Bakara Sûresi: 92- Kur’ân Buluşmaları: 38 ÜMİT ŞİMŞEK
Jan 13, 2016
Bakara Sûresi: 92-Kur’ân Buluşmaları: 38
ÜMİT ŞİMŞEK
Bakara: 92
�م� �ات� ث �ن �ي �ب �ال �م� م�وس!ى ب اء�ك �ق�د� ج�' و�ل�م�ون� �م� ظ�ال �ت �ن �ع�د� و�ا �ع�ج�ل� م�ن� ب �م� ال �خ�ذ�ت ه�ات
Musa size apaçık deliller
getirmişti de, siz bunun ardından zulmederek buzağıyı tanrı
edinmiştiniz.
Bakara: 92
Size apaçık mucizeler getirdiYine de siz kendi
peygamberinizi yalanladınızÜstelik bir de sahte ilâh
edindinizSiz işte böyle zalimlersiniz
Bakara: 93
��م �اك �ن �ي !ت �م� الط;و خ�ذ�وا م�'ا ا �ا ف�و�ق�ك ف�ع�ن �م� و�ر� �اق�ك يث �ا �خ�ذ�ن �ذ� ا �� و�ا ر ه��ه�م� �وب ي ق�ل �وا ر�ب ��ش �ا و�ا �ن �ا و�ع�ص�ي م�ع�ن �وا س� م�ع�و ق�ال ��ق�و�ةJ و�اس ه�ب ر�
��م �ت �ن �ن� ك �م� ا �ك يم�ان � �م� ب ك م�ر�� �أ م�ا ي �س� �ئ �ف�ر�ه� ق�ل� ب �ك �ع�ج�ل� ب ه�ال � ه � ر
ين� ه�م�ؤ�م�Yine hatırlayın ki, üzerinize Tur Dağını yükselterek
sizden söz almış, “Size verdiğimize bütün gücünüzle sarılın ve ona kulak verin” demiştik. Onlar ise “İşittik ve isyan ettik” dediler. Çünkü
inkârları yüzünden buzağı sevgisi onların iliklerine işlemişti. De ki: Eğer siz mü’min iseniz, imanınız
sizi ne kötü şeylere teşvik ediyor!
Bakara: 93
Üst üste vurgularla güçlendirilmiş bir ahid: Üzerlerine dağ kaldırılmış halde
iken Kulak verin Bütün gücünüzle sarılın
Cevap: “İşittik ve isyan ettik” Sözle isyan? Fiil ile isyan
Bakara: 93
İsyanlarından çıkan bir sonuç: İradeleri ellerinden alınmış değil
İsyanın sebebi: İnek muhabbeti
İnek muhabbetinin sebebi: İnkârları
Bakara: 93
Kalplerine buzağı sevgisi içirildi İliklere kadar işlemiş inek muhabbeti
Kalpler bir hasır gibi tekrar tekrar fitnelere maruz kalır. Hangi kalbe fitne içirilecek olsa, onda siyah bir nokta peyda olur. Hangi kalb onu reddedecek olsa, onda da beyaz bir nokta peyda olur. Nihayet o iki kalpten biri taş gibi bembeyaz olur; gökler ve yer var oldukça hiçbir fitne ona zarar veremez. Diğeri de simsiyah kesilir ve kendisine içirilen heveslerinden başka ne marufu bilir, ne de münkeri. Müslim, İman:231
Bakara: 93
Böylece Sâmirî onlara böğüren bir buzağı heykeli yaptı. “İşte sizin ve Musa’nın tanrısı budur,” dediler. “Fakat Musa onu burada unuttu.”
Onlar, heykelin kendilerine bir cevap vermediğini, bir zarar veya yararının da dokunmadığını görmüyorlar mıydı?
Halbuki daha önce Harun onlara “Ey kavmim, siz bununla sınandınız,” demişti. “Sizin Rabbiniz, Rahmân olan Allah’tır. Bana uyun ve benim sözümü dinleyin.”
Onlar ise, “Musa dönünceye kadar biz buna ibadet etmekten vazgeçmeyeceğiz” dediler. Tâhâ, 20:88-91
Bakara: 93
İnsanlardan öylesi de var ki, başkalarını Allah’a denk tutar da, Allah’ı sever gibi onları sever. İman edenlerin Allah’a olan sevgisi ise daha güçlüdür. Keşke o zalimler azabı gördükleri zaman anlayacakları gibi, şimdi anlasalardı bütün kuvvetin Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın azabının pek çetin olduğunu! Bakara, 2:165
De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin. Âl-i İmrân, 3:31
Bakara: 93
İbrahim şunu da söyledi: “Siz bu dünya hayatında aranızda muhabbet olsun diye, Allah’ı bırakıp da kendinize putlar edindiniz. Kıyamet gününde ise birbirinizi inkâr edecek, birbirinize lânet okuyacaksınız. Barınacağınız yer ateş olacak; hiçbir yardımcınız da bulunmayacak.” Ankebût, 29:25
Bakara: 93
O gün takvâ sahiplerinden başka bütün dostlar birbirine düşman kesilirler. Zuhruf, 43:67
Allah onlara, “Sizden evvel gelmiş cin ve insan toplulukları arasında girin ateşe!” buyurur. Oraya giren herbir topluluk, kendi kardeşine lânet eder. A’râf, 7:38
Bakara: 93
Kalbe işleyen muhabbet: Buzağı Dünya hayatı Putlaştırılan kişi, kavram, değerler Burçlar ...
Bakara: 93
�ف�ر�ه� �ك �ب ر İnkârları sebebiyle
Kalb: iman mahalli Muhabbetullahtan boşalan yeri inek
muhabbeti doldurdu
Bakara: 93
ين� �م� م�ؤ�م� �ت �ن �ن� ك �م� ا �ك يم�ان � �م� ب ك م�ر�� �أ م�ا ي �س� �ئ ه�ق�ل� ب ه� � ه
“İmanın” eseri olan işler: sözünden dönme, inkâr ve isyan, ineğe tapma gibi fiiller
Şuayb,” dediler, “yoksa atalarımızın ibadet ettiği şeyleri terk etmemizi veya kendi malımız hakkında dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysa sen yumuşak huylu ve aklı başında bir adamdın.” Hûd, 11:87
Sana vahyolunan kitabı oku; namazı dosdoğru kıl. Hiç şüphe yok ki namaz fuhşiyattan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak ise en büyük iştir. Ve Allah bütün işlediklerinizi bilir. Ankebût, 29:45
Bakara: 94
T!ه� �د� الل ن ة� ع� !خ�ر� ��م� الد�ار� اال �ك �ت� ل �ان �ن� ك ق�ل� ا�م�و�ت� �و�ا ال �م�ن �اس� ف�ت خ�ال�ص�ةY م�ن� د�ون� الن
ين� �م� ص�اد� �ت �ن �ن� ك ه�اDe ki: Âhiret yurdu Allah katında diğer insanlara değil de sadece
size ait ise, haydi, ölümü isteyin — eğer iddianızda doğru iseniz.
Bakara: 94
Onlar, “Yahudilerden yahut Hıristiyanlardan başkası Cennete girmeyecek” dediler. Bu onların kuruntusudur. Sen, “Eğer doğru söylüyorsanız delilinizi getirin” de. Bakara, 2:111
Bir de, “Sayılı günlerden başka bize ateş dokunmaz” dediler. Sen de ki: Allah katından bir söz mü aldınız — eğer öyleyse Allah sözünden dönmez — yoksa Allah hakkında bilmediğiniz şeyi mi söylüyorsunuz? Bakara, 2:80
Bakara: 94
Yahudiler ve Hıristiyanlar “Biz Allah’ın sevgili oğullarıyız” dediler. De ki: Eğer öyle ise, Allah size niçin günahlarınız yüzünden azap ediyor? Siz de Onun yarattıklarından birer beşersiniz. O dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin egemenliği Allah’ındır. Dönülecek yer de Onun huzurudur. Mâide, 5:18
Bakara: 94
De ki: Ey Yahudiler! Eğer başka insanların değil de sadece kendinizin Allah dostları olduğunu iddia ediyorsanız, o zaman ölümü isteyin — eğer iddianızda doğru iseniz. Cum’a, 62:6
De ki: Allah’ın kulları için çıkardığı ziyneti ve hoş ve temiz rızıkları kim haram etti? De ki: Bunlar zaten dünya hayatında da iman edenler içindir; kıyamet gününde ise sadece iman edenlere mahsus kalacaktır. Bilen bir topluluk için âyetleri Biz böyle açıklıyoruz. A’râf, 7:32
Bakara: 95
يه� � �ي �م�ا ق�د�م�ت� ا Y ب �دا �ب �و�ه� ا �م�ن �ت �ن� ي � و�ل ر ه
ين� � �الظ�ال يم ب T!ه� ع� ه�و�الل ه�Fakat onlar, elleriyle
işledikleri yüzünden ölümü asla isteyemezler. Allah ise o
zalimleri bilir.
Bakara: 95
Fakat onlar, elleriyle işledikleri yüzünden, ölümü asla istemezler. Allah ise o zalimleri bilir.
De ki: Kaçıp durduğunuz ölüm mutlaka gelip sizi bulacaktır. Sonra da görünür ve görünmez herşeyi bilen Allah’ın huzuruna çıkarılacaksınız; yaptıklarınızı O size bildirecek. Cum’a, 62:7-8
Bakara: 95
Biz Musa’ya da, iyi davranışta bulunanlar üzerindeki nimetimizi tamamlamak ve herşeyi iyice açıklamak üzere, bir hidayet rehberi ve bir rahmet olarak kitabı verdik — tâ ki, Rablerine kavuşacaklarına iman etsinler. En’âm, 6:154
Kim Allah’a kavuşmayı ümit ediyorsa,
bilsin ki, Allah’ın belirlediği vakit mutlaka gelecektir. O herşeyi işitir, herşeyi bilir. Ankebût, 29:5
Bakara: 95
... Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, güzel işler yapsın ve Rabbinin ibadetine hiç kimseyi ortak etmesin. Kehf, 18:110
Bize kavuşmayı ummayan, dünya hayatına razı olup onunla tatmin olan ve âyetlerimizden habersiz davrananlara gelince:
Kazandıkları günahlar yüzünden, onların varacakları yer ateştir. Yunus, 10:7-8
Bakara: 95
Kim Allah’a kavuşmaktan hoşlanırsa, Allah da ona kavuşmaktan hoşlanır. Kim Allah’a kavuşmaktan hoşlanmazsa, Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz.
(Hz. Aişe): Ya Resulallah, hiçbirimiz ölümden hoşlanmayız.
Öyle değil. Mü’min Allah’ın rahmeti, rızası ve Cennetiyle müjdelendiğinde Allah’a kavuşmaktan hoşlanır, Allah da ona kavuşmaktan hoşlanır. Kâfir ise Allah’ın azâbı ve gazabıyla müjdelendiğinde Allah’a kavuşmaktan hoşlanmaz, Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz.
Müslim, Zikir: 14-17
Bakara: 96
�وا ك ر� ��ش ين� ا � !و و�م�ن� ال ي �اس� ع�ل!ى ح� �ح�ر�ص� الن �ه�م� ا �ج�د�ن �ت ه� و�ل �� ةح�ز�ح� م�ن� �م�ز� � و�م�ا ه�و� ب ن �ل�ف� س� �ع�م�ر� ا �و� ي �ح�د�ه�م� ل �و�د; ا ه�ي �� ة
�و �ع�م�ل �م�ا ي ير ب � T!ه� ب �ع�م� و�الل �ن� ي �ع�ذ�اب� ا ��ال ن ه� �� ر
Onları, hayata karşı insanların en hırslısı olarak bulursun; hattâ müşriklerden bile daha
hırslıdırlar. Onların her biri bin sene yaşamak ister. Oysa, yaşayacak olsa bile, bu uzun ömür
onu azaptan uzaklaştıracak değildir. Çünkü Allah onların bütün yaptıklarını görmektedir.
Bakara: 96
[Müşrikler] diyorlar ki: “Biz kemik olup toza toprağa karıştıktan sonra mı yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?” İsrâ, 17:49
Görmedi mi insan: Biz onu bir damla sudan yarattık da o Bize açıkça düşman kesiliverdi.
Kendi yaratılışını unuttu, Bize misal getirmeye kalktı: “Çürümüş kemikleri kim diriltecek?” diye. Yâsin, 36:77-78
Bakara: 96
İnkâr etmiş olanlara dünya hayatı sevimli gösterildi; onun için iman edenlerle eğlenip duruyorlar. Takvâ sahipleri ise, kıyamet gününde onlara üstün olacaklardır. Allah, dilediğini hesapsız şekilde rızıklandırır. Bakara, 2:212
Dünya hayatı oyun ve eğlenceden başka nedir? Âhiret yurdu ise, takvâ sahipleri için daha hayırlıdır. Bu kadarını akıl edemiyor musunuz? En’âm, 6:32
Bakara: 96
Dünya hayatını ve onun gösterişini isteyenlere, hiçbir şeyi eksik bırakmadan, yaptıklarının karşılığını dünyada öderiz.
Âhirette ise onların payına ateşten başka birşey düşmez. Sanat haline getirdikleri şeyler orada bir işe yaramamış; yaptıkları ne varsa boşa çıkmıştır.
Hûd, 11:15-16
Bakara: 96
Kim âhiret kazancını isterse, Biz onun kazancını arttırırız. Dünya kazancını isteyene de ondan veririz; fakat onun âhirette bir nasibi olmaz. Şûrâ, 42:20
Allah dilediği kimse için rızkı bollaştırır da, daraltır da. Onlar ise dünya hayatıyla şımardılar. Lâkin âhiretin yanında dünya hayatı az bir nasiplenmeden ibarettir. Ra’d, 13:26
Bakara: 96
Onlar, dünya hayatını âhirete tercih eden, halkı Allah’ın yolundan alıkoyan ve o yolu eğri göstermeye çalışanlardır. İşte onlar pek derin bir sapıklık içindedirler. İbrahim, 14:3
Bakara: 96
Onlara dünya hayatının misalini de ver. O, tıpkı gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, onunla yeryüzünün bitkisi birbirine karışık halde yeşermiş, sonra da rüzgârın savurduğu bir çöp haline gelmiştir. Allah, herşey üzerinde dilediğini yapmaya kadirdir. Kehf, 18:45
Bakara: 96
Kim azgınlık etmiş,Ve dünya hayatını tercih
etmişse,Barınacağı yer Cehennemdir.Kim Rabbinin huzurunda
durmaktan korkup da nefsini kötü heveslerden alıkoymuşsa,
Onun barınacağı yer de Cennettir. Nâziât, 79:37-41
Bakara: 96
Fakat siz dünya hayatını tercih ediyorsunuz.
Oysa âhiret daha hayırlı ve daha kalıcıdır. A’lâ, 87:16-17