Top Banner
DALTABAN MUSTAFA 1 1 Daltaban Mustafa gönderilen iki hükm-i hümayun reli IBA. MD. nr. 108. s 87 : nr. ll 1. s. 5311 fitnesine sebep ve saraydaki harekete geçirdi. Sonunda Rami Mehmed ve Feyzullah Efendi'nin bir planla ll. Musta- fa görevinden ve 1 O Ra- mazan 1114 (28 Ocak 1703) günü katle- dildL Ölümü ne sö- züyle tarih Tebdil-i içinde yaya gez- mesi ve hareketinden "Da l- taban " Mustafa (Kantemir. ll l. 467. Anonim Ta rih, vr. 205 • 1 Hü- mayun bir esasa vezi rlerin divana müceweze* yerine kal- lavi" ile gelmelerini ve düzene sok- maya ülke silah malzemesi i s- tanbul'un Koska semtinde bir Yine orada bir sokak bugün Dal - taban Ko- halefi Rami Mehmed onun Daltabani yye bir risale yaz- nakledilirse de (S icili-i Osman[, IV. 434 4121 bu eserin hiçbir yerde rastlanama BA. MD, nr. 05 , s. 28, 78 ; nr. 06, s. 295; nr. 108, s. 87, 121, 176, 213, 397, 402; nr. ll O, s. 79, 485 , 487; nr. lll , s. 23, 24 1, 531 , 630; Seferü'I·Basra, Sül ey- mani ye Ktp., Esad Efendi, nr. 2063 / 3; icmal -i Sefer-i Nehr-i Ziyab, Devlet Ktp., Ve li y- yüdd in Efendi, nr. 4935; Deft erdar Meh- med Zübde-i Velcayi'fit (Olay/ann Özü), 1656-7684 (haz . Abdülkad ir Özcan. doktora tezi. 1 979 ). iü Ed. Fak., Tarih Seminer nr . 3276, s. 586, 784, 809 -8 10, 827 , 847-848, 944, 970 ; Silahdar. Nusretname, Manisa il Halk Ktp. , nr. 723, vr. vd., 176' b, 207b, 21o•· b, vd.; Nazmizade M urtaza Efendi. H u/efa, istanbul vr. 11 7' vd. ; Ha - dilcatü '/-uüzera, s. 126 ; Dimitri Kantemir, Os- manli ue Tarihi (tre . Özdemir i, Ankara 1980, ll l, 286, 340,467, 468, 469-474, 48 1-482; Ano- nim Berlin Devlet Ktp., Hs. 216, vr. 166b- 167', 185 ', 197 b, 205'-20 7 '; Tarih, 176 . 376. 423. 435. 558-559. 564-565, 571- 574 ; Ayvansarayf. Ve[eyat-1 Selatfn, s. 72; Ham- mer. HEO, XIII , ll , 13, 76, 92, 81-82 ; Sicill-i Osman i, IV, 412 ; Abdülkadir Özcan. "Dal taban Mustafa TED, sy. 13 1 1 98 7), s. 299-334; Erdem ce l. "Dalt aban ist.A, VIII , 42 - 46 - !;iJ ABDÜLKADiR ÖzcAN L DAMAD soyun da n alanlar için bir _j Farsça olan ve "ana babaya göre da- mad kelimesinin tarihi dan terim "hanedandan alan"- Daha çok öncesi kültürlerini sürdüren Orta Asya Türk- M devlet- lerinde ise bu anlamda küregen 1 gür- kan kelimesi bil gi i çin bk. Doerfe r. TfVIE/'1, s. 340) . devrinde genellikle Anadolu beyliklerinin verirlerdi ve bu evlilikler daha çok siyasi amaçlarla Ana- dolu sonra ise hanedana mensup (sultanlar), vezir- ler, ve öteki yüksek rüt- beli devlet evlendifilmeye Bunlarla ,evlenenlerin Enderun'dan veya ev- lendirmek isteyince sad raza ma bir hümayun yaza r. damad olacak göndermesini emreder- di. Bazan da sadrazamdan uygun bir da - mad için tavsiyede ister, adaylardan biri- ni kabul ederdi. Damad ada- almaz evliyse ba- ve hemen Da- ve hediyeleri si için gerekirse hazineden para çeyizler de hazineden Da mad geline hedi- yelerden haremdekilere de arma- Bu evlilikte genellikle sul- lam Gözde Di- Hümayun'da. ise da- rüssaade veya misa- fir Gelinin vekili darüs- saade olur. büyük bir debdebe ve törenini de o idare ederdi (bk. DÜGÜN)_ ya- genellikle çok ileri- de birçok genç ta dul ll. Mahmud devrinden itibaren ise evlenme konusun- da sultaniara da söz verilerek ken- di t ercih ettikleri kimselerle evlenebil- melerine imkan evlenenlere damad. evlenenlere ise denirdi. Fakat ikinci pek Damad
2

DAMADkızıyla evli olmayan hanedan kadınları nın kocalarını da içine alırdı.Damad olan kişiye İstanbul'un çeşitli yerlerinde ara zi ve köşkler verilir.rütbesi de yüksel

Feb 12, 2020

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: DAMADkızıyla evli olmayan hanedan kadınları nın kocalarını da içine alırdı.Damad olan kişiye İstanbul'un çeşitli yerlerinde ara zi ve köşkler verilir.rütbesi de yüksel

DALTABAN MUSTAFA PAŞA

1 1

Daltaban Mustafa Paşa 'ya gönderi len iki hükm-i hümayun sü reli IBA. MD. nr. 108. s 87 : nr. ll 1. s. 5311

fitnesine sebep olması ve adının rüşvet olayiarına karışması saraydaki düşman­larını harekete geçirdi. Sonunda Rami Mehmed Paşa ve Şeyhülislam Feyzullah Efendi'n in kurduğu bir planla ll. Musta­fa tarafından görevinden alındı ve 1 O Ra­mazan 1114 (28 Ocak 1703) günü katle­dildL Ölümüne "saadetü ' l-mahşer" sö­züyle tarih düşürülmüştür.

Tebdil-i kıyafetle şehir içinde yaya gez­mesi ve h ı zlı hareketinden dolayı "Dal­taban " lakabıyla anılan Mustafa Paşa

(Kantemir. ll l. 467. Anonim Ta rih, vr. 205 • 1

kısa sadrazamlığı sırasında Divan-ı Hü­mayun toplantılarını bir esasa bağlamış,

vezirlerin divana müceweze* yerine kal­lavi" ile gelmelerini sağ lamış, halkın ve kadınların kılık kıyafetlerini düzene sok­maya ça lışmış, ülke dışına ateşli silah malzemesi satılm asın ı yasaklamıştır. is­tanbul'un Koska semtinde bir çeşmesi vardır. Yine orada bir sokak bugün Dal­taban Yokuşu adıyla an ıl maktadır. Ko­nuşma hatalarından dolayı halefi Rami Mehmed Paşa'nın onun hakkında Istıld­hdt-ı Daltabaniyye adlı bir risale yaz­dığı nakledilirse de (Sicili-i Osman[, IV.

434

4121 bu eserin hiçbir yerde nüshasına rastlanama mıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

BA. MD, nr. ı 05, s. 28, 78 ; nr. ı 06, s. 295; nr. 108, s. 87, 121, 176, ı93, 213, 397, 402; nr. ll O, s. 79, 485, 487; nr. lll , s. 23, ı 80,

241, 531 , 630; Tarilı-i Seferü'I·Basra, Süley­maniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2063 / 3; icmal -i Sefer-i Nehr-i Ziyab, Beyazıt Devlet Ktp. , Veliy­yüdd in Efendi, nr. 4935; Defterdar Sarı Meh­med Paşa. Zübde-i Velcayi'fit (Olay/ann Özü), 1656-7684 (haz . Abdülkad ir Özcan. doktora tezi. 1 979 ). iü Ed. Fak. , Tarih Sem iner Kitap l ığı , nr. 3276, s. 586, 784, 809-810, 827, 847-848, 944, 970 ; Silahdar. Nusretname, Manisa il Halk K tp. , Çaşn i g ir , nr. 723, vr. 6ı' vd., 176' b, 207b, 21 o•·b, 2 ı 7b vd.; N azmizade M urtaza Efendi. Gülşen-i H u/efa, istanbul ıı43 , vr. 11 7' vd. ; Ha­dilcatü '/-uüzera, s. 126 ; Dimitri Kantemir, Os­manli imparatorluğu'nun Yükse/iş ue Çöküş Tarihi (tre . Özdemir Çobanoğlu i, Ankara 1980, ll l, 286, 340,467, 468, 469-474, 481-482; Ano­nim Tari/ı, Berlin Devlet Ktp. , Hs. 216, vr. 166b-167', 185', 197 b, 205'-207'; Raşid, Tarih, ıı.

176. 376. 423. 435. 558-559. 564-565, 571-574 ; Ayvansarayf. Ve[eyat-1 Selatfn, s. 72; Ham­mer. HEO, XIII , ll , 13, 76, 92, 81-82 ; Sicill-i Osman i, IV, 412 ; Abdülkadir Özcan. "Dal taban Mustafa Paşa", TED, sy. 13 1 1987), s. 299-334; Erdem Yücel. "Daltaban Çeşmesi", ist.A, VIII , 42

-46

- !;iJ ABDÜLKADiR ÖzcAN

L

DAMAD

Osmanlılar'da padişah soyundan kız alanlar için kullanılan

bir sıfat. _j

Aslı Farsça olan ve "ana babaya göre kızlarının kocası" anlamını taşıyan da­mad kelimesinin Osmanlı tarihi açısın­dan terim değeri "hanedandan kız alan"­dır. Daha çok İslam öncesi kültürlerini sürdüren Orta Asya Türk- M oğal devlet­lerinde ise bu anlamda küregen 1 gür­kan kelimesi kullanılmıştır (geniş bilgi için bk. Doerfer. TfVIE/'1, s. 340) .

Kuruluş devrinde Osmanlı padişahları kızlarını genellikle Anadolu beyliklerinin şehzadelerine verirlerdi ve bu evlilikler daha çok siyasi amaçlarla yapılırdı. Ana­dolu birliğinin kurulmasından sonra ise hanedana mensup kızlar (sultanlar), vezir­ler, kaptanpaşalar ve öteki yüksek rüt­beli devlet adamlarıyla evlendifilmeye başlandılar. Bunlarla ,evlenenlerin çoğu Enderun'dan yetişmiş devşirmelerdi.

Padişah kızını veya kız kardeşini ev­lendirmek isteyince sadrazama bir hatt-ı hümayun yazar. damad olacak kişinin

nişan ta kımlarını göndermesini emreder­di. Bazan da sadrazamdan uygun bir da­mad için tavsiyede bulunmasını ister, sadrazarnın gösterdiği adaylardan biri­ni damadlığa kabul ederdi. Damad ada­yı fermanı a lı r almaz evliyse karısını ba­şar ve hemen hazırlıklara başlardı. Da­madın ağırlık ve hediyeleri sağlayabilme­si için gerekirse hazineden para yardı­mı yapılır. çeyizler de hazineden karşı ­

lanırdı. Damad geline ,gönderdiği hedi­yelerden başka haremdekilere de arma­ğanlar yollardı. Bu evlilikte genellikle sul­tanların rızası alınmazdı. Nikahı şeyhülis­

lam kıyardı. Gözde sultanların nikahı Di­van-ı Hümayun'da. diğerlerininki ise da­rüssaade ağasının odasında veya misa­fir odasında kıyılırdı. Gelinin vekili darüs­saade ağası olur. büyük bir debdebe ve ihtişamla yapılan düğün törenini de o idare ederdi (bk. DÜGÜN)_ Damadların ya­şı genellikle sultan larınkinden çok ileri­de olduğundan birçok sultanın genç yaş­ta dul kaldığ ı görülmüştür. ll. Mahmud devrinden itibaren ise evlenme konusun­da sultaniara da söz hakkı verilerek ken­di t ercih ettikleri kimselerle evlenebil­melerine imkan sağlanmıştır.

Padişah kızlarıyla evlenenlere damad. kız kardeşleriyle evlenenlere ise enişte denirdi. Fakat ikinci sıfatın kullanımı pek yaygın değildir. Damad sıfatı . padişah

Page 2: DAMADkızıyla evli olmayan hanedan kadınları nın kocalarını da içine alırdı.Damad olan kişiye İstanbul'un çeşitli yerlerinde ara zi ve köşkler verilir.rütbesi de yüksel

kızıyla evli olmayan hanedan kadınları­nın kocalarını da içine alırdı. Damad olan kişiye İstanbul'un çeşitli yerlerinde ara­zi ve köşkler verilir. rütbesi de yüksel­tilerek vezirlik, müşriklik gibi görevlere getirilirlerdi. Padişahlar yalnızca kızları­nın değil ailenin başı olarak kız kardeş­lerinin de vasileriydi ve evlenme çağına gelen kız kardeşlerini de evlendirrnek zorundaydı lar.

Bir sultanla evlenen damad başka ka­dınla evlenemez ve karısının sözünden pek dışarı çıkamazdı. Sultan kocasını be­ğenmez veya onunla geçinemezse padi­şahın izniyle ondan ayrılabilirdi. Nitekim Kanünf'nin kız kardeşi olan karısını döv­meye kalkan Lutfi Paşa hem karısından ayrılmış hem de vezlriazamlıktan azle­dilmişti.

Osmanlı sarayının ünlü damadları ara­sında Kanünf'nin kızı Mihrimah Sultan'­la evlenen Rüstem Paşa, Il. Selim'in kızı ismihan Sultan'la evlenen Sokullu Meh­med Paşa ve lll. Ahmed'in kızı Fatma Sultan'la evlenen Nevşehirli İbrahim Pa­şa sayılabilir. Bu sonuncusu ile lll. Mu­rad 'ın damadı İbrahim Paşa ve Sultan Abdülmecid 'in damadı Ferid Paşa gibi bu unvanla anılan vezlriazamlar da var­dır.

BİBLİYOGRAFYA:

Doerfer, TME/'1, s. 340; TSMA, E 1603; D 247, 277, 367, 972, 3100, 7004, 7029, 7859; BA, Cevdet-Saray, nr. 1304, 6312; Keşff, Sur· name, Nationalbibliothek, Viyana, nr. H. O. 95 (1101 ). vr. 2b·4'; Çelebizade Asım Efendi. Ta· rih·i Rtişid Zeyli, İstanbul 1282, s. 97-109; Os­man Nuri, Abdülhamfd·i Sanf ve Devr-i Salta· natı, İstanbul 1327, 1, 103 ; W. Sahm. Beschrei· bung der Retsen des Reinhold Lubanau, Kö· nisberg 1914, s. 76·82 ; N. M. Penzer, The Ha· rem, London 1936, s. 258-260; Halit Ziya Uşak­lıgil, Saray ve Ötesi, İstanbul 1940-41, !, 187-194 ; ll , 93-94; H. Zübeyr Koşay, Türkiye Türk Düğünleri Üzerine Mukayeseli Malzeme, An· kara 1944, s. 143·145, 249-253; Uzunçarşılı,

Saray Teşkilatı, s. 159-166; Ayşe Osmanoğlu. Babam Sultan Abdülhamid, İstanbul 1960, s. 160; Helmut von Moltke, Türkiye Melctupları (tre. Hayrullah Örs), Ankara 1969, s. 46·47; M. Çağatay Uluçay, Harem, Ankara 1971 , ll , 89 vd. ; a.mlf .. Padişahların Kadınları, tür. yer.; a.mlf., "Fatma ve Sabiha Sultanların Düğünleri", İs · tanbul Enstitüsü Mecmuası, IV, İstan bul 1958, s. 135·148; Özdemir Nutku. IV. Mehmed'in Edirne Şenliği 1675, Ankara 1972, s. 62-63; Sedat Veyis Örnek. Türk Hallcbilimi, Ankara 1977, s. 190-194; Ali Rıza Balaman. Gelenek· ler, Töreve Tören/er, İzmir 1983, s. 141-142 ; Nahit Sırrı Örik, "Son Damatlar", Resimli Tarih Mecmuası, lll, İstanbul 1952, s. 28·32; J. H. M ordtma n n. "Damad", İA, lll, 465; a.mlf., "Da­mad", E/2 (Fr.). ll , 1 05· 106.

~ ÖzDEMİR NuTKu

L

DAMAD, Muhammed Bakır ( .)l:! ......... ~l. ı~ )

Darnacl Mir Muhammed Bakır el-Hüseyni el-Esterabadi

(ö. 1041 / 1631)

İran' da yetişen çok yönlü imamiyye alimi.

_j

Esterabad'da doğdu. iranlılar arasın­da Aristo ve Farabi'den sonra "Muallim-i Salis" unvanıyla şöhret buldu. Babası

Şemseddin Muhammed, "Muhakkık- ı Sa­nf" unvanıyla anılan Ali b. Hüseyin el­Kerekı~nin kızı ile evlendiği için "Damad" lakabıyla tanınmıştı. Babasından sonra oğlu Muhammed Bakır da Damad. Da­madi, Mlr Damad veya İbn Damad diye meşhur oldu.

Meşhed'de dayısı Abdülall b. Ali ve iz­zeddin Hüseyin b. Abdüssamed el-Amilf gibi hocaların nezaretinde iyi bir tahsil gördü. Akli ve nakli ilimleri öğrenmek için büyük gayret sarfetti. Daha öğren­cilik yıllarında İbn Sina 'nın eş-Şifa, ve el-İşarat'ı gibi birçok felsefi eseri oku­yup öğrendi. Bundan sonra bir müddet Kazvin ve Kaşan'da kalan Damact İsfa­han'a yerleşerek ilmi faaliyetlerini bu­rada sürdürdü. Şah I. Abbas ve halefi Şah ı. Safi ile iyi münasebetler kurdu. Çağdaşı olan müelliflerden İskender Bey Münşf, 1025 (1616) yılında yazdığı <Alem Ara-yı cAbbasi adlı eserinde onun fel­sefe, dil, matematik. tıp. fıkıh. tefsir ve hadis gibi birçok ilirnde başarılı olduğu­nu kaydederek telif ettiği eseriere yer verir. Mecmacu'l-fuşaM,, Riyaiü'l- cari­fin ve Ateşkede gibi eserlerde Damad'ın İşrak mahlasıyla yazdığı Arapça ve Fars­ça şiirlerine yer verilmiştir (bk. bi bl.) En büyük hayranlarından biri, Mafımud u A yaz adlı mesnevinin yazarı olan çağda­şı Zülalf- i Hansarf' dir.

Damad Muhammed Bakır çok sayıda talebe yetiştirmiştir. Bunlar arasında en tanınmışları Kutbüddin el-Eşkürf. Feyz-i Kaşanl ve Molla Sad ra diye tanınan Sad­reddin -i Şlrazf'dir. Özellikle Şlrazl hoca­sının şahsiyetinden çok etkilenmiş ve on­dan her zaman hürmetle bahsetmiştir.

1041 ( 1631) yılında Irak'ta Şla'nın kut­sal saydığı yerleri ziyaret için çıktığı yol­culuk sırasında Necef ile Kerbela arasın­da vefat edip Necefte defnedilen Damad Muhammed Bakır'ın ölüm tarihi bazı

kaynaklarda 1040 ( 1630) olarak da geç­mektedir.

Eserleri. Damact'ın başta akli ve felse­fi ilimler olmak üzere çeşitli konularda

DAMAD. Muhammed Bakır

yazdığı elliden fazla eserin çoğu neşre­dilmemiştir. Eserlerinden bazıları şun­

lardır: Tefsir. 1. Emanet-i İlahi. Ahzab süresinin 72. ayetinin Farsça tefsiri olup er -Resa,ilü'ş-şeman içinde neşredil­miştir (Tahran I 315; b k. Kays Al -i Kays, lll.

434, 437) 2. Tefsirü'l-Kur,an. 3. Te,vi­lü mu~atta cal ii eva ,ili's-süver. 4. Tef­siru sureti'l- İl]laş. 5. Sidretü '1- münte­ha. Hadis. 1. er-Revaşihu's-semaviy­

ye ii şerfıi'l- efıadişi'l- İmamiyye (Tah­ran 1311). 2. Ijaşiyetü 's- şal}ifeti 's- sec­cadiyye. imam Zeynelabidln'in me'sür duası üzerine yazılmış bir haşiyedir (Tah­ran 131 7) 3. Ijaşiyetü Kitabi'l- Kafi li'l­Küleyni. 4. Haşiye caJQ Kitabi'l-İstib­sar. Fıkıh. 1. Zavabitu'r-radac. Kelima­tü '1- muhak~ıkin içinde yayımlanmıştır (Tahran 1315; bk. Kays Al-i Kays, l ll, 434, 437) . 2. cUyunü'l-mesa,il. 3. Şaricu·n­

necat. Keli'im. 1. Risaletü halkı a cmaJi'l ­'ibad. er-Resa ,ilü'ş-şe;;an. içinde neş­redilmiş (Tahran 13 ı 5). aynı yıl K elima­tü '1- mul}a~~ıkfn içinde litografik bas­kısı yapılmıştır. 2. Kitabü'l-lkiizat ii l]al­ki'l- a cmQJ. Heft Risale içinde yayım­lanmıştır (Tahran 13 I 5; b k. Kays Al-i Kays, ııı . 434, 437) 3. el-lmaiat ve't-teşri~iit. el -~abesat'la birlikte basılmıştır (Tah­ran I 315) 4. Takvimü '1- iman. 5. Takdi­metü Takvimi'l - iman. 6. Nibrasü'i-ii­ya, ii ta~~flp ma cne'l- beda ,_ Felsefe. 1. Risruetü fıud(ışi'l- c alem. Alemin ya­ratılmışlığı konusunda Eflatun · a karşı

Aristo'yu tuttuğu bu risalede iki görüşü telif ettiği için Farabi'yi tenkit etmekte­dir. Eser Heft Risale içinde neşredilmiş­tir (Tahran 1315) 2. Risaletü meİhUmi'l­vücud. Varlık kavramını ele aldığı bu ri­salesi Kelimatü '1- mufıakkıkin içinde yayımlanmıştır (Tahran ı 3 15) 3. el-Ka­besat fi'l- fıikme. Tahran'da litografik baskısı yapılan ( 1315) eserin ilmi neşri ,

Kitabü '1- Kabesat adıyla Mehdi Muhak­kık tarafından gerçekleştirilmiştir (Tah­ran ı 977). 4. Halsetü'l-melekut (Tahran ı 3 ı 5) 5. es-S~b Vş-şidad ii fünun mi­ne '1- c ulUın. 6. el- Ufu~u '1- mübin (es· Slratü ' l·müstakfrn). Son iki eser, müelli­fin Şii olmasına rağmen Hindistan ve Pa­kistan'daki Sünni müslümanlar arasın­da çok okunmuştur. 7. el-rdaıat (Tah­ran 1317, 1322). Çeşitli konularda sorulan yirmi sorunun cevaplarıdır. Edebiyat. 1. Divan. Arapça ve Farsça şiirlerini ihtiva eder. Seyyid Muhammed İ'timad-i Ka­şanf'nin rubaileriyle birlikte yayımlanmış­tır (Tahran 1315) . 2. Meşnevi-yi Meşri­~u 'l- en var. Nizarnl-i Geneevi'nin Mal]­zen-i Esrar'ı tarzında yazılmıştır (Tahran 1350 ; eserleri hakkı nda gen i ş bilgi için bk.

435