(Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları, Yıl: 10, Sayı: 18, Bahar 2013 Yayın Tarihi 24 Mayıs 2013, s.117-129) HİKÂYE TEKNİĞİ BAKIMINDAN ÖMER SEYFETTİN’İN “BEYAZ LALE” HİKÂYESİ Mustafa KARABULUT Özet: Ömer Seyfettin (1884-1920), Türk edebiyatının en önemli hikâye yazarlarındandır. O, yazdığı kısa hikâyeleri, şiir, mensur şiir ve tercümeleriyle tanınmıştır. Hikâyelerini sade dil için bir uygulama alanı olarak gördü ve tanımladığı sade Türkçe ile eserler yazdı. “Beyaz Lale” adlı hikâye, Balkan Savaşları yıllarında Türk milletine Balkanlarda yapılan katliamlardan kesitler sunar. Ömer Seyfettin, bu eserde Bulgar asıllı Radko Balkaneski‟nin komutasındaki düşman güçlerinin Serez‟deki Türklere yaptığı zulümleri canlı tablolar halinde anlatır. Düşman güçleri bölgedeki Türklerin evlerini yağmalayıp yakar, camilerin bir kısmını kilise çevirir, geriye kalanları yakar, halkın çoğunu işkencelerle öldürür. “Beyaz Lale”, yapı ve içerik arasındaki ilişkinin güçlü olduğu bir hikâyedir. Bu hikâyenin kurgusu ve şahıs kadrosu, zaman ve mekân arasındaki uyum başarılıdır. Anahtar Kelimeler: Hikâye, Türk hikâyeciliği, Ömer Seyfettin, Beyaz Lale, hikâye tekniği. Ömer Seyfettin’s Story “The White Tulip” in Terms of Story Technique Abstract: Ömer Seyfettin (1884-1920) Turkish literature is the most important story in literature. He was well-known for his short stories, poems, prose poems and translations. He applied these thoughts to his stories and other works which he wrote in simplified. The White Tulip in Turkish nation and the story, the Balkan Wars in the Balkans provides sections made from mass killing. Ömer Seyfettin also takes the freedom of the Turkish nation, and highlights the importance of which is guilty. Ömer Seyfettin explains in this work, the enemy forces under the command of Bulgarian origin, Radko Balkaneski, in Serez Turks living in the tables describes the atrocities. İn the region enemy forces, the Turks looted their houses burned, mosques, converts a part of the church, it burns the remains of people killed most of the torture. “The White Tulip” is a powerful story of the relationship between structure and content. This story is fiction and party staff, successful harmony between time and space. Key Words: Story, Turkish story, Ömer Seyfettin, The White Tulip, the story technique. Yrd. Doç. Dr., Adıyaman Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2013 Bahar (18), 117-129
13
Embed
BEYAZ LALE HİKÂYESİturkoloji.cu.edu.tr/pdf/mustafa_karabulut_beyaz_lale...Olay örgüsü, daha çok Maupassant tarzı olan olay hikâyesi için geçerlidir. Çehov tarzında ise
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
(Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları, Yıl: 10,
Sayı: 18, Bahar 2013 Yayın Tarihi 24 Mayıs 2013,
s.117-129)
HİKÂYE TEKNİĞİ BAKIMINDAN ÖMER SEYFETTİN’İN
“BEYAZ LALE” HİKÂYESİ
Mustafa KARABULUT
Özet: Ömer Seyfettin (1884-1920), Türk edebiyatının en önemli hikâye yazarlarındandır. O, yazdığı
kısa hikâyeleri, şiir, mensur şiir ve tercümeleriyle tanınmıştır. Hikâyelerini sade dil için bir uygulama
alanı olarak gördü ve tanımladığı sade Türkçe ile eserler yazdı. “Beyaz Lale” adlı hikâye, Balkan
Savaşları yıllarında Türk milletine Balkanlarda yapılan katliamlardan kesitler sunar. Ömer Seyfettin,
bu eserde Bulgar asıllı Radko Balkaneski‟nin komutasındaki düşman güçlerinin Serez‟deki Türklere
yaptığı zulümleri canlı tablolar halinde anlatır. Düşman güçleri bölgedeki Türklerin evlerini
yağmalayıp yakar, camilerin bir kısmını kilise çevirir, geriye kalanları yakar, halkın çoğunu
işkencelerle öldürür. “Beyaz Lale”, yapı ve içerik arasındaki ilişkinin güçlü olduğu bir hikâyedir. Bu
hikâyenin kurgusu ve şahıs kadrosu, zaman ve mekân arasındaki uyum başarılıdır.
Anahtar Kelimeler: Hikâye, Türk hikâyeciliği, Ömer Seyfettin, Beyaz Lale, hikâye tekniği.
Ömer Seyfettin’s Story “The White Tulip” in Terms of Story Technique
Abstract: Ömer Seyfettin (1884-1920) Turkish literature is the most important story in literature. He
was well-known for his short stories, poems, prose poems and translations. He applied these thoughts
to his stories and other works which he wrote in simplified. The White Tulip in Turkish nation and the
story, the Balkan Wars in the Balkans provides sections made from mass killing. Ömer Seyfettin also
takes the freedom of the Turkish nation, and highlights the importance of which is guilty. Ömer
Seyfettin explains in this work, the enemy forces under the command of Bulgarian origin, Radko
Balkaneski, in Serez Turks living in the tables describes the atrocities. İn the region enemy forces, the
Turks looted their houses burned, mosques, converts a part of the church, it burns the remains of
people killed most of the torture. “The White Tulip” is a powerful story of the relationship between
structure and content. This story is fiction and party staff, successful harmony between time and space.
Key Words: Story, Turkish story, Ömer Seyfettin, The White Tulip, the story technique.
Yrd. Doç. Dr., Adıyaman Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi
Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2013 Bahar (18), 117-129
118
Giriş
Hikâye, romana göre kısa bir anlatı türüdür. Roman yazarı, eserini vücuda getirirken özgürce
kullanabileceği bir alana sahiptir. Hikâye yazarı ise, romana has unsurları dar bir çerçevede anlatmaya
gayret eder. Bu bakımdan hikâyecinin işi roman yazarına göre güçtür. Çünkü hikâyeci, gerçekte olmuş
veya olabilecek olay veya durumları kendisine ayrılan dar bir alan içinde nakletmek zorundadır.
Roman, hikâye, masal, destan vb. anlatma esasına bağlı metinlerde olay örgüsü/kurgu, kişiler dünyası,
zaman, mekân, anlatıcı ve bakış açısı, dil ve üslup gibi temel unsurlar bulunur. Bu türler yapı
bakımından benzer özellikler gösterse de hacim, anlatım teknikleri, dil ve üslup vb. yönlerden irili
ufaklı farklılıklar gösterir.
Ömer Seyfettin, Türk hikâyesinin en önemli isimlerindendir. Türkçülük akımından büyük oranda
beslenen yazar, birçok konuda yazmasına rağmen, milli şuur ve Türk-Osmanlı tarihinin kahramanlık
dönemlerini işlediği hikâyeleriyle tanınır. Onun “Başını Vermeyen Şehit” hikâyesi buna en güzel
örneklerden biridir. “Türk tarihi ise, bu tipte, kelimenin gerçek manası ile kahramanlar yaratmıştır”
(Kaplan, 2003, s.60). “Pembe İncili Kaftan”, yazarının bir ülkü adamı oluşturduğu eserdir. “Bu hikâye,
Türk milletinin bir karakter özelliğini yansıtması bakımından önem taşımaktadır” (İpek, 2007, s.331).
Yazarın ilk hikâyelerindeki nükteli ve mizahi üslubunda daha sonraları değişimler görülür.
Ömer Seyfettin‟in Yeni Lisan makalesinden sonra yayımlanan öykülerinde, daha önceki
öykülerine göre büyük bir ayrım göze çarpar. Yazar, adı geçen makalesinde savunduğu arı dili,
yazılarında uygulamaya başlamıştır. Mizacının en belirgin niteliği olan şakacılığı bir yana
bırakmış, konularını, görüş ve düşüncelerini toplum sorunlarına yöneltmiştir (Yener, 1975, s.45).
Ömer Seyfettin‟in hikâyelerinin çoğunda dönemin siyasi ve sosyal hadiselerinin, sosyal ortamın etkisi
büyüktür. Tanpınar‟ın ifadesiyle o, “Balkan Harbi fâcialarına dair yazdığı Bomba, Beyaz Lâle
hikâyeleriyle asıl şöhretini yapar” (2007, s. 122). Bazı hikâyelerinde Balkan Savaşları‟nda Türk
milletinin çektiği acılar ve maruz kaldığı soykırımları dile getirir.
“Elim ve hazin Rumeli muhacirlerinin içinde yaşadığı, Balkan savaşının sayısız facialarıyla
karşılaştığı ve masum Türk milletine Balkanlı kavimler tarafından yapılan vahşi zulümleri
yakından gördüğü için bazı hikâyelerinde bu hadiselerin işitilmeye tahammül edilmez vak‟aları da
almıştır” (Lekesiz, 1997, s.112).
Bu çalışmada “Beyaz Lale” adlı hikâye yapı ve muhteva unsurları, hikâye tekniği bakımından
incelenmiştir.
1. Kurgu
Kurgu, eserin yapısı demek olup kurmaca/fiction sözcükleriyle de ifade edilir. Kurguda önemli olan,
hem yapı unsurlarının kendi aralarındaki bütünlüğü, hem de yapı ile içerik (muhteva) arasındaki
uyumudur. Ömer Seyfettin‟in hikâyelerinde sağlam bir kurgu yapısı vardır. O, bir bakıma kendi
hikâye tekniğini kurmuştur: “Gerçekten de bir tip hikâyenin -en azından Türkiye ölçülerinde- ustasıdır
Hikâye Tekniği Bakımından Ömer Seyfettin’in “Beyaz Lale” Hikâyesi 119
Ömer Seyfettin. Klasik hikâye tipidir bu: Başlangıcı, entrikası, çoğu zaman şaşırtıcı sonuyla. Batı‟da
Maupassant, O‟Henry gibi ustalar eliyle yetkinleşmiş bir biçimdir” (Belge, 1994, s. 246). Ömer
Seyfettin‟in “Beyaz Lale” adlı hikâyesi, aynı isimli kitabında1 yer almakta olup hikâye tekniğinin
bütün unsurlarını barındırır. Yazarın uzun hikâyelerinden olan eser (38 sayfa), iç ve dış unsurlar
arasındaki uyumuyla dikkat çeker.
2. Olay Örgüsü
Olay örgüsü, daha çok Maupassant tarzı olan olay hikâyesi için geçerlidir. Çehov tarzında ise olayın
yerini herhangi bir insani durum alır. E.M.Forster ise olay örgüsü için, “Öykü, olayların zaman
sırasına göre düzenlenerek anlatılması veya olay arasındaki neden sonuç ilişkisidir” (1985, s. 128).
der. “Beyaz Lale”deki olay örgüsünü oluşturan unsurları anlamak için hikâyenin özetine bakmakta
yarar vardır:
Balkan Savaşı‟nda birçok Türk köyü büyük felaketlere uğrar. Hristiyanlar Türklerin bu durumuna çok
sevinirler ve Türk askerlerinin boşalttığı bölgeleri, Türk mahallelerini, köylerini yağmalamaya başlar.
Şehrin yağması ve halkın katledilmesi görevi Binbaşı Radko Balkaneski‟ye verilir. Onun en büyük
ideali büyük bir Bulgaristan İmparatorluğu kurmaktır. O, önce ne kadar çete reisi varsa hepsini
toplayarak Serez hakkındaki planlarını açıklar. Binbaşı bir taraftan kendisi için şehrin en güzel Türk
kızını ararken, diğer taraftan geriye kalan kızları askerler arasında paylaştırır. Avrupalıların yapılacak
bu katliamdan haberi olmaması için işini sessizce yapmayı tasarlar, buna göre:
Ne kadar zengin varsa hepsi bir binada toplanacaktı. Şehrin en büyük fırını hazırlanacak, âli
mahkeme için lüzumu olan sandalyeler, büyük masa, kırmızı örtü, İncil, ip, zeytinyağı, kerpeten,
ustura, şiş vesaire gibi şeyler oraya götürülecek, vakit geçirmeden işe girişilecektir. Zenginlerden
paraları tamamıyla alındıktan sonra umumi yağmalara izin verilecek, şehrin Türk kızları askerlere
dağıtılacaktır... Sekiz yaşından aşağı kızlara dokunulmayacak, bunların çirkin, zayıfları
öldürülecektir. Güzel, kuvvetlileri toplanıp vaftizlenerek Bulgaristan‟a gönderilecek, yalnız çok
ihtiyarlar, Hıristiyan olurlarsa sağ bırakılacaktır. Bir yaşından altmış yaşına kadar erkek, sekiz
yaşından kırk beş yaşına kadar bütün kadınlar, kızlar, cesetleri meydanda kalmamak üzere sessizce
kesilecek, geceleri merkez taburundan çıkarılacak angaryalar vasıtasıyla, yine iki komite reisinin
nezareti altında şehrin dışarısındaki hendeklere gömülecektir (s.10-11).
Şehri çete reislerinden yaşlı Dimço, küçük çocukların ve kadınların öldürülmesine karşı çıkar, ama
Binbaşı daha sonradan başkaldıracak kimsenin kalmaması için hepsinin ölmesinin gerektiğini söyler.
Binbaşının şu sözleri Türkler ile kendileri arasındaki farkı ortaya koyması bakımından önemlidir:
1Ömer Seyfettin, Beyaz Lale, Bütün Eserleri 9, Serhat Yayınları, İstanbul, 2000. (Çalışmamızda eserin bu
baskısından yararlanılmıştır.)
120 Hikâye Tekniği Bakımından Ömer Seyfettin’in “Beyaz Lale” Hikâyesi
Eğer Türkler buralarını aldıkları vakit ihtiyarlarının laflarını dinleyip hepimizi kesselerdi bugün
bir Bulgaristan olacak mıydı? Biz böylece onları önümüze takıp kovalayabilecek miydik?