Diplomatik Terimler - Abandon : Tabi ya da kazanılmış kaklardan vazgeçmek - Abandonded matter: Terk edilmiş mülkiyet 'Çeşitli sebeplerle başka bir ülkeye yerleşmiş olan göçmenlerin geride bıraktıkları mülkleri ve bu mülklere ilişkin uluslararası hukuk hükmü -ABC weapons : ABC silahları (Atomic, Biological, Chemical Weapons -Abdicate : Yöneticilikten, sahip olduğu makamdan, hükümdarlıktan çekilme -Abnegate : Ülkeden ayrılmak -Abolish : Yürürlükten kaldırmak, fesh etmek * -Abolition of privileges : Ayrıcalıkları iptal etme, imtiyazlara son verme * -Abrogative Article : Yürürlükten kaldırmayı gerektiren madde - Absence Of Majority : Çoğunluğun sağlanamamış olması * - Absolute Majority : Salt çoğunluk * - Absolute Minority : Mutlak azınlık * - Abstain : Çekimser kalmak * - Abstract : Özet - Abuse of right : Hak ihlali * işareti olan kelimeler geçmiş yıllarda Bakanlık sınavında çokça geçen kelimeler içerisinde yani kullanımıyla sıkça karşılaşılan önemli kelimeler. Abundance : Bollu, refah içinde yaşamak - Abuse : Kötüye kullanmak, ihlal etmek * - Acceptance : Memnuniyetle kabul etme, onaylama *
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Diplomatik Terimler - Abandon : Tabi ya da kazanılmış kaklardan vazgeçmek
- Abandonded matter: Terk edilmiş mülkiyet 'Çeşitli sebeplerle başka bir ülkeye yerleşmiş olan göçmenlerin geride bıraktıkları mülkleri ve bu mülklere ilişkin uluslararası hukuk hükmü
-ABC weapons : ABC silahları (Atomic, Biological, Chemical Weapons
-Abdicate : Yöneticilikten, sahip olduğu makamdan, hükümdarlıktan çekilme
-Abnegate : Ülkeden ayrılmak
-Abolish : Yürürlükten kaldırmak, fesh etmek *
-Abolition of privileges : Ayrıcalıkları iptal etme, imtiyazlara son verme *
-Abrogative Article : Yürürlükten kaldırmayı gerektiren madde
- Absence Of Majority : Çoğunluğun sağlanamamış olması *
- Absolute Majority : Salt çoğunluk *
- Absolute Minority : Mutlak azınlık *
- Abstain : Çekimser kalmak *
- Abstract : Özet
- Abuse of right : Hak ihlali *işareti olan kelimeler geçmiş yıllarda Bakanlık sınavında çokça geçen kelimeler içerisinde yani kullanımıyla sıkça karşılaşılan önemli kelimeler.
Abundance : Bollu, refah içinde yaşamak
- Abuse : Kötüye kullanmak, ihlal etmek *
- Acceptance : Memnuniyetle kabul etme, onaylama *
- Accessible : Elde edilebilir, ulaşılabilir
- Accession : a) Bir başkanın göreve gelmesi
b) Bir partiye üye olma
-Accession criteria : Katılım kriterleri *
-Accession partnership : Katılım ortaklığı *
-Acclamation: Oy birliği ile seçim
-Accomodate : Uygun hale getirmek
-Accomplish : Tamamlamak, başarmak
-Accord : Anlaşma, uzlaşma (yalnız bu treatyden daha düşük geçerliliği olan anlamında) *
-Accredition : Elçi gönderme ya da atama *
-Accuracy : Doğruluk, kesinlik
-Accusation : Suçlama
-Acquire : Ele geçirmek, kazanmak *
-Acquired Nationality : Kazanılmış vatandaşlık (doğum ve kan gibi unsurlara bağlı olmama) *
Administering power : Yönetim yetkilerine sahip olmaktan kaynaklanan yaptırım gücü
Administrative Arrangement :İdari düzenleme
Admit : Üstlenmek, kabul etmek / Bir kuruluşa ya da örgüte üye olmak
Adopted decisions: Üzerinde anlaşmaya varılmış karar
