Top Banner
www.yuruyus-info.org [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 508 14 Şubat 2016 Fiyatı: 1 TL (KDV dahil) Ölsek Ölümüzden Korkarlar Tutsak Düşsek Tutsaklığımızdan Korkarlar BU KORKU CEPHE KORKUSUDUR! Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur! Beş, On veya Yirmi Sene Sonra... AMA MUTLAKA GELECEĞİZ! BEKLEYİN! ZAFERLE GELECEĞİZ!
60

Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Jul 13, 2020

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

www.yuruyus-info.org

[email protected]

Haftalık Dergi / Sayı: 50814 Şubat 2016

Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)

Ölsek Ölümüzden KorkarlarTutsak Düşsek Tutsaklığımızdan

Korkarlar BU KORKU CEPHE KORKUSUDUR!

Bu Korku;Halkın

Adaletinden Korkudur!

AKP FAŞİZMİ, CİZRE’DE BODRUMDA60 İNSANIMIZI KATLETTİ

CİZRE, SİLOPİ, SUR’DA KATLEDEN DEVLETTİR!

HESAP SORACAĞIZ!

HALK CEPHELİLER, CİZRE KATLİAMI İÇİN ONLARCA MAHALLEDE GÖSTERİ YAPTILAR...

GAZİ MAHALLESİ’NDE CADDEYİ TIRLA KAPATIP POLİSLE ÇATIŞTILAR!..

Beş, On veya Yirmi Sene Sonra... AMA MUTLAKA GELECEĞİZ!

BEKLEYİN! ZAFERLE GELECEĞİZ!

Page 2: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Mustafa DOĞRU

Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Zübeyde Hanım Mah. FevziÇakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1Sultangazi / İSTANBULTel: (0-212) 536 93 44Faks: (0-212) 536 93 45

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi MatbaacılıkSanayi Cad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım

Pazarlama San. ve Tic. A.Ş.

Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 Euro

Almanya: 4 Euro

Fransa: 4 Euro

İsviçre:6 Frank

Hollanda: 4 Euro

İngiltere: £ 3

Belçika: 4 Euro

Avusturya: 4 Euro

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

Tel: (0-212) 251 94 35 www.yuruyus-info.org [email protected]

HALK KATİLİNİ UNUTMAZ!SANMAYIN YARALARINI SARMAZ!

BU HESAP MAHŞERE KALMAZ!HALK ADALETSİZ KALMAZ!

SINIF KİNİYLEYAZILAN

TARİH SİLİNMEZ!

KANLA YAZILAN

TARİH SİLİNMEZ!

Page 3: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

38 Halk Meclisi: Bu düzen, kısa yoldanzengin olmayı aşılıyor!

39 Halk Meclisleri; mahallelerimizdekumara izin vermeyeceğiz!

40 Sorunlar/Çözümler: Derneğimizesarhoş birisi gelirse ne yapacağız?

41 Direnen Oya Baydak’ın yanındayız!

42 Ülkemizde Gençlik: Baskılar,

tutuklamalar bizi yıldıramaz!

44 Hayatın Öğrettikleri: Halkımızınbizimle paylaştığı sırları,başkalarıyla paylaşmamalıyız!

45 Dilek için 17 Şubat’taÇağlayan’dayız!

47 Kürdistan’da katledilen halkımızın

hesabını soracağız!

49 Halk savaşçıları onurumuzdur!

50 Katil polis hesap verecek!

51 Halkın adaletini yargılayamazsınız!

52 Avrupa’da Yürüyüş: Haklarımızbizimdir, gasp ettirmeyeceğiz!

54 Avrupa’daki Biz: Göçmenlere saldırıların sorumlusu emperyalizmdir

56 Yitirdiklerimiz...

İİ ç i n d e k i l e r25 Ülkemizde Gençlik:

Görevimiz örgütlenmelerimizibüyütmektir!

26 Liseliyiz Biz: Parasız eğitim,

sınavsız gelecek, Berkin için

adalet istiyoruz, alacağız!

27 Röportaj: Bu direniş, direnirsek

kazanacağımızı gösterdi!

29 Direniş ve zafer beyinlerimize

ve kalbimize nakşedilmiştir!

30 Sanatçıyız Biz: Sınıf bilincinden

yoksun olanlar, dostunudüşmanını karıştırır

31 Röportaj: Koroya çağırıyorum!

32 Anadolu Cephesi: Alanımızı,

bölgemizi ne kadar tanıyoruz?

33 AKP iktidarının hiçbir yasası,

kurumu meşru değildir!

34 10 Soruda: Hedefli çalışmak

36 Kamu Emekçileri Cephesi:AKP faşizminin kollayıcısı,kapıkulu, ajan-muhbiri değil

mezar kazıcısı olacağız!

37 Halk Düşmanı AKP: AKP ile

tutsak sayısı 3 kat arttı!

6 İki halk savaşçısını yakaladık

diye boşuna sevinmeyin!

Adalet savaşımız sürüyor!

8 Biz Diyoruz ki:Neden Halk Meclisleri?

9 Sol’un Köşe Taşları: MLKP’ye

tekrar hatırlatıyoruz!

13 TAYAD: TAYAD 30. yaşını

coşkuyla kutladı!

15 Devrimci İşçi Hareketi:Bir avuç kömür için bir ömürveren madencilerden mektup...

17 Mahallelerde örgütlenmek

tercih değil, zorunluluktur -3-

21 Çocuk katili emperyalizm

22 Savaş ve Biz: Kurallı, disiplinli

ve temiz çalışmalıyız

23 Kürdistan’da Tek Yol Devrim:Teslimiyet ya da savaştanbaşka seçenek yoktur!

4 İstiyoruz Yapacağız: Biz kendisandalyemizde oturmaya devamediyoruz, edeceğiz!

Örgütlü, Birleşmiş Bir HalkıTeslim Alamayacaksınız!

Page 4: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

2. BÖLÜM...

Bugün ÜlkemizdeGeçmişin "İdeolojik Kriz"Yalanlarının Yerini "Düzeniçi Çözüm"Söylemleri Almıştır

Ülkemizde solun büyük bir bölümü,sivil toplumculuğun bir başka yöntemiolan parlementoculuğu her şeyin üze-rinde tutmaya başlamıştır.

Onlara göre parlemento her şey.devrim hiçbir şeydir. Halklarımızadört bir koldan çağrı yapıyorlar: “So-runlarınızı çözeceğiz! Bu düzen so-runlarınızı çözer!” diyorlar.

Hayır bu düzen ve bu düzene aithiçbir kurum halkın sorununu çözemez.Çünkü eğitimden sağlığa, halkın krediborcundan işsizliğe, doğanın tahripedilmesinden yozlaşmaya kadar hersorunun kaynağı bu düzendir.

Bu düzen kendi yarattığı sorunlarıçözemez. İdeolojik ve siyasi öncülü-ğünü emperyalizmin yaptığı tasfiye,teslimiyet ve inkar sürecine hızla uyumsağlayan Kürt milliyetçileri, tüm soluve devrimcileri düzeniçine çekmekiçin neredeyse seferber olmuşlardır.

Silahlı mücadele halkların elindekien önemli umut kaynağı ve tek kurtuluşyöntemidir. Emperyalistler işte buumudu öldürmek istiyorlar.

Kürt milliyetçileri ve ona yedek-lenen tüm sol ise kendi 30 yıllık mü-cadele tarihlerini, bu emperyalist ope-rasyonun haklılığı için bir ispat aracıhaline getirmeye çalışıyor. Hep birağızdan "silahlı mücadele artık miadınıdoldurmuştur" deniyor.

Hayır! "Silahlı mücadele" sorununkaynağı değildir. "Silahlı mücadele"asla miadını doldurmamıştır. Sömürüve zulüm devam ettiği sürece de dol-durmaz. Sorunun kaynağı emperyalizmve oligarşidir. Demokrasi ve özgürlükler

için de silahlı mücadele vermek gerekir."Silahlı mücadelenin dönemi bitmiştir","Düzen içinde çözelim" sözleri halklarıyanıltmak için söyleniyor. Kendi inanç-sızlıklarına ve yılgınlıklarına halklarıda ikna etmeye çalışıyorlar.

Parlamentoculuk dahil "düzeniçi"hiçbir çözüm halkın taleplerine cevapveremez. Faşizmle yönetilen; tekellerinher gün karlarını arttırdığı bir ülkedetüm sömürü ve zulüm düzeni yok ol-madan halkın özlemlerine kavuşabilmesimümkün değildir. Emperyalist"teoriler"in savunucularının, bunun sol-dan destekçilerinin; kapitalizmin ideolojikhegamonyasının sözcülüğünü yapanlarıntüm çabalarını boşa çıkaracak bir gerçekvardır: Faşizm ülkemizde maddi birgerçektir. Faşizmle yönetilen bir ülkedeemperyalist propaganda eninde sonundaiflas eder. Düzene ait hiçbir çözüm dikiştutmaz. Bunun örneklerinden birisini 7Haziran seçimleri döneminde yaşadık.

HDP, oligarşinin ve "sol"un kurtarı-cısıydı. HDP’nin, halkın umutlarını dü-zene bağlamak için alabildiğine önüaçıldı. 7 Haziran seçimleri sonuçlandı-ğında "düzen solu” zafer sarhoşluğuiçindeydi. Kürt milliyetçileri "Türkiye'ninyeni çağı yaşanmaktadır. Hatta bu Tür-kiye gerçeği, başta Ortadoğu olmaküzere tüm dünya için de bir çağı kapatıpbaşka bir çağı açma gibi bir gerçekliğiifade edecektir" diyerek "çağ açıp çağkapatıyor" "demokratik devrim" denbahsediyorlardı.

ESP işi daha da ileri götürdü. "Ezi-lenlerin ilk defa kendi kaderlerinitayin ettikleri bir seçimde bulunduk-larını" söyledi.

Halkevleri "Diktatörlük kaybetti!AKP kaybetti! Tayyip Erdoğan Kay-betti! Sol Kazandı!" diyordu.

Tüm parlementocuların ve "düze-niçi sol" un kafasını gerçeklere çarp-ması için uzun zaman geçmesine gerekkalmadı.

AKP faşizmi halka karşı açtığı savaşısürdürüyordu. Emperyalizme bağımlıyeni sömürge bir ülkede, seçimlerdealınan "oy"ları korumak için bile kimizaman direnmek gerekir. Düzen, kendikrizini hafifletmek; halkın öfkesini düzeniçine çekmek için "devrim" söylemlerinebir dereceye kadar izin verebilir.Amabunun da elbette bir "sınırı" vardır.

Elbette ne Kürt milliyetçileri nede onun peşine takılan "sol" bu süreçtenders çıkarmamıştır. Odağına emper-yalizme ve oligarşiye karşı mücade-lenin oturmadığı hiçbir örgütlenme vemücadele gelişemez.

Emperyalizm varolduğu sürece; si-lahlı mücadele de varolacaktır.

Açlığı, sömürüyü ve zulmü yara-tanlara karşı silahlı mücadele vermedenkurtuluş mümkün değildir.

Bunun dışındaki her çözüm düze-niçidir. Düzeniçi çözümler ise dahafazla bataklığa gömülmektir. Katilleri-mize ve bizi sömürenlere inanmaktır.

Fidel Castro 1961 yılında şunlarısöylüyor: "Bir devrimden daha önemlibir şey yoktur, insanlığın büyük diya-lektik gerçeği budur. Emperyalizmekarşı sadece sosyalizm durmaktadır."

Castro’nun sözleri bugün ülkemiziçin de geçerlidir.

SORUNLARIMIZI ÇÖZMENİNVE KURTULUŞU SAĞLAMANINTEK YOLU EMPERYALİZMEKARŞI SAVAŞMAKTIR. Çünkü hersorunun kaynağında emperyalizm var-dır. Emperyalizm gerçeğini halklarıngözünün önünden kaçırmaya çalışmaktasfiyeci ve inkarcı düşüncelere birşey kazandırmaz. Her ne yaparlarsayapsınlar gerçek ortadadır. Yarattığıtüm çözümsüzlükler, krizler, sömürü,yozlaştırma ve yabancılaştırma saldı-rılarıyla yanı başımızdadır.

Bu gerçeğe karşı savaşacağız.Veonu yeneceğiz. Halkımızın bir deyimivardır: “Şaftı kaymış” derler. Şaft;

“Biz Daima, Değişmez Marksist-Leninist Sandalyemizde Oturacağız” Kim İl Sung

HHer Ne Pahasına Olursa OlsunBiz Kendi Sandalyemizde

Oturmaya Devam Ediyoruz-Edeceğiz!İSTİY

ORUZ

YAPACAĞIZ

Yürüyüş

14 Şubat2016

Sayı: 508

BEŞ, ON VEYA YİRMİ SENE SONRA... MUTLAKA GELECEĞİZ!4

Page 5: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

"Bir makinanın dönme hareketini ötekiparçalara aktaran ve ucuna dişli çark-ları, tekerlek veya pervane bağlanandemir" anlamına gelir. Yani bir ma-kinadaki çark, pervane, tekerlek gibitüm parçaları harekete geçiren tek de-mirin adıdır. O demir kaydığında tümmekanizma durur ve çalışmaz. Bugündevrimciliğin şaftı ise "anti-emper-yalist mücadele"dir.

Bu mücadeleyi vermeyen hiçkimsesonuç alamaz. Düzeniçi çözümlerleidare edemez. Mekanizma çalışmaz.Devrimci olunmaz, solcu olunmaz,hatta "insan" bile olunmaz. ÇünküMarks' ın sözleriyle ifade edersek "in-san kalmanın yolu insanlık dışı birrejime karşı savaşmaktır"

Biz emperyalizme karşı bağım-sızlık, faşizme karşı demokrasi, ka-pitalizme karşı sosyalizm istiyoruz.

Ara yol yoktur. Ara yol teoris-yenleri sivil toplumcular, tasfiyecilerve emperyalizmin desteklediği ku-rumlardır. Emperyalizm ve devrimarasında ise belirsiz değil, aşılmaz vegüçlü bir duvar vardır.

Başkalarının sandalyesinde oturmakdevrimcilerin ilkelerini zedeler; bizidevrim yolundan sağa sola saptırır de-miştik. Aynı şekilde iki sandalyedeoturmak da mümkün değildir. Ustala-rımızın söylediği gibi iki sandalye ara-sındaki boşluğa oturmaya kalkarsanaradaki boşluğa düşersin.

Bize zaferi getirecek olan sadecekendi ideolojimizdir. Bugün HDP ninpeşine takılan solun durumuna bakın.HDP nin başından itibaren solu düze-niçine çekme planı olduğunu söyledik."HDP, Kürt milliyetçi hareketin düzeniçine giderken, solu da yanında düzeneçekme projesidir" (Yürüyüş, 29.06.2014)

Daha sonra Cemil Bayık BBC ileyaptığı röportajda daha önce söyle-diklerimizi doğrulayarak şunları söy-lüyordu: "Türkiye yıllardır Kürtlerle,solla uğraşıyor ama bir türlü sonuçalamadı. Ama önder Apo, PKK bütünbu güçleri, onların yasadışı dedikleribütün bu güçleri parlamentoya çekti"(30 Kasım 2015)

HDP; Kürt milliyetçilerinin solayaptığı birlik çağrısı gibi görünen,özünde, çeşitli siyasi güçleri kendipolitikalarına yedeklemek için yaptığı

bir çalışmadır. Kürt milliyetçileri bu"birliği" ile AKP faşizmi karşısındayeni bir pazarlık gücü elde etmek is-temiştir. Kendine güvensiz, kimliksizsolu, kendi teslimiyetçi politikarınayedeklemeyi başarmıştır. "Kendi san-dalyesi"nde oturmayanların kaçınılmazolarak düşeceği durum budur. Birbaşka güce yedeklenmek; onun dev-rimcilikle, solla hiçbir ilgisi olmayanpolitikalarına yedeklenmek.

Tüm bu yaşananlardan sonuççıkarmayanların başında ESP ge-liyor. HDP ve HDK eliyle yaratmayaçalıştıkları kitleyi örgütleme ve düze-niçine çekme çalışması sonuçsuz kal-mıştır. "Emekçi sol hareketin bir çokbileşeninin HDK içerisinde yer alma-ması ya da yer almasını sağlayamamakönemli bir sorun. Bu sorunun çözümüyalnızca HDK ve HDP’ye bırakılma-malıdır. HDK kuşkusuz yalnızca siyasiparti ve örgütlerden oluşmuyor, amaemekçi sol hareketin diğer siyasi yapı-larının HDK içerisinde yer alması içinHDK içerisinde yer alan bütün partive örgütlerin ayrıca yoğun ve sürekliçaba göstermeleri gerekir." (İbrahimÇiçek röportaj, Atılım, Sayı 207)

ESP umudunu Kürt millyetçi poli-tikalara bağlamış durumdadır. Kürt mil-liyetçilerinin demokratik özerklik po-litikalarını "Batı için devrimci biraşı" olarak değerlendirip Batı'daki mü-cadele için bir "itilim" yaratmasınıbekliyorlar. "Emekçi sol hareketten,sendikalardan yeni katılımlarla geniş-lemeye ve mücadelenin ihtiyaçlarınıyanıtlamaya kilitlenerek, meclislerinincanlandırılması temelinde HDK’ninkendini güncellemesi Batı’da-Türkiye’deezilenlerin barış ve özgürlük mücade-lesine itilim kazandırır." (agy)

ESP nin istediği "itilim" bir türlügerçekleşemeyecektir. ESP Türkiye halk-larının mücadelesini "Kürt milliyetçile-rinin uzlaşmacı ve teslimiyetçi politi-kalarına bağladığı" için istediği "ittirmehali" bir türlü mümkün olmayacaktır.Kuşkusuz kendi özgücüne güvensiz,kimliksiz, kişiliksiz, sürekli kendi dı-şındaki güçlere bel bağlayarak varlığınısürdüren ESP kendi durumunu Türkiyehalkları ile karıştırıyor. ESP varlığınısürdürmek için kendi dışındaki güçlerinyaratacağı "itilim"e ihtiyaç duyuyor ola-

bilir. Ama Türkiye halkları Marksist-Leninist bir önderlik altında kendi ta-leplerini ve mücadelesini örgütleyecektir;örgütlüyor.

Halkların ortak düşman emperya-lizme ve oligarşiye karşı ortak müca-delesi Türkiye halklarını kurtuluşagötürecek. Emperyalizme karşı ba-ğımsızlık, faşizme karşı kapitalizm,kapitalizme karşı sosyalizm bu kur-tuluşun, halkların kendi özgücüne da-yanan yoludur. Kaldı ki hiçbir uzlaş-macı politikanın değil, bir başka halkınmücadelesine "itilim" kazandırması,kendisine bile bir hayrı yoktur.

Uzlaşmadan bir "devrim" rüz-garı beklenemez. Teslimiyetten di-reniş çıkmaz.

ESP eğer bir "devrimci aşı" isti-yorsa bunu ancak yüzünü halka dö-nerek, uzlaşmacı ve teslimiyetçi po-litikalar yerine emperyalizme karşısavaşarak elde edebilir.

"Emekçi sol hareketin içe dönüklükhalini aşamamış olması, kitlelere yönelimve kitlelerle bağ kurma yeteneğinin za-yıflığı belirleyici sorunlar olarak halenortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren, kendiliğindenci yaklaşımlarınınolumsuz etkisi de ihmal edilemez. Diğeryandan, ulusal demokratik hareket Ba-tı’da HDK örgütlenmesine güç sefer-berliğinde çok sınırlı ve yetersiz kaldı.Alan alan güçlerini seferber edebilenörgütlü iradi bir çizgi geliştiremedi"

Anlatılanlar, söylediklerimizin is-patıdır. ESP nin yada diğer düzeniçisolun halk kitleleriyle bir bağ kurmasımümkün değildir. Ayrıca Kürt milli-yetçilerinin ittifak politikası "kullanma"üzerine kuruludur. Hiç kimse için"güç seferber" etmez. Çünkü HDPyada HDK nın kuruluş amacı solu et-kisizleştirmektir; AKP politikalarınakarşı solu bir pazarlık unsuru olarakdeğerlendirmektir. Tarih emperyaliz-min ölüm ilanını çoktan imzaladı.Emperyalizm çözülüyor, çöküyor.

Yaşayan; gelişip güçlenen, geleceğiolan, tarihin, toplumlar sahnesine çı-kardığı yaşayan sosyalizmdir. Sosya-lizmin tek ideolojisi Marksizm-Leni-nizmdir. Biz aynı sandalyede oturmayadevam edeceğiz.

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

55BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Page 6: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Günlerce TV’de, internette, gazetelerdepropaganda yaptılar. Başarı öyküleriniortaya koydular. “İki terörist silahları,bombaları ile kıskıvrak yakalandı’ dediler.

“Film gibi operasyon... Sabancı sui-kastı sanığı DHKP-C’li terörist İsmailAkkol ve Fadik Adıyaman’ı gölge gibiizleyen MİT ve Emniyet istihbarat ekipleri,iki teröristin Türkiye’ye girecekleri 100noktada önlem aldı ve Söke Otogarı’ndakıskıvrak yakaladı.” (Milliyet Gazetesi)

Sevindikleri şeye bakın! Ancak halkdüşmanları sevinir buna. Her şey tutsakedilen adalet savaşçılarının haykırışın-dadır: “Dilek Doğan’ın, Berkin Elvan’ınHesabını Soracağız!” “Yaşasın HalkınAdaleti!”

Boğmaya çalıştılar halk savaşçılarınınhaykırışlarını. Elleri bağlı adalet savaş-çılarının ağızlarına sarılarak susturmayaçalıştılar, çağrının halklarımıza ulaşmasınıengellemeye çalıştılar.

Bu mudur başarıları? Buna mı sevi-niyorlar? Zavallılar. Bitmiş, tükenmişler.Tutsak ettikleri adalet arayışıdır, halkınadalet özlemidir.

Halk savaşçılarına yönelik operasyo-nun özeti, ülkemizde süren adalet sava-şının özetidir aslında. Kimin kime karşıne için savaştığının özetidir. Halk düş-manlığının özetidir.

“MİT'ten güvenlik birimlerine gönde-rilen 'gizli' ve 'acil' kodlu uyarı yazısında,(...) 81 il emniyet müdürlükleri ile sınırkapılarındaki tüm güvenlik birimleri Akkolve Biber konusunda uyarılırken, iki terö-ristin kimlik bilgileri ile fotoğrafları tümbirimlere dağıtıldı.” (Sabah Gazetesi)

Adalet için seferber etmedikleri hertürlü olanağı, adalet arayanlar için hareketegeçirenler halk düşmanlarıdır. Berkin vu-rulalı 970’li günler geride kaldı. Katilinibulamadılar hala!... Dilek Doğan’ın katiliYüksel Moğultay’ın Dilek’i nasıl katlettiğiher şeyiyle belgelendi. Ancak katil ser-best.

Aldıkları ÖnlemlerBaşarılarının Değil,Korkularının Göstergesidir

“İstanbul’da evinde aramalar sıra-sında öldürülen Dilek Doğan’la ilgilislogan atmaya çalışan Akkol engellen-di.” diye yazdı gazeteler.

İşte halk kurtuluş savaşçılarından nedenkorktuklarının nedeni. İşte “film gibi” de-dikleri operasyonun nedeni bu kadar açıkve nettir. Hayır, adalet savaşımızı engelle-yemezler. Bakın; korkularını, zavallılıklarını,çaresizliklerini yalan ve demagojiyle nasılörtmeye çalışıyorlar: “Eylem yapacak ni-telikte eleman bulmakta zorlanan örgütünsansasyonel eylem için Akkol ve Adıyaman’ıgetirmesi DHKP-C’nin ‘tıkandığı’ şeklindeyorumlandı.” (agg)

Tıkanan sizsiniz. Sizin sömürücü,faşist düzeninizdir. Her şeyiyle pisliğebatmış, yozlaşmış, çürümüş, asalak dü-zeninizdir tıkanan.

Devrimci hareket ve onun temsil ettiğidüşünce ise gelecektir, umuttur, doğacakolandır. Devrimci hareket yedisinden yet-mişine direnişçidir, savaşçıdır, uzlaşmazdır,düşmanlarına karşı sınıf kiniyle doludur.Korktukları budur; her yaştan, her kesimdenhalk savaşçılarının varlığı uykularını ka-çırıyor. Onca baskıya, zulme, tasfiye ha-reketine, imha politikalarına rağmen ısrarlaadalet aramamız korkutuyor.

Bakın daha iki savaşçıyı tutsak etme-den “iki DHKP-C’li eylemcinin dahaTürkiye’ye giriş yaptığı belirlendi’ baş-lıkları attılar. Onlar uzakta aramayın.Onlar her yerdeler. İçeride, dışarıda,dağda, şehirde... Emperyalizmin ve uşağıoligarşinin kabusu bitmeyecek.

Adalet Aramak içinCüretli Olmak Gerekir

Halk düşmanları halktan, devrimcilerdenkorktukları için, canlarını korumak içinkoruma ordularıyla dolaşırlar. Geçtikleri

20 değil, 50 yıl, 100 yıl da geçse halkın adaletinden kurtulamayacaksınız! Korkulu gözleriniz her yerde adalet savaşçılarımızı arayacak!

350 değil 3500 istihbarat polisi de görevlendirseniz, 100 değil 1000 noktayı da tutsanız, 2 değil, 10 savaşçımızı da yakalasanız soluğumuz hep ensenizde olacak!

��Zulmün, adaletsizliğinolduğu bir ülkede adaletmücadelesi hep olacaktır. Neişkenceleriniz, nekatliamlarınız, nehapishaneleriniz biziengelleyemeyecek!

�Zulüm devam ettikçeyüzlerce, binlerce İsmail,Fadik çıkacak ortaya. Dağı,taşı polisle kuşatsanız da biziengelleyemeyeceksiniz.

�Nerede Berkin’in,Günay’ın, Hasan Ferit’in,Dilek’in katilleri? Neredeİsmailler’in, Abdullahlar’ın,Ethemler’in katilleri?

�Nerede Kürdistan’dakatledilen onlarca, yüzlercehalkımızın katilleri? NeredeSuruç, Ankara Katliamları’nınkatilleri?

�Tüm dünyanın polisiniseferber etseniz, tam teşkilatlıkaleler de kursanız... CIA’ya,MİT’e, istihbarat örgütlerinemilyonlar da dağıtsanız engelolamazsınız... Sınıf savaşıgerçeğini değiştiremezsiniz!

�Zulüm devam ettikceonlarca, yüzlerce savaşçıolup geleceğiz! Dağı, taşı,havayı, karayı da kuşatsanızengelleyemeyeceksiniz!

BEŞ, ON VEYA YİRMİ SENE SONRA... MUTLAKA GELECEĞİZ!6

İKİ HALK SAVAŞÇISINI YAKALADIK DİYE BOŞUNA SEVİNMEYİN!

ADALET SAVAŞIMIZ SÜRÜYOR!

Page 7: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

yolları, güzergahları insansızlaştırırlar,hayatı durdururlar adeta. Adalet sa-vaşçılarına bakın, her yerde kırmızıbültenlerle aranırlar, haklarında görül-dükleri yerde vur emirleri vardır, re-simleri başta karakol, emniyet vb.olmak üzere tüm devlet kurumlarındahatta polis araçlarında asılıdır; ancakonlar halktan bir insan gibi milyonlarıniçinde dolaşırlar. Neden? Adalet ara-dıkları için, adalete susadıkları için.

Komplocular; Şimdi HangiTeoriyi Üreteceksiniz?

Tutsak edilen adalet savaşçılarındanbirinin Sabancı eylemiyle adının anıl-ması, bu yanıyla da burjuva basındayorumlara neden oldu. Sabancı eylemi,emperyalizm ve oligarşinin sözcülerininüzerinde en çok komplo teorisi yaptığı,bulandırmaya, çarpıtmaya çalıştığı ey-lemlerin başında geliyor. Öyle ki pekçok şey açığa çıkmış olmasına rağmenbile üzerinden onlarca yıl geçtiği haldebile komplo teorileri bitmek bilmedi.

Burada bu teorileri yazmaya say-falarımız elvermez. Biz sadece birinisöyleyelim; Sabancı eylemi sonra-sında yüzlerce evimizi bastılar. Heryerde halk kurtuluş savaşçılarını ara-dılar. Bir türlü bulamadılar. Çaresiz-likleri, korkuları karşısında komploteorilerine başvurdular. Dediler ki:

“Derin cinayetin ardındaki sırperdesini korumak, zanlıların elegeçmesini önlemek için kanlı örgütAkkol ve Erdal’ı öldürdü.”

Dün bunu söyleyen aynı kom-plocular şimdi ise “Sabancı eylemininfaili Akkol tutuklandı” başlıkları at-tılar. Hani örgüt onları öldürmüştü?Şimdi hangi yalan ve komplo teorileriüreteceksiniz? Komplo teorileri dipsizbir kuyu gibidir. Nerede başlayıp ne-rede biteceği belirsizdir. Adı üzerindekomplo teorisi. Ne ölçüsü ne ilkesine kuralı, ne bilimselliği vardır. Pekiamaç nedir? Amaç, devrimci hareketikaralamaktır. Devrimci eylemin he-defini bulandırmaktır.

İki Adalet Var;Biri Bizim, Diğeri Sizin!Biri SömürücüDüzenin Adaleti, Diğeri

Halkın Adaleti!İşbirlikçi, tekelci, sömürü ve zulmün

baş sorumlularından olan Sabancı ailesi,bir halk savaşçısının yakalanması kar-şısında teşekkürlerini ileten yazılı biraçıklama yaptı: “Merhum Özdemir Sa-bancı,�Haluk Görgün�ve Nilgün Hasefesuikasti sanığının yakalanarak adaleteteslim edilmesini sağlayan başta İçişleriBakanlığımız ve Emniyet Genel Mü-dürlüğümüz olmak üzere, tüm ilgilikamu kurum ve kuruluşları ile görevlipersonele Sabancı Ailesi adına teşekkürediyoruz.”

Halk savaşçısı yakalanarak “ada-lete teslim edilmiş’. Adalete bakın.Düzenin adaleti. Halk için işlemeyen,halk için olmayan adalet.

Nerede Berkin’in, Günay’ın, Ha-san Ferit’in, Dilek’in katilleri? Neredeİsmailler’in, Abdullahlar’ın, Ethem-ler’in katilleri? Nerede Kürdistan’dakatledilen onlarca, yüzlerce halkı-mızın katilleri? Nerede Suruç, Ankarakatliamlarının katilleri? Budur sizinadaletiniz ey Sabancılar! Ve budurhalk kurtuluş savaşçılarının 25. ka-tınıza çıkmalarının nedeni.

Tutsak edilen adalet savaşçısımahkemede hakime; “Ülkemizdeadaletsizlik varken öylece durup iz-leyemeyiz, seyredemeyiz. Bu ülkedeadalet olduğu söyleniyor. Ancakadalet olmadığını gördüm. 14 ya-şındaki çocuklar kurşunlanıyor.Adalet için mücadele ediyorum”dediler. Her ikisi de “silahlarımızıgeri istiyoruz, çünkü Dilek ve Ber-kin’in hesabını soracağız” dediler..suçlamalar konusunda “susma hak-kımızı kullanıyoruz” dediler!

Adalet YoksaAdalet Savaşçıları Var!Halkın AdaletindenKurtulamayacaksınız!

İnsanlığın, halkların, dünyanın ensoylu değerine; ADALETE SAVAŞAÇTINIZ siz. Burjuva yasalarınızıbile uygulamıyorsunuz. Kendi ya-salarınızı dahi çiğniyorsunuz. Yenifaşist yasalar çıkartıyorsunuz. O faşistyasalarla adaletsizliği; katliamları,yolsuzlukları, hırsızlıkları, sömürüve soygunu, açlığı meşrulaştırmaya

çalışıyorsunuz. Biz o yasalarınızahiçbir zaman mahkum olmadık.

Zulmün, adaletsizliğin hüküm sür-düğü bir ülkede adalet mücadelesihep olacaktır. Ne işkenceleriniz, nekatliamlarınız, ne hapishanelerinizbu meşru hakkın kullanılmasını en-gelleyemeyecek.İşte bunun için sizde yenilmeye mahkumsunuz.

20 değil, 50 yıl, 100 yıl da geçsehalkın adaletinden kurtulamaya-caksınız. Korkulu gözleriniz heryerde adalet savaşçılarımızı ara-yacak. 350 değil, 3500 istihbaratpolisi de görevlendirseniz, 100 değil1000 noktayı da tutsanız, 2 değil10 savaşçımızı da yakalasanız so-luğumuz hep ensenizde olacak.

Zulüm devam ettikçe yüzlerce,bin lerce İsmail, Fadik çıkacak ortaya.Dağı, taşı polisle kuşatsanız da biziengelleyemeyeceksiniz.

Tüm dünyanın polisini seferberetseniz, tam teşkilatlı kaleler de kur-sanız... CIA’ya, MİT’e, istihbarat ör-gütlerine milyonlar da dağıtsanız en-gel olamazsınız... Sınıf savaşı ger-çeğini değiştiremezsiniz...

AKP'nin katil polisleri, KOMPLOTEORİSYENLERİ, tekellerin söz-cüleri sevinç çığlıkları atarken, ya-kalanan savaşçılar “YAŞASIN HAL-KIN ADALETİ” sloganlarını ve“BERKİN VE DİLEK’İN HESABINISORACAĞIZ!” diye HAYKIRDI-LAR.

İki savaşçımızı yakaladık diyeboşuna sevinmeyin! Adalet eylem-lerimiz yarım kalabilir, ama savaşsürüyor!

Sonuç olarak;1- Faşizmin her türlü önlemleriyle

engellemeye çalıştığı şey halkın adaletarayışıdır, devrimci adaletimizdir.

2- Korkuyorlar. Tutsak ettikleriiki halk savaşçısı karşısında sevini-yorlar. Adalet yoksa adalet savaşçılarıolmaya devam edecek. Bitiremezler.Adalet için saraylarınıza, zulmün ka-pılarına dayanmaya devam edeceğiz.

3- Bu ülkede adalet yok. Adaletiçin beklemeyelim, adaletsizliği sey-retmeyelim; her türlü araçla direnelim,savaşalım, savaşanları destekleyelim.

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

77BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Page 8: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

�� Biz diyoruz ki; Halk Meclisleri halkın kendi öz örgütlenmesidir.

Halkın ellerini, sesini birleştireceği bir yerdir.

� Biz diyoruz ki; Halk Meclisleri halkın dayanışmasını, mücadelesini

ve güçlerin birliğini sağlar, en geniş demokrasiyi işletir.

� Biz diyoruz ki; Halk Meclislerinde sorunlarını çözmek için müca-

dele eden herkes, sorunların asıl kaynağını görecek ve çözüm yollarını

bulacaktır.

� Biz diyoruz ki; halkımızın örgütsüzlüğü düzenin bilinçli bir politi-

kasıdır. Düzen, gücünü halkımızın örgütsüzlüğünden alır. Halk

Meclisleri halkın umududur! Düzene karşı örgütlenmek için halkın en

güçlü alternatifidir.

� Biz diyoruz ki; sorunlarımızın kaynağı kapitalist sömürü düzeninin

kendisidir. Sorunu yaratanlar sorunu çözemezler. Halkın sorunlarını

ancak halk kendisi çözebilir.

� Biz diyoruz ki; ısrarlı, kararlı, dişe dişe bir mücadeleyle, halkın yar-

dımlaşma ve dayanışmasını örgütleyerek, gücünü, olanaklarını birleştire-

rek pek çok sorunumuzu çözebiliriz.

� Biz diyoruz ki; halk üretendir, yaratandır. Her şeyi emeğiyle yaratan

halk kendi kendini de yönetir. Sorunlarımızı birlik ve dayanışma içinde

kendi emeğimizle çözeceğiz. � Biz diyoruz ki; çözmek için örgütlenmek şarttır. Örgütlenmek birlik

olmaktır. Birlikten kuvvet doğar. Halk Meclislerinde örgütlenerek kendibirliğini sağlar. Dayanışma içinde mücadeleyle adım adım sorunlarınıçözer.

� Biz diyoruz ki; devrimin ana gücü halktır. Halk düzenin etkilerinden

kurtuldukça devrimi omuzlayabilir, yaratıcılığı ve olanaklarıyla devrim

saflarına katılır.

NEDEN HALK MECLİSLERİNEDEN HALK MECLİSLERİBiz Diyoruz ki;�

Page 9: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

İdeolojik sağlamlığa sahip olmayan, kendi ayaklarıüzerinde duramayan bir örgüt, emperyalizmin ideolojik,fiziki saldırılarına karşı duramaz. Giderek düzene yer-leşmenin taşlarını döşemeye başlar. Çünkü saldırı altındakendi yolundan sapmamak, savaşmayı sürdürmek ideo-lojik sağlamlılık, ideolojik netlik gerektirir.

Örgütsel bağımsızlık, ideolojik bağımsızlık bir kezkaybolmaya, halka ve kendine güven bir kez sarsılmayabaşladığında, başka ideolojilerin, başka örgütlerin etkisinegirmesi kaçınılmazdır. Sürekli dayanacak yer, tutunacakdal ararlar. Zamanla kendi ideolojilerine karşı güvensizlik,inançsızlık gelişir. Devrim tarihleri ve örgütler incelen-diğinde bunun bolca örneklerini görürüz.

İdeolojik bağımsızlığa veya özgüvene sahip ol-mayanlar, ideolojik mücadeleden kaçarlar. Savun-dukları şeyin arkasında duramazlar. İdeolojik mücadeledenanladıkları saldırıdır. Çünkü ideolojik olarak güçsüzdürler.

İdeolojik gücün olmadığı yerde, özgüven sorunusüreklidir. Güvensizlik ise, devrimci ilke ve doğrularınkararlı bir tarzda savunulmasını engeller. Tereddütler,kararsızlıklar yaşanır. Bir türlü kendileri olamazlar.Onları yönlendiren kendi dışındaki gelişmeler ve güçlerdir.Giderek, uzlaşmacı, faydacı, bedel ödemekten, emekvermekten kaçan tavırlar gelişir.

Yüksek perdeden nutuklar atsalar da, yazsalar da,ideolojik bağımsızlığını yitiren örgütlerin örgütselbağımsızlıkları da giderek yok olur. Çünkü ideolojikbağımsızlığı olmayan bir örgütün, yalpalaması, sağasola sapması ve başkalarının egemenliği altına girmesi,örgütsel kimliğini yitirmesi kaçınılmazdır. Görünürde,isim, tüzük, hiyerarşik organlar açısından ayrı bir ör-güttürler; ama giderek siyasi ve örgütsel olarak erir vekimliksizleşirler. Başka örgütlerin gölgesinde yaşamayabaşlarlar. Marksist-Leninistler başka güçler tarafındankuşatılarak, örgütsel bağımsızlıklarının yok olacağıilişkiler ağına girmezler.

Bugün, ülkemiz solunda, ideolojik bağımsızlığınıyitirmenin ve giderek siyasi kimliğini kaybetmeninörneklerinden biri de MLKP’dir.

MLKP, ideolojik bağımsızlığını, eski ideolojik çizgisinibüyük oranda yitirmiştir. MLKP’nin Marksist-Leninistliğive de komünistliği sadece adındadır. MLKP’deki ideolojiktutarsızlık, pratikte kendine güvensizliği yaratmış, taklitçiliği,şablonculuğu beraberinde getirmiştir. İttifak diye girdiği

ilişkiler bir güce yedeklenme ilişkisine dönüşmüştür.Tarihi boyunca hiç bir zaman tutarlı bir stratejisi ol-

mayan MLKP, Kürt milliyetçi harekete tabi hale gelmiştir.Onlardan ayrı bağımsız bir politika belirleyemez du-rumdadır. Kürt milliyetçilerinin “barış” ve “uzlaşma”merkezli politikalarıyla, “benmerkezci”, solu kullanmayaklaşımları altında siyasi iradeleri erimiş, örgütselkimlikleri kaybolmuştur.

Yayınlarına, eylemlerine, diğer sol ile ilişkilerine,üslubuna, emperyalizm değerlendirmelerine yön verenKürt milliyetçilerinin bakışı olmuştur. Öyle ki; MLKP’ninkendi örgütsel değerlendirmesi mi, yoksa Kürt milli-yetçilerinin görüşü mü ayırt edilemez hale gelmiştir.Diğer yandan, her ne kadar kamufle etmeye çalışsa da,özünde var olan parlamenterist, reformist eğilimleriKürt milliyetçilerinin politikalarıyla örtüşmüş ve Kürtmilliyetçilerinin paçasına tutunarak, arkasına takılarakdüzene dönmenin ve yerleşmenin yolunu yapmaya baş-lamışlardır.

Kürt milliyetçileri MLKP’nin bu eğilimini çok iyideğerlendirmiştir. Çünkü Kürt milliyetçilerinin ilişkilerineilke değil, faydacılık egemendir. Her şey kaba faydacılığagöre şekillenir. İlkeli olmayı sağlayan ideolojik sağ-lamlıktır. Bu olmazsa, devrimci ilkeleri kararlı veuzlaşmaz biçimde savunmak da mümkün olmaz.MLKP’deki durum tam da budur.

MLKP’nin Kürt milliyetçilerine yaklaşmasının biryanı ideolojik zayıflığı, politik güçsüzlüğü, güce tapanyaklaşımı iken diğer bir yanı da faydacılıktır. Kürt mil-liyetçilerinin olanaklarından yararlanma isteğidir. Bu yak-laşım, Kürt milliyetçilerinin solu kullanma temelindekiyaklaşımları ile birleşince ortaya örgütsel kimliğin, ideolojikbağımsızlığın kaybolmasını da beraberinde getirmiştir.

MLKP’nin ideolojik bunalımı ve örgüt anlayışı buhaliyle sürdükçe istikrarsızlığı da sürecektir. Bu sadeceMLKP için değil, politikalarını, taklitçilik veya onun birbaşka biçimi olan başka güçlere yaslanma üzerine şekil-lendiren bütün örgütleri bekleyen kimliksizleşmedir.

Hiçbir Örgüt, Başka Bir Örgütü Taklit Ederek Gelişemez!Taklitçi, Taklit Ettiği Örgütün Ancak Karikatürü Olur!

Marksist-Leninistler Örgütsel Bağımsızlıklarının Yok Olacağı İlişkiler Ağına Girmezler!

MLKP’ye Tekrar Hatırlatıyoruz!Hiçbir Örgüt, Başka Bir Örgütü

Taklit Ederek Gelişemez!Taklit Ettiği Örgütün

Ancak Karikatürü Olur!

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

9BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Page 10: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Kendilerine ve ideolojilerine güvenmeyen örgütler,her dönem, başka örgüt ve partilerinin yaptığı, söylediğiher şeyi taklit etmeye kalkarlar. Taklitçiliği esas alanlar,bir süre sonra ideolojik olarak da başkalarınınetkisine girerek, ideolojik bağımsızlıklarını yitirirler.

Taklit ettikleri örgüt veya partiler karşısında kendileriniküçümseyerek kimliklerini kaybederler. Özgüvende veideolojik bağımsızlıkta doğan zayıflama, iktidar bilin-cindeki zayıflamayı ve sapmalara karşı mücadelede il-kesizliği ve duyarsızlığı da beraberinde getirir. İdeolojikanlamda taklitçilikten kurtulamadıkları için yaratıcı po-litika ve taktikler üretemeyerek gerilemeye, yok olmayamahkumdurlar.

Başkalarının takipçiliği ve taklitçiliği, kısa süredetakipçisi ol duğu kesimin gücüne dayanarak belli bir güçtoplasa da, bu güç esas olarak emek verilerek kazanılmışbir güç olmadığından ra hatlıkla kaybedilecek bir güçtür.

Taklitçilik MLKP’nin En Belirgin Özelliklerinden Olmuştur

Taklitçilik, MLKP’nin karakteristik özelliği olmuştur.Ancak taklitleri de kötü birer kopya olmaktan, karikatürolmaktan öte gidememiştir. Bu nedenle de kendine özgügelenekler, değerler yaratamamıştır. Aksine, dayanacağıbir kök, tarih ve ideolojik-politik netlik olmadığı için,bütün süreci boyunca Türkiye devrimci hareketi tarihindeyaratılan değerleri, gelenekleri hoyratça kullanmayakalkmıştır. Bu MLKP’yi rekabetçi, kıskanç, kariyeristve eleştiriye tahammülsüz yapmıştır.

MLKP, taklitçiliğe, Cephe’yi taklit etmeye çalışarakbaşlamıştır. Cephe’nin eylemlerini, örgütlenmelerini,sembollerini, geleneklerini taklite girişmiştir. Ancak“taklitçi, taklit ettiği şeyin ancak karikatürü olacağından”Cephe’nin silahlı eylem anlayışının altında kalmıştır.Bir iki silahlı eylem yapmanın silahlı mücadele olmadığı,silahlı mücadelenin taklit ile verilemeyeceği gerçeğineçarpmıştır. Bu işin o kadar kolay olmadığını, oligarşininsaldırılarını göğüslemek gerektiğini görmüştür. Bir süresonra da Kürt milliyetçilerine kapağı atmıştır.

MLKP’nin Ne İdeolojik-Politik, Ne de Örgütsel Gücü Cephe’yi Taklit Etmeye Yetmez!

Cephe düzenle her türlü uzlaşmanın karşısında uz-laşmaz bir barikattır. Cephe’nin taklit edilmesi bedelödemeyi gerektiren bir tarzdır. Bunları söylerken,devrimci bir örgütün deneylerinden yararlanılmasınıreddetmiyoruz. Tam tersine M-L’ler bütün devrim de-neylerinden, kendi ülkelerinin koşullarına uygun olarakşablonculuğa düşmeden yararlanmalıdırlar. Ancak ya-rarlanmak taklit etmek değildir. Eleştirimiz, özünündeğil, biçiminin gösteriş ve reklam amaçlı, rekabetçibir anlayışla taklit edilmesidir. Cephe 46 yıllık tarihiboyunca hiçbir örgütün taklitçisi olmadı. 46 yıl bo-yunca ideolojik, politik, örgütsel bağımsızlığı savundu.

Kendi gerçeğimizden yola çıkarak mücadele etti,kendi gövdesi üzerinde kendi başını taşıdı ve kendideğerlerini yarattı. MLKP’nin önce bu devrimci tu-tarlılığı, siyasi kararlılığı örnek alması gerekir. Aksihalde rekabetçi, kıskanç, reklamcı bir anlayışla yapılantaklitler tutmaz ve sırıtır.

MLKP, bu gün hala bir yandan Kürt milliyetçileriile neredeyse aynı örgüt gibi davranırken diğer yandanda, Cephe’nin, militan mücadelesiyle yarattığı görselliğinitaklit etmeye devam ediyor. MLKP’nin taklitçiliği öylebariz hale gelmiştir ki; solun çeşitli kesimlerinden, önceDHKP-C’yi sonra da PKK’yi taklit ettiği şeklinde eleş-tirisini almıştır. Zira taklitçilikleri gizlenemeyecek kadaraçık hale gelmiştir.

Örneğin; Daha önce, mitinglerde, yürüyüşlerde, rek-lamcılığı sırıtan rengarenk ve koca koca ESP yazanbayrakları taşıyorlardı. Daha sonra birden kızıl bayraklartaşımaya başladılar.

*1995 1 Mayıs’ında ve sonraki yıllarda Cephe’nin,flamalarıyla, bayraklarıyla, askeri yürüyüş ve disiplin-leriyle, tek tip kıyafetleriyle milis kortejlerini taklitetmeye kalktılar ama eline yüzüne bulaştırdılar.

*Cepheliler için kızıl bayraklar, flamalar, milis kor-tejleri sosyalizme, devrime ve zafere olan inancın, de-ğerlere bağlılığın, gerektiğinde bayraklarla kızıllaştırdıklarıalanları kanlarıyla da kızıllaştırabileceklerinin ifadesidir.Bunu bilmeyenler ve göze almayanlar, sadece kızılbayrak taşımayı taklit ederek hiçbir yere varamazlar.

*Cephe’nin şehitlerine düzenlediği cenaze törenleriningörselliğini taklit etmeye, şehit cenazelerinde Cephe gibimilisler ve sancaklı ekip çıkarmaya başlamıştır. En son,22 Aralık’ta İstanbul’da katledilen MLKP savaşçıları YelizErbay ve Şirin Öter’in cenaze törenlerinde pankartından,sancaklarına, tabutuna kadar bu taklit çok nettir.

*Yine aynı şekilde, Gazi Katliamı ve parti kuruluşyıldönümlerindeki görselliklerinde taklit çok barizdir.

*Cephe’nin yozlaşma kampanyalarını taklit etmeyekalktılar. Ama sıra bedel ödemeye gelince ortadan kay-boldular. Onlar kaçarken Cephe şehit verdi. 2004 yılında“yozlaşma politikalarına alet olanlar, fuhuş yapanlardevrimci şiddetle cezalandırılmalıdır” nutukları atanMLKP’liler, Gülsuyu’nda çetelerin saldırısı karşısındadirenmeyip mahalleyi terk ettiler. Görsellikte Cephe’yitaklit etmeye kalkanlar, sıra Cephe’nin militan müca-delesine gelince taklit etmeyi göze alamadılar.

*Cephe’nin Sarıgazi’de fuhuş yaptıran, genç kızla-rımızı fuhuş yaptırmaya ikna eden bir kadını cezalan-dırması üzerine kadın örgütlerini Cephe’ye karşı kışkırtıp,Cephe’yi kınayan açıklamalar yaptılar. Oysa MLKP,2004 yılında şöyle diyordu. “Halkımızı bilgilendirmekve aydınlatmak bu saldırıya karşı bir adımdır. Ancak,görüldüğü üzere bu, mücadelenin diğer ayaklarıyla bir-leşmeyince eksik kalıyor. Halkımızın anti faşist, bu du-rumdan rahatsızlık duyan, duyarlı kesimlerini, insanideğerlerini yitirmemiş bireylerini bu çerçevede örgüt-

Yürüyüş

14 Şubat2016

Sayı: 508

BEŞ, ON VEYA YİRMİ SENE SONRA... MUTLAKA GELECEĞİZ!1 0

Page 11: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

lemek, gerek fuhuş yapılan evleri, gerekse de uyuşturucuile halkımızı zehirleyenleri ve buna aracı olanları tespitedip, önce teşhir etmek, halkın gözünde bu gerçekliğiapaçık sergilemek, buna rağmen bu işi devam ettirenleridevrimci şiddet eylemleriyle püskürtmek, kovmak vedaha değişik biçimlerde cezalandırmak görevlerimizarasında olmalıdır.” (Denge Kürdistan, 2004, Sayı 11)

MLKP’de inkar, taklit, önderlik kompleksi, çiftestandart at başı gider. 84 Ölüm Oruçları’na “intihar”diyen oportünistlerin arasında MLKP’liler de vardır; ama96’da Cephe’nin öncülüğünde yapılan ölüm oruçlarınakatıldılar. Ve kendilerini öncü ilan etmeye kalktılar.Katafalklı şehit cenaze uğurlamalarını taklit ettiler.

Cephe Tarihi Boyunca Alanlarda Hep Farklı Olmuştur!Bu Fark “Görsellik” Farkı Değil,46 Yıllık Mücadelenin Farkıdır

Cephe’nin farkı, savaşın içindeki yerinin farklılığıdır.İdeolojik-politik ve kültürel olarak emperyalizmle uz-laşmazlığın farklılığıdır. Kortejlerindeki disiplini, örgütdisiplini, dik başlı, gururlu duruşu; 46 yıldır savaşmanın,teslim olmamanın gururudur. 46 yıldır onurlu bir tarihintaşıyıcısı olma onurudur.

Cephe’nin kortejlerindeki coşku, emperyalizminve oligarşinin karşısında direnmenin, onlara meydanokuyabilme cüretine sahip olmanın coşkusudur. Hiçbirşey rastlantısal değildir. Bu kortejlerde, 46 yıllık birmücadelenin birikimi vardır. 46 yıllık mücadelenindeğerleri vardır. Bu kortejlerdekiler, ellerinde taşıdıklarıkızıl bayrakların anlamını, omuzlarında taşıdıkları simgeseltabutların ağırlığını bilen ve hissedenlerdir. Bayraklarıylakızıllaşan alanları, yeri geldiğinde kanlarıyla kızıllaştırmayıgöze alanlardır. Bunu bilmeyenler ve bunu göze almayanlar,sadece kızıl bayrak taşımayı taklit ederek hiçbir yere va-ramazlar. Olsa olsa, üzerlerinde eğreti duran ancakbiçimsel bir benzerlik sağlamış olurlar.

MLKP, Kürt Milliyetçi Hareketin Siyasi Kimliğini Eritmesine Kendisi İzin Vermiştir

’98 yılında, MLKP Merkez Komitesi GenişletilmişToplantısı’nda, Kürt milliyetçileri ile olan ilişkileriüzerine yapılan bir değerlendirmede bu gerçek dile ge-tirilmiş ve özeleştirel bir tutum sergilenmiştir. ‘98’liyıllarda henüz başlangıç aşamasında olan Kürt milli-yetçilerinin “kuyruğuna takılma” durumu, bugün açısındansiyasi olarak erime noktasına ulaşmıştır. Geçmişte budurumdan rahatsız olan MLKP, bugün bu durumdançok memnun görünmekte, hatta denilebilir ki, Kürt mil-liyetçi hareketin politikalarını onlardan daha çok savunurdurumdadır. Ağustos 1998’de, MLKP Merkez Komite-si’nin Kürt milliyetçileri ile olan ilişkileri üzerine söy-lediklerini hatırlarsak bu gerçek açıkça görülecektir.

Karar “Kitle ajitasyon aracımız ve daha az olarak da

teori aracımızda önemli içerik hataları, Parti çizgisindenönemli savrulma örnekleri görülmektedir. Ulusal hareketekarşı uzlaşıcı davranılmakta, ulusalcı hareketin derin-leşmekte olan reformcu eğilimi deşifre edilememekte, yeryer kuyrukçu pozisyonlara sürüklenilmekte, ulusalcı söy-lemlerden ciddi bir etkilenme görülmekte, proleter sosyalistsınıfsal bakış açısında ısrarcı davranılmamaktadır.

Yine halkçılık, popülizm yönünde ciddi etkiler sürüyor.Kimi yazılarda liberal, küçük burjuva söylemler tahlillerietkiliyor. Devrimci-demokratik ve komünist hareketarasındaki kalın çizgiler kimi zaman belirsizleşiyor.Sosyalist perspektifimiz zayıf kalıyor, yazılara yeterincesindirilemiyor. Bu durum, Partinin ideolojik-siyasalyönü ve doğrultusunda bir bozulmayı ifade ettiği gibi,savrulmalara açık bir zemin de yaratıyor, oportünizmibesliyor.” deniliyordu.

MLKP Merkez Komitesi’nin örgütü için yaptığı“savrulma, ideolojik-siyasal bozulma, uzlaşmacılık”vb. tespitler bir örgütün niteliğini belirleyen temel un-surlardır. Kendi yayınlarında bir değil, iki değil, pekçok defa buna benzer, Kürt milliyetçileri ile olan ilişki-lerinin yanlışlığı ve hatalar üzerine açıklamaları yayınlandı.Örneğin Sınıf Pusulası adlı yayınlarının 4. sayısında,Kürt milliyetçileri ile aralarında yeterince ayrım çizgilerinikoyamamalarını bir zafiyet olarak değerlendirdiler.

“Partimiz bir yandan sınıfsal-enternasyonalist karak-terine bağlı politik-pratik olarak kendini ortaya koyarken,öte yandan PKK’ye karşı belli ölçülerde ideolojik savaşımda yürüttü. Fakat ne var ki, ideolojik savaşım cephesindebelirgin tutukluk sergilendi. Teoriye, tarihsel deneyime,program ve stratejisine bağlı olarak PKK ile ayrımçizgilerini yeterince ortaya koyamadı. PKK’nin zaaflarınakarşı etkin bir savaşım yürütemedi. Önemli oranda daezilen ulus milliyetçiliğinden etkilendi. Yer yer yedeklendi,sürüklendi... Kuşkusuz ki, bu bir zafiyetti. Partimizinideoloji ve siyasi çizgisi ile bir çelişki oluşturuyordu.Önemli bir liberalizmi yansıtıyordu. Ki, Partimiz, bir dö-nemden beri bu zaafiyetini aşmaya yönelmişti.” dediler.

Yukarıdaki iki alıntıda, MLKP’nin kendisine ilişkinsöyledikleri, kendi kimliğinin nasıl PKK’ye teslim edil-diğinin de itirafıdır.

Kararda da görüldüğü gibi “Komünist” nitelemeleriniağzından düşürmeyen MLKP, giderek siyasi kimliğini,ideolojik, örgütsel bağımsızlığını kaybedeceğini görmüş.Görmüş görmesine; ama görmek yetmiyor, değiştirmekiçin siyasi cüret, ideolojik sağlamlılık gerekiyor. Devrimciirade gerekiyor. MLKP’de olmayan budur. Bundandolayı da doğru saptamalara rağmen gereğini yapamadılar.Tam tersine koşar adım aynı yolda yürünmeye de devamettiler. Bugün, 98 yılında tehlike olarak gördükleri du-rumun fazlasını yaşıyorlar.

Kürt milliyetçi hareket bu gün 98’li yılların çokdaha gerisindedir. Tezatlığa bakın ki; MLKP bugün bı-rakalım Kürt milliyetçi hareketi eleştirmeyi, sanki tekörgüt gibi hareket etmektedir. Yayın organlarının kime

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

1 1BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Page 12: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

ait olduğu bilinmese, rahatlıkla Kürt milliyetçilerininyayın organı denilebilir.

MLKP’nin Kürt milliyetçi harekete entegre ol-masının kökleri asıl olarak ideolojiktir. MLKP’ninsol ile ilişkileri, birlik anlayışları, dost-düşman anla-yışları açısından tarihleri; siyasi tutarsızlık, ilkesizliktarihidir. Dün söylediklerini bugün inkar eden bu geç-mişle ciddi bir hesaplaşma yapmadığı sürece, Kürt mil-liyetçilerinin gölgesinde olmaya devam edecektir. Siyasi,örgütsel bağımsızlık korunmadıkça daima yaslanacakbir yerler aranacaktır.

Kendisi olmayı başaramayan, kendi dışında güçleredayanarak var olmaya, siyaset yapmaya çalışan ör-gütlerin kendine güveninden ve devrimci kararlılı-ğından söz edilemez. İdeolojik, politik tutarlılığı ol-mayanlar, başka bir güce dayanarak siyaset yapmayakalkanlar bir süre sonra taptıkları güce teslim olurlar.MLKP’nin bugünkü tablosu da budur. MLKP’ninpratiği merkezi düzeyde yapılan değerlendirmelerin,özeleştirinin bir anlamının olmadığını göstermiştir.MLKP’nin, ideolojik ve örgütsel bağımsızlığını yitir-mesinin nedenleri tam da buradadır.

MLKP’nin, “Tutarsız Devrimcilik”, “Teslimiyetçi” Tespitinden “Önder Apo”ya Uzanan Tutarsızlığı...

MLKP Merkez Komitesi’nin Aralık 1998 tarihindealdığı bir başka kararda ise Kürt milliyetçi hareketinönderi Öcalan için, “dava adamı gibi davranmama”,“tam bir teslimiyet”, “M-L’den Sınırlı Ölçekte EtkilenmişKüçük Burjuva Tutarsız Devrimcilik” değerlendirmeleriyapıyordu.

“MK’mız, A. Öcalan’ın sömürgeci faşist diktatörlüğünmahkemesindeki duruşunu değerlendirerek oybirliğiyleşu sonuca ulaşmıştır. PKK Genel Başkanı A. Öcalan,sömürgeci faşist rejimin mahkemesinde bir dava adamıgibi davranamayarak, Kürdistan devrimini ve kaza-nımlarını savunmadı. O, teslimiyetçi bir çizgide ‘ken-disini’ savunmayı esas aldı. Apo’nun ‘savunma stratejisi’tam bir teslimiyettir. ‘93’ten beri derinleşerek süregelenreformcu eğilim Apo’nun şahsında artık bir teslimiyetedönüşmüştür. İki yol vardır: Ya, berbat ve kötü bir uz-laşmayla Apocu teslimiyete uyum gösterilecek ve Kür-distan devriminin yenilgi sürecine girilmesine göz yu-mulacak; ya da bu teslimiyet ve imha çizgisi red vemahkum edilecek ve devrimin kazanımları korunacaktır.PKK ve Kürdistan devrimi, geleneksel uzlaşıcı ve tesli-miyetçi politikaların tekrarı olan bu trajediye son vermekve devrimci ulusal kurtuluşçu bir yolda kendisini yenidenvar etmek gibi bir tarihsel görev ve sorumlulukla karşıkarşıyadır. Tam bir teslimiyet demek olan Apocu ‘savunmastratejisi’ red ve mahkum edilmelidir” diyorlardı.

Bugün, MLKP’nin Kürt milliyetçileriyle ilişkilerinigörenler yukarıdaki sözlerin onlara ait olduğuna kolaykolay inanamaz. İşte tam da bu nokta altı çizilmesi

gereken bir noktadır. MLKP’nin ideolojik çarpıklığı vetutarsızlığı, onu kendini bile inkar eden bir durumasokmuştur. Aradan geçen 17 yıl içinde Kürt milliyetçihareket daha büyük gerilemeler yaşamasına rağmenbugün bırakalım eleştirmeyi, methiyeler düzüyorlar. BuMLKP’nin de aynı ideolojik çürüme sürecine girdiğininbir kanıtıdır aynı zamanda.

Dün, Sınıf Pusulası’nın 4. Ssayısında, “PKK önderi A.Öcalan’ın devrimciliği, ezilen ulus milliyetçiliğiyle, dev-rimci-demokrasiyle, küçük burjuva sınıfsal nitelikle,önemli tutarsızlıklarla şekillenmişti: Marksizm-Leninizmdensınırlı ölçekte etkilenmiş bir sınırlı devrimcilikti.” diyen,Öcalan’ın mahkemelerde bir dava adamı gibi davranmadığını,teslim olduğunu, Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı’nı(UKKTH) inkar ettiğini söyleyen MLKP için, bugünÖcalan “Önder Apo”, “Kürt Halk Önderi” olmuştur.

Yurtsever devrimci çizgiden ulusal reformist doğ-rultuya dümen kırdığını söylediği, izledikleri politikanınuzlaşmacı ve teslimiyetçi bir politika olduğunu ve butrajediye son vermeleri gerektiğini söyledikleri Kürtmilliyetçi harekete “Kürt Özgürlük Hareketi” demeyebaşladılar. Yetmedi, onunla ideolojik, politik ve neredeyseörgütsel olarak aynılaşma, bütünleşme noktasına geldiler.

Ve MLKP yukarıdaki değerlendirmeleri yaptığı her ikidöneminde de Marksist-Leninist olduğunu iddia ediyordu.Böyle tutarsız ve istikrarsız olan bu harekete güvenilir mi?M-L olduğuna inanılır mı? Elbette ki hayır.

Öcalan’ın İmralı savunmalarında kapitalizmi veburjuva demokrasisini kutsadığını, emperyalizmi“demokratik uygarlık” olarak lanse ettiği için eleştirenMLKP, çözümü Amerika’da arayan, ABD’den silahyardımı almakta ve onlarla aynı koalisyon içindeyer almakta sakınca görmeyen, Kürt halkının kur-tuluşunu emperyalistlerin kanatları altında sağla-nacağına inanan Kürt milliyetçi harekete yedeklen-miştir. Rojava’ya devrim demesi de emperyalizmlekurulan ilişkiler gerçeğinin üstünü örtmekten başkabir şey değildir.

Sonuç olarak;1-Kürt milliyetçi hareket ile girilen ilişkiler, MLKP’nin

özgüveninin ve ideolojik bağımsızlıklarının zayıflamasınaneden olmuştur.

2-Özgüvende ve ideolojik bağımsızlıktaki zayıflama,dost-düşman ayrımında çarpıklığı, iktidar bilincinde za-yıflamayı, ilkesizliği ve duyarsızlığı getirmiştir.

3-MLKP’de, yeni bir politika üretememe, gelişememe,taklitçilik, faydacılık ve fırsatçılık anlayışı devam ettiğisürece, Kürt milliyetçilerine yedeklenmekten kurtula-mayacaktır.

Tarihi boyunca tutarlı bir çizgisi olmayan MLKP’ninidelojik bağımsızlığı ve siyasi kimliği Kürt milliyetçi-lerinin potasında erimiştir.

4-Başka bir örgütün taklitçisi olmak ideolojik, politik,kültürel bir iflastır. MLKP’nin bugün yaşadığı bu iflas-tır.

Yürüyüş

14 Şubat2016

Sayı: 508

BEŞ, ON VEYA YİRMİ SENE SONRA... MUTLAKA GELECEĞİZ!1 2

Page 13: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

30 yıl boyunca sayısız eylemlere, işgallere, ölüm oruçlarına katıldılar!İşkence gördüler, tutuklandılar. Ama yine de baş eğmediler!

TAYAD 30. YAŞINI COŞKUYLA KUTLADI!Bir süredir hazırlıklarını

sürdüren TAYAD’lı Aileler 30. YılGecesinde tarihine yakışır bir et-kinlik gerçekleştirdi.

Şişli Kent Kültür Merkezi’ndegerçekleşen geceye yaklaşık 1300kişi katıldı. Saat 14.00’da sergiler vestantlar açıldı. O saatten itibaren gel-meye başlayan misafirler Tarihi Ya-zanlar Sergisi, Üreterek Direnen- Di-renerek Üretenler Sergisi, TAYAD Ka-rikatür Yarışması sergilerini gezerekbaşladılar etkinliğe. Yaklaşık 100farklı eşyanın sergilendiği Tarihi Ya-zanlar Sergisinde devrim şehitlerininkıyafetleri, daktiloları, enstrümanları,mektupları ve onları anlatan her şeysergilendi. Ziyaret edenlerin ilgiyle vedikkatle izlediği fotoğraflar çektiği ser-gi görülmeye değerdi.

Bu yıl ilki gerçekleşen “Adalet”konulu TAYAD karikatür yarışması-na katılan karikatürlerden oluşan ser-gi ise yarışmaya katılan 150 karika-türden seçilen 50 başarılı karikatürdenoluşuyordu.

Ayrıca karikatür yarışmasınınkitabının da satıldı. Özgür Tutsak-ların yaptığı tablolar el ürünleri, ma-ketler, heykellerden oluşan sergitutsakların ne derece yaratıcı oldu-ğunu gösteren örneklerle doluydu.Gece’de TAYAD’lı Ailelerin yaptı-ğı ev yemeklerinin olduğu stantta is-teyenler yemek yiyebildiler.

Konuklar bir taraftan stantları ge-zerken, salonda gecenin provası ya-pılıyordu. Sahneye çıkacak olan TA-YAD’lı Aileler tek tek tiyatrolarını ça-lışıyorlardı. Saatler 17.00’ı gösterdi-ğinde gece Hasan Ferit Gedik Uyuş-turucuyla Savaş Merkezi oyuncula-rının Mehmet Esatoğlu ve Halil Ersanile birlikte hazırladıkları gölge tiyat-rosuyla başladı. Seyircilerin dikkatleizlediği ve coşkuyla karşılanan oyun-dan sonra sahneye TAYAD’lı Aileleradına gecenin sunuculuğunu yapacakolan Naime Emlik ve Mehmet Yılmazçıktılar. Kısa bir merhaba konuşma-sı ve devrim şehitleri adına yapılan

saygı duruşundan sonra TAYAD adı-na konuşma yapmak üzere NagehanKurt ve Mehmet Güvel kürsüye çık-tı. Yapılan konuşma sık sık alkışlarlave sloganlarla kesildi. TAYAD ko-nuşmasının sonrasında Adalet konu-lu Karikatür Yarışmasının ödül töre-nini sunmak üzere Mehmet Arslankürsüye çıktı. Kazanan karikatürcülereödüllerini TAYAD’ın kurucularındanReşat Karataş ve Kezban Bektaş ver-di. Özgür Tutsaklar özel ödülü ise Öz-gün Yiğittaş’ın babaannesine BilgesuErenus tarafından takdim edildi.

Karikatür yarışmasının ödül tö-reninin hemen ardından Özlem Du-rakcan Tiyatro ekibi “Elin Altı”isimli oyununu sahnelemek üzeresahneye çıktı. Seyircilerin yer yerağladığı oyun ayakta alkışlandı.Özlem Durakcan Tiyatro ekibininardından Efkan Şeşen sahne aldı.

Efkan Şeşen’i sahneye özgür tut-sakları temsilen sahnedeki hapishanedekorunda bulunan Feridun Osma-nağaoğlu’nun sanki diğer hücrelerdekiarkadaşlarına sesleniyormuş gibianons etmesi gecenin diğer sürpriz-lerinden biriydi.

Efkan Şeşen sevilen şarkılarınısöyledikten sonra FOSEM’in TA-YAD için hazırladığı 30. yıl video-su izlendi. Videodan sonra sahneyeHüseyin Turan çıktı.

Hüseyin Turan’ı yine sahnedekiÖzgür Tutsak Feridun Osmanağa-oğlu sundu. Efkan Şeşen ve HüseyinTuran’a hapishanede kullanılan top-larla Özgür Tutsakların mesajlarınıyolladı, mesajları yine sanatçılar oku-du.

Hüseyin Turan’dan sonra araverildiğinde sahneye dev bir pankartindirildi. Pankartta 607 şehidin fo-toğrafları ve “Kahramanlar ÖlmezHalk Yenilmez, Biz De Sizi Çok Se-viyoruz!” yazıları vardı.

Gecenin ikinci yarısı avukatlarınkonuşmasıyla başladı. Berkin için aç-lık grevinde olan Avukat Ebru Tim-

Tayad’lı Aileler

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

1 3BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Page 14: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Halk Cephesi’nden TAYAD’ın 30. Yıl Kutlaması Mesajı: Yoldaşlar Dostlar MerhabaDeğerli Annelerimiz Değerli Babalarımız Merhaba !Hayatın isimsiz kahramanlarıdır onlar. Her savaşın meçhul askerleri analardır.Ve eninde sonunda zafere ulaşanlar.Önce anaların yüreklerini kazananlardır.Ki ahlarını alanlar mağluptur zaten…

TAYAD’ın 30. Yılını kutlamanın gururunu yaşıyoruz hepbirlikte. Bu gece 30 yıllık tarihe bir teşekkür bir saygı du-ruşudur bizim için. 86 yılında siz bir serüven başlattınız. Sa-hiplenmenin serüveniydi bu. 86 yılından bugüne kitaplarasığmayacak bir tarihin yaratıcısı oldunuz. Önce evlatlarımızısahiplendik, sonra düşüncelerini diyerek bu ülkede ve dün-yada sahiplenmek nedir bunu öğrettiniz.

80 cuntasının karanlık yıllarıydı. Yaprak kıpırdamaz diyetabir edilen o yıllarda koca koca örgütler pılını pırtısını topla-yıp Avrupa’ya kaçarken siz cüretin ve onurun yaratıcısı oldu-nuz. Ülkemiz tarihinde bir ilk yaratılıyordu; şehit ve tutsak ai-leleri örgütleniyordu. İşkence altındaki evlatlarınızı sahiplen-mek için kaç kez hapishane önlerinde bir araya geldiniz. Kaçkez gözaltına alındınız. Kaç kez tutuklandınız. Kaç kez iş-kencelerden geçirildiniz… Zulmü gözlerinizle gördünüz. Zul-mü bizzat kendiniz yaşadınız…

Ve evlatlarınız için birleştirdiniz ellerinizi, yüreklerini-zi. Baskı ve zulmü mücadelenin içinde daha yakından ta-nıdınız. Bu düzenin değişmesi gerektiğine inandınız. Ve biz-lere sadece birer anne baba değil yoldaş oldunuz.

Yıllar geçti ve geçen zamanla daha bir piştiniz kavgada. Oğul-larımızın, kızlarımızın arkasındayız demekle yetinmediniz. Kav-

gada en önde oldunuz. Yanımızda, omuzdaşımız oldunuz.Sahiplenmek, direnmektir….Sahiplenmek, mücadele etmektir…Ve sahiplenmek, yeri geldiğinde bedelin en büyüğünü öde-

mektir bu kavgada.Siz Gülsümanlarla, Şenaylarla sevginin ve bağlılığın gü-

cünü gösterdiniz. Ölüm Oruçlarında kahramanlaştınız…Yasalarla sınırlı kalmayıp hak verilmez alınır gerçeğinin adı

oldunuz bu ülkede. TAYAD, ölüm oruçlarındaki kararlılığın,tecrit hücrelerindeki direnişin, zulmün kuşatmalarında yaratı-lan geleneğin adıdır. Çoğu kez kahramanlarımızla özdeşleşenbu özelliklerin anne babalarımızda varolma nedeni sevgi ve sı-nıf kinidir. Bizleri sevdiğiniz kadar nefret ettiniz düşmandan.Düşman en çok da bu kinden korktu. Bizleri sahiplenmenin,bizimle yoldaş olmanın bedelini sizede öğretti ama sizi yolu-nuzdan döndüremedi. İşte bu gece bunun kanıtıdır. Bu geceyiher şeyiyle örgütleyen ak saçlı analarımız babalarımızdır. Biz-ler sizlerle birlikte güçlüyüz düşman karşısında. Sizler düşmanınkoltuk değnekliğini yapmayı reddettiniz. Devrim mücadelesininbir parçası oldunuz, omuzlarımızdaki tarihsel sorumluluğu pay-laştınız bizimle.

TAYAD’lıları örgütleyen düşmanın ta kendisi oldu. Ha-pishanelere gide gele, zulmün kendisini göre göre bedel öde-diniz. Dünyanın hiçbir yerinde TAYAD gibi bir örgütlenmeyoktur. TAYAD yalnızca dernekler masasına kayıtlı bir der-nek değildir. TAYAD bir gelenektir.

86 yılından bugüne kadar bizlerin omuzlarındaki tarih-sel sorumluluğu paylaşan annelerimize, babalarımıza çok te-şekkür ederiz.

Selam sevgi ve saygılarımızlaTAYADLI AİLELER ONURUMUZDUR!

Halk Cephesi

tik Berkin, Hasan Ferit, Günay Özars-lan ve Dilek Doğan’ın mahkemeleriyleilgili konuştu ve “Bir Ceza İstiyo-rum” şiirini seyircilerle birlikte okudu.

Ebru Timtik’in konuşmasındansonra hapishanelerde uygulanan hakgasplarını anlatan oyunuyla Canan-

Zehra Tiyatro Ekibi sahne aldı.Canan ve Zehra Tiyatro Ekibinden

sonra sahneden tüm seyirciyle birlikte17 Şubat’ta Çağlayan Adliyesi’ndegerçekleşecek olan Dilek Doğan’ınmahkemesine çağrı videosu çekildi.Böylece ilk defa böylesine geniş bir kit-

leyle bir çağrı videosu çekilmişoldu.

Avukatlardan sonra sahneyeGrup Yorum ve Anadolu Halk Ko-rosu çıktı. Grup Yorum TAYAD’ın30. yılının selamladıktan sonra se-vilen türkülerini söyledi ve HasanFerit’in annesi Nuray Gedik ilebirlikte “Bir Görüş Kabininde”parçasını seslendirdi.

Grup Yorum konserinden son-ra sahneye TAYAD korosu çıktı.Aman Dostlar, Kavuşma ve TAYADTürküsü türkülerini söyleyen TA-YAD’lı Ailelerden sonra, gece biti-rildi. Gece bittikten sonra İstanbul’unfarklı bölgelerinden ayarlanan araç-

Yürüyüş

14 Şubat2016

Sayı: 508

BEŞ, ON VEYA YİRMİ SENE SONRA... MUTLAKA GELECEĞİZ!1 4

Page 15: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Öncelikle hepinize merhaba diyerek sözlerimize baş-lamak istiyoruz.

Bizler Soma Eynez bölgesinde bulunan İmbat Ma-dencilik'ten işten çıkartılan ve işimize, ekmeğimizesahip çıkıp direnerek mücadeleyi seçen madencileriz.

Hani katliamdan katliama hatırlanan, yerin yüzlerce,binlerce metre altında ekmeğini taştan çıkartan madencileriz.

Bizim için "Bir Avuç Kömür İçin Bir Ömür Verenler"denir.

Dünyanın en zor işlerinden biridir yeraltı maden işçiliği.Zordur ama yapacak başka bir işiniz de yoktur. Ve işte bizo işimizi de kaybettik. Çünkü, kara kış günü işten atıldık.

Neden mi işten çıkartıldık?ÇÜNKÜ; Yanıbaşımızdaki madende 301 arkadaşımız katledil-

diğinde ilk koşup yardıma giden bizlerdik. Sonrasında, sömürü ve zulme karşı İzmir Kınık'ta

Maden İşçileri Dayanışma ve Mücadele Derneği'nikurarak örgütlendik.

Ermenek'te madende suların altına gömülerek boğulanarkadaşlarımıza ilk koşanlar arasında bizler de vardık.

Ki Ermenek'e yardıma gittik diye bizi yine işten çı-kartmaya çalıştılar ancak o süreçte bunu göze alamadılar.

Berkin katledildiğinde, Suruç'ta, Ankara'da katliamlarolduğunda Kınık'ta basın açıklaması yaparak yürüyenlerbizlerdik. Halkın uğradığı acılara, saldırılara tepkisizkalmadık. Soma Katliam davasını aralıksız takip ettik.Bununla kalmadık, davaya daha fazla insanın katılmasıiçin bildiriler dağıttık, kahve toplantıları yaptık.

Sarı sendika Maden-İş Sendikası İmbat Madencilikile toplu sözleşme yaptı. Beş ay toplu sözleşmeyisakladılar. Karşılarına dikilip sendikacılardan hesapsorduk. Bizi işverene şikayet ettiler.

Yasal hakkımız olan hafta tatillerinde bizi zorla ça-lıştırmaya uğraştılar. Kabul etmedik. Yevmiyelerimizikestiler. Buna karşı çıktık.

29 Ekim'de resmi tatil olmasına rağmen yevmiyele-rimizi kestiler. Karşı çıkıp hakkımızı savunduk.

Gördüğünüz üzere suç dosyamız bir hayli kabarık...Biz, 32 işçi işten çıkartıldık. Ancak direnen şu an 3

işçiyiz. Sendika temsilcileri ailelerimizin yanına giderekonları korkutmaya çalıştı. Tehdit ettiler. Bu yüzdenbirçok arkadaşımız direnişten çekildi. Çalışan işçi arka-daşlarımız üzerinde ise o kadar büyük bir baskı var ki,bunu kelimelerle nasıl anlatacağız bilemiyoruz.

Mesela, amirler sürekli takip ediyor. Direnişe destekverirlerse işten atmakla tehdit ediyorlar. İlk direniş başla-

dığında çok sa-yıda arkadaşımızselam veriyor, ba-zıları çadırımızagelerek sohbetediyorlardı. An-cak özel güvenlikler isimlerini tespit edip tehdit etmektegecikmedi. Dahası, hemen üst yolda bulunan direğe MO-BESE kamera yerleştirdiler. Bu da yetmedi, güvenlik ku-lübesine de iki adet çadırı gören kamera yerleştirdiler.

Gelinen aşamada her gün birçok arkadaşımızın kartıbağlanıyor, puantör ve amirler askeri olarak adeta içtimaalıyor. İşçi arkadaşlarımız üzerinde ağır bir baskı kurulmuşdurumda. Ama biliyoruz, duyuyoruz ki işçi arkadaşları-mızın yüreği bizimledir. Nabızları direnişle birlikte at-maktadır. Kazanmamızı istediklerinden eminiz. Çünküdirenişimiz bütün madencilerin direnişidir. Çünkü, direnişbaşlayınca işten çıkartmaları durdurmak zorunda kaldılar.İlk kazanımımız da bu oldu.

İmbat Madencilik Şirketi katildir. Çünkü, 2014’teMetin Keskin, 2015- te Yusuf Çakıroğlu arkadaşımızı işcinayetine kurban verdik. Daha bunu unutmadık. Vedahası sadece ocak ayı içinde on madenci arkadaşımız"iş kazası" geçirdi. Sizlerin de bildiği gibi bunlarınhiçbiri kaza sonucu yaşanan olaylar değil. Kaza geçiripyaralanan işçiler işten atılırım korkusuyla bunları dilegetiremiyor. Bir çok işçi arkadaşımız kazalanmasınarağmen çalışmaya devam ediyor.

Bir Avuç Kömür İçin Bir Ömür Verenler Hakları İçin Direnmesini de Bilirler!

Bizi Soma Katliam davası devam ederken işten çıkarttılar. Şimdi soruyoruz herkese: Hani Soma'yı, madencileri

asla unutmayacak ve unutturmayacaktık? Şimdi busaldırı sadece bize mi? Nerede kaldı verilen o sözler?

Elli gündür gözaltılara, işkencelere, küfürlere maruzkalarak işe geri dönebilmek için direniyoruz. İmbat Ma-dencilik patronu Arif Kurtel, işletme müdürü GökalpYıldız, müdür yardımcısı Yavuz Burgut, Ege Linyit İş-letmeleri, Soma Kaymakamı, jandarma, savcı, hepsinekarşı direniyoruz. AKP’ye karşı direniyoruz.

Önce jandarma, iş sahası Ege Linyit İşletmeleri (ELİ)alanı diyerek kaymakamdan aldığı talimatla direnişimizin39. gününde çadırımızı yıkarak gözaltına aldı. Dahasonra tekrar tekrar aynı yere gittik. Ancak karşımızaELİ özel güvenliği dikildi. Güçleri bizi oradan söküpatmaya yetmeyince yine jandarma bizi kaymakamın

BİR AVUÇ KÖMÜR İÇİN BİR ÖMÜR VEREN MADENCİLERDEN MEKTUP VAR...

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

11 5BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Page 16: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

emriyle zor kullanarak gözaltına aldı. Savcı, özel gü-venliklerden birinin burnu kırılmış diyerek bir arkadaşımızıtutuklanma talebiyle mahkemeye sevk etti. Dayak yiyenbiz, tutuklanmak istenen yine biz olduk.

Daha sonra ELİ sahası dışında bir arsaya çadır kurduk.Yoldan geçen madenci arkadaşlarımıza sesimizi duyurmayaçalıştık. Hemen jandarma geldi. Ertesi gün arsa sahibinibulup şikayetçi olmasını sağlamışlar.

Ulaşım için ödünç aldığımız bir arkadaşımızın aracını,jandarma trafik “..buralarda çok geziyorsunuz..” diyerekbağlamaya çalıştı. Nedenini sorduğumuzda, “..camlardafilm var, eksoz, farları orjinal değil, arka camda yazıvar..” cevabını aldık. Bizde kendisine arabanın yeni alın-dığını ve muayeneden böyle geçtiğini söyledik. Aldığımızcevap ibretlik oldu: “.. Benim canım öyle istiyor, ceza ya-zacağım bir daha bu aracı buralarda görürsem bağlarım...Hukuksuz olduğunu düşünüyorsan mahkemeye git...”

Bütün bunlar yetmezmiş gibi ceza yazılırken jandarmaastsubayı araçla yanımızda durarak elinde bir kağıtla,hızlıca aşağı indi. Elindeki kağıtta Soma Kaymakamıtarafından verilmiş arama emri olduğunu ..ELİ sahasındaiçinde dolaşan araçların aranmasını.. yazdığını söyleyerekaracı aramak istedi. Biz de “ELİ sahasında değiliz. Geçkaldınız” dedik. Kararı görmek istedik, ancak gösterme-diler. Bu sefer de sadece bagaja bakacağını söyledi. Nearadıklarını sorduğumuzda aldığımız cevap bir diğer al-dığımız cevaptan daha ibretlik: Suç aleti, silah, bıçak,çadır ve çadır kurmak için malzeme... Güldük bu cevaba.Çadır ne zamandan beri suç aleti oldu...

Çadırımızı dediğimiz gibi yol kenarındaki o arsaya

kurduk. Ve ertesi gün Soma Kaymakamı emriyle jandarmatarafından yine gözaltına alındık. Gözaltına almaya gelenjandarma subayı; ...Kaymakamın emri var. Değil buarsaya, nereye kurarsanız kurun yıkacağız. “SİZE ASLAÇADIR KURDURMAYACAĞIZ” dedi. “BİZ DEMUTLAKA DİRENİŞ ÇADIRINI KURACAĞIZ”dedik.

Dediğimizi de yaptık. ELİ sahasına girip orman yol-larında onca olanaksızlığa ve zorluklara rağmen İmbatMadencilik müdüriyet kapısına pankartımızla dayandık.“İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız, İşimizi Geri İstiyoruz”sloganlarını haykırdık. Ve altıncı kez yaka paça gözaltınaalındık.

Kaymakamın emriyle jandarma tarafından altı kezgözaltına alındık. Ama yılmadık. Haksızlığa boyun eğ-medik. Haksızlığa boyun eğenin hakkıyla birlikte haysi-yetini de yitireceğini biliyoruz. Ve direniyoruz.

Evet, defalarca gözaltına aldılar. Ama çadır kurmairademizi ezemediler. En sonunda pes edip “İŞİMİZİGERİ İSTİYORUZ” talebimize cevap olarak bizzat kay-makam tarafından iş bulunacak sözü verildi. Şimdi busözün yerine getirilmesini bekliyoruz.

Eğer söz verişleri bir yalan ise o zaman gerçeğin vehaysiyetin ağırlığını bir kez daha göstereceğiz demektir.Talebimizden vazgeçmeyecek, haysiyetimizi ezdirme-yeceğiz.

Dost düşman herkes şunu iyi bilsin: Bir avuç kömüriçin bir ömür verenler o kömürü çıkartan alınterinin hakkıiçin direnmesini de iyi bilirler...Direnen İmbat Maden İşçileri

Sendikalar tarihsel anlamda işçisınıfının örgütlenme araçlarıdır ve iş-çiler sendikalar aracılığıyla haklarıiçin mücadele ederler. Bugün her şeytersine dönmüştür. Onların yönetim-lerinin, işçiye bakışlarının, mücadeleanlayışlarının işçi sınıfının ideolojisiyleilgisi yoktur. DİSK YÖNETİCİLERİpatronlar gibi düşünmeye, patronlargibi yaşamaya çok alışmışlar.

Pendik Green Park Otel 5 yıldızlılüks ve konforlu bir oteldir. 12-13-14Şubat 2016’da yapılacak DİSK GenelKurulu için otelde konaklayacak 350kişilik rezervasyon yaptırılmıştır. Otelinbir gecelik konaklama ücreti en az300 TL. civarındadır. Genel Kurulungüvenliği işçiler tarafından değil, özel

güvenlik şirketi tarafından sağlanacak.3 gün 3 gece bu otelde genel kurulakatılmaya gelenler (!) konaklayacaklar.Ancak önemli bir eksikle… Bu genelkurulun yapılacağından DİSK üyesiişçilerin çoğunun haberi bile yok.

İşsizliğin tavan yaptığı, asgari üc-retin açlık sınırının altında olduğu,birçok işyerinde işçilerin işten atıldığı,hemen her gün iş yerlerinden işçilerinölüm haberlerinin geldiği, güvencesiz,kayıt dışı işçiliğin yaygınlaştığı kö-lece çalışma koşullarının hüküm sür-düğü bu düzende birkaç göstermelikbasın açıklaması ve bildiri dağıtımıdışına çıkmayan, hiçbir direniş ör-gütlemeyen, bırakalım bir direniş ör-gütlemeyi, işçi direnişleri ile bile ye-

terince dayanışma içinde olmayan,aksine kendisi işçisini işten atan, di-renen işçiye ve onu destekleyen dev-rimcilere linç saldırısı düzenleyen ,devrimci işçileri tasfiye eden DİSKyönetimi kimin için bu sendikalardaolduklarını, düzenledikleri bu genelkurulun biçimi ile bile gösteriyor.Kendi çıkarları ve konforları için harvurup harman savuruyorlar. Toplusözleşmelerde patronlarınızla anlaşı-yorlar, uzlaşıp sizin çıkarlarınızı ma-sada, kulislerde satıyorlar.

Koltuklarının devamı için; sendi-kalardan devrimci işçileri tasfiye edi-yorlar, muhalif olanları gerekirse iştenattırıyorlar.” denildi.

Devrimci İşçi Hareketi’nden Açıklama

DİSK 15. Olağan Genel Kurulu’nu 12-13-14 Şubat 2016’da Pendik Green Park Otel’de Gerçekleştiriyor! Aynı Zamanda DİSK

50. Kuruluş Yıldönümünü de Green Park Otel’de,İşçilerden Uzak Kutlayacak!

Yürüyüş

14 Şubat2016

Sayı: 508

BEŞ, ON VEYA YİRMİ SENE SONRA... MUTLAKA GELECEĞİZ!1 6

Page 17: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Geçen hafta dizimizin 2. bölü-münde oportünizmin mahallelere bakışaçısını anlattık. Oportünizm GaziAyaklanması ile keşfetmişti mahalle-leleri.

Reformistler ise gecekondulardaçalışma yapmayı “fakir edebiyatı”yapmakla küçümsemişlerdir. Devrim-cilerle “Aynı mahalleden” olmadık-larını hemen 12 Eylül’den sonra ortayakoymuşlardı. Reformizmin gecekon-duları keşfi esas olarak Susurluk Ka-zası ile olmuştur. Çünkü on binlerSusurluk Kazası’ndan sonra HalkMeclisleri öncülüğünde gecekondumahallelerinde ayağa kalkmıştır. Onlarda bundan pay kapmaya çalışmışlarve Cephe’ye karşı provokatif eylem-lerle mahallelerde boy göstermeyebaşlamışlardır. Fakat mahallelerin ça-murlu yollarına hiç giremeden bundanda vazgeçmişlerdir.

Ta ki, seçim dönemlerinde burjuvadüzen partilerinden etkilenerek “ma-halle mahalle, sokak sokak” gitmek,çalışma yapmak gerektiğini söyle-mişlerdir... Fakat hiçbir zaman mahallemahalle, sokak sokak çalışma dayapmamışlardır.

Çünkü gecekondu mahallelerindeolmak demek; halkla iç içe olmakdemektir. Gecekondu mahallelerindeolmak; halkı örgütlemek demektir.Halkı örgütlemek ise; halka emekvermek demektir.

Ne reformizm, ne de oportünizmhalka emek vermez.

Emekçi değil, emek hırsızıdırlar.Devrimcilerin emeği üzerinden politikayapmak isterler.

"Varoşlar"a bakıp iştahı kabaran sa-dece oportunizm değildir. Her seçimöncesinde reformist partiler de yoksulgecekondu mahalleleri keşfetmişlerdir.Örneğin bir seçim öncesi ÖDP'nin eskiGenel Başkanı Ufuk Uras burjuva ga-zetesinde çıkan bir röportajında,"Baştaİstanbul olmak uzere Refah'ın guçluolduğu alanlarda mahalle mahalle,sokak sokak çalışıyoruz. Ve Refah'ıvaroşlarda geriletiyoruz" diyor.

Reformistler Ne Seçim Dönemlerinde, Ne de Seçimlerden Sonra Hiçbir Zaman Mahallelerde Olmamışlardır!

Mahallelerde halkın her kesimi ya-şar. Halkı örgütlemek emek ister.

Ne ÖDP, ne de diğer reformist par-tiler; seçim dönemlerinde ne söylerlersesöylesinler mahalle mahalle, sokak so-kak çalışma yaptıklarını hiç kimse gör-memiştir. Seçim dönemlerinde halkayönelik vaatlerinde burjuva düzen par-tilerinden hiç farkları yoktur. Burjuvapartileri gibi onlar da gecekondularıoy potansiyeli olarak görmüşlerdir.

Oy alabileceğini duşunduğu dev-rimci-demokrat potansiyel oralarda,onun için herkesin ilgi gösterdiği birzamanda propaganda duzeyinde deolsa kendilerinin de "varoşlar"a ilgisizkalmadıklarını göstermeleri gerekirdi.

Ancak gecekondu mahallelerindeolmak demek; halkla iç içe olmak de-mektir. Gecekondu mahallelerinde ol-mak; halkı örgütlemek demektir. Halkıörgütlemek ise; halka emek vermek

demektir. Ufuk Uras’ın söylediği gibisözde değil, gerçekten de mahalle ma-halle, sokak sokak gezmek, örgütlemeyapmak demektir. Halkın sorunlarınaçözüm bulmak demektir.

Ne reformizm, ne de oportünizmhalka emek vermez.

Emekçi değil, emek hırsızıdırlar.Devrimcilerin emeği üzerinden politikayapmak isterler.

Reformistler seçim dönemlerindede yoksul gecekondu mahallelerinegitmemişlerdir. Halkın içine girmemiş-lerdir. Devrimcilerin örgütlü olduklarımahallelerde halkın kendiliğinden re-formistlere oy vereceklerini sandılar.Oysa bunların ne sloganlarında, ne depolitikalarında sol adına düzen partisiCHP kadar bile halkın nezdinde inan-dırıcılığı yoktu.

Halktan istedikleri oyu alamayınca“varoşlar” diyerek halkı küçümsemeyedevam ettiler. Reformizm, halkı aşa-ğılayan bu düşünceleri en çarpıcı biçi-miyle Büyük Ölüm Orucu Direnişi sü-recinde “aynı mahalleden değiliz”diyerek ortaya koymuştur.

Reformistler, mahallelerdeki dev-rimci gelişmelerden her zaman burju-vazi kadar korkmuştur.

Gecekondularda devletin faşist te-rörüne karşı molotoflarla, barikatlarladirenişlerine burjuvazinin diliyle “van-dallık” diye saldırmıştır.

Reformist örgütlerden SİP (Sosyalistİktidar Partisi) -şimdiki TKP- ÇayanMahallesi’nde faaliyet yürütme adınakontra saldırılara girişmiştir. Solungenel tavrı her zamankinden farklı ol-mamıştır. Mahallelerin yolunu bile bil-

Gecekondulardan, Okullardan, Dağlardan,Fabrikalardan, Tarlalardan Gelecek Halkımız!

3

“Gecekondulardan gelip gırtlaklarımızı kesecekler”

MAHALLELERDE ÖRGÜTLENMEKMAHALLELERDE ÖRGÜTLENMEKTERCİH DEĞİL ZORUNLULUKTURTERCİH DEĞİL ZORUNLULUKTUR

ReformistlerNe Devrimcilerle,

Ne de Yoksul HalklaAYNI

MAHALLEDEN’dir!

Bütün Yoksul Gecekondular Bizim Olacak

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

1 7BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Page 18: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

meyen kontra SİP’e sahip çık-mışlardır.

Ne oportünizmin, ne dereformizmin yoksul gecekon-du mahallelerinde örgütlenmegibi bir hedefleri, stratejileriolmamıştır.

Devrimci hareketin kan-can pahasına açtığı alanlarda, dev-rimcilerin emeği üzerinde “siyasetyapmak” adına tepinmişlerdir. Emekhırsızlığı yapmışlardır. Hepsi bir olupdevrimcilere saldırmışlardır.

Gerçekte ise reformizmi gece-kondularda gelişen mücadele hepkorkutmuştur. Çünkü gecekondular-dan yükselen mücadele nasıl ki te-kellere “gecekondulardan gelip gırt-laklarımızı kesecekler” korkusu ya-şatmışsa, reformistlerin de rahatlarınıkaçırmıştır.

Reformistler hep “sığ sular”da“devrimcilik” yapmak isterler. Dev-rimci mücadelenin yükselip çelişki-lerin keskinleşmesi onları korkutur.Onun için devrimcilere saldırmaktaburjuvaziden geri durmazlar.

Mahalleler Bizimdir! Ne Oligarşinin, Ne deOportünist-Reformist Sol’un Saldırıları Bu Gerçeği Değiştiremez!

Devrimci hareket, mahalleleri baş-tan bu yana doğru bir biçimde tahliletmiş, kadrolarını doğru istihdamedip, örgutlenmesini doğru şekillen-dirmiştir.

Bugun mahalleler ve Cephe bir-likte akla geliyorsa, bu nedenledir.

Polisin mahallelere saldırısı yal-nızca bugünün sorunu da değildir.Gecekondu mahalleleri, kurulduğun-dan beri oligarşi için tehdit olarakgörülmüştür.

Elbette bunun bir sosyo-ekonomiktemeli de vardır. Ama bu gelişmeyihazırlayan asıl etken, Devrimci Ha-reketin 1978’lerde gecekondularınkuruluşundan bugüne sürdürdüğüdevrimci mücadeledir.

Bugün direnişin sürdüğü Küçü-karmutlu Mahallesi de 80’li yıllardan

beri mafyasıyla, zabıtasıyla, polisiyle,jandarmasıyla oligarşinin her türlüfaşist terörüne karşı devrimcilerinöncülüğünde yoksul halkımızın şe-hitler vererek direnişlerle kurduğubir mahalledir.

7 yaşında Sevcan’ıyla, Hüsnü İşe-ri’siyle şehitlerle kuruldu Küçükar-mutlu.

Gazi Mahallesi’nde bir şehitlermezarlığı kuruldu; 25 şehidimiz varGazi’de.

Okmeydanı, Sibel Yalçın Desta-nı’nın yazıldığı yerdir.

Nurtepe Mahallesi Çayan’ın adınıalmıştır. Gülsuyu’ndan Kartal’a, Sa-rıgazi’den, 1 Mayıs’a, Alibeyköy’denBağcılar’a, Esenler’e, Esenyurt’a, Av-cılar’a, Bahçelievler’e, Yenibosna’ya,İkitelli’ye... İstanbul’un tüm yoksulmahallelerinde şehitlerimizin kanıvardır. Her mahallede Cephelilerindirenişleriyle destanlar yazılmıştır.

Halkın Her Kesimi Mahallelerde Yaşar! MahallelerdeÖrgütlenmek Tercih Değil, Zorunluluktur!

Biz gecekonduları ne Gaziler’le,ne de 90’larda keşfettik. Bizim içinmahalleler en başından beri, yanihareketimizin siyasi arenaya çıkışın-dan beri gundemdedir.

Devrimci Hareket siyasi arenayaçıkışıyla birlikte ilk örgutlenmesiniiş esasları uzerine oturtmuştur. İşesasları ulkemizin sosyo-ekonomikkoşullarının, kitlelerin durumununtahlilinden hareketle, gerek devriminittifakları açısından, gerekse de halkkurtuluş savaşının kadro ve savaşçıkaynakları açısından yapılan bir ta-nımlamaydı. İşçi sınıfı, gençlik, ma-halleler ve kırsal alan belli başlı

dört iş esası olarak belirlen-mişti.

Bu iş esasları içinde ma-halleler devrimci hareket içinhemen baştan beri önem an-lamında belli bir ağırlık oluş-turmuştur. Surecin, döneminkoşullarına göre şu ya da bu

alan öne çıkabilmiş, örgutlenmede,toplumsal muhalefetin biçimlenişindekaymalar yaşanmıştır, ancak bu alanhiçbir zaman terk edilmeyecek, aslatali olarak ele alınmayacak biralan olarak görulmuştur.

En yaygın çalışma ve kadrolaş-manın gençlik içinde olduğu sureç-lerde de Devrimci Hareket, gençlikalanından çıkan kadrolarını ağırlıklıolarak mahallelerde istihdam etmiş,gençlik çalışmasını pek çok yerdemahalle çalışmalarıyla bir butun ola-rak iç içe ele almıştır. Liseli ya dauniversiteli öğrenci gençlik çalışması,önce liselerin, universitelerin bulun-duğu semtlerin çalışmasıyla butunleş-tirilmiş, gelişen sureçte de gençlikiçinden çıkan kadrolar çeşitli alanve görevlerle birlikte yoğun olarakda doğrudan mahalli alan çalışma-sında, gecekondularda istihdam edil-miştir. Eğer bu hareket her koşuldamucadelesinin ve örgutlenmesininsurekliliğini sağlamışsa, bunun hep-sinden önce sağlandığı alan mahal-lelerdir.

Askeri anlamda da, politik an-lamda da mahallelerin mucadele-mizde tartışılmaz bir yeri vardırve hep olacaktır. Bu noktada ma-hallelere subjektif bir önem, misyonatfetmiyoruz.

Devrim hedefli bir sınıflar sava-şının ister sınıf ittifakları bileşimiaçısından, ister askeri taktik ve stra-tejileri açısından bakılsın, bu zo-runluluk görulur. Sınıfsal açıdan dev-rimin temel kitle kuvveti olan işçisi,memuru, işsiziyle emekçiler bu ça-lışma alanındadırlar; askeri anlamdaise ayaklanmalar, barikatlar esas ola-rak kentlerin bu bölumlerinde hayatbulur.

Gecekondu kentleri iç savaş kent-leridir. Gecekondu kentlerininbuyumesi ve çoğalması, bir yanıyla

Yürüyüş

14 Şubat2016

Sayı: 508

BEŞ, ON VEYA YİRMİ SENE SONRA... MUTLAKA GELECEĞİZ!1 8

Page 19: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

da iç savaşın sıcak cephelerininyayılması demektir.

Çunku gecekondularınbuyumesi, çoğalması, yayılmasıyalnızca bir sonuçtur; ekonomikkrizin, duzenin çözumsuzluğü-nun, duzenin halkın buyukbölumunu dıştalamasının so-nucudur ve bunlar da zaten biriç savaşın maddi temelleridir.

Kentlerin en hareketli, en dinamikalanıdır mahalleler.

Denilebilir ki, mahalleler kent-lerin yumuşak karnıdır. Devrimcipolitika, kentlerdeki savaşı bu yu-muşak karın uzerinden geliştirmekdurumundadır.

Gecekondu semtlerinde kır ya-şantısını ve alışkanlıklarını kentte desurduren bir kulturel yapı olduğuvarsayılır. Kuşkusuz buyuk ölçudedoğrudur. Ancak gerek kente yerleşeli40-50 yıl olmuş gecekondu halkından,gerekse de üçüncü kuşak denilebile-cek ve bugun gecekondulardaki dev-rimci çalışmanın asıl zeminini oluş-turan gecekondu halkının ihtiyaçlarıda, sosyal, kulturel, siyasal alışkan-lıkları da bundan 10-20 sene öncesiylekıyaslanmayacak ölçude değişikliğeuğramıştır.

Geçmişte gecekondu denildiğindetek katlı, derme çatma, biriket evlerakla gelirdi. Çamurlu yollar, su, elek-trik, ulaşım, ısınma; gecekondu hal-kının en temel sorunlarını oluştururdu.Bugün geçmişin gecekondu mahal-lelerinde ne tek katlı biriket evler,ne çamurlu yollar, ne suyu elektriğiolmayan mahallelerden bahsedeme-yiz.

AKP iktidarının başlattığı kentseldönüşüm projesiyle Ankara, İzmir,İstanbul, Mersin, Adana gibi birçokbüyük şehirde gecekondu mahalle-lerinin ekonomik sosyal koşullarındaönemli bir değişiklik olmazken, fizikikoşulları büyük oranda değişmiştir.

Tek katlı derme çatma gecekon-duların yerini apartmanlar almıştır.Büyük alışveriş merkezleri, kapita-lizmin tüketim kültürü, uyuşturucudanfuhuşa, burjuvazinin her türlü yoz-luğu, ahlaksızlığı bu mahallelerde

de en temel sorunlardan biri halinegelmiştir.

Bilgisayar, telefon vb. teknolojiningelişmesi, kullanımının yaygınlaşmasıile işsizlik, yoksulluk, açlık daha daartmıştır. Uyuşturucu, kumar, alkol;bugün devrimcilerin örgütlü olduğumahallelerde bile en temel sorun ha-line gelmiştir. Bütün bunlar halkınyaşamında, düşünce tarzında, aileyapısında önemli oranda değişiklikleryaratmaktadır.

Onun için emekçi halkımızın ya-şadığı mahallelerde çalışma yaparkendar-kalıpçı bir açıdan bakıldığındabutun bu değişiklikler, bu değişik-liklerin insanlarda yarattığı etkilergörulemez.

Duzenin tum çelişkileri kendinipek çok noktada en başta bu alanlardaortaya koymaktadır. Hangi çelişkiöne çıkıyor, çelişki kendini hangibiçimlerde ortaya koyuyor, talep ola-rak nelerin öne çıkarılması gereki-yor?

İşte bu sorulara değişkenliği için-de, mücadelenin ihtiyaçları doğrul-tusunda surekli doğru cevaplar bu-labilmeliyiz.

İşçi sınıfıyla, memurlarla, genç-likle kıyaslandığında en geri, en “ca-hil” bir kesim olduğu kabul edilirgecekonduların. Ajitasyon propagan-dadan, önerilen örgutlenme biçim-lerine kadar her turlu faaliyette oto-matikman böyle bir yaklaşım içindeolunur çoğunlukla.

Ancak mucadele ve örgutlenmegeleneği, bilinci açısından bugunartık hiç de diğer kesimlerden geriolmadığını görmek, buna uygun biryaklaşım tarzı geliştirmek gereklidir.

Hemen her gecekondu bölgesininaz çok bir mucadele geleneği-geçmişivardır. Ya gecekondunun kuruluşu

sırasında arazi mafyasınakarşı, ya yıkımlara karşı,ya da semtin en temel so-runlarını çözmek için biranlamda zorunlu olarakgeliştirdikleri örgutlenmeve mucadele biçimleri, bumucadele geleneğinin anahalkalarıdır. Bu bazı yerdebizzat devrimcilerin önder-

liğinde gelişmiştir, bazı yerlerde isekendiliğinden.

Sonuçta gecekondu halkı, dev-lete rağmen var olmayı başarmışbir konumdadır. Kendi kendilerineçok şey başarabileceklerinin bilinci,örtuk ya da açık vardır onlarda.

Keza 90-91’lerde hemen tumbuyuk kentlerde yoğunlaşan ve ençıplak haliyle Kuçukarmutlu’da gözlerönune serilen yıkımlara karşı dire-nişler, Büyük Direniş döneminde ya-ratılan kahramanlıklar, AKP’nin kent-sel dönüşümüne ve yozlaşmaya karşısürdürülen mücadele, Halk Cephe-si’nin kampanyaları, Haziran Ayak-lanması ve milisler, mahallelerin mü-cadelesinde büyük bir sıçrama ya-ratmıştır.

Örgütlenmelerimiz, Mahallelerde Yaşayan Halkın Her Kesimini Kapsamalıdır!

Gecekondu denilince akla, öncegecekondu gençliği geliyor. Gece-kondu gençliğinin bu potansiyelinen önemli parçası olduğu doğrudur.

Ama buna rağmen, bu tarz biryaklaşım yanlıştır. Esas olarak daböyle bir yaklaşımı burjuvazi öneçıkarıp surekli işlemektedir.

Bu, burjuvazinin yıllarca devrimciörgutleri bir gençlik hareketi, sınıfmucadelesini de adeta bir gençlikmucadelesi gibi yansıtan yaklaşı-mından farklı değildir.

Gazi Ayaklanması’nda olduğugibi Haziran Ayaklanması’nı da saltbir gençlik ayaklanması gibi yansıt-maya çalıştılar. Elbette gençlik doğasıgereği daha fazla yer almıştır; ancakne Gazi Ayaklanması, ne de HaziranAyaklanması bir gençlik ayaklanması

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

1 9BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Page 20: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

değil, 7’den 70’e halkın faşist dü-zene karşı büyüyen öfkesinin pat-lamasıdır.

Burjuvazi bugun de surekli genç-lik vurgusuyla gecekondulardakihoşnutsuzluğun, öfkenin, tepkininsınıfsal niteliğini örtmeye, gece-kondu halkını bu tepkiden uzaktutmaya çalışmaktadır. Sol da ge-cekondu gerçeğini böyle daha çokanlık gelişmelerle keşfetmeye ça-lıştığı için, keşfettiği daha çok bur-juvazinin gösterdiği kadarıyladır,onun etki alanı altındadır.

Gecekondulardaki devrimci ça-lışmada elbette bazı öncelikler, yo-ğunlaşmalar olacaktır, ve bu anlamdabir öncelikten söz edersek gençliğive kadınları bunun başında sayabi-liriz, ancak örgutlenme bölgedekitum halk kesimlerini kapsamak zo-rundadır.

Binlerce ev kadınının, binlerceişsizin, binlerce işçi ve memurun,esnafın bulunduğu bir alanda eğerki biz sadece gençliği örgutluyor,tum eylemimizi gençliğe dayandırı-yorsak orada buyuk bir eksiklik vardemektir; oligarşinin politik yönlen-dirmelerinin başarısı var demektir.Gecekondu halkının yaşlılarının öf-kesi, tepkisi de, belki daha farklı bi-çimlerde, ama mutlaka en az gençliğikadardır. Bunu açığa çıkarabilmeliyizesas olarak. Bu da devrimci çalışmayı,basmakalıp yaklaşımlardan uzak,emekle, sabırla, tum emekçileriörgutleyen bir bakış açısıyla ele al-makla mumkun olur.

Gençliğe yaklaşım da basmaka-lıpçılığın ya da kolaycılığın kendinigösterdiği bir başka noktadır.Gençliğin öfkesini eyleme dönuşture-ceğiz elbette. Ama devrimci faaliyetisadece buna yoğunlaştırmak kolay-cılıktır, ve uzun vadeli sonuçlar ya-ratmaz.

Öfke çabuk parladığı gibi, çabukda söner. Gençlik devrimin saflarınagelir ve gider. Eğitim çalışması bugençliğin zoruna gider örneğin, ısrarlıolmalıyız. Kitle çalışması yapmakzoruna gider, sabrı öğretmeliyiz.

Kısacası sorun gecekondu semt-lerindeki devrimci çalışmayı şu ya

da bu önyargıdan, bize çeşitli biçim-lerde dayatılan kalıplardan kurtar-maktır. Daha yeni, daha zengin,daha kitlesel, daha dinamik birbölge örgutlenmesi için yoğunlaş-malıyız. Yeni örgutlenme ve muca-dele biçimlerini, yeni propaganda veajitasyon yöntemlerini denemektearaştırıcı ve cesur olmalıyız.

Mahalle ÖrgütlenmesiÖrgütlenmeler Toplamıdır

Kadınlar, çocuklar, gençler... yaş-lılar... İşsizler, esnaflar... İşçisi, me-muru, Alevisi, Kurdu, Turku, azın-lıkları, bunlar mahallelerde mutlakaayrı ayrı seslenmemiz, ayrı ayrıörgutlememiz gereken kesimleri oluş-turuyorlar.

Burokratik bir örgutlenme modeli,burokratça ilişkiler, her şeyden öncemahallelerin o zengin, dinamik ger-çeğine yabancıdır.

Halk Meclisleri, milis örgutlen-mesi, Meclis bunyesinde kadın, esnaf,çocuk komisyonları, dernekler, tuke-tim kooperatifleri... Bunları da ço-ğaltabilir, daha pek çok örgutlenmebiçimini sayabiliriz. Bunların hepsininaynı anda olması diye bir şey deyok. Bu, örgutlenmeyi idealize etmekolur kuşkusuz. Ama bu örgutlenmehedefleri, bakış açısı hep çalışmamızınseyrini belirliyor olmalıdır. Sonuçtatum çeşitliliği içinde bunlar ulaşıla-maz, gerçekleştirilemez de değildir.Bunlardan bazıları zaman zaman öneçıkabilir, çalışmanın ağırlığı ona kay-dırılabilir. Örneğin bir dönem mahallialanlardaki çalışmada oldukça öne

çıkan dernekleri ele alalım;demokratik dernekler mahalle ça-lışmasında her zaman buyuk önemtaşımıştır ve yine de taşıyacaktır.Derneklerin yaygınlaşmaya başla-dığı 89’da sorun şöyle konulmuştu:“Faşizmin bir devlet biçimi olarakkurumlaştığı ulkemiz koşullarında,mevcut yasalarla sınırlı, her an ka-patılma tehlikesiyle karşı karşıyabulunan ve oligarşinin saldırılarıiçin açık hedef teşkil eden bu yapı-lanmaların uzun vadede beklenenişlevleri ifa etmede yetersiz kalacağı,başlangıçta belirli bir ihtiyaca cevapverse de sureç içerisinde yetmeye-

ceği akıldan çıkarılmamalıdır. Bunedenle bu tur açık yasal örgutlen-melerle birlikte halkın demokratiktepkilerini örgutleyip ona pratikteyön verecek ve mevcut yasaların çiz-diği çerçeveyle kendini sınırlama-yacak değişik biçim ve araçlar bu-lunmalı, mucadele pratiğinin içindezenginleştirilmelidir.”

Bu tespitlere rağmen ne yazık kiöngörulen tam olarak yerine de ge-tirilememiştir. Dernekler belli birsureçte önemli bir işlev yuklenmiş,devrimci hareketin bu bölgelerde kit-leselleşmesinde ve kitlelerle ilişkisininkalıcılaştırılmasında önemli rol oy-namış, ancak alternatifleri oluşturu-lamadığı için kapatılma durumundabelli boşluklar da doğmuştur.

Oysa ki gereken, her koşul al-tında mahalli alanın demokratik,meşru, legal ya da yarı-legalörgutlenmesini surdurecek birörgutlenme ve çalışma tarzıdır.

Halk Meclisleri, bugün geçmiştençok daha fazla halkın her kesimininörgütlenme ihtiyacına cevap verecekörgütlenmelerdir.

Kuşkusuz Halk Meclisleri derneklerigereksiz kılmıyor. Tersine bugun olanakbulunan her yerde dernekler yine açıl-malı, yine çalıştırılmalıdır.

Keza dernekler dışında sporkuluplerinden, kulturevlerine, koo-peratiflere, sosyal, kulturel ya daekonomik nitelikli “yasal” kuru-luşlara kadar her örgutlenme aracınıkullanmak zorundayız.

Sürecek

Yürüyüş

14 Şubat2016

Sayı: 508

BEŞ, ON VEYA YİRMİ SENE SONRA... MUTLAKA GELECEĞİZ!2 0

Page 21: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Emperyalizm, halkların tüm dü-zenlerini yok ettiği gibi çocuklarında beslenme düzenlerini yok etti.

Emperyalizmin en büyük karayaklarından biri olan hazır yiyeceksektörü, ürettiği sağlıksız gıdalarlaçocuklarımızı zehirliyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun(TÜİK) 2014 yılında açıkladığı ra-poruna göre; “Geçen yılın son 6ayı içinde 0-6 yaş grubundakiçocuklarda en çok görülen has-talık türleri incelendiğinde;

Yüzde 41,9 ile üst solunumyolu enfeksiyonu ilk sırada yeraldı.

Yüzde 33,2 ile ishal,

Yüzde 10,8 ile kansızlık,

Yüzde 10,1 ile alt solunumenfeksiyonu ve

Yüzde 9,3 ile ağız ve diş sağ-lığı sorunları izledi.”

Katkılı sağlıksız yiyecekler yü-zünden yakalanılan hastalıkların listesidevam ediyor. Haberde yine her 5kişiden birinin obez olduğu da be-lirtiliyor.

Emperyalizm için her türlü üreti-min odağında kar elde etmek vardır.Kar elde etmek için halkların sağlığınıyok etmek, onları zehirlemek dahilher şeyi yapabilir. Emperyalizmürettiği sağlıksız yiyeceklerle de hal-kın sağlığıyla oynuyor. Emperyalizmhiçbir şeyi halkları düşünerek, sağ-lıklarını düşünerek üretmez.

Eski üretimlerinin miadı dolduğuiçin ürünlerini satamıyor. Bunun içinyeni pazar arayışlarına gidiyor. Sonyıllarda en çok kazandıran pazar,gıda pazarı oldu. Bu sektörde nere-deyse dünyanın tüm ülkelerine hazır

gıda zinciri açtı.

Emperyalistlerürettikleri bu ürün-leri ne kendileri yer,ne de çocuklarınayedirir. Çünkü bu gı-daların ne tür zehir-ler barındırdığını bi-lirler ve yukarıdasaydığımız hastalık-ları yaratacağını, hat-ta ölümlere yol aça-cağını bilirler. Kü-çük yaşta şeker has-talığı, kalp krizi vekanserden kaynaklı çocuklar ölüyor.Ve bu ölümler her geçen gün artı-yor.

Emperyalizm bile bile çocukları-mızı katlediyor. Basında çıkan haberegöre “Coca Cola’nın İngiltere’dekibilim insanlarına şekerli içeceklerinve obezite arasındaki bağlantıyı or-tadan kaldırmaları için rüşvet ver-diğini” söylüyor. Şekerli ve gazlıiçeceklerin sağlığa zarar verdiğinireddetsinler diye bilim adamlarınamilyonlarca dolar para veriyorlar.

3-4 Yaşlarındaki Çocuklarımızın Emperyalizmin Yarattığı Hastalıklardan Ölmesi,Kaderleri Değildir!

Bütün çocuk ölümleri emperya-lizmin pazar hırsı, para hırsı uğrunadır.Silahla, tankla-topla, gıdayla veyazehir saçan oyuncaklarla öldürüyorlarçocuklarımızı… Emperyalizm içinfarketmiyor, yeter ki kasalarına paraaksın.

Biz emperyalist düzenin ürettiğihiçbir şeye mecbur değiliz. Halkın

alternatifi vardır. Halkın kendi bah-çeleri vardır. Halk bahçelerini ço-ğaltarak, kendi ürünlerimizi kendimizüreterek çocuklarımızı hastalıktanve ölümlerden kurtarabiliriz.

GDO’lu, katkılı, zehirli gıdalaraalternatiflerimizle üretmeyi esas al-malıyız. Halkın yol göstericisi mimarmühendisleri vardır. Çocuklarımızınsağlıklı ve mutlu yaşayacakları ge-leceği bugünden kurmak en temelgörevlerimizdir. Çocuklarımızı em-peryalizmin boyunduruğundan, ya-rattığı hastalıklardan korumak, sağlıklıbüyümelerini sağlamak tüm anne-babaların görevidir.

Çocuklarımızı kendi kültürümüz-le-değerlerimizle beslediğimiz gibikendi gıdalarımızla besleyelim.

Çocuğumuzun yediği her ham-burger; emperyalizmin kasasına kar,çocuğumuzun midesine ise zehir ola-rak iniyor. Bu bilinçle çocuklarımızaparamızla hastalık taşımayalım.

Çocuklarımız böyle beslenmeyihak etmiyor, hasta olmayı hak etmi-yor. Buna izin vermeyelim.

Bütün Çocuk Ölümleri Emperyalizmin Pazar ve Kar HırsıUğrunadır. Silahla, Tankla-Topla, Gıdayla, Zehir Saçan

Oyuncaklarla Öldürüyorlar Çocuklarımızı…

ÇOCUK KATİLİEMPERYALİZM!EMPERYALİZM!

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

2 1BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Page 22: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Cepheli olmak ülkemiz devrimmücadelesi açısından bir ayrıcalıktır.Bir Cepheliyi örgütlü mücadele içe-risinde yer olan diğer insanlardanayıran, sadece kararlılıkları ve uz-laşmazlıkları değildir. Bunlar temelolanlardır fakat çalışma tarzı da Cep-heliyi diğer insanlardan ayırır.

Aldığı sorumluluğu yerine geti-rirken, pratik işi örgütlerken sergile-diği çalışma tarzı belirleyicidir. Vebir Cepheli yaptığı her şeyde savaşıve savaşın ihtiyaçlarını düşünür.

Devrimci; adalet, ahlak, örgüt içiyaşamda, devrimci savaşta, ilke vekuralların mantığını kavrayarak, kendideneylerini yaşama lüksüne sahipolmadan, kendisini ilke ve kurallarındışında görmeden ilke ve kurallarauymalıdır.

Savaş, her şeyden önce disiplinve kurallı bir yaşam demektir. Disiplinilkelerine ve kurallara aykırı her öz-lem, her duygu, her davranış, heralışkanlık yaşamımızdan silinip atıl-malıdır.

Yaşanan her zaaf, yapılan herhata, sadece kaynaklandığı birimveya kişinin zarar görmesine, hattaimhasına yol açmakla kalmayacak,bir bütün olarak askeri örgütlenme-mize ve mücadelemize zarar vere-cektir.

Savaşa, örgütlenmeye, şu veyabu kurumlaşmaya, devrimci yaşamailişkin bu kurallar, onlarca yılın bi-rikimiyle, deney ve tecrübesiyle or-taya çıkmıştır. Yani hiçbiri birininmasa başında oturmasıyla hazırlan-mamıştır.

Bazı kurallar vardır adaletimizeilişkindir, bazı kurallar illegaliteye,bir başkası kendi gelişimimize, birdiğeri kurumlaşmaya ilişkindir. Amasonuçta bunların hepsi aynı noktaya;devrimci bir örgüt, devrimci biryaşam oluşturmaya, bu örgüt ve ya-

şam biçimiyle devrimci savaşın ge-reklerini yerine getirmeye hizmeteder.

Kurallar hem düşmana, hem deiç düşmana karşı savaşımızın yasa-larıdır. Düşmana ve iç düşmana karşıaçık vermememizi saflarımızda budüşmanların bize darbeler vurabile-ceği gedikler açılmamasını sağlamakiçindirler.

Savaşımızın temel olarak insanaihtiyacı var, silaha ihtiyacı var. Vebiz bu ihtiyaçlarımızı yerine getirirkenher ayrıntıyı düşünmek zorundayız.Hiçbir işimizi yüzeysel, sıradan yap-mamalıyız. Üzerine düşünüp, kafayormalı ve sonuç almak için uğraş-malıyız.

Savaşın bir gerçeği olarak, bugünolanaklar anlamıyla sağlayabildik-lerimizi yarın yapamayabiliriz. Bununelbetteki farklı nedenleri olabilir. Bi-zim dışımızda kimi nedenler de ola-bilir. Ancak bize bağlı durumlardabiz de koşulları olur hale getirmekiçin emek harcamalıyız.

Cepheli kimliğine sahip olmak,kendi içerisinde bize daha dikkatliolmamız, düşmanı daha fazla ciddiyealmamız gerektiğini hatırlatır.

Savaş çetindir. Bu çetinlik içeri-sinde eksik ve yanlışlarımızı en azaindirmemiz, zamanla da yok etmemizgerekir. Savaş gerçeğini unutmamakgerekir.

Mücadele içerisinde tutsak ya daşehit düşmemize, eylemlerimizin ger-çekleşmeden açığa çıkmasına, yap-tığımız işlerin başarısızlıkla sonuç-lanmasına neden olan düşmanın “çokgüçlü” olması veya her şeyi bilmesideğil, bizim ilkesiz ve kuralsız dav-ranmamızdır.

İşlerimizi temiz yapmalıyız. Temiziş yapmamak düşmana iz bırakmaktır.Bu da kuralsızlıklardan biridir.

Temiz iş yapmak ne demektir?

Eylemde kullandığımız her mal-zemeyi silmek, üzerinde parmak izibırakmamak demektir.

Üzerimizde taşıdığımız ya da kal-dığımız evlerde bulundurduğumuzaskeri malzemeleri gerekli kamuf-lajları yaparak muhafaza etmektir.

Silahımızı her kullanımdan sonratemizlemektir.

Kullandığımız çantaların, poşet-lerin üzerinde parmak izi bırakma-maktadır.

Kamufle olarak ya da yüzümüzünnet olarak görünmeyeceği şekildekapatarak eyleme gitmektir.

Eylem için kiraladığımız, kullan-dığımız araçlarda kimlik, resim vb.düşürmemek, parmak izi bırakma-maktır.

Kullandığımız evleri gelişigüzelkullanmamaktır. Bu şekilde davran-mamak, bunları insanlarımıza anlatıpöğretmemek demek yeni tutsaklıklar,şehitlikler demektir. Kurallara uyul-madığı zaman ne halk düşmanların-dan hesap sorabiliriz, ne de savaşıyükseltebiliriz. Her zaman düşmanaaçık bir kapı bırakmış oluruz.

Düşünelim, hangimizin böyle birdurumu yaratmaya hakkı var? Hiç-birimizin hakkı yok. Düşman bizdenbu şekilde davranmamızı istiyor, bek-liyor. Biz hata yaptıkça düşman sonuçalıyor. Yoksa hakkımızda ya da yap-tıklarımız konusunda hiçbir şey bil-memektedir.

Her bir Cepheli de bu sorumlulukduygusu olmalıdır. Halklarımız nez-dinde güvenilirliğimizi ilke ve ku-rallarımıza uyarak sağlamışızdır. Yenikurallar yaratmak durumunda kal-mayacak şekilde davranmalıyız.

Şimdi savaşı büyütme zamanıdır.Cepheli olmanın tüm ağırlığını taşı-malıyız. Ezilen tüm halklar bizdenbunu bekliyor, bunu hiçbir zamanunutmamalıyız.

Savaş, Her Şeyden Önce Disiplin ve Kurallı Bir Yaşam DemektirKurallar ve Disiplin Hem Düşmana, Hem de İç Düşmana Karşı

Savaşın Temel Yasasıdır

KURALLI, DİSİPLİNLİ VE TEMİZ ÇALIŞMALIYIZ

“Devrimci mücadele ve savaşta belirleyici olan kadrolar ve siyasi çizgidir. Tayin edici güç halk kitleleridir”

Savaş ve

Biz

Page 23: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

AKP bir yandan halka saldırırkendiğer yandan ise Kürt milliyetçi hare-ketini tüm güçleriyle tam bir teslimiyeteve boyun eğmeye zorluyor. Bununiçin halkı katliamlarla susturup sindir-meye çalışıyor, HDP ve KCK'yi isepolitik ve askeri olarak hizaya çekmekistiyor. İdeolojik olarak buna açık olanve bu konuda önemli adımlar da atanKürt milliyetçi hareketin bu teslimiyeti,boyun eğişi fiili olarak da gerçekleşti-rebilmesi için AKP bastırıyor.

AKP'nin teslimiyet ve boyun eğ-dirme saldırılarında aşağılama, politikolarak kişiliksizleştirme ve yönlendi-rerek oligarşinin politikalarıyla uyumluve sorunsuz hale getirme vardır. AKPbu amaçla saldırıyor, halkı katlediyor,Kürt milliyetçileri ise aşağılıyor, eziyor...AKP kendi sınıfının çıkarlarına uygunbir politika izliyor. Emperyalizmin veoligarşinin çıkarlarına hizmet ediyor.Ve şu an yürüttüğü politikaların hepsininaltında da emperyalizm ve oligarşininimzası bulunmaktadır. AKP emperya-lizmin desteğini almanın rahatlığıylahareket ediyor.

Buna karşılık Kürt milliyetçilerihalkın çıkarlarını düşünmeyen, burjuvapolitikacılığının dümen suyunda ha-reket eden durumdadırlar. AKP'nintüm alçaklığına ve katliamcılığına rağ-men ondan hala “barış” bekliyorlar,“müzakereler başlasın” diyerekAKP'nin kapısını aşındırmaya devamediyorlar. Her sözlerinin başında dabunu vurguluyorlar. Bu nedenle gö-rüşmeler talep etmekten, açıklamalaryapmaktan ve AKP ile arayı bozmamakiçin çırpınmaktan vazgeçmiyorlar.

Hal böyle olunca AKP de ezmek-

ten, aşağılamaktan ve boyun eğişi da-yatmaktan vazgeçmiyor. Vazgeçmediğigibi en aşağılık ifade ve yöntemlerikullanmaktan da çekinmiyor.

Bunun son örneklerinden biri Ley-la Zana'nın Erdoğan ile görüşme ta-lebinde yaşandı. Diğeri ise AKPGenel Sekreteri'nin hakareti ve bunakarşı HDP'nin tavrında ortaya çıktı.

Leyla Zana yıllarca hapis yatıpçıktıktan sonra ilk yaptığı açıklama-larda Tayyip Erdoğan için şunlarısöylüyordu:

"Başbakan Erdoğan'ın bu işi çö-zeceğine inanıyorum. Buna dair umu-dumu da, inancımı da asla yitirmedim.Yitirmek de istemiyorum" (Haziran2012)

Bu yaklaşımı çerçevesinde Erdo-ğan ile o dönem görüşen Zana AKPile ilişkileri hep sıcak tutmaya çalışanve “müzakereler” için çırpınan biriolagelmiştir.

Zana bu yaklaşımı nedeniyle Er-doğan'dan hep taktir almış ve Barzaniile de iyi ilişkiler içine girerek yineaynı şekilde AKP ile ilişkileri iyitutan biri olmuştur...

Buna rağmen, en son görüşmeisteği Tayyip Erdoğan tarafından Zana'yıaşağılayan bir yaklaşımla reddedilmiştir.Erdoğan Zana'nın görüşme talebineönce olumlu bulduğunu ve görüşebi-leceğini söyleyerek yaklaşmıştır. Ancakdaha sonra yaptığı açıklamalarda Za-na'yı diz çökmeye zorlayan bir tavırsergileyerek şunları söylemiştir:

"Öncelikle şunu söyleyeyim, buradabirinci derecede bir defa yemininiyapması lazım. Parlamentoda yeminiyapmadıktan sonra zaten böyle bir

kabul söz konusu olmaz. Ancak ge-çenlerde -yanındaki danışmanı veyahutda özel kalemi bilemiyorum-, özel ka-lemimi arayarak söylediği bazı şeylervar, yani eğer kendisi görüşmelerinibu başlıklar altında düşünüyorsa zatengelmesine de gerek yok"

Erdoğan hem yemin etmesi şartınıkoşup ve hem de görüşmenin çerçe-vesini çizmektedir. Yani benimle gö-rüşebilirsin ama önce diz çökmensonra da benim belirlediğim çerçe-vedeki konuları gündeme getirmengerekir diyor.

Erdoğan'ın bu yaklaşımının ya-dırganacak bir tarafı yoktur. O kendineyakışan, faşist karakterine uygun birtavır içindedir. Burada önemli olanZana'nın Erdoğan'a misyon biçen veonunla “müzakereler” ve Öcalan'ınkoşullarının düzeltilmesi adına gö-rüşme isteğinde bulunmasıdır. Zanave genel olarak Kürt milliyetçilerihala daha Faşist AKP'den ve Erdo-ğan'dan beklenti içinde bulunmaktave onlarla görüşerek sorunları çözmeçabası içine girebilmektedirler. Buda faşistlerin her türlü aşağılama vehakaretine zemin hazırlamaktadır.

AKP faşizmi aylardır Kürdistan'dahalkı her türlü alçakça yöntemi kul-lanarak katletmektedir. Bu katliam-ların birinci dereceden sorumlusu vebaşını çeken de Erdoğan'dır. Bu açıkve net olduğu halde kalkıp Erdo-ğan'dan görüşme istemek ve sorun-ların çözümü için destek beklemekkendini kandırmaktan öte bir anlamagelmemektedir.

Halkı katlederken her türlü yalanıpervasızca söyleyebilen ve göz göregöre insanlarımızı yaralı halde sığın-dıkları bodrum katlarında bile gösteregöstere katletmekten çekinmeyen ah-laksız bir anlayışla neyin görüşmesiniyapmak istiyor Zana? Neyi çözecekonunla? Nasıl çözecek?.. Halkı kat-ledilirken seyirci kalıp nasıl bir çözümzemini yaratacak acaba?

Bu şekilde kendini ve halkı al-datmaya çalışan Zana'ya elbette Er-doğan da konuşma çerçevesi çiz-mekten çekinmeyecektir.

Leyla Zana yemini tekrar etme-yeceğini açıklasa da Erdoğan'a hakaretzeminini yaratanın kendisi olduğunu

AKP FaşizmininTam Teslimiyet Dayatmasına Karşı;

Teslimiyet ya da Savaştan Başka Seçenek Yoktur!

Tek Yol DevrimTek Yol DevrimKürdistan’daKürdistan’da

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

2 3BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Page 24: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Kürdistan'daki katliamları protesto etmek içinDEV-GENÇ, DİH, TAYAD, Antalya Halk Cephesi,Antep Halk Cephesi açıklamalar yaptılar.

Açıklamalarda halkları katledenlerin, diri diriyakanların hesap verecekleri; AKP hükümetinin yöne-tememe kriziyle halka karşı savaş açtığı vurgulandı.

DEV-GENÇ yaptığı açıklamada "7 Şubat'ta Şırnak'ınCizre ilçesinde yaralıların bulunduğu bodrum katına katilsürüleri tarafınan baskın yapılmıştır. Kürdistan'da akanher damla kandan AKP sorumludur. Düzenin parlamento-suna girmek, yapılan katliamlara karşı inadına barışçığırtkanlığı, uzlaşma çağrıları yapmak AKP'nin yaptığıkatiamların önüne geçmesine yaramıyor" denildi.

DİH ise devletin taş üstünde taş bırakmadığını ifade

ederek "faşizmle barış olmaz. Faşizmi yenmenin veyok etmenin tek yolu mücadeleyi büyütmekten vesavaşmaktan geçiyor. Faşizme karşı bağımsızlık, ada-let mücadelemiz halklarımız özgür olana kadar süre-cek" açıklamasını yaptı.

Antalya Halk Cephesi ise "AKP iktidarı yine yalansöyleyerek sayıyı az göstermeye çalışıyor. Yapılanhaberleri geri çekiyor; yapılmasına izin vermiyor"diyerek sansürü protesto etti.

TAYAD yaptığı açıklamada: yaşanan katliamlara iliş-kin "biriktirdiğiniz halkın öfkesinden korkun. Çünkü hiçummadığınız yerde yüzünüze tükürecek, hiç ummadığı-nız "bir yerde "katil" diye seslenecekler arkanızdan"dedi.

CİZRE’DE, SİLOPİ’DE SUR’DA KATLEDEN DEVLETTİR!

KÜRT HALKINI KATLİAMLARLA TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

unutmamalı ve Erdoğan'dan ve ‘mü-zakere süreci’nden beklentilerininne anlama geldiğini bir kez daha dü-şünmelidir.

Öte yandan AKP Genel SekreteriAbdülhamit Gül “Size etek giydiripgezdiririz ama bu ülkeyi böldürmeyiz’diyerek HDP milletvekillerine hakareteden bir tavır sergileyebilmektedir.AKP'liler, liderleriyle birlikte HDP'yitam olarak teslim almak ve köle gibiboyun eğen, biat eden bir yapı halinegetirmek için her yöntemi deniyorlar.Hakaret edenin aşağılık bir faşist ol-duğuna kuşku yoktur. Ancak hakareteuğrayanların buna verdikleri cevaplardoğrusu ibretliktir.

"HDP'lilere etek giydirecekmiş,başka şekilde hakaret et. Bunun ce-vabını biz vermeyelim. AKP'nin kadınbakanları var çıkıp hesap sorsun.Zaten iki kelimeyi bir araya getire-miyorsunuz, yüzünüze gözünüze bu-laştırmayın" (Selahattin Demirtaş)

“Eteği ve kadını bir aşağılamaaracı olarak gören bir zihniyetle aynımasada oturuyoruz. Kadına yöneliketek üzerinden bir aşağılamayı aslakabul etmediğimizi, etmeyeceğimizi,erkek egemen zihniyetle de mücadeleedeceğimizi ifade etmek istiyorum’(HDP’li Meral Danış Beştaş)

Burada sorun, cinsiyetçilik sorunusanki... Adam öyle veya böyle hakaretetmekte, aşağılamaktadır... Onun cin-siyetçi yaklaşımı vb. de faşist anla-yışından, karakterinden gelmektedir.Fakat HDP'lilerde onun faşist ka-rakterini sorgulayıp haddini bildirmekyoktur. Alttan alan, makul politikacıhavalarında geçiştirmek vardır.

Bu anlayışları nedeniyledir kiAKP'li Numan Kurtulmuş şu açık-lamayı yapmaktadır:

“HDP’nin bir siyasal parti olarakvarlığı Türkiye demokrasisi içinönemlidir ve bir şanstır. Ama HDP’lisiyasetçiler demokrasinin sınırlarıiçinde teröre karşı bir tavır almalı.Parlamento içinde gelin en aykırıfikri bile söyleyin. Tercihimiz siyasalzeminlerin açık olmasıdır. Müzake-relerin bunun üzerinden devam et-mesidir.” (07.02.2016, Basından)

HDP'nin şans olması işte bu makulburjuva politikacı yaklaşımlarıdır.AKP bu yanlarını överken aynı za-manda ayar çekmekten geri durma-makta, nerede nasıl davranmaları ge-rektiğini öğretmektedir. Bunu yapar-ken ağza bir parmak bal çalmayı daelbette ihmal etmemektedir!..

Sonuç olarak HDP'lilerin makulpolitikacılığı ve yaklaşımları AKP'ye

güç vermekte ve Kürdistan'da adetaönünü düzlemektedir. Bu nedenle AKPpervasızca HDP ve bütün olarak Kürtmilliyetçilerini aşağılayan, hakaret edenyaklaşımlarla tam teslimiyete, boyuneğişe zorlarken Kürt halkını da katliamve zorunlu göçlerle hizaya çekmek veteslim almak istemektedir.

Hala direnen yerleri de katliamlarlave zorunlu göçlerle boşalttıktan sonrakendine göre bölgeyi yeniden imaretmek ve düzenlemek isteği içindedirAKP. Bunu yaparken kendisini güç-lendiren de HDP ve Leyla Zana gibi-lerin yaklaşımları olmaktadır. Onlarınbu yaklaşımlarından güç alan AKPhem bölgeyi yeniden düzenleme ko-nusunda kendine daha güvenli hareketetmekte ve hem de Kürt milliyetçileriniaşağılayarak ve yollarını çizerek tambir boyun eğiş, teslimiyet noktasınagetirmek istemektedir.

HDP ve Leyla Zana'lar ya bu ta-vırlarını terk edip halkın direnişinibüyüten tarafta yerlerini alacaklarya da AKP'ye biat ederek kendi kö-lelik zincirlerini öreceklerdir.

Kürt halkı önderlikten yoksunolsa da direnmeyi tercih ediyor vedireniyor... Zana ve diğerleri de Kürthalkını gerçekten sahipleniyorsa bunuyapmak zorundadır.

Yürüyüş

14 Şubat2016

Sayı: 508

BEŞ, ON VEYA YİRMİ SENE SONRA... MUTLAKA GELECEĞİZ!22 4

Page 25: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Bir devrimci çalışmalarını bilimsel temele oturtma-lıdır. Bunun ilk ayağı bulunduğu alanı tüm cepheleriyletanımakla başlar. Çalışma yaptığı alanı tanımamak geli-şi güzel çalışmaktır. Bu nedenle;

Dev-Genç’li bulunduğu alana vakıf olandır. Diyelimki bir okuldayız. O okulu ne kadar tanıyoruz. O liseye veyaüniversiteye gidenler nerelerde oturuyor, sosyal, ekono-mik durumları nedir, hangi siyasi görüşe yakındır? Öğ-retmenlerin siyasi görüşü nedir?

Bu ve benzeri sorulara vereceğimiz cevaplar çalışmaalanımıza ne kadar hakim olduğumuzu gösterir. Bu so-rulara doğru cevap verebilmek için o alanda ne kadar in-san tanıdığımız önemlidir. Bir okulda ya da mahallede nekadar insanla tanıştık, konuştuk, sohbet ettik.

Kemikleşmiş faşist olmadığı müddetçe herkesin pro-paganda alanımız içinde olduğunu unutmayalım. Ancakdediğimiz gibi kemikleşmiş faşist olmadığı müddetçe herinsanla konuşmalıyız. Onların düzenin faşist propagan-dası altında olduğu gerçeğini gözardı etmemeliyiz.

Çünkü faşizmde, düzenini ayakta tutabilmek için halkdesteğine ihtiyaç duyar. Milliyetçiliği, dini, vatanı, bay-rağı yani akla gelebilecek her şeyi kullanır faşizm. Hal-kı sadece korkutarak ya da vaatlerle değil faşist propa-ganda ile de örgütlemektedir.

Karşımızda duran gerçek budur. O halde bizde karşı pro-paganda ile düzenin gerçek yüzü olan yağmacılığını, ta-lancılığını, emperyalizm ile olan işbirlikçiliğini teşhir et-meliyiz. Gerçek vatanseverlerin devrimciler olduğunu tambağımsızlık için sadece devrimcilerin, 1968’den bugünekadar Dev-Genç’lilerin mücadele ettiğini anlatmalıyız.

Düzenin propagandalarının etkisiyle başlangıçta dev-rimcilere karşı çıkanların da bizim yoksul halkımız ol-dukları gerçeğini göz önünde bulundurmalıyız. Evet, fa-şizm halkımızı devrimcileri karalayarak aldatıyor. Din di-yerek vatan millet diyerek aldatıyor. Veya yozlaştırarakapolitikleştiriyor. Ancak Haziran Ayaklanması’nda da gör-dük ki düzenin tüm apolitikleştirme saldırılarının hede-fi olan gençlik yeri geldiğinde faşizme karşı ayaklanıyor,devrimcilerden gördüğü direniş biçimlerini hayata ge-çiriyor, barikatlar kurup çatışıyor.

Görevimiz örgütlenmelerimizi büyütmektir. Bununiçin bilimsel çalışmalıyız. Bilimsel çalışma ön yargıla-ra yer vermemektir. Bu sağcıdır, bu dincidir, şu apolitiktir,o yozlaşmıştır, konuşsak da değişmez diye düşünme-meliyiz. Evet, insanların bir iki konuşmayla değişme-yecekleri gerçeğini kabul etmeliyiz. Önümüze hedef koy-malıyız. Bugün şu kadar insanla konuşacağım diye. İl-

laki tanımamız gerekmiyor. Tek tek veya gruplar halinde gezen öğrencilerle, ma-

hallede yaşayan halktan insanlarla konuşmalıyız. Dev-Genç’liyiz devrimciyiz. Bu meşruluk bilinci ile gitmeli-yiz o insanlara. Tabi onlarla ilgilerini çekebilecek konu-ları konuşmalıyız. Onlara Dev-Genç’li olduğumuzu, niçinmücadele ettiğimizi, kim olduğumuzu anlatmalıyız. O in-sanlara dergimizle gitmeliyiz. Gerçek tektir. Konuşacak,tartışacak ve gözlerinin önündeki perdeyi kaldıracağız.

Hasan Ferit’in kimler tarafından niçin katledildiğini,Berkin’in katillerinin niçin yargılanmadığını, Dilek Do-ğan’ın katilinin elini kolunu sallayarak yeni katliamlar içinhazır bekletildiğini anlatacağız halkımıza.

Adalet çadırlarımızı anlatacağız. Kürdistan’da yaşanankatliamları anlatacağız. Ali Koç’un bile adaletsizlik kar-şısında “biz adaleti sağlamazsak birileri zorla sağlar” de-diğini ve ülkemizin en büyük kapitalistinin bile adaletsizliğidile getirdiğini, adaletsizliğin bu nedenle düzenin sahip-lerinin de korkusu haline gelebildiğini, son vermek için bek-lemek değil, mücadele etmek gerektiğini anlatacağız. Hit-ler faşizminin de savaşılarak yok edildiğini anlatacağız.

Savaşımızın önemini anlatacağız. Sorunlarına sahipçıkması gerektiğini, çünkü, sorunu yaratan bu adaletsizdüzenin hiçbir soruna çözüm getirmeyeceğini anlataca-ğız. Yani bilimsel olacağız. Hangi sorunun nasıl çözüle-ceğini en basit, en yalın haliyle anlatacağız. Sosyalizminsorunları nasıl çözdüğünü anlatacağız. Meclislerimizi an-latacağız. Onların da gelip meclislerde sorunlarına sahipçıkmasını sağlayacağız.

Gerçekler devrimcidir. Gerçeğin dili ile sadece ve sa-dece devrimciler konuşurlar. Bizlerde Dev-Genç’liler ola-rak gerçeğin dili olacağız... Belki herkesi ikna edeme-yeceğiz. Tepkilerle karşılaştığımız da olacak. Ama vaz-geçmeyeceğiz!

Ancak dokuz köyden kovulsak da onuncu köye gidipdoğruları anlatacağız. Sabır, ısrar ve emek, irademizin,kararlılığımızın sonucunu bugün değilse yarın ama mut-laka alacağımızı bileceğiz.

Bu nedenle her insana gidecek, her insanımızla ko-nuşacak ve onlara gerçekleri taşıyacağız. Kampanyamızvar, işimiz çok, vaktimiz yok demeyeceğiz. Çünkü bizdevrimciyiz, Dev-Genç’liyiz ve asıl işimiz insandır. İn-sanlarımıza gidecek ve onları faşizme karşı örgütleyeceğiz.

Konuşmadığımız, gerçekleri anlatmadığımız her in-sanı faşizmin yalan propagandasının bombardımanı al-tında bıraktığımızı unutmayacak ve en etkili silahımız olangerçeğin dili olacağız.

Dev-Genç’liler Olarak Gerçeğin Dili Olacağız. Belki Herkesi İkna Edemeyeceğiz.Tepkilerle Karşılaştığımız da Olacak. Ama Vazgeçmeyeceğiz!

Görevimiz Örgütlenmelerimizi Büyütmektir!Görevimiz Örgütlenmelerimizi Büyütmektir!

Ülkemizde Gençlik

Gençlik Federasyonu’ndan

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

2 5BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Page 26: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Ülkemizde kendimizi bildik bileliPARASIZ EĞİTİM’e karşı mücadeleediyoruz. Parasız eğitim bizim anaya-sal bir hakkımızdır ancak bu hakkımızgasp edilmektedir.

Anayasada herkesin parasız eğitimhakkının olduğu yazıyor. Ancak, “zo-runlu bağışlar” ile “kayıt paraları” ileyine liselileri ve ailelerimizi sömürmeyedevam ediyorlar. Yani bize diyorlarki; “Bu hak size anayasada verilmiş amasiz kullanmayın.’’

Sadece cebimizdeki üç kuruşa değil,geleceğimize de gözlerini diktiler. Çün-kü biliyorlar korkuyorlar, hakkımızolanı hesabımızı onların yanına koy-mayacağız!

Hergün değişen eğitim sistemi ilebize dayatılan sınavlar ile bütün bir ge-leceğimiz, 2 saat, 5 şık arasına sıkıştı-rılmaya çalışılıyor. Ortaokuldan itiba-ren başlayan bu maraton kendini önceTEOG ile gösteriyor. Tabi ki TEOG’ labitmiyor. Lise de YGS-LYS daha son-ra KPSS vb... sınavlar ile geleceğimi-zi çalıyorlar.

TEOG (Temel Eğitimden Ortaöğ-retime Geçiş) ortaokul öğrencileriniyarış atına çeviren bir sınav sistemidirhepsinde olduğu gibi. Bir sınavla be-lirlenen geleceği için gecesini gündü-züne katan 14-15 yaşlarındaki çocuk-ları, evlatları için varını-yoğunu ders-hanelere, özel öğretmenlere harcayanveliler...

Bu sınavla aslında “çocukları dü-şündürmek, problem çözdürmek, sor-gulamak” adı altında; düşünmeyen,sorgulamayan bir gençliğin temelleri-ni yaratıyorlar.

YGS-LYS liselilerin korkulu rüya-si haline gelmiş durumda. 4 yıllık liseeğitiminin son yılında önce YGS’ ye gi-rip barajı geçerek LYS’e girme hakkıkazanmak gerekiyor. LYS’de ise çok iyibir puan alıp, çok iyi bir üniversiteye

girmek gerekiyor ki mezun olduktansonra işsiz kalmayasın.

Ülkemizde yaklaşık 1 milyon üni-versite mezunu işsiz var. Bütün bunlarliselileri bunalıma sürüklüyor. Bugünbaktığımızda onlarca gencimizin ölü-münün tek sorumlusu bu devlet, bu dü-zendir. Berkin’i Dilek’i sıktığı kurşun-larla katlederken, bu gençlerimizi de li-seliler için yürüttüğü bu politikalar ile kat-letti ve katliamlarına devam ediyor.

Yaşadığımız tüm bu sorunlara kar-şı örgütlenmeli ve mücadele etmeliyiz.Bizler Liseli Dev-Genç’liler olarak,başlattığımız “Parasız Eğitim, Sı-navsız Gelecek Berkin için Adalet İs-tiyoruz” kampanyası ile hesap sorma-ya, eğitim sisteminin çarpıklığını göz-ler önüne sermeye devam edeceğiz.Okullarımızda kurduğumuz ve kura-cağımız öğrenci meclisleri ile sorun-larımıza çözüm bulacağız.

Bahsettiğimiz bu sorunlar bütünliselilerin ortak sorunudur. Bu sorun-lara karşı Liseli Dev-Genç saflarındaörgütlenelim. Halk için bilimsel, parasızeğitim için bağımsız Türkiye mücade-lesinin en önünde yine yerimizi alaca-ğız. Bu kavgayı biz kazanacağız!

Parasız Eğitim, Sınavsız Gelecek,Berkin İçin Adalet

İSTİYORUZ, ALACAĞIZ!

Liseliyiz BizBu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen,

katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz de varız!

Yürüyüş

14 Şubat2016

Sayı: 508

BEŞ, ON VEYA YİRMİ SENE SONRA... MUTLAKA GELECEĞİZ!2 6

Page 27: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Erdoğan Çakır'ın Onursuz üstaramasına karşı başlattığı açlık gre-vine destek Olmak için Süresiz AçlıkGrevi yapan ve Fransa Adalet Ba-kanlığı önünde kendilerini zincirleyenAvrupa Dev-Genç’li Sevil SEVİMLİ

ve Ilgın GÜLER ile röportaj yaptık.

YÜRÜYÜŞ: Kısaca kendinizitanıtır mısınız?

- Benim Adım Ilgın GÜLER. 12yıldır Avrupa'da Fransa'da yaşamak-tayım. Avrupa Dev-Genç’liyim.

- Benim adım Sevil SEVİMLİ.Avrupa Dev-Genç'liyiz, Fransa'da kiözgür tutsağımız Erdoğan abi'ninonursuz aramalara karşı yürüttüğüdirenişine, açlık grevine destek çık-mak için bizde süresiz açlık grevinegirdik. Direnişimiz zafere ulaştı.

YÜRÜYÜŞ: Erdoğan Çakır nedentutsak?

Ilgın GÜLER: Erdoğan ÇakırFransa'da demokratik hak ve taleple-rimizi dile getirip eylemlere katıldığıiçin, sesimiz soluğumuz olan Yürüyüşdergisini halkımıza ulaştırdığı için,Festival ve etkinliklerde Halk Cephesiadına stand açtığı için, konserlere ka-tıldığı ve organize ettiği için, ve aslenbir Marksist-Leninist olup bu düşün-cesini savunduğu ve insanlara anlattığıyani bir devrimci olduğu için tutsak.

Kendisini 9 yıldır tanıyorum. Suçusosyalist ve devrimci olmaktır. Böylesöylüyorum çünkü bugün ve yıllardanberi Avrupa'da devrimciler sözde " dü-şünce suçu" işledikleri için yargılanıpceza alıyorlar. Evet, bugün Avrupa ül-kelerinde devrimcilere yönelik uygu-lamalar Türkiye faşizmininkinden çokfarklı değildir. Kampanya örgütlemek,insanlarımızı meşru ve haklı taleplerimiziçin bir araya getirmek, konser yapmak,dergi dağıtmak, çadır açmak, 1 Mayısİşçi ve Emekçi Bayramı’nı kutlamak"Suç”. Mahkemelerde bunları yapmakörgüt üyeliğine delil olarak gösteriliyor.

Örneğini Almanya'daki Anadolu Fe-derasyonu davalarında, ve Fransa'dayapılan operasyon sonucu gözaltınaalınan ve yargılanan 14 insanımızınsuçları bunlardır. Avrupa’nın burjuvademokrasisi bu kadardır işte. Bugünbenim gördüğüm 13 Kasım 2015 tarihliIŞİD saldırılarından beri, Fransa'da enufak bir hak arayışı ve eylem talebidevlet tarafından yasaklanıyor.

Hapishanede direnen tutsağımızısahiplenme eylemlerine, "OlağanÜstü " hal gerekçesiyle izin verilmi-yor. Şimdi Fransa'da düşünce öz-gürlüğü var mıdır? Tabiki, hayır!

Sevil SEVİMLİ: Erdoğan abi de-mokratik haklarını kullandığı için tutsakbugün. Bu nedenleri sayınca fransızhalkı kendisi şaşırıyor Erdoğan abi'ninve Zehra Kurtay'ın tutsak oluşuna.

Sonuçta Fransa hak ve özgürlükler,demokrasi ülkesi olarak tanınıyor vekendi halkı buna inanıyor. DüşünsenizeFransız Adalet Bakanlığı önünde ken-dimizi zincirlediğimizde, ordan ge-çenlere bunları anlatığımızda inana-mıyorlardı "Emin misiniz, gerçektenFransa'da mı? Türkiye'de olmasın?"diye soran çok oldu. Hatta bir kadın"emin misiniz, o kişiyi tanıyor musunuzki, size yalan söylemesin?" dedi. TabiErdoğan abi'nin kızı o kişi babam de-yince sustu.

YÜRÜYÜŞ: Neden açlık grevinegirmeye karar verdiniz?

Ilgın GÜLER: Erdoğan abiyi ta-nıdığım ve bir Dev-Gençli olduğumiçin açlık grevine girmeye karar ver-dim. Eğer baskı, zulüm ve zorbalıkvarsa direnmek meşrudur. Bugün ül-kemizde olduğu gibi, Avrupa'da da,ülkesindeki baskılar ve Avrupa’dakihakları için mücadele eden devrim-ciler üzerinde büyük bir baskı var.İnsanlarımızı oturum iptali ve va-tandaşlık vermemekle tehdit ediyorlar.

Erdoğan abi, bedenini keyfi uy-

gulanan ve onur kıran çıplak aramayakarşı açlığa yatırırken sessiz kalmamızolmazdı, "Olağanüstü hal" denilipeylem yasaklarıyla, medya ve gazetesansürleriyle engelleyenlere karşı sesolabilmek için açlık grevi ve AdaletBakanlığı önünde kendimizi zincir-leme eylemi yaptık. Kimi zaman"Olağanüstü hal var başarabilir mi-siniz bilmiyoruz?", " Avrupa Açlıkgrevlerini ciddiye almaz hele Fransahiç almamıştır" diyenlerde oldu. Mo-ralimizi bozmadık. Anlattık. Haklı-lığımızı ve meşruluğumuzu direnerekgüç olacağımızı berlirttik ve zaferi-mizlede bunu kanıtladık.

Sevil SEVİMLİ: Erdoğan abiaçlık grevindeyken ilk başta Hapishaneönünde eylemler örgütledik ve Fransızörgütler ile basına gittik. Başta kimsedoğru düzgün ilgilenmedi. DirenişFransızlar’ın Noel bayramına denkgeldiği için bir çok yerden aldığımızcevaplar aynıydı: "Bayram tatili var,kusura bakmayın bir şey yapamayızbayram'dan sonra gelin". Onlara Er-doğan abi'nin bayram tatilinin geçmesinibekleme gibi bir şansı olmadığını, ha-pishanede her gün bir adım ölümeyaklaşırken susmamaları gerektiğinianlatmaya çalıştık.

15 gün sonra ben açlık grevinegirmeye karar verdim. Onunla birlikte,onun yanında olmak istiyordum. Yal-nız olmadığını, yoldaşları olarakonunla bu direnişi omuzladığımızıanlatmak istiyordum. Dışarda onunsesi olmak için açlık grevine girdik.

“Avrupa Dev-Genç’liler olarak Yapmamız Gereken; Yoldaşımızı, Erdoğan Abimizi Sadece DesteklemekDeğil; Direnişin Tam Ortasında, Onun Yanında Olmak, Direnişini Omuzlamaktı. Öyle de Yaptık”

BBu Direniş, Avrupa Dev-Genç Olarak Bize Direnirsek Kazanacağımızı Gösterdi!

Röportaj

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

2 7BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Page 28: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Erdoğan abi bizim yoldaşımız ve odirenişteyken, açlık grevindeykenbizler tok ve gündelik hayatlarımızadevam edip, hapishaneye açılan da-vanın ilerlemesini bekleyemezdik.

Bizler Dev-Genç'liyiz, yapmamızgereken buydu, payımıza düşen yol-daşımıza, abimize sadece destek çıkmakdeğil, direnişin tam ortasında, onunyanında olmak, direnişini omuzlamak,direnişini yaymaktı. Biz aslında Dev-Genç'in değerleri doğrultusunda dav-randık sadece.

YÜRÜYÜŞ: Bu direniş ve zaferAvrupa Dev-Genç için neyi ifadeediyor?

Ilgın GÜLER: Bu direniş, AvrupaDev-Genç için, haklılığımızı, meşru-luğumuzu ve direnirsek kazanacağımızıifade ediyor. Boyun eğmeden dimdikhedefimize kilitlenmeyi ve başarıyıifade ediyor. Ülkemizde gençlik hare-ketli ve hep en önde savaşan, mücadeleedendir. Dev-Genç tarihini savunmakve direnişlere omuz vermek gençleri-mizi de coşkulandırdı. Nitekim açlıkgrevini başlattığımızda hemen çevre-mizden de bir çok insan bizlere destekolmak için açlık grevi yaparak resmenFransa'daki Olağan üstü hal denilenengeli de aştık. Direnerek Dev-Genç'liolmanın onurunu temsil ettik.

Sevil SEVİMLİ: Dev-Genç'indeğerlerini sahiplenmek Avrupa Dev-Genç için bir çoşku kaynağı oldu.

Dev-Genç'in ruhunu Avrupa'yataşımak ve buradaki insanlara di-renmenin, mücadele etmenin ge-rekliliğini, mecburiyetini, güzelliğinigöstermenin bir adımı oldu direniş.Direniş Avrupa'da, Fransa'da dabir Dev-Genç'imiz var güveniniverdi. Dev-Genç'li olmanın misyo-nunu taşıdık.

YÜRÜYÜŞ: Bu direniş sonucundazafer kazandınız ve emperyalizmegeri adım attırdınız. Bu konuda nesöylemek istersiniz?

Ilgın GÜLER: Daha öncesindetutsağımız Nezif Eski içinde aynı ey-lemleri yaptık. O direnişimizde de ka-zanmıştık. Bu seferki direnişimizinfarkı baskıların arttığı bu dönemde,haklarımızın alındığı bir dönemde ol-

masıydı. Direnerek zafere taşımamızinsanlarımızı ve bizi morallendirdi.Güçlendirdi. Emperyalizmin yenilebilirolduğunu tekrar kanıtladı. Direnerekgüç olabileceğimizi gördük, somutladık.Bunun gururunu taşımak apayrı birduygu. Her seferinde gözaltına alınmayı,ceza almayı göze aldık. Bedel ödemeyigöze almadan zaferin gelmeyeceğinigördük.

Sevil SEVİMLİ: Tam olarak nasılifade edeceğimi bilmiyorum. Ama ilkkez ortasında olduğum emek verdiğimbirebir bu kadar yakından yaşadığımbir direniş oldu. Direniş sürecinde birçok insan, direnişin hapishaneye karşıaçılan dava ile sonuçlanacağını veyaErdoğan abi'den kurtulmak için sevkedileceğini düşündü. Fakat öyle olmadı.Hapishane müdürü davadan önce geriadım attı ve geri adım atıklarına dahilyazdıkları belgede "biz yasadışı birişlem uyguladık, yanlıştı" yazdılar. Av-rupa'da, emperyalizmin tam ortasındaemperyalizme geri adım attırmak gü-cümüzü, haklılığımızı ve direnmeningereksinimini bir kez daha ispatladı.

Zaferi kazandıktan sonra Fransızdostlarımızdan aldığımız mesajlardahep aynı sözler tekrarlanıyordu "ger-çekten bir kez daha direnmenin ya-şamak olduğunu, var olmanın tekyolu olduğunu" kanıtladınız. Tutsakyakınlarından oluşan bir grup ise"Bizlerde direnmeliyiz" diye yazdı.Bu sözleri duymak önemli, bu direnişFransız örgütlenmeler açısındandabir örnek oldu.

YÜRÜYÜŞ: Tecrit konusunda nedüşünüyorsunuz? Türkiye veAvrupa'da bulunan F tiplerinbenzerlikleri veya farkı var mıdır?

Ilgın GÜLER: Tecrit insanı aşa-ğılayan ve insanı insan yapan değer-lerinden yoksun kılan bir sistem. Av-rupa'daki tecrit ile Türkiyedeki tecritinfarkları yok. Uygulama ve yöntemfarklılıkları olabilir belki ama özü aynışeye hizmet ediyor. Amaç düşüncele-rimizi teslim almak, bizi değiştirme,savunduklarımızdan vazgeçirmektir.Bundan dolayı onursuz aramalar, 24saat boyunca hücre izlenmeleri, raportutmalar, tek tip elbise dayatması vb.keyfi uygulamalar oluyor.

Sevil SEVİMLİ: Tecrit, F tipleri,hapishanelerde ki baskılar Avrupa'nınuzmanlık alanı. Evet, F tipleri Avru-pa'nın imalatı. Türkiye'de ki F tipleriile benzerlikler çok fazla. VillepinteHapishanesi Adalet Bakanlığı tara-fından pilot bölge olarak seçilmişamaç örgüt üyelerini "radikalliktençıkarmak" yani insanları düşünce-lerinden fikirlerinden vazgeçirtmek.Bu doğrultuda da her türlü işkenceyiuygulamaya hazırlar.

YÜRÜYÜŞ: Buradan Dev-Genç'lilere bir çağrı yapmakister misiniz?

Ilgın GÜLER: Avrupa'da olmakülkemizden kopuk olmak demek de-ğildir. Avrupa'da olmak baskıdan zu-lümden uzak durduğumuz veya bizibulmayacağı anlamına da gelmiyor.Senelerdir haklarımızı korumak içinbir çok bedel ödedik. Bugün Avrupabizlere; düşüncelerinizi istemiyoruz,sizi istemiyoruz deyip ırkçılığı ve ya-bancı düşmanlığını büyütüyor. Bizlerbuna karşı genciyle, yaşlısıyla topyekünbirlik olup mücadelemizi büyütmeliyiz.Korkularımız olabilir. Fakat korkula-rımıza da teslim olmamalıyız. Korku-larımıza teslim olursak sessiz kalırsakyarın çok daha fazla hak gaspları vehak ihlalleri olacaktır.

Bunun için hepimiz direnmeliyiz.Baskılara boyun eğmemeli ve dev-rimcileri sahiplenmeliyiz. Onlarlaomuz omuza olmalıyız. Gençlerimiziuzak tutmamalıyız. Çünkü şunu unut-mamalıyız, bizim geleceğimiz, genç-lerimiz, bugün biz onlara bir şeylerveremezsek, gençlerimiz yarın de-ğerlerimizi bilmeyecekler, sahiplen-meyecekler ve düzenin bencilliklerineteslim olacaklar. Bunun için hem ai-lelerimize hem de biz Dev-Genç'lileredüşen misyon örgütlenmek ve ör-gütlenmemizi güçlendirmektir.

Sevil SEVİMLİ: Dev-Genç’lilerolarak dünden bugüne kadar nasıl mü-cadelemizi büyüttüysek, Avrupa'da daaynı şekilde Dev-Genç'in değerlerini,geleneklerini omuzlayacağız. Dev-Genç'li olmak bir adım önde olmaktırdiyoruz. Bunu Avrupa'da da gösterelim,yaşatmaya devam edelim.

Yürüyüş

14 Şubat2016

Sayı: 508

BEŞ, ON VEYA YİRMİ SENE SONRA... MUTLAKA GELECEĞİZ!22 8

Page 29: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Zafer; önünekoyduğun hedefte,emek harcayarakelde ettiğin başarı-dır. Kelime anlamıbudur. Bu kelimeyien çok devrimci-

lerin tarihleri güzelleştiriyor ve güç-lendiriyor. Devrimci hareketin tarihibu kelimenin hakkını vererek dol-durduğu tarihsel başarılarla doludur.ZAFER nasıl kazanılır sorusuna dün-ya devrim tarihi en güzel cevaplarıverir. Bizim tarihimiz ise bu beşharflik kelime için dişe diş direniş-lerde dolu geçmiştir.

Devrimciler için zafer demek, ik-tidar demektir.

Zafer demek yoksulluğumuza,ezilmişliğimize, toprağımızdan va-tanımızdan göç ettirilmemize sonvermektir.

Zafer demek kendi kendimizi yö-netebileceğimiz günlere ulaşmak de-mektir.

Zafer; dünya halklarının canı pa-hasına kazandıkları haklara sahipçıkmak bu uğurda ölümü göze alarakmücadele etmektir.

Zafer; bedel ödemektir. Zafer bize neler ifade ediyor bun-

ları sayfalar dolusu yazabiliriz. Halk-ların tarihi zaferler kazanarak bugünlere gelmiştir.

Zaferi Kazanmak İçin, Başarı-nın Hayalini Kur!

Zaferi Kazanmak İçin HedefineKilitlen, Halkı Örgütle!

Biz teslim olmayız diyoruz pekineden? Biz yıkmak istediğimiz dü-zenin adaletine güvenmeyiz. Onateslim olmak onun demokrasisinden

medet ummak dünya halkla-rının binlerce yıllık mücade-lesine ihanettir.

Erdoğan Çakır ve Zafer...İşte şimdi, bu kelimenin se-vincini ve gücünü yaşattırandevrimci tutsak Erdoğan Ça-kır oldu.

Erdoğan Çakır Tarihimizden

Aldığı Bilinçle Direndi! Devrimci hareketin dünyanın ne-

resine giderseniz gidin değişmeyenilkeleri ve yarattığı gelenekler vardır.Hapishanelerde direniş ve zafer de-nildiğinde kuşkusuz ilk akla gelendevrimci hareketin tarihidir.

iki ölüm önerilmiştiilki malum, yaşamı savunurkenikincisi kavgam ve sevdamyani beynim ve yüreğimi

istemişlerdioysa ölüm bile değil bu ikincisiölümün bir şerefi vardırbu düpedüz şerefsizlikti...

Ümit İlter"Ya Düşünce Değişikliği Ya

Ölüm" denildiğinde tutsaklarımızbu soruya ölümsüzlüğün sırrı ile ce-vap verdi. - Öleceğiz!..

Erdoğan Çakır işte bu onurlu ta-rihe, bu geleneklere sahip çıktı. Avrupaemperyalizmi devrimci tutsakları adlitutsaklar gibi her şeyi yaptırabile-cekleri kişiler haline getirmek, içleriniboşaltmak beyinsiz ruhsuz bırakmakistiyor. Ama bilmez ki Türkiye ya dadünyanın herhangi bir yeri fark etmezbizim için. Bizim değerlerimiz gele-neklerimiz beyinlerimize nakışlıdır.Bunu çıkarıp atamazlar.

Şadi Özpolat'ın direnişinde tektip elbiseye karşı direndik. ErdoğanÇakır'ın direnişinde özgür tutsaklarınonursuz aramayı kabul etmeyecek-lerini emperyalistlere gösterdik. Buhaklar için çok bedeller ödedik. Özgürtutsakların tarihini bu bedellerle ya-rattık. Engin Çeber bu değerleri ya-şatmak için canını verdi Metris'te...

Erdoğan Çakır ve bütün devrimci

tutsaklar bu direniş gücünü tarih bi-lincinden alıyorlar. Tarihimiz dire-nişler, bedeller ve kanla yazılan za-ferlerle doludur.

Kanımızla canımızla yarattığımızbu geleneklere dünyanın neresindeolursa olsun sahip çıkacak düşmanınyakınımızdan dahi geçmesine izinvermeyeceğiz. Zafer kazanmak aynızamanda sonuç almaktır. Bunun içinsadece hapishanelerde tutsaklarımızındirenmesi yeterli değildir. Sonuç al-mak için direnişi halka taşımalıyız.Direnen tutsağımız gibi bakmalıyızdışarıdaki direnişe.

Şehidimiz Gülnihal Yılmaz'ın dediğigibi; "24 saat devrim için ölünebili-yorsa, 24 saat devrim için yaşanabi-leceğidir." O halde 24 saati tutsakları-mızın direnişini dışarıda onların sesiniduyurmak için örgütleyebiliriz. Direnişihalka taşımalıyız. Emperyalizmi teşhiretmeli ve geri adım attırmak için dev-rimci tutsağımızla birlikte nefes almalı,onunla birlikte mücadele etmeliyiz.

Direnmeyen çürüyor. Bunu 7 yıllıkbüyük direniş sonrası açık bir şekildegördük. Direnmeyenler meclis kol-tuklarında AKP faşizmine "Allahakıl fikir versin" diyebiliyor sadece...

Avrupa emperyalizmi diyor ki;“biz Türkiye'ye benzemeyiz, köklütecrit tarihimiz var, biz kimleri teslimalmadık ki!” diye bakıyor. Ama teslimaldığı ülkeler ve örgütlerin hiç birisosyalist değildiler. Tek diz çöktüre-medikleri ülke, 30 milyon şehit vererekdünya halklarına zafer armağan edenSovyetler Birliği'dir. Sosyalist birbilinç ve kararlılıkla donanmış bir ki-şiyi, örgütü, ülkeyi yenemeyeceğinizibir kez de biz öğretiyoruz onlara.

Direnme geleneği bizim damarı-mızda gürül gürül akar. Bunları öğre-necek emperyalistler. İnsan iradesindendaha güçlü hiç bir silah yoktur. Bugerçeği halkımıza anlatmalıyız. Ha-pishanelerde sürdürülen bir direniş,dışarısı içerisi birlikte mücadele etti-ğinde zafere ulaşacaktır! Erdoğan Ça-kır'ın direnişiyle zaferi, gelenekle-rimize yeni bir sayfa daha eklemiştir.

Direniş ve Zafer Beyinlerimize ve Kalbimize Nakşedilmiştir!

Bunu Yerinden Sökebilecek Hiçbir Güç Yoktur!

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

2 9BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Page 30: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Bir sanatçı sınıf bilincinden yoksunsa eğer, dostunudüşmanını karıştırır. Dostu ve düşmanı gündeme göre,olaylara göre değişebilir. Sanatçının sınıfını belirleyenhalk için sanat yapmasıdır. Çarpık da olsa sanatı halkabir şeyler anlatmayı hedefleyen bir sanatçının, dostudüşmanı net olmalı, yani bir sınıf bilincine sahipolmalıdır. Bunlardan birisi de Mahsun Kırmızıgül’dür.

Gezi eylemleri sürecinde Mahsun Kırmızıgül’üntavrını bilir halkımız. İlk başlarda eyleme destek verirgörünse de sonradan rotasını şaşırdı. “Havalimanı, 3.Köprü, Kanal İstanbul, metro, metrobüs ve tüneller is-temeyen gericilerin yanında yer almam mümkün değil”.Bizim halkımız tuzu kuru derler böyle kişilere. AKP fa-şizminin iktidara geldiği günden bugüne binlerce insantutuklandı. Onlarca tiyatro salonunun kapısına kilit vu-ruldu.

Bir çok sanatçının işlerine son verildi. Gazetecilerinişlerine son verildi, tutuklandı. Bunları görmez tuzukurular işte. Yapılan metroyu görür. Yıl 2016 metroyapmayı olağanüstü bir iş olarak görüyor Mahsun Kır-mızıgül. Bu baskıları, katliamları protesto etmek de“gericilik” oluyor.

Bu halktan vergi alıp, altın koltuklarda oturan birkişinin halka yol yaptırmasını, bir lütuf bir hizmetolarak görenlerin anlayışıdır. Evet Tayyip Erdoğan veönceki bütün Başbakanlar gibi halka “bu sizin kaderiniz”düşüncesini kabul ettirdi. Ama o hastanenin içindeparası olmayanlar tedavi olamıyor. Halkımıza yoksul-luğunu kaderi olarak kabul ettirmişler. Mahsun Kırmızıgülde halkın yoksulluğunu kaderi olarak gördüğü için biryol yaptırması, Kürt halkına kendi çıkarları gereğiKürtçe kanal açması halk için büyük bir özveri yatırımolarak görünüyor.

Mahsun Kırmızıgül bunları neden görmez? ÇünküMahsun Kırmızıgül gibi sanatçılar da halkın yoksulluğunubir kader olarak gördükleri için.

Halk Ayaklanması’nı geri olarak niteleyen bir sanatçıolamaz. Halk Ayaklanması karşısında olan bir sanatçıda olamaz. Dostunu düşmanını bilmemek burada başlarişte. Halkın çıkarına mı, emperyalistlerin çıkarına mıdiye bakmalıdır bir sanatçı. Eğer halk sanatçısıyımdiyorsa halk için üretme iddiası varsa, bir sanatçı antiemperyalist olmalıdır ilk önce. Faşizme karşı olmalıdır.

AKP’nin gözünü boyamasına izin verdi Kırmızıgül.Ayrıca belki AKP Kürt sorununu çözer diye eleştirmedionu. Oysa Kürt sorununu çözümsüz hale getirenlerinhalka verebilecek hiçbir çözümleri yoktur.

Mahsun Kırmızıgül geçtiğimiz günlerde Diyarba-

kır’daki katliamları eleştirdi. Sur kendi memleketiydi.Bu konuya ilişkin internette şunu paylaştı. “Yaralı olançocukları ve yaşlı insanları ölüme terk etmek hangidinde yazar. Bu kadar zalim, bu kadar merhametsiznasıl oldunuz ey Başbakan?”

AKP faşizmi hep merhametsiz ve katil bir iktidardıMahsun Kırmızıgül ama siz şimdi hissettiniz bunu. Çünkükendi doğduğunuz topraklarınız yerle bir ediliyor.

“ Sadece düşünün! Doğduğunuz ev, büyüdüğünüzsokaklar, gittiğiniz okul, namaz kıldığınız cami paramparçaolsaydı ne yapardınız?

– Benim tüm anılarım, doğup büyüdüğüm Diyarba-kır’ın Sur bölgesinde iç çatışmalarla yerle bir oldu.

– Eski komşularım, ailem ve arkadaşlarımla birliktebu savaşın içinde yer alan yüzbinlerce masum insanınhayatı karardı.

– Gerçekler, bazen onları görmek istemeyeceğimizkadar karanlık ve yoğun acılarla bezenmiş olabilir;

– O yüzden de pek çok insan çevresinde yaşanan acıdolu gerçekleri görmezden gelerek umarsızca yaşamayadevam edebilir.” diyor.

‘Bir gün yumruk olup suratımıza çarpabilir’ Bu ileri bir yandır Mahsun Kırmızıgül için. Halkının

acıları onun da canını acıtmıştır. Kendi doğup büyüdüğütopraklar yerle bir edilirken canı acımıştır. Ama halkımızınyaşadığı her sorunda acımalı Mahsun Kırmızıgül’üncanı... Eğer sınıfsal bakmazsanız, yarın düşman dediğinizdost olur. Suriye’de Beşar Esad düşman, Tayyip Erdoğandemokrat dersiniz. Amerika demokrasi getiriyor Suriye’deKürtlere diye bunları savunur hale gelirsiniz. Sınırlarçok nettir.

Amerika ve Türkiye faşizmi halkların yararına tekbir adım, tek bir çözüm dahi getiremez. Tek çözümhalkların kendi öz örgütlülüklerindedir.

Kürt halkının çocukları katlediliyor, sokaklardan ai-leleri cenazelerini dahi alamıyor. Binlerce insan sürgünediliyor, göçe zorlanıyor. Kürt halkının çocukları katle-diliyor, toprakları yağmalanıyor, yerle bir ediliyor, bununkarşısında sadece internette tepki dile getirmek bir şeyifade etmiyor.

O toprakların çocuklarıysanız oradaki halka enazından yanlarında olduğunuzu göstermek gerekir. Buülkede gencecik kızlarımız ailelerinin gözleri önündepolis tarafından katlediliyor. Bunlara karşı sesini yük-setmelidir halkın acısını duyduğunu söyleyen her sanatçı.Halkı için acı duymak Haziran Ayaklanması’nı eleştirmekdeğil orada katledilen Berkinler’in tarafında olmak de-mektir. Gerçek halk sevgisi budur.

SINIF BİLİNCİNDEN YOKSUN OLANLARDOSTUNU DÜŞMANINI KARIŞTIRIR!

Yürüyüş

14 Şubat2016

Sayı: 508

BEŞ, ON VEYA YİRMİ SENE SONRA... MUTLAKA GELECEĞİZ!3 0

Page 31: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Hatay’da Grup Yorum Korosuilanlarını dağıtırken gözaltına alınanGrup Yorum Korosu üyesi KübraSünnetçi ile görüştük.

YÜRÜYÜŞ: Önceliklegeçmiş olsun. Gözaltınaalındınız ve kolunuz kırıldı.Ne zaman ve neredengözaltına alındınız?

Kübra Sünnetçi: 28 Ocak 2016Perşembe günü Hatay/Köprübaşı'ndaGrup Yorum Korosu el ilanlarıdağıtıyorduk. İki kişiydik.

YÜRÜYÜŞ: Polisin sizigözaltına alma gerekçesi neydi?El ilanlarını ilk defa mıdağıtıyordunuz?

Kübra Sünnetçi: Hayır, ilk defadağıtmadık. Daha önce de aynı yerdedağıtmıştık. O zaman 3 kişiydik.Hatta gözaltına alındığımızdan birgün önce de dağıttık.

YÜRÜYÜŞ: Olay nasılyaşandı?

Kübra Sünnetçi: Yanımıza gel-diler. Kimlik sordular. Biz de nedenkimlik kontrolü yaptıklarını sorduk.Böyle bir şeye hakları olmadığını söy-ledik. Adımızla hitap etmeye başladılar.

Gözaltına alacaklarını söylediler,üzerimize geldiler. Bu arada biz halkayönelik konuşmalar yaptık; polisinhukuksuzluğunu anlattık. Halka ses-lenince bizi yere yatırdılar, ellerimizikelepçelediler.

Halk tepki gösterdi. Halkın tepki-sini yalan söyleyerek yatıştırmaya ça-lıştılar. Bizi arabaya almadan oradadövmeye başladılar. Sonra gözaltıarabasına bindirdiler. Uzun süre ara-bada bekletildik.

YÜRÜYÜŞ: Gözaltındayken,Emniyette neler yaşandı.Kolunu gözaltına alırken mikırdılar?

Kübra Sünnetçi: Hayır kolumolay yerinde kırılmadı. Bizi bir saatkadar arabada beklettikten sonra sağlıkkontrolüne götürdüler. Daha sonra Em-niyete getirdiler. Emniyette amirleribizi görünce “Tanıyoruz bunları; niyegetirdiniz, bırakın” dedi. Bizi üst ara-ması için ayrı hücrelere aldılar. İçerdebir kadın polis vardı, erkek polislerkalabalıktı.

Onursuz aramaya karşı çıktık. Erkekpolisler saldırdı, zorla yere yatırdılar.Üzerime oturdular, bacaklarıma bas-tırdılar. Erkek polislerden biri kolumuyukarı kaldırıp, bileğimi ters çevirdi.Kolumdan çıt diye bir ses geldi. Sesgelince arkadaşları hemen, kolumututan polisi oradan uzaklaştırdılar. Ko-lum yana düştü, bileğim şişmeye baş-ladı. Kolumun kırıldığını anladılar, ya-nımda kalan kadın polis sürekli bileğimisordu.

Öbür arkadaşımın da aynı şekildeüzerini aramak istemişler. Karşı çıkmış.Uzak bir yerden duvara fırlatmışlar,başını duvara vurmuşlar.

Bizi sağlık kontrolüne götürdükle-rinde arkadaşım “başını duvara vur-duklarını, midesinin bulandığını, başınındöndüğünü” söylediği halde bir şeyyapılmadı. “Tomografimiz yok" diyecevap verdiler.

Sadece röntgen çekip gönderdilerbizi. Benim kolumun kırıldığı oradaçekilen röntgende görüldüğü için raporageçti. Sağlık kontrolünden sonra biziserbest bıraktılar.

Bizi bıraktıkları zaman arkadaşımıhastaneye götürdük. Tomografi çeki-lince başında ödem oluştuğu ortaya

çıktı. Bir süre müşahade altında tuttular.Benim bileğimin üzerinden kırılmışkolum. Doktor ameliyat olmam ge-rektiğini söyledi. Suç duyurusundabulunacağız.

YÜRÜYÜŞ: Sen GrupYorum Korosu'nda mısın?Çalışmalarınız nasıl gidiyor?

Kübra Sünnetçi: Evet, koroda-yım. Çalışmalarımız iyi gidiyor. Yeniyeni katılımlar oluyor. Hala çalış-malara “Katılabilir miyiz” diye so-ranlar çıkıyor. Polisin üzerimizdeciddi bir baskısı var. Baskılardan et-kilenenlerde oluyor fakat fazla değil,çok az. Büyük çoğunluk baskılararağmen vazgeçmiyor.

YÜRÜYÜŞ: Son olarak söyle-mek istediğin bir şey var mı?

Kübra Sünnetçi: Bizi yıldıra-mayacaklar. Bütün arkadaşlarımızıGrup Yorum Korosu çalışmalarınakatılmaya çağırıyorum. İyi çalışma-lar.

Hatay Emniyet Müdürlüğü’nün İşkenceci Polisleri, Onursuz Aramaya Karşı Çıkan Grup Yorum Korosu Üyesi Kübra Sünnetçi’nin Kolunu Kırdı!

Kübra Sünetçi: “Bizi Yıldıramayacaklar.Halkımızı, Gençleri, Koro Çalışmalarımıza

Katılmaya Çağırıyorum”

Röportaj

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

33 1BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Page 32: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Örgütlenme faaliyetinin ilk adı-mı, bulunduğumuz alanı tanımak-tır. Program çıkartmak, kitle ça-lışması yapmak, eylem örgütlemek,halk örgütlenmeleri yaratmak,kadrolaşmak... aklımıza gelen gel-meyen bütün faaliyetlerden sonuçalmak, zaman kaybından kurtulmakiçin alanımızı bütün yönleriyle tanı-malıyız. Çalışma alanımızı tanımadanatacağımız her adım karanlıkta elyordamıyla yürümeye benzer.

Karanlıkta el yordamıyla yürürsekne olur? Hızlı olayım derken sağasola çarparız, sağa sola çarpıp birşeyleri devirmeyeyim derken kap-lumbağa gibi yavaş hareket ederiz.Oysa biz mümkün olan en az hatayla,hiçbir şeyi devirmeden hızla örgüt-lenmek istiyoruz. Bu da alanımızı,bölgemizi, birimimizi tanımakla olur.

Gözümüz kapalı varabilmeliyizgideceğimiz yere. Duvara yazdığımızveya ağzımızdan çıkan bir sözün neetki yaratacağını öngörebilmeliyiz.İnsanlarımız ne düşünür, ne yer neiçer, ne izler ne dinler, nasıl geçinir,neye tavırsız kalmaz... bilmeliyiz.

Diyelim ki, Anadolu’nun bir ilindeörgütlenme çalışması yürütüyoruz. İli-mizi, bölgemizi tanımadığımızda düş-manın politikalarını, hedeflerini bile-meyeceğimiz gibi, kendi politikalarımızıda belirleyemeyiz. Her şey olup biter,HES’ler kurulur, tarım ürünlerine ko-talar konulur, doğa talan edilip inşaatlaryükselir, yollar döşenir. Ondan sonradüşünürüz bu saldırıyı nasıl durdururuzdiye. Yani aslında düşman halka, vatanasaldırıda bir adım atmıştır, bizim faa-liyetimiz savunmada kalmıştır. Yenibir alan, mevzi kazanmaya değil, kay-bettiğimiz alanı almaya uğraşırız.

Nasıl tanıyacağız, neleriöğreneceğiz?

Coğrafyasını-iklimini bilece-ğiz; düzlük müdür, dağlık mı,soğuk mudur sıcak mı, sulakmıdır kurak mı...

Anadolu içindeki yerini, ku-zeyinde güneyinde, doğusunda batı-sında hangi illerle çevrelendiğini...Tarım ve hayvancılıktan hangisininöne çıktığını, ne yetiştiğini, sanayinindurumunu, ne üretildiğini, kapasite-sini... Gelir düzeyini, ekmeğin fiyatını,ortalama bir evin kirasını, işçisinin,esnafının cebine kaç lira girdiğini...

Nüfusunu, ne kadarının şehir mer-kezinde ne kadarının köylerde yaşa-dığını, mezhepleri, milliyetleri, bu-lunduğu yere ne şekilde geldiğini...Yeraltındaki madenleri, bu madenlerinemperyalistler açısından önemini, nekadarının işlendiğini, nasıl işlendi-ğini...

Göllerini, akarsularını, mağara-larını... Hangi düzen partisinin etkisialtında olduğunu, düzenle olan çe-lişkilerini... Geçmişini, bölgenin hangiayaklanmaların mekanı olduğunu,halkın hangi isyanlara katıldığını...

Emperyalizme karşı kurtuluş sa-vaşından bugünkü bağımsız, demok-ratik, sosyalist Türkiye mücadelesinevarıncaya kadar tarihini, şehitlerini,halk kahramanlarını... Kültürünü,folklorunu, geleneklerini, değerlerinive tüm bunların kaynağını... bilme-liyiz.

Bilmek için istek duymalı, meraketmeliyiz. Örgütlemeye çalıştığımızhalkın bir parçası olduğumuzu her anaklımızda tutarak hareket etmeliyiz.Tanıdıkça halk sevgimiz, vatan sevgimizelle tutulur hale gelir, kafamızdakiyoklar, olmazlar bir bir silinir. Bil-mezsek, tanımazsak söylediklerimizin,yaptıklarımızın etkisi sınırlı olur.

Öğrenmenin yolu birden çoktur.Kitaplardan, broşürlerden okuyarak,araştırarak, bizzat adım adım dolaşıpyerinde görerek, halkla içiçe yaşayarak,soru sorarak, izleyerek... öğreniriz.

Alanımızı, bölgemizi tanımamızörgütlenmemizde kendisini göstere-

cektir. Nasıl ki halkını vatanını tanı-yan, bu engin kaynaktan beslenenyazarlar, şairler İnce Memedleri,Memleketimden İnsan Manzaralarınıyaratıyorsa, yönetmenler BereketliTopraklar Üzerinde’yi, Maden’i,Yol’u çekiyorsa Cepheliler de günü-müzün Bedreddinleri olup her dindenhalkı ortakça bir yaşam için bir arayagetirebilir. Onbinleri harekete geçirenBaba İshaklar, Şahkulular gibi Ana-dolu halkını silahlandırıp zaliminkarşısına dikebilir.

Halkımızı türkülerinden, isyan-larından öğrenmeliyiz. Geleneklerinebakıp neyi yüceltmiş, neyi mahkumetmiş görmeliyiz. Beynimiz, yüre-ğimiz bunlarla beslendiğinde örgüt-lenmemek imkansızdır.

Neleri okuyacağız. Halkımızın,Anadolu’nun isyanlarla, kahraman-lıklarla tarihini anlatan kitapları, ro-manları... Neleri dinleyeceğiz. Abar-tıya yer vermeyen, acısını da onurlucayaşayan, yapmacıklıktan uzak içtenduygularını yansıtan türkülerini, deng-bejlerini... Neleri izleyeceğiz. Bizi,bu toprağın insanlarını, onların ya-rattıklarını anlatan filmleri...

Derneklerimize, kurumlarımıza ül-kemizin dağlarını, ovalarını, nehirlerini,göllerini, yollarını gösteren haritala-rımızı asmalıyız. Sonra daha detaylıharitalarla ilimizi, bulunduğumuz ma-halleyi sokak sokak tanımalıyız. Liselernerede, parklar nerede, fabrikalar ne-rede, biz nerelere gittik bulmalıyız.Bir süre sonra gözlerimiz, kulakları-mızla, bütün ruhumuzla, bütün bey-nimizle bölgemize kilitleniriz. Bak-madan bütün liselerin yerlerini, okul-ların kaçta açılıp kaçta kapandığınıbiliriz. İşçileri, işe gidiş geliş güzer-gahlarını, saatlerini, köyleri, köylününsorunlarını biliriz. Gözümüz, kulağı-mız, ellerimiz, ayaklarımız bölgemizlebütünleşir, girilmedik sokak, çalın-madık kapı bırakmayız.

İşte o zaman düşüncelerimiz, duy-gularımız, her şeyimiz Anadolu olur.Anadolu bizim olur...

ALANIMIZI, BÖLGEMİZİNE KADAR TANIYORUZ?

AANNAA DDOO LLUU CCEEPPHHEESS İİ

Yürüyüş

14 Şubat2016

Sayı: 508

BEŞ, ON VEYA YİRMİ SENE SONRA... MUTLAKA GELECEĞİZ!3 2

Page 33: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Er-doğan, muhtarlardan sonra kayma-kamları topladı sarayında. 300 kay-makamla yaptığı toplantıda kayma-kamlara, "Mevzuat şöyledir, böyledir.Yeri geldiği zaman koyun mevzuatıbir tarafa, siz zihinsel inkılabınızıdevreye sokun" diye seslendi.

Ayrıca, HDP’li belediyeleri kas-tederek "Gerekirse belediyelerin araçgereçlerine el koyarak, bölgede hayatıbir an önce normale döndürmemizşarttır. Ayrıca terör örgütüne destekveren kamu görevlileri de belirlenipadalete teslim edilmelidir. Hiç bek-lemeyeceksiniz. Kim yapmış bu hay-siyetsizliği, kim bu ihaneti yapmış,tutacaksınız hemen yargıya teslimedeceksiniz. Güvenliğin tesisinin ar-dından zarar gören yerleşim yerlerihızlı ve dikkatli bir planlamayla ye-niden yapılandırılmalıdır." dedi.

Erdoğan açıkça; -”Kanunlar ve mevzuatı çöpe atın,

faşizmin ihtiyacı neyse onu yapın!”- “Tüm kaymakamların liyakatı

ve yükselmesi verilen talimatlarauyup uymadığına göre değerlendi-rilecektir.”

- “Halka karşı savaşta kayma-kamlar da askeri komutan gibi ha-reket edecektir.” diyor.

Oligarşi göstermelik bir anayasave buna uygun çeşitli yasal düzenle-meler yaparak kendisine “hukuk dev-leti”, “demokratik devlet” görüntüsüverir. Ancak devletin, ülkenin gerçeğihiç de öyle değildir. Faşizm yasa,hukuk tanımamaktır. Erdoğan’danKaymakamlara “Mevzuatı Bir KenaraKoyun” talimatı da bu yasa, hukuktanımamanın açık ifadesidir.

12 Eylül faşist cuntasından sonrakiyıllarda açık faşizmin kurumsallaş-masına paralel olarak faşizmin yö-netim biçimi de daha açık hala geldi...Gelinen noktada oligarşinin devletyönetiminde belirleyici olan yasa vekurallar değil, tersine yasadışılık vekuralsızlıktır.

AKP iktidarı bunun ge-linen aşamadaki en uç ha-lidir. Ve artık göstermelikyargıya, yasaya, anayasayadahi ihtiyaç duymuyor.Çünkü bu ülkede görü-nürdeki anayasa değil, Er-doğan’ın iki dudağı ara-sından çıkan emir ve tali-matlar belirleyicidir...Bunu da açıkça yapacakkadar pervasızdır faşizm.

Parlamento vardır veburada çeşitli hükümetler de kurul-maktadır. Ancak Parlamento bu ül-kede faşizmi örten bir şaldan başkabir işleve sahip değildir. Bu da oligarşiiçin yasa ve hukuk denilenin gerçekteyasadışılık ve hukuksuzluktan başkabir anlama gelmediğini ortaya koyanbir gerçektir.

Hitleri örnek alan Erdoğan hukuk,parlamento, kanun gibi halkı kan-dırmak için kullanılan örtülere ihtiyaçduymuyor. Göstermelik olmasınabile tahammül edemiyor, kurtulmakistiyor.

Ülkeyi tamamen kararnamelerle,iki dudağı arasında çıkan sözlerleyönetmek isteyen Erdoğan, çözümüBaşkanlık sisteminde görüyor. Güçgösterisi yapmak için koca koca sa-raylar yapıyor.

Erdoğan, AKP faşizminin kadro-laşmasına, kitle tabanı kazanmasınaağırlık veriyor. Yani kitle ve kadroçalışması yapıyor. Sarayında kadro-larını eğitiyor, talimatlar veriyor.Muhtarlarını, kaymakamlarını top-luyor. Yarın ihtiyaç duyduğu başkameslek gruplarını toplayacaktır.

Valiler illerin, kaymakamlar il-çelerin mülki amirleridir. Vereceklerikararlar ile her türlü denetimi sağla-yabilir ve merkezi hükümetin tali-matını yerine getirebilirler. Erdoğan’ınverdiği talimatla kaymakamlar yerigeldiğinde; emniyet müdürü, savcıve hakim olacaktır. İstediği memuruişten atacak, istenen mala el koyacak,

istenen kararı uygulayacak, istenenher emri yerine getirecektir. Yanihitler faşizmindeki SS subayları ola-caklardır. Yapılan katliam ve savaştansonra da AKP için yeni rant alanlarıaçılacaktır.

Faşizm kendi hukukunu ve ka-nunlarını tanımaz. Anayasa’da, ya-salarda göstermelik olarak bir kısımdemokratik haklar vardır ancak herbirininin altında “ama”ları ve “an-cak’ları da vardır. Ayrıca, kağıt üze-rindeki hakları askıya alacak kanunsaldüzenlemeler yapılır, kanun hük-münde kararnameler çıkarılır. İkti-darlarını ve çıkarlarını riske atacaken ufak bir tehdit, tehlike karşısındabütün bunlar bile yok sayılır.

Ülkemiz sömürge tipi faşizm ileyönetilmektedir. Mevcut hukuk, fa-şizmin hukukudur. En ufak hak be-dellerle kazanılır. Kazanılan haklarbedeller ödenerek mücadeleyle korunur.

Bu gün görev; Faşizme karşı mü-cadeleyi yükseltmek, onu tarihin çöp-lüğüne atmaktır.

Faşizm yenilmeye mahkumdur.Kendi yasalarına uymayan bir

Faşist devlet meşru değildir. AKPiktidarının hiçbir yasası, kurumumeşru değildir.

Faşizm Yasa, Hukuk Tanımamaktır. Erdoğan’dan Kaymakamlara “Mevzuatı Bir Kenara Koyun!” Talimatı Bunun Küçük Bir Parçasıdır

Kendi Yasalarına Uymayan Bir Devlet Meşru Değildir… Halkımız! AKP İktidarının Hiçbir Yasası, Kurumu Meşru Değildir!

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

3 3BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Page 34: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

1-) Hedefli ÇalışmaNedir?

Hedefli çalışma, mücadeleyi bü-yütmek ve geliştirmek için neyin, ne-den, ne amaçla yapıldığını bilmektir.Hedefli çalışmayı başarıya ulaştırmakiçin, memur zihniyetini söküp atmak,dinamik, inisiyatifli bir devrimcilik an-layışını oturtmak gerekir.

Hedefte net olmadan, o hedefeulaşmak için ısrarlı bir çaba içinde ol-madan, pratiği her an iktidar perspek-tifi ile örgütlemeden, devrim iddiası-nı sürdürebilmek mümkün değildir.

2-) “Hedefli çalışmasonuç alıcı çalışmadır”sözünden neanlaşılmalıdır?

Hedefleri belirlerken önemle gö-zetilmesi gereken nokta ihtiyaçları-mıza yani, hedeflediğimiz sonucauygun olmasıdır.

Hedefli çalışma, başarma ve ka-zanma azmi doğurmalıdır ki istedi-ğimiz sonuca kilitlenebilelim.

Örneğin; kitle çalışmasında şu sü-rede şu kadar kişiye ulaşmayı hedef-leyeceğiz, şu kadar yeni mahalleyeveya yeni okula, iş yerine gideceğizşeklinde somut hedefler olmalıdır.Sorunu doğru tespit edip ihtiyacındoğru belirlenmesi bizi geliştirip ça-lışmayı ve gelişmeyi daha gözle gö-rülür hale getirecektir.

Hedef belirlemeden yapılan tümçalışmalar, sonuç almaktan uzak ge-nel, yüzeysel çalışmalardır. Bu tür ça-lışmalar devrimin ihtiyacı olan so-nuçları yaratamadığı için onca eme-ğin boşa harcanmasına neden olur.

Hedefli çalışma, be-lirlenen hedeflere ulaş-tırdığından dolayı “so-nuç alıcı çalışmadır” di-yoruz. Ulaşılan her he-defin, sonucun birik-mesiyle büyük hedef-lere ve büyük sonuçlarayani zaferlere ulaşabi-leceğiz.

3-) Hedefliçalışmayı nelere

göre belirleyeceğiz? Hedefi doğru belirlemek için so-

runun ve ihtiyacın doğru tespiti önem-lidir. Genel olarak hedefler belirle-nirken elimizde bulunanlar, olumlu-luklarımız ve olumsuzluklarımız...Hepsi birlikte değerlendirilir. Hedef-ler belirlenirken tüm faktörlere vakıfolmak, koşulları iyi tahlil etmekönemlidir.

Tanımadığımız biri için veya bil-mediğimiz, vakıf olmadığımız bir biri-me hedefler belirleyemeyiz.

Hedef belirlemek için tanımak, va-kıf olmak önemlidir. Eksik olan yan ne-residir, hangi yöntemlerle nasıl bir tarz-da çalışılmalıdır ve nasıl bir program iz-lenmelidir... soruları sorulmalıdır.

Bunlar, o kişilerin, birimlerin so-runlarına, özelliklerine göre şekil-lenmelidir. Bunu belirleyecek olan dabizim ısrarlı, sonuç almaya dönük pra-tiğimizdir.

4-) Hedefli çalışmada,hedefimiz somut olmalımıdır?

Karmaşık, belirsiz hedeflerin an-laşılması, görülmesi ve sahiplenilme-si zordur. Hedeflerimiz net, anlaşılır ol-malıdır. Bireysel veya kolektif hedef-lerde hedefin çerçevesi net olarak çi-zilmelidir. Hedefler, belli tarihlerle, ra-kamsal ölçülerle de somutlanmalıdır.

Örneğin, bir kitap okuyoruz. Şu ta-rihe kadar bitireceğim diyerek hedefkoymak, bunun için gereken zamanıayırmak, kendi iç disiplinimizi de güç-lendirecektir.

Ya da şu mahallede altı ayda der-gi sayımızı şu kadara çıkaracağız di-yebilmeliyiz.

Hedef somutlandıkça hedefe ulaş-ma yolları da önümüze serilir, seçe-neklerimiz çoğalır, bu da başarma ih-timalini güçlendirir.

5-) Hedefli çalışmayıneden içselleştirmeliyiz?

Bağımsızlık, demokrasi, sosya-lizm için mücadele ediyoruz. Devrimyapmayı, iktidarı almayı hedefliyoruz.

Bu yanıyla hedefimiz; başarmaya,kazanmaya yönelik, mücadeleyi ile-ri taşıyan ve büyüten olmalıdır. Cep-heli tüm mücadelesi boyunca planlı,programlı olmalıdır. Neyi, neden, ni-çin yaptığını bilen ve onun için önü-ne hedef koyarak mücadelesini sür-düren olmalıdır. Tüm ilke ve kural-larımız gibi, hedefli çalışma da herCephelide içselleşmelidir.

Çünkü mücadelemizin ve kendi-mizin gelişiminde planlı, programlı he-defli çalışma önemlidir. Hedefli çalış-manın içselleşmediği yerde yapılan ça-lışmalar kendiliğindenci, bir amacıolmayan, mücadeleye ve devrime hiz-met etmeyendir. Değerler, ilkeler, ku-rallar içselleşmediğinde anlamsızlaşır,zamanla sıradanlaşır. Bizi biz yapantüm değerlerimizin etle tırnak gibibütünleşmiş olmasıdır. Tüm bunlarancak hedefli çalışmayla olur.

Karmaşık, belirsiz hedef-lerin anlaşılması, görülmesive sahiplenilmesi zordur

Hedeflerimiz net, anlaşılırolmalıdır. Bireysel veyakolektif hedeflerde hedefinçerçevesi net olarak çizilme-lidir. Hedefler, belli tarihler-le, rakamsal ölçülerle desomutlanmalıdır.

Örneğin, bir kitap oku-yoruz. Şu tarihe kadar biti-receğim diyerek hedef koy-mak, bunun için gerekenzamanı ayırmak, kendi içdisiplinimizi de güçlendire-cektir.

Ta rih ten, bi lim den, ön der le ri miz den, ge le nek le ri miz den

öğ ren dik le ri mizle güçleneceğiz!

SORUDA10BilgiBilgi

güçtürgüçtür

HEDEFLİÇALIŞMAK

Yürüyüş

14 Şubat2016

Sayı: 508

BEŞ, ON VEYA YİRMİ SENE SONRA... MUTLAKA GELECEĞİZ!34

Page 35: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

6- ) Hedefli çalışmastatükoculuğa veyakendiliğindenciliğe izinvermek midir?

Statülerin ve kendiliğindencili-ğin olduğu yerde herkesin statülerinidayattığı hantallaşmış bir örgütlen-mede; insanlardan, yaptıkları işlerdenolumlu, olumsuz sonuçlar çıkarmasıbeklenemez.

Hedefler, bir alanda statülerin vekendiliğindenciliğin de önünde engelolur. Yeterlilik duygusunun önünegeçer. Bir hedefe ulaşmak, ondansonraki hedefe yönelmeyi getirir. Budurum gelişimi sürekli kılar.

Konulan hedeflere ulaşılması, ohedeflere ulaşma için emek, insanlar-da coşku ve moral yaratır. Yapabilece-ği, başarabileceği inancını güçlendirir.Güvensizlik, güvene dönüşür. Ulaşılanher hedefte insanlarımızın kendine gü-veni büyür ve önlerine daha büyük he-defler koymaya başlarlar.

)

7- ) Hedefli çalışmadevrimci pratiğimizigüçlendirir mi?

Her birimde her zaman yapılacakpek çok iş vardır. Hedefler koymakyapılacak işleri karmaşık olmaktan çı-karır.

Hedefli ve programlı olmak düzenliolmaktır, kapasiteyi arttırmaktır. Hedefsahibi kadronun, birimin, alanın ve-rimliliği artar böylelikle. Hedefler, gün-lük yaşamı doldurur. Yoğunlaşma, dü-şüncede hedefle meşgul olmayı sağlar.Yeni geliştirici yöntemlerin, üretkenli-ğin zeminini bu yoğunluk yaratır. He-define kilitlenmiş devrimcinin yaşamı,düşüncesi, çalışma tarzı, buna göreşekillenecektir.

Hedefe ulaşmak için kendimizi sü-rekli gözden geçirmek eksiklerimizleyüzleşmek, onları telafi edecek yeniadımlar atmaktır. Yani gelişmektir. He-defli olmak, işte bu anlamda, pratiğimizigüçlendirir, örgütlenmemizi büyütür.

8- ) Hedefli çalışmakültürümüzün,değerlerimizin bir parçası

olmalı mıdır? Hedefsiz bir kadro, hedefsiz bir

alan örgütlenmesi düşünülemez. He-defsizlik; mücadelenin, devrimciliğin,örgütlü çalışmanın özüne ve ruhunaaykırıdır. Hedefi olmayanın bir iradeside iddiası da yoktur.

Hedefsizlik düzene kapı arala-maktır. Eskiyi yıkıp yeniyi yapma id-diasında olanların, insanlığın kurtu-luşu idealinin temsilcisi olanların,mücadelenin her anına yayılan he-defleri olmak zorundadır. Bu hedef-ler, yaşamımızın ve örgütsel faaliye-timizin bir parçası olmalıdır. Mao’nundediği gibi, “Enginleri fethetme ru-huna sahip değilseniz Marksizm-Le-ninizm sizin için bir felaket olur.” He-def sahibi olmak, bu hedefe ulaşmakiçin Mao’nun tarif ettiği ruhla iddia-lı olmaktır. İşte bu ruh hali, çalışmatarzımızın, kültürümüzün bir parça-sı olmalıdır.

Her kadronun iradesi, hedefle-riyle güçlenir. Devrimci kişilik he-deflerle gelişir. Ancak hedefine kilit-lenmiş bir savaşçı, zorlukları yenebilir.Olanakları aştıran, olmazları olur kı-lan, yoktan var edilmesini sağlayan dahedefe kilitlenmektir. Bizi var eden dekültür ve değerlerimizin mücadele-mizde somutlanmasıdır.

9-) Hedefli çalışmadakolektivizmin yeri nedir?

Hedef belirlenirken ve açıklanırken,önemli olan insanlarımızın hedefe ula-şabileceğine ikna olmasıdır. İkna ol-mayan kendini işine, hedefine veremez.Emeğini tam anlamıyla katamaz, bil-gisini, birikimini, tecrübelerini ortayakoyamaz. Yasak savar, işleri yüzeyselyapar veya geçiştirir. Bu durumun önü-ne geçmek için hedef belirleme süre-cine, hedefe emek verecek olanların ka-tılımını sağlamak gerekir. Bu aynı za-manda kolektif bir işleyişin gereğidir.Birlikte üretmek, düşünmek, emekharcamak, iş yapmak bir elin parmak-ları gibi hep birlikte çalışmaktır.

İnsanlar kararların belirlenmesin-de katkılarının olduğu, alınan karar or-tak olduğu noktada, hedefleri dahaçok sahiplenecektir. Kolektif olarakhedefe ulaşılacağına inanıldığında,

coşku ve dinamizm katlanacaktır. Kolektivizm de, hedefli çalışma da

dâhil mücadelemizin en temel un-surlarından biridir.

10- )Hedefli çalışmadevrim mücadelesinibüyütmek midir?

Yaptığımız tüm işler, örgütlen-melerimiz, eylemlerimiz, tamamıdevrim içindir. Dolayısıyla hedefle-rimizi de devrimi geliştirmek doğ-rultusunda belirliyoruz. Küçük küçüktüm hedefler, büyük devrim hedefi-mize ulaşmak içindir.

Hedeflerimizin büyük, asıl hede-fimizle bağını kurup kadrolarımızdantaraftarlarımıza kadar tüm insanları-mıza bu bağı somut olarak gösteripkavratmak, kısa vadeli, yerel hedef-lerimizin de daha büyük bir sorum-lulukla ele alınmasını sağlayacaktır.

Ulaştığımız her yeni insan, ör-gütlediğimiz her eylem, yeni ulaştı-ğımız her mahalle, okul, fabrika,propaganda ve ajitasyonda çalışma-larımıza kattığımız her yeni araç,devrimi geliştirir. Bu bilinçle hareketettiğimizde, daha fedakar, daha ya-ratıcı ve daha disiplinli oluruz.

Küçük iş, büyük iş demeden ya-pılan her çalışma bizi nihai hedefe biradım daha yaklaştırır.

Her kadronun iradesi,hedefleriyle güçlenir. Devrimci kişilik hedeflerlegelişir. Ancak hedefinekilitlenmiş bir savaşçı,zorlukları yenebilir. Olanakları aştıran,olmazları olur kılan,yoktan var edilmesinisağlayan da hedefekilitlenmektir. Bizi var eden de kültür vedeğerlerimizinmücadelemizdesomutlanmasıdır.

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

3 5BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Page 36: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Yönetememe krizi ve siyasi tü-kenişi her geçen gün biraz daha bo-yutlanan oligarşi ve faşist AKP ikti-darı, yaşadığı kriz ve tükenişe paralelolarak, halkın tüm kesimlerine karşısaldırganlığını da arttırmaktadır.

AKP faşizmi, tüm halkı teslimalmak istemekte ve bunun için halkıbaskı, terör ve katliamlarla sindirmeyolunu izlemektedir. Kamu emekçileride bu politikanın hedefindedir. Veelbette her halk kesimi, her alan gibikamu emekçileri de, memur alanıda faşizmin bu saldırgan teslim almapolitikasının, memur alanına özgübiçimlenişleriyle de karşı karşıyakalmaktadır.

28.01.2016 tarihli Birgün gaze-tesinde “İstanbul Emniyeti’ndeki SırGibi Saklanan Personel Talebi” baş-lığıyla yayınlanan Serbay MANSU-ROĞLU imzalı haber bunun bir ör-neği...

“İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü,İstanbul il genelinde bulunan kamukurumlarından toplam 1160 gönüllüarıyor. Emniyet Müdürlüğü’nden İs-tanbul Valiliği aracılığıyla ilçeleregönderilen yazıda her ilçeden 30 kişiistendi. Okullara da gönderilen veöğretmenlerin isimlerinin istendiğiyazıda öncelik, gönüllülere verildi.Gönüllü çıkmaması durumunda isegörevlendirme yapılacağı belirtildi.

Sayısı 1160’ı bulan personelinise ne iş yapacağı sır gibi saklandı”

Haberde “Sayısı 1160’ı bulan per-sonelin ise ne iş yapacağı sır gibisaklandı” deniyorsa da ortada bir bi-linmezlik, bir sır yoktur. Polis, valilikve diğer tüm devlet kurumları halkdüşmanı kurumlardır. Kurumsal fa-şizmin organlarıdırlar ve özelliklede polis, faşizmin halka karşı sava-şında en öndedir. Katildir, işkence-cidir, ahlaksızdır...

AKP faşizmi halka karşı savaşındakamu emekçilerini de kullanmaya

çalışıyor. Söz konusu olan faşizminbütünlüklü, çok yönlü saldırı politi-kalarıdır. Habere konu olan saldırıyıda bu şekilde ele almak gerekir. Sal-dırı, AKP faşizminin kamu emekçi-lerine yönelik saldırılarının bir par-çasıdır.

Saldırı biçimsel olarak esnek ça-lışmanın daha da pekiştirilmesidirfakat daha temel ve belirleyici olansaldırının politik yönüdür, politikamacıdır.

AKP faşizmi bu saldırısıyla, gaspedilerek hiç bir hakları kalmamışolan kamu emekçilerini kendi içle-rinde bölmeyi amaçlamakta ve bu-nunla da zaten zayıf olan örgütlülükdüzeyini, mücadele ve dayanışmabilincini daha da zayıflatmak, yoketmek istemektedir. Kamu emekçileripolisin çağrısı ve görevlendirmesiylehalkın yararına ne yapabilir? Kamuemekçilerinin halk düşmanı politi-kalarda görevlendirilecekleri sır de-ğildir. Polisin görevlendireceği kamuemekçilerini ajanlaştırmaya çalışacağıda kesindir. AKP, kamu emekçilerinikendi içlerinde bölerek, ajanlaştırmafaliyeti ile memuru memura düşmanetmek istemektedir.

Ajanlık, muhbirlik, halk düşman-larıyla işbirlikçilik tarih boyunca bü-tün toplumlarda tepkiyle karşılanmışve bir düşkünlük, bir suç olarak kabuledilmiştir. Anadolu halkları da böylebakar. AKP faşizmi de bunu bil-mektedir. Kamu emekçilerini devletinajanı olarak göstererek halkın diğerkesimleriyle çıkar işbirliğini bozmaya,sınıf dayanışmasını engellemeye ça-lışmaktadır. Geçmişte de benzer,sembol örnekleri vardır bunun. TansuÇİLLER’in “işçinin hakkını memurayedirmem” demagojisi en bilinenive akılda kalanıdır.

AKP faşizminin bu saldırısındaönce gönüllülükten söz edilirken,gönüllü çıkmaması durumunda zo-

runlu görevlendirme yapılacağı dabelirtiliyor. Açıkça görülüyor ki buuygulamayı kabul etmeyen, saldırıyadirenen kamu emekçileri tehdit edil-mektedir. AKP, ajanlaştıramadığıkamu emekçilerini devlet memurlu-ğundan uzaklaştırmanın da yolunuyapmaktadır. Faşizm, memurlara “yahalka karşı savaşta benim yanımdayer alacaksın ya da memurluktanatılacaksın” demektedir. Ve esas ola-rak da onursuzluğu, ahlaksızlığı, halkdüşmanlığını dayatmaktadır.

Amaçlanan; memurların iyideniyiye AKP’nin denetimine alınmasıdır.AKP faşizmi, kamu emekçilerininhaklarını bir bir ellerinden alırken,kamu emekçilerinde biriken öfkeninde farkındadır. Bu öfkenin patlama-sını, memurların başkaldırmasını ön-lemek istiyor AKP. Devleti bütünüyleAKP’lileştirirken her alanda dahagüvenilir kadrolar arıyor kendisi için.

Ve esas olarak AKP, halka karşısavaşının ihtiyaçlarına göre örgütle-niyor. Fakat başarılı olamayacaktır.Kamu emekçilerinin tarihi mücadeleve direnişlerle doludur. Bu tarihteödenen bedeller, şehitler, AyşenurŞimşek’ler vardır... Kamu emekçilerihalktır. Faşist düzenin kollayıcısı;ajanı, muhbiri değil, diğer emekçihalk kesimleriyle birlikte, sömürüve zulüm düzeninin mezar kazıcısıolmaya devam edeceklerdir.

AKP faşizmi hangi saldırı düzen-lemesini gündeme getirirse getirsinkamu emekçilerini teslim alamaya-caktır. Direnecek ve mücadelemiziyükseltmeye devam edeceğiz. Ör-gütlenmeye devam edeceğiz.

AKP FAŞİZMİNİN AJANI DE-ĞİL, MEZAR KAZICISI OLACA-ĞIZ!

EMEKÇİYİZ HAKLIYIZ KA-ZANACAĞIZ!

KAHROLSUN FAŞİZM YAŞA-SIN MÜCADELEMİZ!

AAKP FAŞİZMİNİN KOLLAYICISI,KAPI KULU,

AJANI-MUHBİRİ DEĞİLMEZAR KAZICISI OLACAĞIZ!

Yürüyüş

14 Şubat2016

Sayı: 508

BEŞ, ON VEYA YİRMİ SENE SONRA... MUTLAKA GELECEĞİZ!3 6

Page 37: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif-evleri Genel Müdürlüğü'nün açıkladığıverilere göre AKP hükümete geldi-ğinden itibaren, hapishanelerdeki tu-tuklu ve hükümlü sayısı üç kat artmış.2002 yılında hapishanelerde 59.429kişi varmış. 2015 yılı verileriyle bu ra-kam 164.461 kişi.

1999 yılından sonra Türkiye’ninnüfusu yaklaşık olarak yüzde 24 ora-nında arttı. Hapishanelerin dolulukoranındaki artış aynı yılı baz aldığı-mızda yüzde 234. Nüfus artışının çokçok üzerinde bir artış söz konusu.

Tutsak oranındaki artışı iki temelnedene bağlayabiliriz. Biri; AKP fa-şizminin kendinden olmayan herke-si suçlu görmesi. İktidarını sürdürmekiçin kendinden önceki hükümetlerdendaha fazla baskı ve zor araçlarına ih-tiyaç duyması ve kullanması. Son ya-şananları göz önünden geçirmek ye-terli... “Bu suça ortak olmayacağız”bildirisine imza atan yurtiçindeki bü-tün akademisyenler hakkında adlisoruşturma başlatıldı, 29’u işten atıl-

dı. Gazeteciler haber yaptıkları içinhapisteler. Dilek Doğan, evinde po-lise “galoş giyin” dediği için öldü-rüldü. Öldüren polis serbest, Dilek’inailesine polise mukavemetten soruş-turma açıldı. Berkin’in katilleri halamahkemeye çıkartılmadı. HaziranAyaklanması’nda, Ankara Katlia-mı’nda yaralanan insanlara soruş-turmalar açıldı. Kürdistan aylardırDersim Katliamı’na eşdeğer bir zul-mü yaşıyor. Sadece “Burada çocuk-lar ölüyor, televizyonlar gerçeği gös-termiyor” dediği için insanların evibasılıp, soruşturmalar açıldı.

Faşizmin varlığını sürdürme yön-temlerinden biridir baskı ve şiddet.AKP bu yöntemi bol bol kullanıyor.Başka da şansı yok. Geldiği noktadavarlığını ancak bu şekilde devam et-tirebilir.

Tutsak oranındaki artışın ikinci ne-deni ise büyüyen yoksulluk, işsizlik.Resmi istatistikler söylüyor her beşgençten birinin işsiz olduğunu. Aslın-da işsizlik oranı daha yüksek. Köyler-

de olanlar ve iş bulma umudu olmadı-ğı için iş bulma kurumuna kaydolma-yanlar bu istatistiklerin içinde yoklar.Çalışanların büyük çoğunluğu düşük üc-retle, iş güvencesi olmadan çalışıyor.

Örgütlü olmayan yoksulluğun birkapısı her zaman yozlaşmaya açılır:Torbacılığa, fuhuşa, hırsızlığa vb... Vebütün bu suçlarda da AKP ile birlik-te yüzlerce katlık artışlar oldu.

Türkiye’de halihazırda 361 ha-pishane var. Bu rakamlarla TürkiyeAvrupa'da ikinci, OECD ülkeleri ara-sında üçüncü, dünyada ise 10'uncu sı-rada. Adalet Bakanlığı’nın bildirdiğinegöre, 26 bin 380 kapasiteli 42 yeni ha-pishane de bitmek üzere.

AKP’nin elinden gelse Türkiye’ninyarısını hapishaneye dolduracak. Kor-kuları ve yarattıkları sosyal adaletsiz-lik, yoksulluk büyüdükce çözümüyeni hapishaneler inşa etmekte bulu-yorlar. Hitler’i inşa ettirdiği toplamakampları nasıl kurtarmadıysa, AKP’yide mutlak sonundan sayısını artırdığıhapishaneler kurtaramayacak!

Okmeydanı, Sibel Yalçın Parkı’nda düzenli olarak yapı-lan Halk Meclisi toplantısına 2 Şubat günü devam edildi.

Toplantıda mahallenin başta otobüs ve kumar sorunu ol-mak üzere sorunları tartışıldı. Toplantı sonunda halkımızınişinden evine gitmek için Perpa ve Okçular Tekkesi du-raklarında indirilip ikinci bir araca binmelerine veya kilo-metrelerce yürümelerine izin verilmeyeceği kararı alındı.

Alınan diğer kararlar şöyle:– Halk Meclisi’nin yeni yeriyle ilgili alt yapı ve araç

gereç sorunu çözülecek.15Şubat’tan itibaren meclis faa-liyetlerini yeni yerinde sür-dürecek.

–Kıraathane, büfe vb. yer-lerde çalıştırılmakta olan si-gara ve para makinalarının kaldırılması için çalışma sür-dürülecek.Toplantı geniş bir katılımın sağlanacağı yeni birtoplantı kararı ile bitirildi.

Okmeydanı’nda Halk Meclisi Toplantısı Yapıldı:Belediye Otobüsleri Mahallemizden

YA GEÇECEK, YA GEÇECEK! Kumar Makineleri

YA KALKACAK, YA KALKACAK!

AKP İktidarı Boyunca Hapishanelerdeki Tutsak Sayısı 3 Kat Arttı.

Hiçbir Şeye Benzemez Vatanını Satanların Korkusu!

DüşmanıHalk

AKP

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

3 7BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Page 38: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Hangi konuda olursa olsun, karşıkarşıya kalınan bir soruna doğruçözüm yolları bulabilmek ve çözümdebaşarılı olabilmek için sorunun içinedalmak ve nedenlerini doğru tespitetmek gerekir. Çözümler sorunlarıniçindedir çünkü.

Kapitalist sistem açlık, yoksullukve işsizlik üretir. Halkın içinde bu-lunduğu yoksullukla boğuşması sü-rekli yaşanan bir durumdur. Genişhalk kitleleri, ne yaparlarsa yapsınlar,yoksulluktan kurtulamazlar. Bu ne-denledir ki, daha iyi bir yaşam, genişhalk kitlelerinin hiç bitmeyen özlemidurumundadır.

Elbette yoksulluğun, işsizliğin çö-zümü ve daha iyi bir yaşam, müca-deleyle, sömürü düzeninin yıkılma-sıyla mümkündür. İşte bu noktadahalkın bu gerçeğe ulaşması ve mü-cadeleye yönelmemesi için sömürü-cüler halka sahte, suni “kurtuluş”,“bireysel çözümler” sunarlar. Kumar,şans oyunları vb. ile halka kısa yoldanköşe dönme kültürünü empoze eder-ler.

Bununla da nedeni olduğu açlığı,yoksulluğu, işsizliği ve bunlara karşıduyulan öfkeyi tehlike olmaktan çı-karmayı hedeflerler.

Yeni yıla yaklaşırken milli piyangoüzerinden herkesin zengin olabileceğiyalanı ile kitleleri uyutuyorlar.

Bu yılki milli piyango çekilişindebüyük ikramiyenin 55 milyon liraolduğu duyuruldu.

Tüm “şans oyunları” öz itibariylekumardır. Ve bu kumar bizzat devlettarafından oynatılmaktadır. Öyle kidevletin şans oyunlarını organize eden,denetleyen bir kurumu bile vardır.Bu durumda adına ‘şans oyunları’denilen bu mekanizmayı, resmi kumarolarak isimlendirmek yanlış olmaya-caktır. Bu tür oyunlar o kadar ilgigörmektedir ki, devlet piyasaya hergün yeni bir oyun çıkartmaktadır.Spor Toto ve Milli Piyango ile başlayanbu furya bugün sayısal loto, şanstopu, on numara, kazı kazan, iddaa,at yarışı ve benzeri birçok biçimdeçoğalarak, yaygınlaşarak sürdürül-mektedir.

55 milyon lira, sadece bir kişiyeve paylaşılarak 3-5 kişiye verilmek-tedir. Oysa milyonlarca insan açlık,yoksulluk içinde yaşamaktadır. Mil-yonlarca insan içinde bulunduğu ko-şullardan kurtulmak için çaresizlikve bilinçsizlikle bu oyunlara yönel-mektedir. Tabi burada düzenin kitleleribu türden oyunlara yönlendirmesinide unutmamak gerekiyor. Bencilliği,bireyciliği sürekli körüklerler ki bunubilinçli ve iradi olarak yaparlar.

Burjuva basını her yıl Milli Pi-yangonun yılbaşı çekilişinde olduğu

gibi bu yılbaşı çekilişindede 55 milyon lira ile neleryapılacağını yazdı. TV’lerhaberi bu şekilde verme-ye başladı.

“55 milyon lira ile, 1aylık faiz geliri 471 bin342 TL, 31 adet Ferrari,ederi 2 milyon liradantoplam 27 adet villa, ede-ri 1 milyon liradan top-lam 55 adet lüks daire,81 bin 723 adet cumhu-riyet altını, tanesi 1 mil-yon 700 bin liradan 32adet taksi plakası” (Ba-

sından)Her yıl değişmeyen, halka sahte

umutlar dağıtan haberlerdir bunlar. Tüm bunlar halkın gözünü boya-

mak, düşünmesini, düzenin adalet-sizliklerini sorup sorgulamasının önü-ne geçen yalan ve pembe hayalleryayan gerçeklerdir.

Her şeyden önce resmi kumaroyunları ile kapitalizmin yarattığıumutsuzluk ortamı içinde kitlelere“umut” satılır. Esasında halkın budüzenden kurtuluş umutları törpülenir.Şans oyunları insanca yaşam özleminibireyselleştirir ve hep hayal olarakkalmasını sağlar, kitleler köşeyi dön-me peşinde koşan kalabalıklar halinegetirilir.

Emeğimizi alınterimizi çalan, biz-leri bir lokma ekmek için iliklerimizekadar sömüren, bizleri iş cinayetle-rinde beşer, onar, yüzer öldüren bugözü dönmüş aşağılık sömürü düze-nidir. Bu düzen, sorumlusu olduğubu tabloyu görünmez kılmak için desahip oldukları tüm araçlarla kitlelerinkafalarını bulandırır. Onları boş ha-yallerin peşinde sürüklerler. Milli pi-yangoda bunlar içindedir.

Halkımız! Canımızı alan, kanımızı içen,

emeğimizi alınterimizi çalan, bizlerisahte düşlere, umutlara sürükleyen-lerin bu oyununa kanmayalım. Mil-yonlarca yoksulun ortak sorunu olanaçlığa, yoksulluğa, işsizliğe… kısacasıbu sömürü düzenine karşı örgütlenipmücadele etmedikçe daha çok ha-yallerin peşinden koşarız ve hiçbiride gerçek olmaz.

İşte tüm bu nedenlerden dolayıdırki, hayallerin değil, gerçeğin peşindengidelim! Gerçek ise bizim olanı al-maktır.

Bunun için Halk Meclislerindeörgütlenelim mücadeleyi büyütüp,açlığın, yoksulluğun son bulduğuDevrimci Halk İktidarını kuralım!

BBu Düzen, Milli Piyango ile Kısa Yoldan

Zengin Olmayı Aşılıyor!

... yoksulluğun, işsizliğin çözümü vedaha iyi bir yaşam, mücadeleyle, sömü-rü düzeninin yıkılmasıyla mümkündür.

İşte bu noktada halkın bu gerçeğeulaşması ve mücadeleye yönelmemesiiçin sömürücüler halka sahte, suni “kur-tuluş”, “bireysel çözümler” sunarlar.

Kumar, şans oyunları vb. ile halkakısa yoldan köşe dönme kültürünüempoze ederler.

Yürüyüş

14 Şubat2016

Sayı: 508

BEŞ, ON VEYA YİRMİ SENE SONRA... MUTLAKA GELECEĞİZ!3 8

Page 39: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Gazi Halk Meclisi kumara karşıbaşlatılan kampanyanın çalışmalarınadevam ediyor. 29 Ocak Cuma günüDüz bölgesinde 12 kişi toplu bildiridağıtımı yaptı. 4 sokakta tüm binalaragirildi, tek tek kapılar çalındı.

“Yozlaşmaya İzin Vermeyeceğiz”,“Kumar Oynatmak Şerefsizliktir”sloganları ile başlayıp sloganlarlabitirilen kapı çalışmasının sonunda200 adet bildiri dağıtıldı.

����

Gazi Esnafı SorunlarınaSahip Çıkıyor, SorunlarıEtrafında BirleşmeyeÇağırıyor!

27 Ocak’ta Gazi Halk Meclisininçağrısıyla bir araya gelen Gazi esnafıbirçok sorununu dile getirmiş ve ençok İmam Hatip Lisesi önünde duranzırhlı araçların varlığı ve bundankaynaklı mahallede yaşanan polisterörü üzerinde durulmuştu.

10 kişiden oluşanesnaf komisyonu ara-larında iş bölüşümü ya-parak kurumları ve es-nafları dolaştı. Yapılançalışmanın sonunda 5Şubat Cuma günü GaziCemevi konferans sa-lonunda bir kez dahabir araya gelen esnaflaraynı sorun üzerindedaha önce konuşulan öneriler üzerinden,12 Şubat Cuma günü muhtarların,cemevi- cami yönetimlerinin, belediyemeclis üyelerinin de çağrılacağı genişbir toplantı yapma kararı alındı.

���

Armutlu Büyük HalkToplantısı ÇalışmalarıSürüyor

31 Ocak günü Küçükarmutlu’dayapılan Büyük Halk Toplantısınınçalışmaları hafta boyu devam etti.

Toplantı için yaptığımız çalışmalarise şöyle;

Mahallemizin 4 bölgesine top-lantıya çağrı için ozalitleri asıldı.

27, 28, 29 ve 30 Ocak tarihlerindemahallede kapı kapı dolaşılarak top-lantıya çağrı bildiri dağıtımı yapıldı.

29 Ocak günü mahalledeki 4 kah-vede toplantıya çağrı konuşmalarıyapıldı. Toplantı çalışmasına kalıcıolarak 4 komite ile başlayıp geçicikomitelerle bu sayıyı artırarak çalış-maya devam ettik.

Berkan Abatay Spor Merkezi Tanıtım Kampanyasına BaşladıOkmeydanı’nda Spor MerkezimiziDuymay an Kalmay acak.. .

Spor Merkezimiz hem halkımıza ücretsiz spor olanağı sağlıyorhem de spor alanında kendi üretimlerimizi ve politikalarımızıhalkımıza ulaştırmamıza hizmet ediyor.

9 Şubat Salı günü ilk olarak mahallede kuşlama ve A4boyutunda afişleme çalışmasıyla kampanyamızı başlatmış olduk.Fatih Sultan Mehmet, Piyale Paşa ve Mithat Paşa Caddelerindeyapılan çalışmaya toplam 4 kişi katılırken 75 adet afiş 1000 adetde kuşlama yaptık. Çalışmamızı kick boks dersi öğrencilerimizlebirlikte gerçekleştirdik.

Ayrıca Berkan Abatay Spor Merkezi, Amed Sporlu DenizNaki’ye destek için spor merkezinden pankart sallandırdı.

Çıktığı Bursaspor maçından sonra sosyal medya hesabındanpaylaştığı; “Amedspor olarak boynumuzu eğmedik ve eğmeyeceğizde. Biz özgürlüğe olan inancımız ile çıktık sahaya ve kazandık.Çünkü biz özgürlüğe ve umuda fidanlarımızı ektik. Bizi yalnızbırakmayan bütün siyasetçilerimize, sanatçılarımıza, aydınlarımızave halkımıza teşekkürü borç biliyoruz ve bu galibiyeti toprakla-rımızda 50 günden fazladır süren zulümde hayatlarını kaybedenlereve yaralılarımıza adıyoruz, armağan ediyoruz. Her biji Azadi(Yaşasın Özgürlük)” sözleri nedeniyle 12 maçtan men 19 Bin500 lira ceza verilen Amed Sporlu Deniz Naki yalnız değildir.

Umudun Çocukları Orkestrası:Kamp Günlüğü - 3.Gün

Her zamanki toplanma saatinde toplandık.İlk çalışmamız enstrüman eğitimimiz üzerineoldu. Bu çalışmamız yaklaşık dört saat sürdü.Bilenler bilmeyenlere, birinci sınıflar ikincisınıflara enstrümanlarını çalma noktasındayardımcı oldu.

Daha sonra mahallemizde bulunan ASMbağlama atölyesine gittik. Kenan usta kapıdabizi gülümseyerek karşıladı. Sonra atölyesinigezdirdi. Bağlamayı nasıl yaptığını, işçiliğini,verilen emeği, yapım aşamalarını anlattı.

Bağlama atölyesi gezimizin dönüşündeBerkin için adalet çadırında açlık grevi yapanavukat Ebru Timtik’i ziyaret ettik. Hep birlikte“Annem Beni Yetiştirdi” şarkısını söyledik,çadırın önünde fotoğraf çektirip oradan ayrıldık.

Orkestramızın üyesi Cerrahpaşa Hastane-si’nde yatan Nisa’yı, arkadaşları ve hocalarıile birlikte ziyaret ettik.

Nisa’ya orkestramız adına odasında bak-ması, büyütmesi için papatya hediye ettik.

Gazi Halk Meclisi Kumara Karşı Başlattığı Çalışmalara Devam Ediyor!

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

3 9BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Page 40: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

DERNEĞİMİZE SARHOŞ BİRİSİ GELİRSENE YAPACAĞIZ?

Derneklerimiz halkımıza açık, işbirlikçi ve hainlerindışında herkesin gelip gideceği kurumlar olmalıdır.Dolayısıyla halkın içinde olan her tür özellik dernek-lerimize gelip giden insanlarda da olacaktır.

Biz de halkız. Halkın içindeyiz. Her sorunu çö-zecek bilgiye ulaşmalıyız.

Sorun: Derneklerimize sarhoş birisigelirse ne yapacağız...

Çözüm: Sarhoş gelen kişinin niteliğine veneden geldiğine bakacağız. Tanıdığımız birisi mi?Kavga etmeye mi gelmiş? Bir sorunu için bizdenyardım mı istiyor? Bu sorulara cevap bulmalıyız.

İlk iş olarak sarhoş gelen kişiyi ayıltmaya çalış-malıyız. Ki konuşacaklarımızı, yapacaklarımızı anla-yabilsin. Kahve içirerek, soğuk duş aldırarak ayıltmayaçalışalım. Her tür durumda sorunu ile ilgilenmeliyiz.Düzenin yaygınlaştırdığı uyuşturucu, yozlaşma, içkiiçmenin boşvermek, sorunlardan kaçmak olduğunukendisine göstermenin yöntemlerini bulmalıyız.

Eşi ile kavga etmiş, aile sorunları yaşıyor...Borçlarını ödeyemiyor... Ailesiyle sorunlar yaşıyorolabilir.

Sorumlu insanlarımız değildir. Sorumlusu düzendir.İnsanı koşullar belirler...Dolayısıyla bunalıma girdiğiiçin içki içen kişi sorunlarının altında eziliyor demektir.Devrimcilik sorun çözmektir. Biz de o kişinin sorununudayanışma ve mücadele ilkeleri çerçevesinde elealmalı, ilgilenmeliyiz.

Derneğe gelen sarhoş kişi sorun çıkarmak istiyorsane yapmalıyız? Saldırgan davranmasının ve zararvermesinin önüne geçmek için dikkatli olmalıyız.

Hiç kimse devrimci değerlerin yaşatılmaya ça-lışıldığı kurumlarımıza zarar veremez. Dernektenuzaklaştırılır, uyarılır... Fiziki bir zarar vermesininönüne geçilir.

Eğer ciddi biçimde zarar vermeyi hedefliyorsave uyarıları dinlemiyorsa halka teşhir edilir. Kişininniteliğine, o anki durumuna göre karar verilir. Butavrını sürdüren birisiyse bir halk toplantısı düzen-lerek halktan özür dilemesi istenebilir.

Tabi bu kişinin kim olduğu, düşmanın yönlendir-mesiyle mi derneğe saldırdığı netleştirilmelidir. Düş-manın yönlendirmesiyle saldırma ihtimali varsa budurumu soruşturmak ve yaptırım uygulamak gerekir.

Gazi’de Yürüyüş Okurları Ateşbaşı Sohbette Buluştu

Dergi Bizim Silahımızdır!Dergi dağıtımı ile ilgili yapılan düzenlemeden sonra derginin

düzenli dağıtılması, sayısının arttırılması ve uzun zamandırdergi gitmeyen yerlere derginin ulaştırılması konusunda adımlaratıldı. 6 Şubat Cumartesi günü Sekizevler bölgesinde TuncayGEYİK parkında ateş başında buluşuldu. İlk anlardan itibarenzırhlı araçlarla katil polis sürekli kitleyi taciz etti. “Katil PolisMahalleden Defol” sloganları atıldı.

Düşmanın kitleler üzerinde korku yaratma çabası üzerinekonuşuldu. Etkinliğe 30 kişi katıldı.

���

Ateşbaşı Sohbetler Yozlaşmaya KarşıBir Alternatiftir!

4 Şubat Perşembe günü Nalbur Parkında 20-25 kişininkatılımı ile ateşbaşı sohbet yapıldı. Kahvelerde ya da kafelerdesaatler geçirerek apolitik sohbetler yapmak yerine yozlaşmayakarşı bir alternatif olarak yapılan ateşbaşı sohbette bununüzerine konuşuldu. Bahattin ANIK’ın yaşamı üzerine konuşuldu.Türküler söylenerek etkinlik sonlandırıldı.

���

Esenyurt’ta Film Gösterimi Yapıldı06.02.2016 Cumartesi günü Esenyurt Özgürlükler Derneği’nde

film gösteriminden önce Dilek Doğan için yapılan videoizlendi. Sonrasında ise Metris Belgeseli izlendi. Film gösterimine13 kişi katıldı.

���

Gülsuyu-Gülensu’da Pazar Kahvaltısı YapıldıGülsuyu – Gülensu Mahallesi’nde her hafta düzenli olarak

Engin Çeber Halk Kütüphanesi’nde yapılan pazar kahvaltısıbu haftada gerçekleşti. Saat 10.30’da başlayan kahvaltı 12.00’dasona erdi. Kahvaltıya toplam 13 kişi katıldı.

���

Kültür Sanat Dergisi Halkla Buluşuyorİdil Halk Tiyatrosu, Gazi Mahallesi’nde Tavır dergisinin Aralık

sayısını Ocak ayında Gazi halkına ve esnafına ulaştırdı. Dağıtımlardatoplamda 150 adet dergi dağıtıldı. Yapılan dağıtımlarda aynızamanda Gazi Tiyatrosu için kurs kayıtları yapıldı.

���

Armutlu’da Park İsimleri İmza KampanyasıBizim MahallemizdeBizim Değerlerimiz Olacak Her Yerde!

Küçükarmutlu Mahallesi’nde bulunan parklara isim konul-masıyla ilgili başlatılan çalışmada 150 imzadan fazla imzatoplanıp Sarıyer Belediyesine teslim edildi. Mahalledeki 6parka verilecek olan isimler şöyle;

-Dilek Doğan Parkı-Hasan Ferit Gedik Parkı-Sevcan Yavuz Parkı-Sultan Yıldız Parkı-Fidan Kalsen Parkı-Kahramanlar ParkıMahallemizde oturduğumuz yaşadığımız bizim olduğumuz

her yerde bizi biz yapan değerleri yaşatacağız.

SORUNLAR / ÇÖZÜMLERSORUNLAR / ÇÖZÜMLER

Yürüyüş

14 Şubat2016

Sayı: 508

BEŞ, ON VEYA YİRMİ SENE SONRA... MUTLAKA GELECEĞİZ!4 0

Page 41: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Gazi DİH, Oya Baydak’a Destek İçin1 Günlük Açlık Grevi Yaptı

Oya Baydak, DİSK Genel-İş Sendikası’ndan 30 Haziran 2015 tari-hinde işten atıldı. 8 Temmuz’da direnişe başlayan Oya Baydak’ındirenişi 8. ayına girdi. 29 yıllık sendikaya emeği olan ve her zamandirenenlerin yanında olan, onlara destek veren Oya Baydak, şimdiişi, onuru için kendisi direniyor. 6 Şubat Cumartesi günü Gazi DİHolarak Oya Baydak’ın yanında bir günlük açlık grevi yaptık.Bizler Devrimci İşçi Hareketi olarak direniş zaferle sonuçlananakadar, Oya Baydak işe geri alınana kadar yanında olacağız.Oya Baydak İşe Geri Alınsın!

Gazi Devrimci İşçi Hareketi

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

44 1BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Kamu Emekçileriİş Güvencesi

Afişlemesi YaptıKamu Emekçileri

Cephesi, “İş Güvence-mizi İstiyoruz Alacağız”kampanyasının afişleriniGazi Mahallesi’nde astı.Kampanyanın bildirisinide dağıtan KEC’liler 80afiş ve 700’ye yakın bil-diri dağıttı.

KamuEmekçileri, Dilek

Doğan içinYazılama Yaptı

Kamu Emekçileri, Ali-beyköy ‘de Serdar Aksunİlköğretim Okulu’nunduvarına Dilek Doğaniçin yazılama yaptı.

Sürgünler Durdurulsun!Hatice Yüksel; katıldığı basın açıkla-

masından dolayı açığa alınmış, ardındanyaptığı direniş sonucu işine geri dönmüştü.Ancak bunu hazmedemeyen Milli EğitimBakanlığı, kendisini Trabzon’a sürdü.Hatice Yüksel bu saldırıyı kabul etmeyerekdirenişe kaldığı yerden devam etti. Trab-zon’da da imza masası açtı.

Kamu Emekçileri Cephesi, Hatice Yük-sel için Milli Eğitim Bakanlığı önündebasın açıklaması yaptı. Açıklamada “HaticeYüksel Yalnız Değildir, Baskılar Bizi Yıl-dıramaz, Emekçiyiz Haklıyız Kazanacağız”sloganları atıldı. Açıklamanın ardındanYüksel Caddesi’nde 24 saatlik oturmaeylemine geçildi.

Eylemde okunan açıklamanın metni:

SÜRGÜNLER DURDURULSUN!Basın açıklamasına katıldığım için hak-

kımda yürütülen soruşturma sonucu Eski-

şehir’den, Trabzon’un Araklı ilçesinesürgün edileli tam 4,5 ay oldu ve bu süreiçerisinde hukuki girişimlerimden adaletkırıntısı taşıyan bir sonuç almış değilim.Biz bu sürgünlerin neye hizmet ettiğini,kendi yandaşlarının meslek etiğine aykırıdurumlarda ödüllendirilirken devrimci de-mokrat kamu emekçilerinin baskılarla, so-ruşturmalarla, sürgünlerle nasıl cezalan-dırılmaya çalışıldığını çok iyi biliyoruz.Bu sürgünün amacı beni tecrit ederek mü-cadelemden vazgeçirmek, adalet arayanherkese korku salmaktır. Ancak hesap ede-medikleri bir şey var ki, o da zulmünolduğu her yerde direnişin büyüyeceğidir.Nerede olursak olalım adalet talebimizdenvazgeçmeyecek, baskılar son bulana kadarhaklılığımızdan ve meşruluğumuzdan al-dığımız güçle mücadelemizi sürdüreceğiz.

Emekçiyiz Haklıyız Kazanacağız!

Hatice Yüksel

Kamu Emekçileri Cephesi, Hatice Yüksel’inSürgün Edilmesine Karşı Ankara’da Eylem Yaptı

Emekçi Meclisi DirenişÇadırlarını Ziyaret Etti

Emekçi Meclisi, 7 Şubat günü

Armutlu’daki Dilek Doğan çadırını ziyaret

etti. Okmeydanı’ndaki Berkin Elvan ve

Şişli DİSK’teki Oya Baydak’ın çadırlarını

da ziyaret eden Emekçi Meclisi, direnenle-

rin yanında olduğunu söyledi. Emekçi

Meclisi, ziyaretlerin ardından TAYAD’ın

30. Yıl programına katıldı.

İşi için 215 gündür direnen DİSK Genel-İş işçisi OyaBaydak ve DİH’li işçiler ile Direnen İmbat Maden işçi-leri; 215 gündür işi için direnen DİSK Genel-İş işçisiOya Baydak’ın işten atılmasında ve işe alınmamasındasorumluluğu olan Genel İş Konut İşçileri Şube BaşkanıNebile Çetin’in evinin önünde oturma eylemi gerçekleş-tirerek Nebile Çetin ve Genel-İş yöneticilerini teşhir veprotesto etti.

Genel-İş sendikasının yöneticileri bugün patronlargibi yaşayıp, patronlar gibi yönetmektedirler. Patronsendikacıları bir kadın işçiyi, üstelik de 29 yıldır sendi-kaya üye ve emeği geçmiş bir kadın işçiyi bu hesaplaryüzünden işten atmıştır. Oya Baydak 215 gündür (7,5aydır) işi ve onuru için direnmektedir.

Hiçbir emekçinin emeği yok sayılamaz. Sendikacılarbu durumu görmezden , duymazdan, anlamazdan geli-yorsa ya da siyasi ve sendikal kariyer hesapları ile birişçinin emeği ile oynamayı hak görüyorlarsa bunun adıişçi düşmanlığıdır. Bu durumu protesto eden ve direnenOya Baydak ve işleri için direnen İmbat Maden işçileriile DİH’li işçiler, Nebile Çetin’in evi önünde oturmaeylemi gerçekleştirdi.

Eylem sloganlarla başladı ve yapılan konuşmanınardından oturma eylemine geçildi. Oturma eylemindesık sık sloganlar atan işçiler, işçi marşları söyleyerekeylemlerine Oya Baydak işe alınana kadar devam ede-ceklerini söyleyerek eylemi sloganlarla bitirdiler.

İşçi Düşmanı Nebile Çetin’in Evinin Önünde Oturma Eylemi

Page 42: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Liseliyiz Biz�� Alibeyköy Liseli Dev-Genç Açıklama:Baskılar, Gözaltılar, Tutuklamalar Bizi Yıldıramaz!

8 Şubat günü saat10.00’da derneğimizibasmaya çalışan vedevrimcilere kurşunyağdıran AKP’nin ka-til polisleri, geldiklerigibi gitmişlerdir. Der-neğe girip kendini ki-litleyen iki devrimciarkadaşımız bir buçuksaat boyunca içeridetürküler açmış ve - ajitasyon çekerek ken-

dilerini halka anlatmıştır. Bu arada boş durmayan katil-ler ise adeta derneğin etrafını bir orduyla kuşatıp içeri-dekileri taciz etmişlerdir. İçerideki 2 arkadaşımız ise hal-ka ajitasyon çekerek “Eğer bu katiller barikatı yıkıp der-neğimize girmeye çalışırsa kendimizi burada yakarız” de-mişlerdir. Bunun üzerine aileler ve mahalle halkı polis-lere tepki göstermiştir. Baskılara dayanamayan katiller, geriçekilmek zorunda kalmışlardır. 2 arkadaşımız adeta za-feri kendileri yaratarak bir ordunun önünden çekip git-mişlerdir. Polisin geri çekilmesiyle birlikte dışardaki genç-ler de barikatlarından geri çekilerek eylemlerini iradi ola-rak bitirmişlerdir.

YAŞASIN LİSELİ DEV-GENÇ’LİLER!YAŞASIN DİRENİŞ YAŞASIN ZAFER!YAŞASIN ONURLU MÜCADELEMİZ!

ALİBEYKÖY LİSELİ DEV-GENÇ

� Antep Liseli Dev-Genç’ten AçıklamaOkulumu ve Eğitim Hakkımı İstiyorum

Ben Rıza Kartal Şehit Şahin Lisesi 9. sınıf öğrencisi-yim. 2 aydır okula alınmıyorum. Müdür yardımcısına ne-den okula alınmadığımı sorduğumda müdür yardımcısıHacı Mehmet Ünal: “Gerekçem yok, seni okula almıyo-rum” dedi. Şimdi Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerine so-ruyorum, bir öğrencinin eğitim öğretimden alıkonulma-sı için yüz kızartıcı bir suç olan, ahlaksızlık ve uyuşturucusatıcılığı yapması gerekir. Bense parasız eğitim, sınavsızgelecek, Berkin için adalet istediğim için bugün okula alın-mıyorum. Adalet istemek suç mu? Eğer adalet istemek suç-sa devrimci, demokrat, ilerici liseliler gibi ben bu suçu iş-lemeye devam edeceğim.

Öğretmenler, aileler ve liseli arkadaşlarım, sizleri buanti-demokratik keyfi uygulamayı ortadan kaldırmakiçin birlikte mücadeleye çağırıyorum. Eğitim hakkımıngasp edilmesine izin vermeyeceğim, direneceğim.Eğitim Hakkımız Engellenemez!Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mücadelemiz!

Antep Liseli Dev-Genç

� Bu Zamana Kadar Hiçbir BaskınızSonuç Vermedi, Vermeyecek de!

Maltepe Ticaret Meslek Lisesi’nde 10 Şubat’ta bir Dev-Genç’li, parasız eğitim istediği için sınıfından polis iş-birlikçisi okul müdürünün ihbarından dolayı AKP’nin ka-til polislerince gözaltına alındı. Dev-Genç, “İşbirlikçilikyapmak suçtur ve hiçbir suç cezasız kalmayacaktır. Bu-radan Maltepe emniyetine sesleniyoruz, arkadaşımızın sa-çının teline zarar gelirse size Maltepe’yi dar ederiz!” açık-laması yaptı.

� Liseli Dev-Genç’liler Ateşbaşı Sohbette Buluştu

Sarıgazi Liseli Dev-Genç’liler 9 Şubat’ta, Sarıgazi Fes-tival Alanı’nda ateşbaşı sohbet yaptı. Ateş yakıp türkülereşliğinde halay çekti.

� Amed’de Liseli Dev-Genç’liler Kahvaltıda Buluştu

Amed’de 5 Şubat günü Liseli Dev-Genç’liler, kura-cakları Berkin Elvan Kütüphanesi ve Liseli Dev-Genç oda-sı için kahvaltıda buluştu. Etkinlik saat 13.00’da sona erdive toplam 10 kişi katıldı.

� Öğrenci Meclisleri Çalışmaları Devam Ediyor

10 Şubat’ta Gazi Ticaret Lisesi’nde Öğrenci Meclis-leri masası açıldı. Masaya gelen öğrencilere bütün so-runların çözümünün Öğrenci Meclisleri’nde örgütlenmekteolduğu anlatıldı. Sonrasında hep birlikte Grup Yorum vehalk türküleri söylendi.

� Bağcılar’da Liseli Dev-Genç’liler Tanışma Çayında Buluştu

9 Şubat’ta Liseli Dev-Genç’liler tanışma çayı düzen-leyerek dayanışma örneğini gösterdi. Yapılan sohbetler-de “neden örgütlenmeliyiz, düzenin gençler üzerindeki yoz-laştırma politikaları ve halk ve vatan sevgisi” üzerine ko-nuşuldu. Düzenlenen tanışma çayına 6 liseli katıldı.

� Dev-Genç’liler Resim Yarışması Düzenledi

Dev-Genç’liler “Dünyada Savaşan Bir Tek Biz Varız”konulu resim yarışması düzenledi. 7 ve 8 kişiden oluşan4 grupla yapılan yarışmada ortaya çıkan çizimler, Dev-Genç’lilerin yaratıcılığı kadar Devrimci Hareketin netli-ğinin ürünüdür.

Yürüyüş

14 Şubat2016

Sayı: 508

BEŞ, ON VEYA YİRMİ SENE SONRA... MUTLAKA GELECEĞİZ!4 2

Page 43: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

İstanbul ve Anadolu’nun her ya-nında, baskı, zulüm ve katliamlardevam ederken, halkımız gerçeklereve adalete susamışken durmak yok;gerçekleri yazan dergimizi ülkemizinher yanına ulaştırmaya devam ede-ceğiz.

İSTANBULAvcılar: Parseller, Reşitpaşa Mahal-lelerinde ve Marmara Caddesi üze-rinde, 6, 7 Şubat günlerinde dergi da-ğıtımı yapıldı. Aynı zamanda DilekDoğan’ın mahkemesine çağrı yapıl-dı. Dört kişinin katıldığı çalışmadatoplamda 65 dergi dağıtıldı.

Bahçelievler: Umudun sesi halkaulaşmaya devam ediyor. 5 Ocak’taHalk Cepheliler; Bahçelievler Za-fer, Tokat, Soğanlı ve Kuleli Mahal-lelerinde toplam 137 dergiyi okurla-rına ulaştırdı.

Gülsuyu: Halk Cepheliler, 1, 2 ve 3Şubat tarihlerinde dergi dağıtımı yap-tı.

Bakırköy: Liseli Dev-Genç’liler 7Şubat’ta umudun sesini halka ulaş-tırdı. Liseli Dev-Genç’liler başlat-tıkları “Oku Okut” kampanyası çer-çevesinde esnafa ikişer adet dergi da-ğıttı. Yapılan çalışmada toplamda 29dergi halka ulaştırdı.

1 Mayıs: 1 Mayıs Mahallesi’nde Li-seli Dev-Genç’liler 29 Ocak’ta Çeş-me Bölümü’nde Yürüyüş dergisistandı açtı. Ayrıca 17 Şubat’ta DilekDoğan’ın Çağlayan Adliyesi’ndekimahkemesi için 40 imza toplandı. 9Liseli Dev-Genç’linin katıldığı ça-lışmada toplam 90 adet dergi halkaulaştırıldı.

Gazi: İsmetpaşa Caddesi’nde 9 Şu-

bat’ta Halk Cephesi önlükleriyle Yü-rüyüş dergisinin tanıtımı ve dağıtımıyapıldı. 2 kişinin katıldığı çalışmada98 dergi dağıtıldı. 3 Şubat’ta GaziHalk Meclisi önünde Yürüyüş dergi-sinin tanıtımı yapılırken kumara kar-şı yürütülen kampanyanın bildirileride dağıtıldı. 5 Şubat’ta Düz bölge-sinde ve Nalbur bölgesinde esnafcamlarına otobüs duraklarına kuma-ra karşı yapılacak olan panelin du-yurusu yapıldı. 6 Şubat’ta panelin du-yurusu için masa açıldı. Masada 23Yürüyüş dergisi 1 Kurtuluş dergisihalka ulaştırıldı, 200 adet bildiri da-ğıtıldı. 7 kişi Nalbur bölgesinde kapıçalışması yapıp bildiri dağıttı. 12kişi ise Düz bölgesinde kahveleridolaşarak bildiri dağıtımı yapıldı.

Bağcılar: Liseli Dev-Genç’liler, 8 Şu-bat’ta Yenimahalle Hürriyet Cadde-si’nde 20 adet Yürüyüş dergisi dağıttı.Aynı gün içerisinde “Parasız EğitimSınavsız Gelecek Berkin İçin Adaletİstiyoruz” kampanyası kapsamındaYavuz Selim Lisesi’nde 2 tahta yazı-laması ve okul çıkısında bildiri dağı-tımı yapıldı. Ayrıca kampanya afiş-lerinden Yenimahalle sokaklarında27 tane asıldı.

ANTEP: 10 Şubat’ta bir araya gelenYürüyüş okurları toplu halde dergiokudular. Daha sonra 7 kişinin katıl-dığı çalışmada, Düztepe Mahalle-si’nde esnaf ve kapı çalışması yapıl-dı. Çalışmada toplamda 70 dergi hal-ka ulaştırıldı.

Yürüyüş dergisi okurları 5 Şubat’tabir araya gelerek dergi okuması yap-tı. Ardından ise Düztepe Mahalle-si’nde esnaf ve evlere dergi dağıtımıyaptı. 3 saat süren ve 10 kişinin ka-tıldığı çalışmada toplam 88 dergi

halka ulaştırıldı. 6 Şubat’ta ise Dum-lupınar Mahallesi’nde yapılan kapı ça-lışmasında 19 dergi halka ulaştırıldı.7 Şubat Pazar günü ise bir araya ge-len 8 Yürüyüş okuru, Esentepe ve Gü-zelvadi Mahallelerinde yaptıkları es-naf ve kapı çalışması ile toplam 72dergiyi halka ulaştırdı.

BURSA: 31 Ocak’ta Teleferik Ma-hallesi’nde umudun sesi tanıtımı vedağıtımı yapıldı. Üç kişinin katıldığıçalışmada 30 dergi halka ulaştırıldı.

MALATYA: Halk Cepheliler 7 Şu-bat’ta Paşaköşkü Mahallesi’nde bu-lunan esnafa 35 dergi dağıttı.

DERSİM: 5 Şubat’ta Gazik, Si-henk ve Ali Baba Mahallelerindeumudun sesi halka ulaştırıldı. Toplam50 dergi halka ulaştırıldı. Ayrıca der-gi dağıtılan bölgelere “Berkin İçin Ge-lenler Dilek İçin de Gelecekler! HalkCephesi” imzalı, toplam 25 afiş asıl-dı.

AMED: Halk Cepheliler 3, 4, 5 ve6 Şubat tarihlerinde, Kaynartepe Ma-hallesi, Emek Caddesi, Oryıl ve Ofissemtlerinde dergi dağıtımı yaptı. Ko-şuyolu’nda yapılan çalışmada 35 der-gi halka ulaştırıldı.

İZMİR: Halk Cepheliler 4 Şubat’taGüzeltepe Mahallesi’nde dergi dağı-tımı yaptı. Halkımız; halkın adaleti-nin mutlaka gerçekleşeceğini, tut-saklıklardan dolayı üzgün oldukları-nı, ancak bunun bile umut taşıdığını,bu yüzden mutlu olduklarını dile ge-tirdi. Yapılan çalışmada toplam 43dergi halka ulaştırıldı.

Katliamlara, Yalanlara, Dolanlara Karşı Sesimizin Daha Gür Çıkması İçin Daha Fazla Emek ve Özveri Vermeliyiz!Dergimizin, Umudun Girmediği Ev Kalmamalıdır!

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

44 3BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Page 44: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Devrimciliğe başladığımızda hepimize anlatılır, “aile-ler bizim için önemli, onlarla olan ilişkilerimizde özenliolmalıyız. Aile içi ilişkilerde müdahale ederken hassas,yapıcı olmalıyız. Gereksiz müdahalelerde bulunmamalı-yız.” Ben de çalışma yürüttüğüm mahallede ailelerle iliş-ki geliştirmek için uğraş veriyorum.

Birkaç dergi okuru yaratıldı. Fakat henüz örgütlü diye-bileceğimiz ailemiz yoktu. Ben de her hafta dergi okurla-rıyla vakit geçiriyorum. Örgütlenmemiz üzerine anlatım-larım oluyor. Tabi bu arada devrimcilerin yaşam koşulla-rını vb. de anlatıyorum. Okurlarımızdan biri “zor durum-da kalmayın. Bizim evde kalabilirsiniz” dedi. İki kadın arka-daş evlerine misafir olduk. Ev bir hayli kalabalık. İki kadınvar. Evin odalarını paylaşmışlar, ayrı ayrı yaşıyorlar. Biz deevin bütünüyle ilişki geliştirmek için iki ablayla da vakit geçi-riyoruz. Sorunlarını anlatıyorlar, dinliyoruz. Daha öncesiabi de evin sorunlarını bize anlatıyordu.

Eve üç dört kez kalmaya gitmişizdir. En son gidişimizdeeşlerden biri abiyi çekiştirmeye başladı. Ben de boş bulu-nup “abla yanlışın var, abi öyle… değil, böyle… anlat-tı” dedim. Sonra ne oldu? Bir dahaki gidişimizde abi “bensizi kardeşim bildim de dertlerimi anlattım. Üstelik siz dev-rimcisiniz, sizden laf çıkmamalı” dedi. “Abi, ne oldu?”demeye kalmadan “ne siz beni tanıdınız, ne de ben sizi.Bir daha görüşmeyelim” dedi.

Benim düşüncem kendimce sorunu çözmekti. Ama ora-da düşüncesizce hareket ettim. Sonuçta ablayla oturmuşbir ilişkimiz yoktu. Ona göre evinin meselesini eşiyabancılara anlatmıştı.

Devrimci olarak olması gereken hassaslığı gözetme-miştim. Bunun farkında olduktan sonra tekrar abiyle gör-üştüm. Özür diledim. Fakat ilişki bir kez zedelenmiş, güvenkaybı yaşanmıştı. Ondan sonra gittiğim ailelerde daha dik-katli davranıyorum. Önce aileyi tanımaya çalışıyorum.Davranışlarını, neye nasıl tepki verdiklerini gözlemleyipona göre konuşuyorum.

Halkımızın Bizimle Paylaştığı Sırları Başkalarıyla Paylaşmamalıyız

Öğrencilerimi ve ÖğretmenlikMesleğimi İstiyorum! Adalet İstiyorum!

Tunceli’ye atandığı halde göreve başlatılmayan BeratErtaş uğradığı adaletsizliğe karşın imza kampanyası baş-latmıştı. Topladığı imzaları 5 Şubat 2016 tarihinde yap-tığı basın açıklamasından sonra Milli Eğitim Bakanlığı’naverdi.

***Kamu Emekçileri Cepheliler olarak Armutlu’da Dilek

Doğan için açılan adalet çadırını 94. gününde ziyaret ettik.Okmeydanı’nda Berkin Elvan için avukat Ebru Timtik’in

başlattığı açlık grevi çadırını da ziyaret ederek adalet tale-bine sesimizi kattık.

Antep’te Film Gösterimleri Devam EdiyorAntep Özgürlükler Derneği’nde her hafta düzenlenen film

gösterimlerine bu haftada devam edildi. 6 Şubat günü AntepÖzgürlükler Derneği’nde bir araya gelen 9 kişi ‘Suç Ordusu’filmini izlediler.

DDersim’de Tutsak Aileleri Ziyaret Edildi!Dersim’de 21 Haziran 2015 tarihinde bulundukları evler-

den gözaltına alınan ve 8 aydır tutuklu olan devrimci tutsak-larımızın aileleri ziyaret edildi. Ailelerle ülke gündemi hakkındasohbet edilirken tutsaklarımızın mahkeme tarihinin de belli oldu-ğu konuşuldu.

8 aydır dosyada gizlilik kararı var denilerek, evrak bekli-yoruz diyerek keyfi bir şekilde hapishanede tutulan arkadaş-larımızın mahkemesi 1 Nisan 2016 tarihinde olacak. O gün dev-rimci tutsaklarımızı sahiplenmek için adalet sarayında olaca-ğız ve dosta da düşmana da tutsaklarımızın yalnız olmadıkla-rını göstereceğiz!

Armutlu’da İETT Otobüsleri İmza Kampanyası

Ulaşım Hakkı Engellenemez! Bu Gaspa İzin Vermeyeceğiz!

3 Ocak’tan bu yana mahallemizde süren saldı-rılarda halkın adaletsizliğe olan, adaletsizliği savu-nanlara olan tepkilerinin birikiminden ürken polis,‘olay var’ denilerek İETT otobüslerini sokma-maktadır. Bunun dışında bir diğer yöntem olarakise mahalle halkı, esnafı olarak imza kampanyasıtopluyoruz. Bu imza kampanyası çerçevesindeArmutlu’da esnaflara toplam 170 imza föyü bıra-kıldı. Otobüslerde 2 kere ajitasyonla durum anla-tılıp imza toplanıldı. İmzalarımızı topladıktansonra bir heyetle İETT Müdürlüğüne teslim ede-ceğiz. Nasıl saldırırlarsa nerede halka yönelik birsaldırı varsa halkın da cevabı olacaktır..

Hayatın Öğrettikleri

Yürüyüş

14 Şubat2016

Sayı: 508

BEŞ, ON VEYA YİRMİ SENE SONRA... MUTLAKA GELECEĞİZ!4 4

Page 45: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Dilek Doğan’ın katilinin yargı-lanması için 17 Şubat’ta ÇağlayanAdliyesi’nde yapılacak olan mah-kemeye katılım çalışmaları tüm alan-larda yoğun bir şekilde yapıldı.

1 Mayıs: Halk Cepheliler, 1 Şu-bat’ta saat 17.30 - 20.00 arası DilekDoğan’ın mahkemesine çağrı ve adalettalebiyle masa açtı. Masada 4 taneimza föyü dolduruldu. Masada imzaatan 3 kişi mahkemeye geleceğini söy-lediler ve numaralarını verdiler. Ma-hallenin merkezi yerlerine 50 adetmahkemeye çağrı afişleri yapıldı. 2Şubat’ta da saat 17.00-20.00 arasımasa açıldı. Masada 50 bildiri dağıtıldı.“Dilek Doğan’ın Katili, Yüksel Mo-ğultay Tutuklansın-Halk Cephesi” im-zalı 3 yazılama yapıldı. 2 otobüsteDilek Doğan mahkemesine çağrı ya-pıldı. 3 Şubat’ta ise, Tokat Mahallesi’neve ana caddeye 100 adet afiş yapıldı.“17 Şubat’ta Dilek Doğan İçin Adaletİçin Çağlayan Adliyesindeyiz”, “DilekDoğan’ın Katili, Yüksel Moğultay Tu-tuklansın” yazılamaları yapıldı. Cemeviçevresine kapı çalışması yapıldı. 50adet bildiri dağıtıldı. 50 afiş yapıldı.Dilek Doğan mahkemesi için 6 Şubat’taaçılan masada 1 imza föyü doldurulduve 2 otobüs konuşması yapıldı. Birsokakta ajitasyonlarla bildiri dağıtımıyapıldı. “Dilek İçin Adalet İstiyoruz!Dilek Doğan’ın Katili Tutuklansın”yazılamaları yapıldı. Açılan masada70 dergi dağıtıldı. İki saat süren bildiridağıtımına 12 Halk Cepheli katıldı.Liseli Dev-Genç’liler 4 Şubat’ta 1Mayıs Mahallesi’nde Dilek Doğan’ınmahkemesi için 3001. Cadde üzerindeve ara sokaklarda sesli çağrı yaptı.Çalışmaya 10 liseli katıldı.

Okmeydanı: Halk Cepheliler 3Şubat’ta Okmeydanı Anadolu Kah-vesi’nde Dilek Doğan’ın katli YükselMoğultay’ın cezalandırılması içinimza masası açtı. 50 imza toplandı,masanın karşısına gelen TOMA’yadoğru kuşlama yapıldı.

Okmeydanı Liseli Dev-Genç’lilerDilek Doğan için mahalle içinde 6

Şubat’ta “17 Şubat’ta Dilek İçin Çağ-layan’a”, “17 Şubat’ta Dilek İçin Çağ-layan Adliyesi’ne”, “Dilek DoğanÖlümsüzdür - Liseli Dev-Genç” imzalıyazılamalar yaptılar. Çalışmaya 2Liseli Dev-Genç’li katıldı.

Anadolu Durağı’na 9 Şubat’tamüzik eşliğinde açılan masada bildiridağıtımı yapan ve imza toplayanHalk Cephelilere, ilk olarak, katillerellerinde uzun namlulu silahlarla ine-rek saldırıp masayı dağıtmaya çalış-tılar. Saldırıya karşı Halk Cephelilersloganlarıyla, ajitasyonlarıyla ve kuş-lama yaparak cevap verdiler.

***Halk Cepheliler Okmeydanı’nda

9 Şubat’ta Dilek Doğan’ın mahke-mesinin duyurusunu yapmak içinsaat 21.00’da ışık söndürüp yakmave tencere – tava eylemi yaptı. Gün-düz eylemin yapılacağı sokaktaki ev-ler gezilerek bildiri dağıtımı yapıldı,akşam yapılacak eyleme çağrı yapıldı.Saat 21.00’da bir araya gelen HalkCepheliler eylemin olacağı sokağaellerinde tencere tavalarıyla girereksokakta slogan atmaya başladılar. Busırada tencere tava sesleri sokaktabir bir çoğalmaya başladı. Sokaktaçekilen ajitasyonla; “17 Şubat’taDilek Doğan İçin Adalet İçin Çağla-yan Adliyesi’nde Olalım!” çağrısıyapıldı. Daha sonra mahallede kuş-lama yapılarak eylem sonlandırıldı.

Sarıgazi: Halk Cepheliler 2 Şu-bat’ta 2 kahvede konuşma yaptı. 4kişinin katıldığı çalışmada 30 bildiridağıtıldı. Mahallenin duvarına mah-kemeye çağrı için yazılama yapıldı.15 esnafa 25 adet Dilek Doğan’ı vurankatil polis Yüksel Moğultay’ın tutuk-lanması için imza föyü bırakıldı. 3Şubat’ta ise Demokrasi Caddesi üze-rinde bildiri dağıtımı yapıldı. 7 kişininkatılımıyla 2 saat süren çalışmada 80bildiri dağıtıldı. Bildiri dağıtımı sıra-sında 3 kişi mahkemeye geleceğinedair söz verdiler. Afiş çalışmasındadernek çevresi ve duraklara toplam80 afiş asıldı. Çalışmaya 5 kişi katıldı.3 kahvede konuşma yapıldı. Masada

oturanlara bildiri dağıtımı yapıldı. 8kişinin katıldığı çalışma 1 saat sürdü.Pir Sultan Abdal Parkı’na pankartasıldı. Dernek yanına yazılama yapıldı.Meclis mahallesine de yazılama ya-pıldı. 2 Şubat ve 6 Şubat tarihleri ara-sında Dilek Doğan’ı vuran katil polisYüksel Moğultay’ın tutuklanması için300 adet imza toplandı.

Taksim: Halk Cepheliler 9 Şu-bat’ta Beyoğlu’nda bulunan Galata-saray Lisesi önünde 6 kişinin katılımıile 17 Şubat’ta yapılacak Dilek Doğanmahkemesine çağrıda bulunarak bil-diri dağıttı.

Küçükarmutlu: Mahallenin herbölgesine 4 Şubat’ta 40 afiş asılarak,8 yazılama yapıldı.

8 Şubat’ta Dilek’in mahkemesiiçin çağrı ozalitleri ve afişler asıldı.9 Şubat’ta ise aynı şekilde mahallenin4 bölgesinde de “Dilek İçin ArmutluHalkı” imzalı çıkartılan pankartlarasıldı. Cemevine ise 3 metreye 5metre boyutunda pankart asıldı.

Gençlik Federasyonu üyeleri 9 Şu-bat’ta Küçük Armutlu’da Dilek’inmahkemesi için mahalleden geçen

Dilek Doğan’ın Katilinin Yargılanması İçin17 Şubat’ta Çağlayan Adliyesi’ndeyiz

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

44 5BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Gülsuyu

Gazi

Page 46: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

minibüslere ve otobüslerde mahkemeiçin çağrılar yaptı, bildiri dağıttı. Top-lamda 4 minibüse, 1 otobüse girildi.

Armutlu meydanda 8 - 9 Şubat’tamasa açıldı.

Esenyurt: Yeşilkent Mahalle-sinde 2 Şubat’ta bir kıraathanede Di-lek Doğan için hazırlanan video iz-letilerek halka Dilek Doğan anlatılıp,mahkeme çağrısı yapıldı.

Ayrıca aynı gün içerisinde kapıçalışması yapılarak ışık açma kapamaeylemi çağrısı yapıldı. Dörtyol veçevresi ile Kemer bölgesine 50 çağrıafişi ve 50 sticker yapıldı.

Esnaflar 9 Şubat’ta dolaşılarakimza toplandı. Yaklaşık 30 kişi imzaverildi. Firüzköy Mahallesi’nde du-varlara 30 adet pul yapıştırıldı. Akşamsaat 21.00’da hem Dilek Doğan içinhem de Cizre’deki katliamla ilgiliışık açıp söndürme eylemi yapıldı.

Liseli Dev-Genç’liler, aynı günEsenyurt - Yeşilkent Kemal Atay Lisesiçıkışında “Dilek Doğan için Adalet İs-tiyoruz” kampanyası çerçevesinde DilekDoğan’ın katili Yüksel Moğultay’ıntutuklanması için 8 imza topladı.

Alibeyköy: Halk Cepheliler 5Şubat’ta Cengiz Topel ve KaradolapMahallelerine 100 afiş ve 50 stickeryapıştırdı. Polisin yoğun tacizine rağ-men çalışmalara devam edildi. Biresnaf ise kapılarını açtı ve afişlerindükkanında kalabileceğini söyleyerekdestek oldu. Kamu Emekçileri Cephesi8 Şubat’ta Dilek Doğan için yazılamayaptı. Alibeyköy’de Serdar Aksunİlköğretim Okulu’nun duvarına DilekDoğan için yazılama yapıldı.

Bağcılar: Polisin yırttığı afişlerinyerine 4 Şubat’ta ısrarla 14 afiş asıldı.33 bildiri dağıtıldı. 40 adet pul ya-pıştırıldı.

Bahçelievler: Zafer Mahallesi,Tokat Mahallesi ve Pazar Caddesi’nde5 Şubat’ta Dilek Doğan mahkemeçağrı afişlerinden 50 tane yapıldı.

Şirinevler meydanda 5 Şubat’ta

mahkemeye çağrı bildirileri dağıtıldı.Yaklaşık 60 bildiri halka ulaştırılıpDilek Doğan halka anlatılıp, mahke-meye çağrı yapıldı.

Gazi: Düz, Nalbur, Sekizevler,Sondurak bölgelerinde 1 ve 2 Şubat’taçağrı afişlerinden 300 adet asıldı. Es-nafların camlarına 200 adet A4 bo-yutunda çağrı kağıdı yapıştırıldı. Nal-bur bölgesinde 1 Şubat’ta 3 sokaktakapı çalışması ile bildiri dağıtımı ya-pıldı. 2 Şubat’ta İsmetpaşa Caddesiboyunca 500 bildiri dağıtıldı.

Gazi Devrimci İşçi Hareketi,5 Şubat’ta Gazi Mahallesi’ndeki tekstilatölyelerini gezerek Dilek Doğan’ınmahkemesine çağrı yaptı. 50 bildiriişçilere ulaştırıldı. Gazi ÖzgürlüklerDerneği önünde 6 Şubat’ta imza standıaçıldı. Yaklaşık 1 saat açık kalan masada50 bildiri dağıtılarak imza toplanarak,mahkemeye çağrı yapıldı.

Daha önce kapı çalışması yapılansokaklarda 2 Şubat akşamı saat21.00’da evlerin zillerine basılaraktencere tava çalma çağrısı yapıldı.

Gülsuyu – Gülensu: Pazar Pa-zarındaki esnafa 3 Şubat’ta çağrı bil-dirileri dağıtıldı. Pazarın girişine açılanmasada imza toplandı ve kapı çalışmasıyapılarak, çağrı afişleri asıldı.

Dilek için 3 Şubat’ta kahve ko-nuşması yapıldı. Bir minibüste dekonuşma yapılarak bildiri dağıtıldı.Liseli Dev-Genç’liler aynı gün “DilekDoğan İçin 17 Şubat’ta ÇağlayanAdliyesine - Liseli Dev-Genç” ve“Dilek Doğan’ın Katili Yüksel Mo-ğultay Tutuklansın - Liseli Dev-Genç” yazılamaları yaptı.

Gülsuyu duvarlarına 4 Şubat’taçağrı afişleri asıldı. 6 Şubat’ta evlereçağrı bildirileri dağıtıldı.

Hacıhüsrev: Liseli Dev-Genç’li-ler 3 Şubat’ta HacıHüsrev’de 30 adetçağrı afişi, 35 adet TAYAD 30. yılafişi yapıldı. Halktan insanlara birebiranlatıldı. Mahallenin çocuklarıylaberaber 150 tane Dilek Doğan mah-

kemesine çağrı stickeri yapan LiseliDev-Genç’liler mahalleliler tarafındanolumlu tepkiler aldılar.

Çayan: Yürüyüş dergisi ve 200çağrı bildirisi 4 Şubat’ta dağıtıldı. 5Şubat’ta binaların giriş kapısına, ka-felerin kapısına ve duraklara DilekDoğan’ın mahkemesine çağrı stickerıyapıştırıldı.

Çayan’da 1 Şubat’ta masa açılarak,ışık söndürme eylemine çağrı bildi-rilerinden 200 adet dağıtıldı, 110imza toplandı. Masada 2 Halk Cephesitakvimi 3 Kurtuluş dergisi 10 tanedeYürüyüş dergisi dağıtıldı. 2 Şubat’ta50 çağrı afişi asıldı. Dilek için yapı-lacak ışık söndürme eylemi için çı-karılan 3 ozalit mahallenin merkezibölgelerine asıldı. Akşam kapı çalış-ması yapılarak 100 bildiri dağıtıldıve sesli çağrı yapıldı.

Dilek Doğan’ın mahkemesi için 7Şubat’ta 10 kişiyle çalışmaya çıkıldı.6 kahve konuşması yapılırken 75 afişasıldı, 220 imza toplandı ve 100 bildiridağıtıldı. Çalışmada halka gerçekleriulaştırmak için 23 Yürüyüş dergisi da-ğıtıldı. Caddede kırmızı önlüklerletoplu şekilde dolaşılıp slogan atıldı.

Kartal: Karlıktepe Mahallesi’ndeLiseli Dev-Genç’liler 4 Şubat’ta DilekDoğan’ın mahkemesine çağrı amaçlı“Dilek Doğan İçin 17 Şubat’ta Çağ-layan Adliyesine - Liseli Dev-Genç”,“Liseli Dev-Genç” ve “Dev-Genç”yazılamaları yaptılar.

Küçük Armutlu Devletin HemKorkusu Hem De Acizliğidir

Küçük Armutlu’da mahallemizde sürençadır saldırılarıyla beraber mahallemizin ör-gütlülüğüne olan saldırıyı teşhir etmek için 2farklı ozalit hazırlandı. Ozalitlerden biri Armutlutarihini bir diğeri ise ADALET ÇADIRINIanlatan ozalitlerdi.Toplamda 80 ozalit asıldı.

Yürüyüş

14 Şubat2016

Sayı: 508

BEŞ, ON VEYA YİRMİ SENE SONRA... MUTLAKA GELECEĞİZ!44 6

Esenyurt Çayan Sarıgazi

Page 47: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Küçükarmutlu’da 8 Şubat’ta Ciz-re’de yapılan katliam için yürüyüşdüzenlendi. Yapılan yürüyüşte ma-

hallenin sokaklarında gezip, herevin kapısını çalıp adaletsizliğeses çıkarılması istendi. Yürüyüşesnasında karakolun yanındangeçerken katiller silahlarını çı-kartıp hem halka karşı korkula-rını hem de halka karşı çaresiz-liklerinin neye dönüştüğünü gös-terdi. Yürüyüş, Armutlu mey-danda açıklama yapılarak sonaerdi. Yapılan açıklamada şöyledenildi:

“7 Şubat’ta 60 insanımızı kat-lettiler. Bodrum katında teröristlerdiye kimyasal silahlar kullanarakkatlettiler insanlarımızı. Günlerdirambulans sokulması için heyetlergitti, medyada haberler yayınlandı.Tıkadınız kulağınızı katletmekiçin. 60 insanımızdan 30’unundiri diri yanarak şehit düştüklerinibiliyoruz. Vücutlarında kurşunizi yok. Ülkemizde katliamların

boyutu savaş sebebimizi ortaya ko-yuyor. 16 Ağustos’tan 5 Şubat’a kadarKürdistan’da 224 kişi katledildi, ha-

yatını kaybetti. Bunlardan 42’si çocuk,31’i kadın, 30’u 60 yaş üzerindeydi.Bundan günler öncesinde de TaybetAna’nın haberini Silopi’den almıştık.11 çocuk annesi Taybet Ana’nın ce-nazesi 7 gün sonra alınabilmişti. Oğluannesi için ‘acaba ne zaman can verdi,acı çekmesin diye hemen ölmesini di-lemiştim’ dedi. Bizim halkımızın dua-larına bunları ekleten bu iktidardanda, onların başı emperyalistlerden desoracağız hesabını.

Sur’da 67 gündür, Cizre’de veSilopi’de 55 gündür devam ediyorsokağa çıkma yasakları. Yasaklar 19Ocak itibariyle ‘geceboyu’ biçimineçevrildi. Halkı teslim almak için dahaönce yaptıkları katliamlarda şimdikendilerini ‘geliştirerek’, ‘mastır’ ya-parak saldırıyor AKP iktidarı. Kür-distan’da yapılan katliam halkadır.

Kürdistan’da yapılan ile Armut-lu’da hedeflenen aynıdır. Amaç; halkı,halkın örgütlülüğünü, devrimci ha-reketi teslim almaktır. Nefes aldığımızher vatan toprağında amaçlarınızı

8 Şubat akşamüstü, saat 19.00’da, Cizre’de yaşanankatliama karşı Halk Cephesi’nin düzenleyeceği yürüyüşüengellemek için, zırhlı araçlarıyla Gazi Mahallesi’negiren AKP’nin katil polisleri, Gazi Özgürlükler Derneğiönünde toplanan halka ve Halk Cepheliler’e gaz bom-balarıyla saldırdı. Dernek polis ablukasına alındı, tümsokaklar gaza boğuldu!

Halk Cepheliler sloganlarla ve taşlarla katillere cevapverdi.

Tıpkı Günay Özarslan’ın cenaze direnişinde olduğugibi yalnızca taşlarla saatlerce sürdü direniş. Bundan

dolayı saat 20.00’da Eski Karakoldan başlayacakolan yürüyüşe geçilemedi.

Katil sürüleri, dernek sokağında bir gecekon-duyu bastılar. Bu sırada güçlü bir ses bombasıpatlatıldığında her biri korkudan yerlerindesıçrayıp, kaçacak delik aramaya başladılar. HalkCepheliler taşlarla direnişi sürdürürken katillerbu kez de akreplerle sokağı ablukaya aldı.

Akrepten inen çelik yelekli silahlı katiller,silah seslerini duyunca daha ayaklarını yerebasar basmaz akreplerine geri bindiler.

Her yeri gaza boğdular. Gazi ÖzgürlüklerDerneği’nin camlarını kırdılar.

Acil Toplum Hastanesine gaz bombalarıyla saldıranpolis, hastane içini gaza boğdu. Bir kişiyi başından gazkapsülüyle vurdu. Cadde polis saldırısına karşı TIR’lakapatıldı.

Caddenin TIR ile kapatıldığını gören katil polis,büyük bir şaşkınlık ve öfkeyle TIR’ın kaldırılması için:“O anahtar gelecek!” diye bağırmaya başladı. ÇatışanHalk Cepheliler ise düşmanı çaresiz bırakmanın gururuylave cüretle: “Varsa Cesaretiniz Gelin de Alın!” diyecevap verdi.

AKP’nin Katil Polisi Cizre Katliamı İçinGazi Mahallesi’nde Yapılacak Yürüyüşe Saldırdı

Polis: “O anahtar gelecek!” Halk Cepheliler: “Varsa Cesaretiniz Gelin de Alın!” Taş Değil Yürekti Ellerindeki

Cizre Katliamı’nın Hesabını Soracağız!Katliamlara Sessiz Kalmayacağız!

ARMUTLU

GÜLSUYU

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

4 7BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Page 48: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

� Çeteleşmeye ve Yozlaşmaya İzin Vermeyeceğiz!

Gazi Mahallesi yıllardan beri devrimcilerinemek harcadığı, bedel ödediği bir mahalledirve bu yüzden sürekli düşman açısından hedefhalindedir. Düzen; Gazi, Okmeydanı, Armutlugibi devrimcilerin olduğu mahallelerde herdaim yozlaşmayı, çeteleşmeyi yaygın hale ge-tirmek için sürekli tetiktedir.

29 Ocak günü Gazi’nin Nalbur bölgesindemahallede çıkan bir kavgayı çözmek için gidendevrimcilere Erdem, Beka, Orhan adlı kişilertarafından ateş açılmış, bir kişi bacağından vu-rulmuştur. Ateş eden kişi bir dönem devrimcilerinyanında olmuş daha sonrasında ise çeteleşmefaaliyeti yürüterek devrimcilerin karşısında ol-muştur. Devrimcilere silahı sadece düşman çe-virir.

1 Şubat günü Cephe Milisleri olarak dev-rimcilere karşı silah kullanmış, küfür etmiş,saldırmış olan kişileri sorguya aldık. Tek teksorguya alınan kişiler, suçlarını itiraf etmişlerdir.Suçları sadece devrimcilere silah kullanmakdeğildir. Aynı zamanda mahallede gasp yapmak,yalan söylemek de vardır. Yaptıklarının suç ol-duğunu, bu suçları bile bile işledikleri anlatıl-mıştır. Suçları yüzlerine okunduktan sonraOrhan adlı kişi tokatlanarak cezalandırılmış,Erdem ve Beka adlı kişiler ise ayaklarına birerkurşun sıkılarak cezalandırılmışlardır.

HALKIMIZ;Mahallelerimizde çeteleşmeye, yozlaşmaya

izin vermeyeceğiz! Bu faaliyetleri yürüten kimolursa olsun adaletimizden kaçamayacaktır.Halkımızı ve özellikle gençlerimizi bu müca-deleye destek olmaya, düzenin yoz kültürünekarşı savaşmaya çağırıyoruz.

Gazi Cephe’dir Mücadeledir!Çeteler Halka Hesap Verecek!Hasan Ferit Gedik Ölümsüzdür!Çetelerden Hesap Sorduk Soracağız!Umudun Adı DHKP-C!

CEPHE MİLİSLERİ

� Gazi’de CepheMilisleri Ozalit Astılar

Cephe Milisleri, 2 Şubat Salı günü İstanbul,Gazi Mahallesi’nin Nalbur bölgesine Cepheimzalı “AKP’nin Saldırılarına Karşı Silahlan-malıyız! Halkımız; Bize Silah Getirin!” sloganıyazılı ozalitlerinden toplam 20 tane astı.

boşa çıkartacağız. Tayyip Er-doğan ‘ustalık dönemi’ diyordu.Şimdi katliamların boyutundananlıyoruz bunu, siz ustalıklasaldırmaya devam ettikçe halkınöfkesinin halkın adaletine dö-nüşünü engelleyemeyeceksiniz!

Yapılan katliamın hesabınısoracağız. Yapmaya hazırlan-dığınız katliamlar için biz deboş durmayacağız. Cizre’de,Silopi’de, Kürdistan’da, Ar-mutlu’da, Ankara’da, Suruç’ta,Bağcılar’da yaptığınız katliam-ların hesabını soracağız!”

Açıklamanın ardından hesapsorulacağı kaygısıyla karakol-dan mahalle içlerine doğru “dro-ne” uçurulup hesap soracak in-sanlar arandı. Açıklamada dadediğimiz gibi, halkın öfkesininhalkın adaletine dönüşmesi en-gellenemez. Yürüyüşten öncekahvelerde sesli çağrı yapıldı,meydanda da sesli çağrı yapıl-dı.

Dilek İçin AdaletİstemektenVazgeçmeyeceğiz!

Esenyurt Halk Cephesi 9Şubat’ta Dilek Doğan ve Ciz-re’de bodrum katta yapılan kat-

liam için, her hafta yaptığıışık söndürme eylemini yaptı.Eylemin saatinden önce kapıkapı dolaşılarak eylemin du-yurusunu yapan Halk Cep-heliler eylemin bitmesinin ar-dından derneğe gitmek içingeri dönüldüğünde kitleye si-vil polis saldırısı oldu.

Katil sürüleri, daha sonrahedef gözeterek gaz atıp birHalk Cepheli’nin ayağındanvurulmasına yol açtı. Bu sı-rada mahalle halkından ka-pılarını Halk Cepheliler’e açıpeve alanlar oldu. Daha sonraEsenyurt Özgürlükler Derne-ği’ne gelen Halk Cepheliler,yapılan ışık söndürme eyle-mini yine yapacaklarını yi-nelediler. Katiller ise derneğeyakın bir bölge olan Dörtyoldiye tabir edilen yerde zırhlı

araçlarla bekledi. Esenyurt HalkCephesi açıklamasında: “Bu-radan AKP’nin katil köpeklerinesesleniyoruz: Baskılarınız biziyıldıramaz, döktüğünüz kandaboğacağız sizi. Dilek için adaletistemekten vazgeçmeyeceğiz!”dedi.

Kürdistan’daKatledilen Halkımızın Hesabını Soracağız!

Okmeydanı Halk CephesiCizre’de yaşanan katliamla ilgilieylem yaptı. 8 Şubat Pazartesigünü Cizre’de bir evin bodrumkatına sığınan yaralıların kat-ledildiğini duyan Halk Cephe-liler, mahallede yaptıkları ey-lemin ardından kahve konuş-maları yaptı.

Basın açıklamasını bir sü-redir akşam saatlerinde “kara-kol” haline getirilen Anadolukahvesi bölgesinde yapan HalkCepheliler yapılan katliamı halkateşhir ettiler. Açıklamanın ar-dından sloganlarla mahalledekikahvelere girilip ajitasyonlarçekildi. Sokaklarda sloganlarlayürüyen, katliamı teşhir edenHalk Cepheliler mahallenin bir-çok yerine kuşlama yaptı.

OKMEYDANI

SARIGAZİ

Yürüyüş

14 Şubat2016

Sayı: 508

BEŞ, ON VEYA YİRMİ SENE SONRA... MUTLAKA GELECEĞİZ!44 8

Page 49: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

44 9BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Bugün İstanbul Çağlayan Adli-yesi’ne çıkarılan İsmail Akkol veFadik Adıyaman’a destek olmak içiniki Liseli Dev-Genç’li ve bir HalkCepheli, Çağlayan Adliyesi önündedestek sloganları attılar.

Bir süre sonra çevreleri AKP’ninkatil polisleri tarafından çevrilenHalk Cepheli ve Liseli Dev-Genç’lilersloganlarla birbirlerine kenetlenerekdirenişe geçti. AKP’nin katil polisleriHalk Cepheliyi ve Dev-Genç’lileriişkenceyle gözaltına aldı.

Halk SavaşçılarıOnurumuzdur! AKP Halka SaldırdıkçaDaha Çok İsmail Akkol veFadik Adıyaman Görecektir!

TAYAD’lı Aileler 9 Şubat’tabir açıklama yaparak halk savaş-çılarını sahiplendi. Açıklamada:“AKP halka saldırılarını pervasızcaarttırdıkça, demokratik eylemleriyasakladıkça, halka düşüncelerinisöyleme, örgütlenme alanlarınıdaralttıkça halk da sorunlarınınçözümü olacak bir yolu mutlakabulacaktır. AKP ve onun işbirlik-çileri bu kadar katliam yaptıktan

sonra kimsenin silaha sarılmayacağınıdüşünemezlerdi heralde. Fadik Adı-yaman yurtdışında yaşamak zorundabırakılmış bir anadır. Mahallesini sa-hiplendiği için evlatlarını göremeyen,vatanından halkından uzak yaşamakzorunda bırakılan bir ananın silahasarılması son derece meşru bir du-rumdur. Fadik Adıyaman ve İsmailAkkol onurumuzdur” denildi.

Armutlu’da Halk Savaşçıları Selamlandı

Aydın Söke’de gözaltına alınıptutuklanan, “Ülkemizde bu kadaradaletsizlik varken sessiz kalamazdık,Dilek’in Katili Yüksel Moğultay He-sap Verecek” diyen halk savaşçıları,“İsmail Akkol ve Fadik (Yayla) Adı-yaman Onurumuzdur!” yazılamala-rıyla selamlandı.

Açlık Grevi Çadırı: 7 Şubat 2016Açlık Grevinin 25. Günü

Ali Osman Köse’nin ağabeyiÖmer Abi geliyor. Bu arada çadırınmisafirleri de eksik olmuyor. AnkaraKatliamı’nda yitirdiğimiz SarıgülPolat’ın eşi de dayanışma için ça-dırda. Genç liseliler gelmişler... HDPŞişli ve Beyoğlu İl Başkanları ilekalabalık bir grup HDP’li gelmiş.Evet doğru söylüyorsunuz, faşizmekarşı halkın birliğinden başka yolu-muz yok.

Bu gece TAYAD gecesinde bizde konuşma yapacağız. Bu yüzdenhazırlanıyoruz.

TAYAD gecesi çok kalabalık…30. yılını kutluyor, bu yüzden yaşlı-genç bir çok misafir salonu doldur-muş, bir o kadar kalabalık. Oturacakyer bulamayanlar geri dönüyorlar.Salonda ayakta duracak yer bile bu-lunmuyor.

Tüm Salon Hep Birlikte Haykı-rıyoruz; DİLEK DOĞAN İÇİN, ADALET İÇİN, 17 ŞUBAT’TAÇAĞLAYAN ADLİYESİ’NDEYİZ

Halkın Mühendis Mimarları Tavır Dergisi Okurlarıyla Kahvaltıda Buluştu

Halkın Mühendis Mimarları 31 Ocak Pazar günüsaat 11.00’da Tavır dergisi okurlarıyla İdil Kültür Mer-kezi’nde kahvaltıda bir araya geldi. 50 kişinin katıldığıkahvaltının ardından hep birlikte kültür sanat alanındaTavır dergisinin yeri ve önemi, tarihsel boyutu ve tümhalkımıza daha fazla ulaştırılması üzerine sohbet edildi.

Yapılan sohbetlerin ardından Grup Yorum’un küçükbir dinleti verdiği İdil Kültür Merkezi’nde hep birlikteşarkılar ve türküler söylendi. Ardından Tavır dergisiemekçileri tarafından derginin halkın her kesimine hızlave daha fazla ulaşması için bu tür faaliyetlere devamedileceği belirtilerek etkinlik sonlandırıldı.

Halkın Mühendis Mimarları,HKMO İstanbul ŞubeSeçimlerinde Stant Açtı

HMM 7 Şubat’ta, Şişli Karagözyan İlköğretim Oku-lu’nda Yapılan Harita Kadastro Mühendisleri Odası(HKMO) İstanbul Şubesi’nin seçimlerinde “İşsizliğe,Düşük Ücretle Güvencesiz Çalışmaya Karşı MühendisMimar Meclisleri’nde Birleşelim” pankartını asarak stantaçtı. Aynı başlıklı 800 adet bildiri ve Halkın MühendisMimarları tanıtım broşürü, seçime katılan harita vekadastro mühendislerine ulaştırıldı. Standa mühendislerinilgisi yoğun olurken yapılan sohbetlerde HMM’nin “halkiçin mühendislik mimarlık projeleri” anlatılarak “sorun-larımızın çözümü ve haklarımız için Mühendis MimarMeclisleri’nde örgütlenme ve mücadele” çağrısı yaptı.

Çağlayan Adliyesi’nde Tutuklanan İsmail Akkol ve Fadik Adıyaman’a Destek Eylem ve Açıklamalar:

HALK SAVAŞÇILARI ONURUMUZDUR!

Page 50: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Alibeyköy’de Katil Polisler Eyüp HaklarDerneği’ne Saldırdı!

8 Şubat günü saat 22.00 sıralarında Alibeyköy’dekatil polisler Eyüp Haklar Derneği’ne saldırdı. Dernekönünde katiller dernektekilere kurşun yağdırdı, içeridekalan 2 kişi ise kapıyı kilitleyerek katilleri derneğe sok-madı. 1,5 saat boyunca içeride türküler açtılar veajitasyon çekerek halka kendilerini anlattılar. Bu aradamahallenin gençleri sokakları barikatlarla doldurarakarkadaşlarına dışarıdan destek verdiler. Ardından polisler,içerdekilere saldırmayacağını açıklayarak geri çekilmekzorunda kaldı.

���

Kartal’da Bildiri ve Afiş Dağıtımına Saldırı6 Şubat günü Kartal’da ”Parasız Eğitim, Sınavsız Ge-

lecek, Berkin için Adalet İstiyoruz” başlıklı bildiri dağıtımıyapan Liseli Dev-Genç’linin arabaların üzerine bıraktığıbildiriler ve duvarlara astığı afişler, zabıtalar ve Kartal’ınsivil polis ekipleri tarafından yırtıldı.

Liseliyiz biz... Halkımızın en onurlu evlatlarıyızküçük yaşta halk ve vatan sevgisiyle kuşandık. Korkunbizden, daha çok korkacaksınız. Yaptığınız her saldırınınkarşılığını alacaksınız.

Kartal Liseli Dev-Genç

Baskınlar Bizi YıldıramazAKP’nin katil polisleri halka

ve devrimcilere saldırmaya de-vam ediyor. İkitelli ÖzgürlüklerDerneği, 9 Şubat’ta özel harekatpolisleri tarafından basıldı.

Halk Cephesi’nin Cizre’dekatledilen 60 kişi için yapacağıyürüyüş öncesi polis mahalleyiabluka altına aldı.Yürüyüşe da-kikalar kala AKP’nin katil pol-isleri 1 TOMA, 2 özel harekat,2 Ural, 1 çevik kuvvet aracıylaİkitelli Özgürlükler Derneği’nesaldırdı. Derneği yaklaşık 30dakika arayıp şehitlerimizin re-simlerini yırtıp darmadağın etti.Bahçelievler Halk Cephesi’ninyaptığı açıklamada: “Gün geçmiyor ki AKP’nin elikanlı katil polisleri derneklerimize, kurumlarımıza per-vasızca saldırmasın. Bizleri baskınlarınız, gözaltılarınız,işkenceleriniz, tutuklamalarınız ve katliam politikalarınızile yıldıramayacaksınız. Buradan AKP’nin katillerinesesleniyoruz; derneklerimizden kurumlarımızdan insan-larımızdan pis ellerinizi çekin!” denildi.

Gazi’de Polis Saldırısı ve DirenişKatil Polis Hesap Verecek!

6 Şubat Cumartesi günü ateş başı sohbet düzenleyenHalk Cepheliler’i sürekli taciz eden katil polis, parkınçevresinden defalarca geçerek, ışıkları ile korna, sirensesi ile kitleyi tedirgin etmeye çalıştı.

“Katil Polis Mahalleden Defol” sloganları ile polisekarşılık verildi. Etkinlik programlandığı gibi devam etti.Her geçişlerinde polislere gür sloganlarla ve birlik olunarakcevap verildi. Etkinlik bittikten sonra marşlarla derneğedönen kitleyi zırhlı araç taciz etmeye devam etti. Bu kezherkes olduğu yerde kalarak slogan attı ve mahallesini sa-vunmaya başlayarak ellerine ne geçtiyse polislere attı.Katiller gaz bombalarıyla kitleye saldırmaya başladılar vebir kişi kafasına gaz bombası isabet ettiği için hastaneyekaldırıldı. Hastanenin önünde beklerken katiller zırhlı araçlahastanenin önüne gelerek yine taciz etmeye çalıştılar, amaHalk Cepheliler akrebin önüne geçerek müdahale etti.

Hastanede bekleme sürerken aynı dakikalarda Cephelilerellerinde molotoflarıyla caddeyi kuşattılar. Yolu trafiğekesen Cepheliler; sloganlarıyla, ajitasyonlarıyla beklemeyebaşladı. “KATİL POLİS MAHALLEDEN DEFOL! KA-TİLLERDEN HESAP SORDUK SORACAĞIZ! UMUDUNADI DHKP-C” sloganları atıldı. Yaklaşık 30 dakika bekleyenCepheliler, ellerinde molotoflarıyla İmam Hatip Lisesi’ninönüne giderek oraya karargah kurmuş olan katil polislereyönelik eylem gerçekleştirdi. Neye uğradığını şaşırankatiller, hiçbir şey yapamadan öylece kaldı. Cepheliler tek-rardan caddeye çıkarak katillerin gelmesiyle çatışmayı baş-

lattılar. Çatışma gece saat 02.00’a kadar sürdü. Çatışma sı-

rasında defalarca akrep ve TOMA yakıldı. Katil polisler

geri çekilmek zorunda kaldı. Cepheliler caddeye tekrardan

çıkarak zafer kazanmanın coşkusuyla eylemi bitirdi.

���

Katil AKP, 16-17 Yaşındaki LiselilerdenKorkuyor

6 Şubat günü Gazi Mahallesi’nde ateş başı sohbet yapan

liselilere polis gaz bombalarıyla saldırdı. Saldırıda Rojda

isimli bir liseli, başından ve kolundan gaz fişeğiyle vuruldu.

Hastaneye kaldırılan arkadaşımızın durumu iyi. AKP, 16-

17 yaşındaki çocuklardan, liselilerden korkuyor; çünkü

biliyor bir gün 16-17 yaşındaki çocukların kendilerinden

hesap soracağını. Bu yüzden birlikte olmamızı, bir şeyler

paylaşmamızı istemiyor. İstediğiniz kadar saldırın, korkularınız

bir gün gerçek olacak.

LİSELİ DEV-GENÇYürüyüş

14 Şubat2016

Sayı: 508

BEŞ, ON VEYA YİRMİ SENE SONRA... MUTLAKA GELECEĞİZ!5 0

Page 51: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

Berkin'in katillerini koruyanAKP'den hesap sormak için Dolma-bahçe Sarayı'nın kapısına dayananFırat Özçelik'e, İstanbul 14. Ağır CezaMahkemesi tarafından ağırlaştırılmışmüebbet cezası verildi. Ayrıca mahkeme"nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs""tehlikeli maddelerin izinsiz olarakbulundurulması veya el değiştirmesi"gibi yasa maddelerinden 33 yıl 8 ayhapis cezası da verdi.

Oligarşinin adalet savaşçılarına ver-diği hapis cezalarının miktarı da kor-kusuyla beraber artıyor. Fırat Özçelikaynı zamanda Başbakanlık tarafındançalışma ofisi olarak da kullanılan Dol-mabahçe Sarayı'na yönelik eylem yap-tığında Berkin'in katilleri yargılanmayalı570 gün olmuştu. Çünkü AKP katillerikoruyordu. Çünkü katliam emrini verendönemin başbakanı Tayyip Erdoğan'dı.

Adalet savaşçısı Fırat Özçelik "yakatilleri verirsiniz yada saraylarınızıbaşınıza yıkarız" diyerek eyleminigerçekleştirdi.

AKP faşizmi bugün Fırat Özçeliknezdinde halkın adaletini yargılamayakalkıyor.

Boşuna çabadır. Halkın adaletiyargılanamaz, hapsedilemez, yoke-dilemez. O eninde sonunda varacağı

hedefe ulaşır. "Bir ömür boyu" mü-ebbet, halkın adalete olan tutkusuylaölçülemez bile. Düzenin yoksulluğu,açlığı, adaletsizliği daha çok savaşçıçıkaracaktır.

Adaletsizlik halkımızın canına takettiği için, bu özlem yeni savaşçılarlayoluna devam ettiği için oligarşininmahkemelerinin vereceği cezaların dabir hükmü yoktur.

Bu öfkeyi onlar yarattı.Bu öfkenin bedelini onlar ödeye-

cekler. Halkın savaşçılarının adaleti sağ-

lamak dışında başka bir yöntemlerikalmamıştı. 570 gündür her türlü yön-temle Berkin’in katillerinin cezalan-dırılması istendi. İşkenceli gözaltılaraalınmayan, yaralanmayan tek bir Cep-heli kalmadı. Herkese ve her yere Ber-

kinin katilleri cezalandırılsın talebiulaştırıldı. Ancak katliam emrini ve-renler katilleri de korumaya devamettiler. Çünkü o katilleri yargılamakaslında emri verenleri de yargılamayızorunlu kılıyordu.

Engellemeye çalıştılar, hapsettiler,adalet isteyen herkesi gözaltına aldılar.En sonunda da adalet savaşçısı FıratÖzçelik onlara saraylarında da aradıkları"güvenliği ve huzuru" bulamayacak-larını gösterdi.

Bu savaş meşrudur. Adalet talebigibi bir hakka dayanır. Yasalar, hapiscezaları hükümsüzdür. Adalet savaşınıhalka dayatan yine zalimlerin kendi-sidir. Tarihsel ve siyasal haklılığı ta-şıyan her mücadelede olduğu gibi bi-zim topraklarımızdaki halkın adaletmücadelesi de kazanacaktır.

Direnişimiz Paylaştıkça Yan Yana OluncaDaha da Güçleniyor

1 Şubat günü Dilek Doğan Adalet Çadırı direnişçileri,Dilek’in annesi Aysel Ana, Dilek’in babası Metin Amca veDilek’in komşuları olarak Okmeydanı’nda Berkin için HalkınHukuk Bürosu tarafından açılan adalet çadırını ziyaret etti.Direnişçiler olarak, bizim gibi Berkin’e adalet için açlıkgrevinde olan arkadaşlarımızın yanında olmak daha da güç-lendirdi bizi.

���

Gülsuyu ve Kartal Halk Cephesinden Di-renişteki Halkın Avukatlarına Ziyaret

7 Şubat günü Gülsuyu ve Kartal Halk Cepheliler, OkmeydanıMahallesi’nde açlık grevi yapan Halkın Hukuk Bürosu avukatlarınıziyaret etti. Okmeydanı girişinden çadıra kadar “Berkin ElvanÖlümsüzdür, Berkin için ADALET İstiyoruz, Hasan Ferit GedikÖlümsüzdür, Dilek Doğan Ölümsüzdür!” sloganları atıldı.

SSincan Hapishanesi’ndeki Özgür Tutsaklar

Berkin Elvan İçin Açlık Grevindeler

Sincan 1 No’lu F Tipi ve Kadın Kapalı Hapis-hanesi’ndeki Özgür Tutsaklar 10 Şubat’ta BerkinElvan’a adalet için 10 günlük açlık grevine başladılar.Tutsaklar görüşlere gelirken Berkin için açlık gre-vinde olan halkın avukatlarına destek için ‘Berkiniçin açlık grevindeyiz’ yazılı rozetlerle geldiler.

Tecritin zor koşullarında açlık grevlerine devameden Özgür Tutsaklar halkın avukatlarının açlıkgrevinin bittiği gün açlık grevlerini sonlandıracak-larını söylediler.

Sincan Kadın Hapishanesi’ndeki Özgür Tutsaklarile 1 No’lu F Tipindeki Özgür Tutsaklar açlık gre-vinde olan halkın avukatı Ebru Timtik’e ve tümhalkın avukatlarına selam göndererek “Biz De SiziÇok Seviyoruz” mesajı yolladılar.

SARAYLARINIZIN KAPISINA DAYANAN "HALKIN ADALETİ"Nİ YARGILAYAMAZSINIZ

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

5 1BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Page 52: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

HALK TOPLANTILARIMIZDA KENDİPOLİTİKALARIMIZI ÜRETİYORUZ!

Umudumuzu büyütmek ve sorunlarımıza birlikte çö-züm bulmak için yaptığımız halk toplantıları devam edi-yor.

Her pazar Londra Anadolu Halk Kültür Merkezi’nde,saat 12:00’da kahvaltıyla başlayan halk toplantıları saat15:00’a kadar gündemde olan konulardan okunan yazılarve sohbetlerle sürüyor. Bu hafta, ABD’nin direktifleriy-le ve IŞİD’ci işbirlikçi AKP’nin, Kürdistan’da yaptığı kat-liamları konu alan kısa bir konuşma yapıldı.

Yürüyüş dergisinden “Kürdistan’da Tek Yol Devrim” kö-şesinden “AKP, Kürdistan’ı Tam Olarak Teslim Alma Pe-şinde!… Kürt Halkının Kurtuluşu; Halkın Savaşıyla, Dev-rimle Gelecektir!” başlıklı yazı okundu.

Toplantı sonunda iki karar alındı. 14 – 21 Şubat Kürdis-tan’da yapılan katliamları protesto etmek, halk düşmanları-nı teşhir etmek ve Kürt halkını sahiplenmek için Manor Hou-se’da bir çadır açılacak. 19 kişinin katıldığı halk toplantısı “Öğ-retmenimiz ” yazısı okunarak bitirildi.

HHALK TOPLANTILARIPOLİTİKLEŞTİRİR!

30 kişinin katıldığı toplantıda, Türkiye´deki alternatifhalk kurumlaşmalarına ilişkin bir sinevizyon gösterildi.Daha sonra, buralardan ilham alınarak Avrupa´da ve özel-likle de Köln´de neler yapılabileceği üzerinde tartışma açıl-dı. Tartışmada, Halk bahçesi, Çocuk kulübü, Halk mar-keti kurmak gibi birçok öneri getirildi. Bu önerilerden ki-milerini netleştirmek ve teknik hazırlıklarını yapmak üze-re komiteler kuruldu.

Salonda bulunan, Acılar Paylaştıkça Azalır SevinçlerPaylaştıkça Çoğalır gibi anlamlı sözlerin bulunduğu pa-nolar dikkat çekti.

Bir sonraki toplantının 6 Mart´ta yapılmasının karar-laştırıldığı toplantı, daha verimli toplantılar yapılması te-mennisi ile sona erdi.

Av ru pa’da

KÜRT HALKI BİZİZ!Cizre’de 62 insanımızın katledilmesinden sonra İn-

giltere’nin başkenti Londra’da halk alanlardaydı yine. 7Şubat gecesi 2.30’dan itibaren BBC televizyonununönündeydi.

8 Şubat Pazartesi günü Halk Cephesinin de çağrısı vekatılımıyla faşist Türkiye elçiliği önüne gidildi. Kürt veTürk halklarının bir arada olduğu protesto gösterisindeDGB (Demokratik Güç Birliği) de yerini aldı.

Elçilik önünde hep bir ağızdan öfkeyle sloganlar atıl-dı. Alkışlar zılgıtlar eşliğinde Kürtçe, Türkçe ve İngiliz-ce sloganlar atıldı.

Kürdistan’da şehit düşenlerimiz için bir dakikalık say-gı duruşundan sonra yürüyüşe geçildi. Yürüyüş boyuncaHalk Cephesi imzalı İngilizce bildiriler dağıtıldı, soru so-

ran halka bilgi verildi. Hyd Park Corner’a kadar yürüyenyaklaşık 100 kişilik kitle yolu trafiğe kapattı. Yaklaşık birsaat yapılan oturma eyleminden sonra süren konuşmalarlaprotesto sona erdi.

9 Şubat 1996 İstanbul Bahçelievler’de kaldıkları evdepolis tarafından katledilen karanfillerimiz Ayten KOR-KULU, Meral AKPINAR ve Fuat PERK anıldı.

Ayten’imizin Londra’da yaşayan ailesini Halk Cep-heliler ziyaret etti. Kucaklaşmalardan sonra anma prog-ramı yapıldı. Başta karanfilleşen Ayten’imiz, Fuat’ımızve Meral’imiz özelinde tüm devrim şehitleri için bir da-

kikalık saygı duruşuna geçildi. Anadolu Gençlik, şehit-lerimizin kısa özgeçmişlerini okudu.

Odanın bir kenarına konuk edilmişlerdi Ayten, Fuatve Meral. Onlara hazırlanmış bölümde, katledildikleri evdeçıkan kolye, tesbih ve bir de zincir süslemişti köşeleri-ni. Ağabeyi o sırada yaşananları anlattı. Anma sohbetlerve yenilen yemekle sona erdi.

Eskimeyen, Eksilmeyen Artan AcımızlaŞEHİTLERİMİZ DÜNÜMÜZ, BUGÜNÜMÜZ ve YARINLARIMIZDIR!

Yürüyüş

14 Şubat2016

Sayı: 508

BEŞ, ON VEYA YİRMİ SENE SONRA... MUTLAKA GELECEĞİZ!5 2

Page 53: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

�� Haklarımız Bizimdir,Gasp Ettirmeyeceğiz!

Anadolu Federasyonu; Tür-kiyeli demokratik kurumlar üze-rindeki baskıların kaldırılması,Evin Timtik’in haklarının geriverilmesi için her perşembe mu-hatap kurumların önünde eylem-lerini sürdürüyor.

4 Şubat günü, saat 17.00’daParlamento önünde başlayan ey-

lemde “Anadolu Federasyonu Üzerindeki Baskılara Son”pankartı ve bilgilendirme masası açıldı. Kızıl bayraklarınyanı sıra Avusturya’nın iltica politikasını ve Türkiye fa-şizmini teşhir eden dövizler taşındı.

Yapılan açıklamanın ardından çalınan enternasyonal marş-lara ve dövizlere yoldan geçenler ilgi gösterdi. Bildiri ve-rilerek eylemin amacı anlatıldı. ADHF ve ATİK’in de ka-tıldığı eylem, 18.00’da sloganlarla sona erdi.

�Avusturya Polisi Yasadışı Bas-kınlarına Son Versin!

Avusturya polisinin Anadolu Federasyonu üzerindeki bas-kılarının artması üzerine, 9 Şubat günü Emniyet Müdürlü-ğü önünde eylem yapıldı. Almanca olarak “Anadolu Fede-rasyonu Üzerindeki Baskılara Son” pankartı, “Kendi halkı-nı katleden Türkiye Faşizmiyle İşbirliğine Son Verin, Avus-turya’daki Hiçbir Siyasi Faaliyet İçin Soruşturma Açılmasın”dövizleri ve kızıl bayraklar taşındı.

Avusturyalıların da katıldığı eylemde, “Direniş TerörizmDeğildir, Faşizme Karşı Omuz Omuza, Yaşasın Enternas-yonal Dayanışma, Dayanışma Halkların Silahıdır, Fede-rasyonumuz Üzerindeki Baskılar Kaldırılsın, Faşizme HerYerde Ölüm” sloganları atıldı.

�İSVİÇRE'DE DEMOKRASİKOCA BİR YALANDIR!

İsviçre’de aşırı sağcı SVP( İsviçre Halk Partisi ) ninhazırladığı ve yasalaştırmaya çalıştığı uygulama inisiya-tifine karşı Zürich/ Helvetiaplatz’da miting ve yürüyüş dü-zenlendi. Miting ve yürüyüşte İsviçre TAYAD Komiteside yerini aldı.

Avrupa’da gittikçe tırmanan yabancı düşmanlığı ken-disini dünyada tarafsız ve demokratik olarak gösteren İs-viçre’de de devlet desteğiyle tırmanıyor. Bunun en açıkkanıtı İsviçre’nin SVP partisinin, 273 parlamenterin kar-şı imzasına rağmen hazırladığı yasayı oylamadan geçir-meye çalışması. İsviçre Halk Partisi (SVP), toplanan im-zaların kendilerini etkilemediğini belirtti ve inisiyatifin halkoylamasına sunulması için 155 bin imza topladıklarını, İs-viçre’de 57 bin göçmenin suç işlediğini belirtti. İnisiya-tifin kabul görmesi durumunda Anayasa’nın temel ku-rallarının uygulanmasının mümkün olmadığını savunanİsviçreli 120 Hukuk Profesörü, İsviçre halkına inisiyati-fi kabul etmemeleri yönünde tavsiye bildirisi imzaladılar.

Durchsetzungsinitiatıve yani Uygulama İnisiyatifi 28Şubat’ta halk oylamasına sunuluyor. Bu inisiyatifin ka-bulü durumunda suçlu göçmenlerin otomatik olarakyurtdışı edilmelerini öngörüyor.

Mitingde konuşma yapan Zürich Şehir Belediyesi baş-kanı Bayan Corine Mauch mahkemelerde hakimlerin, hü-kümlünün durumuna göre oturum iznini öldürme hakkı-na sahip olmalarının hukuk ve demokrasiyle bağdaşma-dığını belirtti.

Mitinge yaklaşık 1000 kişi katıldı. Mitingin ardındanyapılan yürüyüşün sonunda ” Hayır ” yazan oy pusulala-rı topluca postalandı.

İSTANBUL'DAN, İNGİLTERE’YEYÜRÜYÜŞ HİÇ DURMADAN!

Her hafta Cumartesi üçayrı bölgede (Wood Green,Dalston, Edmonton) aynısaatlerde açılan Yürüyüşdergisi stantlarıyla halk-larla sohbet etmeye, ger-çekleri ulaştırmaya ve Yü-rüyüş dergisini sahiplen-meye devam ediyoruz.

14.00 – 16.00 arası açı-lan stantlarımızın bu haf-taki konusu Kürdistan’dayapılan katliamlardı.ABD’nin emirleriyle,IŞİD’ci AKP’nin katli-

amları neden yaptığı açıklandı ve halk düşmanları teşhir edil-di. Stantlarımızda Türkçe İngilizce ”Emperyalizmin ve Fa-şizmin Kürdistan’daki Katliamlarının Hesabını Soracağız.Kürdistan’da Tek Yol Devrim” yazılı pankartlar asıldı.

Wood Green’de 7 Yürüyüş dergisi, 3 İngilizce HalkCephesi tanıtım broşürü, 2 Bizim Gençlik, Edmonton’da3 Yürüyüş dergisi, 1 Bizim Gençlik dergisi ve Umudu Bü-yütelim bildirileri halklara ulaştırıldı.

���

GENÇLİK DERGİSİ İLE GENÇLERİMİZEULAŞIYORUZ!

6 Ocak Cumartesi günü Londra’nın Dalston Mahal-lesi’nde Anadolu Gençlik tarafından Bizim Gençlik der-gisi dağıtıldı. Toplam 3 kişi ile yapılan dağıtımda esnaf-lara, kafelere ve kahvelere girilip Bizim Gençlik dergisi-nin içeriği anlatıldı. Kahvede Anadolu Gençlik ve BizimGençlik dergisi hakkında ajitasyon çekildi.

Toplam 28 dergi halka ulaştırıldı.

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

5 3BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Page 54: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

29 Ocak tarihinde, gece saatlerindeAlmanya’nın Baden-Württembergeyaletinde mültecilerin kaldığı biryurda el bombası atıldı. Bombanınpatlamaması sonucu yaralanan kimseolmadı. Stuttgart yakınlarındaki Vil-lingen-Schwenningen’de bulunanyurtta 176 mülteci kalıyor.

Alman polisi saldırıyı kimin yap-tığı konusunda henüz bir bulguyaulaşılamadığı, oluşturulan özel birkomisyonun olayı aydınlatmak üzeregörevlendirildiğini belirtti. Yani öz-cesi; bu saldırı da göçmenlere vemültecilere yapılan diğer saldırılargibi hasıraltı edilecek.

Emperyalistler yıllardır Ortadoğuhalklarını birbirine düşürerek ve IŞİDgibi katliamcı örgütler yaratarak sa-vaşlar çıkarıyorlar. Tüm bu savaşlarve yaşanan katliamlar nedeniyle bu-gün 60 milyonun üzerinde insan va-tanından göç etmek zorunda bırakıldı.

Göç yollarında hastalıklardan, aç-lıktan veya denizde boğularak ölmekpahasına vatanlarını terk etmek zo-runda kalan milyonlarca insan yenibir hayat kurabilmek umuduyla Av-rupa kapılarına dayanıyor. Ancak git-tikleri ülkeler tarafından kovularakTürkiye'ye yerleşmeye zorlanıyorlar.Avrupa Birliği mültecilerin jandar-malığını yapması için Türkiye'ye 2,5milyar Euro verme sözü verdi.

Bir şekilde Avrupa ülkelerine gi-

rebilen mülteciler veya yıllardır oradaaçlık ve sefalet içinde yaşayan göç-menler ise ırkçı saldırıların, aşağı-lanmaların hedefi olmuş durumda.

Federal İstatistik Dairesi'nin ve-rilerine göre, Almanya'da 2015 yılındamülteci yurtlarına yönelik saldırılarbir önceki yıla göre beş kat artışgösterdi.

Söz konusu saldırılar arasında,mülteci yurtlarının kundaklanmasın-dan, binaların duvarlarına nefret söy-lemleri ve gamalı haç işareti çizil-mesine kadar değişik türde saldırılarbulunuyor.

Almanya'da en fazla sayıda sı-ğınmacı kabul eden Kuzey Ren Vest-falya eyaleti, mülteci yurtlarına dönüksaldırılarda da başı çekiyor.

Üstelik bunlar bilinenler vebir şekilde basına yansıyanlar.Basına yansımayan bunun gibidaha pek çok saldırı var.

Başta Almanya ve Fransa ol-mak üzere ırkçılık politikalarıson aylarda ciddi bir artış gös-terdi. Paris'te yaşanan IŞİD kat-liamı ve Charlie Hebdo saldırı-sının ardından yaşananlar 11Eylül sonrası örgütlenen ırkçılıkpolitikalarına benziyor. Her su-çun faili olarak mülteciler olarakgösteriliyor.

Oysa yarattıkları IŞİD, NusraCephesi gibi örgütler en çok Müs-

lüman-ları kat-lediyor-lar. Or-t a d o ğ uhalkları 5yıldır buzulmü ve kat-liamı yaşıyorlar.Ancak buna rağmen em-peryalistler IŞİD'ı Avrupa için en büyüktehditlerden biri gibi gösterip bununüzerinden ırkçılığı örgütlüyorlar. İş-birlikçilerin yaptığı katliamlar bütünMüslüman halkına mal edilerek insanlaraşağılanıyor, saldırıya uğruyorlar.

Avrupa medyasında adeta bir kor-ku havası ve Müslümanların şiddetyanlısı olduğu algısı yaratılıyor. Med-yanın sürekli “İslamcı militanlar vecihatçılar” temasını işlenmesi, birtaraftan ülkede var olan İslam düş-manlığını körüklerken, diğer taraftanMüslümanlara yönelik saldırıları teş-vik ediyor. Medya sürekli Müslü-manlığa bilinçli olarak vurgu yapıyor.

Oysa aynı basın, öldürülen birTürk ya da ezilen başka ülke halkla-rından biri olduğunda, hele de öldürenAvrupa ülkesi vatandaşı ise milliye-tini, dinini haber konusu dahi yap-mıyor. Tersi bir durum olduğundaise özellikle milliyetine ve dininevurgu yapıyorlar.

Norveç'te 2011 yılında İşçi Partisi

Avrupa’da Göçmenlere Yönelik Artan Saldırıların

Sorumlusu Emperyalistlerdir!Sorumlusu Emperyalistlerdir!

2. Emperyalist PaylaşımSavaşı zamanında Hitler

Faşizminin Yahudilere karşıAlman halkını kışkırtması gibi

şimdi de mültecilere vegöçmenlere yönelikkışkırtılıyor halk.

Bu kışkırtmaların sonucuolarak ise son dönemlerde

göçmenlere yönelik saldırılarartmış durumda.

AVRUPA’dakiBİZ

Yürüyüş

14 Şubat2016

Sayı: 508

BEŞ, ON VEYA YİRMİ SENE SONRA... MUTLAKA GELECEĞİZ!5 4

Page 55: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

gençlik kampını basarak, 77 çocukve genci katleden Andres Breivikadlı ırkçı faşistin yargılandığı davayıhatırlayalım. Bu olay bir Hıristiyan,ya da bir Danimarkalı diye mi tartı-şıldı? Hayır, bırakın böyle tartışmayı,ırkçılığı faşist oluşu dahi çok tartı-şılmadı. Adamın psikolojik sorunlarıolduğu tartışıldı. Ölenler Müslümandeğildi ama sol bir partinin gençlikkampına katılan çocuklardı, yani suç-luydular ırkçıların gözünde.

Geçtiğimiz haftalarda bir Türkiyeligenç kız Alman sevgilisi tarafındanöldürüldü. Ancak basın öldürenin nemilliyetine ne de dinine ilişkin haberyapmadı.

Daha bunlara benzer birçok örneksıralayabiliriz. Böylesine ikiyüzlübir politika izliyor medya. Ve em-peryalistler de medyayı çok iyi birşekilde kullanarak Avrupa halklarındaırkçılığı örgütlüyorlar.

Aynı 2. Emperyalist Paylaşım Sa-vaşı zamanında Hitler faşizminin Ya-hudilere karşı Alman halkını kışkırt-ması gibi şimdi de mültecilere vegöçmenlere yönelik kışkırtılıyor halk.Bu kışkırtmaların sonucu olarak iseson dönemlerde göçmenlere yönelik

saldırılar artmış durumda. Müslümanların camilerine yönelik

gerçekleştirilen kundaklamalar, Müs-lüman kadınların yolda yürürken ba-şörtülerinin çekilerek aşağılanmaları,yolda yürürken, metroda veya her-hangi bir yerde Müslümanların küfürve hakaretlere maruz kalması, Müs-lüman halka yönelik yürüyüşler ger-çekleştirilmesi, mültecileri taşıyantrenlere yönelik gerçekleştirilen sal-dırılar, bu ırkçı saldırılardan sadecebasına yansıyan kesitidir. Basına yan-sımayan veya bilinçli olarak yansı-tılmayan saldırıları da düşündüğü-müzde olayın boyutu ve ciddiyetinidaha iyi görebiliriz.

Diğer yandan ise Köln'de yaşanantaciz olayı gibi olaylar bahane edilerekgöçmenlere yönelik yeni yasalar çı-karıyorlar. Son olarak, gelen sığın-macıların üzerlerindeki paranın alın-ması kararlaştırıldı. Geçtiğimiz ay-larda yapılan bir toplantıda ise Almanyetkilileri Avrupa'ya gelecek göç-menlerin "seçilerek alınması" baha-neleri ile Avrupa'daki toplama kamp-larına benzer şekilde Türkiye ve Yu-nanistan'da toplama kampları kurul-masını istemişlerdi.

Sonuç Olarak;- Başta Ortadoğu’da yaşanan saldırı

ve katliamlar olmak üzere, Paris’te132 kişinin katledildiği saldırı ve CharlieHebdo isimli mizah dergisine yapılansaldırının baş sorumlusu emperyalist-lerdir. Çünkü IŞİD gibi eli kanlı örgütleriyaratan, besleyen ve halkların üzerinesalan onlardır.

-Emperyalistlerin IŞİD’ın Avru-pa’daki katliamlarına yönelik “öf-keleri” göstermeliktir, yalandır. İsterAvrupa’da isterse de dünyanın her-hangi bir yerinde halkların yaşadığıkatliamlar onların umurunda değildir.

-IŞİD terörü bahane edilerek Müs-lüman halka ve göçmenlere yönelikırkçılık politikalarını körükleyen,göçmenlere yönelik yasalar çıkaranemperyalistlerin amacı daha fazlakar elde etmektir. Döktükleri gözyaşı,tuttukları yas, öfkeleri yalandır. Onlarher durumdan nasıl kar elde edebi-leceklerini düşünürler sadece.

- Avrupa’da yaşanan ırkçılığa,göçmenlere yapılan saldırılara karısessiz kalmayalım! Örgütlenelim!Emperyalizmin politikalarına karşısavaşalım!

4 Şubat günü Yunan ana akım medyasından, Türkterörle mücadele birliklerinin kısa zaman öncesinekadar Yunanistan’da yaşayan Türkiyeli iki savaşçıyı,İsmail Akkol ve Fadik Adıyaman’ı yakaladıktan sonraiki gün önce tutukladıkları haberini aldık.

İsmail ve Yunan terörle mücadele ekipleri tarafın-dan Atina’nın Gizi semtinde düzenlenen operasyonneticesinde tutuklanan Türkiyeli diğer savaşçı yoldaş-larla Koridallos hapishanesinde tanıştık. Silah bulun-durmak ve DHKP-C devrimci örgütünü desteklemekile suçlanıyorlardı. Aynı zamanlarda, biz anarşist vekomünist tutsakların geçen Mart ayında (2015) yap-mış olduğumuz açlık grevi sürecinde düzenlenendayanışma etkinliklerinde hep mevcut bulunan Fadikile de hapishane görüşlerinde ve mahkemelerimizdetanıştık. Açlık grevimiz süresince Türkiyeli bütün dev-rimci tutsaklar bizler açlık grevini sonlandırana dekdönüşümlü olarak dayanışma amacıyla açık grevin-deydiler.

Kelimeler kifayetsiz, devrim meselesine ilişkinalgı ve analizlerimizdeki çeşitli farklılıklara karşın, buinsanlar sürekli bir şekilde mücadelenin, dünyanın her

bir köşesinde egemen sınıfın altında olanlara, şiddetlibaskıların nefes alma hakkı tanımadığı her yerde oldu-ğunu hatırlatıyorlar. Bizlere, kapitalist barbarlığa karşıörgütlü olduğumuz sürece kavganın canlı olduğunuhatırlatıyorlar.

İsmail ve Fadik göreceli olarak “güvenli” biryaşam sürecekleri Yunanistan’ı terk edip, SultanTayyip Erdoğan’ın faşist rejiminin Türkiye’de yaşa-yan komünistlere ve Kürtlere karşı açık bir savaşyürüttüğü Türkiye’ye gitmeyi tercih ettiler. Olaylarınkarmaşası içerisinde, yalnızca kavgaya devam etmeamacıyla aslanın ağzına girmeyi tercih ettiler.

Bizlerin Koridallos hapishanesinden yapabileceği-miz yalnızca İsmail ve Fadik’e güç vermek, düşünce-lerimizin onlarla olduğunu söylemek ve onlara büyükbir gülümseme yollamak. Hapishanede geçirdiğimizkısa zaman içerisinde İsmail’in suratında olan gülüm-semenin aynısından.

Ortak mücadelemizin adaletinin kesinliğinden yük-selen bir gülümseme.

Savaşan Tutsaklar Ağı

Fadik Adıyaman ve İsmail Akkol ile Dayanışma Duyurusu

14 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 508

5 5BEKLEYİN ZAFERLE GELECEĞİZ!

Page 56: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

22 Şubat - 28 Şubat

Ali TOPALOĞLU:Rize, Ardeşen ilçesi Duygulu Köyü’nde doğdu.

Emekçi bir ailenin çocuğu olan Ali, devrimcimücadeleyle lise yıllarında tanıştı. Devrimci ha-reketin bir taraftarı olarak mücadele içinde yeraldı. Yakalandığı kanser hastalığı nedeniyle1992’de Hacettepe Tıp Fakültesi Hastahanesi’ndetedavi görürken Karadeniz’de devrimci harekete

karşı gerçekleştirilen bir operasyonda işkenceciler tarafındanhasta yatağına zincirlendi. Tedavisi tamamlanmadan tutuklandı.Tahliye olduktan sonra ilerleyen hastalığı nedeniyle Rize’de 28Şubat 1993’te yaşamını yitirdi.

Muharrem KARADEMİR:1973 Sivas Hafik doğumludur. İstanbul’da

mücadele saflarına katıldığında, gecekondu semt-lerinde, bir parçası olduğu yoksul halkımızı ör-gütlü bir güç haline getirmeye çalıştı. Dahasonra SDB üyesi olarak mücadelesini sürdürürken1992 Haziran’ında tutsak düştü. Tutsaklık yıllarınıhep direniş içinde yaşadı. 20 Ekim 2003’teKandıra F Tipi Hapishanesi’nde ölüm orucuna

başladı. Ölüm orucuna başlayınca, tek kişilik hücreye alınarakfiziki-psikolojik baskılara maruz kaldı. Fakat o, yoldaşlarıadına, halkı, vatanı, örgütü adına kuşandığı kızıl bantına ihanetetmedi. 27 Şubat 2004’te şehit düşerek zulmün nasıl yenileceğinidirenişi ile gösterdi.

Cemal ÖZDEMİR:1956 yılında Sivas Divriği’de doğdu. Halkınınkurtuluş mücadelesine katıldı. Bunun bedelinitutsaklıkla ödedi. Hapishanede gördüğü işken-celerle hastalığının ilerlemesi ve tedavi ettiril-memesi sonucu 26 Şubat 1983’te Cemal Öz-demir aramızdan ayrıldı.

Augusto Cesar SANDİNOBir bağımsızlık savaşçısıdır o. ABD em-peryalizmine karşı Latin Amerika’da ba-ğımsızlık bayrağını ilk dalgalandıranlar-dandır. Sandino, 1893’te, bir köylü aile-sinin çocuğu olarak dünyaya geldi. Biremekçi olarak büyüdü; madenlerde, pet-rol işletmelerinde çalıştı. 1926’da ülke-sindeki yabancı işgaline karşı savaşmak

üzere birkaç yüz kişiyle dağlara çıktı. Nikaragua halkı ta-rafından “Özgür insanların generali” olarak anıldı hep.Sandino’nun üzerine ABD’nin kurup örgütlediği faşist“ulusal muhafızlar” sürüldü. Sandino’nun önderliğindekiköylü gerilla hareketi hızla gelişti, yaygınlaştı. ABD’ninhava saldırıları da bu gelişmeyi engelleyemedi. ABD, hal-kın bu direnişi karşısında 1933’te kuvvetlerini Nikara-gua’dan çekmek zorunda kaldı. Sandino, yoksul Nikara-gua halkı için mücadele etmeye devam etti. Köylü koope-ratifleri kurma, ülkeden kaçan ABD sermayedarlarınınmallarına el konulması gibi politikalar geliştirerek müca-deleyi sürdürürken, 22 Şubat 1934’te Ulusal Muhafızlartarafından kaçırılarak katledildi. Nikaragua halkı Sandi-no’nun öldüğüne inanmadı. Bir gün döneceğini düşünü-yordu. 45 yıl sonra onun adını taşıyan gerilla hareketi or-taya çıktı ve “Sandinistler” 1979’da Nikaragua devriminizafere ulaştırdılar.

“Ne duruyorsunuz, hadi, biz canımızı ortaya koyuyoruz”

Orhan Oğur

Orhan OĞUR:Orhan Oğur, 3 Mart 1981 İstanbul doğumlu-

dur. 1998 sonlarında örgütlü ilişkiler içinde yeralarak, gecekondu semtlerinde devrimci çalış-masını sürdürdü. 6 Kasım 2001’de DHKP-Cdavasından tutuklanarak F Tipi hapishanelereatıldı. Tek kişilik hücresinde, tecrit işkencesi al-tında, bireysel bir kararla, bedenini tutuşturarak

tecrit altındaki bu yaşamı reddetti. 27 Şubat 2003’te şehitdüştü. Örgütünün iradi bir kararı sonucu olmasa da, ölümünüzulme karşı bir protestoya dönüştürdü.

Orhan Oğur

MuharremKarademir

Ali Topaloğlu

Cemal Özdemir

Augusto Sandino

Hüseyin Çukurluöz’ün Muharrem İçin Yazdığı Şiir:10. ekiplerimizdendiSonuncu değildeğil sonuncumuz“Sonuna, sonsuza, sonuncumuza kadar”dan108’incimiz olduAh bahtı açıkkaram benimÇelik zırhları delensabrımızda tutkumuzilkimiz oldunselam sanacanımızın içicoşkun atan yüreğimizsevdalı bakışlıyeni doğan güneşimiz“KARA MUHARREM”İMİZ

Hüseyin Çukurluöz

Page 57: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

“Sen cevap oldun duranlara, susanlara”Kelimeler nasıl yeter seni anlatmayanasıl zordur bir bilseniki satırda tanımlamak senilafta değil sözde değilhayatla anlaşılır ancakpek lüzum da yok aslındasen kendini yeterince anlattın

1 Mart 2003

1996 Yılında Hasköy Lisesi’nde tanıştık Orhan’la.Aynı sınıfta karşılaştık, yaşam bizi bu sınıf içersinde biraraya getirdi. Bir hocamız vardı, biz ona “entel hoca”derdik. Ama her şeye rağmen bize okumayı o sevdirdi.İkimiz de hiç kitap okumayı sevmezdik, hocamızla tanıştıktansonra kitaplara ilgimiz daha bir arttı. Derken dünya devrimklasikleri “Maksim Gorki - Ana”, “Mitka Grıpçeva”...“Şeyh Bedreddin”... sonra daha da “biz”e doğru gelmeyebaşladık. Mahir - Bütün Yazılar vb...

İkimiz de artık bir tercih yapmak gerektiğini düşünü-yorduk. “Okumak yetmez artık pratik zamanıydı”, “hayatı,zulmü, sömürüyü tanıdık bir şeyler yapmalıyız” demiştik

her ikimiz de... Senin tercihin bir süre oportünist birsiyasetten yana oldu, benim tercihim de malum! Ama yinede ayrı yerlerde olsak da sen zaman zaman karşılaşmamızda“gönlüm sizlerle” diyordun. “Burada yetmiyor yaptıklarım”diyordun. Yetmedi sana. Kararını verdiğini çok sonra öğ-rendim. O zaman karşılaşamıyorduk ama ben senin tercihiniduymuştum... sevindim… yaptıkların sana yetmiyorduçünkü, “bir şeyler yapmak” yine burada somutlandı...

Okulda faşistlerle bir çatışmayı hatırlıyorum, soğuk-kanlıydın, onlar kalabalıktı, cevabını verdik. Armutlu bari-katlarında görmüşler seni, eminim yine aynı soğukkanlılığın,cesaretin üzerindeydi. Yine bir şeyler yapmak somutlanıyordusende.

Bir ay önce eski okulda arkadaşlarla bir araya geldikkonuştuk, seni andık, sevdiğimiz hocalarla da karşılaştık,sonra yine seni andık. “Orhan da olsa” dedi birisi. Sonrahapishaneler konuşuldu, ölüm oruçları, direniş. Bu konularauzak olanlar bile seni anarken bir şeyler yapalımı konuştu...Yine seni anarken... Daha sen şehit düşmemiştin... resmenhalen yerinde duranlara, kaçanlara, kulaklarını tıkayanlaraşehitliğin bir cevap oldu; “Ne duruyorsunuz hadi bizcanımızı ortaya koyuyoruz”...

Sen cevap oldun duranlara, susanlara... her sabahokulun önünden geçerken aklıma düşüyorsun, anıları taze-liyorum, şimdi anılar daha bir kafamda canlanıyor...

Halen bir şeyler yapmak gerekir diyenler... demeyi bı-rakalım, Orhanlar’ın son sözü bir şeyler yapalım oluyor.Daha fazla insan ölmesin... Senin son sözün çınlıyor ku-laklarımda halen...

Bir Arkadaşı Orhan Oğur’u Anlatıyor:

İzmir Siyasi şube polisi Grup Yorumkorosu öğrencileri üzerinde baskı kur-maya, tedirgin etmeye ve işbirlikçilikteklifi ederek onursuzluğa zorluyor.

GRUP YORUM Korosu öğrencisiEmin’in anlatımlarından

“8 Ocak günü saat 16.00 sularındaoturduğum mahallede gerçekleştirilenkoro çalışmasına giderken terörle mü-cadeleden olduğunu söyleyen polisadımı söyleyip beni durdurdu. Dahasonra okuduğum okulu, bölümü söyledi,“sen iyi bir çocuksun biliyorum, senbize, bizde sana yardımcı olabiliriz”dedi. ısrarla ” oturalım konuşalım te-dirgin olmana gerek yok” dedi. ben deistemiyorum, görüşürsek de arkadaşlarımyanımda olur dedim. kabul etmedi te-lefon numaramı istedi, zaten biliyorsunuzdedim. Görüşmekte çok ısrarcı oldukabul etmedim. “kamuya açık alandagörüşelim” dedi işim var dedim, ” seniarayacağım müsait bir zamanda” dedive ben yoluma devam ettim”.

“Daha sonra 13 Ocak sabah 06.45 de

TEM ekipleri evde 1 saatlik arama ger-çekleştirdiler ve gözaltına alındım. Suç-lama, sosyal medya üzerinde DHKP-Cpropagandası yapmaktı. TEM’de DilekDoğan’ı nereden tanıdığım, polis memu-runu neden hedef gösterdiğim, yurt dışıkaynağın kim olduğu, örgütü kim yönettiği,mali kaynağın nereden alındığı, ve HalkCephesi üyesi olup olmadığım soruldu,buna benzer bir çok soru soruldu”.

“Savcı Dilek Doğan’ı vuran polisineden hedef gösterdiğimi, Günay Özars-lan’ın cenazesinde, cenazenin verilme-mesi ile ilgili yaptığım paylaşımı sorduve Suruç Katliamı eylem duyurusunu,Gazi mahallesinden polisin çekildiğindedirenenleri selamlama mı sordu”.

Sonuç olarak Savcı tutuklama tale-biyle mahkemeye sevk etti, Hakim Adlikontrollü denetimli serbest bıraktı.DHKP-C propagandası yargılanma sü-recim devam ediyor”.

Ahlaksız İzmir polisinin amacı çokaçık, Grup Yorum korosu öğrencilerinibaskı altına alarak,tehditle, işbirlikçilik

teklifleri ile onursuzlaştırmak, korkut-mak,uzaklaştırmak ve Grup Yorum’untüm Anadolu da yaydığı halk korolarıile daha da büyümesini engellemeye,düzenin yoz kültür-sanat anlayışına al-ternatif olan korolarla, emeğin, umudun,halkın türkülerini söylenmesini engel-lemeyi amaçlıyor İzmir polisi. İşbir-likçilik, muhbirlik, dünyanın gelmişgeçmiş en onursuz, en haysiyetsiz işidir.Böyle alçak kişiliklerden ancak böylebir düzen medet umabilir. Emin de buonursuzluğu elinin tersiyle itmiştir. Bun-dan sonra Emin’in ya da diğer GrupYorum korosu öğrencilerinin başına ge-lebilecek her şeyden İzmir polisi so-rumludur. Sizin işbirlikçilik teklifleriniz,baskılarınız, bizim devrim düşümüz,türkülerimiz karşısında çaresizdir.BASKILAR BİZİ YILDIRAMAZTÜRKÜLER SUSMAZ HALAYLARSÜRERGRUP YORUM HALKTIR SUSTU-RULAMAZ

GRUP YORUM İZMİR KOROSU

İzmir Grup Yorum Korosu Öğrencisinin Anlatımları

Anıları Mirasımız

Page 58: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

1

24 Ocak2010

Sayı : 204

Kaplanın inine girmeden kaplanın yavrusununasıl yakalarsın. (Çin ata sözü )

Ata Sözü

düşlerim hala diri

zamana direnir

unutma ölüm yenildi mi bir kez

gerisi mutlak gelir

insanlığı sevmenin

kardeşçe üretip

kardeşçe bölüşmenin

ve biz

erdemin kuşağıyız

sabrı kaç kez

sınadık kavgamızda

kaç kez yenildi

zaman mefhumu düşlerimize

ve biz aydınlanmanın aşığıyız

güneşli, ateşli ve bilgiyi

kana kana içmenin sevdalısıyız

gülüşün hücrelere takılı kaldı...

Muharrem ÇETİNKAYA

Şiir

ÇİVİBir tüccar atına atlayıp, uzak kentlerin birine gitmiş. Bir yerde mola

vermiş. Atının bakımını yapan kişi "Atınızın sol arka ayağının na-lından bir çivi noksan. Çiviyi çakmamı ister misiniz?"

Tüccar; "Bir şey olmaz demiş. Vakit kaybetmeme gerek yok. Na-sıl olsa altı saatlik yolum kaldı, gidene kadar da nal düşmez herhalde."Tüccar tekrar dinlenmek için mola vermiş. Atın yemini ve suyunuveren kişi tüccarı tekrar uyarmış. Atın sol arka ayağında nalın ol-madığını söylemiş. Tüccar yine zaman kaybetmemek için nal tak-tırmayı kabul etmemiş. Tüccar yola çıkmış. Fakat çok geçmeden ataksamaya başlamış. Bu topallama uzun sürmemiş. Sonunda yere dü-şen atın bir ayağı kırılmış.

Adam çaresiz atı bırakmış. Onun yükünü de sırtına alarak, yolungeri kalan kısmını yürüyerek tamamlamak zorunda kalmış. Sonra da;“Aaah, benim akılsız kafam aah!" demiş. Bütün bunlar bir tek çiviyüzünden geldi başıma. Beş dakika bekleyip çiviyi çaktırsaydım, hemsaatlerce yürümemiş olacaktım. Hem de at, boşu boşuna ölmeyecekti.

Bir komutan"Atımın nalındaki bir çivi düşseydi, bu büyük ülkeolmazdı!" demiş. "Ama nasıl olur?" demişler. "Bir çivi bir ülkeyi na-sıl kurtarır?" Komutan cevap vermiş; "Bir çivi bir komutan bir or-duyu, bir ordu da koca bir ülkeyi kurtarır.”

Kıssadan Hisse

Page 59: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

“Bugün devrimcilerin temel sorunu; halkadevletin, sömürünün ne olup olmadığını

göstermek değil, “Bu devletten kurtulmakiçin nasıl mücadele edeceğiz, nasıl

örgütleneceğiz ve ne yapacağız?” sorularınıcevaplayabilmektir. Bütün çalışmalarımızınodağında örgütlenme yoksa, her gün artan

oranda insan örgütlemiyorsak , taraftarkazanamıyorsak, gerekli çalışmayı

yapmıyoruz demektir… Kitlelere, mutlaka kitlelere dönmeliyiz.

Bunun için kendimize dönmek, kendimizieleştirmek , “Biz ne yapıyoruz? Neyi, niçinyapamadık?” sorularını gerekirse onlarcakez doğru cevaplar alıncaya kadar sormak

görevini benimsemeliyiz. Kitlelerin olduğu her yerde biz deolmalıyız. Kitlelerin yanı başında,

ortasında, dağda, şehirde, halkın olduğuher toprak parçası

bizim çalışma alanımızdır…”

Page 60: Bu Korku; Halkın Adaletinden Korkudur!yuruyus.biz/pdf/pdf/508.pdfortada duruyor. Keza emekçi sol hare-ketin HDK içerisinde yer alan kimi bi-leşenlerinin iradenin rolünü önemsiz-leştiren,

ww

w.y

uru

yu

s-in

fo.o

rgyu

ruyu

s.b

iz@g

mail.c

om

Bu Korku;Halkın

Adaletinden Korkudur!

AKP FAŞİZMİ, CİZRE’DE BODRUMDA60 İNSANIMIZI KATLETTİ

CİZRE, SİLOPİ, SUR’DA KATLEDEN DEVLETTİR!

HESAP SORACAĞIZ!

HALK CEPHELİLER, CİZRE KATLİAMI İÇİN ONLARCA MAHALLEDE GÖSTERİ YAPTILAR...

GAZİ MAHALLESİ’NDE CADDEYİ TIRLA KAPATIP POLİSLE ÇATIŞTILAR!..