ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ Salmonella Typhimurium’ da stj FİMBRİYAL OPERONU AKTİVE EDİLMİŞ MUTANTLARIN GENETİK ANALİZİ Deniz YÜKSEL BİYOLOJİ ANABİLİM DALI ANKARA 2010 Her hakkı saklıdır
ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Salmonella Typhimurium’ da stj FİMBRİYAL OPERONU AKTİVE EDİLMİŞ MUTANTLARIN GENETİK ANALİZİ
Deniz YÜKSEL
BİYOLOJİ ANABİLİM DALI
ANKARA
2010
Her hakkı saklıdır
i
ÖZET
Yüksek Lisans Tezi
Salmonella Typhimurium’ da stj FİMBRİYAL OPERONU AKTİVE EDİLMİŞ MUTANTLARIN GENETİK ANALİZİ
Deniz YÜKSEL
Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim Dalı
Danışman: Prof. Dr. Mustafa AKÇELİK
stj fimbriyal operonunun in vitro koşullarda ifadesinin tanımlanması amacı ile stjE::lacZYA füzyonu içeren Salmonella Typhimurium LT2 mutantı (MA2) kullanıldı. T-POP transpozonu ile gerçekleştirilen mutasyonel çalışmalar sonucu stj fimbriyal operonu ifade edilen mutantların seçiminde stj operonu içine füzyonu yapılan lacZYA genlerinin fenotipik özelliğinden yararlanıldı. Bu mutantlardan yüksek β-galaktozidaz aktivitesi belirlenenlerde T-POP giriş bölgesi ters yön PZR yöntemi kullanılarak çoğaltıldı ve PZR ürünleri, DNA dizi analizine tabi tutuldu. DNA dizi analizleri sonucu, T-POP olası giriş bölgeleri (olası stj regülatör genleri) çoklu ilaç dirençlilik gen bölgesi regülatörü (mdr), transkripsiyonel bir global regülatör olan cadC, bir diğer transkripsiyonel regülatör LysR ve H-NS genleri ile homoloji vermiştir. DNA dizi analizinden elde edilen bulgular, DNA veritabanları, proteomik çalışmalar ile birlikte yorumlandığında; stj fimbriyal operonunun H-NS ve LysR ailesi transkripsiyonel regülatörler tarafından koordineli bir şekilde negatif regülasyona tabi tutulduğu sonucuna varılmıştır.
Temmuz 2010, 85 sayfa
Anahtar Kelimeler : Salmonella Typhimurium, stj operonu, mutasyon, aktivasyon
ii
ABSTRACT
Master Thesis
GENETIC ANALYSIS OF stj FIMBRIAL OPERON ACTIVATED MUTANTS IN Salmonella Typhimurium
Deniz YÜKSEL
Ankara University Graduate School of Natural and Applied Sciences
Department of Biology
Supervisor: Prof. Dr. Mustafa AKÇELİK
Salmonella Typhimurium LT2 mutant (MA2), which contains stjE::lacZYA fusion, was used to identify in vitro expression conditions of stj fimbrial operon. Phenotypic characteristics of lacZYA genes that are fused in stj fimbrial operon were used for selection of mutants, whose stj fimbrial operon was expressed as a result of T-POP transposon mutation. Among these mutants, inverse PCR analyses and sequencing of PCR products were performed at which exhibit high β-galactosidase activity. As a result of DNA sequence analysis, T-POP entry sites (possible stj regulator genes) shown similarity with the regulator of multi-drug resistance gene (mdr), global transcriptional regulator cadC, another transcriptional regulator LysR and H-NS genes. These findings, obtained from DNA sequence analysis, were interpreted with DNA database and proteomic analyses and it was concluded that stj fimbrial operon is subjected to coordinated negative regulation of H-NS and LysR family transcriptional regulators.
July 2010, 85 pages
Key Words: Salmonella Typhimurium, stj operon, mutation, activation
iii
TEŞEKKÜR
Yüksek lisans eğitimim boyunca bana emek veren, çalışmalarımın her aşamasında her türlü desteği, anlayışı gösteren ve her zaman yanımda olan sevgili danışman hocam Prof. Dr. Mustafa AKÇELİK’e (Ankara Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü)
Yardıma her ihtiyaç duyduğumda yanımda olan ve bana destek veren biricik hocam, çalışma arkadaşım Arş. Gör. Nefise AKKOÇ’a, çalışmaya birlikte başladığım sevgili arkadaşım Uzman Biyolog Meral KAYA’ya, yanımda olarak bana destek veren A. Cüneyt ERTUĞAL’a, tüm çalışma arkadaşlarıma,
Bu günlere gelmemi sağlayan, beni her durumda destekleyen ve yanımda olan anneme ve babama,
Yüksek lisans öğrenimim süresince sağladığı yüksek lisans bursu ile destek olan TÜBİTAK-BİDEB’e,
Sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Deniz YÜKSEL
Ankara, Temmuz 2010
iv
İÇİNDEKİLER
ÖZET………………………………………………………………………..……. i
ABSTRACT……………………………………………………………………… ii
TEŞEKKÜR……………………………………………………………………… iii
SİMGELER DİZİNİ…………………………………………………….………. vi
ŞEKİLLER DİZİNİ……………………………………………………..……… viii
ÇİZELGELER DİZİNİ………………………………………………………… ix
1. GİRİŞ…………………………………………………………………..…,,,,,,. 1
2. KAYNAK ÖZETLERİ……………………………………………………..… 3
2.1 Salmonella Cinsinin Genel Özellikleri…………………………………….... 3
2.2 Salmonella Patojenitesinin Temel Mekanizmaları………………………… 4
2.3 Salmonella’ nın Sahip Olduğu Virülens Faktörler………………………… 8
2.3.1 Fimbriyalar………………………………………..………..……………… 8
2.3.2 stj fimbriyal operonu ve patojenitedeki rolü………………………..…… 12
2.4 Salmonella’ da Virülens Faktörlerin Regülasyonunda Rol Görev Alan
Global Regülatör Sistemleri……………………………………………...…
13
2.4.1 ppGpp sistemi……………………………………………………………… 14
2.4.2 Cad sistemi…………………………………………………………………. 14
2.4.3 Csr sistemi………………………………………………………………….. 16
2.4.4 SirA/BarA sistemi…………………………………………………………. 17
2.4.5 RpoS sistemi……………………………………………………………….. 18
2.4.6 PhoP/PhoQ sistemi………………………………………………………… 20
2.4.7 OmpD/EnvZ regülatör sistemi……………………………………………. 21
2.4.8 LysR-Tip transkripsiyonel regülatör sistemleri…………………………. 21
3. MATERYAL VE YÖNTEM…………………………………………….…. 23
3.1 Materyal……………………………………………………………………… 23
3.1.1 Mikroorganizmalar……………………………………………………….. 23
3.1.2 Mikroorganizmaların saklama koşulları ve besiyeri…………………… 23
3.1.3 Çözeltiler…………………………………………………………………… 24
3.1.4 Primerler…………………………………………………………………… 31
3.1.5 Antibiyotikler……………………………………………………………… 31
v
3.2 Yöntem……………………………………………………………………….. 32
3.2.1 S. Typhimurium’ da P22 faj lizatlarının hazırlanması ve faj titresinin
yükseltilmesi………………………………………………………………..
32
3.2.2 T-POP transpozonunu içeren P22 faj lizatlarının hazırlanması………... 32
3.2.3 T-POP transpozon mutasyonu……………………………………………. 33
3.2.4 β-galaktozidaz testi………………………………………………………… 33
3.2.5 Genomik DNA izolasyonu…………………………………………………. 34
3.2.6 Ters yön polimeraz zincir reaksiyonu (PZR)…………………………….. 35
3.2.7 cadC gen bölgesinin çoğaltılması………………………………………….. 37
3.2.8 Antimikrobiyel duyarlılığın belirlenmesi………………………………… 38
3.2.9 Bradford yöntemi ile protein miktar tayini……………………………… 38
3.2.10 Sodyum Dodezil Sülfat (SDS) iki yönlü jel elektroforezi………………. 39
3.2.11 MALDİ-Tof Analizi………………………………………………………. 39
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA…………….……………… 41
4.1 Transpozon Mutasyonu Yöntemi ile stj Fimbriyal Operonunun
İfadesinin Sağlanması……………………………………………………….
41
4.2 Mutantlarda T-POP Transpozonunun Genoma Giriş Bölgesinin
Belirlenmesi………………………………………………………………….
44
4.3 Çoklu İlaç Dirençlilik Regülatörünün stj Fimbriyal Operonu Üzerine
Etkilerinin Araştırılması……………………………………..……………..
47
4.4 CadC Regülatörünün stj Fimbriyal Operonu Üzerine Etkisinin
Araştırılması…………………………………………………………………
48
4.5 stj Fimbriyal Operonunun İfadesi Üzerine LysR ve H-NS Regülatör
Proteinlerinin Etkisinin Belirlenmesi………………………………………
51
5. SONUÇ………………………………………………………………………… 67
KAYNAKLAR…………………………………………………………………… 68
EK (Ters Yön PZR Veri Analizi Sonuçları)..……..…………………………… 84
ÖZGEÇMİŞ……………………………………………………………………… 85
vi
KISALTMALAR DİZİNİ
ACN Asetonitril
AK Amikasin
APS Amonyumpersülfat
bç Baz çifti
BSA Sığır serum albumini
°C Santigrat
Da Dalton
DNA Deoksiribonükleik asit
dNTP Deoksinükleotidtrifosfat
EDTA Etilen Diamin Tetraasetik Asit
g Gram
GEN Gentamisin
HTH Heliks-dönüş-heliks
IS İnsersiyon sekansı
KAN Kanamisin
kDa Kilodalton
LB Luria Bertani
LDC Lisin dekarboksilaz
LPS Lipopolisakkarit
Lys Lisin
µg Mikrogram
µL Mikrolitre
µm Mikrometre
mg Miligram
mL Mililitre
mM Milimolar
mm Milimetre
NEO Neomisin
PZR Polimeraz zincir reaksiyonu
vii
S. Salmonella
SDS Sodyum dodesil sülfat
SPI Salmonella patojenite adası
STR Streptomisin
TAE Tris Asetat Etilen Diamin Tetraasetik Asit
TE Tris Etilen Diamin Tetraasetik Asit
Tet Tetrasiklin
TFA Trifloroasetik asit
TTSS Tip 3 Salgı sistemi
UV Ultraviole
WHO Dünya sağlık örgütü
viii
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil 4.1 stj fimbriyal operonu aktive edilen mutantlarda ters yön PZR analizi........
45
Şekil 4.2 Doğal suş ve mutantlarda çogaltılan cadC gen bölgesi…………………...
49
Şekil 4.3 20 numaralı mutatın SDS-iki yönlü jel elektroforezi ile belirlenen toplam protein profilleri…………..……………………………………………..
52
Şekil 4.4 S. Typhimurium LT2 suşunun SDS-iki yönlü jel elektroforezi ile belirlenen toplam protein profilleri……………..………………………..
53
Şekil 4.5 20 numaralı mutanta ait tripsin enzim kesimi sonucu stjB ile ortak olan peptitler…………………………………………………………………
54
Şekil 4.6.a Kontrol olarak kullanılan S. Typhimurium LT2 suşu, b. 20 numaralı mutanta ait SDS-iki yönlü jel elektroforezi ile belirlenen stjB ve cadC protein spotları …….…………………………………………………….
56
Şekil 4.7.a Kontrol suş olarak kullanılan S. Typhimurium LT2 suşu, b. 20 numaralı mutanta ait SDS-iki yönlü jel elektroforezi ile belirlenen sirA protein spotlar………………………..…………………………………..
57
Şekil 4.8 S. Typhimurium LT2 suşuna ait tripsin enzim kesimi sonucu sirA proteini ile ortak olan peptitler……………….……..…………………..
58
Şekil 4.9 20 numaralı mutanta ait tripsin enzim kesimi sonucu sirA proteini ile ortak olan peptitler…………………..…………………………………..
60
Şekil 4.10 20 numaralı mutanta ait tripsin enzim kesimi sonucu cadC proteini ile ortak olan peptitler…………………..…………………………………..
62
Şekil 4.11.a Kontrol suş olarak kullanılan S. Typhimurium LT2, b. 20 numaralı mutanta ait SDS-iki yönlü jel elektroforezi ile belirlenen ybdH protein spotu ……………...……………………………………………………...
63
Şekil 4.12 S. Typhimurium suşuna ait tripsin enzim kesim sonucu ybdH proteini ile ortak olan peptitler………………………...……...…………………..
64
ix
ÇİZELGELER DİZİNİ
Çizelge 3.1 Çalışmada kullanılan primerler ve sekansları………………………...
31
Çizelge 3.2 Çalışmada kullanılan antibiyotik diskleri ve konsantrasyonları……...
31
Çizelge 4.1 Füzyon suş ve mutantların β-galaktozidaz aktiviteleri……………….
42
Çizelge 4.2 S. Typhimurium LT2 suşu ve 20 numaralı mutantın antibiyotik duyarlılıkları…………………………………………………………
48
Çizelge 4.3 Farklı pH değerlerinde füzyon suşun ve transpozon mutantlarının β-galaktozidaz aktiviteleri…………………………………………..
50
1
1.GİRİŞ
Salmonelloz tüm dünyada gıda kökenli hastalıkların en önemlilerinden biridir. Hastalık
etmeni olan Salmonella enterica türü gastroenteritin en önemli ajanlarından biri olan
Typhimurium ile birlikte 2500’ün üzerinde serovaryete içermektedir. Bakteriyel
enfeksiyonun başlamasında ilk aşama patojenin konakçı epitel hücrelere tutunmasıdır.
Özgül tutunma, bakteriyel yüzeyler ile konakçı dokular arasında meydana gelen
bağlanıcı-almaç bölgelerin tamamlayıcı ilişkisi ile gerçekleşmektedir. Bakterilerin
yüzeyinde bulunan protein yapıdaki tutunma organalleri (fimbriya) söz konusu
tutunmanın başlıca ajanıdır. Salmonella cinsinin de dahil olduğu Enterobacteriacea
ailesinin birçok üyesinde en yaygın bulunan tutunma organeli Tip I fimbriya olarak
adlandırılmaktadır. Tip I fimbriya; eritrositler, lökositler, ince bağırsak sistem hücreleri,
protozoonlar, mayalar, küf hifleri ve bitki kök saçaklarına tutunma yeteneği
içermektedir.
Genetik analizler sonucu, Salmonella serovaryetelerinde ayrıca 12 fimbriyal operonun
daha varlığı tespit edilmiştir. Bu fimbriyaların yalnız iki adetinin in vitro koşullarda
üretildiği belirlenmiştir. Bunlar Tip I fimbriya (fim) ve ince agregatif fimbriyadır (agf).
Diğer yaygın Salmonella fimbriyaları içerisinde yer alan plazmid kodlu fimbriyanın
(pef) ve uzun polar fimbriyanın (lpf) heterolog konakçılarda ifadesinin sağlanması
nedeni ile konakçı hedef hücrelere bağlanma karakteristikleri ve patojenitede
oynadıkları rol detaylı bir şekilde tanımlanmıştır. Diğer dokuz Salmonella fimbriyasının
in vitro koşullarda üretilememesi nedeni ile tutunma ve kalıcılıkta oynadıkları roller
üzerinde çok az bilgi bulunmaktadır.
Salmonella’da tespit edilen fimbriyal operonların evrimsel açıdan en ilginç olanı, 2500
serovaryete içerisinde yalnız S. Typhimurium’da bulunan stj fimbriyal operonudur.
Yalnız DNA dizi analizleri sonucu elde edilen verilerin veritabanında değerlendirilmesi
sonucu fimbriyal yapılar ile kısmi uyumu tanımlanan bu operonun ifadesi ve
regülasyonu üzerinde herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Sadece araştırma grubumuz
tarafından yapılan çalışmada stj fimbriyasının fare model sistemlerde S. Typhimurium’
2
un kalıcılığında rol oynadığı ve dolayısı ile bu serovaryete için konakçı hedef hücrelere
tutunmada etkin bir ajan olduğu tanımlanmıştır (Akkoç vd. 2009).
Bu araştırmada stj fimbriyal operonunun S. Typhimurium’un patojenitesinde oynadığı
rolün detaylandırılmasına olanak sağlayacak çalışmaların önünü açmak amacıyla, söz
konusu operonun regülasyon karakteristiklerinin belirlemesi amaçlanmıştır.
3
2. KAYNAK ÖZETLERİ
2.1 Salmonella Cinsinin Genel Özellikleri
Salmonella, adını bulucusu olan Dr. Daniel Salmon’dan alan Gram-negatif, çubuk
şeklinde, spor oluşturmayan, fakültatif anaerob, Enterobacteriaceae familyasına ait bir
cinstir (Brenner vd. 2000). Salmonella enterica serovar Pullorum ve Salmonella
enterica serovar Gallinarum hareketini, sahip olduğu flagella ile sağlar. Hareketsiz olan
suşlar etkin olmayan flagellaya sahiptir. Salmonella’nın üreme sıcaklığı 2-47 °C
arasındadır. Hızlı üreme 25 °C ile 43 °C arasında meydana gelmektedir. Üreme için
gerekli optimum pH 6.5 ile 7.5 arasındadır. % 3 ve üzerindeki NaCl konsantrasyonu
genellikle üremeyi inhibe etmektedir (D’Aoust vd. 2001).
Salmonella’nın sınıflandırması karmaşık ve tartışmalıdır. Salmonella cinsi; S. enterica,
S. bongori ve S. subterranea olmak üzere üç tür içermektedir. S. enterica türü ise;
S. enterica subsp. enterica, salamae, arizonaei, diarizonae, houtenae ve indica olarak
adlandırılan altı alt türe ayrılmıştır (Fluit 2005). Adlandırmada meydana gelen
karışıklıktan kaçınmak için serovaryete adlarının ilk harfi büyük yazılmakta ve italik
olmamaktadır (Örn; Salmonella enterica subspecies enterica serovar Enteritidis). Kısa
yazımda cins adını takiben doğrudan serovaryete adı yazılmaktadır (Salmonella
Enteritidis) (Brenner vd. 2000, Ohl ve Miller 2001).
Salmonella’nın serotiplendirmesi veya antijenik sınıflandırması; bakterinin yüzey
antijenleri ile antikor etkileşimi sonucu saptanan reaksiyon tipine göre yapılmaktadır.
Spesifik serovaryetelerde LPS O-, flagellar H-, ve polisakkarit Vi- antijenlerinin
immünolojik olarak farklı kombinasyonları tanımlanmıştır. Bunun sonucu olarak 2500’
ün üzerinde Salmonella serovaryetesi izole edildikleri konakçıların veya şehirlerin
isimleriyle adlandırılmıştır (Brenner vd. 2000, Santos vd. 2002).
Büyük bir çeşitlilik gösteren Salmonella serovaryeteleri tüm dünyada geniş bir dağılıma
sahiptir. Bazı Salmonella serovaryeteleri konakçı spesifiktir. Örneğin; S. Pullorum
4
kümes hayvanlarında, S. Cholerasuius domuzlarda, S. Dublin büyükbaş hayvanlarda
görülmektedir. Diğer yandan S. Typhimurium gibi bazı serotipler oldukça geniş konakçı
çeşitliliğine sahiptir. Salmonella neredeyse tüm hayvan sınıflarından izole
edilebilmektedir. Salmonella’nın bu geniş yayılımı bakterinin farklı çevrelere kolay
uyum sağladığına işaret etmektedir (Fredorka-Cray ve Wray 2000, Santos 2003).
Patojenik Salmonella türleri bulaşıcı hastalıklara sebep olmaları nedeniyle dünya
çapında önemli bir risk grubu olarak değerlendirilmektedir. Organizmaların taşınması
fekal-oral yolla olmakta ve tifo ateşinden gastroenterite kadar çeşitli enfeksiyonlara yol
açmaktadır. Zorunlu insan patojeni S. Typhi, dünya çapında her yıl 16 milyon sıklığa
sahip ve 600,000 ölümle sonuçlanan sistemik bir hastalık olan tifo ateşine neden
olmaktadır. İnsan populasyonunda Salmonella kaynaklı hastalıklar, genellikle
gelişmekte olan ülkelerde su ve besin kaynaklarının iyi arıtılmaması sonucunda ortaya
çıkmaktadır. Hastalığın yayılmasını önlemede temel yaklaşım; antibiyotik tedavisi
yanında temizlik koşullarının iyileştirilmesini içermektedir. Bununla birlikte, antibiyotik
dirençli Salmonella türlerinin enfeksiyonlarının ortaya çıkması, tedavide büyük sorunlar
yaratmaktadır (WHO 1997, Jones 2005).
Salmonella sadece dünya çapında halk sağlığını tehdit etmeye devam etmesi açısından
değil, bakteriyel patojenitenin temel mekanizmalarını çalışmak için verimli bir model
sistem olması bakımından da önem taşımaktadır. Moleküler genetik yöntemlere iyi
yanıt vermesi ve insanlarda görülen tifo ateşinin fare modellerindekine benzemesi
nedeniyle, neredeyse tüm Salmonella patojenitesi çalışmalarında S. Typhimurium
kullanılmaktadır (Ohl ve Miller 2001, Santos vd. 2001, Jones 2005).
2.2 Salmonella Patojenitesinin Temel Mekanizmaları
Salmonella enfeksiyonuyla ilgili başlıca klinik sendromlar tifo ateşi ve gastroenterittir.
Tifo ateşi, yalnız insan patojenleri olan S. Typhi ve S. Paratyphi ile bulaşı sonucu oluşan
sistemik hastalıktır. Tersi bir durum olarak S. Enteritidis ve S. Typhimurium gibi tifoid
5
olmayan Salmonella suşları geniş konakçı dizgesine sahiptirler (Miller ve Pegues 2000,
Ohl ve Miller 2001).
Hastalık sürecinde ilk basamak duyarlı konakçıya geçiştir. Salmonella için bu durum
genellikle kontamine gıdaların tüketimiyle olmaktadır. Yapılan çalışmalarla
enfeksiyonun başlaması için 105-1010 bakterinin gerekliliği hesaplanmıştır (McCulloug
ve Eisele 1951, Glaser ve Newman 1982, Ohl ve Miller 2001). Gıda ile alınan suşların
virülansı ve ayrıca konakçının fiziksel durumu da hastalık için önemlidir. Genellikle,
mide asiditesinin üstesinden gelmek ve bağırsak sistemindeki normal florayla
yarışabilmek için fazla miktarda bakterinin alınması gerektiğine inanılmaktadır. Bunu
destekleyen çok sayıda kanıt vardır. Yiyeceklerle tüketilen Salmonella’nın bulaşıcı dozu
arttıkça mideden geçişi hızlanmaktadır. Ayrıca yemekler bu durumda mide asiditesinin
etkisini düşürmektedir (örneğin; peynir, süt) (Tauxe ve Pavia 1998, Santos 2002).
Özellikle yaşlılardaki yüksek gastrik pH, enfeksiyon duyarlılığını arttırmaktadır. Diğer
yandan, farelere önceden streptomisin muamelesi yapılması normal flora miktarını
düşürmekte ve bu durum farelerin % 50’sinde enfeksiyon için gerekli Salmonella
dozunu azaltmaktadır (Bohnhoff vd. 1964, Voino-Yasenetsky 1977, Ryan 1987, Santos
2003). Antibiyotik muamelesinin benzer etkileri insanlarda da saptanmıştır. Gastrik pH’
yı arttıran koşullar Salmonella enfeksiyonunun dozunu düşürmektedir. Bu durum,
gastrik asiditenin enfeksiyon için önemli bir ön bariyer olduğunu göstermektedir. Diğer
yandan Salmonella’lar düşük pH’ya maruz kalma sonucunda mide gibi asidik
çevrelerde hayatta kalmayı yöneten adaptif asit tolerans cevabı da oluşturabilmektedir
(Gianella vd. 1972, Garcia-del Portillo vd. 1993, Darwin ve Miller 1999, Zhang 2003).
Patojen; ince bağırsağa girişinin ardından, bağırsak epitel hücrelerine ulaşmak için önce
bağırsak mukoza tabakasını geçmek zorundadır. Salmonella’lar epitel hücrelere tutunma
yeteneğine katkıda bulunan çeşitli fimbriyaları sentezlemektedir (Baumler vd. 1996,
Ohl and Miller 2001, Zhang 2003). İntestinal invazyon Salmonella patojenitesinin
karakteristik özelliğidir. Salmonella patojenitesinin en ilginç noktalarından biri, bu
bakterilerin fagositoz benzeri bir süreci yönlendirerek fagositik olmayan hücreleri istila
etme yeteneğidir. M hücreleri, Peyer plaklarında folikülle ilişkili epitel hücrelerinde yer
6
almaktadır. Peyer plakları, farelerde Salmonella’nın hedef olarak seçtiği birincil
bağırsak epitel hücreleridir. S. Typhimurium, sığırlarda M hücreleri ve enterositleri
istila etme yeteneğine sahiptir (Jones vd. 1994, Santos vd. 2002, Santos 2003).
Bağırsak epitel hücrelerine tutunmanın ardından, S. Typhimurium SPI-1 tarafından
kodlanan tip III salgı sistemleri (TTSS), konakçı hücre sitozolünde yer alan bakteriyel
efektör proteinlerle yer değiştirmektedir. Bu proteinlerden bazıları; kinaz, fosfataz veya
aktin bağlanma aktivitesine sahiptir ve öncelikle konakçı hücre iskeletindeki hareketi
yöneten yolakları değiştirmektedir. Dolayısı ile Tip III Salgı Sistemi, enfeksiyon
süresinde bakteriyel istilayı ve konakçı gen ifadesini yönlendiren ana sistemdir (Galan
ve Zhou 2000, Santos 2003). Salmonella’nın ökaryotik hücreleri istila etmesinin
moleküler esasları, hücre kültürleri kullanılarak in vitro koşullarda yoğun bir şekilde
çalışılmaktadır. Benzer genetik yaklaşımlar günümüzde in vivo intestinal invazyon
çalışmaları için de kullanılmaktadır. SPI-1, sistemik enfeksiyonun ilk basamağı için
zorunludur. TTSS’leri, bitki, hayvan ve insan patojeni olan Gram-negatif patojenlerde
bulunan karmaşık moleküler makinelerdir. TTSS’leri fonksiyonel ve yapısal olarak
flagellar sistemlerle ilişkilidir ve tipik olarak bakteriyel hücrenin sitoplazma ve
periplazmasındaki iç ve dış membranlarda yer alan yirmiden fazla protein alt ünitesi
içermektedir. Bununla birlikte TTSS’lerinin temel fonksiyonunun hedef ökaryot
hücrelerdeki substrat proteinlerinin temas-bağımlı translokasyon olduğu saptanmıştır
(Jones ve Falkow 1996, Hueck 1998, Hanser-Wester ve Hensel 2001, Zhang 2003).
Konakçı hücre içindeki translokasyon, SPI-1 kodlu TTSS tarafından salgılanan efektör
proteinlerle sağlanmaktadır. SipA, SipB, SipC, SptP ve AvrA, SPI-1 lokusundaki genler
tarafından kodlanmaktadır. SipA doğrudan konakçı hücredeki aktine bağlanmakta,
polimerizasyon için gerekli kritik konsantrasyonu düşürmekte ve polimerizasyonun
inhibisyonu yoluyla aktin flamentlerini stabilize etmektedir. SopA, SopB, SopD, SopE
ve SopE2, SPI-1’den bağımsız bir bölgede kodlanmaktadır. SptP, SopE ve SopE2’nin
yapı ve fonksiyonu detaylı olarak çalışılmıştır. Bu proteinler, küçük GTPaz ailesine
dahil olan konakçı hücre proteinlerinin fonksiyonlarına engel olmaktadır (örneğin;
Cdc42, Rac-1 ve Rho). Ayrıca, sitoiskeletin hareketliliğini ve F-aktin filamentlerinin
oluşumunu düzenlemektedir. SPI-1 tarafından kodlanan Tip III salgı sisteminin
içeriklerinden, efektör proteinlerden veya SPI-1 transkripsiyonel regülatörlerden yoksun
7
mutant S. Typhimurium suşları epitel hücrelerini istila etme yeteneğine sahip değildir.
Bu da söz konusu sistemlerin Salmonella enfeksiyonu için zorunlu olduğuna işaret
etmektedir (Penheiter vd. 1997, Zhou vd. 1999, Marcus vd. 2000, Mirold vd. 2001,
Gerstel vd. 2003).
1990’ların ilk yıllarında yürütülen çalışmalarda, S. Typhimurium ve tek katman
bağırsak epitel hücreleri arasındaki etkileşimin morfolojik özellikleri belirlenmiştir.
Daha sonra gerçekleştirilen araştırmalarla salınma karakteristikleri Salmonella’nın tek
katman epitel hücrelerinin apikal yüzeylerine tutunup hücre içine girmesinden kısa bir
süre sonra, epitel hücrelerinde var olan hücre iskeletinin bozulmasıyla sitoplazmik giriş
başlamakta olduğu ve enfeksiyondan 30 dk sonra hücre işgalinin meydana geldiği
saptanmıştır. Enfeksiyondan 2 saat sonra ise, serbest bakteriler tek katman yapının
bazolateral bölgesinden salınmaktadır (Finlay ve Falkow 1991, Santos 2003).
S. Typhimurium farelerde sirkülasyon yolu ile sistematik olarak yayılmaktadır ve
enfeksiyon Peyer plaklarında, mezenterik lenf nodüllerinde, karaciğerde ve dalakta
yüksek sayıda bakteri içeren dokuyla ve çeşitli patolojik değişimlerle karakterize
edilmektedir (Hensel vd. 1997, Raffatellu vd. 2005). Dokularda bakterinin neden
olduğu benzer sistemik hasarlar tifo ateşine sahip hastalarda da rapor edilmiştir (Coburn
vd. 2005, Berger vd. 2006). Bu sendromda tipik olarak düşük seviyede bakteremi ortaya
çıkmaktadır (Zhang vd. 2003, Tükel vd. 2005, Mastroeni ve Maskel 2006). Tersi bir
durum olarak, insanda S. Typhimurium enfeksiyonunda genellikle bakteriler bağırsak ve
mezenterik lenf nodüllerinde lokalize olur. Bakteremi, enterokolit süresince geçici bir
durum olup, enfeksiyonun spesifik bir sonucu değildir. Tifo ateşi ve enterokolit
süresince konakçı cevaptan kaynaklanan en dikkat çekici farklılıklar, bağırsakta
tanımlanan inflamasyon tipidir. Tifo, inflamasyon oluşturan mononükleer hücrelerin
yavaş bir şekilde gelişen sızıntısı ve az veya hiç olmayan doku hasarı ile karakterize
edilir. S. Typhimurium’la enfekte edilmiş farelerde mononükleer lökositlerin sızıntısıyla
karakterize edilen enfeksiyon sonrasında 3 ile 5 gün içinde ince bağırsakta yayılan
enterit gelişmektedir (Walsh vd. 2000, Hapfelmeier vd. 2005, Miao vd. 2006). Bununla
birlikte enterokolit, baskın hücre tipi olarak hızlı bir şekilde gelişen nötrofil sızıntısı
yanında ileum ve kolonun büyük bölgelerindeki üst mukozanın nekrozu ile karakterize
8
edilmektedir. S. Typhimurium’la enfekte olmuş hastalardan alınan rektal biyopsiler, ilk
olarak nötrofil sızıntısıyla oluşan inflamasyonla karakterize edilen akut enteridi açığa
çıkarmaktadır (Zhang vd. 2003, Lawley vd. 2008). Bu nötrofil pompalaması ileum ve
kolonun son bölgesindeki mukozanın üst yüzeyinde geniş bir bölgede oluşan nekroz ile
ilişkilidir (Fischbach vd. 2006, Crouch vd. 2008). S. Typhimurium’un fare ve insandaki
enfeksiyonu; konakçı yanıtı, sendromlar ve bağırsak patolojisi açısından önemli
farklılıklar içermektedir. Bu farklılıklar, insanda meydana gelen S. Typhimurium
enfeksiyonunun patojenitesinin fare modellerinden elde edilen verilerle açıklanmasını
zorlaştırmaktadır. İnsan ve fare bağırsaklarında gözlenen farklı inflamasyon yanıtlarına
rağmen, kemirgenle ilişkili ileal parçalar S. Typhimurium tarafından indüklenen
patojenez çevriminde muhtemel virülens faktörlerin katkısının değerlendirilmesinde
model olarak kullanılmaktadır (Miao vd. 2006, Santos 2009).
2.3 Salmonella’nın Sahip Olduğu Virülens Faktörler
2.3.1 Fimbriyalar
Salmonella’nın hastalığa neden olmasını sağlayan mekanizmaların anlaşılabilmesi için;
hücre ve doku kültür sistemleri yanında hayvan modelleri de geliştirilmiştir. Bu
biyolojik araçların kullanımı ile Salmonella patojenitesi için gerekli çeşitli virülens
faktörlerin karakterizasyonu gerçekleştirilmiştir. Örneğin; doku kültüründe oluşturulan
epitel ve makrofaj hücrelerinin enfeksiyonu, invazyon ve Salmonella’nın hücre içinde
hayatta kalması için gerekli genetik elementlerin tanımlanmasına ve karakterize
edilmesine yardım etmiştir. Ek olarak, fare ve sığır modelleri, gastroenterit için önemli
bilgiler elde edilmesini sağlarken, kemirgen modellerde ağız yoluyla enfeksiyon ve
bağırsak bağımlı çalışmalar tifo ateşinin sistemik patojenitesini yöneten virülens
faktörlerin keşfedilmesine olanak tanımıştır (Wallis ve Golyov 2000, Jones 2005).
Böylece in vivo ve in vitro çalışmalar, Salmonella’nın neden olduğu hastalık için
gerekli virülens faktörlere dair daha çok bilgi elde edilmesini sağlamıştır. Salmonella
için önemli olan virülens özelliklerden bir tanesi, farklı Salmonella serovaryetelerinin
sahip olduğu çeşitli fimbriya tipleri tarafından yönetilen konakçı intestinal dokulara
tutunma yeteneğidir. Fimbriyalar, bakterilerin yüzeyinde bulunan ve reseptöre
9
bağlanmayı yöneten katı, filamentli yapılardır. Çoğu fimbriya, şaperon-usher sistemi
kullanmaktadır ve filamentli yapı genellikle birkaç alt üniteden oluşmaktadır. Fimbriya
tipik olarak tekrarlı bir ana alt ünite ve bu ana alt ünitelere bağlanan ve fonksiyonu
bilinmeyen küçük alt ünitelerden oluşmaktadır. Bu tutunma yapılarının en bilinenleri;
Tip 1 fimbriya, uzun polar fimbriya, plazmid kodlu fimbriya ve ince agregatif
fimbriyadır (Hultgren vd. 1991, Darwin ve Miller 1999, Jones 2005).
Sıvı besiyerinde gelişen S. Typhimurium hücrelerinin yüzeyinde fimbriya olarak
adlandırılan filamentli uzantılar ilk olarak 1958 yılında tanımlanmıştır. Daha sonra
birçok S. Typhimurium suşunda fimbriyanın ifadesi ve sıvı besiyeri kültüründe maya ya
da kırmızı kan hücrelerini aglütinasyon etme yeteneği saptanmıştır. Ortaya çıkan bu
aglütinasyon, ortama mannozun ilavesi ile inhibe edilebilir. Bu mannoz duyarlı
aglütinasyon ile düzenlenen adhezin, Tip1 fimbriya olarak adlandırılmıştır. Tip1
fimbriya, S. Typhimurium kromozomundaki fim operonu tarafından kodlanmakta ve
şaperon-usher sistemi içermektedir. fimA geni; ana alt üniteyi, fimH geni ise; reseptöre
bağlanmayı yöneten ve fimbriyal yapının uç bölgesinde lokalize olmuş olan adhezin
proteinini kodlamaktadır. Bu fimbriya, 37 °C’de 48 saatlik statik gelişmenin ardından in
vitro olarak ifade edilmektedir. Yapılan çalışmalarda söz konusu fimbriyanın, tavuk
bağırsak sisteminde, kemirgen bağırsak epitelinde ve Hep-2 doku kültür hücrelerinde
biyofilm oluşumunda rol aldığı belirlenmiştir (Lockman ve Curtiss 1992, Boddicker vd.
2002, Ledeboer ve Jones 2005).
Elektron mikroskopi yöntemleri ve sıvı bakteri kültürlerinde yürütülen hemaglütinasyon
testleri, çoğu S. Typhimurium izolatında Tip1 fimbriyanın sadece sıvı besiyerinde
üremenin ardından ifade edilen bir fimbriyal adhezin olduğunu göstermiştir. Katı
ortamda üreyen hücrelerde, elektron mikroskopi yöntemiyle tanımlanan fimbriyal tipler
morfolojik olarak Tip1 fimbriyadan farklılıklar göstermektedir. Bu yüzey uzantıları
mannoz-dirençli hemaglütinasyon bağlantılı ince kıvrımlı fimbriya olarak
adlandırılmaktadır. S. Typhimurium’da ince kıvrımlı fimbriyanın agf (csg) operonu
tarafından kodlandığı, saflaştırılan fimbriya ana protein bandının N-terminal ucunun
dizi analiziyle belirlenmiştir (Stolpe vd. 1994, Romling vd. 1998, Raffatellu vd. 2005).
10
Genomik analiz verileri S. Typhimurium’un Tip I ve ince kıvrımlı fimbriya dışında
başka fimbriyal adhezinlere de sahip olduğunu göstermiştir. Genetik analizler
sonucunda; S. Typhimurium’da fim ve agf’ye ek olarak en az beş adet daha fimbriyal
operon bulunduğu saptanmıştır. Bunlar; lpf (uzun polar fimbriya), pef (plazmid kodlu
fimbriya), bcf (sığır kolonizasyon faktörü), stf (S.Typhimurium fimbriya) ve saf
(Salmonella atipik fimbriya)’yı içermektedir. Salmonella’nın sahip olduğu diğer
fimbriyalar da kısmen karakterize edilmiştir. Uzun polar fimbriya (Lpf) lpfABCDE
genleri tarafından kodlanmaktadır ve kemirgen bağırsak mukozasında kolonizasyona
yardımcı olmaktadır (Baumler ve Heffron 1995, Baumler vd. 1996, Tsolis vd. 1999,
Kingsley vd. 2002, White vd. 2006). Bilimsel veriler lpf genlerinin ifadesinin, konakçı
immün sisteminden kaçmaya yardım eden faz varyasyonu mekanizması tarafından
kontrol edildiğini göstermiştir. Escherichia coli ve Proteus mirabilis ile yürütülen faz
varyasyon çalışmaları, bakterilerde in vivo koşullarda fimbriyaya sahip olma veya
olamama seçiminin organda kolonizasyon ve fimbriya gerekliliğine bağlı olduğunu
göstermiştir. Plazmid kodlu fimbriya (pef) 90-kb büyüklüğündeki Salmonella virülens
plazmidinde yer alan ve bağımsız transkribe edilen iki operon tarafından
kodlanmaktadır (Friedrich vd. 1993, Norris vd. 1998, Fitzgerald vd. 2003, Suar vd.
2006). Pef fimbriya, Salmonella’nın kemirgen epitel hücrelerine tutunması sonucu
oluşan sıvı birikmesini yönetmektedir. Bu fimbriyanın regülasyonu E. coli Pap
sisteminin analoğu olan faz varyasyonu mekanizmasıyla sağlanmaktadır. İnce agregatif
fimbriya (Tafi), yüksek adhezif özelliğe sahip olan uzantılardır. Bu tutunma faktörünün
içerikleri, farklı olarak transkribe edilen csgBAC ve csgDEFG operonları tarafından
kodlanmaktadır. Tafi ekstraselüler matriks proteinlerine tutunmayı, faz proteinleriyle ve
ana doku uyuşum kompleksi sınıf I molekülleriyle iletişim kurmayı sağlamaktadır. Tafi,
ayrıca biyofilm oluşumunda ve fare virülensine katkı sağlamada rol almaktadır. Tafi’nin
in vitro ifadesi, düşük sıcaklıkta optimum olarak gerçekleşmektedir. Çevresel sinyallerle
düzenlenen Tafi biyosentezi, ana alt ünite olan CsgA’nın ifadesini doğrudan düzenleyen
csgD gen ürünüyle ilerlemektedir. Bunlara ek olarak, Tafi ifadesinin regülasyonunda rol
alan CsgD ayrıca selüloz biyosentezinin ve bazı yüzeylerde oluşan Salmonella
biyofilminde bulunan ekzopolisakkaritlerin bileşenlerinin regülasyonunda da görev
almaktadır (McClelland vd. 2001, Prouty vd. 2002, Solano vd. 2002, Prouty ve Gunn
2003, Garcia vd. 2004, Ledeboer ve Jones 2005, Tükel vd. 2005, Tükel vd. 2007).
11
Yukarıda tanımlananlara ek olarak Salmonella genom analizleri sonucu altı adet olası
fimbriyal operon daha belirlenmiştir. Bunlardan stj fimbriyal operonu sadece
S. Typhimurium’da bulanmaktadır (Chessa vd. 2008).
Fimbriyaların in vitro koşullarda doku kültür hücrelerine invazyon için de gerekli
olduğu belirlenmiştir. SPI1 tarafından kodlanan Tip III salgı sistemi, tüm hücre
tiplerinin istilası için gerekli iken, her bir fimbriyal operon sadece belirli hücrelere
tutunma ve bu hücreleri istila etmede rol oynamaktadır. Bu yüzden fimbriyalar,
serovaryete Typhimurium’a farklı epitel hücreleri ayırt etme yeteneği sağlıyor olabilir.
Yapılan çalışmalarda, Salmonella’nın epitel hücrelere ve fare bağırsak dokusuna
tutunmasını ve biyofilm oluşumunu yöneten adhezin molekülü olan Tip 1 fimbriyadaki
spesifik amino asitlerin önemini açığa çıkarmıştır. Uzun polar fimbriyanın, bağırsaktaki
lenf folikülleri boyunca yer alan peyer plaklarına bağlanmayı sağladığı kesin kanıtlarla
belirlenmiştir (Baumler vd. 1996, Darwin ve Miller, 1999, Humpries vd. 2001,
Boekema vd. 2004, Wilson vd. 2008).
Fimbriyalar tarafından sağlanan tutunma enfeksiyon için kritik önem taşımakta, ancak
bu yüzey yapılarının ifadesi aynı zamanda patojen için potansiyel bir dezavantaj da
teşkil etmektedir. Zira yaklaşık olarak 1000 ana alt ünite kopyasından oluşan fimbriyal
filamentler, konakçının immün cevabı oluşturması için iyi bir hedef teşkil etmektedir.
Bu görüşü destekler kanıtlar, yani fimbriyal adhezinlerin enfeksiyonda antijen gibi rol
alması; SefA, PefA ve FimA için S. Enteritidis ile yürütülen tavuk enfeksiyon ve LpfA
için S. Typhimurium ile yürütülen fare enfeksiyon modellerinden elde edilmiştir
(Nicholson ve Baumler 2001, Humpries vd. 2001, Helms vd. 2005, Wilson vd. 2008).
Farelerdeki Typhimurium enfeksiyonuna karşı oluşan adaptif immün cevap, B hücre-
bağımlı ve T-hücre bağımlı efektör mekanizmaların her ikisini de içermektedir. Bu
duruma örnek olarak; B hücrelerinden yoksun farelerde S. Typhimurium’a karşı oluşan
immün cevabın bozulmamış B hücrelerine sahip farelerde oluşan cevaba göre daha
duyarlı oluşu, gösterilebilir. Benzer şekilde, S. Typhimurim’la enfekte edilmiş T
hücrelerinden yoksun farelerin virülent S. Typhimurium’a karşı direnmede duyarlılığı
artmaktadır. Bu çalışmalar ışığında, Salmonella serovaryetelerinin oluşturduğu
enfeksiyon süresince fimbriyal proteinlere maruz kalma sonucu T hücre ve B hücre
12
bağımlı cevabın ortaya çıktığı düşünülmektedir (Mastroeni vd. 1992, Barbour vd. 2000,
Humpries vd. 2001, Chakravortty vd. 2002, Desvaux vd. 2004, Srivatsan ve Wong
2008).
2.3.2 stj fimbriyal operonu ve patojenitedeki rolü
S. Typhimurium genomu agf(csg), fim, lpf, pef, bcf, stb, ste, std, stf, sth, sti, saf ve stj’yi
içeren 13 fimbriyal operon içermektedir (Weening vd. 2005, Tükel vd. 2007, Chessa vd.
2008). Bu 13 fimbriyal operondan biri olan stj operonu sadece S. Typhimurium
genomunda bulunmaktadır. Bu durum Stj fimbriyasının serovaryete-spesifik virülens
karakteristik olarak etki gösterebileceğine işaret etmektedir. stj fimbriyal operonu
sadece S. Typhimurium LT2 genom dizi analiziyle tanımlanmıştır. Stj fimbriyasının
S. Typhimurium’ un konakçı sistemde virülensi ve hayatta kalması üzerine 2009 yılına
kadar herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Çalışma grubumuz tarafından yürütülen
araştırma, S. Typhimurium’da stj fimbriyal operonunun fare model sistemlerinde
kolonizasyon ve konakçı sistemde kalıcılık üzerinde etkili olduğunu gösteren ilk
çalışmadır (Akkoç vd. 2009). Bu çalışmada stj fimbriyal operonunun genetik olarak
dirençli farelerde (CBA) S. Typhimurium’un hayatta kalmasını arttırdığını belirlemek
için intihar plazmidi olan PGP704 plazmidinin kromozomal insersiyonuyla MA44
olarak adlandırılan stj mutant elde edilmiştir. Stj fimbriyal operonunun intestinal
sistemde hayatta kalmada oynadığı rolü araştırmak amacıyla dört CBA fare grubunda
yarışmalı inhibisyon denemeleri yapılmıştır. Eşit sayıda stj mutant (MA44) ve phoN’de
mutasyon taşıyan S. Typhimurium AJB715 suşu, CBA fare grubunda mide içine inoküle
edilmiştir. Fare fekal örnekleri enfeksiyonun 3, 7, 9, 14, 17, 21, 25, 28, 30 ve 34
günlerinde toplanmıştır. Yarışmacı suş AJB715’in (phoN, beyaz koloniler) ve stj
fimbriyal mutant MA44’ün (phoN+, mavi koloniler) sayıları LB agar ortamınına fekal
homojenatlardan yayma ekim yapılarak belirlenmiştir. Deneydeki 34 günlük zaman
periyodundan sonra stj mutant MA44’ün, yarışmacı suş olan AJB715’ten önemli ölçüde
daha az sayıda olduğu belirlenmiştir (p<0.005). Tüm periferal bölgedeki örneklerde
(dalak, bağırsak ve mezenterik lenf nodülleri) mutant, doğal suş olan AJB715’ten daha
az kolonize olmuştur (p<0.005). Bu sonuçlar stj fimbriyal operonunun, S.
13
Typhimurium’un farede kolonizasyonunda ve fare intestinal sistemde uzun süreli
kalıcılığında kritik bir oynadığını kanıtlamıştır (Akkoç vd. 2009).
stj fimbriyal operonunun S. Typhimurium’un patojenitesinde kritik bir role sahip
olduğunun belirlenmesi, bu operonun genetik regülasyonunun tanımlanmasının önemini
arttırmıştır.
2.4 Salmonella’da Virülens Faktörlerin Regülasyonunda Görev Alan Global
Regülatör Sistemleri
Salmonella patojenitesi, konakçı hayvanda farklı anatomik bölgeleri kullanan çeşitli
bakteriyel virülens faktörlerin koordineli regülasyonunu gerektiren oldukça karışık bir
süreçtir. Yapılan çalışmalar, konakçı hücreleri istila için gerekli olan genlerin
regülasyonu üzerine yoğunlaşmıştır. Araştırmalar sonucunda; bakteriyel gelişme,
ozmolarite, oksijen gerilimi gibi belli başlı çevresel koşulların, Salmonella’nın doku
kültür hücrelerini istila etme yeteneğini etkilediği belirlenmiştir. Bu koşullara in vitro ve
in vivo süreçlerde adaptasyon genellikle global regülatörler tarafından sağlanmaktadır
(Galan ve Curtiss III 1989, Ernst vd. 1990, Lee ve Falkow 1990, McBeth ve Lee 1993,
Jones 2005).
Fakültatif hücre içi patojenler, memeli konakçıları enfekte etme süresince;
gastrointestinal sistem ve onu takiben makrofajlar ve epitel hücreler içindeki çeşitli
çevresel koşullara hızlı şekilde uyum sağlamak zorundadırlar. Konakçıda başarılı bir
enfeksiyon için, enfeksiyonun hücre içi ve hücre dışı fazları arasındaki adaptasyonda
görev alan çok sayıda virülenslikle ilişkili genin ifadesi gerekmektedir. Bakteriyel
genetik döngüler hiyerarşik bir organizasyon sürecinde gerçekleşmektedir. Bu
hiyerarşik regülasyon basamakları gen, operon, modülen ve stimülen sistemlerden
oluşmaktadır (Gottesman 1984, Haralalka vd. 2003, Raffatellu vd. 2006, Tükel vd.
2007).
14
2.4.1 ppGpp sistemi
Son yıllarda yürütülen çalışmalarda; gelişme, stres, besinsel azlık ve konakçıda hayatta
kalmayla ilişkili süreçlerde (p)ppGpp’nin gerekliliği saptanmıştır. Bakteriyel sinyal
molekülü ppGpp, hücre içi ve hücre dışı koşullar doğrultusunda virülens gen
sistemlerinin regülasyonunu sağlayan önemli bir global regülatördür. ppGpp’nin
Mycobacterium tuberculossis, Leigonella pneumophila, Vibrio cholera ve Pseudomonas
aeruginosa’yı içeren patojenik bakterilerin virülensinde önemli bir rol oynadığını
gösteren kanıtlar artmaktadır (Primm vd. 2000, Taylor vd. 2002, Haralalka vd. 2003,
Erickson vd. 2004, Ngwei vd. 2006, Ezequiel vd. 2008, Potrykus ve Cashel 2008).
Yapılan çalışmalarda duyarlı BALB/c farelerde, ∆relA∆spoT S. Typhimurium
mutantların kalıcılığının düştüğü ve in vitro denemelerde epitel hücreleri istila
yeteneğini yitirdiği belirlenmiştir. Bu sonuçlar ppGpp’nin Salmonella’da virülens gen
ifadesinde kritik rol oynayabileceğini göstermektedir. ppGpp’nin, konakçı
enfeksiyonuyla ilgili gelişme koşullarına dair neredeyse bilinen tüm Salmonella virülens
genlerinin ifadesi için gerekli olduğu belirlenmiştir (Pizarro-Cerda ve Tedin 2004,
Thompson vd. 2006, Chessa vd. 2008).
2.4.2 Cad sistemi
Ağız yoluyla vücuda alınan enterik bakteriler, gastrik bariyeri aşmaya ve asidik koşullar
altında bağırsakta çoğalmaya çalışmaktadırlar. E. coli, Salmonella ve Shigella gibi
enterik bakteriler hayatta kalabilmek için karmaşık asit indükleyen stratejiler
geliştirmişlerdir. Düşük pH, hücresel yaşam için uygun pH seviyesini oluşturan çeşitli
amino asit dekarboksilazların transkripsiyonunu harekete geçiren moleküler cevapları
indüklemektedir (Bearson vd. 1997, Merrell ve Camilli 2002).
pH dengesini sağlayan üç büyük dekarboksilaz sisteminden bir tanesi lisin
dekarboksilaz aktivitesini esas alan sistemdir. E. coli’de bu aktivite, lisin dekarboksilaz
(cadA) ve lisin dekarboksilaz taşıyıcı protein (cadB) vasıtasıyla gerçekleşmektedir. Bu
sistem düşük pH ve lisin varlığında indüklenmektedir. cadBA operonunun ifadesi; bu
15
genlerin üst transkripsiyon bölgesinde yer alan, bu operondan bağımsız olarak
transkripsiyonu yapılabilen ve bu operonun pozitif aktivatörü olan CadC’ye bağlıdır
(Merrell ve Camilli 2002).
Lisin dekarboksilaz (CadA) biyolojik parçalanmayı sağlayan bir enzimdir ve hücre
dışından sağlanan lizini, alkali ürün olan kadaverine dönüştürerek asidik çevrenin pH
dengesinin ayarlanmasına katkıda bulunmaktadır. Bu aktivitesini, kadaverini hücre
dışına salgılayarak gerçekleştirmektedir. Ayrıca, dekarboksilasyon süresince CadA
tarafından üretilen CO2’in, nükleotit biyosentezini de içeren çeşitli metabolik yollara
katkıda bulunduğu düşünülmektedir (Takayama vd. 1994, Helms vd. 2005).
Patojenik E. coli suşları için bağırsak epitel hücrelerine tutunma, enfeksiyonun
gerçekleşmesi için gereklidir. Yapılan çalışmalarda, bu tutunmada birçok faktörün rol
aldığı bulunmuştur. Bu faktörlerden bir tanesi de CadA proteinidir. Bu proteinin çeşitli
enterik patojenlerde virülensi negatif olarak düzenlediği düşünülmektedir. Flagella ve
F9 fimbriyanın cadA mutantlarda daha fazla regüle edildiği saptanmıştır. Bu durum Cad
regülatör mekanizmasının tutunmadaki ilişkisini ortaya koymaktadır (Morita vd. 2006).
Japonya’da S. Enteritidis’in LDC-negatif izolatlarının sayısının beklenmedik derecede
yüksek olduğu ve tüm izolatların cadC geninde aynı pozisyonda tek baz delesyonu
içerdiği belirlenmiştir. LDC-pozitif fenotip Salmonella suşlarında ana karakteristik
özelliktir (Farmer 2003, Wilson 2004, Morita vd. 2006). Salmonella’daki CadC
yokluğu, konakçı dokularda hayatta kalmasını arttırmak için ortaya çıkan patoadaptif bir
mutasyon olarak değerlendirilebilir. Bununla birlikte, S. Typhimurium’da CadC’nin
enfeksiyon süresince indüklendiği tespit edilmiştir. Bu durum, CadC’nin konakçı
dokusunda hayatta kalmaya katkıda bulunarak patojeniteyi arttırdığını
düşündürmektedir (Heithoff vd. 1997, Eriksonn vd. 2003, Vazquez-Juarez vd. 2008).
16
2.4.3 Csr sistemi
Csr sistemi, çeşitli bakteri türlerinde bulunan post-transkripsiyonel bir regülatördür. Bu
sistem yaygın olarak E. coli’de çalışılmış ve karbon metabolizmasının ve hareketliliğin
düzenlenmesinden sorumlu olduğu belirlenmiştir. S. Typhimurium’da csrA ve csrB’nin
her ikisi de E. coli’deki eşdeğerleriyle güçlü bir sekans homolojisi göstermektedir
(Romeo vd. 1993, Altier vd. 2000b). CsrA, E. coli’de karbon metabolizması gibi temel
fonksiyonları düzenleyen global bir regülatör olmasına rağmen S. Typhimurium’da
E. coli’de bulunmayan özel virülens determinantları düzenlemektedir (Wei vd. 2001,
Baker vd. 2002). CsrA, S. Typhimurium’da invazyon genlerinin regülatörüdür. SPI-1
invazyon gelerinin ifadesi csrA mutantlarda büyük ölçüde indüklenmektedir.
Salmonella suşlarında doğal ya da yapay csrA mutantların flagellasız ve hareketsiz
olduğu saptanmıştır. Salmonella tarafından benzer şekilde kullanılan iki metabolik
yolun genlerinin; etanolamin katabolizması için zorunlu eut operonu ve 1,2-propanediol
katabolizması için zorunlu pdu operonunun ifadesinin Csr sistemi tarafından
indüklendiği tanımlanmıştır. Ayrıca CsrA’nın, etanolamin ve 1,2-propanediol’ün her
ikisinin de metabolizması için gerekli olan B12 vitamininin sentezini cob operonu ile
birlikte düzenlendiği belirlenmiştir. Diğer yandan csrA mutantlarda maltoz ve
maltodekstrinlerin kullanımı ve taşınması için gerekli olan mal operonunun genleri
zayıf olarak ifade edilmekte ve normalde dış membranın baskın proteini olan
maltoporinin miktarı indirgenmektedir. S. Typhimurium patojenitesinin ilk basamağı
olan epitel hücreleri istila etme yeteneği, SPI-1’de lokalize olmuş Tip III salgı sistemi
tarafından kodlanmaktadır. Oksijen azlığı, pH, ozmolarite ve gelişme fazının, invazyon
genlerinin ifadesinde değişime neden olduğu gösterilmiştir. Bu koşullara cevabın
birçoğu SPI-1’in OmpR/ToxR ailesi bir regülatör olan HilA tarafından
düzenlenmektedir (Bajaj vd. 1995, Bajaj vd. 1996, Altier vd. 2000a, Altier vd. 2000b,
Lawhon vd. 2003, Unsworth vd. 2004). SPI-1 invazyon genlerinin CsrAB tarafından
regülasyonu ise oldukça karmaşık bir süreçtir. CsrA’nın kaybı veya CsrB’nin fazla ifade
edilmesiyle serbest CsrA’nın indirgenmesi, SPI-1 genlerinin ifadesini ve epitel hücre
invazyonunu azaltmaktadır. Ancak CsrA’nın fazla ifadesi veya CsrB’nin kaybı da aynı
etkilere yol açmaktadır. Bu bulgular Csr sisteminin invazyonu hem pozitif hem de
negatif olarak regüle ettiğini göstermektedir. Optimum invazyon için aktif CsrA
17
seviyesinin sıkı kontrolü gerekmektedir. CsrA, SPI-1 genlerinin ifadesini pozitif olarak
düzenlemekte ayrıca diğer SPI-1 genlerinin regülatörü olan HilA’yı da kontrol
etmektedir. CsrA’ya, HilA’dan bağımsız olarak, invF ve sipC’nin ifadesi için de ihtiyaç
duyulmaktadır. InvF, sip operonunun transkripsiyonunu aktive ederek sipC’nin tam
olarak ifade edilmesi için gereklidir. csrA’nın yüksek seviyede ifade edilmesi, SPI-1
genlerine csrA mutantlardakiyle aynı etkiyi göstermektedir. CsrA, SPI-1 genlerini
aktive eden CsrB’nin repressörüdür (Altier vd. 2000a,b, Unsworth vd. 2004, Bourzac ve
Guillemin 2005, Galan 2008).
2.4.4 SirA/BarA Sistemi
Salmonella’da bir çok patojenite adası kendi transkripsiyonel regülatörlerini
kodlamaktadır. Bu durum transkripsiyonel regülatörlerin, organizmanın merkezi
metabolizma regülatörleri tarafından düzenlenen adaptör regülatörler olduğuna işaret
etmektedir. Bunun en iyi örneği SPI1’in regülasyon mekanizmasıdır. HilA, diğer SPI1
genlerinin ifadesinin kontrolünü sağlayan, SPI1 tarafından kodlanan ompR/toxR
ailesinin transkripsiyonel regülatörüdür. Bununla birlikte HilA, fosforil akseptör
bölgesinden yoksun bir temel aktivatördür. Çeşitli çevresel faktörlerin hilA
transkripsiyonunda etkili olduğu bilinmektedir. Bu koşullar; ozmolarite, pH, oksijen ve
divalent katyonları içermektedir (Guiney vd. 1995, Lee vd. 1992, Bajaj vd. 1995,
Ahmer vd. 1999). HilA’nın ifadesinin regülasyonundan sorumlu sensör proteinler tam
olarak belirlenmiştir. En iyi şekilde karakterize edileni iki-bileşenli PhoPQ regülatör
sistemidir. Bu sistem enfeksiyonun intestinal fazı tamamlandıktan sonra HilA’yı
baskılamaktadır. hilA ifadesinin ikinci bir regülatörü prgH’dir. Bu regülatör sirA
(Salmonella invasion regulator) olarak adlandırılmıştır ve uvrC genlerinin üst
transkripsiyon bölgesinde yer almaktadır. PhoQ’nun aksine SirA, hilA’nın
aktivatörüdür (Johnston vd. 1996, Soncini vd. 1996, Vescovi vd. 1997, Ahmer vd.
1999). sirA geni, S. Typhimurium, Erwinia carovata ve çeşitli Pseudomanas türlerinde
salgılanan virülens faktörlerin ifadesi için gereklidir (Rich ve Willis 1997, Eriksson vd.
1998, Ahmer vd. 1999). Virülens genlerin ifadesinde, fosforile edilmiş SirA, SPI1-
kodlu virülens regülatörler hilA ve hilC’nin promotoruyla doğrudan etkileşime
geçmektedir. Bununla birlikte SPI-4 ve SPI-5’te SirA tarafından düzenlenen genler de
18
hilA bağımlıdır. S. Typhimurium’da barA ve sirA genleri, iki bileşenli sensör kinazı ve
cevap regülatörü kodlamaktadır. Bu sistem virülens genlerinin ifadesini arttırmasının
yanında, hareket genlerinin ifadesini azaltmaktadır. Flagellar genlerin temel regülatörü
flhDC, intestinal virülens faktörlerin birincil regülatörü olan hilA üzerinde pozitif
regülatör etkisi göstermektedir; fakat hilA’nın flhDC üzerinde etkisi yoktur. SirA, hilA
mutantlarda flhDC’yi baskılamakta ve flhDC mutantlarda hilA’yı aktive etmektedir.
flhDC ve hilA regülatörleri birbirini etkilemesine rağmen, sirA bunların her birine
bağımsız olarak etki etmektedir (Teplitski vd. 2003, Gente vd. 2004).
CsrA/CsrB sistemin flagellar gen ifadesi üzerine doğrudan etkili olduğu bilinmektedir.
sirA geni ise csrA’yı düzenlememekte fakat csrB’nin ifadesini aktive etmektedir.
Fosforlanmış SirA’nın csrA promotoruna bağlanmadığı, fakat csrB promotoruna
doğrudan bağlandığı bulunmuştur. Bu modele göre, SirA; csrB aracılığıyla flagellar
regülonu dolaylı olarak baskılarken, HilA aracılığıyla virülens ifadesini doğrudan aktive
etmektedir (Teplitski vd. 2003, Teplitski vd. 2006).
SirA ve Csr sisteminin ayrıca Tip1 fimbriyayı kodlayan fim operonunu kontrol ettiği
belirlenmiştir. Diğer bakterilerdeki sirA ortologlarının ve S. Typhimurium’daki sirA
regülonunun biyofilm üretimi üzerindeki etkinliği in vitro koşullarda test edilmiştir.
sirA, csrB/csrC ve fiml mutantlarda biyofilm oluşumu engellenmiştir. Ayrıca flhDC’nin
inaktivasyonunun biyofilm oluşumunu arttırdığı belirlenmiştir. Diğer yandan SirA,
biyofilm oluşumunu arttıran fim operonu, csrB ve csrC’yi aktive etmektedir. csrB ve
csrC, fim operonunun translasyonunu arttırırken, aynı zamanda biyofilm oluşumunu
inhibe eden flagella translasyonunu da engellemektedir (Teplitski vd. 2006, Chessa vd.
2008).
2.4.5 RpoS sistemi
Bakteriler; toksik kimyasallar, asit koşullar, yüksek ozmolarite ve sıcaklık, sınırlı besin
kaynaklarını içeren çeşitli stres koşullarına karşı hızlı bir şekilde adaptasyon sağlama
yeteneğine sahiptir. Bu koşullar altında bakteriler genellikle spesifik gen setlerinin
aktivasyonu için sigma faktörlerini harekete geçirirler. E. coli ve çeşitli diğer bakteriler,
19
sigma-24, sigma-28, sigma-32, sigma-38 ve sigma-54 olarak tanımlanan alternatif
sigma faktörlerine sahiptir (Jishage vd. 1996). Bunlardan sigma-38 (ayrıca KatF, RpoS
ve sigma-S olarak da adlandırılır), asidik pH, sınırlı besin kaynaklarının bulunduğu
koşullarda veya üssel gelişme evresinde aktive edilen çeşitli genlerin ifadesinde rol
almaktadır (Hengge-Aronis 1996, Zambrano ve Kolter 1996). Ayrıca sigma-S, hidrojen
peroksitin toksit etkilerine karşı bakteriyel dirence, sekonder metabolitlerin üretimine ve
S. Typhimurium gibi hayvan patojenlerinin virülensine de katkıda bulunmaktadır
(Sarniguet vd. 1995, Fang vd. 1996).
Salmonella’nın oral enfeksiyonu sonrası organizmalar bağırsak epitel hücrelerine doğru
göç eder ve Peyer plaklarının parçası olan makrofajlarca fagosite edilir. Yaygın olarak
görülen enfeksiyonlarda Salmonella lenf dokuya ve kan damarlarına yayılır, ardından
başta karaciğer ve dalak olmak üzere iç organlarda çoğalır. Salmonella spp.’nin
makrofajları enfeksiyonu, patojenitesi için son derece önemli bir evredir ve
makrofajlarda hayatta kalma yeteneğinde olmayan mutantlar virülens özelliğe sahip
değildir. Virülens plazmid tarafından kodlanan spv genleri konakçı hücrenin hücre içi
koşulları tarafından indüklenmektedir (Rhen vd. 1993, Guiney vd. 1995, Santos vd.
2003). spv genleri, S. Typhimurium, S. Dublin, S. Enteritidis, S. Choleraesuis ve
S. Gallinarum-Pullorum’u içeren sistemik hastalıklarla ilişkili Salmonella
serovaryetelerinde bulunmaktadır. spvRABCD gen kümesi Salmonella’nın iç
organlarda gelişme düzeyini kontrol etmektedir. Ayrıca insanlarda ve hayvanlarda
sistemik enfeksiyon ve bakterimi için zorunludur. S. Typhimurium’da σs, Salmonella
virülens plazmidindeki spv genlerinin ifadesini sağlamaktadır. Salmonella RpoS
mutantlarla enfekte edilmiş farelerin dalağında kolonizasyonun ciddi miktarda azaldığı
belirlenmiştir. Buna ek olarak RpoS mutasyonlarının, enfekte farelerde
S. Typhimurium’un Peyer plaklarında kolonizasyonunu önemli ölçüde düşürdüğü ve
virülens plazmidi giderilmiş mutantların ise aynı serovaryetenin dalaktaki
kolonizasyonunu düşürdüğü saptanmıştır (Kowarz vd. 1994, Nickerson ve Curtiss 1997,
Marcus vd. 2000, Hensen-Wester ve Hensel 2001, Gentle vd. 2004, Morgan vd. 2007).
20
2.4.6 PhoP/PhoQ Regülatör Sistemi
İki elemanlı PhoP/PhoQ regülatör sistemi S. Typhimurium’un patojenitesinin ve kırktan
fazla genin transkripsiyonunun kontrolü için gereklidir. PhoP/PhoQ, farede virülenslik,
makrofajların içinde hayatta kalma, katyonik antimikrobiyel peptitler (CAMPs) için
direnç, tek karbon kaynağı süksinat olan ortamda gelişme ve sınırlı miktarda
magnezyum bulunan ortamda gelişme için gereklidir. PhoQ, PhoP’yi fosforile eden
sensör histidin kinazdır ve çevresel koşullara cevap oluşturan bir regülatördür.
PhoQ’nun aktivitesi divalent katyonlar olan magnezyum ve kalsiyum tarafından
baskılanmaktadır. PhoP, pags (PhoP tarafından aktive edilen genler) olarak adlandırılan
bir grup genin ifadesini aktive etmektedir. Bu genler, tahminen katyonlar gibi spesifik
moleküllerin transportunu aktive ederek ve dış membranın CAMP’lara karşı bariyer
fonksiyonunu geliştirerek Salmonella’nın konakçı dokularda hayatta kalma olasılığını
yükseltmektedir (Groisman vd. 1992, Gunn vd. 1996, Helms vd. 2005). PhoP ile aktive
edilen genler tarafından kodlanan proteinler; spesifik olmayan asit fosfatazı, katyon
taşıyıcılarını, dış membran proteinlerini ve lipopolisakkarit modifikasyonu için önemli
olan enzimleri içermektedir. PhoP-PO4 ayrıca, pacB, pmrAB olarak da bilinen pmrCAB
operonunun (polimiksin direnç lokusu) ifadesini de aktive etmektedir. Bu lokus asidik
koşullara karşı cevap oluşturmada pozitif regülatör olarak görev alan iki elemanlı
regülatör sistemi kodlamaktadır. PmrB; Mg+2 duyarlı PhoPQ sistem ile dolaylı olarak
iletişime geçen ve Mg+2 duyarlılığı olan sensör kinazdır. Oysa PmrA, transkripsiyonel
bir cevap regülatörüdür. PhoPQ sistem, SPI-1’de bulunan prgs olarak tanımlanan başka
bir grup genin transkripsiyonunu baskılamaktadır. Bu genler; transkripsiyonel bir
regülatör kodlayan hilA ve TTSS içeriklerini kodlayan prgHIJKorgA operonunu
içermektedir. Çok sayıda genin regülasyonu için phoPQ operonu kendi kendini regüle
etmektedir. Bunun için, PhoP ve PhoQ’nun tamamen ifade edilmesi gerekmektedir.
(Soncini vd. 1995, Hueck vd. 1995, Pegues vd. 1995, Soncini ve Groisman 1996, Guo
vd. 1998, Ohl ve Miller. 2001, Gerlach ve Hensel 2007).
PhoQ’nun aktivasyonu için in vivo sinyaller tam olarak tanımlanmamıştır. Aktivasyon
in vitro koşullarda, divalent katyonlar olan Ca+2 ve Mg+2’un mikromolar
konsantrasyonlarını içeren ortamda gelişme sonucu veya düşük pH ile indükleniyor
21
olabilir. PhoQ, Mg+2 ve Ca+2 için ayrı bağlanma bölgelerine sahiptir ve bu iki katyonun
varlığında baskılanması en üst seviyede olmaktadır (Bearson 1998, Chessa vd. 2008).
2.4.7 OmpD/EnvZ regülatör sistemi
Hücre dışı ozmolariteye karşı oluşturulan cevap iki içerikli regülatör sistem
OmpD /EnvZ tarafından kontrol edimektedir. OmpD, dış membran porları olan; OmpC
ve OmpF’nin ifadesini düzenlemektedir. S. Typhimurium, yüksek ozmolarite
koşullarına maruz kalırsa OmpF’nin seviyesi düşerken, membrandaki OmpC’nin
seviyesi artmaktadır. OmpC, yapı olarak OmpF’den daha küçük çaptaki porlardır.
Bakteri yüksek ozmolariteye maruz kaldığında membrandaki OmpC’nin ifade
edilmesiyle membranın zararlı maddelere karşı geçirgenliğinin düştüğü
düşünülmektedir. ompC veya ompF’deki nokta mutasyonlar S. Typhimurium’da
virülensliği azaltmamaktadır. Örneğin, farelere ağız yoluyla verilen ompCompF
mutantlardaki virülensliğin büyük oranda düştüğü belirlenmiştir (Chaltfield vd. 1991).
OmpR/EnvZ, ayrıca makrofajlar içindeki S. Typhimurium tarafından indüklenen geç
hücre ölümünün başlaması için gereklidir. OmpR, ssrA promotoruna doğrudan
bağlanarak iki bileşenli SsrAB regülatör sisteminin aktivitesini kontrol etmektedir.
OmpR ve EnvZ ayrıca, iplik şeklinde tübüler lizozomların oluşumu için gereklidir.
OmpZ/EnvZ tarafından düzenlenen genlerin, Salmonella içeren fagozomların enfekte
ökaryot sistemlerdeki hareketide de etkili olduğu düşünülmektedir (Lindgren vd. 1996,
Lee vd. 2000, Hendrson vd. 2004, Gerlach vd. 2007).
2.4.8 LysR-Tip transkripsiyonel regülatör sistemleri
LysR-tip transkripsiyonel regülatör (LTTR) ailesi transkripsiyonel regülatörler
içerisinde iyi karakterize edilmiş olan gruptur. LTTR ailesi ilk olarak Henikoff vd.
(1988) tarafından tanımlanmıştır. DNA bağlanma bölgeleri (DBD) ve sekans
benzerlikleri olan transkripsiyonel regülatörlerden en az dokuz fonksiyonunun
farklılığıyla ayrılmaktadır. Farklı bakterilerin genomlarındaki LTTR’lerin korunmuş
bölgeleri bulunmaktadır. Bu proteinler; metabolizma, hücre bölünmesi, virülens,
22
hareketlilik, azot fiksasyonu ve oksidatif strese karşı oluşturulan cevap ve toksin
üretimini sağlayan genlerin regülasyonunda rol almaktadır (Kovacikova ve Skorupski
1999, Deghmane vd. 2000, Deghmane vd. 2002, Cao vd. 2001, Kim vd. 2004, Russell
vd. 2004, Bryne vd. 2007, Sperandio vd. 2007). Çoğu LTTR, hedef genlerin ifadesini
aktive ederken kendi ifadelerini baskılamaktadır. Bunu sıklıkla farklı promotorları
kullanarak yapmaktadırlar. Diğer bakteriyel transkripsiyon faktörleriyle ortak olarak
LTTR’ler homodimer veya heterodimer yapıda aktiftir. İkinci yapı tahmin metodlarına
göre LTTR’lerin DNA bağlanma bölgeleri ‘heliks-dönüş-heliks’ (HTH) motifine benzer
bir yapı göstermektedir. Çoğu HTH motifi içeren transkripsiyonel regülatörler,
transkripsiyonel aktivatörler ve baskılayıcılar olmak üzere iki farklı gruba ayrılırlar.
Tarnskripsiyonel aktivatörler karakteristik olarak HTH motifine C ucunda sahipken,
baskılayıcılar bu motifte N ucunda sahiptir. HTH motifi N terminal uçtan 20-90 amino
asit uzağa lokalize olmuştur ve bu durum LTTR’lere, kendilerini veya düzenledikleri
diğer genleri aktive etme veya baskılama yeteneği kazandırmaktadır (Grob ve Guiney
1996, Zaim ve Kierzek 2003, Maddocks ve Onston, 2008). Salmonella’daki virülens
plazmidinin esas rolü tartışmalıdır. Bununla birlikte, plazmidi giderilmiş suşların spv
lokusunun tamamlanması durumunda virülens fenotipi kazanmada etkili olduğu
görülmüştür. Salmonella plazmidindeki spv bölgesi, bir regülonda yer alan
spvRABCD’yi içeren beş genden meydana gelmektedir. Bu lokusun regülatörü, 33 kDa
büyüklükte LysR-tip protein olan SpvR’dir. SpvR, spvRABCD operonunun ifadesini,
ayrıca makrofaj içinde üreme ve bakteriyel üremenin durma fazında kendi ifadesini
baskılamaktadır. spvR’nin virülens gen ifadesinin regülasyonu üzerindeki önemli
fonksiyonu, hedef genlerin fonksiyonunun açıklamasıyla daha anlaşılır bir hale
gelmiştir. spvB, farklı hücrelerde ve fare modellerinde ifade edilen aktini substrat olarak
kullanarak aktin filamentlerini depolimerize eden, ADP-ribolizasyon enzimini
kodlamaktadır (Sperandino vd. 2007, Maddocks ve Onston 2008, Lahiri ve Chakrovorty
2009).
23
3. MATERYAL VE YÖNTEM
3.1 Materyal
3.1.1 Mikroorganizmalar
Bu çalışmada kullanılan S. Typhimurium MA2 suşu, S. Typhimurium TH3923 suşu,
kontrol olarak kullanılan S. Typhimurium LT2 suşu ve P22 fajı Ankara Üniversitesi Fen
Fakültesi Biyoloji Bölümü, Prokaryot Genetiği Laboratuarı kültür koleksiyonundan
sağlanmıştır.
3.1.2 Mikroorganizmaların saklama koşulları ve besiyerleri
Bakterilerin geliştirilmesinde; Salmonella suşları için LB broth ve agar besiyeri
kullanılmıştır. Bakteriler yukarıda belirtilen gelişme ortamlarına % 30 oranında steril
gliserol ilave edilerek -20°C’de saklanmıştır.
Luria Bertani (LB) Broth ve Agar (Merck, Germany)
Tripton 10 g
Maya ekstratı 5 g
NaCl 10 g
Agar 15 g
pH7.0±0.002 (sterilizasyondan önce)
Ortam içerikleri 1000mL distile su içerisinde çözülmüş ve sterilizasyon, 121°C’de 15
dakika süre ile yapılmıştır.
24
3.1.3 Çözeltiler
Minimal E Ortamı
MgSO4.7H2O 28,9 g
Sitrik Asit 300 g
K2HPO4.3H2O 1965 g
NaNH4PO4.4H2O 525 g
Distile Su 3000 mL
P22 Transdüksiyon Ortamı
LB Broth 97 mL
Minimal E Ortamı 2 mL
Glukoz (% 20) 1 mL
P22 Faj Lizatı 0,1 mL
PBS
NaCl 8 g
KCl 0,2 g
Na2HPO4 1,44 g
KH2PO4 0,24 g
25
Z Tampon Çözeltisi
Na2HPO4.7H2O 0,80 g
Na2HPO4.H2O 0,28 g
KCl (1M) 1 mL
MgSO4 (1M) 0,05 mL
β-merkaptoetanol (0,05M) 0,05 mL
Ortama, hacim 40 mL’ye ulaşıncaya kadar destile su ilave edilir. Tüm tuzlar çözülür.
Ortam pH’sı 2N HCl kullanılarak 7.0±0.002 olacak şekilde ayarlanır. Distile su ilavesi
ile toplam hacim 50 mL’ye tamamlanır. Sterilizasyon, 0,45µm por çaplı filtreden
geçirilerek yapılır. Hazırlanan çözelti +4 °C’de saklanır.
ONPG (o-nitrofenil-β-D-galaktozidaz) Çözeltisi
ONPG 0,004 g
Fosfat Tamponu 1 mL
Fosfat Tampon Çözeltisi
Na2HPO4.7H2O 1,61 g
Na2HPO4.H2O 0,55 g
Distile su 100 mL
pH 7.0±0.002
Sterilizasyon 0,45 µm por çaplı filtreden geçirilerek yapılır. Hazırlanan çözelti +4 °C’de
saklanır.
26
CTAB/NaCl Çözeltisi
NaCl 4,1 g
CTAB 10 g
NaCl 80 mL destile su içerisinde çözülür. 10 g CTAB yavaş yavaş eklenir. CTAB’ın
çözünmesi için çözelti aralıklarla 65 °C’ye kadar ısıtılır. Son aşamada toplam hacim
distile su ile 100 mL’ye tamamlanır.
Tris/HCl Çözeltisi
(0.5 M EDTA pH8)
Tris 1,21 g
EDTA 0,37 g
Distile su 1000 mL
pH 7.0±0.002 (Sterilizasyondan önce)
Sterilizasyon işlemi 121°C’de 15 dk süre ile yapılır.
%10 SDS Çözeltisi
SDS 5 g
Steril distile su 50 mL
DNA Jel Yükleme Tampon Çözetisi
Bromfenol mavisi 0.25 mL
Sakkaroz 40 g
Steril distile su 100 mL
27
% 20 Glukoz Çözeltisi
Glukoz 0.7 g
Distile su 20 mL
Sterilizasyon işlemi 0.45 µm por çaplı filtreden geçirilerek yapılır.
Fenol/Kloroform/İzoamil Alkol Çözeltisi
Fenol 25 mL
Kloroform 24 mL
İzoamil alkol 1 mL
Kloroform/ İzoamil Alkol Çözeltisi
Kloroform 24 mL
İzoamil Alkol 1 mL
Liziz Tamponu
(0.15M NaCl, 5mM EDTA, 50 mM Tris-HCl)
NaCl 0.43 g
EDTA 0.09 g
Tris-HCl 0.3 g
Proteaz inhibitör Karışımı (Roche) 1 tablet
Ultra saf su su 50 mL
pH 7.5±0.002
28
Hazırlanan çözeltiye % 1 oranında olacak şekilde Np40 (Applichem) eklenir.
Sterilizasyon işlemi 0.20µm por çaplı filtreden geçirilerek yapılır. Çözelti -20 °C’de
saklanır.
Dengeleme Tamponu I
(6M Üre, 1.5M Tris-HCl)
Üre 4.3 g
Tris-HCl 3 mL
% 10 SDS 2.4 mL
Gliserol 2.4 mL
Çözelti hazırlandıktan sonra son konsantrasyon % 2 olacak şekilde DDT eklenir.
Kullanımdan önce bromfenol mavisi eklenir.
Dengeleme Tamponu II
(6M Üre, 1.5M Tris-HCl)
Üre 4.3 g
Tris-HCl 3 mL
% 10 SDS 2.4 mL
Gliserol 2.4 mL
Çözelti hazırlandıktan sonra son konsantrasyon % 2.5 olacak şekilde iodoasetamid
eklenir. Kullanımdan önce bromfenol mavisi eklenir.
29
Ekstraksiyon Tamponu
% 1 Formik Asit 50 µL
% 2 Asetonitril (ACN) 100 µL
Ultra saf su 4.85 mL
Fiksasyon (Tespit) Çözeltisi
Metanol 100 mL
Asetik Asit 70 mL
Ultra saf su 830 mL
Çözelti hazırlanırken öncelikle su konulur. Ardından diğer bileşenler eklenir.
Yığma Jel
(1 adet jel için)
0.5 M Tris-HCl 5.5 mL
Akrilamid/Bisakrilamid 2.2 mL
% 10 SDS 220 µL
Ultra saf su 13.9 mL
% 10 APS 110 µL
TEMED 22 µL
30
Ayırıcı Jel
(1 adet jel için)
1.5 M Tris-HCl 19.81 mL
Akrilamid/Bisakrilamid 23.77 mL
% 10 SDS 792.5 µL
Ultra saf su 34.43 mL
% 10 APS 396.2 µL
TEMED 39.7 µL
Çözücü Solüsyon
ACN 225 µL
Ultra saf su 225 µL
% 1 Trifloroasetik asit (TFA) (Supelco) 50 µL
Matriks Çözeltisi
2 mg matriks 100 µL çözücü çözeltide ultra sonik su banyosunda çözülür. Daha sonra
kısa süreli santrifüj uygulanarak süpernatant yeni bir mkrosantrifüj tüpüne alınır.
Beş Peptit Karışımı
1mg/mL stok solüsyonu olan angiotensin, substans P, Glu Fib, Rennin-14pep ve
ACTH-18,39 (Proteomass Maldi MS Standart, Sigma Chem Co., USA) peptit
solüsyonlarından son konsantrasyonları 100 pmol olacak şekilde ultra saf su ile
seyreltilerek her birinden eşit hacimde mikrosantrifüj tüpüne alınır. Üzerine 1/1
hacimde matriks çözeltisi eklenir.
31
3.1.4 Primerler
Çalışmada kullanılan primerlerin dizilimleri ve PZR koşulları Çizelge 3.1’de verilmiştir.
Çizelge 3.1 Çalışmada kullanılan primer ve sekansları
Primer Primer sekansı(İleri/Geri) Ta/te PZR ürünü (bç)
T-POP CGCTTTTCCCGAGATCATATG/
GCACTTGTCTCCTGTTTACTCC 55°C/60 sn değişken
cadC TTCGGCCCGCATAAAGTG/
TGCAATCCCGCTCCCCATCA 60°C/60 sn 2100
Ta: Bağlanma sıcaklığı, te: Bağlanma süresi
3.1.5 Antibiyotikler
Çizelge 3.2 Çalışmada kullanılan antibiyotik diskleri ve konsantrasyonları
Antibiyotikler (Sembol) Antibiyotik Grubu Disk konsantrasyonu (µg)
Amikasin (AK) Aminoglikozid 30
Streptomisin (STR) Aminoglikozid 10
Neomisin (NEO) Aminoglikozid 5
Kanamisin (KAN) Aminoglikozid 30
Gentamisin (GEN) Aminoglikozid 10
32
3.2 Yöntem
3.2.1 S. Typhimurium’da P22 faj lizatlarının hazırlanması ve faj titresinin yükseltilmesi
%1 inokülasyon oranı ile LB broth ortamına aktarılan Salmonella suşları 37°C’de 200
rpm çalkalama hızında 12 saat inkübasyona bırakıldı. Bu süre sonunda sonunda gelişen
kültür ortamından alınan 1 mL’lik hacimler üzerine 4 mL P22 transdüksiyon broth
ortamı aktarıldı. Hazırlanan bu ortamlar 37°C’de 200 rpm çalkalama hızında 12 saat
inkübe edildikten sonra 8000 rpm’de +4°C’de 10 dakika santrifüj edilerek bakteriler ve
hücre kalıntıları çöktürüldü. Üst sıvı yeni steril tüplere aktarıldı ve üzerine 0.2 mL
kloroform ilave edilerek 30 saniye karıştırıldı. Bu işlem ayrıca üst sıvı 0.45 µm por
çaplı filtreden (Sartorius, Germany) geçirilerek de gerçekleştirildi. Hazırlanan faj
lizatları +4 °C’de saklandı.
Hazırlanan faj lizatlarının titresini belirlemek için transdüksiyon broth ortamında 10-7
seviyesine kadar faj dilüsyonları hazırlandı. Bu dilüsyonlar 900 µL PBS içeren steril
ortamlarda yapıldı. Aktif S. Typhimurium LT2 suş kültüründen LB agar ortamına
100 µL aktarılarak yayma ekim yapıldı. Agar yüzeyleri kuruduktan sonra her bir
dilüsyondan uygun yerlere 10 µL damlatma yapıldı. 37°C’de 18 saat inkübasyon
süresinin sonunda faj plakları incelendi. Faj titreleri aşağıdaki formül kullanılarak
hesaplandı (Sanderson ve Roth 1983, Margolin 1987, Casjens ve Hayden 1988).
Faj Titresi (pfu/mL) : Plakların sayısı × Dilüsyon Faktörü × 1000 (µL/ mL)
Damlatma miktarı (µL)
3.2.2 T-POP transpoznunu içeren P22 faj lizatlarının hazırlanması
T-POP transpozonunu içeren S. Typhimurium TH3923 (CarbR, TetR) suşu gerekli
antibiyotikler eklenmiş LB broth ortamında % 1 inokülasyon oranı ile aktarılıp 37 °C’de
200 rpm çalkalama hızında 12 saat inkübasyona bırakıldı. İnkübasyon sonunda TH3923
suşundan 1 mL, P22 fajı için hazırlanmış transdüksiyon broth ortamından 4 mL alınıp
steril tüpe aktarıldı ve 37 °C’de 200 rpm çalkalama hızında 12 saat inkübasyona tabi
33
tutuldu. İnkübasyon bitiminde 8000 rpm’de +4 °C’de 10 dakika santrifüj işlemine tabi
tutulan ortam 0.45 µm por çaplı membran filtrelerden (Sartorius, Germany) geçirilerek
steril tüpe aktarıldı. T-POP transpozonunu içeren bu faj süspansiyonları, söz konusu
transpozonun hedef suşlara aktarımında kullanıldı (Rappleye ve Roth 1997).
3.2.3 T-POP transpozon mutasyonu
Alıcı olarak kullanılan S. Typhimurium MA2 (StjE::LacZYA, CarbR, CmR) gerekli
antibiyotikler ilave edilen LB broth ortamına % 1 inokülasyon oranı ile aktarıldı ve
37 °C’de 200 rpm çalkalama hızında 12 saat inkübasyona bırakıldı. Bu süre sonunda
0.1 mL alıcı suş ile 0.1 mL T-POP transpozonunu içeren P22 transdüksiyon broth
karıştırıldı ve 37 °C’de 30 dk süre ile inkübasyona tabi tutuldu. Süre sonunda tetrasiklin
ve X-Gal içeren agar ortamlarına yayma ekim yapıldı. 37 °C’de 18 saat süre ile
inkübasyona bırakılan ortamlarda gelişen koyu mavi renkli koloniler öze ile alınarak
aynı koloni hem tetrasiklin ve X-Gal içeren ve hem de sadece X-Gal içeren LB agara
ekildi. Tekrar 37 °C’de 18 saat süre ile inkübasyona bırakılan ortamlarda aynı koloninin
tetrasiklin ve X-Gal içeren ve sadece X-Gal içeren besiyerinde verdiği renk
karşılaştırıldı. X-Gal içeren besiyerinde beyaz, tetrasiklin ve X-Gal içeren besiyerinde
koyu mavi renk veya her ikisinde de koyu mavi renk veren koloniler tetrasiklin içeren
LB broth ortamlarına alındı (Schmieger 1972, Rapplaye ve Roth 1997).
3.2.4 β-Galaktozidaz testi
Transdüktantlar; tetrasiklin içeren LB broth ortamına % 1 oranında inoküle edildi ve
37 °C’de 200 rpm çalkalama hızında 12 saat geliştirildi. Aktif transdüktantlar bu kez
tetrasiklin içeren ve içermeyen LB ortamlarına % 1 oranında inoküle edildi ve 3 saat
yukarıda belirtilen inkübasyon koşullarında geliştirildi. Negatif kontrol olarak
β-galaktozidaz aktivitesi içermeyen S. Typhimurium MA2 suşu kullanıldı. Optik
yoğunlukları (OD600) 0.4 - 0.6 arasına ulaşan (yaklaşık 3 saat) bakteri kültürleriden 1
mL hücre süspansiyonu, 1 mL Z tampon içerisinde çözüldü. Seyreltilen hücre
süspansiyonu üzerine 100 µL kloroform ve 50 µL % 0.1 SDS ilave edilerek karıştırılan
tüpler, 28 °C su banyosunda 5 dk inkübasyona tabi tutuldu. Reaksiyon, 0.2 mL ONPG
34
(o-nitrofenil-β-D-galaktozidaz, 4 mg/mL) (Fluka Biochemica, Switzerland) eklenerek
başlatıldı ve bu ortamlar 28 °C su banyosunda (GFL 1002, GFL GmbH., Germany)
inkübe edildi. Reaksiyon uygun sarı renk oluşuncaya kadar sürdürüldü. Uygun sarı renk
oluşumu saptandıktan ve bunun için geçen zaman kaydedildikten sonra reaksiyon 0.5
mL, 1M Na2CO3 ilave edilerek durduruldu. Bu ortamdan alınan 1mL’lik hacimler
mikrosantrifüj tüplerine aktarıldı ve 5 dk santrifüj edilerek kloroform ve hücre çökeltisi
uzaklaştırıldı. Her bir tüpteki üst sıvının optik yoğunluğu 420 nm ve 550 nm dalga
boylarında ölçüldü (Shimadzu spektrophotometer, Japan). β-galaktozidaz aktivitesi
aşağıdaki formül kullanılarak hesaplandı (Miller 1972):
Miller Ünitesi: 1000×(OD420-1.75×OD550) / (T×V×OD600)
T: Dakika olarak reaksiyon zamanları
V: Deneyde kullanılan kültürün mL olarak hacmi
3.2.5 Genomik DNA izolasyonu
Çalışılan bakteri 5 mL LB broth ortamına % 1 oranında inoküle edildi ve 37 °C’de 200
rpm çalkalama hızında 12 saat süre ile geliştirildi. Bu süre bitiminde 1.5 mL kültür
mikrosantrifüj tüplerine alındı ve 12000 rpm’de 2 dk santrifüj edilerek bakteri hücreleri
çöktürüldü. Üst svı ortamdan uzaklaştırıldıktan sonra, hücre çökeltisi 567 µL Tris-
EDTA tampon içerisinde çözüldü. Üzerine 30 µL % 10 SDS ve 3 µL proteinaz K (20
mg/ mL, Sigma Chem Co., USA) aktarılıp karıştırıldı ve 37 °C’de 1 saat tutuldu.
Ortama 100 µL 5M NaCl ilave edilerek karıştırıldı. 80 µL CTAB/NaCl çözeltisinin
ilavesinin ardından kesik uçlu mikropipet uçları kullanılarak beyaz partikül yapısı
oluşuncaya kadar iyice karıştırılan tüpler, 65 °C’de 10 dk tutuldu. Bu ortam üzerine
0.75 µL kloroform/izoamil alkol (24/1 hacim/hacim) aktarılıp karıştırıldı. 12000 rpm’de
5 dk santrifüj edilen ortamın üst fazı yeni mikrosantrifüj tüplerine alındı. Alınan faz
üzerine 0.75 mL fenol/kloroform/izoamil alkol (25/24/1 hacim/hacim) ilave edildi ve
12000 rpm’de 5 dk santrifüj işlemine tabi tutuldu. Santrifüj işleminin sonunda
tüplerdeki üst sıvı yeni mikrosantrifüj tüplerine aktarıldı ve bu sıvının üzerine hacmin
0.6’sı (~350 µL) oranında izopropanol ilave edildi. Tüpler beyaz çökelti oluşuncaya
kadar öne arkaya hareket ettirilerek karıştırıldı. Daha sonra 12000 rpm’de 5 dk santrifüj
35
işlemi uygulandı. Üst sıvı döküldükten sonra çökelti üzerine 350 µL % 70 etanol
eklenerek tekrar 12000 rpm’de 5 dk santrifüj işlemine tabi tutuldu. Üst sıvı dikkatli bir
şekilde ortamdan uzaklaştırıldı ve kromozomal DNA örneği oda sıcaklığında kurutuldu.
Son aşamada DNA çözeltisi 100 µL TE tampon içerisinde yaklaşık 1 saat muamele
edilerek çözüldü (Wilson 2001).
3.2.6 Ters yön polimeraz zincir reaksiyonu (PZR)
S. Typhimurium’dan izole edilen kromozomal DNA AluI restriksiyon endonükleaz
enzimi (Fermentas, Finland) ile kesildi. Kesim reaksiyonu için 3 ayrı tüpte 85 µL
kromozomal DNA izolasyon örneği, 5 µL AluI ve 10 µL kesim reaksiyon tamponu ile
karıştırıldı ve 37 °C’de 2 saat tutuldu. Bu reaksiyonun gerçekleştirildiği üç tüp (toplam
300 µL) karıştırılıp üzerine 200 µL TE tampon ilave edildi. Ortam karıştırıldıktan sonra
500 µL fenol/kloroform/izoamil alkol (25/24/1 hacim/hacim) ilave edilerek 12000
rpm’de 7,5 dk oda sıcaklığında santrifüj işlemine tabi tutuldu. Üst faz yeni
mikrosantrifüj tüplerine aktarıldı ve 35 µL 3M sodyum asetat (pH 4.8) ve 700 µL saf
etanol eklenerek yavaş bir şekilde karıştırıldı. Ortam -20 °C’de 30 dk bekletilerek
DNA’nın yoğunlaşması sağlandı ve 12000 rpm’de 5 dk santrifüj edilerek çöktürüldü.
DNA çökeltisi % 75 etanol ile yıkanarak oda sıcaklığında kurutuldu. DNA çökeltisi 75
µL steril destile su içerisinde çözüldükten sonra üzerine 20 µL T4 DNA ligaz tamponu
(Fermentas, Finland) ve 5 µL T4 DNA ligaz enzimi ilave edildi. Ortam 15 °C’de 1 gece
bekletildi. İnkübasyon süresinin sonunda tekrar 35 µL 3M sodyum asetat ve 700 µL saf
etanol ilave edilerek karıştırıldı. -20 °C’de 30 dk tutulan ortam 12000 rpm’de 5 dk
santrifüj edilerek çöktürüldü. Kurutulan DNA çökeltisi % 75 etanol ile yıkanarak oda
sıcaklığında kurutuldu. Son aşamada DNA örneği 10 µL saf su içerisinde çözülerek ters
yön PZR işleminde şablon olarak kullanıldı.
T-POP uç bölgeleri primer dizaynı için kullanıldı. Bu primerler birbirine zıt iki yön esas
alınarak oluşturuldu. PZR için GeneAmp9700 Thermocycler (Applied Biosystems,
USA) kullanıldı. PZR için kullanılan karışım ve PZR koşulları aşağıda belirtildiği
şekilde hazırlandı ve uygulandı (Tükel vd. 2007).
36
PZR karışımı (tek reaksiyon için):
- Steril distile su……………………………......36 µL
- 10X PZR tampon –MgCl2 (Fermentas)………5 µL
- dNTP (2 mM Fermentas)…………………......1 µL
- İleri primer (Bioneer)…………………………1 µL
- Geri primer (Bioneer)…………………………1 µL
- MgCl2 (25 mM Fermentas)…………………...4 µL
- Taq DNA polimeraz (5u/mL Fermentas)……..1 µL
- DNA…………………………………………..2 µL
PZR koşulları:
- 94°C…………2 dakika
- 94°C…………30 saniye
- 55°C…………1 dakika 30 döngü
- 72°C…………5 dakika
- 72°C…………10 dakika
- +4°C…………∞
Ta (bağlanma sıcaklığı, °C) her bir primer için ayrı ayrı Ta = 2 × (A+T) + 4 × (G+C)
formülü kullanılarak hesaplandı.
PZR sonrasında, elde edilen ürünlerden 10 µL alınarak 2 µL 6x yükleme boyası ile
karıştırıldı ve % 1 oranında agaroz içeren jelde 100 volt elektrik akımı altında 1.5 saat
koşturuldu. Bant büyüklüklerinin belirlenmesi amacı ile 1kb DNA Marker’dan
(Fermentas, Finland) yararlanıldı. Elektroforez sonrasında jeller, 0.2 µg/mL etidyum
bromit (Sigma Chem. Co., USA) çözeltisinde 20 dakika süre ile boyama işlemine tabi
tutuldu ve 366 nm dalga boyunda UV ışık altında görüntülenerek fotoğrafları çekildi
(Kodak Gel Logic 200 Imaging System).Saflaştırılan DNA örneklerinin dizi analizi
REFGEN (ODTÜ Teknokent, Ankara) firması tarafından yapıldı ve sonuçlar PSI-
BLAST programı kullanılarak değerlendirildi.
37
3.2.7 cadC gen bölgesinin çoğaltılması
Bu işlem için cadC gen bölgesine spesifik primerlerle PZR gerçekleştirildi. Yöntem
Kim vd. (2001) önerilen şekilde optimize edilerek uygulandı. Bu amaçla GeneAmp9700
Thermocycler (Applied Biosystems, USA) kullanıldı.
PZR’u için kullanılan karışım ve PZR koşulları aşağıda belirtildiği şekilde hazırlanmış
ve uygulanmıştır.
PZR karışımı (tek reaksiyon için):
- Steril distile su……………………..…………30.75 µL
- 5X PZR tampon-MgCl2 (Promega)………….10 µL
- dNTP…………………………………..….....1 µL
- İleri primer (metabion)………..………..…….1 µL
- Geri primer (metabion)……..………………..1 µL
- MgCl2 (25mM Promega)……………………..4 µL
- Taq DNA Polimeraz (5u/mL Promega)…..….0.5 µL
-DNA……………………………………….….2 µL
PZR koşulları:
- 95°C…………….5 dakika
- 95°C…………….1 dakika
- 60°C…………….1 dakika 30 döngü
- 72°C…………….1 dakika
- 72°C…………….5 dakika
- 4°C…………….. ∞
38
3.2.8 Antimikrobiyel duyarlılığın belirlenmesi
Antibiyotik duyarlılık düzeylerinin belirlenmesinde Bauer ve arkadaşları (1966)
tarafından önerilen antibiyotik disk difüzyon yöntemi modifiye edilerek kullanıldı.
Kültürler steril öze aracılığı ile 4 mL LB broth ortamına inoküle edildi ve çalkalamalı
(200 rpm) inkübatörde 37 °C’de 18 saat inkübasyona bırakıldı. İnkübasyon sonrasında,
steril saf su ile 1:100 (hacim/hacim) oranında seyreltilen edilen örneklerden Müller
Hinton (Oxoid, UK) agar plakaları üzerine yayma ekim yapıldı (100 µL).
Antimikrobiyel ajanlar (Oxoid,UK) emdirilmiş 6 mm’lik steril kağıt diskler, agar
yüzeyine yerleştirildi ve 37 °C’de 18 saat inkübe edildi. Disk difüzyon yöntemi için 5
farklı antimikrobiyel madde kullanıldı. Kullanılan antimikrobiyel diskler ve içerikleri
Çizelge 3.2’de verildi. İnkübasyon süresinin sonunda antibiyotik disklerinin etrafında
oluşan zonların çapı ölçüldü ve iki paralelin ortalaması alınarak sonuçlar belirlendi.
3.2.9 Bradford yöntemi ile protein miktar tayini
S. Typhimurium suşları 20 mL LB broth ortamına % 1 oranı ile inoküle edildi ve
37 °C’de 200 rpm çalkalama hızında 12 saat süre ile geliştirildi. Bu süre sonunda
bakteri kültürü 12000 rpm’de 2 dakika santrifüj edilerek bakteri hücreleri çöktürüldü.
Üst sıvı ortamdan uzaklaştırıldıktan sonra hücre çökeltisi ağırlığının iki katı hacimde
liziz tamponunda çözüldü. Hücrelerin parçalanması için ultrasonik su banyosunda
(Transsonic 570/H, Elma, USA) 3 dakika bekletildi. Hücre parçalanmasının
tamamlanması için 40 Amp.’da sonikasyon (Ultrasonic processor, Sonics, Vibra cell,
Taiwan) işlemi uygulandı. Bu işlemin ardından örnek 14000 rpm’de 10 dakika santrifüj
edilerek hücre kalıntıları çöktürüldü. Üst sıvı yeni mikrosantrifüj tüpüne aktarıldı.
Protein miktarının belirlenebilmesi için protein ayıracı boya (Bio-Rad, USA) ile 1/40
oranında karıştırıldı. Spektrofotometrik ölçümde 250 µg/mL, 500 µg/mL, 750 µg/mL ve
1000 µg/mL konsantrasyonlarında BSA (sığır serum albumini) (ambresco,USA)
kullanıldı. Örnekler, spektrofotometrede (Spectra Max M2, USA) 595 nm dalga
boyunda ölçülerek protein miktarı belirlendi (Bradford 1976).
39
3.2.10 Sodyum Dodesil Sülfat (SDS) iki yönlü jel elektroforezi
SDS-iki yönlü jel elektroforezi için ilk aşamada izoelektrik fokuslama yapıldı. Bu işlem
için 17 cm’lik pH 5-8 strip (Ready-Strip, Ipg Strip, Bio-Rad, USA) kullanıldı. Protein
miktarı 175 µg/mL olacak şekilde alınarak son hacim rehidratasyon tamponuyla
300 µL’ye tamamlandı. Hazırlanan karışım tanka yüklendi strip jel kısmı tanka gelecek
şekilde yerleştirildi. Buharlaşmayı önlemek için stribin üzeri mineral yağ ile kaplandı.
Rehidratasyon işlemi için stripler 20 °C’de 50 V akımda 15 saat süre tutuldu (Protean
IEF Cell, Bio-Rad, USA) ve izoelektrik fokuslama gerçekleştirildi (Protean IEF Cell,
Bio-Rad, USA). Elde edilen strip dengeleme tamponu I ve II ile 15’er dakika
mumamele edilerek yığma jelde 70V, ayırıcı jelde 120V elektrik akımı altına 1 gece
boyunca koşturuldu. Bant büyüklüklerinin belirlenmesi amacı ile Protein Ladder
(BioRad, USA, 10-250 kDa)’dan yararlanıldı. Elektroforez sonrasında jeller 45 dakika
tespit (fiksasyon) çözeltisinde bekletildi. SYBRO Ruby Protein Jel Boyası (Bio-Rad,
USA) ile bir gece muamele edilen jeller tekrar 45 dakika süreyle tespit çözeltisine
alındı. Bu işlemin ardından jellerin fotoğrafları çekildi (Bio-Rad Versa Doc Model
1000) (Garrels 1979).
3.2.11 MALDİ-Tof analizi
Moleküler ağırlıkları ve izoelektrik noktalarına göre belirlenen protein spotları PD
Quest programı kullanılarak jelden kesildi (Proteome Works Spot Cutter, Bio-Rad).
Kesilen spotlar 200 µL ultra saf su eklenmiş 96 kuyucuklu mikroplakların içerisine
alındı. Tripsinizasyon işlemi için öncelikle kuyucuklardaki su çekildi. Başlangıç
yıkaması ve boya uzaklaştırması için; kuyucuklara 50 µL 100 mM NH4HCO3 ve 50 µL
asetonitril (ACN) ilave edildi ve 37 °C’de 10 dk inkübasyona tabi tutuldu. Pipetle
çözeltiler geri çekilerek işlem tekrarlandı. Redüksiyon ve alkilasyon için; kuyucuklara
50 µL ACN ilave edildi ve 37 °C’de 5 dakika inkübe edildi. Bu sürenin ardından ACN
geri çekilerek 37 °C’de 10 dakika daha inkübasyona tabi tutuldu. 50 µL 10 mM
diklorodifeniltrikloretan (DDT) (Molecula, USA) ve 50 mM NH4HCO3 ilave edilerek
37 °C’de 30 dakika inkübasyona bırakıldı. İnkübasyon süresi bitiminde 50 µL 55 mM
iyodoasetamid ve 50 mM NH4HCO3 çözeltisi ilave edilerek 37 °C’de 20 dakika
40
bekletildi. Bu süre sonunda kuyucuklara 100 µL ACN eklenerek 37 °C’de 5 dakika
bekletildi. Son aşamada kuyucuklardaki tüm çözeltiler geri çekildi. Yıkama ve
dehidratasyon işlemi için bu ortama 50 µL ACN ilave edilerek 37°C’de 5 dakika
bekletildi ve bu işlem üç kez tekrarlandı. Daha sonra konulan tüm çözeltiler geri
çekilerek oda sıcaklığında 15 dakika bekletildi. Tripsinle kesim işlemi için; 5 ng/µL
tripsin (Promega,) olacak şekilde 50 mM NH4HCO3 çözeltisinde hazırlanmış enzim
çözeltisinden 30 µL ilave edildi ve oda sıcaklığında 30 dakika bekletildi. Daha sonra
plakanın üzeri streç filmle kaplanarak 37 °C’de bir gece boyunca inkübasyona bırakıldı
ve ardından 15-30 dakika oda sıcaklığında bekletildi. Ekstraksiyon işlemi için 30 µL
ekstraksiyon tamponu ilave edildi ve oda sıcaklığında 30 dakika tutuldu. Kısa süreli bir
santrifüj işleminin ardından üst faz PZR plakalarına alındı. 12 µL ekstraksiyon tamponu
ve 12 µL ACN ilave edilerek ortam oda sıcaklığında 30 dakika bekletildi. Sıvı faz PZR
plakasına tekrar aktarıldı ve 2-3 saat oda sıcaklığında tutularak kurutuldu.
Tripsin’le kesim işleminden sonra kurutulan örneklerin üzerine 1/1 hacimde çözücü
solüsyonu ve matriks eklenerek maldi plakasına yüklenebilecek duruma geldi.
Hazırlanan örneklerden 1.5-2 µL hacimle maldi plakasına yükleme yapıldı ve örneklerin
kuruması için beklendi. Analizde standart olarak hazırlanan beş peptit karışımı
kullanıldı. Elde edilen sonuçlar MASCOT/Mass Finger Print programı kullanılarak
değerlendirildi (Shevchenko vd. 2007).
41
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA
4.1 Transpozon Mutasyonu Yöntemi ile stj Fimbriyal Operonunun İfadesinin Sağlanması
Transpozon (T-POP) mutasyon yöntemi ile stj fimbriyal operonunun sağlanmasında
Akkoç vd. (2009) tarafından oluşturulan stjE::LacZYA füzyonuna sahip
S. Typhimurium MA2 mutantı kullanılmıştır. Transpozaz genini içeren bu mutanta
T-POP transpozonu transdüksiyon yöntemi ile aktarıldıktan sonra, stj fimbriyal
operonunun ifadesi ilk aşamada fenotipik testlerle tanımlanmıştır. T-POP
transpozonunu içeren P22 faj transdüksiyon broth ile S. Typhimurium MA2 mutantının
muamelesinden sonra bu ortamlardan tetrasiklin (100 µg/mL) ve X-Gal (30 µg/mL)
içeren agar ortamlarına yayma ekimler yapılarak 37 °C’de 1 gece tutulmuştur.
İnkübasyon süresi sonunda agar ortamlarında tanımlanan koyu mavi koloniler
tetrasiklin içeren ve tetrasiklin içermeyen LB broth ortamlarında geliştirilerek
β-galaktozidaz aktiviteleri tespit edilmiştir.
Salmonella’da fimbriyal operonların ve patojenite ile ilişkili diğer moleküler
elemanların ifadesi çoğu durumda bu organizmaların konakçı sisteme dahil olması ile
teşvik edilmektedir. İn-vitro koşullarda yürütülen çalışmalarda fenotipik ifade, bir
reporter gen ya da gen grubu ile gerçekleştirilen füzyon aracılığı ile tanımlanmaktadır
(Marcus vd. 2000, Hanser-Wester ve Hensel 2001, Nuccino vd. 2007). Bu çalışmada
reporter genler olarak laktoz operonu genleri kullanılmıştır (lacZ; β-galaktozidaz geni,
lacY; laktoz permeaz geni ve lacA; giogalaktozit transferaz geni). S. Typhimurium
MA2, stj operonu ile lacZYA genlerinin füzyonu gerçekleştirilmiş bir mutanttır. Bu
mutantta lacZYA genleri stj operonunun promotorunun önüne klonlanmıştır. Dolayısı ile
S. Typhimurium MA2 mutantında stj fimbriyal operonunun promotorunun aktif olduğu
koşullarda (bir başka deyişle stj fimbriyasının üretildiği durumlarda) yüksek düzeyde
β-galaktozidaz aktivitesi ortaya çıkacaktır (Rapplaye ve Roth 1997, Nuccio vd. 2007).
42
Tn10 türevi olan T-POP transpozonu, Salmonella genomu üzerinde yaklaşık 1000 farklı
bölgeye girme yeteneğinde bir transpozondur. S.Typhimurium MA2 mutantında in-vitro
koşullarda çok düşük β-galaktozidaz aktivitesi belirlenmesi, stj fimbriyal operonunun
bu koşullarda ifade edilmediğini kanıtlamaktadır. Transpozon mutasyonu
gerçekleştirilerek tetrasiklin ve X-Gal (yapay laktoz) içeren ortamlarda seçilen koyu
mavi koloniler yüksek β-galaktozidaz aktivitesine işaret etmiştir. Zira bu yüksek
β-galaktozidaz aktivitesi sayesinde yapay laktoz olan X-Gal parçalanmakta ve söz
konusu substrata bağlı olan mavi renk salınmaktadır. Ortamdaki bu koyu mavi koloniler
tetrasiklin içeren ve içermeyen LB broth ortamlarında geliştirildikten sonra
β-galaktozidaz aktiviteleri Miller ünitesi cinsinden belirlenmiştir (Çizelge 4.1).
Çizelge 4.1 Füzyon suş ve mutantların β-Galaktozidaz aktiviteleri
Füzyon Suş ve Mutantlar
OD600 (Z tampon ile)
OD550 OD420 T (dk) Miller Ünitesi
MA2 0,354 0,006 0,937 30,06 40
2 0,487 0,015 3,068 10,50 297
2 Tet 0,351 0,012 2,489 12,59 280
7 0,586 0,010 2,408 12,14 168
7 Tet 0,587 0,058 1,362 20,59 52
12 0,350 0,010 2,659 9,37 402
12 Tet 0,356 0,014 3,215 11,37 394
43
Çizelge 4.1 Füzyon suş ve mutantların β-Galaktozidaz aktiviteleri (devam)
Füzyon Suş ve Mutantlar
OD600 (Z tampon ile)
OD550 OD420 T (dk) Miller Ünitesi
MA 2 0,674 0,03 1,614 21,32 54
18 0,361 0,005 2,709 8,58 439
18 Tet 0,600 0,023 3,612 8,03 370
19 0,405 0,007 2,914 10,21 350
19 Tet 0,397 0,006 2,498 17,33 180
20 0,359 0,012 2,395 6,48 510
20 Tet 0,511 0,007 2,914 7,44 381
21 0,327 0,092 2,515 8,28 434
21 Tet 0,729 0,012 3,612 5,48 455
Tetrasiklinin gelişme ortamında kullanılmasının nedeni T-POP transpozonunun
tetrasiklin tarafından teşvik edilen bir promotor içermesidir. S. Typhimurium MA2 suşu
ile yürütülen transpozon mutasyonunun stj fimbriyal operonu açma koşulu; T-POP
transpozisyonu sonucunda bu hareketli elementin stj fimbriyal operonunu regüle eden
genin promotor bölgesine lokalize olarak, tetrasiklin promotorunun indüksiyonu
doğrultusunda regülatörü üretmesidir. Bu koşullardaki mutantlarda tetrasiklin ortamda
iken T-POP promotoru (ve dolayısı ile regülatör gen) teşvik edilecek ve regülatörün
üretimi sağlanacaktır. Eğer regülatör negatif bir regülatör ise tetrasiklin teşvikine bağlı
olarak stj operonunun baskılanması, aksi durumda da aktivasyonu gerçekleşecektir
44
(Tükel vd. 2007, Jakomin vd. 2008). Bu çalışmada fenotipik tanı ile seçilen mutantlarda
her iki durum da gözlenmiştir. 2, 18 ve 21 numaralı mutantlarda tetrasiklin içeren ve
içermeyen ortamlarda belirgin bir şekilde β-galaktozidaz aktiviteleri birbirine yakın
bulunurken; 7, 18 ve 20 numaralı mutantlarda tetrasiklin içeren ortamlarda belirgin bir
β-galaktozidaz aktivite düşmesi saptanmıştır (Çizelge 4.1). Bu durum stj fimbriyal
operonunun negatif bir regülatör tarafından regüle edildiğine işaret etmektedir. Zira
T-POP transpozonun regülatör genin promotor bölgesini vurması halinde ortama
tetrasiklin verildiğinde baskılama gerçekleşmektedir. Ancak bu durumda stj fimbriyal
operonunun halen nasıl oluyor da ifade ediliyor olduğu açıklanamaz. İkinci olasılık ise
T-POP transpozonunun regülatör genin promotorunun değil de doğrudan yapısal
geninin içerisine lokalize olmasıdır ki bu çalışmadaki sonuçlar daha yüksek oranda söz
konusu duruma işaret etmektedir. Böyle bir durumda negatif regülatörün üretimi
engelleneceğinden baskılanma kalkmaktadır. Tetrasiklin varlığında β-galaktozidaz
aktivitesindeki (dolayısı ile stj fimbriyal operonunun ifadesindeki) düşme böylesi bir
olasılıkta mutasyonun pleitropik etkilerinden kaynaklanabilir.
Regülatör genin tanısı ve bu olasılıkların belirlenmesi için, β-galaktozidaz aktivitesi
esas alınarak seçilen mutantlarda T-POP transpozonunun bölge tayini çalışmalarına
geçilmiştir.
4.2 Mutantlarda T-POP Transpozonunun Genoma Giriş Bölgesinin Belirlenmesi
stj fimbriyal operonu aktive edilmiş mutantlarda ters yön (invörs) PZR yöntemi ile
çoğaltılan transpozon giriş bölgelerinin dizi analizleri yapılarak olası regülatörler ve
bunların mekanizmaları tespit edilmiştir.
Genomik DNA izolasyonu yapılan mutantların AluI enzim kesimleri ve ters yön
PZR’leri gerçekleştirilmiştir. Genomik DNA, AluI kesim ve ters yön PZR sonuçları
Şekil 4.1’de verilmiştir.
45
Şekil 4.1 stj fimbriyal operonu aktive edilen mutantlarda ters yön PZR analiz
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35
1000 bç
3000 bç
250 bç
6000 bç
1000 bç
3000 bç
46
Kuyu Sırası Örnek Ürün
1-18 Marker 250-10000bç
2-3-4-5-6-7-8-9 2-7-12-18-19-20-21 (Sırasıyla)
Genomik DNA
10-11-12-13-1-4-15-16-17 2-7-12-18-19-20-21 (Sırasıyla)
AluI Enzim Kesimi
19 2 (Ta:52°C) 383 bç
20 2 (Ta:55°C) 383 bç
21 7 (Ta:52°C) 383 bç, 950 bç
22 7 (Ta:55°C) 383 bç, 950 bç
23 12 (Ta:52°C) 383 bç
24 12 (Ta:55°C) 383 bç
25 18 (Ta:52°C) 383 bç, 950 bç
26 18 (Ta:55°C) 383 bç, 950 bç
27 19 (Ta:52°C) 383 bç
28 19 (Ta:55°C) 383 bç
29 20 (Ta:52°C) 383 bç
30 20 (Ta:55°C) 383 bç
31 21 (Ta:52°C) 383 bç
32 21 (Ta:55°C) 383 bç
33 22 (Ta:52°C) 383 bç
34 22 (Ta:55°C) 383 bç
35 Negatif
Ters yön PZR çalışmasında esas; mutant genomlarında bilinmeyen bölgede bulunan
T-POP transpozonunun giriş yerinin belirlenmesidir. Bu amaçla T-POP transpozonunun
uç bölgelerine özgü ve birbirine ters yönde düzenlenmiş primerler, bu mutantların AluI
enzimi ile kesilmiş DNA parçaları ile muamele edilmiş ve her bir parça ligasyon ile
çevrimsel hale getirildikten sonra PZR’nu gerçekleştirilmiştir. Bu sayede T-POP’un
entegre olduğu bölgeler çoğaltılmıştır. Tüm mutantlarda 383 baz çifti uzunluktaki bir
47
spesifik fragmentin çoğaltılması (Şekil 4.1), β-galaktozidaz aktivitesi artan (stj
fimbriyası ifade edilen) fenotiplerde T-POP transpozonunun aynı bölgeye girdiğine
işaret etmektedir. 7 ve 18 numaralı mutantlarda 383 bç dışında çoğaltılan ikinci bir bant
(950 bç) ise spesifik olmayan PZR ürünüdür.
PZR ürünlerinin tamamının PSI-BLAST programı kullanılarak değerlendirilmesi
sonucunda; T-POP transpozonunun S. Typhimurium genomunda en olası giriş bölgeleri
olarak çoklu ilaç dirençlilik gen bölgesi regülatörü (mdr), transkripsiyonel bir global
regülatör olan cadC gen bölgesi, transkripsiyonel bir diğer regülatör LysR geni ve
H-NS ailesi ile homoloji göstermiştir (Ek).
Tüm mutantlarda aynı PZR ürünlerinin alınması ve çok benzer DNA dizi analizlerine
sahip olmaları nedeniyle, çalışmalara yalnız 20 numaralı mutant ile devam edilmiştir.
Bu çalışmalarda her bir aday gen ve buradan üretilen regülatörün stj fimbriyasının
ifadesindeki etkinliği tek tek araştırılmıştır.
4.3 Çoklu İlaç Dirençlilik Regülatörünün stj Fimbriyal Operonu Üzerine Etkilerinin Araştırılması
Çoklu ilaç dirençlilik regülatörlerinin fimbriyal operonlar üzerinde etkili olması şimdiye
kadar bakterilerde tanımlanmış bir durum değildir. Bu nedenle çoğaltılan PZR ürününün
dizi analizleri mdr regülatör gen dizi analizleri ile karşılaştırılmış ve ortak bölgelerin
yalnız insert serilerde (IS-II) çakıştığı belirlenmiştir. Bu durum stj fimbriyal operonunun
bu regülatör ile ilişkili ifadesinin söz konusu olmadığına işaret etmiştir. Bu sonuca
ikinci bir kanıt, S. Typhimurium LT2 ve 20 numaralı mutantların antibiyotik duyarlılık
testlerinden sağlanmıştır. Her iki bakteride de dirençli oldukları beş antibiyotiğe karşı
dirençlilik düzeyleri birbirine çok yakın bulunmuştur (Çizelge 4.2).
48
Çizelge 4.2 S. Typhimurium LT2 suşu ve 20 numaralı mutantın antibiyotik duyarlılıkları
Antibiyotik
Duyarlılık
LT2 20
Amikasin (30µg/mL) 17mm 20mm
Streptomisin (10 µg/mL) 12mm 13mm
Neomisin (5 µg/mL) 14mm 18mm
Kanamisin (30 µg/mL) 19mm 21mm
Gentamisin (10 µg/mL) 19mm 22mm
Eğer T-POP transpozonu mdr genleri regülatörünün promotoruna lokalize olmuş olsa
idi, 20 numaralı mutantta antibiyotik dirençlilik teşviki sonucu dirençlilik düzeyinde
önemli bir artış olması doğal bir sonuçtur. İkinci olasılıkta, yani T-POP transpozonunun
söz konusu regülatör genin içerisine girmesi durumunda ise beklenen sonuç 20 numaralı
mutantta çoklu antibiyotik dirençlilik fenotipinin ortadan kalkmasıdır. Bu iki sonuçtan
hiçbirinin gerçekleşmemesi, DNA dizi analiz verilerinin karşılaştırılmasından elde
edilen sonucu kesinleştirmektedir.
4.4 CadC Regülatörünün stj Fimbriyal Operonu Üzerine Etkisinin Araştırılması
CadC regülatörünün stj fimbriyal operonu üzerinde bir etkisinin bulunup blunmadığının
belirlenmesi amacı ile ilk aşamada 7, 18 ve 20 numaralı mutantlarda cadC gen bölgesi
çoğaltılarak (Şekil 4.2) dizi analizi yapılmıştır. Bu dizi analizlerinin PSI-BLAST
programında incelenmesi sonucunda T-POP transpozonuna ait bir bölge ile eşleşmediği
ve tamamının cadC dizileri olduğu saptanmıştır. Bu durum ters yön PZR verilerinin
benzerliğinin sadece insert serilerden (IS-II) ileri geldiğine işaret etmiştir.
49
Şekil 4.2 Doğal suş ve mutantlarda çoğaltılan cadC gen bölgesi
Kuyu Sırası Örnek PZR Ürünü (bç)
1 7 2100
2 18 2100
3 20 2100
4 LT2 (Pozitif Kontrol) 2100
5 Negatif Kontrol -
6 Marker 250-10000
2100 bç
250 bç
1000 bç
3000 bç
6000 bç
1 2 3 4 5 6
50
Dizi analiz verilerinin fenotipik kanıtlarla desteklenmesi için seçilen üç mutantta pH 5.8
ve pH 7.8’de lisin içeren ve lisin içermeyen ortamlardaki β-galaktozidaz
aktivitelerindeki değişimler incelenmiştir. Yürütülen çalışmalar sonucunda pH 5.8 ve
pH 7.8’de mutantların β-galaktozidaz aktivitelerinde önemli bir değişimin meydana
gelmediği saptanmıştır (Çizelge 4.3).
Çizelge 4.3 Farklı pH değerlerinde füzyon suşun ve transpozon mutantlarının β-galaktozidaz aktiviteleri
Füzyon Suş ve
Mutantlar
β-galaktozidaz Aktivitesi (Miller Ünitesi)
pH 5.8 pH 7.8
MA 2 32 32
7 8 7
7-Lys 10 6
18 6 5
18-Lys 5 5
20 20 39
20-Lys 21 39
Bu bulgular cad lokusunun regülatörü olan cad geninin stj fimbriyal operonunun
regülasyonunda doğrudan ya da dolaylı bir rol almadığının bir diğer kanıtıdır. Zira ağız
yoluyla vücuda alınan enterik bakteriler, gastrik bariyeri aşma ve asidik koşullara
adaptasyonda lisin dekarboksilaz aktivitesinden yararlanmaktadır. E. coli’de bu aktivite,
lisin dekarboksilaz (cadA) ve lisin dekarboksilaz taşıyıcı protein (cadB) vasıtasıyla
gerçekleşmektedir (Eink vd. 2007, Chuang vd. 2009). Ortamda lisin amino asidi
varlığında aktive olan bu sistem lizini bazik kadaverine çevirerek pH dengesinin
ayarlanmasına yardımcı olmaktadır. cadA geninin bazı enterik bakterilerde epitel
yüzeylerde tutunmada, bu yolla etkin olduğu bilinmektedir (Merrel ve Camilli 2002,
Vazquez Jaurez vd. 2008, Yoon vd. 2009). Ancak lisin varlığı ve yokluğunda farklı pH
51
değerlerinde T-POP mutantlarında β-galaktozidaz aktivitesinde bir değişiklik meydana
gelmemesi söz konusu regülatörün mutant suşlarda stj fimbriyasının ifadesinde herhangi
bir rolü olmadığını kanıtlamaktadır.
4.5 stj Fimbriyal Operonunun İfadesi Üzerine LysR ve H-NS Regülatör Proteinlerinin Etkisinin Belirlenmesi
Mutantlarda çoğaltılan ters yön PZR ürünlerinin LysR (ybdO) ve H-NS regülatör
protein genleri ile IS-II serileri dışında da sekans benzerliği göstermesi, bu
regülatörlerin stj fimbriyal operonunun regülasyonunda rol aldığına işaret etmektedir
(Ek 1). DNA dizi analizlerinin kısmi benzerliği etkin bir kanıt niteliği taşımadığından,
söz konusu regülatör proteinlerin mutantlarda ifadesinin arttığına dair kanıtlar için
proteomik çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarda da, tüm mutantların aynı genotipik ve
fenotipik karakteristiklere sahip olması nedeniyle, 20 numaralı mutant kullanılmıştır.
S. Typhimurium LT2 suşunun ve 20 numaralı T-POP mutantının toplam protein
profilleri 17 cm’lik pH 5-8 strip kullanılarak SDS-iki yönlü jel sistemlerinde tanımlandı
(Şekil 4.3 ve 4.4).
52
Şekil 4.3 20 numaralı mutantın SDS-iki yönlü jel elektroforezi ile belirlenen toplam protein profilleri
Marker
pH:5 pH:8
25 kDa
80 kDa
53
Şekil 4.4 S. Typhimurium LT2 suşunun SDS-iki yönlü jel elektroforezi ile belirlenen toplam protein profilleri
İki yönlü jel elektroforezi yapılan örneklerde izoelektrik noktalarına ve moleküler
büyüklüğüne göre seçilen ve ana suş ile farklanma olan protein spotlarının MALDİ-
TOF analizleri yapıldı. Elde edilen sonuçlar Mascot-Peptit Mass Fingerprint
programında değerlendirildi.
Bu sonuçlara göre kontrol olarak kullanılan S. Typhimurium LT2 suşunda stjB proteini
tanımlanamazken 20 numaralı mutantta tripsin enzimi kesimi sonucu oluşan
peptitlerden 1337.8943, 1602.1145, 1382.8025, 1239.1532, 1193.7943, 1189.9496,
1199.3779, 1375.3203 Dalton olan sekiz ortak peptitle stjB proteininin ifade edildiği
saptanmıştır (Şekil 4.5).
Marker
pH:5 pH:8
25 kDa
80 kDa
54
Şekil 4.5 20 numaralı mutanta ait tripsin enzim kesimi sonucu stjB ile ortak olan peptitler
55
Şekil 4.5 20 numaralı mutanta ait tripsin enzim kesimi sonucu stjB ile ortak olan peptitler (Devam)
Bu bulgu β-galaktozidaz aktivitesiyle belirlenen, mutanttaki Stj fimbriyal protein üretim
düzeyindeki artışı gösteren sonuçları desteklemektedir. SDS-iki yönlü jel
elektroforezinde stjB olarak tanımlanan protein spotu Şekil 4.6’da verilmiştir.
56
Şekil 4.6.a Kontrol olarak kullanılan S. Typhimurium LT2 suşu, b. 20 numaralı
mutanta ait SDS-iki yönlü jel elektroforezi ile belirlenen stjB ve cadC
protein spotları
Bu sonuçlar 20 numaralı T-POP mutantında transpozonun girdiği bölgenin stj fimbriyal
operonunu aktive ettiğini kesinleştiren kanıtlardır. Beş farklı genden oluşan stj operonu
(stjA, stjB, stjC, stjD ve stjE) sadece S. Typhimurium genom dizi analizlerinden elde
edilen verilerin, E. coli genomu ile karşılaştırılması sonucu teorik olarak tanımlanmıştır
(McClelland vd. 2001). Bundan sonra 2009 yılına kadar stj operonu ile ilgili herhangi
bir yayın yapılmamıştır. Akkoç vd. (2009), S. Typhimurium LT2 ve onun stj operonu
bozulmuş mutantları ile yürüttükleri çalışmalarda, stj operonunun fare model
sistemlerde gastrointestinal sistemde kalıcılık üzerinde önemli bir etkinliğe sahip
olduğunu tanımlamıştır. Çalışmamızda elde edilen protein analiz verileri;
S. Typhimurium’da stj fimbriyasının, bu bakterinin konakçı sisteme dahil olması sonucu
(in vitro koşullarda) üretildiğini kesin bir şekilde kanıtlamıştır. Salmonella enterica’nın
yaklaşık 2500 serotipi çerisinde sadece serovaryete Typhimurium’da bulunan bu
fimbriyal operonun (McClelland vd. 2001, Akkoç vd. 2009) regülasyonunun
a b
stjB
cadC
57
belirlenmesi, serovaryete evrimi açısından da büyük önem taşımaktadır. Bu amaçla
doğal suş ve mutantta protein profillerindeki tüm farklılıklar dikkate alınarak analizlere
devam edilmiştir. Bu farklanmada belirginlik gösteren bir protein bandı sirA’dır. SirA
için tanımlanan olası bantlar Şekil 4.7’de verilmiştir.
Şekil 4.7.a Kontrol suş olarak kullanılan S. Typhimurium LT2 suşu, b. 20 numaralı
mutanta ait SDS-iki yönlü jel elektroforezi ile belirlenen sirA protein spotları
S. Typhimurium’da barA ve sirA genleri iki bileşenli sensör kinazı ve cevap regülatörü
kodlamaktadır. Bu sistem virülens genlerinin ifadesini arttırmasının yanında, hareket
genlerinin ifadesini azaltmaktadır. Flagellar genlerin temel regülatörü flhDC, intestinal
virülens etmenlerinin birincil regülatörü olan hilA üzerinde pozitif regülatör etkisi
sirA
ba
58
göstermektedir. SirA sisteminin ayrıca Tip1 fimbriyayı kodlayan fim operonunu kontrol
ettiği belirlenmiştir. Diğer bakterilerdeki sirA ortologlarının ve S. Typhimurium’daki
sirA regülonunun tüm üyelerinin biofilm üretimi in vitro koşullarda test edilmiş ve sirA
mutanlarda biofilm oluşumunun gerçekleşmediği saptanmıştır (Teplitski vd. 2003,
Teplitski vd. 2006, Bodero vd. 2006, Foley ve Lynne 2008, Dorman ve Corcoran 2009).
Söz konusu sirA protein bantları ile yürütülen enzim kesimi sonucunda kontrol suş
S. Typhimurium LT2’da; 1195.3335, 1218.8103, 1277.0010, 1236.2242 ve 2404.5813
Dalton olmak üzere beş ortak peptitle sirA proteini tanımlanmıştır (Şekil 4.8).
Şekil 4.8 S. Typhimurium LT2 suşuna ait tripsin enzim kesimi sonucu sirA proteini ile ortak olan peptitler
59
Şekil 4.8 S. Typhimurium LT2 suşuna ait tripsin enzim kesimi sonucu sirA proteini ile ortak olan peptitler (Devam)
60
Ancak 20 numaralı mutant suşta sadece 1278.1886, 1700.5889, 1663.1710 ve
1470.3130 Dalton büyüklükte olan dört ortak peptit bulunmuştur (Şekil 4.9).
Şekil 4.9 20 numaralı mutanta ait tripsin enzim kesimi sonucu sirA proteini ile ortak olan peptitler
61
Şekil 4.9 20 numaralı mutanta ait tripsin enzim kesimi sonucu sirA proteini ile ortak olan peptitler (Devam)
Aktivatör SirA proteinin doğal ve mutant suşta üretiliyor olması; özellikle stj
operonunun doğal suşta ifade edilmediği göz önünde bulundurulur ise, stj fimbriyal
operonunun regülasyonuna katılmadığına işaret etmektedir.
CadC regülatör proteinin genetik ve fenotipik verileri stj fimbriyal operonunun
regülasyonuna katılmadığını göstermiş olmasına rağmen, söz konusu proteinin olası
bölgesinde iki yönlü SDS-PAGE analizleri sonucu ifadesi artmış bir bandın görülmesi
(Şekil 4.6) nedeni ile tripsinizasyon bantları değerlendirilmiştir. Bu işlem sonrasında 20
numaralı mutant için sadece 1277.698, 1565.9673, 1030.4460 ve 1379.4177 Daltonluk
dört adet peptidin belirlenmesi (Şekil 4.10) ve söz konusu bandın S. Typhimurium LT2
için tanımlanamaması, bu regülatörün dolaylı bir şekilde stj operonunun regülasyonuna
katıldığı olasılığına işaret etmektedir. Ancak bu durum büyük olasılıkla T-POP
mutasyonunun pleitropik etkisinden kaynaklanmaktadır. Bu öngörünün kesinlik
kazanması için söz konusu doğal suş ve mutantın mikrodizin analizlerinin yapılması
zorunludur.
62
Şekil 4.10 20 numaralı mutanta ait tripsin enzim kesimi sonucu cadC proteini ile ortak
olan peptitler
63
Son olarak S. Typhimurium LT2 doğal suşunda iki yönlü SDS-PAGE sistemlerinde
tanımlanan, ancak 20 numaralı mutantta bulunmayan ybdH proteini (Şekil 4.11), LT2
protein jellerinden kesilerek tripsinizasyona tabi tutulmuş ve 2408.7295, 1287.7070,
1331.7371 ve 2409.6655 Dalton büyüklüğünde dört ortak peptit ile Mascot-Mass
Fingerprint programında tanımlanmıştır (Şekil 4.12).
Şekil 4.11.a Kontrol suş olarak kullanılan S. Typhimurium LT2, b. 20 numaralı
mutanta ait SDS-iki yönlü jel elektroforezi ile belirlenen ybdH protein
spotu
a b
ybdH
64
Şekil 4.12 S. Typhimurium LT2 suşuna ait tripsin enzim kesimi sonucu ybdH proteini ile ortak olan peptitler
65
ybdH geni LysR ailesine ait regülatör (LTTR) olan ybdO tarafından regüle
edilmektedir. Farklı LTTR’ler Salmonella’da bakteriyel virülens ve hayatta kalmayı
kontrol eden çoklu bölgelerini düzenlediği saptanmıştır (Lahiri vd. 2009).
Histon benzeri prokaryotik proteinler (H-NS), E. Coli ve S. Typhimurium’da birbiriyle
ilişkili olmayan genlerin ifadesini düzenlediği saptanmıştır. Bu global regülatör
sisteminin ayrıca S. Typhimurium ve Shigella ssp.’de bazı virülens genlerinin
ifadesinde de rol oynadığı bilinmektedir. H-NS, etki ettiği genlerin büyük bir
çoğunluğunu negatif regülatör olarak düzenlemektedir, fakat flagellar regülonları içeren
bazı genleri pozitif olarak düzenlemektedir. H-NS-eksik hücreler, flhDC’nin
transkripsiyonunun baskılanmasından dolayı flagellasızdır (Bertin vd. 1994, Fang ve
Rimsky 2008, Lahiri vd. 2009).
S. Typhimurium’da yürütülen çalışmalarda; LysR ailesine ait HdfR regülatörünün
flagellar peronun üst transkripsiyon yönündeki bölgesine bağlanarak flagellar ana
operonunun H-NS bağımlı regülasyonunu sağladığı belirlenmiştir. hdfR’nin ifadesi
negatif olarak H-NS tarafından kontrol edilmektedir. Bu durum H-NS mutantlarda
flagella oluşumunun negatif etkisini açıklamaktadır. H-NS inaktif olduğu zaman hdfR
geninin ifadesi artmakta ve hdfR geninin fazla üretimi flhDC transkripsiyonunu
baskılamaktadır. Daha sonra yapılan çalışmalar da H-NS regülasyonunun çoğu durumda
transkripsiyonel susturucu olarak rol aldığına işaret etmiştir (Soutourina vd. 1999, Ko
ve Park 2000, Beier ve Gross 2006, Jakomin vd. 2008, Foley ve Lynne 2008).
Bizim çalışmamızda stj fimbriyal operonu in vitro koşullarda açılan mutantlarda T-POP
transpozonunun esas giriş bölgelerinin ybdO ve H-NS genleri içinde olduğu DNA dizi
analiz verileri ile kesinlik kazanmıştır (Ek-1). Bu durum söz konusu genlerin stj
fimbriyal operonunun regülasyonuna ortak bir şekilde katıldığına işaret etmektedir.
ybdO geni LysR ailesi üyesi transkripsiyonel bir regülatördür ve ybdH genlerini aktive
ederken bazı genleri baskılamaktadır. ybdH proteinin üretiminin 20 numaralı mutantta
artması bu durumu açıklamaktadır. Yukarıda özetlenen literatür verilerinde olduğu gibi,
muhtemelen YbdO regülatörü stj operonunun düzenleyici bölgesine bağlanmakta ve
H-NS proteinleri ile ilişkilenerek stj operonunun negatif regülasyonu gerçekleşmektedir.
66
T-POP transpozonunun bu genlerin herhangi birini vurması durumunda ise negatif
regülasyon ortadan kalkarak Stj fimbriyası üretilmektedir.
67
5. SONUÇ
stj fimbriyal operonunun regülasyon karakteristiği; stj fimbriyal operonu ifade edilen
mutantlarda ters yön PZR analizi sonuçlarının DNA veritabanlarında değerlendirilmesi
ve tamamlayıcı olarak yapılan proteomik çalışmalar ile belirlenmiştir. Elde edilen
veriler dikkate alındığında, stj fimbriyal operonunun, H-NS ve LysR ailesi
transkripsiyonel regülatörler tarafından bağlantılı ve negatif olarak regüle edildiği
sonucuna varılmıştır. Bu bulgular, Salmonella patojenitesinin ve evriminin
anlaşılmasına evrensel düzeyde katkı niteliği taşımaktadır.
Tanımlanan regülatörlerin stj operonuna bağlanma etkinliğinin ve stj operonunun
bulunduğu kromozomal bölgenin, regülasyonun farklı süreçlerindeki konformasyonel
değişimlerinin belirlenmesi çalışmaları projenin bir sonraki aşamaları olarak
planlanmıştır.
68
KAYNAKLAR Ahmer, B.M., van Reeuwijk, J., Watson, P.R., Wallis, T.S. and Heffron, F. 1999.
Salmonella SirA is a global regulator of genes mediating enteropathogenesis. Molecular Microbiology, 31;971–982.
Akkoç, N., Özden, B., Begüm, G.T. and Akçelik, M. 2009. The role of stj fimbriyal
operone in the intestinal persistence of SalmonellaTyphimurium in mice. Biologia. 5;859-863.
Altier, C., Suyemoto, M., and Lawhon, S. 2000b. Regulation of Salmonella enterica serovar Typhimurium invasion genes by csrA. Infection and Immunity, 68;6790-6797.
Altier, C., Suyemoto, M., Ruiz, A. I., Burnham, K.D. and Maurer, R. 2000a. Characterization of two novel regulatory genes affecting Salmonella invasion gene expression. Molecular Microbiology., 35;635–646.
Bajaj, V., Hwang, C. and Lee, C.A. 1995. hilA is a novel ompR/toxR family member
that activates the expression of Salmonella Typhimurium invasion genes. Molecular Microbiology, 18;715–727.
Bajaj, V., Lucas, R.L., Hwang, C. and Lee, C.A. 1996. Co-ordinate regulation of
Salmonella typhimurium invasion genes by environmental and regulatory factors is mediated by control of hilA expression. Molecular Microbiology., 22;703-714.
Baker, C.S., Morozov, I., Suzuki, K., Romeo, T. and Babitzke, P. 2002. CsrA regulates
glycogen biosynthesis by preventing translation of glgC. Escherichia coli. Molecular Microbiology, 44;1599–1610.
Barbour, E.K., ElJurdi, L.H., Faroo, O.M., Daghir, N.J. and Bouljihad, M. 2000.
Chronological recognition by chicken of antigenic polypeptides in Salmonella enteritidis with di¡erent plasmid pro¢les: relationship to infection rate. American Journal of Veterinary Medicine. 62;565-570.
Bauer, A.W., Kirby, W.M.M., Sherris, J.C. and Turk, M. 1966. Antibiotic susceptibility
testing by a standardized single disk method. American Journal of Clinical Pathology, 45; 493-496.
Baumler, A.J. and Heffron, F. 1995. Identification and sequence analysis of lpfABCDE, a putative fimbrial operonof Salmonella typhimurium. Journal of Bacteriology. 177;2087–2097.
Baumler, A.J., Tsolis, R.M. and Heffron, F. 1996. The lpf fimbrial operon mediates
adhesion of Salmonella typhimurium to murine Peyer’s patches. The Proceeding of National Academy Science USA, 93;279–283.
69
Bearson, B.L., Wilson, L. and Foster, J.W. 1998. A low pH-inducible, PhoPQ-dependent acid tolerance response protects Salmonella Typhimurium against inorganic acid stress. Journal of Bacteriology, 180;2409–2417.
Bearson, S., Bearson, B., Foster, J.W. 1997. Acid stress responses in enterobacteria.
FEMS Microbiology Letters, 147;173-180. Beier, D. and Gross, R. 2006. Regulation of bacterial virulence by two component
systems. Current Oppinion in Microbiology. 9;143-152.
Berger, T., Duncan, G.S., Elia, A.J., You-Ten, A., Wakeham, A., Fong, E.H., Cheung, C.C. and Mak T.W. 2006. Lipocalin 2-deficient mice exhibit increased sensitivity to Escherichia coli infection but not to ischemia-reperfusion injury. The Proceeding of National Academy Science USA, 103;1834–1839.
Bertin, P., Terao, E., Lee, E.H., Lejeune, P., Colson, C., Danchin, A. and Collatz, E..
1994. The H-NS protein is involved in the biogenesis of flagella in Escherichia coli. Journal of Bacteriology. 176;5537–5540.
Boddicker, J.D., Ledeboer, N.A., Jagnow, J., Jones, B.D. and Clegg, S. 2002.
Differential binding to and biofilm formation on, HEp-2 cells by Salmonella enterica serovar Typhimurium is dependent upon allelic variation in the fimH gene of the fim gene cluster. Molecular Microbiology., 45;1255–1265.
Bodero, M.D., Harden, E.A. and Musson, G.P. 2008. Transcriptional regulation of
subclass 5b fimbriae. BMC Microbiology. 8;1-10. Boekema, B.K.H.L., Van Putten, J.P.M., Stockhofe-Zurwieden, N. and Smith, H.E.
2004. Host cell contact-induced transcription of the Type IV fimbria gene cluster of Actinobacillus pleuropneumoniae. Infections and Immunity, 72 (2); 691-700.
Bohnhoff, M., Miller, C.P. and Martin, W. R. 1964. Resistance of the mouse’s intestinal tract to experimental Salmonella infection. II. Factors responsible for its loss following streptomycin treatment. Journal of Experimental Medicine, 120;817–828.
Bourzac, K.M. and Guillemin, K. 2005. Helicobacter pylori–host cell interactions
mediated by type IV secretion. Cellular Microbiology, 7 (7); 911-919.
Bradford, M.M. 1976. A rapid and sensitive method for quantitation of microgram quantities of protein utilizing the principle of protein-dye-binding. Analalytical Biochemistry, 72;248-254.
Brenner, F.W., Villar, R.G., Angulo, F.J., Tauxe, R. and Swaminathan, B. 2000. Salmonella nomenclature. Journal of Clinical Microbiology, 38;2465-2467.
Byrne, G.A., Russell, D.A., Chen, X. and Meijer, W.G. 2007. Transcriptional regulation
of the virR operon of the intracellular pathogen Rhodococcus equi. Journal of Bacteriology. 189;5082–5089.
70
Cao, H., Krishnan, G., Goumnerov, B., Tsongalis, J., Tompkins, R. and Rahme, L.G. 2001. A quorum sensing-associated virulence gene of Pseudomonas aeruginosa encodes a LysR-like transcription regulator with a unique self-regulatory mechanism. The Proceeding of National Academy Sciences USA. 98;14613–14618.
Casjens, S. and Hayden, M. 1988. Analysis in vivo of thhe bacteriophage P22 headful
nuclease. Molecular Biology. 199;467-474.
Chakravortty, D. , Hansen-Wester, I. and Hensel, M. 2002. Salmonella pathogenicity İsland 2 mediates protection of intracellular Salmonella from reactive nitrogen intermediates. Journal of Experimental Medicine, 195; 1155-1166.
Chaltfield S.N, Dorman C.J., Hayward C. and Dougan C. 1991. Role of ompR-dependent genes in Salmonella Typhimurium virulence:mutant deficient in both ompC and ompF are attenuated in vivo. Infections and Immunity, 59;449-452.
Chessa, D., Winter, M.G., Nuccio, S.P., Tükel Ç. and Baumler, A.J. 2008. RossE repress std fimbrial expression in Salmonella enterica serotype Typhimurium. Molecular Microbiology. 68;573–587.
Chuang, C.H., Su, L.H., Perera, J., Carlos, C., Tan, B.H., Kumarasınghe, G., So, T., Van, P.H., Chongthaleong, A., Hsueh, P.R., Lıu, J.W., Song, J.H. and Chıu, C.H. 2009. Surveillance of antimicrobial resistance of Salmonella enterica serotype Typhi in seven Asian countries. Epidemiology and Infection. 137;266-269.
Coburn, B., Li Y., Owen D., Vallance B.A. and Finlay B.B. 2005. Salmonella enterica serovar Typhimurium pathogenicity island 2 is necessary for complete virulence in a mouse model of infectious enterocolitis. Infections and Immunity. 73;3219– 3227.
Crouch, M.L. Castor M., Karlinsey J.E., Kalhon T. and Fang F.C. 2008. Biosynthesis
and IroC-dependent export of the siderophore salmochelin are essential for virulence of Salmonella enterica serovar Typhimurium. Molecular Microbiology. 67;971–983.
D’Aoust, J.Y., Maurer, J. and Bailey, J.S. 2001. Salmonella species. Food
Microbiology: Fundamentals and Frontiers. 141–178. Washington, DC. Darwin, K.H. and Miller, V.L. 1999. InvF is required for expression of genes encoding
proteins secreted by the SPI1 type III secretion apparatus in Salmonella Typhimurium. Journal of Bacteriology, 181;4949–4954.
Deghmane, A.E., Giorgini, D., Larribe, M., Alonso, J.M. and Taha, M.K. 2002. Down-
regulation of pili and capsule of Neisseria meningitidis upon contact with epithelial cells is mediated by CrgA regulatory protein. Moleculer of Microbiology. 43;1555–1564.
71
Deghmane, A.E., Petit, S., Topilko, A., Pereira, Y., Giorgini, D., Larribe, M. and Taha, M.K. 2000. Intimate adhesion of Neisseria meningitidis to human epithelial cells is under the control of the crgA gene, a novel LysR-type transcriptional regulator. EMBO Journal, 19;1068–1078.
Desvaux, M., Parham, N.J. and Henderson, I.R. 2004. The autotransporter secretion
system. Research in Microbiology, 155; 53–60.
Dorman, C.J. and Corcoran, C.P. 2009. Bacterial DNA topology and infectious disease.Nucleics acids research. 37;672-678.
Erickson, David L., Lines, J.L., Pesci, Everett C., Venturi, V., Storey, Douglas G. 2004. Pseudomonas aeruginosa relA contributes to virulence inDrosophila melanogaster. Infections and Immunity, 72;5638–5645.
Erickson, S., Lucchini, S., Thompson, A., Rhen, M. and Hinton, J.C. 2003. Unravelling
the biology of macrophage infection by gene expression profiling of intracellular Salmonella enterica. Molecular Microbiology, 47;103–118.
Eriksson, A.R., Andersson, R.A., Pirhonen, M. and Palva, E.T. 1998. Two-component
regulators involved in the global control of virulence in Erwinia carotovora subsp. carotovora. Molecular Plant–Microbe Interact 11;743–752.
Ernst, R.K., Dombroski,D.M. and Merrick, J.M. 1990. Infections andImmunity,
58;2014-2016.
Ezequiel, W., Jehoshua, K., Gad, G., Roee, V. 2008. ppGpp analogues as antibacterial compounds. Nucleic Asids Symposium Series, 52;633-634.
Fang, F.C. and Rimsky, S. 2008. New insights into transcriptional regulation by H-NS. Current Opinion in Microbiology. 11;113-120.
Fang, F.C., Chen, C.Y., Guiney, D.G. and Xu, Y. 1996. Identification of sS-regulated genes in Salmonella Typhimurium: complementary regulatory interactions between sS and cyclic AMP receptor protein. Journal of Bacteriology, 178;5112–5120.
Farmer, J.J., III. 2003. Enterobacteriaceae: introduction and identification. 636–651.
Washington, DC. Finlay, B.B. and Falkow, S. 1991. Salmonella interactions with polarized human
intestinal Caco-2 epithelial cells. Journal of Infectious Diseases. 162;1096-1106. Fischbach, M.A., Lin H., Zhou L., Yu Y., Abergel R.J., Liu D.R., Raymond K.N.,
Wanner B.L., Strong R.K., Walsh C.T., Aderem A. and Smith K.D. 2006. The pathogen-associated iroA gene cluster mediates bacterial evasion of lipocalin 2. The Proceeding of National Academy Science USA 103;16502–16507.
72
Fitzgerald, C., Sherwood, R., Gheesling, L.L., Brenner, F.W. and Patricia, I. 2003. Fields molecular analysis of the rfb O antigen gene cluster of Salmonella enterica serogroup O:6,14 and development of a serogroup-specific PCR assay. Applied Environental Microbiology, 69 (10); 6099–6105.
Fluit, A.C. 2005. Towards more virulent and antibiotic-resistant Salmonella? FEMS Foley, S.L. and Lynne, A.M. 2008. Food animal associated Salmonella challenges:
Pathogenicity and antimicrobial resistance. Jounal of Animal Science. 86;E173-E187.
Fredorka-Cray, P.J. and Wray, C. 2000. Salmonella infections in pigs. 191-207. Newyork NY.
Friedrich, M.J., Kinsey, N.E., Vila, J. and Kadner, R.J. 1993. Nucleotide sequence of a
13.9 kb segment of the 90 kb virulence plasmid of Salmonella typhimurium: the presence of fimbrial biosynthetic genes. Molecular of Microbiology. 8;543–558.
Galan, J.E. and Zhou, D. 2000. Striking a balance: modulation of the actin cytoskeleton
by Salmonella. Proceedings of the National Academy of Sciences, USA, 97: 8754-8761.
Galan, J.E. 2008. Energizing Type III secretion machines: what is fuel? Nature
Structural and Molecular Biology, 15; 127-128.
Galan, J.E. and Curtiss III, R. 1989.Virulence and vaccine potential of phoP mutants of Salmonella Typhimurium. Microbial Pathogenessis, 6 (6); 433-43.
Garcia, B., Latasa, C., Solano, C., Garcia-del Portillo, F., Gamazo, C. and Lasa, I. 2004. Role of the GGDEF protein family in Salmonella cellulose biosynthesis and biofilm formation. Molecular Microbiology. 54;264–277.
Garcia-del Portillo, F., Foster J.W. and Finlay B.B. 1993. Role of acid tolerance
responce genes in Salmonella Typhimurium virulence. Infections and Immunity, 61 (10); 4489-4492.
Garrels. 1979. Two-dimensional gel electrophoresis and computer analysis of proteins synthesized by clonal cell lines. The Journal of Biologycal Chemistry, 254: 7961-7977.
Gentle, I., Gabriel, K., Beech, P., Waller, R. and Lithgow, T. 2004. The Omp85 family of proteins is essential for outer membrane biogenesis in mitochondria and bacteria. Journal of Cell Biology, 164; 19–24.
Gerlach, R.G. and Hensel, M. 2007. Protein secretion systems and adhesins: The molecular armory of Gram-negative pathogens. International Journal of MedicialMicrobiology, 297; 401–415.
Gerstel, U., Park, C. and Romling, U. 2003. Complex regulation of csgD promoter activity by global regulatory proteins. Molecular Microbiology. 49;639–654.
73
Giannella, R.A., Broitman, S.A., Zamcheck, N. 1972. Gastric acid barrier to ingested microorganisms in man: studies in vivo and in vitro. Gut. 13;251–56.
Glaser, M.J. and Newman, L.S. 1982. A review of human salmonellosis. I. Infective
dose. Review of Infectious Disease, 34;1096–1106. Gottesman, S., 1984. Bacterial regulation: global regulatory Networks. Annual Review
of Genetics, 18;415-441.
Grob, P., Guiney, D.G. 1996. In vitro binding of the Salmonella dublin virulence plasmid regulatory protein SpvR to the promoter regions of spvA and spvR. Journal of Bacteriology. 178;1813–20.
Groisman, E.A., Parra-Lopez, C., Salcedo, M., Lipps, C.J. and Heffron, F. 1992.
Resistence to host antimicrobial peptides is necessary for Salmonella virulence. The Proceedings of National Academy Sciences USA, 89;11939-11943.
Guiney, D.G., Fang, F.C., Krause, M., Libby, S.J., Buchmeier, N. and Fierer, J. 1995. Biology and clinical significance of virulence plasmids in Salmonella. Clinical Infections Diseases, 21;146–151.
Gunn, J.S., Hohmann, E.L. and Miller, S.I. 1996. Transcriptional regulation of
Salmonella virulence: a PhoQ periplasic domain mutaion results in increased net phosphotransfer to PhoP. Journal of Bacteriology, 178;6369-6373.
Guo, L. Kim, K.B., Poduje, C.M. 1998. Lipid A acylation and bacterial resistance againts vertebrate antinicrobial peptides. Cell, 95;189-198.
Hanser-Wester, I. and Hensel, M. 2001. Genome-based identification of chromosomal regions specific for Salmonella ssp. Infections and Immunity, 70;2351-2360.
Hapfelmeier, S., Stecher B., Barthel M., Kremmer M., Müller A.J., Heinkenwabler M., Stallmach T., Akira S. and Hardt M. 2005. The Salmonella pathogenicity island (SPI)-2 and SPI-1 type III secretion systems allow Salmonella serovar Typhimurium to trigger colitis via MyD88-dependent and MyD88-independent mechanisms. Journal of Immunology, 174;1675–1685.
Haralalka, S., Nandi, S., Bhadra, R.K. 2003. Mutation in the relA gene of Vibrio
cholerae affects in vitro and in vivo expression of virulence factors. Journal of Bacteriology, 185;4672–4682.
Heithoff, D.M., Conner, C.P., Hanna, P.C., Julio, S.M., Hentschel, U. and Mahan, M.J.
1997. Bacterial infection as assessed by in vivo gene expression. The Proceedings of National Academy Sciences USA, 94;934–939.
Helms, M. Etherlberg, S. and Molbak, K. 2005. International Salmonella Typhimurium
DT104 infections, 1992-2001. Em. Infection Disease, 11; 859-867.
74
Henderson, I.R., Navarro-Garcia, F., Desvaux, M., Fernandez, R.C. and Ala’Aldeen, D. 2004. Type V protein secretion pathway: the autotransporter story. Microbiology and Molecular Biology Rev., 68; 692–744.
Hengge-Aronis R. 1996. Regulation of gene expression during entry into stationary phase, 1497–1512 Washington, D.C.
Henikoff, S., Haughn, G.W., Calvo, J.M. and Wallace, J.C. 1988. A large family of
bacterial activator proteins. The Proceeding of National Academy Sciences USA, 85; 6602–6606.
Hensel, M., Shea J.E., Baumler A.J., Gleeson C., Blather F. and Holden D.W. 1997.
Analysis of the boundaries of Salmonella pathogenicity island 2 and the corresponding chromosomal region of Escherichia coli K-12. Journal of Bacteriology. 179;1105–1111.
Hueck, C.J. 1998. Type III protein secretion systems in bavterial pathogens of animals
and plants. Microbiology and Molecular Biology Reviews, 62;379-433.
Hueck, C.J., Hantman, M.J., Bajaj, V. 1995. Salmonella Typhimurium secreted invasion determinantsa re homologous to Shigella Ipa proteins. Molecular Biology, 18;47490.
Hultgren, S.J., Normark, S. and Abraham, S.N. 1991. Chaperone-assisted assembly and molecular architecture of adhesive pili. Annual Review of Microbiology, 45;383–415.
Humpries, A.D., Towsend, S.M., Kingsley, R.A., Nicholson, T.L., Tsolis, R.M.,
Baumler, A.J. 2001. Role of fimbriae as antigens and intestinal colonization factors of Salmonella serovars. Fems Microbiology Letters. 201;121-125. Immunology and Medical Microbiology, 43, 1-11.
Jakomin, M., Chessa, D., Baumler, A.J. and Casadesus, J. 2008. Regulation of the Salmonella enterica std fimbrial operon by DNA Adenine Methylation, SeqA, and HdfR. Journal of Bacteriology. 190;7406-7413.
Jishage, M., Iwata, A., Ueda, S. and Ishihama, A. 1996. Regulation of RNA sigma subunit synthesis in Escherichia coli: intracellular levels of four species of sigma subunit under various growth conditions. Journal of Bacteriology, 178;5447–5451.
Johnston, C., Pegues, D.A., Hueck, C.J., Lee, A. and Miller, S.I. 1996. Transcriptional
activation of Salmonella typhimurium invasion genes by a member of the phosphorylated response-regulator superfamily. Molecular Microbiology, 22;715–727.
Jones, B.D. and Falkow, S. 1996. Salmonellosıs: Host Immune Responses and Bacterial
Virulence Determinants. Annual Review of Immunolog,. 14;533-561.
75
Jones, B.D. 2005. Salmonella invasion gene regulation: a story of environmental awareness. The Journal of Microbiology, 43;110-117.
Jones, B.D., Ghori, N. and Falkow, S. 1994. Salmonella typhimurium initiates murine infection by penetrating and destroying the special-ized epithelial M cells of the Peyer’s patches. Journal of Experimental Medicine, 180;15-23.
Kim, B.H., Jeong, L., Lee, S.I., Bang, H.S., Kim, J. and Park, K.Y. 2001. Cloning and
Sequencing Analysis of cadC Encoding Transcriptional Activator CadC from Salmonella typhimurium. Journal of Microbiology. 39;109-115.
Kim, J., Kim, J.G., Kang, Y., Jang, J.Y., Jog, G.J., Lim, J.Y., Ki, S., Suga, H.,
Nagamatsu, T. and Hwang, I. 2004. Quorum sensing and the LysR-type transcriptional activator ToxR regulate toxoflavin biosynthesis and transport in Burkholderia glumae. Molecular Microbiology. 54;921–934.
Kingsley, R.A., Weening, E.H., Keestra, A.M. and Baumler, A.J. 2002. Population
heterogeneity of Salmonella enterica serotype Typhimurium resulting from phase variation of the lpf operon in vitro and in vivo. Journal of Bacteriology. 184;2352–2359.
Ko, M. and Park, C. 2000. H-NS-Dependent Regulation of Flagellar Synthesis Is
Mediated by a LysR Family Protein. Journal of Bacteriology. 182;4670-4672. Kovacikova, G. and Skorupski, K. 1999. A Vibrio cholerae LysR homolog, AphB,
cooperates with AphA at the tcpPH promoter to activate expression of the ToxR virulence cascade. Journal of Bacteriology. 181;4250–4256.
Kowarz, L., Coynault C., Robbe-Saule, V. and Norel, F. 1994. The Salmonella
Typhimurium katF (rpoS) gene: cloning, nucleotide sequence, and regulation of spvR and spvABCD virulence plasmid genes. Journal of Bacteriology, 176;6852–6860.
Lahiri, A., Das, P., Chakravortty, D. 2009. Salmonella Typhimurium: Insight into the
multi-faceted role of the LysR-type transcriptional regulators in Salmonella. The International Journal of Biochemistry & Cell Biology. 41;2129-2133.
Lawhon, S. D., Frye, J. G., Suyemoto, M., Porwollik, S., McClelland, M. and Altier, C. 2003. Global regulation by CsrA in Salmonella Typhimurium. Molecular Microbiology, 48;1633–1645.
Lawley, T.D., Bouley D.M., Hoy V.E., Gerke C., Relman D.A. and Monack D.M. 2008. Host transmission of Salmonella enterica serovar Typhimurium is controlled by virulence factors and indigenous intestinal microbiota. Infectious and Immunity, 76;403–416.
Ledeboer, N.A. and Jones, B.D. 2005. Exopolysaccharide sugars contribute to biofilm
formation by Salmonella enterica serovar Typhimurium on HEp-2 cells and chicken intestinal epithelium. Journal of Bacteriology. 187;3214–3226.
76
Lee, A.K., Detweiler, C.S. and Falkow, S. 2000. OmpR regulates the two component
system SsrA-ssrB in Salmonella pathogenicity island 2. Journal of Bacteriology, 182;771-781.
Lee, C.A. and Falkow, S. 1990. The ability of Salmonella to enter mammalian cells is affected by bacterial growth state. The Proceeding of National Academy Sciences USA, 87;4304–4308.
Lee, C.A., Jones, B.D. and Falkow, S. 1992. Identification of a Salmonella typhimurium
invasion locus by selection for hyperinvasive mutants. The Proceeding of National Academy Sciences USA, 89;1847–1851.
Lindgren, S.W., Stojiljkovic, I., Heffron, F. 1996. Macrophage killing is an essential
virulence mechanism of Salmonella Typhimurium. The Proceeding of National Academy Sciences USA, 93;4197–4201.
Lockman, H.A. and Curtiss, R. III 1992. Isolation and characterization of conditional
adherent and non-type 1 fimbriated Salmonella typhimurium mutants. Molecular Microbiology. 6;933–945.
Maddocks, S.E., Oyston, P.C. 2008. Structure and function of the LysR-type
transcriptional regulator (LTTR) family proteins. Microbiology. 154;3609–23. Marcus, S.L., Brumell, J.H., Pfeifer, C.G., Finlay, B. 2000. Salmonella pathogenicity
islands: big virulence in small packages. Microbes and Infections, 2;145-156. Margolin, P. 1987. Generalized transduction. In Escherichia coli and Salmonella
Typhimurium: Cellular and Molecular Biology. American Society of Microbiology. pp. 2898. Washingtano D.C.
Mastroeni, P. and Maskell, D. 2006. Salmonella infections. Clinical Immunological and Molecular Aspects. 146-167. New York.
Mastroeni, P., Villarreal-Ramos, B. and Hormaeche, C.E. 1992. Role of T cells, TNF
alpha and IFN gamma in recall of immunity to oral challenge with virulent salmonellae in mice vaccinated with live attenuated aro- Salmonella vaccines. Microbial Pathogenty, 13;477-491.
McBeth, K.J. and Lee, C.A. 1993. Prolonged Inhibition of Bacterial Protein Synthesis
Abolishes Salmonella Invasion. Infection and Immunity. p. 1544-1546.
McClelland, M., Sanderson, K.E., Spieth, J., Clifton, S.W., Latreille, P., Courtney, L., Porwollik, S., Ali, J., Dante, M., Du, F., Hou, S., Layman, D., Leonard, S., Nguyen, C., Scott, K., Holmes, A., Grewal, N., Mulvaney, E., Ryan, E., Sun, H., Florea, L., Miller, W., Stoneking, T., Nhan, M., Waterston, R. and Wilson, R. K. 2001. Complete genome sequence of Salmonella enterica serovar Typhimurium LT2. Nature 413;852–856.
77
McCullough, N.B. and Eisele, C.W. 1951. Experimental human salmonellosis. 4. Pathogenicity of strains of Salmonella pullorum obtained from spray-dried whole egg. Journal of Infectious Disease, 89;259–265.
Merrell, D.S. and Camilli, A. 2002. Regulation of Vibrio cholerae genes required for
acid tolerance by a member of the ‘‘ToxR-like’’ family of transcriptional regulators. Journal of Bacteriology, 182;5342-5350.
Miao, E.A., Alpuche-Aranda C.M., Dors M., Clark A.E., Bader M.W., Miller S.I. and
Aderem A. 2006. Cytoplasmic flagellin activates caspase-1 and secretion of interleukin 1beta via Ipaf. Nature Immunology, 7;569–575.
Miller, J.H. 1972. Expriments in Molecular Genetics. Cold Laboratory Press, Cold
Spring Harbor, New York, USA. 352-355. Miller, S.I., Pegues, D.A. 2000. Salmonella species, including Salmonella typhi.
InPrinciples and Practice of Infectious Diseases, ed. GL Mandell, JE Bennett, R Dolin, 2;2344–63. Philadelphia: Churchill Livingstone. 2 vols. 5th ed.
Mirold, S., Ehrbar, K., Weissmüller, A. 2001. Salmonella host cell invasion emerged by
acquising of a mosaic of seperate genetic elements, including Salmonella pathogenity island 1 (SPI-1), SPI-5, and spoE2. Journal of Bacteriology, 183;2348-2358.
Morgan, E., Bowen, A.J., Carnell, S.C., Wallis, T.S. and Stevens, M.P. 2007. SiiE is
secreted by the Salmonella enterica Serovar Typhimurium pathogenicity island 4-encoded secretion system and contributes to intestinal colonization in cattle. Infection and Immunity 75 (3); 1524-1533.
Morita, M., Mori, K., Tominaga, K., Terajima, J., Hirose, K., Watanabe, H. and Izumiya, H., 2006. Characterization of lysine decarboxylase-negative strains of Salmonella enterica serovar Enteritidis disseminated in Japan. FEMS Immunology and Medicinal Microbiology, 46;381–385.
Ngwai, Y.B., Adachi, Y., Ogawa, Y. and Hara, H. 2006. Characterization of biofilm-
forming abilities of antibiotic-resistant Salmonella Typhimurium DT104 on hydrophobic abiotic surfaces. The Journal of Microbiology, Immunology and Infection, 39(4); 278-91.
Nicholson, T.L. and Baumler, A.J. 2001. Salmonella enterica serotype Typhimurium
elicits cross-immunity against a Salmonella enterica serotype enteritidis strain expressing LP fimbriae from the lac promoter [in process citation]. Infection and Immunity, 69;204-212.
Nickerson, C.A. and Curtiss, R. 1997. Role of factor RpoS in initial stage of Salmonella
Typhimurium infection. Infection and Immunity, 65;1814–1823.
78
Norris, T.L., Kingsley, R.A. and Bumler, A.J. 1998. Expression and transcriptional control of the Salmonella typhimurium Ipf fimbrial operon by phase variation. Molecular Microbiology. 29;311–320.
Nuccino, S.P., Chessa, D., Weening, E.H., Raffatellu, M., Clegg, S. and Baumler, A.
2007. SIMPLE Approach for Isolating Mutants Expressing Fimbriae. Applied and Environmental Microbiology. 73;4455-4462.
Ohl, M.E. and Miller, S.I. 2001 SALMONELLA: AModel for Bacterial Pathogenesis Annual Review Medicine 52;259–74.
Pegues, D.A., Hantman, M.J., Behlau, I. and Miller, S.I. 1995. PhoP/PhoQ
transcriptional repressionof Salmonella Typhimurium invasion genes: evidence for a role in protein secretion. Molecular Biology, 17;169-181.
Penheiter, K.L., Mathur, N., Giles, D., Fahlen, T. and Jones, B.D. 1997. Noninvasive
Salmonella typhimurium mutants are avirulent because of an inability to enter and destroy M cells of ileal Peyer’s patches. Molecular Microbiology. 24;697-709.
Pizarro-Cerda, J. and Tedin, K. 2004. The bacterial signal molecule, ppGpp, regulates
Salmonella virulence gene expression. Molecular Microbiology, 52;1827–1844.
Potrykus, K. and Cashel, M. 2008. (p)ppGpp: Still Magical? Annual Reviews of Microbiology, 62;35-51.
Primm, T.P., Andersen, S.J., MizrahiI, V., Avarbock, D., Rubin, H., Barry, C.E. III.
2000. The stringent response of Mycobacterium tuberculosis is required for long-term survival. Journal of Bacteriology, 182;4889–4898.
Prouty, A.M. and Gunn, J.S. 2003. Comparative analysis of Salmonella enterica serovar
Typhimurium biofilm formation on gallstones and on glass. Infection and Immunity, 71;7154–7158.
Prouty, A.M., Schwesinger, W.H. and Gunn, J.S. 2002. Biofilm formation and
interaction with the surfaces of gallstones by Salmonella spp. Infection and Immunity, 70;2640–2649.
Raffatellu, M., Wilson R.P., Chessa D., Andrews-Polymenis H., Tran Q.T., Lawhon S.,
Khare S., Adams L.G., Baumler A.J. 2005. SipA, SopA, SopB, SopD and SopE2 contribute to Salmonella enterica serotype Typhimurium invasion of epithelial cells. Infection and Immunity, 73; 146–154.
Raffatellu, M., Chessa, D., Wilson, R.P., Tükel, Ç., Akçelik, M. and Baumler, A.J.
2006. Capsule-mediated immune evasion: a new hypothesis explaining aspects of typhoid fever pathogenesis. Infection and Immunity, 74; 19-27.
79
Rappleye, C.A. and Roth, J.R. 1997. A Tn10 derivate (T-POP) for isolation of insertions with conditional (tetracycline-dependent) phenotypes. Journal of Bacteriology. 179;5827-5834.
Rhen, M., Rjikonen, P. and Taira, S. 1993. Transcriptional regulation of Salmonella enterica virulence plasmid genes in cultured macrophages. Molecular Microbiology, 10;45–56.
Rich, J.J. and Willis, D.K. 1997. Multiple loci of Pseudomonas syringae pv. syringae
are involved in pathogenicity on bean: restoration of one lesion-deficient mutant requires two tRNA genes. Jornal of Bacteriology, 179; 2247–2258.
Romeo, T., Gong, M., Liu, M.Y. and Brun-Zinkernagel, A.M. 1993. Identification and
molecular characterization of csrA, a pleiotropic gene from Escherichia coli that affects glycogen biosynthesis, gluconeogenesis, cell size, and surface properties. Journal of Bacteriology, 175;4744–4755.
Romling, U., Sierralta, W.D., Eriksson, K. and Normark, S. 1998b. Multicellular and
aggregative behaviour of Salmonella typhimurium strains is controlled by mutations in the agfD promoter. Molecular Microbiology. 28;249–264.
Russell, D.A., Byrne, G.A., O’Connell, E.P., Boland, C.A. and Meijer, W.G. 2004. The
LysR-type transcriptional regulator VirR is required for expression of the virulence gene vapA of Rhodococcus equi ATCC 33701. Journal of Bacteriology. 186;5576–5584.
Ryan, C.A., Nickels, M.K., Hargrett-Bean, N.T., Potter, M.E., Endo, T., Mayer, L.,
Langkop, C.W., Gibson, C., McDonald, R.C., Kenney, R.T., Puhr, N.D., McDonnell, P.J., Martin, R.J., Cohen, M.L. and Blake, P.A. 1987. Massive outbreak of antimicrobial-resistant salmonellosis traced to pasteurized milk. JAMA 258;3269–3274.
Sanderson, K.E. and Roth, J. 1983. Linkage map of of Salmonella Typhimurium.
Microbiological Reviews, 47;410-453.
Santos, R.L., Raffatellu, M., Bevins, C.L., Adams, L.G., Tükel, Ç, Tsolis, R.M. and Baumler, A.J. 2009. Life in the inflamed intestine, Salmonella style. Trends in Microbiology.17;498-506.
Santos, R.L., Tsolis, R.M., Bäumler, A.J. and Adams, L.G. 2003. Pathogenesis of
Salmonella-induced enteritis. Brazilian Journal of Medical and Biological Research. 36;3-12.
Santos, R.L., Zhang, S., Tsolis, R.M., Bäumler, A.J. and Adams, L.G. 2002.
Morphologic and molecular characterization of Salmonella typhimurium infection in neonatal calves. Veterinary Pathology, 39;200-215.
80
Santos, R.L., Zhang, S., Tsolis, R.M., Kingsley, R.A., Adams, L.G. and Baumler, A.J. 2001. Animal models of Salmonella infections: enteritis versus typhoid fever. Microbes and Infections, 3;1335-1344.
Sarniguet, A., Kraus, J., Henkels, M.D., Muehlchen, A.M. and Loper, J.E. 1995. The
sigma factor ss affects antibiotic production and biological control activity of Pseudomonas fluorescens Pf-5. The Proceeding of National Academy Sciences USA, 92;12255–12259.
Schmieger, H. 1972. Phage P22 mutants with increased or decreased transduction
activities. Molecular Genetics and Genomics, 119:75-88. Shevchenko, A., Tomas, H., Havlis, J., Olsen, J.V. and Mann, M. 2007. In-gel digestion
for mass spectrometric characterization of proteins and proteomes. 1;2856-2860.
Solano, C., Garcia, B., Valle, J., Berasain, C., Ghigo, J.M., Gamazo, C. and Lasa, I. 2002. Genetic analysis of Salmonella enteritidis biofilm formation: critical role of cellulose. Molecular Microbiology, 43;793–808.
Soncini, F.C. and Groisman, E.A. 1996. Two-component regulatory systems can
interact to process multiple enviromental signals. Journal of Bacteriology, 178;6769-6801.
Soncini, F.C., Garcia Vescovi, E. and Groisman, E.A. 1995. Transcriptional autoregulation of Salmonella Typhimurium phoPQ operon. Journal of Bacteriology, 177;4364-4371.
Soutourina, B., Kolb, A., Krin, E., Laurent-Winter, C., Rimsky, S., Danchin, A. and
Bertin, P. 1999. Multiple control of flagellum biosynthesis in Escherichia coli: role of H-NS protein and the cyclic AMP-catabolite activator protein complex in transcription of the flhDC master operon. Journal of Bacteriology, 181;7500–7508.
Sperandio, B., Gautier, C., McGovern, S., Ehrlich, D.S., Renault, P., Martin-Verstraete,
I. and Gue´don, E. 2007. Control of methionine synthesis and uptake by MetR and homocysteine in Streptococcus mutans. Journal of Bacteriology. 189;7032–7044.
Srivatsan, A. and Wang, J.D. 2008. Control of bacterial transcription, translation and
replication by (p)ppGpp. Current Opinion Microbiology, 11; 100–105.
Stolpe, H., Grund, S. and Schroder, W. 1994. Purification and partial characterization of type 3 fimbriae from Salmonella typhimurium var. copenhagen. Zentralbl Bakteriol 281;8–15.
81
Suar, M., Jantsch, J., Hapfelmeier, S., Kremer, M., Stallmach, T., Barrow, P.A. and Hardt, W.D. 2006. Virulence of broad- and narrow-host-range Salmonella enterica serovars in the streptomycin-pretreated mouse model. Infection and Immunity, 74 (1); 632–644.
Takayama, M., Ohyama, T., Igarashi, K., Kobayashi, H. 1994. Escherichia coli cad functions as a supplier of carbon dioxide. Molecular Microbiology, 11;913-918.
Tauxe, R.V. and Pavia, A.T. 1998. Salmonellosis: nontyphoidal, p. 613– 630. In A. S.
Evans and P. S. Brachman (ed.), Bacterial infections of humans: epidemiology and control, 3rd ed. Plenum Medical Book Co., New York, N.Y.
Taylor, C.M., Beresford, M., Epton, H.A., Sigee, D.C., Shama, G., Andrew, P.W. and
Roberts, I.S., 2002. Listeria monocytogenes relA and hpt mutants are impaired in surface-attached growth and virulence. Journal of Bacteriology, 184;621-628.
Teplitski, M., Goodier, R.I. and Ahmer, B.M. 2003. Pathways leading from BarA/SirA
to motility and virulence gene expression in Salmonella. Journal of Bacteriology, 185;7257–7265.
Teplitski, M., Goodier, R.I. and Ahmer, B.M. 2006. Catabolite repression of the SirA
regulatory cascade in Salmonella enterica. Journal of Medicinal Microbiology, 296;446-466.
Thompson, A., Rolfe, M.D., Lucchini, S., Schwerk, P., Hinton, J.C.D. and Tedin, K.
2006. The bacterial signal molecule, ppGpp, mediates the enviromental regulation of both the invasion and intracellular virulence gene programs of Salmonella. The Journal of Biological Chemistry, 281;30112-30121.
Tsolis, R.M., Kingsley, R.A., Townsend, S.M., Ficht, T.A., Adams, L.G. and Bäumler, A.J. 1999. Of mice, calves, and men. Comparison of the mouse typhoid model with other Salmonella infections. Advances in Experimental Medicine and Biology, 473; 261-274.
Tükel, C., Raffatellu M., Humpries A.D., Wilson R.P., Andrews-Polymenis H.L., Gull
T., Figuerredo J.F., Wong M.H., Michelsen K.S., Akçelik M., Adams L.G. and Baumler A.J. 2005. CsgA is a pathogen-associated molecular pattern of Salmonella enterica serotype Typhimurium that is recognized by Toll-like receptor 2. Molecular Microbiology. 58;289–304.
Tükel, Ç., Akçelik, M., de Jong, M.F., Şimşek, Ö., Tsolis, R.M. and Baumler, A.J.
2007. MarT activates expression of the MisL autotransporter protein of Salmonella enterica Serotype Typhimurium. Journal of Bacteriology. 189;3922–3926.
Unsworth, K.E., Way, M., McNiven, M., Machesky, L. and Holden, D.W. 2004.
Analysis of the mechanisms of Salmonella-induced actin assembly during invasion of host cells and intracellular replication. Cellular Microbiology, 6; 1041–1055.
82
Vazquez-Juarez, R.C., Kuriakose, J.A., Rasko, D.A., Ritchie, J.M., Kendall, M.M., Slater, T.M., Sinha, M., Luxon, B.A., Popov, V.L., Waldor, M.K., Sperandio, V. and Torres, A.G. 2008. CadA negatively egulates Escherichia coli O157:H7 adherence and intestinal colonization. Infection and Immunity, 76;5072-5081.
Vescovi, E.G., Ayala, Y.M., Di, C.E. and Groisman, E.A. 1997. Characterization of the
bacterial sensor protein PhoQ. Evidence for distinct binding sites for Mg+2 and Ca+2. Journal of Biological Chemistry, 272;1440–1443.
Voino-Yasenetsky, M.V. 1977. Problems of the pathogenesis of salmonella infection.
Akade´miai Kiado´, Budapest, Hungary. Wallis, T.S. and Galyov, E.E. 2000. Molecular basis of Salmonellainduced enteritis.
Molecular Microbiology. 36;997-1005. Walsh, A.L., Phiri A.J., Amos J.D., Graham S.M., Molyneux E.M. and Molyneux M.E.
2000. Bacteremia in febrile Malawian children: clinical and microbiologic features. The Pediatric Infectious Disease Journal, 19;312–318.
Weening, E.H., Barker, J.D., Laarakker, M.C., Humphries, A.D., Tsolis, R.M. and
Baumler, A.J. 2005. The Salmonella enterica serotype Typhimurium lpf, bcf, stb, stc, std, and sth fimbrial operons are required for intestinal persistence in mice. Infection and Immunity, 73;3358–3366.
Wei, B.L., Brun-Zinkernagel, A.M., Simecka, J.W., Prüß, B.M., Babitzke, P. and
Romeo T. 2001. Positive regulation of motility and flhDC expression by the RNA-binding protein CsrA of Escherichia coli. Molecular Microbiology, 40;245–256.
White, A.P., Gibson, D.L., Kim, W., Kay, W.W. and Surette, M.G. 2006. Thin
aggregative fimbriae and cellulose enhance long-term survival and persistence of Salmonella. Journal of Bacteriology, 188; 3219–3227.
WHO Fact Sheet. 1997. World Healt Organization.
Wilson, G. 2004. Rapid and economical method for biochemical screening of stool isolates for Salmonella and Shigella species. Journal of Clinical Microbiology, 42;4821–4823.
Wilson, K. 2001. Preparation of genomic DNA from bacteria.Current Protocol of Molecular Biology, 2;2
Wilson, R.P., Raffatellu, M., Chessa, D., Winter, S.E., Tükel, Ç. and Baumler, A.J. 2008. The Vi capsule prevents toll-like receptor4 recognition of Salmonella. Cell. Microbiol., 10; 876-890.
Yoon, H., McDermott, J.E., Porwollik, S., McClelland, M., Heffron, F. 2009. Coordinated Regulation of Virulence during Sistemic Infection of Salmonella enterica serovar Typhimurium. Plos Pathogens. 5;1-15.
83
Zaim, J. and Kierzek, A.M. 2003. The structure of full-length LysR-type transcriptional regulators. Modeling of the full-length OxyR transcription factor dimer. Nucleic Acids Research, 31;1444–54.
Zambrano, M.M. and Kolter, R. 1996. Gasping for life in stationary phase. Cell,
86;181–184. Zhang, S. 2003. Molecular pathogenesis of Salmonella enterica serotype Typhimurium-
induced diarrhea. Infection and Immunity, 71;1–12. Zhou, D., Hardy, W.D. and Galan, J.E. 1999. Salmonella Typhimurium encodes a
putative iron transport system within the centisome 63 pathogenity island. Infections and Microbiology, 67;1974-1981.
84
EK Ters Yön PZR Veri Analizi Sonuçları
85
ÖZGEÇMİŞ
Adı Soyadı : Deniz YÜKSEL
Doğum Yeri : ANKARA
Doğum Tarihi : 26.11.1986
Medeni Hali : Bekar
Yabancı Dili : İngilizce
Eğitim Durumu
Lise : Dr. Rıdvan Ege-Dr. Binnaz Ege Anadolu Lisesi (2004)
Lisans : Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü (2008)
Yüksek Lisans : Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim
Dalı (Eylül 2008-Temmuz 2010)