Adverse interests : Çatışan çıkarlar
Adversely effect: Ters etki
Advisory commissions: Danışma komisyonları
Advisory jurisdiction : Tavsiye kararı (Genel anlamda uluslararası bir mahkemenin ya da BM Güvenlik Konseyi gibi yasal kurumların verdiği bağlayıcı olmayan ama ilgili sorun konusunda yol gösterici hükümler içeren karar)
Advocate: Bir fikrin tarafını tutan, savunmasını yapan
Aegean dispute : Ege Sorunu
Affected regions: -den etkilenmiş bölgeler
Affiliation : Ortaklık, üyelik
Affirmative Reply : Olumlu cevap, onaylayıcı yanıt
Afrasia : Afrasya ( Kuzey afrika ile Güneybatı Asya Bölgesine verilen isim)
African Union : 2002 Temmuzunda kurulan ve 53 Afrika bölgesini biraraya getiren bölgesel örgüt Afrika Birliği
Advisory Group For Aerospace Research and Development : Havacılık- Uzay Araştırma ve Geliştirme Danışma Grubu
Agenda : Gündem
Agenda setting : Gündem belirleme
Aggression : Saldırma, taarruz
Aggreation : Gönderilen elçiyi kabul etme
Aggravated Circumstances : Ağır koşullar
Baath Party : Baas Partisi (Orta Doğu siyasetinde büyük etkisi olan Arap Miliyetçisi sosyalist part)
-Back the motion : Önergeyi desteklemek
-Background : Arka plan, geçmiş
-Background of the candidate: Adayın özgeçmişi
-Backwash : Bir olay bittikten sonra da devam eden etkisi ve buna yönelik tepkiler
-Bad paper : Sahte para (Bu kelime çok önemli )
-Baghdad Pact : Bağdat Paktı
-Baku-Ceyhan Pipe Line : Bakü Ceyhan Boru Hattı
-Balance of payments : Ödemeler dengesi
-Balance of power : Güç dengesi
-Balance of trade: Dış Ticaret Dengesi
-Balanced Manner : Dengeli bir tarzda davranma
-Balanced element ( force ) : Dengeleyici unsur
-Balkan Entente : Balkan Antantı (sene 1934 : ))
-Ballot : Oy
-Bargain : Pazarlık yapmak, siyasi pazarlığa girişmek
Berlin Wall: 1961 yılında Batı Berlin ile Doğu Berlini birbirinden ayırmak için inşa edilen ve 1989 yılında Doğu Blokunun çekilmesine kadar Soğku Savaşın açık sembolü olan duvar
Beyond controversy : Tartışmasız
Beyond the shadow of doubt : Hakkında en küçük bir kuşku olmaksızın
Biannual : Yılda 2 defa
Bilateral Agreement : İkili anlaşma
Bilateral relations : İkili ilişkiler
Bill: Kanun tasarısı, yasa önergesi
Bill an budget allocations : Bütçe kanunu
Binding and valid : Bağlayan ve geçerli
Biological warfare : Biyolojik savaş
Black Market : Karaborsa
Blackmail : Şantaj yapmak
Brain Drain : Beyin göçü
Brain washing : Beyin yıkama
Breakdown of negotiations : Görüşmelerin kesilmesi
Bring about: Meydana gelmek, sebep olmak (başımızın derdi phrasaller ))
Bring to conclusion : Sonuçlandırmak
Budget : Bütçe
Budget Appropriations : Bütçe ödenekleri
Build up opposition block : Muhalif bir cephe oluşturma
Building decisions : Yapıcı kararlar
By election : Ara seçim (anayasada ne çektim bundaan )
By turns : Nöbetleşe
By virtue : Gereğince, hükmünce
Cabinet : Bakanlar Kurulu, hükümet
-Cabinet Crisis : Hükümet Krizi
-Call upon : İstemek, rica etmek
-Campaign : Sefer, harekat, askeri operasyon
-Camps of refugees : Mülteci Kampları
-Cancel : İptal etmek, ertelemek
-Candidacy : Adaylık
-Candidate : Aday
-Capability üç, kudret
-Capital Sentence : İdam cezası
