Top Banner
HALKIN AVUKATLARI, ADALETE AÇLIĞIN 54. GÜNÜNDE 3. DURUŞMAYA ÇIKTI! FAŞİZM, KENDİ HUKUKUNU DA AYAKLAR ALTINA ALARAK HALKIN AVUKATLARINA 3 YIL 1 AYDAN 18 YIL 9 AYA VARAN HAPİS CEZALARI YAĞDIRDI! CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI YARGILAMAYA YETMEDİ, YETMEYECEK! 16 BARO, TBB ve ULUSLARARASI HUKUK ÖRGÜTLERİ IADL, ELDH, CCBE, UIA, AED, UCPI, YOLDAŞLARI, MESLEKTAŞLARI, MÜVEKKİLLERİ ve HALKIMIZ AVUKATLARINI SİLİVRİ’DE YALNIZ BIRAKMADI! DELİL YOK! KANIT YOK! HUKUK YOK! FAŞİZMİN TERÖR DEMAGOJİSİ, KENDİNİ VURAN SİLAHA DÖNÜŞTÜ! www.yuruyus-info.org [email protected] Haftalık Dergi Sayı: 111 24 Mart 2019 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)
44

CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Aug 09, 2020

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

HALKIN AVUKATLARI, ADALETE AÇLIĞIN54. GÜNÜNDE 3. DURUŞMAYA ÇIKTI!

FAŞİZM, KENDİ HUKUKUNU DA AYAKLAR ALTINAALARAK HALKIN AVUKATLARINA 3 YIL 1 AYDAN

18 YIL 9 AYA VARAN HAPİS CEZALARI YAĞDIRDI!

CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ,DEVRİMCİ AVUKATLIĞI YARGILAMAYA

YETMEDİ, YETMEYECEK!

16 BARO, TBB ve ULUSLARARASI HUKUK ÖRGÜTLERİIADL, ELDH, CCBE, UIA, AED, UCPI,

YOLDAŞLARI, MESLEKTAŞLARI, MÜVEKKİLLERİ ve HALKIMIZAVUKATLARINI SİLİVRİ’DE YALNIZ BIRAKMADI!

DELİL YOK!KANIT YOK!

HUKUK YOK!FAŞİZMİN TERÖR DEMAGOJİSİ, KENDİNİ VURAN SİLAHA DÖNÜŞTÜ!

www.yuruyus-info.org

[email protected]

Haftalık DergiSayı: 111

24 Mart 2019Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Page 2: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

www.yuruyus-info.org [email protected]

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Elif ERSOYAdres: Bozkurt Mah. Baysungur Sok.Muratoğlu Çarşısı 14 D Şişli - İSTANBULOfset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Çakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1

Sultangazi / İSTANBUL

Tel: (0-212) 419 31 96

ISSN: 1305-7944

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

DEV-GENÇ’LİLİK, TARİH VE SINIF BİLİNCİNE SAHİP OLMAKTIR;DEV-GENÇ’LİLİK, ŞEHİTLERİNE BAĞLILIKTIR;

DEV-GENÇ’LİLİK, UNUTMAMAK VE UNUTTURMAMAKTIR;DEV-GENÇ’LİLİK, HESAP SORMAKTIR!

DEV-GENÇ’LİLER, KATLİAMIN 41. YILINDA,KATLİAMIN YAŞANDIĞI BEYAZIT KAMPÜSÜ’NE

PANKART ASTI!

SELAM OLSUN FAŞİZMİN KARŞISINDABİNDALLI YASEMEN OLAN DEV-GENÇ’LİLERE!

Mart’ın 16’sında 7 Can / Düştük gün ortasında 7 Can /Bindallı Yasemen Olup Yeşerdik / Faşizmin Karşısında 7 Can

Mart’ın 16’sında 7 Can / Düştük gün ortasında 7 Can /Bindallı Yasemen Olup Yeşerdik / Faşizmin Karşısında 7 Can

Page 3: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

i ç i n d e k i l e rkarşı direnenlerin, tümOrtadoğu halklarınınNewroz’u kutlu olsun!

16 Direnişler Meclisi: Altın iplik

işçileri de direniş ve işgallehaklarını arıyor!

17 YaşadıklarımızdanÖğrendiklerimiz: Hey TekstilDirenişi’nden-2

19 Halkın avukatları açlık

grevinde! Halkın açlığıbüyüdükçe direniş büyüyor!

21 Grup Yorum’un yeni bestesi:

Liseli Dev-Genç Halayı

22 Liseliyiz Biz: Liseli

Dev-Genç’liler ne ister?

23 Ülkemizde Gençlik:Tarihimizden öğrenelim,geleneklerimize sahip çıkalım!

25 Savaş ve Savaşçı: İktidar

iddiamızı hiçbir koşuldakaybetmeyeceğiz!

26 Gerçek Haber Ajansı yayına

6 Gizlilik adaletin bittiği yerde

başlar-3

8 Hukuk devleti- yasa devleti-

polis devleti tartışmalarınıngölgesinde faşizm-3

10 Parti beynimiz, Cephe

yüreğimiz! Beynimizledüşünüp, yüreğimizlevuruyoruz!- 1. Bölüm

12 Halkın Sanatçıları:

Yeteneksiz kapitalizm

14 Halkın sanatçılarına, halkın

avukatlarına özgürlük

15 Çağımızın Dehak’ı

emperyalizme ve faşizme

4 Adaletsizliğe teslim olmayan,

faşizmin hukukunu reddedenhalkın avukatları onurumuzdur

HALKIN AVUKATLARIONURUMUZDUR!

başladı!

28 Yozlaşmanın Barikatı

Değerlerimiz: Adaletin kılıcıhalkın elinde oldukça hak yerinibulacaktır!

29 Adalet İstiyoruz

31 Sığınaklar-2: Savaşmak için hep bir

yol bulduk. Tarih ve sınıfbilincimize dayanarak devrimyürüyüşümüzü sürdüreceğiz!

34 Avrupa’da Yürüyüş

37 Yitirdiklerimiz

39 Öğretmenimiz

- İŞÇİ HAREKETİ ÖZEL BÖLÜMÜ-

40 Direnişe başlayan Kale Kayış

işçisi ile röportaj

42 Türkan Albayrak’ın kaleminden:

Çürümeyeceğim, direneceğim!

42 Yedi milyon işsiz, düzene karşı

örgütlenecek yedi milyon öfkedemektir!

Bilgilendirme: Ozan Yayıncılık telefon numarası değişti.Yeni Tel: 0212 419 31 96

Page 4: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Halkın avukatlarının 3. duruşması 18 Mart’taSilivri Hapishane Kampüsü’nde görüldü.Halkın avukatları, avukatlığı cunta mahke-

melerinde öğrenmişlerdi. Faşizmin yargısını, düş-manlığını çok iyi biliyorlardı. Katledilen meslektaşla-rından, müvekkillerinden, yaşadıkları işkenceden, tut-saklıklardan biliyorlardı. Bu duruşmada düşmanlıklarıaçıktan, kıran kırana bir çatışması gibi sürdü. Saldırıçok pervasızdı. Pervasız saldırılara yanıtı çok nettiavukatların.

12 Eylül 2017’de, Halkın Hukuk Bürosu’nun basıl-ması, avukatların gözaltına alınması, tutuklanmaları,hapishane koşulları... Kısacası her aşaması, faşizminkendi hukukuna bile aykırı olarak işletildi.

Tutsak avukatlar, aynı dosyadan yargılanmalarınarağmen, Anadolu’nun farklı hapishanelerine dağıtıldılar.Selçuk Kozağaçlı, tutuklandığı andan itibaren ağırtecritte tutuldu. Savunmaya hazırlanma, avukatlarıylagörüşmeleri bile engellenmeye çalışıldı. Tutsaklık sü-recinde, faşizmin keyfi uygulamaları ve hak gasplarınakarşı direndikleri, slogan attıkları için bile haklarındasoruşturmalar açıldı, disiplin cezaları verildi.

İlk mahkemeye; ancak 1 yıl sonra çıkarıldılar. Dahailk duruşmada, yalnızca iftiracı itirafçılardan alınanifadelerin neden “delil” sayılamayacağını hukuki olarakanlatıp, sözde delilleri çürüttüler. Bir yargılamanınnasıl olup, nasıl olmaması gerektiğine dair ders verip,bütün iddiaları çürüttüler. Mahkeme heyeti öyle sıkış-mıştı ki, kaçabilecekleri hiçbir yer kalmamıştı. Sonuçtatutsak avukatların tamamını tahliye etmek zorundakaldılar.

Tahliye Kararı Veren Aynı Heyetten, Yeniden Tutuklama Kararı14 Eylül 2018’de; avukatlar, Ahmet Mandacı, Aycan

Çiçek, Ayşegül Çağatay, Aytaç Ünsal, Barkın Timtik,Behiç Aşçı, Didem Baydar Ünsal, Ebru Timtik, EnginGökoğlu, Naciye Demir, Özgür Yılmaz, Selçuk Kozağaçlı,Süleyman Gökten, Şükriye Erden, Yağmur Ereren,Yaprak Türkmen, Zehra Özdemir tahliye edildi.

Avukatlar, tahliye kararına rağmen, saatlerce ha-pishaneden çıkarılmadılar. Faşizm, yeniden tutuklan-maları için her şeyi yaptı. Saatler içinde aynı heyetinelektronik imzalarıyla, 6 avukat yeniden tutuklandı.Dahası, tahliye kararı veren heyet değiştirildi. Davadamübaşirlik yapan bile sürgüne gönderildi. Ve 37. AğırCeza Mahkemesi Başkanlığı’na, AKP’ye rüştünü is-patlamasıyla tanınan Akın Gürlek getirildi.

AVUKATLAR, 24 OCAK TEHLİKEDEKİ AVUKATLAR GÜNÜ’NDEAÇLIK GREVİNE BAŞLADI!Onlar halkın avukatıydı. Sömürülen, sürekli faşizmin

baskısı ve zoru altında ezilen halkımızı, adaletsizliğeteslim edemezlerdi. Onlar tutsak edilince elleri kollarıbağlanmış olmuyordu. Halkımızın adalete açlığınıbirlikte yaşıyorlardı, şimdi kendileri de tutsaktı. Onlarhiçbir zaman avukatlığı dosyalardan, mahkeme sa-lonlarından ibaret görmemişlerdi. O halde halkınadalete açlığına kendi açlıklarını katacaklardı.

24 Ocak Tehlikedeki Avukatlar Günü’nde açlık grevinebaşlayacaklarını ilan ettiler. Bunun üzerine, 24 OcakTürkiye’deki devrimci avukatlara ithaf edildi. Avrupa’nındeğişik şehirlerinde, İstanbul’da yapılan yürüyüşte, ye-rellerde baroların örgütlediği eylemlerde; atılan slogan-larda, adalet nöbetlerinde Halkın Hukuk Bürosu avu-katlarının fotoğrafları taşınıyor, adları haykırılıyordu.

Faşizmin; devrimci avukatlığı tasfiye etme, tecritedip yalnızlaştırma, terörize ederek imha etme politikasıboşa çıkarılıyordu. Hangi baskıyı uygulasalar, boşaçıkıyor, her politikaları kendilerini vuran silaha dönü-yordu. Faşizmin adaletsizliğine karşı gizlilik hakkınıkullanan Barkın Timtik’in de 26 Şubat’ta tutuklanmasıyla,tutsakların sayısı 7’ye çıktı.

37. Ağır Ceza Mahkemesi, bir an evvel ceza veripdavayı kapatmak için talimat almıştı. Bu nedenle çokaceleleri vardı.

37. ACM Başkanı Akın Gürlek,Üyeleri Ferhat Gülbağça ve FerhatŞahin; Savcısı Alaattin Çolak,Halkın Avukatlarına Düşmandır!Savcı, 21 Şubat’ta esas hakkındaki mütalaasını

vererek tüm avukatların “silahlı terör örgütü üyeliğinden”cezalandırılmalarını istedi.

Mahkeme, sanık avukatlarının kovuşturmanın ge-nişletilmesi taleplerini gözardı ederek mütalaayı kabuletmiş ve sanıkların esas hakkındaki savunmalarınıyapmaya başlamalarına hükmetmişti. Halkın avukatları,yapılanın gerçekte bir yargılama olmadığını, faşizminhukukunun halk için adaletsizlik olduğunu, eriyen be-denleriyle de teşhir etmeye başlamışlardı.

3. duruşmanın 18-21 Mart tarihlerinde yapılacağıilan edilmişti. Halkın avukatları, açlıklarının 54. günündegirdiler duruşma salonuna.

Duruşmalar, 3 gün boyunca bir irade çatışmasına dön-üştü. Yapılan bir yargılama, yaşananlar sadece ‘hukuksuzluk’ile açıklanamazdı. Açıktan haydutluktu yapılan.

Halkın avukatları, reddi hakim talebinde bulundular.Duruşma salonunda avukatlara saldırarak dışarı at-tırdılar. Reddi hakim talebi, bir üst mahkemeye taşındı.İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise bu dilekçeyihenüz karara bağlamadı.

İkinci gün, duruşma salonuna aileler ve avukatlarkapıları yumruklayarak girebildiler ancak. Hiçbir usuleuyulmuyor, yapılan itirazlar dinlenmeden reddediliyordu.

ADALETSİZLİĞE TESLİM OLMAYAN, FAŞİZMİN HUKUKUNU REDDEDENHALKIN AVUKATLARI ONURUMUZDUR!

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

KENDİ YASALARINI DAHİ AYAKLAR ALTINA ALAN FAŞİZMİN,4

Page 5: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Tek istedikleri, zaten ön-cesinden belirlenmişolan kararı bir an evvelaçıklamaktı. Oysa avu-katların söyleyecek söz-leri vardı. Selçuk Koz-ağaçlı’nın, Akın Gürlek’e,

“Sizin örgüt üyesi olduğunuzu düşünüyorum”demesiyle mikrofon kapatıldı. Tutsaklar ve savunmaavukatları dışarı atıldı.

Ve duruşmanın 3. günü, 20 Mart’ta karar açıklandı.3 yıl 1 aydan, 18 yıl 9 aya kadar verilen cezalardanbazıları şöyle:

Barkın Timtik: TCK'nın 314/1 maddesi uyarınca"örgüt kurmak ve yönetmek suçu”ndan 18 yıl 9 ayhapis ve tutukluluğunun devamına,

Özgür Yılmaz: 13 yıl ay hapis ve yakalama kararıçıkarılmasına,

Ebru Timtik: 13 yıl 6 ay hapis ve yakalama kararıçıkarılmasına,

Behiç Aşçı: 12 yıl hapis ve tutukluluğunun devamına,Şükriye Erden: 12 yıl hapis ve yakalama kararı çı-

karılmasına,Selçuk Kozağaçlı: 11 yıl 3 ay hapis ve tutukluluğunun

devamına,Engin Gökoğlu: 10 yıl 6 ay hapis ve tutukluluğunun

devamına,Aytaç Ünsal: 10 yıl 6 ay hapis ve tutukluluğunun

devamına,Süleyman Gökten: 10 yıl 6 ay hapis ve yakalama

kararı çıkarılmasına,Ayçan Çiçek: 9 yıl hapis ve tutukluluğunun deva-

mına,Ezgi Çakır: 8 yıl hapisle cezalandırılmasına hük-

medildi.

KENDİ HUKUKUNU AYAKLAR ALTINA ALANFAŞİZMİN YASALARINA HİÇKİMSE UYMAK ZO-RUNDA DEĞİLDİR!

FAŞİZMİN MAHKEMELERİNİN VERDİĞİ KA-RARLAR HÜKÜMSÜZDÜR!

Bu kararlar, avukatların yüzlerine okunmadı. Çünküonlar, böyle bir yargılamayı ve mahkemeyi reddederekduruşma salonuna çıkmadılar!

Her aşaması bir hukuk garabeti olan duruşmalarboyunca; halkın avukatları zaten yargılanan değil yar-gılayandılar.

Hukuk yok!Delil yok!Kiminden zorla, kiminden vaat ve tehditlerle aldıkları

ifadelerle ceza vermeye yeminliydiler.18 avukata, toplamda 159 yıl hapis cezası verildi!

Böyle bir hukuku da, cezaları da tanımıyoruz!Adil yargılama hakları dahi ellerinden alındı.Bütün suçlamalar, itirafçıların ifadelerine dayandı-

rıldı; ancak tanık olarak yüzleştirilmediler. SEGBİS

denilen uygulamayla ifadeleri alındı. Yani aleyhlerindetanıklık yapanı görmediler.

Tanıklar, aynı zamanda “gizli tanık” yapılmıştı.Karar ise, boş salona okundu. Ne avukatlar ne de

onların savunmanları duruşma salonunda yoktu!Son sözleri bile sorulmamıştı!

Halkın avukatları elbette, her aşamayı teşhire veyargılamaya dönüştürdüler.

Behiç Aşçı; “Soma davasına Erdoğan müdahaleetti. Bizim de bir müdahalemiz olmuşsa bundan gururduyarız. Ama siz Berk Ercan’a Soma davasını nedensordunuz? Patronlarla bir ilişkiniz mi var?” diye sordu.”İhsası rey yaptığınız anda artık duruşmaya devamedemezsiniz. Çünkü kararı açıkladınız, bu kötübir hakimlik pratiğidir.” dedi.

Barkın Timtik; “Hangi kararı vereceği baştanbelli olan bir mahkemeyi reddediyorum” dedi.

Aytaç Ünsal; “Tanıklar müzik kutusu gibi, parayıatıyorsunuz istediğiniz müziği çalıyor” dedi.

Engin Gökoğlu; “İnanmadığınız bir yargılamayıyapıyorsunuz” dedi.

Aycan Çiçek; “Dosyada benim firari olduğumyazıyor, tutukluyum, buradayım... Tabii ki gerek-çelerimizi anlatacağız, tabii ki sizi itham edeceğiz.Siz buna bile tahammül edemiyorsunuz. Sizinyaptığınız açıkça düşmanlık.” diyerek hukuk rezaletinigözler önüne serdi.

Selçuk Kozağaçlı ise 20 dökümanda açıktan sahtecilikyapıldığını ve bunların bir kısmını gözleriyle gördüğünüanlattı. “Devletin erklerinden birine mensup olduğu-nuzu görüyorum. Sadece sizi değil ahlakınızı vetemsil ettiğiniz her şeyi reddediyorum.” dedi.

DEVRİMCİLİK, SÖMÜRÜ DÜZENİNİ HER ŞE-YİYLE REDDETMEKTİR!

DEVRİMCİ AHLAKA SAHİP ÇIKAN, ADALET-SİZLİĞE DİRENEN HALKIN AVUKATLARI ONU-RUMUZDUR!

Halkın avukatlarının duruşmasında; 16 Baro, TBBve uluslararası hukuk örgütlerinden IADL, ELDH,CCBE, UIA, AED, UCPI temsilcileri de bu tarihsel du-ruşmanın tanıklığını yaptılar.

Yoldaşları, meslektaşları, müvekkilleri, halkımız,avukatlarını Silivri’de yalnız bırakmadı! Bütün saldır-ganlığa ve gözdağına rağmen, zorla da olsa girdilerduruşma salonuna. Attılar sloganlarını, adaletsizliğesessiz kalmadılar. Duruşmaya gelemeyen onlarcakişi, bulunduğu yerden, direnişçiler direniş alanlarındanaçlıklarını kattılar avukatlarının adalet açlığına.

Gayrı meşru mahkemelerde, yüzlerce yıllık “ceza”larda yağdırsanız; direnmenin onuru yine halkın avukatları-nındır. Her koşulda, faşizmin adaletsizliğine teslim olmadandevrimci avukatlık yapmaya devam eden, halk için adaletmücadelesi veren avukatlarımız onurumuzdur!

Verilen Mahkeme Kararları Hükümsüzdür!

Sayı: 111 24 Mart 2019

YARGISI DA MAHKEME KARARLARI DA HÜKÜMSÜZDÜR! 5

Page 6: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Yasal nedir, yasadışı nedir?Kim legal, kim illegal?Kim haklı, kim haksız?

Kim suçlu, kim suçsuz?

Bunların yer değiştirdiği bir ülke burası.

Boğazına kadar suça batan, halka karşı işlediğisuçlara her gün bir yenisini ekleyen bir iktidar var.

İşçileri katlediyor, köylüleri katlediyor, Kürt halkını,Alevi halkını katlediyor, devrimcileri, halk çocuklarınıkatlediyor…

Polisin, askerin öldürme özgürlüğü var! “Emriben verdim” diyen başbakanlar var. Elbette bunlarınhiçbiri suç değil bu ülkenin yasalarına göre. Hepsiyasal, hepsi legal!

Hiçbir katliamın gerçek sorumluları yargılanmıyor.Yargılananlar ya aklanıyor, hiç ceza verilmiyor ya daödül gibi göstermelik cezalar veriliyor. Ceza alanlarıkurtarmak için de devletin bütün imkanları seferberediliyor, hukukun bütün imkanları, bütün boşluklarıkullanılıyor. Bazen suç ve suçlu kavramları açık açıkyer değiştiriyor, 19 Aralık katliam davalarında olduğugibi…

Bu ülkede “iş kazası” adı verilen cinayetlerde biryılda katledilen işçilerin sayısı ortalama 1200’dür.İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) yayınladığırapora göre ocak ayında en az 159 ve şubat ayındaen az 125 olmak üzere; Türkiye’de 2019 yılının ilk ikiayında en az 284 işçi iş cinayetlerinde katledildi.AKP iktidarının 17 yıllık döneminde katledilen işçilerinsayısı ise 22 binin üzerindedir. (guvenlicalisma.org)

Bu kadar insanımızı savaşta değil, ‘kaza’ adıverilen cinayetlerle, Soma’da olduğu gibi toplu katli-amlarda yitirdik. Bu katliamlarda değil 22 bin, bir elin

parmaklarını geçmeyecek kadarının sorumluları ancakyargılanmış ve göstermelik cezalarla cezalandırılmış-tır.

Çünkü bu ülkede patronların da katletme öz-gürlüğü var! Bu katliamlarda gerçek sorumlular, pat-ronlara bu özgürlüğü verenler ise hiçbir zaman yargı-lanmamıştır. Bu ülkenin yasalarına göre insan öldürmeksuçtur; ama patronların işçileri katletmesi yasaldır.Tıpkı sömürünün, hırsızlığın suç olması; ama patronlarınişçileri sömürmesinin yasal olması gibi. Çünkü katliam,faşizmin beslendiği, halkın üzerinde baskı kurduğutemel yöntemlerdendir.

Şimdi patronların sömürmesinin, katletmesininsuç olmadığı, yasal olduğu, katledilen işçilerin adaletsizbırakıldığı bir ülkede katledilen işçiler için adaletistemek suçtur, yasadışıdır öyle mi?

Bir Örnek: Davutpaşa Katliamıİstanbul Davutpaşa’da 31 Ocak 2008 tarihinde,

21 kişinin hayatını kaybettiği, 115 kişinin de yaralandığımaytap atölyesi patlamasına ilişkin Yargıtay’ın bozmakararının ardından 4 sanık yönünden yeniden görülendavada karar açıklandı. Mahkeme, 2 sanığa “İhmalsuretiyle görevi kötüye kullanma” suçundan 10’ar ayhapis cezası verdi. Mahkeme, 2 sanığa da ‘Görevikötüye kullanma” suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezasıverilmesine hükmetti. Verilen cezalar ertelendi.(T24 haber sitesi, 17 Ocak 2019)

21 işçinin katillerine, katliamın sorumlularına verilencezalara bakın! Neredeyse katledilen işçilere cezaverecekler. Katliamın sorumluları sadece “ihmal” et-mişler. Sadece görevi kötüye kullanmışlar; amaişçilerin katledilmesinde hiçbir sorumlulukları yok!

HALKIN ADALETSİZ BIRAKILDIĞI,KATLİAMLARIN SORUMLULARININ, PATRONLARIN, KATİL

POLİSLERİN KORUNDUĞU, POLİSİN ÖLDÜRME ÖZGÜRLÜĞÜNÜN,KATLETMENİN YASAL OLDUĞU BİR ÜLKEDE

İLLEGALİTE VE GİZLİLİK HAKTIR!

FAŞİZME KARŞI İLLEGALİTE SUÇ DEĞİLDİR!FAŞİST YASALARA KARŞI YASADIŞI OLMAK SUÇ DEĞİLDİR!

YASALARIN ZORA, ZORBALIĞA, SÖMÜRÜYE, SOYGUNA, AHLAKSIZLIĞAÖRTÜ OLDUĞU YERDE, “YASADIŞI” OLMAK HAKTIR, MEŞRUDUR!

GİZLİLİK ADALETİN BİTTİĞİ YERDE BAŞLAR!SOSYALİZME KADAR,

HALKIN İKTİDARINI KURANA KADAR,GİZLİ YAŞAYACAĞIZ!GİZLİ SAVAŞACAĞIZ!

3. Bölüm

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

KENDİ YASALARINI DAHİ AYAKLAR ALTINA ALAN FAŞİZMİN,66

Page 7: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Başka Bir Örnek: Soma KatliamıSoma’da, 13 Mayıs 2014’te Türkiye tarihinin en

büyük işçi katliamı yaşandı. 301 madenci patronlarınaşırı kar hırsı nedeniyle katledildi.

Dönemin başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı Er-doğan “bu işin fıtratında var” dedi. Yani işçilerin katle-dilmesi suç değil fıtrattı ona göre. Katliamla ilgili davaboyunca da görüldü ki, sadece Erdoğan değildi böyledüşünen. Ülkenin hukuk sistemi topyekün böyle dü-şünüyordu.

Bazı küçük kusurlar vardıysa da özünde her şeyyasaldı. Bu nedenle 301 madencinin katillerine ödülgibi cezalar verildi. 301 madencinin bedeli olarak kat-liamın gerçekleştiği maden ocağının sahibi SomaHolding A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’ayalnızca 15 yıl hapis cezası verildi. Asıl patron,Soma Holding’in sahibi Alp Gürkan ise beraat ettiril-di.

Kısaca Soma’da katledilen 301 işçi adaletsizbırakıldı. Soma’da katledilen işçiler için adalet istedikleriiçin tutsak edilen avukatlara ise katil patrondan dahafazla ceza verildi.

Halkın avukatlarından Barkın Timtik’e 18 yıl 9 ay,Ebru Timtik ve Özgür Yılmaz’a 13 yıl 6 ay, SelçukKozağaçlı’ya 10 yıl 6 ay ve diğer avukatlara 2 yıl 9aydan 10 yıla kadar değişen sürelerde hapis cezasıverildi.

3. Havalimanı İşçilerinin Tutuklanması“Dünyanın en büyük havalimanını yapıyoruz” diye

bir iktidar ve seçim propagandasına dönüştürülenhavalimanı inşaatına, onlarca işçinin canı harç ya-pıldı. Jandarmanın denetiminde zorla çalıştırılan,kötü koşullarda bir köle muamelesi gören işçiler, bukoşullara karşı eyleme geçtiler.

Bu eylem gerekçe gösterilerek, 14 Eylül 2018’degözaltına alınmaya başlanan işçilerden önce 24’ü tu-tuklandı. Daha sonra tutuklananlarla birlikte sayı 32’yeçıktı.

İşçilerin tutuklanma gerekçesi ‘kamu malına zararverme’, ‘polise mukavemet’, ‘toplantı ve gösteri yürü-yüşleri kanununa muhalefet’, ‘iş ve çalışma hürriyetininihlali’ iddiası. Tutuklama kararının gerekçesinde iseişçilerin jandarma baskını sırasında slogan atarakkolluk kuvvetinin müdahalesine engel olmaya ça-lıştıkları, “Grup Direniş” isimli WhatsApp grubuoluşturmaları dayanak gösterildi.” (Sputnik-Türkiye)

Yani tüm bu baskı, katliam ve işkenceler, gözaltılar,tutuklamalar YASALDI!

Pamukova Tren Katliamı DavasıSakarya Pamukova’da 22 Temmuz 2004’te raydan

çıkan trende 37 kişi ölmüş, 97 kişi yaralanmıştı. İlkbakışta sıradan bir “tren kazası”ydı bu. Oysa gerçek

bu değildi. Hamasi nutuklarla Türkiye’yi hızlı trenlebuluşturma şovları yapan AKP’nin, ilk kitlesel kat-liamıydı bu. Çünkü Türkiye’de hızlı tren altyapısıyoktu.

Bu nedenle bilimi, bilimsel gerçekleri yok sayarak“hızlandırılmış tren” uydurmacasıyla, normal tren ray-larında hızlı tren denemesi yaptılar. Bunun sonu-cunda 37 insanımız katledildi. Kazadan sonra Ulaş-tırma Bakanı bunu “takdiri ilahi” olarak açıkladı.Anlaşılan sadece o değildi böyle düşünen.

Yargı da aynı şeyi düşünmüş olacak ki, katliamlailgili davada “hızlandırılmış tren”in birinci makinistiFikret Karabulut’a “dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucuölüme sebebiyet vermek” suçundan 2 yıl 6 ay hapiscezası ile bin 100 TL para cezası, yardımcısıRecep Sönmez’e ise bir yıl üç ay hapis cezası ile733 TL para cezası verildi. Katliamın gerçek so-rumlularıysa işlerini yapmaya devam etti. Çünküyaptıkları her şey YASALDI!

Bunlar sadece küçük bir kısmı adaletsizliklerin.

Ölenler halk, halk çocukları... Öldürenler faşizminsahipleri, vatanı satan işbirlikçi tekeller. İktidar-dakilere katletmek serbest. Polise katletmek ser-best. Patronlara katletmek serbest.

Bunların hepsi yasal; ama bu düzene karşımücadele etmek, adalet istemek yasadışı öylemi?

Faşizmin kendi katillerini koruyup kollamasımeşru, devrimcilerin kendini faşizmin hukuksuz-luğundan koruması, gizlilikle yaşamını, yeraltıstüdyolarında mücadelesini koruması, bedeniyleve üretimiyle sığınaklarla faşizmden korunmasıgayrı meşru öyle mi?

Hayır, bin kere hayır!

Katletmenin yasal olduğu bir ülkede illegalite de,gizlilik de haktır. Yasadışı olan, gayrı meşru olan fa-şizmdir.

Devrimcilik suç değil haktır!

Gizlenmek suç değil haktır!

Katliamların, adaletsizliklerin sorumlusu em-peryalizm ve faşizm ülkemizden defedilmedikçe,bu hakkı kullanmaya devam edeceğiz.

Tekebaşı Halk MeclisiFilm Gösterimi Düzenledi

Hindistan’ın halk kah-ramanlarından olan Bha-gat Singh’in mücadeleyaşamını konu alan “Bha-gat Singh” adlı film gös-terimi yapıldı. Gösteriminardından, film hakkındadeğerlendirmeler yapıldıve 12 kişinin katıldığı program sonlandırıldı.

Sayı: 111 24 Mart 2019

YARGISI DA MAHKEME KARARLARI DA HÜKÜMSÜZDÜR! 77

Page 8: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Dizimizin geçen haftakibölümünde, oligarşinintemsilcilerinin dillerinden

düşürmediği “hukuk devleti” kav-ramını ele almış, hukuk devletisöyleminin neleri maskelediğini ifa-de etmiştik.

Ayrıca hukuk devletinin veyakarşıtı olan yasa devletinin anlaşı-labilmesi için öncelikle burjuva de-mokrasisinin ve faşizmin kavran-ması gerektiğini belirtmiş, ülkemizinsömürge tipi faşizmle yönetildiğiniifade etmiştik. Şimdi ise hukukdevletinin karşıtı olan yasa devletiile farkın anlaşılabilmesi için hukukdevleti ile ilgili bazı kavramlara yervereceğiz.

Kısaca hatırlatmak gerekirse;burjuva hukuk ideolojisine görehukuk devleti, devletin güç veyetkilerinin belli kurallara bağ-lanarak kişilere karşı keyfi kul-lanımını önlemek amacıyla ge-liştirilmiş “koruyucu bir ilke”olarak kabul edilmektedir. Bu ba-kımdan hukuk devletinin en önemliözelliği “devletin kendi kendinihukukla sınırlaması”dır.

Ancak bu hukuk da yine devlettarafından oluşturulduğu ve halkınçıkarlarını değil devletin sahibi olansınıfın çıkarlarını yansıttığı için hu-kuk devleti, bizim açımızdanözünde savunulacak bir kavramdeğildir. Ancak buna rağmen,hukuk devleti ilkesinin uygula-nabilmesi için mücadele de yinebize düşmektedir. Çünkü hukukdevleti ilkesi de içerdiği ve güven-cesi olduğu iddia edilen diğer bur-juva demokratik haklar gibi uzunmücadeleler sonucu kazandığımızhaklardandır.

Dimitrov’un dediği gibi burjuvademokratik haklar, proletaryanın kan

ve can bedeli kazandığı ve yinekan ve can bedeli korumak zorundaolduğu haklardır. Bu nedenle bizburjuva demokrasilerini de kendihukuklarına uymaya zorluyoruz. Yü-rüttüğümüz hukuk ve adalet müca-delesinin bir yanı da budur.

Bu hatırlatmayı yaptıktan sonraşunu söyleyebiliriz; hukuk devletiilkesinin amacını gerçekleştirebil-mesi, işlevini yerine getirebilmesihukukun üstünlüğü, hukuk güven-liği, hukuki belirlilik gibi bazı ilkevre kavramlarla birlikte mümkün-dür. Yani bunlar olmadan hukukdevletinden söz edilemez.

Burjuva hukuk ideolojisinde hu-kukun üstünlüğü hukuk devleti il-kesinin temelini oluşturur. En baştadevleti yönetenler olmak üzeredevletin tüm kurum ve kuruluşları-nın, tüm erklerinin hukuka uygundavranmasını ifade eder. Ayrıcadevletin eylem ve işlemlerinin hu-kuki denetiminin olması, hukukaaykırı, keyfi eylem ve işlemlerinhukuki yaptırıma bağlanması dahukukun üstünlüğünün, dolayısıylahukuk devleti ilkesinin olmazsa ol-mazıdır. Buna göre devletin keyfi-liğine ve baskısına hukukun “dur”dediği yerde hukukun üstünlüğüsöz konusudur.

‘Hukukun üstünlüğü’ ilkesi dev-letin yasama, yürütme ve yargıyetkilerinin sınırlandırılması yanidevletin hukukla sınırlanması de-mek. Bu sağlandığı takdirde keyfiyönetim önlenir, hak ve özgürlüklerhukuk tarafından güvenceye alın-mış olur. Bunun için devletin ya-sama-yürütme-yargı organlarınınbirbirinden bağımsız olması gerekir.Yani kuvvetler ayrılığının söz ko-nusu olması gerekir.

Özellikle de yargının bağımsız-

lığı, ha-kimlerin ta-rafsızlığı ve gü-venceye sahip olması,hukukun üstünlüğünün, dolayısıylahukuk devletinin olmazsa olmazıdır.Örneğin Türkiye’de hukukun üs-tünlüğünden söz etmek mümkündeğildir. Çünkü biçimsel de olsakuvvetler ayrılığı diye bir şey yoktur,yargı bağımsız değildir!

Yasama, yürütme ve yargı or-ganları arasında tam bir birlik du-rumu vardır. Hakim ve savcılaryürütmenin bir parçası, ülkeyiyöneten AKP’nin memuru halinegelmiş, emir-talimatla hareketetmektedir. Ne hukuku/yasalarıuygulamakla görevli hakim vesavcıların ne de bu hukuka/ya-salara uymakla yükümlü olan-ların hiçbir güvenceleri yoktur!

Burada hukuk devletinin par-çalarını oluşturan hukuk güvenliği,hukuki belirlilik gibi kavramlar dadevreye girer. Hukuk devleti; hukukgüvenliği, hukuki belirlilik gibi kav-ramları da kapsar. Hukuk güvenliğive hukuki belirlilik kişilere; hukukkurallarının sürekliliği, istikrarlılığı,hangi durumlarda ne şekilde uy-gulanacağı konusunda, şeklen deolsa güvence ve rir.

Bu şekilde devletin uygulamala-rını, eylemlerini, hukukun/yasalarınuygulanmasını ve sonuçlarını ön-görebilme ve buna ilişkin bir güvenduygusuyla hareket etme imkânısunar. Yani insanlar hangi durumdaneyle karşılaşacaklarını, yapabile-ceklerinin ve yapamayacaklarınınsınırlarını bilerek hareket eder.

Bunun söz konusu olabilmesiiçin de elbette öncelikle devletinbütün kurum ve kuruluşlarıyla hu-kuka bağ lı kalması gerekir. Kamusalya da özel, resmî ya da sivil her-kesin hukuka uygun davranabil-mesi, hukukun bilinmesine ve an-laşılmasına bağlıdır. Devlet organ-

Faşizmde Hukuk Devleti, Hukukun Üstünlüğü GibiKavramların Geçerliliği Yoktur!

HUKUK DEVLETİ-YASA DEVLETİ POLİS DEVLETİTARTIŞMALARININ GÖLGESİNDE

FAŞİZM!

TarihselVe Siyasal OlarakHaklı Olan Biziz!

Faşizmin MeşruluğuOlmadığı İçin Kendini

Sürekli Faşist YasalarlaMeşrulaş�rmaya Çalışır.

Bu YasalaraUymamak Hak�r!

Bölüm 3

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

KENDİ YASALARINI DAHİ AYAKLAR ALTINA ALAN FAŞİZMİN,8

Page 9: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

larının bu gereklilikleri karşılayacakşe kilde yasa yapması ve uygula-ması zorunludur.

Öyleyse yasaların sürekli de-ğiştirildiği, yasama organı olan yaniyasaları yapan mecliste, sözdemillet adına yasa yapan millet-vekillerinin bile içinde ne oldu-ğunu bilmediği “torba yasa” adıverilen yöntemle yasaların ya-pıldığı Türkiye gibi bir ülkedehukuki belirlilikten söz edileme-yeceği açıktır.

Cumhurbaşkanından başlayarakdevleti yöneten tüm kişilerin vedevletin bütün kurumlarının yasalarıçiğnemekte, hukuka aykırı keyfiuygulamaları normal uygulama ha-line getirmekte sakınca görmediğibir ülkede, hukuk güvenliğindensöz edilemez! Devleti yöneten hiçbirkişi ya da devletin hiçbir kurumunudenetleyecek bağımsız bir yargının,tarafsız hakim ve savcıların olma-dığı Türkiye’de, hukukun üstünlü-ğünden, hukuk güvencesinden sözedilemez! Böyle bir ülkede hiç-kimsenin hukuk güvenliği ya dahukuk güvencesi yoktur. Zatenfaşizm koşullarında bu mümkünde değildir.

İşte burjuva hukuk ideolojisinegöre, hukuk devletinden söz edi-lebilmesi için gereken çerçeve bu-dur. Bu çerçeveye uymayan birdevletin, hukuk devleti olması sözkonusu değildir!

Yönetim Biçimi Faşizm Olan Bir Ülkede Halk İçin Demokrasi de Hukuk da Olmaz!Faşizmle yönetilen bir ülkede,

örneğin ülkemizde devletin bu ni-teliklere sahip olması mümkün mü-dür? Elbette hayır!

Dizimizin önceki bölümünde deifade ettiğimiz gibi Türkiye sömürgetipi (sürekli) faşizmle yönetilen,yeni sömürge bir ülkedir ve bur-juva demokratik hakların varlığışeklen bile söz konusu değildir!

Demokrasicilik oyununun birparçası olarak bazı burjuva demo-kratik haklar söz konusudur; ancakbunların da hiçbir güvencesi yoktur.

Faşizmde hakların güvencesidiye bir şey olamaz. Çünkü fa-şizm, özünde keyfi yönetimdir. Fa-şizmin hukuku da yasalardan vebu yasaların uygulanmasındakikeyfiyetten ibaret bir hukuksuzluktur.Bugün ülkemizin içinde bulunduğukoşullar bu durumu daha belirginhale getirmiştir.

Bunu biraz daha açalım. Faşizm-de de, örneğin ülkemizde de yasalarvardır, anayasa vardır, uluslararasısözleşmeler geçerlidir vs. Bu yasa-larda, anayasada veya iç hukuktada geçerli olan sözleşmelerde bazıhaklar ve özgürlükler tanımlanmış,sözde güvenceye alınmıştır.

Ancak uygulamada bunların hiçbirönemi yoktur. Zaten yasalarda veanayasada bu haklar, tanımlan-dıkları maddelerde geçen “ama,fakat, ancak” ile başlayan cüm-lelerle sınırlandırılarak ülkeyi yö-netenlerin keyfine bırakılmıştır.

Yani bir maddede önce haklardan,özgürlüklerden söz edilir; hemen ar-kasından ‘ama, fakat, ancak’ ile baş-layan cümlelerle bu hak ve özgür-lüklerin “milli güvenlik”, “kamugüvenliği”, “kişilerin hak ve öz-gürlüklerinin korunması” gibi ge-rekçelerle sınırlandırılabileceği be-lirtilir. Burada sınırlandırma sadecekişiler için söz konusudur.

Gerçekte devleti yönetenleriçin bir sınırlandırma yoktur. Yanibu yasaları uygulayanlara sınırsızbir yetki verilir. Hak ve özgürlükleridiledikleri gibi sınırlandırabilirler.Her şey devleti yönetenlerin ikidudağı arasındadır. Böylece buhaklar kullanılamaz hale getirilir.

Ülkemizde bunun yüzlerce ör-neğini bir çırpıda sayabiliriz. Örneğintoplantı ve gösteri yürüyüşü haktır,herkes önceden izin almaksızın dü-şüncelerini tek başına ya da topluolarak ifade edebilir. Ama Cumhur-başkanı’ndan İçişleri Bakanı’na,Vali’den Emniyet Müdürü’ne kadarhemen herkes bu hakkı dilediği gibisınırlar, yasaklar koyar.

Düşünce ve ifade özgürlüğü kağıtüzerinde vardır; ama hapishanelerdüşünceleri yüzünden tutsak edilenbinlerce insanla doludur.

Basın özgürlüğü vardır; ama ha-

pishaneler gazetecilerle doludur.

İşkence suçtur, öldürmek suçtur;ama devletin işkencecileri, katillerihala görevlerinin başındadır, hattaüstün hizmet madalyası veya terfiyoluyla ödüllendirildiği de olur.

Yargı sözde bağımsızdır, ana-yasada hakimlerin hiçkimsedenemir ve talimat almadan vicdanikanaatlerine göre karar verecek-leri yazılıdır ama cumhurbaşka-nın emir ve talimatlarının dışındahareket edemez hiçbir hakim vesavcı.

AKP’nin eylem ve işlemlerini de-netleyebilecek, “bu, hukuka aykırıdır”diyebilecek bir hakim ve savcı bulmakimkansızdır! Bunun gibi daha birçokörnek sayabiliriz. Ki yazı dizimizinilerleyen bölümlerinde bu örneklerdenbazılarına yer vereceğiz.

Bütün bunlar ne anlama geli-yor?

Çok açık ki; faşizmle yönetilenTürkiye, bir hukuk devleti olmaktanfersah fersah uzaktır. Daha öncede ifade ettiğimiz gibi devletinniteliği gereği bu mümkün de de-ğildir zaten. Faşizmle yönetilenbir devlet hukuk devleti değilancak yasa devleti olabilir.

Peki, yasa devleti nedir? Hukukdevletiyle benzer ve farklı yanlarınelerdir? Türkiye neden ve nasılbir yasa devletidir? Bu sorulara dadizimizin sonraki bölümünde cevapvermeye çalışacağız.

(Devam edecek)

Ankara DİH YazılamalarlaGündemleri Halka Taşıyor

Ankara DİH,12 Mart 1995 GaziKatliamı’nın yıldö-nümünde MamakCengizhan Mahal-lesi’nde yazılama-lar yaparak katlia-mı yapan devleti teşhir etti. Ve işiiçin direnen Türkan Albayrak için“Türkan Albayrak Yalnız Değildir!”yazılaması yapıldı. Ayrıca, Yenima-halle Sondurak, Şentepe, Kızılay,Natoyolu ve Çankaya 100. Yıl’daHalkın Avukatları için çok sayıda pul-lama, ozalit ve yazılama yaptı.

Sayı: 111 24 Mart 2019

YARGISI DA MAHKEME KARARLARI DA HÜKÜMSÜZDÜR! 99

Page 10: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

30 Mart-17 Nisan Şehitlerimizi Anma ve Umu-dun Kuruluşunu Kutlama Günleri çerçevesindehazırladığımız yazı dizimizi bu hafta başlatı-

yoruz. Köşemizde, Kızıldere destanının nasıl yaratıl-dığını ve nasıl yazılmaya devam edildiğini anlatmayaçalışacağız.

Kızıldere doğum yerimiz…Kızıldere geçmişimiz...Kızıldere bugünümüz...Kızıldere geleceğimiz...Kızıldere evimiz...Kızıldere okulumuz...Kızıldere rotamız...Kızıldere pusulamız....Kızıldere, Kurtuluşa Kadar Savaş şiarımız...Kızıldere, bağımsızlık demokrasi sosyalizm hede-

fimiz...Kızıldere siper yoldaşlığıdır...Kızıldere devrimin prestijidir...Kısacası Kızıldere bizim her şeyimizdir...

6 bölüm olarak hazırladığımız yazı dizimizde; heranı kan ve bedelle örülmüş, direnişler ve destanlarladolu 49 yıllık tarihi bu sayfalara sığdırmak mümkündeğildir. Ancak, özetin özeti şeklinde kısaca bazıkesitleri sıralayacağız.

KIZILDERE; DÜNÜMÜZ BUGÜNÜMÜZ GELECEĞİMİZDİR!30 Mart 1972 yılında Tokat ili Niksar ilçesinin Kı-

zıldere köyündeki kerpiç evde, Türkiye devrimininmanifestosu yazıldı. Bu manifestoyu yazan, Türkiyedevrimin yolunu çizen Mahir Çayan, Hüseyin Cevahir,Ulaş Bardakçı ve onların yarattıkları THKP-C’dir.

Onların yarattıkları direniş geleneğidir. Bu geleneğinharcında tarih bilincimiz var. Sınıf bilincimiz var. Tarihve sınıf bilincimizin yaratıcıları ise şehitlerimiz ve pra-tiğimizdir.

Aşağıda yazılanlar 1972 yılına, Kızıldere destanına

kadar olan tarihi kesitte, Mahir, Hüseyin, Ulaş ve Kı-zıldere şehitlerinin önderliğinde yaratılan tarihindenbaşlıklar:

- 17 Aralık 1965, Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF)Kuruldu

- 10 Ekim 1969, Dev-Genç Kuruldu- 1969-70, Devrim Yolunu Netleştiren Ayrışmalar- 1969 Kışında İlk İllegal Örgütlenmeler Oluşturuldu- Ekim 1970, Dev-Genç Kongresi- Aralık 1970, Küçükesat Toplantısı, THKP-C’nin

Kuruluşu- 1970-1971, Şehir Gerillası Ve İlk Eylemler- 4 Nisan 1971, Tekellere İlk Darbe; Haslar’ın

Rehin Alınması- 17 Mayıs 1971, İsrail’e Darbe; Efraim Elrom’un

Cezalandırılması- 1 Haziran 1971, Maltepe Çarpışıyor; Yiğit İki Adalı- Ağustos 1971, THKP-C Davası- Aralık 1971, Maltepe Özgürlük Eylemi- Sağ Sapmanın İhaneti Ve Sağ Sapmanın Tasfiye

Edilmesi- 19 Şubat 1972, Arnavutköy; Ulaş’ın Elinde Mav-

zer- 12 Mart Faşist Cuntasına Karşı Savaşa Devam

Kararı- 26 Mart 1972, İngiliz Ajanların Kaçırılması- 30 Mart 1972, Kızıldere: “Biz Buraya Dönmeye

Değil Ölmeye Geldik”

KIZILDERE, SAVAŞ ÇAĞRISIDIR!KIZILDERE, İHTİLALİN YOLUDUR!Tarih ve sınıf bilincimiz olmadan bugüne gelemez

ve geleceğe yürüyemezdik. Her anı ideolojik ve fizikiçarpışmalarla geçen bu tarihte; haklılığımız ve meş-ruluğumuz en büyük silahımız oldu.

THKO (Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu) önderi vesavaşçıları Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyinİnan tutsak düştüler. Faşizmin mahkemesi, haklarındaidam kararı vermişti.

Parti Beynimiz,Cephe Yüreğimiz!

Beynimizle Düşünüp, Yüreğimizle Vuruyoruz!49 YILDIR

BAĞIMSIZLIK DEMOKRASİSOSYALİZM YOLUNDA YÜRÜYOR,

30 MART-17 NİSANŞEHİTLERİMİZİ ANIYOR,

KATLEDİLENLERİMİZ İÇİNADALET İSTİYORUZ! 1. Bölüm

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

KENDİ YASALARINI DAHİ AYAKLAR ALTINA ALAN FAŞİZMİN,10

Page 11: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

THKP-C de (Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi)bu idam kararına karşı Türkiye Devriminin Prestijiiçin THKO savaşçılarıyla birlikte 26 Mart tarihindeÜnye’deki NATO radar üssünde görevli üç İngiliz tek-nisyeni kaçırdılar. THKP-C önderi Mahir Çayan veyoldaşları Niksar ilçesi, Kızıldere köyünde devletinkolluk güçleri tarafından kuşatıldılar. Devletin halkdüşmanı tetikçileri “teslim ol” çağrıları yapıyordu.

Türkiye devrimin önderi Mahir Çayan da ideolojisininhaklılığının gücüyle emperyalizmin ve işbirlikçisi oligarşininkatillerine “Biz Buraya Dönmeye Değil ÖlmeyeGeldik” cevabını verip Türkiye devriminin yolu için,halkların kurtuluşunu yakın kılmak için, teslimiyeti red-dederek tereddütsüz direnişi seçip çatıştılar. Şehit düş-tükleri son ana kadar sloganları düşmedi dillerinden.

Bir gelenek yaratmalıydılar. Mahir Çayan; Denizler’inidamının, Türkiye devriminin prestiji olarak görmüşve bu nedenle Parti’nin bütün olanaklarını kullanarakve her türlü bedeli göze alarak karar vermişti eyleme.Her türlü bedel içinde, THKP-C’nin fiziki imhası davardı; bunu göze alarak yola çıkmıştı Mahir.

12 Mart askeri darbesine, sağ sapma ihanetine,Deniz’lerin idam kararına karşı da savaştılar. “Kur-tuluşa Kadar Savaş” şiarını yayarak Türkiye devrimininyolunu netleştirip halklarımızın umudu oldular.

Çatışma başlamadan yoldaşlarına dönüp “Bugünburada büyük kısmımız, hatta hepimiz yok olabiliriz.Ama bir gelenek yaratmalıyız.” demişti. O geleneğinyaratıcıları; Mahir Çayan, Sinan Kazım Özüdoğru,Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz, Ahmet Atasoy, HüdaiArıkan, Ertan Saruhan, Saffet Alp, Ömer Ayna, CihanAlptekin Kızıldere’de THKO’luların idamını engellemekiçin şehit düştüler. Kızıldere bir savaş çağrısı, teslimolmama geleneğiydi artık.

İşte bu nedenle doğum yerimizdir Kızıldere. Mark-sist-Leninist çizgimizde ısrar ediyoruz. Kızıldere,ihtilalin yoludur; çünkü silahlı mücadeleyi temsil eder.

İktidar iddiasını temsil eder.

Parti-Cephe’nin kanla yazılan tarihi “KurtuluşaKadar Savaş”ın tarihidir. Bu tarihin yazıcıları, baştaON’lar olmak üzere şehitlerimizdir.

1994 yılının 30 Mart’ında, DHKP-C’nin kuruluşkongresinde şöyle diyordu Dursun Karataş:

“Bu tarih, esas olarak, kanla yazılmış şehitlerimizintarihidir. Şehitlerimiz bugün fiziki olarak aramızdayoklar belki ama düşünceleriyle, kavgalarıyla, yaşambiçimleriyle, partili savaşma düşleriyle buradalar.Bizimle birlikteler. Onların düşünceleri ve kavgalarıyladaha güçlüyüz. En zor koşullarda dahi düşmana başeğmeyen, ölen ama yenilmeyen nitelikleriyle gözlerihep üzerimizde, bizi her an sınavdan geçiriyorlar.”DHKP Genel Sekreteri Dursun Karataş.

DAYI’nın ve tüm şehitlerimizin gözleri üzerimizde;gösterdikleri yolda yürümeye devam edeceğiz. OnlarKızıldere’de Türkiye Devriminin Yolu’nu çizdiler.

Kızıldere’de fiziki olarak önderlerimiz şehit oldu;ama biz orada esas olarak yeniden doğduk. Kızılderebizim için, genç Cepheliler için bitiş değil yeniden do-ğuştu. Oligarşi “bitirdik” diyordu ama biten THKP-C,Cepheliler değil kendileriydi.

Kızıldere’den bugüne 49 yıllık tarihimizde kaç defa“bitirdik, bir daha bellerini doğrultamazlar, ağırdarbe” dediler. Her seferinde heveslerini kursaklarındabıraktık.

Çünkü sapmalarla mücadeleden faşist işgallerikırmaya, düşmanla çatışmaktan özgür tutsaklığa, öz-gürlük eyleminden cezalandırmalara kadar her şeyiyleideolojimizi şekillendiren Kızıldere’dir. 49 yıldır Mahir’denDayı’ya yolumuzdayız.

Bu yolu, ülkemizin tüm topraklarında, tüm ma-hallelerinde, tüm dağlarında sürdürecek; bağımsız,demokratik, sosyalist Türkiye’yi kuracağız!

Sayı: 111 24 Mart 2019

YARGISI DA MAHKEME KARARLARI DA HÜKÜMSÜZDÜR! 11

Page 12: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

HALKIN SANATÇILARI

Yetenek nedir?

Yetenek, “Bir kimseninbir şeyi anlama veyayapabilme niteliği, ka-

biliyeti”dir. Peki bir insanın birşeyi anlaması ve yapabilmesiiçin gerekli olan nedir?

EMEK ve YOĞUNLAŞMA. Yo-ğunlaşmak nedir?

Yoğunlaşmak, “Bir kimsenintüm dikkatini, duygu ve düşün-celerini bir işe vermesi”dir. Yanio zaman yetenekler geliştirilebilir.Bir işe ne kadar emek harcarsak,ne kadar yoğunlaşırsak o kadargelişir anlamına geliyor bu. Budurum, kapitalist toplumda hattasınıflı toplumların oluşumundanberidir ne kadar mümkün? Müm-kün müdür? Hayır!

