Top Banner
Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019
72

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Sep 04, 2021

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

Page 2: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

ii

ANKARA AKUPUNKTUR VE TAMAMLAYICI TIP DERNEĞİ

web adresi : www.ankaraakupunkturdernegi.org e-posta : [email protected] twitter : @AkupAnkara

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği’nin yayın organıdır

Yaygın süreli, hakemli yayın

SAHİBİ

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği adına Cemal ÇEVİK Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya AD, Ankara

SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ

Prof. Dr. Mehmet Tuğrul CABIOĞLU

EDİTÖR

Prof. Dr. Cemal ÇEVİK

EDİTÖR YARDIMCILARI

Dr. Ayfer Kuzulugil Doç. Dr. Didem Tuba AKÇALI Uzm. Dr. Belkız Berna KÜLAH Dr. Fatma Tamara KÖROĞLU

19. Sokak (Eski 60. Sok.) No:89/7 Emek-ANKARA Telefon/ Faks: 0312-213 99 00 GSM: 0 538 085 68 07 (hafta içi 09.00–19.00)

DİZGİ-BASKI

Kuban Matbaacılık Yayıncılık - İvedik Organize Sanayi Matbaacılar Sitesi 1514. Sokak No: 20 Ankara Tel: 0 312 395 20 70 Faks: 0 312 395 37 23 www.kubanmatbaa.com

Baskı Tarihi : Mart 2019

Yayın Aralığı : Yılda iki kez basılır

DANIŞMA ve HAKEM KURULU

Prof. Dr. Cemal ÇEVİK

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya AD, Ankara

Prof. Dr. Mehmet Tuğrul CABIOĞLU

Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji AD, Ankara

Doç. Dr. H Volkan ACAR

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara EAH, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kl, Ankara

Doç. Dr. Didem Tuba AKÇALI

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloj AD, Algoloji BD, Ankara

Prof. Dr. Ahmet KAVAKLI

Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi AD, Elazığ a

Prof. Dr. Ahmet KALAYCIOĞLU

Karadeniz Üniversitesi Tıp Fak, Anatomi AD, Trabzon

Dr. Ayfer KUZULUGİL

Serbest Hekim, Ankara

Prof. Dr. Kemal Nuri ÖZERKAN

İstanbul Ün. Beden Eğitimi ve Spor YO, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği AD, İstanbul

Prof. Dr. Vesile SEPİCİ

Gazi Üniversitesi Tıp Fak, Fiziksel Tıp ve Rehab AD, Ankara (Emekli)

Uzm. Dr. Nüzhet ZİYAL

Serbest Hekim, İstanbul

Prof. Dr. İlhan ÖZTEKİN

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Algoloji BD, İstanbul

Prof. Dr. Afitap ANIL

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi AD, Ankara

Doç. Dr. Deniz ASLAN

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hast AD, Ped Hematoloji BD, Ankara

Prof. Dr. Avni BABACAN

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloj AD, Algoloji BD, Ankara

Prof. Dr. Hayrunnisa BOLAY BELEN

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji AD, Ankara

Prof. Dr. Ayşe Banu ÇAYCI

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya AD, Ankara (Emekli)

Prof. Dr. Baha ÇELİK

Kafkas Üniversitesi Tıp Fak, Fiziksel Tıp ve Rehab AD, Kars

Uzm. Dr. Baki DÖKME

Serbest Hekim, İstanbul

Prof. Dr. Mustafa KAVUTÇU

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya AD, Ankara

Prof. Dr. Fatma SARICAOĞLU

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, Ankara

Prof. Dr. Kaya ÖZKUŞ

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fak, Anatomi AD, İstanbul

Prof. Dr. Adnan ÖZTÜRK

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fak, Anatomi AD, İstanbul

Prof. Dr. Nedim SULTAN

Gazi Üniversitesi Tıp Fak, Tıbbi Mikrobiyoloji AD, Ankara (Emekli)

Prof. Dr. Mustafa ŞARE

Gazi Üniversitesi Tıp Fak, Genel Cerrahi AD, Ankara

Prof. Dr. İbrahim TEKEOĞLU

Sakarya Üniversitesi Tıp Fak, Fiziksel Tıp ve Rehab AD, Sakarya

Prof. Dr. Erdem YEŞİLADA

Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fak Farmakognozi ve Fitoterapi AD, İstanbul

Uz. Dr . Belkız Berna KÜLAH

SBÜ Etlik Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları EAH, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği, Ankara

Dr. Fatma Tamara Köroğlu

Arş.Gör. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi, Aile Hekimliği A.B.D, Ankara

Uz. Dr. Yasin Erol Yalçın

Serbest Hekim, Ankara

Page 3: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

iii

EDİTÖRDEN

Değerli Meslektaşlarım,

Her ne kadar dergi 2019 yılında çıktıysa da, bu dergi 2018’in ikinci sayısıdır. Hazirandaki sempozyumda, sempozyum ekibi ile beraber 2019’un ilk sayısını da çıkaracağız. Bu sene sanki kongre ve sempozyumlar senesi gibi. Nisan ayında Sağlık Bakanlığı’nın düzenlediği beynelmilel kongre, Haziranda dernek olarak bizim düzenlediğimiz geleneksel sempozyumumuz ve kasım ayında İstanbul Akupunktur Derneği’nin düzenlediği Antalya’daki beynelmilel kongre var. Tamamlayıcı Tıbbın akupunktur dışındaki alanlarının da çeşitli sempozyum ve faaliyetleri var. Bu kadar yoğun bilimsel aktivitelerin hepsinde bilimsel düzeyde katılım sağlamak da mümkün değil. Bu yüzden dergiye yazı gelmesi azaldı. Kongre ve sempozyumlara araştırmalarını gönderen araştırıcılar dergimize yazı hazırlamak için yeterli zaman bulamadılar. Kongre ve sempozyumların artması bizler için bir yandan çok sevinilecek bir durum. Tamamlayıcı tıbbın artık sadece resmiyette değil halk arasında da çok ilgi gördüğünün bir göstergesi…

Tamamlayıcı tıp alanında verilen eğitimler devam ediyor. Eğitim verebilecek GETAT merkezlerinin sayısı her geçen gün artıyor. Eğitimde artık yeni bir devreye giriliyor. Eğitim seviyesinin arttırılması için, eğiticilerin eğitimi gibi bir noktaya gidiliyor. Eğiticilerin eğitimi için, müfredattaki teorik bilgilere ek olarak, ders anlatım teknikleri ve teknolojiden faydalanma yolları (uygun slayt hazırlanması, ders esnasındaki eğitim materyallerine online erişim sağlanması, vb.) ile ilgili bilgiler de verilebilir. Yani akupunkturda eğitim verecek hocalarla ilgili yeni standartlar getiriliyor. Bazı olumsuz tenkitlere sebep olan uzaktan eğitim saatleri azaltılıyor. Bu uğraşlar, artık eğitimde kaliteyi artırmak noktasına doğru gidildiğini gösteriyor. Yurt dışından eğitim almak için gelecek olan yabancılar için de özel programlar hazırlanıyor. Programın nasıl yürütüleceği ile ilgili henüz şekillenme oluşmadı. Ancak bu alanda özel kuruluşların da işe müdahil olacakları gibi bir meyil var.

Derneğimizin iki haftada bir verdiği seminerler devam ediyor. Artık seminerlere katılan her hekime katılım belgesi veriliyor. İlerde bu belgelerin sertifika sürelerinin uzatılmasında değerlendirilebileceğini düşünüyoruz. Yurt dışında da bu tip belgelerimizin göz önüne alındığını biliyoruz.

Şehir hastanelerinde GETAT polikliniklerine yer verilmiş olması bir başka güzel gelişme. Ancak bazı devlet hastanelerinde (mesela Ankara Onkoloji EAH )ellerinde yeteri kadar eğitim görmüş hekimler olmasına karşın, GETAT polikliniği kurulmamış. Halbuki kanser tedavisinde akupunkturun ve fitoterapinin çok önemli katkıları olabilir. Hastane bu alanda Balkan, Afrika ve Arap ülkelerinde adres gösterilebilir ve öncülük yapabilir. İnancımız o ki o da olacak. Lakin biraz vakit kaybedilecek.

2019’a kazanımlarla girdik. Kazanımların devamı için alanda araştırmalarımızla var olmalıyız. Derneğimizin haziranda Ankara Kızılcahamam’da düzenleyeceği sempozyuma katılım ve desteklerinizi bekler selam ve sevgilerimizi yollarız.

Sevgi ve saygılarımla.

Prof. Dr. Cemal ÇEVİK

Page 4: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

iv

YAZARLARA BİLGİ

1- Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği’nin bir yayın organı olup akupunktur ve tamamlayıcı tıp konularında bilimsel birikime katkısı olan araştırmaları ve bilimsel içerikli yazıları yayınlar.

2- Dergide yayınlanacak makale tipleri şunlardır: Editöryal yazı, klinik ve deneysel araştırma, derleme, olgu sunumu/olgu serisi, (kaynak belirtilmek koşuluyla) yabancı dilde basılmış makale çevirisi, eğitim yazısı, kitap tanıtımı, bilimsel toplantı (kongre, sempozyum, kurs, vb.) izlenimi, bilimsel toplantı sunum özetleri, güncel, editöre mektup vb.

3- Dergi altı ayda bir, yılda iki kez yayınlanır.

4- Gönderilen yazılar daha önce başka bir dergide yayınlanmamış olmalıdır. Herhangi bir kongrede ya da bilimsel toplantıda özet olarak sunulmuş ise toplantının adı, tarihi ve düzenlendiği şehir belirtilmelidir.

5- Yazıların tüm bilimsel ve etik sorumluluğu yazarlara aittir.

6- Dergi yazım dili Türkçe ve İngilizcedir. Teknik terimler Türkçe, Latince ve Türk tıp terminolojisine yerleşmiş sözcüklerle yazılmalıdır.

7- Yazarların, akupunktur meridyen (kanal) ve nokta isimleri kullanımında 1989’da Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenmiş kısaltmalara uyulması beklenir (Akciğer-LU, Kalın barsak-LI, Mide-ST, Dalak-SP, Kalp-HT, İnce barsak-SI, Mesane-BL, Böbrek-KI, Perikard-PC, Üçlü ısıtıcı (Sanjiao)-TE, Safra kesesi-GB, Karaciğer-LR, Yönetici Kanal (Du)-GV, Üreme Kanalı (Ren)-CV).

Akupunktur nokta kısaltmaları şu örneklere uygun olmalıdır: BL 56, LR 3, GV 20 vb.

Çince kökenli deyimler italik yazılmalıdır (de qi, Yin, Yang, Yintang vb.).

Sıradışı (ekstra) noktaların yazımında pinyin yazılımlı Çince isim de kullanılmalı ve yazım şu örneğe uygun olmalıdır: Yintang (EX-HN3), Taiyang (EX-HN5) vb. (http://aim.bmj.com/content/7/1/21.full.pdf+html)

8 - Metne eşlik eden görsel materyal için şu özelliklere dikkat edilmelidir:

Tablolar, Excel veya Word programlarından birinde hazırlanmalıdır.

Şekiller, Grafikler, Excel, Word veya çizim programlarından (Corel, Freehand, Adobe illustrator) birinde sayısal olarak hazırlanmalıdır.

Fotoğraflar, 300 dpi çözünürlüğünde olmalıdır.

9 - Gönderilen yazılarla birlikte, YAYIN HAKLARI DEVİR FORMU da gönderilmelidir. Dergide örneği bulunan ve tüm yazarlarca imzalanmış olan bu form, tarayıcıdan geçirildikten sonra yazıyla birlikte e-posta yoluyla Dergiye iletilmelidir.

10- Gönderilen tüm yazılar, önce Editörün ön incelemesinden geçer ve daha sonra hakem(ler)e gönderilir. Editör, yazıyı doğrudan reddetme, hakem(ler)e gönderme, hakem incelemesinden sonra kabul ya da reddetme hakkına sahiptir. Editör, yayın koşullarına uymayan yazıları yayınlamamak, düzeltmek üzere yazarına geri vermek veya yazarın izni ile düzeltmek, biçimce düzenlemek ya da kısaltmak yetkisine sahiptir. Derginin, kabul edilmeyen yazıların bütününü ya da bir bölümünü (tablo, şekil, fotoğraf vb) geri gönderme zorunluluğu yoktur.

11- Yazım kuralları:

a) Dergiye gönderilecek yazılar, Word dosyasında 12 punto, çift aralıklı olarak, Times New Roman ya da Arial fontunda yazılmalı ve sayfalar ilk sayfadan itibaren numaralandırılmalıdır.

b) İlk sayfada sadece şu bilgiler bulunmalıdır:

Başlık, İngilizce başlık

Yazar(lar)ın adı, soyadı, unvanı ve (varsa) görev yaptığı kurum, şehir

Sorumlu yazarın iletişim bilgileri (Adı, soyadı, (varsa) görev yeri, adres, telefon ve e-posta bilgileri). Ayrıca varsa yazı ile ilgili bilgi (Kongre sunumu, kurum desteği, vb.) yazılmalıdır. Yazar(lar)ın yazıyla ilgili herhangi bir çıkar ilişkisi söz konusu ise (ticari ilişki, sponsorluk sağlama vb.) bu durum,

Yazarlara Bilgi

Page 5: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

v

belirtilmelidir. Böyle bir durum mevcut değilse, “Yazar(lar)ın, bu yazıyla ilgili herhangi bir çıkar ilişkisi bulunmamaktadır” ibaresi eklenmelidir.

c) İkinci sayfada Türkçe ve İngilizce özet ile Anahtar Sözcükler bulunmalıdır

• Özet (En fazla 250 sözcük) ve Anahtar Sözcükler (3-6 arası).

* Klinik ve deneysel çalışmaların özeti için alt başlıklar: Giriş, Gereç ve Yöntem, Bulgular, Tartışma

* Olgu sunumu/olgu serisi özeti için alt başlıklar: Giriş, Olgu(lar), Tartışma.

• İngilizce özet (Abstract) (En fazla 250 sözcük) ve “Key Words” (Kaynak olarak www.nlm.nih.gov/mesh/MBrowser.html adresi kullanılmalıdır).

* Klinik ve deneysel çalışmaların özeti için alt başlıklar: Introduction, Materials and Methods, Results, Discussion)

* Olgu sunumu/olgu serisi özeti için alt başlıklar: Introduction, Case(s), Discussion.

d) Metin, 3. sayfadan itibaren başlamalıdır. Sözcük sayısı, (özet hariç, kaynaklar dahil olmak üzere) olgu sunumu/olgu serisi’nde 1500’ü, diğer tüm yazılarda 6000 sözcüğü geçmemelidir.

• Klinik ve deneysel çalışmaların başlıkları şu şekilde olmalıdır:

* Giriş, Gereç ve Yöntem, Bulgular, Tartışma

• Olgu sunumu/olgu serisi için başlıklar şu şekilde olmalıdır:

• Giriş, Olgu(lar), Tartışma.

e) Kaynaklar, metinde yer alma sırasına göre numaralandırılmalıdır. Kaynak, metinde cümle içinde ya da sonunda, noktalama işaretinden önce, parantez içinde Arabik rakamlarla, aralarında virgül ya da çizgi ile belirtilmelidir. Örnek: (1, 2) ya da (1, 2-4) şeklinde…

Tablo, grafik ve resim altyazılarında kaynak-lar da, parantez içinde Arabik rakamlarla numaralandırılır. Kaynakların doğruluğu yazarların

sorumluluğundadır. Dergi adları Index Medicus

dizinindeki tarza uygun olarak kısaltılmış olmalı

ve eğer verilen kaynak Index Medicus’da yoksa

tam adı ile belirtilmelidir. Yazar sayısı, altı ve daha

az olan makalelerde tüm yazarların adı yazılır;

yazar sayısı yedi ve daha fazla ise, ilk altı yazarın

adından sonra “et al.” ilave edilir. Kaynak sayısı,

derlemelerde 80’i, klinik ve deneysel araştırmalarda

40’ı, olgu sunumu/olgu serisinde 15’i, diğer tür

yayınlarda 10’u aşmamalıdır.

Kaynak yazım örnekleri:

Dergi makalesi

• Mandıroğlu S, Cevik C, Aylı M. Acupuncture for

neuropathic pain due to bortezomib in a patient

with multiple myeloma. Acupunct Med 2014,

32(2), 194-196.

Kitap

• Deadman P, Al-Khafaji M, Baker K. A manual of

acupuncture. JCM Publications, 1998.

Kitap bölümü

• Jane JA, Persing JA. Neurosurgical treatment of

craniosynostosis. In: Cohen MM, Kim D (eds).

Craniosynostosis: Diagnosis and management. 2

nd edition. New York: Raven Press;1986, 249-95.

Elektronik Ortam Kaynağı

• World Health Organization. A Proposed

Standard International Acupuncture

Nomenclature: Report of a WHO Scientific Group.

http://apps.who.int/medicinedocs/en/d/Jh2947e/

(erişim tarihi 25.04.2014)

12- Dergide yayımlanması istenilen tüm yazıların,

e-posta yoluyla [email protected] adresine

gönderilmesi gerekmektedir.

13- Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi’nde

yayınlanan tüm yazılardaki içerik, yazar(lar)ın kişisel

görüşüdür, Editör ya da Yayın Kurulu’nun görüşü

değildir. Editör ya da Yayın Kurulu bu yazılar için

herhangi bir sorumluluk kabul etmez.

Page 6: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

vi

YAYIN HAKLARI DEVİR FORMU

Sayın Editör,

Aşağıda başlığı ve yazar(lar)ı belirtilen ve yayınlanması dileğiyle gönderdiğimiz yazımızın, yayına kabul edildiği

takdirde her tür yayın haklarını ANKARA AKUPUNKTUR VE TAMAMLAYICI TIP DERGİSİ’ne devrettiğim(iz)i

beyan ederiz. Yayın hakları kapsamında, yazının her türlü formunun basımı, çoğaltılması, dağıtılması ile mik-

rofilm ya da elektronik ortamda yayını (online) veya benzer reprodüksiyonlar bulunmaktadır.

Yazı, Dergi yayın kurallarına ve etik kurallara uygun olarak hazırlanmıştır. İnsanlar üzerinde yapılan çalışmalarda

hastaların ya da vasilerinin izni alınmıştır. Bilimsel toplantılarda bildiri özeti olarak sunumu hariç olmak üzere,

tam metin olarak daha önce başka herhangi bir yerde Türkçe ya da yabancı bir dilde yayınlanmamıştır ya da

yayın için değerlendirme aşamasında değildir. Yazının tüm bilimsel ve etik sorumluluğu tarafım(ız)a aittir. Yazı

içeriğindeki tüm bilgiler, tüm yazarlar tarafından onaylanmış durumdadır. Yazı içeriğindeki bilgilerin tümü

doğru ve gerçektir, ortaya çıkabilecek yanlışlık ve eksikliklerin sorumluluğu tarafım(ız)a aittir.

Yazının başlığı:…………………………………………………………………………………………........………

…………………………………………………………………………………………………………...……………

Yazar adı, soyadı İmza Tarih

İletişimden sorumlu yazarAd, soyad:Yazışma adresi:Tel:e-posta:

Yayın Hakları Devir Formu

Page 7: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

vii

İÇİNDEKİLER

BİYOLOJİK METİLASYON NEDİR? Prof. Dr. Cemal ÇEVİK ................................................................................................................................ 1

MİKROTRAVMA İLE MİKROİNFLAMASYON OLUŞTURULMASI Prof. Dr. Cemal ÇEVİK .............................................................................................................................. 10

KOZMETİK AKUPUNKTUR Prof. Dr. Mehmet Tuğrul CABIOĞLU ......................................................................................................... 21

İDİYOPATİK KADIN İNFERTİLİTESİ TEDAVİSİNDE AURİKÜLOTERAPİ Dr. Ayfer KUZULUGİL ............................................................................................................................... 24

İSKEMIK İNME REHABİLİTASYONUNDA AKUPUNKTUR TEDAVİSİ: TEMEL ÇALIŞMALARIN DERLEMESİ (Derleme - Review) Didem Tuba AKÇALI ................................................................................................................................ 26

VİSSERAL MANUEL TERAPİ (VMT) Dr. Yücel KATI .......................................................................................................................................... 35

YAŞLANMA SÜRECİNE GELENEKSEL ÇİN TIBBI YAKLAŞIMLARI: BİR OLGU SUNUMU Doç. Dr. Rezan AKPINAR, Prof. Dr. Saliha KARATAY .................................................................................. 42

EKSİ - ARTI (YİN - YANG) ÖĞRETİSİ Dr. Nimetullah REŞİDİ ............................................................................................................................... 48

MAKAT PREZENTASYONUN DÜZELTİLMESİNDE MOKSİBÜSYONUN ETKİNLİĞİ (Derleme - Review) Uz. Dr. Belkız Berna KÜLAH, Op. Dr. Kemal SARSMAZ, Op. Dr. Fatma DURAN, Prof. Dr. Özlem MORALOĞLU TEKIN .................................................................... 56

Page 8: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

viii

Page 9: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

1

BİYOLOJİK METİLASYON NEDİR?

WHAT IS BIOLOGICAL METHYLATION?

Prof. Dr. Cemal Çevik1

1Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği Başkanı

Ankara Akupunktur 2019; 6 (2): 1-9

Özet

Metilasyon son zamanların önemli bir konusudur. Biyolojik metilasyonla biyokimyasal yolaklar kimyasal bir döngü olmaktan çıkıp organizmada ki görevleri ön plana çıkıyor. Sanki, metilasyonla beraber biyokimya, kimyadan daha çok biyolojiye yaklaşıyor. Bir başka bakışla Epigenetik, bu yaklaşımın bir disiplin altında top-lanması gibi geliyor bana. Her gün yeni bilgilerle zenginleşecek olan bu alana nasıl katkı sağlayabileceğimizin de sorgulaması gerekir.

Anahtar Kelimeler: Metilasyon, Biyoljik Metilasyon, Epigenetik.

Abstract

Metilation is the important subject last days. Biochemical pathways earn new meaning with biological methylation. Biochemistry is becominge more close to biology from chemistry with methylation. Various chemical reactions regulate DNA activation or deactivation. All of these reactions collected one headline in epigenetic disciplin.These discipline area every day enlaging with new reaserchs. We must place in diciplines with our studies.

Key Words: Methilation, Biological Methylation, Epigenetic.

Giriş

Metilasyonun esas çıkış yeri organik kimyadır. Sonra-ları metilasyonun biyolojik karşılığı oluşmuştur. Biyo-lojik olarak, organik yapıların(hücre, hücre çekirdeği, hücre membranı, biyoljik sıvılarda)ortaya çıkmaların-da ve çalışmalarında, bozulmalarında, düzensizlik-lerinde görev alan bir reaksiyon tipidir. Metilasyon bugün iç içe girdiği halde birbirinden ayrı iki kavram gibidir. Bir çekirdeğin kabuğu ve içi gibi. Veya Yin ve Yang gibi. Kimysal metilasyon Yin, Biyoljik metilasyo-na da Yang diyebiliriz. Bu yüzden metilasyonı Kim-yasal metilasyon ve Biyolojik metilasyon olarak iki ayrı kavram olarak işlemek bazı karışıklıkların önüne geçecektir. Bu bakışla metilasyonun kısaca organik kimyada ki yerinden bahsedip sonra biyolojik önemi-ne geçmek uygun olacaktır.

Kimyasal metilasyon organik kimyada bir reaksiyon tipidir. Bu reaksiyonda bir alkil olan metil grubu bir başka moleküle aktarılır. Metil grubunu veren mo-leküle alkil veren(donör), bu alkili kabul eden mo-leküle de kabül eden, alıcı (akseptör) denilir. Metil grubu bir alkildir. Alkiller, alkanlardan bir hidrojen çıkmasıyla oluşurlar. Alkiller radikaller olarak bili-nir. Radikal, bir atom, molekül veya bir iyon olabilir. Bunlar bir kovalent bağın homolitik olarak kırılıma-sıyla oluşan serbest radikallerdir Hibridlenmemiş bir p orbitallerinde çiftleşmemiş elektron taşırlar. Çok hızlı bir şekilde kimyasal reaksiyona girerek bir baş-ka molekülden bir elektron alarak dış yörüngelerini sekize tamamlamak isterler. Bu yüzden pratik ola-rak serbest halde bulunmazlar. Oktet kuralına göre karbonlarının dış yörüngelerindeki elektron sayılarını

Page 10: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Cemal ÇEVİK

2

sekize tamamlamak amacıyla kimyasal reaksiyonlara girmeye çok heveslidirler. Başka bir molekülün yapısı-na katılarak oktet kuralını yerine getirirler. Metan bir alkandır. Kapalı formülü CH4 şeklindedir. Bu formü-le göre, karbon atomuna dört adet hidrojen atomu kovalent bağlar ile bağlanmıştır. Yukarıda bahset-tiğimiz genel kurala göre metandan bir hidrojenin homolitik parçalanma ile çıkmasıyla oluşan molekül metildir (-CH3). Alkillerin İsimlendirmelerinde alkan-lardaki –an eki çıkar ve onun yerine –İl eki ilave edi-lir. Metanda böylece metil’e çevrilir. Metil grubunu kimyasal ölçülerle tarifleyecek olursak, “metandan bir hidrojen çıkmasıyla oluşan tek karbonlu üç hidrojenli bir moleküldür”diyebiliriz. Bu molekül bir alkil radikali olup serbet halde bulunmaz. Hızlı bir şekilde bir baş-ka molekülün yapısına girmeli, eklenmelidir. Böyle bir ön bilgiden sonra metilasyonu tanımlayacak olursak, “bir molekülden başka bir moleküle metil grubunun aktarılması işlevidir” diyebiliriz. Her ne kadar aktarılan metil grubu ise de metilasyon serbest metillerden ya-pılamaz. Çünkü serbest halde metil bulunmaz. Ancak bir molekülden koparılarak başka bir moleküle aktarı-lır. Üzerinde metil taşıyan moleküle metil taşıyıcı veya metil deposu molekül gibi bakılabiliyor. Metiyonin işte böyle bir moleküldür, yani bir metil donörüdür.

Metil grubu taşıyan bütün bileşikler aktif bir metil do-nörü gibi davranmazlar. Metil gruplarının temel mole-külün N veya S atomlarına bağlanmış olmaları gerekir. Bir metil grubunun bir molekülden koparılıp başka bir moleküle aktarılması enzimler aracılığıyla olur. Enzim-ler olmazsa bu reaksiyon yürümez. Organizmada trans metilasyon işlevi enzimler aracılığıyla minimal enerji kullanılarak yapılır. Neticede metil grubunun üzerinde taşındığı moleküle kovalent bağla bağlıdır. Kovalent bağ kuvvetli bir bağ olduğundan, kovalent bağın ko-parıldıktan sonra istenilen bir bölgeye metil sokulması söz konusudur. Bu yüzden bağın koparılması enerji is-ter. Hücre bu enerjiyi çeşitli reaksiyonlarla elde eder ve enzimlerle gerekli enerjinin düşürülmesini sağlar. So-nuçta bu bağın kırılıp nakledilmesi için enzimler ihtiyaç vardır. Bu enzim grubuna transferazlar denilir. Trans-feraz enzim grubunun içinde metil gerubunu aktaran transfer eden enzimlere ise Metil transferazlar denilir. Metil transferazlarda koenzimtetrahidrofolattır (THF). Bu koenzim metil grubunun transferinde aktif olarak görev yapar. Trans metilasyonla, birçok biyolojik bile-

şik aktif hale gelir. Biyolojik olarak önemli olan kre-atin, kolin, epinefrin, norepinefrin gibi moleküllerdir. Proteinlerdeki aminoasitlerin metillenmesiyle protein-lerin parçalanmaları kontrol edilir. Bazı hormonların sentezlerinde yer alır. Lipoproteinlerin oluşumunu ko-linsentezini ve fosfolipid sentezini etkileyerek ayarlar. Düşük metilasyonda kolin ve fosfolipt sentezide aza-lacağından lipoprotein oluşumu engellenir. Kolin sen-tezini bir nörotransmittör olan asetil kolin sentezini de etkiler.

Biyoljik metilasyonu da kendi içersinde iki gruba ayır-mak uygun olabilir. Birinci grupta çekirdek içi me-tilasyonlar ikinci grupta ise daha çok sitoplazma ve mitokondrilerde, vücut sıvılarında yer alan, proteinler, aminoasitler, nöromediyatörler, hormonlarla olan me-tilasyon.

Çekirdek metilasyonları Epigenetik mekanizmalar ara-sında yer alan çok önmeli bir metilasyondur. Daha çok DNA metilasyonu olarak isismlendirilir. Çekirdekteki metilasyon mekanizmalarda DNA, RNA ve histon me-tilasyonu olarak bilinir. Çekirdek metilasyonu, otoim-mün ve nörolojik hastalıkları anlamada önemli yolak-tır. Metil grubu DNA’ya, RNA’ya, nörotransmittörlere, hormonlara, bağışıklık hücrelerine veya sinir hücreleri-ne aktarılabilir. Çekirdekteki metilasyonla DNA koru-nur ve tamir edilir. Metillenmiş bu yapılar vücuttaki görevlerini tam yapabilirler. Bunlar, detoksifikasyon, DNA ve RNA sentez ve tamiratları, gen düzenlenme-si, hücre membranlarının tamiri, yağ metabolizması, myelinasyon ve immün fonksiyonları gibi görevlerdir. Metilasyon zayıfladığında bu işlevler tam yerine getiri-lemezler ve sağlıklılık hali bozulur. Metilasyon her bir saniyede milyonlarca kez tekrarlanır. Bu tekrarlanma-lar esnasında, folat ve metionin siklusları(yolakları)da yer almak üzere bir çok yolak ta dolaşılır.

Metilasyon döngüsü biyokimyasal bir yolaktır. Bu yolakta çok fazla biyokimyasal fonksiyonlar yerine getirilir: Detoksifikasyon, DNA yı destekleme (gen-lerin açılıp kapanması) enerji üretimi, inflamasyonun azaltılması, nörotransmittör sentezleri, homosistein metabolizması, protein metilasyonu, faz-2 karaciğer detoksifkasyonu ve immün fonksiyonları destekleme.

Page 11: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

3

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

Aminoasitler düzeyindeki biyolojik metilasyon (Şekil 1,2)

Metiyonin, homosisteyin ve sisteyin gibi kükürtlü aminoasitler arasındaki metilasyondur. Bu metilas-yon işlevleri son zamanlarda çok ilgi çekmektedirler. Metiyonin esansiyel aminoasitlerdendir,Metiyoninin metil grubu intraselüler olarak S- adenozil metiyonin (SAM) üzerinden homosisteyine metil grubu transfer edilir. S-adenozil metiyonin biyoljik metilasyon reak-siyonlarının büyük çoğunluğunda önemli bir metil donörüdür. Homosisteyin transsülfirasyon reaksiyo-nu ile sisteyine dönüşür. Bu reaksiyonlar sistatiyonin beta sentaz ve sistatiyonin gama liyaz enzimleriyle düzenlenir. Homosisteyin remetilasyonla metiyonin üretmek üzere kullanılır. Sonuç olarak homosistein metiyonin, sisteyin ve folat metabolizmasında kritik düzenleyici bir noktadadır. Homosisteyin plazmada düşük konsantrasyonlarda bulunur. Ancak yüksek plazma homosisteyin konsantrasyonları insan sağlığı ve hastalığında önemlidir. Klinik çalışmalar hiperho-mosisteinemia ile kardiyovasküler hastalıkları arasın-da ilişki bulunmuştur. Son zamanlarda Alzhemier ve diğer nörolojik bozukluklarla da ilişkili olabileceği bildirilmiştir. Metiyonin metabolizmasındaki genetik defektler metiyonin sentaz enzimi ile ilişkilidir. Gast-rointestinal hastalıklarda (inflamatuvar barsak has-talıkları ve kolon kanserinde) homosisteyin, folat ve DNA metilasyonu arasında ilişki kurulmuştur. Bu iliş-kide ki patoloji vasküler entotelyal hücrelerde lökosit adhezyon molekülleri ve proinflamatuvar sitokinlerin indüklenmesine bağlanmıştır.

Metiyonin, sisteyin prekürsörüdür, sisteyin hücresel proteinlerin fonksiyonlarında ve tiol grubu ile re-doks durumunu sağlamada önemlidir. Sisteyin aynı zamanda en önemi hücresel antioksidan olan glu-tatyonun öncüsüdür. Taurin, CoA, inorganik sülfür diğer hücre içi antoksidanlardır. Dokuların çoğu sis-teyin sentezi yapabilirler.Sisteyin esansiyel olmayan bir amino asittir. Ancak sisteyinin bir çok hastalığın patojenesizinde ve yaşlanmada önmeli fonksiyonları olan antioksidan etki için sisteyin ve onun ürünü olan glutatyonun çok önemli olması onun sanki bir esans-siyel özelliğe doğru götürmektedir. Hücrelerin ço-ğunda transmetilasyon ve remetilasyon yapılabilirken transsülfirasyon üzerinden olan homosisteyin mee-

tabolizması bazı dokularla sınırlanmıştır. CBS ve sista-tiyoningama liyaz insan karaciğerinde aktif olarak ça-lışırken pankreas, böbrekler, ince barsaklar, akciğer ve beyin gibi extrahepatik dokularda daha az aktiftir.(Şekill-1,2)

METİLASYONA ÖRNEK: DNA METİLASYONU

DNA metilasyonu sitozin’deki sitozinin 5. Karbonu-na metil grubunun eklenmesiyle DNA modifikasyo-nu oluşur. Böylece sitozin 5-metil sitozine çevrilir. Methylcytosine Epigenetik mekanzimalar arasında en iyi bilinenidir. İnsanlarda DNA metilasyonu sito-zinlerde olur. Sitozin guanine baz çiftlerinin meme-lilerde %60-90’ı metillenmiştir. DNA metilasyonu sık tekrarlanan dizilerde %60-90% oranında bulunur böylece junk DNA’ları baskılayarak kromozomal sta-biliteyi sağlarlar.

METİLASYON NASIL OLUŞUR ?

Metil grubu(-CH3) vücudumuza evrensel metil donö-rü olan S-adenozil metionin(SAMe)ile sağlanır SAMe metiyoninin aktif şeklidir. SAMe metil grubunu ça-bucak vücuttaki diğer bir moleküle verir. Böylece kardiyovasküler, nörolojik, üreme ve detoksifikasyon sistemlerini çalıştırır.

Basitçe söylenirse, yeteri kadar 5-MTHF varsa meti-lasyon siklusu etkin bir şekilde çalışır

Diyetten gelen folik asit veya suplemanlar bu aktif şekle dönüşerek metilasyon siklusunda etki ederler.

Maalesef ABD’de halkın % 60’ında genetik mutas-yon var. Vücutlarını yeteri kadar 5-MTH yapmak için zorluyorlar.

Page 12: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Cemal ÇEVİK

4

Metilasyon işlevi durdurulduğunda yeteri kadar SAMe üretilemiyor. Bu yüzden de önemli moleküller yeteri kadar üretilemiyor.Bunlar:

Glutathione

Coenzyme Q10

Melatonin

Serotonin

Nitric Oxide

Norepinephrine

Epinephrine

L-Carnitine

Cysteine

Taurine

SİKLUSLA İLGİLİ TEST

Metilasyon siklusunda problem olup olmadığının anlamak için genetik yapıdan etkilenen basit bir test var: MTHFR. MTHR bir enzim. Methylen tetrahidrofo-lat redüktaz. 5- MTH’yı oluşturan bir enzim bu yüz-den çok önemli. (Şekil-2)

METİLASYON SİKLUSUN GELİŞTİRİLMESİ

Aşağıdaki besinler siklusu geliştirebilirler:

Asparagus

Avocado

Broccoli

Brussels sprouts

Yeşil, yapraklı sebzeler

Baklagiller (bezelye, fasülye, mercimek)

Pirinç

Hayat tarzı değişikliği:

Düzenli ekzersiz yapmak

Alkol kullanımını kesmek

Sigara içmemek

Fazla kahve kullanımın önlemek ( günde 5 fincandan az olmalı)

Metilasyon için yedi temel besin

5-MTHF (active folate)

Methylcobalamin (active vitamin B12)

Pyridoxal 5’-Phosphate (active vitamin B6)

Riboflavin 5’-Phosphate (active vitamin B2)

Magnesium

Betaine (also known as trimethylglycine)

Vitamin D

Uygun metilasyon bir çok sistemi etkiler,

BİYOLOJİK METİLASYON DÖNGÜSÜNÜN ÖNEMİ

Vücudumuzun enerji üretmesi için uygun şekilde ça-lışması gerekir. Metilasyon vücudun uygun çalışma-sını sağlar. Bazı yazarlar bu siklusa Vitamin B siklusu adını vermişlerdir. Bu döngüde yer alan B vitaminleri, B1, B2, B3, B6, B9,B12 ‘dir. Metilasyon döngüsün-de metil grupları hücreleri daha sağlıklı ve tam çalışır hale getirirler. Böylece duygusal durumların olumu hale gelmesi, toksinlerin kaldırılması, infeksiyonlara karşı savunma, oksidatif stresten korunma gibi olum-lu etkiler görülür.

Strese girdiğimizde metilasyon döngüsü daha çok çalışır ve metilasyon boyunca daha fazla vitamin B’ye ihtiyaç duyulur. Metilasyon çalıştığı sürece kendinizi daha enerjik hissedersiniz. Eğer metilasyon çalışmı-yorsa kendiniz, yorgun, depressif, irritabl, infeksiyon-lara karşı hassas, zihin bulanıklığı içersinde olursunuz.

METİLASYON DÖNGÜSÜNÜ ANLAMAK

Metilasyon döngüsü üç döngü ile beraber yürür. Fo-lat döngüsü, metiyonin döngüsü ve transsülfirasyon döngüsü. Bu döngüde B vitaminleri, Folik asit ve tü-revleri ve enzimler yer alırlar

1. Araştırmalar, metilasyon esnasında metilasyon-da yer alan enzimlerin aktivitelerinin azalma-sını, kalp hastalıkları riskini arttırdığını, kronik yorgunluğa sebep olduklarını, duygu durum bozukluklarına sebep olduklarını, kanser riski-nin arttığını, diyabet riskinin arttığını ve yaşlan-manın hızlandığını göstermiştir.

Page 13: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

5

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

2. Mitokondriyal fonksiyonlar ve enerji üretimi için metilasyon önemli bulunmuştur. Düşük mitokondriyal fonksiyon ve düşük metilasyon enerji düşüklüğüne sebep olurlar. Bunlarda ti-roid fonksiyonlarının azalmasına, hafızanın za-yıflamasına sebep olabilirler.

3. Metilasyon eğer nörotransmittörler seviyesinde olursa anksiyete ve depresyon gözükür,

4. Düşük yapmayı da içine alan fertilite problem-leri gözükebilir,

5. Allerjiler gibi immün fonksiyon rahatsızlıkları gözükebilir,

6. Toksinlerin uzaklaştırılması için karaciğerin de-toks aktivitesinde azalma gözükebilir,

7. Metilasyon, hücrelerin enbüyük antioksidanı ve koruyucusu olan glutation üretimini etkiler,

8. Son olarak metilasyon vücudun yeni hücre oluştrumasını etkiler.

METİLASYON DÖNGÜSÜNDE ANA ENZİM

Metilasyondaki ana enzimler ve görevleri aşağıda ve-rilmiştir.

• MTHFR – Metilentetrahidrofolat redüktaz. Bu en-zim B2 kullanarak folik asidi metil folat’a çevirir. (5-MTHF veya B9).

• MTR – Methionine Synthase, metil folatı (folate) ve metil kobalamini’i (B12) kullanarak homosisteini metiyonin’e çevirir. MTRR –MAT –Metiyonin’den S-Adenosyl Methionine (SAM) çevirimin sağlar.

• BHMT – karaciğer ve böbrekteki back up sistemi-dir. Kolin ve TMG’den metiyonin üretir.

• CBS – Homosistein metil grubunun vitamin B6 kullanarak kaldırıp onu sistein ve glutaton’a çevirir.

Bu enzimler birbirlerini nasıl etkilerler ?

Metilasyon yolağı MT ile başlar. MTHFR ‘nin bir gö-revi vardır, o da folik asidi folata çevirmek. Folik asit

sentetik bir vitamindir. Doğal olarak eğer besinlerle alınır.Mesela ıspanaktan veya hazır vitamin şeklinde metil folat olarak folat alındığında enzim basamağı geçilir.

Araştırmalarda insanların en az %45’inin MTHFR mu-tasyonu taşıdıkları bulunmuştur ve bu mutasyonlar sonucu folik asidi folat’a çevirme kabiliyeti çok azalır. Kapasite tamamen kaybolmaz %40-80 arasında üre-tim yürür. Folik asidi metilasyonda çok az kullanabilir.Metilasyon yeteri kadar olmadığın dan risk ler devam eder. Bu riskler;

Kalp hastalıkları ve Diyabet

Düşük yapma

Yorgunluk

Fibromyalji

Servikal displazi

Kanser

ve diğerleri.

MTHFR VE METİLASYON İÇİN TEDAVİ

En iyi tedavi folik asit alınımını önlemek ve yeteri mik-tarda folat ve metilasyon siklusunda yer alan vitamin-leri vermek.

• Homosistein düzeyini bilmek,

• methylation SNPs bilmek

• İdrarda kükürt düzeyini ölçtürmek.

• En az 5 gün hidroksi B12 vitamini almak .

• Eğer Homosistein düzeyiniz 7’den fazla ise düşük dozda diğer vitaminlerle (B vitaminleri) beraber metil folat alınması tavsiye edilir.

NEREDE PROBLEM OLABİLİR ?

Metilasyon döngüsü strese çok duyarlıdır.

Duygusal ve fiziksel stresde (kortizol düzeyi artar) en-zim aktivitleri azalır ve enzimler aracılığıyla üretilen SAM miktarı azalır, ancak stresle üretilen adrenalin artacağından SAM’a olan ihtiyaç ta artar. Bu streste olduğunuzda kendinizi daha kötü hissedeksiniz de-

Page 14: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Cemal ÇEVİK

6

mektir. Stresli olduğunuzda enzimlerin çalışabilmele-rı için daha fazla besin almaları gerekir.

Metilasyona döngüsüne zararlı olan şeyler

Oksidatif stres, alkol, Yüksek nitrik oksit düzeyi (kro-nik yorgunluklarda, inflamasyonda, otoimmünitede, lyme hastalığında görülür), genel inflamasyonda, yiyecek hassasiyetinde, barsak sızdırmalarında, tok-sinlerin varlığında, ağır metaller, stres.

METİLASYON DENGESİZLİĞİ

Yetersiz metilasyon kapasitesi, doğum defektleri, depresyon, kognitif düşme ve kanser oluşturabilir. Zayıflamış metilasyon otizmle beraber görülür. Me-tilasyonun desteklenmesisiyle konuşma bozukluğu düzelebilir, davranışlarda olumlu gelişmeler olur.

Metilasyonda yer alan folat ve metionin döngüleri kofaktör ve sübstrat olarak görev alan bir çok be-sine yüksek derecede bağımlıdırlar. (Şekil1,2) Folat, vitamin B2, vitamin B12, vitamin B6, serin ve kolin metilasyon dengesizliği oluşur. Bu besinlerin yeteri kadar alınamaması ile, malnütrisyon ve bazı ilaçlar metilasyon dengesizliğine sebep olabilir. MTHFR poli-

merfizmlerini de içine alan polimorfizim (SNPs) meti-lasyon dengesizliğinin beraberce gittiği durumlardır. Kronik alkkol alınımı, sigara içmek, stres, çevresel toksisite gibi yaşam faktörleri metilasyon dengesiz-liğne sebep olabilmketedirler. [2,3] Metilasyon den-gesizliği vücuttaki en önemli metil vericilerinden olan S-adenosil metionin (SAM) ve metioninin yeteri ka-dar üretilememesine ve homosistein birikimine sebep olabilir.Yüksek homosistein ve yetersiz SAM ve meti-lasyon eksikliği damar zedelenmesine, oksidatif stres artımına, inflamasyona, DNA tahribine, DNA’nın tamirinde yetersizliğe nörotoksisiteye, transmittör metabolizmasının değişmesine detoksifikasyonun azalmasına, endojen antioksidan sistemin azalma-sına sebep olur. Bu eksiklik ADD/ADHD, allerjilere, otizm spectrum bozukluklarına, kemik krılmalarına, kardiyovasküler hastalıklara, kanser’e, kronik viral infeksiyonlara, kognitif düşmeye, diaybet’e, immün bozukluklara, fertilite bozukluklarına,maküler deje-nerasyona, migrene, duygulanım durum bozuklukla-rına (anksiyete ve depresyonu da içine alacak şekilde) multiple sklerosiz’e nöral tüb defektlerine, nöropati-lere, hamilelik komplikasyonlarına ve tiroid fonksiyon bozukluklarına sebep olabilir. [3-6]

Şekil 1. Kan beyin engelini geçen üç folat formülasyonunun metabolik basamakları

Page 15: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

7

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

ÖNEMLİ SAĞLIKLI METİLASYON DESTEĞİ-FOLAT

Metilasyonu destekleyen ana besin olan folat vitamin B9 olarak bilinir. Folat, folat ve metionin yolaklarını destekler. Folat, folat siklusuna girmeden önce enzi-matik değişikliklere uğrar. Önce dihidrofolat’a (DHA) sonra tetrahidrofolatat’a (THF) sonrada 5,10 metilen tetrahidrofolat’a ve en son olarakta 5 –metil tetra-hidro folat’a (5-MTHF) dönüşür. 5-MTHF folat’ın ak-tif şeklidir. 5-MTHF metil grubunu artık homosisteine verebilir. Metil grubunu alan homosistein metionine çevrilir. (Şekil-1).

Folat’ın veya folik asidin 5-MTHF’ye çevrilmesi dihid-rofolat redüktaz (DHFR) ve metilen tetrahidrofolat redüktaz (MTHFR) enzimlerinin aktivitelerine bağlıdır.

Acil sağlık problemlerinde bu enzimin genetik SNPyü-zünden veya ilçalardan gelen aktivite düşüklüğü fo-lik asidin metabolize olmasını etkiler. Bu da aktif folat oluşumunu engeller. Genel populasyonun %45-50 sinde MTHFR gen variyansı ile etkilenir ve aktif folat üretme kapasitesi düşerek vütta metilasyon yetmez-liği oluşturur.[1]

FOLAT DESTEĞİNİN ŞEKİLLERİ

Destek folat folik asit, folinik asit ve 5-MTHF olarak üç şekilinde bulunur. Onların kullanımını kişisel sağlık durumları ve fonksiyonel enzim kapasitesi belirler.

Folik Asit

Folik asid, Fazla dayanıklı olması ve emilim hızının yüksek olması dolaysıyla ilk seçilen orijinal destekle-yici folattır Her nekadar folik asit folat’ın bir koenzim şekli değilse de ve metabolik olarak aktif olmak için-de indirgenmesi gerekiyorsa da (aktifliği için DHFR ve MTHFR enzimlerine, Vit B2, Vit B6, çinko ve serine gerekir) kullanılır. [8] Kanda metabolize olmadan do-laşan folik asidin bazı yan etkileri olabilir. [9]

Folinik Asit

Folinic asid folat’ın metabolik olarak daha aktif olan şeklidir. Aktivasyon için DHFR ye ihtiyaç duyulmaz. Folinik asid folik aside karşılaştrıldığında bir çok avantajı vardır. Santral sinir sistemine kolayca gire-bilmesi, daha uzun yarı ömre sahip olması, folat’ın

folik asit koenzimlerini artırması gibi avantajları vardır. Folinik asi aktiflenmek için DHFR enzimine ihtiyaç dumadığından DHFR enzimini inhibe eden metotraksat, primethamine ve trimethoprim gibi ilaçlardan etkilenmez.[10]

5-MTHF

5-MTHF, folat’ın aktif şeklidir ve dolaşımdaki folat’ın ana formudur. Metilasyon açısından balkıdığın-da, 5-MTHF metil grubunu vitB12’ye verir. B12’de grubu homosisteine aktarır. Sonra metionin oluşur. Şekil 2.[11] Yeteri kadar 5-MTHF olmayınca homi-sisteine seviyesi artarken methionin seviyesi düşer.

As 5-MTHF provides folate in the ‘last step’ of the folate cycle, it does not require the enzymes DHFR or MTHFR. This is of particular importance, and of potential benefit, to individuals with MTHFR poly-morphisms (and potentially DHFR polymorphisms although this research is still in its infancy), as 5-MTHF provides a direct source of active folate for methylation (see breakout box).

HANGİ FOLAT ÜRÜNÜ REÇETEYE YAZILMALI

5-MTHF VE FOLİNİK ASİT folat’ın yeni şekilleridirler.Klinikte eski şekil olan folik asitten daha çok kullanıl-maktadırlar. Ancak araştırmalar 5-MTHF’ nin daha etkin olmakla beraber folat düzeylerini folik asit ka-dar ancak artırdığını bulmuşlardır. [12-14] 5-MTHF ‘nin ve folinik asitin homosistein seviyesini düşürme-leri folik asite göre bir avantaj sağlamaktadır.[10]

Metilasyonu sağlamada 5-MTHF ve folinik asit folik aside göre daha fazla etkin olarak görülmektedir.[11]

SAĞLIKLI METİLASYONU DESTEKLEYEN BESİNLER

Vücutta yürüyen diğer biyokimyasal yolaklar gibi me-tilasyon besinlerdeki sinerjestik gruplarla desteklenir. Folat ve metionin yolkalarında folatlarla ilişkili bir şe-kilde vitB2,B6,B12, kolin, ve serin kofaktör veya metil donörleri olarak etki ederler.

Metilasyonu doğrulamak için kullanılan testler:

• MTHFR –MTHRnin genetik mutasyonları nöral tüb defektlerine, tıkanmalı vasküler hastalıklara,

Page 16: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Cemal ÇEVİK

8

akut lösemiye ve kolon kanserlerine karşı hassa-siyeti arttırır, ortaya çıkarır. Genetik test MTHFR enzim üzerine etki eden varyasyonu ve metilas-yon yetersizliğini gösterir.

• Homosistein – Atherosklerosizle beraberliği olan bir aminoasittir. Folat, Vitamin- B6 ve Vitamin B12 ihtiyacı olduğunda seviyesi yükselir. Meti-lastyonun yetersiz olduğunu gösterir.

• Formiminoglutamate (FIGLU) – Folat ihtiyacının fonksiyonel bir markerıdır(belirtecidir).

• Metilmalonate (MMA) – Vitamin B12’nin Fonksi-yonel birmarkeridir.

• THF( Tetrahidrofolat) – Folat’ın metabolik olarak aktif şekli tetrahidrofolattır. Folat’tan peşpeşe gelen NADPH bağımlı redüksiyonlarla oluşur. Her iki basamakta dihidrofolat reduktaz adlı enzim tarafından katalizlenir.

• S-Adenozil Homosistein –Bir aminoasit türevidir. Aktif metil siklusunun bir modülatörüdür. Sistein biyosentezinde ve DNA,RNA, histonlar ve diğer proteinler gibi biyolojik moleküllerin metilasyo-nunun bağımlı olduğu S-adenozil metiyonin ürü-nüdür.

Diğer testler:

• Amino Acidler –Metilasyonun prekürsörleridirler metabolizma boyunca metilasyona giderler.

• Estrojen Metabolitleri –Metillenmiş estrojenlerin kabiliyetlerini gösterir.

KAYNAKLAR

1. MTHFR Support Australia. Frequently asked questions. www.mthfrsupport.com.au/faqs/

2. Lynch B. Methylation and MTHFR defects, 2012. https://www.youtube.com/watch?v=QRHif2 aVPvw

3. Miller AL. The methionine-homocysteine cycle and its effects on cognitive diseases. Altern Med Rev 2003;8(1):7-19. www.altmedrev.com/publications/8/1/7.pdf

4. MTHFR Support Australia. Conditions.www.mthfrsupport.com.au/conditions/

5. Kennedy DO. B Vitamins and the brain: mechanisms, dose and efficacy — a review. Nutrients 2016;8(2):68. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4772032/

6. Gopinath B, Flood VM, Rochtchina E, et al. Homocysteine, folate, vitamin B-12, and 10-y incidence of age-related macular degeneration. Am J Clin Nutr 2013;98(1):129-135. ajcn.nutrition.org/content/98/1/129.full

7. Fava M, Mischoulon D. Folate in depression:

Şekil 2. Metilasyon siklusu, folat siklusu, metionin siklusu, transsulfurasyon yolağı

Page 17: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

9

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

efficacy, safety, differences in formulations, and clinical issues. J Clin Psychiatry 2009;70 Suppl 5:12-17. enlyterx.com/wp-content/uploads/ 2015/02/folates-in-depression.pdf

8. Kelly GS. Folates: supplemental forms and therapeutic applications. Altern Med Rev 1998;3(3):208-220. www.altmedrev.com/publications/3/3/208.pdf

9. Prinz-Langenohl R, Brämswig S, Tobolski O, et al. [6S]-5-methyltetrahydrofolate increases plasma folate more effectively than folic acid in women with the homozygous or wild-type 677C-->T polymorphism of methylenetetrahydrofolate reductase. Br J Pharmacol 2009;158(8):2014-2021. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC2807663/

10. Scaglione F, Panzavolta G. Folate, folic acid and 5-methyltetrahydrofolate are not the same thing. Xenobiotica 2014;44(5):480-488. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/24494987

11. 5-methyltetrahydrofolate monograph. Altern Med Rev 2006;11(4):330-337. www.altmedrev.com/publications/11/4/330.pdf

12. Venn BJ, Green TJ, Moser R, et al. Comparison of the effect of low-dose supplementation with L-5-methyltetrahydrofolate or folic acid on plasma homocysteine: a randomized placebo-controlled study. Am J Clin Nutr 2003;77(3):658-662. ajcn.nutrition.org/content/77/3/658.long

13. Lamers Y, Prinz-Langenohl R, Brämswig S, et al. Red blood cell folate concentrations increase more after supplementation with [6S]-5-methyltetrahydrofolate than with folic acid in women of childbearing age. Am J Clin Nutr 2006;84(1):156-161. ajcn.nutrition.org/content/84/1/156.full

14. Houghton LA, Sherwood KL, Pawlosky R, et al. [6S]-5-Methyltetrahydrofolate is at least as effective as folic acid in preventing a decline in blood folate concentrations during lactation. Am J Clin Nutr 2006;83(4):842-850. ajcn.nutrition.org/content/83/4/842.long

15. Gilbody S, Lewis S, Lightfoot T. Methylenetetra-hydrofolate reductase (MTHFR) genetic polymor-

phisms and psychiatric disorders: a HuGE review. Am J Epidemiol 2007;165(1):1-13. aje.oxfordjournals.org/content/165/1/1.long

EK OKUMALAR

Lin PT1, Cheng CH, Wei JC, Huang YC. Low plasma pyridoxal 5-phosphate concentration and MTHFR 677C–>T genotypes are associated with increased risk of hypertension. Int J Vitam Nutr Res. 2008 Jan;78(1):33-40.

Qi YH1, Yao LP2, Cui GB3, Liang J1, Shao QJ1, Yan LF3, Du P4. Meta-analysis of MTHFR C677T and A1298C gene polymorphisms: association with the risk of hepatocellular carcinoma. Clin Res Hepatol Gastroenterol. 2014 Apr;38(2):172-80.

Sohn KJ1, Jang H, Campan M, Weisenberger DJ, Dickhout J, Wang YC, Cho RC, Yates Z, Lucock M, Chiang EP, Austin RC, Choi SW, Laird PW, Kim YI. The methylenetetrahydrofolate reductase C677T mutation induces cell-specific changes in genomic DNA methylation and uracil misincorporation: a possible molecular basis for the site-specific cancer risk modification. Int J Cancer. 2009 May 1;124(9):1999-2005.

Wang LJ1, Lee SY2, Chen SL3, Chang YH4, Chen PS5, Huang SY6, Tzeng NS6, Chen KC5, Lee IH5, Wang TY5, Yang YK5, Lu RB7. A potential interaction between COMT and MTHFR genetic variants in Han Chinese patients with bipolar II disorder. Sci Rep. 2015 Mar 6;5:8813.

Schmechel DE1, Edwards CL. Fibromyalgia, mood disorders, and intense creative energy: A1AT polymorphisms are not always silent. Neurotoxicology. 2012 Dec;33(6):1454-72.

Gilbody S1, Lewis S, Lightfoot T. Methylenetet-rahydrofolate reductase (MTHFR) genetic polymorphisms and psychiatric disorders: a HuGE review. Am J Epidemiol. 2007 Jan 1;165(1):1-13. Epub 2006 Oct 30.

Qin X1, Li Y, Yuan H, Xie D, Tang G, Wang B, Wang X, Xu X, Xu X, Hou F. Relationship of MTHFR Gene 677CT Polymorphism, Homocysteine, and Estimated. Glomerular Filtration Rate Levels With the Risk of New-Onset Diabetes. Medicine (Baltimore). 2015 Feb;94(7):e563.

Page 18: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Cemal ÇEVİK

10

MİKROTRAVMA İLE MİKROİNFLAMASYON OLUŞTURULMASI

AFTER MICROTRAUMA OCCURING MICROINFLAMATION

Prof. Dr. Cemal Çevik1

1Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği Başkanı

Özet

İğnelenmeyi minimal mikro travma olarak kabul edebiliriz. Mikrotravma sonucu travma olan bölgede hücre-ler tahrip olur, inlamatuar cevapla beraber, tamir mekanizması başlar. Akupunktur iğnesiyle başlatılan mikro travma bir taraftan nöral sistemi diğer yönden fasia sistemini etkileyerek hem ana hücreleri hem de bağ dokusu hücrelerini harekete geçirerek mikroinflamasyon oluşturur. İğnelemekle oluşan mikrtoravma mikro-inflamasyona sebep olarak organizmanın kendisini savunmasını organize ederek iyileşmeyi sağlamaktadır.

Anahtar kelimeler: Akupunkturla İğnelenme,Mikrotravma, İnflamasyon, İyileşme.

Abstract

We can accept needling is a microtrauma. Due to microtrauma in needling region inflamatuar answer starts and collecting inflamatuar cells . From cell membran and neural cells some chemical release and reparing and healing mechanism start. Relasing chemical principally effect two system one is endotells the other is fascia. Healing answer start by way oıf these two system.

Key words: Needling, Microtrauma, İnflamation, Fascia, Endotelium.

Giriş

Akupunktur’un etkin bir tedavi metodu olduğu ar-tık sağlık otoritelerince kabul edilmektedir. Bir kısım devletler akupunkturla tedavi ücretlerinin tümünü öderken bazıları bir kısmını ödemektedirler. Bizim ülkemizde 1991’den bu yana akupunktur resmen tanınmıştır. Ülkemizde bu noktaya gelmiş olmak oldukça önemlidir. Bu gün bir başka noktaya doğ-ru ilerleme olmaktadır. Evet, akupunktur etkin bir tedavi metodudur ancak bu etkinlik nasıl oluşmak-tadır? Kısaca akupunktur nasıl etki etmektedir? Akupunkturun etki mekanizmasını aydınlatmak üzere bir çok çalışma ve gözlemler yapılmış, bunla-ra dayanarak bir çok bilimsel açıklama yapılmış, etki mekanizmaları belirlenmeye çalışılmıştır. Mevcutta oluşturulmuş mekanizmaları iki gruba ayırabiliriz: 1-Ağrının giderilmesine yönelik mekanizmalar, 2-İnflamasyonu gideren mekanizmalar. Ağrının ve

inflamasyonun giderilmesinde garip bir terslik var-dır. Ağrı, ağrı ile giderilmektedir. Ağrıyı giderilirken iğne ile ağrı oluşturularak ağrı giderilir. Sanki ağrının ağrı ile giderilmesi söz konusudur. Bu durum sanki “Çivi çiviyi söker” atasözü ile en iyi ifade edilebilir gibi gözükmektedir. İğneleme ile Endorfin üretimi-ni artırmak, serotonin salınımını teşvik etmek, veya sinirler üzerinden ağrıyı bloke etmek ( Kapı kontrol teorisi) gibi açıklamalar yapılmıştır. 2-İnflamasyon oluşturarak inflamasyonu çözmesi. Birinci grupla ilgili oldukça fazla çalışmalar var ve her geçen gün daha da yapılıyor. İkinci grup yani inflamasyonla tedavi etme biraz izaha muhtaç. Biz bu makalemizde infla-masyonla inflamasyonların kontrol altına alınmasını inceleyeceğiz. Bize göre mikroinflamasyonla lokal ve sistemik inflamasyon çözülebilir. Ve bu iki mekaniz-ma iç içe çalışır ve birlikte olduklarında vardırlar. Mik-

Ankara Akupunktur 2019; 6 (2): 10-20

Page 19: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

11

rotravma iki basamağı da içersine alır. Açıklamalarda iğnenin batırılmasından etkilerin oluşmasını birlikte incelemekle ilgili modellerin henüz oluşturulma dev-resinde olduğunu görmekteyiz. Biz bu çalışmamızda travma, inflamasyon ve nöroinflamasyonu birlikte ele alarak “Mikrotravma” olarak adlandırdığımız bir mo-deli sunmaya çalışacağız. Önce şu soru ile işe başla-yalım: Biz iğnelemekle nasıl bir etki oluşturuyoruz? Moleküler düzey nerede ortaya çıkıyor ve hücresel etkileşim nerede devreye giriyor.

Bu sorunun cevabını aramaya deri seviyesinde baş-layalım. İğne cildin hangi tabakalarını geçiyor? İğne yaptığımızda iğne, deriden giriyor yani en üst tabaka olan epidermisi geçiyor ve dermise ulaşıyor. Dermiste yer alan hücrelerin membranlarını, kapillerlerin en-dotel hücrelerini, nükleustaki DNA yapılarını, prote-inlerini, mitokondrilerini, ribozomlarını, tübüllerini, hücre içi ve hücrelerarası matrikslerini tahrip eder. Bu parçalanmalar sonucu bir çok kimyasal hücre or-tamında birikir, entropi artar, enzimler ortalıkta dola-şırlar, aktif hale gelirler. Membranlardaki fosfolipitle-ri parçalanır, prostaglandinlerle ilgili sikluslar başlar. Yani basitçe bir iğnenin batırılmasıyla binlerce hücre ve organeller delinir, potasyum başta olmak üzere bir çok iyon ortaya salınmış olur. Bir kısım molekü-ler fascia’ya nüfuz ederler, fascia’daki küçük sinir lifleri(duyu, sempatik, motor)etkilenirler, bütün bu olaylar sonucunda lokal bir tahribat oluşur. Sonuç-ta iğnemekle cilt, cilt altı, hücrelerde, hücre matrik-sinde ,organellerde bir mikro travma oluşmakta, bu mikrotravmaya o bölgede mikroinflamasyonla cevap verilmektedir. Mikroinflamasyonlar bir araya gelerek genel bir antiinlamatuar etkinin doğmasına sebep ol-maktadırlar. Hücre matriksinde kanlar aracılığıyla or-ganeller arasında iletişim oluşmakta ve bu organeller aktive olmaktadırlar. Protein sentezi, ATP sentezi gibi aktiviteler hızlanmaktadır.

MİKROTRAVMA

İğnelenmeyi minimal mikro travma olarak kabul ede-biliriz. Mikrotravma sonucu travma olan bölgede hücreler tahrip olur. Doku bütünlüğü bozulur. Ölü hücreler, hücre artıkları ve hücre içerikleri, intrasel-lüler sıvıda birikirler. O bölgeden ölü hücreleri ve hücre parçalarını uzaklaştırmak, tahrip olan hücreler-den sızan hücre içeriklerini dilüe ederek zararsız hale

getirmek için lökositler yığılırlar ve bu arada oluşan vazodilatasyon sonucu damar dışına plazma ve pro-teinleri sızar. Biriken hücreler inflamatuar hücrelerdir. Bu travma vücudun immün sistemini aktive eder. O bölgede kan akımını arttırır ve ağrıyı oluşturan ve ön-leyen mediyatörler salınır. Isı artışı ve kızarma oluşur. Böylece mikro travma olan alan bir taraftan iyileşir. Akupunktur sadece kasılmış yüz kaslarının gevşeme-sine değil, problemli sahaya kan akışını ve mikrotrav-

Resim 1. Ökaryotik Hücre

Resim 2. Deri

Resim 3. Organellerin birbiriyle ilişkileri. Mikrotravma etkisinin hücre içinde, tübüllerde yayılması

Page 20: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Cemal ÇEVİK

12

maya immün sistemin cevabını da arttırır. Mikrotrav-ma ile bölgede bozulan doku bütünlüğü o bölgeye serbest radikal taşıyan nötrofilleri, monositleri, mak-rofajları getirir. Oksidatif stres oluşur. Bu immün re-aksiyon sadece lokal olarak zararlanmış bölgedeki tahrip olmuş hücreleri etkilemez, aynı zamanda sis-temik antiinflamatuar etki ile bütün vücudu etkiler, etkisi iki üç gün sürer. Hücreler arası matrikse salı-nan bu biyomoleküllere karşı bir cevap oluşturulur. Bu cevabın ilk adımı onları ortamdan uzaklaştırmak, ikinci adımı hücrenin bütünlüğünü bozan etkeni et-kisiz hale getirmektir. Tahrip olmuş hücrelerin sayısı az olduğundan dolayı organizmanın verdiği bu ceva-ba mikroinflamasyon adını verdik. Mikroinflamasyon micro + inflammation birleşimiyle ortaya çıkmıştır. Vücudun yayılan mikroorganizmaya verdiği cevap olarak tanımlanır. Organizma kendini korumak ama-cıyla rahatsızlık veren uyarıyı ortadan kaldırmaya yö-nelik uğraş verir bu uğraşa inflamasyon denir.. İnfla-masyon cevabı fiziksel, kimyasal ve biyolojik ajanlarla tahrik edilir. İnflamasyonun klasik bulguları ısı, kıza-rıklık, şişme, ağrı ve fonksiyon kaybıdır. İnflamasyon belirtileri hücresel seviyedeki olaylardan ortaya çıkar. İnflamasyon esnasında beyaz kan hücreleri zarar-lanılan bölgeye yığılırlar ve histamin gibi maddeler salarak lokal inflamasyonu başlatırlar. Tahrip olmuş bölgeye kan akışı artar, bu artış bu bölgede kırmızılı-ğa, sıcaklığa sebep olur, bölgedeki ince kan damar-larından sıvı sızar. Bu bölgede sıvılar birikerek şişme oluştururlar. Lökositlerden salınan bazı kimyasallar yakınlardaki sinirleri etkileyerek ağrıya sebep olurlar. İnce, saç gibi akupunktur iğnelerinin cilde batırılıp cilt altına inmesi iğnenin etrafındaki lokal dokuda infla-masyona sebep olur. İğnelenme ile bir kutuplaşma (depolarizasyon) oluşur. İğne inflame olmuş dokudan farklı yükte ve yapıdadır, inorganiktir, yabancıdır.

Nosiseptiv Sinir Uçlarının Depolarize Olması

Depolarize olmuş sinir uçları dalları boyunca (axon ref-leksi) substance P ve CGRP salgılarlar. Bu iki molekül vazodilatasyona sebep olurlar. Bu işlevlerle beraber mast hücrelerinden histamin salınır ve vazodilatas-yonla beraber vasküler permeabilite artarak plazma damarlardan sızarak ödem oluşur. Oluşan ödem hi-peraljeziye sebep olur. Aspirin ve NSAID ‘ler siklo-oksijenaz enzimini inhibe ederek prostaglandinlerin

oluşumunu önlerler. Lokal aneztezikler C liflerinin ile-timlerini engellerler, Soğuk C liflerinin ateşlenmeleri-ni azaltır, İskemi büyük myelinli lifleri engeller.

Resim 5. Ağrının periferden algılanması

Membranın delinmesiyle ilgili membran bölgesin-den membran fosfolipidleri fosfolipazla parçalanarak Lökotrienler ve prostaglandinlere dönüşürler. Aynı bölgeden serotonin, bradikinin,potasyum iyonu (K+) iyonu salınır. Substance P (serbest sinir uçlarından salınır) hassaslaşmış nosiseptörlerden salınır, vaskü-ler permeabiliteyi arttırır, plazma damar dışına sızar. Nörojenik inflamasyon oluşur. Mast hücrelerinden histamin, serbest sinir hücrelerinden Calcitonin gene related peptide salınır, periferal kapillerlerde vazo-dilatasyona sebep olur. Tahrip olmuş endotellerden ve trombositlerden serotonin salınır ve nosiseptör-leri aktive eder. Hücre tahribi ile beraber potasyum salınır.

YENİDEN İNFLAMASYON

İki bin yıl önce Celsus, inflamasyonun dört kardinal belirtisini tanımladı: Dolor (ağrı), Calor (ısı), Rubor (kırmızılık) ve Tumor (şişkinlik). Sinir siteminin akti-vasyonu inflamasyonu tamamlayan bir faktör olarak görülmektedir.

Ağrının Periferal sensitization

Resim 4. Ağrının periferal duyarlaşması.

Page 21: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

13

Nörojenik inflamasyon afferent nöronlardan f Substance P, Calcitonin Gene-Related Peptide (CGRP), neurokinin A (NKA) ve endothelin-3 gibi nöromediyatörlerinlokal olarak salınmasıyla oluşur. TRPA1 kanallarının lipopolysaccharidlerle (LPS) uya-rılması da akut nörojenik Lokal inflamasyon vücudun sınırları belirli bir bölgesinde olur. İnflamasyon belir-tileri gözükebilir, ancak inflamasyon kendiliğinden çözünür ve tedavi gerekmez. Bu nöropeptidler ya-kınlarındaki mast hücrelerinden histamin salınımına sebep olurlar, histaminde substans P ve kalsitonin gen-related peptid salınmasını uyarır. Histamin ve nöropepetidler arasında iki yönlü karşılıklı ilişki nöro-jenik inflamasyon oluşturur.

LOKAL İNFLAMASYON

Akupuntur tedavisinde birden fazla iğne kullanılır. Or-talama olarak 10 iğne kullanıldığını varsayarsak vücu-dun çoğu kez 10 farklı bölgesinde Lokal inflamasyon oluşturuluyor demektir. Mikrotravma ile İnflamasyon belirtileri gözükebilir, ancak bu inflamasyon kendili-ğinden çözünür ve tedavi gerekmez. Akupunkturla oluşan inflamasyonda kendiliğinden çözünen tedavi gerektirmeyen bir mini lokal inflamasyondur. Ciltteki kırışıklıklar için yapılan akupunkturla iğneleme işlemi bir mikrotravmadır. Mikrotravma teorisi ne göre deri-ye yapılan minitravmadan kaynaklanan nöral yolların aktivasyonu ile deride görüntü değişikliği oluşur. Bu değişiklik akupunkturun etkinliğini gösterir.

ZARARLANMIŞ EPİTEL HÜCRELERİ

İğnelenmekle zarar görmüş epidermal hücrelerde araşidonik asit kaskadı aktive olur. Prostaglandinler ve lökotrienler salınırlar. Bu moleküllerin yerli mast

hücrelerine bağlanmalarıyla histamin ve tümör nek-rozis (TNF alfa) faktör salınırlar. Bu iki molekülün sa-lınımı yakındaki endotellerden intersellüler adhezyon molekülü-I (ICAM-I_) sentez ve mobilizasyonu artar. Dolaşımdaki monositler ve makrofajlar ICAM-I ‘e bağlanırlar, kendi etraflarında dönmeye başlarlar, dermise girerler, ve kemotaktik olarak iğne ile tahrip olmuş hücrelere ulaşırlar.

MİKROİNFLAMASYONDA ROL ALAN HÜCRELER

• Zarar gören dokular ve hücreler

• Endotheliyal hücreler

• Dolaşımdaki lökositler

• Bağ dokusu hücreleri

• Mast hücreleri

• Fibroblastlar

• Doku makrofajları

• Lenfositler

• Ektra sellüler matrix bileşenleri

• Fibrröz proteinler (kollajen ve elastin)

• Adheziv glikoprotenler

• Endoteldeki proteoglikan

MİKROİNFLAMASYONDA OKSİDATİF STRES

Mikroinflamasyonda görülen hücreler, moleküller ve mekanizmalar çok çeşitlidir. NBu mekanizmalar-dan birisi ve en önmelilerinde olanı oksidatif stres-tir. İğne ile hücre veya doku hasarı oluştuktan son-ra matrikste(ECM’de) birtakım değişiklikler oluşur. Konak hücrelerden, damar duvarlarından serbest radikaller ve litik enzimler, araşidonilk asidinin kas-kadının aktive olmasıyla üretilen sitokinler ECM’ye diffüze olurlar. İnflamatuar olaylara cevap olarak oluşur. Bu moleküllerde, mast hücrelerini etkileye-rek onlardan histamin, TNF -alfa salınmasına sebep olurlar. TNF alfa, sitokinler, otokoidler, ICAM-I sentez ve mobilizasyonun etkileyerek inflamasyon sürecini devam ettirirler.

Resim 5. Endotel hücrelerinine nötrofil adhezyonu ve ekstravazasyonu

Endotel hucreleri nötrofil adhezyon ve ekstravazosyonu

Page 22: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Cemal ÇEVİK

14

VASCULAR CELL-ADHESİON MOLECULE-1 (VCAM-1)

(VCAM-1), endothelial hücredeki NADPH oxi-daz sistemini aktive eder, bu da reaktif oksijen türevlerinin(ROS) üretimini katalizler. Bu aktivite için VCAM-1 e bağlı lenfosit göçü şarttır. İnflamasyon hücreleri ICAM-1 ‘e bağlanıp dönmeye başladıktan sonra hidrojen peroksit salgılarlar, endotel hücreleri-nin birbirleriyle temasları kaybolur, monosit ve mak-rofajlar damar duvarı boyunca diapedesiz oluşturur-lar.

AKUPUNKTURLA ETKİN OLAN İKİ YAPI: ENDOTEL HÜCRELERİ VE FASİYA

Yapıların birisi iç yüzeyleri diğeri ise dış yüzeyleri ör-ter. Dokuların iç yüzeyini kablayan epitel doku, özel-likle damarların iç yüzünü kablayan endotel hücre-leri, protein ve nitrik oksit üreterek vazodilasyonla gevşeterek görev yaparlar. Bütün vücudun, organla-rın, kasların, damarların dış yüzeyini örten Fasia ise gerilerek görev yapar. Her iki sistemde inflamasyonu yönetirler.

MİKROİNFLAMASYON DÖRT UÇLUDUR

1. Zararlanan doku salınımları (bradikinin, prostag-landin, Serotonin, K+)

2. Doku salınımları ile aktive olan sinir sisteminden salınan moleküller (Substans-P, Calsitonin gen related peptid,C GRP)

3. Sinir sisteminden salınan moleküllerin aktive et-tiği damar sistemi Arteriyollerde gevşeme, geçir-genliğin artması).

4. Sinir sisteminden salınan moleküllerin aktive ettiği hücreler (Mast hücrelerinin salgıları, Hista-min, TNF-alfa)

İğnelemekle, kesiler gibi doku bütünlüğünü bozulur.Yara meydana gelir. Bu bütünlüğün tekrar sağlan-ması için hücresel ve hümoral olaylar başlar. Ve yara kabuk bağlar. İnflamasyon sonlanır.

Travma sonucu doku zararlanmasıyla beraber aşağı-da görüleceği üzere moleküler ve hücresel düzeyde

birbirini takibeden ve birbirleriyle ilişkili olaylar dizisi ortaya çıkar.

Travma ve flamasyon

Akut inflamasyonun majör belirtileri

(1) Vaskuler dilatasyon ve kan akımınıartması(eriteme ve sıcaklığa sebep olur. ).(2) Damar dışına sızma sonucu protein veplazma sısının birikmesiyle ÖDEMoluşması(3) Zara gören yere Lökosit göçu ve birikimi .

Mikro İnflamasyonun mekanizması

1. Vaso dilatasyon

2. Eksudasyon

3. Ödem

4. Hucrelerin göçu

5. Kemotaksis

Page 23: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

15

SERBEST RADİKALLER

Sağlığımızı korumak için vücudumuzda güçlü bir savunma sistemimiz vardır. İnfeksiyon hastalıkları veya kanserlerin riskleri artarken bizim bağışıklık sis-temimiz diğer faktörlerle beraber hayatımızın ikinci devresinde gittikçe zayıflamaktadır. Hayatımızın her saniyesinde hücrelerimiz serbest radikal partikülleri ile bombardıman edilmektedir. Normalde bu serbest radikaller bizi bakterilerden, viruslardan ve diğer ya-bancı maddelerden korurlar. Oksidant savunmamız yetersiz ise bu radikaller vücudumuzu zararlandırır-lar. Fazla miktarda serbest radikal üretildiğinde, ra-dikaller, proteinleri, lipidleri, enzimleri DNA’yı tahrip ederler. Hücre sinyal sistemini bozarak bizi çeşitli hastalıklara uğratırlar. Serbest radikaller hem infla-masyonun sebebi hem de sonucudurlar. İğne ile ya-ralanma sonucu iğnenin etkilediği alana nötrofiller, ve makrofajlar gelirler. Bu hücreler serbest oksijen radikalleri üretirler. Bu hücrelerin membranlarında bulunan NADPH oksidaz bu üretim işlevinde görev alır. Üretilen radikaller hücre öldürücü ve bakterisi-dal etkilidirler.

OKSİDATİF STRES BASAMAKLARI

Tahrip olmuş, yutulmuş, zararlanmış somatik hüc-

relerin, yabancı bakterilerin uyarmalarıyla inflamas-

yon hücreleri hidrojen peroksit (H202) salgılarlar.

Bu oksidatif saldırı ile yerli hücreler tahrip olurlar ve

araşidonik asit kaskadı aktive olarak prostaglandin-

leri ve lökotrienleri salgılarlar. Bu moleküllerde, mast

hücrelerini etkileyerek onlardan histamin, TNF alfa

salınmasına sebep olurlar. TNF alfa, sitokinler, oto-

koidler, ICAM-1 sentez ve mobilizasyonunu etkile-

yerek inflamasyon sürecini devam ettirirler. Kutanöz

damarlardaki endotellerden intersellüler adhezyon

molekülü-1’in (ICAM-1) sentezlenmesi ve göçmesi.

İkinci oksidatif basamak ektrasellüler matrikste inf-

lamasyon hücrelerinin kemotaktik sinyalleri almala-

rı, bu sinyaller ya tahrip olmuş somatik hücrelerden

veya infeksiyon ajanlarından, düzensiz olarak oluşan

litik fonksiyonlardan oluşurlar. Her iki durumdada

reaktif oksijen türevleri oluşurlar. Özel proteinazlarla

serbest hale gelirler

Resim 5. İğnelemekle(burada kesi ile) oluşan yara ile hümoral ve hücresel olayların başlaması

Page 24: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Cemal ÇEVİK

16

OKSİDATİF STRES AKUPUNKTUR’UN ETKİSİ

İğneleme sonucu oluşan mikroinflamasyon bütün vücutta antioksidan kapasitenin artışı için bir uyarı görevi yapabilir. İmmün hücrelerle salınan az miktar-daki serbest oksijen türevleri yani serbest radikaller kısa süreli oksidasyon ile vücudun hem lokal hem de sistemik anti oksidan kapasitesinin artışına sebep olabilirler. 2014’ten bu yana yapılan 7 çalışmada iğneleme ile antioksidan sistem enzimlerinin aktive oldukları (SOD, GSH reduktaz, katalaz), MDA gibi oksidasyon ürünlerinin seviyelerinin düştüğü gözlen-miştir, akupunkturun oksidatif stresi yönetmesi söz konusudur

Bağ dokusu ve İnflamasyon-Dr. Helena Langevin Mekanik etki: Germe

Dr. Langevin’in araştırmalarında kronik ağrıda kon-nektif dokunun rolü ve akupunkturun temelleri üze-rine yoğunlaşmıştır. Ona göre konnektif doku immün sistemin evidir. İlk NIH grant’ında akupunktur iğnele-rini manüple etmek için bir robotik kol hazırladı. Ve bu aleti kullanırken iğneler döndürüldüğünde iğne-yi çekip çıkarmak için gerekli olan kuvvetin arttığını buldu.Bu konnektif dokuya uygulanan mekanik sti-mülasyondan doğuyordu. Dokunun gerginlik etkileri dikkatini çekti. Araştırmaya göre akupunktur iğneleri sinir sisteminin farklı yollarından etki eder ve etkileşim oluşturlar. Konnektif doku üzerinden basitçe iğne ve duyu sinirleri arasında mekanik bir bağlantı oluşur.

FİBROBLASTLAR VE MİKROTRAVMAYA CEVAPLARI

Fibroblastlar, ekstrasellüler matriksi oluşturan prote-inleri sentezlerler matrikste yer alırlar, hücrede me-

kanik uyarıya (mikrotravmaya) cevap veren kollajeni ve diğer proteinleri ve parçalayıcı enzimleri üretirler. Fibroblastlar, myofibroblastlara dönüşebilirler, bu hücreler yara iyileşmesinde rol alırlar. Myofibrob-lastlar fazla miktarda kollajen ve özel proteinler üretirler, bu proteinler kollajen matrikse gerginlik uygulanırsa yaranın uçlarını çekerek birleşmesine yardım ederler. Myofibroblastlar normalde daya-nıklı skar oluşunca ölürler. Ancak kronik inflamas-yonda fazla miktarda üretilip çökerler, doku ger-ginliğini arttırırlar, hareket kısıtlılığına sebep olurlar. Fibroblastlarla klinik araştırmalarda ilişkili dokularda anormallik gözlenmemiştir. Mesela, fazla sayıda alt bel ağrısı olan hastalarda omurga kemiğinde ve il-gili yapılarda tesbit edilebilir bir anormalliğe rastlan-mamıştır. University of Heidelberg’deki araştırıcılar 2008 de konnektif dokusunda his (duyu) sinir uçla-rının inflamasyon dolaysıyla gerildiğinden dolayı ağrı algıladıklarını bildirdiler. Yoğun tabakaların biribirleri üzerinde kaymaları da engelleniyordu. Fibrotik işlev-ler bu kaymayışın sebebi olabililer. Dr. Langevin’in ultrasound çalışmaları sırttaki kasları saran konnektif dokunun kronik ağrılı olanlarda daha kalın olduğu-nu tesbit etti. Bu kişilerde fibrotik işlevler kalın doku tabakalarının birbiri üzerinde kaymasını engelliyordu, hareketliliği kısıtlıyordu.

EXTRASELLÜLER ATP

Langevin ve grubu araştırmalarında akupunktur iğne-sinin batırılmasına verilen hücresel cevabı incelediler. İğneden birkaç santimetre uzakta olan fibroblastların iç iskeletlerini reorganize ettiklerini, şekillerini değiş-tirdikler, daha büyük ve daha düz hale geldiklerini izlediler. Cevabın bir kısmı olarak dokunun yaklaşık 30 dakika gerildiğini izlediler. Bu süre akupunktur noktasının tedavi esnasında vücutta kalma süresine uyuyordu. Onlar iğne döndürüldükten sonra doku-nun iğneyi hemen bırakmadığını gözlediler. Konnek-tif dokunun gerilmesi iğne ciltin altında kaldığı sü-rece devam etmekte, cilt altındaki doku uzun süre gergin kalmaktaydı. Langevin’in takımı akupunkturla fibroblastların özel Rho-bağımlı sitoskeletal reorgani-zasyonu ile bütün dokunun relaksasyonu sağladığını idda ediyorlar. Rho bir hücre içi bir sinyal molekülüdür ve hücre motilitesinde görev alır, Hücre yüzeyindeki proteinlerin yeniden şekillendirerek matriksteki fib-

GERİLME-FASİYALARGERİLME - FASİYALAR

Page 25: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

17

roblastların şekillerinin değişmesine sebep olur. Onla-rın bulgularına göre fibroblastların şekil değiştirmeleri onların ATP salmalarına sebep olur. Dr. Langevin’e göre ATP hücre içinde yakıt, hücre membranının dı-şında (ECM’de) bir sinyal molekülü olarak görev ya-par. Extrasellüler ATP adenozin gibi diğer pürinlere çevrilir, adenozin burada bir lokal analjezik olarak etki eder, böylece muhtemel hücresel ve fizyolojik meka-nizma oluşturur, akupunkturla tedavi gören bazı has-talardaki ağrının kesilmesi ile ilgili olarak.

MEKANİK SİNYALLER HÜCRE İSKELETİNDEN HÜCRE ÇEKİRDEĞİNE İLETİLİRLER

Hücresel seviyede birçok araştırmacı mekanotrans-düksiyon üzerinde çalışmaktadırlar.

Adezyon moleküllerinin integrin ailesi hücre dışı mat-ris ile hücrelerin içi arasında onların bulgularına göre fiziksel ve bilgilendirici bir bağ oluşturur. Bu hücre-matris bağlantıları sayesinde hücreler kuvvetleri algılar ve bu mekanik sinyalleri, sinyal moleküllerinin aktivas-yonu veya deaktivasyonu, transkripsiyon faktörle-rinin çekirdeğe translokasyonu ve nihai olarak gen ekspresyonundaki değişiklikler gibi hücresel yanıtlara dönüştürürler. Mekanik sinyaller doğrudan hücre is-keletinden çekirdeğin iç kısmına iletilebilirler. Hücre-sel seviyede birçok araştırmacı mekanotransdüksiyon üzerinde çalışmaktadırlar. Adezyon moleküllerinin integrin ailesi hücre dışı matris ile hücrelerin içi arasın-da onların bulgularına göre fiziksel ve bilgilendirici bir bağ oluşturur. Bu hücre-matris bağlantıları sayesinde hücreler kuvvetleri algılar ve bu mekanik sinyalleri, sinyal moleküllerinin aktivasyonu veya deaktivasyonu, transkripsiyon faktörlerinin çekirdeğe translokasyonu ve nihai olarak gen ekspresyonundaki değişiklikler gibi hücresel yanıtlara dönüştürürler. Mekanik sinyal-ler doğrudan hücre iskeletinden çekirdeğin iç kısmına iletilebilirler.

GERİLME BİR MİKROTRAVMADIR

Gerilme bir mikrotravma olarak kabul edilir. Geril-me kuvveti sitoplazmadaki fibroblastlardan çekirde-ğe kadar etki oluşturarak immün faaliyetleri başlatır. Akupunktur iğne manipülasyonu uzun süre gerginlik oluşturur ve bu yüzden biyomekanik fonksiyonları ölçmek için faydalı bir araç olarak görünüyor.

İĞNE BAĞ DOKUSUNU DA DEĞİŞİKLİK OLUŞTURUR

Konnektif dokudaki fibroblastlar şekillerini değişti-rebilirler, genişlerler ve içlerinden de yeniden şekille-nirler. Yani iğne konnektif dokuyu ve sinir sistemini etkiler. Fibroblastlar şekillerini değiştirdiklerinde ATP salgılarlar. ATP hücre içersinde bir enerji molekülü olarak görev yaparken hücre dışında bir sinyal mole-kül olarak görev yapar. ATP salınması hücrenin şekil değiştirmesi için gereklidir. Rochester Üniversitesin-de Dr. Nedergaard ve Dr. Takano tarafından yürü-tülen bir araştırmada ATP’nin yıkılım ürünleri duyu sinirleri üzerine analjezik etki gösteriyorlar. Ek olarak şekil değişikliği fibroblastlardan ATP salınımının sür-dürülmesiyle ilişkilidir. Hücre içinde ATP yakıt olarak kullanılırken hücre dışında bir sinyal molekülü olarak görev yapar. Extraselüler ATP adenozin gibi diğer pü-rinlere çevrilir. Adenozin lokal bir anajezik olarak etki gösterir.

İĞNE İLE UYARIM-GERGİNLİK OLUŞTURMA

Helena Langevin’e göre iğneleme esnasında kon-nektif dokunun iğneye bağlanması söz konusudur. O, iğnelenme esnasında iğnelerin konnektif doku-ya bağlandığını söylüyor. Fibroblastlar (kollajen gibi konnektif dokuyu üretirler) iğnelenme yerine birkaç santimetre uzağında cevap verirler. Konnektif doku-nun iğneye bağlanması 30 dakika sürüyor. Akupunk-turda iğnelerin vücutta kalma süresine uyuyor.

Resim 5. İğne ile lokal gerginlik oluşturulması

(iğneyi döndürerek)

Page 26: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Cemal ÇEVİK

18

İğneyi döndürmekle lokal gerginlik oluşur. İğnenin döndürülmesiyle lokal bir gerginlik oluşur. Lokal ger-ginlik, alttaki konnektif dokunun iğneye sarılmasıyla oluşur ve iğne rotasyon yaptırılınca da artar. Gergin-lik iğne çıkarılana kadar devam eder.

Akupunktur-iğne maniplasyonu sürdürülebilir ger-ginlik oluşturur. Bu olay biomekanik çalışmalar için faydalı bir araçtır.

NOSİSEPTİV SİNİR UÇLARININ DEPOLARİZE OLMASI

Saç gibi iğnelerin batırılmasıyla iğnenin etrafındaki lokal dokularda inflamasyon oluşur, inflame olmuş dokunun depolarizasyonu ile çekilir. İğne ile inflame olmuş doku zıt elektrik yüküne sahiptirler

Depolarize olmuş sinir uçları dalları boyunca (axon refleksi) substance P ve CGRP salgılarlar. Bu iki mo-lekül vazodilatasyona sebep olurlar. Bu işlevlerle be-raber mast hücrelerinden histamin salınır ve vazo-dilatasyonla beraber vasküler permeabilite artarak plazma, damarlardan sızarak ödem oluşur. Oluşan ödem hiperaljeziye sebep olur.

İğne, ciltten geçerken(epidermis ve dermisten) hücre-leri tahrip eder.Hücre içerikleri dokular arasına geçer. Membranlardan salınan prostaglandinler, lökotrien-ler, K, serotonin, bradikinin tahrip olmuş hücrelerden salınırlar, bu moleküller serbest sinir uçlarında Subs-tans P ve calcitonin gen-related peptid salınmasına sebep olurlar. Bu iki molekül bir taraftan mikroinfla-masyon oluştururken diğer taraftan ağrıya hassasiyet oluştururlar.

Substance P (serbest sinir uçlarından salınır) à nosi-septörleri duyarlılaştırır, vasküler permeabiliteyi ar-tırır, plazma damar dışına sızar, nörojenik inflamas-yon oluşur. Mast hücrelerinden histamin salınması uyarılır.

Calcitonin gene related peptide (serbest sinir uçların-dan salınır) à periferal kapillerlerde dilatasyon oluşur

Serotonin (trombositlerden ve zararlanmış endotel hücrelerinden salınır) à nosiseptörleri aktive eder

Hücre tahribi ile à potassium açığa çıkarà nosiseptör-leri aktive eder.

Resim 6. Konnektif dokunun iğneyi sarması ve fibroblastların uzaması, şekil değiştirmesi

• Akupunktur iğnelenmesi esnasında hasta Çiy hissini algılar, iğne uy-gulayanın iğnesinin ucunda bir yakalanma, gerilme hissi iletilir. Bu geleneksel olarak oltaya takılan balıktan haberdar olma gibidir. Bu bazen iğnenin çıkarılması esnasında da hissedilir. Bu oluşum iğne-nin doku tarafından sarılması ile izah edilebilir. Dr. L angevin ve ça-lışma arkadaşı Martin K rag(ortopedist)bu davranışı bilimsel olarak açıklamaya çalıştılar. Biomedikal mühendis olan David Churchill’in yardımıyla iğneleri çeken bir robot ve çekim gücünü kaydeden bir cihaz yaptılar. Bu çekiş gücünü 16 farklı noktada denediler ve tek-rarlanabilir sonuçlar elde ettiler. Çekiş kuvvetinin iğnelere rotasyon yapıldıklarında çok daha kuvvetli olduğunu buldular. Sıçan dokula-rında akupunktur uygulandığında iğneler döndürüldüğünde cilt al-tındaki gevşek bağ dokusu iğneye sarılır, hafifçe döndürmede bile bu etki görülür. Bu sarılma konnektif dokuda bir gerilmeye sebep olur. Gerilim şiddeti iğnenin roatasyonu ve hareket ettirilmesiyle artar. Ultrasound kullanarak canlı dokularda bu davranış gösterildi.

• Şekilde konnektif dokunun iğneyi sarmasını ve fibroblastın uzama-sı, şekil değiştirmesi gözükmektedir.

İğnenin Yakanlanması

Page 27: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

19

NÖROJENİK İNFLAMASYON

Nörojenik inflamasyon, Substance P, Calcitonin Gene –Related Peptide (CGRP, Neurokinin A(NKA) ve endothelin-3 gibi afferent nöronlardan lokal olarak salınan inflamasyon mediatörlerinin etkileriyle olu-

şur. Lipopolisakkarid (LPS) uyarılmış TRPA1 de akut neurogenik inflammation, oluşturur.

Bu nöropeptidler salındıklarında yakınlarındaki mast hücrelerinden histamin salınımını uyarırlar. Histamin-da tekrardan substance P ve calcitonin gene related

CGRP

CGRP

PARÇALANAN HÜCRE MEMBRANLARINDAN SALINAN PROSTAGLANDİNLER, K VE DİĞER MEDİYATÖRLER SİNİR UÇLARINI DUYARLILAŞTIRIRLAR. SUBSTANCE-P, CGRP SALINIR, AĞRIYA DUYARLILIK GELİŞİR.

Parçalanan Hücre Membranlarından Salınan Prostaglandinler, K ve Diğer Mediyatörler Sinir Uçlarını Duyarlılaştırırlar.

Substance- P, CGRP salınır, Ağrıya Duyarlılık Gelişir.

• İlk etkilenen yapı iğnenin ilk karşılaştığı yüzey yani DERi

Ters Yönde İğneler - Kıllar

Page 28: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Cemal ÇEVİK

20

peptid ürettirir sinirlerden. Yani nörojenik inflamas-yon oluşurken histamin ve nöropeptidler arasında iki yönlü ilişki kurulur.

Bu alanda bir çok çığır açıcı çalışmalar yapılmaktadır. Son zamanlarda Migren baş ağrısında nöropeptid-lerin etken olduğu ile ilgili olarak çalışmalar yapıldı (SP, neurokinin A ve CGRP). Trigeminal sinirin nosi-septif liflerinin antidromik uyarısıyla nörojenik infla-matuar cevap alındı. Dural kan damarlarından damar dışına belirgin protein sızması oluştu (çeşitli nörosen-sory nöropepetidlerin salınmasıyla beraber) Klinikte etkinliği gösterilmiş bir çok antimigren ilaç (ergot ve triptanlar gibi) nöropepetid salınımını ve protein sızmasını azalttıkları bulundu. Bu bulgular migrenin nöroinflamatuar bir hastalık olduğunu doğrular ma-hiyettedirler.

MAGNEZYUM EKSİKLİĞİ VE NÖROJENİK İNFLA-MASYON

Mağnezyum eksikliği sıçanlarda nörojenik inflamas-yona sebep olabilmektedir.

Sıçan modellerinde oluşturulan magnezyum eksikli-ğinin 5. gününde de substans P salınımı artıyor, SP diğer sitokinlerin salınımına sebep oluyor. IL-I, Inter-leukin 6 (IL-6), TNF-alpha (TNF), gibi. İnflamasyon oluşuyor.

İĞNE BATIRILMASI

Akupunktur noktasına iğnenin batırılmasıyla deride mikrotravma oluşturulur. Buradan beyine bir mesaj gönderilerek lokal ve sistemik olarak düzenleme ya-pılması sağlanır.

İnflamasyon azalırken oksijen, kan lenf ve besin akışı artar.

Ağrı, ağrı sinyallerinin alınması ve ağrıyı giderici hor-monların salınmasıyla giderilir.

Akupunktur, oksitosin salınımını uyarır, oksitosin pa-rasempatik sinir sistemini uyararak vücudun gevşe-mesine ve stresi azaltmaya yardımcı olur.

SONUÇ

Mikroinflamasyon ilk kez bizim kullandığımız bir tıbbi terimdir. Mikrotravma ile başlatılan olaylar dizisinin iyileşmeye kadar giden moleküler ve hücresel yön-lerini inceler. Akupunktur iğnesiyle başlatılan mikro travma bir taraftan nöral sistemi diğer yönden fasia sistemini etkileyerek hem ana hücreleri hem de bağ dokusu hücrelerini harekete geçirerek mikroinfla-masyon oluşturarak organizmanın kendisini savun-masını organize ederek iyileşmeyi sağlamaktadır.

Page 29: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

21

KOZMETİK AKUPUNKTUR

COSMETIC ACUPUNCTURE

Prof. Dr. Mehmet Tuğrul Cabıoğlu1, Uzm. Dr. Y. Erol Yalçın2

1Lokman Hekim Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fizyoloji Anabilim Dalı2İç Hastalıkları Uzmanı, Yukarı Bahçelievler Mh. Şehit H. Temel Kuğuoğlu Sk. No:22 Çankaya/Ankara

Özet

Akupunktur uygulamasıyla, vücuttaki enerji dengelenmesi sağlanmasıyla birlikte, özellikle ilave olarak yüze akupunktur uygulamasıyla, yüzde tonusu, gerginliği ve kanlanmayı etkilediğini bilmekteyiz. Kozmetik aku-punktur, yüzde ve vücudun tamamında akupunktur noktalarına iğne girilmesiyle uygulanan bir metottur. Bu uygulamada, özellikle vücuda dışarıdan her hangi bir madde verilmez. Vücuda ve lokal olarak yüze yapılan akupunktur uygulamaları, vücutta birçok mekanizmayı harekete geçirir. Burada akupunktur iğnesinin noktaya girilmesiyle birlikte vücudun hem meydana gelen mikrotravma ya hem de ağrıya geliştirdiği cevapla birlikte yüzde deri tonusun da, esnekliğin de ve kanlanmada artış sağlanmaktadır. Tamamen vücudun, öz sistemlerini harekete geçirerek yapılan bir tedavi uygulaması olmasıyla kozmetik uygulamalarda ön plana çıkacağı düşü-nülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Kozmetik akupunktur, yüz, deri tonusu, deri elastikiyeti, mikrotravma.

Abstract

With acupuncture application, we know that the energy balance in the body is affected, especially when acupuncture is applied to the face, it affects the facial tonus, tension and blood supply. Cosmetic acupuncture is a method applied by inserting the acupuncture points on the face and body. In this application, no substance is given to the body in particular from the outside. Acupuncture applications on the body and face stimulate many mechanisms in the body. Here, the acupuncture needle inserts the point with the response of the body to both microtrauma and pain, along with the increase in tonus, skin elasticity and increase in blood supply. It is thought that cosmetic acupuncture will come forward in the cosmetic applications as it is a treatment application by activating the self systems.

Key Words: Cosmetic acupuncture, facial, skin tonus, skin elasticity, microtrauma.

Giriş

Kozmetik uygulamalara ilgi, günümüzde artarak de-vam devam etmektedir. Kozmetik uygulamaların bir-çoğunda doğal olamayan yöntemlerin kullanılması, yüze dışarıdan uygulanan ilaçların bazılarının, vücut-ta alerjik reaksiyon gibi yan etkilere neden olduğu bilinmektedir. Bu durumda, akupunktur gibi sadece vücuda iğne girilmesiyle yapılan tedaviler ön plana

çıkmıştır. Kozmetik akupunktur uygulamaları, her geçen gün daha fazla kullanılmaktadır. Akupunktur uygulamasında, vücudun kendi eczanesini kullan-maktayız.

Kozmetik akupunktur uygulamasında, ilk önce bü-tün vücutta enerji akışının dengelenmesi gereklidir. Vücüdumuzu bir iyon havuzu olarak düşünürsek, bu

Ankara Akupunktur 2019; 6 (2): 21-23

İletişim Bilgileri: Tel: 0312 235 11 13 e-mail: [email protected]

Page 30: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Mehmet Tuğrul CABIOĞLU

22

iyonların vücutta dengeli bir şekilde dağılması gerek-lidir. İlk önce vücut akupunkturu yapılarak, vücudun elektriksel dengesini sağlamamız gerekmektedir.

Akupunktur uygulamasıyla, cilt tonusun da art-ma (1), cilde esneklik (2) ve kanlanmada artış (3) sağlanmaktadır.

Deri birbiriyle bağlantılı epidemis, dermis ve subcu-teneous dokulardan oluşur. Dermis vasküler ve sinir ağının toplandığı fibröz ve amorf bağ dokusu, fibrob-lastlar, makrofaj ve mast hürelerinden oluşur. Ektra-selüler matriks protein yapısında liflerden oluşmuştur, bu lifler kollagen, elastin ve fibronectindir. Kollagen, elastin ve fibronectin lifler, fibröz bağ dokusunu oluş-turur. Elastin fibriller deriye elastiklik kazandırırken, kollagen lifeler deride tonusu güçlendirir (4).

Akupunktur noktasına iğne girildiği zaman deri-de epidermis, dermis ve subcuteneus katmanında değil, aynı zamanda kas dokusu içinde de mikrot-ravma meydana getirir. Akupunktur noktasına iğne batırmayla birlikte meydana gelen mikrotravmayla, ekstraselüler matrikste bulunan kollagen, elastin ve fibronectin lifleri ve kas dokusunda bulunan aktin ve miyozin proteinlerinde parçalanma olur. Vücudumuz bu iğne batırmayla meydana gelen mikrotravmaya “Tamir Et” emiriyle cevap verir. Böylece, yerçekimine mağlup olmuş bu dokularda bir yenilenme meydana gelir.

Kozmetik Akupunktur Uygulamasında İlk Basamak

Bu uygulamada yüz bölgesine akupunktur uygula-masından önce vücudun enerji dengesinin sağlan-ması gerekmektedir. Bu durumu sekiz kesişme (eight confluence) noktalarını kullanarak sağlamaya çalı-şırız. Bu sekiz kesişme (eight confluence) noktaları düzenli meridyenler ile ektra meridyenlerin birleş-tiği noktalardır. Bu noktalara iğne batırmayla hem düzenli meridyenlerde hem de ektra meridyenlerde enerji dengesini sağlamaya çalışırız. Ayrıca, ilave ola-rak yüzden geçen Mide (ST), Safra Kesesi (GB), Kalın Barsak (LI), İnce Barsak (SI), Mesane (BL) ve Üçlü Isı-tıcı (TE) meridyenlerin enerjilerinin dengelenmesinde kaynak noktalarını da (Yuan-Primary point) kullana-biliriz.

Sekiz Kesişme (Eight Confluence) Noktaları

SP 4 noktası Dalak ile Chong meridyenlerini birbiri-ne bağlar. PC 6 noktası Pericardium ile Yinwei me-ridyenlerini birbirine bağlar. Bu iki noktanın birlikte kullanarak Kalp, Göğüs ve Mide bölgesindeki enerji düzeyini etkileriz. SI 3 noktası İnce Barsak ile Du me-ridyenlerini birbirine bağlar. BL 62 noktası Mesane ile Yang Heel meridyenlerini birbirine bağlar. Bu iki nok-tanın birlikte kullanarak arka sevikal, arka thorasik ve lumbal bölgesindeki enerji düzeyini etkileriz. TE 5 Sanjiao ve Yang Link meridyenlerini birbirine bağlar. GB 41 Safra Kesesi ve Girdling meridyenlerini birbi-rine bağlar. Bu iki noktanın birlikte kullanarak gözün lateral kısmı, kulak arka kısmı ve omuz bölgesindeki enerji düzeyini etkileriz. LU 7 Akciğer ve Ren merid-yenlerini birbirine bağlar. KI 6 Böbrek ve Yin Heel me-ridyenlerini birbirine bağlar. Bu iki noktanın birlikte kullanılarak göğüs, diafragma ve gögüs bölgesindeki enerji düzeyini etkileriz. Bu noktalara iğne batırmayla hem düzenli meridyenlerde hem de ektra meridyen-lerde enerji dengesini sağlamaya çalışırken, bütün vücudun dengesini düzenlemeyi düşünürüz. Bundan dolayı tedavinin başında bu düzenlemeyi sağladıktan sonra yüzdeki lokal noktalara geçebiliriz (5).

Ayrıca, enerji düzenlenmesinde ilave olarak yüzden geçen meridyenlerin kaynak noktaları olan ST 42, GB 40, LI 4, SI 4, BL 64 ve TE 4 noktalarını kullanabili-riz. Akciğer meridyeni yüzden geçmese de, akciğer meridyeni ile deri arasındaki yakın bağlantıdan dolayı bu meridyenin kaynak noktası olan LU 9 noktası da tedaviye ilave edilir (5).

Yüzden Geçen Akupunktur Meridyenlerin Yüzdeki Noktaları

Yüzden Mide (ST), Safra Kesesi (GB), Kalın Barsak (LI), İnce Barsak (SI), Mesane (BL) ve Üçlü Isıtıcı (TE) me-ridyenleri geçer. Kozmetik akupunktur uygulamasın-da bu meridyenlerin yüzdeki noktalarını lokal nokta olarak kullanırız (5).

Mide meridyeninin ST1-8 noktaları, Safra Kesesi me-ridyeni GB 1-7, Kalın Barsak meridyeni LI 19-20, İnce Barsak meridyeni SI 17-19, Mesane meridyeninin BL 1-2, Üçlü Isıtıcı meridyeni TE 20-23 noktaları yüzde bulunmaktadır (5).

Page 31: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

23

Kozmetik Akupunktur Uygulamasında Aku-punktur Noktası Olmayan Yerlerin Kullanılması

Yüzde tonus azaldığı bölümlerdeki noktalar, aku-punktur noktası olmasa da belirli bir algoritma içinde kullanılmalıdır. Bu algoritma, özellikle yüzde tonusun azaldığı bölgede, esnekliğin en fazla azaldığı nokta ve/veya noktalar dikkate alınarak düzenlenir.

Kozmetik akupunktur, özellikle vücuda dışarıdan her-hangi bir madde enjeksiyonu yapmadan veya yüze sürmeden, hem yüzde hem de yüz dışında vücudun tamamında akupunktur noktalarına iğne girilmesiyle uygulanan bir metottur. Burada akupunktur iğneleri-nin, noktalara girilmesiyle birlikte vücudun hem mey-dana gelen mikrotravmaya hem de ağrıya geliştirdiği cevapla birlikte yüzde tonusun artışı sağlanırken, deri esneklik kazanmakta ve kanlanma artmaktadır. Koz-metik akupunktur, tamamen vücudun, öz sistemle-rini harekete geçirerek yapılan bir tedavi uygulaması olmasıyla kozmetik uygulamalarda daha fazla yer alacağı düşünülmektedir.

KAYNAKLAR

1. K. M. Lee, S. C. Lim, J. S. Kim, and B. H. Lee, “A clinical study on facial wrinkles treated with miso

facial acupuncture—measured by the facial skin

photographing system,”The Journal of Korean

Acupuncture and Moxibustion Society, vol.

27,no.1,pp.101–107, 2010.

2. Younghee Yun, Sehyun Kim, Minhee Kim, Kyu

Seok Kim, Jeong-Su Park, and Inhwa Choi,

Effect of Facial Cosmetic Acupuncture on Facial

Elasticity: An Open-Label, Single-Arm Pilot Study.

Evidence-Based Complementary and Alternative

Medicine 2013, 1-5.

3. V. C. Doran,“An introduction to facial

revitalisation acupuncture,” European Journal of

Oriental Medicine, vol. 5, no. 5, pp. 4–8,2007.

4. C Prost-Squarcioni, S Fraitag, M Heller, N Boehm.

Ann Dermatol Venereol. 135, 5-20, 2008.

5. D. Liangyue, G. Yijun, H. Shuhui, J. Xiaoping, L.

Yang, W. Rufen, W. Wenjing, W. Xuetai at all,

“Chinese Acupuncture and Moxibustion. In:

Cheng Y, Huang X, Jia W,Li S, Qiu M and Yang J

(eds). 16 th edition. Beijing, 2016.

Page 32: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ayfer KUZULUGİL

24

İDİYOPATİK KADIN İNFERTİLİTESİ TEDAVİSİNDE AURİKÜLOTERAPİ

AURICULOTHERAPY FOR THE TREATMENT OF IDIOPATHIC FEMALE INFERTILITY

Dr. Ayfer KUZULUGİL1

1Serbest Hekim Meşrutiyet Caddesi 29/19 Kızılay / ANKARA

Özet

İnfertil çiftlerin yaklaşık % 5- 10’unda tüm araştırmalara rağmen infertiliteyi oluşturan neden ortaya çıkarı-lamamış ise “İdiyopatik infertilite”den söz edilir. Bu açıklanamayan infertilite tedavisinde ovulasyon indüksi-yonu, intrauterin inseminasyon ve in-vitro fertilizasyon (IVF) gibi yöntemler uygulanır ancak başarı sınırlıdır. Auriküloterapi bu vakalara farklı bir yaklaşımla alternatif, bazen de destekleyici bir çözüm sunmaktadır.

Anahtar sözcükler: İnfertilite, fertilizasyon, auriküloterapi.

Abstract

In almost 5-10 % of the infertile couples, despite all the research, “Idiopathic Infertility” is mentioned if the cause of infertility cannot be revealed. In this unexplained infertility threatment, ovulation induction, intrauterin insemination and in-vitro fertilization methods are applied. But success is limited. Auriculotherapy offers an alternative and sometimes supportive solution to these cases with a different approach.

Key Words: Infertility, fertilization, auriculoterapy.

GİRİŞ

Kadında infertilite nedenleri:

• Vulvaya, vajinaya, servikse, uterusa, endometriuma, tubalara ve overlere ait nedenler

• Hipotalamik, hipofizer nedenler

• Akut stress, kayıplar gibi emosyonel bozukluklar

• Anovulatuar siklüs

• Over tümörü, PCOS

• Endometriozis, myom, polipler

• Geçirilmiş pelvik operasyonlar, ektopik gebelikler

• PDI v.b. pelvik enfeksiyonlar, servikal yetmezlik

• Tiroid, adrenal hastalıkları

• Hepatorenal hastalıklar

• Çok zayıflık veya obezite

• Geç post menstruel kadınlar

Bütün bu nedenlere ilaveten; infertilite hastalarımı muayene ederken iyi lateralize olmamış veya engellenmiş solaklık hikayelerinin olması tedavide auriküloterapinin etkinliğinde açıklayıcı olmaktadır. Ne yazık ki bu konuda yapılmış bir araştırma veya çalışma bulunmamaktadır. Bu konuda bir hipotez ortaya atmak gerekirse lateralizasyon karışıklığı nedeniyle ovulasyon gerçekleşen overle, ovumu yakalayacak olan tuba hareketinde bir sağ-sol karışıklığı olası gibi görülmektedir.

TEDAVİ

İdiyopatik infertilite nedeniyle başvuran hastalar daha önce intrauterin inseminasyon ve/veya IVF tedavisi almış ve başarılı olamamış kadınlardır. Bazen de aktif IVF tedavisi altında olup şanslarını artırmak

Ankara Akupunktur 2019; 6 (2): 24-25

İletişim Bilgileri: Tel: 0312 419 55 71-72 e-mail: [email protected]

Page 33: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

25

KAYNAKLAR

1. Leclerc B, Efficacite de L’auriculotherapie dans Les Sterilites Idiopatiques. Les Annales.1997;21-23.

2. Bernard Leclére, “Auriculotherapie Theorique et Pratique”, Edition Numerotée, France,1994.

3. Raphaël Nogier, “Auriculotherapy”, Thieme, France 2009.

4. Raphaël Nogier, “Introduction pratique à L’auriculomedicine. La photoperception cutanée” Haug, France, 1993.

için akupunktur, auriküloterapi gibi yöntemlerle kombine tedavi tercih edenler başvurmaktadır. Her iki grup hastada da tedavi aynıdır.

Tedavi sıklığı ayda birdir ve menstruasyonun hemen bitiminde yani siklusun 3-4. gününde yapılır.

Auriküloterapide tedavi prensipleri ve kullanılan noktalar:

1. Hipotalamo-hipofizo-over aksı düzenlemek için hipotalamus, hipofiz, FSH, ovaryum noktları ASP ile iğnelenir. Hipotalamus, Hipofiz ve FSH noktaları dominant kulakta (Sağ elliler için sağ kulak) ovaryum noktası her iki kulakta iğnelenir.

2. Prolaktinin üreme üzerindeki fonksiyonu göz önüne alınarak dominanat kulakta prolaktin noktası ASP ile iğnelenir.

3. Epifiz bezinin vücuttaki siklüsler üzerindeki etkisi bilinmektedir. Epifiz 2 noktası iki kulakta 20 dakikalık geçici iğne veya 1dakika süreyle diaskop (Elektrik) ile tedavi edilir.

4. Emosyonel travmalar için sol kulakta prefrontal nokta ASP ile iğnelenir.

5. Lateralizasyonu düzeltmek için her iki kulakta R-Bourdiol ve Korpus Kallosum ASP ile iğnelenir.

Şekil 1. İnfertilite tedavisi

İlk tedaviden sonuç alınmazsa, tedavi 3 veya 4 siklüs boyunca tekrarlanır.

Sağ kulak (Dominant kulak) Sol kulak

1- Hipotalamus 5- Ovaryum

2- FSH 6- Epifiz 2

3- Hipofiz 7- R- Bourdiol

4- Prolaktin 8- Prefontal nokta

5- Ovaryum 9- Korpus Kallosum

6- Epifiz 2

7- R- Bourdiol

9- Korpus Kallosum

5. René Bourdiol, “Element of Auriculotherapy”, Maisonneuve, France, 1982.

6. Beate Strittmater,”Ear Acupuncture”, Thieme, Germany,2011.

7. A. Kuzulugil, “Serebral Lateralizasyon ve Auriküloterpi”, Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, sayı: 1, sayfa: 15-25, 2015.

Page 34: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Çeviri Makale

26

İSKEMİK İNME REHABİLİTASYONUNDA AKUPUNKTUR TEDAVİSİ: TEMEL ÇALIŞMALARIN DERLEMESİ

(Derleme - Review)

Lina M Chavez, Shiang-Suo Huang, Iona MacDonald, Jaung-Geng Lin, Yu-Chen Lee, Yi-Hung Chen. International Journal of Molecular Sciences 2017;18,2270

Çeviren: Didem Tuba AKÇALI

Özet

Akupunktur, inme tedavisinde tamamlayıcı ve alternatif tedavi olarak Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından önerilmektedir ve yararlı olmaktadır. Klinik çalışmalar ve metaanalizlerin sonuçları, inme sonrasında den-ge fonksiyonunun iyileşmesinde, spastisitenin azalmasında, kas gücünün artmasında ve genel iyilik halinde akupunkturun etkinliğini göstermiştir. İnmede akupunkturun yararlı etkilerinin altında yatan mekanizmalar bilinmemektedir. Bu çalışmanın amacı bir literatür derlemesi yapmak, iskemik inme rehabilitasyonunda aku-punktur ve elektroakupunkturun (EA) bilinen mekanizmalarını özetlemek ve bu etkiler için sıklıkla kullanı-lan akupunktur noktalarının detaylandırmaktır. Bu derleme iskemik inme rehabilitasyonunda akupunktur/EA’un yararlı etkilerinde 5 farklı ana mekanizmayı göstermektedir: 1. Santral sinir sisteminde (SSS) nörogenez ve hücre proliferasyonunun sağlanması, 2. İskemik alanda serebral kan akımının düzenlenmesi, 3. İskemik alanda anti-apopitoz, 4. Nörokimyasalların düzenlenmesi ve 5. İnmeden sonra bozulmuş olan uzun süreli potansiyalizasyonun (LTP) ve belleğin iyileştirilmesi. Temel çalışmalarda en sık kullanılan akupunktur noktaları Baihui (GV20), Zusanli (ST36), Quchi (LI11), Shuigou (GV26), Dazhui (GV14) ve Hegu (LI4) olarak bulundu. Bulgularımız, SSS’nde gerçekleşen farklı mekanizmaların modülasyonuyla akupunkturun iskemik inmede ya-rarlı etkileri olduğunu göstermiştir.

Anahtar Kelimeler: Akupunktur, Serebral Iskemi, Temel Araştırma, Inme, Rehabilitasyon.

1. GİRİŞ

İnme, santral sinir sisteminin (SSS) serebral enfart, intraserebral veya subaraknoid kanama gibi vasküler sebeplerden kaynaklanan akut fokal hasarı olarak ta-nımlanır. Yakın tarihli bir yazıya göre ’24 saatten faz-la süren veya ölüme götüren, vasküler odaktan başka bir sebep bulunamayan, hızla gelişen fokal (veya glo-bal) serebral fonksiyon bozukluğu klinik bulguları’ olarak tarif edilir (1). 2013’te inme, tüm dünyada ölümlerin %11,8’ini oluşturan, iskemik kalp hastalı-ğından sonra ikinci büyük ölüm sebebidir (2). İskemik ve hemorajik inmenin dünyada sıklığı 1990 ve 2010 yılları arasında anlamlı olarak artmıştır (3). Bu derle-mede iskemik (~%80) ve hemorajik (~%20) olabilen

inmenin bu 2 önemli sebebinden iskemik inmeyle ilgilenilmiştir.

1.1. İskemik inmenin Patofizyolojisi

İskemik kaskad, bir olayın pek çok olayın sonucu ya da sebebi olabileceği heterojen bir fenomendir (4). İnmelerin %85-90’ında esas olay, düşük solunum re-zervi ve aerobik metabolizmaya bağımlılık nedeniyle iskemik olaylara oldukça hassas olan beyne damar desteğinin bozulmasıdır. Hasar boyutu iskeminin süresine, ciddiyetine ve yerine bağlıdır (5). Beyinde inme sürecinde ortaya çıkan makroskopik değişiklik-

Ankara Akupunktur 2019; 6 (2): 26-34

Page 35: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

27

ler, bilgisayarlı tomografi (BT) ve manyetik rezonans görüntüleme (MRI) kılavuzluğu ile semptomların baş-langıcından itibaren 3 evreye ayrılır (6): 1. Akut (48 saate kadar), 2. Subakut (48 saatle haftalar), 3. Kro-nik (haftalarla aylar). Dakikalar ve saatler içinde oksi-jen ve glukozun tükenmesiye ortaya çıkanlar: 1. İyon gradyanının bozulması sonucunda sitotoksik ödem ve eksitator nörotransmitterlerin salıverilmesi (örn, astrositlerden glutamat) (5), ve 2. Aerobik metabo-lizmadan anaerobik metabolizmaya geçiş nedeniyle metabolik asidoz (7). Bu ilk olaylar akut nekroz veya hücre ölümüne yol açar (4). Subakut dönemde inme, erken gen yukarı regulasyonu ve stres sinyalleri apo-pitoza ve inflamatuvar kaskadın aktivasyonuna ne-den olur. Aynı zamanda, Akt yollarıyla nöroprotektif mekanizmalar ve nörotrofik faktörler aktive olur (5). Kronik dönem iyileşme ve tamir sürecidir; burada nö-rogenez, anjiogenez ve sinaptogenez hakimdir (8).

1.2. Batı Tıbbında İskemik İnmenin Tedavisi

Fokal serebral iskeminin ardından esas tedavi amacı beyin hasarını önlemek veya geriye çevirmek ve iske-mik penumbra çevresinde kan damarlarını genişlete-rek serebral perfüzyonu iyileştirmektir. Antikoagulan ve antitrombotik tedaviler sinir fonksiyonunda iyileş-me sağlayabilir (9).

İnmenin başlangıcından itibaren 3 saat içinde rekom-binan doku plazminojen aktivatör (rtPA) uygulanması klinik sonuçları iyileştirir; sadece intravenöz (IV) rtPA ile açılmayan geniş damar okluzyonları, direkt intra-arteriyel trombolitik ajan verilmesi ya da endovaskü-ler mekanik trombektomiyle endovasküler revasküla-rizasyona adaydır (9). Antitrombotik tedavide inme başlangıcından sonra 48 saate kadar aspirin kullanıl-ması inme tekrarlanmasını ve mortaliteyi azaltır (9).

1.3. Eşlik Eden Bozukluklar ve Rehabilitasyon

İnmeye ait en sık bozukluk motor ve duyusal kayıp ya da değişikliktir (10). Rehabilitasyon evrelerinde ilaç tedavisi, erken fiziksel, meşguliyet ve konuşma tera-pisi gibi hastanın erken iyileşmesini ve günlük yaşam aktivitelerine adaptasyonuna yardımcı olacak her yöntem kullanılır (9, 11).

Diğer rehabilitasyon tedavileri arasında, aerobik fitliği arttırmak için ve/veya kas gücünü, paretik olmayan ekstremitenin kısıtlanması, paretik kol için tekrarla-yan görevler, iki kol çalıştırma, yürüyüş ve yürüme bandı eğitimi, yürüme yardımcıları, spazm için intra-musküler botulinum toksin uygulaması; kontraktür-leri önlemek için splintleme, nöromuskuler elektriksel uyarı ve akupunktur yer alır (10).

1.4. Akupunktur ve İskemik İnme

Akupunktur, Çin tıbbında en eski ve en çok çalışılmış tekniktir; vücutta belirli bölgelere (akupunktur nokta-sı) cilt veya daha derin dokulara ince bir iğne yerleşti-rilmesiyle uygulanır. Bu iğneleme, manuel, elektriksel veya sıcaklıkla kullanılabilir (12). Yakında bir çalışma-da, akupunktur noktalarının yüksek yoğunluklu sinir sonlanması içeren uyarılabilir kas/ cilt-sinir bileşiği olduğu bildirilmiştir (13). Özel akupunktur noktala-rına manuel akupunktur ya da elektroakupunktur (EA) spinal korda sinyal gönderen afferent lifleri ak-tive eder (14). SSS’nde endojen opioidler bu kadim tekniğin tedavi etkisinin esas biyolojik aracısıdır. Son zamanlarda, nörotransmitterler (katekolamin, ase-tilkolin, serotonin, glutamat ve γ-aminobutirik asit (GABA)), nöropeptidler, sitokinler ve büyüme fak-törleri gibi birkaç molekül sınıfı akupunktur etkisine aracılık eden olası medyatörler olarak tanımlanmış-tır (15). Fonksiyonel MRI (fMRI) ve diffüzyon gerilim görüntülemesi (DTI) akupunktur noktalarının nöronal özgüllüğü çalışmalarında kullanılmıştır (16, 17).

Klinik çalışmalarda, akupunkturun dengeyi iyileştirdi-ği (18), spastisiteyi azalttığı (19) ve kas gücünü arttır-dığı (20) gösterilmiştir. 2010’da bir sistematik derle-me ve randomize kontrollü çalışma meta-analizinde, akupunkturun analjezik etkisiyle ölçülen inme son-rası bozuklukları azaltmada, motor rehabilitasyonda etkili olabileceğini, peri-enfarkt alanda ve etkilenen lobda düşük perfüzyon bölgelerinde perfüzyonu art-tırabileceği ve nöronal reorganizasyonun uyarılma-sıyla ve diğer bulgularla etkili olabileceği gösterilmiş-tir (21). Ancak, çalışmanın düşük çalışma kalitesi ve yayında taraflılık bu önerinin gücünü azaltmaktadır. Derlemeyi hazırlayanlar, akupunkturun klinikte kul-lanımını sağlamak için büyük, şeffaf ve iyi yönetilmiş randomize kontrollü çalışmaların yapılmasına çağrıda bulunmuşlardır (21). İnmede akupunkturun altta ya-

Page 36: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Didem Tuba AKÇALI

28

tan yararlı etkilerinin tam mekanizması halen bilin-memektedir.

Bu literatür derlemesinde akupunkturun iskemik inme rehabilitasyonunda etkinliğinde, inme sonrası enfarkt hacmini ve nörolojik hasarı azaltmasıyla ilgili mekanizmayla ilgili bilinenler incelenmiştir. Bu der-lemedeki preklinik kanıta göre, iskemik inme reha-bilitasyonunda etkisi 5 yolla olmaktadır: 1. SSS’nde yerleşik hücrelerin proliferasyonunun desteklenmesi, 2. Anjiogenez ve vazoaktif medyatörlerin modülas-yonuyla serebral kan akımının modülasyonu, 3. Di-rekt intrinsik ve ekstrinsik yollar veya ilgili yolaklarla direkt etkileşimle anti-apopitoz, 4. İskemik döngüde yer alan nörokimyasalların regulasyonu, 5. Hipokam-pal bellek ve öğrenmenin güçlendirilmesi ve iyileşti-rilmesi.

2. METODLAR

Literatür derlememize inme hasarında iskemi sonrası modellerde akupunkturun etki mekanizmasını ince-leyen temel çalışmaları dahil etmeyi amaçladık. Lite-ratür taraması PubMed’de İngilizceye sınırlı, 1 Ocak 2000’den 31 Aralık 2015’e kadar bulunan tam metin yayınlarla aşağıdaki anahtar kelimelerle yapıldı:

• Akupunktur

• Serebral iskemi

• Etki

Dahil edilme kriterleri

• Akupunkturun etkisini anlatan özel mekanizmalar

• İskemik inme tipi

• İskemik hasardan sonra akupunkturun yoğun uygulanması

• Bu çalışmalarda alıntı yapılan ilişkili çalışmalar

Bu parametrelerle 105 makale tanımlandı. Bunlardan sadece 22’si dahil edilme kriterlerine uygundu. Bu 22 makalenin kaynaklarına bakılınca 18 makalenin daha kriterlere uyduğu bulundu; bunlar da derlemeye katı-lınca toplam 40 makale oldu. Tüm çalışmalarda tek /

çift taraflı orta serebral arter, internal, eksternal ya da ortak karotid arterin kalıcı ya da geçici okluzyonuyla benzer deneysel hayvan modelleri kullanıldı. Tüm ça-lışmalarda akupunktur cerrahiden sonra uygulandı.

3. SONUÇLAR

Bu derlemedeki 40 çalışmada Sprague Dawley rat-lar, Wistar ratlar, farelerde benzer şekilde kalıcı ya da geçici tek/çift taraflı orta serebral arter, internal, eksternal ya da ortak karotid arterin kalıcı ya da geçi-ci okluzyonu uygulandı. Akupunktur ya da EA, en sık iskemik hasardan sonra akut ya da subakut evrede uygulandı. Bu çalışmalar, inme rehabilitasyonunda akupunkturun ana etki mekanizmalarını 5 kategori-de ortaya koydu.

3.1. Santral Sinir Sisteminde (SSS) Nörogenez ve Hücre Proliferasyonunun Desteklenmesi

İskemik inmede SSS hücre topluluğu etkilenir ve iske-mi derecesi ve süresine göre, ani hücre ölümü olan iskemik kor ve ilk hasara rağmen doku yapısının ko-runduğu fakat fonksiyonunun bozulduğu iskemik penumbra olmak üzere ana 2 bölge ortaya çıkar. Bu kısım, geriye dönebilir hasar nedeniyle akut inme te-davisinde en önemli hedeftir (4). Akupunktur, iske-mik inmeden sonra SSS’nde 2 farklı mekanizmayla hücre çoğalmasını arttırır; birincisi erişkinde nörojenik alanlara sınırlı (lateral ventrikülün (LV) subventriküler bölgesi ve hipokampusun dentat girusta (DG)) nö-rogenezdir. İkincisi, akupunktur, orta serebral arter okluzyonuyla ortaya çıkan iskemik etkilenen dokuda ve bazı hasara komşu bölgelerde hücre çoğalmasını destekler.

3.1.1. Nörogenez

Akupunktur, GSK-3β/PP2A ekspresyonunu arttırarak nörotropik faktörler BDNF/VEGF (beyin kaynaklı nö-rotrofik faktör / vasküler endotelyal büyüme faktörü) artışıyla ve retinoik asit gibi sinir koruyucu maddeleri up regule ederek kök hücrelerin bölümlenmesini iyi-leştirir.

GSK-3β/PP2A, fosforilasyon ve hücre çoğalmasında biyolojik işlevlerle ilişkili protein grubudur. GSK-3β, protein sentezini, hücre çoğalmasını, farklılaşmasını

Page 37: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

29

ve apopitozu kontrol eder; PP2A, defosforilasyonla GSK-3β aktivitesini azaltır. Her iki proteinin aktivi-tesinde ve SSS nöronlarının kontrolünde ekspresyo-nunun düzenlenmesindeki bu denge, hipokampusta nörogenezi arttırır ve iskemik kortekste, hipokam-pusta ve striatumda kan akımını arttırır. BDNF ve VEGF, nöral kök hücrelerin yaşam döngüsünde med-yatör görevi yapar; erişkin nörogenezini uyarır; yeni nöronların doğumunu ve nörojenik alanlara göçünü uyarır. VEGF, tek başına majör anjiojenik faktördür. EA, subventriküler alanda ve hipokampusta nörob-lastların sayısını ve aynı nörojenik alanlarda PI3K ak-tivasyonu aracılığıyla BDNF ve VEGF ekspresyonunu arttırır (22). EA, aynı zamanda, subventriküler bölge ve hipokampusta nörogenezi arttırmada etkili retino-ik asit ekspresyonunu arttırır (23). Bu bölümün des-teklenmesi için çalışma kanıtı ek dosyada bulunabilir (Tablo S1).

3.1.2.İskemik Dokuda Hücre Çoğalması

Akupunkturun iskemiyle ortaya çıkan doku hasarın-da hücre çoğalmasını arttırdığı gösterilmiştir. Etkile-nen alanlar, enfarkt çevresi alan, iskemik ve iskemik olmayan korteks, LV ve striatumdur. Serebral iskemi/reperfüzyonu takiben EA tedavisi, reaktif astrositlerin ve nöral progenitör hücrelerin proliferasyonunu art-tıran Wnt/β-katenin yolunu aktive eder (24). EA, aynı zamanda pozitif hücreleri ve kök hücre faktörlerinin, c-kit ve metallopeptidaz-9’un (MMP-9) mRNA eks-presyonunu arttırır (25), ERK1/2 yolu ve siklin aktivas-yonuyla serebral hücre proliferasyonunu arttırır (26, 27) ve glial fibriler asit protein/vimentin/nestin-pozitif reaktif astrositlerin proliferasyonu ve enfarkt çevresi kortekste ve striatumda BDNF ekspresyonunu arttıra-rak nöroproteksiyon sağlar (28). Bu bölümün kanıtı olan çalışma ek dosyadadır (Tablo S2).

4. SEREBRAL KAN AKIMININ DÜZENLENMESİ

İskemik döngüde, direkt hasar veya hücre ölümü so-nucunda vasküler yapısal bütünlükte kayıp, kan beyin bariyerinde bozulma ve mikrovasküler hasar ortaya çıkar (5). İnmeyle ilişkili özel endotelyel mekanizma-lar arasında aktif anjiogenez iskemiyle tetiklenen nö-roprotektif mekanizmalardan birisidir (29); yeni kan damarlarının inmeden sonra oluşması 12-24. saatte başlar ve sonrasında 21. güne kadar sürebilir. VEGF

ve anjiogenin-1 dahil diğer anjiojenik faktörler aracı-lığıyla oluşur (5); hasarlı dokuya oksijen/besin desteği kaybını yerine koymada ve nörogenez gibi nöropro-tektif süreçler için ortam sağlamada yardımcıdır.

İskemi sırasında, akut dönemde vazodilatatör madde-ler enfarkt lezyonunu küçültmede ve eşlik eden se-konder hasarı azaltmada anahtardır. Anjiotensin siste-mi, vazoaktif maddelerle karşıt düzenlenir; nitrik oksit sentaz aktivitesindeki artış zararlı tip I ve II’deyken, tip III, vazodilatasyonla ve platelet adezyonunu inhi-be ederek kan akımını iyileştirir ve ek antioksidatif ve antiinflamatuvar etkilidir (4); başka bir mekanizma metabolik faktörlerle, miyojenik işlevlerle ve direkt endotelyal mekanizmalarla vasküler direnci düşürerek serebral perfüzyonu sağlamaya çalışmasıdır.

Bu derlemede, akupunktur 2 farklı alt gruba etkiyle serebral kan akımını düzenlemektedir.

4.1. Anjiogenez

Hegu (LI4) noktasına EA, enfarkt çevresi korteks-te, LV ve DG’de VEGF ve anjiogenin-1 gibi anjioje-nik faktörlerin ekspresyonunu arttırır ve eş zamanlı olarak antianjiojenik faktör endostatinin oluşumunu inhibe eder (30). Ek dosyada bu çalışmanın kanıtı bu-lunmaktadır (Tablo S3).

4.2. Vazoaktif Modulasyon

Beyin damar yapılarında inmeye karşı çoklu dinamik yanıtlar oluşur. Özellikle, endotel hasarı, nitrik oksit salıverilmesinde azalma ve endotelin-1 üretiminde artışla enfarkt alanında zararlı olan vasküler tonusun artmasına ve iskemik hasarın büyümesine yol açar (4).

EA’un Dazhui (GV14), Baihui (GV20) ve Shuigou (GV26) noktalarında vazoaktif modulatuvar etkisiyle asetilkolin salıverilmesi ile nitrik oksit etkilenen taraf-ta perfüzyonun artmasını sağlar (31).

EA, aynı zamanda anjiotensin II ve tip 1 reseptörü-nün (AT1R) ekspresyonunu da azaltabilir ve böylece serebral kan akımında artış ve vazodilatasyon sağlar (32). Çalışmanın bu bölümle ilgili kanıtı ek dosyada bulunmaktadır (Tablo S4).

Page 38: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Didem Tuba AKÇALI

30

5. ANTİ-APOPİTOZ

İnme sonrasında, nöronal topluluklarda minimal inf-lamatuvar reaksiyon ve genetik materyal salıverilme-siyle düzenli hücre ölümü, apopitoz olur (4).

İnme sonrasında apopitotik sinyal devresi 2 yolla olu-şur (intrinsik / ekstrinsik) (33). Apopitozun inhibis-yonu, iskemik hasarı azaltabilir ve hücre ölümünün aktivasyonunu engelleyebilir (7).

Apopitoz, kaspazlar aracılığıyla, özellikle kaspaz 1 ve 3 aracılığıyla ortaya çıkar ve intrinsik yolakta apopi-tozom aktivasyonuyla mitokondriden sitokrom C sa-lıverilmesiyle tetiklenebilir (4). Ekstrinsik yol, etkilerini serbest oksijen radikallerinin salıverilmesi, DNA hasa-rı, proteaz aktivasyonu ve iyon pompasında bozukluk gibi diğer ilgili işlemlerle ortaya koyar (7). Apopitoz inme rehabilitasyonunda çalışılan en önemli meka-nizmalardan birisidir.

5.1. Özel Apopitotik Yolak

Zusanli (ST36), Hegu (LI4), Tanzhong (CV17), Zhong-wan (CV12), Qihai (CV6) ve Xuehai (Sp10) akupunk-tur noktalarının manuel uyarılması, c-Fos, kaspaz-3 ve Bax gibi pro-apopitotik faktörleri baskılar ve koru-yucu protein Bcl-2’nin ekspresyonunu arttırır (34, 35).

Baihui (GV20), Shuigou (GV26) ve Qihai (CV6) aku-punktur noktalarının EA ile uyarılması Akt, Bcl-2, Bcl-xL ve cIAP1/2 gibi anti-apopitotik faktörlerin düzeyle-rini arttırırken DR5 ve kaspaz 3, 8 ve 9 gibi apopitotik aracıları inhibe eder (36, 37). Bu bölümle ilgili kanıt ek dosyadadır (Tablo S5).

5.2. Özel Olmayan Apopitotik Yolak

İlgili apopitoz sinyal yolları, ilk hasar mekanizması-nın özel olmayan yolları tetiklemesiyle ve apopitotik medyatörlerin ekspresyonuyla akupunkturla da etki-lenebilir (33).

EA’un Zusanli (ST36), Hegu (LI4), Quchi (LI11), Daz-hui (GV14), Fengfu (GV16), Baihui (GV20), Shenting (GV24), Renzhong (GV26), Chengjiang (CV34), Chi-ze (LU5) ve Sanyinjiao (Sp6) gibi çoklu akupunktur noktaların uyarmasıyla Bcl-2/Bax oranı (38, 39), PI3K/AKt, ERK1/2 (40, 41) ve p38 MAPK/CREB yolakları-

nın aktivasyonu (42), S100B (43) ve NF-kB yollarının aşağı regulasyonu (43), TRPM7 (45) ve JAK-2 eks-presyonunda azalma (46) ile anti-apopitik ilişkili fak-törlerde yukarı regulasyon ortaya çıkartır. Ek dosyada bu çalışmanın kanıtı bulunmaktadır (Tablo S6).

6. NÖROKİMYASALLARIN DÜZENLENMESİ

İskemik inme devresinde çeşitli önemli karmaşık iş-levler vardır. İlk olarak, yetersiz oksijen ve glikozun başlattığı, eksitotoksisite, asidotoksisite, iyonik den-gesizlik, oksidatif ve nitratif stres, inflamasyon ve apopitoz dahil olmak üzere çeşitli bağımsız molekü-ler yolakta hücre hasarına ve ölümüne götüren ener-jinin yetmezliği oluşur (7).

6.1. Nörotransmitterler ve Reseptörler

İskemik hasar sonucunda eksitator nörotransmitter-lerin salıverilmesiyle kontrolsüz glutamat deşarjı, iyon dengesizliği ve serbest oksijen radikalleri gibi meta-bolik ürünler ortaya çıkar (5).

Akupunktur uyarısı, korteks ve hipokampusta do-pamin düzeylerini arttırarak serebral atrofi düzeyi-ni azaltır ve nöronal defisitleri iyileştirir (47). Spra-gue Dawley ratlarda, tek bir akupunktur noktası Bauhui’nin (GV20) uyarılmasıyla etkilenen tarafta korteks ve hipokampusta dopamin düzeylerinin arttı-ğı ve iskemiden sonra serebral atrofi bölgesini küçül-terek nöronal plastisiteyi module ettiği gösterilmiştir. İlginç olarak, araştırmacılar akupunkturun gözlenen artmış dopamin düzeylerine rağmen bilişsel ve bellek bozukluklarında iyileşmeye yol açmadığını bildirmiş-lerdir (47).

Bir çalışmada, Shuigoi (GV26) ve Chengjiang (CV24)’e EA uygulanan bir çalışmada iskemik kortekste nörot-ropik faktör NMDA MR1’in aşırı eksprese olduğu ve nöronal apopitozu engellediği gösterilmiştir (45).

EA’un eşzamanlı Shendao (GV11) ve Fengfu (GV16) noktalarına uygulanması CA1 hipokampal alt alanda glutamat salıverilmesini baskılamış, eksitatuar kay-naklı hasarı engellemiş ve reperfüzyon sırasında hi-peremiyi baskılamıştır (48).

Bauhui (GV20) ve Shuigou (GV26) noktalarına EA

Page 39: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

31

uygulanması serebral korteks ve hipokampus CA1 bölgesinde GABA düzeyini arttırarak eksitotoksik hasardan korumuş ve iskemik hasarı engellemiş-tir (49). Aynı zamanda EA, korpus ve striatumdaki hayatta kalan nöron yüzdesini arttırmıştır. GABA reseptörlerine odaklanan başka bir yayında, ekstra akupunktur noktası Jiaji’nin (EX-B2) uyarılmasıyla spinal kord ve striatumda GABA reseptör, GABAAγ2 ve GABABR2’nin ekspresyonunun ve aynı zamanda β-endorfin düzeylerinin arttığı ve enfarkt hacminin azaldığı üzerinde durulmuştur (50). Ek dosyada bu çalışmanın kanıtı bulunmaktadır (Tablo S7).

6.2. Antioksidan Enzimler

İskemik hasarla ilgili ana patofizyolojik mekanizma oksidatif ve nitratif stresi dikkate alır. Beyindeki hızlı metabolik aktivite dolaşımdan sabit oksijen ve glu-koz desteğini gerektirir. Beyinde aşırı yetersiz depo-lanmış enerji ve beyindeki metabolitler, özellikle kan akımındaki kesilmelere hassas olduğu anlamına gelir (51). Akupunkturun antioksidan etkileri, Tanhong (REN17), Zhongwan (REN12), Qihai (REN6), Zusanli (ST36), Xuehai (Sp10) ve Bauhui (GV20) akupunk-tur noktalarının manuel uyarılmasıyla serebral çok-lu enfarktı olan ratlarda hipokampusta antioksidan enzimler superoksit dismutaz (SOD) ve glutatyon pe-roksidazın (GSH-Px) aktivitesindeki artışla (52) ve iki damarı oklude edilen ratlarda NADPH oksidaz ara-cılı oksidatif stresin inhibisyonuyla gösterilmiştir (53). Elektroakupunkturla da antioksidatif etki Fengchi (GB20), Renzhong (GV26), Baihui (GV20) ve Zusanli (ST36) akupunktur noktalarının uyarılmasıyla SOD ve GSH-Px (54), suksinik dehidrogenaz, DADH dehid-rogenaz, sitokrom C oksidaz (55) ve tioredoksin sis-tem (56) düzeylerinin artmasıyla EA’un antioksidatif medyatörlerin düzeyini arttırarak nörolojik iyileşmeyi desteklediğini göstermektedir. Bu bölümle ilgili kanıt ek dosyadadır (Tablo S8).

6.3. İnflamatuvar medyatörler

Serebral iskemi sonrasındaki inflamatuvar reaksiyon esas olarak mikroglia, astrosit ve lökosit hücreleri, yanı sıra sitokinler (inerlökin-1 (IL-1), IL-6, IL-10 ve tümör nekrozis faktör-α (TNFα)) gibi farklı maddeler aracılığıyladır. Bu inflamasyon reaksiyonu gen eks-presyonunu ve iskemik döngüde düzenlemede rol

alan transkripsiyon faktörlerinin aktivasyonunu in-dükler (4). Zusanli (ST36), Bauhui (GV20) ve Quchi (LI11) akupunktur noktalarına EA, TNFα dahil lokal sitokinlerin salıverilmesini engelleyerek ve alarmin ısı şok proteinini (HSP70) (57) ve Toll-benzeri reseptör4/nükleer faktör kB (TLR4/NF-kB) sinyalizasyonunu in-hibe ederek antiinflamatuvar etki gösterir. Ek dosya-da bu çalışmanın kanıtı bulunmaktadır (Tablo S9).

6.4. Nörotropik Faktörler

Nörotropik faktörler, nöronların çoğalması ve olgun-laşmasıyla ilişkilidir ve serebral iskemide nöral rejene-rasyona aracılık ederler. BDNF, inme sonrası iyileşme-de en potent büyüme faktörlerinden birisidir. Baihui (GV20) ve Qubin (GB7) akupunktur noktalarına EA, iskemik lobda BDNF düzeylerini arttırır ve fonksiyo-nel ve motor iyileşmeyi arttırır (59). Benzer olarak, iskemik doku ve nörojenik alanlarda (22, 28) hücre proliferasyonunun desteklenmesiyle ve özel olmayan apopitotik yollarla (38) ilgili çalışmalar da akupunktu-run BDNF ekspresyonunu arttırdığını bildirmişlerdir. Bu kısımla ilgili çalışma kanıtları ek dosyada bulun-maktadır (Tablo S10).

6.5. Anaerobik Metabolizma

İskemiyi takiben ortaya çıkan düşük glikoz ve oksijen biyoenerjetik yetmezliğe yol açarak metabolik değişik-liklere, anaerobik glikolize ve laktat birikimine zorlar (4). İnmede artmış laktat düzeyleri anaerobik metabo-lizmanın kanıtıdır ve büyük olasılıkla sekonder hasarın sebebidir (4). Yine de, yüksek oranda laktat üretimi iskemiden sonra iyileşme döneminde hasarlı beyinde hayatta kalan nöronlar için astrositler tarafından ana enerji kaynağı olarak kullanılarak nöroprotektif bir rol oynar (60). İnmenin akut iyileşme döneminde, Neigu-an (PC6) ve Quchi (LI11) akupunktur noktalarına EA, iskemik beyinde hasarlı nöronların kullanımı için lak-tat konsantrasyonunu arttırır (60). Bu konuda kanıtlar ek dosyada verilmiştir (Tablo S11).

7. AKUPUNKTUR UZUN SÜRELİ POTANSİYALİZASYONU MODULE EDER VE BELLEĞI İYİLEŞTİRİR

LTP, hipokampusta sinaptik iletinin öğrenme ve bellek oluşumunda hücresel modeldir (61). İskemik

Page 40: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Didem Tuba AKÇALI

32

inme hayvan modellerinde CA1 hipokampal kısmı bozulmuştur ve akupunktur farklı yolları modüle ederek, cAMP/PKA/CREB (61) yukarı regulasyonu ve NR1-TRPV1’de azalmayla (62) bu durumu iyileştirir. Zusanli (ST36) noktasına manuel akupunktur ve Bai-hui (GV20) noktasına EA, cAMP/PKA/CREB modülas-yonu (61) ve NR1-TRPV1 ekspresyonunda azalmayla (62) bilişsel hipokampus fonksiyonunda iyileşme sağ-layarak eksitotoksisiteyle oluşan LTP’yle ilişkili eksik-likleri azaltır. Bu kısımla ilgili çalışma kanıtları ek dos-yada bulunmaktadır (Tablo S12).

8. GÖZDEN GEÇİRİLEN ÇALIŞMALARDA SEÇİLEN ANA AKUPUNKTUR NOKTALARININ ÖZETİ

Bu derlemeye dahil edilen 40 derlemeden altısında en sık kullanılan akupunktur noktaları 1. Baihui (GV20), 2. Zusanli (ST36), 3. Quchi (LI11), 4. Shuigou (GV26), 5. Dazhui (GV14) ve 6. Hegudur (LI4) (Tablo 1).

Akupunktur noktası Rastlanma sıklığı

Baihui (GV20) 16Zusanli (ST36) 16Quchi (LI11) 9Shuigou (GV26) 7Dazhui (GV14) 5Hegu (LI4) 4Qihai (CV6) 3Tanzhong (CV 17) 2Zhongwan (CV12) 2Xuchai (SP10) 2Fengfu (GV16) 2Chengjiang (CV24) 2Fengchi (GB20) 2Shenting (GV24) 1Chize (LU5) 1Sanjingjiao (SP6) 1Jiaji (Ex-B2) 1Shendao (GV11) 1 Qubin (GB7) 1Neiguan (PC6) 1

Tablo 1. Gözden geçirilen çalışmalardan seçilen ana akupunktur noktalarının özeti

Bauhui: dopamin düzeylerini arttırarak (47) nörot-ransmisyonun modülasyonunda ve hipokampusta LTP iyileşmesi sağlayarak belleği iyileştirerek yer alır

(62). Zusanli: cAMP/PKA/CREB sinyalizasyon yolunu modüle ederek hipokampusun bilişsel fonksiyonunu iyileştirir (61); nörogenezi uyarır (23, 24, 26-28); ok-sidatif hasara karşı nöroprotektif rol oynar (34, 35, 38, 39, 52, 53, 56); antiapopitoz etkisi vardır (41) ve farklı antiinflamatuvar medyatörlerin ekspresyonunu sağlar (57, 58). Quchi (LI11): nöronal hücre çoğal-masını destekler (23, 24, 26-28); PI3K/Akt yollarını aktive ederek apopitozu önler (38, 39); antiinflamas-yonla iskemik beyin hasarını azaltır (58) ve etkilenen alanda metabolizmayı iyileştirir (60). Shuigoi: en sık tek başına kullanılan akupunktur noktalarındandır; GSK3β/PP2A sinyalizasyon yolunu uyararak nöroge-nezi uyarır (63) ve anjiotensin II ve AT1R ekspresyo-nunu azaltarak anjiotensin sistemini modüle ederken anjiojenik süreçle ilgili olan AT2R ekspresyonunu arttırır (32). Dazhui: Nöronal kök hücrelerin prolife-rasyonunu destekler (22); iskemik bölgede iskemik perfüzyonu iyileştirir (33) ve antiapopitik yollara ara-cılık eder (40, 43, 46). Hegu: bu akupunktur noktası iskemik dokuda hücre proliferasyonunda ve anjioge-nezle ilişkilidir: önce enfarkt çevresi dokularda kök hücre faktör ekspresyonunu arttırır (25); ikinci olarak VEGF ve angiogenin-1 gibi anjiojenik faktörleri yukarı regule eder ve üçüncü olarak, endostatin ekspresyo-nunu baskılar (30).

En sık akupunktur nokta kombinasyonları şunlardır:

Zusanli+Quchi: Bu kombinasyon şu mekanizmayla etkiliyordu: Nörogenez: retinoik asit üretiminde artış (23). İskemik dokuda hücre proliferasyonu: Wnt/β-katenin yollarının (24), ERK1/2 yollarının (26, 27) ak-tivasyonu ve hücre siklusu proteinlerinin ve BDNF’nin ekspresyonunu arttırmak (28). Anti-apopitoz: PI3K/Akt yolunun yukarı regulasyonu (38, 39). Anti-infla-matuvar aktivite: TLR4/NF-kB yolunun baskılanması (58). Dazhui+Baihui: bu ikinci en sık kullanılan tek-nikti ve şu mekanizmaları içeriyordu: Nörogenez: BDNF ve VEGF dahil nörotropik faktörlerin düzey-lerini arttırır (22). Vazodilatör medyatörlerin salıve-rilmesi: iskemik serebral kortekste asetilkolin ve en-dotelyal nitrik oksit sentaz deşarjının arttırılması (31). Anti-apopitoz: MEK1/2/ERK1/2/p90RSK/kötü sinyal yolunun aktivasyonu (43) ve JAK-2 aracılı apopitozun baskılanması (46). Bauhui+Shuigou: bu akupunktur noktaları birlikte Akt-aracılı yolların aktivasyonu ve

Page 41: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

33

pro-apopitotik kaspaz-9’un baskılanması ile anti-apopitotik etki gösterirler (37). Bu ikili aynı zamanda penumbra bölgesinde suksinik dehidrogenaz, NAPH dehidrogenaz ve sitokrom C oksidaz gibi solunum zinciriyle ilgili enzimleri arttırarak antioksidan etki ortaya çıkartır (55). Zusanli+Bauhui: bu akupunktur noktalarının uyarılması, NADPH oksidazı ve hipokam-pustaki alt ünitelerini baskılayarak antioksidatif etki ortaya çıkartır (53) ve HSP70 ve TNFα gibi medya-törlerin inaktivasyonu aracılığıyla anti-inflamatuvar aktivite sağlar (57). Shuigou+Chengjiang: bunlar is-kemik kortikal alanda TRPM7 inaktivasyonuyla (45), NMDA reseptörü NR1’in ekspresyonunu azaltarak nörotransmisyonu modüle ederek antiapopitotik etki ortaya çıkartır (64).

9. TARTIŞMA VE SONUÇLAR

Bu derlemede akupunkturun hayvan çalışmaların-da 5 farklı ana mekanizmayla iskemik inme rehabi-litasyonunda yararlı olduğu gösterilmiştir (Şema 1): 1. SSS’nde nörojenik alanlara ve bazı iskemik do-kulara sınırlı hücre proliferasyonunu arttırmak, 2. anjiogenez ve vazoaktif medyatörlerin modülas-yonuyla serebral kan akımını arttırmak, 3. intrinsik ve ekstrinsik yollarla veya ilişkili yollarda direkt etkiyle anti-apopitoz, 4. iskemik kaskadda önemli basamak-taki nörotransmitterler, antioksidanlar, inflamasyon-la ilişkili maddeler, nörotropik faktörler ve metabolik substratlar gibi nörokimyasalların regulasyonu ve son olarak 5. hipokampal bellek ve öğrenme işlemlerinin potansiyalizasyonu ve iyileştirilmesiyle. Bulgularımız, yakın zamanda basılmış iki literatür derlemesiyle de desteklenmektedir. Birincisi, 2015 ağustosa kadar yayınlanmış preklinik çalışmaların sistemik derleme ve meta-analizleriyle, akupunktur tedavisinin deney-sel iskemik inme sonrasında nörogeneze etkisini de-ğerlendirmiştir (65). Akupunkturun iskemik inmede nörolojik kayıpları ve beyin ödemini iyileştirdiği ve mekanizmanın endojen nörogenezin arttırılmasıyla pozitif korele olduğu sonucuna varmıştır. İkincisinde, subakut veya kronik iskemik veya hemorajik inmede akupunkturun etkinliği ve güvenliliğiyle ilgili Cochra-ne derlemesi sonucunda, dahil edilen çoğu derleme kalitesi ve büyüklüğü sınırlı olsa da, akupunkturun hiçbir aşikar ciddi yan etki olmaksızın global eksikliği ve bazı özel nörolojik kayıpları iyileştirdiği kaydedil-

miştir (66). Yine de, önemli bir destek 2016’da ya-yınlanan 4 preklinik çalışmanın hepsinde EA’un rat-larda serebral iskemi/reperfüzyon hasarı sonrasında nörolojik fonksiyonu iyileştirdiğinin gösterilmesidir (67-70).

Akupunktur/EA’un iskemik inme rehabilitasyonunda yararlı etkileri Şema 1’de özetlenmiştir. Literatür der-lemeleriyle desteklenen bu 5 mekanizma şunlardır: 1. Santral sinir sisteminde nörogenezin ve hücre pro-liferasyonunun desteklenmesi (hipokampusta lateral ventrikülün (LV) subventral zonunda ve dentat girus alanlarında (DG) nörogenezin ve iskemik dokuda hücre çoğalmasının gösterilmesi); 2. İskemik alanda serebral kan akışının regulasyonu (LV ve DG’ta anji-ogenezi ve iskemik dokuda vazoaktif modülasyonu gösterir); 3. İskemik alanda anti-apopitoz (özel ve özel olmayan apopitotik yolların modulasyonuyla); 4. Nörokimyasalların regulasyonu, örneğin: a. Nörot-ransmitterler ve reseptörler, b. Antioksidan enzimler, c. İnflamatuvar medyatörler, d. Nörotrofik faktörler, e. Anaerobik metabolizma ve 5. Hipokampusun DG ve CA1 bölgelerinde LTP arttırılmasıyla inme sonra-sı bozulmuş LTP ve belleğin iyileştirilmesi. Şemadaki oklar bu mekanizmaların beyinde ilişkili bölgelerini göstermektedir.

Genelde bu tip literatür derlemelerinde şu şekilde açıklanan bilinen kısıtlılıklar mevcuttur: 1. Deneysel koşullarda arter oklüzyonuyla indüklenen iskemik inme, deneysel olmayan inmeden örneğin etkilenen alan, enfarkt hacmi ve reperfüzyon zamanı gibi çe-şitli yönlerden farklılık gösterebilir. Yine de, preklinik çalışmalardan elde edilen kanıtlar tam olarak klinik ortama uyarlanamamaktadır. Akupunkturun ger-çekçi bir seçenek olup olmamasını belirlemek için daha fazla klinik veri gerekmektedir. 2. Hayvanlarda akupunktur uygulaması için anestezi verilmektedir. Bu pratiğin akupunkturun mekanizmasını değiştirip değiştirmediğinin belirlenmesi gereklidir. 3. Periferik uyarının akupunktur noktalarında beyne iletilmesi ve bu yazıda tartışılan nöroprotektif etkilerin oluş-ması açık değildir. 4. Bu tip bir literatür derlemesi, PubMed’de yer alan önceki yayınlara güvenilmesi ve bu çalışmaların metodunun uygun dahil edilme /ha-riç tutulma kriterlerine göre yapıldığından emin olun-ması gerektiğinden nadirdir.

Page 42: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Didem Tuba AKÇALI

34

Genelde, inmenin akut döneminde akupunktur en-farkt hacmini ve nörolojik kayıpları azaltır. İleride klinik çalışmaların bu bulguları destekleyeceğini ve dahası inmenin güçsüzleştirici yönlerini yaşayan mil-yonlarca hastaya cesaret ve ümit vereceğini umuyo-ruz.

EK KAYNAKLAR

www.mdpi.com/1422-0067/18/11/2270/s1.

Kabul: Bu çalışma, Taipei. Çin Bilim ve Teknoloji Bakanlığı’nın MOST 106-2320-B-039-019 ve Çin Tıp

Fakültesi Hastanesinin CMU106-BC-2 bursu ile ve Tayvan Eğitim Bakanlığı Bakanlığının Üst Üniversite Planı kapsamında Çin Tıp Fakültesi tarafından des-teklenmiştir.

Çıkar çatışması: Yazarlar hiçbir çıkar çatışması bil-dirmemişlerdir.

Şema 1. İnme rehabilitasyonunda akupunktur mekanizması

Page 43: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

35

VİSSERAL MANUEL TERAPİ (VMT)

VISCERAL MANUAL THERAPY

Dr. Yücel KATI1

1Serbest Hekim, ANKARA

VMT TANIMI

“Visseral Manuel Terapi” (VMT) (İç Organların Elle Tedavisi) eski zamanlardan beri yapılan mani-pulatif karın masajı olarak da bilinmektedir. İç organ-ların ciltteki kesişme noktaları (Genellikle akupunktur noktaları) ve yansıma bölgeleri baz alınarak; vücutta fiziksel, fizyolojik, fonksiyonel, psikolojik, çevresel açıdan; bulgu veren veya bulgu vermek üzere olan vücuttaki dengesizliklerin tespiti ile bu sorunların çö-zümünde hastanın da aktif rol aldığı ve ona da öğ-retilen yöntemlerle ve de destekleyici tedavilerin de kullanılarak; manipülasyon için sadece ellerin kulla-nıldığı (Hafif, hassas; ancak, bir o kadar da, kuvvetli manipulasyonlarla) veya gerekli manipülasyon aletle-rinin kullanıldığı tedavi şekli diye kabaca tarif edile-bilir (1).

VMT bazı kaynaklarda; “Visseral Osteopati” (VO) ile benzer şekilde olduğu anılmaktadır. Ancak, VMT ve VO; her ne kadar benzer olsa da, aynı tedavi yön-temleri değildir (1).

WHO (Dünya Sağlık Örgütü); 2010 yılında osteo-pati eğitimi için göstergelerinde visseral teknikleri de kullanmıştır (2).

VMT VE VO TARİHİ

Tarihe bakıldığında; VO kavramı, 1980’lerde Fransız Osteopat Jacques Weischenck tarafından ortaya atılmıştır (6). 1983 civarında Fransız Fizyoterapist ve Osteopat Jean-Pierre Barral ve Pierre Merci-er; VO hakkında birçok çalışma ve yayın yapmaya başlamıştır (7).

1974’te Barral, İngiltere’de, Avrupa Osteopati Okulu’ndan osteopatik tıp diplomasını aldı. Barral’ın bir hastasının; gittiği eski bilgilere sahip yaşlı birinin, hastasının karnında bir yeri ittirdikten sonra, sırt ağ-rısının da geçtiğini söyleyince; Barral karın ile tedavi konusunda çalışmalarını ve gözlemlerini yoğunlaş-tırmıştır. Vücuttaki dokuların kalınlaşmasının, çevre dokuları çeken daha büyük mekanik gerilime sahip alanlar oluşturduğunu araştırmaya devam etmiştir (15).

Grenoble radyologu olan Dr. Serge Cohen’in yar-dımıyla, Barral ayrıca manipülasyon öncesi ve sonra-sında iç organdaki değişiklikleri de belgelemiştir. Ko-num ve hareketteki değişiklikleri, ayrıca sıvı değişimi ve tahliyesini kaydetmek için; x-ışını, floroskopi ve ultrason da kullanılmıştır. Daha sonra, vücuttan kı-zılötesi emisyonları kullanan bir elektrik mühendisleri ve teknisyenleri ekibi ile de ek araştırmalar yapılmıştır (15).

Barral, 1985 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde Visseral Manipulation’ı öğretmeye başlamıştır. O za-mandan beri, dünya çapında Visseral Manipulasyon seminerlerini öğreten bir Uluslararası Öğretmenler ekibini de eğitmiştir. Bunlar hakkında birçok kitap yazmıştır (15).

Ayrıca; OGULOV Alexander Timofeevich, VMT’yi 1975 yılında öğrenmiş ve daha sonra da geliştirdi-ği VMT yöntemini dünyaya tanıtmıştır, tanıtmaya da devam etmektedir (18).

Ogulov; 1975 yıllarında Kirov bölgesinde çocuk sporları ve dinlenme kampının sorumlusu olarak ça-lışırken; tesadüfi olarak karın masajı ile tanışmıştır.

İletişim Bilgileri: [email protected]

Ankara Akupunktur 2019; 6 (2): 35-41

Page 44: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Yücel KATI

36

Sonrasında araştırdığında literatürde böyle bir teda-viye rastlamamıştır. Kısa bir süre sonra Stavropol böl-gesindeki bir yarışmada yine karın tedavisi yapabilen bir şifacı ile tanışmıştır. Ve hastaları karna müdahale ile nasıl tedavi etmeye çalıştığı; organlar ve hasta-lıklar arasındaki kurulan ilişkileri dikkatlice izleyerek tecrübe etmiştir. Sonrasında sporcularda, yakınların-da yöntemi geliştirmeye ve tecrübe ile geliştirmeye başlamıştır (18).

1994 yılında Visseral Kayropraktik (İç organların karmaşık bir masajı) olarak adlandırdığı teknik, ülke-deki birçok klinik ve tıp merkezinde test edilmiş ve Rospatent tarafından patentlenmiştir (18).

2002-2005’te toplum sağlığının güçlendirilmesine ve geleneksel tıbbın gelişmesine katkılarından dolayı birçok madalyalar kazanmıştır (18).

Ogulov ve öğrencisi Karmatskyh Timofey Yu. ile beraber; Ankara Akupunktur Derneği tarafından düzenlenen VMT eğitimindeki kendi aktarımı ise şu şekildedir:

“1975 yıllarında profesyonel sporculukla ilgilenirken; sporculara bu uygulamaları yaparak oldukça fay-dalı işler yaptım. Sonrasında bunun etkisini görün-ce hekimlik eğitimini de aldıktan sonra spor hekimi olarak çalışmaya başladım. Çok taşra bir bölgedeki sorumlu olduğum takım, Lokomotiv Moskova’yı 5-0 yenince; Rus istihbaratının bu durum dikkatini çek-miş olacak ki; nasıl bu şekilde bir başarının yapılabil-diği sorgulanmaya başlandı. Neticede; Rus istihbaratı bana çalışma teklif etti ve askerler için bu tedavileri uygulamaya başladım. Tarafımdan istenilen; askerle-rin operasyona gittikten sonra, herhangi bir organda sorun yaşamadan görevinden sağ salim dönmesinin sağlanmasıydı. Bu amaçla da askerlere bu metodu öğretmem ve onların da kendi kendine bu tedaviyi uygulamalarının sağlanması istenildi. Bu tecrübelerim sırasında; askere gelen bütün öğrenciler, sağlık kont-rollerinde son derece sağlıklı olduğu halde; yaptığım VMT muayenesinde sorunlar saptıyordum ve teda-vi sonrası ve/veya kendi kendine uygulamalarından sonra da; artık bu tedavi onları neredeyse Terminatör gibi yapmaktaydı. S.S.C.B. dağıldıktan sonra, Rus is-tihbaratı da artık bu gizli bilgileri ve eğitimi dışarıda kullanabilirsiniz dedi. Ancak, bu merkezde yazdığım

yazıların veya uygulamaların bir kısmını alabildim ve açıklayabildim.” (1).

Ogulov 1994 yılında ilk VMT kitabını yazmıştır. Dün-yada 5.000’den fazla öğrencisinin bu tedaviyi uygula-dığı ve halen de bir merkez dahilinde ekibiyle VMT’yi uyguladığı ve de öğrettiği bildirilmektedir (18).

TÜRKİYE’DE VMT

Eskiden beri karna bastırma veya karna kupa çek-me ile yapılan tedavilerin, el verilerek nesilden nesi-le aktarıldığı bilinmektedir. Hatta çok sık rastlanılan bir halk tabiri; “Göbek Düşmesi” nin tedavisi halk arasında halen daha bir nevi VMT yöntemi ile yapıl-maktadır (19).

Ülkemizde; Ankara Akupunktur Derneği’nde; 8 Ocak 2017 tarihinde başlayan Manuel Terapi eğitimlerinde, VMT öğretilmeye başlanmıştır. Ancak, eğitimi veren; Ogulov’un da öğrencisi olan Dr. Salih Salmanlı’nın (Kendisini rahmetle anıyoruz…) yakın zamanda ve-fat etmesi sonrasında eğitimler tamamlanamamıştır. VMT; Barral, Ogulov veya Dr. Salih Salmanlı’dan öğrenme şansını yakalamış, az sayıda hekim tarafın-dan, Türkiye’de uygulanmaktadır (19).

VMT VE VO TEORİSİ

Optimum sağlık; organların küçük çaplı da olsa ha-reketleri ile vücudun diğer yapıları arasındaki uyumlu bir ilişkiye dayanmaktadır. Kurucuları tarafından öne-rilen teoriye göre; VO, temel olarak mekanik terimler-le tanımlanır ve karın içi organlarına odaklanır (6, 7). Visseral yapıların doğal olarak hareket ettiği (Örneğin; nefes alma nedeniyle) gözleminden yola çıkarak, bu hareketliliğin de, tıpkı eklemlerin zamanla hareketli-liğinin rahatsız edebileceği gibi, karın hareketlerinde de rahatsızlık olabileceği tartışılmaktadır (7). Fizyopa-tolojik açıdan, bu rahatsızlıkların kas-iskelet sistemini (Örneğin; bel ağrısı) veya gastrointestinal şikayetleri (Örneğin; İBS) tetikleyebileceği, arttırabileceği veya koruyabileceği iddia edilmektedir (6, 7).

Sonuç olarak; visseral osteopatlar, bu mobilite bo-zukluklarının palpasyonla tespit edilebileceği ve ma-nipülasyonla da tedavi edilebileceğini öne sürmekte-dir (6, 7).

Page 45: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

37

Esasen VMT’ye göre; meteorism, enfeksiyon, travma, ameliyat, doğum, mikroorganizmalar, besinler, kilo alma-verme, duruş bozuklukları, egzersiz yoksunlu-ğu veya aşırılığı, çevresel (Yerçekimi, toksin…), kalıt-sal etkiler organ sorunlarına sebep olabilmektedir (1).

Yine; yerçekimi veya yaşlanma da nasıl kasları aşağı çekiyorsa veya ciltte sarkmalara sebep oluyorsa; ka-rında da aynı sebeple omentumdan sarkmalar veya organlarda ve bağlayan yapılarda yer değişiklikleri olabilmektedir (1).

Karın ağrısının algısı; küçük A ve C afferent liflerinin serbest uçlarını içeren nosiseptörlerin aktivasyonu ile başlar (11).

Gastrointestinal sistemin sinir innervasyonu; afferent (duyusal) ve efferent liflerden bilgi ileten parasempa-tik ve sempatik sinirlerden oluşur. Bağırsaktan alınan duyular; vagus siniri veya omurilikteki aferent liflerin afferent lifleri boyunca iletilir. Vagal afferinasyonun merkezi bağlantısı, Nuc. Solitarius’da bulunur ve ef-ferent lifler, N. Vagus’un bir parçası olarak barsağa geçer. Omurilikteki afferent merkezi bağlantısı omu-riliğin arka boynuzları ile biter ve efferent lifleri sem-patik sinirlerin bir parçası olarak çevreye gider (11).

N. Vagus; bağırsaklardan ağrı yaymaz, çünkü visseral ağrı sadece spinal afferent yollar boyunca iletilir. Bu sinir lifleri genellikle sempatik sinirlerin bir parçasını oluşturur. Visseral afferent nöronların hücrelerinin gövdeleri, arka köklerin ganglionlarında lokalize-dir. Visseral afferent nöronlar arka köklerin tabanın-da diğer nöronlarla sinaps oluşturur. Ağrı ileten arka boynuz hücreleri ayrıca periferik nosiseptif olmayan liflerden bilgi alır. Bu çift inervasyon visseral ağrılara eşlik edebilen yayılan ağrı hissinin temelini oluşturur (11).

Karın organları genellikle, cilde maruz kaldığında şid-detli ağrıya neden olan birçok uyarana karşı hassas değildir. Kesikler, yırtıklar veya iç organlardaki diğer hasarlar ağrıya neden olmaz. Visseral ağrılı liflerin hassas olduğu ana etkiler, bağırsak duvarının geril-mesi veya gerginliğidir. Bu peritonun (Örneğin; bir tümör) gerginliği, içi boş bir organın (Mesela; bili-yer kolik ile…) gerilmesi veya kuvvetli kas kasılma-ları (Örneğin; bağırsak tıkanması…) olabilir. İçi boş

organlarda (Bağırsaklar, safra kesesi ve mesane gibi) ağrıdan sorumlu liflerin sinir uçları kas tabakaların-da lokalizedir. Parankimal organlarda (Karaciğer ve böbrekler), sinir uçları kendi kapsüllerinde bulunur ve uzamasına artan organ hacmi ile yanıt verirler (11). Parietal plevra ve karın boşluğunun arka duvarının peritoneal astarı ağrıya karşı duyarlıdır, oysa iç organ plevrası ve omentum duyarlı değildir. Ağrının ortaya çıkması için, gerginliğin artış hızı yeterince büyük ol-malıdır. Örneğin, biliyer sistemin tümörle tıkanması durumunda olduğu gibi gerginlikte kademeli bir ar-tış, uzun süre ağrı oluşturmayabilir (11).

Pratik gözlemlere göre visseral ağrı, genellikle infla-masyon ve iskemi nedeniyle oluşur (11).

Bütün bu yolaklar sayesinde karından dıştaki organ-lara veya sistemlere; karın dışı organ ve sistemlerden de karna impulslar gidip gelebilmektedir. Ayrıca; VMT ile ikinci beyin denilen sindirim yolu (Mide, bar-saklar…) da uyarılmaktadır ve bu uyarım ile de iyileş-me gerçekleşebildiği öne sürülmektedir (1) (20).

Doğu tıbbına göre, olumsuz duyguların biriktiği yer-ler GİS’de bulunur. İbni-Sina; “Öfke Karaciğeri, Ke-der Akciğeri, Üzüntü Mideyi, Stres Kalp ve Beyni, Korku ise Böbrekleri yorar.” demiştir (21).

Öfke, kıskançlık, karaciğerde ve safra kesesinde de-polanır. Boş deneyimler, kaygı, kibir midede sakla-nır; açgözlü bir kişi (İyi işler, duygular, aşk, vb. için) genellikle kabızlıktan muzdariptir. Korku böbrekler-de “oturur”. Bu özellikle çocuklarda açıkça görü-lür. Bilinçaltı korku; böbrek yetmezliğine yol açar ve genellikle enürezise yol açar (20).

Beyin negatif duygular aldığında, ilgili organa gergin-lik gönderir, sonra organ gergin bir döngüyle sonuç-lanan beyne gerginlik gönderir. Tersine, fiziksel ola-rak hasar görmüş veya dengesiz bir organ duygusal üzüntüleri tetikleyebilir. VMT; bu döngüyü kırabilir, organın sağlığını artırabilir ve duygusal dengeyi geri kazanabilir. Bunu Voedilov Dmitry Vasilyevich; Nöro-Visseral Manuel Terapi (NVMT) diye de ad-landırmaktadır (16).

Halen, VO teorik yönlerinden hiçbiri visseral mobilite-nin bozulma ihtimalinden başka ciddi ampirik destek

Page 46: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Yücel KATI

38

almamıştır. Hiçbir sistematik derleme; VO de kullanı-lan tanısal-tedavisel tekniklerin güvenilirliğinin kanıt-larını araştırmamıştır (8, 9).

Ancak, binlerce yıldır geleneksel olarak uygulanan ve halk tarafından etkili olduğu kabul edilmiş; bu gibi tedavilerle ilgili yeterli kapsamlı araştırma olmaması, bu tedavilerin güvenilir olmadığı veya etkisiz olduğu anlamına gelmemelidir. Kaldı ki; çözümsüzmüş gibi görünen hastalıkların bazılarının, VMT uygulayıcıları tarafından çok kolayca tedavi olabildiği yıllardır tec-rübe edilmektedir. Yaklaşık 40 yıldır, çok az sayıda hekim tarafından uygulanabilen bu tedavi ile ilgili kü-çük çaplı bilimsel çalışmaların olması da bu tedavinin yadsınamaz olduğunu ispatlamaktadır (1) (22).

VMT UYGULAMASI

Genel uygulamada; hasta klinik ve laboratuvar bul-guları ile değerlendirilir. Hasta anamnezi alınır, nabız, dil ve diğer fiziki ve psikolojik muayeneleri yapılır. VMT esaslarına göre de organ yansımaları ve organın kendisi değerlendirilir. VMT seans öncesi ve sonrası farkın; hasta kanı mikroskobik incelemesinin yapıl-ması veya başka bir yöntemle, hem hekim hem de hasta tarafından anlaşılması tavsiye edilmektedir (1).

VMT’ye göre karın ile ilişkili bütün organların hasta-lıklarında; VMT kullanılabilmektedir (1).

VMT’de tedavinin seyrini, amacını ve süresini; hasta-dan alınan tepkiler ile uygulayıcının hissettiği doku gerginliği ve diğer ilgili diyagnostik faktörler belirle-mektedir. VMT sonrası vücudun iyileşmesinin birkaç ay ila 2-3 yıl arasında sürdüğü ve vücudun durumuna bağlı olarak, iyileşmeye eşlik eden solma relapslarının eşlik ettiği tecrübe edilmektedir (1).

VMT seansları her gün veya gün aşırı, günde 1-2 saat, toplamda 10-15 seans olacak şekilde hastanın sağlık durumuna göre planlanabilmektedir. Hastanın durumuna ve isteğine göre; hatırlatma seansları ya-pılmasına devam edilmesi tavsiye edilmektedir (1).

Uygulama genel olarak organlar arasında kurulmuş olan belirli bir sistematiğe göre ilerlemektedir. Ve her vakada farklı planlamalar yapılmaktadır. Mesela; lum-bosakral omurgadaki ağrının %80’i böbrek ve bağır-

sak kaynaklıdır. Bu bölgelere VMT yapılınca; böbrek ve bağırsakların çalışmaları onarılmaktadır, sırt ağrısı kaybolmaktadır. Veya eklem sıvılarında bir yetersizlik varsa; genellikle safra kesesi salgılanması bozulduğu anlamı çıkarılabilir ve safra kesesi ve etkilenen diğer organlara VMT yapılınca eklem ağrılarının azaldığı ve yok olduğu tecrübe edilmektedir (1, 20).

Başta karın organları özellikle de safra kesesi olmak üzere; Boyun, Sırt, Göğüs bölgesi (Kalp, Akciğer), Pel-vik organlar, Aort, Vena Cava ve diğer bazı damarlar, Duyu organları VMT ile tanı ve tedavisi yapılır (1).

VMT KONTRENDİKASYONLAR

Akut batın, akut kalp krizi, zehirlenmeler (Her türlü toksin, grip, üsye gibi özellikle 39 derece üstü ateş-li hallerde, alkol, uyuşturucu, hamilelik 1. Trimester, düşük riskinde...), karındaki yapısal sorunlar, yaralan-malar gibi, enfeksiyon ihtimali nedeniyle, aort anev-rizması (5cm üstü kesinlikle dokunulmaz, kanser (gö-receli olarak), uygulayıcı hastayı almak istemiyorsa veya hasta kararsız ise… Hasta dren, sonda vs ileyse veya hamileyse boş olan yerden çalışılabilmektedir (1).

VMT SONRASI

Hastanın en çok muzdarip olduğu rahatsızlığı geçtiği zaman şifa olunmuş denilmektedir. VMT uygulaması sonrası çok ciddi komplikasyonlara rastlanılmamak-tadır (1).

Dolaşımın artması, toksinlerin atılımının artması, id-rar ve sindirim yolundaki atıkların atılımının artması sebebiyle; hastaların idrar, ter ve dışkısında koyuluk, daha fazla pis koku olabildiği tecrübe edilmektedir (1).

Tiroid bezinin daha fazla çalışması nedeniyle ateş, üşüme titreme olabilmektedir. Uygulama bölgelerin-de; baskı nedeniyle geçici olan, birkaç gün sürebilen ağrılar veya kızarıklık, morarma veya sararmalar ola-bilmektedir (1).

Seans öncesi ve sonrası vücuttaki olumlu değişimler (Kişinin daha rahat nefes alması, duyularında artma, algılamasında artma, sindirim sisteminin veya diğer

Page 47: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

39

sistemlerin çalışması gibi); her ne kadar muayene ve gözlem ile saptanabilse de; basit bir mikroskop ile de kandaki olumlu viskosite değişimi anında, diğer tahlil değişimleri de zamanla fark edilmektedir (1).

SONUÇ

Sonuç olarak denilmektedir ki; bedende, vücudun hastalanmasını engelleyen yedek bir güç bulunmak-tadır. Ve bu güç en ufak bir sorunda ortaya çıkarak; vücudu savunmaya başlar. Organ bozulmaya başla-dığı anda, diğer organlar ona destek olmaya çalışırlar ve organın fonksiyonunu tam yapması için uğraşır-lar. İşte tam bu sırada semptomlar ortaya çıkar veya semptom öncesi VMT bulguları ortaya çıkar. Bunlar doğru zamanda, doğru bölgeye VMT ile müdahaley-le de geriye dönebilmektedir (1).

1896’da İngiliz Ged, bazı iç organların hastalığın-da bazı cilt bölgelerinin hassasiyetinin arttığını bul-du. Fakat ondan bir kaç yıl önce bile, 1889’da, Rus klinik bilimcisi G. A. Zakharyin ilk önce bu aşırı du-yarlılık bölgelerinin tanısal değerini tanımlayıp değer-lendirdi. Bu bölgelere Zakhar’in-Ged bölgeleri de-nir. Organların hastalığı durumunda, vücudun belirli bölgelerinde dokunmaya veya basmaya bir reaksiyon ve ağrı veya aşırı duyarlılık oluşumu tespit edilir.

İlk etkileşim çemberi (Daire A) aşağıdaki iç organlardan oluşur:

1- Safra Kesesi;

2- Karaciğer;

3- Pankreas;

4- Alın Bağırsak (Çıkan Kolon);

5- Kalın Bağırsak (İnen Kolon);

6- İnce Bağırsak;

7 ve 8 - Üreme Sistemi (Kadınlarda – sol ve sağ yumurtalıklar; erkeklerde – sol ve sağ testisler);

9- Mide;

10- Dalak;

11- Eklemler (diz, kalça, ayak bileği).

1’den 5’e kadar olan daireler ile işaretlenmiş önde gelen organ halkası, bu halkadaki hiçbir organı ka-çırmadan, zorunlu bir prosedür olarak onlarla birlikte VMT uygulanması gereklidir. Bu çemberin diğer tüm organları bireysel tedaviyi kolayca tolere eder, ancak örneğin, yalnızca önde gelen halkanın organlarının tedavisi olmayan mide ile çalışırsanız, çalışmanın so-nuçları kısa vadeli olur ve çok daha fazla zaman ge-rektirir.

İkinci etkileşim çemberi (Circle B) aşağıdaki organ zincirinden oluşur:

12- Sol Böbrek;

13- Sağ Böbrek;

14- Sol Üreter;

15- Sağ Üreter;

16- Mesane;

17- Prostat Bezi;

18- Kalp;

19- Akciğerler;

20- Sol Kulak;

21- Sağ Kulak.

Page 48: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Yücel KATI

40

Page 49: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

41

KAYNAKÇA

1. Ankara Akupuntur Dernegi, 2018 Yılı VMT Egiti-mi Ders Notları; OGULOV Alexander Timofeevich

2. Dunya Saglık Örgütü. Osteopati Egitiminde Kar-şılaştırmalar; 2010.

3. Cameron M. Uluslararasi bir osteopatik pratik ca-lismasi [internet] [saglik bilimleri ana (arastirma)]. [Melbourne]: Victoria Universitesi; 1999; http://www.vu.edu.au/research

4. Genel Osteopatik Konseyi. Anlik goruntu anketi 2001 [internet]. Birlesik Krallik: Genel Osteopatik Konseyi; 2001; http://www.osteopathy.org.uk/news-and-resources/document-library/research-and-surveys/snapshot-survey-2001-results-dec-2001/

5. Osteopatik egitim, egitim kurumlari ve istisna-lar akreditasyon komisyonu hakkinda 25 Mart 2007 tarihli kararname, 43 Madde 3. Bolum. 3, s. 5687.

6. Weischenck J. Viseral osteopati tedavisi - cilt 1 Paris: Maloin; 1982.

7. Barral JP, Mercier P. Visseral manipulasyonlar 1 (Fransizca) [visseral manipulasyon 1] 2. Paris: El-sevier Masson; 2004. s. 258.

8. Larciprete G, Valli E, Meloni P, Malandrenis I, Romanini ME, Jarvis S, vd. “Kayan vissera” isa-retinin ultrason tespiti, daha guvenli laparoskopi saglar. J Minim Invaziv Jinekol. 2009 Temmuz; 16 (4): 445–9. 10.1016 / j.jmig.2009.03.023. [ PubMed ]

9. Horton RC. Pelvik taban fonksiyon bozuklugu-nun tedavisinde viseral mobilizasyonun anato-misi, biyolojik olasilik ve etkinligi. J Pelvik Obstet Gynaecol Physiother. 2015; 117 : 5-18.

10. Joseph M. Henderson “Pathology of digestive or-gans.” English - M. - SPb .: Binom-Nevsky Sivesi,

1997- 287 p. VA Savinov, TN Shepherd, LD Puk-hova “Girudoenergotherapy”, M: Asklepeion, 1998 - 56 p.

11. Shchipina AA “The formula of Dr. Schipinoy’s health” // Works II and III, OPMASTMiT’s forums 2001 - 2002. - M, 2002.

12. Hala AT. Andrew T.’nin otobiyografisi. Yine de, Amerikan osteopati okulunun kurulmasiyla ilgili bir aciklama ile birlikte, osteopati biliminin kesfi ve gelisimi. 1897; https://www.atsu.edu/muse-um/subscription/pdfs/still,%20a.t/andrewtay-lorstillbio1908.pdf

13. https://www.iahp.com/jeanpierrebarral/ (Erisim Tarihi: 31.12.2018)

14. https://www.barralinstitute.com/therapies/in-dex.php (Erisim Tarihi: 01.01.2019)

15. http://www.discovervm.com/ (Erisim Tarihi: 01.01.2019)

16. Reliability of diagnosis and clinical efficacy of visceral osteopathy: a systematic review, 2018; https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5816506/ (Erisim Tarihi: 01.01.2019)

17. https://www.jv.ru/news/11137-aleksandr-ogulov.html (Erisim Tarihi: 01.01.2019)

18. http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/saglik/go-bek-dusmesi-nedir-40063737 (Erisim Tarihi: 01.01.2019)

19. h t tp s : / / dec l a ra t i ons . com.ua /dec l a ra t i -o n / n a c p _ 4 1 f e 0 1 c d - 1 d 2 8 - 4 0 1 0 - a 1 3 6 -d870779f2758; Sokolova Elena Nikolaevna; (Eri-şim Tarihi: 01.01.2019)

20. http://www.kaynakcam.com/tag/ibni-sina-sozu/; (Erişim Tarihi: 01.01.2019)

21. h t tp s : / /www.ncb i .n lm .n ih .gov / sea r ch /all/?term=visceral%20manipulation; (Erişim Ta-rihi: 01.01.2019

Page 50: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Rezan AKPINAR, Saliha KARATAY

42

YAŞLANMA SÜRECİNE GELENEKSEL ÇİN TIBBI YAKLAŞIMLARI: BİR OLGU SUNUMU

TRADITIONAL CHINESE MEDICINE APPROACHES TO THE AGING PROCESS: A CASE REPORT

Rezan AKPINAR1, Saliha KARATAY2

1Doç. Dr., Queensborough Community College, Pacific College of Oriental Medicine, New York, Amerika2Prof. Dr., Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Ankara

Özet

Toplumlarda yaşam beklentisindeki yükselme, refah ve gelişmişliğin bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Ancak geriatrik popülasyon oranının artmasıyla birlikte, uzun yaşama kavramı yerini sağlıklı yaşlanma kon-septine bırakmaktadır. Klasik görüşe göre yaşlılık, kişinin mental ve fiziksel aktivitesinin giderek bozulması ve enerjisinin azalması olarak kabul edilir. Oysa koruyucu tıp kavramlarından biri olan Geleneksel Çin Tıbbı (TCM) yaşlanmaya farklı bir açıdan yaklaşır. TCM’ye göre yaşlanma, aslında vücut ve ruh arasındaki dengenin korun-ması halinde doğal bir süreç olarak yaşanmalıdır. TCM’ye göre yaşlanmayı hızlandıran ya da komplikasyonlu hale getiren, enerji dengesindeki bozulmalardır. Bu dengesizliğe sadece enerji azalması değil, bazen enerji aşırılıkları da yol açabilir. Bu olgu sunumunda hızlanmış yaşlanma sürecindeki patolojilerin nasıl tespit edildiği ve enerji dengesizliğinin başarılı bir şekilde nasıl tedavi edildiği ele alınmaktadır.

Anahtar kelimeler: Yaşlanma, Akupunktur, Geleneksel Çin Tıbbı, Tedavi.

Abstract

Increase in life expectancy, is considered a sign of prosperity and advancement in the society. But with the growing geriatric population, concept of living longer has left its place to healthy aging. In the classic paradigm, aging meant a depletion of energy, which lead to deterioration of mental and physical capacity of the aged individual. As one of the components of preventive medicine Traditional Chinese Medicine (TCM) approaches the aging process differently. According to TCM, aging is a natural process that requires no manipulation as long as the energies are in balance in the mind-body complex. Per TCM things that speed up the aging process or lead to complications are imbalances in these energy systems. Cause of imbalances are identified as not just energy deficiency but exuberant energy as well. This case report will highlight, how to identify energy imbalances that lead to pathologies of aging and how to treat these imbalances successfully.

Key words: Aging, Acupuncture, Traditional Chinese Medicine, Treatment.

Sorumlu Yazar: e-mail: [email protected]

Tel : (+1) 917 836 01 87

Ankara Akupunktur 2019; 6 (2): 42-47

Page 51: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

43

GİRİŞ

Toplumlarda beklenen yaşam süresi arttıkça yaşlı bi-reylere yönelik sağlık politikaları önem kazanmakta-dır. Yaşlılık dönemiyle ilgili endişeler kişileri yaşlan-mayı önleyici, geciktirici tedbirler almaya ve çeşitli yöntemleri denemeye yöneltmektedir (1). Hormon replasmanları, besin takviyeleri, yaşam stilini değiş-tiren metodlar, çeşitli estetik uygulamalar gibi anti-aging yöntemleri ilerleyen yaşla birlikte daha popü-ler hale gelmektedir. Ayrıca yaşlanan kişiler arasında meditasyon, akupunktur, bioenerji, fitoterapi gibi ta-mamlayıcı tıp yöntemlerini uygulama oranı da gittik-çe artmaktadır (2). Akupunkturun da dayandığı Ge-leneksel Çin Tıbbı (TCM) yaşlanmaya değişik bir bakış açısı getirmektedir (3-5). Bu olgu sunumunda hızlı yaşlanma belirtileriyle başvuran bir hastada TCM’nin teşhis ve tedavi yaklaşımları ele alınmaktadır.

OLGU

60 yaşında kadın hasta, aşırı saç dökülmesi, kuru ve çabuk kırılan saçlar, bel ağrısı ve kulak çınlaması şika-yetleriyle kliniğimize baş vurdu. Bel ağrısının hareket-le ve gün sonuna doğru arttığı, istirahatle rahatladığı öğrenildi. Hasta kulak çınlamasının düşük yoğunluk-lu ince bir ses şeklinde olduğunu ve son birkaç yılda daha da arttığını belirtti. Bu şikayetlerle gittiği doktor tarafından yapılan muayene ve tetkiklerde herhan-gi bir anormallik tespit edilmediğini ifade etti. Yaşa bağlanan bu şikayetlerden endişelenen hasta, tedavi amacıyla TCM kliniğimize baş vurmuştu.

Hasta TCM yaklaşımıyla değerlendirildi. Hastanın gözlenmesi sırasında, mevsime göre normalden daha fazla ve kat kat giyinmiş olduğu görüldü. Bu görün-tü vücudun ısı durumunu göstermesi yönünden an-lamlıydı. Hasta minyon tipli ve boyuna göre normal kilodaydı. Yürüyüşte bir anormallik yoktu. Postür, omuzların öne doğru pozisyonlanması haricinde genel olarak iyiydi. Hastanın oturması sırasında bel fleksiyonunun hafif ağrılı olduğu farkedildi. Hasta-nın cildi kuru olup yaşına göre fazla kırıştığı görüldü. Yüzünün cilt rengi vücudunkine göre daha koyuydu. Özellikle göz altlarındaki koyuluk dikkat çekiciydi. Saçlar özellikle alın ve oksipital bölgede seyrelmişti. Kulaklar hastanın vücut oranına göre beklenenden daha küçüktü ve yumuşadığı, kıvrımlar oluşturduğu

gözlendi. Tırnaklar kısa ve soluk görünümdeydi, has-ta tarafından kolay kırıldıkları ifade edildi.

Dil muayenesinde, dilin hastanın boyutlarına oranla beklenenden küçük olduğu ve hafif titrediği görüldü. Rengi soluk pembe olup kablaması normaldi. Kenar-larında diş izleri ve Dalak/Mide bölgesinde çatlaklar göze çarpıyordu. Dil altındaki damarlar ince ancak stagne görünümdeydi.

Hastanın dinlenmesine geçildiğinde, sesinin ince ve zayıf tonda olduğu farkedildi. Konuşma tarzı emos-yonel olarak korku duygusunu yansıtıyordu. Hastanın temel korkusu irdelendiğinde, genç yaştayken anne-sini uzun süren kronik bir hastalıktan dolayı kaybetti-ği öğrenildi. Hasta da sürekli aynı duruma düşme ve sağlığını kaybetme korkusu içindeydi.

Gözlemden sonra hastanın temel on soruyla sorgu-lanmasına geçildi. Hastaya sıcaklık-soğukluk durum-ları sorulduğunda, kendini daha çok soğuk hisset-tiğini, genelde çabuk üşüdüğünü belirtti. Terleme sorunu yoktu. Beslenme durumu sorgulandığında iştahının normal olduğu ancak zaman zaman yedik-lerine bağlı olarak şişkinlik hissettiği öğrenildi. Daha çok sebze-meyve ağırlıklı vejeteryan stile yakın bes-lendiğini, protein olarak az miktarda da olsa balık ve hindi eti tükettiğini ifade etti. Allerji korkusuyla yu-murtadan kaçınıyordu. Hastanın ürinasyonu soruldu-ğunda böbrek sağlığını korumak için çok su içtiği ve çok tuvalete çıktığı öğrenildi. Ayrıca her gün defekas-yon yapabildiğini, ishal ya da kabızlığının olmadığını belirtti.

Uyku durumu sorgulandığında, önceleri uykuya dal-makta zorluk çektiğini ve sık uyandığını, ancak me-latonin kullandığında bu sorunlarının çözüldüğünü ifade etti. Jinekolojik açıdan irdelendiğinde hastanın 49-50 yaşında menopoza girdiği öğrenildi. Menopoz sırasında şiddetli sıcak basması, gece terlemesi ve uyku sorunları olduğunu, ancak sonradan bunların geçtiğini belirtti. Menopoz öncesinde menslerinin ağrılı olduğu ve şişkinlik, çabuk sinirlenme, göğüsler-de hassasiyet gibi premenstrual semptomları yaşadığı öğrenildi. Normal doğumla bir çocuğu olan hastanın evli olduğu ve zaman zaman yaşadığı libido azalması

Page 52: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Rezan AKPINAR, Saliha KARATAY

44

haricinde normal bir seksüel aktiviteye sahip olduğu öğrenildi. Enerji durumu sorulduğunda genel olarak kendini enerjik hissettiğini, sağlığını koruma endişe-siyle haftada 6 gün olmak üzere, günlük en az 2 saat egzersiz yaptığını ifade etti. İş ortamının da yoğun ve hareketli olduğunu belirtti. Emosyonel durumu sor-gulandığında geçmişte yaşadığı deneyimler ve psi-kolojik travmalar nedeniyle korku, endişe hissettiğini söyledi. Ağrıları sorulduğunda gün sonuna doğru be-lirginleşen bel ağrısı haricinde başka ağrısı olmadığı-nı, ancak zaman zaman dizlerde güçsüzlük ve denge problemi yaşadığını belirtti. Bu yüzden bir kaç hafta önce düştüğünü ancak kalıcı bir hasar oluşmadığını ifade etti. Genel hikayesi sorgulandığında öncekilere ek olarak, göz kuruluğu olduğunu, okurken gözlük taktığını belirtti. Kulak çınlamasının sürekli olduğunu ve gün sonuna doğru arttığını ifade etti. Saçlarının kuru ve çabuk kırılmaya başladığını, çok döküldüğü-nü söyledi.

Hastanın sorgulanmasından sonra palpasyona geçil-di. Ren 4-Ren 6 arası alt jiao bölgesi soğuktu ve tonu-su diğer bölgelere göre azalmıştı. Dai Mai palpasyonu ve her iki Gb 41 noktaları da hassas olarak bulundu.

Abdomende sağ alt kadranda ve sol üst kadranda yoğunlaşan kahverengi lekeler gözlendi (Resim 1).

Karında özellikle sağ alt kadranda hafif kabarıklık da tespit edildi. Hasta o yönden sorgulandığında, es-kiden sağ overde kisti olduğu, ancak menopozdan sonra kendiliğinden geçtiği öğrenildi. Kanal palpas-yonlarında, alt ekstremite Yin kanallarında yetersizlik, Yang kanallarında ise aşırılık durumları tespit edildi. Üst ekstremitelerde ise Yin kanallarından Akciğer ka-nalında yetersizlik ve Lu 1’de hassasiyet vardı. Diğer front mu noktaları normaldi.

Nabız muayenesinde nabzın genel olarak ince olduğu tespit edildi. Özellikle Böbrek, Kalp ve Akciğer olmak üzere tüm nabızlarda genel bir yetersizlik mevcuttu. Hasta bu açıdan sorgulandığında, özellikle uykuya geçiş sırasında kalpte bir kuş çırpınıyormuş gibi his-settiği öğrenildi. Akciğerden bir şikayeti olmayan hasta arada postnazal akıntısının olduğunu, mevsim geçişlerinde de allerjik rinit tablosu yaşadığını ifade etti.

DEĞERLENDİRME

Hasta TCM yaklaşımında 8 prensibe göre değerlen-dirildiğinde, patolojinin iç kaynaklı olduğu, genel anlamda yetersizlik şeklinde ve soğuk yapıda bulun-duğu kanısına varıldı. Yin-Yang değerlendirmesine göre her ikisinde de yetersizlik vardı. Hastada önce menopoz döneminde gece terlemeleri, sıcak bas-ması, kuruluk şeklinde semptomlara yol açan Yin yetmezliği olduğu, sonra buna Yang yetersizliğinin de eklenmesiyle soğukluk ve üşümenin görüldüğü düşünüldü.

Zang-Fu organ sistemleri açısından değerlendirildi-ğinde Kalp ve Akciğer enerji yetersizliğinin Böbrek enerjisini düşürdüğü tespit edildi. Kronik kulak çın-laması, istirahatle geçen bel ağrısı, dizlerde güçsüz-lük, denge sorunları, özellikle göz altlarında bariz olan koyu renk değişikliği ve hastanın hep korku duyması da Böbrek enerji eksikliğinden kaynaklanı-yordu. Genç yaşta karşılaşılan ve hala atlatılamayan yakınını kaybetme üzüntüsü önce Akciğer ve Kalp enerjilerini vurmuştu. Zayıf ses tonu, sinüs prob-lemleri ve mevsimsel allerjiler bu yetersizliği göster-mekteydi. Sonra da bu enerji yetersizlikleri ile sağlığı

Resim 1: Abdomende sağ alt kadranda ve sol üst kadranda yoğunlaşan kahverengi lekeler

Page 53: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

45

kaybetme korkusu Böbrek enerjisinde hızla azal-

maya neden olarak, hastanın yaşına göre daha er-

ken yaşlarda yaşlılık semptomları göstermesine yol

açmıştı.

Hastanın abdomende sağ alt ve sol üst kadranlarda

bariz olan lekeleri ve palpasyonlardaki hassasiyetleri

o bölgelerde hala bir kan stagnasyonu olabileceği

şeklinde yorumlandı. Karaciğer normalde anatomik

olarak sağda yer almasına karşılık, Hara karın teş-

hisinde solda presente edildiği için, Karaciğer stag-

nasyonu olabileceği de düşünüldü. Ancak hastanın

çok aktif, hareketli olmasının yeterli enerji-kan do-

laşımını sağlayacağı kanısına varıldı.

Hastaya 5 esansiyel substans açısından bakıldığında

ise, özellikle Qi’nin Yin şekli olan kan yetersizliğinin

olduğu, bunun da saç dökülmesi, kuru-kırışık cilt,

göz kuruluğu, geceleri belirginleşen görmede bo-

zukluk, nabızın ince ve zayıf olması ve soluk renkli

küçük dil görünümüne yol açtığı düşünüldü.

TEDAVİ

Tedavide hedefler Böbrek ve Akciğer kanallarının

enerjisini, Yin ve Yangı güçlendirmek ve kanı arttır-

mak olarak belirlendi. Enerji yükseltme sürecini hız-

landırmak için, hastanın da onayı alınarak akupunk-

tur tedavisine belli aşamalarda bitkisel destekler de

eklendi (6-8).

Tedavide önce Back Shu noktalarından Jia Kie teda-

vi protokolü yapıldı. En çok reaksiyon alınanlar Ak-

ciğer, Kalp ve Karaciğer oldu. 2. seansta Emosyonel

Travma tedavisi uygulandı. 3. seansta Qi ve kanı ha-

reket ettirecek noktalar, 4. seansta ise kanı tonifiye

etme amaçlı moxa kullanıldı. 4. seansta akupunktu-

ra ek olarak, 10 çeşit bitki içeren enerji tonifiye edici

bir karışım da verildi. Sonraki seanslarda ise, aşağıda

verilen noktalar dönüşümlü kullanılarak, haftada 1

seans olmak üzere toplam 10 seans akupunktur uy-

gulandı. Akupunktur tedavisi moxa, baş bölgesine

tapping tekniği ve kulakta NADA protokolüyle de

desteklendi.

Akupunktur tedavisinde dönüşümlü kullanılan noktalar:

• Li 4 • Bl 43 • Sp 6

• Li11 • Ren 6 • Lu 1

• Liv 3 • Ren 12 • Sp 9

• St 36 • Ren 17 • Sp 10

• Bl 17 • St 8 • Yintang

• Bl 18 • Du 20

• Bl 20 • Du 24

• Bl 23 • Gb 20

Hasta bitki karışımını kullanmaya başladıktan 2 hafta sonra, yemeği takiben karında rahatsızlık ve şişkin-likten, ağızda acı tattan ve iştah kaybından şikayet etmeye başladı. Kinezyolojik test yapıldığında bitki dozajının yüksek geldiği tespit edildi. Dozajın düşü-rülmesiyle gastrik şikayetler ve ağızdaki acı tat azal-sa da, iştahsızlığın değişmediğini ve özellikle sabah uyandığında üzerinde bir ağırlık hissettiğini söyledi. Hastanın tedavisi tekrar gözden geçirildiğinde kanı arttırıcı akupunktur ve bitki desteğinin, soğuk doğa-daki hastada, şimdi de nem (damp) patolojisinin ge-lişmesine yol açtığı düşünüldü. Oluşan nem patolo-jisiyle Dalak enerjisi de düştüğü için hastada sindirim problemleri ve iştah kaybı gelişmişti. Ayrıca hastanın sağlıklı beslenmesi ve çok hareketli olması nedeniyle farkedilmemiş bir stagnasyonun varlığı da gün yüzü-ne çıkmış oldu. Tedaviyle hastanın enerji düzeyinin yükseltilmesi, bu gizli stagnasyonu daha da belirgin hale getirmişti. Bu hastada stagnasyonun ana nede-ni, genelde beklendiği gibi hareketsizlik ya da enerji düşüklüğü yerine, hastanın kaybettiği annesinden sonra geliştirdiği ve takılıp kaldığı hastalık korkusuy-du.

Ortaya çıkan stagnasyon ve nem patolojisi nedeniy-le akupunktur tedavisindeki tonifiye edici protokol, nem giderici ve stagnasyonu hareket ettirici nokta-lara değiştirildi. Bitki karışımına da Dalak enerjisini yükselten ve nemi elimine eden bir modifikasyon yapıldı. Hastada 10 seanslık temel tedavi ile saç dö-

Page 54: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Rezan AKPINAR, Saliha KARATAY

46

külmesi, kulak çınlaması, bel ağrısı, cilt kuruluğu gibi temel şikayetler büyük ölçüde tedavi edildi. Hastalık korkusunu giderme açısından gerekli önerilerde bu-lunuldu. Ayrıca belirli aralıklarla modülasyon amaçlı akupunktur tedavisine gelmesi kararlaştırıldı.

Tartışma

Yaşlanma genel olarak kişinin fiziksel ve mental ka-pasitesinin bozulması ve enerjisinin azalması şeklin-de tarif edilmektedir (1). TCM de, yaşlanmada temel olayın prenatal Qi’yi depolayan Böbrek enerjisindeki azalma olduğunu vurgular (9). Bu dönemde ortaya çıkan hastalıklar ise enerji dengesinin bozulmasından kaynaklanır (10). Bu açıdan aslında hem Batı tıbbı, hem de TCM yaklaşımı, yaşlılıkta temel olarak kuv-vetlendirici tedavileri tavsiye etmektedir. Ancak bazı vakalarda, bu genel kuvvetlendirme yaklaşımları baş-ka yeni patolojilere de yol açabilmektedir. Burada sunulan olgu bu duruma ilginç bir örnektir. Bu va-kada hastanın takılıp kaldığı korku duygusu, Böbrek enerjisinin hızla düşmesine neden olmuştur. Ayrıca Qi’yi aşağı yönlendirerek, yukarı çıkmasını engelle-miştir. Bu Qi stagnasyonu zamanla kan stagnasyonu-na yol açmaktadır. Kan stagnasyonu nedeniyle yeni kan oluşumu engellenir ve kan yetmezliği görülür. Karaciğer, vücutta Qi’nin engelsiz dolaşımından so-rumlu olduğu için kan stagnasyonundan, dolaşımda olmayan kanı depolama görevinden dolayı da kan yetmezliğinden etkilenir. Sonuç Karaciğer ve onun Yang çifti Safra Kesesinin de stagnasyonudur.

Bu vakada da, önce genel TCM yaklaşımıyla Böbrek enerjisinin güçlendirilmesi ile Yin, Yang ve kan to-nifikasyonu amaçlandı. Enerji yükselmesi ve Yin sıvı-larının arttırılması, vücutta nem patolojisine ve gizli stagnasyonun artmasına neden oldu. Hastanın şika-yet ettiği ağızdaki acı tat da Safra Kesesindeki Damp plegme işaret ediyordu. Her ne kadar tedavi öncesi değerlendirmede tespit edilen Dai Mai kanal hassa-siyeti, hem kendisinde hem de noktalarını kullandığı Safra Kesesi kanalında bir stagnasyon bulunabilece-ğini göstermiş olsa da, bu stagnasyonun ana neden olmayıp kan yetersizliğinden kaynaklandığı düşünül-müştü. TCM yaklaşımında yaşlanma, tecrübelerin birikmesi şeklinde de tanımlanmaktadır (11). Yıllar içinde yaşanan tecrübelerimiz, iyi ya da kötü hatırala-rımız kan enerjetik sistemimizde, dolayısıyla da Kara-

ciğer ve ona bağlı Safra Kesesinde depolanmaktadır (12). Bu TCM teorisine göre bizi kısıtlayan hayat tec-rübeleri kan stagnasyonuna neden olmaktadır (13). Bu hastanın da genç yaşta, kronik bir hastalık nede-niyle annesini kaybetmesi ve geliştirdiği hastalık en-dişesinin, Safra Kesesinde depolanarak stagnasyona yol açmış olması muhtemeldir.

Bu olguda da tecrübe edildiği gibi, yaşlanma süreci-ne sadece organ ve enerji yetersizliği olarak bakmak, her zaman yeterli olmayabilir. Yıllar boyunca yaşa-nan, kişinin seçeneklerini kısıtlayan, onu kalıplara so-kan tecrübelerin enerjetik sistemde depolanması ve elimine edilememesi de yaşlanma üzerine farklı bir TCM yaklaşımı olmaktadır. Bu nedenle TCM ile anti-aging ya da yaşlı birey tedavilerinde, güçlendirme uy-gulamalarının yanısıra, stagnasyon giderici ve elimine edici yaklaşımların da eklenmesi tedavinin başarısını arttıracaktır.

KAYNAKLAR

1. Kats S. (2001-2002) Growing older without aging? Positive aging, anti-ageism, and anti-aging, Generation: Winter 2001/2002, 25,4: Nursing& Allied Health Database pg.27

2. Dharmananda, S. (2005). Towards a spirit at peace: Understanding the treatment of shen disorders with Chinese medicine. Portland, OR: Institute for Traditional Medicine and Preventative Health Care.

3. Liu Zheng Cai. (1990). The Mystery of Longevity, Foreign Language Press, Beijing.

4. Deadman, P., Al-Khafaji, M., & Baker, K. (2007). A manual of acupuncture (2nd ed.). East Sussex, England: Journal of Chinese Medicine Publications.

5. Jarret. L. (2004). Nourishing Destiny: The inner tradition of Chinese medicine. Stockbridge, MA: Spirit Path Press.

6. Leung, Ping-Chung, (2010) Healthy Aging; World Scientific Publishing Co Pte Ltd Chinese Functional Foods for Aging Individual Choices Pg 93-120

Page 55: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

47

7. Xu, Z., Feng, W., Shen, Qian., Yu, N., Yu, K., Wang, S., Chen, Z., Shioda, S., Guo, Y., (2017) Rhizoma Coptidis and Berberine as a Natural Drug to Combat Aging and Aging-Related Diseases via Anti-Oxidation and AMPK Activation; Aging and Disease Volume8, Number 6, 760-777 Dec 2017

8. Jafari, M., Felgner, J.S., Bussel, I.I., Huthili, T., Khodayari, B., Rose, M.R., Vince-Cruz, C. and Mueller, L.D. (2007) Rhodiola: A promising anti-ageing Chinese herb. Rejuv. Res. 10, 587–602.

9. Maciocia, G. (2005). The foundations of Chinese medicine (2nd Ed.). London, England: Elsevier Churchill Livingstone.

10. Maciocia, G. (2009). The psyche in Chinese medicine. London, England: Churchill Livingstone Elsevier.

11. Yuen, J. (2002). Proceedings from Oriental Medicine in a Changing World: Gallbladder Energetics. San Francisco, CA: California State Oriental Medical Association

12. Zhao, H., Luo, Y., (2018). Traditional Chinese Medicine and Aging Intervention; Aging and Disease. Volume 8, Number 6, December 2018

13. De-Xin, Y.,(1995). Aging and Blood Stasis: A new TCM Approach to Geriatrics; (1st) Edition Blue Poppy Press

Page 56: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Nimetullah REŞİDİ

48

EKSİ - ARTI (YİN - YANG) ÖĞRETİSİ

(阴阳学说 YİN-YANG THEORY)

Dr. Nimetullah REŞİDİ1

1Dünya Akupunktur Dernekleri Federasyonu (WFAS) Uzmanlar Komitesi ÜyesiWORLD JOURNAL OF ACUPUNCTURE–MOXIBUSTION (WJAM) Editörler Komitesi Üyesi

Geleneksel Çin Tıbbı’nın Yin – Yang olarak bilinen bu Eksi-Artı Öğretisi, Yin ve Yang olarak bilinen bu iki çeşit nisbi özelliğin eksilme ve artma değişimine dayanarak doğayı tanımaya, doğa olaylarını açıklamaya ve doğa düzenini keşfetmeye çalışan bir nevi dünya görüşüdür, bir metodolojidir, (yani bir usul felsefesidir). Dolayısıyla bu kavramı Türkçede ‘’Eksi-Artı’’ olarak izah ederek kabul etmek daha anlaşılır olacaktır.

http://www.baike.com/wiki/%E9%98%B4%E9%98%B3%E5%85%AB%E5%8D%A6%E5%9B%BE

İletişim Bilgileri: http://www.uygur-akupunktur.com.tr

Tel : (0532 631 22 25) e-mail: [email protected]

Ankara Akupunktur 2019; 6 (2): 48-55

Page 57: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

49

1. Eksi –Artı (Yin – Yang) Kavramı

Yin–Yang, doğadaki birbiriyle ilişkili nesneler ve olaylar üzerindeki zıtlıkların özetidir. O aynı zamanda, hem birbirine zıt iki nesneyi, hem de aynı nesne üzerindeki birbirine zıt iki tarafı temsil eder. Dolayısıyla, Yin’in içinde Yang, Yang’ın içinde Yin yani ‘’eksinin içinde artı, artınının içinde eksi’’ barındığı söz konusudur.

Çin felsefesine göre, evrende mevcut olan tüm maddi ve manevi şeyler birbirine zıt olan ve birbirini tamamlayan iki karşıt taraftan oluşmuştur. Bu karşıt tarafın biri Yin, ötekisi ise Yang’dır. Çinliler için hayattaki her şey ya Yin ya da Yang’dır. Ahenge ulaşmanın yolu Yin ve Yang’ı dengelemekten geçer.

Çin dilinde, Yin ve Yang sözcüğünün anlamı da çok yönlüdür, Örneğin:

‘’Yin - 阴’’ sözcüğü, ‘’ay’’, ‘’karanlık’’, ‘’bulut’’, ‘’gölge’’, ‘’dağın kuzey tarafı’’, ‘’suyun güney tarafı’’, ‘’sırt taraf’’, ‘’arka taraf’’, ‘’çukur’’, ‘’oyma’’, ‘’gizli’’, ‘’kadınsı’’, ‘’kadınlık organı’’, ‘’olumsuz’’ ‘’negatif’’, ‘’eksi’’, ‘’menfii’’, ‘’baki alem’’, ‘’öbür dünya’’ gibi anlamlar taşımaktadır.

Çin sözlüklerinde ‘’Yin - 阴’’ sözcüğünün kelimenin önüne eklenmesiyle oluşan 51 çeşit birleşik kelime vardır.

Büyük Çin Akupunktur Lugat‘ında (中国针灸大词典), ‘’Yin – 阴’’ sözcüğü dahil edilen 100 terim bulunmaktadır. Örneğin :

Yinqi -阴气: Eksi nitelikli can, eksi can, eksilik

Yinnang - 阴囊: husye torbası, testis torbası, erbezi torbası (scrotal hernia, scrotum,)

Yinjing - 阴茎: kamış, zeker, penis

Yınbu - 阴部: edepyeri, pedenda, pedendum

Yındao - 阴道: dölyolu, vagina

Yindi - 阴蒂: dılak, dilçik, bızır, clitoris

Yinqi - 阴虚: Eksi Can’n yoksunluğu, Eksi yoksunluk

Çin sözlüklerinde ‘’Yin - 阴’’ sözcüğünün kelime sonuna gelmesiyle oluşan 3 çeşit birleşik kelime vardır. Örneğin (49)

Guang yin – 光阴: ‘’zaman’’, ‘’vakit’’

Shu yin 树阴: ‘’gölge’’

Tai yin 太阴: ‘’ay’’

‘’Yang - 阳’’ sözcüğü, ‘’güneş’’, ‘’güneşli’’, ‘’aydınlık’’, ‘’dağın güney tarafı’’, ‘’suyun kuzey tarafı’’, ‘’dış taraf’’, ‘’yüzey taraf’’, ‘’çıkıntı’’, ‘’kabartı’’, ‘’erkek’’, ‘’erkeklik organı’’, ‘’artı’’, ‘’olumlu’’, ‘’müsbet’’, ‘’pozitif’’, ‘’fani alem’’, ‘’bu dünya’’ gibi anlamlar taşımaktadır.

Çin sözlüklerinde ‘’Yang - 阳’’ sözcüğünün kelime sonuna gelmesiyle oluşan 4 birleşik kelime vardır. Örneğin:

Can yang – 残阳: gün batımı

Tai yang – 太阳: güneş,

Xi yang – 夕阳: gün batımı

Chao yang – 朝阳: gün doğumu, şafak

Çin sözlüklerinde ‘’Yang - 阳’’ sözcüğünün kelimenin önüne gelmesiyle oluşan 24 çeşit birleşik kelime vardır. Büyük Çin Akupunktur Lugat‘ında (中国针灸大词典), ‘’Yang - 阳’’ sözcüğü dahil edilen 64 terim bulunmaktadır. Örneğin

Yang qi -阳气: Artı nitelikli can, Artı can, Artılık

Yang wei -阳痿: iktidarsızlık, impotans

Yang xing-阳性: artı, olumlu, müsbet, pozitif

Yang xu -阳虚: Artı can’n yoksunluğu, Artı yoksunluk

Yangqi - 阳气: Artı can, Artılık

Geleneksel Çin Tıbbının Sekiz İlkeli Teşhis kuralının (Ba Gang Bian Zheng - 八纲辨证) başlıca ilkesi de Yin –Yang ‘dır. Dış, Taşkın (Excess) ve Sıcak senderomlar Yang; İç, Yoksun (Dificiency) ve Soğuk Senderomlar ise Yin niteliktedir. ‘’Can’’ Yang, ‘’Kan’’ ise Yin

Page 58: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Nimetullah REŞİDİ

50

niteliktedir. ‘’Ying Qi -营气‘’ yani ‘’Besleme Canı’’ Yin; ‘’Wei Qi-卫气’’ yani ‘’Koruma Canı’’ ise Yang niteliktedir.

Yıl, ay, gün ve vakitlerin (Çin tıbbında 2 saat 1 vakit olarak kabul edilir.) den biri Yin, diğeri ise Yang niteliktedir.

Çin felsefesine göre dünyadaki herşey birbirine bağımlı büyük bir kümedir. Her şey birbirine göre relatiftir. Doğadaki küçük dengesizlikler bile insan hayatında büyük olaylar yaratabilirler. Herhangi bir durumdan dolayı hayatın Yin ve Yang arasındaki dengesi bozulabilir, durum tersine dönebilir, ortaya bir takım problemler çıkabilir.

Yin ve Yang hayatın temelini oluşturur. Çin felsefesine göre, o evrenin en önemli ve temel kuvvetidir. Doğal olarak Çin burçlarının her biri ya Yin ya da Yang’dır.

2. Yin –Yang Öğretisinin İçeriği

2-1. Yin–Yang Arasındaki Karşılıklı Kısıtlama (阴阳对立制约 Opposition and antagonation of Yin-Yang)

Yin –Yang arasındaki karşılıklı kısıtlama, birbiriyle ilişkili olan eksi-artı iki tarafın aralarında jeryan eden karşılıklı dışlama ve çekme ilişkisini gösterir.

Doğadaki tüm nesneler, aslında birbirine zıt eksi-artı (Yin –Yang) iki tarafa sahiptir. Bu iki taraf, bir gövdede hareketsiz, ilgisiz bir biçimde beraber kalamaz, tam tersine, birbirini kısıtlama, birbiriyle savaşma ve birbirini idare etme değişimin içindedir. Söz konusu nesnenin gelişimi, değişimi ve durum

dengesi, ancak Yin–Yang arasındaki sürekli karşılıklı

kısıtlamalar sağlanır.

2-2. Yin –Yang Arasındaki Karşılıklı Kökleşme ve Yararlanma(阴阳互根互用 Mutual Rooting of Yin-Yang )

Yin –Yang arasındaki karşılıklı kökleşme ve

yararlanma, nesneler ve olaylar içindeki birbirine zıt iki

tarafın birbirinden yararlanma ve birbirini tamamlama

ilişkisini gösterir. Yin–Yang arasındaki karşılıklı

tamamlama, Yin–Yang’dan ibaret bu iki tarafın

herhangi birinin öbüründen ayrı kalmayacağını, her

bir tarafın karşı tarafı kendi mevcudiyetinin ön şartı

olarak kabul edeceğini açıklar. Yani, Yin olmasa

Yang’dan, Yang olmasa Yin’den söz edilemez.

http://www.zhongyijinnang.com/?p=8526

Besinler bile Yin-Yang niteliğine sahiptir. Birbirine

muhtacdır, birbirine teşnadır. Karşılıklı kökleşme işte

budur.

Yin–Yang arasındaki karşılıklı yararlanma, Yin-Yang

arasındaki karşılıklı mevcudiyet temelinde, bazı Yin-

Yang ilişkeleri arasında ceryan eden birbirini yaşatma,

birbirinden yararlanma özelliğini gösterir. Doğada,

gök ve yerdeki kuvvetin artması ve eksilmesi, hava

durumu, zimin şartlarının değişmesi, bulut ve

yağmurun oluşması, işte bu Yin-Yang’ın birbirini

yaşatma ve birbirini dürtme (ilerletme) sürecidir.

Page 59: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

51

2-3. Yin –Yang Arasındaki Karşılıklı Etkilenme ve Gizleme(阴阳交感互藏 İnteraction and Concealation of Yin-Yang)

Yin–Yang arasındaki karşılıklı etkilenme, Yin-Yang’dan ibaret bu iki kuvvetin faaliyet sırasında karşılıklı etkilenme durumnda olduğunu yani, sürekli karşılıklı etki, değişim ve tesir sürecinde olduğunu gösterir.

Yin–Yang arasındaki karşılıklı barındırma, Yin–Yang dan ibaret bu iki tarafın herhangi birinin öbürünü içine kapsadığını, yani, Yin içinde Yang’ın, Yang içinde Yin’in olduğunu gösterir. O, Yin–Yang’dan ibaret bu iki tarafın karşılıklı etkilenme ve barışmanın hareket kaynağıdır. Yin–Yang arasındaki karşılıklı büyüme, küçülme ve dönüşmenin dayanağıdır.

2-4. Yin –Yang Arasındaki Karşılıklı Küçülme ve Büyüme (阴阳消长 Waning and Waxing of Yin-Yang)

Yin–Yang arasındaki küçülme ve büyüme, nesneler ve olayların içindeki birbirini kısıtlayan ve bibrinden yararlanan iki Yin-Yang tarafın hareketsiz değil, sürekli değişimi içinde olduğunu gösterir. O, Yin ve Yang arasındaki karşılıklı kısıtlama ve zıtlaşmanın sonucudur. Yin-Yang faaliyetinin temel biçimidir. .

Küçülme ve büyüme, çoğunlukla sayısal değişimi gösterir. Belirtileri genel olarak iki çeşittir. Biri, Yin-Yang arasındaki karşılıklı kısıtlama temelinde oluşmuştur ve Yang’ın küçülmesi Yin’i büyütür; Yin’in küçülmesi Yang’ı büyütür; Yang’ın büyümesi Yin’i küçültür; Yin’in büyümesi Yang’ı küçültür gibi dört biçimde kendini gösterir. İkincisi ise karşılıklı yararlanma temelinde oluluşmuştur. Yani, Yang ile beraber Yin’de küçülme; Yin ile berabe Yang da küçülme; Yin’ ile beraber Yang’da büyümei; Yang ile beraber Yin’de büyüme gibi dört biçimde kendini gösterir.

2-5. Yin –Yang Arasındaki Karşılıklı Dönüşme(阴阳转化 Conversion of Yin-Yang)

Yin–Yang dönüşümü, nesneler ve olayların Yin-Yang niteliğinin belli şartlar altında karşı tarafa dönüşmesini gösterir. Bu gibi dönüşüm de Yin-Yang faaliyetinin

temel şeklidir. Yin-Yang faaliyetinin gelişimi belli aşamaya ulaştığında, Yin-Yang’ın yokalma ve büyüme derecesi belli eşik değerine ulaşır, sonuçta Yin-Yang niteliğinde dönüşüm meydana getirir. Yin niteliği Yang‘a dönüşebilir.

2-6. Yin –Yang Arasındaki Karşılıklı Uyuşma ve Dengeleme(阴阳自和与平衡 Spontaneous Harmonization and Balance of Yin-Yang)

Yin–Yang uyuşması, Yin-Yang’dan ibaret bu iki tarafın birbirini dengeleme kabiliyeti ve yönünü gösterir. O, organizmada Yin ve Yang olarak kutuplaşan iki çeşit canın fizyolojik durum altındaki kendi-kendine uyum sağlama ve patolojik koşul altındaki kendi-kendini aslına getirme yeteneğidir.

3 Yin–Yang Öğretisinin Geleneksel Çin Tıbbindaki Yeri

3-1. İnsan vücudunun doku yapısı ve fizyolojik fonksyonu bakımından

3-1-1 İnsan vücudunun doku yapısının Yin-Yang niteliği

Genelde, vücudun üst bölgeleri Yang; alt bölgeleri ise Yin’dir; dış bölgeleri Yang; iç bölgeler ise Yin’dir; sırt bölgesi Yang; karın bölgesi Yin’dir. Diyaframın yukarı boşluğu Yang; aşağı boşluğu Yin’dir. El-ayakların dış tarafı Yang; iç tarafı Yin’dir. Zang organlar Yin; Fu organlar Yang’dir. Beş Zang organın içinde kalp Yang’ın içindeki Yang; dalak Yin’in içindeki Yin, Akciğer Yang’ın içindeki Yin; Karaciğer Yin’in içindeki Yang; Böbrek Yin’in içindeki Yin’dir.

3-2. Patalojik bakımından

3-2-1. Yin-Yang niteliğinin artması

Genelde ‘’İlletin (hasta yapıcı faktörlerin) artmasından oluşan taşkınlıklar’’(Excess Syndrome) daki patalojik değişiklikleri gösterir. ‘’Yang’ın artmasının sıcak sendromu’’, ‘’Yin’in artmasının soğuk sendromu’’ oluşturması Yin veya Yang niteliğinin artmasından kaynaklanan hastalıkların özelliğidir. Yin niteliğinin artması taşkın, soğuk sendroma; Yang niteliğinin artması taşkın, sıcak sendroma aittir.

Page 60: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Nimetullah REŞİDİ

52

3-2-2. Yin-Yang niteliğinin eksilmesi

Genelde organizmadaki eksi canın veya artı canın yoksunluğundan oluşan patalojik değişiklikleri gösterir. Artı canın yoksunluğunda Yang, Yin’i kısıtlayamaz, sonuçta Yin nispi olarak artar; ‘’Yang’ın yoksunluğundan soğuk sendrom oluşur. Tam tersine, eksi canın yoksunluğunda Yin, Yang’ı kısıtlayamaz, sonuçta Yang nispi olarak artar; ‘’Yin’in yoksunluğundan sıcak sendrom oluşur.

3-2-3. Yin-Yang niteliğinin karşılıklı zedelenmesi

Yin veya Yang niteliğinin her hangi birinin zedelenmesi belli dereceye ulaştığında, karşılıklı olarak Yin veya Yang yoksunlukğundan oluşan hastalıkları meydana getirir.

Yang‘ın zedelenmesi Yin’i zedeler: Sonuçta, Artı yoksunluktan eksi yoksunluk, eksi yoksunluktan her iki yoksunluk oluşur.

Yin‘in zedelenmesi Yang’ı zedeler: Sonuçta, Eksi yoksunluktan artı yoksunluk, artı yoksunluktan her iki yoksunluk oluşur.

3-2-4. Yin-Yang niteliğinin dönüşmesi

Hastalığın oluşumu ve gidişatı sırasında, eksi niteliğin artıya dönüşmesi ve ya artı niteliğin eksiye dönüşmesi sık raslanır. Sözde ‘’soğuk niteliğin aşırya gitmesi sıcak; sıcağın aşırıya gitmesi soğuk; eksini aşırıya gitmesi artı; artının aşırıya gitmesi eksi sendromu oluşturması işte bundan kaynaklanır.

3-3 Hastalığın tanımı bakımından

Nitelik Renk Ses Belirti Nabız Hastalık Yeri Tanı

YANGsarı, kırmızı, açık renk

sesi yüksek, nefesi kuvvetli

bedeni sıcak, ağızı kuru, asabi hızlı, yüzme, yüzeyde, dışta,

üsttedış, taşkın, sıcak sendrom

YIN

mavi, beyaz, siyah, koyu renk

Sesi düşük, nefes zayıf

ağız ıslak, susamaz, yatakta uslu

geçikmiş, derin,tembel, ince, zayıf

içinde, alttaİç, yoksun, soğuk sendromlar

3-4. Hastalığın tedavisi bakımından

3-4-1. Tedavi kuralının düzenlenmesi

Yin-Yang niteliği artan vakalarda ‘’taşkına tahliye’’; Yin-Yang niteliği azalan vakalarda ise ‘’yoksuna takviye’’ yöntemi uygulanır.

3-4-2. İlaçların özelliğinin açıklanması ve özetlenmesi

İlaçlar da Yin-Yang niteliğine sahiptır. İlaçların özelliği, durumu ve tadi Yin-Yang’dan türemiştir. Örneğin:

İlaçlar Yang Yin

Dört Özellik Illık Sıcak Soğuk Serin

Dört Durum Yüksek Yüzey Alçak Derin

Beş Tat Acı Tatlı Tuzlu Asitli Ekşi Alkalik

Page 61: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

53

3-4-3 İnsan vücudunun Yin – Yang dengesi nasıl sağlanır ?

İnsan vücudunun Yin-Yang (Eksi–Artı) dengesi, Kuvvet ile İllet arasında ceryan eden mucadeleye bağlıdır. Bu dengenin bozulması, vücudun Kuvvet ‘ten yoksun kalması veya İllet’in taşkın olmasından ibaret bu iki hususta kendini gösterir. Bu durum akupunktur sırasında, Yoksuna Takviye; Taşkına Tahliye‘ den ibaret elleme (manipulasyon) yöntemiyle düzeltilir. Dolayısıyla akupunkturu sadece iğne batırmakla izah etmek kafi değildir.

Not: Kuvvet, İllet, Takviye ve Tahliye’le ilgili geniş bilgiler ilerde kavramlar bölümünde anlatılacaktır.

4. Hat-ağların Eksi-Artı Niteliği

12 Hat damarın eksi ve artı nitelikleri de Yin–Yang (Eksi - Artı) teorisinden gelmektedir. Yani vücuttaki Eksi-Artı can dolaşımının ilgili hatlara yansımasıdır.

Geleneksel Çin Tıbbında, 12 hat damarın adları eksi ve artılık derecesine göre, eksi hatlar için Taiyin, Shaoyin, Jueyin; art hatlar için Yangming, Taiyang, Shaoyang gibi kelimelerle ifade edilmiştir.

El ve Ayaktaki Hat Damarların (meridyenlerin) Adlandırılması ve Dolaşım Bölgeleri

Eksi (Yin) Hatlar(Zang Organ Hatları)

Art (Yang) Hatlar(Fu Organ Hatları)

Dolaşım Bölgeleri(Eksi hatlar iç tarafta,Artı hatlar dış tarafta)

ElTaiyin Shaoyin Jueyin

Akciğer HattıKalp HattıKalpzarı Hattı

Yangming Taiyang Shaoyang

Kalınbağırsak Hattıİncebağırsak HattıÜçodak Hattı

Kollar(ÜstEkstremiteler)

ÖndeArkadaOrtda

AyakTaiyin Shaoyin Jueyin

Dalak Hattı Böbrek HattıKaraciğer Hattı

Yangming Taiyang Shaoyang

Mide HattıMesane HattıSafrakesesi Hattı

Bacaklar(AltEkstremiteler)

ÖndeArkadaOrtda

Burada Tai Yin (- - - ) Çok Eksi; Shao Yin ( - - ) Az Eksi, Jue Yin ( - ) Yok Eksi; Yang Ming (+++) En Artı, Tai Yang (++) Çok Artı, Shao Yang (+) Az Artı anlamında dır.

Yukarda bahsedilen ‘’Yin–Yang’’ örneklerine bakılırsa, aslında ‘’ay’’ anlamı taşıyan ‘’Tai Yin’’ sözcüğü ile ‘’güneş’’ anlamı taşıyan ‘’Tai Yang’’ sözcüğü burada hat-ağların ‘’Yin – Yang’’ yani ‘’Eksi – Artı’’ lık derecesine göre ‘’Çok Eksi’’ ve ‘’Çok Artı’’ olarak ifade edilmesi gerekmektedir.

Englizçe yayınlanan Çin kaynaklarında, el ve ayaklarda dağılan bu ‘’Can’’ dolaşım hatlarının yani sözde meridyenlerinin Yin–Yang niteliklerini anlatırken, onları artı ve eksi kutuplaşma derecesine göre farklı şekilde (- - - ), ( - - ), (-) ve (+++), (++), (+) işaretleriyle belirtmiştir. Örneğin :

Tai Yin (- - - ) Çok Eksi Yang Ming (+++) En Artı

YIN (Eksi) Shao Yin ( - - ) Az Eksi Tai Yang (++) Çok Artı YANG (Artı)

Jue Yin ( - ) Yok Eksi Shao Yang (+) Az Artı

Halbuki, aynı nitelik taşıyan hat-ağlar arasındaki uyum, Taiyang – Taiyin adına göre değil, eksi –artılık dercesine göre sağlandığı için, Taiyin ( - - - ), Shaoyin ( - - ), Jueyin ( - ) sözceklerini ‘’Üç eksi’’, ‘’İki eksi’’, ‘’Bir eksi’’ olarak; Yangming ( +++ ), Taiyang ( ++ ), Shaoyang ( + ) sözceklerini ise ‘’Üç arı’’, ‘’İki artı’’, ‘’Bir artı’’ olarak algılamak daha anlayışlı olacaktır.

Page 62: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Nimetullah REŞİDİ

54

Örneğin: Eldeki Taiyin ( - - - ) nitelikli akciğer hattı, ancak eldeki eşit dereceli Yangmıng (+++) nitelikli kalınbağırsak hattıyla uyum sağlar.

Yin ve Yang nitelikleri, ‘’Qi’’ nin yani ‘’Can’’ ın kutuplaşmasına göre belirlendiği için Türk dilinde ‘’artı’’ ve ‘’eksi’’ olarak kabul etmek her açıdan daha uyumlu olacaktır. Elbette bu Yin – Yang sözcüğü her yerde ‘’eksi’’, ‘’artı’’ olarak algılanamaz. Yerine göre değişir.

Eksi ve artı hatlar arasındaki uyum ve çalışma nöbeti onların beş madde niteliğine göre ayarlanmıştır. Örneğin : Metal niteliği taşıyan akciğer ile kalınbağırsak hattı birbiriyle uyum yaparken üç eksi ( - - - ) ile üç artı ( + + + ) derecesine göre ayarlamıştır. Halbuki bu ayar ‘Taiyin’’ ile ‘’Taiyang’’ hattı arasında değil, ‘’Taiyin’’ ile ‘’Yangming’’ arasında yapılmıştır. Çünkü burada ‘’Taiyin’’ üç eksi ( - - - ), ‘’Yangming ’’ise üç artı ( + + + ) derecededir. Uyum olayı adına göre değil, Eksi-Artılık derecesine göre ayarlanmıştır, bizzat dikkat edilmelidir.

Çin kayanaklarında eldeki kalpzarı (perikart) ve ayakdaki karaciğer hattının eksilik derecesi ‘’Jueyin厥阴’’ olarak izahlanmıştır. ‘’Jueyin厥阴’’ kelimesi ‘’tükenmek, bitmek’’ anlamındadır. O halda bu bu hatların eksi-artlık dercesinin ‘’Yok eksi’’ olarak ifade edilmesi yadırganacak bir olay değildir. Çünkü Türk dilinin güncel hayatta da ’’yok satıyor….’’ denilen laflar çok yaygındır…

Biyolojik Saatı ve Yin-Yang İlişkisi

İnsan vücudunun Biyolojik Saati, herkesin kendine ait olan devrelik ritmik olaydır. Amerikalı bilginlerden Jeffrey C. Hall, Michael Rosbash ve Michael W. Young ‘ların bu husustaki araştırmaları geçen yılın Nobel Tıp Mükafatına erişmiştir. Bu durum Biyolojik Saat akupuntur yönteminin daha yararlı olduğunu kanıtlamıştır. Dolayısıyla, akupunktur eğitimini bu husus üzerinde yoğunlaştırmak daha jazıp olacağı kanaetindeyim.

Bu yöntemin özelliği, zaman koşulu altında, organların Artı-Eksi (Yin-Yang) özelliği, Beş Madde yapısı hat-ağların (meridyenler) çalışma günü ve çalşma vakti ve takvim vaziyetinin müsait olup olmadığına göre,

en uygun ve en verimli yuvayi(noktayı) seçerek tedavi etmektir.

www.uygur-akupunktur.com.tr sayfamın ana menüsünden ‘’GYÖD’’ komutunu tıkladığınzda bugün bu saatta yapulması gereken yuvaları (noktaları) gösterecektir.

KAYNAKLAR

1. 针灸学基础 邓良月 黄龍祥主编 世界针灸学会联合会 国际针灸水平考试委员会2014北京

2. 针灸学 李鼎主编 人民卫生出版社 1995北京

3. 针灸学 上海中医学院编 人民卫生出版社 1974北京

4. 针灸治疗学 石学敏主编 人民卫生出版社 1974北京

Biyolojik Saat (干支针灸Sap-Dal Akupunktur) Yöntemi Nokta Seçme Çörküsü

Page 63: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

55

5. 中国针灸大辞典 张大千主编 北京体育学院出版社 1988北京

6. 中华大辞典 商务印书馆1978北京

7. Diagnostics of TCM Liu Ming人民卫生出版社 2012北京

8. Essentials of Chinese Acupuncture Copled by Beijing. Shanghai Nanjing College of TCM Foreign Languages Press 1993 Beijing

9. Acupuncture Meridian Theory and Acupuncture Points Li Ding and Wang Zhaorong Foreign Languages Press 1991 Beijing

10. Dr. Nimetullah Reşidi : Gece Yarısı Öğlen Doluş (GYÖD) Akupunktur Yöntemi Yuva Seçme Çörküsü İstanbul 1999

11. Dr. Nimetullah Reşidi : HBM Manyatik Akupunktur Kupası Kullanım Rehberi İstanbul 2000

12. Prof. Dr. Zhang Shaohua Pratik Bilgisayarlı Akupunktur Çinceden çeviren Dr. Nimetullah Reşidi Nobel Kitabevleri İstanbul 1999

Page 64: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Belkız Berna Külah, Kemal Sarsmaz, Fatma Duran, Özlem Moraloğlu Tekin

56

MAKAT PREZENTASYONUN DÜZELTİLMESİNDE MOKSİBÜSYONUN ETKİNLİĞİ

(DERLEME-REVİEW)

Uz. Dr. Belkız Berna Külah*, Op. Dr. Kemal Sarsmaz**,

Op. Dr. Fatma Duran **, Prof. Dr. Özlem Moraloğlu Tekin**

* Etlik Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları EAH Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı** Etlik Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları EAH Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

Özet

Gebeliğin son trimestrinde fetusta makat prezentasyonu insidansi %4 tür. Anormal fetus pozisyonu normal pozisyona göre daha yüksek perinatal ve neonatal komplikasyon riski taşımaktadır. Günümüzde fetusun makat gelişini düzeltmeye yönelik başlıca girişimler moksibüsyon ve eksternal sefalik versiyon yöntemleridir. Tüm dünyada Geleneksel Çin Tıbbı uygulamalarına artan ilgiye paralel; özellikle fetus makat gelişine yönelik tedavide moksibüsyon uygulamalarında artış gözlenmektedir. Yapılan çalışmalarda moksibüsyon uygulamalarının basit, ucuz, güvenilir ve etkin bir yöntem olduğu belirtilmektedir.

Anahtar Sözcükler: Moksibüsyon, Makat Prezentasyon, Akupunktur.

Summary

The incidence of breech presentation is 4% in the third trimestre of pregnancy. Abnormal presentation carries high risk of perinatal and neonatal morbidity. Currently main approaches performing to management of breech presentation are moxibustion and external cephalic versions. Parallel to the increasing interest in Traditional Chinese Medicine practices all over the world; moxibustion applications increase especially in the treatment of fetus breech presentation. It has been stated that moxibustion applications are simple, safe,cost effective and effective methods.

Key words: Moxibustion, Breech Presentation, Acupuncture.

GİRİŞ

Makat prezentasyon, fetus makat ya da bacaklarının maternal pelvise baştan önce girmiş olması olarak tanımlanmaktadır (1). Makat prezentasyonu gebe-ligin 2.trimestrinde sık görülür ancak doğum yakla-şırken makat geliş insidansında azalma olmaktadır. Literatürde görülme sıklığı %4 olarak bildirilmektedir (2). Plasenta previa, çoklu gebelik, uterus anomali-leri, uterus tonusunda azalma, prematürite ve bazı

bilinmeyen nedenler makat prezentasyon riskini art-

tırmaktadır. Ayrıca primigravidalarda, yaşlı gebelerde

ve kız bebeklerde makat geliş riski artmaktadır(3).

MAKAT PREZENTASYONUN RİSKLERİ

Fetusun anormal pozisyonu söz konusu olduğunda

normal pozisyona göre doğum riskini arttıran bazı

durumlar ortaya çıkmaktadır. Bunların başlıcaları;

Ankara Akupunktur 2019; 6 (2): 56-60

Page 65: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

57

• Zor Doğum

• Sezaryen gereksiniminde artış

• Doğum kanalında laserasyon

• Uterus atonisi

• Fetusta humerus, femur, klaviula gibi kemikler-de kırık (4,5),

• Brakial Pleksus yaralanması

• Kordon Sarkması (6)

• Fetusta beyin, testis gibi dokularda hasar oluş-ması

• İntrakranial kanama görülmesi

• Asfiksi

• Konjenital kalça çıkığı oranında artış (7)

• Maternal ölüm riski düşük olmakla birlikte, planlanmış sezaryenlerle karşılaştırıldığında daha yüksek risk taşımaktadır (8).

MAKAT PREZENTASYONUN DÜZELTİLMESİNDE KULLANILAN YÖNTEMLER

Makat prezantasyonlu bir bebeğin doğumu genellik-le planlı vajinal doğum veya planlı sezaryen ile yapılır. Ancak artan komplikasyon risklerinden dolayı sezar-yen eğilimi daha fazladır. Geniş kapsamlı randomize bir çalışmada; makat prezentasyonlu planlanmış va-ginal doğumlarda gerek perinatal gerekse neonatal morbidite artışı belirtilmiştir(9). Ancak makat prezen-tasyonlu doğumlardan iki yıl sonrasında nöral geliş-mede gecikme ya da ölüm gibi komplikasyonlarda anlamlı bir artış gözlenmemiştir(10).

Makat prezentasyonu baş gelişe çevirmek için 2 yön-tem önerilmektedir. Bunlardan birisi gebeliğin 32-35. haftalarında uygulanan Geleneksel Çin Tıbbı'nın ta-nımladığı Moksibüsyon uygulamasıdır. Diğeri ise lite-ratürde Eksternal Sefalik Versiyon olarak tanımlanmış yöntemdir. Bu yöntem miad gebelikte anne karnın-dan obstetrisyenin el ile yönlendirmesi sonucunda makat prezentasyondaki bebeğin baş prezentasyona getirilmesi işlemidir.

EXTERNAL SEFALIK VERSİYON (ESV)

36. haftadan sonra yapılan ve sezaryen sayısının azal-tılması açısından güvenli ve etkili bir yöntemdir ayrıca sezaryen oranlarında %45 azalma sağladığı belirtil-miştir (11). ESV'nin komplikasyonlarının nadir olduğu bildirilmiştir, ancak komplikasyonları değerlendirmek için yeterli kanıt yoktur.

MOKSİBÜSYON

Günümüzde gebelikte ve doğum eyleminde gele-neksel ve tamamlayıcı tıbba ait uygulamalara ilginin arttığı gözlenmektedir. Moksibüsyon, vücut yüzeyin-deki özel akupunktur noktalarının Artemis Vulgaris (Pelin Otu) bitkisinden yapılmış moksalar yardımıyla ısı etkisiyle uyarılması işlemidir (12). Makat geliş ne-deni ile yapılan sezaryen oranlarını ve makat vajinal doğum oranlarını azaltmak amacıyla tüm dünyada moksibüsyon uygulaması etkin olarak kullanılmak-tadır, basit, ekonomik, güvenli ve etkili bir yöntem olduğu belirtilmektedir (13).

Bu amaçla en fazla kullanılan nokta Zhi Yin (BL 67) noktasıdır. Bu nokta ayak 5. parmağın dorsal tarafın-da, tırnak lateral sınırı ve tırnak tabanı boyunca çizi-len çizgilerin birleşiminde, tırnak köşesinden yaklaşık 0.1 cun uzaklıktadır Zhi Yin (BL 67). Mesane kanalı-nın kuyu noktası ve metal noktasıdır. Başlıca etkileri, dış patojenik rüzgarı uzaklaştırması, anxiyeteyi azalt-ması, boyun, gözler, burun ve kulak rahatsızlıklarını gidermesi, vertex ve oksipital baş ağrısını gidermek şeklinde sıralanmaktadır Aynı zamanda üriner dis-fonksiyonlarda da kullanılabilir. Yin Yang teorisine göre "yang faaliyettir”, “yin sessizliktir”. Böbreğin yini, hamileliğin uzun ayları boyunca fetüsün gelişi-mini ve büyümesini sağlar. Doğum tarihi yaklaşır ve yin zirvesine ulaştığında, fetusun dönmesi ve yoğun doğum aktivitesinin hazırlanması için yang artmaya başlamalıdır. Doğum zamanında, yang aktivitesi ye-terli değilse yang uyarılmalıdır (14).

Zhi Yin (BL-67) nin en etkili olduğu ve en fazla kulla-nıldığı alan fetüsün malpozisyonunun düzeltilmesidir. Bu amaçla, bir veya iki hafta süreyle bilateral olarak on beş ila yirmi dakika boyunca, günde bir ya da iki kez moxa uygulaması önerilmektedir. Gebe kıyafet-lerini gevşetmeli ve rahat bir şekilde yatar pozisyon-

Page 66: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Belkız Berna Külah, Kemal Sarsmaz, Fatma Duran, Özlem Moraloğlu Tekin

58

da uzanmalıdır. Çin'de daha ziyade bu uygulamayı hastaya gösterdikten sonra, evinde kendisine verilen moxalar ile kendi kendine yapmaları istenmektedir. Zhiyin (BL-67)’nin rahim üzerindeki etkisi, gecikmiş doğum eyleminin indüklenmesinden, doğum eyle-mi başladıktan sonra doğumun ve doğumdan sonra plasentanın ayrılmasını hızlandırmaya kadar uzanır. Moksibüsyonun etkisinin, moxanın yakılmasından sonra kimyasal ve termal uyarıyla ilişkili olduğu ileri sürülmektedir. Plasental östrojen ve prostaglandin üretimini arttırdığı ve uterusun kasılması ile fetal ak-tiviteyi hızlandırdığı düşünülmektedir. Ayrıca moksi-büsyonun vajinal yolla yapılan doğum öncesi ve sı-rasında oksitosin gereksinimini azalttığı gözlenmiştir (15).

Literatürde bu tekniğin en iyi uygulandığı dönemin preterm olduğu belirtilmektedir. (28 ila 37 hafta arası). Moksibüsyon uygulamasına ilişkin ciddi feto-maternal bir yan etki yoktur. Yanan moxa sırasında ortaya çıkan dumanın solunum yollarını tahriş ede-bileceği ileri sürülmüştür, ancak bunu destekleyecek bir kanıt bulunamamıştır. Moxa dumanına intraute-rinal maruz kalmanın etkisi bilinmemektedir. Ayrıca günümüzde kokusuz, dumansız moksa çubukları kullanıma girmiştir. Maternal ayak parmağında su toplaması, yanma hissi, bulantı ve kusma görülebilir (16).

MOKSİBÜSYON UYGULAMALARIYLA İLGİLİ ÇALIŞMALAR

Moksibüsyon uygulamalarına ilişkin çalışmalara bakıl-dığında; Çin'de yapılan bir çalışmada 29 ila 40 hafta-lık fetal malpozisyonu olan 2069 gebenin 2041’inde makat prezentasyonu tesbit edilmiş , Zhi Yin (BL 67), noktasında hergün 15 dk olmak üzere moksi-büsyon tedavisi uygulanmış, 1841 olguda düzelme sağlanmış, toplam düzelme oranının % 90.3 olduğu belirtilmiştir. Bu vakaların %86'sı 1-4 uygulamadan sonra, diğer %14’ü ise 5-10 uygulamadan sonra makat prezentasyondan baş gelişe dönmüştü. Araş-tırmacılar düzelme oranının, karın duvarının ortala-ma gerilimi yüksek olan hastalarda, düşük gerilimli olanlara göre daha fazla olduğunu tespit etmişlerdir. Düzelme oranı 30 ila 34 hafta gebe hastalarda, 34 haftanın üzerindeki gebelere göre daha yüksek bu-lunmuştu (17).

Tablo 1. Çalışmaya ait sonuçlar

Girişim

GrubuKontrol Grubu P değeri

Baş geliş 35

haftalık

98/130

(%75.4)62/130(%47.7) <.001

Baş geliş

doğumda

98/130

(%75.4)81/130(%62.3) 0.02

Baş geliş

doğumda(*)

98/129

(%76) 62/106 (%58.5) 0.004

(*) eksternal sefalik versiyon uygulanan vakalar hariç

tutulmuştur.

Cardini’nin 1998 yılında yapmış olduğu randomize kontrollü çalışmada, 33 haftalık USG’de normal fetal biyometri izlenen, primigravid, makat prezentasyon-lu 260 gebe çalışmaya dahil edilmişti. Dışlanma kri-terleri: pelvik defekt, geçirilmiş uterin cerrahi, uterus malformasyonu, 4 cm çaptan büyük fibromyoma , fetal malformasyon, ikiz gebelik, gebelikte tokolitik tedavi, prematüre doğum riski, patolojik gebelik, ciddi infeksiyonlar., plasenta praevia, polihidramni-os, oligohidramnios gibi durumların varlığı idi. 130 hastaya moksibüsyon uygulandı, 35. Haftada yapılan USG kontrolünde moksibüsyon uygulanan grupta %75,4 oranında toplam 98 hastada, kontrol gru-bunda ise 130 hastadan 62’sinde yani %47,7sinde sefalik versiyon izlendi. İlk gruptan moksibüsyon sonrası 35. haftada sefalik versiyona dönmeyen has-talardan sadece biri ESV’u kabul etti fakat versiyon sağlanamadı. Kontrol grubunda ise 24 hasta ESV’u kabul etti, 19’unda sefalik versiyon sağlandı. Doğum sırasında ise sefalik versiyon oranı moksibüsyon gru-bunda değişmezken (130 hastanın 98’i), kontrol gru-bunda %62.3 (130 hastanın 81’i (19’u ESV ile olmak üzere)) sefalik versiyona geçmişti. Bu sonuçlar moksi-büsyonun etkinliğini gösterir şekilde istatistiksel ola-rak anlamlıydı (Tablo 1)

Dört çalışmada sadece ZHİ YİN (BL 67) akupunk-tur noktasına moksibüsyon işlemi uygulanmıştı (18,19,20,21), bir çalışmada akupunktur ile kombi-nasyon (22), üç çalışmada postural tekniklerle kom-bine moksibüsyon kullanılmıştı (23,24,25). Tedavi

Page 67: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019

59

süresi 10 dakikadan (23), 60 dakikaya (18) kadar de-ğişmekteydi, çalışmaların çoğunda 20 dakika süreyle moksibüsyon uygulanmıştı, günde bir kez (18,19,23), günde iki kez (25), iki haftada bir (21,22) ve iki ça-lışmada belirsizdi (20,24). Müdahale süresi dört gün (23) ile iki hafta arasında değişmekteydi (19,20,25).

SONUÇ

Fetusta makat prezentasyon gebeliğin ikinci trimest-rinde başlar gebeliğin son dönemlerinde görülme sıklığı azalarak devam eder. İnsidansının giderek azalmasına rağmen gebeliğin son döneminde makat prezentasyon varlığı normal doğum şansını azaltır-ken sezaryen ihtiyacını arttırır. Bunun yanısıra perina-tal ve neonatal komplikasyon risklerinin de artmasına sebep olur. Geleneksel Çin Tıbbının yaygın uygula-malarından birisi olan moksibüsyon uygulaması ge-beliğin 32. ve 35. haftaları arasında fetusun makat prezentasyonunun baş prezentasyona yönlendirilme-sinde kullanılabilecek basit, güvenilir, ucuz ve etkin bir yöntemdir. Fetömaternal ciddi bir yan etkisinin ol-madığı da vurgulanmaktadır. Özellikle gebeliğin son döneminde makat geliş oranında azalma sağlanması halinde cerrahi, anestezi ve operatif doğum risklerin-den anne ve bebek korunmuş olacaktır.

KAYNAKLAR

1. Cammu, H., et al., Common determinants of breech presentation at birth in singletons: population-based study. Eur J Obstet Gynecol Reprod Biol, 2014. 177: p. 106-9.

2. Cruikshank 1986 Cruickshank DP. Breech presentation. Clinical Obstetrics and Gynecology 1986;29:255-63.

3. Roberts 1999 Roberts CL, Algert CS, Peat B, Henderson-Smart D. Small fetal size: a risk factor for breech birth at term. International Journal of Gynecology & Obstetrics 1999;67(1):1–18.

4. Lamrani, Y.A., et al., Neonatal distal femoral epiphyseal dislocation: an ultrasound diagnosis. J Med Ultrason (2001), 2011. 38(4): p. 221-3.

5. Canpolat, F.E., A. Kose, and M. Yurdakok, Bilateral humerus fracture in a neonate after cesarean delivery. Arch Gynecol Obstet, 2010. 281(5): p. 967-9.

6. Behbehani, S., V. Patenaude, and H.A. Abenhaim. Maternal Risk Factors and Outcomes of Umbilical Cord Prolapse: A Population-Based Study. J Obstet Gynaecol Can, 2016.38(1):p. 23

7. Ortiz-Neira, C.L., E.O. Paolucci, and T. Donnon, A meta-analysis of common risk factors associated with the diagnosis of developmental dysplasia of the hip in newborns. Eur J Radiol, 2012. 81(3): p. e344-51.

8. Schutte, J.M., et al., Maternal deaths after elective cesarean section for breech presentation in the Netherlands. Acta Obstet Gynecol Scand, 2007. 86(2): p. 240-3.

9. Hannah ME, HannahWJ, Hewson SA, Hodnett ED, Saigal S, Willan AR. Planned caesarean section versus planned vaginal birth for breech presentation at term: a randomised multicentre trial. Lancet 2000;356:1375–83.

10. Whyte H, Hannah ME, Saigal S, Hannah WJ, Hewson S, Amankwah K, et al. Outcomes of children at 2 years after planned cesarean birth versus planned vaginal birth for breech presentation at term: The International Randomized Term Breech Trial American Journal of Obstetrics and Gynecology 2004;191:864–71.

11. Hofmeyr GJ, Kulier R. External cephalic version for breech presentation at term. Cochrane Database of Systematic Reviews 1996, Issue 2.

12. Turner RN, Low R. Moxibustion: its principles and practice. Wellingborough, Northamptonshire: Thorsons Publishing Group, 1987.

13. Guan-Yuan Jin,Jia Jİa X. Jin, Louis L. Jin, Contemporary Medical Acupuncture (Chapter 22.9)14- Peter Deadman & Mazi n Al-Khafaji with Kevin Baker ;A Manual of ACUPUNCTURE – 2001(325-326)

Page 68: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

Belkız Berna Külah, Kemal Sarsmaz, Fatma Duran, Özlem Moraloğlu Tekin

60

14. West Z. Acupuncture in Pregnancy and Childbirth. Edinburgh, UK: Churchill Livingstone, 2003.

15. 16. Ewies A, Olah K. Moxibustion in breech version - a descriptive review. Acupuncture in Medicine 2002;20(1): 26–9.

16. Cooperative research group of Moxibustion version. Studies on correcting abnormal fetal positions by moxibustion to zhiyin points. Beijing: National Symposia of Acup. and Acup. Anesthesia, 1979: 6-7.

17. Cardini F, Weixin H. Moxibustion for correction of breech presentation. JAMA 1998;280(18):1580–4.

18. Cardini F, Lombardo P, Regalia AL, Regaldo G, Zanini A, Negri MG, et al.A randomised controlled trial of moxibustion for breech presentation. BJOG: an international journal of obstetrics and gynaecology 2005;112: 743–7.

19. 20. Guittier MJ, Klein TJ, Dong HG, Andreoli N, Irion O, Boulvain M. Side-effects of moxibustion for cephalic version of breech presentation. Journal of Alternative and Complementary Medicine 2008; 14 (10) : 1231 – 3. *Guittier MJ, Pichon M, Dong H, Irion O, Boulvain M. Moxibustion for breech version: a randomised controlled trial. Obstetrics & Gynecology 2009;114(5):1034–40.

20. Neri I, De Pace V, Venturini P, Facchinetti F. Effects

of three different stimulations (acupuncture,

moxibustion, acupuncture plus moxibustion) of

BL67 acupoint at small toe on fetal behaviour

of breech presentation. American Journal of

Chinese Medicine 2007;35(1):27–33.

21. Neri I, Airola G, Contu G, Allais G, Facchinetti

F, Benedetto C. Acupuncture plus moxibustion

to resolve breech presentation: a randomized

controlled study. Journal of Maternal-Fetal and

Neonatal Medicine 2004;15:247–52.

22. Chen Y, Yang Lw. Moxibustion on Zhiyin plus

raising buttocks in a lateral position for correction

fetal presentation in 73 cases. Clinical Journal of

Traditional Chinese Medicine 2004;16:333.

23. Lin YP, Zhang DQ, Hao YQ, Duan XW.

Combination of moxibustion at point Zhiyin

and knee-chest position for correction of breech

pregnancy in 63 cases. Chinese Acupuncture

and Moxibustion 2002;22:811–2.

24. Yang FQ. Comparison of knee-chest position plus

moxibustion on Zhiyin with knee-chest position

for breech presentation. Journal of Sichuan of

Traditional Chinese Medicine 2006;24:106–7.

Page 69: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

YAŞAR MEDİKAL LTD. ŞTİ.Şehremini Mah.Denizabdal Cami Sok. No: 9/B 34280 Çapa / İSTANBULTel: 0212 586 68 00 Faks: 0 212 586 68 [email protected]

Page 70: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

AURICULOTHERAPY ACUPUNCTURE REFLEXOLOGY• Max Akım : 5µa• Power : 1 x 3 V CR123A Battery• 3,7 V - 1600 Mah• Dalga positive negative

• Frekans • Auriculo 1.14 Hz, 2.28 Hz. 4.56 9.12 - 18.25 - 36.5 - 73 Hz• Dokunmatik sistem otomatik zaman ayarlı (30s)• Harmonisyon - Dispersion - Tonification• CE - 93/42 EEC

BERKMED MEDİKALTIBBİ CİH. ARAÇ ve GER. LTD. ŞTİ.B.Evler Mh. Ata 2 Si tesi Yeşi l Palmiye Cd. Çınar Sk. No: 18Tel / Fax : (0216) 486 32 12 Çengelköy / İstanbulGsm : (0532) 247 43 56E-mai l : berkmedsavas@gmai l .comWeb : www.berkmed.com.tr • www.sedatelec.comBiorezonans Cihazları için www.rayonex.com.tr

www.berkmed.com.tr

Page 71: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

6. AKUPUNKTUR VE TAMAMLAYICI TIP SEMPOZYUMU

Çam Thermal Resort Hotel Kızılcahamam, ANKARA

13-16 Haziran 2019Konu Başlıkları

AkupunkturApiterapi

FitoterapiHipnoz

HirudoterapiHomeopati

KayropraktikKupa uygulaması

Maggot terapiMezoterapiProloterapi

OsteopatiOzon uygulaması

RefleksolojiMüzikoterapi

ANKARA AKUPUNKTUR VE TAMAMLAYICI TIP DERNEĞİ

Tel : 312-2139900 - 541-7315752KAYIT İÇİN

www.ankaraakupunkturdernegi.org

Page 72: Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 · 2019. 10. 18. · Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2019 iii EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Her ne

web adresi : www.ankaraakupunkturdernegi.org

e-posta : [email protected]

twitter : @AkupAnkara

Telefon/ Faks: 0312-213 99 00

GSM: 0 538 085 68 07

AKUPUNKTUR ANKARA

VE TAMAMLAYICI TIP DERGİSİ

ANKARA ACUPUNCTURE AND COMPLEMENTARY MEDICINE JOURNAL

İÇİNDEKİLER

Yıl 2014, Cilt 2, Sayı 1 ISSN 1304-690X

Oksijen Terapi...

Yaşam Destek Ürünleri ...

OKSİJENMİNERAL

ENZİMAMİNOASİTELEKTROLİT

VİTAMİN

YAYINLANAN

ile

Ağrılı Hastalarda Akupunktur Noktalarına O2O3 (Ozon) Uygulamaları Betül BATTALOĞLU İNANÇ 1

Sigara İçen Yüksekokul Öğrencilerinde Sigara Bıraktırmada Akupunktur Tedavisinin Etkinliği Turan GÜNDÜZ 5

Depresyon ve Akupunktur İle Tedavisi Mehmet Fuat ABUT 8

Auriküloterapi ve Aurikülomedisin Ayfer KUZULUGİL 10

Randomize Kontrollü Akupunktur Çalışmalarında Plasebo Kontrol Uygulamaları Saliha KARATAY 12

Kozmetik Akupunktur Asuman KAPLAN ALGIN 16

10 Element Can ZİNNEHA 23

Akupuntur Tedavi Yöntemi ve Doz Aşımı M. Salih ÖZAYTÜRK 28

Ozon Terapi Saltuk AYTAÇOĞLU 31

Müzikle Tedavi, Tarihi Gelişimi ve Uygulamaları Z. Işıl BİRKAN 37

Yurtdışı Kaynaklı Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergileri H. Volkan ACAR 50

Kurs İzlenimi Yasemin ÇAYIR 55

Sempozyum İzlenimi Ayfer KUZULUGİL 57

Güncel Haber Ahmet DÖKER 60