Top Banner
 I KAHRAMANMARAŞ SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ TEMEL SLAM BLMLER ANABLM DALI ÖZET YÜKSEK LSANS TEZ KUR’AN’IN CENNET CEHENNEM ANLAYIŞININ DĞER DNLERLE KARŞILAŞTIRILMASI Cemal ERGÜN DANIŞMAN: Prof.Dr. M. Kemal ATK Yıl: 2006, Sayfa:105 Jüri : Prof.Dr. M. Kemal ATK : Yrd. Doç.Dr. Zekeriya PAK. : Yrd. Doç.Dr. Hamza KARAOĞLAN nsanın kendi özgür iradesiyle yeryüzünde gerçekle ştirdiği her türlü eylem, tutum ve davranışın ölüm ötesi hayatta bir şekilde karşılığının verileceği hususu, başta Kur’an olmak üzere ahiret inancına sahip di ğer dinlerin kutsal metinlerinde ve mitolojik anlayışlarda ortak bir unsur olarak yer almaktadır. nsanın ölüm ötesinde karşılaşacağı bu durumun olumlu boyutu Kur’an’da “cennet”, olumsuz boyutu ise “cehennem” olarak isimlendirilirken, bu olgu di ğer dinler ve mitolojilerde de anlam itibariyle benzer lafız itibariyle farklı kelimelerle isimlendirirlmi ştir. yiliğin ahiretteki karşılığı olan cennet, bütün dinlerde ye şil, ağaçlı, gölgeli, insanın zevkine hitap edecek her türlü nimetleri içeren bir mekân olarak karşımıza çıkarken, suçun karşılığı olan cehennemin ise her tülü i şkence ve azabın olduğu, insana sıkıntı, ıstırap, acı ve elem veren bir yer olarak tasvir edildi ğini görmekteyiz. Kur’an ve di ğer dinlerdeki cennet ve cehennem tasvirleri genelde biribirine benzemekle birlikte bazı noktalarda ayrılmaktadır. Bu benzerli ğin nedeni üzerinde farklı yorumlar yapılabilirse de, kanaatimizce bu durum, bütün dinlerin özgün yönleri itibariyle ilahî bir kaynaktan beslenmi ş olmalarıyla izah edilebilir. Görülen bazı farklılıklar ise, diğer dinlerdeki tarihî süreç içerisinde meydana gelen muhtemel tahriflerle izah edilebileceği gibi, dinlerin doğduğu coğrafi şartlar ile o coğrafyada yaşayan insanların sosyo-kültürel yapılarının farklı olmalarından kaynaklandığı da söylenebilir. Anahtar kelimeler: Kur’an, Tevrat, ncil, Mitoloji, Cennet, Cehennem
113

dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

Apr 10, 2018

Download

Documents

halil53
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 1/113

 

I

KAHRAMANMARAŞ SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜSOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ

TEMEL SLAM BLMLER ANABLM DALI

ÖZETYÜKSEK LSANS TEZ 

KUR’AN’IN CENNET CEHENNEM ANLAYIŞININ DĞERDNLERLE KARŞILAŞTIRILMASI

Cemal ERGÜN

DANIŞMAN: Prof.Dr. M. Kemal ATKYıl: 2006, Sayfa:105

Jüri : Prof.Dr. M. Kemal ATK : Yrd. Doç.Dr. Zekeriya PAK.: Yrd. Doç.Dr. Hamza KARAOĞLAN

nsanın kendi özgür iradesiyle yeryüzünde gerçekleştirdiği her türlü eylem,tutum ve davranışın ölüm ötesi hayatta bir şekilde karşılığının verileceği hususu,başta Kur’an olmak üzere ahiret inancına sahip diğer dinlerin kutsal metinlerindeve mitolojik anlayışlarda ortak bir unsur olarak yer almaktadır. nsanın ölümötesinde karşılaşacağı bu durumun olumlu boyutu Kur’an’da “cennet”, olumsuzboyutu ise “cehennem” olarak isimlendirilirken, bu olgu diğer dinler vemitolojilerde de anlam itibariyle benzer lafız itibariyle farklı kelimelerleisimlendirirlmiştir.

yiliğin ahiretteki karşılığı olan cennet, bütün dinlerde yeşil, ağaçlı, gölgeli,insanın zevkine hitap edecek her türlü nimetleri içeren bir mekân olarakkarşımıza çıkarken, suçun karşılığı olan cehennemin ise her tülü işkence ve azabınolduğu, insana sıkıntı, ıstırap, acı ve elem veren bir yer olarak tasvir edildiğinigörmekteyiz.

Kur’an ve diğer dinlerdeki cennet ve cehennem tasvirleri genelde biribirine

benzemekle birlikte bazı noktalarda ayrılmaktadır. Bu benzerliğin nedeniüzerinde farklı yorumlar yapılabilirse de, kanaatimizce bu durum, bütün dinlerinözgün yönleri itibariyle ilahî bir kaynaktan beslenmiş olmalarıyla izah edilebilir.Görülen bazı farklılıklar ise, diğer dinlerdeki tarihî süreç içerisinde meydana gelenmuhtemel tahriflerle izah edilebileceği gibi, dinlerin doğduğu coğrafi şartlar ile ocoğrafyada yaşayan insanların sosyo-kültürel yapılarının farklı olmalarındankaynaklandığı da söylenebilir.

Anahtar kelimeler: Kur’an, Tevrat, ncil, Mitoloji, Cennet, Cehennem

Page 2: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 2/113

 

II

DEPARTMENT OF OF ESSENTIAL ISLAMIC SCIENCESINSTITUTE OF SOCIAL SCIENCE

UNIVERSITY OF KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ MAM

ABSTRACTMA Thesis

UNDERSTANDNG OF THE QUR’AN FOR THE PARADSE ANDTHE HELL N COMPARSON WTH THE OTHER RELGONS

Cemal ERGÜN

Supervisor: Prof.Dr. M. Kemal ATKYear: 2006, Page:105

Jury : Prof.Dr. M. Kemal ATK: Asist. Prof.Dr. Zekeriya PAK: Asist. Prof.Dr. Hamza KARAOĞLAN

The belief that every free deed, attitude and behaviour of human would be judged accordingly in Hereafter takes place in the Qur`an in common with otherreligious and Mythology texts that have a belief of a judgement day. The gooddimension of the state that human will face in hereafter is named Jannah (HeavenGarden) in the Qur`an, while the negative dimension is called Jahannam (Hell). Inother religions and myths, the same “phenomena” is expressed in words which areclose in meaning but different in expressions.

Jannah appears to be a green place with shadowy trees where it includesevery kind of blessing, which addresses human pleasure, whereas Jahannam seemsto be portrayed as a misery, grief and pain giving place, wherein one shall face allkinds of severe punishment and torture

Despite the similarities of how Jannah and Jahannam are portrayed in theQur`an and other religions, they differ on certain points. Such similarities can beexplained by the fact/assumption that they are all fostered by the same divine

source in their original characteristics, yet there is a room for differentinterpretations. The dissimilarities however can be either explained by the possibledeviations and alterations that other religions had gone through in the course of history or by the fact that due to birthplaces of the religions, people have haddifferent socio-cultural backgrounds, depending on the geography they had livedin.

Keywords: Qur`an, Torah, Bible, Mythology, Heaven, Hell

Page 3: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 3/113

 

III

ÖNSÖZ

Kur’an ve ahiret inancına sahip diğer din ve mitolojiler incelendiğinde, insanındünya hayatındaki tutum ve davranışlarından sorumlu olduğu, bunların mutlaka

değerlendirileceği ve ölüm ötesinde karşılığının verileceği düşüncesinin var olduğugörülecektir. Durum böyle olunca, ölüm ötesi hayatın, bütün din ve mitolojilerde,iyiyliğin ve kötülüğün karşılığı olarak dualist bir yapıda olması kaçınılmazdır.

Bu bağlamda Kur’an, ahiret hayatını “cennet” ve “cehennem” karşıtlığı ile sunar;iyilerin ebedî yurdu olarak cenneti bütün güzellikleri ile tasvir ederken, cehennemi dedayanılmaz bır ıstırap mekânı olarak tanıtır. Aynı durum, farklı isimlendirme vekavramlarla da olsa, diğer dinlerde ve mitolojilerde de görülür. şte bu çalışmanınamacı, bu durumu temel kaynaklardan ve ilgili çalışmalardan yola çıkarak dahayakından tespit etmek ve başta Kur’an olmak üzere dinler ve mitolojilerin konuyayaklaşımı arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları ortaya çıkarmaktır.

Asıl amaç, Kur’an ile diğer din ve mitolojiler arasında bir karşılaştırma olmaklabirlikte, burada tarihte ve günümüzde yaşamış ve yaşayan tüm dinleri böyle biraraştırma çerçevesinde ele almanın da mümkün olmadığını belirtmek isteriz. Bunedenle, öncelikli olarak günümüzde yaşayan büyük dinler ile tarihteki din vemitolojilere örnek teşkil edebilecek bazılarıyla konuyu sınırlandırma yoluna gittik.

Karşılaştırma açısından daha uygun olacağı düşüncesiyle, önce diğer din vemitolojilerdeki cennet ve cehennem anlayışını genel hatlarıyla ortaya koyduk. Sonra da,Kur’an’ın meseleyi nasıl takdim ettiğini ele aldık. Kur’an’ın cennet ve cehennemanlayışını, diğerlerine kıyasla biraz daha genişçe ve iki bölüm şeklinde incelediktensonra, her bir bölümün sonunda Kur’an ile diğer din ve mitolojiler arasındakarşılaştırma yaptık.

Sonuç bölümünde ise, araştırmamız sonocunda ortaya çıkan bulguları, bilimselölçüt çerçevesinde ve genel hatlarıyla sunduk.

Araştırmamız esnasında ayetleri meal olarak verdik. Zaman zaman kendiinisiyatifimizi de kullanmakla birlikte bu konuda kaynakçada belirtilen meallerdenyararlandık.

Böyle bir çalışma ile bu konuya ilgi duyanlara ve bu sahada bundan sonraaraştırma yapacak olanlara da daha derli toplu bilgiler sunmak suretiyle katkı sağlmayıhedefledik. Hiç şüphesiz eksiklerimiz ve kusurlarımız vardır. Bu eksik ve kusurlarımızı

yapılacak bilimsel eleştiri ve önerilerle en aza indirmenin gayreti içinde olacağız.Bu çalışmayı yaparken konunun tespitinde, kaynakların temininde ve araştırmaaşamasında çok samimi destek ve teşviklerini gördüğüm, eleştiri, tavsiye veyönlendirmelerinden yararlandığım hocam Prof.Dr. M. Kemal ATK’e, çalışmamesnasında eleştiri ve önerileriyle fikirlerimin olgunlaşmasına katkıda bulunan, samimidesteklerini gördüğüm, Yrd.Doç.Dr. Zekeriya PAK’a kütüphanesinden ve dinler tarihialanındaki birikimlerinden yararlandığım Yrd.Doç.Dr. Hamza KARAOĞLAN’a ve dersaşamasında kendilerinden ders aldığım tüm hocalarıma teşekkür ederim.

Cemal ERGÜN

Kahramanmaraş-Şubat 2006

Page 4: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 4/113

 

IV

ÇNDEKLERÖZET ..............................................................................................................................I 

ABSTRACT.................................................................................................................. II 

ÖNSÖZ ........................................................................................................................III 

ÇNDEKLER ........................................................................................................... IV 

KISALTMALAR.......................................................................................................VII 1. GRŞ ......................................................................................................................1

1.1. Konunun Önemi................................................................................................11.2. Kullanılan Metod..............................................................................................1

2. ÖNCEK ÇALIŞMALAR.......................................................................................33. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ....................................................................................4

3.1. Cennet...............................................................................................................43.1.1. Etimolojik Açıdan “Cennet”......................................................................4

3.1.2. Kavram Olarak “Cennet”...........................................................................53.2. Cehennem .........................................................................................................6

3.2.1. Etimolojik Açıdan “Cehennem”................................................................63.2.2. Kavram Olarak “Cehennem” .....................................................................7

4. ,LKEL DN, MTOLOJ VE SEMAVÎ DNLERDE CENNET-CEHENNEM....84.1. lkel Din Ve Mitolojilerde Cennet Ve Cehennem ............................................8

4.1.1. Sümerlerde Cennet ve Cehennem..............................................................84.1.2. Eski Mısır’da Cennet ve Cehennem ........................................................104.1.3. Eski ranlılarda (Zerdüştîlikte) Cennet ve Cehennem .............................114.1.4. Eski Yunan Mitolojilerinde Cennet ve Cehennem..................................124.1.5. Roma Mitolojilerinde Cennet ve Cehennem ...........................................134.1.6. Cermen Mitolojilerinde Cennet Cehennem .............................................144.1.7. Keltlerin Mitolojilerinde Cennet ve Cehennem.......................................154.1.8. Amerika Yerlilerinde Cennet ve Cehennem............................................154.1.9. Hinduizm’de Cennet ve Cehennem.........................................................154.1.10. Budizm’de Cennet ve Cehennem ..........................................................164.1.11. Eski Türkler’de Cennet ve Cehennem...................................................174.1.12. Kur’an Öncesi Araplarda Cennet ve Cehennem....................................18

4.2. Sabiîlikte Cennet ve Cehennem......................................................................214.3. Kitap Ehlinde Cennet Ve Cehennem..............................................................22

4.3.1. Eski Ahitte Cennet ve Cehennem ............................................................23

4.3.2. Yeni Ahitte Cennet Ve Cehennem...........................................................255. KUR’AN’DA CENNET .......................................................................................305.1. Cennet.............................................................................................................30

5.1.1. Hz. Âdem’in skân Ettirildiği Cennet ......................................................305.1.2. nananlara Vaat Edilen Cennetin Varlığı Meselesi..................................33

5.2. Kur’an’da Cennetin simleri...........................................................................355.2.1. Cennet ......................................................................................................365.2.2. Dâru’l-Âhire.............................................................................................365.2.3. Cennetü’l-Huld ........................................................................................375.2.4. Dâru’s-Selâm ...........................................................................................385.2.5. Dâru’l-Mukâme .......................................................................................39

5.2.6. el-Hüsnâ...................................................................................................39

Page 5: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 5/113

GRŞ Cemal ERGÜN

V

5.2.7. Makâmun Emîn........................................................................................405.2.8. Firdevs Cenneti ........................................................................................415.2.9. Me’vâ Cenneti..........................................................................................425.2.10. Adn Cenneti ...........................................................................................43

5.2.11. el-Hayevân.............................................................................................455.2.12. Mak’ad-i Sıdk ........................................................................................455.2.13. lliyyûn...................................................................................................46

5.3. Cennetin Sayısı ...............................................................................................465.4. Cennetin Dereceleri ........................................................................................475.5. Cennetin Nimetleri..........................................................................................48

5.5.1. Ağaçlar ve Gölgeler .................................................................................495.5.2. Nehirler ....................................................................................................505.5.3. Pınarlar.....................................................................................................515.5.4. Meyveler ..................................................................................................525.5.5. Et..............................................................................................................53

5.5.6. Bal............................................................................................................535.5.7. Cennet çecekleri .....................................................................................54

5.5.7.1. Su......................................................................................................545.5.7.2. Süt.....................................................................................................555.5.7.3. çki/ Şarap..........................................................................................555.5.7.4. Kevser...............................................................................................565.5.7.5. Karışımlı çecekler ...........................................................................56

5.5.8. Giysiler.....................................................................................................575.5.9. Konaklar...................................................................................................58

5.5.9.1. Evler .................................................................................................585.5.9.2. Köşkler .............................................................................................585.5.9.3. Odalar ...............................................................................................595.5.9.4. Çadırlar .............................................................................................59

5.5.10. Cennette Eşler........................................................................................605.5.10.1. Zevc/Ezvâc.....................................................................................605.5.10.2. Hûr .................................................................................................61

5.5.11. Cennet Hizmetçileri ...............................................................................625.6. Cennetin Boyutu .............................................................................................625.7. Cennetin Ebediliği ..........................................................................................63

6. KUR’AN VE DĞER DNLERDEK CENNET TASVRNNKARŞILAŞTIRILMASI.......................................................................................65

6.1. Cennet’i simlendirme ....................................................................................656.2. Nicelik Bakımından Cennet............................................................................666.3. Cennet Görevlileri ..........................................................................................676.4. Nitelik Bakımından Cennet ............................................................................686.5. Cennet’in Yeri Ve Ebedîliği ...........................................................................71

7. KUR’AN’DA CEHENNEM.................................................................................737.1. Kur’an’da Cehennemin simleri .....................................................................74

7.1.1. Cehennem ................................................................................................747.1.2. Cahim.......................................................................................................747.1.3. Hâviye......................................................................................................757.1.4. Hutame.....................................................................................................75

7.1.5. Leza..........................................................................................................767.1.6. Saîr ...........................................................................................................76

Page 6: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 6/113

GRŞ Cemal ERGÜN

VI

7.1.7. Sekar ........................................................................................................767.1.8. Nâr ...........................................................................................................777.1.9. Siccîn .......................................................................................................787.1.10. Semûm...................................................................................................78

7.1.11. Dâru’l-Bevâr..........................................................................................787.1.12. Sûu’d-Dâr ..............................................................................................787.2. Cehennemin Sayısı Ve Dereceleri ..................................................................797.3. Cehennemin Boyutu .......................................................................................807.4. Cehennemin Azap Türleri...............................................................................80

7.4.1. Ateş ..........................................................................................................817.4.2. Kaynar Su ................................................................................................837.4.3. rin............................................................................................................847.4.4. Zakkum....................................................................................................847.4.5. Sıcak Rüzgar............................................................................................857.4.6. Duman......................................................................................................85

7.4.7. Demir Topuzlarla Dövülmek ...................................................................867.4.8. Bir Cisme Bağlanmak ve Zincirlere Vurulmak.......................................86

7.5. Cehennem Görevlileri.....................................................................................877.6. Cehennemin Ebediliği ....................................................................................88

8. KUR’AN VE DĞER DNLERDEK CEHENNEM TASVRNNKARŞILAŞTIRILMASI.......................................................................................928.1. Cehennem’i simlendirme ..............................................................................928.2. Nicelik Bakımından Cehennem......................................................................938.3. Cehennem Görevlileri.....................................................................................938.4. Nitelik Bakımından Cehennem.......................................................................948.5. Cehennemin Yeri Ve Ebedîliği.......................................................................97

9. SONUÇ .................................................................................................................99KAYNAKÇA...........................................................................................................102ÖZGEÇMŞ ...................................................................................................................

Page 7: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 7/113

 

VII

KISALTMALAR

TTK. : Türk Tarih KurumuMEB. : Milli Eğitim Bakanlığı

DB. : Diyanet işleri BaşkanlığıTDV. : Türkiye Diyanet VakfıA. : slam AnsiklopedisiDA : Diyanet slam AnsiklopedisiCÜF : Cumhuriyet Üniversitesi lâhiyât FakültesiM.Ö. : Milattan Öncecc : Celle Celalühusav. : Sallallahü aleyhi vesellemAs. : AleyhisselamYay. :Yayınevist. : stanbul

md. : MaddesiBkz. : Bakınızkrş : KarşılaştırınızÇev. : ÇevirenTah. : Tahkiktsz. : TarihsizS. : Sayıs. : Sayfac. : Ciltö. : Ölümü

Page 8: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 8/113

GRŞ Cemal ERGÜN

1

1.  GRŞ 

1.1.  Konunun Önemi

nsanı diğer canlılardan ayıran ve onu değerli kılan en önemli özellik, onunsorumlu bir varlık olmasıdır. ster ilahî, iterse beşerî kaynaklı olsun bütün dinler insanınsorumlu bir varlık olduğunu kabul etmektedirler. Bu bağlamda insan dünyada yapmış olduğu davaranışlardan ve gerçekleştirmiş olduğu eylemlerden sorumludur.

nsanın dünya hayatında gerçekleştirdiği yaşam biçiminin karşılığı olarak ölümsonrası hayatta ödüllendirileceği veya cezalandırılacağı, ahiret inancı olan başta Kur’an-ı Kerim olmak üzere diğer kutsal kitaplar, din ve mitolojilerde belirtilmiştir. Kur’an buuhrevî ödüllendirme mekânına cennet, cezalandırma yerine ise cehennem demekte vebunları değişik yönleriyle tasvir etmektedir.

Ahiret inancına sahip diğer din ve mitolojilerde de, iyilerin ödüllendirleceği ve

kötülerin cezalandırılacağı mekânlar söz konusu olduğuna göre, Kur’an ile diğerleriarasında bu konuda ne gibi benzerlikler ve farklılıklar bulunmaktadır? Bu benzerlik vefarklılıklar hangi boyuttadır ve kaynağı hangi nedenlere daynmaktadır?

şte, bu çalışmayı yapmaktaki amacımız, yukarıda belirtilen soruların cevaplarınıbulmak ve bu bağlamdaki âyetleri anlamaya çalışmak, Kur’an’ın dışındaki din vemitolojilerde mevcut olan cennet ve cehennem tasvirlerini tespit etmektir. Bu tasvirleriKur’an’ın cennet ve cehennem tasvirleriyle karşılaştırıp benzer ve farklı yönleriniortaya koymaktır. Kur’an, Tevrat, ncil, diğer din ve mitolojilerdeki cennet vecehennem tasvirlerindeki bezerliklerin ve farklılıkların temel nedenini açıklamak ve bualanda bilim dünyasına katkıda bulunmaktır.

Araştıma konusu olan cennet ve cehennem bütün insanları ilgilendirdiği için çokönemlidir. Bu gün dünyada yaygın olan dinlerden yola çıkarak diyebiliriz ki yeryüzündeyaşayan insanların çoğu cennet ve cehennemin varlığına inanmaktadır.

Küreselleşen dünyada iletişimin baş döndürücü bir hızla gelişmesi neticesindeinsanlar birbirlerinin dinlerini, kültürlerini, âdet ve geleneklerini daha yakından tanımafırsatı buldular. Küçülen bu dünyada farklı kültürlere mensup insanların birbirlerinianlayarak, “yozlaşmadan uzlaşarak”, barış içinde ve bir arada yaşayabilmeleri için bukültürlerde mevcut olan ortak paydaların öne çıkarılması önem arz etmektedir. Bubağlamda, dinlerde mevcut olan cennet cehennem anlayışının ortak yönlerinin açığaçıkarılması belirtilen amaca katkıda bulunacaktır. Ayrıca insanların öldükten sonra hertürlü güzelliklerin yaşanacağı mutluluk yurduyla ödüllendirileceği inancı, onları,

devamlı insanlığın yararına faydalı işler yapmaya, kendisine, çevresine ve yaratanınasaygılı olmaya, ahlaklı ve onurlu bir hayat yaşamaya teşvik edeceğinden toplumsalhuzurun temini açısından da önemlidir. Aynı şekilde cehennemle cezalandırma inancıda onları her türlü kötülüklerden alıkoyması nedeniyle mühimdir.

1.2.  Kullanılan Metod

Araştırmada bilimsel bir metodla Kur’an’daki cennet ve cehennem ile ilgiliayetler tek tek değerlendirilmiş, ayetlerin anlaşılması ve yorumu ile ilgili olarak klasikve çağdaş tefsir kaynaklarından yararlanılmıştır.

Diğer dinlerle ilgili hususlarda ise, ulaşılabildiği ölçüde temel dinî metinlerinlere

ve o dinlerle ilgili yapılmış olan bilimsel araştırmalara müracaat edilerek konununortaya konulmasına özen gösterilmiştir. Mitolojilerdeki konunun tespitinde bazı mitoloji

Page 9: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 9/113

GRŞ Cemal ERGÜN

2

kitaplarına ve ansiklopedilere başvurulmuştur. Konuyla ilgili kelimelerin anlamlarınıntespitinde ise temel ansiklopedik sözlükler kullanılmıştır.

Çalışmada önce konuyla ilgili kelimelerin etimolojileri ve kavramsal çerçeveleriortaya konulmuş, sonra dinler tarihinde ahiret inancı olan dinler ve mitolojiler

belirlenmiş ve bunların konuyla ilgili bölümleri incelenmiştir. Diğer din vemitolojilerdeki cennet ve cehennem anlayışları ortaya konduktan sonra, Kur’an’dakicennet ve cehennem tasvirleri ayrı ayrı ele alınarak tahlil edilmiştir. Kur’an’daki cennetve cehennem tasvirleri iki farklı bölüm şeklinde ele alınarak, her bir bölümün sonundaKur’an’la diğer dinler arasında karşılaştırma yapılmıştır. Bu karşılaştırmada, bilimsel veobjektif kriterler çerçevesinde, benzer ve farklı yönler belirlenmeye çalışılmıştır. Sonuçbölümünde ise, bulgular genel hatlarıyla ortaya konmuştur.

Page 10: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 10/113

ÖNCEK ÇALIŞMALAR Cemal ERGÜN

3

2.  ÖNCEK ÇALIŞMALAR

mkânlarımız ölçüsünde yaptığımız araştırmalarda, kaynaklar bölümünde degörüldüğü üzere, pek çok eserden yararlandık. Ancak araştırma esnasında, ahiret ile

ilgili konulu çalışmalar pek çok olmakla birlikte, karşılaştırmalı çalışma örneklerininçok sınırlı olduğunu gördük. Kur’an’da cennet ve cehennem konusunda ayrı ayrı veyaikisi birlikte yapılmış araştırma örneği çok sayıda bulunmasına rağmen bu bağlamdakaşılaştırmalı olarak yapılan çalışma örneklerine rastlayamadık.

Konuyla ilgili olarak tespit ettiğimiz ve yararlandığımız bazı çalışmalar şunlardır:

Mehmet Paçacı, Kur’an’da ve Kitab-ı Mukaddes’te Ahiret   nancı.

Ömer Kara, Kur’an’da Metafizik Bir Âlem Cennet .

Muazzez lmiye Çığ, Kur’an  ncil Ve Tevratın Sümerdeki Kökeni.

Samuel Noah Kramer, Tarih Sümer’de Ba şlar .

smail Taşpınar,   Duvarın Öteki Yüzü (Yahudi Kaynaklarına Göre YahudilikteAhiret nancı).

Gündüz Şinasi, Sabiîler (Son Gnostikler).

Micea Eliade, Dinsel  nançlar ve Dü şünceler Tarihi.

Alice K. Turner, Cehennemin Tarihi.

Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi.

Page 11: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 11/113

KAVRAMSAL ÇERÇEVE Cemal ERGÜN

4

3.  KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Dinler tarihi incelendiğinde, ister ilahî bir kaynağa dayandığı kabul edilen

inançlar sistematiğine sahip olsun, isterse mitolojik birtakım kabullere dayansın, hemenher dinde, insan tarafından gerçekleştirilen tutum ve davranışların ölüm ötesinde birkarşılığının olduğu fikri görülecektir. nsanın gerçekleştirmiş olduğu her davranış,dinler tarafından iyi veya kötü olarak katagorize edilmiş ve bunların öldükten sonrakiyaşamda uygun bir karşılığının olduğu kabul edilmiştir.

nsanın ölümünden sonraki hayat ve bu hayatın dünyadaki inanç ve davranışlarınbir karşılığı olarak olumlu ya da olumsuz bir çizgide devam etmesi ile ilgili kavramlar,farklı dinlerde farklı kavramlarla ifade edilmiştir. Biz, çalışmamızda Kur’an’ın konu ileilgili yaklaşımını ve kullandığı kavramları hareket noktası olarak belirleyeceğiz. Bunedenle, kullanacağımız temel kavramlar da Kur’an eksenli olacaktır. Meseleye buaçıdan baktığımızda, Kur’an’ın eskatolojik alanla ilgili kullandığı kavramların

oluşturduğu semantik alan içerisinde iki odak kavramın ön plana çıktığını görmekteyiz.Bunlardan birincisi “cennet”, ikincisi ise “cehennem”dir. Dolayısıyla, konuyu elealışımız bu iki kavram çerçevesinde şekillenecektir. Bu nedenle, öncelikli olarak bu ikikavramı etimolojik ve kavramsal açıdan incelemek uygun olacaktır.

3.1.  Cennet

nsanın bu dünyada gerçekleştirmiş olduğu olumlu davranışlarının öldüktensonraki hayattaki karşılığı olan cennet hayatı anlayışı, ilahî ve beşeri dinlerde isim veiçeriğinde farklılıklar olsa da mevcuttur. nsanlık tarihi boyunca daima var olduğunugördüğümüz iyilerin ölüm sonrası hayatta ödüllendirirleceği mekân Kur’an’da “cennet”kavramıyla ifade etmektedir. Söz konusu mekân diğer kelimelerle de nitelendirilmiş olmakla birlikte, temel kavaram olarak “cennet” ön plandadır. Bu nedenle cennetkelimesinin etimolojik ve kavramsal açıdan kısaca gözden geçirilmesi uygun olacaktır.

3.1.1.  Etimolojik Açıdan “Cennet”

Cennet kelimesi, “örtmek, gizlemek” anlamına gelen “” fiilinden türetilmiş bir

isimdir (bn Manzur, 1994: XIII, 92; ez-Zebîdî, 1994: XVIII, 113; er-Râgıb, 1986: 138;el-Fîruzabâdî, 1987: 1532; ez-Zemahşerî, tsz: 66).Gerek “cennet” kelimesinde, gerekseaynı kökten türeyen ve isim olarak kullanılan diğer kelimelerde, “örtmek, gizlemek”

şeklindeki bu kök anlam, sürekli kendini muhafaza etmektedir. Gece karanlığının,tabiatta bulunan her şeyi örtüp gizlemesi “ ” şeklinde ifade edildiği gibi (ez-Zebîdî,

1994: XVIII, 113), kabre cesedi gizlediği için “”, ölüyü kefenle sararak örtmeye ise,

“” denmiştir (bn Manzur, 1994: XIII, 92; el-Fîruzabâdî, 1987: 1532). Yine, anne

karnında gizlenmesi nedeniyle doğmamış bebeğe “”, göğüste gizli olması, açık bir

şekilde görünmemesinden dolayı veya duyguları gizlediği için de kalbe “” denmiştir

(bn Manzur, 1994: XIII, 92; er-Râgıb, 1986: 138). Metafizik varlıklar olan cinler degözle görülemediği, diğer bir deyişle gözden gizlendiği için aynı kökten türeyen “cin”adını almıştır. Cahiliye inancında meleklere de gözle görülmediğinden dolayı “cin”

denmiştir (ez-Zebîdî, 1994: XVIII, 116).“Cennet” kelimesi, ağaçları olan bahçe, bostan manasına gelmektedir (bn

Page 12: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 12/113

KAVRAMSAL ÇERÇEVE Cemal ERGÜN

5

Manzur, 1994: XIII, 99). Çoğulu “” veya “” biçiminde gelmektedir. Arapların

kullanımında cennet, içinde bağ ve hurma ağaçlarının bulunduğu bahçedir. çinde üzümve hurma olmayan bahçeyi ise onlar, cennet kelimesiyle değil, “” sözcüğü ile ifade

ederler (el-Fîruzabâdî, 1987: 1532; bn Manzur, 1994: XIII, 100; ez-Zebîdî, 1994:XVIII, 118).

Cennete bu ismin verilmesinin bir nedeni de kelime kökünün anlam örgüsüiçerisinde gizlemek manasından hareketle dünyevi gözlere gizli kalmasından dolayıdır( ez-Zebîdî, 1994: XVIII, 116).

Anlam örgüsü temelinde “ötmek, gizlemek” manasını barındıran bir kelime niçinKur’an’ın eskatolojik bir olgusu anlatılırken seçilmiştir? Bu konuda çeşitli görüşler ilerisürülmüştür. Özetle belirtecek olursak; “nimet diyarı” ve “âhiret yurdu” olan mekândaağaçların bolluğu, gölgelerinin koyuluğu, dallarının çokluğu, birbirinden farklı olanyeryüzü bahçelerine benzetilmesi ve nimetlerini bu dünya gözü ile göremediğimizden,nimetlerini bize gizlediğinden dolayı “cennet” kelimesi seçilerek bu olgu ifade

edilmiştir. Cennet, etrafı duvarlarla çevrili, hurma ve ağaçların bulunduğu bahçe ve parkanlamlarına gelip, dinde ahiretin nimetler yurduna özel isim olmuştur (bn Manzur,1994: XIII, 100; ez-Zebîdî, 1994: XVIII, 116; er-Râgıb, 1986:138; Şibay, 1997: II,102).

Kur’an’da yirmi beş yerde yukarıda izah edilen lügat anlamına uygun olarakcennet kelimesi dünyadaki bağ, bahçe ve bostanları ifade etmektedir.

Diğer yaygın dillerde ise, “cennet” kavramının, aynı kökten gelen, ancak yazılış ve telaffuzlarında kısmî farklılıklar olan kelimelerle ifade edildiği görülür. Cennet,Fransızca “paradis”, ngilizce “paradise”, Almanca “paradies”, talyanca “paradiso”,Latince “paradisos”, Yunanca “paradeisos”, eski Fars dilinde “pairidaeza”, Ermenice“partez” kelimeleri ile ifade edilmiştir. Batı dillerinde “cennet” kavramının karşılığıolarak kullanılan bu kelimelerin aslı Grekçe “paradeisos” olup Eski Farsçada “etrafı

çevrilmiş yer, ağaçlı bahçe” anlamındaki “pairi-daeza”dan gelmektedir. Dolayısıylaşunu diyebiliriz ki, diğer kültürlerdeki ölüm ötesi “cennet” kavramı da, Kur’an’dakinebenzer biçimde, dünyadaki güzeliklerin ve nimetlerin sergilendiği “bahçe” kavramı içinkullanılan kelimelerle ifade edilmiştir (Türk Ansiklopedisi, 1960: X, 181; Şahin, 1993:VII, 374).

3.1.2.  Kavram Olarak “Cennet”

Bir kavram olarak cennetin şu şekilde tanımları yapılmıştır:Cennet, Peygamberlerin davetlerine uyarak iman edip, dünya ve ahirete ait işleri

elden gelen bütün kudretle ve özenerek yapmış olmanın ahiretteki bir karşılığır.

O,Günahsız ya da günahlarından arınmış kulların öbür dünyada sonsuz birmutluluk içerisinde yaşayacaklarına inanılan yer, iklimi çok hoş, çeşitli nimetlerle dolu,her yanı şahane bir şekilde süslenmiş, iyi ve günahsız insanların girecekleri ahiret evidir(Meydan Larousse, tsz.: II, 857).

Cennet, müslümanlarca iyiler ve takva sahipleri için ahirette hazırlanmış olanferah ve huzur yerinin adıdır ( Şibay, 1997: III,102).

Yaygın kanaate göre cennet, müminlerin ahirette dünyada yapmış oldukları güzeldavranışlar neticesinde mükâfat olarak girecekleri ebedi mekânın adıdır. Ahiret cennetide diyebileceğimiz Cennet-i Huld’un pek çok istilahi tanımı yapılmıştır. Bu tanımlarınher biri onun bir özelliğini ön plana çıkarmaktadır. Bu tanımları burada tek tek zikretmeyerine Ku’ran ekseninde cenneti kısa ve özetle tanımlayalım.

Cennet, insanların dünyada yaptıkları güzel davranışlar ve faydalı işler dolayısıylaAllah’ın rızasını elde etmeleri sonucu ahirette kendilerine ödül olarak verilecek olan ve

Page 13: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 13/113

KAVRAMSAL ÇERÇEVE Cemal ERGÜN

6

içinde ebedî olarak kalacakları saadet yurdunu ifade etmektedir (lgili âyetler için,bkz:Abdu’l-Bâkî, 1988: 229-232).

3.2.  Cehennem

Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, insanın bu dünyada gerçekleştirmiş olduğuolumsuz davranışlarının öldükten sonraki hayatta bir karşılığı olan cehennem hayatıanlayışı, ilahî ve beşeri dinlerde isim ve içeriğinde farklılıklar olsa da mevcuttur.nsanlık tarihi boyunca daima var olduğunu gördüğümüz günahkârların ölüm sonrasıcezalandırılacağı mekân Kur’an’da “cehennem” kavramıyla ifade edilmektedir. Sözkonusu mekân diğer kelimelerle de nitelendirilmiş olmakla birlikte, temel kavaramolarak “cehennem” ön plandadır. Bu nedenle cehennem kelimesinin etimolojik vekavramsal açıdan kısaca gözden geçirilmesi uygun olacaktır.

3.2.1.  Etimolojik Açıdan “Cehennem”

“Cehennem” sözlükte çok derin çukur anlamındadır. Allah’ın kullarına azabedeceği ateşin adıdır (bn Manzur, 1994: XII, 112; el-Fîruzabâdî, 1987: 1409).

Cehennem, Farsça bir kelime olup Arapçalaşmıştır. Bir başka görüşe görebranice “kihinnam” kelimesinin Arapçalaşmış halidir.“Cehennem” diğer bir ifadeyle“cühunnem” kelimesinin Arapça olmadığı, bu kelimenin şairler tarafından kendicinlerinin isimlendirilmesi için kullanıldığı ifade edilmektedir (bn Manzur, 1994: XII,112). Ünlü dil bilgini ez-Zebîdi, kelimenin kökeni hususunda dil bilginlerinin çeşitligörüşler ileri sürdürdüklerini söyler. Bazıları bu kelimenin Arapça olduğunusöylemişlerdir, bir kısmı ise bu kelimenin Arapça olmadığını belirterek gayri münsarıf muamelesi yapmışlardır. Kelimenin aslının Farşça olduğunu ve Arapçalaştığını ilerisürmüşlerdir ( ez-Zebîdî, 1994: XVI, 125). Râğıb el-sfahnî “cehennem” kelimesini“Allah’ın tutuşturulmuş ateşi” olarak tanımlar ve kelimenin aslının Farsça olduğunusöyleyenlerin bulunduğunu ifade eder ( er-Râgıb, 1986: 143). Diğer bir kısmı ise bukelimenin branicedeki çukur, kuyu anlamına gelen “kihinnam” kelimesininArapçalaşmış  şekli olduğunu belirtmektedirler ( ez-Zebîdî, 1994: XVI, 126). 

Günahkârların ahirette gideceklerine inanılan yer olan “kehinnam”, Kudüs yakınındasuçluların ve kurban edileceklerin atıldıkları Hinnom vadisinin adıdır (MeydanLarousse, 1990: IV, 85; Şibay, 1997: III, 45; Türk Ansiklopedisi, 1960: X, 95).Ahiretteki azap yerinin adıdır. Günahkârların azap gördükleri yerdir (Sami, 1978: 489).

Cehenem kelimesi, Sümerlerde “Kur” veya “Arali” (Kramer, 2002, Tarih

Sümer’de Ba şlar , s.194, 394), eski Mısır dinlerinde “amenti” veya “amented”, eski randini olan zerdüştîlikte “daozahva” veya “duzavhu”, Cermen mitolojilerinde “Nastron”(Türk Ansiklopedisi, 1960: X, 96,97), eski Türk inancında “Tamuğ” (Sami, 1978: 489),Hinduizmde “Naraka-loka” veya “Naroloka” (Harman, 1993: VII, 227), Eski Yunan’da“Tartaros”  (Turner, 2004: 41), Latince de “Tartarus” sözcükleriyle ifade edilmektedir.Eski Roma’da cehennem “Orcus”  veya“infernus”, talyanlar “inferno”, spanyollar“infierno”, Fransızlar ve Portekizler “enfer”, Romenler de “inferm” sözcükleri ileisimlendirmişlerdir. Macarcada ise “yeraltında bulunan gizli bir yer” anlamında“Pokal”, Almanca’da ise “Hölle” kelimesi kullanılmıştır (Türk Ansiklopedisi, 1960: X,96,97). ngilizce’de cehennem anlamında kullanılan kelime “Hell”, ldir (Avery vd.,2002: 452).

Page 14: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 14/113

KAVRAMSAL ÇERÇEVE Cemal ERGÜN

7

3.2.2.  Kavram Olarak “Cehennem”

Birçok ilkel din ve mitolojilerde cehennem, günahkârların ceza gördükleri yer ve

ölülerin ruhlarının gittiği yeraltı dünyası olarak tanımlanmıştır.slamî literatütde de cehennemin pek çok tanımı yapılmıştır. Bunlardan birkaçınıburada zikredelim:

Cehennem ahirette ki azap yerinin adıdır ( Şibay, 1997: III, 45).Kâfirlerin, münafıkların, zalimlerin ve gerçeğe boyun eğmeyenlerin azap

görecekleri yerdir ( Topaloğlu,1993: VII, 227).Öldükten sonra kötülerin gideceğine inanılan mekândır (Hançerlioğlu, 2000, 51).Ahirette kâfir ve suçluların cezalandırılacağı ateşin adıdır ( ez-Zebîdî, 1994:

XVI,123; bn Manzur, 1994: XII, 112).Genel yapısı ve fonksiyonu itibariyle, cehennemin daha kapsamlı bir tarifi ise şu

şekilde yapılabilir:

Yeryüzünde devam eden iyilik-kötülük mücadelesinde Hakkı bırakıp kötülüktenyana tavır alan, ilahi mesajlara karşı duran, kendilerine ve çevrelerine zulmeden,büyüklük taslayıp Yaratana isyan eden, O’nun nimetlerine karşı nankörlük eden, fitnefesat çıkarıp bozgunculuk yapan ve diğer günahları işleyenlerin ahirettecezalandırılacakları çok geniş (Kaf 50/30), ateşi yüksek harlı (et-Tevbe 9/81), yiyeceğizakkum (ed-Duhân, 44/43), içeceği irinli su (brahim 14/16), kapıları ve bekçileri olan(ez-Zümer 39/72; el-Mü’min, 40/49,76; el-Hicr 15/44) bir cezalandırma yeridir.

Hiç kuşkusuz bu tanım, Kur’an’ın tasvir ettiği cehennemi tam olarak tarif etmedeyetersizdir. Onun Kur’an’da betimlenen her özelliği aynı zamanda cehennemin biryönünü öne çıkararak tanımlamadır. Kur’an’da cehennem konusunu araştırmamızındaha sonraki aşamalarında ayrıntılı bir biçimde inceleyeceğimizden dolayı sözü buradadaha fazla uzatmak istemiyoruz.

Page 15: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 15/113

LKEL DN, MTOLOJ VE SEMAVÎ DNLERDE … Cemal ERGÜN

8

4.  ,LKEL DN, MTOLOJ VE SEMAVÎ DNLERDE CENNET-CEHENNEM

Dinler tarihi incelendiğinde ister beşeri ister ilahi olsun hiçbir dinin, insan

davranışları karşısında yansız kalmadığı görülecektir. nsan davranışlarının temelkarakteri ise, iki kelime ile değerlendirilebilir: yi ve kötü. yilik ve kötülüksözcüklerinin kavramsal olarak geçmişi, insanlık tarihi kadar eskidir. Yeryüzü iyiliktenyana tavır alanlarla, kötülükten yana tavır alanların çok acımasız mücadelesine sahneolmuştur. Bu mücadele bu gün de devam ettiği gibi, dünya durdukça da bitmeyecek gibigözüküyor. Yaşamın temeli ve gayesi bu mücadeleye dayandırılmaktadır. nsanyaşamının tamamı dünyada bu mücadele ile geçmekte ve sonunda bu dünyadaki yaşamsüresinin dolmasıyla her canlı gibi insan da ölmektedir. Ölüm bu dünyada canlılar içinkaçınılmaz bir olgu ve yok oluştur. Ancak insan için ölüm yok oluş veya bir son değilaksine yeni bir hayatın başlangıcıdır.

Ölüm ve ölümden sonraki hayat düşüncesi veya inancının mitoloji, yaşayan veya

yaşamayan, diğer bir ifade ile mensubu kalmış veya kalmamış hemen hemen bütündinlerde mevcut olduğu görülmektedir (Harman, 1993: VII, 374). yilik ve kötülüğünsavaşında, insanın bu dünyadaki tutum ve davranışlarına karşılık olarak, ölüm sonrasıhayatta ödüllendirileceği veya cezalandırılacağı anlayışının olduğu, ilkel kabul edilendin ve mitolojilerden itibaren günümüzde de varlığını sürdüren pek çok dinde, ifadeedilmektedir.

Olüm sonrası hayatta insanın dünyadaki yaşamına paralel olarak ödüllendirileceğiveya cezalandırlacağı mekân olan cennet ve cehennem anlayışı Mitolojilerdenbaşlanıpsıra ile mensubu kalmamış dinlerden itibaren halen mensubu olan dinlere,oradan da semavi dinler olarak tabir edilen Yahudilik ve Hristiyanlığa doğru uzanan birçizgide incelenecektir.

4.1.  lkel Din Ve Mitolojilerde Cennet Ve Cehennem

lkel kabilelerde genellikle ölümden sonra mutlu veya mutsuz bir hayat fikrimevcuttur. Mutlu bir hayatın yani cennetin, daha çok dünyada veya gökte bir yerdegerçekleşeceğine inanılır. Mutsuz hayatın yani cehennemin ise, yeraltındagerçekleşeceği inancı hâkimdir. Ölümden sonra gerçekleşecek olan hayat, hep maddiunsurlarla tasvir edilir.( Bkz: Kramer, 2002: 180, 197; Eliade, 2003: I, 85, 137; Turner,2004: 18, 36; Seyidoğlu, 1995: 68; Sarıkçıoğlu, 1999: 110; Budda, 1935: 57; Günay veGüngör, 1998, 84; Şahin, 1993: VII, 374, 375; Ögel, 1971: I, 423; Yasanın Tekrarı,

32/22; Tekvin, 2/8, 4/16; Matta, 5/11; Luka, 6/23).Şimdi Kur’an’ın dışında kalan mitoloji ve dinlerin, ölümden sonraki hayatın birparçası olan cennet ve cehennem tasavvurlarını veya inançlarını tek tek inceleyelim.

4.1.1.  Sümerlerde Cennet ve Cehennem

Cennetle ilgili ilk yazılı kaynağın Sümerlere ait olduğu belirtilmektedir.Kaynaklarda Sümerlerde öldükten sonra ruhun yaşadığına ve öte dünyada cennet

ve cehennemin olduğuna ve bu dünyada kötülük işleyenlerin orada cezalandırılacağınadair inancın, arkeolojik kazılar neticesinde çıkarılan bulgulardan anlaşıldığı ifadeedilmektedir (Çığ, 1996: 23; Kramer, 2002: 178).

Sümer mitolojisinde ifade edildiği üzere cennete “Dilmun” denilmektedir.“Dilmun” ise, “saf, parlak, temiz, hastalık ve ölümün bilinmediği bir yaşayanlar ülkesi”

Page 16: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 16/113

Page 17: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 17/113

LKEL DN, MTOLOJ VE SEMAVÎ DNLERDE … Cemal ERGÜN

10

4.1.2.  Eski Mısır’da Cennet ve Cehennem

Eski Mısırlılarda ölüm ötesi hayat ve buna bağlı olarak cennet ve cehennem inancıvarlığının, yaklaşık M.Ö. 2500 yıllarında beşinci hanedan dönemine kadar dayandığı

ifade edilmektedir (Eliade, 2003: I, 113; Kutub, tsz: 15). Mısır piramitlerindekimumyaların dışında veya tabut ya da lahitlerdeki yazıt ve resimlerde yer alan bilgilerinve belgelerin, bunu doğruladığı belirtilmektedir (Turner, 2004: 24; Kutub, tsz: 15).

Ölümden sonra ister kral, isterse fert olsun, her insan dünyada yaptıklarınınmutlaka hesabını verecektir. Eski Mısır inanışına göre, kişi öldüğünde, tanrı “Oziris”’inbaşkanlığında bir mahkeme kurulur. Bu mahkemede “Oziris”’e hikmet ve ilim tanrısıolan “Tot”, ölüleri gömmeyi idare eden ve onlara kılavuzluk yapan Anubis, tanrı“Oziris” ve “Hiris”’in oğlu “Horüs”, hakikat ve adalet tanrısı “Ma’at” ve kırk iki hâkimyardım eder. Ölen kimse, bu mahkemede dünyada yaptıkları işler hususunda hesapverir. Mahkeme, ölenin iyiliklerinin kötülüklerinden çok olduğuna hükmederse, okimse, “Aru” ile yani cennetle mükâfatlandırılır ve tanrı “Oziris” gibi olur.

Kötülüklerinin çok olduğuna hükmedilirse, vahşi hayvanların parçalaması, ateşe atılmakveya başka bir şekilde işkence edilmek suretiyle cezalandırılır. yilik ve kötülüklerineşit olduğuna hükmedilirse, kişi Tanrı’ya ulaşamadığı gibi, ateşe de atılmaz. Hizmetetmek üzere tayin edilir ve ahiret hayatının hizmetçisi olur(Türk Ansiklopedisi, 1960:X, 96).

Eski Mısır inancında, ölünün kalbinin sembolik bir değeri vardır. Ahiretle ilgilieski resim veya figürlerde, mahkeme huzurunda kalp bir teraziye konulur. Terazikefesinin bir tarafına tanrıça “Ma’at” ya da “Rişhata”’nın heykelleri konularak tartılır.Ölenin iyi veya kötü olduğuna, kalbin terazideki durumuna bakılarak hüküm verilir.Eski Mısır inancına göre kalp, ölenin dünyadaki amellerini temsil eder. Kalbe bu kadarönem verilmesinin nedeni, Eski Mısırlılar tarafından kalbin kişinin dünyada yaptıklarınıgördüğüne inanmaları sebebiyledir.

Piramit yazıtlarına göre, iyi olduğuna hükmedilen insanlar, Tanrılar veya tanrı“Ra” ile beraber onun gemisinde oturmak için göğe çıkarlar. Bu kimselere aziz veyamutlular denir. Ölüm sonrası dirilişe inanan Mısırlılara göre, ebedi mutluluğu kazananinsanlar, ya güneş tanrısı “Ra”ya veya “Osiris”e kavuşurlar ya da yıldız olurlar.

Azizler, göğün doğu tarafında olan ebedi yıldızlarda bulunan cennetlerdeotururlar. Orada yemek tarlası adı verilen yerde, canlarının çektiği her türlüyemeklerden istedikleri kadar yerler. Bir başka yerde ise, hayat ağacı tarlası vardır.Azizler yine orada oturup, bu ağacın meyvesinden istedikleri gibi yerler. Yine buradatanrılarla beraber ekmek yer ve şarap içerler. Bu nimetlerin yanında azizler, orada

“Oziris”’in önünde oturur, “Yaro” tarlasında yufka ekmekleri bile yerler. Buradanimetlerin kesinlikle bitmediğine inanılır.Cennette bu nimetlerin dışında, cennetlikler zıraatla da uğraşır, buğday ve arpa

ekerek kendilerine ait özel mülkler edinirler. Ayrıca kendilerine ait kadınları olur.Dünyada yaptıkları her şeyi burada da yapabilirler (Şahin, 1993: VII, 374; Kutub, tsz:15-21). Burada cennet nimetleri olarak, cennetlikler için kadınlardan ve özellikle deözel mülklerden söz edilmesi, firavuna köle olan ve hiçbir özel mülkiyeti ve hakkıolmayan bir halk kitlesi için, çok büyük bir özlem olmasından dolayı olsa gerektir.

Eski Mısır dinlerine göre, iyi insanlar öldükten sonra ödüllendirildikleri gibi,günahkâr insanlar da cezalandırılmaktadır. Eski Mısır dinlerinde suçlularıncezalandırıldıkları yere yani cehenneme, “amenti” veya “amented” denilmektedir.

Amented veya amenti, “ölülerin meskeni, güneşin batıp indiği yeraltı dünyası”anlamlarına gelmektedir (Seyidoğlu, 1995: 68; Türk Ansiklopedisi, 1960: X, 96).

Page 18: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 18/113

LKEL DN, MTOLOJ VE SEMAVÎ DNLERDE … Cemal ERGÜN

11

Eski Mısır inancında ölen kişinin ruhunun, “ölüler meskeni”ne götürüleceğiinancı hâkimdir. Buraya giren ruhlar, kendilerine kılavuzluk eden Anubis tarafındanOziris’e götürülür. Burada tanrı “Oziris” başkanlığında “Tot”, “Anubis”, “Horus”,“Ma’at” ve kırk iki hâkimden oluşan ilahi mahkeme huzurunda yargılanırlar. Yukarıda

Eski Mısır inanışında cennet anlatılırken bu mahkemenin törensel işleyiş tarzı ayrıntılıolarak açıklandığından dolayı, burada tekrar izah edilmeyecektir. “Amenti” veya“amented” denen, ölüler meskeninde sorgulanan ölülerin, iyi olduklarına bu mahkemetarafından hükmedilirse, “aru” ya yani cennete geçerler. Günahkâr iseler işkence veceza görürler (Eliade, 2003: I, 137; Türk Ansiklopedisi, 1960: X, 96).

Bu cezalar, “imayit” denilen timsah başlı, aslan vücutlu bir hayvan tarafındanparçalanmak olabileceği gibi, ateşe atılmak ta olabilir (Seyidoğlu, 1995: 69). Bucezaların dışında, günahkâra uygulanacak ceza çeşidi olarak, Tanrı “Oziris” ve diğermahkeme heyetinin ellerinde bulunan kılıçlarla vurulmak, kabirlerinde aç ve susuzbırakılmak, güneşten mahrum edilmek zikredilmektedir. Bunların dışında, azap edilenkimselerin başlarına yiyecek asmak ve bu insanların o yiyeceğe ulaşmak için zıplayıp

durmaları, bir diğer azap türü olarak ise suçluların gözlerinin üzerine açılıp kapanan birkapının ekseninin oturtulması ve kapının her açılıp kapanmasında suçlunun ıstırapiçinde feryat etmesi vb. cezalar sayılmaktadır (Turner, 2004: 23–27; Kutub, tsz: 18,21).

4.1.3.  Eski ranlılarda (Zerdüştîlikte) Cennet ve Cehennem

Daha önce ifade edilen pek çok eski din ve mitlerde de görüldüğü gibi eski randini olan Zerdüştîlikte de cennet cehennem inanışının mevcut olduğu anlaşılmaktadır.

Kur’an’ın “mecûs”(el-Hac 22/17) olarak ta isimlendirdiği Zerdüştîlik(Mecusîlik)in, M.Ö. yaklaşık 600 yıllarında ortaya çıktığı, kurucusunun Zerdüşt olduğuve M.Ö. 630 yılında doğduğu ifade edilmektedir (Sarıkçıoğlu, 1999:105).

Rivayetlere göre, Zerdüşt’ün uzun bir inziva hayatından sonra “Vohu Manah”isimli bir meleğin kendisine Tanrı “Ahura-Mazda”’dan vahy getirmesiyle peygamberolduğu belirtilmektedir (Doğrul, 1947: 190; Tümer ve Küçük, 1988: 77; Sarıkçıoğlu,1999: 105). Mecusiliğin kutsal kitabı, “Avesta”dır (Kuzgun, 1993: 100). “Avesta”’nınZerdüşt’tün ölümünden sonra ortaya çıktığı ifade edilmektedir (Doğrul, 1947: 190).

Zerdüşt’ün lideri olduğu Mecusilik inancında, mücadele halinde olan iki kozmikgüç vardır. Bunlar, iyilik ve kötülüktür. Zerdüşt’e göre insan kendi iradesiyle iyiliğiveya kötülüğü tercih edebilir. nsanın iyiliği tercih etmesi için Zerdüşt ona rehberlikeder. yiliği tercih eden kişi, Zerdüşt’ün belirttiği emirleri yerine getirmek zorundadır.Ona göre insan, bu emirleri yerine getirmek suretiyle ancak kozmik âlemde yerini

alabilir.Zerdüştîlikte, insan öldükten sonra bu dünyada yaptıklarından hesaba çekilecektir(Kuzgun, 1993: 100). Ölen kişi bu dünyada yaptığı işlerin fayda veya zararlarınıkabirden itibaren görmeye başlayacaktır.

Zerdüşt’ün, ölümden sonra ahlaki emirlere göre ceza veya ödülden bahseden ilkdini lider olduğu belirtilmektedir (Tümer ve Küçük, 1988: 79).

Bu dine göre, ölen kişinin ruhu, ölümünün dördüncü gününde ahirete gider. Buruh, “Ahura Mazda”’nın huzurunda muhakeme edilir. Ölen kişiden, sorgulamanınbitiminden sonra dünya ile ahireti birleştirdiğine inanılan Sinvat (Cinvat) Köprüsü(ayrılık köprüsü, sırat köprüsü)ünden geçmesi istenir. Ölen insan, dünyada iken iyi ilekötünün mücadelesinde iylikten yana tavır alıp, Ahura Mazda’ya inanmışsa, sinvat

köprüsünü kolaylıkla geçer. Aksine, iyilik ve kötülüğün savaşında kötülüğün tarafındayer almışsa, ölenin ruhu sinvat köprüsünü geçemeyip, bu köprünün altında bulunan

Page 19: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 19/113

LKEL DN, MTOLOJ VE SEMAVÎ DNLERDE … Cemal ERGÜN

12

cehenneme düşer. Günahkâr, kızgın eritilmiş maden ve ateş çukurlarının bulunduğu bucehennemde cezalandırılır (Türk Ansiklopedisi, 1960: X, 96). Suçlulara orada hemsıcak, hem de soğukla işkence edildiği ve acı çektikleri ifade edilir (Ana Britannica,1987: V, 436).

Sinvat köprüsünün, Ahura Mazda’ya inanıp, iyiliği tercih eden mümin için çokgeniş, kâfir için ise kıldan ince ve kılıçtan keskin olacağı belirtilmektedir (Tümer veKüçük, 1988: 78; Ana Britannica, 1987 V, 436; Sarıkçıoğlu, 1999: 110). Bu köprüdengeçecek olan mümine, meleklerin -başka bir rivayete göre Zerdüşt’ün önderlik edeceğiifade edilmektedir (Taşpınar, 2003: 55). Ölen mümin ruhunun, ona eşlik eden ve“Saroşa” adı verilen bir melek tarafından “Ahura Mazda”’nın da yer aldığı ölümsüzlükyurdu olan (Taşpınar, 2003: s. 51), gök cennetine götürüleceği vurgulanmaktadır(Sarıkçıoğlu, 1999: 110).

Zerdüşt’ün, cenneti “Övgü Evi” veya “Şarkı Evi” olarak isimlendirdiğibelirtilmektedir (Eliade, 2003: I, 384; Turner, 2004:30). Cennetin, bu isimlerin dışındadaha başka isimlerinin de olduğu zikredilmektedir (Taşpınar, 2003: s. 55). Cennete ilk

olarak, Tanrı’nın gireceği ve Zerdüşt’ün ümmetiyle birlikte burada ödüllendirileceklerivurgulanmaktadır (Sarıkçıoğlu, 1999: 110).

Cehennemin ise Zerdüşt tarafından, “Yalan Evi” veya “Yalan Yeri” olarakadlandırıldığı ifade edilmektedir(Sarıkçıoğlu, 1999: 110). Bu isimlerin dışındacehennemin, “zulmet ülkesi” anlamında, “daozahva” veya “duzavhu” olarak taisimlendirildiği zikredilmektedir (Türk Ansiklopedisi, 1960: X, 96). Cehennem,yiyecekleri pis ve iğrenç bulunan, alçak, karanlık, gürültülü ve kaotik ortamı olan birmekân olarak tasvir edilmekte ve buraya atılacak günahkârların, burada ağlayarak veinleyerek zamanlarını geçirecekleri vurgulanmaktadır (Taşpınar, 2003: s. 55).

Zerdüştîlik’te dünyada ölen bir insanın ruhunun, ahirette bireysel olarakyargılanmasının dışında, bir de dirilişten sonra kurulacak olan ve tüm insanlığıkapsayan, genel bir mahkemede de hesaba çekileceği inancının olduğu ifadeedilmektedir (Tümer ve Küçük, 1988: 78; Sarıkçıoğlu, 1999: 111; Turner, 2004: 30,31).

Zerdüşt’e göre kendisinden üç bin yıl sonra dünyanın sonu geldiğinde, Mehdi“Saoşyant” gelecek, bin yıl çalışacak ve kötülüğün başı ve kaynağı olan Ehrimen’insaltanatını yok edip, hâkimiyeti Ahura Mazda’ya devredecek ve bundan sonra da diriliş başlayacaktır. Buna göre, bütün ruhlar bedenlerine kavuşacaklar ve hesap meydanındatoplanacaklardır. Her kesin yaptığı işler kendilerine gösterilecek, haklılar ve haksızlarbirbirinden ayrılacaktır. Tanrısal mahkeme sonucu iyi ve kötü birbirinden ateşle ayırtedilecektir. Bu genel yargılama sonucunda cehenneme gidenler, üç gün boyuncaişkence görecek ve cennetlikler de kendilerini seyredeceklerdir. Bu aşamadan sonra

herkesi kapsayacak büyük bir ateş gelecek ve müminler, ateşin hararetinihissetmeyecek, kâfirlere ise bu ateş, eriyen maden tesiri yapacaktır. Bunun sonucundaateş, insanlarda mevcut olan son kötülük ve pislik kalıntılarını da bu şekildetemizledikten sonra cehennem ortadan kaldırılıp yok edilecek ve böylece insanlar,Ahura Mazda’nın cennetine gireceklerdir (Sarıkçıoğlu, 1999: 111).

4.1.4.  Eski Yunan Mitolojilerinde Cennet ve Cehennem

Eski Yunan mitlerinde, çok tanrılı bir inanç sisteminin hâkim olduğugörülmektedir. Tanrıların ölümsüzlüğüne inanılan Eski Yunan ve Roma’da dünyevi bircennet tasavvurunun olduğu ve bu telakkinin de şair ve yazarlar tarafından geliştirildiği

ifade edilmektedir (Sarıkçıoğlu, 1999: 67; Şahin, 1993: VII, 374).Yunan mitolojisinde ölümden sonraki hayat ile ilgili bilgilerin birbirinden çok

Page 20: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 20/113

LKEL DN, MTOLOJ VE SEMAVÎ DNLERDE … Cemal ERGÜN

13

farklı olduğu belirtilmektedir (Turner, 2004: 33-48). Ölümden sonraki hayata, “Hades”denilmektedir (Turner, 2004: 33). Mitolojiye göre, Hades’in girişinde üç başlı köpekolan, “Kerberos” bekçilik yapar ve buraya giren bir daha geri çıkamaz. Ölen kişininruhlarını Hades’e, “Hermes” indirir. Ruhlar burada yargılanırlar (Kahraman, 1975:

101). Kayıkçı “Kharon” suçsuz olanların ruhlarını Elysium bahçesine ve çimenliğineulaştırır. “Elysium veya Eleusis bahçesi veya çayırlığı” olarak isimlendirilen bu cennet,yeryüzünün batı kenarında adalarda bulunur. Burada cennetlikler spor karşılaşmalarıyaparlar, dama oynarlar, ata binerler, çalgı çalarlar. Bu cennet aynı zamanda rengârenkçiçeklerin olduğu bir yerdir. Buraya kutsal olanlarla, iyiler girerler ve burada sonsuz birhayat sürerler (Sarıkçıoğlu, 1999: 70; Turner, 2004: 43). Bu cennet anlayışının dışındaölen insanların yeniden dirilip gireceği mevsimlerin elverişli olduğu, ağaçların meyveverdiği, hayvanların bile barış içinde yaşadığı başka bir cennetten de söz edilmektedir(Şahin, 1993: VII, 374).

Hades’te yargılanan ruhlardan suçlu bulunanlar, çeşitli şekilde cezalandırırlar.Mitolojiye göre Hades, “elem nehri”, “gözyaşı”, “figan nehri”, “yeryüzünü unutturma

nehri”, “ateş nehirleri” şeklinde, çeşitli bölümlere ayrılmıştır (Turner, 2004: 41; TürkAnsiklopedisi, 1960: X, 97).

Burada “Erinys” denilen intikam melekleri, evlatlık, akrabalık, misafirperverlikhususunda suç işleyenler ile caniler ve yemininden dönenleri cezalandırırlar. Daha sonraintikam melekleri bu günahkârları, hadesten daha aşağıda olan ve derinliği yer ile gökarası kadar olduğu bildirilen “Tartaros”a atarlar. Cehennem olarak isimlendirilen“Tartaros”, çok derin ve çok karanlık bir çukurdur. Etrafı demir duvarlarla çevrili vedemir kapılarla tahkim edilmiş bir yerdir (Türk Ansiklopedisi, 1960: X, 97).“Tartaros”un içinde de insanın düştüğünde, dibine ancak bir yılda ulaşa bildiği “abis”çukuru vardır. Burada suçlular, açlık, susuzluk, yokuş yukarı taş yuvarlamak, zincirlerevurulmak, ateşten çemberlere bağlanmak, akbabaların saldırısına uğramak gibi çeşitliişkence ve azapla cezalandırılırlar (Turner, 2004: 34,36,41).

“Tartaros” denen cehennemin, zifiri karanlık ve dibi çok derin bir mağara olduğu,aynı zamanda çok pis ve kurşuni renkte suların bulunduğu vurgulanmaktadır (Turner,2004: 36).

Eski Yunan dinlerine göre, Tanrıya isyan edenler ebediyen cehenneme atılırlar.Bunların dışında ana babasına karşı gelip, şiddet uygulayan ve daha sonra da pişmanolanlar, hafifletici sebeplerle cana kıyanlar vb. suçları işleyenler, biryıl cehennemdecezalandırıldıktan sonra, bir dalga vasıtasıyla oradan dışarı “Akherusian” gölüneatılırlar ve daha önce kendilerine karşı haksızlık yaptıkları insanlardan af dilerler.Affedilmeleri halinde bulundukları gölde yıkanıp, azaptan kurtulurlar. Affedilmezlerse,

tekrar bir yıl daha cehenneme atılırlar. Mağdurlar tarafından affedilinceye kadar buişlem böyle devam eder(Turner, 2004: 48).

4.1.5.  Roma Mitolojilerinde Cennet ve Cehennem

Roma mitlerinde de cennet cehennem tasavvurunun olduğu belirtilmektedir.Ancak bu anlayışın Romalılara başka kültürlerden geçtiği vurgulanmakta ve onlardadünyevi bir cennet inancının hâkim olduğu ifade edilmektedir (Şahin, 1993:VII; 374).

Roma mitolojisinde cehenneme, “yeraltı dünyası” anlamında “Orcus”denilmektedir. Orcus’un aynı zamanda politeist Roma panteosunda, yeraltı dünyasıkralının da adı olduğu belirtilmektedir (Türk Ansiklopedisi, 1960: X, 97).

Eski Roma mitolojisine göre, “yeraltı dünyası”nın talya’nın altında olduğuvurgulanmaktadır. (Turner, 2004: 54).

Page 21: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 21/113

Page 22: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 22/113

LKEL DN, MTOLOJ VE SEMAVÎ DNLERDE … Cemal ERGÜN

15

4.1.7.  Keltlerin Mitolojilerinde Cennet ve Cehennem

Keltler’in ruhun ölümsüzlüğüne ve tenâsühe inandıkları belirtilmektedir. Onlardabir öte dünya fikrinin olduğu, ancak bu ölüm sonrası dünyanın, mekânsal olarak yerinin

kimilerine göre batıda bir adada, bazılarına göre de suların altında olduğuna inandıklarıifade edilmektedir. Keltlerin cennet telakkilerinin Cermenlerle birbirine benzedikleribelirtilmektedir (Şahin, 1993: VII, 374). Ancak Keltler’de ölümden sonraki dünyadacezalandırılma inancının yani cehennem tasavvurunun olmadığı vurgulanmaktadır(Sarıkçıoğlu, 1999: 81).

4.1.8.  Amerika Yerlilerinde Cennet ve Cehennem

Eski Amerika yerlilerinin sahip oldukları dinlerde de çok tanrılı bir inanç sistemihâkimdir. Buna göre, Tanrılardan bazılarının gökyüzünde, bazılarının da yeryüzündeveya yerin altında olduğuna inanılırdı. Ölüm ve ölüm sonrası hayatta cennet-cehennem

fikri bu kabile dinlerinden bazılarında mevcuttu. Örneğin, Azteklerde yeryüzününaltında dokuz yeraltı dünyasının olduğu ve yerin üzerinde de on üç kat olan semalarınbulunduğu bir kâinat anlayışının olduğu, ifade edilmektedir (Sarıkçıoğlu, 1999: 84).

Aztek inancına göre, ana rahmine çocukların ruhlarını gönderen Tanrı“Tonacatecutli”, gökyüzünün en üst katında karısıyla birlikte oturmaktadır. Aztekleregöre, insanın ölümden sonraki kaderi, ölümünün şekline bağlıdır. htiyarlık veyahastalıktan ölen kişiler, yeraltı dünyasına girmektedir. Yıldırım çarpması, boğularakveya ateşli bir hastalıktan ölenler, yağmur Tanrısı “Tlaloc”’un doğuda bir dağ üzerindebulunduğuna inanılan cennetine girmektedir. Savaşta ölenler, kurban edilenler vedoğum esnasında ölenler ise, güneş tanrısının gökteki cennetine ulaşmaktadır(Sarıkçıoğlu, 1999: 86).

Azteklerin, kızıl güneşin kendisinden doğduğu, son derece lüks ve refahınbulunduğu, büyük nehirlerin kendisinden çıktığı ve doğuda olan başka bir cennetinvarlığına da inandıkları belirtilmiştir (Şahin, 1993: VII, 375). Azteklerde ölümdensonraki hayatta dünya hayatının karşılığı olan mükâfat veya ceza tasavvurunun olmadığıvurgulanmaktadır (Sarıkçıoğlu, 1999: 86). Mayaların kültlerinin de Azteklere benzediğibelirtilmektedir (Sarıkçıoğlu, 1999: 86). Ayrıca, Kuzey Amerika yerlilerinin, ölenkimsenin bulut olup, yağmur getirdiklerine inandıkları ifade edilmektedir. Yine onların,cehenneme inandıkları ve cehennemi, “tanrısal cezaya uğrayanların kıyamet günündensonra gidecekleri yer” olarak açıkladıkları vurgulanmaktadır (Ana Biritannica, 1987: V,436).

4.1.9.  Hinduizm’de Cennet ve Cehennem

Hint dinlerinde ölüm sonrası hayat ile ilgili ilk bilgilerin, kutsal kitaplardan biriolan, “Rig-Veda”da bulunduğu vurgulanmaktadır (Budda, 1935: 55; Şahin, 1993: VII,s. 375).

Hint dinlerinde ruhun ölümsüzlüğüne inanılır. Ölen kişinin ruhunun öbür âlemdegünahkârları yakan fakat iyilerin geçmesine izin veren iki ateş arasından geçeceği ifadeedilir. Bu iki ateş arasından geçebilen ruhun, ahiret yolculuğunda, önünde iki yol olduğuvurgulanır. Bu yollardan birinin Brahma’ya, diğerinin ise, dünyada yapmış olduğuiyiliklerin karşılığında ödül olarak aldığı, güzelliklerin yaşanacağı, “Nandana” adındaki

gökyüzü cennetine gittiği belirtilir. Brahma’ya giden ruhun, orada ebedi kaldığı,“Nandana” adındaki semavi cennete gidenin ise, dünyada yapmış olduğu güzel işler

Page 23: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 23/113

LKEL DN, MTOLOJ VE SEMAVÎ DNLERDE … Cemal ERGÜN

16

oranında bir süre kalabildiği ifade edilir (Budda, 1935: 57; Sarıkçıoğlu, 1999: 152).“Nandana”da ilah “Yama”nın hüküm sürdüğü, diğer tanrılarla ataların olduğu

belirtilmiştir (Şahin, 1993: VII, 375). Ölen kişinin bu cennette, daha önce ölmüş olananne, baba, eş ve çocuklarıyla buluştuğu ve aile bireylerinin birbirlerine kavuştuğu

bildirilmiştir (Budda, 1935: 57). Bu cennette hastalık, sakatlık ve ölümün olmadığıvurgulanmıştır. Burada “soma” ırmakları, süt, bal ve şarapların aktığı ve meyvelerin deçeşitli ve çok bol olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca, parlak renkli ineklerin buradaoturanların her türlü ihtiyaçlarını karşıladığı belirtilmiştir. Bunların dışında cennette,müzik ve eğlencenin de olduğu vurgulanmıştır. Hint kozmogonisine göre bu cennetingöğün üçüncü katında bulunduğu açıklanmıştır. Buradaki hayatın, şehevâni zevklerlegeçen, maddi bir hayat olduğu ifade edilmiştir (Budda, 1935: 57). Salih olarak ölenkişinin ruhunun, iyi olan davranışlarının oranında bir ödül olarak, tanrılarla birliktegökte bulunan bu cennette, kısa veya uzun bir süre kalabildiği, daha sonra yenidenbaşka bir bedende dünyaya geldiği belirtilmiştir (Sarıkçıoğlu, 1999: 152).

Hint folklorunda bu cennetin dışında yeryüzünde Meru dağının üstünde ve

kendisinden dört nehrin çıktığı bir cennetin varlığından da söz edilir (Şahin, 1993: VII,375).

Hint dinlerine göre, amelleri kötü olan ruhların, ya hemen başka bir bedenleyeniden dünyaya gelerek ceza çektikleri veya çok uzun sürecek yeraltı cehennemindeazap gördükleri ifade edilmiştir (Sarıkçıoğlu, 1999: 152).

Hinduizme göre ölümden sonra ruhların ceza gördükleri yer, “Naraka-loka” veya“Naroloka” (alt dünya) diye isimlendirilmektedir (Harman, 1993: VII, 227; TürkAnsiklopedisi, 1960: X, 96). Onlara göre cehennem, yirmi sekiz bölüme ayrılır.Günahkârlar cehennemde, kızgın kumlar üzerinde yürürler. Kaynar sıcaklıktakiyemekleri yer, baykuş, karga vb. alıcı kuşlar tarafından hırpalanırlar. Cehennemdesuçluların işledikleri suça karşın görecekleri ceza da, ceza mekânları da farklıdır.Örneğin, yemininden dönenler “rurava” bölümünde, inek kesmiş olanlar caniler veçapulcular “rodha” bölümünde, sarhoşlar ve hırsızlar “sukara” bölümünde ceza görürler(Türk Ansiklopedisi, 1960: X, 96). Hinduizmde cehennem, ebedi olmayıp, işlenilen suçoranında ceza çekilen, arınma yeridir. Cezasını çekip arınan ruh yeniden bir bedenledünyaya döner (Sarıkçıoğlu, 1999: 152; Harman, 1993: VII, 227). Ruh göçü (tenasüh)çemberinden kurtulanlar ise, hinduizmde “Brahma”ya kavuşarak tanrılarla birlikte göktebulunan cennette otururlar. Burada ebedi kurtuluş ve mutluluğa ererler (Budda, 1935:57)

4.1.10. Budizm’de Cennet ve Cehennem

Budizm’de de ruhların ölümsüzlüğüne inanılır. Ruhların bir bedenden başka birbedene geçerek yeniden dünyaya gelmesi, demek olan, tenasüh inancı bu dinde dekendini gösterir (Sarıkçıoğlu, 1999: 177; Budda, 1935: 258).

Bu dinde ahiret inancı mevcut olduğu belirtilir. Dünyada yararlı işler yapıp,erdemli yaşayan insanların, öldükten sonra bu erdemli yaşayışlarına karşılık olarak,cennetle ödüllendirmenin olduğuna, erdemli hayatın zıddı bir yaşayışla ömrünü geçiripölenler için de cezalandırmanın varlığına inanıldığı ifade edilir (Harman, 1935: VII,225; Şahin, 1993: VII, 375).

Budizm’e göre, salih kişiler öldüklerinde, derecelerine göre semavi cennetlerinbirinde tanrılarla birlikte kalıp eğlenirler. Bu mutluluk cennetlerinde ebedi kalmak söz

konusu değildir. Kişi, dünyadaki güzel davranışları oranında semavi cennette kısa veyauzun bir süre kalabilir. Daha sonra başka bir bedenle yeniden dünyaya gelir. Hatta bu

Page 24: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 24/113

LKEL DN, MTOLOJ VE SEMAVÎ DNLERDE … Cemal ERGÜN

17

cennette Tanrılar bile sonsuz olarak kalamazlar (Tümer ve Küçük, 1988: 195;Sarıkçıoğlu, 1999: 177).

Budizm’de semavi cennetlerin dışında, Meru dağının tepesinde olduğuna inanılan,başka bir cennetten de söz edilir. Mutluluk ülkesi olan ve “Sukhavati” denilen bu

cennetin özellikleri olarak ise, mücevherlerle süslenmiş ağaçların olması, şakrak ötüşlükuşların bulunması, cennetliklerin zevklerine uygun olarak suların soğuk ya da sıcakolarak akması ve bu cennetin daimi bir yeşillik içinde olması vb. güzelliklerzikredilmiştir (Şahin, 1993:VII, 375). Japon geleneğinde ise bu sayılan cennetin benzeriolan cennete “Ame” denilmiş ve bu cennetin olağan üstü güzellikte bir bahçe olduğubelirtilmiştir ( Şahin, 1993:VII, 375).

Budizm’de bu dünyada kötülük yapıp çirkin bir hayat sürenlerin öldükten sonracezalandırılacağı inancının olduğu daha önce belirtilmişti. Budizm’e göre suçlularınöldükten sonra cezalandırılması, ölen kişinin ruhunun, ya çok nefret ettiği başka birvarlığın bedenine girdirilerek dünyaya yeniden gönderilmesi (Budda, 1935: 258). ya dacehenneme atılması şeklinde olacağı ifade edilmektedir (Harman, 1993: VII, 225).

Budizm’e göre yedi cehennem vardır ve bunlar, yerin altındadır (Harman, 1993:VII, 225). Dünyada rezil bir yaşam süren günahkârların ruhları, suçlarının oranlarınagöre bu cehennemlerde çok çeşitli işkence görmek suretiyle cezalandırılırlar.Cehennemlerdeki ceza çeşitleri olarak, cehennemliklerin parçalanması, kor gibikızdırılmış ateşli silahlarla kesilmesi, suçluların ezilmesi ve ağaçlara asılıp yakılmasıvb. işkence türleri belirtilmiştir (Harman, 1993: VII, 225).

Budizm inancında, cennette de cehennemde de tenasüh (ruh göçü) inancı gereğiebedi olarak kalınmaz. Cehennem suçluların bir arınma yeridir. Ruhlar tenasühdöngüsünden kurtulduklarında ebedi yaşama ve mutluluğa kavuşurlar. Budizm’de ebedikurtuluşa ve mutluluğa kavuşma, “Nirvana”ya ulaşmakla mümkün olur (Budda, 1935:258; Sarıkçıoğlu, 1999: 177).

Çin inançlarında ise, ölümden sonra ceza ve mükâfat olmadığı için cennet vecehennem inancı yoktur (Türk Ansiklopedisi, 1960: X, 97).

Uzak doğuda bulunan, Andaman adalarındaki ilkel kabilelerin inanışlarına göreise, iyilerin ruhları yerle gök arasında bir köprüden geçerek cennete ulaşır. Kötülerinruhları da soğuk bir yere ayrılır ve orada soğukla cezalandırılır. Bu kabile inanışınagöre, cehennemde cezalandırma ebedi değildir. Günahlarından arınan bütün ruhlar eskidurumlarına dönerek yeni bir dünyada sürekli olarak yaşarlar (Şahin, 1993: VII, 375).

4.1.11. Eski Türkler’de Cennet ve Cehennem

Eski Türklerde, can ve ruh kavramları “tin” sözcüğü ile ifade edilmektedir (Günayve Güngör, 1998: 84). Ölüm ruhun bedeni kesin olarak terk etmesi demektir. Eski Türkinancına göre, yeraltı dünyasının hâkimi olan “Erlik”in, ölüm meleği olan “Aldaçı”yıyeryüzüne gönderip, yaşayanların ruhunu yakalatarak insanların yaşamlarına sonverdiği belirtilmektedir (Sarıkçıoğlu, 1999: 98; Günay ve Güngör, 1998: 84; Çoruhlu,2002: 52,53).

Eski Türk inanışında, ruhun ölümsüzlüğüne inanılmakta ve ruhun insan bedeninegirmeden önce gökte bir kuş olarak bulunduğu belirtilmektedir. Bu nedenle ölen insanınruhunun, ağzından çıkıp göğe doğru yükselerek, Tanrının yanına vardığına inanılır(Günay ve Güngör, 1998: 84, 85).

Eski Türklerde ölümden sonra bir hayatın var olduğuna inanıldığı belirtilmiştir

(Tümer ve Küçük, 1988: 85; Günay ve Güngör, 1998: 85). nsanın bu dünyaya, tayinedilen süresinin dolduğunda ölmek üzere doğduğu zikredilmiştir. Türkler arasında

Page 25: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 25/113

LKEL DN, MTOLOJ VE SEMAVÎ DNLERDE … Cemal ERGÜN

18

yalnız Tanrı’nın ölümsüz olduğu inancının bulunduğu vurgulanmıştır (Tümer ve Küçük,1988: 85).

nsanın bu dünyada yaptığı iyilik ve yararlı işlerin ahirette cennetleödüllendirileceği, kötülüklerin de cehennemle cezalandırılacağı ifade edilmektedir.

(Tümer ve Küçük, 1988: 85).Bu inancın, ilk başlarda Türklerde olmadığı, Türklere bu inancın Sami dinleri vediğer dinler yoluyla geçtiği belirtilmektedir (Günay ve Güngör, 1998: 86; TürkAnsiklopedisi, 1960: X, 185; Meydan Larouse, 1990: II, 857).

Eski Türklerde cennet, “uçmak” kelimesiyle ifade edilmiştir (Bkz.: Roux, 1999:158; Günay ve Güngör, 1998: 86; Türk Ansiklopedisi, 1960: X,. 185; Meydan Larouse,1990: II, 857).Cennetin gökyüzünün yüksekçe bir katında aydınlık biryer olduğuna (Ögel, 1971: I,

423) ve iyi ruhların burada ikamet ettiklerine inanıldığı belirtilmiştir (Tümer ve Küçük, 1988: 85; Günay ve Güngör, 1998: 86; Seyidoğlu, 1995: 36). Altay Türklerinin,öldüklerinde ahirette bir hayatın varlığına, bu hayatın dünya hayatına benzediğine ve

cennette bu dünyada olduğu gibi sürülere sahip olacaklarına ve bu dünyadaki gibi yiyipiçeceklerine inandıkları zikredilmiştir (Roux, 1999: 170, 171).

Eski Türk inancında cehenneme “Tamuğ” denilmiştir (Sami,1978: 489; TürkAnsiklopedisi, 1960: X, 98). “Tamuğ”a günahkâr ruhların girecekleri vurgulanmıştır.Bu günahkar ve kötü ruhların cehennemden, insanlara uğursuzluk, hastalık, ölüm,fakirlik ve hayvan hastalığı gibi belaları gönderdiklerine inanılmaktadır (Tümer veKüçük, 1988: 97).

Eski Türk inancında iyi ruhların gittiği cennet, gökte iken, kötü ruhların gittiğicehennem yerin altındadır. Belirtilen bu cennet ve cehennemin mahiyetleri ile ilgilibilgilerin mevcut olmadığı ifade edilmektedir. Ancak inanışa göre, bu ruhların yılda birdefa yeryüzüne gelip, dolaştıkları ifade edilmiştir (Seyidoğlu, 1995:  36; Günay veGüngör, 1998: 86).

4.1.12. Kur’an Öncesi Araplarda Cennet ve Cehennem

Her şeyden önce Kur’an insanlığa gelmiş ilahi bir mesajdır. Bu mesajın kendiniinsanlığa kabul ettirmesi ve insanlarca anlaşılıp kavranabilmesi için, onun geldiğitoplum fertlerinin aralarında kullandıkları antlaşma vasıtası olan sembolleri kullanmasıkaçınılmazdır. Daha açık bir ifade ile Ku’an, ilk olarak Arapça konuşan bir toplumanazil olduğu için, doğal olarak onun dili de Arapça olmuştur. Getirdiği mesajlarıniçeriği de genellikle o topluma yabancı değildir. Ölüm ötesi hayatın varlığı ve orada

ödüllendirme ve cezanın bulunması anlayışı da o toplum tarafından bilinmeyen bir olguolmasa gerektir. Kur’an’ın nazil olduğu ilk dönemlerde onu inkâr eden müşriklerin enfazla direndikleri ve kabullenmek bir yana, anlamak istemedikleri konuların başındakıyamet, öldükten sonra dirilmek, ahiret hayatı ve o hayatın safhaları olduğu ifadeedilmektedir (Izutsu, tsz.: 83; Paçacı, 1994: 62). Kur’an’ın ifadesine göre müşrikler,ahiret ve onun safhaları ile ilgili konulara olan itirazlarını alaycı bir üslupla şu şekildedile getirirler:

“  Bu dünya hayatımızdan ba şka bir  şey yoktur; ölürüz ve ya şarız. Bizi öldüren yalnız zamandır derler…” (el-Câsiye, 45/24). 

“ Dedi ki, şu çürümü ş kemikleri kim diriltecek?” (Yâsin, 36/78).

“ Hayat, bu dünya hayatımızdan ibarettir. (Kimimiz) ölürüz, (kimimiz) ya şarız;bir daha asla diriltilecek de de ğ iliz.” (el-Mu’minûn 23/37).

Page 26: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 26/113

LKEL DN, MTOLOJ VE SEMAVÎ DNLERDE … Cemal ERGÜN

19

“  lk ölümümüzden ba şka bir  şey yoktur. Biz aya ğ a kaldırılıp diriltilecek de ğ iliz. Do ğ rusöylüyorsanız babalarımızı getirin.” (ed-Duhân, 44/34-35).

Müşrikler bu ifadeleri kullandıktan sonra “doğru söylüyorsanız babalarımızıgetirin” diyerek meydan okuyorlar. Meydan okumakla da kalmayıp daha da ilerigiderek ilahi mesajlar karşısında alaycı bir tutum takınarak “Evvelkilerin masalları” (el-Furkân 25/5) demektedirler.

Mekke müşriklerinin ahireti inkâr etmelerinin pek çok nedeni olabilir. Izutsuonların bu uzlaşmaz tavırlarının temel nedenini; “kabirden sonra hiçbir  şey olmazdü şüncesinden do ğ an bir nihilizm”1 olarak değerlendirmek suretiyle şu yorumuyapmaktadır:

“Bu nihilizm, Mekkeliler arasında bütün gayretiyle bu dünyada refahiçinde yaşama arzusu şeklinde kendini göstermişti. Kısacası onlar, zeki,kabiliyetli tüccar ve dünya arzusuyla dolu iş adamları idiler. Gelecek hayata,ahirete ait hiçbir şey öğrenmek istemiyorlardı. Çünkü onlara göre böyle birşey olamazdı. Mekkelilerin Kur’an’ın tekrar dirilme fikrine karşı olan buolumsuz davranışları, ancak bu iş adamı olma zihniyetiyle izah edilebilir. Buzihniyet onlarda, Kur’an’ın deyimiyle “istiğna” (başına buyruk olma) halinidoğurmuştu.” (Izutsu, tsz.: 83-84).

Kur’anî bir kavram olan “cahiliye” 2( dönemi müşriklerinin, ölüm ötesi hayathakkındaki itirazlarını belirten ifadelerine ve karşı çıkış nedenlerine işaret ettiktensonra, onların şiirlerinde, ölüm ötesi hayat için kullandıkları örnekleri yorumlamayaçalışalım.

Cahiliyye toplumunun entelektüel kesimini oluşturan şairlerin bir kısmının

şiirlerinde geçen öte dünyaya ait bu fikirleri, onların zihinsel yapılarının bir mahsulü müyoksa inançlarının bir gereği mi olduğu hususu, açık değildir. Şiirlerde geçen bufikirlerin bütün bir toplum tarafından paylaşılıp paylaşılmadığı da net bir şekilde ortayakonmuş değildir (Pak, 2001:V, I, 312). Cahiliyye döneminde yaşayan şairleri hanif olanlar ve olmayanlar şeklinde tasnif edip, hanif olmayan şairler arasında cennetcehennem, dolayısıyla öte dünya tasavvurunun kesinlikle bulunmadığını (Cevad Ali,1993: VI, 496-499). söyleyenler olduğu gibi, bir kısmında ise, bu düşüncenin varolduğunu ifade edenler de bulunmaktadır (Izutsu, tsz.: 84).Bizim maksadımız, odönemin dini yapısını ortaya koymak değildir. Cennet cehennem kavramlarının bilinipbilinmediğidir. Bu kavramlar biliniyorsa, Kur’an’ın bu kavramlara yüklediği anlamdakullanılıp kullanılmadığını, ortaya koymaktır.

Cahiliyye dönemi şairlerinden Züheyr b. Ebî Sülmâ (M.610) bir şiirinde şöyledemektedir:    

1 (Nihilizm: Hiççilik. Hiçbir değeri kabul etmeyen, inkarcı, her şeye hayır diyen Ahlaki anlamda hiçbirkural ve otorite tanımayan her şeyi inkar eden, siyasal anlamda toplumun birey üzerinde hiçbir baskısınıkabul etmeyen, yerleşik düzeni bütünüyle yadsıyan ve her türlü siyasal düzeni yok sayan felsefi görüş.Bkz.: Akarsu, 1979: 92; Bolay, 1987: 188)2 Kur’an öncesi dönemde yaşayan insanların inançlarının hurafelerle dolu olması, çok tanrılı karmaşık birinanç sistemine sahip bulunmaları, sosyal ve hukukî anlamda güçlünün haklı olduğu bir zulüm sistemininhâkim bulunması vb. pek çok nedenden dolayı, Kur’an o kültürü “cahiliyye” olarak adlandırmaktadır.

(Bkz.: Âl-i mran 3/154; el-Mâide 5/50; el-Ahzâb 33/33))

Page 27: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 27/113

LKEL DN, MTOLOJ VE SEMAVÎ DNLERDE … Cemal ERGÜN

20

  “çinizde olanları Allah’tan gizlemeye ve gizli kalsın diye saklamaya kalkışmayın.

Ne zaman Allah’tan herhangi bir şey gizlenecek olsa Allah onu bilir.(çinizden kurduğunuz kötülüklerin cezası) Ya hesap günü için ertelenip bir kitaba

yazılır veya hemen (bu dünyada cezası verilip) intikamı alınır.” (Züheyr b. Ebî Sülmâ,tsz: 81)3 Bu sözüyle o, ölüm ötesi hayata dair “amel defteri, hesap günü” vb.motiflerden söz ederek, bir ahiret iananışını belirtmektedir. Aynı şekilde yine bu dönemşairlerinden Allaf b. Şihab et-Teymî aşağıdaki şiiriyle, aynı düşünceyi dilegetirmektedir:

  “nanıyorum ki Allah hesap gününde kulunu ödüllerin en güzeliyle

mükâfatlandıracaktır.” (eş-Şehristânî, 1983: II 244).Ümeyye b. Ebî Salt ise, cennet ve cehennemden şu ifadeleriyle söz etmektedir.

  

“Bu cehennem, isyankâr değildir. Suç işleyenler ise, cenneti göremezler.” (CevatAli, 1993: VI, 498)

Hatta yine aynı şaire atfedilen bir şiirde cennet, Kur’an’ın betimlemesine paralelbir şekilde tasvir edilmektedir:

           

“Cennette bal, süt, şarap ve buğday vardır onun bitkilerinin bittiği yer (toprak)ise, (çok) verimlidir.

Cennette elma, nar, muz ve içimi çok hoş, lezzetli ve soğuk sular vardır.” (Cevat

Ali, 1993: VI, 498).Bütün bu örnekler, Kur’an nazil olmadan önce yaşayan Arapların tamamındaolmasa bile, bir kısmında ölüm ötesi hayata dair bir fikrin varlığını ortaya koymaktadır.Bu düşünce onlarda nasıl oluşmuştur, sorusu, çeşitli şekilde yorumlanmıştır. Bir kısımaraştırmacılar, Cahiliye dönemi şiirlerinde görülen ahiret hayatına dair bu fikirlerin, odönemde yaşayan Arapların Şam, Mısır, Habeşistan, Yemen, Basra gibi şehirlere veyaülkelere ticaret maksadıyla gerçekleştirdikleri seyahatler vasıtasıyla veya komşulukilişkileri çerçevesinde birlikte yaşadıkları Medine, Taif gibi Arabistan yarımadasındakiYahudilerden ve özellikle Hrıstiyanlardan alınmış olabileceğini ifade etmişlerdir.(Izutsu, tsz: 79).

Müsteşriklerin hararetle savundukları bu fikre karşı çıkanlara göre ise, Kur’an

öncesi dönemde yaşayan Araplar arasında, gerek Allah inancı, gerekse ölüm ötesi hayatfikri, onlara Hz. brahim’in dini olan “hanif” dininden kalma bir fikirdir. Asla Yahudilikve Hrıstiyanlıktan alınma bir fikir değildir 4 

slam öncesi dönemde ve islamdan sonraki dönemde de Hicaz ve KuzeyArabista’da Yahudi ve Hrıstiyanların yaşadığı bir gerçektir. Arapların ölüm ötesi hayathakkındaki fikirleri için dış etkenlerden daha ziyade, kendi inanışlarından yola çıkarak

3 (Şiirin tercümesi hususunda Şerafettin Yaltkaya’nın  Muallakati's-Seb' , çevirisindenyararlanılmıştır.Bkz: a.g.e., s. 58).

4 Bkz.: Ateş, (T. Izutsu, Kur’an’da Allah ve nsan), s. 79/22 nolu dipnot, s. 93/5 nolu dipnot).

Page 28: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 28/113

LKEL DN, MTOLOJ VE SEMAVÎ DNLERDE … Cemal ERGÜN

21

hüküm vermek daha tutarlı olacaktır. Sonuç olarak bu fikirin onlarda haniflikten kalmabir düşünce olduğunu söyleyebiliriz.

4.2.  Sabiîlikte Cennet ve Cehennem

Sabiîlikte cennet cehennem konusuna girmeden önce bu inanca göre insanıoluşturan unsurlar ve ruhun durumuyla ilgili kısaca bilgi vermek konunun daha iyianlaşılması açısından yararlı olacaktır.

Sabiî inancına göre insanın, yaratılış itibarıyla, beden (pagra), ruh (nişimta) ve canveya nefs (ruha) olmak üzere üç unsurdan oluştuğu ifade edilmektedir. Ruhun, tanrısalâlemden insanın görünen yönünü oluşturan bedene atılmış bir cevher, can veya nefsinise, insanın arzu, heva ve istekleri olduğu vurgulanmaktadır (Gündüz, 1999: 159).

Bu inanca göre, ölümün bir yok oluş olmadığı, aksine yeryüzünden ayrılma veyeni bir hayata başlama olduğu belirtilmektedir. nsanın dünyadaki yaşam süresitamamlandığında ölüm görevlisi olan Sauriel’in ruhu bedenden çıkarmak için geleceği

açıklanmaktadır. Sauriel’in bu din mensuplarınca genellikle kötü, hoşlanılmayan veşiddetli bir ruh olarak kabul edildiği belirtilmektedir. yi insanların bedeninden ruhualınmadan önce acı çekmemeleri ve onlara yardımcı olmak için ışık elçisi olan“Qamamir Ziva” (Hibil Ziva)’nın ölüm meleği ile birlikte geleceği ve iyi insanlarıkoruyacağına inanılmaktadır (Gündüz, 1999: 158).

Kişi dünyadaki yaşantısında ilahi mesaja kulak verip ona göre yaşamış ve hertürlü kötülüklerden kaçınmışsa, o insanın ruhunun bembeyaz nurdan bir elbise giymiş olarak bedenden çıkacağına ve ışık veya yükseliş (cennet) yolculuğuna başlayacağınainanıldığı vurgulanmaktadır. Birey, ilahi mesaj karşısında olumsuz bir tutum içindeolmuş ve kötü bir hayat sürmüşse, o insanın ruhunun da bedenden kapkara bir elbisegiymiş olduğu halde çıkacağına inanıldığı ifade edilmektedir. Bu inanca göre ruhmanevi olduğu için elbiseleri de manevidir. Bu nedenle ruhun ve elbiselerin ölümesnasında bedenden ayrılırken görülemez olduğu belirtilmiştir (Gündüz, 1999: 159).

Ruhun bunda sonraki serüveni de şöyle açıklanmaktadır: Bedenden ayrılan ruh,mezardan çıkarak, ışık âlemine doğru kırk beş gün sürecek uzun yolculuğuna başlar.Yeryüzünden çıkarak yedi gezegene ulaşır. Dünyadaki yaşamı ilahı mesaja uygunolanların ruhu, bu gezegenleri çok hızla geçerek, “Abatur”un terazisine ulaşır ve buradaen mükemmel bir ruh olan, “Şit” (Şitil)in ruhuna karşı tartılırlar. yi olan ruhlar bu tartısonunda yeterli görülerek ışık âlemine doğru yol alırlar ve ışık âlemine yükselirler. Buyolculuğunda ruha, can da katılmak ister, ancak ruh, tartıya kadar can(nefs)ı almaz.Tartısı yeterli görüldüğünde nefsi kabul eder ve ışık âlemine birlikte yükselirler. Işık

âlemine yükselen ruhu orada eşi ve benzeri karşılar. Ruh eşiyle bütünleşerek burada hertürlü karanlık ve kötülüklerden uzak bir şekilde mutlu, mesut, huzurlu ve rahat biryaşam sürer (Gündüz, 1999: 160, 162, 165).

Sabiî inancına göre iyi ruhların ebedi olarak kaldıkları bu mekâna “Mşunia Kuşta”denir. “Işık Âlemleri” olan bu cennetler sonsuz ve sayısızdır. Ruhlar niteliklerine görebu âlemlerden birine yükselirler. Işık kralı (Malkad Nhural)ın kuzeyde yaşadığına(Gündüz,1999: 105) inanılmasından dolayı “ışık âlemleri” olarak ta ifade edilen bucennetlerin kuzeyde olduğuna inanılır (Gündüz, 1999: 162, 165).

Dünyadaki yaşamında ilahi mesaja aykırı ve kötü bir hayat süren insanın ruhununise, mezardan çıkıp, ilahi ışık âlemine (cennete) doğru yolculuğunda yedi gezegenin(Matarta) her birinde türlü işkencelere ve şiddetli azaba tabi tutularak, cezalandırılacağı

ve bu gezegenlerin her birinin belli günahları işlemiş insanların ruhlarına azap veişkence evi olarak görev yapacağı ifade edilmiştir. Bunlardan bazısının, yalancı

Page 29: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 29/113

LKEL DN, MTOLOJ VE SEMAVÎ DNLERDE … Cemal ERGÜN

22

insanların ruhlarının azap yeri, bir kısmının sihirbaz ve büyücülerin, bir kısmının davaftiz, ibadet ve dini görevlerini yerine getirmeyen insanların ruhlarının şiddetli azapgörecekleri mekânlar olduğu belirtilmiştir (Gündüz, 1999: 161).

Günahkâr ve isyankâr insanların ruhlarının bu yedi gezegendeki işkence ve türlü

cezalardan sonra, “Abatur”un terazisine ulaşacağı ve burada tartılacağı belirtilmiş, butartı sonucunda günahları ağır gelenlerin yeniden “Matarta”ya (cehenneme) gerigönderileceği ifade edilmiştir. Günahkâr ruhların, burada yeniden işkence ve azabamaruz kalacakları ve bu işkence ve şiddetli azabın, günahlardan arınıncaya ve kıyametsonrası olacak olan genel hesap gününe kadar devam edeceği ifade edilmiştir (Gündüz,1999: 161, 162).

Azap mekânları olan gezegenlere geri gönderilen ruha, ışık elçisi tarafından şöyleseslenilir: “Ey Ruh! Ben sana seslendiğimde bana cevap vermedin. Şimdi sen ağlayıphaykırdığında sana kim cevap verecek? Sen altın ve gümüşü sevdiğin için cehenneminderinliklerine kapatılacaksın. Rüyaları ve fantomları sevdiğin için yakıp haşlandığında,kaynar kazanlara batırılacaksın.” (Ginza, 588’den naklen bkz: Gündüz, 1999: s. 162).

Kıyametin kopmasından sonra yapılan genel hesaplaşma sonucunda günahkârruhların, bir tür cehennem olan, “Surf Denizi”ne atılacakları ve günahları oranındaburada da ceza çektikten sonra ışık elçisi “Hibil Ziva” tarafından vaftiz edilerek,temizlenip, cennete yani ışık âlemine alınacakları belirtilmiştir (Gündüz, 1999:163,164).

Sabiî inancına göre, ilahi mesajı inkâr eden günahkâr ruhların, günahlarınıncezasını çektikten sonra cennete girip giremeyeceği hususunda farklı görüşler mevcutolmakla birlikte, “Surf denizi”ne (cehenneme) atılan bu ruhların orada belli bir zamanakadar şiddetli azap ve işkence çektikten sonra kurtuluş zamanında temizlenerek,sonunda onların da azaptan kurtulacakları ve cennete girecekleri belirtilmiştir (Gündüz,1999: 164).

Sonuç olarak, Sabi inancında cennetin, dünya hayatında ilahi mesaj karşısındaolumlu tutum takınıp iyi işler yapan ve her türlü günahlardan kaçınan insanlarınruhlarının gireceği, sayısız ve mekânsal boyut itibarıyla da sınırsız ilahi ışık âlemleriolduğu anlaşılmaktadır. Yükseklerde ve kuzeyde olduğuna inanılan “Mşunia Kuşta”denilen bu âlemde, iyi ruhların eşleriyle birleşerek, her çeşit olumsuzluktan uzak, mutlu,mesut ve huzurlu bir şekilde, ebedi olarak yaşayacakları görülmektedir. Cehenneminise, ilahi mesaj karşısında olumsuz tavır takınıp, kötü bir hayat süren, isyankâr veyagünahkâr ruhların atılacağı mekân olduğu anlaşılmaktadır. Sabiîlik inancında iki türlücehennemin olduğu görülmektedir. Birinci çeşit cehennemin, yedi adet gezegenlerdenoluşan, her birinde ayrı suçların cezalandırıldığı mekânlar olan ve adına “Matarta”

denilen kıyamet öncesindeki cehennem, ikincisinin ise, “Surf Denizi” denilen vekıyamet sonrası genel hesaplaşma neticesinde günahkâr ruhların atılacakları ve azapgörecekleri cehennem olduğu görülmektedir. Bu cehennemlerin karanlık oldukları,günahkârların bu cehennemlerde, ateşte yakılmak, kaynar sularda haşlanmak ve kaynarkazanlara batırılmak suretiyle, işkence görecekleri anlaşılmaktadır. Cehennemde azabınise, sonsuz olmadığı vurgulanmaktadır.

4.3.  Kitap Ehlinde Cennet Ve Cehennem

nsanın dünyadaki yaşamına paralel olarak ölüm sonrası hayatta karşılaşacağıödül veya cezalandırma yeri olan cennet ve cehennem inancı Kur’an’ın “kitap ehli”

olarak isimlendirdiği Yahudilik ve Hristiyanlıkta da mevcuttur.Kitap ehlinin cennet ve cehennem anlayışı başta bu dinlerin kutsal kitapları olan

Page 30: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 30/113

LKEL DN, MTOLOJ VE SEMAVÎ DNLERDE … Cemal ERGÜN

23

Eski Ahit (Tevrat) ve Yeni Ahit (ncil) olmak üzere bu konuda yapılan diğerçalışmalardan faydalanılarak incelenecektir.4.3.1.  Eski Ahitte Cennet ve Cehennem

Yahudilikteki cennet ve cehennem anlayışı, öncelikli olarak Yahudilerin ellerindebulunan ve türkçeye çevrilmiş olan Eski Ahit (Tevrat) esas alınarak incelenecektir.Tevrat’a göre insan öldüğünde “şeol” denen ölüler diyarına gitmektedir. “Şeol”

aynı zamanda, ölüm sonrası hayatı ifade etmek için de kullanılmaktadır (Taşpınar,2003: 261). Burada iyi ve kötü ruhların birlikte aynı yeri paylaştıkları, ifadeedilmektedir (Eyüp, 3/17–19). Burası yerin derinliklerinde (Kutsal Kitap, 2003, Tevrat ,Yasanın Tekrarı, 32/22) ışığın girmediği karanlık bir mekândır (Eyüp, 10/21,22 vd). Birdefa oraya giren daha geri çıkamamaktadır (Eyüp, 7/9,10). Girişi ise, kapılarla kapalıdır(Mezmurlar, 9/14).Tevrat’a göre şeolün, ölülerin tamamının ortak bir mekânı olduğu,“biliyorum beni ölüme, bütün canlıların toplanacağı yere götüreceksin” (Eyüp, 30/23).ifadesiyle açıklanmaktadır. Aynı zamanda burasının iyilerin mükâfat, kötülerin ise azap

yeri olduğu belirtilmektedir (Harman, 1993: 226).Eski Ahit’te cennet, “aden bahçesi” anlamında “Gan Eden” tamlamasıyla ifade

edilmektedir (Tekvin, 2/8; 4/16). Bunun dışında Talmut ve diğer kaynaklarda da “ahirethayatının nimetlerini elde etme” anlamında olan, “Olam Ha-Ba” terkibinin kullanıldığıbelirtilmektedir (Taşpınar, 2003: 296).

Yahudilikte insanın bu dünyada yaptığı iyi işlerin karşılığını, hem bu dünyada,hem de fazlasıyla ahirette alacağı belirtilmektedir (Taşpınar, 2003: 294).

Talmut’ta, cennetin bu dünyaya benzemediği, bu dünya hayatında olduğu gibicennette yeme, içme, cinsel ilişki vb. bedeni hazların olmadığı belirtilerek, salihlerinorada başlarına bir tac takarak ilahi huzurun ihtişamını seyredecekleri ve yiyeceklerininbu şekilde manevi olacağı ifade edilmektedir (Taşpınar, 2003: 301).

Bundan dolayı ahirette salihlerin melekler gibi olacakları ve ahiret hayatının daruhanî bir hayat olacağı belirtilmektedir (Moise Maimonide, 1993: 122–123’den naklen,bkz: Taşpınar, 2003:301).

Cennetin, boyut olarak çok geniş olduğu ve yedi ayrı bölümden oluştuğu veTanrı’nın cennete girmeye izin verdiği kimselerin, kulluk derecelerine göre cennetinbölümlerine yerleştirilecekleri vurgulanmaktadır (T.B. Chabbat,152a’dan naklen bkz:Taşpınar, 2003: 302 naklen).

Onun ayrı ayrı olan her bir bölümüne girecek salih insanları birbirinden ayıranözelliklerin olduğu belirtilerek, bu özelliklerin her birine ise, Mezmurlar’ın bir sözünün

işaret ettiği zikredilmektedir (Mezmurlar, 140/4, 13; 84/4; 4/3; 15/1).Cennetin yedi bölümünün adları ise, “huzur, avlu, ev, çadır, mukaddes dağ,Rab’bin dağı ve mukaddes makam” olarak açıklanmaktadır (Taşpınar, 2003:  302).Cennetin yeri hususunda Yahudilikte ortak bir inancın bulunmadığı, Yahudilerdenbazılarının, onun yerde olduğuna, bazılarının ise gökte olduğuna inandıklarıbelirtilmektedir (Şahin, 1993:VII, 375). Orta çağ yahudi din bilginlerinin yazdığı tevratyorumları olan Midraşlarda cennet ve cehennem tavirlerine bolca yer verildiği ifadeedilmektedir (Şahin, 1993: VII, 376).Bunlardan bir örnek vererek cennet konusunubitirmek istiyorum.

“Aden Cenneti (Bahçesi)nin yakuttan iki kapısı vardır. Her birini altmış bin adetgörevli melek beklemektedir. Meleklerin yüzlerinde, gök kubbede olduğu gibi ışklar

parıldar. Salih bir kimse teşrif ettiğinde, mezarda iken giydiği elbiseleri üzerindençıkarırlar ve yerine şerefle bezenmiş, sekiz kat entari giydirirler. Başına da iki taç

Page 31: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 31/113

LKEL DN, MTOLOJ VE SEMAVÎ DNLERDE … Cemal ERGÜN

24

takarlar. Bunlardan bir tanesi mücevher ve incilerle, diğeri de parvaim altınıylasüslenmiştir. Eline sekiz adet mersin ağacı verirler ve şu çağrıyı yaparlar: ‘Hadi git,sevinçle rızkını al.’ Salih kimseyi, etrafı sekiz yüz çeşit gül ve mersinle çevrili derelerinaktığı bir yere girdirirler. Burada herkes, şerefiyle mütenasip olarak, kendi şahsına ait

bir odaya sahip olur. Buradan dört nehir çıkmaktadır. Bunlardan sırasıyla; süt, şarap,belsem ve bal akmaktadır. Her odanın üzerinde bir altın asma vardır ve bu asmayı daher biri venüs gezegeni gibi parıldayan, otuz altı inci süslemektedir. Her bir odadaüzerinde inci ve mücevherlerin olduğu bir masa vardır. Her bir salih kişiye altmış melekhizmet etmektedir. Bu melekler onlara şöyle derler: ‘Hadi git, sevinçle baldan tat. Zirasen kendini bala benzetilen Tora ile meşgul etmiştin. Hadi git, yaratılıştaki altı gündenberi üzüm halinde saklanan şaraptan iç, zira sen kendini şaraba benzetilen Tora ileişledin’. Aden cennetinde ikamet edenlerin en az güzel olanları, Yusuf ve R. Yohanan’abenzerler. Onlar için gece yoktur. Onlar için üç çağ mevcuttur. Birinci çağda salih kişi,adeta bir çocuk gibi olur ve çocuklar için ayrılmış olan bölüme girer ve burada onlarınoyunlarını paylaşır. kinci çağ, gençlik çağıdır. Bu çağda, gençlerin olduğu bölüme girer

ve orada onlarla birlikte eğlenir. Üçüncü çağ ise, büyük yaştaki olgunluk çağıdır. Buçağda, yaşı olgun kimselerin olduğu yere girer ve onlarla birlikte eğlenir (Taşpınar,2003: 304).

Aden Cenneti’nin her bir köşesinde, seksen bin çeşit ağaç yer almaktadır; bunlarınen az değerli olanı bile, bu dünyadaki bütün güzel kokulu bitkilerden daha narindir. Herbir köşesinde altmış bin görevli melek, bir ağızdan güzel nağmeler terennüm ederler.Merkezde hayat ağacı vardır ve dalları, Aden Cenneti’nin tamamını kaplar; her birinintadı ve görünüşü farklı beş yüz bin çeşit meyve verir. Ağacın üstünde muazzez bulutlaryer alır. Dört bir yandan esen rüzgârlar, ağaçtaki çiçeklerin kokusunu dünyanın birucundan diğerine taşır. Bu ağacın altında ise, Tora’yı açıklayan, hikmet sahibikimselerin talebeleri vardır. Bu talebelerden her birinin bir yıldızdan, diğeri güneşten veaydan yapılmış ikişer odaları vardır. Odalar arasında buluttan perdeler vardır. Buperdelerin arkasında ise Aden vardır...” (Taşpınar, 2003: 305).

branicede “Ge-Hinnom” olarak ifade edilen cehennem sözcüğünün kökeni veanlamı cehennem kelimesinin etimolojisi bölümünde izah edildiği için burada yenidenaçıklanmayacaktır.

Bu sözcüğün, M. Ö. yaklaşık 1-2. yy. civarında Yahudi kaynaklarında kötülerinöldükten sonra gidecekleri yeri belirtmek üzere kullanıldığı ifade edilmektedir(Taşpınar, 2003: 309).

Cehennemin, Yahudi inancına göre günahkâr olanlar için bir işkence ve azap yeriolduğu vurgulanmaktadır.

Dinlerinden dönen Yahudiler için azabın ebedi olduğu, Tevrat’ta, “dışarıçıktıklarında bana baş kaldırmış olanların cesetlerini görecekler. Öylelerini kemiren kurtölmez, yakan ateş sönmez” (Yeşaya, 66/24) ifadeleri ile açıklanmaktadır.

Tevrat’ın Eyüp bölümünde cehennem, “Birkaç günlük ömrüm kalmadı mı? Benirahat bırak ta biraz yüzüm gülsün. Dönüşü olmayan yere gitmeden önce, karanlık veölüm diyarına, zifiri karanlık diyarına, kargaşa diyarına…” (Eyüp, 10/20-22) “Ölülerdiyarını evim diye gözlüyorsam… Çukura ‘babam’, kurda ‘anam, kız kardeşim’diyorsam…” (Eyüp, 17/13,14) ifadeleriyle anlatılmaktadır. Bir başka yerde ise,Tanrı’nın sırları bağlamında, “Ölüler diyarından derindir. Nasıl anlayabilirsin?”denilmektedir (Eyüp, 11/8). Bu ifadelerden cehennemin, derin bir çukur ve zifirikaranlık bir yer olduğu, orada kargaşa ve kaosun yaşandığı ve cesedi kemiren kurtların

bulunduğu anlaşılmaktadır.Tevrat’ın tefsiri olan Talmud’da cehennemin yedi ismi olduğu açıklanmaktadır.

Page 32: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 32/113

LKEL DN, MTOLOJ VE SEMAVÎ DNLERDE … Cemal ERGÜN

25

Bu isimlerin ise; “Şeol” (Ölüler Diyarı) (Yunus 2/2), “Abadon” (Helak Yeri), “Şahat”(Ölüler Diyarı), “Bor Şaon” (Helak Çukuru), “Tit Ha-Yevan” (Batak Çamuru),“Tsalmevet” (Ölüm Gölgesi) ve “Aşağıdaki Diyar” (Mezmurlar, 88/11; 16/10; 40/2;107/10) olduğu ifade edilmektedir. Bu isimlerin dışında cehennemin isimleri olarak,

“Ge-Hinnom” ve “Tofet” isimleri de zikredilmektedir.Ge-Hinnom izah edilmişti. Tofet ise, Eski Ahit’te, “Tofet çoktan hazırlandı, Evetkral için hazırlandı. Geniş ve yüksektir odun yığını, ateşi, odunu boldur. Rab kızgınkükürt selini andıran soluğuyla tutuşturacak onu” (Yeşeya, 30/33) ifadeleriyleaçıklanmaktadır.

Talmut’ta cehennemin üç kapısının olduğu, mekânının batıda bir yerdebulunduğu, cehennemin girişinin dar olduğu, içinin ateş, duman ve odunla dolubulunduğu, geniş ve derin bir yer olduğu, ifade edilmektedir ( (Talmut of Babylone,Moed/eruvin, 19a; Baba Batra, 84a; Kodashim/Menahot, 99b-100a, XIV, 610, 611’dennaklen bkz:, Taşpınar, 2003: 312, 313).

Derin çukur, zifiri karanlık, kargaşa ve kaosun olduğu bir yer olarak tanımlanan

cehennemde azap türleri olarak ateş, kaşıntı, dondurucu soğuk kükürt kokusuaçıklanmaktadır (Taşpınar, 2003: 314).Bunların dışında ise, karanlıkta yalnız bırakılmave susuzluk da cehennemde azap türleri olarak zikredilmektedir (Harman, 1993: 226).

Yahudi inanışına göre günahkâr insanlar, işkence görmeleri için cehenneminfırınlarına atılacaklardır (Eliade, 2003: II, 305). Günahı az olanlar, orada on iki ay cezagörecekler, büyük günah işleyenler ise, cehennemde ebedi olarak kalacaklardır (Şahin,1993: 226).Azabın, ruh ve bedene birlikte uygulanacağı kanaati hâkimdir. Cehennemazabının kişilerin işlediği günahlara göre sürelerinin olduğu ve günahkârların işlenensuçlara mütenasip cehennemin yedi bölümünden birine atılacağı belirtilmektedir.(Taşpınar, 2003: 314, 315).

Cehennemde işkencenin, dünyada günah işleyen organdan başlanacağıvurgulanmaktadır. Haftanın bazı günlerinde azaba ara verileceği açıklanmaktadır.Cehennemin hiçbir zaman sönmeyeceğini ileri sürenler olduğu gibi belli bir zamansonra onun yok olacağını ifade edenlerin de olduğu belirtilmektedir (Taşpınar, 2003:316).

Sonuç olarak Yahudilikte de insanın bu dünyada yapmış olduğu güzeldavranışların âhirette ödülledirileceği, işlemiş olduğu günahların da mutlakacezalandırılacağı inancının bulunduğu görülmektedir.

Ancak bazı araştırmacılar, Yahudilikte cennet ve cehennem inanışının başlangıçtabulunmadığı, bu telakkinin, M.Ö. yaklaşık II. yüzyılda eski ran dini olan ZedüştîliktenYahudiliğe geçtiği ve zamanla bu inanışın, Yahudiler arasında yaygınlık kazandığını

belirtmektedirler. Yahudilerden bazı mezhep mensupları ve teologların da başlangıçtaolmayan bu cennet ve cehennem inanışını kabul etmediklerini vurgulamaktadırlar. 

(Eliade, 2003: II, 305–308; Taşpınar, 2003: 309, 316; Şahin, 1993: IIV, 375; Harman,1993: IIV, 225; Paçacı, 1994: 171; Sarıkçıoğlu, 1999: 229).

Tevrat’ın kendisinde mevcut olduğunu gördüğümüz bu bilgilerin Tevrat’asonradan girip girmediğini ispat etmenin konumuzun dışında olduğunu belirtmekisterim.

4.3.2.  Yeni Ahitte Cennet Ve Cehennem

Yeni Ahitte cennet ve cehennem konusu, ncil’in Yeni Yaşam Yayınlarından

çıkan “Müjde” adlı Türkçe tercümesinden incelenecektir.Gözlem alanımızın dışında olan ahiretle ilgili bilgilere, Diğer dinler ve mitlerde

Page 33: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 33/113

LKEL DN, MTOLOJ VE SEMAVÎ DNLERDE … Cemal ERGÜN

26

olduğu gibi Yeni Ahit’te de rastlamaktayız. Yeni Ahit’deki bu bilgilerin, gözlegörülemeyen Tanrıya imanın temellendirilmesi için geçtiğini ifade edebiliriz.

Ahiret hayatıyla ilgili bilgilerin başında, bu dünyada insan davranışlarınınkarşılığı olarak verilecek ödül veya ceza diye adlandırılan, cennet ve cehennemle ilgili

bilgiler gelmektedir. Cennet, sa’nın yolunu izleyenlerin ve ona inananlarınulaşacakları mutluluk ülkesi olarak tanımlanmaktadır. Bazı simgesel yorumlara göre isecennet, bir mekânın ismi değil, sa ile paylaşılan bir yaşam biçimi olduğuvurgulanmaktadır (Ana Biritanica, 1987: V, 462).

Cennetin Yeni Ahit’de geçen adları; “Tanrı Egemenliği” (Matta, 19/24; Markos,9/46, 10/23, 12/34, 14/25; Luka, 6/20, 7/28, 9/10, 18/25, 22/18; Elçilerin şleri, 20/25),“Baba’nın Egemenliği” (Matta, 26/28), “Göklerin Egemenliği” (Matta, 5/3, 10, 19, 20),“Tanrının Konutu” (Esinleme, 21/3), “Baba’nın Evi” (Yuhanna, 14/1–4), “SonsuzYaşam” (Yuhanna, 17/3; Pavlus’un Romalılara Mektubu, 2/7; Yuhanna’nın I. Mektubu,5/13), “Göksel Konut” (Pavlus’un Korintlilere II. Mektubu, 5/1-3) olarak ifadeedilmiştir.

Yeni Ahit’de cennetin yerinin gökte olduğu zikredilmektedir. Bu pasajlardanbazıları şöyledir: “O gün sevinin, zıplayın, çünkü gökteki ödülünüz büyüktür.” (Matta,5/12; Luka, 6/23), “Tanrıyı övmeye ba şladılar... ‘gökte esenlik, en yücelerde yücelik olsun’ diyorlardı” (Luka, 20/38), “ Do ğ rulu ğ unuz din bilginleriyle Ferisiler’inkini kat kat a şmadıkça, göklerin egemenli ğ ine asla kavu şamazsınız” (Matta, 5/19), “ Bendenötürü insanlar size sövüp zulmettikleri, yalan yere size kar  şı her türlü kötü sözüsöyledikleri zaman, ne mutlu size. Sevinin, sevinçle co şun. Çünkü göklerdeki ödülünüzbüyüktür.” (Matta, 5/11; Luka, 6/23). Bu pasajlardan cennetin yerinin gökte olduğuanlaşılmaktadır. Ancak, bu ifadelerin cennetin yüceliğine binaen söylenen mecazî ifadeler mi, yoksa gerçek manada söylenen ifadeler mi olduğu hususu zihnimizi meşguletmektedir. Zira Başka bir pasajda bu dünyanın yıkılıp yeni bir yeryüzü ve gökyüzününkurulacağı, burada tanrı konutunun olacağı, Tanrının insanlarla birlikte yaşadığı ifadeedilerek, bu mekânın Kudüs olduğu ve surlarının çok değerli taşlar ve madenlerleyapıldığı belirtilmektedir (Esinleme, 21/1–5). Burada zikredilen Kudüs şehrinin yenioluşturulacak yeryüzünde olması, cennetin mekânı hususunda daha önceki ifadelerleçelişen bir görüntü ortaya çıkarmaktadır. Bu pasajların yorumu, araştırma konusununsınırları dışında olduğu için, bu konu üzerinde durulmayacaktır.

ncil’de cennet konusu, Kur’an’da olduğu gibi ayrıntılı bir şekildeanlatılmamaktadır. Kur’an’da cennet konusu araştırmamızın ileriki bölümlerindeayrıntılı bir şekilde izah edileceğinden burada bu konuya yer verilmeyecektir. ncil,cenneti gökte tanrıyla birlikte olmak ve sonsuz bir yaşam sürmek olarak ifade ederken

eskatolojik bir olgu olan cennet nimetlerini, sembolik bir anlatım ve çeşitlibenzetmelerle ayrıntıya da girmeden açıklamaya çalışır. Bu benzetmelerden biri de“köle efendi ilişkisi”dir. Efendisinin buyruklarını yerine getiren ve ona boyun eğenkölenin, onun memnuniyetine mazhar olacağı ve bu nedenle de “efendisinin şenliğine”katılacağı ifade edilir. Yine başka bir pasajda ise “buğday ve delice” benzetmesiyle iyive kötüye bu dünyada bir zaman tanındığına, dirilişe ve herkesin yaptığının karşılığınıgöreceğine ve iyilerin, buğdayların ambara alındığı gibi, cennete konulacağına işaretedilmektedir (Matta, 13/24 -43). Bir başka benzetme ise dünya evlerinin bir çadırabenzetildiği pasajdır. Dünyadaki çadırların dayanıksız olduğu ve hemen yıkılabileceğiama inananlar için Tanrı’nın hiç yıkılmayan sonsuza dek duracak olan, “gökselkonut”lar hazırlayacağı vurgulanmaktadır (Pavlus’un Korintlilere II. Mektubu, 5/1–3).

Bu benzetmelerin dışında, “tohum” (Matta, 13/1–23; Markos. 4/3–8; Luka, 8/4–8.),“hardal tanesi” (Matta, 13/31–34; Markos. 4/30–32; Luka, 13/18–21), “gizli hazine ve

Page 34: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 34/113

LKEL DN, MTOLOJ VE SEMAVÎ DNLERDE … Cemal ERGÜN

27

inci” (Matta, 13/44–46) ve “ağ” (Matta, 13/47 -52) benzetmeleriyle konu açıklanmayaçalışılmaktadır.

Cennet nimetleri olarak ncil’de, “sonsuz yaşam” ve “Tanrı’yla birlikte olma”nınyanında, insanoğlunun, Tanrı’nın çocukları olması ve insanın melek haline gelmesi,

onun bir daha ölmeyeceği ve sonsuza kadar yaşaması, zikredilir (Matta, 22/30; Markos,12/25; Luka, 20/35). ncil’de cennette yaşanılacak çok şey olduğu belirtilmekle birlikte,bu yaşanacak şeylerin mahiyetleri hakkında bilgi verilmemektedir (Yuhanna, 14/1-4).

Bunların dışında ncil’de cennet tasvirinin en açık bir şekilde yapıldığı bölüm,“esinleme” (vahy) bölümüdür. Bu bölümde, yeryüzü ve gökyüzünün yıkılıp yokedileceği ve yeniden yerin ve göğün yaratılacağı, burada Tanrı’nın konutunun olacağı,buraya yaşam kitabında adları yazılı olanların alınacağı, Tanrı’nın bu insanlarla birlikteyaşayacağı, burada acı, ıstırap, gözyaşı, yas ve ölümün olmayacağı belirtilmektedir(Esinleme, 21/3,4). Burada, Yeni Ahit’in ifadesiyle “ölümlü bedenle ölümsüz hayatavaris olunamayacağı” gerçeğinden hareketle, beden ölümsüzlüğe varis olacak biçimdediriltilecektir (Pavlus’un Korintliler’e I. Mektubu, 15/35–52; Esinleme, 21/1-5).

Bu yeni mekanı ncil, yeni Kudüs olarak adlandırmakta olup, bu yeni şehrinsurlarının çok yüksek olduğunu ve bu surların yeşim, safir, alaca akik, zümrüt, beyazakik, kırmızı akik, sarı yakut, gök (mavisi) zümrüt, zebercet, sarıca zümrüt, gök(mavisi) yakut ve mor yakut gibi değerli taşlardan yapıldığını belirtilmektedir(Esinleme, 21/10-21). Bu şehrin on iki kapısının olduğu ifade edilerek, kapıların herbirinin inciden olduğu zikredilmektedir. Bu şehrin yollarının cam saydamlığında saf altın olduğu belirtilmektedir.

Ayrıca bu şehirde, mabedin olmadığı, ışıklandırma için güneş ve aya gereksinimbulunmadığı, Tanrının görkeminin (nurunun) onu aydınlatmaya yeteceği ve burada geceolmayacağı vurgulanmaktadır (Esinleme, 21/22, 23).

Bu yerde Tanrının ve sa’nın tahtının bulunduğu ve tahtın her birinin altındanbillur gibi ırmağın çıktığı, bu yaşam ırmağının şehrin ortasından geçtiği belirtilmektedir(Esinleme, 22/1, 2). Susuzların karşılıksız sulandığı bu ırmağın iki tarafında on iki çeşitmeyve üreten ve her ay meyvesini veren yaşam ağacının bulunduğu ve Tanrı ve orayagirenlerin orada sonsuza dek egemenliklerini sürecekleri ifade edilerek (Esinleme, 22/1-5), cennetin en geniş anlamda tasvirinin yapıldığı görülmektedir (Bkz.: Esinleme,21/10-27; 22/1-5). Kur’an’ın aksine, ncil’e göre cennette evlilik yoktur. nsanlarcennette ne evlenir ne de evlendirilirler. Onların orada gökteki melekler gibi olduklarıbelirtilmektedir (Matta, 22/30; Markos, 12/25; Luka, 20/35).

Dinler tarihi incelendiğinde, ister beşeri ister ilahi olsun hiçbir dinin, insandavranışları karşısında nötr kalmadığı görülecektir. ncil’de de her insanın iyi veya kötü

olan davranışının mutlaka Tanrı katında karşılığının verileceği ifade edilmektedir.Davranışların bu denli karşılıklarının belirlenmesi ahiret âleminde bir yargılanmaneticesinde ortaya çıkacaktır. ncile göre bu dünyada yapılan davranışlar, işlenilen fiillerve söylenilen sözlerin bir kitapta kaydedilmekte olduğu ve yargılanmanın buna göreyapılacağı belirtilmektedir (Esinleme, 20/11, 12).

Nasıl ki iyiliğin karşılığı daha önce de belirtildiği üzere Tanrı’nın huzuruna kabulve onunla birlikte sonsuz hayat sürmek ise, kötülüğün karşılığı da cezalandırılmadır.Cehennem dediğimiz bu mekânın adı, ncil’de farklı farklı isimlendirilmiştir. Buadlandırma bazen “ölüler diyarı” (Matta, 11/23–24; Luka, 10/15), bazen “sonsuza deksürecek koyu(zifiri) karanlık” (Matta, 8/12–13; 25/30; Yahuda’nın Mektubu, 7, 23;Petrus’un II. Mektubu, 3/17), bazen “dipsiz derinlik” (Esinleme,17/8; 20/1), bazen

“sonsuz azap” (Matta, 26/4; Markos, 9/44), bazen “sönmez ateş” (Matta, 18/8; 26/46),bazen “kızgın fırın” (Matta, 13/42; 14/50), bazen de “cehennem ateşi” (Matta, 18/9)

Page 35: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 35/113

LKEL DN, MTOLOJ VE SEMAVÎ DNLERDE … Cemal ERGÜN

28

olarak, ifade edilmiştir. Bunların dışında “ncil’de “diş gıcırtısı, gazap, sıkıntı ve elem” 

(Matta, 8/12, 13; Luka, 13/29) vb. cehennemi anlatan ifadeler de yer almaktadır. Ancakbu ifadeler cehenneme isim olmaktan ziyade, onun azabının dehşetini ve korkunçluğununiteleyen sıfatlar olması muhtemeldır.

Cehennemin mekânsal olarak nerede olduğu hususunda, ncil’de açık bir ifadeyoktur. Ancak bazı sembolik anlatımlar mevcuttur. Tövbe etmeyen kentler bölümünde“...Ya sen, ey Kafernahum, gö ğ e mi çıkarılacaksın? Hayır. Sen ta ölüler diyarına kadar ineceksin... Sana  şunu söyleyeyim yargı günü Sodom diyarının hali, seninkinden dahadayanılır olacak ” (Matta, 11/23–24; Luka, 10/15) ifadesi, buna bir örnektir. Buanlatımlara dayanarak mekân olarak cehennemin yerinin, cennetin aksine aşağılarda biryerde olduğunu söyleyebiliriz.

ncil’e göre insan, davranışlarına ve söylediği söze göre muamele görecektir. O,bu durumu, “...A ğ ız yürekten ta şanı söyler.    yi insan içindeki iyilik hazinesinden iyilik çıkarır. Kötü insan da içindeki kötülük hazinesinden kötülük çıkarır. Size  şunusöyleyeyim, insanlar söyleyecekleri her bo ş söz için yargı gününde hesap verecekler.

Kendi sözlerinizle aklanacak, yine kendi sözlerinizle suçlu çıkarılacaksınız” (Matta,12/34–37) ifadeleriyle açıklamaktadır. ncil’de insanların işleyeceği her günah veedeceği her küfrün bağışlanabileceği, ancak tanrıya karşı yapılacak küfrün aslabağışlanmayacağı belirtilmektedir. “...Kutsal Ruh’a kar  şı yapılan küfür, ne bu ça ğ da nede gelecek ça ğ da asla ba ğ ı şlanmayacaktır. Öyle biri asla silinmeyecek bir günahi şlemi ş olur.” (Matta, 12/31,32; Markos, 3/29; Luka,12/10). Bir kardeşine hakaret ediponu aşağılamanın cezası cehennem ateşidir (Matta, 5/22). Din bilginlerinin, başkalarınaöğüt verdikleri güzellikleri kendilerinin yapmamalarını, riyakârlık etmelerini vepeygamberleri öldürmelerini sa, “Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler ” diyerekkınar ve “Sizi yılanlar, engerek soyu, cehennem cezasından nasıl kaçacaksınız” diyetehdit ederek, yukarıda ifade edilen suçların kişiyi cehennemlik yaptığını belirtmektedir(Bkz: Matta, 23/3–7,29–33; Luka, 12/46-49). Bunların dışında inançsızlık, putperestlik,adam öldürme, cinsel ahlaksızlıkta bulunma, büyücülük yapma, yalancılık, bencillik,haksızlığın peşinden gidip gerçeğe uymamak vb. davranışların kişiyi cehennemegötüreceği ifade edilmektedir (Pavlus’un Romalılara Mektubu, 2/5-10; Pavlus’unSelaniklilere II. Mektubu, 1/6-10; Esinleme, 21/8).

Yukarıda belirtilen suçları işleyenlerin cehenneme atılacakları ve orada değişikbiçimde azap türlerine maruz kalacakları belirtilmektedir.

ncil’de belirtilen azap türlerine gelince bunlar, Tanrının yaşam kitabında adıolmayanların dışlanması (Matta, 8/12,13), gece gündüz hiç sönmeyecek olan ateşeatılmak (Esinleme, 21/10), kükürtle yanan ateş gölüne atılmak, kızgın fırınlara

sokulmak (Matta, 13/4142; 14/49,50), elleri ayakları bağlanıp, zifiri karanlık olan,dipsiz bir kuyuya atılmak (Yahuda’nın Mektubu, 5–7), biçiminde ifade edilmektedir.Kur’an’da olduğu gibi ncil’de de cehennemde azap türlerinden ateş motifi ön

plana çıkmaktadır. Cehennemde cehennemliklere devamlı işkence edileceği, oradasürekli sıkıntı, ıstırap, acı, elem, gözyaşının ve -yine ncil’in ifadesine göre- “diş gıcırtısının” olacağı vurgulanmaktadır (Matta, 24/51; Luka,13/29; Pavlus’unSelaniklilere II. Mektubu, 1/6–10). ncil’de bu azapların sürekli ve sonsuza dek süreceğibelirtilmektedir (Pavlus’un Selaniklilere II. Mektubu,1/6–10; Esinleme, 21/10).

Aynı zamanda azabın hem bedene, hem de ruha aynı anda yapılacağı ifadeedilmektedir. Bu durum “bedeni öldüren ama canı öldürmeye gücü yetmeyendenkorkmayın. Hem canı hem de bedeni cehennemde mahvedecek güçte olan Tanrı’dan

korkun” biçiminde açıklanmaktadır (Bkz: Matta, 10/28). Azabın beden ve ruha birlikteyapılacağı fikrini, ahiretteki dirilişin beden-ruh birlikte olacağını belirten, ncil pasajları

Page 36: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 36/113

LKEL DN, MTOLOJ VE SEMAVÎ DNLERDE … Cemal ERGÜN

29

desteklemektedir. “Tanrı içinizde yaşayan ruhuyla ölümlü bedenlerinize de yaşamverecektir.” (Romalılar, 8/11). Bu ncil pasajları, Katolik Kilisesi Din ve Ahlak   lkeleri adlı eserde, “yaratılışta bir olan beden ile ruh, yeniden dirilişte de birlikte olacaklardır,”biçiminde yorumlanmıştır. (Bkz: Pamir, 2000:251)

yeni Ahit’e göre dünyada çekilen azabın ahirette günahlara kefaret olacağı ifadeedilmektedir: “E  ğ er sa ğ gözün seni günaha sokarsa onu çıkar at. Çünkü vücudun bir üyesinin yok olması tüm vücudun cehenneme atılmasından daha iyidir. E  ğ er sa ğ elinseni günaha sokarsa onu kes at. Çünkü vücudun bir üyesinin yok olması tüm vücuduncehenneme girmesinden daha iyidir .” (Matta, 5/29,30; 18/8, 9).

Yeni Ahit’de anlatılan cehennem tasvirlerinden biri “dilenci ile zengin adam”pasajıdır. Hikâye, kısaca çok zengin olan bir adamın zevk, sefahat ve bolluk içindeyaşamını, buna karşılık Lazar adında fakir, vücudu yara bere içinde olan ve açlığınızengin adamın sofrasının artıklarından yiyerek gideren adamı konu alır. Bir gün fakiradam ölmüş, melekler onu alıp, brahim (as)’in yanına götürmüşler. Derken zenginadam da ölmüş ve gömülmüş. Ölüler diyarı olarak tabir edilen cehennemde zengin

adam acı ve ıstırap çekerken, karşıda fakir olan Lazar’ı brahim’in yanında görür ve “Eybabamız brahim, acı bana” diye seslenir. “Lazar’ı gönder de hiç olmazsa parmağınısuya batırıp dilimi serinletsin. Bu alevler içinde azap çekiyorum” demiş. brahim’de ona“ Oğlum, yaşamın boyunca senin iyilik payını, Lazar’ın da kötülük payını aldığınıunutma. Şimdi ise o burada teselli ediliyor. Sen de azap çekiyorsun. Üstelik sizinlebizim aramızda öyle büyük bir uçurum yerleştirilmiştir ki ne buradan size geçmekisteyenler size geçe bilir, ne de oradan kimse bize geçe bilir” (Luka, 17/19–26. Buörnekle ilgili krş: el-el-A’râf 7/44–50) der. Bu anlatılan pasajda kısa da olsa bircehennem manzarası çiziliyor. Alevlerin ortasında azap çekerek suya hasret giden biradamın feryadı, cennet ile cehennem arasında büyük bir uçurumun olduğu,cennetliklerle cehennemliklerin birbirlerini görebildikleri ancak birbirlerine yardımedemedikleri bir tablo. Burada, daha önce mekân olarak cennetin gökte olduğunu ifadeeden ncil cümleleriyle, cennet ile cehennemi yan yana getiren, bu bilgiler arasında birçelişki göze çarpmaktadır.

ncil’de en ayrıntılı cehennem tasviri, cennet tasvirinde de olduğu gibi, esinleme(vahy) babında geçmektedir. Burada, önce insanların bir araya toplanmaları veyargılanma sahneleri anlatılmakta, kişilerin eylem ve sözlerinin kaydedildiği kitaplarınaçılması ve bu kitaplarda yazılanlara göre yargılanmaları, ifade edilmektedir. Sonraşeytanın, sahte peygamberin, ölümün ve ölüler diyarının, putperestlerin, zina, yalancılıkvb. suçları işleyenlerin, ateş gölüne atıldıkları belirtilerek, cehennem tasvir edilmektedir(Esinleme, 20/1–1

Page 37: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 37/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

30

5.  KUR’AN’DA CENNET

Cennet, dünyada Allah’a inanan ve ilâhi mesajlara kulak verip yaşamını erdemli

(Erdemli insanın özelliği için bkz: Atik, 1992: 107–111) bir şekilde sürdüren veinsanlığın yararına güzel işler yapanların ahirette ödüllendirileceği ebedî mutlulukyurdunun adıdır. Ölüm sonrası hayatta mükâfat ve ceza, dolayısıyla cennet ve cehennemhususundaki bilgilerin, islamın dışında kalan dinlerin kutsal kitaplarında çok açık ve netbir şekilde anlatılmadığı ifade edilmektedir. (Şibay, 1997 A: III, 45) Çalışmamızınbirinci kısmında da görüleceği üzere cennetin islamın dışındaki dinler ve bu dinlerinkutsal kitaplarında Kur’an’da olduğu kadar net, ayrıntılı ve çok özendirici bir usluplaanlatılmadığı görülmektedir. Biz araştımamızın bu kısmında Salihlerin ahirettegirecekleri cenneti, Kur’an ekseninde inceleyeceğiz.

5.1.  Cennet

Kur’an’da bulunan cennet kavramını doğru anlayabilmek için cennet kelimesininKur’an’daki kullanımlarının belirlenmesi gerekmektedir.

Kur’an-ı Kerim’de cennet  kelimesi müfret, tesniye ve cemi formunda yüz kırkyedi defa geçmektedir. (Abdulbâki, 1988: 229–232 ) Mana bakımından bu kullanımlarıüç grupta toplayabiliriz.

Birincisi, kelime, dünyadaki bağ, bahçe ve bostanları ifade etmektedir ki buanlamıyla, yirmi beş yerde geçmektedir.( el-Bakara 2/265, 266; el-En’âm 6/99,141; er-Ra’d 13/4; el-srâ 17/91; el-Kehf 18/32, 33, 35, 39, 40; el-Mü’minûn 23/19; el-Furkân25/8; eş-Şu’arâ 26/57, 134, 147; Sebe’ 34/15, 16; Yâsin 36/34; ed-Duhân 44/25; Kâf 50/9; er-Rahmân 55/46; el-Kalem 68/17; el-Meâric 70/35; en-Nebe’ 78/16) Cennetkelimesinin etimolojisi kısmında da özetle değindiğimiz bu cennet türü üzerindedurmayacağız. Ancak şunu ifade edelim ki, kelimenin bu anlamda kullanımı, kavramsalanlamdaki cennetin keyfiyetini zihnimizde şekillendirmemiz noktasında bize bir fikirvermesi açısından önem taşımaktadır.

kincisi, kelime Hz. Âdem ve eşi Hz. Havva’nın geçici bir süre iskân ettirilip dahasonra oradan çıkartıldıkları yeri belirtmek üzere kullanılmaktadır ki altı yerdegeçmektedir. (el-Bakara 2/35; el-A’râf 7/19, 22, 27; Tâhâ 20/117, 121). Bu kullanımıylacennetin, ileride ele alacağımız üzere, dünyadaki bir tür bahçe veya ahiretteki cennetolabileceği şeklinde farklı yorumlar bulunmaktadır. Buna göre, bu kısmı birincikategoride veya bir sonraki kategoride değerlendirmek mümkündür.

Üçüncüsü ise, insanların dünyada yaptıkları güzel davranışlar ve faydalı işlerdolayısıyla Allah’ın rızasını elde etmeleri sonucu ahirette kendilerine ödül olarakverilecek olan ve içinde ebedî olarak kalacakları saadet yurdunu ifâde etmektedir. ( Sûreadları çok yer kaplayacağından tek tek verilmemiştir. Bkz: Abdulbâki, 1988: 229-232).Kelimenin Kur’an’daki kavramsal anlamı bu olup yüz on altı yerde geçmektedir.

Araştırma konumuz da, belirtilen tasnif çerçevesinde sonuncusuyla sınırlıtutulacaktır. Bununla birlikte, kelimenin ikinci anlamda kullanılışı üzerinde durmakkonu bütünlüğü açısından uygun düşecektir.

5.1.1.  Hz. Âdem’in skân Ettirildiği Cennet

Yüce Yaratıcı insan denen türü yaratmayı murad edince, konuyu meleklerlepaylaşmış ve onlara yeryüzünde bir halife var edeceğini açıklamıştır. (el-Bakara 2/30). 

Page 38: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 38/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

31

Konunun fazla dağılmaması için ayrıntıya girmeden olayı Kur’an ekseninde konumuzuilgilendiren kısımlarını da ön plana çıkararak özetlemek istiyorum.

Allah Âdem’i bir takım özelliklerle (el-Bakara 2/31) yaratarak meleklerin ona

secde etmesini emretmiştir. Tüm melekler Âdem’e secde (boyun eğerken) ederlerkenşeytan yaratılış cevherinin üstünlüğünü (el-A’râf 7/12) ileri sürerek Allah’ın bu emriniyerine getirmemek suretiyle Ona isyan etmiş ve Yüce yaratan tarafından cennettenkovulmuştur. Bunun üzerine şeytan Allah’tan Kıyamet gününe kadar insanları hakyoldan saptırmak için yaşama izini istemiş ve Allah da onu ve ona uyanları cehennemedolduracağını belirterek, şeytana istediği izni vermiştir.

Şeytanı cennetten kovan Allah, Âdem’e, “Ey Âdem! Sen e şin ile birlikte cennete yerle ş; orada ikiniz de diledi ğ iniz gibi bol bol yeyin. Ama  şu a ğ aca asla yakla şmayın”(el-Bakara 2/35) buyurarak, Adem ve eşini cennete yerleştirmiştir. Şeytan rahatdurmamış ve mesleğinde ilk icraata başlamıştır. lk iş olarak, Allah tarafındanyasaklanan ağacın ne sebeple yasaklandığı hususunda onları kuşkuya düşürmeye

çalışmıştır. Kendisinin nasihatçi olduğuna yemin ederek onları inandırmak ve böyleceonları ikna ederek yasak ağaca yaklaştırmak, bu eylemin neticesinde de Allah’ın emriniçiğnetmek suretiyle, O’na karşı günah işlemelerini ve onların da kendisi gibi cennettenkovulmasını sağlamıştır. (Adem Kıssası için, bkz: el-Bakara 2/12–22; el-A’râf 7/11-24) 

Kur’an’da Hz. Âdem ve eşi Havva’nın “geçici olarak iskân ettirilip” daha sonraoradan çıkartıldıkları mekan ile ilgili olarak cennet kelimesi altı ayette geçmektedir.Ancak cennet kelimesi bu bağlamda zikredildiği yerlerde hep mutlak olarakgeçmektedir. Dolayısıyla bu cennetin sözlük anlamında belirtildiği gibi dünyadaki birbahçe anlamında bir cennet mi, yoksa terim anlamında zikredildiği gibi âhiret cennetimi olduğu Kur’an’da açıklanmamıştır. Bu nedenle bu konuda pek çok tartışmalaryapılmış, akıl yürütülmüş, fikirler ve görüşler ileri sürülmüştür. Dolayısıyla bu konuyaayrıntıya girmeden değinmeyi gerekli görmekteyiz. 

Hz. Âdem ve eşi Hz. Havva’nın iskan ettirildikleri cennet hususunda Kur’ânî verilerden yola çıkararak şöyle bir değerlendirme yapabiliriz:

“ Biz, ‘Ey Âdem! Sen e şin ile birlikte cennete yerle ş; orada ikiniz de diledi ğ inizgibi bol bol yeyin. Ama  şu a ğ aca asla yakla şmayın ki kendilerine yazık edenlerdenolmayasınız!’ demi ştik ” (el-Bakara 2/35)

“Ey Âdem! Sen, e şin ile birlikte cennete yerle ş; orada ikiniz de diledi ğ iniz gibi bol bol yeyin. Ama  şu a ğ aca asla yakla şmayın ki kendilerine yazık edenlerdenolmayasınız!” (el-A’râf 7/19) 

“ Biz (ona): Ey Âdem! Bu hem senin hem de e şin için bir dü şmandır. O halde, o,

sakın sizi cennetten çıkarmasın; yoksa mutsuz olursunuz.” (Taha, 20/117)

Yukarıdaki âyetlerden anlaşıldığına göre, Âdem ve eşi “cennet” olarakisimlendirilen bir mekanda oturmuşlar, orada canlarının çektiği her meyveden yiyerekbir hayat sürmüşler ve Allah’ın nimetlerinden diledikleri gibi yararlanmışlardır. Ancak,insanlığın atasının ve dolayısıyla insanoğlunun kendi benliği ve şeytan ile mücadele veimtihan süreci de burada başlamıştır. Şeytan, Âdem ile Havva’yı aldatıp, Allah’ın onlariçin koymuş olduğu yasağın ihlal edilmesi hususunda ilk mücadelesinde başarılı olmuş ve onların cennetten çıkarılmasını sağlamıştır:

“  Rabbiniz o a ğ aca yakla şmanızı sırf ikiniz melek ya da ebedi kalıcılardanolmayasınız diye men etti” (el-A’râf 7/20)

Ayette sanki Hz. Âdem’in melek olmak veya ebedilik arzusunda olduğu ve bunu

da şeytanın bildiği, dolayısıyla onların bu zafiyetlerinden yararlanarak aldattığıvurgulanmaktadır. Demek ki insanın ölümden hoşlanmaması, ölümü arzulamaması ve

Page 39: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 39/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

32

sürekli ölümsüzlük için çabalamasının temeli buraya dayanmaktadır.Hz. Âdem ile Havva yapmış oldukları bu olumsuz davranış dolayısıyla Allah’tan

af dilemişlerdir. Fakat Yüce yaratıcı onlara birbirlerine düşman olarak yeryüzüne

inmelerini ve orada belli süreye kadar kalıp geçinmeleri gerektiğini ve orada yaşayıpyine orada öleceklerini, kıyamet için yine orada diriltileceklerini bildirmektedir. (el-A’râf 7/23–25) Kıssanın Kur’an’da ki anlatımı özetle bu şekildedir.

Âdem’in iskân edildiği cennette ağaçların, yemenin içmenin, giysinin olduğubelirtildiği halde mahiyetleri açıklanmamıştır. Yine bu cennetin ebediyet cenneti olupolmadığı da belirtilmemiştir. Ayrıca yeri de zikredilmemiştir. slam bilginleri Âdem’iniskân edildiği cennetin yemişleri, yasak ağaç ve meyvesi, Âdem ve Havva’nınörtünmeye çalıştığı cennet yaprağı, bu cennetin dünyadaki bir bahçe mi yoksa ahiretcenneti mi olduğu ve yeri hususunda çeşitli görüşler ileri sürerek açıklamalardabulunmuşlardır. Biz sadece bu görüşlerden cennetin mekânsal boyutu ve onun dünyadamı ahirette mi olduğu konusuyla ilgili olanları ele almakla yetineceğiz.

Cennet kelimesinin sözlük anlamından yola çıkarak, Âdem ile Havva’nınkonulduğu cennetin yeryüzünde bir bahçe olduğunu ileri sürenler olmuştur. Ebu’l-Kâsım el-Belhî, Ebu Müslim el sfehânî gibi bir çok Mutezili âlim ile bazı Ehl-i Sünnetbilginleri de bu görüşü savunmuşlardır. Bu görüşlerini ise özetle şu türdeğerlendirmelerle temellendirmeye çalışmışlardır: Birincisi, ahiret cennetinde hiçbiryasak bulunmamaktadır. Dolayısıyla eğer Hz. Âdemin ahiret cennetine konulmuş olması durumunda orada hiçbir yasakla karşılaşmamış olması gerekirdi. kincisi,cennette günah söz konusu olmadığı halde Âdem ve Havva bulundukları yerde günahişlemiştir. Üçüncüsü, Kur’an’dan anlaşıldığına göre ahiret cennetinde kâfirbulunmayacaktır. Dolayısıyla, şeytanın orada iken kâfir olması(el-Bakara 2/34)veoradan çıkarılması söz konusu olmamalıdır. Dördüncüsü, Kur’an’a göre cennet ebedidirve oraya giren bir daha oradan çıkarılmayacaktır. Oysa Âdem ile Havva cennettençıkarılmıştır. Bu yorumlardan hareketle, Âdem ile Havva’nın ahiret cennetinde değil decennetin sözlük anlamına da uygun olarak dünyada bir yerde kaldıkları sonucunavarmışlardır. mam Maturidi (ö.333/944) de bu cennetin bağlık bahçelik bir yer olduğuşeklindeki açıklamalarıyla buranın yeryüzündeki bir yer olduğu görüşüne katılmaktadır.Ancak yer tayini husussunun ise imkânsız olduğunu belirtmektedir. (er-Râzî, tsz: III,4;bn-i Kayyım, 2004, 27–45; Bolay, 1987: I, 360–361)

Ehl-i Sünnet âlimlerinin çoğunluğu ise Âdem ile Havva’nın geçici bir süre iskânedildikleri cennetin, Bakara 61. ayette geçen “  nin” anlamına gelen “ihbitû”kelimesinden yola çıkarak gökte olduğunu ifade etmişlerdir. Bazılarına göre ise bu iniş,yedinci semadan birinci semaya olmuş, diğer bir kısmına göre ise yeryüzüne olmuştur.Bu iki görüşün dışında ise her iki iddianın mümkün olabileceğini ancak konuyla ilgilikat’î ve açık bir delilin olmaması nedeniyle kesin bir sonuca varılamayacağı görüşünübildiren bilginler de vardır. (er-Razi, tsz: III, 4; bn Kayyim, 2004:27-45; Bolay, 1987:I, 360-361)

Şeytanın Âdem ile Havva’ya yasak ağaçtan yedirmesindeki maksat avretyerlerini açığa çıkarmak değil, Allah’ın emrini çiğnetmektir. bn-i Abbas, “Adem ileHavva sanki, bir elbise ile giyinmişler ve avret yerlerini örtmüşlerdi. Ne zaman ki haddiaştılar, bu elbise yok oldu ve mezkûr yerleri açığa çıktı. Bu durumu Cenâb-ı Allah,“Felemmâ zâka’ ş- şecerati bedet lehumâ sevâtüüimâ”  (Ağacın meyvesini tattıklarındaayıp yerleri kendilerine göründü) ayetinde belirtmektedir,” (er-Razi, tsz: XIV, 39) diye

ifâde etmektedir. Ebu’l-Kasım el-Belhî ve Ebu Müslim el-sfehanî, Hz. Âdem’in iskânedildiği cennetin yeryüzü cenneti olduğunu ve ayette geçen “ihbitû” kelimesinin

Page 40: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 40/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

33

anlamının da bir bölgeden diğer bir bölgeye geçmek olduğunu ifade etmişlerdir. (er-Râzî, tsz: III, 4) Hz Âdem’in iskân edildiği cennet hakkında Elmalılı ise, “Âdem’inyeryüzüne inişi ve yeryüzünde ortaya çıkması akıl ve nakle daha uygundur. Huld (ebed)

cennetinde devamlı oturmakla misafir olarak oturmak arasında fark vardır. “el-Cennetü”marife olmasından dolayı ahirette müminlerin girecekleri sevap yurdudur. Şimdimevcud fakat dünyada görüşten gizlenmiştir.” değerlendirilmesini yapmaktadır. (Yazır,tsz: I, 321-322)

Süleyman Ateş ise “Allah Âdem’i yeryüzünde yaratmıştır ki onu ve soyunuyeryüzünün halifeleri (birbirlerinden üreyen hükümdarlar-insanlar) yapsın. Buyaratılmanın asıl amacı halifeliktir”, değerlendirmesini yapmaktadır. Yine o Âdem’inyeryüzünde yaratıldıktan sonra gökyüzünde bir cennete konulduğu düşüncesininKur’an’da belirtilmediğini, Âdem’in bulunduğu cennetin ebediyet cenneti olduğuvarsayılsa, bu sefer de Âdem’in ayetlerde belirtilen ebediyet arayışına kalkışmayacağıve şeytanın ebediyet cennetine asla giremeyeceğini belirtmektedir. Ayrıca, Kur’an’dan

hareketle ebediyet cennetinde günah işlemenin mümkün olmadığı, ancak Âdem’inyasaklanan ağaçtan meyve yiyerek günah işlediği, dolayısıyla bu cennetin ebediyetcenneti olamayacağını vurgulamaktadır. (el-Âlûsî, 2000: I, 315–316; Ateş, 1988: I, 146)

Sonuç olarak Kur’an-ı Kerimin altı ayetinde tekrarlanan bu cennetin mekân olarakyeri belirtilmemiş, mahiyeti hakkında da çok açıklayıcı bilgiler verilmemiştir. Ayrıca,bu cennetin ebediyet cenneti mi, dünya cenneti mi olduğu konusu da net bir şekildeortaya konulmadığından bu konu tartışmalı bir mevzu olma durumundankurtulamamıştır.

Âdem ve eşinin yerleştirildiği cennetin keyfiyeti ile ilgili tartışmalar, müminlerevaat edilen cennetin kıyametten önce ve şu an var olup olmadığına dair ortaya çıkanfikir ayrılıklarına da yansımış, söz konusu cennetin ahiret cenneti olduğunu söyleyenleriçin bu durum, onun şu an mevcut bulunduğuna delil gösterilmiştir. Ancak şunubelirtelim ki, söz konusu cennetin, Âdem ve eşinin ilk hayat serüvenlerinin anlatıldığıKur’an pasajlarında zikredilişi, onun keyfiyeti ile ilgili bilgi verme amacına yönelikdeğildir. Bu cennetin dünyadaki bir bahçe mi yoksa ahiretteki cennet mi olduğununtespit edilmesinin, ilgili ayetlerin taşıdığı mesaja sağlayacağı pratik bir katkı dabulunmamaktadır.

5.1.2.  nananlara Vaat Edilen Cennetin Varlığı Meselesi

Cennetin varlığı meselesi gaybi bir konu ve eskatolojik bir olgu olduğu için, duyuorganlarıyla idrak edilebilecek, araştırma ve deneyler sonucu ortaya konulabilen birmesele değildir. Fizik ötesi âleme ait bir olgunun yaşanılan fiziki şartlar ile ortayakonulması imkânsızdır. Dolayısıyla onun varlığının ancak ilahi bilgi yani vahyinverileriyle ele alınması gerekir. Bu nedenle bu konuda tek başvurulacak kaynak,Kur’an-ı Kerim’dir.

Kur’an daha önce de sayısını verdiğimiz pek çok ayette, cennetten söz etmektedir.Varlığı olmayan bir şeyden bu derece söz edilemeyeceğine göre, cennetin mevcudiyetihususunda hiçbir tereddüt yoktur. Kuran’da geçen ayetlerden anladığımız kadarıylaahirette cennetin varlığı kesindir. Bu konuda hiçbir şüphe yoktur. Ancak cennetin şuanvar olup olmadığı hususu veya başka bir ifadeyle “kıyamet öncesi” varlığı hususutartışmalıdır. Her şeyden önce bu husus gaybi bir konu olduğu için inanç sahasına

girmektedir, dolayısıyla şu an varlığına inanan insanlar için cennet vardır. Yine diğer birtakım insanlara göre ise cennet haktır fakat kıyamet öncesi yaratılmamış ancak kıyamet

Page 41: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 41/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

34

sonrası hesaplaşma neticesinde yaratılıacaktır.Cennetin şu an bütün nimetleriyle hazırlanmış biçimde mevcut olduğu görüşünü

savunanlar tarafından ilk olarak, Necm suresinde geçen “Sidretül Müntehada Ki

Cennetü’l Me’va onun yanındadır.” (en-Necm 53/14, 15)ayetleri delil olarak gösterilmektedir. Miraç hadisesi ile de bağlantılı olduğusöylenen bu surede Allah, srâ suresinde de belirttiği(sra 17/1) gibi elçisiMuhammed’e birtakım âyetler göstermeyi murat etmiştir. Cennetin de Necm suresindeifade edildiği gibi gösterilen bu ayetler arasında olduğu belirtilmiştir.

Bu görüşü dile getirenlere göre Hz. Peygamber’in “sidretü’l-münteha” ve onunyanındaki cenneti gördüğü ifade edilmektedir. “Eğer cennet kıyametten önceki birzamanda var olmamış olsaydı Hz. Peygamber’in sidretü’l-müntehanın yanında bulunancenneti gördüğü âyette belirtilmezdi” yorumu yapılmaktadır(bn Kayyım, 2004, 21)

Necm suresinin isrâ ve miraçla bir ilgisinin bulunmadığı, çünkü bu surenin isrâolayından çok önce indiği belirtilerek âyette geçen “sidretü’l-münteha” terkibinin Hz.

Peygamber’e vahyin geldiği yerde bulunan ağaçlardan “uzakta bulunan bir ağaç”olduğu ve sidre ile ilgili olağanüstü bilgiler ihtiva eden rivayetlerin hiç birinin güvenilirve sağlam rivayetler olmadığı ifade edilmiştir. (Ateş, 1991: IX, 110, 111) “O a ğ acın

  yanında durulacak cennet vardır .” ayetinde geçen cennet kelimesi de ya sidre ilebirlikte başka ağaçların da bulunduğu bir bahçe veya Cebrail’i orada gördüğü sıradaPeygamber’e cennetin de gösterildiği biçiminde iki türlü yorumlanmıştır(Ateş, 1991:IX, 110, 111).

Cennetin zaman dışı yaratıldığını ve şu an mevcut olduğunu savunanların birdiğer delili ise cennetin muttakiler için hazırlandığını bildiren(Âl-i mran, 3/133; el-Hadîd 57/21)âyetlerde geçen “uiddet ” lafzıdır. Bu lafzın “hazırlanacak” veya“hazırlayacağım” kelimeleri gibi gelecek zaman ifade etmediği, bilakis meçhul mazisığasında bir fiil olup “hazırlanmıştır” anlamında olduğu, dolayısıyla cennetin şu anmevcut olduğu ileri sürülmektedir(Kara, 2002, 82)

Râzi de “uiddet” sözü geçmişten haber veren bir ifâdedir. Dolayısıyla o şeyinvarlık âlemine girmiş olması ve var olması gerekir” (er-Râzî, tsz: IX, 7.)yorumunuyapmaktadır. Gazali ise, “uiddet ” kelimesini hiçbir te’vile başvurmadan hakiki manadaanlamanın vacip olduğunu belirterek cennetin şu an var olduğunu ileri sürmektedir.(Gazali, 1989, I, 296)

Cennetin kıyamet öncesi var olduğunu ispat için verilen bu örnek bize pek tutarlıgelmemektedir. Çünkü Kur’an-ı Kerim’de gelecekte kesin olarak olacak bazı olaylarında aynı meçhul mâzi sığasıyla verildiği örneklerle karşılaşmaktayız. Örneğin aşağıdakiayetlerde, henüz sûra üflenmemişken, “üflendi” anlamında mazi fiil kullanılmıştır:

“Sûra üflendi; işte bu o tehdîdin gerçekleşmesi günüdür.” ( Kâf 50/20)“Sura üflendi; göklerde ve yerde olanlar düşüp bayıldılar.” (ez-Zümer 39/68)

Şimdi yukarıdaki değerlendirmeleri dikkate alarak bu örneklerde vurgulananolayların geçmişte gerçekleşmiş olduğunu iddia edebilir miyiz?

Örnek olarak verilen ayetlerde de görüldüğü gibi gelecekte olacak olaylar meçhulmâzi sığası ile ifâde edilmiştir. Benzer kullanımlar Kur’an’da pek çoktur. Bukullanımlar Kur’an’ın üslup özelliğidir. Bu kullanımlara bakarak cennetin kıyametöncesi var olduğu tezini meçhul mâzi sığası kullanımına dayandırmak pek tutarlıgözükmemektedir.

Cennetin şu an mevcut olduğunu savunanların bu görüşlerini dayandırdıkları

üçüncü delilleri ise, Hz. Âdem ile eşi Havva’nın kısa bir süre -kaldı ki bu süre de insaniçin gayb alanına ait bir bilgidir- iskân edildikleri cennetle alâkalı âyetlerdir.

Page 42: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 42/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

35

Kur’an’da Hz Âdem ile eşinin kısa bir süre iskan edildikten sonra çıkartıldıklarıcenneti ifâde eden bilgi altı yerde geçmektedir. ( el-Bakara 2/35)

Bunlardan ilki Bakara suresinde geçmektedir:

“ Biz, ‘Ey Âdem! Sen e şin ile birlikte cennete yerle ş; orada ikiniz de diledi ğ inizgibi bol bol yeyin. Ama  şu a ğ aca asla yakla şmayın ki kendilerine yazık edenlerdenolmayasınız!’ demi ştik ” (el-Bakara 2/35)

Bu âyeti müfessir Taberî (ö.310/923), “Şeytan cennetten Âdem’e secdeetmemesinden ve tekebbüründen dolayı çıkarıldı, eğer cennet yaratılmış olmasaydı,olmayan bir şeyden dışarı çıkarılmak mümkün olmazdı” şeklinde yorumlayarakcennetin şu an mevcut olduğu görüşünü desteklemektedir. (et-Taberî, 2002: VIII, 179)

Cennetin henüz yaratılmadığı, dolayısı ile şu an mevcut olmadığı görüşünü savunan bilginler ise bu iddialarını şu ayetlere dayandırmaktadırlar.

“O ahiret yurdunu yeryüzünde kibirlenmeyen ve fesat çıkarmayanlar için yaratırız.” (el-Kasas 28/83).5 

“...O’nun yüzü (zatı)ndan ba şka her  şey yok olacaktır.” (Kasas 28/88)Bu görüş sahipleri, “Allahtan başka her şey yok olacaksa cennet ve cehennem de

bu her şeyin içerisine girmektedir. Dolayısıyla Yüce yaratıcı yok olacak bir şeyi nedenönceden yaratsın?” yorumunu yapmaktadırlar. ( Taftazânî, 1999, 259)

Cennetin ve sakinlerinin ebediliği değişik ayetlerde “Cennetu’l-Huld, (el-Furkan25/15) Halidine fiha ebeden, (Bkz: en-Nisâ 4/57, 122; el-Mâide 5/119; et-Tevbe 9/22,100; et-Teğabun, 64/9; et-Talâk, 65/11; el-Beyine, 98/8) ükülüha daimun” (er-Ra’d13/35) ibareleri ile belirtilmektedir. “...O’nun yüzü (zatı)ndan başka her şey yokolacaktır” ayetinin ışığında Kur’an’ın değişik ayetlerinde pek çok defa geçen buibareler değerlendiğinde cennetin ve sakinlerinin ebediliği, meyvelerinin sürekliliğiancak kıyamet sonrası cennet ve cehennemin yaratılmışlığı fikrinin kabulü ile mümkünolmaktadır.

Yukarıdaki değerlendirmeler sonucunda ulaştığımız netice şu dur: Cennetinkıyamet öncesi veya kıyamet sonrası varlığı iman sınırları içinde bir konu olup imanında subjektif bir kanaat olduğu düşünülürse şu an yani kıyamet öncesi varlığına inananinsan için cennet vardır, inanmayan için ise kıyamet öncesi cennet yoktur. Cennet, budünyada inanan ve güzel davranışlarda bulunan insanlar için bu tutumlarına karşılık birödül olduğundan hareketle kıyamet sonrası hesaplaşma neticesinde Yüce Yaratıcıtarafından kullarına verilecektir. Kıyamet öncesi cennetin var olup olmadığı hususuKur’an’ın vermek istediği mesaj değil, o güzide yurdun yeryüzünde faydalı işler yapıpAllah’ın rızasını kazanan insanlar için hazırlanacaktır.

5.2.  Kur’an’da Cennetin simleri

Kur’an’da Salihlere ahirette ödül olarak verilecek ebedi mutluluk yurdunun pekçok isimleri zikredilmiştir. Bu isimler cennetin tamamını ifade eden isimler olduğu gibionun bir bölümünü anlatan sıfat isimler de olmaktadır. Bu isimleri tek tek inceleyelim.

5 Bu âyette geçen “ce’ale” fiilini S. Ateş ve S. Akdemir “vermek” kökünden hareketle “veririz”“vereceğiz” şeklinde tercüme etmişlerdir. Biz ise verme eyleminin ahirette gerçekleşecek olmasındanyola çıkarak “ce’ale” fiilinin anlam örgüsü içinde de bulunan “yaratma” manasını tercih ettik (Bkz.: el-Fîruzabâdî, 1987, 1262).

Page 43: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 43/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

36

5.2.1.  Cennet

Cennet, Allah’ın emir ve yasaklarına saygılı olan ve O’na karşı kulluk bilincinidaima zihninde canlı tutan, yeryüzünde devam eden iyilik ve kötülüğün mücadelesindedaima iyilikten yana tavır alan insanlar için âhirette ödül olmak üzere Yüce Yaratıcıtarafından hazırlanan sonsuz mutluluk yurdunu, içindeki bütün “mekân ve imkânları”kapsayacak şekilde ifade etmek üzere Kur’an’da, hadislerde ve slâm dinini anlataneserlerde en çok kullanılan bir terimdir. slamî literatürde sonsuz âhiret yurdundakiebedî mutluluk ile ilgili vaatlerin, özendirici anlatım ve betimlemelerin genellikle“cennet” adı etrafında yoğunlaştığı görülmektedir. Edebiyat ve dil alanındaki eserlerdede daha çok bu kelimeye yer verilmektedir. Kur’an’da mutluluk yurdunu ifade edendiğer isimler tekil olarak geçtiği halde cennet kelimesi çok sayıdaki ayette “Cennât ”şeklinde çoğul olarak zikredilmektedir. Bu incelik ise bize bu kelimenin saadet

yurdunun belli bir bölümünü değil, tamamını ifade ettiğini göstermektedir. (Topaloğlu,1993:VII, 376)

5.2.2.  Dâru’l-Âhire

“Dâr” kelimesi sözlükte “ev, yurt, konak, saray, arsa ve binaların bulunduğumahalle ve vatan” anlamlarına geldiği (bn Manzur, 1994: VI, 298–299)gibi, “etrafısınırlarla çevrilmiş, mükemmel bir şekilde korunmuş, yaşamaya elverişli bir yer”(Yazır, tsz: I, 423) anlamında da kullanılmaktadır. “Ahiret” ise, “son” anlamını ifadeetmektedir. Buna göre, “Dâru’l-Ahire” terkibi varılacak “son yurt” demek olur.

“Son yurt” şeklindeki salt anlamı düşünüldüğünde bu terkip hem cenneti hem decehennemi kapsamaktadır. Buna göre, ahirette varılacak “son yurt” inananlar içincenneti, kâfir için ise cehennemi ifade etmektedir. Kur’an-ı Kerim incelendiğinde“ahiret” kelimesinin, günahkârlar için mahrumiyeti ve cezayı ifade ettiği, dünya ilekarşılaştırıldığında onun daha hayırlı olduğu ve mümin için olumlu manada olmak üzereher iki anlamda da kullanıldığı görülür (Abdül Baki, 1998, 28–30). Ancak “dâru’l-âhire” terkibi yalnız müminler için ve olumlu anlamda kullanılmaktadır. Dolaysıyla,lafzî anlamı itibariyle hem cenneti hem de cehennemi kapsamakla birlikte, Kur’anliteratüründe bu ifade sadece cennet için kullanılan bir isim/sıfattır.

Kur’an’ı Kerim’de “dâru’l-âhire” tamlaması dokuz yerde geçmektedir. (el-Bakara 2/94; el-En’am 6/32; el-A’râf 7/169; Yusuf 21/109; en-Nahl 16/30; el-Kasas28/77, 83; el-Ankebut 29/64; el-Ahzâb 33/29)Bunların dördünde “dâru’l-ahire”ninmüttakiler için daha hayırlı olacağı(el-Enam 6/32; el- el-A’râf 7/169; Yusuf 12/109; en-Nahl 16/30), bir yerde de yeryüzünde böbürlenmek ve bozgunluk etmek istemeyenlereverileceği” (el-Kasas 28/77, 83) ifade edilmektedir. Bir başka yerde ise bu terkibin şuşekilde açıklaması yapılmaktadır:

“Bu dünya hayatı oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Ahiret yurdu, işteasıl hayat (kalıcı yaşanacak yer) orasıdır.” (el-Ankebut 29/64)

Bu ayette dünya hayatıyla ahiretin karşılaştırılması yapılarak, “dârü’l-âhire”ninzevkle yaşanılacak bir yer olduğu açıklanmakta ve ona teşvik edilmektedir.

Başka bir ayette ise “dârü’l-âhire”nin muhsinler için büyük bir ödül olduğu ifadeedilmektedir. ( el-Ahzab 33/29) Ahiretteki ödülün cennet ve onun nimetleri olduğu ise

Kur’an’ın değişik ayetlerinde vurgulanmaktadır.“Dârü’l-âhire” kavramının geçtiği bir diğer ayette ise, Yahudi ve Hıristiyanların

Page 44: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 44/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

37

“dârü’l-ahire” (ahiret yurdu)nin yalnız kendilerine ait olduğunu ileri sürdükleri ifadeedilmektedir. (el-Bakara 2/94)

Bu kullanımlardan anlaşıldığı üzere, “dârü’l-ahire” terkibi, ahiret hayatının

olumlu kısmını ifade etmekte ve oranın inanç açısından olumlu vasıflara sahip olaninsanlar için olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumun doğal bir sonucu olarak, “dârü’l-âhire”nin cenneti ifade ettiği açıktır.

Nitekim Râzî ö.606/1209), Kurtubî (ö.671/1272), Mahallî (ö.864/1459), Âlûsî (ö.1270/1854), Sâbûni, bu terkibi cennet kavramıyla tefsir etmişler, Elmalılı ise “dar-ıahiret saadeti” anlamını vermiştir(er-Râzî, tsz: III, 191; el-Kurtubî, 1994: II, 37; el-Mahalli, tsz: I, 14; Âlûsî, 2000: I, 327; es-Sâbûnî, tsz: I, 80; Yazır, tsz: I, 423).

bn Atiyye ise bu kavramı, “nimetlerin, hazların ve her türlü hayırlarınkendisinde bulunduğu ahiret yurdu” olarak açıklamıştır. ( bn.Atiyye, 2001: I, 181)

“Dâru’l-âhire” terkibinin Kur’an’da yer aldığı âyetlerin bağlamlarınıincelediğimizde bu kavramın cenneti ifade ettiği rahatlıkla görülmektedir. Bu âyetlerde

âhirette kâfirlerin karşılaşacakları acı durumlar ortaya konulduktan sonra sahnedeğiştirilerek dünyada güzel işler yapanlara karşılık olarak güzelliklerin verileceği“ahiret yurdu”nun daha hayırlı olacağı belirtilmektedir. (Nahl 16/30)

Ehli kitaptan Yahudilerin nankörlükleri, iyilikleri hep kendilerinden bilmeleri ve“ahiret yurdu”nu kendi tekellerinde görmeleri vurgulanmaktadır. (el-A’râf 7/169)

Yusuf kıssasının bitiminde müşriklerin geçmiş milletlerin başlarına gelenfelaketlerden ders almaları gerektiği belirtilmekte ve Allah’a saygılı (muttaki) olanlariçin “ahiret yurdu”nun daha hayırlı olduğu ifade edilmektedir. (Yusuf 12/109) Odiyarın dünya hayatı ile karşılaştırılması(El-En’âm 6/32) hep “dâru’l-âhire” terkibiyleifade edilmektedir. Bütün bu kullanımlar buranın cennet olduğu ve bu terkibin de bucennetin ismi olduğu sonucunu doğurmaktadır.

Kur’an-ı Kerim’de bu yurdun müminler tarafından arzu edilen bir yurt olduğuvurgulanarak (el-Kasas 28/77), ahiret yurduna bozgunculuk yapmayan, büyüklüktaslamayan, ahlaki erdeme sahip olan, güzel davranan, muhsin ve muttaki kişileringirecekleri ifade edilmektedir(el-Kasas 28/77-83; el-Ahzab 33/29)

Bunların dışında “dâru’l-âhire”nin mahiyetine dair bir içerikten sözedilmemektedir.

Sonuç olarak “dâru’l-âhire”, müfessirlerin ekserisinin de açıkladıkları gibi cennetanlamına gelmekte olup, cennetin isimlerinden bir isimdir.

5.2.3.  Cennetü’l-Huld

“Cennet” ve “huld” kelimelerinden oluşan ve “ebedîlik cenneti” anlamına gelenbu terkip, cennetin sonsuzluğunu ifade etmek üzere cennete isim olmuştur. Cennetinkendisinin, nimetlerinin ebedî olarak devam edeceğini ve sakinlerinin orada sonsuzakadar yaşayacağını ifade etmektedir. Bu terkip Kur’an-ı Kerim’de yalnızca bir ayettegeçmektedir. 

“De ki; bu mu iyi yoksa (Allah’ın azabından) korunanlara vaat edilen ebedî cennet (cennetü’l-huld) mi? Orası onlar için bir mükâfat ve gidilecek yerdir.” (el-Furkân 25/15)

Bekir Topaloğlu ayette geçen “Cennetü’l-huld” kavramının, cennetin bir ismiolmayıp, onun bir sıfatı olabileceğini belirtmektedir. (Topaloğlu, 1993b: VII, 376)

Ancak cennetin isimleri de zaten onun bir özelliğini öne çıkararak cennete isimolmaktadırlar. Bu nedenle cennetin, nimetlerinin ve sakinlerinin ebediliğini

Page 45: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 45/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

38

vurgulayarak cennete isim olması kuvvetle muhtemeldir.Âyetin siyak ve sibâkında cehennemliklerden söz edilir ve onların bazı söz ve

davranışları eleştirilir. Ortada bulunan bu âyet mukâyese amaçlı olarak zikredilir. Bu

cennetin muttakilere vaat edildiği ve orada istedikleri şeyleri bulacakları ve orada ebedî kalacakları bunun da yüce Allah’ın bir vadi olduğu belirtilmektedir. (el-Furkân 25/15,16)

5.2.4.  Dâru’s-Selâm

Daha önce de ibelirtildiği üzere, “Ev, yurt, konak, saray, arsa ve binalarınbulunduğu mahalle ve vatan” ( bn Manzur, 1994: VI, 298–299) anlamındaki “dâr”kelimesiyle, “görünen ve görülmeyen felâketlerden ve hoşa gitmeyen durumlardankorunmuş olma ( er-Râğıb, 1986, 350.)” halini ifade eden “selâm” kelimesininoluşturduğu bir terkip olan “dâru’s-selâm”, “huzur ve güven yeri” anlamına

gelmektedir. Hiçbir olumsuzluğun yaşanmayacağı bir mekân olması bakımından cennetiifade eden bir isim olarak Kur’an-ı Kerim’de iki yerde geçmektedir:

“Onlar için Rab’leri katında dâru’s-selâm vardır. Yaptıkları güzel i şlerden dolayıO, onların dostudur.” (el-En'âm 6/127)

“ Allah dâru’s-selâm’a ça ğ ırıyor.” (Yunus 10/25)Taberî, dâru’s-selâm kavramını, “Allah’ın dünyada kendilerini zâtı hakkında

sınadığı veli kulları için âhirette bir ödül olmak üzere hazırladığı Allah’ın evi olancennettir.” (et-Taberî, 2002: VIII, 44)şeklinde açıklamaktadır. Zemahşerî (ö.538/1143)ise, “Her türlü âfât ve kederin bulunmadığı Allah’ın yurdu yani cennet” tanımlamasınıyapmaktadır. (ez-Zemahşerî, 2003: II, 61)

Ebû Hayyan “Ka’be için nasıl Beytullah denildi ise cennet için de “Dâru’s-Selâm” denilmiştir” ( Ebû Hayyân, 1992: IV, 643)derken, Ebu’s-Suud (ö.938/1574) isekavramı “Allah’ı zikredenler için esenlik yurdu yani cennet” şeklinde yorumlamıştır.(Ebu’s-Suud, 1999: VI, 442)

“Esenlik yurdu veya barış yurdu” anlamına gelen “dâru’s-selâm” terkibinincennete ad olması hususunda iki görüş ileri sürülmüştür.

Birincisi, “dâru’s-selâm” terkibindeki “selam” sözcüğünün “selâmet vekurtuluş” anlamları dikkate alınarak cennetin her türlü felaket, belâ, musibet, yok olma,fakirlik, hastalık, düşkünlük vb. hoş olmayan olgulardan uzak olmasından hareketle,ona “esenlik/selâmet yurdu” denilmiştir. Buna göre, dünyada bir hikmete binaen insanamusallat olan felâket ve belâlar ile istenmeyen olaylardan gerçek anlamıyla kurtuluş ancak cennette mümkün olacaktır(er-Râğıb, 1986, 350; er-Râzî, tsz: XIII, 189) .

kincisi ise, selâm isminin Allah’ın güzel isimlerinden bir isim, cennetin deO’nun bir yurdu olmasından dolayı “Dâru’s-selâm” adını almış olabileceğigörüşüdür(er-Râzî, tsz: XIII, 64; bn Kayyım, 2004, 89.)

Selam sözcüğünün geçtiği diğer ayetler çerçevesinde, barış ve esenlik yurdu olan“Dâru’s-selâm” ve onu hak eden Allah’ın kulları için Kur’an’da oluşturulan tabloşöyledir:

“Dâru’s-selâm”a giren müminlere melekler “selâm” diyecekler(er-Ra'd 13/24;en-Nahl 16/32), cennetlikler birbirlerine esenlik, dirlik ve afiyet temennisiyle “selâm”diye seslenecekler( brâhim 14/23), orada cennetlikler selâm ile karşılanacaklar(el-Furkan 25/75; ez-Zümer 39/73), oraya girenler orada boş söz değil ancak esenlik/selam

işitecekler(Meryem 19/62; el-Vâkı’a 56/26), birbirlerine orada sağlık ve esenlikdileyecekler(Yunus 10/10; brâhim 14/23) , kısacası hep güzel söz ve hoş bir karşılama

Page 46: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 46/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

39

ile karşılanacaklardır. Bu cennete mümin ve muttaki kullar esenlik, dirlik ve güveniçinde girdirileceklerdir. ( el-Hicr 15/46)

Sonuç olarak, orada hiçbir belâ ve musibetin olmaması ve oraya girenlerin her

türlü âfet, hastalık, fakirlik, ölüm vb. hoş olmayan durumlardan emin olmalarından vecennetin de Allah’ın yurdu olmasından dolayı bu terkip cennete ad olmuştur demekmümkündür.

5.2.5.  Dâru’l-Mukâme

Cennetin isimlerinden biri de “dâru’l-mukâme”dir. Bu terkip “dâr” ve“mukâme” sözcüklerinden oluşmaktadır. Dâr kelimesinin anlamı daha önceaçıklandığından burada sadece “mukâme” sözcüğünün anlamı üzerinde kısacadurulacaktır. “Mukâme”, “bir yere yerleşme” anlamındaki “ekâme” fiilinin ism-i mef’ûlformunun sonuna “ta” eklenmesiyle oluşmuş bir kelimedir. Arap dili morfolojisinde

“mezid fiillerin ism-i zaman, ism-i mekân ve mimli mastarı ism-i meful formunda gelir”(el-stirabâzi, 1985, 186) kuralından hareketle bu kelime, bazen “ikamet”, bazen“ikamet edilecek yer”, bazen de “ikâmet süresi” anlamında olabilmektedir. (el-Fîruzabâdî, 1987, 1487)

Kelimenin bu manalardan hangisine geldiğini ise cümledeki kullanımı tayineder.

“Dâru’l- mukâme” terkibi Kur’an’da yalnız bir yerde geçmektedir:“O (Rab) ki lütfuyla bizi durulacak yurda (dâru’l-mukâmeye) yerle ştirdi. Orada

bize ne bir yorgunluk dokunur ve ne de orada bize bir usanç dokunur.” (Fâtır 35/35)el-Ferrâ Meâni’l-Kur’ân adlı eserinde “el-mukâme” kelimesine ikâmetgâh

anlamında “oturulacak yer” anlamını vermiştir. (el-Ferrâ, 1972: II, 370; er-Râğıb, 1986 ,630-631)Buna göre kelimeye, sözlük anlamına da uygun olarak “ikamet yeri” veya“ekâme” fiilinin anlam örgüsünde bulunan süreklilik anlamından ve ayette ifade edildiğigibi orada yorgunluk, usanç ve bıkkınlığın bulunmayışından hareketle “daimi ikametyeri” de diyebiliriz. Çünkü yorgunluk, bıkkınlık ve usanç bir şeyin devamlı olmasınabağlıdır. Nitekim bn Kesir (ö.774/1372) bu terkibi “cennetü’l ikâme” (bn Kesir, tsz:VI, 536), Elmalılı ise, “Dar-ı kamet, ikametgah, vatan-ı ikamet, kalınacak yurt” olarakaçıklamıştır (bn Kesir, tsz: VI, 536).

Alûsî de “kendisinden ebediyen ayrılmadan ikamet edilecek yurt olan cennettir”şeklinde yorumlamıştır. (Âlûsi, 2000:XXII, 199)

“Dâru’l-Mukâme” tamlaması, “cennete girenlerin Allah’a hamd ve şükürsırasında bulundukları mekân için kullanacakları bir tabir olmalıdır” biçiminde deaçıklanmıştır. (Topaloğlu, 1993b:VII, 377)

Sonuç olarak, cenneti ifade eden bu terkibin yukarıdaki açıklamalar ve görüşlerde dikkate alınarak cennetin bir diğer adı olduğunu söyleyebiliriz. Zirâ terkibin geçtiğiayetten de anlaşılacağı üzere sürekli ikamet edilecek yurt olan “dâru’l-mukâme”,sakinleri için gam ve tasanın bulunmaması, yorgunluk ve bıkkınlığın olmaması özelliğiile anlatılmaktadır. (Fâtır 35/34, 35)

5.2.6.  el-Hüsnâ

Cennetin Kur’an’da zikredilen isimlerinden biri de “el-Hüsnâ”dır. Hüsnâ,

kelimesi sözlükte iyilik, güzel sonuç(el-Fîruzabâdî, 1987, 1535), daha güzel, daha iyi,en güzel, en iyi(el-Fîruzabâdî,1987: 1535, bn Manzur,1994:XIII, 115) anlamlarına

Page 47: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 47/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

40

gelmektedir. Ünlü dil bilimci bn Manzûr “el-Hüsnâ” kelimesinin “cennet” anlamınageldiğini belirtmektedir. (Bkz: bn Manzur, 1987:XIII, 115)

Kelimenin cennet anlamında kullanıldığı ayetlerden( en-Nisa 4/95; Yunus 10/16;

Ra’d 13/18; en-Necm 53/31; el-Hadîd 57/10) bir tanesini örnek olarak ele alabiliriz:“Güzel davranı şlara cennet (el-hüsnâ) ve daha fazlası (ziyade) vardır.” (Yunus10/26)

Taberî “el-Hüsna” kelimesinin anlamı hususunda ihtilafları zikrettikten sonra bukelimenin “cennet” anlamına gelebileceğini ifade eder. (et-Taberî, 2002: XI, 138)

Ebû Hayân (ö.754/1353) ise Taberî’nın bu açıklamasına dayanarak el-Hüsnâkelimesinin bütün güzellikleri içeren umum ifade eden bir kelime olduğunu ve cennetanlamı içermediğini belirtir. Ancak Taberî’inin tefsirine baktığımızda onun el-Hüsnakelimesini değil de “ziyâde” kelimesinin umum ifade ettiğini belirttiğini görürüz(Hayyan, 1992: VI, 43; et-Taberî, 2002:XI, 138). Vâhidî (ö.468/1075) ise, el-Hüsna’yıcennet, ziyâde kelimesini ise “Allah’ın yüzüne bakmak olarak yorumlar. (el-Vâhidî,

1995:I, 465)Âlûsî de kelimeyi cennet olarak açıklar. (el-Âlûsî, 2000:XI, 137) bni Kesir de

“el-Hüsnâ” kelimesini “cennet ”, “ziyâde” kelimesini ise “Allah’ın yüzüne bakmak(O’nun cemâlini seyretmek)” olarak ifâde etmektedir. ( bn Kesir, tsz: IV,199)

Elmalılı, âyette geçen “el-Hüsnâ” kelimesini “cennet ”, “ziyâde” kelimesini ise“ma ğ   firet, Rıdvan ve Allah’ın cemâlini mü şahede etmek ” şeklinde yorumlamıştır.(Yazır, tsz: IV, 1704)

Bekir Topaloğlu ise “hüsnâ kelimesinin cennet anlamına geldiği müfessirlerinbüyük çoğunluğu tarafından kabul edilmiştir” diyerek, “el-Hüsnâ kelimesine yukarıdazikredilen âyetin dışında yer aldığı  on ayette de bu manayı vermek mümkündür”değerlendirmesini yapmaktadır. (Topaloğlu, 1993b: VII, 377)

el-Hüsnâ kelimesi Kur’an’da cennet anlamına geldiği yerlerde şu özellikleri ile önplana çıkmaktadır:

Cennetliklerin orada yüzlerine hiçbir şekilde bir kara bulaşmayacak, hor ve hakirgörülmeyecekler ve orada ebedi kalacaklardır. (Yunus 10/26; Necm 53/31)

Hüsnâ cennetini hak edenler cehennemden uzaklaştırılacaklar, orada cehenneminuğultu ve hışırtısını duymayacaklar, ebedi olarak canlarının çektiği nimetlerdenyararlanacaklar, en büyük korku onları endişelendirmeyecek ve melekler oradakendilerini, “i şte, bu size vaat edilen gününüzdür ” diyerek karşılayacaktır. (el-Enbiya21/101–103)

Yine Kur’an’a göre bu cennet, inanıp din uğruna gayret edenlere söz verilmiş olup(en-Nisâ 4/95; el-Hadîd 57/10), oraya Rablerinin çağrılarına icabet edenlerkonulacak(er-Ra’d 13/18), inanıp iyi işler yapanlara bu cennet ödül olarak verilecek(el-Kehf 18/88), güzel davrananlar oraya gireceklerdir. (Yunus 10/26; en-Necm 53/31)

Sonuç olarak, “el-hüsnâ” sözcüğünün yukarıdaki değerlendirmelerin ışığında bazıâyetlerde cennet anlamında ve ona işaret eden bir isim olduğunu söyleyebiliriz.

5.2.7.  Makâmun Emîn

Cennetin Kur’an’da zikredilen adlarından bir diğeri de “makâmun emîn”dir.Burada ifade edilen “makâm” kelimesini Râğıb el-Müfredât isimli eserinde “Kendisindekarar kılınan ve sürekli ikamet edilen yer ” olarak açıklamıştır. (er-Râğıb, 1986: 630–31)

“Emîn” ise korkunun yok olması ve kişinin güvende olması, (er-Râğıb, 1986: 30)her türlü bela ve musibetten güvende olma halidir. (el-Fîruzabâdî, 1987: 1518)

Page 48: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 48/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

41

Buna göre “makâmun emîn”, “güvenilir yer, emniyetli mekan” anlamlarınagelmektedir. Cennet her türlü musibet, afet ve hoş olmayan davranışların olmadığı,kendisinde ölüm, hastalık gibi maddi afetlerle üzüntü, keder, bıkkınlık, bunalım gibi

manevi olumsuzlukların bulunmadığı bir mekândır. (bn Kayyım, 2004: 134; el-Âlûsî,2000: XXV, 134)Bu sebeple, bu ismi almıştır denilebilir.Cennetin bu ismi, Kur’an’da yalnız bir yerde zikredilmektedir.“Muttakiler ise güvenli bir makamdadır, Cennetlerde ve çeşme başlarında, ince

ipekten ve parlak atlastan giysiler giyerek karşılıklı otururlar.” (ed-Duhân 44/51–53)Bekir Topaloğlu’na göre, “makâmun emîn” ifadesinin zikredildiği ayeti takip

eden “Cennetlerde ve çe şme ba şlarında” ayetinden “makâmun emîn” ile kastedilenincennet olduğu anlaşılmakta ve her iki ayet birbirini tamamladığından “makâmun emin”ifadesinin tek başına cennetin adı olmaması daha isabetlidir. (Topaloğlu, 1993b: VII,376)

Kurtubî ise, “Cennetlerde ve çe şme ba şlarında” ifadesinin “makâmun emîn’denbedel” olduğunu açıklamaktadır(el-Kurtubî, 1994: XVI, 149)şeklinde tefsir eder. (et-Taberî, 2002:XIII, 165)

Her ne kadar “makâmun emîn” ifadesi cennet için müstakil bir isim olarak kabuledilmese de, takip eden ayetlerde belirtildiği üzere, “orada bahçeler ve çeşmelerinbulunması, cennetliklerin ince ipek ve parlak atlas kumaştan elbiseler giymeleri, güveniçinde her meyveden yemeleri ve ölümü bir daha tatmayacak olmaları” (ed-Duhân,44/51–56)gibi hususlar hep cenneti anlatan niteliklerdir ve bu nitelikler ayette debelirtildiği üzere “makâmun emîn”de bulunmaktadır. Dolayısıyla “makâmun emin”incennetin isimlerinden bir isim olması mümkündür. Nitekim Taberî bu terkibi “cennet ”bn-i Kesir ve Sâbunî ise “makâmun emin”i “ölmek, açlık, yorgunluk, hastalık, üzüntüçekmek vb. ho ş olmayan olgular ve di ğ er musibet ve afetlerden cennetliklerin eminolacakları bir yer ” olarak tarif ettikten sonra, “o da cennettir ” şeklinde açıklayarak“makâmun emîn”in cennetin bir ismi olduğunu ifade etmişlerdir. ( bn-i Kesir, tsz: VII,246; es-Sâbûnî, tsz: III, 177)

Kur’an’da “makâmun emîn” ifadesinin geçtiği âyetten hemen sonra gelenâyetlerde bu cennetin manzarası bizler için şöyle tasvir edilmektedir:

Cennetliklerin orada bahçelerde ve pınar başlarında olacaklar, orada ince ipek veparlak atlastan elbiseler bulunacak, bu elbiseleri muttakîler giyecekler ve karşılıklıoturacaklar. Cennet sâkinleri orada güven içinde olacaklar. Cennette canlarının çektiğiher meyveyi yiyebilecekler ve onlar için dünyadaki ilk ölümden başka bir ölümolmayacak, yani orada ölümsüzlük olacaktır. (ed-Duhân 44/51–56)

Bu cennete ise muttakiler gireceklerdir. (ed-Duhân 44/51)Sonuç olarak âyetin geçtiği bağlamı ve yukarıdaki açıklamaları da dikkate alarak

“makâmun emîn” terkibinin cennetin isimlerinden bir isim olduğunu söylemekmümkündür.

5.2.8.  Firdevs Cenneti

Firdevs kelimesi aslen Farsça olup, Arapçalaşmış bir sözcüktür. Kelimenin aslınınSüryanice, Yunanca, Rumca veya Habeşçe olduğu görüşünü ileri sürenler devardır(Bkz: Ratrut, 1988, 29–30; Salih, 1998, 37). Kelime lügatte “Her çeşit süs,

güzellik ve nimetlerin tamamını kendisinde bulunduran bostan ve bahçe” ez-Zebîdî  

( ez-Zebîdî, 1994:VIII, 392; brahim, 1986, 680) olarak ifade edilmiştir. Taberî ise Ka’b’dan

Page 49: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 49/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

42

rivayetle, “içinde üzüm bağlarının bulunduğu bahçe” olarak tanımlamaktadır. (et-Taberî, 2002:XVI, 36)Kelime yaşayan tüm dillerde kullanılmaktadır. (Salih, 1998, 37)

Kelime Kur’an-ı Kerim’de iki ayette geçmektedir.

“nanıp iyi işler yapana gelince Firdevs cennetleri de onlara konak olmuştur”. (el-Kehf 18 / 107.)“Onlar Firdevs’e vâris olacaklar, orada ebedî kalacaklardır.” (el-Mü’minûn 23/11)Kur’an-ı Kerim’de Firdevs cennetiyle ilgili yukarıda zikredilen birinci ayetin

bağlamında, kâfirlerin ilâhi mesaj ve Allah’ın elçilerine karşı olumsuz davranış vetutumları karşılığında ceza olarak cehenneme atılacakları vurgulandıktan sonra imanedip iyi işler yapanların da mükâfat olarak Firdevs cennetlerine konulacakları, oradaebedî kalacakları ve oradan ayrılmak istemeyecekleri belirtilmektedir(el-Kehf 18 / 101-108). kinci ayetin öncesinde ise, kurtuluşa eren müminlerin özellikleri sıralanmakta vebu özellikleri yerine getirenlerin Firdevs cennetine varis olacakları ve orada ebediyenkalacakları müjdelenmektedir(el-Mü’minûn 23/1–11)

kici ayetin sonunda ve birinci ayetin peşinden gelen ayette yer alan “orada ebedî kalacaklardır ” ifadesinden yola çıkarak her iki ayette geçen Firdevs kelimelerinin âhiretcennetini ifade ettiğini söyleyebiliriz. Aynı zamanda bu kelime cennetin tamamını ifadeeden bir isim olabileceği gibi onun bir çeşidi, ortası, en yüksek ve en değerli birbölümünün adı da olabilir.

5.2.9.  Me’vâ Cenneti

“Me’vâ” kelimesi sığınılacak, barınılacak, dönülecek yer anlamındadır. (er-Râğıb,1986: 42)

Bu kelime Kur’an’da hem cennet, hem de cehennemi ifade etmek üzerezikredilmektedir. Ancak âhirette mutluluk yurduna isim olmak üzere yalnız iki yerdegeçmektedir.

“  nanan ve iyi i şler yapanlara gelince, yaptıklarına kar  şılık bir a ğ ırlama olarak onlara, barınma cenneltleri (cennâtü’l-me’vâ) vardır.” (es-Secde 32/19)

“ Andolsun O’nu bir kez daha görmü ştü. Sidretü’l-Müntehâ’da, ki barınma cenneti(cennetü’l-me’vâ) onun yanındadır.” (en-Necm 53/13–15) 

“Me’vâ cenneti”nin sakinleri hususunda âlimler çeşitli görüşler ileri sürmüşlerdir.Kimileri oranın, mü’min olan herkesin, kimileri de şehitlerin, bazıları ise meleklerinbarınağı olduğu görüşündedirler. (bn Kayyım, 2004, 130-131; Ratrut, 1988, 26)

Secde suresinde bulunan yukarıdaki ilk ayetin bağlamından yola çıkarak “Me’vâcenneti”ne Allah’ın ayetlerine inananlar ve bu ayetleri duyduklarında secdeyekapananlar, büyüklük taslamadan Rab’lerini övenler, kendilerine verilen rızktan hayıriçin verenler ile inanıp iyi işler yapanların(es-Secde 32/15, 16, 19) gireceklerinisöylemek mümkündür.

Sonuç olarak bu cennetin sakinleri kim olursa olsun bu kelimenin geçtiği ayetlerKur’an bağlamında incelendiğinde kelimenin cennetin isimlerinden bir isim olduğuanlaşılmaktadır.

Naîm Cenneti

“Naîm” cenneti Kur'an-ı Kerim'de on bir ayrı yerde tekrarlanmaktadır. Bunların

ikisinde “cennetü naîm” (el-Vâkı’a 56/89; el-Meâric 70/38), birinde “cennetü’n-naîm” 

(eş-Şuarâ 26/85), sekiz yerde ise “cennâtü'n-naîm” (el-Mâide 5/65; Yûnus 10/9; el-Hacc

Page 50: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 50/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

43

22/56; Lokman 31/8; es-Saffât 37/43; et-Tûr 52/17; el-Vâkı’a 56/12; el-Kalem 68/34)şeklinde cennet kelimesiyle birlikte tamlama olarak, iki yerde de tek başına “naîm”biçiminde geçmektedir(el-nfitar 82/13; el-Mutaffifiyn 83/22)

.“Naîm” kelimesi “bolluk, saadet, mutluluk, refah, huzur, mutlu bir hayat”anlamına gelen nimet  kelimesinden daha kapsamlı bir içeriğe sahiptir.  (el-Fîruzabâdî,1987, 1500-1501)

Naîm, insana mutluluk veren maddî ve manevî bütün güzellikleri ifadeetmektedir. Buna göre cennâtu’n-naîm, ‘mutluluklarla dolu cennetler’ manasına gelir.Naim kelimesinin bir ayette cehennemin isimlerinden olan ‘cahîm’in mukabilindekullanılması(el-nfitâr 82/13) diğer bir ayette de cennetle ilgili tasvirin baş tarafında tekbaşına yer alması(el-Mutaffifîn 83/22)onun cennet isimlerinden biri gibi kabuledilebileceğini göstermektedir. (Topaloğlu: 1993b:VII, 376)

bn Kayyım, “Naim Cenneti”nin içinde bulunan maddi ve manevî bütün nimetleriesas alarak bu nimetlerin cennetlerin hepsinde bulunması nedeniyle onun bir cennetinadı olabileceği gibi cennetlerin tümünün adı da olabileceği değerlendirmesiniyapmaktadır(bn Kayyım, 2004: 133)

Kur’an’ı incelediğimizde “Naîm Cenneti”nin şu özelliklerle anlatıldığını görürüz:Allah’ın samimi kulları için naîm cennetlerinde canlarının çektiği çeşit çeşit bitip

tükenmeyen meyveler bulunmakta, orada bu kullar altından ve çeşitli mücevherlerdenişlenmiş tahtlar ve koltuklar üzerinde karşılıklı oturmakta, sohbet etmekte ve etrafıseyretmektedirler. Hemen önlerinde akan kaynaktan doldurulmuş kadehlerdolaştırılmakta, içenlere lezzet veren ve berrak olan fakat sersemletme ve sarhoş etmeözelliği olmayan bir içki onlara sunulmaktadır. Yanlarında ise eşleri yer almaktadır.Ayrıca naim cennetine giren Salih kullar orada canlarının çektiği etten diledikleri kadaryiyecekler, onlar için kiraz, kökünden tepesine kadar dizilmiş muzlar ve türlü meyvelerolacak, orada onlara hizmet eden hizmetçiler bulunacak ve onlar uzun gölgeler altındafışkıran pınarların olduğu bu cennette zevk içinde yaşayacaklardır. Cennet ehli buradaboş söz ve lakırdı duymayacak onların orada duyacakları söz ancak selam olacaktır. (es-Saffât 37/41–49; et-Tûr 52/18, 19, 20, 22, 23, 24; el-Vâkı’a 56/10–37; el-Mutaffifîn83/22-289

Sonuç olarak, Naim Cennetine inanıp yararlı ve güzel işler yapan(Yunus 10/9; el-Hac 22/56; Lokman 31/8), muhlis(es-Saffât 37/40), sâbık(el-Vâkı’a 56/10) , mukarreb(el-Vâkı’a 56/11, 48), muttaki ( et-Tûr 52/17; el-Kalem 68/34) ve ebrâr(el-nfitar 82/13;el-Mutaffifîn 83/22) olan insanların girecek ve orada ebedî olarak kalacaklardır.(Lokman 31/9) Naim Cenneti’nin Kur’an-ı Kerim’deki kullanımını ve bu ayetlerinbağlamlarını dikkate alarak bu terkibin cennetin bir adı olduğunu söylemekmümkündür.

5.2.10. Adn Cenneti

“Adn” kelimesi, “ikamet etme, kendisinde sürekli ikamet edilen ve ikamette kararkılınıp sebat edilen mekân, yer” ez-Zebîdî  ( ez-Zebîdî, 1994: 18, 370; er-Râğıb, 1986:488)anlamındadır. Bu kelime üzerinde âlimler “cennette bir nehir” veya “köşk”yorumunu yapmışlar, kelimenin aslının Süryanicenden Arapçaya geçtiğini ileri

sürenlere göre ise “bağ” anlamına gelmektedir. (Ratrut, 1988: 65–66 ) Bu görüşlerinkritiğini yapmak konumuzun dışında olduğu için biz burada bunların detayına

Page 51: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 51/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

44

girmeyeceğiz.Kelime, Kur’an-ı Kerim’de on bir kez tekrarlanır ve her ayette “cennet”

kelimesinin çoğulu olan “cennât” ile birlikte “cennâtü adn / adn cennetleri” şeklinde bir

terkip olarak yer alır( Abdulbaki: 1988: 570)Söz konusu ayetlerden ikisini örnek verelim:“Onlar, içlerinden ırmaklar akan adn cennetlerine gireceklerdir. Orada

diledikleri her  şey onların olacaktır. şte Allah müttakileri böyle ödüllendirir.” (en-Nahl16/31)

“Onlar, adn cennetlerine gireceklerdir. Orada altın bilezikler ve incilerlesüsleneceklerdir. Orada elbiseleri ise ipekten olacaktır.” (Fâtır 35/33)

“Adn” kelimesi, cennetin bir bölümünün adı olabileceği gibi, kelimenin kökündebulunan “ikamet, sebat ve devam” anlamı ve Kur’an’da her tekrarlandığı yerde “adncennetleri” şeklinde geçmesi, ayrıca cennetin nimetleri bağlamında zikredilen genelözelliklerinin yaklaşık olarak buralarda da belirtilmesi nedeniyle cennetin tamamının

adı olması da mümkündür. (bn Kayyım, 2004: 131; Topaloğlu,1993b: VII, 376-377)Adn cennetleri, içlerinde güzel meskenlerin olması(et-Tevbe 9/72; es-Saff 61/12)

içlerinden ırmakların akması(en-Nahl 16/31; el-Kehf 18/31; Taha 20/76; el-Beyyine98/8), oradakilerin her isteğinin karşılanması(en-Nahl 16/31)oraya girenlerin altınbileziklerle süslenmeleri, ince ipekten yeşil giysiler giymeleri, koltuklarınakurulmaları(el-Kehf 18/319), giysilerinin ipek olması, takılarının inci altın bilezikolması, orada gam ve tasanın bulunmaması(Fâtır 35/33–34), kapılarının cennetliklereaçık olması, oradakilerin koltuklarına kurularak birçok meyve içki istemeleri,yanlarında ise bakışlarını sadece kendilerine diken yaşıt dilberlerin olması ve burızıkların ebedi olması(Sad 38/50–54)özellikleri ile anlatılmıştır.

Yine bu cennetin müttakiler için hazırlanmış olduğu ve orada sadece barış veesenliğin oluşu, sabah akşam rızıklarının hazır oluşu ve bu cennetin Allah tarafındankullarına gıyaben vaat edilmiş olması, (Meryem 19/61–63) oranın günahlardanarınanlara tahsis edilmesi(Taha 20/76), cennetlik olanların iyi olan baba, eş veçocuklarıyla beraber bu cennetlere girmesi, meleklerin her kapıdan kendilerininyanlarına varmaları ve onlara selam verip kutlamaları(Taha 20/76) ve cennetliklerinburada ebedi olarak kalmaları(Taha 20/76; el-Beyyine 98/8)bu cennetlerin özellikleri

arasında yer almaktadır.Cennet, ele aldığımız bu isimlerin dışında, dârul-muttekîn(en-Nahl 16/30.),

âkibetü’d-dâr( el-En’am 6/135; el-Kasas 28/37) ukbetu’d-dâr(er-Ra’d 13/22, 24, 42)terkipleri ile ğurfe(el-Furkan 25/75; el-Ankebut 29/58; es-Sebe 34/27; ez-Zümer

39/20.), fevz(en-Nebe’ 78/31), rahmet( el-Enbiyâ 21/75, 86; en-Neml 27/19; el-Feth48/25; el-nsan 76/31.), rızık(el-Enfâl 8/4, 74; el-Hac 22/50; es-Sebe 34/4), ecir(Âl-imrân 3/172, 179; el-Mâide 5/9; Hud 11/11; Fâtır 35/7)kelimeleriyle denitelendirilmiştir. Bunlar, Kur’an-ı Kerimde geçtiği ayetlerde cennetin bir özelliğiniveya bir bölümünü ifade eder biçimde kullanıldığı gibi, cennet adının yerine tek başınada kullanılmıştır.

Bunların dışında bazılarınca isim olarak kabul edilen fakat incelememizneticesinde cennete isim olması zor gözüken, daha çok cenneti bir yönüyle niteleyenkelime ve terkipler de vardır. Bu kelime ve terkipler ise el-hayevân, kadem-i sıdk  veilliyyûndur. Bunları da kısaca inceleyelim.

Page 52: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 52/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

45

5.2.11. el-Hayevân

“Dirilik, gerçeklik, süreklilik” manalarına gelen (er-Râğıb, 198: 197) “el-hayevân” kelimesi cenneti nitelemek üzere sadece bir ayette geçer:“ Bu dünya hayatı e ğ lence ve oyundan ba şka bir  şey de ğ ildir. Ahiret yurdu, i şte

asıl hayat (el-hayevân) odur. Ke şke bilselerdi” (el-Ankebût 29/64).Temel anlamı itibariyle “el-hayevan” kelimesi sadece cenneti değil, aynı zamanda

cehennemi de içine alacak kapsamdadır. Çünkü âhiret hayatının bir diğer gerçeği olancehennem de kelimenin anlam alanı içinde bulunan özelliklere sahiptir. Nitekim ayetinbağlamı dikkate alınıp öncesi ve sonrasına bakıldığında müşriklerden bahsedildiğigörülecektir (Bkz: el-Ankebût 29/6–64, 65–68).

Buna göre, “el-hayevân” ifadesinin geçtiği ayetin bağlamını da dikkate alarakşöyle bir yorum yapmak mümkündür: “Bu dünya hayatı oyun ve eğlenceden, geçici

olmaktan ibarettir. Geçici olan bu hayata ehemmiyet vermeyin. Ey müşrikler!Bitmeyeceğini sandığınız bu hayat son bulacaktır. Asıl sürekli hayat başlayacaktır.Orada ebedi olarak kalacaksınız. Bana inanıp şirkten vazgeçmezseniz, “hayevân / ebedi,sürekli” olma özelliği olan cehennemde kalacaksınız.”

Ancak, söz konusu ayette geçen “el-hayevân” kelimesi, kendinden hemen öncegelen “dâru’l-âhire” terkibini açıklamaktadır:

“Dâru’l-ahire” terkibinin Kur’an’daki diğer kullanımlarına baktığımızda hepolumlu anlamda olduğunu görürüz (el-Bakara 2/94; el-Enam 6/32; el-A’râf 7/169;Yusuf 12/109; el-Kasas 28/77–83; el-Ahzab 33/29; en-Nahl 16/30). Bu nedenle, olumlubir ifade olan ve cenneti ifade eden “dâru’l-âhire” ifadesini açıklayan “el-hayevân”kelimesinin de cennet için kullanılmış olması daha anlamlı gözükmektedir. Ancak bukelime, bir isim olarak değil de, kendinden önce gelen ismin delalet ettiği yer olancennetin niteliğini ifade etmektedir. Cennet anlamında iki terkibin ard arda gelmesiKur’an’ın eşsiz belagatine uygun düşmez. Bu nedenle cennetin başlı başına bir ismideğildir. Ancak bn Kayyım bu âyetten yola çıkarak el-hayevân kelimesinin cennetinisimlerinden bir isim olduğunu ileri sürmektedir (bn Kayyım, 2004: 132).

Sonuç olarak, “el-hayevân” terkibi yukarıda da izah etmeye çalıştığımız gibicennetin bir ismi olmayıp onun bir özelliğini anlatan bir terimdir.

5.2.12. Mak’ad-i Sıdk

Oturulacak yer anlamına (el-Fîruzabâdî, 1987: 398) gelen “mak’ad” kelimesiyledoğru söz ve fiil anlamına (el-Fîruzabâdî, 1987: 1162) gelen “sıdk” kelimelerindenoluşan bu terkibe Elmalılı, “sıdk meclisi, doğruluk durağı ve sadâkat sandalyesi”manasını vermiştir (Yazır, tsz: VII, 4656). Bu terkip Kur’an-ı Kerim’de bir yerdegeçmektedir.

“  Muttakîler, cennetlerde ve ırmak ba şlarındadırlar. Onlar güçlü bir Pâdi şâhınhuzurunda do ğ ruluk meclisindedirler (mak’ad-i sıdktadırlar)” (el-Kamer 54/54 -55).

“Mak’ad-i sıdk” terkibini bn Kayyım cennetin isimlerinden kabul etmektedir (bnKayyım, 2004: 93).Ancak Topaloğlu bir önceki ayette muttakilerin cennette olacağıifade edildiği için bu terkibin onu niteleyen bir tabir olabileceğini, dolayısıyla cennetinbir ismi olamayacağını belirtmektedir (Topaloğlu, 1993b: VII, 377).

Page 53: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 53/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

46

5.2.13. lliyyûn

“Yücelik, yükseklik ve şeref” anlamlarına gelen (Topaloğlu, 1993b: VII, 377)“illiyyûn” kelimesi Kur’an’da birbirini takip eden iki ayette geçmektedir:“  Hayır, iyilerin yazısı illiyyûndadır .    lliyyûnun ne oldu ğ unu sen nereden

bileceksin? O yazılmı ş bir kitaptır ” (el-Mutaffifîn 83/18, 19).Bu kelimenin de cennetin isimlerinden olduğunu kabul edenler vardır (bn

Kayyım, 2004: 93). Bazı müfessirler muhtemelen cennetin yükseklerde bulunduğugenel telakkisine dayanarak “illiyyûn” kelimesini, cennetin isimlerinden biri olarakkabul etmişlerdir. Ancak Taberi’nin de belirttiği gibi (et-Taberî  , 2002: XXX, 65–66),yükseklikler manasına gelen illiyyûnun cennetten ibaret olduğunu söylemek için eldegüçlü bir delil mevcut değildir. Nitekim ilgili ayetin devamında “illiyyûn”, “gözdemeleklerin müşahede ettiği yazılmış kitap” şeklinde açıklanmıştır (Topaloğlu, 1993b:

VII, 377) . Dolayısıyla bu kelimenin, mümin olanların kayıtlarının tutulduğu bir kitabınismi olması ihtimali daha kuvvetlidir.

5.3.  Cennetin Sayısı

Cennet, içerdiği her türlü bağ, bahçe, mesken, köşkler ile yiyecek, içecek ve hertürlü konforun, maddî ve manevî lezzet ve hazların bulunduğu yeri ifade eden kapsamlıbir isimdir. Bu mekânda gerçekten insanın hayal dünyasının sınırlarının bile çokötesinde nimetler vardır. Bu gerçeği Kur’an, “Yaptıklarına kar  şılık olarak onlar için negözler aydınlatıcı nimetler saklandı ğ ını hiç kimse bilemez.” (es-Secde 32/17) şeklindeaçıklamaktadır. Yani cennette müminler için ödül olarak hazırlanan nimetlerin hemniteliği hem de niceliği akla hayale sığmayacak kadar çoktur. nsan aklının vemuhayyilesinin onu gerçek şekliyle kavramasının mümkün olamayacağıvurgulanmaktadır. Ancak buna rağmen müminleri özendirmek için o cennetlerinnimetleri hakkında Kur’an bir takım ipuçları vermektedir. Cennetteki nimetlerden sözederken de muhatabın anlayacağı biçimde ve onların bildiği veya kullandığı maddî varlıklardan yola çıkarak cennetleri anlatma ve tasvir etme yolunu seçmiştir. Bu ifadebiçimi, Kur’an’ın muhatabın zihninde mesajı daha etkili kılmak için uyguladığı birüslup özelliğidir.

Akla hayale sığmayacak kadar geniş ve bol nimetlerle donatılmış cennet,Kur’an’ın ifadesine göre iki grup halinde olmak üzere dört adettir. Ancak Rahmansûresinde belirtilen bu cennetler sayısal olarak kapalı bir biçimimde ifade edilmektedir.Aynı şekilde özelliklerinden söz edilmesine rağmen isimleri de belirtilmektedir. SadeceRahman suresinde işaret edilen cennetlerin sayısı şöyle açıklanmaktadır:

“ Rabbinin huzurunda hesap vermekten korkanlara iki cennet  vardır ” (er-Rahmân55/46).

Kur’an birinci grup bu iki cenneti; “içerisinde çeşitli ağaçlar ve meyvelerinbulunması, akıp giden iki kaynağın olması, her meyveden çifter çifter bulunması ve bumeyveleri yorulmaya gerek kalmadan isteyenin elini uzatıp alabilmesi, kalın atlastanyatakların olması, cennetlikler için daha önce hiçbir insan ve cinin dokunmadığı,bakışlarını yalnızca eşlerine yöneltmiş olan, yakut ve mercan gibi eşlerin bulunması”(er-Rahmân 55/48 – 62) özelliklerine vurgu yaparak anlatmaktadır.

lk iki cennet bu özellikleriyle anlatıldıktan sonra, bu ayetlerin hemen devamında,“  Bu ikisinin  ötesinde iki cennet daha vardır.” (er-Rahmân 55/62) açıklaması

Page 54: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 54/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

47

yapılmaktadır.Bu ikinci grup iki cennet ise; “yemyeşil, fışkıran iki kaynağın bulunması, meyve,

hurma ve narın olması, iyi huylu güzel kadınların bulunması, gün yüzü görmemiş, insan

ve cinlerin dokunmadığı hurilerin olması ve yeşil yastıklar ve güzel döşeklerinbulunması” (er-Rahmân 55/64-76) özellikleriyle anlatılmaktadır.Ayetlerde iki grup halinde dört cennetten söz edilmektedir. Bu ayette geçen

“cennetan / iki cennet” ifadesini Elmalılı, “ki cennetten biri cismani, diğeri ruhanicennet veya biri adn diğeri naim cenneti olabilir. Yahut biri daru’l-islam diğeri daru’s-selam olabilir.” şeklinde yorumlamaktadır (Yazır, tsz: VII, 4687). Ayrıca Elmalılı’yagöre, Rahmân suresi 70. ayetinde iki cennet için “hüma / ikisi” zamiri kullanılmayıp“hünne / onlar ” zamirinin kullanılmasında, her iki cennetin içerisinde bir çok cennetinbulunduğuna veya herkese ikişer cennet olmak üzere birçok cennetin varlığına işaretvardır (Yazır, tsz: VII, 4689). Bu yoruma göre, cennetin sayısı sadece dört değil, birçokcennetlerden bahsetmek mümkündür.

Bu iki grup halindeki cennetlerin birbirlerine karşı mekân yönünden konumları,fazilet ve üstünlük bakımından durumları hususunda müfessirler ayette geçen “ Buikisinin  ötesinde /dûnihimâ” ifadesinden yola çıkarak çeşitli tartışmalar yapmış,birbirinden farklı pek çok görüşler ileri sürmüşlerdir (bn Kesir, tsz: VII, 481; el-Âlûsî,2000: XXVII, 171; Yazır, tsz: VII, 4687- 4688; Ateş, 1988: IX, 200). Biz konuyudağıtmamak için burada bu tartışmalara girmeyeceğiz. Yalnızca bu konuda Ebû Musael-Eşari’nin Hz. Peygamberden rivayet ettiği bir hadisi nakletmekle yetineceğiz.Allah’ın elçisi şöyle buyurmaktadır: “  Altından iki cennet; kapları da, takıları da veiçindeki her  şey de altın. Gümü şten iki cennet; kapları da, takıları da, içindeki her  şeyde gümü şten. Adn cennetinde cennetliklerin Rab’lerine bakmaları ile O’nun vechiarsında kibriya perdesi vardır .” (el-Buhârî, 1992: VI, 181)

Bu iki grup cennetlere kimlerin gireceği hususunda da ilgili ayetlerden yolaçıkılarak pek çok görüş ileri sürülmüştür (et-Taberî, 2002: XXVII, 179, 181; ez-Zemahşerî, 2003: IV, 440 - 441; er-Râzî, tsz: XXIX, 121; el-Kurtubî,1994: VII, 171-172; el-Âlûsî, 2000: XXVII, 164-165). Bu görüşleri de burada zikretmeyi zaitgörmekteyiz.

Kur’an-ı Kerim’de iki grup halinde belirtilen dört cennetten söz edilmesinerağmen cennetlerin yedi adet olduğuna dair yaygın bir anlayış mevcuttur. Bu anlayışınkaynağı ise bn Abbas’tan rivayet edilen şu hadistir. “Cennetler yedidir: Firdevscenneti, Adn cenneti, Naim cenneti, Dâru’l-huld, Me’va cenneti, Dâru’s-selam,  lliyyûn” (er-Râğıb,1986: 138). Başka bir rivayette ise “illiyyûn” yerine “Dâru’l-yakîn”zikredilmiştir. (es-Suyûtî, tsz: 26). Bu tür hadislere dayanarak cennetlerin sekizolduğunu söyleyenler de mevcuttur (el-Kâdi Abdurrahim, tsz: 56; Hakkı, 1981: 23).Ancak Kur’an’da iki grup halinde zikredilen dört adet cennet vardır. Bu cennetlerinisimleri ise, Firdevs, Adn, Me’va ve Naim’dir (Kara, 2002:127). Bu cennetleri veözelliklerini daha önce tanıtmıştık.

5.4.  Cennetin Dereceleri

Cennetin, bu dünyada Allah’a karşı sorumlulukların yerine getirilmesi ve O’nunyarattıklarına karşı yapılan iyilikler ve bu dünyada güzel ahlak sahibi ve erdemliolmanın ahiretteki karşılığı olduğu düşünülürse onun derece derece olması daha

mantıklı ve anlaşılır hale gelir. Çünkü insanların dünyada yaptığı iyilikler, güzeldavranışlar ve ibadet oranları farklı farklıdır. Cennet bu dünyadaki güzel tutum ve

Page 55: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 55/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

48

davranışların ahiretteki bir karşılığı ise, onun derece derece olması mantıksal olarak birzorunluluktur. Kur’an’da insanların dünyada yapmış olduğu ibadet ve amel derecelerinegöre cennette farklı makamlarda olabileceğine dair ipuçları vardır.

Kur’an-ı Kerim’de her bir insanın bu dünyada fiziki ve ruhi bakımdan farklıyaratılmasının Allah’ın bir ayeti olduğu vurgulanmaktadır (er-Rûm 30/22). Aynı şekildeinsanlar farklı derecelere sahip olup kendilerine verilen rızık ve nimetler de farklıboyuttadır:

“… Biz diledi ğ imizi derecelerle yükseltiriz…” (el-En’âm 6/83; Yusuf 12/76)“Sizi yeryüzünün halifeleri yapan ve size verdikleriyle sizi denemek için kiminizi

derece bakımından kiminizden üstün kılan O dur …” (el-En’âm 6/165).“...Onların dünya hayatındaki geçimliklerini aralarında payla ştıran, birbirlerine

i ş gördürmeleri için kimini kimine derecelerle üstün kılan biziz...” (ez-Zuhruf 43/32).Yukarıda belirtilen bu ayetler derecelendirmelerin dünyevi yönlerini ortaya

koymaktadır.

Aynı şekilde ahirette de bir derecelendirmenin söz konusu olduğu ise Kur’an’daşöyle ifade edilmektedir.

“O (insa)nlar Allah katında derece derecedirler.” (Âl-i mrân 3/163).“ şte gerçek müminler onlardır. Onlara Rableri katında dereceler vardır.” (el-

Enfâl 8/4).“  nananlar, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad 

edenler, Allah katında derece bakımından en üstün olanlardır ...” (et-Tevbe 9/20).“... Allah mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri derece bakımından oturanlardan

üstün kılmı ştır. Gerçi Allah hepsine de güzellik vaat etmi ştir ama mücahitleri,oturanlardan çok daha büyük ecirlerle üstün kılmı ştır: “Allah kendi katındanmücahitlere yüksek dereceler, ba ğ ı ş ve rahmet(sevgi) vermi ştir ...” (en-Nisâ 4/95, 96).

Son ayette geçen “ Allah hepsine de güzellik vaat etmi ştir .” ifadesindeki “güzellik / el-hüsnâ” kelimesini, Zemahşeri cennet olarak açıklamıştır. (Bkz: ez- Zmahşerî, 2003: I,554)

“Kim de iyi i şler yapmı ş bir mümin olarak O’na gelir ise, i şte onlar için de yüksek dereceler vardır. Altlarından ırmaklar akan Adn cennetleri orada sürekli olarak kalırlar. şte arınanların mükâfatı budur.” (Tâhâ 20/75, 76).

“...Elbette ahiret, dereceler bakımından daha büyüktür. Onun nimet ve ikramıdaha yücedir.” (Tâhâ 20/75, 76).

Ayetlerdeki derecelerden maksat, müfessirlerin çoğunluğuna göre cennetindereceleridir (ez- Zmahşerî, 2003: I, 476; er-Râzî, tsz: XI, 124; bn Kesîr, tsz: II, 132;Ateş, 1988: II, 135).

5.5.  Cennetin Nimetleri

Kur’an’da cennet nimetlerinden bahseden pek çok ayet vardır. Kur’an o eşsizdiyarın nimetlerini o kadar canlı bir anlatım üslubu ile ifade eder ki, gayb âlemi sınırlarıiçinde olan o sonsuz nimet ve lezzet deryasına Kur’an’ın bu pasajlarını okuyan adetadalar. Cennetteki nimetlerin sonsuz ve sınırsızlığını Kur’an, “Onlar için ne gözler aydınlatıcı nimetler saklandı ğ ını hiç kimse bilemez” (es-Secde 32/17) buyurarak oradakinimetlerin hayal ettiklerimizin de ötesinde ve üstünde olduğunu belirtmektedir. Başkabir ayette ise cennetin bizatihi kendisinin başlı başına bir nimet olduğu

vurgulanmaktadır.“Orada nereye bakarsan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün” (el-nsân 76/20).

Page 56: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 56/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

49

Ayette geçen tekil ifadeler belağatta çokluk ve azamet ifade ederler. (El-Âkûb,1996: 126,127). Ayetin bu edebi özelliğinden hareketle cennetin nimetlerinin vemülkünün hayallerin ötesinde çok ve büyük olduğunu söylemek mümkündür. Biz

burada Kur’an’da ifade edildiği kadarıyla cennet nimetlerini zikretmeye çalışacağız.

5.5.1.  Ağaçlar ve Gölgeler

Cennetin sayısız nimetlerinden biri de, onun ağaç ve gölgeleridir. Cennette pekçok çeşit ağaç vardır. Bu ağaçlar o eşsiz diyara manzara bakımından doyumsuz birgüzellik katar ve her birinin boyu, biçimi, türü, rengi ve yaprakları farklıdır. Bu farklıağaçlarla dolu bu manzarayı izlemek ancak seyredene manevi bir lezzet verir. Bu lezzetiinsan hissederek yaşar.

Dünyada da ormanlar, bunalan, şehrin boğucu ve gürültülü ortamındanuzaklaşmak isteyen, beton yığınları arasından çıkıp rahat bir nefes alıp dinginliğin

doruğuna ulaşmak isteyen insan için en güzel sığınma mekânları değil midir? nsanbazen her türlü bunalımından kurtulmak için kendini ormanın kucağına atarak ağaçlarıngölgesine sığınıp, aradığı huzuru oralarda bulmaya çalışmaz mı? Bu soruların cevabıelbette “evet”tir. Zaman zaman zihninden bu eylemi gerçekleştirmeyi düşünür ve bueylemi de “kafa dinlemek, derdiyle baş başa kalmak vb.” deyimleriyle açıklar. (Atik,1992: s.71). şte insanın bu ihtiyacını bildiği için Yüce Tanrı cennet nimetleri arasındaağaç ve gölgelere de yer vermiştir.

Kur’an-ı Kerim’de cennet tasvir edilirken, ağaçların varlığından söz edilir:“  ki cennette de çe şit, çe şit a ğ açlar (efnân) vardır.” (er-Rahmân 55/48).Bu ayette geçen “efnân” kelimesi, ince ve yumuşak (genç) dallar taze fidanlar

anlamındadır (bn Manzur,1994: XIII, 327). Birbirine girmiş bol dallı ve yapraklı ağacada denir (el-Fîruzabâdî, 1987: 1577). Kelime çeşit, tür anlamında da kullanılmıştır (er-Râğıb,1986: 580). “Efnân” kelimesinin anlamından hareketle, zikredilen iki cennette deher çeşit ağaçların olduğunu söylemek mümkündür. Bu ağaçlar aynı zamanda meyvelide olabilir. Nitekim bu kelimeye bn Abbas’ın da yer aldığı bir kısım müfessirler “çeşitçeşit meyveler” anlamı verirlerken, Mücahid’in de yer aldığı başka bir grup müfessirlerde “çeşit çeşit ağaçlar” olarak anlamışlardır (et-Taberî, 2002: XXVII, 86; el-Kurtubî,1994: XVII, 176; bn Kesîr, tsz: VII, 477). kinci görüşten yola çıkarak cennetteher çeşit ağacın olduğunu söylemek mümkündür. Bu ağaçların çokluğunu, dallarınınsıklığını ve yemyeşil olduğunu ise (Ratrut, 1988: 60) “Yemye şildirler.” (er-Rahmân55/64) ayetinden anlamaktayız.

Kur’an’da cennet ağaçları olarak, hurma, nar, kiraz ve muzdan söz edilir. Buağaçların geçtiği ayetleri tekrar olmaması açısından burada zikretmeyip, cennetinmeyveleri başlığı altında belirteceğiz. Kur’an’da bu ağaçları ifade eden kelimelerindışında, herhangi bir cennet ağacına işaret edip etmediği tartışmalı olan “tûba” kelimeside geçmektedir:

“Onlar ki inandılar ve iyi i şler yaptılar; i şte tûba ve güzel gelecek onlarındır.”( er-Ra’d 14/29).

Bu ismin cennetteki bir ağacın adı olup olmama durumu tartışmalıdır. Bu husussöz konusu ismin geçtiği ayette net olarak ifade edilmemektedir.. Ancak tûbâ kelimesihadislerde cennet ağacı olarak açıklanmaktadır: “Bir adam Peygambere gelerek, EyAllah’ın Rasulü, tûba nedir? diye sordu. Rasulullah: Cennette bir ağaçtır, yüzyıllık

mesafesi vardır, cennet ehlinin elbiseleri o ağacın tomurcuklarından çıkar.” buyurdular(bn Hanbel, 1992: III, 71). Hadisin başka varyantları da vardır (bn Hanbel, 1992: V,

Page 57: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 57/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

50

248, 257, 264; bn Kesîr, tsz: IV, 276-279). Ancak bu hadisin sahih hadis olmadığı,senedinin zayıf olduğu hususunda cerh ve tadil ulemasının ittifak ettikleribelirtilmektedir (Kara, 2002: 171, 42 nolu dipnot). Tûba hususunda bn Kesir pek çok

hadis rivayeti sıralar ve sonunda onun cennette bir ağaç olduğunu belirtir (bn Kesir,tsz: IV, 377- 378). Elmalılı da ayette geçen tûba kelimesinin bir grup sahabeden gelenrivayetlere dayanarak cennet ağacı olduğunu ihtiyatlı olarak belirtmektedir (Yazır, tsz:IV, 2985, 2986). Cennetle ilgili dini düşünce ve tasvirlerde bu ağaca çok yerverilmektedir. Bu konuda hayli abartılı bir üslupla hayali bir edebiyat geliştirilmiştir.Hatta bazı dini tasavvufi kitaplarda bu ağaca işaret eden tasvirlere yer verildiğigörülmektedir (Yazıcıoğlu Muhammed, 1888: 478).

Kur’an cennetteki ağaçlardan söz ettiği gibi o ağaçların gölgelerinden de muhatabıözendirecek şekilde söz etmektedir. Bu gölgelerin aynı zamanda cennetin birer nimetiolduğu da vurgulanmaktadır (en-Nisâ 4/57). Bu ayetlerden bazıları şöyledir.

“Upuzun gölgeler .” (el-Vâkı’a 56/30).

“Onları (hiç güne ş sızmayan) e şsiz bir gölgeye sokarız.” (en-Nisâ 4/57).“Onlar ve e şeleri gölgelerde koltuklara yaslanmı şlardır .” (Yâsin 36/56).“ Muttakiler gölgeler de ve pınarlardadır .” (el-Mürselât 77/41).“Orada koltuklara dayanırlar, ne (yakıcı) bir güne ş görürler orada ne de

dondurucu bir so ğ uk. Cennetin gölgeleri üzerlerine yakla şmı ş , dev şirmeleri (meyveleri)de a şa ğ ı e ğ dirildikçe e ğ dirilmi ştir .” (el-nsan 76/13–14).

“…Yemi şi de gölgesi de süreklidir…” (er-Ra’d 13/35).Kur’an cennette ağaçların dışında bağ ve bahçelerden de söz eder:“ Bahçeler ve ba ğ lar .” (en-Nebe 78/32).Allah’ın emirlerine saygılı olanların kurtulacakları ve cennette onlar için pek çok

nimetin yanında bahçeler ve bağların da olacağı belirtilmektedir. Yukarıdaki ayetteki“hadâik   / bahçeler” ve “e’nâb/ bağlar” kelimenin tekil ve belirsiz (nekra) biçimdekullanımı dikkate alınarak cennette her çeşit üzümün var olduğunu söylemekmümkündür.

Sonuç olarak cennet nimetlerinden biri de bahçeler, bağlar ve ağaçlardır. Hiçşüphesizdir ki Kur’an’da zikredilen ağaç isimleri, görünmeyen bir âleme ait eşyayıgörünen bir alemde var olan şeylerle anlatmak ve insan hayalini harekete geçirmek içinbirer örnektir. Cennet bahçeleri ve ağaçları bu anlatılanla sınırlı olmamalıdır. Cennetnimeti olan bu ağaç ve bağların Kur’an’da bazen meyvelerinden bazen de gölgelerindensöz edilmektedir. Bu ağaçların çok sık dallı, gür, koyu yeşil, aralarından güneş ışıklarının dahi sızamayacağı sıklıkta ve koyu gölgeli olduğu vurgulanmakta olup,cennetliklerin bu koyu gölgeler altında koltuklarına eşleriyle birlikte oturdukları vegölgelendikleri ifade edilmektedir. Cennetin her nimetinde olduğu gibi bu ağaçgölgelerinin de ebedi olduğu belirtilmektedir.

5.5.2.  Nehirler

Kur’an’da ırmak, dere, akarsu manalarına gelen “nehr” kelimesi bir yerde (el-Kamer 54/54) “neher” şeklinde tekil ve cins isim olarak geçmektedir. Kırk yedi yerdeise çoğul olarak “enhâr” şeklinde kullanılmaktadır. (el-Bakara 2/25; Al-i mran 3/15,136, 195, 198; en-Nisâ 4/13, 57, 122; el-Mâide 5/12, 85, 119; el-Arâf 7/43; et-Tevbe9/72, 89, 100; Yunus 10/9; er-Rad, 13/35; brahim 14/23; en-Nahl 16/31; el-Kehf 18/31;

Tâhâ 20/76; el-Hac 22/14, 23; el-Furkan 25/10; el-Ankebut 29/58; ez-Zümer 39/27;Muhammed 47/12; el-Feth 48/5, 17; el-Hadîd 57/12; el-Mücadele 58/22; es-Saf 61/12;

Page 58: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 58/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

51

et-Teğabun 64/9; et-Talak 65/11; et-Tahrîm 66/8, el-Burûc 85/11; el-Beyyine 98/8.Diğer örnekler için bkz: Abdulbaki, 1988: “n-h-r” md., 890).

“  nanıp yararlı i şler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine

ait oldu ğ unu müjdele!..” (el-Bakara 2/25).“  Allah, onlara içinde ebedi kalacakları  ve altlarından ırmaklar akan cennetler 

haz ırlamı ştı r. şte büyük kazanç budur.” (et-Tevbe 9/89).

Cennetteki ırmaklar tasvir edilirken genellikle “tecrî min tahtihe’l-enhâr   /Onunaltından ırmaklar akar.” şeklindeki ifade kullanılmaktadır. Böylece, Kur’an’da bahsekonu olan nehirlerin cennetin altından aktığı zikredilmektedir. Bu akış, bazı müfessirlertarafından “cennet toprağının görünmeyen alt tabakası, zemininin altından” şeklindeyorumlanmıştır. Ancak diğer bir kısım müfessirler bu te’vilin doğru olmadığınıbelirterek hadislere de dayanarak akışın ağaçların, köşklerin, konutların, odaların vebenzeri tesislerin altından, eteğinden yani cennetlerin yüzeylerinden olduğunu

belirtmektedirler (et-Taberî, 2002: I, 170; bn Kesîr, tsz: I, 82; ez- Zmahşerî, 2003: I,256; bn Kayyım, 2004:162; Topaloğlu, 1993b: VII, 379).Bizim kanaatimize göre cennette bu nehirlerin zikredilmesinden maksat,

nehirlerin oradaki mevcudiyetinin keyfiyetini açıklamaktan daha çok, birer nimetolarak cennetliklerin o nehirlerden yararlanacağının vurgulanmasıdır. Birinci yorumunkabul edilmesi halinde, dünya mantığı ile düşünüldüğünde zeminin dibinden akan birnehirden cennetlikler doğrudan nasıl yararlanabilirler, sorusu akla gelmektedir. Bunedenle ikinci yorum hem mantıksal, hem de Kur’an’ın cennet nimetlerinin inananinsan için olduğunu beyan eden ayetleri açısından daha tutarlı görünmektedir. Nitekimdünyadaki nehirlerin akış keyfiyeti de Kur’an’da aynı ifade üslubu ile anlatılmaktadır:

“Kendilerinden önceki asırlarda nice toplulukları helak etti ğ imizi görmezler mi?

Size vermedi ğ imiz imkânları yeryüzünde onlara vermi ş  , gökten bol ve bereketli ya ğ murlar ya ğ dırıp altlarından (tercî min tahtihim) ırmaklar akıtmı ştık. Sonra da onlarıgünahları sebebiyle helak edip yerine ba şka nesiller yarattık.” (el-En’âm 6/6).

“Firavun, toplumuna seslenip  şöyle dedi: Ey toplumum, Mısır’ı krallı ğ ı vealtımdan akan (tercî min tahtî)  şu ırmaklar benim de ğ il mi? Görmüyor musunuz?”(ez-Zuhruf 43/51).

Bu ayetlerdeki ifadeden de anlaşıldığına göre, dünyadaki nehirlerin insananispetle akış keyfiyeti nasıl ise, cennetteki nehirler de aynı olmalıdır.

Ayrıca bu nehirler mutlak anlamda cennet kelimesiyle zikredilirken bazen de bunaaçıklık getirilerek “cennât-i adn” terkibi ile birlikte ifade edilmektedir. Bu kullanımdanyola çıkılarak cennetin tüm bölüm ve çeşitlerinde nehirlerin olduğu sonucu çıkarılmıştır

(Ratrut, 1988: 72; Kara, 2002: 176).Bu nehirler konusunda Kur’an genel bir ifade kullanmış, mahiyetleri hususunda

bir açıklama yapmamıştır. Ancak bazı ayetlerde su, süt, bal ve şarap nehirlerinden sözedilmektedir (Muhammed 47/15; Mutaffifin 83/25; Saffat 37/47; Vakıa 56/19).Cennetin içecekleri bölümünde bu hususta daha geniş bilgi verilecektir. Kur’an’dacennetin nehirlerinin kaynağı konusunda bir açıklama yoktur. Bazı hadis kaynaklarındabu hususta bilgiler verilmektedir (el-Buhâri,1992: 22; Tirmizi, 1992: 4).

5.5.3.  Pınarlar

Kur’an’da cennetin pınarları, “göz, korumak, gözetmek, göze, ve kaynak”anlamına gelen (er-Râğıb,1986: 529-530) “ayn” kelimesiyle ifade edilmiştir. Bu kelimetekil, ikil ve çoğul formunda kullanılmıştır (el-Hicr 15/45; es-Sâffât 37/45-47; ed-Duhân

Page 59: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 59/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

52

44/52; ez-Zâriyât 51/15; er-Rahmân 55/50, 66; el-Vâkı’a 56/17-18, 31; el-nsân 76/5-6,17-18; el-Murselât 77/41; el-Mutaffifin 83/25, 26, 27; el-Ğâşiye 88/12).

“ Bir pınar ki Allah’ın kulları ondan içerler..." (el-nsân 76/6).

“O iki cennette de akan iki pınar vardır.” (er-Rahmân 55/50).“ Muttakiler cennetlerde pınar ba şlarındadırlar.” (el-Hicr 15/45).Bu kelimenin dışında cennet pınarlarını ifade etmek üzere “selsebîl” kelimesi de

kullanılmaktadır. “Selsebîl” adını taşıyan bu çeşmenin suyundan zencefil karışımlı birtür içecek hazırlanarak müminlere sunulur:

“Onlara orada zencefil karı şımı bir kadehten içirilir. Oradaki bir çeşme ki adınaselsebîl denir.” (el-nsân 76/18).

Bunların dışında kokteyl türü içeceklerin kaynağı olan cennet çeşmelerinden desöz edilmektedir. Bunlar “karışımı tensîm ve kâfûr olan” şeklinde ifade edilmektedir.

“ Mühürlü halis şaraplardan içeceklerdir. Misk gibi kokar. Karı şımı tensimdendir.O bir çeşmedir ki (Allah’a) yakla ştırılanlar ondan içerler.” (el-Mutaffifin83/25-28).

Tensîm yükselmek, çıkmak, terfi etmek anlamlarına gelen “seneme” kökündengelen bir mastar olup, kaynak itibariyle yükseklerden çıkan anlamındadır. (bnManzur,1994: XII, 308; ez-Zebîdî, 1994: XII, 307). Bir Kur’an kavramı olarak ise,yukarıdan aşağıya şarıl şarıl akan dupduru ter temiz bir çeşmenin adıdır (Ateş,1988: X,373) Ayetten anlaşıldığı kadarıyla bu suyun dupduru olma ve yukarıdan aşağıya şelalegibi akma özelliğinden daha ziyade suda olan ve suyun içimini daha lezzetli hale getirenbir karışım olmalıdır. Çünkü ayette bir karışımdan söz edilmektedir. Aksi takdirde sözkonusu bu cennet pınarlarının suyu kendisinde hiçbir karışımın bulunmaması, saf arı veduru olması şeklinde vasıflanmış olurdu. Nitekim aşağıdaki ayette de bir karışımdan sözedilmektedir.

“   yiler de karı şımı kâfur olan bir kadehten içerler. Bir çeşme ki Allah’ın kullarıondan içerler, fı şkırtarak akıtırlar.” (el-nsân, 76/5, 6).

5.5.4.  Meyveler

Cennette insanın her türlü ihtiyacı düşünülmüş ve onun bu dünyada ilgi duyduğuve kendisinin olmasını arzu ettiği şeyleri Allah (cc) Kur’an’da zikretmiştir. Kur’an’dazikredilen her cennet nimeti, insanın gönlünden geçen, iştahını kabartan ve onun daimaarzuladığı nimet türlerindendir.

nsanın sevdiği ve arzuladığı bu nimet türlerinden biri de meyvelerdir. Kur’an-ıKerim’de cennet nimetleri olarak mutlak anlamda meyvelerden söz edilmektedir:

“Orada onlar için meyveler ve istedikleri her  şey vardır.” (Yasin 36/57).“Onlar için orada her çe şit meyve vardır .” (Muhammed 47/15).“ Her ikisinin de çe şitli a ğ açları, meyveleri var .” (er-Rahmân 55/48).“ Be ğ endikleri meyveler.” (el-Vâkı’a 56/20).“Gönüllerinin çekti ğ i meyveler içindedirler .” (el-Mürselât 77/42).

Yukarıda belirtilen ayetlerde “ fâkihe” ve “semerât ” kelimeleri mutlak olarakkullanılmış olup tüm meyveleri ifade etmektedir.

Bazı ayetlerde ise bu kapalılık kısmen de olsa giderilerek bu meyvelerin isimlerizikredilmek suretiyle mahiyetleri açıklanmaktadır:

“  kisinde de meyve, hurma ve nar var .” (er-Rahmân 55/68).“ Allah’ın emirlerine saygı gösterenler için ödül olarak, bahçeler ve üzüm ba ğ ları

vardır .” (en-Nebe’ 78/31, 32).“  Dikensiz kirazlar, (kökünden tepesine kadar) meyve dizili muzlar .” (el-Vâkı’a

Page 60: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 60/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

53

56/28, 29).Kur’an’da cennet meyveleri olarak hurma, üzüm, nar, kiraz ve muzdan söz

edilmektedir. Kuşkusuz cennet meyveleri bunlardan ibaret olmamalıdır. nsanın canının

çektiği, nefsinin arzuladığı, her çeşit nimet ve lezzetlerin olduğu bir diyarda, sayıca bukadar az bir meyve türünün olduğu düşünülemez. Nitekim Allah, “Onlar için orada her çe şit meyve vardır.” (Muhammed 47/15) buyurmaktadır. Ancak Yüce Yaratıcı bukadarını açıklamakla yetinerek asıl sürprizi o büyülü diyara saklıyor olmalıdır. Dünyanimetleri hususunda bile “  Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız buna güç

 yetiremezsiniz.” (brahim14/34) buyuran Allah, cennet meyveleri hususunda sadecebirkaç örnek vermektedir. Kur’an burada da yine bilinenlerden yola çıkarak bilinmeyenbir âleme ait yiyecek türünden söz etmektedir. Bu meyveler gerek tat ve lezzet itibarıylagerek fiziki görünüm itibarıyla bizim bildiğimiz meyvelerden farklı olabilir:

“Onlar oradaki meyvelerden her yediklerinde, bunlar daha önce  yediklerimizdendir, diyecekler. Oysa daha önce kendilerine benzerleri verilmi şti.”

(brahim14/34).Kur’an-ı Kerim’de belirtilen bu meyvelerin adları ve özellikleri ve ağaçlardaki

durumu şöyle tasvir edilmiştir: Cennetlerde her meyveden çifter çifter yaş, kuru veyabiri dünyadaki tat ve lezzetiyle diğeri cennete özgü tat ve lezzette (Yazır, tsz: VII,4688) olacak, orada özellikle hurma nar, muz ve kiraz ağaçları ve üzüm bağlarıbulunacaktır (el-Vâkı’a 56/28, 29; en-Nebe’ 78/32). Bu meyveler olgunlaştığında dallarıaşağıya doğru sarkacak (el-nsân 76/14) ve böylece devşirilmesi kolay olacaktır (el-Hâkka 69/23). Cennet meyveleri pek çok olacak, (es-Sâffât 37/42; el-Vâkı’a, 56/32; ez-Zuhruf 43/73) bitip tükenmeyecek, kesintisiz (el-Vâkı’a, 56/33) ve sürekli olacaktır (er-Ra’d 13/35). Cennetlikler canlarının çektiği her meyveden yasak olmaksızın (el-Vâkı’a56/33) zahmetsiz bir şekilde (Sâd 38/51; er-Rahman, 55/54) yiyebileceklerdir (ed-Duhân 44/55).

Sonuç olarak, Kur’an’da beş tür meyvenin adı bizzat belirtilmekle birlikte, adıbelirtilenlerin dışında pek çok meyvenin bulunduğu, bu meyvelerin olgun, kesintisiz veebedi olduğu ve cennetliklerin bunları hiç zahmet çekmeksizin koparabilecekleri ve bumeyvelerin hiç birinin onlara yasak olmadığı ve istedikleri kadar yiye bilecekleri ifadeedilmektedir.

5.5.5.  Et

Kur’an’da cennet nimetleri arasında zikreddilen et iki âyette geçmektedir:“Ve onlara canlarının istedi

 ğ i meyveden ve etten bol bol vermi

 şizdir.

” (et-Tûr52/22).

Bu âyette geçen “lahm / et ” sözcüğü mutlak olup, her çeşit eti kapsamaktadır. Birbaşka ayette ise cennet nimetleri arasında “kuş eti” nin olduğu da belirtilmektedir:

“Canlarının çekti ğ i ku ş etleri.” (el-Vâkı’a 56/21).Şüphesiz cennetteki et sadece kuş etinden ibaret olmamalıdır. Nitekim her iki

ayette de geçen “canlarının çekti ğ i” (et-Tûr 52/22; el-Vâkı’a 56/21) ibaresi buna işâretetmektedir. Bu ifadeden cennette yenilebilir her çeşit etin olacağı sonucunu çıkarmakmümkündür.

5.5.6.  Bal

Cennete girecek olan iyi insanlara o eşsiz güzellikteki mekanda ikram edilecek

Page 61: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 61/113

Page 62: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 62/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

55

kelimeyi suyun tadının bozulması şeklinde açıklamışlar, Taberi de bu görüşü tercihetmiştir (et-Taberî, 2002: XXVI, 31). Buna göre “ğayru âsin” ifadesi, ırmağın suyununkaynağından çıktığı şekliyle saf halini korumasını ifade etmektedir.

Yüce Allah cennet ehline, cennet içeceklerinden biri durumunda bulunan, tadı vekokusu dünyadakinin aksine asla değişip bozulmayan, soğuk ve içimi çok lezzetli olansu nimetini kendisinin emirlerine saygılı olan ve emirleri karşısında kendisini sorumluhissedenlere vaat etmektedir.

5.5.7.2.  Süt

Cennet içeceklerinden biri de süttür. Kur’an cennette süt ırmaklarının olduğunubeyan etmektedir:

“Tadı de ğ i şmeyen sütten ırmaklar …” (Muhammet 47/15).Ayette geçen “tadı değişmeyen” ifadesi cennetteki sütün özelliğini açıklamakta ve

dünyadaki benzerlerinden farkını ortaya koymaktadır. Buna göre cennet içeceklerindenolan sütün hiçbir zaman tadının bozulmayacağı anlaşılmaktadır. Oysa dünyadaki sütünbelli bir zaman sonra tadı kokusu ve renginin değiştiği ve kimyasal olarak bozulmaksuretiyle tüketilemez hale geldiği gözlemlenmektedir.

Taberî, dünyadaki süt ile cennet içeceği olan sütü karşılaştırarak şu tespitiyapmaktadır: Dünyadaki süt hayvanın memesinden çıktığı andan itibaren bozulmayabaşlar, tadı değişir. Fakat Allah’ın cennette nehirler halinde yarattığı sütün tadı asladeğişmez ve bozulmaz. Üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin ilk yaratıldığı andakiözelliğini daima korur (et-Taberî, 2002: XXVI, 31). bn Kesir ise cennetteki sütünözelliğini anlatırken onun gayet beyaz, lezzetli ve kıvamlı olduğunu ve dünyadaki sütebenzemediğini ifade etmektedir (et-Taberî, 2002: XXVI, 31).

Sonuç olarak cennetteki her nimette olduğu gibi süt içeceği de dünyadaki süttenve bizim tasavvur ettiğimizden farklı olmalı; gayet lezzetli, hoş kokulu, beyaz ve kıvamıda tam yerinde bir cennet içeceği olmalıdır. Allah bu içeceği muttaki kullarına vaatetmektedir.

5.5.7.3.  çki/ Şarap

Kur’an’da zikredilen cennet içeceklerinden biri de şaraptır:“…  çenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar …” (Muhammed 47/15).Cennet içeceklerinden biri olarak zikredilen şarap dünyadakine benzememektedir.

Cennet şarabının özelliği, içene zevk ve lezzet veren, baş ağrısı ve sersemletmeyapmayan ve içeni sarhoş etmeyen şeklinde açıklanmıştır:

“(Bir  şarap ki) ondan ne ba şlar  ı a ğ rır, ne de akılları gider.” (el-Vâkı’a 56/19).“ Berrak, içenlere lezzet veren bir içki. Onda ne sersemletme var, ne de onunla

sarho ş olurlar.” (es-Saffat 37/46, 47).Dünyadaki içkiler ise bunun aksine, içeni sersemletip sarhoş eden, aklı ve şuuru

zaafa uğrattığından dolayı haram kılınmıştır.Cennetteki içkinin ise insana zarar verecek her türlü kusur ve olumsuzluklardan

arınmış olduğu belirtilmiştir ( Ebu’s-Suûd, tsz: VIII, 95; el-Kurtubî, 1994: XVI, 236; el-Âlûsî, 2000: XVI, 48; bn Kesir, tsz: VII, 295).

Sonuç olarak cennet içkilerinin insana zevk veren, başını döndürmeyen, içeni

sarhoş etmeyen her türlü olumsuz özelliklerden arındırılmış tertemiz bir içecek olduğuanlaşılmaktadır.

Page 63: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 63/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

56

Muhammed suresinin 15. ayetinden anlaşıldığına göre cennette su ırmakları, sütırmakları, şarap ırmakları ve bal ırmakları vardır. Bu ırmaklar daha önce de ifadeettiğimiz gibi söz konusu ayette cemi formunda gelmektedir. Bu aynı zamanda cennette

bu içeceklerin bolluğunu da gözler önüne sererken, hayalleri zenginleştirmede ve insanıcennete götürecek iyi davranışlara sevk etmektedir. tahrik etmek suretiyle insandamevcut olan cennet arzusunu kamçılamaktadır.

5.5.7.4.  Kevser

“Çok şey, bolluk, islam, nübüvvet, vb.” anlamına gelen “kevser” de, cennetnimetlerinden biri olarak yorumlanmıştır(el-Fîruzabâdî, 1987: 602). Bu kelime sadecebir yerde geçer:

“Ey Muhammed biz sana kevseri verdik .” (el-Kevser 108/1)Ayette kevserin ne olduğu açıkça belirtilmemiştir. Bir kısım âlimler onu

kelimenin lügat manasından hareketle açıklamışlar ve “çok şey, çok hayır” demişlerdir.Bir kısım müfessirler de onun cennette bir nehir olduğun ifade etmişlerdir ( er-Râzî, tsz:XXXII, 124–126; el-Kurtubî, 1994: II, 216–218).

Kevserin mahiyeti ve özellikleri hakkında Kur’an’da herhangi bir açıklamabulunmamakla birlikte, hadis kaynaklarında bu konuda bilgiler yer almaktadır (el-Buhârî, Bed’u’l-Halk , 53; Rikak, 53; Müslim, man, 74; Salat, 14; Ebu Davud, Sünnet,22, 23; bn Mace, Zühd, 36; Menasik, 76; Edep, 8).

Taberî, kevser kelimesinin cennetteki bir nehrin adı olduğu ve diğer görüşlerisıraladıktan sonra, kendi tercihinin onun cennette bir nehir olduğunu belirtir (et-Taberî 2002: XV, 320). Aynı şekil de bn Kesir de kelimenin peygamberlik, Kur’an, ahirettekikazanımlar vb. anlamlarını zikrederek cennette bir nehir olduğuna dair pek çok hadisibelirtir ve onun cennette bir nehir olduğunu ifade eder (bn Kesir, tsz: VIII, 519–520).

5.5.7.5.  Karışımlı çecekler

Cennette bazı içeceklerin daha çekici hale gelmesi için bir takım maddelerinkarıştırılması suretiyle kokteyl haline getirildikleri ayetlerde ifade edilmektedir:

“   yiler de karı şımı kâfûr olan bir kadehten içerler.” (el-nsân 76/5)“Onlara orada karı şımı zencefil olan kadehten içirilir.” (el-nsân 76/17)“Onlara mühürlü halis bir  şaraptan içirilir. Ki sonu misktir (içildikten sonra misk 

gibi kokar). Karı şımı tensimdendir.” (el-Mutaffifîn 83/25–27)Ayetlerde de görüldüğü üzere cennet içkilerinin içine karıştırılan ve insanlarca da

bilinen bir takım maddeler ve bu içkilerin özelliklerinden söz edilmektedir. Bu karışımmaddeleri kâfur, zencefil ve tesnîmdir.

Tesnîm kelimesinin anlamını daha önce “cennetin pınarları” bölümünde “kaynakitibariyle yükseklerden çıkan” şeklinde tanımlamıştık. Bu anlamdan hareketleyukarıdaki son ayeti, o  şarabın karı şımı yükseklerden çıkan sudur , şeklinde anlamakdaha doğrudur. Çünkü dünyada da insanlar yükseklerden çıkan suyu severler. Bu türsular halk arasında “yayla suları” olarak adlandırılırlar. Bu suların özellikleri, dahaberrak, soğuk, tat itibarıyla daha lezzetli ve içimi daha güzel olmasıdır. Cennette bukaynaktan yalnızca Allah’a yakın olanlara (mukarrabûn) verileceği, diğer iyilerin veashâb-ı yemîn’in içkilerine ise, diğer sulardan karıştırılarak verileceği ifade edilmiştir

(Yazır, tsz: VIII, 5563–5564).çkilere kâfûr ve zencefil karıştırılmasının sebebi ise, kâfûrun karıştırıldığı

Page 64: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 64/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

57

maddeye soğukluk, zencefilin ise sıcaklık verdiği ifade edilmektedir. ki lezzeti decennetliklerin tatması için bu örneklerin kullanıldığı, Kur’an’ın indiği dönemde vahyeilk muhatap olan insanlar arasında bu iki maddenin bilindiği ve bu iki maddenin birlikte

veya ayrı ayrı içkiye katılmak suretiyle kokteyl türü içki tüketiminin cahiliye araplarıarasında yaygın olduğu ifade edilmektedir (Ateş, 1988: X, 246). Yukarıdaki ayetlerzımnen buna işaret etmektedir. Çünkü Kur’an’ın örneklerini verdiği nimetler insanlarcadaha önce bilinen nimetler olmalıdır. Aksi halde bunlar Kur’an’a muhatap olan insanlartarafından iyi anlaşılamaz.

Diğer yandan, “içimi gayet lezzetli, tatlı, boğazdan çok rahat geçen bir içki”olarak tanımlanan ez-Zebîdî   (ez-Zebîdî, 1994: XIV, 306; bn Manzur, 1994: XI, 344)selsebîl adını taşıyan su kaynağının da bir tür içki olduğunu ifade eden görüşler devardır.

“Cennette bir çe şme ki adına selsebîl denir.” (el-nsân 76/18)Ayette ifade edilen selsebil kelimesi, pınar adı veya içilen nesnenin sıfatı olmak

üzere iki şekilde yorumlanmıştır (el-Ferrâ 1972: III, 218). Bu görüşe katılmakla birlikteAteş, kelimeyi, Zebîdî ve bn Manzur’un eserlerinde açıkladıkları gibi “içimi gayetlezzetli, tatlı, boğazdan çok rahat geçen içki” şeklinde ifade etmektedir (Ateş, 1988: X,247).

Kur’an Cennette bu nimetlerin sunulduğu kaplara da değinmiştir. Bunlar gümüş kaplar (el-nsân 76/15), kadehler-kâseler (es-Sâffât 37/45; et-Tûr 52/23; el-Vâkı’a56/18; el-nsân 76/5, 17; en-Nebe’ 78/34), altın tepsiler-tabaklar (ez-Zuhruf 43/71), altın(ez-Zuhruf 43/71) ve gümüş (el-nsân 76/15) sürahiler-testiler-küpler (ez-Zuhruf 43/71;el-Vâkı’a 56/18; el-nsân 76/15; el-Ğâşiye 88/14), ibriklerdir (el-Vâkı’a 56/18). Konuyudağıtmamak için cennet kaplarının yalnız Kur’an’da geçen isimlerini belirtmekle yetinipcennetin diğer nimetlerini Kur’an ekseninde açıklamaya devam edelim.

5.5.8.  Giysiler

Cennette giysilerin olacağını Kur’an belirtmektedir. Cennetliklerin bu elbiselerigiymeleri soğuk veya sıcak dolayısıyla değildir. Çünkü cennet ikliminin özelliklerindensöz ederken Kur’an, “Orada ne bir sıcak ne de bir so ğ uk görmezler ” (el-nsân 76/13)buyurarak cennet ikliminin mutedil olduğunu haber vermektedir. Belirtilen giysilerincennetteki fonksiyonunun ise süs, güzellik ve avret mahallini örtmek olduğu ifadeedilmektedir (Ratrut, 1988: 153).

Cennet giysileri Kur’an’da şu şekilde geçmektedir.“  

nce ve kalın ipekten giysiler giyerek kar  ş

ılıklı otururlar.” (ed-Duhân 44/53)

“(Cennet ehlinin) üstlerinde ye şil ince ve kalın ipekten giysiler vardır.” (el-nsân76/21) 

“  nce ve kalın ipekten ye şil giysiler giyerler.” (el-Kehf 18/31)“Orada giysileri de ipektir.” (el-Hac 22/23; Fâtır 35/33)Yukarıda geçen ayetlerde cennet ehlinin giysileri ve bu giysilerin özellikleri

belirtilmektedir. Ayetlerde geçen “sündüs” kelimesini müfessirler, ince ipek, “istebrak”kelimesini de kalın ipek şeklinde yorumlamışlardır (et-Taberî, 2002: VIII, 243; XIII,135; XIV, 220; er-Râzî, tsz: XXVII, 254; Yazır, tsz: VIII, 5508-5509; bn Kayyım,2004: 177-179). Bazı müfessirler de sık ve kalın dokunmuş anlamını vermişlerdir. Bukumaşların ipek ve atlastan olmaları ve renginin yeşil olarak zikredilmelerinin

hikmetleri üzerine de bazı yorumlar yapılmıştır (Bkz: el-Kurtubî, 1994: X, 397; el-Âlûsî, 2000: X, 271). Bu yorumlara burada yer vermeyi gerekli görmüyoruz. Ayrıca,

Page 65: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 65/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

58

cennette ziynet eşyası olarak, altın ve gümüş bilezik ve inci takılacağı da Kur’an’daifade edilmektedir (el-Kehf 18/31; el-Hac 22/23; Fâtır 35/33; el-nsân 76/21).

Sonuç olarak Kur’an’da cennet ehlinin elbiseleri olarak ince ve kalın ipek

zikredilmekte ve renk olarak ta yeşil olmaları açıklanmaktadır. Hiç şüphesiz cennetelbiseleri sadece yeşil renk ve ipekli kumaştan ibaret olmamalıdır. Her türlü nimetinsonsuz olduğu ifade edilen bir diyarda ödül olarak cennette tek tip kıyafet giydirilmesidüşünülemez. Burada zikredilenler cennet giysileri hakkında insanlara fikir vermekaçısından açıklanan bir örnek olsa gerektir.

5.5.9.  Konaklar

Cennetteki yerleşim mekânları olarak Kur’an’da ev, oda, köşk ve çadırzikredilmektedir. Bunları ayrı ayrı ele alalım.

5.5.9.1.  Evler

Kur’an’da belirtilen cennet evleri, “mesken” kelimesinin çoğulu olan “mesâkin”kelimesiyle ifade edilmektedir.

Mesken kelimesi “s-k-n” fiilinden türemiş mekân ismidir. Fiilin kök anlamı birşeyin hareket etmesinden sonra bir yerde sabit kalması demektir (er-Râğıb, 1986: 346).skân etmek, oturmak, ikamet etmek anlamında ism-i mekândır. kamet yeri veya iskânyeri manasında umum ifade eden bir isim olabileceği gibi, cins isim de olabilir.

Kur’an’da bu kelime, “güzel meskenler” anlamında “mesâkine tayyibeten”şeklinde iki yerde geçmektedir:

“ Allah inanan erkeklere ve inanan kadınlara, altlarından ırmaklar akan, içindeebedi kalacakları cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vaat etmi ştir...” (et-Tevbe 9/72)

“Sizin günahlarınızı ba ğ ı şlar ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere, Adncennetlerinde güzel meskenlere koyar…” (es-Saf 61/12)

Ayetler incelendiğinde bu güzel konutların Adn cennetlerinde olduğugörülecektir. Ancak bu konutların sadece güzel ve hoş oldukları ifade edilmiş bunundışında o konutların şekil ve mahiyetleri hususunda başka bir bilgi verilmemiştir.“Güzel meskenler” ifadesinin umum ifade etmesinden hareketle cennetlerdeki çadır, ev,oda, köşk, saray gibi yerleşim birimlerini de kapsadığı belirtilmiştir (Kara, 2002: 195).

5.5.9.2. 

KöşklerCennette yerleşim birimlerden biri de köşklerdir. Kur’an’da yalnızca bir ayette

geçen bu ikamet yeri, “köşk” anlamındaki “kasr” kelimesinin çoğul formu olan “kusûr”kelimesiyle ifade edilir (bn Manzur, 1994: V, 95).

“Yücelerin yücesi olan Allah, dileyecek olursa, sana (onların istediklerinden)daha iyilerini, altlarından ırmaklar akan cennetleri verir ve senin için kö şkler yapar.”(el-Furkân 25/10)

Ayetin öncesinde inkârcıların Kur’an hakkında ileri sürdükleri yalan ve iftira dolubirtakım safsatalardan, Rasulullah’ın peygamberliğine inanmak için onun bazı dünyamalına sahip olması gerektiğini ileri sürmelerinden ve bu yüzden de O’nun

peygamberliğine inanmadıklarından bahsedilmektedir (el-Furkân 25/4-9). Yüce Allahda yukarıda belirtilen ayette onların istediklerinden daha iyilerinin verileceğini ve

Page 66: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 66/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

59

köşklerin yapılacağını belirtmektedir. Bu köşklerin keyfiyeti hakkında Kur’an’da bilgibulunmamaktadır. Ancak hadislerde bu köşklerin keyfiyetleri ile ilgili açıklamalarmevcuttur (el-Ayni, 1972: XII, 302).

5.5.9.3.  Odalar

Cennette yerleşim mekânlarından bir diğeri de odalardır. Bu odalar, Kur’an’da“ğurfe” ve “ğuraf” kelimeleriyle ifade edilir. “Ğurfe” kelime olarak, “konak, köşk,saray, oda” anlamlarına gelmektedir ( bn Manzur,1994: IX, 265). Aynı zamanda“yükseklik”( el-Fîruzabâdî, 1987: 1087), “binanın yüksek yeri” manalarında dakullanılır. Bu yüzden cennet evleri “ğurfe” diye isimlendirilmiştir (er-Râğıb, 1986: 539)Cennetin yerleşim elemanlarından biri olan “ğurfe” kelimesi tekil ve çoğul biçimde beş yerde geçmektedir.

“Fakat Rab’lerinden korkanlar için üst üste yapılmı ş odalar  (ğuraf) vardır.

Odaların altından da ırmaklar akmaktadır. Bu Allah’ın vadidir. Allah sözündencaymaz.”( ez-Zümer 39/20)

“  nanıp iyi i şler yapanları, cennette altlarından ırmaklar akan yüksek odalar (ğuraf)a yerle ştiririz. Orada ebedi kalırlar. Çalı şanların ödülü ne güzeldir.” ( el-Ankebût 29/58)

“ şte onlar güçlüklere gö ğ üs germelerine kar  şılık odalarla (el-ğurfetü)ödüllendirilecek ve orada dirlik ve esenlik (nidaları) ile kar  şılanacaklardır.” ( el-Furkân25/75)

“  Ne mallarınız, ne de evlatlarınız size katımızda bir yakınlık sa ğ lamaz. Ancak inanıp faydalı i şler yapanlar ba şka. Onlara yaptıklarının kat kat fazlası ödül vardır veonlar odalarda (fi’l-ğurufâti) güven (ve huzur ) içindedirler.” ( Sebe’ 34/37) Yukarıdakiayetlerde “el-ğurfe, ğuraf, el-ğurufât” şeklinde geçen kelimeler oda, saray veya köşkhangi anlamda kullanılırsa kullanılsın bu yerleşim birimlerinin cennette çok sayıdabulunduğu anlaşılmaktadır.

5.5.9.4.  Çadırlar

Kur’an’da zikredilen cennet ikametgâhlarından bir diğeri de çadırlardır. Bukelime Kur’an’da bir ayette geçmektedir:

“(O iki cennette de) çadırlara kapanmı ş (gün yüzü görmemi ş) huriler (var).” ( er-Rahmân 55/72)

Ayette geçen “hıyâm ” kelimesi “hayme” kelimesinin çoğulu olup, üç ya da dörtdireği olan sıcak havada gölgelenmek için üstüne ot, dal yada çalı atılan yuvarlakbiçimde yapılmış (el-Fîruzabâdî, 1987: 1427), veya bunlara ilaveten üstü pamuk, yünveya kıldan dokunmuş bezden örtülen, ev, çardak veya çadırdır (bn Manzur, 1994: XII,193).

Elmalılı kelimeyi, “Arapların oturmak için kıldan yuvarlak kubbe tarzındayaptıkları bazen da dikdörtgen şeklindeki evleridir” biçiminde açıklamaktadır (Yazır,tsz: VII, 4692–4693).

Kur’an-Kerim’de hurilerin anlatıldığı bir ayette geçen bu cennet çadırları içinbaşka bir açıklama mevcut değildir. Kelimenin çoğul formunda zikredilmesindenhareketle cennette her türlü çadırın olabileceği düşünülebilir.

Kur’an, cennetin yerleşim birimleri olan bu mesken, saray, köşk, konak, oda veçadırların eşyaları, dekor ve mefruşatı hakkında da -cennetin öteki nimetlerinde olduğu

Page 67: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 67/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

60

gibi- diğer din ve kutsal kitaplarda olmadığı kadar ayrıntılı bilgiler vermektedir. Bueşyaların nitelikleri hakkında bilgi verirken o kadar canlı bir üslup kullanmaktadır ki,görünmeyen âleme ait bu manzarayı adeta seyre doyum olmayan bir tablo haline getirip

gözler önüne sermektedir. Biz bu eşya ve dekorların konuyu daha fazla uzatmamak içinmahiyetlerine girmeden yalnızca isimlerini vererek yetineceğiz.Cennet konaklarının mefruşatı ve dekorları olarak Kur’an’da, güzel döşemeler (er-

Rahmân 55/76), serilmiş halılar (er-Rahmân 55/54), astarları kalın atlastan (er-Rahmân55/54) yükseltilmiş (kabartılmış) döşekler-yataklar (el-Vâkı’a 56/34), yastıklar-kırlentler-minderler (el-Ğâşiye 88/15), yaygılar-perdeler (er-Rahmân 55/76), sedirler-divanlar-koltuklar, altın ve mücevherlerden işlenmiş (el-Vâkı’a 56/15) yüksek (el-Ğâşiye 88/13) tahtlar (el-Hicr 15/47; es-Sâffât 37/44; et-Tûr 52/20; el-Vâkı’a 56/15; el-Ğâşiye 88/13; el-Kehf 18/31; Yasin 36/56; el-nsân 76/13; el-Mutaffifîn 83/23, 35)zikredilmektedir.

5.5.10. Cennette Eşler

Kur’an eşleri de cennet nimetleri arasında saymaktadır. Bu eşleri iki kategorideele almak mümkündür. Birincisi, dünyadaki eşlerin, her ikisi de cennetlik olmakkaydıyla, tekrar bir araya gelmeleri ve her birinin diğeri için nimet olması; ikincisi ise,cennete özgü yaratılmış yeni eşlerin nimet olarak verilmesi. Kur’an’da konuyla ilgili ikitemel kavramın kullanıldığını görmekteyiz. Birincisi, hem dünyadan cennete intikaleden eşleri hem de cennete özgü yaratılmış eşleri ifade etmek üzere kullanılan “ezvâc”;ikincisi, sadece cennete özgü hanım eşleri ifade etmek üzere kullanılan “hûr”kelimesidir. Konuyu bu iki kelime çerçevesinde ele alabiliriz.

5.5.10.1.Zevc/Ezvâc

Kur’an, dünyada ilahi mesaj karşısında olumlu tavır alıp iyi işler yapan insanların,erkek olsun kadın olsun cennete gireceklerini belirtmektedir. Cennetlik olan insanlarıngerek ana baba, gerek çocuklar, gerekse eşlerden sâlih olanlarla orada bir arayagelecekleri, Kur’an’da ifade edilmektedir:

“(Onlar) adn cennetlerine girerler. Babalarından, e şlerinden (ezvâcihim) veçocuklarından iyi olanlar da kendileriyle beraberdir…” (er-Ra’d 13/23)

“(Melekler:) Rabbimiz, onları ve babalarından, e şlerinden (ezvâcihim) ,çocuklarından iyi olan kimseleri onlara söz verdi ğ in Adn cennetlerine sok…” (el-Mü’min 40/8)

Şu halde cennete girecek olan insanlar, orada tüm sevdikleri ve dostlarıyla birarada bulunacaklardır. Bu dostlar içerisinde eşler de bulunacak ve bu dünyada eş olanlar, her iki taraf da cennetlik olmak kaydıyla, orada da eş olmaya devam edecektir.Bu bağlamda Kur’an, cennette sahip olunacak eşleri de cennet nimetleri arasındasaymaktadır.

Arapçada “eş” anlamına gelen (el-Fîruzabâdî, 1987: 246) “zevc” ve çoğulu olan“ezvâc” kelimesi, hem erkek hem de kadının birbirleri karşısındaki konumlarını ifadeetmektedir. Erkek karşısında kadın “zevc” olurken, kadın karşısındaki erkek de“zevc”dir. Bu nedenle, inananlara vaat edilen eşleri, sadece erkeklere yönelik bir vaatolarak değerlendirmek yanlış olur. “nananlar” kavramı içerisinde yer alan erkek ve

kadınların her biri cennette diğerinin eşi olacaktır. Aşağıdaki ayetlerde yer alan “ezvâc”kelimesi bu açıdan değerlendirilebileceği gibi, ahirete özgü yaratılmış eşler de bu

Page 68: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 68/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

61

kelimenin anlam alanına girebilir:“  nanıp yararlı i şler yapanlara altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine

ait oldu ğ unu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden kendilerine rızık olarak 

verildi ğ inde; bu daha önce de rızıklandı ğ ımız  şeydir, (dünyada iken de bu rızıktan yemi ştik) derler. (Cennetteki bu rızık), onlara, o (dedikleri)ne benzer verilmi ştir. Onlar için orada   tertemiz e şler de vardır ve onlar orada ebedi kalacaklardır.” (el-Bakara2/25; Al-i mran 3/15; en-Nisâ 4/57)

“  Haydi, siz cennete girin. Siz ve e şleriniz a ğ ırlanıp sevindirileceksiniz.” (ez-Zuhruf 43/70) 

“Kendileri ve e şleri gölgelerde koltuklara yaslanmı şlardır.” (Yasin 36/56)lk ayette benzer diğer ayetlerde geçen “tertemiz eşler” ifadesi, tefsir

kaynaklarında hemen hemen ittifak halinde, bayan eşler olarak yorumlanmıştır. Onların“tertemiz” oluşları ise daha çok kötü huy ve davranış (el-Mâverdî, tsz: I, 79) veyadünyada kadının anatomik yapısından kaynaklanan hayız, nifas, bevl vb. bedeni

durumlar (bn Kesir, tsz: I, 61) veya eziyet veren ve günaha sokan şeyler açısındandeğerlendirilmiş ve bu tür olumsuzluklardan uzak olma hali olarak açıklanmıştır (bnKesir, tsz: I, 61). Ancak, “zevc” kelimesinin kadın ve erkeği içine alan mutlakanlamından yola çıkarak, “tertemiz eşler” olarak ifade etmek mümkündür.

Ancak, şu ayetlerde özel olarak bayan eşlere vurgu yapılmaktadır: “  Biz (cennetteki) kadınları yeniden yarattık; onları bakireler yaptık. Hep ya şıt 

sevgililer olarak.” (el-Vâkı’a 56/35-37) “O iki cennette de iyi huylu, güzel kadınlar var.” (er-Rahmân 55/70)Sonuç olarak şunu diyebiliriz ki, Kur’an insan fıtratına uygun olarak, erkek ve

kadının birbirine eş olarak cennette de hayatlarını sürdüreceklerini ifade etmektedir.

5.5.10.2.Hûr

Kur’an, cennetteki bütün nimetleri, kadın-erkek ayırımı gözetmeksizin tümmüminlere yönelik birer vaat olarak sunarken, yalnızca erkeklere özgü olan bir teknimetten bahseder. O da cennet orijinli eşlerdir. Kur’an bu eşleri, “hûr” olarakadlandırmaktadır.

“Hûr”, “ahver” kelimesinin veya bu kelimenin müennes formu olan “havrâ’”kelimesinin çoğuludur. Gözünün beyazı bembeyaz, siyahı da simsiyah, göz halesi geniş ve göz kapağı da ince olan  (el-Fîruzabâdî, 1987: 486 ; ez-Zebîdî, 1994: III, 160; Yazır,tsz: VII, 4692) veya ceylan gözlü (el-Fîruzabâdî, 1987: 486 ) anlamına gelmektedir.

Kur’an’da bu kelime cennete girecek olan erkeklerin eşlerini ifade bağlamındadört ayette zikredilmektedir:

“  Böyle oldu ğ u gibi onları iri gözlü hurilerle de evlendirmi şizdir.” (ed-Duhân44/54)

Ayetin öncesinde muttaki olan müminlerin, güvenilir bir makam olan cennetlerde,pınar başlarında ince ipek ve parlak astarlardan nefis elbiseler giyerek, karşılıklı oturup,sohbet edecekleri anlatılmaktadır (ed-ed-Duhân, 44/51-53).

“Sıra sıra dizilmi ş koltuklara kurulmu şlardır. Onları iri gözlü hurilerleevlendirmi şizdir.” (et-Tûr 52/20)

Bu âyetin öncesinde ve sonrasında, muttakilerin nimet cennetlerinde Allah’ınkendilerine verdiği nimetlerle zevk ve sefa sürdükleri, afiyetle en güzel cennet

yiyeceklerinden yedikleri, en lezzetli cennet içkilerinden içtikleri, inci gibi güzel olancivanların bu imanlı insanlara hizmet ettikleri, dünyadaki imanlı olan çocuk ve

Page 69: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 69/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

62

torunlarıyla hep birlikte sıra sıra dizilmiş koltuklarına yaslandıkları, sohbet edip, adetakeyif çattıkları vurgulanmaktadır (et-Tûr 52/17-28).

“(O iki cennette) çadırlara kapanmı ş (gün yüzü görmemi ş) huriler... Bundan önce

onlara ne bir insan, ne de bir cin dokunmu ştur.” (er-Rahmân 55/72, 74)“Saklı inciler gibi iri gözlü huriler (vardır).” (el-Vâkı’a 56/22, 23) Bu ayetin öncesinde de iman edip iyi işler yapmada yarışan ve böylece Allah’a

yakın olanların nimet cennetlerinde canlarının çektiği yemeklerden ve beğendiklerimeyvelerden, istedikleri kadar yiyecekleri, en lezzetli içkilerden bolca içecekleri,kendilerinin etrafında emre âmâde hizmetçilerin olacağı ve altın ve mücevherlerleişlenmiş, göz kamaştıran tahtların üzerinde karşılıklı oturacakları zikredilmektedir (el-Vâkı’a 56/10-23).

Sonuç olarak cennetle ilgili ayetler incelendiğinde, -cennetteki evliliğin dışında-cennete girme ve onun nimetlerinden yararlanma hususunda kadın ve erkeğin eşitolduğunu söylemek mümkündür. Cennetteki cinsel hayatın ise Kur’an dışı kaynaklarda

abartıldığı gibi olamadığı ve Kur’an’ın bu olayı edep sınırları içinde ve ima edenkelimelerle kapalı bir biçimde ifade ettiği görülecektir.

5.5.11. Cennet Hizmetçileri

Kur’an cennet ehline cennette teşrifatçılık, içki sunumu, yiyecek dağıtımı vb.hizmetleri yerine getirmek üzere cennete girecek olan kadın ve erkeklere hizmet edecekgörevlilerden de söz etmektedir. Bu görevlilerin adlarını o “doğmuş çocuk ve kul” (el-Fîruzabâdî, 1987: 417) anlamında “Vildan” (el-Vâkı’a 56/17: el-nsân 76/19) ve “henüzbıyıkları terlememiş” (el-Fîruzabâdî, 1987: 1475) anlamında “ğilman” olarakaçıklamaktadır. Bu cennet görevlilerinin kimlerden oldukları hususunda farklı görüşlerileri sürülmesine rağmen bu konuda Kur’an’da bir açıklama bulunmamaktadır. Bizburada bu görüşlere yer vermeyeceğiz (Bkz: bn Kesir, tsz: VII, 410; VIII, 317 ; el-Âlûsî, 2000: VIII, 149; el-Kurtubî, 1994: XVII, 69; bn Kayyım, 2004: 192).

Sonuç olarak, yüce Allah, cennette müminlere hizmet etmeleri için çok sayıda veçok güzel hizmetçiler yaratmıştır. Bu hizmetçileri de cennet nimetleri arasında cennetehline sunulmak üzere zikretmiştir.

5.6.  Cennetin Boyutu

Yeryüzü yaratıldığından bu yana ilk insanla birlikte ilahi vahye pek çok insanmuhatap olmuştur. nsanlardan bu hitaba olumlu cevap verenlerin sayılarının akıl almazbir biçimde çok olduğu bir gerçektir. lahi vahye karşı müspet tutumlarının da mutlakaödüllendirileceği bir değişmez hakikattir. Bu muazzam insan topluluğunun nasılödüllendirileceği ve bu insanların her türlü ortamı da içeren isteklerinin nasılkarşılanacağı, nereye sığacakları sorusu hep zihinleri meşgul eden bir muammadır. şteKur’an insanın zihninden geçirdiği bu soruyu insanın müşahede âleminde muazzamgördüğü varlıklarla gayb âleminde gerçekleşecek olan olguları benzetmek suretiyle onacevap vermektedir. Çünkü O, insanın gayb âlemindeki varlıkları ancak müşahedeâlemindeki semboller yardımıyla açıklanmasının mesajı anlama ve kabullenme,dolayısıyla da problemi çözme açısından çok daha etkili olacağını bilmektedir.

Ahiret âleminin bir parçası olan cenneti Kur’an önce büyük bir mülk olarak

nitelemektedir. nsan suresinde cennetin vasıfları ve nimetleri anlatılırken “büyük bir mülk ” (el-nsân 76/20) ifadesi kullanılarak onun muazzam bir mülk olduğu

Page 70: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 70/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

63

vurgulanmıştır. Bazı müfessirler burada zikredilen mülk kelimesini geniş (el-Beydâvî,1996: V, 429), akla hayala sığmayacak ve sözle ifade edilemeyecek kadar geniş birmülk olarak açıklamışlardır (en-Nesefî,1996: IV, 304; Ebu’s-Suûd, tsz: IX, 74; el-

Âlûsî, 2000: XXIX, 161). Büyük mülkün ölçüsü ise bir ayette “geni şli ğ i göklerle yer arası kadar olan” (Ali mrân, 3/133) bir başka ayette de “geni şli ğ i gökle yerin geni şli ğ igibi olan” (el-Hadîd 57/21) ifadeleriyle belirtilmektedir.

Burada ifade edilen genişlik gerçek anlamda bir genişlik değildir. Nitekim Taberî ayetlerdeki cennetin genişliği hakkındaki ifadeyi “azameti te şbih yoluyla yere vegöklere benzetilmi ştir”, şeklinde açıklamaktadır (et-Taberî, 2002: IV, 116–117).Cennetin genişliği insanların bildiği bir genişlikle anlatılarak, onun genişliğinin vealanının çok büyük olduğu ortaya konulmak istenmiştir (ez-Zemahşerî, 2003: I, 415).Eni gökler ve yer kadar olan cennetin boyutları hususunda tartışmalar yapılmış ve çeşitlifikirler ileri sürülmüştür (Bkz. er-Râzî, tsz: IX, 5–6). “Eni gök ve yer kadar olan”ifadesinden maksat Allah’ın Cennetinin çok geniş olduğunu vurgulamak ve insanın

zihninde ve gözünde mevcut olan uçsuz ve bucaksız gökler ve yeryüzü ile mukayeseyapılarak o engin ve çok geniş olan cennete insanları teşvik etme vardır. Ayrıca buradaeni, dile getirilmiştir. Eni bu kadar geniş ise boyunu siz düşünün, demeye getirilerek,insanın hayal dünyası harekete geçirilmek istenmektedir.

Cennetin genişliği konusunda Kur’an insanların zihninde hiç soru bırakmamaküzere devamlı gözlemledikleri ve hayranlıkla izledikleri yer ve gökle bir kıyaslamayaparak onların hissiyatına hitap etmek suretiyle hayal dünyalarını harekete geçirmekistemiştir. Böylece Kur’an o gökler kadar büyük ve yeryüzü kadar geniş olan cennetikazandıracak güzel işler yapma hususunda insanların çalışmalarını ve bu konudayarışmalarını teşvik etmektedir.

5.7.  Cennetin Ebediliği

Cennetin bu zamana kadar anlatılan “mekân ve imkânlarının” olağanüstügüzellikte oluşu, bu nimete mahzar olan insan tarafından, hiçbir zaman yitirilmesi arzuedilmeyen bir durumdur. Kur’an, insanın gözlem alanının kapsamı dışında kalan bumetafizik âleme ilişkin nimetleri, onun yaşadığı dünyada bildiği argümanlardan yolaçıkarak anlatmaktadır. Ancak dünya orijinli olan her şey yok olacaktır. nsan bu yokolmayı bizzat yaşarken her gün bir şekilde gözlemlemektedir. Cennetteki nimetlerineksilmesi veya yok olması konusunda insanın zihin dünyasında olası bir tereddütünoluşmaması için olsa gerek, Kur’an’da cennet, onun nimetleri ve cennetliklerinyaşamından söz eden ayetler, mutlaka sonsuzluk ifade eden sözcüklerle bağlanmakta,bazen bu sonsuzluk vurgusu nimetlerden daha çok öne çıkarılmaktadır.

Cennetin ebediliği Kur’an’da dolaylı ve doğrudan olmak üzere iki şekilde ifadeedilmektedir. Doğrudan ifade edilişi “huld” ve “ebed” sözcükleriyledir.

“Huld”, kelime olarak, devam etmek, uzun süre kalmak, varlığını değiştirmedenmuhafaza etmek (el-Fîruzabâdî, 1987: 357; er-Râğıb,1986: 220; bn Manzur, 1994: III,164) anlamlarına gelir. Kur’an’da hem cennet, hem de cehennemin ebediliği içinkullanılmaktadır. Cennetin ebediliğini belirtmek üzere 33 yerde zikredilmektedir(Abdulbâki, 1988: 300–302). Bunlardan iki yerde bizzat cennetin kendisini ifade etmeküzere “huld” lafzı kullanılmıştır:

“ Deki bu mu iyi yoksa korunanlara vaat edilen ebedi cennet (cennetü’l-huld) mi?”

(el-Furkân 25/15) “Oraya esenlikle girin, bu ebedilik günüdür (yevmü’l-hulûd).” (Kâf 50/34)

Page 71: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 71/113

KUR’AN’DA CENNET Cemal ERGÜN

64

Bu iki kullanımının dışında cennetlikler anlatıldıktan sonra “onlar orada ebedikalacaklardır/vehüm fîhâ hâlidûn” şeklinde 9 yerde (el-Bakara 2/25, 82; Âli mrân3/107; el-el-A’râf 7/42; Yunus 10/26; Hûd 11/23; el-Enbiyâ’ 21/102; el-Müminûn

23/11; ez-Zuhruf 43/749), cennetliklerin “içinde ebedi kalacakları”nı vurgulayan“hâlidîne fîhâ” ifadesi ise 20 yerde (Âl-i mrân 3/15, 136, 198, en-Nisâ 4/13; el-Mâide5/85; et-Tevbe 9/72, 89; Hud 11/108; brahim 14/23; el-Kehf 18/108; Tâhâ 20/76; el-Furkân 25/16, 76; el-Ankebut 29/58; Lokman 31/9; ez-Zümer 39/73; el-Ahkaf 46/14;el-Fetih 48/5; el-Hadîd 57/12, ; el-Mücâdele 58/22) geçmektedir.

Cennetin doğrudan ebediliğini ifade eden ikinci kelime ise “ebed” sözcüğüdür.“Ebed”, dehr ile eş anlamlı olarak “mutlak zaman” anlamına gelir (Kılavuz, 1994: X,72) “Her zaman, hiç, daima, asla” gibi geleceği ifade etmek üzere olumlu veya olumsuzolarak da kullanılır (bn Manzur: 1994: III, 66). Ebed ile zaman arasında fark olduğu,zamanın parçalanabilir olmasına karşılık ebed kelimesinin süreklilik anlamı taşıdığıbelirtilmiştir (Kılavuz, 1994: X, 72).

“Ebed” kelimesi, Kur’an-Kerim’de olumlu ve olumsuz olmak üzere her ikianlamda 28 yerde geçmektedir (Abdulbâki, 1988: 2). Cennet ve nimetlerinin ebediliğiniifade etme bağlamında ise, 8 ayette zikredilmiştir (Bkz: en-Nisâ 4/57, 122; el-Mâide5/119; et-Tevbe 9/22, 100; et-Teğâbun 64/9; et-Talâk 65/11; el-Beyyine 98/8). Buayetlerde devamlı “hâlidîne” lafzıyla birlikte kullanılmaktadır. Bir ayette ise, tek başına“cennette müminlerin sürekli kalacaklarını” belirtmek üzere geçmektedir (el-Kehf 18/3).

“  nanıp iyi i şler yapanları da altlarından ırmaklar akan cennetlere sokaca ğ ız.Orada ebedi olarak kalacaklardır. Orada kendilerine tertemiz e şler de vardır ve onlarıhiç güne ş sızmayan e şsiz gölgelere sokaca ğ ı.” (en-Nisâ 4/57).

“ Rab’leri katında onların mükâfatı, altlarından ırmaklar akan Adn cennetleridir.Orada ebedi olarak kalacaklardır...” (el-Beyyine 98/8).

Kur’an’da cennetin ebediliği, “cennetliklerin oradan çıkarılmayacağı (el-Hicr15/48), ölümsüz olacakları (ed-Duhân 44/56), cennet nimet ve hizmetlerinin eksiliptükenme özelliğinde olmayıp devamlı olduğu (er-Ra’d 13/35; Sâd 38/54; el-Vâkı’a56/17, 32-33; el-nsân 76/19) ve cennetliklerin cennette ebedi olarak kalmalarının yerve göğün ayakta durmasına bağlanması (Hûd 11/108)” şeklinde dolaylı ifadelerle debelirtilmektedir.

Taberi, Beyine 96/8 ayetindeki “orada ebedi kalıcıdırlar” ifadesini “orada neölecekler nede oradan çıkarılacaklardır. Ebedi olarak orada cennete konuk olarakyaşayacaklardır” (et-Taberî, 2002: 15/30, 334) şeklinde, cennetteki yiyecekleri ise,“cennette yenilen yiyeceklerin tümü cennetlikler için daimidir, hiçbir şekilde kesintiyeuğramayacak, zayi olmayacak ve geçici olmayacaktır. Bilakis sonsuza kadar varolacaktır” (et-Taberî, 2002: 8/13, 204) biçiminde yorumlamıştır.

Mutezile ekolünün bazı mensupları dışında slam âlimleri, cennetin venimetlerinin Allah’ın sürekli yaratma sıfatına bağlı olarak ebedi olduğunu kabuletmişlerdir (Kılavuz, 1994: X, 73). “Allah’ın seçkin kullarına nihayetsiz saadet vaatedildiğine göre cennet, rıza-yı ilahi, Hakk’ın cemalinin müşahede edilmesi gibi saadetvesileleri hiçbir zaman kesintiye uğramamalı, sona ermemelidir. Hz.Adem’e üflenenilahi ruh ile varlık sahnesine çıkarılan insanlık âlemi yokluğa mahkum edilmemelidir.”(Topaloğlu, 1993b: VII, 385)

Sonuç olarak Yüce Alla’hın cennetin, sakinlerinin ve nimetlerinin ebedîliği

hususunda Müslüman ilâhiyâtçılar arasında birliktelik mevcuttur.

Page 72: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 72/113

KUR’AN VE DĞER DNLERDEK… Cemal ERGÜN

65

6.  KUR’AN VE DĞER DNLERDEK CENNET TASVRNNKARŞILAŞTIRILMASI

Ölümün insan için bir yok oluş olmadığına ve öldükten sonra yeni bir hayatınvarlığına yani ahirete inanan ister mitolojik, ister ilkel, ister semavi düzeyde olsun tümdin ve kutsal kitaplarda insanın bu dünyada yapmış olduğu her türlü iyiliğinödüllendirileceği fikrinin var olduğunu araştırmamızın birinci bölümünde belirtmiştik.kinci bölümün buraya kadar olan kısmında Kur’andaki cennet anlayışını detaylı birşekilde ortaya koymaya çalıştık. Araştırmamızın bu kısmında ise birbirinden bağımsızolarak incelediğimiz bu iki alanı genel hatlarıyla karşılaştırmaya çalışacağız. Kur’an’ıntasvir ettiği cennet ile diğer dinlerin anlattığı cennet arasındaki benzerlikleri ve farklıyönleri bu sonsuz mutluluk mekânının isimleri, sayıları, görevlileri, nimet çeşitleri vemekânsal olarak yeri, boyutu ve ebedîliği bakımından ortaya koymaya çalışacağız.

6.1.  Cennet’i simlendirme

Kur’an-ı Kerim bu dünyada Allah’a inanan, O’nun gönderdiği elçileri kabul edenve bu elçilerle gönderilen ilâhi mesajları benimseyip ahlaki ilkeler çerçevesinde hayatınıdüzenleyen, erdemli bir şekilde yaşayan ve insanlığın yararına güzel işler yapaninsanların, âhirette ödüllendirileceğini bildirmektedir (el-Bakara 2/25; er-Ra’d 13/22,23;en-Nahl 16/97;vd ).

Kur’an yaşamı boyunca iyilikten yana tavır alan müminlerin öldükten sonramükâfat olarak sonsuzadek yaşayacakları, hayallerin de ötesinde güzellik ve mutluluğunolduğu mekânı “cennet” olarak adlandırmaktadır. Hiç şüphesiz bu genel adlandırmanınyanında Kur’an sonsuz nimetler ülkesinin başka adlarından da söz etmektedir. Cennetiniteleyen bu adlar onun tamamının bir adı olabileceği gibi onun bir bölümünün adı daolabilir.

Kur’anda cennete isim olmuş sözcük ve tamlamalar özetle şunlardır: Cennet, Adn, Naîm, Me’vâ, Firdevs, Huld, el-Hüsnâ, Dâru’s-Selam, Dâru’l-Âhira, Dâru’l-Mukâmeve Makâmun Emîn. Cenneti ifade eden bu kelime ve terkiplerin anlamları ve geçtiğiayetler daha önce ele alındığı için burada detaya girilmeyecektir.

Âhiret âleminde iyilerin ödüllendirileceği mekân olan cennet, diğer mitoloji vedinlerde de farklı sözcüklerle adlandırılmıştır. Cennet için kullanılan bu sözcükler,değişik mitolojilerin ve dinlerin ortaya çıktığı coğrafyada konuşulan lisan ve etkin olankültürün tesiriyle farklı olmuştur. Ancak şunu belirtebiliriz ki, her din ve mitolojide,cennet için, ideal iyiliğin ve güzelliğin hükümran oluşunu ifade edecek kelimelerkullanılmıştır.

Sümer mitolojisinde cennet, “saf, parlak, temiz, hastalık ve ölümün bilinmediğibir ülke” anlamında “Dilmun” kelimesiyle isimlendirilirken (Kramer, 2002: 178), eskiMısır dinlerinde “Aru” (Türk Ansiklopedisi, 1960: X, 96), eski ran dini olanZerdüştîlikte, “Övgü Evi” veya “Şarkı Evi” (Eliade, 2003: I, 384; Turner, 2004: 30),eski Yunan mitolojilerinde “Elysium” veya “Eleusis bahçesi veya çayırlığı”, Cermenmitolojilerinde ise “Valhalla” (Şahin,1993: VII, 374) olarak adlandırılmıştır(Sarıkçıoğlu, 1999: 70).

Hinduizm ve Budizmde tenâsüh (ruh göçü) inancı gereği iki cennetten söz

edilmekte bu cennetlerden birinin ebedî olduğu vurgulanmaktadır. Hinduizmde geçiciolan cennet “Nandana”, (Budda, 1935: 57; Sarıkçıoğlu, 1999: 152) Budizmde ise,

Page 73: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 73/113

KUR’AN VE DĞER DNLERDEK… Cemal ERGÜN

66

“Sukhavati”  (Şahin,1993: 375) kelimeleriyle ifade edilmektedir. Hinduizmde ebedî cennet “Brahmaya kavuşmak” olarak tanımlanırken, (Budda, 1935: 57) Budizmde“Nirvana’ya ulaşmak” şeklinde açıklanmaktadır (Budda, 1935: 258; Sarıkçıoğlu, 1999:

177). Japon geleneğinde ise cennete “Ame” denilmiştir (Şahin, 1993: 375).Eski türk dinlerinde cennet, “uçmak” kelimesiyle ifade edilirken (Roux, 1999:158; Günay ve Güngör, 1998: 86; Türk Ansiklopedisi, 1960: X, 185; Meydan Larouse,1990: II, 857), Sabiîlikte “Işık Âlemleri” anlamında “Mşunia Kuşta” terkibiyleisimlendirilmiştir (Gündüz, 1999: 105).

Tevrat (Aht-i Atik)’te cennet, aden bahçesi anlamında “Gan Eden” tamlamasıylaifade edilmektedir (Tekvin 2/8, 10). Bunun dışında Talmut ve diğer kaynaklarda dacennet için “ahiret hayatının nimetlerini elde etme” anlamında olan, “Olam Ha-Ba”terkibinin kullanıldığı belirtilmektedir (Taşpınar, 2003: 296). Bu isimlerin dışındacenneti niteleyen “huzur, avlu, ev, çadır, mukaddes dağ, Rab’bin dağı ve mukaddesmakam” gibi sıfat isimlerinde geçtiği vurgulanmaktadır (T.B. Chabbat,152a’dan naklen,

bkz: Taşpınar, 2003: 302).ncil’de cennet; “Tanrı Egemenliği” (Matta, 19/24; Markos, 9/46, 10/23, 12/34,

14/25; Luka, 6/20, 7/28, 9/10, 18/25, 22/18; Elçilerin şleri, 20/25), “Baba’nınEgemenliği” (Matta, 26/28), “Göklerin Egemenliği” (Matta, 5/3, 10, 19, 20), “TanrınınKonutu” (Esinleme, 21/3), “Baba’nın Evi” (Yuhanna, 14/1–4), “Sonsuz Yaşam”(Yuhanna, 17/3; Pavlus’un Romalılara Mektubu, 2/7; Yuhanna’nın I. Mektubu, 5/13),“Göksel Konut” (Pavlus’un Korintlilere II. Mektubu, 5/1–3) tamlamalarıylaisimlendirilmektedir.

Ölüm sonrası hayatta bu dünyada gerçekleştirilen iyiliklerin karşılığı olarakverilecek cennet gerek Kur’an’da, gerekse diğer semavî dinler ve mitolojilerde hepolumlu anlamlarda farklı kelime ve terkiplerle isimlendirilmiştir. Cennetin bu şekildefarklı isimlendirilmesi, dinlerin doğduğu coğrafyada konuşulan dillerdeki farklılığın birsonucu olarak açıklanabilir.

6.2.  Nicelik Bakımından Cennet

Kur’an cennetin sayısı konusunda net bir rakam vermemektedir. Ancak iç içegeçmiş ikişerli iki grup cennetten söz etmektedir. Bu iki grup halindeki cennetlerinsayısının, herbir grupta iki olmak üzere toplam dört olduğu anlaşılmaktadır (er-Rahmân55/46,62). Kur’an bu cennetlerin pek çok kapısının bulunduğunu bildirmekle, onun pekçok bölümden oluştuğunu ifade etmektedir (ez-Zümer 39/73).

Aynı zamanda Kur’an, insanların bu dünyada hür iradeleriyle gerçekleştirdiklerigüzel davranışlarının, Allah’a bağlılık ve yapmış oldukları ibadetlerinin oranlarına görede Allah katında derecelendirileceklerini ve cennetlerle ödüllendirileceklerinivurgulamaktadır (Âl-i mrân 3/163; el-Enfâl 8/4; et-Tevbe 9/20; en-Nisâ 4/95, 96; Tâhâ20/75, 76; el-srâ 17/21). Kur’an’ın bu anlatımından anlaşıldığına göre farklıderecelerde cennetler vardır.

Sümerlerde cennetin sayıları ile ilgili bir bilgi mevcut değildir. Sümermitolojisinde cennet (Dilmun)un yeryüzünde, güney batı ran’da “Dilmun” denen biryerde olduğu anlatılmaktadır (Kramer, 2002: 180)

Mısır Mitolojisinde ölen kimsenin salihlerden olması durumunda ya güneş tanrısıolan “Ra” ile birlikte onun cennetinde olacağı veya yıldızlarda bulunan cennetlerde

oturacakları belirtilerek sayıları hakkında bir rakam verilmemiştir (Şahin, 1993: VII,374; Kutub, tsz: 15–21).

Page 74: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 74/113

Page 75: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 75/113

KUR’AN VE DĞER DNLERDEK… Cemal ERGÜN

68

Yunan mitolojilerinde cennet görevlilerinin salihlere hizmet ettiğine dair bilgilerKur’an’da da yer almaktadır. Kur’an bu bilgilere ek olarak Cennet görevlileri olanmeleklerin salihleri cennet kapılarından hoş bir karşılama ile cennete buyur edceklerini

ve onlara çok güzel sözlerle iltifat edeceklerini haber vermektedir (el-Hicr 15/46; en-Nahl 16/31; Meryem 19/62; ez-Zümer 39/73; el-Vâkıa 56/25, 26).

6.4.  Nitelik Bakımından Cennet

Kur’an dünya hayatında Allah’a inanıp, insanlığın yararına güzel işler yapan veerdemli bir hayat süren insanlara, akıl ve hayal sınırlarını aşan türde ve rakamlarla daifade edilemeyecek oranda nimetler verileceğini bildirmektedir (es-Secde 32/17; el-nsan 76/20).

Kur’an’da salihlere nimet olarak verilecek cennet, içinde nehirler ve pınarlar akan,(el-Bakara 2/25; et-Tevbe 9/89; el-Hicr 15/45; er-Rahmân 55/50; el-nsân 76/6) her

çeşit ağaçların bulunduğu, (er-Rahmân 55/48) bol yeşillikli (er-Rahmân 55/64) ve koyugölgeli, (en-Nisâ 4/57; Yâsin 36/56; el-Vâkı’a 56/30; el-Mürselât 77/41) şiddetli soğukve sıcağın olmadığı ılıman iklimli bir yurt (el-nsan 76/13) olarak tasvir edilmektedir.

Sümerlerde cennet (Dilmun)un meyve yüklü bahçeler ve yemyeşil çimenlerlekaplı ve nehirleri olan tanrısal bahçe olarak betimlenmektedir (Kramer, 2002: 179).

Eski Yunan mitlerinde cennet ise mevsimlerin elverişli olduğu, rengârenkçiçeklerin ve çimenlerin bulunduğu ağaçların meyve verdiği, hayvanların bile barış içinde yaşadığı bir yer olarak anlatılmaktadırdir (Turner, 2004: 43; Sarıkçıoğlu, 1999:70; Şahin, 1993: VII, 374).

Cermen mitolojisinde, ise hastalık, yaşlılık ve ölümün olmadığı, ağaçlık vekoruluk bir cennet anlayışının varlığından da söz edildiği belirtilmektedir (Şahin, 1993:VII, 374).

Azteklerin, kızıl güneşin kendisinden doğduğu, son derece lüks ve refahınbulunduğu, büyük nehirlerin kendisinden çıktığı ve doğuda olan bir cennetin varlığınainandıkları belirtilmiştir (Şahin, 1993: VII, 375).

Budizmde ise, “Sukhavati” denilen cennetin özellikleri olarak, mücevherlerlesüslenmiş ağaçların olması, şakrak ötüşlü kuşların bulunması, cennetliklerin zevklerineuygun olarak suların soğuk ya da sıcak olarak akması ve daimi bir yeşillik içinde olmasıvb. güzellikler zikredilmiştir (Şahin, 1993: VII, 375).

ncil’de cennet, kenarları değerli taşlardan örülmüş yüksek surları olan,(Esinleme, 21/10–21) on iki kapısı bulunan, ışıklandırma için güneş ve aya gereksinimbulunmayan, (Esinleme, 21/22,23) billur gibi ırmağın çıktığı, (Esinleme, 22/1, 2) on ikiçeşit meyve üreten ve her ay meyvesini veren yaşam ağacının bulunduğu (Esinleme,22/1-5) bir site olarak tasvir edilmiştir.

Kur’an cennetliklere muz (el-Vâkı’a 56/29), kiraz (el-Vâkı’a 56/28), nar (er-Rahmân 55/68), üzüm (en-Nebe’ 78/31, 32), hurma (er-Rahmân 55/68) ve canlarınınçektiği her çeşit meyveden diledikleri kadar ikram edileceğini belirtmektedir (Yasin36/57;Muhammed 47/15; er-Rahmân 55/48; el-Vâkı’a 56/20; el-Mürselât 77/42). O,cennetliklerin orada yiyecek olarak bal (Muhammed 47/15) ve arzuladıkları her tür ettenistedikleri kadar yiyebileceklerini bildirmektedir (et-Tûr 52/22). Kur’an cennetlikleresunulacak içecekleri ise, su (Muhammet 47/15; el-Vâkı’a 56/31), süt (Muhammet,47/15), kokteyl türü içecekler (el-nsân 76/5,17) ve şarap olarak açıklamaktadır

(Muhammed 47/15). O, cennetliklerin bu içeceklerden istedikleri kadar içebilecekleriniifade etmektedir. Ayrıca Kur’an, cennet içkilerinin hiçbir şekilde insana baş ağrısı

Page 76: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 76/113

KUR’AN VE DĞER DNLERDEK… Cemal ERGÜN

69

sersemletme vb. sıkıntılar vermediğini vurgulamaktadır (es-Saffat 37/46, 47; el-Vâkı’a56/19). Ku’ran bu yiyecek ve içeceklerin bitip tükenmeyeceğini, hiçbir zamanazalmayacağını haber vermektedir (er-Ra’d 13/35; es-Sâffât 37/42; ez-Zuhruf 43/73; el-

Vâkı’a 56/32,33).Eski Mısır inancında göğün doğu tarafında olan ebedi yıldızlarda bulunancennetlerde yemek tarlası adı verilen yerlerin olduğu, iyilerin burada canlarının çektiğiher türlü yemeklerden ve hayat ağacının meyvesinden diledikleri kadaryiyebileceklerini, tanrılarla birlikte oturup şarap içceklerini, yufka ekmekleriyiyeceklerini, zıraatla uğraşabileceklerini ve özel mülklerinin olabileceğini belirtilmiştir(Şahin, 1993: VII, 374; Kutub, tsz: 15–21).

Cermen mitolojilerine göre savaşta ölerek cennete girenlere yiyecek olarak etyedirilip süt içirileceği, onların cennetin şeref salonlarında eğlenecekleri, savaş yaralarının derecelerine göre gençleşecekleri ve cennetteki şarkıcıların da şarkı vemusiki ile sürekli onları eğlendirecekleri ve cennetliklerin günlerinin neşeli geçmesini

sağlayacakları ifade edilmiştir (Sarıkçıoğlu, 1999: 78).Hinduizmde cennette ırmakların olduğı, süt, bal ve şarapların aktığı ve meyvelerin

de çeşitli ve çok bol olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca, parlak renkli ineklerin buradaoturanların her türlü ihtiyaçlarını karşıladığı belirtilmiştir. Bunların dışında, cennettemüzik ve eğlencenin de olduğu vurgulanmıştır (Budda, 1935: 57).

Eski Türk inanışlarında cennette salihlerin dünyadaki yaşamda olduğu gibi yiyipiçeceklerine ve bolca sürülere sahip olacaklarına inandıkları belirtilmektedir (Roux,1999: 170, 171).

Yahudilikte Tevrat’ın tefsiri olan Talmut’ta, cennette yeme içme ve cinsel isteklergibi maddî nimetlerin olmadığı, salihlerin orada başlarına bir taç takılarak ilâhi huzurunihtişamını seyredecekleri ve melek olacakları ifade edilmektedir (Moise Maimonide,1993, Çev.: Jan de Hulster, s. 122-123 ten naklen, bkz: Taşpınar, 2003: 301).

ncil’de cennet nimetleri olarak billur gibi suların olduğu, on iki çeşit meyveveren yaşam ağacının bulunduğu ifade edilmektedir. ncil’de cennet nimetleri olarakmaddî unsurlardan daha ziyade manevî unsurlar öne çıkarılmaktadır (Matta, 22/30;Markos, 12/25; Luka, 20/35; Esinleme, 21/10–27; 22/1–5). Cenneti gerçek anlamdacennet yapan unsurun Tanrının oradaki varlığı olduğu ifade edilmektedir (Madrigal,2000: 247).

Eski Mısır dinlerinde cennette çeşitli yiyecek ve meyvelerin olduğu vecennetliklerin bu yiyeceklerden diledikleri kadar yiyebileceklerini ifade eden bilgiKur’an ayetleriyle paralellik arz etmektedir. Cermen mitolojilerinde cennet nimetleriolarak geçen et ve süt, hinduizmde geçen su, süt, bal ve şarap akan pınarlar ve ncil’decennette billur gibi suların olduğunu belirten bilgiler Kur’an ayetleriyle birebirörtüşmektedir. Bunların dışında diğer mitoloji ve dinlerden farklı olarak Kur’an cennetmeyveleri olarak bazı meyvelerin adlarını zikretmekte ve içeceklerinin mahiyet veözelliklerine vurgu yapmaktadır. Eski mısır mitolojileri ve Türk dinlerinde bulunancennet nimetleri arasında belirtilen cennette zıraat ve tarımsal faaliyetler ve hayvanyetiştiriciliği ile meşgul olunacağına dair bilgiler Kur’an’da açık bir şekildezikredilmemektedir.

Kur’an cennet nimeti olarak cennet ehlinin giyisilerinin ipek ve atlastan olduğunubildirmiştir (el-Kehf 18/31; el-Hac 22/23; Fâtır 35/33;ed-Duhân 44/53; el-nsân 76/21).Ayrıca o, cennette ziynet eşyası olarak da altın ve gümüş bilezik ve inci takılacağını

vurgulamıştır (el-Kehf 18/31; el-Hac 22/23; Fâtır 35/33; el-nsân 76/21).Kur’an’da cennet nimeti olarak belirtilen giyisiler ve takıları, incelediğimiz

Page 77: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 77/113

KUR’AN VE DĞER DNLERDEK… Cemal ERGÜN

70

mitoloji ve dinlerde bulamadık.Kur’an cennetlik olan insanlar için cennette köşkler (el-Furkân 25/10), evler (et-

Tevbe 9/72; es-Saf 61/12), odalar (el-Furkân 25/75; el-Ankebût 29/58; Sebe’ 34/37; ez-

Zümer 39/20) ve çadırlar (er-Rahmân55/72) olacağını ve cennetliklerin bu mekânlarayerleşip oturacaklarını ifade etmektedir.Dünyada, Allah’a inanıp güzel işler yapan insanlar için cennette temiz eşlerin

olduğunu Kur’an haber vermektedir (el-Bakara 2/25; Âl-i mrân 3/15; en-Nisâ 4/57;Yâsin 36/56; ez-Zuhruf 43/70; ed-Duhân 44/54; et-Tûr 52/20; er-Rahmân 55/70,72,74;el-Vâkı’a 56/22, 23, 35–37).

Cennet ehline cennet nimeti olarak temiz eşlerin verilmesi Sümer mitolojisi(Eliade, 2003: I, 80; Kramer, 2002: 182–185), Hinduizm (Budda, 1935: 57), eski Mısır(Şahin, 1993: VII, 374; Kutub, tsz: 15-21) ve Sabiîlik (Gündüz, 1999: 160, 162, 165)inanışında da görülmektedir.

Kur’an cennetlik olan salih bir kişinin cennetlik olan eşi, çocukları, torunları,

kısaca iyi olan bütün aile bireyleri ile birlikte cennette olacaklarını, mutlu ve mesut birşekilde yaşayacaklarını bildirmektedir (er-Ra’d 13/23; el-Mü’min 40/8).

Hinduizm’deki ölen kişinin cennette, daha önce ölmüş olan anne, baba, eş veçocuklarıyla buluştuğu ve aile bireylerinin birbirlerine kavuştuğu inancı Kur’an ayetleriile paralellik arz etmektedir(Budda, 1935: 57).

Kur’anda cennette kötü söz (Meryem 19/62; elVâkıa 56/25; en-Nebe’ 78/35; el-Ğâşiye 88/11), kin ve nefret (el-A’râf 7/43; el-Hicr 15/47), düşmanlık, korku ve üzüntü(el-Enâm 6/48; el-A’râf 735; Tâhâ 20/112; Fâtır 35/34; ez- Zümer 39/61), bıkkınlık(Fâtır 35/35), yorgunluk (el-Hicr 15/48; Fâtır 35/35), hastalık ve ölümün olmadığıvurgulamaktadır (ed-Duhân 44/56). Cennetliklerin o sonsuz mutluluk yurdunda gölgeleraltında her türlü mücevherlerle süslenmiş koltuk ve tahtlar üzerinde karşılıklı olarakoturup sohbet edeceklerini ve hoş vakit geçireceklerini Kur’an haber vermektedir (el-Hicr 15/47; Yâsîn 36/55-57; ed-Duhân 44/51-53; et-Tûr 52/17-28; el-Vâkı’a 56/10-23).

Sümerlerde de cennette ağrıların, sıkıntı ve ıstırapların olmadığı, ihtiyarlarınihtiyarlıktan yakınmadıkları, rahiplerin ağlamadıkları ve şarkıcıların ağıt yakmadıklarıbelirtilmektedir. Orada aslanların öldürmediği, kurtların kuzuları kapmadığı,kuzgunların seslerini çıkarmadığı, oğlakların yabani köpekler tarafından kapılmadığı,emin bir yer olarak betimlenmektedir (Eliade, 2003: I, 80; Kramer, 2002: 182–185).

Yunan mitolojilerinde cennet nimeti olarak cennetlikler spor karşılaşmalarıyaparlar, dama oynarlar, ata binerler, çalgı çalarlar. Cennetlikler burada sonsuz bir hayatsürerler (Turner, 2004: 43; Sarıkçıoğlu, 1999: 70).

Cermen mitolojisinde cennette hastalık, yaşlılık ve ölümün olmadığı belirtilir(Şahin, 1993: 7, 374).

Hinduizmde de cennette hastalık, sakatlık ve ölümün olmadığı vurgulanmıştır.Cennette, müzik ve eğlencenin olduğu belirtilmiştir (Budda, 1935: 57). 

Sabilikte cennette salihlerin her türlü karanlık ve kötülüklerden uzak bir şekildemutlu, mesut, huzurlu ve rahat bir yaşam sürecekleri ifade edilmiştir (Gündüz, 1999:160, 162, 165). 

Cennet nimetleri olarak ncil’de, “sonsuz yaşam” ve “Tanrı’yla birlikte olma”nınyanında, insanoğlunun, Tanrı’nın çocukları olacağı ve insanın melek haline geleceği, birdaha ölmeyeceği ve sonsuza kadar yaşayacağı zikredilir (Matta, 22/30; Markos, 12/25;Luka, 20/35). Ayrıca Tanrı’nın burada insanlarla birlikte yaşayacağı ve cennette acı,

ıstırap, gözyaşı, yas ve ölümün olmayacağı belirtilir (Esinleme, 21/3, 4).Sümer ve Cermen mitolojileri ile Hinduizmde cennette ıstırap sıkıntı ağrı hastalık

Page 78: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 78/113

KUR’AN VE DĞER DNLERDEK… Cemal ERGÜN

71

ve ölümün olmadığı bilgisi Kur’an ayetleriyle paralellik arz etmektedir.ncil’de yer alan, cennet yaşamının sonsuz olduğu, cennette acı, ıstırap, gözyaşı,

yas ve ölümün olmadığı bilgileri Kur’an’la örtüşürken, insanın cennette melek olacağı

bilgisi onunla çelişmektedir.

6.5.  Cennet’in Yeri Ve Ebedîliği

Kur’an cennetin ebedî olduğunu (en-Nisâ 4/57; el-Furkân 25/15; Kâf 50/34; el-Beyyine 98/8), nimetlerinin sonsuz ve sınırsız bulunduğunu bildirmektedir (er-Ra’d13/35; Sâd 38/54; el-Vâkı’a 56/17, 32-33; el-nsân 76/19). O cennetin boyut olarak çokbüyük ve çok geniş olduğunu haber vermektedir (Âli mrân 3/133; el-Hadid 57/21; el-nsan 76/20). Mekânsal olarak cennetin yerinin ise dolaylı bir anlatımla yücelerde veyükseklerde olduğunu, iki ayrı surede de gökte bulunduğunu belirtmektedir (ez-Zâriyât51/22; en-Necm 53,14,15).

Sümer mitolojisinde cennetin ebedî olduğu ve yerinin de Güneybatı randa olduğubelirtilmiştir (Kramer,2002: 178,180).

Eski Mısır dinlerinde de cennetin ebedî olduğu ve göklerde bulunduğu inancımevcut olduğu ifade edilmiştir (Şahin,1993: VII, 374; Kutub, tsz: 15-21).

Zerdüştîlikte Ahura Mazda’nın da yer aldığı cennetin ebedî olduğu (Taşpınar,2003: 51) ve gökte bulunduğu bildirilmektedir (Sarıkçıoğlu, 1999: 110).

Eski Yunan mitolojilerinde cennetin yeryüzünün batı kenarında adalardabulunduğu ve ebedî olduğu belirtilmektedir (Turner, 2004: 43; Sarıkçıoğlu, 1999: 110).

Amerika yerlilerinden olan Azteklere göre cennetler yeraltında, yeryüzünde vegöktedirler. Ölen insan ölüm şekline göre bu cennetlerden birine girer. htiyarlık veyahastalıktan ölen kişiler, yeraltı dünyasına girmektedir. Yıldırım çarpması, boğularakveya ateşli bir hastalıktan ölenler, yağmur tanrısı “Tlaloc”un doğuda bir dağ üzerindebulunduğuna inanılan cennetine girmektedir. Savaşta ölenler, kurban edilenler vedoğum esnasında ölenler ise, güneş tanrısının gökteki cennetine ulaşmaktadır( Sarıkçıoğlu, 1999: 86).

Hinduizmde Brahma’nın olduğu cennet göktedir ve bu cennet ebedîdir (Budda,1935: 57; Sarıkçıoğlu, 1999: 152).

Budizm’de de ebedi kurtuluşa ve mutluluğa kavuşma, “Nirvana”ya ulaşmaklamümkün olur (Budda, 1935: 258; Sarıkçıoğlu, 1999: 177).

Eski Türklerde cennetin gökyüzünün yüksekçe bir katında olduğuna ve iyiruhların burada ikamet ettiklerine inanıldığı belirtilmiştir (Tümer ve Küçük, 1988: 85;Günay ve Güngör, 1998: 86).

Sabiî inancına göre iyi ruhların ebedi olarak kaldıkları cennetler sonsuz vesayısızdır. Işık kralı (Malkad Nhural)ın kuzeyde yaşadığına inanılmasından dolayı “ışıkâlemleri” olarak da ifade edilen bu cennetlerin kuzeyde olduğuna inanılır (Gündüz,1999: 105, 162, 165).

ncil’de cennetin yerinin gökte olduğu zikredilmekle birlikte (Matta, 5/12; Luka,6/23), Esinleme bölümünde cennetin mekânının kıyamet sonrası yaratılacak Kudüsşehri olduğu belirtilmektedir (Esinleme, 21/10-21). Bu cennetlerin ise ebedî olduğuifade edilmektedir (Esinleme, 21/3, 4).

Sonuç olarak cennet ahiret inancı olan tüm dinlerde ölüm sonrası iyilerinödüllendirileceği bir mekândır. Araştırma konumuz sınırları içinde incelemeye

çalıştığımız gerek mitolojiler, gerek ilkel ve semavi düzeyde olsun bütün dinler bumekânı ebedî olarak ifade etmişlerdir. Salihlerin ahirette ödüllendirileceği ve her türlü

Page 79: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 79/113

KUR’AN VE DĞER DNLERDEK… Cemal ERGÜN

72

mutluluğun en üst düzeyde yaşanacağı cennetin yeri konusunda birtakım farklıanlayışlar mevcuttur. Aynı şekilde cennetin nimetlerini tasvir etmede de temeldebenzerlikler olmasına rağmen bazı farklı telakkiler bulunmaktadır. Bu farklığın bir

kısmının, dinlerin ortaya çıktığı kültürel ve coğrafî  şartlardan kaynaklandığını,muhatapların öncelikli ihtiyaç ve zevk unuru olarak gördükleri nimetlerin ön plandaolduğunu söylemek mümkündür.

Page 80: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 80/113

Page 81: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 81/113

KUR’AN’DA CEHENNEM Cemal ERGÜN

74

(me’vâhum cehennem). O ne kötü yataktır!” (er-Ra’d 13/18).

7.1.  Kur’an’da Cehennemin simleri

Kur’an’da cehennemin pek çok ismi belirtilmektedir. Bu isimler, ahiretteki azapmekânının tamamının ismi olabildiği gibi onun bir bölümünü veya bir özelliğininiteleyen sıfat-isimler de olabilmektedir. Kur’an’ın ifade ettiği ve ahiret âlemindesuçluların cezalandırılacağı mekânın isimlerini, tek tek inceleyelim.

7.1.1.  Cehennem

Cehennem kelimesi daha önce de ifade ettiğimiz gibi yetmiş yedi ayettegeçmektedir. Kur’an-i Kerim’de cehennem, insanın dünyada Yaratanına, hemcinslerine,diğer yaratılmışlara ve kendine karşı yapmış olduğu günahların cezasını çekmek üzereahirette atılacağı işkence yerinin adıdır. Cehennem kelimesi ahiret âlemindeki azap

mekânlarının tamamının ismidir. Kur’an, bu mekânın her defasında bazı özellikleriniöne çıkararak onu tasvir etmektedir. Bu anlatımlardan bazıları şöyledir:

“  Böylesine (münafı ğ a) ‘Allah'tan kork!’ denilince benlik ve gurur kendisinigünaha sevkeder. (Ceza ve azap olarak) ona cehennem yeter. O ne kötü yerdir! ” (el-Bakara 2/206)

“Onlar (inkârcılar) için cehennem ate şinden dö şekler, üstlerine de (ate şten)örtüler vardır. şte zalimleri böyle cezalandırırız!” (el-A’râf 7/41)

“  Ardından da (o inatçı zorbaya) cehennem vardır; kendisine irinli suiçirilecektir!” (brâhîm 14/16)

“Ve de ki: Hak, Rabbinizdendir. Öyle ise dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. Biz, zalimlere öyle bir cehennem hazırladık ki, onun duvarları kendilerini çepe çevreku şatmı ştır. (Susuzluktan) imdat dileyecek olsalar imdatlarına, erimi ş maden gibi

 yüzleri ha şlayan bir su ile cevap verilir. Ne fena bir içecek ve ne kötü bir kalma yeri!”(el-Kehf 18/29)

Ahirette suçluların cezalandırlacağı mekânın adı olan cehennemin, azabı en hafif olan bölüm olduğu ve burada mümin olup günahkâr olanların da ceza görecekleribelirtilmiştir. Bu durumda cehennemin, genel olarak ahiretteki azap yerinin tamamınınadı olduğu gibi, o mekanın en üst tabakası ve azabı en hafif olan bölümünün de adıolabileceği vurgulanmıştır (Topaloğlu, 1993a: VII, 227).

7.1.2.  Cahim

“Cahîm” kelimesi lugatta, “Kor halinde çok kızgın ateş veya hârı çok şiddetli olanve çukurda yanan büyük ateş, ateşi çok şiddetli olan mekan” olarak açıklanmıştır (ez-Zebîdî, 1994: XVI, 94; bn Manzur, 1994: XII. 84). Ateşin sesli ve şiddetli bir şekildeyanmasından dolayı “cahîm” dendiği belirtilmiştir (er-Râğıb, 1986: 133).

Kur’an’da bu kelime, yirmialtı yerde geçmektedir (Abdulbâki, 1988: 208, 209).Kelimenin geçtiği ayetlerin sadece birinde Hz. brahim’in atıldığı ateşi (es-Saffât 37/97)ifade ederken diğer ayetlerin tamamında cehennem anlamında kullanılmaktadır. Cahîmkelimesinin geçtiği ayetlerden birkaçını örnek olarak verelim.

“  nkâr edip, ayetlerimizi yalanlayanlar ise i şte onlar cahim (cehennem) halkıdır.”(el-Mâide 5/86)

“ Ama yalanlayıcı ve yoldan sapmı ş olanlardan ise, i şte ona da kaynar sudan bir  zıyâfet vardır! Ve onun sonu cahim (cehenneme)e atılmaktır.” (el-Vâkıa 56/92-94)

Page 82: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 82/113

KUR’AN’DA CEHENNEM Cemal ERGÜN

75

“ Her  şeyi alt üst eden o büyük felaket geldi ğ i zaman, insanın yapıp ettiklerinihatırlayaca ğ ı gün, gören (kimseye) cahim (cehennem) apaçık gösterildi ğ i zaman; azanave dünya hayatını tercih edene, ku şkusuz cahim (cehennem) tek barınaktır.” (en-Nâziât79/34–39)

Bu ayetlerin dışında cahîm kelimesinin geçtiği ayetlerde (el-Mâide 5/10; el-Hac22/51; el-Hadîd 57/19; en-Nâziât 79/39; el-Hâkka 69/31-34) Allah’a, peygamberlere veahiret gününe inanmayanların, ilahi mesajları engellemeye çalışanların, hakikatlerialaya alanların, dünya hayatında zulüm ve haksızlık yapanların ahirette cahîme atılarakcezalandırılacakları bildirilmektedir.

7.1.3.  Hâviye

“Hâviye” kelimesi, “yüksek bir yerden çukur bir yere doğru düşmek” anlamınagelen, “hüviy” kelimesinden türetilmiş bir isimdir (bn Manzur, 1994: XV, 373; er-Râğıb, 1986: 797). Buna göre “hâviye” kelimesine, “uçurum ve derin çukur” demek

mümkündür.Hâviyenin “ateşin yandığı mekân” manasına geldiği de belirtilmektedir (er-

Râğıb, 1986: 797).“Hâviye” sözcüğü Kur’an’da bir âyette geçmektedir:“Kimin tartıları hafif gelirse, onun anası (gidece ğ i yer) hâviye (uçurum)dur.” (el-

Kâria 101/9). Burada zikredilen haviye kelimesi, “çok derin bir cehennemî çukur,uçurum “olarak açıklanmıştır (Salih, 1998: 61). Bu sebeple cehenneme isim olmuştur(Yazır, tsz: IX, 6036).

“Hâviye”nin ne olduğu hususu, zikredildiği ayetten hemen sonra başka bir ayetleaçıklanmaktadır:

“Onun ne oldu ğ unu sen nereden bileceksin? O kızgın bir ate ştir.” (Kâria,101/10,11)

“Hâviye” kelimesi hakkında bilgi veren tüm kaynaklar bu sözcüğün cehennemanlamında kullanıldığını belirtilmiştir (Turgay, 2005: 122).

7.1.4.  Hutame

Ahirette suçluların cezalandırılacağı mekânın bir diğer adı da “hutame”dir.“Hutame” kelimesi, “hatame” fiilinden türeyen ve mübalağa ifade eden bir sıfat isimdir.Sözlükte, “Çok şiddetli ateş” (bn Manzur, 1994: XVI, 138) anlamına geldiği gibi,“kırıp paraçalamak, unufak etmek ve ufalayıp tahrip etmek” anlamlarına da gelmektedir

(er-Râğıb, 1986: 176; Topaloğlu, 1993a: 227). fade edilen bu anlamlarından dolayı“hutame” kelimesi cehennemin adı olmuştur. 

Kur’an’da sadece bir surede iki ayette peşpeşe zikredilmektedir:“(  nsanları) diliyle çeki ştiren, ka ş ve göz i şareti yapıp alay eden herkesin vay

haline! O ki mal toplamı ş ve onu sayıp durmu ştur. O malının kendisini ebedi kılaca ğ ını  zanneder, Hayır, andolsun ki o, hutameye atılacaktır. Hutamenin ne oldu ğ unu bilir misin? Yandıkça gönüllere (yüreklere) i şleyen, Allah’ın tutu şturulmu ş ate şidir. Hutameonların üzerine kapatılıp, kilitlenecektir…” (el-Hümeze 104/1-8)

“Hutame” kelimesinin sözlük anlamıyla ayetlerde geçen anlamı arasındakiuygunluktan hareketle onun, cehennemin bir bölümünün adı olabileceği gibi tamamınında adı olabileceği ifade edilmiştir (Topaloğlu, 1993a: 227). Cehennemin adlarından olan

hutamenin cehennemin kaçıncı tabakası olduğunda ise ihtilaf edilmiştir (el-Kurtubî,1994: 20, 184; Yazır, tsz: IX, 6092).

Page 83: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 83/113

KUR’AN’DA CEHENNEM Cemal ERGÜN

76

7.1.5.  Leza

“Lezâ” kelimesi “lezıye” fiilinden türemiş bir isimdir. “Şiddetli ateş (bn Manzur,

1994: XV, 248), dumansız ateş (brahim vd., 1986: 827), halis ateş” (er-Râğıb, 1986:680) anlamlarına gelmektedir.“Lezâ” kelimesini Taberî “cehennemin isimlerinden bir isim” olarak açıklamıştır

(et-Taberî, 2002: XXIX, 75). Kurtubî de kelimeyi cehennemin bir ismi olarak ifadeetmekle birlikte “Lezâ”nın günahkârların cezalandırılacağı cehennemin ikinci tabakasıolduğunu belirtmiştir (el-Kurtubî, 1994: XVIII, 287).

“Lezâ” sözcüğü, Kur’anda bir yerde zikredilmektedir:“  Hayır! Kuskusuz o (cehennem) lezâ (kor halinde saf bir ate ş)tir. Derileri

kavurur, soyar.” (el-Meâric 70/15, 16)Ayetin öncesinde günahkârların ahirette derileri kavurup soyan ve harı şiddetli kor

halindeki cehennemin ateşinden kendilerini kurtarmak için oğullarını, karısını, kardeşini

ve yaşamında kendisini koruyp gözeten tüm ailesini ve yeryüzünde kim varsa herkesifidye olarak vermek isteyeceği belirtilmekte ve onbeşinci ayette ise bunun asla mümkünolamayacağı vurgulanmaktadır (el-Meâric 70/10–14).

7.1.6.  Saîr

“Sa’îr” kelimesi, “tutuşturmak, karıştırmak suretiyle alevlendirmek” anlamınagelen (ez-Zebîdî 1994: VI, 522; bn Manzur, 1994: IV, 464) “se’ara” fiilinden türemiş sıfat isimdir.

“Sa’îr” sözcüğü, Kur’an’da biri fiil şeklinde (et-Tekvîr 81/12) olmak üzere onyedi ayette yer almaktadır (Abdulbâki, 1988: 445). Bu kelime, Kur’an’da genelliklecehennemin bir adı olarak kullanılmıştır. Bazen de “sa’îr” sözcüğünün “tutuşturulmuş alevli, çılgın bir ateş” anlamında geçtiği görülmektedir. Kelimenin geçtiği ayetlerdenbazılerı şöyledir:

“Kendilerine, ‘Allah’ın indirdi ğ ine uyun!’ dendi ğ i zaman, ‘hayır, biz,babalarımızı üzerinde buldu ğ umuz  şeye uyarız!’ derler. Ş eytan kendilerini cehennemazabına (azâbi’s-saîr) ça ğ ırıyor olsa da mı?” (Lokmân 31/21)

“Ş eytan hakkında  şöyle yazılmı ştır: ‘Kim onu dost edinirse, muhakkak  şeytan okimseyi saptırır ve onu cehennem azabına (azâbi’s-saîr)sürükler.” (el-Hac 22/4)

“  Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler, ku şkusuz karınlarına ancak ate ş tıkınmı ş olurlar; zaten onlar çılgın ate şe (saîran) gireceklerdir.” (en-Nisâ 4/10)

“ Allah kâfirlere lanet etmi ş ve onlara çılgın bir ate ş (sa’îran) hazırlamı ştır.” (el-Ahzâb 33/64)

7.1.7.  Sekar

“Sekar” kelimesi sözlükte, “yakıcı, kavurucu, güneş gibi kızartıcı ve bunaltıcı, çokşiddetli ısısyla elem ve eza veren” anlamlarına gelmektedir (ez-Zebîdî, 1994: VI, 531;bn Manzur, 1994: IV, 372; brahim vd., 1986: 435). “Sekara” fiilinden türemiş bir isimolan “Sekar” sözcüğü, Kur’an’da dört ayette geçmektedir (el-Kamer 54/48; el-Müddessir 74/26, 28, 42). Kelime geçtiği ayetlerin tamamında cehennem yerinekullanılmıştır. Bu ayetlerden bazıları şöyledir:

“O gün yüzüstü ate şe sürüklendiklerinde, ‘Sekar (Cehennem)in dokunu şunutadın!’ denir.” (el-Kamer 54/48)

Page 84: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 84/113

KUR’AN’DA CEHENNEM Cemal ERGÜN

77

“  Ben onu “sekar”a (cehenneme) sokaca ğ ım. Sekarın ne oldu ğ unu sen neredenbileceksin? O geride bir  şey koymaz, bırakmaz. Durmadan insanın derisini kavurur.”(el-Müddessir 74/26-29)

Ayetlerde geçen “Sekar”ın, yaktığı her şeyi -kemik, et, deri ve kan- kasıp kavurup

yok edip bitirdiği, yok olan bedenin yeniden yaratıldığı ve “sekar”ın yine aynı şekildeyakıp yok etmek suretiyle azap etmeye devam ettiği yorumu yapılmıştır (et-Taberî,2002: XXIX, 158; el-Kurtubî, 1994: XIX, 77; Yazır, tsz: VIII, 5458).

7.1.8.  Nâr

“Nâr” kelimesi, gözleri kamaştıran ışık, parıltı (el-Fîruzabâdî, 1987: 628), ateş (ez-Zebîdî, 1994: VII, 75; bn Manzur, 1994: V, 242) anlamlarına gelmektedir. “Nâr”sözcüğü, “nâra” fiilinden türeyen bir isimdir. “Cehennem ateşi ve gözle algılanan alevliateş” anlamında da kullanılmıştır (er-Râğıb, 1986: 775)

“Nâr” kelimesi Kur’an’da 126 yerde geçmekte olup, zikredilen bu yerlerin

101’inde chennem ve oradaki azabı belirtmek üzere kullanılmaktadır. Bu ayetlerdenbazıları şöyledir:

“Yakıtı insanlar ve ta şlar olan nâr (cehennem)den sakının.” (el-Bakara 27/4)“  nkâr edenlerin ne malları ne de evlatları, müstehak olmaları sebebiyle Allah’ın

verece ğ i cezayı önlemede, kendilerine asla fayda veremezler.  şte onlar nâr (cehennem)in yakıtıdırlar.” (Âl-i mrân 3/10)

“Nâr” sözcüğü, Kur’an’da tek başına geçtiği gibi, azâbu’n-nâr (el-Bakara 2/126,201; Âl-i mrân 3/16, 191; el-Enfâl 8/14; es-Secde 23/20; es-Sebe’ 34/42; el-Haşr59/3), ashâbu’n-nâr (el-Bakara 2/39, 91; Âl-i mrân 3/116; el-Mâide 5/29; el-A’râf /36.(Diğer ayetler için bkz.: Abdulbâki, 1988: “nevera” md., 893-895), nâru’l-kübra (el-A’lâ 87/12), nârun hâmiyeh (el-Gâşiye 88/4; el-Kâria 101/11) ve nâru cehennem (et-Tevbe 9/35, 63, 68, 81, 109; el-Fâtır 35/36; el-Cin 72/23; el-Beyyine 98/6) şeklindeterkip halinde de geçmektedir.

“Onlardan bazıları da; Rabbimiz, bize dünyada da ahirette de güzellik ver, biziate şin azabından (azâbe’n-nâr) koru, derler.” (el-Bakara 2/2019)

“  nkâr edip ayetlerimizi yalanlayanlar ise ate ş (cehennem) halkıdır (eshâbu’n-nâr), onlar orada ebedî kalacaklardır.” (el-Bakara 2/39)

“ Hâla  şunu anlayıp ö ğ renmedilermi ki, kim Allah’a veRasûlüne kar  şı çıkıpdü şmanlık ederse, ona muhakkak cehennem ate şi (nâru cehennem) var…” (et-Tevbe9/63)

Kur’an’da yeryüzünde ilahi mesajlar karşısında olumsuz tavır takınan ve erdemli

bir hayat sürmeyen suçluların ahirette cezalandırılacağını bildiren ayetlerincelendiğinde, cehennemde genellikle ceza türü olarak hep ateşle cezalandırmanın öneçıktığı görülür. nsanın gözlem alanının kapsamı dışında kalan ahiret âlemi ve o âleminsafhalarına ait unsurları Kur’an, vahye muhatap olanların daha iyi anlayabilmeleri içinbu dünyadaki sembollerle anlatmaktadır. Bu nedenle cehennemdeki ateşin dünyadakiateşle -daha önce cennet nimetlerinde de belirttiğimiz gibi- sadece isim benzerliğibulunmaktadır. Bizim cehennem ateşinin gerçek anlamda keyfiyetini bu âlemdekivarlıkları anlayabilmekle sınırlı olan idraklerimizle kavramamız mümkün değildir.Bundan dolayı Kur’an cehennem ateşini “nâru’l-kübra”, “nârun hâmiyeh”tamlamalarında olduğu gibi “hâmiye, kübra, harîk” vb. nitelemelerle de anlatmaktadır.

Sonuç olarak “nâr” kelimesi ahiretle ilgili ayetlerde geçtiği yerlerde hep

cehennemi anlatması dolayısıyla bu kelimenin, cehennemin isimlerinden bir isim olmuş olması muhtemeldir.

Page 85: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 85/113

KUR’AN’DA CEHENNEM Cemal ERGÜN

78

7.1.9.  Siccîn

“Siccîn” kelimesi, hapsetmak anlamında olan “secene” fiilinden türetilmiş bir

isimdir (brahim vd., 1986: 418; er-Râğıb, 1986:330).“Siccin” sözcüğü Kur’an’da iki yerde geçmektedir:“ Hayır. Do ğ rusu hile yapıp sapanların yazısı muhakkak siccinde olmaktır. Siccîn

ne dir, bilir misin? Amellerin sayılıp yazıldı ğ ı bir kitaptır.” (el-Mutaffifîn 83/7-9)Ayetlerde geçen “siccîn” kelimesine müfessirler tarafından çeşitli anlamlar

verilmiş ve ayetler bu doğrultuda yorumlanmıştır (Bkz: et-Taberî,2002: XV, 199; XXX,94; Yazır, tsz: VIII, 5652–5656). Bunlaradan bazıları, yerin yedi kat altı, cehennemdebir vadi (el-Fîruzabâdî,1987: 1554; bn Manzur,1994: XIII, 204), cehennem (er-Râğıb,1986: 330) vb. dir.