-Capitulate: Teslim olmak, taviz vermek
-Carnage : Katliam
-Carry onto international platform : Uluslararası platforma taşımak
-Case parties : Siyasal bir anlaşmazlıkta rakip olan taraflar
-Cash resources : Maddi kaynaklar
-Casualty : Zaiyat, şehit, ölü
-Cease fire agreement : Ateşkes Antlaşması
-Census : Nüfus sayımı
-Central Authority : Merkezi otorite
-Chair : Başkanlık makamı
-Challenge : Meydan okumak
-Chamber: Daire, oda, resmi konut
-Change of government : Hükümet değişimi
-Charitable institution: Hayır kurumu
-Cheat : Dolandırmak
-Checks and balances (seperation of powers) : Kuvvetler ayrılığı
-Chiefly : Belli başlı, başlıca
-Circular : Genelge, yönerge
-Circuit : Tur, sefer, görev gezisi
-Citizen : Vatandaş
-Citizenship : Vatandaşlık
-Civil Defense : Sivil savunma
-Civil Law: Medeni Kanun
-Civil Servant : Memur
-Civil service : Kamu Görevi
-Civil status: Medeni durum
-Civilization: Medeniyet, uygarlık
-Claim: İddia etmek, hak talep etmek
-Classification: Sınıflandırma
-Clause : Şart, koşul, anlaşma maddesi
-Clause of adhesion: Katılım koşulu
-Clear up : Açıklamak, aydınlatmak
-Closing statement (address) : Kapanış konuşması
-Coalition government : Koalisyon hükümeti
-Code of conduct : Davranış ve protokol kuralları
-Co-education : Karma eğitim
-Coequal : Denk, rütbesi eşit
-Coersive measures : Baskı yapmaya yönelik önlemler, zorlayıcı tedbirler
-Collapse : Çökmek, yıkılmak (İkiz Kulelere yapılan saldırı sonrası BBC nin gözde kelimesi ))
-Colleague : İş arkadaşı, siyasal olarak muadil
-Combat : Savaşmak, dövüşmek (Mortal Combattan asla unutulmazz ))
-Combat operation : Askeri operasyon
-Combine : Birleştirmek
-Combined efforts : Ortak çabalar
-Come into force : Yürürlüğe girmek **** (sınavlarda fazlasıyla çıkan bir phrasall )
-Come into power: İktidara gelmek
-Come out : Ortaya çıkmak, yayılmak ***(yine önemli bir phrasal)
-Come to end : Sona ulaşmak
-Commission of Human Rights: İnsan Hakları Komisyonu
Commitments of negotiations: Müzakerecinin taahhütleri
-Committee: Komite, kurul, heyet
-Common action: Ortak hareket
-Common Currency: Ortak para
-Common customs tariff: Ortak gümrük tarifesi
-Common External Trade policy: Ortak Dış Ticaret Politikası
-Common Goal : Ortak hedef
-Common Ground for Discussion : Tartışmanın ortak paydası
-Common market: Ortak pazar
-Communal Subversions : Toplum içindeki değişik gruplar arasında meydana gelen ayrılık
-Community : Topluluk
-Compare : Mukayese etmek
-Compensation: Tazminat
-Compete: Rekabet etmek
-Competence : Yetki, güç, iktidar
-Competent organes : Yetkili makamlar
-Complementary protocol: Tamamlayıcı Protokol
-Comprehensive: Geniş kapsamlı
-Compromise : Uzlaşma, fikir birliği
-Concentration Camp : Toplama kampı
-Concern (to all it may) : İlgililere
-Concession: Taviz, ödün
-Conclude : Bitirmek, sonuçlandırmak
-Concurrence : Oy birliği
-Confess: İtiraf etmek
-Confident of: -den emin, -ya güvenir
-Confidential: Gizli (Bakanlığın favori kelimesi ))
-Confirmation: Onaylama, tasdik etme
-Confusion: Şaşırtma, yanıltma
-Conflict of interest: Çıkar çatışması
-Conjuncture: Belli bir zaman dilimi içinde belli bir olayı, eylem ya da etkinliği çevreleyen şartların tümü
