Top Banner

of 82

Bilim Felsefesi Ve Mtodoloji

Jul 16, 2015

Download

Documents

mim655
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript

BLM FELSEFES VE METODOLOJ: APRORZM VE APOSTERORZM ARASINDA 'METHODENSTRET'Yazar : zgn Burak KAYMAKI

NDEKLER

NDEKLER ................................................................................................................ i GR ..................................................................................................................................... 1 I. BLM: BLM FELSEFES IIINDA METODU ARAMAK 1.1. BLM .................................................................................................................. 2 1.2. BiLiM FELSEFESi ............................................................................................. 7 1.2.1. BULUNDUUMUZ NOKTAYA VARMAK ...................................... 8 1.2.1.1. David Hume ve ndksiyon Problemi ...................................... 8 1.2.1.2. Immanuel Kant ve Sentetik Apriori ........................................ 11 1.2.1.3. Viyana evresi ve Dorulanabilirlik ...................................... 14 1.2.1.4. Popper ve Yanllanabilirlik ................................................... 20 1.2.1.5. Kuhn ve Paradigma ................................................................. 25 1.2.1.6. Lakatos ve Bilimsel Aratrma Programlar ........................... 29 1.2.1.7. Feyerabend ve Metodolojik Anari......................................... 34 1.3. BLM FELSEFESNN KTSAD ANALZ ................................................ 36 II. BLM: APRORZM VE APOSTERORZM ARASINDAK KTSAT METODOLOJS .................................................................................................................39 2.1. Metot ve Metodoloji .................................................................................................39 2.2. ktisat ve Metodolojisi..............................................................................................42 2.3.1. Aprioristler .................................................................................................46 2.3.2. Aposterioristler ...........................................................................................52 2.4. ktisat Metodolojisinin Dngsellii........................................................................64SONU ................................................................................................................................ 65 KAYNAKA ....................................................................................................................... 66

i

GRSadece iktisatlar deil antropologlar, siyaset bilimcileri, sosyal psikologlar ve sosyologlarn da insan davrann anlalr klmakta iktisadi yaklamn en meru yol olduunu dnyor olmalar iktisattaki metodolojik sorunlarn iktisad aan tesirini arttrmaktadr. 1 Bu anlamda, bamsz olarak varlk bulduu kabul edilen onsekizinci yzyldan itibaren metodolojik olarak bir tartma alan olmaya devam eden iktisadn, sz konusu ayrmalara sebep olan ayrcalkl konumunun belirleyicileri zerinde durmak gereklidir. nceledii yaplarn sunduu krlganlklarla kart metodolojik karakteristiklere sahip doa bilimleri ve sosyal bilimler arasnda metodolojik salnmlar gsteren iktisat, apriori ve aposteriori eilimler arasnda olduunu ifade edebileceimiz bir dngsellik iinde kendi bilimsellik iddiasn srdrmektedir. Bu iddia neticesinde, sz konusu savn test edilebilecei, rettii bilginin gvenilirliinin ve bu bilgiye nasl ulalmas gerektiinin tespit edilecei bir alann varl da kanlmaz olmaktadr. Bu anlamda, 'bilimin iktisad* 2 olarak tanmlayabileceimiz metodolojinin; -iktisatlarn elinde- iktisadn bilimselliini aratracak iktisat metodolojisine dnecei aikrdr. Ancak en genel dzlemde, felsefe ve iktisadn kesiim alan olarak sunabileceimiz 'iktisat metodolojisi'nin, saf 'iktisat' olmaktan ziyade 'iktisat zerine' olmasnn sunduu ihtiyatla, yklenen vazifeyi gereksiz gren iktisatlarn da varl gze arpmaktadr. 3 Bu adan bakldnda, bilim felsefesi nda iktisadi dncenin karlatrmal analizini yapmaktan ziyade, [kimi zaman balanldndan bile haberdar olunamam] bir paradigmann gvenilirlii iinde [copypastorical] bilimsel faaliyetlerin srdrlmesi de anlalr olmaktadr. Sz konusu durumun, D.Hausmann'n ifadesiyle 'daha ok bilimsellik etiketi=daha yksek danmanlk cretleri'4 anlamna geldii gibi bir karm yapmak durumunda olmasak bile, en basitinden entelektel bir zafiyet tadn ifade etmekte de bir saknca grmyoruz. Bu sebeple, J.A.Schumpeter'de kendini gsteren evrensel iktisadi kafann, 5 salt mhendislik faaliyetine indirgenmesi dinamiinin iktisadi dnce iindeki seyrinin takip edilmesi asndan da metodolojik gzlemin gerekliligine 6 iaret etmekteyiz. Bylece, hem pozitif erevenin izilmesi, hem de negatif dsallklardan disiplinin arndrlarak bilim olma statsne ykseltilmesi amac sorgulanrken; iktisat metodolojisinin dngsellii erevesinde daha geni, daha kuatc ve daha etin bir soruyla kar karya kaldmz da itiraf ediyoruz: Bilim nedir?

Daniel M. Hausman, "Introduction", Philosophy of Economics: An Anthology, Ed. By. Daniel M. Hausman, Cambridge, Cambridge University Press, 1996, s.2 Ockham'li William tarafindan ondrdnc yzylda ortaya atlp, gnmze Ockham 'in usturas olarak ulaan nl prensip, 'varlklar gereksiz yere blnmemelidir.' [Pluralitas non est ponenda sine neccesitate] temelinde basitlii ne karmaktadr. (Bkz. afak Ural, Pozitif Bilimde Basitlik lkesi'nin Belirlenmesi Yolunda Bir Deneme, .. Edebiyat Fakltesi Yaynlar, stanbul, 1981) Yakn tarihte ise, bilimsel 2 aratrmalarda iktisadi tavr ne karan isim Ernst Mach olmutur. Bkz. Ernst Mach, "On the Economical Nature of Physical Inquiy", Popular Scientific Lectures, Thomas Joseph McCormack(ev.), La Salle, Open Court Publishing Co., 1898 Bir rportajnda Friedman metodolojiye bakn yle zetlemektedir: 'ktisatn nasl icra edilmesini gerektiini tartmak yerine abam iktisat yapmaya harcarm.' Bkz. William Frazer, "Methodology: Reply", The American Economic Review, Vol.74, No.4, 1984, s. 794. 4 Hausman, Introduction, s.1 3 5 Sabri F. lgener, "Joseph Schumpeter(1883-1950)", Makaleler, Ahmed Gner Sayar(Drl.), 1 stanbul, Derin Yaynlan, 2006, s.166. 6 Ahmed Gner Sayar, ktisat Metodoloji ve Dnce Tarihi Yazlar, tken Yaynlan, stanbul, 2005, s.13.

I. BLM: BLM FELSEFES IIINDA METODU ARAMAK

1.1. BLMBilim adamlar iin kendilerini adayacaklar bir sre ya da tatmin edici bir ura, ordular iin ulusal gvenliin salanmas iin pandorann kutusundan kan cihazlar, irketler iin karllklarn arttrma vesilesi, hkmetler iin milli servetin dorultulmas iin bir ara. Sol dnce iin dnyay dntrmek ve angaryay ortadan kaldrma vesilesi, 7 sa dnce iin sanayi arklarnn bir dilisi.8 Geri kalm lkeler iin sefaletten kurtulma midi, evreciler icin ekosistemi bozan ve tamir edecek olan... Tarihiler iin modern toplumu ekillendiren baat faktr, 9 sanatlar iin kendilerinin aa karmaya altklar gizemi yok etmeye alan bir kar g...10 Olas tm pratiklerde, farkl tanmlanan, en geni anlamyla varlk ve varla dair beklentilerimizi zmleyici, srekli bir anlama ve aklama 11 etkinlii. Bu etkinliin neticesi olarak ortaya kan bilginin biriktirilmesi 12 ve tasnifi; bunun da tesinde, sz konusu snflandrmann kavramlar araclyla dzenli bir bilgi kmesi ortaya karacak ekilde, bilimsel bir metot gdlerek13 yaplma sreci.14 Farkedildigi zere tanmlandka, yeni bir kavramsallatrmaya ihtiya duyulan, tanm da kendi gibi genileyen bir olgu. Bazen de bu genilemeye ikin olarak, iki boyutlu yapsna iaret edilmek durumunda kalnan paral bir varlk. P.Medawar'a gre ilk boyut imgesel bir igr zerine ina edilirken, ikinci boyut duyularn ahitliine dayanmakta: "Gereklik, gzlemcinin zihninde ekillenir: 'Ne gerek olabilir?'in imgesel kavray aratrmacya baarabildii kadaryla anlama imkn verir. Bu adan bilimde tm ilerleme speklatif bir macerann sonucudur. Dier gre greyse, gerek doann iinde sakl olup ancak duyularn aydnlnda elde7 8

Paul Feyerabend, Science in a Free Society, London, NLB, 1978, s.75 Politik sol ve politik san, heterodox ve orthodox bilim anlaylar erevesinde kabaca dalm iin. Bkz. James Robert Brown, Who Rules In Science?:An Opinionated Guide for the Wars, Maasachusetts, Harvard University Pres, 2001, s.26 9 Bernard Dixon, What is Science For?, New York, Harper&Row Publishers, 1973, s.205. 10 Ortaya koyduumuz bu kartln kesiiminde 'dehann hayatn' gren ngiliz air ve eletirmen Matthew Arnold'in, yaad corafya ve dnemin[19.yy.] bilim algsn yanstmakta olan fikirleri ayrca nemlidir: 'Bilimin, denilebilir ki, uzanaca en st nokta; iirde talim edilen muazzam gce byk benzerlik gsteren, keif gc ve tahmin yeteneidir. Bu sebeple, ruhu, enerjiyle betimlenen bir millet bilimde de gayet yetkin olabilir; ite Newton. Shakespeare ve Newton: Entellektel alanda daha yksek iki isim var olamaz. te, dehann hayat olan bu enerji, hereyin stnde zgrl- tm otoritelerin, emirlerin ve rutinlerin uzanda kendi iradesini geniletecek en byk alan- talep ve srar eder.' Bkz. Matthew Arnold, Lectures and Essays in Criticism, Ed.by.R.H. Super, Ann Arbor, The University of Michigan Press, 1962, s.238 11 Nagel, bilimsel aklamay dedktif, olaslksal, fonksiyonel[veya teleolojik] ve kaltmsal aklamalar olarak drt tr altnda toplamaktadr. Bkz. Ernst Nagel, The Structure of Science: Problems in the Logic of Scientific Explanation, Indianapolis, Hackett Publishing Company, 1979, s.4, 20-25 12 Francis Bacon'da[17.yy] acemi rneine rastladgmz, byk miktarda verinin derlenmesi srecinin bilim zannedilmesi yanlgsnn yirminci yzyla uzanan ismi Karl Pearson(1857-1936) olmaktadr. Induktivizmin en byk savunucularndan olan Pearson; 'Bilimin Dilbilgisi-The Grammer of Science' kitabinda modern bilimin ama ve metodunu 'olgularn snflandrlmas ve bu snflandrmann stnden -modern zihnin marazi hassasiyetlerinden bamsz- mutlak hkmlerin formlize edilmesi' olarak sunmaktadr. Bkz. Karl Peason, The Grammer of Science, New York, Cosimo Inc., 2007, s.6. Bu noktada sz konusu iki ismin kronolojik olarak ortasnda yer alan J.S.Mill'i ayrca anmak gerekmektedir. Newton'n [matematiksel fizik ats altnda induktif metodla deduktif metodun birletii]ekim yasalarn ortaya koymasndan 60 sene nce len Bacon'un acemiligi anlalabilirken; J.S. Mill'in Newton'dan yaklak 100 sene sonra matematie hi yer vermeyen bir induktif mantk gelitirmi olmas izah edilememektedir. Bkz. Hans Reichenbach, Bilimsel Felsefenin Douu, stanbul, Bilgi Yayinevi, 2000, s.69. 13 EL. Dellow, Methods of Science: An Introduction to Measuring and Testing for Laymen and Students, New York, Universe Books, 1970, s.14. 14 Frank E. Egler, The Way of Science, New York, Hafner Publishing Company, 1970, s.1.

2

edilebilir: Kavray anlaya dolayszca nderlik ederken, bilim adamnn asli grevi de ayrt etme olacaktr."15 Medawar'in anlaymz kolaylatran, fakat tatmin edici olmayan, keskin ayrmnn tesinde, bilimi farkna varamadmz girift dinamiklerin etkisi altnda icra edilen bir faaliyet olarak tanmlayan Arthur Koestler'i de anmak gereklidir. Koestler'in 'Bisociative eylem' olarak kavramsallatrd sre, bilimi rasyonel ve irrasyonel unsurlarn birlikteliinin bir neticesi olarak sunmaktadr: "Sanatlarn aksine bilim adamnn duygulara bavuramayaca, bilim tahsil etmek isteyenlerin de hislerinin rehberliinde yol alamayaca ne srlmtr. Fakat gryoruz ki, bilimi mantk ve akla; sanat da sezgi ve duyguya eitleyen denklem apak popler bir safsatadr. Bugne kadar hibir bulu salt mantksal dedksiyon ile gereklememiken, hibir sanat eseri de ihtiyatl bir zanaatkrlk olmakszn retilememitir. Bilinaltnn heyecan verici oyunlar her iki srece de dhil olmaktadr."16 Herbert Simon ise, bilind gercekleen sz konusu sreci 'kulukaya yatma ve ani aydnlanma' fenomeni olarak tanmlarken, 'heyecan verici' bir rnek olarak Poincare'i ne karmaktadr.17 Geliim-keif srecinde bilim adamnn karlat sz konusu zgnln yan sra; tam yetkin zihinlerin18 geniletebildii zerk alanyla da -bilim- beeri ounluga ancak 'nihai rnleri' tkettirilen bir meta-sjeye dnmektedir. Bu anlamda, fenomen-numen balamndaki etkileimli sistematiiyle metafizii fizikletiren bir ara olan bilimin kendisi metafiziklemektedir. Bylece kimi zaman bir kurumsal meruluk kayna, kimi zaman bir sosyal faaliyet, kimi zaman ise bir sosyal kimlik unsuru olarak 19 karmza kan bilim; 'ne

15

16

17

18

19

Peter Medawar, The Art of the Soluble, Harmondsworth, Penguin, 1969, s. 15. Medawar'n metodik dzlemde tespit ettii paral yap, zaman dzleminde kendini olumu bilim ve olumakta olan bilim olarak gstermektedir. Olumu bilim mantk kurallaryla uyum iinde olan ve btnn iinde hibir eyin birbiriyle elimedii bir nitelik sergilerken, olumakta olan bilim ise sz konusu tutarl dnyann mmknler alannda yeni bir yol ama abasndan baka bir ey deildir. Bkz. Abraham Moles, Belirsizin Bilimleri: nsan Bilimleri in Yeni Bir Epistemoloji, stanbul, Yap Kredi Yaynlar, 1993, s.29-30 Arthur Koestler, The Act of Creation, New York, The Macmillan Company, 1964, s.264. Koestler, yaratc sentezin 'bisociative modelleri' olarak bilim tarihinden derledii gsterimlerle, evvelce ilgisiz iki beceri ya da dnce matrisinin nasl birdenbire birbirlerine balandn aklamaya calmtr. (Bkz. A.g.e., s. 121). Bernard Dixon da, hologramn kefi nedeniyle 1971 ylnda Nobel Fizik dlne layk bulunan Dennis Gabor'un sz konusu kefi laboratuarda alrken deil de, koltuunda tenis seyrederken yapm olmasn; ayrca Friedrich Kekule'nin 1865'de ate karsnda uyuklarken benzen moleklnde balanm karbon atomlarnn nasl kendisine gzkm olduunu Koestler'in tezine destek olabilecek ekilde ortaya koymaktadr. Bkz. Dixon, What is Science For?, s.25 Poincare matematik iin olduka deerli olan bir kefin, gnlk hayatn ak iinde ve ilgisiz bir anda (otobse binmeye alrken) zihnine dtn ifade ederken szedilen ilikiden haber vermektedir. Bkz. Herbert Simon, "The Psychology of Scientific Problem Solving", On Scientific Thinking, Ed.by.Ryan D. Tweney, Michael E. Doherty ve Clifford R. Mynatt, New York, Colombia University Press, 1981, s. 49. Einstein zerine kaleme ald biografiye, rlativite teorisine nasl olupta heyecanla balandn aktararak balayan J.Bernstein'n motivasyonu olduka anlamldr: 'Ama bana gre okuduum en ilgin ey dnyada rlativite teorisini anlayan yalnzca yedi kii olmasyd. Bu benim iin ok esrarengizdi ve herhangi bir eyi nasl olup da bu kadar az insann anlayabildii sorusu beni byledi.'; '[Bernard Cohen]... sonra dnyada yalnzca on iki kiinin bu teoriyi gerekten anladn syledi. Bu sz dikkatimi ekti ve hemen lisedeki eski idealimi hatrladm. O zamandan beri anlayan kii says yediden on ikiye kmt, ama on nc olmak da fena saylmazd.' Bkz. Jeremy Bernstein, Albert Einstein: Fiziin Snrlar, Ankara, Tubitak Yaynlar, 2006, s. 7-9. mer Demir, Bilim Felsefesi, Ankara, Vadi Yaynlar, 2000, s.11

3

olduu' sorgulanan bir objeden ziyade, 'kimdif denilebilecek akn [transandantal] bir sjeye dnmektedir. 20 Sz konusu telemeyle ezamanl olarak, teknik srelere bilimsel ilkelerin uygulanmas olarak tanmlayabileceimiz teknoloji ile bilim tekrar bedenlemekte; yine ikili bir yap iinde, temel ve uygulamal bilimler ayrmna21 bizi sevketmektedir. 22 Bu noktada, malum bedenlemenin 'yeni bilimin bilisel amalar' erevesinde tanmlanp; sadece uygulanabilir olan pragmatik karlarmza hizmet etmek kriteriyle 23 hedonize edilmesi de, modern dnyann nemce anlamak yerine sahip olmay ikame eden eilimleriyle uyum gstermektedir. Bylece, -bilim- sosyal yapyla karlkl etkileim halinde, hem dntren hem de dntrlen 24 olarak karmza kmaktadr. Bu etkileimle, bilimin bilinir klnabilmesi iin, bilgi sosyolojisi gibi bir alt disiplin ortaya karken; Feyerabend'ta vcut bulduu zere bilime kar toplumu korumak gerektiine inanan yaklamlarca da bilim, anarist bir tanm iinde ele alnabilmektedir. Oppenheimer ise varln snrlarn arayan bilimin, bir etikle snrlandrlmamas halinde varolamayacan ifade ederken, Feyarabend'25 da ncelemektedir: "Muazzam keiflerimizin byk basarsyla, geleneimizden ve bir oranda dilimizden uzaklar duruma dtk. Uzmanlatmz kltr ilerlerdi, kiisel gzelliklerimiz serpildi; fakat bireyin iinden irfan ve dayanklln trettii toplumsal faziletimiz fakirleti. Hakikat ve yalnl harmanlayan saf sz ve eylemlere, ycelie az..."26 Erwin Schrdinger de, benzer bir ihtiyatla, 'insan rknn mutluluunun, doa bilimlerindeki hzl uyan takip eden teknik ve endstriyel gelimelerce yakalanaca konusunda phe dolu' olduunu ifade etmektedir.27 Morris Kline da bilime atfedilen sz konusu beklentileri, 'aydnlanmaya' yklenerek aklamaktadr:

Sz konusu aknln derinlemesine incelemesi icin Bkz. David Horrobin, Science is God, Aylesbury, Medical and Technical Publishing, 1969 21 [Applied Science] Uygulamal bilim'in karsnda; [Kat bilim]^ard Science, [saf bilim]Pure Science, [Esas bilim]Basic Science ve [Asl bilim]Fundamental Science olarak karmza kan kavramsallatrmalarn hepsini 'temel bilimler' altnda birletirirken; [Mutlak bilim]Exact science' n da kesin kantitatif ifadelerde ortaya konulup, ayn zamanda kat hipotez testlerine tabi tutulabilme zelliiyle artk duyularn reddedemeyecei dzeye indirgenen bilgi kmelerine iaret ettiini syleyebiliriz. Bkz. Max Planck, "The Meaning and Limits of Exact Science", Science, New Series, Vol. 110, No. 2857, 1949, s. 319-321. 22 Dellow, Methods of Science: An Introduction to Measuring and Testing for Laymen and Students, s.14. 23 Fred Wilson, The Logic and Methodology of Science in Early Modern Thought: Seven Studies, Toronto, University of Toronto Press, 1999, s.7. 24 Poincaire'in 'bilim yapaydr' szyle donuklaan sz konusu dntrlme srecinde dnmn faili bellidir: insan. Ancak yapay olann bilim mi yoksa bilimi da vurabilmemizi salayan gramatik yap m olduu izaha muhtatr. Bkz. Nermi Uygur, Dil Ynnden Fizik Felsefesi, stanbul, Remzi Kitapevi, 1985, s.108. 25 'Against Method' da bilimlere dsal bir metot dikte edilemeyecei temelinde -siyaseten olmasa daepistemolojik olarak anarist olduunu beyan eden Feyerabend'n, ayn zamanda bilimin etikle snrlandrlmasna kart bir felsefe tayabilecei konusunda ihtiyatl olmak gerekmektedir. Feyerabend'in ikayetleri aslnda etik vurgulara denk derken; bilimin bat medeniyetinin belirledii erevede yaplyor olmasn ise, dier medeniyetlerin rettii hner ve deerlerin yok edilmesine denk dt iin, mahkum etmektedir. Ayrca; bilimin sregiden erevede icra ediliyor olmasn da 'bat medeniyetinin bugne kadar daha ldrc silahlar yapabilmi olmasna' balamaktadr. Bkz. Paul Feyerabend, Against Method, New York, Verso-New Left Books, 1997, s.3, 248. 26 J. Robert Oppenheimer, Science, Values and The Human Community, Fulbright Conference on Higher Education, Sarah Lawrance College, 1957; J. Bronowski, Nature and Knowledge-The Philosophy of Contemporary Science, Oregon, Condon Lectures, 1969, s.16-17'deki alnt. 27 Erwin Schrdinger, Science and Humanism: Physics in Our Time, Cambridge, Cambridge University Pres, 1961, s.3. Schrodinger, szkonusu satrlar kitabnn "Bilimin yaam zerindeki manevi anlam" adl

20

4

"Astronomi-mekanik alannda Newton matematii ve bilimince elde edilen gzalc baarlar temel alarak, onsekizinci yzyl entelektelleri insanln btn sorunlarnn yaknda zlecei grn ileri srmlerdi. Bilim ve matematiin yaknda aa karaca yeni mucizeleri bilmeleri mmkn olabilseydi daha snrlanmam beklentiler iinde de olabilirlerdi. Bugn bu dnrlerin yersiz bir iyimserlie boyun emi olduklar apak ortadadr."28 Bu noktada, Oppenheimer, Schrdinger ve Kline'in kinci Dnya Sava ve souk savan nkleer risklerinin snrsz ihtimalleri tesirinde deerlendirilebilecek 29endielerinin, John D. Bernal tarafindan ise kinci Dnya Savann hemen ncesinde ortaya konulmu olduu belirtilmelidir: 'Bilimsel aratrmalarn sonularnn yaantmzda devaml bir iyileme getireceine inanlm olsa da, ... [yaananlar] bize bilimin ykc ve savurgan bir amala kullanlabileceini gstermektedir.'30 Dier taraftan, bilimi yegne dinamik olarak gren, Jonathan Piel gibi bilim partizanlarnn fikirleri de ekincesiz yaklamlara rnek olarak ortaya konulmaldr. Piel, 'bilimin, tarihin kendini tekrarlamasn engelleyen yegne kuvvet olarak, tarihsel kalb krp, emberi bir spirale dntrdn' ileri srerken, 'cevaplarn, yeni sorular tretmesi yoluyla; bilimin toplumu dntrd' temel tezini ne karmaktadr.31 Ancak, sz konusu sorularn bilime kimin tarafndan yneltildiinin Piel'de yant yoktur. 32 James Robert Brown, 'Who Rules in Science?' kitabnda bilime yneltilen sorularn kurgulayclarn incelerken; bilim savalarndaki g ilikilerinin aa kartlmas ve bilimin demokratiklemesini 33blmnde kaleme alrken; ayn zamanda bilimin deerinin nereden ileri geldiini sorgulamaktadr. Delphik tanrsallik ilkeleri ve Ploutinus retoriklerinden alntlarla Schrdingerin sunduu cevap ise bilimin "Kendini bil!" ilkesini gereklestirme arac olduudur. A.e. s.4 28 Morris Kline, Mathematics in Western Culture, New York, Oxford University Press, 1966, s.286 29 John Gillott ve Manjit Kumar, Science and the Retreat from Reason, London, Merlin Press, 1995, s.162 30 J.D. Bernal, The Social Function of Science, London, The M.I.T. Press, 1939, s.xiii 31 Jonathan Piel, "Challenges for 1994", Scientific American, Vol. 269, Issue 6, 1993, s.15. J. Piel'in isaret ettigi cevaplarn yeni sorular retme mekanizmas, ilk olarak Immanuel Kant tarafndan ortaya konulurken, 'Kant'n Soru retme Prensibi' [Kant's Principle of Question Propagation] olarak anlmaktadir. Bkz. Nicholas Resher, The Limits of Science, Pittsburg, University of Pittsburg Press, 1999, s.13-14 32 John Gillott ve Manjit Kumar, Science and the Retreat from Reason, s.163. Bu sorularn toplum tarafndan soruldugu gibi bir cevap vermemiz durumunda bile, toplumun sadece bilimle giritii ilikiden beslenmedii gerei toplum-bilim etkileimde karmza kmaktadr. A.N. Whitehead, bu noktada, bilimin sz konusu yetersizliini onun maddeci temellerine baglamaktadr: 'Medeni toplumun estetik ihtiyalarn dndmzde bugne kadar bilimin verdii karlnn talihsizlii ortaya kar. Bilimin maddeci kkenleri, dikkatleri, deerler karsnda eyaya sevketmitir.' (Bkz. Alfred North Whitehead, Science and the Modern World, New York, The Free Press, 1925, s.202.) Bu kitabyla Whitehead'in yirminci yzyln en temel aydnlanma eletirilerinden birini ortaya koyduu belirtilmelidir. Ancak, aydnlanma srecinde metafizie kar fazla ileri gidilmi olduunu ileri sren Whitehead'in, aydnlanma ncesi dnemin savunmasn Aristo ve Katolik kilisesinin doktrinlerini ycelterek yapan Fransz fiziki ve filozof Pierre Duhem[.1916] tarafndan ncelendiini belirtmek gerekir. Bkz. Pierre Duhem, The Aim of Structure of Physical Theory, New York, Atheneum, 1962, s.245, 264, 307 33 Brown, bilim gibi uzmanlk isteyen bir alanda demokratiklemeyi tartrken konunun zorluuna iaret etmektedir. Yaklak bir asr nce demokratik yollarla seilmis Illinois meclisinin Pi saysn rasyonel bir say olarak kabul etmesi gibi bir [trajik]u rnekte olayn basitletirilmemesi gerektiini ortaya koyarken, esitli demokratikletirme nerilerini ele almaktadr. Bylece, demokratik bilime tam demokratik toplumla ulalaca koulu, bilimsel kastlarn krlmas, bilimin rnlerinin koulsuz paylam, halkn bilimi, bilimin toplumsal ilikilerini anlama, bilimde dorudan-temsili demokrasi, doru temsilcilerin tayini vb. gibi esitli yaklamlar art ve eksileriyle tartmaktadr. (Bkz. James Robert Brown, Who Rules in Science?: An Opinionated Guide for the Wars", s.169-188.) Nihayetinde, bilimsel aratrma fonlarnn m, aratrma yaplacak konularn m, elde edilecek sonularn paylamnn m, yoksa malum sonularn uygulama

5

sorgulamaktadr. Bylece, bilimin sosyal balantlarnn anlalarak, 'toplum iin' icra edilir hale getirilebileceini ummaktadr. Brown, bu srete bilginin ticariletirilmesini, bilimin karlat en byk tehdit olarak grrken,34 zmni olarak da bilimin tekellemesine iaret etmektedir. Tek-elde toplanan bilimin -umulann aksine- bilgelie dnemedii aikr iken, A.S. Eddington'n dnceleri anlam kazanmaktadr: ' Bilim baka bir ey, bilgelik bambaka bir eydir. Bilim, birok adamn ocuklar gibi oynayp, parmaklarn kestii keskin bir alettir.'35 Edgar D. Adrian ise bu balamda sosyal bilimlere nemli bir misyon yklemektedir: 'Sosyal bilimler doa bilimleri kadar yaratc olamad srece, yeni aletlerimiz bize fazla bir yarar salayacak deillerdir. ' 36 Adrian'in szn ettii yararn salanabilmesi iin, ncelikli olarak 'bilimin amalarnn', sosyal bilimlerin izecei makul erevede, yeniden tayin edilmesi gerekmektedir. Bu anlamda, doay kontrol altna almak ve idare etmek eklinde ortaya konulan geleneksel egosantrik amalar yerine; maddi evremizle uyum iinde olmay ne karan btncl yaklamlar nemsenmelidir.37 Sz konusu btncl anlayn, klasik madde-mana/beden-zihin ayrmasn nihayete erdirip, Marx'in 'sosyal bilimlerin ve doa bilimlerinin [birleerek] nihayetinde tek bir bilime dnecei'38 ngrsne imkn verip veremeyeceini bilemiyoruz. Ancak, 'doaya ikence ederek bilgisini elde etme' sapknln39 yenmemize yardmc olacandan eminiz. Nihayetinde, sz konusu btncl idrakimizi ve bilim anlaymz geniletmesi midiyle; sz insan[zihin] ve evren'in[madde] hem bamsz hem de kesien yapsnn grkemine iaret eden M. Planck'a brakyoruz: "Kendimi bilime adamamdaki asl irade, kefetmenin genliimin ilk yllarndan beri beni heyecanla doldurmaktan geri kalmayan dolaysz sonucudur. nsan muhakemesinin kanunlarnn, bize ait olan dnyadan eldepolitikalarnn m demokratik olarak belirlenecei temeline indirgenebilecek kavramsallatrmann; demagograsiyeY dnmekte olan an eilimlerine kar ortaya konuluyor olmas nem kazanmaktadr.[y: Halk kitlelerinin tutkularnn, menfaatler uruna safsatalar araclyla kkrtlp ynlendirildigi sistem.] Dier taraftan; tm zamanlarn siyasal yap ve diktalarn aaraktan gnmze szlp gelen bilimsel gerekliin zerk yapsna iaret eden tarihsel rnekler olarak Albert Einstein'n Rlativite teorisini "yahudi bilimi" diyerek Alman Bilimler Akademisi ve Sovyet Bilimler Akademisine oybirliiyle reddettirmi olan Hitler ve Stalin'in uygulamalar da bu erevede hatrlanmaldr. Bkz. Ahmet Yksel zemre, Fiziksel Realite Meselesine Giri, stanbul, Alm Kitap, 2004, s.23 34 Brown, Who Rules In Science:An Opinionated Guide for the Wars, s.208 35 Arthur Stanley Eddington, The Decline of Determinism; Robert L. Weber, More Random Walks in Science, New York, Taylor&Francis, 1982, s.48 deki alnt. Bu noktada, oynayan ellerle kesilen parmaklarin ayn bedene ait olup olmad sorusu akla gelse de, Eddington'n insanl tek bir bedende ele aldn dnmee alyoruz. 36 Edgar Douglas Adrian, Proceedings of the 3rd Congress of Psychiatry. Montreal 1961, Toronto, University of Toronto Press, 1961, s.42. 37 Elizabeth Frazer, "What's New in the Philosophy of Social Science?", Oxford Review of Education, Vol. 21, No. 3, 1995, s. 273 38 Karl Marx, "Economic and Philosophic Manuscripts of 1844", Ed.by. Dirk J. Struik, New York, International Publishers, 1964, s. 229. 39 Francis Bacon'n bilim anlayndaki 'kuvvet', 'ikence', 'tecavz', 'hakimiyet' ... vaazeden cmleleri Freudyen analizle ele alan E.F. Keller, Oedipik eilimlere iaret etmektedir. Ayrca Bacon'un metaforlarnda doaya kar sergilenen cinsel saldrganlk eleri de blnm bir zihnin kendini ispat abas olarak deerlendirilmektedir. (Bkz. Evely Fox Keller, Reflections on Gender and Science, New Haven, Yale Univesrsity Press, 1985, s.40-43.) Elizabeth Hanson ise bir kamu grevlisi olan Bacon'da ortaya kan ikence vurgusunun ikili boyutuna dikkat ekerek; epistemik duruunda belirginleen boyutun, aslnda Bacon'in ikenceyi meru sorgulama arac olarak gren mesleki tercihlerinden ayr dnlmemesi gerektiini ortaya koymaktadr. Bkz. Elizabeth Hanson, Discovering the Subject in Renaissance England, Cambridge, Cambridge University Press, 1998, s.25-26.

6

ettiimiz izlenim silsilelerini yneten kanunlarla kesimesi gereinin, bilinmezin anlalmasn salamas; bylece, saf akln, insana, maddenin mekanizmasna nfus etme imkan verebilmesi. Bu balamda, d dnyann insandan bamsz, mutlak bir ey olmas; bu mutlakla uygun decek kanunlarn byk nem arz eden aratrlmasn, hayattaki en yce bilimsel ura olarak bana gsterdi."40 Bylece, insan ve evren arasndaki ilikinin Planck'ta ifade bulan "hem...hem de" yapsnn ezeli belirsizlii; bizi bilimin karakteristiinin somutlatrlaca yeni bir alana sevk etmektedir: Bilim felsefesi. 1.2. BiLiM FELSEFESi Bilim ve felfese gibi birbirlerinden beslenen iki alann bulutuu bir uzmanlk olan bilim felsefesinin seyri; sz konusu iki alann etkileimi anlalmadan aklanamaz. Bu erevede, sz konusu iki alana bakldndaysa Plato, Aristo, Descartes, Leibniz ve Kant gibi filozoflar bilime yeni ufuklar aarken; -filozof olarak anlmamalarna ramen- Galileo, Newton ve Darwin'in de felsefe zerinde byk tesirlerinin olduu gze arpmaktadr.41 Bu etkileim iinde, tarihsel olarak en etkin olann hangi taraf olduunun belirlenmesi olduka zordur. Ancak, belirsizliklerden beslenen felsefenin, 42 -insann maddi dnyay anlamlandrmaya ynelik abasnn sonucu olarak biriken- bilimsel bilginin varlyla birlikte, zemin kaybetmekte olduu da tarihsel bir sretir.43 Ancak, bilimin tkand noktalarda, bilim adamlarnn felsefenin speklatif akl yrtmesine mracaat ettikleri de bir vakadr. Bu anlamda; Einstein ve Heisenberg, disiplerindeki skmay giderme abasyla felsefeye alan iki nl isim olarak zellikle anlmaktadrlar. Bu anlamda, bilim felsefesini, bilim tarafndan sezgisel olarak ynelinen felsefenin; bu ynelie sistematik karl olarak tanmlamak mmkndr.44 lk eylem ne kadar doalamaysa, ikincisinin planl tabiat bir o kadar belirgindir. Bu sistematik abann tarihsel seyrine baktmzda ise; epistemolojinin 45 bir alt disiplini olarak ele alabileceimiz bilim felsefesinin varl, son iki yzyln rn olarak karmza kmaktadr. Modern bilim felsefesinin ilk nemli isimleri David Hume ve Immanuel Kant olurken, ondokuzuncu yzyln ne kan isimleri de John Stuart Mill ve William Whewell olmaktadr.46 Sz konusu filozof kanadn yansra;

40

41

42

Max Planck, Scientific Autobiografy and Other Papers, New York, Greenwood Press, 1968, s.13. Berlin niversitesine geisinden sonra Dilthey ve Helmhotz ile kurduu yakn ilikiler Planck' Mach pozitivizminden uzaklatrm olmasna ramen, onu yeni-Kant gelenee eklemleyebilmemiz mmkn olamamaktadr. Planck'n yaklamnn zgnl; empirik, rasyonel, pragmatik, kltrel ve maddi eilimleri dengeli bir bilim tanm iine yerletirebilmesinde sakldr. Bkz. Hebert W. Gernand ve W. Jay Reedy, "Planck, Kuhn, and Scientific Revolutions", Journal of the History of Ideas, Vol. 47, No. 3, 1986, 472-473 Ernst Mach, Knowledge and Error: Sketches on the Psychology of Enquiry, Dordrecht, D. Reidel Publishing Company, 1976, s. 3. Belirsizliklerden beslenmenin iki ynl bir anlam iermekte olduu zellikle belirtilmelidir. rnegin, Isaac Newton'un abidevi eseri 'The Mathematical Principles of Natural Philosophy'; fizik biliminin mstakil varl belirginlemeden, felsefi bir alma olarak ortaya konulmutu. Nihayetinde bamsz bir bilim olarak fizik ortaya karken; maddi dnyann kanunlaryla

7

ayrca Enrst Mach, Pierre Duhem ve Henri Poincare gibi nl bilim adamlarnca eserler verilmi olduu da belirtilmelidir.43 Ancak, hem filozoflar hem de bilim evresinden gelen nc almalara ramen, disiplinin olgunlamas iin yirminci yzyln beklenmesi gerekmitir. Hi phesiz, bilim felsefesinin mstakil varlnn kta Avrupa'snda yirminci yzylla beraber ortaya km olmas tesadfi deildir. Matematik ve bilimlerde yaanan devrimlerle beraber, kanlmaz olduu farzedilen sentetik apriori prensiplerin sarslm olmas, bilimin bilisel bir ura iinde kavranmas abasn beraberinde getirmitir. Bu temelde, 'Bilimin amac ve metodu nedirV, 'Bilimi rasyonel bir eylem haline getiren nedirV, 'Bilimsel teoriler gerek dnyayla nasl bir iliki iindedirler?', 'Bulgular teoriye nasl balanabilir?', 'Kavramlar, gzlemle nasl ilikilendirilmeli ve kurgulanmaldr? 'Nedensellik, aklama, teori, deney, model, dorulama, doa kanunlar vb. gibi temel bilimsel kavramlarn yap ve ierikleri nelerdir?'... gibi sorularla, byk oranda apriori kavramsal bir ura iinde, bilimin dili yeniden ina edilmeye allmtr. 44 1.2.1. BULUNDUUMUZ NOKTAYA VARMAK 1.2.1.1. David Hume ve ndksiyon Problemi John Locke(1632-1704) ve George Berkeley(1685-1753) ile birlikte ' byk ngiliz empirist'ten biri olarak anlan David Hume(1711-1776); dnce dnyasnn kesin kanunlarn ortaya koymay hedeflemi, bu amala da fizik dnyay matematiksel denklemlerin ak anlatmyla ifade etmeyi baaran Newton'a yknmtr.45 'Newton fiziiniBkz. Pierre Duhem, The Aim of Structure of Physical Theory, New York, Atheneum, 1962; Ernst ilgilenenler artk filozoflar deil, fizikiler olmaktayd. Felsefenin kapsayclndaki szkonusu daralmayla beraber, fizikte karlalan yeni fenomenlerin klasik dnce yapmzla kavranlamayan boyutlar da, yeni felsefi almlarn ortaya konulmasn gerektirdi. rnein, Heisenberg belirsizlii, Schrdinger deneyi vb. Kuantum felsefesine hayat veren yeni tartma alanlar olarak felsefi literatre eklemlendi. Szkonusu dinamik, dier disiplinler iin de benzer sonular dourdu. Bioloji bilimiyle beraber Canllk felsefesinin, Politik iktisatn economics'e dnmesiyle birlikte iktisat felsefesinin ortaya kmas gibi. Bylece, maddi dnyamz hakknda elde edilen yeni bilgilerle bir taraftan felsefenin speklatif alan daralrken; dier taraftan da yeni bilgilerden doan yeni soru(n)larn yaratt belirsizlikten, -felsefe- yine kendini besleyecek bir damara ulama imkan bulmaktayd. Bu sebeple B.Russell'a gre 'gerekte felsefenin deeri, geni biimiyle, onun kesinliksizliinde aranmal 'yd. (Bkz. Bertrand Russell, Felsefe Sorunlar, stanbul, Kabalc Yaynevi, 2000, s.139) T.Dural ise [szn ettiimiz karlkl etkileimin hayranlk verici dngsnden olsa gerek] bilgi reten bilim ile retilen bilgiler zerine dnen felsefenin birlikte temsil ettii kudreti 'olaanst' bulmaktayd. Bkz. .Teoman Dural, Felsefe- Bilim Nedir?, Dergah Yaynlar, stanbul, 2009, s.10 A.Cornelius Benjamin, An Introduction to the Philosophy of Science, The Macmillan Company, New York, 1937, s.6 Felsefe'den umduumuz sz konusu sistematik abann bilim tarafndan tretilemeyeceinin Heidegger de farkndadr: 'Bilimler felsefenin dna ktlar, nk ondan ayrlmak zorundaydlar. Ve imdi ylesine birbirlerine uzaklar ki ayrldklar o kaynaa, bilimler olarak kendi gleriyle, tekrar dnebilecek imkandan yoksunlar.' Bkz. Martin Heidegger, What Is Called Thinking?, New York, Harper&Row, 1968, s. 18. ' Epistemolojinin balangc, insan bilgisinin doas ve snrlar zerine ilk genel ilkelerin tartld M..6.yy' a dayandrlrken, Xenophanes de nc dnr olarak ele alnmaktadr. Bkz. Edward Hussey, "The Beginnings of Epistemology: From Homer to Philolaus", Epistemology, Ed.by. Stephen Everson, icinde (11 - 38), Cambridge, Cambridge University Press, 1990, s.11. ' Hausman, Introduction, s.4. Bilim felsefesinin ilk tanmlarndan birini Whemell'de bulmaktayz: 'Szkonusu herbir bilimin temel fikirlerinin yorumlanmas ve tartlmas, gayet uygun olarak, ...bilim felsefesi olarak ifade edilebilir.' Bkz. William Whewell, The Philosophy of the Inductive Mach; Knowledge and Error - Sketches on the Psychology of Enquiry, Dordrecht, D. Reidel Publishing Company, 1976; Henri Poincare, Science of Method, New York, Dover Publications, 1952; Henri Poincare, Science and Hypothesis, New York, Dover Publications, 1952; Henri Poincare, Mathematics and Science, New York, Dover Publications, 1963. 44 Stathis Psillos, Philosphy of Science A-Z, Edinburgh, Edinburgh University Press, 2007, s. ix. 45 Harold W. Noonan, Routledge Philosophy Guidebook to Hume on Knowledge, London, Routledge, 1999. s.1843

8

btnyle kavrayp, felsefi yansmalarn ilk ifade eden filozof' 46 olarak anlan Hume, Newton'un baarsn uygulad metodun stnlnde grmtr. 47 Ayrca, Francis Huctheson'un tm etik ve estetik yarglarn akla veya empirik verilere degil de -bunlardan ziyade- duyulara dayand eletirisinin; 'yeni bir gr as'48 gelitirmesi asndan Hume zerinde etkili oldugu belirtilmelidir.49 Dier taraftan, Fransz filozoflarndan Pierre Bayle kukuculuunun Hume'un dnce izgisindeki tesiri de, Bayle'n opus magnum'u olan 'Tarihsel ve Eletirel Szlk'n[Dictionnaire Historique et Critique] Treatise'ta [nsan Tabiat zerine nceleme] ortaya kan yansmalar zerinden takip edilebilmektedir. 50 Hume, bir empirist olmasna ramen, dnyann neye benzediini deil de, nasl bilinebileceini sorgulayarak felsefesinin temeline epistemolojiyi yerletirmi; bu ynyle de, nihayetinde, 'kta Avrupas'nn byk rasyonalisti Descartes ile birlikte ele alnmtr. 51 Bylece, sz konusu [empirist]gelenek ve etkileimler altnda, bilim felsefesinde 'Hume problemi' olarak yer bulmu olan, mehur indksiyon eletirisinin nasl bir dnce rgsnn rn olarak ortaya kt belirginlemektedir. Bir empirist olmasna ramen Hume, kukuculuunun eletirel szgecinde indksiyon'un bilimsel bilgi vermekten uzak olduu hkmne varmtr. Hume, induksiyonla elde edilen bilginin bir gereklilik deil, psikolojik bir beklenti olduunu ifade ederken; 52 H.Reichenbach'a gre, bylece, induksiyonun kuku konusu olabilecegini akllarna bile getirmeyen Locke ve Bacon'un tersine, empirist felsefeye en byk darbeyi vuran isim olmutur.53 Hume, bir taraftan, bir empiristten beklendigi zere, akln bilgimize katt eyin ierii olmadn ileri srerken; dier taraftan da, indktif karmn mantksal bir zorunluluk tamadn ilan etmektedir: "ncelikle gelecein gemii andraca varsaymn ele alrsak, doru bir argman zerine ina edilmedii; bundan ziyade gelecein gemi varlklarn dzeninde ilerlemesini umut etmeye altrdmz bamllklarmzdan tretildii aktr. Gemisi gelecee aktarmaya ynelik bu alkanlk veya tespit mutlak ve eksiksizdir, yle ki bu tr akl yrtmede imgelerin ilk itkisi ayn zelliklerle donatlm olmaktadr. Fakat gemi deneyimleri deerlendirirken ikincil olarak, tabiatn

46

47 51

48 49

50

51

52

53

Nicholas Capaldi, David Hume:The Newtonian Philosopher, Boston, Twayne Publishers, 1975, s.50 A.e., s.61. Hume, Principia'da Newton'in felsefi akl yrtmenin drt kural olarak ortaya koyduu ilkeleri, insan tabiatn aklama giriiminde kullanmtr. Bylece, 'deneysel metodu' [Galilean- Newtonian metot] etik unsurlara uygularken, yaklamnn Karkezyen metoda kar stnln ortaya koymutur. A.e. s.64 1734 senesinde hume un yazd mektup. Norman Kemp Smith, The philosophy of David Hume, London, Macmillan&Co Ltd, 1964, s.41- 42. Hutcheson, Hume dnda ayrca A. Smith'i derinden etkilerken, bu l arasndaki yakn insani ve entellektel ilikiler sko aydnlanmasnn temel dinamiini oluturmustur. Bkz. W.L. Taylor, Francis Hutcheson and David Hume as Predecessors of Adam Smith, North Carolina, Duke University Press, 1965, s.5 Harold W. Noonan, Routledge Philosophy Guidebook to Hume on Knowledge, London, Routledge, 1999. s. 22 - 23 A.e. s.27. Ezra Talmor ise, anti-kartezyen deneysel metodu[Galileo-Newton] telkin eden Hume'un, ayn zamanda Kartezyen olarak tanmlanp tanmlanamayacan sorgularken; doadaki nedensellik sorununu[Sz konusu nedenselliin objektif kanunlar olmaktan ziyade zihnin kavraylar olduu problemi] ele alan Hume'un Kartezyen ilkeleri ilettigini ileri srmektedir. Bkz. Ezra Talmor, Descartes and Hume, Oxford, Pergamon Press, 1980, s.3, 126 David Hume, A Treatise of Human Nature: Being an Attemtp to introduce the experimental Method of Reasoning into Moral Subjects, Kitchener, Batoche Books, 1999, s. 81-105; David Hume, An Enquiry Concerning Human Understanding, Kitchener, Batoche Books, 2000. s. 2940 Hans Reichenbach, Bilimsel Felsefenin Douu, stanbul, Bilgi Yaynevi, 2000, s.70

9

aykrlklarn farkederiz; mutlak ve eksiksiz olan bu tespit her ne kadar bize salam bir varlk vermese de, belli bir oran ve dzen iinde bir miktar uyumazlk sunar. Sz konusu ilk itki bylece paralara blnr ve tm imgelerin zerine bu itkiden tretilmis g ve hayatiyetten eit pay alacaklar ekilde nfus eder."54 Hume'un apriori ve aposteriori ayrmnda, kesin olarak sentetik apriori'ye yer vermeyen tavrnn55 bylece vard nokta tam bir agnostizm olurken, imgelerin apriori sentezlerini kuatan idrakin sentetik birliine de ulalamamaktadr. 56 B. Russell, varlan noktay, onsekizinci yzyl felsefesinin iflas olarak grrken, akln da mahkm edildiini ifade etmektedir.57 Bu noktada, Reichenbach'in bilim iin duyduu operasyonel kayglar, varlan noktann ifade ettii anlamn kavranmas asndan nemli olacaktr: "Gelecei kestirmeye gelince, [Hume] bizi bir bilmezlik felsefesine drmektedir; yle ki, 'tm bildiim, gelecee ilikin hibir ey bilemeyeceimdir' retisine kendimizi brakmamz gerekecek. Empirik gelenek iinde oluan bir kafann, empirizmi yadsmayla biten bir sonuca gitmekten ekinmeyecek kadar keskin ilemesi karsnda hayranlk duymamak elde deildir. Ne var ki, ulat sonucu itenlikle ortaya koyduu ve kendisine kukucu dedii halde, Hume ulat sonucun trajedisini grmeye pek yanamamaktadr. Hume'n vurdumduymazln paylaamayz."58 nduksiyon eletirisiyle empirizmi zmni olarak kerten, rasyonelizmi de aka reddeden Hume ile varlan belirsizlik, rasyonelizm ve empirizmi [dnemi itibariyle] bir potada eritebilmi olan 59 Kant'la aydnlanmay beklerken; bylece Descartes'te ifade bulan beden/zihin ayrmnn 60 -zgn bir ilikilendirmeyle- sentetik apriori penceresinden bilim felsefesine akmas da mmkn olacaktr.Hume, A Treatise of Human Nature: Being an Attemtp to introduce the experimental Method of Reasoning into Moral Subjects, s.99 55 Psillos, Philosphy of Science A-Z, s. 111-112 56 Gilles Deleuze, Empiricism and subjectivity: An Essay on Hume's Theory of Human Nature, Colombia University Press, New York, 1989, s.111. 57 Bertrand Russell, A History of Western Philosophy, and Its Connections with Political and Social Circumstances from the Earliest Times to the Present Day, New York, Simon and Schuster, 1945, s.672 58 Reichenbach, Bilimsel Felsefenin Douu, s.73-74. Reichenbach, Hume' antik kukucular gibi rasyonalizmin idealine uygun bir bilgi araynda olmakla itham ederken; ann olaslk teorilerini de iyi incelememekle sulamaktadr. Bylece Hume, kendi ana ait Pascal, Fermat, Bernolli gibi nemli matematikilerin eserlerini tetkik etmemi olmakla; olaslk temelli bir bilgi teorisi oluturabilme sansn karmtr. Bkz. A.e. s.76 59 Lewis White Beck, "Kant's Strategy", Journal of the History of Ideas, Vol. 28, No. 2, 1967, s. 60 233. 64 'Zihne ait olan her eyin bedenin dnda, bedene ait olan her eyin de zihnin dnda' olduunu ileri sren kartezyen ayrm -kukucu ncelikleriyle- zihni maddeden daha keskin klarken, btn fiziksel fenomenleri kesin matematiksel bantlara indirgeyen metoduyla da Bat dncesinde derin bir etki yaratmtr. (Bkz. Fritjof Capra, Bat Dncesinde Dnm Noktas, stanbul, nsan Yaynlar, 1992, s.17-18) Bylece, Descartes -J.Kepler ve G.Galilei ile birlikte- Aristoteles'te sistemleen canl-cansz btnln temsil eden anlaya esasl bir darbe indirmitir. Bylece insan, kendi dnda kalan varlklarn tmn karsna alrken -insan bedeni de dahil olmak zere- btn objeler/olgular/olaylar mekaniin yasalarndan hareketle aklanmaya allmtr. (Bkz. Teoman Dural, Canllar Sorununa Giri: Bioloji Felsefesiyle lgili Aratrma, stanbul, Remzi Kitapevi, 1987, s.32-33.) Doa [ve dolaysyla gereklik] tasarmnda organizmadan mekanizmaya doru ortaya kan bu deiimin etkileri, yle derin bir iz brakmtr ki, yeni paradigmann kendine yer aarken yaad zorluklar da -nclerince- dile getirilmemezlik edilememitir: 'Bu paralara ayrma ilemi Descartes'i izleyen yzyl boyunca insanln zihnine derinden nfuz etmitir ve54

10

1.2.1.2. Immanuel Kant ve Sentetik Apriori Kant'n bilimsel dnce, ahlak ve sanat birbirleriyle ilikili olarak ele ald [Kritik der reinen Vernunft (Saf Akln Kritii-1781/1787), Kritik der Praktischen Vernunft (Pratik Akln Kritii -1788), Kritik der Urteilkraft (Yarg Gcnn Kritii ) -1790] Kritik; farkl zeminlerdeki sz konusu l kategorik yapy, tematik bir ember oluturacak ekilde eklemleme abasyla kaleme alnmt.61 Felsefe tarihinin kimilerine gre en etkili eseri olarak kabul edilen Saf Akln Eletirisi, ait olduu lemenin stn birletirici hedefleri tartladursun kendi mecrasnda [bilim felsefesi] milad kabul edilebilecek bir krlmaya sebep oldu. 62 Kant, felsefenin Kopernik devrimi olmas umuduyla, 63 eserinde [geocentrik/heliocentrik sistem krlmasn andracak ekilde] suje/obje hiyerarini tersyz ederken; etkisi altnda olduu Leibnizian-Wolffian geleneinin64 mutlak rasyonalizminden

61

62

63

64

gereklik sorununa ilikin gayet farkl bir tavrla yer deitirmesi iin de uzun bir zaman gerekecektir.' (Bkz. Werner Heisenberg, Physics and Philosophy: The Revolution in Modern Science, New York, Harper&Brothers Publishers,1958, s.81.) On yedi, on sekiz, on dokuzuncu yzyllar zerinden yakn zamanlara uzanan Kartezyen dncenin zirvesi/talanmas ise Newton'n byk senteziyle kendini gstermektedir. Newton ncesi bilim anlaynda iki zt eilim vardr: Bacon'un temsil ettii deneysel indksiyon metodu ve Descartes'in temsil ettii rasyonel dedksiyon metodu. Newton, opus magnum'u Principia ile sistematik deneyde Bacon', matematiksel zmsemede de Descartes'i aarken, sz konusu iki eilimi birletirmi ve hakim doa bilimleri metodolojisini ortaya karmtr. Bu noktada, sistematik phe diktumunun ortaya kard blnme ve onun vardrd sz konusu metodolojinin, nermeler mant zerinden tekrar sistematik olarak, zihni[res cogitance] ve bedeni[res existence] badatran epistemolojik kprs de sentetik apriori olmaktadr. Kojin Karatani, Transcritique on Kant and Marx, Massachusets, The MIT Press, 2003, s.36. Ad geen kritikten dolay Kant'n felsefesi 'Kritisizm' olarak anlr. Ancak, Kant'n amac kapal, snrlanm bir sistem kurmaktan ziyade, gelecek felsefe aratrmalar iin yol gsterici olmaktr. Bu sebeple; duyulara verileni, deneyimi ve deneyim ile bilinebilir olan amak, insan bilgisinin snrlarn yoklamak misyonunu ykledii 'Salt Akln Kritii'ni yeni bir felsefe iin 'Propaedeutik' (nreti) olarak tanmlamtr. Bkz. Heinz Heimsoeth, Immanuel Kant'n Felsefesi, stanbul, Remzi Kitabevi, 1986, s.64-65. Psillos, Philosphy of Science A-Z, s. 128., B.Russell, Kant'n dnce tarihinde iki eyin onurunu tadn dnmektedir: 1)'Salt analitik olmayan a priori' bilgimizin varln kavramas 2)Epistemolojinin felsefe asndan nemine dikkat ekmesi. Bkz. Russell, Felsefe Sorunlar, s.75 Immanuel Kant, Critique of Pure Reason, Cambridge, Hackett Publishing Company, 1996, s.21. Astronomlarn evrenin merkezini ayaklarmzn altndan alp ge ykseltmelerine kar; Kant'n epistemolojisiyle tekrar insan merkeze oturtmas sebebiyle, eserinin aslnda bir 'anti-Kopernikian kar devrim' anlamna geldii ifade edilmektedir. Bkz. J.J.C. Smart, Philosophy and Scientific Realism, London, Routledge&Keagan Paul, 1963, s.151. Kant felsefe kariyerine Leibnizian-Wolffian metafizii ve Newtonien doa felsefesine bal bir filozof olarak balarken; Leibnizian -Wolffian metafiziinin temel prensipleriyle Newtonien fizii -monadoloji araclylauzlatrma abas iindeydi. (Bkz. Michael Friedman, Kant and the Exact Sciences, Cambridge, Harvard University Press, 1992, s.2.) Bu noktada Kant'in kariyeri vesilesiyle Leibniz ve Newton gibi denk entellektuel isimler ele alnrken; Einstein fiziine uzanan bir krlmaya deinmek zorunlulugu domaktadr. Newtonla ezamanl olarak diferansiyel hesab gelitiren ve Newton'n Royal Academy zerindeki tescilli manipulasyonu nedeniyle safd braklan Leibniz; Newton'n yerekimi kanununu, tm olgusal baarsna ramen, mutlak hareket kavramna yol at iin beenmemistir. (Bkz. Gale E. Christianson, Isaac Newton, Ankara, Tubitak Yaynlar, 2004, s.145-151) Leibniz, bal olduu gl rasyonalist eilimlerle, hareketin rlativitesini ngren bir uzay teorisi gelitirirken, bir anlamda da Einstein'in rlativite teorisinin mantksal ilkelerinin habercisi olmutur. Bylece, Leibniz, Newton'da vcut bulan empirik doruluk ltne boyun emezken; Kant'in uzla aray iinde olduu ingiliz empirizmi ve Alman rasyonelizminin kartlnda tavizsiz bir u duru sergilemektedir. Ayrca, Locke'in 'nsan Anlay zerine Deneme' adl eserine, Leibniz'in 'nsan Anlay zerine Yeni Deneme' ile verdii karlk; [Locke'un halefi olan]Hume'in ortada brakt belirsizlii gidermek adna 'Saf Akln Eletirisini' kaleme alan Kant'in iinden geldii gelenee dikkatleri ekmesi asndan da ayrca nemlidir. Bkz. Reichenbach, Bilimsel Felsefenin Douu, s.85

11

felsefesini kopartp, anthropocentrism'e [suje-merkezlilik]65 yneliyordu. Kant, bylece, d dnyann suje tarafndan kopyaland metafizik yaklam, objenin ina edilme srecinin sujenin d dnyadan yanstt formlara baland yaklamla ikame etti: 66 "Leibniz ve Wolffun felsefesinin duyulara ait olanla zihinsel olan arasindaki fark sadece mantksal bir ayrm olarak deerlendirmesi bylece doga aratrmalarmz ve bilme gcmzn kaynan tamamen yanl bir yne doru sevketti. Bu ayrm, sadece bilme gcmzn formlaryla ilgilenmeyip -fakat- bilinebilirlii ve bilinemezlii asndan onun kayna ve ierigiyle de ilgilendii iin, aka, transandantal olmaktadr. Bundan dolay, zihni kavray kendinde eyleri bilmemizi salamad gibi; bize hibirsey de sunmamaktadr. Bylece, objelerin belirdii formlar belirleyen subjektif doamz, ondan sonra da -hibir yerde bulunmayan ve bulunamayacak olan- duyusal sezgilerle birlikte desteklenerek sunulan objeyi skp atmaktayz." 67 Bu dnmde, Kant'in ifadesiyle onu 'dogmatik uykusundan uyandran'12 Hume'n ve speklatif felsefesinin etkisi belirleyici olmutu. Kant, bu etkiyle eserine 'Tm bilgimizin deneyimle balad phesizdir...' cmlesiyle balarken; Hume' aan zgn katksn da, olgusal ierikli ancak doruluu apriori bilinen, sentetik a priori nermelerin varlna iaret ederek ortaya koymaktadr.68 Bylece duyu verileri ve duyulara dayanan alglar bilmenin temeli olarak gren ngiliz felsefe gelenei ile bilgiyi kavramlar zerinde bir alma olarak alglayan rasyonalist gelenek Kant'ta buluuyor; en yalnndan en soyutuna kadar tm bilgide, alg ve kavram olmak zere, iki ayr yann var olduu ilan ediliyordu. 'Algsz kavramlar bo; kavramsz alglar krdr.' diktumuyla somutlaan bu ayrmann, sentetik apriori nermelerin operasyonel varlyla birletirildii ise aikrdr.69 Kant, tm teorik bilimlerin sentetik apriori yasalar ierdiini ileri srerken, matematik nermeleri de bu trden nermeler olarak grmektedir.70 Bylece, Kant, analitik ncllerden doruluu kesin sentetik nermelerin karlamayaca; doruluu kesin sentetik nermelere ancak yine doruluu kesin sentetik nermelerden gidilebilecei hkmne varmaktadr.71Kant, bu ilkelerden oluan

Antropocentrik bilimsel realist olarak tanmlanan Kant, eyann merkezinde insann grld kutsal bir teleoloji[ereksellik] veya solipsist[tekbenci] bir idealism anlamna gelen kat antropocentrik bir yaklam ortaya koymuyor; daha ziyade, gereklik, nesnellik, bilimsel bilgi ve tabi dnyann rasyonel insan bireylerinin gerekli varl olmadan varolamayacan ileri srd zayf antropocentrik bir yaklam sergiliyordu. Bkz. Robert Hanna, Kant, Science, and Human Nature, Oxford, Clarendon Press, 2006, s. 49 0 Karatani, Transcritique on Kant and Marx, s.29. 1 Kant, Critique of Pure Reason, s.96 68 Kant, bu anlamda duyumsamac[sensibilist] ngiliz empirizminin, empirik olmayan duyumsamac devam olarak anlmaktadr. Bkz. Wayne Waxman, Kant and the Empirists: Understanding Understanding, Oxford, Oxford University Press, 2005, s.5. 4 Heimsoeth, Immanuel Kant'n Felsefesi, s.79 70 Kant, Critique of Pure Reason, s. 55. Bu noktada, matematiin ok zel durumuna dair Kant felsefesi u nemli soruya ular: Nasl olur da, deneyden tretilmeyen matematik btn deneyimlerden nce doann yaps(nedensellii) hakknda bilgi verebilmektedir? Bir tarafta mantk ilkelerine dayanarak kavramlar aklayan apriori karakterdeki matematik, dier tarafta doaya dayanan yarglaryla sentetik karakterdeki matematik! (Bkz. Heimsoeth, Immanuel Kant'n Felsefesi , s.77-78) Mistizm ve numerolojiye kap aabilecek bu ayrmn yaratt soru - R.Hersh iin- faydasz grnrken, totolojiye snan cevab da kayda deerdir: 'Olmakta olan, olabilir.' Bkz. Reuben Hersh, What is Mathematics, Really?, Oxford, Oxford University Press, 1997, s. 20-21. 71 Akl, en genel anlamyla, bilme gc olarak tanmladmzda, bir ifadenin doruluunun akl tarafndan bilinmesi veya tasdik edilmesini salayan iki tr bilgiye ulamaktayz: Apriori ve a posteriori. Bu anlamda, deneyden, dolaysyla duyulardan bamsz elde edinilen bilgi a priori olurken; deney yardmyla edinilen bilgi ise aposteriori olmaktadr. Yine Kant'in sistemletirmesiyle bilmekteyiz ki, tm doru ifadeler iki tr

65

12

sisteme 'salt doa bilimleri' adn verirken, Newton fiziini doa bilimlerinin ulat en son aama olarak idealize etmekten de ekinmemitir.72 Bu noktada, Kant'n felsefesini bu denli kalc yapan eyin bilimle kurdugu yakn iliki olduu aikrdr. Ancak Reichenbach'a gre kesinliklere adanm bu birliktelik fazlasyla an yanstmaktadr: "Kant gnmz matematii ve fiziini grecek kadar yaasayd, byk bir olaslkla, sentetik a priori felsefesinden vazgemede fazla gecikmeyecekti. yleyse, onun kitaplarn o dnemin belgeleri, Newton fiziine besledii inantan kaynaklanan kesinlik tutkusunu doyurmaya ynelik birer giriim saymak yerinde olur. Aslnda, Kant'in felsefe sistemi, mutlak uzay, mutlak zaman ve doann mutlak belirleyicilii gibi kavramlar ieren bir fizik temeli zerine oturtulmu ideolojik nitelikte bir st yap olarak yorumlanmaldr. Sistemin bu kkeni bize hem baarsn hem baarszln anlatmakta, Kant'n neden pek ok kimse tarafindan tm zamanlarn en byk filozofu sayldn, ama ayn zamanda, felsefesinin, Einstein ve Bohr fiziine tank olmu biz adalara neden bir ey sylemediini aklamaktadr."73 Bu adan, Kant felsefesinden doan analitik felsefe geleneginin 74 kurucularndan Gottlop Frege'nin, 'Aritmetigin Temelleri'[Die Grundlagen der Arithmetik-1884] eserinde, akca Kant'n eletirel felsefesinin en temel ilkesine - bilimin sentetik a priori hkmler zerine ina edildiine- kar kmas anlamldr. Frege, gelitirdii yeni mantk dili araclyla,altnda toplanabilmektedir: Analitik ve sentetik. Bu anlamda, analitik nermeler yklemin znede sakl olduu, olgulardan bamsz olan nermeler olmaktadr. (rnein: Bekarlar evlenmemitir.) Sentetik nermelerde ise, yklem znede sakl olarak bulunmamaktadr.(rnein: Adalet iyidir.) Bu anlamda "Adalet iyidir" nermesinin dorulunu saf aklla bilebilmemiz iin, 'aposteriori' yani deneyleyerek hkme ulamamz gerekmektedir. Adalette sakl iyilik sfatnn varlna deneye gitmeden ulasmamz salayacak 'akln' Kant sistematii iinde 'Pratik Akl' olarak kavramsallatrlp, deerler sistemine bal olarak ele alnd belirtilmelidir. Kant'a gre analitik/sentetik x apriori/aposteriori matrisinde karmza kan 'analitik' nermeler akln elimezlik ilkesine bal olduklarndan dolay kolay kavranabilirken, 'sentetik aposteriorik' nermeler de, salt deneysel dzleme ait olduklar iin nemli bir aklamay gerektirmeyecek niteliktedir. Bylece, 'analitik aposteriorik' nermelerin imkanszlyla beraber, Kant felsefesinin esas odak noktas 'sentetik apriori' nermeler olmaktadr. Bylece, deerler sistemi dnda ele alnan bilimsel faaliyetin nedenselliinin-deneylenme ihtiyac alarak- 'Saf Akl' ile kavranaca nihai noktaya ulalmaktadr. Kant'a gre, a priori bilgi; evrensel, zorunlu ve kesin olurken, ierigi de kavramsal balantlarn kurulduu formal bir yapda olmaldr. Apriori bilgimiz -ayn zaman da analitik ise- [yani analitik apriori] saf sezginin formlarina sahip; sentetik ise de[yani sentetik apriori] deneyin ieriiyle ilikisiz (dolaysyla tashihe kapal) ama deneyin formunu kurucu nitelikte olmaldr. Bylece, Kant'n szkonusu kavramsallastrmas; bilimlerde nedensellik ifade eden tm kanunlar, aritmetik ve geometrik dorularla beraber sentetik apriori ercevesine dahil etmektedir. (Bkz. Psillos, Philosphy of Science A-Z, s.4-5, s.10-12.) Reichenbach, Bilimsel Felsefenin Douu, s.39. Kant'n 'Genel Doa Tarihi ve Gk Kuram' [Allgemeine Naturgeschichte und Theorie des Himmels] adl ilk kitab, 'Newton lkeleri Inda, Tm Dnya Yapsnn Mekanik Kkenine ve Durumuna likin Bir Deneme' alt baln tamaktayd. Reichenbach, Bilimsel Felsefenin Douu, s.42. 1920'lerin sonunda Berlin evresi olarak anlp, Reichenbach nclnde K. Grelling, C.G. Hempel, D. Hilbert ve R. von Mises'in birlikteliiyle kurulan 'Deneysel Felsefe Cemiyeti' [Society for Empirical Philosophy] Viyana evresine eklemlenmis olarak Erkenntnis dergisini karmaktayd. Bkz. Thomas Oberdan, "The Vienna Circle's Anti-Foundationalism", The British Journal for the Philosophy of Science, Vol. 49, No. 2, 1998 , s.305. Russell felsefesi ve Einstein fiziine uygun yeni bilimsel felsefenin kurucusu olarak kendini tanmlayan 'Viyana evresi' iinde deerlendirilebilecek Reichenbach'n, Kant'n dnemsellii eletirisine; Nordmann ve M.Friedman'in Kant'n Viyana evresine ulaan etkilerini deerlendirdikleri fikri silsile [Helmhotz-Poincare-Cohen-Einstein] zerinden bakmak -bu noktada- fikirlerin girift etkileiminin kavranmas asndan ayr bir nem ifade etmektedir. Bkz. Michael Friedman ve Alfred Nordmann, "Editors' Introduction", The Kantian Legacy in Nineteenth Century, , Ed.by. Michael Friedman ve Alfred Nordmann, London, The MIT Press, 2006, s.4 Robert Hanna, Kant and the Foundations of Analytic Philosophy, Oxford, Oxford University Press, 2001, s.5.

72

73

74

13

kavramsal dnme gc ve alannn, Kant'in izdii snrlarn[uzay-zaman] dna geniletilebilebileceini ileri srmtr. Bylece Frege'nin temellendirdii yap, Leibniz ve Wolffun grlerine benzer olarak 'saf akln gc ve alan' kavramna dn anlamna gelirken; Kant zerinden okuduumuz NewtonLeibniz kartl da, yeni bir anlam kazanmaktadr.75 Frege, aritmetik dorularn aposteriori[Bkz. Mill] veya sentetik apriori [Bkz. Kant] nitelikte olduklar iddialarna kar karken; a priori / a posteriori kodifikasyonu[bkz.Kant] ncesinde -zmni olarak- ayn noktaya iaret eden Leibniz'le ayn izgide bir a priori nitelik ortaya koymaktadr. 76 Frege, Kant'n geometrik dorularn sentetik a priori nitelikte oldugu iddiasn kabul ederken; Whitehead ve Russell ile birlikte gelimesini salad mantksal zmleme metodunu esas alan mantksal pozitivistler ise, sentetik a priori kavramn tamamen reddetmektedir.77 1.2.1.3. Viyana evresi ve Dorulanabilirlik Kta Avrupasnn nde gelen bilimadam ve filozoflarndan tekil olup, 'neo- pozitivistlef, ' neo-empiristler', 'bilimsel empiristler', 'tutarl empiristler', 'mantk empiristler' veya ' Viyana emberi olarak bilinen sz konusu entellektel evrenin felsefi fikirleri gnmze 'mantksal pozitivizm' ad altnda ulamtr. Anti- metafizik, anti-spekulatif, realist, materyalist, eletirel ve pheci felsefi eilimlere sahip tm gemi dnem filozoflarn kendi ncleri olarak kabul eden hareket, - adalar iinde de- kimliini instrmentalistler, operasyonalistler ve Amerikan pragmatistleriyle yakn bir felsefi akm olarak tanmlamtr.78 Bu eilimlerle Viyana Universitesi induktif bilimler felsefesi blm bakan Moritz Schlick79 merkezinde balayan hareket, sadece Viyana ile kstl kalmayan etkisiyle zellikle yirminci

Delbert Reed, Origins of Analitic Philosophy: Kant and Frege, London, Continuum Int. Publishing Group, 2007, s.3. Frege, Leibniz'in sonralar mantklk (logicism) olarak kurumsallaan yaklamyla uyumlu olarak aritmetii akln dorular olarak tanmlamaktayd. (Bkz. Psillos, Philosphy of Science A-Z, s. 96.) 76 Delbert Reed, Origins of Analitic Philosophy:Kant and Frege, s. 34, 108 77 Psillos, Philosphy of Science A-Z, s. 11. Michael Dummett, sekin bir Frege uzman olarak, Frege'nin felsefeyi psikolojik analizden ayracak yeni bir dnemle tantrdn ve bylece yz senelik akn deitiini ileri srmektedir. (Bkz. Michael Dummett, The Interpretation of Frege's Philosophy, London, Duckworth Co., 1981, s.56-64.) Mantksal pozitivistlerin, sentetik apriori kavramn reddetmesinin ardnda, Einstein'n rlativite teorisinde Euclid-d geometrileri kullanarak Euclid geometrisinin evrensellii inancn krmas yatmaktadr. Bylece, "mutlak uzay ve zaman" kavramlar "rlatif uzay-zaman" ile ikame olurken, klasik Newton fiziinden beslenen Kant empirik-rasyonalist sentez de, mantk-empirik sentezle ikame edilmeye allmtr. Bkz. Bertrand Russell, Human Knowledge: Its Scope and Limits, London, Routledge, 1997, s. 237, 305 78 Joergen Joergensen, The Development of Logical Empiricism, Chicago, University of Chicago Press, 1951, s.6. Joergensen, hareketin bal oldugu fikri silsileyi -Neurath'in corafi olarak tasnif ettii ekliyle- yle aktarmtr: Bacon, Hobbes, Locke, Hume, Bentham, J.S. Mill, Spencer[Ingiltere]; Descartes, Bayle, D'Lambert, Saint-Simon, Comte, Poincare[Fransa]; Leibniz, Bolzana, Mach[Almanya]. Joergensen, ilgi alanlarna gre yaplacak bir ayrmda ise yle bir sralamaya gitmektedir: 1. Pozitivizm ve Empirizm: Hume, aydnlanma filozoflar, Comte, Mill, Avnarius, Mach 2. Empirik bilimlerin temelleri, amalar ve metotlar: Helmholtz, Riemann, Mach, Poincare, Enriques, Duhem, Boltzman, Einstein 3. Mantk ve uygulamalari: Leibniz, Peano, Frege, Schrder, Russell, Whitehead, Wittgenstein 4. Aksiyomatik: Pasch, Peano, Vailati, Pieri, Hilbert 5. Eudaemonism[mutuluk] ve Pozitivist sosyoloji: Epicurus, Hume, Bentham, Mill, Comte, Feurbach, Marx, Spencer, Muller-Lyer, Popper-Lynkeus, Carl Menger(iktisat) 79 1895'ten beri indktif bilimler krssne sahip olan Viyana niversitesinde M.Schlick'ten[1922] nce srasyla E.Mach, L. Boltzmann ve Adolf Stoehr grev yapmlardr. Hepsi de empirisist olan sz konusu

75

14

yzyln ilk yarsnda bilim felsefesinde etkin bir rol oynamtr. Bu rol iinden geldikleri klasik empirist gelenein 'bilginin[-p-] nasl bilinebildii' sorusuna verdigi cevab[:duyular], '-p-'nin anlam nedir?' sorusuyla ikincil bir neme sevkettiklerini ifade ederek deerlendirmek anlaml olacaktr. Zihnimizde 'mantksal kelimesiyle deduktif, 'pozitivizm' kelimesiyle de induktif bir arma yol aan 'mantksalpozitivizm';8 gelitirmek gayretinde olduu mantkla, dildeki metafizik tortularn temizlenmesi[anlam] ve sz konusu bilimsel dille ifade edilen nermelerin, duyular tarafndan teyit edilebilir olmasyla da[dorulanabilirlik] bilinebilir alann geniletilmesini ngrmektedir. Bylece, devam olduklar gelenekle balantl olarak, bilim felsefesinde savunduklar yaklamn erevesi de belirginlemektedir: anlam ve dorulanabilirlik. 80 'Anlamn deneysel teorisi [experimental theory of meaning] veya 'deneysel-anlam koulu'[empirical-meaning requirement] olarak da kavramsallatrlan ilkeler 81 -bu adanmaddeye soru sormak olarak tanmlanan deneysel srecin [ve] ercevesini izen nermelerin[:dil^soru] metafizikten temizlenme hareketi olarak da tanmlanabilir. Bu balamda R. Carnap, 'Dilin Mantksal Analizi Araclyla Metafiziin Tasviyesi' [The Elimination of Metaphsics Through Logical Analysis of Language] makalesiyle kadim[yunan] ve geleneksel[empirist] anti-metafzik taraftarlarnca baarlamam olann, artk modern mantk araclyla mmkn olabileceini mjdelemektedir! Carnap'a gre metafizik nermeler, ne analitik-ne de sentetik [dolaysyla anlam tamayan] nermelerdir; sadece hissi tavrlar temsil eden, 'hayata kar genel bir duru'un ifadesi olmaktan teye gidemeyen 'anlamsz' ifadelerdir82. M.Schlick'e gre ise, metafizikiye sylenen 'iddialarnn yanl olduu' deil83 -ancak- 'seni anlamyorum.'dur.84 Bylece, matematiin teorik inasisimler sayesinde Viyana'da kkl bir empirist gelenek oluurken bylece Brentano ile balayan realist hareket kurumsallamtr. Teorik optik zerine olan fizik doktorasn M.Planck gzetiminde tamamlayan M.Schlick'in, 1917'deki "ada Fizikte Uzay ve Zaman' monografisiyle rlativite teorisinin ilk felsefi yorumunu yapan kii olarak dnce tarihine getii belirtilmelidir. Bir fizikci olarak srad felsefi ilgileriyle kendinden nce gelen Mach ve Boltzman'dan ayrlan M.Schlick, bylece entellektel bir cazibe merkezi olarak evresinde birok deerli meslekta ve grencisini toplamay baarmtr. (Bkz. Victor Kraft, The Vienna Circle: The Origins of Neo-Positivism, New York, Philosophical Library Inc., 1953, s.3.) 1925 tarihinden itibaren, aralksz 11 yl [Perembe aksamlar saat 6'da Viyana'nn dokuzuncu blgesindeki Strudelhofgasse'de bulunan] Matematik Enstitsnde toplanan tartma grubu, bylece yeni bir felsefi yaklamn da temellerini atmtr. Etkileri ve balantlar zamanla genileyen Viyana evresinin merkezinde ve evresinde konumlanm dnrleri sralamak gerekirse karmza u uzun liste kmaktadr: Merkezdekiler: Moritz Schlick, Gustav Bergman, Rudolf Carnap, Herbert Feigle, Philipp Frank, Kurt Gdel, Hans Hahn, Olga Hahn-Neurath, Bela Juhos, Felix Kaufmann, Viktor Kraft, Karl Menger, Richard von Mises, Otto Neurath, Rose Rand, Josef Schchter, Olga Taussky-Todd, Friedrich Waismann, Edgar Zilsel. evredekiler: Alfred Jules Ayer, Egon Brunswik, Karl Bhrer, Josef Frank, Else Frenkel-Brunswik, Heinrich Gomperz, Carl Gustav Hempel, Eino Kaila, Hans Kelsen, Charles W.Morris, Arne Nsss, Karl Raimund Popper, Willard Van Orman Quine, Frank P. Ramsey, Hans Reichenbach, Kurt Reidermeister, Alfred Tarski, Ludwig Wittgenstein. Bkz. Friedrich Stadler, The Vienna Circle:Studies in the Origins, Development, and Influence of Logical Empiricism, Wien, Springer-Varlag, 2001, s. xiv-xv. Oswald Hanfling, Logical Positivism, Oxford, Basil Blackwell, 1981, s.6-7. Moritz Schlick, "Meaning and Verification", The Philosophical Review, Vol. 45, No. 4, 1936, s.342-343. Schlick'in, bu makalede, K.R.Popper'in ne kard 'yanllama' kavramn dorulama'nn pratik eanlamna denk gelecek ekilde [hemen ardnca parantez iinde] kulland ifade edilmelidir. Bkz. A.e. s.341. Rudolf Carnap, "The Elimination of Metaphsics Through Logical Analysis of Language", Logical Positivism, Ed.by. A. J. Ayer, Illinois, The Free Press, 1959, s.61,78. Kesinlikler arayan bilimin, kendi dilini gelitirme iddias sz konusu tasviye gayretini -kendi balamndaanlalr klabilir. Ancak -yine- Viyana evresinden olan Philipp Frank'in 1948 ylnda yaynlanan 'The Place of Logic and Metapysics in the Advancement of Modern Science' makalesinin mantk x metafizik kartln daha salam temeller zerinde ele ald ifade edilmelidir. Frank almasnda, Euclid-d geometri, De Broglie dalga mekanii ve rlativite teorisiyle beraber bilimin, gnlk hayatn deneyimleriyle anlalamaz bir seviyeye ykseldiini ifade ederken; metafizii hem bilimsel gerekligin yaam pratiine indirgeme arac, hem de yeni bulularn ilham noktas olarak deerlendirmektedir. Bu anlamda, sentaks [szdizimi] ve

80 81

82

83

15

iin bir alet olarak gelitirilen yeni mantk85, tm bilimsel faaliyetin yeniden inas86 iddias tayan bir programa dnmektedir. Bilim felsefesi balamnda ele aldmz bu erevede; Schlick, felsefenin bilim olmadn, 87 dier taraftan bilimlerin kraliesi olarak bilim olmasna gerek de duyulmadn ifade etmektedir. Bylece, felsefeden beklenen -kavraytan ziyade- ifadelerin deerlendirilecei bir eylem sistematii olmaktadr. Schlick, bu anlamda felsefeye, ifadelerin anlamllnn belirlenmesi grevini verirken, bilim araclyla da sz konusu anlaml ifadelerin doru veya yanl olup olmadnn kavranmasn ngrmektedir.88 Bilime yklenen bu sre, mantksal

semantik[anlam teorisi] araclyla mantn sunduu tutarl gsterim imknlarn bilimsel gerekliin ifadesi iin kanlmaz grmekle beraber, hibir buluun da salt mantk iletilerek elde edilemedii genel grn hatrlatmaktadr. Frank, saduyudan domasna ramen bilimin rettii kavramsal dil nedeniyle, k noktasna ulaamadn; saduyu^bilim^metafzik^saduyu formundaki devrenin ancak metafizik araclyla tamamlanabildiim ifade etmektedir. Bylece metafiziin 'anlamsz' olduu tezi; gerekliin belirlenmesi noktasnda bilimin ne karld, ancak yol gstericilik ve anlamlandrma yetisiyle birlikte metafiziin 'ekillendirici bir sylem' [formative discourse] olarak tanmland yaklamla ikame edilmektedir. (Bkz. Philipp Frank, "The Place of Logic and Metaphysics in the Advancement of Modern Science", Philosophy of Science, Vol. 15, No. 4, 1948, s. 278, 284.) Popper ise kitabnn ngilizce basksna yazd nszde, Thales'ten Einstein'a, Yunanl atomculardan Descartes'e kadar; Gilbert'in, Newton'un, Leibniz'in kurgularndan, Faraday'n ve Einstein'n teorilerine kadar metafizik fikirlerin yol gsterici olduunu ileri srerken, bilimsel keiflerin speklatif nitelikteki metafizik fikirlerden beslenmeden ortaya kamayan savunmutur. Bkz. Karl R. Popper, Bilimsel Aratrmann Mant, Yap Kredi Yaynlar, stanbul, 2005, s.32-33, 55-56. 84 Moritz Schlick, "Positivism and Realism", Logical Positivism, Ed.by. A. J. Ayer, Illinois, The Free Press, 1959, s.107. 85 Mantk alannda sz edilen atlm Russell ve Whitehead'in 'Principia Mathemetica I-III'[1910-13; ikinci basim 1925-27] eseriyle zirveye ularken sadece Russell'in rencileri olan Wittgenstein ve Ramsey'in almalaryla deil; ayn zamanda Krakov, Lemberg ve Varsova'daki Polonya sembolik mantk okulu[K.Ajdukiewicz, T.Czezowski,T.Kotarbinski, S. Jaskowski, C.Lejewski, S.Lesniewski, J. Lukasiewicz, A.Tarski, K.Twardowski], Gottingen'deki David Hilbert ve rencileri, Zurih'teki K.Duerr, Mnster'teki H.Scholz, Kopenhag'taki Joergensen ve Helsinki'deki Kaila'nin almalaryla da devam ettirilmitir. erik ve form olarak geleneksel mantk'a gre byk kolaylk ve stnlk sunan yeni mantk, kavram ve nermelerin daha kesin matematiksel formlasyonlar iinde sunulabilmesi imknn vermektedir. Bylece konuma diliyle elde edilemeyecek aklk ve kesinlie ulalnrken, kelime oyunlarndan kurtulunmu, gzden kam varsaymlardan kanlm ve salam bir dedksiyon gvence altna alnmtr. Bkz. Kraft, "The Vienna Circle:The Origins of Neo-Positivism", s. 17-18 86 Birinci dnya savann sonuyla ikinci dnya savann hemen ardn kapsayan dnemin kltrel iklimine bakldnda, Almanca konuan dnyada yze yakn yaynn isminin 'yeniden ina' anlamna gelen 'Aufbau' kelimesini ierdigi gze arpmaktadr. Bu anlamda, bilim felsefesinin seyrine maddeci-yapsal bir yaklamla bakldnda, Viyana evresinin ortaya koydugu dntrc hedeflerin sz konusu konjonktrle ilikilendirilmesi de yanltc olmayacaktr. Bkz. Peter Galison, "Constructing Modernism: The Cultural Location of Aufbau", Origins of Logical Empiricism, Ed.by. Ronald N. Giere ve Alan W. Richardson, London, University of Minnesota Press, 1996, s.17 87 Neurath, Schlick'i yle teyit etmektedir: 'Felsefenin, kendine ait nermeleriyle, bilimin hemen yanbanda bir disiplin olarak var olmad konusunda grubumuzun tm mensuplar hemfikirdir: bilimsel nermeler btn olarak tm anlaml nermelerin toplamn kapsamaktadr.' Bkz.Otto Neurath, "Sociology and Physicalism", Logical Positivism, Ed.by. A. J. Ayer, Illinois, The Free Press, 1959, s. 282. 88 Bu program ercevesinde, hem bilim felsefesi belirginletirilmeye allm, hem de elde edilen yeni mantkla felsefi kartlklara son verilebilecei umut edilmitir. (Bkz. Moritz Schlick, "The Turning Point in Philosophy", Logical Positivism, Ed.by. A. J. Ayer, Illinois, The Free Press, 1959, s.55-57.) Bylece felsefe, 'bilimsel felsefeye' dnrken; [bilimsel felsefeden] beklenen de spekulatif felsefenin ulalmaz amalarnn anlamszlnn ifade edilmesi olmutur. (Bkz. Reichenbach, Bilimsel Felsefenin Dogusu, s.225.) Bu anlamda, Wittgenstein felsefeyi 'zihnimizin dil araclyla bylenmesine kar verilen bir sava' [bkz.Phil.invest] ve 'dilin eletirisi'[bkz.Tractacus] olarak nitelendirirken, problemlerin zmnn yeni bilgilere sahip olunarak deil, zaten bilinenlerin dzene konulmas araclyla mmkn olacan ifade etmitir. Bkz. Ludwig Wittgenstein, Philosophical Investigations, Oxford, Basil Blackwell, 1963, s.47 e,

16

pozitivizmin dayand ikinci ayaa -yani dorulanabilirlik ilkesine-89 iaret etmektedir. Bu anlamda, bilimi cmleler sistematii olarak gren Wittgenstein'in, sz konusu dorulanabilirlik srecini de 'nermenin gramerine yaplan bir katk olarak' deerlendirmesi 90 Viyana evresinin tretmeye calt yaklamn zn ifade etmesi asndan nemlidir. Carnap, dorulanabilirlik ilkesinden ilk bahsedenin Wittgenstein olduunu ifade etmektedir. 91 V.Kraft ise, a priori nitelikteki mantk ve matematiin, a posteriori nitelikteki empirist gelenekle sentezlenmesi olarakta tanmlayabileceimiz szPI.109; Ludwig Wittgenstein, Tractacus: Logico Philisophicus, London, Routledge&Kegan Paul, 1963, s.37, PI. 4.0031 Leibniz'in, 'calculemus'[let us calculate/brakn hesaplayalm!] vaaziyle ifade bulan akl yrtmenin tam mekanizasyon ve formalizasyon ryas, mantksal pozitivizmin elinde metafiziin tasviyesi olarak yansma bulurken, anlam [metafiziin tavsiyesi amacyla] olgusal ahitlie balayan dorulanabilirlik ilkesi'nin empirik temelleri ise sorgulanmamaktayd. M. Marsonet, sz konusu durumu "mantksal pozitivizmin metafiziksel ilkeleri" balyla ele alrken; i) dorulanabilirlik ilkesinin empirik bir ierii olup olmadn, ii) dorulanabilirlik ilkesinin empirik gzlem kullanarak dorulanabilmesinin veya yanllanabilmesinin nasl mmkn olacan sorgulamaktadr. Marsonet, bu ilkeyi mantksal pozitivizmin kriterleriyle metafizik karakterde grrken bylece metafiziin tasviyesine girien srecin metafizik yapsna dikkat ekmektedir. Bkz. Michele Marsonet, Science, Reality, and Language, Albany, State University of New York, 1995, s. 8, 11-13. Wittgenstein, Philosophical Investigations, s.112e, PI.353. Wittgenstein'in, grup toplantlarna katlmam olmasna ramen, Schlick ve Waismann'la kurduu ilikiler ve eseri Tractatus Logico- Philosophicus'un Viyana evresine ilham kayna olmas nedeniyle hareket zerindeki tesiri byktr. (Bkz. A. J. Ayer, "Editor's Introduction", Logical Positivism, Ed.by. A. J. Ayer, Illinois, The Free Press, 1959, s.5.) M.Schlick, Leibniz ile balayp Frege ve Russell ile devam eden krlmann dnm noktasn Wittgenstein'n felsefesinde grmektedir. (Bkz.Schlick, The Turning Point in Philosophy, s.54.) Neurath ise -daha ihtiyatl bir tavrlahem reddedilen hem kabul edilen ynleriyle Wittgenstein'n dncelerinin grup iin srad bir tevik olduunu ifade etmektedir. (Bkz. Neurath, "Protocol Sentences", Logical Positivism, Ed.by. A. J. Ayer, Illinois, The Free Press, 1959, s.208.) Neurath'n tavr Wittgenstein'a kar farkl tutumlarn varlna iaret etmektedir. Frege-Russell geleneine ait bir dnrn eseri olan Tractacus'tan szan mistik unsurlara kar M.Schlick'in tavr, Viyana evresinin sol kanadna kyasla daha olumlu olmasna ramen, kayg doludur. Bkz. Brian McGuinnes, "Wittgenstein and the Vienna Circle", Synthese, Volume 64, No 3, 1985, s.351. Rudolf Carnap, "Testability and Meaning", Philosophy of Science, Vol. 3, No. 4, 1936, s.422. Bu anlamda, mantksal pozitivizmi ereveleyen 'anlam' ve 'dorulanabilirlik' kavramlarnn Tractacus'taki ikili varl da gzden kamamaktadr: 'Bir nermeyi anlamak, o nermenin hangi durumda doru olacan bilmek demektir.'(Bkz.Wittgenstein, Tractacus:Logico Philisophicus, s.41, PI. 4.024.) Bu cmleden, Wittgenstein'n dilin snrlarn empirik ve pozitivist bir postlay temel alarak gelitirdii dnlebilir; ancak bu Wittgenstein doktrininin en ak/yaln yandr. Enteresandr ki, metafiziin tasviyesi yolunda Viyana evresinin aments olmu Tractacus'un 'zerine konuulamayan konusunda susmal' diyerek sessizlie ar olan son nermesi aslnda mistik bir vecde iaret etmektedir. yle ki; ifade edilemeyen dilde kendini gsterirken; dilin z, ifade edilemeyeni ifade ederek, ifade edilemeyeni grmektir/hedeflemektir. Dilin nihai anlam dilde ifade edilemez iken tam da bu alamaz durum iinde Akn [transandantal] olan kendini gsterir. (Bkz.Pierre Hadot, Wittgenstein ve Dilin Snrlar, DouBat Yaynlar, stanbul, 2009, s.62). J. Bronowski ise, Wittgenstein'in 1929 ylnda Cambridge'e geri dndkten sonra verdigi seminerler neticesinde Tractacus'ta beliren sistematik sorunlarla baedemez hale geldiini aktarrken, Wittgenstein'n halefi olarak grlen M. Cornforth'in bile ondan koptuunu ifade etmektedir.(Bkz. Jacop Bronowski, "Humanism and the Growth of Knowledge", The Philosophy of Karl Popper, Ed.by. Paul Arthur Schlipp, Illinois, Open Court Publ., 1974, s. 609.) M. Cornforth, daha sonra Marksizm ercevesinde bir felsefe savunmas olan 'Science versusIdealism' kitabn kaleme alrken, Wittgenstein' 'ifade edilemeyen' ama 'kendini gsteren' bir subjektif idealism sahibi olmakla sulamakta ve retisinin Berkeley'in tezlerinin yeni kelimelerle klflanarak tekrarlanmasndan te bir ey olmadn ifade etmektedir. (Bkz. Maurice Cornforth, Science Versus Idealism: In Defence of Philosophy against Positivism and Pragmatism, Connecticut, Greenwood Press, 1955, s.148-149.) Cornforth, lmnden sonra yaymlanan Felsefi Aratrmalar [Philosophical Investigations] kitabnn da, Wittgenstein'n Tractacus'ta iine dt solipsizm fasit dairesinden k abas olarak yorumlarken; neticede Wittgenstein'in paralara blnm felsefesinin iine yeni bir ey koyamadn ifade etmektedir. (Bkz. A.e. s.155.) J. Agassi ise, Wittgenstein felsefesini varln/gerekliin insana ait olan dil unsuruyla yanstlabilme abasndan dolay antropomorfizm'in yirminci yzylda kristalleen en belirgin rnei olarak grmektedir. Bkz. Joseph Agassi, "Anthropomorphism in Science", Dictionary of the History of Ideas: Studies of Selected Pivotal Ideas, Ed.by. Philip P. Wiener, New York, Scribner, 1973, s.90.

89

90

91

17

konusu zn; empirizmin tarihi dnmne denk gelecek ekilde sadece Viyana evresi tarafndan gelitirildirildiine iaret etmekte ve bu sentezi mmkn klan idrakin de Tractatus'tan tretildigini ileri srmektedir.92 Bu noktada, Wittgenstein'i mantn totolojik karakterini farkeden ilk dnr olarak gren H.Hahn'i refere alrsak93, Viyana evresinin Tractacus'a gsterdigi iltifat daha anlalr olmaktadr. Sonu olarak, mantksal karmn bilgilerine yeni bir bilgi katmadn Tractacus ile teyit eden evre, sentetik nermeler ve dorulanabilirlik kriteri zerinden metodik almalarn rafine etmeye younlamtr. Bu balamda, dorulama ile dorulanabilirlik arasndaki ayrma dikkat ekilmektedir: Deneylenebilir tm yanl [ama buna ramen anlaml] nermeler teste tabi tutulmadan dorulanabilirlik nitelii tarken; dorulanabilir bir nermenin de doru olma gereklilii yoktur. 94 Ancak, teste tabi tutulup, yanl olmad anlalan[yani dorulanan-yani test sonucunda beklenen bir duyu verisinin doduu 95 ] nermelerin de gerek olarak tanmlanmas mmkn deildir. Bu balamda Carnap, gerek[truth] ve onaylama[corfirmation] arasndaki farka ' Testability and Meaning' makalesinde zellikle dikkat ekmektedir: Eer, gerein kesin ve nihai tespiti dorulama araclyla ifade edilmek isteniyorsa, o zaman hibir (sentetik)cmle dorulanabilir deildir... Biz bir cmleyi tekraren sadece onaylayabiliriz. Bu yzden dorulama problemi yerine onaylama problemi zerine konuacaz. Bir cmlenin test edilmesini onun dorulamasndan ayrarak da, -bu vesileyle- belirli deneyler yaplarak cmle hakknda belli bir derecede onaylama ya da redde ulalan bir sureci kavramaktayz. Bir cmleyi sadece onu test edecek bir metoda sahip isek testedilebilir olarak tanmlayacaz; ve onu sadece hangi artlar altnda onaylanabilir olduunu bildiimiz durumlarda onaylanabilir olarak ilan edeceiz.'96 Bylece, grece bir kavram olup bilimin gelimesiyle derecesi deien- 'onaylama' ile mutlak olup zamanst niteliiyle kayda alnamayan 'gerek', Carnap tarafndan ayrtrlmaktadr.97 Hi phesiz bu ayrmn bize hatrlatt ey Hume'n ortaya koyduu induksiyon problemi olurken, ekincesizce varlan nokta da bilimsel olann olaslksal ifadeye eitlenmesi olmaktadr. Reichenbach asndan yeterli olan noktann detayl izah yle olmaktadr:

92 9394

95 96

97

Kraft, "The Vienna Circle:The Origins of Neo-Positivism", s.213 Hans Hahn, Empiricism, Logic, and Mathematics, Dordrecht, Reidel Publishing Co., 1980, s.24. Schlick, dorulanabilirlik(=domlanma olasl) yerine dorulamay anlam art olarak kabul etmenin, anlamn anlamszlna indirgenmesi demek olacan ifade etmektedir. (Bkz. Moritz Schlick, "Meaning and Verification", The Philosophical Review, Vol. 45, No. 4, 1936, s.344- 345) B.Russell ise dorulanabilirlik ve dorulama arasndaki eitsizliin bizim bilgi edinme yeteneimizin kstllndan doduuna iaret etmektedir. Dorulanabilirliin doruluktan daha subjektif ve psikolojik bir karakter tadna rnek olarak (i) bir gzlemci bulunmayan bir yerdeki eylerin, bir gzlemci olsayd nasl grnecei; (ii) eylerin, gerekte onlara bakan baka hi kimse bulunmad zaman nasl grndkleri ve (iii) hi grnmeyen eylerin durumlarn sunmaktadr. Bkz. Bertrand Russell, D Dnya zerine Bilgimiz, Kabalc Yaynevi, stanbul, 1996, s. 102 A.e., s.77, Carnap, Testability and Meaning, s. 420. Carnap makalesinde, ilk bakta doru gzken 'anlam=dorulanabilirlik' kstasnn, sadece metafizik nermeleri deil -ayn zamanda- baz olgusal nermeleri de dladndan tr, belli bir dorultuda [reddedilmeden]gelitirilmesi gerektiini ifade etmektedir. Bu anlamda, tam zme ulalmas yolunda Reichenbach, Popper, Lewis, Nagel ve Stace'n eletirilerini nemli katklar olarak grrken; Viyana evresi iindeki muhafazakar kanad da yaklamlarn ve tanmlarn belirginletirmeye davet etmektedir. A.e. s.422-423. Joergensen, The Development of Logical Empiricism, s.73

18

'Gzlemsel olgular bir teoriye ancak olaslk verir, yoksa ona kesinlik kazandrmaz... nduktif mant bu teorilerin her birine bir olaslk vermede kullanrz... induktif mantn incelenmesi bizi ister istemez olaslk teorisinin iine atar. nduktif bir karmda ncller sonucu kesinletirmez, ancak olas klar. Bu karm olaslk hesaplar erevesinde bir ilem olarak anlalmaldr. Nedensellik yasalar olaslk yasalarna dntren gelimelerle birletiinde bu dnceler, olaslk teorisinin modern bilimi anlama bakmndan neden cok nemli bir inceleme konusu olduunu gstermeye yeter. Olaslk teorisi doa yasalarnn biimini olduu kadar, ndeyici bilginin aracn da belirleyici gtedir. nceleme konusu, bilimsel metodun zn oluturur.'98 Reichenbach'in induksiyon problemini olaslk teorisini esas alarak zmleme abas, Popper tarafndan 'ncelikle mantksal pozitivistlerin kendi amalarna ulamay imknsz kld gerekesiyle', 'testin deduktif teorisi' erevesinde reddedilmektedir.99 Popper, bylece dorulanabilirlik ilkesini tersdz ederken, bu asimetriyi de evrensel hkmlerin doasna balamaktadr: 'Benim nerim dorulanabilirlik ve yanllanabilirlik arasndaki -evrensel ifadelerin mantksal formundan doan- asimetriye dayanmaktadr. Tekil ifadelerden tretilemeyen ancak tekil ifadelerle snrlandrlabilen evrensel ifadeler. '100 Popper, bylece gzlem nermeleri ne kadar ok olursa olsun, tek bir aksi gzlemin dorulamay engelleyecei ama yanllamay mmkn klacan ifade etmekte,101 mantksal pozitivistleri de -sz konusu induksiyon mantn iletmeleri sebebiyle- metafizii oldugu gibi bilimi de yok etmekle itham etmektedir.102 Bu noktada, kendi felsefesini yalnz eletirel deil -ayn zamanda- sistem kurucu olarak ileten Popper'e gemeden; Viyana evresi ve Popper geleneini Feyerabend'n -bugne de k tutan- eletirel potasnda birletirmeyi uygun gryoruz: 'Bilimi saptrm ve felsefeyi mahvetmi Viyana evresinin yazarlar ve ilk dnem eletirel rasyonelistler, fizikle belli belirsiz ilikisi olan bir nesle aittiler. stelik daha becerikli seleflerinden teslim almadklar yeni bir akm balattlar. Yaydklar hatalar kendileri icat ettiler, kabul edilmeleri iin de mcadele etmek zorundaydlar ve bunun iin de bir para anlaya sahip olmak zorundaydlar. Ayn zamanda bilimin kendilerinin ileri srd modelden daha karmak olduundan phelenerek, modellerini akla yakn klabilmek iin sk caltlar. ncydler, her ne kadar sadece ahmakln ncs olsalar da. imdi niversitelerimizde oalm olan yeni nesil bilim dnrleri iin durum olduka farkl. Onlar kendi felsefelerini hazr bulup icat etmedikleri gibi, ayn zamanda onun kklerini irdeleme hevesinde de olmadlar. [Bugn] muhalif ounlua kar inanlmas g fikirlerini98 99

Reichenbach, Bilimsel Felsefenin Dogusu, s.172-174. Karl R. Popper, The Logic of Scientific Discovery, New York, Basic Books Inc., 1961, s.30. Popper'in epistemolojik retisinin k noktas iki eyin reddinde yatar: i) ndktf metodun reddi ii) ndktif genellemelere olaslksal bir gereklik statsnn kazandrlmasnn reddi. Bkz. Pascal Acot, Bilim Tarihi, Dost Kitabevi Yaynlar, Ankara, 2005, s.46-47. 100 Popper, The Logic of Scientific Discovery, s. 41. Popper, mantksal pozitivistlerin bilim ile bilim olmayan arasna snr izme abasn kabul ederken, bu abann anlam zerinden yrtlmesini reddetmistir. Popper'e gore, bilimsel olmamalarna ramen anlaml nermeler mevcuttur. Bkz. Bruce J. Caldwell, "Clarifying Popper", Journal of Economic Literature, Vol. 29, No. 1, 1991, s.2 101 Byran Magee, Karl Popper, New York, The Viking Press, 1973, s.15 102 Joergensen, The Development of Logical Empiricism, s.72

19

savunmaya hazrlanan gzpek dnrlerden ziyade, sadece veridurumun acmasz savunmasnn gerisine korkularn(isizlik, baarszlk) gizlemeye alan kuruntulu konformistlere sahibiz... Bu savunma, ksr dngye girmi durumda: dikkatler detaylar zerine ynelmi ve hatr saylr almalar bu eksik ve kusurlarn rtlmesi iin yaplmakta. Fakat temel cehalet deimeden durmakta ve kuvvetlendirilmekte; yeni nesilden -seleflerini iddialarnda tereddt sahibi olmaya sevkeden- bilimsel srecin detayl bilgisine sahip birini bulmak ise neredeyse imknsz. Onlar iin bilim; Popper'in, Carnap'in veya son zamanlarda oldugu gibi, Kuhn'un sylediklerinden ibaret.'103 1.2.1.4. Popper ve Yanllanabilirlik Yirminci yzyln en nemli bilim filozofu olarak kabul edilip, yzyl kuatan bir hayat sren Karl R. Popper[1902-1994] dousuna ahit olduu mantksal pozitivizmin tasviyesinde de nemli bir rol oynamtr. Mantksal pozitivizmin kaltmsal sonucu olarak ortaya kan104 almalarn sahibi olarak Popper, bir taraftan varolan etkileimi reddetmez iken: ('Carnap'in, 'Dilin Mantiksal Sentaksi'[Logical Syntax of Language] kitab, benim ahsi felsefi dncemde bir devrimin balangcna iaret etmektedir.');105 diger taraftan da bu krlmann onu hedefsizce vardrd noktay kabullenmektedir: 'Bugnlerde herkes mantksal pozitivizmin ldn biliyor. Fakat kimse burada sorulmas gereken bir sorunun varolduundan phelenmiyor. "Sorumlu kim?" sorusu veya daha ziyade "Kim yapt bunu?"[...] Korkarm sorumluluu stlenmem gerekli. Bunu isteyerek yapmadm: tek niyetim, bana temel yanllar olarak gzken bir ka noktaya dikkatleri ekmekti.'106 Felsefe tarihindeki bir uzlann107 teyiti olarak da deerlendirilebilecek bu ifade, Popper'in hangi aletleri kullanarak mantksal pozitivizmi tasviye ettii sorusunu da yannda getirmektedir. Bu balamda, ' dorulanabilirlik' ile ' yanllanabilirlik' ilkelerinin bilindik ikamesi, sz konusu sreci mmkn klan cevap olarak karmza ksa da, pratik/pedogojik amalar dnda -bu indirgemenin- aklaycl eksiktir.108

103

Paul K. Feyerabend, Problems of Empiricism:Philosophical Papers Volume 2, London, Cambridge University Press, 1981, s. 88. Feyerabend'n anti-bilimselci duruu Viyana evresinin kat bilimci yaklama kar bir reaksiyon olarak domutur; tpk Viyana evresinin kat bilimselci yaklamnn, dnemin Alman ve Avusturya akademik evrelerini istila etmi olan idealizme kar duyulan tepkiden domu olmas gibi. Bkz. Marsonet, Science, Reality, and Language, s.8-9. 104 Victor Kraft, "Popper and the Vienna Circle", The Philosophy of Karl Popper, Ed.by.Paul Arthur Schlipp, Illinois, Open Court Publ., 1974, s. 185. 105 Karl R. Popper, Conjectures and Refutations: The Growth of Scientific Knowledge, Basic Books Inc. Publishers, New York, 1965, s.271 106 Karl R. Popper, "Autobiography of Karl Popper", The Philosophy of Karl Popper, Ed.by. Paul Arthur Schlipp, Illinois, Open Court Publ., 1974, s. 69 107 John Passmore, "Logical Positivism", The Encyclopedia of Philosophy Vol. 5, Ed.by. Paul Edwards, New York, Macmillan, 1967, s.56. 108 Popper'in, eletirel tavrnn yansra, sistem kurucu olarak ortaya koyduu metodik yaklam nedeniyle olsa gerek -Haberler gibi bir isim tarafindan bile- doru konumlandrlamad gznne alndnda, felsefesini tek bir kavrama indirgemekteki sknt kavranabilir. Hayek, Mach Pozitivizminin ilevsizlii zerine Haberler'e dert yanarken; Haberler, sz konusu phelerini gidermesi amacyla Hayek'e Viyana evresinden bir pozitivist olarak tantt Karl Popper'in yeni km ok baarl kitabn tavsiye etmektedir. Hayek'e gore Popper'i ona ilk tantan kii olan Haberler, Popper'in mantksal pozitivizmi reddeden eletirel tavrn

20

Bu adan, Popper'in yaklamn -ne karlan noktalar farkllasa bile-109 genel olarak u drt balk altnda toplamak mmkndr: 1) Bilginin bymesi 2) Yanllamaclk 3) Anti-induksiyon 4) Eletirel rasyonalizm.110 Bilginin bymesi yaklamnn felsefi temellerini, matematikte daima gsterilemeyen gerekler olacann 1931'de K.Gdel, insan zeksnn bir makineye indirgenemeyeceinin de 1936'da M.Turing tarafndan ortaya konulmasnda aramak yanl olmayacaktr. Bu iki ispat ile birlikte [bir btn olarak braknz bilimi] aritmetiin bile kapal bir sistem altnda tanmlanamayaca gsterilirken, mantksal pozitivizmin kat bilimsel anlay da boa kmaktadr. 111 Bylece, Popper'in yalnz bilim felsefesi degil, ayn zamanda siyaset felsefesi112 grlerine de yn vermi olan 'ak sistem' anlaynn belirlenemezci evrimsel113 temelleri kavranabilir olmaktadr.

kavrayamamtr. Bkz. Friedrich A. Hayek, Hayek on Hayek, Ed.by.Stephen Kresge ve Leif Wenar, London, Routledge, 1994, s.50. [Ayrca, Popper'e kar gelitirilen farkl tepkilerin derli bir analizi icin, Roberta Corvi'nin kitabnn son blm incelenebilir. Bkz. Roberta Corvi, An Introduction to the Thought of Karl Popper, London, Routledge, 1997, s.155-166] 109 Bu anlamda, ina ettigi sistem snrlarnda, biroklarnn kendine uygun bir Popper algs gelitirdiini ifade etmekte yanl olmayacaktr. L.Boland, Popper'in yanllanabililiklik ilkesine eitlenmesini bir hata olarak grp bu hatay da Lakatos'a fatura ederken, Popper'in daha geni bir ercevede ele alnmasn gerekli grmtr. Boland, Popper'in 'yanllamac' olarak deil 'eletirel rasyonalist' olarak tanmlanmasn daha uygun bulurken, Popper metodolojiyle Socrates'in dialoglar arasndaki koutluun da altn izmektedir. Bkz. Lawrance Boland, "Dealing with Popper in Economic Methodology", Philosophy of the Social Sciences, Vol 33, 2003, s. 482-483. 110 Bruce J. Caldwell, Beyond Positivism: Economic Methodology in the Twentieth Century, London, George Allen&Unwin, 1982, s.37-38. 111 Bronowski, Humanism and the Growth of Knowledge, s. 607. Matematiin 'mekanik' kullanmn salayacak olan mantk kurallarn bulmak amacyla J.Hilbert'in yrtt 'Hilbert programn' Kurt Gdel [henz 25 yandayken] tarihe gmmtr. Mantksa/c/k[B.Russell] ve sezgicilik[L.E.J.Brouwer&A.Heyting] ile birlikte, matematikteki hakim okuldan biri olarak anlan formalizm'in ncs olan J.Hilbert, mrnn sonuna kadar Gdel'in ortaya koyduu paradoksu zmeye alsa da baarl olamamtr. (Bkz. Cemal Yldrm, Matematiksel Dnme, stanbul, Remzi kitapevi, 1996, s.88) Bylece, felsefeyi mantk ve matematie eitlemeye alan yaklamn felsefeye alma zorunluluu doarken; matematiin -yani dedktif sistemlerin- tamamen formalize edilmesiyle birlikte 'anlamszlnn' ispat edilebilecei abas da boa kmtr. (Bkz. Ernest Nagel ve James R. Newman, Gdel's Proof, London, Routledge, 2002, s.27-28.) Ayrca Wittgenstein'da vcut bulan, 'dilin snrlarnn dnyann snrlarna eitlenmesine' denk den Dil Felsefesi de Gdel'in ispatyla kmektedir. Matematik dnyasnn matematik dilinden daha karmak ve gl olduunu gsteren bu keif, dil araclyla ve dilin iinde ispatlanabilen eylerin, insann dnme kapasitesinden daha az olduunun gsterimi olmaktadr. (Bkz. John L. Casti, Werner DePauli, Gdel: Manta Adanm Bir Yaam, Kabalc Yaynevi, stanbul, 2004, s.80-81.) Gdel ile kesin ispatn bulan bu yaklamn zmni olarak Poincare'de karmza kan da vurumu yledir: 'Bilimi durmadan byyen bir ktphaneye benzetmeme msaade edilsin; ktphaneci satnalma iin yetecek kadar paraya sahibolmasn, bu takdirde kendisi elindekini israf etmemeye alacaktr. Satnalmalar yapmak