Top Banner
CADI KAZANI Çevirenler : Sabahattin Eyuboğlu – Vedat Günyol
163

Arthur Miller - Cadı Kazanı

Sep 29, 2015

Download

Documents

Gizem Keçeci

Arthur Miller - Cadı Kazanı
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript

CADI KAZANI

CADI KAZANIevirenler:

Sabahattin Eyubolu Vedat GnyolBU OYUNUN TARHSEL GEREKL STNE BR AIKLAMA

Bu oyun, szcn akademik anlamnda, tarihsel deildir. Birok kiiler burada tiyatro gerei bir tek kiiyle birletirilmitir. lk koparan kzlarn says azaltlmtr. Abigailin ya biraz daha byktr. Aslnda birok eit yetkili yarglar varken ben hepsini Hathorne ve Danforthda zetledim. Bununla birlikte, yle sanyorum ki, okuyucu burada insanlk tarihinin en garip, en korkun sayfalarndan birini zne uygun bir biimde bulacaktr. Kiilerden her birinin tarihte ve oyundaki rol birbirinin benzeri ya da tpatp eidir.

Kiilerin huylar, mizalar stne bildiklerim pek azd; bunlar birka mektuptan, mahkeme tutanaklarndan, zamannda yazlm baz yazlardan ve davranlar stne doruluklar az ok kestirilebilen kaynaklardan kardm. Bunlara yine de benim uydurmalarm diye baklabilir: Bilinen yanlarna dayanarak bilinmeyen yanlarn elimden geldii kadar yaktrmaya altm; ama araya kattm aklamalarda bilinenlere bir ey eklemedim.

KLER

Rahip Parris

Betty Parris

Tituba

Abigail Williams

Susanna Walcott

Bayan Ann Putnam

Thomas Putnam

Mercy Lewis

Mary Warren

John Proctor

Rebecca Nurse

Giles Corey

Rahip John Hale

Elizabeth Proctor

Francis Nurse

Ezekiel Cheever

Marshal Herrick

Yarg Hathorne

Vali Danforth

Sarah Good

Hopkins

BRNC PERDE(Bir a)

(1692 yl baharnda, Massachusettsin Salem Kynde rahip Samuel Parrisin evinde bir kk yatak odas.

Solda darack bir pencere. Demir parmaklklar arasndan sabahn ilk klar ieri szyor. Sada, yatan yannda hl yanan bir amdan. Bir kk dolap, bir iskemle, bir de ufak masa. Dipte alt katn merdivenine alan bir kap. Oda yoksulca ve temiz. Tavanda kasvetli bir renk alm kaba ktkler.

Perde ald zaman, rahip Parris, yatanda kmltsz yatan kz Betty Parrisin yannda diz km, dua eder grnr)

Bu olaylar olup biterken, Parris krk belerinde vard. Kendisi bu ykde kt bir yol tutuyor. Kendisine iyi bir insan da denemez. Ona sorarsanz, her gittii yerde, halk ve Tanry kazanmak iin elinden geleni yapar, yine de hakszla urard. Duldur, ocuklarla ilgilenmez, hi anlamazd onlardan. ocuklara yetikin insan gzyle bakard. Bu garip olaylar patlak verinceye kadar, btn Salemliler gibi onun iin de ocuk dediin: Doru drst yrmesine izin verildiine kreder, gzlerini nne eer, kollar hep iki yanna sarkk durur, yalnz konu dendii zaman azn aar.

Evi gya kenttedir, ama bugn buna ky demek bile gtr. Kilise, evin yan bandadr ve bu noktann ilerisinde koya ya da ierilere doru Massachusettsin amansz kna kar birbirine sokulmu bir avu kk pencereli, karanlk ev vard. Salem kurulal daha krk yl bile olmamt. Avrupa dnyas iin btn eyalet, koyu softa olmakla birlikte, sayca ve deerce yava yava artan rnlerini darya yollayan kimselerin oturduu, uygarlk girmemi bir yerdi.

Salemde nasl yaandn kimse bilmez. Romanclar yoktu. Olsa da, kimsenin roman okumasna izin verilmezdi zaten. Dinsel inanlarna gre, tiyatroya, bo elencelere benzer ne varsa yasakt. Noel bayram yapmazlard. Tatil demek de onlar iin kendilerini daha fazla duaya vermek demekti.

Bu karanlk ve sk yaam bozan hibir ey yoktu demek istemiyoruz. Yeni bir iftlik evi yapld m, dostlar el birliiyle aty atar, o gn her zamankinden baka trl yemek yenir ve belki de keskin elma arab da datlrd. Salemde bir hayli uygunsuz kii de vard. Bunlarn btn yapt da Bridget Bishopun meyhanesinin, tezgahnda sallanp durmakt. Burada Salemlileri ktlkten kurtaran, dinden ok, sk alma idi. nk, halk her buday tanesi iin kahramanlar gibi toprakla ekimek zorundayd. Kimsenin aylak dolamaya pek vakti yoktu.

Bununla birlikte, baz serseriler vard herhalde. Bunu ikier kiilik devriyelerin kol gezmesinden anlyoruz. Bunlar: Allaha dua saatlerinde, Allahn emrine ve nizamlarna aykr ve mazeretsiz olarak kilise dolaylarnda dolaanlar, evde, tarlada kalanlar gzetleyecek, bylelerinin adlarn alp yarglara verecek, onlar da suluyu usulnce yarglayacaklar. Bakalarnn iine burnunu sokmak o zamanki Salem halknn balca merakyd ve hi kukusuz, greceimiz delilii besleyen kukularda bu merakn pay byktr. Bana kalrsa, John Proctor ileden karan eylerden biri de buydu. nk silah gc ile yaadklar dnem neredeyse bitmiti; lke, iyice deilse bile, bir hayli gvenlie kavumu, eski sk dzenler gevemeye balamt. Ama bu gibi durumlarda iin nereye varaca kestirilemezdi. nk tehlike bsbtn ortadan kalkm deildi ve gvenlii asl salayacak olan yine de halk arasnda birlik olmasyd.

Vahilerin yaadklar topraklar yan balarndayd. Batya doru alabildiine uzayan Amerika ktas onlar iin gizlerle doluydu. Bu karanlk ve yldr dolu dnya, gece gndz enselerine dikiliyordu. nk Kzlderililer zaman zaman baskna geliyorlard ve rahip Parrisin blgesindeki din kardeleri arasnda dinsizlere kar savarken lm yaknlar olanlar vard. Salem halknn ar softal Kzlderilileri Hristiyan etmekteki baarszln nedenleri arasndayd. Belki de bu adamlar, Kzlderililerle din kardei olmaktansa, topraklarn almay daha kazanl buluyorlard. Nedeni ne olursa olsun, Hristiyan olmu Kzlderili pek azd ve Salemliler el dememi ormanlar eytann son sna, anayurdu ve snr kalesi sayyorlard. Onlara gre, Amerikan orman, yeryznde, Allaha boyun emeyen tek yerdi.

zellikle bu nedenlerden, kendilerini bir dmanlk, hatta bir zulm karsnda sanyorlard. Babalar da ngilterede zulm grmt. Yeni Kudslerinin kt yollar ve bozguncu dncelerde sarslmamas iin hem kendileri, hem kiliseleri, herhangi bir baka mezhebe zgrlk tanmamay gerekli saymlard.

Ksacas, dnyay aydnlatan mumu salam ellerde tuttuklarna inanyorlard. Bu inan bize babalarmzdan kalmtr. Onun hem iyiliini grdk, hem ktln. Sk bir dzen kurma bakmndan bu inan, atalarmzn iine yaramt. Onlar kendilerini Allahtan grevli sanyorlard. Babalarnn ya da kendilerinin bu memlekette setikleri yaam sonuna kadar gtrmek zorundaydlar.

Bu inanlarna verdikleri deer, belki de, daha gneyde Virginiadaki ilk yerleme yeri olan Jamestownnn dt kt durumu grmekten geliyordu. Buraya kan ngilizler daha ok kazan hrsna kaplmlard. Yeni Dnyann hazinelerini smrp ngiltereye zengin olarak dnmeyi kurmulard. Bunlar, kendilerinden baka kimseyi dnmeyen ve Massachusettslilerden ok daha sokulgan kimselerdi. Ama Virginia onlarn ban yedi. Massachusetts de bu koyu Hristiyanlar yok etmek istedi ama, onlar birletiler; din kardeliine dayanan bir topluluk kurdular. Balangta adr kurmu bir ordu gibi bir eydiler. Sk bir dzenleri, baa ballklar vard. Bununla birlikte, herkesin istei ile kurulmu, kendi kendini yneten bir topluluktu bu. Hepsini birletiren ortak bir lk vard. Bunca skntlara onun iin katlanyorlard. Bo saydklar her iten kanmalar, ona kuku ile bakmalar, demir pene adaletleri, insana bylesine dman olan bir lkenin fethi iin yetkin bir silaht.

Ama, 1692de Salem halk Mayflower ile gelen ateli halk deildi. Byk bir deiiklik olmutu, daha kendi zamanlarnda bir devrim, krallk hkmetini devirmi, yerine geen bir komite her eyi eline almt. Halkn gznde bu, rndan km bir dnemdi; herhalde bizim gibi onlar da her eyi karmakark, iinden klmaz bir halde gryorlard. Bu kargaal derin ve karanlk glerin balarna bela ettiine inandklarn kestirmek zor deildir. Mahkeme tutanaklarnda bunun izine rastlamyoruz ama, her dnemde toplumsal kargaalklar mistik kukulara yol aar. Salemde olduu gibi, toplumun alt tabakalarndan mucizeler ykselmeye balad m, halkn gszlnden gelen btn hncn kurbanlarndan almakta uzun zaman gecikmesi beklenemez.

Bu sayfalarda balamak zere olan Salem dram, aykr bir olaydan kt. Biz hl bu olayn penesi altndayz, daha uzun zaman bunun aresini de bulacaa benzemiyoruz. Bu aykr olay u idi: Salem halk, iyi niyetlerle, hatta yksek dncelerle bir din devleti kurdu. Dinle devlet gcn birletirmekten bekledii, herkesi birlik iinde tutmak, maddi manevi dmanlarn yararlanaca ayrlklar nlemekti. Byle bir sonuca varmak zorundaydlar ve vardlar da. Ama, her kurum, bir eyin atlmas, yasak edilmesi dncesi zerine kurulur ve kurulmaldr, nk iki ey bir anda ayn uzay iinde bulunamaz. ster istemez, Yeni ngilterede yle bir an geldi ki, dzen adna yaplan basklar bu dzenin nlemek istedii tehlikelerden ok daha ar oldu.

Cad avcl, halkn btn tabakalarnda uyanan bir korkunun sapk bir belirtisi oldu. Bu korkuyu, teker teker herkeste gittike artmaya balayan bir zgrlk istei douruyordu.

ledii bir gnah iin zerine saldrlan bir adama acyabiliriz, ayn ey bir gn kendi bamza da gelebilir, o zaman bize de acrlar. Ama hibir bask olmakszn da toplumsal bir yaam kurulamaz. Dzenle zgrlk arasnda bir denge bulmak zorundayz.

Bununla birlikte, cad av sadece bir bask deildi. Bu ie bask kadar nemli bir gereksinim daha karyordu: Herkes, kurbanlar sulandrma bahanesiyle, ilerinde uzun zaman sakl kalm sularn, gnahlarn uluorta syleme frsatn buluyordu. yle bir ey birdenbire sylenebiliyor; hatta milli, kutsal bir dev haline geliyordu: Martha Corey gece benim yatak odama geldi, karm yan bamda uyurken Martha gsme aband ve beni neredeyse boacakt. Tabii, bu gelen Marthann ruhuydu yalnz. Ama, Marthann kendi de gelmi olsa, bu i boaltmaktan duyduu haz daha hafif olmayacakt. nk, insan byle eyleri herkesin nnde sylemek frsatn kolay kolay bulamaz. Herkesin uzun zaman iine att komu kinleri artk aka ortaya dklebiliyor, dinin acma buyruklarn unutarak herkes istediinden cn alabiliyordu. O gne kadar snr, senet kavgalaryla ortaya kan toprak hrs imdi artk ahlak alannda ykseliyordu. Komu komusuna byc derken, stelik kendini pekala hakl da hissediyordu. Eski hesaplar Tanr ile eytan arasndaki sava plannda grlyordu. Yoksulun mutlu kiilere kar iten ie duyduu hnlar da bu arada patlak verebilirdi, nitekim verdii de oldu.

(Rahip Parrisin dua ettii imdi daha iyi belli olur.Syledikleri iitilmez ama, byk bir kayg iinde olduu bellidir. Duasn mrldanrken birden alamakl olur, alar, tekrar dua eder. Kzda hibir kmldama gzkmez.

Kap alr ve klesi zenci kadn ieri girer. Tituba krklarnda vardr. Parris, rahip olmadan nce birok yl tccarlkla yaad Barbadosdan gelirken onu da beraberinde getirmitir. Sevdii birisinden daha fazla ayr kalmaya dayanamayan bir insann hali var zerinde. Bununla birlikte byk bir korku iindedir: Kleliin verdii bir sezi ile, evde ktlk olursa, eninde sonunda her eyin kendi srtna ykleneceini bilir.) TITUBA(ieri girmiken bir adm gerileyerek sorar) : Bettyciim kurtulacak m yaknda?

PARRIS: Defol buradan!

TITUBA(kapya doru gerileyerek) : Bettyciim lecek mi yoksa?...

PARRIS(fkeyle ayaa kalkar) : Git, gzm grmesin seni! (Tituba kar.) Git diyorum(Hkrklarn tutamaz. Dilerini skarak kendini zapt eder. Kapy kapar ve bitkin bir halde srtn dayar.) Allahm! Yardm et bana! (Korka korka, hkra hkra, mrldana mrldana, Bettynin yatana gider, usulca elini tutar.) Betty. Yavrum. Sevgili yavrum. Uyan, a gzlerini! Betty, yavrucuum benim

(Tekrar diz kecei srada yeeni, on yedi yalarndaki Abigail Williams, ieri girer. Bu yetim kzn gz alc bir gzellii vardr ve iindekini gizlemekte ustadr. imdilik byk bir znt, kayg iinde uslu ve saygl grnmektedir.)

ABIGAIL: Amca! (Parris ona bakar.) Susanna geldi. Hekim yollam.

PARRIS: Aman gelsin, gelsin ieri!

ABIGAIL(kap aralndan eilerek, birka merdiven aada duran Susannaya seslenir.) Gel, Susanna, gel!

(Abigailden birka ya kk, sinirli, telal, Susanna Walcott ieri girer.)

PARRIS(telala) : Ne diyor hekim, kzm?

SUSANNA(Parrisin sandan solundan Bettyyi grmeye alarak) : Beni yollad, efendim, git syle dedi, kitaplarnda bu derde hibir ila bulamam.

PARRIS: Arasn, daha arasn.

SUSANNA: Aman efendim, sizden ayrlal beri durmadan kitap kartryor. unu da syle dedi, tekin bir hastalk deilmi bu, eytann parma varm bunda.

PARRIS(gzleri yerinden frlayarak) Olmaz, olmaz yle ey. eytann ne ii var bunda? Sen git, de ki ona, Beverlyden rahip Halei arttm, o da gelip syleyecek herhalde yle bir ey olmayacan. Ecinnileri bir yana braksn da, ila bulsun. Olamaz burada sylediin eyler.

SUSANNA: Ama, efendim, bana yle tembih etti. Bunu syle dedi. (Gitmeye yeltenir.)ABIGAIL: Kyde sakn bir ey syleme, Susanna.

PARRIS: Doru evine git ve sakn ecinniden falan sz edeyim deme.

SUSANNA: Peki efendim. Gider, dua ederim Betty iin. (kar.)

ABIGAIL: Amca, bir cad lafdr tutmu ortal. Bana sorarsanz, bir aa inin de kendiniz syleyin byle bir ey olmadn. Konuma odanz tklm tklm oldu. Ben Bettyyi beklerim.

PARRIS(skntl, ona dner) : Ne diyeceim onlara? Kzmla yeenimi ormanda grdm m diyeceim? Atee tapanlar gibi hora tepiyorlard m diyeyim?

ABIGAIL : Evet amca, hora teptik ormanda. Gizlemiyorum bunu, syleyin onlara. Krbalasnlar beni isterlerse. Ama onlar cinleri dolamlar azlarna. Bettyyi cin falan arpm deil. PARRIS: Abigail, sen bana her eyi apak anlatmadka, toplumun nne kamam. Ne yaptnz onunla ormanda?

ABIGAIL: Sylyorum ya, amca, hora tepiyorduk. Siz birden bire allklarn arasndan knca Bettynin d patlad, dp bayld. Btn olay bu.

PARRIS: Bak kzm. Otur uraya.

ABIGAIL(korka korka oturur.) : Ben, bir ktlk etmedim. Ben canm gibi severim Bettyyi.

PARRIS: Dinle kzm. imdilik sana bir ey yapacak deilim. Ama ormanda cinleri falan armaya kalktnsa, bunu bir an nce bana sylemelisin. nk dmanlarm bunu er ge renir ve mahvederler beni.

ABIGAIL: Biz cin min armadk ki.

PARRIS: Peki yleyse gece yarsndan beri niin eli aya tutmuyor Bettynin? Olan olmu kza! (Abigail ban nne eer.) Baklay karacaksn azndanyoksa dmanlarm karr. Syle bana, ne yaptnz ormanda? Abigail, anlamyor musun: Bir sr dmanm var benim.

ABIGAIL: Evet, duydum byle bir eyler, amca.

PARRIS: Birtakmlar beni buradan atmaya ant imiler. Halden anlasana biraz!

ABIGAIL: Anlyorum amca.

PARRIS: Benim kuyumu kazdklar bir srada, bir de bakyorlar ki benim kendi evim birtakm yzkaras rezaletlerin yata olmu. Ormanda kepazece iler yaplmABIGAIL: Biz oyun oynuyorduk, amca!

PARRIS(Bettyyi gstererek) : Oyun diyorsun buna ha? (Abigail ban nne eer. Parris yalvarr gibi) Abigail, Allah rzas iin, hekimin iine yarayacak bir ey biliyorsan syle. (Abigail susar.) Sizi ormanda grdm zaman, Tituba atein stnde elini kolunu sallyordu. Neydi bu yaptklar? Neydi o lklar, o ulumalar? Atein stnde eile bkle vahi hayvan sesleri karyordu.

ABIGAIL: O hep bize memleketinin trklerini syler, biz de dans ederiz.

PARRIS: Ben grdme gz yumamam, Abigail, dmanlarm da yumamaz. Otlarn stnde bir entari yatyordu.

ABIGAIL(masumca) : Entari mi?

PARRIS(sylemeye dili varmayarak) : Evet bir entari. Birisini de grr gibi oldumrlplak, aalarn arasnda koan birisini.

ABIGAIL(korku iinde) : plak kimse yoktu. Yanlm olacaksnz, amca.

PARRIS(fkeyle) : Grdm diyorum sana! (Abigailden uzaklar, sonra kararl bir sesle) Dorusunu syle bana imdi, Abigail. Sakladn eyin arln duymalsn: Rahipliim gidiyor elden, rahipliim ve belki de Bettynin yaam. Yaptnz kepazelik ne olursa olsun, bir bir anlatacaksn bana. Her eyi bilmeden aaya inip, kamam karlarna.

ABIGAIL: Gzm kr olsun, baka bir ey yok, amca!

PARRIS(onu iyice szer, yar inanr gibi ban sallar.) Abigail, burada yl uratm, didindim, bu vurdumduymaz herifleri yola getireyim diye.Tam biraz sayg grmeye baladm srada, adm ktye karacaksn. Seni barndrdm, giydirip kuandrdmimdi sana soracaklarma drste karlk ver. Bu memlekette senin adn ktye, hi ktye kmad, deil mi?ABIGAIL(ierlemi gibi) : Ne mnasebet, niye ktye kacakm adm! Kimse leke sremez bana.

PARRIS(steleyerek) : Goody Proctorlarn yanndan niye karmlard seni? Bana sylediklerinden baka bir nedeni yok muydu bunun? Proctorn kars bu yl kiliseye niye seyrek geliyormu, biliyor musun? Bak ben sana duyduumu syleyeyim: Gnaha girmi birisiyle yan yana oturmak istemiyormu da ondan. Ne demek oluyor bu?

ABIGAIL: Beni grnce ifrit oluyor, amca. Elbette olacak. Klesi olmak istemedim de ondan. Kat yrekli bir kadn o. Yalancnn, alam suratlnn, souk nevann biri. Byle bir kadnn yannda alr mym ben?

PARRIS: Olabilir. Ama beni zen u: Onlardan ayrlal tam yedi ay oluyor, o gndr bu gndr, kimse seni ie almak istemedi.ABIGAIL: Onlarn aradklar kle, beni isterler mi? Gitsinler, Barbadosta kendilerine kle arasnlar. Onlar iin yzm karaya boyayp zenci olamam ya. (Amcasna sitem eder gibi) Sizde yatp kalkmam istemiyor musunuz yoksa?

PARRIS: Yok canm, o deil.

ABIGAIL(fkeyle) : Benim adm tertemizdir kyde. Kimseye kirlettirmem adm. Goody Proctor dedikoducunun, yalancnn birisidir.

(Bayan Ann Putnam girer. Krk be yalarnda ask yzl, evham bir kadn.)

PARRIS(kapnn aldn duyar duymaz) : Hayr, hayr, kimse girmesin ieri! (Bayan Putnam grnce, fkesi srmekle birlikte, saygl bir tavr taknr.) Ha, Bayan Goody Putnam, siz misiniz? Buyurun!

BAYAN PUTNAM(soluk solua, gzleri parlayarak) : Olur ey deil. Uursuz eytan, nereden geldi buldu sizi? Onun ii bu, muhakkak.

PARRIS: Yok, yok, Bayan Putnam, yok yle ey.

BAYAN PUTNAM(Bettyye bir gz atarak) : Cin arpm kz, cin. Kanatlanp umu bile havalara, hem de nasl!

PARRIS: Yok canm, utuu filan yok.BAYAN PUTNAM(byk bir sevinle) : Umu canm, bal gibi umu. Bay Collins gzleriyle grm. Ingersolllerin ambar stnden havalanm, sonra da bir ku gibi szlp konmu damn stne. Grm diyorum size, kendi syledi.

PARRIS: Siz bana baksanza Bayan Putnam, umad diyorum size. (Thomas Putnam girer. Elli yalarnda, varlkl, kelli felli bir ifti) O! Gnaydn, Bay Putnam.

PUTNAM: Allaha krler olsun, i anlald imdi. krler olsun! (Yataa doru gider.)PARRIS: Neymi anlalan, neymi?

(Bayan Putnam da yataa doru gider.)

PUTNAM(Bettyye bakarak) : Bak, bak, gzleri kapal! Gryor musun, Ann?

BAYAN PUTNAM: Garip ey, ok garip! (Parrise) Bizim ocuunkiler ak.

PARRIS(hayretle) : Ruth hasta m ki?

BAYAN PUTNAM(hastalkl bir taknlkla) : Hastalk denmez buna. Cin arpmas hastalktan bin beter. lmn ta kendisi bu; kanlarna, iliklerine ilemi. Eziyor, delik deik ediyor onlar.

PARRIS: Durun canm, Allah akna! Nesi var kznzn?

BAYAN PUTNAM: Nesi olacak, cehennem azaplar iindeBu sabah bir trl kendine gelemedi. Gzleri ak, ayakta dolayor ama ne bir ey grd var, ne de iittii. Yemek yemek de hak getire. Can umu gitmi.

(Parris donakalr.)

PUTNAM(ii incelemek ister gibi) : Beverly rahibi Bay Halei armsnz diyorlar. Doru mu?PARRIS(gittike sarslarak) : nlem olarak sadece. Cin peri ilerinde ok daha deneyimi var diye, ben de

BAYAN PUTNAM: Olmaz olur mu? Daha geen yl Beverlyde bir cady bulup karmad m? Unuttunuz mu?

PARRIS: O kadar bytmeyin canm; bir cad laf oldu, ama ben bir cad ii filan grmedim bunda.

PUTNAM: Ya, yle mi, cad ii filan grmediniz demek! Ne demek istiyorsunuz, Bay Parris?

PARRIS: Thomas, Thomas, yalvarrm size, bir de cad ii karmayn bamza! Sizden, hele sizden hi beklemem bunu. Benim bu kadar byk bir kuku altnda kalmam istemezsiniz. Cad ii olmaz. Yoksa Salemden yuhalayp atarlar beni, evimde yle eyler oldu diye.

Thomas Putnam stne birka sz. Bu adamn birok yaknmalar vardr. Bunlardan bir tanesi hi deilse hakl gibi grnyordu. Karsnn kayn, James Bayley, bir sre nce Salem rahipliine gelecek olmutu. Bayleyin rahip olma yeterlilii vard, stelik oylarn te ikisini de toplamt ama, bilinmeyen nedenlerle, bir hizip rahipliinin onanmasna engel oldu.

Thomas Putnam, Salemin en zengin adamnn byk oluydu. Narragansettte Kzlderililerle dvmt ve ky toplumunun ileriyle yakndan ilgiliydi. Kyn en nemli ilerinden birine adayln koymu, ama kyl bunu bara ara reddetmiti; Putnam bunu bir nankrlk sayyordu; nk kafaca evresindekilerden stn biliyordu kendini.

Putnam, cad yklerinden nce, iindeki kini belli etmiti. Baka bir Salem rahibi, George Burroughs, karsnn cenazesini kaldrmak iin bor alm ve kyl ayln ge verdii iin borcunu vaktinde deyememiti. Thomas Putnam ve kardei John, baka borlar da uydurarak adam hapse attrdlar. Bu olayn nemli yan u ki, Burroughs, Putnamn kayn Bayleyin yerine rahip olmutu: in gareze dayand apakt. Putnam, ailesinin onuruna leke srlm sayyor ve kyden bylece alm oluyordu.

Bu adamn iini dolduran zehrin bir baka nedeni daha vard: Babas lrken aileden birine lsz bir miras brakmt; Putnam, babasnn istediini yerine getirmek istemedi, dava at ve Salem ona bu davay da kaybettirdi.

Onun iin, bizi ilgilendiren, mahkemeye verilmi jurnallerin bir ounun Putnamn elyazs olmasna, adnn tank olarak sk sk gemesine, kznn mahkemede en nazik anlarda lklar koparmasna amamal. Hele mahkemedeAma bunlar sras gelince anlatacam.

PUTNAM: Bay Parris, baka ilerde hep sizi tuttum, yine de tutacam. Ama bu ite ayak dirersiniz size yardm edemem. Bu ocuklara kt ruhlarn kancay takt su gtrmez.

PARRIS: Ama, Thomas, doru deil bu sizin bylePUTNAM: Ann! Anlatsana Bay Parrise bana gelenleri.

BAYAN PUTNAM: Bay Parris, yedi ocuumu, daha vaftiz olmadan, topraa verdim. nann bana, doduklar zaman dnyann en grbz ocuklaryd. Ama hepsi doduklar gece kollarmn arasnda snp gittiler. Azm ap kimseye bir ey sylemedim ama, iim kan alad. Bu yl da biricik evladm Rutha bir haller olmaya balad. ine kapal bir ocuk oldu bu yl. Sarard soldu, bir slk kann emiyormu gibi sanki. O zaman sizin Titubaya gndereyim dedimPARRIS: Titubaya m? Tituba ne karyor bu ie?

BAYAN PUTNAM: Tituba llerle konumasn biliyor, Bay Parris.

PARRIS: Ruhlar armak ok byk gnahtr, Goody Ann?

BAYAN PUTNAM: Gnah benim boynuma. Ama baka kimden renebilirdim benim ocuklarm kimin ldrdn?

PARRIS(korku iinde) : Neler sylyorsun!

BAYAN PUTNAM: Evet, ya, ldrdler ocuklarm Bay Parris! spat meydanda. Dn gece Ruthum onlarn yan bandayd, onlarn kk ruhlarnn yan banda. Biliyorum bunu. Yoksa nasl az kilitlenirdi byle? in iinde karanlk bir sr olmasa bu hale der miydi?

PUTNAM: Anlamyor musunuz? Aramzda kanl bir cad var, hep karanlklarda yaayan bir cad. (Parris Bettyye dner, byk bir korku iindedir.) Dmanlarnza brakn onu, ne isterlerse yapsnlar, daha fazla gz yumamazsnz.PARRIS(Abigaile) : Demek, dn gece ruhlar ardnz.

ABIGAIL(fsldar gibi) Ben armadm, Tituba ile Ruth ardlar.

PARRIS(imdi yeni bir korkuyla dner, Bettyye doru gider, ona bakar, sonra ban kaldrr.) : Sana ettiim iyilikleri byle mi deyecektin, Abigail? Ben bitmi bir adamm artk.

PUTNAM: Hi de bitmi deilsiniz! Koyuvermeyin kendinizi yle. Bakalarna frsat vermeyin. Onlar sylemeden siz kendiniz syleyin. Bir cadl meydana karm olursunuz.

PARRIS: Benim evimde mi, Thomas? Benim evimde mi? Mahvederler beni bununla. Bununla beni

(Putnamlarn hizmetisi Mercy girer. On sekiz yalarnda, iriyar, sinsi, kat yrekli bir kz.)

MERCY: Kusura bakmayn. Betty nasl diye bakaym dedim de.

PUTNAM: Niye ktn evden? Ruthun yannda kim var?

MERCY: Bykannesi geldi yanna. Biraz iyileti gibime geliyor. yle bir haprd ki demin.

BAYAN PUTNAM: Aman, bu iyiye iaret.

MERCY: Korkacak bir ey kalmad artk bayanm. Adamakll haprd. Byle bir daha haprd m, iinde ecinni mecinni ne varsa hepsini atar dar. (Yataa gidip bakar.)

PARRIS: Beni yalnz brakr msnz, Thomas? Dua edeceim, kendi bama.

ABIGAIL: Amca, gece yarsndan beri dua ediyorsunuz. Niye aa inip de onlara

PARRIS: Brak, brak. (Putnama) Kalabala syleyecek szm yok benim. Bay Hale gelinceye kadar bekleyeceim. (Bayan Putnama gidiniz der gibi) Goody Ann, isterseniz yle biraz

PUTNAM: Dinleyin beni, Bay Parris. eytanla savamanz, ona kar koymanz gerek. Btn kyn duasn alrsnz. nin aa, konuun onlarla, birlikte dua edin. Sizi dinlemeye can atyorlar. Evet, evet, dua edin onlarla.

PARRIS: (kararszlk iinde) : Bir ilahi syleyeyim bari onlarla. Ama cadlktan filan sz etmeyin imdilik. Bunun tartmasna girmek istemiyorum. Zaten nedenini de bildiim yok. Buraya geleli bir hayli attm onlarla. Yeniden atmaya niyetim yok artk.

BAYAN PUTNAM: Mercy, sen eve git, Ruthun yanna, iitiyor musun, sana sylyorum.

MERCY: Peki bayanm.

(Bayan Putnam kar.)

PARRIS(Abigaile) : Betty pencereye filan gitmeye kalkarsa hemen seslen bana.

ABIGAIL: Peki amca.

PARRIS(Putnama) : Bettynin kollarnda bugn yle kuvvet var ki. (Putnam ile birlikte karlar.)

ABIGAIL(telal, ksk sesle) : Ruth ne halde?

MERCY: Vallahi, bilmem ki, bir tuhaf. Dn geceden beri canl cenaze gibi dolayor ortalkta.

ABIGAIL(anszn dnp Bettyye doru giderek, korkuyla) : Betty! (Betty kmldamaz. Abigail onu sarsar. Betty kmldamaz. Mercy yaklar.)

MERCY: Dvmeyi denedin mi? Ben Rutha bir amar attm, p diye aylverdi. Brak, buna da bir tane indireyim.

ABIGAIL(Mercyi tutarak) : Olmaz. imdi yukar kverir neredeyse. Sen beni dinle imdi. Bizi sorguya ekerlerse, dans ettik de. Yalnz bu kadarn syledim ona.

MERCY: Ayy! Baka ne syledin?

ABIGAIL: Tituba, Ruthun kz kardelerini mezarndan kard ya, onu da biliyor.

MERCY: Baka?

ABIGAIL: Seni de plakken grm.

MERCY(hastalkl bir glle ellerini birbirine vurarak) : Aman yarabbi!

( Mary Warren girer. Soluk soluadr. On yedi yalarnda, nazik, saf ve ekingen bir kz.)MARY WARREN: Ne yapacaz imdi? Btn ky sokaklara dt. iftlikten geliyorum. Herkesin aznda cad laf. Admz cadya kacak, Abby.

MERCY(Mary Warrena bakp onu gstererek) : Bu kz azn tutamayacak, grrsn.

MARY WARREN: Abby, syleyeyim her eyi. nsana cad dendi mi, daraacn boylar. Bostonda yle olmad m iki yl nce? Dorusunu sylemeli, Abby! Dans ve teki eyler iin krbalanrsnz sadece.

ABIGAIL: O da ne demek, krbalanrz desene!

MARY WARREN: Ben bir ey yapmadm ki, Abby. Ben yalnz seyrettim.

MERCY : Bu kz azn tutamayacak, grrsn.

MARY WARREN: Abby, syleyeyim her eyi. nsana cad dendi mi, daraacn boylar. Bostonda yle olmad m iki yl nce? Dorusunu sylemeli, Abby! Dans ve teki eyler iin krbalanrsnz sadece.

ABIGAIL: O da ne demek, krbalanrz desene!

MARY WARREN: Ben bir ey yapmadm ki, Abby. Ben yalnz seyrettim.

MERCY(Marynin stne tehditle yryerek) : Seyretmeye gelince korku nedir bilmezsinDelikten gzetlemeye varsn.

(Betty yatanda alamaya balar. Abigail ona dner.)

ABIGAIL: Betty! (Yanna gider.) Haydi uyan, Bettyciim. Bak, Abigail yannda. (Bettyyi yataa oturtup fkeyle sarsar.) Betty, dverim seni! (Betty alar.) Haydi haydi, ok daha iyisin. Babanla konutum, her eyi syledim ona. Korkacak bir eyin kalmad artk.BETTY(yataktan frlayp Abigailden korka korka duvara doru ekilerek) : Annemi isterim!

ABIGAIL(tela iinde, rktmemeye alarak Bettyye yaklar.) : Nen var, ne oluyorsun Betty? Annen oktan ld, mezarda annen.

BETTY: Annemin yanna umak istiyorum. Brakn beni, uaym. (Uacakm gibi kollarn aar, pencereye atlr, bir ayan dar karr.)

ABIGAIL(onu pencereden uzaklatrarak) : Her eyi syledim diyorum sana. Biliyor ne yaptysak.

BETTY: Sen kan itin, Abby, kan. Bunu sylemedin ona.

ABIGAIL: Betty, bunu bir daha duymayaym azndan. Kimseye sylemeyeceksin bunu, anladn m, hi kimseye.

BETTY: tin, itin! Proctorn kars lsn diye itin. By yaptn Goody Proctora.

ABIGAIL(Bettyyi tokatlar.) : Sus bakaym sen! Sus!

BETTY(yataa ylarak) : Anne! Anneciim! (Hkra hkra alar.)

ABIGAIL: imdi beni dinleyin hepiniz! Ormanda hora teptik. Tituba da Ruthun lm kz kardelerinin ruhlarn ard. Hepsi bu kadar. Aklnz banza toplayn. Aznzdan baka bir ey, tek bir sz karacak olursanz, zifiri karanlk bir gece, korkun bir gece gelir, sizi bulurum ve yle bir ey yaparm ki, siz de tir tir titrersiniz. Dedim mi de, yaparm, bilirsiniz. Kzlderililer gzlerimin nnde anamn babamn ban ezdiler, ne kanl eyler grmm ben gece yarlar. yle bir ey yaparm ki size, bir daha akam olmasn diye dua edersiniz. (Bettyye gider, onu hoyrata sarsar.) Brak zrlamay da, otur urada.

(Betty kollar arasnda baylr ve yataa serilir.)

MARY WARREN(korkudan gzleri byyerek) : Ne oldu, ne oluyor Bettyye? (Abigail rkm gzlerle Bettyye bakar.) Abby, Betty lyor, lecek! Ruh armak byk gnah. Bizim bu yaptmz

ABIGAIL(Maryye doru atlarak) : Kes sesini, Mary Warren!

(John Proctor girer. Onu grnce Mary Warren rker.)

Proctor, otuz be yalarnda bir iftiydi. Kyde herhangi bir hizibin adam deildi, ama ikiyzllerin ac ve amansz dman olduu besbelliydi. Bu iriyar, kanl canl adam, kolay elde edilir takmndan deildi; bir hizibe katlmad m, herkesten ok da, ona ierlerlerdi. yle adamd ki Proctor, insan deliyse onun karsnda hemen deliliini anlar, ite onun iin de bir Proctor her zaman iftiraya uramak durumundadr.

Ama, greceimiz gibi, Proctorun sertlii, etinlii bir vicdan rahatlndan gelmiyordu. Bir gnah ilemiti Proctor, hem de yalnz zamannn ahlak modasna kar bir gnah deil, kendi drstlk anlayna kar bir gnah. Bu adamlar gnahlarn kilisede karp atamazlard. Bu yanlar bize de miras kalmtr: Kendi kendimizi cezalandrp adam etmeye yarayan bu zellik iimizde ikiyzll de beslemitir. Salemin sayd hatta korktuu Proctor, bu gnah yznden kendini bir eit sahtekar gibi grmeye balad. Ama bunun hibir belirtisi yze km deildi. Kalabaln iine kp sahneye geldii zaman, dizginlenmi kuvvetiyle, rahat, kendine gvenli, heybetli bir insan gryoruz onu. Hizmetisi Mary Warren, karsnda utantan ve korkudan zor konuur.

MARY WARREN: Ben de imdi eve gidiyordum, Bay Proctor.PROCTOR: Akln m kardn sen, Mary Warren? Kulan sar m senin? Evden dar kma demedim mi sana? Ne diye para veriyorum sana? neklerden ok, senin peinden kouyorum!

MARY WARREN: Bir eyler oluyor ortalkta, grmeye geldim.

PROCTOR: Senin srtnda bir eyler olacak bu gnlerde, grrsn o zaman. imdi ek araban, doru eve! Senin yapacan ileri hanm yapyor, ko!

(Mary Warren istifini bozmamaya alarak yava yava kar.)

MERCY LEWIS: (hem korkmu, hem de gdklanm bir tuhaf sesle) : Ben de gitsem daha iyi olacak galiba. Ruthuma bakaym nasl oldu. Hoakaln, Bay Proctor.

(Mercy yan yan kp gider. Proctor ieri girdi gireli, Abigail gzlerini am, parmaklarnn ucuna basar gibidir. Proctor ona bir gz atar, sonra Bettynin yatana doru gider.)

ABIGAIL: Ne heybetlisin, John! Boyunu posunu unutmuum neredeyse.

PROCTOR(Abigaile bakar. Yznde hafif, anlaml bir glmseme vardr.) : Bir ktlkler oluyormu burada? Nedir?

ABIGAIL(sinirli bir glle) : Hi canm, sersemlii tuttu biraz.

PROCTOR: Bizim evin nnden sr ile insan geti sabah sabah Saleme doru. Herkesin aznda bir cad lafdr gidiyor.

ABIGAIL: Brak canm sen de! (Kendine gvenir bir tavrla Proctora sokulur. Bir sr syler gibi, kurnazca) Dn gece ormanda dans ediyorduk, amcam birden stmze geldi. Betty de korktu. Btn sorun bu.

PROCTOR(daha yaygn bir glmseme ile) : Yine bir haltlar kartrdn galiba! (Abigail bir kahkaha atar, Proctora daha fazla sokulur, ateli gzlerle yzne bakar.) Yirmisine varmadan kodesi boylayacaksn.

(Proctor gitmek zere bir adm atar, Abigail yolunu keser.)ABIGAIL: Bir ey syle, John. Bir tek tatl sz. (Abigailin istekli baklar Proctorn yzndeki glmsemeyi siler.)

PROCTOR: Hayr, hayr, Abby. Kapand o konu, bitti artk.

ABIGAIL(kadnca bir tavrla) : Bu sersem kzn utuunu grmek iin mi bir saatlik yolu tepip geldin? Sen bunu benim klahma anlat.

PROCTOR(Abigaili souka yolundan iterek) : Amcan grmeye geldim sadece. Bakalm yine ne dolaplar eviriyor diye. (Kesip atarak) Aramzda bir ey yok artk. kar bunu aklndan, Abby.

ABIGAIL(kurtulmaya alan Proctorn eline yaparak) : Her gece seni bekliyorum.

PROCTOR: Gelirim diye umut vermedim ki sana, Abby.

ABIGAIL(fkelenmeye balar, Proctorn szn ciddiye almaz) : Umut da ne kelime! Umuttan ok daha teye gittik sanrm.

PROCTOR: kar artk bunlar aklndan. Gelmem artk sana, bekleme.

ABIGAIL: aka ediyorsun herhalde.

PROCTOR: Sen benim aka etmediimi bilirsin.

ABIGAIL: Evinin arkasnda peimden koup beni sktrdn da bilirim ama. Yanna sokulur sokulmaz nasl aygrlar gibi terlediini de bilirim. Yoksa dmde mi grdm bunlar? Beni kap dar eden karnd, ben kovdum diyemezsin ya? Yznn ne hale geldiini grmtm karken. O zaman da seviyordun beni, imdi de.

PROCTOR: Deli deli konuma, Abby!

ABIGAIL: Deli olan delice konuur. Ama pek o kadar deli deilim, galiba. Karn beni kovduktan sonra da grdm seni. Hem de geceler gecesi.

PROCTOR: Yedi aydr iftlikten dar adm atmadm neredeyse.

ABIGAIL: Ben koku almasn bilirim, John. Kokunu her aldka pencereye koar, grrdm seni karda, yapayalnz, gzlerin yukarda. Pencereme bakmyor muydun? Bakmadm diyebilir misin?

PROCTOR: Bakm olabilirim.

ABIGAIL(daha yumuak) : Bakacaksn elbet. Ta yrekli bir adam deilsin ki sen. Ben iyi bilirim seni, John. ok iyi bilirim. (Alar) Uyumuyorum ki d greyim. D filan gremem, hep uyanm. Bir aa, bir yukar dolayorum evin iinde. Sanki her an kap alacak da karma kvereceksin gibi. (Proctora lgnca yapr)

PROCTOR(tatllkla onu iter, sevgiyle kark bir kararllkla) : ocuksun sen, ocuk!

ABIGAIL(birden parlayarak) : ocuk mu dedin? Nasl ocuk dersin bana?

PROCTOR: Arada bir, seni sevgiyle dnebilirim. Ama elimi keserim de, bir daha dokunmam sana. Sil kafandan olan biteni. Birbirimize el srm bile deiliz, Abby.ABIGAIL: Nasl deiliz?

PROCTOR: Deiliz ite!

ABIGAIL: (ac bir fkeyle) : Aklm almyor, nasl oluyor da senin gibi gl kuvvetli bir adam, o hasta, o clz kadnla

PROCTOR(hem Abigaile hem de kendine kzarak) : Elizabethin adn azna alma!

ABIGAIL: O benim adm ktye kard ama! Benim iin uydurmad kalmad. O buz gibi souk, o mzmz, avucuna alm seni. Bu gidile benzetir seni de bir

PROCTOR(onu sarsarak) : Dayak m istiyor senin cann?

(Aadan bir ilahi sesi duyulur.)

ABIGAIL(gzyalar iinde) : Ben, John Proctor istiyorum, beni uykulardan uyandran, gzm aan Proctor. Ben, Saleme metelik vermi deilim. O softa karlarn, o klbk kocalarn yalanc tlerine hi kulak asmadm. imdi sen bana tutmu, gzlerini kapa diyorsun. Kapamayacam, kapayamam gzlerimi. Sen beni sevdin, John Proctor, ne kadar gnah da olsa, yine de seviyorsun beni. (Proctor birden dnp dar kmak ister. Abigail zerine atlr.) John, ac bana, John.

(Aadan ilahi sesleri gelir. saya gidelim Betty kulaklarn tkar, alar.)

ABIGAIL: Betty! (Bettyye doru koar. Betty, yatana oturmu, alar.Abigail, Bettynin ellerini kulaklarndan ekmeye alrken Proctor Betty! diye seslenerek ona doru koar.)

PROCTOR(gittike sinirlenerek) : Ne oluyor bu kza? Nen var, kzm? Brak bu alamay!

(Bu arada aada ses kesilir ve Parris ieriye girer.)

PARRIS: Ne oldu? Ne yapyorsunuz kza? Betty! (Yataa doru koar.) Betty! Betty! (Bayan Putnam byk bir merak iinde ieri girer. Ardndan Thomas Putnam ve Mercy Lewis girerler. Parris, yatakta Bettynin yzne hafif hafif vurarak onu dindirmeye alr. Betty alaya szlaya yataktan kalkmaya alr.)ABIGAIL: Sizin ilahilerinizi duydu, birden dorulup alamaya balad.

BAYAN PUTNAM: lahiyi duydu, ilahiyi! Allahn adn duymaya gelmiyor!

PARRIS: Aman, Allah gstermesin! Mercy, ko, hekimi ar. Syle bu olanlar. (Mercy Lewis frlar.)

BAYAN PUTNAM: Bundan iyi belirti mi olur? Ta kendisi.

(Rebecca Nurse girer. Yetmi iki yalarndadr. Bembeyaz salaryla bastonuna dayanarak yrr.)

PUTNAM(szlanan Bettyyi gstererek) : Cad parma var bunda. Besbelli artk, Goody Nurse, ite canl rnei.

BAYAN PUTNAM: Annem sylemiti bana. Allahn adn duyar da dayanamazsa

PARRIS: (titreyerek) : Rebecca, Rebecca, git Bettynin yanna, mahvolduk. Allahn adn duyamaz oldu artk

(Giles Corey girer. Seksen yanda bir yal, ama hl gl kuvvetli ve merakl.)

REBECCA: Burada ar hasta var, Giles Corey, grlt etme, ne olur.

GILES

: Azm amadm ki. Bir kelime sylemedim. Sylesin buradakiler, bir laf ettim mi? Betty uacak m yine? Uuyormu dediler.

PUTNAM: Babalk, sus bakalm biraz!

(Odada bir sessizlik olur. Rebecca yataa doru ilerler, zerinden huzur akmaktadr. Betty, gzleri kapal, daha sakin, inler. Rebecca ocuun banda sessiz durur. Bettynin inlemesi yava yava kesilir.)

Onlar byle dalgn dnedursun, biz Rebecca stne bir iki sz edelim. Rebecca Nurse, Francis Nursen karsyd. Francis Nurse, mahkemede her iki tarafn her bakmdan saygyla karlayaca adamlardan biriydi. Resmi sfat bulunmayan bir yarg olarak, btn kavgalarda ona bavurulurdu. Rebeccay da herkes stn bir insan diye gryordu. yz dnm kadar topraklar vard, ocuklar da ayn iftlikte, ayr evlerde oturuyorlard. u var ki, Francis, bu iftlii ilkin kira ile tutmu, bir sylentiye gre de, azar azar deyip elde etmi, durumunu ykseltmi, bu ykselme de bazlarn rktm.

Rebecca ile Francise kar sistemli savan bir iyz de u: Francisin toprak sorunlar yznden kavgal olduu iftlik komularndan biri de Thomas Putnam idi. ki tarafn adamlar arasnda bu yzden ormanda iki gn sren yaman bir cenk olmu. Rebecca gibi herkesin saygyla bakt bir insana nasl cad denebilmi, oluk ocuun ona nasl el kaldrabilmi olduunu anlamak iin o zamanki tarlalara, iftlik snrlarna bakmak gerek.

Bilindii gibi, Thomas Putnamn ky rahipliine getirmek istedii adam, Bayley idi. Nursen adamlar ise Bayleyin rahipliine engel olmulard. Bundan baka, Nurselere akrabalk ya da dostlukla ba olan ve iftlikleri onlarnkine yakn ya da bitiik bulunanlar, Salemden kopmu ve Topsfield diye neredeyse ayr ve eski Salemlileri kzdran bir birlik kurmulard.

Olan bitenlerin arkasnda Putnamn parma olduu undan da belli ki, mahkeme balar balamaz, Topsfield Nurse tayfas kiliseye gelmez oldular. Rebeccay ilk sulandran yazda Edward ile Jonathan Putnamn imzalar vard. Thomas Putnamn kk kz da mahkemede bir lk kopararak Rebeccaya cad diye parman uzatacakt. Btn bunlar yetmiyormu gibi, u anda bylenmi ocuu seyre dalm olan Bayan Putnam, Rebeccann ruhu beni ktle srklyor, diyecekti. Bunda Bayan Putnamn sandndan daha byk bir gerek saklyd.

BAYAN PUTNAM(ararak) : Ne yaptn da durdu?

(Rebecca, dalgn, yataktan ayrlr, oturur.)

PARRIS(hayret iinde, geni bir soluk alarak) : Ne yaptn, Rebecca?

PUTNAM: (sabrszlkla) : Aman, Rebecca, Ruthun yanna da git, ne olursun. Onu da aylt.

REBECCA(oturduu yerden) : Vakti gelince o da kendiliinden uyanr. Tela etmeyin. On bir ocuum var benim. Yirmi alt tane de torunum. Hepsinin delilik zamanlarn grdm. Gelir geer. Geti mi de, arpk bacaklaryla koarak eytan yar yolda brakrlar. Kzcaz bu oyundan bkt m, kendi kendine uyanr. ocuun ruhu da kendine benzer. Arkasndan kotun mu, kaar, yakalayamazsn. Sakin olacaksn, sevecen olacaksn, ok gemez, kendiliinden dner gelir.

PROCTOR: Doru bu sylediklerin, Rebecca!

BAYAN PUTNAM: ocuk delilii filan deil bu, Rebecca. Kzma by yaptlar, by. Yemek yiyemiyor.

REBECCA: Daha karn ackmamtr da ondan. (Parrise) Uan ruhlarn peine dmezsin inallah, Bay Parris? Darda yle bir eyler alnd kulama.

PARRIS: eytan aramzda dolayor diye bir laf kt ortaya. Biroklar inanyor buna. Yanldklarn ispat etmem gerek.PROCTOR: yleyse dar kn, yanldklarn syleyin. Siz kime sordunuz da rahip Halei ardnz, eytan arasn diye?

PARRIS: eytan aramaya gelmiyor buraya.

PROCTOR: Ne diye geliyor yleyse?

PUTNAM: Can ekien ocuklar var burada, Proctor, aka deil.

PROCTOR: len mlen yok ortada. Bunca insan aklnzn estii yana srkleyemezsiniz, Bay Putnam. (Parrise) Kimseyi toplayp da konutunuz mu daha nce?

PUTNAM: Bktk bu toplantlardan. Toplant yapmadan parmamz oynatamayacak myz?

PROCTOR: Parmanz oynatabilirsiniz ama, eytan deil.

REBECCA: fkelenme John. (Biraz durur. Proctor kendini toplar.) Bana sorarsan, rahip Halei, gelir gelmez, hemen geri gnder, Parris. Gelip herkesi birbirine katacak bu adam. Brak da bamz dinleyelim bu yl. Biraz dua, bir de hekim bize yeter bence.

BAYAN PUTNAM: Rebecca, hekim ne yapacan ard.REBECCA: yleyse biz de Allaha ba vururuz. Uan ruhlarn falan peine dmek ok tehlikeli, ok tehlikeli bir eydir. Korkarm bundan ben, korkarm. Bir su varsa daha ok kendimizde arayalm da

PUTNAM: Su nasl kendimizde olur? Biz dokuz kardetik. Bu topraklar bizim soyumuz enlendirdi. Byleyken benim sekiz ocuumdan bir tanesi sa kald, o da imdi gitti gidecek.

REBECCA: Kim bilir nedendir, bunu aramak bana dmez.

BAYAN PUTNAM(gittike artan bir canllkla) : Bana der! Buna Allahn ii diyorsunuz. nk sizin ne byk, ne de kk ocuunuz ld. Bense, sekiz ocuumun yedisini topraa verdim. Dolap iinde dolap, ate iinde ate var bu kyde.

PUTNAM(Parrise) : Rahip Hale gelince eytan belirtileri var m, yok mu, ararsnz.

PROCTOR(Putnama) : Bay Parrise emir veremezsiniz siz. Herkesin tek oyu var burada. Siz btn ky halk adna konuamazsnz.

PUTNAM: Sizin ky halk ile ilgilendiinizi pek duymadk imdiye kadar, Bay Proctor. K bitti biteli, sizi hibir Pazar kilisede grmedik.

PROCTOR: Benim kendi dertlerim bana yeter; be saatlik yoldan gelip bir de onun cehennem, zebani yklerini mi dinleyeceim? Haberiniz olsun, Bay Parris. Son gnlerde biroklar kiliseden ayan kesti. Pek Allahn adn eriiniz yok nk.

PARRIS(fkeyle) : Ne demek istiyorsunuz? Ne oluyor bu irkin iftira?

REBECCA: Hani pek o kadar da yanl deil syledikleri. Biroklar korkuyor ocuklarn kiliseye

PARRIS: Ben ocuklar iin vaaz etmiyorum, Rebecca. Kiliseyi umursamayanlar ocuklar deil.

REBECCA: Gerekten var m umursamayanlar?PARRIS: Salemin yars diyebilirim.

PUTNAM: Daha da fazla.

PARRIS: Hani bana verilecek olanlar? Anlamaya gre, benim byn yakacam ky verecekti. Kasmdan beri bir odun paras alm deilim. O souk ayda Londra dilencileri gibi ellerim dondu.

GILES

: Her yl odun iin size alt lira veriyorlar ya, Bay Parris.

PARRIS: Bu alt liray maamdan sayyorum. Aldm ne ki, alt lirasn oduna vereyim?

PROCTOR: Altm lira alyorsunuz. Odun iin de ayrca alt lira.

PARRIS: Maam altm alt liradr, Bay Proctor! Ben koltuunda kitapla gezen renber papazlardan deilim. Harvard niversitesini bitirmiim.

GILES

: Evet, hesap ilerini de iyi renmisiniz niversitede!

PARRIS: Bay Corey, siz ylda altm lira ile benim gibisini zor bulursunuz. Ben byle yoksullua alk deilim. Barbadostaki kazanl iimi braktm da girdim Tanrnn hizmetine. Bir trl anlayamyorum, neden bu kadar hor grlyorum burada. Ne sylesem, bin dereden su getirip grlt patrt ile lafm azma tkyorlar. Acaba eytan m var buralarda bir yerde diye sorarm hep kendi kendime. Yaptklarnza baka trl bir anlam veremiyorum.

PROCTOR: Bay Parris, bu eve ilk sahip kan sizsiniz

PARRIS: Peki, sorarm size; bir rahibin oturacak evi olmayacak m?

PROCTOR: Oturacak evi olsun, iyi. Ama, evin sahipliini istemek, kiliseyi kendine mal etmek gibi bir ey. Son geldiim vaazda o kadar maldan mlkten, bortan hartan sz ettiniz ki, kendimi mzayede salonunda sandm.

PARRIS: Benim aradm yalnzca gvenliktir. Yedi ylda rahip deitirdiniz. Halkn aklna esince beni bir kedi gibi sokaa atmasn istemiyorum. Kynze gelen bir rahibin Tanrnn adam olduunu pek anlama benzemiyorsunuz. Bir rahip, bu kadar hie saylacak, her dediine kar gelinecek adam deildir.

PUTNAM: Ya, yle!

PARRIS: Kiliseye ya sayg gsterilir, ya da kilise bir cehennem gibi yakar insan.

PROCTOR: Cehennemi araya katmadan hibir laf edemez misiniz siz? Bktk sizin bu cehenneminizden.

PARRIS: Size sylenmesi gereken eyin ne olduunu bilecek siz deilsiniz.

PROCTOR: imden geleni sylemek hakkmdr, sanrm.

PARRIS(fkeyle) : Ayr gayr din mi var burada? Mezhepler ayrlmad daha bu lkede, Bay Proctor. Bunu peinden srklediin adamlarna syle.

PROCTOR: Peimden srklediim adamlar m?

PARRIS: (ileden kmtr artk) : Bu kilisede bir ikilik var. Kr deilim ben. Bir ikilik, bir fesat oca var.

PROCTOR: Size kar m?

PUTNAM: Hem ona, hem de btn batakilere kar.

PROCTOR: Byle bir ocak varsa syleyin, ben de gideyim onlara katlaym.

(Bu szler herkesi rpertir.)

REBECCA: Bu deil demek istedii, canm, bu deil.

PUTNAM: Aa vurdu sonunda.

PROCTOR: Buydu demek istediim, Rebecca. Bu bizim bamzdakilerin durumunu beenmiyorum.

REBECCA: Kendi rahibine sert davranmaya hakkn yok. Sen yle adamlardan deilsin, John. Haydi, sk elini de, bar.

PROCTOR: im gcm var benim, buday ekeceim, eve odun gtreceim. (fkeyle kapya doru gider, sonra glmseyerek Coreye dner.) Ne dersin, Giles? Gidip bulalm u oca. Bir ocak varm diyor.

GILES

: Ben fikrimi deitirdim, John. Bay Parris, affn dilerim. Ben zaten sizin hibir zaman o kadar kat olduunuzu dnmemitim.

PARRIS(ararak) : Sa ol, Giles, sa ol!

GILES

: Bu son yllarda aramzda kan grlt patrtnn nedenini anlar gibi oluyor insan. (Herkese birden) Bir dnn. Ne diye herkes birbirini mahkemelerde srndryor? yi dnn, iyi. Bu iin iinde i var. Karanlk kuyular iindeyiz. Bu yl alt kez mahkemelik oldum

PROCTOR(Gilesn kzacan bile bile, dosta bir tavrla) : Birader, sana da insan merhaba diyecek olsa, hakaret davas ayorsun. Kocadn artk, Giles, eskisi gibi iyi iitmiyor kulaklarn.

GILES

: John Proctor, senden bile drt lira tazminat aldm geen ay, el alemin nnde damna kar, ocan yakarm dedin diye. Bunu syleyincePROCTOR(glerek) : Ben hi de byle laf etmedim ama, yine de paran verdim. Onun iin imdi sana be para vermeden sar demeye hakkm var. Haydi gel, gel de, u benim odunlar eve gtrelim.

PUTNAM: Bir dakika, Bay Proctor. Hangi odunlar gtryorsun eve, sorabilir miyim?

PROCTOR: Kendi odunlarm. Dere kysndaki koruluumdan kestiim odunlar.

PUTNAM: Yasa masa dinlemez olduk bu yl. Bir curcunadr gidiyor. O benim dediin koruluk, bizim iftliin snrlar iindedir, Bay Proctor, bizim snrlarmz iinde.

PROCTOR: Sizin snrlarnz m? (Rebeccay gstererek) Bu koruluu ben be ay nce Goody Nursen kocasndan satn aldm.

PUTNAM: Onun satmaya hakk yoktu. Bykbabamn ak isteine gre, dere kysndaki btn topraklar

PROCTOR: Bykbabanzn ak istei, izninizle, hi de kendinin olmayan topraklara sahip kmt.

GILES

: Allah bilir ya, doru sylyor! Benim kuzeyde otlam elimden alacakt neredeyse. Ama, anlad ki, bir elini uzatsa, kolunu koparacam. Haydi, odunlar gtrelim evine, John! Birden kollarma bir kuvvet geldi.

PUTNAM: Hele bir mee dalna dokunun da bakalm, grrsnz gnnz.

GILES

: Biz de gsteririz sana gnn bu deli olanla birlikte, Putnam. Haydi, yr!

(Proctora dner ve kar.)

PUTNAM: Adamlarm takaym peine de, sen gr! Akln bana gelir o zaman.

(Beverly rahibi John Hale girer.)

Bay Hale, krkna yakn, gergin yzl keskin bakl bir kafa adamyd. Bu ie can atarak gelmiti. Cad marifetlerini aa vurmak zere buraya arlm olmann gururu iindeydi;bu alandaki yetkisine sonunda aka bavurulmutu. Btn kitap adamlar gibi, o da, zamannn byk bir blmn grnmeyen dnyay incelemekle geirmiti; hele kendisi az zaman nce kendi kilise blgesinde bir cadya rastladktan sonra. Geri derin incelemeleri cadnn sadece sapk bir kadn olduunu meydana koymu ve ikence ettii ocuk, Halein evinde biraz ho karlandktan ve birka gn dinlendikten sonra iyice kendine gelmiti ama, bu deneyim onda br dnyann varl ve eytann dnyadaki bin bir yzl elileri stne hibir kuku uyandrmamt. Ama, Halein inanc onu hi de kltmyordu. Ondan ok daha kafal insanlar, hl bugn bile, gze grnmeyen bir ruhlar dnyasnn varlndan emindiler. unu sylemekten kendimizi alamyoruz ki, bu oyunda Halein szlerinden hibiri, hibir yerde, dinleyicileri gldrmedi. Demek ki: Btn bunlara bo inan diye bakamayz. eytann varl su gtrmez. Anlalyor ki, henz eytan ilerini ciddiye mi, alaya m alacamz bilmiyoruz. Bunlarn bizi bu kadar afallatmas bouna deildir. Daha kestirip atm deiliz bu sorunu.

Rahip Hale ve sahnedeki btn insanlar gibi biz de eytan dnyamzn hatr saylr biz varl, atlamaz bir paras sayyoruz. Bizimkisi yle ikilik iinde bir dnya ki, orada birok dnceler, duygular, olaylar Allahtan gelir, bunlarn tersi olan biroklar da eytandan. Biroumuz iin eytansz, gnahsz bir ahlak dnmek, gksz bir dnya dnmek kadar zordur. 1962den beri yzeyden birok deimeler Allahn sakallarn ve eytann boynuzlarn biraz krpt, ama dnyamz hl bu iki taban tabana kart gcn penesi altndadr. Olumlu ile olumsuzu ayn gcn iki yn sayan, hayrla erri balantl, deien ve hep bir arada gren birletirici dnce henz fizik bilimlerinden ve dnce tarihini kavram tek tk aydnlarn grlerinden pek teye geememitir. Hristiyanlktan nce, ruhlar dnyas hi de korkun saylmyordu; btn tanrlar, baz aksamalar bir yana, insann iine yaryor, ona hep dosta davranyorlard. Hristiyanlkta bu durum deiti. Yzyllarca, dnyaya insann deersizlii dncesi srekli ve sistemli olarak aland. Tanrnn kurtaramad insan, yok olmu demekti. Btn bunlar dnlecek olursa, eytann bir silah olarak gereklilii anlalabilir: yle bir silah ki, her ada insanlar ikide bir kamlam, kk byk, bir kiliseye ya da bir din devletine teslim olmaya zorlamt

Yine Saleme dnecek olursak, rahip Hale kendini ilk denemeye arlm gen bir bilgin olarak grmektedir. Bin bir zorlukla elde ettii bilgi silahlar, cad belirtileri, sz tuzaklar, aratrma yollar sonunda bir uygulama alan bulacak. Beverly yolunda bu sabah olaanst bir gidi geli vard: Yolda trl dedikodular dinlemi, kyllerin bu dnyann en ak biliminden ne kadar habersiz olduklarna glmsemiti. O imdi kendini Avrupann en stn kafalaryla, krallar, filozoflar, bilginler ve btn byk rahiplerle bir arada dnyor. Amac dnyay a, iyilie kavuturmak, dini korumaktr. Kutsal bir coku iindedir. Geni bilgilerle kesinlemi olan zekas sonunda eytann kendisiyle kar karya gelecek, belki de kanl bir savaa giriecektir.

(Ellerinde bir sr ar kitaplarla girer.)

HALE

: unlar alr msnz elimden, ltfen?PARRIS(sevinle) : Bay Hale! Ne mutlu sizi burada grmek! (Birka kitab elinden alarak) Aman yarabbi, ne ar kitap bunlar!

HALE

(kitaplar yere koyarak) : Elbette ar olacaklar! Her eyin ba onlarda.

PARRIS(rkm gibi) : Hazrlkl gelmisiniz, bakyorum.

HALE

: eytan alt etmek kolay i deil. ok okumak gerek. (Rebeccay fark ederek) Siz Rebecca Nurse olmayasnz?

REBECCA: Evet efendim. Tanyor musunuz beni?

HALE

: Tuhafnza gidebilir sizi tanmam, ama siz iyi ruhlardansnz, sanrm. Ne kadar dini btn bir insan olduunuzu Beverlyde hep duyarz.

PARRIS: Bu bay tanyor musunuz? Bay Thomas Putnam. Bu iyi bayan da kars.

HALE

: Putnam m dediniz? Burada bu kadar sekin kimseler bulacam beklemiyordum.

PUTNAM(memnun) : Sekin olmak bugnlerde hi de iimize gelmiyor, Bay Hale. Sizi evimizde bekliyoruz, ocuumuzu kurtarmanz iin.

HALE

: Sizin ocuunuz da hasta m?

BAYAN PUTNAM: Ruhu, ruhu utu uacak. Uykuda gezer oldu

PUTNAM: Yemek de yiyemiyor.

HALE

: Yemek yiyemiyor mu? (Bir an dnr. Proctorla Giles Coreyye) Sizin ocuklarnz da hasta m?

PARRIS: Hayr, hayr, bunlar ifti. John Proctor

GILES : O, cadlara filan inanmaz.

PROCTOR(Halee) : Ne inanrm, ne inanmam. Lafn bile ettiim yoktur. Haydi, geliyor musun, Giles?GILES

: Hayr, hayr John, gelemem. Tuhafma giden bir eyler var, onlar soracam bu baya.

PROCTOR: Sizin akl banda bir insan olduunuzu duydum, Bay Hale. nallah Saleme de biraz akl getirirsiniz.

(Proctor kar. Hale bir an ne yapacan bilemez.)

PARRIS(atlarak) : Kzma bir bakmaz msnz? (Halei yataa doru gtrr.) Pencereden atlamaya kalkt. Bu sabah onu yolun ortasnda bulduk, umak ister gibi, durmadan kollarn sallyordu.

HALE

: (kalarn atarak) : Umak ister gibi ha?

PUTNAM: Allahn adn duydu mu fena oluyor, Bay Hale. e cad kartna bundan iyi belirti mi olur?

HALE

(ellerini kaldrarak) : Hayr, hayr. Brakn anlataym size. Kocakar masallarn brakn bir yana. eytan ne ise odur. Belirtileri besbellidir, elle tutulur gibi. Bakn syleyeyim hepinize, kzn stnde eytan izi grmezsem inanacaksnz bana, yoksa girmem bu ie.

PARRIS: Kabul, kabul, siz ne derseniz o olacak.

HALE

: Pekala. (Yataa gider, Bettyye bakar. Eilip Parrise) : imdi syleyin bana, sizi ilk kukulandran ne oldu?

PARRIS: Ne mi oldu, eyDn gece onu(Abigaili gstererek) Yeenimle ormanda grdm. On, on iki gen birlikte hora tepiyorlard.

HALE

: ( ararak) : Buna izin mi verdiniz?

BAYAN PUTNAM(kendini tutamayarak sze atlr.) : Bay Parrisin klesi Tituba ruh armasn biliyor.

PARRIS(Bayan Putnama) : Bundan daha emin deiliz, Ann

BAYAN PUTNAM(korku iinde, alak sesle) : Biliyorum, ben biliyorum. Kzm ben kendim yolladm Titubaya. Kz kardelerini kimin ldrdn Tituba bulsun diye.

REBECCA(kulaklarna inanamayarak) : Ann! Nasl olur? Kznz llerle konumaya m yolladnz?

BAYAN PUTNAM: Gnah benim boynuma, sizin deil. Rebecca, sizin deil. Karmayn bir daha benim iime, istemiyorum. (Halee) Yedi ocuunu bir gn yaamadan topraa vermek olacak ey mi bu?

PARRIS: t!

(Rebecca,byk bir znt iinde, yzn evirir. Bir duraklama olur.)

HALE

: Doarken len yedi ocuk!

BAYAN PUTNAM(alak sesle) : Evet ya, evet. (Sesi kslr, Halee bakakalr. Hale dncelidir. Parris ona bakar. Hale kitaplarna gider, birini aar, okur. Herkes merakla bekler.)PARRIS: Durun bakalm, neymi bu kitap?

BAYAN PUTNAM: Ne var bu kitapta?

HALE

(ok kitap kartrm bir insan tavryla) : Gze grnmeyen btn dnya bunun iinde. Ne varsa o dnyada, yakalanm, llm, biilmi, aklanm burada. Bu kitaplar eytan gizli kapakl her ktlnden soyup karm, rlplak gstermiler. Bildiiniz btn cinler, periler; kadnlarn, erkeklerin dlerine yapan btn karalar kurular; yerde, havada, suda gezen btn cadlar; gecenize, gndznze by katanlar, hepsi bu kitaplarda. Hi korkmayn, bulur karrz onu aramzdaysa. Hele bir yzn gstersin, ezerim kafasn. (Yataa doru gider.)

REBECCA: ocuk ok ac ekecek mi?

HALE

: Bir ey syleyemem. eytan onu penesine aldysa, koparp atmak iin kesmek, bimek gerekebilir. REBECCA: Ben gideyim yleyse. Bu korkun eyleri grecek yata deilim. (Kalkar.)PARRIS(onu tutmaya alarak) : Ne diye gidiyorsun, Rebecca? Bu byk ban deip btn taslarmzdan kurtulabiliriz.

REBECCA: yle olur inallah! Ama ben gidip Allaha bavuraym sizin adnza.

PARRIS : Ne diye gidiyorsun, Rebecca? Bu byk ban deip btn tasalarmzdan kurtulabiliriz.

REBECCA: yle olur inallah! Ama ben gidip Allaha bavuraym sizin adnza.

PARRIS: (ierleyip titrek bir sesle bararak) : Ne demek istiyorsun, Rebecca, biz eytana m bavuruyoruz? (Kk bir duraklama.)

REBECCA: Bir bilsem ne yaptnz. (kar; tavrndaki stnlk hepsinin sinirine dokunur.)PUTNAM: (birden bire) : Haydi, Bay Hale, biz iimize devam edelim. Oturun uraya.

GILES

: Bay Hale, birtakm acayip kitaplar okuyorlar. Nedir bunun anlam, okumu bir adama hep sormak isterdim.HALE

: Hangi kitaplar?

GILES

: Ne bileyim ben? Hep saklyor.

HALE

: Kim saklyor?

GILES

: Martha, karm. Geceleri ka defa uyandm, baktm, bir kede kitap okuyor. Ne dersiniz buna?

HALE

: Olur ya, bu kitabn mutlaka

GILES

: Aklm almyor bir trl. Dn gece o okurken iyi dinleyin bunu dua edeyim dedim birka kez, baktm, nafile. Ama, kitab kapayp dar knca iyi dinleyin bir de baktm, dua edebiliyorum.

Baba Giles stne de birka sz etmeliyiz: Ne de olsa yaman bir yazgs, bakalarndan ok ayr bir yazgs oldu bu adamn. O gnlerde seksenine giriyordu ve bu yknn en grltc kahramanyd. Hi kimsenin ad onunki kadar ktye kmamtr. Kyde bir inek kaybolsa, ilk i, Coreynin evinden yana bir gz atmak olurdu. Hakknda unun bunun verdii hkmlere kulak ast yoktu. Yalnz son yllarda, Martha ile evlendikten sonra, kilise ile pek kayglanmaya balad. Kars yznden duasn bir trl bitiremedii doru olabilir; ama, unu sylemeyi unutuyor ki, bu dualar daha yeni renmi ve okurken sk sk bir yerde takld olmutur. Giles, sa solu olmayan, belal, ama aslnda temiz, drst bir adamd. u fkra onu iyi anlatr: Mahkemede soruyorlar ona: Sen bir domuz grmsn, halindeki tuhaflk seni rktm, doru mu? Giles, bunun hayvan klna girmi eytan olduundan kukusu bulunmadn sylemi. Peki, seni rkten ne oldu, demiler. Giles, bu rkme szcne taklarak, hemen reddetmi: Ben mrmde byle bir sz kullandm hatrlamyorum, demi.

HALE

: Haa! Dua tkanmasTuhaf ey. Bunu sonra grrz sizinle.

GILES

: eytanla bir alverii var demiyorum ama, nedir bu okuduu kitaplar, niye saklyor onlar, renmek istediim bu. Sylemiyor, ne kadar sorsam. Bilmem, anlatabiliyor muyum?

HALE

: Anlyorum, anlyorum, konuuruz bunlar. (Herkese dnerek) imdi dinleyin beni, iinde eytan varsa bu kzn, korkun eyler greceksiniz bu odada, ama sakn soukkanllnz kaybetmeyin. Bay Putnam, siz yan banda durun, belki umaya kalkar. Haydi bakalm, imdi, Betty, kzm, kalk, otur. (Putnam kza sokulur. Ama Betty bir kle gibidir elleri arasnda) Hmmmm (Bettyyi dikkatle szer. tekiler heyecanla bakarlar.) Duyuyor musun beni? Ben Beverly rahibi John Hale. Sana yardma geldim. Hani benim iki kzm var Beverlyde. Hatrlyor musun? (Betty kmldamaz.)

PARRIS(korku iinde) : Nasl olur bu, nasl? blisin ne ii var benim evimde? Beni mi buldu vuracak, kyde bunca gnahl insan varken?HALE

: inde zaten ktlk olan bir ruha el atmakta eytann ne kazanc olabilir?En iyileri ister eytan, rahipten de iyisi mi olur?

GILES

: Derin sz bu, Bay Parris, derin, ok derin!

PARRIS(kararl) : Betty! Konu, yant ver Bay Halee.

HALE

: Birisi ktlk m ediyor sana, kzm? Bir kadn veya bir erkek olmayabilir. Belki de bir ku geliyor, bakalarnn gzne grnmeyen bir kuYa da bir domuz, bir san, herhangi bir hayvan. Gel ualm diyen bir ey var m sana?(Betty hl hareketsizdir. Hale sessizce ban yasta dayar. Ellerini ona doru aarak bir dua mrldanr.) n nomine Domini Sabaoth sui filiique ite ad infernos. (Betty yine kmldamaz. Rahip, Abigaile dner, gzleriyle onu szerek) Abigail, onunla ormanda ne biim bir dans ettiniz?

ABIGAIL: Ne biim mi? Basbaya dans.

PARRIS: Bir ey var, sylemem gerek size. ey, ey. Dans ettikleri yerde, otlar iinde birbir kazan grdm.

ABIGAIL: orba vard iinde.

HALE

: Ne orbas vard iinde, Abigail?

ABIGAIL: Ne bileyim, fasulyemercimek, bir de ey

HALE

: Bay Parris, kazanda canl bir ey gznze iliti mi? Bir fare, bir rmcek, bir kurbaa rnein?

PARRIS(korku ile) : Galibaaa vard; orbann iinde kmldayan bir eyler vard.

ABIGAIL: Kendi srad, dt iine, biz atmadk ki!

HALE

(atlarak) Ne srad iine?ABIGAIL: Hi canm, ufack bir kurbaa.

PARRIS: Kurbaa m dedin, Abby?

HALE

(Abigaili kollarndan yakalayarak) Bak, Abigail, Betty bu yzden lebilir. Dn gece eytan ardnz m, armadnz m?

ABIGAIL: Ben deilim aran, Tituba, Tituba

PARRIS(beti benzi atarak) : eytan ard ha?

HALE

: Tituba ile grmek isterim.

PARRIS: Ann, gidip Titubay buraya getirir misin? (Bayan Putnam kar.)HALE

: Peki, nasl ard eytan?

ABIGAIL: Bilmem ki. Zenci diliyle konutu.

HALE

: eytan ard zaman acayip eyler olmad m? Birden bir souk esinti, yerde bir sarslma gibi rnein?

ABIGAIL: Ben eytan falan grmedim. (Bettyyi sarsarak) Betty, uyan, uyan artk, Betty, Betty!

HALE

: Elimden kurtulamazsn Abigail! Betty kazandan bir ey iti mi?

ABIGAIL: Ne iti, ne bir ey.

HALE

: Sen itin mi?

ABIGAIL: Hayr.

HALE

: Tituba i dedi mi sana?

ABIGAIL: Dedi ama, imedim.

HALE

: Ne diye saklyorsun bildiklerini. eytana m sattn kendini?

ABIGAIL: Ben kendimi satm falan deilim! Tertemiz bir kzm ben, namuslu bir kz.

(Bayan Putnam Tituba ile birlikte girer girmez, Abigail o srada Titubaya doru parman uzatr.)

ABIGAIL: O iirdi bana. Bettyye de o iirdi.

TITUBA(akn ve kzgn) : Abby!

ABIGAIL: Bana kan iirdi.

PARRIS: Kan m?

BAYAN PUTNAM: Kzmn kan myd bu?

TITUBA: Hayr, hayr, tavuk kan. Tavuk kan iirdim ona!

HALE

: Kadn, bu ocuklar eytann buyruuna verdin mi, vermedin mi?

TITUBA: Hayr, hayr efendim. Benim eytanla alveriim yok!

HALE

: yleyse niye uyanmyor bu ocuk? Sen deil misin onu konuturmayan?

TITUBA: Ben Bettyyi canm gibi severim.

HALE

: Byledin ocuu, deil mi? Ruhunu saldn stne. eytana ruh topluyorsun deil mi sen?

ABIGAIL: Benim zerime de sald ruhunu kilisede. Dua ederken gldrd beni.

PARRIS: Evet, duada boyuna gler.

ABIGAIL: Her gece gelip beni kan imeye gtryor.

TITUBA: Sen yalvarmadn m bana eytan aralm diye? lle de by yapmaya zorluyor beni.ABIGAIL: Yalan syleme! (Halee) Uyurken yakam brakmyor beni. Hep kt eyler sokuyor dme.

TITUBA: Bunlar da nereden karyorsun, Abby!ABIGAIL: Baz geceler uyanp bakyorum ki, kapnn eiindeyimrlplakkap da ak. Uykum arasnda hep onun kahkahalar kulamda nlyor. Zenci arklar sylyor. Beni kandrp

TITUBA: Bay rahip, ben hibir zaman,

HALE

(daha kararl) : Tituba, bu kz uyandr diyorum sana!

TITUBA: Benim ne gcm olabilir onu uyandracak?

HALE

: Uyandracaksn, are yok! Hemen zeceksin byy. eytanla ne zaman anlatn?

TITUBA: Ne eytan, ne anlamas?

PARRIS: Ya her eyi sylersin aka, ya da imdi seni aaya indirip gebertesiye dverim, Tituba.

PUTNAM: Asmal bu kary! Alp gtrmeli, asmal!

TITUBA(korku iinde dizlerinin stne ylr) : Yok, yok, Titubay asmayn! Syleyeceim ona, ben yokum artk diyeceim.

PARRIS: eytana m?

HALE

: Demek grtn onunla? (Tituba alar.) Bak bana, Tituba, insan eytana baland m, ayrlmas zordur, bilirim. Sana yardm edeceiz kurtulmak iin

TITUBA(bana geleceklerden korkarak) : Bay rahip,ocuklar bir bakas bylyor, inann bana.HALE

: Kim?

TITUBA: Bilmiyorum, ama eytann birok cadlar var.

HALE

: Var m dersin? (Bir ipucu bulmu gibidir.) Gzlerimin iine bak, Tituba! Gel, iyice bak! (Tituba korka korka gzlerini ona kaldrr.) Sen iyi bir Hristiyan olmak istersin, deil mi, Tituba?TITUBA: Elbette efendim, iyi bir Hristiyan.

HALE

: Bu kk kzlar da seversin, deil mi?

TITUBA: Sevmez olur muyum? Kk ocuklarn klna dokunmak istemem.

HALE

: Allah da seversin, deil mi Tituba?

TITUBA: Allahm canmdan ok severim.

HALE

: imdi Allahn kutsal adna

TITUBA: Allah byktr, Allah byktr! (Diz st ker ve korku iinde hkrmaya balar.)

HALE

: Ulu Tanrm, krler olsunA iini Tituba, a da, Tanrnn nuru dolsun iine.

TITUBA: Tanrma krler olsun! Kurban olaym sana Allahm!

HALE

: eytan sana gelince yalnz m gelir, birisiyle mi gelir? ( Tituba ona hayretle bakar.) Belki kyden biri, tandn biri.

PARRIS: Kim vard yannda? Syle!

PUTNAM: Sarah Good rnein? Sarah Goodu hi grdn m onunla? Ya da Osburn?

PARRIS: Yanndaki kadn myd, erkek miydi?

TITUBA: Ya kadn, ya erkek. Kadndkadn.

PARRIS: Hangi kadn? Bir kadn diyorsun, deil mi, hangi kadn?

TITUBA: Zifiri karanlkt. Hem ben

PARRIS: Grebilirdin pekala. Niin gremedin?

TITUBA: Durmadan konuuyorlard, kouyorlard teye beriye, boyuna gidiyorlard

PARRIS: Salemden dar m gidiyorlard? Salem cadlar myd bunlar?

TITUBA: Evet, yle sanyorum efendim.

(Bu sz zerine Hale Titubann elini tutar, Tituba arr.)

HALE

: Tituba! Bunlarn kim olduklarn bize hi korkmadan syleyeceksin, hi korkmadan, anlyor musun? Biz varken kimse bir ey yapamaz sana. eytan, bir rahiple hibir zaman baa kamaz. Bunu bilirsin, deil mi?

TITUBA: (Halein elini per.) Bilmez olur muyum, bilirim.

HALE

: By yaptn saklamadn. Bylece doru yola girmi oldun. Seni tutacaz Allahn nnde, Tituba.

TITUBA(geni soluk alarak) : Allah raz olsun, Bay Hale!

HALE

(gitgide coarak) : eytann aramza sald kimseleri bulmak iin Allah gnderdi seni bize. Seni seti, seni gnderdi, ky temizlemede bize yardm edesin diye. Tituba, ne varsa iinde, syle. Srtn eytana evir, yzn Allaha, Allaha evir yzn, Tituba, evir ki, korusun seni!

TITUBA(onlara katlarak) : Allah Titubay korusun.

HALE

(tatllkla) : eytanla birlikte kim geldi sana? ki kii mi, kii mi, drt kii mi, ka kii?

(Tituba soluk soluadr. nce sallana sallana geri gider, sonra ne atlarak gzlerini bolua diker.)

TITUBA: Drt kii! Drt kiiydiler.

PARRIS(stne vararak) : Kim, kim? Adlarn syle, adlarn!

TITUBA(birden boanarak) : Ka kez sizi ldrmemi istedi benden, Bay Parris.

PARRIS: Beni ldrmek ha?

TITUBA(bir lgn gibi) : Bay Parris lmeli diyor bana! Bay Parris iyi adam deil, cimri adam, cmert adam deil, diyor bana. eytan diyor ki bana, kalk yatandan git, kes boazn Bay Parrisin. (Herkes heyecan iindedir.) Ama ben de diyorum ki ona, ben bu adama dman deilim, bu adam ldrmek istemiyorum. O da diyor ki bana, sen benden yana al, seni klelikten kurtaracam! Sana gzel giysiler vereceim, seni gklere karacam, ua ua Barbadosa gtreceim seni, diyor. Ben de diyorum ki ona, aldatma beni eytan, yalanc eytan! Bir frtnal gecede yine geldi bana ve unu syledi: Bak, benim iin alan beyaz insanlar da var. Ben de baktm, ne greyim: Good deil miymi!

PARRIS: Sarah Good!

TITUBA(sallana sallana alayarak) : Evet, ya! Osburn de birlikte.

BAYAN PUTNAM: Biliyordum bunu. Osburn kez ebelik etti bana. Sana yalvardm, Thomas. Yalvarmadm m? Ne olur, dedim, bu kadn getirme bana, korkuyorum ondan. Yavrularm avucunun iinde eriyiveriyorlard.HALE

: Korkma, devam et! Hepsinin adn vereceksin bize. Bu ocuun ektiklerini grp de yrein yanmyor mu? Baksana buna, Tituba! (Yataktaki Bettyyi gsterir ona.) Bak, Allahn u gnahsz meleine. Ruhu da taptaze. Onu kurtarmalyz Tituba! eytan gelmi, saldryor stne, saf bir kuzunun etine saldran bir kurt gibi. Allah sevindirecek seni bize yardm ettiin iin.

(Abigail ayaa frlar, ilham gelmi gibi, gzlerini bolua dikerek barr.)

ABIGAIL: Ben de iimi dkmek istiyorum. (Herkes akn akn ona bakar. Nurlu bir dnyadaym gibi kendinden gemi bir haldedir.) Allahn klar dolsun iime, sann sevgisiyle erisin iim. eytann nnde hora teptim ben. Grdm onu, defterine yazldm. imdi saya dnyorum tekrar. pyorum ellerini. Sarah Goodu eytann yannda grdm! Osburn eytann yannda grdm! Bridget Bishopu eytann yannda grdm!

(O konuurken Betty yatandan dorulur, gzleri akmak akmak, kendini bu havaya kaptrr.)

BETTY(tekiler gibi bolua bakarak) : Grdm, George Jacobs grdm. eytann yannda! Howe kadn grdm eytann yannda!

PARRIS: Konuuyor! (Bettyyi kucaklamaya koar.) Konuuyor!

HALE

: Allaha krler olsun! By zld! Kurtuldular!

BETTY(lgnca, iini boaltrcasna bararak) Martha Bellowsu grdm eytann yannda!

ABIGAIL: Siber kadn grdm eytann yannda! (Barma bir sevin lna dnmtr artk.)PUTNAM: Muhtar, gidip muhtar araym!

(Parris bir kr duas etmeye koyulmutur.)

BETTY: Alice Barrowu grdm eytann yannda!

(Perde inmeye balar.)

HALE

(kmak zere olan Putnama) : Muhtara syle, zincirleri de getirsin.

ABIGAIL: Hawkins kadn grdm eytann yannda!

BETTY: Biber kadn grdm eytann yannda!

ABIGAIL: Booth kadn grdm eytann yannda!

(Bu son lklar zerine perde iner.)

KNC PERDE

(Proctorn evinde konuk odasnda sekiz gn sonra. Sada krlara alan bir kap. Solda, bir ocak arkasnda, yukar kata kan merdiven. Bask, karanlk, uzunca bir eski zaman odas. Perde alrken oda botur. Yukardan, ocuklara usul usul ninni syleyen Elizabethin sesi gelir. Birden kap alr, John Proctor tfeiyle girer. Ocaa doru yrrken odaya bir gz gezdirir, karsnn sesini duyunca bir an durur. Tekrar ocaa doru yrr. Bir yandan tfeini duvara dayar, bir yandan da ocaa asl duran bir kazan eker, koklar. Sonra kazan engelden karp, iindekini tadar. Pek houna gitmez. Bir kutuya uzanp iinden ald bir tutam tuzu kazana atar. Yeniden tadna bakaca srada merdivendeki ayak seslerini duyar. Kazan yerine iter, muslua gider, elini yzn ykar. Elizabeth girer.)

ELIZABETH: Neredeydin bu vakte kadar? Gece oldu neredeyse.

PROCTOR: Ormann kysndaydm, fidan diktim.

ELIZABETH: Bitmisindir yleyse.

PROCTOR: Eeeh, i de bitti ama. ocuklar uyudu mu?

ELIZABETH: Uyurlar neredeyse. (Ocaa gider, kazandan bir tabaa kepeyle yemek koyar.)PROCTOR: imdi dua et de iyi bir yaz olsun.

ELIZABETH: nallah!

PROCTOR: Naslsn bugn?

ELIZABETH: yiyim. (Taba masaya koyar ve Proctora gstererek) Tavan.

PROCTOR(masaya giderek) : Sahi mi? Jonathann tuzana m geldi?

ELIZABETH: Yok canm, eve geldi kendiliinden, le zeri. Bir de baktm, u keye oturmu, konuklua gelmi gibi.

PROCTOR: Aman, uurdur kendiliinden ieri girmesi.

ELIZABETH: Hayrdr inallah! im szlad derisini yzerken; zavall tavanck! (Oturur, kocasnn yemesini seyreder.)

PROCTOR: yi olmu!

ELIZABETH(memnun) : Epey uratm. Yumuak m bari?

PROCTOR: Hmmm(Yer; kars bakar.) ok gemez, yeerir tarlalar. Topran alt kan gibi scak.

ELIZABETH: kr Allaha.

PROCTOR(yerken birden ban kaldrr.) : rn iyi olursa George Jacobn ksran satn alacam. Sevinir misin?

ELIZABETH: Elbette.

PROCTOR(zoraki bir glle) : Benim istediim de seni sevindirmek, Elizabeth!

ELIZABETH(biraz kendini zorlayarak) Biliyorum, John.

(Proctor kalkar, karsna gide, onu per. Kadn kprdamaz. Proctor biraz bozulmu, masaya dner.)

PROCTOR(elinden geldii kadar tatllkla) : arabn yok mu?

ELIZABETH(unuttuuna kzm gibi) : Olmaz olur mu? (Kalkar, bir marapa doldurur. Proctor belini tutup gerinir.)PROCTOR: Tohum atarken bizim iftlik usuz bucaksz geliyor insana, git, git, bitmiyor.

ELIZABETH(arab getirir.) : yledir.

PROCTOR(uzunca ier, marapay masaya koyar.) : Eve iek getirmelisin biraz.

ELIZABETH: Bak yine! Unuttum! Yarn getiririm.

PROCTOR: Bahar geldi, bizim evdeyse hl k! Pazara benimle gel, birlikte dolaalm iftlii. Bu kadar iek bolluu grmedim dnyada! (i gzel duygularla dolarak gider, ak kapdan gklere bakar.) Leylaklar meneke kokuyor sanki. Tam da karanlk bastrrken salyorlar kokularn galiba. u bizim lke bir cennet oluyor baharda!

ELIZABETH: Sahi yle.

(Bir duraklama. Elizabeth, geceye dalm kocasna bakar. Konumak isteyip de konuamyor gibidir. Kalkar, taba, marapay, atal alr, muslua gider. Bir ara, srt kocasna dnk kalr. O srada Proctor dnp karsna bakar. Bir ayrlk girmi gibidir aralarna.)PROCTOR: Senin yine keyfin yok galiba?

ELIZABETH(atmak istemez, ama yine de kendini tutamaz) : O kadar ge geldin ki, leden sonra Saleme gittin sandm.

PROCTOR: Ne diye? Salemde bir iim yok ki.

ELIZABETH: Geen gn gideceim demitin de

PROCTOR(ne demek istediini anlamtr) : Sonra dndm, vazgetim.

ELIZABETH: Mary Warren oradayd bugn.

PROCTOR: Ne diye braktn? Bir daha Saleme gitmeyeceksin demedim mi ona ka kez, senin yannda?

ELIZABETH: Durduramadm, ne yapaym.

PROCTOR: Yanl, Elizabeth, yanl bu yapt! Bu evin hanm sensin, Mary Warren deil.

ELIZABETH: yle korkuttu ki beni, elim ayam kesildi.

PROCTOR: Korkuttu mu? O miskin seni korkuttu ha? Aman Elizabeth

ELIZABETH: Miskinlii falan kalmad artk. Gitmeyeceksin dediim zaman ne yapt biliyor musun? Kalkt ayaa, bir prenses gibi yle bir yukardan bakt bana: Bayan Proctor, dedi bana, Saleme gitmem gerek benim: Mahkemede iim var!

PROCTOR: Mahkemede mi? Ne mahkemesi?

ELIZABETH: Ya, basbaya mahkeme kurulmu orada. Bostondan drt yarg getirmiler, Byk Mahkemeden, yksek yarglar. Vali de balarndaym, yle diyor.

PROCTOR: Haydi canm, delirmi!

ELIZABETH: Allah vere de delirmi ola. On drt kiiyi hapse attlar, diyor. (Proctor, anlayamyormu gibi karsna bakar.) Mahkeme sorguya ekecekmi onlar, asacakm belki de

PROCTOR(gler ama sarslmtr) : Asacakm! Lafa bak!

ELIZABETH: Vali sylemi, John; itiraf etmezlerse aslacaklar demi. Btn ky, kudurdu galiba. Abigail iin yle eyler anlatyorlar ki, Allahn sa kolu olmu neredeyse. teki kzlar mahkemeye Abigail getiriyormu. Yolda yrrken, nnden ikiye yarlyormu kalabalk; Musann nnde yarlan deniz gibi. Onu bunu getiriyorlarm kzlarn karsna: Kzlar barp ardlar, yerlere yattlar m, kim olursa olsun, cad, byc diye atveriyorlarm hapse.

PROCTOR(gzleri drt alarak) : Olur kepazelik deil!

ELIZABETH: Bence gitmelisin, John. (Proctor ona dner.) Sahi sylyorum, git. Git, syle bu iin bir yalan olduunu.

PROCTOR(dnmeye balayarak) : Yalan elbet, hem de nasl yalan!

ELIZABETH: Ezekiel Cheevera git: O seni iyi tanr. Ona syle Abigailin sana geende dediklerini amcasnn evinde. Bu ite by, eytan falan olmadn syledi sana, sylemedi mi?PROCTOR(dnceli) : Syledi ya, syledi canm. (Bir duraklama.)ELIZABETH(fazla ileri gidip kocasn kzdrmaktan korkarak, yavaa) : nallah bunu mahkemede saklamazsn, John! Bilmeleri gerek bunu.

PROCTOR: (kendi iinde bouarak, alak sesle) : Gerek elbet, bilmeleri gerek. Nasl inanrlar bu kza, ayorum.

ELIZABETH: Ben olsam, hemen giderim Saleme John, hemen, bu gece.

PROCTOR: Bir dneyim.

ELIZABETH(cesaretlenerek) : Bunu saklamaya hakkn yok, John.

PROCTOR(kzarak) : Biliyorum, hakkm yok, saklayamam, biliyorum. Dneyim, dedim ya sana!

ELIZABETH(krgn ve souk) : Peki, dn yleyse. (Kalkar ve kmaya yeltenir.)

PROCTOR: Bana sylediini nasl ispat edebilirim, onu dnyorum, Elizabeth. Kza ermi gzyle bakyorlarsa, gel de inandr onlar dzmeci olduuna. Ky yle budala oldu ki son zamanlarda! Odada yalnzdk onunla bunu syledii zaman. ahit, ispat yok elimde.

ELIZABETH: Onunla yalnzdm m dedin?

PROCTOR(sinirli) : Bir ara yalnz kaldk, evet.

ELIZABETH: Ya! Bana yle sylememitin ama.

PROCTOR(fkelenmeye balayarak) : Bir ara diyorum sana. tekiler geldi hemen.

ELIZABETH(ona btn gvenini yitirmi gibi, skunetle) : Nasl istersen yle yap. (Dnp kacak olur.)

PROCTOR: Hanm! (Elizabeth dner.) Aramzda kuku istemiyorum artk!

ELIZABETH(biraz yukardan alarak) : Ben yle bir ey

PROCTOR: stemiyorum, anladn m, kuku istemiyorum!

ELIZABETH: Kukulandracak ey yapma yleyse.

PROCTOR(birden sesini deitirerek) : Bana inanmyor musun sen?

ELIZABETH(yine yukardan bir glmseme ile) : John, bu iin ucu Abigaile dokunmasayd, durup dnr mydn byle, gitmek iin? Dnmezdin.

PROCTOR: Sen baksana bana

ELIZABETH: Grdm grmezlik edemem, John.

PROCTOR(ciddi bir anlama tavryla) : Benden kukulanmaya hakkn yok, Elizabeth. Abigailin dzmeceliini ortaya karmadan nce, biraz dnyorsam, bir nedeni var da onun iin dnyorum. Sen kendi iinde olup bitene bir bak da, kocandan kukulan ondan sonra. Ben Abigaili oktan unuttum, sen tutmuELIZABETH: Ben de unuttum.

PROCTOR: Haydi canm, sen de! Hibir eyi unutmaz, hibir eyi balamazsn. nsafl ol, be kadn! Kz gideli yedi ay oldu, o gn, bugndr, t karmadm bu evin iinde.Acaba houna gider mi, gitmez mi diye dnmeden, uradan uraya adm atmaz oldum; sen hl yas iinde gibisin. Ne sylesem kuku ekiyorum stme; azmdan ne ksa yalan oluyor. Her geliimde, eve deil, mahkemeye geliyorum sanki!

ELIZABETH: John, ak konumuyorsun benimle. Onu herkesin iinde grdm, demitin. imdiyse

PROCTOR: Kendimi savunmayacam artk, Elizabeth!

ELIZABETH(kendini zrl gstermeye alarak) : John, ben kendim iin deil, senin iyiliin iin

PROCTOR: Hayr, savunmayacam artk! Benden ilk kukulandn zaman susturmalydm seni. Ama, zayf davrandm, Hristiyanlm ar bast, iimi dktm sana, gizli gnahm serdim nne. O gn bir d grm de seni Allah m sandm, kim bilir. Ama deilsin, Allah deilsin sen, anladn m? Bunu unutma. Biraz da iyi yanlarm gr, ne olur, hep yarglama beni.

ELIZABETH: Benim yargladm yok, kendi iindeki yarg seni yarglayan. Ben hibir zaman kt adam demedim ki sana, John! (glmseyerek) Birazck yolunu armsn, o kadar.

PROCTOR(ac ac glerek) : Ah Elizabeth, yumuadn zaman bile buz gibisin! (Birden dardan gelen bir grltye doru dner. Kapya giderken Mary Warren girer. Proctor onu grr grmez fkeyle yakasna yapr.) Sen nasl gidersin Salem? Gitmeyeceksin demedim mi sana? Hie mi sayyorsun beni? (Kz sarsarak) Bir daha bu evden admn atarsan krbalarm seni!

(Mary Warren, garip bir hal iinde, hi kar koymaz, kendini Proctorn kollar arasna brakm, sarkar gibidir.)

MARY WARREN: Hastaym, hastaym, Bay Proctor. Allah rzas iin, dokunmayn bana. (Proctor kzn garip halini, benzinin uukluunu, bitkinliini fark edince brakr onu.) : Tylerim rperiyor hl, tir tir titriyor iin; btn gn sorgu sual iindeydim, ne diyorsunuz.PROCTOR(meraktan fkesi yatmaya balar.) : Ya buradaki ilerin sorgu suali? Ylda dokuz altn almyor musun benden? Buna karlk eve bakacak, karma bu zayf halinde yardm edecek sen deil misin?

(Mary Warren, demek ister gibi, Elizabethe bez paralarndan yaplm bir bebek verir.)MARY WARREN: Size bir hediye getirdim, hanmcm, bugn yaptm size. Saatlerce iskemlede otur otur, diki dikeyim bari dedim.

ELIZABETH(akn akn bebee bakarak) : Ya! Eline salk, gzel olmu.

MARY WARREN(titrek, bitkin bir sesle) : Birbirimizi sevmeliyiz, Bayan Proctor, Allahn emri bu.

ELIZABETH(kzn tuhaf haline bsbtn ararak) : Tabii, elbette.

MARY WARREN(odaya gz gezdirerek) : Yarn erken kalkar, evi temizlerim. imdi gidip uyuyaym. (Dnp kmak ister.)PROCTOR: Mary! (Kz durur.) Doru mu? On drt kadn tevkif mi ettiler?

MARY WARREN: On drt deil, dokuz oldu imdi. (Birden kendini tutamaz, hkrmaya balar, bir iskemleye ker.)ELIZABETH: Ne oldu? Niye alyor? Nen var kzm?

MARY WARREN: Osburn kadnAsacaklar!

(Korkudan duraklama. Kz yine hkrr.)PROCTOR: Asacaklar m? Asacaklar m dedin?

MARY WARREN(hep alayarak) : Asacaklar!

PROCTOR: Vali de izin verecek mi buna?MARY WARREN: Yargy o verdi. Vermesin de ne etsin. (Teselli eder gibi) Ama, Sarah Goodu asmayacaklar; itiraf etti de ondan.

PROCTOR: tiraf m? Neyi itiraf etti?

MARY WARREN: eytanla(Aklna geldike korkarak) Evet ya, eytanla anlatn, adn deftere yazdn, hem de kanyla. Yemin etmi ki, Allah devirinceye kadar rahat vermeyecekmi Hristiyanlara, sonunda hep eytana tapacakmz.

(Duraklama.)

PROCTOR: Ama sen biliyorsun onun hep abuk sabuk eyler sylediini. Anlatmadn m yarglara?

MARY WARREN: Bay Proctor, yle bir ey yapt ki mahkemede, lecektik korkudan.

PROCTOR: Ne yapt?

MARY WARREN: Ruhunu iinden dar yollad.

ELIZABETH: Aman Mary, brak artk bu

MARY WARREN(birden taarak) : Beni ka kez ldrmeye kalkt, siz biliyor musunuz, Bayan Proctor?

ELIZABETH: Ne bileyim? Hibir ey duymadm senden bugne kadar.

MARY WARREN: Ben de bilmiyordum bugne kadar. Ben hibir ey bilmiyormuum meer bugne kadar. Mahkemeye geldii zaman acdm ona: Hayr, dedim kendi kendime, ben bu kadnn ktlne tanklk etmem. Hendeklerde yatyor zavall, ihtiyar, yoksul, perian. Ama geldi oturdu, balad inkar etmeye, inkar, inkar, inkar. O zaman garip bir soukluk girdi iime, srtmdan aa doru. Kafamn derisine dikenler batyormu gibi oldum. Bu ember geti boazmdan, soluk alamaz oldum ve birdenbire(Vecd iinde konuur.) Bir ses duydum, lgnca baran bir ses, kendi sesimdi bu ve ite o anda, tam o anda, anmsadm bana btn yaptklarn.

PROCTOR: Neyi anmsadn? Ne yapt sana?

MARY WARREN(bilinmedik, grnmedik eylere ermi bir insan haliyle) : u kapya geldi, Bay Proctor, ka kez geldi u kapya. Ekmek dilendi benden, elma arab istedi. Vermediim zaman ne yapard, biliyor musunuz, dikkat edin buna, balard aznn iinde bir eyler mrldanmaya.

ELIZABETH: Ne olmu mrldanm da? A insan mrldanr elbet!

MARY WARREN: Ama ne mrldanrd, ona bakn siz. Anmsarsnz, Bayan Proctor, geen ay, bir pazartesiydi galiba, yine byle mrldanp gitmiti: ki gn, iki gece barsaklarma neler oldu, ne hale geldim, anmsyor musunuz?

ELIZABETH: Ha, evet, anmsyorum yle bir ey, ama

MARY WARREN: te bunu anlattm yarg Hathornea; o da sordu: Bayan Osburn, dedi, bu kzdan ayrldn zaman mrldandn beddua neydi? Seninki ne yant verdi yargca: (Bir ihtiyar kadn taklidi yaparak) Aman, yarg hazretleri, ben beddua falan etmedim. Dinimizin on buyruu var ya, onlar mrldandm. Ne gnlere kaldk! Bu da m yasak yoksa! Demez mi

ELIZABETH: yi ya? Pekala karlk vermi ite.

MARY WARREN: Evet, ama yarg Hathorne da dedi ki ona: Dinimizin on buyruunu syle bakalm dedi. (zerine doru yryp bararak) Bir tanesini bile syleyemedi on buyruun. Hi bilmezmi meer dinin emirlerini. Sust yakaland.

PROCTOR: Sonra? Bununla m mahkum ettiler kadn?

MARY WARREN(Proctorn ii ciddiye almamasna biraz sinirlenerek) : Etmeyip de ne yapsalard? O kendi kendini mahkum etti.

PROCTOR: Peki ama, delil yok ortada! Neye dayandlar da mahkum ettiler?

MARY WARREN(sabrszlanarak) : Syledim ya size neye dayandklarn; kaya gibi salam dayandklar delil; yarg yle syledi.

PROCTOR(bir an duraklar, sonra) : Bir daha mahkemeye gitmeyeceksin, Mary Warren!

MARY WARREN: Gitmemek mi? Her gn gideceim, Bay Proctor, haberiniz olsun! ayorum size: Grdmz byk iin farknda deilsiniz galiba?

PROCTOR: Hangi i? Yal bir kadn asmak m, i dediin? Hristiyanla yakr m bu?

MARY WARREN: Ama, Bay Proctor, itiraf edeni asmyorlar! Sarah Good biraz hapis yatp kacak. : Bir daha mahkemeye gitmeyeceksin, Mary Warren!

MARY WARREN: Gitmemek mi? Her gn gideceim, Bay Proctor, haberiniz olsun! ayorum size: Grdmz byk iin farknda deilsiniz galiba?

PROCTOR: Hangi i? Yal bir kadn asmak m, i dediin? Hristiyanla yakr m bu?

MARY WARREN: Ama, Bay Proctor, itiraf edeni asmyorlar! Sarah Good biraz hapis yatp kacak. (Bir ey hatrlayarak) Aman, size mthi bir haber; buna ne diyeceksiniz bakalm: Goody kadn gebe imi, gebe!

ELIZABETH: Gebe mi? Deli mi oldular bunlar? Neredeyse altmlk kadn!

MARY WARREN: Doktor Griggs muayene etti: Yklemi karnn, grtlana kadar yklenmi. Yllardr pipo iiyormu, kocas da yok stelik! Ama kurtard yakay: Gnahsz ocua kymak istemediler. Allahn iine bakn! Ne mucize, deil mi? Anladnz m imdi, ne i gryoruz, nasl hizmet ediyoruz Allaha. Onun iin, gideceim her gn, ne kadar srer bilmem. Hem benim grevim, mahkemede resmi grevim varm benim, yle dediler, siz beni nasl(Merdivenin bana kadar gelmitir.)PROCTOR: Sen grrsn imdi grevini! (Ocan yannda asl duran krbac alr.)

MARY WARREN(korkar, ama almn bozmamak iin dimdik durmaya alr.) : Yoo, beni krbalayamazsn artk!

ELIZABETH(Proctor yaklarken, telala) : Mary, gitmeyeceim de! Evden kmayacam da!

MARY WARREN(Proctorn nnde geriler, ama dik durmaya, istifini bozmamaya alr) : eytan, Saleme girmi, dolayor, Bay Proctor; bulup karmalyz onu meydana.

PROCTOR: Krbac ye de, bak eytan nasl karm ortaya! (Krbac kaldrp zerine yrr; kz geri srayp barr.)

MARY WARREN(Elizabethi gstererek) : Onun hayatn kurtardm bugn.

(Duraklama. Proctor krbac yava yava indirir.)

ELIZABETH: Sulu mu dediler benim iin?

MARY WARREN(titreyerek) : Adnz geti. Ama ben sizde hibir kt belirti grmediimi syledim, kimseyi arpm deildir, dedim. Hep yannzda durduumu renince, yarglar fazla durmadlar stnde.

ELIZABETH: Kim sulu dedi benim iin?

MARY WARREN: Yasa izin vermiyor, syleyemem. (Proctora) Pek o kadar hor grmezsiniz beni artk. Drt yarg, valiyle, kraln vekiliyle birlikte oturup yemek yediler bizimle bir saat nce. Biraz kibarca konuun benimle bundan sonra

PROCTOR(korku ve tiksinti iinde homurdanr gibi) : Haydi, haydi, git yat!

MARY WARREN(ayan yere vurarak) : Git yat, diyemezsiniz bana, Bay Proctor. On sekiz yandaym; evli olmasam da, bir kadnn sonunda!

PROCTOR: Oturmak m istiyorsun? Otur yleyse!

MARY WARREN: Hayr, yatmak istiyorum.

PROCTOR(fkeyle) : yi geceler, yleyse!

MARY WARREN: yi geceler! (Biraz bozulmu, kararsz, kar. Proctor ile Elizabeth, bo gzlerle bakakalrlar.)

ELIZABETH(alak sesle) : p hazrlanyor, boynuma taklacak ip!

PROCTOR: Ne ipi canm sen de.

ELIZABETH: lmemi istiyorlar benim. Bir haftadr biliyorum iin buna varacan.

PROCTOR: Durmamlar, dedi ya, senin stnde.

ELIZABETH: Bugn iin, ama yarn? Brakmazlar beni! Barp aracak beni artncaya kadar.

PROCTOR: Otur canm, otur.

ELIZABETH: lmemi istiyor, John, biliyorsun bunu.

PROCTOR: Otur diyorum sana! (Elizabeth titreyerek oturur. Proctor, kendini tutmaya alarak, skunetle konuur.) Soukkanl olalm, Elizabeth; telaa gerek yok.

ELIZABETH(her eyin bittiine inanarak) : Ya, tabii, tabii, tela edecek ne var?

PROCTOR: Sen hi korkma! Gider Ezekiel Cheever bulurum. Bana syledi derim yalancktan yaptn.

ELIZABETH: Hapse atlanlar bu kadar oalnca, Cheevern yardm yetmez artk sanrm. Benim iin bir ey yapmak ister misin? Git, Abigaili gr!

PROCTOR(ne demek istediini anlayp kaslmaya balayarak) : Ne olacak Abigaili greceim de?

ELIZABETH(tatllkla) : John, dinle beni, ne olur! Gen kzlar biraz yanl anlyorsun, kabul et bunu. Seviirken bir kza verilen sz

PROCTOR(fkesini tutmaya alarak) : Ne sz?

ELIZABETH: Azn amasa da insan, sz vermi olur sevimekle. Byle bir sze balanm olabilir. Abigail, umudunu kesmemitir senden, eminim. Beni ortadan kaldrp yerime gemeyi kuruyordur.

(Proctor fkeden konuamayacak hale gelir.)ELIZABETH: Btn dnd, can att budur, John, biliyorum.n Binlerce kadn ad var, niin benimki kyor azndan? Onun iin tehlikeli de byle bir ad vermek. Ben, tarlalarda yatan Good kadn, ya da sarho, yar bunam Osburn kadn deilim ki. Bir iftlik sahibinin karsna dil uzatmak iin korkun bir kar olmal insann. Benim yerimi koymu aklna, John.PROCTOR: Aklna koyamaz byle bir eyi? (Karsnn doru sylediini bilir.)ELIZABETH(soukkanllkla) : John, onu hi umursamadn belli ettin mi kendisine? Kilisede yanndan geti mi, yzn kzaryor hemen

PROCTOR: lediim gnahtan utanyorum da ondan.

ELIZABETH: Ama o baka anlam verir yznn kzarmasna.

PROCTOR: Sen ne anlam veriyorsun, sen Elizabeth onu syle?

ELIZABETH(aadan alarak) : Ben yanndaym diye sklyorsun biraz, diyorum.

PROCTOR: Beni ne zaman tanyacaksn, be kadn? Yreim tatan olsa, u yedi aydr atlard utancndan.

ELIZABETH: yleyse git, orospu de yzne kar. Ne umudu kaldysa kr, John, bir ey beklemesin senden.

PROCTOR(dileri arasndan) : Peki, dediin olsun, gidiyorum. (Kalkp tfeini alr.)

ELIZABETH(korka korka) : Ama ne kadar istemeyerek!

PROCTOR(silah elinde, karsna dnerek) : Cehennemin kllerinden kzgn kfrler savuracam suratna. Ama, Allah rzas iin, fkemi de ok grme bana!

ELIZABETH: fke deil ki benim istediim, ben yalnz

PROCTOR: O kadar baya mym ben? O kadar aalk m gryorsun beni?

ELIZABETH: Ben aalk demedim ki sana!

PROCTOR: yle ise ne diye umut vermekle sulandryorsun beni? Bir aygrn ksraa verdii umut benim bu kza verdiim

ELIZABETH: Peki, ne diye kzyorsun, kr bu umudu dediim zaman?

PROCTOR: Zehirli bir sz bu da ondan, bense yalan sylemiyorum sana. Ama artk savunmayacam kendimi. mrmn biricik gnahn dolamsn bir kez parmana, ne yapsam karamam artk bunu aklndan.ELIZABETH(bararak) : yle bir karrsn ki! Hele sen bir koy aklna ki, biricik karn benim, benden baka karn da olamaz! Bu kzn atei iinde hl, John Proctor, ok iyi de biliyorsun bunu!

(Anszn bir yz grnr kap aralndan, bolukta peydahlanm gibi. Proctorlar arr. Gelen, Bay Haledir. Bir baka adamdr sanki imdi: ekingen, saygl, hatta su ilemi bir hali vardr.)

HALE

: Merhaba!

PROCTOR(hl akn) : Bay Hale! Siz buralarda? Buyurun, buyurun ieri.

HALE

(Elizabethe) : Rahatsz etmiyorum inallah.

ELIZABETH: Hayr efendim, biraz ardm yalnz, at sesi duymadm da

HALE

: Bayan Proctorsnz, deil mi?

PROCTOR: Evet, Elizabeth.

HALE

(selamlayarak) : Yatacak deildiniz ya?

PROCTOR(tfeini dayayarak) : Yok, yok. (Hale ilerler. Proctor sinirli halini aklamak ister gibi) Karanlk bastktan sonra bize pek konuk gelmez, ama iyi ettiniz, ho geldiniz. Oturmaz msnz?

HALE

: Sa olun. (Oturur.) Buyurun, oturun, Bayan Proctor.

(Elizabeth oturur, gzn hi ondan ayrmaz. Hale odaya gz gezdirirken bir duraklama olur.)

PROCTOR: Elma arab ier misiniz, Bay Hale?

HALE

: Hayr, mideme dokunuyor. Bu gece baka yerlere de gideceim. Oturun ltfen. (Proctor oturur.) Fazla rahatsz etmeyeceim, sizinle greceim bir ey vard da

PROCTOR: Mahkemeyle ilgili bir i mi?HALE

: Hayr, hayr; kendiliimden geldim, mahkemenin buyruuyla falan deil. Diyeceim u. (Dudaklarn slatr.) Haber aldnz m bilmem, mahkemede karnzn ad geti bugn.

PROCTOR: Biliyoruz. Bizim Mary Warren syledi. atk kaldk.

HALE

: Ben burann yabancsym, biliyorsunuz. Bir ey bilmediim iin, mahkemeye sulu olarak gelenler stne doru drst bir kanya varamyorum. Onun iin evden eve dolayorum leden beri. imdi Rebecca Nursen evine uradm, oradan da

ELIZABETH(afallayarak) : Rebecca sulu ha?

HALE

: Allah byle bir insan sulu olmaktan korusun! Ama ne yapalm ki ad geti.

ELIZABETH(neredeyse glerek) : Rebeccann da artk eytanla alverii olduuna inanamazsnz herhalde!

HALE

: Olur olur, ne bileyim.

PROCTOR(geri ekilerek) : Byle bir ey dnemezsiniz.

HALE

: Garip zamanlar yayoruz, baym. Karanlk glerin bu kye a kurtlar gibi saldrm olduundan kimse kukuya demez artk. O kadar belli ki bu, kimse inkar edemez. Sizce de yle deil mi, Bay Proctor?

PROCTOR(kanarak) : Vallahi, ben, ben o kadar anlamam bu ilerden. Ama bu kadar dini btn bir kadn, yetmi yllk duadan tapnmadan sonra, tutsun, gizliden gizliye eytana uaklk etsin. Buna inanmak zor dorusu.

HALE

: Elbette zor. Ama eytan da iini bilir, deil mi ya, bilmez diyemezsiniz. Ho, Rebeccaya sulu diyen yok, olmayacak da, biliyorum. (Bir duraklama.) Bu ev stne Hristiyanlk bakmndan birka ey sormak istiyorum, izin verirseniz.PROCTOR(krgn ve souk) : Hay haybuyurunSorulardan korkacak bir yanmz yok bizim, Bay Hale.

HALE

: ok iyi. (Daha rahat oturur.) Rahip Parrisin tuttuu defterden anladma gre, Pazar gnleri kiliseye pek gittiiniz yok.

PROCTOR: Bir yanlnz olacak, baym.

HALE

: On yedi ayda yirmi alt defa gitmisiniz. Buna seyrek demek zorundaym. Nedenini sorabilir miyim?

PROCTOR: Bay Hale, bu adama kiliseye gittiim, evde kaldm gnlerin hesabn vermem gerektiini hi de bilmiyordum. Bu k karm hastayd.

HALE

: Sylediler, biliyorum. Ama siz yalnz gidebilirdiniz.

PROCTOR: Gidebildiim zaman gittim, gidemediim zaman da duam evde yaptm.

HALE

: Bay Proctor, eviniz kilise saylmaz, din kitabnzda byle bir ey yoktur herhalde.

PROCTOR: Yoktur, baym, yoktur, ama benim bildiim din kitabnda bir rahibin Allaha dua etmek iin altn amdanlara da gereksinimi yoktur.

HALE

: Hangi altn amdanlara?

PROCTOR: Biz kiliseyi yaptmz zamandan beri mihrapta bakr amdanlar vard. Onlar yapan da Francis Nurset, bilirsiniz. Hibir insan eli bakr bu kadar gzel ilememitir. Ama, Bay Parris geldi, yirmi ay btn vaazlarnda altn amdan diye tutturdu, sonunda da yaptrd dediini. Ben, gn aarrken balar, akam karanlna kadar toprakla urarm. nann bana, saya bakp da dirseklerinde benim kazandm parann prltsn grdm m, duam bozuluyor baym, duam bozuluyor. Bazen yle geliyor ki, bu adamn akl fikri koca kiliselerde, burada deil.

HALE

(biraz dnr, sonra) : yle olsa da, bir Hristiyann Pazar gn kiliseye gitmesi art. (Duraklama.) ocuunuz var, deil mi, sizin?

PROCTOR: Evet, olum.

HALE

: Neden ikisi vaftiz olmu yalnz?

PROCTOR(konumaya balar, durur, sonra tutamaz kendini) : stemiyorum Bay Parrisin oluma elini srmesini, istemiyor canm. Bu adamda Allahn n grmyorum, syleyeyim