Top Banner
SLAMYET ÖNCES TÜRK DEVLET GELENE Yusuf Cem ENCAN nönü Üniversite SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ Lisansüstü Eitim-Öretim Yönetmelii’nin KAMU YÖNETM ANABLM DALI çin Öngördüü YÜKSEK LSANS TEZ Olarak Hazrlanmtr. (Malatya, 2007)
195

“SLAMYET ÖNCES TÜRK DEVLET GELENE”turuz.com/storage/Turkologi/Tarix/2012/586-Islamiyet... · 2014. 8. 7. · SLAMYET ÖNCES TÜRK DEVLET GELENE Yusuf Cem ENCAN nönü Üniversite

Jan 25, 2021

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
  • �SLAM�YET ÖNCES� TÜRK DEVLET GELENE��

    Yusuf Cem �ENCAN

    �nönü Üniversite SOSYAL B�L�MLER ENST�TÜSÜ Lisansüstü E�itim-Ö�retim Yönetmeli�i’nin KAMU YÖNET�M� ANAB�L�M DALI �çin

    Öngördü�ü YÜKSEK L�SANS TEZ� Olarak Haz�rlanm��t�r.

    1

    (Malatya, 2007)

  • �SLAM�YET ÖNCES� TÜRK DEVLET GELENE��

    Yusuf Cem �ENCAN

    Dan��man: Doç. Dr. Yusuf KARAKILÇIK

    �nönü Üniversite SOSYAL B�L�MLER ENST�TÜSÜ Lisansüstü E�itim-Ö�retim Yönetmeli�i’nin KAMU YÖNET�M� ANAB�L�M DALI �çin

    Öngördü�ü YÜKSEK L�SANS TEZ� Olarak Haz�rlanm��t�r.

    2

    (Malatya, 2007)

  • �NÖNÜ ÜN�VERS�TES�

    SOSYAL B�L�MLER ENST�TÜSÜ MÜDÜRLÜ�ÜNE

    Enstitümüz Yüksek Lisans Ö�renci Yusuf Cem �ENCAN taraf�ndan Doç Dr.

    Yusuf KARAKILÇIK dan��manl���nda haz�rlanan “�slamiyet Öncesi Türk Devlet

    Gelene�i” ba�l�kl� bu çal��ma, Jürimiz taraf�ndan Kamu Yönetimi Anabilim Bilim Dal�

    Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmi�tir.

    ONAY Yukar�daki imzalar�n, ad� geçen ö�retim üyelerine ait oldu�unu onaylar�m.

    18 ./07/2007

    Prof. Dr. S. Kemal KARTAL Enstitü Müdürü

    3

    BA�KAN :Prof. Dr. S. Kemal KARTAL

    ÜYE : Doç Dr. Yusuf KARAKILÇIK (Dan��man)

    ÜYE :Yrd. Doç. Dr. Hüseyin ERKUL

  • ONUR SÖZÜ

    Mezuniyet Tezi olarak �nönü Üniversitesi Kamu Yönetimi Anabilim Dal�’na

    sundu�um "�SLAM�YET ÖNCES� TÜRK DEVLET GELENE��" ba�l�kl� bu

    çal��man�n, bilimsel ahlak ve geleneklere ayk�r� dü�ecek bir yard�ma ba�vurulmaks�z�n

    taraf�mdan yaz�ld���n�, bütün yap�tlar�n hem metin içinde hem de kaynakçada

    yöntemine uygun biçimde gösterilenlerden olu�tu�unu belirtir, bunu onurumla

    do�rular�m.

    18/07/ 2007

    Yusuf Cem �ENCAN

    1

  • ÖNSÖZ Günümüzde uluslar, “küreselle�me” ad� alt�nda çok uluslu �irketler taraf�ndan

    ekonomik, siyasal ve kültürel bir k�skaç alt�nda ya�amak zorunda b�rak�lmaktad�r. Çok

    uluslu �irketler bu eylem ile uluslar�n ekonomik kaynaklar�n� yönetilebilmek ve

    yönlendirebilmek için her türlü kültürel ve siyasi etkenleri kullanmaktad�r. Çok uluslu

    �irketler, varl�klar�n� devam ettirebilmek için uluslar�n kendi kültürlerinden getirdikleri

    yönetsel ve siyasal modellerin b�rak�lmas� için çaba harcamaktad�r. Bu yeni model çok

    kültürlülü�ü, çok seslili�i ön planda tutuyormu� gibi görünse de, tek tip insan

    yaratmaktad�r. Yeni yönetim �ekli, güçlünün yan�nda, paraya tapan, tüketici, sadece

    sunulana raz� olan, sorgulamayan ve ba��ml� bireyler yaratmaktad�r.

    Türkiye Cumhuriyeti, bu küreselle�me konusunda en fazla zarar gören ülkelerin

    ba��nda gelmektedir. Çok güçlü yönetim kültürüne sahip olmas�na kar��n, Türkiye

    Cumhuriyeti bilinçli olarak siyasal ve sosyal yönden zay�flat�lmakta, h�zla dünya

    ekonomik ç�kar gruplar�n�n oyun alan� haline getirilmektedir. Tüm bu de�i�im;

    “geli�im, demokratikle�me, yerelle�me, yöneti�im, insan haklar�” adlar� alt�nda

    yap�lmaktad�r. Yüzy�llarca s�n�fsal, �rksal ve inançsal hiç bir ayr�m olmamas�na kar��n,

    d��tan zorlamalarla bu kavramlar toplum içine yerle�tirilmeye çal���lmakta,

    kutupla�malar olu�turularak, ülke daha kontrol edilebilinir yönetsel parçalara bölünmek

    istenmektedir.

    Çözüm; yabanc� etkenlerin olmad���, Türk ulusunun do�al karakterine uygun

    yönetim tarzlar�n�n ortaya ç�kart�lmas� ve uygulanmas�d�r. Bu nedenle, �slamiyet öncesi

    Türk devletleri çok büyük öneme sahiptir. Bu dönem, Türklere �slamiyet ad� alt�nda,

    zorla kabul ettirilen Arap kültüründen en az etkilendi�i bir dönemdir. �slamiyet öncesi

    Türklerin siyasal, yönetimsel ve sosyal yönden incelenmesi, günümüzde kar��la��lan

    sorunlar�n a��lmas�nda çok büyük yarar sa�layacakt�r.

    Günümüz Türkiye’sinin yönetimsel yap�s�na çok büyük ���k tutaca��na inand���m

    bu yüksek lisans tezimin tüm ara�t�rma, düzenlenme ve yaz�m a�amas�nda, çok büyük

    eme�i olan tez dan��man�m Doç. Dr. Yusuf KARAKILÇIK’a çok te�ekkür ederim.

    Ayr�ca; bu a�amaya kadar gelmemde katk�s� bulunan ve eme�i geçen, ba�ta Bölüm

    Ba�kan�m�z Prof. Dr. S. Kemal KARTAL olmak üzere, tüm hocalar�ma te�ekkür

    ederim. Öte yandan; ders ve tez yaz�m a�amas�nda bana çok büyük deste�i olan e�im

    Dilek �ENCAN ve k�z�m Pelin �ENCAN’a �ükranlar�m� sunar�m.

    Yusuf Cem �ENCAN

    2

  • �SLAM�YET ÖNCES� TÜRK DEVLET GELENE��

    YÜKSEK L�SANS TEZ�

    Yusuf Cem �ENCAN

    �nönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

    Dan��man: Doç. Dr. Yusuf KARAKILÇIK

    ÖZET VE ANAHTAR SÖZCÜKLER

    �slamiyet öncesi Türk Devletleri; Asya Hun Devleti ile ba�lar ve �slamiyet’i

    devlet dini olarak kabul eden Karahanl�lara kadar devam eder. Türk tarihi bir anlamda

    devlet kurma ve örgütlenmenin de tarihidir. �slamiyet öncesi Türklerin ya�am alan� olan

    Orta Asya’n�n, co�rafi ve iklimsel yap�s�n�n pek de cömert olmamas�na kar��n bu

    bölgede güçlü devletlerin kurulmas�, Türklerin sosyal yap�s� ve örgütlenme kültürüyle

    do�rudan ilgilidir.

    Türklerin aileden ba�layarak devletin en tepesine kadar özde� bir yap�

    olu�turmas�, benzer i�leyi� göstermesi, devlet yap�s�n�n ortaya konmas�ndaki en temel

    unsurdur. Toplumu olu�turan bireyden ba�layarak, devlet yöneticilerine kadar benzer

    özellikler göstermesinin nedeni toplumcu dü�ünce sistemidir. Birey; topluma gösterdi�i

    fayda oran�nda konumunu geli�tirmekte, topluma yap�lan yararl� etkiler sonucunda

    güçlenmektedir.

    Birlikte ya�ama iste�i tüm toplumca kabul edilmi�tir. Zor co�rafi �artlarda

    bireysel dü�ünceler ve eylemler toplumun tamam�n� yok etmi� veya toplumun zarar

    görmesine yol açm��t�r. Bu a��r co�rafi �artlar, Türklerin dayan��mac�, zor �artlara

    dayan�kl�, bireylerin e�it ve özgür oldu�u toplumlar yaratmalar�na neden olmu�tur.

    Hükümdar veya hanedan üyeleri devletin sahibi de�ildir. Yönetici halk ad�na bu

    görevi yapmaktad�r. �slamiyet öncesi Türk devletlerinde, hükümdar�n kendi hazinesi ve

    topra�� olmam��, elde edilen kazanç boylar ve halk aras�nda e�it olarak payla�t�r�lm��t�r.

    Yönetme görevi, devlet ve halk için yeterince yarar sa�lay�p, ba�ar� elde eden hanedan

    3

  • üyesine verilmi�tir. Yönetme görevini ba�aramayan, görevini devretmi� veya zorla

    devrettirilmi�tir. Hükümdar her ne kadar son sözü söyleyen ve mutlak karar verici

    makam da olsa, devletin i�leyi�inde yard�mc� kurumlar olu�turulmu�, ço�u zaman karar

    al�nmas�nda ve uygulanmas�nda etkin olmu�tur.

    Devlet iki anlamda kullan�lm��t�r. Birinci anlam� örgütlenme, ikinci anlam�

    bar��t�r. Devletin sadece kurumlar� ile örgütlenmesi yeterli de�ildir. �ç ve d�� bar���n

    sa�lanmas� devletin olu�umundaki di�er temel eylemdir. Ülke içindeki ve d���ndaki tüm

    huzursuzluklar�n giderilmesi, devletin ola�an i�leyi�i olarak görülmü�tür.

    Halk s�n�flara ayr�lmam��, tüm dünya halklar� ayr�m yap�lmaks�z�n ulus olarak

    kabul edilmi�tir. Hükümdar�n iktidara gelmesi ile birlikte ilk yapt��� eylem töreyi

    olu�turmak olmu�tur. Töre, tüm devlet i�leyi�ini ve sosyal yap�y� düzenleyen,

    geleneksel olarak olu�turulmu� kurallar bütünüdür. Bu kurallar sosyal yap�ya uygun

    kültürel birikimler sonucu olu�turulmu�tur.

    �slamiyet öncesi Türk devletleri, tüm sosyal, ekonomik, siyasal yap�lanmalar�

    kapsayan, ola�an üstü bir örgütlenme kültürü üzerine oturtulmu�tur. Türklerdeki bu

    örgütlenme kültürü, bugünün ko�ullar�nda dahi örnek al�n�p uygulanabilir seviyededir.

    Dolay�s�yla, �slamiyet öncesi Türk devlet gelene�inin incelenmesi, bugüne ���k tutacak

    gerçeklerin ortaya ç�kart�lmas� ve bunlardan ders al�nmas� bu çal��may� daha da önemli

    k�lmaktad�r.

    Anahtar Sözcükler: Türkler, �slamiyet Öncesi Türkler, Türk Devletleri

    4

  • “�SLAM�YET ÖNCES� TÜRK DEVLET GELENE��”

    Yusuf Cem �ENCAN

    ��NDEK�LER

    Onay Sayfas�

    Onur Sözü……………………………………………………………………………..…1

    Önsöz…………………………………………………………………………………….2

    Özet ve Anahtar Sözcükler………………………………………………………………3

    �çindekiler………………………………………………………………………………..5

    K�saltmalar Dizelgesi……………………………………………………………………9

    B�R�NC� KES�M: ARA�TIRMA HAKKINDA AÇIKLAMALAR

    1. ARA�TIRMANIN KONUSU, DENENCELER�, AMACI VE YÖNTEM�…..10 1.1. Ara�t�rman�n Konusu ve Önemi……………………………………………...10

    1.2. Ara�t�rman�n Denenceleri ve Amac�………………………………………...11

    1.3. Ara�t�rman�n Yöntemi………………………………………………………..12

    1.4. Bilgi Derleme ve ��leme Araçlar�…………………………………………….12

    1.5. Kavram Tan�mlar�…………………………………………………………….12

    1.6. Ara�t�rman�n Sunu� S�ras� …………………………………………………...14

    �K�NC� KES�M: �SLAM�YET ÖNCES�NDE TÜRKLER

    2. �SLAM�YET ÖNCES� TÜRK DEVLET GELENE�� KONUSUNDA YAPILMI� ÇALI�MALAR........................................................15

    2.1. Türkçe Yaz�lm�� Çal��malar…………………………………………………...15

    2.2. Yabanc� Dilde Yaz�lm�� Çal��malar………………………………………...…25

    5

  • 3. TÜRK VE TÜRKLÜK KAVRAMININ TAR�HSEL KÖKEN�………………27 3.1. Türk Ad� ve Türklük Kavram�n�n Kökeni…………………......………………27

    3.2. Türklerde Hakanl�k ve Halk Kavram�…………………………………………31

    3.3. Türklerde Ülke Kavram�………………………………………………...……..34

    3.4. Türk Dili…………………………………………………………………….....40

    3.4.1. Türk Dilinin S�n�fland�r�lmas�………………………………………....40

    3.4.2. Türk Dilinin Geli�im Evreleri………………………………………….41

    3.4.3. Eski Türkçe Yaz� Çe�itleri……………………………………….….....46

    3.4.4. Türkçe’nin Kökeni ve Di�er Dil Öbekleri ile �li�kileri……………......50

    3.5. Türk Boylar�………………………………………………………………..….54

    3.5.1. Türk Boylar�n�n Tarihi Geli�imi…………………………………….....54

    3.5.2. �slamiyet Öncesi Önemli Türk Boylar�…………………………..……57

    4. �SLAM�YET ÖNCES� TÜRK KÜLTÜRÜ…………………………………..…64 4.1. Kültür Kavram� ve “Türk Kültürü”…………………………………………....64

    4.2. Türklerin Ya�ad��� Co�rafya ve Türk Kültürüne Etkileri……………..………66

    4.3. �slamiyet Öncesi Bozk�r Kültürü ve Türkler……………………..……………70

    4.4. �slamiyet Öncesi Göçebelik Kültürü ve Türkler……………………..………..72

    4.5. �slamiyet Öncesi Büyük Türk Göçleri ve Kültürel Etkileri…………………...73

    4.6. Türklerde “Sava�ç�l�k” Kültürü ve Ordu………………………………..…….79

    4.7. �slamiyet Öncesi Türk Sanat ve Edebiyat� …………………..……………….84

    4.7.1. �slamiyet Öncesi Türk Sanat�………………..………………………...84

    4.7.1.1. �slamiyet Öncesi Türklerde Sanat………………………...…84

    4.7.1.2. �slamiyet Öncesi Türklerde Kozmos ve Biçimsellik………..87

    4.7.1.3. �slamiyet Öncesi Türklerde Resim………………..…………90

    4.7.1.4. �slamiyet Öncesi Türklerde Mimari………………………....91

    4.7.2. �slamiyet Öncesi Türk Edebiyat�…………………………..…………..92

    4.8. �slamiyet Öncesi Türklerde �nanç Türleri……………………………………..98

    4.8.1. Türkler ve �amanizm……………………………………………..……98

    4.8.2. Türkler ve Mani Dini……………………………………………..…..102

    6

  • 5. �SLAM�YET ÖNCES� TÜRKLER�N TOPLUMSAL VE YÖNET�MSEL YAPISI………………………...…….………………….………………………...106

    5.1 �slamiyet Öncesi Türklerin Toplumsal Yap�s� ve Sosyal �li�kileri……..….….106

    5.1.1. �slamiyet Öncesi Türklerin Toplumsal Yap�s�……………………….....106

    5.1.2. �slamiyet Öncesi Türklerde Sosyal �li�kiler……………………………109

    5.2. �slamiyet Öncesi Türklerin Yönetim Gelene�i ve Yönetim Yap�s�………….112

    ÜÇÜNCÜ KES�M: �SLAM�YET ÖNCES� TÜRKLERDE DEVLET

    ANLAYI�I VE GÜNÜMÜZE YANSIMALARI

    6. �SLAM�YET ÖNCES� TÜRK DEVLETLER�…………………………...…….116

    6.1. Asya Hun Devleti…………………………………………………………….116

    6.2. Avrupa Hun Devleti…………………………………………………...……...118

    6.3. Kök-Türk Devleti…………………………………………..……………...…120

    6.3.1. Birinci Kök-Türk Devleti………………………………………..…...120

    6.3.2. Çin Egemenli�i Dönemi……………………………………..……….123

    6.3.3. �kinci Kök-Türk Devleti………………………..…………………….123

    6.4. Uygur Devleti………………………..……………………………………….124

    7. �SLAM�YET ÖNCES� TÜRKLERDE EGEMENL�K KAVRAMI VE DEVLET�N OLU�UMU………………………....………………………...128

    8. �SLAM�YET ÖNCES� TÜRK DEVLETLER�N�N BENZERL�KLER� VE FARKLILIKLARI…………..…………………………………………………..132

    8.1. �slamiyet Öncesi Türklerde Devlet Örgütlenmesi……………………………132

    8.1.1. �slamiyet Öncesi Türklerde Devlet Meclisi ve Kurultay……………..132

    8.1.1.1. �slamiyet Öncesi Türklerde Meclis ve Kurultay�n

    Tarihi Geli�imi……………………………………………….132

    8.1.1.2. Devlet Meclisi ve Kurultay�n Yap�s�, Özellikleri ve Çe�itleri.............136

    8.1.2. �slamiyet Öncesi Türklerde Hükümdar………………………..……..141

    8.1.3. �slamiyet Öncesi Türklerde Hatun……………………..…………….144

    8.1.4. �slamiyet Öncesi Türklerde Veliaht…………………..……………...145

    8.2. �slamiyet Öncesi Türklerde �nançlar�n Devlet Yönetimine Etkileri……..…..147

    7

  • 8.3. �slamiyet Öncesi Türklerde Ekonominin Devlet ��leyi�ine Etkileri………....150

    8.4. �slamiyet Öncesi Türklerde Yaz�l� ve Yaz�l� Olmayan Kurallar�n

    Devlet ��leyi�ine Etkileri…......…………………..…………………………..155

    8.5. �slamiyet Öncesi Türklerde Ordunun Devlet ��leyi�ine Etkileri…………..…159

    9. �SLAM�YET ÖNCES� TÜRK DEVLET GELENE��NDEN GÜNÜMÜZE YANSIMI� VE YANSITAB�LECEK OLANLAR…................162

    9.1. Yönetici Gelene�inin Günümüze Yans�malar�………………….…………....163

    9.2. Ekonomi Gelene�inin Günümüze Yans�malar�………………………………164

    9.3. �nanç Gelene�inin Günümüze Yans�malar�…………………………………..166

    9.4. Örgütlenme Gelene�inin Günümüze Yans�malar�…………………………...167

    9.5. Hukuk Gelene�inin Günümüze Yans�malar�…………………………..…......169

    9.6. Siyasi ve Sosyal Yap�n�n Günümüze Yans�malar�………..……………….…170

    DÖRDÜNCÜ KES�M: GENEL DE�ERLEND�RME

    10. BULGULAR, ÖNER�LER VE GENEL SONUÇ…………………………....172 10.1. Bulgular…………………………………………………..………………172

    10.2. Öneriler …………………………...……………………………………...176

    10.3. Genel Sonuç………………………………………………………………184

    KAYNAKÇA………………………………………………………..…………….….187

    EK-1 BULGULAR, ÖNER�LER Ç�ZELGES�…………………………………...191

    8

  • KISALTMALAR D�ZELGES�

    Edi : Editör.

    MÖ : Milattan önce.

    MS : Milattan sonra.

    Pres : Pres (Bas�m)

    TDAY : Türk Dili Ara�t�rmalar� Y�ll���.

    TDK : Türk dil kurumu.

    TKAE : Türk kültürünü ara�t�rma enstitüsü.

    YY : Yüzy�l.

    9

  • “�SLAM�YET ÖNCES� TÜRK DEVLET GELENE��”

    Yusuf Cem �ENCAN

    B�R�NC� KES�M: ARA�TIRMA HAKKINDA AÇIKLAMALAR

    1. ARA�TIRMANIN KONUSU, DENENCES�, AMACI VE YÖNTEM� Bu bölümde çal��man�n konusu, amac� ve denencelerine yer verilmi�, çal��man�n

    haz�rlanmas�nda kullan�lan yöntem, kavram tan�mlar� ve sunu� s�ras� ortaya

    konulmu�tur.

    1.1. Ara�t�rman�n Konusu ve Önemi Devlet, belli bir co�rafi alan üzerinde yerle�mi�, zorlay�c� yetkiye sahip, üstün bir

    iktidar taraf�ndan yönetilen insan toplulu�unun meydana getirdi�i siyasal kurulu� olarak

    kabul edilmektedir. Devlet, tarihsel aç�dan siyasal birle�meyi sa�layan bir simge

    olmu�tur (Kapani, 2005, 35–36).

    Tar�m ve i� araçlar�n� bularak yerle�ik ya�ama geçen insanlar; olu�makta olan

    toplumsal ya�am� düzene sokmak, geli�tirmek ve korumak için kural koyan, koydu�u

    kural� uygulatan bir güce gereksinim duymu�lard�r. Devlet de bu gereksinim sonucu

    ortaya ç�km��t�r. Ba�lang�çta toplumu olu�turanlar�n tümünü temsil eden devlet,

    zamanla güçlü olanlar�n yön verdi�i örgüte dönü�mü�tür.

    Do�u toplumlar�nda, özellikle de Türk toplumlar�nda devletin ortaya ç�k���, amac�

    ve i�leyi�i, farkl� ko�ullarda gerçekle�mi�tir. Devletin olu�turdu�u güç, �iddet arac�

    olarak içe de�il, boy ya da kavmin haklar�n� korumak için d��a kar�� kullan�lm��t�r. Bat�

    ve do�u toplumlar�nda, devletin yap�lanmas� ve i�leyi�i konusunda gözle görülür bir

    farkl�l�k söz konusudur. Bat�da ki�i, grup ya da s�n�f öne ç�karken, do�uda toplumun

    genel ç�kar�n� amaç edinen “kamucu bir yönetim anlay���” devlete egemen olmu�tur

    (Aydo�an, 2004, 523–525). Bat� toplumlar�nda Hükümdar tek ve tart��mas�z yönetici

    iken, Türklerde karar alma araçlar� olan meclis ve gelenekler bulunmaktad�r.

    Türklerin tarihi sadece sava�lar�n de�il, uygarl���n ve kültür birikiminin de

    tarihidir. Dünya tarihinde Türkler kadar çok ve çe�itli devlet kurmu� ba�ka bir ulusun

    10

  • olmad��� bugün art�k ortak bir görü�tür. Her dönemde ve sürekli biçimde dünyan�n çok

    geni� alanlar�na yay�lan Türkler, ya�ad�klar� her yerde büyük küçük, etkili etkisiz, kal�c�

    geçici o denli çok ve de�i�ik devlet kurmu�lard�r ki; Türk tarihi bir anlamda devletler

    kurman�n tarihi haline gelmi�tir. Türklerin en büyük özelli�i yasalara ve törelere uygun

    devletler kurmalar�d�r (Güzel, 2002, 823). Yasa, devlet olu�umunun en büyük

    parças�d�r. Yasalar ithal veya zorlama de�il, töreye ve halka uygun yarat�lm��t�r.

    Konu olarak �slamiyet öncesi dönem önemlidir. Türklerin �slamiyet’i kabul etmesi

    ile Arap etkisinin fazlala�t��� görülmektedir. Fakat �slamiyet öncesinde çok güçlü

    devletler kuran, çe�itli uluslar� da içine alan Türkler örgütlenme konusunda e�sizdir. O

    döneme göre ve hatta bugünle kar��la�t�r�ld���nda demokratik say�labilecek devlet

    örgütlenmesine sahiptirler. Toplumsal bir amaç güdülmesi, s�n�fsal ve �rksal ayr�mlar

    olmamas� o zaman için ola�anüstü say�labilecek niteliklerdir.

    Günümüzde küreselle�me ad� alt�nda devletin etkisizle�mesi, kamucu dü�üncenin

    tamamen ortadan kald�r�lmas� ve yöneticilerin de bu duruma özenerek toplumsal

    birikimi hiçe saymas�, ihtiyac�m�z olan sosyal e�itli�e ve demokratik ya�ama hakk�na

    gölge dü�ürmektedir.

    �slamiyet öncesi devletle�menin en büyük amaçlar�ndan biri de tam ba��ms�zl�kt�r.

    Ba��ms�zl�k ve egemenlik varl���n temel amac�d�r.

    �slamiyet öncesi Türklerin örgütlenme yetene�i, kültürü, ya�am �ekli, yönetim

    yetene�inin tan�nmas� günümüze ���k tutacakt�r. Günümüze kadar gelen kültürel

    birikimi aktar�labilecek olanlar bugün için daha iyi yönetim anlay���n� ortaya

    ç�karabilecektir.

    1.2. Ara�t�rman�n Denenceleri ve Amac� Ara�t�rmada iki denence ortaya konmu�tur.

    Denence 1: �slamiyet öncesi Türk devlet gelene�inin bilinmesi ve özümsenmesi

    günümüz devlet yap�lanmas�na ve yönetimine önemli katk�lar sa�layacakt�r.

    Denence 2: �slamiyet öncesi Türk devletlerinin yap�lanma biçimi ve yönetim

    gelene�i, dünya yönetim tarihinin olu�mas�nda büyük rol oynam��t�r.

    Ara�t�rman�n temel amac�; �slamiyet öncesi Türk devlet yap�s�n� inceleyerek,

    kazan�mlarla günümüz kamu yöneticilerine yeni bak�� aç�lar� kazand�rmakt�r.

    Orhun yaz�tlar�ndaki Türk büyükleri Tonyukuk ve Bilge Ka�an, gelecek ku�ak

    Türklere �öyle der: “Sorunlara çözüm getirmeyen ki�i de sorunun bir parças�d�r”

    (Paksoy, 1997). Bilinçli bir Kamu Yöneticisinin sorunlardan �ikâyet etmesi ve çözüm

    11

  • üretmemesi, sorunun bir parças� olmas�na neden olmaktad�r. Ülkeye ve yurtta�lara

    sa�lanacak her çe�it katk�, bilim uzman� adaylar�n�n da görevidir.

    Günümüz Türk yöneticileri, Türk ulusunun sadece gelenek ve göreneklerine

    uygun söylevlerde bulunarak yönetimi ele almakta, fakat binlerce y�ll�k devlet

    birikimini kullanmamaktad�rlar. Bu da Türk ulusunda b�kk�nl�k ve y�lg�nl�k

    olu�turmaktad�r. Yöneticiler çözümü d��ar�da aramakta, yabanc� ve ülkemize uymayan

    yöntemler uygulamaya çal��maktad�rlar.

    �slamiyet öncesi devlet gelene�inin tümüyle ortaya ç�kar�lmas�, yöneticilerin bu

    kadar birikimi hiçe sayarak yeni yöntemler ithal etmesini önleyecektir. Devlet kurma ve

    yönetme gelene�imiz yöneticileri ayd�nlatacak ve Türkiye’nin daha iyi yönetilmesi

    sa�lanacakt�r.

    Yukar�da say�lan katk�lar d���nda, Türk insan�na öz güven verecek, geçmi�te

    gerçekle�tirdi�i yönetim ba�ar�s�n�, günümüzde de ba�armas�na imkan sa�layacakt�r.

    Çünkü devletleri devlet yapan kültürel birikimdir. Bu da Türk ulusunun var olmas�n�n

    en büyük anahtar�d�r. Bu anahtar Türk insan�n�n kendine güven duymas�n�

    sa�layacakt�r.

    1.3. Ara�t�rman�n Yöntemi Bu ara�t�rmada tarihsel ve betimsel ara�t�rma yöntemleri kullan�lm��t�r.

    1.4. Bilgi Derleme ve ��leme Araçlar� Bu ara�t�rma için, bas�l� ve elektronik ortamdaki yaz�l� kaynaklardan “kaynak

    tarama tekni�i” ile bilgi toplanm��t�r. Bu çerçevede; yap�lm�� olan bilimsel çal��malar,

    tezler, kitaplar, süreli yay�nlar ve di�er yaz�l� kaynaklar incelenmi�tir. Elde edilen

    bilgiler “niteliksel çözümleme” tekni�i ile i�lenmi�tir.

    1.5. Kavram Tan�mlar� Aul: Küçük üretim birimi, aile.

    Bas�k: �lahi.

    Bengü: Hat�ra ta��.

    Budun: Boylar birli�i.

    Con: Oymaklar birli�i.

    Elig: Yönetici.

    Erlik: Yeralt� tanr�s�.

    12

  • Id��: Arma�an de�i�imi.

    �duk: Kutsal.

    Kenge�: Dan��ma Meclisi.

    Kög: �ark�, ilahi.

    Könü: Do�ru, düzgün, adalet.

    Küç: Güç.

    Kut: Tanr� taraf�ndan verilen talih.

    O�u�: Ayn� kandan olan göçebe topluluk.

    Orun: Mevki, makam.

    Ögdir: Övgü, methiye.

    Örgi: Taht.

    Ulca: Ganimet.

    Una-bogol: Köle Boy.

    Usa: Ayn� soydan gelen aileler birli�i.

    Ülüg: Pay.

    Savga: Ka�anl�kça al�nan vergi, haraç ve ulcan�n boylar aras�nda payla��lmas�.

    Stupa: Kubbe.

    �ad: Hükümdar aday� yönetici.

    Tan-hu, �an-yü: Hun hükümdar�.

    Tegin: Veliaht yönetici.

    Toy: Toplant�, meclis.

    Töre: Geleneksel kanun, düzen.

    Tös: Ata heykelci�i.

    Tünük: Baca.

    Tüzlük: E�itlik.

    Yarl�g: Tanr� taraf�ndan izin verilmesi.

    Y��: Orman.

    Yabgu: �mparator aday�.

    13

  • 1.6. Ara�t�rman�n Sunu� S�ras� Ara�t�rman�n birinci kesiminde; çal��man�n konusu, amac� ve denenceleriyle

    birlikte, yöntemi, bilgi toplama ve i�leme araçlar�, kavram tan�mlar�, sunu� s�ras� yer

    almaktad�r. �slamiyet öncesi Türkler ba�l�kl� ikinci kesimde, �slamiyet öncesi Türk

    devlet gelene�i konusunda Türkçe ve yabanc� dilde yap�lan çal��malar incelenmi�tir.

    Ayn� kesimde Türk ve Türklük kavram�n�n tarihsel kökeni, �slamiyet öncesi Türk

    kültürü, �slamiyet öncesi Türklerin toplumsal ve yönetimsel yap�s� ortaya konmu�tur.

    �slamiyet öncesi Türklerde devlet anlay��� ve günümüze yans�malar� ba�l�kl� üçüncü

    kesimde; �slamiyet öncesi Türk devletleri, �slamiyet öncesi Türklerde egemenlik

    kavram� ve devletin olu�umu, �slamiyet öncesi Türk devletlerindeki siyasi yap�lanma ve

    i�leyi� incelenmi�; �slamiyet öncesi Türk devletlerinin benzerlikleri ve farkl�l�klar�

    ortaya konulmu�tur. �slamiyet öncesi Türk devlet gelene�inden günümüze yans�t�lm��

    ve yans�t�labilecek olanlar ba�l��� alt�nda; yönetici gelene�i, ekonomi gelene�i,

    örgütlenme gelene�i, hukuk gelene�i, siyasi ve sosyal gelenekler incelenerek konuya

    uygun ç�kar�mlar yap�lm��t�r.

    Genel de�erlendirme ba�l�kl� dördüncü kesimde ise, ara�t�rma sonucunda ula��lan

    bulgular, bunlara yönelik geli�tirilen öneriler ve sonuç bölümü yer almaktad�r.

    14

  • �K�NC� KES�M: �SLAM�YET ÖNCES�NDE TÜRKLER

    2. �SLAM�YET ÖNCES� TÜRK DEVLET GELENE�� KONUSUNDA

    YAPILMI� ÇALI�MALARIN SINIFLANDIRILMASI

    �slamiyet öncesi Türk devlet gelene�i konusunda yap�lan çal��malar, Türkçe ve

    yabanc� dilde yap�lan çal��malar olarak incelenmi�tir.

    2.1. Türkçe Yaz�lm�� Çal��malar

    Konuya ili�kin Türkçe olarak yaz�lm�� çal��malara a�a��da özetlenmi�tir.

    a) AHMETBEYO�LU, Ali, (2001), Avrupa Hun �mparatorlu�u, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yay�n�.

    Do�u ve Bizans kaynaklar� ara�t�r�larak, Avrupa Hun �mparatorlu�u incelenmi�tir.

    Hunlar�n büyük göçü ile ba�layan eserde, en önemli Hun hükümdar� Atilla üzerinde

    yo�unla��lm��, Atilla’n�n seferleri, sava�lar� ve ya�am biçimi üzerinde durulmu�tur.

    b) AKSAN, Do�an,(2001), Türkçenin Gücü, Ankara: Bilgi Yay�nevi. Aksan’n�n bu eseri Türkçenin genel yap�s� üzerinde durmaktad�r. Türkçeyi niteli�i

    bak�m�ndan inceledikten sonra, tarihsel geli�imini ve olu�umunu ortaya koymakta, daha

    sonra örnekler vererek anlam ve kullan�m yönünden incelemektedir.

    c) ANADOL, Cemal, Fazile Abbasova, (2001), Türk Kültür ve Medeniyeti, �stanbul: IQ Kültürsanat Yay�nc�l�k.

    Türk kültür ve uygarl���n�n ayr�nt�l� olarak incelendi�i kitapta, �slamiyet öncesi

    Türk kültür ve uygarl��� destan ve efsanelere göre kurgulanm��t�r. Kitapta �slamiyet

    sonras� kurulan devletlere a��rl�k verilerek; inan��lar, mezhepler, mimari ve bilimsel

    geli�meler ve bulu�lar üzerinde durulmu�tur. Son bölümde �slamiyet sonras� kültür ve

    uygarl�klar konusunda ç�kar�mlar yap�lm��t�r.

    ç) ARAT, Rahmeti, (2002), “Eski Türk Hukuk Vesikalar�”, GÜZEL, Hasan Celal,

    Kemal Ç�ÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara: Yeni Türkiye Yay�nlar�,

    ss. 907–928.

    Arat, çe�itli kurullar�n Türkistan’da buldu�u 10 ncu yüzy�l öncesi Türkçe veya

    Türklere ait hukuk belgelerini inceleyerek bunlar�n s�n�fland�rmas�n� yapm��t�r.

    15

  • d) ATALAY, Bülent, (2002), “Türk Devlet Gelene�ine Göre Devlet Adamlar�nda

    Bulunmas� Gereken Asgari Hususiyetler”, GÜZEL, Hasan Celal, Kemal Ç�ÇEK, Salim

    KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara: Yeni Türkiye Yay�nlar�, ss. 861–868.

    Çal��mada, Türklerde devlet adaml��� kavram� zamana ba�l� kalmaks�z�n geni� bir

    bak�� aç�s�yla incelenmi�tir. Dünya geneliyle kar��la�t�r�lmal� örneklere yer verilmi�tir.

    e) AVCIO�LU, Do�an,(1999a), Türklerin Tarihi - Birinci Kitap, �stanbul: Tekin Yay�nevi.

    Avc�o�lu, Türklerin Tarihi adl� be�lemesinin ilkinde, öncelikli olarak Türklerin

    ulusal tarih anlay��lar�n� ortaya koymu�tur. �ncelemeleri; Atatürkçü Tarih, Turanc� Tarih

    ve Toplumcu Tarih ana ba�l�klar�ndan olu�maktad�r.

    Birinci kitapta, s�ras�yla Anadolu'nun Türkle�mesi ve Türk Ulusu'nun meydana

    gelmesi, Orta Asya Türklerinin ekonomik, kültürel, dinsel ve toplumsal ya�amlar�

    objektif, yenilikçi bir bak��la ele al�nm��t�r. Tarihteki Türk devletleri; Asya ve Avrupa

    Hunlar�ndan ba�lanarak, kronolojik s�rayla incelenmi�tir.

    f) AVCIO�LU, Do�an, (1999b), Türklerin Tarihi - �kinci Kitap, �stanbul: Tekin Yay�nevi.

    Be�lemenin ikinci kitab�d�r. �lk kitaptaki devlet incelemeleri; Kök-Türkler,

    Uygurlar, Rusya ve Avrupa Türkleri (Bulgar, Avar, Hazar, Macar, Peçenek, O�uz ve

    Kuman) ile devam etmi�tir. Kitapta, ayr�ca “Göçebe Feodalizmi” ve Türkler

    incelenmi�tir. �kinci ayr� bölümde ise Do�u Avrupa Yahudili�inin Türk kökenli olup

    olmad��� tart���lm��t�r.

    g) AYDO�AN, Metin, (2004a), Yönetim Gelenekleri ve Türkler - Birinci Kitap, �zmir: Umay Yay�nc�l�k.

    Yap�t, Aydo�an’�n “Antik Ça�dan Küreselle�meye Yönetim Gelenekleri ve

    Türkler” adl� iki kitapl�k eserinin ilkidir. Bu eserin ilk bölümlerinde geçmi�teki ve

    günümüz dünyas�ndaki siyasi �ekillenme ve bu �ekillenmenin evrimi üzerinde

    durulmu�tur. Kitab�n son bölümlerinde do�udaki uygarl���n do�u�una ve Türk

    uygarl���na giri� yap�lm��t�r.

    16

  • �) AYDO�AN, Metin, (2004b), Yönetim Gelenekleri ve Türkler - �kinci Kitap,

    �zmir: Umay Yay�nc�l�k.

    Aydo�an, bu ikinci kitab�nda Türklerin yönetim yap�s�n�n geli�imini, geçmi�ten

    günümüze ele alarak, örnekler düzeyinde ve kar��la�t�rmalar yaparak ortaya koymu�tur.

    Kitab�n son bölümünde cumhuriyetin kurulu�undan bu güne kadar olan siyasal

    geli�meleri, önemli de�i�imleri dikkate alarak irdelemi�tir.

    h) BARTHOLD, Wilhelm (Çev: Hasan EREN), (2006), Türk-Mo�ol Uluslar�

    Tarihi, Ankara: Türk Tarih Kurumu.

    Yap�t, ünlü orta Asya Türk tarihi uzman� Barthold’un Ta�kent’te 1926–1927

    y�llar� aras�nda verdi�i derslerin birle�tirilmesinden olu�maktad�r. Türk-Mo�ol

    uluslar�n�n ayn� tarihsel dönemdeki ili�kilerini ve ortak olu�turduklar� ya�am biçimlerini

    anlatmaktad�r.

    �) BAYRAK, M.Orhan, (2006), Türk �mparatorluklar� Tarihi, �stanbul: Bilgi

    Kar�nca Yay�n.

    Bayrak, bu eserinde ön plana ç�kan on yedi Türk devletini incelemi�tir. Türk

    devletleri hakk�nda k�sa bilgiler verdikten sonra, kurucu hükümdarlardan ba�layarak, bu

    devletlerin y�k�lmas�na kadar olan dönemi ayr�nt�l� olarak ortaya koymu�tur.

    i) CANATAR, Mehmet, (2002), “Türk Kültür Tarihi Çerçevesinde Yasa, Yasak,

    Yatgak Tabirleri Üzerine”, GÜZEL, Hasan Celal, Kemal Ç�ÇEK, Salim KOCA (Edi.),

    (2002), Türkler, Ankara: Yeni Türkiye Yay�nlar�, ss. 929–937.

    Canatar, tarihi belgelerden yola ç�karak, yasalar ve yasalar sonucu ortaya ç�kan

    engelleyici anlat�mlar�, yasak ve yatgak kavramlar� üzerinde durarak ele alm��t�r.

    j) D�V�TÇ�O�LU, Sencer, (2003), O�uz'dan Selçuklu'ya (Boy, Konat ve Devlet), �stanbul: Yap� Kredi Yay�nlar�.

    Yap�t, Kök-Türklerden, Osmanl�’n�n �stanbul’u Fethetti�i tarihe kadar olan 900

    y�ll�k dönemin ara�t�r�lmas� amac�yla haz�rlanm�� eserlerden üçüncüsüdür. Divitçio�lu,

    bu eserde O�uzlar�n ortaya ç�k���ndan Selçuklu devletinin kurulu�u evresine kadar

    geçen dönemi ele alnaktad�r. O�uzlar�n toplumsal yap�s�, inançlar� ve ongunlar�

    incelenerek, konuya ili�kin farkl� bir bak�� aç�s� getirilmeye çal���lm��t�r.

    17

  • k) D�V�TÇ�O�LU, Sencer, (2005), Orta - Asya Türk �mparatorlu�u (VI. - VIII. Yüzy�llar), Ankara: �mge Kitabevi.

    Divitçio�lu’nun Türk tarihini inceleme yolunda ortaya koydu�u bu eserin ilk

    bask�s�nda Kök-Türkler ele al�n�rken, yenilenmi� bu üçüncü bask�s�nda düzeltmeler

    yap�lm�� ve yap�t “Orta-Asya Türk �mparatorlu�u” ba�l��� ile yay�nnlam��t�r. Ayn�

    bak��la konuya yakla�an Divitçio�lu, efsanelere ve inançlara matematiksel bak��lar

    getirerek, Türk yurdunu ve ya�ay���n� belirlemeye çal��m��t�r.

    l) EBERHARD, Wolfram, (Çev: Nimet ULU�TU�), (1996), Çin’in �imal Kom�ular�, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yay�nlar�.

    Orta Asya ve ve burada ya�ayan halklar hakk�nda otorite olan Eberhard, Bu

    yap�t�nda Çin’in kuzeyinde ya�ayan ve ortak ya�ay�� karakteri gösteren tüm uluslar

    hak�nda ayr�nt�l� bir inceleme yapm��t�r. Genelde Çin kaynaklar�na dayanan çal��mada

    ilk hanedanl�ktan, orta ça�a kadar bir dönem ele al�nm��t�r.

    m) ERC�LASUN, Ahmet B., (2005), Ba�lang�çtan Yirminci Yüzy�la Türk Dili Tarihi, Ankara: Akça� Yay�nlar�.

    Bu eserde, temel dil teorileri dikkate al�narak, Türk dilinin ba�lang�çtan günümüze

    kadar olan yolculu�u ve geli�imi örnekler düzeyinde ortaya konulmaktad�r. Türk dilinin

    kelime geli�imi ve kökünün derinliklerine inilmekte, böylece Türk kültür hayat�n�n

    geli�imi ortaya ç�kar�lmaya çal���lmaktad�r.

    n) ERDEM�R, Hatice Palaz, (2002), “Yabanc� Yazarlara Göre Türklerde Sava� ve Taktik”, GÜZEL, Hasan Celal, Kemal Ç�ÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002),

    Türkler, Ankara: Yeni Türkiye Yay�nlar�, ss. 938–943.

    Erdemir, Bizans kaynaklar�na dayanarak Türklerin çocukluktan bu yana nas�l

    sava�ç� yeti�tirdiklerini, kendine özgü sava� teknik ve taktikleri ile dünya ordular�na

    nas�l model olu�turduklar�n� ortaya koymu�tur.

    o) ES�N, Emel, (2006), Türklerde Maddi Kültürün Olu�umu, �stanbul: Kabalc� Yay�nevi.

    Çal��ma, Esin’in çe�itli makalelerinin bir araya getirilmesinden olu�mu�tur.

    Türklerde Maddi Kültürün Olu�umu'nun ilk makaleleri, Türklerin göçebe �eklinde

    ya�amdan yerle�ik hayata geçi�lerinin maddi kültürlerindeki izlerini ortaya koymu�tur.

    18

  • Bu çerçevede, çad�r mimarisiyle tap�nak ve hükümdar meskeninin mimarisi aras�ndaki

    ili�kileri incelmektedir. Surlu yerle�imlerin düzenini ve ard�ndaki simgeselli�i, kentin,

    saray�n ve tap�na��n mimarisiyle kozmosun mimarisi aras�ndaki ba�lant�l�lar� ortaya

    koymaktad�r.

    ö) GÖMEÇ, Saadettin, (1997), Kök Türk Tarihi, Ankara: Türksoy Yay�nlar�.

    Gömeç’in bu yap�t�, Türk ad�n�n ilk kullan�ld��� Kök-Türk Devleti hakk�nda

    kaynak bir eserdir. Kök-Türk Devleti’nin temelini olu�turan A�ina Boyu ile ba�lat�lan

    tarihçe, Köktürk devletinin y�k�l���na kadar olan dönemi kapsamaktad�r. Kök-Türk

    devletinin siyasal yap�s�ndan inançlar�na kadar ayr�nt�l� bir inceleme ortaya koyan

    yazar, dünyan�n en güçlü devletlerinden biri olan Kök-Türk Devleti’nin dünya

    uygarl���na kazand�rd�klar� unsurlar� ve kavramlar� anlatmaktad�r.

    p) GÜLTEPE, Necati, (2002), “�lk Türk Devletlerinde Bürokrasi”, GÜZEL,

    Hasan Celal, Kemal Ç�ÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara: Yeni

    Türkiye Yay�nlar�, ss. 894–906.

    Gültepe’nin bu çal��mas�nda, Türk devletlerinde bürokrasinin ortaya konmas�

    amac�yla, öncelikli olarak Çin ve M�s�r bürokrasileri incelenmi�tir. Daha sonra Hun

    devletinden ba�lanarak, �lhanl�lara kadar olan dönemdeki bürokratik yap�lanma

    incelenmi�tir. Bürokraside öne ç�kan memurlar�n görevleri ve yetkileri irdelenmi�tir.

    r) GÜZEL, Hasan Celal, Kemal Ç�ÇEK, Salim KOCA, (2002), Türkler, Ankara:

    Yeni Türkiye Yay�nlar�.

    Yap�t, 1623 bilimsel çal��madan olu�an bir ansiklopedidir. Do�rudan yaz�lm��

    makaleler oldu�u gibi, Türklerle ilgi temel eser durumundaki kitaplardan, o bölüme

    uygun makaleler olu�turularak ansiklopediye al�nm��t�r. Türklerle ilgili her konuda bilgi

    bulunulabilecek bir eser durumundad�r.

    s) KAFESO�LU, �brahim, (2004), Türk Milli Kültürü, �stanbul: Ötüken

    Yay�mc�l�k.

    Kafeso�lu, bu eserinde Orta Asya kültür yap�s�n� ayr�nt�lar�yla ortaya koyarak, bu

    kültür yap�s� içerinde Türklerin kültür yap�s�n�n geli�imini incelemi�tir. Kültür

    geli�iminin Türk devletlerinin ortaya ç�k���yla ivme kazand���n� ve Türk kültürünün

    Orta Asya’daki mutlak, yönlendirici kültür oldu�unu ortaya koymu�tur.

    19

  • �) KAPAN�, Münci, (2005), Politika Bilimine Giri�, Ankara: Bilgi Yay�nevi.

    Prof. Münci Kapani bu kitab�nda ça�da� politika biliminin temel konular�n�, yeni

    ara�t�rmalar�n ve geli�melerin �����nda ele alarak incelemektedir. Bunlar aras�nda,

    politikan�n anlam� ve nitelikleri, modern politika biliminin geli�imi, devlet ve

    egemenlik kavramlar�, siyasal iktidar kavram�, siyasal iktidar�n me�ruluk temelleri,

    siyasal iktidar ve sosyal tabakala�ma, elitler ve kitleler, siyasal kat�lma ve bununla ilgili

    olarak de�i�ik demokrasi anlay��lar�, kamuoyu, siyasal partiler ve bask� gruplar� gibi

    konular bulunmaktad�r. Bu ana konular�n çerçevesinde, günümüzün Türkiye’sinde ön

    plana ç�kan baz� siyasal ve kurumsal sorunlar�n da bilimsel bir de�erlendirilmesi

    yap�lmaktad�r.

    t) KA�IKÇI, Osman, (2002), “Eski Türklerde Devlet Ba�kanl���- Hakanl�k”,

    GÜZEL, Hasan Celal, Kemal Ç�ÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara:

    Yeni Türkiye Yay�nlar�, ss. 888–893.

    Ka��kç� bu çal��mas�nda öncelikli olarak Türk devletinin olu�umu üzerinde

    durmu�tur. Daha sonra Hakanl���n özellikleri, yetkileri, görevleri ve seçimi konular�n�

    irdelemi�tir.

    u) KOCA, Salim, (2002), “Eski Türklerde Devlet Gelene�i ve Te�kilat�”, GÜZEL, Hasan Celal, Kemal Ç�ÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara:

    Yeni Türkiye Yay�nlar�, ss. 823–844.

    Koca, bu çal��mada �slamiyet öncesi Türklerde devlet kavram�n� ayr�nt�l� olarak

    i�lemi�tir. Ba�lang�çtan bu güne kadar olan devlet olu�turan tüm etkenleri ortaya

    koymu�tur. Devletin yap�lanmas�, devaml�l��� ve devleti olu�turan tüm kavramlar

    ayr�nt�l� olarak incelenmi�tir.

    ü) L�GET�, L., (Çev: Sadrettin KARATAY), (1986), Bilinmeyen �ç Asya,

    Ankara: Türk Dil Kurumu.

    Asya’da Macarlar�n geçmi�ini arayan yazar, Asya’daki boylar�n ya�ay�� �ekilleri,

    ili�kileri, kültürel benzerlikleri ve ayr�l�klar�n� ortaya koymu�tur.

    20

  • v) ÖGEL, Bahaeddin,(1982), Türklerde Devlet Anlay��� (13. Yüzy�l Sonlar�na

    Kadar), Ankara: Ba�bakanl�k Bas�mevi.

    Ögel, bu eserinde ilk ça�lardan 13 ncü yüzy�la kadar olan, �slamiyet öncesi ve

    �slamiyetin Türkler taraf�ndan kabul edildi�i ilk dönemleri anlat�l�r. Devletin olu�umu,

    temel ilkeleri ve kurumlar� konusunda bilgi verilmi�tir.

    y) ÖGEL, Bahaeddin, (2002), “Devlet Meclisi ve Kurultay”, GÜZEL, Hasan

    Celal, Kemal Ç�ÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara: Yeni Türkiye

    Yay�nlar�, ss. 874–887.

    Bu çal��mada �slamiyet öncesi Türklerde “meclis kurultay” anlay���n�n olu�umu

    ve geli�imi incelenmi�tir. Meclis ve kurultay çe�itleri, görevleri ve yetkileri hakk�nda

    bilgi verilmi�tir.

    z) ÖGEL, Bahaeddin, (2003), �slamiyet’ten Önce Türk Kültür Tarihi, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yay�n�.

    Türünde temel eserlerden biri kabul edilen Ögel’in bu yap�t�, Asya’da Türk

    varl���n�n kültürel izlerini sürmektedir. Hunlardan önceki dönemle ba�layan

    incelemeler, Hun devleti, daha sonra Asya’da kurulan Türk devletleri ve öne ç�kan Türk

    boylar�n�n kültürel haritas� ç�kar�lm��t�r. Kaz�lardan elde edilen bulgular Türklerin

    ya�ad��� co�rafyay� ve kültürel etkile�imi ortaya koymaktad�r.

    aa) ÖZÖNDER, Sema Barutçu, (2002), “Eski Türklerde Dil ve Edebiyat”, GÜZEL, Hasan Celal, Kemal Ç�ÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara:

    Yeni Türkiye Yay�nlar�, ss. 481–501.

    Özönder, bu çal��mada eski Türkçe diye adland�r�lan alt�nc� ile onuncu yüzy�l

    aras�n� incelemi�tir. Eski Türkçeye ait eserler bulunduklar� bölgelere ayr�ld�ktan sonra,

    eserlerin türlerine göre yap�lar� ortaya konulmu�tur. Kelime yap�lar� ve yaz�lma

    �ekillerine göre bir s�n�fland�rma yap�lm��t�r.

    bb) PAKSOY, Hasan Bülent, (1997), Türk Tarihi, Toplumlar�n Mayas�, Uygarl�k, �zmir: Kültür Sanat Yay�n�.

    Paksoy, bu eserinde Türk uygarl��� üzerinde belirgin s�çramalar yaparak, bir

    tan�t�m çal��mas� yapm��t�r. Bu günün dü�ünce tarihi anlat�l�rken, bir ba�ka bölümde

    21

  • Türk ordusunun özellikleri anlat�lmaktad�r. Yazar, kendince belirledi�i Türk tarihinde

    sivrilmi� dü�ünce adamlar�ndan örnekler vermekte ve olaylar� anlatmaktad�r.

    cc) PINARBA�I, Simge Özer, (2004), Ça�lar Boyu Taht�n Simgesel Anlamlar� I����nda Türk Tahtlar�, Ankara: Kültür Bakanl��� Yay�nlar�

    P�narba��, bu eserinde “taht” kavram�n anlam�n� ortaya koyduktan sonra, eski

    Türklerle yak�n zamanlarda ve co�rafyada ya�ayan di�er uluslardaki taht tipleri ve

    kullan�m� konusunu incelemi�tir. Ula�t��� bulgular üzerine, �slamiyet öncesi Türklerde

    taht�n önemi ve kullan�m� konusunda ç�kar�mlar yapm��t�r.

    çç) P�LANCI, Hülya, (1998), Türk Halk Edebiyat�, Eski�ehir: Anadolu

    Üniversitesi Yay�nlar�.

    Ders kitab� niteli�indeki bu eserde, �slamiyet öncesi Türk edebiyat�n�n sözlü ve

    yaz�l� s�n�fland�rmas� yap�lm��t�r. Her iki edebiyat türüne örnekler verilerek aç�klamalar

    yap�lm��t�r. Türk edebiyat�nda sav, sagu, ko�uk ve destanlar üzerinde durulmu�tur.

    dd) SARAY, Mehmet, (1999), Türk Devletlerinde Meclis (Parlamento), Demokratik Dü�ünce ve Atatürk, Ankara: Atatürk Ara�t�rma Merkezi.

    Çal��mada, �slamiyet öncesi ve sonras� Türklerde meclis anlay��� ve geli�imi

    ortaya konmu�tur. Türklerde demokrasinin Cumhuriyet sonras� dönemdeki geli�imi

    irdelenmi�tir.

    ee) SERTKAYA, Osman F., (2001), “Eski Türkler Okur Yazar m�yd�?”, Göktürk Devletinin 1450. Kurulu� Y�ldönümü-Sempozyum Bildirileri, Ankara: Yeni Avrasya

    Yay�nlar�, s.s. 23-37.

    Sertkaya makalesinde, �slamiyet öncesi kurulan Türk devletlerindeki alfabeler

    üzerinde durmu�tur. Alfabelerin ö�retilebilirli�ini irdeleyerek, Türk halk�n�n okuryazar

    olup-olmad��� konusunu ara�t�rm��t�r.

    ff) TANER�, Ayd�n,(1993), Türk Devlet Gelene�i Dün-Bugün, �stanbul: Milli E�itim Bakanlar� Yay�nlar�.

    Taneri, eserinde Türklük kavram�n�n tarihsel geli�imi üzerinde durmu�tur. Türk

    devletlerinde devletin olu�umu, yap�s�, kurumlar� ve i�leyi�i konusunda kar��la�t�rmalar

    yaparak incelemelerde bulunmu�tur.

    22

  • gg) TA�A�IL, Ahmet, (1995), Göktürkler I, Ankara: Türk Tarih Kurumu.

    Ta�a��l, bu eserinde üç döneme ay�rd��� Kök-Türk tarihinin ilk bölümü olan

    Birinci Kök-Türk Devleti’nin kurulu�undan y�k�l���na kadar olan dönemi incelemi�tir.

    Genelde Çin günlükleri kaynak al�narak haz�rlanan bu eserde, Kök-Türklerin

    hükümdarlar� incelenmi�, taht kavgalar�, ya�ay��lar� ve devlet yönetim yöntemleri

    üzerinde durulmu�tur.

    ��) TA�A�IL, Ahmet, (1999), Göktürkler II, Ankara: Türk Tarih Kurumu

    Ta�a��l bu eserinde üç döneme ay�rd��� Kök-Türk tarihinin ikinci dönemi olan, 50

    y�l süren Çin egemenli�i dönemini incelemi�tir. Kendi anlat�m�yla fetret dönemindeki

    Kök-Türklerin hükümdar adaylar�n�n yapt��� mücadeleler ortaya konmu�tur.

    hh) TA�A�IL, Ahmet, (2004a), Çin Kaynaklar�na Göre Eski Türk Boylar�,

    Ankara: Türk Tarih Kurumu.

    Bu kaynak eserde, Türklerin ba�lang�çtan bu güne kadar olan tarihteki tüm boylar�

    incelenmi�tir. Çin kaynaklar�n� temel kaynak alan eserde, Türk veya Türklere akraba

    boylar�n ya�ay��lar� ve sava�lar� ortaya konmu�tur.

    ��) TA�A�IL, Ahmet, (2004b), Göktürkler III, Ankara: Türk Tarih Kurumu.

    Kök-Türk tarihi ile ilgili yap�lan ara�t�rmalar�n üçüncüsü olan bu eser, üçüncü

    dönem olan ikinci Kök-Türk devletini incelemi�tir. �kinci ve üçüncü kitaptaki ayn�

    yöntem devam ettirilmi�tir. Kök-Türklerin sava�lar�, ya�am �ekilleri, yönetim �ekilleri

    hükümdarlar�n gözüyle ortaya konmu�tur. Bu eserde Orhun yaz�tlar� da kaynak olarak

    kullan�lm��t�r.

    ii) TEZCAN, Mahmut, (2000), Türk Ailesi Antropolojisi, Ankara: �mge Kitapevi.

    Tezcan, eserine �slamiyet öncesi Türk aile yap�s�n�n sosyo kültürel niteliklerini

    inceleyerek ba�lam��t�r. Daha sonra Cumhuriyet döneminden bugüne kadar, özellikle

    geleneksel ailede odaklanm��, toplumsal de�i�me sürecindeki farkl�la�malara ve

    yeniden yap�lanmalara de�inmi�tir.

    jj) TKAE, (1992), Türk Dünyas� El Kitab�, Ankara: Türk Kültürünü Ara�t�rma Enstitüsü Yay�nlar�.

    23

  • Üç cilt olarak yay�mlanan Türk Dünyas�n�n El Kitab�’nda, Türk kültürünü

    olu�turan ö�elerin tarihsel süreç içerindeki geli�imi incelenmi�tir. Türk bilim

    dünyas�n�n ileri gelen ara�t�rmac�lar�n�n özgün bilimsel makaleleri kitapla�t�r�lm��t�r.

    kk) TOGAN, Zeki Velidi, (1981), Umumi Türk Tarihine Giri� Cilt 1, �stanbul: �stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay�nlar�.

    Türk tarihinin bilinmeyen (yaz�s�z) ça�lar�ndan Osmanl� devletinin kurulu�

    zaman�na kadar olan dönem incelenmi�tir. Ça�da�� yabanc� yazarlarla olan çeli�kilerini

    ve ele�tirilerini de ortaya koyan Togan, genellikle �slamiyet sonras� Türkler konusuna

    a��rl�k vermi�tir.

    ll) TURAN, Osman, (2002), “Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi”, GÜZEL, Hasan

    Celal, Kemal Ç�ÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara: Yeni Türkiye

    Yay�nlar�, ss. 845–856.

    Türkçülü�ün öne ç�kan isimlerinden olan Turan, Türklerin dünya egemenli�i

    dü�üncesinin öncüsü olmu�tur. Turan, bu çal��mas�nda destanlardan ve yaz�tlardaki

    devlet egemenli�i kavram�ndan yola ç�karak Türklerin dünya egemenli�i kavram�

    üzerinde yo�unla�m��t�r.

    mm) TUTAR, Adem, (2002), “�slamiyet Öncesi Türk Devlet Gelene�inde Adelet

    Anlay���”, GÜZEL, Hasan Celal, Kemal Ç�ÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler,

    Ankara: Yeni Türkiye Yay�nlar�, ss. 868–873.

    Çal��mada, �slamiyet öncesi Türklerde devlet olu�umundaki adalet anlay��� ortaya

    konulmu�tur. Adalet anlay���n�n, devlet yap�lanmas�ndaki yeri, halkla devlet aras�ndaki

    adalet kavram� ve hükümdarlardaki adalet anlay��� üzerinde durulmu�tur.

    nn) URAZ, Murat, (1992), Türk Mitolojisi, �stanbul: Dü�ünen Adam Yay�nlar�.

    Uraz, Türk �slamiyet öncesi inan��lar�n� yarad�l��, hayat, ölüm konular� üzerinde

    hikâyeler ve efsaneler arac�l��� ile anlatm��t�r. Ek olarak �slamiyet öncesi Türklerin

    inand��� dinler hakk�nda bilgiler vermi�tir.

    oo) �ENER, Cemal, (2003), �amanizm Türklerin �slamiyet’ten Önceki Dini, �stanbul: Etik Yay�nlar�.

    24

  • �slamiyet öncesi Türklerin dini olarak kabul edilen �amanizm hakk�nda ayr�nt�l�

    bilgi veren çal��ma, �amanizmin �slamiyetten sonraki yans�malar�n� anlatmaktad�r.

    Ayr�ca, �amanizm incelemesi Türklerle s�n�rl� b�rak�lmam��t�r.

    2.2. Yabanc� Dilde Yaz�lm�� Çal��malar

    a) EBERHARD, Wolfram, (1977), A History of China, Berkeley: University Of California Pres.

    Ünlü Orta Asya ara�t�rmac�s� Eberhard, temel eser niteli�indeki bu kitab�nda, Çin

    tarihini ta� devrinden kalma Pekin insan�ndan ba�layarak kitab�n yaz�ld��� tarih olan

    1950’li y�llara kadar olan dönemi incelemi�tir. Cumhuriyet ve Me�rutiyet’ten önceki

    zaman�, hanedanl�k dönemleri biçiminde s�n�fland�rarak incelemi�tir.

    b) G�LES, Herbert A., (2000), The Civilization Of China, Boston: Adamant Media Corporation.

    Çin uygarl���n�, feodal zamandan bu güne kadar olan geli�imi, kad�n, çocuk,

    yasalar�n olu�umu, e�itim, filozofik konulara a��rl�k vererek incelemi�tir. Yazar,

    özellikle kültürel geli�im çerçevesinde konular� incelemi�tir.

    c) G�LES, Herbert A., (2005), Chinese Sketches, Boston: Adamant Media Corporation.

    Geçmi�ten günümüze Çin kültüründeki de�i�meler, yozla�malar konu edilmi�tir.

    Günümüz toplumsal de�i�imleri üzerinde yo�unlukla durulmu�tur.

    d) G�LES, Herbert A.,(2005), Religions of Ancient China, Boston: Adamant Media Corporation.

    Sinolog Giles, M.Ö. 3000 ‘lü y�llardan ba�layarak Çin’deki inançlar� incelemi�tir.

    Tüm dini ve felsefi inançlar� ortaya koyan yazar, halk inan��lar�na destanlara ve

    efsanelere de yer vermi�tir.

    e) HOGART, David George, (2005), The Ancient East, http://books.google.com/books, Eri�im Tarihi: 10.11.2006.

    Hogart bu eserinde günümüzde Orta do�u diye adland�r�lan bölgede, M.Ö.

    1000’den M.Ö. 150 y�llar�na kadar olan dönemde kurulan uygarl�klar� ve bölgeye olan

    etkilerini incelenmi�tir.

    25

  • f) MART�N,W. A. P., (2004) The Awakening of China, Old LandMark Publishing.

    Çin tarihini, mitolojik dönemlerinden alarak, dünyaya aç�ld��� döneme kadar olan

    dönemi ana hatlar�yla incelemi� olan Martin, bu dönemden sonra önemli sava�lar�

    anlatm��t�r.

    g) PARKER, Edward Harper,(2005), Ancient China Simplified, Kila, USA: Kessinger Publishing.

    Parker, Çin uygarl�k tarihindeki, önemli dönüm noktalar�na dayanarak günümüze

    kadar incelemi�tir. Çin uygarl���ndaki önemli bulu�lar, ön plana ç�km�� inançlar,

    hanedanlar dönemindeki geli�meler �����nda ortaya konmu�tur.

    h) WEBSTER, Hutton, (2005), Early European History, http://www.dominiopublico.gov.br., Eri�im Tarihi: 24.01.2007.

    Webster, bu kitab�nda ön-Avrupa tarihinden ba�layarak yakla��k 1600’l� y�llar�n

    sonlar�na kadar getirdi�i Avrupa tarihini kronolojik s�ralamayla incelemi�tir. Tarihsel

    s�ralamas�n� dönemin önemli olaylar�ndan yola ç�karak ortaya koymu�tur.

    26

  • 3. TÜRK VE TÜRKLÜK KAVRAMININ TAR�HSEL KÖKEN� Türk ad�n�n kayna�� konusunda çe�itli ara�t�rmalar bulunmaktad�r. Genelde,

    yabanc� ara�t�rmac�lar�n yapm�� oldu�u çal��malara de�erlendirilerek, Türk ad�n�n

    kayna��na inilmeye çal���lm��t�r.

    3.1. Türk Ad� ve Türklük Kavram�n Kökeni Türkler denince; etnografya ve dilbilim yoluyla bir toplumun kültürünü inceleyen

    ve tarihle ilgili olanlar�n bazen “Türk-Jattab” bazen “Türk-Tatar-Mo�ol” diye and�klar�

    bir �rktan gelme; adetleri, dilleri birbirine çok yak�n, tarihi hayatlar� birbirine kar��m��

    olan kavim ve kabilelerin tümü anla��l�r. Bu aç�dan �ranl� ve Avrupal� baz� yazarlar�n ve

    onlar� kaynak alan baz� Osmanl� yazarlar�n�n “Tatar” dedikleri Kazanlar ve

    Azerbaycanl�lar yan�nda, K�rg�zlar ve Yakutlar da Türk tan�m�n�n içindedirler. Genel

    çerçeve olarak belirtilen tan�ma; Ba�kurt, Uygur, Türkistanl�, Karaçay, Balkar,

    Gagavuz, Altayl�, Çuva�, Çeçen, Ingu� ile çok say�daki küçük boylar da kat�l�rsa, genel

    kabul gören bir “Türk” tan�m� ortaya ç�kmaktad�r (Aydo�an, 2004a, 493). Tek tek isim

    say�lmazsa, Türkçe konu�an herkes Türk kabul edilebilir. Tan�mlanan birliktelik, eski

    bir tarihe dayanan ve canl�l���n� koruyarak varl���n� bugün de sürdüren, ortak bir �rk�

    temsil eder.

    Ancak Türklük kavram�, etnik köken birlikteli�iyle s�n�rl� kalmaz; onu a�arak, dil

    ve kültür birli�ine dayanan, geni� ve köklü, ortak bir uygarl��� da anlat�r. Irk ö�esinin

    (t�pk� din gibi) toplumsal geli�imi aç�klamada tek ba��na yeterli olamayaca�� aç�kt�r.

    �nsanlar aras�ndaki biyolojik farkl�l�klar� inceleyen insanbilimin ilgi alan�na giren �rk

    konusu, tarih-toplum ili�kilerini inceleme ve anlaman�n gerekli, fakat yetmez �art�d�r

    (Aydo�an, 2004a, 493).

    Türklerin a�a�� yukar� 4 bin y�ll�k bir tarihe sahip olduklar� kabul edilir. Bu

    dü�ünceden yola ç�karak yerli-yabanc� birçok ara�t�rmac�, çok eski tarihlerde Türk ad�

    ta��yan bir kavmin, hatta ulusun varl���n� ara�t�r�rlar. Özellikle Cumhuriyet'ten sonra,

    �slam ve Osmanl�yla s�n�rl� bir tarih anlay���na tepki olarak, bu yolda çok ileri gidilir ve

    arkeoloji, kültür ve hatta dil ara�t�rmalar�na dayanmadan, “t, r, k” harfleri geçen her

    yerde Türk ulusunun ke�fine çal���l�r. Örne�in, Ön Asya çivi yaz�s� metinlerinde

    görülen Turukku'lar, Türk ad� ta��yan Türk kavmi san�l�r. Eski Hatti'ceye dayanan Hitit

    efsanelerinde say�s�z Türkçe anlaml� ve benzer sözlere ve Anadolu'da bir Tanr�'n�n

    varl���na dayanarak, soyumuzun ilk yurdunun Ön Asya oldu�u ileri sürülür. Heredot'un

    Do�u kavimleri aras�nda gösterdi�i Targita'lar ve �skit ülkesinde belirtti�i Tyrkae'ler

    27

  • Türk ad� say�l�r. Traklar için de ayn� görü� ileri sürülür. Anadolu'dan �talya'ya giden

    Etrüsk'lerin adlar� “Tark” ile ba�lad���ndan, adlar�n�n Türk oldu�u dü�ünülür. Ünlü

    Troyal�larda da Türklerin atal��� aran�r. Hatta Fatih �stanbul'u al�nca, Bizans yazarlar�,

    �talya'dan yard�m almak amac�yla, Türkleri “Teucri” diye adland�r�rlar ve onlar� Troya

    soyundan göstererek, atalar�n�n mezarlar�n� almak için �talya'ya yürüyeceklerini

    yazarlar. Çinliler, “r” harfi kullanmad�klar�ndan MÖ. 100 y�l�nda Çin kaynaklar�nda

    geçen Tik'lere, (Di'ler) Türk kavimi gözüyle bak�l�r (Avc�o�lu, 1999a, 286–288).

    Bugün bilim dünyas�nda, genellikle, “Türk” ad�n�n M.S. VI. yy. ortas�nda Kök-

    Türkler taraf�ndan kurulmu� olan devlet (552–744) ile ortaya ç�kt��� kabul edilmektedir.

    Buna göre, “Türk” ad�; ilk olarak Çin y�ll��� Çou-�u'da, Kök-Türk birli�ini göstermek

    üzere 542 y�l�nda ve Bat� Wei �mparatoru Tait-tusu taraf�ndan Kök-Türk Kaan'�

    Bumin'e elçi gönderilmesi nedeniyle de 545 y�l�nda görünmektedir (Ta�a��l, 2003, 10).

    Çin kaynaklar�, Kök-Türklerin ba��ms�zl�klar�n� kazanmadan önce, Altay'lar�n

    güneyinde oturduklar�n� yazar (Ta�a��l, 2003, 10). Buras� efsanelerde geçen Ergenekon’

    dur. �ranl�lar�n ulusal destanlar�na yahut �ahname'ye göre; dünyay� üç o�luna

    bölü�türen Feridun'un Türkistan ve Çin dâhil, do�u ülkelerini Türklerin atas� Tur veya

    Tûrec'e vermesinden yola ç�k�larak, bu yerlere “Turan” ad� verilmi�tir. Türk, Feridun'un

    büyük o�ludur. Mavereün-ne-hir'den Çin ve Maçin'e kadar olan bölge onun pay�d�r.

    Türk, ayn� zamanda Turan (Türk) ilinin ad�d�r. Tûr veya Tûrec kelimesi, Farsça'da

    “Türk”, Turan kelimesi de “Türk” ad�n�n ço�ul �ekli; Tur(k)andan gelmektedir.

    Türklerin efsanelerde yer alan hükümdar� Afrasyab, Tur'un torunudur. Afrasyab, Türk

    destanlanndaki O�uzhan'd�r. �slami anlat�mlara göre de; O�uz-han, Yafes'in torunudur

    (Anadol, 2001, 63–64).

    Avesta'n�n, Ebû’l-be�er ya da insano�lunun babas� (Tevrat’ta Hz. Adem

    kar��l���d�r) olarak tan�tt��� Kayümar� (Kayûmareta) ve Tevrat anlat�m� �öyle devam

    eder: “Hükümdar Feridun geni� ülkesini üç o�lu: Salm (Sarm), �rac, Atvac veya Tuvac

    (do�rusu, Turaç) aras�nda payla�t�rd� ve Türk Çin ülkeleri Turac'a dü�tü”. Bu arada olan

    taht kavgalar�nda �rac di�er karde�leri taraf�ndan öldürülür. Irac'�n yerine geçen o�lu

    Minüçihr (Manüçithra) babas�n�n intikam�n� almak üzere “Türk” ülkesine yürür ve

    Turaç neslinden Afrasyab ile çarp���r. Sava�lardan sonra, iki ülke aras�nda s�n�r ok

    atarak belirlenir. Bir �ranl� taraf�ndan Taberistan'dan at�lan ok Belh Nehri (Ceyhun,

    Amu-derya) üzerine dü�er. Bu nedenle bu nehrin iki ülke aras�nda s�n�r say�ld���

    anlat�l�r. Bundan sora �ran anlat�mlar�nda art�k Türk ülkesinden “Turan”, Fars

    ülkesinden de �ran diye bahsedilir (Anadol, 2001, 63–64).

    28

  • Büyük Kök-Türk Devleti ile “Türk” ad�n�n yer al���, Çinliler'de Tu-kiu,

    Bizansl�lar'da ise Turksi �eklinde olmu�tur. Turkoi, Türk dilinde “mi�fer” demektir. Bu

    kaynaklara göre, Türklerin eteklerinde oturduklar�, mi�fer biçiminde yükselen da�dan

    dolay� bu ad verilmi�tir. Bir di�er anlat�ma göre de, Türk ad� eski Türklerin yapt�klar�

    demircilikle ili�kilendirilir. Altay Da�lar�'n�n güneyinde, Juan-juanlara ba�l� olarak,

    onlara demirden silahlar yapan Kök-Türklerin bulunduklar� yerdeki bir da��n tulgaya

    benzemesi nedeniyle buna Tu-kiu denildi�i, orada ya�ayanlar�n da ulus olarak bu ad�

    ald�klar� iddia edilmektedir (Ta�a��l, 2003, 11–18).

    Hunlar ve Türkler hakk�ndaki büyük eserini 1756-1758'de yazm�� olan De

    Guignes’den beri Orta Asya tarihi ile ilgilenen bilim adamlar�n�n ço�u, Türk sözünün

    mi�fer demek oldu�u konusundaki Çin belgesine önem vermi� ve kendi aç�lar�ndan bu

    kayd� dikkate alm��lard�r. Ünlü tarihçi Koele'ye göre; Türk ad� Tur veya Tir'den

    gelmektedir. Anlam� çekmek, cezbetmek demektir, kelimenin asl� “Turku”dur. K.

    Fiok'a göre; “Turku”, en eski tarih olan “Herodot Tarihi’nde sözü edilen �skitler yahut

    “Saka” Türklerinin dillerinde “deniz k�y�s�nda oturan adam” anlam�na gelmektedir. 10

    ncu yüzy�lda ya�ayan ünlü �slam tarihçisi Ibn Fakih el Hamadani’ye göre Türkler,

    efsanevi “yecüc-mecüc” �eddinin arkas�na “terk” edilmi� olduklar� için bu ad� alm��lar

    veya kendilerine bu ad verilmi�tir (Kafeso�lu, 2004, 43–45).

    Vambery ve Muhkacsi gibi Türkologlara göre de “Türk” ad� “türemek” kökünden

    gelmi�tir. Buna göre, türemi� veya yarat�lm�� anlam�na gelen bu kelimeden mahlûk

    veya insan anlam�na gelen (türük veya türk) kelimesi meydana gelmi�tir. Bu konuda en

    güçlü dayanak Türklerin yazd��� Kök-Türk an�tlar�d�r. Bu an�tlarda “Türk” ad�, hem

    “Türk” ve hem de “Türük” olarak iki �ekilde geçmektedir. Önceleri çift heceli okunan

    ad, Kök-Türkler döneminde tek heceli �ekliyle birlikte iki çe�it okunmu�, sonra da

    yaln�z “Türk” �eklini alm��t�r. Bilim adamlar� bu yoldaki iddialar�n� ispatlarlarken,

    göçebe olan yörük veya yürükler için de bu ad�n yürümek kökünden meydana geldi�i

    sav�n� ileri sürmektedirler (Kafeso�lu, 2004, 43–45). Nemeth'in incelemelerinde de

    Türk boylar�nda bu anlama gelen adlar vard�r. Buna göre; bir Peçenek boyu olan erdem

    (fazilet), kangar (kahraman), O�uzlarda Kay� (kan, güçlü) ve Salur (güçlü, sa�lam)

    sözcükleri ayn� yolla türetilmi�lerdir. Frans�z dil bilgini Louis Baziri’e göre de “Törük”

    var olmu�, �ekil kazanm�� demektir. “Türük” oldu�unda, anlam� da �ekli gibi, “geli�mi�,

    tamamen geli�mi�”, “Türk” kelimesi haline geldi�inde de “güç” anlam�na gelmi�tir.

    Ünlü dil bilgini Ka�garl� Mahmud'a göre, bu ad Türklere yüce Tanr� taraf�ndan

    verilmi�tir ve “olgunluk ça��” anlam�na gelmektedir (Kafeso�lu, 2004, 43–45).

    29

  • Ünlü Rus tarihçisi Alman as�ll� William Barthold'a göre de; Türk ad� “Törü”

    kelimesiyle ilgili olup, bu kelimeye Orhun abidelerinde s�k s�k rastlan�lmaktad�r ki,

    “'kanun, adet, kanunla düzenlenmi�, birlik kazanm�� halk” demektir. Kök-Türk

    Hükümdar� Bilge-Kaan da ad�n� diktirdi�i ve tarihe seslenen an�t�nda; “Ben Türk Bilge

    Kaan'�m.” derken, “Türk” ad�n� tüm aç�kl��� ile anlat�r. Nitekim ba� kald�ran; O�uz,

    Türke� ve K�rg�zlar anlat�l�rken: “Türküm budunun erti-Kendi Türk ulusum idi”

    denilmesi de bunu göstermektedir. Bu nedenle, “Türk” ad�, bir hanedan veya boy ad�

    de�il siyasi birli�in ad�d�r (Ergin, 2003, 23–30).

    Anadolu lehçesinden ba�ka Türk lehçelerinde (K�rg�zca'da, Ba�kurtça'da, Kazan

    Türkçesi'nde) “Türk” kelimesi, Türük veya Török olarak söylenir. Anadolu'da bile,

    “Türk” kelimesinin Türük veya Török �eklinde söylendi�i köyler, kasabalar vard�r.

    Kendileriyle Atilla gibi mü�terek bir ataya sahip olan ve etnik bak�mdan akraba olarak

    kabul edilen Macarlar, Türk ad�n� “Török” �eklinde yazarlar (Anadol, 2001, 63–70).

    Türk sözcü�ünün Uygur metinlerinde “güçlü” anlam�na geldi�i ortaya

    konulmu�tur. Türk tarihi üzerinde çal��malar� bulunan ünlü Macar Gyula Nemeth de

    “Türk” kelimesinin “güçlü” demek oldu�unu savunmaktad�r.

    Özetle yukar�da de�inilen birçok görü� bilimsellikten uzak görünmektedir. Son

    arkeolojik ara�t�rmalar ve kültür tarihi incelemeleri de bu yak��t�rmalar� do�rulamaz.

    Benzetmenin dil bilimi bak�m�ndan da do�rulu�u ku�kuludur. Zira ara�t�rmalar

    göstermi�tir ki, Türkün eski söyleni�i, bugünkü gibi tek heceli de�il, iki hecelidir. Türk

    ad� ilk kez, Orhun Yaz�tlar�’nda, fakat daha çok “Türük” biçiminde geçer.

    Çin kaynaklar� da Türk’ü, T'u-ku'ea ya da T’u-chueh diye iki heceli yazar. Torük,

    Türük ve giderek Türk olur. Bu nedenle Orhun yaz�tlar�ndan önce iki heceli Türk

    aramak gereklidir. Türk’e benzer adlar�n ço�u tek hecelidir. Etnik gruplar�n

    biçimlenmesi hakk�nda yukar�da yap�lan uzun aç�klamalar da, çok eski tarihlerde ayn�

    soydan gelen ya da ayn� dili konu�an topluluklar�n tek bir genel ad alt�nda

    topland�klar�n� dü�ünmeye izin vermez. Boylar�n bir devlet kurulu�una gitmeden önce,

    ayr� ayr� ya�ad�klar� dönemde, ayn� dili konu�salar bile, ayr� adlar ta��yacaklar� aç�kt�r.

    Orta Asya'da da Cengiz Han öncesinde Mo�ol, bir boyun ad�d�r. XII. Yüzy�lda, Tatar ve

    Kereit'ler aras�nda, Onon ve Kerülen nehirleri boyunca avc� ve göçebe pek çok boylar

    ve soylar vard�r. Bunlardan ancak bir tanesi Mo�ol ad�n� ta��r. Cengiz'in atas� Borcigin

    soyundan Kabul Han, ka�an ad�n� ald�ktan sonra Mo�ol ad� tüm boylar için kabul edilir.

    Daha önce ba�ka bir Mo�ol boyu olan Tatar ad� ünlüdür. Yabanc�larla ili�kilerinde

    birçok Türk ve Mo�ol boyu, ünlü Tatar ad�n� kullan�rlar. Sonralar� Mo�ol ad� ün

    30

  • kazan�rsa da, Tatar genel ad durumunu korur. Ne var ki, birçok Türk ve Mo�ol boylar�

    için, Tatar genel bir ad olarak kal�r (Taneri, 1993, 29).

    Çinliler, ilk kez 842 y�l� metinlerinde Tatar deyimini kullan�rlar. Çin'de Hitay

    sülalesi (907–1119) döneminde Avrupal�lar, Türk ve Mo�ol boylar�na Tatar derler.

    Cengiz Han ile Tatar ad� yayg�nla��r. Ruslar ve Avrupal�lar, Cengiz �mparatorlu�una

    “Tatar �mparatorlu�u” ad�n� verirler. Mo�ollar ise, Bizans d���ndaki tüm Avrupal�lara

    “Frenk” ad�n� takarlar. Daha sonra Hu�lar, Kazan, K�r�m, Sibirya, Türkistan ve

    Kafkasya'da kar��la�t�klar� Türk boylar�na Tatar ad�n� verirler. Sovyetler, Tatar deyimini

    yaln�zca Kazanl�lar ve K�r�m halk� için kullan�rlar. �slam kaynaklar�nda da Türk ve

    Mo�ollar “Tatar” genel ad�yla geçer. Türk ad� da bir Türk toplulu�una verilen ad olarak

    “Türk budun” diye ilk kez Kök-Türklerde geçer. Türk ad�, Kök-Türk

    Konfederasyonu'nun kurucusu A��na soyunun atas� Na-tu-liu'nun Bilge, Alp gibi bir

    lakab� ya da ünvan�d�r. Fakat bu ünvan sonradan, Kök-Türk ka�anlar�n�n örgütledi�i ve

    do�rudan do�ruya yönetti�i boylar toplulu�unun, yani Türk budununun ad� olur

    (Avc�o�lu, 1999a, 288–290). �ncelenen dönem için güçlü boy liderinin, ortak ya�ay��

    gösteren, ayn� dili konu�an boylar� birle�tirip ortak ad olarak Türk ad�n� kullanmas� en

    mant�kl� yakla��m gibi görünmektedir. Yani Türklük, siyasi birlikteli�in ad�d�r.

    3.2. Türklerde Hakanl�k ve Halk Kavram�

    Türk hakan� devletin tek temsilcisi ve sahibidir. Ancak devleti olu�turan halk,

    insano�lu veya eski Türklerin deyi�iyle ki�io�ludur. Kök-Türk yaz�tlar�na göre, “yer ve

    gök yarat�ld���nda, yer ile gök aras�nda da insano�lu yarat�ld���nda, Türk hakan�

    insano�lunun üzerine hakan olarak oturmu�tur”. Yer yer, gök göktür. �nsano�lu ise

    insano�ludur. Hepsi de ayr� ayr� Tanr� taraf�ndan yarat�lm��t�r. Türk hakan� ise

    insano�lunu yönetmesi için, Tanr� taraf�ndan yüceltilmi�tir. Türk hakan�, Tanr�'n�n emri

    ile insano�lunu yaln�zca yönetmesi için görevlendirilmi�tir (Ergin, 2003, 23). Bu görü�

    ve anlay��, Kök-Türk yaz�tlar�n�n giri�inde çok daha aç�k olarak görülür. Türklerin bu

    evren devleti anlay���nda kabile geleneklerinin izleri görülmemektedir.

    Kök-Türk yaz�tlar�nda ise Türk hakan�, �nsano�lu üzerine hakan olarak gelir.

    Tanr�n�n buyru�una göre, hizmet ve adaletini, tüm insano�lu aras�nda payla�t�rmak

    zorundad�r. Zaten Kök-Türk Yaz�tlar�ndaki Türk budun sözü de tüm geni�lik ve

    derinli�i ile iyice anla��lamamaktad�r. Türk budunu, Türk devleti içinde ya�ayan

    herkestir, yani siyasi bir birliktir. Mo-tun'un M.Ö. 176'da Çin �mparatoruna yazd���

    31

  • mektupta da ayn� anlay�� görülmektedir. Mo-tun, “eli yay tutabilen kavimlerin hepsi

    Hun oldu” demektedir. Yani, Mo-tun'un devleti içinde toplanan kavimlerin hepsinin

    Hun ad� alt�nda birle�ti�i görülmektedir. Mo-tun’da bir tek devlet, bir tek halk ve bir tek

    hakan anlay��� ve inan��� görülmektedir. Ancak, Kök-Türklerde devleti kuran ve onun

    güveninden sorumlu olan ordu ve Türk unsuru devletin çekirde�ini olu�turur. Kervanlar

    i�leyip, vergiler geldikçe her �ey yolundad�r. Kök-Türk ka�an� Bizans'a Bat� Türkistanl�

    ve Türk olmayan Maniah adl� birini elçi olarak gönderme�e güvenebilmektedir. Hun ve

    Kök-Türk saraylar�nda Çinli ve Bat� Türkistanl�lar devletin güveni ve geli�mesi için

    çal��maktad�rlar. Hun ve Kök-Türk devletlerinde Türkistan ticaret kentleri Türklere

    ba�l�d�lar ve Çin bask�s�na kar�� Türklerin yan�nda yer al�rlar. Türk hakan�n�n halka

    kar�� olan tutumu ile görevleri, devlet içinde yer alan tüm halka yönelik oldu�u kadar,

    ba�l� devletleri de içine almaktad�r (Ögel, 1982, 110).

    Divan ile devlet bürokrasisi ve düzeni kurulduktan sonra, hakan ile halk�n

    ili�kileri simgesel bir çerçevede kalmaktad�r. Ancak, veliaht�n halk aras�nda sayg�nl�k

    ve sevgi kazanmas�, özellikle kurulu� ça�lar�nda önemli bir rol oynamaktad�r. Bu

    sorumluluk anlay���, aileden ba�lay�p devlete kadar geli�mektedir. Türk boylar� ile

    beylerine dayanan Hun ve Kök-Türk devletlerinin ba�lang�çlar� birle�ik ve benzer

    karakterler gösterirler. Tüm yap�lan sava�lar ve anla�malar halk�n refah düzenini

    sa�lamak amaçl�d�r (Ögel, 1982, 110).

    Hunlar, kabile devletlerinde görülen çevresindeki askerlere yarar sa�layan bir çete

    reisi gibi görünmemektedir. Devlete kar�� gelenleri kendi askerleri de da��tm��t�r. Gerçi

    ba�kentte bulunan hakanlar, ço�u zaman ba�kent ve saray taraf�ndan tutulmu�tur. Halk�

    kar��s�na alan hükümdar hiçbir ko�ulda desteklenmemi�tir. Diktatörlü�e yeltenenler

    kendi halk� taraf�nda devrilmi�tir. Yönetici, yönetimin adil olmas�, halk�n özgür ve

    huzurlu olmas�n� sa�lama görevinin tanr� taraf�ndan verildi�ini dü�ünerek hareket

    etmi�tir (Ögel, 1982, 113). Hun Hakan� Huluku'nun üvey karde�ini iyi bir general olarak halk çok tutmu�tur.

    Fakat Ulu Hatun'un bask�s� üzerine bu �ehzade tahta ç�kamam��t�r. Çünkü yeteri

    derecede soylu de�ildir. Ünlü Kök-Türk Ka�an� Mohan Ka�an�n alp ve bilge o�lu

    Talopien de halk taraf�ndan sevilmesine ve tutulmas�na ra�men, annesi yeterince soylu

    veya birinci hatun olmad���ndan tahta ç�kamam��t�r (Ta�a��l, 1999, 16–17).

    Güçlü ve sava�ç� bir Bat� Kök-Türk Ka�an� olan Tulu Ka�an�n ça��, Bat� Kök-

    Türklerin bat�ya yönelme ça��d�r. Çin kaynaklar�na göre Tulu Ka�an ac�mas�zl���yla

    ünlüdür. Sefer s�ras�nda askerleriyle anla�mazl�k ç�kar ve bir k�sm�n� a��r bir �ekilde

    32

  • cezaland�r�r. Bunun üzerine askerler, Ka�an�n tekrar ba�a geçmesini istemez ve

    otoritesini tan�mazlar (Ta�a��l, 1999, 19).

    Türk devletlerinin güçlü oldu�u ça�larda, hakan olacak veliaht�n ki�ili�ine büyük

    bir öncelik ve de�er verilmi�tir. �u veya bu veliaht�n hakan olmas� önemli de�ildir.

    Veliahtlardan biri ölür veya öldürülürse, sa� kalan ve güçlü olan veliaht, devleti halk�n

    da deste�iyle devam ettirir. M.Ö. 53 kurultay�nda taht kavgalar� olmas�na ra�men, ulus

    ve devlet ikiye bölünmez. ��te Türk devlet gelen�inin ana temellerinden biride budur.

    M.S. 580 y�l�nda ölen Kök-Türk Ka�an� T’a-po Ka�an�n yerine o�lu Anio geçer.

    Ancak, yeni ka�an�n ki�ili�i zay�ft�r. Daha önceki ünlü Kök-Türk Ka�an� Mohan

    Ka�an, Talopien veya Apa Ka�an yeni Kök-Türk Ka�an�na kötü sözler yaymaya ve

    Türk devlet töresine uygun olmayan �eyler yapma�a ba�lar. Bunun üzerine derhal

    büyük kurultay toplan�r. Ka�an tahttan indirilip, yerine ünlü Kök-Türk ka�an� ��bara

    Ka�an geçirilir. Çin kaynaklar� I�bara Ka�an’�n, cesaretiyle halk�n deste�ini

    kazand���n� belirtir (Ta�a��l, 2003, 80–85).

    Hunlarda, Timurlu devletinde oldu�u gibi, miras�n güvence alt�na al�nmas�

    nedeniyle iki büyük hatun vard�r. Hatunlar aras�nda miras konusunda çok az çeki�me

    görülür. En büyük hatunun o�lunun tahta ç�kaca�� bilinir. Devletin devaml�l���n� zora

    sokacak durumlarda uzla�ma ile di�er hatunun o�lu tahta geçebilmi�tir (Ögel, 1982,

    116).

    Hunlar ile Kök-Türklerde, halk�n tepkisinden çekinilmi�tir. Yöneticinin elçiler veya olaylar kar��s�ndaki tavr�, halk�n yöneticiye olan tavr�n�da belirlemi�tir. Yetersizlik ve beceriksizlik gösteren yöneticinin ömrü çok uzun olmam��t�r. Dirayetli ve cesur yönetici halk�n her zaman deste�ini alabilmi�tir (Ögel, 1982, 117–118).

    Kök-Türk Yaz�tlar�nda da, devletin çökü� nedeni olarak beyleri ile halk�n uyumlu olmad�klar� gösterilir. Devletin süreklili�i için beyler ile ulusun uyumlu olmalar� gerekir (Ergin, 2003, 14). Bu, halk ile hakan aras�ndaki ili�kileri gösteren çok önemli bir ölçüdür. Avrupa’daki derebeyliklerde ya�ayan halk�n kar��l�ks�z olarak ne gibi hizmetler yapt�klar� çok iyi bilinmektedir. Çin'de ise, devlet angaryas� halk için korkunç bir yüktür. Örnek olarak, M.Ö. 167 Çin'indeki kanunlar ahlaki olarak y�pranm��t�r. Yönetenler ile yönetilenler aras�nda kin ve dü�manl�k vard�r. Halk köle gibi ya�amakta ve çal��t�r�lmaktad�r. Bunlar�n üstüne sava� zaman� sava�mas� beklenmi�tir. Hunlarda ise, askerlik e�itimi zaten günlük hayat�n bir parças�d�r. Sava� sonras� herkes kendi ya�am�n� sürdürecek i�le u�ra�m��t�r. Bu döngünün kendi refahlar� için oldu�unu bildiklerinden tereddütsüz yapm��lard�r (Ögel, 1982, 119).

    33

  • 3.3. Türklerde Ülke Kavram�

    Türkler, devletin sahip oldu�u ve halk�n üzerinde ya�ad��� topraklara ülke, ulus

    veya yurt gibi adlar vermi�tir. Bunlardan ulus, toprakla birlikte halk� anlat�r. Ülke yani

    yurt, devletin bir di�er ö�esidir. Ülke, her müstakil devletin hak ve yetkilerini mutlak

    �ekilde kullanabildi�i belirli co�rafi sahaya denir.

    Arazi hükümdar ailesinin mülkü de�il, tüm ulusun ortak topra�� olmu�tur. Asya

    Hun tanhusu Mo-tun, tahta ç�kt��� günlerde kom�u Tung-hu (Mo�ol-Tunguz)'lar�n vergi

    olarak at ve kad�n istemelerine fazla itiraz etmemi� iken, onlar�n arazi talebi

    kar��s�ndaki sert tavr�, hükümdar�n halk� ad�na, ülkenin anlam�n� ortaya koymas�

    aç�s�ndan önemlidir (Eberhard, 1996, 88).

    Ülkesi olmayan bir topluluk hiç bir �ekilde devlet niteli�ini kazanamaz. Bir

    devletin var olabilmesi için belli ve s�n�rlar� belirlenmi� bir toprak parças�n�n bulunmas�

    zorunludur. Aksi takdirde topluluk bir göçebe niteli�i ta��r. Ülke, devlet egemenli�inin

    veya devlet gücünün kullan�ld��� s�n�rlar� belli bir bölgedir. Bu bölge içinde kalan tüm

    varl�klar devlet egemenli�ine ve gücüne ba�l�d�r. Ülke ile devlet aras�ndaki hukuki

    ili�kiler, mülkiyet hakk�ndan do�an ili�ki olarak de�il, egemen gücün kullan�lmas�na

    ba�l� niteliktedir. Yak�nça�lara kadar ülke, gerek do�uda, gerek bat�da devletin (daha

    do�rusu hanedan�n veya sultan veya kral ünvan�n� ta��yan hükümdar�n) bir mülkü

    olarak kabul edilmi�tir. Devlet ile ülke aras�ndaki ili�kiler bu ilkeye göre belirlenmi�tir.

    Hükümdar, ülkesinden bir parçay� ba�l�lar�ndan herhangi birine verebilir veya verilmi�

    olan� geri alabilir (Taneri, 1993, 36).

    Ülke ve toprak, hükümdar�n kendi istedi�i gibi yönlendirece�i bir toprak parças�

    olmam��t�r. Topra��n pay edilmesi belli bir düzene göre, Hükümdar�n eliyle olmu�tur.

    Devlet topraklar�n�n yöneticilerle halk�n ortak sorumlulu�u alt�nda bulunmas� ile eski

    Türklerin �ah�slardan çok siyasi kurulu�a ba�l� oldu�u dü�ünülürse ülkenin h�zla

    vatanla�mas� sa�lanm��t�r (Kafeso�lu, 2004, 235–236). Türk halk�, devletin

    ba��ms�zl���na ve yurduna dü�kün olmu�tur. Türklerde ülke ve vatan görü�ü, Türk

    devlet dü�üncesine paralel �ekilde, tüm di�er göçebe veya yerle�ik kavimlerden farkl�

    olarak, siyasi ba��ms�zl�k dü�üncesi ile beraber olmu�tur. �slamiyet öncesi Türklerde,

    ba��ms�z ya�ayabildi�i topra�� vatan say�lm��t�r.

    Günümüzde ülke, devlet egemenli�inin ve gücünün kullan�ld��� bir yer olarak

    dü�ünülmektedir. Türkler için yurt, sadece üzerinde ya�an�lan ve geçim temin edilen bir

    toprak parças� de�ildir. Ayn� zamanda kendilerini koruyan ata ruhlar�n�n üzerinde

    dola�t��� kutsal bir mekând�r. Türkler, ancak üzerinde özgür olarak ya�ad�klar� ve

    34

  • egemenlik haklar�n� hiçbir s�n�rlama olmaks�z�n kulland�klar� topraklar� yurt olarak

    kabul etmi�lerdir. Yurt, di�er yurtlardan yaka ad� verilen s�n�rlarla ayr�lmaktad�r (Koca,

    2002, 824–825). Bu s�n�rlar devletin gücüne göre, bazen daral�p, bazen de geni�lemi�tir.

    Türkler, çok erken ça�larda topra��n devlet için de�erini ve önemini kavram��lad�r. Onu

    daima feda edilmez kutsal bir de�er olarak görmü�lerdir.

    Türklerin yönetim yap�s�n�n en üstünde, devlet veya bir hükümdar taraf�ndan

    yönetilen, temsil edilen siyasi birlik anlam�nda �l kavram� kullan�lm��t�r. �l, iyi dostluk,

    sevgi, bar��severlik anlamlar�na gelen bir kavram�n devlet anlam�nda kullan�lmas�

    gerçekten dikkate de�er bir özelliktir. Devletin varl��� yetmemekte, olu�turulan siyasi

    birli�in bar�� içinde olmas� temel unsur haline gelmektedir (Ka��kç�, 2002, 888–889).

    Devlet deyince akla devleti olu�turan egemenlik, ülke ve halk olmak üzere üç

    unsur gelmektedir. Egemenlik yoksa halk�n ve kara parças�n�n bir anlam� yoktur.

    Türklerin birçok devlet kurmu� olmalar�, onlar�n ba��ms�zl��a ve egemenli�e ba�l�

    olduklar�n� göstermektedir.

    Türklerin kurdu�u ordularda, asker say�s�n�n genel nüfusa oran�, ba�ka hiçbir

    kavim ya da ulusta görülemeyecek kadar yüksektir. Ordunun temel gücünü do�al olarak

    genç nüfus olu�turmu�tur. Ancak gerekti�inde ya�l�lar, kad�nlar ve hatta çocuklar da

    sava�a kat�lm��t�r. Her ya�tan insan, sava�ta ölmeyi hastal�ktan ölmeye tercih etmi�tir.

    Sava�a, ülkeyi ve kavmi koruman�n kendilerine yükledi�i bir görev olarak

    kat�lm��lard�r. Ülke savunmas�, tereddütsüz yap�lmas� gereken bir görev gibi

    görülmü�tür. Hükümdar ülkeyi, töreye göre kutsal vatan topraklar�n�, dü�manlara kar��

    korumak, içerde budunun güvenli�ini sa�lamak zorundad�r. O dönemlerdeki di�er

    toplumlarda, özellikle Bat� toplumlar�nda oldu�u gibi, ülke topraklar�n� serbestçe

    kullanabilece�i mülkleri olarak görmemi�, bireysel yönetime yönelmemi� ve iste�e

    ba�l� uygulama yapmam��lard�r. Ulusun görevi hükümdara bakmak de�il, tam tersi

    hükümdar�n görevi, ulusu koruyup onun haklar�n� gözetmek, doyurmak, ulusal

    birlikteli�ini sa�lamak ve ülkeyi her çe�it d�� sald�r�dan korumakt�r (Aydo�an, 2004a,

    550–554).

    Modern uluslar�n pek az�, üzerinde ya�ad�klar� ülkenin yerli halklar�ndan kurulur.

    Birçok ulus, yerli halklarla kar��makla birlikte, ard� ard�na gelen göç dalgalar�yla

    meydana gelir. Bozk�rda çok eski tarihlerde görülen yay�lma ve kültür kar��malar�,

    kesin bir yer saptamay� güçle�tirir. Eski Türk yurdunun co�rafi s�n�r�n� çizebilmek az

    çok olas� olmakla beraber, kesin ve daha dar bir bölgenin belirlenmesi zordur. Bunun

    nedeni, Türklerin daha ilk zamanlardan bu yana geni� bir co�rafyaya yay�lm��

    35

  • bulunmalar� ve kültürlerini uzaklara kadar götürmeleridir. Son dil bilimi ara�t�rmalar�

    ise bu sahan�n Altay-Ural da�lar� aras�na al�nmas�, hatta Hazar denizinin kuzey-do�u

    bozk�rlar�n�n as�l Türk yurdu oldu�u dü�ünülmektedir. Çünkü M.Ö. 2. bin ortalar�na

    (1500'ler) ait baz� yaz�tlar�n ortaya koydu�u gibi Türklerin o tarihlerde hem kuzey-

    bat�daki eski Urall� kavimlerle, hem de güney-bat�daki Hind-Avrupa dillerini konu�an

    aryan kavimlerle ba�lant� kurabilmeleri ancak bu co�rafi bölgede olabilmi�tir.

    M.Ö. 2. binden daha önceki durumu, yani Türk anayurdunu belirlenmesinde daha

    kesin sonuçlar vermi�tir. Buna göre, Minusinsk bölgesindeki Afanasyevo kültürü (M.Ö.

    2500–1700) ile ayn� bölgedeki Andronovo kültürü (M.Ö. 1700–1200)'nün temsilcileri

    olup etraftaki dolikosefal mongolidlerden ve dolikosefal “Akdeniz tiplerinden farkl�

    bulunan “brakisefal sava�ç� beyaz �rk” Türk soyunun ön-tipidir. Ta� devrinin ilk

    ça�lar�ndan beri, Altaylar-Sayan da�lar�n�n güney-bat� bölgesinde (Minusinsk - Tuva -

    Abakan bozk�rlar�) ya�am��t�r (Kafeso�lu, 2004, 49).

    Altaylar�n beyaz insanlar� ile �ran dil grubundan Seyhun