-Consecutive İnterpretation: Simultane Tercüme )
-Consecutive Meetings: Art arda yapılan seri toplantılar (art arda kpss türkçe bölümünün yazım yanlışları konusunun banko örneğidir )
-Conservative Parties: Muhafazakar partiler
-Consensus: Konsensus, fikir birliği
-Conspirancy : Komplo, gizli plan (Mel Gibson Julia Roberts Conspirancy Theory Komplo Teorisi burdan unutmayın )
-Constituent Assembly : Kurucu Meclis
-Constitution: Anayasa
-Constructive Conversation: Yapıcı görüşmeler
-Consultant : Müsteşar, danışman
-Consultation : İstişare, müzakere
-Contemporary : Çağdaş, modern
-Contract: Sözleşme, mukavele
-Convention: Sözleşme, kural koyucu nitelikleri bulunan çok taraflı anlaşma
-Convocate a meeting: Toplantıya davet etmek
-Cooperation: İşbirliği
-Coordination: Koordinasyon
-Co-partner : İş ortağı
-Copenhagen Criteria : Kopenhag Kriterleri
-Counter attack : Karşı atak
-Council of ministers: Bakanlar Kurulu
-Counterpart : Denk, muadil
-Criteria : Kriter, ölçüt
-Custody: Koruma, himaye (Vize başvurularında sıkça karşılaşılan kelime )
-Custom tariff: Gümrük tarifesi
-Cycle: Dönem, çağ
-Cyprus problem (dispute) : Kıbrıs Sorunu (İşte asla unutamayacağımız kelime bu ))
Defeat: Yenmek, galip gelmek
-Defective Ballet : Geçersiz Oylama
-Defence Policy: Savunma politikası
-Deficiency: Eksiklik, yetersizlik
-Deficit: Gelir ve giderler arasındaki olumsuz fark
-Delay : Ertelemek
-Delegate: Delege
-Demand (v): Hak iddia etmek, istemek
-Demarcation line: Sınır çizgisi
-Democrative Aspects: Demokratik göstergeler
-Deny: Reddetmek
-Department: Bölüm,servis
-Dependence: Bağımlılık
-Destruction: Yıkma, harap etme
-Determination: Belirleme, anlaşma
-Development: Kalkınma
-Development Process: Kalkınma süreci
-Developing 8. Group : D8 (gelişmekte olan 8 islam ülkesi ki bunlar Türkiye,Mısır,Endonezya,İran,Malezya,Nijerya,Bangladeş ve Pakistandır) Birgün biz de G8 olacağız inşallah ))
-Dam : Baraj
-Damage : Zarar, hasar
-Damn : Yasadışı ilan etmek, lanetlemek (amerikan filmlerinin gözde cümlesi 'God Damn You )))))'
-Date : Tarih, çağ
-Date of effect : Yürürlük tarihi
-Day to day pronouncemenets: Günü gününe açıklama
-Deal : Anlaşma, sözleşme
-Deal with: İlgilenmek, alakadar olmak, ele almak
-Debate (v): Tartışmak, müzakere etmek
-Decade: 10 yıl
-Deceive: Aldatmak, kandırmak
-Decisive: Kararlı , azimli (yani hepimiz ))
-Decisively: Kesinlikle, muhakkak
-Declaration: Bildirge
-Diary: Gündem, ajanda
-Dichotomy: İhtilaf, fikir anlaşmazlığı, bölünme (işteee çınlar kulaklarr affirmed senin bana izahına göre iyi ile kötü, doğru ile yanlış, güzel ve çirkin arasındaki birbirini çeken zıtlık ))
-Differ: Farklılaşmak, benzememek
-Difficulties: Zorluklar, güçlükler
-Dilemna: İkilem, çıkmaz
-Dinner Dress: Smokin ))
-Diplomacy: Diplomasi
-Diplomatic Bargaining: Diplomatik pazarlık
-Diplomatic İmmunities: Diplomatik dokunulmazlıklar
-Diplomatic and supplementary previleges: Diplomatik ayrıcalıklar ve imtiyazlar
-Direct Democracy: Doğrudan Demokrasi
-Directive: Yönerge, talimat
-Directorate General: Genel Müdürlük
-Disaccord: Uyuşmazlık, anlaşmazlık (Disagreement ile aynı!!!)
