Top Banner
Sayı 25 TEMMUZ 2012 Yıl: 4 AĞUSTOS Mağaraya dair
22

Cadı Kazanı sayı 25

Mar 13, 2016

Download

Documents

Cadı Kazanı, ASPEG derneğinin 2 ayda bir yayınladığı elektronik bültenidir.
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Cadı Kazanı sayı 25

Sayı 25TEMMUZ

2012Yıl: 4

AĞUSTOS

Mağaraya dair

Page 2: Cadı Kazanı sayı 25

2

Yayın KuruluBülent Demir

İlker Gürbüz

Mesut Şen

Ender Usuloğlu

Katkıda BulunanlarNesip Aral

Gönül Aral

Önder Dudu

İlker Gürbüz

Oral Ülkümen

Razvan Sabau

Mesut Şen

Ender Usuloğlu

Orkun Uzel

Fotoğraflar

Ön Kapak: Makro Kristal, Hacı’nın Mağarası, Taşeli, Ender Usuloğlu

Arka Kapak: Makro Kristal Hacı’nın Mağarası, Taşeli, Ender Usuloğlu

Bu dergide yer alan yazılar ve fotoğraflar, kaynak belirtilmeden kullanılamaz.

Websitelerimiz: www.aspeg-medya.com www.aspeg-tr.orgBize ulaşmak ve(ya) mağaracı olmak istiyorsanız: [email protected]

Mağaraya Dair...

Temmuz ve Ağustos ayları,proje gezilerimizle

geçti, ağırlıklı olarak. Gittiğimiz gezilerde

yaklaşık 20-30 tane mağara bulduk ve ölçtük.

Nesip ve Oral abilerin ailecek gezilerimize

katılması ve yüksek katılım oranları ile bütün

dernek üyelerimiz çok iyi kaynaştı. Akseki

gezimizde belgesel çekimine ağırlık verdik.

Taşeli projesinde ise teknik sebeplerden dolayı,

bütün geziyi mağaralara yürüyerek yaptık. Bu

gezilerde kazancımız, AKÜMAK ve KMG grubu

üyeleri ile çok güzel frekans tutturduk. Önder

arkadaşımız, bu frekansı kısa bir şekilde bize

anlattı. Nesip abinin 25 yıl sonra ilk defa dikey

mağaraya girmesi ve 55 m inmesi ayrıca ilham

vericiydi. Oral abi bizlerle, eski Akseki gezilerini

paylaşmaya başladı bu sayıyla. Mutlaka gençlere

nerelerden geldiğimizi anlatmamız gerekiyor.

Bu yazı da bu bağlamda çok önemli. Türkiye

mağaracılığının ilk’leri ise çok daha genel

anlamda Türk mağaracılarının tarihsel boyutta

neler yaptıklarını gösteriyor. İyi okumalar!

Page 3: Cadı Kazanı sayı 25

3

Temmuz-Ağustosİçindekiler

ASPEG’LE TANIŞMAK Sayfa: 16

TÜRKİYE MAĞARACILIĞININ İLK’LERİ Sayfa: 18

Foto

ğraf

: İlk

er G

ürbü

z

KASKLARSayfa:4

77 YAZI; TOROSLARDA DİKEY MAĞARA Sayfa: 12

ZOR BİR GEZİ DÖNÜŞÜSayfa: 7

Page 4: Cadı Kazanı sayı 25

4

KASKLARYazan: Mesut Şen

Foto

ğraf

: Nes

ip A

ral

Page 5: Cadı Kazanı sayı 25

5

Kask, mağaraya girişlerde olmazsa olmaz en temel malzeme. Diğer malzemeler olmasa da küçük fazla zorlu olmayan mağaralara girebilmek mümkün fakat kask olmadan mağaraya girmek kesinlikle çok riskli. İlerleme esnasında başın tavana çarpılması, taş düşmesi gibi büyük riskler var. Taş düşürmemeye gösterilen dikkat sayesinde çok fazla taş düşürmesek de başın tavana vurulması sıkça karşılaşılan bir durum. Tavanın alçakta olması ve bazı mağaralarda sarkıtların olması sebebiyle ufak bir dikkatsizlik anında bile tavana çarpmak kaçınılmaz bir durum. Çok fazla karşılaşılmasa da özellikle inişlerde ve eğimli yerlerde taş düşmesi ise başın tavana çarpmasından çok daha riskli bir durum. Düşen taşın büyüklüğüne ve düştüğü mesafeye göre kaskın bile koruma sağlayamayacağı hayati durumlar oluşabilir. Bu gibi durumları minimuma indirmek için kask kullanmak şart. Çünkü yüksekten düşen ufak bir taş bile kask kullanılmadığı anda ciddi yaralanmalara sebep olabilir. Koruma özelliğinin yanında kask, ışık kaynaklarının, kamera gibi aksesuarların kafada taşınabilirliğini kolaylaştırması açısından da kullanışlı.

Peki kullanacağımız kafa lambasını nasıl seçmeliyiz? Öncelikle mağarada kullanılacak olan kaskın darbelere dayanıklı, sivri kayaların delemeyeceği kadar sert yapılı olması gerekiyor. Bu yüzden mağara içerisinde bisiklet kaskı gibi sadece darbelere dayanıklı fakat yumuşak yapılı kasklar kullanmak elverişsiz. Bisiklet kaskları sivri kaya yüzeylerinde ve taş düşmelerinde kolaylıkla kırılabilir/aşınabilir

yapıda. İkinci özellik olarak kaskın hafif olması gerekiyor. Korunmadan taviz vermemek adına metal alaşımlı bir kaskla mağaraya girmek pek mantıklı bir fikir değil. Kısa süre baş ve boyun ağrısı kaçınılmaz olur, gereksiz yere ağırlık taşımış olursunuz. Diğer önemli bir unsur, kaskın kulakları ve enseyi kapatmayan tipte olması. Kapatan tipte bir kask hareket anında aşırı terlemeye ve boyun hareketlerinin kısıtlanmasına sebep olacaktır. Kayakta kullanılan kasklar bunlara örnek olabilir, mağarada kullanılması uygun değildir. Sonuç olarak ideal kaskın, sert, hafif ve fazla kapalı olmaması gerekiyor. Sıklıkla kullanılan kasklara göz atacak olursak;

Mağarada kullanılabilecek en basit ve ucuz kask, inşaatlarda kullanılan baret. Baretin güneşlik kısmı dikkatli bir şekilde kesildiğinde gayet kullanışlı bir kask haline geliyor. Çok hafif ve yeteri derecede sert yapılı, ciddi taş düşmelerine karşı koruyamayacak olsa da başın tavana çarpması ve ufak taş düşmeleri durumlarında koruyabiliyor. Fiyat performans olarak bakıldığında tercih edilebilir bir ürün. Hemen hemen tüm hırdavatçılarda bulmak mümkün. Tek dezavantajı baretlerin çok da ergonomik olmaması, başa tam oturmuyor ayar kısmı sadece arka olduğu için ayar bandı sıkıldığında kask arkaya kayıyor. Çenenin altından geçen bandı baretin sadece orta kısmına bağlı olduğu için eğilme durumunda baretin öne ve arkaya kayabiliyor. Kaymaması için çok sıktığınızda ise baş ağrısı yapıyor. Fakat baş ağrısı yapma durumu tüm kasklar için geçerli, bunun için kaskın tipi ne olursa olsun çok fazla sıkılmaması gerekiyor.

Bazı baretler çene bandı olmadan satılıyor. Bunlara kısa bir ip ve ya perlonla çene bandı yapmak zorundasınız. Bu şekilde kullanabilirim diye düşünmeyin, ilk eğildiğiniz anda kask kesinlikle düşecektir. Eğildiğiniz yer dikey bir iniş ise kask alamayacağınız bir yere düştüğü için hem kasksız hem de ışık barete monte edilmiş

olduğu için ışıksız kalacaksınız. Bu sepepten dolayı çene bandı olmayan bir baretle kesinlikle mağaraya girmeyiniz.

Çoğu tırmanış kaskını mağara kullanmak mümkün olsa da mağaracılık için üretilmiş kasklar da mevcut. Petzl firmasının bu amaçla ürettiği iki adet kaskı mevcut. Dünya çapında hemen hemen tüm mağaracılar bu kaskları kullanıyor. Bunlardan birisi üretimi 2012 yılında durdurulmuş olan Petzl Ecrin Roc. Mağaracı kaskı denildiğinde akıllara gelen ilk kask Ecrin Roc, polikarbonattan yapılmış, 445g ağırlığında, 2m yükseklikten 5kg ağırlığındaki cisimlerin düşmesine dayanıklı, oldukça sert ve kolay kolay yıpranmayan bir kask. Başı düzgün bir şekilde saran yumuşak ayar bandı var, çene bandı hem ense kısmında hem de kaskın yan orta kısımlarından geliyor. Ecrin Roc’un yüzeyi geniş bir kask, birden fazla lamba, karpit lambası ve kamera monte etmek için uygun. Sıklıkla kullanılan bir diğer kask ise Petzl Elios. Yakın zamanda üretimine başlanan bu kask Ecrin Roc’un yerini alacağı düşünülerek Ecrin Roc’un üretimi durduruldu. Yüzey olarak daha küçük bir kask, karpit lambası monte etmeye uygun değil. İki büyüklükte satılıyor, büyük olanın ağırlığı 305g, Ecrin’den daha hafif bir kask. Dış yüzeyi akrilonitril bütadien stirenden, kaskın iç kısmında ise darbe emici

Page 6: Cadı Kazanı sayı 25

6

özellik sağlanması için başa tam oturan polistiren köpük var.

Ağırlık ve daha küçük olması açısından Ecrin Roc’tan daha iyi bir kask gibi gözükse de dış yüzeyinde kullanılan malzeme çok kolay cizilebiliyor, başınızı her çarptığınızda üzerinde derin çizikler oluşuyor ki bu tip deformasyonlar kaskın ömrünü kısaltıyor.

Foto

ğraf

: End

er U

sulo

ğlu

Page 7: Cadı Kazanı sayı 25

7

Page 8: Cadı Kazanı sayı 25

8

Zor Bir Gezi DönüşüYazan: Nesip Aral

Fotoğraflar: Gönül Aral, Nesip Aral

Page 9: Cadı Kazanı sayı 25

9

Pazar, sabah, geç kalktım. Bir gün önce Altınbeşik mağarasının önünde kurduğumuz kampın samimi ortamından ve arkadaşlardan ayrılmamız zor olmuş, yola çıkışımız gecikmişti. Gece yarısını biraz geçe eve geldiğimizde ilk işimiz ıslak veya nemli eşyaları çantalardan çıkartıp etrafa yaymak olmuştu. Çadır, uyku tulumu, ayakkabı gibi malzemeler bir kere küflendi mi, artık eski haline gelmesi mümkün değildi. Yattığımızda saat ikiyi geçiyordu. Lavaboda yüzümü yıkıyorum ama rüyada gibiyim, ipte tırmanıyorum, yukarıdan üstüme sular akıyor, ellerimi, yüzümü ıslatıyor. Travertenlerin tüm yüzeyi akan sularla kaplı, ufak su havuzları da var, ayaklarımın ıslaklığını hissediyorum. İki gün öncesindeyim, Altınbeşik Mağarasında girişteki gölden 44 metre yukarıdaki ikinci göle tırmanmış, bir taraftan da hazırlanan Akseki belgeseli için video çekmiştik. Her şey iki ay önce başlamıştı. Mayıs başlarında, böyle bir geziyi hayal bile edecek durumda değilken, Ender telefon edip Akseki Projesini anlatmış ve katılmak isteyip istemeyeceğimi sormuştu. Gezi kapsamında daha önceden girmiş olduğum Düdencik ve Altınbeşik mağaraları da vardı. Bugün ilk ona giremese de o zamanlar Düdencik Türkiye’nin bilinen en derin

mağarası idi. Mağaraya girmem gerekmiyordu ama girmek istersem Ender benim için de gerekli malzemeleri getirebilecekti. Bunca yıl sonra yeniden mağaraya girme düşüncesi beni çok heyecanlandırdı. Bu fırsatı kaçırmamalıydım. Ancak, yirmi yıla yakın mağaracılık ve dağcılık deneyimim olsa da, son mağaraya girişim 25 sene geride kalmış, yaşım 60’ı geçmişti. Acaba Düdencik mağarasının 55 metrelik ilk inişinde veya Altınbeşik mağarasının 44 metrelik ikinci göle çıkışında sorun yaşar mıydım? Yangın merdiveni bulunmayan evimizde (18 katlı bir apartmanın 13. katında oturuyoruz) her ihtimale karşı bulundurduğum iki adet SRT takımı ve iplerle yaptığım kısa bir denemenin sonucu pozitifti, 100 metreye kadar sorun yaşamayacağıma karar verdim. Acemilik dönemlerimi saymazsak aktif mağaracılık ve dağcılık yaptığım dönemlerde her türlü iniş çıkış işlemini şehirde defalarca denemeden yola çıkmamaya özen gösteren biri olarak bu karar tarzıma uymuyordu ama gezinin ilk günlerinde pratik yapma fırsatım da olabilirdi. Düşündüğüm gibi Düdencik başındaki kampın ilk gününde yakındaki bir kayalıkta Cem’le birlikte çalıştım. Oral da yeni malzemelerin kullanımı konusunda yardımcı

oldu. Artık hazırdım, ertesi gün malzemeleri toplayacak olan ekiple birlikte 55 metrelik ilk inişi yapabilecektim. Mağarada fazla bir heyecan yaşadığımı söyleyemem, alışık olduğum bir ortamdaydım, kullanılan malzemelerde de radikal bir değişiklik yoktu. Buna rağmen çıkışta ip geçişlerine önceden çalışmamış olmanın sıkıntısını yaşadım: ipler dolaştı, vakit kaybettim, birinde de epey zorlandım. Dört gün sonra girdiğim Altınbeşik mağarasında da durum çok farklı değildi. Pazar sabahı devam ediyor, kahvaltı ediyoruz, tabak lazım, mutfağa gidiyorum. Kamptayım, Leyla saatlerce yemek yapıp birilerini doyuruyor, bütün gece yemek yaptın diyorum, hatırlayamadığım cevabı bunu zevkle yaptığını anlatıyor, sonraki günlerde başkalarının da aynı şevkle aynı işi yaptığını düşünüyorum, ... Gönül hatırlatıyor, dolaptan tabak alınacak, kahvaltıya devam edilecek. Mutlaka yeniden mağaralara girmeliyim: -malzemeler gözden geçirilecek, eksik olanlar tamamlanacak, -tüm iniş ve çıkış teknikleri için antrenman yapılacak, -....

Page 10: Cadı Kazanı sayı 25

10

Page 11: Cadı Kazanı sayı 25

11

Page 12: Cadı Kazanı sayı 25

12

‘77 yazı; Toroslarda Dikey Mağaralara

Yazan: Oral ÜlkümenFotoğraflar: Oral Ülkümen

Arşivinden

Page 13: Cadı Kazanı sayı 25

13

Oraaaaaal, Oraaaaaaaaallll..... Derinden duyduğum bu ses benim adıma benziyor... Benden kim ne istiyor acaba... Neresi burası... Her tarafım ağrıyor... Üşüyorum...... Açıııım.... Yav bırakın beni çok uykum var.... Çamur kokuyor... Su sesi.... Etrafımdaki bu karanlık, ıslak kayalık nereden çıktı.... Niye sallanıyorum....... Bacaklarım ve omuzlarımda, 19 yaşımın zayıf ve ürkek ruhunu sıkan bu ıslaklık ta ne ? Vücuduma dolanmış ipten emniyet kemerimdeki karabin, merdivenin yanındaki çelik tele takılı, ellerim soğuk ve çamurlu basamaklara yapışmış ve ben boşlukta uyuyorum. 23. basamak. -190. metre. Koyungöbedi mağarası. Sadıklar. Akseki. Antalya. Yavaş yavaş hatırlamaya başlıyorum herşeyi. Akşamüstü Sadıklar köyü. Ağustos 1977. Bomboş kimsesiz terkedilmiş. Göç bu köye erken gelmiş.

Birkaç saat sonra kamp yerine ulaşmış, çadırları kurup şöyle bir mağaranın ağzına bakalım ve ilk inişe malzemeleri atalım demişlerdi Mustafa ve Nesip.

O zamanlarda mağaraya girerken bu günkü gibi saatler süren ön hazırlıklar yapılmazdı. Neyimiz vardı ki hazırlanacak... pantolon, gömlek, kazak.... öylece girerdik. Bir kask ve bir Polonya karpit lambası bizi “mağaracı” yapan yegane

aksesuarlardı.

Mustafa ve Nesip, lise ve ortaokul yıllarından beri arkadaştılar ve ikisi de dağcılık yapmaktaydı, bir yaz önce de yine bir ekiple Düdencik’e inmişlerdi. 5 adet çelik merdiven dışında, elimizdeki tüm teknik malzemeler, dağcılık malzemeleriydi. Nesip, takoz ve sikkelerle inişi döşüyor, merdiveni takıyor ve hepimizin emniyetini alarak bizi indiriyor ve arkasından, merdiveni söküyor, ipe bağlayıp aşağıya salıyor, biz aşağıda merdivenleri toplarken o dinamik ipten iniyor, iki kat olan ana ipi çekerek alıyor ve yerine ince klavuz ipi bırakıyordu.. tüm inişlerde aynı şeyi tekrarlıyorduk.. çıkarken de tabii ki.. önce kılavuz ipe ana ip bağlayıp yerine çekiyor, dinamik iple çıkıyor, (çok zor bir şey hiç denemeyin), merdiveni yerleştiriyor, bizim emniyetimizi alıyor ve merdiveni toplayıp bir sonraki çıkışa taşıyordu.. Yine çıkışlardan bir çıkışta, iple çıktı, o çıkarken bizlerden biri duvarda bir yarık boyunca çok da zorlanmadan serbest çıkış yaptı.. arkasından hepimiz onu takip ettik.. yukarıda nesiple buluştuk.. Nesip merdiveni aşağıya düşmesin diye bir basamağından, bir kaya çıkıntısına takmış bırakmıştı, ee ne de olsa kolay yoldan herkes çıkıyordu.. biraz dinlenmek için hep birlikte oturup sohbet ederken; inişin aşağıya kırılım noktasında elleri merdivende bir insan başı belirdi, Nesip’in

kardeşiydi gelen ve ucu boşta bir merdivende 15 metre tırmanmayı başarmış ve bize kadar gelmişti. Mustafa ve Nesip dışındaki beşimiz ilk kez dikey bir mağara görüyorduk. Islak ve soğuk bir karabasan... Bir iç hesaplaşma... Derin bir uyku hali... 15 saat... Işık göründüüüüüüü... Mağara kokusu... ( O gün bugündür hala anlayamamışımdır niye en kesif mağara kokusu algıladığım anın, saatler sonunda tam mağaranın çıkışına rast geldiğini.)

Tutku... evet evet... Bu duygu dışarı çıkarken kendini gösterir hep, tanınmayanın tanıdık, bilinmeyenin bildik ve korkunun güce dönüştüğü o anda...

Simon Brooks ve Thomas Arbenz

Page 14: Cadı Kazanı sayı 25

14

Page 15: Cadı Kazanı sayı 25

15

Foto

ğraf

: End

er U

sulo

ğlu

Page 16: Cadı Kazanı sayı 25

16

ASPEG’le Tanışmak !

Yazan: Önder Dudu

Foto

ğraf

: End

er U

sulo

ğlu

Page 17: Cadı Kazanı sayı 25

17

Aspeg’i ilk kez KMG’ de duymuştum. KMG’dekiler Taşeli projesinden bahsettiklerinde ise çok heyecanlanmıştım ve katılmak için can atıyordum.

KMG’de Aspeg’tekilerin çok iyi olduklarını ve etkinliklere çok iyi malzemelerle geldiklerini söylüyorlardı baya merak etmiştim ama açıkçası bu kadarını beklemiyordum.

Beni karşılamaya gelen aracın Land Rover Defender ve ağzına kadar malzeme dolu olması olayın büyüklüğünü anlamamı sağladı. Daha sonrada Aspeg’in çılgınlığıyla tanıştım ve çılgınlıklarının sınırları yok gibi.Trash metalle kafa açarak başladı yolculuğumuz. Araçtakiler dünden baya enerji attıklarını söylemelerine rağmen hiç öyle gözükmüyordu.Üç saatlik bayıltıcı Antalya havasında yol aldıktan sonra Akümak’taki arkadaşlarımızla buluştuk ve yiyecek alışverişi yaptık ki alışveriş benim şaşkınlığımı kat kat

arttırdı.Bir hafta için bu kadar alışveriş yapılmaz ki

Sonra Taşeli platosuna doğru yola koyulduk ve Land Rover Defender’ımızın bozulmasıyla yolculuk daha maceralı bir hal almaya başladı.Akşam olana kadar bekledikten sonra bir kamyonla yolculuğumuza devam ettik. Oldukça sallantılı ve eğlenceli bir yolculuktan sonra kamp alanına ulaştık. İlk günümüzde Emre, Devrim ve ben; Kırahmetler’de Ender abinin daha önce bulduğu bir mağarayı ölçmeye gittik, mağarayı bulamadık ancak 4 tane yeni mağara bulduk ilk günüm böyle geçince baya heyecanlandım ilk gün böyleyse sonrasında neler buluruz diye.

İkinci günde Emre ile daha önce Bümak tarafından bulunmuş olan 150 metrelik mağaranın devamı olan 20 metreyi ölçüme gittik. Mağaranın yapısı oldukça etkiliyiciydi. Mağaradan dönüşümüz gps deki sorunlar ve

karanlık nedeniyle biraz sorun olsa da başlarda yolu bulduktan sonra rahatça kampa vardık.Üçüncü gün, Ender abi benim kampta kalmamı istedi ki alışık olmadığım ve korkutucu bir durumdu çünkü benim gittiğim hiçbir grupta böyle bir uygulama görmemiştim.Bütün gün boyunca kampta oturmak oldukça sıkıcıydı bir de gelenlere yemek pişirme muhabbeti vardı ki bütün gün oturup nasıl yapacağımı düşündüm.Akşama doğru tam yemekleri yaptım derken Romen arkadaşlarımız geldi ve beni baya bir sıkıntıdan kurtardılar.

Sonraki günümde Devrim’le dağlara keşif yapmaya gittik Dağları tırmandıkça Devrim’le ilişkililerimiz çok güzel gelişti.

Günün sonunda hiçbir şey bulamanın üzüntüsüyle kampa döndüm. Ertesi gün izmire dönmem gerektiği için kamptan ayrıldım ancak Aspeg’i hala anlamaya çalışıyorum o enerjiyi nereden buluyorlar acaba?

Foto

ğraf

: Raz

van

Saba

u

Page 18: Cadı Kazanı sayı 25

18

Türkiye Mağaracılığının İlk’leri !

Derleyen: Ender Usuloğlu

Foto

ğraf

: Ork

un U

zel

Page 19: Cadı Kazanı sayı 25

19

Türkiye’de mağaracılık, avrupa ile kıyaslandığında henüz gençlik evresinde olmasına rağmen, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğundan beri yaklaşık 80 yılın üzerinde ve mağaracılığın hem sportif hem de bilimsel anlamda yayılması üzerinden yaklaşık 50 yıldan fazla bir zaman geçmiştir. Dolayısıyla, mağaracılık Türkiye’de kendi tarihini yavaş yavaş oluşturmuş ve birçok ilk’leri ve en’leri meydana getirmiştir. Aşağıda hazırlanan listede birtakım kriterler vardır. En önemli kıstas, ilk’lerin tamamıyla Türk mağaracıları tarafından gerçekleştirilmiş olmasıdır. Yabancı ve Türk ortak etkinlikler de ki ilk’ler dahi kategori dışıdır. En’lerde gerçekleştirilenlerde yabancı mağaracıların başarıları ve yaptıkları eklenmiştir. İlk’lerin ve en’lerin, olabildiğince belgelenmiş (*) ve kayıtlarının tutulmuş olması gerekir. Bazıları, maalesef belgeye değil fakat bir tanığın beyanına bağlıdır. Amacımız tamamıyle Türk mağaracıları tarafından gerçekleştirilen listeyi hazırlamak ve zaman içinde Türkiye’de yapılan mağaracılığın hangi evrelerden geçtiğini göstermektir.

TÜRKİYE’NİN MAĞARACILIK İLK’LERİ

1) İlk Türk mağaracı ?

Jeolog Dr.Temuçin Aygen*

2) İlk Türk kadın mağaracı?

Bilginiz varsa [email protected] a mesaj atın lütfen.

3) İlk mağara araştırması?

Ekim 1955 yılında, Temuçin Aygen, Avukat Fethi Yeşim ve Y.Müh Münir Alpsoylu ile Ermenek’te ki Maraspoli mağarasını keşfetmişlerdir*.

4) İlk merdiven inişi yapan Türk mağaracı?

Temuçin Aygen*

5) İlk ip üzerinde iniş yapan Türk mağaracı?

Temmuz 1976, Mustafa Aktar,

Nesip Aral (BÜMAK) Düdencik mağarası*

6) İlk ip döşemesi yapan Türk mağaracı?

Temmuz 1976, Mustafa Aktar, Nesip Aral (BÜMAK) Düdencik mağarası

7) İlk mağara/mağaracılık ile ilgili yazılan makale/haber?

16 Ekim 1959 Istanbul’da yayınlanan Hayat dergisi sayı: 42, “ Türk basınında ilk defa, hayat, bir yeraltı nehrinde, Yerköprü mağarası- Konya”*

8) İlk mağara/mağaracılık ile ilgili gazete röportajı?

Temuçin Aygen tarafından “Maraspoli mağaraları” hakkında 20 Kasım-3 Aralık 1955 tarihinde Yeni sabah gazetesinde çıkan Vural Sözer’in yapmış olduğu tam sayfa röportajdır.*

9) İlk mağaracılık ile ilgili basılan süreli yayın?

Delta dergisi, 1981, Boğaziçi Üniversitesi Mağara Araştırma Kulübü yayınları*

10) İlk mağaracılık ile ilgili basılan kitap?

Temuçin Aygen’in “Mağaralar ve Yeraltı Irmakları (Speleoloji) kitabı, DSİ Umum Müdürlüğü yayınlarından, 1959’da basılmıştır.*

11) İlk Türk mağara fotoğrafçısı?

Temuçin Aygen*

12) İlk basılan mağara fotoğraf albümü?

1966 yılında “İnsuyu mağarası fotoğraf albümü” 10 kartpostallık albüm, Türkçe, İngilizce, Almanca ve Fransızca basılmıştır.*

13) İlk kurulan Dernek?

Temuçin Aygen tarafından “Türkiye Mağara Cemiyeti” adı ile 1964 yılında kurulan Dernek daha sonra “Türkiye Mağara Araştırma, Tanıtma ve

Turizm Derneği” olarak değişti. Halihazırda Dernek, “Mağara Araştırma Derneği, Ankara”, kısaca MAD olarak faaliyetlerini sürdürmektedir.*

14) İlk kurulan Üniversite kulübü?

Boğaziçi Üniversitesi Mağara Araştırma Kulübü (BÜMAK), 1973’de kurulmuştur*

15) İlk kurulan devlet kurumu?

Maden Tetkik Arama Kurumuna mağaraların araştırılmasına yönelik bir bölüm 1979 yılında kurulmuştur.*

16) İlk defa mağara’da dalış (tüple) yapan Türk dalgıç mağaracı(lar)?

Ağustos 1985 yılında Karabük’te ki Atçıini (Bulak) mağarasındaki yeraltı sularına Hasan Oral (BÜMAK) ve Metin Günen (BÜMAK) ilk mağara dalışı gerçekleştiren ekiptir. Yaklaşık 50 metre sualtında ilerlenildi.*

17) İlk defa mağara’da dalış (tüple) yapan bayan Türk dalgıç mağaracı?

Ayşegül Birand* (MADAG)

18) İlk defa mağara’da sifon geçen Türk dalgıç mağaracı?

Temuçin Aygen*

19) İlk defa yabancı-Türk işbirliği ile gerçekleştirilen mağara keşifi?

1966 yılında, Temuçin Aygen’in organize ettiği, “Speleo Club de Paris” Fransız mağaracıların derneği ile birlikte, Oymapınar barajı altında kalan Dumanlı mağaraları incelenmiştir*

20) İlk defa mağara’da kurulan kamp?

13-19 Eylül 1988’de Mehmet Baran, Burak Barmanbek, Murat Eğrikavuk, Levent Engin, Vedat Sözmen (BÜMAK) tarafından Zonguldak Bulak mağarasında eğitim amaçlı yapıldı ve mağarada bir günlük yatış denendi.*

Page 20: Cadı Kazanı sayı 25

20

21) İlk -250 metre dikey derinliğe mağarada ulaşan Türk ekibi?

Kastamonu Cide’de ki Ilgarini mağarası’na, Ağustos 1982’de Oral Ülkümen, Hüsamettin Süleymangil, Emel Çetin ve Gürsel Tarba (BÜMAK), ilk defa -250 metreye ulaşmışlardır.*

22) İlk -500 metre dikey derinliğe mağarada ulaşan Türk ekibi?

Haziran 1990’de Anamur Çukurpınar mağarasında ilk defa -500 metreyi geçen ekip Ender Usuloğlu, Ozan Çokdeğer (BÜMAK) dir.

23) İlk -1000 metre dikey derinliği mağarada geçen Türk ekibi?

Ağustos 1991’da, Anamur Çukurpınar mağarasında ilk defa -1000 metreyi geçen ekip, Burak Barmanbek, Kambiz Ardehali, İlker Tunay, Murat Eğrikavuk (BÜMAK) dır.

24) İlk 1000 metre yatay derinliğe mağarada ulaşan Türk ekibi?

Eğirdir, Yenice’de Zindan mağarasında toplam 1130 metre ilerleyen, Temuçin Aygen ve ekibi ulaşmıştır.*

25) İlk 5000 metre ve üzerinde yatay derinliğe mağarada ulaşan Türk ekibi?

Bilginiz varsa [email protected] a mesaj atın lütfen.

26) İlk mağara haritası çizilen mağara ve çizen Türk ekibi?

Insuyu mağarası, 1964, DSİ*

27) İlk defa mağarada döşenen telefon hattı?

Haziran 1990’da, ilk defa Anamur’da BÜMAK ekibi tarafından Çukurpınar mağarasında döşenmiştir. Döşenen hat yaklaşık -500 metre’ye kadar ulaşmaktaydı. MAD ekibide hattın döşenmesinde yardımcı

olmuştur.*

28) İlk defa mağarada en derine ulaşan bayan Türk mağaracı(lar) ?

2012 Temmuz ayında Havva Çoltu, Keş Düdeni’nde -700 m’ye ulaşmıştır.

29) İlk defa turizme açılan mağara?

Temuçin Aygen tarafından, Burdur ilinde 1966 yılında açılan İnsuyu mağarasıdır.*

30) İlk yurtdışı mağara bilimsel etkinliğe katılan mağaracı?

Ekim 1958 yılında Temuçin Aygen, ilk defa İtalya’nın Bari şehrinde toplanan 2’inci Speleoloji Kongresinde Türkiye’yi temsil etmiştir.*

31) İlk yurtdışı mağara sportif etkinliğe katılan mağaracı(lar)?

1993 yılı Temmuz ayında, BÜMAK’tan Osman Demirel, Bedri Osmanoğlu, Bülent Genç, Alp Derinkök ve Özgür Ekşi’den oluşan ekip, Bulgaristan mağara federasyonun daveti üzerine mağarada kurtarma eğitimine katılmıştır.

32) İlk sakatlanmaya yol açan mağara kazası hangi mağara’da hangi Türk ekibi uğramıştır?

Ciddi yaralanma ile meydana gelen ilk kaza, BÜMAK’ın Beyşehir Düdenyayla mağarasında, 1992 yılında olmuştur. Aniden, yağan yağmur sel olarak, İlker Tunay ve Süha Yararbaş’dan oluşan döşeme ekibini -250 metre’de basmış ve İlker Tunay’ın omzu çıkmıştır. Yaklaşık 40-50 mağaracının kurtarma harekatı ile mağaradan çıkarılmış ve hastaneye yetişmiştir. Bu olay aynı zamanda yapılan Türkiye’de yapılan ilk grup kurtarmasıdır.*

33) İlk ölen Türk mağaracı?

Ekim 1997’de Ankara Tıp üniversitesi mağara araştırma kulübünden Alev Öztürk

Beyşehir’de ki Körükini mağarasında botun devrilmesi ile soğuk suda boğulma veya kafa travması geçirip ölmüştür.

34) İlk defa yapılan mağarabilimi organizasyonu?

1964 yılında, Temuçin Aygen tarafından kurulan “Türkiye Mağara Cemiyeti” İstanbul’da ilk uluslararası konferansı düzenlemiştir. Fransa, Almanya, İspanya ve Avustralya’dan mağaracılar bu konferansa katılmışlardır.*

35) İlk defa bilgisayarda çizilen mağara ve çizen mağaracı?

1993 yılında Kasım ayında, bilgisayarda harita çizimini gerçekleştiren İlker Tunay (BÜMAK) dır. Kendi yazdığı program ile Amasya’da araştırılan Karakaçak mağarasını çizmiştir.*

36) İlk defa uluslararası bir etkinlikte ödül kazanan?

1997 yılında İsviçre’de, 12.inci Speleoloji kongresinde düzenlenen ikili projektör ile dia gösteri dalında birinciliği kazanan Metin Albükrek (BÜMAK) ve Burak Barmanbek (BÜMAK) dir.*

37) İlk defa uluslararası bir etkinlikte bildiri sunan Türk mağaracı?

1963 yılında, 4.üncü uluslararası speleoloji kongresi, Atina, Yunanistan, “ L’Hydrographie Karstique en Turquie” bildirisi ile Temuçin Aygen*

38) İlk bayan dernek/kulüp başkanı?

Esra İnan, Boğaziçi Üniversitesi Mağara Araştırma Kulübü 1992-1993 döneminde Türkiye’de ki ilk bayan mağara kulübü/derneği başkanı olmuştur.*

Page 21: Cadı Kazanı sayı 25

21

Katkıda bulunanlar: Tulga Şener (MAD), Ali Yamaç , Güzden Varinlioğlu (MADAG), Koray Törk (MTA)

Kaynakça: 1. Mağaralar ve Yeraltı ırmakları, Dr. Temuçin Aygen, DSİ, 19592. Türkiye Mağaraları, Temuçin Aygen, Turing, 19843. Delta dergileri 1-6, BÜMAK

Foto

ğraf

: End

er U

sulo

ğlu

Page 22: Cadı Kazanı sayı 25

22