Top Banner
Ey yükselen nesil! Gelecek sizindir... tamamı sayfa 2 Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası Gazetesi • Yıl 2013 Sayı: 31 / Yıl: 9 • ISSN: 1304 - 7183 İNTES Genç Yöneticiler Grubu, Gama İnşaat A.Ş. Onursal Başkanı Erol Üçeri ziyaret etti. Ziyarete İNTES Genç Yöneticiler Grubu Başkanı Asude Öztürk Camadan, Başkan Yardımcısı Emrah Yaykıran, İGY Üyelerinden İrem Şerefoğlu, Leyla Nasıroğlu, Cenk Kanat katılım gösterdi. Sektörün Duayeni Erol Üçer Genç Yöneticilere deneyimlerini anlattı... GAMA Onursal Başkanı Erol Üçer, yaşamı boyunca başarı için çalışmış bir yönetici. Türk Müteahhitlik sektörü olunca ismi birinci sıralarda yer alan, başarılı projelere imza atmış Üçer, bu sayımızın duayeni. Erol Üçer ile gerçekleştirdiğimiz röportajda sadece başarıya giden yola değil yeni nesil yöneticiler için çok önemli tüyolara da ulaştık. Firmaların bir araya gelerek potansiyellerini arttıracağının altını çizen Üçer, ortaklık ile ilgili düşüncelerini ise şöyle belirtiyor; ”Kendi başımıza olmaya meraklıyız. Gelişmiş ekonomiler ile rekabet edebilmek için firmalarımız kendi aralarında ortaklıklar kurmalılar, firmalarınıza mutlaka ortaklık tavsiye ederim. Ortaklığın getirdiği artı değerler var. Sonuç olarak biz ortaklıklardan hep faydalandık, riskleri paylaşacaksınız.” Bu keyifli, başucu kitabı niteliğindeki röportajın tamamını ilerleyen sayfalarımızda okuyabilirsiniz. “FİRMALARINIZA MUTLAKA ORTAKLIK TAVSİYE EDERİM. RİSKLERİ PAYLAŞIN” tamamı sayfa 10 Umman'ın en büyük projesi ile tanışmaya hazır mısınız? Türk müteahhitlerinin yıllarca süren çalışmaları ve üstün performansı ile hayata geçen Muskat Uluslararası Havaalanı Projesi şimdiden bütün ilgiyi üstüne toplamaya başladı. Bu başarılı proje ile ilgili olarak Enka Umman Bölge Müdürü Kudret Aral ve İşletme Müdürü Kaan Yalçın ile projenin başlangıcından, bugününe ve Umman'da Türk müteahhitlerinin çalışma koşulları üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. İGY Üyelerinden Çiğdem Kurt, aile şirketleri olan Kurt İnşaat A.Ş’de Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev alıyor. Eğitimini tamamladıktan sonra, Kurt İnşaat A.Ş.’de çalışmaya başlayan Kurt, hedefleri arasında bulunan meyve ve sebze işleme sektörüne adım atarak gıda sektörünü de Kurt Grup’ un bünyesine almak için çalışmalarını sürdürüyor. Çiğdem Kurt’un girişimcilik konusunda ki düşünceleri ise şöyle; “Eskiden girişimciye kendi işini kuran kişi denirken, artık girişimcilik farklı bir vizyon kazandı. Kişinin mevcut işinde yeni perspektifler yaratması veya yeni bir sektöre açılması asıl girişimciliktir. Aslında mevcut işinizi farklı amaçlarla kullanmak bile bir girişimdir.” Çiğdem Kurt ile iş dünyası ve gelecek projeleri üzerine söyleştik. Ekonomi Bakanlığı tarafından belirlenen hedef pazar ülkelere müteahhitlik teknik heyet programları düzenleyen İNTES Genç Yöneticiler Grubu (İGY) 2013 yılının ilk ziyaretini Umman’a yaptılar. Grup, hedef Pazar olarak 2012 yılında da Hindistan ve Polonya’yı ziyaret etmişti. Program Ekonomi Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Bülent Uğur Ecevit başkanlığında gerçekleşti. 5-9 Mayıs 2013 tarihleri arasında düzenlenen program süresince çok yönlü ve kapsamlı görüşmeler yapıldı. Genç Yöneticiler Grubu'nun yaptığı ziyarete dair ayrıntıları ilerleyen sayfalarımızda okuyabilirsiniz. Umman'ın En Büyük ve En Yeni Projesi “Girişimcilik ruhunun iş hayatında çok önemli olduğuna inanıyorum.” Genç Yöneticiler Grubu Umman Pazarını Araştırdı. tamamı sayfa 20 tamamı sayfa 18 tamamı sayfa 4
20

“FİRMALARINIZA MUTLAKA ORTAKLIK TAVSİYE EDERİM. …deprem tahkiki, betonarme ve istatis-tik hesaplardan dolayı metraj artışı ol-makta, ancak bu artışlar götürü bedel

Feb 28, 2020

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: “FİRMALARINIZA MUTLAKA ORTAKLIK TAVSİYE EDERİM. …deprem tahkiki, betonarme ve istatis-tik hesaplardan dolayı metraj artışı ol-makta, ancak bu artışlar götürü bedel

Ey yükselen nesil!Gelecek sizindir...

tamamı sayfa 2

Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası Gazetesi • Yıl 2013 Sayı: 31 / Yıl: 9 • ISSN: 1304 - 7183

İNTES Genç Yöneticiler Grubu, Gama İnşaat A.Ş. Onursal Başkanı Erol Üçeri ziyaret etti. Ziyarete İNTES Genç Yöneticiler Grubu Başkanı Asude Öztürk Camadan, Başkan Yardımcısı Emrah Yaykıran, İGY Üyelerinden İrem Şerefoğlu, Leyla Nasıroğlu, Cenk Kanat katılım gösterdi.

Sektörün Duayeni Erol Üçer Genç Yöneticilere deneyimlerini anlattı...

GAMA Onursal Başkanı Erol Üçer, yaşamı boyunca başarı için çalışmış bir yönetici. Türk Müteahhitlik sektörü olunca ismi birinci sıralarda yer alan, başarılı projelere imza atmış Üçer, bu sayımızın duayeni. Erol Üçer ile gerçekleştirdiğimiz röportajda sadece başarıya giden yola değil yeni nesil yöneticiler için çok önemli tüyolara da ulaştık. Firmaların bir araya gelerek potansiyellerini arttıracağının altını çizen Üçer, ortaklık ile ilgili düşüncelerini ise şöyle belirtiyor; ”Kendi başımıza olmaya meraklıyız. Gelişmiş ekonomiler ile rekabet edebilmek için firmalarımız kendi aralarında ortaklıklar kurmalılar, firmalarınıza mutlaka ortaklık tavsiye ederim. Ortaklığın getirdiği artı değerler var. Sonuç olarak biz ortaklıklardan hep faydalandık, riskleri paylaşacaksınız.” Bu keyifli, başucu kitabı niteliğindeki röportajın tamamını ilerleyen sayfalarımızda okuyabilirsiniz.

“FİRMALARINIZA MUTLAKA ORTAKLIK TAVSİYE EDERİM. RİSKLERİ PAYLAŞIN”

tamamı sayfa 10

Umman'ın en büyük projesi ile tanışmaya hazır mısınız? Türk müteahhitlerinin yıllarca süren çalışmaları ve üstün performansı ile hayata geçen Muskat Uluslararası Havaalanı Projesi şimdiden bütün ilgiyi üstüne toplamaya başladı. Bu başarılı proje ile ilgili olarak Enka Umman Bölge Müdürü Kudret Aral ve İşletme Müdürü Kaan Yalçın ile projenin başlangıcından, bugününe ve Umman'da Türk müteahhitlerinin çalışma koşulları üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

İGY Üyelerinden Çiğdem Kurt, aile şirketleri olan Kurt İnşaat A.Ş’de Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev alıyor. Eğitimini tamamladıktan sonra, Kurt İnşaat A.Ş.’de çalışmaya başlayan Kurt, hedefleri arasında bulunan meyve ve sebze işleme sektörüne adım atarak gıda sektörünü de Kurt Grup’ un bünyesine almak için çalışmalarını sürdürüyor. Çiğdem Kurt’un girişimcilik konusunda ki düşünceleri ise şöyle; “Eskiden girişimciye kendi işini kuran kişi denirken, artık girişimcilik farklı bir vizyon kazandı. Kişinin mevcut işinde yeni perspektifler yaratması veya yeni bir sektöre açılması asıl girişimciliktir. Aslında mevcut işinizi farklı amaçlarla kullanmak bile bir girişimdir.” Çiğdem Kurt ile iş dünyası ve gelecek projeleri üzerine söyleştik.

Ekonomi Bakanlığı tarafından belirlenen hedef pazar ülkelere müteahhitlik teknik heyet programları düzenleyen İNTES Genç Yöneticiler Grubu (İGY) 2013 yılının ilk ziyaretini Umman’a yaptılar. Grup, hedef Pazar olarak 2012 yılında da Hindistan ve Polonya’yı ziyaret etmişti. Program Ekonomi Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Bülent Uğur Ecevit başkanlığında gerçekleşti. 5-9 Mayıs 2013 tarihleri arasında düzenlenen program süresince çok yönlü ve kapsamlı görüşmeler yapıldı. Genç Yöneticiler Grubu'nun yaptığı ziyarete dair ayrıntıları ilerleyen sayfalarımızda okuyabilirsiniz.

Umman'ın En Büyük ve En Yeni Projesi

“Girişimcilik ruhunun iş hayatında çok önemli olduğuna inanıyorum.”

Genç Yöneticiler Grubu Umman Pazarını Araştırdı.

tamamı sayfa 20

tamamı sayfa 18tamamı sayfa 4

Page 2: “FİRMALARINIZA MUTLAKA ORTAKLIK TAVSİYE EDERİM. …deprem tahkiki, betonarme ve istatis-tik hesaplardan dolayı metraj artışı ol-makta, ancak bu artışlar götürü bedel

2 İGY ’DEN HABERLER

Eğitim Seminerine İGY Dönem Baş-kanı ve Haselsan İnşaat A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Asude Öztürk Camadan ve İGY Üyesi ve Özdoğanlar Yönetim Kurulu Üyesi Gürsel Özdoğan katılım gösterdi. Seminere İNTES üyesi firma-ların insan kaynakları, halkla ilişkiler, idari işler sorumluları iştirak etti.

Tez konusu “Yükseköğretim öğrencileri-nin anadili yeterliliği” olan DTCF Türk Dili ve Edebiyatı mezunu Serpil Samur, izleyicilerin ilgiyle izledikleri bir sunum yaptı. İfade ile markalaşmanın nasıl ola-cağını, insanın kendisini bir başkasının zihninde bilinir kılmanın taşıdığı önemi aktaran Samur, kültüre, coğrafyaya ve zamana göre “iyi “ kavramının değişti-ğini söyledi.İşaret, görüntü, fotoğraf, sembol ve resmin ifadeden daha önemli

olduğunu, insanın kendisini yüzde 80 görüntü ile ifade ettiğini belirten Sa-mur, satışın duygusal ve psikolojik bir süreç olduğunu anlattı.

İnsanın yaptığına bir anlam yüklemesi için bir dil oluşturması gerektiğini söy-leyen Samur, “Konuşma ve tonlama iç-ten olmalı. Beyniniz ya da diliniz lastik gibi olmasın” dedi. Dilin “düşüncenin evi” olduğunu söyleyen Samur, insan okudukça kullandığı sözcüklerin geliş-tiğini anlattı.

Serpil Samur, Türkçede yanlış kulla-nılan sözcüklerle ilgili örnekler verdiği konuşmasında “diksiyon” u doğru kul-lanmanın önemini de aktardı. Yanlış seslendirilen kelimeler ile ilgili katılım-cılar ile örnek uygulamalar yapıldı.

İNTES Genç Yöneticiler Grubu, Gama İnşaat A.Ş. Onursal Başkanı Erol Üçer'i ziyaret etti. Ziyarete İNTES Genç Yöneti-ciler Grubu Başkanı Asude Öztürk Cama-dan, Başkan Yardımcısı Emrah Yaykıran, İGY Üyelerinden İrem Şerefoğlu, Leyla Nasıroğlu, Cenk Kanat katılım gösterdi.

Genç Yöneticiler Grubu, Üçer ile tanış-mak, tecrübelerini paylaşmak amacıyla kendisini ziyaret ettiler. Sektörün duayen-lerinden Erol Üçer’in aktardıkları genç yöneticiler için çok önemli ve unutulmaz bir deneyim oldu.

Genç Yöneticilere paylaşmanın, disip-linler ve kurallar koymanın, hesap sor-manın, denetimin önemini aktaran Erol Üçer;“Hayatta daima ihtiyatlı olun, kişisel yaşamın limiti yok” dedi. Hedefsiz in-san olmayacağını aktaran Erol Üçer Genç Yöneticilere hedefleri ile bugün dünyada marka olan Gama’nın başarı ile geçen öyküsünü anlattı.

İGY’nin Konuşmada Hatalar Semineri…

Sektörün Duayeni Erol Üçer Genç Yöneticilere Deneyimlerini Anlattı

İNTES Genç Yöneticiler grubunun düzenlediği “Konuşma Yanlışları ve Kendini Doğru İfade Edebilme” konulu eğitim semineri 28 Mart 2013 Perşembe günü İNTES Genel Merkezi’nde yapıldı.

Page 3: “FİRMALARINIZA MUTLAKA ORTAKLIK TAVSİYE EDERİM. …deprem tahkiki, betonarme ve istatis-tik hesaplardan dolayı metraj artışı ol-makta, ancak bu artışlar götürü bedel

3BAŞKAN’DAN

Sevgili Okuyucular;

Bugün sizlere sektörümüz için önem arz eden Anahtar Teslimi Projelere iliş-kin bilgileri aktarmak istiyorum.

Ülkemizde son yıllarda bazı İdare-lerinin uygulamaları ile bir Anahtar teslimi yapım işleri ihalesi furyası baş-lamıştır. Üst Yapı inşaatlarında avan proje ile çıkılan ihalelerde, bilahare deprem tahkiki, betonarme ve istatis-tik hesaplardan dolayı metraj artışı ol-makta, ancak bu artışlar götürü bedel anahtar teslimi işlerde ödenmemekte-dir. Hal böyle olunca üst yapı firmaları yüksek maliyetleri ya karşılayamamak-ta, böylece Firmanın ekonomik olarak zor durumda kalmasına sebep olmakta yada mevcut varlığından katkıda bu-lunarak işi tamamlamaktadır. Bu du-rumdaki firmalarda bir daha götürü bedel işler ile bir kısım idarelerin işle-rine girememektedir. Böylece, iş bitir-mesi, teknik kadrosu ve bilgi birikimi olan firmalar devlet ihalesinin dışında kalmaktadır. Üst yapıdaki uygulama böyle iken son bir kaç yıldır altyapı yatırımları yapan idareler de anahtar teslim yapım işi ihaleleri açmaya baş-lamıştır.

Anahtar teslim işlerde dikkat çeken birkaç husus öne çıkmakta. Öncelik-le idare projeyi yaptırdığı firmanın gerekli etüd ve tetkikleri yaptığını kontrol etmiyor, edemiyor. Yapılan işler iş sonu projesinde nasıl olsa dü-zeltildiği için ihaleye teklif aşamasında bu projelerdeki yetersizlik, eksiklik ve kusurların müteahhit tarafından de-ğerlendirilmesi gerektiği düşünülüyor. İhalenin ekinde uygulanacak bir met-raj cetveli verilmiyor. Dolayısı ile iha-leye teklif veren firmaların da neyi ne düzeyde öngördüğünü bilmeden fiyat-

ları kıyaslanıyor. İş yapılırken deprem, yangın vb. yönetmeliklerde değişiklik yapılması durumunda bu değişiklik-lerin projeye yansıtılması ve anahtar teslimi götürü bedel kapsamında ya-pılması talep ediliyor. Altyapı işlerin-de ise ilgili şartnamelerde iş yapılırken değişen zemin şartları ile artan kazı derinliklerin bedelinin ödenmeyeceği belirtiliyor. Yine altyapı projeleri ile il-gili olarak İhale aşamasında müteahhit mevcut yer altı tesisleri ile ilgili idare-lerden ve/veya proje müellifinden işin ihale bedelini doğrudan ilgilendirecek sağlıklı bir bilgi alamıyor fakat bu bil-gilerin bilindiği varsayımı ile hesap yapılması isteniyor. Bu hususlar çerçe-vesinde şahsi kanaatim anahtar teslimi usulü ile ihale edilen işlerin hayata ge-çirilmesinde işveren olarak devletimiz, yapımcı firmalarımız ve ihtiyaca göre değil mevzuata göre tamamlanmış olan bu projeler dolayısı ile bitirilen iş-lerin uygulamasında büyük eksiklikler ortaya çıktığından, halkımız da zarar görüyor.

İdareler sözleşme imzalandıktan son-ra, projeye dahil olan olmayan ne var ise kendi inisiyatifinde bunları değer-lendiriyor ve duruma göre çözüm üre-tiyor. Benzeri kalemleri uygulayan bir-kaç projeyi incelediğinizde, uygulanan yaptırımların farklı birim ve kurum-larca farklı kararlar ile sonuçlandığı, bir standart tutturulamadığı görülü-yor. Dolayısı ile ihaleye teklif hazırlan-ması sırasında müteahhit işin sonun-da, başına ne gelebileceğini kestiremez oluyor. Diyelim ki her şey normal gitti projede sadece bazı kalemlerin uygula-ma miktarlarında azalmalar ve artma-lar oldu. O zaman fiyat hesaplamak için başvurulan yöntemde o pozun yaklaşık maliyeti hesaplanırken kulla-

nılan fiyata, teklifin yaklaşık maliyete olan indirim tutarını uygulayarak yeni fiyat belirleniyor ya da idarenin kabul ettiği piyasa değerleri üzerinden ar-tışlar ve eksiltmeler değerlendiriliyor. Firmaların işi yaparken ödedikleri fa-turalar ile kimse ilgilenmiyor. İş bitip Kesin Hesaba gelindiğinde iş düğüm-leniyor. Müteahhit yaptıklarının kar-şılığını isterken idarede sözleşmedeki belirsizlikleri siz bilecek ve fiyatınıza dahil edecektiniz diyor. Bu kadar be-lirsizlik içinde iş yapan da yaptıran da eziyet çekiyor.

Yurt içinde durum böyle olunca, fir-malarımız yurt dışında iş arama gay-reti içine girmektedir. Biz de İGY olarak geçen ay Ekonomi Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Sayın Bülent Uğur Ecevit’in başkanlığında Serbest Bölgeler Yurtdışı Yatırım ve Hizmet-ler Genel Müdürlüğü temsilcileri ile IGY üyeleri olarak Umman’a teknik müteahhitlik ziyareti düzenledik. Ön-celikle Müsteşar Yardımcımız, Sayın Bülent Uğur Ecevit ve Daire Başkanı Çağrı Köseyener’e Şube Müdürü Sa-yın Nil Gökçe’ye ve Uzman Yardım-cısı Murat Yağış’a heyetimize göster-miş oldukları yakın ilgi ve alakadan ötürü, Muskat Ticaret Müşavirimiz Sayın İsmail Ateş’e hazırladığı verim-li ziyaret programından dolayı, IGY üyelerimizden başkan yardımcımız Emrah Yaykıran ve yeni Üyemiz Mert Yıldızhan‘a INTES’den uzman arka-daşlarımız Demet Somunoğlu ve Selin Haşemoğlu’na da bu geziye katıldıkla-rı için çok çok teşekkür ediyorum.

Umman’daki gezimiz süresince Sayın Ateş’in titizlikle organize ettiği görüş-meler sonucu önemli bilgiler edindik.

Kurumların projelere katılım şart-

larını, ülkede gerçekleşecek önemli projeleri ve Türk müteahhitlerinden beklentilerini dinledik. Ülkenin eko-nomik ve coğrafi şartları hakkında bilgiler edindik. Umman’daki Türk firmalarının şantiyelerini ziyaret ede-rek gözlemler yapma fırsatı yakaladık. Ülkede çalışmak isteyen firmalarımız-la paylaşabileceğimiz önemli bir kaç bilgiyi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Örneğin;

1. Ülkede yerli firma olarak kayıt yaptırmak gerekiyor.

2. Her işte % 30 Ummanlı işçi çalış-tırılması zorunluluğu var. Bu şart sağlanamaz ise işveren idare, bu-nun karşılığı işçilik ücretini ceza olarak ödettirmekte.

3. Umman asgari ücret bedeli 325 OMR (Umman Riyali) (1 OMR = 4,92 TL)

4. Bütün İhaleler Umman İhale İda-resi tarafından ihale edilmektedir.

Ülke genelinde karayolları, şehir altya-pısı, arıtma işleri ve muhtelif boru işle-ri ihalelerinin önümüzdeki süreçlerde de açılacağı belirtilmiştir.

Tüm firma sahiplerine iş sahibi olabil-meleri için çok çalışmaları gerektiğini görüyor ve başarılar diliyorum.

Sağlıcakla kalın

Anahtar Teslimi Projeler

ASUDE ÖZTÜRK CAMADANİGY Dönem Başkanı

Basım Tarihi: 12.06.2013Sayı: 31 ( Mart-Nisan) Yıl: 10ISSN: 1304 - 7183

İNTES GENÇ YÖNETİCİ GAZETESİ

İNTES Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası Adına Sahibi:M. Şükrü KoçoğluSorumlu Müdür:H. Necati Ersoy

YAYIN KURULUASUDE ÖZTÜRK CAMADANBAŞAR GÜVENSOYBURAK ÇELİKBURÇİN KARGINCAN ADİLOĞLUCEM ADİLOĞLU CENK KANATÇİĞDEM KURTDORUK COŞKUNSUEBRU ÇELİK CEYLANELİF GÜRAY

ELİF YAVUZ YAMANEMRAH YAYKIRANEMRE GÜRAYGÖKHAN DEMİR GÜRSEL ÖZDOĞANIŞIL GÜVENSOYİDİL FIRATİREM ŞEREFOĞLUKEMAL CEYLANKORAY KARADUMANLEYLA NASIROĞLU

MERT YILDIZHANMERİÇ AYDENİZMEHMET GÖCENMURAT GÜLEÇÖZGÜR HAŞEMOĞLUSELAHATTİN ÖNENSELİM AKIN TUVANA AYDINERTOLGA KOLOĞLUUĞUR KOÇOĞLUÜLKÜ AYDENİZ KEKLİKOĞLU

YÖNETİM YERİ4. Cadde 719. Sok. No: 3 Yıldız/Çankaya- AnkaraTel: 0.312 441 43 50 • Faks: 0.312 441 36 53www.intes.org.tr • [email protected]

Editör: Aslı Kutlucan KaptanYapım: Gergedan Tanıtım • 0.312 442 75 10 • www.gergedantanitim.comSanat Yönetmeni: Levent Kaptan • Grafik Tasarım: Timuçin İpekBaskı: Dumat Ofset • Bahçekapı Mah. 2477. Sok. No: 6 Şaşmaz/Ankara • 0.312 278 82 00

İki ayda bir yerel süreli yayın olarak yayımlanır ve abonelerine ücretsiz olarak gönderilir.PARA İLE SATILMAZ

Gazetede yayımlanan yazılar, yazarların kişisel görüşü olup hiçbir şekilde İNTES tüzel kişiliğinin görüşü olarak mütalaa edilmez.

Page 4: “FİRMALARINIZA MUTLAKA ORTAKLIK TAVSİYE EDERİM. …deprem tahkiki, betonarme ve istatis-tik hesaplardan dolayı metraj artışı ol-makta, ancak bu artışlar götürü bedel

4 İGY ’DEN HABERLER

Ekonomi Bakanlığı tarafından belirle-nen hedef pazar ülkelere müteahhitlik teknik heyet programları düzenleyen İNTES Genç Yöneticiler Grubu (İGY) 2013 yılının ilk ziyaretini Umman’a yaptılar. Grup, hedef Pazar olarak 2012 yılında da Hindistan ve Polonya’yı zi-yaret etmişti.

Program Ekonomi Bakanlığı Müs-teşar Yardımcısı Bülent Uğur Ecevit başkanlığında gerçekleşti. 5-9 Mayıs 2013 tarihleri arasında düzenlenen program süresince çok yönlü ve kap-samlı görüşmeler yapıldı.

Seyahate Müsteşar Yardımcısı Ecevit dışında Ekonomi Bakanlığı Serbest Bölgeler Yurtdışı Yatırım ve Hizmet-ler Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Çağrı Köseyener, Şube Müdürü Nil Gökçe ve Uzman Yardımcısı Murat Yağış katılırken, İGY’den Dönem Baş-kanı Asude Öztürk Camadan, Dönem

Başkan Yardımcısı Emrah Yaykıran ve İGY Üyelerinden Mert Yıldızhan ile İNTES temsilcileri katıldı.

Program, Muskat Ticaret Müşaviri İs-mail Ateş tarafından planlandı. İnşaat sektörü ile ilgili yatırımcı kamu ku-ruluşları ve özel sektör kuruluşları ile görüşmeler gerçekleştirilmesini orga-nize eden Ateş, tüm seyahat süresince heyetin etkinliklerine katıldı.

Kurum görüşmelerinde Müsteşar Yardımcısı Ecevit, dost ve kardeş ülke Umman’da bulunmaktan dolayı duy-duğu mutluluğunu dile getirdi, Tür-kiye ekonomisi ve Türk inşaat sektörü kapasitesi ile gerçekleştirilen projelere ilişkin ayrıntılı bilgiler aktardı.

Ecevit, her resmi görüşmede sektörün genç kuşak temsilcileri ile Umman’ı ziyarete geldiklerini belirterek Türk Müteahhitlik sektörünün dinamiz-minden söz etti.

Türkiye’nin dünyanın 17. Avrupa’nın 6. büyük ekonomisi olduğunu ifade eden Ecevit, Türkiye’nin dış ticarette rekorlar kırdığını, 16 çeyrektir aralıksız büyüdüğünü ifade etti.

Müteahhitlik sektörünün ise Türkiye ekonomisinin lokomotifi olduğunu ifade eden Ecevit, Yurt Dışı Müteah-hitlik Hizmetlerinin 100 ülkede 26,7 milyar dolara koşan başarı serüvenini anlattı.

Türk müteahhitlik sektörünün su kay-naklarının kullanılması yönünde çok başarılı işlere imza attığını, bu tecrü-belerini de Umman’da gerçekleşecek projelere aktarmak istediklerini belir-ten Ecevit “ Biz 272 adet baraj yapmış bir ülkeyiz. Bu barajların 80 tanesi son 10 yılda yapıldı, birisi AB’nin en büyüğü olan Atatürk Barajıdır” diye konuştu. GAP projesine de değinen Ecevit, projenin sadece fiziksel yatı-

rım değil, tarım, haberleşme, kültür ve turizm ile entegre bir yatırım projesi olduğunu ifade etti.

Umman’da Türk müteahhitlik firma-larının sulama, liman ve havalimanı gibi büyük projelere imza attıklarını kaydeden Ecevit, daha çok işlere imza atılması, Umman ve Türkiye arasındaki karşılıklı ticaret hacminin daha fazla art-tırılması yönündeki dileklerini aktardı.

Görüşmelerde İGY Başkan Asude Öztürk Camadan ise İNTES’in ve İGY’nin çalışmalarından söz ederken, üye firmaların üstlendikleri iş kalite-sinden bahsetti.

Umman’da Türk müteahhitlik firmala-rı olarak katma değer ve istihdam sağ-layan projelerde bulunmak istedikleri aktaran Camadan, sadece projeler ile sınırlı kalmayıp, yatırımcı olarak da ülkede sürdürülebilir yatırımlar yap-mak istediklerini ifade etti.

GENÇ YÖNETİCİLER GRUBU UMMAN PAZARINI ARAŞTIRDI

Müsteşar Yardımcısı Sayın Bülent Uğur Ecevit her resmi görüşmede sektörün genç kuşak temsilcileri ile Umman’ı ziyarete geldiklerini belirterek Türk Müteahhitlik sektörünün dinamizminden söz etti.

Page 5: “FİRMALARINIZA MUTLAKA ORTAKLIK TAVSİYE EDERİM. …deprem tahkiki, betonarme ve istatis-tik hesaplardan dolayı metraj artışı ol-makta, ancak bu artışlar götürü bedel

5İGY ’DEN HABERLER

İNTES Genç Yöneticiler Grubu tüm görüşmelerde firmalarının deneyimleri-ni aktaran konuşmalar gerçekleştirdiler.

Görüşmelerin ilk gününde Umman The Public Authority for Electricity and Water ziyaret edildi. Grup, Ulus-lararası İlişkiler ve Medya Sorumlu Başkan Yardımcısı Dr. Ali Bin Hamad Al Ghafri ile görüşme yaptı.

Umman’lı yetkililer Türk Müteahhitlik heyetini ağırlamaktan mutluluk duy-duklarını belirterek, karşılıklı ticaret hacminin daha fazla artması yönünde dileklerini ifade ettiler.

Ziyaretler, Bölgesel Belediyeler ve Su Kaynakları Bakanlığı ile devam etti. Ku-rumda Bölgesel Belediyeler Birliğinde su kaynaklarının geliştirilmesi ile ilgili büyük projelerin de olduğundan söz edildi. İhalelerin kurumun web sitesin-den takip edilebileceği belirtilerek Türk firmalarının su projelerinde deneyimli ve son teknolojileri kullanarak başarılı işler gerçekleştirdikleri için Umman’ın su kaynaklarının geliştirilmesi açısından Türkiye’nin potansiyelinden ve tecrübe-sinden yararlanmak istediği vurgulandı.

Program Umman Ticaret ve Sanayi Odası (OCCI) Başkan Yardımcısı Mr. Aiman Bin Ali Al Ahsani: yönetiminde gerçekleşen görüşme ile devam etti.

Toplantıda iki ülke arasında siyasi, ekonomik yakın ilişkilerin olduğu ve köklerin maziye dayandığı, ifade edildi. Türkiye’nin Dünyada kendine iyi bir

yer edindiği, Umman’da da üstlendiği başarılı işler ile Türk iş adamlarından çok şey öğrenildiği aktarıldı.

İkili ticaretin düşük, ama artan bir ölçüde devam ettiği, ticaret odaları, büyükelçilikler, ticaret müşavirlikleri, iş konseylerinin çok önemli olduğu, karşılıklı toplantılar ile ilişkilerin daha da güçlendirilmesi gerektiği aktarıldı.

Oda yetkilileri, ülkede demiryolu ala-nında gerçekleşecek büyük projeye Türk müteahhitlerini beklediklerini aktararak bu konularda Türk ve Umman Ticaret odalarının dirsek temasında bulunması gerektiğini ifade ettiler.

Ticaret Odası tarafından yatırım bekle-yen önemli alanlardan birsinin de sağ-lık sektörü olduğu aktarıldı. Bunun üzerine Heyet Başkanı Bülent Uğur Ecevit, sağlık sektörü kapsamında 500.000 kişinin geldiğini ifade ede-rek Türkiye’nin bu konuda önemli bir deneyim sahibi olduğunu söyledi.

Resmi görüşmelerin son günü olan 6 Mayıs’ta ENKA ve TAV Şantiye-leri Ziyaret edildi. Umman Sultan-lığı'ndaki en büyük inşaat projesi olan Muskat Uluslararası Havaalanı Geliştirme Projesi’nde Umman Böl-ge Müdürü Kudret Aral ve İşletme Müdürü Kaan Yalçın ile görüşüldü.

İGY üyelerine proje hakkında teknik bilgiler verildikten sonra, şantiye ge-zisi yaptırıldı, şantiye kamp yaşamı tanıtıldı.

Page 6: “FİRMALARINIZA MUTLAKA ORTAKLIK TAVSİYE EDERİM. …deprem tahkiki, betonarme ve istatis-tik hesaplardan dolayı metraj artışı ol-makta, ancak bu artışlar götürü bedel

6 İGY ’DEN HABERLER

İlk günün sonunda Türkiye Cum-huriyeti Muskat Büyükelçisi Ah-met Kerem Kıratlı tarafından heyet onuruna bir yemek organize edildi. Yemeğe İGY üyeleri de iştirak etti. Yemek öncesinde Büyükelçi Kıratlı ülke hakkında genel bir bilgi verdi. Ummanlı bürokratların da katıldı-ğı yemeğe başta Bülent Uğur Ecevit olmak üzere davetiler kendilerini ta-nıtan konuşmalar yaptılar.

Görüşmelerin ikinci günü ise Umman’ın önemi sanayi şehirlerin-den Sohar’a gidildi.

Al Batinah Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Said Bin Saleh Al Kiyumi ve beraberindeki yetkililer ile bir görüş-me yapıldı.

Page 7: “FİRMALARINIZA MUTLAKA ORTAKLIK TAVSİYE EDERİM. …deprem tahkiki, betonarme ve istatis-tik hesaplardan dolayı metraj artışı ol-makta, ancak bu artışlar götürü bedel

7İGY ’DEN HABERLER

Yaklaşık 4.500 hektarlık bir alana sa-hip olan bölgede metal-çelik, lojistik ve gıda alanlarında yatırım olanakları mevcut olduğu öğrenildi. Bu görüşme sırasında şu bilgiler aktarıldı:

Kentte bulunan Sohar Limanı sağla-dığı katma değer ile dünyada önemli bir konuma sahip. Liman, konumu nedeni ile deniz yolu lojistiğinde li-mana ve limandan yapılan yük taşı-macılığının kısa sürede yapılmasını temin ederek, ulaşım maliyetini azal-tılmasına olanak sağlıyor. Sağladığı bu kolaylıklar ile üretim maliyetlerini de düşürüyor. Bu durum da bölgedeki işletmelerin performansını arttırarak onları küresel rekabette avantajlı ko-numa getiriyor.

Bölgede gerçekleşen sunumlarda Türk iş adamları heyetlerinin bölge ziyaret-lerini arttırarak işbirliği olanaklarının geliştirilmesi dilekleri ifade edildi.

Heyet onuruna ticaret odası tara-fından verilen öğlen yemeğinde ise Ummanlı iş adamaları ile karşılıklı görüşmeler gerçekleştirildi.

Görüşmelerin son gününde ise ülke-nin en büyük yatırımcı devlet kuru-luşu ve aynı zamanda Türk firmala-rıyla en yakın çalışan ve bu firmaların kapasitelerini en iyi gözlemleyebilen kurum olan Umman Ulaştırma ve Haberleşme Bakanlığı ziyaret edildi. Bakanlık, Umman karayolları, sivil limanlar ve havaalanları, demiryol-ları ile ulaştırma projeleri açısından Türk müteahhitlerine önemli fırsatlar sunabilecek bir konumda bulunuyor. Görüşmelerde Bakanlık yetkilileri muhtemel iş olanakları hakkında bilgi aktardı. Bu bilgilere göre; ül-kede büyük çaplı yol genişletme ça-lışmaları bulunmakta olup, bakanlık tarafından yürütülen ve hazırlanan projelerde statik ve tasarım projeler önemli bir ağırlık taşıyor. Büyük öl-çekli yol projelerin hazırlık aşamasın-da olduğu, bazı projelerin ise tasarımı tamamlandığı için ihaleye çıkarıldığı, ilerleyen süreçte karayolu ulaştırması kapsamında büyük ölçekli projele-rin ihaleye çıkarılacağı kaydediliyor. Genellikle Yap-İşlet olarak gerçek-leşen projeler için ihaleye çıkartılan projeler için istekli firmalar uygun kriterlere haiz ise öncelikle Umman İhale Kurumuna başvurmaları gereki-yor. Kurum tarafından değerlendirme yapıldıktan sonra ön yeterlilik sahibi olan firmalar listeye giriyor.

Bakanlık yetkililerince ileride ger-çekleşecek Kuveyt-Muskat arası 400 km’lik yol yapımı projesi, sinyalizas-yon proje çalışmaları, Bid Bid Sur Yolu Genişletmesi gibi büyük yol projelerinden de söz edildi.

Görüşmeler DUQM Özel Ekonomik

İdaresi ziyareti ile devam etti. Yak-laşık 1.800 km2’lik bir serbest alan olarak planlaması yapılan ve altya-pı yatırımları devam eden DUQM sahası Avrupa ve Körfez ülkelerine yakın olup, ulaşım açısından stratejik öneme sahip bir bölge niteliği taşıyor.

İnşaat alanları için elverişli olan böl-ge, çok zengin doğal ve mineral kay-naklara sahip olup, sahillerin temizli-ği ve güzelliği ile turizm potansiyeline de sahip bulunuyor.

Görüşmelerde DUQM Özel Ekono-mik İdaresi’nin bölgenin ekonomik gelişmesi için kurulan bir kurum olduğu bilgisi verildi. Eğitim, Hava Kargo Taşımacılığı, Liman Projeleri, Atık Yönetmeliği, Yenilenebilir Ener-ji, Enerji üretimi ve tuzdan arındırma konularında işbirliği olanaklarının bulunduğu kaydedildi.

Bölgenin aynı zamanda yabancı yatı-rımcılara serbestlikler tanınarak vergi muafiyetleri sağlanması gibi avantaj-lar olduğu da ifade edildi.

Umman’da gerçekleşen resmi görüş-meler İGY tarafından düzenlenen değerlendirme yemeği ile son bul-du. Büyükelçi Ahmet Kerem Kıratlı onurlandırdığı yemeğe Ticaret Mü-şaviri İsmail Ateş , KKTC Umman Temsilcisi Mustafa Yücelten, Müş-teşar Yardımcısı Bülent Uğur Ecevit ve Ekonomi Bakanlığı Temsilcileri, Onur Taahhut A.Ş. ‘den Abdullah Bektaş ve Bekir Kaya ve İGY üyeleri, İNTES temsilcileri katıldı.

Page 8: “FİRMALARINIZA MUTLAKA ORTAKLIK TAVSİYE EDERİM. …deprem tahkiki, betonarme ve istatis-tik hesaplardan dolayı metraj artışı ol-makta, ancak bu artışlar götürü bedel

Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Opera Ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından organize edilen 20. Uluslararası Aspendos Opera Ve Bale Festivali 02 - 22 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek.

2000 yı l l ık Aspendos Antik Tiyatrosu’nun sunduğu olağanüstü akustik, Antalya’nın doğal güzellikle-ri ve beraberinde sanatın dil, din, ırk ve sınır tanımayan yapısı ile Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali, uluslararası iletişime, barışa ve kültür-sanat alanına önemli katkılarda bulun-maktadır.

1994 yılından itibaren Genel Müdür-lüğümüzün en önemli organizasyonla-rından biri olan Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali, 1998 yılından itibaren kazandığı uluslararası boyutu ile bugün dünyanın tanınmış festivalleri arasında anılmaktadır.

Opera ve bale sanatlarının Aspendos gibi tarihi iki bin yıl önceye dayanan an-tik tiyatroda yapılıyor olması Uluslara-rası Aspendos Opera ve Bale Festivali’ne ayrı bir anlam kazandırmaktadır. İlk yıl-lardan itibaren izleyicilerinin %70’ini yabancı turistlerin oluşturduğu festival-de, her temsili ortalama 4.000 - 6.000 kişi izlemektedir. Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali, her yıl artan

seyircisi ile tarihin, müziğin ve pek çok ulustan insanın bir araya geldiği görsel bir şölen haline dönüşmüştür.

Festival, sanatsal açıdan uluslara-rası alanda gösterdiği başarıları ile Avrupa’nın saygın kuruluşları arasın-da olan Avrupa Festivaller Birliği’ne (EFA - European Festivals Associa-tion) 24 Ekim 2003 tarihinde kabul edilmiş ve dünyadaki diğer festivaller arasında saygın yerini bir kere daha kanıtlamıştır.

İngiltere’de yayınlanan Independent Gazetesi’nin; dünyanın dört bir yanında

düzenlenen opera festivalleri arasında yaptığı araştırmada en iyi 10 festival arasında 5. sırada yer almıştır.

Ülkelerin çağdaş sanatlarda ulaştığı düzeyi gösterme açısından da önemli olan bu etkinliğin, uluslararası ilişkilere olumlu katkılar sağladığını ve ülkelerin çağdaş kimliğinin vurgulanması ve tanı-tımında önemli rol oynadığını özellikle belirtmek gerekir.

Aspendos Tiyatrosu’nun ülkemizin kültür zenginliğinin önemli bir parça-sı olduğu bilinci ile festival süresince tiyatronun tarihi dokusuna zarar ver-meyecek teknik donanım ve güvenlik önlemleri dikkatle uygulanmaktadır. Festival tanıtımı işbirliği yapılan kuru-luşların katkıları ile en geniş kitlelere ulaşacak şekilde yürütülmektedir.

Festivale bu güne kadar Avrupa Birliği, Türksoy ve Uzak Doğu Ülkeleri’nden birçok topluluk katılmıştır.

8 ETKİNLİK

ASPENDOS’TA TARİH, FESTİVAL İLE CANLANIYOR!

PROGRAMAntalya Devlet Opera ve Balesi 20. Yıldönümü Gala Gecesi “Konser”Şef: José CURA02 Haziran Saat: 21.00

Antalya Devlet Opera ve Balesi ASPENDOSYüzyılların Aşkı “Bale”05 Haziran Saat: 21.00

Ulusal Brno Tiyatrosu, Çek CumhuriyetiAnkara Devlet Opera ve Balesi OrkestrasıAIDA “Opera”12 Haziran Saat: 21.00

Ankara Devlet Opera ve Balesi RIGOLETTO“Opera”15 Haziran Saat: 21.00

İstanbul Devlet Opera ve Balesi KUĞU GÖLÜ “Bale”19 Haziran Saat: 21.00

Mersin Devlet Opera ve Balesi CARMEN “Opera”22 Haziran Saat: 21.00

Page 9: “FİRMALARINIZA MUTLAKA ORTAKLIK TAVSİYE EDERİM. …deprem tahkiki, betonarme ve istatis-tik hesaplardan dolayı metraj artışı ol-makta, ancak bu artışlar götürü bedel

Şimdi biraz eski sarı sıcak zamanlara gidelim. Siyah beyaz televizyonların çağına…

Babadan yadigâr fotoğrafların, patron koltuğunun arkasında ya da çelik kasa-nın üzerinde asılı durduğu zamanlara. O zamanlarda kiraz kaplama büyük masanın üzerinde Facit marka hesap makinesi ve masanın üzerinde koca bir cam olurdu. Camın altında toru-nun fotoğrafı ile birlikte birkaç kâğıt para, biraz da yabancı para bulunurdu.

Sonra odanın bir köşesinden babanın, bir köşesinden de atanın fotoğrafı ba-kardı bize.

Gözünüzün takılacağı yerde dururdu hep nazar duası. O yıllarda “Ofis” de demezlerdi; oranın adı “Yazıhane” idi. Patronun masası, arkasındaki kapitoneli panodan zaten belli olurdu.

Parası çok olan, boydan boya ahşap lambri yapardı yazıhanenin duvarlarını. Eskiden Lambri gördüğümde nedense hep, kanun adamı, hâkim, savcı gibi adalete dair mevzularla iştigal eden ya da politik kişiler gelirdi aklıma. Neyse amcamın ofisinde lambri yoktu, ama dünya küresi ve tepesine basınca fırıl fı-rıl dönen şu küllüklerden vardı. Onlarla oynamayı severdim. Amcam mimar-mühendisti ve makam masasının hari-cinde bir de çizim masası vardı. Aydın-gerler, rapidolar, cetveller, kâğıtlar, çeşit çeşit kalemler… Onlarla oynamamıza izin verilmezdi fakat amcam yokken ku-zenlerimle bütün cetvelleri kalemleri dener ve çizim masasının başına geçip mühendis havalarına girerdik. Benim için o masa çok özeldi. Çünkü o ma-sada çizilen proje binaya dönüşüyordu. Orada çizgi marifetiyle gerçekleşen şey büyü gibi betona çeliğe dönüşüyor ve gerçek oluyordu. Ofisin duvarlarındaki projeler gerçekleşmekte olan hayallerdi.

Galiba o zaman bu mimarlık işine he-ves ettim çünkü hayal etmek ve hayal edileni gerçekleştirmek, sadece mimari projeyle mümkündü. Neyse bu başka bir konu şimdi ofise geri dönelim. O zamanlar ofis ya da yazıhane dedin mi, bir kasa ile bir masa şarttı. Amcamın da bir kasası vardı. Ne kadar parası vardı bilmem ama muhtemelen çok da fazla değildi. Mütevazı bir mühendislik ofi-siydi. Bir işhanının birinci katındaydı. 1980 küsürlü yıllardı. Sekreterinden çaycısına başka zamanlardı.

Daha iş merkezleri icat edilmemişti, on-ların yerine işhanları vardı o günlerde. Ayakkabı boyacısı tek tek yazıhaneleri dolaşır isteyenin ayakkabılarını boyardı. İşhanının kebapçısı herkesi tanır, mi-desi rahatsız olana perhiz yemeği bile yapardı. Sanki hanın içinde başka bir hayat vardı çaycı aynı zamanda posta işine de bakardı.

Şimdi 2000'li yıllara geldik, kurum-

sallık bahanesi ile yitirdiğimiz samimi anılarımızın yerini, otomatik çay kahve makineleri aldı ve samimiyeti langırt masalarıyla geri getirmeye çalışıyoruz. Türk kahvelerimiz gitti yerine karton bardakta beşibiryerde neskafeler geldi.

O günlerdeki samimiyete duyulan ihti-yaçtan olsa gerek; son yıllarda Dünyada Retro tasarım diye bir şey çıktı. Eski müziklerin, koltukların, buzdolapları-nın, kıyafetlerin, arabaların geçmişe ait çizgileri yeniden yorumlanarak haya-tımızda sıkça yer almaya başladı. Ben buna Yeni Rönesans diyorum. Hani Rönesans çağında eski eserlerdeki hü-manizmden etkilenen bilim ve sanat vardı ya şimdi de aynısı oluyor. İnsana yabancılaşan, duygusuzlaşmaya başla-yan dünyayı eski çağlarda olduğu gibi tarih, hümanizmle tedavi ediyor ve tarih yine tekerrür ediyor.

Eski klasik eşyalardaki yaşanmışlık, yeni üretilen eşyalara hayat veriyor, ruh veri-

yor. Eşyaların üzerindeki eski duygula-rın izleri, ona bakan, ona dokunan in-sanların içini ısıtıyor. Bu yüzden eskimiş bir ahşap, boyası dökülmüş bir dolap, insana geçmiş hatıralarından samimi ve sıcak bir anı hatırlatıyor.

Yeni tasarlanacak ofislerde bence gele-ceğin sınırlarını zorlayan fakat samimi-yeti ve geçmişin güzel alışkanlıklarını da savunan bize ait olan iç mekânlar tasarlamak lazım.

Örneğin, bir iş yerinde kendi kişilikle-rini ifade edebilen bireylerin, daha ba-şarılı oldukları artık bir gerçek. Çünkü çalışan kendini ait hissettiği bir yerde daha yaratıcı ve dinamik oluyor bu da şirketin genel başarısını arttırıyor. Hatta kişilerin iş seçiminde bu konu-nun ücretten daha önemli bir faktör olduğu hakkında tespitler dahi var. Bu bağlamda, kâr oranını ve performansı arttıran bir etkinlik olarak ofis tasarı-mı, bir şirketin ilk ve en önemli işleri arasında geliyor.

Son yıllarda insan kaynakları yönetici-leri ve iç mimarlık şirketleri bu konuda oldukça ciddi çalışmalar yapmaktalar. Fakat bu yazıda, ergonomi, sosyoloji, psikoloji, gibi ağır mevzulara girersek hiç çıkamayız. Onun için, bu konulara hiç girmeden devam edelim.

Bugün çok güzel fabrikasyon ofis mo-bilyaları ve malzemeleri var; fakat o eski günlerdeki güzellik, ruh ve atmosfer yok. Eksik olan bir şeyler var. Konuyu Anadolumuzdan bir örnekle açıklamak istiyorum. Bir yerde okumuştum, eski-den Anadolu’da halı dokurken, arada ilmek atlarlarmış yani bilerek hata ya-parlarmış. Nedenini soranlara da, na-zar değmesin diye ilmek atladıklarını bu hatanın halının nazarlığı olduğunu söylerlermiş. Burada halı tezgâhındaki insanın varlığı arada atlanan ilmekle

anlaşılıyor. Bunu öğrendiğimden beri, tamamen bilgisayar kontrolünde fabri-kasyon ürünlerde neyin eksik olduğunu anladım. O endüstriyel ürünlerde insan elinin sıcaklığı yoktu, makinenin kusur-suz soğukluğu vardı.

Şimdi asıl soruna gelelim;

Bir ofise girdiğinizde ne hissetmek is-tersiniz?

Bu sorunun cevabı, bence güven ve sa-mimiyet kelimeleri ile özetlenebilir. Bu iki unsur da insan odaklı bir tasarımla hissettirilebilir. Geçmişten gelen hatıra-ların izleri, deneyim ve güven verirken, davet edildiğiz oda ve ağırlandığınız koltuk da samimiyeti güçlendirir.

Oysa genelde karşılaştığımız mekân anlayışı, tartışmasız, baskıcı ve otoriter yaklaşımların vücut bulduğu, içine gi-reni hizaya sokan, askeri teamülleri ön plana çıkaran, uzlaşmasız ve değişmez bir ortamdır. İşte bu ortam, içine giren herkesi olumsuz olmaya ikna eder. Böy-le ortamlarda kimse kimseye güvenme-yecek ve anlaşmalar sekteye uğrayacak dostluklar ise yapay olacaktır. Adeta takma gülücüklerle insanların etrafı-nızda dolaştığı bir tiyatro sahnesi gibi. Hâlbuki amaç dostluğun ve güvenin vurgulandığı, umut vadeden, esnek ve pozitif bir mekân tasarlamak olmalıdır.

9MAKALE

OFİS TASARIMI NASIL OLMALI?

Selçuk KARAGEDİK

Page 10: “FİRMALARINIZA MUTLAKA ORTAKLIK TAVSİYE EDERİM. …deprem tahkiki, betonarme ve istatis-tik hesaplardan dolayı metraj artışı ol-makta, ancak bu artışlar götürü bedel

RÖPORTAJ10 RÖPORTAJ

Bizler firmalarımızın genç kuşak tem-silcileriyiz. Babadan ve aileden ka-lan şirketleri devralmaya çalışıyoruz. Çoğunluk meslek içinden, hepimiz inşaat işine hakimiz. Biz sizinle tanış-mak, tecrübelerinizi paylaşmak hem de geleceğe dönük beklentilerinizi sizin gözünüzle ve bakış açınızdan izlemek istiyoruz.

Tabii, memnuniyetle efendim… Öz-gürlükcü bir gelişme var dünyada. Son yirmi yıldır inanılmaz bir farklılık var; ona ayak uydurmak güzel, ancak zor. Dünya hızlanarak gelişiyor, büyüyor, aynı hızla da zorlaşıyor. Teknoloji insan-ları yönlendiriyor, eski alışkanlıklarımızı terk ederek yeni bir dönemin içerisin-de yaşıyoruz. Bu nedenle size başarılar diliyorum.

Sektörümüz açısından baş döndürü-cü bir gelişme içerisindeyiz. Sektörde değişik taraflara, özellikle ticari tarafa yönelik bazı çalışmalar var. Örneğin AVM’ler, sektörün bu tarafında faz-la arz var, alarm veriyor. Gökdelenler konusuna gelince, dünyanın neresine giderseniz gidin New York’a, Paris’e, Berlin’e gidin, metropollerde bu tür binalar yok. Gökdelenler ve AVM’ler şehir trafiğini büyük ölçüde artırıyor.

Gökdelenleri inşa ederken altyapı da göz ardı edilmemelidir. Mesela, demir-yolları çok önemli bir konu. Geçenlerde Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Binali Yıldırım ile konuş-tum. Ankara-İstanbul hızlı tren hattının yıl sonuna kadar tamamlanacağını ifade etti. Ankara-İstanbul arasını uçakla gidi-yoruz. Hızlı tren tamamlanınca, 2,5-3 saatte varış noktasına ulaşıp, hava mey-danlarına ulaşmak için harcadığımız za-manı kazanabileceğiz. Batı dünyasında, Japonya’da, Kore’de kısacası alt yapısını tamamlamış ülkelerde ulaşımda hızlı trenler ön plana çıkmış. Elbette ki oto-yollar, havayolu ulaşımı da önemli, an-cak hızlı trenlerin şehirlerarası ulaşımda çağı yakalayabilmek için şart olduğunu düşünüyorum.

Bize Gama’nın kuruluş öyküsünü aktarabilir misiniz?

Gama’nın tarihi 1950’lerde başlıyor. Biz üç mühendis ve bir iş adamı olmak üzere dört kişi biraraya gelerek 1959 yılında Gama’yı kurduk. O dönemde müteahhitlik çeşitli şekillerde ve biraz geleneksel yapılıyordu. Binalar, yollar, barajlar inşa ediliyordu. Fakat biz yük-sek teknolojiyle çalışan ülke firmaları-nın Türkiye'de yapmakta olduğu veya yapacağı bir takım işleri örnek aldık. Önce bu firmaların taşeronu olarak, sonra ortağı olarak ve nihayet bu işleri

bizzat Gama olarak yapabilme yollarını aradık. Şirketimiz bu yönde gelişti, gele-neksel inşaat müteahhitliği ile yetinme-di, teknoloji gerektiren işlere yöneldi.

Firmanız o günlerde aldığı kararlar ile bugün kurumsal bir firma olmuş. Bizlere örnek olması açısından nasıl bir yol aldığınızı anlatabilir misiniz?

Firmamızın ilk yıllarında, Orta Doğu Teknik Üniversitesi başta olmak üzere lisan yeterliliğine sahip mühendis ar-kadaşları ekibimize dahil ettik. Sonraki yıllarda da onları şirkete ortak yaptık. Yani, kendi hisselerimizden onlara ver-

dik ve böylece şirketimiz büyüdü, geliş-ti. Şu anda da yönetimde o arkadaşların ağırlığı var.

Örneğin, firmamız İrlanda’ya gitti, yol konusu bizim takip ettiğimiz bir konu olmamasına rağmen, İrlanda’da özel otoyollar yaptık. Biz teknolojik, yoğun işler yapıyoruz, termik santraller, rafineriler inşa ediyoruz. Son dönem-de Cumhurbaşkanımız Sayın Abdul-lah Gül’ün de ziyaret ettiği Riga’da bir santral yaptık. Proje ülkenin %18’lik enerjisini karşılayacak. Bir başka örnek proje de Ürdün’de. Bilindiği üzere, Ür-

“ŞİRKETLERİNİZİN ANAYASALARINI OLUŞTURUN VE BUNDAN VAZGEÇMEYİN”Tecrübe ve başarı nadir olarak bir araya gelen iki kelimedir. Bu sayımızda ise konuğumuz müteahhitlik sektörü de-nilence akla ilk gelen isimlerden olan Erol Üçer. GAMA Onursal Başkanı Erol Üçer, dünya devi şirketlerin arasına şirketinin ismini yazdırabilen önemli bir isim. Başarı ve yöneticilik üzerine çok farklı konularda konuştuğumuz Üçer; “En tepedeki insan bile daima bir takım disiplinlerin içerisinde olmak, hesap vermek durumunda. CEO bile, başa-rılı olsa dahi, hak sahiplerine hesap vermek zorundadır. Sizlere tavsiyem, hangi seviyede olursanız olun disiplinleri koyunuz, o disipline göre hareket edilmesini de sağlayınız, hesap sorunuz. Kişilere bir görev verirken de o görevi iyice oturup yazmalı ve onu yönlendirmelisiniz.” diyor. Yıllarını sektörün gelişmesine adamış Erol Üçer’in röportajı tam bir başarı öyküsü niteliğinde.

Page 11: “FİRMALARINIZA MUTLAKA ORTAKLIK TAVSİYE EDERİM. …deprem tahkiki, betonarme ve istatis-tik hesaplardan dolayı metraj artışı ol-makta, ancak bu artışlar götürü bedel

11RÖPORTAJdün çöllerle kaplı. Başkenti Amman’da her mahalleye haftada bir gün su verile-biliyor. Akabe Körfezi civarında kaya-ların altındaki yer altı sularını çıkartıp, 25 yıl süreyle, şehre yılda 100 milyon metreküp su vereceğiz. 1 milyar dolarlık orijinal bir iş. Bu örneklerle dünya dev-lerinin yapmakta olduğu işlere rakip ol-maya çalıştığımızı anlatmak istiyorum.

Yola çıktığımız ilk günden bugüne ka-dar hep dünya standartlarını benim-seyerek, dünya devlerinin uyguladık-larına bakarak, araştırarak, şirketimizi geliştirdik. Bugün de dünya firmalarıyla rekabet edecek bir yapıya sahip olduk. Siz gençler de çok şeyler öğreniyor ve görüyorsunuz, kendinizi böyle yönlen-dirmeniz gerekli.

Sizin yurt dışındaki tecrübeniz bizi çok etkiledi, zorlukları da var. Özel-likle Hindistan’da zor şartlar altında çalışıyoruz. Yani, oraya ilk gitmenin de aslında hem avantajı hem deza-vantajları var. Yöneticilik kişiliğinizle ilgili biraz deneyimlerinizi aktarabilir misiniz? Nasıl bir yöneticilik anlayı-şınız var?

Kurumsal bir yapımız var. Şirketin yönetimini profesyonellere bıraktık. Dünyanın gelişmiş ekonomilerinde ku-rumsallaşabilmiş şirketlerde de durum böyle. Yapılan planlamayı ciddi olarak takip etmek, yapanlardan devamlı ra-porlar almak suretiyle, onu kontrol etmek.

İşçilerle ilgili sorunlar nedeniyle de işlerinizde zorlandığınız oldu mu?

Bu konuda zorlandığımızı söyleyemem, çünkü, işlerimizin her aşamasında ol-duğu gibi, işçi istihdamında da, gerekli tüm yasal duyarlılığı göstermekteyiz.

Türkiye'nin geleceğini hangi sektörde görüyorsunuz?

Müteahhitlik ve tarım. Ancak, benim için müteahhitlik sektörü her zaman önem arz edecek. Türk firmalarının en başarılı olduğu alandır. Çünkü, cesa-retleri var. Batılının çekingenliği, bizde pek yok. Bu cesaretimizle müteahhitlik sektöründe başarılarımızı devam etti-rebilir, geliştirebiliriz. Ancak, burada da dünyayı çok yakından takip ederek konjonktürel gelişmelere, değişmelere firmalarımızın uyum göstermesi gerek-mektedir. Tabii enerji arzı konusu, dün-yanın olduğu gibi Türkiye’nin de gele-ceği açısından çok önemli. Bu nedenle rüzgar, hidroelektrik, jeotermal ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımlarımızı artırmalıyız.

Siz gençlere bir tavsiyem var. Yatırımla-rınızı entegre düşünün. Biz Kırıkkale’de büyük bir kombine doğal gaz santralı yapımına başlayacağız. Ben Antalya’da, serada domates yetiştiriyorum ve ihraç ediyorum. Antalya sıcak olmasına rağ-

men kışları soğut oluyor. Doğal gaz henüz bu bölgeye gelmediği için LPG kullanıyoruz ve maliyeti çok yüksek oluyor. Yakında, gelecek doğal gazı kul-lanacağız. Arkadaşlarıma, Kırıkkale’de tesis edeceğimiz santralın sıcak suyun-dan faydalanarak, büyük bir sera yapa-lım önerisini getirdim. Serada standardı yüksek domates, biber yetiştirelim ve bu ürünleri ihraç edelim. Santralden çıkan sıcak suyu kullanarak, seranın ısınması-nı daha az maliyetle sağlayabilir ve daha yeni teknolojiler kullanarak üretimin verimini artırabiliriz. Ayrıca, santralden çıkan karbondioksit serada kullanılabi-lir, çünkü bitkilerin karbondioksite de ihtiyacı var. Sizler de yatırımlarınızda bir takım ilave değerler yaratabilir, şir-ketinizin randımanını artırabilirsiniz. Ülkemiz için de yararlı çalışmalar olur. Burası bizim ülkemiz, burada yaşayaca-ğız, çocuklarımız bu ülkede yaşamaya devam edecek, daha iyiye gitmesine önem vermeliyiz.

Benzer işlere bizler de birinci nesil yöneticilerimizde rastlıyoruz. Yıllar insanın bakış açısını değiştiriyor mu?

Belli deneyimlerden sonra açınız biraz daha genişliyor, dünyayı daha çok ta-nıyorsunuz. O zaman daha fazla önem veriyorsunuz bu işlere. Türkiye'de tarıma nasıl dönebiliriz diye düşünü-yorum. Memleketimizin ana uğraşısı hayvancılık ve tarım olmalı. Müteahhit-lik güzel, ancak hayvancılık ve tarıma, Türkiye'nin daha ağırlıklı olarak önem vermesi gereklidir. Avrupa'ya gittiğiniz zaman, her tarafta irili ufaklı işletmeler var, tarım işi de devam ediyor. Ülkemiz-de büyük şehirlere doğru bir göç var. Vatandaşlarımızın yaşadıkları yerlerde yatırımlar gerçekleştirilmeli ki, doğduk-ları yerlerde kalabilsinler.

Türk müteahhitlerinin çok cesur ol-duğundan bahsettiniz, katılıyorum. Yurt dışında her ülkede artık varız. Acaba müteahhitliğimiz dünyada uzun soluklu olabilecek mi diye ba-zen endişe ediyoruz. Çünkü, her pa-zara birden fazla firmayla giriyoruz ve birbirimiz ile rekabet ediyoruz. Bu koşullarda Türkiye'nin müteahhitle-rinin geleceği olabilir mi?

Maalesef rekabeti acımasızca yapıyoruz. Bir arkadaşım vardı. Afrika’nın en ücra bir ülkesine gitmiş. Biz de yıllar evvel oraya gitmiş, bir daha gitmemek üze-re oradan geri dönmüştük. “Sen niye gittin oraya?” dedim “Ağabey, rekabet olmadığı için ben buraya gittim” dedi. Düşünebiliyor musunuz, rekabet olma-sın diye kendini ateşe atabiliyor. Peki, bunu nasıl çözeriz? Burada İNTES gibi organizasyonlara da iş düşüyor, organi-ze olmalıyız. Kısaca müteahhitlerimiz başka ülkelerde yapacağı işlerde daha dikkatli olmalıdır. Tekliflerin çok dik-katli verilmesi gereklidir. Firmalarımız

ortaklıklarla biraraya gelirlerse, potan-siyelleri ve imkanları artar, sorunlarla başetmede çok daha güçlü olurlar.

Türkiye’de ilk LEED EB GOLD (al-tın) sertifikası alan bir şirket oldunuz. Çevreye duyarlılığınız takdirle kar-şılanıyor. Bu süreci bize anlatabilir misiniz?

Bu bir alışkanlık meselesi. Mesela, Gama Holding binası konvansiyonel segmentlere göre yapılmış, yani yeşil bina olarak düşünülmemiş. Biz bu bi-nada önemli değişiklikler yaparak yeşil bina haline getirdik. İşe baştan başlar-sanız o zaman ona göre tedbirler alır, binanızı ona göre dizayn edersiniz, daha kolay ve ekonomik olur. Mevcudu bu işe adapte etmek, yönlendirmek biraz daha zor bir şey. Aslında çok da faz-la maliyetlere katlanmadık bu iş için. LEED EB GOLD (altın) sertifikası alan Türkiye’deki ilk bina olduk. Bu-rada mühendislik kalitemizi göstere-rek, sistemlerin kalibrasyonunu doğru yaparak, enerji tüketiminde %30, su kullanımında da %40 tasarruf sağladık.

Bizim Genç Yöneticiler olarak ku-ruluş amaçlarımızdan birisi olan tek yumruk projemiz var. Yani ortak ha-reket etmek… Bu konudaki tavsiye-lerinizi aktarabilir misiniz?

Biraz önce söylediğim gibi, ortaklık ko-nusunda bizim biraz eksiğimiz var. Kendi başımıza olmaya meraklıyız. Gelişmiş ekonomiler ile rekabet edebilmek için firmalarınızda kendi aralarında ortak-lıklar kurmalılar, firmalarınıza mutlaka ortaklık tavsiye ederim. Ortaklığın getir-diği artı değerler var. Sonuç olarak biz ortaklıklardan hep faydalandık, riskleri paylaşacaksınız. Mesela, kurucu ortak-larımızdan birisi Türkiye'de iş yapan ufak çapta bir müteahhitti, o bize belge sağladı, onunla beraber yola çıktık ve ba-şardık. Teşebbüs gücü ve cesur olmak çok önemli. Ancak bu cesareti ve uygulamayı kaliteli ortak firmalarla paylaşmak lazım. Onun için cesaret ve basiret diyelim, ikisi bir arada beraber yürümeli.

Sektörümüzde hızlı ve plansız bü-yümeden kaynaklanan sıkıntılar var. Maalesef hatalardan ders çıkara çıkara belki 50 yıl sonra Türkiye'de kurumsal anlayışıyla, insanlar bir şirket olmanın gereklerini yerine getirecek. Yani, altında oluşturması gereken yönetimi, elemanları, işçileri, herkese hakkını verecek. Çünkü biz genelde maalesef, istemeden de olsa hakedenin hakkından kısarak kâr et-meye çalışıyoruz. Sektörün en kötü yanı da bu. İnşallah bunlar düzelir. Ülkemizi bunları düzelterek refaha taşıyabiliriz diye düşünüyorum. Siz konuya nasıl bakıyorsunuz?

Sizlerin tecrübelerimizden yararlan-manız önemli. Geçmiş dönemlerde,

önümüzde bütçe engeli vardı, istih-kaklarımızı alamıyorduk, sektöre çok az ödenek ayrılıyordu. Ama şimdi bütçe imkanları epeyce rahatladı. Bu nedenle sizlerin daha fazla sorunlara boğulma-dan, işlerinizi geliştirebileceğinizi, ku-rumsallığınızı daha rahat uygulayabile-ceğinize inanıyorum. Batıdaki örnekler de önünüze geliyor, bakıyorsunuz, gö-rüyorsunuz. Eskiden biz batılı firmaları sadece uzaktan tanırdık ve takip eder-dik. Artık dünyada sınırlar arasındaki mesafe teknoloji kullanılarak epeyce kısaldı. İyi yönetici olup, teknolojiyi mutlaka kullanmalısınız. Firmamızda bürokrasi var, bizi zorluyor diyoruz, ama olması da bazen şart. Hiyerarşik bir düzen var, ona da uyulması gerekir. Sizler de firmanın yöneticileri olarak böyle yapmalısınız.

Bir de, kontrol, kontrol, kontrol. En te-pedeki insan bile daima bir takım disip-linlerin içerisinde olmak, hesap vermek durumundadır. CEO bile, başarılı olsa dahi, firma ortaklarına hesap vermek durumundadır. Sizlere tavsiyem nere-de olursanız olun disiplinleri koyunuz, o disipline göre hareket edilmesini de sağlayınız, hesap sorunuz. Kişilere bir görev verirken o görevin sınırlarını iyi belirleyip, ona göre doğru yönlendir-melisiniz.

Türk müteahhitlik firmalarının, bil-hassa aile şirketlerinde sürdürüle-bilirliklerini güvenceye alabilmeleri adına ne tavsiyelerde bulunursunuz. Siz profesyonelleri de yönetime ala-rak, hatta onları da ortak ederek, daha sonra uluslararası arenada ya-bancı firmalarla ortaklıklar kurarak bunu bir nevi sağlamışsınız. Firma-ların sürdürülebilirliği garanti altına almak adına, bunlara ilaveten sizin başka bulunmak istediğiniz tavsiye-leriniz olabilir mi?

"Maalesef rekabeti acımasızca yapıyoruz. Bir arkadaşım vardı.

Afrika’nın en ücra bir ülkesine gitmiş. Biz de

yıllar evvel oraya gitmiş, bir daha gitmemek üzere oradan geri dönmüştük. “Sen niye gittin oraya?”

dedim “Ağabey, rekabet olmadığı için ben buraya

gittim” dedi. Düşünebiliyor musunuz, rekabet

olmasın diye kendini ateşe atabiliyor."

Page 12: “FİRMALARINIZA MUTLAKA ORTAKLIK TAVSİYE EDERİM. …deprem tahkiki, betonarme ve istatis-tik hesaplardan dolayı metraj artışı ol-makta, ancak bu artışlar götürü bedel

RÖPORTAJ12 RÖPORTAJ

Günümüzde ortaklıklar halka açılımla da olabiliyor. Ama yöneticilere inisiyatif vermek gerekirse, dikkatli olmayı öne-ririm. İnsanların egosu, nerede cazip şey varsa, kendini o tarafa doğru yön-lendirir. Onun için, sizler, oturun ona bir yol haritası çizin ve ondan yapacağı işlerin programını isteyin, siz o prog-ram üzerinde konuşun. Plan yapmaz-sanız, bir yerden sonra ipin ucu kaçar. Bu nedenle daha bürokratik çalışmaya yönlenmelisiniz, mutlaka kurallara uy-malısınız. Yaptığınız programları belirli

periyotlarda revize etmelisiniz, yapıla-mayan işleri irdelemelisiniz. Hataların tekrarlanmaması için ona karşı tedbirler alınmalıdır.

Yani bir nevi şirketlerimizin anayasa-larını oluşturmalıyız. Öyle mi?

Anayasalaştırmalı ve bundan da vaz-geçmemeliyiz. İnsanlar kendilerini olabildiğince belli disiplinler içerisin-de tutmaya çalışmalıdır. Bu disiplinler olmadıkça iş yozlaşır. İyi niyet diyoruz, iyi niyet yeterli değil. Biz bunları yaşa-yarak tecrübe ettik. Kolay bir şey değil, ama bu kalıplara girmedikçe de ilerisi için sorunlarımızın daha fazla olacağı kanaatindeyim.

Yeterince iş hayatındaki fikirlerinizi aldık, mutlaka paylaşacak çok şeyiniz vardır. Bir iş adamının güncel haya-tında vereceği kararları alabilmesi için zihni her zaman dinlenmiş, isti-rahat etmiş olmalıdır. Gençliğinizde hobi, sosyal faaliyetler düşünebildiniz mi? Kendinize hobi, sosyal faaliyetler edinebilme gibi fırsatlarınız oldu mu? Bize ne önerebilirsiniz?

Gençliğimizde maalesef fırsatlar ola-madı. Ama ileriki yaşlarda olabiliyor. Kişisel davranışlardan ziyade kendime sosyal konularla ilgili sorumluluklar edindim. Ankara Atatürk Lisesi mezu-nuyum. Tarihi ve köklü bir lise… Bi-zim zamanımızda çok güzel bir okuldu.

1940’ta açılmıştı, ben de o sene orta-okula başlamıştım. Laboratuvarlar, konferans salonları, her türlü imkana sahiptik. Ankara Atatürk Lisesi mezu-nu, Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanında bulunan 90 arkadaş bir vakıf kurduk. Sonra Okulu ziyaret ettik, an-cak gördük ki, sınıflarda 70 öğrenci var, laboratuvarları, konferans ve spor salo-nu kullanılamaz durumda. Vakıf olarak çalıştık, şimdi Ankara Atatürk Lisesi, eski kalitesini yakaladı. İmkanları geniş, lisan ağırlıklı bir devlet okulu oldu. Biz de başarılı olan öğrencilere burs veriyo-ruz. Üniversitede de onları yalnız bırak-mıyoruz. Okuldan çocukların başarı-larıyla ilgili iyi bir haber geldiği zaman fevkalade mutlu oluyorum. Ankara Ata-türk Lisesi de bugün ülkemizin önem-li değerleri olan çok mezun vermiştir. Turgut Özakman, Orhan Veli, Oktay Rıfat, Prof. Dr. Gazi Yaşargil, Prof.Dr.Münci Kalayoğlu ve adını sayama-dığım ülkemizin daha pek çok değerli isimleri Atatürk Lisesi mezunları arasın-dadır. Orta Doğu Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi gibi üniversitelerde rektörlük görevinde bulunan mezunlarımız vardır.

Sosyal sorumluluk, benim en fazla he-yecan duyduğum konu. Kimi spor ya-par, kimi müzikle uğraşır, benim ruhum da öğrencilerden gelen güzel haberlerle dinleniyor. İNTES çatısı altında birara-ya gelmeniz güzel bir şey. Ancak bunu en iyi şekilde nasıl değerlendirebiliriz diye düşünmelisiniz? İnsanlar zaman zaman heyecanla yardım kampanya-ları düzenliyorlar, öğrenciler için para toplanıyor, burs veriliyor… Biraz evvel söylediğim gibi tüm bu eylemler sür-dürülebilir olmalıdır. Türkiye'nin buna ihtiyacı var, her konuda devamlılık şart. Bir kurum çatısı altında bunu gelişti-receksiniz. Türkiye'de bugün, maalesef eğitimde çok sorunlar var. Doğuda üç tane kız yurdu yaptırdım, bir tanesini kız çocukları fazla gelemediği için erkek öğrenci yurduna dönüştürdüler. Gelece-ğimiz olan çocuklara mutlaka dünyanın gidişiyle ilgili bilgiler, görgüler verme-niz, onları yetiştirmeniz lazım, bu asli vazifelerimizden olmalı.

Size güzel bir örnek anlatayım. Bir kızı-mız var. Bu kız Eskişehir’deki Anadolu Üniversitesi Konservatuarı’nda şan bö-lümünü bitirmiş. Sonra bazı desteklerle İtalya’ya gitmiş. Orada maddi açıdan çok zor günler geçirmiş. Verilen burs yaşaması için yeterli olmamış, çeşitli işlerde çalışmış. Sonra destek istemek için geldi, dedim ki “Kızım, bak biz öyle büyük yardımda bulunamayız. Sen başkalarından da alıyorsan biz sana ayda 200 lira verebiliriz dedim, kabul etti. O başarılı oldukça ben de desteğimi art-tırdım. Şimdi Torino Konservatuarında doktora yapıyor. Bulunduğu bölgede

zaman zaman kişisel konserler veriyor, ben de onu desteklemeye devam edi-yorum. Başarılarını duymak çok hoşu-ma gidiyor. Sizlere anlatmak istediğim çocuklarımızı mutlaka en iyi şekilde eğitmeliyiz. Bu Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu meseledir. Türkiye'de kaliteli insan şart, yani insanın geliştirilmesi, eğitilmesi, yönlendirilmesi hepsinden önemli.

15 yıl önce çocuk mahkumlar için Ada-let Bakanlığı’nın bir projesinde yer al-dık. Hapishaneden çıkan 15-20 kadar çocuğa ev tuttum, onları orada eğittik. Üniversite eğitimi alanlar oldu. Bu ço-cukları kurtarmak çok önemli. Çünkü hükümlü olduğu için iş bulmaları da çok zor. Ben birkaç tanesini şirketi-mizde çalıştırdım. Asla söyletmedim, geçmişte hükümlü olduklarını, çok da güzel çalıştılar. İnsanları doğru yönlen-dirmeniz çok önemli.

Ülkemizde önemli iş adamları ye-tişmiştir. Sizin örnek aldığınız bir iş adamı oldu mu?

Ben, merhum Vehbi Koç’u çok takdir ederim. Yaşım kendisinden küçüktür. Koç Grubu bugün Türkiye'nin en bü-yük firmasıdır. Vehbi Koç’un liderlik vasıfları firmayı bugünlere taşıdı. Bir gün, Atatürk Lisesinden bir arkadaşım vasıtası ile Vehbi Bey’den randevu al-dım ve gittim. Güzel bir sohbet oldu. Sonuna doğru “Efendim, müsaade ederseniz beraber bir fotoğraf çekelim, çünkü dergimizde basacağız” dedim, “Olur” dedi. Çantamda fotoğraf ma-kinesi vardı, çıkardım, fotoğraf çekildi, Sonra bana dedi ki: “Bak arkadaş, seni beğendim, sen ucuz çalışıyorsun.” Ben fotoğrafçı götürmemiştim ya, hoşuna gitti. Vehbi Koç, küçücük noktalar üzerinde bile disiplinler kurmuş, ama büyük de iş yapmış. Kendisi zamanının deviydi. Vehbi Koç çocuklarına yazdığı bir mektupta özellikle “Hayatta daima dikkatli ve ihtiyatlı olmanızı tavsiye ederim” diyor.

Teknik Üniversite’de okurken çok de-ğerli bir hocamız vardı. Sınavlarımız üst üste gelmişti. Birkaç arkadaş, hocamıza, dedik ki: “Hocam, ne olur, imtihanlar çok üst üste geldi, sizinkini iki hafta sonraya atabilir miyiz?” Adanalı idi, ba-zen şiveyle konuşurdu “Gardaşım, çalış-maktan kimse ölmemiştir, korkmayın, çalışın” dedi. Şimdi, size diyorum ki çalışmaktan ölmüyor insanlar, çalışma prensibi edinin. Kendinizi yetiştirecek-siniz, bir yerlere geleceksiniz ve başarılı olacaksınız. Ülkenize ve ailenize faydalı bireyler olacaksınız. Ben hala acaba ne yapabilirimin hesabını yapıyorum.

Bizleri kabul ettiğiniz için çok teşek-kür ederiz.

Ben teşekkür ederim, eksik olmayın. Si-zin gelişiniz benim için büyük değerdir.

"Kendi başımıza olmaya meraklıyız. Gelişmiş ekonomiler ile rekabet edebilmek için firmalarımız kendi aralarında ortaklıklar kurmalılar, firmalarınıza mutlaka ortaklık tavsiye ederim. Ortaklığın getirdiği artı değerler var. Sonuç olarak biz ortaklıklardan hep faydalandık, riskleri paylaşacaksınız. "

Page 13: “FİRMALARINIZA MUTLAKA ORTAKLIK TAVSİYE EDERİM. …deprem tahkiki, betonarme ve istatis-tik hesaplardan dolayı metraj artışı ol-makta, ancak bu artışlar götürü bedel

13SANAT

TUVALİN UNUTULMAZ RENGİ; MİHRİ MÜŞFİK HANIM

On yedi yaşındayken bir müzik dinleti-sinde tanıştığı İtalyan kökenli bir müzik şefinin peşinden Roma'ya kaçtı. Sahte pasaportla gittiği İtalya'da tanıdıkları-nın yanında bir süre kaldıktan sonra Paris’e gitti. 52 Montparnasse Bulva-rı'ndaki adreste kiraladığı yeri, hem ev; hem de atölye olarak kullandı. Portre ve gravür ağırlıklı resimler yaparak ve evinin bir odasından aldığı kira ile ge-çimini sağladı. Kiracılarından birisi, Bursalı Selami Paşa’nın Sorbonne’da Siyasi Bilimler öğrenimi yapmakta olan Müşfik Selami Bey’di. Müşfik Selami Bey ile evlenen Mihri Hanım böylece sanat dünyasında bilinen "Mihri Müş-

fik Hanım" adını aldı.

İtalya ve Fransa’da çeşitli sanat okullar-da ve atölyelerde öğrenim gören Mihri Müşfik Hanım, dışavurumcu bir anla-yışla özgün portreler yaptı. Portrelerin-de kübizmin ve ekspresyonizmin etkisi görüldü. Mihri Müşfik Hanım 1913 yılında İstanbul Darülmuallimat (Kız Öğretmen Okulu) resim öğretmenliği-ne atandı. 1914 yılında kız öğrencilerin yüksek öğrenim görmelerine ve güzel sanatlar alanında yaratıcılıklarını değer-lendirmelerin imkan vermek üzere İnas Sanayi-i Nefise Mektebi açıldı. Mihri Hanım, bu kurumun resim atölyesine öğretmen oldu. İnas Sanayi-i Nefise’nin

ilk kadın yöneticisi olan Mihri Hanım, Nazlı Ecevit, Aliye Berger, Fahrelnisa Zeid gibi pek çok kadın ressamın ye-tişmesinde katkısı oldu. Aynı zamanda Edebiyat-ı Cedide şairlerinin yazdıkla-rını resimleyerek bir “Edebiyat-ı Cedide Resmi” yarattı.

1919 yılında aniden İtalya’ya gitti. Bu ani gidişinin nedeninin, İttihat ve Terakki Cemiyeti mensuplarıyla olan yakın ilişkilerinin, onu işgal altında-ki İstanbul’da zor duruma düşürmesi olduğu sanılmaktadır. İtalya’dan geri döndüğünde, iki yıl daha İnas Sanayi-i Nefise’de ders verdi. Bu arada Mihri Müşfik Bey ile boşandı.

Mihri Hanım, 1922 yılında Mustafa Kemal’in 3m yüksekliğinde bir portresi-ni yaptı ve Çankaya Köşkü’ne götürerek kendisine sundu. Bu, Cumhuriyetin ila-nından sonra bir Türk ressam tarafın-dan yapılan ilk Atatürk portesidir. 1922 yılının sonuna doğru yeniden İtalya’ya gitti. Portreler yaparak uzun süre yaşa-mını sürdürdü. Vatikan’a kabul edilip, Papa’nın bir portresini yaptı. Vatikan’da ilk kez bir Papa, başka dinden bir kadın ressama poz vermiştir.

İtalya’dan sonra Paris’e geçen Mihri Hanım’ın "Çingene" isimli tablosu Louvre Müzesi’ne kabül oldu. Eserin bir kopyasıda İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'nde bulunmaktadır. Kızkardeşi Enise Salih Hanım’ı ve yeğeni ressam Hale Asaf ’ı kaybettikten sonra Paris’te yaşamak istemedi. Ülkesinde kendisine karşı baskıcı bir tutum olmasından ötü-rü Amerika’da yaşamayı tercih etti. Bir süre New York, Washington, Chicago’da üniversitelerde konuk resim profesörlü-ğü yaptı ve zengin Amerikan ailelerine özel dersler vererek geçimini sağladı. Bu kadar önemli ve değerli eserlere imzasını atan Mihri Hanım, yaşlılığını yoksul-luk içinde geçirdi. 1954’te New York’ta yaşamını yitirdiğinde ise Mihri Hanım, geriye sadece hatıralarını ve eserlerini bıraktı. Mihri Hanım’ın renklerle, ba-şarılarla ve kalabalıklarla geçen hayatı ne yazık ki Kimsesizler Mezarlığı’nda sona erdi...

Türkiye’de çağdaş resim deyince akla gelen ilk isimdir; Mihri Müşfik Hanım. Sayısız eserle tarihe ismini yazdıran Mihri Müşfik Hanım gelecek nesillerinde mutlaka okuyup, tanıması gereken bir isim. 1886 yılında İstanbul'da, dünyaya gelen sanatçı, edebiyat, musikî ve resim ile ilgilendi. Yaptığı bir resmi Sultan II. Abdülhamit'e takdim edince saray ressamı Zonaro’nın öğrencisi oldu; kendisinden Beşiktaş’taki atölyesinde resim dersleri aldı. Böylece Türkiye’de çağdaş resim ça-lışmalarını başlatan ilk kadın ressam ünvanını aldı.

Page 14: “FİRMALARINIZA MUTLAKA ORTAKLIK TAVSİYE EDERİM. …deprem tahkiki, betonarme ve istatis-tik hesaplardan dolayı metraj artışı ol-makta, ancak bu artışlar götürü bedel

14 GENÇLİK

Tunceli Üniversitesi'nin kuruluşunu aktarabilir misiniz?

Üniversitemiz 2008 yılında kurulmuş çok genç bir üniversitedir. Kurul-duktan sonra “Yenilikçi, dinamik ve katılımcı yapısıyla, bölgemizde eksikliği hissedilen girişimcilik ruhu-nu canlandırabilecek ARGE faaliyet-leriyle, bölgesindeki insani ve sosyal sorunlara çözüm üreten, ülkemizin doğu ve güneydoğu komşularıyla mevcut ilişkileri geliştiren, eğitim öğ-retim, araştırma ve geliştirme yapan, yerelde etkin başarıya sahip teknoloji odaklı bir dünya üniversitesi” olmayı kendine vizyon belirlemiş ve misyo-nunu “21. yüzyılda bölgemizin, ülke-mizin ve hatta tüm insanlığın çözüm bekleyen önemli problemleri olarak gördüğümüz su, çevre, gıda, enerji, insani ve sosyal sorunlar konularında ulusal ve uluslararası alanda kabul edilebilir çözümler üretmeye yönelik eğitim öğretim ve ARGE faaliyetleri gerçekleştirerek ve yenilikçi düşünce anlayışına sahip bireyler yetiştirerek bilgi ve teknoloji üreten bir üniversite olmak” şeklinde kendisine seçmiştir.

Üniversitenizde eğitim veren fakül-teler, akademik personel ve öğrenci profilleri hakkında bilgi verebilir misiniz?

Üniversitemiz bünyesinde Mühendis-lik Fakültesi, Su Ürünleri Fakültesi, İ.İ.B.F., Edebiyat Fakültesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, İletişim Fakültesi bulunmaktadır. Fakültelerimizde ayrıca 2 ayrı enstitüde çeşitli bölüm ve branşlarda yüksek lisans ve doktora çalışmaları bulunmaktadır. Bunların yanı sıra Sağlık Yüksekokulu’nda ülkemizde sağlık sektöründe ihtiyaç bulunan ebelik ve hemşirelik bölüm-leri bulunmaktadır. 2 adet Meslek Yüksekokulu ile ülkemizin ve bölge-

mizin eksikliği hissedilen alanlarda ara eleman yetiştirilmesi için çalışma-larını sürdürmektedir. 100 öğretim üyesi ve 250 öğretim elemanı ile ilimiz ve bölgemizin gelişimi, bugüne kadar birikmiş olan insani ve sosyal sorunlarının çözümü için çalışmalar gerçekleştirmekteyiz. 5200 öğrenci eğitim görmektedir ve öğrencilerimi-zin %95’i yöre ve bölge insanımızdan oluşmaktadır.

Üniversitenin Tunceli' nin ekonomik ve sosyal yaşamına katkılarını akta-rabilir misiniz?

İlimiz her yıl bölgemizde yaşanan insani ve sosyal sorunlar nedeniyle ve bölgemizde aşırı derecede bulunan işsizlik nedeniyle sürekli nüfus kay-betmekte olan bir ildir. Bu anlamda üniversitemizin varlığı kentimiz için en önemli iş imkanlarından bir tane-sidir ve Tunceli’li akademisyenlerin gelip kendi şehirlerindeki üniversi-telerinde görev yapmaları ile tersine beyin göçü gerçekleştirilmektedir. Tunceli ilimiz Türkiye genelinde Ale-vilik inanç ve kültür merkezlerinden birisidir ve bu nedenle üniversitemiz bünyesinde Alevilik Uygulama ve Araştırma Merkezi kurulmuş ve başı-na da bir Alevi dedesi müdür olarak atanmıştır. Ayrıca İnsani ve Sosyal Sorunlar Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde bölgemizin ve ilimizin sorunları daha derinden incelenip araştırılacak ve çözüm imkanları art-tırılacaktır. Bölgemizde yok olmakta olan küçükbaş hayvancılığı yeniden canlandırmak ve çok fazla akarsuyu bulunan ilimizde tatlı su balıkçılığını geliştirmek için Küçükbaş Hayvancı-lık Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Su ürünleri Uygulama ve Araş-tırma Merkezi kurulmuştur. Ayrıca AB, TÜBİTAK ve diğer kuruluşların sağladığı fonlar yardımıyla ulusal ve uluslararası düzeyde çok sayıda proje yürütmektedir. Bugüne kadar

yürütülen projelerin toplam bütçesi yaklaşık 2.000,000 euro civarındadır. ‘AB Transfer of Inovation’ programı kapsamında 390.000 euro bütçeli proje ile Avrupa'dan teknoloji transfer edilerek; ilimizde robotik düzenek-lerle eğitim verilebilecek bir mekat-ronik laboratuvarı kurulmuş ve proje kapsamında yapılan çalışma online olarak tüm Türkiye'ye açılarak mesleki eğitimin kalitesinin arttırılması için çok büyük katkı sağlamıştır. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın desteklediği Spor Yoluyla Sosyal Uyum Programı kapsamında üniversitemiz 500,000 TL hibe alarak ilimiz gençlerinin ve üniversite öğrencilerinin sosyal ve kül-türel aktivite yapma imkanı üniversite-miz tarafından oluşturulmaktadır.

Akademik personelinizin bilimsel çalışma yapabilme imkanları ve araş-tırma geliştirme çalışmalarına olan katkılarından söz edebilir misiniz?

Üniversitemiz bilimsel çalışmalara büyük önem vermekte ve yıllarca bölgemizde hiç araştırma yapılma-mış bakir alan ve konularda bilimsel çalışmalarını sürdürmektedir. Mühen-dislik Fakültesi’nde yer alan her bir mühendislik dalı için ayrı bir labora-

tuvar kurularak akademisyenlerimize ciddi ölçüde çalışma yapabilecekleri mekanlar oluşturulmuştur. Üniver-sitemizin bilimsel çalışmalara verdiği önem kısa sürede meyvelerini vermiş ve TÜBİTAK ARGE faaliyetleri kap-samında 1.000,0000 TL destek alarak Türkiye’de ilk defa elektrikli otomobil üretimi için ARGE çalışmalarına üniversitemiz laboratuvarlarında başlanmıştır.

Üniversitenizin temel sorunları ne-lerdir?

İlimiz, 1937-1938 Dersim olayların-dan sonra tamamen içine kapalı bir üretime ve ekonomiye sahip toplum-sal yapı nedeniyle insanların devlete ve hükümete olan güvensizlikleri giderek artmıştır. Ancak üniversitemiz kurulduğu andan itibaren başta YÖK olmak üzere hükümetimizin sağla-dığı imkanlarla çok hızlı bir gelişim trendine kavuşmuştur. Üniversitemiz bir kampüs üniversite olarak tüm birimleriyle TOKİ tarafından inşaa edilmektedir. Bundan sonra YÖK ve Hükümetimiz tarafından sağlanacak ek yatırım ve iyileştirmelerle sadece Tunceli yöresinde değil tüm Doğu ve Güneydoğu Bölgesi’nde hissedi-

“ÜNİVERSİTEMİZİN VARLIĞI KENTİMİZ İÇİN EN ÖNEMLİ İŞ İMKANLARINDAN BİR TANESİDİR.”

Tunceli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Durmuş Boztuğ, Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü mezunu. Göreve geldiği günden bugüne üniversitenin geleceği için çalışmaktan vazgeçmeyen Boztuğ, Tunceli ili için de üniversitenin çok büyük önemi olduğu düşüncesinde. Prof. Dr. Durmuş Boztuğ ile Tunceli Üniversitesi, birimleri ve üniversitenin hedefleri üzerine konuştuk.

Tunceli Üniversitesi Aktuluk Kampüsü Aralık 2012

Prof. Dr. Durmuş BoztuğTunceli Üniversitesi Rektörü

Page 15: “FİRMALARINIZA MUTLAKA ORTAKLIK TAVSİYE EDERİM. …deprem tahkiki, betonarme ve istatis-tik hesaplardan dolayı metraj artışı ol-makta, ancak bu artışlar götürü bedel

1515GENÇLİK

len sosyal huzursuzluk sorununun çözümünde örnek bir üniversite-şehir etkileşimi modelinin yaratılabileceği düşünülmektedir.

Üniversiteniz için yeni projeleriniz var ise paylaşabilir misiniz?

Gerek yeni fakültelerimizin açılması ve gerekse mevcut akademik birim-lerimizin yaşadığı fiziksel mekan sorunlarını aşmak için bir an önce kampüsümüze taşınmayı planlıyoruz. Kampüsümüzün 1. etabı ve altyapı inşaatı tamamlanmak üzere, eğer herhangi bir olumsuzluk yaşanmazsa 2013-2014 yılında 1. etabı kullanma-ya başlayabileceğiz. Rektörlük olarak en önemli konumuz kampüsümüzün 2. etap ve 3. etap kısımları da hızlı bir şekilde tamamlanmasıdır. Ayrıca üniversitemiz 2013-2017 stratejik planını geçtiğimiz 2012 yılı içerisinde hazırlayarak Kalkınma Bakanlığı’na sunduk ve onaylandı. Bu yıldan itiba-ren üniversitemiz için planladığımız strateji çerçevesinde üniversitemizi geliştirmek öncelikli hedeflerimiz arasındadır.

Gençlerimizin öğrenim hayatlarını gelecek yaşamlarına hazırlayabilme-leri için kendilerine önerileriniz ne-lerdir? Vizyon, teknoloji ve rekabet anlayışı ile ilgili genç nesillere nasıl bir mesaj verebilirsiniz?

Üniversitemizin 2013-2017 stratejik planını hazırlarken öğrenci odaklı bir üniversite olacak şekilde planımızı yaptık. Öğrenci Konseyi Başkanını

üniversite öğrencilerini temsilen senato toplantılarına alıyoruz ve üniversitemiz hakkında kararlar alırken öğrencilerimizin de görüşle-rini dikkate alıyoruz. Her yıl ilk defa üniversitemize gelen öğrencilerimize kente ve üniversiteye uyum gün-leri düzenleyerek öğrencilerimizin üniversitemizin sunduğu hizmetler ve şehrimizin güzellikleri hakkında bilgi sahibi olmalarını planlıyoruz. Benim gençlerimize tavsiyem ülkemiz çok hızlı bir şekilde gelişiyor ve değişi-yor. Bu hız ve değişime kendilerinin ayak uydurmaları ve evrensel hukuk, evrensel, insan hakları, evrensel de-mokrasi normlarına uygun bir şekilde ülkemizde ortak yaşama kültürünün geliştirilmesine gençlerimizin büyük katkı sunmalarıdır.

Gençlerimizin üniversitenizde fayda-lanabileceği sosyal imkanları anlata-bilirmisiniz? Kampüste yaşam nasıl geçmekte?

Öğrenci Kulüpleri ve Toplulukları adı altında bulunan, 19 farklı alanda faa-liyet gösteren kulüplerimiz aracılığıyla çeşitli konserler düzenlenmekte, dans ve halkoyunları gösterileri sunulmak-ta, tiyatro gösterileri sergilenmekte ve çeşitli turnuva, yarışma ve müsaba-kalarda üniversitemiz öğrencilerimiz tarafından temsil edilmektedir. Her yıl Geleneksel Aşure Günü etkinliği düzenlenerek Tunceli ilimizin kültürel yapısına uyum sağlanmaktadır. Ayrıca yine her yıl düzenlenen Mezuniyet Töreni kapsamında amatör öğrenci

grupları sahne alarak kendi yetenek-lerini sergileme fırsatı bulmaktadırlar. Öğrencilerimizin kişisel gelişimlerine yardımcı olmak için öğrencilerimizin kongre, sempozyum, çalıştay ve çeşitli seminerlere katılımlarının sağlanması için gereken destek verilmektedir. Öğrencilerimizin derslerde görmüş oldukları teorilerin uygulama alan-larında gösterilmesi amacıyla çeşitli teknik geziler düzenlenerek öğrenim gördükleri branşlarda bilgi ve beceri düzeylerinin arttırılması sağlanmak-tadır.

Üniversiteniz meslek yüksekokul-larında çok sayıda genç yetişiyor. Mesleki yeterlilik sisteminin örgün ve yaygın eğitim programlarına yansı-tılması ve bunun gereği konusundaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

Ulusal Mesleki Yeterlilik Sistemi; ulu-sal meslek standartlarının oluşturul-duğu, mesleki ve teknik eğitim ve öğ-retim programlarının bu standartlara göre hazırlandığı, işgücünün mesleki yeterliliğinin akredite olmuş ve MYK tarafından yetkilendirilmiş kuruluş-larca ölçme ve değerlendirme merkez-lerinde yapılan teorik ve uygulamalı sınavlar sonucunda belgelendirildiği, alınan belgelerin ulusal ve uluslara-rası düzeyde kıyaslana bilirliğinin sağlandığı, hayat boyu öğrenmenin desteklendiği, formel (örgün) eğitim almadan mesleği öğrenen kişilere bilgi ve becerilerini belgelendirme imkanı-nın verildiği ve iş dünyası temsilcile-rinin sürece ilişkin tüm kararlara aktif olarak katıldığı, kalite güvencesinin sağlandığı, adil, şeffaf ve güvenilir bir sistemdir. İş dünyasının işgücüne yönelik mevcut ihtiyaçları ve gele-ceğe dönük eğilimleri, hazırlanma-sına katkı sağlayacağı ulusal meslek standartları yoluyla eğitim sistemine yansıyacaktır. Yine eğitim dünyası da, amaçlarından birisi olan nitelikli iş gücünün yetiştirilmesini bu sistem sayesinde etkin ve esnek bir şekilde gerçekleştirecektir. Bu sistemin en güçlü yönlerinden birisi, hayat boyu

öğrenme anlayışını kabul etmesidir. Ayrıca Meslek Yüksekokulu öğrenci-lerinin 3308 sayılı Kanun kapsamına alınarak orta öğretim öğrencileri gibi staj imkânlarından yararlandırılmaları ve akabinde stajyerler için net asgari ücretin esas alınması gerekmektedir.

Ülkemiz deprem gerçeği ile yaşamak zorunda olan bir ülke. Jeoloji mühen-disliği alanında ülkemize önemli bi-limsel araştırmalar ve çalışmalara imza atmış bir bilim adamı olarak doğru proje-doğru mühendislik ve nitelikli iş gücü bileşenin yapılarda kaliteye etkisi hakkındaki görüşlerinizi okurlarımız ile paylaşabilir misiniz?

Evet, ülkemiz hem deprem yönüyle çeşitli fay hatları mevcut ve bu fay hatlarının bir tanesi bulunduğumuz kente yakın geçmektedir. Biz deprem fay hatlarında biriken gazlara engel olamıyoruz ve depremler meydana geliyor. Bunun için yapabileceği-miz tek şey doğru yer seçimi, doğru projelendirme ve deprem konusunda farkındalık yaratmaktır. Bunun yanı sıra ülkemizde bir de aynı deprem fay hatları gibi, inanç farklılıkların-dan doğan, ana dil farklılıklarından doğan, etnik köken farklılıklarından doğan fay hatları bulunmakta ve biz-ler istersek bu fay hatlarında biriken gazlara engel olabilir ve ülkemizde birlikte yaşama kültürünü geliştirebi-liriz.

Son olarak eklemek istedikleriniz var ise bizler ile paylaşabilir misiniz?

Üniversitemize göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı size ve Genç Yönetici Gazetesi okurlarına teşekkür ediyorum. Sizin sayenizde değerli okurlarınıza üniversitemizi ve kentimizi tanıtma imkanı bulduk. Ben tüm okurlarınızı Tunceli’ye davet ediyorum. Buralara gelip üniversitemizi, yeni inşa edilen kampüsümüzü, ilimizin doğal güzellik-lerini mutlaka görsünler istiyorum. Bu düşüncelerle üniversitemiz akademik ve idari personeli adına sizlere ve değerli okurlarınıza teşekkür ediyor, selam ve saygılarımı sunuyorum.

Page 16: “FİRMALARINIZA MUTLAKA ORTAKLIK TAVSİYE EDERİM. …deprem tahkiki, betonarme ve istatis-tik hesaplardan dolayı metraj artışı ol-makta, ancak bu artışlar götürü bedel

Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı, Bayram Yusuf Aslan ile çelik sektörü üzerine gerçekleştirdiğimiz söyleşide Aslan, 2023 yılında 55 milyar dolarlık ih-racat hedefiyle ilgili şöyle konuştu; “Çelik sektörümüz, 2023 yılı için belirlenmiş bulunan hedeflere ulaşıl-masının mümkün olduğuna, özellikle son 10 yılda gösterilen performansın devam ettirilmesi halinde, hedefin de üzerine çıkılabileceğine inanmakta-dır.” Aslan ile Türk ekonomisinin önemli parçası olan çelik sektörünün sıkıntıları ve çözümleri üzerine ko-nuştuk.

Derneğinizin kuruluşu ve üye profi-liniz hakkında bilgi aktarabilir misi-niz? Derneğinizin faaliyet alanları ve amaçları nelerdir?

Türkiye Çelik Üreticileri Derneği, 1970 yılında, Türk Çelik Sanayini gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarmak, dünyadaki gelişmelere her yönden ayak uydurabilecek bir yapıya kavuşturmak, Türkiye ve dünya çelik sektörü ile ilgili istatistiki bilgileri toplamak ve yaymak, üyelerinin karşılaştığı sorunları tartış-mak, çözüm üretmek ve çözmek için gerekli tüm yasal yollara başvurmak, çalışmalarının sonuçlarını ilgili kamu ve özel sektör kuruluşlarına ve kamuo-yuna iletmek maksadıyla kurulmuştur. Derneğimize yalnızca ham çelik üre-timi yapan kuruluşlar üye olabilmek-tedir. Bu yönüyle, Derneğimizin 3’ü

entegre ve 23’ü elektrik ocaklı olmak üzere, toplam 26 üyesi bulunmaktadır. Bu 26 üye kuruluş, Türkiye’nin toplam ham çelik üretiminin % 98’ini gerçek-leştirmektedir.

Türk çelik sektöründe faaliyet gösteren firma kapasiteleri hakkındaki değer-lendirmelerinizi öğrenebilir miyiz?

Türkiye’de faaliyet gösteren firmaların ham çelik üretim kapasiteleri, yıllık 100.000 ton ile 5,3 milyon ton arasın-da farklılık göstermektedir. Çelik sek-törü, 2000’li yıllarda oluşturduğu yeni kapasitelerin de desteği ile son yıllarda üretimini hızlı bir şekilde arttırmıştır. Son 10 yılda sektör, ham çelik üretim kapasitesini %123, ham çelik üreti-mini %117, ihracat miktarını %70 ve ihracat değerini %400 oranında arttırma başarısını göstermiştir. Üretim artışında Çin ve Hindistan gibi ülke-lerin ardından en iyi performansı elde eden ülkemiz, ihracat artışında da üst sıralarda yer almıştır. Sektörümüz bu performansı ile 2012 yılında dünya-nın en büyük 8’inci çelik üreticisi ve ihracatçısı konumunu elde etmiştir. 2008 global finans krizi öncesinde ve kriz esnasında sürdürülen çalışmalar neticesinde devreye giren kapasite-ler, sektörümüzün krizi büyüyerek atlatmasına imkan sağlamıştır. 2009 yılındaki seviyesine kıyasla, kapasitenin %53 oranında artması, üretimin %39 artışla, 25,7 milyon tondan, 36 milyon tona çıkması, sektörümüzün krizi fır-sata dönüştürme becerisini göstermesi

açısından önem taşımaktadır. Sektör, kapasite ve üretim artışını sağlarken, yalnızca Türkiye’nin iç talebini değil, ihracat piyasalarındaki talebi de dikka-te almış ve yurt dışında da çelik üretim yatırımları yapmaya başlamıştır. Son yıllarda, Cezayir, Fas, Arnavutluk, Romanya, Karadağ, Irak, Gürcistan ve Azerbaycan’da, toplam değeri 2 milyar doları aşan çelik üretim yatırımları yapan sektörümüzün, yalnızca Türkiye sınırları içerisinde kalmayan büyü-me eğiliminden gurur duyuyoruz. Tüm başarılarına rağmen, gerek ihraç piyasalarında yaşadığımız daralma ve gerekse yurt içi talepteki yavaşlama, girdi maliyetlerindeki artışla birlikte, çelik sektörümüzü sıkıntıya sokmaya başlamıştır.

Çelik sektörünün ihracat kapasitesi ve potansiyel pazarları hakkında bil-gi verebilir misiniz? Sektörün hedef pazarları nelerdir?

2012 yılında demir çelik sektörü, 49 milyon tonluk kurulu ham çelik üretim kapasitesi ile 36 milyon ton civarında ham çelik üretimi gerçek-leştirmiştir. Bu yönüyle sektör, kurulu kapasitesinin 13 milyon ton civa-rındaki bölümünü kullanamamıştır. 2012 yılında 34,3 milyon tonluk nihai mamul üretiminin, 20 milyon tonluk kısmını ihraç eden sektörün, toplam demir çelik ürünleri ihracat değeri, 17 milyar doların üzerinde gerçekleşmiş-tir. Sektörün en büyük pazarları, 2012 yılında ihracatın %44’ünün yapıldığı Orta Doğu ve Körfez Ülkeleri, %12 oranındaki payı ile AB ve %10 oranın-daki payı ile Kuzey Afrika’dır. Sektör, son dönemlerde, Çelik İhracatçıları Birliği’nin yoğun gayretlerinin de et-kisiyle, mevcut pazarlar yanında, Orta ve Güney Afrika ülkelerine, Güney Amerika, Singapur, Malezya gibi hedef pazarlara yönelik ihracatını arttırmaya devam etmektedir.

İnşaat sektörü ve demir çelik sektörü-nün Türkiye ekonomisindeki yerine ilişkin görüşleriniz nelerdir?

İnşaat sektörü ve bu sektöre girdi temin eden inşaat malzemeleri sanayi, istihdam yaratması ve ihracatı artır-ması ile kalkınma çabaları içindeki Türk ekonomisinin lokomotif sektörü durumundadır. İnşaat sektörü, çimen-to, seramik, ahşap, dış cephe kaplama-ları, cam ve çelik sanayi gibi 150 yan sektörü beslemektedir. Sektörün 2011

yılında %11,5 seviyesinde bulunan büyüme oranı, 2012 yılında %0,6 se-viyesine gerilemiştir. İnşaat sektörünün büyüme hızının GSYH artışının altın-da kalması, sektörün GSYH içerisin-deki payının, 2011 yılındaki %5,8’den %5,7’ye gerilemesine neden olmuştur. Türkiye’nin toplam çelik tüketiminde %50 civarında paya sahip olan inşaat sektörünün performansı, çelik sektö-rümüzü de doğrudan etkilemektedir. 2012 yılında 50.000 civarında doğru-dan istihdam ve Türkiye’nin toplam ihracatındaki %11,2 oranındaki payı ile çelik sektörü, ülke ekonomisi içe-risinde önemli bir yere sahip bulun-maktadır. Çelik sektörünün, inşaat endüstrisi yanında, otomotiv, makine, beyaz eşya, gemi inşa, elektrik elekt-ronik gibi temel imalat sanayi sektör-lerine girdi veren konumu nedeniyle, imalat sanayinin büyümesi için ihtiyaç duyduğu girdiyi sağlaması açısından önem taşımaktadır. Ayrıca, Türkiye’de güçlü bir çelik sektörünün bulunma-sı, hem inşaat sektörünün hem de imalat sanayi sektörlerinin güvenli bir şekilde girdi tedarik edebilmelerine ve bu yönüyle ekonomideki büyümenin hızlanmasına imkan sağlamaktadır.

2012 yılında çelik sektörü nasıl bir performans sergiledi? Sektörün dün-ya pazarlarındaki konumu hakkında bilgi verebilir misiniz?

Türkiye ekonomisi, global ekonomi ile karşılaştırıldığında, 2012 yılını mü-tevazi de olsa daha başarılı bir şekilde tamamlamıştır. Ekonomideki büyü-menin yansımalarını, çelik sektörü-müzde de görmek mümkündür. Çelik sektörü, 2012 yılında %5,2 oranında büyüme göstererek, 2011 yılına kıyasla önemli ölçüde gerilemiş olmasına rağmen, dünya çelik sektörünün genel performansının oldukça üzerinde bir başarı elde etmiştir. Türkiye, bu per-formansı ile 2012 yılında iki kademe birden yükselerek, dünya çelik üreti-minde 8. sıraya yerleşmiştir. Ancak söz konusu büyümeyi Türkiye’nin şartları ve hedefleri çerçevesinde değerlendir-diğimizde, yeterli bulmak mümkün değildir. Sektörümüz, 2011 yılından daha iyi ve dünyanın pek çok ülke-sinden daha yüksek bir performans göstermiş olmakla birlikte, hedefle-rinin bir miktar gerisinde kalmıştır. 2012 yılında, demir çelik sektörü, güçlü iç tüketimi ve alternatif piyasa-lara yönelerek ihracatını arttırabilme

“SEKTÖRÜMÜZÜN, YALNIZCA TÜRKİYE SINIRLARI İÇERİSİNDE KALMAYAN BÜYÜME EĞİLİMİNDEN GURUR DUYUYORUZ.”

16 SEKTÖREL SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI

Bayram Yusuf AslanTürkiye Çelik Üreticileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı

Page 17: “FİRMALARINIZA MUTLAKA ORTAKLIK TAVSİYE EDERİM. …deprem tahkiki, betonarme ve istatis-tik hesaplardan dolayı metraj artışı ol-makta, ancak bu artışlar götürü bedel

SEKTÖREL SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI 17

başarısını göstermiş olması sayesinde, büyüme eğilimini sürdürebilmiştir. 2012 yılında, Brezilya ve Ukrayna’yı da geride bırakarak, dünyanın en bü-yük 8. çelik üreticisi konumuna ulaşan sektör, dünya ham çelik üretiminin % 2.4 oranındaki kısmını gerçekleştir-mektedir. Her yıl 180’den fazla ülkeye çelik ihraç eden Türkiye, inşaat çeli-ğinde dünyanın en büyük ihracatçısı, uzun ürünlerde ise, Çin’in ardından ikinci büyük ihracatçısıdır. Her yıl 160’dan fazla ülkeye çelik ihraç eden Türkiye’nin en büyük ihraç pazarları, Ortadoğu ve Körfez, Avrupa Birliği ve Kuzey Afrika’dır. En fazla çelik ithalatı yapılan bölgeler ise, BDT ve AB’dir. 2012 yılında kişi başına 400 kg ham çelik tüketimi gerçekleştiren Türkiye, bu açıdan AB ortalamasından ve pek çok gelişmiş ülkeden daha fazla çelik tüketmektedir.

İnşaat sektörü 2012 yılını, 2011 yılına göre daha düşük büyüme performansı ile kapadı. Bu durum çelik endüstri-sini nasıl etkiledi?

İnşaat sektöründeki büyümenin, 2011 yılındaki %11,5’ten 2012 yılında %0,6’ya gerilemesi, Türkiye’nin uzun ürün tüketimindeki artışın da, 2011 yılındaki %18 seviyesinden, 2012 yı-lında %8 seviyesine düşmesine neden olmuştur. Buna rağmen, 2012 yılında çelik sektörünün uzun ürün üretimi-nin %10,4 oranında artmış olması, üretimin daha fazla ihracata yönelme-sinden kaynaklanmıştır. 2012 yılında çelik sektörünün uzun ürün ihracatı %11,8 oranında artışla, 11,7 milyon tona ulaşmıştır.

2013 yılına ilişkin beklentilerinizi aktarır mısınız?

2011 ve 2012 yıllarında, büyük çelik üreticileri arasında üretimini en hızlı arttıran ülke konumunda bulunan ve 2012 yılında, kriz öncesi olan 2007 yılındaki seviyesine kıyasla, Çin ile Hindistan’ın ardından, üretimini en fazla arttıran üçüncü ülke olma başarı-sını gösteren Türkiye’nin, 2012 yılının son çeyreği ile 2013 yılının ilk çeyre-ğine ilişkin üretim verileri rahatsızlık yaratmaktadır. Veriler, sektörün yıla oldukça kötü bir başlangıç yaptığına işaret etmektedir. Son 3 aya ilişkin ham çelik üretim rakamları, 2011 ve 2012 yıllarındaki yüksek performansın aksine, Türkiye’nin üretimi en fazla düşen ülkeler arasında olduğunu or-taya koymaktadır. Üstelik Türkiye’nin üretimindeki daralma, 2012 yılında büyük üreticiler sıralamasında geride bırakılan Brezilya ve Ukrayna’nın üretimindeki düşüşten de daha keskin bir seviyede bulunmaktadır. Ocak-Mart döneminde, dünya ham çelik üretimi % 2.3 oranında artarken, Türkiye’nin üretiminin % 5.9 oranın-

da düşüş göstermesi, başka bir ifade ile Türkiye’nin performansının dünya ortalamasının dahi gerisinde kalması, sektör kuruluşlarımızı endişelendir-mektedir. 2012 yılının son çeyreğin-de başlayan sektörün üretimindeki daralma eğilimi, ağırlıklı olarak yurtiçi tüketimdeki yavaşlamadan kaynak-lanmakla birlikte, sektörün ihracat performansındaki yavaşlamanın ve it-halatındaki artışın da önemli bir etkisi bulunmaktadır. Özellikle Ocak-Şubat döneminde ihracattaki artışın % 0,1 seviyesinde kalmasına rağmen, TÜİK rakamlarına göre, Ocak ayı toplam çe-lik ithalatının % 19 oranında artması, ithal ürünlerin Türkiye piyasasındaki payını arttırmaya başladığını net bir şekilde ortaya koymaktadır. En önemli pazarlarımız arasında yer alan Ortado-ğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki sosyal problemlerin devam etmesi ve Mısır, Fas gibi bazı ülkelerin Türkiye menşeli ürünlerin ithalatına sınırlama getirme-leri, bölgeye yönelik ihracatımızı baskı altında tutarken, ekonomik durgunlu-ğun sürdüğü ve krizden çıkış için 2014 yılının gösterildiği Avrupa Birliği ile aramızdaki dış ticaret dengesi de hızla açılmıştır. 2012 yılı itibariyle, AB ile aramızdaki demir çelik ürünleri dış ticaret açığı, 2,4 milyar dolar düzeyine ulaşmış bulunmaktadır. Çelik sektörü, Uzak Doğu, Güneydoğu Asya, Orta ve Güney Afrika ve Amerika gibi pazarla-ra yönelerek ihracatını arttırma gayreti gösterirken, AB Komisyonu’nun 22 Aralık 2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımladığı ve ABD’nin 2 Ocak 2013 tarihinde imzalayarak uygulamaya aktardığı İran’a yönelik yaptırım kararları da, sektörümüzün ihracatına başka bir darbe vurma potansiyeli taşımaktadır. Altı ay sonra yürürlü-ğe girecek olan söz konusu kararlar, İran’a doğrudan veya dolaylı olarak pik demir, ferro alyaj, sünger demir, DRI, hurda, dökme demir ve külçe yanında, alaşımlı, alaşımsız, paslanmaz kütük ve slab gibi hammadde ya da yarı ürün formundaki metallerin ihracatını yasaklaması bakımından ihracatımızı olumsuz yönde etkileyecektir. Tüm bunlara rağmen, çelik sektörümüzün üretim ve ihracatının önümüzdeki aylarda kademeli bir şekilde toparla-narak, 2013 yılının ikinci çeyreğinden itibaren yeniden büyüme eğilimine girmesi beklenmektedir. 2012 yılında 35,9 milyon ton seviyesinde bulunan demir çelik sektörümüzün ham çelik üretiminin, 2013 yılında 38 milyon tona yükseleceği tahmin edilmekte-dir. 2012 yılında 20,2 milyon ton seviyesinde gerçekleşen Türkiye’nin çelik ürünleri ihracatının, AB ve sosyal karışıklıkların yaşandığı Arap ülkeleri başta olmak üzere, ihraç piyasalarda beklenen toparlanma ile birlikte, 2013 yılında 22 milyon tona ulaşacağı ön-

görülmektedir. Çelik sektörü, üretim ve ihracatını arttırırken, 2012 yılında 28.5 milyon ton seviyesinde gerçekle-şen ve 2013 yılında 30.6 milyon tona ulaşması beklenen Türkiye’nin nihai çelik tüketimini de karşılamaya devam edecektir. Özellikle 2007 yılından sonra artan yatırımlarla birlikte, hızla büyüyen sektörün istihdamının, 2013 yılında % 5 oranında artış göstere-ceği öngörülmektedir. Genel olarak bakıldığında, Türkiye dışı faktörlerdeki belirsizlik nedeniyle, net bir öngörüde bulunmak kolay olmamakla beraber, 2013 yılının Türkiye için daha iyi bir yıl olacağı değerlendirilmektedir. 2013 yılında sektörümüze damgasını vuracak en önemli gündem maddele-rini, iç piyasadaki talebin canlanması açısından kentsel dönüşüm, ucuz kre-diler ile desteklenen konut projeleri, otoyollar, altyapı çalışmaları, üçüncü boğaz köprüsü ve İstanbul’a üçüncü havaalanı gibi projeler; sektörel açıdan ise, dahilde işleme rejimi uygulama-ları, AKÇT ile aramızdaki sektörün aleyhine çalışmaya başlayan ve AB’nin tek taraflı olarak avantaj sağlayacak şekilde değiştirdiği Serbest Ticaret An-laşması’ndaki aksaklıkların giderilmesi, enerji girdi maliyetleri ve sektörün üze-rindeki fonlar ve vergiler gibi konular oluşturacaktır.

2023 yılında 55 milyar dolarlık ihracat hedefiyle ilgili neler söylersiniz… Bu hedefin gerçekleştirilmesi mümkün mü? Nasıl?

Demir çelik sektörünün, 2023 yılı için belirlenmiş bulunan 55 milyar dolar tutarındaki ihracat hedefine ulaşmasının, yalnızca mevcut ürün-lerde kapasite artışları yapılması ile mümkün olmayacağı ve katma değeri yüksek ürünlerin üretim içerisindeki payının da arttırılması gerektiği husu-sundan hareketle, AB ile aramızdaki Serbest Ticaret Anlaşması’nın devlet yardımlarını yasaklayan hükümleri-nin gözden geçirilerek, katma değeri yüksek ürünlerin üretimine yönelik yatırımlara devlet yardımları verilebil-mesini mümkün kılacak ve söz konusu yatırımların önünü açacak şekilde revize edilmesine ihtiyaç duyulmakta-dır. Çelik sektörümüz, 2023 yılı için belirlenmiş bulunan hedeflere ulaşıl-masının mümkün olduğuna, özellikle son 10 yılda gösterilen performansın devam ettirilmesi halinde, hedefin de üzerine çıkılabileceğine inanmaktadır. Ancak bu hedeflere ulaşılabilmesi için, sektörün yeni yatırımlarını, uluslararası piyasadaki rekabet gücünü ve ihracatını sınırlandıran şartların iyileştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Sektörün karşı karşıya kaldığı sıkıntı-ların aşılabilmesi ve sürdürülebilir bü-yümenin sağlanabilmesi için, 25 Aralık 2012 tarihinde yürürlüğe giren Demir

Çelik ve Demirdışı Metaller Strateji Belgesi ile Girdi Tedarik Stratejisi’nin önemli katkılar sağlayacağı değerlendi-rilmektedir.

Sektörünüzün sıkıntıları nelerdir, sizin çözüm önerileriniz ve politika beklentileriniz nelerdir?

Bilindiği üzere, 1996 yılında Türkiye ile AKÇT arasında imzalanmış bulu-nan Serbest Ticaret Anlaşması, çelik ürünlerinde doğrudan veya dolaylı devlet yardımlarını yasaklamaktadır. Demir cevheri, hurda ve ferro alyaj gibi bazı hammaddelerin çelik tanımı dışına çıkartılması ile bu hammad-delerin üretimine yönelik yatırımlara devlet teşvikleri verilebilmesinin önü açılmış ve hükümetimiz de bu doğ-rultuda söz konusu hammaddelere yönelik yatırımları teşvik kapsamına almıştır. Ancak AKÇT Anlaşması nedeniyle, çelik tanımı içerisinde yer alan ürünlerde, doğrudan veya dolaylı devlet yardımı verilebilmesi hâlen mümkün bulunmamaktadır. Teşvik tedbirleri bazı sorunlarımıza çözüm getirirken, özellikle dünya ekonomi-sindeki belirsizliklerden kaynaklanan sorunlarımız, ağırlaşmaya devam etmektedir. Dünya ekonomisindeki daralma eğilimi, giderek artan ölçü-lerde Türkiye ekonomisine de yansı-maktadır. 2013 yılına ilişkin ilk veriler, ithalatın hızlı bir şekilde arttığını, bu durumun tüketimdeki durgunlukla birlikte, üretimi baskı altında tuttu-ğunu ortaya koymaktadır. Üretimdeki düşüşün devam etmemesi için, başta girdi maliyetleri olmak üzere, çok yönlü tedbirlerin alınmasına ihtiyaç duyulurken, en temel girdilerden olan elektrik enerjisi fiyatlarının enerji yoğun sanayi kuruluşları için daha makûl seviyelere çekilerek, fiyatların üzerindeki sektörle ilgisi bulunmayan fonlardan arındırılmasının, rekabet gücünün arttırılması açısından yararlı olacağı değerlendirilmektedir. Bugün gelinen noktada, endişelerin ve negatif algıların gerçeğe dönüşmemesi için, tüm sanayi sektörlerinin ve özellikle çelik sektörümüzün yüksek kapasi-te kullanım oranları ile çalışmasını mümkün kılacak tedbirlerin alınma-sına ihtiyaç duyulmaktadır. Global finans krizinin etkilerinin en yoğun şekilde hissedildiği 2009 yılında % 68 seviyesine kadar gerileyen demir çelik sektörümüzün kapasite kullanım ora-nı, üretimimizdeki yüksek oranlı artışa rağmen, kapasitedeki büyümenin devam etmesi sebebiyle, 2012 yılında, % 73 seviyesinde kalmıştır. Mevcut olumsuz global ekonomik koşullar ve çelik tüketiminde global düzeyde yaşanan yavaşlama da dikkate alınarak, sektörün üretim ve ihracat performan-sının arttırılabilmesine ihtiyaç duyul-maktadır.

Page 18: “FİRMALARINIZA MUTLAKA ORTAKLIK TAVSİYE EDERİM. …deprem tahkiki, betonarme ve istatis-tik hesaplardan dolayı metraj artışı ol-makta, ancak bu artışlar götürü bedel

Almış olduğunuz eğitimlerinizi ak-tarabilir misiniz?

Liseyi Tarsus Koleji’nde bitirdikten sonra, Bilkent Üniversitesi Peyzaj Mi-marlığı Kentsel Tasarım Bölümü’nden mezun oldum. Sonrasında Londra’da sürdürülebilir çevre yönetimi üze-rine mastır yaptım. Ardından New-castle Üniversitesi’nde sürdürülebilir kırsal kalkınma bölümüne doktora yapmak için kabul edildim ve 2012 de doktoramı bitirdim. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşayan ve GAP Projesi’nden etkilenen kadınların deği-şen hayatlarını tartışan geniş kapsamlı bir doktora tezi hazırladım.

Kurt İnşaat A.Ş ’nin kuruluş öykü-sünü aktarabilir misiniz?

Dedem Mehmet Kurt, 1960 yılında Memleketi Sivas’tan Çukurova’ya göç edip, kendi şahsi şirketini kurmuş. Bu şirket başarıyla tamamlanan sulama şebekeleri, yol, konut, içme suyu ve çeşitli inşaat işlerine imza atmış. 1980 yılına gelindiğinde, yeni gelişmelere yönelik adımların atılması için bu şir-

keti genişleterek, Kurt Ailesi, KURT İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti 'ni kurmuş. Bugüne baktığımızda yurdun dört bir yanında Kurt İnşaat, altyapı ve üstya-pı projelerini başarıyla tamamlamıştır ve çalış-malarına aynı hızla de-vam etmektedir. 1980 yılından sonra inşaat sektörü dışında ithalat, ihracat, tarım ve hay-vancılık alanlarında girişimlerde bulunana Kurt İnşaat bu alanlarda da istihdamlar yaratıp kendini geliştirmeye devam etmektedir.

Firmanızdaki görevi-nize nasıl başladınız?

Eğitim hayatımı ta-mamladıktan sonra, 2012 yılında Türkiye’ye döndüm ve ben de ai-

lemizin diğer bireyleri ve kardeşlerim gibi Kurt İnşaat çatısı altında çalışmaya başladım. Aile şirketi olduğumuz için hep bir arada olup birbirimize destek olmamız gerektiği, bunun da başarı-nın anahtarı olduğu rahmetli dedem Mehmet Kurt’un bize vermiş olduğu en büyük öğütlerden biriydi. Biz de onun sözünü tutmaya gayret ediyo-ruz. Ailecek onun girişimciliği, ticaret zekası ve lider ruhunu örnek alıyoruz.

İlk üstlendiğiniz proje ve sizin için en önemli projeleri aktarabilir mi-siniz?

Biz Kurt Grup olarak birçok alanda faaliyet gösteren bir şirketiz. İnşaat, tarım ve hayvancılık alanında çeşit-li çalışmalar yapıyoruz. Benim ilk projem Kurt Grup’un gıda sektörü-ne başarılı bir şekilde giriş yapması-nı sağlamak. Bunun için çalışmalara Afyonkarahisar’da başladık. Jeotermal kaynakları kullanarak, sürdürülebilir bir meyve sebze işleme, kurutma tesi-si kuruyoruz. Böylece gıda sektörüne

adım atmış olacağız, kaliteli üretimden odun vermeyip, yapacağımız ihracatla da ülkemizi yurtdışında da en iyi şekil-de temsil etmeye çalışacağız.

Çalışma yaşamınızın henüz başla-rındasınız. Yaşamınızda kendinize prensip edinmeye karar verdiğiniz ilkeleriniz nelerdir?

Büyüklerimden aldığım öğütleri yaşa-mımda kendime hep prensip edinmeye çalıştım. Bunların başında dürüstlük ve çok çalışarak mücadele etmek var. Bunlar, başarının anahtarı olmalı. Ay-rıca çalışma hayatında hedeflerinizi büyük tutmanız çok önemli. Çünkü hedefiniz ne kadar büyük olursa, ba-şarınız da o kadar büyük olur. Bunlar benim için hayat felsefesidir.

Genç bir yönetici olarak hangi vasıf-ların sizi iyi bir yönetici yapacağını düşünüyorsunuz?

İyi bir yönetici aynı zamanda iyi bir lider ve iyi bir dinleyici olmalıdır. Çevrenizdekileri iyi dinleyip, analiz edip onlarla iyi iletişim kurabilmek çok önemli bir unsurdur. Ayrıca iyi bir yönetici takım ruhunu geliştirip ekip halinde çalışmalıdır. Tabi bunun yanında her insanın veya yöneticinin eksik noktaları olabilir. Önemli olan bu eksiklikleri farkında olup onları gidermeye çalışmak olmalıdır.

Genç bir yönetici olmanın avantaj ve dezavantajları sizce nelerdir?

Avantajları, teknolojiyle daha iç içe ol-mak ve başarıya aç olmak olabilir; bu motive edici bir durum. Gençler daha az yorulur daha çok başarmak ister. Bu da büyük bir avantajdır

Firmanız için hedefleriniz ve ha-yalinizdeki projeyi bize aktarabilir misiniz?

Kişisel olarak girişimcilik ruhunun iş hayatında çok önemli olduğuna inanı-yorum. Eskiden girişimciye kendi işini kuran kişi denirken, artık girişimcilik farklı bir vizyon kazandı. Kişinin mev-cut işinde yeni perspektifler yaratma-sı veya yeni bir sektöre açılması asıl

girişimciliktir. Aslında mevcut işinizi farklı amaçlarla kullanmak bile bir gi-rişimdir. Ben de böyle bir girişimde bulundum ve hayallimdeki projeyi şu anda hayata geçirmeye hazırlanıyorum. Üzerinde çalışmalarını nerdeyse nok-taladığımız girişimimiz, meyve ve seb-ze işleme sektörüne adım atarak gıda sektörünü de Kurt Grup’ un bünyesine almaktır. Bu projede bazı değerleri on plana çıkardık. Günümüzde ekonomik değerlerin yanında sosyal ve çevresel konular da şirketlerin sorumluluğu haline gelmiş bulunuyor. İş ortamına bu gibi değerleri entegre edebilmek çok önemli bir unsur. Biz de çevre dostu olan, doğal kaynakları kullanarak, ye-nilenebilir enerji odaklı bu yatırımı-mızda pozitif ayrımcılık yapacak ve bayanlardan oluşan bir çalışma arka-daşları ekibi kuracağız. Böylece çevre köy ve kasabalarda yaşayan bayanlar istihdama katılmış olacak, ekonomik özgürlüklerini kazanmış ve aile içinde daha güçlü pozisyona sahip olacaklar. Bu kadınlar uzun vadede daha sağlık-lı ve mutlu çocuklar yetiştirtecek ve vatana kazandıracaklardır. Böyle dü-şünüldüğünde tesisimiz sürdürülebilir odaklı bir girişim olacak.

Sivil Toplum Kuruluşları, Sosyal Dernekler gibi kuruluşlara üyeli-ğiniz bulunmakta mıdır? Bu kuru-luşlara üyeliğin meslek yaşamınızda size katkılarının neler olabileceğini düşünüyorsunuz?

Şirket olarak INTES’e ve Dünya Su Konseyi’ne üyeyiz. STK’lara ve sosyal derneklere üye olmak ve birlikte çalış-mak iş hayatında çözüm odaklı olmak demektir. Çünkü STK ve dernekler aslında resmi kurumlardan bağımız çalışır ve mevcut ve sektörel sorun-lara gönüllü üyelerle birlikte çözüm aramaya çalışır. Bir anlamda birlikten kuvvet doğar felsefesidir. Ayrıca bu gibi kuruluşların organize ettiği toplantılar, konferanslarda bir arada olup beyin fırtınası yapma imkanı olur ve faydalı bilgiler daha kolay transfer olur. Bu da iş hayatının olmazsa olmazıdır.

“İYİ BİR YÖNETİCİ AYNI ZAMANDA İYİ BİR LİDER VE İYİ BİR DİNLEYİCİ OLMALIDIR.” Kurt İnşaat A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Çiğdem Kurt, eğitim hayatı boyunca hedeflerini belirlemiş ve gerçekleştirmiş genç bir yönetici. Dedesi Mehmet Kurt’un bugünlere getirdiği şirkette görev alan Kurt, yine hedeflerine ulaşma yolunda sağlam adımlarla ilerlemekte. Kurt Grup’un gıda sektörüne başarılı bir şekilde yer almasını sağlamak şu anki hedefleri arasında yer alan Kurt, yöneticiliği ise şöyle tanımlıyor; “Çevrenizdekileri iyi dinleyip, analiz edip onlarla iyi iletişim kurabilmek çok önemli bir unsurdur. Ayrıca iyi bir yönetici takım ruhunu geliştirip ekip halinde çalışmalıdır. Tabi bunun yanında her insanın veya yöneticinin eksik noktaları olabilir. Önemli olan bu eksiklikleri farkında olup onları gidermeye çalışmak olmalıdır.” Çiğdem Kurt ile Kurt İnşaat A.Ş. ve geleceğe yönelik projeleri hakkında konuştuk.

Çiğdem KurtKurt İnşaat A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi

18 İGY ÜYELERİ

Page 19: “FİRMALARINIZA MUTLAKA ORTAKLIK TAVSİYE EDERİM. …deprem tahkiki, betonarme ve istatis-tik hesaplardan dolayı metraj artışı ol-makta, ancak bu artışlar götürü bedel

19MAKİNE - ALET - EDEVAT

Türkçe ismiyle yükleyici, kazılması zor olmayan toprakların taşıtlara doldu-rulmasına yarayan makinalardır. Ol-dukça güç isteyen bu işi kısa zamanda yerine getiren makinanın kesintili ve kesintisiz çalışan olmak üzere iki tipi vardır. Kesintili tip bir traktör ve önde yüklemeyi sağlayan kepçe kısmından meydana gelir. Kepçe kısmı hidrolik sistemlerle hareket ettirilir. Kesintisiz tiplerde yürüme hareketi sayesinde sathi olarak kazı yapılır ve kazılan malzeme aynı hızla giden taşıtlara doldurulur.

Kullanılacak yere göre çok çeşitli tipleri olan bu makinalara ilaveten daha pek-çok iş makinası mevcuttur. Kendilerine has farklı özellikleri olan bu makina-ların ne işe yaradığını adlarından çı-karmak mümkündür. Zemin gevşetme makinaları zemin sıkıştırmaya yarayan çeşitli tiplerdeki silindirler vibratörler tokmaklar haricinde beton hazırlama karıştırma iletme yayma vb. işlerde kullanılan inşaat makinaları ve asfalt hazırlama yayma işlerinde kullanılan makinalar da birer iş makinasıdır.

Loder kapasitesi oranında kazıcı bir iş makinesi olmakla birlikte aynı zaman-da pratik bir yükleyicidir.

Loderlerle Yapılan Başlıca İşler:

• Kapasitesi içinde çok sert olmayan zeminlerin kazılmasında

• Kum ve çakılın ocaklarından çıka-rılması ve taşıyıcı makinelere yüklen-mesinde

• Maden ocaklarından çıkarılan maden cevherinin taşıyıcı makinelere yüklen-mesinde

• Kömür ocaklarında uygun yerlerde kazı işleri ve yükleme işlerinde

• Önceden kazılmış veya kendi kazdığı gerecin depo edilmesinde

• Gerektiğinde zemin yüzeyinin sıyrıl-ması ve temizlenmesinde.

Loderlerde Ana Aksamlar

Loderlerde kumanda yeri lastik tekerler veya paletler motor gibi aksamlar dozer ve greyderlerde olduğu gibidir. Ayrı-calık gösteren aksamların başlıcaları Kepçe (kova) Bum (kepçe taşıma kolu)

Hidrolik kollar ve Mekanik kollardır.

Kepçe (kova): Loder kepçeleri çeşitli zeminlerin kazılması veya kazılmış ge-recin yüklenmesi için değişik şekillerde bulunurlar. Kepçe uçlarına aşınmaya karşı dayanıklı sert alaşımlı çelikten yapılmış dişli veya düz takılır bıçaklar takılır.

Bumm (Boam): Loder tipi kapasitesi ve yapılacak işin özelli-ğine göre çeşitli boy ve biçimlerde bulunur. Genellikle birbirine paralel ve belirli bir aralıkla konumlu iki çelik elemanın birer ucu kepçeye diğer uçları loder gövdesine eklemlerle bağlıdır. Bumun hareketi ise hidrolik bum kaldırma kollarının çalıştırılmasıyla yapılır.

Hidrolik kollar: Hidrolik kollar ge-nellikle silindir şeklinde dört adet olup bunlardan ikisi bumun kaldırılıp indi-rilmesi diğer ikisi de kepçenin doldu-rulması düzeltilmesi geriye döndürül-mesi ve boşaltılması gibi hareketlerin yapılmasını sağlarlar.

Mekanik kollar: Kepçenin hareket-lerini sağlayan birer uçları hidrolik

kepçe kollarına diğer uçları kepçeye eklemlerle bağlı özel çelik aksamlardır.

Bekoloder (Kazıcı-Yükleyici)

Bekoloderin loderden farkı aynı za-manda kazıcı özelliğinin olmasıdır. Hem kazıcı hem yükleyicidir. Bir traktör önde yüklemeyi sağlayan kepçe arkada kazıcı kısmından oluşur. Kep-çe ve kazıcı kısmı hidrolik sistemlerle hareket ettirilir.

Beko Loder (Backhoe Loader) hem kazıcı hem yükleyicidir. Bir traktör önde yüklemeyi sağlayan kepçe arkada kazıcı kısmından oluşur. Beko Loderde yükleme ve kazıcı kısmının hareketi hidrolik sistem ile gerçekleşir. İş ma-kinaları sektöründe en yaygın kullanı-lan iş makinalarından biridir. Yükleyici kısmı malzemeyi bir yerden alıp kısa mesafede başka bir yere yüklemek için kullanılır. Uzun mesafede yük taşımak için uygun degildir. Kazıcı kısmı hen-dek kazıları kanal kazıları yapı temel-leri kazıp yükleme işlemleri ve kırıcı aparatı takıldığında kırıcı işlemlerini yapabilmektedir.

İNŞAATTAKİ SAĞ KOLUNUZ; LODER

Loderlerde kumanda yeri, lastik tekerler veya paletler, motor gibi aksamlar dozer ve greyderlerde olduğu

gibidir. Ayrıcalık gösteren aksamların başlıcaları Kepçe (kova) Bum (kepçe taşıma kolu) Hidrolik kollar ve

Mekanik kollardır.

Page 20: “FİRMALARINIZA MUTLAKA ORTAKLIK TAVSİYE EDERİM. …deprem tahkiki, betonarme ve istatis-tik hesaplardan dolayı metraj artışı ol-makta, ancak bu artışlar götürü bedel

20 DÜNYADAN PROJELER

MUSKAT ULUSLARARASI HAVALİMANI PROJESİ

Ulaşım ve İletişim Bakanlığı (İşve-ren) 23 Şubat 2011'de Ana Kontrat 3'ü Bechtel, Enka ve Bahwan İnşaat Şirketi'nden (BEB) oluşan konsorsi-yuma ihale etmiştir.Toplam Brüt Kapalı Bina Alanı 647.480 m2'dir. Projenin 38 ay içerisinde 2014 yılı itibariyle tamamlanması planlan-mıştır. İş kapsamı yaklaşık 470.000 metreküp beton, 80.000 ton demir donatı, 4.000.000 metreküp toprak işleri, 30.000 ton yapı çeliği, 135,000 metrekare cephe, 175.000 metrekare çatı, 225.000 metrekare beton blok, 600.000 metrekare yer ve 600.000 metre kare duvar kaplama işlerinden oluşmaktadır.Projede istihdam edilen personele ilişkin bilgilerBEB Konsorsiyumu Nisan 2013 sonu itibariyle, taşeronlarla birlikte 15,136 çalışan ile en yoğun dönemine ulaşmış-tır. Çalışanların 13,585'i işçi, 1,551'i ise mimar, mühendis ve idari personelden oluşmaktadır.Muskat Uluslararası Havalimanı’nı potansiyeli Proje tamamlandığında Muskat Ulusla-rarası Havaalanı yılda 12 milyon yolcu kapasitesine ulaşacak, sonrasında yapıla-cak ilavelerle yılda 24-36 ila 48 milyon yolcuya kadar genişletilebilecektir.Bir Körfez Ülkesinde çalışmanın avantajları ve zorluklarıKörfez ülkelerinde çalışmanın başlıca zorlukları yaz aylarında gerçeklesen aşırı sıcaklar, değişik milletlerden (özellikle Hindistan, Filipinler, Pakistan, Nepal vs) gelen işçilerin idaresi ve komüni-

kasyon/kültür farklılıklarından oluşan problemler, inşaat bünyesine giren bir çok malzemenin ithal edilmesi gerek-liliği, kontratların müşavir ekseninde oluşması ve idare edilmesi olarak sıra-lanabilir.Avantajları ise, genel olarak körfez ül-kelerinin güvenli olması, doğru seçilen işverenlerin ödemelerini zamanında yapması olarak belirtilebilir.Ülkede Türk Müteahhitlere olan ba-kış açısıTürk müteahhitlerin taahhüt ettikleri işleri mümkün olan en kısa zamanda bi-tirmek için yoğun çaba sarf etmelerinin takdir gördüğünü düşünüyoruz. Bunun yanında standartlara uyumluluk, kalite, iş güvenliği gibi konularda yine Türk müteahhitlerin diğer uluslararası mü-teahhitler kadar ve hatta daha ileride olduğunu görüyoruz.Projede kamp yaşamı Kampımızın, 88’i işçi, 16’sı foremen, 12’si mü-hendis/mimar/idari per-sonel koğuşu olmak üzere toplam yatak kapasitesi 12,100’dür. Kamp perso-nel için gerekli her türlü hizmeti verebilecek şekil-de güvenlik, yangın, yerel kanunlarla uyumluluk ve diğer uluslararası kriterler dikkate alınarak dizayn edilmiştir. Kampımızda yemekhane, çamaşırha-ne, banka, para transferi, 24 saat klinik, 24 saat güvenlik, her türlü spor tesisi, fitness salonu, sü-

permarket, idari personel/formen ve işçi için ayrı ayrı dinlenme, televizyon izleme alanları, cami, su arıtma tesisi ve bunun gibi 12,000 kişilik neredeyse ufak bir kasabaya hizmet verecek her türlü imkan sunulmuştur.Projeden ayrıntılar Bugüne kadar Umman Sultanlığına gel-miş en büyük mobil paletli vinç olan 1,600 ton kapasiteli vinç ile çatı çeli-ği montajına devam ediyoruz. Vincin kaldırdığı en büyük tek parça yük 120t civarındadır.Müteahhitlerimize ülkede iş üstlenil-mesine yönelik önerilerUmman'da çalışmak isteyen Türk fir-malarına şunları tavsiye edebilirim.● Umman’da iş yapabilmek için Ticaret ve Sanayi Bakanlığı’nda tescil olmak ve Tescil Belgesinde tüm şirket aktivite-lerini detaylı olarak belirlemek gerek-mektedir.● Ticaret ve Sanayi Bakanlığı tescilini müteakip Umman Ticaret Odası’na da kayıt yaptırmak gereklidir,● İhale Komisyonuna (Tender Board) kayıt olmak, ihaleleri takip ve teklif verebilmek nedeni ile gereklidir. Bü-tün ihaleler internasyonel olmayıp, ço-ğunluğu lokal firmalar için açılmakta olduğundan, İhale Komisyonuna ka-yıtlı olmayan firmaların lokal firmalara açılan ihalelerde, ihale dosyası almaları öngörülmemektedir.● Umman’da iş almak isteyen Türk Mü-teahhitlerinin piyasada Hintli işgücü kullanan ve ülke şartlarını -çok iyi bi-lerek, çevre edinmiş yerel firmalar ile rekabet edebilmek için, koşulları çok

iyi değerlendirmeleri önemlidir.

● İş alındığı takdirde, genellikle Kontrol Teşkilatı Batılı Ülkelerden oluşan İdare-ler ile iletişimi yürütebilecek, özellikle HSE ve QA/QC konularında uyum sağlayacak, Method of Statement’leri sürekli tanzim edebilecek bir kadro oluşturmaları ve lokal izinler için de-neyimli Umman’lılardan oluşturacakları ekip çok önemlidir.

● Umman bürokrasisi oldukça detaylı-dır ve bürokratik detayların gözden ka-çırılmaması gerekmektedir. Tüm alınan izinlerin periyotları içinde yenilenmesi gerekmektedir.

● Ülke ve müteahhitlik koşullarının iyice incelenmeden iş üstlenmeye kal-kışmak tavsiye edilmez.

● Ayrıca ihaleye çıkarılan projelerin bir diğer gayesinin de Umman Vatandaşla-rına iş imkânı yaratma gayesi güttüğünü ve inşaat sektöründe toplam %30 lokal personel ve işçi çalıştırma mecburiyeti olduğu gözden kaçırılmamamladır. Lo-kal personel ve işçilerin iş başı eğitimi ile yetiştirilmeleri sorumluluğu gözden kaçırılamamalıdır. Bu önemli konu, Çalışma Bakanlığı’ndan dışarıdan işçi getirme izinleri alabilmek için önemli olmaktadır.

Tüm bu konular göze alınıp hazırlıklı olarak ihalelere katılmak üzere, daha önce de belirttiğim gibi ülke şartlarını çok iyi etüt etmeyi ve bilahare girişimde bulunmayı tavsiye ederiz.

Enka Umman Bölge Müdürü Kudret Aral ve İşletme Müdürü Kaan Yalçın Umman'a gerçekleşen ziyaret sırasında Genç Yöneticiler Grubu'na proje hakkında bilgi verdi. Muskat Uluslararası Havaalanı Geliştirme Projesi Umman Sultanlığı'ndaki en büyük inşaat pro-jesidir. Geliştirme çalışmaları Ana Kontratlar ve Standart Ulusal Kontratlar olmak üzere 11 bölüme ayrılmıştır. Ana Kontrat 3, Yolcu Terminal Binası Tasarım Geliştirme ve İnşaatı, geliştirme projesinin en geniş kapsamını oluşturmaktadır.

Kudret AralEnka Umman Bölge Müdürü