1 BANDIRMA 17 EYLÜL ÜNİVERSİTESİ EKONOMİ ZİRVESİ BANDIRMA 28.11.2017 Sayın Rektörüm, Sayın Dekanlarım, İş Dünyasının Değerli Temsilcileri Değerli Hocalarım, Değerli Öğrenciler,
1
BANDIRMA 17 EYLÜL ÜNİVERSİTESİ EKONOMİ ZİRVESİ
BANDIRMA
28.11.2017
Sayın Rektörüm,
Sayın Dekanlarım,
İş Dünyasının Değerli Temsilcileri
Değerli Hocalarım,
Değerli Öğrenciler,
2
Bandırma 17 Eylül Üniversitesi İşletme ve Ekonomi Topluluğu’na bu güzel
davetleri için teşekkür ediyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Bandırma’da bir Ekonomi Zirvesi düzenlenmesi tabii son derece kıymetli çünkü
Balıkesir’in, Marmara Bölgesi ve Türkiye ekonomisi için önemi büyük.
Sanayi bakımından gelişmiş olan Balıkesir, bugün önemli sanayi işletmelerine
ev sahipliği yapıyor.
Üretilen ürünlere baktığımızda da tarımdan kimyaya geniş bir skala görüyoruz.
Fiziki uygunluk ve coğrafi yönden avantajlı bir konumda olması, Balıkesir’i yeni
yatırımların önemli adreslerinden biri yapıyor.
3
Keza Bandırma özeline baktığımızda da yine yüzümüzü güldüren bir tablo
çıkıyor karşımıza.
Bildiğiniz gibi Bandırma, yumurta ve piliç üretiminde Türkiye’de ilk sırada yer
alıyor.
Bu ürünler başta olmak üzere buradan dünyanın birçok ülkesine çeşitli ürünler
ihraç ediliyor.
Dolayısıyla ülke ekonomisine bu denli katkı sunan bir şehirde bu zirvenin
gerçekleştiriliyor olması ayrıca memnuniyet verici.
4
Değerli Misafirler,
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ekonomik dengelerin değiştiğini görüyoruz.
Dünyanın ve ülkemizin geldiği noktayı daha iyi anlayabilmek için bugün sizlerle
birtakım veriler paylaşacağım…
1.bölüm-istatistikler
2.SLAYT - Grafiğe baktığımızda, 2008 krizinin dünya çapında olumsuz etkilerini
görmekteyiz. Küresel ekonomi 2002-2007 yılları arasında ortalama %4,8 oranında
büyürken, kriz sonrası dönemde 2008-2017 arası ise büyüme %3,3’e düştüğünü
görüyoruz. 2018-2020 arasında ise %3,8 oranında büyüme bekleniyor. Bu rakamlar
5
gösteriyor ki, krizin başlangıcından bu yana, mevcut finansal mimarinin yeniden inşası
ve alternatif çözüm önerileri üzerine ortaya konulan pek çok reform önerileri ve
adımları, hâkim paradigmanın dönüşümünde istenen sonucu veremiyor. Alternatif
Nedir? Biraz sonra tartışacağız….
3.SLAYT – Yine küresel büyüme rakamlarına benzer, küresel ticaret hacminde
2002-2007 arasında %7,7 artış sağlanırken, 2008-2017 arasında bu oran %3,2’ye
geriledi. 2018-2020 arasında ise %3,9 olması bekleniyor. Artan korumacılık eğilimi
küresel ticaret hacmi için risk oluşturmayı sürdürüyor.
6
4.SLAYT- Türkiye artık yüzde 5 üzerindeki büyüme patikasına girdi. Büyümenin
kaynaklarında ise hem iç talep hem de dış talep var. Türkiye en büyük 20 ekonominin
temsil edildiği G20’de en yüksek büyümeyi gerçekleştiren üçüncü ülke. 2007’den bu
yana ilave 8 milyon istihdam sağlandı. Son 1 yılda 1,1 milyon yeni istihdam alanı
oluşturuldu. Büyüme süreci devam ettikçe işsizlik sorunu kademeli bir şekilde
azalacaktır. Ayrıca 2017 3. Çeyrek büyümesini oranlarının çift haneli rakamlarda
olması sürpriz olmaz.
5.SLAYT- Müsiad’ın hazırlamış olduğu Satın alma Müdürleri Endeksi
(SAMEKS), sanayi ve/veya hizmet sektörlerinde faaliyet gösteren işyerlerinin,
ekonomik faaliyetlerinin gidişatına dair değerlendirmelerini temel alarak, Türkiye
ekonomisindeki gelişmeler hakkında bize fikir vermektedir. Endekste gösterilen 50
değeri referans noktası olup 50 üstü gösterge canlılığı işaret ederken 50 altı gösterge
7
ekonomide ki olumsuz durumları göstermektedir. 2017 yılına baktığımızda ise grafikte
gösterilen 50 referans değerinin üzerinde ki seyrini sürdürerek ekonomide ki canlılığı
işaret ediyor.
Dünya ve Türkiye ekonomisine kısa bir bakış yaptıktan sonra bir sonraki slaytlarda
İslam Dünyasının bugünü ve gelecek vizyonuna ışık tutacak bazı istatistikleri
paylaşmak istiyorum.
6. SLAYT – Dünya kaynaklarının %40’ı İslam Ülkelerinde
İslam alemi olarak çok büyük doğal zenginliklere ve sermaye kaynağı/fonlara
sahip olmamıza rağmen neden çok köklü bir kalkınma hamlesi uygulanamıyor?
8
Doğru bir strateji ile Allah'ın bize emanet ettiği kaynakların bir mükellefiyet
bilinciyle islam ülkeleri başta olmak üzere az gelişmiş ülkelerin, toplumların gelişmesi
için kullanmalıyız.
7.SLAYT – Dünya Gelirinden İslam Ülkelerinin aldığı pay
Dünya nüfusunun %23 ünü kapsayan, dünyadaki doğal kaynakların %40’ına
sahip olan İslam ülkeleri, dünya ticaretinin yalnızca %9 una tekabül edebiliyor. Bunun
en temel sebebi teknolojik gelişmelerde diğer ülkelere nazaran geride oluşumuz,
bilhassa yenilikler karşısında yalnızca ihtiyaç sahibi konumunu temsil etmemizdir.
Elimizdeki doğal kaynakları değerlendiremeyip batılı devletlere teslim etmek zorunda
oluşumuz ve İslam ülkeleri olarak ortak ticari birlikteliğimizin yetersizliği bu grafiği
kaçınılmaz kılıyor.
9
8 . SLAYT – İslam Ülkeleri arasındaki Ticaret Hacmi
Dünya ticaretinde pastanın %9 una sahip olan İslam Ülkeleri, kendi arasındaki
ticari ilişkilerde bu hacmi %2 seviyelerine kadar düşüyor. Bu istatistik gösteriyor ki
İslam ülkeleri aralarındaki ticarette dışarıya yani Müslüman olmayan ülke
ekonomilerine akıp giden para 600 milyar dolara tekabül ediyor. Peki bunun başlıca
nedenleri neler? İhtiyaçlarımızı karşılayacak ürünleri üretemememiz mi yoksa yüz
yıllardır İslam aleminin en büyük sorunu olan “birliktelik” problemi mi ?
9-10-11.-SLAYT – İslam Ülkelerindeki Nüfus Artış hızı ve Genç İşgücü
Avantajı
Sanayi İnkılabından sonra Dünyadaki iş gücü ihtiyacı, Devletleri ciddi
sermayelerle nüfus politikaları düzenleme eğilimine sokmuştur. Fakat gelişmiş
devletlerde politikalar istenilen ve öngörülen geri dönüşleri elde edememiş ve
10
devletlerin nüfus artışı her geçen gün azalmıştır. Günümüzde ise nüfus artış ivmesi
eksi yönlü olan onlarca devlet vardır.
Bir devletin en temel ihtiyacı, istihdam sağlanacak genç nüfusudur. 2017
yılında dünya nüfusunun %23’ünü kapsayan İslam alemi, 2070 yılında 10 milyarı
geçeceği öngörülen Dünya nüfusunun %30’una sahip olacaktır. Bu veriler, İslam
Ülkelerindeki nüfus artış hızı ivmesinin diğer ülkelere nazaran hızla yükselişte
olduğunu göstermektedir.
Bir diğer veriye göre 2100 yılında öngörülen Dünya nüfusu 11 milyarın
üzerinde olup İslam ülkelerinin pastadaki payı %35 olacaktır. Bu da demek oluyor ki
İslam Ülkelerindeki nüfus artışı, yıllarca genç işgücü avantajı olarak kullanılabilecek
ve diğer devletler ise yaşlanan nüfusları hasebiyle genç işgücü avantajından mahrum
11
kalmakla beraber, yaşlı kesimin devletlerin sırtına yüklediği ekonomik baskının her
geçen gün artması ile kaçınılmaz olan gençlik mahrumiyetiyle yüz yüze kalacaktır.
12. SLAYT İslam ülkelerinde beşeri sermayeye yatırım, eğitimin önemi.
Grafiklerde aşikar olarak görünen hem okur-yazarlık, hem okullaşma hem de
internet erişimleri hususunda dünya ortalamasının dahi altında oluşumuz,
günümüzdeki ekonomik birliktelik, teknolojik entegrasyon ve bilhassa ümmet
bilinçsizliğinin en önemli aktörleridir. Bu uğurda yapılacak yatırımlar, atılacak adımlar
hiç şüphesiz İslam coğrafyasının Dünya geleceğindeki yerini belirlemekle kalmayıp
birlikteliğimizden doğacak kuvveti bizlere kanıtlayacak en çarpıcı gerçektir.
12
13. SLAYT 2030 ve 2050 de islam ülkelerinin potansiyeli ve ekonomik
büyüklükleri.
Gördüğünüz tabloda yer alan veriler 2050 yılı küresel ekonomik lig sıralamasını
göstermektedir. Tabloya baktığımız da islam ülkelerinin tamamımın bir kalkınma
yarışına girdiğini görmekteyiz. Bu kalkınma yarışını islam ülkeleri arasında tatlı bir
rekabete çevirip, diğer ülkelere karşı birlik olmak için kullanmak, gelecek dünyasında
söz sahibi bir islam alemi olmak için elzemdir. İslam ülkeleri olarak bu veriler ışığında
bir değişim, dönüşüm ve reform içine girerek bu yarışta galibiyetle hep birlikte daha
güçlü bir islam ailemi oluşturmak bizlerin en temel amacıdır. Çünkü biz Müslümanız.
Peygamber efendimiz (sav) bizlere şöyle buyurdular, İman etmedikçe cennete
giremezsiniz, birbirini gerçek mana da sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.
13
14. SLAYT
Dünyayı oluşturan nüfusun %70 lik kısmı küresel gelirin %2,7 sini
oluştururken, ilginçtir ki dünyanın yaklaşık %1 ini oluşturan topluluk, küresel gelirin
neredeyse yarısına hakimdir. Kısacası en zengin ile en fakir arasında uçurum
yüksektir ve giderek artmaktadır. Dünyanın %70 lik nüfusu 10.000 doların altında
yaşarken; yaklaşık %1 lik nüfus 1 milyon doların üzerinde yaşamaktadır. İşte bu
küresel ölçekte uygulanan faiz temelli bir finansal ve ekonomik sistemin bir
sonucudur.
14
Sevgili Gençler,
Size “doğru” olarak gösterilen, “en iyisi bu” diye empoze edilmeye çalışılan her
şeye akıl ve bağlı olduğunuz değerlerin ışığında yaklaşmalısınız.
Bizim defaatle üzerinde durduğumuz bir konu var: faiz!
“Faiz” nedir diye baktığımızda, bir “en doğrusu bu” yakıştırmasıyla
karşılaşıyoruz.
Bize yıllardır faiz merkezli sistemin, bizim için ve ekonomiler için en iyi sistem
olduğu fikri dayatıldı.
15
İş dünyası da bireyler de parayla ilgili bütün süreçlerini, tırnak içinde bu
gerçeği kabul ederek yönetti.
Peki öyle mi gerçekten? Gerçekten faiz olmazsa, faizi merkez alan sistemler
olmazsa mahvolur muyuz?
Kıymetli Misafirler,
Sizlere, kendi varoluş anlayışımızla çatışmayan, ekonomik büyüme ve refahı,
toplumsal kalkınmayı sağlayabilecek, sadece İslami finansla sınırlanamayacak yeni
bir finansal yapılanmaya yönelik görüş ve fikirlerimizi aktarmak istiyorum.
Konuşmama bazı istatistikler üzerinden, İslam Dünyasının bugünü ve gelecek
vizyonunu da içeren küresel bir ufuk turu ile başlamak istiyorum.
16
İkinci bölümde, yeni finans sistemi olarak nitelendirdiğimiz insani finansı tanımlamaya
çalışırken, bu yeni finans sisteminin temel paradigmalarını aktaracağım. Son olarak
da MÜSİAD olarak bu yeni finans anlayışını destekleyecek iş modellerimizi ve
projelerimizi anlatacağım.
Bildiğiniz gibi, geleneksel finans sistemi, sık sık krizler üretiyor. 1929 Ekonomik
Buhranı’nın ardından temelleri atılan bugünkü ekosistem, 2008 küresel kriziyle
birlikte, daha yüksek sesle eleştirilmeye başlandı. Ancak bu sistem devam ettiği
sürece, krizlerin de süreceği aşikâr. Her bir kriz dönemi, ülke ekonomisine ve
insanlarımıza ciddi zararlar veriyor. Hepimiz maalesef bu dönemleri bizzat yaşadık,
gördük.
17
Bugün küresel ekonomi yeniden kabuk değiştirirken, bizler de yeni bir arayışın içinde
ve değişimin eşiğindeyiz. Bu arayış, insani değerleri hiçe sayarak, merkezine, sadece
faiz enstrümanını koyan, mevcut ekonomik ve finansal sistemden, İnsan Odaklı
sisteme geçiş arayışıdır.
Çünkü toplumların daha müreffeh seviyeye ulaşması için bir araç olması gerekirken,
onları yöneterek, bir amaç haline gelen mevcut Finansal Sistem, artık işlevini
yitirmiştir.
Gerçek ekonominin değerleri; AR-GE, Yenilikçilik, Yatırım, İstihdam ve Üretimdir.
Bizim, bu değerleri merkeze alan yeni bir finansal sisteme ihtiyacımız var. Bunu
sağlayacak olan da Katılım Finansı modelidir.
18
Katılım Finans modelinin sahip olduğu varlığa dayanan finansman, etik değerler,
kurumsal yönetim ve sosyal sorumluluk gibi özelliklerle bu sektör, küresel piyasaların
aradığı birçok çözümü ihtiva etmektedir.
Kâr ve zararın paylaşıldığı bir ortaklık anlayışı, tasarruf sahiplerinin ve birikimlerinin
korunması, fonların daha etkin bir şekilde reel sektöre aktarılması ve böylece
sürdürülebilir bir büyüme sürecinin desteklenmesi; Katılım Finansının en belirgin
özellikleridir.
Bu model; özellikle geleneksel yavaş büyüyen sektörlerden çağdaş ve hızlı büyüyen
sektörlere kaynak aktarılması, sanayinin ihtiyaç duyduğu sabit getiri odaklı
finansmanın sağlanması gibi avantajlara sahiptir.
19
Üretim odaklı bu modelde parayı para ile döndürmek yoktur. Bu nedenle Katılım
Finansı, özellikle kriz dönemlerinde riski dağıtarak piyasalar açısından çok daha
güzel sonuçlar vermektedir.
Yani katılım finansı, krize uygun bir alan açmamakla kalmaz; aynı zamanda
piyasalara sanal bir finansal döngü değil, gözle görülür seviyede reel bir hareketlilik
vaat etmektedir.
Gerçek bir sürecin, belli ölçekler ile zaman üzerinde işletilmesi ya da taklit edilmesine
simülasyon denir. Süreç modellenir, kodlanır ve belli bir zamanda yaşanıyormuş gibi
yapılır. Böylece gerçek olanın yaşanması halinde, ortaya çıkacak olası hatalar,
aksaklıklar, riskler önceden test edilmiş olur. Simülasyon bir mühendislik marifetidir.
Ama yaşamak, bir mühendislik ödevi değildir kıymetli misafirler.
20
Takas ile başlayıp soluğu 21. Yüzyılda, post modern kapitalizmde alan iktisadi
yolculuğumuzun en sıkıntılı hesabı nedir bilirsiniz: değer, saklama ya da değişim
ölçütlerimizin zaman karşısındaki değerleme işlemleri. Fonların yönetimi ve bunların
ekonomi adına faydalı kullanımları.
Nakit, vadesiz mevduat, nakde çevrilebilir değerler ve gerektiğinde para gibi görev
yapabilecek çeşitli araçlar… Yani fonlar. Fonlar finansın temel araçlarıdır. Ancak, her
fon ve onu izleyen işlemler, zaman değeri denilen bir kısıt içinde hareket eder. Çünkü
finansmanda temel amaç, bugünün değil yarının gereklerini sağlamaktır. Yani riskleri
en aza indirmek ve paranın zaman değerini korumak. Bu bakımdan finansa dair
faaliyetler, aslında birer simülasyondur.
21
Burada bir durup, kendimize şunu sormamız gerekiyor: bizim yaşadığımız hayat
simülasyon değil, gerçek; o zaman ne için gerçek olmayan bir sistemde işlerimizi
yürütmeye çabalıyoruz?
Tüm bu süreçlerin temelinde yatan kavram nedir? Elbette para… Peki, günümüzde
para tam olarak nedir?
Klasik tanım ve kullanım amacının çok ötesinde bir para ve değerleme, yani finans
sitemiyle karşı karşıyayız.
Para artık; değişim, değer ya da saklama fonksiyonlarının çok ötesinde, bir emtia
haline gelmiştir. Para emtiası üzerinden sürekli artan bir getiri talebi maalesef üretime
ve işgücüne dönmemektedir. Paranın kendi etrafında oluşan kısır ekonomik döngü,
ne verimlilik ne de refah kriterlerini sağlamaktadır.
22
Para üzerinden değerlenen servet ve refah kavramı reel değildir; bizleri iktisadi
faaliyetin 2 temel piyasasından alıkoymaktadır: emek ve hammadde. Yani insan ve
üretim.
Kıymetli misafirler,
İnsani finansın çıkış noktası, tam da budur. Simülasyonlar içinde yok olmaya terk
ettiğimiz gerçek hayatın, gerçek parametrelerini geri çağırmak.
Nedir bunlar? Kaynaklar ve kaynak kullanımları, hammaddeler, üretim prosesleri, iş
gücü, üretmek adına yatırım, tasarruf, tasarruf adına yatırım, bölüşüm ve bölüşümün
yeniden üretim ve yatırıma sevk edilmesi.
23
Döngüyü para eksenli değil, mal, hizmetler, işgücü ve refah ekseninde yeniden inşa
etmek. Finans sistemini yok etmek değil, ona alternatifler sunmak. Fon ihtiyacı,
değerleme ya da zaman değeri kavramlarını görmezden gelerek hayali bir balonu
şişirmek değil, finansın temel kavramlarını, insani bir bakış açısıyla yeniden
düşünmek.
Faiz ya da kar payı zorunluluğunu tartışmak, zaman değeri kavramının tanımı
etrafında bu kavramları yeniden şekillendirmek. Toplumların inanç ve yaşam
biçimlerine saygı duyan yeni bir iktisadi zihniyetin olasılıklarını ortaya koymak.
Özgürlük kavramının bu denli itibar kazandığı yeni yüz yılımızda, risk yönetimini
unutmadan, iktisadi faaliyet özgürlüğü hakkını kullanmak.
24
Bir günde her şeyin, bir dokunuşla değişmeyeceğini elbette biliyoruz; fakat biz, yeni
bir finans anlayışının paradigmasının temellerini atıyoruz. Nedir bu temel
paradigmalar:
• İnsani Değerleri, Finansal Değerlerin Üstünde Tutan,
• İnsanı Para İçin Değil, Parayı İnsan için Çalıştıran,
• Ahlaki Değerleri Finansal Değerlerin Üstünde Tutan,
• Para, Zaman ve Tecrübeyi Buluşturarak Üretime Dönüştüren,
• Tek Bir Bireyin Değil, Toplumun Toplam Kazancını Hesaplayan,
• Toplumsal Büyümeyi Amaçlayan
25
• İş Süreçleri ve Finansal Araçları İş Modeli İçinde Entegre Eden
• Tüketen, Sömüren, Yok Eden Değil, Üreten, Sürdüren, Var Eden
sistemler kuran
• Birikimleri Bir Araya Getiren, Kazancı ve Riski Paylaşan
• Atıl kaynakları Bir Araya Getiren, Onları Üretime ve Kazanca
Dönüştüren
• Paranın ne iş yaptığını bilen ve
Yatırımcıyı ve Girişimciyi, Ürün ve Süreç Geliştireni Bir Araya Getiren…
İnsani finans budur.
26
Kıymetli Misafirler,
MÜSİAD olarak üretimi, ortaklığı, yatırımı, istihdamı, katma değerli ihracatı artıran iş
modelleri oluşturmak için tüm paydaşlarla çalışıyoruz.
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı ile gayrimenkul yatırımlarından elde edilen
geliri, yatırımcılarla paylaşan, yatırımcıların, hangi ölçekte olursa olsun,
projelere ortak olabilmesinin önünü açan, projelerin finansmanı ile ülke
ekonomisine katkı sağlayan
Uzun vadeli, toplumsal kalkınmayı hızlandıran, emeklilik fonlarını kaldıraç olan
kullanan
Katma değerli yatırımları yüzde 50 artıran ve şirketlere akıllı sermaye
sağlayarak büyümelerini destekleyen bir sistem olan Girişim Sermayesi
27
Fonu’yla, ilgili sektöre uluslararası vizyon verebilecek, büyüme potansiyeli olan
girişimleri veya fikirleri, üretim odaklı finansal modeller ile geliştiren
Sermaye Piyasalarını üretim odaklı besleyen iş modelleri, önceliklerimiz
arasında bulunmaktadır.
Çıktılarıyla ülke ekonomisine çarpan katkısı etkisi sağlayacak tarım ve
hayvancılık sektörü, bilhassa önceliklerimiz arasında bulunmaktadır. Bu
bağlamda Tarımsal Yatırım Fonu’yla yeni bir “tarım iş modeli” oluşturuyoruz.
Girişim Sermayesi Fonu ve Gayrimenkul Yatırım Fonu’ndan sonra Tarımsal
Yatırım Fonu’nun da, fonların ülke ekonomisine kazandırılmasında önemli rol
oynayacağını düşünüyoruz.
Kurduğumuz Karz-ı Hasen Sandığı’yla, üyelerimiz ve vefat eden üyelerimizin
eş ve çocukları arasında yardımlaşma kültürünü oluşturmak amacıyla, ödünç
28
ya da karşılıksız destek sağlıyoruz. Bunu sağlayabilmek ve sürdürülebilir
kılmak için de Karz-ı Hasen Fonu ve Sosyal Yardım Fonu adında iki fon
kurduk.
Önceliğimiz “para artırmak” değil, insanların refahını yükseltmek ve bunu
sürdürülebilir kılacak bir düzen kurmak.
Peygamber Efendimizin, ticarette de güzel ahlakı, erdemi, adaleti temel alan anlayışı,
her zaman bizlerin iş hayatına ışık olmuştur.
Şimdi amacımız, bu değerli yaklaşımı yalnızca kendi işletmelerimizde, kendi sosyal
çevremizde uygulamakla yetinmeyip, tüm iş dünyasına adapte etmek.
29
Biz, “helal” anlayışının, yediğimizle, içtiğimizde sınırlı tutulmaması gerektiğine
inanıyoruz. Sosyal hayatta da “helal olanın yasal hale gelmesi” için çalışmalar
yapıyoruz.
MÜSİAD olarak ortak iş modelleri oluşturmayı amaçlıyoruz.
İnsani finansta, bankacılıktan sigortacılığa, yatırım finansmanından, emeklilik
fonlarına kadar finansal sistemin tüm paydaşları için paranın nasıl kazanıldığı en
önemli konudur.
Özetle; paradan para kazanmaz. Modelin merkezine üretimi koyar. Üretime dayalı
ekonomik modeli destekler.
30
Yatırım yaparken, insani ve ahlaki kriterleri göz önünde bulundurur. Bu model,
insanın para için değil, paranın insan için çalışmasını hedefler.
Bütün bu projelerimiz, MÜSİAD Stratejik Sektörler ve Politikalar başkanlığımız
bünyesinde geliştiriliyor ve arkadaşlarımızın, alternatif modeller üzerine çalışmaları
devam ediyor.
Kıymetli Misafirler,
Biz, ekonomide alternatif finans modelleri ile de iş dünyasının üstündeki yükün
azaltabileceğine inanıyoruz.
Bunun basit bir finansal mekanizma dönüşümü arayışı olmadığını biliyoruz. Bu
sürecin sosyal, ekonomik, siyasal, kültürel ve psikolojik birçok farklı parametresi söz
konusu olacak. Bu temel paradigma dönüşüm sürecini, bu gerçekleri göz ardı
etmeden, tüm paydaşlarla beraber yürüteceğiz.
31
Sözlerimi burada bitirirken, beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyor, sizleri
saygı ve muhabbetle selamlıyorum.
Abdurrahman Kaan
Genel Başkan