Ragıp ve Kurtubî “siccîn” kelimesini diğer anlamlarının yanında “cehennemin birismi”  (el-Kurtubî,1994: XII, 113; er-Râğıb,1986:330) olarak açıklarken, Taberî de

“kâfirlerin ruhlarının gideceği yerin yedi kat altıdır” (et-Taberî,2002: XXX, 94),şeklinde izah etmektedir.

Sonuç olarak “siccîn” kelimesinin cehennemliklerin cehennemdehapsedilmelerinden dolayı suçluların ahiret âleminde cezalandırılacakları cehenneminbir adı olduğunu söylemek mümkündür.

7.1.10. Semûm

“Semme” kökünden türemiş bir kelime olan “Semum” sözcüğü “sıcak rüzgâr (el-Fîruzabâdî,1987: 1451), estiği zaman temas ettiği her şeyi zehir gibi etkileyipdokularına işleyen, yakıp kavuran samyeli” (Topaloğlu,1993a: VII, 227) anlamlarınagelmektedir.

“Semûm” kelimesi Kur’an’da üç yerde geçmektedir. Bunlardan cehennem veonun azabını ifade eden ayetler şunlardır:

“(Cennetlikler:) Allah bize lutfetti de bizi semûm (cehennem) azabından korudu”( et-Tûr 52/27).

“ Dokulara i şleyen bir ate ş ve kaynar su içinde (fî semûmin)”( el-Vâkıa 56/42).Birinci ayette geçen “semûm” kelimesinin cehennemin isimlerinden bir isim

olabileceği belirtilmiştir. kinci ayette ise “semûm” sözcüğü, sembolik bir ifade ile,büyük günah işlemeye devam eden, dirilişi alaycı bir tavırla inkâr eden solunadamlarına uygulanacak cehennem azabını anlatmaktadır (el-Vâkıa 56/41-48).

7.1.11. Dâru’l-Bevâr

“Dâr” kelimesi daha önce de ifade edildiği üzere, “ev, yurt, konak, saray, arsa vebinaların bulunduğu mahalle ve vatan”( bn Manzur, 1994: VI, 298–299) manalarındaolup, “bevâr” ise “helak olma, yok olma” anlamlarına gelmektedir. “Dâru’l-Bevâr”tamlaması ise “yok olma, helak olma yeri, yurdu” manasında bir isimdir. Kur’an’da biryerde geçmekte olan bu terkip, cehennem anlamında kullanılmaktadır:

“  Allah’ın nimetine nankörlükle kar  şılık veren ve sonunda da halklarını helak  yurduna (dâru’l-bevâr) sürükleyenleri görmedin mi? Oyurt, girecekleri cehennemdir. One kötü bir yerdir ” (brahim 14/28, 29).

7.1.12. Sûu’d-Dâr

Page 86: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 86/113

KUR’AN’DA CEHENNEM Cemal ERGÜN

79

“Sû’” kelimesi kötü, çirkin, fena bir iş yapmak, hezimet ve şer anlamındaki “sâe”fiilinden türemiş bir isimdir (el-Fîruzabâdî,1987: 54; er-Râğıb, 1986: 368).

Fîrûzâbâdî, “sû’” kelimesinin anlamları arasında “ateş” anlamını da belirtmektedir

(el-Fîruzabâdî, 1987:54).“Sûu’d-Dâr” terkibi cehennem için kullanılan terkiplerdendir (Topaloğlu, 1993:VII, 227). Bu tamlama Kur’an’da bir ayette geçmektedir:

“  Allah’a verdikleri sözü kuvvetle peki ştirdikten sonra bozanlar, Allah’ınuyulmasını emretti ğ i  şeyleri (akrabalık ba ğ larını) terk edenler ve yeryüzünde fesat çıkaranlar; i şte lânet onlar içindir. Ve cehennem (Sûu’d-Dâr) onlar içindir ”( er-Ra’d13/25).

Cehennemin isimleri başlığı altında kendimce önemli gördüğüm ve açıklamayaçalıştığım bu ismlerin dışında Kur’an’da cehennem için kullanıldığı söylenen azâbu’l-harîk (Âl-i mrân 3/181; el-Enfâl 8/50; el-Hac 22/9 22; el-Burûc 85/10), esfele sâflîn(en-Nisâ 4/145; et-Tîn 95/5), hamîm (el-En’âm 6/70; Yûnus 10/4; el-Hac 22/19 vd.

için bkz: Abdulbâki,1988: s.279), yahmûm (el-Vâkıa 56/43), veyl (el-Bakara 2/79;brahim 14/2; Meryem 19/37 vd. için bkz: Abdulbâki, 1988: 935), saûd (el-Müddessir74/17), Akabe (el-Beled 90/11, 12.) vb. kelime ve terkipler de vardır.

Cehennem için kulanılan bu isimlerin hepsi, yeryüzünde Allah’a inanmayan,O’nun emirlerine boyun eğmeyen ve inasanlığın yararına güzel işler yaparak hayatınıanlamlandırmayan günahkarlara yapılacak işkenceyi, acıyı, elemi, ıstırabı ve azabıniteleyen ve o görünmeyen aleme ait azabı bu dünyada bilinen sembollerle anlatan sıfatisimlerdir.

7.2.  Cehennemin Sayısı Ve Dereceleri

Kur’an’da cehennemin yapısal özellikleri olan sayıları, katları ve tabakalarıkonusunda açık bir bilgi yoktur. Ancak “Cehennemin yedi kapısı vardır. Onlardan her kapı için birer grup ayrılmı ştır ” (el-Hicr 15/44), âyetinden yola çıkılarak cehenneminyedi kapısı hususunda bir takım yorumlar yapılmıştır. Bu yorumlardan bazılarına görecehennemin sayısı yedidir. Bazı yorumlara göre ise ayette zikredilen yedi rakamıcehennemin sayısını değil onun katmanlarını tabakalarını ifade etmektedir (el-Mahallî,tsz: I, 213). Nitekim “Ku şkusuz münafıklar cehennemin en alt katı tabakasındadırlar.

  Artık onlara bir yardımcı bulamazsın.” (en-Nisâ 4/145) ve “Elleri boyunlarına ba ğ lıolarak cehennemin dar bir yerine (mekanen dayyikan) atıldıkları zaman orada yok olmayı isterler.” (el-Furkân 25/13)ayetleri cehennemin belli bölümlerinin ve katlarının

olduğunu bize haber vermektedir.Taberî (Nisâ 4/145). âyette geçen “esfel” kelimesini “cehennemin tabakalarındanen alt tabaka” olarak tefsir etmiş ve bu tabakalardan her birini “dereke” olarakaçıklamıştır (et-Taberî,2002: V, 338). Cehennemin derekelerini ise (Hicr suresinin15/44). ayetinden yola çıkarak yedi olduğunu belirtmiştir. Böylece o, cehennemi yedikatlı ve her bir katında bir kapı olan üst üste bir yapı olarak izah etmiştir (et-Taberî,2002: XIV, 35; XXIV, 114).

nsanların dünya hayatında işledikleri suçlara paralel olarak ahirettecezalandırılması hem akla hem de ilâhi adalete daha uygun düşmektedir. Dünyadaişlenilen günahlar farklı olduğu için bu günahların ahirette cezalandırılma biçimi vemekânı da farklı olmalıdır. Örneğin münafıkların cehennemin en alt tabakasında

cezalandırılacağı Kur’an’da bildirilmiştir. kiyüzlülüğün yani münafıklığın çok büyüksuç sayılması onun cezasının da azabın en şiddetli olduğu mekânda gerçekleşmesini

Page 87: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 87/113

KUR’AN’DA CEHENNEM Cemal ERGÜN

80

gerekli kılmaktadır. Cehennem azabının en dehşetli olduğu mekânın ise onun en alttabakası olduğu vurgulanmıştır (et-Taberî, 2002: V, 338).

Günahların farklı olması nedeniyle cehennemin dereceleri de farklıdır. “Dreke”sözcüğünde aşağılık anlamının olması nedeniyle cehennemdeki dereceler için “dereke”

tabirinin kullanılmasının daha uygun olduğu bildirilmektedir (et-Taberî,2002: c.V, 338;el-Kurtubî, 1994: IV, 263).Hicr suresinin 15/44. ayetinde geçen yedi rakamından haraketle cehennemin

sayılarının veya tabakalarının yedi olduğu belirtilmiştir. Bu yedili tasnife göre ahirettegünahkârların cezalandırılacakları mekânın en üst tabakası cehennem, aşağıya doğruikinci tabakası leza, üçüncüsü hutame, dördüncüsü saîr, beşincisi sekar, altıncısı cahîmve yedinci tabakası da hâviye olarak adlandırılmıştır (Bkz: et-Taberî, 2002: XIV, 35;Ebu’s-Suûd, tsz: V, 109). Bu tabakalardan azabın en hafif olan bölümünün“cehennem”, en şiddetli ola bölümünün ise “hâviye” olduğu vurgulanmıştır. Böylececehennemde suçlulara uygulanacak azabın dereceleri de belirtilmiş olmaktadır.

Yedi ayrı tabakada kimlerin cezalandırılacağı hususunda ise slam ilahiyatçıları

arasında farklı anlayışların olduğu bildirilmiştir (Topaloğlu, 1993:V, 229). Aynı şekilde“yedi kapı” ifadesi de farklı biçimde yorumlanmıştır (el-Kurtubî, 1994: X,.31; Ebu’s-Suûd,tsz: V, 109; Yazır,tsz: V, 3065-3067).

nsan için gayb sınırları içinde olan cehennemin yediden fazla ismininolabileceğini ifade etmek ve çok katlı bir yapıda olduğunu söylemek mümkündür.Nitekim araştırmamızın “Cehennemin simleri” kısmında belirttiğimiz cehenneminadlarının sayısal olarak yediden çok olduğu ve bu adların her birinin cehennemintamamamının adı olabileceği gibi onun belli mekânlarının da adı olabilme ihtimalinitaşıdığını açıklamıştık.

7.3.  Cehennemin Boyutu

Ahiret âlemi, insanın gözlem alanının kapsamı dışında kalan ve gerçek anlamdamahiyeti idrak edilemeyen ancak varlığına inanılan bir olgudur. Metafizik âleminönemli unsurlarından biri de cehennemdir. Cehennem ise, yeryüzünde insanlıktarihinden bu yana sürekli devam eden iyilik ve kötülüğn mücadelesinde, iyilikten yanatavır almayıp Allah’a, yaratılan her şeye ve kendine karşı sorumluluklarını yerinegetirmeyen insanların fizik ötesi âlemde cezalandırılacakları mekânın adıdır.Görünmeyen âleme ait bu mekânın boyutlarını görünen âlemin ölçü birimleriyle tespitetmek hiç kuşkusuz mümkün değildir. Bu konuda başvurulacak tek kaynak vahy yaniKur’an-ı Kerim’dir.

Kur’an’da cehennemin boyutlarını doğrudan ifade eden açık bir bilgi yoktur. Ocehennemin boyutu ve yapısından çok azap çeşitlerini konu edinmiştir. Ancak şu ayetincehennemin boyutu konusunda bilgi verdiği ileri sürülmektedir. “O gün cehenneme‘doldun mu’ deriz, o da ‘daha var mı?’ der.” (Kaf 50/30).

Ancak bu ayet, cehennemin boyutu ile ilgili doğrudan veya dolaylı olarak birbilgi içermemektedir.

7.4.  Cehennemin Azap Türleri

Kur’an, cehennemi yedi kapısı olan (el-Hicr 15/44), çeşitli işkence mekânlarıbulunan (en-Nisâ 4/145; el-Furkân 25/13), duvarlarla çevrili (el-Kehf 18/29) ve

bekçileri olan (ez-Zuhruf 43/77; el-Müddessir 74/30; el-Alak 96/18) bir mekân olaraktasvir etmektedir. Bununla birlikte Kur’an, cehennemin fizîkî yapısından daha çok onun

Page 88: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 88/113

KUR’AN’DA CEHENNEM Cemal ERGÜN

81

işleyişine vurgu yapmak suretiyle cehennemin azap türlerini konu edinmiştir.Yeryüzünde ilâhi iradeye baş kaldıran ve erdemli bir hayat sürmeye yanaşmayan

suçluların, işlemiş oldukları suçlara denk düşecek biçimde ahirette cehennemin farklımekânlarında ve çeşitli azap şekilleriyle cezalandırılacaklarını söylemek mümkündür.

Cehennemde suçlulara uygulanacak azap türleri Kur’an’da şöyle açıklanmaktadır:

7.4.1.  Ateş 

Kur’an’da cehennemde suçlulara uygulanacak azap türlerinin başında ateş gelmektedir. Pek çok defa cehennemle birlikte zikredilmektedir. Bu nedenle cehennemdenilince ilk akla gelen şey ateştir. Cehennemin azap türleri içinde ateş motifi insanıetkilemesi açısından en korkunç olanıdır. nsan bir an kendisini canlı canlı dünyadakibir ateşin içine atılmış durumda duğunu düşündüğünde bile ürpermekte ve tüyleri dikendiken olmaktadır. Dünya ateşi insanı bu şekilde etkilerken, insanın gözlem alanınındışında kalan, deney imkânı bulunmayan ve dünyadaki ateşle mukayese dahi

edilemeyecek şiddetteki cehennem ateşinin onu etkilememesi düşünülemez. Cehennemateşine atılma düşüncesi, inanan bir insanı dehşete düşürecek şekilde korkutmaktadır.Bunun için Kur’an cehennem ateşine sık sık vurgu yapmaktadır.

Kur’an’da cehennemdeki azap türü olarak zikredilen “ateş”, cehenneminkorkunçluğunu ve dehşetini anlatması bağlamında kızgın (hâmiye) (el-Kâria 101/11),şiddetli (hutame) (el-Hümeze 104/5), çılgın, alevli (saîr) (en-Nisâ 4/10; Lokmân 31/21;el-Ahzpb 33/64), kor halinde saf dumansız (lezâ) (el-Meâric 70/15) ve vasıflarıylanitelendirilmektedir.

“O kızgın bir ate ştir ” (el-Kâria 101/10, 11). “Onlar çılgın (alevli) ate şegireceklerdir ” (en-Nisâ 4/10; el-Ahzâb 33/64) “Yakıcı kavurucu ate şin ate şin neoldu ğ unu sen biliyor musun? O hem (bütün bedeni helak eder, hiçbir  şey) bırakmaz,hem (eski hale getirip tekrar azap etmekten) vaz geçmez.   nsanın derisini kavurur.” (el-Müddessir 74/27-29). “ Hayır! Kuskusuz o lezâ (kor halinde saf bir ate ş)tir. Derilerikavurur, soyar ” (el-Meâric 70/15, 16). “O (cehennem ate şi) saray gibi kocamankıvılcımlar saçar, her bir kıvılcım sanki birer sarı deve gibidir ” (el-Murselât 77/ 32,33).

Ayetlerde cehennem ateşinin çok kızgın, sıcaklığı çok şiddetli, çok alevli ve korhalinde olduğu ve çok büyük kıvılcımlar saçtığı vurgulanmaktadır.

Çok şiddetli sıcaklıkta olan cehennem ateşinin hiçbir zaman sönmeyeceği ve aynışiddette sıcaklığını devam ettireceği ise başka bir ayette şöyle belirtilmektedir:

“Cehennemin ate şi ne zaman yava şlasa (sönmeye yüz tutsa) hemen onun alevini

arttırırız.” (el-srâ 17/97).lâhi iradeye boyun eğmeyen kâfir, zalim ve mücrimlerin cehennemin tüylerürperten, dehşet saçan ateşinde cezalandırılmaları sonunda yanıp kavrulmalarını isediğer ayetler şöyle açıklamaktadır:

“ Ate ş onların yüzlerini yakar; orada suratları çirkin ve gülünç bir halde bulunur.”(el-Mü’minûn 23/104). “ Ate ş insanın derisini kavurur.” (el-Meâric 70/16; el-Müddessir74/29)

Suçluların cehennem ateşinden dolayı yanan kavrulan ve bu nedenle hissetmezduruma gelen derilerinin cehennem azabını ilk anda olduğu gibi aynı şiddette tatmalarıiçin yenileneceği ise başka bir ayette açıklanmaktadır:

“Ku şkusuz ayetlerimizi inkâr edenleri gün gelecek bir ate şe sokaca ğ ız. Onların

derileri pi şip kavrulup acı duymaz hale gelince, azabı tatmaları (acıyı hissetmeleri) içinderilerini ba şka derilerle de ğ i ştirece ğ iz! ...” (en-Nisâ 4/56)

Page 89: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 89/113

KUR’AN’DA CEHENNEM Cemal ERGÜN

82

lâhi mesaja muhatap olan insanın bu mesaj doğrultusunda hayatını düzenlemesive ondaki ahlakî prensiplere göre yaşaması, Allah’ın yasakladığı şeylerden sakınması venefsini her türlü kötülüklerden arındırması için Yüce yaratıcı insanı bir takımeskatolojik yaptırımlarla uyarmaktadır.

Kur’an bu yaptırımların insan üzerindeki psikolojik etkisini arttırmak için çokcanlı olarak cehennemi ve onun azabını tasvir etmektedir. Bazen de cehennem ateşiniteşhis sanatı kullanarak canlı bır varlıkta olan sıfatlarla anlatmaktadır. Kur’an’ın buanlatım biçimi cehennem ateşinin korkunçluğunu muhatabın zihnine işlemekte veyüreğine kazımaktadır. Bu nedenle insan cehennemi ve onun dehşetli azabınıhatırlayarak yapabileceği pek çok kötülüklerden kendisini alıkoymakta veçirkinliklerden vaz geçmektedir. Bu anlatıma bir örnek, “Cehennem ate şi uzak bir mesafeden kendilerini görünce, onun öfkeleni şini ve u ğ ultusunu i şitirler ”( el-Furkân25/12) ayetidir. Ayette canlı olmayan bır varlığa canlılara özgü olan öfke sıfatıverilmiştir. Böylece muhatabın zihninde cehennem ateşinin öfkesi, homurdaması veuğultusunun etkisi surekli kılınmak istenmiş, kötülüğe meyletmesi durumunda o sesi

hatırlaması ve ateşin o görüntüsünü hayal ederek kendini kötülüklerden alıkoymasıhedeflenmiştir.

Cehennem ateşini bu ayetin dışında teşhis sanatıyla anlatan bir diğer ayet te mülksuresinde geçmektedir. Bu surede cehennem ve cehennemlikler çok canlı bir anlatımuslubuyla ifade edilmektedir. Okuyanın yüreklerini ürperten bu dehşet sahnesini olduğugibi aktaralım:

“ Rablerini inkâr edenler için cehennem azabı vardır. O, ne kötü dönü ştür! Orayaatıldıklarında, onun kaynarken çıkardı ğ ı u ğ ultuyu i şitirler. Neredeyse cehennemöfkesinden çatlayacak! Ne zaman oraya bir topluluk atılsa, cehennemin bekçilerionlara: Size (bu azap ile) uyarıcı bir peygamber gelmem ş miydi? diye sorarlar. Onlar  şöyle cevap verirler: Evet do ğ rusu bize (bu azap ile) uyaran bir peygamber gelmi şti; fakat biz onu yalan saymı ş ve ‘Allah’ın bir  şey gönderdi ğ i yok; siz olsa olsa büyük bir sapıklık içindesiniz!’ demi ştik. Ve ‘Ş ayet kulak vermi ş veya aklımızı kullanmı ş olsaydık,( şimdi)  şu alevli cehennemin mahkûmları arasında olmazdık!’ diye ilâve ederler.

 Böylece günahlarını itiraf ederler…”( el-Mülk 67/6–11).Cehennemde ateşle cezalandırma biçimlerinden bir diğeri de cehenneme atılacak

suçlulara orada ateşten ve katrandan giyisilerin giydirilmesidir. Ateşten ve katrandanoluşan bu giyisilerin günahkârlara giydirilmesiyle cehennem ateşinin insanın bedeninintamamını sardığını ve bu korkunç derecedeki alev yumağının ortasında insanın feryatederek, çığlıklar atarak ve dayanılmaz acı içinde inleyerek bedeninin yanıp erimesinihayal etmek ve bu dehşet verici manzarayı düşünmek bile insanın rahatını kaçırmakta

yüreğine tarif edilemez korkular salmaktadır.Kur’an cehennemde suçlulara ateşten ve katrandan elbiseler hazırlandığını şuayetlerle haber vermektedir:

“Ş imdi inkâr edenler için ate şten bir elbise biçilmi ştir…”( el-Hac 22/19).“(Suçluların) gömlekleri katrandandır, yüzlerini de ate ş kaplamaktadır.”( brahim

14/50).Aynı şekilde ayetlerde cehennemliklerin döşek ve yorganlarının da ateşeten

olduğu belirtilmektedir:“Onlar için cehennem ate şinden dö şekler üstlerine de örtüler vardır. şte zalimleri

böyle cezalandırırız!”( el-A’râf 7/41).Cehennemliklerin giyecekleri giyisilerin, yatacakları döşeklerin ve örtülerinin

ateşten olması onların çekeceği cezanın korkunçluğunu göstermekte ve oraya girensuçluların ne kadar çetin, acı, ıstırap ve elem veren bir azaba maruz kalacaklarını ortaya

Page 90: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 90/113

KUR’AN’DA CEHENNEM Cemal ERGÜN

83

koymaktadır.Sonuç olarak dünyada her türlü iyiliğe engel olan, insanlığın yararına güzel işler

yapmayan ve ilâhi mesajlara duyarsız kalan ve bu mesajları yalanlayıp reddedeninsanların yapmış oldukları bu kötü davranışların karşılığı olarak cehennemde

cezalandırılma yöntemlerinden biri, tarifi imkânsız şiddette sıcaklığı olan alevli birateşle işkence edilmeleridir. Cehennem ateşinin alevi suçluların yüzlerini yalayarakdağlayacak, derilerini kavuracak ve bedenlerini yakacaktır. Allah’ın ayetleriniyalanlayıp O’na şirk koşan müşrikler, üstlerinden ve altlarından tabakalar halinde ateşlekuşatılacaklar ve böylece bedenlerinin tamamını cehennem ateşi saracaktır (Bkz: el-Ankebût 29/54, 55; ez-Zümer 39/16). Bunların dışında cehennemin uğultusu veçatlayacak derecedeki şiddetli öfkesi günahkârların yüreklerine korku salacaktır.

7.4.2.  Kaynar Su

Cehennemde suçlulara uygulanacak azap çeşitlerinden biri de kaynar sudur.

Ayetlerde suçluların kaynar su ile cehennem arasında dolaşıp duracaklarıvurgulanmakta (er-Rahman 55/44) ve kaynar suya atılacakları belirtilmektedir:

“  Boyunlarında demir halkalar ve zincirler oldu ğ u halde, kaynar suyasürüklenecekler, sonra da ate şte yakılacaklar ”( Mü’min 40/ 71, 72)

“(Amel defterleri sol tarafından verilenler) içlerine i şleyen bir ate ş ve kaynar suiçindedirler ”( el-Vâkıa 56/42).

Kur’an’da günahkârların başlarından aşağıya kaynar su dökülmek suretiyle deazap ve işkence edilecekleri belirtilmiştir:

“…Onların ba şından kaynar su dökülecektir. Bununla karınlarının içindeki(organlar) ve derileri eritilecektir ”( el-Hac 22/19, 20).

Ayetin bağlamından bu azap türünün Allah’a inanmayıp onun dışındaki bir takımvarlıklara taparak ona şirk koşan insanlara uygulanacağı anlaşılmaktadır. Müşriklerinbaşlarından aşağıya dökülecek kaynar suyun onların derilerini haşlamak suretiyleeriteceği bildirilmektedir.

Bir başka ayette ise tablo daha canlı bir anlatımla ifade edilmekte ve dehşetsahnesi gözler önüne serilmektedir:

“(Allah zebanîlere emreder): Tutun onu! Cehennemin ortasına sürükleyin! Sonraba şına azap olarak kaynar su dökün! (ve deyin ki:) Tat bakalım. Hani sen kendinceüstündün, şerefliydin! şte bu, şüphelenip durdu ğ unuz şeydir ”( ed-Duhân 44/47–50).

Bu ayetin öncesinde de öldükten sonra yeniden dirilmeyi inkâr eden müşriklerdensöz edilmekte ve kıyamet günü hiçbir dostun diğerine yardım edemeyeceği

bildirilmektedir(Bkz.: ed-Duhân 44/34-41).Kaynar su ile azap edilme yöntemlerinden bir diğeri de cehennemin hararetindenbunalıp serinlemek isteyen ve susuzluğunu gidermek için su talep eden günahkârlara,soğuk su yerine onların skıntı ve elemlerini daha da artıracak kaynar suyun verilmesi veiçirilmesidir. Kur’an bu durumu şöyle açıklamaktadır:

“E  ğ er susuzluktan feryat edecek olurlarsa kendilerine erimi ş maden gibi yüzleriha şlayan bir su verilir. O ne fena bir içecektir…”( el-Kehf 18/29).

“(Azgınlar) cehennemde bir serinlik ya da susuzlık gideren bir içecek tatmazlar. Ancak (dünyada yaptıklarına) uygun kar  şılık olarak kaynar su ve irin tadarlar ”( en-Nebe’ 78/24–26).

“  nkâr ettiklerinden dolayı, onlar için kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem

verici bir azap vardır ”( el-En’âm 6/70; Yûnus 10/3).Kur’an cehennemliklerin kızgın bir kaynaktan su içeceklerini (el-Ğâşiye 88/5.),

Page 91: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 91/113

KUR’AN’DA CEHENNEM Cemal ERGÜN

84

içecekleri kaynar suyun bağırsakları paramparça edeceğini belirtmekte (Muhammed47/15) ve günahkârlarla alay edercesine kaynar suyun cehennemlikler için bir ziyafetolduğunu bildirmektedir(el-Vâkıa 56/56, 93).

Kur’an’da cehennemliklere kaynar su ile azap edileceğini bildiren ayetlerin

bağlamları incelendiğinde, bu tür azabın genellikle âhireti, öldükten sonra dirilmeyiinkâr etmek ve Allah’a şirk koşmak suçlarının cezası olarak ifade edildiği görülecektir.

7.4.3.  rin

Günahkârlara cehennemde uygulanacak işkence türlerinden biri de iriniçirilmesidir.

Suçluların cehennemin kavurucu sıcaklığından ve şiddetli hararetinden susadıklarızaman onların bu ihtiyaclarını gidermek için kendilerine su yerine irin verileceğiKur’an’da şu şekilde belirtilmektedir:

“ şte bu; kaynar su ve irindir. Onu tatsınlar. Buna benzer daha çe şit çe şit ba şka

 şeyler de vardır ”( Sâd 38/57, 58)“(Azgınlar) cehennemde bir serinlik ya da susuzlık gideren bir içecek tatmazlar.

 Ancak (dünyada yaptıklarına) uygun kar  şılık olarak kaynar su ve irin tadarlar ”( en-Nebe’ 78/24–26)

nsana tiksinti verici ve iğrenç olan bu azabın daha etkili olması için suçlularaazar azar verildiği ve yudum yudum içirildiği irinin iğrenç görüntüsü ve kokusundandolayı suçluların boğazında kaldığı böylece azaplarının kat kat arttığı Kur’an’da şöylebelirtilmiştir:

“  Ardından da (o inatçı zorbaya) cehennem vardır: Kendisine irinli suiçirilecektir! Onu yudumlamaya çalı şacak, fakat bo ğ azından geçiremeyecek ve onaölüm her yandan geldi ğ i halde o yine ölemeyecektir…”( brahim 14/16, 17).

7.4.4.  Zakkum

“Zakkûm” kelimesi, bir şeyi hoş karşılanmayacak şekilde aşırı olarak yemek veyaiçmek anlamında “zekame” kökünden türetilmiş bir isimdir (bn Manzur, 1994: XII,268).

Zakkûm kelimesinin hurma vb. yiyecek anlamları olduğu da ileri sürürlmüştür(bnü’l-Cevzî, 1983: V, 54).

Zakkûm,“cehennemde iğrenç olan bir yiyecek” (er-Râğıb, 1986: 312)  veya“cehennem ehlinin yiyeceğine verilen bir isim” olarak açıklanmaktadır (bn Manzur,

1994: XII, 268).Kur’an’da “zakkum” kelimesi üç yerde geçmektedir:“Ş imdi, ziyafet olarak cennet ehli için anılan bu nimetler mi daha hayırlı, yoksa

 zakkum a ğ acı mı?... Zira o, cehennemin dibinde bitip yeti şen bir a ğ açtır. Tomurcuklarısanki  şeytanların ba şları gibidir. Cehennemlikler ondan yerler ve karınlarını ondandoldururlar. Sonra zakkum yeme ğ inin üzerine onlar için kaynar su karı ştırılmı ş bir içkivardır ”( es-Sâffât 37/62–67).

Zakkumun tomurcuklarının şeytan başına benzetilmesi vahye ilk muhatap olaninsanların şeytanın başının şeklini bilip bilmedikleri sorusunu akla getirmektedir. Ancakbu tabir bir şeyin çirkinliğini ifade etmek bağlamında insanlar arasında kullanılan birdeyim olmalıdır. “Ruûsu’ş-Şeyâtîn” ifâdesini vahye ilk muhatap olan insanların

kültürlerinden kaynaklanan bir ifâde olarak değerlendirmek mümkündür.“Ş üphesiz zakkum a ğ acı, günahkârların yeme ğ idir. O karınlarında maden eri ğ i

Page 92: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 92/113

KUR’AN’DA CEHENNEM Cemal ERGÜN

85

gibi, suyun kaynaması gibi kaynar ”( ed-ed-Duhân, 44/43–46).“Elbette bir a ğ açtan, zakkum a ğ acından yiyeceksiniz. Karınlarınızı ondan

dolduracaksınız. Üstüne de kaynar sudan içeceksiniz. Susamı ş develerin suya saldırı şıgibi içeceksiniz. şte ceza gününde onlara sunulan ziyafet budur ”( el-Vâkıa, 56/52-56).

Cehennemin bir sembolü olan zakkum ağacının, cehennemde özel olarak yetişen,ebedî olarak ateşle sulanan, ateşin ortasında büyüyen ve çoğalan ve kesinlikleazalmayan bir “ateş ağacı” olduğu yorumu yapılmıştır (Salih,1998: s. 68). Nitekim“Şeceratü”z-Zakkûm” diye ifade edilen bir bitkinin Araplar arasında bilinen bir bitkiolmadığı, Kur’an’ın bu terkibi cehennem ateşini ifade etmek üzere kendisininoluşturduğu belirtilmiştir (Kılıç, 2003: 49). Diğer cehennem yiyecekleri olan “darî’” ve“ğislîn”in de cehennemde zakkum gibi bir tür ateş ağacı olduğu yorumu da yapılmıştır(Salih, 1998: 68).

Zakkumun dışında cehennemliklere yiyecek olarak dikenli bir bitkinin de işkenceedilmek üzere verileceğini Kur’an haber vermektedir:

“Onlar için kuru dikenden ba şka yiyecek te yoktur. O ise ne besler ne de açlı ğ ı

giderir ”( el-Ğâşiye 88/4,5).Cehennemliklere kuru diken yedirilerek işkence edilmenin dışında onlara irin

yedirilmek suretiyle de azap edileceği haber verilmektedir (el-Hâkka 69/36.).Sonuç olarak cehennemde suçlulara azap edilmek üzere cehennem yiyceği olan

zakkumdan yedirilecektir. Bu yiyeceği yiyen suçluların karınlarının şieceği mide vebağısaklarının bozulacağı aşırı şekilde susayacakları ve kendilerine bu hararetlerinigidermek üzere kaynar su içirileceği ve böylece işkence edilip cezalandırılacaklarıbelirtilmiştir.

7.4.5.  Sıcak Rüzgar

Cehennemde günahkarlara uygulanacak azap türlerinden biri de cehennemliklerinüzerine sıcak ve kavurucu rüzgarın esmesidir.

Cehennemdeki sıcak rüzgarın, “esti ğ i zaman temas etti ğ i her  şeyi zehir gibietkileyip dokularına i şleyen, yakıp kavuran samyeli” (Topaloğlu, 1993: VII, 227)olduğu ifade edilmiştir.

Dünyada yazın esen ve samyeli denen rüzgârın, estiği yerde yeşillik, çiçek, tazesebze ve henüz olmamış meyveler vb. bitkileri yakıp kurutması gibi âhirette decehennem samyeli cehennemlik olan bedenleri yakıp kavurmak suretiyle günahkârlaraelem ve ıstırap verecektir.

Kur’anda cehennemliklere sıcak rüzgârla azap edileceği iki âyette bildirilmiştir.

“(Cennetlikler), Allah bize lutfetti de bizi (esti ğ i zaman temas etti ğ i her  şeyi zehir gibi etkileyip dokularına i şleyen, yakıp kavuran samyeli) semûm azabından korudu,(derler)” (et-Tûr 52/27).

“(Fî semûmin)Dokulara i şleyen bir (samyeli) ate ş ve kaynar su içinde” (el-Vâkıa56/42).

kinci âyetin bağlamında bu azâbın büyük günah işlemeye devam eden, dirilişialaycı bir tavırla inkar eden sembolik bir ifade ile solun adamlarına uygulanacağıanlatılmaktadır (el-Vâkıa 56/41–48).

7.4.6.  Duman

Cehennemin azap ve işkence türlerinden diğeride dumandır.Cehennemlikler cehennemin sürekli sıkıntı ıstırap ve acı veren hararetinden

Page 93: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 93/113

KUR’AN’DA CEHENNEM Cemal ERGÜN

86

korunmak için bir gölge arayacaklardır. Fakat onların orada bulacakları gölge,Cehennemin kara dumanları olacaktır. Cehennemin kara dumanları altına gölgelenmekiçin gittiklerinde ise, orada sıkıntıları dinmeyecek aksine daha da artacaktır.

Kur’an-ı Kerim cehennemliklere işkence olan dumanı ve bu dumanın özelliklerini

şöyle açıklamaktadır:“Serin ve ho ş olmayan kapkara bir dumandan gölge altındadırlar” (el-Vâkıa56/43,44).

“(  nkârcılara o gün  şöyle denilir:) Sürekli yalanlayıp durdu ğ unuz azaba do ğ rugidin. (Cehennem dumanından olu şan) üç kola ayrılmı ş (ama) ne gölgelendiren ne dealevden koruyan bir gölgeye gidin” (el-Mursel’at 77/ 29–31).

Serin, hoş olmayan, ve gölgesi bulunmayıp alevlerin sıcaklığından da korumayancehennem dumanı ile azap edilecek suçluların ayetlerin bağlamlarından anlaşıldığıkadarıyla âhireti ve cehennem azabını inkar edenler, kitapları sol taraftan verilen veöldükten sonra dirilmeyi yalanlayıp büyük günah işlemekte israr edenler olduğunusöylemek mümkündür.

7.4.7.  Demir Topuzlarla Dövülmek

Cehennemde uygulanacak azap türlerinden bir diğeri de demir kamçı veyatopuzlarla suçluların dövülmesidir. Bu durum Kur’anda yalnız bir yerdezikredilmektedir.

“ Onlar (cehennemlikler) için demirden topuzlar vardır” (el-Hac 22/21).Âyette geçen “mekâmi’” kelimesi “kendisiyle döğülen, vurulan şey” olarak

açıklanmıştır(er-Râğıb, 1986: 623).Cehennem görevlilerinin demirden topuzlarının olduğu ve suçluları bunlarla

dövdükleri belirtilmiştir (el-Kurtubî, 1994: VIII, 28).Taberi ise, cehennem görevlilerinin demirden topuzlarla cehennemden çıkmak,

kaçmak isteyen suçluların başlarına vurduklarını ifade etmektedir (et-Taberî,2002:XVII, 134, 135).

7.4.8.  Bir Cisme Bağlanmak ve Zincirlere Vurulmak

Cehennemde işkence ve azap çeşitlerinden biri de cehennemliklerin bir cismebağlanıp ateşe atılarak cezalandırılması veya suçluların zincirlere vurularak cehennemeatılmak suretiyle azap edilmeleridir. Kur’an’da bu durum şöyle ifade edilmektedir:

“Ve ogün suçluları, birbirlerine yakla ştırılarak zincirlere vurulmu ş oldu ğ unu

görürsün”( brahim 14/49).Taberi suçluların elleri ve ayaklarının birbirlerine yaklaştırılarak zincirlerleboyunlarına bağlanacağını belirtmektedir (et-Taberî, 2002: XIII, 254).

“Onlar, kitabı ve peygamberlerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlardır… Boyunlarında demir halkalar ve zincirler oldu ğ u halde, kaynar suya sürüklenecekler,sonrada ate şte yakılacaklar”( Mü’min 40/ 70–72). 

Yüce Allah, cehennem görevlilerine emreder: “Tutun ba ğ layın onu,, kelepçeleyin!Sonra da cehenneme atın onu! Sonra da yetmi ş ar  şın uzunlu ğ undaki zincire vurun onu!Çünkü o, ulu Allah’a inanmazdı. Fakiri doyurmaya da te şvik etmezdi!” (el-Hâkka69/30–34). 

“Onlar (cehennem ate şinin içinde) uzatılmı ş sütunlara ba ğ lanmı şlar ve o

vaziyette o (cehennem) üzerlerine kapatılmı ştır” ( el-Hümeze 104/8,9). Bu ceza da yine Allah’a inanmayan, O’nun gönderdiği kitabı ve peygamberler

Page 94: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 94/113

KUR’AN’DA CEHENNEM Cemal ERGÜN

87

aracılığı ile gönderilen ilâhi mesajları inkâr eden, yoksulu doyurmaya teşvik etmeyen,alay edip insanları küçük düşüren vb. suçları işleyenlere uygulanacak azap türü olarakanlatılmaktadır.

Burada ifade ettiğimiz azap türlerinin dışında Kur’an’da suçluların karanlıkta

bırakılma ve dolaylı bir anlatımla da olsa soğukla cezalandırılma (el-nsân 76/13) gibiazap çeşitleri de zikredilmektedir.“Münafık erkekler ve münafık kadınlar, inananlara: ‘Bizi de gözetin ı şı ğ ınızdan

 faydalanalım’ dedikleri gün, onlara: ‘Ardınıza dönün de ı şık arayın’ denir…” (el-Hadîd57/13). 

Gözlem alanımızın kapsamı dışında olan cehennem hiç şüphesiz bizim düşüncesınırlarımızın da ötesinde korkunç ve dehşetlidir. Cehnnemde suçlulara uygulanacakazap türleri de kuşkusuz ifade ettiğimizle sınırlı değildir. Nitekim Kur’an, daha önceaçıkladığımız azap türlerine benzer başka azap türlerinin de olduğunu belirtmektedir(Sâd 38/58). Ancak bunların mahiyetlerini açıklamamaktadır. Suçluların cehennemdeaçıklamaya çalıştığımız bu azap türlerinden kurtulabilmeleri için ellerinden gelse

“dünya dolusu altın” verecekleri fakat bu tür tekliflerin reddedileceği Kur’anda ifadeedilmektedir (Âl-i mran 3/91; el-Mâide 5/46; Yunus 10/54; er-Ra’d 13/18; ez-Zümer39/47; el-Hadîd 57/15; el-Meâric 70/11). Bu âyetlerin aynı zamanda dinde aracılıkfikrinin reddedildiğine de işaret ettiği belirtilmeketedir (Fazlur Rahman, 2000:169).

7.5.  Cehennem Görevlileri

Kur’an-ı Kerim, yeryüzünde ilâhi iradeye boyun eğmeyip iyilik ile kötülükarasındaki süregelen mücadelede iyilikten yana tavır almayan insanların ahirettecehennemle cezalandırılacaklarını bildirmektedir.

Allah’ı, O’nun gönderdiği elçileri ve mesajları inkâr edip öldükten sonradirilmeyi ve cennet-cehennemi alaycı bir tavırla hafife alıp kabul etmeyen insanların,cehennemde ne tür bir azapla cezalandırılacakları çalışmamızın bundan önceki kısmındaizah edilmişti. Araştırmamızın bu kısmında ise cehennemdeki görevliler Kur’anekseninde incelenecektir.

Kur’an’da, cehennemdeki suçlulara Allah’ın emriyle azap eden ve oradaki bazıgörevleri yerine getiren bir takım görevlilerden söz edilmektedir:

“ Biz cehennemin i şlerine bakmakla melekleri görevlendirmi şizdir ”( el-Müddessir74/31).

Bir ayette ise cehennem görevlileri “zebânî” olarak isimlendirilmektedir:“ Biz de zebânîleri ça ğ ıraca ğ ız” (el-Alak 96/18).

“Zebânî” kelimesi, şiddetli, kızgın ve ateşli manasına gelen “zebene” fiilindentüremiş çoğul bir isimdir (bn Manzur, 1994: XIII, 194). “Bir şeyi diğerinden defeden”anlamında olan (bn Manzur, 1994: XIII, 194) “Zebânî” cehennemde suçlularıcehenneme atan ve onlara türlü türlü işkenc eden azap melekleri, olarak açıklanmıştır(el-Kurtubî, 1994: XX, 127; Ebu’s-Suûd, tsz: IX, 181; el-Âlûsî, tsz: VII,141).

Cehennem görevlileri olan zebânîlerin çok merhametsiz, haşin, sert ve çok güçlüoldukları, Allah’tan aldıkları emirlere karşı gelmeyip o buyrukları harfiyen yerinegetirdikleri şu ayette ifade edilmektedir:

“O (cehennem)in ba şında kaba yapılı, sert ve güçlü melekler vardır. Onlar asla Allah’a isyan etmez ve kendilerine verilen bütün emirleri tam olarak yerine getirirler ”(et-Tahrîm 66/6).

Cehennemde görevli olan meleklerin sayıları ise Kur’an tarafından on dokuzolarak açıklanmaktadır:

Page 95: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 95/113

KUR’AN’DA CEHENNEM Cemal ERGÜN

88

“O (cehennem)in üzerinde ondokuz görevli melek vardır ” (el-Müddessir 74/30).Cehenneme bekçilik yapan, suçlulara azap eden ve cehennemin daha başka

mahiyetini bilemediğimiz görevlerini yerine getiren melekler, Kur’an’da “zebânî”isminden başka bir de “mâlik” adıyla anılır. Cehennemliklerin, kendilerini

cehennemden kurtarmasını ya da Allah ile kendi aralarında bir bakıma aracı olmasınıistedikleri ve cehennemin bekçisi (et-Taberî, 2002: XVIII, 57; XXV, 98; el-Kurtubî,1994: XVI, 117) olarak da ifade edilen bu cehennem görevlisinin geçtiği ayet şöyledir:

“Ey Mâlik! Rabbin bizim i şimizi bitirsin! diye seslenirler. Mâlik de, siz böylekalacaksınız, der ” (ez-Zuhruf 43/77).

Kur’an’da cehennem ehlinin o korkunç mekândan çıkma (el-Mâide 5/37; el-Hac22/22; es-Secde 32/20; eş-Şûrâ 42/44), ölümü talep etme (el-Furkân 25/14; Fâtır 35/36),hiç olmazsa bir gün azaplarının hafifletilmesi (Mü’min 40/47, 49) ve en azındansususzluklarının giderilmesi (el-A’râf 7/50) gibi istekleri karşısında muhatapbulamayacakları (el-Mu’minûn 23/108) ve cehennem görevlilerinin suçluların hiçbirtaleplerini yerine getirmeyecekleri ifade edilmektedir (Mü’min 40/49, 50).

7.6.  Cehennemin Ebediliği

Yeryüzünde ilahi iradeye boyun eğmeyip baş kaldıran ve her türlü haksızlıkyapmayı maharet sayan, Yüce yaratıcının insanlığa merhametinin tecellisi olarakgönderdiği elçileri kabul etmeyip alay eden kâfirlerin, fâsıkların, mücrimlerin vemütekebbirlerin cezaladırılacakları mekân olan cehennemin ve orada gerçekleşecekazabın sonsuz olup olmadığı hususu müslüman ilahiyatçılar arasında tartışmalı birkonudur. Biz bu konuyu sadece Kur’an’la sınırlı tutup yapılan tartışmalaragirmeyeceğiz.

Kur’an cehennemi ve onun azabını anlatırken zaman açısından genellikle “huld”,“ebed”, ve “ahkâb” kelimelerini kullanmaktadır. lk önce bu sözcüklerin anlamlarınıbelirleyerek cehennem ve onun azabını açıklayan ayetleri bu çerçevededeğerlendirmenin meseleyi açıklığa kavuşturmak adına daha doğru olduğunudüşünmekteyiz. Önce “huld” kelimesinden başlayıp sırasıyla devam edelim.

“Huld”, kelime olarak, devam etmek, uzun süre kalmak, varlığını değiştirmedenmuhafaza etmek (el-Fîruzabâdî,1987: 357; er-Râğıb, 1986: 220; bn Manzur, 1994: III,164) anlamlarına gelir. Bu anlama paralel olarak, geç bozulan, uzun süre kalabilen dağ,taş vb. şeyler “havâlid” sözcüğü ile ifade edilmiş; inasanın ileri yaşlarında diğerorganlarındaki değişimin aksine hiç değişmeyen saç, diş vb. organları “huld” veya“muhalled” kelimeleriyle açıklanmış ve yaşlı olduğu halde genç görünen kimse için de

“muhalled” söcüğü kullanılmıştır (bn Manzur, 1994: III, 15, 163). Bütün bunlardananlaşıldığı kadarıyla, “huld” sözcüğü, zamana karşı direnme, değişmeme ve süreklilikanlamlarını içermektedir.

Bu kelime Kur’an’da hem cennetin, hem de cehennemin ebediliği içinkullanılmaktadır. Söcüğün cennet için kullanımını cennet kısmında belirtilmiştık.“Huld” kelimesi, cehennemi zaman açısından nitelemek için çeşitli türevleriyle birlikte33 ayette geçmektedir (Abdulbâki, 1988: 300-302). Bu ayetlerin tümünde cehenneminve oradaki azabın sonsuzluğunu ifade etmektedir. Ayetlerden bazıları şöyledir:

“Kim Allah’a ve peygambere kar  şı isyan eder ve sınırlarını a şarsa, Allah onusürekli kalaca ğ ı bir ate şe (nâran hâliden) sokar ve onun için alçaltıcı bir azap vardır ”(en-Nisâ 4/14).

“(O gün onlara  şöyle diyece ğ iz:) Bu güne kavu şmayı unutmanızın cezasını  şimditadın bakalım! Do ğ rusu biz de sizi unuttuk; yaptıklarınızdan dolayı ebedî azabı

Page 96: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 96/113

KUR’AN’DA CEHENNEM Cemal ERGÜN

89

(azabe’l-huld) tadın!” (es-Secde 32/14).“  nkâr edip ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennemliktir. Onlar 

orada ebedî kalırlar (hâlidûn).”( el-Bakara 2/39).“Kim bir mümini kasten öldürürse cezası, içinde ebdî kalaca ğ ı (hâliden)

cehennemdir. Allah ona gazap etmi ş  , onu lanetlemi ş ve onun için büyük bir azaphazırlamı ştır ” (en-Nisâ 4/93).“(Benim yaptı ğ ım) ancak Allah katından olanı, onun gönderdiklerini tebli ğ dir.

 Artık kim Allah ve Rasûlüne kar  şı gelirse, bilsin ki ona içinde ebedî kalaca ğ ı (hâlidîne fîhâ ebeden) cehennem vardır ”( el-Cin 72/23).

Kur’an’da, burada bu bağlamda belirtilen ayetlerle birlikte “huld” kelimesiningeçtiği diğer 28 ayetin tamamı incelendiğinde bu sözcüğün cehennem ve onun azabınınsürekliliğini ve ebediliğini ifade etmek için kullanıldığı görülecektir. Hatta busonsuzluğu kuvvetlendirmek için “huld” kelimesi üç ayette de aynı anlama gelen “ebed”kelimesiyle birlikte kullanılmıştır (en-Nisâ 4/169; el-Ahzâb 33/65; el-Cin 72/23). 

Cehennem ve onun azabının sonsuzluğunu vurgulayan ikinci kelime ise “ebed”

sözcüğü dür.“Ebed”, dehr ile eş anlamlı olarak “mutlak zaman” anlamına gelir (Kılavuz,

1994: X, 72). “Her zaman, hiç, asla, daima,” gibi geleceği ifade etmek üzere olumluveya olumsuz olarak da kullanılır (bn Manzur, 1994: III, 66). Kelime “devamlılık vesüreklilik” anlamında da kullanılmaktadır (el-Fîruzabâdî, 1987: 337). “Ebed” ile“zaman” arasında fark olduğu, zamanın parçalanabilir olmasına karşılık ebedkelimesinin süreklilik anlamı taşıdığı belirtilmiştir (Kılavuz, 1994: X, 72).

Kur’an-ı Kerim’de olumlu ve olumsuz olmak üzere her iki anlamda “ebed”kelimesi 28 yerde geçmektedir (Abdulbâki, 1988: s. 2).

Kur’anda “ebed” kelimesi cehennemdeki azabın sürekliliği anlamında üç ayettezikredilmektedir:

“  nkâr edip zulmedenleri Allah asla ba ğ ı şlayacak de ğ ildir. Onları (ba şka) bir   yola iletecek de de ğ ildir. Ancak orada sürekli kalmak üzere (hâlidîne fîhâ ebeden)cehennem onları yoluna (iletecektir). Bu da Allah’a çok kolaydır ”( en-Nisâ 4/168, 169).

“Ş u muhakkak ki, Allah kâfirleri rahmetinden kovmu ş ve onlara çılgın bir ate ş hazırlamı ştır. Onlar orada sürekli kalacaklar (hâlidîne fîhâ ebeden), kendilerinikoruyacak ne bir dost ne de bir yardımcı bulacaklardır ” (el-Ahzâb 33/64, 65).

“(Benim yaptı ğ ım) ancak Allah katından olanı, onun gönderdiklerini tebli ğ dir. Artık kim Allh ve Rasûlüne kar  şı gelirse, bilsin ki ona içinde ebedî kalaca ğ ı (hâlidîne fîhâ ebeden) cehennem vardır ” (el-Cin 72/23).

“Ebed” kelimesinin geçtiği ayetlerde de bu sözcük cehennem ve onun azabının

devamlılığını belirtmektedir.Cehennem ve onun azabının sürekliliğini ifade eden bir diğer kelime de “ahkâb”kelimesidir.

“Ahkâb” sözcüğü, “zaman, seksen yıl veya müddeti bilinmeyen bir zaman dilimi,anlamında “hukb-hukub” kelimesinin çoğuludur (el-Fîruzabâdî, 1987: 97; er-Râğıb,1986:s. 180; bn Manzur, 1994: I, 326). Bu anlamda “ahkâb” sözcüğü, ard arda gelengünler, seneler ve asırlardan (bn Manzur, 1994: I, 326) oluşan çok uzun bir zamandilimini ifade etmektedir.

Kur’an’da bu kelime bir ayette geçmektedir:“Ş üphesiz azgınların barına ğ ı olacak cehennem pusuda beklemektedir. Azgınlar 

orada ça ğ lar boyu kalırlar (ahkâben), orada bir serinlik ya da bir içeçecek tatmazlar.

  Ancak dünyada yaptıklarına uygun kar  şılık olarak kaynar su ve irin tadarlar ”( en-Nebe’ 78/21-26).

Page 97: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 97/113

KUR’AN’DA CEHENNEM Cemal ERGÜN

90

Taberî, ayette geçen “ahkâb” kelimesinin Araplardan bazıları tarafından“bitmeyen bir zaman” olarak yorumlandığını belirtmektedir (et-Taberî, 2002: XV, 271).Kurtûbî ise, “ahkâb” sözcüğünün açıklaması hususnda bazı rivayetler ve rakamlarzikrederek kelimeyi,“ ard arda gelen ahiret günleri, sonsuz ahiret” olarak açıklar ve

müşriklerin cehennemde ebedî olarak kalacaklarını ifade eder (el-Kurtubî, 1994: XIX,178).“Ahkab” kelimesi lügat anlamında da belirtildiği üzere zamanın bilinmeyen bir

müddeti ve bir parçasını ifade etmektedir. Ancak bu müddet çok uzun bir zamandilimini kapsamaktadır. Kelimenin lugat anlamından bu mânâ çıkmaktadır. Bununlabirlikte sözcüğün “ebed” kelimesindeki sonsuzluk anlamını taşımadığı anlaşılmaktadır.Nitekim Kur’an’da sadece bir yerde geçen “hukub” kelimesi de uzun bir zamanıdilimini ifade etmektedir. “  Musa genç adamına demi şti ki: Durmayaca ğ ım, tâ ikidenizin birle şti ğ i yere varaca ğ ım veya uzun bir zaman (hukuben) yürüyece ğ im. Her ikisiiki denizin bırle şti ğ i yere varınca balıklarını unuttular…” (el-Kehf 18/60, 61). Buayetlerde de görüldüğü gibi yürüme ebedî olarak devam etmeyip, sınırlı bir sürede

gerçekleşmektedir.Müfessirlerin bir kısmının “ahkâb” kelimesini ebedîlik olarak yorumlamaları biraz

zorlama bir yorum biçimi gibi gözükmektedir.Cehennemin ve onun azabının ebediliği konusu Müslüman ilahiyatçılar arasında

sürekli tartışılmış, bu konuda pek çok fikir ileri sürülmüş ve çokça eser yazılmıştır.Konu ile ilgili ileri sürülen görüşler temelde dört noktada toplanmıştır.

1. Cehenneme giren kişi mümin olsun kâfir olsun hiçbir şekilde oradan çıkamayıpsonsuz olarak azap görür.

2. Cehennemlikler ebediyen orada kalırlar, fakat bir müddet azap gördükten sonrabir çeşit bağışıklık kazanarak acı duymayacak hale gelirler.

3. Müminler cehennemden çıktıktan sonra kâfirlerin azabı uzun süre devamedrese de ebedî değildir, bir gün sona erecektir.

4. Müminler cehennemden çıkar, kâfirlerin azabı ise sonsuza kadar sürer(Topaloğlu, 1993:VII, 231).

Biz araştırma konumuzun sınırlarını aşmamak için bu görüşlerin analiziniyapmayacağız.

Cehennemin ve onun azabının ebediliği ile ilgili ayetleri ve bu ayetlerde geçenzaman bildiren kavramları açıkladık. Bu ayetler incelendiğinde, inkâr edenler, Allah’ınayetlerini yalanlayanlar, Allah’a ve O’nun elçisine karşı gelenler, kasten bir müminiöldürenler, ilâhi rahmetten kovulanlar ve azıp hak yoldan sapan kimseler için cehennemve onun azabının ebedî olduğu anlaşılmaktadır.

nsan doğası gereği hep mutlu olmak ister. Sınırsız lüks ve konfor içinde sonsuzadek rahat yaşamayı arzular ve hayal eder. Daima bütün hayır ve iyiliklerin kendindeolmasını talep eder ve bundan usanmaz (Fussilet 41/49). Hiçbir surette sıkıntı ıstırap veacı içinde yaşamak istemez. Hele bu hal üzere sonsuza değin yaşamayı hiç istemez.lâhi irade insanı sonsuz mutlu olarak yaşayacağı her türlü sıkıntı ve kötülüklerden eminolacağı mekânı yaratmakla insanın doğasına hitap etmektedir. Bu eskatolojik mekânıkazanmanın yolunun da insanın bu dünyadaki davranışlarının belirlediğinibildirmektedir. Aynı şekilde ilâhi irade sonsuza dek sürecek her türlü sıkıntınınyaşanacağı eskatolojik bir mekân olan cehennemi de yaratmıştır. O mekândacezalandırılmanın da yine insanın bu dünyadaki davranışlarının belirlediğinibildirmektedir. Dolayısıyla her şey insanın kendi elinde bulunmaktadır. Bu özgürlük

Yüce Yaratıcının insana verdiğ değerin bir göstergesidir. nsana sonsuz mutluluğukazanmanın yollarını bildirdiği gibi sonsuz işkence ve azaptan kutulmanın yolarını da

Page 98: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 98/113

KUR’AN’DA CEHENNEM Cemal ERGÜN

91

bildirmiştir.yi davranışlarda bulunup ilâlahi mesajlari dikkate alanları ödüllendireceği gibi,

kötülük yapıp ilâhi mesajları dikkate almayanları da cezalandırmak onun adaletinin birgereğidir (Özsoy ve Güler, 2003:.294).