Halk çocukları için yetenek-lerini geliştirebilmek bir lükstür.Kapitalist düzende bu olanaksadece, ekonomik olarak güçlükişilere sunulur. Yani bizi ezen-lere. Bizi sömürenlere. Bugünhalkımız açlık ve yoksulluk içindeyaşıyor. Emeğini satarak geçi-mini sağlıyor, sadece emeğinisatarak karnını doyurabiliyor.

Emeğin sömürüldüğü bir dü-zen, YETENEKLER MEZARLI-ĞI’dır. Hiç kimse kendisini ge-liştiremez. Her şeyde para vekar düşünülür. Çünkü sömüren-ler için her saniye önemlidir. İş-çinin her saniyesi kar demektir.Diyelim ki bir insan sabah altıdaişe gidiyor. 12 saat çalıştıktansonra saat akşam 6’da işten çı-kıyor ve 7, 8 gibi eve geliyor.Eve geldikten sonra yemek veTV vs. dedik mi 2 saat geçer.Bir saat de sohbet etse ailesiylesaat oldu gece 12. Şimdi bu in-sanın bir sosyal yaşamı olabilirmi?

Çocuklarıyla bile doğru düz-gün görüşemez, konuşamaz, se-vemez. Kaldı ki yeteneklerini ge-liştirsin! Bu mümkün değil!

Kapitalist toplumda insanınkendini geliştirebilmesi mümkündeğildir. Böyle bir hayat çekilirmi? Bu işkencedir! İnsanlara ha-yatı cehennem eden kapitalizm-dir.

Kapitalizm Yeteneksizdir, NeKendisini Ne De Bir BaşkasınıGeliştiremez!

Sömürebildiğince sömürür.Çünkü düzen buna göre kurul-muştur. Güçlü olana, mal sahibiolana cennet, bize, halk çocuk-larına ise cehennem!

Gericileşmiş bu düzeni yık-mak özgürlük demektir. Özgürlüknerededir? Sosyalizmdedir. Halk-ların tek kurtuluşu sosyalizm-dedir.

Birinci Emperyalist PaylaşımSavaşı’ndan sonra dünyanın 6’da1’i, İkinci Emperyalist PaylaşımSavaşı’ndan sonra ise dünyanın3’te 1’i sosyalist ve sosyalizmdenetkilenerek adil eşitlikçi bir düzenkurmaya çalışmıştır. Şimdi birde oradan örneklere bakalım.

Sosyalist ülkelerde, üretimdedevasa artışlar yaşanmıştır. Çün-kü üreten halk, emeğinin karşı-lığını almıştır ve üretime kendinikatmıştır. Üretim araçlarının, özelmülkiyet olmaktan çıkarılıp top-lumsallaştırılması adaleti sağla-mıştır. Çok basit bir çözüm öyledeğil mi? Kim çalışırsa o yer.Kim üretirse o kazanır. Her türlüekonomik, politik ve toplumsalayrıcalığın ortadan kalkması ilebirlikte herkes yaşamsal haklara,çalışma, üretme, kendini geliş-tirme hakkına sahiptir.

Bu aynı zamanda yeteneklerinde gelişmesini sağlamıştır. Çün-kü sosyalizmde temel olan kardeğil insandır ve en yüce değerinsan emeğidir. Şimdi birkaç ör-nekle devam edelim.

Çağının en ünlü bilginlerindenolan köylü çocuğu Newton biristisnadır. Nice halk çocukları

vardır aynı nitelikte, aynı yete-neklere sahip olan; ama kapitalistdüzende bunu ortaya çıkarıp ge-liştirme zemini olmadığı için hep-si harcanıp gidiyor. Oysa sos-yalizmde kimin çocuğu olursanol, aynı haklara sahipsin. ÖrneğinSovyetler’de yine bir marango-zun oğlu olan Yuri Gagarin, ayaçıkabilmiştir.

İnsan ürettiğinin karşılığınıaldı mı, üretiminin halka ve do-ğaya olan faydasını gördü mümutlu olur. Bu mutluluk da birmotivasyon olur. Bu motivasyoninsanı yaratıcı ve üretken kılar.Bu yaratıcılıkla yetenekler ortayaçıkar ve boy gösterir. Bu yüzdenbiz; kapitalist düzeni ve onunyasalarını kabul etmiyoruz.

Biz kapitalist düzeni yıkıp ye-rine halk çocuklarının yetenek-lerini geliştirebildiği bir düzeni,DEMOKRATİK HALK İKTİDARI’nıistiyoruz. Biz sosyalizmi istiyo-ruz. Yeni insanı, daha ileri birtoplumu kurmak için mücadeleediyoruz. Attığımız tohumların,vereceği yeteneklerin bilincin-deyiz. Biz doğru ve adaletli olanıyapıyoruz. Biz insanı temel alı-yoruz. Devrimin bir önemli yanıda burada yatıyor. Sadece açlığason vermekle kalmayıp, hayatı-mızı güzelleştirmenin tek yolu.

Sanat için “gerçeğin estetizeedilmiş hali” deriz. Faşizmin ol-duğu yerde hayatın gerçeği; kav-ga bayrağını yükseltmenin zo-runluluğudur. Sanatçı bu koşul-larda gerçek bir sanatçı olarakkendini var etmek istiyorsa, kav-ganın sanatını yapacaktır. “Bizde sanatımızla hayatı güzelleş-tireceğiz”

Halkımız kendisine yaşatılan-ları unutmamalı, sorunlarınınkaynağı olan emperyalizme kinduymalı, hesap sorma bilinciyledonanmalıdır.

Sanatçı da halkın mücadele-sinin içinde bizzat yer almalıdır.

YETENEKSİZ KAPİTALİZM

12

Page 13: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Yılmaz Güney, Nazım Hikmet vedaha nice onurlu aydın ve sa-natçımız gibi. Tüm bunlar, yanihayatın gerçekleri, sanatın enestetik ve en militan öğeleridir.Sanatımız bunları içerdiği vehalkı mücadele etmeye, savaş-maya sevk ettiği sürece militanbir tarz yakalayabilir.

İnsanı diğer canlılardan ayıranen önemli özelliklerden biridiraklı. Ve akılla birlikte, bilginin,güzelliğin, yani estetik duygu-sunun gelişmesi… İşte bu düzenmilyonlarca insanı sanattan mah-rum bırakarak bu güzellikleriyaşamasını engelliyor. Yaşamıcehenneme çeviriyor. Biz ise

sanatımızla umut taşıyoruz!Doğamıza sahip çıkmanın,

insana değer vermenin, emeğiyüceltmenin tek yoludur dev-rimcilik.

TEK YOL DEVRİM TEK KUR-TULUŞ SOSYALİZM!

KIZIL MASKELİLER

Üniversiteler Bizimdir, Çalışmalarımızı Sürdürecek,Mücadelemizi Büyüteceğiz!

Dev-Genç’lilerin bulundukları bölgelerden yaptıklarıçalışmalardan derlediklerimiz şu şekildedir;

İstanbul Üniversitesi:Dev-Genç’li-

ler 16 Mart Kat-liamı’nın yıldö-nümünde Be-yazıt Kampü-sü’nde, üzerin-de; “16 MartBeyazıt Katlia-mı’nın Hesabı-nı Soracağız!Dev-Genç” sloganının yazılı olduğu pankart astı. Ayrıca,katliamı ve hesap sorulacağını vurgulayan 100 adetbildiri dağıtıldı ve 200 adet kuşlama yapıldı.

Boğaziçi Üniversitesi:Dev-Genç’liler 15 Mart’ta, “Şeker Portakalı” isimli filmin

gösterimini yaptı. Çocukken kitaptan okuyup yaşamınakonuk olduğu Zeze, kimi katılımcıları güldürürken kiminiağlattı.

Ayrıca Dev-Genç’liler 15 Mart’ta, 16 Mart Katliamı’nınyıldönümü nedeniyle 100 bildiri ve üzerinde; “KatliamlarDevrim Yürüyüşümüzü Durduramayacak! 16 Mart BeyazıtKatliamı’nın Hesabını Soracağız!” sloganlarının yazılıolduğu kuşlamalardan 450 adet yaptı.

Marmara Üniversitesi:Dev-Genç’liler 15 Mart’ta yaptıkları kitle çalışmasında,

Beyazıt Katliamı’nın 41. yıl dönümünde, üzerinde; “Kat-liamlar Devrim Yürüyüşümüzü Durduramayacak” 16Mart Beyazıt Katliamı’nın Hesabını Soracağız!” slogan-larının yazılı olduğu kuşlamalardan 450 adet yaptı.Ayrıca, 18-21 Mart’ta mahkemeleri görülen Halkın Avu-katlarının mahkemelerine çağrı amacıyla Avcılar çev-resinde 100 adet bildiri dağıttı ve 40 adet afiş astı.

Kocaeli Üniversitesi:Dev-Genç’liler 12 Mart’ta, 18-21 Mart tarihlerinde

mahkemeleri görülen Halkın Avukatlarının mahkemelerineçağrı amacıyla, Hukuk Fakültesi’nde 150 adet bildiridağıtımı yaptı.

Halk Meclisleri GeleceğimizinUmududur, GücümüzdürTekebaşı Halk Meclisi23. Halk Toplantısını Yaptı

Toplantı öncesin-de mahallenin çeşitliyerlerine toplantıyadavetiye için 150adet bildiri dağıtıldı.

Toplantıda, ma-hallenin sorunları vesportif-kültürel sanatetkinlikleri olmaküzere toplam 5 madde tartışıldı.

Halk Meclisi Su Sorununa KarşıEylem Yaptı

Basın açıklamasıöncesi mahallede200 adet açıklamayaçağrı bildirisi dağıtıldıve açıklamanın ya-pılacağı bölgeye çağ-rı amaçlı 6 adet afişasıldı. Mahalle hal-kından 75 kişi eylemekatıldı.

Tekebaşı Halk Meclisi Futbol MaçıDüzenledi

Tekebaşı HalkMeclisi 17 Mart’ta,Olimpik Halı Saha-sı’nda ücretsiz maçdüzenledi. Sporunsağlık ve kaynaşma-nın bir aracı olduğu,mahalle halkınınkötü alışkanlıklardan uzak durmaya karşı sporuniyi bir alternatif olduğu konuşuldu. Maçın ardından,her hafta pazar günü saat 14’.00’da TekebaşıOlimpik Halı Sahası’nda ücretsiz futbol maçıyapılacağı ve tüm halkımızın davetli olduğu be-lirtildi.

13

Page 14: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Faşizm, halkın avukatlarına “ceza” yağdırmış, ne gam!Onlar yine bildiğini okuyacaklar. Yine dikilecekler zulmün, adaletsizliğinkarşısına. Yine halkın yanında saf tutacaklar. Faşizmin cezaları vız gelironlara. Çünkü onlar halkın avukatı. Çünkü onlar halkın avukatı olmanın

bedelini ödüyorlar.Faşizm de şunu bir kez daha anlayacak:

HALKIN AVUKATLARI TESLİM ALINAMAZ!

Faşizm bu, doğasında varsaldırmak.

Bizim doğamız da direnmek...Bazen bir konser salonu, bazen

bir meydan, bazen bir tünel,bazen sığınak, bazen gizli bir

stüdyo bu direnişin kalesi olur...Ama zulüm bitmeden direnişbitmez. Biz direndikçe faşizm

bizi teslim alamaz. ÇünküGRUP YORUM HALKTIR

SUSTURULAMAZ!

“yine görüşeceğiz dostlarım / yine görüşeceğizberaber güneşe gülecek / beraber dövüşeceğiz” N. Hikmet

HALKIN SANATÇILARINA ÖZGÜRLÜK

TUTSAK HALKIN AVUKATLARI: Aycan Çiçek, Aytaç Ünsal, Barkın Timtik, Behiç Aşçı, Engin Gökoğlu, Naim Feyzullah Eminoğlu, Selçuk Kozağaçlı

HALKIN AVUKATLARINA ÖZGÜRLÜK

14

TUTSAK GRUP YORUM ÜYELERİ VE İDİL KÜLTÜR MERKEZİ ÇALIŞANLARI:Bahar Kurt, Helin Bölek, İsmail Cengiz Mumcu, İbrahim Gökçek, Emel Yeşilırmak, Meral Hır,

Duygu Yasinoğlu, Özgür Zafer Gültekin

Page 15: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

“Hiçbir Zulüm Bin Yıl Sürmez,Hiçbir Zalim Binlerce Yıl Sömüremez.Ona da Dur Diyen Çıkacaktır!” De-mirci KAWA

2.600 yıl önce böyle seslenmiştiYeni Gün’ü, zaferi, halkın kurtuluşunusimgeleyen ateşini yakan, zaliminsarayını deviren Demirci Kawa. Asırlarsonra bir Cepheli Ölüm Orucu sa-vaşçısı, şu sözlerle isyan ve hesapsorma geleneği sürdürdü:

“Tarih bir kez daha son sözü di-renenlerin söylediğine tanıklık edecek.Bu güç bizim. Bu güç şehitlerimizin.Onlardan öğrendik umudun adınıkanla nakış nakış duvarlara işlemeyi.Onlardan öğrendik ölümü düşmanınelinde bir silah olmaktan çıkarmayı,ölürken zalimin yüzüne meydan oku-mayı. Söz hükmünü yitirdi artık!”(Cengiz Soydaş’ın Ölüm Orucu BantTakma Töreni Konuşmasından)

Demirci Kawa, Binlerce Yıldır Halkların Dilinden Düşmeyen Efsane;Bu Efsanenin Devamcısı Cengizlerdir!Bin yıllar öncesinde, Asur İmpa-

ratorluğu’nun zalim kralı Dehak, yük-sek bir kayalığın zirvesinde halkatepeden bakan sarayında yaşar. De-hak amansız bir hastalığa yakalanır,beynindeki zehir ura dönüşür ve ölü-mün pençesine düşer. Dönemin dok-torları acıların dinmesi ve iyileşmesiiçin genç ve çocukların beyinlerininsürülmesini önerir. Ama halk bunakarşı çıkar ve bile bile çocuklarınıncanına kıymak istemeyen halk iş-kencelerden geçirilir.

Sonrasında yaratıcılığını kullananhalk, zalim krala her gün oğlak veyakuzu beyinlerini temizleyip götürmeyebaşlar. Lakin günün birinde bu durumanlaşılır ve Dehak askerlerine ken-dilerinin gençleri katledip beyinlerinigetirmesini söyler. Ve yıllarca bukatliam devam eder. Demirci Kawaise bu zalim krala 6 oğlunu kurban

etmiştir. Ve son oğlunu kurban etmekistemez, ‘Dur’ demek için de planyapar.

20 Mart’ı 21’ine bağlayan gece,zalim Dehak’a karşı direniş başlatır.Direniş sonucunda zalim Dehak dev-rilir ve bunu kutlamak için halklardağlarda ateş yakarak kurtuluşu kut-lamaya başlar. Ateşlerin görüldüğüher yerde halk, sevinçle dağlarakoşar ve ateşin etrafında oynamayabaşlar. (Halkız Biz-Cilt 1-Kahraman-larımız, syf. 66’dan kısaltılmıştır)

O gün bugündür Newroz; Mezo-potamya-Ortadoğu halkları için yenibir gün ve zalimden kurtuluş günüdür.Asırlar geçmesine rağmen 21 Mart’tahalklar aynı coşkuyla yeni günlerinikutlar, umudu ve zaferi müjdeleyenateşi yakar ve tekrar tekrar zalimler-den hesap soracaklarını haykırırlar.

Bundandır ki her sene faşizm ta-rafından yasaklanmaya çalışılmakta,Newroz’un içi ve anlamı boşaltılmayaçalışılmakta. Hiç çarpıtmadan ve özolarak bilmeliyiz ki Newroz; zulmeuğrayan halkın zalimden hesap sor-duğu, sarayları küle çevirdiği gündürNewroz. Zalim kral Dehak’a karşı,Demirci Kawa’nın yaktığı direniş ate-şiyle halklar kurtuluşu kazanmıştır.

Çağımızın Dehaklarına karşı ise,yine çağımızın Demirci Kawa’sı,ölüm orucu şehidi Cengiz Soydaş,emperyalizmin “ya düşünce deği-şikliği, ya ölüm” dayatmasına karşıdirenişiyle, şehitliğiyle hesap sor-muştur. Faşizmin bütün çabalarının,tecrit işkencesinin ve sansürününboşa olduğunu göstermiştir.

Emperyalizmin işbirlikçisi Türkiyefaşizmi tarafından 19-22 Aralık2000’de hapishanelerde ‘Hayata Dö-nüş” adıyla katliam operasyonu ya-pıldı. Dayatmaya, yalanlara, işken-celere ve birçok saldırıya rağmendevrimci hareketi ve savaşçılarınıteslim alamadılar. Katlettiklerindekurtulacaklarını sanıyorlardı, televiz-yonlarda, radyo ve gazetelerde “ölümorucu bitti”, “örgütün elinden kurtardık”gibi naralar atılırken, F Tipi Tecrit

hücrelerinde ilk ateş yandı. Tarih 21 Mart 2001, Ölüm Orucu

savaşçısı, çağımızın Demirci Kawa’sıCepheli Cengiz Soydaş; zalimlerinhücresinde bir meşale oldu. F tipihücrelerin ilk ölüm orucu şehidi oldu.“Zafer böyle kazanılır” diyordu şe-hitliğiyle.

“Türkiye devrim tarihinde 2000yılı Parti-Cepheli Özgür Tutsaklarınkahramanlıklarıyla anılacak. Bun-dan en ufak bir şüphem yok.”(Cengiz Soydaş’ın Ölüm Orucu di-reniş sürecinin başında, süreci de-ğerlendirme yazısı)

Tarihe bu notu düşmüştü Cengiz,içerinin de dışarının da çığlığı olmuştu.Demirci Kawalar’ın kurtuluşa inan-cının, ‘yeni bir gün’ü simgeleyenateşlerinin söndürülemeyeceğininilanı olmuştu. Bugün o kurtuluş ateşi,zaferin müjdecisi Cengiz’in yoldaş-larının ellerinde.

Beynimizi yemek isteyenlere karşı,Ayten Öztürk, “kafasının içindekileriçıkarmayarak”, 868 yaraya rağmendireniş ateşini harlamıştır. Düşün-celerimizi asla teslim etmeyeceğimizi,her koşulda ve her yerde (işkence-hanelerde de, F tiplerinde de, “sığı-nak”larda da) dünya halklarının kur-tuluş umudunu büyütmeye devamedeceğimizi haykırmıştır.

İşte bu inanç ve kararlılıkla diyoruzki; tarihsel ve siyasal haklılık silahıbizim elimizde ve mutlaka BİZ KA-ZANACAĞIZ!

“Ey Halk!...Bu şanlı destanve ödenen bedellersenin içinEy bu ülkenin aydınlarıonurlu, namuslu insanları;bu bedeller senin için!Aç gözlerini zulme baş eğmeden

bak;ölülerimizden oluşan bu dağsenin için”(Ölüm Orucu şehidi Hüseyin Çu-

kurluöz’ün, Cengiz Soydaş için yaz-dığı şiirinden)

Newroz, Umuttur!Newroz, Halkın Zulümden Kurtuluşudur!Newroz “Yeni Bir Gün”dür!

DEMİRCİ KAWA’DAN CENGİZ SOYDAŞ’ADİRENİŞLER BÜYÜYÜP YAYILDIKÇA “YENİ BİR GÜN” YAKLAŞIYOR!

ÇAĞIMIZIN DEHAK’I EMPERYALİZME ve FAŞİZME KARŞI DİRENENLERİN,TÜM ORTADOĞU HALKLARININ NEWROZ’U KUTLU OLSUN!

Sayı: 111 24 Mart 2019

YARGISI DA MAHKEME KARARLARI DA HÜKÜMSÜZDÜR! 115

Page 16: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Kriz dönemindeyiz, biryandan zenginler dahada zenginleşirken, işçiler

de daha da yoksullaşıyor. Milyon-larca işçi, ağır ve zor şartlar altındaköle gibi çalışıyor. Birçok sektördeişçiler aylarca çalıştıkları halde,maaşlarını da alamıyor.

Bunlardan bir tanesi ÇerkezköyOrganize Sanayi Bölgesi’nde yeralan Altın İplik Fabrikası’nda çalışanişçilerdir. Son bir yıldır maaşlarınıdüzenli olarak alamıyor, parçalı veeksik ödemelerle geçinmeye çalı-şıyordu.

İşçiler, Mayıs ayında maaşlarıeksik ödendiği için fabrika içindeyürüyüş yapmışlardı. O zaman dayönetim, çalışanlara maaşlarınındüzenli ödendiğini, işçilere parabulunamadığını söylemişlerdi. Yü-rüyüşten sonra patron ödeme yap-maya karar vermişti.

Aradan geçen zamanda eksiködemeler devam etti. Patron, eko-nomik kriz bahanesiyle maaşların%25’ini ödemeyi teklif etti. İşçilerbuna razı olmayıp fabrikayı terketmeme kararı aldı. İşçiler 12 Martgünü dönüşümlü olarak iş bıraktı.Emeklerinin hakkını alabilmek için,fabrikadan ayrılmama kararı aldı.

Eylemin ertesi günü patron, is-teyenlerin tazminatlarını alıp iştenayrılabileceğini duyurdu. “Buncazamanın alın terini hiçe sayıp gidin”demek istedi. İşçiler, kabul etme-yerek tüm maaşlarının eksiksiz ya-tırılmasını istedi. Şu an fabrikaiçinde üretim, dönüşümlü olarakdevam ederken, bir çözüm bulun-maması halinde işçiler üretimi dur-duracaklar.

Fabrikada TEKSİF sendikasıçoğunluğu sağlayıp Bakanlığa baş-

vurduktan sonra patron yetki itira-zında bulundu. Hala sendika yetkiyialamadı. İşçiler yetki itirazının geriçekilmesini istiyor.

Patron, işçilerle görüşmeyi bilekabul etmiyor. Aylarca hakkını ver-mediği işçiyle ne konuşacak patron?Ancak çeyrek maaş teklif ediyor.“İşçinin alın teri kurumadan hakkınıverin.” diyen din de, sözleşmeleremaaş günü koyan hukuk da kolaycayok sayılıyor.

İşçiler Haklarını Ancak Mücadele EderekAlabilirTanzim kuyruklarında bekleyen

halkın çektiği geçim derdini, işçileriçeyrek maaşla oyalayan patron damakam arabasıyla gezen sendi-kacılar da bilemez.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi,işçiler 2018 yılının Ağustos’undamaaşlarının ödenmemesi nedeniyleyürüyüş yapmıştı. TEKSİF’te ör-gütlenen işçiler o zaman “Bir yan-dan patrona karşı mücadele eder-ken, bir yandan atıl olan sendikalanlayışa karşı da mücadele edi-yoruz” diyorlardı. Çünkü sendikalhaklarını kazanmak için yaptıklarıeylemleri sendika yöneticilerinin en-gellediklerini açıklamışlardı.

İŞÇİLER,SENDİKALARA DEĞİLKENDİ GÜÇLERİNE GÜVENİYORLAR!Kazova İşçleri 4 aylık maaşlarını,

ihbar ve kıdem tazminatlarını fabrikaişgaliyle kazanmışlardı. Onlarındeneyiminde işçinin kararlı müca-delesinin zaferi vardır. Altın İplikİşçileri de tıpkı Kazova işçileri gibifabrika işgali vb. eylemlerle sonuçalabilir.

Önemli olan direnişi direniş-lerle beslemektir. Direnenlerdenöğrenmek ve öğretmektir.

Türkiye’de sendika önderliğindedireniş kazanılamayacağı açıktır.Flormar işçilerinde bu durum ayanbeyan ortaya çıkmıştır. Sendika

olmadan da tüm haklarımızı kaza-

nabilir, direnişlerimizi büyütebiliriz.

Direnen Altın İplik işçilerine

çağrımızdır: “Direnişler Mecli-

si’nde Birleşelim, Savaşalım, Ka-

zanalım!”

DİRENİŞLER ARTIYOR! ALTIN İPLİK İŞÇİLERİ DEDİRENİŞ VE İŞGALLE HAKLARINI ARIYOR!

Tahterevalli - Bertolt Brecht

İyice görüyorum artık düzeni.Orada, bir avuç insan oturuyor

yukarıda,Aşağıda da birçok kişi.Ve bağırıyor yukarıdakiler

aşağıya:“Çıkın buraya gelin ki,Hepimiz olalım yukarıda.”Ama iyice gözlediğinde

görüyorsun,Neyin saklı olduğunuYukarıdakilerle, aşağıdakiler

arasında.Bir yol gibi gözüküyor ilk bakışta.Yol değil ama.Bir tahta bu.Ve şimdi görüyorsun açıkça;Bu bir tahterevalli tahtası.Bütün düzen bir tahterevalli

aslında.İki ucu birbirine bağımlı.Yukardakiler durabiliyorlar

orada,Sırf ötekiler durduğundan

aşağıdaVe ancak;Aşağıdakiler, aşağıda oturduğu

süreceKalabilirler orada.Yukarıda olamazlar çünküÖtekiler yerlerini bırakıp çıksalar

yukarı.Bu yüzden isterler ki;Aşağıdakiler sonsuza dekHep orada kalsınlar.Çıkmasınlar yukarı.Bir de, aşağıda daha çok insan

olmalı yukarıdakilerden.Yoksa durmaz tahterevalli.Tahterevalli.Evet, bütün düzen bir

tahterevalli.

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

KENDİ YASALARINI DAHİ AYAKLAR ALTINA ALAN FAŞİZMİN,16

Page 17: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Hey Tekstildirenişin-de, işçileri

yakından tanımayabaşladıkça, en yok-sulları tanımayabaşladığımı fark et-

tim. Merdiven altı atölyelerdeveya fabrikalarda çalışan tekstil işçileri, ‘va-

sıfsız’dı, çoğunun okula gitme imkanı olmamıştı vehemen hepsi örgütsüzdü. Bu nedenle patronlar tara-fından yoğun bir sömürüyle karşı karşıyaydılar.

Her sabah erken saatte fabrikanın önüne gidiyor-dum. Akşam belli bir saate kadar onlarla oturupsohbet ediyordum. Kışın soğuğu yerini bahar havasınabırakmaya başlamıştı. İşçiler artık Hey Tekstil patro-nunun iş yaptığı şirketin önünde değil, fabrikanınönünde direnişe başlamıştı. Henüz çadır kurmamışlardı.Ama kendi içlerinde çadır kurma düşüncesini tartışmayabaşlamışlardı.

Biz işçilerle sohbet ediyor, sorunlarını dinliyorduk.Hedefimiz bize güven duymalarını sağlamaktı. Direnişiçinde yaşadıkları, sendikaların tavrı nedeniyle herkesekarşı güvensiz-kuşkucu yaklaşıyorlardı. Tekstil-İşbaşta olmak üzere direnişe hiçbir sendika sahip çık-mamıştı. Direnişe destek olmamalarını “Siz üyemizdeğilsiniz” sözleriyle açıklıyorlardı. Direniş işçilereöğretiyordu. Soru sormaya başlıyor ve kendi sınıf çı-karlarını görüyorlardı.

EMEP’i ve EMEP’in pratiğini sorgulamaya başladılar.İlk adımları, geniş kitle toplantısı talep etmek oldu.Fabrikaya yakın bir kahveyi kapattılar, tüm işçileri ça-ğırdılar. Toplantıya katılan işçi sayısını gördüğümdehem sevindim, hem de üzüldüm. Sevindim, sayıoldukça yüksekti. Bu kadar kitlesellikle direnişin bukadar geri bir noktasına olmasına öfkelendim, üzüldüm.

İşçiler direnişi yönlendiren herkesin toplantıya gel-mesini istemişlerdi. EMEP’lilerin hepsi toplantıdaydı.Sendika yönetiminde olanlar da dahil. EMEP’lilerbizim toplantıya katılmamızdan rahatsız oldular vetoplantıdan çıkmamızı istediler. Biz işçilere baktık,“İşçi arkadaşlar çıkmamızı isterlerse tabi ki çıkarız.Biz onlara destek için buradayız.” dedik. İşçilerEMEP’lilere büyük tepki gösterdiler. “DİH’li arkadaşlarkalacaklar, onları hiç kimse toplantıdan çıkaramaz”dediler.

Yaşlı bir işçi “Neden onların çıkmasını istiyorsunuz?Onlar her sabah geliyorlar, akşama kadar bizimle be-raberler. Siz ne yapıyorsunuz? Arada bir gelip, çayiçip gidiyorsunuz. Yanımızda değilsiniz” dedi. Bunusöyleyen işçi, kendisinin MHP’li olduğunu söyleyenbirisiydi. Bizim devrimci olduğumuzu biliyordu.

İşçiler toplantıda EMEP’i, uzlaşmacı tavrını eleş-tirdiler. EMEP’ten hesap soruyordu işçiler. Her konudahesap soruyorlardı: Direniş kırıcılığından, direnişe

yapılan bağışlar konusunda halka açık davran-mamalarına kadar... EMEP toplantıyı karar almadanbitirdi. İşçiler öfkeliydiler. İşçiler direnişin bir üstaşamaya sıçramasını istiyordu, sonuç almak isti-yordu. Ama EMEP’in öyle bir niyeti yoktu.

EMEP, kısa süre sonra direnişin gelinen noktadatıkandığını açıklayarak direnişi bitirme kararı aldı. Veişçi kitlesi ikiye bölündü. Bir kısmı, haklarından vaz-geçerek direnişi bıraktı. İşçilerin vazgeçtiği haklarıemekleri, alın terleriydi. En az 5-6 aylık maaşları vekıdem tazminatlarıydı söz konusu olan. Büyük bölümüise direnişe devam etti. Direnişe devam edenler ücretve kıdem tazminatı en fazla olanlardı. Kısaca direnenlerkendi ekmek parası için, kendi geleceği için dire-niyordu.

Fabrikanın önüne çadır kurduk. Artık 24 saatdireniş alanındaydık. İşçilerden birkaç kişi dönüşümlüolarak çadırda kalıyordu. Direnenlerin büyük çoğunluğukadın işçilerdi. Kadınlar gece kalamıyordu; ama gündüzsürekli çadırdaydılar.

Sendikalar yine ortada yoktu. Çadırın kurulması,işçilerin ihtiyaçları vb. Tüm bu ihtiyaçları çevre halkınındesteğiyle karşılıyorduk. İkitelli, İstanbul’un en yoksulmahallerindendi. Tüm yoksulluğuna rağmen halkdirenişi sahipleniyordu. Çadırın tüm ihtiyaçlarını halkgetirdi. Çaydanlık, tüp, çay, battaniye vb. İşçilerin enbüyük desteği çevre halkıydı.

Direnişin olduğu fabrika İkitelli Mahallesi’nde geri-cilerin bulunduğu bir bölgeydi. Bu nedenle biz direnişbaşladığında, çadıra saldırı vb. olabilir diye hazırlıklıbekliyorduk. Ancak tam tersi oldu. “Gerici” diyebilinen çevre, direnişi destekledi. Örneğin bakkal,market vb. alışverişe gittiğimizde esnafın bir kısmıbizden para almıyordu. “Siz Hey Tekstil’den geliyor-sunuz” diyerek işçilerin haklı olduğunu söylüyorlardı.

Direnişin ilerleyen günlerinde bizim kurumlarımızdanbiri desteğe geldi. İkitelli son duraktan fabrikaya kadaryürüyüş yaparak geliyorlardı. Biz onları karşıladık,sloganlarla fabrikaya yürüyüşe geçtik. Mahalleden,sokak aralarından geçiyorduk. Bölge bizim örgütlülü-ğümüzün olmadığı bir yerdi. Ben ne tepki gösterilecekdiye çevreyi kontrol ediyordum, alkış seslerini duydum.Apartmanların camlarından, kapı önlerinden geliyordusesler. Ev kadınları kapılardan, camlardan bizi al-kışlıyordu. Desteğe gelen arkadaşların yazdığı pan-karta baktım. Pankartta “İşi, Ekmeği ve Onuru İçinDirenen Hey Tekstil İşçileri Yalnız Değildir!” yazı-yordu.

Halk emeği ve onuru için direnenleri yalnız bırak-mıyor, sahipleniyordu. Hey Tekstil direnişinde, direnişinokul olduğunu kendim yaşayarak görüyordum. Enyoksullardan öğreniyordum. Yoksulların direnişinien yoksullar sahipleniyordu. Sendikaların rahatkoltuklarında oturanlar değil. Fabrika önüne kurulançadır küçüktü, battaniyeler eskiydi; ama halkın malıydı,

HEY TEKSTİL DİRENİŞİ’NDEN-2

Sayı: 111 24 Mart 2019

YARGISI DA MAHKEME KARARLARI DA HÜKÜMSÜZDÜR! 17

Page 18: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

halk getirmişti.Gerici diye değerlendirilen

halk, işçilerin direnişini des-tekliyordu. Bu sessiz, mütevazibir destekti. Henüz bizim ya-nımızda değillerdi. Ama birgün yanımıza da geleceklerdi.Halka güvenmeliydik.

Hissemize Düşen;Açlığa ancak açlar, yoksulluğa

ancak yoksullar son verebilir. Yeter

ki biz doğru politika ve taktiklerle

halkımıza, çıkarlarının devrimde ol-

duğunu gösterelim. Halk bizi tanı-

dıkça reformistlerden farkımızı gö-

rüyor, seviyor, güveniyor.

Bu güveni umuda çevirmeliyiz,

güç olduğumuzu göstermeli, bitmek

bilmeyen bir enerjiyle çalışmalıyız.

Halkımızı kendi sorunları etrafında

örgütlemeli ve her yerde komiteler

ve meclisler kurmalıyız. Çünkü ör-

gütlemek görev vermektir.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin metroyer altı garajında yaşanan göçük altındakalan Mehmet Çiftçi ve Mehmet Ali Yalçınisimli işçilerin cansız bedenlerine, gö-çükten yaklaşık 56 saat sonra ulaşılabil-di.

Beton blokların altında kalan bekçilerincenazeleri, 15 Mart günü blokların altındançıkarıldı.

İş cinayetinde ölen biziz!Göçük altında cesedi saatlerce kalan

biziz!İşçinin hayatının hiçbir önemi yoktur

bu düzende. Ölen iki bekçi, iş güvenliğialınmadığı için katledildi. Bu bir kazaveya ihmal değildir!

Katledilen işçilerden birinin ailesi öf-kesini şöyle anlatıyordu:

“Bu yaşanan olay ihmal zinciri, cina-yetten başka bir şey değil. İnşaatı yapanfirmaya gelince mühendisler çıkardıklarıdemirin tonlarca olduğunu söyledi. Destekduvarının üstüne bu denli yağmur yağanbir zamanda, aşağısının balçık olduğuzamanda bu kadar yük oraya bırakılır mı?Bu yaşanan olay ihmal zinciri, cinayettenbaşka bir şey değil.”

Ailelerin bu öfkesi birleştiğinde pat-ronlardan ve onlara her türlü kolaylığısağlayan iktidarlardan hesap soracak.

İş yerlerinde güvenceli çalışabilmekiçin, tonlarca ağrılıktaki blokların altındakalmamak için İşçi Meclisleri’nde birle-şelim. Ölümlerin hesabını soralım.

Devrimci İşçi Hareketi15 Mart 2019

2 İşçinin Ölmesi Kaza DeğilKatliamdır!

Katliamın Sorumlusu,İşçilerin Yaşamını Hiçe

Sayan Sömürücü Düzendir!

8 Mart – 186. Gün:Dünya emekçi kadınlar gü-

nünün özüne uygun direnişlekarşılıyorum. 100 yıl önce ka-dınların 8 saatlik iş günü iste-dikleri için katledilmesinin üze-rine anmaya başladığımız bu-günü egemenler unutturmakistese de, biz Türkiye’de işiiçin direnen kadınlar, tüm bas-kılara rağmen direnişlerimizle sürdürüyoruz.

8 Mart’ta gözaltı çıkışımda Halkın Hukuk Bürosu,Devrimci İşçi Hareketi, Kazova vardı. Bana çiçek ve ka-ranfillerle gelmişlerdi. Direnişçi Avukatım Didem BaydarÜnsal karakola kadar girdi ve birbirimizin 8 Mart’ınıkutladık. Kabahatlerden cezam yazılınca hep birlikte çayiçtik. Daha sonra Gazi Cemevi’nde tutsaklara özgürlükiçin oturma eylemi yapan TAYAD’lı ailelerimizi ziyaretettik. Oradan çıkışta Armutlu Cemevi’nde kızı ZeynepYıldırım’ın haksız tutuklanması ve ibadethanesinin kutsallığıiçin direnen Kezban Ana’ya gittik. Eylem saati sona erdiğiiçin evindeydi, 8 Mart’ını kutlayıp karanfillerimizi verdik.

Flormar İşçilerinin 297 gün süren direnişleri sendikanınişçilere baskı yapması ve tazminat haklarını vereceklerisözüyle bitirildi. Kadınların çoğunlukta olduğu direnişteişçiler biz patronun isteği olsun diye mi direndik diyerekgözleri yaşlı 8 Mart’ı kutladılar.

Türkan Albayrak’ınDireniş Günlüklerinden...

Direnişteki Karabağlar Belediyesi İşçilerininYanındayız

İzmir Devrimci İşçi Hareketi 15 Mart günü, 5 aydır di-renişte olan Karabağlar Belediyesi işçilerini ziyaret etti.DİSK Dev-Turizm İş Sendikası’nda örgütlü olan işçileryapılan sohbette CHP’li Karabağlar Belediye BaşkanıMuhittin Selvitopu’nun işçi düşmanı olduğunu söyleyerektaleplerinin insanca yaşam olduğunu belirttiler. İşçileraldıkları ücretlerin 1900-2000 tl olduğunu ancak KarabağlarBelediyesi’nde çalışan diğer işçilerle aralarında uçurumolduğunu, ulaşım kartı talep ettiklerini fakat Muhittin Sel-vitopu’nun kısa vadede düşünmediğini belirttiler. Direnişteolan işçiler, yaklaşık 6-7 yıl öncesine dayanan mesaiücretlerinin de olduğunu ve Karabağlar Belediyesi’ninbu alacaklarına sünger çektiğini de söylediler.

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

KENDİ YASALARINI DAHİ AYAKLAR ALTINA ALAN FAŞİZMİN,18

Page 19: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

“Yıldızlar ve sular tanıktır bizeAç ve kavruk bir memeden direnmeyiyudum yudum emenBir çocuk gibi öğrendikVe direndikOrdular kurduk türkü renklerindenBütün Ağıtları bir hücumda yendik Acıya Kurşun İşlemez ArtıkBiz yaşamayı zulümsüz sevdik...”diyor Adnan Yücel şiirinde.

Halkın avukatları da halkın yaşadığı açlıktanve adaletsizlikten öğrendiler direnmeyi,adalet için savaşmayı, teslim olmamayı,

hesap sormayı!AKP faşizmi, icat ettikleri gizli tanıklarla, itirafçı-

laştırdıkları hainlerle hazırladıkları dosya ile tutsakalındılar.

Tutsak alındılar; ancak direnişleri ile halkı savun-maya, halka gerçekleri anlatmaya, direnmeye, hesapsormaya devam ettiler.

Halkın avukatları, 50 günü aşkındır adalet müca-delesiyle açlıklarını doyuruyorlar.

“Evlerimizin kapılarının gece yarısı kırılmadığı,okula-işe giden çocuklarımızın akşam eve sağdönüp dönmeyeceğinin kaygısının olmadığı, mil-yonlarca çocuğun açlıktan ya da önlenebilir has-talıktan ölmediği bir dünya istiyorum. Çocuklarınyaşından çok ceza almadığı bir ülke istiyorum.Şimdi tutukluyken de aklım hala müvekkillerimde.Okul yerine hapishanelerde olan öğrencilerde,sokak ortasında katledilenlerin ailelerindedir.”diyor Düzce Hapishanesi’nde tutuklu bulunan avukatAycan Çiçek.

Silivri 9 No’lu Hapishanesi’nde açlık grevinde olanAvukat Behiç Aşçı ise “Bizim açlık grevimiz, tarihselolarak adalete olan açlığımızdır. Binlerce yıldırhalklar açlık çekiyor. Hukuksuzluklar karşısındasessiz kalmamız mümkün değil. Bu nedenle dedirenme hakkımızı kullanmaya karar verdik. Ön-celikle adaletsizliğe boyun eğmemek için açlıkgrevindeyiz. Bu hakkımızı nasıl ve ne şekilde kul-lanacağımıza bizler karar veririz. Direnme hakkımızısonuna kadar kullanacağız.” derken,

Tekirdağ 2 No’lu T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde tu-tuklu bulunan ve açlık grevini sürdüren Avukat EnginGökoğlu: “Halkımız adalete aç. Bizler de adaletiçin mücadele ediyoruz. Mesleğimiz, özgürlüğümüz,yaşamımız tehlikede. Hiçbir hak bedel ödemedenkazanılmıyor. Bunu biliyoruz. Bir kez daha biz ka-

zanacağız.” diyerek başlamışlardı açlık grevine.

Burhaniye Hapishanesi’nde bulunan Avukat AytaçÜnsal:

“Aladağ’da 11 çocuğumuz yanarak katledildi,sorumlular bizim kadar tutuklu kalmadı.

Gebze’de işçiler 7 ton betonun altında ezildi,yargının ilk hamlesi “yayın yasağı” getirip gerçeklerigizlemek oldu. Çorlu’da vagonlar altında kalangül gibi oğlu Arda için Adalet İsteyen Mısra Annemuhatap dahi bulamıyor. 11 yaşında SMA Tip2hastası Arda Tahsin, ilaçsızlıktan ölüyor. Kimçalıyor onların hayatlarını? Kim yaşatıyor bu ada-letsizliği?

Ama öyle yağma yok! Ne halkın avukatlığınıyapmamıza engel olan yaşadığımız adaletsizliği,ne de halkımızın kölelik koşullarına mahkum edil-mesini kabul etmiyoruz.

Hayır! Bin kere hayır diyoruz! Bugün adaleteolan açlığımızla Açlık Grevi’ne başladık. MutlakaKazanacağız diyoruz.” diyerek başladı açlık grevine.

Silivri Hapishanesi’nde 500 gün tecrit altında tutulanAv. Selçuk Kozağaçlı: “Biz bu sefer ‘Yargı süsü ve-rilmiş’ ağır bir saldırıyı görünür hale getirmek,duyurmak, dayanışma ihtiyacını hatırlatmak içinaçız. Ve elbette asla yargılanıyormuş gibi yapmayıkabullenmeyeceğimizi anlatmak için.” diyerek açlıkgrevinde olduklarını duyurdu.

Açlığa, adaletsizliğe, zulme boğun eğmek, riyakarlığı,inanç ve değerlerin sömürülmesine katlanmak mümkünmüdür? Halkın avukatları tutsak alındı, büroları 3defa basıldı.

Tutsaklıklarından sonra adaletsizlik, zulüm, işsizlikarttı. Son bir yıl içinde işsiz insan sayısına bir milyonkişi katıldı. İşçi alımı yapılacak kurumların önündebinlerce kişi gece nöbetlerine başlıyor. Ülke açık ha-pishaneye dönüştü, ocak ayı itibariyle 484 bin 599kişi denetimli serbestliğe tabii durumda. Bunlara ha-pishanelerdeki kişi sayısını, adli kontrol yükümlülüğüaltındaki kişi sayısını eklediğinizde bu sayı yine birmilyonu buluyor. AKP yeni hapishaneler inşa projeleriile tutukladığı ya da denetim altına aldığı kişi üzerindenrant da elde etmeye çalışıyor.

20 milyon insan icralık durumda. Polis halkı kat-letmeye devam ediyor, şimdi işyerini açmayan esnafayönelmiş durumda. Halkın açlığı büyürken, zenginlerkrizi ranta dönüştürmüş durumdalar.

Halkın avukatları tutsaklık koşullarında da halkınacılarını ve açlıklarını yüklendiler omuzlarına, buyükle direniyorlar zulme karşı.

MAHKEMEYE ÇIKTIKLARINDA AÇ OLACAK-LAR. BİZ DE AÇLIKLARINI PAYLAŞACAĞIZ!

HALKIN AVUKATLARI AÇLIK GREVİNDE!HALKIN AÇLIĞI BÜYÜDÜKÇE DİRENİŞ BÜYÜYOR!

Sayı: 111 24 Mart 2019

YARGISI DA MAHKEME KARARLARI DA HÜKÜMSÜZDÜR! 119

Page 20: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Halkın avukatları her gün şantiyelerde, madenlerde,katledilen işçileri, zeytinleri yağmalanan, dağlarıdelinen, nehirleri zehirlenen köylüleri, söz ve kararhakkı tanınmayan, yozlaşmaya mahkum edilen gençliği,tecavüze uğrayan, şiddet gören, aşağılanan, katledilenkadınları savunuyorlar.

İnançları sömürülen, değerleri ticarete çevrilmekistenen Sünni halkımızı, inançları, ibaretleri yasaklananAlevi halkımızı, asimile edilmek istenen, yok sayılanKürt halkımızı, ABD üsleri ile işgal edilen Anadolumuz’daulusal onuru aşağılanan tüm halkımızı, halkı ve vatanıiçin mücadele eden, işkence gören, öldürülen, herkoşulda mücadele etmeye, bedel ödemeye devameden devrimcileri savunuyorlar.

Tutsak alınmalarının nedeni budur. AKP saldırılarınacevapsız kalmadıkları, halkı hiçbir koşulda yalnız bı-rakmadıkları, halka umut verdikleri, haklarının çiğnenmelerikarşısında barikat oldukları için tutsak alındılar.

Avukatlar, ceza vermeye şartlanmış özel bir mah-

keme tarafından yargılanıyorlar. Bu mahkeme gerçektebir mahkeme değil. İlk duruşmada haklarındaki id-diaları çürüttükleri için tahliye edildiler, tahliyekararları Adalet Bakanlığı’nın eliyle ortadan kaldı-rıldı, 8 saat içinde tutuklanmak üzere yakalamakararı çıkartıldı.

Onları tahliye eden hakimler sürgün edildiler. İkinciduruşmada yeni atanan hakim, taleplerini dinlemedi.Dijital belgelere dayanarak avukatları yargılıyorlar;ancak belgelerin asılları yok. Aslını talep ettiler,mahkeme getirmedi, “getirmeye de gerek yok” dedi.Çünkü böyle bir belge de yok aslında.

Yalancı tanıklarını sorgulamak isteyince hem tutsakavukatları hem de onların avukatlarını duruşma salo-nundan dışarıya attılar. Yargılama yapmak değilhızlıca karar vermek istiyorlar.

Avukat Selçuk Kozağaçlı 500 gün tek kişilik hücredetutuldu. Tecriti kabul etmedi, uygulamaları protestoetti, dilekçe verdi. Kendisi ile hiçkimse muhatap ol-mazken, onun hakkında disiplin cezaları açtılar. Açlıkgrevi dolayısıyla tüm tutsak avukatlar hakkındasoruşturma başlattılar.

Halkın avukatlarının duruşması, 18 Mart günübaşlayıp 21 Mart günü bitecek. Duruşma günü açlıkgrevlerinin 54. gününde olacaklar. Açlık grevi ey-lemlerine sadece kendi yaşadıkları hukuksuzlukları,haksızlıkları anlatmak için değil; halkın yaşadıklarınada dikkat çekmek için başlamışlardı. Bu nedenlebiz de onların açlıklarını paylaşacağız. Biz deonlara sahip çıkmak için Silivri Adliyesi’nde, ses-lerine ses olacağız.

Adaletin Sağlanması İçin HalkınAvukatlarını Savunuyoruz!

Halk Cepheliler bulunduklarıbölgelerden, tutuklu olan HalkınAvukatları için çalışmalar yaptı.

Antakya:Halk Cepheliler 15 Mart’ta; Af-

fan, Gazi, Armutlu-Elektrik, Sü-merler, Harbiye, Çekmece mahal-lelerinde, Çağdaş Hukukçular Der-neği ve Halkın Hukuk Bürosu avu-katlarının açlık grevini Antakyahalkına duyurmak için pullama

yaptı. Yapılan çalışmada üzerinde;“Halkın Avukatları Açlık GrevindeDuydunuz mu?” yazılı 200 adetpullama yapıldı.

İzmir:Halk Cepheliler 14 Mart’ta,

Buca, Karabağlar ve Gaziemir il-çelerinde tutuklu ve açlık grevindeolan Halkın Avukatları için ozalitve pullama yaptı. Yapılan çalış-mada, üzerinde; “Halkın AvukatlarıSerbest Bırakılsın! Duydunuz muHalkın Avukatları Açlık Grevinde!Devrimcilik Yapmak Suç Değil Gö-revdir!” yazılı ozalitlerden 15 adetve 60 adet pullama yaparak HalkınAvukatlarının sesini duyurdu.

İstanbulAlibeyköy: Halk Cepheliler 15

Mart’ta Halkın Avukatları için Cen-giz Topel bölgesinde, katil polislerinyoğun ablukasına rağmen birçokyere yazılama yaptı. Ayrıca 16Mart’ta bir araya gelen Halk Cep-heliler, Halkın Avukatlarının açlığınaortak olarak 1 günlük destek açlıkgrevi yaptılar.

Bahçelievler: Halk Cepheliler6 Mart’ta, 8 Mart Dünya EmekçiKadınlar Günü dolayısıyla ailelerlebir araya geldi. Programda, 8Mart’ın anlamı, tarihteki yeri veönemi, günümüzdeki yeri hakkındakonuşuldu ve 8 Mart’ı anlatan sin-evizyon izlendi.

Ayrıca, Halk Cepheliler, ZaferMahallesi’nde tutsak Halkın Avu-katları’nın mahkemesine çağrıamaçlı çok sayıda bildiri dağıtımıyaptı.

HALK CEPHELİLER, AVUKATLARININ ADALETE AÇLIĞININ SESİ VE ORTAĞI OLUYOR!

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

KENDİ YASALARINI DAHİ AYAKLAR ALTINA ALAN FAŞİZMİN,20

İzmir

Page 21: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi
Page 22: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Liseliyiz Biz

LİSELİ DEV-GENÇ'LİLER NE İSTER?

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

KENDİ YASALARINI DAHİ AYAKLAR ALTINA ALAN FAŞİZMİN,22

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz varız!

Page 23: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

“Dev-Genç’li olmak her şeyden önce onun ru-huna sahip olmak demektir.

Dev-Genç’li olmak, bir karakterdir, yaşam biçi-midir.

Mücadelede baş eğmezliktir.İnançlı, coşkulu, inisiyatifli olmak demektir. Dev-Genç’li olmak, bir anlamda bu özelliklerin

hepsini taşımak demektir. Ve nihayet Dev-Genç’li olmak, Türkiye gençli-

ğinin atılgan-mücadeleci tarihine sahip çıkmakdemektir. Veya gençliğin geçmiş mücadelesinesahip çıkmak Dev-Genç’e sahip çıkmakla özdeştir.Türkiye’de Dev-Genç geleneğini yaratan ve yaşatanişte bu özelliklerdir.” (Bağımsızlık Demokrasi veSosyalizm Mücadelesinde Gençlik, sayfa 39-40)

Dev-Genç, yarım asırlık tarihiyle devrimcimücadelede ilklere imza atarak, gelenekleryaratarak gençliğe örnek olmuştur.

Dev-Genç’in inisiyatifiyle birçok direniş örgütlen-miştir.

Peki inisiyatif nedir?İnisiyatif; önceden öngörülemeyen durumlarda

doğru karar vermektir. Kararlar devrimci yaşam kuralları ve ilkelerine

göre alındığında isabetli olabilir.İnisiyatif; disiplini, mücadele ve direnme gücünü

güçlendirmek içindir. İnisiyatif; görevlerimizi en iyi şekilde yapmak, mü-

cadelenin güçlüklerinin üstesinden gelmek ve yenigüçler kazanmak için bir silahtır.

İnisiyatif, yaratıcılığımızı geliştirmekle, çalışmakapasitemizi arttırmakla, sorumluluklarımızı büyütmekle,soru sormakla, düşünce belirtmekle ortaya çıkanCOŞKUDUR.

İnisiyatifli olabilmek için nesnel koşulları doğrudeğerlendirmek gerekir.

İnisiyatifimizi geliştirmek içinse bilinçli bir çabaharcamak gerekir.

Sahip olmamız gereken özellikleri, yetenekleri,bilgiyi, yoğun bir çaba ve emekle kazanırız.

Nasıl inisiyatifli olacağız?1- Doğru düşünerek,2- Koşulları doğru değerlendirerek.Doğru ve derinlemesine düşünmeyi öğrendiğimizde,

bilinçlendiğimizde her şeyin altından kalkabileceğimizeolan inancımızı da büyütürüz.

DEV-GENÇ’in 16 Mart Katliamı’nda inisiyatif kullanıp,

gençliğin öfkesini örgütleyerek katliamı nasıl hesapsormaya dönüştürdüğünü tarihimizden öğrenelim:

“Katliamda yaralananlar hastaneye kaldırılır kal-dırılmaz 2000 civarındaki öğrenci kitlesi, İşletme Fa-kültesi amfisinde toplanır. Burada Dev-Genç’in işgalkararı açıklanır. Ve yan kapıdan Merkez Binaya girilir.İçeride olan polis kovulur ve işgal başlatılır. Tümkapılar denetim altına alınarak işgale gelen öğrencileriçeri alınmaya başlanır. İstanbul’un her yönünde, İs-tanbul Üniversitesi Merkez Binası’na akın başlamıştır.Liseli, ortaokullu gençlerden öğrenci ailelerine, işçilerdenmemurlara kadar her meslekten, her yaştan insanMerkez Binaya akın akın doluşmaktadır.

İşgal komitesi durmadan akan bu binlerce insanıbinaya yerleştirir (Amfiler, salonlar, kütüphaneler, ko-ridorlar, her yer insan dolmuştur). Gece yarısındansonra binalar adam almaz duruma gelince, öbeköbek yanan ateşlerin ışığındaki bahçede, her öbekateşin etrafında yüzlerce insandan oluşmuş halkalargiderek çoğalmaya başlar. Her amfide, her salonda,kısacası topluluğun bulunduğu her yerde konuşmalaryapılır, temel konularda seminerler verilir. Bütün gecehazırlıklar yapılır. Pankartlar, resimler çizilip bildirilerbasılır. Yakalara takmak için şehitlerin resimleribastırılır.

Onlarca işgalin tecrübesine sahip İstanbul DevrimciGençliğin en büyük işgallerinden biridir bu. Büyüklüğü;sadece katılım açısından değildir; yedi arkadaşını kay-beden kitlenin karamsarlığa kapılmadan büyük birkin ve öfkeyle anti-faşist şiarları haykırdığı, en coşkuluişgaldir bu. Sabah, İstanbul görüp görebileceği enbüyük anti-faşist gösterilerden birine daha sahne ola-caktır.

Dev-Genç, yürüyüş kortejini düzenler. En öndeşehitlerin okul arkadaşları ve ailesi, onun arkasındaDev-Genç pankartı altında tüm Dev-Genç birimlerive daha sonra diğer gençlik örgütleri, sendikalar,baro ve meslek odaları, çeşitli meslek kuruluşları vedernekleri sıralanır. Binlerce kişi yürüyüşe geçer. Sa-dece korteje katılanlar değil, kortejin dışında kalanherkes saygı duruşuna geçmekte ve kortejin paralelindeyürümektedir. Sirkeci Meydanı bir anda dolar, konuş-malar yapılır, ancak yürüyüş hâlâ bitmemiştir; halaüniversiteden çıkmayan yürüyüş kolları vardır. Meydanbir kez daha dolar, bir kez daha konuşmalar yapılır,ancak insan akını hala bitmemiştir. Ve meydan birkez daha dolar, bir kez daha konuşmalar yapılıpdevrim antları içilir. Katliamdan sonra kapatılan okulaçılır açılmaz hemen ilk gün 16 Mart’ın öfkesiyle fa-şistleri amfilerden ve okuldan atan devrimciler, faşistlerinegemenliğine de son verirler. (Gençlik Cilt 1, sayfa208-209)

TARİHİMİZDEN ÖĞRENELİM,GELENEKLERİMİZE SAHİP ÇIKALIM!

Ülkemizde Gençlik

Sayı: 111 24 Mart 2019

YARGISI DA MAHKEME KARARLARI DA HÜKÜMSÜZDÜR! 223

Page 24: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Gençliğin KahramanlıklarınaBir Örnek de Küba’dan:Bu şiir, Küba’nın bir ulusal kahramanı olan Jose-

Antonio Echevarria’ya adanıyor. Arkadaşları ona, İs-panyolca “elma” anlamına gelen MANZANA adınıtakmışlardı.

Bir delikanlı vardı Manzana adında. Bir saydam kaynaktı gözleri uğultuluydu yüreği bir tavan arası gibi tıpkı güvercinlerin, gitarların, tabloların tıka basa doldurduğu. Severdi mısır yemesini çıtırdatarak, bayılırdı beyzbol oynamaya, çocuklara, kuşlara, ve çılgın kasırgasında bir paçanganın biterdi kaşları altındaki iki tansığın bakışına. Ama bir delikanlı vardı Manzana adında, bir çocuğa benzerdi, ama yalımlanırdı yüreğiiğrenme ve horlamayla ne zaman karşılaşsa sözde sofularla ve aldatmayla. Oysa o zamanlar Küba’da binlerce maskeyle bezenmişti yalan salonlarda kol gezerdi ve bir kral gibi kurulurdu Başkan’ın arabasında. sütun sütun dolardı gazetelere utanmadan, ve günün ışımasıyla birlikte rock’n roll’la karışık fışkırırdı radyo istasyonlarından. Ve işte o zaman Manzana adlı delikanlı, ün için, şan için değil, sadece herkes, sadece gerçeği görsün diye Küba’da, ele geçirmeye karar verdi radyo vericisini, Ve arkadaşlarıyla birlikte elde tabanca daldı oraya, aldı elinden mikrofonu bir güzel şarkıcının, ve onun sesi cesaret ve inanç yani sesi Küba’nın anlattı gerçeği halka. Üç dakika, fazla değil! Sadece üç dakika! Ve sonra bir silah sesi, sesssizlik sonra. Son noktasını koydu bu tamamlanmayan söyleve Batista’nın kurşunu. Ve tekrar bir rock’n roll başladı şen şakrak, ve o, o anda ölümsüz, vermiş hayatını üç dakikalık gerçek için yatıyor,

genç ve mutlu. Sözüm sanadır Dünya gençliği: ülkende egemen olursa yalan, gazetelerde boy gösterirse yalanhiç durmadan Gençlik! Manzana’yı hatırla! İşte insan dediğin böyle yaşamalı ve eğlenmemeli gerek dalga geçerek. Ölüme yürümek, unutup huzuru Ama söylemek üç dakika bile olsa rahatı, gerçeği söylemek gerek! Üç dakika olsun, yeter! Sonra, ölüm hoş gelir safa gelir.

Yevgeni Yevtuşenko (Dünya Şiir Antolojisi, Çeviren: Ataol Behramoğlu

/ Özdemir İnce)

Bugün tarihimize onur ve gurur duyarak bakabili-yorsak, tarihimizden öğrenerek bugünümüze yön ve-rebiliyorsak; kazanan biziz, kaybeden faşizmdir.

Biz Dev-Genç’liler her yıl kahraman şehitlerimizi16 Mart günü anıyor, unutmuyor, mücadelemizi çeşitlibiçimlerde gençliğe ve halkımıza taşıyoruz.

SONUÇ OLARAK;1- HER DEV-GENÇ’Lİ, YAPACAĞI HER İŞTE

ÖNCELİKLE HIZLA BİR KOMİTE KURMALIDIR. 2- KOMİTE İLK İŞ OLARAK TARİHİMİZİ OKUMALI,

16 MART KATLİAMININ BELGESELİNİ İZLEMELİ-DİR.

3- KOLEKTİF ÇALIŞMAYI ESAS ALMALI, TOP-LANTI YAPMALI VE ORTAK KARAR ALMALIDIR.

Her Dev-Genç’li bulunduğu yerde bildiri yazıpdağıtabilir, pankart asabilir, kuşlama, afiş, yazıla-malarla ve yaratıcı eylemlerle 16 Mart Katliamı’nınhesabını sorabilir.

Unutmayalım; geleceğe emin adımlarla yürümek,tarihimizi bilmekle mümkündür! 16 Mart, 30 Mart,10 Ekim, 6 Kasım gibi günlerin gençlik açısındananlamını ve önemini; kısa ve özlü cümlelerle an-latmalı, kavratmalıyız! O zaman her arkadaşımız,tek başına bile olsa ne yapması gerektiğini bilecek,ona göre hareket ederek birer Hamiyet, Seher,Hasan Selim olacaktır!

SELAM OLSUN DEV-GENÇ’İ BUGÜNE GETİRENKAHRAMAN ŞEHİTLERİMİZE!

SELAM OLSUN FAŞİST KUŞATMALARDA, KAT-LİAMLARDA, ZİNDANLARDA TESLİM OLMAYAN;DİRENEN, SAVAŞAN DEV-GENÇ’LİLERE!

YAŞASIN DEV-GENÇ!YAŞASIN DEV-GENÇ’LİLER!

Ülkemizde Gençlik

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

KENDİ YASALARINI DAHİ AYAKLAR ALTINA ALAN FAŞİZMİN,224

Page 25: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Faşizm; açlığa, yoksulluğa, uyuşturucuya, ku-mara karşı mücadelemizde yoldaşlarımızıkatlediyor, halkımızı aşağılıyor, tehdit ediyor,

işkence yapıyor, inançlarımızı yok sayıyor, değerlerimiziyok etmek için saldırıyor.

Yeraltı-yerüstü zenginliklerimizi, topraklarımız üs-tünde yetişen her şeyi, halkımızın emeğini emperyalistdüzenin tekellerine satıyor.

Faşizmin yaptıkları bu yazılanlarla sınırlı değil.İşbirlikçi oligarşinin, iktidarını sürdürmek için halka

yapmadığı, uygulamadığı saldırı politikası yok. Kar-şılarında direnen, savaşan, sömürü politikalarınınönünde engel olan bir tek biz varız. Bunu boşunayazmıyoruz.

Çünkü biz; dünyada savaşan tek Marksist-Leninisthareketiz.

Çünkü biz; bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm mü-cadelemizden bir milim bile sapmadan HALKIN İKTİ-DARINI KURMAK İÇİN SAVAŞIYORUZ.

İktidar iddiasına sahip olmak; stratejik hedefimizdensapmamaktır.

İktidar iddiası; programlı, hedefli ve iddialı olmak-tır.

İktidar iddiası; her koşulda savaşmaktır.İktidar iddiası; devrimde ısrardır, hiçbir koşulda

vazgeçmemektir. İktidar iddiası; yenilgiden zaferler çıkarmaktır.İktidar iddiası; yüz sefer de yenilsen ayağa kalkıp

yürümektir. İktidar iddiası; cüretli olmaktır. İktidar iddiası; ben değil, biz olarak hareket etmektir. İktidar iddiası, ‘sonuna kadar’ diyebilmektir.Biz Marksist-Leninist’iz.Savaşçı bir örgütün iktidar iddiası ve savaşma

gücü yoksa, kayda değer hiçbir şeyi yok demektir. “İddialı olun, iktidara alternatif olduğunuzu unut-

mayın” demektedir Dayı.Evet, iktidar iddiasıyla savaşıyoruz ve bu müca-

delede ağır bedeller ödeyerek nihai zafere ulaşaca-ğız.

İktidar iddiamızı bugüne kadar kaybetmedik, bu-günden sonra kaybetmeyeceğiz.

Faşizmin saldırıları, bu iddiamızı kaybetmeyipdaha da büyüttüğümüz içindir. Her ‘Yok ettik, bitirdik,

bir daha bellerini doğrultamazlar’ deyişinin ardından,saldırılardan güçlenerek çıktığımız içindir.

Balkıca’da 10 günlük kuşatma ve 20 saatlik dire-nişimiz bu iddiamızın sonucudur.

Berkin Elvan’ın hesabını sormak için savcı MehmetSelim Kiraz’ın rehin alınması ve girilmez denilenyerlere girilebilmesi, iktidar iddiasının verdiği yaratıcılıkve cüret sayesindedir.

Savaşımızın dışına hiç düşmedik.Savaşta dostlarımızı-düşmanlarımızı hiç karıştır-

madık. Anti-emperyalist, anti-oligarşik halk devriminin yolu

düz bir hat izlemiyor, izlemez de zaten. Ancak savaşçı,“bu koşullarda ne yapacağım?” sorusuna kilitlenirve yolunu bulur.

Savaşçı hiçbir koşulda, çaresizliğe kapılmaz; hersorunun devrimci bir çözümü olduğunu bilir. Çözümdenvazgeçmek, kendimizi öldürmektir.

Savaşta tutsak veya şehit de düşebiliriz. Savaşındoğal sonuçlarıdır bunlar. Önemli olan;

a) Zafere olan inanç ve iktidar iddiasınıb) Yaşamak ve yaşatmak iddiasını her koşulda

büyütmekten vazgeçmemektir.Savaşımızı daha da büyüteceğiz. Bu cümleyi yaz-

maktan, beynimize kazıyıp gereklerini yapmaktanvazgeçmeyeceğiz.

Savaşı geliştirme, yaygınlaştırma, savaşı halklaştırıphalkı savaştırma iddiasına sahip olan biziz. Bu yüzdenköylerde, kentlerde, okullarda, fabrikalarda, hastane-lerde, mahallelerde... Halkın olduğu her yerde olmayadevam edeceğiz.

Halka umut olmaya, halkın kurtuluş savaşını bü-yütmeye devam edeceğiz.

Sınıf bilinci ve iktidar iddiasına sahip olmak, karşı-laştığımız her şeyi devrim için bir imkana çevirmektir.

Emperyalizme Teslim Olmamanın Onuru Bi-zimdir!

İktidar iddiamızı, savaşma gücümüzü kaybet-meyecek, faşizmin iktidarını yıkıp halkın iktidarınıkuracağız!

İKTİDAR İDDİAMIZIHİÇBİR KOŞULDA KAYBETMEYECEĞİZ!

SSAVAŞ veSAVAŞ veSAVAŞÇISAVAŞÇI

EMPERYALİZME VE

FAŞİZME KARŞI

Sayı: 111 24 Mart 2019

YARGISI DA MAHKEME KARARLARI DA HÜKÜMSÜZDÜR! 25

Adaletsizliğiniz Hesapsız KalmayacakAnkara Cephe Milisleri-

Cepheli İşçiler, 18 Mart’taMamak Abidin Aktaş So-kak’ta bomba süsü verilmişpankart astı. Pankart asmaeyleminin ardından yazılıaçıklama yayınlayan milisler“Yediğimiz yemeği de, giy-diğiniz kıyafetleri de, oturduğunuz evleri de yaratanlarbizleriz. Adaletsizlikleriniz, kurduğunuz komplolar devamederse ellerimizle hayatı yeniden kurabiliriz” denildi.

Page 26: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Neden Gerçek Haber Ajansı?Yeryüzünde kıyasıya bir savaş sürüyor:Yalanla gerçeğin savaşı bu.

Bu savaş, doğruyla yanlışın, iyiyle kötünün,ilerici olanla gerici olanın, haklıyla haksızın, ezilenleezenin... savaşını içeriyor. Bazen bu savaşın tamkendisi oluyor.

Yalan ve gerçek? Bu savaşı kim kazanacak? Bu savaşın galibi bizce bellidir; Gerçek kazanacak. Ancak bu kolay ve kendiliğinden olmayacak. Bunun için emek ve cüret gerekiyor. Bunun

için hakikat savaşçılarının varlığı gerekiyor. Bununiçin gerçeği savunacak, yayacak kurumlar gere-kiyor.

Gerçek Haber Ajansı işte bunun için. Bu savaşta gerçeğin saflarını güçlendirmek

için yola çıkıyoruz. Yaşadığımız emperyalist

dünyada halkların sorunları güngeçtikçe büyüyor. Bugünündünyası milyarlarca insanın aç-lık ve yoksulluk çektiği bir dün-yadır. Haksızlık, adaletsizlikkaplamıştır her yanı. Emperya-listler; işgallerle, ambargolarla,hava saldırılarıyla çoluk çocukdemeden katlediyorlar. Milyon-larca insanı mülteci haline ge-tiriyorlar.

Bugün dünyanın her yerinde emperyalizme veişbirlikçi rejimlere karşı irili ufaklı direnişler oluyor.Ama dünya halklarının bu direnişlerden haberiolmuyor. Ya da “haber” adına yalan haberler,yanlış bilgiler servis ediliyor. Emperyalizmin krizibüyüdükçe, açlık ve yoksulluk artık kendi ülkele-rinde de daha fazla hissediliyor. Yoksullukları kat-lanılamaz hale gelen emekçiler sokaklara çıkıyor.Her gün Fransa, Belçika, Hollanda, Almanya,İtalya, İngiltere gibi ülkelerde grevlere direnişlereve ayaklanmalara tanık oluyoruz.

Avrupa’da ve dünyada büyümekte olan yok-sulluğun yarattığı tepkiyi engellemek için halklarıuyutabilmeleri gerekiyor. Bunun için birçok yön-teme başvuruyor, her aracı kullanıyorlar.

Bu araçlar arasında en etkili olanı MEDYA.Görsel ve yazılı basın yayın organlarıyla gerçeklerigizliyor, tersyüz ediyor, olmayanı olmuş, olanı iseolmamış gibi gösteriyorlar. Emperyalist politikalarınhayata geçirilmesinde en büyük rolü medya oy-nuyor. Medyayı kullanarak darbeler örgütlüyorlar.Örneğin son olarak Venezüella’ya yaptıkları em-

peryalist müdahalede kullandıkları en etkili silahlarıyazılı ve görsel medyadır. Ellerinde bulundurduklarıiletişim gücü ile emperyalist müdahaleler, katliamlarmeşrulaştırılmaya çalışılıyor.

Dünya halklarının haber alma hakkı birkaçkâğıt, uydu ve medya tekelinin elinde.

Bu tekeller, işlerine geleni yansıtırken gelmeyenisansürlüyorlar. Dünyanın en büyük kan emici te-kelleri aynı zamanda ya büyük medya kuruluşlarınasahipler ya da ortaklar.

Ülkemizde ise; 55 ulusal, 23 bölgesel ve 2381 yerel olmak

üzere 2459 gazete... 27 ulusal, 16 bölgesel, 215 yerel olmak üzere

toplam 258 televizyon kanalı... Yerel ve ulusal yayın yapan 1087 radyo kanalı

var.Bunların büyük bir kısmı, AKP faşizminin bo-

razanlığını yapıyor, halkı kandırma faaliyeti sür-dürüyor.

Her dönem, her iktidar ba-sına hakim olmak istemiş, san-süre başvurmuştur. Emperya-lizm işbirlikçisi iktidarlar yineemperyalist tekellerin direk sa-hibi olduğu veya ortak olduğumedya ile desteklenmiştir. An-cak hiçbir dönem içinde yaşa-dığımız dönem kadar medyadediğimiz mekanizma iktidarınhizmetine girmemiştir.

İktidar böylesine devasa bir medya gücü ol-masına rağmen kıyıda köşede kendisi gibi dü-şünmeyen, ilerici, muhalif, demokrat ve esasolarak da devrimci yayın organlarını sindirmeyeve susturmaya çalışmaktadır. İktidarın halk düşmanıpolitikalarını “ak”lamayı kutsal görev bilen bu ke-sime karşılık halka karşı sorumluluğu ile yayınyapmaya çalışanları ise tehditler, soruşturmalar,hapisler, işsizlik bekliyor.

Kandırılmamak, gerçeklerden haberdar olmak,en geniş halk kesimlerinin sorunları ve mücadeleleriile ilgili bilgilere sahip olmak, halkın hakkı vetemel ihtiyacıdır.

Bugün adaletsizliklere karşı ülkemizde ve dün-yada mücadele devam ediyor. “Zulmün olduğuyerde direnmek haktır” diyerek direnenler çokkapsamlı bir sansür ile karşı karşıyalar.

GERÇEK HABER AJANSI olarak; * Yalanlara karşı gerçekleri savunmak, yazmak

ve yaymak için * Halkın karanlıkta kalması için uygulanan san-

GERÇEK HABER AJANSI YAYINA BAŞLADI!

GERÇEK HABER AJANSI... YALANA KARŞI GERÇEK!.. YAYINDAYIZ... GERÇEK HABER AJANSI... YALANA KARŞI GERÇEK!..

KENDİ YASALARINI DAHİ AYAKLAR ALTINA ALAN FAŞİZMİN,26

Page 27: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

sürü delmek için * Halkın doğru ve gerçek haber alma hakkı için * Halkın ve haklının sesini, direnişlerini tüm

dünyaya duyurmak için * Tüm dünyada Halka ve Haklıya uygulanan

kuşatmayı yarmak içinBİZ DE VARIZ!Böylesi bir yalan cenderesinin içinde gerçeğin

sesi olabilmenin kolay olmayacağının bilincindeyiz.Fakat önümüze çıkabilecek her zorluğu aşacakgücümüz var.

Bu önemli mevziinin halkımız tarafından sa-hiplenileceğine ve çalışmalarımızın her aşamasındaher kesimden halkımızın yer alacağına inanıyoruz.

Ajansımızın çalışmaları halkımızın emeği ile

büyüyecek ve yayılacaktır.

YALNIZ OLMADIĞIMIZI; GÜCÜMÜZÜN TARİH-SEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDAN GELDİĞİNİASLA UNUTMAYACAĞIZ!

TÜRKİYE VE TÜM DÜNYA HALKLARINA MER-HABA!

“çitler kesilir birer birer cop ve bomba alt edilirler biz ki gürleyen birer volkanız beyazıt patlayan krater

mart’ın onaltısında yedi can düştük gün ortasında yedi can bin dallı yasemen olup yeşerdik faşizmin karşısında yedi can”

16 Mart Beyazıt Katlia-mı’nın üzerinden 41 yılgeçti. Geçen 41 yılda ne

katledilen 7 devrimci öğrencinincansız bedenlerinin görüntüsü si-lindi aklımızdan, ne de katillerdensorulacak hesap! Nasıl ki 1978’deBeyazıt’taki gibi tazeyse burnu-muzdaki barut kokusu, öyle diri,öyle ilk günkü gibi taze öfkemiz.

1978’de Beyazıt’ta Ne Oldu-ğunu Hatırlıyor Ve Hatırlatıyo-ruz:

“Dev-Genç’in faşist işgalleri kır-ma kampanyası çerçevesinde tümokullara girmesi ve her okulda fa-şistlere karşı mücadeleyi yükselt-mesi; sivil faşist hareket için büyükbir darbedir ve bunun çarelerinibulmak zorundadır.” (Gençlik 1,syf. 204)

İlk olarak yöneldikleri, varlıklarınısürdüremeyip gün be gün tecritoldukları okulları kapattırmayı sağ-lamak yönünde olmuştur. Öğrencigençliği teslim almayı hedefleyerek

üniversitelere yönelen sivil faşistler,“Merasim Birliği” adlı polis birliğinindesteğiyle devrimci öğrencilereher an saldırılarda bulunsalar daörgütlülüklerini kıramamışlardır.Bunun için bombalamalardan öğ-retim üyelerini vurmaya kadar heryolu denemişler; ancak başarılıolamamışlardır.

Bu noktada ikinci taktikleri dev-reye girmiş ve okula kalabalık şe-kilde gelip giden devrimci öğren-cilere yönelik kitle katliamı ger-çekleştirmek için fırsat kollamayabaşlamışlardır. Böylece yenidenüniversitelerde var olabileceklerini,yetkinlik kazanacaklarını düşünensivil faşistler, 16 Mart 1978’deDevrimci Kitle Süleymaniye’ye git-mek üzere çıkışa yönelmişken İs-tanbul Üniversitesi Eczacılık Fa-kültesi önünde üzerlerine bombave kurşun yağdırarak 7 öğrenciyikatletmiş; onlarcasını yaralamıştır.

Ancak bu alçak katliamlardanda istediğini elde edememiş, üni-versitelerden devrimcileri söküpatmak bir yana, Dev-Genç öncü-lüğünde yapılan işgallerle kar-şılaşmışlardır. Bu işgallerde2000’den fazla öğrenci İşletmeFakültesi’nde toplanmış, daha son-rasındaysa liselilerden, ortaokul-lardan, ailelerden yüzlerce insanişgale desteğe gelmişlerdir.

Bu işgallerde yapılan konuş-

malarda katliamlar ve failleri teşhiredilmiş, oligarşinin tüm planlarıbir kez daha boşa çıkarılmıştır.

Bizler; 16 Mart Beyazıt Katlia-mı’nın faillerini tanıyoruz. Halep-çe’den tanıyoruz. Sivas’tan, Ma-raş’tan tanıyoruz. Maskesi değişir;ama altından hep aynı yüz çıkar.Bazen 16 Mart’ta olduğu gibi İs-tanbul Emniyeti’ne bilgi notu geçerve “ülkücülerin 8-10 gün içindeİstanbul Üniversitesi çıkışındasolcu öğrencilerin üzerine dinamitatıp, silahlı tarama yapacaklarını”bildirir. Yeri gelir emri AbdullahÇatlı’dan aldığını ifade ederler.Bizler çok iyi biliyoruz ki, Beyazıt’takatleden devlettir.

Bundandır ki üzerinden 41 yılgeçse de hala katliamın faillericezalandırılmadı. Bundandır kihala kudurmuşçasına devrimcileresaldırıyor, katledebildiğini katledi-yor; katledemediğini uzun yıllartutsak ediyor. Halkın yüreğine köksalmış devrimci mücadele katli-amlarla bitirilemez.

Üzerinden değil 41, 41 binyıl da geçse katliamlar unuttu-rulamaz, hesapsız kalmaz!

16 Mart’ta Katleden Devlettir!Beyazıt Katliamının HesabınıSoracağız!

DEV-GENÇ

16 Mart Beyazıt Katliamı’nda Katleden Devlet,Hesabını Soracak Olan Bizleriz!

YAYINDAYIZ... GERÇEK HABER AJANSI... YALANA KARŞI GERÇEK!.. YAYINDAYIZ... GERÇEK HABER AJANSI... YALANA

YARGISI DA MAHKEME KARARLARI DA HÜKÜMSÜZDÜR! 27

Gerçek Haber Ajansıİletişim bilgileri:

Site: www.gercekhaberajansi.orgTwitter: @AjansGercekMail: [email protected]

Page 28: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

TANIM

Adalet; hak ve hukuku ye-rine getirme, adil olmadurumu, doğruluktur.

Ülkemizde ise zenginlerin ya-saları, kendi özel mülkiyetlerini ko-rumak üzerine şekillenmiştir; yok-sulların yasaları ise hakkı olanıkazanma üzerine yazılır.

Düzenin adalet dediği, kendikeyfiyetidir. Zenginlerin, egemen-lerin adaletini polis, ordu, yargı de-nilen örgütlü güçler korurken; halkınadaletini ise halkın adalet savaş-çıları korur. Halkın adalet savaşçı-ları, devletin yasalarının yanındayer almaz; çünkü o halk için ada-letsizlik demek olan bu düzeni yık-ma hedefini taşır. Halkın adaletsavaşçıları, halkın yasalarını yapar,hayata geçirir.

İLKEMİZHukukun ve adaletin yok edildiği

bir dünyada; hukuk ve adalet içindirenmekten, savaşmaktan başkayolumuz yoktur. Bugün Türkiye’demevcut yasalar bile işlemiyor. Ya-salar, en başta onu koyanlar tara-fından çiğneniyor.

Hak ve özgürlüklerin hiçbir de-ğeri yok. Hak aramak bile suç sa-yılıyor. İşte biz, böyle bir ülkedehalkın adaletini uyguluyoruz. Bizimadaletimiz halkın adaletidir. Bununiçin halkın çıkarını gözeten bir ada-let anlayışımız vardır.

Halkın adaleti; halka karşı işle-nen suçlarda cezayı halkın çıkarını

gözeterek verir. HALK İÇİN ADA-LET; HALKIN ADALETİDİR!

KURALIMIZAçlığın, zulmün ve adaletsizliğin

olduğu yerde, meşru direnme hak-kımızı kullandık, kullanmaya devamedeceğiz. Dünya kurulalı beri hiçbirkral, bey, faşist diktatör ve iktidar;halkların direnme hakkını yok ede-memiştir. Bugün olduğu gibi, bas-kılar-yasaklar da uygulasalar, ada-letsizliğe başkaldıranların derisinide yüzseler, kurşuna da dizselerdirenişleri yok edememişlerdir.

Adaletsizliğe karşı duyduğumuzöfkenin kaynağında sevgi vardır.Vatanımıza, halkımıza, yoldaş-larımıza beslediğimiz sevgi nekadar büyükse; düşmana olanöfkemiz, adaleti gerçekleştirmeisteğimiz de o kadar büyük olur.

Adalet için, direnme hakkımıziçin ölümü göze almamız gerektiğinibiliyoruz. Çünkü düşmanımızın var-lığı, bizi yok etmesine bağlı.

Adalet direnilerek kazanılır, di-renilerek korunur. Halkların zulme,baskıya, sömürü politikalarınakarşı direnme hakkı yoksa, hiçbirhakkın hükmü yoktur.

YOZLAŞMAAdaletsiz bir düzeni, adaletsizliği

yaratanlar ister. Düzenleri, emeksömürüsü üzerine kurulu olan ege-menler, adaletsizliği daha baştanilan etmişlerdir.

Emeğin değerinin bilinmesi, ada-letin sağlanması anlamına gelir.Emek düşmanı burjuvazinin ada-letine inanmak, burjuvazinin cel-latları ile aynı safta olmaktır.

Burjuva demokrasisi, halk içindiktatörlüktür. Burjuvalar için de-mokrasi, halkın hak ve özgürlükleriniengelleme özgürlüğüdür ve elbetteen kanlı, en vahşi yöntemleri uygu-layarak.

Kağıt üzerinde yasalar ne der-se desin, “demokrasi” adına

hangi oyun oynanırsa oynansın;gerçekte halkın hak ve özgür-lüklerinin temeline dinamit ko-nulmuş demektir. Halkıh çaresiz-liğe mahkum edilmesidir bu du-rum.

Burjuvazinin adaleti, gecelerigırtlaklarına çökmesinden korktuk-ları halkın imhası için çalışır. Onuetkisiz hale getirmek için, halkıböler parçalar, arasındaki daya-nışmayı yok eder. Kapitalist sis-temde emekçi aşağılanırken, adaletyok sayılırken; sosyalist sistemdeemek en yüce değer, adalet isevazgeçilmez olacaktır.

GELENEKEkmek ve adalet kavgası tüm

kavgaların anasıdır! Adalet için yal-varmıyoruz; savaşarak kazanaca-ğız! Halkı adaletsiz bırakmadık,bırakmayacağız. Adaleti kendi meş-ruluğumuzla, tarihsel ve siyasalhaklılığımızla sağlayacağız.

Halkın çıkarlarına uygun olma-yan, halktan yana olmayan hiçbirşey adil değildir. Burjuva “adaletinin”karşısına halkın adaletini, sömü-rünün karşısına halkın dayanış-masını koymalıyız. Adalet, adalet-sizliği yok ederek hayatta kala-caktır. Adaletin can damarlarını hal-kın adalet savaşçıları besliyor, bes-leyecek.

Hukuk, hakim sınıfın “yasa” ha-line getirilmiş iradesidir. Bu iradeyitanıyıp tanımamak düzenin sömü-rüsünü kabul edip etmemekle öz-deştir. Bu düzende halk için adaletasla olmayacaktır. Adalet, düzeninadaletsizliğine karşı bizim talebi-mizdir.

Düzenin adaletsizliğine karşıdüzenden adalet beklemek yerine,adaletsizliği teşhir ettik, savaşımızıbüyüttük, büyütmeye devam ede-ceğiz...

EKMEK, ADALET VE ÖZGÜR-LÜK İÇİN HALKIN YASALARIYLAHESAP SORACAĞIZ!

Adalet Mücadelesi, Duruşma Salonlarına Hapsedilemez!

ADALETİN KILICI HALKIN ELİNDE OLDUKÇAHAK YERİNİ BULACAKTIR!

İLKE-KURAL-GELENEK

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

KENDİ YASALARINI DAHİ AYAKLAR ALTINA ALAN FAŞİZMİN,28

Page 29: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Sayı: 111 24 Mart 2019

YARGISI DA MAHKEME KARARLARI DA HÜKÜMSÜZDÜR! 229

Mehmet Özdemir

Kastamonu Devrek’li

40 yaşında

evli ve

iki çocuğu var.

O’nu 9 yıl hapis cezasına mahkum eden yegane şey devrimcilerin cenazelerinekatılmak olmuştu.

22 Ağustos 2016 tarihinde 15 Temmuz’da Boğaz Köprüsü’nde bulunan birsilahın Mehmet Özdemir’e ait olduğunu söylediler. Sonra BYLock kullandığınıhaber yaptırdılar. İkisi de uydurmaydı. İddianamede açıkça BYLock iddiasınınyalan olduğu yazıyordu. Ama yalan haber yapmanın bir cezası yoktu ne de olsa.Amaç haber yapıp insanların kafasını bulandırmak olunca Mehmet Özdemirgibilerin kullanılması işten bile değildi.

Yalanlarla gözaltına aldılar ve uzun gözaltı süresi uyguladılar. Aylar sürengizlilik kararı ile hakkındaki yalan iddialar ile yaşadı. İddianame çıkınca da gördüki daha önceki suçlamalardan bir farkı bulunmamakta. Cenazeye katılmaktan veyeşil gömlek giyinmekten başka bir suç bulunamamıştı.

Cenazeye katılmak diye bir suç olabilir mi? İşte Türkiye’de oluyor. MehmetÖzdemir iki tane cenazeye katıldı diye örgüt üyesi ilan edildi. Ama sıradan birörgüt üyesi gibi cezalandırılmadı. SEGBİS ile ifade vermek istemediğini, duruşmayagetirilmek istediğini bildirmesine rağmen talebi yerine getirilmedi. Ceza ise üstsınırdan verildi, ağırlaştırıldı ve tam 9 yıl hüküm yatması istendi.

Mehmet Özdemir’in büyük suçu devrimcilerin cenaze törenlerine katılarak kat-ledenlerin suçlarına tarihsel olarak tanıklık etmektir.

Page 30: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

*Adana Seyhan’da Atatürk Caddesi’nde 6yaşlarındaki Aziz çöp torbasını yastık yapıpkaldırımın ortasında uyudu. Babası şişe

toplayarak geçimini sağlamaya çalışıyordu. Azizhenüz 6 yaşında. Yatağı karton kutu, yastığı çöptorbası, yorganı ise soğuk havaydı Aziz’in. Ço-cuklarımızın en temel haklarınıçalan bu düzeni yıkmak boynu-muzun borcudur. Aziz ve dahayüzlerce çocuğumuz için ADA-LETLİ BİR DÜZEN İSTİYORUZ. BUDÜZENİ KURMAK İÇİN DEVRİM-CİLİK YAPMAYA, ÖRGÜTLENME-YE ÇAĞIRIYORUZ!

* Şanlıurfa Viranşehir’de PiriReis Mesleki ve Teknik AnadoluLisesi’nde okul müdürü, okulageç kalan öğrencilerin kulağınıçekerek dövdü. Çocuklarımıza eği-tim vermek yerine dayak atan budüzene ve onun temsilcilerine kar-şı halkımıza örgütlenme çağrısındabulunuyoruz. Güvenli bir şe-kilde okumaları gereken okuluöğrenciler için işkencehaneyedönüştüren düzene karşı ADA-LET İSTİYORUZ!

* Cumhuriyet Savcısı AsımEkren, 2002 yılında Osmani-ye’de görev yaparken “Çocu-ğun nitelikli cinsel istismarı”suçlamasının olduğu bir so-ruşturmayı yürüttü. Ekren, so-ruşturma sırasında çocukla-rımıza tecavüz eden, onları

taciz eden sanıklardan rüşvet aldı. Ve bu suçu is-patlanarak Ekren’e 10 ay hapis cezası ile paracezası verildi.

Çocuk tecavüzcülerini koruyan bu düzenin sav-cılarına karşı ADALET İSTİYORUZ. Asım Ekren gibisavcılar korudukları suçlulara ortaktırlar. Savcısı

tecavüzcülerden rüşvet alan budüzene karşı örgütlenelim, adaletikendi ellerimizle sağlayalım.

* Düzenin tecavüzcüleri koru-ması münferit bir olay değildir.Savcısının tecavüzcülerde işbirliğiyaptığı bu düzende, polis otosun-da kadınlara tecavüz eden bir po-lisi ise mahkeme serbest bıraktı.

İstanbul Fatih’te bir taksiyi dur-duran polisler Özbek bir kadını“Kimliğin yok” diyerek polis oto-suna aldılar. Polis otosunda ka-dına tecavüz ederek, 1400 TL pa-rasını da çaldılar.

Tecavüzcü polislerden İs-mail K. tahliye edildi. Şeref Ş.isimli polis ise tahliye edilmeyibekliyor. Çünkü düzen teca-vüzcülerin düzenidir.

ADALET İSTEMEK ise entemel hakkımızdır. Temel hak-larımızın, güvencemizin olma-dığı bu düzeni el birliğiyle yık-malı ve yerine kimsenin teca-vüze uğramadığı, hiçbir mah-kemenin tecavüzcüleri tahliyeetmedikleri bir düzen kurma-lıyız.

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

KENDİ YASALARINI DAHİ AYAKLAR ALTINA ALAN FAŞİZMİN,30

ÇOCUKLARIMIZ SOKAKTA YATIYORSA, TECAVÜZE UĞRUYORSA,TECAVÜZCÜLER DEVLET TARAFINDAN KORUNUYORSA,

ADALET İSTEMEK EN TEMEL GÖREVİMİZDİR!ADALET İSTİYORUZ! VERMEYECEKLER! BİZ ALACAĞIZ!

Page 31: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Geçen hafta başladığı-mız yazı dizimizde; hal-kın ve devrimcilerin zul-

me karşı mücadelesinde sığınak-lar, barınaklar “suç ve terör” diyegösterilirken, burjuvaların gerekkendi güvenliklerini almak, gerekyozluklarına mekan olsun diyeyaptıkları lüks sığınaklardan bah-settik. Özel havalandırmaları, ışık-landırmaları, donattıkları kamera,güvenlik ve silahlarıyla dünyadanörnekler verdik.

Bu lüks sığınakların özelliklerinive ne kadar lüks olduğunu birazdaha somutlayarak devam ede-lim.

- Lüks Sığınakların Fiyatla-rı:

- Tam kat: 3 milyon dolar,yarım kat: 1.5 milyon dolar.

Satışa çıkarılan sığınaklar aynızamanda kiraya da verilebiliyor.İstek olması durumunda 3 bin600 metrekareyi içeren 2 katlı“Penthouse” çeşitleri var. Onunfiyatı ise 4,5 milyon dolar!

Bu lüks sığınaklardan biri, ABDKansas’ta nükleer saldırılarda 75zenginin hayatta kalmasını sağ-lamayı amaçlayan Survival Con-do projesi.

Yer altına inşa edilen sığınağın“süper lüks” daireler gibi tasar-landığı söyleniyor.

Bir füze silosu içine inşa edilensığınağı gündeme getiren olay

ise “Kıyamet Saatinin 2,5 dakikailerlemesi”. Kıyamet Saati’ndenkasıt dünyanın sonunu getirmesibeklenen gelişmelerde 2,5 daki-kalık bir ilerlemenin olması. Buhaber bile “sinekten yağ çıkarma”peşinde olan tekeller için başkabir rant alanı yaratıyor. Ve SurvivalCondo projesi bu şekilde doğu-yor.

Bu sığınak ne tür özellikleresahip? 20 bin metrekarelik biralana kurulu. Asansörü ve merdi-venleri var. Kendi elektriği var. 75bin galon su saklayabilecek tankasahip.

Nükleer, biyolojik ve kimyasalsaldırılara karşı hava filtresi mev-cut. Mağazası bile olan sığınaktaayrıca havuz ve dinlenme tes-isleri de var.

Sığınakta bir sinema salonu,barı, kütüphanesi, mini bir oku-lu, kumanda/kontrol merkezi,ilk yardım merkezi, iletişim mer-kezi ve dijital hava istasyonubulunuyor.

Sığınağın içinde, tam daire veyarım daire seçenekleri mevcut.Sığınak dairelerde LED aydınlatmave 50 inçlik LED TV’lerin yanısıra ev otomasyon sistemi de var.

Sığınağa biyometrik anah-tarla giriş yapılabiliyor. Her dai-renin mobilyaları ve dekoras-yonu tam. Her dairede kişi ba-şına 5 yıllık yiyecek rezervi mev-cut. Ayrıca yıkama ve kurutma

Zenginlerin Sığınakları Kaçamayacakları Sonlarının,Yoksulların Sığınakları İse Zaferin Müjdesidir!

Biz Teknolojinin Gücüne Değil, Halkın Yaratıcılığına İnanırız!Yarım Yüzyıldır Düşman Politikalarını,

Akıl ve Cüreti Birleştirerek Boşa Çıkarıyoruz!Çünkü Biz İktidarı İstiyoruz Ve Alacağımızdan Eminiz!

Sığınaklar

Bölüm 2

26 Şubat Günü, İdil Kültür Mer‐kezi’nde Polis Baskınında BasınaServis Edilen Görüntülerde FaşizmeKarşı Gizlilik Hakkını Kullanan Dev‐rimcileri Ve İdil Kültür Merkezi’niTerörize Etmek İçin Yapılan “Sığınak”Üzerine Bir Yazı Dizisi Yayınlıyoruz.

Elbette, Faşizmin AdaletsizliğineTeslim Olmayan Devrimciler, İhtiyaçDuyduklarında Sığınak Da Kazarlar.Ancak Mesele, Devrimcilerin GizlilikHakkının “Terör” Diye Yaftalanma‐sıdır.

Asıl Terörist; Emperyalistler Veİşbirlikçileridir ve Bu Teröristler,Halkların Adaletinden Kaçabilmekİçin Devasa Paralar Akıtarak Yap‐tıkları Sığınakları, Silahlanmasını“Meşru” Gibi Gösteriyor.

Her Türlü Hakka Yalnızca OnlarSahip, Onların Sığınakları‐Silahları“Doğal ve Meşru”; Devrimciler Ya‐pınca “Terör” Öyle mi?

Kesinlikle Hayır!Burjuvazinin, Kimi Zaman Yoz‐

luğuna, Kimi Zaman SaklanmasınaHizmet Eden Bu Sığınaklardan BazıÖrnekleri Ele Alacağız.

Ancak Bir Kez Daha HatırlatmakBoynumuzun Borcudur Ki; YerinYedi Kat Dibine De Girseler HalkınAdaletinden Kaçamayacaklar!

Kısa Çöp Uzun Çöpten HakkınıAlacak, Sınıfsız‐Sömürüsüz Bir DünyaMutlaka Kurulacak!

Sayı: 111 24 Mart 2019

YARGISI DA MAHKEME KARARLARI DA HÜKÜMSÜZDÜR! 31

Page 32: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

üniteleri de var. Mutfaktaki dolap,buzdolabı ve fırın paslanmaz me-talden. Banyoda jakuzi bile bulu-nuyor. Sığınakta toplam 75 kişi5 yıldan fazla yaşayabilir.

ABD’den İsrail’e100 Milyon DolarlıkGizli SığınakABD Ordusu, İsrail Savunma

Güçleri kompleksi için “911 Tesisi”isimli 5 katlı yeraltı tesisinin inşaatınıüstlendi.

100 milyon dolara mal olantesisin 1. katında sınıflar, 3. ka-tında konferans salonu, labora-tuvar, şok-dirençli kapılar, rad-yasyondan korunma ve çok sıkıgüvenlikli yerler var.

ABD yapımı yeraltı sığınağı,nükleer saldırılara karşı dayanıklı.Bu; İsrail’in füze komuta ve kontrolsisteminin potansiyel devasa veyıkıcı bir saldırının ardından devametmesine olanak sağlıyor.

Böylece İsrail, en kritik alt yapı-sını ve silah sistemini yeraltınayerleştirerek sabotaja ya da top-yekün bir saldırıya hazırlandı.

Halbuki kıtaları, ülkeleri işgaledip, savaşlar çıkartarak enerjikaynaklarına el koyarken hiç öl-meyecekmiş gibi sonsuz bir aç-gözlülükle saldırıyorlar.

Ortadoğu, Afrika kan ağlıyor.Halkları mültecileştirip göç yol-larına sürüklerken, sanki bir bil-gisayar oyunu oynar gibi çolukçocuk demeden mülteci gemi-lerini batırıyorlar. Her 5 dakikadabir 160 çocuk açlıktan ölüyor!

“Yetersiz beslenme, günlük gı-daya erişim, önlenebilir nedenler”dedikleri açlık ve temiz suya muhtaçbırakmalarından başka bir şey de-ğildir. Her 5 dakikada 160 çocuğu-muzu katleden emperyalizmdir!

Tayyip Erdoğan’ınSarayı ve SığınağıAtatürk Orman Çiftliği’nde ya-

pılan Tayyip Erdoğan’ın Sarayı’nınkarşısındaki Gazi Orduevi alanında,2018’de sığınak ve radarın da yeraldığı bir güvenlik ünitesi yapılmayabaşlandı.

Yaklaşık 1.150 odası olan sarayAKP iktidarına yetmiyor. Buna rağ-men özel bir sığınak yapıyorlar.

Fetullahçıların daSığınakları Var!Fetullah Gülen’in finansörü ol-

duğu iddia edilen Akın İpek’in An-kara Gölbaşı’nda inşa ettiği devsaray, ABD’deki Beyaz Saray’ı an-dırıyor. 32 milyon dolara mal olansaray, 7 bin 179 metrekarelik biralanda inşa edilmiş. Bu alanda290 metrekarelik sığınak mevcut.

Magazin dünyasının soytarıla-rından olan Eser Yenenler de, kal-dığı evin alt katını “gece kulübü”adı altında bir sığınağa çevirmiş.Fuhuş ve uyuşturucu için bilesığınaklar inşa ediliyor.

Devlet başkanlarından milyar-derlere, film yıldızlarından mafyaliderlerine varana kadar bütün zen-ginler kendilerine sığınak inşa edi-yorlar. Bu sığınaklar sadece ko-runmanın ötesinde fuhuş, kumarve her türlü kirli iş için de kullanılı-yor.

ABD BaşkanlarınınSığınaklarıABD Başkanlarının olası bir teh-

likede kaçış planını ele alan ‘RavenRock: The Story of the US Go-vernment’s Secret Plan to SaveItself’ (Amerikan HükümetlerininKendilerini Korumak için Gizli Planı)kitabında;

“Başkanlar kendi güvenlikleriiçin sığınakların yapımına son sürathız verirken, halk için alınan tedbiryalnızca ‘Olası bir saldırıda sizebir şey olmayacak’ güvencesi ver-mekti...” deniliyor.

Emperyalistler hiçbir zaman ken-

di halklarının güvenlikleriyle ilgi-lenmediler.

Başkanlar Kennedy, Eisenho-wer, Roosevelt ve Truman’ın daözel odaları bulunan sığınaklardaABD’nin ‘milyonerleri’ için de yaşamalanları kurulmuştu.

Truman hükümeti sırasında nük-leer bombalardan kaçmak için gü-venli bir alana götüren yer altıtünel sistemi inşa edildi. Sistemaynı zamanda Batı ve Doğuyu bir-birine bağlıyordu.

Beyaz Saray mimarı L. Winslowbinanın altına da ilk sığınağı inşaetti. Kalın beton duvarlarla çevrilialana en az 100 kişinin sığmasıplanlandı. Odalar 500 lbs’lik birbombanın patlamasına bile da-yanabilecek şekilde tasarlandı.

Hükümet binası yakınında lüksbir otelin altına inşa edilen sığınakta30 senelik erzak depolandı. Devbir süpermarket büyüklüğündekisığınağın yapımına 1958 yılındabaşlandı, 1962’de tamamlandı. Sı-ğınakta 1.5 metre kalınlığında du-varlarla nükleer patlamalara da-yanıklı kapılar yapıldı.

Kıyamet Günü’ne HazırlananBütün Zenginlere, EmperyalistDevlet Başkanlarına ve OnlarınFaşist İşbirlikçilerine Hitler’in Sı-ğınağını ve O Sığınaktaki SonuHatırlatırız!

Unutmayın, Berlin’deki sığı-nağı Hitler’i ölümden koruyama-dı.

Sığınaklarınız sizleri belki nük-leer silahlardan, radyasyondankoruyabilir; ama halkın gazabın-dan koruyamayacaktır!

Hitler, İkinci Emperyalist Pay-laşım Savaşı’nın son aylarını Ber-lin’deki sığınağında geçirdi. Hitler,İkinci Dünya Savaşı’nı başlattığındaBerlin’in bombalanacağını hiç hesapetmemişti.

1940’ta ilk bomba Berlin’e dü-şünce, acilen bin sığınak yapıl-masını emretti. Ancak 360 sığınakyapılabildi. Sığınak inşaatlarındaAlmanlar değil, Rus ve başka halk-lardan zorunlu işçiler çalıştırıldı.

Halk için yapılan sığınakların

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

KENDİ YASALARINI DAHİ AYAKLAR ALTINA ALAN FAŞİZMİN,32

Page 33: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

beton duvar kalınlığı iki metre iken,Hitler’inki 2.8 metre idi. O zamanen büyük bomba 500 kilo ağırlı-ğındaydı. Hitler sığınağı üzerineatılan 500 kiloluk bomba sadece1.5 metrelik bir delik açabilmişti.

Hitler, sığınağa önce sevgilisiEva Braun’u, ardından yaveri MartinBormann, propaganda bakanı Jo-seph Göbbels ve sekreteri TraudlJunge’yi taşıdı. Savaşı kaybettiğinianlayan Hitler, 30 Nisan 1945’teEva Braun’la bu sığınakta intiharetti.

1 Mayıs 1945’te ise Nazilerin“zihinsel tetikçisi” diye anılan Göb-bels, önce altı çocuğunu, ardındankarısıyla kendisini zehirledi. OnlarıHitler’in generalleri izledi.

Alman Halkı,SığınaklardaBombalardan DeğilHavasızlıktan Öldü!Halk için yapılan sığınaklara

yalnızca “üstün ve saf anlamındaari ırk sayılan Almanlar” girebili-yordu. Savaşın sonuna doğru kentebomba yağınca, 3 bin 500 kişiliksığınağa 12 bin kişi sığındı. Savaşınson haftalarında ise sığınağa nedışarıdan hava, ne de su pom-palandı. Elektrikler kesildi. Dışa-rıdaki bombalardan ölen insanlar-dan çok daha fazlası, sığınaklardahavasızlıktan öldü.

Daha vahimi ise savaşın bitiminebirkaç gün kala yaşandı. Kenti ku-şatan Sovyet ordusunun, tüneller-den kente gireceği korkusuyla, sı-ğınaktaki halka derhal sığınağıboşaltması ve tünellerden kaça-rak başının çaresine bakmasıemri verildi.

Sovyet askerlerinin tünele gir-mesini önlemek için Lahdwehr ka-nalı patlatılarak, su tünele yönlen-dirildi. Halk tünelde ani su baskınıylakarşı karşıya kaldı. Yüzlerce insansu baskınıyla hayatını kaybetti.Naziler kendi halklarını böylekendi elleriyle katlettiler. Hemde savaş gerekçesi yaptıkları “üstünAri ırklarını” zerrece umursama-dan.

VİETNAM HALKININKURTULUŞUNUSAĞLAYANSIĞINAKLAR,TÜNELLERBurjuvazi ve onların tetikçileri

açısından “kendi can güvenlikleri,sağlıkları ve elbette yozluklarınamekan olan sığınaklar doğal vemeşru gösteriliyor. Kendilerini tehditaltında hissettiklerinde yerin yedikat dibi de, başka gezegenler deonlar için ihtimal dahilindedir.

Ama, kendisine ait olana sahipçıkan devrimciler, kendi mahallesiniyıkıma-yozlaştırmaya karşı koruyangençler, halkın avukatları ve sa-natçıları terörist!

Tıpkı Vietnam’daki gibi tünelle-rimiz de olacak sığınaklarımız da!Faşizmin yalan ve demagojilerikarşısında bir tek gerçek vardır ki;her koşulda savaşacak ve aslateslim olmayacağız!

Bugün hala dünya halklarınaumut ve örnek olan Vietnam tü-nellerinin özelliği nedir?

Vietnam’da inanılmaz bir mü-hendislik harikasıyla 200 km uzun-luğunda Cu chi tünelleri inşa edil-di.

Bu tüneller, tarihin en önemligerilla savaşlarından birinde büyükrol oynadı. Vietnam’a zaferi ka-zandırdı. Vietnamlılar tarafından1940’lı yıllarda Fransız işgalinekarşı kullanmak için kazılmaya baş-lanan bu tüneller daha sonra, Ame-rikan emperyalizmine karşı savaştada Vietnam halkına -Amerikalılar’ınasla keşfedemediği- büyük bir sı-ğınak oldu.

Cu Chi tünelleri bir ormanlıkalanın içine inşa edildi. Tünelleriziyaret edenler “uzaktan bakıldı-ğında binlerce insanın orada canvermiş olduğuna inanmak gerçek-ten güç” diyor ve ekliyorlar:

“Cu Chi tünellerinin ucu bucağıyok. Vietnam’ın altı bir köstebekyuvası gibi. O kadar karmaşık plan-lara sahip ki nereden girilip, nereye,nasıl ulaşabileceğinizi çözmek ne-redeyse imkansız.

Giriş çıkış noktalarının fark edil-mesi bile zor, gerçi fark ediliyor

olunsaydı bile girebilir miydi bilin-mez. Tüm yollar narin yapılı Viet-nam halkının güç bela sığacağıgenişlikte. Girişler yapraklarla örtülü,havalandırma bacaları karıncayuvalarının içine gizlenmiş, subasılmasına karşı baraj sistemlerioluşturulmuş, yüzeye yakın yer-lere koruma amaçlı basit amaetkili bubi tuzakları kurulmuş.Girişlerden gaz verilmesine karşıönlem olarak tüneli üç katmanabölmüşler. Aralarında mutfak, ya-takhane ya da çalışma alanlarıolarak kullanılan 1-1.5 metre ara-sında, 3- 4 metrekare büyüklüğündebölmeler var. Vietnam halkının ze-kasıyla Amerika’yı nasıl yendiğininyaşayan kanıtı.

Amerikan bombardımanı baş-ladığında farklı yerlere asılan büyükmermi parçalarına metallerle vu-rarak ve herkesi tünellere çağırannidalarla halk uyarılıyor. Ardındangenci, yaşlısı, çocuğu o an işinibırakıp en yakın tünele doğru koş-maya başlıyor. Sonra ne zamanbiteceği belli olmayan tünel ya-şamları başlıyor.”

Vietnam’da yıllarca süren sa-vaşta, binlerce insan yer altındagünlerce, aylarca işte böyle yaşammücadelesi verdi.

Bu tüneller, bir halkın savaş sı-rasında kendinden çokça üstün birdüşmana karşı aklını ve yaratıcılı-ğını kullanarak nasıl zafer kazan-dığını gösteriyor.

Biz de ya bir yol bulacağızya da o yolu deneyimlerimizdendersler çıkartarak, aklımızı vecüretimizi kullanarak kendimizyapacağız.

Çünkü biz iktidara talibiz.Halkın iktidarını kurmak için

savaşıyoruz. Kazanmak için deher yolu deneyeceğiz. Tıpkı Vi-etnam halkı gibi zafer bizim ola-cak!

Sayı: 111 24 Mart 2019

YARGISI DA MAHKEME KARARLARI DA HÜKÜMSÜZDÜR! 33

Page 34: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

� ALMANYAHamburg:“Musa Aşoğlu’na Özgürlük”

çadırı, 16 Mart günü Alkona Mer-kado Meydanı’nda kuruldu. Ziya-retçilere Musa Aşoğlu ve ErdalGökoğlu hakkında bilgi verildi.Aynı gün, Dünya Politik TutsaklarlaDayanışma Günü için düzenlenenyürüyüşte “Devrimcilik yapmaksuç değil, görevdir” ve “Adaletiçin Direnen Halkın AvukatlarıOnurumuzdur” pankartları veMusa Aşoğlu ve Erdal Gökoğlu’nunresimleri taşındı. Yürüyüşe 500kişi katıldı.

Hamburg’ta tutsak olan MusaAşoğlu, Halkın Avukatlarının di-renişini desteklemek için, 12-18Mart tarihleri arasında bir haftaaçlık grevi yaptı.

Düsseldorf:Halkın avukatlarına destek için

13 Mart çarşamba günü Halk Mec-lisi olarak, Türkiye Başkonsolosluğuönünde 1 saat protesto eylemi ya-pıldı. “Halk Adaletsiz Kalmaya-cak” denildi.

Duisburg:Halkın Avukatlarının direnişini

ve taleplerini duyurabilmek için Du-isburg sokaklarına 100 adet pullamayapıldı. 18 adet Yürüyüş dergisihalkımıza ulaştırıldı.

Duisburg HFG “Adalet” oyunuiçin çalışmalarını sürdürdü. 15 kapıçalıp, Halkın avukatları için 50 adetbildiri dağıttı.

HFG’nin çağrısı üzerine, Halkınavukatlarına destek olmak için 10ve 18 Mart tarihleri arasında 15kişi açlık grevi yaptı.

Berlin:Özgürlük Komitesi olarak Berlin

Barosu yönetim kurulundan biravukat ile Halkın Avukatlarınındireniş nedenleri üzerine bir gö-rüşme yapıldı. Baro yönetiminin 4kişilik bir heyet göndererek davayıizleyecekleri söylendi.

Özgürlük Komitesi Halkın Avu-

katlarının direnişlerinidesteklemek için, 16Mart cumartesi günün-den itibaren 3 günlükaçlık grevine başladı.

Berlin Adalet Bakanlığı önün-de Dünya Politik tutsaklarla daya-nışma günü nedeniyle, ÖzgürlükKomitesi tarafından 16 Mart günübir miting yapıldı. Mitingte yapılanaçıklamada, Musa Aşoğlu ve ErdalGökoğlu’nun devrimci olduklarıiçin tutuklanıp yargılandıkları, ağırtecrit altında tutuldukları, bu durumuprotesto ettikleri vurgulandı.

Berlin Özgürlük Komitesi 18Mart günü Türkiye Büyükelçiliğiönünde Halkın avukatları ile da-yanışma amacıyla 1 saat adaletnöbeti tuttu.

Bielefeld:Halkın avukatlarının direnişini

desteklemek için 18 Mart günüJahnplatz’ta çadır açıldı, iki günlükaçlık grevi yapıldı.

Mannheim:Tren garı önünde 17 Mart günü

Halkın Avukatları ile Dayanışmaeylemi yapıldı. Halk Cephesi olarakyapılan ve 26 kişinin katıldığı ey-lemde, bildiri dağıtıldı, avukatlarındirenişi anlatıldı. Aynı gün 1 günlükaçlık grevi yapıldı.

Stuttgart:Halk Kültür Evinde 17 Mart pa-

zar günü “Nerede Bu Adalet” oyu-nu oynandı. 125 kişinin izlediğioyun ilgi ile karşılandı. Oyun son-rasında Halkın Avukatlarının açlıkdirenişi ve yaşanan hukuksuzluklarkonuşuldu.

Sttutgart Halk Meclisi Halkınavukatlarını desteklemek için 11Mart ve 17 Mart tarihleri arasındadönüşümlü açlık grevi yaptı.

18 Mart günü ise StuttgartStammheim hapishanesi önünde,Politik Tutsaklarla DayanışmaGünü etkinliği gerçekleştirildi. Stutt-gart Halk Cephesi eyleme “HalkınAvukatlarına Özgürlük” pankar-tıyla katıldı.

Dortmund:“Nerede bu Adalet” oyunu 15

Mart günü Dortmund’da sahnelendi.Oyun öncesinde ülkemizdeki adalet

mücadelesi ve güncel direnişlerdensöz edildi. Toplam 100 kişinin izlediğioyun bittiğinde izleyenler duygularınıayakta alkışlayarak gösterdiler.

� İSVİÇREZürih:Halkın Avukatlarının direnişini

duyurmak için 13 Mart günü Sta-uffacher Meydanı’nda ÖzgürlükKomitesi tarafından bir miting ya-pıldı. Grup Yorum marşlarının ça-lındığı, gelip geçenlere bildiri da-ğıtılıp konuşmalar yapıldığı mitinge35 kişi katıldı.

Latin Amerikalıların Zürih’tekiderneğinde TAYAD Komite tara-fından 17 Mart günü organize edilentoplantıda Halkın Avukatlarınınüzerindeki baskılar ve direnişlerianlatıldı. Çoğunluğu Latin Amerikalı45 kişinin katıldığı toplantıda F tipiFilm izlenerek, çeşitli ülkelerdekihapishane deneyimleri ve direnişlerüzerine konuşmalar yapıldı. TürkiyeAdalet Bakanlığı’na Halkın Avu-katlarının serbest kalması için 20adet faks çekildi.

Zürih’te yayın yapan RadyoLora’da 17 Mart pazar günü Al-manca Polit Kanal programındaiki saat süresince Halkın Avukat-larının direnişi, Türkiye’de tümdevrimcilere yönelik genel baskılar,mahkemelerin hukuksuzluğu ve di-renişler ile ilgili bir program yapıldı.Ayten Öztürk’ün mektubunun Al-manca çevirisi okundu.

Basel:Halkın avukatları için Boran

Kültür Merkezi’nde Halk Meclisi gi-rişimi olarak 16-17 Mart’ta iki gün-lük açlık grevi yapıldı.

� İNGİLTERELondra:Halkın Avukatlarına Özgürlük

şiarıyla 12 Mart Salı günü TürkiyeBüyükelçiliği önünde 1 saat sürenbir eylem yapıldı. Yürüyüş dergisitemsilciliği olarak düzenlenen eylemdesloganlar atıldı ve Halkın Avukatlarının

Av ru pa’da

KENDİ YASALARINI DAHİ AYAKLAR ALTINA ALAN FAŞİZMİN,34

Düsseldorf

Page 35: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

yalnız olmadığı vurgulandı.İngiltere Halk Cepheliler devrimci

tutsak Musa Aşoğlu ve Erdal Gö-koğlu’na mektup yazma çalışmasıyaparak 30 adet mektup yazıpgönderdiler.

Cephe şehidi Kahraman Al-tun’un yıldönümünde Londra’dayaşayan ailesini ziyaret ederek biranma düzenlediler.

18 Mart pazartesi günü TürkiyeElçiliği önünde Halkın avukatları iledayanışma eylemi yapıldı. 1 saatsüren eylem süresince Halkın avu-katları için adalet sloganları atıldı.

� FRANSANancy:Avukatların açlık direnişini des-

teklemek için 6 gündür destek açlıkgrevi yapan Nancy Halk Cepheliler,16 Mart günü, iklim ile ilgili yürüyüşekatıldılar. Halk Cepheliler 300 bildiri

dağıtarak Halkın Avukatlarınındurumunu duyurdular. “Savunma-ya Özgürlük” sloganı ile 150 imzatopladılar. Bazı avukatlarla tanışarakdestek sözü aldılar.

Yürüyüşten sonra Saint Sebas-tien kilisesi önünde masa açarakbildiri dağıttılar, imza topladılar.Fransa Roanne Hapishanesi’ndebulunan devrimci tutsak Şefik Sa-rıkaya da Halkın Avukatları için15, 16 ve 17 Mart günleri 3 günlükaçlık grevi yaptı.

� AVUSTURYAViyana:Avusturya Anadolu Federas-

yonu davasında son sözleri sorulanFederasyon üye ve yöneticileri, budavanın açılmış olmasının hak veözgürlüklere saldırı anlamına gel-diğini, Grup Yorum konserleri dü-zenlemeye, Yürüyüş dergisi oku-maya, Halk Cephesi kortejinde yü-rümeye devam edeceklerini söy-leyerek beraatlerini istediler.

Mahkeme iki kişiye 16 ay, birkişiye de 20 ay hapis cezası vererekduruşmayı bitirdi. Federasyon üye-

leri ve duruşmayı izlemeye gelenlermahkeme kapısı önünde “FaşizmeKarşı Omuz Omuza” ve “YaşasınUluslararası Dayanışma” slogan-larını attılar.

Halkın avukatlarını destekle-mek için 11 ve 17 Mart tarihleriarasında Avusturya’nın çeşitli şe-hirlerinde 1, 2 ve 3 günlük açlıkgrevleri yapıldı.

� BELÇİKA“Adalet İstiyoruz” şiarıyla 14

Nisan’da Antwerpen şehrinde ya-pılacak Grup Yorum konserininçalışmaları coşkuyla sürüyor.

Mons ve Quarnegnon şehir-lerinde ana caddeye 60 adet afişasıldı.

Haselt şehrinde ise afişlemeninyanı sıra yoğun bir şekilde pullamayapıldı.

19 Mart salı günü ise Beringenşehrinde bir saat süren çalışmadaesnaflara ve caddelere afiş asıldı.Halka bilet satıldı.

Halkın Avukatları için Belçi-ka’nın çeşitli şehirlerinde 11 Martve 17 Mart tarihleri arasında 1, 2

Türkiye faşizmi tarafından en-gellenmek istenen Grup Yorumhalk ile buluşmaya, salonları dol-durmaya, söylediği türkülerle umutolmaya ve coşku yaratmaya devamediyor. İsviçre’nin Zürih şehrinde17 Mart günü düzenlenen GrupYorum konserinde sahnede “GrupYorum Halktır Susturulamaz”pankartı yer aldı.

Açılış konuşması ve saygı du-ruşu ile başlayan konserde öncekonuk sanatçılar sahne aldı. Av-rupa Dev-Genç adına konuşmayapan bir Dev-Genç’li, gençliği ör-gütlenmeye ve mücadeleye davetetti. HFG adına yapılan bir başkakonuşmada, Avrupa’da sistemingöz yumduğu uyuşturucuya karşımücadelenin örgütlü olarak yapıl-masının önemi anlatıldı.

İsviçre Halk Cephesi adınayapılan konuşmada ise “Devrimcilikyapmanın suç değil görev” olduğu,emperyalizme ve faşizme karşımücadelenin meşru olduğu vur-

gulandı. Grup Yorum’un da söyle-diği türkülerle bu mücadelenin birparçası olduğu, “terörist” ilan edil-diği, ödüllü listelere isimlerinin ko-nulduğu, ama Grup Yorum’unlistelere bestelerle cevap verdiğianlatıldı.

Halkın Avukatlarının direnişinede değinilen konuşmada, Avru-pa’da yaşayan göçmen halkımız;Halk Meclislerinde birleşmeye vemücadeleye davet edildi. GrupYorum’un sahneye çıkmasıylacoşku daha da artı. İzleyiciler hepbir ağızdan “Grup Yorum HalktırSusturulamaz” ve “Mahir HüseyinUlaş, Kurtuluşa Kadar Savaş” slo-ganlarını attılar. Grup Yorum bilinenve sevilen parçalarının yanı sırayeni bestelerini de seslendirdi. Bir-çok izleyici, üyeleri tutuklanan GrupYorum’un çok iyi bir performanssergilediğini söyledi. Grup Yorumbeğeniyle izlenen konserini; “Hak-lıyız Kazanacağız” ve “Çav Bella”parçalarıyla bitirdi. Konseri 600

kişi izledi.Konser sırasında dergimiz YÜ-

RÜYÜŞ için stand kuruldu. Ülke-mizde Yüksel Direnişçileri, Avukatlarve Grup Yorum gibi, sık sık saldırıyauğrayan, çalışanları tutuklanan, tümbaskılara rağmen her hafta çıkmayadevam eden Yürüyüş dergisinin di-renişini anlatmak için Konser salo-nunda bir de Yürüyüş Dergisi stan-dı kuruldu. Tutsak Yürüyüş çalı-şanları anlatıldı, isim ve adresleriverildi gelenlere. Standa gelen İsviçreSınır Tanımayan Gazeteciler Derneğiyöneticisi ile Türkiye’deki basınındurumu ve Yürüyüş dergisi üzerin-deki baskılar hakkında konuşuldu.

GRUP YORUM İSVİÇRE ZÜRİH’TE DİNLEYİCİLERİYLE BULUŞTU

YARGISI DA MAHKEME KARARLARI DA HÜKÜMSÜZDÜR! 335

İngiltere

Page 36: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

ve 3’er günlük açlık grevleri yapıl-dı.

� HOLLANDARotterdam şehrinde “Adalet İs-

tiyoruz” konseri için çalışmalaradevam edildi. 4 saat süren çalış-mada 50 afiş asıldı, halktan insanlaraGrup Yorum anlatıldı, bilet satıldı.

Lahey Alevi Derneği’nde ya-pılan toplantıda ise Konserin isminin“Adalet İstiyoruz” olmasının nedeniolarak ülkemizdeki adalet açlığı,Halkın Avukatları ve Grup Yorumbaşta olmak üzere yaşanan hukuk-suzluklar anlatıldı. Halkımız konseredavet edildi.

� YUNANİSTANAtina:Mülteciler için 16 Mart cumartesi

günü yapılan yürüyüşe YunanistanHalk Cephesi “Açlığın, sömürü-nün, ülkeler arası göçün sorum-lusu Emperyalizmdir” yazılı pan-kartla katılarak, emperyalizme karşısavaş çağrısı yaptı.

Yunanistan Halk Cephesi, tutuklubulunan 9 devrimci tutsak için Eksheriabölgesinde afiş çalışması yaptı.

Atina’da devrimci tutsaklarınduruşması 18 Mart günü görüldü.9 devrimci tutsak duruşmaya “Dev-rimci Tutsaklar Teslim Alınamaz”yazılı pankartla çıktılar. Dünya PolitikTutsaklar Günü olması sebebi ilebir açıklama okuyan tutsaklar, hepbirlikte Özgür Tutsak marşını söy-lediler, şiir okudular.

Savcı mütaalasını okuyarak tut-sakların beraatini istedi. Duruşma26 Mart tarihine ertelendi. HalkınAvukatlarıyla dayanışma amacıyla,Yunanistan Halk Cepheliler 19 Martgünü Atina’daki Türkiye büyükelçiliğiönünde bir eylem gerçekleştirdiler.Marşlar ve sloganlarla süren ey-lemde, devrimci savunmanın en-gellenemeyeceği açıklandı.

Tayad’lı Aileler’in, İstanbul GaziMahallesi Cemevi’nde adalet içindirenen ailelerin günlüklerinden:

12 Mart – 86. Gün:Bugün Gazi katliamının 24.

Yıldönümü. Ailelerimiz Gazi Kat-liamı’nın anması için düzenlenenyürüyüşe ve mezar anmasına ka-tıldı. Saat 14.00’da ailelerimizpankartımızı asıp, masamızı ha-zırlayıp oturma eylemimize baş-ladılar.

13 Mart – 87. Gün:Oturma eylemimizin bugünkü

nöbetçileri TAYAD’lı ailelerden Adilabi ve Mehmet amca. Soğuk hava,Cemevi sakin bugün.

14 Mart – 88. Gün:Saat 14.00’da pankartımızı

asıp, masamızı düzenleyip baş-ladık oturma eylemimize. Bugünkünöbetçimiz Feridun abi. Cem-evi’nde cenaze var, kalabalık. Ma-halleden gelen insanlarla sohbetederek geçiyor bugünkü nöbeti-miz.

15 Mart – 89. Gün:Bugünkü nöbeti TAYAD’lı Aile-

lerimizden Zeynal ve Aydın birliktetuttular.

16 Mart – 90. Gün:Nazife Anamız bugünkü nö-

betçimiz, nöbet sohbet ederekgeçti.

17 Mart – 91. Gün:Kahvaltı yaptıktan sonra, Gon-

ca’yı ziyaret edip, döndük geldiknöbetimize. Cemevi bugün çok

kalabalık, bugünkü sohbetimiz ya-rın başlayacak olan Halkın Avu-katları’nın mahkemesi. Bizler deTAYAD’lı Aileler olarak yarın mah-kemede yerimizi alacağız.

8 Mart’ı Emekçi Kadınları-mızla Kutladık

Diren Kazova emekçileri 8 MartDünya Emekçi Kadınlar Günü’ndebir araya geldi. Program kapsa-mında iki tekstil atölyesi ziyaretedilerek emekçi kadınlara karanfillerverildi ve pasta kesilerek gününanlam ve önemi üzerine konuşuldu.Karanfil alan kadınlarımızdan biriçok duygulanarak gözyaşlarına ha-kim olamadı ve ilk defa bir karanfilaldığını dile getirdi. Ziyaret ardındanemeği için direnen işçi Türkan Al-

bayrak gözaltı çıkışı ziyaret edildi.HHB avukatlarıyla birlikte Albayrakkarşılandı. Son olarak; direnen tümemekçi kadınların taleplerinin kabulolması için birlik olma çağrısı yapıldıve tekrardan 8 Mart Emekçi Ka-dınlar Günü kutlandı.

KENDİ YASALARINI DAHİ AYAKLAR ALTINA ALAN FAŞİZMİN,336

Evlatlarımız İçin Adalet ve Özgürlük İstemeye Devam Ediyoruz

Devrimci Tutsak AileleriAdalet KahvaltılarındaBir Araya Geliyor

TAYAD’lı Aileler haftalardır İs-tanbul Gazi Mahallesi Cemevi’ndeyapılan kahvaltıya katılan ailelerinardından trafik kazası geçirenTAYAD’lı Gonca’yı ziyaret ederek,geçmiş olsun dileklerini sundu.

Yunanistan

Page 37: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

1 Nisan - 7 Nisan

“Adalet de, mutluluk da, özgürlük de bizim ellerimizde. Bumutluluk sadece bir kişinin mutluluğu değil, bir kişinin özgürlüğüdeğil. Biz, herkes mutlu olduğunda, halklarımız özgür olduğundamutlu ve özgür olabiliriz, adalet herkes için olduğunda huzurluolabiliriz. Bunlar için savaşmadan, zorunluluklarımızı kavra-madan hiçbirisini elde edemeyiz.” Elif Sultan Kalsen

Elif Sultan KALSEN:23 Haziran 1988 Dersim, Merkez Buğulu

Köyü doğumlu. 19 Aralık Katliamı’nda,operasyonu durdurmak için feda eylemiyapan Fidan Kalşen, amcasının kızıdır.Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkilerbölümünde okuyordu. Devrimci olmasındaDersimli olmasından Alevi olmasına, daha

çocukken devrimciler ile tanışmasına kadar birçok nedensayarken, bunların en önemlilerinden birisinin FidanKalşen olduğunu söylemektedir. 2007-2010 yılları arasındaKocaeli Üniversitesi’nde okurken Kocaeli Gençlik Der-neği’nde devrimcilik yapmaya başladı. Elif’in ilk öğretmeniHasan Selim Gönen oldu. 2010 yılında İstanbul’da çeşitlialanlarda görev yaptı. 2010 yılında Kocaeli Gençlik Der-neği’nden gözaltına alınıp tutuklandı. 2012 Haziran ayınakadar Bakırköy Hapishanesi’nde tutsak kaldı. Tahliyeolduktan kısa bir süre sonra, 18 Ocak 2013’te demokratikkurumlara yönelik saldırılarda tekrar tutuklandı. 27 Mart2014’te Bakırköy Hapishanesi’nden tahliye olduğunda“Hareket benim umudum... Halkın gücüdür. Güvendir,insanlığın tüm erdemleridir.” diyerek mücadeleye koştu.

Elif Sultan Kalsen, 1 Nisan 2015’te Vatan Caddesi’ndebulunan İstanbul Emniyet Genel Müdürlüğü binasınayönelik, yoldaşları Şafak ve Bahtiyar’ın hesabını sormakiçin, düzenlediği eylemde vurularak şehit düştü.

Elif Sultan Kalsen

Selim Mehmet YÜCEL:1956 Çanakkale doğumludur. İstanbul Maliye

Muhasebe Yüksek Okulu öğrencisiyken müca-deleye katıldı. İstanbul Dev-Genç yöneticilerindenbiri oldu. SDB üyesi olarak mücadelesini sürdürdü.3 Nisan 1981ʼde İstanbul Kadıköyʼde, cadde or-tasında polis tarafından katledildi.Selim Yücel

Mustafa IŞIK:Cuntaya karşı mücadeleyi sürdüren dev-

rimcilerdendi. Gözaltına alınıp işkence ya-pıldıktan sonra 3 Nisan 1981ʼde İstanbulKüçükköyʼe götürülüp kurşuna dizilerekkatledildi.

Mustafa Işık

Demet TANER,Hüseyin COŞKUN:Bedii Cengiz SPB üyesiydiler. 4

Nisan 1995’te Antep’te ölüm mangalarıtarafından katledildiler. 1962 Dersimdoğumlu Hüseyin, 1976’da devrimcimücadeleye katıldı. 1985 sonrasıİzmir ve Ege yöresinde görevler aldı.

Kısa süreli tutsaklıklar yaşadı. 1993’te Gaziantep sorumluluğununyanında, Bedii Cengiz Silahlı Propaganda Birliği’nin komutanlığınıüstlendi.

1971 Antep doğumlu Demet Taner, İzmir’de üniversitedeDev-Genç’li oldu. 1992’de Ege TÖDEF Temsilciliği yaptı. İler-leyen süreçte Antalya, Burdur, Isparta illerinin sorumluluğunuüstlendi.

Mustafa KURAN:1991ʼde Avusturyaʼda devrimci hareket içeri-

sinde yer aldı. Yaklaşık 4 yıl Avusturya hapisha-nelerinde tutsak kaldı. 2000-2001 Ölüm Orucuçalışmaları sırasında, sağlık koşullarını hiçe sa-yarak koşturdu. Kanser hastalığının ilerlemesisonucunda 3 Nisan 2001ʼde aramızdan ayrıldı.Mustafa Kuran

Demet Taner Hüseyin Coşkun

Kemal KARACA:Kırklareliʼnin Pehlivanköy İlçesiʼnde doğdu.

Babaeski Demokratik Kültür Derneğiʼnin kuru-cularındandır. Mücadelesini İstanbulʼda sürdü-rüyordu. 4 Nisan 1977ʼde bir sol grup tarafındanİstanbul'da pusuya düşürülerek katledildi.

Kemal Karaca

Fehime ÖZTÜRK:Samsun DEV-GENÇ içinde

yer aldı. Hastalığı nedeniyle1978 Nisan’ında aramızdan ay-rıldı. 1959 doğumluydu. Sam-sun’da Devrimci Gençlik Ha-reketi’nin 19 Mayıs Lisesi’ndekiilk sempatizanlarındandı. Her

saatini devrimci mücadeleye adamıştı.Cenazesi geniş bir anti-faşist kitlenin katı-

lımıyla Alaçam ilçesinde toprağa verildi. Kısayaşamında kararlı bir şekilde mücadele etti.

Fehime Öztürk

Bülent ÇOBAN:Büyük Direniş’te 2. Ölüm

Orucu Ekibi içinde yer aldı.19-22 Aralık Katliamı’ndansonra Kandıra F Tipi’ne gö-türüldü. Direnişini tereddüt-süz sürdürerek 7 Nisan2001’de ölümsüzleşti. 1974

doğumlu Bülent, 92’de mücadeleye katıldı.Liseli Dev-Genç ve mahallelerde sorum-luluklar yaptı. Birçok kez gözaltı ve tutsaklıkyaşadı.

Bülent Çoban

Hasan ATEŞ:Devrimci hare-

ketin işçi alanın-daki örgütlülüğüiçinde yer alıyor-du. Eczacıbaşıİlaç Fabrikasıʼndailk grevi örgütle-

yenlerdendi. 4 Nisan 1977 ge-cesi, grev nöbeti sırasında fa-şistler tarafından katledildi.

Hasan Ateş

Page 38: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

92 yılında İzmir’de gecekondu yıkımları vardı. GündüzleriTÖDEF’e maddi gelir için bir anket şirketinin anketlerini yapıyorve bir sabun şirketinin promosyonlarını dağıtıyorduk. İşimizbiter bitmez de Küçük Yamanlar yıkım bölgesine gidiyorduk.Bu dönem Demet Taner Ege Bölgesi TÖDEF temsilciliğigörevini de sürdürüyordu. Küçük Yamanlar’da sıcakkanlılığı,tatlı diliyle halka kendini sevdirmiş, halk da ona “kara kızımız”diyerek sevgisini ifade ediyordu. Küçük Yamanlar’da farklımilliyet ve mezheplerden pek çok aile vardı ve düzenin böl-parçala politikasından etkilenmişler, birbirlerine yabancılaş-mışlardı. Bu yüzden “önce benim evimi yapın” vb. söylemlerlehareket ediyorlardı. İlk birkaç gün böyle bir dağınıklık yaşandı.Bir gün Demet Taner inşaatına yardım ettiği bir evde evingenç kızlarının oturmasına bayağı içerlemişti. Aynı gün halkımahalle meydanına toplantıya çağırdık.

Demet Taner konuşmaya başladı. “Herkes kendini düşünüyor.Hiçbir iş, hiçbir araç gereç, aş, ekmek paylaşılmıyor. Bizlerburaya sizlere destek olmaya geldik. Sizlerle bu kondularıbirlikte yeniden yapmaya geldik. Ama sizler birlikte hareketetmezseniz gelip gene yıkarlar, birlik olursanız gelemezler,birlikten güç doğar” diyerek halkın birbirine yabancılaşmasını,bunun olumsuzluğunu anlattı ve konuşmayı bitirdi.

Ertesi gün mahalle halkı ortak bir çalışma ile işe koyulmuştu.Akşamları meydanlıkta yemek hep beraber yeniyor, ateşleryakılıp sohbetler ediliyor, türküler söyleniyordu. İzmir Çınarlı-tepe’de de yıkım olduğu haberini günlük gazetelerden öğrenenDemet Taner aynı gün TÖDEF’lileri toplayarak Çınarlıtepehalkına dayanışmaya gideceğimizi söylemişti. Öyle ki Çınarlı-

tepe’nin nerede olduğunu da bilmiyorduk. Kısa bir çabadansonra yerini öğrendik ve kalabalık bir grup olarak oraya gittik.

Vardığımızda durum kötüydü. Hemen her ev yıkılmıştı. Birçokinsan eşyalarını alarak başka mahallelere gitmişti. Kalanlar dagücü, kimi kimsesi olmayanlardandı. Özellikle dikkatimizi çekende Diyarbakır’lı bir aileydi. Altı çocukluydular. Baba hastalığındandolayı çalışamıyor, çocukların en büyüğü olan evin genç kızıtekstilde çalışarak evi tek başına geçindiriyordu. Evleri tek tekdolaştık. Niçin geldiğimizi, kim olduğumuzu söyledik. Halk birazkuşkuluydu. Ama bizlerin de halkın evlatları olduğumuzu, halkınçıkarları için burada olduğumuzu uzun uzun anlattık.

Ertesi gün inşaatlara başlanmış, diğer mahallelere taşınanlarda geri gelmişlerdi. Demet Taner daha çok Diyarbakır’lı aileninevinde çalışıyordu. Onu görenler “Ya helal olsun be. Hadioğlanlar neyse şu kıza bak, çekiç tutuyor, kürek tutuyor” diyorlardı.Demet güven veriyordu. Halkın birebir sorunlarını dinliyor, onlarauzun uzun anlatıyordu. Birkaçımız gece halkın yanında kalıyorduk.O da mutlaka halkının yanında olmak istediği için kalıyordu.Zaten halk onu pek bırakmıyordu. Bir gün “bu gece kalamayacağım,işim var” demiş, akşam saatlerinde ayrılmıştı.

Öğleye doğru, önde Demet ardında da bir grup insan geli-yordu. Yaklaştıklarında gelenlerin farklı gecekondu mahalle-lerinden tanıdığımız insanlar olduğunu gördük. Halk meraklanmışve alana toplanmıştı. Yeni gelenlerle merhabalaştıktan sonraDemet Taner söze başladı, “Hepiniz merak etmişsinizdirbunlar kim? Evet arkadaşlar. Bu insanlar da sizden farklıdeğil. Onlar da konduda oturuyorlar. Konduları defalarcayıkıldı. Yılmadılar, direndiler ve bugün aynı sorunları yaşayanlarolarak sizlerle dayanışmaya geldiler” dedi. Herkes bir andahoş geldiniz, merhaba, hoşbulduk, nerelisin gibi sorular vecevaplarla konuşmaya, kaynaşmaya başladı. O gün inşaatlarınbüyük bir kısmı bitirilmişti. Akşam Diyarbakır’lı ailenin evindesohbet ederken Demet şöyle demişti: “Halkı kaynaştırmak,örgütlemek. İşte en güzel inşaat, en güzel işçilik bu.”

Bir yoldaşı anlatıyor: “DEMET TANER Bir İnşaat Ustası”

Anıları Mirasımız

KAYBEDİLDİRecep GÜLER:Mücadelenin emekçilerin-

dendi. Cüretli, inisiyatifli, ör-gütleyici bir Devrimci Solcuy-du. İlk tutsaklığında 6 yıl,ikincisinde 2 yıl hapishanedekalan Recep, defalarca iş-

kencelerden geçirildi. 1989 yılında YeniÇözüm İzmir temsilciliği yaptı. 1 Mayıs kav-galarının, işçi eylemlerinin içindeydi hep.‘94 Nisan’ının ilk günlerinde İstanbul’dapolis tarafından gözaltına alındı ve bir dahakendisinden haber alınamadı. Kaybedildi.

Recep Güler

Servet DELİCE:1982, Amasya Ay-

dınca Beldesi KarsanKöyü doğumludur. Liseyıllarında İstanbul Üs-küdar’da iken devrimcimücadeleye katıldı.Amasya Eğitim Fakül-

tesi’ne gittiğinde TÖDEF’lilerle birlikteöğrenci meclislerinde aktif görevleraldı. Gençlik Derneği’nin kuruluşundakatkıları oldu. 6 Nisan 2005’te Amas-ya’da geçirdiği trafik kazası sonucuaramızdan ayrıldı.

Servet Delice

SelçukKÜÇÜKÇİFTÇİ:Devrimci hareketin

kadrolarındandı. 1959yılında doğdu. Devrimcimücadelede hızla ge-lişti. Dev-Genç’in yö-neticilerinden biri oldu.

SDB’lerde yer aldı. 12 Eylül cuntasıkoşullarında tereddütsüz mücadeleyive görevlerini sürdürdü. 7 Nisan1981’de bulunduğu evin kuşatılmasısonucu İstanbul Küçükköy’de polistarafından katledildi.

Selçuk Küçükçifçi

Cephe Milisleri Halkın Adalete Olan ÖzleminiDört Bir Yanda Duyuruyor

Ankara:Cephe Milisleri, 11 Mart’ta,

umudun çocuğu Berkin El-van’ın katil polis tarafındanbaşından vurulup, katledil-mesinin beşinci yılında mer-kezi bir yere, üzerinde; “Ber-kin Elvan Sorulacak Hesa-

bımızdır! DHKC” imzalı pankart astı. Ayrıca pankart asıldıktansonra havai fişek eşliğinde “DHKC SPB Katillerin Peşinde!Berkin’in Hesabını Sorduk Soracağız!” sloganları atılarakBerkin selamlandı.

İzmir:Cephe Milisleri 12

Mart’ta, halkın matbaasıduvarlara 50 adet “Adaletİstiyoruz! Cephe” imzalıyazılamaları işledi.

Page 39: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

Düzen çürürken ve bu çürümenin kokuları her tarafa yayılırken,halkın devrimci enerjisini açığa çıkartabilecek tek güç, tek alternatif,

tek umut biziz. Halkımızın umudu olmak ellerimizdedir.Biz umut olmayı başaramadığımızda, halkın tükenen umutlarıyla farklı

arayışlar içerisine girmesine, yükselen tepkilerin saman alevi gibi sönmesinetanık olur, hatta seyirci kalırız. Ve halk yine umutsuzluk içinde,

düzen partilerinin arkasından gitmeye, sürüklenmeye devam eder.Kitleleri genel düzeyde etkilemek ve onların ilgisini çekmek geçicidir.

Kitleleri harekete geçirebilmek için onların sağduyulu fikirleriniaçığa çıkarabilmek, zeka ve yaratıcılıklarını mücadeleye katabilmek

önemlidir. Kitleleri hem fiili olarak hem de düşünce,önerileriyle katabildiğimizde ve pratik düzeyde harekete geçirebileceğimizsürekli mekanizmalar yaratabildiğimizde kalıcı mevziler de kazanabiliriz.

Aksi halde, ardında sadece bir “deney” bırakır, geleceği de,istikrarı da olmaz.

Cüretkarlık ve uzlaşmazlık gibi geleneklerimiz var.Demokratik mücadele konusunda da azımsanmayacak bir birikime sahibiz.

Sıradan bir sözümüze, sloganımıza dört elle sarılan ve mesaj kabul edeninsanlar var. Bu prestiji artık çarçur etmemeliyiz.

Devrim, Devrimci Halk İktidarı, sadece öncü savaşçılar ve kadrolarlakazanılmaz! Halkın katılımı her zaman gerekli ve önemlidir.

Halka dayanmayan bir mücadelenin, devrimin başarılı ve kalıcı olması damümkün değildir. Bu yüzden kitlelerle iç içe olmayı, onlarla kaynaşmayı,

öneri ve değerlendirmelerini almayı, fikir üretmeyi öğrenmeliyiz.Kitlelere de kendi sorunlarına, taleplerine bizzat sahip çıkmayı öğretmeliyiz.

Bu, halkı siyasi amaçlarımıza ikna etmemizin de yoludur aynı zamanda.Politikalar ne kadar doğru olursa olsun, programlar ne kadar iyi formüle

edilirse edilsin, üzerinde çalışılan insanlara seslenemiyorsa,istenilen sonuca ulaşması da mümkün değildir.

Bu yüzden önemli siyasal gelişmeleri halka götürebilmeli, taşıyabilmeliyiz.Bu gelişmeleri halka götürmek demek, tepkileri örgütlülüğe kanalize etmek,

binlerce göz, binlerce kulak ve yine binlerce silah demektir.Halka haklılığının bilinci kavratıldığında, halk devletle, devlet güçleriyle

çatışmayı göze alacaktır... Almışlardır da... Bunun yanında, halkımızın küçükkaygıları, küçük hesapları da vardır elbette. Her zaman da olacaktır.

Ama unutmamamız gereken şey,halkın aynı zamanda kendisine verileni de aldığıdır. Biraz da deneykazandırılsa, ortaya büyük bir çaba, enerji ve yaratıcılık çıkacaktır.

Page 40: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

BAŞTA 7 MİLYON İŞSİZOLMAK ÜZERE BÜTÜN İŞÇİLERİ

İŞÇİ MECLİSLERİ’NDEBİRLEŞTİRECEK, DİRENECEK ve

KAZANACAĞIZ!

YEDİ MİLYON İŞSİZ,DÜZENE KARŞI ÖRGÜTLENECEKYEDİ MİLYON ÖFKE DEMEKTİR!

İşçi Hareketi Özel Bölümü

www.yuruyus-info.org

[email protected]

Haftalık DergiSayı: 111

24 Mart 2019Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

yu

ruy

us

.biz

@g

ma

il.c

om

ww

w.y

uru

yu

s-i

nfo

.org

Page 41: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

AKP FAŞİZMİ,İŞÇİLERİN DİRENMESİNDEN,

ÖRGÜTLENMESİNDEN KORKUYOR!

BU YÜZDEN,DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİ’NDEN

SEMİHA EYİLİK’E15 YIL HAPİS CEZASI VERİLDİ!

FAŞİZMİNADALETSİZLİĞİNE

TESLİM OLMAYACAĞIZ!

Page 42: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Kapitalizmin çarpık geliştiği, emperyalizmegöbekten bağımlı olduğumuz bir ülkedeyaşıyoruz. İş bulmak, çalıştığı işten her an

atılma korkusu yaşamak nerdeyse her işçinin yaşadığıbir durumdur.

AKP’nin; tekellerin çıkarları için her türlü yasayıçıkarırken işçilerin en ufak bir hak arayışına dahi izinverilmiyor. İşsizlik özellikle son yaşanan ekonomikkrizle birlikte halkın sırtındaki yükü daha çok artırmıştır.Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 15 Mart 2019günü açıkladığı Aralık 2018 dönemi Hanehalkı İşgücüAraştırması sonuçlarına göre:

İşsiz sayısı (Dar tanımlı) 4 milyon 302 binDar tanımlı işsizlik yüzde 13,5Krizin bedeli: bir yılda 1 milyon 11 bin yeni işsizGeniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 20,9Geniş tanımlı işsiz sayısı 7 milyon 153 BİNTarım dışı işsizlik yüzde 15,6Tarım dışı kadın işsizliği yüzde 18,9Tarım dışı genç işsizliği yüzde 27İstihdam bir yılda 633 bin kişi azaldıİstihdam Ağustos-Aralık 2018 arasında 1 milyon

633 bin azaldı

Yani ortada AKP’nin ekranlarda savunduğu gibibir ekonomik büyüme yoktur. Büyüyen, tekellerin karı,halkın açlığı ve yoksulluğudur. Çünkü bu ülkedeişsizlik demek açlık ve yoksulluk demektir. Evsizlikve geleceksizlik demektir. Eğitim ve sağlık gibi temelhaklara ulaşamamak demektir. AKP halktan gerçeklerigizlemek için işsizlik rakamları üzerinde oynamaktave işsiz sayısını düşük olarak göstermektedir.

DİSK-AR tarafından hesaplanan geniş, tanımlıişsiz sayısı 7 milyon 153 bine yükselirken, geniş,

tanımlı işsizlik oranı ise yüzde 20,9 olarak hesaplan-mıştır. Yani AKP iktidarı rakamlar üzerinde oynayarakhalktan gerçekleri gizlemekte, işsiz ve aç bıraktığıhalkı oy deposu olarak kalması için ekonomi iyiye gi-diyormuş gibi göstermektedir.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Twitter’danbütçe gelişmeleriyle ilgili açıklamasında; “Her ger-çekleşme, her gösterge bütçe disiplinindeki güçlü du-ruşumuzu ortaya koyuyor.” diyerek halkın işsizliği ileadeta alay etmektedir. 1 milyon yeni işsiz daha sokağaatılırken, bir yılda tekellerin karına kar katılmıştır.

Türkiye’nin en zenginlerinin serveti geçen yılagöre 18,5 milyar dolar artarak 121,4 milyar dolarayükseldi. Türkiye’nin dolar milyarderleri sayı olarakgeçen yıla göre dokuz kişi artarak 40’a yükseldi. Yanikişisel serveti 1 milyar dolar barajının üstünde olanTürk sayısı 40’ı buldu. Milyarderlerin toplam servetiise 72,4 milyar dolara çıktı. Ekonomi Bakanı’nın bütçedisiplini işçinin, emekçinin alın terinin, tekellerin cebineakıtılmasından başka bir şey değildir.

Devrimci İşçi Hareketi tüm işçilerin, emekçilerinbu sömürücü asalak düzene karşı mücadele edeceğiyerdir. İşçiler sınıf bilinciyle burada bir araya gelecek,patronların ve tekellerin sömürüsüne “artık yeter” di-yeceklerdir. Devrimci işçiler bulundukları her yerdeAKP’nin politikalarını teşhir etmeli, işçileri sömürüsüzbir düzene karşı mücadeleye çağırmalıdır. Görev sa-dece işi olanları değil işsiz olan milyonları da örgütle-mektir.

7 milyon işsiz AKP iktidarına karşı öfke doludur.Şubat ayında Tekirdağ’ın Ergene ilçesinde, SaffetG., ailesine; “Ben hakkımı size helal ediyorum. Sizde bana hakkınızı helal edin. Biliyorum, sizi çoküzdüm. İşsizlikten bunaldım” yazılı not bırakarakintihar etti. İşsizlikten dolayı umutsuzlaşmış, çareyiintiharda bulanların umudu devrimci işçiler olmalıdır.

YEDİ MİLYON İŞSİZ, DÜZENE KARŞI ÖRGÜTLENECEKYEDİ MİLYON ÖFKE DEMEKTİR!

Sarıyer’de işi ve emeği için direnen TürkanAlbayrak bir röportajında “insanın işi onurudemektir. Ben onurum için direniyorum”

demiştir. Yedi Milyon işsizi onuru ve namusuiçin örgütleme işi devrimci işçilerin görevidir.

Direnişe bu sözle başladım. Aradan 6 aygeçti. Evet, çürümedim. Direnmenin, teslim ol-mamanın onuruyla karşılıyorum gelecek günleri.Yola çıkarken çok zor günleri göze almıştım.

Zorluk neydi? Evde oturup faşizmin sana is-tediğini yapması mı yoksa direnerek yapılan sal-dırıya karşı koymak mı? Aslında ben kolay olanıseçtim; faşizmde kolay olan direnmektir.

Yarın neyle karşılaşacağını biliyorsun. Dahafazla zulümse onu göze almışsın. Faşizmin elinde

artık seni korkutacağı hiçbir şey yok. Boğaztokluğuna çalıştığın işini bir sabah “güvenliğimizitehdit ediyorsun” deyip atar, evini bir sabahgelip uygunsuz deyip yıkar, gece evini basıp

seni eşkıya gibi bir ormana getirebilir. Bunu kar-şılayacak olan senin direnişin, bunu engelleyecekolan da direnişin.

“Ben senin yasalarını kabul etmiyorum. Beniminsan olmaktan doğan yasalarım var. O daçalışıp üretmek” dedim. İşimi, ekmeğimi, onu-rumu istiyorum deyip her gün karşına dikiliyorum.

Türkan Albayrak’ın KalemiHnden:

ÇÜRÜMEYECEĞİM, DİRENECEĞİM!

Sayı: 111 24 Mart 2019

42

Page 43: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Madem ben gerçeği görenim, diğerinsanlara da öğretmeliyim dedimve tekrar direnmeye başladım.

Ben bir temizlik işçisiyim. AKPhükümeti tarafından üçüncü kezişten atılıyorum. İlk işten atma-larının sebebi tacize karşı çık-mamdı. Eğer karşı çıkmasam neolurdu? İşten atılmaz, onursuz ya-şardım. Kazandığım ekmek bo-ğazımdan geçmezdi. Bu onursuz-luk beni daha da aşağıya çekerve bugün iğrendiğim insanlardanhiçbir farkım kalmazdı.

Mahkeme sonucu döndüğümişimden herkesin bildiği PaşabahçeDevlet Hastanesi’nde sendikal ör-gütlenme yaptığım için atıldım.Evime dönüp oturabilirdim. Hak-sızlığı, hukuksuzluğu sineme çekipaynı şartlarda yeni bir iş bulabilir-dim. Taşeron işçisiyim, maaşımzaten asgari ücret demedim. Zirabeni zorlayan bir onurum var. Mah-keme sonucu işime dönmüşüm.Tek yaptığım insan gibi çalışıpyaşamak için sendikalı, örgütlüolmaktı. Evime dönmedim iştenatıldığım gün, Hastane bahçe-sinde çadır kurup direnişe baş-ladım.

Birçok kaygımla birlikte içimdedirenmenin, teslim olmamanın hu-zuru vardı. İşimi istiyorum demektüm hayatı istemekti. Ben nedenbaşka bir iş arayayım, ne yaptımda işten atıldım. Hırsızlık mı yap-tım, yüz kızartıcı bir suç mu işle-dim? Her gün geldiğim bu işyeribenim, ben istemediğim sürecebeni işten atamazsınız dedim. Di-reniş 118 gün sürdü.

Paşabahçe halkı, Devrimciler,çadırın tüm yükünü taşıdılar. Gecenöbetinden; afişi, bildiri, yürüyüş,basın tüm ihtiyaçları karşıladılar.

Elif Sultan Kalsen, Şafak Yaylaçadırımda nöbet tuttular. Kim odirenişe emek vermişse bugün yatutsak ya da yurt dışında sürgünde.O günlerde haberlerimi yapan CanDündar, Ece Temelkuran, CüneytÖzdemir yurtdışında sürgünde.Destek olan sanatçılardan MehmetAli Alabora yurtdışında sürgün.Avukatım Şükriye Erden faşizmtarafından aranıyor. Paşabahçe’de-

ki çadır direnişinin son yedi gü-nünde açlık grevi yaptım ve ka-zandım. Ve tekrar işime döndüm.Ama “İşimi İstiyorum” önlüğümübir yere sakladım. Egemenler,asla unutmaz bunu biliyordum.

Sarıyer İlçe Sağlıkta direnmişve kazanmış bir işçinin gururuyla,8,5 yıl çalıştım. Emekliliğime 1,5yıl kala 55 yaşında tekrar atıldım.Kamuda çalışan taşeron işçilerekadro vermişler ve ben kadroyageçeli 4 ay olmuştu. Bir sabah“Güvenlik ve Arşiv Araştırması so-nucu işinize son verdik” dediler.Bu kez ülkede faşizm yüzünü sak-lama gereği bile duymuyor.

Kamuda çalışan binlerce insansorgusuz sualsiz işten atılmış,kendi kolluk güçlerini, savcılarını,yargıçlarını katletmişler ya da ha-pishanelere tıkmışlar, burjuva basıntamamen ellerinde tek bir aykırısöz söyleyebilen yok. Dediğim de-dik deyip yasalar yapılıyor. İnsanlarkorkudan sinmiş, Sendikalar veOdaların yöneticileri tamamenemirlerinin altına girmiş, halk dahayoksullaşmış ve yozlaştırılmış.

Avukatlar, doktorlar, gazeteciler,milletvekilleri tutsak. Yüzlerce insanmülteci ve korku ülkemde hakimolmuş. Bir tek Yüksel’de bir aka-demisyen, Nuriye Gülmen sokağaçıkıp koca sendikaların bile basınaçıklaması yapamadığı günlerde“İşimi İstiyorum” diyerek her güngözaltına alınarak direniyor.

Ve direniş büyüyor, açlık grevive tutsaklıkla devam ediyor. Fa-şizmde sokakları açan bir kadınvar ve bunun devamında NazifeOnay, Acun Karadağ öğretmenler,Mimar Alev Şahin direniyor. Ba-kırköy’de Nursel Tanrıverdi, SelviPolat direniyor. İşlerini istedikleriiçin tutuklanıyor.

Bunlar olurken ben tekrar iştenatılmış düşünüyorum, bu koşul-larda nasıl direnirim. Yaşlıyım,hastayım. Sokağa çıkmak gözaltı,tutuklanma, işkence demek. Çık-mazsam evimde oturup bu fırtı-nanın geçmesini bekleyeceğim.

Ya yaratılan değerler? Korkuylabir fare gibi saklanmak, direnipkazandığın bir sürü bedelleri öde-nen direnişi, devrimcileri, umut ol-duğun insanları yok mu sayacak-sın? Yarın ne diyeceksin. Benkorktum saklandım, bu zafer ka-zanmış, direnişçiye yakışır mı?Teslim olmanın sonu yok, bu fırtınadiğerlerine benzemiyor. Öyle hadeyince geçecek bir fırtına değil.Yarın yaşamak için; faşizm için miçalışacaksın ya da gel işbirlikçi oldiyecekler, kabul mü edeceksin?

Saldırının sonu yok! Faşizmintikamını unutmuyor, gelip senibuldu. Saklanamazsın. Ya direnipkazanacaksın ya teslim olup çü-rüyeceksin! Direnmeyi seçtim, ogün çok rahat uyudum. Karar ver-miştim, korkuya teslim olma-yacaktım.

3 Eylül’den beri direniyorum.Hafta içi her gün alana çıkıp göz-altına alınıyorum. İradem sınanıyor.Direnişimi halktan izole etmeyeçalışıyorlar. O alanda kalırsam di-renişin çok büyüyeceğini biliyorlar.Direniş saatinden bir saat öncepolisler yerini alıyor. Görüntüalınması bile onlar için çok kor-kutucu. Buna ellerinden geldiğinceizin vermemeye çalışıyorlar. Ka-

Türkan ALBAYRAK:  530 777 68 79

Facebook:

www.facebook.comturkan.albayrak.161

twitter adresi: @trkn1964

Kullanıcı ismi Türkan Albayrak

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

KENDİ YASALARINI DAHİ AYAKLAR ALTINA ALAN FAŞİZMİN,41

Page 44: CÜPPELİ CELLATLARIN GÜCÜ, DEVRİMCİ AVUKATLIĞI …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY111.pdf · Şişli - İSTANBUL Ofset Hazırlık:Ozan Yayıncılık Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Yürüyüş: Merhaba, bize öncekendinizi tanıtır mısınız?

Alihan Ertürk: İsmim AlihanErtürk, evliyim, iki oğlum var. 5seneden beri Kale Kayış’ta çalışı-yorum. Manisalıyım.

Yürüyüş: Peki, bu direniş nasılbaşladı, ne zaman başladı ve nasılşartlarda başladı? Ondan bahsedermisiniz biraz?

A. Ertürk: Direnişimizin 10.günü bugün. Aslında ilk sebebimiziş sağlığı ve iş güvenliği açısındanuygun olmayan sebeblerden dolayıbiz direnişe geçtik. Ondan sonratabi sendikayla tanıştık, sendikafaaliyetleriyle beraber bu işi yü-rütmeye başladık. İçerde olan işkazalarını saymakla bitmez. Tabiricaizse burdan köye yol olur gibibirşey. El ayak kesmelerini artıkiş kazalarından saymıyoruz kendiiş arkadaşlarımız arasında. Par-mağı kopanlar, kolu kırılanlar…ondan sonra büyük iş kazası ge-çirenler var. Üç kişi öldü bu iş ye-rinde.

Yürüyüş: Ne zaman gerçekleştibu ölüm olayı?

A. Ertürk: 2014’te ve öncesi.

Yürüyüş: Sendikalaşma faali-yeti ne zaman başladı fabrikada?

A. Ertürk: Sendika faaliyetiyaklaşık bir seneden beri var. Bizyetki belgesini 2018 yılının Eylülayında ya da Ekim ayında aldık,tam hatırlayamadım şimdi. Yetkibelgesini aldık. Şu anda anayasalolan hakkımızı kullanacağız. Kul-lanmaya çalışıyoruz daha doğrusu.

Nasıl desem bilemedim ama. Ana-yasayı kuranlar anayasaya engelolmaya çalışıyorlar şimdi, bizi fab-rikaya sokmuyorlar sendikayla be-raber.

Yürüyüş: İş yerinde kaç işçisendikaya üye?

A. Ertürk: Dışarda 150 kişi va-rız, içerde de hemen hemen 15-20 kişinin sendikalı olduğunu bili-yoruz. Onlar makina kapatma ta-raftarı olmadılar. 10 gündür de bizdışarıdayız. İçerden biz haber alı-yoruz. Sıkıntı yok orada. İşlerinnasıl yürüdüğünü biliyoruz. Kiminne yaptığını biliyoruz. Biz direni-şimizin sonuna kadar da arkasın-dayız. Fire vermeyeceğimizdende eminim.

Yürüyüş: Bu direnişe çevrehalkından, çevre fabrikalardan des-tek konusunda gelişmeler var mı?Ya da sizin bu konuda çalışmala-rınız var mı?

A. Ertürk: Sağolsunlar, çevrefabrikalardan gelen işçiler var. On-dan sonra, siyasi partilerden gelipde destek verenler var. Başka,bizim de öyle herhangi bir çalış-mamız da yok. Şu anda sadecebekleme sürecindeyiz.

Yürüyüş: Direnişin duyurulma-sıyla ilgili çalışmalarınız, herhangibir faaliyetiniz var mı?

A. Ertürk: Şu anda sosyal med-ya mercilerini kullanıyoruz, You-Tube olsun, instagram, twitter, fa-cebook. Bu sosyal medya merci-lerinde faaliyet yürütüyoruz. Şuanda eminim ki bütün Trakya’nın

gözleri bizim üzerimizde. Herkesinbunu duyduğuna da inanıyorum.

Yürüyüş: Aslında evet, gelipgeçen arabaların çoğu korna ça-lıyor. Bu hani haberdar olduklarınadair bir emare bizim açımızdan.

A. Ertürk: Aynen öyle. Burdaher gün bu yolu kullanan var. Onlarbizi görüyor. Zaten Çorlu yolununkenarındayız, pankartımız, çadı-rımız var. Kale Kayış’ta direnişvarmış diye görüyorlar, bunu her-kese anlatıyorlar böyle bir olay ol-duğunu. Sağolsunlar gelip-geçenarkadaşlarımız kornaya da bası-yorlar, destek oluyorlar. Yan kom-şumuz var, sağolsun, bize kek ge-tiriyor-börek getiriyor (gülerek),bize tam destek oluyor.

Yürüyüş: Peki bizim aracılığı-mızla halkımıza söylemek istedi-ğiniz bir şey var mı?

A. Ertürk: Tabi bizden destek-lerini kesinlikle esirgemesinler.Manevi olarak desteklerini esirge-mesinler. Başka da bir şey istemi-yoruz. Bizim direnişimizi, sendikalfaaliyetimizi duyurabildikleri kadarduyursunlar, her yerde paylaşsınlar,herkes bilsin bunu.

DİRENİŞE BAŞLAYAN KALE KAYIŞ İŞÇİSİYLE RÖPORTAJ:

rakol, hastahane ve 100 TL ceza yazıp bırakıyorlar.Bu yapılan aslında direnişi hiçleştirmek.

Unuttukları bir şey var! Ne kadar uzatsalar sonlarıyakın! Her alana çıkışım; faşizme vurulan bir darbe,her alana çıkışım halk da böyle yapmalıyı canlandı-rıyor, her alana çıkışım bir zafer, iradem teslimolmuyor. Teslim almak istedikleri direniş iradesi. Oher gün yenilenerek karşılarına çıkıyor. Sizi korkutan

55 yaşındaki bir kadının, boğaz tokluğuna çalıştığıişini geri istemesi değil. Onu besleyen ideoloji. Oyüzden Sarıyer Kaymakamlığı’nın parkını karakolaçevirdiniz. Halkla bağımı kesemeyeceksiniz. Oalanı dolduracağım. Hasta bacağımla dağ tepedolaşıp, direnişimi anlatacağım. Ben gerçek sizyalansınız.

TÜRKAN ALBAYRAK

Sayı: 111 24 Mart 2019

YARGISI DA MAHKEME KARARLARI DA HÜKÜMSÜZDÜR! 40