1 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ANTROPOLOJİ (FİZİK ANTROPOLOJİ) ANABİLİM DALI ANKARA’DA YAŞAYAN, ÜST SOSYOEKONOMİK DÜZEYE MENSUP 10-17 YAŞ GRUBU ÇOCUK VE GENÇLERİN ANTROPOMETRİK AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ Yüksek Lisans Tezi Yener Bektaş Ankara-2004
124
Embed
ankara'da yaşayan, üst sosyoekonomik düzeye mensup 10-17 yaş ...
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
1
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ANTROPOLOJİ (FİZİK ANTROPOLOJİ)
ANABİLİM DALI
ANKARA’DA YAŞAYAN, ÜST SOSYOEKONOMİK DÜZEYE
MENSUP 10-17 YAŞ GRUBU ÇOCUK VE GENÇLERİN
ANTROPOMETRİK AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Yüksek Lisans Tezi
Yener Bektaş
Ankara-2004
2
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ANTROPOLOJİ (FİZİK ANTROPOLOJİ)
ANABİLİM DALI
ANKARA’DA YAŞAYAN, ÜST SOSYOEKONOMİK DÜZEYE
MENSUP 10-17 YAŞ GRUBU ÇOCUK VE GENÇLERİN
ANTROPOMETRİK AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Yüksek Lisans Tezi
Yener Bektaş
Tez Danışmanı
Prof. Dr. Galip Akın
Ankara-2004
3
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ANTROPOLOJİ (FİZİK ANTROPOLOJİ)
ANABİLİM DALI
ANKARA’DA YAŞAYAN, ÜST SOSYOEKONOMİK DÜZEYE
MENSUP 10-17 YAŞ GRUBU ÇOCUK VE GENÇLERİN
ANTROPOMETRİK AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Yüksek Lisans Tezi
Tez Danışmanı: Prof. Dr. Galip Akın
Tez Jürisi Üyeleri
Adı ve Soyadı İmzası
Prof .Dr. ENGİN ÜNAY ………………………….
Prof. Dr. GALİP AKIN ………………………….
Yrd. Doç. Dr. MEHMET SAĞIR ………………………….
TEZ SINAV TARİHİ: 28.10.2004
4
İÇİNDEKİLER
Sayfa
TABLOLAR DİZİNİ i
GRAFİKLER DİZİNİ iii
ÖNSÖZ vi
GİRİŞ
I. BÖLÜM: KONU SORUN ve TARİHÇE
1.1. Büyüme ve Gelişme Kavramları 3
1.2. Büyüme ve Gelişmeyi Etkileyen Faktörler 5
1.3. Büyüme Araştırmalarının Tarihçesi 6
II. BÖLÜM: VERİ KAYNAKLARI VE YÖNTEM
2.1. Amaç 14
2.2. Veri Kaynakları ve Yöntem 15
2.3. Antropometrik Değişkenler 17
III. BÖLÜM: BULGULAR ve DEĞERLENDİRME
3.1. Sosyoekonomik Düzeye İlişkin Bulgular 23
3.2. Antropometrik Değişkenlere Ait Bulgular 28
3.2.1. Ağırlık 28
3.2.2. Boy 31
3.2.3. Büst Yüksekliği 33
3.2.4. Alttaraf Uzunluğu 36
3.2.5. Tümkol Uzunluğu 38
5
Say
fa
3.2.6. Üstkol Uzunluğu 40
3.2.7. Önkol Uzunluğu
42
3.2.8. Üstbacak Uzunluğu 44
3.2.9. Altbacak Uzunluğu 46
3.2.10. Omuz Genişliği 47
3.2.11. Kalça Genişliği 49
3.2.12. Baş Çevresi 51
3.2.13. Üstkol Çevresi 53
3.2.14. Göğüs Çevresi 55
3.2.15. Karın Çevresi 57
3.2.16. Triceps Deri Kıvrımı Kalınlığı 59
3.2.17. Supscapular Deri Kıvrımı Kalınlığı 61
3.2.18. Beden Kitle Endisi (BKE) 63
3.2.19. Skelique Endis 65
3.2.20. Tümkol Uzunluğu-Boy Endisi 67
3.2.21. Omuz Genişliği-Boy Endisi 69
3.2.22. Kalça Genişliği-Boy Endisi 71
3.2.23. Baş Çevresi-Boy Endisi 72
IV. BÖLÜM: TARTIŞMA VE SONUÇ
4.1. Tartışma 75
6
4.2. Sonuç 99
ÖZET
SUMMARY
KAYNAKÇA
EKLER
7
i
TABLOLAR DİZİNİ
Sayfa
Tablo 1. Araştırmamız Kapsamında İncelenen İlköğretim Okulları ve
Liseler……..…15
Tablo 2. Bireylerin Yaşlara Göre
Dağılımı…………………………………………….15
Tablo 3. Anne ve Babanın Eğitim Durumunu Gösteren Değerler
…………………….23
Tablo 4. Bireylerin Anne ve Baba Mesleği Yönünden
Dağılımı………………………25
Tablo 5. Bireylerin Kardeş Sayısı Bakımından
Dağılımı………………………………26
Tablo 6. Anne ve Babanın Doğum Yeri Bakımından Bireylerin Bölgesel
Dağılımı……....28
Tablo 7. Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Ağırlık Değerleri
…………………………..29
Tablo 8. Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Boy Uzunluğu Değerleri
…………………..32
Tablo 9. Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Büst Yüksekliği Değerleri
…………………34
8
Tablo 10. Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Alttaraf Uzunluğu
Değerleri………………36
Tablo 11. Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Tümkol Uzunluğu Değerleri...
