide olmaz ise hem-dem ‘acebmi ehl-i ‘aşk
Zühd ü takvâ meşreb-i rindâneyebîgânedür
(Vâsıf G.41/11)37
Rind aşk ehlidir ve bu yüzden yalnız kendisigibi aşk ehlinden olanlarla arkadaşlık eder.Zâhid aşk ehlinden olmadığı için onunlaarkadaşlık etmez. Zâhid , zühd ve takvasahibidir. Rindin bunlarla işi olmaz. Rindinarkadaş canlısı olması, sohbet etmeyi sevmesionun mizacından kaynaklıdır. Bu sebeple debeyitte aşk ehlinden olmayan zühd ve takvasahibi zâhidle canciğer olmayacağı ve zâhidinrind meşrebine yabancı olduğu söylenmiştir.
Rindin bir diğer özelliği şakacı birmizaca sahip olmasıdır. Özellikle cahil,tutucu, ikiyüzlü gördüğü zâhide takılmadanedemez. Onu hem kınar hem de eleştirir. Hattazâhid hakkındaki olumsuz düşüncelerinden ötürü,bazen eleştirileri çok acımasız olabilir.Rindin bu takılmalarından ne kadar zeki,
37 Enderunlu Vâsıf Dîvânı, (Haz. Rahşan Gürel), İstanbul 2002
21
Dîvân Edebiyatında Rind Tipi
hazırcevap, alaycı bir kimliğe sahip olduğuaçıkça görülür.
Gör zâhidi kim sâhib-i irşâdolayın dir
Dün mektebe vardı bugün üstâdolayın dir
(B.Rûhî TK. B 4/1)38
Beyitte zahidin irşad sahibi olmak istediğinibildirir. Fakat daha yolun başındayken kendiniişin pîrî, üstâdı olarak görmesine takılır.Zâhidin böyle aceleci olması rindi şaşırtır.Zâhidin bu durumu onun ne kadar cahil vekonunun dışında olduğunun kanıtıdır.
Rind, zâhidin istediği cenneti istemez. Rindiçin cennet sevgilinin yanıdır. Meyhanedenayrılmak istemeyişinin sebebi de budur. O ebediolan cenneti istemez. Meyhanedeki şarap onakevser gibi gelir.
Rind-i meyhâne behişt-i câvidânın’eylesün
Bunda her bir kûşeden kevserrevân eyler kadeh
38 Bağdatlı Rûhî Dîvânı, (Haz. Coşkun Ak), Bursa 2001
22
Dîvân Edebiyatında Rind Tipi
(Cevrî G.20/2)39
Beyitin ilk mısrasında şair, meyhane rindininsonsuz cennete ihtiyacı olmadığını belirtir.Çünkü meyhanenin her köşesinde kadehten akanşarap onun için kevserdir. Bu beyitten deanlaşılacağı gibi rindin cenneti zaten budünyadadır. Onun için cennet önemli değildir. Osadece sevgiliyi önemser.
Rind riyâdan uzaktır. Rindin kişiliğinderiyâya yer yoktur. Çünkü o dürüst, içi dışı birolan, gönlü temiz bir kimsedir. Zâhide çatmasıonun riyâkârlığını kınamak içindir. Onukınarken kendinde olanı da olduğu gibi ortayakoyar. Halk arasında rind aşk ile anılırkenzâhid riyâkârlığı ile anılır.
Tek pây-mâl-i ‘ucb uriyâ olmasun da dil
Rindâna gâhi def’-isam eylerse sam degül
(Nâbî G.481/4)40
Gönlün ikiyüzlülük ve kendini beğenmişlikleezilmesini istemez bu beyitte rind. Arada bir
39 Gülay DURMAZ, Divan Şiirinde Rİnd, U.Ü. FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ Yıl: 6, Sayı: 8, 2005/1, s 7340 Nâbî Dîvânı, (Haz. A. Fuat Bilkan), İstanbul 1997
23
Dîvân Edebiyatında Rind Tipi
gönlün gamsız kalmasını da dert etmemekgerekir. Önemli olan riyâ bulaşmamış bir gönülesahip olmaktır.41
Rind gönül ehlidir. Akılla değil duygularıylahareket eden ârif bir kimsedir. Gönül işiinsanın özünde olan bir şeydir. Olgunlaşmakiçin de o özü bulması gerekir. Rind için gönülönemlidir çünkü, aşkın getirdiği bütün yükügönül taşır. Bu yüzden gönülden gam ve kederhiç eksik olmaz.
Çeşminüñ görmese dilcünbîş-i mestânesini
Rind-i ‘ışkuñ ne bilürdireh-i meyhânesini
(Cevrî G.263/1) 42
Beyitte, gönül sevgilinin baygın gözünügörmese, aşk rindinin meyhanenin yolunu nerdenbileceği söylenmiştir. Gönül sevgilinin gözünügörünce rindin hayatını değiştirmiştir. Artıkrind için gideceği tek yer vardır. O dameyhanedir.
41 Gülay DURMAZ, Divan Şiirinde Rİnd, U.Ü. FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ Yıl: 6, Sayı: 8, 2005/1, s 7342 Gülay DURMAZ, Divan Şiirinde Rİnd, U.Ü. FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ Yıl: 6, Sayı: 8, 2005/1, s 75
24
Dîvân Edebiyatında Rind Tipi
Sonuç olarak, dar, katı kuralların içindekalarak her zaman olumsuz bir hava sergileyenzahidin karşısında, kendini rind olarak gören,dîvân şairi vardır.43 Rindin çok yönlü birkimliği olduğu ortadadır. Bu çalışmada rindin;aşıklığı, melâmiliği, gönül ehli oluşu,şairliği, şakacı mizacı, tokgözlü oluşu,cenneti istemeyişi, dost canlısı oluşu, şarabaolan düşkünlüğü, kadehe ve meyhaneye olandüşkünlüğü, sarhoşluğu, riyasızlığı, rüsvalığı,umursamazlığı, pervâsızlığı gibi yönlerinibeyitler üzerinden inceledik. Divan şairitoplumda var olan bir karakteri böyleceedebiyatta beyitlerle işlemiştir. Rind tipi,klasik şiir aracılığıyla, geçmişten günümüzeulaşmıştır.