Top Banner
290

 · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Aug 31, 2019

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan
Page 2:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan
Page 3:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan
Page 4:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

w w w. h a r u n y a h y a . o r g - w w w. h a r u n y a h y a . n e t

ARAfiTIRMA

YAYINCILIK

Talatpafla Mah. Emirgazi Caddesi

‹brahim Elmas ‹fl merkezi

A Blok Kat 4 Okmeydan› - ‹stanbul

Tel: (0 212) 222 00 88

Bask›: Seçil Ofset

100 Y›l Mahallesi MAS-S‹T Matbaac›lar Sitesi

4. Cadde No: 77 Ba¤c›lar-‹stanbul

Tel: (0 212) 629 06 15

Birinci Bask›: fiubat 2007

Bu kitapta kullan›lan ayetler, Ali Bulaç'›n haz›rlad›¤›

"Kur'an-› Kerim ve Türkçe Anlam›" isimli mealden al›nm›flt›r.

Page 5:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan
Page 6:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Yazar ve Eserleri Hakk›nda

Harun Yahya müstear ismini kullanan yazar Adnan Oktar, 1956 y›l›ndaAnkara'da do¤du. ‹lk, orta ve lise ö¤renimini Ankara'da tamamlad›. Daha son-ra ‹stanbul Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde ve ‹stanbulÜniversitesi Felsefe Bölümü'nde ö¤renim gördü. 1980'li y›llardan bu yana, ima-ni, bilimsel ve siyasi konularda pek çok eser haz›rlad›. Bunlar›n yan› s›ra, yaza-r›n evrimcilerin sahtekarl›klar›n›, iddialar›n›n geçersizli¤ini ve Darwinizm'inkanl› ideolojilerle olan karanl›k ba¤lant›lar›n› ortaya koyan çok önemli eserleribulunmaktad›r. Harun Yahya'n›n eserleri yaklafl›k 30.000 resmin yer ald›¤› top-lam 45.000 sayfal›k bir külliyatt›r ve bu külliyat 57 farkl› dile çevrilmifltir.

Yazar›n müstear ismi, inkarc› düflünceye karfl› mücadele eden iki pey-gamberin hat›ralar›na hürmeten, isimlerini yad etmek için Harun ve Yahyaisimlerinden oluflturulmufltur. Yazar taraf›ndan kitaplar›n kapa¤›nda Resulul-lah'›n mührünün kullan›lm›fl olmas›n›n sembolik anlam› ise, kitaplar›n içeri¤iile ilgilidir. Bu mühür, Kuran-› Kerim'in Allah'›n son kitab› ve son sözü, Pey-gamberimiz (sav)'in de hatem-ül enbiya olmas›n› remzetmektedir. Yazar da,yay›nlad›¤› tüm çal›flmalar›nda, Kuran'› ve Resulullah'›n sünnetini kendinerehber edinmifltir. Bu suretle, inkarc› düflünce sistemlerinin tüm temel iddiala-r›n› tek tek çürütmeyi ve dine karfl› yöneltilen itirazlar› tam olarak susturacak"son söz"ü söylemeyi hedeflemektedir. Çok büyük bir hikmet ve kemal sahibiolan Resulullah'›n mührü, bu son sözü söyleme niyetinin bir duas› olarak kul-lan›lm›flt›r.

Yazar›n tüm çal›flmalar›ndaki ortak hedef, Kuran'›n tebli¤ini dünyayaulaflt›rmak, böylelikle insanlar› Allah'›n varl›¤›, birli¤i ve ahiret gibi temel ima-ni konular üzerinde düflünmeye sevk etmek ve inkarc› sistemlerin çürük te-mellerini ve sapk›n uygulamalar›n› gözler önüne sermektir.

Nitekim Harun Yahya'n›n eserleri Hindistan'dan Amerika'ya, ‹ngilte-re'den Endonezya'ya, Polonya'dan Bosna Hersek'e, ‹spanya'dan Brezilya'ya,Malezya'dan ‹talya'ya, Fransa'dan Bulgaristan'a ve Rusya'ya kadar dünyan›n

daha pek çok ülkesinde be¤eniyle okunmakta-d›r. ‹ngilizce, Frans›zca, Almanca, ‹talyanca,‹spanyolca, Portekizce, Urduca, Arapça, Ar-navutça, Rusça, Boflnakça, Uygurca, Endo-nezyaca, Malayca, Bengoli, S›rpça, Bulgarca,

Çince, Kishwahili (Tanzanya'da kullan›l›-yor), Hausa (Afrika'da yayg›n olarak kullan›-l›yor), Dhivelhi (Mauritus'ta kullan›l›yor),

Danimarkaca ve ‹sveçce gibi pek çok dileçevrilen eserler, yurtd›fl›nda genifl bir

okuyucu kitlesi taraf›ndan takipedilmektedir.

Page 7:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Dünyan›n dört bir yan›nda ola¤anüstü takdir toplayan bu eserler pekçok insan›n iman etmesine, pek ço¤unun da iman›nda derinleflmesine vesileolmaktad›r. Kitaplar› okuyan, inceleyen her kifli, bu eserlerdeki hikmetli, öz-lü, kolay anlafl›l›r ve samimi üslubun, ak›lc› ve ilmi yaklafl›m›n fark›na var-maktad›r. Bu eserler süratli etki etme, kesin netice verme, itiraz edilemezlik,çürütülemezlik özellikleri tafl›maktad›r. Bu eserleri okuyan ve üzerinde ciddibiçimde düflünen insanlar›n, art›k materyalist felsefeyi, ateizmi ve di¤er sap-k›n görüfl ve felsefelerin hiçbirini samimi olarak savunabilmeleri mümkünde¤ildir. Bundan sonra savunsalar da ancak duygusal bir inatla savunacak-lard›r, çünkü fikri dayanaklar› çürütülmüfltür. Ça¤›m›zdaki tüm inkarc›ak›mlar, Harun Yahya Külliyat› karfl›s›nda fikren ma¤lup olmufllard›r.

Kuflkusuz bu özellikler, Kuran'›n hikmet ve anlat›m çarp›c›l›¤›ndankaynaklanmaktad›r. Yazar›n kendisi bu eserlerden dolay› bir övünme içindede¤ildir, yaln›zca Allah'›n hidayetine vesile olmaya niyet etmifltir. Ayr›ca bueserlerin bas›m›nda ve yay›nlanmas›nda herhangi bir maddi kazançhedeflen-memektedir.

Bu gerçekler göz önünde bulunduruldu¤unda, insanlar›n görmedikleri-ni görmelerini sa¤layan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmas›n›teflvik etmenin de, çok önemli bir hizmet oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r.

Bu de¤erli eserleri tan›tmak yerine, insanlar›n zihinlerini buland›ran,fikri karmafla meydana getiren, kuflku ve tereddütleri da¤›tmada, iman› kur-tarmada güçlü ve keskin bir etkisi olmad›¤› genel tecrübe ile sabit olan kitap-lar› yaymak ise, emek ve zaman kayb›na neden olacakt›r. ‹man› kurtarmaamac›ndan ziyade, yazar›n›n edebi gücünü vurgulamaya yönelik eserlerdebu etkinin elde edilemeyece¤i aç›kt›r. Bu konuda kuflkusu olanlar varsa, Ha-run Yahya'n›n eserlerinin tek amac›n›n dinsizli¤i çürütmek ve Kuran ahlak›-n› yaymak oldu¤unu, bu hizmetteki etki, baflar› ve samimiyetin aç›kça görül-dü¤ünü okuyucular›n genel kanaatinden anlayabilirler.

Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaflalar›n, Müslümanla-r›n çektikleri eziyetlerin temel sebebi dinsizli¤in fikri hakimiyetidir. Bunlar-dan kurtulman›n yolu ise, dinsizli¤in fikren ma¤lup edilmesi, iman hakikat-lerinin ortaya konmas› ve Kuran ahlak›n›n, insanlar›n kavray›p yaflayabile-cekleri flekilde anlat›lmas›d›r. Dünyan›n günden güne daha fazla içine çekil-mek istendi¤i zulüm, fesat ve kargafla ortam› dikkate al›nd›¤›nda bu hizme-tin elden geldi¤ince h›zl› ve etkili bir biçimde yap›lmas› gerekti¤i aç›kt›r. Ak-si halde çokgeç kal›nabilir.

Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmifl olan Harun Yahya Külliyat›,Allah'›n izniyle, 21. yüzy›lda dünya insanlar›n› Kuran'da tarif edilen huzurve bar›fla, do¤ruluk ve adalete, güzellik ve mutlulu¤a tafl›maya bir vesile ola-cakt›r.

Page 8:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan
Page 9:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan
Page 10:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Okuyucuya

- Bu kitapta ve di¤er çal›flmalar›m›zda evrim teorisinin çöküflüne özel bir yer

ayr›lmas›n›n nedeni, bu teorinin her türlü din aleyhtar› felsefenin temelini olufltur-

mas›d›r. Yarat›l›fl› ve dolay›s›yla Allah'›n varl›¤›n› inkar eden Darwinizm, 140 y›l-

d›r pek çok insan›n iman›n› kaybetmesine ya da kuflkuya düflmesine neden olmufl-

tur. Dolay›s›yla bu teorinin bir aldatmaca oldu¤unu gözler önüne sermek çok

önemli bir imani görevdir. Bu önemli hizmetin tüm insanlar›m›za ulaflt›r›labilmesi

ise zorunludur. Kimi okuyucular›m›z belki tek bir kitab›m›z› okuma imkan› bula-

bilir. Bu nedenle her kitab›m›zda bu konuya özet de olsa bir k›s›m ayr›lmas› uygun

görülmüfltür.

- Belirtilmesi gereken bir di¤er husus, bu kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Yaza-

r›n tüm kitaplar›nda imani konular, Kuran ayetleri do¤rultusunda anlat›lmakta,

insanlar Allah'›n ayetlerini ö¤renmeye ve yaflamaya davet edilmektedir. Allah'›n

ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›-

rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r.

- Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan samimi, sade ve ak›c› üslup ise kitaplar›n

yediden yetmifle herkes taraf›ndan rahatça anlafl›lmas›n› sa¤lamaktad›r. Bu etkili

ve yal›n anlat›m sayesinde, kitaplar "bir solukta okunan kitaplar" deyimine tam

olarak uymaktad›r. Dini reddetme konusunda kesin bir tav›r sergileyen insanlar

dahi, bu kitaplarda anlat›lan gerçeklerden etkilenmekte ve anlat›lanlar›n do¤rulu-

¤unu inkar edememektedirler.

- Bu kitap ve yazar›n di¤er eserleri, okuyucular taraf›ndan bizzat okunabile-

ce¤i gibi, karfl›l›kl› bir sohbet ortam› fleklinde de okunabilir. Bu kitaplardan istifa-

de etmek isteyen bir grup okuyucunun kitaplar› bir arada okumalar›, konuyla ilgi-

li kendi tefekkür ve tecrübelerini de birbirlerine aktarmalar› aç›s›ndan yararl› ola-

cakt›r.

- Bunun yan›nda, sadece Allah r›zas› için yaz›lm›fl olan bu kitaplar›n tan›n-

mas›na ve okunmas›na katk›da bulunmak da büyük bir hizmet olacakt›r. Çünkü

yazar›n tüm kitaplar›nda ispat ve ikna edici yön son derece güçlüdür. Bu sebeple

dini anlatmak isteyenler için en etkili yöntem, bu kitaplar›n di¤er insanlar taraf›n-

dan da okunmas›n›n teflvik edilmesidir.

- Kitaplar›n arkas›na yazar›n di¤er eserlerinin tan›t›mlar›n›n eklenmesinin

ise önemli sebepleri vard›r. Bu sayede kitab› eline alan kifli, yukar›da söz etti¤imiz

özellikleri tafl›yan ve okumaktan hoflland›¤›n› umdu¤umuz bu kitapla ayn› vas›f-

lara sahip daha birçok eser oldu¤unu görecektir. ‹mani ve siyasi konularda yarar-

lanabilece¤i zengin bir kaynak birikiminin bulundu¤una flahit olacakt›r.

Page 11:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Girifl . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 10

Materyalizm Y›k››ma U¤ram›fl, Yok Olmufltur 16

Kuantum Fizi¤inin Ard›ndan D›fl Dünya . . . . . . 46

Benli¤imizin Kayna¤›› Beyin De¤ildir . . . . . . . . . . . 142

Darwin'in Açmaz›: Ruh . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . 186

Zaman Alg›s› ve Kader Gerçe¤i . . . . . . . . . . . . . . 210

Sonuç . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 246

Evrim Yan›lg›s› . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 250

Page 12:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan
Page 13:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

11

ilim adamlar›, 20. yüzy›l›n bafllar›nda bir fley

keflfettiler: Madde bildi¤imiz gibi de¤ildi. Mad-

de sert de¤ildi. Madde renkli de¤ildi. Koku, ses

ve görüntü vermiyordu. Madde yaln›zca bir

enerjiydi. Oturdu¤umuz koltuk, dayand›¤›m›z

masa, içinde bulundu¤umuz ev, köpe¤imiz, karfl›m›zdaki insan-

lar, binalar, uzay, y›ld›zlar, k›sacas› tüm maddesel dünya, bir

enerji flekli olarak vard›. Dolay›s›yla madde üzerine kurulan tüm

felsefeler, bu beklenmedik keflif ile bilimsel olarak çöktü. Bilim,

insan bedeni içinde ama bedene ait olmayan, tüm fiziksel dünya-

y› alg›layan ama kendisi fiziksel olmayan bir gerçe¤in ispat›n›

gösterdi: ‹nsan ruhunun.

Ruh, materyalistlerin iddialar› ile hiçbir flekilde aç›klana-

mazd›. Canl›l›¤›n hayali evrimine say›s›z uydurma hikaye üret-

mifl olan Darwinizm, ruhun varl›¤› karfl›s›nda suskundu. Çünkü

ruh, madde de¤ildi. Metafizik bir kavramd›. Metafizik ise, mater-

yalistler için hiçbir flekilde kabul edilemezdi. Çünkü metafizik,

onlar›n sözde ilahlaflt›rd›¤› fluursuz olaylar›, tesadüfleri, bilinçsiz

süreçleri ortadan kald›rmakta, bilinçli bir yarat›l›fl›n yani Allah'›n

varl›¤›n›n kan›tlar›n› sunmaktayd›. Zaten materyalistlerin eski

Yunan'dan beri ruhun varl›¤›na karfl› mücadele vermifl olmalar›

da bundand›.

Eski Yunan'dan günümüze kadar süren bu mücadelenin ar-

t›k hiçbir anlam› kalmam›flt›r. Çünkü insan› insan yapan, "ben

benim" diyen varl›k, yani ruh vard›r ve Allah'a aittir. Bilim, her

fleyin insan ruhuna izlettirildi¤ini, izlenen bu görüntüler d›-

fl›nda hiçbir gerçeklikten söz edilemeyece¤ini kesin olarak ispat

etmifltir. Bir baflka deyiflle bilim, tek mutlak Varl›k'›n Allah

oldu¤unu aç›kça ilan etmifltir.

Page 14:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

12

Darwin'in Açmaz›: Ruh

Page 15:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Bilimin bu ispat›, kuflkusuz materyalist felsefeyi ilahlaflt›-

ran zihinlerin ikna olmas› için önem tafl›maktad›r. Ama asl›nda,

bilinç ve fluur sahibi olan her insan, üstün bir ruh tafl›d›¤›n›n

fark›ndad›r. ‹nsan, e¤er akledebiliyorsa, sevindi¤i, düflündü¤ü,

karar verdi¤i, muhakeme etti¤i, neflelendi¤i, heyecanland›¤›,

sevgi duydu¤u, ac›d›¤›, endiflelendi¤i, bir elman›n tad›ndan

zevk ald›¤›, bir müzi¤i dinlemekten hoflland›¤›, uçaklar infla et-

ti¤i, gökdelenler yükseltti¤i, laboratuvarlar kurup kendisini in-

celedi¤i sürece, bunlar›n tümünü gerçeklefltirenin kendi ruhu

oldu¤unu anlayacakt›r.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

13

Page 16:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Ruh sahibi insan, bafl›bofl yarat›lmam›flt›r. Bu dünyadaki

varl›¤›n›n bir amac› vard›r. Allah'›n ruhunu tafl›makta ve bu

dünyada imtihan olmaktad›r. Yapt›¤› ve düflündü¤ü her fleyden

sorumlu tutulacakt›r. Yaflam›nda, Darwinistlerin iddia ettikleri

flekilde bir rastgelelik, fluursuz tesadüfi olaylar ve amaçs›zl›k

yoktur. Her fley Allah'›n dilemesiyle yarat›lm›flt›r ve bunlar›n

tümü tabi oldu¤u imtihan›n bir parças›d›r. Ölüm ile sonlanacak

bu yaflam›nda geride b›rakaca¤› sadece bedeni olacakt›r. Ruhu

ise, ruhun bar›naca¤› gerçek hayat olan ahirette sonsuza kadar

yaflayacakt›r.

Bu, ruh sahibi oldu¤unun fark›nda olan, Allah'› takdir ede-

bilen her insan için büyük bir müjdedir. Ama Darwinistler, ruh

sahibi olduklar›n› kabul etmedikleri sürece, bu gerçekten olan-

ca güçleriyle kaçmaya devam edeceklerdir. Yaflamlar›

boyunca inkar ettikleri Yüce Allah'›n huzuruna

ç›kacaklar› gerçe¤ine inanmaya direne-

ceklerdir. Kendilerini, rastgele

oluflmufl bir hücre y›¤›n›

olarak görmeyi sür-

dürecek, DNA'lar›

keflfeden, atomun

yap›s›n› inceleyen,

hücrenin derinlik-

lerine inip hay-

ranl›k duyan

insan bilinci

Darwin'in Açmaz›: Ruh

14

Page 17:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

karfl›s›nda ise bocalamaya devam edeceklerdir. ‹nsan ruhu,

Darwin'in ve Darwin yandafllar›n›n büyük bir açmaz›d›r. ‹çin-

den ç›kamad›klar›, aç›klayamad›klar›, çözümsüz kald›klar› en

temel gerçektir. Allah onlar›; maddeyi yok ederek, ruhun varl›-

¤›n› –onlar›n inkar edemeyecekleri flekilde– bilimsel olarak is-

pat ederek yenilgiye u¤ratm›flt›r. Art›k bu gerçe¤e karfl› getire-

cekleri tüm itirazlar geçersiz ve anlams›zd›r.

Allah, ayetlerinde flöyle buyurur:

Allah'› b›rak›p k›yamet gününe kadar kendisine icabet et-

meyecek fleylere tapandan daha sapm›fl kimdir? Oysa on-

lar, bunlar›n tapmalar›ndan habersizdirler. ‹nsanlar haflro-

lundu¤u (bir araya getirildi¤i) zaman, (Allah'tan baflka

tapt›klar›) onlara düflman kesilirler ve (kendilerine) ibadet

etmelerini de tan›mazlar. (Ahkaf Suresi, 5-6)

Darwinistlerin ve materyalistlerin flu gerçe¤i görmeleri ge-

rekmektedir: Tek gerçek ve mutlak Varl›k Allah't›r. Bu gerçek

karfl›s›nda tüm bat›l dinler ç›kmazdad›r. Tümü, bofl birer alda-

n›flt›r, bir aldatmacad›r. Allah, Yüce Kudreti ile tüm varl›klar›

kaplam›flt›r. Her fley O'na aittir, O'nun kontrolündedir. Ruhun

varl›¤›n› ve yarat›lm›fll›¤› inkar etmek, bu gerçekleri de¤ifltirme-

yecektir.

Bu kitapta, materyalistlerin büyük yan›lg›s›, bunun bilimsel

kan›t›, bu gerçek karfl›s›nda Darwinizm ç›kmaz› ve ruhun tered-

dütsüz varl›¤› konu edilmektedir. Ruhun alg›lad›¤› dünyan›n

yaln›zca bir hayal olarak var edildi¤i ve tüm evrene hakim olan

tek mutlak Varl›k'›n, yerlerin ve göklerin Hakimi ve Sahibi olan

Allah oldu¤u hat›rlat›lmaktad›r. Bu gerçekleri görüp anlayan flu-

uru aç›k her insan, art›k yaflad›¤› dünyaya farkl› bir bak›fl aç›s›

ile bakacak ve tek kurtar›c›s›n›n Allah oldu¤unu kavrayacak-

t›r. ‹nsan›n as›l hayat olan ahirette kurtulufla ermesi için yap-

mas› gereken, iflte bu anlay›fl do¤rultusunda davranmakt›r.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

15

Page 18:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan
Page 19:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Bir Devrin Hurafesi: Materyalizm

Eski Yunan düflünürleri, tüm cisimlerin atom denilen kü-

çük parçac›klardan meydana geldi¤ini düflünüyorlard›. Evreni

ve tüm canl›lar›; hiçbir yönlendirme olmadan, hiçbir bilinçli

müdahaleye maruz kalmaks›z›n, bu atomlar›n flekillendirdi¤ini

iddia ediyorlard›. Bu inan›fla göre, madde ezeli ve ebedi idi ve

maddenin d›fl›nda hiçbir varl›k söz konusu de¤ildi. Varl›klar›n

yap› ve davran›fllar›nda do¤aüstü olaylar›n müdahalesi kabul

edilemezdi. Her fley, maddenin mutlak varl›¤› inanc›na dayan›-

yordu. Madde ezeli oldu¤una göre, evren de ezeliydi ve bu an-

lay›fl ateizmin temelini oluflturuyordu. Tüm evren ezeli olarak

varsa, sapk›n materyalist inan›fla göre maddenin ve evrenin ya-

rat›lm›fl olmas› imkans›zd›.

Materyalizme göre, evren sonsuzdu ve dolay›s›yla evrende

bir amaç ve özel yarat›l›fl da yoktu. Evrendeki tüm denge,

ahenk, uyum ve düzen, materyalistlere göre sadece tesadüflerin

eseri idi. Materyalizm her fleyin, fluursuz atomlar›n rastgele bir

araya gelmeleri sonucunda meydana geldi¤ini ve d›fl dünya her

ne kadar mükemmel bir komplekslik, denge ve müthifl bir dü-

zen sergilese de, tüm bunlar›n amaçs›z tesadüflerin bir sonucu

oldu¤unu iddia ediyordu. Materyalist zihniyet, bu ak›l d›fl› ön-

kabule eski Yunan'dan beri sahipti.

Materyalizm, "amaç" ve "yarat›lm›fll›k" fikirlerini reddetti¤i

için, bir Yarat›c›'n›n varl›¤›n› da reddediyordu. Daha do¤ru bir

deyiflle materyalizm, Allah'›n varl›¤›n› reddetmek için ortaya

at›lm›fl bir felsefe idi. Yeryüzünde Allah inanc›n› inkar eden

pek çok ak›m, ideoloji ve fikir sistemi, materyalizmi kendisine

temel edinmiflti. Yani dinsizli¤in en etkin dini materya-

lizm olmufltu.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

17

Page 20:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Virginia Üniversitesi'nden fizik profe-

sörü Stanley Sobottka, materyalizm

sapk›nl›¤›n› flöyle tan›mlamaktad›r:

E¤er biz buna (materyalist görüfle) inan›rsak,

buna göre yaflarsak, kendimiz de dahil tüm

yaflant›m›z›n tamamiyle fizik kanunlar›na

göre yönetildi¤ini kabul etmek durumunda

kal›r›z. Bu durumda isteklerimize, arzular›m›za, ümitlerimize, ahla-

ki düflüncelerimize, hedeflerimize, amaçlar›m›za ve kaderimize hük-

meden tek kanun, fizik kanunlar›d›r. Madde ve enerji bizim birinci

as›l hedefimiz, tüm tutkular›m›z›n ve isteklerimizin amac› olmal›d›r.

Özellikle bunun anlam›, yaflant›lar›m›z›n vücutlar›m›z› da içeren

maddiyat› elde etme amac›na dayal› olmas›, buna odaklanmas› ge-

rekmektedir veya maksimum maddesel hoflnutlu¤u, tatmini, zevki

elde edebilmek için en az›ndan bu maddi fleyleri düzenlemek veya

de¤ifltirmek gerekmektedir. Baflka hiçbir amaç gözetmeden sadece

tüm enerjimizi bu yönde harcamal›y›z. Tüm bunlardan baflka hiçbir

seçene¤imiz yoktur çünkü tamamiyle fizik kanunlar›na göre yönetil-

mekteyiz. Bu inançlar veya istekler taraf›ndan kendimizi tuza¤a

düflmüfl gibi hissedebiliriz ancak bunlar› bafl›m›zdan bir türlü defe-

demeyiz. Bize tamamen bu materyalist sistem hakim olur.

K›saca özellefltirirsek bu materyalist felsefenin özeti "Ben bir vücu-

dum" fleklindedir.1

Eski Yunan'da, materyalizme göre dindar insanlar bilimsel-

li¤e karfl›yd›lar. ‹flte bu yüzden materyalistler tarih boyunca

Allah inanc› ve bilim aras›nda bir anlaflmazl›k varm›fl gibi bir

görünüm ortaya koymaya çal›flt›lar. Oysa bilim Allah'›n varl›¤›-

na dair deliller göstermekteydi, Allah inanc› ile mücadele halin-

de olan ise materyalist zihniyet idi. (Bu elbette Darwinizm'i

de kaps›yordu. Darwinizm ile mücadele, as›l olarak onun

materyalist kaynakl› olmas› nedeniyledir.) Materyalistler, ta-

rih boyunca varl›klar›n bir atom y›¤›n›ndan olufltu¤u-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

18

Stanley Sobottka

Page 21:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

nu, insan beyninin de bir hücre a¤›ndan baflka bir fley olmad›-

¤›n› iddia ettiler. ‹nsan zihnine bir aç›klama getiremediler; bu-

nu, nöronlar›n etkileflmesi olarak aç›klamaya çal›flt›lar.

Materyalistler, kendilerini de bir hayvan veya makine ola-

rak tan›mlamaktan çekinmediler. fiuurlu bir varl›k statüsünde

olduklar›n› inkar ettiler. Kendilerini tesadüflerin var etti¤ini id-

dia ettiler. Oysa bu büyük bir aldan›fl ve Allah'› inkar etmek için

kurgulanm›fl büyük bir yaland›.

Maddenin mutlak gerçekli¤ine inanan bu insanlar asl›nda,

Delaware Üniversitesi Bartol Araflt›rma Enstitüsü'nden kuan-

tum parçac›k fizikçisi Stephen M. Barr'›n ifadesiyle eski dönem

paganistlerinden neredeyse farks›zd›lar. Materyalistler, insan›,

t›pk› eski paganlar gibi insandan afla¤› varl›klar olarak tan›mla-

maktayd›lar. Paganlar bunu, sözde maddeyi ilahlaflt›rarak yap-

m›flt›; materyalist ise ayn› fleyi, ruhu inkar edip her fleyi madde

seviyesine indirgeyerek gerçeklefltirdi. Paganlar, hareketlerin

yörüngeler ve y›ld›zlar taraf›ndan kontrol edildi¤ini söylemiflti;

materyalistler ise, kendilerinin, beyinlerindeki elektronlar›n yö-

rüngeleri taraf›ndan kontrol edildiklerini iddia ettiler. Paganlar,

ibadet etmek için hayvanlar›n önünde e¤ilmiflti; materyalistler

ise kendilerinin hayvandan baflka bir fley olmad›¤›n› iddia etti-

ler.2

Oregon Üniversitesi Kuramsal Bilimler Enstitüsü fizik pro-

fesörü Amit Goswami, materyalizmin insanlara afl›lamak istedi-

¤i temel mant›¤› flu flekilde aç›klam›flt›r:

Bizler, birer makine oldu¤umuza inanma-

ya flartland›r›ld›k. Buna göre tüm hareket-

lerimiz; ald›¤›m›z uyar›lar ve geçmiflteki

flartlanmalar taraf›ndan kontrol edilmek-

tedir. T›pk› sürgünler gibi, hiçbir sorumlu-

lu¤umuz veya hiçbir seçimimiz yok.3

Harun Yahya (Adnan Oktar)

19

Amit Goswami

Page 22:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Oysa insan› Allah yaratm›flt›r. ‹nsan, amaçs›z ve sorum-

suz bir varl›k de¤ildir, materyalistlerin iddias›n›n aksine flu-

ursuz bir makine de¤ildir. ‹nsan, Allah'a karfl› sorumlu bir var-

l›kt›r ve yapt›klar›n›n tümünden ahirette sorguya çekilecektir.

‹nsanlar› bu gerçekten uzaklaflt›rmaya çal›flan materyalist

mant›k, eski Yunan'dan beri tarihin her döneminde ayn› anlay›fl

ile tarih sahnesinde yerini alm›flt›. Ama bu inan›fl›n as›l olarak

yayg›nlafl›p yerleflik bir fikir sistemi halini ald›¤› as›r 19. yüzy›l

oldu. 19. yüzy›lda, klasik fizikçilerin büyük bir ço¤unlu¤u,

maddenin ana ö¤elerinin t›pk› bilardo toplar› gibi, cans›z, bölü-

nemeyen atomlardan olufltu¤unu ve evrendeki mükemmel dü-

zen ve kompleksli¤in kayna¤›n›n atomlar›n rastgele hareketleri-

nin bir sonucu oldu¤unu san›yorlard›. Onlara göre, yeryüzün-

deki canl›l›k da dahil olmak üzere her fley, bilinçsiz bir süreç

içinde tesadüf eseri var olmufltu. Atomlar; bilinçsiz, fluursuz

birliktelikler kurmufllar ve flu anda karfl›m›zda gördü¤ümüz

mükemmel özellikleriyle dünyay›, dahas› ak›l ve fluur sahibi

olan bizleri meydana getirmifllerdi. Materyalistler, bu iddi-

alar› s›ralayarak insan›n bir Yarat›c› taraf›ndan yarat›lma-

d›¤›n› ve maddesel bir varl›ktan öte bir fley olmad›¤›n› in-

sanlar›n zihinlerine kaz›mak istiyorlard›. Oysa insan›n

mükemmel sistem ve mekanizmalarla, ola¤anüstü bir ak›l

Darwin'in Açmaz›: Ruh

20

Page 23:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

ve zihin gücüyle yarat›lm›fl oldu¤u aç›k bir gerçektir. Yeryü-

zünde, materyalistlerin iddia ettikleri gibi bilinçsiz ve fluursuz

olaylar, bunun sonucunda oluflan bilinçsiz yap› ve sistemler

yoktur. Her fley, kimi zaman insan›n kavrama gücünü aflan

komplekslikler ve üstünlükler sergiler ve bu detaylar, hiçbir te-

sadüfi müdahaleye mahal vermeyecek derecede mükemmeldir.

Yeryüzü, ola¤anüstü yarat›l›fl›n delillerini gösterir niteliktedir.

Bu gerçeklere ra¤men, materyalistler fluursuz atomlar›n

her fleyin temeli oldu¤una dair iddialar›nda ›srarl›yd›lar. Peki

materyalistlere göre her fleyin sebebi olan atom nas›l bir fleydi?

Atom, bir bak›ma bir boflluktur ve bu gerçekten

de do¤rudur. Bunu flu flekilde aç›klayabiliriz:

Nötron ve protonlar›n birlikte oluflturdu¤u atom

çekirde¤ini, sadece 1 mm çap›nda, bir toplu i¤ne

bafl› büyüklü¤ünde kabul edersek; çekirde¤in et-

raf›nda dönen elektron bu çekirdekten tam 100

metre uzakl›kta bir noktada bulunmaktad›r.4

Çekirdekle elektronlar aras›ndaki bu büyük mesafe içinde

ise var olan fley sadece boflluktur. Hiçbir fleyin, hiçbir maddenin

bulunmad›¤› bu 100 metrelik boflluk, gerçek anlamda bir "bofl-

luk"tur. ‹flte bu nedenle uzmanlar›n atomu bir boflluk olarak ka-

bul etmeleri bir bak›ma do¤rudur. ‹ngiliz fizikçi Sir Arthur Ed-

dington'un belirtti¤i gibi, "madde ço¤unlukla hayalet gibi bofl

alandan oluflmaktad›r."5

Daha kesin konuflmak gerekirse, atomun %99.9999999'un-

da hiçbir fley yoktur.

Kaliforniya Üniversitesi'nden parçac›k fizikçisi Fred Alan

Wolf, atomla ilgili olarak bu gerçe¤i flu flekilde aç›klam›flt›r:

... bizim yaflad›¤›m›z gezegendeki hayat›n, evrenin ne kadar bofl ol-

du¤unu düflündü¤ümüzde, bir sürpriz oldu¤unu anlayabiliriz. As-

l›nda, evrenin %99'dan fazlas› hiçbir fleydir! Evrenin endifle verici

bir h›zla genifllemekte oldu¤unu dikkate al›rsak, daha önce hiç

Harun Yahya (Adnan Oktar)

21

Page 24:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

olmad›¤› kadar çok hiçlik meydana gelecektir! Buna bu flekilde bak-

mak bizde hayranl›k uyand›r›c› bir sayg› olufltururken, atom alt›

parçac›klar›n mikrodünyas›n› dikkate ald›¤›m›zda, durum daha da

fenalafl›r. Deyim yerindeyse, hiçbir fley yoktur.6

20. yüzy›l›n bafllar›nda her fleyin en ufak parças› olarak ka-

bul edilen atomun içinde dev bir boflluk oldu¤u, bu bofllu¤un

içinde de bir çekirdek ve onun etraf›nda dönen elektronlar ol-

du¤u biliniyordu. Maddenin de, atomun da, onun içindeki te-

mel parçac›klar›n da ifllevleri yaln›zca genel hatlar›yla anlafl›l-

m›flt›. Peki atom çekirde¤inde, 10-18 metrelik bir alanda, yani

santimetrenin milyonda birinin, milyonda birinin, milyonda bi-

ri kadarl›k bir alanda ne vard›? ‹flte bilim adamlar› bunu bilmi-

yorlard›.

1960'l› y›llarda, bilimsel alanda çok önemli bir keflif günde-

me geldi. Protonun derinliklerinde, ismine kuark denilen parça-

c›klar oldu¤u fark edildi. Bu ola¤anüstü küçük parçac›klar, pro-

tonun art› yükünün ve nötronun yüksüzlü¤ünün sebebiydiler.

Zamanla yap›lan araflt›rmalar sonucunda anlafl›ld› ki, atomun

0.0000001'ini oluflturan hacmin içinde müthifl bir dünya var.

Materyalistler, atomun derinliklerine do¤ru indikçe ve

maddenin en küçük yap› tafl›n›n ola¤anüstü detaylar›n› gör-

dükçe, çözümü bu konudaki teorilerini farkl› bir yönde gelifltir-

mekte buldular. Tüm evrenin bilinçsizce, rastgele bir flekilde or-

taya ç›kmas› için, yaln›zca atomlar›n de¤il, atomun içindeki

dünyan›n, yani atom alt› parçac›klar›n›n parçac›k hareketlerinin

de nas›l meydana geldi¤ini aç›klamalar› gerekiyordu. Yegane

varl›¤›n madde oldu¤u iddias›, materyalist zihinlerdeki yerini

korumaktayd›. Ta ki, kuantum fizi¤i keflfedilinceye kadar...

Darwin'in Açmaz›: Ruh

22

Page 25:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 26:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Materyalizmi Bilimsel Olarak Yok Eden Keflif:Kuantum Fizi¤i

Fiziki evrenin infla edilme flekli, ruhun varl›¤›na iflaret etmeye yeter-

lidir. Benim ruhu buldu¤um noktalar kuantum mekani¤inin iflleyifli

ya da kuantum fizi¤i diyebiliriz, bunlar, fiziki dünyan›n ard›nda

ruhla ba¤lant›l› bir temel olabilece¤ini gösteriyor.7 (Kaliforniya Üni-

versitesi'nden ünlü parçac›k fizikçisi Fred Alan Wolf)

Isaac Newton'a göre ›fl›k, "corppuscule"

ad› verilen bir madde ak›m›yd›. Tümüyle

parçac›klardan olufluyordu. Bir baflka deyiflle

kuantum fizi¤i keflfedilene kadar kabul gören

geleneksel Newton fizi¤inin temeli, ›fl›¤›n bir

parçac›k y›¤›n› olufluna dayan›yordu. 19.

yüzy›l fizikçilerinden James Clerk Maxwell

ise ›fl›¤›n dalga davran›fl› gösterdi¤ini öne sürüyordu. Kuantum

teorisi, fizi¤in bu en büyük tart›flmas›n› uzlaflt›rd›.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

24

Isaac Newton

Page 27:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

1905 y›l›nda Albert Einstein, ›fl›-

¤›n kuantalara, yani enerji paketçik-

lerine sahip oldu¤u iddias›n› ortaya

att›. Bu enerji paketçiklerine foton ad› veriliyordu. Parçac›k ola-

rak adland›r›lsalar da, fotonlar 1860'larda James Clerk Max-

well'in iddia etti¤i gibi dalga hareketine eflit flekilde

gözlemlenebiliyordu. Dolay›s›yla ›fl›k, dalga ve parçac›k

aras›nda bir geçifl gibiydi.8 Ancak bu durum, Newton fi-

zi¤i aç›s›ndan oldukça büyük bir çeliflki sergiliyordu.

Einstein'›n hemen ard›ndan Alman as›ll› fizikçi Max

Planck, ›fl›k üzerinde çal›flmalar yaparak, ›fl›¤›n hem dalga hem

de parçac›k halinde bulundu¤u de¤erlendirmesini yapt› ve tüm

bilim dünyas›n› flafl›rtt›. Kuantum teorisi ad› alt›nda ortaya att›¤›

bu teoriye göre enerji, düz ve sürekli de¤il, kesik, kopuk ve nok-

tasal paketçikler halinde yay›l›yordu. (Kuantum kelimesi, La-

tince'de "nicelik", fizikte ise "parçac›k" anlam›na gelmektedir.)

Bu düflünce Planck sabiti olarak matemati¤e kazand›r›ld›.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

25

Page 28:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Kuantum olay›nda ›fl›k, hem madde hem

de dalga özelli¤i göstermekteydi. Foton

denilen maddeye, uzayda bir de dalga efl-

lik etmekteydi. Yani ›fl›k, uzayda yol al›r-

ken dalga gibi, önüne engel ç›k›nca aktif

bir parçac›k gibi davranmaktayd›. Bir bafl-

ka deyiflle ›fl›k, önüne bir engel ç›kana ka-

dar bir enerji flekline bürünüyor, bir engel-

le karfl›laflt›¤›nda ise sanki maddesel bir

varl›¤› varm›fl gibi kum tanelerini and›ran parçac›klar fleklini

al›yordu. Bu teori, Planck'›n ard›ndan Albert Einstein, Niels

Bohr, Louis De Broglie, Erwin Schroedinger, Werner Heisen-

berg, Paul Adrian Maurica Dirac ve Wolfgang Pauli gibi bilim

adamlar› taraf›ndan gelifltirildi. Her birine bu büyük bulufltan

dolay› Nobel ödülü verildi.

Amit Goswami, ›fl›¤›n bu yeni keflfedilmifl özelli¤i ile ilgili

flunlar› söylüyordu:

Ifl›k, dalga olarak görülebildi¤i zamanlarda, ayn› anda iki veya daha

fazla yerde olma yetene¤inde olur. Bir flemsiyenin deliklerinden ge-

çer ve da¤›lma özelli¤i gösterir. Ancak ›fl›¤› bir foto¤raf filminde ya-

kalad›¤›m›zda, parçac›k taneleri gibi aral›kl› ve nokta nokta bir özel-

lik gösterir. O halde ›fl›k hem parçac›k hem de dalga olmal›d›r. Çelifl-

kili, de¤il mi? Söz konusu olan eski fizi¤in siperlerinden biri: birden

fazla yoruma yer vermeyen kesin bir izah. Söz konusu olan bir di¤er

fley de nesnellik kavram›: Ifl›¤›n do¤as›, yani ›fl›¤›n ne oldu¤u, onu

nas›l gözlemledi¤imize mi ba¤l›?9

Bilim adamlar›, art›k maddenin cans›z, kör ve anlafl›lmaz

parçac›klar oldu¤una inanm›yorlard›. Bir baflka deyiflle kuan-

tum fizi¤i, materyalist bir anlam tafl›m›yordu. Çünkü madde-

nin özünde, maddesel olmayan bir fleyler vard›. Einstein,

Phillip Lenard ve Compton ›fl›¤›n tanecik yap›s›n› araflt›r›rken,

Louis De Broglie de dalgalar›n yap›s›n› incelemeye baflla-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

26

Max Planck

Page 29:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

d›. Broglie'nin keflfi ise ola¤anüstüydü. Yapt›¤› çal›flmalar so-

nucunda atom alt› parçac›klar›n da dalga özellikleri gösterdik-

lerini gözlemlemiflti. Elektron, proton gibi parçac›klara da dalga

boyu efllik etmekteydi. Yani materyalizmin mutlak madde ola-

rak tan›mlad›¤› atomun içinde, materyalistlerin inanc›n›n aksine

madde de¤il, asl›nda var olmayan enerji dalgalar› vard›. Ato-

mun içindeki bu küçük parçalar, t›pk› ›fl›k gibi, istedikleri zaman

dalga gibi davran›yor, istedikleri zaman da parçac›k özelli¤i gös-

teriyorlard›. Yani materyalist yoruma göre atomun içinde "mut-

lak flekilde var olan madde", materyalistlerin beklentilerinin ak-

sine kimi zaman görülebilir oluyor, kimi zaman da yok oluyor-

du. Bu önemli keflif, gerçek dünya zannetti¤imiz görüntülerin

birer gölge varl›k oldu¤unu, maddenin, fizikten tamamen uzak-

laflt›¤›n› ve metafizi¤e yöneldi¤ini gösteriyordu.10

Harun Yahya (Adnan Oktar)

27

20. yüzy›l›n bafllar›nda Max Planck, ›fl›¤›n hem dalga hem de parçac›k özelli¤i göster-

di¤i de¤erlendirmesini yaparak “kuantum teorisini” ortaya att›.

Bir ampulün

s›cak teli gibi

s›cak objeler

bize ›fl›k verir.

Ifl›k bazen bir parçac›k

bombard›man› fleklin-

de hareket eder.

Ifl›k bazen dalga flek-

linde hareket eder.

Page 30:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Fizikçi Richard Feynman, atom alt› parçac›klar› ve ›fl›kla

ilgili bu ilginç gerçe¤i flu sözlerle aç›kl›yordu:

"Elektronların ve ıflı¤ın nasıl davrandıklarını artık biliyoruz. Nasıl

mı davranıyorlar? Parçacık gibi davrandıklarını söylersem yanlıfl iz-

lenime yol açmıfl olurum. Dalga gibi davranırlar desem, yine aynı

fley. Onlar kendilerine özgü, benzeri olmayan bir flekilde hareket

ederler. Teknik olarak buna "kuantum mekaniksel bir davranıfl biçi-

mi" diyebiliriz. Bu, daha önce gördü¤ünüz hiçbir fleye benzemeyen

bir davranıfl biçimidir... Bir atom, bir yay ucuna asılmıfl sallanan bir

a¤ırlık gibi davranmaz. Çekirde¤i saran bir bulut veya sis tabakasına

da pek benzemez. Daha önce gördü¤ünüz hiçbir fleye benzemeyen

bir flekilde davranır. En azından bir basitlefltirme yapabiliriz: Elek-

tronlar bir anlamda tıpkı fotonlar gibi davranırlar; ikisi de aynı flekil-

de "acayiptir". Nasıl davrandıklarını algılamak bir hayal gücü gerek-

tirir; çünkü algılayaca¤ınız fley bildi¤iniz her fleyden farklıdır... Bu-

nun neden böyle olabildi¤ini hiç kimse bilemiyor."11

Tüm bunlar› özetlersek, kuantum mekanikçilerinin söyle-

dikleri, nesnel dünyan›n bir illüzyon oldu¤uydu.12 Max Planck

Institude of Physics (Max Planck Fizik Enstitüsü) yöneticisi

Prof. Hans-Peter Dürr, bu gerçe¤i flu flekilde özetliyordu:

Madde her ne ise, maddeden yap›lmam›flt›r.13

Darwin'in Açmaz›: Ruh

28

Page 31:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

1920'lerde en ünlü fizikçiler, Paul Dirac'tan Niles Bohr'a,

Albert Einstein'dan Werner Heisenberg'e kadar herkes, kuan-

tum deneylerinin sonuçlar›n› aç›klamak için u¤raflt›. Sonunda,

1927'de Brüksel'deki beflinci Solvay Fizik Kongresi'nde bir grup

fizikçi –Bohr, Max Born, Paul Dirac, Werner Heisenberg ve

Wolfgang Pauli– Kuantum Mekani¤inin Kopenhag Yorumu ola-

rak adland›r›lan bir uzlaflmaya vard›lar. Bu isim, grubun lider-

li¤indeki Bohr'un çal›flt›¤› yerin ad›yd›. Bohr, kuantum teorisi-

nin öngördü¤ü fiziksel gerçekli¤in, bir sisteme dair bizim sahip

oldu¤umuz bilgi oldu¤unu ve bu bilgiye dayanarak ortaya att›-

¤›m›z tahminler oldu¤unu öne sürdü. Ona göre bizim beyni-

mizdeki bu "tahminler", "d›flar›daki" gerçek ile alakas›zd›. Yani

"içimizdeki dünya", Aristo'dan bu yana fizikçilerin merak etti¤i

bafll›ca konu olan "d›flar›daki gerçek" dünya ile ilgili de¤ildi. Fi-

zikçiler, bu görüfl ile ilgili eski düflüncelerini bir kenara atm›fllar

ve kuantum anlay›fl›n›n fiziksel sistem üzerinde yaln›zca "bizim

bilgimizi" temsil etti¤i konusunda hemfikir olmufllard›.14 Bir

baflka deyiflle bizim alg›lad›¤›m›z maddi dünya, yaln›zca bizim

beynimizdeki bilgiler ile var oluyordu. Yani d›flar›daki madde-

nin asl› ile hiçbir zaman muhatap olam›yorduk.

Jeffrey M. Schwartz, Kopenhag yorumuna göre ortaya ç›-

kan sonucu flu flekilde tan›ml›yordu:

Fizikçi John Archibald Wheeler'›n söyledi¤ine göre: "Hiçbir olay,

gözlemlenmeden, bir olay de¤ildir."15

Özetle, kuantum mekani¤inin tüm geleneksel yorumu, bir

"alg›layan›n" varl›¤›na ba¤l› idi.16

Amit Goswami, bu gerçe¤i flu flekilde tan›mlam›flt›:

fiunu sordu¤umuzu varsayal›m: Yukar›ya bakmad›¤›m›zda da Ay

hala yerinde midir? Ay, sonuçta bir kuantum objesi oldu¤u için (ta-

mamen kuantum objelerinden olufltu¤u için), fizikçi David Mer-

Harun Yahya (Adnan Oktar)

29

Page 32:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Darwin'in Açmaz›: Ruh

30

Page 33:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

min'in de belirtti¤i gibi buna hay›r demeliyiz.

Belki de en önemli ve çocuklu¤umuzda özümsedi¤imiz en sinsi zan,

d›flar›da var olan objelerin maddesel dünyas›n›n, gözlemleyenlerin

oluflturdu¤u objelerden ba¤›ms›z oldu¤udur. Bu zann›n lehinde do-

layl› kan›tlar bulunmaktad›r. Örne¤in biz Ay'a bakt›¤›m›zda, onun

klasik olarak hesaplanm›fl yörüngesinde olmas›n› bekledi¤imiz yer-

de buluruz. Do¤al olarak, biz ona bakmasak bile, zaman-mekan kav-

ram› içinde Ay'›n mutlaka orada oldu¤unu zihnimizde tasarlar›z.

Kuantum fizi¤i ise buna hay›r der. Biz Ay'a bakmad›¤›m›zda, her ne

kadar çok küçük miktarlarda da olsa, Ay'›n olas› dalgalar› yay›l›r. Biz

ona bakt›¤›m›zda, dalga hemen söner ve dalga art›k zaman mekan

kavram› içinde olmaz. ‹dealist bir metafizik varsay›m› belirtmek da-

ha anlafl›l›r olacakt›r: E¤er ona bakan bilinçli bir kifli bulunmuyorsa,

zaman mekan kavram› içinde hiçbir obje yoktur.17

Bu elbette bizim alg› dünyam›z için geçerlidir. Elbette d›fl

dünyada Ay'›n varl›¤› aflikard›r. Ama biz bakt›¤›m›zda ancak

Ay'›n kendi alg› dünyam›zdaki varl›¤› ile karfl›lafl›r›z.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

31

Kuantum fizi¤ine göre madde-

nin varl›¤›, bir "alg›laya-

n›n"varl›¤›na ba¤l›d›r. Do-

lay›s›yla, biz Ay'a bak-

mad›¤›m›z zaman Ay

olarak gördü¤ü-

müz cisimden

yay›lan dal-

galar sö-

ner ve

dalga

art›k za-

man-mekan

kavram› için-

de var olmaz.

Kuantum fizi¤ine

göre, gözlemci olma-

d›¤› sürece, Ay gökyü-

zünde de¤ildir.

Page 34:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Kaliforniya Üniversitesi'nden nöro-

bilimci ve psikiyatri profesörü Jeffrey

M. Schwartz ise, kuantum fizi¤inin gös-

terdi¤i bu gerçekle ilgili olarak TheMind and The Brain (Zihin ve Beyin)

kitab›nda flu sat›rlara yer vermifltir:

Kuantum fizi¤indeki gözlem güçlü bir fle-

kilde ifade edilememektedir. Klasik fi-

zikte (Newton fizi¤i) gözlemlenen sis-

temler, onu gözlemleyen ve araflt›ran

bir bilincin varl›¤›ndan ba¤›ms›z ola-

rak bir varl›¤a sahiptir. Ancak kuantum fizi-

¤inde, yaln›zca gözlemleme sonucunda fiziksel bir niceli-

¤in gerçek bir de¤eri olur.18

Jeffrey M. Schwartz, çeflitli fizikçilerin konuyla ilgili yo-

rumlar›n› ise flu flekilde özetlemifltir:

Jacob Bronowski'nin "The Ascent of Man" kitab›nda belirtti¤i gibi:

"Fizik bilimlerinin bir amac›, maddesel dünyan›n tam bir görüntüsü-

nü vermekti. 20. yüzy›lda fizikteki en büyük baflar›lardan biri ise, bu

amac›n elde edilemez oldu¤unu kan›tlamak oldu."

Heisenberg'e göre ise, objektif gerçeklik "buhar olup uçmufltur". 1958

y›l›nda flunlar› itiraf etmifltir: "Kuantum te-

orisinde matematiksel olarak formüle etti-

¤imiz do¤an›n kanunlar›, art›k do¤rudan

parçac›klarla ilgili de¤ildir, parçac›klar

hakk›ndaki bilgimizle ilgilidir."

Bohr ise, "Fizi¤in görevinin, do¤an›n

nas›l oldu¤unu bulabilmek oldu¤u-

nu düflünmek yanl›flt›r. Fizik, do¤a

hakk›nda bizim ne söyleyece¤imiz-

le ilgilidir." demifltir.19

Darwin'in Açmaz›: Ruh

32

Zihin ve Beyin

‹nsan›n Yükselifli

Page 35:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Ülkemizde de gösterilen "What the Bleep Do We Know"

(Ne Biliyoruz ki?) belgesel filimindeki konuk fizikçilerden

Fred Alan Wolf ise bu gerçe¤i flu flekilde tan›mlam›flt›r:

Nesneleri oluflturanlar, daha fazla nesneler de¤ildir. Nesneleri olufl-

turanlar fikirler, kavramlar ve bilgidir.20

80 y›l süren insan zekas›n›n gerçeklefltirebilece¤i en ilginç

ve hassas deneylerden sonra kesin ve bilimsel olarak ispatlan-

m›fl olan kuantum fizi¤ine karfl› hiçbir karfl›t görüfl yoktur. Ya-

p›lm›fl deneylerin getirdi¤i sonuçlara önerilebilen bir karfl›t gö-

rüfl de yoktur. Kuantum teorisi, yüzlerce farkl› yönden müm-

kün olan her türlü denemeye tabi tutulmufl ve bilim adamlar›-

n›n gelifltirdi¤i her türlü testi geçmifltir.21 Say›s›z bilim adam›na

Nobel ödülü kazand›rm›flt›r ve hala kazand›rmaktad›r. Koflul-

suz olarak tek gerçek fleklinde kabul edilmifl Newton fizi¤inin

getirdi¤i en temel kavram›, mutlak madde kavram›n› ortadan

kald›rm›flt›r. Eski fizi¤in destekçileri, maddenin tek ve gerçek

varl›k oldu¤una inanan materyalistler, kuantum fizi¤inin getir-

di¤i "maddesizlik" gerçe¤i karfl›s›nda gerçek bir bocalama yafla-

m›fllard›r. Art›k tüm fizik yasalar›n› metafizik içinde aramak zo-

rundad›rlar. Bu büyük flok, 20. yüzy›l bafllar›nda, materyalistle-

re, flu an bu sat›rlarda tarif edilemeyecek kadar büyük bir flafl-

k›nl›k yaflatm›flt›r. Kuantum fizikçisi Bryce Dewitt ve Neill Gra-

ham bu durumu flu flekilde tarif etmektedirler:

Modern bilimin hiçbir geliflmesi, insan düflüncesi üzerinde kuantum

teorisinin ortaya ç›k›fl›ndan daha derin bir etki b›rakmam›flt›r. Yüz-

y›llar boyunca oluflan düflünce kal›plar›ndan ac› çeken bir kuflak ön-

cenin fizikçileri, yeni bir metafizi¤i kucaklamak zorunda kald›lar. Bu

yeni yönlenmenin yol açt›¤› s›k›nt› günümüze kadar devam etti. Te-

mel olarak fizikçiler ciddi bir kay›pla karfl›laflt›lar: Gerçe¤e olan

ba¤l›l›klar›.22

Harun Yahya (Adnan Oktar)

33

Page 36:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Elektronlar›n Dalga Özelli¤i ve Bilimsel Kan›t›Atom alt› parçac›klar›n›n söz konusu ilginç özelli¤ini gös-

teren en önemli deney, çift yar›k deneyidir. Bu deney, ›fl›¤›n ve

elektronun dalga gibi davrand›¤›n›, ikisinin de ayn› ölçüde ga-

rip özellik gösterdi¤ini görmek için yap›lm›flt›r. Burada konuyu

daha iyi anlayabilmek için deneyin, elektron yerine kum tane-

cikleri ile yap›ld›¤› varsay›lm›flt›r.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

34

Thomas Young'un

çift yar›k deneyi,

›fl›¤›n ve elektro-

nun dalga gibi dav-

rand›¤›n› göster-

mek için yap›lm›fl-

t›r. E¤er kum tane-

cikleri bir kaynak-

tan f›rlat›l›p iki ya-

r›ktan geçirilirse,

karfl›daki ekranda

iki eflit desen olufla-

cakt›r. Bunu elek-

tronlarla denedi¤i-

mizde yine ayn› so-

nucun oluflmas›n›

bekleriz. Ancak so-

nuç beklendi¤i gibi

o l m a m a k t a d › r .

Elektronlar, karfl›-

daki ekranda dalga-

lar›n oluflturdu¤u

gibi bir desen olufl-

turmaktad›r. Bu du-

rum, maddeyi olufl-

turan elektronlar›n

maddesel özellik

göstermediklerinin

kan›t›d›r.

Ded

ek

tör

Ded

ek

tör

Ded

ek

tör

Filtre

Polarize

›fl›k

Tespit edilen sonuç

Tespit edilen sonuç

Tespit edilen sonuç

Page 37:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Büyük bir parçac›k kayna¤›n›, örne¤in bir kum üfleyici-

sini bir duvar›n karfl›s›na getirelim. Üzerinde iki tane yar›k

bulunsun. Duvar›n di¤er taraf›nda da bu iki yar›k içinden geçen

parçalar› izleyen bir ekran bulunsun. Parçac›klar, kaynaktan sa-

l›n›r, yar›k üzerinde hareket eder ve ekrana çarparlar. Pek çok

parçac›¤›n yar›klar›n içinden geçmesini ve ekrana çarpmas›n›

izledikten sonra, ekran üzerinde iki y›¤›n fleklinde noktac›klar

olufltu¤unu görürüz. Birinci y›¤›n, ilk yar›k üzerinden gelen

parçac›klar; di¤er y›¤›n da di¤er yar›k üzerinden gelenler. Olay

bekledi¤imiz gibi geliflmifltir.

fiimdi deneyi, farkl› flekilde yapt›¤›m›z› düflünelim. Söz ko-

nusu deney ortam›n› belirli bir madde ile doldural›m, örne¤in

su. Kum tanecikleri yerine bir titreflim aleti kullanal›m. Bu alet

ortam› hareketlendirsin ve sürekli olarak tüm yönlere do¤ru su

dalgalar› olufltursun. Dalgalar, parçac›klar gibi belli bir alan

içinde s›n›rl› de¤ildir. Ortam›n tamam›n›n içine yay›labilir. So-

nuç olarak, ayn› anda her iki yar›ktan da geçen dalgalar tek bir

ortam içinde yay›l›r, birbirleriyle karfl›lafl›r ve birbirlerinin hare-

ketini engellerler. Bir dalgan›n tepe noktas› di¤eri ile karfl›lafl›n-

ca, birbirlerinin etkisini yok eder. Dalga etkisi gider ve geriye su

yüzeyinde bir düzlük kal›r. Bu engelleme, dalgalar›n en temel

özelli¤idir.

Deney elektronlar üzerinde yap›ld›¤›nda, kum tanecikle-

rinde oldu¤u gibi büyük miktarlarda atom y›¤›n›n›n ekrana

çarpmas› yerine, elektronlar›n birbirlerini engelledikleri göz-

lemlenmifltir. Bir baflka deyiflle, parçac›k olarak kabul edilen

elektronlar için beklenen olmam›flt›r. Dolay›s›yla, elektronlar

engelleme özelli¤i gösterdiklerinden dalga özelli¤i tafl›mal›,

parçac›k olmamal›d›rlar. Ama elektronlar dalga da olamazlar,

çünkü t›pk› parçac›klar gibi, ekrana aral›kl› y›¤›nlar halinde

çarpm›fllard›r. Bu durumda gözlemlerimiz, elektronlar›n

kaynaktan ç›kt›klar›nda ve ekrana ulaflt›klar›nda par-

Harun Yahya (Adnan Oktar)

35

Page 38:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

çac›k olduklar›, ama bunun aras›n-

daki her yerde dalga olduklar›d›r. Bu

gerçekten de çok gariptir.23

Bu deneysel kan›t, materyalizmi

ortadan kald›rm›flt›r. Materyalizme

göre her parçac›k, mutlaka uzayda

belli bir yerde nesnel bir varl›¤a sa-

hiptir. Yine materyalizme göre, bir

elektron bir aral›k boyunca tek bir gü-

zergah izlemelidir ve yönü belli olma-

yan dalga gibi iki aral›k aras›nda hareket etmemelidir. Ama ma-

teryalistlerin beklentileri karfl›l›ks›z kalm›flt›r.

Burada bahsetti¤imiz dalga, suda oluflan dalga gibi fiziksel

bir anlam tafl›mamaktad›r. Buradaki dalga, elektron dalgalar›-

d›r. Bu dalgalar, bizim fiziksel dünyam›zdaki üç boyutlu ortam-

da var olmamaktad›rlar.

Söz konusu dalga kavram›n› ünlü fizikçi Fred Alan Wolf flu

flekilde tarif etmektedir:

Kuantum fizikçileri bir olay›n olas›l›¤›n› belirlediklerinde, bir say›

hesaplarlar. Bu say›, kuantum dalga fonksiyonlar› ad› verilen iki mate-

matik fonksiyonunun çarp›m›ndan ortaya ç›kar... Bu dalga fonksi-

yonlar› zaman ve mekan içinde hareket eden gerçek birer dalga ola-

rak farz edilirler. Ancak asl›nda bunlar gerçek dalga de¤illerdir, ta-

mamen hayalidirler. Bunlar, manyetik alan veya yer çekimi alan› gi-

bi bir alan de¤illerdir. Bunlar ölçülemezler. Kütleleri veya enerjileri

yoktur. Bunlar yaln›zca bizim zihnimizde ve hayal gücümüzde var

olurlar. Yani, gözlemledi¤imiz gerçek maddesel varl›klar gibi varl›k-

lar› yoktur...

Zaman halkalar›n› yöneten dinamik kanunlar›, bize ait bir hikayeyi

meydana getirir. Bir baflka deyiflle, bir zaman halkas› meydana ge-

tirildi¤inde, bilinçli veya bilinçsiz olarak "d›flar›da" olarak tecrübe

etti¤imiz dünya, hem kendi zihnimizde hem de nesnel olarak

paylaflt›¤›m›za inand›¤›m›z gerçeklikte meydana gelir.24

Darwin'in Açmaz›: Ruh

36

Fred Alan Wolf

Page 39:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

37

Page 40:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Fred Alan Wolf'a göre, elektronlarla ilgili kesin ve bilim-

sel olan gerçek; bildi¤imiz fiziksel veya matematiksel kav-

ramlar içinde anlafl›lmas›n›n imkans›z oldu¤udur. Ancak bizler

zaten d›flar›daki gerçeklikle hiçbir zaman bir ba¤lant› içinde ola-

may›z. Kendi alg›lar›m›z› aflarak d›fl dünyan›n asl›na ulaflma-

m›z imkans›zd›r.

Çift yar›k deneyi, tüm atom alt› parçac›klar› ile denenebilir.

Ama sonuç hep ayn› olacakt›r. Çünkü kuantum mekani¤i, tüm

evrene hakimdir. Milyonlarca atom bir araya gelip büyük bir

nesneyi veya bir insan› meydana getirdi¤inde, söz konusu en-

gelleme etkisinin gözlemlenme ihtimali de azal›r. Ama bunun

anlam›, kuantum mekani¤inin art›k geçersiz oldu¤u de¤ildir.

Sadece bu ifllem art›k gözlemlenememektedir. Dolay›s›yla bu

gerçek, maddenin tümü için geçerlidir. Washington Üniversite-

si'nden matematikçi Thomas McFarlane'e göre kuantum meka-

ni¤inde, günlük yaflant›m›zda karfl›m›za ç›kan bü-

yük objeler de asl›nda nesnel olarak var olan

maddeler de¤ildirler. Farlane'e göre, nes-

nel olarak var olan dünyan›n görüntüsü,

sadece bir illüzyondur.25

Darwin'in Açmaz›: Ruh

38

Page 41:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

39

Çift yar›k deneyi ile kan›tlanm›fl olan fley, elektronlar›n bildi¤imiz fiziksel ve ma-

tematiksel kavramlarla anlafl›lmas›n›n imkans›z olufludur. Ancak bizler zaten d›fl

dünyadaki gerçeklikle hiçbir zaman bir ba¤lant› içinde olamay›z. Alg›lar›m›z›n bi-

ze gösterdiklerini aflarak, d›fl dünyan›n asl›na ulaflmam›z mümkün de¤ildir.

Page 42:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Kuantum mekanikçilerinin bilimsel olarak ispat ettikleri

fley, nesnel dünyan›n yo¤unlaflt›r›lm›fl bir dalga fleklinde var

oldu¤udur. Kuantum mekanikçilerine göre insan› aldatan en

büyük problem ise bizim alg›lar›m›zla var olan dünyada, ger-

çekli¤i oldukça ikna edici olan detay, keskinlik ve netli¤in söz

konusu olmas›d›r. Oysa d›flar›daki dünya bize hiçbir zaman

ulaflmamaktad›r. Bizler, d›flar›daki gerçekli¤i, d›flar›da var olan

madde dünyas›n›n asl›n› hiçbir zaman göremeyiz. Bizim zihni-

mizde oluflan bir dünya vard›r ve bizim alg›lar›m›zla var olma-

s›na ra¤men bu dünya mükemmel bir netlikle oluflmaktad›r.

Günlük yaflant›m›z, d›flar›da var olan gerçeklik ile oldukça çe-

liflkili bir görünüm sunmaktad›r. Bu durumda karfl›m›za ç›kan

soru, fiziksel gerçeklerin mi, yoksa bizlere do¤ru ve net görü-

nenlerin mi do¤ru kabul edilmesi gerekti¤idir. Thomas J.

McFarlane, bu soruya bir karfl›laflt›rma yap›larak cevap buluna-

bilece¤ini belirtmektedir.

McFarlane'e göre günümüz bilim adamlar›n›n, bu cevab›

bulmak için bundan 300 y›l öncesine gidip, Dünya'n›n düz ol-

du¤una inanan insanlarla karfl›laflt›¤›n› düflünebiliriz. Bilim

adamlar›, onlar›n hatas›n› düzeltmek için onlara kibarca yanl›fl

düflündüklerini, Dünya'n›n asl›nda yuvarlak oldu¤unu söyler-

ler. Onlar ise muhtemelen, bilim adamlar›na neden böylesine

ç›lg›nca bir fikre kap›ld›klar›n› soracaklard›r. Bilim adamlar› ise

onlara, o dönemin flartlar› ve bilgisi dahilinde kendi tezlerini

kan›tlayacak tek bir delil bile getiremeyeceklerdir. Ancak onlar

günümüz insanlar›na, tüm deneyimlerine dayanarak ve bunun-

la ilgili deliller getirerek Dünya'n›n düz oldu¤unu kendilerince

aç›klarlar. Dahas›, yeryüzünü ölçmek ve yol haritalar› yapmak

için gezegen geometrisi kavram›n› kullan›r ve günlük yaflam-

lar›nda bununla çeliflen hiçbir fley bulmazlar. Ayn› flekilde,

genifl bir araziye veya denize bakt›klar›nda da hiçbir e¤rilik

görmediklerini söyler ve Dünya'n›n yuvarlakl›¤›n›

Darwin'in Açmaz›: Ruh

40

Page 43:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

kan›tlayan hiçbir delil bulunmad›¤›n›

iddia ederler. Bu durumda, "Dünya

yuvarlakt›r" iddias› bir aldatmaca gibi

kal›r. Bilim adamlar›, hiçbir fley kan›t-

layamam›fl olarak, zaman makineleri-

ne biner ve günümüze dönerler.26

McFarlane'e göre, dostlar›m›z›

Dünya'n›n yuvarlak oldu¤una ikna

edemememizin sebebi, elbette, Dünya ile

karfl›laflt›r›ld›¤›nda çok küçük oluflumuzdur.

Deneyimimiz co¤rafik olarak kü-

çük bir alanda s›n›rl› kald›¤› için

Dünya, gerçekte öyle olmad›¤›

halde, düz gibi görünmektedir. Bir

baflka deyiflle, Dünya'n›n görünen düzlü¤ü asl›nda gerçek

bir düzlük de¤ildir, çünkü Dünya düz de¤ildir. Ama bu, Dün-

ya'n›n büyüklü¤ü nedeniyle yan›lt›c› bir düzlüktür. Dünya'n›n

yuvarlak oldu¤unu kan›tlamak için, günlük deneyimlerimizin

ötesine gitmemiz gerekmektedir. Örne¤in, bir uçak ile Dünya

etraf›nda uçabilir veya bir uzay meki¤i ile uzaya ç›kabiliriz.

Ama günlük deneyimlerimizle s›n›rl› kald›¤›m›zda, düzlü¤ün

bir illüzyon oldu¤una dair hiçbir kan›t›m›z yoktur. Ayn› flekilde,

Dünya'n›n düz oldu¤una inanmamak için bir nedenimiz de

yoktur. McFarlane, verdi¤i bu örnekten sonra sözlerine flu flekil-

de devam eder:

E¤er insanlar geçmiflte gerçek konusunda bu derece aldanm›fllarsa,

biz flu anda aldanmad›¤›m›z› nas›l bilebiliriz? Gördü¤ümüz gibi, bi-

zim flimdiki gerçek görüflümüzün günlük deneyimlerimizle uyumlu

olmas›, onlar› gerçek haline getirmez. Bizim deneyimlerimizin bir

s›n›r› oldu¤u için, belki de nesnel dünya fikrimiz gerçekten de bir

illüzyondur. T›pk› düz dünya fikrinin bir illüzyon olmas› gibi.27

41

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 44:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Maddenin Mutlakl›¤› ‹ddias›,Materyalizmle Birlikte Yok Olup Gitmifltir

Kuantum mekani¤inin bizlere göstermifl oldu¤u sonuç flu-

dur: Madde, materyalistlerin iddia ettikleri gibi mutlak ve son-

suz de¤ildir. Madde ezeli veya ebedi olmad›¤› gibi çevremizde

gördü¤ümüz varl›klar da sadece birer atom y›¤›n› de¤illerdir.

Kuantum fizi¤ine göre madde, materyalistlerin hiç hesaba kat-

mad›¤› boyutlar içinde nitelik de¤ifltirmifl ve maddenin temeli-

nin sadece bir enerji flekli oldu¤u bilimsel olarak kan›tlanm›flt›r.

Materyalizm, kuantum fizi¤inin gösterdi¤i gerçekler ile bilimsel

anlamda kesin olarak çökmüfltür.

Paul Davies ve John Gribbin, yeni fizi¤in materyalizmi ta-

mamen ortadan kald›rd›¤› gerçe¤ini flu flekilde özetlemektedirler:

Materyalizme hayat veren bilim olan fizi¤in ayn› zamanda materya-

lizmin ölümü için bir sinyal oldu¤unu söylemek do¤rudur. 20. yüz-

y›l boyunca yeni fizik, bir seri flafl›rt›c› geliflme ile materyalist doktri-

nin temellerini ortadan kald›rd›. Önce, Newton'un mekan ve zaman

konusundaki tahminlerini ortadan kald›ran görecelik kuram› geldi...

ve daha sonra kuantum teorisi geldi ve bizim madde görüntümüzü

tamamen de¤ifltirdi.28

Fizikçi Fred Alan Wolf ise, materyalizmi art›k bilim adam-

lar›n›n da terk etmifl olduklar›n› flu flekilde haber vermektedir:

Ço¤u bilim adam› da dahil olmak üzere pek ço¤umuz, yeni nesnel

materyalizmi kabul etmiyoruz. Kalbimizin derinliklerinde, bizden

önceki simyac›lar›n yapt›klar› gibi, tüm evrenden sorumlu olan fle-

yin, materyalizmden çok daha zengin bir fley oldu¤una inan›yo-

ruz.29

Materyalizmin çöküflünün getirdi¤i sonuç nedir? ‹nsan-

lar›n büyük bir k›sm›n› aldatan, onlar› Allah'›n varl›¤›na

inanmaktan al›koyan en büyük sebeplerden biri maddenin

tek mutlak varl›k oldu¤una olan kesin kanaatleridir.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

42

Page 45:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

D›fl dünyay›, alg›lad›klar›n›n bir bütü-

nü olarak kabul etmek yerine, gör-

dükleri her fleyin mutlak gerçe¤i ile

muhataplarm›fl gibi davran›rlar. Mater-

yalizmin sundu¤u maddenin varolu-

flundaki amaçs›zl›¤›, kendilerine de uy-

gular ve dünyaya gelifl ve dünyada bu-

lunufl amaçlar›n›n olmad›¤›n› zanne-

derler. Allah'›n varl›¤›n›n delillerini göremez ve inanabilmek

için Allah'›n da (Allah'› tenzih ederiz) maddesel bir varl›k ola-

rak kendilerine gözükmesini beklerler. Varl›klar›n yarat›lmad›k-

lar›na inan›r ve dolay›s›yla bir Yarat›c›'n›n varl›¤›n› asla kabul

etmek istemezler.

‹flte materyalizm bahanesine s›¤›n›larak yap›lmak istenen,

asl›nda Allah'›n mutlak varl›¤›n› ve Allah'›n yaratmas›n› reddet-

meye çal›flmakt›r. Materyalizmin çöküflü, bu bahaneyi kesin

olarak ortadan kald›rm›fl, Allah'›n mutlak varl›¤› gerçe¤ini tüm

delilleriyle göstermifltir.

Delaware Üniversitesi Bartol Araflt›rma Enstitüsü parçac›k

fizikçisi Stephen M. Barr, bu gerçe¤i flu sözlerle ifade etmektedir:

Bilim bizi böyle bir serüvenin içine sürükledi. Silahlarla de¤il; teles-

koplarla ve parçac›k h›zland›r›c›lar›yla donanm›fl ve derin matema-

ti¤in iflaretleri ve sembolleriyle konuflan bilim, bize, çok farkl› k›y›la-

r› ve bize oldukça yabanc› olan fantastik yerleri getirdi. Biz evreni in-

celemeye devam ettikçe, yolculu¤un sonuna geldi¤imizde art›k birer

birer bize tan›d›k gelen s›n›r tafllar›n› ve en eski evimizin plan›n›

kavramaya bafllad›k. Gerçe¤i bulmaya çal›flt›¤›m›z bu yolculuk en

sonunda bizi Allah'a yöneltmektedir.30

Maddenin asl› ile muhatap oldu¤unu düflünmek yaln›zca

bir zand›r. Alg›lar›m›zla kavrayabildi¤imiz bu dünyada, buna

dair hiçbir kan›t yoktur. Bizler, yaln›zca kendi alg›lar›m›zda

var olan dünyay› görebilir, duyabiliriz. D›flar›daki

Harun Yahya (Adnan Oktar)

43

Stephen M. Barr

Page 46:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

maddesel dünyan›n asl›na ulaflabilmemiz imkans›zd›r. Evren

ezeli ve ebedi de¤ildir, bir bafllang›c› ve bir sonu vard›r. Evre-

nin hiçbir noktas›nda, materyalistlerin iddia etti¤i flekilde bir

"amaçs›zl›k" hakim de¤ildir. Tüm evren ve bunun içindeki her

varl›k, bir amaç u¤runa var edilmifltir. Bunlar›n tümünün gös-

terdi¤i tek bir sonuç vard›r: Evrenin her noktas›nda yarat›lm›fl-

l›k hakimdir. Yarat›lan eserler ise, çok daha üstün bir gücün, bir

Yarat›c›'n›n varl›¤›n› gösterir. O Yarat›c›, tüm alemleri sar›p ku-

flatm›fl olan Yüce Allah't›r.

Materyalistlerin bu gerçe¤e karfl› mücadeleleri art›k bir an-

lam tafl›mamaktad›r. Çünkü modern fizik, onlar›n tümüyle

aleyhlerine sonuç vermifltir.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

‹nsanlar›n büyük bir k›sm›n› aldatan en büyük sebeplerden biri, maddenin tek mut-

lak varl›k oldu¤una kesin kanaatleridir. Bu bak›fl aç›s›yla, materyalizmin sundu¤u

maddenin var oluflundaki amaçs›zl›¤› kendilerine de uygular ve dünyaya gelifl amaç-

lar›n›n olmad›¤›n› zannederler. Allah'›n varl›¤›n›n delillerini göremez ve materya-

lizm büyüsü içinde saplan›p kal›rlar.

Oysa as›l gerçek fludur: Tüm evren ve bunun içindeki her varl›k, bir amaç u¤runa ya-

rat›lm›flt›r. Yüce Rabbimiz olan Allah, var olan her fleyi yoktan yaratan, tüm alemleri

sar›p kuflatand›r.

Page 47:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Allah ayetlerinde flöyle bildirir:

Biz, bir 'oyun ve oyalanma konusu' olsun diye gö¤ü, yeri

ve ikisi aras›nda bulunanlar› yaratmad›k.

E¤er bir 'oyun ve oyalanma' edinmek isteseydik, bunu,

Kendi Kat›m›z'dan edinirdik. Yapacak olsayd›k, böyle ya-

pard›k.

Hay›r, Biz hakk› bat›l›n üstüne f›rlat›r›z, o da onun beyni-

ni darmada¤›n eder. Bir de bakars›n ki, o, yok olup gitmifl-

tir. (Allah'a karfl›) Nitelendiregeldiklerinizden dolay› ey-

vahlar size.

Göklerde ve yerde kim varsa O'nundur. O'nun yan›nda

olanlar, O'na ibadet etmekte büyüklü¤e kap›lmazlar ve

yorgunluk duymazlar. (Enbiya Suresi, 16-19)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 48:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan
Page 49:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

47

Bir Enerji fiekli: Ifl›k

Max Planck'›n bulufluna göre ›fl›k, hem dalga hem de par-

çac›k özelli¤i göstermektedir. Planck'tan sonra say›s›z deney ve

gözlem, bu gerçe¤i kesin olarak ortaya ç›karm›flt›r. Bu durumda

›fl›k için flu söylenebilir: Ifl›k, dalga fleklinde hareket eden bir

enerjidir. Bu tan›m›n daha iyi anlafl›lmas› için bir baflka dalga

çeflidini, suda meydana gelen dalgalar› örnek verebiliriz. Su

dalgalar› sudan meydana gelmezler. Dalga, suda hareket eden

enerjiden meydana gelmektedir. E¤er bir havuzun bir ucundan

di¤er ucuna dalga hareket ederse, bu havuzun sa¤ taraf›ndaki

suyun, havuzun sol taraf›na geçmesi anlam›na gelmez. Su oldu-

¤u yerde kalm›flt›r. Hareket eden fley dalgad›r, yani enerjidir.

Banyo küveti su ile doluyken elinizi suyun içinde hareket ettir-

di¤inizde dalga meydana getirirsiniz, çünkü suya enerji verirsi-

niz. Enerji, suda dalga fleklinde hareket eder.

Tüm dalgalar hareket eden ener-

jidir ve genellikle bir araç kulla-

narak, örne¤in suyu kulla-

narak hareket ederler.

Page 50:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Darwin'in Açmaz›: Ruh

48

fiüphesiz bu, gerçek bir olay›n haberidir. Allah'tan

baflka ‹lah yoktur. Ve flüphesiz Allah, üstün ve güçlü

oland›r, hüküm ve hikmet sahibidir.

(Al-i ‹mran Suresi, 62)

Page 51:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Ifl›k dalgalar›, su dalgalar›na göre biraz daha karmafl›kt›rlar

ve hareket etmek için bir arac›ya ihtiyaç duymazlar. Boflluk için-

de de hareket ederler. Ifl›k sadece bafllang›ç aflamas›nda madde-

ye ba¤›ml›d›r. Ifl›k, bir kere oluflturuldu¤unda, herhangi bir

maddesel eleman olmadan, ba¤›ms›z flekilde hareket edebilir.

Ifl›k enerjisi, hiçbir maddenin olmad›¤› yerde bulunabilir.31 Hem

›fl›k hem de ›s›, elektromanyetik ›fl›n›m olarak bilinen enerjinin

farkl› flekilleridir. Elektromanyetik ›fl›n›m›n tüm farkl› flekilleri,

uzayda enerji dalgalar› fleklinde hareket ederler. Bu, bir gölün

üzerine at›lan tafllar›n oluflturdu¤u dalgalara benzetilebilir. Na-

s›l bir göldeki dalgalar›n farkl› boylar› olabiliyorsa, elektroman-

yetik ›fl›n›m›n da farkl› dalga boylar› olur.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

49

Radyo frekans› ve ölçüm cihaz›

Ifl›k, dalga fleklinde

hareket eden bir

enerjidir. Ifl›k dalga-

lar›, su dalgalar›na

benzerler. Ancak bu-

radaki enerji, sudaki

enerjinin aksine, ha-

reket etmek için bir

arac›ya ihtiyaç duy-

maz. Boflluk içinde

hareket eder. Ifl›k

enerjisi, hiçbir mad-

denin olmad›¤› yer-

de bulunabilir.

Page 52:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Ancak elektromanyetik ›fl›n›m›n dalga boylar› aras›nda çok

büyük farklar vard›r. Baz› dalga boylar› kilometrelerce genifllik-

te olabilir. Baflka dalga boylar› ise, bir santimetrenin trilyonda

birinden daha ufakt›r. Bilim adamlar›, bu farkl› dalga boylar›n›

s›n›flara ay›r›rlar. Örne¤in santimetrenin trilyonda biri kadar

küçük dalga boylar›na sahip olan ›fl›nlar, gama ›fl›nlar› olarak bi-

linir. Bunlar çok yüksek enerji tafl›rlar. Dalga boylar› kilometre-

lerce genifllikte olan ›fl›nlara ise "radyo dalgalar›" ad› verilir ve

bunlar çok zay›f bir enerjiye sahiptir. Bu nedenle gama ›fl›nlar›

bizim için öldürücü iken, radyo dalgalar›n›n bize hiçbir etkisi

olmaz.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta, dalga boylar›n›n

ola¤anüstü derecede genifl bir yelpazede da¤›lm›fl olmalar›d›r.

En k›sa dalga boyu, en uzun dalga boyundan tam 1025 kat daha

küçüktür. 1025, 1 rakam›n›n yan›na 25 tane s›f›r eklenmesiyle

oluflan bir say›d›r. 10, 000, 000, 000, 000, 000, 000, 000, 000 flek-

linde yazabilece¤imiz bu say›n›n büyüklü¤ünü daha iyi kavra-

mak için baz› karfl›laflt›rmalar yapmak yerinde olur. Örne¤in

Dünya'n›n dört milyar y›ll›k ömrü boyunca geçen saniyelerin

toplam say›s›, sadece 1017'dir. E¤er 1025 say›s›n› saymak ister-

sek, gece gündüz hiç durmadan saymam›z ve bu ifli Dün-

ya'n›n yafl›ndan 100 milyon kez daha uzun bir za-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

50

Hopkins Da¤›ndaki alt› aynal›

dev gama ›fl›n› teleskobu.

Page 53:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

man boyunca sürdürmemiz gerekir! E¤er 1025 tane iskambil

ka¤›d›n› üst üste dizmeye kalksak, Samanyolu galaksisinin

çok d›fl›na ç›kmam›z ve gözlemlenebilir evrenin yaklafl›k yar›s›

kadar bir mesafe gitmemiz gerekir.

Evrendeki farkl› dalga boylar›, iflte bu kadar genifl bir yel-

paze içine da¤›lm›flt›r. Ama ne ilginçtir ki, bizim Güneflimiz, bu

genifl yelpazenin çok dar bir aral›¤›na s›k›flt›r›lm›flt›r. Günefl'ten

yay›lan farkl› dalga boylar›n›n % 70'i, 0.3 mikronla (bir mikron

milimetrenin binde biridir) 1.50 mikron aras›ndaki darac›k bir

s›n›r›n içindedir. Bu aral›kta üç tür ›fl›k vard›r: Görülebilir ›fl›k,

yak›n k›z›l ötesi ›fl›nlar ve biraz da yak›n mor ötesi ›fl›nlar.

Bu üç tür ›fl›k say›ca çok gibi durabilir. Ama gerçekte üçü-

nün toplam›, elektromanyetik yelpazenin içinde tek bir birim

yer kaplamaktad›r! Bir baflka deyiflle, Günefl'in ›fl›¤›n›n tümü,

üst üste dizdi¤imiz 1025 tane iskambil ka¤›d›n›n tek bir tanesine

karfl›l›k gelmektedir. Günefl'in ›fl›nlar›n›n bu darac›k aral›¤a yer-

lefltirilmifl olmas›n›n önemli nedeni ise, Dünya üzerindeki yafla-

m› destekleyecek olan ›fl›nlar›n yaln›zca bu ›fl›nlar olufludur.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

51

Günefl'ten bize ulaflan görülebilir

›fl›k, k›z›l ötesi ›fl›nlar ve yak›n

mor ötesi ›fl›nlar, elektromanyetik

yelpazenin içinde tek bir birim yer

kaplamaktad›r. Yani Günefl'ten bi-

ze ulaflan ›fl›k, üst üste dizilen 1025

tane iskambil ka¤›d›n›n tek bir ta-

nesine denk gelmektedir. Dün-

ya'daki yaflam› destekleyen yega-

ne ›fl›nlar, yaln›zca bu ›fl›nlard›r.

Page 54:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

‹nsan gözünü, görüntü verebilmek için uyaran ›fl›k ise,

genifl frekans s›ralar› aras›nda oldukça dar bir fleridi, genifllik

olarak bir *oktavdan daha az bir alan› temsil eder. Öyle ki, reti-

nay› uyaran ›fl›klar›n dalga boylar› santimetrenin milyonda 75'i

ile 39'u aras›nda de¤iflir. Nöropsikoloji profesörü Richard L.

Gregory'e göre, "bu flekilde bak›ld›¤›nda neredeyse kör say›l›-

r›z."32

Bu gerçe¤i dikkate ald›¤›m›zda, d›flar›da olarak alg›lad›¤›-

m›z ›fl›¤›n sadece küçük bir k›sm›n› görmekte oldu¤umuzu an-

lar›z. Bir baflka deyiflle, retinam›z›n elde etti¤i ›fl›k ile oldukça

küçük bir frekans›n meydana getirdi¤i görüntülere sahip olabi-

liriz. Bunun d›fl›ndaki frekanslara ait dünya, bizim için bilin-

mezdir.

Peki acaba oldukça dar aral›ktaki frekanslar›n› görebildi¤i-

mizi sand›¤›m›z ›fl›k gerçekten de d›fl dünyada bizim tan›d›¤›-

m›z flekilde midir?

Darwin'in Açmaz›: Ruh

52

* Ifl›k da, t›pk› sesler gibi oktavlardan oluflur. Ifl›k oktav›, ›fl›k ›fl›nlar›n›n frekanslar›

ile belirlenir. Örne¤in, 48. oktav k›z›l ötesi ›fl›nlar, 49. oktav görünür ›fl›k ve 50. oktav

ise ultraviyole ›fl›kt›r. ‹nfroson ve ultrason titreflimlerinden, radyo dalgalar›na ve

mikrodalgalara; k›z›l ötesi, görünür ›fl›k, ultraviyole ›fl›k, gama ›fl›nlar›, solar ›fl›nlara

kadar her ›fl›k dalgas›, elektromanyetik ölçümde farkl› oktavlar› temsil ederler.

lens

optik sinir

retinal damarlar

pupil

kornea

retina

koroid

sklera (göz ak›)

konjoktiva

iris

Page 55:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Ifl›¤›n özelli¤i, maddeler üzerinde gerçeklefltirdi¤i etki-

dir. Genellikle, madde bir dura¤anl›¤a sahiptir. Bizim her tür-

lü itme ve çekme bask›lar›m›za direnç gösterir. Ve biz herhangi

bir fleyi itti¤imizde veya kendimize çekti¤imizde, kendi üzeri-

mizde itme ve çekme etkilerini hissederiz. Newton buna "etki

tepki prensibi" ad›n› vermifltir. Ifl›k da, madde üzerinde etki ve

tepkide bulunur ama ›fl›k parçac›klar›n›n dura¤an bir yap›s›

yoktur. Ifl›¤›n, objeler üzerinde etki ve tepkide bulundu¤unu

görebiliriz (lazer ›fl›¤›n›n metalleri kesmesi ve zarar görmüfl re-

tinay› tamir etmesi örneklerinde oldu¤u gibi), ama hiçbir mad-

denin ›fl›¤a etki ve tepkide bulundu¤unu göremeyiz. Fizikçiler,

›fl›k üzerinde etki ve tepkinin olmamas›n›, dura¤an kütlenin yok-lu¤u olarak adland›r›rlar.33 Dura¤an kütle, bir yerde oldu¤u gi-

bi duran, yani sabit bir varl›¤› olan kütledir. Ifl›k için ise dura-

¤anl›k söz konusu de¤ildir. O her zaman hareket halindedir.

Dolay›s›yla ›fl›k, kütlesi olmayan ve bu sebeple "madde" özelli-

¤i göstermeyen bir enerji fleklidir. Fred Alan Wolf, bu durumu

flu flekilde aç›klam›flt›r:

Biz ›fl›¤› gördü¤ümüzde, asl›nda hiçbir flekilde ›fl›¤› görmeyiz. Bizim

gördü¤ümüz, ›fl›¤›n madde üzerindeki etki ve tepkisinin bizim du-

yu organlar›m›z üzerinde gösterdi¤i etkinin sonuçlar›d›r. Biz mad-

deyi hareket ederken görürüz. Ifl›k, gerçekten de bu dünyan›n d›fl›n-

da bir fleydir...34

Harun Yahya (Adnan Oktar)

53

Page 56:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

D›flar›daki Ifl›k Asl›nda Nerede?

Ifl›k, bize d›fl dünyay› görünür k›lan, d›-

flar›daki görüntünün oluflmas›na vesile olan

fley midir? D›flar› ç›kt›¤›n›zda etraf›n›zdaki

tüm maddesel varl›klar›n var olmas›na ama

kapkaranl›k bir odada maddenin bizim için

tamamen yok olmas›na sebep olan fley ›fl›k m›-

d›r? E¤er ›fl›k olmasa, etraf›m›zdaki dünya bi-

zim için tamamen yok mu olacak?

Darwin'in Açmaz›: Ruh

54

Page 57:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

55

Page 58:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Bizim alg›lad›¤›m›z d›fl dünyan›n sadece görünür ›fl›¤›n

varl›¤›yla varl›k buldu¤u iddias›, yaln›zca bizim zann›m›zd›r.

Asl›nda d›fl dünyada ›fl›k yoktur, zifiri bir karanl›k hakimdir. Ne

lambalar, ne araba farlar›, ne de Günefl gerçekte bizim bildi¤i-

miz anlamda bir ›fl›k saçmaz. Ifl›k, insanlar›n beyinlerinde sade-

ce bir alg› olarak oluflur ve yaflad›klar› dünyay› ayd›nlat›r.

Bunun teknik aç›klamas› fludur: Günefl ve di¤er ›fl›k kay-

naklar›, farkl› dalga boylar›nda elektromanyetik parçac›klar (fo-

tonlar) saçarlar. Bu parçac›klar, yap›lar›n›n öngördü¤ü flekilde

evrene yay›l›r. Örne¤in birçok radyoaktif parçac›k vücudumu-

zun içinden geçip gider. Onlar› ancak kurflun levhalar durdura-

bilir. Bu parçac›klar›n baz›lar› o denli a¤›r ve o kadar büyük

miktarda enerji yüklüdürler ki, ço¤u zaman çarpt›klar› molekü-

lü parçalayarak yollar›na pek sapmadan devam ederler. Bu,

radyasyonun kansere yol açmas›n›n alt›nda yatan nedendir. Da-

ha güçsüz bir tür radyasyon olan röntgen ›fl›nlar›ndan yararla-

n›larak röntgen makineleri üretilmifltir. Bu makinelerin yapt›¤›

ifl, radyo dalgalar›n›n oluflturdu¤u etkiyi "görülebilen ›fl›¤a" çe-

virmek, yani gözlerimiz taraf›ndan alg›lanabilir hale getir-

mektir. Yani ›fl›k, göz taraf›ndan alg›land›¤› ve beyin taraf›n-

dan yorumland›¤› sürece var olur. D›flar›da ise bildi¤imiz ma-

nada bir ›fl›¤›n varl›¤›, bir ayd›nl›k söz konusu de¤ildir.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

56

Röntgen ›fl›nlar›ndan yararlan›larak röntgen makineleri üretilmifltir. Bunlar,

radyo dalgalar›n›n oluflturdu¤u etkiyi, görülebilen ›fl›¤a çevirirler.

Page 59:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Radyo dalgalar›, parçac›k içermedikleri için çarp›flma

an›nda insana zarar vermezler. Bu dalgalar hiçbir duyumuz

taraf›ndan alg›lanamaz, ancak evlerimizdeki radyolar bunlar›

kulaklar›m›z taraf›ndan duyulabilir ses dalgalar›na çevirir. Rad-

yoda bir yay›n yokken duyulan h›fl›rt›, asl›nda Günefl ve tüm

y›ld›zlar taraf›ndan evrenin bafllang›c›ndan bu yana yay›lan

kozmik fon radyasyonunun "sesidir". Burada "ses" kelimesi ile

kastedilen, bu dalgalar›n radyolar›m›z taraf›ndan ifllenerek ku-

laklar›m›z taraf›ndan duyulabilir hale getirilmesi ve bunun ar-

d›ndan beynimizde oluflturduklar› alg›d›r. Yani, gerçekte bizim

için var olmayan, fiziksel anlamda da maddesel varl›¤› olmayan

dalgalar, radyo taraf›ndan kula¤›n duydu¤u ve beynin yorum-

lad›¤› bir flekle dönüfltürülür.

Ayn› durum televizyon için de geçerlidir. Bizim için gerçek-

te görünür olmayan çeflitli ›fl›k dalgalar›, televizyon taraf›ndan

yorumlanarak, bizim alg›layabilece¤imiz flekle dönüfltürülür.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

57

Radyo dalgalar› normal flartlarda duyular›m›z›n hiçbiri taraf›ndan alg›lanmazlar.

Radyolar, bunlar› kulaklar›m›z taraf›ndan duyulabilir

ses dalgalar›na çevirirler.

Page 60:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

"Ifl›k" dedi¤imiz alg›ya kaynakl›k eden fotonlar ise çok

daha hafif parçac›klard›r ve ço¤unlukla ilk çarpt›klar› atom-

dan sekerler. Üstelik bunu yaparken çarpt›klar› yere pek bir za-

rar da vermezler. Frekanslar›, yani titreflim h›zlar› nedeniyle da-

ha fazla enerji yüklü olan mor ötesi (ultraviyole) ›fl›nlar›, cildi-

mize nüfuz edebilir ve bazen genetik flifremizde bozulmalara

neden olabilir. Belli saatlerde günefl ›fl›¤›na çok fazla maruz kal-

man›n kansere neden olabilmesi bundand›r.

Frekanslar› gere¤i k›z›l ötesi (enfraruj) olarak adland›r›lan

fotonlar ise çarpt›klar› yüzeyde enerjilerinin bir k›sm›n› b›rak›r-

lar ve buradaki atomlar›n titreflim h›z›n›, yani ›s›s›n› art›r›rlar.

Bu yönleriyle k›z›l ötesi ›fl›nlar, ›s› ›fl›nlar› olarak da adland›r›l›r.

Akkor haline gelmifl bir kömür sobas› veya bir elektrik sobas›

bol miktarda k›z›l ötesi ›fl›n yayar. Bu ›fl›nlar cildimiz taraf›ndan

s›cakl›k hissi olarak alg›lan›r. Gerçekte d›flar›da "s›cakl›k" diye

bir fley de yoktur. S›cakl›k dedi¤imiz fley, ›fl›k dalgalar›n›n mey-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

58

Frekanslar› nedeniyle daha fazla enerji yüklü olan

mor ötesi ›fl›nlar, cilde nüfuz edebilir ve bazen

genetik flifrede bozulmalara sebep olabilir.

Page 61:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

dana getirdikleri enerjiden ibarettir.

S›cakl›¤› alg›layan›n, hissedenin var-

l›¤› olmaks›z›n, "s›cak" diye bir fleyin

varl›¤›n› iddia etmek imkans›zd›r.

Fotonlar›n bir k›sm› da vard›r ki

frekanslar› mor ötesi ve k›z›l ötesi ›fl›n-

lar›n aras›nda kalm›flt›r. Bunlar gözümüzün arkas›ndaki retina

tabakas›na düfltü¤ünde buradaki hücreler taraf›ndan elektrik

sinyaline çevrilirler. Biz de gerçekte fiziksel birer parçac›k olan

fotonlar› "›fl›k" olarak alg›lar›z. E¤er gözümüzdeki hücreler fo-

tonlar› "›s› parçac›klar›" olarak alg›lasalard›, o zaman bizim için

›fl›k, renk ve karanl›k olarak adland›rd›¤›m›z kavramlar hiçbir

zaman olmayacak, cisimlere bakt›¤›m›zda onlar›n sadece "s›-

cak" veya "so¤uk" olduklar›n› hissedecektik. Bir baflka deyiflle

d›flar›daki dünyan›n varl›k flekli, bizim duyular›m›z›n onu alg›-

lama flekline ba¤l›d›r. D›flar›da ›s› ve ›fl›k yoktur. Çevremiz, çe-

flitli frekanslarda ve dalga fleklinde dolafl›p duran parçac›klarla

çevrilmifltir. Bunlar› bizim için "görülür ve hissedilir hale geti-

ren fley", yaln›zca beynimizdeki alg› merkezleridir.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

59

Gerçekte d›flar›da

›s› ve ›fl›k yoktur.

Çeflitli frekans-

larda dolafl›p du-

ran parçac›klar›

görülür ve hisse-

dilir hale getiren

ise beynimizdeki

alg› merkezidir.

Page 62:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Gözümüzün retina tabakas›na düflen fotonlar, buradaki

alg› hücreleri taraf›ndan elektrik ak›m›na dönüfltürülürler. Bu

elektrik ak›m› sinirler taraf›ndan beyindeki görme merkezine

tafl›n›r. Beyindeki görme merkezi bu elektrik ak›mlar›n› yorum-

layarak bir görüntü oluflturur. Fizik kitaplar›nda ›fl›¤›n bu özel-

li¤i flöyle ifade edilmektedir:

Ifl›k kelimesi fiziksel veya objektif bir manada, elektromanyetik dal-

galarla veya fotonlarla ilgili olarak kullan›ld›. Ayn› kelime psikolojik

bir manada elektromanyetik dalgalar ve fotonlar, göz retinas›na

çarpt›¤› vakit insanda uyanan hisle ilgili olarak da kullan›lmaktad›r.

Ifl›k kelimesinin hem objektif hem de subjektif kavramlar›n› birlikte

ifade edelim: Ifl›k, bir insan gözünde, retinan›n uyar›lmas›ndan do-

¤an görme etkileriyle varl›¤›n› gösteren bir enerji fleklidir.35

D›flar›da var oldu¤unu zannetti¤imiz canl› ve ›fl›kl› dünya,

d›flar›da maddesel bir varl›¤› olan ama bu varl›¤›n asl›n› bizim

hiçbir flekilde göremedi¤imiz, bizde alg› olarak meydana gelen

bir hayaldir asl›nda. Güneflli bir günde seyretti¤imiz deniz

manzaras› gerçekte tümüyle bir karanl›ktan ibarettir. Orada hiç-

bir ›fl›lt›, denizin parlakl›¤›, havan›n netli¤i ve güneflin göz al›c›

›fl›klar› yoktur. Bize ait bu canl› ve ›fl›kl› görüntüyü alg›lamam›-

z› sa¤layan fley, yaln›zca beynimize iletilen elektrik sinyalleridir.

Ifl›k; beynimizde meydana gelen bir alg› olmas›n›n d›fl›nda, d›-

flar›da da yaln›zca bir enerji flekli olarak vard›r. Dolay›s›yla,

maddenin varl›k sebebi olarak düflünülen ›fl›k, bizim için yal-

n›zca bir hayalden ibarettir.

Bu gerçe¤e bakt›¤›m›zda ilginç bir sonuca var›r›z: Asl›nda

gözümüzün "görme" gibi bir özelli¤i yoktur. Göz, sadece foton-

lar› elektrik sinyaline çeviren bir ara birimdir. ‹drak etme kabi-

liyetine sahip de¤ildir. Çevremizi sard›¤›n› düflündü¤ümüz

p›r›l p›r›l dünyay› seyreden göz de¤ildir. Ifl›k veya renk hissi

gözde oluflmaz. Bu konu, görme ile ilgili önümüzdeki bö-

lümlerde detayl› anlat›lacakt›r.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

60

Page 63:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

61

D›flar›da var oldu¤unu zan-

netti¤imiz canl› ve ›fl›k-

l› dünya, bizde alg›

olarak meydana ge-

len bir hayaldir as-

l›nda. Güneflli bir

günde seyretti¤i-

miz deniz manza-

ras›, yaln›zca bey-

nimize iletilen

elektrik sinyalleri-

nin oluflturdu¤u bir

görüntüdür. Bu görün-

tünün d›flar›daki asl›na

hiçbir zaman ulaflamay›z.

Page 64:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Darwin'in Açmaz›: Ruh

Page 65:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

63

Page 66:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Darwin'in Açmaz›: Ruh

64

Renkler Yaln›zca Beynimizde mi?

Ifl›k sadece beynimizde oluflan bir alg›dan ibarettir. Dolay›-

s›yla, kayna¤› ›fl›k olan ve tüm yaflam›m›z› çevrelemifl olan

renkler de, beynin yorumundan baflka bir fley de¤ildir.

Her bir frekanstaki fotonlara renk ad› verilir. Foto-

nun titreflim boyutuna göre renkleri birbirinden ay›rt

ederiz. Yani, k›rm›z› bizim için farkl› titreflim boyutu-

nun, sar› ise baflka bir titreflim boyutunun meydana

getirdi¤i renklerdir. Ka¤›t beyazd›r, çünkü her fre-

kans› yans›t›r ve bunlar›n bileflimi beyaz› meydana

getirir. Yaprak yeflildir, çünkü yaln›zca yeflil renk hissi

veren frekanslardaki fotonlar› yans›t›r, geri kalanlar›

emer. Cam saydamd›r, çünkü fotonlar hemen hemen

hiçbir engelle karfl›laflmadan cam›n içinden geçerek bize

ulaflabilirler. Siyah bir kumafl, tüm fotonlar› so¤urdu¤u

için geriye hiçbir fley yans›maz. Yani buradan gözümüze fo-

tonlar ulaflmaz, biz de onu karanl›k yani siyah olarak alg›lar›z.

Ayna görüntüyü kopyalar, çünkü yans›tma yüze-

yi pürüzsüzdür ve gelen ›fl›nlar çarp›p

sektikleri anda birbirlerine olan para-

lellikleri hemen hemen hiç bozul-

maz.

Page 67:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Rengin alg›lan-

mas› gözün retina ta-

bakas›ndaki koni hüc-

relerinde bafllar. Reti-

nada, ›fl›¤›n belli dalga

boyuna tepki veren üç

ana koni hücre grubu

vard›r. Bu hücre grup-

lar›n›n birincisi k›rm›z›, ikincisi mavi, üçüncüsü ise yeflil ›fl›¤a

hassast›r. Bu üç farkl› koni hücresinin farkl› oranlarda uyar›lma-

lar› sonucunda milyonlarca farkl› renk tonu ortaya ç›kar. Ancak,

›fl›¤›n koni hücrelerine ulaflmas› renklerin oluflmas› için yeterli

de¤ildir. John Hopkins Üniversitesi T›p Fakültesi'nden araflt›r-

mac› Jeremy Nathans, gözdeki hücrelerin renkleri oluflturmad›-

¤›n› flöyle belirtir:

Bir koni hücresinin tek yapabildi¤i, ›fl›¤› yakalay›p onun yo¤unlu¤u

hakk›nda bilgi vermektir. Renk hakk›nda size hiçbir fley söylemez.36

Koni hücreleri alg›lad›klar› bu renk bilgilerini, sahip olduk-

lar› pigmentler sayesinde elektrik sinyallerine dönüfltürürler.

Bu hücrelere ba¤l› olan sinir hücreleri de elektrik sinyallerini be-

yindeki özel bir bölgeye iletirler. ‹flte hayat›m›z boyunca gördü-

¤ümüz rengarenk dünyam›z›n olufltu¤u yer beyindeki bu özel

bölgedir.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

65

Page 68:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Peki beynin bu bölümünde hiç renk var m›d›r?

Beynin bu özel bölgesi, t›pk› beynin di¤er bölgeleri gibi

kapkaranl›kt›r. Orada hiçbir ›fl›k, hiçbir renk yoktur. Beynin bu

bölgesinde k›rm›z›, yeflil, sar› renk yoktur. Beyaz yoktur. Renga-

renk çiçekli bahçeler, gözümüzü kamaflt›ran günefl ›fl›¤›n›n hiç-

bir yans›mas› yoktur. Masmavi gökyüzü, yemyeflil a¤açlar yok-

tur. Kafatas›n›n içi zifiri karanl›kt›r. Gözlerimizden içeriye do¤-

ru ›fl›¤›n girdi¤ini zannederiz. Oysa, ne gözlerimizin d›fl›nda, ne

de gözlerimizin arkas›nda ›fl›ktan eser yoktur.

Renklerin oluflumu, nesnelerin ›fl›¤› yans›tma özelliklerin-

den kaynaklanmaktad›r. D›fl dünyada ›fl›k olmad›¤›na göre,

renklerin varl›¤› da söz konusu de¤ildir. O halde "d›flar›da" ola-

rak kabul etti¤imiz renkli dünya nerededir? Bu renkli dünya, ne

d›flar›dan bize do¤rudan ulaflabilir, ne de beynimizin içinde

oluflur. Renkli dünya, bizim alg›lad›¤›m›z fleydir. Biz öyle yo-

rumlad›¤›m›z için bu flekildedir.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

66

çubuk hücreleroptik sinir

Renk ilk olarak gözün retina tabakas›nda alg›lan›r. Retinadaki üç ana koni hücre bu-

radaki farkl› dalga boylar›na tepki verir. Koni hücrelerinin farkl› oranlarda uyar›lma-

lar› sonucunda milyonlarca farkl› renk tonu ortaya ç›kar. Koni hücrelerinde elektrik

sinyallerine dönüfltürülen bu renkler, optik sinire iletilir. Bunun sonucunda karfl›-

m›zdaki rengarenk dünya oluflur. Ancak asl›nda, beynin bu bölümünde hiç renk

yoktur. Renkli dünya bizim yaln›zca alg›lad›¤›m›z fleydir.

koni hücreler

Page 69:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Cambridge Üniversitesi matematik ve teorik fizik bölü-

münden Peter Russell bu durumu flu flekilde tarif eder:

"D›flar›daki" dünyan›n, bizim tecrübe etti¤imizden oldukça farkl› ol-

du¤u gerçe¤i pek çok kifliyi flafl›rtmaktad›r. Yeflil renkle ilgili dene-

yimlerimizi de¤erlendirin. Fiziksel dünyada belirli bir frekansta ›fl›k

vard›r ama ›fl›¤›n kendisi yeflil de¤ildir. Gözden beyne iletilen elek-

trik impulslar› da yeflil de¤ildir. Orada hiçbir renk yoktur. Gördü¤ü-

müz yeflil renk, bu ›fl›k frekans›na cevap veren zihinde görülen bir

niteliktir. Zihnin yaln›zca nesnel deneyimi olarak var olur.37 (vurgu

orijinaline aittir.)

Renkler, t›pk› ›fl›k gibi, beynin yorumu ile ortaya ç›kar. Gö-

rüntümüzde var olan ayd›nl›k ve renkli dünya, yaln›zca bizim

bu flekilde alg›lad›¤›m›z radyasyon türlerinin oluflturdu¤u bir

dünyad›r.* Yorum tamamen bize aittir. Bristol Üniversitesi fahri

nöropsikoloji profesörü Richard L. Gregory, Eye and Brain (Göz

ve Beyin) isimli kitab›nda bu gerçe¤i flöyle özetlemifltir:

Ifl›k, kelimenin tam anlam›yla renkli de¤ildir. Ifl›k, parlakl›k ve renk

alg›lar›n› verir. Ama bunu, ancak uygun bir göz ve sinir sistemi ile

baflarabilir.38

Gözde oluflacak bir hasar veya yap›sal bir farkl›l›k, gelen

fotonlar› farkl› elektrik sinyallerine dönüfltürecek ve beyindeki

görme merkezi ayn› özellikte dahi olsa, göz taraf›ndan ifllenen

sinyaller, ayn› cismin çok farkl› flekillerde alg›lanmas›na neden

olacakt›r. Renk körleriyle normal görenlerin belli renkleri çok

farkl› alg›lamalar› ve yorumlamalar› bundand›r.

Bütün bu aç›klamalar›n ortaya ç›kard›¤› gerçek ise fludur:

"D›flar›s›" olarak alg›lad›¤›m›z mekan, karanl›kt›r. Asl›nda ka-

ranl›k kavram› da aldat›c› olabilir. Orada hiçbir renk yoktur. C›-

v›l c›v›l renklerle bize sunulmufl olan üç boyutlu, ayd›nl›k

Harun Yahya (Adnan Oktar)

67

* Tüm ›fl›k dalgalar› elektromanyetik radyasyondan oluflur. Baz›lar›n›n zararl›,

baz›lar›n›n zarars›z olmas›n›n nedeni ise sahip olduklar› dalga boylar›d›r.

Page 70:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

dünya tümüyle yan›lt›c›d›r. Bizim ›fl›k veya renk olarak yorum-

lad›¤›m›z foton hareketleri, zifiri karanl›k bir ortamda gerçekle-

flen fiziksel olaylardan baflka bir fley de¤ildir. Göz de dahil ol-

mak üzere tüm vücudumuz ve üç boyutlu, rengarenk bir mekan

olarak gördü¤ümüz tüm maddi alem, bu bofllu¤un içinde yer

al›r. Bunu bizim gördü¤ümüz flekilde yorumlayan, yaln›zca be-

yindir. Ama iflin ilginç yan›, tüm bunlar› alg›layan gözün ve

tüm bunlar› yorumlayan beynin de zifiri karanl›k olufludur. Ifl›k

ve renk, onu yorumlayan beynin içinde de de¤ildir.

Bilinç ve beyin konusunda say›s›z çal›flmas› bulunan

Tufts Üniversitesi felsefe profesörü Daniel C. Dennett, bu

gerçe¤i flu flekilde özetlemektedir:

Darwin'in Açmaz›: Ruh

68

Bizim "d›flar›s›" ola-

rak alg›lad›¤›m›z me-

kanda asl›nda hiç

renk yoktur. Bizim

›fl›k ve renk olarak

yorumlad›¤›m›z fo-

ton hareketleri, zifiri

karanl›k bir ortamda

gerçekleflen fiziksel

olaylardan baflka bir

fley de¤ildir.

Page 71:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Ortak kan›ya göre bilim, renkleri fiziksel dünyadan kald›rm›fl ve ye-

rine sadece renksiz, farkl› dalga boylar›ndaki elektromanyetik ›fl›n-

lar› b›rakm›flt›r.39

Dennett, bir baflka kitab›nda, renklerin meydana gelifli hak-

k›nda ise flunlar› söylemektedir:

Dünyada renk yoktur; renk sadece bakan›n gözünde ve beyninde

oluflur. Nesneler ›fl›¤›n farkl› dalga

boylar›n› yans›t›rlar, ancak bu ›fl›k

dalgalar›n›n rengi yoktur.40

Renk, kiflinin d›flar›daki ›fl›¤›

alg›lama biçimi ile ilgili oldu-

¤una göre, bizim alg›lad›¤›-

m›z dünyan›n, baflkalar› için

de ayn› olup olmad›¤›n› bil-

memize imkan yoktur. Bir

baflkas›n›n k›rm›z› olarak

gördü¤ü rengin bizim için

de ayn› k›rm›z› oldu¤unu

hiçbir zaman bilemeyiz.

"Rengarenk" kavram›, bel-

ki bizim için milyonlarca

farkl› rengin bir arada olu-

flu ile ifade etti¤imiz

bir kav-

ramd›r.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Renk, kiflinin alg›lama biçimi

ile ilgili oldu¤una göre, bizim

alg›lad›¤›m›z dünyan›n, bafl-

kalar› için de ayn› olup olma-

d›¤›n› bilmemize imkan yok-

tur. Birisi için k›rm›z› olan bir

nesne, belki de bir baflkas› için

farkl› renktedir. Onun k›rm›z›

alg›s› ile kendimizinkini k›-

yaslamam›z olanaks›zd›r.

Page 72:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Ama bir baflkas›, çok daha s›n›rl› say›da renk netli¤i ve çeflitli-

li¤i görüyor ve bunu yine "rengarenk" olarak yorumluyor ola-

bilir. Bizim alg›m›z ile, bizimle birlikte ayn› nesneye bakan kar-

fl›m›zdaki kiflinin alg›s›n› karfl›laflt›rma imkan›m›z yoktur. Biz,

ayn› fleye bakt›¤›m›z› zannederiz. Ama belki de bizim ve karfl›-

m›zdaki kiflinin alg›lad›¤› fley, birbirinden son derece farkl›d›r.

D›fl dünyay› alg›lay›fl fleklimiz, befl duyumuzla s›n›rl› oldu¤una

göre, mavinin karfl›m›zdaki kifli için de ayn› mavi, kahvenin ta-

d›n›n karfl›m›zdaki kifli için de ayn› tat oldu¤unu hiçbir zaman

bilemez ve bunu tarif edemeyiz.

Renk körlü¤ü, renklerin yaln›zca beynimizde olufltu¤unun

önemli delillerindendir. Bilindi¤i gibi gözdeki retinada oluflan

küçük bir farkl›l›k renk körlü¤üne sebep olur. Bu durumdaki

birçok insan, yeflil ile k›rm›z›y› birbirinden ay›rt edemez. Bizim

için yeflil olan bir fley, onlar›n dünyas›nda tamamen farkl› renk-

tedir. Bunun tek sebebi, renk kavram›n› farkl› alg›l›yor oluflu-

muzdur. Bizim "yeflil" oldu¤undan emin oldu¤umuz bir fleyi,

Darwin'in Açmaz›: Ruh

70

Page 73:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

karfl› taraf›n "gri" olarak görüyor olmas›, onun yan›ld›¤›n›

göstermez. Hangisinin do¤ru alg› oldu¤unu hiçbir zaman bi-

lemeyiz. Çünkü her ikisi de alg›d›r ve bunun gerçekli¤ini test

etme ve karfl›laflt›rabilme imkan›m›z yoktur. Yeflil alg›s› da, gri

alg›s› da kiflilerin kendi deneyimleridir ve bu kiflisel deneyimle-

rin gerçekli¤i o kiflinin yorumuna kalm›flt›r.

Burada varmam›z gereken sonuç fludur: Varl›klara yükle-

di¤imiz tüm nitelikler, "d›fl dünyadaki as›llar›na" de¤il beyni-

mizdeki görüntülerine aittir. Bizler hiçbir zaman alg›lar›m›z›

afl›p, d›flar›ya ulaflamayaca¤›m›z için maddelerin ya da renkle-

rin gerçek varl›¤›n› da göremeyiz. Ünlü düflünür Berkeley de bu

gerçe¤e flu sözleriyle dikkat çekmektedir:

K›saca, ayn› fleyler, ayn› zamanda baz›lar› için k›rm›z›, baz›lar› için

s›cak baflkalar› için tam tersi olabiliyorsa, bu demektir ki biz yan›lsa-

malar›n etkisindeyiz ve 'fleyler' ancak bizim zihnimizde vard›r...41

Avustralya'n›n Adelaide Üniversitesi'nde görev yapan Ox-

ford Üniversitesi'nden Gerard O'Brien, bir radyo konuflmas›nda

bu konuyla ilgili flunlar› söylemektedir:

D›fl dünyaya bakt›¤›m›zda nesneleri renkli olarak görüyoruz ve bu

renklerin de gerçekte tüm gördü¤ümüz nesnelere ait oldu¤unu dü-

flünüyoruz. Ama flu anda, bunun bu flekilde olup olmad›¤› ile ilgili

oldukça ilginç bir soru söz konusu. Birçok felsefeci bizim gördü¤ü-

müz renklerin, bu renklerin özelliklerinin gerçekte dünyan›n içimiz-

de meydana gelen temsili görüntüsünün özellikleri oldu¤unu iddia

ediyorlar. Buna göre dünyan›n kendisine ait böyle renkler bulunmu-

yor. Bu nedenle bizim zihinlerimizin d›fl›nda olan, bizim yaflad›kla-

r›m›zdan ba¤›ms›z olan dünya asl›nda renksiz... Sözün gelifli, siz el-

maya bakmad›¤›n›z zaman yine k›rm›z›

renkte mi?

Harun Yahya (Adnan Oktar)

71

Page 74:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Düflündü¤ümüz zaman dünyan›n bi-

zim gördü¤ümüzü düflündü¤ümüz

renkte oldu¤unu sanmak asl›nda bizim

flovence yaklafl›m›m›z. Çünkü art›k bu

gezegeni paylaflt›¤›m›z di¤er canl›lar›n

farkl› renk sistemleri oldu¤unu ve baz›

durumlarda renkler aras›nda bizden da-

ha az ay›r›m yapt›klar›n› ve bunun sonu-

cunda dünyay› gerçekte bizim gördü¤ü-

müzden farkl› renklerde alg›lad›klar› gö-

rüflünü biliyoruz. Bu nedenle biz dünya-

y› belirli renklerde görüyoruz, fakat belki

de hayvanlar farkl› renk grubu içinde gö-

rüyorlar. Neden flimdi bizim gördü¤ü-

müzün do¤ru oldu¤unu düflünelim?

Dünyan›n gerçekte sahip oldu¤u renkle-

rin bizim gördüklerimiz oldu¤unu nere-

den bilebiliriz? Belki de bunlar sadece,

bizim ve yeryüzündeki hayvanlar›n olufl-

turdu¤u görüntülerin özüne iliflkin dün-

yay› kodlaman›n iki farkl› yolu.42

O'Brien'›n konuyla ilgili tespiti, gerçekten de "d›flar›daki

gerçekli¤in" nas›l bir fley oldu¤unu sorgulama bak›m›ndan

önemlidir. Bizim d›fl›m›zdaki di¤er canl›lar›n da d›flar›da ›fl›k

gördüklerine veya renkleri bizim gibi alg›lad›klar›na dair hiçbir

delil yoktur. Bizim kanaatimizin en do¤ru oldu¤unu gösteren

bir bilimsel delile de ulaflmam›z mümkün de¤ildir. Bu durum-

da d›fl dünya ile ilgili yaln›zca zanlar›m›z ve tahminlerimiz söz

konusudur. Çünkü d›fl dünyay› bildi¤imiz flekilde alg›lama-

m›z, sahip oldu¤umuz befl duyuya ba¤l›d›r.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

72

‹nsan gözünden bak›ld›¤›nda çi-

çeklerin görünümü.

Ayn› çiçekleri ar›lar böyle görüyor.

Page 75:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

D›fl Dünyay› Tan›tan 5 Duyu

E¤er bildi¤imiz her fley kendi zihnimizde görülen duyusal görüntü-

lerse, bizim alg›lar›m›z›n d›fl›nda bir fiziksel gerçeklik oldu¤unu ne-

reden bilebiliriz? Bu yaln›zca bir tahmin de¤il midir? Benim ceva-

b›m: Evet'tir. Bu bir tahmindir; ama yine de en inand›r›c› oland›r.43

Peter Russell

D›fl dünya dedi¤imiz fley, atomlar›n birbirleriyle yapt›klar›

elektron al›flveriflinden, radyo dalgalar›n›n havada sürükleni-

flinden, hava moleküllerinin titrefliminden ibarettir. Peki, bir

nesneyi nesne haline getiren atomlar ve moleküller ve radyo

dalgalar›n› meydana getiren enerji kaynaklar› acaba gerçekte

var m›d›r? Bunlar›n varl›¤›n› bizlere kan›tlayan nedir? Meyda-

na getirdikleri maddesel varl›klar m›; gördü¤ümüz, koklad›¤›-

m›z, hissetti¤imiz cisimler mi; yoksa duydu¤umuz veya izledi-

¤imiz radyo dalgalar› m›? Yoksa befl duyumuzdan bizlere ula-

flan elektrik sinyalleri mi? Bu elektrik sinyalleri ortadan kalkt›-

¤›nda ne olacak? D›fl dünya yok mu olacak?

Harun Yahya (Adnan Oktar)

73

D›fl dünya ile ilgili her türlü bilgi ve niteli¤i, ancak duyu organlar›m›z arac›l›¤›y-

la ö¤reniriz. Duyu organlar›m›z vas›tas›yla gelen elektrik sinyalleri kesildi¤inde,

d›flar›da var olan dünya, "yaln›zca bizim için" yok olacakt›r.

Page 76:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

D›fl dünya, yo¤unlaflt›r›lm›fl bir dalga flekli olarak vard›r.

Ancak bizim alg›lad›¤›m›z dünya, d›fl dünyan›n asl› de¤ildir.

Dolay›s›yla, bize ulaflan elektrik sinyalleri ortadan kalkt›¤›nda,

bizim için d›fl dünya gerçekten de yok olacakt›r. Çünkü d›fl dün-

ya ile ilgili her türlü bilgi ve niteli¤i, ancak duyu organlar›m›z

arac›l›¤›yla ö¤reniriz. Bize d›fl dünya ile ilgili verilen bilgi, yal-

n›zca duyu organlar›m›z›n bize iletti¤i flekildedir. Bize ulaflan

bu bilgiler, bir dizi ifllem sonucunda elektrik sinyaline dönüfltü-

rülür ve bu sinyaller beynimizin ilgili noktalar›nda yorumlan›r.

Dolay›s›yla içti¤imiz bir içecek, seyretti¤imiz bir film, koklad›-

¤›m›z bir çiçek beynimizin bu yorumunun bir sonucudur.

Ancak burada flu gerçe¤i tekrar hat›rlatmakta fayda vard›r:

Beynimizde gerçekte ne renkler, ne sesler, ne de görüntüler var-

d›r. Beynimizde var olan fley sadece elektrik sinyalleridir. Karfl›-

m›zda seyretti¤imizi zannetti¤imiz uçsuz bucaks›z manzara,

bakmaya doyamad›¤›m›z rengarenk bir çiçek, yüksek sesli mü-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

74

Page 77:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

zik, tad›na hayran kald›¤›m›z mükemmel bir yemek asl›nda

yaln›zca beynimize ulaflan elektrik sinyallerinden ibarettir. Bu,

kuflkusuz d›fl dünyan›n yoklu¤u anlam›na gelmemektedir. Du-

yu organlar›m›zdan beynimize iletilen elektrik sinyallerinin ke-

silmesi, d›flar›da var olan dünyay› ortadan kald›rmayacakt›r.

Böyle bir durumda d›fl dünya, "sadece bizim için" yok olacakt›r.

Çünkü, bize ait d›fl dünya, yaln›zca elektrik sinyallerinin beyni-

mizde yorumlanmas›ndan ibarettir.

Mapping The Mind (Zihnin Haritas›n› Ç›karmak) isimli kita-

b›nda bilim yazar› Rita Carter, dünyay› nas›l alg›lad›¤›m›z› flöy-

le aç›klar:

Her bir duyu organ› kendine uygun uyar›ya cevap verecek flekilde

yarat›lm›flt›r. Bu uyar›lar ise, moleküller, dalgalar veya titreflimler

fleklindedir. Tüm bu çeflitliliklerine ra¤men duyu organlar› te-

Harun Yahya (Adnan Oktar)

75

Page 78:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

melde ayn› görevi görürler: Kendilerine özgü uyar›lar› elektrik sin-

yallerine dönüfltürürler. Bir uyar› ise sadece bir uyar›d›r. K›rm›z›

renk de¤ildir veya Beethoven'›n Beflinci Senfonisi'nin ilk notas› de-

¤ildir, sadece bir elektrik enerjisidir. Asl›nda, bir duyuyu di¤erlerin-

den farkl› hale getirmek yerine, duyu organlar› hepsini benzer hale,

yani elektrik sinyallerine dönüfltürürler.

Öyle ise, tüm duyulara iliflkin uyar›lar, birbirinden tamamen farks›z

bir formda beyne, elektrik ak›mlar› fleklinde girerler ve buradaki si-

nir hücrelerini uyar›rlar. Tüm olan budur. Bu elektrik sinyallerini

tekrar ›fl›k dalgalar›na veya moleküllere dönüfltüren bir geri dönü-

flüm sistemi yoktur. Bir elektrik ak›m›n›n görüntüye ve bir di¤erinin

kokuya dönüflmesi ise, bu elektrik ak›m›n›n hangi sinir hücrelerini

etkiledi¤ine ba¤l›d›r.44

Bu, gerçekten de son derece flafl›rt›c› ve önemli bir konudur.

Dünya hakk›nda ald›¤›m›z tüm hisler, görüntüler, tatlar, sesler,

asl›nda ayn› malzemeden, elektrik sinyallerinden meydana gel-

mektedir. Elektrik sinyallerini bizim için anlaml› hale getiren,

Darwin'in Açmaz›: Ruh

76

Page 79:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

onlar› lezzetli bir yiyecek, güzel bir manzara, hareketli bir

müzik flekline dönüfltüren ise bu elektrik sinyallerinin beyni-

mizde etkileflti¤i bölgedir. Ama onu hisseden ve alg›layan var-

l›k baflkad›r. Beyin ve elektrik sinyalleri, bir yeme¤in tad›n›, bir

çiçe¤in rengini ve kokusunu hissedip ondan zevk alamaz. Ma-

teryalist bilim adamlar›n›n fark edemedikleri fley, alg›lay›p his-

sedenin, beyinden farkl› bir fley, yani "ruh" oldu¤udur.

Kaliforniya Üniversitesi'nden nörobilimci ve psikiyatri

profesörü Jeffrey M. Schwartz, alg›n›n beyinden ba¤›ms›z mey-

dana geldi¤i gerçe¤ini flu sözlerle aç›klamaktad›r:

Her bilinç durumu, muhtemelen tek ve eflsiz olan belli bir hisse sa-

hiptir. Bir hamburgeri ›s›rd›¤›n›zda edindi¤iniz deneyim, bir bifte¤i

çi¤nemekten farkl›d›r. Her türlü tat deneyimi, bir Chopin etüdünü

dinlemekten veya flimflekli bir f›rt›nay› seyretmekten veya bir içece-

¤in kokusundan farkl›d›r. Görsel kortekste k›rm›z›n›n olufltu¤u ye-

rin belirlenmesi, bizim k›rm›z›y› alg›lamam›z veya k›rm›z› alg›s›n›n

neden Alfredo yeme¤inin tad›ndan veya (Beethoven'in eseri) "für

Elise"yi dinlemekten farkl› oldu¤unu aç›klamaktan uzakt›r... En de-

Harun Yahya (Adnan Oktar)

77

Page 80:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

tayl› MR'lar bile alg›laman›n veya fark etmenin fiziksel kaynaklar›

d›fl›nda bir fley vermemektedir. Bunun nas›l bir duygu oldu¤unu

aç›klaman›n yan›na bile yaklaflamamaktad›r. Kiflinin birincil olarak

k›rm›z›y› alg›lamas› konusunu aç›klayamamaktad›r. Bunun farkl› in-

sanlar için de ayn› oldu¤unu nereden bilebiliriz? Neden beyin meka-

nizmalar› üzerinde çal›flmak, hatta moleküler seviyede çal›flmak, bu

sorulara hiçbir flekilde bir cevap sa¤layamamaktad›r?45

Peter Russell ise, bu gerçe¤i flu flekilde aç›klam›flt›r:

Ne zaman fiziksel görünüm ayr›nt›lar›n› araflt›rmaya kalksak, hep

elimiz bofl dönüyoruz. Fiziksel ile ilgili olarak edindi¤imiz her fikir

yanl›fl ç›k›yor. Maddecilik fikri gözlerimizin önünde buharlafl›p

gidiyor. Ama maddesel dünyaya olan inanc›m›z gitgide köklefliyor

– bizim deneyimlerimizle sürekli olarak takviye oluyor – öyle ki,

bunlar›n fiziksel bir temeli olmas› gerekti¤ine dair zann›m›za s›k› s›-

k›ya yap›fl›yoruz. Dünya'n›n tüm evrenin merkezinde oldu¤u zan-

n›ndan hiçbir zaman flüphe etmeyen ortaça¤ astronomlar› gibi, d›fl

dünyan›n fiziksel bir kökeni oldu¤u zann›m›z› hiçbir zaman sorgu-

lam›yoruz. Gerçekten de, bunun yan›t›n›n do¤ruca bize bak›yor ola-

bilece¤ini fark etti¤imde oldukça flafl›rd›m. Belki de d›flar›da gerçek-

ten de hiçbir fley yok. Yani, hiçbir "fley". Fiziksel görünüm diye bir

fley yok. Belki de her fleyin sadece beyinsel bir görünümü var.46

Beyin üzerine yap›lan çal›flmalar, alg›layan›n kim oldu¤u-

na dair sorulara hiçbir zaman cevap vermeyecektir. Çünkü bi-

lim adamlar›n›n beyinde arad›klar› fley, asl›nda insan›n fiziksel

bedeninden farkl›, kendi benli¤inde var olan fleydir.

Stanford Üniversitesi nöropsikoloji profesörü Karl Pribram

bilim ve felsefe dünyas›nda, alg›y› hissedenin kim oldu¤u ile il-

gili bu önemli aray›fla flöyle dikkat çekmifltir:

Yunanl›lardan beri, filozoflar "makinenin içindeki hayalet", "küçük

insan›n içindeki küçük insan", vb. üzerine düflünüp durmufllard›.

"Ben" – yani beyni kullanan varl›k- nerededir? As›l bilmeyi gerçek-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

78

Page 81:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

lefltiren kim? Assisili Aziz Francis'in de söylemifl oldu¤u gibi: "Ara-

d›¤›m›z fley bakan›n ne oldu¤udur."47

fiuur, yaln›zca Allah'›n insana verdi¤i ruhun sahip oldu¤u

bir özelliktir. ‹nsan sahip oldu¤u ruh ile düflünüp alg›layan, ka-

rar al›p yorum yapabilen bir varl›k haline gelir. Sahip oldu¤u bi-

linç ve ak›l, bu ruhun insana kazand›rd›¤› özelliklerdir. Allah

ayetinde flöyle buyurur:

Böylece sana emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap ne-

dir, iman nedir bilmiyordun. Ancak Biz onu bir nur k›ld›k;

onunla kullar›m›zdan dilediklerimizi hidayete erdiririz.

fiüphesiz sen, dosdo¤ru olan bir yola yöneltip-iletiyorsun.

(fiura Suresi, 52)

Bu konu ilerleyen bölümlerde detayl› olarak aç›klanacakt›r.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

79

Beynin içinde, olup bitenleri izleyen bir küçük

insan yoktur. Beyin üzerine yap›lan çal›flmalar,

alg›layan›n kim oldu¤u sorusuna hiçbir zaman

cevap vermeyecektir. Çünkü alg›layan, insan›n

fiziksel benli¤inden ba¤›ms›z olan "ruh"tur.

Page 82:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Beynin ‹çindeki Manzaray› Seyreden Kim?

Bir cisimden gelen ›fl›k, retina üzerine düfler ve daha son-

ra ifllem görmesi için beyinde otuz kadar farkl› görme merkezi-

ne iletilir. Göz merce¤inden geçen ›fl›k, gözün arka taraf›ndaki

a¤ tabakan›n üzerine bafl afla¤› ve iki boyutlu bir görüntü b›ra-

k›r. A¤ tabakadaki çubuk ve koni hücreler, baz› kimyasal ifllem-

lerden sonra bu görüntüyü elektriksel ak›ma dönüfltürür. Bu

elektriksel ak›mlar, göz sinirleri arac›l›¤› ile beynin arka k›sm›n-

da yer alan görme merkezine götürülür. Beyin ise bu gelen sin-

yali anlaml› ve üç boyutlu görüntüler haline getirir. Craig Ha-

milton'un belirtti¤i gibi, "bu flimdiye dek hiç kimsenin tatmin

edici bir çözüme ulaflt›ramad›¤› bir problemdir. Fakat yine de

bizim anlamam›z gereken, gözlerinizin her biri resmin farkl› bir

k›sm›n› görür ve beyniniz ise bunu bir bütün haline getirir".48

Darwin'in Açmaz›: Ruh

80

Göz merce¤inden geçen ›fl›k, gözün arka taraf›ndaki a¤ tabakan›n üzerine bafl

afla¤› ve iki boyutlu bir görüntü b›rak›r. A¤ tabakadaki çubuk ve koni hücreler,

bu görüntüyü elektriksel ak›ma dönüfltürür. Bu ak›mlar, beynin arka k›sm›ndaki

görme merkezine götürülür. Beyin ise, bu gelen sinyali anlaml› ve üç boyut-

lu görüntüler haline getirir.

Page 83:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Yap›lan bu tan›mlar, oldukça genel anlamda gözün nas›l gör-

dü¤ünü tarif etmektedir. Gözler, bize d›fl dünyadaki, asl›n›

hiçbir zaman bilemeyece¤imiz bir görüntünün oluflum safhala-

r›n›n ilk aflamas›n› temsil ederler. D›flar›da var olan dünya, göz-

den geçen ›fl›k sayesinde, elektrik sinyalleri yoluyla, içimizde,

beynimizin oldukça küçük bir noktas›nda var olur. Bafl›m›z›

kald›r›p etraf›m›za flöyle bir bakt›¤›m›zda gördü¤ümüz görün-

tü uçsuz bucaks›z da olsa, asl›nda beynimizin içindeki bu küçük

noktada oluflur. Bu uçsuz bucaks›z görüntünün asl›n›n, gördü-

¤ümüz görüntüye benzeyip benzemedi¤ini ise hiçbir zaman bi-

lemeyiz.

Cambridge Üniversitesi matematik ve teorik fizik bölü-

münden Peter Russell, bu gerçe¤i flu flekilde özetler:

Bir a¤aca bakt›¤›mda, do¤rudan a¤ac› görüyormuflum gibi gelir.

Ama bilim, tamamen farkl› bir fleyin gerçekleflti¤ini söylemektedir.

Gözden giren ›fl›k retinada kimyasal reaksiyonlar› tetikler, bunlar

beyne giden sinir lifleri boyunca hareket eden elektrokimyasal im-

pulslar meydana getirirler. Beyin ald›¤› verileri analiz eder ve sonra

d›flar›da var olan fleye dair kendi görüntüsünü meydana getirir. Da-

ha sonra ben, a¤aç görüntüsünü görürüm. Ama benim as›l gördü-

¤üm a¤ac›n kendisi de¤ildir, sadece zihnimde oluflan görüntüsüdür.

Bu, tecrübe etti¤im her fley için geçerlidir. Bildi¤imiz, alg›lad›¤›m›z

ve hayal etti¤imiz her fley, her renk, ses, duygu, her düflünce, her his

zihinde meydana gelen bir flekildir. Bunlar›n tümü zihnin kendi fle-

killendirmesidir.49

Tüm bunlar, bizi önemli bir gerçe¤e götürmektedir: Biz ha-

yat›m›z boyunca, dünyay› bizim d›fl›m›zda zannederiz. Oysa

dünya, her fleyiyle bizim içimizdedir. Bizler, d›fl›m›zda zannetti-

¤imiz dünyay› asl›nda beynimizin içindeki küçücük bir nokta-

da görürüz.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

81

Page 84:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

D›flar›daki dünyan›n asl›n› do¤rudan göremedi¤imize

ve her fley beyinde oluflan bir alg› oldu¤una göre, acaba gö-

ren gerçekten "göz"müdür?

Bizler, hayat›m›z boyunca tüm d›fl dünyay› gözlerimizle

gördü¤ümüzü zannederiz. Oysa gözün görme ifllevini gerçek-

lefltirmesi için yap›lan bilimsel tan›m, görenin göz olmad›¤›n›

anlatmaktad›r. Gözler ve gözlere ait olan milyonlarca sinir hüc-

resi, sadece görme olay›n›n gerçekleflmesi için beyne mesaj ile-

ten kablo görevine sahiptirler. Retina, kendi üzerine düflen ›fl›k

parçac›klar›n› alg›lar ve bunlar› elektrik sinyaline dönüfltürerek

beyne iletir. Yani burada söz konusu olan; havadan gelen ›fl›k

dalgalar›, ya¤, protein ve sudan oluflmufl retina ve iletilen elek-

trik sinyalleridir. Beyinde; bahçede kofluflan çocuklar, mavi bu-

lutsuz bir gökyüzü, denizi yararak yüzen gemiler yoktur. Var

olan fley, sadece elektrik sinyalleridir.

Peki beynimizde tüm bu alg›lar›n olufltu¤u, görüntülerin

canland›¤›, seslerin duyuldu¤u, kokular›n olufltu¤u bir yer var

m›d›r? Beyni dikkatlice inceleyecek olsak, birbiriyle etkileflim

Darwin'in Açmaz›: Ruh

82

Page 85:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

83

Beyinde bahçede kofluflan çocuklar,

mavi bulutsuz gökyüzü, denizi ya-

rarak yüzen gemiler yoktur. Var olan

fley, sadece elektrik sinyalleridir.

Page 86:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

içindeki nöronlar ve

bunlar›n aras›ndaki kim-

yasal ve elektriksel ba¤-

lant›larla karfl›lafl›r›z. Ama

beynin hiçbir yerinde

renklerin, flekillerin, yaz›-

lar›n ve d›fl dünyaya ait di-

¤er fleylerin görüntülerini

bulamay›z. Beynin hiçbir

yerinde, yapraklar› hare-

ket eden yeflil bir a¤aç,

al›flverifl yapan kalabal›k,

evler, arabalar, mobilyalar

yoktur. Beynin hiçbir ye-

rinde bize gülümseyen bir

dostumuz, annemiz veya

babam›z yoktur. Okumak-

ta oldu¤unuz bu kitab›n

görüntüsü, beynin hiçbir

yerinde bulunmamakta-

d›r. K›sacas›, etraf›m›zda

gördü¤ümüzü zannetti¤imiz dünya, ne d›flar›da ne de beyinde-

dir.

Görüntünün beyinde oldu¤unu iddia eden bilim adamlar›-

n›n flu soruya cevap vermeleri gerekmektedir. E¤er beyinde bir

görüntü meydana geliyorsa, bu durumda bu görüntüyü izleyen

kimdir?

Kaliforniya Üniversitesi, Psikoloji Bölümü ve Nörobilim

Program› profesörü ve Beyin ve Alg›lama Merkezi Baflkan›

Vilayanur S. Ramachandran, Phantoms in the Brain (Beynin

Aldan›fllar›) isimli kitab›nda bu durumu flu flekilde aç›kla-

m›flt›r:

Darwin'in Açmaz›: Ruh

84

Nöronlar

Beyin

Page 87:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Elinde tuttu¤u bardaktaki içece¤e bakt›. "Göz küremin içine bu bar-

da¤›n ters bir görüntüsü düflüyor. Aç›k ve koyu renkli görüntülerin

hareketleri retinam›n üzerindeki fotoreseptörleri aktiflefltiriyor ve

flekiller, bir yol boyunca –bu yol optik sinirdir- tek tek pikseller ha-

linde aktar›l›yor. Beynimin içindeki ekranda da görüntüleniyor. Bu

barda¤› da aynen bu flekilde görmüyor muyum? Elbette, beynimin

tekrar görüntüyü çevirip düzeltmesi gerekiyor."

Onun fotoreseptörler ve optik hususundaki bilgileri etkileyici olsa

da, beynin içinde bir yerlerde görüntülerin izlendi¤i bir ekran oldu-

¤u fleklindeki aç›klamas›nda ciddi bir mant›k hatas› vard›r. Çünkü

e¤er iç nöronlara ba¤l› bir ekranda barda¤›n görüntüsünü izleyebili-

yor olsayd›n›z, beyninizin içinde bunu görmesi için bir baflka küçük

insana ihtiyaç duyard›n›z. Bu da problemi çözmeyecektir, çünkü bu

kez onun kafas›n›n içinde görüntüyü izleyebilmesi için daha da kü-

çük bir insana ihtiyaç duyacakt›n›z ve bu böylece sonsuza dek de-

vam edecekti. Sonuç olarak ise idrak sorusunun gerçek cevab›n› bu-

lamadan hiç bitmeyen gözler, görüntüler ve küçük insanlar ile bafla

ç›kman›z gerekecekti.50

Ramachandran'›n burada de¤inmekte oldu¤u nokta son

derece önemlidir. Beynin içinde görüntü oldu¤unu varsayd›¤›-

m›zda, bu görüntüyü beynin içinde izleyen bir kiflinin varl›¤›

gerekecektir. Beyinlerin içinde görüntüler, görüntüleri izleyen

küçük insanlar ve onlar›n beyinlerindeki görüntüyü izleyen kü-

çük insanlar kesintisiz olarak devam edecektir. (Detayl› bilgi

için bkz. Kuledeki Küçük Adam, Harun Yahya, Araflt›rma Yay›nc›-

l›k) Beynin içindeki görüntüyü izleyen bir varl›k olmad›¤›na gö-

re, beynin içindeki görüntü iddias› gerçek d›fl› ve mant›ks›zd›r.

Beynin içi kapkaranl›kt›r, ›fl›ks›zd›r, sessizdir. Beynin içinde

renkler, birbirinden güzel görüntülü çiçekler, s›cakl›k hissi ve-

ren mangal atefli ve c›v›l c›v›l öten kufllar yoktur.

O halde beynin içinde oluflan fley nedir? Ramachandran,

bunun teknik aç›klamas›n› flu flekilde yapar:

Harun Yahya (Adnan Oktar)

85

Page 88:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

... idrak konusunu anlamak için ilk ad›m beyindeki görüntüler fik-

rinden kurtulmak ve nesneler ile olaylar›n d›fl dünyadaki temsili ta-

rifleri üzerinde düflünmektir. Bu sayfada yaz›l› olan paragraflar gibi

bir paragraf, temsili tarif ifadesini çok iyi aç›klayabilecek bir örnek-

tir. E¤er Çin'deki arkadafl›n›za dairenizin nas›l göründü¤ünü anlat-

mak isteseydiniz, dairenizi Çin'e nakletmeniz gerekmeyecektir. Tek

yapman›z gereken dairenizi tan›mlayan bir mektup yazmakt›r. Fakat

mektubunuzdaki kelimeleri ya da paragraflar› meydana getiren mü-

rekkep hiçbir flekilde fiziksel anlamda odan›za benzerlik göstermez.

Mektup, sizin dairenizin temsili bir tarifidir.

Beyindeki temsili tarifin anlam› nedir? Elbette mürekkep damlalar›

de¤il, fakat sinir iletilerinin dilinden söz edilmektedir. ‹nsan beynin-

de görüntülerin ifllenmesi için çok say›da alan bulunmaktad›r, bun-

lar›n her biri görüntüden belirli türde bilgileri almakta uzmanlaflm›fl

karmafl›k nöron a¤›ndan oluflur. Her bir nesne, bu alanlar›n içerisin-

de sadece o nesneye ait bir dizi faaliyeti harekete geçirir. Örne¤in bir

kaleme, kitaba ya da bir insan yüzüne bakt›¤›n›zda her durum için

farkl› bir sinirsel faaliyet flekli tetiklenir ve sizin neye bakt›¤›n›zla il-

gili daha üst beyin merkezlerini "bilgilendirir." Bu faaliyetlerin biçi-

mi, aynen ka¤›d›n üzerindeki mürekkep damlalar›n›n sizin odan›z›

temsil veya sembolize etmesi gibi, görsel nesneleri temsil eder ya da

sembolize eder. Görsel süreçleri anlamaya çal›flan biz bilim adamla-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

86

Bir kitaba, kaleme ya da bir insana bak-

t›¤›m›zda, her durum için farkl› bir si-

nirsel faaliyet harekete geçer. Bakt›¤›-

m›z fleyle ilgili olarak üst beyin merkez-

leri bilgilendirilir.

Ancak burada gerçekleflen say›s›z kim-

yasal ifllem, tek bafl›na görmeyi aç›kla-

maz. Çünkü, beynin içinde görüntüleri

izleyen bir küçük adam yoktur. D›fl

dünyay› izleyen, gören ve bundan bir

anlam ç›karan, insana ait ruhtur.

akson

sinaptik

son k›s›m

Page 89:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

r› için hedefimiz beynin bu sembolik tarifleri oluflturmak için kul-

land›¤› flifreyi çözmektir, t›pk› bir flifre çözücünün yabanc› bir met-

ni deflifre etmeye çal›flmas› gibi...51

Fakat tek bafl›na bu haritan›n varl›¤› görmeyi aç›klayamaz çünkü

beynin içinde önceden de belirtti¤im gibi primer görme korteksinin

üzerinde gösterilenleri izleyen küçük bir insan yoktur.52

Richard L. Gregory ise, bunu flu flekilde tan›mlar:

Gözlerin, beyinde, nesnelerin alg›lar›ndan oluflan bir görüntü olufl-

turduklar› düflüncesinin cazibesinden kaç›nmak önemlidir. Beyinde

görüntü fikri, bütün bunlar› görecek bir iç gözün de bulunmas›n› be-

raberinde getirir. Ama bu da, bu görüntüyü görebilecek bir baflka gö-

zün bulunmas›n› baflka görüntüler için baflka gözleri vs. gerektire-

cektir. Bu ise hiçbir sonuca ulaflmadan sonsuza kadar bu flekilde de-

vam eder.53

Harun Yahya (Adnan Oktar)

87

sinaptik

keseler nöro iletici

reseptör

iyon

kanal›

presinaptik

zar

potsinaptik

kese

presinaptik zar

postsinaptik zar

sinaptik a¤›z

sinaptik

a¤›z

sinaptik

keseler

mitokondri

hücre

dendrit

Page 90:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Iowa Üniversitesi Nöroloji Departman› profesörü ve bafl-

kan› Antonio Damasio, "oldukça dürüst bir flekilde flunu söy-

leyebilirim; bilincin ilk problemi, nas›l 'beyinde bir film' olufltu-

rabildi¤imizdir,"54 aç›klamas›n› yaparken, bilim adamlar›n›n bu

konu ile ilgili içinde bulunduklar› açmaz› aç›kça itiraf etmekte-

dir. Aç›kt›r ki, 21. yüzy›l bilimi, "Gören kim?" sorusunu cevap-

s›z b›rakmaktad›r. Bilim adamlar›, beynin içinde bir izleyicinin

oldu¤u varsay›m›n› kuflkusuz terk etmifllerdir. Ama bu durum,

beyinde oluflan görüntü kavram›n› bilim adamlar› aç›s›ndan da-

ha büyük bir problem haline getirmifltir. Beynin içinde-

ki tek bir nokta, bize, say›s›z detaya sahip olan, mü-

kemmel netlikte ve kusursuz ayr›nt›lar tafl›yan

bir dünya sunmaktad›r. Hem de kesintisiz ola-

rak. Bunun teknik ve bilimsel aç›klamas› bu-

dur. Peki acaba oluflan "görüntü" nerededir?

Oxford Üniversitesi'nden psikolog ya-

zar Susan Blackmore, flu yorumu yapar:

* Crick, "gözlerimizin önünde gördü¤ü-

müz dünyan›n canl› görüntüsü"nün

ba¤lant›lar›n› bulmak istedi¤ini söy-

lüyor. Damasio ise bunu "beynin

içindeki sinema" olarak adland›r›-

yor. Ama e¤er görsel dünya büyük

bir illüzyon ise, bu durumda bu ki-

fliler arad›klar› fleyi hiçbir zaman

bulamayacaklar, çünkü ne beynin

içindeki sinema ne de canl› görüntü

beyinde bulunmamaktad›r. Bunlar da

illüzyonun bir parças›d›r.55

Darwin'in Açmaz›: Ruh

88

* DNA sarmal›n›n keflfi ile Nobel ödülü alan

‹ngiliz biyokimyac›.

Page 91:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Susan Blackmore'a göre muhatap oldu¤umuz her fley, yal-

n›zca bir illüzyondur. Asl›nda illüzyon tan›m› burada ortaya ç›-

kan durumu tam olarak aç›klayamamaktad›r. ‹llüzyon, zihni-

mizde meydana gelen olaylar› fiziksel gerçeklerle karfl›laflt›rd›-

¤›m›zda ortaya ç›kan bir durumdur. Ancak burada insan, d›fla-

r›daki dünya ile yani karfl›laflt›rma yapabilece¤i bir fiziksel ger-

çeklikle muhatap de¤ildir. Bunlar›n tümü, zihnin üretti¤i fley-

lerdir ve zihin, d›flar›daki gerçekli¤i hiçbir zaman görememek-

te, duyamamakta, hissedememektedir. Bunlar yaln›zca bize ait

gerçeklerdir. Bu durumda burada gerçekleflen durumu illüz-

yon de¤il, daha çok hayal olarak tan›mlamak daha do¤ru ola-

cakt›r.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

89

Bakt›¤›m›z nesnenin,

d›fl dünyadaki gerçek

halini gördü¤ümüzden

emin oluruz. Oysa biz, o

nesnenin hiçbir zaman

asl›na ulaflamay›z. Gör-

dü¤ümüz fley, t›pk› yan-

da yere yap›lm›fl bu üç

boyutlu resimde oldu¤u

gibi yaln›zca bir illüz-

yondur. Zihnimizin

üretti¤i fleydir. Ancak

biz, bunlar›n gerçekli-

¤inden, d›flar›daki as›l

görüntüleri ile muhatap

oldu¤umuzdan hiçbir

zaman flüphe duymay›z.

Page 92:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Sahip oldu¤umuz dünya, sadece bizim alg›lar›m›zda

oluflur. Bu dünyay› bizim gördü¤ümüz gibi gören, bize ait al-

g›lar› hissedip alg›layan, bizim dünyam›za flahit olan hiç kimse

yoktur. Gördüklerimiz, beynimizin de bir parças› de¤ildir. Be-

yin de sahip oldu¤umuz bu hayali görüntüye aittir. Bizim alg›-

lar›m›z; bize seyrettirilen, bizim için var edilmifl bir dünyay›

olufltururlar. D›flar›da gerçek, maddesel bir dünya vard›r ama

insan buna hiçbir zaman ulaflamamaktad›r. Kuantum fizi¤inin

kafliflerinden Erwin Shrödinger'in belirtti¤i gibi, "her kiflinin

dünya görüntüsü, kendi zihninin oluflturdu¤u kavramd›r ve

daima öyle kalacakt›r. Bu dünya görüntüsünün, baflka bir varl›-

¤a sahip oldu¤u hiçbir zaman kan›tlanamaz".56

Gözümüzün önünde zannetti¤imiz bir nesneye, örne¤in

bir kitaba bakarak edindi¤imiz deneyimi, onu sadece düflüne-

rek de edinebilmemiz bu gerçe¤in önemli delillerindendir. Bey-

nin içinde, gerçekte var olmayan bir varl›¤›n görüntüsünü elde

etmekteyiz. Washington Üniversitesi'nden psikolog Michael

Posner ve nörolog Marcus Raichle, beynin bu ola¤anüstü meka-

nizmas› için flu sözleri söylemektedirler:

Gözlerinizi aç›n, bir manzara hiç çaba göstermeden sizin görüntünü-

zü doldurmaktad›r; gözlerinizi kapat›n ve o manzaray› düflünün. Bu

flekilde o manzaran›n bir görüntüsünü

ça¤›rabilirsiniz, kesinlikle sizin gözle-

rinizle gördü¤ünüz manzara ka-

dar canl›, kesintisiz ya da eksik-

siz de¤ildir. Fakat hala man-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

90

Page 93:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

zaran›n temel özelliklerine sahip olan niteliktedir. Her iki durumda

da manzaran›n bir görüntüsü zihinde oluflmaktad›r. Gerçek görsel

deneyimlerle oluflan görüntü, hayal edilen bir görüntüden ay›rt edi-

lebilmesi bak›m›ndan "alg›" olarak adland›r›lmaktad›r. Alg› retinaya

çarpan ve daha sonra beyinde ifllemden geçirilecek olan sinyalleri

gönderen ›fl›¤›n ürünü olarak oluflmaktad›r. Fakat bu sinyalleri gön-

dermek için hiçbir ›fl›k retinaya çarpmad›¤›nda bir görüntüyü na-

s›l oluflturabilmekteyiz?57

Bir nesneyi, bu nesnenin asl› yokken zihnimizde var eden

fley, asl›n›n var oldu¤unu zannetti¤imizde onu zihnimizde var

eden mekanizma ile ayn›d›r. Dolay›s›yla, d›fl dünya olarak gör-

dü¤ümüz görüntülerin varl›¤›, yaln›zca bir yan›lsama, bir ha-

yaldir. Gördü¤ümüz her fley, karfl›m›zdaki renkli dünya, dostla-

r›m›z, çevremizdeki insanlar, hatta kendi bedenimiz bu hayalin

bir parças›d›r. Tüm bunlar›n kayna¤› sand›¤›m›z fley, yani d›fl

dünyan›n asl›, bizler için daima bir bilinmez olarak kalacakt›r.

Bu gölge dünya; çal›flt›¤›m›z ifl yerini, evimizi, çevremizde-

ki insanlar›, arabam›z›, yedi¤imiz yeme¤i, seyretti¤imiz filmi,

k›sacas› yaflant›m›zdaki her fleyi kapsar. Evimize girdi¤imizde,

gerçek evimizden içeri girdi¤imize dair bir his duyar›z. Oysa

gerçek evimizin, ona t›pat›p benzeyen, hatta görüntü oldu¤una

dahi ihtimal vermedi¤imiz bir kopyas›n› zihnimizde izleriz.

Evin içinde karfl›laflt›¤›m›z herkesin görüntüsünü yine zihni-

mizde seyrederiz. Bütün hayat›m›z, beynimizin içindeki küçük

bir mekanda geçer.

Bu konu üzerinde araflt›rma yapan nörolog ve psikologla-

r›n birço¤u, buraya kadarki sonuca rahatça ulafl›rlar. Ama "alg›-

layan›n kim" oldu¤u sorusunun cevab›n› vermekten genellikle

uzak dururlar. Beyinde küçük insanlar arar, tüm bunlar› alg›la-

yan bir maddesel varl›¤› bulmaya çal›fl›rlar. Bunu kitaplar, ma-

kaleler, konferanslar boyunca tart›fl›r, konuyu çözememifl di-

¤er bilim adamlar›n› örnek gösterir ve iflin içinden ç›ka-

Harun Yahya (Adnan Oktar)

91

Page 94:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

mad›klar›n› iddia ederler. Oysa tüm teknik ve

bilimsel gerçeklerin aç›kça gösterdi¤i sonuç,

bütün bunlar› alg›layan, gören ve hissedenin, in-

san›n sahip oldu¤u ruh oldu¤udur. Bilim adamla-

r›n›n beyinde arad›klar› fley, yani "gören varl›k"

ruhtur. Bizim "d›fl dünya" olarak kabul etti¤imiz

yaflama ait her fley, bu ruha izlettirilen görüntü-

lerden ibarettir. Bu gerçek, baz› bilim adamlar›n›n

yüceli¤ine inand›klar› materyalizmi ortadan kal-

d›rmaktad›r. Her fleyin maddesel varl›klardan

ibaret oldu¤unu iddia eden materyalistler için ru-

hun varl›¤›, kesin olarak kabul edilemezdir. ‹flte

bu nedenle, "alg›layan›n kim" oldu¤u sorusu, ma-

teryalistler için daima cevaps›z kalacakt›r.

‹nsana sahip oldu¤u ruhu veren Allah't›r. Bu

ruha iflittiren, izlettiren, hissettiren Allah't›r. Mü-

kemmel netlikte, kusursuz detayl› ve ola¤anüstü

canl›l›kta bir dünyay› bizler için yaln›zca hayal

olarak yaratan, ruha tüm bunlar› yafl›yormufl his-

si veren, her fleyi yoktan var eden Yüce Allah't›r.

Allah, ayetlerinde bu gerçe¤i insanlara haber ver-

mifltir:

‹flte gayb› da, müflahede edilebileni de bi-

len, üstün ve güçlü olan, esirgeyen O'dur.

Ki O, yaratt›¤› her fleyi en güzel yapan ve in-

san› yaratmaya bir çamurdan bafllayand›r.

Sonra onun soyunu bir özden (sülale'den),

basbaya¤› bir sudan yapm›flt›r.

Sonra onu 'düzeltip bir biçime soktu' ve ona

Ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, göz-

ler ve gönüller var etti. Ne az flükrediyorsu-

nuz? (Secde Suresi, 6-9)

Darwin'in Açmaz›: Ruh

92

Page 95:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

93

Page 96:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Sesler Yaln›zca Beynimizde Vard›r

Duyma iflleminin sistemi, görme ile ayn›d›r. Ses olarak

bize ulaflan bilgiler, t›pk› görüntüde oldu¤u gibi yaln›zca elek-

trik sinyalleridir. D›fl kulak, çevredeki ses dalgalar›n› kulak kep-

çesi ile toplay›p orta kula¤a iletir. Orta kulak, ses titreflimlerini

güçlendirerek iç kula¤a aktar›r. ‹ç kulak ise, bu titreflimleri sesin

yo¤unlu¤una ve s›kl›¤›na göre elektrik sinyallerine dönüfltüre-

rek beyne gönderir. Beyinde bu mesajlar, söz konusu sinyallerin

iflleme konulup yorumland›¤› duyma merkezine iletilir. Böyle-

ce duyma ifllemi gerçekleflir.

Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta

vard›r: T›pk› görüntüler gibi, sesler de beynimizin d›fl›nda bir

yerlerde de¤ildir. Özellikle insan bilinci konusundaki çal›flmala-

r› ile tan›nan Cambridge Üniversitesi matematik ve teorik fizik

bölümünden Peter Russell bu durumu flu flekilde aç›klar:

Piskopos Berkeley bizim alg›lar›m›z d›fl›nda hiçbir fleyin olmad›¤›n›

savunurken, bunu, e¤er onu duyacak hiç kimse yoksa, devrilen bir

a¤aç ses ç›kar›r m› tart›flmas› takip etti. O dönemlerde sesin havada

nas›l iletildi¤ine veya kula¤›n ya da beynin nas›l ifllev gösterdi¤ine

dair hiçbir fley bilinmiyordu. Günümüzde burada devreye giren ifl-

lemler hakk›nda çok daha fazla fley biliyoruz ve bunun cevab› aç›k-

ça "hay›r"d›r. Fiziksel gerçeklikte hiçbir ses yoktur, yaln›zca havada

bas›nç dalgalar› vard›r. Ses yaln›zca, bir alg›lay›c›n›n onu tecrübe et-

mesi ile var olur –bu alg›lay›c› ya insand›r, ya bir geyik veya bir kufl

ya da bir kar›nca.58 (vurgu orijinaline aittir.)

D›flar›daki ses, bizim için, ancak biz onu alg›lad›¤›m›z sü-

rece vard›r. Ancak, burada belirtilmesi gereken önemli bir nok-

ta daha vard›r: T›pk› görüntüler gibi sesler de beynimizin için-

de de¤ildirler. Beyinde var olan fley, yine sadece elektrik sin-

yalleridir. "Gerçek" olarak alg›lad›¤›m›z her türlü ses, beyni-

mizin içindeki bu elektrik sinyallerinin bir ürünüdür. Bir

Darwin'in Açmaz›: Ruh

94

Page 97:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

95

Ses dalgalar›

Tek bir notadan

gelen kompleks

ses dalgas›

Timpanik zar Üzengi

Koklea

Koklean›n yay›lan

görüntüsü ‹flitme

siniri

lifleri

Zardaki hareketin

göreceli geniflli¤iAna zar

Tüy hücreleri

Farkl› frekanslara ayarlanm›fl farkl› nö-

ronlarda sonlanan iflitme sinir lifleri

‹flitme

korteksi

‹flitme

korteksi

Yatay kesit

düzlemi

Talamus

Beyin sap›Beyincik

Motor

korteks

Koklean›n kesiti

D›flar›dan gelen sesler, d›fl ve orta kulak taraf›ndan iç kula¤a do¤ru ilerleyen s›v›

dalgalara dönüfltürülür. Bu dalgalar, bir dizi ifllemden sonra elektrik sinyalleri

halinde beyne iletilir ve beynimizde ses olarak alg›lan›r. Dolay›s›yla d›flar›daki

ses, bizim için yaln›zca onu alg›lad›¤›m›z sürece vard›r. Duydu¤umuz her fley,

beynimizin içindeki bu elektrik sinyallerinin bir ürünüdür.

Page 98:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

dostumuzla sohbet ederken, onun üç boyutlu görüntüsünü

beynimizde mükemmel flekilde alg›lar; ondan gelen sesi de,

söz konusu derinlik hissini onaylar flekilde duyar›z. Dostumuz

uzakta ise, sesin uzaktan geldi¤inden emin oluruz. Oysa bu ses,

ne uzakta ne de yak›ndad›r. Yaln›zca elektrik sinyali olarak var-

d›r. Bir baflka deyiflle bu ses, beynimizin içinde de de¤ildir. Bey-

nimizin içinde derin bir sessizlik hakimdir. Ne kadar kalabal›k

ve gürültülü bir ortam›n içinde olursak olal›m, beynimizin için-

de hiç ses yoktur. Elektrik sinyallerinin iletti¤i uyar›lar, bize d›-

flar›da kalabal›k ve gürültülü bir dünyan›n var oldu¤u bilgisini

verir. Oysa ne d›flar›daki bu kalabal›k ve gürültülü dünyaya

ulaflabilir, ne de onlar› beynimizin içinde oluflturabiliriz. Ses, bi-

zim alg›lad›¤›m›z bir fleydir.

Peter Russell, bu gerçe¤i flu flekilde aç›klamaktad›r:

Bir keman›n müzi¤ini duyuyorum, ama duydu¤um ses zihnimde

ortaya ç›kan bir nitelik. Bunun gibi bir ses d›fl dünyada yoktur, sade-

ce titreflen hava molekülleri vard›r."59

Dolay›s›yla sesleri iflitirken de, görüntü ile ilgili olarak ya-

flad›¤›m›z ayn› yan›lg›ya düfleriz. Seslerin d›fl dünyadan geldi-

¤ini zannederiz. Oysa bizim alg›lad›¤›m›z sesler, bizim için

meydana getirilmifl gölge dünyan›n bir parças›d›r. T›pk› bu

dünyaya ait görüntüler, tatlar, kokular ve hisler gibi, sesler de

bize ait bu alg› dünyas›n›n bir k›sm›n› oluflturur. D›fl dünyada

var oldu¤unu düflündü¤ümüz kalabal›k ortam›n gürültüsü, bi-

ze seslenen arkadafl›m›z›n sesi ve dinledi¤imiz müzik, yaln›zca

bize ait bu alg› dünyas›nda oluflur. Tüm bunlar›n d›flar›daki ger-

çeklik ile mutab›k olup olmad›¤›n› bilmemize imkan yoktur.

Çünkü beynimizin d›fl›na ç›karak as›l dünyaya ulaflmam›z hiç-

bir zaman mümkün de¤ildir.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

96

Page 99:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

97

Bizler, seslerin d›fl dünyadan geldi¤ini zannederiz. Oysa duy-

du¤umuz sesler, bize ait alg› dünyas›n›n bir parças›n› olufltu-

rurlar. Beynimizin d›fl›na ç›karak bu sesin d›flar›daki gerçeklik

ile mutab›k olup olmad›¤›n› bilmemize ise imkan yoktur.

Page 100:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Kokular ve Lezzetler de Yaln›zca

Beynimizde Meydana Gelir

Piflen güzel bir yeme¤in kokusunun, gerçekten yemekten

geldi¤ini zannederiz. Yemek piflerken, baflkalar›n›n da bizimle

ayn› kokuyu alg›lad›¤›n› düflünür ve ortak bir hissi paylaflt›¤›-

m›za inan›r›z. Ama bu yaln›zca bir zand›r. Bize ulaflan fley, koku

moleküllerinin elektrik sinyaline dönüfltürülüp beynimize ulafl-

m›fl halidir. Bir baflka deyiflle, "koku" dedi¤imiz fley de t›pk› gör-

me ve duyma gibi, elektrik sinyallerinden oluflan bir alg›d›r. D›-

flar›daki koku molekülleri, hiçbir zaman beynimize ulaflmaz.

Ünlü düflünür George Berkeley, bu gerçe¤i flu sözlerle aç›k-

lam›flt›r:

Önce renklerin, kokular›n vb. gerçekte var oldu¤u san›ld›; ama daha

sonra, bu çeflit görüfller reddedildi ve görüldü ki bunlar ancak du-

yumlar›m›z sayesinde vard›r.60

Koku alg›s›, fiziksel anlamda hiçbir koku molekülünün

gerçekte var olmad›¤› rüyalar s›ras›nda da en gerçekçi flekilde

hissedilebilen bir alg›d›r. ‹nsanlar rüyalarda, görüntüyü son de-

rece net ve mükemmel flekilde gördükleri, sesi en kusursuz ha-

liyle duyduklar› gibi, kokuyu da ayn› flekliyle alg›layabilmekte-

dirler. Dolay›s›yla, buradan yola ç›karak, kokunun alg›lanabil-

mesi için onun maddesel varl›¤›n›n flart olmad›¤›n› anlamak ko-

lay olacakt›r.

Bu durum, tat alma alg›s› için de geçerlidir. ‹nsan dilindeki

tat alg›lay›c› bölgelerin görevi de, t›pk› di¤er duyu organlar›nda

oldu¤u gibi, gelen uyar›y› elektrik sinyaline dönüfltürmektir.

Dolay›s›yla biz hoflumuza giden bir pastay› yedi¤imiz zaman,

onun hiçbir zaman gerçek tad›na ulaflamay›z. Onun gerçek

görüntüsünü görmedi¤imiz, gerçek kokusunu duymad›¤›-

m›z gibi, gerçek lezzetini de alamay›z. Ald›¤›m›z tad, bey-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

98

Page 101:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

nimize elektrik sinyali olarak iletilen uyar›lar›n meydana ge-

tirdi¤i etkidir. Bir baflka deyiflle, hayat›m›z boyunca sevdi¤i-

miz bir yiyece¤in, çikolatan›n, meyvenin bizim alg› dünyam›z-

da meydana gelen flekli ile muhatap oluruz. Befl duyumuz yo-

luyla beynimizde meydana getirilen alg›lar, bizlere bunlar›n gü-

zel görünümlü, güzel kokulu ve lezzetli oldu¤unu söyler. Ama

bu tümüyle bize ait bir bilgidir. Bizim zihnimizde bize alg›latt›-

r›lan niteliklerdir. Bunun d›fl›nda, d›fl dünya hakk›nda hiçbir

fikrimiz yoktur.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

99

Koku yolu

Talamus

‹fllem merkezi

Tat alg›

korteksi

‹fllem

merkezi

Koku alg›

korteksi

Omurilik Tat

tomurcu¤u

Dil

Koku

epitelyu-

mundaki

nöronlar

Koku

so¤an›

Sinirler

Page 102:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Darwin'in Açmaz›: Ruh

100

Page 103:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

101

Page 104:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Dokunma Hissi Yaln›zca

Beyne ‹letilen Elektrik Sinyalleridir

Alg›lad›¤›m›z d›fl dünya, öylesine gerçekçidir ki, alg›lar›-

m›z›n oluflturdu¤u bir dünyada yafl›yor olmam›z bilimsel bir

gerçek olmas›na ra¤men, insanlar›n büyük bir ço¤unlu¤u alg›-

n›n mükemmelli¤inden dolay› yan›l›rlar. ‹nsanlar› yan›ltan en

büyük etkilerden biri ise, dokunma hissine sahip olmalar›d›r.

‹nsanlar, gördükleri, koklad›klar› veya tatt›klar› fleylerin gerçek-

li¤inden flüphe duyabilirler. Ama nesnelere dokunabilme alg›s›,

d›fl dünyan›n gerçek varl›¤›na ulaflabiliyor hissi vererek onlar›

yan›ltabilir. Oysa, dokunduklar› fleyin bir elektrik sinyali olarak

beyne iletildi¤i gerçe¤i, bu konudaki tüm ön yarg›lar› ortadan

kald›rmaktad›r. Di¤er tüm alg›lar›m›z gibi, dokunma hissi de

beyinde oluflur. Bir fleyi hissetmemiz, ancak onunla ilgili beyni-

mizde ald›¤›m›z bilgiye ba¤l›d›r. Beynimiz alg›lamazsa, madde-

ye dokunmam›za ra¤men, onu hissetmemiz mümkün de¤ildir.

Peter Russell, bu durumu flu flekilde aç›klar:

Maddenin kat› bir materyal oldu¤una dair fikrimiz ise, t›pk› yeflil

renk gibi, bilinçte meydana gelen bir vas›ft›r. Bu, "d›flar›da olan›n"

Darwin'in Açmaz›: Ruh

102

Page 105:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

bir modelidir. Ama t›pk› di¤er modeller gibi, d›flar› da gerçekte

olandan oldukça farkl›d›r.61

Peter Russell'›n vurgulad›¤› gerçeklik kavram›, son derece

do¤rudur. D›flar›daki maddeye dokunurken onunla iliflkimiz,

yaln›zca elimizin elektronlar›n›n söz konusu nesnenin elek-

tronlar›n› itmesinden ibarettir. Yani gerçekte ona dokunmay›z

bile. D›flar›daki nesne ile aram›zda hiçbir temas yoktur. Buna

ra¤men oluflan his, onun niteli¤ini alg›l›yormufl izlenimi verir

bize. Bir a¤aç gövdesinin sert oldu¤unu, pamu¤un yumuflak

oldu¤unu alg›layabiliriz. ‹kisini farkl› niteliklerde alg›lar›z ama

asl›nda moleküler düzeyde gerçekleflen ifllem, elektronlar›n

birbirlerini itmesinden ibarettir. Dokundu¤umuz maddeden

gelen sertlik hissi, bir kedinin tüylerinden veya bir duvar›n pü-

rüzlü yüzeyinden edindi¤imiz his, bize yaln›zca elektrik sinya-

li olarak ulaflmaktad›r. Bir baflka deyiflle, fiziksel olarak gerçek-

leflen deneyimimiz, bizde oluflan his ile tümüyle farkl›d›r. Do-

lay›s›yla, d›flar›da var olan maddenin hiçbir zaman asl›na do-

kunamay›z. Bize ulaflan, d›fl dünyaya dair bir alg›d›r ve bu al-

g›lara dayanarak d›fl dünyan›n nas›l bir yer oldu¤unu bilmemi-

ze imkan yoktur.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

103

Page 106:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Darwin'in Açmaz›: Ruh

104

Deri

Sinir

inpulslar›-

n›n yönü

Meissner

yuvar›

Ranvice nodu

Schwann hücresi

Myelin k›l›f›

Akson

Sinir hücrelerinin

yönü

Bir maddeye dokundu¤umuzde edin-

di¤imiz his, bize yaln›zca elektrik

sinyali olarak ulaflmaktad›r. Bir bafl-

ka deyiflle, bizde oluflan madde hissi,

yaln›zca elektrik sinyalleri yoluyla

meydana gelmektedir. Dolay›s›yla,

d›flar›da var olan maddenin asl›na

hiçbir zaman dokunamay›z. Bizde

oluflan alg›dan yola ç›karak, fiziksel

gerçeklikte o nesnenin neye benzedi-

¤ini, d›fl dünyan›n nas›l bir yer oldu-

¤unu bilmemize imkan yoktur.

Resimde tek bir tufla basma eylemi

ile parma¤›m›zdan beyne kadar ger-

çekleflen ifllemler görülmektedir.

Page 107:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

105

Talamus

Yollar›n kesiflme noktas›

Omurilik

Sinir impulsla-

r›n›n yönü.

Omurili¤in kesiti

Omurilik yumrusu

Hücre çekirde¤i

BEY‹N

Duyu korteksi

Page 108:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Pensilvanya Üniversite Hastanesi nükleer t›p bölümün-

de yard›mc› doçent doktor Andrew B. Newberg konuyla ilgi-

li olarak flunlar› belirtir:

Geçmiflte flöyle diyen baz› filozoflar vard›: "Bak, e¤er bir kayaya tek-

me atarsam ayak parma¤›m ac›r, bu gerçektir. Bunu hissederim. Ger-

çek oldu¤unu hissederim. Bu canl›d›r. Buna gerçeklik denir." Fakat

asl›nda bu hala bir deneyimdir ve bu hala kiflinin gerçeklik alg›s›-

d›r.62

Örne¤in s›cak bir maddeye dokundu¤umuzda, onun hissi-

ni beyne iletmekle görevli olan sinirler devreden ç›kar›lsa, yan-

makta olan elimizi hissetmemiz mümkün de¤ildir. S›caktan

yanma, onu hissetme ve bundan dolay› ac› duyma hissi, yaln›z-

ca beynin yorumudur. Benzer flekilde d›flar›da bir uyar›c› olma-

mas›na ra¤men, s›rf elektrik sinyallerinin yapay üretimi sonu-

cunda da alg› hissi oluflabilir. D›flar›da yanan bir atefl olmamas›-

na karfl›n, elimizin yand›¤›n› hissedebiliriz. Bu durum, burada-

ki yanma hissinin yaln›zca bizim alg› dünyam›zda meydana

geldi¤inin bir di¤er delilidir. Üzerinde dikkatle düflünülmesi

gereken bu önemli gerçe¤i 20. yüzy›l›n ünlü düflünürü Bertrand

Russell flöyle ifade etmifltir:

…Parmaklar›m›zla masaya bast›¤›m›z zamanki dokunma duyusuna

gelince, bu, parmak uçlar›ndaki elektron ve protonlar üzerinde bir

elektrik etkisidir. Modern fizi¤e göre, masadaki elektron ve proton-

lar›n yak›nl›¤›ndan oluflmufltur. E¤er parmak uçlar›m›zdaki ayn› et-

ki, bir baflka yolla ortaya ç›km›fl olsayd›, hiç masa olmamas›na ra¤-

men ayn› fleyi hissedecektik.63

Maddenin temel niteli¤i, yani sertlik, bizim alg› dünyam›z

için, bilimsel anlamda ortadan kalkm›fl bulunmaktad›r. Bir fleyi

görüyor olmam›z onun gerçek fiziksel görünümüne dair bir

delil ve ipucu vermedi¤i gibi, bir fleye dokunmam›z da,

onun sertli¤ine dair hiçbir delil ve ipucu vermemektedir.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

106

Page 109:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Dokundu¤umuz fley, yaln›zca beynimizde oluflan varl›kt›r.

D›flar›daki gerçek niteli¤ini ve görüntüsünü bilemeyece¤imiz

bir hayaldir. Bilim yazar› J. R. Minkel, New Scientist dergisinde-

ki bir yaz›s›nda bu gerçe¤i flu flekilde aç›klar:

fiu an bir dergi tutuyorsunuz, bunu kat› bir madde olarak alg›l›yor-

sunuz ve siz bunun evrende ba¤›ms›z bir flekilde var oldu¤unu gö-

rüyorsunuz. Etraf›n›zdaki objeler de ayn› flekilde, belki bir fincan

kahve ya da bir bilgisayar, hepsi d›flar›da gerçekmifl gibi görünüyor.

Ama hepsi yaln›zca bir hayal.64

Harun Yahya (Adnan Oktar)

107

S›cak bir maddeye dokundu¤unuzda, o s›cakl›k hissini beyne iletmekle görevli

olan sinirler devreden ç›kar›lsa, yanmakta olan elinizi hissetmeniz mümkün olmaz.

Çünkü yanma hissi, yaln›zca bizim alg› dünyam›zda meydana gelen bir histir.

deri

duyu alan›

beyin

talamus

omurilik

motor sinir

kas lifleri

duyu siniri

Page 110:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Mesafe de bir Alg›d›r, Yaln›zca Beynimizde Oluflur

Karfl›m›zdaki bir insan›n uzak bir yerden yaklaflmakta

oldu¤unu hemen anlar›z. Görüntüsü, sesi ve büyüklü¤ü bulun-

du¤u ortama göre de¤ifliklik gösterir. Bu etkenlere göre bir de-

¤erlendirme yapar ve kifliyle aram›zda nas›l bir mesafe oldu¤u-

nu tayin ederiz. Ama gerçekte karfl›m›zdaki kifli ile aram›zda

herhangi bir uzakl›k yoktur. Onu uzakta bir yerlerde gördü¤ü-

müz inanc›, yaln›zca beynimizde yapt›¤›m›z bir k›yas nedeniy-

ledir. Bir baflka deyiflle, uzakl›k hissi yaln›zca bir alg›d›r.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

108

Uzaktan geldi¤ini sand›¤›m›z bir insanla bi-

zim aram›zda, asl›nda herhangi bir mesafe

yoktur. Alg›lad›¤›m›z mesafe hissi, yaln›zca

beynin yorumudur. Ufka do¤ru uzay›p gitti-

¤ini zannetti¤imiz bir tünel ile gerçekte ayn›

yerdeyizdir. Her fley, beynimizin içindeki bir

noktada yaln›zca bize seyrettirilmektedir.

Page 111:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

D›fl dünya ad›n› verdi¤imiz görüntü o kadar inand›r›c› ve

o kadar etkileyicidir ki, insan›n, bunlar›n tümünün birer alg›-

dan ibaret oldu¤una inanmas› için derinlemesine dikkat vererek

düflünmesi gerekmektedir. Görüntüyü bu kadar inand›r›c› ve

etkileyici yapan fleyler ise mesafe, derinlik, renk, gölge, ›fl›k gibi

unsurlard›r. Bu malzemeler o kadar kusursuzca kullan›lm›flt›r

ki, beynimizde üç boyutlu, renkli ve canl› bir görüntü haline ge-

lirler. Sonsuz say›daki ayr›nt› bu görüntüye eklenince, ortaya,

hiç fark›na varmadan bütün bir ömür boyunca asl› zannederek

içinde yaflad›¤›m›z ama gerçekte sadece zihnimizde muhatap

oldu¤umuz ve asl›n›n sadece bir kopyas› olan bir dünya ç›kar.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

109

Page 112:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Mesafe dedi¤imiz alg›, bir çeflit üç boyutlu görme fleklidir.

Görüntülerde mesafe ve derinlik hissini uyand›ran fleyler ise

perspektif, gölge ve hareket dedi¤imiz unsurlard›r. Optik bili-

minde mekan (space) alg›s› denilen bu alg› flekli, çok karmafl›k

sistemlerle sa¤lan›r. Bu sistemi en basit flekliyle flöyle anlatabili-

riz: Gözümüze gelen görüntü sadece iki boyutludur. Yani yük-

seklik ve genifllik ölçülerine sahiptir. Göz merce¤ine gelen gö-

rüntülerin boyutlar› ve iki gözün ayn› anda iki farkl› görüntü

görmesi derinlik ve mesafe hissini oluflturur. Bizim her bir gözü-

müze düflen görüntü, di¤er göze gelen görüntüden aç›, ›fl›k gibi

unsurlar aç›s›ndan farkl›d›r. Beyin bu iki farkl› görüntüyü tek bir

resim haline getirerek derinlik ve mesafe hissini oluflturur.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

110

Page 113:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Uzakl›k, bizim için yaln›zca bir his olarak yarat›l›r. Biraz

önce de belirtti¤imiz gibi uzaktan geldi¤ini sand›¤›m›z bir in-

sanla bizim aram›zda asl›nda herhangi bir mesafe yoktur. Kar-

fl›m›zdaki kifli, bizim beynimizin içinde tek bir sat›h üzerinde

yarat›lmaktad›r. Alg›lad›¤›m›z mesafe hissi ise, yaln›zca beynin

yorumudur. Karfl›m›zdaki insan›n bizden uzakta oldu¤una öy-

lesine mutlak bir inanc›m›z vard›r ki, ona sesimizi duyurmak

için yüksek sesle ba¤›r›r, ona yetiflmek için tüm gücümüzle ko-

flar›z. Oysa ulaflmak istedi¤imiz insan, bizimle ayn› yerdedir.

Koflarak aflt›¤›m›z› zannetti¤imiz her santimetre karelik alan bi-

zim beynimizin içinde var olan görüntünün parças›d›r. Asl›nda

ne biz hareket ederiz, ne de karfl›m›zdaki kifli bize yaklafl›r veya

bizden uzaklafl›r. Her fley, beynimizin içindeki küçücük bir nok-

tada bize yaln›zca seyrettirilmektedir.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

111

Karfl›m›zdaki insan›n bizden uzakta oldu¤una da-

ir öylesine mutlak bir inanc›m›z vard›r ki, ona se-

simizi duyurmak için yüksek sesle ba¤›r›r, ona ko-

flarak yetiflmeye çal›fl›r›z. Oysa ulaflmak istedi¤i-

miz insan bizimle ayn› yerdedir. Gerçekte ne biz

hareket ederiz, ne de karfl›m›zdaki insan bize do¤-

ru yaklafl›r. Tüm görüntü, tüm mesafe, beynimizin

içinde bizim için birer alg› olarak yarat›lmaktad›r.

Page 114:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Örne¤in gökyüzünde uçan bir uça¤›n bizden kilometre-

lerce uzakta oldu¤unu düflünürüz. Oysa o asl›nda, bizim ya-

n› bafl›m›zda, beynimizin içindedir. Uça¤a bakt›¤›m›zda uça¤›n

ç›kard›¤› ses dalgas›n›n ve o maddenin yayd›¤› ›fl›k dalgalar›-

n›n, gözümüze yans›yan frekanslar› ve boyutlar› sonucunda

uça¤›n bizden binlerce kilometre uzakta oldu¤unu düflünürüz.

Ancak beyin e¤er 2 birim olan frekans ve boyutu 1 birim olarak

alg›lasayd›, durum çok daha baflka olurdu. Bu durumda, binler-

ce kilometre uzakta oldu¤una emin oldu¤umuz uça¤›n, çok da-

ha farkl› bir mesafede oldu¤una ikna olur ve bunun gerçekli¤in-

den flüphe etmezdik.

‹nsan, karfl›s›ndaki derinlik hissi içinde pek çok detay gö-

rür. Biraz ilerisinde elinde tuttu¤u kitab›, onun daha ilerisinde

televizyon, biraz daha uzakta pencere, daha ilerilerde pencere-

den görülen uçsuz bucaks›z orman ve en uzakta ise Günefl'i gör-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

112

Gökyüzündeki bir uça¤›n bizden kilo-

metrelerce uzakta oldu¤unu düflünü-

rüz. Oysa o asl›nda, bizim yan› bafl›-

m›zda, beynimizin içindedir. Uçak ile

aram›zda, hiçbir mesafe yoktur.

Page 115:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

mektedir. Elleri, bacaklar›, gövdesi de bu görüntünün içindedir.

Her birinin belirli bir perspektifi, gözlemledi¤i yerden belli bir

uzakl›¤› vard›r. Ya da baflka bir deyiflle, o böyle alg›lamaktad›r.

Derinlik hissi, perspektif, gölgeler ve görüntünün içinde gördü-

¤ü kendi bedeni, gerçek bir d›fl dünya gördü¤ü konusunda ken-

disini ikna etmektedir. Oysa gözlemledi¤i kendi bedeni de da-

hil olmak üzere her fley, beyninin içindeki elektrik sinyallerinin

bir etkisidir. Hemen karfl›s›nda duran kitap ile en uzakta zan-

netti¤i Günefl aras›nda bir mesafe yoktur. Bunlarla kendisi

aras›nda da bir mesafe yoktur. Gözlemledi¤i her fley, beyninde

oluflan tek bir görüntünün birer parças›d›r.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

113

Zihin gücü, her birimizin paylaflt›¤› bir fleydir. Ama zihnimizde olup bitenler, zihnin

meydana getirdi¤i flekiller de¤iflmektedir. Bu bizim kiflisel gerçekli¤imizdir, her bi-

rimizin bildi¤i ve tecrübe etti¤i gerçekliktir. Bizler, istisnas›z olarak bu kiflisel ger-

çeklikle fiziksel gerçekli¤i kar›flt›r›r›z, "d›flar›daki" dünya ile do¤rudan ba¤lant› ha-

linde oldu¤umuza inan›r›z. Ama tecrübe etti¤imiz renkler ve sesler asl›nda "d›flar›-

da" de¤ildir; bunlar›n tümü zihindeki flekillerdir, bizim meydana getirdi¤imiz gö-

rüntülerdir. Bu gerçek bizi, bilinç ile gerçek aras›ndaki iliflkiyi tekrar düflünmeye gö-

türmektedir. (Peter Russell, From Science to God "A physicist's Journey into the

Mystery of Consciousness", New World Library, 2002, s. 39)

Page 116:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

‹ki boyutlu bir retinada derinlik hissinin oluflmas›, iki

boyutlu bir resim tuvalinde gerçekçi bir derinlik hissi olufltur-

maya çal›flan ressamlar›n kulland›¤› tekni¤e çok benzer. Derin-

lik hissini oluflturan baz› önemli unsurlar vard›r. Bunlar; nesne-

lerin üst üste yerleflmesi, perspektif, doku de¤iflimi, boyut, yük-

seklik ve harekettir. Ressamlar›n tablolar›nda kulland›klar› yön-

tem, beynimizde meydana gelen görüntü için de geçerlidir. Bey-

nimizdeki iki boyutlu bir mekanda derinlik, ›fl›k, gölge ayn› me-

todla meydana gelir. Bir görüntüde ayr›nt›lar, yani ›fl›k, gölge ve

boyutlar ne kadar detayl› olarak ifllenirse, o görüntü o kadar

gerçekçi olur ve duyular›m›z› aldat›r. Böylece biz üçüncü boyut

olan derinlik ve mesafe varm›fl gibi hareket ederiz. Halbuki gör-

dü¤ümüz bütün görüntüler bir film karesi gibi tek bir sat›h üze-

rinde bulunur. Beynimizdeki görme merkezi son derece küçük-

tür! Bütün o uzak mesafeler, uzaktaki evler, gökteki y›ld›zlar,

Ay, Günefl, havada uçan uçaklar, kufllar gibi görüntüler bu kü-

çük mekana s›¤d›r›l›r. Yani sizin bak›p binlerce kilometre yuka-

r›da dedi¤iniz bir uçakla, elinizi uzat›p tutabildi¤iniz bardak

aras›nda teknik anlamda bir mesafe yoktur, tümü beyninizdeki

alg› merkezinde tek bir yüzey üzerindedir.

Bu, müthifl bir yarat›l›fl delili, muhteflem bir sanat, mükem-

mel bir eserdir. Allah, her bir insan›n zihninde, bu mükemmel

görüntüyü ve detay›, her an, kesintisiz olarak var etmektedir.

‹nsan›n, karfl›s›ndaki üç boyutlu, derinlikli görüntünün varl›-

¤›ndan flüphe edebilece¤i hiçbir eksiklik bulunmamaktad›r. Bi-

ze ait dünya, sanki d›flar›daki asl›n›n kopyas› olarak sürekli ya-

rat›lmaktad›r ve bu dünyaya ait her ayr›nt›da, her sanatta, tüm

bunlar›n Sahibi'nin gücü, kudreti ve yaratma sanat› tecelli et-

mektedir. Tüm alemleri yaratan, bunlar›n tümünü her insan

için ayr› ayr› var eden, tüm varl›klar›n Sahibi ve Hakimi olan

Yüce Allah't›r.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

114

Page 117:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Allah ayetlerinde flöyle buyurur:

Allah, yedi gö¤ü ve yerden de onlar›n benzerini yaratt›.

Emir, bunlar›n aras›nda durmadan iner; sizin gerçekten

Allah'›n her fleye güç yetirdi¤ini ve gerçekten Allah'›n il-

miyle her fleyi kuflatt›¤›n› bilmeniz, ö¤renmeniz için. (Ta-

lak Suresi, 12)

Görmüyorlar m›; gökleri ve yeri yaratan Allah, onlar›n

benzerini yaratmaya gücü yeter ve onlar için kendisinde

flüphe olmayan bir süre (ecel) k›lm›flt›r. Zulmedenler ise

ancak inkarda ayak direttiler. (‹sra Suresi, 99)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

115

Page 118:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Bizim ‹çin "Gerçek" Nedir?

"Kendilerini gördü¤ümüz ve dokundu¤umuz için ve bize alg›lar›m›-

z› verdikleri için nesnelerin varl›¤›na inan›r›z. Oysa alg›lar›m›z sade-

ce zihnimizde var olan fikirlerdir. fiu halde alg›lar arac›l›¤›yla ulaflt›-

¤›m›z nesneler fikirlerden baflka bir fley de¤ildirler ve bu fikirler, zih-

nimizden baflka yerde bulunmazlar zorunlu olarak… Bütün bunlar

mademki sadece zihinde var olan fleylerdir, öyleyse evreni ve fleyle-

ri zihnin d›fl›nda varl›klar olarak hayal etti¤imizde, yan›lmalar›n içi-

ne düflmüfl oluyoruz demektir…"65

George Berkeley

Herhangi bir varl›¤› görmemiz, onun sesini duymam›z ve-

ya ona dokunmam›z, d›flar›daki maddesel dünyan›n niteli¤i

hakk›nda hiçbir bilgi vermemektedir. Bizim için bir maddeyi

madde yapan, onun fiziksel varl›¤›na dair bize delil veren fley,

onu alg›l›yor oluflumuzdur. Ama asl›nda bizim alg› dünyam›z-

da, alg›n›n gerçekleflti¤i merkez olan beynin içinde ne görüntü,

ne ses, ne lezzet, ne de koku vard›r. Beynin içi zifiri karanl›kt›r,

beynin içi sessizdir. Beynin içinde kokuyu alg›layan, oluflan gö-

rüntüleri izleyen küçük varl›klar yoktur. Dolay›s›yla, beynin

içinde görüntülerin ve seslerin oluflmas› mant›ks›zd›r, anlam-

s›zd›r ve bilimsel olarak imkans›zd›r. Ancak bizler, bu zifiri ka-

ranl›k ve sessiz mekan›n içinde, hayranl›k uyand›r›c› derecede

mükemmel, renkli, hareketli ve net bir dünya görürüz. Bu öyle

bir dünyad›r ki, yaln›zca beynimizin içinde oluflan bir alg› dün-

yas› olmas›na ra¤men, gerçekli¤i oldukça ikna edicidir.

Beyinde, dünyan›n en mükemmel kameras›ndan

daha kaliteli görüntü sa¤layan, en geliflmifl üç

boyutlu sinema ve televizyondan daha net ve

renkli bir görüntü meydana gelmektedir. Beyinde, en gelifl-

mifl müzik sisteminden daha mükemmel olan, daha net ve

çok boyutlu, gerçe¤inden ay›rt edilemeyen sesler mey-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

116

Page 119:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

dana gelmektedir. Yine beyinde, parfümün, gülün kokusu

oluflmakta; s›cak, so¤uk hissi mükemmel flekilde meydana

gelmektedir. Bu kusursuz netlikteki dünya, Allah'›n dilemesi ile

kesintisiz olarak bizlere sunulmaktad›r.

Kalabal›k bir pazar yerinde etraf›na bakan insan, etrafta

kofluflturmakta olan çocuklar›, al›flverifl yapan birbirinden fark-

l› insanlar›, rengarenk vitrinleri, yiyecekleri, yol boyunca dola-

fl›p duran sokak kedilerini, s›cak havay›, civardaki kafeteryalar-

dan yükselen yemek kokular›n› ayn› anda alg›lay›p hissedebil-

mektedir. Kimi zaman yan›ndaki kifliyle sohbete dalmakta, ya-

n›ndan geçen tan›d›¤› kiflilere selam vermekte, etraftaki çiçekle-

ri koklamaktad›r. Ama asl›nda bu insan, sadece beyninin içinde

oluflan bir görüntüyü izlemektedir. Etraf›nda gördü¤ü kalaba-

l›k, gözlemledi¤i detaylar, burnuna gelen

hofl kokular, beyninin içindeki hayali ekran-

da oluflmaktad›r. O ise, duyular› vas›tas›yla

kendisine izlettirilen görüntüyü seyretmekte ve

hissetmektedir. Bunlar›n tümü, bu kiflinin yaflant›-

s›d›r ama asl›nda her biri onun beyninde oluflan

alg›lar bütününden baflka bir fley de¤ildir.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 120:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Gerçekte içinde bulundu¤u ortam, yani bu dünyan›n as-

l›, kiflinin kendisine hissettirilen gibi midir? Bunu bilemeyiz.

Gerçekten etraf›nda kalabal›k insanlar›n olup olmad›¤› veya çi-

çeklerin kokusunun bütün ortam› kaplay›p kaplamad›¤› konu-

suyla ilgili bir bilgi edinmemiz mümkün de¤ildir. Bize gösteri-

len, yaln›zca ortam›n alg›lad›¤›m›z fleklidir. Bizim için d›fl dün-

ya, yaln›zca alg›lad›¤›m›z dünyad›r. Organlar›m›z›n bize iletti¤i

elektrik sinyalleri ortadan kalkt›¤›nda, d›flar›da bir dünya olma-

s›na ra¤men, bizim d›fl dünyam›z da ortadan kalkacakt›r.

Biz; bize iletilen, ulaflt›r›lan ve gösterilen kadar›n› bilebili-

riz. O da zihnimizin içinde olan bitenlerin tamam›d›r.

Gerard O'Brien, d›fl dünya ile alg›lad›¤›m›z dünya kavra-

m›n› flu flekilde aç›klar:

Bizim yaflad›¤›m›z dünyan›n, bir anlamda kafalar›m›z›n içinde olufl-

turulan dünyan›n, gerçekte dünyan›n asl› olup olmad›¤› ile ilgili bir

soru akla geliyor. Çünkü e¤er bir dizi teorisyenin benimsedi¤i gibi

dünyan›n asl›nda beynimizde oluflturuldu¤unu kabul edersek, bu

durumda bizim dünyada tecrübe ettiklerimiz ile deneyimlerimiz d›-

fl›ndaki gerçek dünya aras›ndaki benzerlik gerçek bir soru iflareti

olarak karfl›m›za ç›k›yor. E¤er bizim dünyadaki deneyimlerimiz ile

dünyan›n gerçekte nas›l oldu¤u aras›nda büyük uyuflmazl›klar oldu-

¤unu düflünüyorsan›z, bu durumda bizim gördü¤ümüz dünyan›n

ve deneyimlerimizin bir bak›ma hayal oldu¤u düflünülebilir.66 (vur-

gu orijinaline aittir.)

fiu durumda bize göre gerçek nedir?

‹nsan›n gerçeklik dedi¤i fley, beyninin ve hislerinin d›fl›nda

maddi olarak var olan bir gerçek dünyaya iflaret eder. ‹nsan, bu

dünyay› gözlemlese de gözlemlemese de bunun varl›¤›na olan

inanc› tamd›r. Sabah kalkt›¤›nda kendi odas›n›n içinde oldu-

¤undan emindir. Bürosunu ve bürosundaki bilgisayar›n›n

tam olarak bulunduklar› yerde olduklar›n› varsayar, ertesi

Darwin'in Açmaz›: Ruh

118

Page 121:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

119

Bizler; bize iletilen, ulaflt›r›lan ve gös-

terilen kadar›n› bilebiliriz. O da zihni-

mizin içinde olan bitenlerin tamam›-

d›r. ‹nsan›n çal›flt›¤› ifl yeri, evi, yaflan-

t›s›, asl›nda tümüyle zihnindedir. Biz-

ler, d›flar›da var oldu¤una emin oldu-

¤umuz o maddesel dünyan›n yaln›zca

hayali bir kopyas›n› görmekteyiz.

Page 122:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

sabah tekrar ifle gitti¤inde bunlar› burada bulaca¤›ndan da

emindir. Günün sonunda eve gitmek için yola ç›kt›¤›nda evi-

nin orada olaca¤›n› farz eder. Arkadafllar›n›n, ailesinin, tan›d›k-

lar›n›n, akrabalar›n›n, onlar› görse de görmese de var olduklar›-

n› kabul eder. Her gün yaflad›¤› ve tekrarlad›¤› bu günlük tecrü-

belerin ço¤u, tüm bu durumlar› sorgulamaya mahal vermemek-

te, hatta tam tersine tüm bunlar› teyid edecek flekilde gerçeklefl-

mektedir.

Ama asl›nda bunlar›n tümü zihnimizdedir. Bize hissettiri-

len fleylerdir. D›flar›da var oldu¤una emin oldu¤umuz o madde-

sel dünyan›n yaln›zca hayali bir kopyas›n› görmekteyiz. Bizim

dünyam›z›, sadece sahip oldu¤umuz alg›lar meydana getirmek-

tedir.

Susan Blackmore, beynin içindeki bu dünyay›, flu flekilde

tan›mlam›flt›r:

Zihin, kiflisel bir tiyatro gibidir. Ben, bu tiyatronun içinde, kafam›n

içinde bir yerlerdeyim ve gözlerimden d›flar› do¤ru bak›yorum. Ama

bu, çok duyulu bir tiyatrodur. Bu nedenle, dokunufllar›, kokular›,

sesleri ve hisleri de tecrübe edebiliyorum. Ayr›ca ben, hayal gücümü

de kullanabiliyorum. ‹ç gözüm veya iç kula¤›m sayesinde zihinsel

bir ekran üzerinde görüntüleri ve sesleri görünür hale getirebiliyo-

rum. Bunlar›n tümü benim bilincimi oluflturuyor ve "ben" bunlar›

tecrübe eden izleyiciyim.67

Bizim gözlemledi¤imiz dünya, yaln›zca bir kopya dünya-

d›r. Ifl›klarla donat›lm›fl bir lunapark, beyinde oluflan bir kopya

görüntüdür. Kayna¤› yaln›zca elektrik sinyalleridir. Çevremiz-

deki insanlar›n, yak›nlar›m›z›n, etraftaki kufllar›n sesleri, beyni-

mizin içinde oluflan kopya seslerdir. Kayna¤› yaln›zca elektrik

sinyalleridir. Yedi¤imiz bir meyvenin tad› ve kokusu, beyni-

mizde oluflan kopya lezzet ve kopya kokudan ibarettir. Mey-

venin asl›n› yememiz imkans›zd›r. Beynimizdeki meyvenin

her türlü özelli¤inin kayna¤› elektrik sinyalleridir.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

120

Page 123:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Hiçbir zaman Günefl'in gerçek s›cakl›¤›n›, denizin gerçek se-

rinli¤ini ve bir buz parças›n›n gerçek so¤uklu¤unu hissetmifl

de¤iliz. Çünkü Günefl'in, denizin ve buzun as›llar›na hiçbir za-

man ulaflamad›¤›m›z gibi, onlar›n bizde meydana getirdi¤i etki-

ler de yaln›zca elektrik sinyalleridir.

Karfl›m›zda duran su barda¤›, asl›nda bizden uzakta de¤il-

dir. Karfl›m›zda durmamaktad›r. O, beynimizin içindedir. Onun

görüntüsünü beynimizin içinde görürüz. Barda¤›n cam yüzeyi-

ne dokundu¤umuzu zannetti¤imizde, asl›nda barda¤›n asl›na

dokunmay›z. Çünkü dokunmay› hisseden parmaklar de¤il,

beynimizdir. Bu durumda insan, hiçbir zaman gerçek bir barda-

¤a dokunamaz. O bardaktaki suyu içemez. ‹çti¤i su, yine insa-

n›n kendi beyninde oluflan alg›lar›n verdi¤i bir su içme hissin-

den ibarettir.

Ülkemizde de gösterime giren What The Bleep Do We Know?(Ne Biliyoruz ki?) belgesel filminde Atlanta Georgia'da Life

Üniversitesi'nden t›p doktoru Joe Dispenza, "beyniniz flurada

(d›flar›da) olanla burada (beynin içinde) olan aras›ndaki fark›

bilmez" diye belirtmekte, ayn› belgeselde Fred Alan Wolf ise,

"'burada' (beynin içinde) olandan ba¤›ms›z bir 'flurada' (d›flar›-

da olan) yoktur"68 demektedir.

Yaflad›¤›m›z hayat, söz konusu kopya alg›lar›n bir bütünü-

dür. Bunlar›n gerçekçi görüntüsü ise oldukça aldat›c›d›r. Biz,

karfl›m›zdaki kiflinin de bizimle ayn› fleyleri alg›lad›¤›n› düflü-

nür, onunla bu konuda hemfikir olur ve alg›lad›¤›m›z dünyan›n

gerçek halini gözlemledi¤imizi zannederiz. Oysa gördü¤ümüz

ve duydu¤umuz fleyler konusunda bizimle hemfikir olan karfl›-

m›zdaki kifli de, bizim beynimizde oluflan bir görüntüden iba-

rettir. Ayr›ca, onun alg›lad›¤› fleylerin bizimkinden fark›n›n

ne oldu¤unu hiçbir zaman bilemeyiz. Bizim için yeflilin nas›l

bir fley oldu¤unu, ›hlamur kokusunun neye benzedi¤ini

ona tarif edebilmemiz mümkün de¤ildir.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

121

Page 124:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Bu durumda gerçek nedir? Joe Dispenza, konuyla ilgili

olarak flu sorular› sorar:

Bilimsel deneyler gösterdi ki, e¤er bir kifliyi al›p beynini belli PET ta-

ramalar›yla veya bilgisayar teknolojisiyle incelerken belli bir nesne-

ye bakmalar›n› istersek beynin belli bölgeleri ayd›nlan›yor. Sonra

gözlerini kapat›p ayn› nesneyi hayal etmeleri istendi¤inde, sanki o

nesneye gerçekten gözle bak›yormufl gibi, beynin ayn› bölgeleri ay-

d›nlan›yor. Bu, bilim adamlar›n›n flu soruyu sormas›na neden oldu:

O zaman kim görüyor? Beyin mi görüyor? Yoksa gözler mi? Gerçek

ne? Gerçek olan beynimizle gördü¤ümüz mü? Yoksa gözlerimizle

gördü¤ümüz mü? Ayr›ca gerçek flu ki, beyin çevresinde gördükleriy-

le hat›rlad›klar› aras›ndaki fark› bilmez. Çünkü ayn› özel sinir a¤la-

r› atefllenir. Bunun üzerine bilim adamlar› yine ayn› soruyu sorar:

Gerçek nedir?69

"What the Bleep Do We Know?" belgeselinde J. Z. Knight,

gerçekli¤i flöyle tan›mlam›flt›r:

Bu gerçekli¤e gerçek demeye izin verdik... hayal gücüyle... hareket-

sizli¤i k›rmak, kaostan ç›kmak ve onu biçiminde tutmak için ona

"madde" diyoruz.70

Bizler, yaln›zca bize ait olan bir alg› dünyas›n›n içinde ya-

flar›z. Bu dünyadaki görüntüler, baflka kimsenin bizimle payla-

flamayaca¤›, kimsenin onaylayamayaca¤› görüntülerdir ve biz

bu görüntüleri gerçek olarak kabul ederiz. Bu durumda, gerçek

sadece bir hayal midir? Sadece bize hissettirilenlerden mi iba-

rettir? Kendi bedenimiz olarak sahiplendi¤imiz beden, kendi

yaflam›m›z diye kabul etti¤imiz yaflam, bizim zihnimizde sade-

ce bir hayal olarak m› var olmaktad›r?

Bunlar›n tümü gerçekten de birer hayaldir. Kendi beynimi-

zin içinde var edilen bir hayal aleminin içinde varl›¤›m›z› sürdü-

rürüz. D›flar›daki gerçek dünyay› izledi¤imizi düflünürüz. Ama

asl›nda bizim için beynimizde yarat›lan yepyeni bir dünya

vard›r ve bizim bunun d›fl›na ç›kmam›z imkans›zd›r.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

122

Page 125:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Filozof Geoff Haselhurst, bizim beynimizde oluflturdu-

¤umuz gerçeklik kavram› konusunda bilimin aç›klamas›z kal-

d›¤›n› flu sözlerle aç›klar:

‹kinci olarak, (ve hayal k›r›kl›¤›na u¤rat›c›d›r ki) alg›lar›m›z bizi al-

dat›rlar. Felsefeciler, binlerce y›ld›r zihnimizin alg›lar›m›z› temsil et-

ti¤ini ve bu nedenle bizim gördü¤ümüz, tatt›¤›m›z ve dokundu¤u-

muz dünyan›n, bizim alg›lar›m›za sebep olan gerçek dünyadan fark-

l› oldu¤unu biliyorlard›. Renk alg›m›z, zihnimizin nas›l belirli bir

›fl›k frekans›n› temsil etti¤ine çok aç›k bir örnektir. Dahası, e¤er ger-

çekli¤i tanımlayacaksak, bunu algılarımızı meydana getiren gerçek

varlıklardan yola çıkarak yapmamız gerekir, aslını tam temsil etme-

yen duyularımızdan de¤il. Bu nedenle bilim, deneysellik üzerine

kurulmufl oldu¤undan, gerçekli¤i tan›mlama konusunda pek baflar›-

l› olmamaktad›r.71

Peter Russell ise flu aç›klamalar› yapar:

Öncelikle, modern fizi¤in vard›¤› sonuçlar›n bizim deneyimlerimiz-

den veya gerçeklerden çok uzaklaflt›¤›n› flafl›rt›c› bulabiliriz... Ama

bundan daha flafl›rt›c› olan, insan beyninde oluflan gerçeklik görün-

tüsünün, her fleyin asl›na uygun olan tam bir görüntüsü olmas›d›r...

Maddesel dünyadan bahsetti¤imizde, genellikle onun alt›nda yatan

gerçekli¤i kastederiz – bizim "d›flar›da" olarak alg›lad›¤›m›z dünya-

y›. Ama asl›nda biz sadece gerçe¤in görüntüsünü tarif ederiz. Bizim

tecrübe etti¤imiz maddesellik, hissetti¤imiz kat›l›k, bildi¤imiz "ger-

çek dünya"n›n tümü, zihinde yarat›lan görüntünün parçalar›d›r.

Bunlar›n tümü gerçe¤i yorumlama flekilleridir. Her ne kadar kula¤a

çeliflkili gelse de, madde, zihinde yarat›lan bir fleydir.72 (vurgu oriji-

naline aittir.)

Bu durumda bizim için gerçek, d›flar›da asl›na hiçbir za-

man ulaflamayaca¤›m›z madde de¤ildir. Beynimizde bunlar›n

tümünün elektrik sinyallerinden oluflan bir görüntüsü meyda-

na geldi¤ine göre, gerçek, bizim beynimizde oluflan dünya da

de¤ildir. Bu dünya tümüyle hayaldir, bir illüzyondur.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

123

Page 126:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Darwin'in Açmaz›: Ruh

124

Page 127:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

125

Page 128:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Biz bu dünyay› izleyerek yan›l›r, aldan›r›z. Dolay›s›yla "ger-

çek", bizim için ne d›flar›da, ne de beynimizin içindeki görün-

tüdedir.

Peki bu durumu fark edip kabullenmek zor mudur? Fred

Alan Wolf, insanlar›n içinde yaflad›klar› hayal dünyas›na olan

al›flkanl›klar›n› ve "as›l gerçeklik" kavram›ndan nas›l uzak dur-

maya çal›flt›klar›n› flu sözlerle özetler:

Bizler bilinçsizce içimizde gömülü olan bu s›rr› saklama çabas› için-

deyiz... Bir baflka deyiflle, bizler bilinçsizce, her fleyin gördü¤ümüz

flekilde oldu¤u illüzyonun alt›nda yaflamay› seçiyoruz. Bu yaln›zca

benim veya sizin için geçerli olan önemli bir gerçek de¤il, bu evrenin

varl›¤›n›n en derin s›rr›d›r... Bunun (bu s›rr› saklama çabas›n›n) so-

nuç vermesinin tek nedeni, buna inanmakta hepimizin hemfikir olu-

flumuzdur. E¤er buna inanmay› bir dakika veya sadece bir saniye,

hatta tek bir milisaniye kadar durdurursak ve bilincimizin bunu

durdu¤umuzun fark›na varmas›n› sa¤larsak, bu s›rr›n a盤a kavufl-

tu¤unu görürüz.

Yaflant›m›z›n baz› noktalar›nda, bir flekilde, bir yerlerde, sadece bir

anl›¤›na, bu büyük s›rr›n ortaya ç›kt›¤› zamanlar olur... Ama hiçbir

zaman "yaflas›n" diye ba¤›rmay›z. Tiyatro salonunda kimsenin flafl-

k›nl›ktan nefesi kesilmez. Tek bir yarat›c› eylem s›ras›nda, bir fley

hiçlikten ay›rt edilir olur, ama kendimizi kand›rarak bunu görmeyiz.

Bu, bu flekilde devam eder. Etraf› alk›fllar doldurmaz. Arkam›za da-

yan›r, gösteriyi izler, derin bir nefes al›r ve flöyle deriz: "Biz bunu hiç-

bir zaman çözemeyece¤iz, en iyisi sadece kabul edelim."

... Pek ço¤umuz al›flkanl›k olarak bu konuda bilinçsiz flekilde kal›r ve

varl›¤›m›z›n son nanosaniyesine kadar bu hayale s›k›ca yap›flm›fl

olarak yaflar›z. Okyanus ile yeryüzü aras›ndaki hava, yer ve su ara-

s›ndaki s›n›ra bakar›z. Kabaran kuma, suya ve havaya bakar ve fark-

lar› hat›rlar›z. Ayn› flekilde, yaflam›m›z› görünmeyen bir zar›n bizi

Darwin'in Açmaz›: Ruh

126

Page 129:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

"oradaki d›fl dünyadan" ay›rd›¤› oldukça rahat bir zan içinde geçiri-

yoruz. "‹çeride", zihnimizin içinde, bizim hayal gücümüzün iç dün-

yas›nda, güvenlikte ve yaln›z›z. Hiçbir flekilde, hiç kimse veya hiçbir

fley bizim zihin dünyam›z›n içine izinsiz giremez. Bedenimizdeki

her duyu, bize sürekli olarak bunun gerçek oldu¤unu söyler, her bi-

rimiz yaln›z›zd›r. "D›flar›daki" ve "içerideki" dünyalar› birbirinden

ay›ran alg›sal gösterilerimizle yüzlefltirecek her türlü bilgiyi, her dü-

flünceyi, her alg›y›, her hayali hikayeyi inkar ederiz. Bize farkl› bir

hikaye anlatan kiflilere flüpheyle bakar ve muhtemelen onlar›n yan-

l›fl yola sapm›fl oldu¤unu düflünür, hatta deli olduklar›na kanaat ge-

tirerek onlar› bafl›m›zdan atmaya çal›fl›r›z.73

Beynimizde oluflan dünyan›n gerçek olmad›¤›n› kavramak

ve bunu kabullenmek, bir materyalist için oldukça zordur. Ama

bu, bugün bilimin do¤rulam›fl oldu¤u bir durumdur. Buna ra¤-

men, Fred Alan Wolf'un da belirtti¤i gibi, bu büyük gerçek gör-

mezden gelinir. Bir hayal dünyas›nda yaflamakta olmam›z, s›ra-

dan bir bilimsel bulufl gibi yans›t›l›r ve çözülemeyen bir prob-

lem olarak kabul edilir. Bunun tek nedeni, bizim için "gerçek"

olan›n, materyalist zihniyet için "kabul edilemez" olufludur. Ma-

teryalistlerin kabul edemedikleri ve bilim adamlar›n›n aray›p

durduklar› bu "gerçek", insana ait ruhtur. Bu dünyada mutlak

olan ve ahirette sonsuza kadar varl›¤›n› sürdürecek olan insan

ruhudur. Bu ruhu insana veren Allah't›r. ‹nsan›n d›fl›nda var

olan madde de, insan›n kendi bedeni de, zihninde meydana ge-

len hayat› da bir gün yok olup gidecektir. Baki ve Mutlak olan,

Yüce Allah'›n diledi¤ine verdi¤i Kendi emrinden olan "ruh"tur.

Hani Rabbin meleklere: "Gerçekten Ben, çamurdan bir be-

fler yarataca¤›m" demiflti.

"Onu bir biçime sokup, ona Ruhum'dan üfledi¤im zaman

siz onun için hemen secdeye kapan›n." (Sad Suresi, 71-72)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

127

Page 130:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Rüyadaki Gerçeklik

Rüya gördü¤ümüz s›rada, asl›nda hiç kimseyle konufl-

may›z. Hiç kimseyi görmeyiz, gözlerimiz kapal›d›r. Koflmay›z,

yürümeyiz. Karfl›m›zda ürküp kaçmam›za neden olan varl›klar

veya güzelli¤ini izledi¤imiz yemyeflil ve genifl bir çimenlik ve-

ya afla¤›ya bakmaya korktu¤umuz dev gökdelenler veya kala-

bal›k insan topluluklar› yoktur. Bizler, karfl›m›zda tüm bu gö-

rüntüler varken, asl›nda yata¤›m›zda yaln›z bafl›m›zay›z. Etraf›-

m›zda oldu¤unu zannetti¤imiz kalabal›¤›n ç›kard›¤› fliddetli

gürültü, sessiz odam›zda bize hiçbir zaman ulaflmamaktad›r.

H›zla kofltu¤umuzu zannetti¤imiz bir anda asl›nda neredeyse

hiç hareket etmemekteyiz. Yan›m›zdaki insan ile hararetli bir

konuflma yaparken asl›nda a¤z›m›z› bile açmay›z. Ama rüya

gördü¤ümüz s›rada, tüm bunlar› net olarak yaflar›z. Çevremiz-

deki insanlar, ortam, yaflad›¤›m›z olaylar o kadar gerçekçidir ki,

rüya s›ras›nda bunlar› gerçekte yaflad›¤›m›zdan hiçbir zaman

flüphe duymay›z.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

128

Page 131:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

129

Rüya gördü¤ümüz s›rada, kapkaranl›k

sessiz bir ortamda yaln›z bafl›m›zay›z-

d›r. Gözlerimiz kapal›d›r, koflmay›z,

konuflmay›z, hiç kimseyi görmeyiz.

Ama rüya s›ras›nda çevremizdeki in-

sanlar, ortam, yaflad›¤›m›z olaylar o ka-

dar gerçekçidir ki, tüm bunlar› gerçek-

te yaflad›¤›m›zdan hiçbir zaman flüphe

duymay›z. Rüya örne¤i, bize d›fl dün-

yan›n alg›lardan olufltu¤unu kan›tla-

yan önemli bir delildir.

Page 132:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Rüyam›zda bize araba çarpt›¤›n› görebilir ve bununla il-

gili hisleri net olarak alg›layabiliriz. Araba yaklafl›rken hisset-

ti¤imiz korkuyu, araban›n gelifl fleklini ve h›z›n›, bize çarpt›¤›n-

da bedenimizde meydana gelen ac›y› gerçekte oldu¤u flekilde

yaflar ve bu olay›n gerçekli¤ine dair hiçbir kuflku duymay›z.

Havan›n s›cakl›¤›, insanlar›n bak›fllar›, giydi¤imiz k›yafetler,

her fley son derece gerçekçidir. Ama asl›nda bunlar›n hiçbirini

yaflamam›fl›zd›r. Bize ulaflan hiçbir ›fl›k, hiçbir ses yoktur. Gö-

rüntünün, sesin, kokunun oluflmas› için hiçbir sebep yoktur. D›fl

dünya dedi¤imiz kavram, yok olmufltur. Sadece zihnimizde ya-

flanan bir hayat vard›r. Ama bunun bu flekilde oldu¤unun far-

k›nda olmay›z. Rüya gördü¤ümüz s›rada bize tüm bunlar›n bir

rüyadan ibaret oldu¤u hat›rlat›lacak olsa, buna ihtimal vermez,

içinde yaflad›¤›m›z dünyan›n gerçekli¤ine oldukça ikna oluruz.

Bizim için, rüya s›ras›nda gördü¤ümüz, koklad›¤›m›z, dokuna-

rak hissetti¤imiz ve duydu¤umuz fleylerin kesin bir gerçekli¤i

vard›r. ‹flte bu nedenle, rüya s›ras›nda korkular›m›z, sevinçleri-

miz, endiflelerimiz gerçektir. Bütün fiziksel deneyimleri, uya-

n›kken yaflad›¤›m›z flekli ile yaflar›z. Rüya s›ras›nda, rüyada ol-

du¤umuzdan flüphelenmemizi gerektirecek hiçbir delil söz ko-

nusu de¤ildir.

Rüya örne¤i, bize ait d›fl dünyan›n bir alg›dan ibaret oldu-

¤u gerçe¤ini kan›tlamak için oldukça etkili bir örnektir. Rüya s›-

ras›nda insan, çevresindekilerin gerçek olmad›¤›na ikna olama-

d›¤› gibi, gerçek hayat dedi¤i bu dünya içinde yaflarken de, bu-

nun yaln›zca zihnimizde alg›lanan bir gerçeklikten ibaret oldu-

¤una ikna olmakta oldukça zorluk çeker. Oysa "gerçek hayat"

dedi¤imiz görüntüleri alg›lay›fl biçimimiz, rüyalar› alg›lay›fl bi-

çimimizle tamamen ayn›d›r. Her iki görüntü de zihnimizde

oluflur. Her iki görüntüyü de izlerken bunlar›n gerçekli¤in-

den flüphe duymay›z. Oysa rüyalar›n gerçek olmad›¤›na

dair elimizde gerçek bir delil vard›r. Rüyadan uyand›-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

130

Page 133:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

¤›m›zda, "demek ki gördüklerim sadece bir rüyaym›fl" deriz.

Öyle ise, flu anda gördüklerimizin bir rüya olmad›¤›n› nas›l is-

patlayabiliriz?

Allah, ayetlerinde bu gerçe¤i flöyle haber verir:

Sur'a üfürülmüfltür; böylece onlar kabirlerinden (diriltilip)

Rablerine do¤ru (dalgalar halinde) süzülüp-giderler. De-

mifllerdir ki: "Eyvahlar bize, uykuya-b›rak›ld›¤›m›z yer-

den bizi kim diriltip-kald›rd›? Bu, Rahman (olan Allah)›n

va'detti¤idir, (demek ki) gönderilen (elçi)ler do¤ru söyle-

mifl". (Yasin Suresi, 51-52)

fiu anda bunun ispat›, bize bilimsel olarak verilen deliller-

dir. Rüyadan uyanaca¤›m›z an ise, yaflam›m›z›n sona ermesi ile

bafllayacakt›r. fiu durumda, as›l do¤ru olan bu dünyan›n bizler

için sadece bir hayal, bir rüya gibi zihinde yafland›¤›n› kabul

edip ona göre davranmakt›r.

Peter Russell, rüyadaki gerçeklik ile yaflad›¤›m›z dünyaya

ait gerçekli¤i flu flekilde karfl›laflt›r›r:

Dünya alg›m›z, "d›flar›da" olan›n oldukça ikna edici bir görüntüsü-

dür. Ama bizim gece gördü¤ümüz rüyalardan daha "d›flar›da" olan

hiçbir fley yoktur. Rüyalar›m›zda etraf›m›zda görüntülerin, seslerin

ve hislerin oldu¤unun fark›nda oluruz. Kendi bedenimizin fark›nda

oluruz. Düflünür ve karar veririz. Korkuyu, k›zg›nl›¤›, mutlulu¤u ve

sevgiyi yaflar›z. Di¤er insanlar›, bizimle konuflan ve bizimle etkile-

flim içinde olan ayr› ayr› kifliler olarak alg›lar›z. Rüya, bizim etraf›-

m›zdaki "d›flar›daki" dünyada gerçeklefliyor gibidir. Sadece uyand›-

¤›m›zda, bütün bunlar›n rüya oldu¤unu anlar›z – her fley zihnimiz-

de yarat›lmaktad›r.

"Bu sadece rüyaym›fl" dedi¤imizde, bu deneyimlerimizin fiziksel bir

gerçekli¤e dayanmad›¤›n› kastederiz. Bunlar; hat›ralardan, umut-

lardan, korkulardan ve di¤er faktörlerden oluflmaktad›r. Uyan›k hal-

deyken, bizim dünya görüntümüz, kendi fiziksel çevremizden al-

Harun Yahya (Adnan Oktar)

131

Page 134:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

d›¤›m›z duyusal bilgilere dayanmaktad›r. Bu durum, uyan›kken ya-

flad›¤›m›z deneyimlere bir tutarl›l›k ve rüyalarda olmayan bir ger-

çeklik hissi verir. Ama gerçekte, uyan›kken yaflad›¤›m›z deneyimler

de, rüyalar›m›zda oldu¤u kadar zihnimizin ürünüdür.74

Descartes ise bu gerçe¤i flu flekilde tan›mlam›flt›r:

Rüyalar›mda flunu bunu yapt›¤›m›, fluraya buraya gitti¤imi görü-

rüm; uyan›nca da hiçbir fley yapmam›fl, hiçbir yere gitmemifl oldu-

¤umu, uslu uslu yatakta yatt›¤›m› anlar›m. Benim flu anda rüya gör-

medi¤im, hatta bütün hayat›m›n bir rüya olmad›¤› güvencesini ba-

na kim verebilir?75

Elbette ne etraf›m›zdaki insanlar, ne de alg›lar›m›z›n sahibi

olan biz flu anda yaflad›¤›m›z hayat›n bir rüya olmad›¤› güven-

cesini hiçbir zaman veremeyiz.

Rüya s›ras›nda bir buza dokundu¤umuzda, onun so¤uklu-

¤unu, ›slakl›¤›n›, fleffaf görüntüsünü beynimizde mükemmel fle-

kilde alg›lar›z. Bir gülü koklad›¤›m›zda, gülün kendine has ko-

kusunu kusursuz flekilde hissedebiliriz. Bunun nedeni, bir gülü

gerçekte koklarken de, onu rüyam›zda gördü¤ümüzde de bey-

nimizde ayn› ifllemlerin meydana gelmesidir. Bu durumda, han-

gi durumda gülün gerçek görüntüsü ve gerçek kokusu ile muha-

tap oldu¤umuzu bilemeyiz. ‹flin asl› ise, her iki durumda da ger-

çek gül ile muhatap olmad›¤›m›z ve her iki durumda da gülün

görüntüsünün de kokusunun da beynin hiçbir yerinde var olma-

d›¤›d›r. Bu durumda her ikisi de gerçekli¤i temsil etmemektedir.

Gerald O'Brien, bu durumu flu sözlerle tarif etmifltir:

Yata¤›m›zda uyuyoruz, gözlerimiz kapal›, ama yine de birço¤umuz

çok canl› görsel deneyimler yafl›yoruz. Bu görsel deneyimlerde in-

sanlar›n bulundu¤u bir dünyaday›z, çevremizde olaylar oluyor ve

biz bu rüyay› görürken, bu ortam, bir biçimde bize gerçekten dün-

yadaym›fl›z gibi görünüyor. fiimdi bu gerçekten önemli, çünkü bi-

ze beyinlerimizin asl›nda görme deneyimini rüyalar›m›zda oldu-

¤u flekilde üretme yetene¤i oldu¤unu gösteriyor. Bu da baz›

Darwin'in Açmaz›: Ruh

132

Page 135:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

felsefeciler ve zihin üzerinde çal›flan teorisyenler için genel anlamda

flunu gösteriyor, belki de bizler uyan›kken ve dünyay› gözlemlerken,

yanl›fl bir anlay›fla sahibiz. Belki de gerçekten tüm deneyimlerimizi,

dünyayla ilgili tüm görsel tecrübelerimizi bir biçimde beynimiz fle-

killendiriyor ve bizim dünyayla do¤rudan ba¤lant› halinde oldu

¤umuz ile ilgili genel kabul tümüyle yanl›fl.76

‹nsan rüya gördü¤ü s›rada, bir rüyada oldu¤unu bilse, üze-

rine do¤ru gelen araba onu korkutmaz, elde etti¤i mal ve para-

n›n geçici oldu¤unu bilir, bunun için h›rs yapmaz. Sahip oldu-

¤u nimetlerin ve güzelli¤in, uyanmas› ile son bulaca¤›n› bilir,

büyüklenmez. Rüya s›ras›nda, insanlar›n kendisine karfl› olum-

suz tutumlar› ve tav›rlar› bir öneme sahip de¤ildir. Çünkü hem

bu ortam›n hem de bu insanlar›n gerçek olmad›klar›n› bilir.

Rüya s›ras›nda, mutlaka rüyadan uyanaca¤›n› bilir; iflte bu yüz-

den dünyevi h›rslar›n peflinde koflmaz, dünyevi huzur-

Harun Yahya (Adnan Oktar)

133

Rüya s›ras›nda bir çiçe¤i koklad›¤›m›zda, o çiçe¤in

kendine has kokusunu kusursuz flekilde hissedebili-

riz. Bunun nedeni o çiçe¤i gerçekte koklarken de, onu

rüyam›zda gördü¤ümüzde de beynimizde ayn› ifllem-

lerin meydana gelmesidir.

Page 136:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

suzluklara yanaflmaz, bu yaflam› hiç bitmeyecek zannedip

menfaat peflinde koflmaz. Rüya ortam›n›n d›fl›nda gerçek bir

hayat oldu¤undan emindir. ‹flte bu nedenle, rüya gördü¤ünü

bilen bir insan için rüya s›ras›nda içinde bulundu¤u ortam›n

hiçbir önemi ve de¤eri yoktur.

Rüya için verebilece¤imiz bu örnek, gerçek hayat olarak

adland›rd›¤›m›z bu hayat için de geçerlidir. Bu hayat›n gerçek

olmad›¤›n›, yaln›zca bir alg› olarak gösterildi¤ini bilen bir kifli

için, burada dünyaya yönelik olarak yaflad›klar›n›n ve duyduk-

lar›n›n hiçbir önemi yoktur. Çünkü t›pk› rüyada oldu¤u gibi,

gerçek olmayan bir hayat›n içinde yaflarken, bunun sahteli¤ini

fark etmifltir. Kendisinden menfaat gözetmek isteyen kiflilerin

gerçekte var olmad›klar›n›, çevresindeki aldat›c› güzellik ve me-

talar›n gerçekte bir hayalden ibaret oldu¤unu art›k bilmektedir.

Dolay›s›yla, dünyada var olan fleyler üzerinde h›rs yapmas›n›n,

menfaat edinmek için çaba sarfetmesinin bir anlam› yoktur. Ge-

lip geçici bir rüyan›n içinde yaflamaktad›r ve as›l hayat›n bun-

dan sonra bafllayaca¤›n› bilmektedir.

Yazar Remez Sasson, konuyla ilgili olarak flu

sözleri söylemektedir:

Bu sanki bir film gösterimi gibidir. Filmi

seyreden kifli, karakterlere ve ekranda

olanlara tamamen kendisini kapt›rm›fl-

t›r. Kahramanlarla birlikte mutlu olur

veya üzülür, sinirlenir, ba¤›r›r ya da

güler.

E¤er belirli bir anda ekran› art›k

izlememeye karar verirse ve dik-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

Page 137:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

katini oynayan filmden geri çekmeyi baflarabilirse, filmin meydana

getirdi¤i illüzyondan s›yr›larak kendine gelir. Film makinesi ekrana

görüntüler vermeye devam edecektir. Ama o art›k bunun sadece

filmden ekrana yans›t›lan ›fl›k oldu¤unu bilmektedir. Ekranda gör-

dükleri gerçek de¤ildir, ama yine de oradad›r. Filmi izleyebilir veya

gözlerini ve kulaklar›n› kapatmaya ve ekrana bakmamaya karar ve-

rebilir.

Bir film seyrederken, herhangi bir anda makaran›n s›k›flmas› veya

elektrik kesintisi yüzünden filmin durdu¤u oldu mu? Televizyonda

ilginç, sürükleyici bir film seyrederken aniden araya reklamlar girdi-

¤inde size ne oluyor? Etraf›n›zdaki illüzyondan kurtularak kendini-

ze geliyorsunuz. Siz uyurken ve rüya görürken, birisi sizi kald›rsa,

bir dünyadan baflka bir dünyaya sürüklenmifl oldu¤unuzu hisseder-

siniz. Bu, bizim gerçeklik dedi¤imiz dünyada da böyledir. Bundan

uyanmak mümkündür.77

Yaflad›¤›m›z dünya da, t›pk› rüyalar gibi hayal görüntüler-

den, hayal kokulardan, hayal tatlardan ve hayal hislerden olufl-

maktad›r. Elbette, bu hayat›n sonu gelmeden evvel isteyen bu

rüyadan uyan›p gerçekleri görebilir. Bu rüyadan uyanmak, ger-

çek olan›n bu dünya olmad›¤›n› fark etmek, as›l gerçekli¤in ahi-

ret oldu¤unu anlamay› sa¤layacakt›r. Ahireti kavrayan bir kifli

ise, dünyan›n geçicili¤inin fark›nda olur, ahirette kurtulufla er-

mek için Allah'› raz› etmesi gerekti¤ini bilir ve bu amaç u¤runa

yaflamaya bafllar. ‹nsana dünyada ve ahirette sonsuz nimetleri

getirecek olan gerçeklerden biri, iflte budur. Ayetlerde, k›yamet

gününde uyand›r›lan insanlar flu flekilde haber verilmektedir:

Sur'a da üfürülmüfltür. ‹flte bu, tehdidin (gerçekleflti¤i)

gündür. (Art›k) Her bir nefis, yan›nda bir sürücü ve bir fla-

hid ile gelmifltir. "Andolsun, sen bundan gaflet içindeydin;

iflte Biz de senin üzerindeki örtüyü aç›p-kald›rd›k. Art›k

bugün görüfl-gücün keskindir." (Kaf Suresi, 20-22)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

135

Page 138:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Beyinde Alg› Bozukluklar› ve Farkl› Bir D›fl Dünya

Dünyan›n gerçek görüntüsünü gördü¤ümüze dair bizi

ikna eden befl duyumuz, söz konusu alg›lar› meydana getiren

elektrik sinyallerinden mahrum kald›¤›nda, d›fl dünya da orta-

dan kalkar. Bu, bilimsel bir gerçektir. Befl duyu, ancak elektrik

sinyalleri yoluyla bize bilgi verir. D›fl dünyada herhangi bir bil-

gi olsa, fakat ilgili elektrik sinyalleri bize ulaflmasa, bundan ha-

berimiz olmayacakt›r.

Beyinde alg› yan›lmalar›, bu gerçe¤i bize aç›kça gösteren en

önemli delillerdendir. Örne¤in karfl›m›zdaki odaya bakar ve

odan›n tamam›n› mükemmel flekilde gördü¤ümüzü zannede-

riz. Ama gerçek bu flekilde de¤ildir. Karfl›m›zdaki odan›n küçük

bir noktas›n› hiçbir flekilde göremeyiz. Bu, sadece bu odayla s›-

n›rl› bir durum de¤ildir. Bakt›¤›m›z her yerde o kay›p alan mut-

laka vard›r. Hayat›m›z boyunca gördü¤ümüz görüntü kareleri-

nin her birinde asl›nda o küçük noktay› hiçbir zaman göreme-

miflizdir. Bu, her insanda var olan "kör noktad›r".

Bu körlü¤ün sebebi, gözü beyne ba¤layan sinirlerin gözün

bir noktas›nda bulunmamas›d›r. Ancak buna ra¤men, karfl›m›z-

daki görüntüyü daima eksiksiz görürüz. Bunun nedeni, beynin

tamamlay›c› özelli¤idir. Kör nokta nedeniyle görünmeyen alan,

beynin "boyama" ve arka plandaki di¤er görüntüler ile "tamam-

lama" yetene¤i nedeniyle görünür hale gelir. Bu, asl›nda ola¤a-

nüstü bir durumdur. O noktada bizim için gerçek anlamda hiç-

bir fley yoktur. Beynin orada var etti¤i fley tamamen hayalidir.

Ve biz, o noktay› "göremedi¤imizi" asla bilmeyiz. Beyin kör

noktay›, orada olmas› gerekti¤ine karar verdi¤i en iyi tahminle,

yani arkadaki fonla doldurur. Bu tahminin nas›l olufltu¤u, bi-

lim adamlar› için hala bir soru iflaretidir. Kaliforniya Üniver-

sitesi, Psikoloji Bölümü ve Nörobilim Program› profesörü ve

Darwin'in Açmaz›: Ruh

136

Page 139:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Beyin ve Alg›lama Merkezi Baflkan› Vilayanur S. Ramachan-

dran, bu s›rr› flu flekilde tan›mlar:

Örne¤in kör noktan›z› bir karenin köflesine "hedeflemeye" çal›flabi-

lirsiniz. Di¤er üç noktay› fark eden görme sisteminiz eksik köfleyi ta-

mamlayacak m›? Bu deneyi kendinizde uygulad›¤›n›zda asl›nda kö-

flenin gözden kayboldu¤unu, "›s›r›lm›fl" ya da bulan›klaflm›fl oldu¤u-

nu göreceksiniz. Görünüfle bak›l›rsa kör nokta üzerinde tamamlama

yapan sinir mekanizmas› köfleler ile bafla ç›kam›yordur, doldurula-

bilecek veya doldurulamayacak fleylerin bir s›n›r› vard›r.78

Peki beyindeki bu tamamlama ifllemi üzerinde bizim bir

tercihimizin olmas› mümkün müdür? Ramachandran, bu soru-

ya da flu cevab› verir:

Görmeyle ba¤lant›l› eksikleri tamamlama çok farkl›d›r. Kör noktan›-

z› bir hal› deseni ile doldurdu¤unuzda, bu noktay› neyin tamamla-

d›¤›yla ilgili tercihleriniz yoktur, zihninizi bu konuda de¤ifltiremez-

siniz. Görsel boflluklar› doldurma görevini görmeyle iliflkili nöronlar

yerine getirir. Onlar bir kez karar verdikten sonra onlar›n bu karar›

geri çevrilemez: Di¤er beyin merkezlerine bir kez "evet, bu kendini

tekrar eden bir desendir" veya "evet, bu düz bir çizgidir" talimatlar›

gitti¤inde, alg›lad›¤›n›z fleyi geri alamazs›n›z.79

Harun Yahya (Adnan Oktar)

137

Kör nokta ile ilgili konuyu daha iyi kavrayabilmek için yukar›daki testi yapabi-

lirsiniz.

Sa¤ gözünüzü kapat›n ve kitab› 50 cm.'lik mesafeden gözünüze do¤ru yak›nlafl-

t›r›n. Bafltan itibaren gözünüzü sadece art›ya odaklay›n. Yak›nlaflt›kça belirli bir

süre için soldaki siyah noktan›n yok oldu¤unu göreceksiniz. Beyin görmedi¤i

siyah noktay› beyaz zeminle tamamlam›flt›r.

Page 140:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Biz bir masaya bakarken, görme sistemimiz masan›n ön-

celikle kenarlar› hakk›nda bilgi edinmekte ve masan›n çizili

haline benzer bir temsili resmini zihnimizde meydana getir-

mektedir. Görme sistemi, bunun ard›ndan masan›n rengini ve

malzemesini seçer. Bunlar, "tamamlama" ifllemi için önemli un-

surlardand›r. Edinilen bu bilgiler sonras›nda beyin, karfl›s›nda-

ki görüntü ile ilgili genel bir tahmin yapar. Beynimiz, karfl›m›z-

daki görüntünün her detay›n› incelemek zorunda kalmaz ve de-

tayl› hesaplamalara giriflmez.80 Beynimiz, karfl›m›zda, "ihtimal

dahilinde" olan görüntüyü var etmifltir.

Dolay›s›yla beyin, bizde var oldu¤una inand›¤›m›z bir il-

lüzyon meydana getirir. Söz konusu kör noktadaki görüntü,

karfl›m›zdaki gerçek görüntü de¤ildir. Ama biz bunun fark›nda

olmay›z. Fakat ilginç olan, görüntünün bütününün gerçek oldu-

¤una dair de hiçbir kan›t›m›z›n olmamas›d›r. Gerçekte kör nok-

tadaki var olmayan görüntü de, t›pk› di¤er görüntüler kadar

gerçektir. Günlük hayat›m›zda sahip oldu¤umuz kör noktan›n

nerede bulundu¤unun fark›nda bile olmay›z. Bu durumda gün

içinde edindi¤imiz görüntülerin de birer hayal olup olmad›¤›n›

bilemeyiz. Bize "gerçekçi" görünmeleri, gerçek olduklar›na

inanmak için yeterli de¤ildir.

Beyindeki di¤er alg› yan›lmalar› veya alg› bozukluklar› da

bu gerçe¤i delillendirmektedir. Bunlardan biri kortikal renk

körlü¤üdür. E¤er beynin her iki yar›m küresinde de renklerle il-

gili bölüm olan V4 hasar al›rsa, söz konusu hastal›k ortaya ç›kar.

Bu hastal›¤a sahip olan kifliler dünyay› grinin gölgeleri fleklinde

görürler. Her fley sanki siyah beyaz bir film gibidir. Ama gazete

okumak, insanlar›n yüzünü tan›mak veya hareketleri ve yönle-

ri seçebilmek konular›nda hiçbir problemleri yoktur.81 Buna

karfl›l›k e¤er orta temporal alan (MT) hasar görürse, hasta

hala kitap okuyabilir, renkleri görebilir ama bir fleyin hangi

yöne do¤ru gitti¤ini ve hangi h›zda gitti¤ini anlaya-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

138

Page 141:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

maz. Prof. Ramachandran, bu konuyla ilgili flunlar› yazm›flt›r:

(Beyinde), bir ya da daha fazla alan hasar gördü¤ünde birkaç nöro-

lojik hastada gözlemlenen çeliflkili zihinsel durumlar ile karfl›lafl›rs›-

n›z. Bunlar›n içinde nörolojik anlamda en bilinen örneklerden birisi

"hareket körlü¤ü" bulunan ‹sviçreli bir kad›n (ona Ingrid diyece¤im)

ile ilgilidir. Ingrid'in beyninde orta temporal (MT) alanda çift tarafl›

bir hasar meydana gelmiflti. Birçok aç›dan normal görüyordu, cisim-

lerin flekillerini söyleyebiliyor, insanlar› tan›yabiliyor ve hiçbir sorun

olmaks›z›n kitap okuyabiliyordu. Fakat koflan bir insana ya da yol-

da ilerleyen bir araca bakt›¤›nda, düzgün ve sürekli hareketler gör-

mek yerine hareketsiz, h›zla yan›p sönen kesik ve ani hareketler gö-

rüyordu. Gelen arabalar›n modelini, rengini ve hatta plakalar›n› tes-

pit edebilmesine ra¤men, onlar›n h›z›n› tahmin edemedi¤i için cad-

denin karfl›s›na geçmekten korkuyordu. Birisiyle yüz yüze konufl-

man›n telefonla konuflmaya benzedi¤ini, çünkü normal bir konuflma

s›ras›nda kiflinin yüz ifadesinin de¤iflti¤ini görmedi¤ini söylüyordu.

Hatta bir fincan kahve ikram etmek bile büyük bir s›k›nt› vesilesiy-

di, çünkü s›v› kaç›n›lmaz olarak tafl›yor ve yere saç›l›yordu. Ne za-

man yavafllamas› ve ne zaman kahve cezvesinin aç›s›n› de¤ifltirmesi

gerekti¤ini bilemiyordu, çünkü s›v›n›n fincan›n içinde ne h›zla yük-

seldi¤ini öngöremiyordu. Bu beceriler sizin ve benim için çok zah-

metsiz olabilir ve bunlar› oldukça do¤al karfl›lar›z. Fakat ancak bir

fley ters gitti¤inde, örne¤in bu alan hasar gördü¤ünde görmenin ne

kadar karmafl›k oldu¤unu anlamaya bafllar›z.82

Halisünasyonlar da, alg› yan›lmalar›n›n bir di¤er örnekle-

ridir. Genellikle beyinde meydana gelen bir hasar, çeflitli ateflli

hastal›klar, kullan›lan ilaçlar veya yafll›l›k ve bunama sonucun-

da oluflan halisünasyonlar, kiflinin, karfl›s›nda asl›nda var olma-

yan fleyleri var olarak alg›lamas›d›r. Halisünasyonlar, kiflilerin

etraflar›nda olmayan görüntüleri görmeleri ve olmayan sesle-

ri duymalar› fleklinde meydana gelir. Bu kifliler, halisünasyon

gördüklerinde bilinçli ve uyan›k durumdad›rlar. Görüntü-

lerin, gören kifli için gerçekli¤i oldukça ikna edicidir.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

139

Page 142:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Sayd›¤›m›z sendromlar, beyinde meydana gelen hasarlar

veya baflka sebepler sonucunda oluflan hastal›klardan sadece

birkaç tanesidir. Bu hastal›klar sonucunda, insanlar›n baz›lar›

olmayan görüntüleri görmekte, gerçekte görmedi¤i ama kendi-

si için çok net olan bir hayat yaflamaktad›r. Baz›lar› için d›flar›-

daki renkler bambaflkad›r. Gördü¤ümüz rengarenk dünya onla-

ra neredeyse siyah-beyaz bir film gibi görünür. E¤er gerçekten

d›fl dünyan›n kendisi ile muhatap isek, e¤er yaflad›¤›m›z dünya

beynimize gelen elektrik sinyallerinden ibaret de¤ilse, bu du-

rumda bu insanlar neden farkl› bir alg›ya sahiptirler? D›fl

dünya e¤er "tek"se, neden onlar da d›fl dünyay› bi-

zim alg›lad›¤›m›z flekilde alg›lamamakta, neden

ayn› fleyleri ayn› flekilde görememektedirler?

Darwin'in Açmaz›: Ruh

140

Page 143:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Tüm bunlar›n aç›klamas› fludur: Bizler, d›fl dünyay› mü-

kemmel flekilde alg›lad›¤›m›zdan ve alg›lar›m›z›n bir bütün

oldu¤undan flüphe etmeyiz. Ama kimi zaman halisünasyon gö-

ren bir kifli için de ayn› fley geçerlidir. O da gördü¤ü hayali gö-

rüntülerin gerçekte var oldu¤unu düflünmektedir. Bu durumda,

beynimizde oluflan d›fl dünyan›n neye benzedi¤i veya di¤er ki-

flilerin alg›lar›ndan farkl› olup olmad›¤› konusunda söyleyebile-

ce¤imiz hiçbir fley yoktur. Bu, 21. yüzy›l›n bilimi ile hiçbir flekil-

de test edilemeyecek, deneylerle saptanamayacak bir gerçektir.

Her birimiz için var edilen dünyan›n nas›l bir dünya oldu¤unu

bilmemiz imkans›zd›r. Bizler, bu dünyan›n içinde, yaln›zca bize

alg›lat›lanlarla muhatap oluruz. Bunlar›n d›fl›na ç›kmam›z, bu-

nun fazlas›n› düflünmemiz mümkün de¤ildir.

Duyular›m›zla iletilen elektrik sinyalleri, bizim için d›fl

dünyan›n kopyas›n› meydana getirirler. Ama temelde, bu d›fl

dünyay› alg›layan, alg›lad›¤› fleylerden anlam ç›karan, endiflele-

nen, sevinen, üzülen, heyecanlanan, düflünen, tan›yan, analiz

yapan bir "benlik" bulunmaktad›r. "Ben" dedi¤imiz bu varl›k,

acaba beynin içinde bir yerlerde midir? Nöronlar›n birbirleriyle

etkileflimleri bizi düflündürüp mutlu eder mi? Çalan bir müzik-

ten hofllanmam›z› sa¤lar m›? Bu etkileflim, bir manzaraya bak-

maktan veya lezzetli bir yeme¤i yemekten zevk duymam›z›n

kayna¤› m›d›r?

Elbette ak›l ve vicdan sahibi bir insan bunlar›n hiçbirine

"evet" cevab› veremez. Benli¤imiz, beynin tamamen d›fl›nda bir

fleydir ve bunun ad› "ruh"tur.

Sana ruhtan sorarlar; de ki: "Ruh, Rabbim'in emrindendir,

size ilimden yaln›zca az bir fley verilmifltir." (‹sra Suresi, 85)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

141

Page 144:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan
Page 145:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

143

Mükemmel Donan›m› ile ‹nsan Beyni

Önceki bölümlerde detaylar›na de¤indi¤imiz alg›lar dünya-

s›, elektrik sinyalleri yoluyla meydana gelen yapay bir dünyad›r.

Peki bu sinyalleri yorumlay›p, onlar› tan›d›¤›m›z bir dostumuza,

güzel bir çiçe¤e, uçsuz bucaks›z bir manzaraya, annemize, so-

kakta oynayan çocuklara, sevimli bir yavru kediye dönüfltüren

beynimiz midir?

Teknik anlamda sinyallerin beyinde yorumland›¤› do¤ru-

dur. Materyalistler buradan yola ç›karak, bir beynin içindeki nö-

ronlardan ibaret oldu¤umuzu ve yaflad›¤›m›z dünyan›n bu nö-

ronlar›n birbirleri ile olan iletifliminin bir sonucu oldu¤unu iddi-

a ederler. Düflünen, gülen, sevinen, karfl›s›ndaki insan› tan›yan,

yorum yapabilen varl›¤›n, DNA'y› keflfeden materyalist evrimci

fizikçi Francis Crick'in deyimiyle, "bir nöron y›¤›n›" oldu¤unu sa-

vunurlar.83 Bir materyalist için insan›n nas›l düflündü¤ü ve alg›-

lardan nas›l anlam ç›kard›¤› önemli de¤ildir. Önemli de¤ildir,

çünkü bunlar için yapabilece¤i bir aç›klama yoktur. Ona göre

her fley, maddesel anlamda incelenmelidir. Oysa bu, in-

sanlar› Allah inanc›ndan uzaklaflt›rmak için ortaya at›l-

m›fl büyük bir yaland›r.

Bunu daha detayl› aç›klayabilmek için beyni genel

hatlar›yla tan›mak yerinde olacakt›r.

‹nsan beyni dünyan›n en kompleks yap›lar›n-

dan biridir. Yeni do¤mufl bir bebe¤in beyni 100

milyar sinir hücresine sahiptir. Bu miktar, bir

beynin sahip olabilece¤i en fazla nöron (sinir

hücresi) say›s›d›r. ‹nsan beyninde nöron say›-

s› hiçbir zaman artmaz, zaman iler-

Page 146:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

ledikçe sadece azal›r. Nöronlar sinir sisteminin en temel ve ifl-

levsel yap› birimleridir. Her nöron di¤er nöronlarla binden on

bine kadar ba¤lant› yapar. Bunlar›n birleflti¤i noktalara ise si-

naps ad› verilir. Bu noktalar, bilgi al›flveriflinin yap›ld›¤› yerler-

dir. Profesör Ramachandran'a göre; "beyin aktivitesinin muhte-

mel permütasyonlar› ve kombinasyonlar›, yeryüzünün bafllan-

g›c›ndaki bilinen tüm parçac›klar›n say›s›n› geçmektedir."84

Beyindeki bir sinir hücresi, hücrenin metabolizmas›n› sür-

dürmesi, proteinleri sindirmesi ve hücrelerdeki ifllemlerin yap›-

labilmesi için gereken tüm yard›mc›lara sahiptir.

Bir nörondan say›s›z dallara ayr›lm›fl dokungaçlar ç›kar.

Bunlara dentrit ad› verilir. Dentritlerin yaflamdaki en büyük ifl-

levleri di¤er nöronlardan gelen elektromanyetik mesajlar› al-

mak ve mesajlar›, bunlar›n ait oldu¤u hücrelere götürmektir.

Dentritler, hücreden ayr›ld›klar› noktada nispeten kal›nd›rlar

ama daha sonra düzinelerce hatta yüzlerce dala ayr›l›rlar. Çok

daha incelirler ve her defas›nda daha da incelirler. Dentritlerin

say›s›, hücrenin fonksiyonuna ba¤l› olarak de¤iflir.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

144

Beyindeki nöronlar, di¤er nöronlarla binden

on bine kadar ba¤lant› yapar. Bunlar›n birlefl-

ti¤i noktalara sinaps ad› verilir. Bu noktalar

bilgi al›flveriflinin yap›ld›¤› yerlerdir. Beynin

bu al›flveriflinin muhtemel permütasyonlar› ve

kombinasyonlar›, yeryüzünün bafllang›c›nda-

ki tüm parçac›klar›n say›s›n› geçmektedir.

Page 147:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Nörondan ayr›lan bir baflka uzant› daha vard›r. Buna ak-

son ad› verilir. Bunun görevi, di¤er nöronlara bilgi tafl›makt›r.

Bu bilgi, elektrik ak›m› fleklinde olur. Beyinde, özellikle nöro-

kimyasallar için saklama depolar› bulunmaktad›r. Bu keseler,

mesajlar› devredeki bir sonraki hücreye tafl›mak için kimyasal-

lar salg›larlar. Bu yolla nöronlar, bilgiyi, aksonlar› vas›tas›yla bir

sonraki nörona tafl›rlar. Bir baflka deyiflle bir baflka nörondan ile-

tilen bilgiyi dentritler al›r, aksonlar ise di¤er nöronlara iletirler.

Aksonlar bir metre kadar uzayabilirler veya milimetrenin onda

birine kadar küçük olabilirler.

Tam olarak ne kadar farkl› tipte nöronun beyinde bulundu-

¤u yan›tlanamam›fl bir sorudur, yap›lan tahminler 50 farkl› nö-

ronun bulundu¤unu belirtmektedir.85 fiekillerindeki, büyüklük-

lerindeki, ba¤lant› tiplerindeki ve nörokimyasal içeriklerindeki

farkl›l›klara ra¤men, bütün nöronlar neredeyse ayn› flekilde bil-

gi tafl›rlar. Birbirleriyle elektrokimyasal bir dille konuflurlar. Bir

nörondan ç›kan ve di¤eri taraf›ndan al›nan bilgi, pozitif yüklü

atomlar veya iyonlar taraf›ndan meydana getirilen elektrik sin-

yalleri fleklinde al›n›rlar. Bunlar özellikle pozitif yüklü sodyum

ve potasyum iyonlar› ve negatif yüklü klorid iyonlar›d›r.86 100

milyar nöronun tamam›, birkaç binden 100 bine kadar farkl› nö-

ronla ba¤lant› kurar. Genel bir hesaplama ile yetiflkin bir insan›n

beyninin 100 trilyon sinaps (ba¤lant› noktas›) meydana getirdi-

¤i söylenebilir.87

Craig Hamilton, bu konuyu flöyle aç›klar:

fiimdiye dek gelifltirilmifl en kompleks flebeke hangisidir? E¤er ‹nter-

net oldu¤unu düflünüyorsan›z bir tahminde daha bulunun. Yüz mil-

yar nörondan meydana gelen elektrokimyasal matris sayesinde in-

san beyni internetin sadece güzel bir örümcek a¤› gibi görünmesini

sa¤l›yor. Her bir nöronun, 50.000 di¤er nöronla ba¤lant›s› oldu¤u

düflünülürse, bu da toplamda yüz trilyon ba¤lant› anlam›na geli-

yor.88

Harun Yahya (Adnan Oktar)

145

Page 148:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Bir nörondaki bilgiyi ileten aksonun, bir baflka nöronun

dendritine ulaflt›¤› noktada meydana gelen boflluk, yani si-

naps, bir santimetrenin milyonda biri kadard›r.89 Dolay›s›yla,

akson ve dendritler birbirlerine dokunmazlar. Ba¤lant›lar› sani-

yenin binde birinde gerçekleflir. Baz› nöronlar birkaç dendrit

fleklinde filizlenirler. Di¤erleri ise, neredeyse bir orman olufltu-

racak kadar çok dendrite sahiptir. E¤er bir insan, beyninde ger-

çekleflen ba¤lant›lar› saymaya kalk›fl›rsa, her birini bir saniyede

saymak kofluluyla, tamam›n› say›p bitirmesi 3 milyon y›l›n› ala-

cakt›r. Bu, yaklafl›k 42.000 insan nesli demektir.90 The New Yorkergazetesi yazarlar›ndan Cornell Üniversitesi'nden Diane Acker-

man, An Alchemy of Mind (Zihnin Simyas›) adl› kitab›nda, bu

kompleks sistemle ilgili flu say›sal detaylar› vermifltir:

Ne kadar imkans›z gözükse de evrendeki y›ld›zlar›n say›s› kadar

çok beyin hücresi ba¤lant›s›na sahibiz. En az›ndan bize görünen ev-

reni kastediyorum, çünkü ölçülebilir evrenin %96's› bizim için gö-

rünmezdir. Sadece bir saniye için uzay›n sonsuzlu¤unu gözünüzde

canland›r›n... Daha sonra bir beynin içindeki mikroskobik hareketli-

li¤i düflünün. Tipik bir beyin 100 milyar nöron bar›nd›r›r ve vücu-

dun oksijeninin çeyrek miktar›n› yakar. Sadece yaklafl›k 1.5 kg gel-

mesine ra¤men vücudun kalorilerinin büyük bir bölümünü tüketir.

10 watt'l›k bir ampul oran›nda elektrik enerjisi kullanmaktad›r. Bey-

nin tek bir kum tanesinden daha büyük olmayan tek bir noktas›nda

100.000 nöron, yaklafl›k bir milyar sinaps ile çal›flarak ifllerini yapar.

Sadece beyin kabu¤unda (serebral korteks), 30 milyar nöron, her bi-

ri 1 inç'in (1 inç = 2.54 cm) milyarda biri kadar büyüklü¤ündeki 60

trilyon sinapsta buluflur.91

Verilen bu bilgiye göre, e¤er her saniye beyin kabu¤unda

meydana gelen tek bir sinaps› sayacak olursak, bunu sayma-

y› 32 senede bitiremeyiz. E¤er muhtemel nöral devreleri (be-

yinde kendisine ulaflan sinyalleri çeflitli flekillerde yorumlayan

ve de¤erlendiren merkezler) de dikkate alacak olursak,

Darwin'in Açmaz›: Ruh

146

Page 149:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

hiperastronomik bir say› ile karfl›lafl›r›z: 10'un arkas›nda en az

bir milyon s›f›r.92

Bu konuyla ilgili en flafl›rt›c› gerçeklerden biri de, ola¤anüs-

tü rakamlara sahip olan bir insan beyninin, hiçbir zaman bir

baflkas›n›n beyni ile ayn› olmamas›d›r. Tek yumurta ikizlerinin-

ki bile ayn› de¤ildir. Bir baflka deyiflle bu hayranl›k uyand›r›c›

komplekslikteki sistem, Allah'›n dilemesiyle her insanda ayr›

ayr› düzenlenmifl ve farkl› bir yap› fleklinde meydana gelmifltir.

Ama hala ayn› kompleksli¤i bar›nd›rmaktad›r.93

Bilgisayarlar, beynin mükemmel sisteminin taklit edilmesi

yoluyla üretilmektedir. Bilgisayar teknolojisinde en büyük fir-

malardan biri olan IBM'in deneyimli teknoloji uzmanı Kerry

Bernstein, beynin birçok yönüyle bilgisayar tasarımında taklit

edildi¤ini ancak beyindeki tasarımın aynı kalitede kopyalan-

masının var olan hiçbir teknolojiyle mümkün olamayacak kadar

mükemmel oldu¤unu belirtmektedir. Bernstein konuyla ilgili

Harun Yahya (Adnan Oktar)

147

Bilgisayarlar, beynin mükemmel sisteminin yaln›zca bir taklididir. Beyinde tek bir

bit'lik bilgi, an›nda tam 100.000 nörona yay›labilmektedir. Dolay›s›yla beyin, bili-

nen en h›zl› bilgisayardan yüz binlerce kat daha h›zl›d›r. Günümüz teknolo-

jisi ile bunu gerçeklefltirmek ise imkans›zd›r.

Page 150:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

olarak flu aç›klamalar› yapmaktad›r: "Beyinde ola¤anüstü bir

paralellik hakim. Yani tek bir bit bilgi, bir anda tam 100.000

nörona yayılabiliyor. Böylece beyin, bilinen en hızlı bilgisayar-

dan yüz binlerce kat daha hızlı oluyor. Bizim ise bunu elektro-

nikte gerçeklefltirebilmemiz mümkün de¤il."94 Dolay›s›yla, be-

yin için yap›lan bilgisayar benzetmesi son derece basit ve bey-

nin üstün kapasitesi hakk›nda yeterince delil teflkil etmeyen bir

benzetmedir. Rockefeller Üniversitesi Nörobilimler Enstitüsü

Baflkan›, Nobel T›p Ödülü Sahibi Gerald M. Edelman bunu flu

flekilde aç›klam›flt›r:

Öncelikle, bir seri önceden belirlenmifl sinyale sahip manyetik bilgi-

sayar parças› gibi, dünya, beyne önceden sunulmam›flt›r. Ama yine

de ... beyin ö¤renmeye ve haf›zaya arac›l›k eder ve ayn› anda vücut

fonksiyonlar›n› düzenler. Sinir sisteminin, görüfl, ses vs. gibi farkl›

sinyalleri alg›sal kategorizasyonlar›n› gerçeklefltirme ve bunlar› da-

ha önceden belirlenmifl bir kod olmadan tutarl› s›n›flara bölme yete-

ne¤i kesinlikle özeldir ve bilgisayarla karfl›laflt›r›lamaz bile. Bu kate-

gorize etme iflleminin nas›l gerçekleflti¤i henüz tam olarak anlafl›la-

mam›flt›r...95

Beyindeki sistem, gerçek anlamda mükemmeldir. Ancak

burada bahsettiklerimiz, nöronlar›n birbirleri ile etkileflimleri;

akson ve dendritlerin kompleks bir sistem dahilinde bilgiyi al›p

iletmelerini kapsamaktad›r. Peki beyindeki "d›fl dünya" ve insa-

n› insan yapan özelliklerin kayna¤› nerededir? Kör ve fluursuz

atomlar›n birleflmesiyle meydana gelen nöronlar ve onlar›n

Darwin'in Açmaz›: Ruh

148

D›fl dünya ve insan› insan yapan özellikler beynin neresindedir?

Kör ve fluursuz atomlar›n birleflmesiyle meydana gelen nöronlar

böylesine yüksek bir bilincin kayna¤› olabilir mi?

Kuflkusuz ki olamaz. Bunlar›n kayna¤›, yaln›zca insan ruhudur.

Page 151:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

meydana getirdi¤i beyin, böylesine yüksek bir bilincin kayna-

¤› olabilir mi? Profesör Vilayanur S. Ramachandran, bu ko-

nuyla ilgili flunlar› söylemektedir:

Genel inan›fl bu olmas›na ra¤men, zihinsel yaflant›m›z›n tüm zengin-

li¤ini – tüm duygular›m›z›n, hislerimizin, düflüncelerimizin, h›rsla-

r›m›z›n, sevgimizin, inançlar›m›z›n, hatta her birimizin kendi özel ve

kiflisel benli¤imizin – sadece kafam›z›n içinde, beynimizin içindeki

küçük jöle zerreciklerinin bir aktivitesi olarak düflünmek beni flafl›rt-

maktan al›koymam›flt›r.96

Bu durum materyalistler için flafl›rt›c›d›r, çünkü materya-

listler, insan› insan yapan tüm unsurlar›, insan›n sevincini, endi-

flelerini, inançlar›n›, insan›n kendi kiflisel benli¤ini beyninin

içinde bir yerlerde ararlar. Bir dostunu gördü¤ünde insan› se-

vindirenin, bir yavru köpek gördü¤ünde insan›n içini coflturan

duygunun, insan›n karar verme, inanma, hissetme, duygulan-

ma, sevinme, üzülme gibi hislerinin kayna¤›n›n nöronlar oldu-

¤unu iddia ederler. Ancak beynin içine girip nö-

ronlar› inceleyen bilim adamlar› ve nörolog-

lar, bunlar›n hiçbirinin kayna¤›n› beynin

içinde bulamam›fllard›r. ‹flte bu yüzden

yeni bir tan›mlama yapm›fllar ve insan›

insan yapan unsurlar›n kayna¤› "bi-

linçtir" demifllerdir. Peki bilinç nas›l

bir fleydir ve acaba materyalistler ta-

raf›ndan aç›klanabilmifl midir?

Harun Yahya (Adnan Oktar)

149

Page 152:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Materyalistlerin Aç›klayamad›¤› "Bilinç" Kavram›

E¤er gören gözlerimiz de¤ilse, kapkaranl›k mekan içinde

göze, retinaya, merce¤e, göz sinirlerine ihtiyaç duymadan ren-

garenk bir çiçek bahçesini seyreden ve bundan zevk alan kim-

dir?

Kula¤a ihtiyaç duymadan elektrik sinyallerini tan›d›klar›-

n›n sesi gibi duyan, bu sesleri duydu¤unda sevinen, bu sesleri

tan›yan varl›k kimdir?

Hiçbir kokunun girmedi¤i beynin içinde f›r›ndaki kekin

kokusunu duyan, bundan zevk alan kimdir?

Bir çiçe¤i gördü¤ünde ondan zevk alan, bir kedi yavrusu

gördü¤ünde ona sevgi duyan, hiçbir ele, parmaklara ve kasa ih-

tiyaç duymadan kedinin tüylerini okflad›¤›n› hisseden kimdir?

Sadece sinir hücrelerinden oluflan birkaç yüz graml›k et

parças›, yaflad›¤›m›z hayat›n, üzüntülerin, sevinçlerin, dostluk-

lar›n, vefan›n, samimiyetin, coflkunun sebebi olabilir mi?

E¤er bunlar›n sebebi beyin de¤il, tüm bunlar› alg›layan

varl›k ise, bu durumda alg›layan kimdir?

D›fl dünyay› alg›layan, beynimizin içindeki "küçük insan"

m›?

Kuantum fizikçilerinin bahsetti¤i "gözlemci" mi?

Bu gözlemci, beynin içinde bir yerlerde mi?

E¤er de¤ilse nerede?

Fred Alan Wolf, bu soruyu flu flekilde cevaplamaktad›r:

Bir gözlemcinin kuantum fizi¤i bak›fl aç›s›ndan ne yapt›¤›n› biliyo-

ruz. Fakat kimin ya da neyin gerçekten gözlemci oldu¤unu bilmiyo-

ruz. Bu demek de¤il ki bir cevap bulmaya çal›flmad›k. ‹nceledik. Ka-

fan›z›n içine girdik. Her yere bakt›k gözlemci denen bir fley bulmak

için. Kimse yoktu. Beyinde kimse yoktu. Beynin kabuksal (kortikal)

bölgelerinde kimse yoktu. Alt kabuksal (kortikal) bölgelerde ya da

kenar bölgelerde de kimse yoktu. Gözlemci denecek kimse yoktu.

Ama yine de d›fl dünyay› gözlemlerken bizler, gözlemci denen

fleyin varl›¤›n›n deneyimlerine sahibiz.97

Darwin'in Açmaz›: Ruh

150

Page 153:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

151

Page 154:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Bilim adamlar›, art›k, beynin alg›lar›n kayna¤› olmad›¤›-

n›n, yaln›zca bir arac› görevi gördü¤ünün fark›ndalar. Ayr›ca

bilim adamlar›, yüzy›llar öncesinin inan›fl› olan "beynin içinde-

ki küçük insan" kavram›ndan da tamamen uzaklaflm›fl durum-

dalar. Bilim adamlar›, "gözlemci" ad›n› verdikleri benli¤in, be-

yinden ba¤›ms›z oldu¤unu aç›kça gördüler. Onlar art›k, alg›la-

r›n kayna¤›n›n insan bilinci oldu¤unu biliyorlar.

Robert Lawrence Kuhn, Closer to Truth (Gerçe¤e Daha Ya-

k›n) isimli kitab›nda, bunu flu flekilde tarif etmektedir:

Neden baz› fizikçiler aniden insan zihniyle bu kadar ilgilenmeye

bafllad›lar? "Bir k›sm› zihnin, gerçek gerçeklik" oldu¤unu ve madde-

nin ise aldat›c› bir hayal olabilece¤ini düflünmeye bafllam›fl durum-

dalar. Bu kadar ak›ll› insan›n böylesine flafl›rt›c› spekülasyonlar orta-

ya atmas›n› gerektirecek derecede zihinsel faaliyetlerle ilgili olan ko-

nu nedir? Bunun nedeni k›smen bizim gerçekli¤i alg›lama fleklimizi

sonsuza dek de¤ifltirmifl olan iki temel teorinin garip etkileridir: Ku-

antum mekani¤i atom alt› parçac›klar seviyesine belirsizlik afl›lam›fl-

t›r, rölativite ise evrenin büyük çapl› ölçe¤i üzerinde zaman ve uza-

y› birlefltirmifltir. Fakat fizik

teorileri zihinde olup

bitenleri aç›kla-

yabilir mi?

Darwin'in Açmaz›: Ruh

152

Page 155:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Atomlar›n davran›fllar›, insanlar›n davran›fllar›n› belirleyebilir mi?

Evrenin yap›s› bizim nas›l düflündü¤ümüzü, hissetti¤imizi ve bildi-

¤imizi tarif edebilir mi?98

Bir insan›n yaflay›fl›, alg›lay›fl›, sevgisi, sevinci, üzüntüsü,

düflünceleri, k›sacas› insan› insan yapan özellikler, kuflkusuz ki

atomlar›n davran›fllar›n›n bir sonucu de¤ildir. D›fl dünyay› alg›-

lay›p fark edebilen, insana insan olma özelli¤i veren fley, insan›n

beyninden ba¤›ms›z bir fleydir. ‹nsan›n bir fleyin fark›na varabil-

mesi, bir fley üzerine analiz yapabilmesi, düflünebilmesi, seçim

yapabilmesi ve sahip oldu¤u di¤er tüm insani vas›flar için, mad-

desel her türlü kavram›n d›fl›nda bir aç›klama gerekmektedir. Bir

evrimci olmas›na, hatta "Darwin'in buldog"u99 olarak an›lmas›na

ra¤men Thomas Huxley'in flu sözleri, hararetli bir materyalistin

bile gerçekleri fark edebilece¤inin önemli bir kan›t›d›r:

Bilinç gibi hayranl›k uyand›r›c› bir fleyin, birbiriyle etkileflim halin-

deki sinir dokusunun bir sonucu olmas›, Alaaddin'in lambas›n› ova-

lad›¤›nda içinden cinin ç›kmas› gibi aç›klanamaz bir fleydir.100

Ya¤, su ve proteinlerin oluflturdu¤u bir yap›n›n insan›n ben-

li¤ini meydana getirmesi, insan› alg›layan, düflünen, sevinen,

tepki veren, gurur duyan, heyecanlanan bir varl›k haline getir-

mesi kuflkusuz ki mümkün de¤ildir. Materyalistlerin iddialar›,

alg›lar›n beyinden ba¤›ms›z oldu¤u gerçe¤i karfl›s›nda tümüyle

çöküntüye u¤ram›flt›r. 20. yüzy›l›n önde gelen fizikçilerinden Sir

Rudolf Peleris, bu konuyla ilgili olarak flunlar› söylemifltir:

‹nsan›n tüm ifllevini - bilgi ve bilinç de buna dahil - fizik koflullar›y-

la tan›mlamaya çal›flt›¤›n›z önermenin savunulacak hiçbir taraf› yok-

tur. Burada eksik kalan bir fleyler bulunmaktad›r.101

Peter Russell ise, bize ait maddesel dünyan›n sadece bilin-

cin üretti¤i bir fley oldu¤unu söyler:

Bildi¤imiz her fleyin, "d›flar›da" olarak alg›lad›¤›m›z tüm maddesel

dünyan›n, bu hadisenin bir parças›, bilinçte oluflturulan bir gö-

Harun Yahya (Adnan Oktar)

153

Page 156:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

rüntü oldu¤unu anlad›¤›m›zda, gerçe¤in, bizim günlük görüntü-

müzün tamamen tersi oldu¤unu anlar›z. Bildi¤imiz kadar›yla mad-

de, bilincin üretti¤i bir fleydir... Bu nedenle gerçekli¤in do¤as›, bilinç-

tir. Mekan, zaman, madde, enerji –bizim duyular›m›zla oluflan kat›

dünya– bilincin içinde oluflmaktad›r. Bu ola¤an d›fl› dünyan›n teme-

li, madde de¤il, bilinçtir.102

Bizim gerçeklik olarak tan›mlamaya çal›flt›¤›m›z fley, asl›n-

da bilinç temellidir. Renk, ses, koku, tat, zaman, madde, k›saca-

s› dünyada alg›lad›¤›m›z her özellik, bilincin içindeki bir flekil

ve özelliktir. Bilincimiz sayesinde evrendeki her fleyi kavrayabi-

liriz. Ama bilinci, d›fl dünyada gözlemleyemeyiz. Peter Russell,

bunun nedenini flu flekilde aç›klar:

Bilinci gözlemledi¤imiz dünyada göremememizin sebebi, bilincin,

zihnimizde meydana gelen görüntünün bir parças› olmamas›d›r.103

Peter Russell'›n da belirtti¤i gibi d›fl dünyay› alg›layan bi-

lincimiz, gözlemledi¤imiz d›fl dünyan›n içinde de¤ildir. Dolay›-

s›yla, onu görüp analiz etmemiz mümkün olmaz. Russell, bilin-

ci, bir sinema perdesine yans›t›lan ›fl›¤a benzetmektedir. Filmde

gösterilen hikaye içinde, ekrana yaln›zca ›fl›k ›fl›nlar›n›n yans›d›-

¤›na dair hiçbir delil yoktur. ‹nsan, yaln›zca perde üzerindeki

görüntü ile muhatapt›r. Ama ›fl›¤›n kendisi -ki onsuz hiçbir gö-

rüntünün varl›¤› mümkün de¤ildir- fark edilmez bile. Bilinç de

ayn› bu flekilde, izledi¤imiz maddesel dünyan›n içinde olmad›-

¤›ndan, elle tutulur gözle görülür bir varl›¤a sahip de¤ildir.

Diane Ackerman, bilinci flu flekilde tan›mlam›flt›r:

... Beyin sessizdir, karanl›kt›r ve suskundur. O hiçbir fley hissetmez.

O hiçbir fley görmez... Beyin kendisini da¤lar›n aras›na veya uzaya

f›rlatabilir. Beyin bir elmay› hayal eder ve bunu gerçek gibi yaflar.

Gerçekten de, beyin, hayal etti¤i bir elma ile gözlemledi¤i aras›nda

zar zor fark görür...

Beyin, bilinç de¤ildir... Bir deyiflle, makine içinde hayalettir.104

Darwin'in Açmaz›: Ruh

154

Page 157:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

155

Page 158:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Bilincin Kayna¤›: ‹nsan Ruhu

Buraya kadarki aç›klamalar dahilinde, alg›lad›¤›m›z d›fl

dünyan›n bilincin içinde meydana gelen bir gölge dünyadan

ibaret oldu¤unu ve maddesel varl›¤›n asl›na ulaflamad›¤›m›z›

delillendirdik. Bu gerçekler ›fl›¤›nda, materyalist felsefenin ön-

gördü¤ü "mutlak madde" kavram› tam olarak geçersiz kalm›fl-

t›r. Ama bütün bunlara ra¤men, yine de aç›klanmas› gereken

önemli bir soru karfl›m›za ç›kar. Peter Russell, bu soruyu flöyle

özetlemifltir:

Bilim adamlar›, kompleks nöron a¤›n›n, nas›l bilinçli bir deneyim

sa¤layabildi¤ini soruyorlar. Bilinç gibi maddesel olmayan bir fley,

nas›l maddesel dünya gibi bilinçsiz bir fleyden meydana gelebilir?

Bu acaba verilerin sinir a¤› boyunca kompleks bir biçimde flekillen-

dirilmesinin bir sonucu mudur? Nöronlar›n içindeki mikrotüplerin,

kuantum uyumluluk etkilerinden mi kaynaklan›yor? Ya da baflka bir

fley midir?..105

Bu iki gerçekli¤i birbirinden ay›rt etti¤imizde, bu soru tam

tersi flekle dönüflür: Madde, mekan, zaman, renk, ses, flekil ve

tecrübe etti¤imiz di¤er tüm özellikler nas›l bilinçte meydana gel-

mektedir? Zihnin içinde bunu meydana getiren yöntem nedir?

Bu, gerçekten de aç›klanmas› gereken önemli bir sorudur.

Bilinç neden yap›lm›flt›r? Bilinçte tüm bu hareketli dünyay›

meydana getiren nedir? Bu soru, içinde bulundu¤umuz 21. yüz-

y›lda bilim adamlar›n›n halen cevab›n› arad›klar›, üzerine ki-

taplar yazd›klar›, konferanslar düzenledikleri, çözmeye çal›flt›k-

lar› ama her nedense çözüm getirmekten çekindikleri bir soru-

dur. Bilincin kayna¤›n›n ne oldu¤u sorusu üzerine yaz›lm›fl

yüzlerce kitap ve makale ve say›s›z bilim adam›n›n yorumu

bu konuda beklenen aç›klamay› vermemifltir. Bilinç konusu,

21. yüzy›l›n en büyük gizemlerinden biri olarak kabullenilmifl

ve konuyla ilgili hemen her araflt›rmac›, yazar, profesör,

Darwin'in Açmaz›: Ruh

156

Page 159:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

157

Page 160:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

bu konunun aç›klamas›z oldu¤unu belirterek sözlerine baflla-

m›fl ve bu aç›klamas›zl›¤› vurgulayarak sözlerini bitirmifltir.

Jeffrey M. Schwartz'›n flu sözleri, buna bir örnektir:

... Fiziksel beyin aktivitelerini zihinsel olaylarla ba¤lamak tart›fl›la-

maz bir bilimsel zafer olmas›na ra¤men, beyin üzerine çal›flma ya-

pan kiflilerin pek ço¤unu tatminsiz b›rakm›flt›r. Çünkü ne nörobilim-

ciler ne de filozoflar, nöronlar›n davran›fllar›n›n, nas›l olup da öznel

olarak hissedilen zihinsel durumlar› do¤urdu¤unu, tatmin edici bir

flekilde aç›klayamam›flt›r. Aksine, nörobiyolog Robert Doty 1998 y›-

l›nda, "nöronlar›n faaliyet flekillerinin nas›l öznel fark›ndal›¤a dö-

nüfltü¤ü bilmecesinin insan varl›¤›n›n ana gizemi olmaya devam et-

ti¤ini" savunmufltur.106

Acaba bu konu gerçekten aç›klamas›z m›d›r? Yoksa, bilim

adamlar›n›n görmek istemedikleri, beklemedikleri bir gerçe¤e

mi iflaret etmektedir? Acaba kuantum fizi¤inin savunucusu bi-

lim adamlar›, y›llarca do¤ru kabul ettikleri materyalizmin etki-

si alt›nda m›d›rlar? Yoksa onlar›n gerçe¤i görmelerini engelle-

yen bir sebep mi vard›r?

Bilinç konusu, kuflkusuz ki aç›klamas›z de¤ildir. Beynin

içindeki görüntüyü "görüyorum" diyen, beyninin içindeki sesle-

ri "duyuyorum" diyen, kendi varl›¤›n›n fluurunda olan bilinç sa-

hibi varl›k, Allah'›n insana vermifl oldu¤u ruhtur. Materyalist

zihniyet, iflte bu gerçe¤in bilinmesinden, bu gerçe¤in fark edil-

mesinden çekinmektedir. Materyalist bilim adamlar›n›n "hala

çözümlenemeyen bilinç" iddialar›n›n temel sebebi budur. Ru-

hun mutlak varl›¤›, ruhu insana verenin Allah oldu¤u gerçe¤i,

onlar›n tüm materyalist inançlar›n› ve iddialar›n› altüst etmek-

tedir. Her ne kadar "aç›klamas›z" damgas› vurmaya çal›flsalar

da, bilincin kayna¤›n›n ruh oldu¤u, insana ait gerçekli¤in, "ben

benim" diyen varl›¤›n ruhuna ait oldu¤u, aç›k ve tart›fl›lmaz

bir gerçektir. Allah, Kuran'da, insan› önce bedenen yaratt›¤›-

n›, sonra da ona "ruhundan üfledi¤ini" bildirmifltir:

Darwin'in Açmaz›: Ruh

158

Page 161:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Hani Rabbin meleklere demiflti: "Ben, kuru bir çamurdan,

flekillenmifl bir balç›ktan bir befler yarataca¤›m. Ona bir bi-

çim verdi¤imde ve ona Ruhumdan üfürdü¤ümde hemen

ona secde ederek (yere) kapan›n." (Hicr Suresi, 28 - 29)

Bilinç konusunu araflt›ran bilim adamlar›n›n kabul ve itiraf

etmeleri gereken en önemli gerçek budur. Stanford Üniversitesi

madde bilimi ve mühendisli¤i profesörü William Tiller, bu ger-

çe¤i itiraf eden bilim adamlar›ndand›r:

Benim modelime göre, gözlemci, dört katmanl› biyolojik bedenin

içindeki ruh. Bu yüzden, o makinedeki hayalet gibi.

Göze ihtiyaç duymadan görebilen, kula¤a ihtiyaç duymadan duya-

bilen, beyne ihtiyaç duymadan düflünebilen, insan›n "ruhudur".107

Harun Yahya (Adnan Oktar)

159

Bilinç konusu, materyalist bilim adamlar›n›n empoze etmeye çal›flt›klar›n›n

aksine aç›klamas›z de¤ildir. Kendi varl›¤›n›n fluurunda olan bilinç sahibi var-

l›k, Allah'›n insana vermifl oldu¤u ruhtur. Materyalistler her ne kadar bunu in-

kar etmek isteseler de, fluurlu bir insan, sahip oldu¤u üstün ruhun hiç tart›fl-

mas›z fark›nda olacakt›r.

Page 162:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

‹nsan Ruhu ve Yok Olan Materyalizm

Hayat›n›z› yaflaman›z›n yaln›zca iki yolu vard›r: Birincisi sanki hiç-

bir fley mucize de¤ilmifl gibi yaflamak. Di¤eri ise, sanki her fley mu-

cizeymifl gibi yaflamak. Ben ikincisine inan›yorum.108

Albert Einstein

Ruhun varl›¤›, materyalistlerin yüzy›llard›r u¤runa müca-

dele ettikleri dinsizlik ilkesini bilimsel olarak ortadan kald›r-

maktad›r. Ruhun varl›¤›, materyalizmi öldürmekte, Allah'›n

mutlak varl›¤›n› göstermektedir. Alg›layan›n, görenin, duyan›n,

idrak edenin, mutlu olan›n, bir çiçe¤in kokusundan zevk alan›n,

müzik dinlerken keyiflenenin, bu bedenden ba¤›ms›z bir ruh ol-

du¤unu bilmek, tüm insanlar›n Allah'a karfl› sorumluluklar›n›

bilerek yaflamas›n› gerektirecektir. Tüm canl›lar›n; tesadüfen,

birbirlerinden evrimleflerek gelifltiklerini ve nihayet insan›n da

flempanzelerle ortak bir ataya sahip oldu¤unu iddia eden evrim

teorisi, ruh gerçe¤inin kabulü ile yerle bir olacakt›r. Dolay›s›yla,

materyalistlerin yüzy›llar boyunca çeflitli propaganda, yay›n ve

beyin y›kama yöntemleriyle meydana getirdikleri materyalist

dünya düzeni ve görüflü, ruhun bilimsel kabulü ile altüst ola-

cakt›r.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

160

Materyalistlerin yüzy›llar boyunca çeflitli propaganda, yay›n ve be-

yin y›kama yöntemleriyle meydana getirdikleri materyalist dünya

düzeni ve görüflü, ruhun varl›¤› ve bilimsel kabulü ile altüst ol-

mufltur.

Page 163:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Materyalist bilim adamlar›, insan› insan yapan vasf›n, in-

san›n ruhu oldu¤unu bilirler. Ancak tüm bu sebeplerden do-

lay›, bilmediklerini iddia ederler.

Fred Alan Wolf, bu gerçe¤i flu flekilde ifade eder:

Günümüzde, Allah, bilim, ve ruhun birbiriyle örtüflmesini aç›klama-

ya çal›flan, en son yay›mlanm›fl kitaplar›n ço¤unu inceledi¤inizde flu

gerçe¤i hemen göreceksiniz: Ruh; sahip oldu¤u en temel özellikler

(bunlar kutsall›k ve ölümsüzlüktür) ve temel amac› (bilincin var ol-

mas› için gerekli oldu¤u) ihmal edilerek, maddesel bir süreç olarak

tan›mlanmaya çal›fl›lmakta veya ön plana ç›kan kitap adlar›na ra¤-

men hiçbir zaman tart›fl›lmamaktad›r.109

Bilim adamlar›n›n sözlerinden de anlafl›ld›¤› gibi bilimsel-

lik, sadece maddecilik üzerine kurulmufl bir kavram haline gel-

mifltir. Bilimsellik ad›na yap›lan fley ise, salt ortaya ç›kan gerçe-

¤i kabul etmektense, bunun materyalizme uyarlanm›fl fleklini

kabul etmektir. Bu durumda, bugün karfl› karfl›ya oldu¤umuz

fley, oldukça büyük bir çeliflkidir. Çünkü bilim, insan bilinci ile

ilgili olarak insan›n muhatap oldu¤u tüm maddesel dünyay›

reddetmekte ama sözde bilimsellik ad›na bu bilimsel gerçek göz

ard› edilmektedir.

Kaliforniya Üniversitesi'nden parçac›k fizikçisi Fred Alan

Wolf, bir bilim adam› olarak, bilimselli¤in nas›l olmas› gerekti-

¤ini flu flekilde tarif etmektedir:

Bilimin farkl› aflamalar›ndan ç›kan ve beni as›l endiflelendiren kendi

kibirim olmufltur. Benim bilimsel görüflüme uygun olmayan baflka-

lar›n›n fikirlerini küçümserken ne kadar da kibirli davranm›fl›m.

Dünyay› gezip yerli halklar ve insanlar ile tan›fl›p vakit geçirince, ki-

birimin uygun olmad›¤›n› anlad›m. H.G. Wells'in hikayesinde anlat-

t›¤› adam gibi bilimsel aç›dan kör olan bir ülkede tek gözlü adam

kral olabilir. Asl›nda as›l kör olan bendim. Bilgi donan›m› aç›s›ndan

yetersizdim. Bilimsel görüfllerime ba¤l› kald›kça göremiyordum.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

161

Page 164:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Darwin'in Açmaz›: Ruh

162

Page 165:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

163

Page 166:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Ben her fleyi gördü¤ümü düflünüyordum, fakat asl›nda hiçbir fleyi

göremiyordum. Bu yüzden önceden gerçek zannetti¤im fleyleri b›-

rakmak zorunda kald›m ve böylece bu insanlar›n görebildiklerini

ben de gördüm. Sonunda bu yeni vizyona sahip oldu¤umda bilime

bak›fl aç›m tamam›yla de¤iflti. Böylece bilimi sadece bir araç olarak

görmeye bafllad›m; evrende tek önemli olan veya var olan fley olarak

de¤il. Bilim, insan olabilmenin ne anlama geldi¤ini daha derinleme-

sine araflt›rmam›za yard›mc› olacak bir araçt›r. Fakat san›r›m henüz

bu noktaya gelemedik. San›r›m henüz uyanm›fl de¤iliz. fiu an hala

hepimiz uyuyor ve sürekli içinde oldu¤umuz batakl›ktan bizi kur-

tarmas› için zihnimize mekanik olarak güvenip rüya görüyor, umut

ediyor ve istiyoruz. Ne zaman kalbimizi ve ruhumuzu beynimiz ile

birlikte kullan›rsak, iflte o zaman bilim yeni bir dünya düzenine

uyum sa¤lamaya bafllayacak.110

Fred Alan Wolf'un burada vurgulad›¤› gerçek, bilimin, ev-

rende hakim olan yarat›l›fl› anlamak için yaln›zca bir araç oldu-

¤u gerçe¤idir. Bu üstün yarat›l›fl ise yaln›zca Allah'a aittir. Her

fleyin sahibi tek gerçek Varl›k Allah't›r. ‹nsan, beynini ve bilimi

kullanarak Allah'›n yaratt›klar›n› görebilir, onlar› keflfedebilir,

bunlar›n üzerindeki sanat› ve üstünlü¤ü kavrayabilir. Bilim,

Allah'›n eserlerine ulaflmak ve onlardaki detaylar› görebilmek

için yaln›zca bir araçt›r.

Bu gerçe¤in fark›na varm›fl bir di¤er yazar ise What is En-lightenment? dergisinin editörlerinden Craig Hamilton'd›r:

Y›llar geçtikçe dinden uzak bir anlay›flla yetifltirilmifl olmama ra¤-

men, kendimi manevi bir aray›fla adad›m ve k›sa süre içinde bilimle

ilgili ders kitaplar›nda tarif edilenin çok ötesinde derin bir gerçekli-

¤i hissetmeye bafllad›m. Anlam, amaç ve gizemle dolu bu dünya or-

taya ç›kt›kça, bilimin tüm gerçekli¤i aç›klayabildi¤i iddias›n› kabul

etmem giderek güçleflti.

Evrimci biyologlar›n, çocuklar›m›z› amaçs›z bir evrende yaflad›kla-

r›na inand›rmak için neo-Darwinizm'in henüz ispatlanmam›fl

Darwin'in Açmaz›: Ruh

164

Page 167:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

dogmalar›n› kulland›klar›n› görüyorum ve bir kez daha bilim ad›na

duydu¤um sempatiyi kaybediyorum.111

Materyalist bilim adamlar›n›n da bu gerçe¤i fark etmeleri

önemlidir. Çünkü "alg›layan kim?" sorusunun tek bir cevab›

vard›r ve bu cevap art›k fiziksel bir anlam tafl›mamaktad›r: Al-

g›layan, Allah'›n insana vermifl oldu¤u ruhtur. ‹nsanlar, bunu

bilmedikleri veya bilmiyormufl gibi davrand›klar› sürece, bilinç

ile ilgili yapt›klar› çal›flmalar›n ve aç›klamalar›n hiçbir önemi

yoktur. Kuantum fizi¤inin vermifl oldu¤u delillerin gösterdi¤i

gerçek aç›kça göz ard› edilmifl olacakt›r. Aç›kt›r ki, insan› insan

yapan fley, materyalistlerin iddia ettikleri her türlü maddesel

kavram›n ötesindedir. Buna maddesel bir aç›klama aramak, ger-

çe¤i tam anlam›yla görmezden gelmektir ve bir zaman kayb›d›r.

Beynimizdeki görüntüyü izleyen ruhumuzdur. Beynimiz-

deki kokular›, tatlar› alan, birisine dokundu¤u zaman onu his-

seden, karfl›m›zdaki kiflinin konuflmas›n› dinleyen ruhumuz-

dur. Say›s›z delille anlatt›¤›m›z ve günümüzde bilimsel olarak

kan›tlanm›fl olan gerçek, alg›layan›n beyin olmad›¤›d›r. Ünlü

felsefeci Bergson'un belirtti¤i gibi, "dünya imgelerden yap›lm›fl-

t›r, bu imgeler ancak bizim bilincimizde vard›r; beynin kendisi

ise bu imgelerden bir tanesidir".112 fiu durumda, izleyen, sevi-

nen, düflünen, flefkat duyan, yeme¤i lezzetli bulan, zevk alan,

yumuflakl›¤› hisseden, yaln›zca ruhumuzdur. ‹nsan› insan ya-

pan vas›f, insan›n kendi bedeninden ba¤›ms›z bir fleydir. Bir

manzaray› seyretmekten zevk alan, küçük bir serçeye flefkat du-

yan, bir yeme¤in lezzetinin fark›na varan, güzel bir müzik din-

lemekten keyif duyan, zor kararlar alabilen, düflünüp do¤ruyu

bulabilen, kendi benli¤ini araflt›ran ve sonuçlara varan, insan›n

sahip oldu¤u ruhtur.

Kuantum fizi¤inin kafliflerinden ünlü fizikçi Erwin

Schrödinger, yaln›zca maddesel bedenin, alg› dünyas›n›n

aç›klamas› olamayaca¤›n› flu flekilde aç›klamaktad›r:

Harun Yahya (Adnan Oktar)

165

Page 168:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

...Çocu¤unuzun ona yeni bir oyuncak ald›¤›n›z zaman size do¤ru

gülümsemesindeki p›r›lt›l›, sevinçli gözleri an›msay›n ve sonra b›-

rak›n doktor size bu gözlerden hiçbir fleyin yay›lmad›¤›n› anlats›n.

Gerçekte, onlar›n (gözlerin) nesnel olarak tek hissedilebilir ifllevi, sü-

rekli çarpan ›fl›k kuantumlar›n› kabul etmektir. Gerçekte! Acayip bir

gerçek! Onda (bu gerçekte) eksik bir fleyler varm›fl gibi görünü-

yor...113

Acaba, insan›n düflüncelerinin, muhakeme ve yarg› yete-

neklerinin, karar alma mekanizmalar›n›n, sevinç, heyecan, ha-

yal k›r›kl›¤› gibi duygular›n›n beyindeki nöronlar›n hareketleri-

nin bir sonucu oldu¤unu düflünmek mant›kl› m›d›r? fiuursuz

atomlar bir araya gelerek sevinmeyi, üzülmeyi, lezzeti, dostlu-

¤u, sohbet zevkini bilebilirler mi? fiuursuz atomlar

bir araya gelerek, beyni inceleyen, bunun üze-

rine yorumlar yapan, bilinç konusu üzerine

kafa yoran ve bir sonuç ç›karmaya çal›flan

bilim adamlar›n› meydana getirebilirler

mi? ‹nsan› insan yapan, ona d›fl dünyay›

alg›latan, yaln›zca bedeninin içinde dola-

flan elektrik sinyalleri midir?

Bir fleye karar veren, bir fleyi özleyen, bir

fleye sempati duyan, bir fleyin güzelli¤ine hay-

ran kalan beyindeki hangi nörondur? E¤er

bunlar›n tümünü bilinç gerçeklefltiriyor-

sa, bilinç beyindeki hangi nörondad›r?

Yeri neresidir? Hangi kimyasal reak-

siyon bilinci meydana getirmekte-

dir? Hangi kimyasal reaksiyon bir

insan›n elmay› sevmesine, ›spa-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

166

Page 169:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

naktan hofllanmamas›na karar vermektedir? E¤er her fley bey-

nin içinde oluyorsa, bu durumda düflünen hangi nörondur?

Karar veren hangisidir? Kararlar›ndan dolay› heyecan duyan

nöron nerededir? Materyalistlerin tüm bunlar›n cevab›n› ver-

meleri gerekmektedir. E¤er "her fleyin kayna¤› bilinç" sonucuna

ulaflt›larsa, bu durumda beynin içinde bilincin yerini gösterme-

lidirler. E¤er her fley maddesel dünyadan ibaretse, bunu yapma-

lar› gerekir. E¤er bunu yapam›yorlarsa, bu demektir ki, insan

bir nöron veya atom y›¤›n›ndan ibaret de¤ildir. Bilincin var ol-

du¤u yer, beynin gizli bir bölmesi de¤ildir. Bilinç bedenin her-

hangi bir yerinde de sakl› de¤ildir. ‹nsan, tüm materyalist kav-

ramlar›n d›fl›nda bir fleydir. ‹nsan metafiziktir, sahip oldu¤u ruh

ile insan vasf› kazan›r. Bu ruh, yaln›zca Allah'a aittir.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

167

Bilinç, bedenin herhangi bir yerinde

sakl› de¤ildir. ‹nsan, tüm materyalist

kavramlar›n d›fl›nda bir fleydir. ‹nsan

metafiziktir, sahip oldu¤u ruh ile in-

san vasf› kazan›r. Bu ruh, yaln›zca

Rabbimiz olan Yüce Allah'a aittir.

Page 170:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Freud'un çal›flma arkadafllar›ndan ünlü ‹sviçreli psikiyat-

rist Carl Jung, konuyla ilgili olarak flu aç›klamay› yapm›flt›r:

... Bilimin tamam›, tüm bilginin içinde kök sald›¤› ruhun bir fonksi-

yonudur. Ruh, bütün evrensel mucizelerin en büyü¤üdür, bir nesne

olarak o dünyan›n conditio sine qua non'udur (olmazsa olmaz koflul –

zaruri flart). Bat› dünyas›n›n (çok nadir istisnalar› d›fl›nda) bu varl›¤›

bu denli az de¤erlendiriyor gibi görünmesi son derece flafl›rt›c›d›r.114

‹nsan, sahip oldu¤u ruh ile onur, sevgi, sayg›, dostluk, ve-

fa, dürüstlük gibi kavramlara sahip olan, fikir yürütebilen, fikir-

lere karfl› ç›kabilen bir varl›kt›r. Nas›l parma¤›m›z›n ucundaki

tek bir hücre düflünüp karar verme, üzülüp sevinebilme gibi ye-

teneklere sahip olamazsa, beyindeki benzer yap›ya sahip nöron-

lar›n da bu metafizik vas›flara sahip olma imkanlar› yoktur. Bu,

insanlar›n tümünün rahatl›kla görebilece¤i, bilimsel delillere ih-

tiyaç duymadan kolayl›kla kavrayabilece¤i bir gerçektir. Nite-

kim, materyalistler de bu gerçe¤in fark›ndad›rlar. Ancak mater-

yalist ön yarg›lar›, bilimselli¤i yaln›zca maddesel varl›klardan

ibaret sanma yan›lg›s›, onlar› gerçekleri çarp›tma yoluna itmek-

tedir. Oysa materyalizmi savunmak ad›na kabul ettikleri fleyler,

ciddi bir mant›k çöküntüsünün göstergesi olmaktad›r. "Düflün-

celerimiz atomlar›m›z›n ürünüdür" diyen bir insan›n, rüyalar›-

n› gerçek zanneden veya ak›l almaz masallar uydurup sonra

bunlara inanan bir insandan hiçbir fark› yoktur. Ancak materya-

listler, her nedense, Allah'›n varl›¤›n› kabul etmek yerine, bu kü-

çük düflürücü duruma düflmeyi göze almaktad›rlar.

Gerçek olan fludur: ‹nsan, Allah'›n kendisine verdi¤i ruh ile

alg›layan, bu ruh ile düflünen, bu ruh ile konuflan, sevinen, mut-

lu olan, kararlar alan, ülkeler yöneten, topluluklara hükmeden

bir varl›kt›r. ‹nsan, Allah'›n ruhuna sahip bir varl›kt›r ve son-

suz olan bu ruhtur. Beden, bu dünya için yaln›zca bir araçt›r.

‹nsan, ölümü ile birlikte bedenini dünyada b›rakacak ama

Darwin'in Açmaz›: Ruh

168

Page 171:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

ruhu varl›¤›n› sürdürecektir. Bu defa yaflam›n› sürdürdü¤ü

yer, ya sonsuz cennet ya da sonsuz cehennem olacakt›r.

Dereceleri yükselten Arfl'›n sahibi (Allah), 'toplanma ve

buluflma' günü ile uyar›p-korkutmak için, Kendi emrin-

den olan ruhu kullar›ndan diledi¤ine indirir. O gün, orta

yere ç›karlar. Onlardan hiçbir fley Allah'a karfl› gizli kal-

maz. (Allah sorar:) "Bugün mülk kimindir? Bir olan, Kah-

har olan Allah'›nd›r." Bugün her bir nefis, kendi kazand›-

¤›yla karfl›l›k görür. Bugün zulüm yoktur. fiüphesiz Allah,

hesab› seri görendir. (Mümin Suresi, 15-17)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

169

‹nsan, Allah'›n Ruhu'na sahip bir varl›kt›r. ve

sonsuz olan bu ruhtur. ‹nsan, ölümü ile bir-

likte bedenini dünyada b›rakacak ama ruhu

sonsuz varl›¤›n› ahirette sürdürecektir.

Page 172:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Tek Mutlak Varl›k, Rabbimiz olan Yüce Allah't›r

Tarih boyunca materyalistler, Yüce Rabbimiz'in her fleyin

Yarat›c›s› ve hakimi oldu¤u gerçe¤ini inkar edebilmek için,

"maddenin mutlak oldu¤u" kand›rmacas›na büyük bir h›rsla sa-

r›lm›fllard›r. Maddenin asl›na dair aç›klamalar iflte bu yüzden

son derece önemlidir. Çünkü bu bilgiler, yüzy›llard›r sürdürül-

meye çal›fl›lan bu aldatmacan›n geçersizli¤ini ispat etmektedir.

Maddenin yaln›zca bir kopyas›yla muhatap olabildi¤imizi anla-

mak, insan›n yaln›zca etten kemikten oluflan bir madde y›¤›n›

de¤il, ruh ve bilinç sahibi bir varl›k oldu¤unu da kavramam›z›

sa¤lar. ‹nsandaki bu ruh ve bilinci yaratan ise Yüce Rabbi-

miz'dir ve insan, Allah'a ait bir kuldur. Dolay›s›yla, yerlere ve

göklere hakim olan tek Varl›k, yaln›zca Yüce Rabbimiz'dir.

Bu ise, Allah'›n kudreti, hakimiyeti ve sanat›ndaki mükem-

melli¤e karfl› büyük hayranl›k uyand›racak bir gerçektir. Allah;

adeta kusursuz ve say›s›z detaya sahip devasa evreni, hem d›-

flar›da maddesel olarak var etmekte hem de bunu her insan›n

beyninde ayr› ayr› ve yaln›zca bir hayal olacak flekilde yarat-

maktad›r. Her insan›n beynindeki bu hayal içerisinde, evrende-

ki tüm ayr›nt›lar kesintisiz ve eksiksiz olarak sürek-

li var edilmektedir. Allah'›n bu yarat›fl› o kadar ku-

sursuz ve mükemmeldir ki, hayalden ibaret oldu-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

170

Page 173:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

¤u çok aç›k oldu¤u halde, en küçük detaylara kadar her fley

son derece gerçek ve inand›r›c› görünmektedir. Rabbimiz'in

bu yarat›fl›nda hiçbir eksiklik ya da kusur yoktur. Akl›n› kullan-

mayan insanlar bu kusursuzlu¤a aldanmakta, maddenin gerçe-

¤i ile muhatap olduklar›n› sanmakta ve gördükleri görüntünün

hayal olabilece¤inden bir an bile flüphe etmemektedirler.

Tüm bunlar› izleyen ise ruhumuzdur. Yeryüzündeki mil-

yonlarca insan, her an kendisine gösterilmekte olan görüntüyü

izlemektedir. Bu görüntülerle sevinç duymakta, düflünmekte,

kararlar almaktad›r. ‹nsan›n tüm bunlar› yapabilmesi ancak ru-

hu sayesindedir. Bu ruh ise, Rabbimiz'in Kendi ruhundan üfle-

di¤i bir parçad›r. Bu da, tek mutlak Varl›k'›n, bu ruhun gerçek

sahibi olan Yüce Rabbimiz oldu¤unu aç›kça göstermektedir.

Allah'›n varl›¤›, kudreti ve gücü her fleyi ve her yeri kuflatm›flt›r.

Alg›lad›¤›m›z madde san›lan tüm varl›klar, gerçekte Rabbi-

miz'in yaratt›¤› bir görüntüdür. Bu görüntüyü seyreden de,

Allah'›n Kendi ruhundan yaratt›¤› varl›klard›r.

Allah bir ayetinde flöyle bildirir:

Allah... O'ndan baflka ‹lah yoktur. Diridir, kaimdir. O'nu

uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa

hepsi O'nundur. ‹zni olmaks›z›n O'nun Kat›nda flefaatte

bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalar›ndakini bi-

Harun Yahya (Adnan Oktar)

171

Page 174:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

lir. (Onlar ise) Diledi¤i kadar›n›n d›fl›nda, O'nun ilminden

hiçbir fleyi kavray›p-kuflatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün

gökleri ve yeri kaplay›p-kuflatm›flt›r. Onlar›n korunmas›

O'na güç gelmez. O, pek Yücedir, pek büyüktür. (Bakara

Suresi, 255)

‹nsan, Rabbimiz'in yarat›fl›ndaki bu harikal›¤› ve alg›lad›¤›

dünyan›n asl›n› görüp kavrayabilmek için Allah'a dua etmeli-

dir. Çünkü tüm bunlar› yaratan Allah't›r ve diledi¤i anda bun-

lar› insana kavratacak olan da ancak O'dur. Bu gerçe¤in fark›na

varm›fl olan bilim adamlar›ndan Peter Russell bu gerçe¤i flöyle

dile getirmektedir:

San›r›m benim gerçekli¤im, tek gerçeklik. Ancak bazen, etraf›mdaki-

leri görmenin baflka yollar› da oldu¤unu anl›yorum. Ama bunun ne

oldu¤unu bilmiyorum. Kendi kendime bunu anlayam›yorum; yard›-

ma ihtiyac›m var. Ama yard›m için nereye gidebilirim? Di¤er insan-

lar da benimle ayn› düflünce sistemine yakalanm›fllar. Benim yard›m

Darwin'in Açmaz›: Ruh

172

Page 175:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

için gidece¤im yer bunlardan çok daha derindir, materyalist anlay›-

fl›n ötesinde bir bilinç düzeyidir – Allah'›n Kendisi'dir. Yard›m›

Allah'tan istemeliyim. Bunun için dua etmeliyim."115

Maddenin gerçe¤ini kavrayan insan, Allah'tan baflka güç

sahibi bir varl›k olmad›¤›n› da kesin olarak kavram›fl olur. Bu

kavray›fl da, insan›n kendisine yaln›zca Allah'› ‹lah edinip, sa-

mimiyetle Rabbimiz'e yönelmesine neden olur. Çünkü ruhun

varl›¤›n› anlamak, insan›n Allah'a kul olmas›n› engelleyen tüm

materyalist iddialar› geçersiz k›lar. Kifli, Allah'tan baflka ‹lah

edinebilece¤i baflka hiçbir varl›k olmad›¤›n› aç›k bir gerçek ola-

rak görecektir. Dolay›s›yla da dünya hayat›na dair kendisine su-

nulan materyalist aç›klamalara inanmayacakt›r. Bu kavray›fl ile

birlikte, dünyaya olan tutkulu ba¤l›l›k, maddi ç›kara dayal›

h›rslar, büyüklenme iste¤i ve menfaat beklentileri son bulacak-

t›r. Her fleyin hayal oldu¤u bir dünyada kibirlenmenin, h›rs

yapman›n, övünmenin, maddi üstünlük elde etmenin hiçbir an-

lam› olmad›¤›n› anlayacakt›r. Kiflinin tek hedefi Allah'› raz› et-

Harun Yahya (Adnan Oktar)

173

Page 176:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

mek ve as›l sonsuz hayat›n› yaflayaca¤› ahirette cenneti ka-

zanmak için çaba harcamak olacakt›r.

Allah'›n Yüce varl›¤› her yeri ve her fleyi kuflatm›flt›r. ‹nsa-

n›n dünya hayat›nda muhatap oldu¤u küçük büyük her türlü

detay, Rabbimiz'in akl›n›n, sanat›n›n, kudretinin varl›¤›n›n birer

delilidir. Ancak materyalist felsefenin etkisinde kalarak madde-

yi tek mutlak varl›k zanneden insanlar, tüm bu mükemmelli¤i

atfedebilecekleri yine maddesel olan bir varl›k ararlar. Bu da yi-

ne, bir hayal içerisinde yaflad›klar›n› kavrayamamalar›ndan

kaynaklan›r. Her fleyi sar›p kuflatan, zamandan ve mekandan

münezzeh ve Yüce olan yegane Varl›k, ancak Rabbimiz'dir.

Allah bir ayette bu gerçe¤i flöyle bildirmektedir:

Gözler O'nu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder...

(En'am Suresi, 103)

Allah, bizim içimizi, d›fl›m›z›, bak›fllar›m›z›, düflünceleri-

mizi ve tüm varl›¤›m›z› kuflatm›flt›r. Allah'›n bilgisi d›fl›nda hiç-

bir fley yapamay›z, hiçbir söz söyleyemeyiz, nefes dahi alama-

y›z. Maddenin bizim için bir hayalden ibaret oldu¤u gerçe¤i ve

ruhun varl›¤›, bu aç›k gerçe¤i kesin olarak göster-

mektedir. Tek mutlak Varl›k olan Yüce Rabbimiz,

insan için bir hayal olarak yaratt›¤› dünyay› ve

ruhundan üfledi¤i insan›, kuflkusuz ki

her yönüyle bilmektedir. Bu,

Allah için çok kolayd›r.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

174

Page 177:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

"D›fl dünya" olarak düflündü¤ümüz alg›lar› izlerken, yani ya-

flarken, bize en yak›n olan, etraftaki hayali nesneler ve insan-

lar de¤il, Rabbimiz'dir. Allah bir ayetinde flöyle buyurur:

"Andolsun, insan› Biz yaratt›k ve nefsinin ona ne vesvese-

ler vermekte oldu¤unu biliriz. Biz ona flah damar›ndan da-

ha yak›n›z." (Kaf Suresi, 16)

Bir insan, e¤er maddenin asl› ile muhatap oldu¤una inan›r,

kendi bedeninin de maddeden olufltu¤unu zannederse, büyük bir

yan›lg›n›n içine düfler ve bu büyük gerçe¤i fark edemez. Allah'›n,

gökte veya kendisinden uzakta oldu¤unu zanneder (Allah'› ten-

zih ederiz), Allah'›n ona kendi bedeninden bile daha yak›n oldu-

¤unun fark›na varmaz. Oysa, d›flar›da var olan maddeye asla ula-

flamayaca¤›n›, her fleyin zihninde yaflad›¤› kopyalar oldu¤unu

kavrad›¤›nda, art›k içerisi, d›flar›s›, arabas›, kendisinden uzakta

zannetti¤i Günefl, y›ld›zlar, tek bir sat›htad›r. Allah, kendisini çe-

peçevre kuflatm›flt›r ve kendisine sonsuz yak›nd›r. Allah bu gerçe-

¤i, "Kullar›m Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onla-

ra) pek yak›n›m..." (Bakara Suresi, 186) ayeti ile haber vermifltir.

‹nsan›n bu gerçe¤i bilerek yaflamas› çok önemlidir. Bunun

fark›nda olmayan insan, yaln›zca imtihan olmak için gönderil-

di¤i geçici dünya hayat›n› as›l hayat zanneder, tüm h›rslar›n›,

beklentilerini ve zevklerini bu dünyada yaflamas› gerekti¤ini

düflünür. Maddenin asl›na ulaflabildi¤ine dair kesin inanc›, onu

Allah inanc›ndan uzaklaflt›rabilir ve ölüp ahirette Allah'›n hu-

zuruna ç›kar›laca¤› gerçe¤ini unutturabilir. Dünyay› mutlak

zannedip bu hayali metalar› kazanmak ad›na, ahirette büyük

bir hüsran ile karfl›laflabilir. Allah Kuran'da, bu gerçekle ilgili

olarak insanlar› flöyle uyarm›flt›r:

Dikkatli olun; gerçekten onlar, Rablerine kavuflmaktan ya-

na derin bir kuflku içindedirler. Dikkatli olun; gerçekten

O, her fleyi sar›p-kuflatand›r. (Fussilet Suresi, 54)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

175

Page 178:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Allah'›n Ruhunu Tafl›d›¤›n› Bilen Bir ‹nsan

Nas›l Yaflar?

D›fl dünya bizim için yaln›zca bir hayal olarak yarat›l›r ve

biz de tüm bunlar› Allah'a ait olan ruhumuz ile izleriz. Bu ger-

çe¤in fluuruna varan her insan, yarat›lm›fl tüm varl›klar›n

Allah'a ait oldu¤unu kavrar ve Rabbimiz'in bu üstün yarat›fl›n›n

hikmetlerini anlamaya çal›fl›r. Dünya hayat›n›n, kendisine gös-

terilen görüntüler do¤rultusunda yaflad›¤› bir imtihandan iba-

ret oldu¤unun; as›l hayat›n ise sonsuz ahirette yaflanaca¤›n›n

fark›na var›r. Dünya hayat›n›n geçici bir hayalden ibaret oldu-

¤unu anlay›nca, maddi hiçbir varl›¤› olmad›¤›n› anlad›¤› dün-

yaya ve dünya meta›na karfl› olan ba¤l›l›¤›ndan da vazgeçer.

As›l sevgisini, ba¤l›l›¤›n›, her fleyin tek ve gerçek sahibi, Varl›¤›

her fleyi kuflatm›fl olan, sonsuz kudret sahibi Rabbimiz'e yönel-

tir. H›rs ve tutkuyla, hayalden ibaret olan bir dünyay› elde et-

meye çal›flman›n mant›ks›zl›¤›n› anlar. As›l olarak, varl›¤›n ve

sonsuzlu¤un gerçek hakimi olan Rabbimiz'in r›zas›n› kazanma-

ya çal›fl›r. Allah'›n sevgisinin, hoflnutlu¤unun, r›zas›-

n›n ve cennetinin, hayal olarak yarat›lan dün-

yadaki hiçbir fleyle de¤iflilemeyecek kadar

k›ymetli oldu¤unu anlar.

Bu gerçe¤i kavramas›yla birlikte, hiçbir

de¤eri olmayan geçici dünya hayat› için h›rs-

lara kap›l›p üzülmek, menfaat elde etmek için

çabalamak, bunun için zalimli¤e, gaddarl›¤a ve

ac›mas›zl›¤a yönelmek yerine, nimetlerin sonsuz

olan›n›n diledi¤i an insana sunuldu¤u cennet hayat›n› ka-

zanmay› hedefler. Kendisine verilen k›sa ömür sürecini, en

güzel ahlak› göstererek, en güzel davran›fllarda bulunarak

geçirmeye çal›fl›r. Her fleyin asl›na ve en güzeline ahirette ka-

vuflaca¤›n› umut eder ve bu sonsuz hayatta piflman ol-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

176

Page 179:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

mamak için gücünün yetti¤i en fazla çabay› harcar. Rabbi-

miz'in kudretini gere¤i gibi takdir edebildikçe, Allah'›n cen-

netteki sonsuz nimet gibi, cehennemde de sonsuz bir azap ya-

ratt›¤›n› anlar.

Tüm dünyas›n›n gölge varl›klardan olufltu¤unu ve mutlak

var olan›n yaln›zca Yüce Rabbimiz oldu¤unu anlayan bir kifli

için, dünyan›n geçici h›rslar› de¤erini kaybeder. En korkutucu,

Harun Yahya (Adnan Oktar)

177

Dünya hayat›nda yaflad›klar›m›z sadece

Allah'›n bizim için yaratt›¤› imtihan›n bir

parças›d›r. Bizim sorumlulu¤umuz ise,

bunlar karfl›s›nda Allah'›n en raz› olaca¤›

umulan ahlak› gösterebilmektir.

Page 180:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

en üzücü oldu¤unu sand›¤› olaylara karfl› olan tüm bak›fl aç›-

s› de¤iflir. Çünkü her fley, Rabbimiz'in kontrolünde, Allah'›n

dilemesiyle yarat›lan hayali varl›klardan ve hayali olaylardan

oluflmaktad›r. Rüyadan uyand›¤›m›zda, rüyam›zdaki üzüntü-

ler, s›k›nt›lar ve zorluklar nas›l tüm önemini kaybederse, bu göl-

ge dünyada var olan olaylar, üzüntüler ve s›k›nt›lar da ayn› fle-

kilde önemsizdir. Dünya hayat›nda yaflad›klar›m›z sadece

Allah'›n bizim için yaratt›¤› imtihan›n bir parças›d›r ve bizim

sorumlulu¤umuz da bunlar karfl›s›nda Allah'›n en raz› olaca¤›

ahlak› gösterebilmektir. Bu imtihan içerisinde yarat›lan hayali

görüntüler, ahirette varl›klar›n› ve önemlerini tam anlam›yla yi-

tireceklerdir. Geriye kalan sadece bunlara karfl› gösterilen dav-

ran›fllar, Allah r›zas› için yap›lan salih ameller olacakt›r. ‹nsan,

bu gerçe¤i flimdi kavrasa da kavramasa da, ahiret hayat›n›n bafl-

lamas›yla birlikte, dünyadaki her fleyin hayalden ibaret oldu¤u-

nu, as›l gerçe¤in ise Rabbimiz ve O'nun yaratt›¤› ahiret oldu¤u-

nu anlayacakt›r. Bir ayette bu durum flöyle bildirilir:

Bu dünya hayat›, yaln›zca bir oyun ve '(e¤lence tü-

ründen) tutkulu bir oyalanmad›r'. Gerçekten ahiret

yurdu ise, as›l hayat odur. Bir bilselerdi. (Ankebut

Suresi, 64)

‹nsan, nas›l bir televizyon ekran›na bakarken, oradaki ka-

rakterlerin tamam›n›n hayali oldu¤unun fark›nda ise; onlar›n

yapt›klar›na k›zm›yor, bafllar›na gelenlere üzülmüyorsa, dünya

hayat›nda da bu yan›lg›ya düflmemesi gerekir. Çünkü dünya

hayat›, t›pk› televizyon ekran›ndan seyretti¤imiz bir film gibi

sürekli olarak bize izlettirilmekte olan görüntülerden oluflmak-

tad›r. Rüyas›nda karfl›s›ndaki kifliye k›z›p ba¤›ran veya bafl›-

na gelen olaylara üzülen bir insan, nas›l kalkt›¤›nda bofla

üzülüp k›zd›¤›n› anlarsa, dünya hayat› için de ayn› fleyler ge-

çerlidir. ‹nsan, maddenin asl› ile hiçbir zaman muhatap

Darwin'in Açmaz›: Ruh

178

Page 181:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

olmad›¤›n› ister dünyada anlas›n ister ahirette, yaflad›¤› endi-

flelerin son derece anlams›z ve bofl oldu¤unu eninde sonunda

fark edecektir. Bu görüntüler, yaln›zca birer deneme olarak ya-

rat›lmaktad›r. As›l olan bunlar›n bir hayal oldu¤unun fark›na

var›p, Allah'›n r›zas›na uygun davranmak ve bu amaç için yafla-

makt›r.

Allah, insan için görüntüden ibaret olan bu dünyay› yaln›z-

ca bir deneme olarak yaratm›fl oldu¤unu ayetlerinde flu flekilde

haber verir:

Kad›nlara, o¤ullara, kantar kantar y›¤›lm›fl alt›n ve gümü-

fle, salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tut-

kulu flehvet insanlara 'süslü ve çekici' k›l›nd›. Bunlar, dün-

ya hayat›n›n meta›d›r. As›l var›lacak güzel yer Allah Kat›n-

da oland›r. (Al-i ‹mran Suresi, 14)

Bilin ki, dünya hayat› ancak bir oyun, 'tutkulu bir oyala-

ma', bir süs, kendi aran›zda bir övünme, mal ve çocuklarda

bir 'ço¤alma-tutkusu'dur. Bir ya¤mur örne¤i gibi; onun bi-

tirdi¤i ekin ekicilerin hofluna gitmifltir, sonra kuruyuverir,

bir de bakars›n ki sapsar› kesilmifl, sonra o, bir çer-çöp olu-

vermifltir. Ahirette ise fliddetli bir azab; Allah'tan bir ma¤-

firet ve bir hoflnutluk (r›za) vard›r. Dünya hayat›, aldan›fl

olan bir metadan baflka bir fley de¤ildir. (Hadid Suresi, 20)

Dünya hayat›n› as›l hayat zannedenlerin durumunu ise

Allah Kuran'da flöyle haber verir:

‹nkar edenler ise; onlar›n amelleri dümdüz bir arazideki

seraba benzer; susayan onu bir su san›r. Nihayet ona ulafl-

t›¤›nda bir fley bulamaz ve yan›nda Allah'› bulur. (Allah

da) Onun hesab›n› tam olarak verir. Allah, hesab› çok seri

görendir. (Nur Suresi, 39)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

179

Page 182:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

‹nsanlar, dünya hayat›nda sahip olduklar›n› sand›klar›

fleylerin gerçekte bir hayal oldu¤unu kavrad›klar›nda, bofla

üzülüp h›rsland›klar›n›, bofla vakit geçirip oyaland›klar›n›,

maddi istek ve h›rslar›na bofla önem verdiklerini anlayacaklar-

d›r. Büyüklük taslad›klar› insanlar›n bir anda hayal varl›klar ol-

duklar›n› görecek ve kibirlerinin yersiz oldu¤unu fark edecek-

lerdir. Her fleyi yaratan Allah'a karfl› boyun e¤ici olmalar› gerek-

ti¤ini kavrayacak, daha huzurlu ve güzel bir hayat yaflayacak-

lard›r. Kendilerini insanlara kan›tlamalar›, onlar›n gözünde na-

s›l göründüklerini s›namalar› gerekmeyecek, insanlara karfl›

kin, nefret, k›skançl›k gibi olumsuz duygular› yaflamayacaklar-

d›r. Her fleyin hayalden ibaret oldu¤unu bilen insanlar, hayali

varl›klarla rekabet içinde olmayacak, birbirlerine bu yüzden kin

ve düflmanl›k beslemeyeceklerdir. Herkesin kendini sadece

Allah'a teslim etti¤i bir ortamda, tevazu, teslimiyet, flefkat, sev-

gi ve samimiyet hakim olacakt›r.

‹nsan, tüm bu gerçekleri bu dünyada kabul etmek isteme-

se de, ölüm ile karfl›laflt›¤›nda ve ölümünün ard›ndan ahirette

tekrar diriltildi¤inde, her fleyi çok net olarak görmüfl olacakt›r.

O gün, ayette belirtildi¤i gibi insan›n "görüfl gücü keskinlefle-

cek" (Kaf Suresi, 22) ve insan her fleyi çok daha aç›k fark edecek-

tir. E¤er dünyadaki yaflam›n› hayali amaçlar peflinde koflarak

harcam›flsa, orada hiç yaflamam›fl olmay› dileyecektir. Kuran'da

bildirildi¤i gibi, "Keflke o (ölüm her fleyi) kesip bitirseydi. Ma-

l›m bana hiçbir yarar sa¤layamad›. Güç ve kudretim yok olup

gitti" (Hakka Suresi, 27-29) diyerek piflman olacakt›r.

Tek mutlak varl›¤›n Rabbimiz oldu¤u gerçe¤ini dünyada

fark edenler, bu gerçekle birlikte, ahirette büyük piflmanl›¤› ya-

flamaktan da kurtulmufl olurlar. Dünya hayat›nda kendileri-

ne verilen süreyi Allah'› raz› edebilmek, Rabbimiz'in diledi¤i

flekilde yaflay›p O'nun emirlerini uygulamak için kullan›r-

lar. Dünyaya de¤er vermenin anlams›zl›¤›n›; rahatl›k,

Darwin'in Açmaz›: Ruh

180

Page 183:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

huzur ve mutluluk getirecek olan›n, dünya h›rslar›na kap›l-

madan, yaln›zca Allah için yaflamak oldu¤unu anlarlar. Bu,

büyük bir nimet ve büyük bir kolayl›kt›r. ‹nsan› y›pratan yalan-

c› h›rslar, yalanc› beklentiler, var oldu¤unu sanarak ilah edin-

dikleri putlar (Allah'› tenzih ederiz) tamamen ortadan kalkar.

Her fleyi ve her yeri sarip kuflatan›n bir ve tek olan Rabbimiz ol-

du¤unu kavrarlar. Allah'a teslim olarak, en büyük güveni ve ra-

hatl›¤› kazanm›fl olurlar. Bir ayette, dünyaya dair sahte ilahlar

edinen insanlar ile yaln›zca Allah'› ‹lah edinen kifli aras›ndaki

fark flöyle haber verilmifltir:

Allah (ortak koflanlar için) bir örnek verdi: Kendisi hakk›n-

da uyumsuz ve geçimsiz bulunan, sahipleri de çok ortakl›

olan (köle) bir adam ile yaln›zca bir kifliye teslim olmufl bir

adam. Bu ikisinin durumu bir olur mu? Hamd, Allah'›nd›r.

Hay›r onlar›n ço¤u bilmiyorlar. (Zümer Suresi, 29)

Allah'a inanan bir insan için, maddenin asl›na dair gerçe¤i

bilmek ve bunu derinlemesine düflünmek çok önemlidir. Çün-

kü Allah'›n her fleyi ve her yeri kaplad›¤›n› bilen bir insan,

Allah'a karfl› hayat›n›n her an›nda samimi davran›r. Her an

ölümle karfl›laflabilece¤ini, bu dünyan›n sona erece¤ini ve ger-

çek ahiret hayat› ile karfl›laflaca¤›n› akl›ndan ç›karmaz. Bunu

bilmek ve buna göre davranmak, insana sonsuz güzellikleri ve

nimetleri getirecek olan büyük bir kazançt›r.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

181

Page 184:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Maddenin Gerçe¤i ve Yok Olan Materyalizm

Bir materyalist için, maddesel dünya ile hiçbir zaman

muhatap olmad›¤›m›z gerçe¤ini anlamak büyük bir y›k›md›r.

Bir materyalist için, Allah'›n verdi¤i bir ruh ile yarat›lm›fl olma-

m›z ve bize ait tüm maddesel dünyan›n bu ruha gösterilen gö-

rüntülerden ibaret olmas›, -kendi çarp›k materyalist bak›fl aç›s›-

na göre- korku ve dehflet uyand›r›c›d›r. Çünkü bir materyalist

için madde sözde bir ilaht›r (Allah'› tenzih ederiz). Materyalist-

ler oluflturduklar› sahte "maddecilik" dininde maddeye tapar

(Allah'› tenzih ederiz), yeryüzünde amaçs›zl›k, bilinçsizlik ve

tesadüflerin var oldu¤una inan›rlar. "Yarat›ld›klar›" gerçe¤ine

karfl› ç›kabilmek için, bir bafllang›ç ve bir son oldu¤unu redde-

derler. Aç›klanamaz bir flekilde evrenin ezeli ve ebedi oldu¤u

yan›lg›s›n› savunurlar. Bir insan›n da, bir kuflun da, bir soluca-

n›n da hareketlerinin kayna¤›n›n fluursuz süreçler oldu¤u aldat-

macas›n› öne sürerler ve bunlar›n her birinin materyalist dünya-

n›n birer ürünü oldu¤unu iddia ederler. Materyalizmin bu çar-

p›k anlay›fl›na göre, insan›n iç dünyas›nda alg›layan, düflünen,

karar veren bir varl›k yoktur. Sözde her fley, insan› meydana ge-

tiren "maddelerin" yani fluursuz hücrelerin, organellerin ve

atomlar›n sonucudur. K›sacas› materyalizmin sahte dünyas›n-

da, madde d›fl›nda bir varl›¤a yer yoktur. Materyalizmin bu

mant›¤›n›n en önemli sebebi ise, Allah inanc›na karfl› ç›kabil-

mek, Allah'a ve ahirete iman etmekten kaçmaya çal›flmakt›r.

Materyalistlerin, Allah'›n varl›¤›na iman etmemek için ken-

dilerince öne sürdükleri en büyük dayanak ve delil, maddenin

varl›¤›d›r. Oysa bu kitap boyunca anlat›lmakta olanlar, bilimsel

olarak kan›tlanm›fl bir gerçe¤i, yani d›flar›da var olan maddenin

bizim için yaln›zca bir kopya olarak var oldu¤unu aç›kça or-

taya koymaktad›r. Tüm bu bilgilerle, materyalizmin elindeki

en büyük delil ortadan kalkmakta ve aç›kça yok olmaktad›r.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

182

Page 185:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Maddenin asl› gerçe¤i, iflte bu nedenle materyalistleri

son derece rahats›z etmektedir.

Maddenin asl› konusu, geçmiflte belli birkaç düflünürün ve

bilim adam›n›n görüp fark etti¤i ve dile getirdi¤i bir kavram

iken, bugün art›k dünya tarihinde ilk defa bu kadar kesin ve

karfl› konulamaz bir gerçek olarak aç›klanmaktad›r. Büyük ve

kesinleflmifl bilimsel bulgularla gündeme getirilen bu konu, bi-

limin gözard› edece¤i, materyalist bilim adamlar›n›n da inkar

edebilecekleri gibi de¤ildir. Kuantum fizi¤inin ortaya koydu¤u

gerçekler ›fl›¤›nda materyalistlerin tek güvencesi olan madde,

Allah'›n insan için yaratt›¤› alg› dünyas›nda bir hayale dönüfl-

müfltür. Tüm dünyay› ve tüm varl›¤›m›z› kaplayan en somut ol-

du¤u san›lan fley, bir anda soyut bir kavram haline gelmifltir.

Materyalistlerin, Allah inanc›na karfl› en güçlü flekilde kullana-

bileceklerini sand›klar› büyük delil, tüm bu bilimsel bilgiler ›fl›-

¤›nda aniden ortadan yok olmufltur. Yok olan yaln›zca atomlar,

moleküller de¤ildir. Evler, arabalar, dev gemiler, gökler, da¤lar,

gezegenler, uzay ve nihayet insan›n kendi bedeni, tümüyle ha-

yal haline dönüflmüfltür. Materyalistlerin kendilerine put ve ilah

edindikleri (Allah'› tenzih ederiz) madde iddias› art›k son bul-

mufltur.

Art›k materyalizmin tutunabilece¤i hiçbir delil yoktur. Ma-

teryalistlerin, kendilerince Allah'a karfl› mücadele ederken güç

bulup güvendikleri maddenin varl›¤›, art›k aç›klanamaz du-

rumdad›r.

Bu, Allah'›n inkarc›lara kurdu¤u muhteflem bir tuzakt›r.

Allah'a karfl› mücadele edebileceklerini sananlar, bu gerçekle

birlikte, çok güvendikleri ve sars›lmaz gördükleri sahte putlar›-

n›n insan için bir hayale dönüfltü¤ünü anlam›fllard›r. Çok güç-

lü sand›klar› maddecilik iddialar›n›n en temel dayana¤›n›

kaybetmifllerdir. Allah'›n sonsuz gücü ve kudreti aç›kça kar-

Harun Yahya (Adnan Oktar)

183

Page 186:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

fl›lar›ndad›r. Kuflkusuz ki, onlar›n kurduklar› tüm tuzaklar,

yok olup gitmeye ve çöküfle u¤ramaya mahkumdur.

Onlar (inanmayanlar) bir düzen kurdular. Allah da (buna

karfl›l›k) bir düzen kurdu. Allah, düzen kurucular›n en ha-

y›rl›s›d›r. (Al-i ‹mran Suresi, 54)

Allah'›n muhteflem düzeni ile tüm varl›klar›n› yitiren ma-

teryalistler, dünya hayat›nda inkar ettikleri ahiret gerçe¤i ile er-

geç buluflacak ve tüm di¤er insanlar gibi Rabbimiz'in huzurun-

da hesap vereceklerdir. Dünyada sözde maddeyi ilah edinenler

(Allah'› tenzih ederiz), ahirette bir rüyadan uyand›klar›n› anla-

yacak, dünyada bir hayal u¤runa mücadele vermifl olduklar›n›

kavrayacaklard›r. Ancak ahiretteki piflmanl›k, geri dönüflü ol-

mayan bir piflmanl›kt›r.

Allah Kuran'da flöyle buyurur:

Orada birbirleriyle çekiflip tart›flarak derler ki:

"Andolsun Allah'a, biz gerçekten apaç›k bir sap›kl›k için-

deymifliz,"

"Çünkü sizi (yalanc› olanlar›) alemlerin Rabbiyle eflit tutu-

yorduk.

"Bizi suçlu-günahkarlardan baflka sapt›ran olmad›."

"Art›k bizim için ne bir flefaatçi var,"

"Ne de candan-yak›n bir dost."

"Bizim bir kere daha (dünyaya dönüflümüz mümkün) ol-

sayd› da iman edenlerden olabilseydik."

Gerçekten, bunda bir ayet vard›r, ama onlar›n ço¤u iman

etmifl de¤ildirler. (fiuara Suresi, 96-103)

Dünyada bulundu¤u süre boyunca, insan›n do¤ruyu gör-

meye ve Allah'a yönelmeye hala f›rsat› vard›r. Yaflam boyun-

ca materyalizme inanm›fl olmak, yaflam›n sonuna kadar ayn›

yan›lg›y› sürdürmeyi gerektirmez. Ölmüfl ve topra¤a gö-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

184

Page 187:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

mülmüfl bir felsefe için mücadele etmek, insan›n yegane f›rsa-

t› olan dünya hayat›n› buna harcamas›, ak›ll› ve vicdanl› bir

insan›n yapabilece¤i bir fley de¤ildir. Önemli olan, gerçe¤i gör-

dükten sonra buna direnmemek, ölümle birlikte zaten apaç›k

anlafl›lacak olan bu gerçe¤i geç olmadan anlamakt›r.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

185

Page 188:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan
Page 189:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

187

‹nsan Ruhu Karfl›s›nda Aç›klamas›z Kalan

Evrim Teorisi

Victoria dönemi ‹ngilteresi'nde iki biyolog, canl›lar›n tü-

müyle tesadüfi süreçler sonucunda birbirlerinden türedi¤i ve in-

sana kadar uzanan bir süreçte geliflip de¤ifltikleri iddias›n› orta-

ya att›. Bu biyologlar, Charles Darwin ve Alfred Russel Wallace

idi. Do¤al seleksiyon yoluyla evrim hakk›ndaki ilk çal›flma Dar-

win ve Wallace taraf›ndan ortaklafla haz›rlanm›flt›. Biyologlar, ev-

rim teorisi konusu üzerine birbirleriyle rekabet etmek yerine, bu

uydurma teoriye birbirlerinin katk›s›n› kabullendiler. Hatta Wal-

lace yazd›¤› Darwinizm ad›ndaki kitap ile Darwin'in do¤al selek-

siyon teorisini destekledi. Bu kitab› duydu¤unda Darwin'in ver-

di¤i karfl›l›k ise, "Darwinizm ad›ndan söz etmeyin çünkü bu teo-

ri ayn› zamanda Wallasizm de olabilir." fleklinde idi.116

Ancak bu hayal ürünü teori ile ilgili olarak iki biyolo¤un

yollar› k›sa bir süre sonra ayr›lacakt›.

Evrim teorisine göre canl›lar, tüm anatomik ve fiziksel özel-

likleriyle, tümüyle tesadüfi ve dolay›s›yla fluursuz bir süreç için-

de, do¤al seleksiyon yoluyla, birbirlerinden türemifllerdi. Bu id-

diaya göre, bir bakteri ile bafllayan yaflam, söz konusu hayali tü-

reme yoluyla, günümüzde var olan canl› çeflitlili¤ini meydana

getirmiflti. (Detayl› bilgi için bkz. Evrim Aldatmacas›, Harun Yah-

ya, Araflt›rma Yay›nc›l›k) Darwin, do¤al seleksiyon prensibinin

yaln›z parmaklar ya da burun gibi morfolojik özelliklerin ç›k›fl›-

n› aç›klamakla kalmad›¤›na, ayn› zamanda beynin yap›s›n› ve

dolay›s›yla zihinsel kapasitelerimizi de belirledi¤ine inan›yor-

du. Bir baflka deyiflle Darwin'e göre do¤al seleksiyon; in-

sanlar›n müzik, sanat, edebiyat konusundaki ilgisi-

Page 190:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

ni ve kararlar›n›, düflünce yetene¤ini ve zihin gücünü etkile-

yen ve onlar› de¤ifltirip gelifltiren bir güçtü. Fakat Wallace bu

fikre kat›lm›yordu. Darwin'in prensiplerinin parmaklar ve ayak

parmaklar›n› ya da daha basit özellikleri aç›klayabilece¤ini dü-

flünüyordu ama matematik ve müzik yetene¤i gibi üstün insani

becerilerin yaln›z kör tesadüflerin eseri olamayaca¤›na inan›-

yordu.

Wallace'›n "kör tesadüflerin Mozart'›n yeteneklerinin kay-

na¤› olmas›" iddias›na karfl› ç›kmas›n›n en önemli nedeni potan-

siyel zeka olarak adland›r›labilecek olan husustu. Wallace'a gö-

re, örne¤in günümüzde yaflayan bir Aborijin toplulu¤undan ne-

redeyse okuma yazma bilmeyen genç bir kabile üyesini ald›¤›-

m›z› farz edelim. Daha sonra bu genci Rio, New York veya Tok-

yo'da modern bir devlet okulunda e¤itelim. Elbette bu flehirler-

de yetiflen çocuklardan hiç de farkl› olmayacakt›r. Wallace bunu

flöyle aç›klam›flt›; "Aborijin ya da Cro-Magnon, kendi do¤al or-

tam›na uyum sa¤lamas› için ihtiyaç duyaca¤›ndan çok daha

fazla potansiyel zekaya sahiptir. Bu tür potansiyel zeka, asl›nda

resmi e¤itim yoluyla kazan›lan kinetik zeka ile karfl›laflt›r›labilir.

Peki bu potansiyel zeka neden evrimleflti? ‹ngilizce e¤itim veri-

len okullarda Latince ö¤renmek için ortaya ç›kamazd›. Matema-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

188

Page 191:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

tik ö¤renmek için de evrimleflmifl olamazd›, her kim yeterin-

ce çal›fl›rsa bu konuda uzmanlaflabilir. Peki bu söz konusu gö-

rünmeyen yeteneklerin ortaya ç›kmas›n› sa¤layan ay›klay›c›

kuvvet nereden gelmiflti?"117 Wallace, canl›lar›n bilinçsiz süreç-

ler içinde birbirlerinden türeyerek evrimlefltikleri hikayesine

inand›¤› için, insanlar›n zeka gelifliminin bu hayali teorinin ne-

resine dahil edildi¤ini bulmaya çal›fl›yordu. Ancak, böyle bir

fley gerçekleflmedi¤i için bu iddiay› savunacak bir mant›k da ge-

lifltiremiyordu.

Wallace flunu söylüyordu:

Ça¤›m›z›n yazarlar›n›n tümü, insan neslinin çok geçmifle dayand›¤›-

n› itiraf ederken, bunlar›n birço¤u zekan›n çok k›sa süre önce gelifl-

ti¤i inanc›n› sürdürüyorlar ve bizimle eflit zeka seviyesine sahip in-

sanlar›n tarih öncesi ça¤larda yaflam›fl olduklar› olas›l›¤› üzerinde

düflünmüyorlar.118

Günümüz bilim adamlar›ndan Vilayanur S. Ramachan-

dran ise, bunu flöyle aç›klamaktad›r:

Neanderthal ve Cro-Magnon insanlar›n›n beyin kapasitelerinin biz-

lerden daha büyük oldu¤unu biliyoruz, bu nedenle gizli kalm›fl po-

tansiyel zekâlar›n›n Homo sapiens ile ayn› hatta daha fazla oldu¤unu

düflünmek hiç de güç olmaz.119

Asl›nda Darwin bile, teorisinin insan zekas›na dair bu haya-

li geliflimi aç›klayamad›¤›n› aç›kça itiraf ediyor, hatta bu neden-

le teorisinin geçersizli¤inin ileri sürülebilece¤ini belirtiyordu:

…‹nsan zihin gücü bak›m›ndan bütün öbür hayvanlardan öylesine

farkl›d›r ki, var›lan bu sonuçta (afla¤› bir biçimden türeme) bir yan-

l›fll›k olabilece¤i ileri sürülebilir.120

Öyleyse, evrimle gerçekleflmesi mümkün olmayan bu

önemli geliflimin aç›klamas› neydi? Wallace'›n buna verdi¤i ce-

vap fluydu: Bunu Allah gerçeklefltirmiflti. Wallace'a göre "insan›n

zarafeti, '‹ahi lütfun' dünya üzerindeki ifadesiydi".121

Harun Yahya (Adnan Oktar)

189

Page 192:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

‹flte bu noktada Wallace, evrimin itici

gücünün do¤al seleksiyon oldu¤u konusun-

da ›srar eden ve en gizemli zihinsel özellikle-

rin bile bir Yüce Varl›k taraf›ndan yarat›lm›fl

olmaks›z›n geliflti¤ini iddia eden Darwin'den

ayr›lm›flt›. Darwin, Wallace'›n iddialar›n› te-

orisi için büyük bir tehdit olarak görmüfl ve

1869 y›l›nda Wallace'a yazd›¤› mektubunda

do¤al seleksiyonu kastederek, "umar›m senin

ve benim çocu¤umuzu tamamen öldürmez-

sin," demiflti.122 Wallace'›n vard›¤› bu sonuç

elbette, materyalizmden güç bulan ve Allah'›n

varl›¤›n› inkar edebilmek için ortaya at›lm›fl

evrim teorisi ile hiçbir flekilde ba¤daflm›yor-

du. ‹flte bu nedenle Wallace'›n fikirleri alelace-

le has›ralt› edildi. Materyalist çevreler için ön

plana ç›kar›lmas› gereken, her fleyin bilinçsiz

süreçlerle meydana geldi¤ini öngören anlay›fl

idi. Bunun da öncüsü Darwin olmufltu.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

190

Page 193:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

191

Darwin'in evrim teorisi, kaplanlar›n, ceylan-

lar›n, tavflanlar›n, k›sacas› yeryüzündeki tüm

canl›lar›n hiçbir fluurlu müdahale olmadan,

tesadüfen meydana geldiklerini iddia eder.

Darwinizm'e göre tesadüf, evrimin mucizeler

meydana getiren ilah›d›r.

Bilimsel olarak kesin olarak desteklenme-

yen, son derece mant›ks›z temeller üzerine

kurulu bu teori, canl›lar›n mükemmel özel-

likleri karfl›s›nda yenilgiye u¤ram›flt›r. Üstün

kompleks özellikler, tüm varl›klar›n Allah'›n

mükemmel yarat›fl›n› ispat eder niteliktedir.

Page 194:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Evrimsel Delilsizlik ve Teorinin Biyolojik Çöküflü

19. yüzy›ldan itibaren materyalistlerin en büyük odak

noktas›, Darwin ve Darwinizm propagandas› yapmak oldu. 19.

yüzy›l›n -günümüze k›yasla geri kalm›fl- bilimsel ortam› içinde

do¤al seleksiyon adl› bir mekanizman›n tüm canl›lar›n geliflimi-

nin sebebi oldu¤unu iddia etmek kolayd›. Fosil yataklar› derin-

lemesine incelenmemifl, genetik bilimi keflfedilmemiflti. ‹nsanla-

r›, o dönemin bilgisi, daha do¤rusu bilgisizli¤i içinde olmad›k

senaryolarla oyalamak Darwin ve yandafllar› için çok zor olma-

m›flt›. Ama o dönemde bile, teorinin kurucular›ndan biri

olmas›na ra¤men Wallace'›n dikkat çekti¤i insan

bilincinin evrimsel aç›dan "aç›klanamazl›-

¤›" aç›kça fark edilmiflti. Bilinçsiz

iflleyen bir mekanizma, bilincin

varl›¤›n› aç›klayam›yordu. Ev-

rimciler hiçbir fluurlu olaya

izin vermeyen tesadüfen

geliflen olaylar›n, her na-

s›lsa fluur, anlay›fl, ye-

tenek ve bilinç olufl-

turduklar›n› iddia

ediyorlard›. Bunun

hiçbir mant›kl› aç›k-

lamas› yoktu.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

192

20. yüzy›l bilimi,

paleontoloji, biyoloji

ve genetik alanlar›nda,

evrim teorisinin sonunu

getirmifltir. Teorinin delil-

sizli¤i ve geçersizli¤i aç›kça

ortaya ç›km›fl, canl›lar›n komp-

leks yap›lar›yla yoktan yarat›l-

d›klar› kan›tlanm›flt›r.

Page 195:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

20. yüzy›lda, evrim teorisi büyük bir sürpriz ile karfl›laflt›.

Önce paleontoloji bilimi, Darwin'in "ileride bulunaca¤›ndan

emin oldu¤u" kay›p ara fosillerin hiçbirinin yeryüzünde bulun-

mad›¤›n› ilan etti. Yeryüzünün neredeyse tümü kaz›lm›fl ve arafl-

t›r›lm›fl, Darwin'in ve yandafllar›n›n bekledi¤i ara formlar ise bu-

lunamam›flt›. Evrim teorisi için ikinci sürpriz ise keflfedilen ge-

netik bilimi idi. Genetik, canl› formlar›n›n, Darwin'in iddia etti¤i

flekilde do¤al seleksiyon yoluyla de¤iflemeyecek kadar komp-

leks ve de¤iflmez bir yap›ya sahip oldu¤unu tüm dünyaya aç›k-

ça gösterdi. Bilimsel geliflmeler, hücrenin, Darwin'in sand›¤› gi-

bi içi su dolu bir baloncuk olmad›¤›n›, say›s›z ve birbirinden

karmafl›k organelden oluflan ve ak›ll› mekanizmalara sahip olan

indirgenemez kompleks bir yap›da oldu¤unu gösterdi.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

193

Page 196:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Keflfedilen DNA, belki de evrim teorisi için en büyük darbe-

lerden birini oluflturuyordu. Canl›n›n tüm genetik bilgisinin

sakland›¤› bu dev molekül, tesadüfen meydana gelemeyecek

kadar kompleks olmas›n›n yan›nda, herhangi bir de¤iflime izin

vermeyecek kadar hassas bir yap›dayd›. Evrime göre canl›lar›n

birbirlerinden türeyerek de¤iflime u¤ramalar›, yeni türlerde

baflka canl›lara ait yeni özelliklerin kazan›lmas› gerekiyordu.

Genetik ilminin gösterdi¤i gerçeklerle, bunun Darwin'in iddia

etti¤i flekilde olamayaca¤› aç›kça anlafl›lm›flt›. Geneti¤in ortaya

ç›kard›¤› kompleksli¤e hiçbir bilim adam› karfl› koyam›yordu.

Bunun üzerine Darwinistler, genetik yap› üzerinde de¤ifli-

me yol açabilecek unsurlar› dikkate alma ihtiyac› duydular. Bu-

nun için kendilerince kullanabilecekleri tek mekanizma, mutas-

yonlard›. Neo-Darwinizm ad› alt›nda Darwinizm'in yeni dü-

zenlemesini alelacele kurgulad›lar ve evrimde genetik de¤iflimi

sa¤layan ikinci bir mekanizman›n yani mutasyonlar›n devrede

oldu¤unu iddia ettiler. Fakat, her biri bilim adam› olan bu kifli-

ler, ilginç bir flekilde önemli bir gerçe¤i ihmal ediyorlard›: Mu-

tasyonlar %99 oran›nda organizmaya zarar veren, %1 oran›nda

da etkisiz kalan genetik müdahalelerdi. Kontrollü laboratuvar

ortamlar›nda bile, mutasyonlar yoluyla canl›ya yeni bir genetik

Darwin'in Açmaz›: Ruh

194

150 milyon y›ll›k

Coelacanth fosili

Page 197:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

bilgi kazand›r›p onu daha geliflmifl farkl› bir türe dönüfltür-

mek mümkün de¤ildi. Tam tersine, gerçeklefltirilen her mu-

tasyon, canl›n›n sakat kalmas›na veya ölmesine sebep oluyordu.

Kontrolsüz do¤a ortam›nda rastgele meydana gelen mutasyon-

lar›n ise bir canl›ya nas›l etki edece¤i ortadayd›.

Paleontolojinin ortaya ç›kard›¤› sonuçlar ve genetik bilimi-

nin gerçekleri karfl›s›nda evrimciler sürekli olarak teorilerinde

düzenlemelere gittiler. Genetik bilimi do¤al seleksiyonu saf d›fl›

edince mutasyonlara, paleontoloji fosil kay›tlar›n› ortaya ç›ka-

r›nca da s›çramal› evrim iddias›na sar›ld›lar. Bilimsel geliflmele-

rin evrim aleyhine verdi¤i inkar edilemez tüm deliller, evrim te-

orisini tümüyle aç›klamas›z b›rak›yor, onu çürümüfl bir teori ha-

line getiriyordu. Teori üzerinde yap›lan yeni düzenlemeler de,

evrimciler aç›s›ndan hiçbir zaman sonuç getirmedi. Çünkü ev-

rimin lehine tek bir delil bile bulunmuyordu.

Teori, savundu¤u her konuda aç›klamas›zd›. Evrimciler ta-

raf›ndan ortaya at›lan iddialar bilimsel olarak çürütülmüfltü.

Ama öyle bir konu vard› ki, evrimciler, iddialar›n›n bafl›ndan

beri bu konuda çözümsüz olduklar›n› biliyorlar ve bunu aç›kça

itiraf ediyorlard›. Bu, Alfred Wallace'›n henüz teoriyi ortaya

atarken "evrimsel olarak geliflmesi imkans›z" dedi¤i "bilinç" idi.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

195

Page 198:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Bilinç, Hiçbir Darwinist ‹ddia ile

Aç›klanamamaktad›r

Fiziksel anlamda, insan›n evrimi hakk›ndaki herhangi bir teorinin,

güçlü çeneleri ve iri kesici diflleri olan ve bizden dört kat h›zl› koflan

maymun benzeri bir atan›n nas›l yavafl yavafl, iki ayakl› bir hayvana

dönüfltü¤ünü aç›klamas› gerekir. Bu güçlere akl›, konuflmay› ve ah-

lak› ekleyin, bunlar›n hepsi evrim teorisine bafl kald›rmaktad›r.123

(Evrimci bilim yazar› Roger Lewin)

Evrim taraftarlar›, Darwin zaman›nda aç›klamas›z olan bi-

linç konusuna Darwin'den sonra çeflitli flekillerde aç›klama ge-

tirmeye çal›flt›lar. Hayali ilkel insanlar›n birbirleri ile iletiflim

kurmaya, avlanmaya ve alet yapmaya bafllayarak beynin evri-

mini sa¤lad›klar›n› iddia ettiler. Beynin hayali geliflimi ile birlik-

te dilin evrimleflti¤ini, konuflma becerisinin beraberinde bilincin

meydana geldi¤ini ve bu flekilde insan› di¤er hayvanlardan ay›-

ran en önemli fark›n ortaya ç›kt›¤›n› savundular. Bu iddialar›n

hiçbiri bilimsel bir dayanak bulamad›. Fosil kay›tlar› bunlar›n

herhangi birine delil oluflturabilecek tek bir bulgu bile vermedi.

Dil ve bilinç üzerine yap›lan bilimsel çal›flmalar ve deneyler,

böylesine bir geliflimin gerçekleflmesine dair tüm olas›l›klar› or-

tadan kald›rd›. Darwinistlerin ellerinde sadece iddialar› vard›.

Bu iddialar, tüm evrimci kitaplarda az-çok benzer flekilde, müt-

hifl bir senaryo dahilinde anlat›l›yor ama hiçbir evrimci kaynak

buna bilimsel bir delil sunam›yordu. Çünkü böyle bir evrim ya-

flanmam›flt›.

Ünlü Nature dergisinin editörü Henry Gee, bir evrimci ol-

mas›na karfl›n söz konusu evrimci iddian›n mant›ks›zl›¤›yla

ilgili olarak flu aç›klamay› yapmaktad›r:

Mesela insan›n evriminin, vücudun duruflu, beyin hacmi ile atefl,

alet kullan›m› gibi teknolojik baflar›lar ve lisan›n ortaya ç›k-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

196

Page 199:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

mas›n› sa¤layan el-göz koordinasyonundaki geliflmelere ba¤l› ola-

rak geliflti¤i söylenir. Ancak bu gibi senaryolar subjektiftir. Deney-

lerle asla test edilemezler, öyleyse bilimsel de¤ildirler. Genelde kul-

lan›mda olmalar› bilimsel testlere de¤il, sahiplerinin iddia ve otori-

tesine dayan›r.124

Bu iddia, bilim d›fl› olmas›n›n yan› s›ra, mant›ksal aç›dan

da tutars›zd›r. Evrimciler sözde evrimle ortaya ç›kan ak›l saye-

sinde alet kullan›m›n›n geliflti¤ini; alet kullan›m› sayesinde de

akl›n geliflti¤ini savunmaktad›rlar. Yumurta-tavuk hikayesinde

1,5 as›rd›r yaflad›klar› aç›klamas›zl›¤› ve çeliflkiyi, burada da ya-

flamaktad›rlar. Evrimcilerin buradaki tutars›zl›¤› aç›klamalar›

gerekmektedir. Bu durum, evrim teorisini ortaya atarken Walla-

ce'›n içine düfltü¤ü ikilemin, evrim teorisi aç›s›ndan hala devam

etmekte oldu¤unu göstermektedir.

Darwinizm'in en etkili elefltirmenlerinden Phillip Johnson,

bu konuda flunlar› yazar:

Akl›n ürünü olan bir teori, teoriyi üreten akl› uygun bir flekilde asla

aç›klayamaz. Mutlak do¤ruyu keflfeden üstün bilimsel akl›n hikaye-

si ancak ve ancak akl› verilmifl bir yetenek olarak kabul ederseniz

tatmin edicidir. Akl› kendi icatlar›n›n bir ürünü olarak aç›klamaya

çal›flt›¤›m›z anda, ç›k›fl› olmayan aynal› bir koridora girmiflizdir.125

George Marshall Enstitüsü baflkan› Robert Jastrow'un yo-

rumlar› ise flöyledir:

‹nsan gözünün rastlant› ürünü oldu¤unu kabul etmek zordur. An-

cak insan zekas›n›n, atalar›m›z›n beyin hücrelerinde meydana gelen

rastlant›sal tahribatlar›n ürünü oldu¤unu kabul etmek daha da zor-

dur.126

Darwinistler, insan bilincinin evrimine iliflkin yaln›zca yo-

ruma dayal› iddialar›n yetersiz kald›¤›n› düflünmüfl olacaklar-

d›r ki, konuyu "bilimsel cümlelerle" süsleme ihtiyac› duydu-

lar. Bunun için "ortaya ç›kma olgusu" ad›nda bir faktörün

etkili oldu¤unu savundular. Darwinistlere göre, bir

Harun Yahya (Adnan Oktar)

197

Page 200:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

rastlant›, hiç beklenmeyen bir baflka fleyin ortaya ç›k›fl›na yol

açabilirdi. Bunun klasik bilimsel örne¤inin ise "su" oldu¤unu

iddia ettiler. Buna göre, oksijen ve hidrojen kendi bafllar›na su-

ya benzer bir özellik tafl›mamakta, ancak belli bir oranda birlefl-

tiklerinde ortaya ç›kan su molekülleri önceden tahmin edileme-

yen çeflitli özellikler ortaya koymaktad›r. Evrimciler bu durumu

insan›n bilinci konusuna uyarlad›lar ve insan bilincinin köke-

ninde, beyin kimyas›nda meydana gelen rastlant›sal bir de¤ifli-

min yatt›¤›n› iddia ettiler. Hiçbir flekilde test edilemeyen, hiçbir

bilimsel kan›ta sahip olmayan böyle bir iddiay›, çözümsüz kal-

d›klar› bilinç konusuna uyarlamak, çaresizliklerinin çok aç›k bir

göstergesiydi.

Bu elbette son derece mant›ks›z ve teknik anlamda imkan-

s›z bir aldatmacad›r. Çünkü herkes gayet iyi bilir ki, insan bilin-

ci su örne¤indeki gibi fizik kurallar›na ba¤l› bir hadise de¤ildir.

Bir insan›n, bir çile¤i görünümü, kokusu ve tad› ile gözünün

önüne getirebilmesi, aile yak›nlar›n›n görüntülerini ve seslerini

sanki yan›ndaym›fl gibi alg›layabilmesi, beynindeki atomlar›n

daha önce bilinmeyen bir fleyi ortaya ç›karmak için hareketlen-

melerinin bir sonucu de¤ildir elbette. Tüm bunlar› gerçek gibi

alg›lamas›, insan›n dile¤idir, iste¤idir ve o s›rada düflündü¤ü

fleydir. Fiziksel niteli¤i olan atomlar›n farkl› flekillerde birlefle-

rek metafizik bir kavram olan "bilinci" ortaya ç›karmalar› im-

kans›zd›r. Filozof ve yazar Christian de Quincey'nin belirtti¤i

gibi, "bilim adamlar›, henüz bilinci aç›klayamazlarken, kendi bi-

linçlerinin tart›fl›lmaz varl›¤› ile her gün yüzleflmek gibi garip

bir durum içindedirler".127

Darwin'in Açmaz›: Ruh

198

Page 201:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

199

Page 202:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Evrimci bilim adam› J. Hawkes, New York Times Magazi-ne'de yay›nlanan bir yaz›s›nda flunlar› söylemektedir.

Kufllar›, bal›klar›, çiçekleri vb. göz kamaflt›r›c› güzelli¤i salt do¤al se-

leksiyona borçlu oldu¤umuza inanmakta güçlük çekiyorum. Daha-

s›, insan bilinci öyle bir düzene¤in ürünü olabilir mi? Nas›l olur da

tüm uygarl›k nimetlerinin yarat›c›s› olan insan beyni; Sokrates, Leo-

nardo da Vinci, Shakespeare, Newton ve Einstein gibileri ölümsüz-

lefltiren yarat›c›l›k, "yaflam savafl›m›" denen orman yasas›n›n bize bir

arma¤an› olsun?128

Bu yaln›zca Darwinistlerin yaflad›¤› bir hayal, gerçeklefl-

mesini çok istedikleri bir dilektir. Bilinç, evrimin saçma ve delil-

siz iddialar› ile kesin olarak aç›klanamaz durumdad›r.

Bir müzi¤i dinlerken onun verdi¤i ritmden zevk alan, bir

yeme¤i tadarken ondan hofllanan veya onu lezzetsiz bulan, kar-

fl›s›ndaki insan› seven, ona flefkat duyan, kendi benli¤ini araflt›-

ran, kendi beynini laboratuvarda inceleyen, keflifler yapan,

problemler çözen, baflar›lar›yla sevinen, karar veren, beste ya-

pan, kitap yazan varl›k acaba fluursuz tesadüflerin sonucu mey-

dana gelmifl olabilir mi? Acaba hangi rastgele kimyasal olay bir

insana güzel davranmay›, ince düflünceli olmay›, fedakarl›k

Darwin'in Açmaz›: Ruh

200

Page 203:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

yapmay› ö¤retebilir? Acaba hangi rastgele olay sonucunda in-

san bir fleyleri ö¤renme, akl›nda tutabilme, karfl›s›ndakini

e¤itme, devletleri yönetebilme yetene¤ine sahip olmufltur? Aca-

ba hangi fluursuz olay, bir insan› fluurlu, mant›kl›, zor zamanlar-

da ani kararlar alabilen, sevinen, üzülen, duygulanan, flafl›ran,

endiflelenen, planlar yapan bir varl›k haline getirebilir? Acaba

beynin içindeki fluursuz atomlar bir hayvan› nas›l gökdelenler

infla eden, uçaklar yapan, bilgisayarlar üreten, say›s›z matema-

tik formülü çözüp gelifltirerek uzaya ç›kan, kendisine benzer ro-

botlar tasarlayan fluurlu bir insan haline getirebilmifltir? Bir bak-

teri, nas›l olmufl da tüm dünya üzerinde muhteflem bir medeni-

yet kurmufl, ola¤anüstü bir teknoloji üretmifl olan bir insana dö-

nüflmüfltür?

Evrim teorisyenlerinin tüm bu sorulara bir aç›klama getir-

meleri gerekmektedir. Tesadüflerin, rastgele ve bilinçsizce mey-

dana gelen etkilerin, nas›l bilinç var ettiklerini aç›klamalar› ge-

rekmektedir. fiuursuz olaylar›n, nas›l fluurdan daha üstün dav-

rand›klar›n›, nas›l bilinçli bir varl›¤›n yapa-

bilece¤inden daha fazla bilinç ortaya koya-

bildiklerini izah etmeleri gerekmektedir.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

201

Page 204:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

E¤er iddia ettikleri evrim do¤ruysa, önce bilimsel deliller ge-

tirmeleri, sonra tüm bu mant›ks›zl›klar› aç›kl›¤a kavuflturma-

lar› gerekmektedir. Evrimciler, buna bilimsel bir aç›klama geti-

rebilmifller midir? Bilinçsiz olaylar›n bilinç meydana getirdi¤i

ikilemine bir çözümleri var m›d›r? Bu konuyla ilgili yaz›lm›fl sa-

y›s›z evrimci kitapta, say›s›z evrimci makalede, say›s›z konfe-

ransta bunun aç›klamas› yap›lm›fl m›d›r?

Hay›r!

Evrimcilerin yapt›klar› yaln›zca iddialar›n› s›ralamak, bu-

nu yaparken kelimeleri süslemek, deliller göstermekten kaç›n-

mak, bofl ve uzun sözlerle "insan asl›nda hayvand›r" telkinini

mümkün oldu¤unca empoze edebilmektir. Bilimsel delil getire-

medikleri gibi, söz konusu mant›k karmaflas›na da bir aç›klama

sunamamaktad›rlar. Bilinç, evrim teorisini ciddi anlamda yok

eden, Darwinistleri flaflk›nl›k ve çaresizlik içinde b›rakan en ke-

sin ve en kaç›n›lmaz gerçeklerdendir. Darwinistlerin madde

üzerine kurgulad›klar› yalanlar, bilinç konusuna uygulanabilir

de¤ildir. Salt maddenin varl›¤›na dair gelifltirilmifl olan teori,

maddenin d›fl›ndaki bu mucize karfl›s›nda müthifl bir flok yafla-

maktad›r. Allah'›n varl›¤›n› inkar etmek için ortaya at›lm›fl bu

yalan, Allah'›n ola¤anüstü eseri "bilinç" karfl›s›nda yerle bir ol-

mufltur. Allah bir ayetinde flöyle buyurur:

Gerçek flu ki, onlar hileli-düzenler kurdular.

Oysa onlar›n düzenleri, da¤lar› yerlerinden

oynatacak da olsa, Allah Kat›nda onlara ha-

z›rlanm›fl düzen (kötü bir karfl›l›k) vard›r.

(‹brahim Suresi, 46)

Darwin'in Açmaz›: Ruh

Page 205:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

203

Page 206:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Darwinistler Ruh Sahibi Olduklar›n›n

Bilincindeler mi?

Modern bilim, insan akl›n›n, materyalistlerin iddia ettikle-

ri gibi beyin hücreleri aras›ndaki al›flveriflten kaynaklanmad›¤›-

n› teyit etmifltir. Bir baflka deyiflle, insan bedeninde, bedenin

kendi fonksiyonlar›na ait olmayan ve fiziksel bir niteli¤i bulun-

mayan bir varl›k vard›r. Materyalist felsefenin bir ürünü olan ve

maddenin mutlak varl›¤› d›fl›nda hiçbir aç›klamay› kabul etme-

yen evrim teorisi, maddesel varl›¤› olmayan insan ruhu karfl›-

s›nda tümüyle aç›klamas›zd›r.

Bu noktada bir gerçe¤i tekrar hat›rlatmakta fayda vard›r:

Evrim teorisinin, canl›lar›n geliflimi ile ilgili olarak kan›tlanm›fl

tek bir iddias›, delillendirilmifl tek bir örne¤i yoktur. Evrim te-

orisi, canl› tarihi üzerine yaln›zca spekülasyonlara baflvurmufl,

sahte deliller kullanm›fl ve canl›lar›n evrimleflmedi¤ini ispat

eden bilimsel ve paleontolojik gerçekleri örtbas etmeye çal›fl-

m›flt›r. Bu yolla, geçersizli¤i anlafl›lm›fl fosil örneklerini propa-

ganda malzemesi yapm›fl, onlar› ara geçifl örnekleri olarak gös-

tererek insanlar› aldatmaya çal›flm›fl ve hatta bu u¤urda sahte-

karl›¤a baflvurmufltur. (Detayl› bilgi için bkz. Ara Geçifl Açmaz›,Harun Yahya. Araflt›rma Yay›nc›l›k) Evrimcilerin, canl›lar›n ha-

yali evrimi ile ilgili say›s›z senaryosu, says›z masal› var-

d›r. Ama bunlar›n tek bir tanesi bile bilim-

sel olarak ispat edilememifltir. Da-

has›, bilim ve teknoloji, böyle bir

evrimin imkans›zl›¤›n› aç›kça

ilan etmifltir.

Evrimin içinde bu-

lundu¤u bu ç›kmaz-

lar aras›nda bilinç

konusunu özel

Darwin'in Açmaz›: Ruh

204

Page 207:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

yapan fley, fiziksel hiçbir delil ile varl›¤› aç›klanamayan bu ko-

nu üzerine evrimcilerin bir senaryo dahi gelifltirememeleridir.

Modern teknoloji ürünü, geliflmifl tarama cihazlar›, materyalist-

lerin, beyinde ak›l meydana getiren bir bölge veya süreç beklen-

tilerini bofla ç›karm›flt›r. ‹nsan akl›na maddeci bir aç›klama geti-

rilememektedir.

Materyalist bak›fl aç›s›na sahip olan kiflilerin bu aray›fllar›-

n›n nedeni bilinci gerçek anlamda kavrayamamalar›d›r. Ruh sa-

hibi olduklar›n›, bir fluurla hareket ettiklerini anlayamamakta-

d›rlar. Darwinizm'i savunmalar›n›n tek sebebi budur. E¤er bi-

linç gibi ola¤anüstü bir varl›¤›n fark›nda olsalar, bir ruh tafl›d›k-

lar›n› anlasalar, Darwinist olmalar› imkans›zd›r. Bu tümüyle

metafizik bir gerçektir.

Darwinistler, indirgenemez komplekslikteki bir insan gö-

zünün tesadüfen evrimleflti¤ini ve ›fl›¤› alg›lama yani "görme"

özelli¤ine tesadüfen sahip oldu¤unu iddia etmektedirler. Renk-

leri gören, çevresindekileri alg›layabilen, bunlar hakk›nda yo-

rum yapabilen insan› söz konusu tesadüflerin, hücresel etkile-

flimlerin bir sonucu olarak görmektedirler. Gözdeki hücrelerin

d›flar›daki ›fl›¤› yakalad›¤›n› ve bizlere renkli dünyan›n sunul-

mas› için bu mekanizman›n ve beynin varl›¤›n›n yeterli oldu¤u-

nu iddia etmektedirler. Ama bu hücrenin bir görüntüyü fark

edip bunu alg›layabilmek için aç›l›p kapanmas›, bir flu-

urla karar vermesi, k›sacas› ruhun emri-

ne uyarak hareket etmesi gibi bir

ola¤anüstülü¤ü kavrayamaz-

lar. Hiçbir Darwinist, kendi-

sinde var olan fluuru hisset-

mez. Bunu hissederek

Darwinizm'i savun-

mas› imkans›zd›r.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

205

Page 208:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Kendisindeki fluuru hissederek, sadece bir hücre y›¤›n›ndan

ibaret oldu¤unu, bakteriden türeyip bu hale kadar geldi¤ini,

sahip oldu¤u ve alg›lad›¤› her varl›¤›n fluursuz tesadüflerin ese-

ri oldu¤unu iddia etmesi imkans›zd›r. Normal fluur ve vicdanla

bunu iddia etmesi mümkün olamaz. Darwinistler, içlerinde gö-

ren, düflünen, akleden, yorum yapan, seven, sevinen, üzülen bir

varl›k oldu¤unun fark›na varamamaktad›rlar. Fark›na vard›kla-

r› anda, maddeyi ilahlaflt›rma düflüncesinden hemen vazgeçe-

ceklerdir.

Bir insan›n yeflil rengi görmesi, karfl›dan gelen arkadafl›n›

tan›mas›, onu görmekten dolay› sevinç duymas› art›k bilimin

içine giren bir konu de¤ildir. Fizi¤in ötesinde bir gerçektir. Bu,

fiziksel veya maddesel hiçbir sebep ve kavram ile aç›klanamaz.

Kendisinde olan bilinci fark eden bir insan için ise, her fleyin

mutlak maddeden ibaret oldu¤unu iddia edip savunmak im-

kans›zd›r. ‹flte bu nedenle, Darwinistlerin sahip olduklar› fley

apayr› bir düflünce yap›s›, apayr› bir alg›lama fleklidir. Kuflku-

suz en do¤rusunu Allah bilir.

Allah Kuran'da, böyle insanlar›n, mucize görseler bile

inanmayacaklar›n› flu flekilde haber vermifltir:

Gerçek flu ki, Biz onlara melekler indirseydik, onlar-

la ölüler konuflsayd› ve her fleyi karfl›lar›na topla-

sayd›k, -Allah'›n diledi¤i d›fl›nda- yine onlar

inanmayacaklard›. Ancak onlar›n ço¤u cahillik

ediyorlar. (Enam Suresi, 111)

Darwin'in Açmaz›: Ruh

206

Page 209:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Normal düflünen bir insan için, kendi içindeki fluuru al-

g›lay›p fark eden "ben"i görebilmek, beyninin d›fl›nda bir bi-

lince sahip oldu¤unu anlayabilmek son derece kolayd›r. Ama

Darwinistler, farkl› bir düflünce yap›s›na sahip olduklar›ndan

hem maddenin d›fl›nda bir fluurun varl›¤›n›, hem de kendileri-

ne ait olan bilinci görememektedirler. Herhangi bir Darwinist

üzerinde bunu görmek, bunu gözlemlemek oldukça kolayd›r.

Farkl› iflleyen özel bir düflünce sistemi, Darwinistleri iflte

bu yüzden maddeye bu kadar ba¤›ml› yapmakta, bunun d›fl›n-

daki aç›klamalar› reddetmelerine sebep olmaktad›r. Ancak nor-

mal bir bilince, sa¤l›kl› bir düflünce sistemine sahip bir insan,

dünyan›n bir alg›lar bütünü oldu¤unu ve bunu alg›layan

"ben"in d›flar›daki ›fl›ktan, beyinden, kulaktan, gözden, elektrik

sinyallerinden farkl› bir fley oldu¤unu rahatça görebilir. D›flar›-

daki ›fl›k, gördü¤ümüz k›rm›z› rengin sebebi olabilir ama onun

k›rm›z› oldu¤unu fark eden, bunu tan›yan, k›rm›z›n›n ne oldu-

¤unu bilen "ben"in bir aç›klamas› olmal›d›r. Normal düflünebi-

len bir insan, tüm bu alg›lar›n ruha ait oldu¤u sonucunu hemen

ç›karacakt›r. Çünkü böyle bir insan, kendi sahip oldu¤u bilin-

cin, "ben" dedi¤i fluurun fark›ndad›r. Böyle bir insan, tüm mad-

deci aç›klamalar›n mant›ks›zl›¤›n› ve geçersizli¤ini kolayl›kla

görebilir. Darwinizm'in ne büyük bir yan›lg›

oldu¤unu hemen fark edebilir.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

207

Page 210:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Darwinist görüflün propagandas›na kanmamak, iddialar›-

na hiçbir flekilde dikkat vermemek gerekmektedir. Çünkü bu

iddialar›n sahibi olan kifliler, farkl› bir anlay›fl ve farkl› bir boyut

içinde yaflamaktad›rlar. Bunun en büyük delillerinden biri,

maddenin asl› konusunun kuantum fizi¤inin keflfinden, yani

20. yüzy›l›n bafllar›ndan beri bilimsel olarak bilinmesine ra¤-

men, ayn› materyalist propagandan›n kesintisiz devam ediyor

olmas›d›r. Teorilerini ve felsefelerini dayand›rd›klar› madde

yok olmufltur. Ama bu durum, Darwinist ve materyalist çevre-

ler için pek bir fley fark ettirmemifl gibidir.

Bu, Allah'› inkarlar› nedeniyle Rabbimiz'in onlara vermifl

oldu¤u bir karfl›l›k olabilir. Onlar kendi varl›klar›n›, kendi ruh-

lar›n› inkar ettikçe, Allah onlar› ruh sahibi varl›k özelli¤inden

uzaklaflt›rm›fl olabilir. Kuflkusuz en do¤rusunu Allah bilir.

Allah, bir ayetinde flöyle buyurur:

Kendileri Allah'› unutmufl, böylece O da onlara kendi ne-

fislerini unutturmufl olanlar gibi olmay›n. ‹flte onlar, fas›k

olanlar›n ta kendileridir. (Haflr Suresi, 19)

‹flte bu nedenle, Darwinist yalanlara kanmak, materyalist-

lerin bofl iddialar›na ihtimal vermek, ak›ll›, mant›kl› ve madde-

nin asl› konusunu kavrayabilmifl, bir "ben"in fark›na varabilmifl

insan için büyük bir yan›lg› olur. E¤er bir insan, kendi tafl›d›¤›

ruhun alametlerini görebiliyorsa, her fleyin Yarat›c›s› olan Yüce

ve güçlü bir Yarat›c›'n›n, yani Allah'›n varl›¤›n› fark edebiliyor-

sa, o zaman üstün yeteneklere ve akla sahip bir varl›k haline ge-

lir. Bu üstün ak›l, Darwinizm aldatmacas›na kanmayacak kadar

asil ve de¤erlidir. Allah'›n üstün kudretini takdir edebilecek ka-

dar güçlüdür. Bu üstün ak›l ile insan, yoktan var edilmifl oldu-

¤unu ve sonsuz bir ruh tafl›d›¤›n› bilir. Bu sonsuz ruha alg›la-

t›lan rengarenk, eflsiz dünyaya hayran kal›r, bunlar›n tümünü

hayal olarak yaratan Allah'›n sanat›n› hayranl›kla izler. Bu

sonsuz ruhun as›l yurdunun dünya olmad›¤›n›

Darwin'in Açmaz›: Ruh

208

Page 211:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

ve kendisine vaat edilmifl olan as›l yurda kavuflmak için çaba

göstermesi gerekti¤ini de bilir. Ruhun ait oldu¤u as›l yurt,

ahirettir. Ahiret, tüm ruhlar, yani gelmifl geçmifl tüm insanlar

için yarat›lm›flt›r. Sonsuz nimet ve azap ahirette insanlar›n kar-

fl›s›na ç›kacakt›r. Yaln›zca bir görüntüden ibaret olan dünya ha-

yat›, bu sonsuz hayat için deneme yeridir. ‹nsan›n, ebedi nimet

içinde yaflay›p yaflamayaca¤›, azap çekip çekmeyece¤i karar›,

dünyada gösterdi¤i ahlak ve gerçeklefltirdi¤i amellerle belli ola-

cakt›r. Güzel ahlak ve salih amel ise, yaln›zca Allah'a gönülden

iman edip Kuran'a uymakla mümkündür.

Sizin tümünüzün dönüflü O'nad›r. Allah'›n va'di bir ger-

çektir. ‹man edip salih amellerde bulunanlara, adaletle

karfl›l›k vermek için yaratmay› bafllatan, sonra onu iade

edecek olan O'dur. ‹nkar edenler ise, küfürleri dolay›s›yla,

onlar için kaynar sudan bir içki ve ac› bir azap vard›r. (Yu-

nus Suresi, 4)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

209

Page 212:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan
Page 213:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

211

Hayat›m›z›n Geçen Süresi, Yaln›zca Bir Alg›d›r

Dünyada geçirdi¤imiz zaman için bir k›stas›m›z vard›r. Dün

yapt›klar›m›z› düflünür, bugüne göre plan yapar›z. On sene önce-

sini düflünür, zaman›n geçti¤ine ve yaflland›¤›m›za inan›r›z. Za-

man›n geçti¤ine dair inanc›m›z› oluflturan fley, yaln›zca bir önce-

ki an ile flimdiki an aras›nda yapt›¤›m›z k›yast›r.

Bu k›yas flu flekilde gerçekleflir: fiu an bu kitab› okuyorsu-

nuz. Kitab› okumadan önce ise televizyon seyrediyordunuz. Te-

levizyon seyretti¤iniz an ile kitap okumakta oldu¤unuz an› k›-

yaslar, bunlar›n aras›nda bir süre oldu¤unu düflünür ve televiz-

yon izledi¤iniz zaman› "geçmifl" olarak tan›mlars›n›z. Bu iki ey-

lem aras›nda ise bir zaman geçti¤ine inan›rs›n›z. Gerçekte ise, te-

levizyon seyretti¤iniz an sizin haf›zan›zdaki bilgidir. Siz, kitap

okumakta oldu¤unuz "flu an" ile, haf›zan›zdaki bilgi aras›nda k›-

yas yapar ve bunu "zaman" olarak alg›lars›n›z. ‹flin gerçe¤inde

ise, yaln›zca yaflamakta oldu¤unuz "flu an" vard›r. Haf›zan›zdaki

hat›ralarla k›yas yapmad›¤›n›zda, zaman kavram› da kalmaya-

cakt›r.

Ünlü fizikçi Julian Barbour, zaman›n tarifini flöyle yapmak-

tad›r:

Zaman eflyalar›n pozisyonlar›n› de¤ifltirme ölçüsünden baflka bir fley

de¤il. Bir sarkaç sallan›r, saatin kollar› ilerler.129

Dolay›s›yla zaman, beyinde an› olarak var olan birtak›m bil-

giler, bir baflka deyiflle alg›lar aras›nda k›yas yap›lmas› ile var ol-

maktad›r. Anterograd (ilerleyen) amnezi olarak bilinen haf›za

kayb› sendromu olan kifliler düflünüldü¤ünde, zaman›n insan

alg›s›ndan baflka bir fley olmad›¤› daha iyi anlafl›l›r. Bu kifli-

Page 214:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

ler, k›sa süreli haf›zaya dair tüm bilgilerini kaybettiklerinden

bir önceki olay› hat›rlayamaz, dolay›s›yla iki olay aras›nda bir

süre olup olmad›¤›n› fark edemezler. Bu, zaman›n yaln›zca bir

alg› olarak var oldu¤unu gösteren delillerdendir.

Günlük hayatta yaflad›¤›m›z olaylar bize belli bir s›ralama-

da gösterildi¤i için biz zamana geçmifl, flu an ve gelecek olarak

s›n›rland›rmalar getiririz. Oysa zaman›n geçmiflten gelece¤e

do¤ru akt›¤› düflüncesi sadece bir flartlanmad›r. E¤er haf›zam›z-

daki bilgiler bir filmin sondan bafla do¤ru seyredilmesi gibi iflli-

yor olsayd› bizim için geçmifl gelecek zaman, gelecek de geçmifl

zaman olurdu. Bu durum bize zaman›n mutlak olmad›¤›n› sa-

dece bizim alg›m›za göre flekillendi¤ini göstermektedir.

Ünlü fizikçi Roger Penrose, konuyla ilgili olarak flu aç›kla-

may› yapmaktad›r:

San›r›m geçecek olan zaman› alg›lama biçimimizde ve fizi¤in tarif

etti¤i zaman kavram› aras›nda her zaman bir çeliflki var. Ve bu k›s-

men, acaba olaylar›n zamana ait net bir dünyevi s›ralamas› m› var

yoksa bizler mi birçok fleyi bir araya getirerek kafam›zda bir resim

canland›r›yoruz sorusu...130

Hat›rlad›¤›m›z olaylar aras›nda kendi zihnimizde yapt›¤›-

m›z s›ralama, bu olaylar için, geçmifl, flu an ve gelecek fleklinde

bir konum meydana getirmektedir. Ancak bu, tümüyle beyni-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

212

Page 215:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

mizde, bizim irademizle verilmifl olan bir karard›r. Dolay›s›y-

la tamamen izafidir. Nobel ödüllü genetik profesörü ve düflü-

nür François Jacob, konuyla ilgili olarak flu benzetmeyi yap-

maktad›r:

Tersinden gösterilen filmler, zaman›n tersine do¤ru akaca¤› bir dün-

yan›n neye benzeyece¤ini tasarlamam›za imkan vermektedir. Sütün

fincandaki kahveden ayr›laca¤› ve süt kab›na ulaflmak için havaya

f›rlayaca¤› bir dünya; ›fl›k demetlerinin bir kaynaktan f›flk›racak yer-

de bir tuza¤›n (çekim merkezinin) içinde toplanmak üzere duvarlar-

dan ç›kaca¤› bir dünya; say›s›z damlac›klar›n hayret verici ifl birli-

¤iyle suyun d›fl›na do¤ru f›rlat›lan bir tafl›n bir insan›n avucuna kon-

mak için bir e¤ri boyunca z›playaca¤› bir dünya. Ama zaman›n ter-

sine çevrildi¤i böyle bir dünyada, beynimizin süreçleri ve belle¤imi-

zin oluflmas› da ayn› flekilde tersine çevrilmifl olacakt›r.131

Tüm bunlar, geçmifl ve gelecek kavramlar›n›n, bizim an›la-

r›m›z› alg›lama biçimimizle ilgili oldu¤unu göstermektedir.

Gerçekte ise, zaman›n nas›l akt›¤›n› veya ak›p akmad›¤›n› bil-

memize imkan yoktur. T›pk› karfl›m›zdaki görüntünün asl› ile

hiçbir zaman muhatap olamad›¤›m›z, dolay›s›yla varl›¤› hak-

k›nda detayl› bilgiye sahip olamad›¤›m›z gibi, asl›nda tabi oldu-

¤umuz bir zaman olup olmad›¤›n› ve varsa da bunun iflleyifli-

nin nas›l oldu¤unu kesin olarak bilemeyiz. Çünkü zaman, yal-

n›zca bir alg› biçimidir.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

213

Page 216:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Zaman›n bir alg› oldu¤u, 20. yüzy›l›n en büyük fizikçisi

say›lan Einstein'›n ortaya koydu¤u Genel Görecelik Kuram›

ile de do¤rulanm›flt›r. Lincoln Barnett, "Evren ve Einstein" adl›

kitab›nda bu konuda flunlar› yazar:

Salt uzayla birlikte Einstein, sonsuz geçmiflten sonsuz gelece¤e akan

flaflmaz ve de¤iflmez bir evrensel zaman kavram›n› da bir yana b›-

rakt›. Görecelik Kuram›'n› çevreleyen anlafl›lmazl›¤›n büyük bölü-

mü, insanlar›n zaman duygusunun da renk duygusu gibi bir alg› bi-

çimi oldu¤unu kabul etmek istemeyiflinden do¤uyor... Nas›l uzay

maddi varl›klar›n muhtemel bir s›ras› ise, zaman da olaylar›n muh-

temel bir s›ras›d›r. Zaman›n öznelli¤ini en iyi Einstein'in sözleri aç›k-

lar: "Bireyin yaflant›lar› bize bir olaylar dizisi içinde düzenlenmifl gö-

rünür. Bu diziden hat›rlad›¤›m›z olaylar 'daha önce' ve 'daha sonra'

ölçüsüne göre s›ralanm›fl gibidir. Bu nedenle birey için bir ben-zama-

n›, ya da öznel zaman vard›r. Bu zaman kendi içinde ölçülemez.132

Einstein, Barnett'in ifadeleriyle "uzay ve zaman›n da sezgi

biçimleri oldu¤unu, renk, biçim ve büyüklük kavramlar› gibi

bunlar›n da bilinçten ayr›lamayaca¤›n› göstermifl"tir. Genel Gö-

recelik Kuram›'na göre "zaman›n da, onu ölçtü¤ümüz olaylar

dizisinden ayr›, ba¤›ms›z bir varl›¤› yoktur."133

Zaman bir alg›dan ibaret oldu¤una göre de, tümüyle alg›-

layana ba¤l›, yani göreceli bir kavramd›r. Zaman›n ak›fl h›z›,

onu ölçerken kulland›¤›m›z referanslara göre de¤iflir. Çünkü in-

san›n bedeninde zaman›n ak›fl h›z›n› mutlak bir do¤rulukla gös-

terecek do¤al bir saat yoktur. Lincoln Barnett'in belirtti¤i gibi,

"rengi ay›rt edecek bir göz yoksa, renk diye bir fley olmayaca¤›

gibi, zaman› gösterecek bir olay olmad›kça bir an, bir saat ya da

bir gün hiçbir fley de¤ildir."134

Saati hiç bilmedi¤imiz, Günefl'in hangi aral›klarla do¤up

batt›¤›n› göremeyece¤imiz kapal› bir odada kald›¤›m›zda,

burada geçen zaman›n h›z›n› ve kald›¤›m›z süreyi hiçbir za-

man belirleyemeyiz. Bize d›fl dünyada belli bir zaman

Darwin'in Açmaz›: Ruh

214

Page 217:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

geçti¤ini düflündürten fley, Günefl'in do¤up batma süreci ve

kolumuzdaki saatin bize belirtti¤i süreden baflka bir fley de-

¤ildir. Bunlar devreden ç›kt›¤›nda, geçti¤ine inand›¤›m›z zaman

hakk›nda söyleyeceklerimiz tamamen tahmini ve bize ba¤l› ola-

cakt›r. Örne¤in s›nava giren bir kifli k›s›tl› vakit içinde cevaplar›

yetifltirmeye çal›fl›rken, onun için zaman h›zl› geçecektir. Ama

d›flar›da onun s›navdan ç›kmas›n› bekleyen kifli için ayn› süre,

oldukça uzundur. E¤er zaman mutlak bir gerçek olsayd›, bu du-

rumda bizim alg›lar›m›za göre belirledi¤imiz de¤iflken bir kav-

ram fleklinde olmazd› kuflkusuz.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

215

Page 218:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Einstein'in genel görecelik teorisinin bilimsel olarak ortaya

koydu¤u gerçe¤e göre; zaman›n h›z›, bir cismin h›z›na ve çekim

merkezine olan uzakl›¤›na göre de¤iflmektedir. H›z artt›kça za-

man k›salmakta, s›k›flmakta; daha a¤›r daha yavafl iflleyerek san-

ki durma noktas›na yaklaflmaktad›r. Bunu Einstein'›n bir örne¤i

ile aç›klayal›m. Bu örne¤e göre ikiz kardefllerden biri Dünya'da

kal›rken, di¤eri ›fl›k h›z›na yak›n bir h›zda uzay yolcu¤una ç›kar.

Uzaya ç›kan kifli, geri döndü¤ünde ikiz kardeflini kendisinden

çok daha yafll› bulacakt›r. Bunun nedeni uzayda seyahat eden

kardefl için zaman›n daha yavafl akmas›d›r. Ayn› örnek, ›fl›k h›z›-

n›n yüzde doksan dokuzuna yak›n bir süratle hareket eden ro-

ketle uzayda yolculuk yapan bir baba ve Dünya'da kalan o¤lu

için de düflünülebilir. Einstein'e göre, "E¤er baban›n yafl› 27, o¤-

lunun yafl› 3 olsa, 30 dünya senesi sonra baba dünyaya döndü-

¤ünde o¤ul 33 yafl›nda, baba ise 30 yafl›nda olacakt›r."135

Darwin'in Açmaz›: Ruh

216

‹kizlerden bir tanesi, ›fl›kh›z›na yak›n bir h›zdauzaya do¤ru hareketederken di¤eri Dünya'dakal›r.

Teleskoptan Dünya'dakiikizlerden biri, uzaya gi-den ikizin kendisindendaha genç göründü¤ünügözlemler.

‹kizlerden ro-ketle giden,Dünya'ya dö-ner. Dünya'da-ki ikizi yafllan-m›flt›r. Roketlegiden ise dahagençtir.

Einstein'in ikiz paradoksuna göre, ikiz kardefllerden biri Dün-

ya'da kal›rken, di¤eri ›fl›k h›z›na yak›n bir h›zda uzay yolculu-

¤una ç›kar. Uzaya ç›kan kifli, geri döndü¤ünde ikiz kardeflini

kendisinden daha yafll› bulacakt›r. Bunun nedeni, uzayda se-

yahat eden kardefl için zaman›n daha yavafl akmas›d›r.

Page 219:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Zaman›n izafi oluflu, saatlerin yavafllamas› veya h›zlan-

mas›ndan de¤il; tüm maddesel sistemin atom alt› seviyesin-

deki parçac›klara kadar farkl› h›zlarda çal›flmas›ndan ileri gelir.

Zaman›n k›sald›¤› uzay gibi bir ortamda insan vücudundaki

kalp at›fllar›, hücre bölünmesi, beyin faaliyetleri gibi ifllemler

daha a¤›r ifllemektedir. Böylelikle kifli zaman›n yavafllamas›n›

hiç fark etmeden günlük yaflam›n› sürdürür.

Parçac›k fizikçisi Dr. Jim al-Khalili'nin bir radyo progra-

m›nda yapt›¤› aç›klamalar flöyledir:

Einstein'›n görecelik teorilerinin her ikisi de gelece¤e yolculu¤a ola-

nak sa¤lamaktad›r. Asl›nda bunu deneysel olarak da ispat etmifl du-

rumday›z. Bunun bir yolu çok h›zl› seyahat etmektir; bir rokete bi-

ner, ›fl›k h›z›na yak›n bir h›zda gider ve sonra geri gelirsiniz. Çok h›z-

l› gitti¤iniz için saatiniz daha yavafl çal›flacakt›r. Roketteki saatinize

göre e¤er bir y›l ilerlerseniz, bu dünya saatine göre belki de 10 y›ld›r.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

217

Page 220:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Böylece asl›nda 9 y›l ileriye gitmiflsinizdir. Gelece¤e yolculu¤un di-

¤er bir yolu da çok büyük bir y›ld›z›n yörüngesinde ilerlemektir.

E¤er bir y›l boyunca bunu yaparsan›z, yine, Dünya'ya geri dönebilir

ve Dünya'da 10 y›l geçti¤ini görebilirsiniz. Böylece her iki flekilde de

gelece¤e do¤ru yap›lan zaman yolculu¤u mümkündür.136

Al-Khalili, zaman kavram›n› ise flu flekilde aç›klar:

Bu; geçmifl, flimdiki zaman ve gelece¤in hepsinin ayn› anda mevcut

oldu¤u anlam›na da gelir. Geçmifli gelecekten ay›ran bir flimdiki an

yoktur. Tüm zamanlar ayn› anda mevcuttur, yaln›zca tek bir zaman

vard›r. Dolay›s›yla gelecek de yaflanm›flt›r. Bunu anlaman›n tek yolu

üç boyutlu uzay›n tek boyutlu zamanla birlefltirilmesi ve dört boyut-

lu uzay-zaman olarak bilinen kavram›n ortaya ç›kmas›d›r.137

Zaman›n geçmesi, bizim için yarat›lm›fl bir histir yaln›zca.

Bunu bu flekilde alg›lad›¤›m›z için yapt›klar›m›z›n bir zaman

süreci içinde gerçekleflti¤ini düflünürüz. Oysa daima bu "an"da

yaflamaktay›z. Geçen zaman kavram› hayalidir.

Söz konusu radyo program›nda sunucunun yorumuna

karfl›l›k alg› üzerine çal›flmalar› ile say›s›z ödül alm›fl olan Ox-

ford Üniversitesi matematik fizikçisi Roger Penrose'un cevab›

flu flekildedir:

Sunucu: Zaman›n geçti¤ine dair subjektif bir his duyuyoruz. Ancak

fizikçiler bunun sadece bir illüzyon oldu¤unu ileri sürüyorlar.

Roger Penrose: Evet, san›r›m fizikçiler zaman›n ak›fl hissinin yaln›z-

ca bir illüzyon, yani gerçek olmayan bir fley oldu¤u konusunda hem-

fikirler. Bu, bizim alg›lar›m›zla ilgili bir fley138

Böylesine önemli bir gerçe¤in, nas›l bizim zihinlerimizde

bir alg› olarak gerçekleflti¤i ve nas›l tüm zamanlar›n tek bir za-

man kavram› içinde var oldu¤u, kuflkusuz bizim anlay›fl›m›z›n

d›fl›ndad›r. Çünkü bizler, Allah'›n bize bildirdi¤i kadar›n› an-

layabilir, O'nun tan›tt›¤› kadar›n› bilebiliriz. Bunun d›fl›nda-

ki her fley, bizim alg›lar›m›z›n ve anlay›fl›m›z›n d›fl›ndad›r.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

218

Page 221:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Kuflkusuz, zaman› bir alg› olarak yaratmak, asl›nda var olma-

yan bir kavram içinde geçmifl, flimdiki zaman ve gelece¤i

meydana getirmek, Allah için çok kolayd›r. Çünkü Allah, zama-

n›n d›fl›ndad›r. Allah, zaman› var eder ama Kendisi zamana ta-

bi de¤ildir. Bizim geçmifl veya gelecek olarak alg›lad›¤›m›z tüm

olaylar, Allah'›n Yüce Haf›zas›nda zaten mevcuttur. Bunlar›n tü-

mü tek bir anda yarat›lmaktad›r. Dolay›s›yla, gelecekteki tüm

olaylar asl›nda ayn› an içinde yarat›lm›fllard›r ve flu anda da

vard›rlar. Ancak biz, zamana tabi oldu¤umuz için onlar› henüz

göremeyiz.

Geçmifl olarak alg›lad›¤›m›z tüm olaylar, bir insan›n okul-

da karne al›fl›, ilk araba kullan›fl› Allah'›n sonsuz haf›zas›nda

sakl› oldu¤u gibi, gelecekte yolda ilerlerken aya¤›m›z›n tak›la-

ca¤› küçük bir tafl parças› bile Allah'›n haf›zas›nda belirlidir.

Çünkü Allah, tüm bu olaylar› tek bir anda yaratm›flt›r.

Canon David Brown, konuyla ilgili olarak flu aç›klamay›

yapar:

Allah, gerçekten de, zaman›n d›fl›ndad›r. Öyleyse Allah için "önce"

diye bir kavram yoktur. O bizim dünyevi yaflamlar›m›z›n her an›n-

da ayn› anda mevcuttur.139

Allah, bir varl›¤›n her durumunu görür, bilir. O, onlar›n tü-

münü yaratand›r. Bir insan›n aflt›¤› her metrekarelik alan, karfl›-

laflt›¤› görüntüler, tabi oldu¤u zaman, Allah'›n sürekli olarak

bilgisinde ve kontrolündedir. Allah, bir ayetinde flöyle buyurur:

Senin içinde oldu¤un herhangi bir durum, onun hakk›nda

Kur'an'dan okudu¤un herhangi bir fley ve sizin iflledi¤iniz

herhangi bir ifl yoktur ki, ona (iyice) dald›¤›n›zda, Biz sizin

üzerinizde flahidler durmufl olmayal›m. Yerde ve gökte zer-

re a¤›rl›¤›nca hiçbir fley Rabbinden uzakta (sakl›) kalmaz.

Bunun daha küçü¤ü de, daha büyü¤ü de yoktur ki, apaç›k

bir kitapta (kay›tl›) olmas›n. (Yunus Suresi, 61)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

219

Page 222:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Zaman Gibi Mekan da Bir Alg›d›r

Einstein, teorisini ortaya atarken, ›fl›k h›z›n›n evrensel bir

sabit oldu¤unu bir gerçek olarak kabul etti. Ne kadar h›zl› gider-

seniz gidin, ›fl›k h›z› her zaman sabitti ve %99 ›fl›k h›z›na yak›n

bir h›zla gitseniz bile ›fl›k sizden saniyede 186,282 mil (299,791

km) h›zl› gidiyor olacakt›. Bu h›za ulaflmak imkans›zd›. Einste-

in'›n hesaplamalar›na göre, gözlemcinin h›z› artt›¤›nda zaman

yavafllamakta ve mekan (hareketin yönüne göre) büzülmektey-

di. Ifl›k h›z›na göre de¤iflim gösteren bu kavramlar, kifliye göre

farkl›l›k göstererek mutlak olmad›klar›n› kan›tlam›fllard›.

Peter Russell, bu durumu flu flekilde tan›mlar:

... Siz ne kadar h›zl› hareket ederseniz edin, her zaman ›fl›¤›n h›z›n›

saniyede 186,282 mil olarak ölçeceksiniz – t›pk› Michealson ve Mor-

ley'in buldu¤u gibi. Hatta saniyede 186,281 mil h›zla gidiyor olsan›z

da, ›fl›k sadece saniyede 1 mil h›zla sizi geçmifl olmayacak, hala

186,282 mil h›zla gidiyor olacak. Ifl›¤›n h›z›na küçük bir miktar dahi

yetiflememifl olacaks›n›z.

Bu tamamen sa¤duyuya ayk›r›d›r. Ama bu örnekte, burada yanl›fl

olan sa¤duyudur. Bizim zihinsel gerçeklik modellerimiz, h›zlar›, ›fl›k

h›z›ndan çok daha düflük olan günlük deneyimlerimizden oluflmak-

tad›r. Ifl›k h›z›na yak›n bir h›zda, gerçeklik oldukça farkl›d›r.140

Einstein, uzay ve zaman olarak kabul etti¤imiz fleylerin za-

man-mekan bütününün bir parças› oldu¤unu göstermifltir. Do-

lay›s›yla zaman ve mekan, do¤rudan alg›ya ba¤l› olarak yarat›l-

maktad›r. Böylece, göreceli yaflanan bir dünyan›n parças› haline

gelirler. Dünyan›n zihindeki görüntüsünü oluflturabilmek için

zaman ve mekan alg›s› gereklidir. Ama bunlar›n as›l gerçekli¤i

ifade etti¤ini iddia etti¤imizde yan›l›r›z. Çünkü d›flar›daki

gerçek mekan kavram› ile hiçbir zaman muhatap olmay›z.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

220

Page 223:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

221

Gözlemcinin h›z› artarken, za-

man yavafllamakta, mekan da

hareketin yönüne göre büzül-

mektedir. Einstein, uzay ve za-

man olarak kabul etti¤imiz

fleylerin zaman-mekan bütünü-

nün bir parças› oldu¤unu gös-

termifltir. Dolay›s›yla zaman ve

mekan, do¤rudan alg›ya ba¤l›

olarak yarat›lmaktad›r.

Page 224:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Fred Alan Wolf, bunu flu flekilde aç›klar:

Einstein'in genel rölativite kuram›na göre, madde zaman ve me-

kandan ba¤›ms›z olamaz. E¤er bunlardan herhangi biri – madde,

mekan veya zaman – eksikse, tümü eksiktir. Maddenin var olmas›

için mekan›n varl›¤› gereklidir, zaman›n varl›¤› için maddenin varl›-

¤› gereklidir ve mekan›n varl›¤› için de zaman›n varl›¤› gereklidir.

Bunlar›n tümü birbirine ba¤›ml›d›r.

O halde, e¤er zaman, pek çok filozofun iddia ettikleri gibi sadece bir

hayal, bir illüzyon ise, bu durumda madde ve mekan da ayn› flekilde

hayaldir. Kuantum fizi¤inin Kopenhag yorumuna göre, maddeyi iz-

leyen olmad›¤› sürece madde var olamaz.141 (Vurgu orijinaline aittir)

Maddenin yaln›zca duyu organlar›m›z arac›l›¤›yla alg›la-

nabilir olmas›, yani gölge bir varl›k olmas›, yine maddesel bir

varl›¤› olan mekan kavram›n› da ortadan kald›rmaktad›r. Me-

kan› biz d›flar›da olarak alg›lar›z, oysa geçmiflte var olan bir ye-

ri hayal etti¤imiz zaman mekan tümüyle beynimizin içindedir.

Asl›nda d›flar›da oldu¤unu farz etti¤imiz bir yere bakarken de,

bunu düflünürken de mekan kavram› yaln›zca beynin içinde

oluflmaktad›r. Karfl›m›zda durdu¤unu farz etti¤imiz oda, beyni-

mizde oluflan bir illüzyon, bir hayaldir.

Peter Russell, bu alg› biçimini flu flekilde özetlemektedir:

Einstein'in çal›flmalar› ayn› zamanda zaman ve mekan›n mutlak olma-

d›¤›n› gösterdi. Bunlar, izleyicinin hareketine göre de¤iflim gösterirler.

E¤er siz, bana göre daha h›zl› yürürseniz ve ikimiz de iki olay aras›n-

daki mesafeyi ve zaman› ölçersek, - örne¤in caddenin bir bafl›ndan di-

¤er bafl›na do¤ru ilerleyen bir arabay› – siz arac›, benim gözlemledi-

¤imden daha az mesafede ve daha az zamanda ilerliyor olarak göz-

lemlersiniz. Tam tersine, sizin bak›fl aç›n›za göre e¤er ben sizden daha

h›zl› yürürsem, sizin referans aral›¤›n›za göre, ben sizden daha az

mekan ve zaman gözlemlerim. Garip de¤il mi? Evet. Bizim anlaya-

bilmemiz neredeyse imkans›z. Ama say›s›z deney bunun gerçek ol-

du¤unu gösterdi. Yanl›fl olan, bizim genel zaman ve mekan kav-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

222

Page 225:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

ramlar›m›z. Yine, bunlar da zihnimizde meydana geliyor ve d›flar›da

olanlar›n mükemmel bir modelini oluflturmuyorlar.142

Einstein, bu aç›klamalar›n›n sonras›nda daha da ileri gide-

rek maddenin bir enerji flekli olarak var oldu¤unu gösterdi. Bu-

nun matematiksel formülü ise, ünlü E=mc2 eflitlemesi oldu.143

Kütlesi olan varl›k, yaln›zca bir enerji flekli olarak belirmektey-

di. Peter Russell konuyla ilgili olarak flu aç›klamalar› yapm›flt›r:

Kütle fikri bile tart›flmal›d›r. Genel görecelik teorisine göre, Einstein

kütlenin ve h›z›n ay›rt edilemez oldu¤unu gösterdi. Asansörün için-

deki bir insan, asansörün h›z› afla¤› do¤ru art›nca, kendisini daha ha-

fif hisseder. Durmak üzere h›z kesti¤inde ise daha a¤›r hisseder. Bu

bir illüzyon de¤ildir, tart›lar bile a¤›rl›¤›n›z›n de¤iflti¤ini gösterecek-

tir. Bizim kütle olarak tecrübe etti¤imiz fley aya¤›m›z›n alt›ndaki ye-

rin meydana getirdi¤i bas›nçt›r... Einstein'a göre, bizler sürekli ola-

rak yavafllamaktay›z ve bunu kütle olarak hissederiz. Yörüngedeki

bir astronot, uzay meki¤inin cam›na çarp›p da geçici bir yavafllama

yaflamad›kça, kütleyi hissetmez.144

Harun Yahya (Adnan Oktar)

223

Motosikletteki polisin, h›z yapan bir arabaya yetiflti¤ini düflünün.

fiimdi arabay› ›fl›k ›fl›n› ile de¤ifltirelim.

Newton'a göre,araba-n›n sürücü-sü, polisinperspektifin-den sabit gö-rünecektir.

E¤er polis ›fl›k h›z›na yak›n birh›zda hareket etseydi, onu nere-deyse ›fl›k h›z›na yaklafl›yor gibigörebilirdiniz. Ama daha sonraona sordu¤unuzda, ne kadar h›z-lan›rsa h›zlans›n ›fl›k ›fl›n›n›nklasik ›fl›k h›z›nda önden ilerle-di¤ini söyleyecektir.

Polisin hikayesi, kald›r›mdan ola-y› seyreden sizinkinden nas›l bukadar farkl› olabiliyor?Bunun cevab› fludur: Zaman, polisiçin yavafllam›flt›r.

E¤er siz bu görüntüyü kald›r›mdan izlerseniz...

Newton'agöre, za-man bü-tün evren-de sabittir.Mars'takibir saniyeDünya'da-ki bir sa-niye ileayn›d›r.

Ama Einste-in'a göre, za-man farkl›la-fl›r. Siz dahah›zl› hareketetti¤inizde,zaman dahayavafl ilerler.Dünya'dakibir saniye uza-y›n herhangibir yerindekibir saniye ileayn› de¤ildir.

Page 226:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Kuran'da Haber Verilen Zaman›n ‹zafiyeti

Bilimin 20. yüzy›lda keflfetti¤i zaman›n izafiyeti gerçe¤i,

Kuran'da 1400 sene önce bildirilmifltir.

Örne¤in Allah, birçok ayetinde dünya hayat›n›n çok k›sa

oldu¤unu vurgulamaktad›r. Bir insan›n ortalama ömrünün,

"günün bir saati" kadar k›sa oldu¤unu Rabbimiz ayetlerde flöy-

le belirtmektedir:

Sizi ça¤›raca¤› gün, O'na övgüyle icabet edecek ve (dünya-

da) pek az bir süre kald›¤›n›z› sanacaks›n›z. (‹sra Suresi,

52)

Gündüzün bir saatinden baflka sanki hiç ömür sürmemifl-

ler gibi onlar› bir arada toplayaca¤› gün, onlar birbirlerini

tan›m›fl olacaklar… (Yunus Suresi, 45)

Baz› ayetlerde ise, zaman›n insanlar›n sand›klar›ndan çok

daha k›sa oldu¤unu Allah flöyle bildirir:

Dedi ki: "Y›l say›s› olarak yeryüzünde ne kadar kald›n›z?"

Dediler ki: "Bir gün ya da bir günün biraz› kadar kald›k,

sayanlara sor." Dedi ki: "Yaln›zca az (bir zaman) kald›n›z,

gerçekten bir bilseydiniz." (Mü'minun Suresi, 112-114)

Kuran'da baflka ayetlerde ise, farkl› boyutlarda zaman›n

daha farkl› bir h›zla akt›¤› haber verilmektedir. Örne¤in Allah'›n

Kat›ndaki bir günün insanlar›n bin y›l›na eflit oldu¤u belirtil-

mektedir. (Hac Suresi, 47) Bu konu ile ilgili di¤er ayetler flöyle-

dir:

Melekler ve Ruh (Cebrail), ona, süresi elli bin y›l olan bir

günde ç›kabilmektedir. (Mearic Suresi, 4)

Gökten yere her ifli O evirip düzene koyar. Sonra (ifller,) si-

zin saymakta oldu¤unuz bin y›l süreli bir günde yine O'na

yükselir. (Secde Suresi, 5)

Darwin'in Açmaz›: Ruh

224

Page 227:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Allah Kuran'da bahsedilen mümin bir topluluk olan Kehf

ehlini 300 y›l› aflk›n bir süre derin bir uyku halinde tutmufltur.

Daha sonra uyand›rd›¤›nda ise bu kifliler, zaman olarak çok az

bir süre kald›klar›n› düflünmüfller, uyuduklar› süreyi tahmin

edememifllerdir:

Böylelikle ma¤arada y›llar y›l› onlar›n kulaklar›na vurduk

(derin bir uyku verdik). Sonra iki gruptan hangisinin kal-

d›klar› süreyi daha iyi hesap etti¤ini belirtmek için onlar›

uyand›rd›k. (Kehf Suresi, 11-12)

Böylece, aralar›nda bir sorgulama yaps›nlar diye onlar› di-

rilttik (uyand›rd›k). ‹çlerinden bir sözcü dedi ki: "Ne kadar

kald›n›z?" Dediler ki: "Bir gün veya günün bir (kaç saatlik)

k›sm› kadar kald›k." Dediler ki: "Ne kadar kald›¤›n›z›

Rabbiniz daha iyi bilir..." (Kehf Suresi, 19)

Afla¤›daki ayette de, Allah zaman›n asl›nda psikolojik bir

alg› oldu¤unun önemli bir delilini bildirmektedir:

Harun Yahya (Adnan Oktar)

225

Page 228:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Ya da alt› üstüne gelmifl, ›ss›z duran bir flehre u¤rayan gi-

bisini (görmedin mi?) Demiflti ki: "Allah, buras›n› ölü-

münden sonra nas›l diriltecekmifl?" Bunun üzerine Allah,

onu yüz y›l ölü b›rakt›, sonra onu diriltti. (Ve ona) Dedi ki:

"Ne kadar kald›n?" O: "Bir gün veya bir günden az kald›m"

dedi. (Allah ona:) "Hay›r, yüz y›l kald›n, böyleyken yiyece-

¤ine ve içece¤ine bak, henüz bozulmam›fl; efle¤ine de bir

bak; (bunu yapmam›z) seni insanlara ibret-belgesi k›lma-

m›z içindir. Kemiklere de bir bak nas›l bir araya getiriyo-

ruz, sonra da onlara et giydiriyoruz?" dedi. O, kendisine

(bunlar) apaç›k belli olduktan sonra dedi ki: "(Art›k flimdi)

Biliyorum ki gerçekten Allah, her fleye güç yetirendir." (Ba-

kara Suresi, 259)

Bu ayetler, zaman›n izafi oldu¤unu, mutlak olmad›¤›n›

aç›kça bildirmektedir. Yani zaman, alg›ya ve alg›layana göre de-

¤iflmektedir ve bu gerçek 14 as›r öncesinden Kuran'da haber ve-

rilmifltir.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

226

Page 229:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Kaderin Varl›¤› ve Bilimsel Delilleri

Hiç flüphesiz, Biz her fleyi kader ile yaratt›k. (Kamer Suresi, 49)

E¤er tüm olaylar tek bir anda yarat›l›yorsa ve bizler tüm

bunlar› bir zaman alg›s› içinde yaln›zca izliyorsak, bu durumda

tüm bu olaylar›n bafl›n› sonunu bilen, zamana tabi olmayan, biz

yaflarken bunlar› gören ve dolay›s›yla tüm bunlar› yaratan bir

Yarat›c›'n›n varl›¤› sonucuna ulafl›r›z. Bizim için görüntüyü, se-

si, tad›, k›sacas› d›fl dünyay› ve zaman alg›s›n› yaratan bu Yara-

t›c›, tüm var ettiklerini, bunlar›n varl›klar›n›n tüm durumlar›n›

ve her an›n› biliyor, onlar› her an izliyor olmal›d›r. Tüm bunlar›

yaratan, alg›latan, zihinlerimize gösteren Ulu Yarat›c›, tüm bun-

lar› her an kontrolü alt›nda tutuyor olmal›d›r. Her fleyin yarat›-

c›s› olan Üstün, Kudret sahibi Yüce Varl›k, alemlerin Rabbi olan

Allah't›r. Allah'›n tüm varl›klar›n her durumunu yaratmas› ve

bilmesi ise, bizlere kader gerçe¤ini gösterir.

Bizim için milyarlarca y›l süren bir zaman dilimi, Allah Ka-

t›nda tek "bir an"d›r. Bizim için gelecekte oluflacak bir fley, Allah

Kat›nda olup bitmifltir. Biz gelece¤i, alg›lad›¤›m›z zaman kavra-

m› dahilinde seyrederiz. Oysa, bizim görmek için beklememiz

gereken bir olay, Allah Kat›nda zaten vard›r. ‹leride gerçeklefle-

cek dedi¤imiz olaylar›n tümü, zamans›zl›k boyutunda zaten

olup bitmifltir.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

227

Yüce Allah, bizim için görüntüyü, sesi, tad›, k›sacas› d›fl dünyay› ve zaman

alg›s›n› yaratan ve tüm var ettiklerini, bunlar›n varl›klar›n›n tüm durum-

lar›n› bilendir. Her fley O'nun kontrolündedir. Allah'›n, tüm varl›klar›n

her durumunu yaratmas› ve bilmesi, bizlere kader gerçe¤ini gösterir.

Page 230:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Allah Kat›nda, evrenin yarat›l›fl an›ndan, evrenin son bu-

laca¤› k›yamete kadar olan her olay yaflanm›fl ve bitmifltir. ‹n-

sanlar›n bir k›sm›n›n kader gerçe¤ini gere¤i gibi kavrayamama-

lar›n›n en önemli nedeni, bu durumun fark›nda olmamalar›d›r.

Oysa, "yaflanmam›fl olaylar" yaln›zca bizim alg› dünyam›z için-

de yaflanmam›fllard›r. Allah ise, zamana ve mekana ba¤l› de¤il-

dir. Zaman› ve mekan› yoktan yaratan Kendisi'dir. Allah, bir

olay›n sonucunu görmek için beklemeye ihtiyaç duymaz. Ola-

y›n bafl› da sonu da O'nun Kat›nda tek bir an olarak yaflan›r.

Geçmifl ve gelecek, haz›r olarak Allah'›n daima karfl›s›ndad›r ve

O'nun belirledi¤i flekilde geliflir.

BBC radyoda yay›nlanan bir programda Dr. Jim Al-Khalili

bu gerçe¤i flu flekilde aç›klar:

E¤er bu dört boyutlu uzay/zaman› gerçek anlam›nda al›rsan›z, bu

durumda özgür iradenizi terk etmeniz gerekir. Bu, yaln›zca gelece-

¤in önceden takdir edilmifl oldu¤unu de¤il, ayn› zamanda gelece¤in

haz›r bir flekilde orda oldu¤unu, olup bitti¤ini söylemektedir. Karar

vermenin bir anlam› yoktur; ne yaparsan›z yap›n, o zaten çoktan

olup bitmifltir. E¤er göle bir tafl atmak istersem, bunu kendi özgür

irademle yapt›¤›m› düflünüyorum. Fakat elbette dört boyutlu uzay

zamanda, o tafl› göle atmaktan baflka bir seçene¤im yok; suyun gele-

cekteki sesi zaten orada ve bizler özgür irademizi

kaybetmifl durumday›z.145

Darwin'in Açmaz›: Ruh

228

Allah

Kat›nda, evre-

nin yarat›l›fl an›n-

dan, evrenin son bula-

ca¤› k›yamet saatine ka-

dar olan her olay yaflanm›fl ve

bitmifltir. Allah, zamana ve me-

kana tabi de¤ildir. Zaman› ve meka-

n› yaratand›r. Tüm olaylar, O'nun Kat›n-

da "tek bir an"d›r. Geçmifl ve gelecek, haz›r

olarak daima Allah'›n karfl›s›ndad›r ve O'nun

belirledi¤i flekilde geliflir.

Page 231:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Ayn› programa konuk olan Roger Penrose ise verilen bu

bilgileri flu flekilde sonuçland›r›r:

Öyleyse bir bak›ma, gelecek ve geçmifl oralarda bir yerlerdedir. Bu

ayn› zamanda bizlere deterministik bir dünya görüflü de kazand›r-

maktad›r. Gelecekte olacaklar üzerinde bizim hiçbir flekilde bir kon-

trolümüz yoktur, çünkü hepsi bir plana göre çoktan belirlenmifltir.146

‹nsan, yaflam› boyunca kendisi için belirlenmifl olan kadere

tan›k olur. Bugüne kadar yaflam›fl ve bugünden sonra yaflaya-

cak olan tüm insanlar›n hayatlar›, her anlar› ile Allah'›n Kat›nda

haz›r ve yaflanm›fl olarak bulunmaktad›r. Allah'›n sonsuz "h›f-

z›"nda, milyarlarca insanla birlikte tüm canl›lar›n, gezegenlerin,

bitkilerin, eflyalar›n kaderinde yaz›l› olaylar da hiç eksilmeden

veya kaybolmadan durmaktad›r. Kader gerçe¤i, Allah'›n Haf›z

(Muhafaza eden, Koruyan) s›fat›n›n, sonsuz gücünün, kudreti-

nin ve büyüklü¤ünün tecellilerinden biridir.

Fred Alan Wolf insan›n geçmifl ve gelece¤inin çoktan belir-

lenmifl oldu¤unu flu sözlerle ifade etmektedir:

Bir tarih, bir bafllang›ç bir de bitifl olay›na ba¤›ml› olmas›na ra¤men,

tarihi, o gerçekleflirken sanki fark›ndaym›fl›z gibi hat›rlar›z.

Bir baflka deyiflle, tarih gerçekleflirken, bunu yafl›yor gibi görünürüz.

Bunu "canl›" bir hikaye haline dönüfltürürüz. Kayna¤›n›n (geçmifli-

miz) ve bizim önümüzdeki son dura¤›n›n (gelece¤imiz) çoktan var

oldu¤u bir nehir içinde yafl›yoruz.147

‹nsan sürekli olarak kendisini yaratan Allah'›n kontrolün-

dedir ve O'nun kendisi için belirlediklerini yapmaktad›r. Allah,

bu gerçe¤i ayetinde flu flekilde bildirir:

Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen

herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce,

bir kitapta (yaz›l›) olmas›n. fiüphesiz bu, Allah'a göre pek

kolayd›r. (Hadid Suresi, 22)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

229

Page 232:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Kadere Teslimiyet

Tüm insanlar›n bilmeleri gereken önemli bir gerçek vard›r.

Her kifli, kay›ts›z flarts›z kendi kaderine teslim olmufl durumda-

d›r. Bunu de¤ifltirebilecek Allah'›n d›fl›nda hiçbir güç yoktur.

Her insan›n, yaflad›¤› ve yaflayaca¤› her fley, Allah'›n Kat›nda

belirlidir ve o insan›n kendi gelece¤i üzerinde hiçbir kontrolü

yoktur. Bir dakika sonra elinden düflecek olan kalem de, yirmi

sene sonra cildinde meydana gelecek olan k›r›fl›kl›klar da, 15 y›l

sonra seyredece¤i film de tüm detaylar›yla Allah'›n bilgisi dahi-

lindedir. Nas›l insanlarla tan›flaca¤›, ne kadar para kazanaca¤›,

hangi hastal›klara maruz kalaca¤›, nelere sevinece¤i ve nerede

ve nas›l ölece¤i kendi kaderinde yaflanm›fl olarak bulunmakta-

d›r. Bunlar›, kiflinin kendisinin bilmemesinin tek nedeni, bunla-

r›n henüz haf›zas›nda olmamas›d›r.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

230

Her kifli, kay›ts›z flarts›z kendi

kaderine teslim olmufl durumda-

d›r. Her insan›n, yaflad›¤› ve yafla-

yaca¤› her fley, Allah'›n Kat›nda

bellidir ve o insan›n kendi gele-

ce¤i üzerinde hiçbir kontrolü

yoktur. ‹flte bu nedenle, en do¤ru

olan, kiflinin kadere tabi oldu¤u-

nu bilip Allah'a teslim olmas›d›r.

Page 233:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Dolay›s›yla bir olaya üzülmek, "neden bu flekilde olma-

d›" diye düflünmek, "keflke"lerle bafllayan piflmanl›k ve üzün-

tü dolu cümleler kullanmak, sinirlenmek, h›rslanmak, sab›rs›z-

lanmak, böyle bir insan›n durumu düflünüldü¤ünde gereksiz

ve anlams›zd›r. Çünkü üzülmesine veya sinirlenmesine neden

olan olaylar›n hepsi Allah'›n kontrolündedir. Bunlar› kiflinin ka-

derinde bu flekilde yaratan Allah't›r ve kiflinin kaderinin d›fl›n-

da bir baflka yol, bir baflka ihtimal söz konusu de¤ildir.

Yanl›fl soka¤a girdi¤i için trafik kazas› yapan bir insan›n,

yapt›¤› hatadan dolay› hay›flanmas›n›n bir anlam› yoktur. Za-

man geriye al›nsa, yapaca¤› fley yine ayn› soka¤a sapmak ve ay-

n› kazay› yapmakt›r. Bunun için "keflke o soka¤a girmeseydi" gi-

bi konuflmalar, bu gerçe¤in fark›nda olmamaktan kaynaklanan

sonuçsuz konuflmalar olacakt›r. Bir ma¤azada paras›n› çald›ran

bir insan için "keflke o ma¤azaya girmeseydim" veya "keflke pa-

ray› cebimde tafl›sayd›m" gibi düflünceler de ayn› flekilde bir çö-

züm olmayacakt›r. Çünkü o insan›n, o ma¤azaya girmek, o pa-

ray› çantas›nda tafl›mak ve çald›rmaktan baflka bir ihtimali yok-

tur. Kaderinde kiflinin kendisi, belirli zamanda belirli yere git-

mek ve para da çal›nmak için yarat›lm›flt›r. Bin kere geçmifle gi-

dilse, bininde de o para mutlaka çal›nacakt›r. Veya insan›n yafla-

d›¤› sevinçli bir olay, elde etti¤i bir baflar› da kaderindedir. Bu

baflar›y›, bu sevinçli an›, kaderinde oldu¤u için mutlaka yaflaya-

cakt›r.

‹nsanlar›n bir k›sm›, bu gerçe¤i kabul etmek istemezler.

Profesör Roger Penrose, bu insanlar› flöyle tan›mlar:

San›r›m insanlar›n bu fikre karfl› gelmelerinin nedeni gelece¤in bir

dereceye kadar kendi kontrollerinde oldu¤unu zannetmeleridir.

Ama buna göre e¤er gelecek belirlenmiflse, kontrolünüz alt›nda de-

¤il demektir.148

Harun Yahya (Adnan Oktar)

231

Page 234:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Darwin'in Açmaz›: Ruh

232

Page 235:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

233

Page 236:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

‹nsanlar, yaflamlar›n›n kendi kontrollerinde olmas›n› is-

tedikleri için, kader gerçe¤ini reddederler. Oysa bunu yapa-

rak, büyük bir yan›lg› içine düflmektedirler. Çünkü insan, istese

de istemese de, kabul etse de kabul etmese de, kendi kaderini

yaflamaktad›r. Kiflinin kendi inkar› da kendi kaderindedir.

Burada flunu hat›rlatmakta fayda vard›r: Kadere teslimiyet-

le yaflamak, çok büyük bir nimet ve büyük bir rahatl›kt›r. ‹nsan,

as›l, olaylar›n kendi kontrolünde oldu¤unu düflünürse büyük

bir panik ve s›k›nt› yaflar. Çünkü gelecekteki her sorunun kendi

sorumlulu¤unda olaca¤›n› zanneder, her olay›n yükümlülü¤ü-

nü üzerinde hisseder. Zorluklar› tek bafl›na çözmesi gerekti¤i

hissine kap›l›r. Olaylar›n iflleyiflindeki hay›rlar› göremez, güç-

lükler karfl›s›nda büyük bir kabus yaflar. Kazand›¤› zaferleri

kendi baflar›s› zannederek böbürlenir ve bu büyüklenme hissi,

ona dünyada ve ahirette çok büyük bir zarar getirebilir. Yaflad›-

¤› zorluklar ise onu gitgide artan bir karamsarl›¤a, bofllu¤a ve

s›k›nt›ya yönlendirir.

Oysa her olay›n Allah'›n belirledi¤i bir kader dahilinde ge-

liflti¤ini bilmek ve her ne olursa olsun tüm olaylar›n hay›r ile ya-

rat›ld›¤›na inanmak, insan›n sahip

olabilece¤i en büyük nimetlerden

biridir. Allah'›n belirledi¤i ka-

dere teslim olarak yaflamak,

Allah'tan raz› olmak ve

O'nun belirledi¤i her ola-

ya gönülden teslim ol-

mak anlam›na gelir. ‹n-

san, art›k olaylar› kendisi

kontrol ediyormufl his-

sinden s›yr›l›r, s›k›nt›-

lardan uzaklafl›r,

Darwin'in Açmaz›: Ruh

234

Page 237:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

yaflanm›fl bitmifl olaylar› yaflamakta oldu¤unu bilir ve bunun

rahatl›¤›n› ve huzurunu yaflar. Allah'›n, her fleyi hay›rla yarat-

t›¤›n› bilen bir insan için, kadere teslimiyet çok büyük bir nimet-

tir. Çünkü s›k›nt›, zorluk gibi görünen olaylar bile, sonunda bü-

yük hay›rlara sebep olacak, güzel olaylard›r.

Kader anlay›fl›n› anlat›rken özellikle bahsedilmesi gereken

önemli bir nokta vard›r. Baz› insanlar, her fleyin kaderde belir-

lenmifl oldu¤u gerçe¤ine s›¤›narak, hiçbir fley yapmalar›na ge-

rek olmad›¤›n› düflünürler. Ancak bu, son derece çarp›k bir ka-

der anlay›fl›d›r. Her yaflad›¤›m›z›n kaderimizde belli oldu¤u bir

gerçektir. Biz daha o olay› yaflamadan önce o olay Allah Kat›n-

da yaflanm›flt›r ve bilgisi de tüm detaylar› ile Allah Kat›ndaki

Levh-i Mahfuz isimli kitapta yaz›l›d›r. Ancak, Allah her insana

sanki olaylar› de¤ifltirmeye, kendi karar ve seçimine göre hare-

ket etmeye imkan› varm›fl gibi bir his verir. Örne¤in insan, su iç-

mek istedi¤inde bunun için "kaderimde varsa içerim" diyerek

oturup beklemez. Bunun için kalkar, barda¤› al›r ve suyunu içer.

Gerçekten de kaderinde tespit edilmifl bardakta ve tespit edil-

mifl miktarda suyu içer. Ancak, bunlar› yaparken kendi iste¤i ile

yapt›¤›na dair bir his duyar. Hayat› boyunca bu hissi her yapt›-

¤› iflte yaflar. Allah'a ve Allah'›n yaratt›¤› kaderine teslim olmufl

bir insan ile bu gerçe¤i kavrayamayan bir insan aras›ndaki fark

fludur: Teslimiyetli insan kendi yapt›¤› hissini yaflamas›na ra¤-

men, bunlar›n tümünü Allah'›n dilemesi ile yapt›¤›n› bilir. Di¤e-

ri ise, her yapt›¤›n› kendi akl› ve gücü ile yapt›¤›n› zannederek

yan›l›r.

Örne¤in, bir hastal›¤› oldu¤unu ö¤renen teslimiyetli bir in-

san, bunun kaderinde oldu¤unu bildi¤i için son derece tevek-

küllü davran›r. "Allah bunu kaderimde yaratt›¤›na göre, mut-

laka büyük bir hay›r vard›r" diye düflünür. Ama "nas›lsa kade-

rimde iyileflmek varsa iyileflirim" diyerek tedbir almadan

beklemez. Aksine, olabilecek tüm tedbirleri al›r. Dok-

Harun Yahya (Adnan Oktar)

235

Page 238:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

tora gider, beslenmesine dikkat eder, ilaçlar›n› al›r. Ancak git-

ti¤i doktorun, doktorun uygulad›¤› tedavinin, ald›¤› ilaçlar›n,

bunlar›n kendi üzerinde ne kadar etkili olaca¤›n›n, iyileflip iyi-

leflmeyece¤inin, k›sacas› her detay›n kaderinde oldu¤unu unut-

maz. Bunlar›n hepsinin, Allah'›n haf›zas›nda, daha kendisi dün-

yaya gelmeden önce haz›r olarak bulundu¤unu bilir.

Allah bu gerçe¤i ayetleriyle haber vermifltir:

Sizi çamurdan yaratan, sonra bir ecel belirleyen O'dur. Ad›

konulmufl ecel, O'nun Kat›ndad›r. Sonra siz (yine) kuflku-

ya kap›l›yorsunuz. (En'am Suresi, 2)

"... Allah'›n emri, takdir edilmifl bir kaderdir". (Ahzab Su-

resi, 38)

Allah bir baflka ayetinde ise "Hiç flüphesiz, Biz her fleyi ka-

der ile yaratt›k." (Kamer Suresi, 49) buyurmaktad›r. Sadece in-

sanlar›n de¤il, tüm canl›lar›n, eflyan›n, Günefl'in, Ay'›n, da¤la-

r›n, a¤açlar›n, her varl›¤›n Allah Kat›nda belirlenmifl bir kaderi

vard›r. Örne¤in k›r›lan bir antika vazo, kaderinde tespit edilen

anda k›r›lm›flt›r. Birkaç yüzy›ll›k bu vazo, daha ilk imal edilir-

ken, kimlerin kullanaca¤›, hangi evin hangi köflesinde, hangi efl-

yalarla birlikte duraca¤› belli olarak üretilir. Vazonun her dese-

ni, üzerindeki her renk kaderde önceden tespit edilmifltir. Vazo-

nun hangi gün, hangi saat, hangi dakika, kim taraf›ndan nas›l

k›r›laca¤› da Allah'›n h›fz›nda yaflanm›fl olarak durmaktad›r.

Hatta, vazonun ilk imal edildi¤i an, ilk kez sat›lmak üzere vitri-

ne kondu¤u an, bir evin köflesinde durdu¤u an ve k›r›larak par-

ça parça oldu¤u an, k›sacas› antika vazonun yüzy›llarca içinde

bulundu¤u her an, Allah Kat›nda tek bir an olarak mevcuttur.

Vazoyu k›ran kifli, birkaç saniye önce bile bundan habersiz-

ken, Allah Kat›nda o an yaflanm›flt›r ve bilinmektedir. Bu ne-

denle Allah, insanlara ellerinden ç›kanlara üzülmemelerini

bildirir. Çünkü, ellerinden ç›kanlar kaderlerinde ç›km›fl-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

236

Page 239:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

237

Page 240:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

t›r ve o insanlar›n bunu de¤ifltirmeye güçleri yoktur. Ancak

insanlar kaderlerinde meydana gelen olaylardan bir ders al-

mal›, bunlarla e¤itilmeli, bu olaylardaki hikmet ve hay›rlar› gö-

rerek, daima, kaderlerini yaratan sonsuz merhametli, flefkatli,

adaletli, kullar›n› esirgeyen ve koruyan Rabbimiz'e yönelmeli-

dirler.

Bir insan›n cenin hali de, ilk okuma yazma ö¤rendi¤i hali

de, 35. yafl gününü kutlad›¤› ve iflyerinden emekli oldu¤u hali

de Allah'›n Kat›ndaki kitapta belirlidir. ‹nsan, kendisi için belir-

lenmifl kaderin d›fl›nda hiçbir fley yaflayamaz, hiçbir fley yapa-

maz. Bu önemli gerçekten gafil yaflayan insanlar, hayatlar› bo-

yunca hep endifle ve korku içinde olurlar. Örne¤in çocuklar›n›n

gelece¤i için çok endiflelenirler. Hangi okulda okuyaca¤›, nas›l

bir meslek sahibi olaca¤›, sa¤l›¤›n›n nas›l olaca¤›, nas›l bir hayat

sürece¤i gibi konularda tevekkülsüz bir gayret içindedirler. Oy-

sa, her insan›n, daha tek bir hücre oldu¤u halinden ilk okuma

yazma ö¤rendi¤i ana, üniversite s›nav›nda verdi¤i cevaplardan

hayat› boyunca hangi flirkette ne ifl yapaca¤›na, hangi ka¤›tlara

kaç kez imza ataca¤›na, nerede ve nas›l ölece¤ine kadar her an›

Darwin'in Açmaz›: Ruh

238

Page 241:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Allah Kat›nda bellidir. Bu olaylar›n tümü, Allah'›n h›fz›nda

sakl› olarak durmaktad›r. Örne¤in flu anda, bu insan›n cenin

hali, ilkokuldaki hali, üniversitedeki hali, 35. yafl gününü kutla-

d›¤› an›, ifline bafllad›¤› ilk günü, öldü¤ünde melekleri gördü¤ü

an, yak›nlar› taraf›ndan defnedildi¤i ve ahirette Allah'a hesap

verdi¤i anlar, tek bir an olarak Allah'›n Kat›nda bulunmaktad›r.

Allah'a gönülden teslim olarak boyun e¤enler, hem

Allah'›n hoflnutlu¤unu, rahmetini ve cennetini kazanmay› uma-

bilirler, hem de dünyada ve ahirette, güven ve mutluluk içinde

huzurlu bir yaflam sürerler. Çünkü, Allah'a teslim olan, Allah'›n

yaratt›¤› kaderin kendisi için en hay›rl›s› oldu¤unu bilen bir in-

san› üzecek, korkutacak, endiflelendirecek hiçbir fley yoktur.

Böyle bir insan, elinden gelen her çabay› gösterir, ancak bu ça-

ban›n da kaderinde oldu¤unu, ne yaparsa yaps›n kaderinde ya-

z›l› olanlar› de¤ifltirmeye güç yetiremeyece¤ini bilir.

Mümin, Allah'›n yaratt›¤› kadere teslim olacak, bununla

birlikte karfl›laflt›¤› olaylar karfl›s›nda elinden geldi¤ince sebep-

lere sar›lacak, tedbir alacak, olaylar› hay›r yönünde yönlendir-

mek için çal›flacak, ama tüm bunlar›n kader içinde gerçekleflti¤i

Harun Yahya (Adnan Oktar)

239

Page 242:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

ve Allah'›n en hay›rl›s›n› önceden takdir etti¤inin bilinci ve

rahatl›¤› içinde olacakt›r. Kuran'da bu tavra örnek olarak Hz.

Yakub'un çocuklar›n›n güvenli¤i için alm›fl oldu¤u bir tedbir-

den söz edilir. Hz. Yakup, kötü niyetli insanlar›n dikkatini çek-

memeleri için o¤ullar›na flehre ayr› ayr› kap›lardan girmeyi

ö¤ütlemifl, ama bunun Allah'›n belirlemifl oldu¤u kaderi asla et-

kilemeyece¤ini de onlara hat›rlatm›flt›r:

Ve dedi ki: "Ey çocuklar›m, tek bir kap›dan girmeyin, ayr›

ayr› kap›lardan girin. Ben size Allah'tan hiçbir fleyi sa¤la-

yamam (gideremem). Hüküm yaln›zca Allah'›nd›r. Ben

O'na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yaln›zca O'na te-

vekkül etmelidirler." (Yusuf Suresi, 67)

Allah, insanlar›n ne yaparlarsa yaps›nlar kaderlerini de¤ifl-

tiremeyeceklerini bir ayetinde flöyle bildirir:

Sonra kederin ard›ndan üzerinize bir güvenlik (duygusu)

indirdi, bir uyuklama ki, içinizden bir grubu sar›veriyor-

du. Bir grup da, canlar› derdine düflmüfltü; Allah'a karfl›

haks›z yere cahiliye zann›yla zanlara kap›larak: "Bu iflten

bize ne var ki?" diyorlard›. De ki: "fiüphesiz iflin tümü

Allah'›nd›r." Onlar, sana aç›klamad›klar› fleyi içlerinde giz-

li tutuyorlar, "Bu iflten bize bir fley olsayd›, biz burada öl-

dürülmezdik" diyorlar. De ki: "Evlerinizde olsay-

d›n›z da üzerlerine öldürülmesi yaz›lm›fl

olanlar, yine devrilecekleri yerlere gide-

cekti. (Bunu) Allah, sinelerinizde-

kini denemek ve kalplerinizde

olan› ar›nd›rmak için (yapt›).

Allah, sinelerin özünde sak-

l› duran› bilendir. (Al-i ‹m-

ran Suresi, 154)

Darwin'in Açmaz›: Ruh

240

Page 243:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Ayette de görüldü¤ü gibi, bir insan ölmemek için hay›r

ve ibadet olan bir iflten kaçsa bile, e¤er kendine ölüm yaz›l-

m›flsa zaten ölecektir. Hatta, ölümden kaçmak için baflvurdu¤u

yollar ve yöntemler de kaderinde bellidir ve her insan kaderin-

deki olay› yaflayacakt›r. Allah, bu ayette de, insanlara kaderle-

rinde yaratt›¤› olaylar›n amac›n›n onlar› denemek ve onlar›n

kalplerini temizlemek oldu¤unu belirtmektedir. Fat›r Suresi'nde

ise, her insan›n ömrünün Allah Kat›nda belli oldu¤u, rahimlere

düflen bebeklerin de Allah'›n izniyle oldu¤u bildirilir:

Allah sizi topraktan yaratt›, sonra bir damla sudan. Sonra da

sizi çift çift k›ld›. O'nun bilgisi olmaks›z›n, hiçbir difli gebe

kalmaz ve do¤urmaz da. Ömür sürene, ömür verilmesi ve

onun ömründen k›salt›lmas› da mutlaka bir kitapta (yaz›-

l›)d›r. Gerçekten bu, Allah'a göre kolayd›r. (Fat›r Suresi, 11)

Kamer Suresi'nin afla¤›daki ayetlerinde ise, insan›n her

yapt›¤›n›n sat›r sat›r yaz›l› oldu¤u bildirilirken, cennet halk›n›n

yaflad›klar› da yaflanm›fl olaylar olarak anlat›lmaktad›r. Daha

önce de belirtildi¤i gibi, cennetteki gerçek hayat bizim için gele-

cektir. Ancak, cennette olanlar›n yaflant›lar›, sohbetleri, ziyafet-

leri flu anda Allah'›n h›fz›nda bulunmaktad›r. Biz do¤madan ön-

ce de tüm insanl›¤›n dünyadaki ve ahiretteki gelece¤i Allah Ka-

t›nda bir an içinde yaflanm›flt›r ve Allah'›n h›fz›nda

muhafaza edilmektedir:

Onlar›n ifllemifl olduklar› her fley

kitaplarda (yaz›l›)d›r. Küçük, bü-

yük her fley sat›r sat›r (yaz›-

l›)d›r. Hiç flüphesiz muttaki-

ler, cennetlerde ve nehir

(çevresin)dedirler. Çok

kudretli, mülkünün sonu

Harun Yahya (Adnan Oktar)

241

Page 244:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

olmayan (Allah)›n yan›nda do¤ruluk makam›ndad›rlar.

(Kamer Suresi, 52-55)

Kuran'›n baz› ayetlerinde, olaylar›n bizim için gelecekte ol-

du¤u ama Allah'›n Kat›nda yaflanm›fl oldu¤u haber verilir. Ör-

ne¤in, ahirette insanlar›n Allah'a hesap vereceklerinin bildirildi-

¤i baz› ayetler, çoktan olup bitmifl olaylar olarak anlat›lmakta-

d›r:

Sur'a üfürüldü; böylece Allah'›n diledikleri d›fl›nda, gök-

lerde ve yerde olanlar çarp›l›p-y›k›l›verdi. Sonra bir daha

ona üfürüldü, art›k onlar aya¤a kalkm›fl durumda gözetli-

yorlar. Yer, Rabbi'nin nuruyla par›ldad›; kitap kondu; pey-

gamberler ve flahidler getirildi ve aralar›nda hak ile hü-

küm verildi... (Zümer Suresi, 68-69)

‹nkar edenler, cehenneme bölük bölük sevk edildiler...

(Zümer Suresi, 71)

... Korkup-sak›nanlar da, cennete bölük bölük sevk edildi-

ler... (Zümer Suresi, 73)

Bu konudaki di¤er örnekler ise flöyledir:

(Art›k) Her bir nefis yan›nda bir sürücü ve bir flahid ile

gelmifltir. (Kaf Suresi, 21)

Gök yar›l›p-çatlam›flt›r; art›k o gün, 'sarkm›fl-za'fa u¤ra-

m›flt›r.' (Hakka Suresi, 16)

Ve sabretmeleri dolay›s›yla cennetle ve ipekle ödüllendir-

mifltir. Orada tahtlar üzerinde yaslan›p-dayanm›fllard›r.

Orada ne (yak›c›) bir günefl ve ne de dondurucu bir so¤uk

görürler. (‹nsan Suresi, 12-13)

Görebilenler için cehennem de sergilenmifltir. (Naz'iat Su-

resi, 36)

Darwin'in Açmaz›: Ruh

242

Page 245:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Art›k bugün, iman edenler, kafir olanlara gülmektedirler.

(Mutaffifin Suresi, 34)

Suçlu-günahkarlar atefli görmüfllerdir, art›k içine kendile-

rinin gireceklerini de anlam›fllard›r; ancak ondan bir kaç›fl

yolu bulamam›fllard›r. (Kehf Suresi, 53)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

243

Page 246:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Maddenin Asl› ve Kader Gerçe¤i,

‹nananlar ‹çin Büyük Bir Nimettir

Allah'a inanan, O'na iman eden ve her fleyin yarat›lm›fl ol-

du¤unu görebilen insanlar için maddenin asl›n› bilmek, çok bü-

yük bir nimettir. Bu s›rr› kavrayan bir insan için ölüm, ahiret,

cennet, cehennem gibi konular anlafl›lm›fl, "Allah nerede?",

"cennet cehennem nerede?", "cennet ve cehennem flu anda var

m›?" ve bunlar gibi sorular kolayca yan›tlanm›fl olur. Allah'›n

tüm evreni nas›l bir sistemle yoktan yaratt›¤›, sürekli olarak

yoktan yaratmakta oldu¤u anlafl›lm›flt›r. Hatta öyle ki, bu s›r sa-

yesinde "ne zaman" ve "nerede" gibi sorular anlams›z hale gelir.

Çünkü gerçekte, ne zaman ne de mekan vard›r. Yaflanacak olay-

lar zaten yaflanm›flt›r. Bunlar için hay›flanmak, üzülmek, s›k›nt›

duymak mant›ks›z ve anlams›zd›r.

Bu s›rlar›n anlafl›lmas›, insan›n her zaman yaflamakta oldu-

¤u dünya hayat›n› bir anda bir nevi cennet hayat›na dönüfltü-

rür. ‹nsan›n dünya üzerindeki en büyük s›k›nt› sebebi olan tüm

maddesel endifle, kuruntu, flüphe ve korkular kaybolur gider.

Tek mutlak varl›¤›n alemlerin Rabbi olan Yüce Allah oldu¤u ve

O'nun d›fl›nda "hiçbir varl›¤›n gerçekte var olmad›¤›" anlafl›l›r.

‹nsan, tüm evrenin tek bir Hakim'i oldu¤unu, O'nun maddesel

dünyay› diledi¤i gibi de¤ifltirdi¤ini ve yapmas› gereken tek fle-

yin O'na yönelmek ve O'nu dost edinmek oldu¤unu kavrar. Ar-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

244

Page 247:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

t›k o, "her türlü ba¤›ml›l›ktan özgürlü¤e kavuflturulmufl ola-

rak" (Al-i ‹mran Suresi, 35) Allah'a teslim olmufltur.

Bu büyük s›rr› kavramak, dünyada, bir insan›n sahip olabi-

lece¤i en büyük nimetlerdendir.

Allah, insana en yak›nd›r. Allah, insan› yaratan, O'na Ken-

disi'nden bir ruh verendir. Yani insan›n "ben" dedi¤i varl›k,

Allah'›n bir tecellisidir. Allah, insan›n her yapt›¤›n›, her düflün-

dü¤ü bilir; tüm bunlar› Allah yarat›r. Alg›latan, yaflatan, göste-

ren, hissettiren, düflündüren, sevindiren, mutlu eden Allah't›r.

‹nsan›n yaflad›¤› her an, Allah diledi¤i içindir. Karfl›laflt›¤› her

olay, Allah'›n belirledi¤i flekildedir. ‹flte gerçek budur. ‹nsan›n,

Allah'tan baflka hiçbir dostu, hiçbir varl›¤›, hiçbir yard›mc›s›

yoktur. Tek mutlak varl›k Allah't›r. O'nun varl›¤›, tüm alemlere

hakimdir, her yeri kaplam›flt›r. O'ndan baflka hiçbir fley yoktur.

Kendisine s›¤›n›lacak, kendisinden yard›m istenecek, karfl›l›k

beklenecek Tek varl›k Yüce, Büyük ve Ulu olan Allah't›r. Allah,

Kuran'da flöyle buyurur:

‹flte Rabbiniz olan Allah budur. O'ndan baflka ‹lah yoktur.

Her fleyin yarat›c›s›d›r, öyleyse O'na kulluk edin. O, her fle-

yin üstünde bir vekildir. Gözler O'nu idrak edemez; O ise

bütün gözleri idrak eder. O, latif oland›r, haberdar oland›r.

(Enam Suresi, 102-103)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

245

Page 248:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan
Page 249:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

ateryalistler ezeli ve ebedi oldu¤una inanmak

istedikleri bir evrenin içinde, tesadüflerin

oluflturdu¤u bir dünyan›n var oldu¤unu ka-

bul ederler. Oysa akl›n› kullanan, medeniyet-

ler kuran, robotlar oluflturan, interneti meydana getiren, tüm

bunlar› görüp bunlardan faydalanan, anlayan, düflünen, bunlar

üzerinde yorum yapan, endiflelenen, fedakarl›k yapan, manza-

radan haz duyan, emek harcayan, en do¤ruyu bulmaya çal›flan

ola¤anüstü niteliklerdeki insan›n tesadüflerin eseri oldu¤unu

kabul etmek, kuflkusuz ki mant›¤a ayk›r›d›r. Yeryüzünde var

olan hiçbir canl› tesadüfen oluflmad›¤› gibi, milyarlarca hücre-

siyle, her hücrenin içindeki say›s›z organeli ile, müthifl beyni ve

ola¤anüstü sureti ile insan da tesadüf de¤ildir.

Materyalistlerin beklentilerinin aksine, yeryüzündeki hiç-

bir fley tesadüf de¤ildir.

E¤er insan›n kendisinde, yapt›klar›nda ve baflard›klar›nda

tesadüf yoksa, bunlar›n tümünde bilinç var demektir. E¤er in-

san bilinç ile hareket ediyorsa, bu bilinci onda var eden daha üs-

tün bir bilinç olmal›d›r. Bu bilinç, insan›n yapt›¤›, gördü¤ü, bil-

di¤i her fleyden üstün olmal›d›r.

Bu bilinç, onu yoktan var eden, onu Kendisi'nden bir ruh

ile yaratan Allah'a aittir.

‹nsan, e¤er Allah dilerse güzellikten zevk al›r. Allah dilerse

keflifler yapar, teknoloji icat eder. E¤er Allah isterse beste yapar,

keman çalar, kitap yazar. ‹nsan, e¤er Allah dilerse sevinir, üzü-

lür, zevk al›r, heyecanlan›r, endiflelenir, coflku duyar. Bir müzik-

ten hofllanmas› Allah'›n dilemesiyledir. Bir güzelli¤i tak-

Harun Yahya (Adnan Oktar)

247

Page 250:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

dir etmesi Allah'›n dilemesiyledir. Güzel manzaradan, güzel

k›yafetten, güzel davran›fltan, çiçekten, tavflandan, bir tablo-

dan, pastadan hofllanmas› Allah'›n dilemesiyledir. E¤er Allah

dilemezse, bu hislerin ve bu yeteneklerin hiçbirine sahip ola-

maz.

Bunlar› yapan madde de¤ildir. ‹nsan›n beynindeki hücreler

de¤ildir. ‹nsan›n yedi¤i yiyeceklerin dönüfltü¤ü proteinler de-

¤ildir. Bunlar› yapan insan›n beyni de¤ildir. Beyin sevgi duy-

maz. Beyin müzikten zevk alma yetene¤ine sahip de¤ildir. Be-

yin, küçük bir sincab›n telafll› görüntüsünü izleyerek buna flef-

kat duymaz. Beyin özlemez. Beyin sadakat duymaz, vefa gös-

termez. Beyin ilkokula bafllad›¤› günü hat›rlay›p bundan dolay›

heyecan duymaz. Beyinde sadece ya¤, su, protein ve di¤er kim-

yasallar vard›r. Özleyen, seven, sevinen, utanan, hat›rlayan be-

yin de¤ildir. ‹nsan; ruhuyla sever, sevinir, özler, flefkat duyar. ‹n-

san, Allah'a ait ruhun varl›¤› ile insand›r.

Kifli, ruhun varl›¤›n› kabul etse de etmese de, dünyada be-

denini b›rakacak ve bir ruh olarak ahirette Allah'›n huzurunda

hesap verecektir. ‹man edenler, Allah'tan bir ruh oldu¤una ina-

nanlar, inkarc›lar, materyalistler, Darwinistler, yaflam› boyunca

ruhun varl›¤›na karfl› mücadele içinde olanlar, "bir nöron y›¤›-

n›ndan ibaretiz" diyenler, "ahiret yoktur" diyenler, "madde tek-

tir ve mutlakt›r" diyenler, k›sacas› yeryüzünde yaflam›fl istisna-

s›z her insan, her ruh, Allah'›n huzurunda hesap verecektir. Her

biri, yap›p ettiklerini eksiksiz olarak karfl›lar›nda bulacaklard›r.

Her biri üzerinde adaletle hüküm verilecektir. Bir kifli, e¤er bu

gerçe¤e sadece %1, hatta %0.1 kadarl›k bir ihtimal veriyorsa,

ahiret gerçe¤i konusunda "acaba" diye bir flüphe duyuyorsa,

onun art›k kendi yanl›fl inançlar›n› bir kenara b›rakmas› ve

Rabbimiz olan Allah'a yönelerek kendi ahireti için elinden

geleni yapmas› gerekmektedir. Dünyada oldu¤u sürece,

düfltü¤ü hatadan daima geri dönme imkan› vard›r.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

248

Page 251:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Allah ayetlerinde flöyle buyurur:

Bizim ayetlerimize iman edenler sana geldiklerinde, onla-

ra de ki: "Selam olsun size. Rabbiniz rahmeti Kendi üzeri-

ne yazd› ki, içinizden kim bir cehalet sonucu bir kötülük

ifller sonra tevbe eder ve (kendini) ›slah ederse flüphesiz,

O, ba¤›fllayand›r, esirgeyendir." (Enam Suresi, 54)

Kötülük iflleyip bunun ard›ndan tevbe edenler ve iman

edenler; hiç flüphesiz Rabbin, bundan (tevbeden) sonra el-

bette ba¤›fllayand›r, esirgeyendir. (Araf Suresi, 153)

Dünya hayat›, geçici bir kal›fl yeridir. Dünyaya ait her fley

geçicidir. Dünyada insana ait hiçbir fley gerçek de¤ildir. Bu dün-

yay› gerçek sanmak, insan›n gördü¤ü bir rüyay› gerçek zanne-

derek tüm varl›¤›n› ona kanalize etmesi ve baflka her fleye göz-

lerini ve ruhunu kapamas› gibi bir fleydir. Yegane Varl›k

Allah't›r. Tek gerçek Allah't›r. Darwinizm y›k›lm›fl ve materya-

lizm ölmüfltür. Allah'›n Yüce Varl›¤›'n›n kabulü, tüm bat›l dinle-

rin sonudur. Elinizdeki kitab›n amac›, tüm insanlar› bu gerçe¤i

görmeye davet etmektir. Kuflkusuz, "... Ancak temiz ak›l sahip-

leri ö¤üt al›p düflünebilir" (Rad Suresi, 19).

Harun Yahya (Adnan Oktar)

249

Page 252:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan
Page 253:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

251

arwinizm, yani evrim teorisi, yarat›l›fl gerçe¤ini

reddetmek amac›yla ortaya at›lm›fl, ancak baflar›l›

olamam›fl bilim d›fl› bir safsatadan baflka bir fley

de¤ildir. Canl›l›¤›n, cans›z maddelerden tesadüfen

olufltu¤unu iddia eden bu teori, evrende ve canl›-

larda çok aç›k bir "düzen" bulundu¤unun bilim taraf›ndan ispat

edilmesiyle çürümüfltür. Böylece Allah'›n tüm evreni ve canl›lar› ya-

ratm›fl oldu¤u gerçe¤i, bilim taraf›ndan da kan›tlanm›flt›r. Bugün ev-

rim teorisini ayakta tutmak için dünya çap›nda yürütülen propa-

ganda, sadece bilimsel gerçeklerin çarp›t›lmas›na, tarafl› yorumlan-

mas›na, bilim görüntüsü alt›nda söylenen yalanlara ve yap›lan sah-

tekarl›klara dayal›d›r.

Ancak bu propaganda gerçe¤i gizleyememektedir. Evrim teori-

sinin bilim tarihindeki en büyük yan›lg› oldu¤u, son 20-30 y›ld›r bi-

lim dünyas›nda giderek daha yüksek sesle dile getirilmektedir.

Özellikle 1980'lerden sonra yap›lan araflt›rmalar, Darwinist iddiala-

r›n tamamen yanl›fl oldu¤unu ortaya koymufl ve bu gerçek pek çok

bilim adam› taraf›ndan dile getirilmifltir. Özellikle ABD'de, biyoloji,

biyokimya, paleontoloji gibi farkl› alanlardan gelen çok say›da bilim

adam›, Darwinizm'in geçersizli¤ini görmekte, canl›lar›n kökenini

art›k "yarat›l›fl gerçe¤iyle" aç›klamaktad›rlar.

Evrim teorisinin çöküflünü ve yarat›l›fl›n delillerini di¤er pek

çok çal›flmam›zda bütün bilimsel detaylar›yla ele ald›k ve almaya

devam ediyoruz. Ancak konuyu, tafl›d›¤› büyük önem nedeniyle,

burada da özetlemekte yarar vard›r.

Page 254:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Darwin'i Y›kan Zorluklar

Evrim teorisi, tarihi eski Yunan'a

kadar uzanan bir ö¤reti olmas›na

karfl›n, kapsaml› olarak 19. yüzy›l-

da ortaya at›ld›. Teoriyi bilim

dünyas›n›n gündemine sokan en

önemli geliflme, Charles Dar-

win'in 1859 y›l›nda yay›nlanan

Türlerin Kökeni adl› kitab›yd›.

Darwin bu kitapta dünya üzerin-

deki farkl› canl› türlerini Allah'›n

ayr› ayr› yaratt›¤› gerçe¤ine karfl› ç›-

k›yordu. Darwin'e göre, tüm türler or-

tak bir atadan geliyorlard› ve zaman için-

de küçük de¤iflimlerle farkl›laflm›fllard›.

Darwin'in teorisi, hiçbir somut bilimsel bulguya dayanm›yor-

du; kendisinin de kabul etti¤i gibi sadece bir "mant›k yürütme" idi.

Hatta Darwin'in kitab›ndaki "Teorinin Zorluklar›" bafll›kl› uzun bö-

lümde itiraf etti¤i gibi, teori pek çok önemli soru karfl›s›nda aç›k

veriyordu.

Darwin, teorisinin önündeki zorluklar›n geliflen bilim taraf›n-

dan afl›laca¤›n›, yeni bilimsel bulgular›n teorisini güçlendirece¤ini

umuyordu. Bunu kitab›nda s›k s›k belirtmiflti. Ancak geliflen bilim,

Darwin'in umutlar›n›n tam aksine, teorinin temel iddialar›n› birer

birer dayanaks›z b›rakm›flt›r.

Darwinizm'in bilim karfl›s›ndaki yenilgisi, üç temel bafll›kta

incelenebilir:

1) Teori, hayat›n yeryüzünde ilk kez nas›l ortaya ç›kt›¤›n›

asla aç›klayamamaktad›r.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

252

Charles Darwin

Page 255:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

253

2) Teorinin öne sürdü¤ü "evrim mekanizmalar›"n›n, gerçekte

evrimlefltirici bir etkiye sahip oldu¤unu gösteren hiçbir bilimsel

bulgu yoktur.

3) Fosil kay›tlar›, evrim teorisinin öngörülerinin tam aksine

bir tablo ortaya koymaktad›r.

Bu bölümde, bu üç temel bafll›¤› ana hatlar› ile inceleyece¤iz.

Afl›lamayan ‹lk Basamak: Hayat›n Kökeni

Evrim teorisi, tüm canl› türlerinin, bundan yaklafl›k 3.8 milyar

y›l önce ilkel dünyada ortaya ç›kan tek bir canl› hücreden geldikle-

rini iddia etmektedir. Tek bir hücrenin nas›l olup da milyonlarca

kompleks canl› türünü oluflturdu¤u ve e¤er gerçekten bu tür bir

evrim gerçekleflmiflse neden bunun izlerinin fosil kay›tlar›nda bu-

lunamad›¤›, teorinin aç›klayamad›¤› sorulardand›r. Ancak tüm

bunlardan önce, iddia edilen evrim sürecinin ilk basama¤› üzerin-

de durmak gerekir. Sözü edilen o "ilk hücre" nas›l ortaya ç›km›flt›r?

Evrim teorisi, yarat›l›fl› reddetti¤i, hiçbir do¤aüstü müdahale-

yi kabul etmedi¤i için, o "ilk hücre"nin, hiçbir tasar›m, plan ve dü-

zenleme olmadan, do¤a kanunlar› içinde rastlant›sal olarak mey-

dana geldi¤ini iddia eder. Yani teoriye göre, cans›z madde tesadüf-

ler sonucunda ortaya canl› bir hücre ç›karm›fl olmal›d›r. Ancak bu,

bilinen en temel biyoloji kanunlar›na ayk›r› bir iddiad›r.

"Hayat Hayattan Gelir"

Darwin, kitab›nda hayat›n kökeni konusundan hiç söz etme-

miflti. Çünkü onun dönemindeki ilkel bilim anlay›fl›, canl›lar›n çok

basit bir yap›ya sahip olduklar›n› varsay›yordu. Ortaça¤'dan beri

inan›lan "spontane jenerasyon" adl› teoriye göre, cans›z maddele-

rin tesadüfen biraraya gelip, canl› bir varl›k oluflturabilecekleri-

ne inan›l›yordu. Bu dönemde böceklerin yemek art›kla-

Page 256:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

r›ndan, farelerin de bu¤daydan

olufltu¤u yayg›n bir düflüncey-

di. Bunu ispatlamak için de

ilginç deneyler yap›lm›flt›.

Kirli bir paçavran›n üzeri-

ne biraz bu¤day konmufl

ve biraz beklendi¤inde

bu kar›fl›mdan farelerin

oluflaca¤› san›lm›flt›.

Etlerin kurtlanmas›

da hayat›n cans›z madde-

lerden türeyebildi¤ine bir

delil say›l›yordu. Oysa daha

sonra anlafl›lacakt› ki, etlerin

üzerindeki kurtlar kendiliklerin-

den oluflmuyorlar, sineklerin getirip

b›rakt›klar› gözle görülmeyen larvalardan ç›k›yorlard›.

Darwin'in Türlerin Kökeni adl› kitab›n› yazd›¤› dönemde ise,

bakterilerin cans›z maddeden oluflabildikleri inanc›, bilim dünya-

s›nda yayg›n bir kabul görüyordu.

Oysa Darwin'in kitab›n›n yay›nlanmas›ndan befl y›l sonra, ün-

lü Frans›z biyolog Louis Pasteur, evrime temel oluflturan bu inanc›

kesin olarak çürüttü. Pasteur yapt›¤› uzun çal›flma ve deneyler so-

nucunda vard›¤› sonucu flöyle özetlemiflti:

Cans›z maddelerin hayat oluflturabilece¤i iddias› art›k kesin olarak

tarihe gömülmüfltür.149

Evrim teorisinin savunucular›, Pasteur'ün bulgular›na karfl›

uzun süre direndiler. Ancak geliflen bilim, canl› hücresinin kar-

mafl›k yap›s›n› ortaya ç›kard›kça, hayat›n kendili¤inden olufla-

bilece¤i iddias›n›n geçersizli¤i daha da aç›k hale geldi.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

254

Frans›z biyolog Louis Pasteur

Page 257:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

255

20. Yüzy›ldaki Sonuçsuz

Çabalar

20. yüzy›lda hayat›n köke-

ni konusunu ele alan ilk evrim-

ci, ünlü Rus biyolog Alexander

Oparin oldu. Oparin, 1930'lu

y›llarda ortaya att›¤› birtak›m

tezlerle, canl› hücresinin tesa-

düfen meydana gelebilece¤ini

ispat etmeye çal›flt›. Ancak bu ça-

l›flmalar baflar›s›zl›kla sonuçlana-

cak ve Oparin flu itiraf› yapmak zo-

runda kalacakt›:

Maalesef hücrenin kökeni, evrim teorisinin

tümünü içine alan en karanl›k noktay› oluflturmaktad›r.150

Oparin'in yolunu izleyen evrimciler, hayat›n kökeni konusu-

nu çözüme kavuflturacak deneyler yapmaya çal›flt›lar. Bu deneyle-

rin en ünlüsü, Amerikal› kimyac› Stanley Miller taraf›ndan 1953 y›-

l›nda düzenlendi. Miller, ilkel dünya atmosferinde oldu¤unu iddi-

a etti¤i gazlar› bir deney düzene¤inde birlefltirerek ve bu kar›fl›ma

enerji ekleyerek, proteinlerin yap›s›nda kullan›lan birkaç organik

molekül (aminoasit) sentezledi.

O y›llarda evrim ad›na önemli bir aflama gibi tan›t›lan bu de-

neyin geçerli olmad›¤› ve deneyde kullan›lan atmosferin gerçek

dünya koflullar›ndan çok farkl› oldu¤u, ilerleyen y›llarda ortaya ç›-

kacakt›.151

Uzun süren bir sessizlikten sonra Miller'in kendisi de kullan-

d›¤› atmosfer ortam›n›n gerçekçi olmad›¤›n› itiraf etti.152

Rus biyolog Alexander Oparin

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 258:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Hayat›n kökeni sorununu aç›klamak için 20. yüzy›l boyunca

yürütülen tüm evrimci çabalar hep baflar›s›zl›kla sonuçland›. San

Diego Scripps Enstitüsü'nden ünlü jeokimyac› Jeffrey Bada, evrim-

ci Earth dergisinde 1998 y›l›nda yay›nlanan bir makalede bu gerçe-

¤i flöyle kabul eder:

Bugün, 20. yüzy›l› geride b›rak›rken, hala, 20. yüzy›la girdi¤imizde

sahip oldu¤umuz en büyük çözülmemifl problemle karfl› karfl›yay›z:

Hayat yeryüzünde nas›l bafllad›?153

Hayat›n Kompleks Yap›s›

Evrim teorisinin hayat›n kökeni konusunda bu denli büyük

bir açmaza girmesinin bafll›ca nedeni, en basit san›lan canl› yap›la-

r›n bile inan›lmaz derecede karmafl›k yap›lara sahip olmas›d›r.

Canl› hücresi, insano¤lunun yapt›¤› bütün teknolojik ürünlerden

daha karmafl›kt›r. Öyle ki bugün dünyan›n en geliflmifl laboratu-

varlar›nda bile cans›z maddeler biraraya getirilerek canl› bir hücre

üretilememektedir.

Bir hücrenin meydana gelmesi için gereken flartlar, asla

rastlant›larla aç›klanamayacak kadar fazlad›r. Hücrenin en temel

yap› tafl› olan proteinlerin rastlant›sal olarak sentezlenme

Darwin'in Açmaz›: Ruh

256

Stanley Miller

Page 259:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

ihtimali; 500 aminoasitlik ortalama bir protein için, 10950'de 1'dir.

Ancak matematikte 1050'de 1'den küçük olas›l›klar pratik olarak

"imkans›z" say›l›r. Hücrenin çekirde¤inde yer alan ve genetik bilgi-

yi saklayan DNA molekülü ise, inan›lmaz bir bilgi bankas›d›r. ‹n-

san DNA's›n›n içerdi¤i bilginin, e¤er ka¤›da dökülmeye kalk›lsa,

500'er sayfadan oluflan 900 ciltlik bir kütüphane oluflturaca¤› he-

saplanmaktad›r.

Bu noktada çok ilginç bir ikilem daha vard›r: DNA, yaln›z bir-

tak›m özelleflmifl proteinlerin (enzimlerin) yard›m› ile efllenebilir.

Ama bu enzimlerin sentezi de ancak DNA'daki bilgiler do¤rultu-

sunda gerçekleflir. Birbirine ba¤›ml› olduklar›ndan, efllemenin

meydana gelebilmesi için ikisinin de ayn› anda var olmalar› gere-

Harun Yahya (Adnan Oktar)

257

Evrimcilerin en büyük yan›lg›lar›ndan bir tanesi de yukar›da temsili resmi görü-

len ve ilkel dünya olarak nitelendirdikleri ortamda canl›l›¤›n kendili¤inden olu-

flabilece¤ini düflünmeleridir. Miller deneyi gibi çal›flmalarla bu iddialar›n› kan›t-

lamaya çal›flm›fllard›r. Ancak bilimsel bulgular karfl›s›nda yine yenilgiye u¤ra-

m›fllard›r. Çünkü 1970'li y›llarda elde edilen sonuçlar, ilkel dünya olarak nitelen-

dirilen dönemdeki atmosferin yaflam›n oluflmas› için hiçbir flekilde uygun olma-

d›¤›n› kan›tlam›flt›r.

Page 260:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

kir. Bu ise, hayat›n kendili¤inden olufltu¤u senaryosunu ç›kma-

za sokmaktad›r. San Diego California Üniversitesi'nden ünlü ev-

rimci Prof. Leslie Orgel, Scientific American dergisinin Ekim 1994

tarihli say›s›nda bu gerçe¤i flöyle itiraf eder:

Son derece kompleks yap›lara sahip olan proteinlerin ve nükleik

asitlerin (RNA ve DNA) ayn› yerde ve ayn› zamanda rastlant›sal ola-

rak oluflmalar› afl›r› derecede ihtimal d›fl›d›r. Ama bunlar›n birisi ol-

madan di¤erini elde etmek de mümkün de¤ildir. Dolay›s›yla insan,

yaflam›n kimyasal yollarla ortaya ç›kmas›n›n asla mümkün olmad›-

¤› sonucuna varmak zorunda kalmaktad›r.154

Kuflkusuz e¤er hayat›n do¤al etkenlerle ortaya ç›kmas› im-

kans›z ise, bu durumda hayat›n do¤aüstü bir biçimde "yarat›ld›¤›-

n›" kabul etmek gerekir. Bu gerçek, en temel amac› yarat›l›fl› red-

detmek olan evrim teorisini aç›kça geçersiz k›lmaktad›r.

Evrimin Hayali Mekanizmalar›

Darwin'in teorisini geçersiz k›lan ikinci büyük nokta, teorinin

"evrim mekanizmalar›" olarak öne sürdü¤ü iki kavram›n da ger-

çekte hiçbir evrimlefltirici güce sahip olmad›¤›n›n anlafl›lm›fl olma-

s›d›r. Darwin, ortaya att›¤› evrim iddias›n› tamamen "do¤al selek-

siyon" mekanizmas›na ba¤lam›flt›. Bu mekanizmaya verdi¤i önem,

kitab›n›n isminden de aç›kça anlafl›l›yordu: Türlerin Kökeni, Do¤al

Seleksiyon Yoluyla...

Do¤al seleksiyon, do¤al seçme demektir. Do¤adaki yaflam

mücadelesi içinde, do¤al flartlara uygun ve güçlü canl›lar›n hayat-

ta kalaca¤› düflüncesine dayan›r. Örne¤in y›rt›c› hayvanlar taraf›n-

dan tehdit edilen bir geyik sürüsünde, daha h›zl› koflabilen geyik-

ler hayatta kalacakt›r. Böylece geyik sürüsü, h›zl› ve güçlü bi-

reylerden oluflacakt›r. Ama elbette bu mekanizma, geyikleri ev-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

258

Page 261:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

rimlefltirmez, onlar› baflka bir canl› türüne, örne¤in atlara dönüfl-

türmez.

Dolay›s›yla do¤al seleksiyon mekanizmas› hiçbir evrimlefltiri-

ci güce sahip de¤ildir. Darwin de bu gerçe¤in fark›ndayd› ve Tür-

lerin Kökeni adl› kitab›nda "Faydal› de¤ifliklikler oluflmad›¤› sürece

do¤al seleksiyon hiçbir fley yapamaz" demek zorunda kalm›flt›.155

Lamarck'›n Etkisi

Peki bu "faydal› de¤ifliklikler" nas›l oluflabilirdi? Darwin, ken-

di döneminin ilkel bilim anlay›fl› içinde, bu soruyu Lamarck'a da-

yanarak cevaplamaya çal›flm›flt›. Darwin'den önce yaflam›fl olan

Frans›z biyolog Lamarck'a göre, canl›lar yaflamlar› s›ras›nda geçir-

dikleri fiziksel de¤ifliklikleri sonraki nesle aktar›yorlar, nesilden

nesile biriken bu özellikler sonucunda yeni türler ortaya ç›k›yor-

Harun Yahya (Adnan Oktar)

259

Do¤al seleksiyona göre, güçlü olan ve yaflad›¤› çevreye uyum sa¤layabilen

canl›lar hayatta kal›rlar, di¤erleri ise yok olurlar. Evrimciler ise do¤al selek-

siyonun canl›lar› evrimlefltirdi¤ini, yeni türler meydana getirdi¤ini öne sü-

rerler. Oysa do¤al seleksiyonun böyle bir sonucu yoktur ve bu iddiay› do¤-

rulayan tek bir delil de bulunmamaktad›r.

Page 262:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Darwin'in Açmaz›: Ruh

260

du. Örne¤in Lamarck'a göre zürafalar cey-

lanlardan türemifllerdi, yüksek a¤açlar›n

yapraklar›n› yemek için çabalarken nesilden

nesile boyunlar› uzam›flt›.

Darwin de benzeri örnekler vermifl, örne¤in

Türlerin Kökeni adl› kitab›nda, yiyecek bulmak için suya giren ba-

z› ay›lar›n zamanla balinalara dönüfltü¤ünü iddia etmiflti.156

Ama Mendel'in keflfetti¤i ve 20. yüzy›lda geliflen genetik bili-

miyle kesinleflen kal›t›m kanunlar›, kazan›lm›fl özelliklerin sonraki

nesillere aktar›lmas› efsanesini kesin olarak y›kt›. Böylece do¤al se-

leksiyon "tek bafl›na" ve dolay›s›yla tümüyle etkisiz bir mekanizma

olarak kalm›fl oluyordu.

Lamarck zürafalar›n

ceylan benzeri hay-

vanlardan türedikle-

rine inan›yordu.

Ona göre otlara

uzanmaya çal›flan

bu canl›lar›n zaman

içinde boyunlar›

uzam›fl ve zürafala-

ra dönüflüvermifller-

di. Mendel'in 1865

y›l›nda keflfetti¤i

kal›t›m kanunlar›,

yaflam s›ras›nda ka-

zan›lan özelliklerin

sonraki nesillere ak-

tar›lmas›n›n müm-

kün olmad›¤›n› is-

patlam›flt›r. Böylece

Lamarck'›n zürafa

masal› da tarihe ka-

r›flm›flt›r.

Page 263:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Neo-Darwinizm ve Mutasyonlar

Darwinistler ise bu duruma bir çözüm bulabilmek için

1930'lar›n sonlar›nda, "Modern Sentetik Teori"yi ya da daha yayg›n

ismiyle neo-Darwinizm'i ortaya att›lar. Neo-Darwinizm, do¤al se-

leksiyonun yan›na "faydal› de¤ifliklik sebebi" olarak mutasyonlar›,

yani canl›lar›n genlerinde radyasyon gibi d›fl etkiler ya da kopya-

lama hatalar› sonucunda oluflan bozulmalar› ekledi.

Bugün de hala dünyada evrim ad›na geçerlili¤ini koruyan

model neo-Darwinizm'dir. Teori, yeryüzünde bulunan milyonlarca

canl› türünün, bu canl›lar›n, kulak, göz, akci¤er, kanat gibi say›s›z

kompleks organlar›n›n "mutasyonlara", yani genetik bozukluklara

dayal› bir süreç sonucunda olufltu¤unu iddia etmektedir. Ama te-

oriyi çaresiz b›rakan aç›k bir bilimsel gerçek vard›r: Mutasyonlar

canl›lar› gelifltirmezler, aksine her zaman için canl›lara zarar ve-

rirler.

Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düzene sa-

hiptir. Bu molekül üzerinde oluflan herhangi rasgele bir etki ancak

zarar verir. Amerikal› gene-

tikçi B. G. Ranganathan bunu

flöyle aç›klar:

Mutasyonlar küçük, rastgele ve

zararl›d›rlar. Çok ender olarak

meydana gelirler ve en iyi ihti-

malle etkisizdirler. Bu üç özellik,

mutasyonlar›n evrimsel bir ge-

liflme meydana getiremeyece¤ini

gösterir. Zaten yüksek derecede

özelleflmifl bir organizmada

meydana gelebilecek rastlant›-

sal bir de¤iflim, ya etkisiz ola-

cakt›r ya da zararl›. Bir kol

Harun Yahya (Adnan Oktar)

261

Rastgele mutasyonlar insanlara ve di-

¤er tüm canl›lara her zaman zarar ve-

rirler. Resimde mutasyona u¤rad›¤›

için iki bafll› olarak do¤mufl bir buza-

¤› görülüyor.

Page 264:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

saatinde meydana gelecek rasgele bir de¤iflim kol saatini gelifltir-

meyecektir. Ona büyük ihtimalle zarar verecek veya en iyi ihtimal-

le etkisiz olacakt›r. Bir deprem bir flehri gelifltirmez, ona y›k›m geti-

rir.157

Nitekim bugüne kadar hiçbir yararl›, yani genetik bilgiyi ge-

lifltiren mutasyon örne¤i gözlemlenmedi. Tüm mutasyonlar›n za-

rarl› oldu¤u görüldü. Anlafl›ld› ki, evrim teorisinin "evrim meka-

nizmas›" olarak gösterdi¤i mutasyonlar, gerçekte canl›lar› sadece

tahrip eden, sakat b›rakan genetik olaylard›r. (‹nsanlarda mutasyo-

nun en s›k görülen etkisi de kanserdir.) Elbette tahrip edici bir me-

kanizma "evrim mekanizmas›" olamaz. Do¤al seleksiyon ise, Dar-

win'in de kabul etti¤i gibi, "tek bafl›na hiçbir fley yapamaz." Bu ger-

çek bizlere do¤ada hiçbir "evrim mekanizmas›" olmad›¤›n› göster-

mektedir. Evrim mekanizmas› olmad›¤›na göre de, evrim denen

hayali süreç yaflanm›fl olamaz.

Fosil Kay›tlar›: Ara Formlardan Eser Yok

Evrim teorisinin iddia etti¤i senaryonun yaflanmam›fl oldu¤u-

nun en aç›k göstergesi ise fosil kay›tlar›d›r.

Evrim teorisine göre bütün canl›lar birbirlerinden türemifller-

dir. Önceden var olan bir canl› türü, zamanla bir di¤erine dönüfl-

müfl ve bütün türler bu flekilde ortaya ç›km›fllard›r. Teoriye göre bu

dönüflüm yüz milyonlarca y›l süren uzun bir zaman dilimini kap-

sam›fl ve kademe kademe ilerlemifltir.

Bu durumda, iddia edilen uzun dönüflüm süreci içinde say›-

s›z "ara türler"in oluflmufl ve yaflam›fl olmalar› gerekir.

Örne¤in geçmiflte, bal›k özelliklerini tafl›malar›na ra¤men, bir

yandan da baz› sürüngen özellikleri kazanm›fl olan yar› bal›k-

yar› sürüngen canl›lar yaflam›fl olmal›d›r. Ya da sürüngen özel-

liklerini tafl›rken, bir yandan da baz› kufl özellikleri kazan-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

262

Page 265:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

m›fl sürüngen-kufllar ortaya ç›km›fl olmal›d›r. Bunlar, bir geçifl sü-

recinde olduklar› için de, sakat, eksik, kusurlu canl›lar olmal›d›r.

Evrimciler geçmiflte yaflam›fl olduklar›na inand›klar› bu teorik ya-

rat›klara "ara-geçifl formu" ad›n› verirler.

E¤er gerçekten bu tür canl›lar geçmiflte yaflam›fllarsa bunlar›n

say›lar›n›n ve çeflitlerinin milyonlarca hatta milyarlarca olmas› ge-

rekir. Ve bu ucube canl›lar›n kal›nt›lar›na mutlaka fosil kay›tlar›n-

da rastlanmas› gerekir. Darwin, Türlerin Kökeni'nde bunu flöyle

aç›klam›flt›r:

E¤er teorim do¤ruysa, türleri birbirine ba¤layan say›s›z ara-geçifl

çeflitleri mutlaka yaflam›fl olmal›d›r... Bunlar›n yaflam›fl olduklar›-

n›n kan›tlar› da sadece fosil kal›nt›lar› aras›nda bulunabilir.158

Harun Yahya (Adnan Oktar)

263

Evrim teorisi, canl› türlerinin yavafl de¤iflimlerle birbirlerinden evrimlefltiklerini iddia

eder. Oysa fosil kay›tlar› bu iddiay› aç›kça yalanlamaktad›r. Örne¤in 530 milyon y›l

önce bafllayan Kambriyen devrinde, birbirinden çok farkl› olan onlarca canl› türü bir

anda ortaya ç›km›flt›r. Bu çizimde tasvir edilen bu canl›lar çok kompleks yap›lara sa-

hiptirler. Jeolojik dilde "Kambriyen Patlamas›" olarak tan›mlanan bu gerçek, Yarat›-

l›fl'›n aç›k bir delilidir.

Page 266:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Darwin'in Açma-

264

Charles Darwin'in önemli fakat az bilinen bir özelli¤i, Avrupal› beyaz ›rklar› di¤er insan ›rklar›-na göre çok daha "ileri" sayan bir ›rkç› olmas›d›r. Darwin, insanlar›n maymun benzeri canl›lar-dan evrimleflti¤ini öne sürerken, baz› ›rklar›n çok daha fazla geliflti¤ini, baz›lar›n›n ise hala

maymunsu özellikler tafl›d›¤›n› iddia etmifltir. Türlerin Kökeni'nden sonra yay›nlad›¤› ‹nsan›n Türe-yifli (The Descent of Man) adl› kitab›nda, "insan ›rklar› aras› eflitsizli¤in apaç›kl›¤›" gibi yorumlar yap-m›flt›r.1 Darwin söz konusu kitab›nda zenciler ve Avustralya yerlileri gibi ›rklar› gorillerle ayn› statü-ye sokmufl, sonra da bunlar›n "medeni ›rklar" taraf›ndan zamanla yok edilecekleri kehanetinde bulu-narak flöyle demifltir:

Belki de yüzy›llar kadar sürmeyecek yak›n bir gelecekte, medeni insan ›rklar›, vahfli ›rklar› tama-men yeryüzünden silecekler ve onlar›n yerine geçecekler. Öte yandan insans› maymunlar da… kufl-kusuz elimine edilecekler. Böylece insan ile en yak›n akrabalar› aras›ndaki boflluk daha da geniflle-yecek. Bu sayede ortada flu anki Avrupal› ›rklardan bile daha medeni olan ›rklar ve flu anki zenci-

lerden, Avustralya yerlilerinden ve gorillerden bile daha geride olan babun türü maymunlar ka-lacakt›r.2

Darwin'in bu saçma fikirleri yaln›zca teoride kalmam›flt›r. Darwinizm, ortaya at›ld›¤› tarihten itiba-ren ›rkç›l›¤›n en önemli sözde bilimsel dayana¤› olmufltur. Canl›lar›n bir yaflam mücadelesi içinde ev-rimlefltiklerini varsayan Darwinizm, toplumlara uygulanm›fl ve ortaya "Sosyal Darwinizm" olarakbilinen ak›m ç›km›flt›r.

Sosyal Darwinizm, insan ›rklar›n›n, evrimin çeflitli basamaklar›nda yer ald›klar›n›, Avrupal› ›rkla-r›n "en ileri" ›rklar oldu¤unu savunmufl, di¤er pek çok ›rk›n ise hala "maymunsu" özellikler tafl›d›-

¤›n› iddia etmifltir. Darwin kendince "afla¤› ›rklar" olarak gördü¤ü milletlerin aras›nda, Yüce Türk Milleti'ni de

saym›flt›r! Evrim teorisinin kurucusu, W. Graham'a yazd›¤› 3 Temmuz 1881 tarihli mektubun-da, bu ›rkç› düflüncesini flöyle ifade etmiflti:

Editörlü¤ünü Charles Darwin'in o¤lu Francis Darwin'in yapt›¤› "The Life and Letters Of Charles

Darwin" (Charles Darwin'in Hayat› ve Mektuplar›) isimli kitab›n girifl sayfas›.

DARWIN'‹N IRKÇILI⁄I

ve TÜRK DÜfiMANLI⁄I

Page 267:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Evrim Yan›lg›s›

265

Do¤al seleksiyona dayal› kavgan›n, medeniyetin ilerleyifline sizin zannetti¤inizden daha fazla ya-rar sa¤lad›¤›n› ve sa¤lamakta oldu¤unu gösterebilirim. Düflünün ki, birkaç yüzy›l önce AvrupaTürkler taraf›ndan istila edildi¤inde, Avrupa milletleri ne kadar büyük bir tehlikeyle karfl› karfl›yagelmifllerdi, flimdi ise bu çok saçma bir düflüncedir. Avrupal› ›rklar olarak bilinen medeni ›rklar,

yaflam mücadelesinde TÜRKLERE karfl› kesin bir galibiyet elde etmifllerdir. Dünyan›n çok dauzak olmayan bir gelece¤ine bakt›¤›mda, BU TÜR AfiA⁄I IRKLARIN ço¤unun medenileflmiflyüksek ›rklar taraf›ndan elimine edilece¤ini (yok edilece¤ini) görüyorum.3

Görüldü¤ü gibi Charles Darwin, Büyük Önder Atatürk'ün "Türk Milleti'nin karakteri yüksektir,

Türk Milleti çal›flkand›r, Türk Milleti zekidir" ve "Türklük, benim en derin güven kayna¤›m, en

engin övünç dayana¤›m oldu" gibi sözleriyle övdü¤ü necip Türk Milleti için "barbar" ve "afla¤› ›rk"ifadelerini kullanmaktad›r. Oysa flüphesiz insanlar aras›nda bir ›rk farkl›l›¤› ve ayr›m› olamaz. Birmillet, ancak kültür ve ahlak›yla yükselebilir ve üstünlük elde edebilir. Büyük Türk Milleti ise çokköklü bir kültüre ve üstün bir ahlaka sahip olan, bu özellikleriyle tarihe yön vermifl flerefli bir mil-lettir. Tarihteki sekiz büyük dünya devletinden üçünün sahibi olan Türk Milleti'nin kurdu¤u mede-niyetler, Türk'ün yüksek kültür, ak›l, ahlak ve inanc›yla meydana getirdi¤i eserlerdir.

Darwin ise, "Türk barbarl›¤›", "afla¤› ›rk" gibi sald›rgan ifadelerle gerçekte o dönemdeki Avrupal›emperyalist devletlerin Türk düflmanl›¤›n› ortaya koymufltur. Türklerin hakimiyet ve gücünü elimi-

ne etmeye (yok etmeye) çabalayan bu güçler arad›klar› fikri temeli Darwinizm'de bulmufllard›r.Bu güçler, Türk'ün Kurtulufl Savafl›'nda, bu çirkin düflüncelerini uygulamaya çal›flm›fllar, ancak

Türk Milleti'nin azmi, akl›, cesareti ve kararl›l›¤› sayesinde büyük bir hüsrana u¤ram›fllard›r.Bir ›rkç› ve Türk düflman› olan Darwin'in bilim karfl›s›nda geçersiz olan teorilerini bugün Türki-

ye'de savunanlar ise belki de fark›nda olmadan ayn› siyasi hedeflere hizmet etmektedirler.

1 Benjamin Farrington, What Darwin Really Said. London: Sphere Books, 1971, s. 54-56.2 Charles Darwin, The Descent of Man, 2. bask›, New York: A L. Burt Co., 1874, s. 178.3 Francis Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin, Cilt 1. New York: D. Appleton andCompany, 1888, s. 285-286.

Söz konusu kitab›n 285. (solda) ve 286. (sa¤da) sayfalar›ndaki Türkler'e hakaretle dolu olan Dar-

win'in mektuplar›. Darwin'in burada "Kafkasyal› (Caucasian) ›rklar" dedi¤i ›rklar, Avrupal›lard›r.

(Modern antropoloji, Avrupal› ›rklar›n Kafkasya bölgesinden geldiklerini kabul eder.)

Page 268:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Darwin'in Y›k›lan Umutlar›

Ancak 19. yüzy›l›n ortas›ndan bu yana dünyan›n dört bir ya-

n›nda hummal› fosil araflt›rmalar› yap›ld›¤› halde bu ara geçifl

formlar›na rastlanamam›flt›r. Yap›lan kaz›larda ve araflt›rmalarda

elde edilen bütün bulgular, evrimcilerin beklediklerinin aksine,

canl›lar›n yeryüzünde birdenbire, eksiksiz ve kusursuz bir biçimde

ortaya ç›kt›klar›n› göstermifltir.

Ünlü ‹ngiliz paleontolog (fosil bilimci) Derek W. Ager, bir ev-

rimci olmas›na karfl›n bu gerçe¤i flöyle itiraf eder:

Sorunumuz fludur: Fosil kay›tlar›n› detayl› olarak inceledi¤imizde,

türler ya da s›n›flar seviyesinde olsun, sürekli olarak ayn› gerçekle

karfl›lafl›r›z; kademeli evrimle geliflen de¤il, aniden yeryüzünde olu-

flan gruplar görürüz.159

Yani fosil kay›tlar›nda, tüm canl› türleri, aralar›nda hiçbir ge-

çifl formu olmadan eksiksiz biçimleriyle aniden ortaya ç›kmakta-

d›rlar. Bu, Darwin'in öngörülerinin tam aksidir. Dahas›, bu canl›

türlerinin yarat›ld›klar›n› gösteren çok güçlü bir delildir. Çünkü bir

canl› türünün, kendisinden evrimleflti¤i hiçbir atas› olmadan, bir

anda ve kusursuz olarak ortaya ç›kmas›n›n tek aç›klamas›, o türün

yarat›lm›fl olmas›d›r. Bu gerçek, ünlü evrimci biyolog Douglas Fu-

tuyma taraf›ndan da kabul edilir:

Yarat›l›fl ve evrim, yaflayan canl›lar›n kökeni hakk›nda yap›labilecek

yegane iki aç›klamad›r. Canl›lar dünya üzerinde ya tamamen mü-

kemmel ve eksiksiz bir biçimde ortaya ç›km›fllard›r ya da böyle ol-

mam›flt›r. E¤er böyle olmad›ysa, bir de¤iflim süreci sayesinde kendi-

lerinden önce var olan baz› canl› türlerinden evrimleflerek meydana

gelmifl olmal›d›rlar. Ama e¤er eksiksiz ve mükemmel bir biçimde or-

taya ç›km›fllarsa, o halde sonsuz güç sahibi bir ak›l taraf›ndan yara-

t›lm›fl olmalar› gerekir.160

Fosiller ise, canl›lar›n yeryüzünde eksiksiz ve mükem-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

266

Page 269:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

mel bir biçimde ortaya ç›kt›klar›n› göstermektedir. Yani "türlerin

kökeni", Darwin'in sand›¤›n›n aksine, evrim de¤il yarat›l›flt›r.

‹nsan›n Evrimi Masal›

Evrim teorisini savunanlar›n en çok gündeme getirdikleri ko-

nu, insan›n kökeni konusudur. Bu konudaki Darwinist iddia, bu-

gün yaflayan modern insan›n maymunsu birtak›m yarat›klardan

geldi¤ini varsayar. 4-5 milyon y›l önce bafllad›¤› varsay›lan bu sü-

reçte, modern insan ile atalar› aras›nda baz› "ara form"lar›n yaflad›-

¤› iddia edilir. Gerçekte tümüyle hayali olan bu senaryoda dört te-

mel "kategori" say›l›r:

1- Australopithecus

2- Homo habilis

3- Homo erectus

4- Homo sapiens

Evrimciler, insanlar›n sözde ilk maymunsu atalar›na "güney

maymunu" anlam›na gelen "Australopithecus" ismini verirler. Bu

canl›lar gerçekte soyu tükenmifl bir maymun türünden baflka bir

fley de¤ildir. Lord Solly Zuckerman ve Prof. Charles Oxnard gibi

‹ngiltere ve ABD'den dünyaca ünlü iki anatomistin Australopithecus

örnekleri üzerinde yapt›klar› çok genifl kapsaml› çal›flmalar, bu

canl›lar›n sadece soyu tükenmifl bir maymun türüne ait olduklar›-

n› ve insanlarla hiçbir benzerlik tafl›mad›klar›n› göstermifltir.161

Evrimciler insan evriminin bir sonraki safhas›n› da, "homo"

yani insan olarak s›n›fland›r›rlar. ‹ddiaya göre homo serisindeki

canl›lar, Australopithecuslar'dan daha geliflmifllerdir. Evrimciler, bu

farkl› canl›lara ait fosilleri ard› ard›na dizerek hayali bir evrim fle-

mas› olufltururlar. Bu flema hayalidir, çünkü gerçekte bu farkl› s›-

n›flar›n aras›nda evrimsel bir iliflki oldu¤u asla ispatlanamam›flt›r.

Evrim teorisinin 20. yüzy›ldaki en önemli savunucular›ndan

Harun Yahya (Adnan Oktar)

267

Page 270:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

biri olan Ernst Mayr, "Homo sapiens'e uzanan zincir gerçekte ka-

y›pt›r" diyerek bunu kabul eder.162

Evrimciler "Australopithecus > Homo habilis > Homo erectus >

Homo sapiens" s›ralamas›n› yazarken, bu türlerin her birinin, bir

sonrakinin atas› oldu¤u izlenimini verirler. Oysa paleoantropolog-

lar›n son bulgular›, Australopithecus, Homo habilis ve Homo erec-

tus'un dünya'n›n farkl› bölgelerinde ayn› dönemlerde yaflad›klar›-

n› göstermektedir.163

Dahas› Homo erectus s›n›flamas›na ait insanlar›n bir bölümü

çok modern zamanlara kadar yaflam›fllar, Homo sapiens neanderta-

lensis ve Homo sapiens sapiens (modern insan) ile ayn› ortamda yan

yana bulunmufllard›r.164

Bu ise elbette bu s›n›flar›n birbirlerinin atalar› olduklar› iddi-

as›n›n geçersizli¤ini aç›kça ortaya koymaktad›r. Harvard Üniversi-

tesi paleontologlar›ndan Stephen Jay Gould, kendisi de bir evrim-

ci olmas›na karfl›n, Darwinist teorinin içine girdi¤i bu ç›kmaz› flöy-

le aç›klar:

E¤er birbiri ile paralel bir biçimde yaflayan üç farkl› hominid (insa-

n›ms›) çizgisi varsa, o halde bizim soy a¤ac›m›za ne oldu? Aç›kt›r ki,

bunlar›n biri di¤erinden gelmifl olamaz. Dahas›, biri di¤eriyle karfl›-

laflt›r›ld›¤›nda evrimsel bir geliflme trendi göstermemektedirler.165

K›sacas›, medyada ya da ders kitaplar›nda yer alan hayali bir-

tak›m "yar› maymun, yar› insan" canl›lar›n çizimleriyle, yani s›rf

propaganda yoluyla ayakta tutulmaya çal›fl›lan insan›n evrimi se-

naryosu, hiçbir bilimsel temeli olmayan bir masaldan ibarettir.

Bu konuyu uzun y›llar inceleyen, özellikle Australopithecus

fosilleri üzerinde 15 y›l araflt›rma yapan ‹ngiltere'nin en ünlü ve

sayg›n bilim adamlar›ndan Lord Solly Zuckerman, bir evrimci

olmas›na ra¤men, ortada maymunsu canl›lardan insana uzanan

gerçek bir soy a¤ac› olmad›¤› sonucuna varm›flt›r.

Zuckerman bir de ilginç bir "bilim skalas›" yapm›fl-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

268

Page 271:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

t›r. Bilimsel olarak kabul etti¤i bilgi dallar›ndan, bilim d›fl› olarak

kabul etti¤i bilgi dallar›na kadar bir yelpaze oluflturmufltur. Zuc-

kerman'›n bu tablosuna göre en "bilimsel" -yani somut verilere da-

yanan- bilgi dallar› kimya ve fiziktir. Yelpazede bunlardan sonra

biyoloji bilimleri, sonra da sosyal bilimler gelir. Yelpazenin en

ucunda, yani en "bilim d›fl›" say›lan k›s›mda ise, Zuckerman'a gö-

re, telepati, alt›nc› his gibi "duyum ötesi alg›lama" kavramlar› ve

bir de "insan›n evrimi" vard›r! Zuckerman, yelpazenin bu ucunu

flöyle aç›klar:

Objektif gerçekli¤in alan›ndan ç›k›p da, biyolojik bilim olarak varsa-

y›lan bu alanlara -yani duyum ötesi alg›lamaya ve insan›n fosil tari-

hinin yorumlanmas›na- girdi¤imizde, evrim teorisine inanan bir

kimse için her fleyin mümkün oldu¤unu görürüz. Öyle ki teorilerine

kesinlikle inanan bu kimselerin çeliflkili baz› yarg›lar› ayn› anda ka-

bul etmeleri bile mümkündür.166

‹flte insan›n evrimi masal› da, teorilerine körü körüne inanan

birtak›m insanlar›n bulduklar› baz› fosilleri ön yarg›l› bir biçimde

yorumlamalar›ndan ibarettir.

Darwin Formülü!

fiimdiye kadar ele ald›¤›m›z tüm teknik delillerin yan›nda, is-

terseniz evrimcilerin nas›l saçma bir inan›fla sahip olduklar›n› bir

de çocuklar›n bile anlayabilece¤i kadar aç›k bir örnekle özetleye-

lim.

Evrim teorisi canl›l›¤›n tesadüfen olufltu¤unu iddia etmekte-

dir. Dolay›s›yla bu iddiaya göre cans›z ve fluursuz atomlar birara-

ya gelerek önce hücreyi oluflturmufllard›r ve sonras›nda ayn› atom-

lar bir flekilde di¤er canl›lar› ve insan› meydana getirmifllerdir.

fiimdi düflünelim; canl›l›¤›n yap›tafl› olan karbon, fosfor, azot, po-

tasyum gibi elementleri biraraya getirdi¤imizde bir y›¤›n

Harun Yahya (Adnan Oktar)

269

Page 272:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

oluflur. Bu atom y›¤›n›, hangi ifllemden geçirilirse geçiril-

sin, tek bir canl› oluflturamaz. ‹sterseniz bu konuda bir

"deney" tasarlayal›m ve evrimcilerin asl›nda savunduk-

lar›, ama yüksek sesle dile getiremedikleri iddiay› onlar

ad›na "Darwin Formülü" ad›yla inceleyelim:

Evrimciler, çok say›da büyük varilin içine canl›l›¤›n

yap›s›nda bulunan fosfor, azot, karbon, oksijen, demir,

magnezyum gibi elementlerden bol miktarda koysunlar.

Hatta normal flartlarda bulunmayan ancak bu kar›fl›m›n

içinde bulunmas›n› gerekli gördükleri malzemele-

ri de bu varillere eklesinler. Kar›fl›mlar›n içine,

istedikleri kadar amino asit, istedikleri kadar

da (bir tekinin bile rastlant›sal oluflma ihtimali

10-950 olan) protein doldursunlar. Bu kar›fl›mlara

istedikleri oranda ›s› ve nem versinler. Bunlar› is-

tedikleri geliflmifl cihazlarla kar›flt›rs›nlar. Va-

rillerin bafl›na da dünyan›n önde gelen bi-

lim adamlar›n› koysunlar. Bu uzmanlar

babadan o¤ula, kuflaktan kufla¤a ak-

tararak nöbetlefle milyar-

larca, hatta trilyon-

larca sene sü-

rekli va-

ril-

Darwin'in Açmaz›: Ruh

270

Page 273:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

lerin bafl›nda beklesinler. Bir canl›n›n oluflmas› için hangi flartla-

r›n var olmas› gerekti¤ine inan›l›yorsa hepsini kullanmak serbest

olsun. Ancak, ne yaparlarsa yaps›nlar o varillerden kesinlikle bir

canl› ç›kartamazlar. Zürafalar›, aslanlar›, ar›lar›, kanaryalar›, bül-

bülleri, papa¤anlar›, atlar›, yunuslar›, gülleri, orkideleri, zambakla-

r›, karanfilleri, muzlar›, portakallar›, elmalar›, hurmalar›, domates-

leri, kavunlar›, karpuzlar›, incirleri, zeytinleri, üzümleri, fleftalileri,

tavus kufllar›n›, sülünleri, renk renk kelebekleri ve bunlar gibi mil-

yonlarca canl› türünden hiçbirini oluflturamazlar. De¤il burada bir-

kaç›n› sayd›¤›m›z bu canl› varl›klar›, bunlar›n tek bir hücresini bi-

le elde edemezler.

K›sacas›, bilinçsiz atomlar biraraya gelerek hücreyi olufltura-

mazlar. Sonra yeni bir karar vererek bir hücreyi ikiye bölüp, sonra

art arda baflka kararlar al›p, elektron mikroskobunu bulan, sonra

kendi hücre yap›s›n› bu mikroskop alt›nda izleyen profesörleri

oluflturamazlar. Madde, ancak Allah'›n üstün yaratmas›yla hayat

bulur. Bunun aksini iddia eden evrim teorisi ise, akla tamamen ay-

k›r› bir safsatad›r. Evrimcilerin ortaya att›¤› iddialar üzerinde biraz

bile düflünmek, üstteki örnekte oldu¤u gibi, bu gerçe¤i aç›kça gös-

terir.

Göz ve Kulaktaki Teknoloji

Evrim teorisinin kesinlikle aç›klama getiremeyece¤i bir di¤er

konu ise göz ve kulaktaki üstün alg›lama kalitesidir.

Gözle ilgili konuya geçmeden önce "Nas›l görürüz?" sorusuna

k›saca cevap verelim. Bir cisimden gelen ›fl›nlar, gözde retinaya ters

olarak düfler. Bu ›fl›nlar, buradaki hücreler taraf›ndan elektrik sin-

yallerine dönüfltürülür ve beynin arka k›sm›ndaki görme merke-

zi denilen küçücük bir noktaya ulafl›r. Bu elektrik sinyalleri bir di-

zi ifllemden sonra beyindeki bu merkezde görüntü olarak al-

g›lan›r. Bu bilgiden sonra flimdi düflünelim:

Harun Yahya (Adnan Oktar)

271

Page 274:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Beyin ›fl›¤a kapal›d›r. Yani beynin içi kapkaranl›kt›r, ›fl›k

beynin bulundu¤u yere kadar giremez. Görüntü merkezi deni-

len yer kapkaranl›k, ›fl›¤›n asla ulaflmad›¤›, belki de hiç karfl›laflma-

d›¤›n›z kadar karanl›k bir yerdir. Ancak siz bu zifiri karanl›kta ›fl›k-

l›, p›r›l p›r›l bir dünyay› seyretmektesiniz.

Üstelik bu o kadar net ve kaliteli bir görüntüdür ki 21. yüzy›l

teknolojisi bile her türlü imkana ra¤men bu netli¤i sa¤layamam›fl-

t›r. Örne¤in flu anda okudu¤unuz kitaba, kitab› tutan ellerinize ba-

k›n, sonra bafl›n›z› kald›r›n ve çevrenize bak›n. fiu anda gördü¤ü-

nüz netlik ve kalitedeki bu görüntüyü baflka bir yerde gördünüz

mü? Bu kadar net bir görüntüyü size dünyan›n bir numaral› tele-

vizyon flirketinin üretti¤i en geliflmifl televizyon ekran› dahi vere-

mez. 100 y›ld›r binlerce mühendis bu netli¤e ulaflmaya çal›flmakta-

d›r. Bunun için fabrikalar, dev tesisler kurulmakta, araflt›rmalar ya-

p›lmakta, planlar ve tasar›mlar gelifltirilmektedir. Yine bir TV ekra-

n›na bak›n, bir de flu anda elinizde tuttu¤unuz bu kitaba. Arada

büyük bir netlik ve kalite fark› oldu¤unu göreceksiniz. Üstelik, TV

ekran› size iki boyutlu bir görüntü gösterir, oysa siz üç boyutlu, de-

rinlikli bir perspektifi izlemektesiniz.

Uzun y›llard›r on binlerce mühendis üç boyutlu TV yapmaya,

gözün görme kalitesine ulaflmaya çal›flmaktad›rlar. Evet, üç boyut-

lu bir televizyon sistemi yapabildiler ama onu da gözlük takmadan

üç boyutlu görmek mümkün de¤il, kald› ki bu suni bir üç boyut-

tur. Arka taraf daha bulan›k, ön taraf ise ka¤›ttan dekor gibi durur.

Hiçbir zaman gözün gördü¤ü kadar net ve kaliteli bir görüntü

oluflmaz. Kamerada da, televizyonda da mutlaka görüntü kayb›

meydana gelir.

‹flte evrimciler, bu kaliteli ve net görüntüyü oluflturan me-

kanizman›n tesadüfen olufltu¤unu iddia etmektedirler. fiimdi

biri size, odan›zda duran televizyon tesadüfler sonucunda olufl-

tu, atomlar biraraya geldi ve bu görüntü oluflturan aleti

Darwin'in Açmaz›: Ruh

272

Page 275:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

meydana getirdi dese ne düflünürsünüz? Binlerce kiflinin biraraya

gelip yapamad›¤›n› fluursuz atomlar nas›l yaps›n?

Gözün gördü¤ünden daha ilkel olan bir görüntüyü oluflturan

alet tesadüfen oluflam›yorsa, gözün ve gözün gördü¤ü görüntü-

nün de tesadüfen oluflamayaca¤› çok aç›kt›r. Ayn› durum kulak

için de geçerlidir. D›fl kulak, çevredeki sesleri kulak kepçesi vas›ta-

s›yla toplay›p orta kula¤a iletir; orta kulak ald›¤› ses titreflimlerini

güçlendirerek iç kula¤a aktar›r; iç kulak da bu titreflimleri elektrik

sinyallerine dönüfltürerek beyne gönderir. Aynen görmede oldu¤u

gibi duyma ifllemi de beyindeki duyma merkezinde gerçekleflir.

Gözdeki durum kulak için de geçerlidir, yani beyin, ›fl›k gibi

sese de kapal›d›r, ses geçirmez. Dolay›s›yla d›flar›s› ne kadar gürül-

tülü de olsa beynin içi tamamen sessizdir. Buna ra¤men en net

sesler beyinde alg›lan›r. Ses geçirmeyen beyninizde bir orkestra-

n›n senfonilerini dinlersiniz, kalabal›k bir ortam›n tüm gürültü-

sünü duyars›n›z. Ama o anda hassas bir cihazla beynini-

273

Gözü ve kula¤›, kamera ve ses kay›t cihazlar› ile k›yaslad›¤›m›zda, bu organlar›m›-

z›n söz konusu teknoloji ürünlerinden çok daha kompleks, çok daha kusursuz yara-

t›lm›fl oldu¤unu görürüz.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 276:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

zin içindeki ses düzeyi ölçülse, burada keskin bir sessizli¤in ha-

kim oldu¤u görülecektir. Net bir görüntü elde edebilmek ümi-

diyle teknoloji nas›l kullan›l›yorsa, ses için de ayn› çabalar onlarca

y›ld›r sürdürülmektedir. Ses kay›t cihazlar›, müzik setleri, birçok

elektronik alet, sesi alg›layan müzik sistemleri bu çal›flmalardan

baz›lar›d›r. Ancak, tüm teknolojiye, bu teknolojide çal›flan binlerce

mühendise ve uzmana ra¤men kula¤›n oluflturdu¤u netlik ve kali-

tede bir sese ulafl›lamam›flt›r.

En büyük müzik sistemi flirketinin üretti¤i en kaliteli müzik

setini düflünün. Sesi kaydetti¤inde mutlaka sesin bir k›sm› kaybo-

lur veya az da olsa mutlaka parazit oluflur veya müzik setini açt›-

¤›n›zda daha müzik bafllamadan bir c›z›rt› mutlaka duyars›n›z.

Ancak insan vücudundaki teknolojinin ürünü olan sesler son dere-

ce net ve kusursuzdur. Bir insan kula¤›, hiçbir zaman müzik setin-

de oldu¤u gibi c›z›rt›l› veya parazitli alg›lamaz; ses ne ise tam ve

net bir biçimde onu alg›lar. Bu durum, insan yarat›ld›¤› günden bu

yana böyledir. fiimdiye kadar insano¤lunun yapt›¤› hiçbir görüntü

ve ses cihaz›, göz ve kulak kadar hassas ve baflar›l› birer alg›lay›c›

olamam›flt›r. Ancak görme ve iflitme olay›nda, tüm bunlar›n ötesin-

de, çok büyük bir gerçek daha vard›r.

Beynin ‹çinde Gören ve Duyan fiuur Kime Aittir?

Beynin içinde, ›fl›l ›fl›l renkli bir dünyay› seyreden, senfonileri,

kufllar›n c›v›lt›lar›n› dinleyen, gülü koklayan kimdir?

‹nsan›n gözlerinden, kulaklar›ndan, burnundan gelen uyar›-

lar, elektrik sinyali olarak beyne gider. Biyoloji, fizyoloji veya biyo-

kimya kitaplar›nda bu görüntünün beyinde nas›l olufltu¤una dair

birçok detay okursunuz. Ancak, bu konu hakk›ndaki en önemli

gerçe¤e hiçbir yerde rastlayamazs›n›z: Beyinde, bu elektrik sin-

yallerini görüntü, ses, koku ve his olarak alg›layan kimdir?

Darwin'in Açmaz›: Ruh

274

Page 277:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Beynin içinde göze, kula¤a, burna ihtiyaç duymadan tüm bunlar›

alg›layan bir fluur bulunmaktad›r. Bu fluur kime aittir?

Elbette bu fluur beyni oluflturan sinirler, ya¤ tabakas› ve sinir

hücrelerine ait de¤ildir. ‹flte bu yüzden, her fleyin maddeden ibaret

oldu¤unu zanneden Darwinist-materyalistler bu sorulara hiçbir

cevap verememektedirler. Çünkü bu fluur, Allah'›n yaratm›fl oldu-

¤u ruhtur. Ruh, görüntüyü seyretmek için göze, sesi duymak için

kula¤a ihtiyaç duymaz. Bunlar›n da ötesinde düflünmek için beyne

ihtiyaç duymaz.

Bu aç›k ve ilmi gerçe¤i okuyan her insan›n, beynin içindeki

birkaç santimetreküplük, kapkaranl›k mekana tüm kainat› üç bo-

yutlu, renkli, gölgeli ve ›fl›kl› olarak s›¤d›ran Yüce Allah'› düflü-

nüp, O'ndan korkup, O'na s›¤›nmas› gerekir.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

275

Bütün hayat›m›z› beynimizin içinde yaflar›z. Gördü¤ümüz insanlar, koklad›¤›-

m›z çiçekler, dinledi¤imiz müzik, tatt›¤›m›z meyveler, elimizde hissetti¤imiz

›slakl›k... Bunlar›n hepsi beynimizde oluflur. Gerçekte ise beynimizde, ne renk-

ler, ne sesler, ne de görüntüler vard›r. Beyinde bulunabilecek tek fley elektrik

sinyalleridir. K›sacas› biz, beynimizdeki elektrik sinyallerinin oluflturdu¤u bir

dünyada yaflar›z. Bu bir görüfl veya varsay›m de¤il, dünyay› nas›l alg›lad›¤›-

m›zla ilgili bilimsel bir aç›klamad›r.

Page 278:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Materyalist Bir ‹nanç

Buraya kadar incelediklerimiz, evrim teorisinin bilimsel bul-

gularla aç›kça çeliflen bir iddia oldu¤unu göstermektedir. Teorinin

hayat›n kökeni hakk›ndaki iddias› bilime ayk›r›d›r, öne sürdü¤ü

evrim mekanizmalar›n›n hiçbir evrimlefltirici etkisi yoktur ve fosil-

ler teorinin gerektirdi¤i ara formlar›n yaflamad›klar›n› göstermek-

tedir. Bu durumda, elbette, evrim teorisinin bilime ayk›r› bir dü-

flünce olarak bir kenara at›lmas› gerekir. Nitekim tarih boyunca

dünya merkezli evren modeli gibi pek çok düflünce, bilimin gün-

deminden ç›kar›lm›flt›r. Ama evrim teorisi ›srarla bilimin günde-

minde tutulmaktad›r. Hatta baz› insanlar teorinin elefltirilmesini

"bilime sald›r›" olarak göstermeye bile çal›flmaktad›rlar. Peki ne-

den?..

Bu durumun nedeni, evrim teorisinin baz› çevreler için, ken-

disinden asla vazgeçilemeyecek dogmatik bir inan›fl olufludur. Bu

çevreler, materyalist felsefeye körü körüne ba¤l›d›rlar ve Darwi-

nizm'i de do¤aya getirilebilecek yegane materyalist aç›klama oldu-

¤u için benimsemektedirler. Bazen bunu aç›kça itiraf da ederler.

Harvard Üniversitesi'nden ünlü bir genetikçi ve ayn› zamanda ön-

de gelen bir evrimci olan Richard Lewontin, "önce materyalist, son-

ra bilim adam›" oldu¤unu flöyle itiraf etmektedir:

Bizim materyalizme bir inanc›m›z var, 'a priori' (önceden kabul edil-

mifl, do¤ru varsay›lm›fl) bir inanç bu. Bizi dünyaya materyalist bir

aç›klama getirmeye zorlayan fley, bilimin yöntemleri ve kurallar› de-

¤il. Aksine, materyalizme olan 'a priori' ba¤l›l›¤›m›z nedeniyle, dün-

yaya materyalist bir aç›klama getiren araflt›rma yöntemlerini ve kav-

ramlar› kurguluyoruz. Materyalizm mutlak do¤ru oldu¤una göre

de, ‹lahi bir aç›klaman›n sahneye girmesine izin veremeyiz.167

Bu sözler, Darwinizm'in, materyalist felsefeye ba¤l›l›k u¤-

runa yaflat›lan bir dogma oldu¤unun aç›k ifadeleridir. Bu

Darwin'in Açmaz›: Ruh

276

Page 279:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

dogma, maddeden baflka hiçbir varl›k olmad›¤›n› varsayar. Bu

nedenle de cans›z, bilinçsiz maddenin, hayat› yaratt›¤›na inan›r.

Milyonlarca farkl› canl› türünün; örne¤in kufllar›n, bal›klar›n, züra-

falar›n, kaplanlar›n, böceklerin, a¤açlar›n, çiçeklerin, balinalar›n ve

insanlar›n maddenin kendi içindeki etkileflimlerle, yani ya¤an ya¤-

murla, çakan flimflekle, cans›z maddenin içinden olufltu¤unu kabul

eder. Gerçekte ise bu, hem akla hem bilime ayk›r› bir kabuldür.

Ama Darwinistler kendi deyimleriyle "‹lahi bir aç›klaman›n sahne-

ye girmemesi" için, bu kabulü savunmaya devam etmektedirler.

Canl›lar›n kökenine materyalist bir ön yarg› ile bakmayan in-

sanlar ise, flu aç›k gerçe¤i göreceklerdir: Tüm canl›lar, üstün bir

güç, bilgi ve akla sahip olan bir Yarat›c›n›n eseridirler. Yarat›c›, tüm

evreni yoktan var eden, en kusursuz biçimde düzenleyen ve tüm

canl›lar› yarat›p flekillendiren Allah't›r.

Evrim Teorisi Dünya Tarihinin En Etkili Büyüsüdür

Burada flunu da belirtmek gerekir ki, ön yarg›s›z, hiçbir ide-

olojinin etkisi alt›nda kalmadan, sadece akl›n› ve mant›¤›n› kulla-

nan her insan, bilim ve medeniyetten uzak toplumlar›n hurafeleri-

ni and›ran evrim teorisinin inan›lmas› imkans›z bir iddia oldu¤u-

nu kolayl›kla anlayacakt›r.

Yukar›da da belirtildi¤i gibi, evrim teorisine inananlar, büyük

bir varilin içine birçok atomu, molekülü, cans›z maddeyi dolduran

ve bunlar›n kar›fl›m›ndan zaman içinde düflünen, akleden, bulufllar

yapan profesörlerin, üniversite ö¤rencilerinin, Einstein, Hubble gi-

bi bilim adamlar›n›n, Frank Sinatra, Charlton Heston gibi sanatç›-

lar›n, bunun yan› s›ra ceylanlar›n, limon a¤açlar›n›n, karanfillerin

ç›kaca¤›na inanmaktad›rlar. Üstelik, bu saçma iddiaya inananlar

bilim adamlar›, profesörler, kültürlü, e¤itimli insanlard›r. Bu ne-

denle evrim teorisi için "dünya tarihinin en büyük ve en et-

Harun Yahya (Adnan Oktar)

277

Page 280:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

kili büyüsü" ifadesini kullanmak yerinde olacakt›r. Çünkü, dün-

ya tarihinde insanlar›n bu derece akl›n› bafl›ndan alan, ak›l ve

mant›kla düflünmelerine imkan tan›mayan, gözlerinin önüne san-

ki bir perde çekip çok aç›k olan gerçekleri görmelerine engel olan

bir baflka inanç veya iddia daha yoktur. Bu, eski M›s›rl›lar›n Günefl

Tanr›s› Ra'ya, Afrikal› baz› kabilelerin totemlere, Sebe halk›n›n Gü-

nefl'e tapmas›ndan, Hz. ‹brahim'in kavminin elleri ile yapt›klar›

putlara, Hz. Musa'n›n kavminin alt›ndan yapt›klar› buza¤›ya tap-

malar›ndan çok daha vahim ve ak›l almaz bir körlüktür. Gerçekte

bu durum, Allah'›n Kuran'da iflaret etti¤i bir ak›ls›zl›kt›r. Allah, ba-

z› insanlar›n anlay›fllar›n›n kapanaca¤›n› ve gerçekleri görmekten

aciz duruma düfleceklerini birçok ayetinde bildirmektedir. Bu ayet-

lerden baz›lar› flöyledir:

fiüphesiz, inkar edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için fark

etmez; inanmazlar. Allah, onlar›n kalplerini ve kulaklar›n› mü-

hürlemifltir; gözlerinin üzerinde perdeler vard›r. Ve büyük azab

onlarad›r. (Bakara Suresi, 6-7)

…Kalpleri vard›r bununla kavray›p-anlamazlar, gözleri vard›r bu-

nunla görmezler, kulaklar› vard›r bununla iflitmezler. Bunlar hay-

vanlar gibidir, hatta daha afla¤›l›kt›rlar. ‹flte bunlar gafil olanlard›r.

(Araf Suresi, 179)

Darwin'in Açmaz›: Ruh

278

Page 281:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Allah, Hicr Suresi'nde ise, bu insanlar›n mucizeler görseler

bile inanmayacak kadar büyülendiklerini flöyle bildirmektedir:

Onlar›n üzerlerine gökyüzünden bir kap› açsak, ordan yukar›

yükselseler de, mutlaka: "Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyü-

lenmifl bir toplulu¤uz" diyeceklerdir. (Hicr Suresi, 14-15)

Bu kadar genifl bir kitlenin üzerinde bu büyünün etkili olma-

s›, insanlar›n gerçeklerden bu kadar uzak tutulmalar› ve 150 y›ld›r

bu büyünün bozulmamas› ise, kelimelerle anlat›lamayacak kadar

hayret verici bir durumdur. Çünkü, bir veya birkaç insan›n imkan-

s›z senaryolara, saçmal›k ve mant›ks›zl›klarla dolu iddialara inan-

malar› anlafl›labilir. Ancak dünyan›n dört bir yan›ndaki insanlar›n,

fluursuz ve cans›z atomlar›n ani bir kararla biraraya gelip; ola¤a-

nüstü bir organizasyon, disiplin, ak›l ve fluur gösterip kusursuz bir

sistemle iflleyen evreni, canl›l›k için uygun olan her türlü özelli¤e

sahip olan Dünya gezegenini ve say›s›z kompleks sistemle donat›l-

m›fl canl›lar› meydana getirdi¤ine inanmas›n›n, "büyü"den baflka

bir aç›klamas› yoktur.

Nitekim, Allah Kuran'da, inkarc› felsefenin savunucusu olan

baz› kimselerin, yapt›klar› büyülerle insanlar› etkilediklerini Hz.

Musa ve Firavun aras›nda geçen bir olayla bizlere bildirmektedir.

Hz. Musa, Firavun'a hak dini anlatt›¤›nda, Firavun Hz. Musa'ya,

kendi "bilgin büyücüleri" ile insanlar›n topland›¤› bir yerde karfl›-

laflmas›n› söyler. Hz. Musa, büyücülerle karfl›laflt›¤›nda, büyücüle-

re önce onlar›n marifetlerini sergilemelerini emreder. Bu olay›n an-

lat›ld›¤› ayet flöyledir:

(Musa:) "Siz at›n" dedi. (Asalar›n›) at›verince, insanlar›n gözlerini

büyüleyiverdiler, onlar› dehflete düflürdüler ve (ortaya) büyük bir

sihir getirmifl oldular. (Araf Suresi, 116)

Görüldü¤ü gibi Firavun'un büyücüleri yapt›klar› "aldatma-

calar"la -Hz. Musa ve ona inananlar d›fl›nda- insanlar›n hepsini

büyüleyebilmifllerdir. Ancak, onlar›n att›klar›na karfl›l›k

Harun Yahya (Adnan Oktar)

279

Page 282:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Hz. Musa'n›n ortaya koydu¤u delil, onlar›n bu büyüsünü, ayet-

teki ifadeyle "uydurduklar›n› yutmufl" yani etkisiz k›lm›flt›r:

Biz de Musa'ya: "Asan› f›rlat›ver" diye vahyettik. (O da f›rlat›ve-

rince) bir de bakt›lar ki, o bütün uydurduklar›n› derleyip-toparla-

y›p yutuyor. Böylece hak yerini buldu, onlar›n bütün yapmakta ol-

duklar› geçersiz kald›. Orada yenilmifl oldular ve küçük düflmüfl-

ler olarak tersyüz çevrildiler. (Araf Suresi, 117-119)

Ayetlerde de bildirildi¤i gibi, daha önce insanlar› büyüleyerek

etkileyen bu kiflilerin yapt›klar›n›n bir sahtekarl›k oldu¤unun anla-

fl›lmas› ile, söz konusu insanlar küçük düflmüfllerdir. Günümüzde

de bir büyünün etkisiyle, bilimsellik k›l›f› alt›nda son derece saçma

iddialara inanan ve bunlar› savunmaya hayatlar›n› adayanlar, e¤er

bu iddialardan vazgeçmezlerse gerçekler tam anlam›yla a盤a ç›kt›-

¤›nda ve "büyü bozuldu¤unda" küçük duruma düfleceklerdir. Nite-

kim, yaklafl›k 60 yafl›na kadar evrimi savunan ve ateist bir felsefeci

olan, ancak daha sonra gerçekleri gören Malcolm Muggeridge evrim

teorisinin yak›n gelecekte düflece¤i durumu flöyle aç›klamaktad›r:

Ben kendim, evrim teorisinin, özellikle uyguland›¤› alanlarda, ge-

lece¤in tarih kitaplar›ndaki en büyük espri malzemelerinden biri

olaca¤›na ikna oldum. Gelecek kuflak, bu kadar çürük ve belirsiz bir

hipotezin inan›lmaz bir safl›kla kabul edilmesini hayretle karfl›laya-

cakt›r.168

Bu gelecek, uzakta de¤ildir aksine çok yak›n bir gelecekte in-

sanlar "tesadüfler"in ilah olamayacaklar›n› anlayacaklar ve evrim

teorisi dünya tarihinin en büyük aldatmacas› ve en fliddetli büyü-

sü olarak tan›mlanacakt›r. Bu fliddetli büyü, büyük bir h›zla dün-

yan›n dört bir yan›nda insanlar›n üzerinden kalkmaya bafllam›flt›r.

Evrim aldatmacas›n›n s›rr›n› ö¤renen birçok insan, bu aldatma-

caya nas›l kand›¤›n› hayret ve flaflk›nl›kla düflünmektedir.

Darwin'in Açmaz›: Ruh

280

Page 283:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Dipnot:1- Stanley Sobottka, A Course in Consciousness, http://faculty.virgini-

a.edu/consciousness/

2- Stephen M. Barr, Retelling the Story of Science, Mart 2003 http://www.first-

things.com/ftissues/ft0303/articles/barr.html

3- Amit Goswami, The Self-Aware Universe "How Consciousness Creates the MaterialWorld", Tarcher / Penguin Books, 1995, s. 12

4- Taflk›n Tuna, Ol Dedi Oldu "Big Bang'in Nefes Kesen Öyküsü", Ekim 2005, fiule Ya-

y›nlar›, s. 59

5- Peter Russell, The Primacy of Consciousness, http://www.peterus-

sell.com/SP/PrimConsc.html

6- Fred Alan Wolf, The Spiritual Universe "One Physicist's Vision of Spirit, Soul, Mat-ter and Self", Moment Point Press, 1999, s. 99

7- Can Science Seek to Soul, http://www.closertotruth.com/topics/mindbra-

in/113/113transcript.html

8- George Gilder http://www.taemag.com/issues/articleid.17078/article_deta-

il.asp

9- Amit Goswami, The Self-Aware Universe "How Consciousness Creates the MaterialWorld", Tarcher / Penguin Books, 1995, s. 31

10- David Pratt http://www.theosophy-nw.org/theosnw/science/prat-mat.htm

11- Richard Feynman, The Character of Physical Law, Türkçe baskı: Fizik Yasaları

Üzerine, TÜB‹TAK Yayınları, s. 149-151 - http://www.zamandayolculuk.com/ce-

tinbal/kopenhag.htm

12- Thomas J. McFarlane, "The Illusion of Materialism" http://www.integralscien-

ce.org/materialism/materialism.html

13- Peter Russell, The Primacy of Consciousness, http://www.peterus-

sell.com/SP/PrimConsc.html

14- Jeffrey M. Schwartz, Sharon Begley, The Mind and The Brain "Neuroplasticity andthe Power of Mental Force", Regan Books, 2003, s. 272-273

15- Jeffrey M. Schwartz, Sharon Begley, The Mind and The Brain "Neuroplasticity andthe Power of Mental Force", Regan Books, 2003, s. 274

16- Roger Penrose, The Road to Reality, Alfred A. Knopf, 2006 s. 1031

17- Amit Goswami, The Self-Aware Universe "How Consciousness Creates the MaterialWorld", Tarcher / Penguin Books, 1995, s. 59-60

18- Jeffrey M. Schwartz, Sharon Begley, The Mind and The Brain "Neuroplasticity andthe Power of Mental Force", Regan Books, 2003, s. 264

19- Jeffrey M. Schwartz, Sharon Begley, The Mind and The Brain "Neuroplasticity andthe Power of Mental Force", Regan Books, 2003, s. 274

20- What the Bleep Do We Know?, Belgesel film, yönetmen: William Arntz, Betsy

Chasse

21- Nick Herbert, Temel Bilinç, Ayna Yay›nevi, 1999, s. 146

22- Nick Herbert, Temel Bilinç, Ayna Yay›nevi, 1999, s. 143

281

Page 284:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

23- http://www.integralscience.org/materialism/materialism.html

24- Fred Alan Wolf, Mind into matter "A New Alchemy of Science and Spirit", 2001,

Moment Point Press, s. 105

25- http://www.integralscience.org/materialism/materialism.html

26- http://www.integralscience.org/materialism/materialism.html

27- http://www.integralscience.org/materialism/materialism.html

28- Paul Davies and John Gribbin, The Matter Myth "Dramatic Discoveries That Chal-lenge Our Understanding of Physical Reality", Touchstone books, 1992, s. 14

29- Fred Alan Wolf, Mind into matter "A New Alchemy of Science and Spirit", 2001,

Moment Point Press, s. 6-7

30- Stephen M. Barr, Retelling the Story of Science, http://www.first-

things.com/ftissues/ft0303/articles/barr.html

31- http://science.howstuffworks.com/light2.htm

32- Richard L. Gregory, Eye and Brain "the Psychology of Seeing", 5. bask›, Princeton

Science Library, 5. bask›, 1997, s. 20

33- Fred Alan Wolf, Mind into matter "A New Alchemy of Science and Spirit", 2001,

Moment Point Press, s. 136

34- Fred Alan Wolf, Mind into matter "A New Alchemy of Science and Spirit", 2001,

Moment Point Press, s. 137

35- M. Ali Yaz, Sait Aksoy, Fizik 3, Sürat Yay›nlar›, ‹stanbul, 1997, s. 3

36- http://hhmi.org/senses/b140.html

37- Peter Russell, The Primacy of Consciousness, http://www.peterus-

sell.com/SP/PrimConsc.html

38- Richard L. Gregory, Eye and Brain "the Psychology of Seeing", 5. bask›, Princeton

Science Library, 5. bask›, 1997, s. 84

39- Daniel C Dennett, Brainchildren, Essays on Designing Minds, The MIT Press,

Cambridge, 1998, s. 142

40- Daniel C Dennett, Brainchildren, Essays on Designing Minds, s. 142

41- George Politzer, Felsefenin Bafllang›ç ‹lkeleri, Sosyal Yay›nlar›, Çev: Enver Ayte-

kin, ‹stanbul: 1976, s.40

42- Natasha Mitchell, Is the Visual World a Grand Illusion?, Radyo Program›, 18 Ocak

2004, http://www.abc.net.au/rn/science/mind/s996555.htm

43- Peter Russell, From Science to God "A physicist's Journey into the Mystery of Cons-ciousness", New World Library, 2002, s. 47

44- Rita Carter, Mapping The Mind, University of California Press, London, 1999, s.

107

45- Jeffrey M. Schwartz, Sharon Begley, The Mind and The Brain "Neuroplasticity andthe Power of Mental Force", Regan Books, 2003, s. 26-27

46- Peter Russell, The Primacy of Consciousness, http://www.peterus-

sell.com/SP/PrimConsc.html

47- Karl Pribram, David Bohm, Marilyn Ferguson, Fritjof Capra, Holografik Ev-ren I, Çev: Ali Çakıro¤lu, Kuraldıflı Yayınları, ‹stanbul: 1996, s. 37

Darwin'in Açmaz›: Ruh

282

Page 285:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

48- Craig Hamilton, What is Enlightenment?, say› 29, Haziran-A¤ustos 2005, s. 70

49- Peter Russell, The Primacy of Consciousness, http://www.peterus-

sell.com/SP/PrimConsc.html

50- V.S. Ramachandran, M.D., Ph.D. ve Sandra Blakeslee, Phantoms in the Brain,William Morrow and Company, Inc., New York, 1998, s. 66

51- V.S. Ramachandran, M.D., Ph.D. ve Sandra Blakeslee, Phantoms in the Brain,William Morrow and Company, Inc., New York, 1998, s. 66-67

52- V.S. Ramachandran, M.D., Ph.D. ve Sandra Blakeslee, Phantoms in the Brain,William Morrow and Company, Inc., New York, 1998, s. 70, 72

53- Richard L. Gregory, Eye and Brain "the Psychology of Seeing", 5. bask›, Princeton

Science Library, 5. bask›, 1997, s. 5

54- Antonio Damasio, The Feelings of What Happens "Body Emotion and the Making ofConsciousness", Vintage Books, 2000, s. 9

55- Susan Blackmore, Consciousness "A Very Short Introduction", Oxford, 2005, s. 64

56- Peter Russell, From Science to God "A physicist's Journey into the Mystery of Cons-ciousness", New World Library, 2002, s. 42

57- Michael I. Posner, Marcus E .Raichle, Images of Mind, Scientific American Lib-

rary, New York 1999, s. 88

58- Peter Russell, From Science to God "A physicist's Journey into the Mystery of

Consciousness", New World Library, 2002, s. 50

59- http://www.peterussell.com/SP/PrimConsc.html - Peter Russell, The Pri-

mary of Consciousness

60- George Berkeley, A Treatise Concerning the Principles of Human Knowledge,

1710, Works of George Berkeley, vol. I, ed. A. Fraser, Oxford, 1871

61- Peter Russell, The Primacy of Consciousness, http://www.peterus-

sell.com/SP/PrimConsc.html

62- What The Bleep Do We Know, Belgesel film, yönetmen: William Arntz, Betsy

Chasse

63- Bertrand Russell, Rölativitenin Alfabesi, Onur Yay›nlar›, 1974, s. 161-162

64- J. R. Minkel, "The Hollow Universe", New Scientist, 27 Nisan 2002, say› 2340, s.

22

65- George Politzer, Felsefenin Bafllangıç ‹lkeleri, Sosyal Yayınları, Çev: Enver Ayte-

kin, ‹stanbul: 1976, s. 38-39-44

66- Natasha Mitchell, Is the Visual World a Grand Illusion?, Radyo Program›, 18

Ocak 2004, http://www.abc.net.au/rn/science/mind/s996555.htm

67- Susan Blackmore, Consciousness "A Very Short Introduction", Oxford, 2005, s. 13-

14

68- What the Bleep Do We Know?, Belgesel film, yönetmen: William Arntz, Betsy

Chasse

69- What the Bleep Do We Know?, Belgesel film, yönetmen: William Arntz, Betsy

Chasse

70- What the Bleep Do We Know?, Belgesel film, yönetmen: William Arntz,

Betsy Chasse

Harun Yahya (Adnan Oktar)

283

Page 286:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

71- Geoff Haselhurst, Introduction to Metaphysics / Principles

http://www.spaceandmotion.com/metaphysics.htm

72- http://www.peterussell.com/Reality/realityart.html

73- Fred Alan Wolf, Mind into matter "A New Alchemy of Science and Spirit", 2001,

Moment Point Press, s. 15-16

74- Peter Russell, From Science to God "A physicist's Journey into the Mystery of Cons-ciousness", New World Library, 2002, s. 42

75-http://www.cevaplar.org/index.php?khide=visible&sec=1&sec1=22&ya-

zi_id=3828

76- Natasha Mitchell, Is the Visual World a Grand Illusion?, Radyo Program›, 18

Ocak 2004, http://www.abc.net.au/rn/science/mind/s996555.htm

77- Reality Versus Imagination and Illusion, Remez Sasson, http://www.success-

consciousness.com/index_000014.htm

78- V.S. Ramachandran, M.D., Ph.D. ve Sandra Blakeslee, Phantoms in the Brain,William Morrow and Company, Inc., New York, 1998, s. 94

79- V.S. Ramachandran, M.D., Ph.D. ve Sandra Blakeslee, Phantoms in the Brain,William Morrow and Company, Inc., New York, 1998, s. 103

80- V.S. Ramachandran, M.D., Ph.D. ve Sandra Blakeslee, Phantoms in the Brain,William Morrow and Company, Inc., New York, 1998, s. 103

81- V. S. Ramachandran, A Brief Tour of Human Consciousness, 2004, PI Publishing,

s. 26

82- V.S. Ramachandran, M.D., Ph.D. ve Sandra Blakeslee, Phantoms in the Brain,William Morrow and Company, Inc., New York, 1998, s. 72

83- http://www.bbc.co.uk/radio4/reith2003/lecture1.shtml

84- V. S. Ramachandran, A Brief Tour of Human Consciousness, PI Publishing, 2004,

s. 2-3

85- Jeffrey M. Schwartz, Sharon Begley, The Mind and The Brain "Neuroplasticity andthe Power of Mental Force", Regan Books, 2003, s. 103-104

86- Jeffrey M. Schwartz, Sharon Begley, The Mind and The Brain "Neuroplasticity andthe Power of Mental Force", Regan Books, 2003, s. 103-104

87- Jeffrey M. Schwartz, Sharon Begley, The Mind and The Brain "Neuroplasticity andthe Power of Mental Force", Regan Books, 2003, s. 110-111

88- Craig Hamilton, What is Enlightenment?, say› 29, Haziran-A¤ustos 2005, s. 79

89- Jeffrey M. Schwartz, Sharon Begley, The Mind and The Brain "Neuroplasticity andthe Power of Mental Force", Regan Books, 2003, s. 105

90- Diane Ackerman, An Alchemy Of Mind "The Marvel and Mystery of Mind", Scrib-

ner Books, 2005, s. 37-38

91- Diane Ackerman, An Alchemy Of Mind "The Marvel and Mystery of Mind",Scribner Books, 2005, s. 41

92- Gerald M. Edelman ve Giulio Tontoni, A Universe of Consciousness "How Mat-ter Becomes Imagination", Basic Books, 2000, s. 38

93- Gerald M. Edelman ve Giulio Tontoni, A Universe of Consciousness "How

Darwin'in Açmaz›: Ruh

284

Page 287:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Matter Becomes Imagination", Basic Books, 2000, s. 47

94- MSNBC, "Beyin Bilgisayarlara Ders Ö¤retiyor" bafllı¤ıyla verilen 6 A¤ustos

2002 tarihli haber

95- Gerald M. Edelman ve Giulio Tontoni, A Universe of Consciousness "How MatterBecomes Imagination", Basic Books, 2000, s. 47-48

96- V. S. Ramachandran, A Brief Tour of Human Consciousness, 2004, PI Publishing,

s. 3

97- What the Bleep Do We Know?, Belgesel film, yönetmen: William Arntz, Betsy

Chasse

98- Robert Lawrence Kuhn, Closer To Truth "Challenging Current Belief”, McGraw-

Hill, 2000, s. 35

99- http://www.age-of-the-sage.org/philosophy/huxley_darwins_bulldog.html,

http://www.pbs.org/wgbh/evolution/library/02/2/l_022_09.html

100- Steven Pinker, How The Mind Works, Norton Publishing, 1999, s. 132

101-http://www.firstthings.com/ftissues/ft0303/articles/barr.html

102- Peter Russell, The Spirit of Now, http://www.peterussell.com/Reality/realit-

yart.html

103- Peter Russell, The Spirit of Now, http://www.peterussell.com/Reality/rea-

lityart.html

104- Diane Ackerman, An Alchemy Of Mind "The Marvel and Mystery of Mind",Scribner Books, 2005, s. 5

105- Peter Russell, The Primacy of Consciousness, http://www.peterus-

sell.com/SP/PrimConsc.html

106- Jeffrey M. Schwartz, Sharon Begley, The Mind and The Brain "Neuroplasticityand the Power of Mental Force", Regan Books, 2003, s. 28

107- What the Bleep Do We Know?, Belgesel film, yönetmen: William Arntz, Betsy

Chasse

108- http://www.spiritsite.com/writing/kattar/part6.shtml

109- Fred Alan Wolf, The Spiritual Universe "One Physicist's Vision of Spirit, Soul,Matter and Self", Moment Point Press, 1999, s. 9

110- Robert Lawrence Kuhn, Closer To Truth "Challenging Current Belief”, McGraw-

Hill, 2000, s. 58

111- Craig Hamilton, What is Enlightenment?, say› 29, Haziran-A¤ustos 2005, s. 64

112- http://www.kurtuluscephesi.com/sozluk/politzer10.html

113- Erwin Schrödinger, Yaflam Nedir?, Bilim Dizisi 13, Evrim Yay›nlar›, 1999, s. 154

114- Erwin Schrödinger, Yaflam Nedir?, Bilim Dizisi 13, Evrim Yay›nlar›, 1999, s. 150

115- Peter Russell, From Science to God "A physicist's Journey into the Mystery of Cons-ciousness", New World Library, 2002, s. 96

116- V.S. Ramachandran, M.D., Ph.D. ve Sandra Blakeslee, Phantoms in the Bra-in, William Morrow and Company, Inc., New York, 1998, s. 189

117- V.S. Ramachandran, M.D., Ph.D. ve Sandra Blakeslee, Phantoms in the Bra-in, William Morrow and Company, Inc., New York, 1998, s. 190

Harun Yahya (Adnan Oktar)

285

Page 288:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

118- V.S. Ramachandran, M.D., Ph.D. ve Sandra Blakeslee, Phantoms in the Bra-in, William Morrow and Company, Inc., New York, 1998, s. 190

119- V.S. Ramachandran, M.D., Ph.D. ve Sandra Blakeslee, Phantoms in the Brain,William Morrow and Company, Inc., New York, 1998, s. 191

120- Charles Darwin, ‹nsanın Türeyifli, Onur Yayınları, Nisan 1995, s. 85

121- V.S. Ramachandran, M.D., Ph.D. ve Sandra Blakeslee, Phantoms in the Brain, Wil-

liam Morrow and Company, Inc., New York, 1998, s. 191

122- Gerald M. Edelman ve Giulio Tontoni, A Universe of Consciousness "How MatterBecomes Imagination", Basic Books, 2000, s. 81

123- John Peet, The True History of Mankind, www, pages.org/uk/org/bcs

124- Henry Gee, In Search Of Deep Time: Beyond The Fossil Record To A New Hıstory OfLife, The Free Press, A Division of Simon & Schuster, Inc., 1999, s. 5

125- Phillip E. Johnson, Reason in the Balance: The Case Against Naturalism in Science,Law & Education, Downers Grove, Illinois: InterVarsity Press, 1995, s. 62

126- Robert Jastrow, "Evolution: Selection for Perfection," Science Digest, Aral›k 1981,

s. 87

127- Peter Russell, From Science to God "A physicist's Journey into the Mystery of Cons-ciousness", New World Library, 2002, s. 26

128- J. Hawkes, Nine Tantalizing Mysteries of Nature, New York Times Magazine, 1957,

s. 33

129- Tim Folger, "Buradan Sonsuzlu¤a", Discover, Aral›k 2000, s. 54

130- BBC World, Uzay ve Zaman: Zaman›n Ak›fl› Belgeseli, 21 May›s 2005

131- François Jacob, Mümkünlerin Oyunu, Kesit Yay›nlar›, 1996, s. 111

132- Lincoln Barnett, Evren ve Einstein, Varl›k Yay›nlar›, 1980, s. 52-53

133- Lincoln Barnett, Evren ve Einstein, Varl›k Yay›nlar›, 1980, s. 17

134- Lincoln Barnett, Evren ve Einstein, Varl›k Yay›nlar›, 1980, s. 58

135- Paul Strathern, Einstein ve Görelilik Kuram›, Gendafl Yay›nlar›, 1997, s. 57

136- http://www.fortunecity.com/emachines/e11/86/flowtime.html#

137- http://www.fortunecity.com/emachines/e11/86/flowtime.html#

138- http://www.fortunecity.com/emachines/e11/86/flowtime.html#

139- http://www.fortunecity.com/emachines/e11/86/flowtime.html#

140- Peter Russell, From Science to God "A physicist's Journey into the Mystery of Cons-ciousness", New World Library, 2002, s. 61

141- Fred Alan Wolf, Mind into matter "A New Alchemy of Science and Spirit", Moment

Point Press, 2001, s. 104

142- Peter Russell, The Primacy of Consciousness, http://www.peterus-

sell.com/SP/PrimConsc.html

143- Peter Russell, Mathematics and Reality, http://www.peterussell.com/Rea-

lity/realityart.html

144- Peter Russell, The Primacy of Consciousness, http://www.peterus-

sell.com/SP/PrimConsc.html

145- http://www.fortunecity.com/emachines/e11/86/flowtime.html#

Darwin'in Açmaz›: Ruh

286

Page 289:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

146- http://www.fortunecity.com/emachines/e11/86/flowtime.html#

147- Fred Alan Wolf, Mind into matter "A New Alchemy of Science and Spirit", Mo-

ment Point Press, 2001, s. 112

148- http://www.fortunecity.com/emachines/e11/86/flowtime.html#

149. Sidney Fox, Klaus Dose, Molecular Evolution and The Origin of Life, New York:

Marcel Dekker, 1977, s. 2

150. Alexander I. Oparin, Origin of Life, (1936) New York, Dover Publications, 1953

(Yeni bas›m), s.196

151. "New Evidence on Evolution of Early Atmosphere and Life", Bulletin of theAmerican Meteorological Society, c. 63, Kas›m 1982, s. 1328-1330

152. Stanley Miller, Molecular Evolution of Life: Current Status of the Prebiotic Synthe-sis of Small Molecules, 1986, s. 7

153. Jeffrey Bada, Earth, fiubat 1998, s. 40

154 Leslie E. Orgel, The Origin of Life on Earth, Scientific American, c. 271, Ekim

1994, s. 78

155. Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimile of the First Edition, Harvard

University Press, 1964, s. 189

156. Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimile of the First Edition, Harvard

University Press, 1964, s. 184

157. B. G. Ranganathan, Origins?, Pennsylvania: The Banner Of Truth Trust, 1988.

158. Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimile of the First Edition, Harvard

University Press, 1964, s. 179

159. Derek A. Ager, "The Nature of the Fossil Record", Proceedings of the British

Geological Association, c. 87, 1976, s. 133

160. Douglas J. Futuyma, Science on Trial, New York: Pantheon Books, 1983. s. 197

161. Solly Zuckerman, Beyond The Ivory Tower, New York: Toplinger Publications,

1970, s. 75-94; Charles E. Oxnard, "The Place of Australopithecines in Human Evo-

lution: Grounds for Doubt", Nature, c. 258, s. 389

162. J. Rennie, "Darwin's Current Bulldog: Ernst Mayr", Scientific American, Aral›k

1992

163. Alan Walker, Science, c. 207, 1980, s. 1103; A. J. Kelso, Physical Antropology, 1.

bask›, New York: J. B. Lipincott Co., 1970, s. 221; M. D. Leakey, Olduva-

i Gorge, c. 3, Cambridge: Cambridge University Press, 1971, s. 272

164. Time, Kas›m 1996

165. S. J. Gould, Natural History, c. 85, 1976, s. 30

166.. Solly Zuckerman, Beyond The Ivory Tower, New York: Toplinger Publicati-

ons, 1970, s. 19

167. Richard Lewontin, "The Demon-Haunted World", The New York Review of Bo-

oks, 9 Ocak 1997, s. 28

168. Malcolm Muggeridge, The End of Christendom, Grand Rapids: Eerdmans,

1980, s. 43

Harun Yahya (Adnan Oktar)

287

Page 290:  · ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›- rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. - Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan

Darwin'in Açmaz›: Ruh

288