-Disangagement: Bağlarını koparma, savaşa son vermek
-Disannual: Geçersiz kılmak, iptal etmek
-Disapproval: Onaylamama, reddetme
-Disarmament: Silahsızlanma
-Discharge: Sorumluluktan kurtulma, görevine son verme
-Disclaim: Hakkından vazgeçmek, reddetmek
-Discrepency: Tutarsızlık, çelişki
-Discrimination : Ayrımcılık (ki bu kelime Türkiye'de en çok sexual bağlamında kullanılıyor ))
-Discussion(debate): Tartışma
-Disfranchise: Vatandaşlık hakkından mahrum etmek
-Disintegration of the Soviet Union: Sovyetler Birliği'nin parçalanması
-Dislocation: Ayrılma, bölünme
-Dismissal: Kovma, uzaklaştırma
-Disobey: İtaat etmemek, başkaldırmak
-Display: Açıklamak, açığa vurmak
Dissent: Muhalefet etmek, karşı fikirde olmak
-Dissenter opinion: Muhalif görüş
-District: Bölge, sınır
-Disturbance: Toplumda karışıklık, kargaşa
-Diversity of views: Görüşlerin çeşitliliği, farklılığı
-Divide and rule (policy): BÖL VE YÖNET ))) politikası
-Docket (agenda): Meclis ya da kurulun bir günde yapacağı işleri gösteren liste
-Document: Belge, liste
-Domination: Egemenlik, hakimiyet
-Dodecanes: 12 adalar
-Draft: Yasa tasarısı
-Draw attention: bir şeye dikkati çekmek
-Due process of law: Kişisel hakları korumak şartıyla bir kimsenin yasal anlamda suçlu olup olamdığını belirleme süreci
-During the considered period : Belirlenmiş süre zarfında
-Duty free: Gümrükten muafiyet
-Early election: erken seçim
-Eastern question: Şark meselesi (doğu sorunu)
-Economic Crisis: ekonomik kriz
-Economic Development: Ekonomik gelişme
-Economic Growth: Ekonomik gelişme
-Economic Sanctions: Ekonomik yaptırımlar (vakti zamanında İtalyan ürünlerine koyduğumuz ambargo en güzel örnek )
-Effective: Geçerli, yürürlükte
-Election: Seçim
-Electoral quotient: Salt çoğunluk
-Electrorate: Seçmen
-Embassy: Elçilik
-Elimination: Eleme, bertaraf etme
-Emigrant: Göçmen
-Emeute: İsyan, ayaklanam
-Emigration: Göç etme
-Emphasize: Vurgulamak, önemle belirtmek (paragraf sorularının baş kelimesi )
Encaenia: Anma töreni
-Encircle: Kuşatmak, çevrelemek
-End justifies means: Hedefe giden her yol mübahtır (biraz makyavelist takılalım ))
-Endorsement: Onaylamak, uygun bulmak
-Enemy state: Düşman ülke
-Energy resources: Enerji kaynakları
-Enfranchisement of woman: Kadına seçme ve seçilme hakkı verilmesi (ATAMIN ÖNÜNDE SAYGIYLA EĞİLİYORUZ!!!)
-Engaged efforts: -ye yönelik gayretler
-Enlargement: AB genişlemesi
-Enosis: Malum enosis malum Yunanlı komşular )
-Enounce: Resmen ilan etmek, bildirmek
-Ensign: Bayrak
-Entry into force: Yürürlüğe girmek (come into effect ile aynı ))
-Equal basis: Eşit temelde, eşit temel üzerinde
-Equilibrium: Eşitlik, denklik, adalet
-Equipment: Teçhizat, donanım
-Era: Dönem, çağ, devir
-Establisment of their own independent state: Kendi bağımsız devletini kurma
-European Commission of Human Rights: Avrupa İnsan Hakları Komisyonu
-European Court of Human Rights: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
-European Union: Avrupa Birliği
-European Union Law: Avrupa Birliği Hukuku
-Except as otherwise provided: Aksi öngörülmediği takdirde
-Excessively: Aşırı şekilde, abartarak
-Exhaust internal authoroties: İç hukuk yollarının tüketilmesi
-Expansion strategy: Genişleme stratejisi
-Expectation: Beklenti, ümit
-Expiration: Bitme, sona erme
Exploitation of man by man: İnsanın başka bir insan tarafından sömürülmesi
-Explore appropriate guarentees: Yeterli güvenceyi almak
-Explosion: Patlama, infilak
-Explosive devices: Patlayıcı maddeler
-Explosive problems of world poverty: Dünyada her geçen gün büyüyen fakirlik problemi
-Export: İhracat
-Express concern: Kaygılarını ifade etmek
-Expropriation: Kamulaştırma,müsadere
-Expulsion: Koruma, uzaklaştırma
-Ex-Soviet Republics: Eski Sovyet Cumhuriyetleri
-Extend an invitation: Davet etmek
-Extended consultations: Uzun zamana yayılmış görüşmeler
-Extension of delay: Tanınmış olan müddetin bitimini biraz daha erteleme
-Exterminate: Yok etmek, kökünü kazımak (bir nevi soykırım!)
-External customs tariff: Dış gümrük tarifesi
-External İnfluence: Dış etki
-External Relations: Dış ilişkiler
-Extremily: Uç noktada, aşırı
-Face to face meeting: Yüz yüze görüşme
-Faciliate: Kolaylaştırmak, çabuklaştırmak
-Facts speak for themselves: Gerçek kendini gösteriyorr ) Her Zamannn ))
-Failure: Başarısızlık
-Fair: Adil, yasalara uygun
-Faith: Güven, inanma
-False money: Sahte para
-Famine: Kıtlık, ideoloji
-Fatherland: Anavatan
-Favourable Conditions: Uygun koşullarFeasible: Akla yatkın, uygun
-Federal State: Federal devlet
-Fees : Harçlar, vergiler
-Fellow traveler: Üyesi olmadığı halde bir partinin ideolojisini benimseyen ve destekleyen kimse
-Fight against terrorism: Terörle mücadele
-Figures(data): Rakamsal veriler
-Fill the seat : Koltuğu doldurmak (Türkiye'de bir nevi milli mücadele ))
-Final agenda: Nihai gündem
-Final clauses: Son hükümler
-Financial crisis: Mali kriz
-Financial implications: Mali etkiler, mali yansımalar
-Financial support: Finansal destek
-Findings: Bulgular, hükümler
-First and foremost: İlk önce, her şeyden önce
-First priority: İlk öncelik
-Fixed exchange rates: Sabit kurlar
-Flag: Bayrak
-Floathing rates: Dalgalı kurlar
-Flows of population: Nüfus patlaması
-Focus: Odaklanmak, bir noktaya toplanmak
-Food aid: Gıda yardımı
-Forbidden zone: Yasak bölge
-Forecast: Tahmin, beklenti
-Foreign Capital: Yabancı sermaye
-Foreign Delegations: Dış Temsilcilikler
-Foreign İntervention: Dışarıdan müdahele
-Form of government: Hükümet biçimi
-Forward plannings: İleriye dönük planlar
-Framework: Çerçeve, çalışma alanı
-Franchise: Oy verme hakkı
-Free market economy: Serbest pazar ekonomisi
-Free movement of persons: Serbest dolaşım
-Free movement of goods: Malların serbest dolaşımı
-Free of duties: Gümrük vergisinden muaf olma
-Free port: Serbest liman
-Free trade: Serbest ticaret
-Freedom of worship : İbadet özgürlüğü
-French Revolution: Fransız Devrimi
-Friction of views: Görüşlerin farklılığı
-Fulfil its responsibilities: Sorumluluklarını yerine getirmek
-Full candidate: Tam üye
-Full participation: Tam katılım
-Functional immunities: Görev dokunulmazlığı
-Fundamental rights of freedoms: Temel hak ve özgürlükler
-Gap: Fikir ayrılığı, ihtilaf
-General Amnesty: Genel af
-General Assembly: Genel Kurul
-General Elections: Genel Seçim
-General trends: Genel eğilimler, toplumsal yönelim
-Genocide: Soykırım
-Geopolitic: Jeopolitik
-Geopolitical Concept: Jeopolitik görüş
-Give Account of: Açıklama yapmak, bir şeyin hesabını vermek
-Give mandate to: Yetki vermek ve sorumluluğu devretmek
Gibralta: Cebelitarık Boğazı
-Global Threat: Global tehdit
-Globalisation: Küreselleşme
-Goal: Hedef, amaç
-Good: Mal, ürün
-Good and due form: Şekil ve mevzu açısından
-Goodwill ambassador: İyi niyet elçisi
-Government house: Hükümet binası, başbakanlık
-Government reshuffle: Hükümet değişikliği
-Govern: Yönetmek, idare etmek
-Goverment party: İktidar partisi
-Grant in aid: Devlet yardımı
-Greatest majority: Büyük çoğunluk
-Gross national product: Gayri safi milli hasıla
-Growth: Gelişme, büyüme
-Growth rate: Gelişme oranı
-Guidelines: Tüzük, kural
-Gulf Crisis: Körfez krizi
-Habitat: Beşeri yerleşim, ikametgah
-Hague Conferences: Lahey konferansları
-Hammer out a difficulty: Anlaşmazlığı gidermek
-Handicap: Engel, mani
-Harmonisation: Uyum
-Headline: Başlık, gazete manşeti
-Headquarter: Karargah, genel merkez( Hatırlayın X Files dan headquarter of CİA ))
-Head attention: Dikkat kesilmek
-Hegemony: Bir devletin diğerleri üzerinde belirgin bir üstünlük kurması
-Hesitate: Tereddüt etmek, şüpheye düşmek
-Highest priority: En büyük öncelik
Highly indepted poor countries: Ağır borç yükleri altındaki fakir ülkeler
-Highly disputed issues: Üzerinde en fazla tartışılan konular
-Hijack: Uçak ya da başka bir taşıtı silah zoruyla kaçırmak
-Hinterland: Bir devletin gerideki toprakları, iç bölgeleri ( bu arada coğrafyadan bir hatırlatma hinterlandı en dar olan liman Antalya )))
-Hit and run: Vur-kaç (savaş ya da çatışmada düşman birliklerine ani saldırıp geri çekilme (sosyal yaşamda da işe yarıyor )))
-Hold further talks: Yeni görüşmeler yapmak
-Hold the conference: Konferans düzenlemek
-Holder of diplomatic bag: Diplomatik görevi sahibi kişi (Tüm aday meslek memuru arkadaşlar için ))
-Holocaust: Katliam, ırk ayrımı
-Home rule: Özerk yönetim(autonomy)
-Honor his commitment: Verdiği sözü tutmak
-Host country: Ev sahibi ülke
-Hostage: Rehine, tutuklu
-Hostilities status: Savaş hali
-Human rights: İnsan hakları
-Human rights abuse: İnsan hakları ihlali
-Humanitarian Aid: İnsani yardım
-Hunger: Açlık, kıtlık
-Hyprocrisy: İkiyüzlülük (diplomaside olduğu gibi özel hayatta da en kötü meziyettt))))))