……………39
Tablo 12. Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Üstkol Uzunluğu Değerleri
……………….40
Tablo 13. Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Önkol Uzunluğu Değerleri
……………….42
Tablo 14. Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Üstbacak Uzunluğu Değerleri
……………44
Tablo 15. Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Altbacak Uzunluğu Değerleri
…………….46
Tablo 16. Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Omuz Genişliği Değerleri
………………...48
Tablo 17. Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Kalça Genişliği Değerleri
...………………50
Tablo 18. Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Baş Çevresi Değerleri
…………………….52
Tablo 19. Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Üstkol Çevresi Değerleri
…………………53
Tablo 20. Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Göğüs Çevresi Değerleri
…………………55
Tablo 21. Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Karın Çevresi Değerleri
…………………..57
9
ii
Say
fa
Tablo 22. Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Triceps DKK
Değerleri……...……………60
Tablo 23. Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Supscapular DKK Değerleri
……………...62
Tablo 24. Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Beden Kitle Endisi Değerleri
……………..63
Tablo 25. Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Skelique Endis Değerleri
…………………66
Tablo 26. Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Tümkol Uzunluğu-Boy Endisi
Değerleri…67
Tablo 27. Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Omuz Genişliği-Boy Endisi
Değerleri……69
Tablo 28. Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Kalça Genişliği-Boy Endisi
Değerleri…….71
Tablo 29. Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Baş Çevresi-Boy Endisi
Değerleri………...73
Tablo 30. Ülkemizde ve Farklı Ülkelerde Yapılan Bazı Antropometrik Araştırma
Sonuçlarına Göre Erkeklerin Boy Değerleri
……………………………………77
10
Tablo 31. Ülkemizde ve Farklı Ülkelerde Yapılan Bazı Antropometrik Araştırma
Sonuçlarına Göre Kızların Boy
Değerleri………………………………………78
Tablo 32. Ülkemizde ve Farklı Ülkelerde Yapılan Bazı Antropometrik Araştırma
Sonuçlarına Göre Erkeklerin Ağırlık
Değerleri………………………………...85
Tablo 33. Ülkemizde ve Farklı Ülkelerde Yapılan Bazı Antropometrik Araştırma
Sonuçlarına Göre Kızların Ağırlık
Değerleri…………………………………..86
Tablo 34. Ülkemizde ve Farklı Ülkelerde Yapılan Bazı Antropometrik Araştırma
Sonuçlarına Göre Erkeklerin Büst Yüksekliği
Değerleri………………………91
Tablo 35. Ülkemizde ve Farklı Ülkelerde Yapılan Bazı Antropometrik Araştırma
Sonuçlarına Göre Kızların Büst Yüksekliği
Değerleri…………………………91
Tablo 36. Erkek Öğrencilerin Antropometrik Ölçülerinin Korelasyon
İlişkisi………...97
Tablo 37. Kız Öğrencilerin Antropometrik Ölçülerinin Korelasyon
İlişkisi…………...98
iii
ŞEKİL VE GRAFİKLER DİZİNİ
Sayfa
11
Şekil 1: Farklı Görüşlere Göre İnsan Ovumu ve
Sperması……………………………...8
Grafik 1: Anne ve Babanın Eğitim
Durumu……………………………………………24
Grafik 2: Anne ve Babanın Meslek
Durumu…………………………………………...26
Grafik 3: Bireylerin Kardeş Sayısı Bakımından
Değerlendirilmesi……………………27
Grafik 4: Anne ve Babanın Doğum Yeri Bakımından Bireylerin Bölgesel
Değerlendirilmesi
…………………………………………………………….28
Grafik 5: Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Ağırlık
Değerleri…………………………..31
Grafik 6: Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Boy
Değerleri……………………………...33
Grafik 7: Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Büst Yüksekliği
Değerleri…………………35
Grafik 8: Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Alttaraf Uzunluğu
Değerleri………………38
Grafik 9: Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Tümkol Uzunluğu
Değerleri………………40
Grafik 10: Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Üstkol Uzunluğu
Değerleri………………42
12
Grafik 11: Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Önkol Uzunluğu
Değerleri……………….44
Grafik 12: Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Üstbacak Uzunluğu
Değerleri……………45
Grafik 13: Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Altbacak Uzunluğu
Değerleri…………….47
Grafik 14: Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Omuz Genişliği
Değerleri………………..49
Grafik 15: Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Kalça Genişliği
Değerleri………………...51
Grafik 16: Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Baş Çevresi
Değerleri…………………….53
Grafik 17: Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Üstkol Çevresi
Değerleri…………………55
Grafik 18: Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Göğüs Çevresi
Değerleri…………………57
Grafik 19: Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Karın Çevresi
Değerleri………………….59
iv
Sayfa
Grafik 20: Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Triceps DKK Değerleri
………….………61
13
Grafik 21: Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Supscapular DKK Değerleri
……………..63
Grafik 22: Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Beden Kitle İndeksi Değerleri
…………...65
Grafik 23: Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Skelique Endis
Değerleri…………………67
Grafik 24: Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Tümkol Uzunluğu-Boy Endisi
Değerleri……………………………………………………………………...69
Grafik 25: Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Omuz Genişliği-Boy Endisi
Değerleri……………………………………………………………………70
Grafik 26: Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Kalça Genişliği-Boy Endisi
Grafiği……...72
Grafik 27: Bireylerin Yaş Gruplarına Göre Baş Çevresi-Boy Endisi
Değerleri……….74
Grafik 28: Ülkemizdeki Bazı Çalışmalarda Erkeklerde Boy Değerlerinin
Karşılaştırılması…………………………………………………………….81
Grafik 29: Ülkemizdeki Bazı Çalışmalarda Kızlarda Boy Değerlerinin
Karşılaştırılması…………………………………………………………….83
Grafik 30: Ülkemizdeki Bazı Çalışmalarda Erkeklerde Ağırlık Değerlerinin
14
Karşılaştırılması…………………………………………………………….….
.88
Grafik 31: Ülkemizdeki Bazı Çalışmalarda Kızlarda Ağırlık Değerlerinin
Karşılaştırılması………………………………………………………….…90
Grafik 32: Ülkemizde Yapılan Bazı Antropometrik Araştırmalardaki Erkeklerin Büst
Yüksekliği Değerlerinin Karşılaştırılması
…………………………………93
Grafik 33: Ülkemizde Yapılan Bazı Antropometrik Araştırmalardaki Kızların Büst
Yüksekliği Değerlerinin
Karşılaştırılması……………………………….…93
15
GİRİŞ
Tüm canlıların biyolojik, fizyolojik, morfolojik ve psikolojik özelliklerini
belirleyen ve bu özellikleri ile, bulundukları ortamda yaşamlarını sürdürebilme
olanağı sağlayan, sahip oldukları genetik özellikler ve çevresel etmenlerdir.
Yeryüzünün her yanı aynı çevresel koşullara sahip değildir. Bazı yerleri, canlının
burada yaşabilmesi için çok sıcak, çok soğuk, çok yağışlı, çok kurak ya da aşırı başka
bir iklimsel özelliğe sahiptir. Bu nedenle tüm canlılar hayatta kalabilmek için
bulundukları farklı çevresel koşullara uyum sağlamak zorunda kalmışlardır.
Yüzbinlerce yıldan beri sürekli değişen çevre koşullarına uyum sağlamayı başarıp
yaşamını sürdürebilen canlılardan birisi de insandır. İnsan bu değişken çevresel
koşullara adapte olabilmek için çeşitli uyum yetenekleri geliştirmiştir. Fakat insana
farklı çevresel koşullarda yaşabilme olanağı sağlayan uyum yetenekleri, aynı
zamanda insan populasyonlarının genotipik ve fenotipik olarak farklılaşmasına neden
olmuştur. Yapılan birçok araştırmada farklı coğrafik bölgelerde yaşayan insan
populasyonlarında farklı özelliklere rastlanmıştır. Hatta bu özelliklerden bazıları aynı
populasyon içerisindeki bireyler arasında dahi gözlenmektedir. Doğal olarak büyüme
ve gelişme araştırmalarında kullanılan antropometrik ölçülerde de bu farklılıklara
rastlanmıştır.
Antropometrik ölçüler, insanın günlük hayatında kullandığı her türlü alet,
araç, gereç, yapı, donanım ve makinenin tasarımlanması, bireylerin fiziksel
özelliklerinin ve bu fiziksel özelliklerin zaman içerisinde gösterdiği değişimin
incelenmesi, bireylerin sağlık ve performans durumunun saptanması gibi birçok
alanda kullanılmaktadır. Bu nedenle farklı coğrafik bölgelerde yaşayan insan
16
topluluklarının antropometrik ölçülerinin ayrı ayrı bilinmesi ve değerlendirilmesi
gereklidir. Örneğin bir toplulukta çok uzun boylu ya da çok kısa boylu insanlar
bulunabilir. Bu farklı fiziksel özelliklere sahip bireyler için aynı antropometrik
ölçülerin kullanılarak ortak bir aletin tasarımlanması ya da topluluk içerisindeki bir
bireyin sağlık durumunun belirlenmesi güvenilir bir sonuç vermemektedir. Bu
nedenle farklı fiziksel özelliklere sahip insan topluluklarının ya da aynı populasyon
içerisinde yer alan farklı insanların antropometrik ölçülerinin, içerisinde bulundukları
çevresel koşullara göre ve populasyonun genetik yapısına göre şekillendiği
gözönünde bulundurularak değerlendirilmesi zorunludur. Yapılan çalışmalarda bu
sorunu çözmek için mümkün olduğunca yöresel standartların oluşturulması
önerilmektedir.
17
BİRİNCİ BÖLİM
I. KONU, SORUN ve TARİHÇE
1.1. Büyüme ve Gelişme Kavramları
Yeryüzünün farklı coğrafik bölgelerinde yaşayan insan populasyonlarının
sağlık ve beslenme durumları incelenirken, büyüme ve gelişme süreci ile bu süreç
içerisinde meydana gelen değişimler de kriter olarak kullanılmaktadır (Baysal, 1996;
Rode ve Shephard, 1984).
Döllenmeden başlayarak ergenliğin sonuna kadar uzanan çocukluk dönemini
belirleyen en önemli özellik büyüme ve gelişme sürecidir. Büyüme, canlıda
hücrelerin sayı ve büyüklüğünün artmasına bağlı olarak boyut ve ağırlık artışı iken;
gelişme, canlının yapı ve fonksiyonlarının olgunlaşarak yetkinleşmesi yönündeki
değişimleri kapsamaktadır (Demirağ, 1984; Kurtoğlu, 1992). Bu iki olay bazen
birbirine paralel olarak, bazen de birisi diğerini bekleyerek birbirleriyle etkileşim
içerisinde seyrederler (Neyzi ve Saka, 1983; Saka, 1989).
Büyüme ve gelişme süreci, çocukluk dönemi boyunca hiç durmaması
nedeniyle süreklilik, vücuttaki sistemlerin her birinin kendine özgü bir fiziksel
büyüme göstermesi ile (allometrik büyüme) farklı gelişme temposu izleme, genetik
yapıdaki farklılıklar nedeni ile aynı yaş ve cinsiyetteki normal çocuklar arasındaki
boy, ağırlık, baş büyüklüğü, diş çıkarma, yürüme, konuşma, ergenliğe ulaşma
yaşlarında farklılığa neden olan biyolojik varyasyon gibi özelliklere sahiptir (Neyzi
ve Saka, 1983).
18
Büyüme ve gelişme süreci genel olarak iki kısımda incelenebilir.
Doğum Öncesi: Döllenmeden doğuma kadar olan toplam 280 günlük süre
Fertilizasyon
İlk trimester Döllenmeden 12. haftaya kadar olan süre
İkinci trimester 4. aydan 6. aya kadar olan süre
Üçüncü trimester 7. aydan doğuma kadar olan süre
Doğum
Doğum Sonrası:
Yenidoğan Doğumdan 28. güne kadar olan süre
Bebeklik 2. aydan 24. aya kadar olan süre
Çocukluk
Erken çocukluk (Süt dişleri çıkış zamanı) 3. yıl - 6.yıl
Orta çocukluk (Yetişkin dişlerin çıkış zamanı) 7.yıl – 10. yıl (yaklaşık)
Geç çocukluk (Puberte öncesi dönem) 10. yıl – Puberte arası (kızlar
12-15, erkekler 13-16)
Ergenlik Puberteden sonraki 6 yıl
Yetişkinlik 20. yıl ve sonrası (Bogin, 1991).
Örneklem grubumuzun 10-17 yaş grubu çocuk ve gençlerden oluştuğu
gözönüne alınırsa, araştırmamızın bireylerin büyüme ve gelişme süreci içerisindeki
geç çocukluk ve ergenlik dönemlerini yansıttığı görülmektedir.
19
1.2. Büyüme ve Gelişmeyi Etkileyen Faktörler İnsanın büyüme ve gelişme potansiyeli, sahip olduğu genetik özellikler ile
sınırlanmıştır. Fakat genetik özelliklerin yanında sahip olunan çevresel etmenlerinde
büyüme ve gelişme üzerinde etkisi vardır. İnsanın genotipik ve fenotipik özelliklerini
belirleyen bu etmenlerin (genetik ve çevresel) değişken bir yapıda olması doğal
olarak, büyüme ve gelişme sürecinin ve bu süreç içerisinde meydana gelen olayların
birçok faktörden etkilenmesine neden olmaktadır. Bu değişkenler arasında genetik
özellikler, cinsiyet, hormonal etkiler, uterus içi ortam ve çevresel koşullar sayılabilir
(Bogin, 1991; Saka, 1989).
P = G + E + GE
Fisher’in yukarıdaki modelinde bireysel fenotip, tüm insanların genetik ve
çevresel etmenlerinin ve bu etmenlerin etkileşiminin bir özeti olarak
düşünülmektedir. Bu eşitlikte fenotip (P), genetik etmenler (G), çevresel etmenler
(E), genetik ve çevresel etmenlerin etkileşimi (GE) ile şekillenmektedir. Çevresel
etmenler beslenme, ortamın hijyeni, psikososyal çevre, iklim durumu, ve kültürel
etkiler gibi faktörlerle bağdaştırılırken, genetik özellikler bireyin ailesinden aldığı
genlerin kombinasyonuna yansımaktadır. Eğer özel (olağandışı) genotipler, özgül
durumlarda desteklenirse, genetik ve çevresel etmenlerin etkileşimi meydana gelir.
Örneğin, daha iyi beslenme, genetik olarak uzun olan çocuklara oranla, genetik
olarak kısa olan çocuklarda daha fazla boy artışı sağlayabilir. Nedense bu modelde
birçok özellik için genetik ve çevresel etmenlerin etkileşimi genellikle önemsiz ve
aldırış edilmeyen bir şey gibi düşünülmektedir. Bunun için bir özelliğin fenotipteki
karşılığı populasyonda şu şekilde yorumlanabilmektedir (Ulijaszek ve ark., 1998;
Bouchard ve McGue, 2003);
20
VP = VG+ VE
Bu eşitlikte gözönünde bulundurulmayan genetik ve çevresel etmenlerin
karşılıklı etkileşimi, büyüme ve gelişme sürecinde önemli bir yer tutmaktadır. Eksik
olan bu değişkenler yerine konulduğunda aşağıdaki eşitlik karşımıza çıkmaktadır.
VP = VA + VD + V1 + VEC + VEW
Bu formül, çevresel etmenlerin ailenin ekonomik düzeyi (VEC) ve ailenin
sahip olduğu sosyal özellikler (VEW) içerisinde değişebileceğini, genetik
özelliklerinde, bağımlı (VA), baskın (VD) ve çekinik genetik yapı (V1) arasında
değişebileceğini daha açık bir şekilde göstermektedir. Fenotipteki farklılık bu
formüldeki değişkenlerden ileri gelmektedir (Ulijaszek ve ark., 1998; Bouchard ve
McGue, 2003).
1.3. Büyüme Araştırmalarının Tarihçesi
İnsanın büyüme ve gelişmesi hakkında tam olarak ne bilindiğini anlamak için,
bu konuda yapılan çalışmaların tarihine bakmak yararlı olacaktır. Bu tarihçe düşünsel
ve pratiksel anlamda önemlidir. Pratiksel anlamda insanların hangi konu üzerine
yoğunlaştıklarını, ortaya çıkan ilk sorguyu ve daha fazla çalışma gerektiren
problemleri gösterirken, teorikte araştırmacıların niçin insan gelişmişiyle
ilgilendiğini açıklamaya yardımcı olabilmektedir (Bogin, 1991).
21
Eski Mezopotamya uygarlıklarına ait arkeolojik kayıtlar, ilk çalışmanın çocuk
biyolojisinde ve başlangıç olarak yaşamın korunmasıyla ilgili olduğunu
göstermektedir. Fakat bu bilgiler, o dönemde daha çok toplumun ihtiyaçlarına
yönelik olarak askeri personel ve dinsel dogmalar hakkında bilgi için kullanılmış,
çocuk büyümesi, gelişimi ve sağlığında dikkate alınmamıştır. Ovumdan insanın
doğumuna ve doğumdan yetişkinliğe kadar uzanan büyüme ve gelişme süreci, o
dönemde bilim adamları tarafından ilgi görmemiş, bu nedenle 16. yy’a kadar
çocukların gelişimiyle ilgili çalışmalara bilim adamları ve doktorlar tarafından
bilimsel bir yaklaşım olmamıştır. Bu çalışmalardan birisi Yunan bilim adamı Galen
(M.S:130-200) tarafından fetüsün görünümü ve hamileliğin aşamaları hakkında
yapılmıştır. İlk doğru fetüs çizimlerini yapan ise, 7 aylık ve ölü doğmuş bir fetüs
kullanan Leonardo da Vinci (1452-1519)’dir. Vinci çocuk ve yetişkin vücutlarının
oranlarını tamamen doğru betimlemiştir. Fetal anatominin ve psikolojinin
tanımlamaları Leonardo’nun çalışmasını takip etmiş ve tanınmış çalışmalar 1555’te
Viselius ve 1572’de Volcher Coiter tarafından yayınlanmıştır. Albert Dürer (1471-
1528), insan yüzü ve kafasının oranlarını geometrik olarak tanımlamış ve metodunu
yetişkin erkekler, kadınlar ve çocuklara uygulamıştır. Kadınları ve çocukları konu
alan bu çalışma o dönemde bilim dünyasında bir yeniliktir. Çünkü bu dönemde
çocuklar üzerinde yapılan büyüme çalışmaları, bahsedilmeyecek kadar mantıksız ve
tutarsız olarak görülmektedir. Çocuklar üzerine çalışmalar yapan Dr. Gabrielo de
Zebris ise 1502’de, yetişkin bir insan ile çocuk arasındaki farklılıkları tanımlamıştır
(Bogin, 1991).
22
Daha sonra 1651 yılında William Harvey embriyonun yetişkin bir preform
olmadığını, insanoğlunun farklı embriyonel aşamalardan geçerek doğumdaki halini
aldığı kanıtlamıştır. Onyedinci ve 18. yy’larda 7 aylık ve daha büyük fetüsler
üzerinde insan vücudunu tanımlayıcı anatomik çalışmalar devam etmiştir. Bu yaştaki
fetüs yetişkin görünümüne daha benzer olduğu için yapılan çalışmalarda prenatal
yaşamın daha erken safhalarında meydana gelen değişimlere olan yaklaşım başarısız
olmuştur. Bu çalışmalardan sonra bazı biyologlar preformasyona inanmaya devam
etmiş, bazıları da spermatozoanın formasyonu üzerinde çalışarak ileri hamilelik
aşamalarını genişletmişlerdir (Şekil 1).
Şekil 1: (A) Preformasyonist görüşe göre insan spermatozonu. (B) İnsan ovumu
ve sperması. (C) Feritilzasyondan sonraki 32 günlük insan embriyosu (Bogin,
1991).
1799’da S.T. Sommering insan embriyosunun çizimlerini ve fertilizasyondan
sonraki 4. haftadan 5. haftaya kadar olan fetüs çizimlerini yayınlamıştır. Bu çizimler
23
embriyonun bir preform ya da minyatür olmadığını açıkça göstermektedir.
Fertilizasyonun hücresel mekanizmalarını ve embriyonik gelişmesi üzerinde
çalışmalar yapan Karl von Baer ise 1829’da embriyonun endoderm, mezoderm ve
ektoderm olarak adlandırılan tohum tabakalarından oluştuğunu açıklamıştır. Baer’in
bu çalışması embriyolojiksel transformasyonları açıklamak için mistik ölümcül
güçlere ihtiyaç duyma çağrısını ortadan kaldırmıştır. Ancak 20. yy’a kadar prenatal
büyüme esnasında meydana gelen fiziksel, biyolojik ve kimyasal süreçlerin karışık
doğası anlaşılamamıştır (Bogin, 1991).
1600’den sonra Rönesans ressamları çocukların normal oranlarını ve büyüme
sürecinde görülen patolojilerini betimlemeye başladılar. Bu dönemde ayrıca, erken
yaşam olaylarının daha geç yaşlardaki gelişimi nasıl etkileyebileceğiyle ilgili
çalışmalar yapılmaktaydı. Örneğin 1700’lerde doktorlar, doğum ağırlığı çalışmalarını
ve bunun çocuk sağlığıyla ilişkisini tespit ettiler. Daha sonra Fransız kontu Philibert
du Montbeillard, oğlunun boyunu doğumdan itibaren her altı ayda bir 18 yaşına
kadar ölçtü (1759-1777). Buffon bu ölçüleri ve yorumlarını “Supplement to his
Histoire Naturelle” de yayınladı. Bu bilgiler insanın büyüme ve gelişmesini konu
alan ilk uzunlamasına (longitudinal) çalışmayı oluşturmaktadır. Montbeillard’ın
oğlunun bu bilgilerini kullanan Buffon ayrıca, büyümedeki mevsimsel ve günlük
değişiklikleri de tespit etmeye çalıştı. Bu çalışmaya göre çocuk yazın kışa oranla
daha hızlı büyümekteydi. Yine aynı çalışmada çocuk dinlenerek yattığı günün
sabahında daha uzun, çalışarak ve oynayarak geçirdiği günün sonunda daha kısaydı.
Bu bilgiler Buffon’dan beri uzunlamasına çalışmaları dizayn ve analiz ederken
kullanılmıştır. Bir diğer uzunlamasına (longitidunal) çalışma ise 18. yy’da
24
Württenberg dükü tarafından, Carlschule’deki öğrenciler üzerinde yapılmıştır. Bu
çalışma soylular ve burjuva sınıflarında yer alan çocuklar üzerinde
gerçekleştirilmiştir. Çalışmada gruplar farklı bir büyüme periyodu göstermelerine
rağmen 21 yaşlarında aynı boy uzunluğuna sahip oluyorlardı. Bu çalışma büyümenin
belirli zaman sürecinde tamamlandığının ve büyüme oranlarının farklı zamanlarda
farklı hızlarda olduğunun aydınlatılması açısından önemlidir. 1835 yılında Lambert
Adolphe Quetelet, çocukların boy ve kilo gelişimlerinin ilk olarak istatistiksel
çalışmasını yayınlamıştır. Quetelet büyüme ölçülerinin dağılımının tanımını yapmak
için normal dağılımı (bell-shaped eğrisi) kullanan ilk araştırmacıdır. Quetelet’in bu
istatistiksel yaklaşımı Avrupa’da Luigi Pagliani ve Amerika’da H.P. Bowditch
tarafından örnek alındı. Pagliani çalışmalarına, İtalyan askeri personelinin boyutları
ve sağlığıyla ilgili bir konuda başladı. Daha sonra bu metodu çocuklara uyguladı.
1876’da yaşları 10-19 arasında değişen öksüz ve evlatlık çocuklar üzerinde bir
araştırma yaparak büyüme durumlarını, bir nefeste alabilecekleri maksimum hava
miktarını tespit etti. Bu değerleri yüksek sosyal sınıftan olan çocukların değerleri ile
karşılaştırdı ve daha düşük olduklarını gördü. Buffon’un çalışmalarıyla da ilgilenen
Pagliani bu çalışmaları değerlendirerek, ergenlik esnasında büyümede hızlı bir
yükselişin olduğunu ve kızlarda büyüme tamamlanana kadar üremenin
gerçekleşmediğini açıkladı. Ayrıca bu değerlendirmelere büyümenin psikoloji ve
beslenme ile ilişkisi olduğunu da ekledi. Büyüme ve gelişme çalışmalarına 1875’te
başlayan Bowditch, Mossachusetts bölgesi ve Boston’da 24.500 okul çocuğundan,
öğretmenler tarafından alınan boy ve kilo ölçülerini toplayarak, bu raporların
serilerini 1877, 1879 ve 1881’de yayınlamıştır. Bowditch modern istatistiksel
metodları farklı örnekler arasındaki cinsiyet, ırk ve sosyoekonomik düzeyleri de
25
katarak büyüme sürecinde gözlediği değişimleri tanımlamak için kullandı. Bu
dönemde insan genetiği hakkında çok fazla bir şey bilinmediği için açıklamalarını
daha çok çevresel etmenler ile ilişkilendirdi (Bogin, 1991).
Amerika’da büyüme ve gelişmeyi konu alan çalışmalar yapan bilim
adamlarından biri olan Franz Boas, büyümedeki değişiklikleri tanımlayan araştırma
serilerinin ilkini 1985 yılında yayınladı. Bu çalışmada insan populasyonları
arasındaki gelişme oranlarını inceledi. Özellikle yoğunlaştığı nokta ise Amerika’ya
göç etmiş olan farklı topluluklardı. Boas, yetişkin göçmenlerin fiziksel özellikleriyle,
Amerika’da doğan göçmen çocukların fiziksel özellikleri arasında önemli farklılıklar
buldu ve bunu daha iyi sağlık koşulları ve iyi beslenmeye bağladı. Boas’ın
çalışmalarıyla büyüne ölçümlerinin ve analizlerinin modern çağı başlamıştır. Zengin
bilgi ve veri içeren bu çalışmalara moleküler biyoloji, endokronoloji, beslenme ve
sosyal bilimler gibi farklı alanlarda eklendi ve bu çalışmalar bilim adamları ve
doktorlara birlikte çalışabilme olanağı sağladı (Bogin, 1991).
19. ve 20. yy’da Francis Galton, Charles Darwin, Ernst Haeckle gibi daha
birçok bilim adamı büyüme ve gelişme çalışmalarına büyük katkıda bulunmuşlardır.
Bu dönemlerde kullanılan matematiksel yorumlar insanın büyümesini daha objektif
olarak yansıtmaktadır.
Bu gelişmelerden sonra bazı ülkelerde büyüme ve gelişmenin
değerlendirilmesi amacı ile populasyona özgü standartlar oluşturulmaya başlanmış
ve bu standartlar Amerika ve birçok Avrupa ülkesinde çeşitli alanlarda
26
kullanmışlardır. Ancak ülkemizde diğer tüm bilimsel araştırmalarda olduğu gibi,
büyüme ve gelişme araştırmaları açısından da durum biraz farklıdır. Büyüme ve
gelişme alanında yapılan araştırmalar ülkemizin genelini kapsayacak şekilde
olmayıp, genelde yerel araştırmalar şeklindedir ve çok yakın bir dönemde
başlamıştır. Ayrıca yapılan araştırmaların bazılarında cinsiyet ayrımının olmaması,
sosyoekonomik düzey hakkında bilgi verilmemesi ve kullanılan istatistiksel
işlemlerin yetersizliği gibi nedenler 20. yy’a kadar ulusal bir standart oluşturulmasına
engel teşkil etmiştir. Ülkemize özgü standart oluşturma amaçlı olarak yapılan iki
araştırma bulunmaktadır. Bunlardan ilki “Türkiye 1974 Beslenme, Sağlık ve Gıda
Tüketimi Araştırması”dır. Ülkemiz çocuklarının boy ve ağırlık değerlerini temel alan
bu çalışma ile ilk ulusal büyüme standardı oluşturulmuştur (Köksal, 1977). İkinci
çalışma Saatçioğlu’nun farklı coğrafik bölgelerdeki 7 ilde yapmış olduğu çalışmadır
(Saatçioğlu, 1988). Bu çalışmada 7-11 yaşları arasındaki çocuklardan alınan 9
antropometrik ölçüden oluşmaktadır. Üçüncü çalışma ise Duyar tarafından 21
antropometrik ölçü dikkate alınarak yapılmış, diğer araştırmalar göre daha kapsamlı
bir çalışmadır (Duyar, 1992).
Ankara’da yaşayan üst sosyoekonomik bireyler üzerinde gerçekleştirdiğimiz
bu çalışma ise yerel bir çalışma niteliğindedir. Yerel standart oluşturma niteliğindeki
çalışmaların ilk olarak 1950’li yıllarda Enver Yaşar Bostancı tarafından yapıldığı
görülmektedir (Bostancı, 1954, 1955, 1956, 1957). Daha sonra Onat’ın 1975 yılında
yaptığı ve İstanbul’da yaşayan hem alt hem de üst sosyoekonomik düzeydeki kız
çocuklarının ergenlik dönemlerinin ele alındığı çalışması, yine İstanbul’da 1978
yılında Neyzi tarafından yapılan ve üst sosyoekonomik düzeydeki çocukların
27
doğumdan 18 yaşına kadar olan süredeki büyüme ve gelişmelerini değerlendiren
çalışma yerel standartların sayısının artmasına olanak sağlamıştır. Bu çalışmaların
ardından Erem’in Bursa ve Gemlik’teki ilkokul çocukları üzerinde (Erem, 1979),
Süren ve ark.’nın İzmir’deki ilkokul çocukları üzerinde, Aytekin ve Dirican’ın
Ankara’da doğumdan 6 yaşına kadar olan çocuklar üzerinde (Aytekin ve Dirican,
1983), Baki ve Teziç’in Trabzon’da yaşayan 7-15 yaş grubu çocuklar üzerinde (Baki
ve Teziç, 1986), Saatçioğlu’nun Türkiye çapında 7 farklı coğrafik bölgedeki 7 ilde 7-
11 yaş grubu çocuklar üzerinde (Saatçioğlu, 1988), Duyar’ın Türkiye çapında 12-17
yaş grubu çocuk ve gençler üzerinde (Duyar, 1992), Akın’ın Van ve Denizli illerinde
7-12 ve 4-20 yaş grubu çocuk ve gençler üzerinde (Akın, 1995; Akın, 2001)
gerçekleştirdikleri çalışmalar gibi daha birçok çalışma yer almaktadır.
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde, çevresel etmenlerin iyileşmesine bağlı
olarak, bireylerin büyüme ve gelişiminde pozitif yönlü değişimler olduğu
bilinmektedir. Bu da yapılan araştırmaların belirli zaman aralıklarıyla yenilenmesi
gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Bu sebepler gözönünde bulundurularak yapılan
çalışmamızın, oluşturulacak yeni yerel ya da ulusal standartlara katkı sağlayacağı
kanısındayız.
28
İKİNCİ BÖLÜM
II. VERİ KAYNAKLARI VE YÖNTEM
2.1. Amaç
Bu araştırmanın amacı, Ankara’da çevrenin olumsuz etmenlerinden en az
etkilendiği düşünülen, üst sosyoekonomik düzeye mensup 10-17 yaş grubu
(ilköğretim ve lise çağı) çocuk ve gençlerin boy, ağırlık, alttaraf, tümkol, üstkol,
Ağırlık: 100 grama duyarlı, dijital tartı aleti düz ve sert zemine konulduktan
sonra denek tartı aleti üzerine ayakkabısız bir şekilde çıkarılır. Vücut hareketsiz dik
durumda ve denek karşıya bakar pozisyonda iken ölçü alınmıştır. Ölçü alınırken
denek üzerindeki giysiler minimuma indirilmeye çalışılmıştır.
Boy: Kafatasının en üst noktası olan vertex ile ayak topukları arasındaki
mesafenin ölçülmesi ile bulunur. Bu ölçü bedenin toplam uzunluğunu yansıttığı için
ağırlık ile birlikte en fazla kullanılan değişkendir. Boy ölçümünde iki kişi görev
almıştır. Ölçüm sırasında denek ayakkabısız durumda antropometre tahtası üzerine
çıkarak, her iki ayağına da eşit derecede basacak şekilde dik tutulmuş ve sırtında ya
32
da bacaklarında herhangi bir bükülme oluşmamasına dikkat edilmiştir. Omuzlar
gevşek, kollar her iki yana serbestçe aşağıya doğru uzanmış ve avuç içleri vücuda
doğru bakıyor durumdadır. Ayak topukları bitişik, uç kısımları birbirine yaklaşık
60°’lik açı ile birbirinden ayrılmıştır (normal postür). Denek düz ve yere paralel bir
zeminde bulunan antropometre tahtası üzerinde iken, ölçü alan kişilerden biri
tarafından parmak uçlarıyla mastoidlerine uygulanan yumuşak çekme hareketi ile en
uzun boy ölçüsünü sağlanmış ve kafatası Frankfurt düzleminde tutulmuştur. Burada
deneğin ayaklarının yere tam basmasına dikkat edilmiştir. Antropometrenin hoizontal
kolu deneğin başına dik ve başın en üst orta kısmına getirilerek boy ölçüsü
milimetrik olarak alınmıştır.
Büst (Oturma) Yüksekliği: Denek zemine ayakları sarkmış ve yere dik
durumda oturur iken, kafatasının en üst noktası olan vertex ile kaba etlerinin
oturduğu yüzeye temas ettiği nokta arasındaki mesafenin ölçülmesi ile bulunur. Büst
yüksekliği antropometre ile iki kişi tarafından alınmıştır. Denek düz bir zemin
üzerinde ayakları yere temas etmeyecek şekilde oturur. Deneğin yan tarafına geçen
birinci kişi tarafından deneğin sırt ve göğüs kısmı elle düzeltilerek dik oturması ve
başının Frankfurt düzleminde olması sağlanmıştır. Deneğin diğer yanında duran
ikinci kişi ölçünün alınabilmesi için deneğin sol tarafında antropometreyi yere dik
olarak tutmuş, yatay kol kafanın orta noktasına getirilerek ölçü milimetrik olarak
alınmıştır.
Alttaraf Uzunluğu: Alttaraf uzunluğu denek ayakta dik pozisyonda iken
caput femoris ile yer arasındaki uzaklıktır. Fakat canlı bireyde caput femorisin en üst
noktasını tespit etme olanağımız olmadığı için yakın noktalardan beş farklı nokta
dikkate alınarak ölçü alınmıştır.
33
1) İliospinal Yükseklik
2) İliocristal Yükseklik
3) Simphysial Yükseklik
4) Trochanter Yükseklik
5) Subischal Yükseklik
Araştırmamızda alttaraf uzunluğu en yaygın ölçüm şekli olan iliospinal
yükseklik ile alınmıştır. Denek boy ölçülürken durduğu gibi antropometre tahtasının
üzerinde yan dönerek durur. Deneğin sol yan tarafında durularak deneğin kalça
kemiği (ilium) üzerindeki iliospinal nokta (spina iliaca anterior superior),
antropometrenin horizontal kolunu tutan elin üçüncü parmağıyla bulunup, horizontal
kol bu noktaya getirilerek ölçü milimetrik olarak alınmıştır.
Tümkol Uzunluğu: Acromiale ile dactylion noktaları arasındaki mesafenin
ölçülmesi ile bulunur. Bu ölçü iki kişi ile alınmıştır. Denek ayakta dik posizyonda
durur ve kolunu yere doğru sarkıtır. Ölçüyü alan kişilerden birincisi antropometrenin
sabit kolunu acromiale noktası üzerinde tutarken, ikinci kişi antropometrenin
hareketli horizontal kolunu orta parmağın en uç kısmına değdirecek şekilde
yaklaştırarak ölçü milimetrik olarak alınmıştır. Bu ölçü alınırken dikkat edilecek iki
önemli nokta vardır. Bunlardan ilki maksimum uzunluğu almak için bireyin kolunun
ve parmaklarının herhangi şekilde bükülmüş olmaması, ikincisi antropometrenin kol
eksenine paralel durumda olmasıdır.
Üstkol Uzunluğu: Acromiale ve olecranon noktaları arasındaki mesafenin
ölçülmesi ile bulunur. Denek ayakta dik posizyonda durur, kolu ön tarafta 90°
34
bükülmüş olmalıdır. Antropometrenin sabit kolu acromiale noktası, hareketli olan
horizontal kolu olecranon noktası üzerine getirilerek ölçü alınmıştır.
Önkol Uzunluğu: Olecranon ve stylion noktaları arasındaki mesafenin
ölçülmesi ile bulunur. Denek bir önceki pozisyonda olduğu gibi durur. Kolu
dirsekten 90° bükülmüştür ve avuç içi yere doğru bakmaktadır. Antropometrenin
sabit kolu olecranon noktası üzerine, hareketli olan horizontal kolu stylion noktası
üzerine getirilerek ölçü alınmıştır.
Üstbacak Uzunluğu: Trochanter major’ün en üst dış noktası ile femur
kemiğinin alt epifizindeki dış eklem yumrusunun alt kenarı olan femorale arasındaki
mesafenin ölçülmesi ile bulunur. Denek zemine ayakları sarkmış ve yere dik
durumda oturur iken, antropometrenin sabit kolu femorale noktası üzerine, hareketli
olan horizontal kol trochanter major üzerine getirilerek ölçü alınmıştır. Bu ölçünün
alımında trochanterion noktasının bulunmasına dikkat edilmiştir.
Altbacak Uzunluğu: Tibiale internum ile sphyrion tibiale noktaları
arasındaki mesafenin ölçülmesi ile bulunur. Denek zemine ayakları sarkmış ve yere
dik durumda oturur iken, sol bacağını sağ bacağının üstüne atar. Antropometrenin
sabit kolu tibiale internum noktası üzerine, hareketli kolu sphyrion tibiale üzerine
getirilerek ölçü alınmıştır. Ölçü alınırken antropometrenin tibia kemiğine paralel
olmasına dikkat edilmiştir.
Baş Çevresi: Glabella ve opisthocranion noktalarından geçecek şekilde
kafatasının etrafında dolandırılan şerit metrenin horizontal pozisyonda olması göz
önünde bulundurularak ölçü milimetrik olarak alınmıştır. Bu ölçül alınırken
opisthocranion noktasını tam olarak tespit etmek amacı ile saça bir miktar baskı
uygulanmıştır.
35
Üstkol Çevresi: Üst kolun orta noktasının, şerit metre yardımıyla ölçülmesi
ile bulunur. Denek kolunu bir kasılma olmadan serbestçe yana sarkıtmıştır.
Acromion ve olecranon noktaları arasındaki mesafe gözönünde bulundurularak orta
nokta bulunmuş ve dokular sıkıştırılmadan şerit metre kolun etrafında dolandırılarak
ölçü milimetrik olarak alınmıştır.
Göğüs Çevresi: Mezosternale noktası seviyesinde vücut çevresinin şerit
metre yardımıyla ölçülmesi ile bulunur. Denek ayakta dik olarak ve normal nefes alıp
verme halinde iken dokulara herhangi bir baskı uygulanmadan, şerit metre horizontal
pozisyonda tutulup vücut etrafına dolandırılarak ölçü milimetrik olarak alınmıştır.
Karın Çevresi: Göbek deliği seviyesinde vücut çevresinin şerit metre
yardımıyla ölçülmesi ile bulunur. Denek ayakta dik olarak ve normal nefes alıp
verme halinde iken dokulara herhangi bir baskı uygulanmadan, şerit metre horizontal
pozisyonda tutulup karın etrafına dolandırılarak ölçü milimetrik olarak alınmıştır.
Omuz Genişliği: Acromion noktaları arasındaki mesafenin ölçülmesi ile
bulunur. Ölçün alınırken büyük çap pergeli kullanılmıştır. Denek ayakta dik durur ve
kollarını iki yana serbestçe bırakır. Deneğin arkasında durulur, acromion noktaları
işaret parmakları yardımı ile bulunarak ölçü milimetrik olarak alınmıştır.
Kalça Genişliği: İliocristale noktaları arasındaki mesafenin ölçülmesi ile
bulunur. Ölçü alınırken büyük çap pergeli kullanılmıştır. Denek ayakta dik durur ve
kollarını hafifçe yanlara doğru açar. Deneğin arkasında durulur, iliocristale noktaları
bulunarak ölçü milimetrik olarak alınmıştır.
Triceps Deri Kıvrımı Kalınlığı: Acromiale ve olecranon noktaları
arasındaki mesafenin tam orta noktasının deri kıvrımı pergeli ile ölçülmesi ile
bulunur. Denek ayakta dik olarak durmakta ve kollarını iki yana serbestçe
36
sarkıtmaktadır. Kolun arka kısmında triceps kaslarının üzerinde, orta nokta
(acromion ve olecranon noktaları arasının ortası) bulunur ve sol elin baş, işaret ve
orta parmakları ile bu nokta hafif bir basınç uygulanarak tutulur. Sağ eldeki deri
kıvrımı pergeli yere paralel tutularak sol elin yaklaşık 1 cm aşağısından, çıplak
vücuttan milimetrik olarak alınmıştır. Bu ölçü her bireyden iki defa alınmış ve
ortalamaları hesaplanmıştır.
Subscapular Deri Kıvrımı Kalınlığı: Scapula kemiğinin alt ucunun hemen
alt noktasının deri kıvrımı pergeli ile ölçülmesi ile bulunur. Denek ayakta dik olarak
giysisini sırt bölgesi açıkta kalacak şekilde sıyırmış ve kollarını iki yana serbestçe
sarkıtmıştır. Deneğin arkasında durularak, yere yaklaşık 45°’lik açı yapacak şekilde
(bu bölgedeki deri kıvrımının vücudun yatay eksenine yaklaşık olarak 45°’lik açı
yapması nedeniyle) ölçü çıplak vücuttan milimetrik olarak alınmıştır. Bu ölçü her
bireyden iki defa alınmış ve ortalamaları hesaplanmıştır.
37
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
III. BULGULAR ve DEĞERLENDİRME
3.1. Sosyoekonomik Düzeye İlişkin Bulgular
Araştırmamızda bireylerin sosyoekonomik düzeylerini belirlemek amacı ile
bireylere, anne ve babanın eğitim durumu, mesleği ve doğum yeri, ailedeki kardeş
sayısı, kendilerine ait otomobillerinin olup olmama durumu gibi sorular
yöneltilmiştir. Toplanan veriler doğrultusunda bireylerin sosyoekonomik düzeyleri
gözden geçirilerek araştırmamıza uygun bireyler belirlenmiş ve bu bireylerin verileri
kullanılarak bulgularımız oluşturulmuştur.
Anket formumuzda sosyoekonomik düzeyi belirlemek amacı ile bireylere
yöneltilen sorulardan ilki anne ve babanın eğitim durumudur. Anne ve babanın
eğitim durumunun çocuğun yetişmesi, beslenmesinde ayrıca diğer çevre koşullarının
olumlu olmasında önemli bir yeri vardır. Örneklem grubumuzda yer alan bireylerin
anne ve babalarının eğitim durumu Tablo 3’te verilmiştir.
Tablo 3- Anne ve Babanın Eğitim Durumunu Gösteren Değerler Anne Baba
Eğitim Durumu N % N % Okur-yazar ve İlkokul M. 85 10.8 35 4.5 Ortaokul M. 107 13.6 68 8.7 Lise M. 327 41.6 261 33.2 Üniversite ve Yüksekokul M 257 32.7 402 51.1 Yüksek Lisans ve Üstü M. 10 1.3 20 2.6
Toplam 786 100 786 100 M: Mezunu
38
Tablo 3’e göre örneklem grubumuzda yer alan bireylerin annelerinin
çoğunluğu (% 41.6) lise mezunu, babalarının ise çoğunluğu (% 51.1) yüksekokul ve
üniversite mezunudur. Devlet İstatistik Enstitüsü’nün 1998 yılında yaptığı Türkiye
nüfus araştırmasında, kadınların ilkokulu bitirme oranının % 59,96, erkeklerin ise %
55,26 olduğu saptanmıştır (DİE, 1999). Örneklem grubumuzun sahip olduğu ailelerin
eğitim durumunun, bu araştırmanın sonuçlarından daha büyük değerlere sahip
olduğu görülmektedir. Yine DİE’nin 1998 yılında yaptığı araştırmaya göre kadınların
yüksekokul ve üniversite bitirme oranı % 2.57 iken erkekler de bu oran % 4.75’dir.
Ailelerin yüksekokul ve üniversite düzeyindeki okullardan mezun olma oranı
DİE’nin sonuçlarına göre oldukça fazladır. Ailenin eğitim durumunu yansıtan tüm bu
veriler, araştırmamızda yer alan ailelerin, örneklem grubu olarak seçilen
Okur-yazar ve İlkokul M.Ortaokul M.Lise M.Üniversite ve Yüksekokul M.Yüksek Lisans ve Üstü M.
Grafik 1: Anne ve Babanın Eğitim Durumu
39
Ailelerin sosyoekonomik düzeyini belirlememizde yardımcı olan sorulardan
bir diğeri de anne ve babanın mesleğidir. Meslek gruplandırması, DİE tarafından ILO
(International Labour Organisation)’dan alınan sınıflandırma örnek alınarak
yapılmıştır. Örneklem grubumuzda bulunan bireylerin anne ve babalarının
mesleklerine ilişkin bilgiler Tablo 4’te verilmiştir.
Tablo 4- Bireylerin Anne ve Baba Mesleği Yönünden Dağılımı Anne Baba
Meslek Grupları N % N % 1-Üst Düzey Serbest Çalışanlar 19 2.4 108 13.7 2-Uzmanlar 10 1.3 55 7.0 3-Üst Düzey Yöneticiler 2 0.3 51 6.5 4-Üst Düzey Güvenlik Görevlileri 63 8.0 299 38.0 5-Teknik Eleman ve Teknisyenler 15 1.9 42 5.3 6-Devlet Memuru 179 22.8 147 18.7 7-Yardımcı Profesyonel iş Grupları ve İşçiler 21 2.7 34 4.3 8-Memur ve İşçi Emeklileri 70 8.9 50 6.4 9-Ev Hanımları 407 51.8 - -
Toplam 786 100 786 100
Tablo 4’e göre bireylerinin annelerinin büyük bir çoğunluğunun (% 51.8) ev
hanımı olduğu görülmektedir. Üst düzey meslek gruplarında çalışan annelerin
sayısının, alt meslek gruplarında çalışan annelerin sayısına göre önemli ölçüde düşüş
eğiliminde olduğu gözlenmektedir. Örneklem grubumuzda yer alan bireylerin
babalarının büyük bir kısmını ise üst düzey güvenlik görevlileri oluşturmaktadır.
Baba mesleği yönünden bir değerlendirme yapılırsa, üst ve orta-üst düzeyi oluşturan
meslek gruplarında çalışan bireylerin babalarının sayısı örneklem grubumuzda
yaklaşık % 70 düzeyinde olduğu görülmektedir (Grafik 2).
40
050
100150200250300350400450
1-Ü
st D
üzey
Ser
best
Çalış
anla
r
2-U
zman
lar
3-Ü
st D
üzey
Yön
etic
iler
4-Ü
st D
üzey
Güv
enlik
Gör
evlile
ri5-
Tekn
ikE
lem
an v
eTe
knis
yenl
er
6-D
evle
tM
emur
u
7-Y
ardı
mcı
Prof
esyo
nel
iş G
rupl
arı
8-M
emur
ve
İşçi
Em
eklile
ri
9-Ev
Hanım
ları
AnneBaba
Grafik 2: Anne ve Babanın Meslek Durumu
Ailedeki çocuk sayısının fazla olması, çocuk başına düşen sağlık, eğitim,
spor, beslenme ve benzeri bakım hizmetlerinin azalması anlamına gelmektedir.
Yapılan araştırmalarda ailedeki çocuk sayısının fazlalığı ile çocuğun büyüme ve
gelişmesi arasında ters bir ilişki olduğu bulunmuştur. Kalabalık ailelerdeki
çocukların, kalabalık olmayan ailelerin çocuklarına göre büyüme ve gelişme
açısından daha geri oldukları gözlenmiştir (Baysal, 1996). Örneklem grubumuzda yer
alan bireylerin, kardeş sayısı bakımından dağılımı Tablo 5’te sunulmuştur.
Tablo 5- Bireylerin Kardeş Sayısı Bakımından Dağılımı Erkek Kız
Kardeş Sayısı N % N % 0 73 18.6 56 14.2 1 226 57.5 212 53.9 2 73 18.6 98 24.9 3 ve daha fazla 21 5.3 27 6.9
Toplam 393 100 393 100
41
Tablo 5’e göre örneklem grubumuzda yer alan ailelerinin büyük
çoğunluğunun iki çocuklu olduğu gözlenmiştir. Bu noktadan yola çıkarak ailelerin
çocuk sayısı bakımından, araştırmamızda örneklem grubu olarak seçilen populasyona
uygun olduğunu söyleyebiliriz (Grafik 3).
0
50
100
150
200
250
0 1 2 3 ve daha fazla
Kardeş Sayısı
Erkek
Kız
Grafik 3: Bireylerin Kardeş Sayısı Bakımından Değerlendirilmesi
Araştırmamıza dahil olan bireylerin, yöresel bir çalışma olarak tasarladığımız
çalışmamıza uygunluğunu belirlemek amacıyla, ailelerinin ülkemizin hangi
bölgesinden Ankara’ya geldiğini belirleyecek sorular sorulmuştur. Bu noktadan yola
çıkarak bireylere anne ve babalarının doğum yerleri sorulmuştur. Bireylerin anne ve
babanın doğum yeri bakımından bölgesel dağılımı Tablo 6’da gösterilmiştir.
42
Tablo 6- Anne ve Babanın Doğum Yeri Bakımından Bireylerin Bölgesel Dağılımı
Anne Baba Yer N % N %
Marmara Bölgesi 56 7.1 38 4.8 Ege Bölgesi 26 3.3 22 2.8 Iç Anadolu Bölgesi 455 57.9 449 57.1 Karadeniz Bölgesi 123 15.6 137 17.4 Doğu Anadolu Bölgesi 57 7.3 75 9.5 Güneydoğu Anadolu Bölgesi 15 1.9 25 3.2 Akdeniz Bölgesi 44 5.6 35 4.5 Yurtdışı 10 1.3 5 0.6
Toplam 786 100 786 100
Tablo 6’ya göre bireylerin ebeveynlerinin büyük bir kısmı İç Anadolu
Bölgesi’nde doğmuşlardır. Yine bilgiler doğrultusunda örneklem grubumuzda yer
alan bireylerin ailelerinin çoğunluğunun, araştırmamızı gerçekleştirdiğimiz yerel
bölgenin sınırları içerisinde ikamet ettiğini söyleyebiliriz. Bu da bize yerel olarak
yaptığımız araştırmamızda seçilen örneklem grubunun uygunluğunu göstermektedir
(Grafik 4).
050
100150200250300350400450500
MarmaraBölgesi
EgeBölgesi
Iç AnadoluBölgesi
KaradenizBölgesi
DoğuAnadoluBölgesi
GüneydoğuAnadoluBölgesi
AkdenizBölgesi
Yurtdışı
AnneBaba
Grafik 4: Anne ve Babanın Doğum Yeri Bakımından Bireylerin Bölgesel
Değerlendirilmesi
43
3.2. Antropometrik Değişkenlere Ait Bulgular
3.2.1. Ağırlık
Bireylerin beslenme durumlarının, protein ve yağ depolarının belirlenmesinde
kullanılan önemli ölçütlerden birisi ağırlıktır. Vücut ağırlığı, kısa zaman aralıklarında
belirgin değişiklikler gösterebildiği için büyümenin izlenmesinde boy ve çevre
ölçümlerine göre daha duyarlıdır. Birkaç günlük değişimlerden bile hemen