CİLT HASTALIKLARI VE KOZMETOLOJİDE PROBİYOTİK KULLANIMI PROF.DR. NİLGÜN SOLAK ÖZEL KORU HASTANESİ DERMATOLOJİ
CİLT HASTALIKLARI VE KOZMETOLOJİDE PROBİYOTİK
KULLANIMI
PROF.DR. NİLGÜN SOLAK
ÖZEL KORU HASTANESİ DERMATOLOJİ
DERİ
• Deri 2 m² alanı ile en büyük organımızdır.
• Vücudu yabancı organizma ve toksik
maddelere karşı korumada birincil organdır.
Deri Mikrobiyatası • Vücudun farklı ekosistemlerinde bulunan
mikroorganizma popülasyonu ‘mikrobiyata’
olarak ifade edilir.
• Mikroorganizmalar barsaklar dışında en çok
deride bulunur.
• Bakteriler en fazla bulunan türlerdir
Deri mikrobiyotası Kalıcı mikroflora
•Staphylococcus spp.
▫ S. epidermidis: burun, intertrijinöz alan, ağız, üretral orifis
▫ S. saccharolyticus: üst gövde, alın ve ön kollar
▫ S. saprophyticus: perine
▫ S. anginosus: intertrijinöz alan
• Streptococcus spp.
▫ S. mitis, S. salivarius, S. mutans: ağız
•Propionibacterium spp.
▫ P. granulosum: sebasöz alanlar, folliküler porlar
▫ P. acnes: sebaceous gland
•Corynebacterium spp.: yüksek nemli interrijinöz alanlar, burun, ağız, üretral orifis ve genital alan
▫ C. minutissimum: intertrijinöz alanlar
▫ C. xerosis: konjunktiva
•Pityrosporum orbiculare, Pityrosporum ovale •Demodex folliculorum
Geçici mikroflora
Gram-pozitif türler
Staphylococcus spp: yüz, skalp, burun ve diğer orifisyal alanlar (S. aureus, S. warneri) Streptococcus pyogenes: ağız ve çevresi
Corynebacteria: intertrijinöz alanlar (C. minutissimum) Gram-negatif türler
Enterobacteriaceae: ağız (E. coli) Proteus spp: burun, konjunktiva (P. mirabilis)
Pseudomonadaceae:
P. aeruginosa
5
Tognetti T et al. JEADV 2012; 26;931–941
Probiyotik- Mikrobiota ilişkisi
• Cildin mikrobiyomunun çeşitliliği barsağınki ile benzerdir;
• Sindirilmiş probiyotiklerin, GİS’ten uzak
bölgelerde de mikrobiyomu değiştirebilmesi, GİS ile deri arasındaki etkileşimi düşündürmektedir
Hijyen hipotezi
• Modernleşmeye bağlı olarak toprakta ve su
mikrobiyomunda son zamanlarda meydana gelen değişiklikler gelişmekte olan insan mikrobiyomu üzerinde ciddi etkilere sahip olabilir
• Modern yaşam tarzı bağırsak ekosistemini olumsuz etkileyip bağırsak mikro florasının kümülatif olarak bozulmasına yol açmaktadır
Hijyen hipotezi
• Hayatın erken dönemlerinde başta virüsler olmak üzere çeşitli mikroorganizmalara maruz kalma mukozal bağışıklık sisteminin olgunlaşması ve immün toleransın sağlanması için önemlidir.
• Sadece bazı patojen mikropların varlığı değil, bağırsak mukozasında bulunan normal flora mikroplarının varlığı da mukozadaki normal immün toleransın sağlanmasında ve şekillenmesinde önemli roller oynarlar.
PROBİYOTİK KAVRAMI VE DERİ İLİŞKİSİ
• Barsak mikrobiyal dengesine katkıda bulunan organizmalar veya
maddeler (Parker 1974)
• Yeterli miktarda tüketildiğinde konakçı üzerinde sağlık etkisi yaratan
canlı mikroorganizmalar (Guarner ve Schaafsma 1998)
• Probiyotiklerin canlı olmayan formlarda kullanımı-topikal uygulama
(Iordache ve ark 2008)
• Yeterli miktarda uygulandığında konakçı için sağlık yararı sağlayan canlı
mikroorganizmalar (Rijkers ve ark. 2010)
• Barsak- beyin- cilt ekseni tanımlaması (Arc ve ark. 2010)
Probiyotiklerin deri üzerine faydaları
Probiyotiklerin deri üzerindeki sağlık
etkileri
Egzema ve atopik dermatit önleme ve
klinik düzelme
Antiaging etki
Transepidermal su kaybını azaltmak str.
Corneum bariyer fonksiyonunu geliştirmek
Riboflavinin (vitamin B2)
daha ileri üretimi
Cilt immun sistemini UV
radyasyona karşı korumak
Antialerjik ve antiinflamatuar etki
göstermek
Zararlı mikroflora elemanlarının deride fazla çoğalmalarını
önleme
Yara iyileşmesi
UV’nin neden olduğu cilt
hasarına karşı koruma
Deri İnflamasyonu, deri homeostazı,
strese periferik doku yanıtlarında faydalı
etkiler
Akne tedavisinde adjuvan etki
Probiyotiklerin deri üzerine faydaları
Oral alım
İmmunmodulasyon
Alerjen yanıt inhibisyonu Antioksidan etki
Zararlı intestinal mikrofloranın inhibisyonu
Topikal uygulama
Zararlı deri mikroflorası ile yarışma
Faydalı metabolitleri sekrete etme
Ph’ın düşürülmesi
Deride koruyucu kalkan oluşturarak zararlı yabancı çevresel faktörlerin
geçişine engel olma
Probiyotiklerin topikal etkileri Laktik asit *Doğal nem faktörü *Antimikrobiyal aktivite *Cilt deskuamasyonu üzerine derin etki *Keratinositler tarafından seramid üretimini arttırmak *Epidermal ve dermal hücre ve dokuların yeniden yapılanması (remodelling) *Angiogenini vasküler endotelial büyüme faktörü ve sitokin sekresyonunu modüle eder
Asetik asit *Antibakteriyel etki *Yanık ve yüzeyel enfeksiyonların tedavisi
Diasetil *Pseudomonas aeruginosa ve E.coli gibi Gram (-) patojenlere karşı antibakteriyel etki
Sfingomiyelinase *Cilt bariyer fonksiyonu için seramid üretimi
Hyaluronik asit *Cildin nem ve elastikiyetini arttırır *Yara iyileşmesine katkı sağlar *Proinflamatuar sitokinlerin yapımının regülasyonu *Epitelyal defans artışı
Lipoteikoik asit ve peptidoglikan Human B-defensin (hBD) ve cathelicidin gibi derinin natural antimikrobiyal peptidlerinin yapımını stimüle ederler
Deri hastalıklarında probiyotikler - Akne •Akne vulgaristen başlıca sorumlu iki bakteri P. acnes ve S. epidermidis ‘tir. •Hyalüronidaz, lipaz ve proteaz gibi birkaç enzim salgılanması lokal hasara ve enflamasyona neden olur . • Akne hastalarında sfingolipidlerin düşük olduğu bildirilmiştir, mevsimsel seramid kaybı kış aylarında artan aknenin arkasındaki itici güç olabilir.
Deri hastalıklarında probiyotikler – Akne
• Lactobasillus fermante süt ürününü tüketimi sebum üretimini azaltmış ve akne klinik semptomlarını 12 haftada iyileştirmiştir
( Kim ve ark. 2010). • Bazı probiyotik laktik asit bakterilerin P. acnes’e karşı in
vitro antimikrobiyal aktivite sağladığı saptanmıştır (Kang ve ark. 2009, Al-Ghazzewi 2010 ).
• Enterococcus faecalis probiyotik losyonunun sekiz hafta topikal kullanımının inflamatuar lezyonları plaseboya kıyasla %50’nin altına düşürdüğü gösterilmiştir (Al-Ghazzewi 2010 ).
Deri hastalıklarında probiyotikler – Akne
• Oral probiyotiklerin sistemik oksidatif stresi sınırlama yeteneği akne tedavisinde terapötik yol olabilir (Schiffrin ve ark. 2007, Mikelsaar ve ark. 2009).
• S. thermophilus’un krem olarak yedi gün süre ile cilde uygulandığında seramid üretimini arttırabildiğini ve seramid sfingolipidlerinin bir kısmının hem P. acnes’e karşı antimikrobiyal etkinlik hem de doğrudan antienflamatuar aktivite sağladığı gösterilmiştir (Di Marzio 1999,2003,2008, Pavicic2007).
Deri hastalıklarında probiyotikler – Atopik dermatit
• Barsak mukoza bariyerinin bozulması, atopik dermatitin patogenezinde rol oynar.
• "Hijyen hipotezi", günümüzde atopik hastalık
prevelans artışını açıklayan popüler bir teoridir.
• Bazı enfeksiyonların olmaması ve floranın bozulması T2 yardımcı hücrelerinin, T1 yardımcı hücrelerine olan hakimiyetini artırarak mukozal bağışıklığı etkiler.
• Sonuçta immün tolerans yeteri kadar gelişemez ve birçok alerjik hastalığın ve astımın sıklığını artırır.
• Bunun tersine bazı enfeksiyonların olması ve bağırsak florasının bozulmaması başta astım olmak üzere çeşitli alerjik hastalıklardan korur.
Enfeksiyonlar-Alerjik hastalıklar
Deri hastalıklarında probiyotikler – Atopik dermatit
• Atopik çocuklarda probiyotik kullanımı ile; -IFN üretiminde artış -IgE düzeyinde azalma -Antijen ile indüklenen TNF-alfa, IL-5 ve IL-10 salınımı -Toll benzeri reseptörleri (TLR) ve enterositlerin
proteoglikan tanıma proteinleri modülasyonu dendritik hücrelerin aktivasyonu TH1 aktivasyonu gerçekleşir.
Ortaya çıkan TH1 sitokinlerinin uyarımı, TH2 yanıtlarını
bastırabilir
ALLERJİDE KULLANILAN PROBİYOTİKLER
• Lactobacillus Rhamnosus
• Bifidobacter lactis
• Lactobacillus paracasei
• Lactobacillus Reuteri
Atopik ekzema Allerjik rinit Astma Gıda allerjisi Atopik ekzema
Allerjik rinit
Atopik ekzema
Deri hastalıklarında probiyotikler – Atopik dermatit
• Çocukluk çağındaki atopik dermatit ve diğer alerjik hastalıkların önlenmesinde probiyotiklerin hala potansiyel bir rolü olmasına rağmen, tür / suş seçimi, probiyotik verilmesinin dozajlaması ve zamanlaması ve muhtemelen yararlı olabilecek popülasyonlar gibi birçok cevaplanmamış soru vardır .
• Bu soruları aydınlatmak için daha çok çalışmaya
ihtiyaç vardır.
Deri hastalıklarında probiyotikler – Yara iyileşmesi
• Probiyotik mikroorganizmalar; pH’ı düşürür, cildin sağlığını korur ve patojenlerin büyümesini engeller.
• Asidik deri ortamı ▫ bakteriyel kolonizasyonu azaltır
▫ Toksik ve alerjik maddelerin absorpsiyonuna bariyer oluşturarak yara iyileşme sürecini olumlu etkiler
• Bakteriyel probiyotik ekstratlar kutanöz ve mukoz yüzeylere uygulandıklarında anti-adeziv ve anti-mikrobik özellikler gösterirler (Rodriguez ve ark 2005).
• Bazı çalışmalarda, enfeksiyon riskinden kaçınmak için hasar görmüş cilde probiyotik uygulanması tavsiye edilmiştir (Ouwehand ve ark., 2003).
Deri hastalıklarında probiyotikler – Yara iyileşmesi
• Laktik asit bakterileri, ▫ açık bir yara ortamında pH'ı düşürebilirler,
▫ istenmeyen bakteri türlerinin büyümesini önler,
▫ "yara iyileştirici maddeleri" indükleyerek bir immünomodülatör etki yapar
▫ yara iyileşme sürecini artıran bazı bakteriyosinleri üretirler.
• L.plantarum'un ve / veya ürünlerinin yanıktaki P. aeruginosa
enfeksiyonlarının lokal tedavisinde potansiyel terapötik ajanlar olduğu gösterilmiştir (Vald´ez et al., 2005).
• Laktik asit bakterilerini (L. sporogenes, L. acidophilus, L. plantarum, L.
casei, L. brevis, L. delbruckii ve L. Lactis ) içeren yara örtüsü yara iyileşmesini hızlandırmaktadır (Hansen ve Jespersen 2010) .
Deri hastalıklarında probiyotikler – Rozasea
• 30 ila 60 yaş yetişkinleri etkiler • Yüzde santral eritem, telenjiektazikler, papüller,
püstüller ve fimalar (örn: rinofima) ile karakterize, kronik bir deri hastalığıdır
• Hasar gören deride yağ asidi içeriği değişmiş sebum
üretimine bağlı çoğalan Demodex akarları ile ilişkili bir bakteriyel (Bacillus oleronius) hastalık olduğu düşünülmektedir
Deri hastalıklarında probiyotikler – Rozasea
• Rozacea'dan etkilenen kişilerin epidermisleri, sağlıklı bireylerden daha yüksek miktarda TLR2 eksprese etmektedir.
• İnce barsakta bakteri aşırı büyümesinin (small intestinal
bacterial overgrowth - SIBO) rozaseanın gelişiminde potansiyel patojenetik rolü gösterilmiştir.
• Rosacea hastalarının sağlıklı bireylere kıyasla SIBO prevelansı önemli derecede yüksektir ve eradikasyonu cilt lezyonlarında belirgin bir gerilemeye neden olur.
• SIBO negatif rosacea hastalarında antibiyotik tedavisi
sonrasında iyileşme sağlanamamaktadır
Deri hastalıklarında probiyotikler Psoriazis
• Genetik olarak yatkın kişilerde, stres, bakteriyel enfeksiyon, ilaçlar(bazı antibiyotikler dahil) vb. çevresel tetikleyiciler hastalığı başlatabilir.
• IL-23 / Th17 ekseninin aktivasyonu • Konakçı-mikrop etkileşiminin tam moleküler
mekanizmaları halen bilinmemekle birlikte hastalık patogenezinde mikrobiyotik tutulumu işaret etmektedir
• Mikrobiyata ile psoriatik ataklar arasında yakın ilişki vardır
Deri hastalıklarında probiyotikler Psoriazis
• Fare modeli kullanılarak yapılan bir çalışma canlı mikroorganizmalar ile olan konak etkileşimlerinin Th17 hücre tepkimesini etkileyerek deri enflamasyonunun patogenezinde yer aldığını düşündürmüştür (Za ´kostelska ve ark.2016)
• Antibiyotiklerle bağırsak mikrobiyota modülasyonunun kutanöz
enflamasyon üzerine saptanan olumlu etkisi; bağırsak-deri eksen ilişkisini düşündürür ve psöryatik hastanın tedavisinde yeni yaklaşımların temelini oluşturabilir
(Za ´kostelska ve ark.2016)
Deri hastalıklarında probiyotikler Vitiligo
• Vitiligolu hastalarda lezyonlu deride disbiyoz gösterilmiştir . • Hastalarda spesifik bireysel mikrobiyom baskın olmasına
rağmen, lezyonlu deride taksonomik zenginlik ve düzgünlüğün belirgin şekilde azaldığı saptanmıştır.
• Bu mikrobiyom değişikliğinin deri pigmentasyonuna uğramış bölgelerdeki değiştirilmiş deri fizyolojisinin nedeni mi yoksa sonucuna mı bağlı olduğunun belirlenmesi için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Kozmetolojide probiyotik kullanımı Yaşlanma karşıtı etki
• Yaşlanma içsel ve dışsal faktörleri içeren kompleks bir süreçtir.
• Dışsal yaşlanmanın en önemli nedeni UVR dir. • Klinik: ciltte kırışıklıklar, artmış hassasiyet ve cilt
lekeleri ve deri elastikiyetinde azalma • Moleküler düzeyde yaşlanma süreci Cilt pH’sında artış, Reaktif oksijen molekülleri ile savaşta yavaşlama, Matriks metalloproteinaz aktivitesinde artış
Kozmetolojide probiyotik kullanımı Yaşlanma karşıtı etki
• Sağlıklı deride pH 4.2-5.6’dır. • 70 yaş sonrası cilt pH’sı yükselir, proteaz aktivitesi uyarılır. • Lactobacillus gibi probiyotik bazı bakteriler, fermantasyon
işlemi sırasında serbest yağ asitleri ve konjuge linoleik asit gibi asitli moleküller üreterek ortamin pH’sını düşürürler
• İn vitro Bacillus coagulans RK-02, antioksidan ve serbest radikal temizleme özelliği gösteren hücre dışı polisakkarit ve monosakkaritler üretirler .
Kozmetolojide probiyotik kullanımı UVR koruyucu etki
• UV’nin akut etkileri DNA üzerindeki direkt etkisi ve inflamatuar sitokinlerin salınması yoluyla bağışıklık
sisteminin modülasyonundan ve sonuçta immun baskılamadan kaynaklanmaktadır
Kozmetolojide probiyotik kullanımı UVR koruyucu etki
• Tüysüz farelerde Bifidobakterium breve’nin oral yoldan verilmesi plaseboya kıyasla deride;
UV ile indüklenen transepidermal su kaybını engellediği UV ile indüklenen hidrojen peroksit , protein oksidasyonu
ve oksidatif aktiviteyi bastırdığı saptanmıştır
Kozmetolojide probiyotik kullanımı UVR koruyucu etki
• Lactobacillus johnsonii ve 7.2 mg karotenoid karışımının sağlıklı kadınlara 10 hafta süre ile uygulanıp deneklerin daha sonra güneş ışığına maruz bırakıldığı bir çalışmada plaseboya göre probiyotik uygulanan grupta;
-UV kaynaklı Langerhans hücre yoğunluğundaki azalma
engellenmiştir -Bağışıklık sistemi homeostazının iyileşmesi hızlanmıştır -Minimal eritem dozunda %20 artış gösterilmiştir
Kozmetolojide probiyotik kullanımı
PROBİYOTİKLER • normal deri pH’sını düzeltip,
• sağlıklı deride gözlenen proteaz aktivitesi düzeylerini azaltarak ,
• antioksidatif etkileri ve • UVR’na bağlı koruyucu etkileri ile anti-aging amaçlı
kullanılabilirler
Sonuç • Deri hastalıklarında ve cilt yaşlanmasında probiyotiklerin
faydalı oldukları gösterilmiştir • Oral kullanım mı? Topikal kullanım mı? • Oral+topikal kullanım mı? • Canlı suşlar deride kalabilir mi? hangi süre ile ? • Her bir probiyotik için gereken etkin doz nedir? • İnsan mikrobiyomu kişiye özel ve karmaşıktır. İleri
dönemde her hastanın mikrobiyomik kimliği çıkarılarak kişiye özel oral ve cilt bakımı rejimi düzenlemesine ihtiyaç duyulabilir.