Öldükten sonraki yaşamda eskatolojik ödüllendirme ve cezalandırmanın insanınbu dünyadaki davranışları sonucu belirlendiği açıktır. Sonlu bir yaşamın sınırlı birzanan diliminde yapılan iyiliklerin, insana sınırsız ve ebedî ödül olan cennetikazandırması, insanın ilâhi adalet gereği iyilik miktarı müddetince cennette kalmasınıhak kazanması ve bu müddetten sonsuza dek olacak zamanın ise Yüce yaratıcıcnınrahmeti gereğince olduğu şeklinde açıklanabilir. Yine fani dünyanın sınırlı bir zamandiliminde yapılan kötülüklerin cezasının da eskatolojik âlemde sınırlı olması gerektiğinionun bize bildirdiği ayetler (el-Kasas 28/84; el-En’âm 6/160) gereği talep edebiliriz.Nitekim kullarına hiçbir zaman zulmetmediğini haber veren (Âl-i mran, 3/182; el-Enfâl8/51; el-Hac 22/10; Fussilet 41/46; Kâf 50/29), rahmetinin her şeyi kuşatmış olduğunu(el-A’râf 7/156) bildiren ve insana son derece değer verdiğinin bir göstergesi olarak ona

kendi ruhundan üfleyerek (el-Hicr 15/29; Sâd 38/72) onu yeryüzüne halife (el-Bakara2/30) olarak gönderen Allah, onun sonsuz bir şekilde azap çekmesini istemez vecehennemi ve onun azabını sona erdirirse O’na da kimse karışamaz. Zira O dilediğiniyapmaya kadirdir. Bu davranışı ise Allah’ın sonsuz yüceliğine ve sınırsız merhametineyakışan bir davranış olur.

Page 99: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 99/113

KUR’AN VE DĞER DNLERDEK… Cemal ERGÜN

92

8.  KUR’AN VE DĞER DNLERDEK CEHENNEM TASVRNNKARŞILAŞTIRILMASI

Âhiret inancına sahip tüm din ve kutsal kitaplarda insanın dünyada yapmış olduğuher çeşit kötülüğün cezalandırılacağı fikrinin bulunduğunu araştırmamızın birincibölümünde ifade etmiştik. Üçüncü bölümün buraya kadar olan kısmında da,Kur’an’daki cehennem anlayışını irdelemeye çalıştık. Araştırmamızın bu kısmında ise,birbirinden bağımsız olarak ele aldığımız bu iki alanı genel hatlarıyla karşılaştırmayaçalışacağız. Kur’an’ın tasvir ettiği cehennem ile diğer dinlerde anlatılan cehennemarasındaki benzerlikleri ve farklı yönleri, bu azap mekânının isimleri, sayıları ve azaptürleri açısından ortaya koymaya çalışacağız.

8.1.  Cehennem’i simlendirme

Kur’an-ı Kerim Allah’a karşı gelen O’nun elçilerine inanmayan, o elçileringetirdiği ilâhi mesajları kabul etmeyip alaya alan ve engelleyen, her türlü kötülük,zulüm ve haksızlık yapan insanların ahirette cezalandırılacağını bildirmiştir.

Kur’an’a göre, âhirette suçluların cezalandırılacağı yeri genel adı “cehennem”dir.Bu ismin yanında, oradaki azabın niteliğini ifade etmek üzere başka isimler dekullanılmıştır. Bunların başlıcaları şunlardır: Leza, Hutame, Saîr, Sekar, Cahim, Hâviye,Nâr, Siccîn, Semûm, Dâru’l-Bevâr, ve Sûu’d-Dâr. Bunlar cehennem azabının niteliğinianlatan sıfat isimlerdir. Bu isimlerin Kur’an’da geçtiği ayetler ve anlamları daha önceaçıklandığı için burada tekrar edilmeyecektir.

Eskatolojik âlemde suçluların cezalandırlacağı yerin adı ncil’de de çeşitli adlarlageçmektedir. Bunlar; “ölüler diyarı” (Matta, 11/23-24; Luka, 10/15), “sonsuza deksürecek koyu(zifiri) karanlık” (Matta, 8/12-13 ; 25/30; Yahuda’nın Mektubu, 7, 23;Petrus’un II. Mektubu, 3/17), “dipsiz derinlik” (Esinleme,17/8 ; 20/1), “sonsuz azap”(Matta, 26/4; Markos, 9/44) “sönmez ateş” (Matta, 18/8; 26/46), “kızgın fırın” (Matta,13/42; 14/50), “cehennem ateşi” (Matta, 18/9) dir.

Tevratta ise suçluların cezalandırılacakları yer, “Ge-Hinnom” veya “Tofet” olarakisimlendirilmiştir (Yeşeya, 30/33). Bu isimlendirmenin dışında Tevrat’ın tefsiri olanTalmud’da cehennemin yedi ismi olduğu açıklanmaktadır. Bu isimlerin ise; “Şeol”-Ölüler Diyarı- (Yunus 2/2), “Abadon” (Helak Yeri), “Şahat” (Ölüler Diyarı), “BorŞaon” (Helak Çukuru), “Tit Ha-Yevan” (Batak Çamuru), “Tsalmevet” (Ölüm Gölgesi)ve “Aşağıdaki Diyar” (Mezmurlar, 88/11; 16/10; 40/2; 107/10) olduğu ifade

edilmektedir.Sabiîlikte “Matarta” ve “Surf Denizi” olarak adlandırılan iki tür cehenneminolduğu belirtilmiştir (Gündüz,1999: 160,163). Eski Türk inancında cehennem “Tamuğ”olarak isimlendirilmiştir (Sami, 1978: 489). Hinduizmde cehennem “Naraka-loka” veya“Naroloka” (alt dünya) diye adlandırılmıştır (Harman,1993: VII, 227; TürkAnsiklopedisi, 1960: X, 96).

Cermen mitolojilerinde ölülerin gittiği yeraltı dünyası “ölüler âlemi” anlamında,“Niflhel” veya “Niflheimr” olarak ifade edilmektedir. Ölüler âleminde suçlularıncezalandırıldığı yer ise, “Nastron” diye adlandırılmaktadır (Türk Ansiklopedisi, 1960:X, 97). Roma mitolojilerinde ise cehenneme, “yeraltı dünyası” anlamında “Orcus”denilmektedir (Türk Ansiklopedisi, 1960: X, 97). 

Eski Yunan mitolojisinde ölüm sonrası yeraltı hayatına “Hades” denildiği,burasının aynı zamanda suçluların cezalandırırldıkları yer olduğu ve Hadeste

Page 100: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 100/113

KUR’AN VE DĞER DNLERDEK… Cemal ERGÜN

93

günahkârların asıl cezalandırılacakları en korkunç cehennemin ise “Tartaros” olduğuvurgulanmaktadır (Turner, 2004: s. 41; Türk Ansiklopedisi, 1960:X, s. 97). Eski randini olan zerdüştîlikte ise cehennem, “yalan evi” veya “yalan yeri”( Sarıkçıoğlu, 1999:s. 111) veya “zulmet ülkesi” anlamında, “daozahva” veya “duzavhu” olarak ta

isimlendirildiği zikredilmektedir. Eski Mısır dinlerinde de suçluların cezalandırıldıklarıyere yani cehenneme, “amenti” veya “amented” denilmektedir (Türk Ansiklopedi,1960: X, 96). Sümerlerde ise cehennem, “yabancı ülke, geri dönüşü olmayan ülke” veya“ölüler diyarı” anlamında “Kur” veya “Arali” olarak adlandırılmaktadır (Kramer, 2002:194, 394).

Gerek Kur’an’da, gerekse diğer dinlerde, kötülerin öldükten sonra karşılaşacaklarımekânın isimlendirilmesinde, doğal olarak hep olumsuzluk çağrıştıran kelimelerinkullanıldığı görülmektedir. simlendirmelerde farklılık görülse de, bu isimlerin insanfıtratının hoş karşılamayacağı birtakım olumsuzlara delalet edişi ortak bir hususdur.

8.2.  Nicelik Bakımından Cehennem

Cehennemin sayıları hususunda Kur’an’da açık bir ifade yoktur. Ancak bir ayettecehennemin yedi kapısının olduğu ve bu yedi kapının cehennemlik olan her bir grupiçin ayrıldığı bildirilmektedir (el-Hicr 15/44). Cehennemin yedi kapısının olduğunubildiren ayetten hareketle onun yedi katlı bir yapıda olduğu ileri sürülmüştür (et-Taberî,2002: XIV, 35; XXIV, 114; el-Mahallî, tsz: I, 341).

Kur’an’da ayrıca cehennemliklerin günahlarına uygun cehennem mekânlarındacezalandırılacağını bildiren ayetler cehennemin yukarıdan aşağıya doğru çok katlı biryapısal özelliğe sahip olduğunu dolaylı olarak bize bildirmektedir (en-Nisâ 4/145; el-Furkân 25/13).

Diğer dinlere baktığımızda Sümerlerde de cehennemin yedi kapısının bulunduğuifade edilmektedir (Kramer, 2002: 197; Eliade, 2003: I, 85; Turner, 2004: 18).Cehennem için yedi rakamı Budizm ve Sabiîlikte de zikredilmekte, yedi cehenneminvar olduğu vurgulanmaktadır (Harman, 1993: 225; Gündüz,1999: 161). Tevrat’ta dacehennemin yedi isminden söz edilmekte (Yunus 2/2; Mezmurlar, 88/11; 16/10; 40/2;107/10) ve Tevrat’ın yorumu olan Talmutta ise cehennemin üç kapısının olduğu(Talmut of Babylone, Moed/eruvin, 19a; Baba Batra, 84a; Kodashim/Menahot, 99b-100a, XIV, 610, 611’den naklen, bkz: Taşpınar, 2003: 312, 313) ve yedi bölümdenoluştuğu ifade edilmektedir (Taşpınar, 2003: 314, 315). Cermen mitolojilerindecehennemin dokuz (Türk Ansiklopedisi, 1960: X, 97), Hinduizmde ise yirmisekiz adetolduğu belirtilmektedir (Türk Ansiklopedisi, 1960: X, 96).

Kur’an’da cehennemin yedi kapısının olduğunu bildiren ayetle, Sümerlerde onunyedi kapısının olduğunu bildiren bilgi tam örtüşmektedir. Budizm, Sabiîlik veTevrat’taki yedi cehennem fikri de Kur’an’la paralellik arz etmektedir. Ancak Hinduizmve Cermen mitolojilerinde ifade edilen cehennemin sayıları ile ilgili bilgilerin Kur’an’ınbildirdiğinden farklı olduğu görülmektedir.

8.3.  Cehennem Görevlileri

Kur’an âhirette suçluların cezalandırılacağı mekân olan cehennemde bazıfaaliyetlerin yerine getirilmesi için cehennem görevlilerinin bulunduğunu habervermektedir. Bu görevlilerin meleklerden seçildiklerini (el-Müddessir 74/31),

sayılarının ondokuz (el-Müddessir 74/30) ve adlarının da “zebânî” (el-Alak 96/18) 

ve“mâlik” olduğunu bildirmektedir(ez-Zuhruf 43/77). Cehennemin bekçileri olan ve

Page 101: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 101/113

KUR’AN VE DĞER DNLERDEK… Cemal ERGÜN

94

suçlulara azap etmekle görevli bulunan meleklerin, çok haşin, sert, kaba, korkunç vegüçlü oldukları, Kur’an tarafından ifade edilmektedir (et-Tahrîm 66/6).

Çok tanrılı sisteme sahip dinlerde ise yer, gök ve yeraltı dünyası tanrılartarafından paylaşılmış durumdadır. Bu nedenle onlardaki Cehennem görevlileri

hususunda verilen bilgiler Kur’an’la farklılık arzetmektedir.Sümerlerde suçluların cezalandırıldığı yeraltı dünyası olan cehennemde bekçilerinbulunduğu bildirilmekte, ancak bu bekçilerin mahiyetleri ve sayıları hakkında açıklamabulunmamaktadır (Eliade,  Dinsel   nançlar ve Dü şünceler Tarihi, c. I, s. 85; Kramer,2002: 197; Turner, 2004: 18). Eski Yunan ve ve eski Roma mitlerinde yeraltı dünyasıtanrılarının görevlendirdiği cehennem görevlilerinden söz edilmektedir. Eski yunanmitinde bu görevlilerin adı “Erinys”tir. Erinys suçlulara işkence edip onları cehennemçukurlarına atar. Roma mitlerinde ise bu görevliler “Furiare” ve “Daire” olarak ifadeedilir. Bu cehennem görevlileri de suçlulara işkence edip onlardan intikam alırlar (TürkAnsiklopedisi, 1960: X, 97).

Tevrat ve incilde ise Cehennem görevlilerinin adı ve mahiyetleri ile ilgili bilgiye

rastlamadık.Kur’an cehennem görevlileri hakkında diğer dinlerde belirtilmeyen Zebânîlerin

mahiyet ve sıfatlarınına ek olarak onların Allah’tan aldıkları emirleri eksiksiz yerinegetirdiklerini (et-Tahrîm 66/6), suçluların kendilerine yalvarmalarını dikkatealmadıkları ve onların bütün isteklerini reddettiklerini ifade etmektedir (el-Mâide 5/37;el-A’râf 7/50; el-Hac 22/25; el-Furkân 25/14; es-Secde 32/20; Fâtır 35/36; Mü’min40/47, 49, 50; eş-Şûrâ 42/4; ez-Zuhruf 43/77).

8.4.  Nitelik Bakımından Cehennem

Cehennemde günahkârlara uygulanacak azap türlerine gelince, Kur’an’dazikredilen en çok yer alan cezalandırma biçimi ateşle cezalandırmadır. Kur’an,cehennem ateşinin kendisi bir tarafa, kıvılcımlarının bile saraylar kadar büyük (el-Murselât 77/ 32, 33), çok şiddetli (el-Kâri’a 101/11), çılgın alevli (en-Nisâ 4/10;Lokman 31/21; el-Ahzâb 33/64), parçalayan, yakıp yok eden (el-Hümeze 104/5)niteliklerde olduğunu bildirmektedir. Bu ateşin hiç sönmeyeceğini, azaldığında isesürekli arttırılacağını vurgulamaktadır (el-srâ 17/97). Cehennem ateşi alevlerininsuçluların yüzlerini yalayıp tanınmaz hale getireceğini, onların derilerini kavuracağınıve bütün bedenlerini yakacağını belirtmektedir (el-Mu’minûn 23/104; el-Müddessir74/27–29).

Kur’an, cehennemde günahkârlar için ateşten gömlekler, katrandan elbiseler

hazırlandığını bildirmektedir (brahim 14/50; el-Hac 22/19). Ayrıca O, suçlular içinateşten döşek ve yorganların olduğunu (el-A’râf 7/41), suçluların ayaklarının altındanve tepelerinden ateşle kendilerine işkence edileceğini (ez-Zümer 39/16), dünyada haksızkazançla biriktirilen altın ve gümüş gibi servetlerin cehennemde ateş olup sahiplerininvucutlarını dağlayacağını haber vermektedir (et-Tevbe 9/35). Ayrıca Kur’an,cehennemliklerin yanıp kavrulan derilerinin acıyı ilk anda olduğu gibi şiddetlihissetmeleri için sürekli değiştirileceğini ifade etmektedir (en-Nisâ 4/56).

Cehennemde suçluların cezalandırılması bağlamında ateşle cezalandırma yöntemidiğer dinlerde de yer almaktadır.

Eski Mısır dinlerinde günahkârların cehennemde cezalandırılma yöntemlerindenbiri ateşe atılmak olarak açıklanırken (Turner, 2004: 23–27; Kutub, tsz: 18,21), eski

ran dininde de suçluların, kızgın eritilmiş maden ve ateş çukurlarının bulunduğucehennemle cezalandırıldıkları belirtilmiştir (Türk Ansiklopedi, 1960: X, 96).

Page 102: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 102/113

KUR’AN VE DĞER DNLERDEK… Cemal ERGÜN

95

Yunan mitolojisinde cehennemde suçluların boyunlarına ateşten halkalargeçirilerek azap edildikleri (Turner, 2004: 34, 36, 41) ve “ateş nehirleri”ne atıdıklarıbelirtilirken (Turner,2004: 41; Türk Ansiklopedisi, 1960: X, 97), Roma mitlerinde degünahkârların işkenceciler tarafından alevler fışkıran bir nehire atıldığı ifade

edilmektedir (Turner, 2004: 56).Budizmde cehennemliklerin kor gibi kızdırılmış ateşli silahlarla kesilmesi ateşlecezalandırma yöntemlerinden biri olarak sayılabilir. 

Tevrat’ta günahkârların sönmez bir ateşle cezalandırılacakları ifade edilmektedir(Yeşaya, 66/24).

ncil’de de suçluların cehennemde ateş gölüne atılacakları ve sönmez bir ateşlecezalandırılacakları vurgulanmaktadır (Matta, 5/22; Esinleme, 20/1–14; 21/10).

Kur’an’ın cehennemin ateşinin hiç sönmeyeceğini bildiren ayetiyle Tevrat vencil’in ifadeleri birebir örtüşmektedir. Bunların dışında eski Yunan mitolojilerindecehennemde suçluların boyunlarına ateşten halkaların geçirilmesini ifade eden bilgi ileeski ran dini olan zedüştîlikteki cehennemde suçlular için eritilmiş maden ve ateş 

çukurlarının bulunduğunu açıklayan bilgiler Kur’an ayetleriyle paralellik arzetmektedir.

Kur’an cehennemde suçluların ateşle cezalandırılma yöntemleri bağlamındakendisinin dışındaki kutsal kitap ve dinlerden farklı olarak cehennemde suçlular içinateşten ve katrandan oluşan giyisilerden, ateşten döşek ve yorgandan söz etmektedir. O,Cehennem ateşinin alevinin suçluların yüzlerini yalayıp tanınmaz hale getireceğini,derileri yakıp kavuracağını ve cehennemliklerin derilerinin ilk anda olduğu gibi şokeden dayanılmaz cehennem ateşinin acı ve elemini duymaları için sürekli yenileneceğinihaber vermektedir.

Kur’an cehennemde suçlulara uygulanacak azap türlerinden diğerinin de kaynarsu olduğunu vurgulamaktadır (el-Hac 22/19, 20; Mü’min 40/ 71,72; el-Vâkıa 56/42).Günahkârların cehennemin çılgın alevleri ve kavurucu sıcaklığı karşısında şiddetlisusuzluk hissedecekleri ve su için yalvaracakları belirtilmektedir (el-Kehf 18/29; en-Nebe’ 78/24-26). Kur’an cehennem ehlinin susuzluklarını gidermeleri ve serinlemeleriiçin onlara kaynar su verileceğini bildirmektedir (el-En’âm 6/70; Yûnus 10/3).  Kur’anayrıca suçluların kaynar suya atılıp haşlanacaklarını ve tepelerinden aşağıya kaynar sudökülmek suretiyle azap edileceklerini de haber vermektedir (el-Hac 22/19,20).

Kur’anın dışında bazı din ve mitolojilerde de cehennemde suçluların kaynar su ileazap edilmek suretiyle cezalandırılacakları belirtilmektedir.

Roma mitlerinde suçluların işkenceciler tarafından cehennemde fokur fokurkaynayan sulara atılacağı anlatılmakta, burada çok sıkıntı ve ıstırap içinde olan

suçluların iç organlarının parçalanacağı bildirilmektedir (Turner, 2004: 56).Hinduizm de ise suçlulara kaynar sıcaklıktaki yemeklerin yedirileceğivurgulanmaktadır (Türk Ansiklopedisi, 1960: X, 96).

Sabilikte ise cehennemde günahkârların cezalandırılma yöntemlerinden birin deonların kaynar kazanlara batırılıp haşlanmak suretiyle azap edilmeleri olduğu ifadeedilmektedir (Gündüz, 1999: 162).

Sabiîlik inancı ile Roma mitlerinde anlatılan cehennemde suçluların kaynar su ilecezalandırılma biçimleri Kur’an’la benzerlik arz etmektedir.

Ancak Kur’an cehennemde suçluların kaynar su ile cezalandırma yöntemlerihususunda ilave olarak, suçlulara bu sulardan içirilmek ve başlarından aşağıya kaynarsular dökmek suretiyle de azap edileceklerini bidirmektedir. Cehennemliklerin bu

sularla derilerinin haşlanıp eriyeceği ve iç organlarının yanıp parçalanacağıda Kur’an’daifade edilmektedir.

Page 103: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 103/113

KUR’AN VE DĞER DNLERDEK… Cemal ERGÜN

96

Kur’an kaynar suyun dışında cehennemde suçluların susuzluklarının giderilmesiiçin onlara irin içirilmek suretiyle işkence edileceğini bildirmektedir (Sâd 38/57, 58; en-Nebe’ 78/24–26).

O irinin aynı zamanda cehennemliklerin yiyeceklerinden biri olduğunu da

vurgulamaktadır. Cehennemlikler bu irini yemek zorunda kalacakları zaman onuniğrençliği ve tiksinti verici özelliği sebebiyle onu yutamayacaklardır. Onlarkursaklarında kalan bu katı irinden dolayı boğulma belirtileri gösteren bir insanın içinedüştüğü sıkıntı ve ıstırabı sürekli yaşayarak boğuluyorlarmışcasına, azap göreceklerdir(brahim 14/16, 17).

Cehennemde suçlulara işkence edilmek için irin içirilmesi ve pıhtılaşmış irinyedirilmesi biçimindeki azap yöntemi yalnızca Kur’an’da yer almaktadır. Ancak eskiran dini olan zedüştîlikte cehennem yiyeceklerinin çok iğrenç ve kötü olduğubelirtilmektedir (Taşpınar, 2003: 55).

Cehennemde günahkârların yiyeceklerinden biri de zakkumdur. Suçlularcehennemde yetişen bu meyve ile karınlarını doldurduklarında karınları şişecek ve

zakkum onların karınlarında erimiş maden sıcaklığı meydana getirecektir (ed-ed-Duhân44/43-46). Suçlular bu durumdan kurtulmak için su isteyecekler ve onlara derilerihaşlayan ve iç organları parçalayan sıcak su kaynakları gösterilecek ve suçlular dasusamış develerin pınarlara koştukları gibi bu cehennem pınarlarına koşacaklar ve busudan içeceklerdir (el-Vâkıa 56/52–56). Ancak susuzlukları son bulmayacak aksinesıkıntı ıstırap ve elemleri daha da artacaktır.

Kur’an zakkumun dışında cehennemliklere yiyecek olarak “darî’” denilen kurudikenlerin yedirileceğini bildirmektedir. Bu diken onu yiyebilen günahkârların açlığınıda gidermeyecektir (el-Ğâşiye 88/4, 5).

Cehennem yiyeceği olan zakkum ve darî’ diğer din ve mitolojilerdegeçmemektedir.

Kur’an cehennemde suçlulara uygulanacak bir diğer azap çeşidi olarak onlarınüzerine dokulara işleyecek derecede yakıcı ve kavurucu bir rüzgârla azap edileceğinibildirmektedir (et-Tûr 52/27; el-Vâkıa 56/42). Kur’an’ın dışında cehennemliklerecehennemde bu tür rüzgârla azap edileceği bilgisine rastlamadık.

Kur’an günahkârların cehennemin şiddetinden korunmak ve onun dayanılmazsıcağından bir an olsun kurtulmak için gölge arayacaklarını ve cehennem ateşinindumanı altında gölgelenmek isteyeceklerini bildirmektedir. Ancak bu gölgenin de çokkızgın sıcaklıkta ve hoş olmayan bir özellikte olduğu Kur’an tarafındanvurgulanmaktadır (el-Vâkıa, 56/43, 44; el-Murselât 77/ 29–31).

Cehennemde suçluların dumanla cezalandırılacağı Yahudilikte de geçmektedir

(Talmut of Babylone, Moed/eruvin, 19a; Baba Batra, 84a; Kodashim/Menahot, 99b-100a, XIV, 610, 611’den naklen, bkz: Taşpınar,2003: 312, 313).Kur’an’da cehennemdeki suçluların zebanîler tarafından demirden kamçı ve

topuzlarla dövülmek suretiyle azap edilecekleri belirtilmektedir (el-Hac 22/21).Ayrıca ayetlerde günahkârların cehennemde boyunlarına kızgın demirden halkalar

geçirileceği (el-Murselât 77/ 29–31), zincirlerle elleri ve ayaklarının bağlanacağı vezebaniler tarafından kaynar sulara ve ateşe atılacakları ifade edilmektedir (brahim14/49; el-Hâkka 69/30-34; el-Murselât 77/ 29-31). Yine onların sutunlara bağlanarakcehennem görevlileri tarafından ateşe kapatılacakları vurgulanmaktadır (el-Hümeze104/8, 9).

Eski Yunan mitolojilerinde cehennemde suçluların zincirlere vurulacakları ve

ateşten boyunlarına halkalar geçirileceği belirtimektedir (Turner, 2004: 34, 36, 41).Roma mitlerinde ise cehennemden kamçı şaklamaları ve zincir şakırtılarının duyulduğu

Page 104: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 104/113

KUR’AN VE DĞER DNLERDEK… Cemal ERGÜN

97

ifade edilmektedir (Turner,2004: 54). Suçluların cehennemde dövüldükleri vezincirlerle bağlanmak suretiyle işkence edildikleri anlaşılmaktadır. Budizmde,günahkârların başka çeşit işkencelerin yanında ağaçlara asılıp yakılması da işkencetürleri arasında zikredilmektedir (Harman,1993: 225).

ncilde ise suçluların cehennemde elleri ayakları bağlanıp, zifiri karanlık olan,dipsiz bir kuyuya atılacakları vurgulanmaktadır (Yahuda’nın Mektubu, 5-7).Roma mitlerinde ifade edilen suçluların dövülmesi ve zincirlere vurulması, eski

Yunan mitolojisinde belirtilen ateşten halkalar figürü, Budizmde suçlunun ağaçlaraasılıp yakılması ve ncilde suçlunu cehennemde el ve ayaklarının bağlanıp dipsizkuyuya atılması şeklindeki azap çeşitleri Kur’an’ın ifade ettikleriyle birbirinebenzemektedir.

Roma(Turner, 2004: 56.) ve Cermen (Türk Ansiklopedisi, 1960: X, 97)mitolojileriyle, Andaman ilkel kabie dinleri(Şahin, 1993: VII, 375) ve eski ran diniolan Zerdüştîlik(Ana Britanica, 1987: V, 436) ile Yahudilikte şiddetli soğuklacezalandırmadan doğrudan bahsedilmektedir (Taşpınar,2003: 314). Kur’an’da ise,

cehennemdeki suçluların şiddetli soğukla azap edileceğine dair doğrudan bir ifadebulunmamakla birlikte, cennetliklerin soğukla karşılaşmayacaklarını bildiren (el-nsân76/13) ayetten yola çıkılarak, cehennemliklerin soğukla da cezalandırılabileceklerineişaret edildiği söylenebilir.

Sabiîliğin dışında bütün din veya mitolojilerde cehennemin mekânsal olarakyerinin arzın altında veya aşağılarda bir yerde olduğu ya doğrudan veya dolaylı olarakbelirtilmektedir.

8.5.  Cehennemin Yeri Ve Ebedîliği

Kur’an’da Allah’a eş koşan, O’nun gönderdiği elçiyi inkâr eden ve gönderdiğimesajları kabul etmeyen, bu mesajlar karşısında duyarsız kalan, dirilişi inkâr edengünahkârlar için cehennemin ebedi olduğu belirtilmiştir (el-Bakara 2/39; en-Nisâ4/14,169; el-Ahzâb 33/65; el-Cin 72/23; el-Beyyine 98/6). Diğer küçük günahlar için isecehennem bir arınma yeridir.

Suçlular için ebedî olduğu belirtilen cehennemin mekânsal olarak yeri hususndaKur’an’da doğrudan bir açıklama yoktur. Ancak cehennemin isimleri arasında onuniteleyen bazı adlar ve cehennemi tasvir eden bir kısım ayetlerden onun aşağılarda biryerde olduğu anlaşılmaktadır (en-Nisâ 4/145; el-A’râf 7/40; el-Kehf 18/29; et-Tekvir81/6; el-Mutaffifîn 83/7;el-Kâria 101/9). Kur’anın cehennemin yerini dolaylı olarakbelirten ayetlerinden yola çıkarak onun yerin altında olduğu ileri sürülmüştür (bn

Receb, 1988: 47, 48).Aynı şekilde Tevrat’ta dinlerinden dönen ve büyük günah işleyen Yahudiler içinazabın ebedî olduğu ifade edilmektedir (Yeşaya, 66/24; Şahin, 1993: VII, 226).

ncilde de “Kutsal Ruh’a karşı yapılan küfür, ne bu çağda ne de gelecek çağdaasla bağışlanmayacaktır. Öyle biri asla silinmeyecek bir günah işlemiş olur” (Matta,12/31,32; Markos, 3/29; Luka,12/10) denilmektedir. Ancak sembolik bir anlatımlaölümün ve ölüler diyarının ateş gölüne atılacağı belirtilerek cehennemliklerin yokolması ile azabın ortadan kalkacağı dolaylı olarak anlatılmaktadır (Esinleme, 20/1-14).

Eski Yunan dinlerine göre, Tanrıya isyan edenler ebediyen cehenneme atılırlar.Bu suç dışındaki suçlar için ebdiyet söz konusu değildir (Turner, 2004: 48).

Eski ran dini olan Zerdüştîlikte cehennem sonunda ortadan kaldırılıp yok

edilecek ve böylece insanlar, Ahura Mazda’nın cennetine gireceklerdir(Sarıkçıoğlu,1999: s. 111).

Page 105: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 105/113

Page 106: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 106/113

SONUÇ Cemal ERGÜN

99

9.  SONUÇ

Kur’an’da ve diğer din ve mitolojilerde bulunan cennet ve cehennem anlayışının

daha kapsamlı ve karşılaştırmalı olarak incelediğimiz bu araştırmamızda tespit ettiğimizbulgular ve vardığımız sonuçlar genel hatlarıyla şöyledir:

nsanın kendi özgür iradesiyle yeryüzünde gerçekleştirdiği her türlü eylem, tutumve davranışın ölüm ötesi hayatta bir şekilde karşılığının verileceği hususu, başta Kur’anolmak üzere ahiret inancına sahip diğer dinlerin kutsal metinlerinde ve mitolojikanlayışlarda ortak bir unsur olarak yer almaktadır. nsanın ölüm ötesinde karşılaşacağıbu durumun olumlu boyutu Kur’an’da “cennet”, olumsuz boyutu ise “cehennem” olarakadlandırılırken, bu olgu diğer dinler ve mitolojilerde de anlam itibariyle benzer, lafızitibariyle ise farklı sözcüklerle isimlendiririlmektedir. 

Başta Kur’an olmak üzere araştırma kapsamı içinde incelediğimiz bütün mitolojive dinlerde mevcut olan cennet maddî unsurlarla tasvir edilmektedir. Bu tasvirdemutluluk yurdu bol yeşillikli, çimenli, ağaçlı, gölgeli ve nehirleri olan bir mekân olarakanlatılmakta ve cennette her türlü meyvenin her çeşit içeceğin bulunduğu ifadeedilmektedir. Ayrıca orada korku, üzüntü, sıkıntı acı, ıstırap, yaşlılık, hastalık veölümün olmadığı da belirtilmektedir.

Tevrat ve ncil hariç genelde bütün dinlerde iyilerin yaşayacağı mekân olancennette dünyadaki hayata benzer bir yaşam sürüleceği, cennetlik olan eş ve çocuklarınbir arada olacağı inancını bu araştırmamızda tesbit ettik. Ayrıca, Tevrat ve ncil’de

Cennetteki ödüllendirmenin manevî olacağı ifadesinin yer aldığını gördük. Tevrat’ınyorumu olan Talmut’ta ise cennetin bu dünyaya benzemediği, bu dünya hayatındaolduğu gibi orada yeme, içme, cinsel ilişki vb. bedeni hazların olmadığının yazıldığınıgördük. Ayrıca salihlerin orada başlarına bir tac takarak ilahi huzurun ihtişamınıseyredeceklerini ve yiyeceklerinin manevi olacağını bundan dolayı da ahirette salihlerinmelekler gibi ruhanî bir hayat süreceklerini tebit ettik.

ncilde ise cennetliklerin orada Tanrıyla birlikte olmak suretiyle manevi olaraködüllendirilecekleri bir cennet ve maddî unsurlarla tasvir edilen ve yerinin de Kudüsolduğu belirtilen ikinci bir cennetten söz edildiğini gördük.

Bu araştırmamızda gördük ki, Kur’ân’ın cennet tasviri çok canlı, çok ayrıntılı vediğer dinlere oranla çok daha sistematiktir. Kur’ân maddi unsurlarla betimlediği cennetimuhatapları için mutlak gaye değil, onların dünyada gerçekleştirmelerini arzu ettiğigüzel davranışlar ve ahlâkî esasları teşvik için bir araç olarak sunmaktadır. NitekimKura’n-ı Kerim’de cennet nimetlerinden söz eden ayetlerin bağlamları hep ahlakî ilkelerden, erdemli insanlardan ve cenneti kazanacak olan bu insanların özelliklerindenbahsetmektedir. Diğer dinlerde olduğu gibi Kur’an’da da mükâfatın kendisinden ziyademükâfata götürecek davranışlar ön plana çıkarılarak muhatabın dünyada daha dikkatlive duyarlı olması, daha bilinçli bir yaşam sürmesi hedeflenmektedir.

Hinduizmde “Nandana” adı verilen ve geçici olan gökyüzü cennetinde

Page 107: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 107/113

SONUÇ Cemal ERGÜN

100

cennetlikler için süt, bal ve şarap ırmaklarının olduğunu bildiren bilgilerin Kur’an’daSalihler için cennette su, süt, bal ve şarap nehirlerinin olduğunu bildiren âyetleörtüştüğünü gördük.

Bu çalışmamızda cennetin bütün dinlerde ebedî olduğunu müşahade etmeklebirlikte dinlerin cennetin mekânsal olarak boyutu ve yeri hususunda verdikleri bilgilerinbirbirinden farklı olduğunu tesbit ettik. Ayrıca Cennet nimetlerinin tasvirlerinde degörülen bu farklılıkların o dinin muhataplarının yaşadıkları coğrafî koşullar ve sosyo-kültürel çevreyle izah edilebileceği sonucuna vardık.

Bu dünyada yapılan kötülüklerin ölüm sonrası hayatta cezalandırılacağı mekânınadı Kur’an’da cehennem olarak, diğer dinlerde ise ay nı anlama gelen farklı sözcüklerleadlandırıldıklarını tesbit ettik.

Bu araştırmamızda Kur’an’da, diğer kutsal metin, din ve mitolojilerde metafizikâlemde suçluların cezalandırılacağı yer olan cehennemde ortak azap türü olarak ateş figürünün ön planda olduğu gördük.

Tevrat ve ncil’in cehennemin ateşinin hiç sönmeyeceğini bildiren ifadeleri ileKur’an’ın bu konudaki ayetinin birebir örtüştüğünü tespit ettik.

Ateşle cezalandırılmanın yanında araştırmamızda da ifade ettiğimiz üzeresuçluların kaynar su, zincirlere vurulmak, derin kuyulara atılmak, ateşten demirhalkalarla kelepçelenmesi gibi azap türlerinin de dinlerde olduğunu müşahede ettik.

Eski Yunan mitolojilerinde cehennemde suçluların boyunlarına ateşten halkalarıngeçirilmesini ifade eden bilgi ile eski ran dini olan zedüştîlikteki cehennemde suçlular

için eritilmiş maden ve ateş çukurlarının bulunduğunu açıklayan bilgilerin Kur’anayetleriyle paralellik arz ettiği sonucuna vardık.Eski ran dini olan Zedüştîlik, Cermen mitleri ve Andaman adası yerlilerinde

görülen cehennemde dondurucu soğukla cezalandırılmak, rutubetli bir yere atılmaksuretiyle suçlulara işkence edilmesi gibi azap türlerinin Kur’an’da bulunmadığını tespitettik.

Kur’an’da cehennemliklere irin ve kaynar su içirilmesi, cehennemde yetiştiğibelirtilen zakkum ağacının meyvelerinden yedirilmesi, sıcak rüzgârlarla işkenceedilmesi olarak belirtilen azap çeşitlerinin araştırma kapsamı içinde incelediğimiz diğer

dinlerde bulunmadığını gördük.Kur’an’da cehennem sahnelerinin bütün detayları ile ortaya konması insanıdehşete düşürmek ve korkutmak için değildir. Yani cehennem Kur’an’da cennette deolduğu gibi mutlak gaye değildir. Kur’an muhatabına cehennemi hatırlatarak onunyeryüzünde hertürlü kötülük ve fenalıklardan kaçınma ve daha erdemli bir hayat sürmehedefinin gerçekleşmesi için cehennemi bir araç olarak kullanmaktadır. Nitekimcehennem tasvirlerinin yapıldığı ayetlerin bağlamlarını incelendiğimizde bu azaptürlerinin inanç açısından katagorize edilen insanlardan münafık, kâfir, müşrik, fâsık vemücrimlerden söz ettiğini ve insanların bu tip tavır ve tutumlardan sakındırılmasının

hedeflendiğini gördük. Kur’an’ın dışında olan kutsal metin, din ve mitlerde de uhrevî hayatın şekillenişini dünyevî hayatın belirlediğini ve bu nedenle Ku’ran ile diğer kutsal

Page 108: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 108/113

SONUÇ Cemal ERGÜN

101

metin, din ve mitolojilerde cennem tasvirlerinin insanları her türlü kötülüktenalıkoymak için diğer unsurlarla birlikte bir motivasyon unsuru olarak da kullanıldığısonucuna vardık.

Araştırmamızda cehennemin ebediliği, mekânsal olarak yeri ve boyutukonusundaki anlayışların dinlerde farklı olduğunu gördük. Bize göre bunun nedeniyukarda izah edildiği üzere dinin etkin olduğu coğrafî  şartların ve sosyo-kültürelyapının farklı olmasıdır. Bunun sonucu olarak cehennem tasvirlerinde yerel unsurlardaha da öne çıkmaktadır.

Bu çalışmamızda aynı coğrafyada etkin olmuş dinlerin suçluları uhrevî âlemdecezalandırma ve ödüllendirme biçimlerinde genelde benzerliklerin daha çok olduğunugördük.

Netice olarak Kur’an ve diğer kutsal kitap, din ve mitolojilerde cennet vecehennem tasvirlerinde var olan benzerliklerin nedeni üzerinde farklı yorumlaryapılabilirse de, kanaatimizce bu durumu, bütün dinlerin özgün yönleri itibariyle ilahî bir kaynaktan beslenmiş olmalarıyla izah edebiliriz. Görülen bazı farklılıkların ise, diğerdinlerdeki tarihî süreç içerisinde meydana gelen muhtemel tahriflerle izah edilebileceğigibi, dinlerin doğduğu coğrafi şartlar ile o coğrafyada yaşayan insanların sosyo-kültürelyapılarının farklı olmalarından kaynaklandığını da söyleyebiliriz.

Page 109: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 109/113

KAYNAKÇA Cemal ERGÜN

102

KAYNAKÇA

ABDULBÂKÎ, M. F., 1988. el-Mu’cemu’l-Mufehres li-Elfâzi’l-Kur’âni’i-Kerîm,

Dâru’l-Hadîs, Kâhire, 950s.AKARSU, B., 1979. Felsefe Terimleri Sözlüğü, TDK Yayınları, Ankara, 244s.AKDEMR, S., 2004. Son Çağrı Kur’an, Ankara Okulu Yayınları, Ankara. 621s.el-ÂKÛB, . A., 1996. el-Mufassal Fî Ulûmi’l-Balâğati’l-Arabiyye, Dâru’l-Kalem,

Birleşik Arap Emirlikleri, 663s.el-ÂLÛSÎ, Ş. M., 2000 Rûhu’l-Me’ânî fî Tefsîri’l-Kur’âni’l-Azîm ve’s-Seb’i’l-Mesânî,

Dâru hyâi't-Türâsi'l-Arabî, I. Baskı, Beyrut, I-XXXc.ANA BRTANNCA,. 1987. “Cehennem”, Ana Yay., stanbul, c.V, ss. 435–437.ATEŞ, S. 1988. Yüce Kur’anın Çağdaş Tefsiri, Yeni Ufuklar Neşriyat, stanbul, I-IXc.

, Kur’an’ı Kerim Ve Yüce Meali, Kılıç Kitabevi, Ankara, 604 s.ATK, M. K., 1992. Kur’an Ve Çevre, Erciyes Üniversitesi Yay., Kayseri, 159s.

, tsz., slam Ve Evrensellik, Önder Matbaacılık , Ankara, 155s.AVERY, R., 2002. Redhouse ngilizce Türkçe Sözlük, Sev Matbacılık ve Yay. stanbul,

1152s.el-AYNÎ, B., 1972. Umdetü’l-Kari Şerhu Sahihi’l-Buhari, Mustafa el-Babi el-Halebi

Şirketi ve Matbaası, Mısır, XXc.el-BEYDÂVÎ, .N., 1996. Envâru’t-Tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl, Dâru’l-Fikr, Beyrut, I-Vc.BOLAY, S. H., 1987. Felsefî Doktrinler Sözlüğü, Akçağ Yayınları, Ankara, 307s.

,1988, “Adem”, DA, TDV Yay., stanbul, c. I, ss.356-361.BUDDA,. Ö., 1935. Dinler Tarihi, Vakit Gazete Matbaa Kütüphane, stanbul, 401s.el-BUHÂRÎ, .., 1992. el- Câmiu’s-Sahîh, Çağrı Yay., stanbul, I-VIIIc.CEVAD, A., 1993. el-Mufassal Fî Târîhi'l-Arab Kable'l-slam, Bağdat, I-Xc.ÇIĞ, M., 1996. Kur’an ncil Ve Tevratın Sümerdeki Kökeni, Kaynak Yay., stanbul,

88s.ÇORUHLU, Y., 2002. Türk Mitolojisinin Anahatları, Kabalcı Yay. stanbul, 237s.DOĞRUL, Ö. R., 1947. Dinler Tarihi, nkılâp Kitabevi, stanbul, 352s.EBÛ DÂVÛD, S., 1992. es-Sünen, Çağrı Yayınları, stanbul, I-Vc.

EBÛ HAYYÂN, M., 1992. el-Bahru’l-Muhît fi’t-Tefsîr, Dâru'l-Fikr, Beyrut, I-XIc.ELADE, M., 2003. Dinsel nançlar ve Düşünceler Tarihi, Çev.: A. Berktay, Kabalcı

Yay., stanbul, I-IIIc.ERZURUMLU, . H., 1981. Marifetnâme, Sadeleştiren: Faruk Meyan, Veli Yayınları,

stanbul, 872s.EBU’S-SUÛD, M. tsz.. rşâdü’l-Akli’s-Selîm ilâ Mezâyâ’l-Kitâbi’l-Kerîm, Dâru

hyâi’t-Türâsi’l-Arabî, Beyrut, I-IXc.el-FERRÂ, Z., 1972. Meâni’l-Kur’ân, Tahkik: A. . Çelebi, el-Hey’etü’l-Mısriyyetü’l-

Ammetü li’l-Küttâb, Mısır, I-IIIc.

el-FÎRUZABÂDÎ, M., 1987.el-Kâmûsu’l-Muhît, Muessesetu’r-Risâle, Beyrut, 1750s.

Page 110: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 110/113

KAYNAKÇA Cemal ERGÜN

103

FAZLURRAHMAN., 2000. Ana Konularıyla Kur’an, Ankara Okulu Yay., Ankara,256s.

GAZÂLÎ,M., 1989. hyâu Ulûmi’d-Dîn, Çev.: A. Serdaroğlu, Bedir Yay., stanbul,I-IVc.

GÜNAY, Ü. ve GÜNGÖR, H.,, 1998. Türk Din Tarihi, Laçin Yayınları, Kayseri, 352s.GÜNDÜZ, Ş., 1999. Sabiîler (Son Gnostikler), Vadi Yayınları, stanbul, 236s.HANÇERLOĞLU, O., 2000. slam nançları Sözlüğü, Remzi Kitabevi, stanbul, 775s. HARMAN, Ö. F., 1993.“Cehennem”, DA, c. VII, ss. 225–226.IZUTSU, T., tsz., Kur’an’da Allah ve nsan, Çev: S. Ateş, Kevser Yayınları, Ankara,

231s.BN ATYYE, M., 2001. el-Muharraru'l-Vecîz Fî Tefsîri'l-Kitâbi'l-Azîz, Dâru'l-

Kütübi'l-lmiyye, Beyrut, I-VIc.BNÜ’L-CEVZÎ, C., 1983. Zâdü’l-Mesîr fî   lmi’t-Tefsîr, el-Mektebetü’l-slâmî, Beyrut,

I-IXc.BN HANBEL, A., 1992. Müsned, Çağrı Yayınları, stanbul, I-VIc.BRAHM, M., 1986. Mu’cemu’l-Vasît, Çağrı Yay., stanbul, 1067s.BN KAYYIM, B., 2004. Hadi’l-Ervah lâ Bilâdi’l-Efrah, Dâru'l-Hadîs, Kâhire, 352s.BN KESR, ., tsz. Tefsîru’l- Kurâni’l- Azîm, Tahkik: A. Ğanîm vd., Dâru'ş-Şa'b,

Kahire, I-VIIIc.BN MÂCE, M., 1992. es-Sünen, Çağrı Yayınları, stanbul, I-IIc.BN MANZUR, M., 1994. Lisanu’l-Arab, Dâru Sâdır, Beyrut, I-XVc.

BN RECEB, A., 1988. et-Tahvîfu Mine’n-Nâr ve’t-Ta’rîfu Bi Hâli Dâri’l-Bevâr,Dâru’l-Kütübi’l-lmiye, Beyrut, 230s.el-STRABÂZ, H., 1985. Şerh-u Kâfiye bnü’l-Hâcib, Dâru’l- Kütübi’l-lmiyye, I.

Baskı, Beyrut, I-IIc.el-KÂD, A., tsz., Dakâiku’l-Ahbâr Fî Zikri’l-Cenneti Ve’n-Nâr, Mektebetü’l-Kâhire,

Mısır, 44s.KAHRAMAN, A., 1975. Dinler Tarihi, rfan Yay., stanbul, 251s.KARA, Ö., 2002. Kur’an’da Metafizik Bir Âlem Cennet, Rağbet Yayınları, stanbul,

264s.

KARAMAN, H., 1997. Kuran-ı Kerîm ve Açıklamalı Meâli, TDV Yayınları, Ankara,604s.KILAVUZ, S.,1994. “Ebed”, DA, TDV Yay., stanbul, c. X, ss.72-73KILIÇ, S., 2003. Dildeki Sonsuz Mûcize, Gelenek Yay., stanbul, 232s.KRAMER, S. N., 2002. Tarih Sümer’de Başlar Çev.: H. Koyukan, Kabalcı Yay.,

stanbul, 488s.KUTSAL KTAP., 2003. Tevrat, Kitab-ı Mukaddes Şirketi, stanbul, 1627s.KUTUB, S., tsz., Kur’an’da Kıyamet Sahneleri, Çev: S. Ateş, Yeni Ufuklar Neşriyat,

stanbul, 406s.

el-KURTUBÎ, M., 1994. el-Câmi’li Ahkâmi’l-Kur’ân, Dâru'l-Hadis. Kahire, I-XXIIc.KUZGUN, Ş., 1993. Dinler Tarihi Dersleri, Erciyes Üniversitesi Yayınları, Kayseri,

Page 111: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 111/113

KAYNAKÇA Cemal ERGÜN

104

176s.MADRGAL, C., 2000. ncil’in Vahiy Bölümünün Yorumu, Yeni Yaşam Yayınları,

stanbul, 292s.el-MAHALLÎ, C., tsz. Tefsîru’l-Kurâni’l-Azîm, Eser Neşriyât, stanbul, 519s.el-MÂVERDÎ, M., tsz. en-Nüketü Ve’l-Uyûn, Dâru’l-Kütübi’l-lmiyye, Beyrut. I-VIc.DEVRM, H. ve ARAZ N., 1990. Meydan Larousse,. Meydan Yay., II.Baskı, stanbul,

I-XIVc. MUALLAKAT   'S-SEB', 1985. Çev: Ş. Yaltkaya, MEB, Basımevi, stanbul, 127s.MÜSLM, H., 1992. el-Câmiu’s-Sahîh, Çağrı Yayınları, stanbul, I-IIIc.NESEFÎ, A., 1996. Medâriku’t-Tenzîl ve Hakâyıku’t-Te’vîl, Tahkik: M. Muhammed

eş-Şe’âr, Dâru’n-Nefâis, Beyrut, I-IVc.ÖGEL, B., 1971. Türk Mitolojisi, T.T.K. Basımevi, Ankara, 644s.ÖZSOY, Ö. ve GÜLER, ., 2003. Konularına Göre Kur’an, Fecir Yay., Ankara, 845s.PAÇACI, M., 1994. Kur’an’da ve Kitab-ı Mukaddes’te Ahiret nancı, Nun Yayıncılık,

stanbul, 320s.PAK, Zekeriya, 2001, “Cahiliye Araplarındaki Allah nancının Kur'anî Boyutu”,

Cumhuriyet Üniversitesi lâhiyat Fak. Dergisi, Sivas, c.V, S. I, ss.311–330. PAMR, Dominik, 2000, Katolik Kilisesi Din ve Ahlak lkeleri, 1893 Filmcilik Ltd.

Şti., stanbul, 713s.er-RÂĞIB, H., 1986, el-Müfredât fî  Ğarîbi’l-Ku’rân, Kahraman Yayınları, stanbul,

851s.

er-RÂZÎ, F., tsz, et-Tefsîru’l-Kebîr, Tahkik: Z. el-Bârûdî, el-Mektebetü’t-Tevfîkiyye,Mısır, I-XXXIIc.RATRUT, S., 1988. el-Cennetü Fi’l-Kur’ani’l-Kerim, Mektebetü’l-Menâr, Ürdün, 255s.ROUX, J. P., 1999. Altay Türklerinde Ölüm, Çev: A. Kazancıgil, Kabakcı Yay.,

stanbul, 352s.es-SÂBÛNÎ, M., tsz. Safvetü’t-Tefâsir, Dersaadet, stanbul, I-IIIc.SALH, S., 1998. Ölümden Sonra Diriliş, Çev: Ş. Gölcük, Kayıhan Yay., stanbul,

227s.SAM, Ş., 1978. Kamûs’i- Türkî, Çağrı Yayınları, stanbul, 1574s.

SARIKÇIOĞLU, E., 1999. Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, Kardelen Kitabevi,Isparta, 389s.SEYDOĞLU, B., 1995. Mitoloji Metinler-Tahliller, Bizim Gençlik Yay., Kayseri, 95s.es-SUYÛTÎ, C., tsz. ed-Dürerü’l-Hisân Fi’l-Ba’si Ve Naîmi’l-Cinân, Matbaatü Mustafa

el-Bâbi el-Halebî, Mısır, 44s.ŞAHN, M. S., 1993. “Cennet”, DA, T.D.V. Yay., stanbul, , c. VII, ss.374-376. eş-ŞEHRSTÂNÎ, M., 1983. el-Milel ve'n-Nihal, Tah: M. S. Geylânî Dâru’l-Ma’rife,

Beyrut, I-IIc.ŞBAY, H. S., 1997a. "Cehennem", A, MEB, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar

Fakültesi Yay. Eskişehir, c. III, ss.45–46.,1997b. "Cennet ", A, MEB, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi

Page 112: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 112/113

KAYNAKÇA Cemal ERGÜN

105

Yay. Eskişehir, c. III, ss.102–104.et-TABERÎ, M., 2002. Câmiu’l-Beyân ‘an Te’vîli Âyi’l-Kur’ân, Tahkik: M. Şâkir, Dâr-

u bn Hazm Ve Dâru'l-A'lâm, I.Baskı, Ürdün, I-XXXc.TAFTAZÂNÎ, S., 1999. Şerhu'l-Akaid, Çev: S. Uludağ, Dergah Yay., stanbul, 386s.TAŞPINAR, ., 2003. Duvarın Öteki Yüzü (Yahudi Kaynaklarına Göre Yahudilikte

Ahiret nancı), Gelenek Yay., stanbul, 340s.et-TRMZÎ, ., 1992. es-Sünen , Çağrı Yayınları, stanbul, I-Vc.TOPALOĞLU, B.,1993a. “Cehennem”, DA, TDV Yay., stanbul, c.VII, ss.226-232. 

, 1993b. “Cennet ”, DA, TDV Yay., stanbul, c.VII, ss. 376–386.TURGAY, N., 2005. Kur’an Açısından Ahiret, lâhiyât Ankara, 158s.TURNER, A. K., 2004. Cehennemin Tarihi, Çev: A. Sargüney, Ayrıntı Yay., stanbul,

329s.TÜMER, G, KÜÇÜK. A., 1988. Dinler Tarihi, Ocak Yay., Ankara, 504s.TÜRK ANSKLOPEDS., 1960. “Cehennem” MEB Yay, Ankara, c.X, ss. 95–98.el-VÂHDÎ, A., 1995. el-Vecîz fî Tefsîri’l-Kitâbi’l-Azîz Tahkik: A. Dâvûdî, Dâru'l-

Kalem, Dımeşk, Dâru'ş-Şâm, I. Baskı, Beyrut, I-IIc.YAZICIOĞLU, M., 1888. Tarikat-ı Muhammediyye, stanbul, 478s.YAZIR, M. H., tsz. Hak Dîni Kur’an Dili, Eser Neşriyât, stanbul, I-IXc.YILDIRIM, S., 2002. Kur’an-ı Hakîm ve Açıklamalı Meâli, Işık Yay., stanbul, 604s.ez-ZEBÎDÎ, M., 1994. Tâcu’l-Arûs Min Cevâhiri’l-Kâmûs, Dâru’l-Fikr, Beyrut, I-XXc.ez-ZEMAHŞERÎ, Ö., 2003. el-Keşşâf an Hakâiki Ğavâmidi’t-Te’vîl ve Uyûni’l-Ekâvîl

fî Vucûhi’t-Te’vîl, Tertip ve Tashih: M. A. Şâhin, Dâru'l-Kütübi'l-lmiyye, III.Baskı, Beyrut, I-IVc.,Tsz. Esâsu’l-Belâğa, Tahkik: A. Mahmut, Dâru’l-Marife, Beyrut, 514s.

ZÜHEYR, S., tsz. Dîvânü Züheyr b. Ebî Sülmâ, Neşr: K. el-Büstânî, Dârü Sâdır,Beyrut, 247s.

Page 113: dinlerde cennet  ve  cehennnem kavramı   Cemal_ERGUN_TEZ

8/8/2019 dinlerde cennet ve cehennnem kavramı Cemal_ERGUN_TEZ

http://slidepdf.com/reader/full/dinlerde-cennet-ve-cehennnem-kavrami-cemalerguntez 113/113

 

ÖZGEÇMŞ 

1964 yılında Ordu ilinin Fatsa ilçesinde doğdu. lköğrenimini memleketinde

tamamladı. Orta öğrenimini stanbul Zeytinburnu mam-Hatip Lisesinde bitirdi. Yükseköğrenimini ise, 1987 yılında girdiği Ankara Üniversitesi lahiyat Fakültesi’ndetamamlayarak bu fakülteden 1992 yılında mezun oldu. 1992 yılından 1998 yılına kadarMilli Eğitim Bakanlığı bünyesinde Giresun ve Sivas’ta öğretmenlik yaptı. 1998 yılındaKahramanmaraş Sütçüimam Üniversitesi lâhiyat Fakültesi’ne intisap etti. Halen bufakültede Temel slam Bilimleri’ne bağlı olarak Tefsir Anabilim Dalı bünyesindebulunan Kıraat Bilim Dalı’nda öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır.