1 Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Antalya'da İhracat ve İthalat Güven DİNÇ Giriş Deniz ulaşımının kara ulaşımına göre daha kolay olması liman kentlerini tarih boyunca cazip hale getirmiştir. Antikçağ’da kentler verimli ovalarda veya doğal liman bölgelerinde kurulmuştur. Antalya/Attaleia şehri de M.Ö. II. yüzyılın ortalarında Bergama kralı II. Attalos tarafından bir liman şehri olarak kurulmuştur. Antalya’nın bulunduğu mevkide bir liman şehri tesisi elbette coğrafi koşullarla alakalı bir durumdu. Şehrin karanın içine doğru hayli sokulan körfezin bitiminde oluşu Akdeniz’den Anadolu içlerine nüfuz etme noktasında elverişli bir konum yaratmıştır. Akdeniz genelinde kıyıya hemen paralel yükselen Toroslar burada biraz içeride kalarak geniş bir ovanın oluşmasını sağlamıştır. Bu ovadan dağların arasına bir hayli sokulmak, oradan da göller bölgesine ve Batı Anadolu’nun iç kısımlarına geçiş mümkün olabilmektedir. Fakat Toroslar bu ovaya iç kesimlerden yalıtılmış bir görünüm vermektedir. Dolayısıyla Antalya’nın hemen yanı başında sıradağlar şeklinde yükselen Toroslar şehrin hinterlandını sınırlarken kara ulaşımını da kısıtlamıştır. Buna karşılık şehrin denizi 20-30 metre yükseklere ulaşarak ovadan sıyıran falezlerle kuşatılması Toroslarla birlikte tarih boyunca savunulmasını kolaylaştırmıştır. Bu falezler arasında eski ve ortaçağlarda büyük bir filoyu içine alabilecek rüzgârlardan ve dolmaktan korunan doğal bir liman bulunmaktaydı. II. Attalos tarafından kurulan şehir bu sayede komşu şehirler arasında kısa sürede gelişti. 1 Son Bergama Kralı III. Attalos M.Ö. 133 yılında kendi yerine geçecek bir veliaht bırakmadan ölünce Bergama Krallığı da vasiyet yoluyla Roma İmparatorluğu’na intikal etti. Bu dönemde bölgede korsanlar etkili olduklarından Antalya da bundan olumsuz etkilendi ve şehir bir müddet korsanların denetiminde kaldı. Ancak şehrin korsanlardan temizlenmesi ve “Pax Romana”nın bölgede tesis edilmesiyle Antalya faal bir ticaret merkezi haline geldi. 2 Bu dönemde, Pergamon-Roma liman gümrüğü vazifesiyle Likya, Psidya ve Doğu Pamfilya’dan gelen yolların kesişme noktasında bulunan konumu sayesinde liman şehri olarak Antalya’nın önemi daha da arttı. Bizans döneminde VIII. yüzyıldan itibaren Tarsus’la birlikte Anadolu’nun güney sahillerindeki en önemli liman derecesine yükseldi. 3 Antalya Bizans döneminde önemli bir ithalat ve ihracat limanına sahip olup Avrupa ve Mısır ticaret gemilerinin uğrak noktasıydı. Bu devirlerde şehir ticaretine Venedikli tüccarlar hâkimdi. Venedikli tüccarların ilgisini buraya çeken husus, Mısır ile Antalya arasındaki ticarî trafiğin yoğunluğu idi. Mısır’dan baharat, keten, şeker gibi maddeler Antalya’ya geliyor, oradan da meşe palamudu, kitre zamkı, şap, kereste, zift gibi sanayi malları dışarıya gönderiliyordu. 4 Karadan sahil kenarını doğu - batı yönünde takip eden ve kuzeyden gelip şehirde noktalanan yollar yanında Antalya limanından başlayıp Kıbrıs, Şam, Mısır, İstanbul, Venedik vb. şehirlere ulaşımı sağlayan deniz yolları Antalya’nın en önemli ulaşım güzergâhları oldu. Doç.Dr., Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü/ANTALYA. [email protected]1 , Besim Darkot, İslâm Ansiklopedisi, “Antalya” (İstanbul: MEB, 1978) 459-460; Hüseyin Saraçoğlu, Akdeniz Bölgesi (İstanbul: MEB, 1989) 496, 66. 2 Hasan Moğol, “Antalya’nın Fethi ve Türk Mührünün Vuruluşu”, Türk Dünyası Araştırmaları 87 (1993): 135. 3 Evren Dayar, “Antalya’da Devlet ve Eşrâf İlişkileri (1839-1908)”, (Doktora Tezi, Akdeniz Üniversitesi, 2015) 19. 4 Feridun Emecen, İslâm Ansiklopedisi, “Antalya” (İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 1991) 233-234.
18
Embed
Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Antalya'da İhracat ve İthalat ...tdtts.deu.edu.tr/wp-content/uploads/2018/02/...Ihracat-ve-Ithalat.pdf · “Teke-eli” İslâm Ansiklopedisi,
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
1
Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Antalya'da İhracat ve İthalat
Güven DİNÇ
Giriş
Deniz ulaşımının kara ulaşımına göre daha kolay olması liman kentlerini tarih
boyunca cazip hale getirmiştir. Antikçağ’da kentler verimli ovalarda veya doğal liman
bölgelerinde kurulmuştur. Antalya/Attaleia şehri de M.Ö. II. yüzyılın ortalarında Bergama
kralı II. Attalos tarafından bir liman şehri olarak kurulmuştur.
Antalya’nın bulunduğu mevkide bir liman şehri tesisi elbette coğrafi koşullarla alakalı
bir durumdu. Şehrin karanın içine doğru hayli sokulan körfezin bitiminde oluşu Akdeniz’den
Anadolu içlerine nüfuz etme noktasında elverişli bir konum yaratmıştır. Akdeniz genelinde
kıyıya hemen paralel yükselen Toroslar burada biraz içeride kalarak geniş bir ovanın
oluşmasını sağlamıştır. Bu ovadan dağların arasına bir hayli sokulmak, oradan da göller
bölgesine ve Batı Anadolu’nun iç kısımlarına geçiş mümkün olabilmektedir. Fakat Toroslar
bu ovaya iç kesimlerden yalıtılmış bir görünüm vermektedir. Dolayısıyla Antalya’nın hemen
yanı başında sıradağlar şeklinde yükselen Toroslar şehrin hinterlandını sınırlarken kara
ulaşımını da kısıtlamıştır. Buna karşılık şehrin denizi 20-30 metre yükseklere ulaşarak ovadan
sıyıran falezlerle kuşatılması Toroslarla birlikte tarih boyunca savunulmasını kolaylaştırmıştır.
Bu falezler arasında eski ve ortaçağlarda büyük bir filoyu içine alabilecek rüzgârlardan ve
dolmaktan korunan doğal bir liman bulunmaktaydı. II. Attalos tarafından kurulan şehir bu
sayede komşu şehirler arasında kısa sürede gelişti.1
Son Bergama Kralı III. Attalos M.Ö. 133 yılında kendi yerine geçecek bir veliaht
bırakmadan ölünce Bergama Krallığı da vasiyet yoluyla Roma İmparatorluğu’na intikal etti.
Bu dönemde bölgede korsanlar etkili olduklarından Antalya da bundan olumsuz etkilendi ve
şehir bir müddet korsanların denetiminde kaldı. Ancak şehrin korsanlardan temizlenmesi ve
“Pax Romana”nın bölgede tesis edilmesiyle Antalya faal bir ticaret merkezi haline geldi.2 Bu
dönemde, Pergamon-Roma liman gümrüğü vazifesiyle Likya, Psidya ve Doğu Pamfilya’dan
gelen yolların kesişme noktasında bulunan konumu sayesinde liman şehri olarak Antalya’nın
önemi daha da arttı. Bizans döneminde VIII. yüzyıldan itibaren Tarsus’la birlikte
Anadolu’nun güney sahillerindeki en önemli liman derecesine yükseldi.3
Antalya Bizans döneminde önemli bir ithalat ve ihracat limanına sahip olup Avrupa ve
Mısır ticaret gemilerinin uğrak noktasıydı. Bu devirlerde şehir ticaretine Venedikli tüccarlar
hâkimdi. Venedikli tüccarların ilgisini buraya çeken husus, Mısır ile Antalya arasındaki ticarî
trafiğin yoğunluğu idi. Mısır’dan baharat, keten, şeker gibi maddeler Antalya’ya geliyor,
oradan da meşe palamudu, kitre zamkı, şap, kereste, zift gibi sanayi malları dışarıya
gönderiliyordu.4
Karadan sahil kenarını doğu - batı yönünde takip eden ve kuzeyden gelip şehirde
noktalanan yollar yanında Antalya limanından başlayıp Kıbrıs, Şam, Mısır, İstanbul, Venedik
vb. şehirlere ulaşımı sağlayan deniz yolları Antalya’nın en önemli ulaşım güzergâhları oldu.
Doç.Dr., Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü/ANTALYA. [email protected] 1 , Besim Darkot, İslâm Ansiklopedisi, “Antalya” (İstanbul: MEB, 1978) 459-460; Hüseyin Saraçoğlu, Akdeniz
Bölgesi (İstanbul: MEB, 1989) 496, 66. 2 Hasan Moğol, “Antalya’nın Fethi ve Türk Mührünün Vuruluşu”, Türk Dünyası Araştırmaları 87 (1993): 135. 3 Evren Dayar, “Antalya’da Devlet ve Eşrâf İlişkileri (1839-1908)”, (Doktora Tezi, Akdeniz Üniversitesi, 2015)
alkol diğer ihraç malları arasında idi. Bunlardan bazıları ülkenin diğer bölgelerinde üretilip
Antalya’dan nakledilen mahsullerdi.14
5 Rifat Özdemir, “Osmanlı Döneminde Antalya’nın Fiziki ve Demografik Yapısı (1800-1867)” EÜ. Tarih
İncelemeleri Dergisi 7/1 (1992): 135-136. 6 Darkot, 1978: 460; Emecen, 1991: 233. 7 Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye (İstanbul: Ötüken, 2004) 305-307. 8 Turan, age., s.314. 9 W. Heyd, Yakın-Doğu Ticaret Tarihi, Çev. Enver Ziya Karal, (Ankara: TTK., 2000) 335. 10 Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu Klâsik Çağ (1300-1600), Çev. Ruşen Sezer (İstanbul: Yapı Kredi,
2003) 130-134. 11 Halil İnalcık, age.. s. 130-134 12 Mustafa Akdağ, Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik Kavgası (İstanbul: Cem, 1995) 199; Şehabeddin Tekindağ,
“Teke-eli” İslâm Ansiklopedisi, (İstanbul: MEB, 1979), 126. 13 BOA., ŞD., 1218/26. 14 II. Meşrutiyet Döneminde Antalya’nın Coğrafi ve İktisadi Vaziyeti, Hzl. Muhammet Güçlü, Ekinci Matbaa,
Antalya 2008, s.40-46.
3
Antalya limanı Milli Mücadele dönemi boyunca Anadolu’ya girecek tüm yabancılar
için Akdeniz’deki tek giriş kapısı oldu. Aynı zamanda Milli Mücadele için çaba gösteren Türk
subayları tarafından da kullanılan güvenli bir liman halini aldı. Yunanlıların Anadolu
sahillerine uyguladıkları ambargo nedeniyle birçok liman işlemez haldeydi. Antalya’da
İtalyanlar bulunduğundan özellikle Amerikan şirketleri bu dönemde Antalya limanını sıklıkla
kullandılar. Bu ise Antalya limanındaki gemi trafiği ve ticaret hacminin artışında etkili oldu.
Amerikan gemi şirketlerinin Antalya limanında, I. Dünya Savaşı öncesinde başlattıkları gemi
seferlerini Milli Mücadele dönemine kadar savaşa rağmen devam etti. 1920 yılında Antalya
limanının dış ticaret hacmi 18 milyon Liranın üzerinde çıkmışken Trabzon limanı 2 milyona,
samsun limanı da bir milyona liraya ulaşamamıştı. Birçok ticaret ve bankacılık şirketi,
İzmir’den Antalya’ya taşındı. Antalya limanının hareketliliği İtalyanlara Antalya’yı iç
İtalyan denizcilik şirketleri de Milli Mücadele döneminde Antalya’daki İtalyan varlığı
nedeniyle düzenli seferler yürüttüler. Bu şirketler Lloyd Triestino, Servizi Marittimi ve
Marittima Italiana idi. Antalya limanındaki ticari yoğunluk Fransız işgalinin sona ermesi ve
Mersin limanının yeniden açılmasıyla azaldı.16
Antalya limanı XX. yüzyılın başında, yaklaşık 3-4 yelkenlinin (100-120 ton
ağırlığında) sığabileceği büyüklükteydi. Derinliği 2-3 metre olup liman ağzında demirleme
alanı 15-20 kulaçtı.17 Liman iki rıhtımdan oluşmakta ve her birinin ucunda bir kale harabesi
bulunmaktaydı. 1901 yılında Antalya limanı rıhtımının bu büyüklüğü eşyaların gemilerden
kolaylıkla indirilmesine ve yüklenmesine yeterli gelmediğinden genişletilmesi ve
temizlenmesi düşünülmüş ise de gelir kaynaklarının kısıtlığından dolayı bir netice
alınamamıştır.18
Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Türkiye Ekonomisi
XIX. yüzyıl sonu ve XX. yüzyılın başında zayıflayan Osmanlı imparatorluğu, son
yıllarında ekonomik yönden çökmüş bir görünümdeydi. Aşırı dış borçlanmalar, Düyun-ı
Umumîye, imtiyazlar alarak ülkeye giren yabancı sermaye, giderek ağırlaşan ve yaygınlaşan
kapitülasyonlar bunun en açık göstergeleriydi. Bunun üzerine 1920-1922 yıllarında eklenen
var oluş mücadelesi sonrasında tüm kaynaklar tükenmiş, sanayisi olmayan, tarım alanında çok
geri, yoksul bir ülke görünümündeydi.
Osmanlı’dan devralınan bu ekonomik düzeni iyileştirmeyi amaçlayan Yeni Türkiye
hükümetinin iktisadî politikaları, büyük ölçüde İzmir’de yapılan Kongre kararları temelinde
hazırlandı. Mustafa Kemal, 16 Ocak 1923 tarihinde İzmit’te İstanbul gazete temsilcilerine
verdiği demeçte “…Türkiye devleti, temellerini süngü ile değil, süngünün dahi istinat ettiği
(dayandığı) iktisadiyat ile kuracaktır...Yeni Türkiye devleti bir ‘devlet-i iktisadiye’
olacaktır…”19 sözleri ile ekonomik devrimlerin de yapılacağının işaretini vermiştir.
1925 yılından itibaren Türkiye dış ticarette korumacı politikalar uygulamak istemişse de
Lozan Ticaret Sözleşmesi’nin bağlayıcı hükümleri nedeniyle bunda başarılı olamadı. 1926
yılında ise Gümrük Kanunu tadil edildi. Bu değişiklik kaçakçılığa, kaçakçılığın takibine,
cezalara, ithalat ve ihracat emtiasının niteliklerine, gümrüklerde eşyanın bırakılacağı yerlere
dairdir. Değişiklik ile uygunsuzlukların önüne geçilmek istenmiş, yolcuların yanlarındaki
eşyaların ne kadarının hangi oranlarda gümrüğe tabi olacağı hükme bağlanmıştır.20
15 Sevgi Korkmaz, “Milli Mücadele Döneminde Antalya Limanı”, (Yüksek Lisans Tezi, Uşak Üniversitesi,
2015) 154-157. 16 Korkmaz, 2015: 159-162. 17 Korkmaz, 2015: 22. 18 KVS., 1317, s.197. 19 Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, II (Ankara, Atatürk Araştırma Merkezi Yay, 2006) 60. 20 Umut Karabulut, “Ticari Açıdan İzmir Limanı (1923-1929)”, (Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi),
2003) 27.
4
Ticari faaliyetleri düzene sokmak amacıyla getirilen önemli yeniliklerden biri de 29
Mayıs 1926 tarihinde “Ticaret Kanunu”nun kabulüdür. Bu kanun ile yurt içi ve yurt dışı
ticareti belirli bir düzene getirmiş ve gelişmesinin önündeki engelleri ortadan kaldırmıştır.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında sağlanan barış ortamıyla ekonomi alanında gerçekleştirilen
yeniliklerle birlikte Türkiye’nin ticaret dengesi 1929 yılındaki Büyük Buhran’a kadar ihracat
lehine bir iyileşme göstermiştir.21
Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Antalya Ekonomisi
Cumhuriyet’in kurulduğu yıllarda Antalya ekonomisini Türkiye’nin genel durumundan
ayırmak mümkün değildir. Ülkenin neredeyse 10 yıldır aralıksız içerisinde bulunduğu savaş
ortamı, var olan kısıtlı maddî olanakları da alıp götürdüğünden halkın elinde pek bir şey
kalmamıştı. Öte yandan Antalya halkının büyük çoğunluğu sanayiden ziyade, ziraî
faaliyetlerde hayatını sürdürmekteydi. 1927 yılında yapılan Cumhuriyet’in ilk nüfus sayımına
göre Antalya halkının % 87,58’lik bir kesimi kadın-erkek ayırt etmeden ziraatla meşguldü.
Ticaret ve sanayi ile uğraşan kesim ise ancak % 8 civarında kalmıştı. Burada kastedilen
sanayi, ileri ağır sanayi olmayıp ufak çaplı ayakkabı, kereste, deri, buz vb. imalat
ürünlerinden ibaretti. Ayrıca burada çalışanların % 80’den fazlası da erkek nüfustu.22
Bu yıllarda Antalya’da Ziraat Bankası, Osmanlı Bankası, İtalyan Anadolu Bankası ve
İtalyan Roma Bankası adlarında dört bankanın şubeleri mevcuttu. Fabrikalar ise daha çok un
ve buz üretim tesisi şeklindeydi:23
1. Maarif İskele Dakik (Un) Fabrikası
2. Maarif Bulgur Dakik (un) Fabrikası
3. Hacı Recepzâdeler Dakik (un) Fabrikası
4. Kazım Bey ve Şürekâsı Fabrikası
5. Hacı Eftim ve Şürekâsı Fabrikası
6. Felbaki ve Şürekâsı Fabrikası
7. Girit Sanayi Şirketi Buz Fabrikası
8. Makaronya Fabrikası
9. Salhane Buz Fabrikası (inşaat halinde)
1922 yılında Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’na dört sınıf üzerinden 100 tüccar ve
sanayici kayıtlıydı.24
Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte, oluşan barış ortamı ve iktisadî kalkınma hareketleri
Antalya’ya büyük değişimler kazandırmıştır. Cumhuriyet döneminde Antalya’nın çevre illerle
olan karayolu bağlantıları düzeltilmiş, bataklıklar kurutulmuş, birçok okul açılmış, gönderilen
uzmanlar yardımıyla pirinç, zeytin ve meyve yetiştiriciliğinde ıslah çalışmaları yapılmış,
fabrikalar açılmıştır.25 1926’da kent merkezinde 40 dönüm miktarında hususî idarenin malı
olan bir narenciye fidanlığı tesis edilmiştir.26
1927 yılında Antalya vilayet bütçesine konulan tahsisatla köylülere verilmek üzere
pulluklar alınması kararlaştırılmıştır. Ziraat müdürlüğünün amacı bölgede kara sabanın
tamamıyla kaldırılması yönündeydi. Bu amaçla 500 pulluk alınarak bedeli harmandan sonra
ödenmek suretiyle köylülere dağıtıldı. Üç sene zarfında aynı usulle vilayet dâhilinde kara
21 Çağlar Keyder, Dünya Ekonomisi İçinde Türkiye (1923-1929) (İstanbul: TVYY., 1993) 103. 22 Güven Dinç, “Cumhuriyet’in İlk Nüfus Sayımına Göre Antalya’nın Demografik Yapısı”, Yakın Dönem
Türkiye Araştırmaları Dergisi 12 (2007): 79. 1927 nüfus sayımı verileri nüfusun tam ve doğru biçimde
sayılamadığı şeklinde eleştirilse de en azından “vaziyet-i hâzıra”yı yansıtması adına kayda değerdir. 23 Şermetzâde Zeki Giridî, Antalya Ahvâl-i Ticârîyesini ve Tüccârânının Esâmîsini Hâvî Risâledir, s.13. 24 Şermetzâde Zeki Giridî, age., s.9. 25 Muammer Lütfi, “Cumhuriyet ve Antalya”, Türk Akdeniz 1/5 (1937): 4-5. 26 Türk Akdeniz, 1/11-12 (1938): 99.
5
sabanların tamamıyla kaldırılması hedeflenmiştir. Vilayet dâhilinde yaklaşık 40 bine yakın
kara saban dağıtıldığı tahmin olunmaktadır.27
1926-1927 yılı devlet salnamesine göre Antalya’da ilkel destgâhlarda (atölye) kıl ve
yünden çuval, torba, kilim ve bez imal edildiği gibi ipekten kumaşlar üretilmekteydi. Bundan
başka vilayet merkezinde Mehmet Remzi (Büyüközer) Bey ve ortaklarına ait bir buz ve susam
yağı fabrikası, muhasebe-i hususîyeye ait bir un, konserve ve makarna fabrikası ile ziraî alet
tamiratı yapan bir tamirhane vardı. Ayrıca şehrin muhtelif yerlerinde beş ayrı un fabrikası
daha vardı.28
Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Antalya’da İhracat ve İthalat
Antalya’nın Cumhuriyet’in ilk yıllarına ait ihracat ve ithalat verileri ATSO tarafından
yayımlanan “Ticaret Mecmuası”ndan tespit edilebilmektedir. Ticaret Mecmuası 1927 ve 1928
yıllarında yayımlanmıştır. Bu mecmuada Antalya limanından yapılan ihracat ve ithalat
kalemleri ayrı ayrı gösterilmiştir. Bu çalışmada kullanılan temel kaynak da Ticaret Mecmuası
verileri olmuştur.
Ticaret Mecmuası’nda Antalya limanının 1927 yılına ait ticarî hareketliliği yurt dışı
(harici) ile gerçekleşen ihracat ve ithalat ve yurt içi (dâhili) gerçekleşen ticarî faaliyetler
olarak iki kısımda listelenmiştir. Bu çalışmada Antalya’nın yurtdışı ile olan ticarî faaliyetleri
(ihracat ve ithalat) konu edilmiştir.
Ticaret Mecmuası’nda ihracat ve ithalat üzerine çalışan tüccarlara yönelik çok sayıda
duyuru da bulunmaktadır. Bu duyurular Ticaret Vekâleti, Mıntıka İktisat Müdüriyeti, yurt dışı
temsilciliklerin talepleri sonucu veya doğrudan ATSO tarafından yapılmıştır. Bu
bilgilendirmeler şunlardır:
Romanya sefaretinin yazısı üzerine, Lozan anlaşmasına bağlı ticaret
mukavelenamesine göre Romanya hükümetince daha önce olduğu gibi Türkiye
ürünlerine karşı asgari tarife uygulandığı ve Türkiye’den ithal olunacak emtiadan
ihracat beyannamesi talep edildiği29,
ATSO tarafından, Rusya’ya ihracat yapacak tüccarların aynı zamanda iç piyasaya da
mal sevk etmeleri gerektiği, aksi takdirde arz talep dengesinin bozulacağı, özellikle
limon ve portakal ürünleri ihraç edecek tüccarın bu konuda hassas olarak “münâvebe”
yoluna gitmeleri gerektiği30,
ABD tarafından ithal olunacak bağırsaklar ve derilerin sadece sevk ve ihraç eden
ülkenin ilgili memurları tarafından pislikten ve hastalıktan arınmış olduğuna dair
verilecek belge ile ithal olunacağı, yapılacak kontrolde sağlığa aykırı veya pis olduğu
görülenlerin ithal edilmeyeceği31,
Türkiye’nin Amsterdam ticarî temsilciğinden gelen yazı uyarınca Avrupa’ya mal
satmak için numune gönderen tüccarların numunelerini gayet iyi seçmeleri ve
gönderecekleri malın da numuneye uygun olması gerektiği32,
Gaziantep ürünlerinden pekmez, fıstık ve kilimlerin Suriye’de taklit edilerek
Türkiye’ye ithal edilmekte olduğundan Antep’ten çıkacak eşyalara “Gaziantep Ticaret
ve Sanayi Odası’nca muayene edilmiştir” ifadesini taşıyan bir etiket yapıştırılmasının
kararlaştırıldığı ve tüccarların bu konuda dikkatli olması33,
27 Antalya Ticaret ve Sanayi Odası, Ticaret Mecmuası (TM.), s.27. 28 T.C. Devlet Salnamesi, 1926-1927 (İstanbul: Matbuat-ı Müdüriyet-i Umûmiye, 1927): 555. 29 TM., s.5. 30 TM., s.6. 31 TM., s.6. 32 TM., s.15. 33 TM., s.15.
6
Antalya için yumurta, tavuk ve büyük ve küçükbaş hayvan ihracı için adalar iyi
mahreç teşkil ettiğinden bu işle meşgul tüccarların mallarını daha iyi fiyatla
satabilmek için birbirlerine rakip olmamaları, tersine mümkün olduğu kadar birbiriyle
ittifak ederek sırayla mal sevk etmeleri34,
Limon ve portakal ihracatında Romanya’dan sandık yapmak üzere tahta alan
tüccarların bu işi Alanya’da yeni açılan yerli fabrikadan temin etmeleri, aynı şekilde
lokum ve şekerleme için kullanılan tahtalarda da sağlığa dikkat edilmesi35,
Rusya’ya ihraç edilecek ürünlerin dağıtım belgelerinin malı hazır olanlara verileceği36,
Merkezi Hamburg’da bulunan Kontinental Ticarethânesi’nin bir doğu şubesi açarak
Türkçe ticaret yapmaya başladığı, yün, av derisi gibi Türk ihraç mallarına talip
olduğu37,
Almanya’da merkezi Berlin’de olan bir “Türk Ticaret Odası” teşkil kılındığı, amacının
Türkiye’nin ticarî ve ekonomik gelişimi için Avrupa piyasalarını takip edeceği, en
emin satış usullerini, en kısa nakliye yollarını göstereceği, ürünlere Pazar bulacağı,
Alman iktisadi kanunları hakkında Türk tüccarları aydınlatacağı, bu odanın aylık
çıkarmaya başladığı mecmuaya aidat ile abone olunabileceği,38
Kudüs’e ithal olunacak her çeşit hububatın gümrük resminden muaf tutulacağı39,
Norveç ile 20 Şubat 1928 tarihinde süresi dolacak olan “Modus Vivendi”40
hükümlerinin iki tarafın ticari faaliyetlerinin zarar görmemesi için 6 ay daha
uzatıldığı41,
Yurt dışına ihraç edilmekte olan üzüm, incir, tütün, halı, sabun, gül yağı, ipek böceği
tohumları üzerine alâmet-ı fârika konulması hakkındaki kararnamenin
uygulanmasında görülen zorluk dolayısıyla kaldırıldığı42,
Yunanistan’a koyun ve sığır gönderenlerin birçok zorluklarla karşılaştıkları, Yunan
tüccarların Türkiye’den çıkardıkları hayvanları Yunanistan’da yok pahasına almak
için ittifak ettikleri, sevkiyat dolayısıyla yollarda zayıf düşen hayvanların bir de
vapurlarda bekletilerek tamamıyla zayıflamakta ve değerlerini kaybettikleri43
şeklindeki haberler ve bilgiler tüccarlara duyurulmuştur.
Antalya Limanından Yapılan İhracat
Antalya limanı Cumhuriyet’in ilk yıllarında Osmanlı dönemine nazaran büyük bir ticari
gelişmişlik göstermiştir. Elbette ki Antalya limanının ticari açıdan gelişmesi sadece Antalya
ilinin gelişmesiyle açıklanamaz. Antalya limanı, bölgenin coğrafi şartları nedeniyle bir
yalıtılmışlık sergilese de Burdur ve Isparta illerini de kapsayan şekilde geniş bir hinterlanda
sahipti. Antalya limanının ihracat kalemlerine bakıldığında bu açık bir şekilde
görülebilmektedir.
Tablo 1: Antalya’dan Yapılan İhracat (Yekûn)
Sıra Mahreç Kıymet
34 TM., s.36. 35 TM., s.47. 36 TM., s.52. 37 TM., s.69. 38 TM., s.69. 39 TM., s.70. 40 Modus Vivendi: uluslararası hukukta uyuşmazlık içindeki iki devletin temeldeki anlaşmazlığın çözümünü
başka bir zamana bırakarak geçici bir durumla yetinmeleri biçimindeki anlaşma. 41 TM., s.70. 42 TM., s.91. 43 TM., s.93.
7
Lira %
1. Mısır 307.206 56,73
2. İtalyan Adaları 156.422 28,89
3. Rusya 32.101 5,93
4. Yunan Adaları 25.024 4,62
5. Kıbrıs 9.727 1,80
6. Suriye 6.267 1,16
7. Romanya 2.661 0,49
8. Almanya 2.118 0,39
Toplam 541.526 100
Kaynak: TM., 39-47.
Yukarıda verilen tablo ve grafikteki veriler ülkeler bazında ayrı ayrı kalemler şeklinde
gösterildiğinde Antalya’nın ihracat bilgileri daha net bir şekilde ortaya konulacaktır.
İtalyan adalarına 1927 yılı içerisinde ihraç edilen ürünler ve miktar ve değerleri
şöyleydi:
Tablo 2: İtalyan Adalarına Yapılan İhracat (1927)
Sıra Mevâdın Cinsi Kıymeti
Miktarı (Kilo)
Lira %
1. Öküz ve İnek 33.453 21,39 197.620
2. Koyun ve Keçi 24.691 15,78 82.040
3. Yumûrta 16.935 10,83 47.737
4. İpek 16.195 10,35 520.167
5. Tavuk 8.691 5,56 17.428
6. Dakîk 8.346 5,34 100.947
7. Arpa 6.068 3,88 66.255
8. Buğday 5.182 3,31 46.741
9. Peynir 4.996 3,19 14.839
307.206
156.422
32.10125.024 9.727 6.267 2.661 2.118
8
10. Yapağı 4.400 2,81 8.200
11. Odun 4.270 2,73 428.600
12. Muhalif eşya 3.438 2,20 40.805
13. Tahin 2.770 1,77 7.053
14. Meyve ve Sebze 2.352 1,50 105.042
15. Keçi ve Koyun Derisi 2.054 1,31 1.814
16. Bal mumu 1.658 1,06 1.327
17. Leblebi 1.573 1,01 8.778
18. Sadeyağı 1.384 0,88 1.216
19. Susam Yağı 1.319 0,84 2.015
20. Darı 1.251 0,80 18.998
21. Börülce 1.144 0,73 9.980
22. Bağırsak 940 0,60 510
23. Kürk (Ev Derisi) 550 0,35 875
24. Ceviz 480 0,31 2.463
25. Sucuk 391 0,25 485
26. Nohut 362 0,23 3.860
27. Mobilya 340 0,22 1.360
28. Çöğen 328 0,21 700
29. Bakla 313 0,20 4.180
30. Fasulye 229 0,15 2.572
31. Tavuk Yemi 168 0,11 4.200
32. Sumak 134 0,09 1.654
33. Acı Badem İçi 130 0,08 130
34. Bakır 120 0,08 310
35. Erik Kurusu 64 0,04 487
Yekûn 156.422 100 1.751.868
İtalyan adalarına yapılan ihracatta ürün çeşitliliği 35 kalemdi. En fazla gelir kaleminde
hayvan ve hayvan ürünleri başı çekmektedir. Öküz ve inek ihracatından 33.453 lira, koyun ve
keçi ihracatından 24.691 lira, elde edilmişti. Hayvanlar yanında yumurta, ipek diğer fazlaca
gelir elde edilen ürünlerdi. Elde edilen gelirle (8.346 Lira) düşük görünmekle buğday
ihracatının 100 bin kilo üzerinde bir rakama ulaşması kayda değerdir.
En düşük gelir elde edilen ürün erik kurusu idi. Öküz ve inek ihracatından elde edilen
gelir tüm gelirin % 21,35’ine, koyun ve keçi ihracatından elde edilen gelir % 15,75’ine
tekabül etmekteydi. Bu iki kalem toplam rakamında % 37,10’una eşitti. İtalyan adalarına
yapılan ihracatın toplamı 156.422 TL idi.44
İtalyan adalarına yapılan ihracatın büyüklüğü İtalyan’ın Antalya ve çevresi üzerinde
tarihten gelen siyasi ve ekonomik ilgisiyle bağlantılıydı. İtalyan tüccarların Osmanlı
döneminin sonlarından itibaren bölgedeki varlıkları Cumhuriyet devrinde de sürmekteydi.
Tablo 3: 1927 Yılında Yunan Adalarına Yapılan İhracat
Sıra Mevâdın Cinsi Kıymeti
Miktarı (Kilo) Lira %
44 TM., 39-40.
9
1. Koyun ve Keçi 10.881 43,48 45.467
2. Öküz ve İnek 6.210 24,82 39.105
3. Dakîk 3.725 14,89 23.700
4. Muhtelif eşya 1.545 6,17 7.662
5. Çam Kabuğu 1.161 4,64 59.000
6. Kepek 549 2,19 14.081
7. Demir ve Emsali 383 1,53 1.072
8. Fasulye 229 0,92 2.572
9. Yumurta 125 0,50 500
10. Marangoz Edevatı 100 0,40 300
11. Müskirat 68 0,27 500
12. Salyangoz 25 0,10 1.228
13. Sumak 23 0,09 853
Toplam 25.024 100 196.040
Yunan adalarına yapılan ihracatın en büyük kalemi hayvan satışlarından oluşmaktaydı.
Yunan adalarına yapılan toplam ihracatın % 68,6’sını koyun, keçi, öküz ve inek ihracatı teşkil
etmekteydi. Diğer bir önemli ihracat kalemi ise un idi. Bu üç kalem Yunan adalarına yapılan
toplam ihracatın % 83,5’ini oluşturmaktaydı. Yunan adalarına yapılan ihracatın toplam değeri
ise 25.024 lira idi.
Bir diğer ihraç bölgesi Mısır’dır. Mısır’a yapılan ihracatın neredeyse tamamı kereste
ürünlerinden oluşmaktaydı (% 90’dan fazla). Antalya ve Mısır (İskenderiye) arasındaki
kereste ticareti yeni bir gelişme değildi. XIX. yüzyıl ortalarından itibaren Antalya dağlarından
(Toroslar) kesilen kerestelerin büyük yekûnu Mısır tarafına götürülmekteydi. 1897-1899
yıllarında yelkenli gemilerle yapılan ihracatın % 70’i Mısır’a kereste taşımaktaydı.45
Tablo 4: 1927 Yılında Mısır’a Yapılan İhracat
Sıra Mevâdın Cinsi Kıymeti
Miktarı (Kilo) Lira %
1. Kereste 276.638 90,05 7.635.750
2. Kömür 13.514 4,40 1.041.400
3. Demir, Kile vesair 4.447 1,45 35.737
4. Güherçile 3.386 1,10 39.237
5. Palamut 2.122 0,69 96.939
6. Çam Kabuğu 1.905 0,62 145.500
7. Muhtelif Eşya 1.892 0,62 16.168
8. Mobilya 1.500 0,49 1.600
9. Nohut 764 0,25 7.135
10. Odun 600 0,20 30.000
11. Acı Badem Yağı 239 0,08 256
12. Ceviz 151 0,05 834
13. Tavuk 48 0,02 120
Toplam 307.206 100 90.50.676
45 Korkmaz, 2015: 20.
10
İtalyan adaları, Yunan adaları ve Mısır Antalya’nın en yoğun çalıştığı mahreçlerdi.
Bunlar haricinde Suriye, Romanya, Almanya, Rusya ve Kıbrıs’a da az da olsa ihraç ürünleri
sevk edilmekteydi. Suriye’ye mobilya ve sağlık ürünleri, Romanya’ya ve Almanya’ya susam,
Rusya’ya susam ve limon, İngiliz sömürgesi (müstemleke) durumunda bulunan Kıbrıs’a darı,
kepek, arpa ve muhtelif eşya ihraç edilmekteydi.46
Tablo 5: 1927 Yılında Antalya’dan İhracat Yapılan Diğer Ülkeler
Mevâdın Cinsi Kıymet (Lira) Miktar (Kilo) Mahreç
Mobilya 6.187 15.175 Suriye’ye
Âlât-ı Sıhhiye 80 160 “
Yekûn 6.267 15.335 “
Susam 2.661 9.673 Romanya’ya
Susam 2.118 10.557 Almanya’ya
Susam 32.066 145.990 Rusya’ya
Limon 35 810 “
Yekûn 32.101 146.800 “
Darı 176 2.837 Kıbrıs’a
Muhtelif Eşya 43 222 “
Kepek 8.461 262.768 “
Arpa 1.047 15.860 “
Yekûn 9.727 281.687 “
Genel Yekûn 52.874 464.052
Tablolardan da anlaşılacağı üzere 1927 yılında Antalya’nın ihracat geliri toplamı
541.526 lira değerindeydi. Antalya’nın en önemli ticari mahreçleri Mısır, İtalyan Adaları,
Rusya ve Yunan adaları idi. Bunların içinde en fazla gelir getireni ise Mısır olup yukarıda da
açıklandığı üzere kereste ihracatı burada başat rol oynamaktaydı. Dolayısıyla Antalyalı
tüccarların daha çok kereste ihracatı ile meşgul oldukları söylenebilir. İstatistikî ihraç
kalemlerinden ortaya çıkan bu sonuç diğer bilgilerden de teyit edilebilmektedir. 1926-1927
yılı ATSO sicil kayıtlarına göre 10 şahıs veya şirket kereste ticareti ile meşguldü.47
Alanya’da 1927 yılında valinin de katılımı ile Ticaret Odası Reisi Nazmi ve Kemalzâde
Mehmet Ali Beyler tarafından bir kereste fabrikası açılmıştır. Böyle bir kereste fabrikası
bölgede eskiden beri büyük bir ihtiyaçtı.48
Aynı yıl ATSO Meclisi’nin aldığı önemli kararlardan biri de kereste ticaretine dairdi.
Mıntıka İktisat Müdürlüğü’nden verilen orman tarife cetvelinin 1926 yılında yüksek
gösterilmiş olması nedeniyle bu durumun dış piyasalarda tüccarın zararına sebebiyet verdiği
anlatılmıştır. 1926 yılı ihracat rakamlarının önceki yıllara göre düşük kalması bu durumu teyit
etmişti. Bu sebeple tarifede 500 kuruş gösterilen kutrunun49 450 ve 400 kuruş olan çam
kerestenin 300 kuruşa indirilmesi ve mesafeler arasındaki farkın da buna göre tespiti;
ormanlardan zorlukla elde edilen katran gibi doğal ürünlerin 1 lira, çamdan 90 kuruş tenzili
tüccarların faydasına olacağı düşüncesi ile kabul edilmiştir.50
46 TM, s.42. 47 Güven Dinç ve Nimet Ayşe Bakırcılar, Geçmişten Günümüze Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (Antalya: