Top Banner
1 BĐRĐNCĐ BÖLÜM GĐRĐŞ I. KURULUŞUNDAN SELÇUKLULAR ZAMANINA KADAR ULUBORLU A. Uluborlu’nun Coğrafi Konumu ve Yapısı Uluborlu, günümüzde Akdeniz Bölgesi’ndeki Isparta iline bağlı oniki ilçeden biridir. Isparta’nın kuzeyinde, 67 km uzaklıkta bulunan Uluborlu’nun, batıda Keçiborlu, doğuda Senirkent ilçesi, kuzeyde Dinar ilçesinin Ergenli Köyü, güneyde de Gönen ile sınırları bulunmaktadır 1 . Đlçe 30.27 boylamı ile 38.10 enlemi üzerinde yer alıp, 332 km’lik bir alana ve 1100 m’lik ortalama yüksekliğe sahiptir 2 . Đlçe arazisi üçüncü devirde oluşmuş olup, Toros Dağları arasına sıkışş dar bir vadiden ibarettir. Đlçenin güneyinde Torosların birer uzantısı olan 2447 rakımlı Kapıdağı, batısında 2097 rakımlı Şalgamlık Dağı ile Hisarlık Dağı, kuzeyinde ise 1800 rakımlı Kılıçlayan Dağları yer almaktadır 3 . Daha önceki dönemlerde oldukça fazla nüfusa ve köye sahip olan Uluborlu’nun, bugün dört köyü bulunmaktadır. Bu köyler Küçük Kabaca, Đleydağı, Đnhisar ve Dereköy’dür 4 . Mazisi çok eski olan ilçe, eski dönemlerin stratejik endişeleri dolayısıyla Kapıdağı yamacında kurulmuş ise de daha sonra 1939 yılında hazırlanan imar planına göre zamanla ovaya, yani şimdiki yerine inmiştir 5 . Eski yerleşim yerinin de korunmadığı ve zamanla yıkıldığı görülmüştür 6 . 1 Hasan H. Can, Uluborlu’nun Dünü Bugünü, Isparta 1998, s. 55. Böcüzade Süleyman Sami, Kuruluşundan Günümüze Isparta Tarihi, (Çev.Dr.Suat Seren), c. I-II, Serenler Yay., 1983, s. 46. 2 Hasan H. Can, a.g.e., s. 55. Bizim Uluborlu, Ülkü Basımevi, Isparta 1951, s. 7. 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için bkz. Ek-1-2. 5 Bizim Uluborlu, s. 7. 6 Eski ve yeni yerleşim yeri fotoğrafları için bkz. Ek-3-4.
101

BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

Aug 11, 2020

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

1

BĐRĐNCĐ BÖLÜM

GĐRĐŞ

I. KURULU ŞUNDAN SELÇUKLULAR ZAMANINA KADAR

ULUBORLU

A. Uluborlu’nun Co ğrafi Konumu ve Yapısı

Uluborlu, günümüzde Akdeniz Bölgesi’ndeki Isparta iline bağlı oniki ilçeden

biridir. Isparta’nın kuzeyinde, 67 km uzaklıkta bulunan Uluborlu’nun, batıda

Keçiborlu, doğuda Senirkent ilçesi, kuzeyde Dinar ilçesinin Ergenli Köyü, güneyde

de Gönen ile sınırları bulunmaktadır1. Đlçe 30.27 boylamı ile 38.10 enlemi üzerinde

yer alıp, 332 km’lik bir alana ve 1100 m’lik ortalama yüksekliğe sahiptir2. Đlçe

arazisi üçüncü devirde oluşmuş olup, Toros Dağları arasına sıkışmış dar bir vadiden

ibarettir. Đlçenin güneyinde Torosların birer uzantısı olan 2447 rakımlı Kapıdağı,

batısında 2097 rakımlı Şalgamlık Dağı ile Hisarlık Dağı, kuzeyinde ise 1800 rakımlı

Kılıçlayan Dağları yer almaktadır3.

Daha önceki dönemlerde oldukça fazla nüfusa ve köye sahip olan

Uluborlu’nun, bugün dört köyü bulunmaktadır. Bu köyler Küçük Kabaca, Đleydağı,

Đnhisar ve Dereköy’dür4.

Mazisi çok eski olan ilçe, eski dönemlerin stratejik endişeleri dolayısıyla

Kapıdağı yamacında kurulmuş ise de daha sonra 1939 yılında hazırlanan imar

planına göre zamanla ovaya, yani şimdiki yerine inmiştir5. Eski yerleşim yerinin de

korunmadığı ve zamanla yıkıldığı görülmüştür6.

1 Hasan H. Can, Uluborlu’nun Dünü Bugünü, Isparta 1998, s. 55. Böcüzade Süleyman Sami, Kuruluşundan Günümüze Isparta Tarihi, (Çev.Dr.Suat Seren), c. I-II, Serenler Yay., 1983, s. 46. 2 Hasan H. Can, a.g.e., s. 55. Bizim Uluborlu, Ülkü Basımevi, Isparta 1951, s. 7. 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için bkz. Ek-1-2. 5 Bizim Uluborlu, s. 7. 6 Eski ve yeni yerleşim yeri fotoğrafları için bkz. Ek-3-4.

Page 2: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

2

B. Uluborlu’nun Günümüze Kadar Aldı ğı Đsimler

MÖ 3 bin yıllarında kurulan Uluborlu’nun Frikyalılar döneminde “Apollonia”

olarak anıldığı, burada araştırma yapan Đngiliz M. Arundel tarafından çıkarılan bir taş

kitabenin okunmasıyla anlaşılmıştır7.

Roma döneminde önemli büyük şehirlere Apollonia ismi verilmiştir

Uluborlu’nun Roma döneminde de “Apollonia” ismiyle anılmasından, Roma

döneminin önemli şehirlerinden biri olduğu anlaşılmaktadır8. W. Ramsey,

Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası adlı eserinde Uluborlu’ya Romalılar döneminde

Apollonia, Bizanslılar zamanında da Zosopolis denildiğini belirtmiştir. Roma’nın

ikiye ayrılmasıyla Doğu Roma Đmparatorluğu’nun sınırları içinde kalan şehir, bu

dönemde bir Hrıstiyan azizi olan Zozimus’un adına izafeten “Zosopolis” adını

almıştır9. MS 381 tarihinden itibaren bütün belgelerde de bu ada rastlanmıştır10.

Uluborlu’nun, Zosopolis ismiyle anılması, şehrin bu dönemde de büyük, önemli bir

dini merkez olduğunu bize göstermektedir.

Uluborlu’nun Bizans dönemindeki bir diğer adı “Ayvalar Memleketi”

anlamına gelen “Mordiaum” olmuştur. Bu adın Uluborlu için kullanıldığı, bölgede

bulunan kitabelerle kesinleşmiştir. M. Arundel, UIuborlu’nun Mordiaum olduğunu

ayvalarından sezmiş ve buna ait taş kitabeyi ortaya çıkarmıştır11.

1071 Malazgirt Savaşı’nın ardından, Uluborlu’nun Bizans hâkimiyetinden

Selçuklu hâkimiyetine geçmesiyle isminin de değiştiğini görmekteyiz. Günümüzdeki

Uluborlu adı aslında “Borlu, Borgulu”, “Uluğborluk, Uluborlug” kelimelerinin

değişime uğramış şeklidir. Selçuklu kaynaklarında, Uluborlu adının genellikle,

7 Charles Texier, Küçük Asya, (Çev. Ali Suat), c. II, Ankara 2002, s. 401. S. Demirdal, a.g.e., s. 60. 8 Apollon Antikçağ’da, Yunan ve Romalıların şiir, sanat ve güneşi temsil eden bir tanrısı idi. Bkz. Zeki Taşlıklıoğlu, Anadolu’da Apollon Kültü, Đstanbul 1963, s. 45. 9 Bu papaz Đmparator Tratan zamanında Antioehia da oturan Domitran Prases tarafından tutuklanmıştır. Ayağına demir ayakkabılar giydirilerek atlarla beraber koşturulmuş, Konana’ya götürülmüş ve orada öldürülmüştür. 10 Hikmet Turhan Dağlıoğlu, “Günlemeç Araştırmaları: Isparta ve çevresi hakkında yabancı kaynaklardaki coğrafi ve tarihsel bilgiler”,Ün Dergisi, c. II, S.14, 1935, s. 192-193. 11 S. Demirdal, a.g.e., s. 37.

Page 3: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

3

“Borgulu, Burgulu” olarak geçtiği görülmektedir12. Borlu ismi, Bizans ordusunda

paralı askerlik yapan Kuman-Kıpçak Türkleri’nin uç bölge askeri olarak buraya

yerleştirilmesinden sonra Kuman-Kıpçak Türkleri tarafından verilmiştir13.

Kaşgarlı Mahmud’un Divan-ı Lugat-it Türk adlı eserinde verdiği bilgiye göre,

“Ulu” kelimesinin “büyük, yüce” anlamlarına, “Bor” kelimesinin ise eski Türkçede

“şarap, bağ, meyve bahçesi, maden, şehir” anlamlarına geldiği bilinmektedir.

Böylece Uluborlu adının “bağlık, bahçelik büyük şehir” anlamını taşıdığını

söyleyebiliriz14.

C. Uluborlu’nun Kurulu şu

Uluborlu’nun kuruluş tarihi oldukça eski dönemlere dayanmaktadır. Bazı

Avrupalı tarihçiler bu şehrin MÖ 3000–4000 yılları arasında ilk Asya göçmenleri

tarafından, Profösör Hirşfelt ise Bergama hükümdarları tarafından kurulduğu

görüşünü taşımaktadır. Bölgede, 1930 Mayısında inceleme yapan M. Kalder de, Eti

göçmenlerinin kurduğu görüşünü benimsemiştir. Uluborlu’nun Büyük Đskender

tarafından kurulduğunu kaydeden eserler de olmuştur. Ancak, Uluborlu’nun Büyük

Đskender tarafından ziyaret edildiği doğruysa da, onun tarafından kurulduğu görüşü

gerçeği pek yansıtmamaktadır15. Küçük Asya adlı eserde ise Frigya Apolloniası

olarak bilinen şehrin Uluborlu olduğu belirtilir16. Dolayısıyla kuruluşu çok eskilere

dayanan bu şehrin ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu kesin olarak belli

değildir. Anadolu’ya gelen ilk Türk kabilelerinden olan Etiler, bölgeye geldiklerinde,

buralara daha önce gelen bir halk kitlesini bulmuşlardır17.

Uluborlu’dan ilkçağlardan bu yana pek çok kavim gelip geçmiştir. Bunların

idare sürelerini kısaca şu şekilde sıralayabiliriz:

12 Đbn Bibi, El Evamiru’l- Alaiyye Fi’l-Umuri’l- Alaiyye (Selçukname), (Çev. Mürsel Öztürk), c. II, Ankara 1996, s. 26. H.T. Dağlıoğlu, “Uluborlu”, Ün Dergisi, c.VII, S. 82-83, Şubat 1941, s.1121-1124. 13 http://uluborlu.bel.tr/uluborlutarihi.htm 14 S. Demirdal, a.g.e., s. 62. 15 S. Demirdal, a.g.e., s. 20. 16 Charles Texier, a.g.e., s. 401. 17 S. Demirdal, a.g.e., s. 21.

Page 4: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

4

1. Etiler…………………………..MÖ 1750-1556

2. Firigler………………………...MÖ 1556-700

3. Lidyalılar ……………………...MÖ 700-547

4. Persler……………………… MÖ 547-400

5. Pisidyalılar…………………….MÖ 400-334

6. Makedonyalılar………………..MÖ 334-277

7. Galatyalılar…………………….MÖ 277-169

8. Antigonetler……………………MÖ 169-65

9. Romalılar……………………….MÖ 64- MS 395

10. Bizanslılar………………………MS 395- 1074

11. Selçuklular……………………...1074-1299

12. Hamidoğulları…………………..1299-1381

13. Osmanlılar………………………1381-1923

14. Türkiye Cumhuriyeti……………1923-….18

Uluborlu’da Selçuklular’ın hâkimiyetine kadar, burada hüküm süren

devletleri kısaca inceleyelim.

1. Hititler Döneminde Uluborlu

Hititler tahminlere göre doğudan gelip Anadolu’ya yerleşen Ari bir ırktır.

Hititler Orta Asya’dan gelen göçmen kafilelerinin ilki sayılır. MÖ 3000–4000

yıllarında Anadolu’ya geldiklerinde, buraya Luviler adında bir toplumun yerleşmiş

olduğunu görmüşlerdir. Çin ülkesinin kuzey kısmına Hata adını veren Hititler, Đran

ve Irak üzerinden Kızılırmak Nehri’nin içine gelip yerleşmişler ve buralara da kendi

vatanlarının adını vermişlerdir19. Hititler, yerleştikleri bu yerlerde ayrı ayrı yaşayan

birçok kabileler bulmuşlar, bu halk topluluklarını hâkimiyetlerine alarak bir

imparatorluk kurmuşlardır. Bu dönemde, Anadolu’daki halk, birçok bağımsız

18 S. Demirdal, a.g.e., s. 58. 19 S. Demirdal, a.g.e., s. 22.

Page 5: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

5

beylikler halinde yaşıyorlardı. Beylik kelimesinin karşılığı olarak ise “Etilik”

kelimesi kullanılıyordu. Hititler bölgedeki Etiliklere hâkim oldukları için “Etiler”

adıyla da anılmışlardır20.

Bölgedeki coğrafi isimlerin dil bakımından incelenmesi sonucunda,

kelimelerin Luvice olmadığı, Luvilerden önce burada yaşayan eski bir kavmin

olduğu anlaşılmıştır. Tarihçiler bunlara Önluviler demişlerdir. Bu kavme ait

belgelerde geçen coğrafi isimlerden anlaşıldığına göre, Kayseri’den, Gediz Nehri

üzerinde Manisa ili içinde yer alan Sart’a doğru çekilen bir hattın güneyinde kalan

bölgeler ve dolayısıyla Uluborlu bu sahanın içinde kalmaktadır. Bölgede Luviler’den

başka Arzava adında bir birliğe de rastlanmıştır. Yalnız bu ovanın asıl Arzava’nın

sınırları içinde mi, yoksa bağlı beyliklerden birisi içinde mi olduğu kesin olarak

bilinmemektedir21.

Hititler, kendi birliklerini kurup kuvvetlendirdikten sonra komşu kabile

birliklerini hâkimiyetleri altına almışlar ve Büyük Hitit Krallığı’nı meydana

getirmişlerdir. Bazı tarihçiler Hitit Krallığı’nın kuruluşunu MÖ 2025’e doğru

başlatırken, son dönem tarihçileri bu tarihi MÖ 1800’e almışlardır. Đlk Hitit kralları

Pithana, Anitta ve Tuthalia’dır. Devlet Tuthalia devrinde tam manasıyla kurulmuş,

MÖ 1750 yıllarında başa geçen Labarna döneminde güçlenmiştir. Kral Labarna

zamanında Hitit Devleti yalnız Anadolu’nun en güçlü siyasi birliği olmakla

kalmamış, Yakın Doğu’nun önemli devletlerinden biri derecesine yükselmiştir.

Labarna’nın yaptığı işler, daha sonra halefleri tarafından bırakılan tabletlerden

öğrenilmektedir. Labarna bütün Orta Anadolu’yu ele geçirmiş, Güney ve Güneydoğu

Anadolu’ya doğru uzanmıştır. Bütün Arzava’yı hâkimiyetine alan Labarna’nın yerine

oğlu I.Hattuşili’nin geçtiğini, bu dönemden kalan tabletler bize bildirir.22 Arzava’da

Hitiler’e karşı isyan, Labarna’nın beşinci halefi Ammurna zamanında çıkmış ve

isyanlar devam etmiştir. MÖ 1550–1450 arasındaki bir asır, Hitit Devleti’nin

karanlık çağıdır. MÖ 1380 yıllarında Hitit tahtına çıkan Şuppiluliuma’nın saltanatı

Hitit Devleti’nin yükselme çağıdır. Şuppiluliuma çağına kadar Hitit Devleti,

dışarıdan gelen göçlerin tehdidi altındayken, Suppiluliuma devlete eski gücünü geçen 20 Đrfan Bingöl, Türkiye’de Yaşayan Toplumlar, Devletler ve Beylikler, Ankara 2002, s. 11. 21 S. Demirdal, a.g.e., s. 22. 22 Yılmaz Öztuna, “Türkiye Tarihi”, c. I, Hayat Yay., 1964, s. 18-19.

Page 6: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

6

bir güç kazandırmıştır. Suppiluliuma, Karadeniz ile Akdeniz arasındaki bütün

Anadolu’da hâkimiyetini iyice kurduktan sonra Arzava’yı kesin olarak itaat altına

almıştır. Ancak oğlu Murşil, Arzava ile yeniden uğraşmak zorunda kalmıştır. III.

Hattuşili ş’in oğlu IV. Tuthalya zamanında çözülme başlamıştır. Batı Anadolu’da

Hitit hâkimiyeti çok zayıflamıştır. IV. Tuthalya’nın torunu II. Şuppiluliuma ve V.

Tuthalya devrinde Hititler dağılmıştır. Bu dağılma oldukça hızlı olmuş MÖ 1200

yıllarında Ege’den gelen yeni göç dalgaları Hititleri parçalamışlardır. MÖ 1180’e

doğru Hitit Devleti tamamen tarihe karışmıştır23.

Tarihlerin kaydına ve bazı bilim adamlarının ifadelerine göre 1200 tarihi

Anadolu’nun karanlık bir devridir. Bununla ilgili bir belge de yoktur. Yalnız Mısır

kaynaklarında geçen “Deniz halkı, Hati, Arzava, Kargamış, Amurru Krallıklarını

yıktıktan sonra Mısır’a hücum etti” şeklindeki kayıtlara göre, bu tarihte Anadolu’yu

istila eden kavme “Deniz Kavmi” denilmiştir. Deniz Kavmi’nin ise, çeşitli isimler

taşıyan halk gruplarından oluşan karışık bir kavim olduğu anlaşılıyor. Bunlar belki

de Luviler, Arzava ve ona bağlı beyliklerin oluşturduğu insan topluluğudur24.

Uluborlu’nun Hititler devrinde kurulmuş olduğu ve çevredeki değişik

büyüklüklerde görülen inlerin de o devirde meydana getirildiği anlaşılmaktadır.

Hititler, MÖ 1200 yıllarında yıkıldıktan sonra Uluborlu yeni bir işgalci milletin eline

geçmiştir. Uluborlu’nun Firigyalılar devrine kadar nasıl idare edildiği

bilinmemektedir. Çünkü Firigya Devleti MÖ 800 yıllarında kurulmuştur.

2. Firigyalılar Döneminde Uluborlu

MÖ 1200’lerden sonra Anadolu’ya gelerek Hitit Đmparatorluğu’nun

dağılmasına sebep olan kavimlerden biri de Firigyalılar olmuştur. Bunların

yerleştikleri bölgeye Firigya denilmiştir. Firigler, Çanakkale ve Đstanbul

Boğazları’ndan geçerek aynı soydan oldukları bilinen Traklarla karışmışlardır.

Firigya’ya bu ismin, Anadolu’ya geçen kabileler içinde, önemli bir kabilenin adından

dolayı verildiği düşünülmektedir. Firigler, çeşitli devirlerde Anadolu’ya gelip

yerleşmişler ve bir kısmı MÖ 800’lerde Firigya Krallığı’nı kurmuşlardır. Krallık MÖ

620’ye kadar yaklaşık olarak 180 sene devam etmiştir. Bu süre içinde yedi kral

23 Y. Öztuna , a.g.e., s. 22. 24 S. Demirdal, a.g.e., s. 23.

Page 7: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

7

saltanat sürmüştür. Krallığın kurucusu I. Gordios, başkenti ise Ankara’nın batısında

bulunan Gordion şehridir25.

MÖ 8. yy’da Anadolu’da güçlenen Firigyalılar, Hitit kralı Hattuşil’in

vefatından bir asır kadar sonra Boğaziçinden Antitoroslara kadar olan araziyi işgal

etmiş bulunuyorlardı. Etilerin iyice zayıflamasından sonra Uluborlu da Firigler’in

eline geçmiştir. Firigler’in zamanında Uluborlu’nun adının Apolonia olduğu

anlaşılmaktadır. Đlçenin adının daha önce ne olduğu ve bu ismin kimler tarafından

verildiği bilinmemektedir.

Firigler, birinci derecede ziraatçı bir kavim olmuşlardır. Ziraatla

uğraştıklarından, hakimiyet kurmak istedikleri topraklar Anadolu’nun iç kısımlarında

idi. Firigler, çok tanrılı bir dine sahipti ve en büyük tanrıları da toprak ve bereket

tanrıçası olan “Kibele” idi. Hitit ve Đyonya medeniyeti etkisinde kalan Firigyalılar’ın

çanak-çömlek, dokumacılık işlerinde üstün oldukları, kayaların içine oyulmuş kral

mezarlarının olduğu bilinmektedir. Firigyalılar özellikle dokumacılık alanında çok

başarılı ve meşhur idiler. Kırmızı renkli kumaşlar ticarette önemli yer tutardı ve

satılırdı26.

Uluborlu’da da kumaşların ipleri, kırmızı, bacaklı ve köklü (boyalık) denilen

ot köklerinden boyanırdı. Firigler dönemindeki bu usulün, gelenek halinde devam

ettiği anlaşılmaktadır. Bu devirde Uluborlu toprak ürünleri ile kumaşlarıyla, koyun

ve keçi sürüleriyle çok zengindi. Zamanımızda eski askerlik şubesinin yanında

bulunan binanın doğu tarafındaki kitabe bunu doğrulamaktadır.

Kitabede; “Antalya’nın Silyon kasabasından geldim. Antiokyalı (Yalvaçlı)

meşhur Debora ile evlendim. Ailemi çok severdim. Çok koyunlu Firigya’da öldüm.”

sözleri okunmuştur27.

Firigya Devleti’nin güçlü dönemlerinde Toroslar’ın kuzeyinde ve Kayseri’nin

batısında kalan bütün Anadolu’ya hâkim olduğu anlaşılmaktadır. Krallık Kimmer ve

Đskit istilaları ile zayıflamıştır. MÖ 7. yy’ın başlarında Lidyalılar tarafından

yıkıldıktan sonra sınırlarının, Ankara ile Konya, Eskişehir ile Afyon arasına kaydığı 25 Y.Öztuna , a.g.e., s. 35. 26 C. Texier, a.g.e., s. 402. 27 S. Demirdal, a.g.e., s. 24.

Page 8: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

8

ve Batı Anadolu’da kurulan Lidya Devleti’ne bağlandığı bilinmektedir. Firigya’nın

Güney sınırları kesin değilse de, Uluborlu bölgesi Firigya’ya tabi olmuş ve “Firigya

Apolonyası” adıyla tarihe geçmiştir. Ünlü gezgin Charl Texier de kitabında, Firiçya

Parore’nin bazı şehirleri adı altında Uluborlu’dan bahsetmektedir28.

3. Lidyalılar Döneminde Uluborlu

Lidler, Ari kavimlerin karışımından meydana gelmiş bir kavimdir. MÖ 670’e

doğru Frigya Krallığı’nı yıkarak yerine Lidya Krallığı’nı kurmuşlardır. Krallığın

kurucusu “Gyges”, başkenti ise bugünkü Manisa şehri içinde, Gediz Nehri üzerinde

bulunan Sardes’tir29.

Lidyalılar, Boğazlardan Anadolu’ya geçip Frigya’ya yerleşmişlerdir.

Lidyalılar da Frigya gibi bir süre Büyük Hitit Đmparatorluğu’na tabi olmuşlardır.

Fakat rakiplerinin zayıflaması ve yıkılmasıyla, göze çarpmaya, etraflarına akınlar

yapmaya başlamışlardır. Arazilerini genişleterek büyük ve zengin bir devlet meydana

getirmişlerdir30. Kral Gyges zamanında büyük bir güç kazanan krallık, daha sonraları

da ticarette ileri giderek refahını artırarak devam ettirmiştir. Gyges, Kimmerlerle

yaptığı ikinci meydan muharebesinde ölmüş, yerine beş yaşındaki oğlu Ardys geçmiş

ve kırk sekiz yıl kadar saltanat sürmüştür. Sonuncu kral olan Kroissos (Krezüs)

zamanı ise devletin şevket zenginlik dönemi olmuştur. “Kroissos kadar zengin” sözü

vecize haline gelmiştir. On üç yıl saltanat sürmüştür31.

Lidyalılar sınırını, Karadeniz’den Toroslar’a Ege Denizi’nden Kızılırmak’a

kadar genişlettiği için Uluborlu da bu arazi içinde kalmış, Lidyalıların eline

geçmiştir32. Bu dönemde, devletin sınırları içinde geniş bir refah görülmektedir. Zar,

âşık, top oyunları da bunlardan kalmıştır33. Lidyalılar döneminde, vatan

savunmasının paralı yapıldığı, askerler ücretli olduğu için yurtseverliği bilmedikleri

tespit edilmiştir. Devletin yıkılmasının birinci sebebinin bu olduğu anlaşılmıştır.

28 C. Texier, a.g.e., s. 401. 29 Y. Öztuna, a.g.e., s. 36. 30 S. Demirdal, a.g.e., s. 26. 31 Y. Öztuna, a.g.e., s. 37. 32 S. Demirdal, a.g.e., s. 26. 33 C. Texier, a.g.e., s. 24.

Page 9: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

9

Bu sırada güçlü bir devlet olan, başında Keyhüsrev’in bulunduğu Persler

gözünü bu zengin devlete dikmiştir. Bu arada Kroissos, kayınpederi olan Med

Kralının ölümüne sebep olduğu için, II. Keyhüsrev’e diş biliyordu. Bu sebepten iki

devletin arası açıktı. Persler ile Lidyalılar arasında yapılan savaşta, MÖ 547’de,

Persler savaşı kazanmıştır. Pers Kralı II. Keyhüsrev, bütün Lidya arazisine hâkim

olmuştur. Kral Kroissos, Perslere yenilmiş ve esir düşmüştür. Persler, Hititlerden

sonra ikinci defa, bütün Anadolu’yu tek bir devletin idaresinde birleştirmişlerdir.

Böylece Lidyalıların “Kral Yolu” denen, Miletos ve Efesos’tan yani Ege

kıyılarından, Sardes yoluyla Orta Anadolu’dan ve Kızılırmak’tan geçerek

Mezopotamya’ya giden, dünyanın en işlek ticaret yolunun büyük kısmı, Sard şehri

merkez olmak üzere Perslere geçmiştir. Bunun üzerine Uluborlu da, MÖ 546’da

sahip değiştirerek Persler’in eline geçmiştir. M. Kalder, Uluborlu’nun Perslere

geçmesini MÖ 550 senesi olarak kabul etmektedir. Uluborlu kale duvarında bir tane

eski Đranlı aile resmine, askeri cephanelik duvarında da mil taşına rastlanmıştır34.

4. Persler Döneminde Uluborlu

MÖ 708’de Đran’da Đmparatorluk kuran Medler, Đran’da bulunan Arilere

bağlı bir kavimdir. Đran’ın bu ilk imparatorluk hanedanı, MÖ 555’e kadar 153 sene

devam etmiş, yerlerini Persler almıştır. “Büyük” diye anılan ve dünya tarihinin en

tanınmış şahsiyetlerinden biri olan II. Keyhüsrev, Med imparatorunu tahttan

indirmiş, imparatorluk tacını giymiştir. II. Keyhüsrev MÖ 529’da öldürülünceye

kadar 26 yıl Đmparatorluk tahtında oturmuştur35. MÖ 546’da Persler, Lidya

Devleti’ni ortadan kaldırarak bütün Anadolu’yu işgal ettikleri zaman, Uluborlu’nun

geleceği de Persler eline geçmiştir. Kral II. Keyhüsrev’den sonra, halefleri

Anadolu’nun her tarafını, hatta Trakya kısmını da ellerine geçirmişlerdir.

Pers’lerin Uluborlu’da, Frigya Medeniyeti üzerine bir şeyler ilave ettikleri

görülmektedir. Bazı mil taşları, resimler ve mezar kitabeleri bunu göstermektedir.

Kale duvarında rastlanan “Telumitris” ismindeki Đranlı bir aile babasının,

Kızantiye adındaki bir kızı için koydurduğu hatıra taşı, Đranlıların bir vesikasıdır.

34 S. Demirdal, a.g.e., s. 26. 35 Y. Öztuna, a.g.e., s. 42.

Page 10: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

10

Prof. Kalder’e göre bu taş milattan ikiyüz sene sonraya aittir. Bu göstermektedir ki;

milattan sonraya kadar hala burada yaşayan Đranlı aileler olmuştur. Burada bulunan

mil taşları, Đranlıların posta teşkilatı kurduklarını ve kalın toprak künglerle su

getirdiklerini göstermektedir. Büyük Bahar Çesmesi’nin de Đranlılar zamanından

kalma bir eser olduğu bilinmektedir36.

Bu dönemde, daha önce Anadolu sahillerine yerleşmiş bulunan Yunanlılar

yani Đyonlar da, Đran hâkimiyetinde bulunuyorlardı. Đranlılar Anadolu’da bulunan,

hatta Yunanistan’dan gelen Yunanlıları, önemli devlet hizmetlerinde kullanmışlardır.

Đran’ın takip ettiği baskıcı politika sonunda Anadolu’da isyan başlamış, Đyonlar

ayaklanmışlar, Sart şehrini alıp yağmalamışlardır. Đran hükümdarı Darius’un intikam

seferini bekleyen Yunanlılar, Makedonyalı Büyük Đskender’in akınlarına maruz

kalmışlardır. Uluborlu’da Đyon Medeniyeti’nin izlerini taşıyan yivli, oluklu, düz

işlemeli sütun kırıkları ele geçmiştir37.

Büyük Đskender’in Anadolu’ya geldiği sırada ise Uluborlu’nun,

Pisidyalılar’ın hâkimiyeti altında olduğu belirlenmiştir.

5. Pisidyalılar Döneminde Uluborlu

Pisidya halkı, Güney Anadolu’daki Arzava beyliklerinin yerli halkını

oluşturur. Pisidya adına ilk kez MÖ 400 yıllarında, bu yöreden geçmiş olan Yunan

tarihçilerinden Ksanafon’un eserinde rastlanmaktadır. Pisidya’nın ne zaman

kurulduğu belli değildir. Uluborlu’yu da hâkimiyeti altına alan Pisidya’nın merkezi,

Isparta ile Burdur arasındaki Sagalassos, şimdiki adıyla Ağlasun’dur. Pisidyalılar’ın,

karışık milletlere dayandığı, savaşçı ve kan dökücü oldukları, Romalılar zamanına

kadar varlıklarını devam ettirdikleri bilinmektedir. Bunları hiçbir devlet, idaresi

altına alamamıştır. Kendi başlarına yaşayan bu topluluk, Büyük Đskender’in buraları

istila etmesine kadar faaliyetlerine devam etmiştir38.

36 S. Demirdal, a.g.e., s. 27. 37 S. Demirdal, a.g.e., s. 27. 38 S. Demirdal, a.g.e., s. 28.

Page 11: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

11

6. Makedonyalılar Döneminde Uluborlu

Makedonyalılar, adını verdikleri ülkede, Yunanistan’ın kuzeyinde oturan bir

kavimdir. Yunanlı değillerdir, ancak sonradan dil ve kültür bakımından

Yunanlılaşmışlardır. Makedonya Krallığı MÖ 725 yıllarına doğru kurulmuş, MÖ

512’den 479’a kadar otuzüç yıl Pers Đmparatorluğu’na bağlı olmuştur. Başkentleri

Pella Şehri’dir. Bu devleti büyük devlet derecesine yükselten, ondokuzuncu kral olan

II. Filip’tir. MÖ 359’dan, MÖ 336’ya kadar yirmi üç yıl tahtta kalan II. Filip, hemen

hemen bütün Yunanistan’a hâkimiyetini kabul ettirmişti39. MÖ 336’da yerine yirmi

yaşındaki oğlu Büyük Đskender geçmiş, devletinin sınırlarını genişletmiş, bütün

Yunanistan’a hâkim olduktan sonra Çanakkale’yi geçmiş, Truva’ya gelmiş

Anadolu’ya, Asya Kıtası’na ayak basmıştır. Amacı, Pers Đmparatorluğu’nu ortadan

kaldırmak, dünyanın bu en büyük devletinin mirasını ele geçirmektir. Etrafındaki

kabileleri, babasından kalan orduya katmış, Persler’den Med muharebelerinin

intikamını alacağını vaat ederek, Grek-Yunan ordusunu da elde etmiştir.

Hazırlıklarını bitirdikten sonra Çanakkale Boğazı’ndan Küçükasya’ya geçerek

Granik Çay’ı civarında düşman ordusunu bozguna uğratmıştır. Oradan Kütahya’ya

geçmiş, bütün Anadolu ve Suriye harekâtına başlamıştır40.

Büyük Đskender, MÖ 333 senesinde, Pisidya’yı hâkimiyeti altına almak için

Apolonya, yani bugünkü Uluborlu’ya uğramış, buradaki Virjin mabedini ziyaret edip

kurbanlar kestirmiş ve başpapaz Sgeatodorlim’le görüşmüştür.

Büyük Đskender Uluborlu’ya geldiği zaman, kendisinden korkan Pisidyalı

kabile reisleri haber vermişler, şehrin anahtarlarını göndererek, vergi vermeğe,

kanunlarına itaat etmeğe hazır olduklarını bildirmişlerdir. Bu civarın fethini bitiren

Büyük Đskender, Frigya’yı, Ankara etrafını, Kilikya’yı dolaşarak Suriye sahillerine

inmiş ve büyük fethine devam etmiştir. Büyük Đskender’in, fetihlerine devam

ederken otuz üç yaşında ölümünden sonra Đmparatorluğun birliği korunamamış,

generalleri arasında ülke toprakları bölüşülmüştür. Uluborlu çevresi

Makedonyalılardan sonra sırayla Galatların, Antigonetlerin ve MÖ 146’da da

39 Y. Öztuna, a.g.e., s. 45. 40 Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, c. 1, Enderun Yay., Đstanbul 1981, s. 51.

Page 12: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

12

Romalıların hâkimiyetine geçmiştir. Bu bölgeye hâkim olan milletlerin savaş yoluyla

değil, çevrenin elde edilmesiyle Uluborlu’ya da hâkim oldukları anlaşılmaktadır.

Uluborlu’da, bir dönem mevcudiyetleri hala göze çarpan taş kitabelerin,

harfleri Latin, dili Grekçe olarak düzenlenen yazıları, bilim adamlarınca görülüp

okunmuştur. Halk istemese de Grek kültürü etkisinde kalmıştır. Grek kültürünün

hâkimiyeti, Selefkoslar zamanında, hatta Romalıların hâkimiyeti döneminde de

devam etmiştir. Grek edebiyatına hürmeten Romalılar dönemine ait heykel

kitabelerde de, Latin harfi ve Grek lisanı kullanılmıştır41.

7. Galatlar Döneminde Uluborlu

Galatların Ankara civarında, MÖ 276’da bir krallık kurdukları bilinmektedir.

Bu krallık Frigyalılar’la doğudan ve kuzeyden komşu olmuş, bir dönem etrafa

akınlar yapmışlardır. Batı Anadolu’daki Bergama Krallığı bunların kuvvetli rakibi

olmuştur. Galatlar MÖ 281’de Bergama Krallığı’nı yenilgiye uğrattılarsa da,

Bergama’nın müttefiki ve koruyucusu olan Roma ordularının, bir süre sonra

Galatlar’ı kendi kapları içine çekilmeye mecbur ettikleri görülmektedir.

Galatlar’ın Antalya’ya kadar akınlar yaptıkları, bu sırada Uluborlu’yu ele

geçirdikleri, fakat kısa bir süre kaldıkları anlaşılmaktadır. Sultan Alâeddin Camisi

içinde bulunan bir taş kitabede;

“Sakaris ismindeki kişinin, öküz mabuduna kurban kesip heykel yaptırmaya

fırsat bulduğundan, Tanrı’ya teşekkür ederek, kıtlık dolayısıyla aç kalan bu

memleket halkını benim oğlumla kızlarım ve bu öküzlerim kurtardı ve Tanrı benim

oğluma hürmet ve Trokmi aşireti arasında Galatların memleketinde beylik verdi”

diye yazıldığı belirtilmektedir.

Bu kitabenin, Galatlar’ın Antalya akınından dönüşlerinde konduğu

sanılmaktadır. Nitekim bunların bir yeri işgal ettiklerinde bir iz bırakma adetlerinin

olduğu anlaşılmıştır42.

41 S. Demirdal, a.g.e., s. 30. 42 S. Demirdal, a.g.e., s. 31.

Page 13: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

13

8. Romalılar Döneminde Uluborlu

Makedonyalılar ve Romalılar arasında yapılan II. Makedonya savaşıyla

Romalılar, MÖ 200 yılından sonra, Anadolu’nun eşiğine gelmiş bulunuyorlardı. MÖ

190 yılında, Makedonya Đmparatorluğu’nun müttefiki Suriye kralı Selevkos, Manisa

civarında Romalılar’a yenilmiş; Toroslar’ın Batı yönlerini Roma hâkimiyetine

bırakmıştır. Pontos Kralı Büyük Mithridates de Romalılar’a karşı Anadolu’yu bir

müddet savunmuş, Romalılar onu da yenilgiye uğratmış ve MÖ 133’e doğru

Bergama Krallığı’nı, yani Batı Anadolu’nun zengin bölgelerini sulh yoluyla ele

geçirmişlerdir. Ancak Anadolu’da asıl Roma hâkimiyeti MÖ 64 Pompeyüs ve Sezar

zamanlarında oluşturulmuştur. Artık Romalılar Toroslar’a, Fırat’a kadar Anadolu’yu

alarak Pers Đmparatorluğu ile aynı sınırlara hâkim olmuşlardır43. Frigya Apoloniası

yani Uluborlu da böylece Roma idaresine girmiştir.

Pompeyüs ve Sezar dönemlerinde Uluborlu’ya önem verilmiş; Ogüst

zamanında imar, iktisadi ve kültürel durum büyük ölçüde gelişmiştir. Ogüst

zamanında Uluborlu’da birçok vasiyetname, heykeller, kahraman anıtları dikilmiştir.

Bu parlak devir Ogüst’ün halefleri tarafından da sürdürülmüş, değişik büyüklük ve

cinste madeni paralar basılmıştır. Koyun besleme geleneği, etlik hayvanların

tüyünden faydalanılıp, bunlardan boyalı kumaşlar dokunması; at koşusu, güreş, taş

atma gibi çeşitli spor kolları bu devirden kalmıştır44.

Romalılar’ın Apolonya yani Uluborlu’ya ayrı bir önem verdiği, bıraktıkları

heykel kitabeleriyle, suyollarıyla, mil taşlarıyla basılan paralarıyla anlaşılmaktadır.

Uluborlu Kalesi’nin de Roma döneminden kaldığı bilinmektedir45. Ancak bu

yapıların büyük bölümü günümüze kadar ulaşamamıştır. Ele geçirilen eserler de

müzelerde koruma altına alınmıştır. Uluborlu’da basılan paralarda şu kralların

adlarına rastlanmaktadır:

1.Septimus Severus

2.Karakalla : Markos Avrilyos Antoninos

43 Y. Öztuna, a.g.e., s. 57. 44 S. Demirdal, a.g.e., s. 37. 45 Uluborlu Kalesi için bkz. Ek-5.

Page 14: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

14

3.Geta : Karakalla’nın küçük kardeşi

4.Gallienus

Apollonia’da Đmparatorluk devrinde, MS 79–81 arası Titus’tan, MS 260–268

arası Gallienus devrine kadar sikke basıldığı anlaşılmıştır. Gallienus’un burada

bastırdığı para Lukyalılar’la ittifak parasıdır ki, bölgenin o dönemdeki önemini bize

göstermektedir46.

Yine Uluborlu’da Roma Kralları’nın birçoğunun heykellerine rastlanmıştır.

Aynı zamanda şu kral heykellerinin kitabeleri de bulunmuştur;

1. Ogüst 2. Tiberyus 3. Germanikos 4. Klavdiyus 5. Trayan

6. Karakalla 7. Romenos Diegenes

Bunlardan başka Ogüst’ün vasiyetnamesi de burada bulunmuştur. Bu

vasiyetname Afyon müzesinde korunmaktadır. Bu vasiyetnameyi ilk bulan M.

Arundel, önce bir parçasını bulmuş, daha sonra ortaya çıkan üç parçası 1930’da M.

Kalder tarafından bulunmuştur. Uluborlu’daki Roma dönemine ait dini kitabeler ise

Artemiz Mabedine ait kitabe ve Meryem Ana Kitabesi’dir47.

MS 395’de Büyük Roma Đmparatorluğu Doğu ve Batı Roma diye ikiye

ayrılmış, Uluborlu Doğu Roma Đmparatorluğu içinde kalmıştır. Daha sonra Doğu

Roma Đmparatorluğu Bizans adını almıştır.

9. Bizans Đmparatorlu ğu Döneminde Uluborlu

Roma Đmparatoru Theodosius onüç yıllık saltanatından sonra, 395’de

Roma’da ölmeden önce, saltanatı iki oğlu arasında paylaştırmıştır. Küçük oğlu

Hunonus Batı Roma Đmparatoru olarak Roma’da, büyük oğlu Arcadius ise Doğu

Roma Đmparatoru olarak Đstanbul’da tahta geçmiştir48.

Bizans Đmparatorluğu, görünüşte Doğu Roma Đmparatorluğu’nun devamı gibi

kabul edilir. Ancak tarihte, Bizans Đmparatorluğu adıyla tanıdığımız devletle, Doğu 46 Bkz. Romalılar Döneminde Basılmış Paralar Ek-6. Ahmet Mahir Çadırcıoğlu, Tarihte Uluborlu, Cemal Azmi Mtb., Đstanbul 1950, s. 8. S.Demirdal, a.g.e., s. 83 . 47 S. Demirdal, a.g.e., s. 32. 48 Ayrıntılı bilgi için bkz. Georg Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, (Çev. Fikret Işıltan), TTK Yay., Ankara 1999. Anna Kommena, Malazgirt’in Sonrası, ( Çev. Bilge Umar), Đnkılap Kitabevi, Đstanbul 1996.

Page 15: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

15

Roma Đmparatorluğu arasında zaman içerisinde dil ve din farklılıklarının oluştuğunu

da görmekteyiz.

Bizans Đmparatorluğunun en büyük özelliği, uzun ömürlü olmasıdır. 17 Ocak

395’ten 29 Mayıs 1453’e kadar 1058 sene 4 ay 13 gün devam etmiştir49.

Đşte Roma Đmparatoru Theodosius’un, Doğu Roma Đmparatorluğunu büyük

oğlu Arcadius’a vermesiyle, bütün Anadolu ve tabi Uluborlu, Arcadius’un

hâkimiyetine girmiştir.

Uluborlu şehri, önceleri ovanın güney köşesindeki Küçükbahar, Cebeci

Kuyusu, Şehirönü, Harımarası, Büyükbahar çeşmesi, Kuruçay mevkilerini

kaplamaktaydı. Bizanslılar daha sonra bu bölgeyi şimdiki terkedilmiş şehrin olduğu

tepe üzerine nakletmişler ve şehre Mordiaum demişlerdir. Đmparator Trajan

zamanında Uluborlu’da kesilen sikkeler üzerinde Mordiaum Apollonia ismi

geçiyordu ki, böylelikle şehir diğer Apollonia adlı şehirlerden ayırt edilmiştir50.

O dönemde kale ve ev yapılarında görülen düzme taşlar eski Apolonya

şehrinin malzemeleridir. Ayrıca ovanın değişik yerlerinden çıkan birçok yapılar,

küpler, Pupa Çayı kenarından getirilen çok geniş büyük küpler, eski eser bilginlerinin

de belirttiği üzere Apolonya şehrinin kalabalık nüfusa sahip olduğunu

göstermektedir.

Her ne kadar Aslanlı Çeşmedeki51 resim, Đkilüleli çeşmede52 bulunan oyma

ve işlenmiş süslü taşlarla, yukarı okul civarındaki kornej olduğu bilinen işlemeli

taşlar, Bizans’ın imar faaliyetlerine devam ettiğini gösterse de; Uluborlu bu dönemde

Romalıların devirleri kadar parlak görünmemektedir. Ayrıca yapılış tarihi tam olarak

bilinmeyen Güneş Saatinin de bu döneme ait olması ihtimaldir53.

Bizanslılar Uluborlu’yu ellerinde bulundururken MS 1030’da (H. 416)

Türkistan’dan gelen Türkler, Konya ve dolaylarına akınlar yaparak nüfuzlarını

yaymaktaydı. Uluborlu şehri bundan sonra savaş sahnesi haline gelmiştir.

49 Y. Öztuna, a.g.e., s. 62. 50 H. T. Dağlıoğlu, a.g.m., s.192-193. 51 Arslanlı Çeşme için bkz. Ek-7. 52 Đkilüleli Çeşme için bkz. Ek-8. 53 Güneş Saati için bkz. Ek-9.

Page 16: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

16

Bizanslılar, Uluborlu’yu Selçuklular’a kral 7. Mihail zamanında 1074’de savaşsız

vermişlerdir. Sonra Jankomninos 1120’de tekrar geri almıştır. Selçuklular,

Komninoslar döneminde tekrar bölgeyi ele geçirmek için saldırıya geçmişlerse de,

1124’de yapılan savaşta mağlup olarak geri çekilmek zorunda kalmışlardır.

Selçuklular ancak 1180’de Manuel Kommenos ile yaptıkları savaşın ardından

bölgeye hâkim olabilmişlerdir54.

54 S. Demirdal, a.g.e., s. 38

Page 17: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

17

ĐKĐNCĐ BÖLÜM

I. ANADOLU SELÇUKLU DEVLET Đ DÖNEMĐNDE ULUBORLU

A. Selçukluların Anadolu’yu Yurt Edini şi ve Uluborlu’ nun Fethi

Uluborlu’nun tarihi bir merkez olarak büyük önem taşıdığı dönemlerden

birisi de Anadolu Selçuklu Devleti dönemidir.

Yirmidört Oğuz boyundan Kınık boyuna mensup olan Selçuklular, MS 1038

yıllarında Selçuk Bey’in torunları Tuğrul ve Çağrı Beyler tarafından Horasan

bölgesinde kurulmuştur55. Sultan Tuğrul Bey’in ardından Çağrı Bey’in oğlu

Alparslan, 1064 yılında başa geçerek sultan olmuştur. Sultan Alparslan’ın başa

geçmesi ile daha önce başlatılan Anadolu akınlarına hız verilmiş, Konya’ya kadar

keşif amaçlı akınlarda bulunulmuş, Türk nüfuzu yayılmaya çalışılmıştır56.

Bizans Đmparatorluğu ve Büyük Selçuklu Devleti arasında 1071 yılında

yapılan Malazgirt Meydan Muharebesi sonucu, Anadolu’nun kapıları Türkler’e

açılmış, fetihler iyice hız kazanmıştır. Türkler bu savaştan sonra büyük kitleler

halinde, askeri gücü kırılmış olan Bizans’ın Asya topraklarına gazaya koşmuşlardır.

Sultan Alparslan’ın, 1072 yılında bir suikaste kurban giderek vefatı üzerine yerine

oğlu Melikşah geçmiştir57.

Sultan Melikşah, başa geçince Anadolu, Kafkasya, Suriye fetihlerini

hızlandırmıştır. Bu dönemde, Sultan Alparslan’ın, ölümünden önce Anadolu’nun

fethi için Saltuk, Danişmendoğlu Ahmed Gazi, Tutak, Mengücek, Çavuldur, Artuk

adlı komutanlarını görevlendirmesinin yanında; Selçuklu hanedan soyundan gelen

Kutalmışoğullarının, Süleyman, Mansur, Alpilig, Devlet adlı komutanları da

Anadolu’nun fethi için hazırlıklara başlamışlar, Anadolu’ya sefer düzenlemişlerdir.

Bu fetih hareketleri artık geçici bir istila olmayıp, tamamıyla ele geçirme, bir vatan

55 Ali Sevim, Anadolu Fatihi Kutalmışoğlu Süleyman Şah, TTK Yay., Ankara 1990, s. 21. 56Kemal Göde, Türk Đslam Kültür ve Medeniyet Tarihi, Isparta 1997, s. 28-29. 57 K. Göde, a.g.e., s. 29. Ali Sevim-Yaşar Yücel, Türkiye Tarihi Fetih Selçuklu ve Beylikler Dönemi, TTK Yay., Ankara 1989, s. 97. Faruk Sümer, Oğuzlar, Tarihleri, Boy Teşkilatı, Destanları, Ana Yay., Đstanbul 1965, s. 102.

Page 18: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

18

kurma amacını taşımaktadır58. Sultan Melikşah’ın görevlendirdiği, yakın

akrabasından, Selçuk Bey’in büyük oğlu Arslan Yabgu’nun torunu olan

Kutalmışoğlu Süleyman Bey59 1075’de Đznik’e kadar ilerlemiş, burayı ele geçirerek

yerleşmiştir. Đznik’in fethi ile Türkiye Selçukluları Devleti’nin kuruluşu da 1075

yılında gerçekleşmiştir60. 1071 Malazgirt Zaferi sonrasında, Kutalmışoğlu gibi diğer

beyler de Rum diyarında topraklar fethedip, kılıç hakkı olarak bu topraklara sahip

olmuşlardır.

Bu beyliklerin kurduğu devletçikler, onikinci yüzyıl başlarında, Büyük

Selçuklu Sultanlığı’na bağlanmış, birçok tabi devletçik oluşmuştur. 1081’de

Kutalmışoğlu Süleyman Şah ve Bizans Kralı Alexis arasında yapılan Dragos Suyu

Anlaşması ile Marmara Denizi kıyılarına kadar Anadolu’daki tüm eyaletler Bizans

tarafından Süleyman Bey’e terkedilmiştir61. Böylece Uluborlu da, Selçuklu

Devleti’ne tabi olma sürecine girmiştir62.

Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın Anadolu’daki fetih hareketleri ve Haleb’i de

kuşatması, O’nu Büyük Selçuklu Devleti ile karşı karşıya getirmiştir. Süleyman

Şah’ın, 1086 yılında, Büyük Selçuklu Devleti komutanlarından olan Tutuş’la giriştiği

mücadelede, Haleb bölgesinde şehit düştüğü bilinmektedir. Bu sırada oğulları Kılıç

Arslan ve Kulan Arslan da Sultan Melikşah’a esir düşmüş Đsfahan’a

götürülmüşlerdir63. Sultan Melikşah, ölümüne kadar onları bırakmamış, Türkiye

58 A. Sevim-Y. Yücel, a.g.e., s. 80-81. Osman Çetin, Selçuklu Müesseseleri ve Anadolu’da Đslamiyet’in Yayılışı, Marifet Yay., Đstanbul 1981, s. 35-36. 59 Tuncer Baykara, I. Gıyaseddin Keyhüsrev Gazi-Şehit, TTK Yay., Ankara 1997, s.1. Đbrahim Kafesoğlu, Anadolu Selçuklu Devleti Hangi Tarihte Kuruldu, TED Yay., Đstanbul 1981, s. 10-11. Mehmet Altay Köymen, Süleyman Şah ve Anadolu Selçuklu Devleti’nin Kuruluşu, TTK Yay., Ankara 1993, s. 71. 60 Osman Turan , Selçuklular Zamanında Türkiye, Boğaziçi Yay., Đstanbul 1998, s. 55. Z. V. Togan, a.g.e., s.195. 61 Ali Sevim, a.g.e., s. 30. M. Halil Yınanç, Türkiye Tarihi Selçuklular Devri, Đstanbul 1944, s. 114. Yusuf Ayönü, Türkiye Selçukluları ve Bizans Münasebetleri (1075-116), (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Đzmir 2001, s. 91. 62 Diğer bir görüş “Uluborlu’nun Selçuklular’a geçişi 1074’de Süleyman Şah’la Bizans Đmp. VII. Mihael arasında yapılan bir anlaşma ile olmuştur” şeklindedir. Bkz. H. T. Dağlıoğlu, a.g.m., s. 192-194. S. Demirdal, a.g.e., s. 39. Claude Cahen, Osmanlılar’dan önce Anadolu’da Türkler, (trc.Yıldız Moran), E yay., Đstanbul 1979, s. 242. 63 Azimi Tarihi, Selçuklularla Đlgili Bölümler, (Neşr.Ali Sevim), TTK Yay., Ankara 1988, s. 25. Kerimüddin Mahmud-i Aksarayi, Müsameretü’l Ahbar, (Çev. Mürsel Öztürk),TTK Yay., Ankara

Page 19: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

19

Selçukluları tahtı altı yıl sultansız kalmış, daha sonra Kılıç Arslan Đznik’e gelerek

1092 yılında Anadolu Selçuklu Devleti tahtına geçmiştir64. Bu dönemde başlayan

Haçlı Seferleri ve Bizans’ın karşı saldırısı, Türkleri Đznik’ten Anadolu içlerine

çekilmek zorunda bırakmıştır. Nitekim I. Haçlı Seferi’nin ardından merkezin

Konya’ya taşındığını görmekteyiz65. Sultan I. Kılıç Arslan’nın Musul’u aldıktan

sonra giriştiği mücadelede, 1107 yılında Habur Nehri’nde boğularak vefat ettiği66,

Kılıçarslan’ın ölümüyle geride Şahinşah, Mesud, Arap ve Tuğrul Arslan adlarında

dört oğlu kaldığı bilinmektedir. Bu sırada, oğullarından Şahinşah yakalanarak Sultan

Muhammed Tapar’ın yanına götürülmüş, uzun süren bir mücadele döneminin

ardından diğer oğlu Mesud Selçuklu Devleti’nin başına geçmiştir67.

Selçuklularla ilgili tarihi kaynaklarda, bu döneme kadar Uluborlu’nun pek

bahsi geçmese de, Sultan Mesud döneminden itibaren, kayıtlarda yer verildiğini

görmekteyiz. Borgulu Kalesi’nin, bu dönemde Anadolu’nun en dikkate değer

kalelerinden birisi olduğu, savunma imkânları, tabii şartları, doğuya uzanan yol

düzeni ile Selçuklu gücünün batıdaki son noktası olduğu görülmektedir68.

B. Sultan I. Mesud Dönemi (1116–1155)

Sultan I. Mesud’un başa geçişi bir karışıklık döneminin ardından

gerçekleşmiştir. I. Mesud’un kardeşi Şahinşah kısa süren bir tutsaklık döneminden

sonra Anadolu’ya gelerek başa geçmiş, I. Mesud’u hapsetmiştir. Kaynaklar 1110’dan

1116 yılına kadar, Şahinşah’ın Konya’da hâkim olduğunu belirtmektedir69. Bu

dönem ise Türk-Bizans mücadelesiyle geçmiş, Bizans’a karşı yıpratma savaşları

uygulanmıştır. Şahinşah’ın hapsettiği I. Mesud’un, Konya tahtını elde etmek için

2000, s.15. Đbnü’l Adim, Selçuklular Tarihi (Bugyetü’l Haleb fi Tarihi Haleb), (Çev. Ali Sevim), TTK Yay., Ankara 1982, s. 125 64 Işın Demirkent, Sultan I. Kılıç Arslan, TTK Yay., Ankara 1996, s. 15. 65Ahmet Efe, Tarih-i Al-i Selçuk Anadolu Selçuklu Sultanları ve Payitaht Konya, KTOE Yay., Konya 1998, s.34. I. Demirkent, a.g.e., s. 27. 66 Đbn Bibi, El Evamirü’l-Ala’iye Fi’l-Umuri’l-Ala’iye (Selçuk Name), (Haz. Mürsel Öztürk), c. I, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 1996, s. 13. O. Turan, a.g.e., s.109. 67Aksarayi, a.g.e., s. 22. O.Turan, a.g.e., s.111. Ahmed bin Mahmud, Selçuk-Name,(haz. Erdoğan Merçil), c. II, Tercüman Gazetesi Yay., Đstanbul 1977, s.148. Yaşar Bedirhan, Ortaçağ Tarihi, Çizgi Yay., Konya 2004, s. 251. A. Sevim-Y. Yücel, a.g.e., s. 117. 68 Anadolu Selçukluları döneminde Türkiye haritası için bkz. Ek-10. 69 O. Turan, a.g.e., s. 153. A. Sevim-Y. Yücel, a.g.e., s.119.

Page 20: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

20

harekete geçmesi üzerine Bizans ile anlaşma imzalanmıştır. Bu arada iki kardeş

arasındaki mücadele sonucunda Şahinşah yakalanmış, gözlerine mil çekilmiş, daha

sonra da eski Türk adetlerine göre kanı akıtılmadan boğularak öldürülmüştür70.

I. Mesud, sonunda kayınbiraderi olan Danişmendli Emir Gazi’nin yardımları

sayesinde 1116 yılında, Şahinşah’dan sonra Konya’da, dördüncü Selçuklu Sultanı

olarak başa geçmiştir71. Yukarıda da belirttiğimiz gibi Uluborlu Kalesi’nin önemi,

Uluborlu şehrini ele geçirmek için yapılan Selçuklu-Bizans mücadeleleri Sultan I.

Mesud döneminden itibaren kaynaklarda yer almaktadır. Dolayısıyla Uluborlu şehri

ile ilgili faaliyetlerinden bahsedeceğimiz Selçuklu sultanlarından ilki Sultan

Mesud’dur.

Anadolu’yu vatan yapmak isteyen Türkiye Selçuklu Devleti Sultanları, bütün

Anadolu’ya ve bu arada, hem Antalya ve hem de Đzmir yolu üzerinde bulunan Göller

Bölgesi’ne hâkim olmak için her fırsatı değerlendirmişlerdir. Göller Bölgesi’nde

Selçukluların ilk fethettikleri yerlerden biri Uluborlu olmuştur72.

Uluborlu Kalesi’nin çok daha önce diğer şehirlerle beraber Selçukluların eline

geçtiğini görmekteyiz. Đşte bu dönemde yeniden güçlenmek ve Anadolu’da ki

hâkimiyetini yeniden sağlamak için atağa geçen Bizans Đmparatoru Yuannis’in,

Selçuklu merkezi olan Konya’ya ulaşabilmek için aldığı kalelerden birinin de

Uluborlu olduğu anlaşılmaktadır. Dönemin en müstahkem kalelerinden biri olan

Uluborlu kalesini almak hiç de kolay olmadığı için Yuannis bir hileye başvurarak,

1120 yılında, bu kaleyi ele geçirmeyi başarmıştır73.

70 O. Turan, a.g.e., s.160. Ahmet Efe, a.g.e. ,s. 42. 71 Đbn Bibi, a.g.e., s. 13. O. Turan, a.g.e., s. 160. 72 Kemal Göde, “Selçuklular Devrinde Yalvaç”, I. Uluslararası Pısıdıa Antıocheıa Sempozyumu Bildiriler Kitabı , Kocaeli Yayıncılık, Đzmit 1999, s.92. Ferah Görgülü, Göller Bölgesi’nin Selçuklular Zamanındaki Siyasi, Sosyal, Đktisadi, Dini ve Kültürel Durumu, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Isparta 2000, s. 21. 73 Olayların şu şekilde geliştiğini görmekteyiz; 1119’da düzenlediği bir seferle Denizli’yi ele geçiren Đmparator Yuannis 1120 ya da 1121 yılında yeniden sefere çıkarak Uluborlu Kalesi önlerine gelmiştir. Konya’ya giden güney yolu üzerinde bulunan Uluborlu, günümüze kalan kalıntılardan da anlaşılacağı üzere, çok sarp ve insanların ancak teker teker çıkabileceği kadar dar bir keçi yolundan başka yolu olmayan bir dağ üzerinde kurulmuştu. Bu kaleye, bırakın muhasara aleti asker bile çıkarmak çok zor olduğu için Bizans Đmparatoru Yuannis, hazırladığı hileli plan sayesinde kaleyi almayı başarmıştır.

Ordusunun bir kısmını iki gruba ayırarak iki komutanının emrine vermiş, bu gruplardan birine kale yolunun altındaki ormanda pusu kurdurmuş, diğer grubu da kaleye taarruz için görevlendirmiştir. Böylece taarruz için görevlendirilen grup harekete geçmiş, kaleye hücum etmişler,

Page 21: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

21

Bu önemli mevkie sahip olan Bizans Đmparatoru Yuannis güneye doğru

inerek Beyşehir Gölü civarı ve Antalya havalisine giderek birçok yeri geri almıştır74.

Türklerin Uluborlu Kalesi’ni geri almak için, 1124 senesinde, Sultan I.

Mesud döneminde tekrar mücadeleye giriştikleri, ancak başarılı olamadıkları, hatta

Karabey, Kargılılala gibi mahalli kahramanların da bu savaşta şehit düştükleri

bilinmektedir75.

Sultan I. Mesud 1132 yılında, Bizans Đmparator Yuannis’in Ermeni seferinin

sonrasında Batı Anadolu’da fetihlere başlamış, Đmparator’un 1120’de aldığı Uluborlu

Kalesi’ni tekrar kuşatmış, ancak başarılı olamamıştır76.

Bizans Đmparatoru Yuannis’in, 1141 yılında, Anadolu’yu Türkler’den

kurtarmak için başlattığı Niksar Seferi başarısızlıkla sonuçlanınca, Sultan I. Mesud

Batı Anadolu’da tekrar harekete geçmiş, Uluborlu’yu kuşatmıştır. Ardından, Antalya

civarına kadar ilerlemiş, bunu haber alan Yuannis, 1142 baharında tekrar sefere

çıkmış Beyşehir civarına kadar gelmiştir. Ancak bu bölgenin Hristiyan halkı

Đmparator Yuannis’e itaat etmemiştir. Sultan I. Mesud’a bağlı kalan ve Beyşehir

adalarına sığınan halk üzerine gemilerle asker gönderen Yuannis adaları işgal ederek

halkı Konya’ya göndermiştir. Kaynaklar Đmparator Yuannis’in 1143’de, Kilikya’ya

gelerek burada öldüğünü bildirmektedir77. Sultan I. Mesud, Uluborlu ve çevresini bir

süre zaptettiyse de elde edememiştir78.

çarpışmanın şiddetli anında sahte bir geri çekiliş göstererek Türklerin kaleden dışarı çıkmasını sağlamışlardır. Bu çekilişe ve yenilgiye aldanan Türk askerleri onları takibe başlamış, ovaya kadar takip etmiş, bu sırada ovada pusuda bekleyen Bizans askerleri çıkarak kale ile ova arasındaki yolu keserek Türkleri arkadan çevirmişler; bu sırada iki grup arasında kalan Türk askerleri birçok şehit ve esir vermişlerdir. Tabi bu olayın ardından Uluborlu Kalesi teslim olmak zorunda kalmış ve Bizans’ın eline geçmiştir.

O. Turan, Selçuklular ve Đslamiyet, Boğaziçi Yay., Đstanbul 1993, s. 46-47. Đbrahim Kaesoğlu, “Selçuklular”, ĐA, c. X, MEB Yay., Đstanbul 1988, s. 353-416. H. T. Dağlıoğlu, a.g.m., s.193. S. Demirdal, a.g.e., s. 38. 74 O. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s.161. Niketas Khoniates, Hıstorıa, (Çev. Fikret Işıltan), TTK Yay., Ankara 1995, s. 8-9. S. Demirdal, a.g.e., s. 39. 75 S. Demirdal, a.g.e., s. 40. 76 O. Turan, a.g.e., s.171. C.Cahen, a.g.e., s.105. Muharrem Kesik, “Sultan Melikşah ve Sultan I. Mesud Dönemleri”, Türkler Ansiklopedisi, c. 6, Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002, s.529. 77 O. Turan, a.g.e., s.177. C. Cahen, a.g.e., s.108-109. A. Sevim-Y. Yücel, a.g.e., s.125. 78 K.Göde, a.g.m., s. 92. Đ. Kafesoğlu, a.g.m., s. 380. H. T. Dağlıoğlu, a.g.m., s.193.

Page 22: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

22

Sultan I. Mesud dönemi, II. Haçlı Seferlerine79 şahit olması bakımından da

önemlidir. Sultan I. Mesud ve askerlerinin Haçlılara karşı kazandığı zaferler bütün

Đslam dünyasında sevince sebep olmuş, Halife Sultana hilat, sancak ve diğer saltanat

alametleri göndererek zaferlerini kutlamıştır80. Sultan I. Mesud zamanına kadar

Anadolu’ya Romalılar Ülkesi anlamında Romania denilirken, O’nun saltanatı

sırasında Haçlı kaynakları “Turkia” adını kullanmaya başlamışlardır81.

C. II. Kılıç Arslan Dönemi (1155–1192)

Sultan I. Mesud’un ölümüyle yerine geçen oğlu II. Kılıç Arslan, 1155–1192

yılları arasında hüküm sürmüş, devletin güçlenmesini ve kökleşmesini sağlamıştır.

Bu dönemde Sultan II. Kılıç Arslan, Anadolu’daki Türk birliğini

sağlamlaştırmaya çalışmış, bu hedefiyle meşgulken 1174 yılına kadar, Bizans’a karşı

sessiz kalmayı tercih etmiştir. Hatta bu dönemde, Bizanslı bir prensesle de

evlenmiştir. Ancak Bizans’ın Anadolu Türk birliğinden rahatsız olduğu, bu birliği

bozmak için her türlü oyunu denediği görülmektedir. Bizans Đmparatoru Manuel

Komnenos, Türkleri Anadolu’dan atmak için son bir kez harekete geçmiştir. Bizans

Đmparatoru Manuel, büyük bir orduyla Denizli yönünde ilerleyerek Selçuklu

Devleti’nin merkezi olan Konya’yı ele geçirmeği planlamıştı. II. Kılıç Arslan’ın

barış tekliflerini geri çeviren Bizans Đmparatoru’nun büyük ordusunda, Bizans

kuvvetlerinden başka Frank, Macar ve Peçenekler de yer almıştı. Bunlarla birlikte

ordudaki asker sayısı 100 bini geçmekteydi82. Bu durumu haber alan II. Kılıç Arslan

ise meydan savaşından önce askerlerini gruplara ayırmış, Bizans ordusunu geçtiği

yerlerde yıpratma taktiğini uygulamıştır. Bizans ordusu, Eğirdir Gölü’nün kuzey

doğusunda Miryokefalon denilen dar ve sarp bir vadiye girmiş ve çıkış yerinde

Sultan II. Kılıç Arslan’ın kurduğu pusuya düşmüştür. 60 bin kişilik Türk ordusu

karşısında ağır kayıplar veren Bizans ordusu, Đmparator Manuel’in barış isteğiyle zor

kurtulmuştur.

79 Ayrıntılı bilgi için bkz. Steven Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi, (Çev. Fikret Işıltan), c. II., Ankara 1992. 80 A. Efe, a.g.e., s. 53. 81 O. Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk Đslam Medeniyeti,Turan Yay., Đstanbul 1969, s. 207. A. Sevim-Y. Yücel, a.g.e., s. 129. 82 O. Turan, Selçuklular ve Đslamiyet, s. 50. O. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 208. Đ. Kafesoğlu, Selçuklular Tarihi, MEB Yay., Đstanbul 1972, s. 95.

Page 23: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

23

Tarihler 1176 yılını gösterirken meydana gelen Miryokefalon Savaşı83 ile

Bizans’ın Türkleri Anadolu’dan çıkarma ümitleri suya düşmüş, Đmparator Manuel ile

II. Kılıç Arslan arasında imzalanan anlaşmayla, Đmparator Manuel önemli miktarda

savaş tazminatı ödemiş, Eskişehir ve Uluborlu’nun doğusunda bulunan Sublaion

istihkâmlarını yıkmayı kabul etmiştir84. Sultan II. Kılıç Arslan, böylece Türkler’e

Malazgirt’ten sonra ikinci büyük zaferi kazandırmış, Türklerin bu topraklara sağlam

bir şekilde yerleştiklerini göstermiştir. Bu zaferden sonra, I. Haçlı Seferi ile başlayan

Bizans üstünlüğü sona ermiş, Türklerin ilerleme ve taarruzu başlamıştır85.

Myriokephalon Zaferi’nden sonra yapılan anlaşma, Đmparator Manuel’in

Đstanbul’a dönmesinin ardından tam olarak uygulanmamıştır. Đmparator sözünü

tutmamış, Eskişehir istihkâmlarını yıktırmamış, sadece Uluborlu’nun doğusunda

kalan Sublaion istihkâmını yıktırmıştır. Bunun üzerine Sultan II. Kılıç Arslan’ın

Atabeg adlı komutanını, 24 bin kişilik bir ordu ile Menderes Vadisi ve Aydın

havalisine göndermiş, buralar ele geçirilmiş, ancak bu komutan geri dönüşünde şehit

düşmüştür86.

Anlaşmayı Bizans’ın bozması ve bir müddet sonra da Đmparator Manuel’in

ölümü üzerine, Sultan II. Kılıç Arslan’ın yeniden batıdaki fetihlerini hızlandırmıştır.

Bu sırada 1182 tarihinde, Uluborlu Kalesi’nin tekrar Türklere geçtiği görülmüştür.

Selçuklu orduları bu yeni hareketle Kütahya, Denizli dolaylarına kadar gelmişler,

Sultan II. Kılıç Arslan Antalya’yı da uzun müddet kuşatmış ancak alamamıştır 87.

Sultan II. Kılıç Arslan, uzun süren bir mücadele hayatından sonra ihtiyarlamış

ve artık sefere çıkamaz duruma gelmiştir. Bunun üzerine ülke topraklarını, daha

önceki Türk Devletleri’nden Göktürkler, Karahanlılar, Büyük Selçuklularda da

görüldüğü gibi, onbir oğlu arasında paylaştırmış, ülkenin idaresini oğullarına

83Ayrıntılı bilgi için bkz. Niketas Khoniates, a.g.e., s. 123-126. O. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 205-210. Abdulhaluk Çay, Sultan II. Kılıçarslan ve Karamıkbeli Zaferi, Đstanbul 1984, s. 76. K. Göde, “Türkiye Selçuklu Devleti’nin Kuruluş ve Yükseliş Dönemlerine Genel Bir Bakış (1075-1243)”, SDÜFEFSBD, S. 2, Isparta 1996, s. 107-109. 84O. Turan, a.g.e., s. 210. A. Sevim-Y. Yücel, a.g.e., s.133. Niketas, a.g.e., s. 131. 85 O. Turan, a.g.e., s. 210. Z. V. Togan, a.g.e., s. 203. Y. Bedirhan, a.g.e., s. 260. 86 O. Turan, a.g.e., s.214. A. Sevim-Y. Yücel, a.g.e., s.134. O. Turan, “Kılıç Arslan II”, ĐA, c. 6, MEB Yay., Đstanbul 1955, s. 693. 87 O. Turan, a.g.e., s.214. Halil Berktay-Ümit Hassan-Ayla Ödekan, Türkiye Tarihi, c.1, Cem Yay., Đstanbul 2000, s. 206. O. Turan, a.g.m., s. 695.

Page 24: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

24

bırakmıştır. Sultanın, bu şekilde ülkeyi paylaştırmasına dair iki ihtimal üzerinde

durulmaktadır. Birincisi; II. Kılıç Arslan oğullarını zaman içerisinde ve uygun şartlar

oluşunca ülkesinin gerekli yerlerine idareci olarak göndermiştir. Đkincisi; Sultan en

küçük oğlu da olgunlaşıncaya kadar beklemiş ve sonra hepsini birden ülkesine

yönetici olarak göndermiştir. Ancak şurası kesindir ki 1185’lerde artık bütün oğulları

Selçuklu ülkesinde belirli yerlere gönderilmişlerdir88. Kaynakların üzerinde ortak

karara vardıkları bu paylaştırma işi aşağıdaki şekilde gerçekleşmiştir89;

1. Rükneddin Süleyman - şah : Tokat ve havalisi

2. Nasireddin Berkyaruk- şah : Niksar ve Koyluhisar

3. Mugiseddin Tuğrul - şah : Elbistan

4. Nureddin Sultan - şah : Kayseri

5. Kutbeddin Melik - şah : Sivas ve Aksaray

6. Muizeddin Kayser - şah : Malatya

7. Şücaeddin Sencer - şah : Ereğli

8. Muzafferiddin Arslan - şah : Niğde

9. Nizameddin Argun - şah : Amasya

10. Muhyiddin Mesud - şah : Ankara

11. Gıyaseddin Keyhüsrev : Borgulu (Uluborlu )

Borgulu yani Uluborlu’nun 1182’de kesin olarak Selçuklular tarafından

fethiyle; Sultan II. Kılıç Arslan, en küçük oğlu Gıyaseddin Keyhüsrev’i buraya

idareci olarak göndermiş ve O’nu veliaht ilan etmiştir90.

Sultan II. Kılıç Arslan’ın onbir oğlunu ülkenin çeşitli eyaletlerine melik

olarak görevlendirdikten sonra Konya’da Sultan olarak hüküm sürmeye devam 88 Tuncer Baykara, I. Gıyaseddin Keyhüsrev Gazi-Şehit, s. 3. 89 Đbn Bibi, a.g.e., s. 41. Aksarayi, a.g.e., s. 23. O. Turan, a.g.e., s. 217. Erdoğan Merçil-Ali Sevim, Selçuklu Devletleri Tarihi, Ankara 1995, s. 445-446. 90Đbn Bibi, a.g.e., s. 41. Aksarayi, a.g.e., s. 23. O. Turan, Selçuklular ve Đslamiyet, s. 50. O. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 216-217. Đsmail Hakkı Uzunçarşılı,Osmanlı Tarihi, c. I, TTK Yay., Ankara 1947, s. 2. T. Baykara, a.g.e., s. 4. A. Sevim-Y. Yücel, a.g.e., s.135. Ali Öngül, Müneccimbaşı Ahmed Dede Efendi’nin Camiü’d Düveli’nin Tenkitli Metin Neşri ve Tercümesi (Selçuklular ve Anadolu Beylikleri), (Basılmış doktora tezi), Đstanbul 1986, s. 60.

Page 25: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

25

etmiştir. Şehzadeler ülkeyi melik olarak idare etmişler, senede bir babalarının yanına

gelerek hem hasret gidermişler, hem de ülke yönetimi adına talimatlar almışlardır.

Bunun dışında meliklerin, kendi adlarına para bastırdığı, hutbe okuttuğu, inşa

ettikleri binalarda isimlerini yazdırdıkları, komşu devletlerle savaş ya da barış

münasebetlerine giriştikleri de görülmüştür91. Bu meliklerin birçoğu adına, melik

unvanıyla basılmış para ve yazılmış kitabeler günümüze kadar da gelmiştir. Yüksek

tahsil ile yetiştirilmi ş bulunan bu şehzadelerin, yönettikleri eyaletler de birer kültür

merkezi haline gelmiş olup, Rükneddin Süleymanşah, Melikşah ve Gıyaseddin

Keyhüsrev’in yazmış oldukları Farsça şiirler de kültür ve sanatta ne kadar

ilerlediklerini bizlere göstermiştir92.

Selçuklu Devleti’nin bu dönemde, uçlarda bulunan melikler Rükneddin

Süleymanşah, Muhiddin Mesud ve Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından fetihlere ve

genişlemeye devam ettiğini görmekteyiz. Süleymanşah ve Mesud, Karadeniz

sahillerinde ve Kastamonu bölgesinde fetihler yaparken Türkmenler de Batı

Anadolu’da yayılmışlardır93. Bizans Đmparator’u Đsak’a karşı, Alaşehir’de istiklalini

ilan eden Mankaphas’ın, yenilince Uluborlu meliki Gıyaseddin Keyhüsrev’e

sığınarak yardım istemesi de Borgulu’nun ve buranın meliki Keyhüsrev’in önemli bir

konumda olduğunu bize göstermektedir94.

Borgulu meliki olması dolayısıyla I. Gıyaseddin Keyhüsrev dönemi üzerinde

önemle durulmuştur.

D. I. Gıyaseddin Keyhüsrev Dönemi (1192-1196 / 1205-1211)

I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in, II. Kılıç Arslan’ın en küçük oğlu olduğu

hususunda bütün kaynaklar birleşmektedir. Doğum tarihinin, kesin olmamakla

beraber, 1164 yılı olabileceği belirtilmektedir. XIV. yy’a ait Türk kaynaklarının

bazıları, Keyhüsrev’in annesinin, Bizans’da Rum kayserleri soyundan olup, Tekfur

Kaloyan’ın karısının kız kardeşi olduğunu bildirirken95; dönemin Bizanslı tarihçisi

91 O. Turan, “Gıyaseddin I”, ĐA, c. VI, Đstanbul 1988, s. 613. 92 O.Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 17-218. T. Baykara, a.g.e., s. 4-5. 93 O.Turan, a.g.e., s.219. A.Sevim-Y.Yücel, a.g.e., s.136. 94 O. Turan, a.g.e., s. 219. 95 Tarih-i Al-i Selçuk, (Nşr. F. Nafiz Uzluk), Ankara 1952, s. 41.

Page 26: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

26

Niketas O’nun Hıristiyan olduğunu söylemekle yetinmiştir. Keyhüsrev’in annesi

Rum asıllı olmakla beraber Baykara’ya göre, sonradan müslüman olarak, Ümmühan

Hatun ya da Sultan Hatun adını almıştır. I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in bilgi ve

becerilerini geliştirmek üzere çağının en seçkin eğitimcilerinden ders almış; hem bir

devlet başkanına gerekli olan bilgileri hem de bir gaziye ve savaşçıya yararlı savaş

hünerlerini üzerinde toplamıştır96.

1. Melikli ği (1180 – 1190 )

Uluborlu’nun (Borgulu) 1182’de alınması ile I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in

buraya melik unvanıyla atandığı bilinmektedir. Ancak Konya’nın batısında Tekke -

Köyü adlı bir köyde bulunan 1180 tarihli kitabede, I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in melik

ve veliaht, babası II. Kılıç Arslan’ın Sultan olarak geçmesi, Uluborlu alınmadan önce

de I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in Konya’nın batısına melik olarak atandığını bize

göstermektedir. 1182’de Borgulu’nun fethi ile bilinen askeri hareketi de I.

Gıyaseddin Keyhüsrev’in idare ettiği düşünülebilir. 1182’de Borgulu alınınca, bu

dönemde batının önemli bir merkezi olması dolayısıyle, I. Gıyaseddin Keyhüsrev

buraya yanında atabeği, hocaları, diğer idare kadrosu ile birlikte gönderilmiştir.

Keyhüsrev burada idareciliği küçük ölçüdeki tatbikatı ile birlikte öğrenmeye

başlamıştır. Senede bir defa babasının huzuruna giderek, hem ziyaret etmiş, hem de

yeni talimatlar almıştır 97.

Borgulu’nun bu yıllarda Güney-Batı Anadolu’nun en dikkate değer

kalelerinden birisi olduğu; Menderes boylarından doğuya uzanan yol üzerinde olup

savunma imkânları, tabii şartları dolayısıyla çok güçlü bir mevki olduğu

bilinmektedir. Borgulu Kalesi bu özellikleri ile geç Bizans döneminin önde gelen

kalelerinden birisi sayılmakta idi. Batı Anadolu fetihleri açısından da Uluborlu öyle

önemli bir yerdedir ki, I. Gıyaseddin Keyhüsrev buraya melik tayin edildiğinde

kardeşleri onun saltanat için en güçlü adam olduğunu anlamışlardır98. C. Cahen’e

göre, II. Kılıç Arslan. I. Gıyaseddin Keyhüsrev’i annesi Bizans’lı olduğu için batı

ucuna yerleştirmiştir. Çünkü doğudaki Türkmenlere karşı Bizans’tan ve batıdaki

96 T. Baykara, a.g.e., s.7-8. 97 T. Baykara, a.g.e., s. 9. Filiz Yıldız, Anadolu Selçukluları’nın Uluborlu Denizli Uç Beyliği, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2000, s.16 98 T. Baykara, a.g.e., s. 9-10

Page 27: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

27

Türkmenlerden yardım sağlanabilmesinin bu sayede mümkün olabileceği

düşünülmüştür99.

Daha önce de belirttiğimiz gibi Doğu–Batı istikametindeki yol üzerinde yer

alan Roma çağının Apollonia şehri, Bizans döneminde küçülmüş idi. Bizans

döneminde yakınlardaki sarp tepenin üzerine çekilen Sozopolis’e daha sonra Türkler

Borgulu adını vermişlerdir. Borgulu’nun, daha çok batıya Menderes vadisine yönelen

yolların üzerinde bulunmakla beraber, güneyde Akdeniz’e giden yollarla da

bağlantısının olduğu bilinmektedir. Borgulu Selçuklu döneminde de önemini

korumuş, müstahkem kalesi, doğuya uzanan yol düzeni ile Selçuklu gücünün

batıdaki son noktası olmuştur. Bu dönemde, anlaşıldığına göre Borgulu’nun

güneyindeki yerler, henüz Türk hâkimiyetine girmemişti. Borgulu’nun alınmasıyla

amaçlanan, Konya’ya uzanan askeri yolu güvenlik altına almak olmuştur100.

I. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde, Borgulu’dan Güneybatı Anadolu tam

bir güvenlik altına alınmıştır. Güneyde Isparta, Burdur, Antalya, batıda da Menderes

vadisi buradan kontrol altına alınmış, I. Gıyaseddin Keyhüsrev 1182’lerden

1192’lere kadar, Selçuklu Bizans ilişkilerinde, batı ve güney sınırlarının güvenliğini

sağlamaya çalışmıştır. 1188 yılında Bizans’a baş kaldırarak Borgulu’ya, I.

Gıyaseddin Keyhüsrev’in yanına sığınan Mankaphas, O’ndan yardım isteyince,

Bizans Đmparatoru ile çatışmak istemeyen Keyhüsrev bizzat asker vermemiş, ancak

1189’da yarı müstakil bulunan Türkmenler arasından asker toplama iznini vermişti.

Asi Bizans valisi, topladığı Türkmenlerle Honas ve Lâdik bölgesini yağma ederek

Borgulu’ya dönmüş, bu sırada Bizans Đmparatoru I. Gıyaseddin Keyhüsrev’den

valiyi isteyince, Keyhüsrev Bizans’la çatışmaya girmemek için hayatına

dokunulmaması şartıyla onu teslim etmişti. I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in bu

davranışının öteki kardeşlerini kızdırdığı ve aleyhinde birtakım söylentilerin

yayıldığı, annesinin Rum olmasından ötürü öteki kardeşlerinin kendisine iyi gözle

bakmadığı belirtilmektedir 101.

99 C. Cahen, a.g.e., s. 125 100 T. Baykara, a.g.e., s. 9-10 101 O. Turan, a.g.e., s. 219-220. O. Turan, a.g.m., s. 614. T. Baykara, a.g.e., s. 11.

Page 28: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

28

2. Haçlıların Uluborlu’dan Geçişi

Eyyubi Devleti hükümdarı Selahaddin Eyyubi’nin Suriye’de Haçlılara karşı

kazandığı büyük başarılar ve 1189’da Kudüs’ün tekrar Müslümanların eline geçmesi

üzerine yeni bir Haçlı ordusu toplanmış ve bu sefer Avrupa krallarının da katıldığı

III. Haçlı Seferi başlamıştır102. Bu sırada, Selahaddin Eyyubi’nin Bizans ile, Sultan

II. Kılıç Arslan’ın da Alman Đmparatoru Friedrick Barbaros ile ittifak yaptığı

belirtilmektedir103. Alman Đmparatoru Friedrick Barbaros, çoğunluğu çapulcu olan

600 bin kişilik III. Haçlı Ordusu başında, 1190 yılında Anadolu’ya geldiği sırada,

Anadolu’da Selçuklu şehzadeleri arasında saltanat mücadeleleri de devam etmekte

idi. Sultan II. Kılıç Arslan ise Konya’da oğlu Kutbeddin Melikşah elinde esir

durumdaydı. Selçuklu Türkleriyle anlaşan Alman Haçlıları Türk elçilerini de

yanlarına alarak Anadolu’da ilerlemeye başlamışlar, sayıları ikiyüz bin ile altıyüz bin

arasında rivayet edilen Haçlılar ikinci Haçlı Seferinin yolunu izlemişlerdir. Alaşehir

ve Denizli’yi geçerek Selçuklu topraklarına giren III. Haçlı Ordusu Sultanın

ülkesinde rahatlıkla yollarına devam edeceklerini sanmışlar, bu arada kendi

dindaşları Bizans ahalisi tarafından da, geçtikleri yerlerde düşmanca karşılanmış ve

kayıplara uğramışlardır. Bu arada Selçuklu sınırları dışında olan yerlerde bile

Türkmenlerin yaşamaya başladığı da görülmüştür. I. Gıyaseddin Keyhüsrev’e bağlı

olması gereken bu Türkmenler, doğrudan Haçlılara saldırmamışlar, fakat yol

üzerindeki her şeyi yakıp yıkarak ve içilebilecek suları kirleterek çekilmişlerdir.

Böylece Türkmenler, Almanları ağır kayıplara uğratmak istemişlerdir104.

Haçlı Ordusu, Bizans sınırlarını aşan bu Türkmenlerle karşılaştıktan sonra, 2

Mayıs’da Borgulu önlerine gelmiştir. I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in bu sırada adı

geçmediği için, onun da babasının anlaşmasına sadık olduğu sanılmaktadır. Uluborlu

civarındaki Türkmenler, Haçlılar’ın yolundan uzaklaşarak dağlara çekilmişler,

hayvan ve erzak satarak ticarete girişmişlerdi. Borgulu’da, Haçlılar’ın yorgunluk,

soğuk ve açlıktan bunalmalarını fırsat bilen Türkmenler davul ve boru sesleri ile

Haçlılara saldırmaya başlamışlardır. Haçlılar bu durumu Türk elçilere şikayet edince,

elçiler, “Türkmenlerin kanun ve nizam tanımayan, komşu beldelere saldırmaya alışık 102 A. Efe, a.g.e., s. 66. 103 O. Turan, a.g.e., s. 221. T. Baykara, a.g.e., s. 13. 104 T. Baykara, a.g.e., s.15. A. Efe, a.g.e., s. 67. A. Sevim-Y. Yücel, a.g.e., s. 136.

Page 29: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

29

bir kavim olduklarını, hürriyetleri için gerekirse sultanla bile savaşmaktan da geri

kalmayacaklarını” söyleyerek, olaya müdahale etmek istememişlerdir. Görülüyor ki,

Uluborlu’ya uğrayarak buradan geçmeyi uman Haçlılar buradan ağır kayıplar vererek

çıkabilmişler, Haçlılar üç-beş günlük Uluborlu–Akşehir arasındaki yolu tam otuz

günde alabilmişlerdir105.

I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in bu sırada Haçlılara karşı tutumu da dikkat

çekicidir. Bir yandan babasının siyasi tutumunu bilip dengelemeye çalışmış, bir

taraftan da Haçlıların ellerini kollarını sallayarak Türk ülkesinden geçip gitmelerine

de gönlü razı olmamıştır. Bunun için de Türkmenleri kullanmış, onları başarılı bir

şekilde Almanların üzerine sevketmiştir. Türkmenler de Borgulu’dan geçen Alman

Haçlıları gerçekten ağır kayıplara uğratmışlardır106.

Haçlılar, Konya’ya kadar ilerlemiş, burada ağır tahrip ve yağma

hareketlerinde bulunmuş, güneye doğru ilerledikleri sırada Alman Đmparatoru’nun

Silifke yakınlarındaki Göksu çayını geçerken, serinlemek için girdiği nehirde

boğulması üzerine, Haçlılar dağılmış, III. Haçlı Seferi de başarısızlıkla

sonuçlanmıştır. Alman Haçlı Ordusu’nun bu seferi Anadolu’dan geçen son Haçlı

Seferi olmuş, Haçlı Seferleri yüz yıl daha devam etmesine rağmen, hiçbir Haçlı

Ordusu, Anadolu’dan bir kez daha geçmeyi göze alamamıştır 107.

3. Selçuklu Şehzadeleri Arasında Mücadele

Selçuklu Sultanı II.Kılıçarslan’ın yaşlılığında, oğulları arasında başa geçmek

için mücadeleler başlamıştır. Sultan’ın büyük oğlu olduğu bilinen Kutbeddin

Melikşah’ın, 1189 yılında veliaht olduğu ve III. Haçlı Seferleri sırasında da bir süre

Konya’ya hâkim olduğu görülmüştür. Bu sırada Kılıçarslan’ın oğlu Melikşah elinde

esir gibi tutulduğu, diğer oğulları tarafından da sultanlığın kendilerine bırakılması

için baskılara maruz kaldığı anlatılmaktadır. Haçlıların Konya’dan çekilmesi üzerine

oğulları arasındaki kavgalar daha da şiddetlenmiş, bu arada Melikşah’ın zorlamaları

105 O. Turan, a.g.e., s. 222-223. Y. Öztuna, a.g.e., c. 2, s. 99-100. Đ. H. Uzunçarşılı, a.g.e., s. 3. T. Baykara, a.g.e., s. 14. C.Cahen, a.g.e., s. 123-124. M. Orhan Bayrak, Türk Đmparatorlukları Tarihi, Bilge Karınca Yay., Đstanbul 2002, s. 267. 106 T. Baykara, a.g.e., s.14. 107 O. Turan, a.g.e., s. 223. T. Baykara, a.g.e., s. 14. Y. Öztuna, a.g.e., s. 100. Emrullah Kaleli, Anadolu Selçuklu Devri Türk-Haçlı Münasebetleri(1096-1092), (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Isparta 2004, s. 169.

Page 30: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

30

ile bilge veziri Đhtiyarüddin’i azletmiştir. Vezir de yolda uğradığı bir baskınla

hayatını kaybedince, Melikşah duruma hâkim olmaya çalışmıştır. Melikşah’ın

yanında iyice bunalan Sultan, onun Kayseri’yi kuşatmasını fırsat bilerek

Kayseri’deki oğlunun yanına sığınmış, ancak Kayseri meliki Nureddin Sultanşah’ın

yanında da gerekli ilgiyi göremeyince, en küçük oğlu, Uluborlu Meliki Gıyaseddin

Keyhüsrev’in yanına gitmiştir. I. Gıyaseddin Keyhüsrev, babasını çok iyi

karşılayarak rahatını sağlamış, babası ile beraber Konya üzerine yürüyerek,

Melikşah’ı Aksaray’a çekilmek zorunda bırakmışlardır. Daha sonra beraberce

Konya‘ya girmişler, I. Gıyaseddin Keyhüsrev babasının desteği ile veliaht olarak ilan

edilmiştir108. Sultan II.Kılıçarslan daha sonra I. Gıyaseddin Keyhüsrev ile birlikte

Melikşah’ı bertaraf etmek için harekete geçmiş, ancak Aksaray’ın kuşatılması

sırasında hastalanmış, 1192’de vefat etmiştir. Bu arada, I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in

babasını zehirlediği söylentileri de yayılmıştır. Anonim Selçukname’de, II.

Kılıçarslan’ın Konya Ereğlisi’nde Avarızoğlu tarafından zehirlendiği açıkça

belirtilmektedir109. Bu olaydan sonra, 1192 yılında, I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in

Konya’ya girerek buradaki devlet adamlarından bağlılık yemini aldıktan sonra sultan

olduğunu görüyoruz.

4. Gıyaseddin Keyhüsrev’in Đlk Sultanlığı (1192–1196)

I. Gıyaseddin Keyhüsrev önce kendi sultanlığını tanımak istemeyen

kardeşleriyle mücadele etmek ve onları tesirsiz hale getirmek zorunda kalmıştır.

Melikşah ile I. Gıyaseddin Keyhüsrev, babalarının sağlığında veliaht olarak ilan

edildiklerinden sultan olmak için gerekçeye sahiptiler. Melikşah en büyük, I.

Gıyaseddin Keyhüsrev ise en küçük oğuldular. Ancak, 1196 yılında Melikşah’ın

ölmesiyle, I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in karşısına yeni bir rakip çıkmış, ikinci büyük

abisi Rükneddin Süleymanşah harekete geçerek, Konya’yı kuşatmaya başlamıştır110.

I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in tahta çıkışı sırasında on gün süren eğlenceler

yapılmış, beylere ve memleket büyüklerine kıymetli elbiseler hediyeler gönderilmiş,

108 Đbn Bibi, a.g.e., s. 32. Ahmed bin Mahmud, a.g.e., s. 149. O. Turan, a.g.e., s. 226-228. Abdülhaluk Çay, II. Kılıç Arslan, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay., Ankara 1987, s.113. T. Baykara, a.g.e., s.15. A. Efe, a.g.e., s. 71. 109 Tarih-i Al-i Selçuk, s. 25–26. 110 O. Turan, a.g.e., s. 241. A. Efe, a.g.e., s. 72.

Page 31: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

31

uç beyleri de gelerek biat etmişlerdir. I. Gıyaseddin Keyhüsrev, öteki kardeşlerine

karşı doğrudan harekete geçmemiş, iç kavgaları bir kenara bırakıp Selçuklu ülkesinin

batı yönündeki olaylarla ilgilenmiş, Bizans sınırında fetihlere girişmiştir111.

I. Gıyaseddin Keyhüsrev, Bizans Đmparatoru III. Aleksios’un, Konya–

Đstanbul arasında ticaret yapan Selçuklu tebası Türk ve Rum tüccarlarını hapsederek

mallarına el koyması üzerine, iki devlet arasındaki barışı feshederek Bizans üzerine

yürümüştür. Önce Menderes vadisine yönelerek bu civarda beşbin kadar esir almış,

ardından Antiokya önlerine gelmiş, şehre girmeden topladığı esirlerle Akşehir

yakınlarına gelerek, topladığı Rum esirlerine ziraat toprağı, çift aletleri ve tohumluk

vererek onları geri dönüp dönmemekte serbest bırakmıştır. Rum halkın çoğu bu

yerlerde iskân edilmişlerdir. Bu olay Bizans idaresinden memnun olmayan halkın

Selçuklu idaresini tercih etmesi bakımından önemlidir. Bu sefer sonucu Honaz ve

Lâdik yöresi Türkmenlerin eline geçmiş, I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in fetih

hareketleri, yöredeki halk rivayetlerine bile yansımıştır 112.

I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in tahtı, 1196 yılına gelindiğinde sallanmaya

başlamıştır. Ağabeyi Melikşah’ın ölümünden sonra, daha önce sultan olmak için hak

idda etmeyen diğer ağabeyi Rükneddin Süleymanşah, harekete geçmeye başlamıştır.

Süleymanşah önce diğer kardeşleri üzerinde hâkimiyet kurmuş onlara boyun

eğdirmiş daha sonra Konya üzerine yürümüştür. Bu çekişme sırasında Konya

halkının da meşru sultan I. Gıyaseddin Keyhüsrev’i desteklediği görülmektedir.

Sultanın altmışbin kişilik ordusu, Rükneddin Süleymanşah’ı Konya’nın bağlarına

bile sokmamak için tetikte beklemişlerdir. Đki kardeşin kuvvetleri arasındaki

mücadele dört ay kadar devam etmiş, Konya halkının dayanma gücü kalmayınca

halkın ileri gelenleri Rükneddin Süleymanşah’a haber göndererek kuşatmayı

kaldırmasını, kendilerinin Kılıçarslan’ın sağlığında iken Keyhüsrev’e biat ettiklerini,

verdikleri sözden dönmelerinin mümkün olmadığını, kendisini de sevip saydıklarını

fakat meşru sultana ihanet etmeyeceklerini bildirmişlerdir. Eğer geri dönmeyi kabul

ederse bütün sefer masraflarını fazlasıyla karşılayacaklarını, bütün bunlara rağmen

111 O. Turan, a.g.e., s. 239. T. Baykara, a.g.e., s. 17. 112 O. Turan, a.g.e., s. 240. A. Sevim-Y. Yücel, a.g.e., s.138. T. Baykara, a.g.e., s.18. Y. Öztuna, a.g.e., s.102. A. Efe, a.g.e., s. 72.

Page 32: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

32

saltanat için ısrar ediyorsa ve şehre girmeyi planlıyorsa hiç olmazsa sultana ve

ailesine zarar vermeyeceğine dair söz vermesini istediler.

Rükneddin Süleymanşah, Konya’nın teslimi için şehir halkının şartlarını

kabul edip kardeşine bir ahitname yazmış ayrıca beylerin ve şehrin ileri gelenlerinin

mülk, ikta ve müsellimlik fermanlarını yenilemiştir. Elçiler durumu I. Gıyaseddin

Keyhüsrev’e bildirmiş, halkın daha fazla zarara uğramasını engellemek için teslim

olmayı uygun görmüştür. Bunun üzerine I. Gıyaseddin Keyhüsrev, Konya’dan

ayrılırken Rükneddin Süleymanşah şehre girerek başa geçmiştir113.

5. I. Gıyseddin Keyhüsrev’in Gurbet Hayatı ( 1196- 1205)

I. Gıyaseddin Keyhüsrev, aynı günün akşamı, hayatından emin olma

endişesiyle gizlice Konya’yı terk etmiş, acele ve telaştan oğulları Đzeddin Keykavus

ve Alâeddin Keykubad’la da ayrı düşmüştü. Đstanbul’a gitmek üzere yola çıkan

Keyhüsrev, Konya’nın Lâdik köyüne geldiğinde saldırıya uğramış, bu durumu

ağabeyi Süleymanşah’a bildirince yöre halkı da cezalandırılmıştır. Süleymanşah

yeğenlerini buldurmuş, onları istekleri üzerine babalarının yanına göndermiştir114.

Karaman’a doğru seyahatine devam eden I. Gıyaseddin Keyhüsrev, oğulları

ve beraberindeki adamlarıyla, dokuz yıl sürecek olan çileli bir gurbet hayatının

başındaydı. Bu arada, Rükneddin Süleymanşah, memleketin her tarafına haberciler

göndermiş, kardeşine karşı herkesin saygılı davranmasını ve hürmette kusur

göstermemesini emretmiştir. I. Gıyaseddin Keyhüsrev, Ermeni Kralı Leon’un

sınırlarına geldiğinde büyük bir törenle karşılanmış, burada bir ay kadar kaldıktan

sonra da Elbistan’a kardeşi Tuğrul Şah’ın yanına gitmek üzere yola çıkmıştır115.

Elbistan, Güneydoğu Anadolu’nun en önemli şehirlerindendi. Burası

Selçuklular’ın güneydeki son büyük şehirlerinden birisi sayılıyordu. Bu şehrin

meliki, ağabeyi Tuğrulşah tarafından sevinç ve saygı ile karşılanan I. Gıyaseddin

Keyhüsrev bir müddet de burada kalmıştır. Hatta bu dönemde Tuğrulşah şehrin

kadısı ve ileri gelenlerinin huzurunda ülkesini her şeyi ile I. Gıyaseddin Keyhüsrev’e 113 Đbn Bibi, a.g.e., s. 54. O. Turan, a.g.e., s. 244-247. O. Turan, Selçuklular Medeniyeti ve Türk Đslam Tarihi, Ankara 1945, s. 209. T. Baykara, a.g.e., s. 20-21. A.Efe, a.g.e., s. 73-74. 114 Đbn Bibi, a.g.e., s. 55. T. Baykara, a.g.e., s. 22. O. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 247. O. Turan, a.g.m., s. 615. 115 Đbn Bibi, a.g.e., s. 58.

Page 33: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

33

vermek istemiş, I. Gıyaseddin Keyhüsrev, O’nun bu cömert davranışından memnun

kalmış ancak, kardeşinin bu bağışlarını tekrar kendisine iade etmiştir. Keyhüsrev,

burada bir müddet daha kaldıktan sonra, Malatya’ya diğer kardeşinin yanına

gitmiştir116.

Malatya meliki Muizeddin Kayserşah da kardeşini sevinçle karşılamış,

kendisine hediyeler vererek gönlünü almak istemiştir. Ardından Haleb’e geçen I.

Gıyaseddin Keyhüsrev, Eyyubi hâkimi Melik Zahir ile görüşmüş, ancak, burada da

tekrar başa geçmek için, yardım alamayınca kızkardeşinin bulunduğu Diyarbakır’a,

eniştesi Melik Salih’in yanına gelmiştir. Kızkardeşi tarafından çok iyi karşılanmış,

bir süre daha kaldıktan sonra Doğu Anadolu’nun en büyük siyasi ve kültürel

merkezlerinden biri olan Ahlat’a gelmiştir. Ahlat Meliki Balaban, gelişini haber

alınca, bizzat gidip karşılamış, ayrılırken de armağan olarak otuzbin dinar

göndermiştir. Ahlat’tan ayrılan I. Gıyaseddin Keyhüsrev, Karadeniz yoluyla

Đstanbul’a doğru yönelmiştir117.

Gittiği her yerde el üstünde tutulan I. Gıyaseddin Keyhüsrev, uzun süreli

misafirliklerin, misafiri olduğu kişilere de zarar vereceği endişesiyle, bulunduğu

yerden hemen ayrılmak istemiştir. Ermeniler, Eyyubiler ve melik olan diğer

kardeşlerinin kendisine yardımcı olamayacağını anlayınca Bizans Đmparatoru III.

Alexius ile görüşmek üzere yola çıkmıştır.

Karadeniz üzerinden gemilerle Đstanbul’a gelen I. Gıyaseddin Keyhüsrev ve

oğulları, Đmparator III. Alexius tarafından sultanlara yakışır bir şekilde karşılanmış,

el üstünde tutularak misafir edilmiştir. Bu sırada Bizans’ın durumunun da hiç iyi

olmadığı, Bizans Đmparatoru’nun eski Selçuklu Sultanına şatafatlı şölenler vererek

durumunu gölgelemeye çalıştığı belirtilmektedir.

I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in, Đstanbul’da kaldığı sırada nüfuzlu bir Frenk Beyi

ile çatışması, hatta bu kişiyle dövüşmesi üzerine ortam gerginleşmiştir. Selçuklu

tarihlerinin belirttiğine göre bu Frenk, Bizans sarayına alacağını istemek için gelmiş,

bu esnada Selçuklu eski sultanına karşı ağır sözler söyleyince, I. Gıyaseddin

Keyhüsrev de dayanamamış ve kızgınlığını belli ederek cevabını vermiştir. Hatta

116 Đbn Bibi, a.g.e., s. 59-60. O. Turan, a.g.e., s. 268. A. Sevim-Y. Yücel, a.g.e., s. 144-145. 117 Đbn Bibi, a.g.e., s. 60-70. Aksarayi, a.g.e., s. 24. O. Turan, a.g.e., s. 69. T. Baykara, a.g.e., s. 23.

Page 34: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

34

zamanının da ünlü bir silahşoru olan bu Frenk ile vuruşarak onu ağır bir yenilgiye

uğratmış, buna sinirlenen diğer Frenkler kavga çıkarmak istedilerse de Đmparatorun

askerleri buna mani olmuşlardır. Bu olaylar göstermektedir ki, 1203–1204 yılları

Đstanbul’da karışıklıklar oldukça artmıştır. Haçlıların tehdidi de iyice artınca I.

Gıyaseddin Keyhüsrev, Đstanbul’dan ayrılarak, Bizans’ın Ege bölgesinde kudretli

derebeylerinden biri olan kayınpederi Maurozomes’in topraklarına giderek burada

yaşamaya başlamıştır118.

Đstanbul’un Haçlılar tarafından işgali, I. Gıyaseddin Keyhüsrev buradan

ayrıldıktan sonra olmuş, bu büyük şehir, Bizans’ın sığınağı, Haçlılar tarafından

yağmalanmıştır. Bu sırada Bizans Đmparatoru III. Alexius da Selçuklu Sultanı

Rükneddin Süleyman Şah’dan yardım istemiş, fakat Sultan’ın Gürcistan seferi ile

meşgul olması üzerine kaderi ile baş başa kalmıştır. Haçlılar’ın Đstanbul’u işgalinin

ardından, burada bir Latin Đmparatorluğu kurulmuştur119.

Aynı sene içinde, 1204 yılında, I. Gıyaseddin Keyhüsrev için daha önemli

bir gelişme yaşanmış ve 8 yıl kadar Anadolu Selçuklu Sultanlığı yapan ağabeyi

Rükneddin Süleymanşah, ikinci Gürcistan seferine çıkarken yolda hastalanarak vefat

etmiştir. Sultanın ani ölümü üzerine, beyleri anlaşarak henüz buluğ çağına ermemiş

olan küçük oğlu Kılıç Arslan’ı, III. Đzzeddin Kılıç Arslan adıyla Selçuklu tahtına

oturtmuşlardır120.

III. Đzzeddin Kılıçarslan’ın, annesi ile işbirliği yapanların dışında kalan bazı

beyler, başta çocuk yaşta bir sultan olması yerine, I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in başa

geçmesini istiyorlardı. Bunun için Yağı-basan oğulları, Mübarizeddin Ertokuş, Batı

Uç beyleri anlaşarak harekete geçmişlerdir. Bu durumu I. Gıyaseddin Keyhüsrev’e

bildirmek için, daha önce O’nun hizmetinde çalışmış olan, bilgili ve becerikli, beş dil

bilen Hacib Zekeriya’yı görevlendirerek, keşiş kılığına sokmuşlar, yanına

göndermişlerdir. Maurozomes’in adamları, O’nu Keyhüsrev’in huzuruna çıkarmışlar,

kendisini tanıtmasına gerek kalmadan Keyhüsrev de O’nu tanımış, abisinin öldüğü,

118 Đbn Bibi, a.g.e., s. 71-76. T. Baykara, a.g.e., s. 24-25. O. Turan, a.g.e., s. 270-271. Y. Öztuna, a.g.e., s.102. A. Efe, a.g.e., s. 76-77. 119 T. Baykara, a.g.e, s. 26. 120 Đbn Bibi, a.g.e., s. 96. Aksarayi, a.g.e., s. 24. T. Baykara, a.g.e., s. 27. A. Sevim-Y. Yücel, a.g.e., s. 142.

Page 35: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

35

yeğeninin başa geçtiği, beylerin de kendisini sultan olmaya davet ettikleri haberini

almıştır. Bu arada, kayınpederi Maurozomes de elinden gelen yardımı

esirgemeyeceğine dair söz vermiştir.

Hazırlıklarını tamamlayan I. Gıyaseddin Keyhüsrev, oğulları, kayınpederi ve

beraberindekilerle, Đznik tarafına yönelmiş, buranın hâkimi Laskaris topraklarından

geçmesine izin vermeyince, Laskaris’le anlaşma yapmak zorunda kalmış, iki oğlu ve

Zekeriya Hacib’i burada rehin bırakarak bölgeden çıkmıştır121.

Daha sonra kendisini davet eden beylerle buluşan I. Gıyaseddin Keyhüsrev,

meliklik yaptığı Uluborlu’ya gelmiş, Đbn Bibi’nin yer belirtmeden Uc olarak

bahsettiği Borgulu’da halkın sevgi gösterileri ile karşılanmış, özellikle Uc

Türkmenleri ile sıkı temaslarda bulunup asker toplamaya başlamıştır. Bu arada,

Hacib Zekeriya, I. Gıyaseddin Keyhüsrevin oğullarını kaçırarak, kendisine

ulaştırmıştır122.

III. Kılıçarslan da bu sırada Selçuklu kuvvetleriyle birlikte, Isparta ve

çevresini kuşatmış ve bölgede hâkimiyeti sağlamıştır123. I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in

harekete geçtiği sırada, bu kuşatmaya katılan askerler de emrine girmişledir.

Keyhüsrev, askerlerini Borgulu’da düzenlemiş, 1205 yılında Konya üzerine

yürümüştür. Bu olay Uluborlu’nun önemini koruduğunu bize göstermektedir.

Konya’yı bir ay kadar muhasara eden Keyhüsrev, şehri teslim etmek istemeyen

Konyalılar’ın direnişini kıramayarak geri çekilmiştir. Ancak, Aksaray halkı ve öteki

şehirlerin, I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in tarafını tuttuklarının öğrenilmesi üzerine,

Konya halkı Kılıçarslan’a bir şey yapılmaması şartıyla anlaşarak şehri teslim

etmişlerdir. I. Gıyaseddin Keyhüsrev, dokuz yıllık bir gurbet hayatından sonra, 1205

yılının şubat ayında, Konya’da Selçuklu tahtına yeniden geçmiştir. III. Kılıçarslan ise

Tokat Meliki olarak tayin edilmiş, ancak buraya gidemeden, Gevele Kalesi’nde vefat

121 Đbn Bibi, a.g.e., s. 97- 101. O. Turan, a.g.e., s. 272-273. T. Baykara, a.g.e., s.27-28. F. Yıldız, a.g.e, s. 29. 122 Đbn Bibi, a.g.e., s. 104. Aksarayi, a.g.e., s. 24. O. Turan, a.g.e., s. 273. Emine Uyumaz, Sultan I. Alaeddin Keykubad Devri Selçuklu Tarihi (1220-1237), (Basılmamış Doktora Tezi), Đstanbul 1997, s.15. 123 O. Turan, a.g.e., s. 266.

Page 36: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

36

etmiştir124. III. Kılıç Arslan’ın ölümü üzerine, Tokat Melikliğine Alâeddin Keykubat

atanırken; melik olarak, Malatya’ya ağabeyi Đzzeddin Keykavus, en küçük kardeş

Celaleddin Keyferidun da Koylu-hisar’a gönderilmiştir125.

6. I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in Đkinci Saltanatı (1205–1211)

I. Gıyaseddin Keyhüsrev büyük bir şenlik içinde Konya’ya girerek yeniden

sultan olmuştur. Merkezi hâkimiyetin güçlenmesinden yana olan Sultan Keyhüsrev,

oğullarını yukarıda belirtildiği gibi eyaletlere melik olarak gönderirken, tam yetki

vermemiş, onları kontrol ederek karışıklıklara, kavgalara meydan vermemeyi

düşünmüştür.

Kısa süre içinde Anadolu Beylikleri, Artuklu ve Eyyubi melikleri,

Mengücekoğulları, Anadolu Selçuklu hâkimiyetini kabul etmişlerdir. Erzurum meliki

kardeşi Tuğrulşah, Gürcistan üzerine başarılı seferler düzenlemiştir. Bu arada

Keyhüsrev, Trabzon’da hâkimiyet kuran ve imparatorluklarını ilan eden David ve

Alexis’e karşı Đznik Đmparatoru Laskaris’le anlaşma yapmıştır. Trabzon hükümdarı

Alexius’un yenilgiye uğratılması ve Karadeniz’deki Samsun liman şehrine

düzenlenen başarılı seferler sonucu, Karadeniz ticaret yolları da güvenlik altına

alınmıştır126.

Sultan I. Gıyaseddin Keyhüsrev, Selçuklu Devleti hizmetine kayınpederi

Mavrozomes’i melik tayin ederek Denizli ve Menderes havalisinde seferlerle

görevlendirmiştir. Böylelikle, Menderes havalisinde, Mavrozomes yönetiminde bir

Uc Beyliği oluşturulmuş127, bu beyliğin bir kanadında da Uluborlu yer almıştır.

Uluborlu, her ne kadar Selçuklular’a geçmiş olsa da, Hıristiyan bir cemaat bölgedeki

mevcudiyetini uzun süre devam ettirmiştir128. Uluborlu’da 19. yy’da dahi kale

içerisinde oturan Hıristiyan bir topluluğun oluşu da bunu belgelemektedir.

I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in başa geçince ilk yaptığı işlerden biri de, kendisi

gurbetteyken Şam’a gitmiş olan hocası Mecdeddin Đshak’ı davet etmek olmuştur.

124 Đbn Bibi, a.g.e., s.108. Aksarayi, a..g.e., s. 25. 125 O. Turan, a.g.e., s. 275. A. Sevim-Y. Yücel, a.g.e., s. 145. 126 O. Turan, a.g.e., s. 277-280. A. Sevim- Y. Yücel, a.g.e., s. 146. A. Efe, a.g.e., s. 81. 127 Đbn Bibi, a.g.e., s.110. O. Turan, a.g.e., s. 281. A. Sevim-Y. Yücel, a.g.e., s. 146. 128 W. M. Ramsay, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, (Çev. Mihri Pektaş), Đstanbul 1960, s. 447-448.

Page 37: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

37

Küçüklüğünden beri Mecdeddin Đshak’tan dersler alan, O’nun yanında büyüyen I.

Gıyaseddin Keyhüsrev, hocasını Farsça ve manzum olarak yazdığı mektupla yanına

çağırmış, Mecdeddin Đshak bu davete icabet ederek Konya’ya gelmiş, daha sonra

Malatya meliki Đzzeddin Keykavus’u yetiştirmek için Malatya’ya gitmiştir129.

Manzum olarak yazdığı mektubunda, Uluborlu’dan da bahseden Sultan I.

Gıyaseddin Keyhüsrev, meliklik yaptığı şehre geldiğinde, ülkenin durumunun iyice

kötüye gittiğinden, bölge halkının ağır zulümler altında ezildiğinden bahseder.

Sultan, buraya gelerek duruma el koyduğunu bölgede etrafına topladığı askerlerle,

yeniden tahtı ele geçirdiğini belirtir. Sultan’ın yazmış olduğu, güzel sözlerle

bezenmiş mektup üzerine Şeyh Mecdeddin Đshak, Konya’ya gelmiştir130.

Bu sırada, Aldobrandini isimli bir Đtalyan’ın kontrolüne geçen Antalya şehri,

önemli bir ticaret ve liman şehriydi. 1182’de Borgulu, 1204 sonrası Sparta kalesinin

fethiyle dikkatler Antalya’ya doğru çevrilmiştir. Daha Borgulu meliki iken

Antalya’nın durumunu dikkatlice incelemiş olan I. Gıyaseddin Keyhüsrev,

Antalya’ya sefer düzenlediğini ilan etmiştir. 1206 yılında Selçuklu ordusu

Konya’dan batıya doğru harekete geçmiş, bu sefer sırasında Borgulu’ya da uğrayan

Keyhüsrev’in ordusu iyice kalabalık hale gelmiştir. 1206 yılı sonlarında Antalya

şehri Selçuklu ordusu tarafından kuşatılmıştır. Đki safhada gerçekleşen kuşatmada,

Türk askerlerinin hücumuyla kale kaplarının açılması sağlanmış, çetin bir

mücadeleden sonra kaleye girilmiştir. Antalya kılıçla alındığı için I. Gıyaseddin

Keyhüsrev üç gün askerini serbest bırakmış, Antalya beyliğine en güvendiği

129 Đbn Bibi, a.g.e., s. 111-114. O. Turan, a.g.e., s. 275. T. Baykara, a.g.e., s. 32. 130 Sultan’ın, hocası Şeyh Mecdeddin Đshak’a yazmış olduğu beyitlerin, son birkaç mısrası;

“Kendi isteğimle Borgulu tarafına geldim. Orada kanadı rüzgârda olan bir ülke buldum.

Orda birkaç fesat kin peşinde koşmuş, zulüm atına cefa eğerini atmış.

Halk onların eziyetinin üzüntüsünde. Kimse gülen yüz görmemiş.

Tanrı koruyucum, destekçim ve yardımcım olunca onlar saldırılarım karşısında dağıldılar.

Sonunda bahtımız açıldı, ülke baştanbaşa kurtuluşa erdi.

Ülke bizim ve sizin emrinizin altındadır. Dünyada bizim adımız ve sizin arzunuz hâkimdir.

Bizim davamızın üstünlüğünden dostlarımız, düşmanlarımız hepsi etrafımıza toplandı.

Haberin olsun, senin yerin artık burası. Başında çamur da olsa onu burada yıka.

Allah’ın izniyle bu yazı bana aittir. Allah bize yeter. O, en iyi vekildir.” şeklindedir.

Đbn Bibi, a.g.e., s.113.

Page 38: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

38

adamlarından Mübarizeddin Ertokuş’u görevlendirmiştir. Kalenin sağlamlaştırılması

işi bitince de Konya’ya dönmüştür131.

I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in yanına bu esnada, Haçlılar’ın işgalinden kaçan

Bizans Đmparatoru III. Aleksios gelmiş, damadı Đznik hükümdarı Laskaris’e karşı

Keyhüsrev’den yardım isteğinde bulunmuştur. I. Gıyaseddin Keyhüsrev, daha önce

Đstanbul’da misafir iken vermiş olduğu söz üzerine kendisine yardım edeceğini,

Laskaris üzerine bir sefer düzenleyeceğini bildirmiş, ardından Đznik hükümdarına

yerini Alexios’a bırakması için bir ültimatom göndermiştir. Bu mektuba Laskaris’in,

hayır cevabını vermesi üzerine, derhal ordularını hazırlayarak Batı seferine çıkmıştır.

Sultan, bu sefere çıkarken Borgulu’ya uğramış, sonra Yukarı Menderes Vadisi’ne

gelerek, Antiokhia Kalesi’ni kuşatmıştır. 1211 yılında, Selçuklu ve Bizans orduları

Menderes vadisine doğru ilerlemişler, iki ordu karşı karşıya gelmiştir. Başta galip

gelen Selçuklu Sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev, savaş alanını gezerken bir Frenk

askeri tarafından öldürülünce, kaçan Bizans kuvvetleri geri dönmüş ve birçok Türk

askerini öldürmüşler, esir almışlardır. Komutanlarından Seyfeddin Ayapa, Sultan’ın

cansız bedenini görünce O’nu tanımıştır. Bir başka beyana göre savaştan sonra

Türkler toplanmışlar, sultanı aramışlar, savaş meydanındaki bir ölünün çizmelerini

çektiklerinde ayak parmaklarının altı olduğunu görmüş ve sultanın şehit düştüğünü

anlamışlardır. Đbn Bibi’nin verdiği bilgiye göre, bizzat Laskaris Keyhüsrev’i öldüren

askeri görmüş, Sultan’ı teşhis etmiş, O’nu öldüren Frenk’i öldürtmüştür. Alaşehir

Savaşı olarak bilinen bu savaş, Selçukluların zaferiyle başlarken, Đznik

Đmparatoru’nun kazanmasıyla son bulmuş, fakat her iki taraf da bir çok kayıp

verdiğinden kimin karlı çıktığı anlaşılamamıştır. On yıldan fazla saltanat sürmüş olan

I. Gıyaseddin Keyhüsrev, 1211 yılında savaş meydanında şehit olmuş, naşı, oğlu I.

Đzzeddin Keykavus tarafından Alaşehir’den Konya’ya naklettirilmiştir132.

I. Gıyaseddin Keyhüsrev, şehadetiyle beraber ardında üç evlat bırakmıştır.

Bunlardan I. Đzzeddin Keykavus 1211-1220, I. Alaeddin Keykubad 1220-1237 yılları

131 Đbn Bibi, a.g.e., s. 115-117. Aksarayi a.g.e., s. 25. O. Turan, a.g.e., s. 283-286. O. Turan, Türkiye Selçukluları Hakkında Resmi Vesikalar, TTK Yay., Ankara 1988, s.127. T. Baykara, a.g.e., s. 36-38. 132 s Đbn Bibi, a.g.e., s. 121-131. Aksarayi , a.g.e., s. 25. O. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 287-290. A. Sevim-Y .Yücel, a.g.e., s.147. A. Efe, a.g.e., s. 82-83. T. Baykara, a.g.e., s. 42-43. E. Güngör, a.g.e., s. 103.

Page 39: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

39

arasında sırayla Selçuklu Devleti’nin başına geçmişlerdir133. Bu Sultanların dönemi,

Anadolu Selçuklu Devleti’nin en parlak dönemi olmuştur. I. Alâeddin Keykubad

zamanında alınan Alaiye Kalesi Selçukluların en önemli limanlarından biri

olmuştur134. Harzemşahlar Devleti de Yassı Çemen Savaşıyla 1230’da bozguna

uğratılmıştır135. Uluborlu, daha önceki dönemlerden önemini koruyan bir şehir

olmakla beraber, bu dönemlerde de payına düşeni almış, iktisadi ve kültürel

yönlerden gelişmeye devam etmiştir. Şehzadeler şehri olarak da önemini korumuştur.

E. II. Gıyaseddin Keyhüsrev Dönemi (1237–1246)

Sultan I. Alaaddin Keykubad düzenlenen bir şölen sırasında zehirlenerek

vefat etmesiyle geride üç oğul bırakmıştır136.

Bunlar; Gıyaseddin Keyhüsrev, Đzzeddin Kılıçarslan ve Rükneddin Süleyman

adlarındaki oğullarıdır137.

Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubad, iki kez evlenmiş, birinci

evliliğini Alaiyeli Kyr Vart’ın kızı “Mahperi Hatun” ile yapmış, bu hanımından

Gıyaseddin Keyhüsrev adını verdiği bir oğlu olmuştu. Đkinci evliliğini de Eyyubi

Devleti hükümdarı Melik Adil’in kızı Melikei Adiliye, diğer adıyla “Gaziye Hatun”,

ile yapmış, onun da Đzzeddin Kılıçarslan ve Rükneddin Süleyman adlı iki oğlu ve iki

de kızı olmuştu. Sultan Alaaddin’in ikinci kez evlenmesinin bir sebebi, Eyyubilerle

akrabalık kurarak ittifak yapmak ve Moğol tehlikesinin önüne geçmekti. Daha

hayatta iken bu ikinci eşinin de ısrarıyla oğlu Đzzeddin Kılıçarslan’ı veliaht ilan

etmiş, ilk eşinden olan büyük oğlu Gıyaseddin Keyhüsrev’i de Erzincan eyaletine

vali olarak göndermiştir. Bu yüzden Gıyaseddin Keyhüsrev bu olaya içerlemiş,

büyük olarak başa geçme sırası kendisinde olduğu için bazı planlarla babasını ve

kardeşini alt ederek başa geçmeye çalışmıştır138.

133 T. Baykara, a..g.e., s. 47. 134 O. Turan, Selçuklular Medeniyeti ve Türk Đslam Tarihi, s. 210. 135 Đbn Bibi, a.g.e., s. 394-406. 136 Đbn Bibi, a.g.e., s. 456. O. Turan, Türkiye Selçukluları Hakkında Resmi Vesikalar, s. 28. M. O. Bayrak, a.g.e., s. 278. 137 A. Sevim-Y. Yücel, a.g.e., s. 148. 138 A. Sevim-Y. Yücel, a.g.e., s. 154-165. K. Göde, a.g.m., s. 115. S. Demirdal, a.g.e., s. 45.

Page 40: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

40

Bu dönemde, II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in yanındaki kişi, devlette önemli

görevler yapmış, bilgisi, zekâsı ve becerikliliği ile kısa sürede zengin olmuş,

döneminin en meşhur mimarlarından kabul edilen Saadeddin Köpek idi. Bu kişinin

son derece hırslı ve tehlikeli bir yönü de olduğu belirtilmektedir. Henüz çocuk

yaştaki II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in yakın dostu ve sırdaşı haline gelmiş, O’nu

yönlendirmeye başlamıştır. Düşmüş olduğu durumdan faydalanıp O’nu kışkırtmış,

tehlikeli planlarına ortak etmiştir. I. Alâeddin Keykubad’ı, Meşhed Ovası’nda verdiği

ziyafette zehirletenin de aslında bu kişi olduğu belirtilmektedir. Sultanın ölümünün

ardından, sağlığında veliaht olarak tayin ettiği Đzzeddin Kılıçarslan’ın başa

geçmesine imkân tanımadan II. Gıyaseddin Keyhüsrev’i hızlı bir şekilde tahta

oturtmuş, babasının adamlarını biat için çağırarak hepsini biat ettirmiştir. Bu devlet

adamlarını korkutan asıl konu, II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in selahiyetsizliği,

Saadeddin Köpek’in elinde oyuncak olması idi. Çaresizlik içinde O’nun başa geçişini

kabul ettiler. Sadeddin Köpek’in asıl amacı ise hükümdar olmak idi. Bunun için de

kendine muhalif olan, önde gelen devlet adamlarını da yavaş yavaş ortadan

kaldırarak, önüne çıkacak engelleri yok etmiştir. Bundan sonra I. Alâeddin

Keykubad’ın önemli devlet erkânından, Kemaleddin Kamyar, Şemseddin Altunaba,

Taceddin Pervane, Hüsameddin Kaymeri’yi öldürtmüş, hatta I. Alaeddin

Keykubad’ın ikinci eşi, Melik Adil’in kızı Gaziye Hatun’u da Ankara’da

katlettirmiştir139.

II. Gıyaseddin Keyhüsrev, yine Saadeddin Köpek’in etkisiyle ve endişeyle,

kardeşleri Đzzeddin Kılıçarslan ve Rükneddin Süleyman’ı Uluborlu Kalesi’ne

göndererek burada hapsettirmiştir. Bu şehzadelerin Uluborlu Kalesi’nde uzun bir

hapis hayatı yaşadıktan sonra burada boğduruldukları bilinmektedir. Đbni Bibi’nin

belirttiğine göre, II. Gıyaseddin Keyhüsrev başta kendi çocuğu olmadığı için onların

hayatlarına dokunmamış, fakat Hıristiyan karısı Berduliye’den Đzzeddin Keykavus,

Rum cariyesinden Rükneddin Kılıçarslan ve Gürcü prensesinden Alâeddin Keykubad

adlı üç çocuğu olduktan sonra Mübarizedin Armağan Şah’ı üvey kardeşlerini

öldürmek için Borgulu’ya göndermiştir. Đzzeddin Keykavus’un atabeyi olan

Armağan Şah iyi bir insan olduğundan, bir rivayete göre şehzadeleri öldürmemiş;

139 Đbn Bibi, a.g.e., c. II, s. 26-27.

Page 41: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

41

bunu sultandan ve Köpek’ten gizlemiş, emri yerine getirmemiştir140. Ancak

Borgulu’daki şehzadelerin öldürüldükten sonra, bina önündeki Kılıçarslan

Medresesi’nin bunlar adına yapıldığı, şehzadelerin türbelerinin de medresenin

avlusunda bulunduğu, kurtuluş savaşı sonrası mülk olarak satıldığı bilinmektedir141.

Bu olayların ardından II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in, Saadeddin Köpek’in

entrikalarını ve kendisini öldürme planlarını öğrenerek, bir oyunla onu öldürttüğünü

görüyoruz142. Bu dönemin diğer önemli olayları ise, Anadolu Selçuklu Devleti’ni

sarsacak niteliktedir. Önce, Baba Đshak ya da Baba Resul adlı bir kişinin

peygamberlik iddiasıyla başlattığı isyan çıkmış; Babailer Đsyanı olarak anılan bu

isyan Selçuklu Devleti’nin iç işlerini iyice karıştırmıştır143. Bu dönemde zaten gözü

batıda olan Moğollar bunu fırsat bilerek Anadolu Selçuklu Devleti topraklarına

girmeye başlamışlardır.

Baycu Noyan komutasında harekete geçen Moğollar, 1241 yılında 30 bin

kişilik bir orduyla, Erzurum’u yakıp yıkarak, Sivas’a doğru yönelmişlerdir. Genç ve

tecrübesiz Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in komutasındaki Selçuklu orduları

Moğollarla karşılaşmak için harekete geçmiş, 3 Temmuz 1243 yılında Kösedağ

mevkiinde Selçuklu ordusu ağır bir yenilgi almıştır. Kösedağ Savaşı sonunda

Selçuklu Devleti’nin yıkılış senaryosu yazılmaya başlarken, Anadolu da Moğol

yönetimi altında ezilmeye başlamıştır. Sivas şehri Moğollar tarafından

yağmalanırken, acımasızca birçok insanı katleden Moğol ordusunun önüne

geçilememiştir. Sonunda Moğollarla sulh yolunu seçen devlet yetkilileri, Moğollara

yüklü vergiler ödemek zorunda kalmışlardır. Bu tarihten sonra Anadolu’da Moğol

hâkimiyeti başlamıştır144.

140 Đbn Bibi, a.g.e., s. 27. O. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 409-410. A. Efe, a.g.e., s.126. Ali Öngül, a.g.e, s. 108. 141 S. Demirdal, a.g.e., s. 46. 142 Đbn Bibi, a.g.e., s. 34-35. O. Turan, a.g.e. ,s. 412-413. K. Göde, a.g.m., s.116. 143 Đbn Bibi, a.g.e., s. 49-53. O. Turan, a.g.e., s. 420-427. M. O. Bayrak, a.g.e., s. 28. E. Güngör, a.g.e., s. 107. 144 Aksarayi, a.g.e., s. 35. Đbn Bibi, a.g.e., s. 65-73. O. Turan, a.g.e., s. 431-437. O. Turan, Selçuklular Medeniyeti ve Türk Đslam Tarihi, s. 212. Đbnü’l Adim, a.g.e., s.193. Ali Öngül, a.g.e, s.114. E. Güngör, a.g.e., s. 108.

Page 42: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

42

II. Gıyaseddin Keyhüsrev vahşi hayvanlarla oynamayı sevdiğinden, yine

onlarla vakit geçirdiği bir gün, bir hayvan tarafından ısırılarak ölmüştür. Öldüğünde

henüz 25 yaşında olan genç sultanın cenazesi Konya’ya defnedilmiştir. II.

Gıyaseddin Keyhüsrev geride, Đzzeddin Keykavus, Rükneddin Kılıçarslan ve

Alâeddin Keykubad adlarıyla üç oğul bırakmıştır145.

F. II. Đzzeddin Keykavus Dönemi (1246-1249)

Uluborlu’da meliklik yapan sultanlardan biri de II. Đzzeddin Keykavus’dur. II.

Gıyaseddin Keyhüsrev’in en büyük oğlu olan II. Đzeddin Keykavus Uluborlu’dan

gelerek başa geçtiğinde henüz 11 yaşındadır. II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in, aslında

sağlığında Alaeddin Keykubad’ı veliaht ilan ettiğini görmekteyiz. Ancak devlet

adamları bu isteğe göre değil örfe göre hareket ederek en büyük şehzadeyi tahta

çıkarmaya karar vermişlerdir. Vezir Şemseddin Đsfahani, Celaleddin Karatay,

Şemseddin Hasoğuz, Eseddin Rüzbe, Fahreddin Ebubekir aralarında anlaşarak bu

sırada Borgulu’da melik olan Đzzeddin Keykavus’u Konya’ya getirtmişler ve tahta

çıkartmışlardır146.

II. Đzzeddin Keykavus dönemi, siyasi karışıklıkların fazlalaştığı, Moğolların

1243 Kösedağ yenilgisinden sonra baskılarını artırdıkları bir dönem olmuştur. Bu

sırada çıkan bir isyan da ortalığı karıştırarak, Selçuklular’ı bir hayli oyalamıştır. Uç

bölgede Ahmed isminde bir Türk, Alâeddin Keykubad’ın oğlu olduğu iddasıyla

ortaya çıkmış ve davet ettiği o havalinin Türk kabileleri O’nun etrafında

toplanmışlardır. Daha önce bahsi geçtiği gibi, bu iddia ile Gıyaaseddin Keyhüsrev’in

Melike-i Adiliye’den doğan üvey kardeşi Alâeddin Keykubad’ı ve Kılıçarslan’ı,

Mübarizeddin Armağan Şah’a teslim edip, öldürmek üzere Borgulu’ya göndermesi

ve Armağan Şah’ın şehzadeleri öldürmemesi arasında bir bağlantı vardır. Bu olay,

Türkmenlerin bu yaygın rivayete göre hareket ettiklerini bize göstermektedir.

Ahmed’in isyanı Türkmenler arasında gittikçe büyümüş, ancak üç dört ay sonra

bastırılabilmiştir147.

145 Đbn Bibi, a.g.e., s. 88. A. Sevim-Y. Yücel, a.g.e., s. 175. 146 Đbn Bibi , a.g.e., s. 89. O. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 458. 147 Đbn Bibi, a.g.e., s.116-117. O. Turan, a.g.e., s. 464-465. Mustafa Akdağ,,Türkiye’nin Đktisadi ve Đçtimai Tarihi, Tekin Basımevi, c.1, Đstanbul 1979, s. 69. Doğan Avcıoğlu,Türklerin Tarihi, c.V, Đstanbul 2001, s. 2099-2100.

Page 43: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

43

II. Đzzeddin Keykavus’un, bu sırada kardeşi Rükneddin Kılıçarslan’la da

mücadeleye girdiğini görmekteyiz. Bu mücadele başta atabeyi Celaleddin Karatay’ın

etkisiyle iyi sonuçlanmış, Karatay üç kardeşi bir tahta oturtmak gibi zor bir işi

başarmıştır. 1257 yılına kadar süren bu döneme Üç Kardeş Saltanatı Dönemi

denilmiştir148. Bu sırada üç kardeş adına hutbe okunduğu gibi, üçünün adına da

sikkeler bastırılmıştır149. Ancak bu dönem de uzun sürmemiş, saltanat hırsıyla

yeniden mücadeleler başlamıştır. Bu dönemde kardeşlerden en küçüğü olan Alâeddin

Keykubad’ın ölümüyle ki Sultan II. Đzzeddin Keykavus tarafından öldürüldüğü

belirtilmektedir, iki kardeşin çekişmesi yeniden başlayacaktır. Đkisi arasında yapılan

savaşlarda Kılıçarslan, II. Đzzeddin Keykavus’un ünlü komutanı Arslandoğmuş

tarafından yakalanıp Kayseri’ye götürülmüş, II. Đzzeddin Keykavus canını

bağışlayacağını belirterek O’nu, Uluborlu Kalesi’ne hapsettirmiştir. Kaçmaması için

de muhafızlığına II. Đzzeddin Keykavus’un Hıristiyan dayılarından biri olan Kir Haye

tayin edilmiş, O da hapisteki sultana şiddetli davranmıştır150.

II. Đzzeddin Keykavus, 1257 yılında Moğollarla çatışmaya girince, Moğol

komutanı Baycu Noyan, Antalya’ya kaçan II. Đzzeddin Keykavus’un yerine, Borgulu

Kalesi’nde hapis olan Rükneddin Kılıçarslan’ı getirip, Konya tahtına oturtmuştur.

Baycu Noyan, Bağdat kuşatmasına katılmak için Anadolu’dan ayrılınca, II. Đzzeddin

Keykavus, Konya’ya geri dönerek tahtı tekrar ele geçirmiştir. Ancak kardeşi

Rükneddin Kılıçarslan’ın, Đlhanlı hükümdarı Hülagü’den yardım istemesi üzerine,

O’da Đlhanlı hükümdarına giderek, bağlılığını bildirmiştir. Hülagü Han, Selçuklu

Devleti’ni iki kardeş arasında paylaştırarak, Konya’yı II. Đzzeddin Keykavus’a,

Tokat’ı IV. Rükneddin Kılıçarslan’a merkez yapmıştır. Ancak IV. Rükneddin

Kılıçarslan ve veziri Pervane Muineddin Süleyman bu paylaşımı yeterli bulmayarak,

Moğolları II. Đzzeddin Keykavus aleyhine kışkırtmışlardır. 1262 yılında II. Đzzeddin

148 Đbn Bibi, a.g.e., s.122. O. Turan, a.g.e., s. 467-469. Đ. H. Uzunçarşılı, a.g.e., s.12-13. M. Akdağ, a.g.e., s. 73. Ayrıntılı bilgi için bkz. K. Göde, “Anadolu’da Cengizli ve Đlhanlı Hakimiyeti Dönemine Genel Bir Bakış (1239-1327), SDÜFEFSBD, S. 1, Isparta 1995, s. 175-176. Kansu Ekici, Anadolu Selçuklu Devleti’nde Üç Kardeş Devri(1246-1266), (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Isparta 2005, s. 20-35. 149 Đbrahim Artuk, “II. Keyhüsrev’in Üç Oğlu Adına Kesilen Sikkeler”, Malazgirt Armağanı, Ank. 1972, s. 283. 150 Đbn Bibi, a.g.e., s. 142. Aksarayi, a.g.e., s. 31. O. Turan, a.g.e., s. 475. C. Cahen, a.g.e., s. 268. S. Demirdal, a.g.e., s. 42.

Page 44: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

44

Keykavus, Moğollara karşı yenilince, önce Antalya’ya oradan da Đstanbul’a

kaçmıştır. II. Đzzeddin Keykavus burada kaldığı süre içinde Bizans ve Selçuklu

tahtını ele geçirmek için planlar yapmış, bu planları Bizans Đmparatoru Mihael

Paleologos tarafından öğrenilince yakalanarak Enez Kalesi’ne hapsedilmiştir. Yine

1262 yılında Altınordu Hükümdarı Berke Han tarafından kurtarılarak Kırım’a

götürülmüş, 1277 yılında Kırım’da vefat etmiştir151. Bu sırada IV. Rükneddin

Kılıçarslan’ın, Ağabeyi II. Đzzeddin Keykavus’a yazdığı mektup da önemlidir.

Mektup, Kılıçarslan ve taraftarlarının Moğollara dayanarak iktidarı elde etmek

istedikleri, bütün kusurlarına rağmen Moğollarla mücadele eden II. Đzzeddin

Keykavus’un da Anadolu Türkmenleri arasında daima destek bulmasının sebebini

açığa çıkardığı için önemlidir152.

IV. Rükneddin Kılıçarslan, bu olaylardan sonra, Pervane Muineddin

Süleyman’ın desteğiyle 1262 yılında sultan olarak başa geçmiş, ancak, emirlerinden

Pervane Muineddin Süleyman’ın oyunları sonucu Moğollar tarafından 1266 yılında

28 yaşında iken yay kirişiyle boğularak öldürülmüştür153.

IV. Rükneddin Kıçarslan’ın başa geçtiği bu dönemde (1262), Moğol istilası

önünden kaçarak Anadolu’ya gelen Türkmenlerin isyanlar çıkarmaya başladıkları

görülmektedir. IV. Rükneddin Kılıçarslan bunlarla savaşmaya başlamış, ancak

oldukça zorlanmıştır.

Anadolu’nun Uc illerinde ortaya çıkan bu isyancıların başında “Uc Gazisi”

unvanını taşıyan Mehmed Bey, kardeşi Đlyas Bey, damadı Ali Bey, Sevinç ve Salur

Beyler vardır. Bu isyancıların sayısı gittikçe artarak 200 bin çadır halkına ulaşmıştır.

Mehmed Bey ve mahiyetindeki Türkmenler’in, II. Đzzeddin Keykavus Moğollara

karşı çıkarak cephe alınca, onun yanında yer almaya başladıkları görülmektedir. IV.

Kılıçarslan’ın saltanatını tanımayarak, isyan bayrağını çekmişlerdir. Ancak Selçuklu-

151 Aksarayi, a.g.e., s. 53- 57. Đbn Bibi, a.g.e., 148-162. O. Turan, a.g.e., s.483-497. A. Sevim-Y. Yücel, a.g.e., s. 179-181. 152 O. Turan, Türkiye Selçukluları Hakkında Resmi Vesikalar, Ankara 1988, s. 63-65. 153 Đbn Bibi, a.g.e., s. 169. O. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 531.

Page 45: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

45

Đlhanlı askerleri karşısında kuvvetleri yeterli olmayan Mehmed Bey, Hülagu Han’a

elçi gönderip, kendisine tabi olduklarını bildirmiştir154.

Hülagu Han ise Mehmed Bey ve Türkmenleri üzerine, Kılıçarslan’ın

kuvvetlerini ve Moğol askerlerini göndermek istemiş, ancak bundan vazgeçerek,

Mehmed Bey’in damadı Ali Bey ile gizlice anlaşarak Türkmenlerin yaşadıkları

bölgeye gizlice girilmiştir. Dalaman Ovası’nda meydana gelen savaşta Mehmed Bey

yenilerek dağlara kaçmış, Başta Đlyas ve Salur Bey olmak üzere birçok Türkmen esir

edilmiştir155. Daha sonra Mehmed Bey de teslim olmuş, ancak IV. Rükneddin

Kılıçarslan’ın emirleri tarafından Konya’ya götürülürken Uluborlu’da öldürülmüştür.

Yerine Ali Bey geçirilmiş, Ali Bey zamanında bu Türkmenler merkeze bağlı hale

gelmişlerdir156.

Sultan III. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında Vezir Sahip Ata Fahreddin Ali

askerleriyle, Uluborlu, Denizli ve Ali Bey’in hâkim oldukları diğer bölgeleri işgal

edip onun ve adamlarının hayatlarına son vermiştir157.

Moğolların Anadolu’da iyice baskılarını artırdığı, kan dökerek, yakarak

yıkarak hâkim olmaya çalıştıkları bu dönemde, Anadolu’ya gönderilen Moğol

Beyleri de, zaman zaman kendi aralarında ihtilafa düşüyor, birbirleriyle mücadele

ediyorlardı.

G. Anadolu Selçuklu Devleti’nin Sonunun Hazırlanması

Sultan IV. Rükneddin Kılıçarslan’ın ölümüyle yerine geçen, henüz 8

yaşındaki oğlu III. Gıyaseddin Keyhüsrev (1266–1284) döneminde karışıklıklar iyice

artmıştır. III. Gıyaseddin Keyhüsrev çok küçük yaşta olduğundan bütün işleri vezir

Süleyman Muineddin Pervane ele almıştır158. Bu arada Selçuklu Beyleri, Moğolların

baskı ve zulmünden kurtulmak için Memlük Sultanı Baybars’tan yardım

istemişlerdir. 1277 yılında Anadolu seferine çıkan Memlük Sultanı Baybars,

Moğolları ağır yenilgilere uğratmış, Kayseri’ye kadar ilerlemiş, bu arada Selçuklu

154 O. Turan, a.g.e., s. 513-515. 155 O. Turan, a.g.e., s. 515. 156 Aksarayi, a.g.e., s. 66-71. O. Turan, a.g.e., s. 516-517. F. Yıldız, a.g.e, s. 57. 157 O. Turan, a.g.e., s. 517. 158 Ahmed b. Mahmud, a.g.e., s. 156.

Page 46: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

46

Devlet adamlarını da yanına çağırmıştır. Ancak onların, özellikle de kendisini

çağıran Pervane Muineddin Süleyman’ın, yanına gelerek biat etmemesi üzerine

Anadolu’dan ayrılmıştır159.

Anadolu Selçuklu Devleti’ndeki iç çekişmeler ve Moğol baskılarının iyice

arttığı bu dönemde, Anadolu’da çeşitli bölgelerde bulunan uc beyleri de kendi

etraflarındaki Türkmenlerle bağımsızlıklarını ilan etmeye başlamışlardır.

Çobanoğulları, Karamanoğulları bu beyliklerin en güçlüleri olup, Moğolları

Anadolu’dan çıkarmak için de mücadele ediyorlardı160. Memlük Sultanı Baybars’ın

Anadolu’dan çıkarak geri dönmesinin ardından, Moğol Hanı Abaga Han büyük bir

intikam hırsı ile Anadolu’ya girmiştir. Pervane Muineddin Süleyman bu işlerden

sorumlu tutularak, Moğol Hanı tarafından yakalanarak idam edilmiş, Anadolu bir kez

daha harabeye çevrilmiş, Anadolu’da Đlhanlı baskısı artmıştır161.

II. Đzzddein Keykavus, 17 yıllık bir gurbet hayatından sonra Kırım’da vefat

etmiş ve geride beş oğlu kalmıştır. Bunlar, Gıyaseddin Mesud, Rükneddin

Kılıçarslan, Rüknedin Geyumers, Alâeddin Siyavuş ve Feramurz idi. Sultan vefat

etmeden önce veliahd olarak oğlu Mesud’u ilan etmiş, diğer kardeşlerinin de O’nu

desteklemesini istemişti162. Bu dönemde Sultan’ın oğullarından Alâeddin Siyavuş

Karamanlılar’ın da desteğini alarak ayaklanmış, ancak feci şekilde öldürülmüştür.

1279 yılında geçen bu olay “CimriVakası” olarak bilinmektedir. Bu olayın ardından

Anadolu’ya gelen Mesud, III. Gıyaseddin Keyhüsrev’e ortak olmak isteyince,

Keyhüsrev bunu kabul etmemiş; Mesud, Moğol Hanı’nın desteğini alarak başa

geçerken, III. Gıyaseddin Keyhüsrev de 1284 yılında henüz 28 yaşındayken

öldürülmüştür163.

Bu dönemde tamamen Moğol hâkimiyetine giren Selçuklu Devleti

hükümdarları, Moğol Hanının sayesinde gölge hükümdar konumuna düşürülmüştür.

159 Aksarayi, a.g.e., s. 87-89. O. Turan, a.g.e., s. 544-549. Ali Sevim- Y. Yücel, a.g.e., s. 185. K. Göde, “Mısır Türk Sultanı Baybars’ın Anadolu Seferi ve Kayseri’ye Gelişi”, Erciyes Üniv. Sosyal Bilimler Dergisi, S. 5, Kayseri 1984, s. 90-98. A. Efe, a.g.e., s. 164-165. 160 O. Turan, a.g.e., s. 608. 161 Aksarayi, a.g.e., s. 88-89. Abdülkadir Yuvalı, “Đlhanlı Devleti”, Tarihte Türk Devletleri, c. II, Ankara Üniv. Rektörlüğü Yay., Ankara 1987, s. 547. 162 A. Efe, a.g.e., s.150. 163 Aksarayi, a.g.e., s. 96. O. Turan, a.g.e., s. 560-571. A. Sevim-Y. Yücel, a.g.e., s. 191.

Page 47: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

47

Bir yandan Selçuklu şehzadeleri arasındaki kardeş kavgaları devam ederken, bir

yandan da Đlhanlı Moğolları Devleti de iç karışıklıklar içine düşmüş, Anadolu’ya

gönderilen emirler de kendi hanlarına karşı bağımsızlıklarını ilan etmeye

başlamışlardır.

Diğer taraftan, Anadolu’daki Türkmen Beyleri, Moğol-Selçuklu ordusuna

karşı harekete geçmiştir. Sultan II. Mesud’un, 1284–1297 yılları arasında süren ilk

saltanatı sırasında, kardeşleri Geyumers ve Feramurz da sultan’a karşı mücadele’ye

başlamışlardır. Anadolu’daki bu hareketin asıl amacı, sarsılmakta olan Moğol

hâkimiyetini çökertmektir. Bunlardan Melik Geyumers’in, Borgulu Kalesi’ne hâkim

olduğu ve diğer kardeşleri Kılıçarslan’la Feramurz Kastamonu’da ayaklanırken,

O’nun da Uluborlu’da ayaklandığı belirtilmektedir. Ancak daha sonra Moğol

kumandanı tarafından yakalanarak Demirlühisar Kalesi’ne hapsedilmiştir164.

Sultan II. Mesud, 1296–1298 yılları arasında, Gazan Han tarafından rehin

tutulmuş, bu iki yıllık süre içinde Selçuklu tahtı boş kalmış, 1298’de yerine, kardeşi

Feramurz’un oğlu III. Alâeddin Keykubad, 1298–1302 yılları arasında başa

geçmiştir. Bu genç Sultan dört sene kadar sultanlık yaptıktan sonra tahttan indirilmiş,

Sultan II. Mesud, 1302 yılında ikinci kez başa geçmiştir. 1310 yılında Sultan Mesud

Amasya’da sessiz sedasız hayata gözlerini yummuştur165.

Moğollar, II. Mesud’un ölümünün üzerine Selçukluların son hükümdarı

olacak olan V. Kılıç Arslan’ı başa geçirmişlerdir. O’nun saltanatının ikinci senesinde

Moğolların zulmüne daha fazla dayanamayan Karamanlılar isyan ederek, Selçuklu

Devleti’nin merkezi Konya’yı ele geçirmişlerdir166. Bu arada diğer Türkmen beyleri

de Moğol- Selçuklu baskısına karşı mücadele etmektedirler. Olcaytu’nun oğlu Ebu

Said Bahadır Han 1317 yılında, Moğol Han’ı olmuş, Timurtaş’ı Anadolu valisi

olarak görevlendirmiştir167. Timurtaş, Anadolu’daki Türkmenleri de etrafına

toplayarak müstakil hareket etmeye başlamıştır. 1318 yılında Timurtaş, V.

Kılıçarslan’ı tahttan indirerek, bütün Selçuklu Şehzadelerini katletmeye başlamış, uc

164 O. Turan, a.g.e., s. 608. 165 Aksarayi, a.g.e., s. 243-244. A. Sevim-Y. Yücel, a.g.e., s. 197-199. 166 O. Turan, a.g.e., s. 639-640. 167 Aksarayi, a.g.e., s. 252.

Page 48: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

48

Türkmenlerine sığınan birkaç şehzade dışında Selçuklu Hanedanı’ndan geriye kimse

kalmamıştır. Moğol valisi Timurtaş, Anadolu’da giriştiği başıboş hareketler sonucu

daha sonra yakalanarak öldürülmüştür. Moğollar ise O’nun ölümünden sonra

Anadolu’ya hâkim olamamış, 1335 yılından sonra, Ebu Said Bahadır Han’ın

ölümüyle parçalanmıştır168.

Anadolu Selçukluları’nın tarih sahnesinden çekilişi, elbetteki Türklerin

Anadolu’daki hâkimiyetini etkilememiş, onlardan kalan bayrağı bir müddet sonra

Osmanlılar devralmıştır. Ancak, Osmanlılar’ın Anadolu’da tam birlik sağlamalarına

kadar geçen süre zarfında, Anadolu’da uç bölgelerde Moğol baskısından bunalan

Türkmenlerin kurmuş olduğu beylikler ön plana çıkmıştır. Đşte Uluborlu’da da,

Selçuklular’ın son dönemlerinde kurulan Hamidoğulları devri başlayacaktır. Üstelik

Uluborlu en az 45 sene Hamidoğulları Beyliği’nin merkezi olarak önemini devam

ettirmiştir.Bu kısma kadar olan incelememizde Anadolu Selçukluları döneminde

Uluborlu’nun ele geçirilişi, şehzadeler şehri oluşu, Borgulu Kalesi’nin hapishane

olarak kullanılması, Haçlıların ve Moğolların Uluborlu’dan geçişi, Borgulu halkının

Moğol istilasına karşı direnişi gibi konular, Anadolu Selçuklu Devleti tarihi çerçevesi

içinde verilmeye çalışılmıştır.

Selçuklular devrinde Uluborlu’nun önemini gösteren ve üzerinde durulması

gereken bir diğer husus ise, Uluborlu’daki Selçuklu dönemi eserleridir.

II. ANADOLU SELÇUKLU DEVLET Đ DÖNEMĐNDE

ULUBORLU’DAK Đ ĐKT ĐSADĐ VE M ĐMAR Đ FAAL ĐYETLER

Tarih öncesi dönemlerde kurulan Uluborlu şehrinin Romalılar döneminde

önemli bir merkez olduğu, bu dönemden kalan eserlerin incelenmesiyle kesinlik

kazanmıştır. Uluborlu’nun, Bizans’tan sonra bölgeye hâkim olan Selçuklular

döneminde de dikkate değer roller üstlenmesi, önemli bir merkez olmaya devam

ettiğini göstermiştir. Bunu açıklığa kavuşturacak en önemli unsurlar ise o dönemde

yapılan mimari eserlerdir. XI. yy’dan sonra kendini göstermeye başlayan Anadolu

Türk sanatı, en parlak dönemini 1219–1237 yılları arasında Alaeddin Keykubad

zamanında yaşamıştır. Bu tarihler arasında Uluborlu’da üç kitabe dikkat

çekmektedir. Her ne kadar bu dönemden kalan eserlerin pek çoğu, varlığını 168 A. Efe, a.g.e., s. 188. A. Yuvalı, a.g.m., s. 549. E. Güngör, a.g.e., s. 110. Ali Öngül, a.g.e, s.157.

Page 49: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

49

sürdürememiş ve oldukça yıpranmışsa da; yine de, Uluborlu’nun o dönemdeki

kültürel, ekonomik, dini, siyasi ve iktisadi yapısını gösterdikleri için dikkate değer

eserlerdir. Selçuklular Dönemine ait bu eserleri sıralayacak olursak;

1. Alâeddin Keykubad Camii (Ulu Cami)ve minaresi

2. Alâeddin Camii yanındaki kütüphane

3. Abdülkerim ve Đshak Paşa Camileri

4. Alâeddin Medresesi

5. Kılıçarslan Medresesi

6. Kargılılala Medresesi

7. Büyük çeşmedeki Sultan Keykavus kitabesi ve taş medresesi

8. Ahi Dede çeşmesi ve kemeri

9. Büyük ve Küçük Köprü mahallelerindeki dar kemer ve köprüler

10. Baltabey Hamamı

11. Karabey Hamamı ve Çeşmesi

12. Saraçbaşı Hamamı

13. Emrem Mahallesi Hamamı en önemlileridir169.

Ayrıca Küçük Kabaca Köyü’nde de Selçuklulardan kalma Sultan Alâeddin

Camii vardır. Bu eserlerden çoğu bugün sağlam değildir. Günümüze kalanların çoğu

da yıkıntı haline gelmiş, bakımsız kalmıştır. Ele geçen eserlerden bazıları ise bazı

müesseselerde korunmaktadır. Bu eserlerden sağlam olarak bugüne ulaşan tek yapı,

geçirdiği çok ağır yangınlara rağmen, hala kullanıma açık olan Alâeddin Keykubad

Camii ve minaresidir. Bunlarla ilgili, günümüze kadar ulaşan bilgiler ve okunan

kitabeleri sırayla inceleyelim:

A. Alâeddin Camii ve Kitabesi

Uluborlu’daki en eski kitabe, Sultan Alâeddin Camii kitabesi olup, halk

arasında bu camiye “Ulu cami” veya “Cami-i Kebir” adı da verilmiştir. Đlçenin eski 169 S. Demirdal, a.g.e., s. 85., Bizim Uluborlu, Ülkü Basımevi, 1951, s. 9., Kenan Okan, Isparta’daki Tarihi Eserler, Isparta Öğretmenler Derneği Yay., Altıntuğ Mtb., 1962, s.16.

Page 50: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

50

yerleşim yerinde kalenin aşağı kısmındadır. Tek şerefeli, tuğladan yapılmış bir

minareye sahip olan caminin dört sütun üzerine oturtulmuş 11 kubbesi, 25 penceresi

ve 3 giriş kapısı vardır. Kuzeye açılan kapısı çarşıya ve şadırvana, diğer iki kapısı iki

taraftaki medreselere çıkmaktadır.

Caminin kuzey kapısı üzerindeki kitabede, caminin Sultan I. Alâeddin

Keykubad zamanında H. 629/ M. 1231 yılında II. Kılıç Arslan’ın oğullarından olan

Mugiseddin Tuğrulşah’ın kızı Melikei Adile tarafından yaptırıldığı170; batıya bakan

kapıdaki kitabede ise H. 680/ M.1281 yılında Bedrettin Ömer bin Emirülhac

tarafından II. Gıyaseddin Mesut’un saltanatı zamanında tamir edildiği ve bazı

eksikliklerinin tamamlandığı yazılmaktadır171. Cami bugün kullanıma açıktır.

1. Birinci Kitabe

Bu kitabe, caminin kuzey kapısı üzerinde iken, H. 1327/ M. 1909 yangınında

yanmıştır. Kitabenin kırıkları ise Đsmet Paşa Đlkokulu müzesinde muhafaza

edilmektedir. Kitabenin boyutları şu şekildedir(m):

Kitabenin genişliği : 0.70

Kitabenin uzunluğu : 1

Satırların uzunluğu : 0.95

Satırların genişliği : 0.11

Harflerin kalınlığı : 0.015

Çerçeve kalınlığı : 0.025

Kitabe, mermer taş üzerine sülüs olarak şu şekilde yazılmıştır172:

170 Böcüzade, a.g.e., s. 96. S. Demirdal, a.g.e., s. 86. Đ. H. Uzunçarşılı, Anadolu Kitabeleri, c .II, Đst. 1929, s. 234-235. 171 Böcüzade, a.g.e., s. 96. Đ. H. Uzunçarşılı, a.g.e., s. 236. 172 S. Demirdal, a.g.e., s. 86. Neşet Köse, “Hamidelinde Eski Eserler: Uluborlu Kitabeleri”, Ün Dergisi , c. I, S.13, Nisan 1935, s.175.

Page 51: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

51

Kitabenin transkripsiyonu:

1. Bene’ hezel-mesecidi’l- Mübareke fi eyyami devleti’s-sultan

2. El- a’zamü şahinşahi’l-muazzam zillullahi fi’l-alemi

3. Alaad’dünya ve’d-din ebu’l-feth Keykubad b. Keyhüsrev ve min me’le’l-

meleketi’l-alimeti

4. El-adiletü Ismetü’d-dünya ve’d-din safvetü’l-Đslam ve’l-müslimine benet

5. El-melik eş-şehid Tuğrulşah b. Kılıçarslan d’eme ikbaluhe fi Receb sene

tis’a ve ışrin ve site mie173 şeklindedir.

Kitabenin anlamı şöyledir:

“Bu mübarek mescidi 629 senesinin Recep ayında Kılıçarslan’ın oğlu şehid

Tuğrulşah Melik’in kızı Safvetülislam, velmüslimin olup ilim ve adaletiyle meşhur

olan Đsmet nam Melike-i Adile’nin malinden olmak üzere –Allah ikbalini daim etsin-

Keyhüsrev’in oğlu Keykubad ki Ebulfetih künyesiyle ve Alaeddin lakabıyla anılan

alemde Allah’ın gölgesi mesabesinde olan muazzam şahinşah ve en büyük sultan

olan zat yapmıştır.”

Kitabede adı geçen Tuğrulşah, Uluborlu’da bulunmamıştır. Camiyi yaptıran

Tuğrulşah’ın kızı Melikei Adile, belki babasının vefatından sonra amcası Rükneddin

173 Ünal Erdinç, “Uluborlu Türk Kitabelerinin Tarihsel, Kültürel Açıdan Đncelenmesi ve 2000’li Yıllara Taşınması”, SDÜ Dergisi, Isparta 2000, s. 3.

Page 52: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

52

Süleyman Şah’ın torunu olan I. Alâeddin Keykubat’ın isteğiyle gelip Uluborlu’ya

yerleşmiş olabilir. Veya devlet erkânından biri ile evlenip buraya yerleşmiş olabilir.

Kitabede yazılanlara, kullanılan lakaplara bakılırsa, bu hanımın saygı değer biri

olması gerekmektedir. Uluborlu’da otururken, Alâeddin Keykubad’ın hayırla

anılması için onun adına, kendi malından bu camiyi yaptırmış olmalıdır174.

2. Đkinci Kitabe :

Alâeddin Cami’sinin ikinci kitabesi, caminin minare kapısının üzerindedir.

Bu kitabe H. 1327/ M. 1909 yangınından önce caminin batı kapısı üstünde iken;

caminin 1929 yılında yeniden inşasında minareye yaldızlanarak konulmuştur.

Kitabenin boyutları şöyledir(m)175:

Kitabenin genişliği : 1 Satırların genişliği : 0.80

Kitabenin uzunluğu : 1.20 Harflerin kalınlığı : 0.02

Satırların uzunluğu : 0.80

Kitabenin aslı şu şekildedir:

Kitabenin Transkripsiyonu :

1. “Ve enne’l-mesecidallahi fela ted’ü maallahi ahaden” 174 S. Demirdal, a.g.e., s. 87. 175 S. Demirdal, a.g.e., s. 88. N. Köse, a.g.m., s.175.

Page 53: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

53

2. Emera bi I’mareti heze’l- mesecidi’l-cami’il-mübareke fi eyyami devleti’s-

sultani’l-a’zam

3. Zıllu’llahi fi’l-alemi Gıyase’d-dünya ve’d-din Mes’ud b. Keykavus

4. Halledallahü devletü’l-abdi’d-daif el muhtac ila rahmeti Rabbih

5. Ellatifu Bedreddin Ömer b. Emiru’l-hac melikü’s-sevahil fi sene semenin

ve sitte mie176 şeklindedir.

Kitabenin anlamı ise:

“Mescidler Allah için bina edilmiştir. Allah’tan başka kimseye yalvarmayın.”

Ayeti ve

“Din ve dünyanın yardımcısı, alemde Allah’ın gölgesi tanınan büyük sultan

Keykavus’un oğlu Mesut’un Allah devletini ebedi kılsın. Şu mübarek camiin mescidi

tamir için kendime emrolundu. Ben ki Meliküssevahil ve Emirülhaç denilen zatın

oğlu latif olan Allah’ın kulu Bedreddin Ömer 680 senesinde bu tamiri tamamladım.”

Şeklindedir177.

Kitabeden de anlaşıldığına göre, cami H. 680/ M. 1281 yılında, Gıyaseddin

Mesud bin Keykavus döneminde, Bedreddin Ömer isminde bir bey tarafından tamir

ettirilmiştir178.

B. Büyük Çeşme ve Kitabesi

Selçuklu Dönemi mimari eserlerine ait bir diğer kitabe, Sultan Alaaddin

Keykubad’ın oğlu Keyhüsrev zamanında yapılan Büyük Çeşme’dedir179. Çeşmenin

yapılış yılı üzerinde de yazdığı gibi H. 636/ M. 1238’dir. Alâeddin Camiinden yedi

sene sonra yapılmış olan çeşme bugün hala sağlamdır180.

Çeşme mimari açıdan estetik bir görünüme sahiptir. Kitabesi, Uluborlu’daki

Đslami yazıların en güzelidir. Yazısı kabartma olup, süslü ve güzeldir.

176 Ü. Erdinç, a.g.m., s. 5. 177 S. Demirdal, a.g.e., s. 88. 178 Alaaddin Keykubad Camii resimleri için bkz. Ek-11-12-13. 179 Böcüzade, a.g.e., s. 97. S. Demirdal, a.g.e., s. 41. 180 Büyük Çeşme ve Kitabesi için bkz. Ek-14-15.

Page 54: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

54

Kitabenin ve yazıların boyutları şu şekildedir(m):

Kitabenin uzunluğu : 1.10

Kitabenin genişliği : 0.95

Satırların uzunluğu : 0.80

Kenar çerçeve uzunluğu : 0.04

Harflerin genişliği : 0.02

Beyaz bir mermer üzerine yazılan kitabe şu şekildedir:

Kitabenin alt satırı ve oluklar etrafındaki yazılar zamanla silinmiş olup,

buraya bağlanan maşrapa ve su sıçramasıyla aşınmıştır181. Silik olan bu kısımların,

daha önce yapılan bazı araştırmalar da incelenildiğinde, düzeltilmiş transkripsiyonu

şu şekildedir:

1.Ekmele heze’l Imaretü’l-mübareketü fi eyyami devleti’s-sultan

2. El-a’zamu zıllullahi fi’l –alemi Gıyased’dünya ve’d-din

3.Ebu’l-feth Keyhüsrev b. Keykubad (bürhanü’l-) mü’minin el-abdu’z- zaifi

el muhtaç ila

4.Rah(mete) rabbihi’l- (latif) fi sene site ve selasine ve site mie182.

181 S. Demirdal, a.g.e., s. 90. 182 Ü. Erdinç, a.g.m., s. 4.

Page 55: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

55

Kitabenin anlamı şu şekildedir:

“Bu imaret ki H. 636 senesinde din ve dünyanın yardımcısı, âlemde Allah’ın

gölgesi tanınan Keykubad’ın oğlu Fatih ( Keyhüsrev) zamanında ikmal edildi. O

kimse ki latif olan Allah’ın rahmetine muhtaç abd-i zayıf burhanülmümindir. H. 636

M. 1238”183.

Çeşmede bu kitabeden başka iki yazı daha vardır ki, birisi sülüs tarzda güzel

bir yazıyla “Essultani” kelimesidir. Bu tek kelimenin uzun bir yazıdan kitabenin

başına alındığı anlaşılmaktadır. Selçuklu eserlerinde bu şekilde başlayan kitabelere

bölgede sıkça rastlanmıştır. M. 1223 tarihli Gelendost Hanı ve M. 1224 tarihli

Ertokuş Medresesi’ne ait yazılarda da aynı kelimeye rastlanmıştır.

Diğer yazı ise araştırmacılar tarafından “Bena biddin Yakub” şeklinde

okunmuştur. Yazıda geçen Yakub’un daha sonra Muhiddin Çeşmesi’ni yapan Şeyh

Muhiddin’in babası olma ihtimali üzerinde durulur184. S. Demirdal ise bunun Yakup

değil “Yakut” olarak okunması gerektiği üzerinde durarak, yazının açıklığından

bahseder. “Yakut ismi, Selçuklu tarihlerinde rastlanan bir isimdir. Belki de Yakut

Türklerine mensup olan bir ailenin adıdır.” Şeklinde görüşünü belli eder. Dolayısıyla

kitabenin niçin yazıldığı belli değildir 185.

Büyük bir ihtimalle bu kitabeler, başka eserlerin enkazından alınarak

kaybolmasın düşüncesiyle bu çeşmeye monte edilmiştir. Bu sebeple bu kitabenin bir

medrese veya bir imaretten alındığı düşüncesi ağır basmaktadır.

C. Gargılı Lala Medresesi

Emrem mahallesinde, Alâeddin Camii’nin arka cephesinde bulunan bu

medrese halk tarafından “Taş Medrese” olarak da bilinir. Eski kayıtlarda

“Gargulala” şeklinde yazılı olan medresenin günümüzde yıkılmaya yüz tuttuğu

aşikârdır. Eski halini muhafaza edemese de kubbeli odaları ve çeşitli bölümleriyle

183 S. Demirdal, a.g.e., s. 90. 184 N. Köse, a.g.m., s. 177. 185 S. Demirdal, a.g.e., s. 91.

Page 56: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

56

geniş bir alana yapıldığı anlaşılmaktadır. Yapılış tarihi kesin olarak bilinmeyen bu

medresenin bugün büyük bir kısmı yıkılmış durumdadır186.

D. Alâeddin Medresesi

Alâeddin Camisi’nin yanında bulunan medresenin camiden sonra yani M.

1229’dan sonra yapıldığı tahmin edilmektedir. Medresenin yanında ikinci bir

medrese daha olması dikkat çeker. Medreseler aynı zamanda kütüphane niteliği de

taşımakta olup burada zamanında önemli kitapların bulunduğu bilinmektedir.

Medreselerin birinde ondört diğerinde on oda bulunmaktaydı. Alâeddin Medresesi

büyük yangında H. 1327/ M. 1911 mahvolmuştur. Bugün, caminin minaresinin

yanındaki küçük oda, bu medresenin onarılmış halidir187.

E. Kılıçarslan Medresesi

Tarihi değeri olan en eski medreselerden birisi de Alaca Mahallesi’ndeki bu

medresedir. Medresenin M. 1256-1257’de ilk defa M. 1261-1262’de ikinci defa

hükümdar olan IV. Rükneddin Kılıçarslan namına adlandırılmış olması yapılış

tarihinin de bu yıllarda olduğunu düşündürmektedir. Onbir oda ve bir dershanesi

olduğu bilinmektedir188.

Bu üç ilim müessesesinin yapılma tarihleri her ne kadar tam olarak bilinmese

de yapılış tarzları ve özellikle isimlerindeki değişmezlik bu üç medresenin yedi

asırdan beri yaşadığını ve binlerce önemli kişi yetiştirdiğini bize göstermektedir. Bu

medreseler Selçuklu, Hamidoğulları, Osmanlı dönemlerini görmüş; vakıfların özel

idarece satılışına kadar iş görmüşlerdir. Daha sonra mülk olarak şahısların malı

haline gelmişlerdir. Ancak daha sonraki dönemde yeterince korunamadıkları da

ortadadır. Bugün bu medreseden eser yoktur189.

F. Uluborlu Baltabey Hamamı

Bu hamamın Muhtesip ve Hocaahmet Mahalleleri’nin birleştiği yerde ve

şehrin güneye bakan yamacında Selçuklular tarafından yaptırılmış olduğu

186 S. Demirdal, a.g.e., s. 257. Taş Medrese fotoğrafı için bkz.Ek-16. 187 Alaaddin Medresesi fotoğrafı için bkz. Ek-17. 188 Böcüzade, a.g.e., s. 97. 189 S. Demirdal, a.g.e., s. 257.

Page 57: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

57

anlaşılmaktadır. Hamama adı verilen Baltabey, buranın fethi sırasında bulunmuş ve

fetih sırasında fayda gösterdiği için bu hamam verilmiştir. Bu hamamın H. 575 M.

1179 tarihlerinde yaptırıldığı, Uluğbey Tekke menakıbında yazılmıştır. Hamamın

mimari yönden çok iyi bir düzenlemesi olduğu görülmektedir. Geniş bir odunluğu,

odaları, şadırvanı dış kısmını oluşturur. Đç kısmında da soğukluğu ve tuvalet yeri, üçü

kapalı üçü açık olmak üzere altı kurnası bulunmaktadır. Kurnaların üçü kubbeli,

diğer üçü de kemer altındadır. Hamamda bir kitabe yeri olmasına rağmen kitabe

görülmemektedir. Kitabenin hamamın gördüğü tamirler sırasında kaybolduğu veya

üzerinin kapatıldığı sanılmaktadır. Bu hamam bugün büyük ölçüde yıkılmıştır190.

G. Uluborlu Karabey Hamamı

Bu hamam, Büyükçeşme Mahallesi’nde şehrin kuzeye bakan yamacındadır.

Yeri çukur ve kuytu olduğundan havanın etkisinden uzaktır. Halkın, bu sıcaklığından

ötürü hamama şifalı ve dualı bir hamam nazarıyla baktığı belirtilmektedir. Hamamın

H. 637/ M. 1259 yılında yapıldığı bilinmektedir. Sahibi ise Uluborlu’nun fethi

sırasında büyük fedakârlığı görülmüş olan Selçuklu kumandanlarından “Karabey”dir.

Karabey Hamamı, Baltabey Hamamı’ndan küçüktür. Dış kısmında külhan, odunluk,

soyunma yerleri, şadırvan ve soğukluğu bulunmaktaydı. Đç kısmında ikisi açık, ikisi

kapalı dört kurnası ve göbek taşı olup, kurnanın ikisi kubbeli diğer ikisi ise genel

kubbe altında ve göbek taşının karşısındaydı191. Bu hamamla ilgili halk arasında bir

de efsane dolaşmaktadır. Efsane şu şekildedir;

“Hamamın ilk sahibi Karabey, bir gün Hicaz’a gidiyormuş. Oğullarından

birisine:

“Ben gelinceye kadar külhanın kapısını açma, başkasına da açtırma, ben

külhanı güzelce çattım, gelinceye kadar idare eder. Eğer külhanı açarsanız gözünüz

körolsun” demiş ve gitmiş. Hamamı idare eden oğlu, haftalarca hamamı işletmiş, bir

yandan da meraklanmış, acaba bu hamam çatılmadan nasıl yanıyor diye

düşünüyormuş. Merakına yenilip de külhanı açınca bir mumun hemen söndüğünü

görmüş ve o anda gözlerine bir hastalık belirmiş.”

190 S. Demirdal, a.g.e., s.134. Baltabey Hamamı Fotoğrafı için bkz. Ek-18. 191 S. Demirdal, a.g.e., s.134-135.

Page 58: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

58

Đşte o dönemde Büyükçeşme mahallesinde bulunan Karabeyler sülalesinin

gözlerinde hafif bir arızanın olması, bu efsanenin doğmasına ve yaşamasına sebep

olmuştur192. En fazla 50 yıl öncesine kadar kullanılabilir halde olan bu hamam bugün

harap bir hale gelmiştir.

H. Uluborlu Saraçbaşı Hamamı

Bu hamamın Alaca mahallesinde olup tam teşkilatlı ve ferah bir tesis olduğu

belirtilmektedir. Bu hamamın yerinde şimdi Hüsnü Damgacının evi bulunmaktadır.

Evin altında ve yanlarında hala su haznesi, yan kemerler görülmektedir. O dönemde

yaşayanların ifadelerinden, hamamın yapılış tarihi belli olmasa da Selçuklu dönemi

eseri olduğu ve yapısının, iç ve dış teşkilatının Baltabey Hamamı tipinde olduğu

anlaşılmıştır. Bu hamam savaşlarda yararlık gösteren bir kişi olan Saraçbaşı

Abdullah Efendi’ye tımar olarak verilmiş, ölünceye kadar tarafından işletilmiştir.

Daha sonraları ise bakımsızlıktan yıkılmıştır. Hamamın yeri bugün belli değildir 193.

I. Emrem Mahallesi Hamamı

Bu hamam, Gargılılala Medresesi civarında bulunduğundan binanın

Selçuklular döneminde yapıldığı kabul edilmektedir. Ne zaman yapıldığı belli

değildir. Medrese fetih esnasında kumandan olan Gargılılala adına yapıldığına göre,

medrese ve mahallenin kalabalık olmasından dolayı bu hamam buraya yapılmış

olmalıdır. Hamamın ne zaman harabe olduğu da belli değildir. Hamamın Saatçi

Şükrü evi içerisinde kalıntıları görülmüştür. Bugün hamamın yeri kaybolmuştur194.

J. Küçük ve Büyük köprüler

Uluborlu’da Osmanlı Dönemi eserlerinden olan Cirimbolu Köprüsü’nün,

biraz ilerisinde, çayın üstünde olan Küçük Köprü, Emrem ve Salih Efendi

Mahallelerini birbirine bağlar. Bu köprünün az yukarısında da Büyük Köprü vardır.

Bu köprüler de tek kemerli olup, yıkılmaya yüz tutsa da bugün hala sağlamdır195.

192 S. Demirdal, a.g.e., s.137. Karabey Hamamı fotoğrafı için bkz. Ek-19. 193 S. Demirdal, a.g.e., s.135. 194 S. Demirdal, a.g.e., s.136. 195 Küçük köprü fotoğrafı için bkz. Ek-20.

Page 59: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

59

Selçuklular Döneminden kalan bütün bu eserler, Uluborlu’nun o dönemdeki

önemini ve Selçuklu sosyal hayatının mükemmelliğini, bir kere daha gözler önüne

sermektedir. Bütün bunların yanında Selçukluların o dönemde kurmuş oldukları

toprak borulardan oluşan kanalizasyon teşkilatından, halk sağlığına da ayrı bir önem

verdiklerini görebiliriz. Ne yazık ki, bugün, Selçuklu Dönemi eserlerinden, Alâeddin

Camii dışında hiçbir yapı ayakta değildir. Çeşmeler sağlam görülse de bugün işlevini

yitirmiştir.

Page 60: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

60

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

I. ANADOLU BEYL ĐKLER Đ DÖNEMĐNDE ULUBORLU

Anadolu Selçukluları ve Đlhanlı Moğolları arasında yapılan 1243 Kösedağ

Savaşı’nın ardından, Anadolu Đlhanlı Moğolları hâkimiyetine girmiş, Selçuklu

hâkimiyetinin zayıflamasıyla beraber Türkiye’nin değişik bölgelerinde yirmi

civarında Türk Beyliği kurulmuştur. Böylece daha Selçuklu Devleti resmen sona

ermeden Anadolu’da Beylikler dönemi başlamıştır. Đşte bu beyliklerden biri de

Uluborlu merkez olarak kurulmuş olan Hamidoğulları Beyliğidir.

A. Hamidoğulları Döneminde Uluborlu

Anadolu Selçukluları’nın Moğol baskısı altına girerek zayıflamasıyla,

Anadolu’da bulunan Türkmen beyleri, birer birer bağımsızlıklarını ilan etmeye

başladıkları sırada, Hamid Bey de merkez Uluborlu olmak üzere bağımsızlığını ilan

etmiştir.

Hamidoğulları’nın kurulduğu tarih, kesin olarak belli olmamakla beraber

1297 yılı olduğu düşünülmektedir. Beyliğin adı Hamid Bey’den gelir196. Bazı

kaynaklarda Hamidoğulları aşiretinin “Yomutlar” olduğu belirtilmektedir. Nitekim

Ziya Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi adlı kitabında bu husus üzerinde durmuş,

Yomutlar ile Hamidoğulları’nın aynı aşiret olduğunu belirtmiştir197. Hamid Bey,

Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubad’ın hizmetine girmek için aşiretiyle

birlikte Kuzey Suriye’den Anadolu’ya gelmiş, uzun süre sultanın çocuk ve

askerlerine silah talimi yaptırmıştır. Sultan Alâeddin’in vefatıyla yerine geçen oğlu

II. Gıyaseddin Keyhüsrev, başarılı hizmetlerinden dolayı O’nu 1240 senesinde

Isparta ve Burdur yöresine uç kumandanı olarak göndermiştir198. Hamid Bey’in,

196 M. Çetin Varlık, “Anadolu Beylikleri”, Doğuştan Günümüze Büyük Đslam Tarihi, Çağ Yay., Đstanbul 1992, c. 8, s. 562. 197 Fehmi Aksu, “Hamidoğulları’nın Anadolu’ya Gelişi:Yomutlar”, Ün Dergisi, c. II, S.15, Isparta 1935, s. 210. 198 M. Mesud Koman, “Hamid Bey’in Adı Geçen Mühim Bir Vakfiye”, Ün Dergisi, c. IX, S. 97-98, Nisan –Mayıs 1942, s.1340. C. E. Bosworth, Đslam Devletleri Tarihi, (trc. Erdoğan Merçil- M. Đşpirli), Đst.1980, s.305.

Page 61: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

61

Uluborlu Tekke menakıbında verilen bilgiye göre de, H. 638/ M. 1240’da

Uluborlu’yu malikâne kabul ettiği anlaşılmaktadır199.

1291 yılında Moğol zulmüne karşı başlayan Türkmen ayaklanmaları sırasında

Hamid Bey de, Moğollara ve Selçuklulara karşı isyan etmiş, Karamanlıların başı

çektiği bu ayaklanmalar iyice büyüyünce II. Mesud, Geyhatu Han’dan yardım

istemiştir. Đlhanlı hükümdarı Geyhatu Han bunun üzerine Anadolu’ya girerek

Karamanoğulları, Eşrefoğulları bölgesinde, ardından da Beyşehir, Eğridir, Isparta ve

Burdur’da tahribat ve katliamda bulunmuş idi. Hamid Bey ise bu Moğol

saldırısından korunmak için Davras Dağları’nın sarp kısımlarına çekilmek zorunda

kalmıştır. Daha sonra başa geçen Gazan Han’ın Selçuklu Sultanı II. Mesud’u 1296

yılında azletmesiyle, Anadolu’daki otorite boşluğundan faydalanan Hamid Bey,

1297’de Uluborlu’yu kendine merkez yaparak Isparta, Burdur, Eğridir, Ağros,

Gönen, Barla, Keçiborlu yöresinde Hamidoğulları Beyliği’ni kurarak bağımsızlığını

ilan etmiştir200. Uzunçarşılı’ya göre, beyliğin asıl kuruluşu, Hamid Bey’in torunu

olan Dündar Bey zamanına rastlar. Feleküddin Dündar Bey, merkezleri önce Borlu

sonra Eğirdir olmak üzere Isparta ve çevresinde, dedesinin adıyla bu beyliği

kurmuştur201. Bölge daha sonra Hamid ili veya Hamidabad olarak anılmıştır202.

Hamid Bey’in, ailenin en yaşlı üyesi olarak eski Türk geleneğine uygun

şekilde, hükümet merkezi Uluborlu’da “Ulu Bey” ünvanıyla hüküm sürdüğü,

beyliğinin sınırlarını Yalvaç, Şarkîkaraağaç, Avşar, Sütçüler, Đncirli ve Ağlasun gibi

yerleşim merkezlerini içine alacak şekilde genişlettiği bilinmektedir. Hamid Bey’in

1302–1303 yıllarında hayatta olduğu kalan eserlerden anlaşılmaktadır, ancak kesin

ölüm yılı bilinmemektedir.

Hamid Bey’in ölümünden sonra oğlu Đlyas Bey’in idareyi ele aldığı

görülmektedir. Đlyas Bey, daha babasının sağlığında da eski Türk Devlet geleneğine

uygun olarak Gönen merkez olmak üzere Keçiborlu, Avşar, Atabey ve Şarkîkaraağaç

199 S. Demirdal, a.g.e., s. 46. 200 Said Kofoğlu, “Hamidoğulları Maddesi”, Diyanet Đslam Ansiklopedisi, c. XV, TDV Yay., Đst. 1997, s. 471. 201 Đ. H. Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, TTK Yay., Ank. 1969, s. 62. 202 S. Kofoğlu, a.g.m., s. 471. Böcüzade, a.g.e., s.18. Nuri Katırcıoğlu, Bütün Isparta, Bereket Matbaası, Ank. 1958, s. 14.

Page 62: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

62

bölgesinde hüküm sürmüştür. Đlyas Bey’in babasının ölümüyle beyliğin başına

geçerek, merkez Uluborlu’da hüküm sürdüğü görülür. Đlyas Bey’den sonra Beyliğin

idaresi büyük oğlu Feleküddin Dündar Bey’e geçecektir203.

Dündar Bey’in, dedesi Hamid Bey’in sağlığında geniş yetkilerle Eğirdir-

Burdur hattının emiri olarak atandığı, Burdur’da hüküm sürdüğü, şehrin civarında

yaptırmış olduğu Ulu Cami’nin 1300–1301 tarihli kitabesinden de anlaşılmaktadır204.

Dündar Bey’in bu tarihlerde Beyliğin başına geçtiğini görüyoruz. Bu dönemde

Uluborlu bir süre daha Beyliğin merkezi olarak kalmış, daha sonra Dündar Bey

tarafından merkez Eğirdir’e taşınmıştır205. Beyliğin merkezinin taşındığı tarih 1307

veya biraz öncesi olarak düşünülmektedir. Bu tarihe kadar kestirilen sikkelerde

şehrin adı Eğridir olarak geçerken, bu tarihte sonra Đlhanlı hükümdarı Olcaytu Han

adına kestirilen sikkelerde ilk defa Felekabad olarak geçmektedir. Dündar Bey daha

önce Selçuklu Sultanları’nın dinlenme yeri olarak kullandıkları Eğirdir’e kendi

isminden dolayı Felekabad adını vermiştir206.

Görüyoruz ki, Dündar Bey dönemine kadar Uluborlu merkez olmaya devam

etmiş, sağlam surları, müstahkem kalesi, temiz havası ve suyu, Đç Anadolu ile Ege ve

Akdeniz’i birbirine bağlayan önemli yollar üzerinde bulunması gibi nedenlerle

beyliğin uzun süre merkezi olmuştur. Hamidoğulları’nın burada 45 seneden aşağı

kalmadıkları anlaşılmaktadır207. Merkezin Eğirdir’e taşınmasının ardından,

Uluborlu’nun önemini korumaya devam ettiği, Dündar Bey’in kardeşlerinden

bazılarının burada hüküm sürmesinden anlaşılmaktadır.

Dündar Bey kısa sürede Gölhisar, Korkuteli ve Antalya’yı fethederek

sınırlarını genişletmiş, Antalya’nın idaresini kardeşi Yunus Bey’e vermiştir. Böylece

Tekeoğulları Beyliği’nin de temelleri atılmıştır. Bu sırada diğer kardeşi Ferhat

Bey’in de Uluborlu’da hüküm sürdüğü görülmektedir. Antalya’nın ele geçmesiyle

iyice güçlenen Dündar Bey Đlhanlı otoritesi’ni tanımayarak istiklalini ilan etmiş,

sultan unvanını almaya başlamıştır. 1321’de Felekabad’da kestirdiği sikkelere Đlhanlı 203 Đ. H. Uzunçarşılı, Anadolu Kitabeleri, Đst. 1929, s. 241. 204 S. Kofoğlu, a.g.m., s. 472. 205 S. Demirdal, a.g.e., s. 47. N. Katırcıoğlu, a.g.e., s. 15. 206 Đ. H. Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, s. 62. 207 S. Demirdal, a.g.e., s. 46.

Page 63: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

63

hükümdarı Ebu Said Bahadır Han’ın adını koydurmamış, Anadolu Valisi Timurtaş

Noyan’ın baskısı karşısında Eğridir’den Antalya’ya kaçmıştır. Ancak burada da

kardeşi Yunus Bey’in oğlu Mahmud Bey tarafından Timurtaş’a teslim edilerek 1326

yılında öldürülmüştür208. Bazı kaynaklarda Dündar Bey’in öldürülme tarihi 1323-

1324 olarak geçmektedir209. Ancak Uluborlu’nun Salih Efendi Mahallesi’ndeki

Muhiddin Çeşmesi kitabesinden Feleküddin Dündar Bey’in 1323’de sağ bulunduğu

ve bu çeşmenin kendi adına yapıldığı anlaşılmaktadır210.

Hamidoğulları’nın en kuvvetli dönemi Dündar Bey zamanıdır. Đlhanlıların

Anadolu valisi Timurtaş’ın Dündar Bey’i öldürtüp, isyan ederek, Mısır’a

kaçmasından sonra ortaya çıkan, Dündar Bey’in torunu olduğu bilinen Bedreddin

Hızır Bey, beyliğin başına geçerek yönetimi devralmıştır. Hızır Bey, bu sırada

Mısır’da olduğu bilinen babası Mübarizüddin Đshak Bey adına beyliğin idaresini

eline almış, beyliğin sınırlarını Beyşehir, Seydişehir’i alarak genişletmiştir211. Daha

sonra Đshak Bey başa geçecektir. Đshak Bey’in, Đbn Batuta’yı da uzun müddet misafir

ettiği, Đbn Batuta’nın seyahatnamesinde belirtilmektedir. Yine seyyahın belirttiğine

göre kendisi “Ulu Bey” olarak Eğridir’de bulunurken, kardeşi Mehmed Bey’in

Gölhisar’da, Hızır Bey’in de Uluborlu’da hüküm sürdüğü anlaşılmaktadır212. Đshak

Bey’in 1335 yılından önce ölümü üzerine yerine oğlu Hızır Bey ikinci defa ulu bey

olarak geçecektir. Bazı kaynaklarda yerine kardeşi Mehmed Bey’in oğlu Mustafa

Bey’in geçtiği şeklinde bilgiler olsa da, Mustafa Bey’in 1344–1345 yılında

Burdur’da yaptırdığı Muzafferiyye Medresesinin kitabesinden anlaşıldığına göre

Mustafa Bey Burdur’un emiri idi. Hızır Bey bundan sonra ömrünü ilmi, mimari ve

208 S. Kofoğlu, a.g.m., s. 472. Đ. H. Uzunçarşılı, a.g.e., s. 63. Nuri Yavuz, Anadolu’da Beylikler Dönemi, Cantekin Yay., Ank. 1998, s. 47. Đ. H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, c. I, TTK, Ank. 1947, s. 50. 209 Đ. H. Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, s. 63. A. Sevim-Y. Yücel, a.g.e., s. 295. 210 S. Demirdal, a.g.e., s. 47. Tahir Erdem, “Hamidoğulları Tarihi”, Ün Dergisi, c. 4, S. 48, Isparta 1938, s. 692. 211 M. Esad Coşan, “VI. Asır Türk Yazarlarından Muslihiddin, Hamidoğulları ve Hızır Bey”, Vakıflar Dergisi, S. 13, Ankara 1981, s. 109-110. 212 Ebu Abdullah Muhammed Đbn Battuta Tanci, Đbn Battuta Seyehatnamesi, ( Çev. A. Sait Aykut), YKY-2000, s. 406-408.

Page 64: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

64

dini faaliyetlere ayırmış, 1358’de yerini Mustafa Bey’in oğlu Đlyas Bey’e

bırakmıştır213.

Antalya’nın, 1361’de Kıbrıs kralı tarafından alınması üzerine, Đlyas Bey, Teke

Beyi Mehmed Bey’e yardımda bulunmuş, ancak burası alınamamış; 1367 yılına

kadar Antalya’nın kuşatmasını Karamanoğlu Alâeddin Bey ile birlikte

sürdürmüşlerdir. Bu kuşatmanın başarısız olmasından sonra Karamanoğulları ile

mücadeleye başlayan Đlyas Bey, savunmasız kalınca Germiyanoğlu Süleyman Şah’a

sığınmıştır. Đki yıllık bir süreden sonra Osmanlı Sultanı I. Murad ve Germiyanoğlu

Bey’inden aldığı yardımla Felekabad başta olmak üzere bütün Hamid ülkesini ele

geçirmiştir. Bu süre içerisinde Uluborlu’nun da diğer Hamid toprakları gibi

Karamanoğulları’nın eline geçtiği görülmektedir214.

Hüsameddin Đlyas Bey’in ölümünden sonra yerine oğlu Kemaleddin Hüseyin

Bey geçmiş, Karamanlı saldırılarına karşı Osmanlılar’dan yardım istemiştir. Bu

dönemdeki olaylar Hüseyin Bey ve I. Murad arasındaki mektuplaşmalardan

anlaşılmaktadır. Hüseyin Bey bu sırada I. Murad’ın oğlu Beyazıd’ın düğününe elçiler

ve hediyeler gönderdiği, I. Murad’ın bu elçiyle görüşerek Karaman saldırılarının

önlenmesi için Karaman sınırındaki bazı kalelerin kendisine satılmasını söylediği

bilinmektedir. Bunun üzerine aynı zamanda I. Murad’dan da çekinen Hüseyin Bey

bu teklifi kabul etmiş, 1381 yılında, Akşehir, Beyşehir, Seydişehir, Yalvaç ve

Karaağaç beldelerini 80 bin altın karşılığında Osmanlılara satmıştır. Ancak

Karamanoğulları ve Osmanlılar arasında da bu topraklar için uzun süre çatışmalar

devam etmiştir. I. Murad 1386’da Karamanoğulları üzerine düzenlediği bir seferden

sonra Eğridir’i de ele geçirmiş, Hamidoğulları Beyliği Osmanlı himayesine girmiştir.

Hüseyin Bey’e, Isparta merkez olmak üzere Uluborlu, Keçiborlu, Burdur ve Gölhisar

yöresi bırakılmıştır215.

Osmanlılar’ın 1381 yılında, Haçlılarla yaptığı Kosova Savaşı’na Hamidoğlu

Hüseyin Bey de oğlu Mustafa Çelebi idaresinde iki bin kişilik bir okçu birliği

213 S. Kofoğlu, a,g,m, s. 473. Đ. H. Uzunçarşılı, a.g.e., s. 64. C. E. Bosworth, a.g.e., s. 305-306. 214 S. Kofoğlu, a.g.m., s. 473. Đ. H. Uzunçarşılı, a.g.e., s. 64. Đ. H. Uzunçarşılı, Anadolu Kitabeleri, s. 245. 215 H.Turhan Dağlıoğlu, “Hamideli Mutasarrıf ve Mütesellimleri”, Ün Dergisi, c. 3, S. 34, 1937, s. 482. S. Kofoğlu, a.g.m., s. 473-474.

Page 65: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

65

göndermiştir216. Yıldırım Beyazıd Döneminde Osmanlıların Anadolu Türk birliğini

sağlama çalışmaları esnasında bu bölgeye yapılan seferle Hamidoğulları

topraklarının tamamı da ele geçirilmiş, Hüseyin Bey muhtemelen bu sefer sırasında,

1391 yılında ölmüş, oğlu Mustafa Bey ise Yıldırım Beyazıd’ın hizmetine girmiştir217.

Kaynaklar, Hamidoğullarının 1426 yılında tamamen yıkıldığını kaydetmiştir.

Böylece XV. yy’ın ikinci yarısında Osmanlılar’a bağlı Hamid Sancağı adıyla anılan

bir bölge haline gelmiş, Anadolu Beylerbeyliğine bağlanmıştır218.

B. Karamanoğulları Beyliği ve Uluborlu

Oğuz boylarının çeşitli tarihlerde Anadolu’ya yerleştirildikleri sıralarda,

Oğuzlar’ın Afşar boyuna mensup Karamanoğulları da Anadolu Selçuklu Sultanı I.

Alâeddin Keykubad zamanında, 1228’de Ermenilerden alınan Ermenek taraflarına

yerleştirilmi şlerdir219. 1228 yılında Karaman Aşireti’nin reisi Sadeddin oğlu Nure

veya meşhur adıyla Nure Sofi olup bunun oğlu da Kerimüddin Karaman idi.

Karamanoğulları’nın adlarını mensubu oldukları Karaman oymağından almış

oldukları bilinmektedir220.

Kerimüddin Karaman, 1256 yılında, babasının ölümünden sonra topraklarını

genişletmeye devam etmiş, Selçuklu Sultanı IV. Rükneddin Kılıçarslan, Karaman

Bey’in bir olay çıkarmasından çekinerek kendisine elinde bulunan yerleri ikta yani

dirlik olarak vermiş ve rehin olarak kardeşi Bunsuz’u Konya’ya getirmiştir. Daha

sonra bunların faaliyetleri, diğer uç beyleri üzerine de yürünerek, Muineddin

Süleyman Pervane tarafından bastırılmaya çalışılmış, Bunsuz ve Zeynelhac

öldürülmüştür221. Karaman Bey’in 1261 yılını müteakiben ölmesi üzerine yerine

büyük oğlu Şemsedin Mehmed Bey geçmiş, babası gibi topraklarını genişletmeye

216 Đ. H. Uzunçarşılı, a.g.e., s. 247. Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, s. 65. 217 S. Kofoğlu, a.g.m., s. 474. 218 Kemal Göde, “Hamidoğulları”, Tarihte Türk Devletleri –II, Ankara Üniv. Rektörlüğü Yay., Ank. 1987, s. 516. Hamidoğulları’nın soy şeması için bkz. Ek-21. 219 Đ. H. Uzunçarşılı, a.g.e., s. 1. A. Sevim-Y. Yücel, a.g.e., s. 310-338. Şihabeddin Tekindağ, “Karamanoğulları md”., ĐA, MEB, Đst. 1952, c. VI., s. 316. 220 Đ. H. Uzunçarşılı, a.g.e., s. 1. N. Yavuz, a.g.e., s.10. 221 Đbn Bibi, a.g.e., s. 202-203. Erdoğan Merçil, Müslüman Türk Devletleri Tarihi, Đst. 1985, s. 303. K. Yaşar Kopraman, “Karamanoğulları”, Tarihte Türk Devletleri_II., Ankara Üniv. Rektörlüğü, Yay., Ankara 1987, s. 507.

Page 66: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

66

çalışmış, Moğollara karşı isyan edenlerin başında yer almıştır. Karamanoğlu

Mehmed Bey her sene Selçuklu hazinesine göndermekte olduğu vergiyi kesmiştir222.

Memluk Sultanı Baybars’ın Anadolu’ya gelmek üzere olduğunu öğrenen

Karamanoğlu Mehmed Bey buna memnun olmuş, Sultan Baybars’ın Elbistan

Ovasında Moğol kuvvetlerini yenmesi, Mehmed Bey’i iyice cesaretlendirmiş, bunu

fırsat bilerek Konya’yı kuşatmıştır223.

Karamanoğlu Mehmed Bey, 1277 yılında Konya’ya girmiş, şehri işgal

ettikten bir gün sonra, II. Đzzeddin’in oğlu olduğunu söylediği “Cimri” adıyla bilinen

Gıyaseddin Siyavuş’u hükümdar ilan ederek O’nun adına hutbe okutup sikke

kestirmiş, Konya halkı da biat etmiştir224. Aynı yıl Mehmed Bey, her yerde Türkçe

konuşulması, Türkçeden başka dil kullanılmamasıyla ilgili bir de ferman

yayınlamıştır225.

Uluborlu’nun bu dönemde, Karamanoğulları’nın idaresine geçtiğine dair

kayıtlar vardır. Şikari tarihinde de yer alan:

“Selçuklu padişahı Sultan Alaaddin ile Karamanoğlu Mehmed Bey arasında

yapılan düelloda Sultan mağlup olup atından düşmüş, Karamanoğlu galip gelince

Konya tahtına oturmuştur. Sultan Alaaddin’in ülkesini kendi adamlarına

paylaştırmış, bu suretle de Uluborlu’yu Çıralı dağına kadar Hamid Bey’e vermiştir.

Gökez Bey, Mehmed Bey’in kapucu başısı idi. O’na da nahiyelerden birisi

verilmiştir.” şeklindeki kayıt, Uluborlu’nun da bu dönemde, Karamanoğulları’na

geçtiğine şüphe bırakmamaktadır. Buna göre Karamanoğlu Mehmed Bey, Uluborlu

ve civarını Hamid Bey’e verdiği gibi Gökez Bey de burada Karamanlı bir şahsiyet

olarak bulundurulmuştur. Bunu Uluborlu’nun Alaca Mahallesindeki Gökez Çeşmesi

adındaki çeşmenin varlığından da anlıyoruz. Yakın döneme kadar kullanılır halde

olan bu çeşme buranın Karamanoğulları’nın da hâkimiyeti altına girdiğini bize

222 Aksarayi, a.g.e., s. 85-89. Đ. H. Uzunçarşılı, a.g.e., s. 3. A. Sevim-Y. Yücel, a.g.e., s. 314. 223 Đ. H. Uzunçarşılı, a.g.e., s. 4-5. Ş. Tekindağ, a.g.m., s. 318. 224 Aksarayi, a.g.e., s. 96- 104. Đbn Bibi, a.g.e., s. 209. Đ. H. Uzunçarşılı, a.g.e., s. 5. O. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 560-562. E. Merçil, a.g.e., s. 302-308. 225 Y. Öztuna, Türkiye Tarihi, c. II., s.186.

Page 67: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

67

gösteren tek belgedir. Dolayısıyla Uluborlu bir dönem Karamanoğulları sınırları

içerisine de dâhil olmuştur226.

Mehmed Bey’in 1278’de, Moğollarla mücadelesi sırasında ölümü üzerine

1278–1300 yılları arasında yerine kardeşi Güneri Bey geçmiş227, Güneri Bey’den

sonra Karaman Beyliği’ne kardeşlerinden Mahmud Bey geçmiştir. Mahmud Bey’in

de 1307 yılında ölümü üzerine, iki oğlu Burhaneddin Musa ve Bedreddin Beyler

arasında ihtilaf çıkmış ve bundan dolayı, Karaman Beyliği üzerinde Memluk

sultanlarının etkisi görülmüştür. Bedreddin Bey’den sonra yerine oğlu Halil Bey

geçmiştir228. Karamanoğulları, Đlhanlılar’ın Anadolu valilerine karşı cephe alarak

1314 yılında Konya’yı tekrar almışlardır. Ancak, Đlhanlılar’ın Anadolu valisi

Timurtaş, 1320’de Konya’yı alarak bölgede ağır hasar vermiştir. Timurtaş’ın Mısır’a

kaçmasıyla Karamanoğulları tekrar serbest kalmışlardır229.

Alaaddin Ali Bey, 1361 yılında, Karamanlılar’ın hükümdarı olmuş,

Osmanlılarla münasebetleri bu dönemde başlamıştır. Osmanlılarla Karamanlılar

arasındaki ilk savaş, 1386 yılında, I. Murad’ın, Hamidoğlu Hüseyin Bey’den satın

almış olduğu şehirlerden Akşehir, Yalvaç, Beyşehir, Karaağaç, Seydişehir’in

paylaşılamamasından dolayı çıkmıştır. Bu tarihlerde Karamanoğulları’nın Osmanlı

topraklarına saldırarak Hamid ilini ele geçirmesiyle, bu topraklar içinde olan

Uluborlu Karamanoğulları’na bir kez daha geçmiş; daha sonra Osmanlı sultanı I.

Murad buraları tekrar geri almıştır230.

Yıldırım Bayezıd’ın Anadolu Türk birliğini kurma çalışmaları sırasında bu

beyliği de ele geçirdiğini görüyoruz. Ancak, 1402 yılında yapılan Ankara Savaşı’nda

Yıldırım Bayezıd yenilince, diğer Türk Beylikleri gibi Karamanoğulları da tekrar

bağımsız olmuşlardır. Yıldırım Bayezıd’ı yenilgiye uğratan Timur

Karamanoğulları’nın başına Alaaddin Bey’in büyük oğlu Mehmed Bey’i

226 Şikari, Şikari’nin Karamanoğulları Tarihi, (Terc. Mesud Koman), Yeni Kitap Basımevi, Konya 1946, s. 42-46. S. Demirdal, a.g.e., s. 51. 227 Đ. H. Uzunçarşılı, a.g.e., s. 7. Ş. Tekindağ, a.g.m., s. 320. 228 Đ.H. Uzunçarşılı, a.g.e., s. 8-10. Y. Öztuna, Devletler ve Hanedanlar, s. 59-67. 229 Đ. H. Uzunçarşılı, a.g.e., s. 12. E. Merçil, a.g.e., s. 302-308. K. Y. Kopraman, a.g.m., s. 508. 230 S. Demirdal, a.g.e., s. 55.

Page 68: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

68

geçirmiştir231. 1423’de ölümü üzerine oğlu Đbrahim Bey idareyi ele geçirmiş,

Osmanlılara karşı çeşitli ittifaklara girmiştir. Bu dönem Karamanoğulları’nın en

parlak dönemi olmuş, ancak Osmanlılara karşı Haçlılarla bile ittifak kurması Đslam

dünyasının tepkilerine sebep olmuştur. Her fırsatta Osmanlılara baş kaldıran

Karamanoğulları Fatih döneminde Osmanlıların hâkimiyetini tanımış, bu dönemde

Karaman tahtına Osmanlı şehzadeleri geçmeye başlamışlardır. Fatih’in oğlu II.

Bayezıd döneminde ise tamamen Osmanlılara bağlanmışlardır232.

C. Osmanlılar Döneminde Uluborlu

Hamidoğulları’nın, 1391 yılında, Osmanlılara bağlanmasıyla, tamamen

Osmanlılar eline geçen Uluborlu’da, bundan sonra Osmanlılar dönemi başlayacaktır.

Bu dönemde, sadece Uluborlu’daki kayda değer olaylara yer vereceğiz. Bu

olaylardan ilki, yukarıda da bahsedildiği gibi, Karamanoğlu Alâeddin Ali Bey,

Sultan I. Murad’ın Rumeli’de fetihlerde bulunduğu sırada, Osmanlı topraklarına

saldırarak Hamid Đli’nin topraklarını ele geçirmiş, bölgeye hâkim olmuş, ancak

Sultan I. Murad Rumeli’deki savaşlarını bırakarak Karamanoğulları üzerine

yürüyerek topraklarını tekrar geri almıştır. Bu dönemde Uluborlu’da bulunan

Osmanlı paşası Timurtaş Paşa’nın emrinde 7 bin asker görevlendirilmiş idi. Bu

olayın 1402 yılı Timur’un Anadolu’ya girişi öncesinde olduğu anlaşılmaktadır233.

Bu dönemde Uluborlu’daki kayda değer olaylardan ikincisi de Timur’un

Ankara Savaşı sonrasında, Uluborlu’ya girişi ve kaleyi fethidir. Timur’un

Uluborlu’ya gelişini haber veren kaynak, S. Demirdal’ın bildirdiğine göre Şerafeddin

Yezdi’nin, Zafername adlı eseridir. Bu kitabın bildirdiğine göre; “Timur, Ankara

zaferini kazandıktan hemen sonra, Đzmir yoluyla Sultanhisar’a ve buradan da

Uluborlu’ya gelmiş, askerlerine kalenin alınması emrini vermiş, kalenin alınması

esnasında Đclalülislam adlı komutan’ın göğsünden bir ok darbesiyle vurulup ölmesi

üzerine Timur kaledeki bütün erkekleri katlettirmiş, çocuk ve kadınların da esir

alınmasını emretmiştir. Bu olayın ardından Timur ordusuyla 1402 yılı recebinin 15

ve 16. günü Uluborlu’dan Eğirdir’e yönelmiştir. Uluborlu dış kalesinin de bu

231 Đ. H. Uzunçarşılı, a.g.e., s. 16-17. 232 N. Yavuz, a.g.e., s. 19-21. 233 S. Demirdal, a.g.e., s. 55.

Page 69: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

69

kuşatmada yıkıldığı anlaşılmıştır. Bu kayıtlara göre Yıldırım Bayezıd’ın esir sıfatıyla

ordunun ağırlıklarıyla beraber Uluborlu’ya geldiği ve Akşehir’e yollandığı, Timur’un

da Uluborlu kalesinin fethinden sonra Eğirdir’e hareket ettiği anlaşılmaktadır. Timur

Eğridir’de iken Akşehir’de bulunan Yıldırım Bayezıd bir müddet sonra hastalanarak

8 Mart 1403’de vefat etmiştir. Buna üzülen Timur Eğridir muhasarasını kaldırarak

ülkesine geri dönmüştür”234.

Bu dönemde Uluborlu’daki kayda değer üçüncü olay ise, 1647 tarihinde

eşkiyadan olan Karahaydaroğlu Mehmed Bey ile yine dönemin soyguncusu

Katırcıoğlu Mehmed’in birleşerek adamlarıyla beraber Ulubey köyündeki Velibaba

dergâhını basıp buradaki dervişleri öldürmeleridir. Daha sonra bunlar da tutularak

idam edilmişlerdir235.

II. ANADOLU BEYL ĐKLER Đ DÖNEMĐNDE ULUBORLU’DAK Đ

ĐKT ĐSADĐ VE M ĐMAR Đ FAAL ĐYETLER

Uluborlu, Eğirdir, Yalvaç, Karaağaç, Keçiborlu, Isparta ve Burdur’da, 1297

yılında kurulan Hamidoğulları Beyliği’nin merkezi olan Uluborlu, en az 45 sene

kadar Hamidoğlulları’nın merkezi olarak kalmış, merkez Eğirdir’e nakledildikten

sonra da önemini korumaya devam etmiştir. O dönemde 15 bin piyade ve 15 bin

süvari kuvvetine sahip olan Hamid Beyliği’nin kuvvetlerinin büyük kısmının

kışladığı ve yayladığı askeri garnizonu görevini yaptığı da anlaşılmaktadır.

Bu dönemde zaten mükemmel bir kaleye sahip olan şehirde han, hamam,

cami, çeşme gibi önemli eserler de yapılmaya devam edilmiştir. Bu dönemde iç ve

dış kale olmak üzere iki kısımdan oluşan kalenin, Timur’un Uluborlu’ya gelişiyle,

dış surlarının yıkıldığı görülmektedir. Günümüzde de iç surların bir kısmı ayaktadır.

Hamidoğulları Beyliği’nin kurucusu olan Hamid Bey’in Uluborlu’da “Ulu

Bey” unvanıyla hüküm sürdüğü, 1302–1303 yıllarında hayatta olduğu, günümüzde

Senirkent ilçesi sınırlarındaki Gencali köyündeki -ki Senirkent o dönemde

Uluborlu’nun köyüdür- Koyungözü Baba Zaviyesi’ne ait H. 702 (1302–1303) tarihli

bir vakfiyeden anlaşılmaktadır. Bu vakfiyede kendisinden “es-Sultanü’l-azam ve 234 S. Demirdal, a.g.e., s. 56. 235 S. Demirdal, a.g.e., s. 53. H. T. Dağlıoğlu, N. Katırcıoğlu, Tahir Erdem, “ Katırcıoğlu ve Karahaydaroğlu Hakkında”, Ün Dergisi, c. 3, S. 25, 1936, s. 356-358.

Page 70: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

70

padişahü’l-muazzam sultan-ı selatinü’l-Arab ve’l-Acem es-Sultan Hamid” şekline ve

Anadolu Selçuklu Sultanlarına mahsus unvanlarla bahsedildiği görülmektedir. Yine

bu zaviyeye vakfedilen arazinin satışıyla ilgili olarak, hükümet merkezi Uluborlu’da

düzenlenen vakfiyenin sahih ve şer’i olduğu, Uluborlu kadısı Seyyid Muhammed

Umur ve yardımcıları Seyyid Osman, Seyyid Mustafa ve Seyyid Ebubekir

Efendiler’in mühürleriyle tasdik edilmiştir236. Bu da o dönemde Uluborlu’nun

merkez olduğunu bize açıkça göstermektedir.

Anadolu’da Đlhanlı baskısının ve hâkimiyeti’nin, yoğun olarak yaşandığı bu

dönemde Hamid Bey de bağımsızlığı’nı ilan etmiş olmasına rağmen, 1300 yılında

hükümet merkezi Uluborlu başta olmak üzere Eğirdir ve Burdur’da Gazan Han adına

sikke kestirmek zorunda kalmıştır237. Hamid Bey’in, ayrıca aynı tarihte ve aynı

merkezlerde, hiçbir Anadolu beyinin cesaret edemediği bir davranışla Selçuklu

Devleti’nin hâkimiyetini tanıdığını gösterecek şekilde III. Alâeddin Keykubad adına

sikke kestirdiği de dikkati çekmektedir238. Bu sikkelerin önemli bir özelliği de o

zamana kadar Đslami sikkelerde görülmeyen “humiyet ani’l-afat” ( Allah afattan

korusun) ibaresinin bulunmasıdır. Bu ibarenin o dönemde Anadolu’da büyük

zulümler yapan Moğollar için kullanıldığı düşünülebilir. Hamid Bey yine 1300–1301

yılında, Hemedan’da sürgünde iken Gazan Han tarafından ikinci defa Selçuklu

sultanlığına getirilen II. Mesud adına da Uluborlu’da sikke kestirmiştir239.

Uluborlu’nun, 1475-1481 tarihli tapu-tahrir defterlerinde verilen bilgiye göre,

20 mahalleden oluştuğu, nüfusunun da 608 olduğu anlaşılmaktadır. Ancak bu nüfus

sadece vergiye tabi nüfustur, yani kadınlar, çocuklar, vergi vermeyenler

sayılmamıştır. XV. yy’ın sonlarına doğru 584 hanesi bulunan Uluborlu’nun, 1522

tarihli tapu-tahrir defterine göre 387 haneye düştüğü görülmektedir. Buna rağmen

XVI. yy’ın ikinci yarısında Hamid sancağının en kalabalık şehrinin Uluborlu olduğu

anlaşılmaktadır. Nitekim Uluborlu hem Eğirdir’i, hem de Isparta’yı geride bırakacak

236 S. Kofoğlu, a.g.m., s. 474. 237 Gazan Mahmud Han adına basılan gümüş sikke için bkz. Ek-22. 238 III. Alaaddin Keykubad adına basılan gümüş sikke için bkz. Ek-23. 239 S. Kofoğlu,a.g.m.,s. 471-472.

Page 71: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

71

bir duruma gelmiştir240. 1522 senesindeki tahrir defterlerindeki resmi kayıtlara göre;

Uluborlu merkezinde pazar, meyhane, bozahane, mezbaha, tahunhane, sabunhane,

boyahane bulunduğu; devletin askeri, idari taksimatı bakımından Zeamet topraklara

dâhil olduğu; şehirde kadı ve subaşı gibi görevlilerin bulunduğu belirtilmektedir.

Uluborlu’nun yalnız ceviz, zerdali, armut mahsullerinin geliri o dönemde 7400 akça

olarak geçer241.

Hamid sancağıyla ilgi tapu tahrir defterlerinde, beyliğin sınırları içerisinde

kalan veya Hamid beyleri tarafından kurulmuş olan yerleşim merkezlerinin hemen

hepsinde birer cami veya mescidin varlığına işaret edilmiştir. Uluborlu’da da,

günümüzde çoğu yıkılmış olsa da, bu dönemden kalan eserler dikkat çekmektedir.

A. Efendi Sultan Mescidi, Türbesi ve Kitabesi

Efendi Sultan Mahallesindeki Efendi Sultan mescidi ve türbesi Hamidoğulları

dönemine ait önemli bir eserdir. Bu cami bugün sağlam değildir. Kitabenin nerede

olduğu bilinmemektedir. Sadece yanındaki türbe sağlamdır242. Kitabenin boyutları şu

şekildedir:243

Kitabenin genişliği : 0.25 Satırların uzunluğu : 0.80

Kitabenin uzunluğu : 0.90 Satırların genişliği : 0.08

Çerçeve kalınlığı : 0.03

Bu caminin batı duvarındaki iki satırlık yazının aslı şu şekildedir:

240 Zeki Arıkan, XV.- XVI. Yüzyıllarda Hamid Sancağı, Ege Üniv. Edebiyat Fakültesi Yay., Đzmir 1988, s. 53-54 241 S. Demirdal, a.g.e., s. 50-51. Z. Arıkan, a.g.e., s. 119. 242 Efendi sultan türbesi içi bkz. Ek-24. 243 Neşet Köse, “Hamidelinde Eski Eserler: Uluborlu Kitabeleri”, Ün Dergisi, c. 2, S.13, Nisan 1935, s. 76.

Page 72: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

72

Sülüs yazı çeşidiyle yazılan kitabenin manası “Bu mescidi mübareki Allah’ın

zayıf kulu (Đlyas’ın oğlu Ferhad) ki Allah kendini affetsin 699’da tamir etmiştir.”

Şeklindedir. Bu kitabe de önemli bir değer taşımaktadır. Kitabede geçen hicri 699

yılında gerçekleşen Hamidoğulları’nın ve Osmanlılar’ın bağımsız olması,

Selçuklular’ın beyliklere ayrılması gibi olaylar önemlidir. Bu seneler Dündar Bey’in

yaşadığı senelerdir. Kitabede geçen Đlyas Bey, Hamid Bey’in oğlu, Dündar Bey’in

babası olduğuna göre, Ferhat adlı şahsın da Dündar Bey’in kardeşi olması lazım

gelir. Ancak Hamidoğulları sülalesinde böyle bir isme rastlanmadığından mesele tam

olarak çözülememiştir244.

Kale içindeki mahallede bulunan bu mescit ve tekke bitişiktir. Ancak

günümüzde sadece tekke sağlamdır. Tekkenin içinde de bir türbe olduğu görülür.

Türbenin başucunda miğfer şeklinde bir taç bulunmaktadır. Tacın üzerinde bazı

ayetler yazılıdır. Burada yatan kişinin bir tarikat şeyhi olduğu anlaşılmaktadır245.

Bugün burası, halkın ziyaret ettiği önemli türbelerden biridir.

B. Muhiddin Çeşmesi ve Kitabesi

Salih Efendi Mahallesi’nde bulunan Muhiddin Çeşmesi Hamidoğulları

döneminden kalma bir eserdir. Bunu çeşmenin kitabesinden anlıyoruz. Halkın bu

çeşmeye “Miyedin” çeşmesi dediği bilinmektedir246.

Mermer taş üstüne sülüs yazısıyla yazılmış olan kitabenin ölçüleri aşağıdaki

şekildedir247:

Kitabenin genişliği : 0.80 Kitabenin uzunluğu : 1.00

Satırların uzunluğu : 0.50 Satırların genişliği : 0.16

Harflerin kalınlığı : 0.02

Hicri 724/ M. 1323 yılında yapıldığı yazılı olan kitabenin aslı şu şekildedir:

244 S. Demirdal, a.g.e., s. 91-93. 245 S. Demirdal, a.g.e., s. 245. 246 Muhiddin çeşmesi ve kitabesi için bkz. Ek-25-26. 247 Neşet Köse, a.g.m., s. 76.

Page 73: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

73

Uluborlu bu dönemde Hamidoğulları Beyliği’nin merkezi olduğundan ve yine

kitabenin yazıldığı tarih Dündar Bey’in öldürüldüğü tarihe rastlamasından dolayı,

Dündar Bey’in ölüm tarihi üzerindeki ihtilafları kaldıracak öneme sahiptir.

Kitabenin Türkçe anlamı ise şu şekildedir :

“Biz gökten temiz yağmurları yağdırdık ki suya ihtiyacı olan bir çok arazi ve

yarattığımız hayvanlar ve insanlardan birçokları sulansın.” Ayeti ve;

“Şeyh Muhiddin Bin Yakup ki Allah kendisini aziz etsin. Bu çeşmeyi hicri

724 tarihinde din ve dünyaya sahip Melikülümera Dündar Bey zamanında

yaptırmıştır. Allah kendisini aziz etsin” denilmektedir. Kitabedeki “Azze Nasruhu”

ve “Melikülümera” tabirleri kitabenin yazıldığı tarihin, Dündar Bey’in, en parlak

devirleri olduğunu da bize bildirmektedir248. Bu çeşmenin arkasında Dündar Bey’in

sarayının olduğu da söylenmektedir.

C. Ahi Şemseddin Türbesi Kitabesi

Uluborlu’da şimdi yıkılmış olan Ahi Bahaddin Camisi kitabesidir. Bu camiye

halk Ahbadın demektedir. Cami yıkılınca kitabe buradan alınarak caminin

yakınındaki “Yedi Kardeşler” adı verilen türbenin duvarına konmuştur.

H. 714/ M. 1314 tarihli olan Ahi Şemseddin Türbesi kitabesinin biri 1909’da

çıkan yangında zarar görmüş, fakat fazla hasara uğramamıştır. Kitabe mermer

üzerine Selçuklu sülüsü ile yazılmış olup ilmi ve tarihi değeri büyüktür.

Kitabenin boyutları şu şekildedir :

Kitabenin genişliği : 0.25 Harflerin kalınlığı : 0.01

248 S. Demirdal, a.g.e., s. 92-93.

Page 74: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

74

Kitabenin uzunluğu : 0.45 Kitabenin çerçeveleri kırıktır249.

Kitabenin aslı ve transkripsiyonu aşağıdaki şekildedir:

Kitabenin Transkripsiyonu :

1. Bismillahirrahmanirrahim

2. Heze’t-türbetü’l –ahi şemse’-din

3. Rahmetullahi fi sene Erbaa ve aşera ve seb’a mie250.

Kitabenin çevirisi : “Bismillahirrahmanirrahim. Bu türbe Ahi Şemseddin’e -

Allah O’na rahmet etsin- aittir. H. 714 yılında vefat etmiştir.” şeklindedir251.

Bu kitabe ahilerden bahsettiği için önemlidir. Selçuklular döneminde büyük

bir esnaf ve zanaatkâr zümresi olan ahilerin. Uluborlu’da da etkin olduklarını bize

göstermektedir. Bu devirde ahi tekkeleri, bölgede önemli çoğunluktaydı. Bölgede

seyahat eden Đbni Batuta, Burdur ve Antalya’daki ahilerden ve bu teşkilattan

bahsetmiş, ancak Uluborlu’ya uğramamıştır. Đşte Uluborlu’daki bu cami de Ahi

Şemseddin ölünce O’nun adına inşa edilmiştir252. Bugün camiden bir eser

kalmamıştır.

D. Salih Efendi Mescit ve Minaresi

Salih Efendi mahallesinde bulunan mescit günümüzde ayakta olmasa da

minaresi sağlamdır. Aynı mahallede bulunan Muhiddin çeşmesi bu mahallenin

Hamidoğulları döneminde düzenlendiğini gösterirken, bu cami ve minarenin de o

249 N. Köse, a.g.m., s. 177. 250 Ü. Erdinç, a.g.m., s. 6. 251 S. Demirdal, a.g.e., s. 93. 252 Ahi Şemseddin Türbesi ve Kitabesi için bkz. Ek-27.

Page 75: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

75

dönemde yapıldığını bize gösterir. Minarede herhangi bir kitabeye

rastlanmamıştır253.

Uluborlu’nun bu dönemde bir ara Karamanoğullarına da geçtiğinden

bahsetmiştik. Bu dönemde de Alaca Mahallesi’nde adı geçen Gökez Çeşmesi’nin

Karamanoğulları komutanı Gökez Bey’den dolayı bu adı aldığı, çeşmenin bu döneme

ait olduğu belirtilmektedir254. Ancak bugün bu çeşme de yıkılmıştır.

Uluborlu’nun Osmanlıların eline geçmesiyle yeni bir dönem başlamış, gerek

imar faaliyetleri, gerekse kültürel faaliyetler devam etmiştir. Ancak Uluborlu bu

dönemde, Selçuklular Dönemindeki kadar ön plana çıkmamıştır. Yine de ilçede

Osmanlı dönemine ait yapılar da hala kendisini göstermektedir. Uluborlu’da Osmanlı

dönemine ait başlıca dokuz kitabe bulunmakta olup, bunlardan sadece üçü kendi

yerinde işlevini sürdürür haldedir. Kitabelerin çoğunun Halk Eğitim Merkezi olarak

hizmet veren binada olduğunu görüyoruz. Osmanlı dönemine ait bu eserler ve

kitabelerinin önemlilerini şu şekilde sıralayalım.

Arapçık çeşmesi ve kitabesi, Büyükköprü Mahallesi’ndeki Köprübaşı çeşmesi

ve kitabesi, Oruç Çeşmesi ve kitabesi, Bülbül (Alemdar ) camii ve minare kitabesi,

Cirimbolu Köprüsü255 ve kitabesi, Homar köprüsü, bunların dışında 12 medrese, 74

çeşme, 224 sarnıç, 75 kuyu bu dönemden kalan başlıca yapılardır.

253 Salih Efendi minaresi için bkz. Ek-28. 254 S. Demirdal, a.g.e., s. 51. 255 Cirimbolu Köprüsü için bkz. Ek-29.

Page 76: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

76

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

SONUÇ

Anadolu binlerce yıl birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, Türklerin

Anadolu’ya girmesi ve bu toprakları yurt edinmesiyle, çehresi daha da

güzelleşmiştir. 11. yy’dan itibaren yabancı kaynaklarda bu topraklar “Türkia” olarak

yerini almış, Türkler için anavatan hüviyetine girerek, kutsal bir anlam kazanmıştır.

Anadolu’nun güzel köşelerinden biri olan Isparta ilinin görülmeye değer

yerlerinden biri de şirin ilçesi Uluborlu’dur. Uluborlu, çalışmamızda da bahsedildiği

üzere tarihte birçok medeniyete beşiklik yapmıştır. Etiler’den Türkiye Cumhuriyeti

dönemine kadar pek çok medeniyetin izlerini taşıyan bir belde olmasının yanı sıra;

verimli toprakları, bağ ve bahçeleri, meyve ağaçları, kısaca yeşilin her tonuyla da

tarih boyunca göz doldurmaya devam etmiştir. Roma ve Bizans dönemlerinin en

önemli şehirlerinden biri olduğunu, Bizans döneminde “Mordiaum” yani “Ayvalar

Memleketi” denmesi, Selçuklularla ilgili kaynaklarda ise “bağlık, bahçelik, büyük

şehir” anlamlarında kullanılan “Borlu, Borgulu” olarak geçmesi bu tezimizi

ispatlamaktadır.

Uluborlu’nun tarih boyunca bu kadar önemli roller üstlenmesinin en önemli

sebebi, verimli topraklara sahip olması, önemli ticaret yolları üzerinde oluşu ve

müstahkem kalesidir. Uluborlu Kalesi hangi tarihte yapıldığı tam olarak

bilinmemekle birlikte, Kale kapısında asılı bulunan tabelaya göre Roma döneminde

inşa edilmiştir. Bu kale, Bizans ve Selçukluların da en gözde mevkilerinden biri

olmuştur.

Selçukluların Anadolu’yu yurt edinmeye başlamalarıyla ilk ele geçirilen

yerlerden birisi de Uluborlu’dur. 1071 Malazgirt Zaferi’nin ardından, Uluborlu’nun

ilk kez, 1074 yılında Türklerin eline geçtiğini görmekteyiz. Uluborlu’nun ilk ele

geçirilen yerlerden biri olması önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Uluborlu bu

tarihten sonra paylaşılamaz bölge haline gelmiş, birçok savaşlara sahne olmuştur.

Bizanslılar ile ve Selçuklular arasında pek çok savaşlara sahne olan ve sürekli el

Page 77: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

77

değiştiren Uluborlu, 1176 Miryokefalon Zaferi’nden sonra yapılan fetihlerle 1182’de

yeniden Türk hâkimiyetine girmiştir.

1182’den sonra II. Kılıç Arslan en küçük oğlu I. Gıyaseddin Keyhüsrev’i

Uluborlu’ya melik olarak atamıştır. Uluborlu’ya melik olarak atanmak tahtında varisi

olarak algılandığı, dolayısıyla, diğer kardeşlerin başa geçme ümitlerinin kalmadığı

anlaşılmaktadır. Bu olay Uluborlu’nun o dönemde oldukça önemli bir konumda

olduğunu, uc olarak tabir edilen bölgelerin başında geldiğini de göstermektedir.

Nitekim I. Gıyaseddin Keyhüsrev bölgeyi ihya etmekle kalmamış, sınırlarını

genişletmiş ve gücünü pekiştirmiştir.

Uluborlu bu dönemde Haçlı Savaşlarına da sahne olmuş, III. Haçlı Savaşı’nın

başlamasıyla Uluborlu yolunu seçen Haçlılar, buradaki Türkmenlerin savunmasıyla

1190’lı yıllarda ağır kayıplar vermişlerdir.

Uluborlu’nun Anadolu Selçukluları döneminde bir şehzadeler şehri olduğunu

anlıyoruz. Bazı şehzadeler buradaki kaleye zorunlu olarak gönderilmiştir. II.

Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında, kardeşleri Đzzeddin Kılıçarslan ile Rükneddin

Süleymanşah’ın Uluborlu’ya gönderilerek buradaki kalede boğdurulması, II.

Đzzeddin Keykavus’un yine kardeşi IV. Rükneddin Kılıçarslan’ı burada hapsettirmesi

bunun örnekleridir.

Uluborlu, bütün bu olayların geçtiği şehir olmasının yanı sıra, Selçuklu kültür

ve medeniyetinin izlerini günümüze taşıyan önemli şehirlerden birisidir.

Selçuklular’ın burada yaptırmış oldukları pek çok han, hamam, cami, çeşme,

medrese, tekke ve köprülerin çoğu bu gün yıkılmış olsa da hala ayakta kalan ve

faaliyette olanları da mevcuttur. I.Alaeddin Keykubad döneminde yapılan kendi

adıyla yaşayan cami, minare ve kütüphanesi buna en güzel örnektir.

Selçuklular’ın 1243 Kösedağ Savaşı’nı müteakip, Moğol hâkimiyeti altına

girmesiyle Anadolu Türk birliği bozulmuş, Anadolu’da özelikle uç bölgelerde, çeşitli

adlar altında Türkmen Beylikleri kurulmaya başlamıştır. Uluborlu’da bu dönemde

kurulan Hamidoğulları Beyliği’nin merkezi olmuştur. Hamidoğulları Beyliği’nin en

az 45 yıl başkentlik yapan Uluborlu, daha sonra da önemini korumuş, şehzadelerin

ikamet ettiği yerlerin başında gelmiştir.

Page 78: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

78

Hamidoğulları Beyliği’nin izleri bu dönemden kalan mimari eserlerde kendisini

göstermektedir. Ne var ki bu dönemde yapılan mimari eserlerden, Muhiddin Çeşmesi

dışındakiler hep yıkılmış haldedir. Ancak bu eserlerdeki kitabelerin hala okunabilir

olması tarihi aydınlatmaları açısından önemlidir. Hamidoğulları’nın Osmanlı

hakimiyetini tanımasından sonra Uluborlu’da Osmanlı izleri görülmeye başlamıştır.

Uluborlu, Selçuklu’dan Osmanlı’ya ve Osmanlı’dan Cumhuriyet’e kadar, Türk

kültür ve medeniyet unsurlarıyla donatılmıştır. Đlçe, Cumhuriyet döneminde, eski

yerleşim yeri olan Kapı Dağı’nın eteğinden, ovaya doğru kaymış, eski yerleşim

yerinin terk edilmesiyle buradaki evler zamanla yıkılmış, ilçe bugünkü şeklini

almıştır.

Anadolu Selçukluları ve Beylikler dönemi ağırlıklı olmak üzere, kuruluşundan

Osmanlı dönemine kadar, Uluborlu’nun tarihi ve bu dönemlerden kalan eserler

üzerinde durmaya çalıştık. Araştırmamız sırasında, Uluborlu’da araştırmamıza konu

olan dönemlerden kalan eserlerin, bakımsızlıktan yıkıldığını ve tarihin izlerinin

silindiğini müşahede ettik. Dileriz ki, tüm tarihi eserler daha fazla yıpranıp, tabiat

şartlarına yenik düşmeden, daha iyi bir şekilde korunup gelecek nesillere

aktarılabilir.

Page 79: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

79

KAYNAKÇA

Kitaplar:

AHMED b. MAHMUD, Selçuk-Name, (Haz. Erdoğan Merçil), c.2, Tercüman Gazetesi Yay., Đstanbul 1977.

AKDAĞ, Mustafa, Türkiye’nin Đktisadi ve Đçtimai Tarihi , Tekin Basımevi, c.1, Đstanbul 1979.

AKSARAY Đ, Kerimüddin Mahmud, Müsameretü’l Ahbar, (Çev. Mürsel Öztürk), TTK Yay., Ankara 2000.

ANNA KOMMENA, Malazgirt’in Sonrası, (Çev. Bilge Umar), Đnkılap Kitabevi, Đstanbul 1996.

ARIKAN, Zeki, XV.-XVI. Yüzyıllarda Hamit Sancağı, Ege Üniv. Edebiyat Fak. Yay., Đzmir 1988.

AVCIOĞLU, Doğan, Türklerin Tarihi , c.V, Đstanbul 2001.

AZĐMĐ TARĐHĐ, Selçuklularla Đlgili Bölümler , (Neşr.Ali Sevim), TTK Yay., Ankara 1988.

BATUR, Enis, Asya’dan Anadolu’ya Đnen Rüzgâr, Beylikler Dönemi Sikkeleri, YKY, 1994.

BAYKARA, Tuncer, I. Gıyaseddin Keyhüsrev Gazi-Şehit, TTK Yay., Ankara 1997.

BAYRAK, M. Orhan, Türk Đmparatorlukları Tarihi , Bilge Karınca Yay., Đstanbul 2002.

BEDĐRHAN, Yaşar, Ortaçağ Tarihi , Çizgi Yay., Konya 2004.

BERKTAY, Halil, HASSAN, Ümit ve ÖDEKAN, Ayla, Türkiye Tarihi , c. 1, Cem Yay., Đstanbul 2000.

BĐNGÖL, Đrfan ,Türkiye’de Ya şayan Toplumlar, Devletler ve Beylikler, Ankara 2002.

Bizim Uluborlu , Ülkü Basımevi, Isparta 1951.

BOSWORTH, C.E., Đslam Devletleri Tarihi, (Trc. Erdoğan Merçil- M. Đşpirli), Đstanbul 1980.

BÖCÜZADE Süleyman Sami, Kurulu şundan Bugüne Kadar Isparta Tarihi, (Çev. Suat SEREN), Serenler Yay., 1983.

CAHEN, Claude, Osmanlılar’dan Önce Anadolu’da Türkler, (Trc.Yıldız Moran), E Yay.,Đst., 1979.

CAN, Hasan H., Uluborlu’nun Dünü Bugünü , Isparta 1998.

ÇADIRCIOĞLU, Ahmet Mahir, Tarihte Uluborlu , Cemal Azmi Mt., Đstanbul, 1950.

Page 80: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

80

ÇAY, Abdülhaluk, II.Kılıçarslan, Kültür ve Turizm B.Yay., Ankara 1987.

______, Sultan II. Kılıç Arslan ve Karamıkbeli (Myriokefalon) Zafer i, Đstanbul 1984.

ÇETĐN, Osman, Selçuklu Müesseseleri ve Anadolu’da Đslamiyetin Yayılışı, Marifet Yay., Đstanbul 1981.

DEMĐRDAL, Said, “Bütünüyle Uluborlu –Monografi”, Acar Mtb, Đstanbul 1968.

DEMĐRKENT, Işın, Sultan I.Kılıç Arslan, TTK Yay., Ankara 1996.

EFE, Ahmet,Tarih-i Al-i Selçuk Anadolu Selçuklu Sultanları ve Payitaht Konya, KTOE Yay., Konya 1998.

GÖDE, Kemal, Türk Đslam Kültür ve Medeniyet Tarihi, Isparta 1997.

GÜNGÖR, Erol, Tarihte Türkler , Ötüken Yay., Đstanbul 1997.

ĐBN BATTUTA, Đbn Battuta Seyahatnamesi, (Çev. A. Sait Aykut), YKY, 2000.

ĐBN BĐBĐ, El Evamiru’l Alaiyye Fi’l Umuri’l Alaiyye (Selçuk-name), ( Çev. Mürsel Öztürk), C. I-II, Ankara 1996.

ĐBNÜ’L AD ĐM, Selçuklular Tarihi (Bugyetü’l Haleb fi Tarihi Haleb), ( Çev. Ali Sevim), TTK Yay., Ankara 1982.

KAFESOĞLU, Đbrahim, Anadolu Selçuklu Devleti Hangi Tarihte Kuruldu, TED Yay., Đstanbul 1981.

______, Selçuklular Tarihi , MEB Yay., Đstanbul 1972.

KATIRCIOĞLU, Nuri, Bütün Isparta, Bereket Matbaası, Ankara 1958.

KÖYMEN, Mehmet Altay, Süleyman Şah ve Anadolu Selçuklu Devleti’nin Kurulu şu, Belleten’den ayrı basım,TTK yay., Ankara 1993.

MERÇĐL, Erdoğan, Müslüman Türk Devletleri Tarihi, Đstanbul 1985.

MERÇĐL, Erdoğan-SEVĐM, Ali, Selçuklu Devletleri Tarihi, Ankara 1995.

NĐCETAS KHONĐATES, Hıstoria, (Çev. Fikret Işıltan), Ankara 1995.

OKAN, Kenan, Isparta’daki Tarihi Eserler, Isparta Öğretmenler Derneği Yay., Altıntuğ Mtb., 1962.

OSTROGORSKY, Georg, Bizans Devleti Tarihi, ( Çev. Fikret Işıltan), TTK Yay., Ankara 1999.

ÖZTUNA, Yılmaz, “Türkiye Tarihi” , C.1-2, Hayat Yay., 1964.

, Devletler ve Hanedanlar, C.II, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 1969.

RAMSAY, W. M., Anadolu’nun Tarihi Co ğrafyası, (Çev. Mihri Pektaş), Đstanbul 1960.

RUNCĐMAN, Steven, Haçlı Seferleri Tarihi , (Çev. Fikret Işıltan), c. II, Ankara 1992.

SEVĐM, Ali , Anadolu Fatihi Kutalmı şoğlu Süleyman Şah, TTK Yay., Ankara 1990.

Page 81: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

81

SEVĐM, Ali – YÜCEL, Yaşar, Türkiye Tarihi, Ankara 1989.

, Türkiye Tarihi, Fetih, Selçuklu ve Beylikler Dönemi, TTK Yay., Ankara 1984.

SÜMER, Faruk, Oğuzlar, Tarihleri, Boy Teşkilatı, Destanları, Ana Yay., Đstanbul 1965.

ŞĐKARĐ, Şikari’nin Karamano ğulları Tarihi , (Terc. Mesud Koman), Yeni Kitap Basımevi, Konya 1946.

Tarih-i Al-i Selçuk , (Neşr. F. Nafiz Uzluk), Ankara 1952.

TAŞLIKLIO ĞLU, Zeki, Anadolu’da Apollon Kültü , Đstanbul 1963.

TEXĐER, Charles ,“Küçük Asya”, (Çev. Ali Suat), Ankara 2002.

TOGAN, Zeki V. ,Umumi Türk Tarihine Giri ş, c.I, Enderun Yay., Đstanbul 1981.

TURAN, Osman, Selçuklular Medeniyeti ve Türk Đslam Tarihi , Turan Yay., Đstanbul 1969.

, Selçuklular ve Đslamiyet, Boğaziçi Yay.,Đstanbul 1993.

, Selçuklular Zamanında Türkiye, Boğaziçi Yay., Đstanbul 1998.

, Türkiye Selçukluları Hakkında Resmi Vesikalar, TTK Yay., Ankara 1988.

UZUNÇARŞILI, Đsmail Hakkı, Anadolu Kitabeleri , c. II, Đstanbul 1929.

, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, T.T.K., Ankara-1984.

, Osmanlı Tarihi, c. I, TTK, Ankara 1947.

YAVUZ, Nuri, Anadolu’da Beylikler Dönemi, Cantekin Yay., Ankara 1998.

YINANÇ, M. Halil, Türkiye Tarihi Selçuklular Devri , Đstanbul 1944.

Makaleler:

AKSU, Fehmi, “Hamidoğulları’nın Anadolu’ya Geli şi: Yomutlar”, Ün Dergisi, c. II, S. 15, Isparta 1935.

ALPTEKĐN, Coşkun, “Türkiye Selçukluları” ,Doğuştan Günümüze Büyük Đslam Tarihi , c.8, Çağ Yay., Đstanbul 1992.

ARTUK, Đbrahim, “II.Keyhüsrev’in Üç O ğlu Adına Kesilen Sikkeler”, Malazgirt Armağanı, Ankara 1972.

COŞAN, M. Esad, “VI. Asır Türk Yazarlarından Muslihiddin, Hamido ğulları ve Hızır Bey” , Vakıflar Dergisi, S. 13, Ankara 1981.

DAĞLIOĞLU, H.Turhan. Günlemeç Araştırmaları: “Isparta ve Çevresi Hakkında Yabancı Kaynaklardaki Coğrafi ve Tarihsel Bilgiler”, Ün Dergisi, c. 2, S. 14, 1935.

, “Hamideli Mutasarrıf ve Mütesellimleri”, Ün Dergisi, c. 3, S. 34, 1937.

Page 82: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

82

______, “Uluborlu” , Ün Dergisi, c. 7, S. 82-83, 1941, s. 1121-1124.

DAĞLIOĞLU, Hikmet Turhan, KATIRCIOĞLU, Nuri ve ERDEM, Tahir, “Katırcıo ğlu ve Karahaydaroğlu Hakkında” , Ün Dergisi, c. 3, S. 25, 1936.

ERDEM, Tahir, “Isparta Çevresi Tarihiyle Đlgili Notlar”, Ün Dergisi, c. II, S. 20, Temmuz 1935.

______, “Hamido ğulları Tarihi” , Ün Dergisi, c. 4, S. 48, 1938.

ERDĐNÇ, Ünal, “Uluborlu Türk Kitabelerinin Tarihsel, Kültürel Açıdan Đncelenmesi ve 2000’li Yıllara Taşınması”, SDÜY, Isparta 2000.

GÖDE, Kemal, “Selçuklular Devrinde Yalvaç”, I.Uluslararası Pisidia Antiocheia Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Kocaeli Yayıncılık, Đzmit 1999.

______, “Anadolu’da Cengizli ve Đlhanlı Hakimiyeti Dönemine Genel Bir Bakış (1239-1327)”, SDÜFEFSBD, S. 1, Isparta 1995.

______, “Mısır Türk Sultanı Baybars’ın Anadolu Seferi ve Kayseri’ye Gelişi”, Erciyes Üniv. SBD, S. 5, Kayseri 1984.

______, “Türkiye Selçuklu Devleti’nin Kurulu ş ve Yükseliş Dönemlerine Genel Bir Bakı ş (1075-1243)”, SDÜFEFSBD, S. 2, Isparta 1996.

______, “Hamidoğulları” , Tarihte Türk Devletleri-II, Ankara Üniv. Rektörlüğü Yay., Ankara 1987.

KAFESOĞLU, Đbrahim, “Selçuklular” , ĐA, c.X, MEB Yay., Đstanbul 1966.

KESĐK, Muharrem, “Sultan Melik şah ve Sultan I. Mesud Dönemleri”, Türkler Ansiklopedisi, c. 6, Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002.

KOFOĞLU, Said, “Hamidoğulları Md.”, Diyanet Đslam Ansiklopedisi, c. 15, TDV Yay., Đstanbul 1997.

KOMAN, M. Mesud, “Hamid Bey’in Adı Geçen Mühim Bir Vakfiye”, Ün Dergisi, c. 9, S. 97-98, Nisan –Mayıs 1942.

KÖSE, Neşet, “Hamidelinde Eski Eserler: Uluborlu Kitabeleri”, Ün Dergisi, c. 1-2, Nisan 1935.

TEKĐNDAĞ, Şihabeddin, “Karamanoğulları md .”, Đslam Ansiklopedisi, c. 6, MEB, Đstanbul 1952

TURAN, Osman, “Gıyaseddin I” , Đslam Ansiklopedisi, c. 6, MEB Yay., Đstanbul 1988.

______, “Kılıç Arslan II”, Đslam Ansiklopedisi, c. 6, MEB Yay., Đstanbul 1955.

VARLIK, M.Ç., “Anadolu Beylikleri-Hamido ğulları ”,Doğuştan Günümüze Büyük Đslam Tarihi, c. 8, Çağ Yay., Đstanbul 1992.

YUVALI, Abdülkadir, “ Đlhanlı Devleti” , Tarihte Türk Devletleri, c. 1, Ankara Üniv. Rektörlüğü Yay., Ankara 1987.

Page 83: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

83

Diğer:

Đnternet Kaynakları:

http://uluborlu.bel.tr/uluborlutarihi.htm

Tezler:

AYÖNÜ, Yusuf, Türkiye Selçukluları-Bizans Münasebetleri (1075–1116), (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Đzmir 2001.

EKĐCĐ, Kansu, Anadolu Selçuklu Devleti’nde Üç Kardeş Devri(1246–1266), (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Isparta 2005.

GÖRGÜLÜ, Ferah, Göller Bölgesi’nin Selçuklular Zamanındaki Siyasi, Sosyal, Đktisadi, Dini ve Kültürel Durumu (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Isparta 2000.

KALEL Đ, Emrullah, Anadolu Selçuklu Devri Türk-Haçlı Münasebetleri, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Isparta 2004.

ÖNGÜL, Ali, Müneccimbaşı Ahmed Dede Efendi’nin Camiü’d Düveli’nin Tenkitli Metin Ne şri ve Tercümesi (Selçuklular ve Anadolu Beylikleri), (Basılmış Doktora Tezi), Đstanbul 1986.

UYUMAZ, Emine, Sultan I. Alaeddin Keykubad Devri Selçuklu Tarihi (1220–1237), (Basılmamış Doktora Tezi), Đstanbul 1997.

YILDIZ, Filiz, Anadolu Selçukluları’nın Uluborlu Denizli Uç Beyliği, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2000.

Page 84: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

84

EKLER

Page 85: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

85

EK 1 - Isparta Haritası

Page 86: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

86

EK 2- Uluborlu Haritası

Page 87: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

87

EK 3- Eski Yerleşim Yeri

EK 4- Yeni Yerleşim Yeri

Page 88: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

88

EK 5-Roma Dönemi Kalesi

Page 89: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

89

EK 6- Roma Dönemi Paraları

EK 7- Arslanlı Çeşme (Roma Dönemi)

EK 7- Arslanlı Çeşme (Roma Dönemi)

Page 90: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

90

EK 8- Đki Lüleli Çeşme (Roma Dönemi)

EK 9- Güneş Saati

EK 9- Güneş Saati

Page 91: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

91

EK 10- Selçuklu Dönemi Türkiye Haritası

EK 11-Alaaddin Camii (Selçuklu Dönemi)

Page 92: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

92

EK 12-Alaaddin Camii Minare Kitabesi (Selçuklu Dönemi)

EK 13-Alaaddin Camii (Selçuklu Dönemi)

Page 93: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

93

EK 14- Büyük Çeşme Kitabesi

EK 15- Büyük Çeşme

Page 94: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

94

EK 16- Taş Medrese

EK 17- Alaaddin Camii Medresesi ve Kütüphanesi

Page 95: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

95

EK 18- Baltabey Hamamı

EK 19- Karabey Hamamı

Page 96: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

96

EK 20- Küçük Köprü

EK 21- Hamidoğulları Şeması

Page 97: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

97

“En büyük han Sultan Mahmud, Allah Saltanatını devamlı kılsın, devleti

kuvvetli olsun”

Kare içinde “Borgulu şehrinde darp edildi, afetlerden korunsun”

EK 22- Đlhanlı Hükümdarı Gazan Mahmud Han Adına Uluborlu’da Basılan Sikke

(Hamidoğulları Dönemi) 24 mm / 2.04 gr, H.694-703 / M.1295-1304

“En büyük sultan Alaeddünya veddin Keykubat b. Feramuz”

Sol alt köşede güneş motifi damgası.

Kare içinde “Eğirdir’de darp edildi, afetlerden korunsun, yıl altıyüz”

EK 23- Anadolu Selçuklu Hükümdarı III Alaaddin Keykubat Adına Basılan Sikke

(Hamidoğulları Dönemi)256 23 mm / 2.24 gr, H.698-701 / M.1298-1301

256 Enis Batur, Asya’dan Anadolu’ya inen Rüzgar, Beylikler Dönemi Sikkeleri, Yapı Kredi Yayınları, 1994, s.50-51

Page 98: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

98

EK 24- Efendi Sultan Türbesi

EK 25- Muhittin Çeşmesi

Page 99: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

99

EK 26- Muhittin Çeşmesi Kitabesi

EK 27- Ahi Şemseddin Türbesi Kitabesi

Page 100: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

100

EK 28- Salih Efendi Mescidi Minaresi

EK 29- Cirimbolu Köprüsü

Page 101: BĐRĐNC Đ BÖLÜMtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00486.pdf · 3 S. Demirdal, Bütünüyle Uluborlu –Monografi, Acar Mtb., Đstanbul 1968, s. 20. 4 Isparta ve Uluborlu haritaları için

101

ÖZGEÇM ĐŞ

Ki şisel Bilgiler:

Adı ve Soyadı : F.Hilal UZAL (Süngü)…….

Doğum Yeri : Burdur……………………...

Doğum Yılı :1977………………………...

Medeni Hali : Evli…………………………

Eğitim Durumu:

Lise : 1991-1994…………………

Lisans : 1994-1998………………….

Yüksek Lisans :……………………………...

Yabancı Diller:

1. Đngilizce (orta)……………………………………

2…………………………………………………....

Đş Deneyimi:

1998-Devam Tarih Öğretmeni……………………

Bilimsel Yayınlar ve Çalışmalar:

1……………………………………………………..

2……………………………………………………..

3……………………………………………………..

4……………………………………………………..

Diğer: