Top Banner
7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 1/126 KARL MARX, fikirleriyle bütün dünyayı etkileyen az sayıdaki insan- B dan birisi. Bu fikirler öylesine etki-  j leyici ki, MARX 126 yıl önce 1883'te ölmeden önce bile büyük tartış-  _ ... . malar yaratıp yeniden yorumlandı. Alex caiiınıcos kapitalist Bu yorumların bir bölümü öylesine vahimdi ki MARX bile bu "Marksizmler" karşısında 'Bütün bildiğim Marksist olmadığımdır, tanrı beni dostlarımdan korusun!' diye isyan etti. R' a. oo Bu kitabın amacı, MARX'ı, devrimci fikirlerini çarpı- tan dost ve düşmanlarının ellerinden kurtararak onun temel fikirlerini mümkün olan en açık ve doğrudan şekilde ortaya koymaktır. c >  Ama bundan daha önemlisi, MARX'ın fikirleri, ekonomik kriz, işsizlik, sömürü, ulusal sorun, savaş tehdidi, emperyalizm gibi konularda bugün hala ihtiyacımız olan devrimci yanıtları sunmaktadır. ISBN 978-605-606S5 (I K 9 7860.% ()(>KMÎH TO». 7T Û) -o S  Aiex Gallinicos
126

alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

Apr 03, 2018

Download

Documents

Talip Arikan
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 1/126

KARL MARX, fikirleriyle bütündünyayı etkileyen az sayıdaki insan-

B dan birisi. Bu fikirler öylesine etki- j leyici ki, MARX 126 yıl ön ce 1883 'te

ölmeden önce bile büyük tartış- _ ... . malar yarat ıp yeniden yorumlandı .

Alex caiiınıcos

kapitalist Bu yorumların bir bö lü mü öylesinevahimdi ki MARX bile bu

"Marksizmler" karşısında 'Bütün bildiğim Marksistolmadığımdır, tanrı beni dostlarımdan korusun!'diye isyan etti.

R 'a.o o

Bu kitabın amacı, MARX'ı, devrimci fikirlerini çarpı-tan dost ve düşmanlarının ellerinden kurtararak

onun temel fikirlerini mümkün olan en açık vedoğrudan şekilde ortaya koymaktır. c >

 Ama bundan daha önemlisi , MARX'ın fiki rler i,ekonomik kriz, işsizlik, sömürü, ulusal sorun, savaştehdidi, emperyalizm gibi konularda bugün halaihtiyacımız olan devrimci yanıtları sunmaktadır.

ISBN 978-605-606S5 (I K 

9 7860.% ()(>KMÎH

TO».

7 TÛ)

- o

S Aiex Gallinicos

Page 2: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 2/126

Alex Callinicos

 Kari Marxhn

devrimci 

fiki l i

Page 3: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 3/126

Alex Callinicos Kari Marx 'm Devrimci Fikirleri1. Baskı antikapitalist yayınlar, İstanbul, Aralık 2009

The revolutionary ideas of Kari Marx by Alex Callinicos

Published March 1983, Bookmarks, London

Çeviri:Attila Tuygan

Editörler:Chris StephensonSertuğ Çiçek Çiğdem ÖzbaşRıfat Saltoğlu

Baskı-Cilt:Yön Matbaacılık Adres: Davutpaşa Cad. Güven San Sit. 75/2 B Blok 1 .Kat No:366 Topkapı/İSTANBUL Tel: 0212 544 66 34

© Bütün yayın hakları Uluslararası Akım Tanıtım Yayıncılık ve Ticaret Limited Şirketi'ne aittir 

Şehit Muhtar MahallesiSüslü Saksı Sokak No:22/2Beyoğlu / İstanbul

[email protected]

ISBN: 978-605-60685-0-8

İçindekiler Sunu 7 Kısaltma Anahtarı 8 Önsöz 9 

1. Bir Devrimcinin Yaşamı 14 Dostluk ve Devrim 22 Sürgün ve 'Varoluşun Perişanlığı' 28 Kapital ve Birinci Enternasyonal 37 Son Yıllar 43 

2. Marx Öncesi Sosyalizm 48 Aydınlanma 50 Ütopyacı Sosyalizm 56 

3. Ricardo, Hegel ve Feuerbach 62 Sivil Toplumun Anatomisi 62 Hegel ve Diyalektik 68 Feuerbach Hegel 'i Ayağa Kaldırıyor 73 

4. Marx'ı n Yöntemi 71 Emek ve Yabancıl aşma 77 'Kapital 'in Mantığı 85 Pratiğin Felsefesi 92 

5. Tarih ve Sınıf Mücadeles i 97 Üretim ve toplum 98 Üretim Tarzları ve Sınıf Mücadelesi 104 Altyapı ve Üstyapı 113 

6. Kapitali zm 125 Emek ve Değer 125 Artı-değ er ve Sömürü 132 Rekabet, Fiyat ve Kâr 140 Birikim ve Krizler 152 

Sonuç 163 7. İşçi iktidarı 166 Kapitalizmin Mezar Kazıcıları 167 Parti ve Sınıf 172 Proletarya Diktatörlüğü 184 Dünya Devrimi 194 Komünizm 203 

8. Günümü zde Marx 213 

Page 4: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 4/126

'Reel sosyalizm ' 213 Günümüz de Kapitalizm 220 İşçi Sınıfı 229 Sonuç 235 

İleri Okumala r 238 Dizin 247

 YayınevindenMarx'ın fikirlerinin gücü ve parlaklığı, dünyayı anlamak vc

değiştirmek isteyenler için hâlâ vazgeçilmez bir değere sahip.

Kapitalizmi anlamak ve bu karanlıktan çıkış yolunu bulmak isteyenlere Marx'ı tanıtmak, tanıyanların da Marx'la yeniden bul uşm ası nı sağ lam ak öne min i kor uyo r.

Marx'ın ve fikirlerinin genellikle dogmatik bir biçimdealgılandığı, özünden kopartılarak mekanik bir biçimde yorumlandığı, entemel vurgularının bile çarpıtıldığı ya da yanlış bilindiği bu topraklarda,Marx'ın anlaşılması daha da önem kazanıyor.

Marx'ı, eserlerinin bütününü dikkate alarak değerlendiripfikirlerinin özünü an lamamı za rehberlik eden bu kitabın Marksistgeleneğin inşasına katkıda bulunacağına gönülden inanıyoruz.

Bu kitap, toplumsal muhalefeti güçlendirme ve daha güzel bir dünya isteyenlerle ortak bir öğrenme süreci yaşamamıza katkıda

 bu lun duğu ölç üde amacına ula şmı ş olacak tır . antikapitalistAralık 2009

Page 5: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 5/126

Sunu 

Sunu

Bu kitabı yazmaktaki amacım, Marx'ın tarih, toplum ve devrimeilişkin temel inançlarını paylaşan birisinin onun yaşamına vedüşüncelerine duyarlı ve modern bir giriş yaparak ona ilişkinliteratürdeki boşluğu doldurmaya çalışmaktı. Verdikleri fikirler içinPeter Clark ve Tony Cliff; taslak halindeyken kitaba gerçekçi eleştiriler yönelten Tony Cliff ve eleştirilerinin yanı sıra kitabı okunabilir kılmaya

çalışmak gibi zorlu bir görevi üstlenen Peter Goodvvin ve Peter Marsden başta olmak üzere, yardım ve teşvikleri için bazı insanlara çok minnettarım. Bu kitapta yer alan genel politik bakış açısı Sosyalist İşçiPartisi'ninki olsa da, kaçınılmaz olan hatalar tümüyle benimdir. KariMarx 'ı, birçok şey gibi ütopyacı sosyalistlerle ilgili bilgileri de borçluolduğum Joanna Seddon'a ithaf ediyorum.

Page 6: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 6/126

Kml Marx'm devrimci fikirleri 

Kısaltma AnahtarıMetni mümkün olduğunca derli toplu tutmak için Marx ve

I nj'.cls'in yazılarına sadece göndermel erde bulundum. Bunun içinaşağıdaki kısaltmaları kullandım:

Al) Engels, Anti-Dühring (Moskova, 1969).K Marx, Kapita l: i (Harmondsvvorth, 1976), ii (Mosk ova, 1956), iii

(Moskova, 1971).II Marx ve Engels, Toplu Eserler, 50 cilt yayın lanmı ş ya da yayına

hazırlanmaktadır (Londra, 1975-).I IS Marx, Fransa' da İç Savaş (Pekin, 1966).(i M arx, Grundrisse (Harmondswort h, 1973).SY Marx ve Engels, Seçme Yazış malar (Mos kova, 1965).SI Marx ve Engels, Seçme Eserler, 3 cilt (Mos kova, 1973).AD I Marx, Artı-Değe r Teorileri , 3 cilt (Mos kova , 1963-72).D Değer: Marx'ın İncelemeleri (Londra, 1976).

Önsöz 

Önsöz

Kari Marx yüz yıl önce, 14 Mart 1883'de öldü. O günden beriçok şey oldu: iki dünya savaşı, Auschwitz, atom bombası, içten yanmalımotor, televizyon, mikrochip. O halde şimdi bu adamın yaşamı vedüşüncelerine ilişkin bir kitap yazmanın bir âlemi var mı?

Bu sorunun üç cevabı var. Birincisi, Marx dünyaya bakışımızıkökünden değiştirmiş bir avuç düşünürden biriydi. Bu bağlamda Platon,Aristo, Kopernik, Galileo, Newton, Darwin, Freud ve Einstein'la aynıdüzlemdedir. Materyalist tarih kavramı -Marx'ın yaşam boyu yoldaşıFriedrich Engels'in onun mezarına yazdığı gibi, 'ideolojinin aşırı

 büyü mes ini n etki siyl e, insan lığın poli tika yı, bilimi, sanat ı, dini, vb.uğraşını sürdürmesi için her şeyden önce yemesi, içmesi, barınması vegiyinmesi gerektiği bugüne kadar gizlenmiştir,' biçiminde

özetleyebileceğimiz 'basit gerçek' (SE iii 162)- o kadar güçlüdür kiMarx'ın muhalifleri ve hasımları bile bunu görmezlikten gelemezler.Ancak ve sorumuzun ikinci cevabı olarak, Marx, Engels'in

dediği gibi, 'her şeyden önce bir devrimci' idi (SE iii 163). Marxaçısından teori, çevresindeki dünyayı anlama aracıydı, fakat sadece odünyayı dönüştürmenin bir adımı olarak. Yaşamını -materyalist tarihanlayışı ve Kapital'de doruğa çıkan ekonomi araştırmaları- tek bir amaca adadı: İşçi sınıfının özgürlüğü.

Marx'ın önüne koyduğu görevin ne denli gözü pek olduğunuunutmak kolaydır.. O, son derece zeki bir adamdı. Çağdaşlarından biriyirmilerinde onu şöyle tanımlamıştı: 'Rousseau, Voltaire, Holbach,Lessing, Heine ve Hegel'in bir kişide birleştiğini hayal edin... işte Dr.

Marx.' Siyasal olarak geleneksel bir akademik kariyeri benimsemişolsaydı, dönemin en önemli entelektüellerinin önüne geçerdi. Zengin veünlü biri olarak ölebilirdi.

Fakat Marx yaşamını sosyalist devrim davasına adadı. Sonuçolarak o ve ailesi neredeyse Avrupa'nın tamamında polis güçlerimeizlendi ve gözetlendiler. Kapılarında icra memurları, sefalet içimle

Page 7: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 7/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

yaşadılar ve sadece Engels'in fedakârlığı sayesinde hayatta kaldılar.Marx öldüğünde, ölümü, ülkesi saydığı İngiltere'de umursanmadı bile.The Times ölümünü Fransız basınından öğrendi. Bu kariyeri, medyanınzekâlarına hayran olduğu ve refah içinde yaşayan günümüz bil ginl erinden bir inin kiyle, örneğin Bernard Levin 'inki yle kıyaslay ınartık.

Marx, düşüncelerini kavramak, kendisini sosyalist sayıp devinimyasalarını ortaya koymaya çalıştığı kapitalist sistemin barındırdığısömürüyü, ıstırabı ve şiddeti yok etmeyi arzulayan herkes için önemliolduğundan dolayı ilgimizi hak etmelidir. Çünkü hâlâ Marx'myönelttiği soruların muhatabıyız. Sadece Batılı sanayi dünyasında işsiz30 milyon insan var. Gelişmiş ülkelerde birtakım temel sosyalistdeneyimler yaşanmıştır: Şili 1970-3, Portekiz 1974-5, bugününFransa'sı. Hepsi de başarısız olmuştur. Hiçbiri, Marx'ın esas aldığı,kapitalist sınıfın örgütlü gücünü bozguna uğratma ve onun yerine işçiiktidarının yeni ve radikal demokratik bir biçimini getirme adımınıatamamıştır. Hiçbir ciddi sosyalist Marx'ın düşüncesinden uzak duramaz, çünkü şimdi bizi zorlayan tüm konular —krizler ve işsizlik,devrim ve reform— onda bulunur.

 Ne yazı k ki, Marx 'ı anlama k, her zam an olması gerektiğ i kad ar  basit deği ldi r. Bunu n nedeni esas iti bariyle , hep söyl enegeld iği gibi ,Marx'ın yazılarının çapraşık, ağır ve Almanca olması değildir-o, genelolarak anlaşılır bir yazardır ve eserleri, genellikle sadece ele aldığı konukarmaşık olduğunda zor okunur. Asıl zorluk, Marx'ın fikirlerinin

 birçok büyük çarpıt may a mar uz kal mış olm ası nda dır ve bu kita bınyazılmasının üçüncü nedeni de budur.

I liç kuşkusuz Marx'ın düşmanları, mevcut düzenin savunucuları,oıuııı deyişiyle, kapitalizmin 'kiralık dövüşçüleri' tarafından kısmenvıpıalıldı. Marx hakkında sayısız yalanlar yazılmıştır. Birçok şeyleyallnlaııııııştır: Tutucu, Yahudi düşmanı ve Hitler'in habercisi (bir Y.ilindi ve bir enternasyoııalist olmasına rağmen), hatta 'aslen dini' bir 11111111111 (Mnıx yaşamı boyunca ateistti!). Sayısız mektubu, burjuva

10

Önsöz 

'bilim adamları' tarafından onun kaba ya da ırkçı bir ifadesini yakalamaumuduyla ve bazen başarıyla, incelenmiştir.

Ancak bu iftiraları çürütmek görece kolaydır. Zor olan, Marx'ındüşüncesinin yandaşlarının ellerinde karşılaştığı saptırmalarla başetmektir. 'Bütün bildiğim Marksist olmadığımdır', demişti yaşamınınsonlarına doğru, 'Tanrı beni dostlarımdan korusun!'

Marx'ın fikirlerinin bu 'dostça' yanlış yorumlanmasının iki anakaynağı vardı. Birincisi ve en önemlisi, 'Marksizm-Leninizm'in baştaSovyetler Birliği ve Çin Halk Cumhuriyeti olmak üzere birtakımönemli ve güçlü devletlerin resmi ideolojisi olmasıdır. Marx'ııısosyalizmi, göstermeye çalışacağım gibi, 'aşağıdan' sosyalizmdi. İşçisınıfının kendi eylemliliğiyle özgürleşmesini ve hayallerindeki toplumukurmalarını öngörüyordu. Ancak Doğu bloğundaki 'reel sosyalizm'işçilerin kendi eylemliliğinin reddini ve halk demokrasisinin inkârınıtemel almaktadır. Polonya'da Dayanışma'nın yükselişi ve çöküşü, bukonuda hiçbir kuşkuya yer bırakmamıştı. Marx'ın fikirlerinin onun

adına hüküm süren devletlerce anlaşılıp anlaşılmadığı konusunu son böl ümd e ele alacağı m.

Saptırmanın diğer kaynağı, Marx'ın akademisyenlercekeşfedilmiş olmasıdır. Sadece eserlerinin yüzlerce yorumun ve doktoratezinin konusu olması değildir sözünü ettiğimiz. Emek hareketindedeğil fakat üniversitelerde ve yüksek okullarda, hedefi kapitalizmidevirmek değil, Marksizm'i incelemek olan yeni bir Marksizm türeviortaya çıkmıştır.

Bu türün kibar adı 'Batı Marksizmi'dir, çünkü üyeleri aslenAvrupa ve Kuzey Amerika'da bulunurlar. Buna 'Akademik Marksizm'denmesi daha doğru olabilir. Onun pratisyenleri, Yunan mitolojisindekikendi yansımasına aşık olan Narcissus'u hatırlatıyor. Bu akademik 

Marksistlerin tüm ürettikleri hemeıı bir tarafa atılamaz. Bazenkullandığımız kavramları açıklama ve geliştirmeye zaman ayırmak gerekir, fakat Batı Marksistleri için bu etkinliğin kendisi amaç halinegelmiştir. Sonuçta, yüksek nitelikli entelektüellerden oluşan küçük biı

Page 8: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 8/126

Kari Marx'ırı devrimci fikirleri 

azınlık dışında öyle herkesin anlayamayacağı birçok metin ortayaçıkmıştır.

O halde bu kitabın amacı Marx'ı maruz kaldığı saptırmalardankurtarmak; onun temel fikirlerini, mümkün olduğunca açık ve basit bir 

 biçi mde ortaya koy mak tır . Bun un kolay bir iş olma dığı aşikâr.Öncelikle, -sosyal demokratlar, ortodoks Komünistler, Maocular, çeşitçeşit Troçkistler gibi- her türden sosyalist Manc'ı kendi politik görüşlerini doğrulatmak için okuyor. Bu kitabın devrimci sosyalist bir 

 bakı ş açıs ıyla yazı ldığın ı baştan söy lem eli yim . Diğ er bir deyişle ,Marx'ın, kapitalizmin, çelişkileri ya sosyalizme ya da barbarlığavarması gereken ve insanlık adına tek umudun işçi sınıfının kapitalistdevlet mekanizmasını imha etmesinde ve yerine kendi düzeninigetirmesinde yatan sömürücü bir toplumsal sistem olduğu inancını

 payl aşıyoru m. Bu dem ek deği ldi r ki, bu kita pta Ma rx 'a yöne lik hiçbir eleştiri yoktur. Gözde söylemi 'Kuşku her şeydir' olan adam, Sovyetler Birliği'nde yaratılıp onu yanılmaz bir guru olarak gösteren kültten

neferet ederdi. Fakat kitap, her şeyden önce Marx'ın fikirlerinin bir sunumu ve savunmasıdır. İkincisi, Marx'ın fikirlerine dair  herhangi bir çalışmanın tartışmalı olması kaçınılmazdır. Yazıları etrafında o kadar çok çelişkili yorum varken anlattıklarını açıklamak mayın tarlasındayürümek gibidir. Dahası Marx insan olarak, bazen tutarsız ve muğlâktıve irili ufaklı bazı konularda fikrini değiştirdi. Bu zorlukları aşarken dar  bir pati kadan geç mek gere kir. 'M ar x' ın gerçekt e söyl emek iste diği ...'ııden 'Marx'ın söylemiş olması gereken, fakat söylemediği... 'ne geçişyapmak kolaydır. Umarım ben ikincisini yapmamışımdır. Bunuyapmakla suçlanabileceğim tek yer, Marx'ın tarih teorisine ilişkin 5. bölü mdür . Burada, Marx 'ı n görü şle rin in deği ştiğin e ve Almanİdeolojisi ile Kapital arasında gelişme gösterdiğine inanıyorum;

açıklamamı ikinci ve daha olgun olan esere dayandırdım.Üçüncü olarak, Engels'in yazılarının Marx'ın düşüncesi

;içısından ne kadar güvenilir bir rehber olarak görülebileceği sorusu sözI Hiııi'.ıulur l .ııgels İkinci Enternasyon al taraf ında n ve Doğu Bloğ u'ıı da" i i u ı l u l . I l ı r ı m mihenk taşı sayılıyordu. Şimdi Batı'daki birçok 

- 12 — 

Önsöz 

Marksist, Engels'i Marx'ın düşüncesini çarpıtan Marx'ın kötü kopyasıolarak görmektedir. Engels hakkındaki bu görüşler reddedilmelidir Bizzat Engels, Marx kadar büyük ya da özgün bir düşünür olduğunuasla iddia etmemiştir. 'Marx bir dahiydi,' diye yazmıştı, 'bizler olsak olsak yetenekli insanlardık.' (SE iii 361) Her şeye rağmen Engels,gerek bilimsel, felsefi, siyasal ve askeri konularda bir yazar olarak,gerekse Marx'ın fikirlerinin yalınlaştırıcısı olarak Marksizm'e bağımsızkatkılarda bulunmuştur. O da incelenmeyi hak ediyor. Marx'ıngörüşlerini tamamladığı, aydınlattığı ya da geliştirdiği ölçüde onunyazılarından alıntı yapacağım.

Bu kitap kapitalizme karşı, sosyalizm adına verilen mücadeleye bir katkı dır. Bir kaç insanın inan cını deği şti rmey i ve onlar ı Marx' ınhaklı olduğuna ikna etmeyi başardığı ölçüde işini yapmış sayılır. Çünkükimse Marx'ın bilimsel teorisini kabul edip devrimci politikasınıreddedemez: İkisi bir arada yürür. Marksizm'in temel noktası budur -

 bu, Ant onio Gramsci 'n in sözc ükleriyle , prat iğin fel sefesi dir .

Bu kitap bir kişiyi bile işçi sınıfının kurtuluşu için emek harcamaya ikna ederse kendimi amacıma ulaşmış sayacağım.

Page 9: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 9/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

gerçekliğe sahip olduğunu kabul etmiyor ki pratik açıdangerçekleşmelerini arzulayabilsin' (TE i 220) diye yanıtlamıştı.

Bununla beraber  Rheinische Zeitung  bir dönüm noktasıydı.Marx'ın ileride, 'sözüm ona maddi çıkarlar hakkında yürütülen

tartışmalarda yer almak zorunda kalmanın sıkıntısını ilk kezyaşıyordum' diye hatırladığı dönem bu dönemdi işte. Marx, diğer GençHegelciler gibi, devletin sınıflar üstü olduğuna ya da olması gerektiğineinanma konusunda ustasını izliyordu: Her yurttaşın paylaştığı evrenselçıkarların temsilcisi olan devletin işlevi sınıflar arasındaki çıkar veçekişme farklılıklarını bağdaştırmaktı.

Yerel Ren Meclisi'nde kereste hırsızlıklarına karşı yasa önerileriüzerine yürütülen görüşmeleri inceleyen Marx, hem gazetesini finanseeden sanayi kapitalistlerinin hem de Prusya mutlakiyetini destekleyenfeodal toprak sahiplerinin özel mülkiyetin korunmasında çıkarlarınınortak olduğunu kavradı. Mozel şarapları kontluğundaki köylülerin peri şan dur uml arı na ilişkin bir araş tırma, özel mülkiy eti n etki leri

konusunda onu ikna etti. Engels elli yıl sonra şöyle demiştir: 'Marx'ın,kereste hırsızlığı yasası ve Mozel köylülerinin durumuylailgilenmesinin kendisini saf politikadan alıp ekonomik koşullaragötürdüğünü, oradan da sosyalizme ulaştırdığını birçok kere söylediğiniduydum.'

Marx'ın Rheinische Zeitımg' dayken geride bıraktığı sadece 'saf  pol iti ka' deği ldi . Zul üm dene yimi Bau er ve Dok tor lar Ku lü bü 'n ü sözelradikalizmin çok daha aşırı uçlarına sürükledi. Prusya bürokrasininkalesi olan, ekonomik açıdan daha gelişkin ve liberal Renanya'danuzaktaki Berlin'e kapanarak, yanılgıyı çürütmeyi entelektüel anlamdagörev saymaya devam ettiler. Ana hedef, şimdi kendilerine taktıklarıadla 'Özgıirler'in şiddetle karşısında oldukları, dindi. Bu arada, bitkin

ve sinirli Marx'ın Rheinische Zeitung'u Prusya sansüründen kurtarmak üzere giriştiği her uzlaşmayı ihanet olarak niteliyorlardı. Marx yaşamı

 boyu nca unu tam ayac ağı bir ders almı ştı -g erçekl ik le tem ası kay bed enteorinin etkisi kalmaz.

18 — 

1. Bir Devrimcinin Yaşamı 

Bruno Bauer'le Berlin'deki diğer eski dostlarının aklındakaldığınca, Marx çok kısa bir süre sonra şöyle yazmıştı:

Dünyaya yeni ilkemizle doktriner bir tarzla meydan

okumuyoruz: İşte gerçek bu, önünde diz çök! Dünya için,dünyanın kendi ilkelerinden yeni ilkeler geliştiriyoruz.Dünyaya şunu söylemiyoruz: Mücadelelerine son ver, hepsisaçma; sana gerçek mücadele sloganını biz veririz. Dünyayasadece gerçekte ne için dövüşüyor olduğunu gösteriyoruz ve

 bilinç, istenmese dahi edinilmesi gereken bir şeydir. (TE iii144)

Burada Marx'ın işçi sınıfına yönelik sonraki yaklaşımınınkökenlerini buluyoruz. Teorisyenin görevi işçilere fikir dayatmak değil,ne uğrunda dövüştüklerini anlamalarını sağlamak ve bunu nasıl

 başarab ilecekl erini gös ter mek tir .Marx'a sadece işçi sınıfını keşfetmek kalıyordu. Henüz bu

konuda bir şeyler yapmadığı, I843'ün ortalarında, Jenny'y leKreuznach'ta yaptıkları balayındayken yazdığı bir elyazmasındananlaşılır. (Sansürcüler sonunda Mart I843'de Rheinische Zeitung"wkapatmadan kısa süre önce gazeteden istifa etmişti.) Bu yazılar Hegel'in Hukuk Felsefesinin Eleştirisine Katkı adıyla ancak 1927yılında yayınlandı.

Burada Marx, Hegel'in devletin sınıflar üstü olduğu fikriniçürütmeye koyulmuştu. Onu yazdığı sırada Genç Hegelcilerin enradikali Ludwig Feuerb ach'ın etkisi altında olduğu açıktı. I 84 l' deortaya çıktığında Hıristiyanlığın Özü 'yle büyük bir heyecan yaratanFeuerbach, Bruno Bauer'den çok daha ileri gitmişti. Feuerbach,Hegel'in felsefesinin bütünüyle reddedilmesi gerektiğini ileri

sürüyordu: Felsefenin başlangıç noktası, Tanrı ya da İdea değil; f insanlar ve içinde yaşadıkları maddi koşullar olmalıydı. Elbette bu,Marx, Engels ve Hess gibi, Almanya'da radikal politik değişimi sadecetoplumsal bir devrimin getirebileceğine inanmaya başlayanları cezbeniFakat Marx işçi sınıfını bu devrimin öznesi saymıyordu henüz. O lıfilA

 __ 19 — 

Page 10: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 10/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

devleti varlıklı azınlığın değil, halk kitlesinin denetimi altına alma aracıolarak, 'gerçek demokrasi'nin -genel oy hakkının- peşindeydi.

Eleştiri'yi yazdıktan bir yıl sonra Marx açıkça işçi sınıfı

devrimini öneren bir komünist olmuştu. Bu dönüşümün ardında yatanfaktör Paris'e taşınmasıydı. Prusya sansürü Almanya'da çalışmayıolanaksız kılmıştı. Marx ve Arnold Ruge yurtdışında Genç Hegelci bir gazete olan Deutsch-Französische Jahrbücher  ,\ çıkartmaya karar verdiler. Ekim 1843'de Marx'lar Ruge'a katılmak üzere Paris'egeldiler.

Paris, Berlin ya da Köln'den çok farklıydı. Ondokuzuncu yüzyılBatı uygarlığının kültür başkenti olmasının yanı sıra Louis-Philippe'nin'burjuva monarşisi' çevresinde toplanan yozlaşmış bir saraylılar ve

 bank erl er hizb inin egem enl iği alt ında hızla san ayil eşen bir ülken in deanakentiydi. Paris'te birçok komünist ve sosyalist grup -bazıları kitleseltaraftara sahipti- Paris'te bir aradaydı. Ayrıca, çoğu esnaf, bir kısmı dadevrimci bir gizli dernek olan Doğrular Birliği'nin etkisi altında 40,000sürgün Alman da vardı.

Marx'ın Paris'teki Fransız ve Alman komünist topluluklarıylateması, örgütlü bir işçi sınıfı hareketiyle ilk karşılaşmasıydı. Etkisi çok  büy ük oldu . Mar x Ağu sto s 184 4'd e Fe uer bach' a ş öyle yazm ışt ı:

Bu çalışmaktan yıpranmış adamların üstlerinden akan asaleti,tazeliği anlayabilmek için Fransız işçilerinin toplantılarından

 birine katılmak zorundasın ... Tarih, uygar toplumumuzun bu'barbarlar'ı arasından, insanlığın kurtuluşunun pratik unsurlarını hazırlıyor. (TE iii 355)

İşçi sınıfına yönelik bu yeni bakış, Marx'ın, Deutsch- Französische Jahrbiicher'm Mart 1844'de çıkan tek sayısına yaptığı iki

katkıda görülüyordu (Prusya hükümetince engellenen, Fransızlarca gözardı edilen, editörleri birbirleriyle atışan gazete, yayıncısı desteğiniçektiğinde sessizce battı). 'Yahudi Sorunu' üzerine makalede Marx,Bauer'in aksine, Fransa'daki 1789 devrimi gibi sadece siyasal bir devrimin yalnızca 'kendi içine, özel çıkarlarının ve özel kaprislerinin

 — 20 — 

1. Bir Devrimcinin Yaşamı 

sınırları içine çekilm iş ve toplul uktan ayrılmı ş bir bireyi ' (TE iii 164)özgürleştireceğini ileri sürüyordu. 'İnsanın özgürleşmesi'ni sadece özelmülkiyeti ve bireyciliği ortadan kaldıran bir toplumsal devrimsağlayabilirdi.

Marx, yayınlanmamış Hegel'in Hukuk Felsefesinin EleştirisineKatkı 'sına Giriş olarak tasarlanmış ikinci denemesinde, böyle bir devrimin sadece Almanya'da mümkün olduğunu ileri sürüyordu.Alman burjuvazisi -orta sınıfı- I789'da Fransız muadilinin oynadığı,halkı monarşiye karşı gelmeye sürükleme rolünü oynayamayacak kadar zayıftı. Bu rolü sadece, proletarya-sanayi işçi sınıfı-oynayabilirdi.

Kendisini toplumun diğer bütün katmanlarından kurtarmadankendisini kurtaramayacak ve dolayısıyla toplumun diğer 

 bütün katmanlar ını kurtaramayacak... kökten zincirli bir sınıf; bu da, tek k elimey le, insanlığın toptan kaybetmesi demek... osınıf kendisini ancak insanlığın toptan yeniden kazanmasıyla

kazanabilir. (TE iii 186)Bu son paragrafın açıklığa kavuşturduğu gibi, Marx'ın politikaya

yaklaşımı hâlâ felsefe ağırlıklıydı. Düşüncelerini, felsefe ve işçi sınıfıarasındaki bir ittifak çerçevesinde kurguluyordu -gerçekte, felsefe öncürol oynuyordu. İşçileri devrimin 'pasif öğe'si diye adlandırıyor ve 'bukurtuluşun başı felsefedir, yüreği de proletarya''  diye yazıyordu (TE iii183 ve 187). İşçiler devrimci bir rol oynayacaklardı, çünkü sınıfların,Marx'ın ileride inanacağının tersi- en güçlüsü değil, en perişanıonlardı.

Bu oldukça himayeci ve elitist tutum -iki nedenle- kısa sürededeğişti. Birincisi, Marx Paris'teyken Adam Smith'in, DavidRicardo'nun ve başka politik ekonomistlerin yazılarını ciddi biçimde

incelemişti. Sonuç olarak, 1844 yılının Nisan ve Ağustos aylarıarasında 1844 Ekonomik ve Felsefi Elyazmaları 'nı yazdı. İlki1932'de yayınlanacak bu yazılar Marx'ın materyalist tarih teorisinin ilk versiyonunu içermektedir. Her şeyden önemlisi, işçi sınıfının devrimcirolü, onları kapitalizmle mücadeleye zorlayan, malların üretimindeki

 — 21 — 

Page 11: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 11/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

rolleri açısından açıklanmaktadır. 'Yabancılaşmış emeğin özelmülkiyetle ilişkisinden anlaşılacağı üzere, toplumun özel mülkiyetten,vs., kölelikten kurtuluşu, işçilerin kurtuluşunun politik  biçimi olarak görülmektedir. (TE iii 280)

Marx'ın tutumundaki değişimin ikinci nedeni, Alman işçisınıfının, 'pasif bir öğe' olmaktan öte bir şey olduğunu etkileyici bir 

 biç imd e kan ıtl ama sıy dı. Hazi ran 184 4'd e Sil ezyal ı dok uma cıl ar efendilerine karşı ayaklandılar ve düzeni sağlamak için ordunun göreveçağrılması gerekti. Ruge, Paris'teki bir Alman göçmen gazetesinde,ayaklanmayı eleştirip dokumacılara saldırdığı imzasız bir makale yazdı.Büyük ihtimalle Genç Hegelcilerin çoğunluğunun görüşlerini temsilediyordu. Makale Marx'a atfedildi; bunun üzerine Marx, Ruge'ueleştiren, cesaretlerinden ve yüksek düzeydeki bilinç veörgütlenmelerinden dolayı işçileri destekleyen kızgın bir cevap yazdı.İşçi sınıfını artık pasif görmüyor. Alman devriminin 'dinamik öğe'sisayıyordu. (TE iii 202) Devrimci komünist Marx sonunda ortaya

çıkmıştı.

Dostluk ve Devrim1844 Ağustos ayı sonunda, Friedrich Engels Paris'te on gün

geçirdi. Kaldığı süre boyunca Marx'ı ziyaret etti; buluşmaları yaşam boyu süren bir ortakl ığın başlangıcı oldu .

Engels o sıralar yirmi üç yaşındaydı, Marx'tan yaklaşık üç yaşküçüktü, fakat radikal bir gazeteci ve Genç Hegelci olarak çoktan parlak bir kar iye r edin miş ti. Enge ls Rheinische Zeitung'a katkıda bul unm ası na rağ men , Marx ona, çocuksu devr imc ili kler ini hor gör mey e başl adığ ı Berl in 'Özgü rler 'ind en biri sayd ığı için , pek güv enduymuyordu. Ancak Kasım 1842'de Engels, Ermen & Engels ailefirmasında çalışmak üzere Manchester'e taşındı. Orada sanayidevrimiyle, işçilerin yoksulluyla ve tarihteki ilk kitlesel işçi sınıfıhareketi olan ve halen 1842 Ağustos'u genel grevi yenilgisinin etkisialtında olan Chartizmle karşı karşıya gelecekti. İngiltere'deki İşçiSınıfının Durumunda en iyi şekliyle aktarılan bu deneyim Engels'i,

 — 20 — 

1. Bir Devrimcinin Yaşamı 

aynı Marx gibi, işçi sınıfının devrimci rolünü tanımaya itti. Deutsch- Französische Jahrbücher'de 'Politik Ekonomiye Eleştirinin AnaHatları' başlığıyla yayımlanan bir deneme Marx'ın sonraki yazılarının

 bir habe rci siyd i.O aralar Marx ve Engels doğal olarak yakınlaşmışlardı. Birlikteilk çalışmaları, Prusya devletinin uyguladığı baskıya karşı tepki olarak giderek artan bir biçimde elitist ve anti-demokratik tavır benimseyen'Özgürler'e ve Bauer'e yönelik sert bir eleştiriydi. Giderek Yahudidüşmanı ve Rusya'daki Çar yanlısı otokrasinin destekçisi olacak olanBauer, 'Aklın gerçek düşmanının aranması gereken yer halk kitleleridir' diye yazıyordu. Marx ve Engels'in Kutsal Aile (ya da

 Eleştirel Eleştirinin Eleştirisi) adı altında toplayabileceğimiz cevaplarıesasında kısa bir broşür olarak tasarlanmıştı. Ancak Marx'ın coşkusugiderek büyümüştü. Katkısı sonucunda söz konusu broşür, felsefedenedebiyat eleştirisine uzanan ve işçi sınıfının kurtuluşu ilkesini savunan200 sayfalık bir kitaba dönüştü. Engels hem uzun olmasına hem de'hemen hiç katkıda bulunmadım' diyerek başlik sayfasına adının dahiledilmesine biraz itiraz etmişti. 'Yoksa kitap mükemmel bir şekildeyazılmıştır ve sizi katıla katıla güldürebilir.'

Marx 1840'larda Paris'i mesken edinmiş sürgün devrimciler arasında artık ünlü bir kişilikti. Anarşizmin babaları Pierre-JosephProudhon ve Mikhail Bakunin'le dostluk geliştirmişti; onlarla Hegel'itartışıyordu. Marx'lar, bir süreliğine halk kitlelerinden duyduğukorkuyu yenmesi ve sosyalist şiirler yazması için ikna ettikleri şair Heinrich Heine'a da yakındılar. Heine'ın sonraları, 'AlınanKomünistlerin gizli liderleri büyük mantıkçılar; en güçlüleri Hegelokulundan geliyorlar ve onlar hiç kuşkusuz Almanya'nın en yeteneklidüşünürleri ve en enerjik kişilikleri' diye yazdığında Marx veEngels'den söz ediyordu.

Fransız hükümetinin, Prusya'nın baskısıyla, onu Fransa'dançıkartmasına Marx'ın ünü neden olmuş olabilir. Marx, Şubat I845'dcParis'ten, kısa süre sonra tam zamanlı bir devrimci olmak üzere ailefirmasından ayrılan Engels'le bir araya geleceği Brüksel'e taşındı

 — 23 — 

Page 12: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 12/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

Burada ortaklıkları ciddiyet kazandı. 1845 yazında birlikte İngiltere'yiziyaret ettiler ve ardından Bauer ve arkadaşlarına son bir cevaphazırlamaya başladılar.

'Özgürler' o aralar, tek birey dışında hiçbir şeyin var olmadığınıileri süren Max Stirner'in Biricik ve Mülkiyeti 'nde özetlediği gibi aşırı bireyci olm uşlard ı. Mar x ve Eng els , Eylül 1845 ile Ağus tos 1846arasında yazdıkları Alman İdeolojisi ile Stirner'in fikirlerinin sonunugetirmeyi tasarlamışlardı. Esas olarak Marx tarafından kaleme alınankitap, 600'ü aşkın sayfasıyla gerçekten de öyle oldu. Feuerbach'la ilgiliolan birinci bölüm, tarihsel materyalizmin ilk sistematik ifadesiydi.Ancak kitap için yayıncı bulamıyorlardı. Marx daha sonra şöyleyazacaktı: 'Asıl amacımızı -kendimizi netleştirmeyi- başarmışolduğumuz için metni farelerin eleştirisine bıraktık.'

Alman İdeolojisi Marx ve Engels'in politikasının teorik temelinioluşturuyordu. Toplumsal devrim ihtimalinin kapitalizmin bizzat

yarattığı maddi koşullara bağlı olduğunu ileri sürüyordu. Bu koşullarınen önemlisi işçi sınıfıydı. 'Komünizm,' Engels'in o sıralar yazdığı gibi,'proletaryanın kurtuluş koşullarının doktrinidir.' (TE vi 341)

Devrim teorilerini bu biçimde formüle eden Marx ve Engelskendilerini politik eyleme verdiler. Bütün dikkatlerini, esas olarak kendi ülkelerinin dışında yaşayan Alman zanaatkarlardan oluşanuluslararası gizli bir dernek olan Doğrular Birliği'ne verdiler. Birlik,sosyalizm hakkında görüşleri son derece karışık olan fakat işçikitlelerinin komünizme ulaşamayacaklarına ve devrimci azınlığınkitleler adına iktidarı ela geçirmesinin gerektiğine inanan bir terzinin,Wilhelm Weitling'in etkisi altındaydı. Bu elitist yaklaşımı büyük Fransız devrimcisi Auguste Blanqui de paylaşıyordu ve Birlik,

Blanqui'nin 1839'daki başarısız başkaldırısında yer aldıktan sonraFransa'da yasaklandı. Birliğin merkezi Londra'ya taşındıktan sonraWeitling'in yandaşları ile kademeli ve barışçıl eğitimin sosyalizmegötürebileceğine inananlar arasında bölündü.

Şubat 1846'da Marx ve Engels, Doğrular Birliği'nin denetiminisağlamak amacıyla Komünist Haberleşme Komited'ni kurdular. Marx,

 — 20 — 

1. Bir Devrimcinin Yaşamı 

komitenin son derece coşkulu bir toplantısında Weitling'e, 'tamanlamıyla bilimsel Fikirlere ya da yapıcı bir doktrine sahip olmadanişçilere seslenmek... bir tarafta vahiy inmiş bir peygamber, diğer yanda

sadece ağzı açık avanaklar olduğunu ileri süren vaazlardakisahtekarlıkla aynı şeydir,' dedi. Weitling teoriye ve teorisyenleresaldırarak kendisini savunmaya kalktığında, Marx 'Cehalet şimdiye dek kimseye yardım etmedi!' diyerek cevap veriyordu.

Marx'ın bu toplantıda hazır bulunan bir Rus tanıdığı, PaulAnnenkov, yirmili yaşlarının sonundaki Marx'ın çok yalın bir resminiçizmişti:

Marx, enerji, irade ve sarsılmaz inançtan oluşan bir insandı.Görünüşü olağanüstüydü. Kabarık koyu siyah saçları ve kıllıelleri vardı ve ceketi yanlış iliklenmişti; fakat önünüzde nasılgöründüğü ve ne yaptığı bir yana, saygı görmeyi hak eden bir adam vardı. Hareketleri sakardı fakat kendinden emin ve

güven vericiydi, tarzıyla insan ilişkilerinde alışılmışgelenekleri hiçe sayardı, fakat ağırbaşlı ve biraz da mağrurdu;madeni sesi, kişiler ve şeyler hakkında vardığı radikalkararlara son derece uygundu.

Bir başka çağdaşı Marx'tan şöyle söz ediyordu:

Marx, doğuştan bir liderdi. Konuşmaları özlü, ikna edici vemantığıyla zorlayıcıydı. Asla gereksiz bir sözcük kullanmazdı; her cümlesi bir fikir barındırırdı ve her fikir dedüşünce zincirinde gerekli bir halkaydı. Marx kendisihakkında hiç hayalperest değildi.

Marx ve Engels, bu görkemli akıl yürütme biçimiyle.

Alman işçi hareketinde reel sosyalizmin yanlış gördükleriversiyonlarını çürütmekteydiler. Hedeflerden biri, 'toplumsal pr ob le m' i do ku ma cı la r ay ak la nm as ı so nr as ın da ke şf et mi ş vctoplumun halk kitlelerinin ahlaki dönüşümüyle dönüşebileceğineinanan 'gerçek sosyalistler', entelektüellerdi. Bir diğer hedef de

 — 25 — 

Page 13: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 13/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

Proudhon'du. Marx, 1846'da ona yazmış ve Brüksel KomitesininParis muhabiri olmasını istemişti. Proudhon, 'sevgili filozofadevrime karşı olduğunu, onun yerine 'mülkiyeti kısık ateşte

yakma'yı tercih ettiğini yazdığı küçümseyici bir mektupla cevapvermişti. Bunun üzerine 1847'de Marx, Proudhon'un alt başlığıSefaletin Felsefesi olan Ekonomik Çelişkiler Sistemi 'n ihezimete uğrattığı Felsefenin Sefaleti 'ni yayınladı.

Marx ve Engels, uzun uzadıya manevralardan sonraDoğrular Birliği'nin kontrolünü kazanmayı başardılar. Haziran1847'de yapılan kongre, Birliği komplocu gizli bir dernek olmaktan çıkarıp Komünistler Birliği adıyla açık devrimci bir örgüte dönüştürdü. Sloganı artık ' T ü m İnsanlar Kardeştir ' değil(Marx, kardeşi olmak istemediği birçok insan olduğunusöylüyordu), ' Bütün Ülkelerin İşçileri, Birleşin!'di. Komünistler 

Birliği'nin, Aralık 1847'de toplanan ikinci kongresi, Marx veEngels'e, ilkelerini belirten bir manifesto hazırlamaları talimatın'verdi. Sonuç, Şubat 1848'de Marx tarafından yazılan ve aynı ayLondra'da yayınlanan Komünist Parti Manifestosu idi.Manifesto şu sözcüklerle başlar: 'Avrupa'da bir hayalet dolaşıyor:Komünizm hayaleti. ' (TE vi 481) Bu, Marksizm'in ilk popüler ifadesiydi ve tüm sosyalist metinlerin hâlâ en ünlüsüdür.

Manifesto'nun ortaya çıktığı tarihte Avrupa devrimlerleçalkalanıyordu. Şubat ayında Fransa'da Louis Philippe devrildi veİkinci Cumhuriyet ilan edildi; Mart ayında Viyana ve Berlin'deayaklanmalar baş gösterdi. Muhafazakar Kutsal İttifak'ınAvrupa'sı ansızın parçalanmıştı. Korku içindeki Belçika hükümetiMart ayı başlarında Marx'ı ülke dışına çıkarttı. O da, kısa bir süreParis'te kaldıktan sonra tekrar Almanya'ya dönerek, önceli gibiKöln'de kurulu Nene Rheinische Zeitııng'un yayın yönetmenioldu. Engels'e göre, 'yazı işleri politikası Marx'ın

 — 20 — 

1. Bir Devrimcinin Yaşamı 

diktatörlüğüydü. ' Werner Blumenburg Nene Rheinische Zeitung 

hakkında, '301 sayısıyla sadece o devrimci yılın en iyi gazetesideğildi; en iyi Alman sosyalist gazetesi olarak kaldı hep' diyeyazıyor.

1848 devrimleri, sermaye ile emek arasındaki mücadelenin, bu rj uv az i ile eski fe od al to pr ak sahi bi sı nı fl ar ı ar as ın da ki nd en ço k daha önemli olmasının ortaya çıktığı an oldu. Paris'teki bir işçiayaklanmasının cumhuriyetçi hükümet tarafından vahşice ba st ır ıl dı ğı 1848 Ha zi ra n ol ay la rı bu nu do ğr ul ad ı. Bu ar ad a Ma rx ,'biri diğerini sömüren uzlaşmaz sınıfların kardeşliği ' f ra te rn i t e ';

 bu ' f ra te rn i t e ' [kardeşlik] ki, Şubat ayında ilan edilmiş veParis'teki binaların cephelerine, her cezaevine ve her barakaya

 bü yü k ha rf le rl e ya zı lm ış tı r; bu f 'raternie" ki, gerçek, katışıksız ve ba ya ğı if ad es in i, en ko rk un ç yü zü nü em eğ in se rm ay ey lesavaşında kendini gösteren iç savaş ta bulmuştur' diye yazmıştı.

(TEvii 144 ve 147)

Ancak Marx ve Engels, geri kalmış Almanya'da bu rj uv az in in ay nı İn gi li z ve Fr an sı z atalar ı gibi de vr im ci bir rol %oynamaya zorlanabileceğine inanmayı sürdürüyorlardı.Komünistler Birliği, birkaç yüz üyesiyle, Berlin'deki Martdevrimine yol açan kitle hareketi içinde kaybolmuş buldukendisini. Engels'in yıllar sonra belirttiği gibi, 'küçük bir taşragazetesinde komünizm telkininde bulunmak ve ... büyük bir eylem partisi yerine minik bir hizip bulmak' yerine, 'burjuvazinin y y

ileri sürükleyici, aşırı sol kanadının rolünü üstlenmek'azmindeydiler. (SE iii 166) Komünistler Birliği fiilen dağıldı ve

 Nette Rheinische Zeitung  Marx ve Engels'in siyasal etkinliklerininodağını oluşturdu. Engels'e göre gazetenin 'politik programı ikiana noktadan oluşuyor: Tek, bölünmez, demokratik bir AlmanCumhuriyeti ve Rusya'yla savaş.' (SE iii 166)

 — 27 — 

Page 14: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 14/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

Çar I. Nicholas'ın Rusya'sı Avrupa'daki en güçlükarşıde vrimci devletti ve orduları 1848- 9'da düzenin eski duru magetirilmesinde hayati bir rol oynayacaktı. Marx ve Engels,cumhuriyetçi bir Almanya'nın, Fransız Jakobenlerinin 1790'lardayaptıkları gibi, muhafazakar güçlere karşı devrimci bir savaşvererek Avrupa'yı özgürleştirebileceğini umuyorlardı. Bu umutlar 

 bo şa çı ka ca kt ı. Yü ks el en işç i ha re ke ti nd en ko rk an Al ma n bu rj uv az is i Pr us ya mo na rş is iy le bi r uz la şm a ar ad ı. Neue

 Rheinische Zeitung, Avusturya, Bohem ya, Macaristan, Fransa veAlmanya'da, ülkeden ülkeye gelişen karşı-devrimleri kaydetmek zorunda kaldı.

Marx, gazeteyi çalışır tutabilmek için giderek zorlaşan bir mücadele vermek zorunda kaldı. Şubat 1849'da o ve Neue

 Rheinische Zeitung'un diğer editörleri iki kez yargılandılar, fakatanlayışlı jüriler tarafından beraat ettirildiler. Nihayet Mayısayında Prusyalı otoriteler gazeteyi kapatıp yazarlarını yurtdışınagönderdiler. 19 Mayıs 1849 günkü son sayı tamamen kırmızı

 ba sı ld ı. M ar x 'ı n ba şy az ıs ın da şu nl ar ya zı yo rd u: 'Neue Rheinische

 Zeitung'un editörleri size elveda derken, kendilerine gösterdiğinizsempati için teşekkür ediyorlar. Son sözleri her yerde ve her zaman 'işçi sınıfının kurtuluşu' olacaktır!' (TE ix 467)

Sürgün ve 'Varoluşun Perişanlığı'Almanya'dan kovulmasından sonra Marx yönünü önce Paris'e

döndü ve daha sonra, Ağustos 1849'da da Londra'ya. Başlarda busürgünün kısa olacağını düşünüyor, devrimin sadece geçici bir yenilgi

aldığına inanıyordu. Almanya'daki son cumhuriyetçi kalePalatinate'nin Prusya işgali sırasında başarısız kalan savunmasında yer alan Fngels de kısa süre sonra kendisine katıldı.

İki arkadaş, merkez komitesi Londra'yı üs seçen ve Neue Rhcinische Zeitımg: Politisch-Oekonomisch Revue adlı yeni bir gazete

 — 20 — 

1. Bir Devrimcinin Yaşamı 

çıkartan Komünistler Birliği'nin yeniden canlanmasında aktif bir roloynadı. Marx burada, 1848-9 devriminin bir analizi olan Fransa'daSınıf Mücadeleleri 'ni yayınladı. Mart I850'de merkez komitesi içinhazırlıdığı bir konuşma taslağında 'devrim... neredeyse avucumuzun

içinde' (TE x 279) ifadesini kullandı ve bir sonraki ay Birlik,Blanqui'ın yandaşları olarak, hedefleri 'tüm ayrıcalıklı sınıfların yıkılışı[ve] komünizm kurulana kadar devrimi sürekli kılarak  [en permanence] 

 bu sını fla rın prol eta rya dik tat örl üğün e tes lim i' olan Evrensel Devrimci .Komünistler Derneği ile bir ittifaka girdi (TE x 6I4).

Bu devrimci iyimserlik I850'de yavaş yavaş buharlaşmaya başladı. Hazi ran ayı nda Mar x Briti sh Mu seum 'u n Ok uma Sa lon u'n a bir  bilet edin di. Ora ya yerleşti kten sonr a, yoğu n eko nomi k ince leme lerekaptırdı kendini ve (ardından birçoklarının yaptığı gibi) özellikle

 Ekonomistti kaynak olarak kullanmaya başladı. Vardığı hüküm,Revue'nin son sayısında uzun uzun açıklandığı gibi, yakın gelecektedevrim ihtimalinin olmadığıydı. 1848 ayaklanmalarının arka planında,

I845'den sonra Avrupa'yı pençesine almış genel ekonomik krizler vardı. Ancak 1850 itibariyle dünya ekonomisi, Kaliforn iya'da altın /

 bulunma sı ve ula şımda buhar lı gemi leri n yay gın kul lan ımının geti rdiğiilerlemeler gibi gelişmelerin kamçıladığı yeni bir genişleme aşamasınagirmişti:

Burjuva toplumunun üretici güçlerinin, burjuva ilişkilerininsınırları dahilinde olabildiğince sıçrayarak geliştikleri bugenel refah koşullarında gerçek bir devrimden söz edilemez.Böyle bir devrim yalnızca, modern üretici güçler  ve burjuvaüretim biçimleri olmak üzere bu her iki faktörün de

 birbirl eriyle çatışmaya girdiği dönemlerde mümkündür...Yeni bir devrim yalnızca yeni bir krizin sonucunda

mümkündür. Bu, ancak, bu kriz kadar kesindir. (TE x 510)

15 Eylül 1850'deki bir merkez komite toplantısında şiddetli bir tartışma sonrasında Marx ve Engels Birlikten fiilen ayrıldılar; Birlik dezaten önlerindeki Mayıs ayında PrusyBu karamsar analiz Komünistleı

 — 28 — 

Page 15: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 15/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

Birliği'nin diğer liderlerini kızdırdı ve dehşete düşürdüa'daki kitleseltutuklamalar sonucunda dağıldı. Birliğin üyeleri yargılandıkları sıradaMarx, Köln'deki Komünist Yargılamaya İlişkin Açıklamalar  adıyla (her zamanki gibi) küçük bir kitap haline gelen bir broşür yazarak onların

savunmalarını üstlenmeye koştu.Ancak Marx, fiilen, siyasal etkinliklerden çekildi. Zaman zaman

1848 devrimlerinin yenilgiye uğraması sonrasında Londra'da toplanançok sayıda mülteciden bazılarını e leştir irdi. Ş ubat 1851 'de, 'İçindebizzat yer aldığımız genel ve gerçek tecritten çok memnunum ' diyeyazdı Engels'e.

Konumumuza ve ilkelerimize son derece uygun düşüyor.Şimdi, karşılıklı tavizler sistemiyle, terbiyeli olmak adınakabul edilen yarım gerçeklerle ve partideki alenendillendirilen alayları bu budalalarla paylaşmaklauğraşmayacağız artık.

Eylemlilikten çekilmesi Marx'a ekonomik incelemelerini yapmaözgürlüğü verdi. Esasen 1845'de yazmaya karar verdiği, fakat siyasalçalışmaları için durdurduğu 'Ekonomi'ye ilişkin büyük kitaba yenidenoturdu. 1851 yılının büyük kısmını British Museum'da, okuduğu politik ekonomi kitaplarından alıntılarla on dört defter doldurarak geçirdi.'Onu ziyarete gittiğinizde,' diye yazıyordu bir dostu, 'iyi dilekler yerineekonomik kategorilerle karşılanıyordunuz.' Nisan 1851 'de Marx, 'Beşhaftada bütün ekonomik zırvaları hatmedecek kadar ileri gittim. Veartık Ekonomi incelemelerime evde devam edeceğim ve müzede bir  başk a bil ime vereceğim kend imi . On dan bık may a baş lıyor um' diyo rduEngels'e.

Otuz iki yıl sonra öldüğünde, 'Ekonomi' hâlâ bitmemişti. Marx

arkasında üç ciltlik  Kapital'in iki cildinin elyazmalarını düzenlemesiiçin Engels'e bırakmıştı. Bu gecikmenin bir nedeni Marx'ın,taslaklarını sürekli olarak yeniden kaleme alan ve genişleten vearaştırmaları hiç bitmeyecekmiş gibi sürekli kitap ve makale okuyan bir mükemmeliyetçi olmasıydı. Bir diğer neden de, mevcut gelişmeleri

1. Bir Devrimcinin Yaşamı 

analiz etme ve yorumlama ihtiyacıydı. I852 'de en görkemlikitaplarından biri olan ve İkinci Fransız Cumhuriyeti'nin niye III. Nap oly on' un İkinci İmp ara tor luğ una yol açtığını açıklam aya çalışanLouis Bonaparte'ın Onsekiz Brumaire 'ini yayınladı.

Ancak bu yıllara egemen olan şey sefaletin getirdiği baskılardı.Marx'lar hep para sıkıntısı çekiyorlardı. 1850 ila I856 arasında SohoDean Street'te önce 64, sonra da 28 numarada oturdular; altıçocuklarının üçü orada öldü. Hayatları, ev sahibi, kasap, fırın, manav,sütçü başta olmak üzere alacaklılarıyla çekişme içinde geçiyordu. I852

 birçok açıdan en kötü yıl olmuştu. Jenııy Marx , kızk ardeşi Fran zisk a oPaskalya Yortusunda öldüğünde tabutun parasını ancak Fransız bir göçmenden borç alarak ödeyebildi. Aralık aynıda Marx bir muhabire,ceketini ve ayakkabılarını rehin bıraktığı için evden çıkamadığınısöylemişti. Fakat asıl darbe, Marx'ların sekiz yaşındaki oğullarıEdgar'ı n veremden öldüğü Nisan I855' de geldi. Marx birkaç ay sonraFerdinand Lassalle'e şunları yazıyordu:

Bacon, gerçekten önemli insanlar doğa ve dünyayla o kadar çok ilişki kurarlar ki her kayıptan kolaylıkla sıyrılırlar, der.Ben bu önemli insanlardan değilim. Çocuğumun ölümüyüreğimi ve aklımı derinden sarstı ve onun kaybını ilk günkügibi taptaze hissediyorum. Zavallı karım da tümüyle yıkılmışdurumda.

Von Westphalen ailesinin hizmetçisi olup I845'den beriMarx'lara hizmet eden Helene Demuth'un Frederick adında gayrimeşru

 bir oğlan doğu rması bu kor kun ç yıll ara rast lar; çocuğu n babasını n Marxolduğu neredeyse kesindi. Skandal örtbas edildi. Engels çocuğun babasırolünü üstlendi; gerçeği Eleanor Marx'a, ancak I895'de ölümdöşeğindeyken itiraf etti. Bu olay, Marx'ın burjuva saygınlığınınkurallarına tümden karşı olmadığını gösteriyordu. Gerçekten de o veJenny, sadık hizmetçileri Helene ile birlikte orta sınıf bir aile yaratmayaçalışmışlardı her zaman. Hayatta kalan üç kızları Jenny, Laura veEleanor'u mümkün olduğunca iyi birer burjuva kızları olarak 

 — 31 — 

Page 16: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 16/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

yetiştirdiler. Bu kimseyi şaşırtmamalı, çünkü bireylerin, her ne kadar karşısında olsalar da, içinde yaşadıkları toplumun baskılarındankaçabilmelerinin yolu yoktur.

1856'da Jeııny Marx'a, Soho'daki küçük evlerini 9 Grafton

Terrace'a taşımalarını sağlayan iki küçük miras kaldı; dediğine göre,'Sevimli Primrose Tepesi'nden pek de uzakta olmayan romantik Hampstead Heath'in eteğinde küçük bir ev'di taşındıkları ev. Fakatsıkıntıları geçmemişti. Ocak 1857'de Marx şöyle yazıyordu: 'Bir sonraki adımda ne yapacağımı hiç bilmiyorum ve şimdi beş yılöncesinden çok daha çaresiz bir haldeyim. Son pisliği de yutmuşolduğumu düşünüyordum. Mais non [Hiç de öyle değilmiş].'

Bir iki yıl sonra, Engels'e, 'Daha yüksek ideallere sahip olanlar için evlenmek ve böylece özel ve ailevi hayatın küçük ıstıraplarınınesiri olmaktan daha büyük aptallık yoktur' diye yazdı. 1862'de her şeyo kadar kötü gitti ki Marx demiryolu katipliği işi için başvurdu; elyazısı o kadar okunaksızdı ki reddedildi. Birkaç ay sonra şöyle

yazıyordu:Karım her gün bana kendisinin ve çocukların ölüpgömülmelerini istediğini söylüyor. Ve onunla tartışamıyorum

 bile. Çünkü yaşadığımız rezaletl er, eziyetler ve acılar gerçekten anlatılır gibi değil... Çocuklara daha da acıyorumçünkü bu durum tam da 'Fuar' mevsimine denk geldi; bütünarkadaşları eğlenirken onların ödü patlıyor, biri bizi ziyaretegelir de sefaleti görür diye.

Marx'lar bu yıllar boyunca Engels'in fedakar ve sürekli desteğisayesinde hayatta kalabildiler. Engels, Kasım 1850'de Ermen &Engels'deki eski işinin başına dönmek üzere Manchester'a dönmüştü.Hiç istemediği şeyleri niye yaptığını, Ocak 1845'de Marx'a gönderdiği

 bir mekt upta şöyl e açıklıyor : 'B u para peş ind e koş ma işi çok korkun ç...sadece bir burjuva olmakla kalmayıp proletaryaya karşı etkin bir  bur juv a olan bir imalatçı olm aya dev am etmek çok kor kun ç.'

Engels'in biyografi yazarı Gustav Mayer şöyle yazar:

 — 32 — 

1. Bir Devrimcinin Yaşamı 

Engels gibi akıcı yazan bir insanın geleceğiyle ilgili kaygıduymasına hiç gerek yoktur. Bununla beraber o, 'ticaret

 batakl ığına' döndüyse , nedeni Marx 'tır ; çünkü Engels,Marx'ın büyük yeteneklerinin davanın geleceği açısından

 büyük önem taşıdığını düşünüyordu. Marx kendisini veailesini geçindiremiyordu: Göçmen hayatının kurbanıolmamalıydı. Engels bunun olmaması için büro masasına geridönmekten memnundu.

Engels'in düzenli mali desteği olmasa Marx'lar mahvolurlardı.Marx, Kapital'in birinci cildini yayıncıya gönderdikten sonraminnettarlığını dile getirmişti:

Sen olmasaydın ben bu kitabı bitiremezdim ve seni teminederim ki, sırf benim hatırım için o muhteşem yetenekleriniticarette harcadığını ve üstelik de benim bütün petites miseres[küçük sefaletlerimi] paylaşmaya mecbur kaldığını hiçunutmayacağım.

Engels, Marx açısından sadece bir para kaynağı olmaktan öte biri ydi. Enge ls ili şkil erindek i küçük ortak old uğu kon usu nda hepısrarlıydı. Fakat o, ortaklıklarına birçok yeteneğini katmıştı. Hızlı ve

 parl ak bir zeka ya sahipt i ve Marx' tan çok dah a çabu k bir şeki ldedevrimci bir komüniste dönüşmüştü ('bilirsin, ben şeyleri kavramaktayavaşım' diye yazmıştı Marx yirmi yıl sonra 've hep senin ayak izlerinitakip ederim') Yazmak Engels açısından, Marx'ın aksine, zahmetli bir süreç değildi. O, hızlı ve akıcı bir şekilde yazardı. Dil açısındanolağanüstü bir yeteneği vardı ve fen bilimleriyle yakından ilgileniyordu.Onun tarihsel  değerlendirmelerinin Marx'ınkilerden üstün olduğu veAvrupa tarihi bilgisinin daha derin olduğu iddia edilir. Sonuç olarak,

Marx'a kıyasla bir eylem adamıydı (Marx'lar arasında lakabı, askerikonulara ilgisi nedeniyle 'General'di) ve çok daha fazla örgütleyiciydi.Bu bağlamda yetenekleri Marx'ınkileri tamamlıyordu.

Engels'in refakati ve maddi yardımı bile 1850'lerin ve1860'ların güçlük ve yoksulluklarını bertaraf edememişti. En fazla acıyı

Page 17: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 17/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

Jenny Marx'ın çektiğine dair hiç kuşku yoktur. Genellikle bedenenhastaydı ve Marx'a yazdığı bir mektuptan anlaşılacağı gibi yaşadığıacıların sonunda ruhsal bir darbe de almıştı: 'Bu arada, burada oturmuş

 parçal anı yor um. Kar i, en kötüsü de bu... Burada otu rmu ş gözy aşı

döküyorum ve hiç yardım göremiyorum. Beynim çatlıyor.' Marx daha1851'de Engels'e şunları söylemişti:

Evde her şey daima kuşatma altında, gözyaşlarını sel olupgeceleri beni uyutmuyor ve çaresizliğe itiyor... Karımaacıyorum. Asıl yük onun omuzlarında ve au fond  [esasen]haklı da... Bununla beraber hatırlarsın ki, mizacını gereği tres

 peu endurant  [tezcanlı]'yım ve quelque peu dur  [birazsert]'im ben, dolayısıyla zaman zaman sabrımıkaybediyorum...

Bu son mektubun gösterdiği gibi, Marx'ın ev içi koşullarınatepkisi, soğuk ve kaba bir dış görünüşe sığınarak inzivaya çekilmekti.

Kendisini 'sert mizaçlı' biri olarak tanımlıyor ve Engels'e, 'bukoşullarda, kendimi sadece kinizmle koruyabilirim' diyordu. Bununyanı sıra birtakım bedensel dertlere boğulmuştu: Uykusuzluk hastalığı,karaciğer ve safra kesesi rahatsızlıkları ve şirpençe ya da iltihaplı şişler ('Umarım, burjuvalar, hayatları boyunca benim çıbanlarımı hatırlarlar',diye yazmıştı bir keresinde Engels'e). Ailevi sıkıntıların getirdiği

 bunal tı ve kar aciğer raha tsız lıkl arı Ma rx' ın çalı şmas ını sek teyeuğratıyordu. Kapital' in ilk taslağı Grundrisse üzerinde çalıştığıTemmuz 1858'de Engels'e, 'Şu anda her şey dayanılmaz bir hal aldı...Biraz, zamanımın çoğunu dolaşıp para kazanmaya çalışmaklaharcadığımdan, biraz da (belki de dermansız kalmamın sonucu olarak)ailevi sorunların konsantrasyon gücümü zayıflattığından dolayı işe

yaramaz bir haldeyim. Bu pislik içinde karımın sinirleri yıprandı' diyeyazmıştı. Werner Blumenburg'un dediği gibi,

Marx'ın, hayatının otuz yılını adadığı başyapıtı Kapital 'i niyetamamlayamadığı hep sorulmuş ve nedenlerin teorik güçlüklerde yattığı düşünülmüştür. Fakat yazarın bu hayat

 — 20 — 

1. Bir Devrimcinin Yaşamı 

koşullarında bu kadarını bile tamamlayabilmesi bir mucizegibi görünüyor.

Marx'ın çektiği acılar başka insanlardan sürekli kuşku

duymasına neden oluyor ve onu başkaları hakkında konuşurken sert vekeskin dilli yapıyordu. Engels'le Alman sosyalist lider FerdinandLassalle hakkında yaptığı yazışmalardaki acımasız ve bazen anti-semitik düşünceler sadece aralarındaki siyasal farklılıkları yansıtmaz,aynı zamanda Marx'ın, gösterişli toplumsal çevrelerde yaşayan, varlık içinde yüzen ve popüler olmanın keyfini çıkartan bir adama duyduğukini de yansıtır. Lassalle'in I862'de Marx'lara yaptığı ziyaretten sonrailişkileri bir daha düzelmedi, çünkü sadece puroları için günde bir 

 poun d harcaya rak Marx' ı çileden çıka rtt ı; (M arx 'ın En ge ls 'e anlat tığıüzere) Jenny, misafirini alıştığı tarzda ağırlayabilmek için 'yerlereçivilenmemiş her şeyi rehinciye bırakmak zorunda kalmıştı.'

Ertesi yılın başlarında Marx'ııı sert ve alaycı tavrı neredeyse

Engels'le dostluğuna mal olacaktı. Engels hayat arkadaşı MaryBums'ün ölüm haberini kendisine yazdığında Marx bir cevap mektubuyazarak, üstünkörü bir başsağlığından sonra uzun uzadıya son maddisıkıntılarından söz etmişti. Haklı olarak incinen Engels, Marx'ların bir aile içi kavgası ve içten özürleri sonrasında Marx ile araları düzeldi.

Marx'ın 1850'lerdeki yazıları içinde bulunduğu koşulları dayansıtır. Bu yıllarda Engels Marx'lara bir seferde bir ya da iki pou ndd an fazl asın ı veremi yord u, dola yıs ıyla Marx New York DailyTribune'a yazı göndererek gelir sağlamaya çalışıyordu. (Makalelerinçoğu, İngilizcesi o dönemde daha iyi olan Engels tarafından yazılmıştır  v

aslında.) Marx'ın yargısı her zaman isabetli değildi. Britanya ve FransaKırım'da Rusya'yla savaşa girdiğinde (l854-6), Çarın, muhafazakar Kutsal İttifakın güçlenmesindeki rolü yüzünden aşırı Rus karşıtı olanMarx, gazetesi London Free Press' te makalelerini yayımlattığı, tuhaf kişilikli Muhafazakar Parti milletvekili David Urquhart'la oldukçayamuk bir ittifaka girmişti. Marx, özellikle bir Fransız hükümetajanının kendisine iftiralar attığı bir broşür çıkartması üzerine göçmen

 — 35 — 

Page 18: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 18/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

hırgürlerine dahil edilmesine de göz yummuştu. Sonuçta ortaya,Marx'ın sövüp sayma yeteneğini sergileyen üç yüz sayfalık  Herr Vogt(1860) adlı kitap çıktı.

Bu yılların sadece kasvet dolu olduğu düşünülmemelidir.

Hampstead Heath'e düzenli olarak Pazar gezintileri yapılırdı; orada aileve dostları, Pazar gazetelerini okurlar, eşeklere binerler ve birbirlerineDante ile Shakespeare'i anlatırlardı. Marx çileci bir sosyalist değildi.İçki içmeyi sever, şarabı tercih etse de biradan da mutluluk duyardı.Anılmaya değer bir başka olayda da Marx, Genç Hegelci olduğugünlerden kalma dostu ve tartışma arkadaşı Edgar Bauer ve WilhelmLiebknecht, Londra'da Oxford Street'ten Hampstead Road'a süren bir 

 bir ahane yürüyü şü yapm ışlar, yol üzer ind e karş ılaş tıkları her  bir ahaney e uğra mış lar. Tot ten ham Cou rt Ro ad 'a geli ncey e kad ar her şeyyolundayken orada bir grup sokak serserisiyle dalaşa girmişler ve sokak lambalarına kaldırım taşlarını atmaya başlamışlar. Doğal olarak polis

 peşl eri ne düşmüş . Marx' ın şaşı rtıc ı hız ına ayak uyd uru p orad an

kaçmışlar.1852'de Dean Street'i ziyarete gelen Prusyalı bir polis ajanı

Marx ailesini şöyle betimlemişti:

Marx, haşarı ve huzursuz karakterine rağmen, baba ve kocaolarak son derece kibar ve yumuşak biri... Marx'ın odasınagirdiğinizde sigara ve tütün dumanından gözleriniz o kadar sulanıyor ki bir an için adeta büyük bir mağarada elyordamıyla yürüyormuş gibi oluyorsunuz; yavaş yavaş sisealışmaya başladığınızda ancak, bazı nesneleri fark edebilirsiniz. Her şey kirli ve tozla kaplı, öyle ki oturmak 

 bayağı tehlikeli bir iş. Ötede sadece üç bacağı olan bir sandalye duruyor, diğer sandalyede çocuklar aşçılık 

oynuyorlar; bu sandalyenin nasılsa dört bacağı var.Ziyaretçilere sunulan da bu sandalye ve o da çocukların pişirdik lerini temizlemeden getiri liyor ; eğer oturursanız pantolonu nuz tehlikede demekti r. Fakat bu şeyler Marx 'ı yada karısını mahcup etmiyor. Sizi son derece samimi

 — 36 — 

1. Bir Devrimcinin Yaşamı 

karşılıyorlar, pipo ve tütün ya da artık neleri varsa ikramediyorlar; aranızda oluşan esprili ve sıcak sohbet evdeki bütünkusurları örtmeye başlıyor ve bu da rahatsızlığı katlanır kılıyor. Sonunda misafirliğe alışıyor, hatta ilginç ve yaratıcı

 buluyorsunuz .

Kapital ve Birinci EnternasyonalDünya ekonomisi bağlamında, Marx'ın 1850'lerin başlarındaki

refahın arkasından geleceğini öngördüğü ve Lngels'i çok sevindirenkriz I857'de geldi çattı. Manchester Borsası'nda her şey tepetaklak iken, Engels Marx'a, 'insanlar çok endişeleniyorlar, ben niye birden bukadar keyifliyim diyordu. İki arkadaş, ekonomik bunalımın devrimcihareketi dirilteceğini umuyordu. Engels, 'I848'dc "Bizim zamanımızgeliyor," diyorduk ve bir anlamda geldi de' diye yazıyordu; 'Fakat bukez bir ölüm-kalım mücadelesi olarak geliyor. Askeri araştırmalarımşimdi daha pratik bir önem taşıyacak.'

 Ne yazı k ki Gener al' in umut ları boşa çıka cakt ı. 1858 devrimiolmadı. Fakat krizin Marx'ı ekonomi araştırmalarına bıraktığı yerden baş lamaya teşv ik edici etki si oldu . Aral ık I8 57 'd e En ge ls 'e , 'ge celerd ir ekonomi incelemelerimin sentezi üzerinde çalışıyorum, yani tufandanönce en azından ana hatları netleştiririm' diyordu. Limonata ve'korkunç miktarda tütün'le hayat bulan Marx, Ağustos 1857 ile Mart1858 arasında Kapital'in ilk taslağı, Grundrisse olarak bilinen eseriniüretmeyi başardı.

Lassalle elyazması için bir Alman yayıncı bulmasına rağmenMarx çok fazla karışık olduğuna karar vermişti ('yazdığım her şeyde

 bir karaciğer hastalığ ı bul abi liy ord um' , demiş ti Las sal le' a). Buelyazmasmın Marx'ın ömrüne kattığı şey, Haziran I859'da Ekonomi

Politiğin Eleştirisine Katkı adıyla yayınlanan para konusundaki birinci bölümü n tam amen yen ide n yaz ılmış bir ver siy onu ydu . Bu yapıt takiönsöz Marx'ın entelektüel gelişimine ve tarihsel materyalizmin temelilkelerine ilişkin önemli bir açıklama içeriyordu.

Page 19: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 19/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

Marx'ların en kötü ailevi krizlerin bazılarını yaşadıkları veMarx'ın 1850'den beri ilk kez ciddi siyasal çalışmalara girdiği sonrakisekiz yıl boyunca, Kapital giderek şekillendi. Marx aslında Katkı'nın,1) Sermaye, 2) Toprak Mülkiyeti, 3) Ücretli Emek, 4) Devlet, 5)

Uluslararası Ticaret, 6) Dünya Pazarı olmak üzere altı ciltten oluşacak 'Ekonomi'ye sadece bir giriş olmasını tasarlamıştı. Ağustos 1861 ileTemmuz 1863 arasında, Katkı'ya devam etmeyi sürdürdü. Sonuçta,hâlâ tümüyle İngilizceye çevrilmesi gereken, 1861/63 elyazması olarak 

 bilinen, 1472 say fay ı kapsayan 23 def ter ortaya çıkt ı. Marx 'ı n buyıllarda yaptığı sorgulamalar 'Ekonomi' hakkındaki düşüncelerinideğiştirmesine yol açtı. Onun ekonomi teorisinin anahtarı olan artı-değer kavramını Grundrisse 'de zaten keşfetmişti, fakat kâr teorisiniformüle ettiği tek yer 1861/63 elyazmasıydı. Marx altı ciltlik şemayıterk etti ve onun yerine, üretim, dolaşım, bir bütün olarak sistem ve artı-değer teorileri olmak üzere dört cilde bölünecek, 'Ekonomi'nin sonrakiciltlerinde ele almayı düşündüğü malzemenin çoğunu içine alan

 başy apıt ı Kapital 'e yoğunlaşmaya karar verdi.1863-4'de Marx'ların mali durumu, Marx'ın annesinden ve eski

yoldaşı Wilhelm Wolfftan kalan iki miras sayesinde düzeldi.Kapital'in birinci cildi Wolffa ithaf edilmiştir. Bu para sayesindeMarx ailesi Grafton Terrace'tan Maitland Park Road 1 numaradaki çok daha büyük bir eve taşındı. Ama para kısa sürede tükendi ve Engelsonlara yardım etmek için yine elini cebine atmak zorunda kaldı.Yeniden çekmeye başladıkları para sıkıntılarına ek olarak Marx1863'den itibaren şirpençelerden çekmeye başladı. Arsenik, katran ruhuve afyon almaya başladı ve bazen çıbanlarını kendisi kesti. Bütün bukonsantrasyonunu bozan faktörlere rağmen 1864 ve 1865'de Kapital'i n1., 2. ve 3. Ciltlerinin elyazmalarını kaleme aldı. (4. Cildi hiç yazamadı,

fakat 1861/63 elyazmasının ilgili bölümleri ölümünden sonra Artı-değer Teorileri olarak yayınlandı.)

1865'de, Marx Hamburg'daki yayıncı Meissner & Behre ile bir sözleşme imzaladı. Engels'in de teşvikiyle, 1866'nın büyük bölümünüKapital'in I. Cildine son halini kazandırmak ve matbaaya hazırlamakla

 — 20 — 

1. Bir Devrimcinin Yaşamı 

geçirdi. Biraz ferahlayan Engels elyazmalarının birinci partisininMeissner'e ulaşmış olduğunu duyduğunda, kutlamak için 'özel bir 

 bar dak ' içki içti. Mar x Kapital'in l. Cildinin provalarının bittiğini 16Ağustos 1867'de ilan etti:

Bunun mümkün olması sadece senin sayendedir. Seninfedakarlığın olmasaydı üç ciltlik dev eseri bitirmem aslamümkün olamazdı. Seni minnettarlıkla kucaklıyorum.Tashihli provaların iki yaprağı ekte.15£'u aldım, teşekkürler.Selam ve sevgiler sevgili dostum!

Kitap birkaç hafta sonra ortaya çıktı. İlk elde bin baskı yapıldı.1860'ların ortalarında yaşanan başka siyasal meşguliyetler 

Marx'ı ekonomik incelemelerinden uzaklaştırmaya başladı. Marx veEngels'in 1857-8 krizi sonrasında bekledikleri devrim gerçekleşmese

 bile, 1860 'lar ın başl arın da Avru pa işçi hareket ind e bir canl anma

 başl adı. Bri tan ya ve Frans a'd a sendi kacıl ık hızlı gel işme göst eri rken ,Lassalle Almanya'da ilk kitlesel işçi örgütü olan Alman İşçileri GenelSendikasını (ADAV) etkinliğe geçirebildi. Siyasal olaylar emek hareketini enternasyonal dayanışmayı düşünmeye teşvik etti. Amerikanİç Savaşı, İngiliz pamuk sanayinde bir bunalıma neden olsa da,Lancashire tekstil işçilerinin Kuzey'in davasını desteklemelerinisağladı. 1863'de Rus egemenliğine karşı gerçekleşen Polonyaayaklanması tüm Avrupa'da sosyalistlerin ve demokratların desteğinialdı.

Bu ortamda Birinci Enternasyonal'e adını verecek olanUluslararası İşçiler Birliği (IWMA) kuruldu. Proudhon'un yandaşları,Fransız işçilerden oluşan bir heyet, Temmuz 1863'de Londra'daki

İngiliz sendikaların çağrısıyla Polonya'yla dayanışma adınagerçekleşen kitlesel bir mitinge katıldı. Bu temaslar 28'Eylü l 1864'deIWMA'nın Londra, St Martin's Hall'da gerçekleştirdiği bir toplantıyayol açtı. Marx o toplantıda seçilen genel kurulun otuz dört üyesinden biriydi. Kısa süre için de, man ife sto ve söyl evle rin çoğ unu kaleme

 — 39 — 

Page 20: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 20/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

alarak, idari işlerin ve yazışmaların büyük kısmına katılarak genelkurulun gerçek lideri oldu.

Ancak Enternasyonal'in Komünistler Birliği'nden çok farklı bir zorluğu vardı. Werner Blumeenburg şöyle yazar:

Komünistler Birliği, Marx'ın diktatöryal yetkiler elde ettiğigizli bir propagandist demekti. Fakat Enternasyonal çeşitliülkelerdeki emekçilerin bağımsız (ve kıskançça bağımsız)örgütlerinin bir birliğiydi. Marx'ın diktatöryal yetkisi yoktu;genel kurulun üyeleri arasından sadece biriydi. Her zamandiğer üyeleri ikna etme çabası söz konusuydu. Enternasyonal

 birçok farklı düşünce akımlarını içeriyord u; Fourier, Cabet,Proudhon, Blanqui, Bakunin, Mazini ve bizzat Marx'ındestekçileri vardı. Barışçıl Ütopyacı Sosyalistlerden, devrimin

 barikatlardaki kavgalardan çıkacağına inanan Anarşistl erekadar her türlü düşünce vardı. İngiliz sendika liderleri vardı.Loncaların eski mesleki ihtişamının hâlâ sürdüğü toplumun

 bir kesimine dayanan sendikala r Enternasyona l'in örgütseldayanağını teşkil etti. Kolaylıkla örgütlenen ve disiplinliAlmanlar ve Latin ülkelerinin ateşli devrimcileri de vardı.

Sonuçta Enternasyonal'in düşüşünü bu siyasal farklılıklar  bel irl eyec ekti , fak at ilk beş yıl şaşır tıcı derecede başar ılı geçt i.Enternasyonal'in 1866'daki Londra'daki terzilerin grevini kırmak içinyabancı grev kırıcıların kullanılmasını önlemedeki etkinliği sayesindeBritanyalı sendika destekçilerinin sayısı arttı ve Enternasyonal, oyhakkı kazanmak üzere sendika desteğiyle kurulan Reform Birliği'ndeöncü bir rol oynadı. Enternasyonal'in birbiri ardına gerçekleşenkongreleri (Londra 1865, Cenevre 1866, Lozan 1867, Brüksel 1868 veBasle 1869) çalışma saatleri ve çocuk emeği gibi çeşitli konularda

 pozi syon aldı . Grev kırma karşı tı etki n eyleml er Av ru pa 'y a y ayıl dı.Marx, özellikle Proudhon'un yandaşlarına karşı,

Enternasyonalde etkili olmak adına ideolojik bir mücadele desürdürüyordu. Mars'ın, Robert Ovven'm yandaşı John Weston'ınargümanlarının tersine sendikaların işçiler için daha yüksek ücretler 

 — 20 — 

1. Bir Devrimcinin Yaşamı 

kazanabileceğini gösteren ve ileride Ücret, Fiyat ve Kâr adlı broşür haline gelecek olan konferansları verdiği genel kurul Haziran1865'deydi. Almanya'da, Lasalcı ADAV'ın Enternasyonal'den uzak durmasına rağmen, I869'da Eisenach'da Wilhelm Liebknecht ve

August Bebel'in liderliğinde Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin oluşması,yaklaşık yirmi yıl önce Komünistler Birliği'ııdeki bölünmeden bu yanailk kez Marx'ın fikirlerine doğduğu ülkede bir örgütün desteğinisağladı.

Bu arada iki gelişme Enternasyonal'in durumunu ciddi biçimdedeğiştirdi. Birincisi, Temmuz I870'de Fransa ve Prusya arasında savaş

 patl ak verdi . Pru sya 'nı n hızlı ve ezici zafe ri Fra nsa 'da ki III. Napo ly on 'u n tahtı terk etmesi ne ve Üçünc ü Cum hur iye t' in ilanına yolaçtı. Thiers başkanlığındaki Fransız geçici hükümetinin muhafazakar yapısı Pari s'in i şçilerini Mart 1871 "de silaha sarılmay a ve kendihükümetleri olan Komün'ü ilan etmeye itti. Thiers Versailles'a çekildive Parislilerin kahramanca savunmasına rağmen Komünü bastırıp

isyanı kanla boğacak olan bir orduyu üzerine saldı.Enternasyonal'in Komün üzerinde pek etkisi yoktu ve Marx

ayaklanmanın başarı şansının olup olmadığı konusunda kuşkuluydu.Fakat Komünün savunmasını üstlenmek için hemen kollarını sıvadı. 30Mayıs I87l'de, Komünün düşüşünden üç gün sonra, genel kuruldaMarx tarafından kaleme alınan Fransa'da İç Savaş başlıklı bir söylevdinlendi. Bu yapıt Marx'ın yazılarının en iyilerinden biri olarak.Komüncülerin dokunaklı bir savunusudur, onların katillerine yönelik sert bir eleştiridir ve Marx'ın, ileride Lenin'in Devlet ve Devrim 'ineilham verecek olan devlet teorisinin ilk halidir.  j

Komünün düşüşü tüm sosyalistlere karşı uluslararası bir saldırıyayol açtı. Doğaldır ki Enternasyonal de bu kampanyanın ana

hedeflerinden biri haline geldi. Marx, basın tarafından, Komününkuklacısı 'Kızıl Doktor' ve daha uçuk bazı yorumlara göre,Bismarck'ın ajanı olarak nitelendirilmeye başlandı. Fransa'da İçSavaş, 8,000 satarak popüler bir başarı kazandı. Bunun sonuçlarından

 biri, bu aşa mad a görece ayrıcalı klı bir mesl ek elitini tems il eden İnc ili /

 — 40 — 

Page 21: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 21/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

sendikaları Enternasyonal'den desteklerini çekti. Genel KurulunBritanyalı üyeleri Odger ve Lucraft, Fransa'da İç Savaş 'ı nyayınlanmasının ardından istifa ettiler.

İkinci ve daha ciddi olan darbe, Mikhail Bakunin'in

etkinliklerinden geldi. Rus aristokratı olan Bakunin, 1830'ların sonlarıve 1840'ların başlarında ortodoksluktan Sol Hegelciliğe yönelerek,1842'de ' yı km a arzusu, yaratıcı bir arzudur'  hükmüne varmıştı.Temelde anarşist nitelikli bu tavrı yaşamının geri kalanında dasürdürdü. 1848'de n sonra Bakuni n Çarın eline düştü ve korkun ç Peter-Paul Kalesinde hapsedildi; burada I. Nicholas'a 'ruhani baba' olarak hitap ettiği gizli bir 'İti raf kaleme aldı. 1861 'de Sibirya 'dan kaçarak Londra'da ortaya çıktı.

Marx 1840'larda Bakunin'le dostça ilişkiler içindeydi vekendisine 'eski bir Hegelci' olarak  Kapital'in 1. Cildinin bir kopyasınıvermişti. Ancak esas olarak zıttılar. Bakunin'in arkadaşı Rus göçmenAleksandr Herzen, 'Bakunin, propaganda, ajitasyon, demagoji

tutkusuna, eğer istersen, sürekli fesat ve entrikalar kurma ve örgütlemeve ilişkilere girme ve bütün bunlara özel önem atfetme çabalarınailaveten, fikirlerini ilk uygulayan olmaya, yaşamını tehlikeye atmaya veher türlü sonucu göğüsleme pervasızlığına dünden hazırdı' diyeyazmıştı. III. Napolyon'un düşüşüne tepkisi, Lyons'a gidip belediyesarayı dışında devletin ortadan kalktığını beyan etmek olacaktı. Hementutuklandı. Cinai eylemleri Dostoyevsky tarafından Ecinnilerromanında ölümsüzleştirilen fesat Nechaev'in etkisi altına girdi.

Bakunin 1868'de Enternasyonal'e katıldı. Aynı zamanda, kısasüre içinde Enternasyonal içinde, Engels'in deyişiyle, 'devlet içindedevlet' rolünü üstlendiği Sosyal Demokrasi İttifakı'nı oluşturdu.Anarşistler Enternasyonal'in özellikle İsviçreli, İtalyan ve İspanyol

kollarında güçlülerdi. Marx ile Bakunin arasındaki farklılıklar Komünün yenilgisi sonrasında iyice açığa çıktı. Bu anlamda 1848'densonra Komünistler Birliği'ndeki çatlamanın bir tekrarıydı. Marx,devrimci umutların söndüğünü ileri sürerken, Bakuninciler her yerdeacil isyanlar peşindeydiler. Başlarda genel kurulun ana dayanağı olan

 — 20 — 

1. Bir Devrimcinin Yaşamı 

Britanya sendikalarının çekilmesiyle birlikte konumunun tutulacak yanıkalmadığını anlayan Marx Enternasyonal'i dağıtmaya karar verdi. Bu,ilginç bir tesadüfle I872'de Lahey'de toplanan ve Manc'ın katıldığı tek Enternasyonal Kongresinde gerçekleşti. Destekçileri genel kurula

yönelen bir saldırıyı bertaraf etmeyi başarmış, Bakunin'iEnternasyonal'den ihraç etmiş ve merkezini New York'a taşıyarak her türlü etkiden uzak tutmuşlardı. Enternasyonal I876'da resmen dağıldı.

Son Yıllar Birinci Enternasyonal'in dağılışından sonra Marx politikada aktif 

 bir rol oynamayı neredey se bıraktı. Mali açıdan Marx' la rın yaşamı her zaman olduğundan çok daha iyiydi. Ermen I869'da Engels'inhisselerini satın aldı ve bu durum Generalin artık kendisini ve Marx'larırefah içinde yaşatabilecek kadar büyük bir sermayesi olduğu anlamınageliyordu. Engels ertesi yıl Londra'ya taşındı ve Marx'lardanyürümeyle sadece on dakika uzaklıktaki Regents Park Road'da büyük 

 bir ev satın aldı. Dos tunu n ölü mün den sonrak i neredey se çeyr ek yüzyı l boy unca bu ev ente rnasyona l işçi sını fı harek etini n merk ezi olac aktı .

Enternasyonal'den çekilmek Marx'ı özgür kılmış olmalı kiKapital'in 2. ve 3. Ciltlerini tamamlayabildi. Marx kesinlikle boşduramazdı. Kapital'in 1. Cildinin Fransızca çevirisini yakındandenetledi, 1873'de gerçekleştirilecek ikinci baskı için Almancaelyazmasını gözden geçirdi ve 3. Ciltte rant analizi için Rusya'dakitarımsal sorunu ayrıntılı olarak inceledi. (Kapital 1. Cildinin ilk çevirisiRusya'da 1872'de yapıldı; sansürcüler, 'zaten çok az kişi okur ve çok daha azı anlar' diye düşünerek izin verdiler, fakat radikal entelektüeller arasında olağanüstü bir başarı elde etti.)

Engels'e göre, 1870'den sonra Marx 'Amerika'daki ve özellikle

de Rusya'daki bilimsel tarımı, kırsal ilişkileri, para piyasasını ve bank acıl ığı ve niha yet j eol oji ve psik oloj i gibi doğa bilimler ini inceled iBu döneme ait sayısız defterde hep bağımsız matematik çalışmalarıvardır.' (K ii 3-4) Fakat Marx Kapital'in 2. ve 3. Ciltlerinin ,elyazmaları üzerinde çok az çalışmıştı. 'Burjuva mutsuzluğu' yılları

 — 42 — 

Page 22: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 22/126

Kari Marx'm devrimci fikirleri 

gelip çatmıştı. Marx sürekli baş ağrılarından ve uykusuzluktan acıçekiyordu ve 1874-6 arasında her yıl Karlbad'a giderek düzenli tedavigörüyordu. David McLelIan'ın ileri sürdüğü gibi, 'şimdi zihnen ve

 bede nen tük enm işt i: Tek kel imey le kamusal kariyeri son a e rmi şti .'

Marx tükenmişlik duygusu içinde olmuş olabilir, fakat1840'lardan beri Avrupalı radikallerin kendisine büyük saygıduymalarına neden olaıı zekasından hiçbir şey kaybetmemişti.İngiltere'de Marx'ın fikirlerinin en büyük destekçilerinden (vevulgarize edenlerden) biri olan eski Muhafazakar Partili H.M.Hyndman, 'bir keresinde ona, daha yaşlı olduğum için daha hoşgörülüolduğumu düşünüyordum dedim. "Öyle mi?" diye cevap verdi o da,"öyle mi?" Onun öyle olmadığı kesindi' diye konuşmuştu. Marx'ın buyıllardaki en önemli müdahalesi, 1875'de iki Alman işçi partisinin

 birl eşti ği Alm an Sosya l Demokrasi Part isi (S PD )'ni olu ştu rmaktı . Mar xve Engels, yeni partinin Gotha'daki kuruluş kongresince benimsenen

 prog ramın Lassa lle'ye çok faz la tav iz verdiğ ine inan ıyor lardı. Mar x,

Gotha Programının Eleştirisi'nde, kendi yandaşlarını eleştirerek kapitalizmden komünizme geçiş üzerine en önemli tartışmasını yazdı.(SPD liderleri Bebel ve Liebknecht Eleştirimin yayınlanmasını 1891'ekadar engellediler.)

Marx ve Engels Alman sosyalistleriyle sık sık ihtilafa düşerlerdi.Engels, SPD'de etkili olmaya başlayan akademisyen sosyalist EugenDühring hakkında düşündüklerini savunmak için 1877'de AntiDühring 'i yazmaya mecbur kaldı. 1879'da, sosyalizm versiyonu liberaldemokrasiden çok az farklı olan Dühring'in etkisi altına giren('re vizyon izm' in gelecekteki babası Eduard Bernstein dahil) baz- iPDliderlerini suçlayan bir bildiri yazdılar. Marx'ın, 'Bütün bildiğimMarksist olmadığımdır' dediği yıllardı bu yıllar.

Dinginlik içinde geçen son yıllar Marx'a yaradı. Bir tanıdığı budönemde şöyle betimliyor Marx'ı:

Anglo-Cermen tarzda son derece kültürlü bir beyefendi.Heine'le yakın ilişkisi kendisine neşe katmış ve zarif bir yergi

1. Bir Devrimcinin Yaşamı 

üslubu kazandırmıştı. Şahsi yaşam koşullarının artık oldukçauygun olması sayesinde, mutlu bir adamdı.

I865'de kızları adına doldurduğu bir ankette Marx en hoşlandığıetkinliğin 'kitap kurdu' olmak olduğunu belirtmişti. Marx'ın okumaalanının sınırları olağanüstüdür. Oxford Üniversitesi AlmancaProfesörü S.S. Prawer çok yakın tarihli bir araştırmasında Marx'ınAvrupa literatürünün her türüyle ne denli yakınlık kurduğunugöstermiştir:

Evdeyken klasik antik uygarlıkla ilgili literatüre, OrtaÇağ'dan Goethe'nin çağma uzanan Alman literatürüne,Dante, Boiardo, Tasso, Cervantes ve Shakespeare'indünyalarına, onsekizinci ve ondokuzuncu yüzyıllarınFransızca ve İngilizce düzyazı-kurgusal edebiyatına dalıyorduve -Heine'nin şiirinin yaptığı gibi- geleneksel otoriteyesaygının zayıflamasına ve toplumsal olarak daha adil bir gelecek için duyulan umutların canlanmasına yardımcıolabilecek çağdaş şiirle ilgileniyordu. Ancak bir bütün olarak şimdiki dönemden çok geçmişe, çağdaşlarının yazılarındançok Aeschylus, Dante ve Shakespeare'e dikmişti bakışlarını.

Yunan ve Roma literatürünü Marx özellikle severdi. Zihnen ve bede nen raha tsız oldu ğu döne mle rde Mar x zama nın ı oku mak lageçiriyordu; 'Appian'ın Yunanca olarak kaleme aldığı ve Roma içsavaşlarını anlatan... Spartacus'ün antik tarihin tamamındarastlanabilecek en iyi adam.. Büyük bir general... asil bir kişilik, anlik 

 pro letary anın gerçe k tems ilc isi. .. olara k görüld üğü ne; [Sp artacus 'uı ı başı nı çekt iği köle ayaklan ması nı bast ıran Rom a gene rali ] Pomp ey bokt an bir adam dan başk a birşey değ ild i.'

Marx, Grundrisse'deki ünlü bir paragrafta, 'Yunan sanat vedestanları belirli toplumsal gelişmelerle iç içe olsa da,... neden bize halasanatsal bir zevk verdiğini ve... bir norm ve erişilemez bir modelsayıldığını' merak ediyordu. (G 111) Ayrıca devrim sonrası Fraıısa'dakisınıf ilişkilerinin gerçekçi tanımı için Balzac'a büyük hayranlık 

 — 45

Page 23: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 23/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

duyuyordu. Gerçekleşmemiş birçok projelerinden biri de Balzac'ailişkin bir incelemeydi.

Marx'm büyük kızı Laura 1868'de Paul'le, diğer kızı Jenny1872'de Charles Longuet'le evlendi. Marx yumuşak bir kayınpeder 

değildi. Evliliğe izin vermeden önce, özellikle Lafargue'ı titiz bir çapraz sorgulamadan geçirmişti. Fakat babasına en çok benzeyen (bir keresinde 'Tussy demek ben demek' demişti) küçük kızı Eleanor ya daailenin çağırdığı adla Tussy, genç Fransız gazeteci ve Komünün ilk tarihçisi Lissagray'e aşık olduğunda son derece sert bir itirazlakarşılaşmıştı. (Londra 1871'den sonra Fransız mültecilerle dolmuştu.)Bu kavga baba ile kızı arasındaki ilişkileri uzun yıllar bozmuştu.

Eleanor bir aktris olmak istiyordu. Maitland Road'da bir Shakespeare okuma kulübü toplanıyordu. Kulübün üyelerinden biriMarx'ı şöyle tanımlıyor:

Bir seyirci olarak sevimliydi, asla eleştirmiyordu, her espriyekatılıyordu, özellikle komik bulduğu her şeye, yanaklarındanyaş süzülene kadar gülüyordu -yaşlıydı fakat ruhen bizimkadar gençti.

1881 bir dönüm noktası oldu. Longuet'ler Paris'e taşındılar:Marx üç torununu çok özlüyordu. Üstüne üstlük Jenny Marx'akaraciğer kanseri teşhisi konmuştu. Marx'ın kendisi de bronşittençekiyordu. Eleanor şöyle hatırlıyor o günleri:

Korkunç günlerdi. Sevgili annemiz öndeki büyük odada,Moor [Marx'ın aile içindeki lakabı] arkadaki küçük odadayatıyordu. Ve birbirlerine o kadar alışmış, birbirlerine o kadar yakın iki insan aynı odada bile bulunamıyorlardı... Babamınannemin odasına gidecek gücü bulduğu o sabahı hiç

unutmayacağım. Adeta tekrar gençleşmişlerdi -annem genç bir kızdı, babam, yaşamının baharın da aşık bir delikanlıydı; babaın hastalıktan muzdarip yaşlı bir ihtiyar ve anneni deölmekte olan bir kadın değildi sanki.

2 Aralık 1881'de Jenny Marx öldü.

 — 20 — 

1. Bir Devrimcinin Yaşamı 

Engels, 'Moor da öldü,' dedi Eleanor'a. Marx Cezayir'de bir süre kaldıktan sonra, Paris'teki Longuet'leri ziyaret ederek,"'makroskobik"ten çok daha ilginç bu "mikroskobik dünya"da, çocuk gürültüleri'ne sığındı ve oradan da Laura'yla birlikte İsviçre'de

Vevey'e gitti. İngiltere'ye döndü ve tam da kızı Jenny'nin 38 yaşındaölümünü öğrendiği sırada Wight Adasında soğuk algınlığına tutuldu.Engels, 14 Mart 1883'de Maitland Road'ı ziyaret ettiğinde, 'gözyaşlarıiçinde ve sonun yaklaştığı' bir ev buldu. O ve Helen Demuth Marx'ıgörmek üzere merdivenleri çıktıklarında, uykusunda sessizce öldüğünügördüler. Engels haberi Friedrich Sorge'e şöyle bildirdi: 'İnsanlık bir  beyin kaybe tti ve çağı mızı n en büyü k bey niy di o. '

 — 46 — 

Page 24: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 24/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

2. Marx Öncesi SosyalizmMarx, başta klasik Alman felsefesi, klasik İngiliz ekonomi

 politiği ve genel olarak Fransız devrimci doktrinler iyle bütünl eşmiş Fransız sosyalizmi olmak üzere, insanlığın engelişmiş üç ülkesinin temsil ettiği, ondokuzuncu yüzyılın üçana ideolojik akımını sürdüren ve mükemmelleştiren bir dahiydi.

Böyle yazıyordu Lenin 1914'de. Marx ilk sosyalist değildi.Antik Yunan ve Roma'dan bu yana yoksulluğun, sömürünün ve

 bask ının ortadan kald ırı ldığ ı bir top lum hed efl eyenle r hep vardı . Faka tsosyalizm yalnızca ondokuzuncu yüzyılın ilk yarısında ve özellikleFransa'da, kitlesel destek gören tutarlı bir düşünce sistemi olarak gelişebildi. Marx'ın düşüncesini anlamak için öncelleri ve onlarınortaya çıktığı entelektüel, toplumsal ve siyasal koşullar hakkında bir şeyler bilmemiz gerekir.

1789 ile 1848 arasındaki yıllar 'ikili devrim' dönemi olarak adlandırılmıştır. Politik açıdan 1789 Fransız Devrimi; ekonomik açıdansanayi devrimi söz konusuydu.

Sanayi devrimi 'fabrika'nın, buhar gibi yapay enerjikaynaklarına giderek daha çok bağlı olan işyerlerinin doğuşu demekti.Bu radikal ve yeni ekonomik örgütlenme biçimi Britanya tekstilsanayinde ortaya çıktı ve ekonominin diğer sektörlerine ve başkaülkelere hızla yayıldı. Sanayileşme Avrupa'da, demiryollarınıninşasıyla, 1830'larda oldukça hızlanmıştı ve 1848 devrimlerininyenilgiye uğramasından sonra tekrar büyük yükseliş göstermeye başlamış tı.

Sonuç, yeni bir sınıf olan işçi sınıfının ya da Marx'ın sanayiişçilerini köylülerden ayırmak için kullandığı adla proletaryanıntoplandığı, Manchester ve Lyon gibi büyük sanayi merkezlerinden, kentve şehirlerden oluşan yeni bir dünyaydı. Bu işçilerin yaşayıp çalıştıkları

2. Marx Öncesi Sosyalizm

 berba t koşu llar 1840 'la rda eğit imli sın ıfl ar ara sın da gider ek artan bir şekilde kaygı uyandırdı; bu kaygı insan severliğin yanı sıra korkuyu da

 barı ndır ıyor du. Ond oku zun cu yüzy ılın ilk büyük işçi sını fı ayak lanm asıolan Lyons dokumacıl arının 1831 'deki isyanından sonra, bir Fransız

gazetecisi şöyle uyarıyordu:Her imalatçı kendi fabrikasında, kölelerinin ortasındakisömürgeci ikilik sahipleri gibi, yüz kişiye karşı tek başınayaşıyordu... Topluma korku salan barbarlar neKafkasya'daydı ne de Orta Asya'nın bozkırlarındaydılar;

 bizim sanayi kentlerimizin varoşlarındaydılar.

Sanayi işçi sınıfı yeni bir yönetici sınıfının iktidarı açısından bir tehlike oluşturuyordu. Çünkü 'ikili devrim' endüstriyel ve ticarizenginliğin, burjuvazinin siyasal egemenliğini de kurmuştu. 1789'danönce, Britanya, Birleşik Hollanda Eyaletleri ve İsviçre kantonlarıdışında, Avrupa'da mutlak monarşi egemendi. Nüfusun eziciçoğunluğunu oluşturan köylüler, devletin baskıcı gücüyle desteklenenfeodal lordların ekonomik ve siyasal vesayeti altındaydılar.

1789'da Fransa'da başlayan devrim bu sistemin kaderini beli rlemişt i. Sonu gelmede n önce Fransız kralı idam edilmiş,cumhuriyet ilan olunmuş, özgürlük, eşitlik ve kardeşliğin (Fransızkadınlarının değil ama) her Fransız erkeğinin hakkı olduğu beyanedilmişti ve devrimci ordular bu devrimci sloganı Avrupa'nın bir ucundan diğer ucuna taşımıştı. Ne Devrimin I. Napolyon'unİmparatorluğuna dönüşerek yozlaşması ne de Avusturya, Rusya vePrusya'nın Kutsal İttifak'ımn 1815'deki nihai yenilgisi sonrasında saatigeri döndürme çabalan, 1789 Büyük Fransız Devriminin etkilerinisilemedi. Ondokuzuncu yüzyılın politikası büyük oranda Fransa'dakiCumhuriyetin restorasyonunu ve Avrupa'nın başka yerlerindetekrarlanmasını temel alıyordu.

Devrim -soylular ve ruhbanlar olmak üzere iki büyük feodalsınıfın hiçbirine dahil olmayan- Üçüncü Sınıfın ulusun işlerindeegemen olma talebiyle başlamıştı. Fakat esas yararlanan bir tek 

 — 49 — 

r

Page 25: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 25/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

kesimdi. Paris'in sıradan insanlarının, esnaflar, zanaatkarlar ve işçilerinDevrime destek vermelerine ve köylülerin Cumhuriyet veİmparatorluğa asker sağlamalarına rağmen 1789-1815 kargaşasındanFransız burjuvazisi güçlenerek çıktı. Devrim, toplumun önünü tıkayan

ve kârın artmasını engelleyen feodalizmin kalıntılarını bir kenara attı.Ve devrim, sermayenin -yeni ticari ve endüstriyel zenginliğin- ihtiyaçduyduğu hizmetleri sağladı ve aşağıdan gelecek her türlü tehdidi ezmeyeteneğine sahip güçlü ve merkezi bürokratik bir devlet yarattı.

Dolayısıyla 'ikili devrim'in etkisi paradoksaldı. Bir yanda,toplumun, konumuna bakılmadan her üyesinin eşit vatandaşlık haklarına sahip olduğuna dair ilke, tam olarak hayata geçirilmemişsede, kabul edilmişti. (Bir insan, bir oy, ondokuzuncu değil, yinninciyüzyılın bir kazanımıdır.) Diğer yanda, insanlar arasındaki zenginlik veekonomik güç farklılıkları olduğu gibi kalmıştı. Sanayi Devrimi sadecetoplumsal ve ekonomik eşitsizlik biçimini değiştirmiş; feodal lord veköylü tanımlamasına kapitalist ve işçi tanımlaması eklenmiştir. Öz aynı

kalmıştır.Dolayısıyla siyasal eşitliğin görünen biçimine, gerçek ekonomik 

ve toplumsal eşitsizlik eşlik ediyordu. Fransız devrimcilerinin amacıolan, tüm insanları, bütün insanlığı özgürleştirme hedefineulaşılmamıştı. Çünkü Ritz'de akşam yemeği yeme hakkına sahipolmak, eğer orada bir yemek yiyecek ya da belki de herhangi bir şeyyiyecek paranız yoksa neye yarar? 'İkili devrim'in siyasal ve ekonomik yönleri -özgürlük, eşitlik ve kardeşlik vaadiyle sanayi kapitalizminingerçek eşitsizlikleri ve sömürüsü- arasındaki bu çelişkiden dolayımodern sosyalist hareket gelişti.

 Aydınlanma

İkili devrime uzanan on yıllarda, feodal düzenin savunucuları ileyükselen kapitalist toplumun savunucuları arasında acımasız bir fikir savaşına tanık olundu. Bu savaşımın merkezinde Aydınlanma olarak 

 bilinen hareket yer alıyord u.

 — 50 — 

2. Marx Öncesi Sosyalizm

Feodal Avrupa'ya egemen olan fikir sistemi ya da ideolojiKatolik Kilisesi filozofları tarafından işlenmiş ve Antik Yunanın büyük düşünürlerinden biri olan Aristo'nun düşünce sistemini Hıristiyanlıklauyum gösterene kadar değiştirmişlerdi. Bunun sonucunda, birçok şeyi

oldukça ayrıntılı olarak açıklayabilen, ancak feodal lordların vemonarşinin gücünü herhangi bir şekilde sorgulamayan bir yaklaşımtarzı ortaya çıktı.

Aristo'ya göre dünyadaki her şeyin bir  ereği vardı. Bu erek şeylere dünyadaki yerini gösterirdi. Örneğin, cisimlerin doğal halininhareketsizlik olduğunu ileri sürüyordu. Devinim, değişim, cisimler rahatsız edildiklerinde, doğal yerlerinden uzaklaştırıldıklarında olagelenanormal bir şeydi. Ve cisimler, rahatsız edildiklerinde, bir kez dahahareketsiz olacakları doğal yerlerine dönerdi.

Bireysel varlıkların erekleri ve doğal olarak işgal ettikleri yerler,Aristo'ya göre, evrenin modelini biçimlendirmek üzere iç içe geçmiştir.

Dünyaya bu şekilde bakmak iki amaca hizmet ediyordu.

Birincisi, Hıristiyan mitinin, evrenin ve içindeki her şeyin Tanrıtarafından yaratılmış olduğuna dair inancın, sofistike bir versiyonunuyansıtıyordu. Çünkü her şeyin bir  ereği olduğu fikri, onun, her şeyegücü yeten, her şeyi bilen bir ilahi varlıkça belirli bir niyetle yapılmış

 bir tasa rıya uygun old uğu nu ima eder . İkinci si, iste r asil, ister loncaüyesi, ister serf, herkesin bulunduğu yer, doğduğunuz ve çocuklarınızında doğacağı yer, feodal toplum yapısına denk düşüyordu. Evreninmerkezinde Tanrı'nın olması gibi, feodal sistemin tepesinde de kralduruyordu. Bu fikir sistemine göre, herkesin kendi yerinin olduğudurağan ve uyumlu feodal düzen, Tanrı'nın evreninin durağanlığını veuyumunu yansıtıyordu.

Fakat iki gelişme bu fikir sistemine meydan okumaya başladı

Bilimin yükselmesi ve yeni bir sınıfın büyümesi. Yeni tüccar veimalatçıların, yeni burjuvazininû gücü, komuta edebilecekleri silahlıadamlardan ya da sahip oldukları arazilerden değil; parayı, 'sermaye'yikontrol altına almalarından ve kâr sağlama yetilerinden geliyorduBöylece feodalizmin kısıtlamalarına kafa tuttular, tıpkı yeni bilim

Page 26: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 26/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

adamlarının, gözlemleriyle giderek çelişen feodal dünya görüşüne kafatuttukları gibi.

Onyedinci yüzyılın, Galileo, Kepler, Descartes, Böyle, Huygensve Nevvton adlarıyla bütünleşmiş büyük bilimsel devrimi, bu ideolojik 

mücadeleye indirgenemez. Ancak bu bilimsel devrimin feodalideolojiye etkisi müthişti. Daha onbeşinci yüzyılın sonlarında Kopernik,yeryüzünün, Aristo'nun düşündüğü gibi evrenin değişmez merkeziolmadığını ve güneşin çevresinde döndüğünü ileri sürmüştü. Galileo,her nesnenin doğuştan hareketsiz değil devinim içinde olduğunu ifadeeden eylemsizlik yasasını benimseyerek daha da ileri gitti. Avrupa'nınokuyabilen azınlığı, kendilerini birdenbire, her şeyin hareket halinde vesonsuz bir evrende yeryüzünün sadece küçük ve önemsiz bir gezegenolduğu yabancı yeni bir dünyaya itilmiş buldu. 'Bu sonsuz uzay

 boş lukl arı nın sess izliği ödü mü pat lat ıyo r benim ' diye yaz ıyo rduonyedinci yüzyıl Katolikliğinin en hararetli savunucularından biri olanBlaise Pascal.

Feodal ideolojinin Engizisyon biçiminde tezahür eden kalesi yeni bili mi baskıy la boğ may a çalı şmıştı. Giord ano Bruno , Kop ernik'l e aynıfikirde olduğu için 1600'da yakılarak öldürülürken, Galileo aynı kaderi

 pay laş mak la tehd it edi lmes inin ard ınd an ses siz liğ e gömülmüşt ü. Yinede takipçileri yüzyıl sonra zafere ulaştı. Sir Isaac Newton'un DoğaFelsefesinin Matematiksel İlkeleri yirminci yüzyılın başlarına kadar doğa bilimlerinin temelini oluşturmuştu. Nevvton fiziğinin kabulü,

 bil imse l değe ri kada r, bur juv azi nin 1640 ve 1688 dev rimler inin bir sonucu olarak İngiltere'de kazandığı ideolojik ve politik üstünlüğe

 bağl ıdı r.Aristocu fiziğin, şeyleri, erekleri açısından açıkladığını

görmüştük: Tanrı'nın tasarısında her biri kendi meşru yerine sahip olan

cisimler sadece doğal yerlerinden uzaklaştırıldıklarında hareket ederler ve eski hallerini aldıklarında dururlar. Öte yandan, Galileo ve Nevvt on'un fiziğinde cisi mler in hareket i mekanik olarak  açıklanıyordu.Diğer bir deyişle, nesnelerin yaptıkları dış güçlerin eylemine bağlıydı.Buna dair klasik örnek, Galileo'nun, hangi ağırlıkta olursa olsun düşen

2. Marx Öncesi Sosyalizm

 bir nesn enin saniye kare de 32 fitl ik hızla ivme lene ceği ni ifade edenserbest düşme yasasıdır. Yerçekiminin, diğer bir deyişle, çok daha

 büy ük bir nesn enin , yani yerkürenin uygu ladı ğı çeki m gücü nün bir sonucu olarak, bu böyledir.

Yeni bilim materyalistti. Teorilerinde erek yoktu, tasarı yoktu,Tanrı yoktu. Dünyayı sadece farklı cisimlerin birbirlerine yönelik eylemini göz önüne alarak anlayabilirdik. Varolan her şeyin fizikselcisimlerden başka bir şey olamadığı sonucunu çıkartmak son dereccdoğaldı. Ruhlar, melekler, şeytanlar ve bizzat Tanrı -bir bedendenyoksun olan, sadece 'ruhsal' bir varlığa sahip herhangi bir şey- mevcutdeğildi. Galileo, Nevvton ve onyedinci yüzyılın diğer büyük biliminsanları, bir bütün olarak bu çıkarsamayı benimsemediler, fakatdiğerleri kısa sürede kabul ettiler. I. Napolyon, bir Fransız fizikçiye,teorilerinde Tanrı'nın oynadığı rolün ne olduğunu sorduğunda, şucevabı almıştı: 'Efendimiz, bu hipoteze ihtiyaç duymuyorum.'

Açıkçası, yeni bilim sadece Tanrı'yı ve ereği fizikten dışlayarak 

egemen ideolojiye yıkıcı bir darbe indiriyordu. Fakat yöntemi, doğanınincelenmesinden toplumun incelenmesine genişletecek olan bir sonrakiadımdı. Ve gerçekten de burjuva siyasal filozoflarının en büyüğüThomas Hobbes 1640-60 İngiliz Devrimi sırasında bu adımı atmıştı.Materyali zmi, Hobbes'a Cizvitler nezdinde,, 'Malmesbur y İblisi'unvanını kazandırmıştı; ardıllarından hiçbiri onun kadar ilerigidememişti, fakat Hobbes'un başyapıtı Leviathan (1651) ile toplumun bil imse l ince lenmesi başl amış tı.

Hareket noktası doğa araştırmalarındaki (tüm cisimlerin doğalolarak devinim içinde oldukları) eylemsizlik ilkesininkine benzer bir temel ilke bulmaktı. Bu rol için en uygun aday insani tutkulardı.Hobbes ve Aydınlanmacılar açısından herhangi bir toplum

incelemesinin başlangıç noktası insan doğasının incelenmesiydi. Veinsan doğası değişmez sayılıyordu. İnsanların tutkuları, onları eylemegeçiren arzular ve eğilimler, her toplumda ve tarihin her dönemindeaynıdır. Değişen tek şey toplumsal ve siyasal kurumların insanların bu

Page 27: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 27/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

arzu ve eğilimleri izlemesini daha kolay ya da daha zorlu kılmaderecesidir.

Daha önceki siyasal teorinin hareket noktasından başlayarak,Aydınlanma fikirleri muazzam gelişme göstermişti. Onyedinci yüzyılda

Sir Robert Filmer, kralların gücünün Adem ve Havva'nın mirasçılarıolmalarından geldiğini ileri sürmüştü! Açıktır ki, insan doğasınıanlamaya yönelik ciddi bir girişimle başlayan toplumsal bir yaklaşım, bu tür anlams ızl ıklar kar şıs ınd a kesi nlikle baskın oluy ordu . Dah ası ,toplumun, insanların arzu ve eğilimlerine uygunluğuna göreyargılanması gerektiği fikri, herkesi önceden belirlenmiş bir konumamahkum eden feodal düzenin altını oyan bir düşünceydi.

Fakat Aydınlanma içinde üç ciddi kusuru barındırıyordu. Enönemlisi, insan doğasını değişmez saymasıydı. Bundan başka,Aydınlanma filozofları, kapitalist bir toplumda yaşayan insanların

 benc ilce dav ran ış kara kter leri ni 'insa n doğ ası ' olarak görüyor lar dı. Bu,toplumlar arasındaki farklılıkları iyi bilen bir grup düşünürden oluşan

İskoç tarih okulunun önde gelen üyelerinden Adam Ferguson için bilegeçerlidir.Ferguson Sivil Toplumun Tarihi Üzerine Denemeler (1767)

adlı büyük eserinde, 'bireyin korunmasına' yönelik 'içgüdüsel arzular'için şöyle yazmıştı:

 bireyin, mülkiy et konusunda endişelenmesine neden olur veonu, çıkarının sarsıldığı korkusuyla tanıştırır... En büyük kuruntusu ve beynini yoran tek şey... servet elde etmesidir...Bu itibarla, eğer sivil toplum yasalarıyla sınır getirilmezse,[insanlar] yeryüzünü miras alacak herhangi bir hayvanınkinden daha korkunç ve rezilce ya da daha pis vealçakça tavırlarla, bir şiddet ya da ahlaksızlık sergilerler.

İkincisi, Aydınlanmanın insan doğası teorisi, esas olarak insan zihnine yönelik bir incelemeydi. İnsanların tutku ve düşüncelerineekonomik ve toplumsal konumlarından çok daha fazla önemyükleniyordu. Bu, Aydınlanma filozoflarının insan tarihine bakış

 — 55 — 

2. Marx Öncesi Sosyalizm

açılarının idealist  olduğu; yeni bilimin maddi dünyasından çok fikirlerin merkeze oturtulduğu; diğer bir deyişle, değişimin eskifikirlerin atılması ve yeni fikirlerin benimsenmesinin bir sonucu olarak görüldüğü anlamına geliyordu. Bu görüş, Condorcet tarafından İnsan

Zihninin İlerlemesi Üzerine Tarihi Bir Tablo Taslağı adlı bir kitaplaözetlenmişti. Başlık her şeyi anlatıyor: Çünkü Condorcet'in "tarih"i tanıanlamıyla 'insan zihninin ilerlemesi' idi; bilgi genişledikçe toplumgelişecekti. Condorcet, bu ilerlemenin geleceğe doğru kesintisiz olarak devam edebileceğine inanıyordu.

Son olarak, bu tarih görüşü Aydınlanma filozoflarının politik stratejisinin temelini oluşturmaktadır. Politik değişiklik -mutlakiyetinortadan kaldırılması ya da iyileştirilmesi- bir fikirler savaşının bir sonucu olarak gerçekleşirdi; Aydınlanmadan, yani, aklın batıl inançlar karşısındaki, bilimin de inanç karşısındaki zaferinden doğardı.Fikirlerin rolüne yaptıkları vurguya paralel olarak, Aydınlanmafilozofları , örgütlü dini, ilerlemen in karşısınd aki esas engel olarak 

görüyorlardı. 'Despotizm batıl inançların eseridir', diye yazıyorduHolbach. Sonuç olarak, salt akıl gücü dini tasfiye etmeye, dolayısıylamutlakiyeti zayıflatmaya yeterli olurdu. ' İn sa n düşünmeye cesaret ettiğinde, ' diye yazıyordu Holbach, ' pa pa zı n imparatorluğu yıkılır.' 

Bu aklın mutlak gücüne inanç, filozofların cahil ve batılinançlara kapılmış (olduklarına inandıkları) bir çoğunluğun emeğinden

 besl enen küçücük , iyi eğit imli bir azınl ık olmala rın ın doğal bir sonucuydu. Toplumsal konumları Aydınlanmanın üçüncü kusuru olanelitizmin açıklanmasına yardımcı olur. Voltaire, 'Ne önemi var' diyeyazıyordu Helvetius'a, 'terzimizin ve ayakkabıcımızın [rahiplerce|yönetilmelerinin? Önemli olan, beraber yaşadığınız insanların filozofunhuzurunda gözlerini kaçırmak zorunda kalmalarıdır. Toplumu

filozofların yönetmesi, Kralın, yani Devletin çıkarınadır.'Aydınlanma filozofları devrimci olmaktan çok uzaktılar. Çoğu,Prusyalı Büyük Frederick gibi onsekizinci yüzyılın 'aydınlanmışdespotları'na danışman olmaktan mutluydu. Nihayetinde Britanya gibianayasal bir monarşi istiyorlardı. 1790'lara kadar yaşamış olsalardı

 — 59 — 

Page 28: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 28/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

çalışmalarının feodal ideolojiyi ne denli olumsuz etkilediğini görerek dehşete düşerlerdi. Onlardan biri olan Condorcet Fransız Devriminigörecek kadar yaşamış ve giyotinde ölmüştür.

Bu kusurlara rağmen, Aydınlanma fikirleri erken sosyalistlerin

entelektüel temellerinin atılmasında temel bir rol oynadı.

Ütopyacı SosyalizmModern sosyalizm, esas olarak Fransa'da, 1789 Devrimi

sonrasında ortaya çıktı. Comte de Saint-Simon, Charles Fourier veRobert Owen'ın ütopyacı sosyalizmi ve Gracchus Babeuf ve AugusteBlanqui'ın devrimci komünizmi olmak üzere iki ana kanat, esasenFransız Devrimi karşısındaki tavrıyla nitelendirilir. Birincisi onureddetmiş, ikincisi onu tamamlamaya çalışmıştır.

Saint-Simon ve Fourier'in her ikisi de Devrimi yaşamış ve çok acı çekmiştir. Saint-Simon Terör döneminde hapse atıldı; Fourier 1793'deki Lyons kuşatmasıyla her şeyini kaybetti. Böylece şiddet ve

yıkıcılığı nedeniyle devrimci eylemi reddettiler. Ayrıca Devriminzengin ve yoksul arasındaki uçurumu derinleştirmiş olması yüzünden,

 polit ik eylemi n insa nlığ ın koşul larını gel işt irme arac ı olar ak hiçb ir işeyaramadığı yargısına ulaştılar. Ancak barışçıl propaganda, gerçek veyapıcı değişimin kotarılması açısından umut verici olabilirdi.

Ütopyacılann başlangıç noktası, devrimin özgürlük, eşitlik vekardeşlik iddialarıyla devrim sonrası Fransız toplumunun kapitalistgerçekliği arasındaki uçtırum oldu. Kapitalizme, onun ekonomik anarşisine ve insani ihtiyaçların bastırılmasına yönelik en güçlüeleştiriyi onlar yaptılar ve bu ihtiyaçların karşılandığı yeni bir toplumhedeflediler.

Ütopyacılar, en iyi Fourier'de görüleceği üzere, Aydınlanmaya

çok şey borçludur. Fourier de işe insan doğası kavrayışından başlamıştı.Fakat Aydınlanma filozofları insani içgüdülerin en temeli olarak 

 bencil liği görürk en Fou rie r sınır ları iyice gen işl etmişt i. Onun on ikitemel tutku açıklamasına göre, insanlar maddi tatminin yanı sıra aşk vedostluğu da arzularlar; birbirleriyle başarılı bir biçimde rekabete

 — 56 — 

2. Marx Öncesi Sosyalizm

girmenin yanı sıra birtakım farklı uğraşların tadını çıkartmak isterler.Bu argümanın altında yatan şey, kapitalizmin, Aydınlanmadüşünürlerinin inandıkları gibi insan toplumunun en doğal biçimiolmanın ötesinde, son derece doğaya aykırı olmasıydı, çünkü en önemli

insani ihtiyaç ve arzulardan bazılarını inkar ediyordu. DolayısıylaAydınlanma despotizmi ve batıl inancı eleştirmişti ancak Fourier 'Uygarlık' olarak nitelendirdiği sınıflı toplumunun bütününe bir saldırıyöneltmişti.

Ütopyacılar, çağdaş toplumun 'toplumsal cehennemi'ninkarşısına bir gelecek hayali getirdiler. Saint-Simon, 'insan ırkının altınçağı arkamızda değil önümüzde duruyor' derken hepsi adınakonuşuyordu. Sosyalizmin neye benzediğine dair en güçlü (belki buyüzden bazen de en çılgın) açıklamaları geliştiren Fourier'di. Onunyeni toplum olarak adlandırdığı Uyum'un temel birliği, tam olarak 1,620 kişilik bir tarım topluluğunun birlikte yaşadığı, çalıştığı vekarnını doyurduğu Phalanstery idi. Fourier'in cazip emek teorisine

göre, insanlar işlerini her birkaç saatte bir değiştirecek, çeşitlilik verekabet arzularını tatmin etmek için işçi arkadaşlarıyla gruplar halindeyarışacaklardır. Her insani tutku hayata geçirilmiş olacaktır.

Ütopyacı sosyalizmin daha hayali yönleriyle alay etmek kolaydır. (Fourier, Uyum'da denizlerin limonataya dönüşeceğineinanıyordu.) Ancak ütopyacılar hakkında önemli olan şey, sosyalizminözgürleştirici yönlerine vurgu yapmalarıydı. Sınıflı toplumun,insanların, kültürel ve cinsel ya da ekonomik ve politik, arzu veyeteneklerini bastırırken yararlandığı her türlü yöntem onların yenitoplumlarında kaldırılacaktı. Fourier burjuva ailenin en sert muhalifi vekadın özgürlüğünün savunucusuydu: 'Feminizm' terimini icat edenodur.

Sorun, Uygarlıktan Uyum' a nasıl geçileceğinde yatıyordu, l anıda burada Aydınlanmanın etkisi belirleyici olmuştu. Ütopyacılanntarihe en çok önem atfedenlerinden olan Saint-Simon ve takipçileri,toplumsal değişimin 'insan zihninin ilerlemesi'nin bir sonucu olduğunuinanmakta Condorcet'i izliyorlardı. Saint-Simon sınıf mücadelesinin

Page 29: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 29/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

tarihteki rolünün farkındaydı. Çağdaş Fransız toplumunu çalışanlar (industriels) ve emek harcamadan yaşayan zengin asalaklar ( ois i f s )olmak üzere ikiye bölüyordu. Ancak değişimin yeni bilimsel keşiflerin

 bir son ucu olarak ortaya çık tığ ına inan ıyordu. Sa int -Simo n'u n

takipçileri, herkesin aynı inançları paylaştığı 'organik' dönemler veaynı inançların paylaşılmadığı ve bu yüzden toplumun çöktüğü 'kritik'dönemler ayrımı yapıyorlardı. Dolayısıyla değişimin motoru fikirlerdi.

Ütopyacı sosyalistler, aklın bir aydınlanma sürecinin sonucuolarak zafer kazanacağına inanıyorlardı. Sosyalist fikirlerin yavaş yavaşyayılması demek olan eğitim dünyayı dönüştürecekti. Ve onlar özelliklekapitalistlere hitap ediyorlardı. Hem Fourier hem de Saint-Simonsınıfların ortadan kalkmasına karşıydı. Örneğin Fourier, işadamlarının

 bir Pha lan ste ry' yi fin anse etm eye ikna edil ebil ecek leri ni umu yor; böyl ece Uyga rlığın kötülük ler ind en kur tul man ın yanı sıra işad amla rını nyatırımları açısından iyi bir karşılığı olacağına inanıyordu. Fourier, birk aç Phal anstery olu ştu rul duğ und a, bunların gezegeni fet hed ene

kadar çoğalacağını umut ediyordu. Hatta yatırımcılara seslenerek,herhangi bir kapitalist tasarılarını öğrenmek isterse, kendisinin her haftaaynı saatte belirli bir kafeteryada bekleyeceğini basın yoluyla ilanetmişti (Ancak hiç kimse gelmemişti.)

Fransız işçi sınıfı hareketinin gelişmeye başladığı 1830'lar ve1840'larda, yeni toplumda sermayenin de bir yeri olduğu fikri bütünsıcaklığıyla geldi. Saint-Simon'un takipçileri, sosyalizmde

 bölü ştü rmenin , 'Herk est en kap asi tes ine göre , herkese çal ışm asına gör e'ilkesiyle gerçekleştirileceğini ileri sürmüşlerdi; bu ilke, ortalamanınüstünde yetenek ve niteliğe sahip olanların başkalarından fazlasınıalacağı anlamına geliyordu. Louis Blanc, 'Herkesten kapasitesine göre,herkese ihtiyaçlarına göre' biçiminde dillendirilen eşitlikçi sloganıyarattı.

Etienne Cabet tarafından Icaria 'y a Yolculuk 'ta (1840) beti mlen en son derece hiy era rşik üto pyada ser may eye yer yok tu.Cabet'nin liderliğinde kitlesel işçi sınıfı desteğim kazanan Fransızkomünizmi böyle doğmuştu. Cabet, eşitliğe olan inancına rağmen, bir 

 — 58 — 

2. Marx Öncesi Sosyalizm

devrimci değildi. 'Eğer bir devrimi elimde tutsaydım.' demişti, 'elimisıkıca kapatırdım, bu yaptığım, sürgünde ölümüme mal olsa bile.' Aynışey, Cabet'in muhalifi olarak, komünistlerin, komünün her şeyin sahibiolduğu ve yönettiği gelecekteki bir merkezi toplum algısını reddeden

Pierre-Joseph Proudhon'un da doğrusuydu. Proudhon'un ütopyası, bank alar ın ve büyü k sermay enin ortadan kald ırı lmış old uğu, fak at özelmülkiyetin korunduğu küçük köylü ve esnaf cennetiydi. Ancak Proudhon, aynı Cabet gibi, sosyalizmin barışçıl propaganda sonucundagerçekleşebileceğine inanıyordu.

Eylemi kelimelere tercih eden başkaları vardı. Blanqui şöyledemişti: 'Komünizm [Cabet'nin fikirleri anlamında] ve Proudhonculuk 

 bir ırmağın kena rın da dur muş , diğ er taraftaki tar lanı n mısı r tarlası mıyoksa buğday tarlası mı olduğunu tartışıyor; geçelim ve görelim.'

Marx'tan önce, Blanqui'ın en büyük temsilcisi olduğu devrimcikomünist gelenek Fransız Devrimindeki radikal cumhuriyetçilerin aşırısol kanadından doğmuştu. O Devrimin zirvesinde, 1793-4'de,

Jakobenler, ılımlılar tarafından alaşağı edilmeden önce, Fransa'yı iç vedış düşmanlardan koruyan, içteki muhalefeti giyotin kullanarak ezen veserbest piyasa oyununa fiyat kontrolü gibi kısıtlamalar getiren merkezi

 bir dikt atör lük yaratmışlard ı. 179 7'd e Bab euf ve onun Eşit ler Komplosu üyesi arkadaşları devrimci diktatörlüğü geri getirmeyi

 plan lad ıkları için idam edi lmişler di. Onla r, özel mülkiye ti ortad ankaldırıp mutlak eşitliği sağlayarak özgürlük, eşitlik ve kardeşlik ideallerini gerçekleştirme umuduyla, Jakobenlerin önüne geçmeye niyetetmişlerdi.

Blanqui kapitalizmi şiddetle eleştirme ve komünizm olarak adlandırdığı bir toplum arayışında ütopyacıların izinden gitti. Ancak komünizmin mevcut devletin sadece silahlı kalkışmayla

 başa rıl abil eceğine ve devr imci bir diktatör lüğü n böylecekurulabileceğine inanmakta Babeufu izledi. 'Proletaıya diktatörlüğü'deyimini bulan Blanqui'dı. Ancak kastettiği proletaryanın üstündeki  biıdiktatörlüktü. Çünkü Blanqui, egemen ideolojinin ve özellikle dininetkisinin, kitlelerin devrime etkin destek vermesini engelleyeceğine

 — 59 — 

Page 30: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 30/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

inanıyordu. İktidara, işçi sınıfı tarafından değil, işçi sınıfı adına elkonulması gerekirdi. Diktatörlüğün 'birinci görevi' 'insan ırkınınsuikastçıları' olan tüm dinlen ortadan kaldırmaktı: Ancak bu görevyerine getirildiğinde işçiler komünizme hazır hale gelirlerdi.

Blanqui'ın stratejisi açıkça sosyalizmin nasıl gerçekleşeceğigörüşünden kaynaklanıyordu. Silahlı bir ayaklanmayı örgütlemek içingizli bir profesyonel devrimciler birliği gerekliydi. Diğer bir deyişlekapitalizm aydınlanmış bir azınlık eylemiyle yıkılacaktı. Blanqui'ındostu Alman düşünür Wilhelm Weitling'in dediği gibi:

İnsanların genellikle düşündükleri gibi, herkes yeterinceaydınlanana kadar beklemeyi istemek, meseleyi tamamençözümsüz bırakmak demekti; çünkü en azından toplumdakiözel çıkarlar çatışması ve eşitsizlik var olmaya devam ettiğisürece tüm insanlar asla yeterince aydınlanamazlar.

Blanqui inançlarına büyük bir tutarlılık ve cesaretle sadık kalmıştı. 1830'larda, devlet güçlerince kolaylıkla bastırılan 1839 Mayısayaklanmasına yol açan iki komploya karıştı. Blanqui, kısa dönemlerle

 bir dizi devr imc i etki nliğe girdi ; bunu uzun süreli hapi s ya da sür gün ler izledi. 1815 ve 1880 arasında Fransa'da hüküm süren her rejim onuhapse attı.

Çeşitli farklılıklara rağmen ütopyacı sosyalistler ve Blanquistler Aydınlanmanın ortak mirasını paylaştılar. Hepsi de tarihsel değişimin

 bir fik ir savaşın ın son ucu olacağ ına inand ı. Sos yal izmin kur ulu şu halk kitlelerinin aydınlanmasına bağlı olacaktı. Bu doğal olarak elitizme yolaçıyordu. Çünkü işçi ve köylülerin çoğunluğu cahil olduğu içintoplumsal değişim sadece gerçeği kavramış birkaç kişinin eylemiyle başl atıl abil irdi . Tari hsel olar ak dah a önemli olan, eylemi nPhalanstery'ler kurma biçiminde mi yoksa silahlı isyan örgütleme

 biç iminde mi olac ağı tart ışması deği l, işçil erin kendi özg ürlükleri nin pasif t anık ları olmalar ının bekl enme si gerç eğid ir.

Marx ütopyacılar hakkında şunları yazmıştı:

60 — 

2. Marx Öncesi Sosyalizm

Ütopyacılar planlarını oluştururken en çok acı çeken sınılolan işçi sınıfının çıkarlarını gözetmeleri gerektiğinin

 bilincinded irler. Onlar için proletarya, sadece en çok acıçeken sınıf olması açısından vardır. Sınıf mücadelesiningelişmemiş aşaması ile kendi sınırlılıkları bu tür sosyalistlerinkendilerini tüm sınıfsal çelişkilerin (antagonizma) üstündeolduklarını düşünmelerine neden oluyor. Toplumun her üyesinin, hatta en ayrıcalıklıların bile durumunu iyileştirmek istiyorlar. Bu nedenle her zamanki gibi bir bütün olarak topluma sınıf ayırımı yapmaksızın bakıyorlar; dahası yöneticisınıfı tercih ederek. Çünkü egemenler kendi sistemlerinianladıklarında, mümkün olan en iyi toplum için mümkün olanen iyi planı görememeleri mümkün olabilir mi? (TE vi 515)

Blanqui sınıf işbirliğine asla inanmazdı. Mesleği sorulduğunda'Proleter' diye cevap verirdi. Kitlesel işçi sınıfı desteğine sahipti. Fakatonun stratejisi de ütopyacılarda olduğu gibi, 'gelişmemiş sınıf mücadelesi aşaması'nı yansıtıyordu. Çoğu ondokuzunca yüzyılrejiminin son derece baskıcı doğası ve esas itibariyle hâlâ küçük atölyeler halindeki Fransız sanayinin gelişmemişliği, işçi sınıfınınkolektif ekonomik gücünü temel alan açık örgütlenmesinin, olanaksızdeğilse bile zor olduğu ve yeraltı etkinliğinin esas olduğu anlamınageliyordu. Fakat işçilere yönelik tutumları, ütopyacı sosyalistlerinkineşaşırtıcı bir benzerlik gösteriyordu. Devrimci komünistler ve aynışekilde barışçıl ütopyacılar açısından işçi sınıfı değişimin öznesi değilnesnesiydi.

61 — 

Page 31: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 31/126

Kml M.ıtx'ın devrimci fikirleri 

3. Ricardo, Hegel ve FeuerbachÜtopyacı sosyalistler kapitalist 'uygarlığa' yönelik parlak bir 

eleştiri geliştirmişler ve gelecekteki komünist "Uyurn'a yönelik bazıolağanüstü beklentiler üretmişlerdi. Onların zayıflığı, birinden diğerine,kapitalizmden komünizme nasıl geçileceğine dair gerçek bir anlayışınolmamasında yatıyordu.

Fransız sosyalistleri hâlâ Aydınlanmanın tutsaklarıydılar.Onların materyalizmi topluma uzanmıyor; tarih hâlâ 'insan zihnininilerlemesi' olarak görülüyordu. Dahası, ne Blanqui'ın ne deütopyacıların kapitalizmin bilimsel analizleri vardı. Daha da ilerigitmek için iki şeye ihtiyaç vardı -birincisi, Aydınlanmanınkinden dahaüstün, yeni bir bilimsel yöntem; ikincisi, daha iyi bir kapitalizm analizi.Bu öğeler Marksizm'in iki ayrı kaynağı tarafından karşılandı -Almanklasik felsefesi ve İngiliz politik ekonomisi. Biz ikincisi ve onun en

 büyü k tem silcis i olan Davi d Ricar do' yla baş laya cağ ız.

Sivil Toplumun AnatomisiAydınlanma düşünürleri devlet ve sivil toplum arasında bir 

ayrıma gitmişlerdi. İleri sürdüklerine göre, devlet tüm vatandaşlarınortak çıkarlarını temsil ediyordu. Öte yandan, sivil toplum, bireylerinkendi ekonomik çıkarlarının peşinden gittikleri devlet dışı bir alandı.Devletsiz toplum un kaosa sürükleneceğinde ,herkes hemfikirdi.İnsanların doğuştan saldırgan, açgözlü, bencil ve şiddet eğilimlioldukları varsayılıyordu. Devletin getirdiği kısıtlamalar olmaksızınkendi hallerine bırakılırlarsa, Hobbes'un Leviathan'mda korkunç bir  bet iml eme yle aktardı ğı gibi, 'he rkesin herkesl e sav aşı ' söz konu su

olurdu.Çağın ekonomik ortodoksluğu, refahın devlet müdahalesine bağlı

olduğunu ileri sürmekteydi. Örneğin Sir James Steuart, kapitalistlerinancak hükümetin fiyatları üretim maliyetlerinden daha yüksek bir 

3. Ricardo, Hegel ve Feuerbach

düzeye oturtacak biçimde müdahil olması halinde yatırımlarından kâr sağlayacaklarını göstermeye çalışıyordu. Bu teori, devletlerin onyediııcive onsekizinci yüzyıllarda, uyruklarının ekonomik etkinliklerine sıkıkontroller getirerek'uyguladıkları tarza son derece uygundu.

Klasik politik ekonomistler olarak bilinen düşünürler ekolü,insanların doğuştan rekabetçi ve çıkarcı oldukları varsayımını payl aşıyord u. Fakat bireyler in kendi kişi sel çıka rlar ının peşin dengitmelerinin ekonomiyi devlet müdahalesi olmadan en iyi yolayönlendireceğini ileri sürüyorlardı.

İskoç tarihçilerinin en büyüğü Adam Smith 1776'da yazdığıUlusların Zenginliği kitabında, devletin ekonomiye müdahalesininsadece zarar vereceğini ileri sürmüştü. Eğer bireyler kendi kişiselçıkarlarının peşinden sürüklenmeye bırakılırlarsa, toplumun bütümkaynaklarının tümüyle kullanıldığı ekonomik denge oluşurdu.

Adam Smith, endüstriyel devrimin merkezlerinden biri olanGlasgow'da üniversite profesörüydü ve kentin sanayi ve ticaret

 bur juv azi siy le yakın iliş kile r için deyd i. Ulusların Zenginliği 'ni,yenilikçi ve özgüvenli bir kapitalizmin, gereksiz devlet müdahalesiolarak gördüğü şeylere tahammülsüz bir sözcüsü olarak yazmıştı.(Ancak Smith, Britanyalı kapitalistlere sömürge ticaretinde tekel olmaayrıcalığı tanıyan Denizcilik Yasaları gibi resmi önlemlere muhalif değildi. Bunları, temsil ettiği sınıfın çıkarları dahilinde görüyordu.)

Adam Smith'in fikirlerinin merkezinde 'piyasa' kavramı yer alıyordu. Çünkü sözünü ettiği zenginlik, alınan ve satılan ürünlerdenya da mallardan- oluşan devasa bir birikim gibi gözüküyor. Bundandolayı bu ürünlerin alınıp satıldığı fiyatları yöneten faktörleri

 bel irl emeye çal ışmak, bu ürün leri n değer ini bel irl emeye çalı şmak içinmantıklıydı. Smith bu faktörleri arz ve talep olarak tanımlıyordu.Dediğine göre, eğer belirli bir ürün (arz) onu talep eden insanlardan(talep) daha fazlaysa, fiyat daha fazla alıcıyı cezbedecek biçimdedüşecektir. Öte yandan, eğer mevcut ürünlerden daha fazla alıcı varsa,fiyat alıcılardan bazıları vazgeçene kadar yükselecektir.

 — 63 — 

Page 32: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 32/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

Smith'in değer teorisi, her metanın 'doğal' bir fiyatı olduğufikrini temel alıyordu. Bu fiyat, arz ve talep dengesi kurulduğundametanın satılacağı fiyattır. Kapitalistler, işçiler ve toprak sahipleriolmak üzere toplumun üç ana sınıfının her biri gelirini (sırasıyla kârları,

ücretleri ve rantı) 'doğal' oranı üzerinden bu fiyattan sağlayacaktır.Smith'in doğal fiyat kavramının çok önemli üç sonucu vardır.Birincisi, kapitalist ekonominin kendiliğinden dengeye eğilimli olduğu;arz ve talep güçlerinin malların 'doğal' fiyatlarından satılması içindenge oluşturma eğiliminde olacağı fikri. Smith'in savunucularındanJean-Baptiste Say, arz ve talebin daima birbirlerine uyum göstereceğinive dolayısıyla malların satılamamasıyla ortaya çıkan ekonomik krizlerin mümkün olmadığını kanıtlamaya dahi çalışmıştır.

İkincisi, Smith'in değer teorisi kapitalist  bir ekonomiyi açığaçıkarır. Daha önceki ekonomistler, kapitalistler, zanaatkarlar veemekçiler arasında ayrım yapmazlardı. Smith'in özgünlüğü, arazirantından ve işçi ücretlerinden tamamen farklı bir gelir olan kârı elde

eden kapitalistlere ayrı bir sınıf olarak bakmasında yatar.Üçüncüsü, Smith açısından kapitalizm doğaldır. Onsekizinciyüzyıla ait bir yazara göre bu 'iyi' demekti. Çoğu Aydınlanmacıdüşünür, mevcut toplumu, yapay olduğu ve insan doğasına uygunolmadığı gerekçesiyle eleştirmeye çalışmıştı. Bunların en önemlisi,insanların küçük ve (ona göre) cennetimsi taşra cemaatlerindeyaşadıkları erken toplum aşamalarını, giderek emeğin bölündüğü, parave ticaretin ortaya çıktığı zengin ve yoksul arasındaki 'doğaya aykırı'karşıtlıkla kıyaslayan Jean-Jacques Rousseau'ydu.

Ancak politik ekonomistlere göre doğal toplum, tarihin başl angı çlar ına ait olm ayıp Sanayi Devr im i' nd en -k ap it al iz md en - ilerigeliyordu. Smith işbölümünü 'insan doğasındaki belirli bir eğilim'e,

yani 'bir şeyi başka bir şeyle değiş-tokuş etme, takas etme vedeğiştirme eğilimi'ne kadar götürüyordu. Ona göre, piyasa, para veticaret insan doğasından kaynaklanıyordu; Rousseau'nun ileri sürmüşolduğu gibi insan doğasıyla çelişmiyordu.

 — 64 — 

3. Ricardo, Hegel ve Feuerbach

Thomas Robert Malthus bu eğilimi çok daha ileri taşıdı. Ünlüeseri Nüfus İlkesi Üzerine Bir Deneme 'yi (1798), insanlığınkoşullarını sürekli geliştirebileceği biçimindeki iyimser inançlarıFransız Devrimine ilham veren Condorcet ve diğer Aydınlanmacı

düşünürlere cevaben yazmıştır. (Malthus, ekonomi yazılarını İngilizarazi aristokrasisinin çıkarlarını savunmaya adamış bir Anglikan dinadamıydı.)

Malthus'un (çok az sayıda olguyu dayanan) nüfus ilkesine göre,gıda üretimi sadece aritmetik oranda büyürken nüfusun geometrik oranda artması, dolayısıyla bu süreçte toplumun ihtiyaçlarınınkaynakları geride bırakması bir doğa yasasıdır. Malthus, eğer nüfuskitlesinin yaşam standartları açlık düzeyinden daha yüksekse, insanlarındaha fazla çocuk sahibi olmaya başlayacaklarını; bu nüfus artışınınyaşam standartlarını açlık düzeyinin altına çekene dek ve artan boğazsayısını azaltarak nüfus ve gıda üretimi arasındaki dengeyi tekrar kuracak kıtlık ve hastalıklara yol açana dek devam edeceğini ileri sürer.

Dolayısıyla Malthus'a göre, nüfus kitlesinin her türlü yaşamstandartlarını geliştirme girişimleri 'doğa yasası' tarafından başa rısı zlığ a uğrat ılırdı. Özg ürl ük, eşit lik ve kard eşli ği teme l alan bir toplum yaratma girişimi,

kaçınılmaz doğa yasalarından ve insani kurumların herhangi bir kusuru olmaksızın, çok kısa bir süre içinde, mevcut bilinen her devlette olup bitenden hiç de farklı olmayan bir  plan çe rçevesinde kurulmu ş b ir topluma doğru y ozlaştı rır -sözkonusu toplum, kendini beğenmiş büyük bir makineninzembereği ile mülk sahipleri sınıfı ve emekçiler sınıfına

 bölünmüştü r.

Bu yüzden kapitalizm doğaldır. Ortadan kaldırma girişimleri salt

 bir yanı lsamada n başka bir şey deği ldir . Ond oku zun cu yüzyılkapitalistleri ve onların savunucularının, Malthus'un nüfus teorisiniişçilere sadece açlık sınırında ödeme yapmayı haklı kılmak içinkullanmaları şaşırtıcı değildir.

 — 67 — 

Page 33: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 33/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

Politik ekonomi kendini kapitalizmin varlığını haklı çıkartmayaadamış olsa da, Marx'ın 'sınıfların ekonomik anatomisi' diyeadlandırdığı şeye yönelik ilk ciddi araştırmayı da üstlenmişti (SC 69).Bu, en çok da David Ricardo için geçerliydi. Onun Politik 

Ekonominin İlkeleri (1817) çok önemli iki noktada Adam Smith'inötesine geçmiştir. îlk olarak, Ricardo'nun ileri sürdüğü gibi, 'bir metanın değeri ve karşılığında alınacak bir metanın miktarı, üretimi içingerekli emeğin miktarına bağlıdır.' Bu aslında Marx'ın kendikapitalizm analizinin temeli yaptığı emek değer teorisidir.

Smith bir metanın 'doğal' fiyatını, bileşenlerine, ücretlere, kârave ranta dair 'doğal' oranların belirlediğini düşünme eğilimindeydi. Öteyandan, Ricardo açısından değer ya da doğal fiyat, metayı üretmek içingerekli emekle belirlenir. O halde kapitalistler, işçiler ve toprak sahipleri bu değerin bölüşümü için kavga etmelidirler.

İkinci ve bu emek-değer teorisinin açık bir sonucu olarak, emek,sermaye ve toprak sahiplerinin çıkarları uzlaşmaz ölçüde çelişkilidir.

Ricardo, 'kârlarda bir düşüş olmadan emek değerinde bir yükselmeolamaz' diyordu. Öyleyse ücretler ve kârlar ters orantılıdır, dolayısıylasermayenin kazancı emeğin kaybıdır ya da tersidir. Ayrıca rant metanındeğerinden bir kesintidir, dolayısıyla 'arazi sahibinin çıkarı daimatopluluktaki başka her sınıfın çıkarına aykırıdır.'

Bu değer ve kâr teorisinin önemi, sınıf mücadelesini ve özellikletoplumsal ürünün dağıtımı -'ulusal pasta'dan kim ne kadar payalmalıdır- üzerine verilen mücadeleyi kapitalist toplumun merkezineyerleştirmesidir.

Ekonomi politiğin bu şekilde yeniden biçimlendirilmesi, başarılı bir par lamente r ve bank acı olan Ric ard o'n un Bri tany a kapi tal izmininondokuzuncu yüzyıl başlarında karşılaştığı pratik sorunları incelemek 

için bir çerçeve bulma arayışı olarak görülmelidir. Zaman,dokumacıları tekstil sanayine yeni makineler sokarak Luddite makinekırıcılığı hareketini kışkırtan efendileriyle kapıştıran sert sınıf mücadelesi zamanıydı. Bu sırada hem işçiler hem de fabrika sahipleri,Bıitanyalı arazi sahiplerini dış rekabetten koruyan ve böylece gıda

 — 66 — 

3. Ricardo, Hegel ve Feuerbach

fiyatlarını yüksek düzeyde tutan Tahıl Ticaret Yasalarına muhalefette birl eşmi şler di. Ricardo , 181 5'd e yayı nlanan ilk büyü k tezi yle, ucu /gıdanın düşük ücretler anlamına geldiğini, dolayısıyla kârları artırdığınıkanıtlamaya çalışıyordu. Onun ekonomi politiği, dostu Malthus'un

savunduğu siyasal açıdan egemen toprak aristokrasisinin çıkarlarıkarşısında sanayi burjuvazisinin çıkarlarını savunuyordu.

Yine de, Marx'ın sonraları işaret edeceği gibi, 'Ricardo'nunanlayışı, bir bütün olarak, sanayi burjuvazisinin çıkarlarına uygundur,çünkü ve şimdiye dek olduğu gibi onların çıkarları üretimin çıkarlarınaya da insan emeğinin üretkenliğinin gelişimine ters düşer. Burjuvazi bun unla çat ışmaya düş tüğ ünd e, Rica rdo, başk a zamanl ard a, tıpkı prol etar ya ve aris tokrasi kar şıs ında oldu ğu gibi, bur juv azi karş ısında daacımasızdır: (ADT ii 118) Örneğin Ricardo, İlke ler' in 1821 'dekiüçüncü basımına, teknolojik gelişmelerin işsizliğe yol açabileceğinigösteren makineler  başlıklı bir bölüm eklemişti. Bu konuda dehşetedüşen çömezi J.R. McCulloch itiraz etmişti: 'Eğer sizin akılyürütmeniz... doğruysa, Ludditelerin aleyhine çıkartılan yasalar adaletin bir utancı dır .' Marx' ın, Ricar do' nun 'bi limsel acı mas ızl ığı ' (G 754)olarak tanımladığı şeye dair bu örnek, takipçilerinin onun değer ve kâr teorisini yavaş yavaş neden terk ettiklerini açıklayabilir.

Bununla beraber Ricardo diğer politik ekonomistlerin temelvarsayımlarını paylaşır. Toplumsal ürünün bölüşümü üzerinde sınıf mücadelesinin yer aldığını kabul etmiştir. Toplumun üretim araçlarına,yani fabrika ve makinelere sahip bir kapitalist sınıf ile yalnızca emek-güçleri, yani dirençleri ve becerileri olan bir işçi sınıfı arasındabölünmesini doğal saymıştır.

Benzer şekilde, Ricardo, ardından gelen Marx gibi kâr oranınındüşme eğilimini görmesine karşın, bunun açıklamasını toplumun

dışında arıyordu. Malthus'u izleyerek, nüfus gıda üretimine göre dahahızlı artacağı için tarımda emek üretkenliğinin zamanla düşme eğilimigöstereceğini ileri sürüyordu (bu, 'azalan kazançlar yasası'dır). Sonıı\olarak, işçileri hayatta tutmak için gerekli asgari geçim ücretleriyükselecek, böylece toplum, üretimin artık büyümediği 'durağan hıı

 — 67 — 

Page 34: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 34/126

Kml M.ıtx'ın devrimci fikirleri 

oran'a ulaşana kadar kârlar düşecektir. Marx'ın söylediği gibi, Ricardo'organik kimyaya sığınmak üzere ekonomiyi terk ediyor' (G 754).

Bu zaafın kaynağı, klasik ekonomistlerin hâlâ Aydınlanmayla paylaştı klar ı bir tarih kav rayı şın da yatar. Tari hsel deği şim den habe rsiz

olduklarından değil. İskoç tarihçiler ve Fransız ekonomist Turgot'satersine insani gelişimi, avcılık, toplayıcılık, tarım ve ticaret olmak üzeredört aşamaya ayırmıştır: Bunların her biri önceki aşamaya göreilerlemeyi temsil eder. Ancak onlar kapitalizmi kastederek kullandıkları'ticaret'i insan tarihinin son aşaması olarak görüyorlardı. Onlara göreinsan doğasının doğuştan gelen 'değiş tokuş' ihtiyacına tekabül edenKapitalizm 'doğal' olduğu için bundan başka değişim söz konusudeğildi.

Marx bu yaklaşımı şöyle özetlemişti:

Ekonomistlerin tek bir yöntemi vardır. Onlar için, yapay vedoğal olmak üzere sadece iki tür kurum vardır. Feodalizminkurumlan yapay kurumlardır; burjuvazininkiler doğal...

Ekonomistler günümüz ilişkilerinin -burjuva üretimiilişkilerinin- doğal olduğunu söylediklerinde, bunların,zenginliğin doğa yasalarına uygun olarak yaratıldığı ilişkiler olduğunu ima ederler. Bundan dolayı bu ilişkiler zamanınetkisinden bağımsız doğal yasalardır. Her zaman toplumuyönetmesi gereken öncesiz ve sonrasız yasalardır. Dolayısıylatarih var olmuştur, fakat artık yoktur. (TE vi 174)

Hegel ve DiyalektikKlasik ekonomi politik kendisini tuhaf bir duruma sokmuştu.

'İkili devrim'den ortaya çıkan toplumun merkezindeki çelişkiyi -sermaye ve emek arasındaki temel çıkar çatışması- ortaya çıkarmıştı.

Fakat politik ekonomistler bunu keşfettikten sonra tarihsel sürecidurdurmak istiyorlardı.Bu hareket noktasının politik ve ideolojik nedenleri vardı, ancak 

Aydınlanmanın entelektüel zaafını da yansıtıyordu. Bu zaaf, tarihseldemişimin neden ve nasıl gerçekleştiğini açıklamalarına izin verecek her 

3. Ricardo, Hegel ve Feuerbach

türlü kavramın eksikliğiydi. Onlar, görmüş olduğumuz gibi, tarihe insanaklının gelişim süreci olarak bakmayı tercih ediyorlardı.

Bu zaaf, Aydınlanma düşüncesinin temelinde yer alan mekanik materyalizmin sınırlarından doğmuştu. Galileo ve Newton'un li/iğicisimlerin hareketini dış güçlerin, örneğin yerçekiminin sonucu olarak açıklıyordu. Fakat bu tür bir teorinin yaşayan organizmalarauygulanması uygun değildir. Bir meşe palamudunun bir meşe ağacıolurken geçirdiği değişiklikler dış güçlerin eyleminin sonucu gibigörünmez. Yaşayan şeyler bir  gelişme sürecinden geçer. Var olurlar;olgunlaşır, çürür ve ölürler. Bu süreç, dışardan gelen baskılardan değil,organizmanın içyapısından kaynaklanıyor gibi görünür.

Mekanik materyalizmin gelişme ve değişimi açıklamayetersizliği onsekizinci yüzyılın sonlarında, özellikle Almanya'da,

 Naturphilosophie ya da 'Doğa Felsefesi' olarak adlandırılan şeyinortaya çıkmasına yol açmıştı. Bu ekol, doğadaki her şeyin birbirlerinietkileyen cisimler olduğu fikrine meydan okumuştu. Güncel teorilerigenellikle, dünyanın tümüyle Tanrı tarafından tasarlanmış olduğunuönerecek denli mistik ve muhafazakar, ya da gericiydi. Bilimdeki dahasonraki gelişmeler -Darwin'in evrim teorisi, organik hücrenin keşfi,Mendel'in genetiği-yaşayan organizmaların nasıl işlediklerini Tanrı'yahavale etmeden açıklayabilmemizi sağlamaktadır.

Ancak  Naturphilosophie'' nin ortaya çıkışı önemliydi, çünküinsanları topluma giderek gelişen ve değişen bir organizma olarak 

 bak may a teşv ik ediy ordu . Mek anik mat ery ali zm, her biri bir  başkas ınd an bağı msız olara k kend i çıka rlar ını göze ten bire yler in bir  bile şimi olan toplum resmi çiz iyor du. Bun unla birl ikte topl umu bir organizma gibi görmek de iki anlama gelir. Birincisi bireyler toplumdışında yaşayamazlar; insan yalıtılmış bir birey değil, toplumsal biıhayvandır. İkincisi, tarih toplum açısından ne kadar doğalsa, büyüme vc bozulm a da yaşa yan vücu t için o kada r doğa ldı r; topl um yaln ızcatarihsel bağlamda kavranabilir.

Böyle bir toplum görüşünü tüm felsefi sistemlerin en büy ükl erinden birin in teme li hali ne geti ren Geo rg Wilhclm I riedıı t lı

 — 69 — 

Page 35: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 35/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

llegel'di ve Hegel'in sisteminin özünde yatan şey, tarihsel sürecianlamanın temelini oluşturacak düşünme yöntemi demek olandiyalektikti.

Diyalektik iki varsayımı temel alıyordu. Birincisi, 'her şey kendiiçinde çelişkilidir '. İkincisi, 'çelişki tüm hareket ve yaşamınkökenindedir; her şeyin hareket ettiği, itki ve eyleme sahip olduğu

 biçi mind eki bir çeli şkiy i içer diği ölç üde böy led ir. 'Hegel'in çelişkiden ne kastettiğini görmek için meşe palamudu

ve meşe ağacına geri dönelim. Meşe palamudu, bir meşe ağacı olurken,kendisi olmaktan çıkmıştır. Meşe ağacı meşe palamudundan farklı bir şeydir. Meşe ağacı o meşe palamudu değildir. Hegel, meşe ağacınınmeşe palamudunun yadsınması olduğunu söyler.

Bununla birlikte meşe palamudunda imlenen şey bir meşe ağacıolma potansiyelidir. Meşe palamudu kendi içinde kendi yadsınmasınıiçerir ve öyleyse çelişkilidir. Büyümesine olanak veren şey buçelişkidir; sadece bu çelişkidir, der Hegel. Gerçekten bu çelişki türü her şeyde mevcuttur: Gerçeklik, şeylerdeki yadsımanın tekrar ve tekrar yüzeye çıkıp onları değiştirdiği süreçtir. Gerçeklik değişimin kendisidir.

O zaman Hegel bir adım daha atar. Bir şey kendisiniyadsıdığında karşıtına dönüşür, der. Bu süreçle ilgili en ünlü örnek,Hegel'in nicelikten niteliğe dönüşüm dediği şeydir. Bununla, her biritemel karakterini değişmeden olduğu gibi bırakan bir dizi küçük değişimin, belirli bir noktadan sonra tam bir dönüşümeuğrayabileceğini kastetmiştir. Örneğin, suyun sıcaklığının yavaş yavaşazalması onda pek fark yaratmayacaktır; donma noktası olan 0°C'yeulaştığında sıvı halden katı hale dönüşecektir. Buzu eritin ve suyunsıcaklığını yavaş yavaş artırın. Yine, 100°C'ye ulaşana kadar pek önemli bir değişiklik olmayacaktır; o dereceden sonra su buharlaşacak,sıvı halden gaz haline dönüşecektir. Dolayısıyla suyun sıcaklığının

inceliğindeki bir dizi değişiklik niteliğinde bir değişikliğe neden olur. Nice lik, der Hege l, karşı tı, yani nit eli k h ali ne geli r.

 — 70

3. Ricardo, Hegel ve Feuerbach

Fakat Hegel, bu açık karşıtlığın altında yatan şeyin temel bir  birli k oldu ğunu ileri süre r. 'N e biri ne de diğe ri gerçekti r. Gerçek onların hareketindedir.' 

Hegel'in söylemeye çalıştığı şeyi anlamak için meşe pal amu duy la meşe ağacına döne lim . Birbir leri nden açıkça farkl ı veayrıdırlar. Bu bağlamda karşıttırlar. Yine de meşe ağacı meşe

 palamu dun dan geli şiyo rdu. Bir zamanlar o meş e pal amu duy du. Meşe pala mudu ve meşe ağacı aynı sürecin başl angıç ve son una işaret eder.

Bir başka örnek bu noktayı açıklığa kavuşturabilir. Yetmişyaşındaki bir adam bir zamanların bir haftalık bebeğinden çok farklıdır.Yine de aynı kişidirler. Yaşlı adam bir zamanlar o bebekti ve ikisi,yetmiş yıllık bir yaşamın meydana getirdiği birçok dönüşüme rağmentemel bir kimliği paylaşırlar.

Dolayısıyla Hegel'in en bilinen argümanıyla, eğer salt bireyselşeylere odaklanırsak, yalnızca aralarındaki farkları görürüz. Ancak,şeylere diyalektik açıdan bakarsak, onların aynı sürecin parçalarıolduğunu görürüz. 'Hakikat, bütündedir'. Onlara bir değişimsürecindeki anlar olarak baktığımızda, şeylerin gerçek anlamlarını

 bulabil iri z.Hegel'in yeni felsefi yöntemi olarak, şeylere bakmanın yeni yolu

diyalektiğin üç aşaması vardır. Birincisi, nesnenin kendisinde, herhangi bir deği şikl ik olmadan önce gördüğü müz , basi t birl ik. İkinc isi, nesn ekarşıtına dönüştüğünde gördüğümüz, yadsıma. Üçüncüsü, bukarşıtlıklar, " daha büyük bir bi rlikte uzlaşt ığında gördüğ ümüz,yadsımanın yadsınması.

Şimdiye dek Hegel'in diyalektiğini, basitlik adına oldukça basmak alı p örne kle r seçe rek açık lamaya çalı ştım. Ancak Heg el' inkendisi sadece düşünce ve toplumu gerçekten diyalektik sayıyordu.Hegel'in amacı, doğanın tüm fenomenlerinin ve insan tarihinin

aşamalarının nasıl sadece 'Mutlak Tin' dediği şeyin yönleri olduğunugöstermekti. Bu 'Mutlak Tin' aslında 'Tanrı' demenin bir başkayoludur.

Page 36: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 36/126

Kari Marx'm devrimci fikirleri 

Hegel, her şeyin Tanrı'nın sonsuz zihninde varolduğunainanıyordu. Onun felsefi sisteminin ana şeması, diyalektiğin birinciaşamasının 'basit birliği' olan Tanrı'nın, ikinci aşamada yadsınmasına,yani Doğaya neden olduğunu; bu arada üçüncü aşamanın da, insan bili nç ve anla yışı nın gel işimiy le Tanrı ve Doğanın birl eşmesi old uğu nugöstermekti.

Hegel insan bilinci için de paralel bir resim çizmiştir. İnsanzihni, der, kendisinin doğadan ayrı, yalıtılmış ve kendisine ait olmayan bir dün yad a kay bolmuş old uğu na inanı r. Hegel buna yabancılaşmademiştir. Bu, hem doğanın hem de kendisinin daha geniş bir birliğin -yani Mutlak Tin ya da Tanrı'nın- yönleri olduğunu kabul eden insan bili ncin in büy üme siy le aşılı r.

Hegel, gerçekte Aydınlanmanın 'insan zihninin gelişimi' biç imi nde öze tlenebi lecek tarih kav ray ışı na -bu nu Tanrı 'nı n zihni ya daMutlak Zihnin gelişimine yükseltmiş olması dışında- mahkumdu hâlâ.'Tarih kendisini olayların formunda giydiren zihindir' diye yazmıştı.Ve birkaç uzun kitapta ana hatlarını çizdiği büyük felsefî tasarıyı bununüzerine kurmuştu. Hegel'in yargılarının çoğu n hayette geriye dönüktüve bu yargılar burada konumuz dışında kalıyor. Bizi ilgilendiren, onun

 yöntemidir, yani ileri adım niteliğindeki, dünyayı görmenin yenidiyalektik yoludur.

Diyalektik yönteminin her şeyin içindeki çelişkilere dikkatçekmesi Hegel'in toplumdaki çelişkileri görmesini sağladı, ancak önerdikleri gerici ve geçmişe özenen çözümlerdi. Hukuk Felsefesi 'nde(1821) Hegel, piyasa ekonomisinin, eğer başıboş bırakılırsa, yoksulluk,durgunluk ve toplumsal huzursuzluğa yol açacağını öne sürüyordu.Burjuva toplumsal düzeninin uzlaşmaz çelişkileri, diyordu, sadece odüzenden bağımsız olan ve Prusya monarşisinin bürokratik, yarı feodalyapılarına sahip bir devlet tarafından aşılabilir.

Son olarak da, Hegel'in, karşıtlıkların 'Mutlak'ta uzlaştığı inancıstatükoyu öğütlemeye götürdü kendisini. 'Diyalektiktiğini' izleyendevrimci yorumların geliştirilmesini başkalarına bıraktı.

3. Ricardo, Hegel ve Feuerbach

Feuerbach Hegel'i Ayağa Kaldırıyor Hegel'in fikirlerine göre, "her türlü hareket ve yaşamın

kökeninde' çelişki vardı, ve tek  gerçek, değişim ve hareketti. Toplumauygulandığında bunlar son derece altüst edici fikirlerdi. Bunlar,

Engels'in sözcükleriyle şu anlama geliyordu:Birbiri ardına gelen tüm tarihsel sistemler, insan toplumununaşağıdan yukarıya gelişiminin sonsuz seyrinin sadece geçiciaşamalarıdır. Her bir aşama gereklidir ve bundan dolayıkökenini borçlu olduğu zaman ve koşullar açısından haklıdır.Fakat kendi rahminde gelişen yeni, daha yüksek koşullar karşısında geçerliliğini ve haklılığını kaybeder. Sırasıgeldiğinde de bozulup yok olarak daha yüksek bir aşamayayol vermelidir. (TE iii 339)

Kapitalizmin tarihin sonu olamayacağı, sadece bir aşama olduğuve zıtlığını kendi içinde barındırdığı anlamına geliyordu bu.Ondokuzuncu yüzyıl Rus devrimcisi Aleksandr Herzen'in şöyleyazdığını akılda tutmak gerekir: 'Hegel'in felsefesi devriminmatematiğidir.'

Ancak Hegel'de her şey baş aşağı duruyordu. Doğal ve tarihselolgular içinde işleyen diyalektik süreci keşfetmişti. Bütün bunlarınortak özellikleri ni diğer özellikl erinden yalıtmay a çalıştı Sonra buortak özellikleri kendi mantığının temeli haline getirdi. Nihayet, bizzat bu mant ıksa l kate gori ler in gerçek düny anın yaşam ve harek etin den sorumlu olduğunu iddia etti. Diyalektik, şeyleri, dünyayı anlamanın bir yolu olmaktan çıkarak onları kontrol eden bir etkene yükseltilmişti.Düşünce gerçekliği yarattı, diyordu Hegel, tıpkı İncil'de Tanrı'nındünyayı yarattığı gibi.

'Hegel büyük yanılgı içinde' diye yazıyordu Marx, 'gerçeği,

düşüncenin ürünü sanıyor,' fakat 'gerçeklik özerk varlığını kulacımdışında sürdürür.' (G 101) Diyalektik, diyordu, 'baş aşağı duruyaGizemli kabuğunun içindeki akılcı çekirdeği keşfetmek için tersyüzedilmeli.' (Ki 103)

Page 37: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 37/126

Kml M.ıtx'ın devrimci fikirleri 

I )iyalektik kategoriler, tıpkı bütün düşünce ürünleri gibi, gerçek,ıııadıli dünyayı yansıtır sadece. Maddi dünyayı anlamanın bir aletiolabilirlerdi, fakat önce 'gizemli kabuk'larından soyulmaları gerekirdi.Ve Hegel'in fikirlerini ayaklarının üstüne diken Ludvvig Feuerbacholdu.

Hegel, ilk 'basit birlik'in, Tanrı ya da 'Mutlak İdea' olduğunusöylemişti. Ardından 'yadsıma', yani Tanrı'ya karşı ve Tanrı'danyabancılaştırılmış maddi dünya geldi; diyalektiğin üçüncü aşaması,Tanrı ve maddi dünyayı Mutlak Tinde uzlaştıran, insan bilincininyükselişiydi. Feuerbach, Hegel'in sadece insana ait olan düşünme

t yeteneğini varlığın yönetici ilkesine dönüştürmüş olduğunu ilerisürüyordu. Hegel, insanları maddi dünyanın bir parçası ve düşünceyi desadece o maddi dünyayı yansıtltan bir araç olarak görmek yerine, heminsanı hem de doğayı her şeye gücü yeten Mutlak İdeanınyansımalarına dönüştürmüştü.

Feuerbach'e göre bütün dinlerin kökeninde bu fikir vardır. Din -düşünme, eylem yapma ve dünyayı değiştirme becerisi v b - insanigüçleri alır ve onları hayali bir varlığa, Tanrı'ya aktarır. Böyleceinsanlar kendi güçlerini kendilerine yabancı bir şeye dönüştürürler.Böylece insani düşüncenin bu ürünü, Tanrı, Kadir-i Mutlak (her şeyegücü yeten) ve Alim-i Mutlak (her şeyi bilen) hale getirilirken, insanlar değer kaybeder, günahkar, zayıf ve aptal yaratıklar, kendi icatlarınınkuklaları olarak görülürler. Kendi güçlerine yabancılaşırlar.

Feuerbach'ın din analizi ve onun analizinin yaslandığımateryalist felsefe 1840'Iarda Sol Hegelciler üzerinde olağanüstü etkiyaratmıştı. Engels, Hıristiyanlığın Özü (1841) hakkında şöyle yazar:

Materyalizmi tekrar tahtına oturttu. Doğa, her türlü felsefeden bağımsız olarak vardır. O, doğanın ürünleri olan biz

insanların, üzerinde büyüdükleri temeldir. Doğa ve insanlarındışında hiçbir şey yoktur ve sınırsız dinsel hayal gücümüzünyaratmış olduğu üstün varlıklar sadece kendi özümüzünhayali yansımalarıdır... Bu kitap hakkında bir fikir edinebilmek için, onun özgürleştirici etkisini deneyimlemiş

 — 74 — 

3. Ricardo, Hegel ve Feuerbach

olmak gerekir. Coşku herkesi sardı; hepimiz birdenbireFeuerbachçı olduk. (SE iii 344)

Feuerbach'ın başarısı, Aydınlanmanın materyalizmini yenidenkurmasındaydı. En temel kavramı, 'türsel varlık' olarak adlandırdığı

insan doğası kavramıydı. Fakat Feuerbach sadece Aydınlanmayadönmemiştir. Fourier ve diğer ütopyacı sosyalistler gibi, insan doğasıkavramını, çok daha fazlasını içerecek kadar genişletti. 'İnsanın özüsadece toplulukta, insanın insanla birliğinde yatar' diye yazmıştır.

Ancak, diğer Aydınlanma filozofları gibi, Feuerbach da insandoğasını hâlâ değişmeyen bir şey olarak görüyordu. Gerekli olan şey,insanları gerçek doğalarının farkına vardırmaktır, diyordu. Bu, amacıdinin insan zihni üzerindeki etkisini yok etmek olan bir eğitim süreciyle başa rılabili rdi sade ce.

Marx, 'Feuerbach materyalist olduğunda tarihten uzak duruyor,tarihi hesaba kattığında da materyalist olmaktan çıkıyor' diye yazarken Y 

Feuerbach'ın konumunu gayet iyi bir biçimde özetlemişti. (TE v 41)

Bununla beraber Feuerbach'ın Hegel eleştirisi Marx'ın kendineözgü konumu açısından başlangıç noktasını oluşturmuştu. Düşüncenindünyayı yansıttığı, yoksa onu yaratmadığı inancı demek olanmateryalizm onun tarih anlayışının temeliydi.

İnsanların varlıklarını belirleyen, onların bilinçleri değildir;tam tersine onların toplumsal varlıkları bilinçlerini belirler.'(SE i 503)

Marx, Kutsal Aile 'de Genç Hegelcilere karşı onyedinci yüzyıl bilimsel devr iminin ve onsek izin ci yüzyı l Aydı nlanmas ını nmateryalizmini savunmuştu. Genç Hegelcilerin düşüncenin dünyayıyönettiği inançlarını, Alman İdeolojisi 'ne yazdığı önsözde hicvetnıişli:

Bir zamanlar cesur bir arkadaşımız, insanların, sadece yerçekimi fikrine sahip oldukları için suda boğuldukları gibi bir fikre sahipti. Eğer bu kavramı, örneğin bunun bir batılinanç, bir dinsel kavram, olduğunu itiraf ederek, kafalarından

Page 38: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 38/126

Kurl Marx'ın devrimci fikirleri 

atarlarsa, sudan gelecek herhangi bir tehlikeye karşı sonderece dayanıklı olurlar. O, tüm yaşamı boyunca yerçekimiyanılsamasına, tüm zararlı sonuçlara karşı dövüşmüştü. Bucesur arkadaş Almanya'daki yeni devrimci filozof tipiydi(TE v 24)

Hegelci sol açısından, insanların özgür olmak için yapmak zorunda kaldıkları tek şey kendilerinin özgür olduklarım düşünmek kendilerini 'özgür olmama hayali'nden kurtarmak olacaktı. AlmanIdeolojıs.'nın esas hedefi Max Stirner, zorlay.cı güce sahip devletinmaddi aygıtını, kend. hayal gücümüzün yarattığı bir 'hayalet' olarak yadsımıştı. Marx'ın Feuerbach eleştirisi, eleştirisinde yeterince ilerigitmediği biçimindeydi. Sadece doğa değil, tarih de mateıyalist

 bağl amda ele alınma lıy dı.

4. Marx'ın Yöntemi 

4. Marx'ın YöntemiEğer tekrar bu tür bir çalışma için zaman olsaydı, iki ya da üç

formada, Hegel'in keşfettiği fakat aynı zamanda mistisizme boğduğu bu y öntemdeki akılcı olanı ortalama insan zekasınınhizmetine sunmayı çok arzu ederdim. (SE 100)

Marx'ın Ocak 1858'de Engels'e yazdığı mektupta ifade ettiği buarzuyu gerçekleştirecek zamanı elbette ki olmamıştır ve 'Diyalektik'sorunu sonraki Marksistleri uğraştırmıştır. Bu bölüm, bu sorunuçözmeye çalışmayıp, yalnızca Marx'ın toplumu anlama yaklaşımınınana hatlarını çizmeye çalışacaktır.

Emek ve YabancılaşmaSosyalizme karşı öne sürülen en eski sav -onun insan doğasına

aykırı olduğu- aynı zamanda fazlasıyla popülerdir. İnsanlar sosyalizmiyi bir fikir olduğunu ama asla gerçekleşmeyeceğini, çünkü insandoğasını değiştiremeyeceğinizi söyler. Yoksulluk, sömürü ve şiddettenarınmış bir toplum yaratma girişimleri, insanların doğal olarak bencil,açgözlü ve saldırgan oldukları gerçeğiyle karşılaşmak zorundadır.

Bu sav büyük bir ihtimalle eski Hıristiyanlığın ilk günahkavramına kadar gider. İnsanoğlu (insan doğası hakkında konuşanlar kadınları bütünüyle unutma eğilimdedirler) alnında Kabil'in işaretiyledoğmuş günahkar bir hayvan olarak,tek kurtuluşu Tanrı'nın lütfuyla budünyanın dışındadır. Adam Smith, onsekizinci yüzyılın Britanya'sındadoğan kapitalist toplumun neden doğal ve kaçınılmaz olduğunuaçıklamak için bu savm laik bir versiyonunu kullanıyordu. Smith piyasaekonomisinin kökenlerinin izlerini 'insan doğasındaki... trampa, takasve değiş tokuş eğilimi'ne kadar götürüyordu.

Bu fikirler bugün canlılığını korumaktadır. Smith'in serbest piya sa ekon omisi, mon eta rizmd e yaşamaktad ır. Her türlü 'bi limse l'teori, rekabet ve savaşın insan doğasına içkin olduğunu kanıtlamaya

c /o . 'ftLui' <" ^ <h -f* 6 J f î/ ( J/ " İ A * " fl/''

Page 39: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 39/126

Knrl Marx'ırı devrimci fikirleri 

(.alışmaktadır. Sosyo-biyoloji olarak bilinen sözde (pseudo)-bilim,insanların arazi parçalan için birbirleriyle dalaşan gerçek hayvanlar olduklarını iddia eder. Bu tür fikirlerden türetilen iddialar sonsuzdur.Bu tür fikirler, kadınların erkeklerden doğal olarak aşağı olduklarını,

 biyo loji leri gereği yem ek piş irm eye, yata k yap may a ya da çoc uklara bakm aya mahku m old ukla rın ı kanı tlam ak için kull anılmışt ır.

Marx, 'Feuerbach Üzerine Tezler'inin altıncısında değişmeyen bir insan doğa sı fik rine karşı çık ıyor du. Orada şunu ilan edi yor du:'Feuerbach dinin özünü insanın özüne indirgiyor. Ama insanın özü, tek tek her bireyin doğasında varolan bir soyutlama değildir. Gerçekliğiiçinde bu, toplumsal ilişkiler toplamıdır.' Diğer bir deyişle, soyut olarak 'insan doğası' diye bir şey yoktur. Daha doğrusu, toplum değiştikçe,erkek ve kadınların inançları, arzuları ve becerileri de değişir. İnsanlar varolma biçimleri, içinde yaşadıkları toplum biçiminden ayrılamaz.Böylece insanların nasıl davrandıklarını anlamak için önce tarihselolarak değişen 'toplumsal ilişkiler toplamı'nı analiz etmemiz gerekir.Yaşamının sonlarına doğru 'benim analitik  yöntemim' diye yazmıştıMarx, 'insandan değil, ekonomi tarafından verilen toplum dönemindenyola çıkar.' (D 217)

Böylece Marx, değişmeyen bir insan doğası kavramını kabuletmemekle birlikte, geniş ölçüde farklılık gösteren toplumlardakiinsanların belirli şeyleri paylaştıklarına inanmayı da sürdürüyordu.Gerçekten de, insan topluluklarının ve bu arada onları oluşturaninsanların inanç, arzu ve becerilerinin neden değiştiğini açıklayan şeykesinlikle bu ortak özelliklerdir.

Marx'ın konuya ilişkin düşünceleri, Feuerbach'ın 'türsel varlık'kavramını devraldığı, fakat ona radikal olarak farklı bir içerik verdiği1844 Ekonomik ve Felsefi Elyazmaları 'nda gelişmişti. Tekrar 'Feuerbach Üzerine Tezler'den alıntı yapalım: 'İnsanın özü... ona göre11 cuerbach'a], yalnızca "türsel" olarak, birçok bireyi sadece genel bir hiçimde birleştiren içsel, sessiz, genel bir nitelik olarak görülebilir. (TEv X) Feuerbach için insanları toplumda birbirine bağlayan şey, bireyleri

 birb irl erin e çeken doğal ve değ işm ez duyg u sevgi dir.

 — 78 — 

f f* <6 J ripftî/ ••( J/ " İ+A * "tfl/'' 

r j j f "* '* f ^ r . ' b  f  u ' 4. Marx'ırı Yöntemi

Ancak Marx için 'emek, insanın özw[dür]' (TE iii 333) vetoplumun temelidir. İnsan, çalışan bir hayvandır. 'Ancak nesnel dünyaüzerinde çalışmasıyladır ki...insan kendisinin türsel bir varlık  olduğunukanıtlar. Bu üretim onun etkin türsel yaşamıdır. Bu üretim yoluyladııki, doğa onun eseri ve gerçekliği olarak görünür.' (TE iii 277)

İnsan, diğer hayvanlar gibi, doğanın bir parçasıdır ve onlar gibi,hayatta kalma ve kendisini yeniden üretme ihtiyacıyla hareket eder.Fakat insanları diğer hayvanlardan ayıran şey, insanların ihtiyaçlarınıkarşılayabilecekleri yolların çeşitliliğidir. Bu, insanlarım bilinçli veözbilinçli yaratıklar olduğu için olanaklıdır:

Hayvan doğrudan kendi yaşam etkinliği ile birdir. Kendisiniondan ayırt etmez. O, onun yaşam etkinliğidir. İnsan iseyaşam etkinliğini iradesinin ve bilincinin nesnesi kılar. O bilinçli yaşam etkinliğine sahiptir... Bilinçli yaşam etkinliği,insanı hayvansal yaşam etkinliğinden dolaysızca ayırır. (TEiii 276)

Bizzat kendisinin defalarca kullandığı bir anolojiyi ödünç alarak Marx'ın vurgusunu daha açık hale getirebiliriz. Bir arı kovanı, her arının, kovanın ekonomisi dahilinde yerine getireceği göreve sahipolduğu son derece örgütlü bir işbölümü örneğidir. Ama arıların işitekrara dayanan bir iştir. Milyonlarca yıldır değişmemiştir. Bir arınınyapabileceği, onun genetik yapısıyla belirlenen son derece dar kapsamlıetkinliklerle önceden sınırlanmıştır.

İnsanlar bu sınırlamaya tabi değildirler. Onlar üretimyöntemlerini değiştirebilir ve geliştirebilirler. Bunu, üstün zihinseldonanımlarından dolayı yapabilirler. İnsanların düşünüm[reflectionjgücü vardır. Diğer bir deyişle, yapıyor oldukları şeyidurdurabilir ve aynı amaca ulaşmanın başka yollarıyla kıyaslama

yapabilirler. Dolayısıyla yapıyor oldukları şeyin kritiğini yapabilir vegeliştirebilirler. Hatta izlenecek yeni he defler belirleyebilirler.

İnsanlığın bir tarihi olmasının nedeni budur. Doğa tarihi, ne lüıhayvanların var olduğunu keşfetmek ve onların davranışlarını

79 — 

Page 40: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 40/126

Kml Marx'ın devrimci fikirleri 

nitelemekle ilgilidir. Doğal dünya için değişim ancak yeni bir tür ortaya çıktığında söz konusudur. Öte yandan insanlık tarihi, içinde aynıtürün ihtiyaçlarını karşılamak için örgütlendiği değişen biçimlerleilgilidir.

Ancak Marx, bilincin insanların içinde yer aldıkları üreticietkinlikten ayrılamaz olduğunu özenle vurgular. Almanİdeolojisi 'ndeki ifadesiyle: 'İnsanlar hayvanlardan bilinçle, dinle ya daistediğiniz herhangi bir şeyle ayırt edilebilirler. Onlar kendilerinifiziksel örgütlenmelerince koşullanan bir adım olarak geçim araçlarınıüretmeye başlar başlamaz hayvanlardan ayırmaya başlarlar.' (TE v 31)

Erkeklerin ve kadınların her şeyden önce üreticiler  olduğu biçi min deki öne rme , nere deyse tüm erk en döne m düşü nür leri nin kabulettikleri toplum hakkındaki temel varsayımlara radikal biçimde meydanokuyordu. Aristo insanı rasyonel bir hayvan olarak tanımlamıştı. Butanım düşünme ve akıl yürütme gücünü diğer tüm etkinliklerden,özellikle de tarihte insanların çoğunluğunun mahkum edildiği gündelik kol emeği angaryasından ayırır.

Aristo köleci bir toplumunun ürünüydü. Antik dünyanın egemensınıfı, kol emeğini yalnızca kölelerine uygun bir etkinlik olarak hor görürdü. (Roma'da bir kölenin yasal tanımı instrumentum vocale -konuşan alet- idi.) Aristo'nun iyi insan imgesi, yaşamak için çalışmayaihtiyacı olmayan ve yüksek zihinsel şeylerle ilgilenebilen bir kölesahibidir. Yaşadıkları sınıflı toplumların bir yansıması olarak, kafa vekol emeği arasındaki ayrımın benzeri, Descartes'ten Hegel'e kadar 

 bütü n büy ük bur juv a fıl ozo fla rın ca yapı lmı ştı r. Heps i de zihn inyaşamını insana ilişkin yegâne önemli şey olarak görmüş ve hakikatin peşine düşebi lme k için ihtiy aç duyd ukları aşağıl ık madd i şeyl erin -yiyecek, giyecek, barınak- sağlanması için başkalarının çalışmasıgerektiğini varsaydılar. Marx'ın yazdığı gibi, 'Hegel'in bilip onayladığı biri cik eme k  soyut zihinsel emektir .' (TE iii 333)

Marx bu görüşü, üretken emeği insanın «eliğinin temeli yaparak,tersyüz etmiştir. O, emeği insanları doğaya bağlayan şey olarak görüyordu. 'İnsan doğada yaşar  -yani doğa onun bedenidir, eğer 

 — 80 — 

4. Marx'ırı Yöntemi 

ölmeyecekse onunla sürekli alış veriş halinde kalmalıdır.' (TE iii 275)İnsan ve doğa arasındaki bu 'sürekli alış veriş' iki yönlü bir süreçtir.

İnsan emeği doğayı dönüştürür. Marx ebedi bir iıısansal 'türselvarlık' fikriyle nasıl alay ettiyse değişmez bir doğa fikriyle de öyle alayediyordu. Feuerbach hakkında şunları yazıyordu:

Çevresindeki duyusal dünyanın, ebediyen doğrudan verili,hep aynı kalan bir şey olmadığını, sanayinin ve toplumungidişatının ürünü olduğunu, hatta tarihsel bir ürün, her biriönceki kuşağın omuzları üzerinde duran bütün bir kuşaklar zincirinin etkinliğinin sonucu anlamında [bir ürün] olduğunugörmüyor... En basit 'duyusal kesinlik' nesneleri bile, ona,ancak toplumsal gelişme, sanayi ve ticari gelişme aracılığı ileverilmiştir. Neredeyse tüm meyve ağaçlan gibi kiraz ağacı da,

 bilindiği gibi, bölgemize yalnızca birkaç yüzyıl önce ticaret yoluyla aktarılmış ve ancak bu şekilde, belirli bir toplumun belirli bir dönemdeki bu eylemi yoluyla Feuerbach için'duyusal kesinlik' haline gelmişti. (TE v 39)

Ancak insanların emeği sadece doğayı dönüştürmekle kalmaz,insanların kendilerini de değiştirir. Üretim, Marx için, toplumsal  bir etkinliktir. Emeği, 'iki yönlü bir ilişki' içeren bir şey olarak betimler:"Bir yönüyle doğal, diğer yönüyle toplumsal bir ilişki olarak -hangikoşullar altında, hangi biçimde ve hangi amaçlar için olursa olsun tek tek bireylerin işbirliğine işaret etmesi anlamında toplumsal." (TE v 43)

Dolayısıyla insanlar temelde toplumsal yaratıklardır. İnsanlarıntoplum dışında var olduklarını düşünmenin hiçbir anlamı yoktur. İşte bu bağ lamda Marx teori lerini top lumdan yalı tıl mış birey tasarım ınadayandıran ve kapitalist pazarın işleyişini bu 'doğal insan'ıııarzularından kaynaklanıyormuş gibi açıklayan politik ekonomistlere

meydan okuyordu. Hobbes'un güç ve zenginlik için sürekli mücadeleyedayanan ve 'herkesin herkesle savaşı' olarak adlandırdığı türdenyalıtılmış bir birey olarak bu insan görüşü kolayca kapitalist toplumuhaklı çıkartmaya yarayabilirdi.

Page 41: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 41/126

Kari Marx'm devrimci fikirleri 

Marx bu fantezilere 'Robinsonculuk' diyordu, çünkü onlar insanları sanki kendi adasında yaşayan Robinson Crusoe gibigörüyorlardı. 'Bu serbest rekabet toplumunda, birey, önceki tarihseldönemlerde onu belirli ve sınırlı bir insan kümelenmesinin eklentisihaline getiren doğal bağlardan ayrılmış gibi görünür.' (G 83)

Fakat bu sadece görüntüdür:

İnsan en yalın anlamında bir  zoon politikon [topluluklar halinde yaşayan bir hayvan]dur, sadece bir sürü hayvanıdeğil, kendisini sadece toplumun içinde bireyleştirebilen bir hayvandır. Toplumun dışındaki yalıtılmış bir bireyinüretimi... bir arada yaşayan ve birbirleriyle konuşan insanlar olmaksızın dilin gelişmesi kadar saçmadır. (G 84)

Eğer en temel insani etkinlik üretim ise, bundan, toplumu analizederken üretimin örgütlenme biçimine son derece dikkat etmemizgerektiği sonu cu çıkar. B öylece Ma rx bütün dikkatini , lord ile serf yada kapitalist ile işçi arasındaki sömürü ilişkileri, yani 'toplumsal üretim

ilişkileri' üzerine yoğunlaştırır.Eğer üretim toplumsal bir etkinlik ise, bundan da, üretimin

örgütlenmesindeki değişikliklerin, toplumda değişikliklere vedolayısıyla, 'insanın özü toplumsal ilişkilerin toplamı' olduğundaninsanların inançlarında, arzularında ve davranışlarında da değişikliklereyol açacağı sonucu çıkar. Bu, olgun versiyonunu sonraki bölümlerdeele alacağımız Marx'ın materyalist tarih kavrayışının özüdür. ŞimdiMarx'ın tarihsel materyalizminin, 1844 Ekonomik ve FelsefiElyazmaları 'ndaki ilk taslağına kısaca bir göz atalım; çünkü bu konu,onun Hegel ve Feuerbach eleştirileri ve kendi analitik yöntemini nasılgördüğüyle yakından ilgilidir.

Hegel ve Feuerbach için yabancılaşma, dünyayı hatalı bir 

 biçi mde görmeni n son ucu olarak salt ente lekt üel bir fen ome ndi r. Ancak Marx yabancılaşmayı maddi ve toplumsal bir süreç olarak ele aldı.Kapitalist toplumda işçi, gücünü ve becerilerini kapitaliste satmak /orundadır. Sonuç olarak ne emeğinin ürünlerini ne de bizzat emeğini

82 — 

4. Marx'ın Yöntemi 

kontrol edebilir. Onun aracılığıyla insanlığını gerçekleştirdiği 'yaşametkinliği' ya da 'türsel varlığı' olması gereken şey, bir amacın salt bir aracı haline gelir. Bu şekilde işçi kendi insani doğasına yabancılaşmışolduğundan dolayı doğaya da yabancılaşır, çünkü doğayı dönüştürmesive böylece onu insanlaştırması emeği aracılığıyladır ve ayrıca diğer insanlara da yabancılaşmıştır. Bu yabancılaşmış emek durumu, işçiolmayan birinin diğerlerinin emeğini denetlediği ve ondan kâr eldeettiği, işçi ve kapitalist ilişkisini doğurur.

Marx için kapita lizm, işçiye emeğin in ürünleri nin hükmetti ği bir Xdünyadır. 1844 Elyazmaları 'nda güçlü bir biçimde geliştirilen bugörüş, Kapital de dahil olmak üzere Marx'ın sonraki yazılarında yer alacaktır. Fakat onun yabancılaşmış emek analizi halen felsefigeçmişinin izlerini taşımaktadır.

İlk planda her şey -alçalmış, bozulmuş, yabancılaşmış- olanlaolması gereken insan doğası arasındaki karşıtlık üzerine inşa edilmiştir.Elyazmaları'nda kapitalizm öncelikle hâlâ doğal olmayan bir toplumdur; Fourier ve öteki ütopyacılann insanların gerçek ihtiyaçlarınıkarşılamaktaki beceriksizliğini kınadıkları 'toplumsal cehennem'dir.

Öncelikle kapitalist toplumun zayıflığının böylesi bir ahlakiteşhisi, herhangi bir sosyalist teorinin özsel bir parçasıdır. Ancak Marx'ın sonraki yazılarını erken sosyalistlerinkinden ayıran şey,kapitalizmin, kendini yıkılışa götüren maddi ve toplumsal koşulları yinekendisinin yarattığı yolundaki analiziydi. Marx Elyazmaları'nda henüz,sonradan Kapital 'de 'modern toplumun ekonomik devinim yasası' (K i92) olarak adlandıracağı şeyle gerçekten ilgili değil, ama kapitalizmininsan doğasını nasıl yadsıdığını göstermekle ilgiliydi.

Yine, Mârx'ın sınıf mücadelesini ciddi olarak ilk kez burada elealdığı da doğrudur. Elyazmaları'nın ilki şu cümleyle açılır: 'Ücretleıkapitali st ve işçi arasındaki antagonis tik mücade leyle belirlenir." (II iii235) Bununla beraber sınıf mücadelesinin, hem kapitalizmingelişiminde hem de yıkılışında nasıl kritik bir rol oynadığına daiıgerçek bir tartışma bulunmamaktadır. Komünizm, Elyazmaları 'ndııhâlâ, felsefi bir kategori, tarihin bütününün anlamını ondan aldığı !iıııı»v

 — 83 — 

Page 42: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 42/126

Kml Marx'ın devrimci fikirleri 

olarak görünür. Marx bunu 'tarih bilmecesinin çözümü' (TE iii 297)diye adlandırır. Bu noktada Hegel'in çelişkilerin Mutlak Tindeuzlaştırılması demek olan tarihin sonunun baştan belirlendiği döngüseldiyalektiğinin etkisi hâlâ güçlüdür.

Bu felsefi izlerin politik etkileri vardır. Yabancılaşmış emek analizinin bir içerimi de, kapitalistlerin kendilerinin de yabancılaşmışolmaları, kendilerinin de insandan aşağı bir varlık olarak yaşamayamahkum edilmiş olmalarıdır. Bu tür bir sav, ütopyacı sosyalistler tarafından, burjuva toplumunun alaşağı edilişinden kapitalistlerin deyarar sağlayacaklarını ileri sürerek işçilerin yanı sıra kapitalistlerin dekatılımının haklı gösterilmesi amacıyla kullanılmıştı.

Engels'in 1892'de kendi erken dönem yazıları hakkındaki sözleriMarx'ın 1844 Ekonomik ve Felsefi Elyazmaları'ı için de doğrudur:

Modern enternasyonal sosyalizm... 1844'de yoktu. Kitabım,onun embriyonik gelişmesinin aşamalarından birisini temsiletmektedir; insan embriyosunun ilk dönemlerinde hâlâ balık 

atalarımızın solungaç kavislerini yeniden üretmesi gibi, bukitabın her yerinde de, atalarından birinden, Almanfelsefesinden, modern sosyalizmin çıkışının izlerisergilemektedir. Dolayısıyla komünizmin salt bir işçi .sınıfı

 partisin in öğretisi olmadığı , aynı zamanda kapitalist sınıf dadahil olmak üzere tüm toplumun mevcut kısıtlı koşullarındankurtuluşunu kapsayan bir teori olduğu üzerine büyük bir vurgu yapılmaktadır. Bu, soyut olarak doğrudur, ama pratiktekesinlikle yararsızdır, hatta bazen daha kötüdür. Varlıklısınıflar sadece herhangi bir kurtuluş isteği duymamaklakalmayıp işçi sınıfının kendi kurtuluşuna kararlılıkla karşıçıktıkları sürece, toplumsal devrim yalnızca işçi sınıfıtarafından hazırlanacak ve sadece bu sınıf onun için

savaşacaktır. (SE iii 444)Sonraki çalışmalar olan Alman İdeolojisi, Felsefenin Sefaleti,

Kapital ve taslaklarında Marx kendi tarih teorisini geliştirmiş vekapitalist sömürünün işçileri kapitalizmi yıkmak için nasıl

4. Marx'ırı Yöntemi 

örgütlenmeye zorladığını göstermiştir. 1844 Elyazmaları'ııdakıyabancılaşmış emek analizi, Engels'in söylediği gibi, sonradanolgunlaşacak olan teorinin bir embriyosudur.

'Kapital' in Mantığı'Eğer Marx ardında (büyük harfle başlayan) "Mantık" 

 bır akmadıysa da, Kapital'i n mantığını bırakmıştır,' diye yazıyorduLenin. Lenin bununla, Marx'ın Hegel'in diyalektiğinin 'akılcıçekirdeğini' çekip çıkartan 'iki ya da üç forma' yazmamış olmasınakarşın, Kapital'in onun yöntemini iş üzerinde gösterdiğinikastediyordu. Onun bu yapıtın incelenmesi bize Marx'ın diyalektik versiyonunun temelini oluşturan ilkeleri anlamamızı sağlayacaktır.

Marx'ın hareket noktası Hegel'inkinden farklıydı:

Benim diyalektik yöntemim, temellerinde, Hegelci olandansadece farklı değil aynı zamanda tam anlamıyla tam olarak ona karşıttır da. Hegel için, 'İdea' adı altında bağımsız bir 

özneye bile dönüştürdüğü düşünme süreci, gerçek dünyanınyaratıcısıdır ve gerçek dünya, sadece ideanın dışsalgörünüşüdür. Benim içinse bunun tersi doğrudur; Düşünselolan, maddi dünyanın insan zihninde yansımasından vedüşünce biçimlerine dönüşmesinden başka bir şey değildir.(Ki 102)

Diğer bir deyişle Marx'ın yaklaşımı materyalistti:

Başlangıç noktamız olan öncüller, keyfi öncüller, dogmalar değildir ama soyutlamaları ancak imgelemde yapılabilengerçek öncüllerdir. Onlar hem hazır bulunan hem de kendietkinlikleri tarafından üretilen maddi yaşam koşulları vcetkinlikleri olan gerçek bireylerdir. Dolayısıyla bu öncüller 

salt ampirik bir yöntemle doğrulanabilir. (TE v 31)Bu, 'gerçek bireyleri, etkinliklerini ve maddi yaşam koşullarını'

sadece onları gözlemleyerek ve kaydederek anlayabileceğimi/

 — 85 — 

Page 43: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 43/126

Kml Marx'ın devrimci fikirleri 

anlamına gelmez. Çünkü görünüşler bazen aldatıcıdır. Şeyler her zamangöründükleri gibi değildir. Örneğin, kendi gözlemlerimizle yargıyaulaşacak olursak, yeryüzü hareketsiz, güneş ise onun çevresinde döner.Gerçekte ise durum bunun tam tersidir.

Marx'ın kendisi de Kapital 'de, 'göksel cisimlerin görünen

devinimleri onların duyularla algılanmayan gerçek devinimlerini iyi bilen birisi için anla şıl abil ir sadec e' (K i 433 ) diye yaza rken bu örneğiverir. Böylece o, nesnelerin, gerçek ama gizli davranışı ile açık amayanıltıcı davranışı arasında ayrım yapar. Onun öz ya da iç yapı dediğişeyle fenomen ya da dış görünüş arasındaki bu ayrım Kapital 'd eayrıntılı bir biçimde işlenmektedir. Gerçekten de Marx, 'eğer dışgörünüş ile şeylerin özü çakışsaydı, her türlü bilim gereksiz olurdu' (K iii 817) demektedir.

Görünüşün gerçeklikten farklılaşmasının genel nedenleri bir yana Marx'ın bunu özellikle kapitalizm için düşünmesinin gerekçelerivardı. Çünkü sınıflı bir toplum olarak kapitalizm, nasıl işlediğine dair algımızı çarpıtmak için ideolojiyi sistemli bir şekilde kullanır.

Görünüşlerin arkasına nüfuz etmek için Marx, 'soyutlama gücü'(K i 90) dediği şeye başvurur. Bununla, anlamaya çalıştığımızgerçekliğin en temel genel özelliklerini içine alan ve tüm ikincil veilgisiz konulardan arındırılmış kavramlar oluşturmamız gerektiğinikastetmektedir. Örneğin fizik, rengi, kimyasal bileşimi, canlı ya dacanlı maddeden oluşup oluşmadığı gibi soruları bir kenara koyarak bir cismin kütlesini ele alır. Bilim insanları, bu kütle kavramı temelinde,tüm cisimler için geçerli olan eylemsizlik ilkesi, yerçekimi yasası veserbest düşme yasası gibi teorileri formüle edebilmiştir.

Marx, Ricardo'nun, emek değer teorisini formüle ederken benzer  bir soy utl ama becer isi gös ter miş old uğu na inanıyo rdu: 'Sonçözümlemede Ricardo bilime seslenir: Dur! Burjuva sisteminin

fizyolojisinin temeli, başlangıç noktası, -içsel organik uyumunu veyaşam sürecini anlamak için- emek-zamam tarafından değerin bel irl enimid ir. ' (ADT ii 165-6 )

4. Marx'ırı Yöntemi 

Sorun, bu türden soyutlamaların genellikle görünüşlerleçelişmesidir (gerçekten de, öyle olmasalardı, Marx'ın söylediği gibi,

 bili me ihtiyaç duyu lma yaca ktı ). Örn eğin, tüm cisi mler in sani ye kare de32 fit hızla düştüğünü söyleyen serbest düşme yasası ancak boşluktadoğrudur. Gerçeklikte ise havanın sürtünmesi nedeniyle bir taş ile bir 

tüy yere aynı zamanda ulaşmaz. Yine, hem Ricardo'nun hem deMarx'ın bildiği gibi, metalar gerçekte onları üretmek için gerekli emek zamanla orantılı olarak değiş tokuş edilmez.

Bununla demek istenen, soyutlamanın herhangi bir bilimselanalizin sadece başlangıç noktası olduğudur. Bize temel özellikleriyalıtma imkanı verir. O halde bu özelliklerin gözümüzlegözleyebildiklerimizle nasıl ilgili olduğunu açıklamalıyız. Marx,Ricardo'nun yöntemine, formülleştirmiş olduğu soyut kavramı (emek değer teorisini), açıklamak istediği yaşam gerçekliğinin yanınakoymasına itiraz ederek ciddi eleştiri getirmişti. Bu ikisi, yan yanadurmalarına rağmen birbirleriyle oldukça ilişkisizdi. Öte yandan Marxiçin soyutlama, basitçe bir amacın aracıydı, dünyayı daha iyi anlamanın

dolambaçlı bir yoluydu.Marx, daha sonra göreceğimiz gibi, emek değer teorisiyle açıkça

çelişen genel kâr oranını örnek olarak verir. Ricardo, genel kâr oranınınvarlığını, (Marx'ın yaptığı gibi) onu açıklamak için emek değer teorisini kullanmaksızın, basitçe kabul etmişti:

Ricardo, bu genel kâr oranını postulatı yerine, onunvarlığının emek-zamanı tarafından değerin belirlenimi iletutarlı olmaktan ne kadar uzak olduğunu incelemeliydi. Ozaman onunla tutarlı olmak bir yana... çeliştiğini vedolayısıyla onun varlığının birtakım ara aşamalar yoluylaaçıklanmak zorunda olduğunu bulacaktı. (AD'f ii 174)

Görünüşleri soyutlamalardan yola çıkarak açıklama sürecine ve'birtakım ara aşamalardan geçerek' işleyişine Marx, 'soyuttan somutayükselme yöntemi' adını vermişti (G 101). Marx'ııı 'somut'tan kastı,gözlediğimiz edimsel olarak var olan dünyadır. Şöyle yazıyordu:

 — 87 — 

Page 44: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 44/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

İşe, gerçek ve somutla başlamak, dolayısıyla, ekonomide,örneğin, tüm toplumsal üretim eyleminin temeli ve konusuolan... nüfusla başlamak doğru gibi görünüyor. Ancak dahayakından incelenirse bunun yanlış olduğu anlaşılır. Nüfus,örneğin onu oluşturan sınıfları bir kenara koyacak olursam,

 bir soyutlamadır. Yine bu sınıfl ar, eğer onların yaslandıklar ıöğelere aşina değilsem boş sözcüklerdir. Örneğin ücretliemek, sermaye, vb. gibi. Bunlar sırayla değişimi, işbölümünü,fiyatları, vb. varsayar. Örneğin, sermaye ücretli emek olmadan, değer, para, fiyat, vb. olmadan hiçbir şey değildir.Dolayısıyla, eğer işe nüf usla başlarsam, bu bütünün kaotik bir 

 biçimd e kavranışı olur ve böylece daha ileri belirlenimler aracılığıyla, en basit belirlenimlere varıncaya dek, hayalisomuttan çok daha incelikli soyutlamalara doğru, analitik bir 

 biçimde çok daha basit kavramlara ilerlerim. Oradan da bensonuçta tekrar nüfusa varıncaya dek yolculuğun tekrarlanmasıgerekir, fakat bu kez bütünün kaotik bir biçimde kavranmasıolarak değil, birçok belirlenim ve ilişkinin zengin bir 

 bütünlüğ ü olarak. (G 100)

Öyleyse Marx'ın analiz yöntemi budur. Öncelikle, gerçekliğinkarmaşık olduğunu, birçok farklı öğeden oluştuğunu kabul etmemizgerekiyor. Marx'ın söylediği gibi: 'Somut, birçok belirlenimin toplamı,dolayısıyla çeşitliliğin birliğidir.' (G 101) O halde bu gerçekliğianlamak için, onu bu 'en basit belirlenimlerine' ayırmak üzere'soyutlama gücünü' kullanmak zorundayız. Ve bunları yalıtarak, 'bukez... birçok belirlenim ve ilişkinin zengin bir bütünlüğü olarak' somutgerçekliği yeniden inşa etmekte kullanabiliriz.

Dolayısıyla öncelikle somutu 'en basit belirlenimler'ine ayırarak somuttan soyuta ve ardından da bunları bütünü yeniden inşa etmek için

kullanarak soyuttan somuta hareket etmeliyiz. Bu yöntemi, Marxkapital de kapitalist toplumu analiz ederken iş başında göreceğiz.Marx, karmaşıklığına rağmen somut gerçekliği bir 'bütünlük',

'çeşitliliğin birliği' olarak niteler. Onun yönteminin özü, toplumun bir 

 — 94 — 

4. Marx'ın Yöntemi 

 bütün olu ştu rduğ u fikr idi r. Top lumu n farkl ı yönleri ancak bütünün parçal arı olarak anla şıla bili r; biri diğe rind en yalı tıl mış olarak bir anlamifade etmezler. Bütünü 'en basit belirlenimler'ine ayrıştırmak, onları'birçok belirlenim ve ilişkinin zengin bütünlüğü' olarak yenidenoluşturmanın bir ön hazırlığıdır sadece. Marx, toplumu birbirleriyle

herhangi bir gerçek ilişkiden yoksun yalıtılmış bireylerin bir toplamı,'toplumsal sistemin organlarının yer değiştirdiği' (TE vi 166-7), bir şeyolarak görme eğilimlerinden dolayı politik ekonomistleri eleştiriyordu.

Bir kez toplumu bir bütünlük olarak görürsek, onun zamaniçinde değiştiği fikrini kavramak kolay olur. Marx'ın politik ekonomistlere yönelik eleştirilerinden bir diğeri de, onların kapitalizmiçin saptadıkları yasaları her toplum biçimine uygulanabilir saymalarıdır. 'Ekonomistler burjuva üretimi ilişkilerini... sabit,değişmez ve ebedi kategoriler olarak açıklarlar.' Sonuç olarak onlar 'üretimin yukarıda belirtilen [üretim] ilişkiler[in]de nasıl yer aldığınıaçıklarlar, fakat açıklamadıkları şey, bizzat bu ilişkilerin nasıl üretildiği,yani, onları doğuran tarihsel harekettir.' (TE vi 162)

Öte yandan Marx'ın yaklaşımı ise daima tarihseldir. Kapitalistüretim ilişkileri, toplumun tarihsel olarak belirli ve geçici bir biçimininilişkileridir. 'Ekonomik kategoriler yalnızca toplumsal üretimilişkilerinin soyutlamalarıdır,' (TE vi 165) der Marx, bu yüzden toplumdeğiştikçe onlar da değişir.

Marx bu tarihsel perspektifi Hegel sayesinde ulaşabilmiştir.Hegel, toplum biçimleri de dahil 'her şey kendi içinde çelişkilidir,' demişti. Ancak Hegel toplumun uzlaşmaz çelişkilerini son analizdeMutlak'ta çözerken, Marx çelişkilerin bir sonunun olmadığınainanıyordu. Değişime yol açan şey -feodal toplumdaki çelişkilerinkapitalizme yol açması gibi- çelişkidir. Ve kapitalizm de daha ötedeğişikliklere yol açacak olan kendi çelişkilerini içerir.

Dolayısıyla diyalektik, Hegel'deki gibi, Tanrı'nın ya da Mutlak Tinin otobiyografisinden çok bir tarihsel gelişme teorisi olur.Toplumsal örgütlenmenin her biçimi, ona değişim potansiyeli sağlayan

 — 89 — 

Page 45: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 45/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

çelişkileri kendi içinde barındırır. O 'karşıtların birliği'dir ve tarihselgelişim bu karşıtların savaşımıdır.

Eğer, bir sınıfın başka bir karşıt sınıfı sömürdüğü her sınıflıtoplumun bir karşıtların birliği olduğunu söylemek, birtakım önemlişeylerden söz etmek demektir. Öncelikle, her bir sınıf ancak diğeriyle

antagonistik ilişkisi içinde var olmaktadır. Sömüren ve sömürülenkarşılıklı olarak birbirlerine bağlıdır. Dolayısıyla sermaye ücretliemekten ayrılamaz; çünkü sermayenin can damarı olan kârları yaratanikincisiyken, 'ücretli emek  de... sermaye üreten emektir' (G 462) der Marx.

Dolayısıyla Marx'ın sınıf kavramı, sınıfları işbölümünde (beyazyakalı işçiler, kol işçileri, müdürler, uzmanlar ve diğerleri) yerinegetirdikleri teknik işlevle tanımlayan sosyologların kullanım

 biçi mle rin den çok fark lıdı r. Ma rx 'a gör e sın ıfl ar yalnızca birb irle riyl eantagonistik ilişkilerinde ortaya çıkar. Sınıf mücadelesi, bir anlamdasınıflardan önce gelir; çünkü toplumsal gruplar ancak çatıştıkları vekarşıt çıkarlarının farkına vardıkları zaman sınıf olarak davranmaya

 başlarla r.Karşıtların birliği kavramının bir diğer içerimi de sınıf 

mücadelesinin sınıflara bölünmüş toplumlara içkin olmasıdır. Birçok sosyolog ve tarihçi 'toplumsal çelişkimin varlığını kabul etmeye ve buçelişkiyi incelemeye hazırdır. Ancak bu çelişki, becerikli 'toplumsalmühendislik' tarafından varolan toplumun dokusuna zarar vermeksizinortadan kaldırılabilecek tesadüfi bir şey, anormal ve geçici gerilimlerinürünü olarak görülmektedir. Marksist olmayan birçok düşünür için,toplum özünde uyumludur.

Marx ise toplumu, sınıf mücadelesinin özsel bir parçasınıoluşturduğu ve temel çelişkisi, toplumun kalbindeki toplumsal sömürüilişkileri ortadan kaldırılana dek devam edecek olan karşıtların birliği

olarak tasarlıyordu.Bu Hegel'in konumundan bütünüyle farklıdır. Hegel'in

diyalektiğinin üçüncü aşaması, karşılıklı olarak karşıt ve çelişkiliöğelerin temelde aynı ve 'Mutlak Tin'in iki parçası olduklarının farkına

 — 94 — 

4. Marx'ın Yöntemi 

varılmasıyla birbirleri içinde eriyen karşıtların uzlaştırılmasınıiçermektedir. Marx'a göre ise, çelişkilerin üstesinden ancak  mücadeleyoluyla ve bir karşıtın diğerine karşı zafer kazanması yoluylagelinebilir. Ücretli emek ve sermaye arasındaki antagonizma saf bir yanılsama değildir; bir takım zihinsel değişiklerle şeyleri farklı görme

 biçi mle riy le değil ancak devr imc i toplumsa l değişimle ortad ankaldırılabilir.

Bu nedenle Marx'ın yöntemi, toplumu, sadece tüm farklıyönlerin bağlantılı olduğu bir bütün olarak kavramakla yetinmez aynızamanda karşıtların birliği olarak da kavrar. Gerçekten de Marx,toplumun ancak böylesi çelişkili bir birlik olarak görülmesiyle bir  bütünlü k olarak anlaşıl abi leceğin e inan ıyor du. Marx, Proud hon 'un her şeyi iyi ve kötü taraflara ayıran ve böylece tarihin kötü tarafınelenmesiyle ilerleyebileceğini öne süren 'diyalektik' yöntemiyle alayetmişti. 'Diyalektik hareketi oluşturan şey, iki çelişkili tarafın birliktevarolması, çelişkileri ve yeni bir kategoride erimeleridir.' (TE vi 168)'Tarihi bir mücadele vererek yapan hareketi üreten, kötü taraftır.' (TE

vi 174)Marx'a göre, 'kötü taraf -şiddet, sömürü ve mücadele-

olmaksızın hiçbir tarihsel hareket ve gelişme söz konusu olmaz.Hindistan'daki Britanya yönetiminin etkilerini değerlendiren Marx,sömürgecilerin açgözlülük ve yıkıcılıklarıyla 'çalışkan, ataerkil vekendi halinde' komünal köy sisteminin çözülüşünü acımasızca

 beti mlemişt i. Bun unla birl ikte Bri tan ya sömürge cil iğinin, 'Oryant aldespotizmin sağlam temeli'ni oluşturan 'kırsal köy topluluklarım'temizleyip onların yerine sınıfların tamamen yok edilmesine madditemel hazırlayan kapitalist toplumsal ilişkileri koymakla tarihsel açıdanilerici bir rol oynamış olduğunu ileri sürmüştü:

Doğrudur; İngiltere'nin Hindistan'da bir toplumsal devrimeyol açarken, en utanç verici çıkarlar doğrultusunda hareketetmişti ve onları uygulama tarzında da aptalca davranmıştı;ama soru bu değildir. Soru, insanlık Asya'nın toplumsaldurumunda kökten bir devrim söz konusu olmadan kendi

 — 90 — 

Page 46: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 46/126

Hafi M o * m ıhıvılmcl Hhlılıul 

I ı l tlm l" liı l' \ı l'ilıı ini olmalıdır, liğer belirleyemezse,11 i ti ı nlütın İngiltere İni devrime yol açarak tarihin

Mim., 1/ ı i ı ı u ' i olmuştur. (İ li xii 132)

I »ıılıiyr,iyin Kapitalizmin şiddet ve sömürü niteliği komünizmin

gC|jşıın' ıntıı goıeKli ve kaçınılma z koşullarıdır:Am.ık bdyilk bir toplumsal devrim, burjuva çağınınsonuçlarına, dünya pazarına ve modern üretim güçlerine(.'irmen olduğu ve onları, en ileri halkların denetimine tabikıldığı zaman insansal ilerleme o zaman nektarı sadecekurbanların kafataslarından içen çirkin pagan idolüne

 benzemeye son ve recektir. (TE xii 222)

Pratiğin FelsefesiHem Marx hem de Hegel, diğer farklılıklara karşın, tarihi,

 j n s a ı ı l a r ı n bilinç ve iradelerinden bağımsız olarak gerçekleşen nesnel bjr süreç olar ak görmüş ler dir . Her ikisi de, gerçek düşünür ün

t u t u m u n u n 'ne gülmek ne ağlamak ne de kınamak ama anlamak'olduğu konusunda Spinoza'yla hemfikirdiler.

Marx, ayrıca salt ahlaki eleştirinin reddini de Hegel'den almıştı. j_[eITı sol Hegelcilerde hem de ütopyacı sosyalistlerde karakteristik olan bu eleştiri, yalnız ca, var olan ilişkiler i daha terc ih edil ebil ir olan idealilişkiler ile karşılaştırır. Bu karşılaştırma, toplumun ne 'olduğu' ve nasıl'olması gerektiği' arasında bir çelişkiye dayanır. Ancak bu çelişki zihinve gerçeklik arasındadır. Gerçekliğin kendisinde bir çelişki değildir, buyüzden asla giderilemeyecek bir çelişkidir.

Gerçekliğin diyalektik  kavranışı ise, var olan ilişkiler içerisindedeğişim olanaklarını yakalamak, mevcut durumda dönüşüme yolaçacak eğilimleri keşfedebilmektir. Siyasal eylem, kendisini, düşünürün

 beynindeki fant ezi ve iyi niy etle re deği l, nesne l açıd an olan aklı olana(jayatıdırmalıdır.

Ancak bu, Marx'ın bilinçli insan eyleminin tarihi değiştirmekleilj,isinin olmadığına inandığı anlamına gelmez. Tersine, Marksizm, en

 — 92 — 

4. Marx'ın Yöntemi 

iyi biçimde, büyük İtalyan devrimcisi Antonio Gramsci'nin ifadesiyle,'pratiğin felsefesi'dir. Marx, ' Feu erb ac h Üzerine Tezler'de, Hegel vetakipçilerinin, Aydınlanmanın ve ütopyacı sosyalistlerin paylaştıklarıgörüşü, düşüncenin toplumsal pratikten yalıtılabileceği, öyle ki tarihinesas olarak fikirlerin, dünyanın değişik kavramlaştırmalarının tarihiolduğu görüşünü kesin olarak reddetmişti. Marx'a göre düşünce,toplumsal yaşamdan bağımsız olarak gelişen bir şey olarak değil, ancak  bu topl umsa l yaşa mın bir parça sı olarak anla şıl abil ir:

İnsanlar kavrayışlarının, fikirlerinin, vs. üreticileridir, yanigerçek etkin insanlardır; ama kendileri de üretici güçlerinin veonlara karşılık gelen ilişkilerinin, en ileri biçimlerine kadar,

 belirli bir gelişme düzeyi tarafından koşullanmaktadır. Bilinç,asla bilinçli varlıktan başka bir şey olamaz ve insanlarınvarlığı da onların gerçek yaşam süreçleridir. (TE v 36)

Bu nedenle insar. düşüncesi, 'gerçek yaşam sürecinin', yaniiçinde insanların yaşadıkları maddi ve toplumsal koşulların ortaya

koyduğu problemlere bir yanıttır; 'bu yaşam sürecinine ideolojik refleksler ve yankıları'ndan (TE v 36) oluşur. Dolayısıyla değişiminkaynağı, insanların dünyayı görmenin yeni biçimlerini benimsemesideğildir. Tersine bu yeni görme biçimleri maddi ve toplumsalkoşullardaki değişikliklerin bir ürünüdür:

İnsanlar, maddi üretimlerini ve maddi ilişkilerini geliştirerek,gerçek dünyalarıyla birlikte düşünmelerini ve düşünmelerininürünlerini de değiştirirler. Yaşamı belirleyen bilinç değildir;ama bilinci belirleyen yaşamdır. (TE v 37)

'Feuerbach Üzerine Tezler'in on birincisi şöyle der: 'Filozoflar dünyayı çeşitli biçimlerde sadece yorumlamışlardır, aslolan onu

değiştirmektir: (TE v 5) Bu, ' bağımsız bir varlığa ait olarak gördükleri bili ncin tüm ürün leri ni, insan ların gerçek zinc irle ri olarak gör en ' gençHegelcilere doğrudan bir saldırıdır. Onların 'bilinci değiştirme talepleri,var olan dünyayı farklı bir biçimde yorumlama, yani onu farklı bir 

Page 47: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 47/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

yorum yoluyla onaylama anlamına gelir.'(TE v 30) Diğer bir deyişle,likirlerdeki bir değişikliğin gerçekliği dönüştüreceği inancı, kendisideğişmeden kalan gerçekliğe sadece yeni bir bakma biçimi üretir.Dolayısıyla idealizm son derece muhafazakar bir bakış açısıdır, çünkülikirler savaşının, maddi ve toplumsal koşulları -ki, düşünce onların bir yansımasıdır- değiştirme mücadelesinin yerini aldığını düşünmemizeneden olur.

Marx, aynı zamanda, insanları toplumun sadece kurbanlarısaymanın aynı ölçüde ciddi bir hata olduğunu ileri sürüyordu.Kapitalizmi eleştirenler açısından, işçileri, uğradıkları sömürününsonucu olarak bağımsız düşünme ve eylem yeteneğini kullanamayacak ölçüde deforme olmuş olarak görmek oldukça kolaydır. Örneğin,günümüzde işçi sınıfının ırkçı ve cinsiyetçi ideolojiyle ve gelişmişülkelerde işverenler ve devletten zorla elde edilmiş ekonomik imtiyazlarla yozlaşmış olduğuna inanan birçok sosyalist vardır.

Marx (kendi döneminin ütopyacı sosyalistleri arasında yaygınolan) bu tür bir görüşün son derece elitist olduğuna inanıyordu.'Feuerbach Üzerine Tezler'in üçüncüsü şöyle der:

İnsanların, genel koşulların ve yetişme koşullarının ürünleriolduğu ve dolayısıyla değişen insanların da değişen koşullarınve değişen yetişme koşullarının ürünleri olduğu biçimindekimateryalist öğreti, koşullan değiştirenlerin insanlar olduğunuve eğitmenin kendisinin de eğitilmesi gerektiğini unutur. Bunedenle bu öğreti de toplumu, birisinin toplumdan üstünolduğu iki bölüme ayırmak zorundadır. (TE v 7)

Marx'ın kastettiği budur. Marx'ın saldırdığı görüşe göre, işçiler kapitalizmle ilgili olarak herhangi bir şey yapamayacak kadar bozulmuşve yozlaşmışlardır. Bu durum ancak, kapitalizmin yarattığı insan

kusurlarını taşımayan yeni bir insan türünün yaratılacağı sosyalizmledeğişecektir. Ancak bu bir umutsuzluk ifadesi gibi gözüküyor. Eğer kapitalizm, kitleleri, çıkarlarının onun yıkılmasında yattığınıanlamalarını engelleyebiliyorsa sosyalizme geçiş nasıl başarılacaktır?

 — 94 — 

4. Marx'ın Yöntemi 

Ancak kapitalizmin koşullandırmalarından biraz uzak kalmışaydınlanmış sosyalist azınlık, toplumu kitleler  için dönüştürebilir.

Görünüşe göre son derece materyalist olan bu görüş idealizmedüşer, çünkü burjuva toplumunun baskılarının ve dolayısıyla da sınıf mücadelesinin üzerine çıkmış insanların olduğunu varsayar. O halde

işçileri değişimin öznesi olmaktan çok nesnesi olarak gören ütopyacısosyalizmin ve Blanqui'ın elitizmine dönüyoruz.

Marx tüm bu analizin, mücadelenin hem insanları hem detoplumu dönüştürmekte oynadığı rolü kavrayamaması nedeniyletemelden yanlış olduğunu ileri sürer. 'Feuerbach Üzerine Tezler'müçüncüsü şu şekilde sona erer: 'Koşulların değiştirilmesi ile insanetkinliğinin ya da kendi kendini değiştirmenin çakışması, yalnızdevrimci pratik  olarak kavranabilir ve akılcı biçimde anlaşılabilir.'(TEv 4)

Diğer bir deyişle, işçiler basitçe toplum tarafından edilgen bir şekilde biçimlendirilmezler. Kapitalizm, sömürüyü, yani, sermaye ileemek arasındaki çelişkiyi temel alan bir toplum biçimi olduğu için, sınıf 

mücadelesine yol açar. Bu mücadelenin etkisi işçi sınıfını dönüştürür.İşverenle savaşın baskısı işçileri kolektif olarak örgütlenmeye vegiderek toplumu dönüştürmedeki çıkarının bilincinde olan bir sınıf gibihareket etmeye zorlar. Mücadele deneyimi, işçilerin, kendi çıkarlarınınkapitalistlerin çıkarlarından farklı olduğunun farkına varmasını sağlar.Kazandıkları zaferler, sonuçları ne kadar küçük olursa olsun, onlara,iktidarı burjuvaziden almak için gereken siyasal harekette yer almak için gerekli güveni sağlar.

Sınıf mücadelesi sosyalizmin kurulmasında da belirleyicidir.Marx, kapitalizmin kendi çelişkilerinin baskısı altında çökeceğineinanmıyordu. İşçi sınıfının zaferi hiç de kaçınılmaz değildir.Hegel'inkinden farklı olarak, Marx'ın diyalektiğinin sonucu önceden

 beli rlenmiş deği ldir . Son uç olarak her şey işçi sını fın ın bilin cine,örgütlenmesine ve güvenine bağlıdır.

Bunu, Marx'ın düşüncesinin merkezinde, sosyalizmin işçisınıfının kendi kurtuluşu olduğu önermesinin yattığını söyleyerek 

 — 95 — 

Page 48: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 48/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

özetleyebilııiz. İşçilerin kapitalizmden kurtulmaları sadece kendiçabaları sonucunda gerçekleşebilir. Kendi özgürleştiricileri kendileridir. Nc ütopy acı ref ormcuları n iyi niyet li çab ala n ne de Blanqui stisyancıların komploları, başka hiç kimse sosyalizmi işçiler adına hayatageçiremez. Marx tarafından kaleme alınan Uluslararası İşçiler Birliği'nin tüzüğü şu sözlerle başlamaktadır: 'İşçi sınıfının kurtuluşu,ancak işçi sınıfının kendisi tarafından gerçekleştirilmelidir' (SE ii 19).

Bu nedenle Marx açısından sosyalizmin kaçınılmaz olduğukastedilerek Marx'ın tarih kavrayışının 'determinist' olduğunusöylemek kadar doğruluktan uzak başka bir şey olamaz. Bunun tersine,sınıf mücadelesinin 'devrimci pratiği' biçimindeki insan etkinliğikapitalist toplumun kaderini belirlemede belirleyicidir.

Bu etkinlik, kuşkusuz, boşlukta gerçekleşmez. Marx, bunu LouisBonaparte'ın Onsekiz Brumaire 'inin başında yazarken açık halegetirdi: 'İnsanlar tarihlerini kendileri yaparlar, ama bunu istediklerigibi, kendi seçtikleri koşullarda değil, doğrudan karşılaştıkları, verili vegeçmişten aktarılan koşullar altında yaparlar.' (TE xi 103) İnsan

etkinliğinin belirli bir tarihsel dönemde başarabileceği şeyler, egemenmaddi ve toplumsal koşullara bağlıdır. Marx'ın tarih teorisinin merkezionun bu koşulları çözümlemesidir.

5. Tarih ve Sınıf Mücadelesi 

5. Tarih ve Sınıf MücadelesiGeniş ölçüde kabul gören tarih görüşü aynı zamanda son derece

çocuksudur. Tarih büyük adamların (ender olarak da büyiik kadınların),

kralların ve politikacıların, generallerin ve din adamlarının, sanatçı vefilm yıldızlarının yaptıkları şeyler gibi görülür. Bu tür bir tarih anlayışı,hükümdarların ve asillerin yaptıklarını, onların şölen, savaş vezinalarını kaydeden Orta Çağ tarihçilerine kadar uzanır. En ileriteknolojik olanaklarla, televizyon ekranından ve günlük gazetelerinmanşetlerinden hâlâ aynı görüş pompalanıyor kafamıza.

Bu yüzeysel tarih görüşünden hoşnut olmayanlar, olaylarıntemelinde çok daha derin bir örüntü yattığına inananlar hep var olmuştur. Orta Çağ'da Kilisenin ideolojik iktidarı, bu örüntüye esasolarak dinsel terimlerle bakıldığı anlamına geliyordu. Erkek vekadınların yaptıkları Tanrı'nın belirlediği işler olarak yorumlanıyordu.Bilinçsiz varlıklar, kendi arzu ve çıkarlarının peşlerindeyken, Tanrı'nın

evren tasarısını yerine getiriyorlardı. Hegel, tarihi Mutlak Tinin öz- bili nce ulaştığı süreç olarak kav ray an son büyü k Hıri stiy an fil ozof tu.

Onyedinci yüzyılın bilim devrimi, Tanrı'nın artık herhangi bir rol oynamadığı dünyevi bir tarih görüşüne yöneldi. Ama buna karşınAydınlanma, tarihi 'insan zihninin gelişimi' olarak adlandırılan bir örüntü gibi görüyordu. Tarih, gelişen akıl gücünün, onun batıl inançlasürekli savaşının ve kaçınılmaz fakat kademeli zaferinin öyküsüydü. Butür bir görüş, hem ideaları tarihsel değişimin motoru olarak kavradığıiçin idealistti, hem de insanlar aydınlandıkça toplumun giderek gelişeceği inancını koruduğu için iyimserdi.

Aydınlanmanın tarih kavrayışı, en azından Batı dünyasınınsürekli maddi ve bilimsel ilerleme gösterdiği onsekizinci ve

ondokuzuncu yüzyıllarda oldukça güvenilirdi. Bugün artık akla yatkındeğildir. Yirminci yüzyıl, -yıkımla sonuçlanan iki dünya savaşı, Na/ıtoplama kampları ve Stalin Rusya'sının ceza kampları, ÜçüncüDünyada Batı zenginliği ile kitlesel açlığın iğrenç yan yana duruşu

 — 97 — 

Page 49: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 49/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

gibi felaket üstüne felake t yaşamışt ır. Teknik gelişme o kadar hızlanmıştır ki doğal ortam üzerindeki denetimimiz son birkaç onyıldaşaşırtıcı sıçramalar göstermiştir. Fakat bu ilerlemenin sonucu insanlığınve yeryüzünün kendisinin yok olması olabilir, çünkü neredeyse bütünkaynaklar çok daha karmaşık nükleer silahlar üretmeye ayrılıyor.

Birçok kişinin tarihin herhangi bir örüntüsünün olmasını inkâr etmesi de pek şaşırtıcı değildir. Tarih çoğu kişi için korkunç olaylardanoluşan anlamsız bir kaostur -liberal politikacı Herbert Albert LaurensFisher'in ileri sürdüğü gibi 'bir olağanüstü haller dizisi'dir. Birçok kişinin görüşünü yansıtarak, 'Tarih, uyanmaya çalıştığım bir kâbustur'diye yazmıştır James Joyce. Bu korkunç yüzyılda, dünyayıdeğiştirmeye yönelik herhangi bir girişimden vazgeçip kişisel ilişkilereya da yetenekli olanlar ve ekonomik fırsat yakalayanlar için kişisel başa rıl ara sığ ınmak daha cazi p hale geld i.

Marx'ın tarih teorisi hem Aydınlanmanın yüzeysel iyimserliğinehem de tarihin sadece kaos olduğu biçimindeki modern görüşe karşı bir meydan okumadır. Marx için tarih bir örüntüye sahiptir. Ancak 'insan

zihninin gelişimi' değildir. Marx'ın hareket noktası düşünce değil,'gerçek bireyler, onların etkinlikleri ve hem hazır buldukları hem deetkinlikleriyle ürettikleri maddi yaşam koşullarıdır.' (TE v 31)

Üretim ve toplumMarx, daha 1844 Ekonomik ve Felsefi Elyazmaları 'nda,

insanları, her şeyden önce, üreticiler olarak tanımlamıştı. Üretimlerininmaddi ve toplumsal olmak üzere iki yönü vardır. Birincisi, erkek vekadınların doğa üzerinde etki ederek ve onu dönüştürerek ihtiyaçlarınıkarşılamaya çalıştıkları etkinliktir. Bu, üretimin organizasyonu, uygunaletlere sahip olmak, vb. demektir. İkincisi, üretim, insanların ihtiyaçduyduğu şeyleri üretmek için işbirliği yaptığı toplumsal bir süreçtir. En

kritik aşamaları üretim sürecinin kontrolü ve ürünlerin dağıtımı olan busilıeç, içinde yer alan insanlar arasındaki toplumsal ilişkileri kapsar.

Marx birincisine, maddi yöne, üretim güçleri ve ikincisine,toplumsal yöne, üretim ilişkileri adını verir.

 — 98 — 

5. Tarih ve Sınıf Mücadelesi 

Verili bir toplumdaki üretim güçlerinin doğası, Marx'ın,insanların doğa üzerinde etki edip onu dönüştürdükleri 'emek-süreci'dediği şeye bağlıdır. 'Emek', ona göre, 'her şeyden önce insan ve doğaarasındaki bir süreçtir; insanın, kendi eylemleri aracılığıyla, kendisi vedoğa arasındaki metabolizmaya aracılık yaptığı, onu düzenleyip

denetlediği bir süreçtir.' (K i 283)İnsanların ihtiyaçlarını karşılama yoluna kısaca bir göz atalım.

İlk insanlar hayvanları avlayarak yaşıyorlardı -bunun için kendigüçlerine, avlanma yeteneklerine ve sivri sopa ve taş gibi hazır  buld ukla rı ya da mızrak ve balta gibi kendi yapt ıkla rı silahlaraihtiyaçları vardı. Giderek yiyecek yetiştirecek toprağı işlemeye

 başl adıl ar -b u kez kendi güç ve yetenek ler inin yanı nda daha karmaş ık aletlere ihtiyaç duydular. Ve daha yakın zamanlarda fabrika üretimigerçekleşti -yine doğa hammaddeyi sağlar, insanlar emeklerini koyarlar ve makine, bilgisayar gibi çok daha karmaşık aletler kullanırlar.

Her üç örnekte de üç şey öne çıkar. Birincisi, 'Doğa' vardır; yaniavlanan hayvanlar, dikilecek tohumlar, tohumların yetişeceği toprak ve

fabrikalarda işlenecek hammaddeler vardır. İkinci olarak, insan emeğivardır. Üçüncü olarak da, mızrak, saban ya da bilgisayar gibi aletler vardır.

Bu aletler, der Marx, emek sürecindeki belirleyici öğesioluşturur. İnsan emeğinin başarabilecekleri kullanılan araçlara bağlıdır.

Belirli emek araçlarının kullanımı ve yapımı, bunlar embriyohalinde bazı hayvan türleri arasında görülmekle beraber,özgül olarak insanın emek-sürecinin karakteristiğidir ve

 bundan ötürü, [Benjamin] Franklin insanı 'alet yapan h ayvan 'diye tanımlar... Ekonomik çağları birbirinden ayıran şey neyapılmış olduğu değil, nasıl ve hangi emek araçlarıylayapılmış olduğudur. (K i 286)

Emek süreci... doğada varolanlara insanın ihtiyaçları için elkonulmasıdır. Bu... insanın varlığına doğanın dayattığıkoşuldur ve bundan dolayı da... insanların içinde yaşadığı tüm

Page 50: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 50/126

Kari Marx'ırı devrimci fikirleri 

toplum biçimlerinde ortaktır. Dolayısıyla işçiyi başka işçilerleolan ilişkisiyle ele almak zorunda değildik; insanı ve emeğini

 bir yanda, doğayı ve malzemele rini diğer yanda sunmamızyeterli olurdu. Yulaf lapasının tadı bize yulaf tanesini kiminyetiştirdiği söylemez ve sunacağımız süreç, ister köle

sahibinin acımasız kırbacı altında olsun isterse kapitalistinkaygılı bakışları altında, ortaya çıktığı koşulları açığaçıkarmaz. (K i 290)

Diğer bir deyişle emek sürecinin örgütlenmesi, örneğin kapsadığıişbölümü, söz konusu toplumun doğasını tek başına belirlemez. 'İlkel'toplumların kes ve yak tarımı ile üretimin modern montaj hattı arasında bir yığı n fark vardı r. Bu far k birin ci der ecede insani eme k-g ücü nünartan vasıfları, bilimsel bilgilerin gelişiminin ve dolayısıyla dakullandığımız iş araçlarının çok daha sofistike olmasının sonucudur.

Emek sürecinde, o emek-sürecinde yer alanlar arasındakitoplumsal ilişkiler ne olursa olsun, bazı maddi sınırlamalar sözkonusudur. Örneğin bir araba üretiminde, içten yanmalı bir motor 

yapmak için gerekli teknik niteliğe ve bilimsel bilgilere sahip olmalıyız;karoseri inşa etmek için metali işleyebilmemiz; kauçuğu akıtabilmemizve lastik haline dönüştürebilmemiz; arabayı çalıştıracak yakıtıçıkartabilmemiz gerekir. Bu beceriler, insanların doğa üzerindeki büy üye n iktidarını temsil eden tarih sel başa rıla rdır . Bun lara,gelecekteki bir komünist toplumda kapitalizmde olduğu kadar ihtiyaçduyulacaktır.

 Ni tek im emek-sü rec inin doğası, bizim teor ik bilg ile rimi zle prati k  beceri ler imi ze bağlı olan insan tekn olo jis ini n gel işimini n bir yansımasıdır. Emek sürecindeki ilerlemeler, ihtiyaç duyduğumuz aynımiktardaki şeyleri daha küçük miktarda emekle üretebilmemizdemektir. Dolayısıyla, potansiyel olarak bunlar maddi üretimin

insanlığa dayattığı yükü azaltır. Aynı zamanda bizi doğal ortamımızındeğişikliklerine daha az bağlı hale getirirler. Doğa üzerindekidenetimimizi artırırlar. Bugün kıtlık ya da bolluk artık yaz mevsimininiyi ya da kötü geçmesine bağlı değildir.

— 101 — — 107

5. Tarih ve Sınıf MücadcIcsi 

Marx, üretici güçlerdeki bu gelişimin birikimli olduğunuinanıyordu. Diğer bir deyişle, bir toplumun teknik ve bilimsel

 başar ılar ı, gelecektek i top lumlar ın üzer ind e inşa edil ebileceğ i temelisağlar. Emek-sürecindeki değişiklikler daha üretken bir biçimdeüretmemize, böylece doğa üzerindeki denetimimizi artırmaya imkân

verir. Bu, diyordu Marx, insanların ilk olarak tahılı ekmeye ve evcilhayvanlar beslemeye başladığı Neolitik devrimden onsekizinci veondokuzuncu yüzyılların Sanayi Devrimine kadar bütün insanlık tarihi

 boy unca s üren bir süreç tir.Üretim güçlerinin gelişimi, yaşamlarımızdaki herhangi bir 

iyileşme için zorunlu koşuldur. Gelecekteki bir komünist toplumda bile,emek süreci 'doğanın insani varoluşa dayattığı sürekli koşul' olacaktır.Fakat üretim güçlerindeki bu gelişme, tarihsel değişim ve gelişimiaçıklamaya yetmez. Bilimsel bilgilerimizin ve pratik becerilerimizingelişmesi, üretim güçlerini kullanmayı örgütleme tarzımızdan,toplumsal üretim ilişkilerinden yalıtılmışlık içinde ortaya çıkmaz.

Marx'ın üretim ilişkilerinden ne kastettiğini anlamak için

üretimin toplumsal olduğu yönündeki iki kavrayış arasında ayrınıyapmak zorundayız. Birincisi, çalışma, ortak bir hedefe ulaşmak için bazı bireyler in işbir liğine bağlı olması nede niy le mut lak a toplumsa l bir etkinliktir. Bu bağlamda, bireyler arasındaki ilişki belirli bir biçimdeüretmenin maddi sınırlamalarıyla belirlenir. Üreticilere görev dağılımı,söz konusu emek sürecinin doğasını ve bireylerin becerileriniyansıtacaktır.

Fakat üretim açısından ikinci bir toplumsal yön vardır; bunda,aletler ve hammaddeler gibi üretim araçları yine belirleyici bir öğedir.Marx şöyle yazmaktadır:

Üretimin toplumsal biçimi ne olursa olsun, emekçiler ve

üretim araçları daima en önemli faktörlerdir... Üretiminsürmesi için birleşmeliyiz. Bu birliğin kotarıldığı özgül tarz,toplumun yapısının farklı ekonomik dönemlerini birbirlerinden ayırır. (K i i 36-7)

 — 

Page 51: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 51/126

Kari Marx'ırı devrimci fikirleri 

Marx, iki nedenle, üretimin doğasını, dolayısıyla toplumundoğasını, üretim araçlarını kimin kontrol ettiğini incelemedenanlayamayacağımızı ileri sürer. Birincisi, tarımın en ilkel biçimlerininötesine geçtiğimizde, üretim araçları olmadan hiçbir emek süreci ortayaçıkamaz. Gerçekten de, kes-ve-yak yöntemiyle yapılan tarım biletoprağa görece özgür erişime bağlıdır.

İkincisi, üretim araçlarının dağılımı, toplumun sınıflara bölü nmes inin anah tar ını verir . Çün kü fii len çal ışan lar olan üret icil erin ,üretim araçlarını, çalıştıkları alet ve hammaddelerini denetlemelerigerektiğini öngören emek sürecine özgü bir gereklilik yoktur.'Doğrudan-üreticiler' bir azınlığın tekeli olmuş olan üretimaraçlarından ayrılmış olduklarında, sınıflar doğar.

Bu ayrım, üretici güçler belirli bir düzeye eriştiğinde ortaya çıkar sadece. Sınıflı bir toplumdaki iş gününe bakan Marx iki bölümgörmektedir. Birinci bölümde doğrudan-üretici gerekli emeği harcar.Diğer bir deyişle kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerinhayatta kalmaları için ihtiyaç duyulan geçim araçlarını üretir.(Kapitalizmde işçi fiili geçim araçlarını üretmez, karşılığında paraödediği diğer malların eşdeğerini üretir, fakat temel ilişki aynıdır.)

İşgününün ikinci bölümünde üretici artı-emek harcar. Busaatlerin ürünü, fiilen iş yapan kişi tarafından değil, üretim araçlarınınsahibi tarafından alınır. Bu, işçinin ölmemesini sağlayacak olanürünleri, emeğini harcayarak üretmek için üretim araçlarını kullanmaayrıcalığı karşılığında alınır. Marx'ın yazdığı gibi:

Toplumun bir kısmının üretim araçlarının tekeline sahip bulundu ğu her yerde, işçi, ister özgür olsun ister olmasın,kendisini geçindirmek için gerekli emek zamanına, üretimaraçlarına sahip olan kimsenin ihtiyaç duyduğu tüketimaraçlarını üretmek için, fazladan harcadığı bir emek-zamanıeklemek zorunda kalmıştır. Üretim araçları üzerinde tekelesahip olan her kimse, o tarih içinde Atinalı bir aristokrat,I trüsklü bir teokrat, Romalı bir yurttaş, Norman bir baron,

 — 102 — 

5. Tarih ve Sınıf MücadcIcsi 

Amerikalı bir köle sahibi, Eflâkiı bir boyar, modern bir toprak ağası ya da bir kapitalist olagelmiştir. (K i 344-5)

Bundan ötürü sınıflı toplum sömürüye, yani üretim araçlarınıkontrol eden bir azınlığın artı-emeğe el koymasına dayanır. Ancak,

insani gelişimin erken aşamalarında Marx'ın 'ilkel komünizm' olarak adlandırdığı üretim araçlarına ortaklaşa sahip olunan toplumda, çok azartı-emek vardı ya da hiç yoktu. İşgününün hemen tamamı toplumuntemel ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli emekle geçiyordu.

Oldukça yavaş bir süreçten geçerken, ancak üretimtekniklerindeki ilerlemeler sayesinde, insanlar giderek sadece hayattakalmaları için gerekenden fazlasını üretebilir hale gelirler. Ancak buartı-ürün herhangi birinin yaşam standardını önemli oranda iyileştirmek için çok küçüktür. Bunun yerine, daha fazla etkinlik ya da siyasal güçsahibi olmak gibi çeşitli nedenlerle üretim araçlarının kontrolünü eldeeden bir azınlık tarafından el konulur. Böylece sınıflar doğar. Engels'inöne sürdüğü gibi:

Bu günün sömüren ve sömürülen, ezen ve ezilen sınıflarıarasındaki tüm tarihsel uzlaşmaz çelişkilerin hepsi aynışekilde, insan emeğinin görece azgelişmiş üretkenliğiyleaçıklanabilir. Gerçekten çalışan nüfus, gerekli emeğiyle,toplumun -emek yönetimi, devlet işleri, hukuk konuları,sanat, bilim, vb. gibi- ortak meselelerini gözetmeye zamanıkalmayacak kadar meşgul olduğu sürece, bu işleri yürütmek için, fiili emekten özgür kılınmış özel bir sınıfın hep var olması zorunlu oldukça, bu sınıf, kendi çıkarı doğrultusunda,çalışan kitlelere giderek daha büyük bir yük yüklemekte asla

 başarısız olmazdı. (AD 21 7-18)

Üretim araçlarının kontrolü (daha doğrusu, fiilen elde tutulması)

yasal sahiplikleriyle mutlaka aynı olmayabilir. Bu anlamda Marxkendisini, ' zo ru hakkın temeli sayan' Thomas Hobbes gibi materyalist

 bur juv a filozof lar ının yanı na koy mak ta ve '.. . Eğe r erk, Hob bes vediğerlerinin yaptıkları gibi, hakkın temeli sayılırsa, hak, hukuk, vl>

 — 107 — 

Page 52: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 52/126

Kari Marx'ırı devrimci fikirleri 

devlet iktidarının dayandığı diğer ilişkilerin ifadesidir, belirtisidir sadece.' (TE v 329)

Üretim ilişkileriyle yasal mülkiyet biçimleri arasındaki ayrımönemlidir. Çoğu insan kapitalizmin varlığının üretim araçlarına sahipolan ve kontrol eden bireysel kapitalistlerin varlığına bağlı olduğuna

inanır; dolayısıyla da, ticari etkinliğin, aslında firma çalışanları olan vetaş çatlasa birkaç hisseyi elinde bulunduran üst düzey yöneticilerceyürütüldüğü modern şirketin doğuşunu, artık kapitalizm altındayaşamadığımızın bir kanıtı olarak sunar. Bu tamamen gerçek dışıdır.Sınıflı toplumu tanımlayan, iktidar ilişkilerinin kuşanıldığı yasal

 biçim leri deği l, üret im araç ları nın bir azınl ık tar afından fiil en eldetutulmasıdır.

Üretim Tarzları ve Sınıf MücadelesiÜretim ilişkileri, sınıflı toplumda, 'bireyle birey arasındaki

ilişkiler değil, işçiyle kapitalist arasındaki, ikiçiyle toprak ağasıarasındaki, vb. ilişkiler'dir (TE vi 159). Marx için sömürüyü temel alan

 bu sını fsal iliş kile r t oplumu anlaman ın anah tarı dır :

Yöneticiler ve yönetilenler arasındaki ilişkiyi, ödenmemişartı-emeğin doğrudan üreticilerden çekildiği özgül ekonomik 

 biçim belirler. .. Bütün toplumsal yapının en derin gizini açığaçıkaran şey, üretim koşullarının sahiplerinin doğrudanüreticilerle doğrudan ilişkisidir daima -ki bu ilişki daimaemek yöntemlerinin ve buradan hareketle toplumsalüretkenliğin gelişimindeki belirli bir aşamaya doğal biçimdedenktir... ' (K iii 791)

Bu fikirlerin ardından Komünist Manifesto'ııun ünlü açılışsatırları gelir:

Şimdiye kadarki bütün toplumların tarihi sınıf mücadelelerinin tarihidir.

Özgür insan ile köle, patrisyen ile pleb, lord ile serf,lonca ustası ile kalfa, tek sözcükle, ezen ile ezilen birbirleriyle

 — 104 — 

5. Tarih ve Sınıf MücadcIcsi 

sürekli karşı karşıya gelmişler, kesintisiz, kimi zaman üstüörtülü, kimi zaman açık bir savaş, her keresinde ya toplumuntümüyle devrimci bir yeniden kuruluşuyla ya da çatışansınıfların birlikte mahvolmalarıyla sonuçlanan bir savaşsürdürmüşlerdir...

Feodal toplumun yıkıntıları arasından uç venniş olanmodem burjuva toplumu, sınıfsal uzlaşmaz çelişkileri ortadankaldırmadı. Sadece yeni sınıflar, yeni baskı koşulları,eskilerin yerine yeni savaşım biçimleri getirmekle kaldı. (TEvi 483 ve 485)

Bu fikir şimdilerde, burjuva tarihçilerince bile bir dereceye kadar kabul görmektedir; dolayısıyla 1848'de ne kadar devrimci olduğunukavramaya çalışmak aklı yorar. O güne kadar tarih büyük orandasadece toplumun kaymak tabakasında olanlar hakkında (ve onlar için)yazılmıştı ya da tarih boyunca Aklın soylu yürüyüşünü izlemişti. ŞimdiMarx çalışan halk kitlelerinin bütün büyük tarihsel dönüşümlerdeoynamış olduğu belirleyici role ışık tutmaya başlıyordu. Bugün tarihi

'aşağıdan' yazanlar, Marx'ın, 'tarih... sınıf mücadelelerinin tarihidir' beyanının gölg esinde yazı yorl ar.

Bizzat Marx sınıf mücadelesini en önemli keşfi saymıyordu.1852 Mart'ında Joseph Weydemeyer'e yazdığı ünlü mektubunda şöyleyazmıştı:

Ve şimdi bana göre, modem toplumdaki sınıfların varlığını yada aralarındaki mücadeleyi keşfetmek bana fazladan bir saygınlık getirmemeli. Benden çok önceki burjuva tarihçileri

 bu sınıf mücadeles inin tarihsel gelişimini, burjuvaekonomistler de sınıfların ekonomik anatomisinitanımlamışlardı. Benim yaptığım tek yeni şey, 1) sını/larınvarlığının sadece üretimin gelişimindeki özel aşamalarla

 bağlantılı olduğunu , 2) sınıf mücadelesinin kesinkes proletarya diktatörlüğüne yol açtığı, 3) sadecc hudiktatörlüğün kendisinin tüm sınıfların ortadan kalkmasını ve

 sınıfsız bir topluma geçişi sağladığını kanıtlamaktı (SY (>'))

 — 107 — 

5 T ih S f Mü d I i

Page 53: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 53/126

Kari Marx'ırı devrimci fikirleri 

Marx belki de çok alçakgönüllüydü. Ancak temel iddiasıgeçerlidir. Sınıf mücadelesi, 'daima emek yöntemlerinin ve buradanhareketle toplumsal üretkenliğinin gelişimindeki belirli bir aşamaya',Diğer bir deyişle, üretici güçlerin gelişiminin belirli bir düzeyine 'doğal

 biçimde den k' olan tarih sel olarak bazı özgül üretim ili şkil erin den

doğar.Marx 'üretici güçlerin gelişiminin belirli bir aşamasına denk 

düşen üretim ilişkileri'ni bir  üretim tarzı diye adlandırıyordu. Marxsınıflı toplumun dört ana tipi arasında ayrım yapıyordu: 'Ana hatlarıyla,Asyalı, antik, feodal ve modem burjuva üretim tarzları, toplumunekonomik formasyonunda ilerlemeci dönemler olarak belirtilebilir.' (SEi 504)

Farklı ekonomik toplumsal formasyonları birbirinden ayıran -örneğin köle emeğine dayanan bir toplumu ücretli emeğedayanan bir toplumdan ayırt eden- şey, bu artı-emeğidoğrudan-üreticisi olan kimsenin, işçinin elinden alma

 biçimid ir. (K i 325)

Bizzat sömürünün biçimi üretim araçlarının dağılımına bağlıdır.Kölelik sisteminde, emek sahibi bir üretim aygıtıdır ve efendininmülküdür, tıpkı kölenin çalıştığı toprak ve kullandığı aletler gibi.Kölenin emeğinin tamamı artı-emek gibi görünmektedir, çünkü köleürün üzerinde hiçbir hak sahibi değildir -tamamı efendiye gider. Ancak kölenin, sahibinin para harcadığı değerli bir yatırım olmasından dolayıhayatta tutulması gerekir. Öyleyse kölenin ürününün bir bölümü onun

 besl enmesi, giyd iril mesi ve barı ndır ılması için ayrı lır.Öte yandan feodalizmde, köylü üretim araçlarından -aletler ve

 belki hayv an la r- bazılarını fii len kont rol edeb ili r, faka t çalı ştığ ı top rağ asahip değildir. Dolayısıyla zamanını kendisi ve ailesi için gerekli

emekle feodal lord için çalıştığı artı-emek arasında bölmek zorundadır.Itıı kendi tarlasında çalışır, bir feodal lordun arazisinde. Bunun için bueıııek zamanının her iki kısmı da birbiriyle bağımsız biçimde yan yanavıır olur.' (K i 346)

 — 106 — 

5. Tarih ve Sınıf MücadcIcsi 

Her iki üretim tarzında da sömürü her yönüyle aşikârdır ve mülk sahibinin doğrudan üreticiler üzerindeki fiziki gücüne bağlıdır. Kölesahibi, eğer isterse, tembel ya da itaatsiz köleye işkence edebilir ya daonu öldürebilir. Feodal lordlar, silahlı hizmetlilerden oluşan askeri gücesahipti. Toprak sahibinin köylülerinin artı-emeğinden yararlanma erki

onun güç kullanma tekeline bağlıdır. Gerçekten de, yüzeysel olarak  bakı ldığınd a, asıl öneml i olan şeyin —yüzeysel tarih görü şünü n ilerisürdüğü gibi- yönetenin yönetilen üzerindeki nüfuzu biçimindeki güçilişkileri olduğu ve ekonomik ilişki olmadığı dahi ileri sürülebilir.

Ancak kapitalizmde işçi hukuken özgürdür. İşçi kapitaliste,kölenin efendisine ya da serfın lorduna bağlı olduğu gibi bağlı değildir.Sömürü, üreticinin mülk sahibine fiziksel olarak bağımlı olmasınadeğil, ekonomik baskılara ve her şeyden önce de işçinin üretimaraçlarına sahip olmamasına bağlıdır. Marx, işçilerin 'eski yanaşmalık,esaret ve kulluk ilişkilerinden özgür ve ikinci olarak da tüm kişisel eşyave mallardan ve her türlü nesnel, maddi varlık biçiminden özgür olmak üzere iki anlamda özgürdür; her türlü mülkiyetten özgürdür: diye

yazmıştı. (G 507)İngiltere'de köylüler, onbeşinci ve onsekizinci yüzyıllar arasında

-evden tahliyeler, ortak toprağın duvarla çevrilmesi gibi- çeşitlihilelerle geçimlerinin bağlı olduğu topraktan koparıldılar. Ancak kendiemek güçlerinden başka hiçbir şeye sahip olmayan bir işçi sınıfıyaratılmasıyla kapitalist üretim tarzı geliştirilebilirdi.

Kapitalist üretim tarzı doğrudan üreticinin, küçük bir kapitalistgrubun kontrolü altındaki üretim araçlarından ayrı tutulmasına bağlıdır.İşçi açısından emek gücünü kapitaliste satmasının alternatifi açlıktanölmektir. Kapitalist, üretim araçları üzerindeki kontrolünü insanlarıkendisi için çalışmaya zorlamak amacıyla kullanır ve bir kez onlarıçalıştırmaya başladığında artı-emeği ortaya çıkarabilmek için

ücretlerinin karşılığından daha uzun çalıştırmak zorundadır. Budurumda sömürü, ilk bakışta, mülk sahibinin şiddet tekeline değil,ekonomik gücüne bağlıdır. Çünkü fiziksel zorlamanın olmaması,işçinin hukuken özgür olması ve kapitalist adına çalışmayı açıkça

 — 107 — 

K i M ' d i i fiki l i 5 Tarih ve Sınıf Mücadelesi

Page 54: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 54/126

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

gönüllülük temelinde kabul etmesi sömürüyü gizler. Fakat daha azgerçek değildir.

Marx, 'üretim ilişkileri... üretici güçlerin gelişiminin belirli bir aşamasına denk düşer.' diye yazmaktadır. Burada 'denk düşmek'tenkasıt nedir? Bazı yorumcular, Marx'ın üretim tarzlarının yükseliş ve

düşüşünden doğrudan doğruya üretici güçleri sorumlu tuttuğunudüşünmüşlerdir. Bu tarih görüşü, teknolojik değişimin toplumsaldeğişimin motoru olduğunu ileri sürdüğünden dolayı, bazen 'teknolojik determinizm' diye adlandırılır.

Marx'ın yazılarında bu tür bir görüşü desteklediği görülen paragra fla r v ardı r. Örn eğin şu ifad eler i kull anma ktadır :

Toplumsal ilişkiler üretici güçlerle yakından bağlantılıdır.Yeni üretici güçler edinme yolunda insanlar üretim tarzlarınıdeğiştirirler ve üretim tarzlarını değiştirirken, geçimlerinikazanma yolunu değiştirirken tüm toplumsal ilişkilerini dedeğiştirirler. El değirmeni feodal lordlu topluma yol açar;

 buharlı imalathane de sanayi kapitalist li topluma. (TE vi 166)

Sonradan gelen bazı Marksistler, Marx'ın tarih teorisine ilişkinçarpıtmaları haklı çıkarmak için, üretici güçler bir kez belirli bir düzeyeulaştığında toplumsal devrimin kaçınılmaz olduğunu söyleyerek, bu tür görüşlere başvurmuşlardır. İkinci Enternasyonal'in (1889-1914)teorisyeni Kari Kautsky, kapitalizmin çöküşe mahkûm olduğunu ve bunun 'do ğal gerekl ili k' old uğu nu ileri sürüyor du. Sosy ali stle rinyapacakları tek şey geriye yaslanıp bu kaçınılmaz olayı beklemeleriydi.

Bu tür edilgen Marksizm, İkinci Enternasyonal'in partilerini1914'deki Birinci Dünya Savaşına karşı kitlesel muhalefetörgütlcmemeye şevketti. Bunun yerine, kendi ulusal hükümetlerinidesteklediler ve işçiler birbirlerini boğazlamaya başladıklarından

enternasyonal emek hareketi parçalandı.Sonucu etkilemeye çalışmaktansa tarihi pasif bir biçimdegözleyen kaderci Marksizm, Marx'ın görüşlerinin tamamen••aplırılmasıdır. 'Toplumsal ilişkiler üretici güçlerle yakından

 — 108 — 

5. Tarih ve Sınıf Mücadelesi 

 bağl antı lıd ır' demek, topl umsa l ilişkiler in üretic i güçle rdekideğişikliklere sadece tepki olduğunu söylemek demek değildir. İlişki ikiyönlüdür. Her biri diğerini sınırlar.

Üretici güçler üretimin toplumsal ilişkilerine sınırlar koyar. Marxve Engels, sınıfların her koşul altında ortadan kalkamayacağını şiddetle

ileri sürmüşlerdir. Engels'in Komünist Manifesto'da bir taslak  biçimind e açık ladığı üzer e:

Toplumsal düzendeki her değişiklik, mülkiyet ilişkilerindekiher devrim, artık eski mülkiyet ilişkilerine uygun düşmeyenyeni üretici güçlerin yaratılmasının sonucuydu mutlaka...sadece herkes için yeterli olanı değil, toplumsal sermaye artışıve üretici güçlerin daha da gelişmesi için bir fazlalık üretmek mümkün olmadığı sürece, toplumun üretici güçlerini kullananegemen bir sınıfla zayıf, ezilen bir sınıf daima var olur. Busınıfların nasıl oluşacağı üretimin gelişme aşamasına

 bağlıdır...Şimdiye dek üretici güçlerin herkese yetecek kadarım

üretebilecek ya da özel mülkiyeti bu üretici güçlere bir  pranga, bir engel haline getirecek kadar, gelişmemiş olduğuaşikârdır. Ancak büyük ölçekli sanayinin gelişiminin, ilk olarak  şimdiye dek duyulmamış ölçüde sermaye ve üreticigüçler yarattığı ve kısa bir süre içinde bu üretici güçlerisınırsız bir ölçüde artıracak araçların mevcut olduğu zaman;ikinci olarak  büyük halk kitleleri giderek proleter olurken vedurumları, burjuvanın servetinin artmasına ters oranlı biçimdesefalete sürüklenip dayanılmaz hale gelirken, bu üreticigüçlerin birkaç burjuvanın elinde toplandığı zaman; üçüncüolarak  bu, kolaylıkla artırılabilecek güçlü üretici güçler, her an toplumsal düzende son derece şiddet içeren karışıklıklarıtahrik edecek biçimde özel mülkiyete ve burjuvaziye

sığmayacak denli büyüdüğü zaman, özel mülkiyetin yok oluşu sadece mümkün olmakla kalmaz, kesinlikle gerekli halede gelir. (TE vi 348-9)

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 5 Tarih ve Sınıf Mücadelesi

Page 55: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 55/126

Kari Marx ın devrimci fikirleri 

Dolayısıyla sosyalizm, iyi niyetli hayalperestlerin zihinlerindenfırlamış iyi bir fikir hiç değildir. Sosyalizm, yalnızca üretici güçler sınıfların ortadan kalkmasına izin verecek bir düzeye ulaştığındamümkün olur. Ve böyle bir düzeye ulaşması da yalnızca kapitalizmdegerçekleşebilir.

Fakat buna karşılık, toplumsal üretim ilişkilerinin üretici güçleringelişimine sınırlar getirdiği de aynı derecede doğrudur. Emek sürecindeki ilerlemelerin gerçekleşme düzeyi, bu ilerlemelerin esastoplumsal sınıfların en azından birinin çıkarına olup olmadığına bağlı dır.

Orta Çağlardaki Avrupa örneğini ele alalım. Tarihçiler, feodaltoplumun, toprak mevcut nüfusu besleyemediği ve yaşam standartlarıdüştüğü zamanlarda, savaşla, açlıkla ve vebayla denge kurulana kadar  bir dizi kor kun ç kriz yaşadığı nı gös termiş lerdir . Çoğ u köylü olan ve eniyi zamanlarda tarımsal üretimle ancak açlık içinde hayatta kalmayı

 başaran Batı Avru palı insan lar neredeyse nükl eer bir soyk ırımyaşamışçasına kitlesel halde öldüler. Fransız Marksist tarihçi Guy Bois,

on dördüncü yüzyılın ortalarında doğu Normandiya nüfusunun yarısıyok olurken, bir sonraki yüzyılın başlarında çok daha fazlasınınöldüğünü göstermiştir. Onun tahminine göre, 1460 yılında nüfus 1300yılındaki nüfusun üçte birinden azdı.

Bunlar sadece doğal felaketler olarak Malthus'un nüfus yasasınınörnekleri değildi. O sırada egemen olan feodal üretim ilişkilerindendoğuyorlardı. Köylüler ürünlerinin yarıdan fazlasını, muhafızlarını besle mek ve sil ahlandı rmak ve kend i topl umsal konu mun u idameettirmek için kullanan feodal lorda vermek zorundaydılar. Köylüleringelişmiş üretim yöntemlerine yatırım yapacak ne kaynakları ne deteşvikleri vardı.

Bu, ikiçilik tekniklerinin geç Orta Çağ'ın büyük bölümünde

(1300-1550) değişmeden kaldığı anlamına geliyordu. Nüfus belirli bir sınırı aştığında, bu teknikleri kullanarak toprak da yemek de nüfusayetmiyordu. Lord köylüler açlıktan ölse de gelirinin azalmasına izinvermezdi. Yükii taşıyamayan köylü ekonomisi çökecekti.

110 — 

5. Tarih ve Sınıf Mücadelesi 

Bilimsel bilgilerin çoğalması bize emek üretkenliğini artırmagücü verse bile, bu fırsatın fiilen kullanılıp kullanılmaması yürürlüktekitoplumsal üretim ilişkilerine bağlı olacaktır. Bu kez Çin'denvereceğimiz bir başka örnek, toplumsal ilişkilerin teknolojik ilerlemeyinasıl engelleyebileceğini açıklığa kavuşturabilir.

Sung hanedanlığı sırasında (960-1259) Çin Avrupa'nın birkaçyüzyıl önündeydi. On birinci yüzyılda orada inşa edilmiş demir dökümhaneleri Sanayi Devrimi'ne kadar dünyanın en büyük dökümhaneleriydi. Ateşli silahlar, hareketli matbaa hurufatı, manyetik 

 pusu la ve meka nik saat ler Av ru pa' da görünme ler ind en yüzl erce yılönce Çin'de geliştirilmişti. Ancak bu hamleler modern bir sanayiekonomisinin geliştirilmesini teşvik etmemişti. Tam tersine, bu tür gelişmelerden hiç çıkarları olmayan toprak ağaları ve bürokratlarınegemen olduğu feodal toplumsal yapı, oııdokuzuncu yüzyılda eski OrtaKrallık Batılı kolonicilerce fethedilinceye kadar durgunluğun veçöküşün nedeni olmuştu.

Toplumsa l üretim ilişkileri (toplu mun ekonomi k yapısı) ve

üretici güçler (insani beceriler ve teknoloji) birbirlerine egemenolmaktan çok birbirlerini etkiler. Beceri ve teknoloji düzeyi toplumsaldeğişime sınırlar koyar, fakat aynı zamanda kamçılar da; bu aradatoplumun yapısı insanların emek sürecini ne kadar değiştirebileceğinive yeni teknikleri ne kadar kullanabileceğini belirler.

Marx bunlar arasındaki ilişkiyi zamanla değişen bir ilişki olarak görür. Verili bir toplum yapısı, sadece, insani beceri ve teknolojiningelişiminin belirli bir düzeyiyle uyumludur. 'Gelişimlerinin belirli bir aşamasında toplumun maddi üretici güçleri mevcut üretim ilişkileriyleçelişmeye başlar... Üretici güçlerin gelişmesiyle bu ilişkiler onların

 pran gala rın a dön üşü r.' (SE i 503-4) Bunun üzer ine topl um, üreticigüçlerin daha da gelişmesine yol açabilecek yeni üretim ilişkileri

eskilerinin yerini aldığında sona erebilecek toplumsal kriz döneminegirer.Yukarıda sözü edilen Avrupa feodalizminin krizi bu sürece ışık 

tutabilir. Roma döneminin sonunda feodal üretim ilişkilerinin

 — 111 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri  5. Tarih ve Sınıf Mücadelesi

Page 56: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 56/126

yerleşmesi hiç kuşkusuz önemli oranda ekonomik ilerlemeye yolaçmıştır. Onuncu ve onüçüncü yüzyıllar arasında tarımsal üretkenlik önemli oranda yükselmiş, önemli miktarda arazi ekip biçmeye ayrılmış,kasabalar büyümüş ve nüfus artmıştır. Yunanlı ve Romalılar tarafındangerçekleştirilen sayısız bilimsel buluş, antik dünyaya egemen olan

köleci üretim ilişkileri uygulamaya konulmasına engel olduğundan,ancak şimdi ekonomik kullanıma sokulmuştur.Fakat onüçüncü yüzyıldaki bu ekonomik büyüme, onu teşvik 

etmiş feodal ilişkilerin getirdiği sınırlara çarpmıştır. Daha önce görmüşolduğumuz gibi, hızla büyüyen nüfusu beslemek için gerekli tarımsalgelişmelerin gerçekleşmesinde ne lordun ne de köylünün pek fazlaçıkarı yoktu. Sonuç, uzun bir kriz olmuştu.

Bundan dolayı toplumsal krizler yürürlükteki üretim tarzındakiçelişkilerden doğar. Aynı zamanda yeni bir üretim tarzının ortayaçıkabileceği koşulları yaratırlar. Feodalizmle ilgili bir örnek verecek olursak, on dördüncü yüzyılda Kara Ölüm'ün ardından gelen emek-gücü darlığı, İngiliz köylülerini, 1381 büyük isyanının yenilgisine

rağmen, serfliği yok olmaya zorlayacak kadar güçlü bir konumagetirmiştir. Köylüler artık toprağa bağlı değillerdi. Ancak kendileriniçalıştıkları arazi parsellerinin sahipleri haline getirmek için Fransız benze rleri kad ar güçlü deği lle rdi. İngil iz topr ak ağaları, onal tınc ıyüzyıldan itibaren, köylüleri topraklarından atıp araziyi ikiliklerinekatabiliyorlardı. Daha sonra bunları ücretli emekçi istihdam eden ve

 paza r için mal üreten kapi tali st kira cıla ra kira lıyo rlar dı. Feoda l üret imilişkilerinin giderek zayıflaması kapitalizmin ortaya çıkışına yolaçmıştı.

Marx, sınıf mücadelesinin bu çelişkiler ışığında ele alınmasıgerektiğini ileri sürüyordu. Bir üretim tarzının yerini bir başkasınınalması barışçıl bir yolla ve kademeli olarak gerçekleşmez; eski yönetici

sınıfın mülksüzleştirildiği ve yerine yeni bir sınıfın geçtiği bir devrimi(.'.erektirir. 'Üretici güçler ve ilişki biçimleri arasındaki çelişki... her halükarda bir devrimle sona erer; bununla birlikte herkesi kapsayan

5. Tarih ve Sınıf Mücadelesi 

çeşitli sınıfların çatışmaları, bilinç farklılıkları, fikir çatışmaları gibiçeşitli alt biçimler de alır.' (TE v 74)

Ekonomi_Politiğin_Eleştirisine_K:ıtkı 'ya Önsöz içinde yer alanşu ünlü satırlar Marx'ın tarih teorisini özetlemektedir:

Varlıklarının toplumsal üretiminde, insanlar, aralarında,

zorunlu, kendi iradelerine bağlı olmayan belirli ilişkileregirerler; bu üretim ilişkileri, onların maddi üretici güçlerinin

 belirli bir gelişme derecesin e denk düşer. Bu üretimilişkilerinin tümü, toplumun ekonomik yapısını, belirlitoplumsal bilinç şekillerine denk düşen bir hukuksal vesiyasal üstyapının üzerinde yükseldiği somut temeli oluşturur.Maddi hayatın üretim tarzı, genel olarak sosyal, siyasal veentelektüel hayat sürecini koşullandırır. İnsanların varlığını

 belirleyen şey, b ilinçleri değildir ; tam tersin e, onların bilincini belirleyen, toplumsal varlıklar ıdır. Gelişmele rinin belirli bir aşamasında, toplumun maddi üretici güçleri, o zamana kadar içinde hareket ettikleri mevcut üretim ilişkilerine ya da,

 bunların hukuki ifades inden başka bir şey olmayan , mülkiyetilişkilerine ters düşerler. Üretici güçlerin gelişmesinin

 biçimleri olan bu ilişkiler, onların engelleri haline gelirler. Ozaman bir toplumsal devrim çağı başlar. Ekonomik temeldekideğişme, kocaman üstyapıyı, çok ya da az bir hızla altüsteder. (SE i 503-4)

 Altyapı ve Üstyapı'Şimdiye kadarki bütün toplumların tarihi sınıf mücadelelerinin

tarihidir.' Ve sınıflar da, Marx'a göre, esas olarak  ekonomik  ilişkilerdir.Marx, Lenin'in ünlü tanımını hiç kuşkusuz kabul ederdi:

Sınıflar, tarihsel olarak belirlenmiş bir toplumsal üretim

sistemi içinde işgal ettikleri yer, üretim araçlarıyla olan (çoğudurumda hukuken kararlaştırılmış ve formüle edilmiş)ilişkileri, toplumsal emek örgütlenmesindeki rolleri ve sonuçolarak edindikleri toplumsal varlıklarının boyutları ve onu

 — 113 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri  5 Tarih ve Sınıf Mücadelesi

Page 57: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 57/126

edinme tarzları itibariyle birbirlerinden farklılık gösteren büyük insan gruplarıd ır. Sınıfl ar, içlerinden birinin, toplumsalekonominin belirli bir sisteminde işgal ettikleri farklı yerler sayesinde diğerinin emeğine el koyabildiği insan gruplarıdır.

Bu tarih anlayışı, ilk fonnüle edildiğinden beri birçok 

eleştirmenin ileri sürdüğü gibi, kabaca toplumsal yaşamın tümünü bir ekonomik çıkarlar ifadesine indirgemiyor mu?

Marx'ın güç ve üretim ilişkilerinin toplumun tamamınışekillendirme yolunu kavrayışı gerçekte hayli incelikli ve karmaşıktı.Çoğu yorumcunun işaret ettiği gibi, Marx'ın ekonomik 'altyapı' olarak  bilin en şeyl e ideoloj ik ve polit ik üsty apı aras ındaki ili şkiy e yöne lik enönemli ifadesi kesin ve yetkindir:

Bu üretim ilişkilerinin toplamı, üzerinde hukuki ve siyasalüstyapının yükseldiği ve toplumsal bilincin belirli

 biçimle rinin denk düştüğü ve gerçek temel  anlamına gelenekonomik toplum yapısını oluşturur. Maddi yaşamın üretimtarzı genellikle toplumsal, siyasal ve entelektüel yaşam

sürecini koşullandırır. İnsanların varlıklarını bilinçleri belirlemez, tersine onların bilinçlerin i belirleyen toplumsalvarlıklarıdır. (SE i 503-4)

Burada ana hatları çizilen toplum resmi, üstyapının -politika veideoloji- ekonomide ne olduğunu sadece pasif biçimde yansıttığı bir resim değildir. Daha çok, italik yazdığım sözcüklerin önerdiği gibi,olan biten, üretim güç ve ilişkilerinin üstyapıdaki gelişmelere sınır koymasıdır. Şimdi bu böyleyse, politik ve ideolojik faktörlerin kendiritimlerine göre gelişmesi ve tekrar ekonomiye yansıması için epeycealan vardır.

Bu, Engels'in, Marx'ın ölümünden birkaç yıl sonra yazdığı bir 

mektupta ileri sürdüğü şeydir:Materyalist tarih anlayışına göre tarihteki nihai belirleyiciunsur, gerçek yaşamın üretimi ve yeniden üretimidir. NeMarx ne de ben bundan fazlasını ileri sürdük. Buradan

 — 114 — 

5. Tarih ve Sınıf Mücadelesi 

hareketle eğer birisi bunu ekonomik öğenin tek belirleyiciolduğunu söyleyerek eğip bükerse, bu önermeyi anlamsız,soyut, saçma bir ifadeye dönüştürmüş olur. Ekonomik durumtemeldir, fakat üstyapının çeşitli öğeleri -sınıf mücadelesinin

 politik biçimleri ve sonuçları, yani: başarılı bir kavgadan, vs.

sonra muzaffer sınıfın hazırladığı anayasalar, hukuki biçimler ve hatta bütün bu fiili mücadelelerin katılanların beyinlerine,siyasal, hukuki, felsefi teorilere, dini görüşlere yansımaları ve

 bunların gelişerek dogma sistemler ine dahil olm ası - tarihselmücadelelerin gidişatına da etki eder ve çoğu durumdaonların biçimlerinin belirlenmesinde baskın olur. Bütün buöğelerin, sonsuz sayıda rastlantı arasında... ekonomik hareketin kendisinin zorunluluğunu dayattığı bir etkileşimvardır. (SE417)

O halde verili bir toplumda hangi üretim ilişkilerinin egemenolduğunun tespiti, o toplumu anlamaya çalışmanın sadece başlangıçnoktasıdır. Yeterince iyi anlayabilmek için, üretim ilişkilerinin

toplumun 'gerçek temel'i olduğunu akılda tutmak kaydıyla ideolojik ve polit ik fakt örle rin eko nomiyl e etki leş ime girdiği yolu kavr amak gerekir.

Altyapı ve üstyapı arasındaki ilişkide yer alan şeyle ilgili olarak net bir fikre varmak için, üstyapının en önemli iki öğesi, ideoloji vedevlete bir göz atalım.

Marx, toplumsal devrimlerden bahsederken şöyle yazar:

Ekonomik üretim koşullarının maddi dönüşümü... ile hukuki,siyasal, dini, estetik ya da felsefi -kısacası ideolojik biçimleriarasında bir ayrım yapmak gerekir. Nasıl ki bir bireyhakkındaki kanımız onun kendisi hakkında ne düşündüğünüesas almazsa, böyle bir dönüşüm dönemini onun kendi

 bilinciy le yargılamayız; tersine bu bilinç maddi yaşamınzıtlıklarından, toplumsal üretici güçlerle üretim ilişkileriarasında mevcut çelişkiden anlamlandırılmalıdır. (SE i 504)

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 5. Tarih ve Sını f Mücadelesi

Page 58: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 58/126

Kari Marx ın devrimci fikirleri 

Bıı yüzden, Marx, ilk olarak bilincin 'maddi yaşamınçelişkilerinden bağımsız olduğunu reddeder. Bilincin toplumsal varlığı bel irl emes ind en çok, toplumsa l varlık bilinc i beli rler . Faka t 'to plu msa lvarlık bilinci belirler' demek ne anlama gelir? Her şeyden önce,insanların sahip oldukları inançların, içinde yaşadıkları maddi ve

toplumsal koşulların baskısıyla biçimlenecekleri anlamına gelir.İnsanlar saf akıl âleminde yaşayan bedensiz ruhlar değildirler. Onlar,çoğunun ancak varlıklarını devam ettirebileceklerinden fazlasına sahipolamadıkları koşullar altında hayatta kalmaya çabalayan erkek vekadınlardır. Sahip oldukları inançlar, durumlarını anlamlandırma vegünlük eylemlerini yönlendirme çabaları olacaktır.

Dahası insanlar, ilkel komünizmin bitiminden bu yana, sınıflıtoplumlar halinde yaşamışlardır. Bu demektir ki, yönetici sınıflarındoğrudan üreticileri kendi durumlarını kabul etmeleri için onları iknaetmeleri önemlidir. Bu kabul çeşitli biçimlerde olabilir. Bu, yöneticisınıfın alt edilemeyecek kadar güçlü olduğu inancı temelinde basitçegeri çekilme olabilir. Ayrıca şimdiki toplumsal düzenin adil ve arzu

edilebilir bir şey olması biçiminde pozitif inanç da alabilir. Her ikidurumda da, doğrudan üreticilerin inançları onların statükoyukabullerinde can alıcı bir rol oynar.

Bu bağlamda, ideolojiler -insanların dünya hakkında sahipoldukları sistematik inançlar- yalnızca sınıf mücadelesindekirollerinden hareketle anlaşılabilir. Diğer bir deyişle, egemen üretimilişkilerinin korunmasına ya da zayıflatılmasına katkıları açısından^ahlil edilmelidirler.

Marx, ideolojilerin sömürülenleri toplum içindeki konumlarıhakkında yanıltarak sınıflı toplumları desteklediğine inanmaktadır.Bunun etkisi, söz konusu sınıflı toplumun toplumsal ilişkilerinin,insanlık tarihinin sadece bu dönemine özgü olmak yerine, kaçınılmaz

nitelikte, ortadan kaldırılamaz türden doğal  ilişkiler sayılmasıdır.Bunun sonucu, özgül sınıf çıkarlarının evrensel insani çıkarlar olarak ^örülmesidir.

5. Tarih ve Sını f Mücadelesi 

Eğer kapitalist üretim ilişkileri insani gelişimin en yüksek  biçimini temsi l ediyors a, kapit alis tin kâr etmesi herke sin çıka rınadır. Ohiç kimseyi sömürmüyordur: Toplumsal üretimdeki rolüvazgeçilmezdir ve kâr da katkısının adil bir ödülüdür.

İdeolojiler, insanları toplumun doğası hakkında yanlış görüşler 

 besl emey e ikna eder ek mevc ut üretim tarzı nın devamını sağlar . Bu bağl amda , tarih yap anlar, devr imci döne mle rde bile, oynadı klarırollerin doğasını tam olarak anlamazlar:

İnsanlar tarihlerini kendileri yaparlar, fakat onu tamistedikleri gibi yapamazlar; kendi seçtikleri koşullar altındadeğil, fakat doğrudan yüz yüze kaldıkları ve geçmiştendevrolunan koşullar altında yaparlar. Tüm eski kuşaklarıngeleneği yaşayanların beyninde bir kâbus gibi durur. Ve tamda kendilerini ve şeyleri kökten değiştirmeye, asla var olmamış bir şeyler yaratmaya adamış göründüklerizamanlarda, tam da bu gibi devrimci kriz dönemlerinde,geçmişin ruhlarını heyecanla k-ndi görevlerine aktarırlar ve

dünya tarihinin yeni sahnesini geçmişin eski yüzlü kılığıylave geçmişten borç alınan dille sunmak için onlardan adlarını,savaş naralarını ve kostümlerini ödünç alırlar. DolayısıylaLuther, Havari Paul'un maskesini takmış, 1789-1814 devrimikendisini bazen Roma Cumhuriyeti bazen de Romaİmparatorluğu gibi süslemiştir. (TE xi 103-4)

Bu kendini aldatma biçimi büyük burjuva devrimlerindegerekliydi çünkü bu devrimlerin liderleri hem kendilerini hem dedestekçilerini, sınıflarının zaferinin bir bütün olarak insanlığın çıkarınaolduğuna inandırmak zorundaydılar.

Burjuva toplumu kahraman olmadığı halde, o toplumundoğması için halkların kahramanlıkları, fedakârlıkları,yılgıları, iç savaşları ve savaşları gerekliydi. Ve burjuvaziningladyatörleri Roma Cumhuriyeti'nin saf klasik geleneklerindemücadelelerinin içeriğine yönelik burjuva sınırlamalarını

 — 117 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri  5. Tarih ve Sınıf Mücadelesi 

Page 59: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 59/126

kendilerinden gizlemek ve tutkularına tarihsel trajik bir görünüm vermek için ihtiyaçları olan ideallerini ve sanat biçimlerini bulmuşla rdır. Benzer şekilde, bir başka gelişimaşamasında, bir yüzyıl önce, Cromvvell ve İngiliz halkı kendi

 burju va devrimleri için Eski Ahitten nutuklar, tutkular vehayaller ödünç almıştı. (TE xi 104-5)

Marx, ekonomik ve politik güçleri sayesinde yönetici sınıf ideolojilerinin kitleler arasında egemen olduğuna inanmaktadır.'Egemen sınıfın fikirleri her dönemde egemen fikirlerdir: yani,toplumun egemen maddi gücü demek olan sınıf aynı zamanda egemen

 zihinsel  gücüdür de.' (TE v 59) Yönetici sınıf üretim araçları ve devletüzerindeki denetimini halkın inançlarını biçimlendiren çok çeşitlikurumlar yaratmak ve sürdürmek için kullanır. Orta Çağ dönemlerinde

 bu kurumları n en önemlis i kili seyd i. Şimd i buna , eğit im sistemi ve kitl eiletişim araçları başta olmak üzere birçok araç eklenmiştir.

Ancak Marx açısından yönetici sınıfın ideolojik gücününekonomik ve politik güçlerinden ayrılamaz olduğu açıktır. Ekonomik 

olarak baskın olan sınıf aynı zamanda yönetici sınıftı -yani, üretimaraçlarını kontrol eden sınıf devleti de kontrol ediyordu. Devlet, Marxaçısından, belirli bir sınıfın egemenliğini sürdürülebilmesini sağlayanen önemli araçtı. 'Modern devletin yönetimi' KomünistIManifesto'daki ünlü deyişle, 'tüm burjuvazinin ortak işlerini yöneten

 bir komiteden başka bir şey değ ild ir. ' (TE vi 486 ) 'Gerç ek anlamı ndasiyasal güç, bir sınıfın bir başka sınıfı ezmek amacıyla örgütlenmişgücüdür.' (TE vi 505)

Marx sistematik bir devlet teorisi geliştirmeye asla girişmedi.Onun konuya ilişkin görüşlerinin dağınık notlardan ve özel analizlerdençıkartılması gerekir. Engels ve Lenin konuyu daha da ileri götürdüler.Ancak geliştirdikleri teorinin ana hatları zaten Marx'ta vardır.

Daha 1843'de Hegel'in Hukuk Felsefesinin Eleştirisi 'ndeM;ırx, modern devletin sivil toplumdan, böylece ekonomik vetoplumsal yaşamdan ayrışmasıyla karakterize olduğunu ileri sürmüştü.

Daha sonra o ve Engels, bu ayrışmanın yalnızca sınıfsal uzlaşmazçelişkilerin kaçınılmaz sonucu olarak kavranabileceğini gösterdiler.

Engels, devletin ortaya çıkışının toplumun sınıflara bölünmesin den ayrı tut ulamay acağ ını ileri sürüyor du:

Devlet... gelişmenin belirli bir aşamasında toplumun bir 

ürünüdür; bu, söz konusu toplumun kendi içindeki çözülmez bir çelişkiyle iç içe geçmiş olduğunun, güçsüzlüğü nden dolayıgideremediği uzlaşmaz çelişkiler içinde bölündüğününitirafıdır. Fakat içinde çatışan ekonomik çıkarlar barındıran buuzlaşmaz çelişki ve sınıflar kendilerini ve toplumu kısır mücadelelerle yok edemeyecek olduğu için, görünürdetoplumun üstünde durup çelişkiyi bastıracak bir güce sahipolmak ve onu 'düzen'in sınırları içinde tutmak gerekliolmuştur ve toplumun içinden çıkan fakat onun üstünde bir yere yerleşen ve kendisini ondan giderek uzaklaştıran bu erk,devlettir. (SE iii 326-7)

Bu gücün özü, devletin baskı araçlarını, en basit şekilde silahlı

gücü kontrol etmesidir. Sınıflı toplumlardan önce, herhangi bir konudaverilen kavgada yer alan kişilerle nüfusun geri kalanı arasında herhangi bir fark yokt u. Anca k sını fsal uzlaşmaz çeli şkil erin ortaya çıkış ıyla budurum ortadan kalkar. Güç kullanımı, dış düşmanlarla savaşmak kadar nüfusun büyük çoğunluğunun bastırılması rolünü de oynayanuzmanlaşmış bir azınlığın güç kullanım alanı haline gelir. Böylecedevletin toplumdan ayrışması esas itibariyle baskı araçlarının, yöneticisınıfın artı emeğine dayandığı doğrudan üreticilerden ayrışmasıdır.Engels'in ifadesiyle, devlet oluşumu:

artık kendisini silahlı bir kuvvet olarak örgütleyen halklaözdeş olmayan bir kamu gücünün kurulmasını gerektirir.Kendi kendine hareket eden silahlı halk örgütlenmesi,sınıflara ayrıldığı için imkânsız hale geldiğinden dolayı buözel kamu gücü gereklidir... Bu kamu gücü her devlettevardır; sadece silahlı adamlardan değil, her türlü maddi

Kari Marx'ın devrimci fikirleri  5. Tarih ve Sınıf Mücadelesi 

Page 60: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 60/126

destekten, cezaevlerinden ve baskı kurumlarından oluşur...Devlet içindeki sınıfsal uzlaşmaz çelişkiler keskinleştikçe vekomşu devletler genişleyip nüfusları arttıkça... büyür...İşgalcirekabetin ve sınıf mücadelesinin kamu gücünü toplumuntamamını, hatta devleti yutacak hale getirdiği bugünün

Avrupa'sına bir göz atmamız yeterli olur. (SE iii 327-8)Engels devletlerin oluşumu ve evrilmesindeki iki ana faktörü

şöyle tanımlar; bu iki faktör, sınıfsal uzlaşmaz çelişkilerin gelişmesi vekeskinleşmesi ve devletler arasındaki askeri nüfuz oluşturmaya yönelik mücadeledir. Marx bu fikri Paris Komünü üzerine yazdığı yazılarda çok daha tarihsel somutlukla geliştirmiş; modern kapitalist devletinkökenlerini Avrupa'da Orta Çağ'ın sonunda ortaya çıkan mutlak monarşilere kadar sürmüştür.

Her yerde hazır ve nazır ve karmaşık askeri, bürokratik,dinsel ve adli organlarıyla canlı sivil toplumu bir boa yılanıgibi sıkan merkezileşmiş devlet çarkı ilkin mutlak monarşigünlerinde feodalizmden kurtuluş mücadelesinde moderntoplumun bir silahı olarak biçimlenmiştir. Orta Çağlordlarının, kentlerinin ve din adamlarının imtiyazları, yüksek makam sahibi feodal görevlileri maaşlı devlet memurlarıyladeğiştirerek, lordların Orta Çağ'a özgü hizmetlilerinden veküçük yerleşim yeri yurttaşlarının loncalarından kalan asker artıklarını düzenli bir orduya dönüştürerek, ortaçağ güçlerininkarmaşık (rengârenk) anarşisi yerine düzenli, sistematik vehiyerarşik bir işbölümüne sahip bir devlet erki planınıkoyarak üniter bir devlet erkine dönüşmüştür. Birinci Fransızdevrimi, ulusal birlik oluşturma (bir ulus yaratma) göreviyletüm yerel, bölgesel, kentsel ve eyaletsel bağımsızlıkları parçalamak zorundaydı . Bundan dolayı, mutlak monarşinin başlattığı şeyi, devlet erkinin merkezi leştir ilmesi veörgütlenmesini geliştirmek ve devlet erki çemberini veniteliklerini, aygıtlarının] sayısını, bağımsızlığını ve gerçek 

toplumun doğaüstücü etkisini genişletmeye mecbur kaldı.(FİS 162-3)

Böylece kapitalizmin zaferi devlet aygıtının güç ve etkinliğinindevasa boyutlarda artmasına yol açmıştır. Fakat bu aygıt sömürülensınıflardan olduğu gibi burjuvaziden de giderek bağımsızlaşıyor 

muydu? Bu, en azından, sırasıyla I. Napolyon ve III. Napolyon'un,sadece askeri güce dayanan bireysel bir maceraperestin devletinkontrolünü eline geçirebileceği ve işçilerle köylülerin yanındakapitalistlerden de bağımsız bir biçimde hüküm sürebileceği, Birinci veİkinci Fransız İmparatorluklarında Bonapartizııı denilen fenomeniningösterdiği şeydi. Bu nokta daha güçlü biçimde vurgulanabilir: Marx'tansonraki dönemde, siyasal dayanağı işçi sınıfı olan partilerin seçiliphükümetle ri kontrol etmes i devletin bir sınıf egemenliğ i aracı olduğufikriyle çelişmiyor mu?

Bu soruya cevap verebilmek için kendimize, Marx ve Engelsaçısından devletin sınıfsal uzlaşmaz çelişkilerin ürünü olduğunu;Marx'ın dediği gibi, 'uzlaşmaz çelişkilerin sivil toplumdaki resmi

ifadesi' (TE vi 212) olduğunu hatırlatmamız gerekir. Marx, 'bütünündevlet halinde yoğunlaşması'ııdaıı bahseder (G 227). Diğer bir deyişle,toplumun tüm çelişkileri devlette yansır ve kristalize olur. Yöneticisınıfın egemenliğinin devamı devlet erkinin örgütlenmesine yansıyandiğer sınıflarla arasındaki bir dizi uzlaşmaya bağlı olabilir.

Örneğin, Marx burjuvazi ve proletarya arasında birkaç yıl sürenaçık iç savaş sonrasında Fransa'daki kapitalist iktidarın korunmasınıntek yolunun, 1848 Devriminden sonraki III. Napolyon'un zaferiolduğunu ileri sürüyordu:

İmparatorluk, köylülüğe, sermaye ve emek savaşımınadoğrudan doğruya katılmamış bulunan o geniş üreticiler yığınına dayandığını ileri sürüyordu. Parlamentarizme, ve

 böylece hükümetin varlıklı sınıfl ara doğrudan bağımlılığınada son vererek, işçi sınıfını kurtaracağını ileri sürüyordu. İşçismıfı üzerindeki ekonomik üstünlüklerini koruyarak, varlıklı

 — 121 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri  5. Tarih ve Sınıf Mücadelesi 

Page 61: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 61/126

sınıfları kurtaracağını ileri sürüyordu; ve son olarak, ulusal büyüklük yalancı düşünü herkes için yeniden canlandırarak, bütün sınıfla rın birliğini kurmuş olmakla böbürleniyordu.Gerçeklikte, burjuvazinin ulusu yönetme yeteneğini çoktanyitirmiş —ve işçi sınıfının henüz elde etmemiş— bulunduğu bir dönemde, tek olanaklı hükümet biçimi de buydu. (FİS230-1)

Yönetici sınıfın devlet aygıtını fiilen işletme bağlamındadoğrudan yönetme konumunda olmadığı böylesi bir paradokskapitalizm altında mümkündür; çünkü sömürü doğrudan üreticilerinsürekli fiziki zulüm altında tutulmasına bağlı değildir. Bunun yerineekonomik baskılar, nihayetinde çalışmakla açlıktan ölme arasındakiseçim, işçileri sömürüye boyun eğmek zorunda bırakır. 'Ekonomik ilişkilerin doğurduğu sessiz baskı kapitalistin işçi üzerindekiegemenliğini tesciller. Doğrudan ekonomik olmayan güç, elbette hâlâkullanılmaktadır; ancak sadece istisnai durumlarda.' (K i 899)

Bundan ötürü, kapitalist toplumlarda ekonomi ve politikanın

 birb irin den ayrı görü nmesi yayg ındı r. Ancak temel gerç ekli k farklıdır .Bir taraftan ekonominin kapitalistlerce denetimi devletinyapabileceklerine sınır getirir. Eğer burjuvazi bir hükümetinyaptıklarını beğenmiyorsa, örneğin, paralarını ülke dışına çıkartabilir.Bu baskı türü Britanya'daki İşçi Partisi hükümetlerini daha radikal

 poli tika ları nı yumuşa tmak ya da terk etm ek zorunda bırakmı ştı r. Diğ er yanda, bizatihi devlette, parlamento ve kabine gibi seçilmiş organlarlaaskeri ve sivil bürokrasi arasında bir işbölümü vardır. Bürokrasininkapitalist sınıfla yakın bağlar içinde olması, burjuva üretim ilişkileriniyıkmayı hedefleyen bir hükümeti baltalayacağı, hatta zorlanırsa, isyanedeceği anlamına gelir.

Bununla beraber kapitalizm altında politika ve ekonominin

görece ayrılması, burjuvazinin devlet aygıtını kontrol edemediğidurumlara izin verir. Bu da burjuvazinin diğer sınıflarla ya da sınıf Ihıksiyonlarıyla toplumsal uzlaşmaz çelişkileri yumuşatacak ve etkisinidalın da sağlamlaştıracak uzlaşmalara girmesini müm kün kılar.

 — 122 — 

Marx, o günlerin Britanya'sının şöyle bir durum yansıttığınainanıyordu:

Britanya Anayasası... resmen egemen olmayan fakat siviltoplumun tüm belirleyici alanlarında fiilen yer alan burjuvaziile resmen idareci olan toprak aristokrasisi arasındaki

demode, eski, çağdışı uzlaşmadan başka bir şey değildir.Aslen 1688 'muzaffer' devriminden sonra, burjuvazininsadece bir kesimi, fınans aristokrasisi uzlaşmada yer almıştı.1831 Reform Yasası bir başka kesim olan sanayi

 burjuvazi sinin yüksek düzeyli görevlilerini, İngilizcedeyişiyle millocracy kabul etmişti...

Burjuvazi... bütün olarak siyasal olarak yönetici sınıf olarak tanınsa bile, bu sadece, yasama erkinin yürütme

 bölümü, yani Parlamenton un her iki Kamarasında yasayapıcılar dahil olmak üzere tüm hükümet sisteminin toprak aristokrasisinin elinde kalması kaydıyla mümkündür. (TE xiv53-4)

Burjuvazi böylece hükümet olmadan yönetebilir. Engels, ulusal birl eşmeden asıl yararlanan ın sanay i burj uvaz isi oldu ğunu , faka t Junker toprak ağaları sınıflarının fiilen yönetmeyi sürdürdüğü Bismarck Almanya'sında benzer bir bölüşümün var olduğunu ileri sürüyordu.Daha sonraki Marksistler, burjuvazinin hükümet olmadan yönetmesininkapitalizmin genel bir özelliği olduğunu iddia etmişlerdir. İlk bakışta,Marx'ın devlet teorisinin, altyapı ve üstyapı arasındaki ilişkinin, onungenel olarak açıkladığı gibi, karmaşık ve incelikli olduğunu görebiliriz.

Marx çok farklı toplumların özelliklerini açıklayabilecek ve aynıüretim ilişkilerini paylaşan toplumların politik ve ideolojik üstyapılarındaki varyasyonları açıklayabilecek bir tarih teorisigeliştirmişti. Özellikle İkinci Dünya Savaş'ından bu yana zengin bir 

Marksist tarih yazını külliyatının ortaya çıkması bu teorininüretkenliğinin onaylanmasıdır. Bununla birlikte, Marx'ın kaygısı, esasitibariyle Condorcet'in ya da Hegel'inkinden çok daha bilimsel ölçekte

 bir tarih teor isi for mül e etmek deği ldi. Tarihsel materya lizmin keskin

 — 123 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri  6. Kapitalizm

Page 62: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 62/126

yüzü Marx'ın bilimsel kapitalizm analizinde ve onun devrimci politikateorisinde yatar. 6. Kapitalizm

Marx'ın başyapıtı. Kapital, yaşamının doruk noktasıydı. Yapıtınamacı, Marx'ın 1. Cildin önsözünde belirttiği gibi, 'modern toplumun

ekonomik devinim yasasını açığa çıkarmak'tı. (K i 92) Önceki ekonomidüşünürler i kapita lizmin işleyiş tarzının ş u ya da 'b u yönünükavramışlardı. Marx ise onu bir bütün olarak anlamayı deniyordu.Önceki iki bölümde yer verdiğimiz tarih analizi ve kavrayış yöntemine

 paralel olarak Marx, kapit alizmi tarih in sonu olarak ya da insandoğasına uygun düşen toplum biçimi olarak değil, iç çelişkileriçöküşüne yol açacak, tarihsel olarak geçici bir üretim tarzı olarak analizediyordu.

Thomas Carlyle'ın 'kasvetli bilim' olarak nitelendirdiği iktisadaaşina olmayan okuyuculara bu bölümün konusunun ana hatlarınıçizmek gerekebilir. Analiz, Kapital 'in köşe taşı niteliği taşıyan vemetaların -piyasada satılan ürünlerin- üretimleri için toplumsal olarak 

gerekli emek-zamanla orantılı olarak değiş tokuş edildiğini öne sürenemek-değer teorisiyle başlar. O halde, ekonomik bir sistem olarak kapitalizmin dayandığı kâr kaynağını yaratan artı-değer olduğu için,Marx'ın kapitalist sömürü ifadesinin temelinde bu teorinin nasılyattığını göreceğiz. Her biri en büyük artı-değer tutarını ele geçirmek isteyen sermayeler arasındaki (ister bireysel kapitalistler, ister şirketler,isterse ulusal düzeydeki) rekabet genel bir kâr oranının oluşmasına vedolayısıyla, göreceğimiz gibi, emek değer teorisinde bir değişikliğe yolaçar. Rekabet, kapitalist sistemi düzenli olarak sarsan krizlerin ananedeni olan kâr oranının düşmesi gibi bir eğilime de yol açar.

Emek ve Değer 

Her insan toplumunun temelinde, insanların doğa güçlerindenyararlanmak ve böylelikle ihtiyaçlarını karşılamak için işbirliğiyaptıkları emek-süreci yatar. Emek ürünü, her şeyden önce, bazı insani

Kari Marx'ın devrimci fikirleri  8 . Günümüzde Marx 

Page 63: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 63/126

ihtiyaçları karşılamalıdır. Diğer bir deyişle yararlı olmalıdır. Bundandolayı Marx ona kullanım değeri der. Değeri, her şeyden önce, biri içinişe yaramasında yatar.

Bir kullanım değerince karşılanan ihtiyacın fiziksel bir ihtiyaçolması gerekmez. Kitap bir kullanım değeri taşır, çünkü insanlar okuma

ihtiyacı duyarlar. Aynı şekilde, kullanım değerlerinin karşıladığıihtiyaçlar kötü amaçları yerine getirmeye yönelik olabilir. Bir katilinsilahı ya da bir polisin copu, bir konserve fasulye ya da bir cerrahınneşteri kadar kullanım değerine sahiptir.

Ancak kapitalizm altında, emek ürünleri meta biçimini alır. Bir meta, Adam Smith'in işaret ettiği gibi, sadece bir kullanım değerinesahip değildir. Metalar, doğrudan doğruya tüketilmek için değil, paza rda satı lmak üzere yapı lır. Değiş tok uş edi lme k için üret ilir ler. Buitibarla her metanın, 'bir türünün kullanım değerlerinin bir başkatürünün kullanım değerleriyle değiş tokuş edildiği nicel ilişki, orantı'demek olan bir  değişim değeri vardır. (K i 126) Dolayısıyla bir gömleğin değişim değeri yüz konserve fasulye olabilir.

Kullanım değeri ve değişim değeri birbirlerinden çok farklıdır.Smith'in bir örneğini alacak olursak, hava insanlar için neredeysesonsuz kullanım değeri olan bir şeydir, çünkü o olmazsa ölürüz. Ancak (elbette zenginlerin kirli ortamlarda hava satın alma hünerinisaymazsak) hiç değişim değeri yoktur. Öte yandan elmas görece azkullanılır fakat çok yüksek bir değişim değeri vardır.

Ayrıca, bir kullanım değerinin bazı özel  insani ihtiyaçlarıkarşılaması gerekir. Eğer açsanız bir kitabın faydası yoktur. Bunakarşın bir metanın değişim değeri basitçe başka metalarla değiş tokuşedileceği miktardır. Değişim değerleri, metalarm özgül niteliklerinideğil ortak özelliklerini yansıtır. Bir somun ekmek, kullanımları çok farklı olsa bile ister doğrudan doğruya ister para aracılığıyla bir 

konserve açacağıyla değiştirilebilir. Bu nesnelerin değişimine izinveren sahip oldukları ortak şey nedir?Marx'ın cevabı, tüm metaların bir  değeri olduğu, değişim

değerinin sadece bu değerin bir yansıması olduğudur. Bu değer , o

metanın üretiminin topluma maliyetini temsil eder. İnsan emek-gücüüretimin itici gücü olduğundan, o maliyet yalnızca meta için harcananemek miktarıyla ölçülebilir.

Fakat burada Marx'ın emekten kastı, örneğin bir somun ekmeğin pişir ilmes i ya da bir kon ser ve açacağının imalat ı sır asın da harcanan

emek türü değildir. Bu gerçek, 'somut' emek, Marx'ın söylediği gibi, bize ihtiyaç duy duğ umu z değe r ölçü sünü sağl ayamaya cak kada r değişken ve karmaşıktır. Ölçümüzü bulmak için emeği somut

 biçi mind en soyu tla mamı z gere kir. Bu konu da Marx şöyle yaza r: 'Bi r kullanım değeri ya da yararlı madde, sadece soyul insan emeği onuniçinde nesnelleştiği ya da maddileştiği için değere sahiptir.' (K i 129)

Yani emeğin 'ikili karakter'i vardır:

Bir yandan, her türlü emek, fizyolojik olarak insan emek-gücününün harcanmasıdır ve eşit ya da soyut insan emeğioluşu özelliğiyle metaların değerini yaratır. Öte yandan her türlü emek özel bir formda ve belirli bir amaca yönelmişinsan emek-gücünün harcanmasıdır ve faydalı emek olma

özelliğiyle kullanım değerlerini üretir. (K i 137)Marx emeğin iki yönlü karakterini 'kitabımdaki en iyi

noktalar'dan biri diye niteliyordu (SE 192). Marx'ın teorisinin Ricardove politik ekonomistlerinkinden ayrıldığı yer burasıydı. Marx,Ricardo'yu metaların değişim değerini belirlemek için kısa bir formül

 bulm aya çalı ştığı için ağır biçi mde eleş tir iyordu. Onla r, paza r fiya tlar ınıönceden tahmin etmenin yollarını bulmanın peşindeydiler.

Marx, 'Ricardo'nun hatası, sadece değerin büyüklüğü ileilgilenmesi... Ricardo'nun araştırmadığı şey, emeğin kendinimetalardaki ortak öğe olarak belirli ettiği özel biçimdir,' diyeyazıyordu. (ADT iii 131, 138)

Marx pazar fiyatlarıyla özel olarak ilgilenmiyordu. Onun hedefi,

kapitalizmi tarihsel olarak özel bir toplum biçimi olarak anlamak,kapital izmin öncek i topl um b içimleri nden farklı ne yap tığını vegelecekteki dönüşümüne hangi çelişkilerin yol açacağını belirlemekti.

 — 127 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri  8. Günümüzde Marx 

Page 64: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 64/126

Marx, metaların değişim değerini ne kadar  emeğin biçimlendirdiğinideğil, hangi biçimdeki emeğin bu işlevi yerine getirdiğini vekapitalizmde, ürünlerin önceki toplumlarda olduğu gibi doğrudankullanıma sunulması yerine neden pazar için üretildiğini bilmek istiyordu.

Bu sorunun cevaplanmasında emeğin iki yönlü karakteri çok önemlidir. Çünkü emek, toplumsal ve kolektif bir eylemdir. Bu, sadeceşu ya da bu iş türü için değil, bir bütün olarak toplumda yapılan iş içinde geçerlidir. Her bireyin ya da birey grubunun emeği, toplumunihtiyaçlarına katkı yaptığı ölçüde toplumsal emektir. Bu ihtiyaçlar, her türden farklı ürün gerektirir; sadece çeşitli türdeki yiyecekler değil, aynızamanda giyecekler, konutlar, nakliye vasıtaları, üretimde ihtiyaçduyulan aletler gibi. Bu, farklı türlerde yararlı emek sarf edilmesigerekiyor demektir. Eğer herkes tek tip ürün üretirse, toplum kısasürede çöker.

Bundan dolayı her toplum toplumsal emeği farklı üretimetkinlikleri arasında dağıtma aracına ihtiyaç duyar. 'Toplumsal emeğin belirl i oran larda dağıtımına dönük bu gereklilik  muhtemelen toplumsalüretimin özel bir biçimi ile kotarılabilir' ( SE 209) diye yazar Marx.Fakat kapitalizmle diğer üretim tarzları arasında ciddi bir fark vardır.Kapitalizm, toplumun toplu olarak emeğinin ne kadarının şu ya da bu iştürüne ayrılacağına karar verebileceği bir mekanizmaya sahip değildir.

Bunun niye böyle olduğunu anlamak için, ekonomik etkinliğinhedefinin esas itibariyle kullanım değerine sahip üretim olduğu ve her topluluğun tüm ya da en önemli ihtiyaçlarını üyelerinin emeğindenkarşılayabildiği kapitalist öncesi üretim tarzlarına bakmamız gerek.Dolayısıyla,

Kendi ihtiyacı için tahıl, hayvan, iplik, keten bezi, kumaşüreten bir köylü ailesinin ataerkil tarım sanayinde... emeğin

aile içindeki bölüşümü ve aile üyelerinin harcadıkları emek zamanını emeğin doğal koşullarında mevsim değişikliklerininyanısıra cins ve yaş farkları düzenler. (K i 171)

İşbölümü, sömürü ve sınıfların varolduğu kapitalist öncesitoplumlarda bile toplu halde düzenlenir. Dolayısıyla feodalizmde,

emek ve ürünleri... toplumsal alışverişler içinde hizmetlerinve ürünlerin takas yapılması biçimini alır... İnsanların böyle

 bir toplumda birbirleri karşısında büründükleri farklı roller 

üzerinde ne düşünürsek düşünelim, bireyler arasındakitoplumsal ilişkiler, her halükarda, şeyler arasındaki, emek ürünleri arasındaki toplumsal ilişkiler olarak gizlenmeyipkendi kişisel ilişkileri olarak görünür. (K i 170)

Her ikisi de sınıf sömürüsünü temel alan üretim tarzları olanköleci toplumda ve feodalizmde, üretimin büyük kısmı hemen tümüyleüreticilerin ve sömüren sınıfın ihtiyaçlarını karşılamaya tahsis edilir.Esas mesele ne üretildiğinden çok, toplumsal ürünün sömüren vesömürülen arasındaki bölüşümüdür.

Kapitalizmde şeyler çok farklıdır. İş bölümünün gelişmesi, her işyerinde üretimin iyice uzmanlaşmış ve diğer işyerlerinden ayrı olmasıdemektir. Her üretici ihtiyaçlarını kendi üretiminden karşılayamaz.

Konserve açacağı fabrikasındaki bir işçi konserve açacaklarınıyiyemez. Yaşamak için onları başkalarına satmalıdır. Üreticiler bunedenlerle iki anlamda birbirlerine bağımlıdırlar: Birbirlerininürünlerine ihtiyaçları vardır. Aynı zamanda ihtiyaç duydukları şeylerialmakta kullanacakları parayı elde edebilmek için kendi ürünlerininalıcıları olarak da birbirilerine ihtiyaçları vardır.

Bu sisteme Marx genelleştirilmiş meta üretimi der. Üreticiler  birbir ler ine sadece ürünl erin in birbi rler i ara sın da deği ş tokuşı ıtemelinde bağlıdırlar:

Kullanıma yararlı nesneler sadece, birbirlerinden bağımsızolarak çalışan özel bireylerin emek ürünleri olduğu için metahaline gelir. Bütün bu özel bireylerin emeklerinin bütünü,toplumun emek toplamını meydana getirir. Ürcticilcr 

 birbirleriyle toplumsal temasa, ancak emek ürünlerinin birbirler iyle değişimi yoluyla girdikleri için, özel emeklerinin

 — 129 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri  7. İşçi iktidarı 

Page 65: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 65/126

özgül toplumsal karakterleri de ancak bu değişimlekendilerini gösterir. Bir başka deyişle özel kişilerin emeği,toplam toplumsal emeğin bir öğesi olarak kendisini ancak,değişim eyleminin ürünler arasında kurduğu ilişkiler veonlarla üreticiler arasındaki ilişkiler yoluyla ortaya koyar. (K i165-6)

Bugüne değin somut emek doğrudan doğruya toplumsal emek idi. Üretimin, bazı özgül ihtiyaçları karşılamak üzere kullanıma yönelik olduğu durumda, onun toplumsal rolü açıktı. Ancak üretimin değişimeyönelik olduğu durumlarda özel bir üreticinin sarf ettiği yararlı emek iletoplumun ihtiyacı arasında zorunlu bir bağlantı yoktur. Örneğin belirli

 bir fab rik anın ürünl erin in bazı topl umsal ihtiyaçla rı karş ılay ıpkarşılamadığı, ancak imal edilmelerinden sonra, pazarda satışaçıkarıldıklarında belirlenebilir. Eğer bu malları hiç kimse satın almak istemezse, onları üreten emek toplumsal emek olmazdı.

Kapitalizm altında toplumsal ve özel emek arasında bir farkınolduğu ikinci bir yön daha vardır. Aynı ürünleri üretenler aynı pazar 

için rekabet  edeceklerdir. Onların göreli başarıları ürünlerini ne kadar ucuza sattıklarına bağlı olacaktır. Bu, emek üretkenliği artışı gerektirir:'Genel olarak ifade etmek gerekirse, emek üretkenliği ne kadar büyük olursa, bir nesnenin üretimi için gerekli emek-zamanı o kadar kısa, onesnede kristalleşen emek kütlesi o kadar az, değeri de o kadar küçük olur' diye yazar Marx. (Ki 131)

Rekabetin baskısı, üreticileri rakiplerine benzer üretimyöntemlerini benimsemek zorunda bırakır; aksi halde rakiplerince piyasadan sili nirl er. Son uç olarak metalar ın değer i onlar ı üret mek içinkullanılan toplam emek miktarıyla değil; toplumsal olarak gerekliemek-zamanıy\a, yani, 'verili bir toplumun normal üretim koşullarıaltında, toplumun o sıradaki ortalama beceri düzeyiyle ve emek 

yoğunluğuna göre herhangi bir kullanım değerinin üretimi için gereklieıııek zamanı'yla belirlenir. (K i 129) Bir şeyi üretmek için toplumsalolarak gerekli emekten fazlasını harcayan verimsiz bir üretici,

 — 172 — 

 belir lediğ i fiy atın fazla emeğ ini tazmin etmeyec eğin i göre cekt ir. Sadec etoplumsal olarak gerekli emek toplumsal emek sayılır.

Dolayısıyla soyut toplumsal emek bir kavramdan ibaret ya dasadece zihinde varolan bir şey değildir. İnsanların yaşamlarınahükmeder. Üreticiler 'normal üretim koşullarfnı yerine

getiremediklerinde, iflas ederler.Fakat hepsi bu değildir. Yararlı özel emeğin yalnızca ürünsatıldığında toplumsal emek haline geldiğini görmüştük. Fakat değiştokuşun gerçekleşmesi için her metanın toplumsal olarak gerekliemekten ne kadarını içerdiğini belirlemenin bir yolu olmalıdır. Toplum bunu topl u olarak yap ama z çünk ü kapi tal izm, üret icil erin birb irle riyl eilişkilerinin yalnızca ürünleri üzerinden kurulduğu bir sistemdir.

Çözüm, bir metanın, diğer bütün metaların değerlerininölçülebileceği evrensel eşitlik rolünü üstlenmesidir. Belirli bir metaevrensel eşitlik rolünde sabit hale geldiğinde, para haline gelir. Ve, der Marx, 'metanın para olarak betimlenmesi... meta değerlerinin farklı

 büyü klük ler inin ... toplumsal emeğin cisimleştiği bir biçim içinde ifade

olunduğuna işaret eder.' (ADT iii 130)Yani kapitalizm öyle bir ekonomik sistemdir ki üreticiler,ürünlerinin toplumsal bir ihtiyacı karşılayıp karşılamadığını önceden

 bilmezler. Bunu ancak bu ürünleri paza rdak i meta lar olara k satm ayaçalışarak öğrenebilirler. Birbirlerinin fiyatlarının altında fiyat vererek 

 pazar ları ele geçi rmeye çalış an üreti cile r arası ndaki rek abet , onlarınfarklı emeklerini para olarak cisimleşmiş soyut bir toplumsal emeğeindirger. Bir metanın arzı talebi aştığında, fiyatı düşecek ve üreticiler daha kârlı ekonomik etkinliklere yönelecektir. Toplumsal emeğin farklıüretim dallan arasında dağılması bu şekilde ve sadece dolaylı olarak gerçekleşir.

Marx'ın değer analizi, bundan dolayı, kapitalizmi bir toplumsalüretim biçimi olarak emsalsiz kılan şeye doğru yönelmektedir. Maı.\'ıııodak noktası 'burj uva üretim ilişkisinin gerçek iç çatıs ı'dı r. (k ı I /'<dipnot 34) Marks'ın göstermeye çalıştığı şey şudur: 'Metalin, aynıdeğerler gibi, toplumsal büyüklüktür,... insanların üretim elkiıtlıp.ıııdck ı

 — 130 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri  7. İşçi iktidarı 

Page 66: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 66/126

ilişkileridir... Emeğin ortak olduğu yerlerde, insanların toplumsalüretimdeki ilişkileri onların "şeyler"in "değerler"i olduğuna işaretetmez'. (ADT iii 129)

Kapital yayınlanır yayınlanmaz, burjuva ekonomistleri 1. Cildin başındaki değ er ifadesinin meta ları n onlar ı üret mek için ihtiy aç duyu lantoplumsal olarak gerekli emek-zamanla aynı oranda değiş tokuşedildiğini Marx'ın kanıtlamadığını iddia ettiler. Bugüne kadar da bunusürdürmüşlerdir. Marx bu tür eleştirilere şöyle bir yorum getiriyordu:

Zavallı arkadaşım, kitabımda 'değer' üzerine hiçbir bölümolmasa da, sözünü ettiğim rcel ilişkiler analizinin reel değer ilişkisinin gösterilmesini ve kanıtını içerdiğini görmüyor...

Bilim, değer yasasının kendisini nasıl gösterdiğinisergilemekten ibarettir. Öyle ki eğer en başında o yasaylagörünüşte çelişen her tiirlü fenomeni 'açıklamak' istenirse, bilim öncesi bilimi sunmak zorunda kalınır. (SE 209-210)

Dolayısıyla, bir bütün olarak, Kapital'in kendisi emek-değer teorisinin kanıtıdır. Marx, doğru bilimsel yöntemin 'soyuttan somuta

yükseliş' yöntemi olduğunu düşünüyordu. (G 101) İşe, emek değer teorisini bizim şu ana kadar değerlendirmekte olduğumuz en soyut biç imd e serg ileyerek başl amıştı r. Ard ınd an adım adım kapi tali stekonominin karmaşık ve bazen de kaotik davranışının emek değer teorisi temelinde ve sadece o temelde nasıl anlaşılabileceğinigöstermeyi sürdürmüştür.

 Art ı-değer ve SömürüKapitalist üretim tarzı, Marx'a göre, iki büyük ayrışmayı kapsar.

İlkini, -üretim birimlerinin ayrışmasını- zaten ele almıştık. Diğer bir deyişle kapitalist ekonomi, ayrı ayrı, birbirinin varlığına bağlı verekabet içindeki üreticilere bölünmüş bir sistemdir. Bununla birlikte

önemli olan, her bir üretim birimi içinde gerçekleşen, üretim araçlarısahipleriyle doğrudan üreticiler arasındaki, yani sermaye ile ücretliemek arasındaki bölünmedir.

 — 172 — 

Marx'ın işaret ettiği üzere metalar kapitalizm olmaksızın var olabilir. Para ve ticaret kapitalist öncesi toplumlarda bulunur. Ancak butür toplumlarda metaların değiş-tokuşu esas olarak insanların ihtiyaçduydukları şeyleri, kullanım değerlerini elde etmenin bir aracıdır. Bukoşullarda metaların dolaşımı M-P-M biçimi alır; burada M meta, P de

 para demekti r. Her üretici metasmı götür ür ve para için sata r; o parayıda bir başka üreticiden bir başka meta satın almak için kullanır. Para,sadece değiş tokuşun aracıdır.

Ancak kapitalist üretim ilişkilerinin hüküm sürdüğü durumdametaların dolaşımı bir başka, daha karmaşık biçim alır: P-M-P 1. Para,daha sonra -daha fazla para için- değiş-tokuş edilecek metalar üretmek için yatırılır.

Yatırımcının ya da kapitalistin ticari etkinlik sonrasında eldeettiği daha fazla para, P1, ilk etapta yatırılan paradan, yani P'den daha

 büyü ktü r. Ekst ra paraya ya da kâra Marx 'a rt ı-d eğe r' adını vermi ştir .Pekiyi, bu nereden gelir?

Ricardo, emeğin yarattığı değerin daha sonra ücret ve kârlara bölündü ğünü ileri sürd üğü zaman bu soruya doy uru cu bir cev apvermişti. Artı-değerin kaynağı emekti. Ancak Ricardo bunu açıkçakavramakta yetersiz kalmış çünkü bariz bir çelişkiye toslamıştı.Ücretleri emek değeri olarak tanımlamıştı. Ancak Ricardo yaratılandeğerin ücret ve kâr arasında bölündüğünü ileri sürüyor. Bu, ücretlerinyaratılan değerden az olması anlamına gelir. Bu nasıl olabilir?

Ricardo bu soruyla yüzleşmemişti çünkü artı-değerin varlığınıverili kabul ediyordu. Marx'ın artı-değerin varlığına getirdiğiaçıklamaysa, onun, sermaye ve ücretli emek arasındaki ilişkiye ilişkinanalizine dayanıyordu. İşçinin, ücretlerine karşılık kapitaliste sattığı şeyemek değil, emek-gücü, Diğer bir deyişle işgwcwdür:

İşçinin kapitaliste sunabildiği kullanım değeri... bir üründe

cisimleşmez, işçinin kendisinden hiçbir surette ayrı varolmaz,dolayısıyla... yalnızca, işçinin güç ve yeteneği gibi potansiyelhalinde varolur. Yalnızca sermaye tarafından etkin halegetirtildiğinde... bir gerçeklik haline gelir. (G 267)

 — 132 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri  8 . Günümüzde Marx 

Page 67: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 67/126

İşgücü bir metadır ve tüm metalar gibi bir değeri ve bir kullanımdeğeri vardır. Değeri, işçiyi canlı tutmak ve yerini alacak çocuklar yetiştirmek için harcanan toplumsal açıdan gerekli emek-zamanla beli rleni r. 'Emek -gü cün ün değer i de, diğe r her meta gibi, dahadolaşıma girmezden önce, belirlenmiş haldedir; çünkü o emek-gücünün

üretimi için belirli bir miktarda toplumsal emek harcanmıştır, ama nevar ki, emek-gücünün kullanım değeri ancak daha sonraki bir zamanda bu gücü n harcan mas ıyl a e lde edi lir .' (K i 277 )

Emek-gücünün kullanım değeri emektir ve işçi istihdamedildiğinde, kapitalist onu, satıcısını çalıştırarak tüketir. Fakat değerinkaynağı emektir ve dahası işçi normal olarak, bir iş günü boyunca,kapitalistin, karşılığında onun emek-gücünü satın aldığı günlük ücrettendaha fazla değer yaratacaktır. 'Onun [kapitalist] için gerçek anlamda beli rley ici olan şey, bu meta nın sahi p old uğu, yalnızca değe rin bir kaynağı olmakla kalmayıp kendisinden daha fazla değerin de bir kaynağı olan özgül kullanım değeriydi.' (K i 300-301)

Örneğin, sekiz saatlik bir iş gününün dört saatlik emeğiyle ücret

olarak kapitalist tarafından önceden ödenmiş emek-gücünün değerininkarşılandığını varsayalım. Diğer dört saat kapitalist tarafından iç edilir.Artı-değer ya da kâr sadece kapitalist üretim tarzına özgü artı-emeğinvaroluş biçimidir.

Emek-gücünün satın alınmasına ve satılmasına ilişkin bu analizinönemi, Marx'ın artı-değerin kökenlerini işçinin sermaye tarafındansömürülmesinde aramasına olanak vermesindedir. Ayrıca, klasik ekonomistlerce izlenen modellerin doğal ve kaçınılmaz olmayıp tarihselolarak belirli üretim ilişkileri olduğu gerçeğine ışık tutmaktadır.

Marx, emek-gücü dahil olmak üzere tüm metaların kendideğerlerinde satıldığını varsayarken bunu yapabilmektedir. Diğer bir deyişle, kapitalist kârını işçiyi aldatarak ve emek-gücüne onu yeniden

üretmede kullanılacak toplumsal olarak gerekli emek zamanınınmuadilinden daha azını ödeyerek elde etmez. Sömürü anormal bir şeydeğildir, kapitalist üretim tarzının normal işlemesinin tipik bir 

sonucudur. İşgücünün harekete geçirildiğinde yarattığı değer ile emek-gücünün kendisinin değeri arasındaki farktan doğar.

Emek-gücünün alımı ve satışı işçinin üretim araçlarındanayırılmasına bağlıdır; böylece 'işçi... ikili anlamda özgürfdür] ; özgür bir  birey olarak kendi eme k-g ücü üzer inde serb estç e tasarr ufta bulun abil ir ancak diğer yandan... kendi emek-gücünü paraya çevirebilmesi içingerekli olan diğer metalardan özgürdür [yoksundur]. (K i 272-3)Sermaye ve ücretli emek arasındaki değişim, 'üretim öğelerininkendisinin dağılımı'nı önkoşul olarak kabul eder; maddi faktörler bir yanda yoğunlaşmıştır, emek-gücüyse diğer yanda tek başına kalır. (K ii33)

Marx, Kapital'in 1. Cildinin Sekizinci Bölümünde, bu'dağılım'ın tarihsel bir sürecin sonucu olduğunu sergilemektedir; busüreç dahilinde, köylüler topraklarından yoksun kılınmışlardı ve üretimaraçları -başlarda toprağın kendisi- hedefleri kâr olan bir sınıfıntekelindeydi.

Marx kapitalist toplumun tüm vatandaşlarının görünürdekisiyasal eşitlikleriyle sınıf sömürüsünün gerçek eşitsizliği arasındakizıtlığı böylece açıklayabiliyordu. Sermaye ile ücretli emek arasındakitrampa, bir eşitler trampasıdır. Emek-gücüne değeri üzerinden ödemeyapılmaktadır -bu da onu yeniden üretmenin maliyetidir. Hem işçi hemde kapitalist meta sahipleridir: Biri emek-gücünün, diğeri paranın.Dediğimiz gibi, emek-gücüne değeri üzerinden ödeme yapılmaktadır -

 bu da onu yeniden üret meni n mali yetidir. O halde sömürü bununneresindedir?

'Dolaşım alemi'nde durduğumuz sürece, herkesin kendi çıkarıdoğrultusunda bir meta sahibi olduğu piyasada sömürü görünmezdir.Ancak, 'kapısında "işi olmayan giremez" yazılı olan, üretimin yapıldığıgizli üretim yerine' girdiğimizde işler değişir. (K i 279-280) Sömürü,metanın kişisel mülkiyetinin işçi tarafından satılması, yani onunkullanım değerinin, değer ve artı-değer kaynağı niteliğindeki emek olması nedeniyle mümkündür. Ve üretim sırasında o emek-gücüharekete geçirilir.

 — 135 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri  8 . Günümüzde Marx 

Page 68: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 68/126

Kapitalizm altındaki üretim sürecine göz atmadan önce sermayeden ne kastedildiğini daha dikkatli bir şekilde belirlemek gerek.

En basitinden, sermaye daha fazla değer yaratmaya ve biri ktir mey e yara yan bir değe r bir ikimid ir. Elbe tte kapi tal izmd en çok önceleri de zengin insanlar, köle ve serflerin artı-değerlerine el koyarak 

servet sahibi oldular. Fakat bu servet, tüketmek üzere kullanılıyordu.Böylece zenginler ve muhafızları yaşamın zorunluluklarından velükslerinden daha fazla pay alabiliyorlardı. Ortak bir kaynağı -artı-değeri- paylaşsa bile bu servet sermaye değildi.

Bir servet birikiminin sermaye olarak rol oynamaya başlamışolmasının ilk işareti, daha önce gördüğümüz P-M-P1 formülüdür.Formül, paranın (P) metalarla (M) değiş tokuş edildiği, ardından dahafazla para (P1) için yeniden satıldığı bir ticari etkinliğe işaret eder.Başlangıçta bu etkinlikler, örneğin, Doğu'dan baharat ithal edip bu

 bahar atı eti muh afa za ama cıy la kul lan an kuzey Av ru pa' ya yeni densatan, böylece daha yüksek bir fiyat elde eden tüccarlarca yapılıyordu.Fakat sermaye ancak, alınıp satılan meta emek-gücü olduğunda

gerçekten ortaya çıkar, çünkü bu ücretli emek ancak o zamankapitalizme özgü üretim ilişkilerini tanımlar.Dolayısıyla sermaye iki şeyle tanımlanır: ne olduğu ve nasıl

işlediği. O emeğin ürettiği bir artı-değer birikimidir ve bu birikim para,meta ya da üretim araçları biçimini alabilir -ve genellikle üçünün bir leş imi J/ r. Dah a faz la bir ikim elde edi lme sin e yarar: Marx bunu'değerin kendi genişlemesi' diye tanımlamıştır.

Sermayenin mutlaka bireyler olarak kapitalistlerleözdeşleştirilmesi gerekmez. Kapitalizmin erken gelişimi sırasındazengin bireyler önemli bir rol oynamışlardır, fakat bu, bugünküdurumun hayli ötesindedir. Gerçekten de kapitalizmin doğasında,sermayenin, bireyleri aşan bir ekonomi mantığına göre hareket edenkendine özgü bir yaşam sürmesi söz konusudur. Genellikle'sermayeler' olarak adlandırılan sermaye birlikleri küçük bir fınnadandev bir şirkete, bir finans kuruluşundan bir ulus-devlete kadar uzananherhangi bir şey olabilir.

Kapitalist üretim sürecinin özgün doğasını kavrayabilmek için,Marx birtakım yeni kavramlar formüle etmiştir. Herhangi bir emek-sürecin iki ana öğesi -emek- gücü ve üretim araçları- olduğunu önceki bölü mde görm üştük. Kapi tali st üretim tarz ında her iki öğe de serm aye biçimini alır. Kapi tali st, başlangı çtak i yatır ımını artı rmayı ümitetmeden önce, hem emek-gücü hem de üretim araçlarını satın almak için para yatırmak zorundadır. Emek-gücü satın almak için kullanılan

 paraya Mar x deği şken ser may e demi ştir ; tesi s, teçh izat , hammad de vediğer üretim araçlarını elde etmek için kullanılana da sabit sermaye.

Bu adlandırmanın nedenleri, emek-değer teorisi ışığındagörülebilir. Değişken sermaye, değerin kaynağı meta anlamındakiemek-gücüne yatırıldığından dolayı, değer olarak büyür. Sabit  sermayeise büyümez. Dolayısıyla kapitalist üretim hem canlı emeği -emek-gücü değerinin yerini alan ve aynı zamanda artı-değer yaratan işçininemeğini- hem de üretim araçları olarak biriktirilen cansız emeği içerir.Bu ölü emek, ilk başta üretim araçlarını yapmış olan işçilerin emeğidir.Makineler yeni metalar yapmak için kullanıldığı sürece giderek yıpranıp değer kaybettiğinden, değerleri bu metalara aktarılır.

Artı-değer oranı, Marx'ın artı-değer ile emek-gücüne yatırılansermaye anlamındaki değişken sermaye arasındaki orana verdiği addı.Bu, sömürü oranım, diğer bir deyişle, kapitalistin işçiden artı-değeriçekmekte başarılı olma derecesini ölçüyordu. Önceki örneğimizedönecek olursak, eğer gerekli emek dört saat ve artı-değer de dörtsaatse, artı-değer oranı 4:4 ya da %100'dür.

Marx'm ileri sürdüğü gibi, kapitalistlerin artı-değer oranınıartırmalarının iki yolu vardı; biri, tüm üretim tarzları için ortaktı, diğerikapitalizme özgüydü. Bunlar, sırasıyla mutlak ve göreli artı-değer üretimiydi. Mutlak artı-değer iş günü uzatılarak yaratılır. Dolayısıylaeğer, gerekli emek hâlâ sadece dört saatken, işçiler günde seki/ sınılyerine on saat harcıyorlarsa, iki saat daha artı-değer eklenmiş denıekliıArtı-değer oranı 4:4'den 6:4'e ya da %100'den 150'ye yükselmişin

Kapital'deki en çarpıcı ve güçlü sayfalardan bazıları, Maı\'ın,özellikle Sanayi Devrimi'nin erken aşamalarında kapitalistlerin, doku/

 — 137 — 

Kari Man'm devrimci fikirleri  6. Kapitalizm

Page 69: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 69/126

yaşındaki oğlanları bile dökümhanelerin cehennem koşullarında on ikisaatlik üç vardiya halinde çalışmaya zorlayarak iş gününü nasıluzatmaya çabaladıklarını anlattığı sayfalardır. 'Sermaye', der Marx,•tıpkı vampir gibi, ancak canlı emeği emmekle hayatta kalan ve nekadar fazla canlı emek emerse o kadar uzun yaşayan, ölü emektir.' (K i

342) Ancak iş gününün uzatılması açısından nesnel sınırlar sözkonusudur. Biraz daha ileri gidersek, 'iş gününü uzatarak emek-gücünüsadece normal ahlaki ve fiziki gelişme ve işleme koşullarından yoksun bırakan bir kötürü mle şti rme ye yol açmakla kalm az, bizzat eme k-gi'ıcünün zamansız tükenmesine ve ölümüne de neden olur.' (K i 376)Değer kaynağı olarak emek-gücüne bağlı olan sermaye, bu itibarlakendi çıkarları aleyhine hareket eder. İşgününün acımasızca uzatılmasıaynı zamanda kurbanlarının örgütlü direncini de doğurur. Marx, İngilizkapitalistlerini iş saatlerini sınırlayan Fabrika Yasaları'm kabuletmelerine iten kolektif işçi sınıfı eyleminin oynadığı rolden sözetmektedir. 'Böylece kapitalist üretimin tarihinde, iş gününün bir norma

 bağl anması kendi ni iş günü nün sını rlar ının beli rlenmes i mücade les iolarak gösterir; bu, toplam sermayeyle, yani kapitalistler sınıfı ile,toplam emek, yani işçi sınıfı arasında cereyan eden bir mücadeledir."(Ki 344)

Yine de sermaye, artı-değer oranını da göreli artı-değer üretimikadar yükseltebilir. Emek üretkeniiğindeki bir artış emeğin ürettiğimetaların değerinde bir düşüşe yol açacaktır. Eğer üretimkoşullarındaki bazı teknik ilerlemeler işçilerin kendi ücretleriyle satınaldıkları tüketici mallarını ucuzlatırsa, iş gününün değeri düşer. O/.aman emek-gücünü yeniden üretmek için daha az toplumsal emeğeihtiyaç duyulacak, gerekli emeğe ayrılan iş günü kısmı küçülecek veartı-değer yaratmaya harcanacak daha fazla zaman kalacaktır.

Tüketim sanayilerindeki üretkenliğin yüksekliği tüketimmallarının değerinde yarı yarıya düşüşe yol açtığını söyleyelim. Asılörneği mize dönecek olursak, gerekli emek şimdi sekiz saatlik bir 

 — 138

günün sadece iki saatini alacaktır. Dolayısıyla artı-değer oranı şimdi6:2'dir. %100'den 300'e yükselmiştir.

Marx, hem mutlak hem de göreli artı-değerin kapitalistgelişmenin bütün aşamalarında bulunmasına rağmen bunlarınönemlerinde tarihsel bir değişiklik olma eğiliminin olduğunu ileri sürer.Kapitalist üretim ilişkileri ilk ortaya çıktığında, bunu feodal toplumunzanaat endüstrilerinden miras kalan üretim yöntemleri temelindeuygularlar. Bu el sanatı yöntemleri başlarda esastan değişmez: İşçiler daha büyük üretim birimlerinde toplanır, daha karmaşık bir iş

 bölümü ne tabi olurl ar. Yeni üreti m ilişki leri eski bir emek-s ürecin eaşılanır:

Önceden var olan bir emek tarzı veri ise... artı-değer ancak işgününün uzatılmasıyla, yani mutlak artı-değerinartırılmasıyla yaratılabilir. (Ki 1021)

Feodalizm gibi, ne sömürenin ne de sömürülenin, üretimgüçlerinin geliştirilmesinde zorunlu olarak çıkarı olmasınıngerekmediği bir üretim tarzında, daha fazla artı-değer ancak doğrudan

üreticileri daha uzun saatler çalıştırarak elde edilebilir. Ancak kapitalizm, üreticilerin daha etkin çalışmasını sağlayarak sömürüoranını artırmanın yeni bir yolunu sunmaktadır.

'Göreli artı-değer üretimiyle tüm üretim biçimi değiştirilir veaçıkça kapitalist üretim tarzı ortaya çıkar'. (K i 1024) Marx'ın dediği,'şehirlerdeki el sanatları ile taşradaki ev endüstrilerinin birliktemeydana getirdikleri genel temel üzerinde yükselen' (K i 490)manifaktürün [emek yoğun imalat- işlik] yerini, modern büyük ölçeklisanayinin ya da üretimin makine sistemleri çevresinde örgütlendiği veemek sürecinin teknolojik yenilikler ışığında sürekli biçimdedeğiştirildiği 'makinefaktür'ün [sermaye yoğun imalat- fabrika|aldığıdır. 'Şimdi, emek-sürecini ve onun fiili koşullarını dönüştüren

teknolojik açıdan ya da başka açılardan özgül bir üretim tarzıkapitalist üretim- ortaya çıkmaktadır.' (K i 1034-5)

Kari Marx'ın devrimci fikirleri  7. İşçi iktidarı 

Page 70: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 70/126

En önemli sonuç, emek sürecinin giderek artantoplumsal laşmasıdır. Artık üretim makineler çevresinde örgütlenen büyük bir imler halinde gerç ekle şmek te ve son derece karmaşık bir işbölümünü kapsamaktadır. 'Toplam emek-sürecinin gerçek manivelasıgiderek tek tek işçiler değil' fakat ' toplumsal olarak birleşmiş emek-

 gücu dür. (K i 1039-40). Bu nedenle kapit alizm , meta üretimin de ortak çaba harcadıkları için birbirine bağlı bireylerin organlarını oluşturduğu,Marx'ııı 'kolektif işçi' dediği şeyi yaratır.

Marx, kapitalizm altında emek sürecinin sürekli dönüşümününamacının göreli artı-değer üreterek sömürü oranını artırmak olduğunuvurgular:

I ineğin üretkenliğini artıran başka her araç gibi makinelerinkullanımının amacı, metaları ucuzlatmak ve işçinin çalıştığısürenin kendisi için çalıştığı kısmını azaltarak, sermayedarakarşılıksız verdiği diğer kısmını uzatmasıdır (K i 492)

Bu da, bizim önceki bölümde ele aldığımız üzere, üretim

güçlerinin egemen üretim ilişkilerinin izin verdiği ölçüde geliştiğininaltını çizmektedir. Kapitalizme özgü olan, bu ilişkilerin emeğinüretkenliğinde sürekli ilerleme ger ektir m es id ir.

Rekabet, Fiyat ve Kâr Marx'm, Kapital 'in birinci cildinde yer alan kapitalist üretim

süreci analizi, oldukça yüksek bir soyutlama düzeyinde yapılır. Daha daönemlisi, Marx, metaların kendi değerleriyle, yani üretimlerindeharcanan toplumsal olarak gerekli emek -zamanla orantılı olarak mübadele edildiğini varsayar. Marx, özellikle, rekabetin ve meta arz-talebindeki dalgalanmaların etkilerini analizinin dışında tutar.

Bu prosedürün haklı bir gerekçesi vardır. Çünkü Marx, bu

noktada, kapitalist ekonominin esas özelliklerini kavramak ve onlarıüretim süreci içinde işçilerden artı-değer elde edilmesi sırasındakikaynaklarına kadar izlemekle yakından ilgiliydi. Kapitalist üretimsürecini analiz ederken Marx'ın hedefi, 'belirli sermayelerden farklı

 — 172 — 

olarak, genel olarak sermaye' dediği şeydi. Bu, Marx'ın kabul ettiğigibi, bir soyutlamaydı. Ancak,

keyfi bir soyutlama değil, fakat sermayeyi diğer varlık  biçimlerin den ayıran özgül özellikleri -y a da toplumsalüretimin gelişme tarzlarını- kavrayan bir soyutlamaydı.

Bunlar her sermayenin, sermaye olmasından kaynaklanan,ortak nitelikleri dolayısıyla her özgül değer toplamınısermayeye dönüştüren niteliklerdir. (G 449)

'Her sermayede ortak olan nitelikleri' şu gerçeğeindirgemektedir: Sermaye, değerin kendi genişlemesidir ve bu, işçininüretimde sömürüsüyle ortaya çıkar. Dolayısıyla sermayeyi 'toplumsalüretimin gelişme tarzları'ndan ayıran şey, 'ödenmemiş artı-değerindoğrudan-üreticiden emilen özgül ekonomik biçim' (K iii 791) olarak artı-değerdir. 'Genel olarak sennaye'nin analizi, kapitalist üretimilişkilerinin temelini açığa çıkartmayı hedefler.

Ancak Marx'ın kapitalizm incelemesinde bir başka aşama dahavardır. Bu üretim tarzının iki ayrımı barındırdığını gördük: Biri, ücretli

emekle sermaye arasındaki mübadelenin temelini oluşturan, dolayısıylaartı-değerin çıkartılmasını mümkün kılan, emek-gücüyle üretim araçlarıarasındaki; diğeriyse, kapitalizm altında toplumsal emeğin farklıetkinlikler arasında dağıtılmasının kolektif bir yolunun olmamasındandoğan ve böylece üreticilerin birbirleriyle ancak ürünlerinin değiştokuşuyla ilişki kurdukları üretim birimleri arasındaki ayrımdır.

Tek başına hiçbir üreticinin ekonomiyi kontrol edememesikapitalizmin temel bir niteliğidir. 'Sermaye, birden fazla sermayeolarak vardır ve sadece öyle varolabilir' diye yazar Marx. (G 414)

'Birden fazla sermaye'nin alanı rekabetin alanıdır. Tek tek sermayeler piyasalar için rekabet ederek, belirli bir sektörü kontroletmeye çalışırlar. Bu sermayelerin davranışı, sadece Marx'ııı 'genel

olarak sermaye' ve özellikle üretim süreci analizi ışığında anlaşılabilir.Onları sermayeler  haline dönüştüren şey değerin üretimde kendi

 — 141 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri  7. İşçi iktidarı 

diğeri üzerindeki etkisi kendilerini sermaye gibi davranmaya

Page 71: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 71/126

kendine büyümesidir. Ancak en önemlisi Marx'm rekabet analiziüretim sürecininkini tamamlamaktadır.

Bu noktayı tam olarak değerlendirmek için önce Kapital' in üçcildine bir göz atmamız gerekir. Daha önce söylediğimiz gibi, 1. Ciltüretim sürecinin analiziyle ilgilidir. Fakat kapitalizm, genelleştirilmiş

 bir meta üret imi sist emi old uğun dan dolay ı kapitalis t, işçiden çek ipaldığı artı-değeri sadece bu değeri cisimleştiren metaları satmayı

 başa rır sa elde edecekti r. Marx' ın üre timde yara tıl an değe r gerçekleşmesi -onun paraya dönüşümü- dediği şey metaların pazardadolaşımına bağlıdır.

Kapital' in 2. Cildi, bu dolaşım süreciyle ilgilidir, içerimlerini ikiyolla inceler. İlkinde, Marx, sermayenin farklı devrelerini, örneğin, para-s erm ayenin eme k-g ücü ne ve meta üret imi nde kull anılan üret imaraçlarına ve sonra da bu metalar değerleri üzerinden satılırsa daha

 büy ük meb lağ lar da paraya dönü şümler ini değe rle ndi rmektedir .Ardından Marx tüm ekonominin yeniden üretimini doğurmak üzereayrı ayrı sermaye devrelerinin iç içe girmesini ele almaktadır. 2. Ciltte

söylediklerinin çoğu oldukça parlak ve yenilikçidir, fakat biz bu kitapta bun a sad ece kriz leri tart ışı rken deği nece ğiz .Rekabet analiziyle ilgili kısım Kapital'in 3. Cildindedir. Marx

 burada kapi tal ist üre timle bir bütü n olar ak ilg ilenmek tedi r. Üret imsırasında üretilen değer gerçekleşmesi metaların dolaşımına bağlıolduğundan dolayı,

 bir bütün olarak ele alınan kapitali st üretim süreci üretim vedolaşım süreçlerinin bir sentezini gösterir... Bu kitaptagörülen çeşitli sermaye biçimleri,... farklı sermayelerin birbirleri üzerindeki etkisi, rekabet ve üretim öznelerininolağan bilinçleri açısından, toplumun yüzeyinde aldıkları

 biçime adım adım yaklaşmaktadır. (K iii 26)

Rekabetin merkezi önemi, her bir sermayedarın onun baskısıylasermaye gibi hareket etmeye zorlanmasında yatar. 'Her sermayenin bir 

 — 172 — 

diğeri üzerindeki etkisi, kendilerini sermaye gibi davranmayazorlamasıdır.' (G 657)

Değer yasası -metaların, üretimlerinde harcanan toplumsalolarak gerekli emek -zam anla orantılı olarak mübadelesi- iki şekilderekabete bağlıdır. Marx, bir metanın değeri ile onun pazar fiyatıarasında ayrım yapmaktadır. Değer, harcanan toplumsal emektir; pazar 

fiyatıysa herhangi bir zamanda getireceği para tutarıdır. İkisiçoğunlukla farklılık gösterir, çünkü pazar fiyatı arz ve taleptekikararsızlıklara tepki olarak dalgalanır. Marx, bu dalgalanmaların zamaniçinde birbirlerini sıfırladıklarını ileri sürer.

Ancak bir metanın değeri, bu bölümün başında gördüğümüz gibi,üretiminde harcanan toplumsal olarak gerekli emek  tir. Onu üretmek için kullanılan fiili emek miktarından farklılık gösterebilir. DolaysıylaMarx bir metanın bireysel değeri, cisimleştirdiği emek-zamanı ve osanayide o sırada geçerli üretim koşullarını yansıtan toplumsal değer yada pazar değeri arasında bir ayrım yapmaktadır.

Metanın pazar değeri, o sanayideki, her biri rakiplerinden daha büyü k bir paza r elde etm eye çalı şan, yin e her biri bunu üretim

koşullarını geliştirerek ve böylece metalarının değerini azaltarak yapmaya çalışan sermayeler arasındaki rekabetle belirlenir. Genellikleortaya çıkan pazar değeri, o sanayideki ortalama üretim koşullarıylaüretilen malların değeri olacaktır. Bu rekabetin bir sonucu olarak 

 bire ysel bir sermay enin ürün leri , bu metaları üre tmede fiil i emek kullanılmış olsa dahi onların bireysel değeri, az ya da çok, pazar değeriüzerinden satılacaktır.

Ayrıca, rekabetin değer yasası çalışmalarına dahil olduğu ikinci bir yol vard ır. Bu, metalar ın ' se rm ay e ürünü' olmasından meydanagelir (K i 949 ve devamı). Diğer bir deyişle, kapitalist sermayesinimetaların üretimine yatırırken bunu meta üretmek için değil, artı-değer üretmek için yapar. Şimdi, bir önceki bölümde gördüğümüz gibi, artı-

değer kaynağı değişken sermayedir. Diğer bir deyişle, kapitalistin ücretkarşılığında istihdam ettiği işçilerdir. Ancak kapitalist, bu ücretleriödeyecek parayı ortaya koymakla kalmaz, makineleri, binaları,

 — 143 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri  8 . Günümüzde Marx 

Page 72: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 72/126

hammaddeleri ve işçilerin metaları üretmeleri için gereken şeyleri dekarşılamak zorundadır. Kapitalistin önemsediği şey basitçe değişkensermayeyle elde ettiği getiri değil, daha çok üretim araçlarına bağladığıdeğişken sermaye artı sabit sermaye demek olan toplam yatırımdır.

Bu olgunun kabulü Marx'ın artı-değer oranıyla kâr oranıarasında ayrım yapmasına yol açtı. Artı-değer oranı, artı-değerindeğişken sermayeye oranıdır sadece. Önceki bölümde gördüğümüzgibi, bu, emek-gücünün sömürü derecesinin ölçümüdür. Öte yandan kâr oranı, artı-değerle değişken sermaye artı sabit sermaye demek olantoplam sermaye arasındaki orandır. Kapitalizmi anlamak açısından,artı-değer oranı daha temeldir, çünkü değerin kaynağı emek-gücüdür.Fakat kapitalist açısından önemli olan şey kâr  oranıdır, çünkü sadeceücretlere harcadığı üzerinden değil, toplam yatırımı üzerinden yeterli

 bir kazanç eld e e tme ye ihtiy aç duya r.Açıktır ki, iki oran farklılık gösterecektir. Haftada 50TL ücretle

100 işçi istihdam eden bir kapitalisti ele alın. Toplam ücret harcaması -değişken sermayesi- haftada 5,000 TL'dir. Eğer artı-değer oranı%100'se, her hafta üretilen artı-değer de 5,000TL olacaktır. Bu onunkârıdır. (Kapitalist, toplam olarak 10,000TL elde ederek esas 5,000TL'sini de geri alır.) Fakat kapitalistin tesise, binalara ve benzer şeylerehaftada 2,500 TL peşinat vermek zorunda olduğunu varsayın. Bu daonun sabit sermayesidir. Her hafta yatırılan toplam sermaye 7,500 TLolacaktır ve bu toplam yatırımın kazancı demek olan kâr oranı, edinilenkârın toplam sermayeye oranıdır ya da 5,000 TL:7,500 TL-%66'dır.

Bir kâr oranının mevcudiyeti, Marx'a göre, rekabetin gerçek üretim ilişkilerini nasıl maskelediğinin açıklamasıdır. Çünkükapitalistlerin kendi günlük hesaplarında kullandıkları, kâr oranıdır. Bukavram artı-değeri toplam sermayeyle ilintilendirdiği için artı-değerinkaynağının emek-gücü olduğu gerçeği maskelenmiş olur. Sanki değerinve artı-değerin yaratılmasından da üretim araçlarına yatırılan sabitsermaye sorumluymuş gibi gözükür. Bu, Marx'ın, kapitalistekonominin işlemesinin insanları toplumsal ilişkilerinin biraz dayi/emli bir şekilde -kullanım değerleri ve onları üretmek için kullanılan

 — 144 — 

makineler gibi- fiziksel objelerin yönetimi altında olduğuna inanmayayönlendirmesine taktığı adla meta fetişizmi dediği şeye bir örnektir.Kapitalist, üretim araçlarının sahibi olarak, yapımında güya işbirliğiyaptığı üründen bir pay almaya en az işçi kadar hak kazanmışgöründüğü için kârın mevcudiyeti doğrulanmış olacaktır.

Ancak kâr oranı açısından bu aldatmacadan fazlası sözkonusudur. Marx, kâr oranının egemen üretim koşullarına bağlı olarak sanayiden sanayiye farklılık göstereceğini ileri sürer. Bunu açıklamak için bir başka kavrama, sermayenin organik bileşimi kavramına

 başvu rur. Bu, sabit sermaye nin deği şken ser may eye oran ıdır . Diğer bir deyişle, (değer açısından) makinelerin toplamı, hammaddeleri veihtiyaç duyulan emek-gücüyle ilintili bir metayı üretmek için ihtiyaçduyulan şeyleri yansıtır.

Bu gerçekte, emek üretkenliğinin bir ölçüsüdür. Emek-gücü nekadar etkin olursa, her işçi daha fazla makine çalıştıracak, daha fazlahammadde kullanacak vs. Yani emek üretkenliği ne kadar yükseksesermayenin organik bileşimi de o kadar yüksek olacaktır.

Bu, kâr oranı için ne anlama gelir?A ve B olmak üzere iki kapitalist örneğini inceleyelim. Her 

 birini n aynı haft alık ücret mebl ağı -5 ,0 00 TL - öded iğin i ve Ma ra' ındediği gibi, her birinin aynı artı-değer oranına yani %100'e sahipolduğunu varsayalım. Böylece her biri haftada 5,000 TL kâr elde eder.Fakat A her hafta 5,000 TL'luk sabit sermaye yatırımı yaparken, farklı

 bir sanay i sektörün deki B' nin 10,000 TL 'luk yatı rım yap mak zoru ndaolduğunu düşünelim.

Bu durumda A için, sermayesinin organik bileşimi, yani sabitsermayenin değişkene oranı 5,000 TL:5,000 TL ya da l:l'dir. 5,000TL'lik kâra 10,000 TL'lik bir toplam sermayeyle ulaşır, yani kâr oranı5,000 TL: 10,000 TL ya da %50' dir . Öte yandan B 'ni n sermayesinin

organik bileşimi 10,000 TL:5,000 TL ya da 2:l'dir -A'nınkinin ikikatıdır. B'nin kâr oranı 5,000 TL: 15,000 TL ya da sadece %33'dür.

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

Dolayısıyla sermayenin organik bileşimi ne kadar yüksekse her

7. İşçi iktidarı 

için çok basitleştirilmiştir fakat bu mekanizmanın nasıl işlediğini

Page 73: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 73/126

Dolayısıyla sermayenin organik bileşimi ne kadar yüksekse, her  bir işçinin kullandığı ham mad de ve mak ine o kada r fazl a, kâr oran ı okadar düşüktür -çünkü sadece emek-gücü artı-değer üretir.

Kapitalistler yatırımlarına mümkün olan en büyük kazancı,mümkün olan en yüksek kâr oranını elde etmekle ilgilidirler.Makineler, binalar ve üretim için ihtiyaç duyulan benzeri şeyler sanayiden sanayiye farklılık gösterdiği, Diğer bir deyişle bazı sanayiler diğerlerine göre daha yüksek sermayenin organik bileşimine sahipolduğu için sermaye, kâr oranının en yüksek olduğu -yani sermayeninorganik bileşiminin düşük olduğu- yere yönelme eğilimi taşıyacaktır.Öyleyse neden B kapitalisti, sermayesini A sanayisine yatırırsa %50elde edebilecekken, tüm parasını sadece %33'lük bir kazanç elde ettiğiyere yatırmayı sürdürmelidir?

Bu, Marx'ın kâr oranının eşitlenmesi dediği şeye götürür bizi.Sermayenin bir sanayiden bir başkasına akışı kâr oranındakifarklılıkları eşitleme eğilimi taşıyacaktır. Sonuç, tüm ekonomideüretilen toplam artı-değer ve yatırılan toplam toplumsal sermayearasındaki ilişkiyi yansıtan genel kâr oranının şekillenmesidir. Bireyselsermayeler peşin yatırmış oldukları değişken sermayeyle değil yatırmışoldukları toplam sermayeyle orantılı olarak sağlanan toplam artı-değerden bir pay alacaklardır.

Bunun ne anlama geldiğini görmek için A ve B'ye geri dönüponların ekonomideki yegane iki sermaye olduklarını varsayalım.Öyleyse toplam artı-değer 10,000 TL ve toplam toplumsal sermaye25,000 TL'dir. Genel  kâr oranı 10,000:25,000 ya da %40'dır. Bu, B'ninasıl %331/3'ünden yüksek, fakat A'nın %50'sinden düşüktür. Her biritoplam sermayeleri üzerinden %40'lık bir kazanç sağlamayacaktır. A,10,000 TL'si üzerinden 4,000 TL elde ederken B, 15,000 TL'yle 6,000İ L elde edecektir. Her bir işletme işçilerinden artı-değer olarak 5,00011. sağladığından aralarında 1,000 TL aktarılmıştır.

Bu nasıl olur? Maalesef, A ve B kapitalistli yukarıdakimodelimiz, bu artı-değer devrine neden olan mekanizmayı sergilemek 

 — 172 — 

için çok basitleştirilmiştir, fakat bu mekanizmanın nasıl işlediğinigöstermek için bu modelden yararlanmayı sürdürebiliriz.

Kapitalist A'nın kendisinden daha yüksek bir kâr oranı eldeettiğini gören B doğal olarak bu piyasanın bir parçasını isteyecektir.Sermayesinin birazını A sanayiine kaydıracaktır. Bu da üretimde bir artışa yol açacak ve bu artış bu malların arzı, talebi geçene kadar 

sürecektir. Satışa sunulan mallar alıcılardan fazlaysa fiyatlarıdüşecektir. Böylece bu metalar değerlerinin altında satılarak tükenecek ve A sanayii daha az kârlı olacaktır.

Tersine, Kapitalist B parasının birazını kendi sanayimden çekmişolduğu için B mallarının üretimi düşecektir. Bu malların arzı taleptendüşük olduğunda, bu metaların fiyatı yükselecek ve değerlerininüstündeki fiyatlarla satılacaktır. B sanayiinin, başlangıçta düşük olankâr oranı artacaktır.

Dolayısıyla sermaye sürekli olarak en yüksek kazancıaradığından, emek-gücüne oranla düşük ölçekli tesis, makine vehammadde kullanan, diğer bir deyişle düşük organik sermaye bileşimlive dolayısıyla yüksek kâr oranlı sanayilere yatırım artışı fiyatları aşağıçekmeye ve o kâr oranını azaltmaya eğilimli olacaktır. Sermayeninorganik bileşimi yüksek olan sanayilerde tersi olacaktır.

Marx'ın yazdığı gibi; sermayenin göreli kârlılıklarına bağlıolarak farklı üretim alanları arasında sürekli yeniden dağıtıma uğradığı'bu sürekli sermaye akışı ve girişi', ta ki 'üretim alanlarındaki ortalamakârın aynı olacağı ve dolayı sıyla değerl erin ür etim fiyatları nadönüşec eği bir arz ve talep oranı yarat ana' kadar sürecektir. (K iii 195-6) Farklı malların fiyatları, her sermayenin aynı kâr oranını yakaladığıdüzeye ulaştığında denge sağlanır.

 Ner ede istihdam edi lir ler se edil sinl er işçi lerden emilen tüm artı-değer, kapitalistlerin yatırdıkları tutarlarla orantılı olarak kâr çektikleritek bir havuza akıyor gibidir. Bir kapitalistin kazandığı kârların işçilerin

harcadıkları emek miktarıyla artık herhangi bir bağlantısı kalmamış gibigöründüğünden dolayı, artı-değerin kökeni biraz daha gizemli bir halalır. 'Tüm bu olgular', der Marx, 'değerin emek/amanla

 — 147 — 

Kari Marx 'm devrimci fikirleri 

bel irl enmesi ne aykırı gibid ir Dolayısıyla her şey rekabette tersyüz

6. Kapitalizm

ürünlerinin toplam değeri, değişken sermaye + artı-değer + sabit

Page 74: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 74/126

 bel irl enmesi ne aykırı gibid ir.. . Dolayısıyla her şey rekabette tersyüzedilmiş gibi görünür: (K iii 209)

Bu görünüş, kapitalist sınıf ile işçi sınıfı arasındaki ilişkiyidikkate aldığımızda ortadan kaybolur:

Üretimin belirli başlı her alanında, bireysel kapitalist, bir 

 bütün olarak diğer kapitalistl erle birlikte, sermaye bütünlüğüiçinde toplam işçi sınıfının sömürüsünde rol oynar... Çünkü,diğer bütün koşulların var olduğu varsayımı temelinde...ortalama kâr oranı sermayenin genel toplamınca emeğin geneltoplamının sömürülme yoğunluğuna bağlıdır. (K iii 196-7)

Kapitalistler... doğrudan doğruya belirli bir sermayeceüretilen artı-değere göre değil, ilkin, belirli bir sermayenintemsil ettiği birikmiş sermayenin göreli bölümüne paralelolarak ve ikinci olarak da, birikmiş sermayece üretilen artı-değer tutarına göre, işçi sınıfından zorla aldıkları ödenmemişemek miktarını aralarında bölüştürmeye uğraşırlar (ve buuğraş rekabettir).

Kapitalistler, aynı düşman kardeşler gibi, diğer 

insanların emeklerine yönelik vurgunu, her biri ortalamaolarak ödenmemiş emekten öbürüyle aynı tutarı alacak 

 biçimd e, aralarında bölüştürür ler. (ADT ii 29 )Burada, aralarındaki rekabet dolayısıyla birbirlerini

 pek de sevmeyen kapitalist lerin işçi sınıfı karşısınd a nedengerçek bir masonik birlik oluşturduklarına dair matematikseldoğrulukta bir kanıtımız vardır. (K iii 198)

Kâr oranı eşitlemesinin bir sonucu da, değer yasasınındeğiştirilmesi gerektiğidir. 'Açıktır ki, genel kâr oranının... ortayaçıkışı, değerlerin bu değerlerden farklılık gösteren maliyet fiyatlarınadönüşümünü gerektirir.' (ADT ii 434)

Bunun niye böyle olduğunu görmek için, eski dostlarımız A ve Bkapitalistlerine dönelim. Haftalık ürünlerinin değerine ulaşmak için,onların her hafta peşinen ödedikleri tüm sabit sermaye değerinin onlarınürettikleri metalara transfer edildiğini varsayalım. O zaman haftalık 

 — 148 — 

p ğ , ğ ş y ğsermayeye eşittir. A örneğinde bu, 5000 TL + 5000 TL + 5000 TL =15,000 TL, B örneğindeyse, 5000 TL + 5000 TL + 10000 TL = 20,000TL'dir. Fakat kâr oranı eşitlemesi, artı-değerin 1,000 TL'sinin A'danB'ye transfer edilmiş olduğu anlamına gelir. Dolayısıyla üretilendeğerler bu yeniden bölüşümü hesaba katacak şekilde değiştirilmelidir.

O zaman A için 5000 TL + 4000 TL + 5000 TL = 14,000 TL ve Biçinse 5000 TL + 6000 TL + 10000 TL = 21,000 TL buluruz.

Marx, genel kâr oranı oluşumunu yansıtan bu çevrilmiş değerleriüretim fiyatları diye adlandırır. Söz konusu değerlerin oluşumu,'sermayenin varolduğu ve sadece 'birden fazla sermaye' olarak varolabileceği' gerçeğinin kaçınılmaz bir sonucudur. 'Rekabetin, öncetek bir üretim alanında eriştiği şey, çeşitli meta değerlerinden türeyen

 paza r fiyat ı ve tek bir paza r değe ridi r. Ve önce likl e, farklı alanlardak ikâr oranlarını eşitleyerek üretim fiyatını ortaya çıkartan şey, farklıalanlardaki sermaye rekabetidir. (K iii 180) Değerlerin üretimfiyatlarına dönüşmesi değerlerin kendisinin oluşumuyla aynı sürecin bir 

 parça sıdı r. Çün kü, meta ları n ilk elde topl umsa l açıdan gerek li emek-

zamanlarında satılmasına yol açan şey belirli sanayilerdeki rekabettir.Dolayısıyla değerlerin üretim fiyatlarına dönüşümü, emek değer 

teorisinin altını oymaktan çok tamamlar. Mara'ın işaret ettiği üzere,üretim fiyatlarının değerlerden sapması 'kendisini daima, bir başkameta artı-değerin çok fazlasını alırken çok azını alan bir metayadönüştürür, böylece üretim fiyatları olarak cisimleşen değer sapmaları birbi rler ini den gel er. ' (K iii 161) 'T opl umd a üret ilen tüm meta larınüretim fiyatlarının toplamı... değerlerinin toplamına eşittir.' (K iii 159-60) Eğer iki paragraf yukarıdak i A ve B örneklerin e dönecek olursak,ürünlerinin toplam değeri 35,000 TL'nin, değerlerin üretim fiyatlarınadönüşümünden önce ve sonra aynı kaldığını görürüz.

Bununla beraber bu 'dönüşüm problemi', 1894'de Kapital'in 3.

Cildi yayınlandığında başlayan ve bugün de hâlâ süren büyük bir anlaşmazlığa neden olmuştur. Eleştirilerden bazıları hayli cahilcedir.Örneğin, ilk dönüşüm problemi tartışmalarından birinin yazarı olan

 — 149 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

Avusturyalı ekonomist Eugen von Boehm-Bawerk, Marx'ın Kapital 'in

8 . Günümüzde Marx 

esas amacı bize metaların birbirleriyle mübadele edileceği oranın

Page 75: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 75/126

Avusturyalı ekonomist Eugen von Boehm Bawerk, Marx ın Kapital in1. Cildini yazdıktan sonra fikrini değiştirmiş olup metaların değerlerinegöre değiş tokuşta yer almadıklarına dair bir sonuca vardığını iddiaetmiştir. Ancak Engels'in, Marx'ın ölümünden sonra Kapital 'in 3.Cildini yayınladığı tarihlerde işaret ettiği gibi, temel alınanelyazmalarının 1X64 ve 1865'de I. Cildin son taslağını tamamlamadanönce Marx tarafından yazıldığını hesaba katmamaktadır! Her halükarda, 1861/63 elyazmalarından alınan Artı-Değer Teorileri,Marx'ın, tıpkı kendisinden önceki Ricardo gibi. genel kâr oranınınmevcudiyetinin değer yasasının değiştirilmesi gerektiğini kanıtladığınıntümüyle farkında olduğunu göstermektedir.

Daha geçerli bazı teknik eleştiriler vardır. Marx, dönüşümkonusunda verdiği örneklerde, değişken ve sabit sermayenin temsilettiği metaların değerinin bizzat üretim fiyatlarına çevrilmesigerektiğini hesaba katmamıştır. Bundan dolayıdır ki, benim yaptığımgibi, dönüşümden hem önce hem sonra A'nın sermayesini 10,000TL'de, B'ninkini de 15,000 TL'de bırakmak uygun olmayacaktır.İşçilerin tükettikleri mallar ve tesis, makineler ve metaları üretmek içinkullandıkları diğer şeyler genel bir kâr oranının oluşmasındanetkilenmiş ve değerlerini üretim fiyatlarına dönüştürmüş olacaktır.Marx bu problemin farkındaydı, fakat kaygılanmaya yetecek kadar önemli olmadığını düşünüyordu (bkz. K iii 164-5). Daha sonrakiaraştırmalar Marx'ın hatalı olduğunu ve değerlerin üretim fiyatlarınatam bir dönüşümünün onun düşündüğünden çok daha önemli sonuçlarayol açtığını göstermektedir. Ancak probleme yönelik olarak ulaşılan bumatematiksel çözümler Marx'ın değerlerin üretim fiyatlarına dönüşümühakkındaki temel ifadesini geçersiz kılmaz.

Birtakım Marksistlerin de içinde yer ald'ğı bazı ekonomistler,'dönüşüm problemi'nin emek değer teorisinin reddedilmesi gerektiğinikanıtladığında hâlâ ısrarlıdırlar. Bu konudaki temel argümanları,dışarıda kalan meta fiyatlarının değerlerinden başlayarak belirlenmesiiçin bazı tekniklerin olduğudur. Bu tamamen doğrudur, fakat aynı/amanda emek değer teorisini kavramak açısından yanlıştır. Teorinin

 — 150 — 

y ğ beli rlen mesi için bir formül sağl amak deği ldir . Mar x'ın niyeti, 'mo der ntoplumun ekonomik işleyiş yasasını açığa çıkartmaktır' -kapitalistüretim tarzında yer alan tarihsel gelişim eğilimlerini ortaya koymaktır.Emek değer teorisi bu hedefe yönelik bir araçtır.

Marx'ın Kapital'de tutturduğu yol onun 'soyuttan somutayükselme' biçimindeki genel yöntemini yansıtır. 'Genel olarak sermaye' ve kapitalist üretim ilişkilerinin temel karakteristikleri içinanalizler yaptığı 1. ve 2. Ciltlerde, metaların kendi değerleri üzerindenmübadele edildiğini varsayar. Bu tamamen geçerli bir varsayımdır,çünkü dönüşüm problemi sadece sermayeler arasındaki farklarıdeğerlendirmeye başladığımızda ortaya çıkar. Marx sadece 'birdenfazla sermaye' alanını ve Kapital'in 3. Cildinde olduğu gibi, onlarınaralarındaki rekabeti değerlendirmeye başladığında, metaların kendideğerlerinden mübadele edildiği varsayımından vazgeçmek zorundadır.

 Bir bütün olarak  sermaye hareketlerinden kaynaklanan somut biçimleritayin ve tarif edecek olursak bu gereklidir. (K iii 26)

Ancak bunu sadece, 'genel olarak sermaye'yi analiz etmek içingerekli olan, metaların kendi değerleri üzerinden mübadele edildiğivarsayımı gibi başlangıç soyutlamasını yaptığımızda başarılı biçimdegerçekleştirebiliriz. Marx'ın Ricardo'ya yönelik başlıca eleştirisi,Ricardo'nun değeri ve artı-değeri rekabetten bağımsızdeğerlendirmeden genel kâr oranının mevcudiyetini varsaymasıydı.Hatası, 'soyutlama yetisi eksikliği, yani metaların değerleriyleilgilenirken rekabet sonucu olarak sonradan karşısına çıkan kârlarıunutmayı başaramaması.' (ADT ii 191)

Şu ana kadar, salt değer oluşumunun nasıl etkilendiğine bakarak 'genel olarak sermaye' ve 'birden fazla sermaye' arasındaki ilişkiyistatik bir şekilde değerlendirdik. Şimdi daha dinamik bir bakış açısıylayaklaşalım ve sermayeler arasındaki rekabetin burjuva ekonomisinin

gelişiminde oynadığı rolü inceleyelim.

Kari Marx'm devrimci fikirleri 

Birikim ve Krizler

6. Günümüzde Marx 

 birisi olduğu toplumsa l bir mekanizmanın sonucu ve eseridir.

Page 76: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 76/126

Birikim ve Krizler Kapitalizmin onu diğer üretim tarzlarından ayrı tutan başlıca

«/elliklerinden biri sermaye birikimidir. Köleci ya da feodaltoplumlarda, doğrudan-üreticilerden gasp etmiş olduğu artı-değerin büyük kısmı nı söm ürü cül er tüke tir . Üret imin çoğu hâlâ kul lanı m-d eğer i

için yapılmaktadır; hedefi tüketimdir.Kapitalist üretim tarzı egemen olduğunda işler değişir. İşçilerdenel konulan artı-değerin büyük kısmı tüketilmez. Daha çok, daha fazlaüretim için yeniden yatırımda kullanılır. Artı-değerin sürekli olarak daha fazla artı-değer üretimi için kullanıldığı ve Marx'ın sermaye biriki mi dedi ği süreçt ir bu.

Marx, Kapital 'in 1. Cildindeki ünlü paragrafta, bunun, kapitalistsınıfta, burjuvazinin kendi tüketiminden bile vazgeçmeye ve yeniden-yatırımda kullanılsın diye çok daha fazla artı-değer biriktirmeye teşvik edildiği bir 'perhiz' ideolojisine nasıl yol açtığını sergiler:

Biriktir, biriktir! Musa da bu, peygamberler de bu! 'Sanayi,tasarrufun biriktirdiği malzemeyi sağlar' [der Adam Smith],

Bunun için tasarruf yapın, tasarruf yapın, yani, artı-değerin yada artı-ürünün mümkün olan en büyük kısmını yenidensermayeye çevirin! Birikim için birikim, üretim için üretim:klasik iktisatın egemenlik döneminde, burjuvazinin tarihselgörevini ifade etmek için kullandığı formül buydu. (K i 742)

Ancak, der Marx, bunun nedeni açgözlülük değildir (gerçikapitalist, birey olarak açgözlü olabilir). İnsan doğasındaki bazı 'doğaldeğiş tokuş etme eğilimleri'ne bakmamıza gerek yok. Kapitalistindürtüsü bizzat sistemin kendisidir:

... ama kişileşmiş sermaye olduğu sürece onu harekete geçirentek güç, kullanım değerleri elde etmek ve bunlardan

yararlanmak değil, değişim değerleri elde etmek ve bunlarıçoğaltmaktır... Bu haliyle, bir cimrinin salt servet olduğu içinservete tapma tutkusunu paylaşır. Ancak cimride yalnızcayaratılıştan gelen bu tutku, kapitalistte, sadece çarklarından

 — 152 — 

(K i 739).

Bu 'toplumsal mekanizma', 'birden fazla sermaye' arasındakirekabettir. Marx'ın, 'bireysel sermayelerin birbirlerini etkilerinin, onlarıtam anlamıyla sermaye olarak hareket etmek zorunda bıraktığı'nainandığını görmüştük. Bu özellikle birikim açısından gerçektir. Artı-değeri yeniden yatırım olarak kullanmayan bir sermaye kendisini,gelişmiş üretim yöntemlerine yatırım yapmış, bu sayede daha ucuzaüretim yapabilen ve ilk sermayenin mallarının fiyatını düşürebilenrakiplerince geçilmiş bulacaktır birden. Birikimi hayata geçiremeyen

 bir sermay e kısa süre içinde ifl asa sürü klen ecek tir .

Birikim süreci, sermayeler arasındaki rekabetten bağımsızolmadığı için kolay ya da sorunsuz değildir. Marx, birikim sürecininaynı zamanda kapitalist üretim ilişkilerinin yeniden üretimi olduğunusöyler. Demek istediği, toplumun üretimi sürekli olarak yenilemedikçemevcudiyetini sürdüremeyeceğidir ve bu da, kapitalistlerin pazardagerçekleştirdikleri değeri üretime geri aktarmalarına bağlıdır.

Marx iki yeniden üretim biçimi arasında ayrım yapar. Üretimdaha önceden olduğu düzeyde yenilendiğinde -ve ekonomi büyü mek ten çok dur gun luk gös ter diğin de - basit yeniden üretim ortayaçıkar. Ancak  genişletilmiş ölçekte yeniden üretim üretimin artırılmasıiçin artı-değerin kullanılmasını gerektirir. Kapitalizmin normal durumuikincisidir.

Marx, Kapital'in 2. Cildinde, basit ya da genişletilmiş ölçekteyeniden üretimin gerçekleştiği koşulları analiz etmektedir. Buradakullanım değerinin çok önemli bir rol oynadığını gösterir. Yenidenüretimin gerçekleşmesi için emek-gücünü ve üretim araçlarını satınalacak paranın olması yeterli değildir. İşçileri beslemeye yetecek tüketim mallarının ve onların çalışmalarını sağlayacak yeterlimakinelerin, hammaddelerin ve benzeri şeylerin de olması gereklidir.

Marx ekonomiyi I. ve II. Bölüm olmak üzere iki geniş sektöreayırır. Ekonominin I. Bölümü üretim araçlarını üretir: örneğin.

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

makineleri üreten fabrikalar ve hammadde için madencilik. II. Bölüm

7. İşçi iktidarı 

ötürü ancak bir rastlantıdır,' (K ii 499) diye yazar Marx. Ancak bu

Page 77: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 77/126

çtüketim mallarını üretir: Yiyecek, giyecek ve benzeri şeyler. Marx, ister  basil isler geni şlet ilm iş ölçekte yeni den üret imin gerç ekleşme si için her iki bölümün de belirli oranlarda mal üretmesi gerektiğini ifade eder.

I'akat ekonominin farklı sektörleri arasındaki bu oranların fiilentutturulup tutturulamaması daha çok tesadüflere bağlıdır. Kapitalistler kendileri için değil, pazar için üretirler. Üretilen şeyin tüketileceğininhiçbir garantisi yoktur. Bunun olup olmaması meta için etkin talebinolup olmamasına bağlıdır. Diğer bir deyişle, birinin onu satın almayıistemesi yetmez, bunu yapması için parasının da olması gerekir. Butalep sık sık yetersiz kalır. Sonuç, ekonomik bir krizdir.

Örneğin, I. Bölümdeki (üretim araçları) kapitalistlerin artı-değer oranını artırmak için işçilerin ücretlerini kestiklerini düşünelim. Ozaman bu işçiler II. Bölümün (tüketim mallan) ürünlerinden daha azmiktarda alabileceklerdir. II. Bölümdeki kapitalistler pazarlarındaki bugerilemeye, yeni tesis ve teçhizat siparişlerini azaltarak tepkiverebilirler. Ürünlerine yönelik talepteki bu düşüşle sarsılan I. Bölümkapitalistleri işçileri işten çıkartabilirler; bu da, II. Bölümmeslektaşlarının aynısını yapmalarına neden olur... Ve böyle sürer gider. Burjuva ekonomistlerinin ancak J M Keynes'in İstihdamın,Faizin ve Paranın Genel Teorisi adlı eseri 1936'da yayınlandığındaiyice kavradıkları bu süreç, Marx tarafından yetmiş yıl önce Kapital'i n2. Cildinde analiz edilmişti.

Ekonomik kriz ihtimali tam da metanın doğasında vardır.Metaların basit dolaşımının M-P-M biçimi aldığını hatırlayalım. Bir meta satılır; bir başka metayı satın almak için para kullanılır. Fakat bir satışın ardından mutlaka bir başka alımın gelmesi için bir neden yoktur.Metasını satan satıcı almış olduğu parayı biriktirmeye karar verebilir.Kâr oranı yatırım yapmaya değmeyecek kadar düşük olduğu içinkapitalistlerin böyle davranmaya karar vermelerine yol açan koşullar 

sıklıkla ortaya çıkar.Dolayısıyla krizin kaynağı nihayetinde kapitalist üretimin

 planlan mamış nite liği dir; 'de nge , bu üret imin ken dil iği nden doğa sın dan

 — 172 — 

sadece krizlerin mümkün olduğunu gösterir. Krizlerin neden meydanageldiklerini anlamak için birikim-sürecinin doğasına dahaderinlemesine bakmamız gerek.

Marx'ın ekonomik kriz açıklaması, kâr oranının düşme eğilimiyasası olarak adlandırdığı şeyi esas almaktadır. Marx, bu yasa

hakkında, 'her açıdan, modern ekonomi politiğin en önemli yasası veen zor anlaşılan ilişkileri anla mak için en esaslı yasa, ' diye yazmıştı (G748)

Kâr oranı kapitalizm altında genel  bir düşme eğilimi gösterir der Marx. Sadece ekonominin özgül alanlarında ya da sadece belirlidönemlerde değil, genel olarak böyledir; Marx bunun nedeninin emeğinüretkenliğindeki sürekli artış olduğunu söyler. Onun sözcükleriyle, 'Kâr oranının sürekli düşme eğilimi, toplumsal emek üretkenliğindekisürekli gelişimin, kapitalist üretim tarzına özgü bir ifadesidir: (K iii212)

Emeğin üretkenliği ne kadar yüksek olursa, her bir işçininsorumlu olduğu makine ve hammaddeler o kadar çok olur. Diğer bir 

deyişle, tesis, teçhizat ve hammaddelere yatırılan sabit sermaye tutarıişçinin ücretini ödemek için kullanılan değişken sermayeyle orantılıolarak büyür. Değer açısından da bu, sermayenin organik bileşiminindaha yüksek olduğu anlamına gelir. Artı-değerin kaynağının emek-gücüolması nedeniyle, sermayenin organik bileşimi ne kadar yüksek olursakâr oranının o kadar düşük olacağını görmüştük. Öyleyse üretkenlik arttıkça kâr oranı düşer.

Fakat bu doğruysa, herhangi bir kapitalist neden hep dahayüksek üretkenliğe yatırım yapmalıdır? Cevap, kısa vadede bunuyapmakta yarar görmesi, uzun-vadedeyse rekabet nedeniyle bunamecbur  kalmasıdır.

Bir metanın, bünyesinde barındırdığı fiili emek demek olan

 birey sel değer inin , o san ayid e geçer li orta lama üretim koşul larının beli rledi ği piyas a değeri ya da topl umsa l değe rden farkl ı olab ilece ğinihatırlayalım. Şimdi bu ortalama üretim koşullarını kullanan tek bir 

 — 155 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

kapitalist örneğini ele alalım. İşçilerinin üretkenliğini ortalamanın

7. İşçi iktidarı 

 pahalı üretilen aynı metaların pazar fiyatları arasındaki farkıb i di i B k ll d ğ ü ti ö t i i ü tk liği

Page 78: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 78/126

üstüne yükselten yeni bir teknikten yararlandığını varsayalım. Onunmolalarının bireysel değeri toplumsal değerinin altına düşecektir, çünküo metalar o sektörde normal olandan daha üretken bir şekildeüretilmiştir. Kapitalist şimdi fiyatlarını toplumsal değerinden dahadüşük bir düzeyde belirleyecek, böylece rakiplerinden daha düşük fiyatlar vermiş olacaktır; fakat fiyatlar hâlâ bireysel değerlerininüstünde olduğu için fazladan bir kâr elde edecektir.

fakat bu durum sonsuza kadar sürmez. Diğer kapitalistler  piya sadaki fiy atl ard a kendi mall arın ı satamayıp ifl asa sürüklenmekt enkurtulmak için aynı yeni tekniği kullanmaya başlayacaklardır. Buyenilik sanayide bir kez norm haline gelince, ürünlerin toplumsaldeğeri, yeniliği yapan kapitalistin metalarının bireysel değerineeşitleninceye dek düşecek; böylece onun avantajı ortadan kalkacaktır.

Sermayeler rekabetin baskısı yüzünden yeni teknikler kullanmaya ve emeğin üretkenliğini artırmaya zorlanır. 'Değerin emek-zamanla belirlenmesi yasası' böylece 'zorlayıcı rekabet yasası' (K i436) haline gelir, diye yazar Marx. Bireysel kapitalist için, 'değerin böyle beli rlem esi. .. onu sad ece kend isi için meta ları n üretim mal iyet iniartırdığı ya da azalttığı ölçüde, dolayısıyla kendi konumunu istisnaikıldığı ölçüde ilgilendirir.' (K iii 873) Her kapitalist emeğinüretkenliğinin artışıyla sadece rakiplerinin önüne geçmek için ilgilenir.Bunun sonucunda, tüm 'birden fazla sermaye' değer yasasına uymayave sürekli olarak emek üretkenliğini artırmaya mecbur kalır.

Ancak kapitalistlerin işçilerinden ve rakiplerinden gaspedebilecekleri artı-değer tutarını artırmaya yönelik tüm bu bencileylemlerinin sonucu genel kâr oranını düşürmek olacaktır:

Hiçbir kapitalist, kâr oranını azalttığı sürece, ne kadar üretkenolursa olsun ve artı-değer oranını ne kadar artırırsa artırsın,

yeni bir üretim yöntemini gönüllü olarak benimsemez. Yinede her yeni üretim yöntemi metaları ucuzlatır. Böylecekapitalist onları aslında üretim fiyatlarının üstünde ya da belkide değerlerinin üstünde satar. Üretim maliyetleri ile daha

 — 172 — 

cebe indirir. Bunu,... kullandığı üretim yönteminin üretkenliğitoplumsal ortalamanın üstünde olduğu için yapabilir. Fakatrekabet bunu genelleştirir ve genel yasaya tabi kılar. Bunutakiben, kapitalistlerin isteğinden tamamen bağımsız bir şekilde -be lki de ilk olarak bu üretim dalında kâr oranında

 bir düşüş olur ve nihayetinde bu düşüş diğer üretim dallarıyladenge sağlar. (K iii 264-5).

Kâr oranındaki bu düşme eğilimi, 'belirli bir noktadan sonraüretim güçlerinin gelişmesinin sermaye önünde bir engel halinegelmesinin; bu itibarla sermaye-ilişkisiııin de üretici emek güçleriningelişimi önünde bir engel oluşturmasının' bir yansımasıdır. (G 749)İnsanlığın doğa karşısında güçlenmesini yansıtan emek üretkenliğindeki artış, kapitalist üretim ilişkileri içinde, yükselensermayenin organik bileşimi ve dolayısıyla düşen kâr oranı demektir.Ekonomik krizin temelini oluşturan bu süreçtir. 'Toplumun üretimgelişimi ile onun o zamana kadar mevcut üretim ilişkileri arasında

 büy üye n uyuşmazl ık, kesk in çeli şki ler, krizl er, kas ılmalar biç imd e ifade

 bul ur. ' (G 749)Ancak düşen kâr oranı, Marx'ın kapitalist kriz analizinin

 başl angı ç noktasıd ır sade ce. Marx, 'ge nel yasanın hük mün ü bozan veona sadece bir eğilim niteliği kazandıran karşı koyucu etkiler' bulund uğu nu; bunun , 'mu tla k etki si durduru lan , geciktir ilen vezayıflatılan bir yasa' olduğunu vurgular. (K iii 232, 235) Gerçekten de,'genel kâr oranında düşme eğilimi üreten etkiler, bu düşüşü engelleyen,geciktiren ve kısmen etkisiz kılan ters etkilere de yol açar.' (K iii 239)

Örneğin, sermayenin yükselen organik bileşimi, verili bir miktarda metayı daha az sayıda işçinin üretebileceği anlamına gelir.Kapitalist fazla işçileri kovarak tepki verebilir -bu aslında, ilk planda,yeni tekniği kullanıma sokma amacı olabilir. Sonuç, sermaye

 bir ikim inin sürekl i olar ak üret imd en işçi çıka rmas ını gere kti rmes idi r.Marx'ın 'göreli aşırı-nüfus' dediği şey ortaya çıkar. Malthus veizleyicilerinin iddia ettiği gibi, hayatta kalmaları için gereken

 — 156 — 

Kari Marx 'm devrimci fikirleri 

yiyeceklere oranla fazla sayıda insan olduğu doğru değildir. Doğrusu,

6. Kapitalizm

Toplam sermaye miktarı aynı kalırsa kâr oranı yükselir. Dolayısıylakâ d i k bi ğili l

Page 79: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 79/126

y y y ğ ğ ğ ğ ,kapitalizmin ihtiyaç duyduğundan fazla sayıda insan olduğu vedolayısıyla bu fazlalığın, işçilerin yaşamak için ihtiyaç duyduklarıücretlerden mahrum bırakılmasıdır.

Sonuç olarak kapitalist ekonomi, birikim sürecinde hayati bir rol

oynayan işsiz işçilerden oluşan bir 'yedek sanayi ordusu' yaratır.İşsizler yeni üretim dallarına akabilecek bir işçi havuzu yaratmaklakalmayıp ücretlerin çok yükselmesinin önlenmesine de hizmet ederler.

Her meta gibi, emek-gücünün de bir değeri -üretiminde yer alanemek-zamanı- ve bir fiyatı -onun için ödenen para- vardır. Emek-giictinün fiyatı ücretlerdir ve ücretler, tüm pazar fiyatları gibi, emek-giicü arz ve talebindeki artış ve düşüşlerle orantılı olarak dalgalanır.Yedek sanayi ordusunun mevcudiyeti, emek-gücü arzını, emek-gücüliyatının değerinin üstüne yükselmesini önlemeye yetecek kadar büyük tutar. Marx şöyle yazar: 'Bütünü ile ele alındığında, genel ücrethareketleri, tamamıyla, yedek sanayi ordusunun genişleme ve daralmasıile düzenlenir.' (K i 790)

Bu durum Marx'ın, ücretlerin hayatta kalmak için gereken asgaritutarın üstüne çıkamayacağını söyleyen 'ücretlerin tunç yasası'nainandığı anlamına gelmez. Gotha Programının Eleştirisi 'nde işaretettiği gibi, bu sözde 'yasa', Malthus'un nüfus teorisini temel alır ve bund an ötür ü de tamame n hatal ıdır . Kap ita lizm, dah a önce gör düğ ümü zgibi, emek üretkenliğinde sürekli artış gerektirir. Bunlar da, ister istemez, emek-gücü dahil olmak üzere metaların değerinde daimi bir azalmaya yol açar. Tüketim mallarının değerindeki düşüş, işçiücretlerinin satın alma gücünün aynı kalabileceği, hatta emek-gücüdeğeri düşmesine rağmen, yükselebileceği anlamına gelir. Yani mutlak açıdan işçilerin yaşam standartları adamakıllı yükselebilir. Göreliaçıdansa, konumları kötüleşmiştir, çünkü artı-değer oranı artmış ve böyl ece yara ttıklar ı top lam değe rdek i payları azal mış tır .

Yedek sanayi ordusunun varlığı sermayedarın pozisyonunugüçlendirir ve onlar için artı-değer oranını artırmayı kolaylaştırır.

 — 158 — 

artan sömürü oranı kâr oranının düşmesine karşı bir eğilim oluştururunAncak sömürü oranının artışı iki taraflıdır. Eğer emek 

üretkenliğinin artırılmasıyla kotarılıyorsa, sermayenin organik bileşimiyükseliyordur ve böylece daha yüksek oranlı bir artı-değer bu durumdadaha düşük bir kâr oranı demektir. Marx, böyle bir durumun kâr oranı

düşüş eğiliminin tipik sonucu olduğuna inanıyor, ekonomik krizi dahayüksek ücret artışları elde eden işçilerle açıklama çabalarınıreddediyordu:

Kâr oranının düşme eğilimi artı-değer oranının yükselmesieğilimiyle bağlantılıdır... Bu nedenle, bazı istisnalar haricinde, kâr oranındaki düşüşü ücret oranlarındaki bir yükselişle açıklamaktan daha saçma bir şey yoktur... Kâr oranı, emek daha az üretken olduğu için değil, daha üretkenolduğu için düşer. Hem artı-değer oranındaki yükseliş hem dekâr oranındaki düşüş, büyüyen emek üretkenliğini kapitalizmkapsamında açıklayabilecek özgül biçimlerdir. (K iii 240).

Marx, başka bir karşı eğilim olan sabit sermaye öğelerininucuzlaması için aynı akıl yürütmenin geçerli olduğunu ileri sürüyordu.I. Bölüme ait üretim araçları üretimindeki artan üretkenlik, sabitsermayeyi yaratan tesis, makine ve benzeri şeylerin değerinin düşmesidemektir:

Sabit sermayenin değişken sermayeye oranındaki büyümeyleemek üretkenliği de büyür. Ancak bu artan emek üretkenliğinin sonucu olarak, mevcut sabit sermayenin bir kısmı sürekli olarak değer kaybeder, çünkü onun değeri esasolarak harcanan enıek-zamana değil, sayesinde yenidenüretilebileceği emek-zamana bağlıdır ve emek üretkenliği

 büyüdükçe o küçülür. (ADT ii 415-16)

Marx'ı eleştiren (ve bazıları Marksist olan) birçok eleştirmen,yükselen emek üretkenliğinin sabit sermaye öğelerini ucuzlatmasının,organik bileşimin yükselmediği ve kâr oranın düşmediği anlamına

 — 159 — 

Kari Marx'ırı devrimci fikirleri 

geldiğini ileri sürüyordu İddialarına göre sermayenin teknik bileşimi

6. Kapitalizm

kapitalistin kârı doğrultusunda sınırlar getirilir ' (ADT ii 527)

Page 80: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 80/126

geldiğini ileri sürüyordu. İddialarına göre, sermayenin teknik bileşimi,Diğer hiı deyişle üretim araçları ile emek-gücü arasındaki fiziki oranaşırı büyüse de, değer açısından bu ilişki aynı kalır çünkü üretimaraçlarını üretme maliyeti düşmüştür. Onların göz ardı ettikleri şey,kapitalist için önemli olanın asıl  yatırımı üzerinden elde ettiği kazanç

olduğudur. Tesis, teçhizat ve benzeri şeylere harcadığı para bu üretimaraçlarını esas değerleri üzerinden satın almak içindir. Kapitalistyatırımını şimdiki zamanın maliyeti üzerinden değil yapmış olduğuyatırım üzerinden yeterli kâr etmek zorundadır.

Fakat şimdi de krizlerin kendisine bakalım.Gerçekte, sabit sermayenin değeri esas itibariyle, 'aslen harcanan

emek-zaman'la değil, 'yeniden üretilebileceği emek-zaman'la aynıdüzeye getirilir. Ekonomik krizleri çeşitli faktörler hızlandırabilir.Örneğin, önemli bir hammaddenin fiyatında -tıpkı 1973-4'deki petrolfiyatının dört kat artması gibi- ani bir artışla yüzyüze kalınabilir.Genellikle krizler fınans sistemindeki bir aksaklıkla başlar -örneğin, belli başlı bir bank anın ifla sı ya da bor sad a bir çökm e. Kapital'in 3.

Cildinin önemli bir bölümü, bu nedenle, bizzat bankalarca çok dahafazla paranın yaratıldığı, krizlerin hem önlenmesinde hem deyaratılmasında hayati bir rol oynayan kredi sistemindeki gelişmeninaçıklanmasına ayrılmıştır. Ancak krizlerin temel nedeni daima kâr oranının düşme eğilimi ve bunun doğuracağı karşı koyucu etkilerdir.

Metanın doğası gereği, M-P'nın mutlaka P-M'a yol açmadığınıgörmüştük. Bir metanın satışından kazanılan para bir başka metayı satınalmak için kullanılmak yerine biriktirilebilir. Bu, ekonomik krizler sırasında muazzam ölçekte gerçekleşir. Çok sayıda meta satılmadanelde kalır.

Kapitalizmi daha önceki üretim tarzlarından ayıran şey budur.Köleci ve feodal toplumlarda krizler, herkesin beslenemediği kıtlık,

düşiik üretim biçiminde gerçekleşirdi. Ancak kapitalist krizler  aşırıüretimden kaynaklanır. Bunun anlamı da, Marx'ın vurguladığı gibi,'ürüıı miktarının ona duyulan ihtiyaca göre fazla olması...' değildir;(lıetiıne, hiçbir biçimde üreticilerin ihtiyaçları doğrultusunda değil,

 — 160 — 

kapitalistin kârı doğrultusunda sınırlar getirilir. (ADT ii 527)Kapitalistin yeterli kâr elde etmesi için çok fazla meta üretilmiştir. Bir örnek vermek gerekirse, sadece Üçüncü Dünya'da 700 milyonu aşkıninsan açlık çekerken, tarımsal ürünlerin fiyatını yüksek tutabilmek içinyaratılan tereyağı dağlarına ve şarap göllerine bir göz atmamız yeter.

Aynı zamanda sermaye birikiminin içsel çelişkileri de krizürettiğinden, 'mevcut çelişkilerin kısa vadeli ve zora dayalıçözümleridir daima.' (K iii 249) Bu, Marx'ın sermayenin değer kaybıdediği şeyle gerçekleşir. Ürünlerin piyasalarının çöküşü bir çok sermayeyi iflasa sürükler. Sonuç itibariyle büyük miktarlarda sermayeyok olur.

Sermaye yıkımı bazen kelimenin gerçek anlamındadır -makineler paslanır, mal stokları bozulur ya da imha olur. Fakat düşenfiyatlar da üretim araçlarının değerlerinin büyük bir kısmını yok eder.'Krizler sırasında oluşan sermaye yıkımı demek, ayııı ölçekte sermayeolarak yeniden üretim sürecinde yer almalarını engelleyen değer küçülmesi demektir.' (ADT ii 496) Ekonomik krizlerden dolayı, satın

alınan sabit sermayenin değeri esas olarak onu üretmek için kullanılanemek-zamanı değil, onu şimdi yeniden üretmenin maliyetidir. Bu bağl amda sermaye nin organ ik bileş imi azal ır ve kâr oranı düzel ir.

Yani krizler sermayenin kazançlı bir şekilde istihdamedilebileceği bir hale getirilmesine hizmet eder:

Kapitalist üretime özgü, yeni sermaye oluşumu yoluylasermaye-değeri birikimini hızlandırma ve kâr oranınındüşüşünü kontrol etme araçlarından biri olarak, mevcutsermayenin periyodik aşınması, sermayenin dolaşım veyeniden-üretme sürecinin gerçekleştiği verili koşulları altüsteder ve bundan ötürüdür ki üretim sürecindeki durgunluk vekrizlerle birlikte gelir. (K iii 249)

Krizlerin kâr oranının düşme eğilimini dengelemesine hizmetettiği başka yollar da vardır. Marx, 'krizler daima, ücretlerin genellikleyükseldiği ve işçi sınıfının, yıllık ürünün tüketime ayrılan kısmından

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

dulıa büyük bir pay aldığı bir dönemde... hazırlanır' (K ii 414-15) diye

7. İşçi iktidarı 

dönemsel bir döngü biçimini alır.' (K i 785) Kapitalist ekonominin

Page 81: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 81/126

y p y ğ ( ) y

ya/iir.Hu, piyasadan mümkün olduğu kadar büyük pay almaya hevesli

çok sayıda sermaye tarafından talep edildikleri için ekonomik  büyümeler in dor uğu nda birçok metanın kıtla ştığ ı gerçeğini yans ıtı r.

Aynı şey emek-gücü için de doğrudur: Ekonomik büyümenin hızıarttığında, yedek sanayi ordusu azalır ve işçiler, özellikle vasıflı olanlar,az bulunur hale gelir. O zaman işçilerin gelişmiş pazarlık konumlanemek-gücü fiyatını artırma imkanı sağlar ve bunun sonucundaücretlerin oranı yükselir. İşsizliği dayatan ekonomik durgunluk,işverenlerin ücretleri düşürmelerini ve hâlâ çalışan işçileri daha kötüüretim koşullarını kabule zorlamalarını kolaylaştırır.

O zaman krizler, kapitalist sistemin kâr oranını yatırım yapılacak  bir düz eye get irm ek için yeni den örgü tlendiğ i ve yeni den şeki llendiğ idönemlerdir. Bu süreçten bütün sermayeler eşit düzeyde yararlanmaz.Zayıf ve daha az etkin firmalar ve özellikle çağdışı kalmış makinelerinyükünü sırtlamış olanlar iflas ettirilecektir. Daha güçlü ve daha etkin

sermayeler ayakta kalır ve durgunluktan daha güçlü çıkar. Ucuzfiyatlardan arazi ve üretim araçlarını satın alabilir ve emek sürecindeartı-değer oranını artıracak değişiklikleri işçilere dayatabilirler.

Bundan dolayı krizler, Marx'ın sermayenin merkezileşmesi veyoğunlaşması diye adlandırdığı sürece katkı yapar. Sermayeyoğunlaşması, sermayelerin artı-değer birikimi vasıtasıyla büyüdüğüzamanlarda ortaya çıkar. Öte yandan merkezileşme daha büyük sermayelerin küçük olanları emmesiyle gerçekleşir. Rekabet sürecininkendisi de bu gidişatı teşvik eder, çünkü etkili firmalar rakiplerini bertaraf edeb ili r ve onla rı devr alab ili rle r. Faka t eko nomik durg unluklar,ayakta kalan sermayelere üretim araçlarını ucuza alma imkanı vererek süreci hızlandırır. Dolayısıyla bireysel sermayelerin boyutlarının

devamlı büyümesi birikim sürecinin kaçınılmaz bir parçasıdır.'Modern sanayinin izlediği kendine özgü yol,' diye yazar Marx,"ortalama canlılık dönemleri, yüksek yoğunlukta üretim, bunalım veduraklama süreçlerinden oluşan (daha küçük dalgalanmalarla kesilen)

 — 172 — 

 başl ıca özell iği, canl anma ve durgunl uğu n birb irin e dönü şümüdür .Troçki'nin ileri sürdüğü gibi, 'kapitalizm tıpkı bir insanın soluk alıpvermesi gibi kriz ve canlanmalarla yaşar... Kriz ve canlanmalar kapitalizmde doğuştan vardır; ölene kadar da olacaktır.'

Marx'ın Kapital'de geliştirdiği krizlerin sermaye birikimineiçkin olduğu analizi oldukça yüksek düzeyde bir soyutlamayı gerektirir.Son bölümde göreceğimiz gibi, sistem yaşlandıkça sermayeninmerkezileşmesi ve yoğunlaşmasının krizlerin kârlı birikim koşullarınırestore etmekteki rolünü nasıl daha zor yerine getirdiğiniayrıntılandırmak gerekir. Her şeye rağmen Kapital, kapitalistekonomiyi anlama çabasına temel oluşturur.

SonuçKapitalist üretim tarzı, Marx'ın, gerçekliğin diyalektik olduğunu,

kendi içinde çelişkiler içerdiğini ileri sürdüğü genel tezini resmeder.Çünkü bir yandan, teknolojik değişiklik, yeni üretim yöntemlerinin

uygulanması, tam da kapitalizmin varoluşunun temel bir parçasıdır.Rekabetin baskısı kapitalistleri sürekli olarak yenilik yapmaya,dolayısıyla üretim güçlerini artırmaya zorlar. Öte yandan, üretici'güçlerin kapitalizm altında gelişmesi kaçınılmaz biçimde krizlere yolaçar. Marx'ın Komünist Manifesto 'da söylediği gibi,

 burjuv azi, üretim araçlarını ve böylelikle üretim ilişkilerini veonlarla birlikte, toplumsal ilişkilerin tümünü süreklidevrimcileştirmeksizin var olamaz. Daha önceki bütünsanayici sınıfların ilk varlık koşulu,... eski üretim biçimlerinindeğişmeksizin korunmasıydı. Üretimin sürekli altüst oluşu,

 bütün toplumsal koşulların kesintis iz bozuluşu, sonu gelmez belirsizlik ve sıkıntı, burjuv a çağını daha öncekilerden ayırır 

(TE vi 487)Kapitalizm ve onun öncelleri arasındaki fark üretim

ilişkilerinden kaynaklanır:

 — 163 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

Şurası açıktır ki, ürünün değişim-değerinin değil de kullanım-değerinin ağır bastığı bir toplumda artı emek az ya da çok

8. Günümüzde Marx 

engeli bizzat sermayedir; diye yazar Marx. (K iii 250) 'Sermayeninşiddetli yıkımı kendi dışındaki ilişkiler tarafından değil; daha çok

Page 82: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 82/126

değerinin ağır bastığı bir toplumda, artı-emek az ya da çok olabilen bir ihtiyaçlar kümesiyle sınırlı olur ve bizzat üretiminkendi karakterinden, artı-emeğe karşı sınırsız bir ihtiyaçdoğmazdı. (K i 345)

Örneğin feodal lord, kendisini, ailesini ve uşaklarını alıştıklarıIarzda geçindirecek kadar kira aldığı sürece köylülerinden hoşnuttu.Ancak kapitalistin 'doymak bilmez iştah'ı vardır, 'artı-emek için kurtgibi açlık çeker' (K i 349, 355); bu durum rakiplerinin teknik ilerlemelerine ayak uydurma ve iş dünyasının dışına düşme kaygısındankaynaklanır.

Marx, Romantikler gibi, kapitalist-öncesi toplumlara özlemduyan herkese karşı, 'sermayenin büyük uygarlaştırıcı etkisi' (G 409)dediği şeyin sıkı bir savunucusu olmuştu. Yalnızca üretici güçleringelişimini dikkate aldığı' için Ricardo'yu övüyordu. (K iii 259)'Ricardo'nun duygusal muhaliflerinin yaptıkları gibi, bu bağlamdaüretimin söz konusu olmadığını iddia etmek, üretimin, insani üretici

güçlerin gelişiminden, diğer bir deyişle, kendi içinde bir amaç olarak insan doğasının zenginliğinin gelişmesi anlamına geldiğini unutmaktır.'(ADT iii 117-18)

Böylece kapitalizm tarihsel olarak ilericidir. Kapitalizm

insani ihtiyaçların geleneksel anlamda, sınırlı ya da tamolarak doyurulması ve eski yaşam biçimlerinin yenidenüretimi gibi... ulusal engellerin ve önyargıların ötesine geçer.Tüm eskilere karşı yıkıcıdır ve altüst edicidir; üretici güçleringelişmesine, ihtiyaçların genişlemesine, üretimin çok yönlügelişimine ve doğal ve fikri güçlerden yararlanılıp değiş-tokuşedilmesine engel teşkil eden her şeyi yıkar geçer. (G 410)

Ancak, kâr oranının düşme eğilimi, politik ekonomistlerin

inandıkları gibi, kapitalizmin en rasyonel toplum biçimi olmadığını;üretici güçleri geliştirdiği kadar köstek de olan, tarihsel olarak sınırlı veaykırı bir üretim tarzı olduğunu da gösterir. 'Kapitalist üretimin gerçek 

 — 164 — 

şiddetli yıkımı kendi dışındaki ilişkiler tarafından değil; daha çok kendini koruması koşulları yüzünden gerçekleşmesi, sermayenin artık sahneden çekilip daha yüksek bir toplumsal üretim şekline yer vermesigerekliliğin en çarpıcı göstergesidir.' (G 749-50)

Bazıları Marksist olan birçok yorumcunun söylediğinin tersine,

Marx, kapitalizmin ekonomik olarak çökmesinin kaçınılmaz olduğunainanmıyordu. 'Sürekli kriz yoktur,' diye ısrar ediyordu. (ADT ii 497 n)Daha önce gördüğümüz gibi, 'krizler mevcut çelişkilerin daima anlık vezora dayalı çözümleridir': İşçi sınıfı işsizlik, kötüleşen yaşamstandartları, kötü çalışma koşulları olarak bedelini ödemeye hazır olduğu sürece kapitalist sistemin aşamayacağı kadar derin bir ekonomik krizi yoktur. Herhangi bir krizin 'daha yüksek bir toplumsal üretim

 biç imi ne' yol açıp açmayacağı işçi sını fının bilin ç ve eylem düzeyin e bağl ıdır .

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

7 İşçi iktidarı

8 . Günümüzde Marx 

 Neredeyse kırk yıldır tarihin itici gücünün sınıf mücadelesiolduğunu ve özellikle modern toplumsal devrimin

Page 83: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 83/126

7. İşçi iktidarıMarksizm'in en temel savı, komünizmin maddi ve toplumsal

koşullarını kapitalizmin yarattığıdır. Sınıfların ortadan kalkması, ancak,kapitalist üretim ilişkilerinin emek üretkenliğini kıtlığı ortadan

kaldırılacak düzeye ulaşması durumunda mümkündür. Kapitalist üretimilişkilerinin düzenli, birbirini takip eden bir canlanma ve durgunluk döngüsüne yol açarak üretici güçler üzerinde nasıl bir pranga rolüoynadığını görmüştük.

Bunu açıklamanın bir başka yolu da, kapitalizmin komünizmitarihsel açıdan hem mümkün hem de zorunlu kıldığını söylemektir.Fakat bundan daha ötesi de vardır. Kapitalizm, kendisini alaşağı edecek ve sınıfları ortadan kaldıracak toplumsal gücü doğurur. Bu güç işçisınıfıdır.

Marx ve Engels'in Komünist Manifesto 'da açıkladıkları gibi,

Burjuva sınıfının varlığının ve egemenliğinin temel koşulu,

sermayenin oluşması ve çoğalmasıdır; sermayenin koşulu,ücretli emektir... Burjuvazinin ister istemez harekete geçirdiğisanayinin ilerlemesi, emekçilerin rekabetten kaynaklananyalıtılmışlıklarının yerine, birlikteliklerinden kaynaklanandevrimci dayanışmalarını geçirir. Onun içindir ki, modernsanayinin gelişmesi, üzerinde burjuvazinin üretim yaptığı veürünlere el koyduğu temelin kendisini onun ayağının altındançeker alır. Bu yüzdendir ki, burjuvazinin ürettiği, her şeydenönce, kendi mezar kazıcılarıdır. Onun devrilmesi ve

 proletaryanın zafer kazanmas ı da aynı derecedekaçınılmazdır. (TE vi 496)

Sermayenin çöküşü, bu paragrafa dair bazı yanlış okumalardaifadesini bulduğu gibi, kendiliğinden gerçekleşmeyecektir. Bu, işçisınıfının örgütlenmesine, bilinçlenmesine ve eylemlerine bağlıdır.1879'da Marx ve Engels politikalarını şu sözcüklerle özetlemişlerdi:

ğ pmanivelasının burjuvazi ve proletarya arasındaki sınıf mücadelesi olduğunu vurgulayıp durduk... Enternasyonalkurulduğunda sloganı açıkça ifade ettik: İşçi sınıfınınkurtuluşu kendi eseri olacaktır. (SY 327)

İşçi sınıfının kurtuluşu fikri, daha önce görmüş olduğumuz gibi,Marx'ın düşüncesinin özüdür. Hal Draper 'sosyalizmin iki ruhu'nukarşılaştırmıştır. Biri, 'yukarıdan sosyalizm', değişimi devleti kontroleden ve onu işçiler  adına reformlar yapmak için kullanan aydınliderlerin etkinliklerinin sonucu olarak görür. Tüm dünyadaki SosyalDemokrat ve Komünist partiler, ya milletvekillerini ya da partiyideğişimin baş aktörü olarak görerek böyle bir sosyalizm görüşünü

 beni mseyege lmi şle rdi r. Ancak Marx , 'aş ağı dan sos yal izm 'in , işçile rinkendi eylemleriyle özgürleşmesinin savunucusuydu.

Kapitalizmin Mezar KazıcılarıMarx, 'İşçi sınıfının kurtuluşunun koşulu, tüm sınıfların ortadan

kalkmasıdır' diye yazdı. (TE vi 212) Diğer bir deyişle, kapitalizminyıkılışı yeni bir sınıflı toplumun kurulmasına yol açmayacaktır. Aksinesömürünün ve sınıfsal çatışmaların artık kalmadığı komünist bir toplumun yaratılmasına bir hazırlık olacaktır.

İşçi sınıfının sınıfları ortadan kaldırma gücü kapitalist üretimilişkileri içindeki konumundan kaynaklanır. Kapitalizmin kolektif işçiyaratmaya, yani işçileri herkesin emeğinin diğerlerininkine bağlıolduğu çok daha büyük üretim birimlerinde bir araya getirmeye nasıleğilimli olduğunu görmüştük. Marx, kapitalist gelişim sürecinin işçilerisömürülmeye direnmek için birleşmeye zorlayacağına inanıyordu:

Büyük ölçekli sanayi birbirlerini tanımayan bir dolu insanı bir 

yerde toplar. Rekabet onların çıkarlarını böler. Fakat patronları karşısında sahip oldukları ortak çıkarları olanücretlerin korunması onları ortak direnme bilinciyle birleştirir 

 — 167 — 

r  0

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

kaynaşma. Bu kaynaşmanın daima, işçiler arasında rekabetidurdurma, böylece kapitalistle genel rekabete girebilme

7. İşçi iktidarı 

Kapitalist sömürü baskısı işçileri örgütlenmeye ve birliktehareket etmeye zorlar. Sadece bu şekilde, kapitalist üretim ilişkileri

Page 84: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 84/126

, y p g gdemek olan iki hedefi vardır. Eğer direnmenin ilk amacısadece ücretlerin korunması olursa, kapitalistler baskıamacıyla bir araya geldiklerinden ve sermaye her zamanittifak halinde olduğundan, sermaye karşısında işbirliğinin

korunması işçiler için ücretlerin korunmasından çok dahazorunlu hale gelerek önceleri yalıtılmış olanlar gruplaradönüşürler. Bu o kadar gerçektir ki İngiliz ekonomistleriişçilerin ücretlerinden önemli bir miktarı sendikalaraverdiklerini görünce şaşkınlığa düşerler; çünkü bu sendikalar,o ekonomistlerin gözünde sadece ücret için oluşturulmuştur. -Gerçek bir iç savaş olan- bu mücadelede yaklaşan bir savaşiçin gerekli tüm öğeler birleşir ve gelişir. Bir kez bu noktayaerişildiğinde sendikalar politik bir karakter kazanır.

Ekonomik koşullar önce ülke halkının çoğunu işçileredönüştürmüştür. Sermaye hakimiyeti bu kitle için ortak bir durum, ortak çıkarlar yaratmıştır. Bu kitle zaten sermayeninkarşısında duran bir sınıftır, ancak kendi gücünün farkında

olan bir sınıf değildir. Yalnızca birkaç evresinden bahsett iğimiz mücadelede bu k itle bir araya gelir ve kendisinikendisi için bir sınıf haline getirir. Savunduğu çıkarlar sınıf çıkarları haline gelir. Ancak sınıfın sınıfa karşı mücadelesi politik bi r mücade ledir. (TE vi 2 10-11)

Marx da, döneminin diğer sosyalistleri gibi, birliği, paylaşmayıve işbirliğini temel alan bir toplumun, rekabet üzerine kurulmuş

 bulun an kapi tal izme alt erna tif old uğu na inanıyo rdu. Marx içinkomünizm birleşmiş üreticilerin yönetimidir. Ancak ütopyacısosyalistler böyle bir işbirliğinin, esasen, günümüz toplumundaki tümsınıfların kapitalizmin defterini dürmek için yaptıkları ahlaki bir  bağl anma dan doğ duğ una inan ıyor lardı. Öte yan dan Mar x, kom üni zmi nişçilerin üretim sürecindeki maddi çıkarlarının ve mücadelelerininsonucu olacağını iddia ediyordu. 'Komünizme, şeylerin şimdiki/.eminini ortadan kaldıran gerçek hareket diyoruz'. (TE v 49)

 — 172 — 

y ş p şiçindeki konumlarından doğan gerçek güçlerinin kaynağına inebilirler.Değerin kendi genişlemesi emeklerine bağlıdır ve bundan ötürü tümüretim sistemini felç etme yetisine sahiptirler. Ancak bu yetiyikullanmak için omuz omuza vermeleri gerekir. Her işçi sınıfı eyleminin

temel prensibi dayanışmadır. Dayanışma olmadan tüm grevler başarısızolur.

Dolayısıyla işçi sınıfına sınıfları yok etme gücünü veren,kapitalist sömürü sistemi içinde bulunduğu yerdir. Kapitalizm, üretimaraçlarının büyüklüğünü artırarak ve onları kolektif işçinin birleşmişemeğine bağlı kılarak emek sürecini toplumsallaştırır. Bu üretimaraçları bireyler tarafından işletilemez. Ayııı şekilde işçi sınıfı da üretimaraçlarına yalnızca bir sınıf olarak el koyabilir. Bir fabrikayı küçük 

 parç ala ra bölerek payl aşmayı tart ışmanın hiçbir anlam ı yo kt ur -e ğe r buyapılırsa, o artık fabrika olmaktan çıkar ve tüm yararları kaybolur.

İşçilerin kapitalizme karşı mücadelede oynadıkları belirleyici roltoplumun en çok ezilen kesimi olmalarından kaynaklanmaz. Tam

tersine başkaları daha kötü durumda olabilir. Örneğin Marx, üretimsürecinin sürekli dışında tutulan ve işçi sınıfından çok daha kötüdurumda olan, yedek sanayi ordusunun 'durgun unsurları', 'haydutlar,caniler, fahişeler, kısaca lümpen proletarya', 'moral çöküntüyaşayanlar, sefiller, çalışamayacak durumda olanlar' olarak nitelendirdiği kesimler olduğuna dikkat çeker. (K i 797) Daha kötüdurumda olmaları, işçilerden daha devrimci olmalarına yol açmaz. Tamtersine, asla kapitalist üretimin disiplinine tabi olmadıkları içinsefaletlerini sömürebilecek gerici hareketlerin içinde yer almaya dahaaçıktırlar. Marx Manifesto'da, lümpen proletaıyanın 'yaşamkoşulları'nın 'onu... gerici entrikaların rüşvetçi aleti olmaya hazırlar'öngörüsünde bulunur. ( TE vi 494)

Louis Bonaparte, 1848 devriminin ertesinde III. Napolyon olarak iktidara el koymasına yardımcı olacak özel bir ordu olan 10 Aralık Demeği'ni oluşturmuştu. Benzer şekilde işsizler, işçilerin patron

 — 169 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

karşısında bir araya gelmesine yol açan kapitalist sömürü baskısınaartık maruz kalmadıkları için her zaman faşist hareketlerin üretken

8 . Günümüzde Marx 

 bağ, bir siyasal örgütlenme yaratmadığ ı ölçüde de bir sınıf meydana getirmezler. (TE xi 187)

Page 85: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 85/126

zeminlerini teşkil etmişlerdir.Fakat eğer sefalet bir toplumsal grubu komünizmin itici gücü

yapmaya yeterli değilse, sömürü de değildir. Köylüler bir sınıf olarak sömürülürler. Artı-emek onlardan toprak sahiplerine ödenen kira,

tefecilere ödenen faiz ve devlete verilen vergi biçiminde emilir. Ancak Marx bunun onları devrimci bir sınıf haline getirmediğini ileri sürer.Louis Bonaparte'ın Onsekiz BrumaireMnde, Fransız köylüsünün III.

 Napol yon 'a nasıl pasi f dest ek ver ip ona bur juv aziyle prol etar yaarasında bir hakem gibi hareket etme imkanı tanıdığını gösterir:

Küçük toprak sahibi köylüler, üyelerinin hepsi aynı koşullar içinde yaşayan ama birbirleriyle gerçek ilişkilere girmemişmuazzam bir kitle meydana getirirler. Üretim tarzları, onları,karşılıklı ilişkiler kurmaya götüreceği yerde, birbirlerindenayırır... Küçük bir tarlanın işletilmesi, hiç bir işbölümüne, hiç bir b ilimsel yöntem kullanı lmasına elvermez, bu bakımdan dahiç bir gelişim çeşitliliğine, hiç bir yetenek değişikliğine,

toplumsal ilişkilerde hiç bir zenginliğe elverişli değildir.Köylü ailelerinin her biri, hemen tamamıyla kendi kendisineyeterlidir; tükettiğinin en büyük bölümünü doğrudan doğruyakendisi üretir, böylece geçim araçlarını, toplumla bir ilişkidençok, doğa ile etkileşim yoluyla sağlar. Bir tarla, bir köylü veailesi; onun yanında bir başka tarla, bir başka köylü ve bir 

 başka aile. Bu ailelerden birkaçı bir köy meydana getirir, birkaç köy de bir idari birimi oluşturur. Böylece, Fransızulusunun büyük kitlesi, aynı cinsten büyüklüklerin basit bir toplamıyla, patateslerle dolu bir çuvalın bir çuval patatesimeydana getirmesi gibi, oluşmuştur. Milyonlarca köylü ailesi,yaşayış tarzlarını, çıkarlarını ve kültürlerini toplumun ötekisınıflarınınkilerden ayıran ve onlarla karşı karşıya getirenekonomik koşullar içinde yaşadıkları ölçüde, bir sınıf meydana getirirler. Ama küçük köylüler arasında sadece yerel

 bir bağ olduğu ve çıkarlarının özdeşliği bir ortaklık, bir ulusal

 — 170 — 

Marx, köylülerin toplumsal ve politik mücadelelerde asla pozitif  bir rol oyn ayam ayacakl arını ileri sürmüyo r. Nitekim 1789 Fransa 'sı nda ,1917 Rusya'sında ve 1949 Çin'inde olmak üzere modern zamanların üç

 büy ük devr imi nde , küçük topr ak sahibi köylüler in zafere kesin bir katkıda bulundukları görülmüştür. Fakat üretim ilişkileri köylülerinufuklarını tarlaları, köyleri, en fazla bölgeleriyle sınırladığından,isyanları da sınırlı olur. Yerel feodal lord linç edilir, malikanesi yakılıpyıkılır ve arazisi köylüler arasında paylaştırılır. Ve olaylar ordu gelip birkaç eleb aşın ı idam eden e ve miras ı feod al lordun oğluna iade edenekadar gelişir.

Ayaklanmaları sadece egemen sınıfla onların iktidarına meydanokuyan bir başka sınıf arasındaki çatışmaya denk geldiğinde toplumundönüşümünde bir rol oynayabilirler. Köylüler, bir başka sınıfınöncül üğünde ulusal politik bir güç olabilirl er. 1789 Fran sa's ında o sınıf 

 bur juv azi olmuştu. Marx , kapi tali zm gelip çatt ığında, işçi sını fın ın,köylülerin hoşnutsuzluklarını burjuva toplumuna karşı ulusal bir 

hareketle kaynaştınlabileceğine inanıyordu. Onsekiz Brumaire'd eFransız köylüsüne yönelik analizinin sonunda, 'köylüler doğalmüttefiklerini ve liderlerini, görevleri burjuva düzeninin yıkılması olankent proletaryasında bulurlar.' (TE xi 191)

Marx, Fransa'da İç Savaş adlı eserinde, 'Komün, köylülere"bizim zaferimiz sizin tek umudunuzdur" derken yerden göğe haklıydı'diye yazıyor ve III. Napolyon'un tam ihanetine uğramış olan köylüleringeleneksel Bonapartizm sadakatleri, 'Komünün köylülüğün günlük çıkarlarına ve acil ihtiyaçlarına yönelik çağrısına nasıl direnebilirdi'diye soruyordu. (FİS 75, 77). Bundan ötürü Marx, onların maddiçıkarlarına seslenerek köylüleri kendi tarafına kazanmaya çalışan işçihareketinin yanındaydı. Fakat sadece işçi sınıfının kendisi kapitalizmi

devirebilir ve kendisini özgürleştirirken toplumun sömürülen ve ezilendiğer kesimlerini de özgür kılabilirdi.

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

Marx ve Engels ütopyacı sosyalistlerden ve özelliklel'ourier'den, cinsel baskıya, kadınların erkeklere bağımlı kılanmasına

7. İşçi iktidarı 

kapitalizmin hep var olacağını kabul etmesidir. Onlara,çocukluklarından bu yana her gün, işçilerin toplumu çekip çevirmekte

Page 86: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 86/126

karşı derin ve sürekli nefreti öğrenmişlerdi. Komünist Manifesto bur juv a ail esin e yöne lik acım asız bir saldır ı içeri r ve Enge ls Ailenin,Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni 'nde kadınların ezilmesinin, tek eşli ailenin, sınıfların ve görevleri mülkiyetin çıkarlarını savunmak olan

'silahlı adamlardan oluşan özel birimler'in ortaya çıkmasıyla bağlantılıolduğunu göstermeye çalışmıştır. Ona göre, kadınların kurtuluşu işçisınıfının kurtuluşundan ayrılamazdı.

Engels'in analizinde birtakım hatalı yönler vardır. Şimdi bili yoru z ki cinse l eşit sizl ik sını fsal uzlaşm az çeli şkilerin doğ uşu ndanönceki dönemlere aittir ve kökenleri, Engels'in düşündüğünün ötesinde,kabile toplumları arasındaki savaşlar gibi faktörlere kadar uzanmaktadır. Ayrıca Engels ve Marx, kapitalizmin gelişiminin işçisınıfı ailesinin ortadan kalkmasına yol açacağı kehanetinde bulunurkende hatalıydılar.

Bununla birlikte ulaştıkları sonuç hâlâ geçerlidir. Aile, sanayikapitalizminin zaferinden beri varolduğu biçimiyle, evli kadınların eve

kapanmalarını ve yalıtılmalarını esas alır. Burjuva toplumunda evkadınlarının koşulları en yabancılaşmış olanlardan biridir. Kadınlarınevlerinde ayrık yaşamaları, örgütlenip toplu halde hareket etmelerinizorlaştırır. Bu yüzyılda kapitalizmin en önemli gelişmelerinden biri,kadınları iş gücüne katmasıdır; öyle ki bugün Britanya'da her beşişçiden ikisi kadındır ve çoğu kadın yaşamlarının önemli bir kısmınıişte geçirmektedir. İşyerinde kadınlar, birlikte çalıştıkları ve aynıkendileri gibi kapitalist sömürüye tabi olan erkeklerle birlikte kolektif örgütlenmeye gidebilirler ve kendilerini özgürleştirme gücünü eldeedebilirler.

Parti ve Sınıf İşçi sınıfı, kapitalist üretim ilişkileri içindeki konumu gereği,

•.ınıfsız bir toplum kurabilecek yegane sınıftır. Bizim zamanımızdaolduğu gibi Marx'ın zamanında da, bariz güçlük, işçi kitlelerinin

 — 172 — 

yetersiz oldukları fikri aşılanmaktadır. Yani, okulda, basında,televizyon ve radyoda dikte edildiği gibi, bu görev -yöneticiler, devletmemurları, parlamenterler ve sendika görevlileri gibi- uzmanlara

 bırakılm alıd ır. İşçil erin rolü yuka rıd an gelen emirler e uymak tır.

İşçilerin toplumu dönüştürme yeteneklerine olan güven eksikliğini nasılkırabiliriz?

Marx'ın dediği gibi: İşçi sınıfı 'kendisi için' bir sınıf, yani,kapitalist toplumdaki konumunun ve çıkarlarının bilincinde olan vekapitalist toplumun yıkılmasmdaki tarihsel rolünün farkına varan bir sınıf haline nasıl gelir? Onun cevabı, işçilerin bir sınıf olarak çıkarlarının farkına varması kendi sınıf mücadelesi yoluyla olacağıydı.İşçiler eğer devrimci bir rol oynayacaklarsa gerekli bilinci, güveni veörgütlülüğü üretim sürecinde sermayeye karşı yürüttükleri günlük mücadelelerde edinirler.

Bu bizi, 'Feuerbach Üzerine Tezler ' ve Alınan İdeolojisi'nde bul duğ umu z ve 'de vri mci etki nlikte kendini deği şti rmek , koşulla rı

değiştirmekle örtüşür' biçiminde ifade bulan kanıya götürür. (TE v 214)Üretim süreci sırasında yaşadıkları sömürüye karşı sınıf mücadelesinegirişen işçiler hem kendilerini hem de toplumu dönüştürmeye başlarlar.

Devrimci değişim kavramı, Marx'ın işçilerin sendikalardaörgütlenerek kapitalizm altında koşullarını iyileştirmeye çalıştığı genelolarak ekonomik sınıf mücadelesine ve grevlere son derece olumluyaklaştığı anlamına geliyordu. Bu da Marx'ı dönemin diğer sosyalistlerinden ayrı bir yere koyar. Marx, 'grevler, ittifaklar ve

 prol etar yanı n bir sını f olarak gözlerimizin önü nde örgü tlendiğ i başkaeylemler' (TE vi 211) ile karşılaştıklarında onların bazılarının korkuyakapıldıklarını, bazılarınınsa kendilerini transandantal  bir kibirekaptırdıklarını yazar. İşçileri daha yüksek ücretler için greve gitmelerini

aşağılayan, kendi çıkarları ve 'ekonomik' güdülerle hareket ettikleriiçin eleştiren böyle yaklaşımlara günümüz sosyalistleri arasında hâlârastlanır.

 — 173 — 

Kari Manc'ın devrimci fikirleri 

Marx işçilerin mücadelelerine yönelik bu küçümsemeye sonderece sert çıktı. Ücret, Fiyat ve Kâr 'da, Robert Owen'ın yoldaşı olan

 pı

7. İşçi iktidarı 

arasında buradan doğan sürekli ihtilafların, mevcut sanayiörgütlenmesi dahilinde emekçi sınıfların cesaretinidestekleyen onların egemen sınıfın tecavüzlerine karşı büyük

Page 87: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 87/126

Britanyalı sosyalist John Weston'un geliştirdiği ve sendikalmücadelenin işçilerin yaşam standartlarıyla ilgisiz olduğu, hatta zarar verdiği biçiminde ifade bulan yaygın inanca karşı durmuştur. Bu iddia,ücretlerin nüfus baskıları dolayısıyla salt fiziksel geçim düzeyinin

üstüne çıkarılamayacağını öngören 'ücretlerin tunç yasası'nı temelalmaktadır.

Marx, bu 'yasa'yı çürütmek için emek değer teorisinikullanmıştır. Marx, asgari geçim düzeyinin, ücretlerin emek-gücününyeniden üretimini tehlikeye atmadan düşürülebileceği 'nihai sınır'ıçizerken 'emek değerinin her ülkede... insanların içinde bulundukları vegeliştikleri toplumsal koşullardan doğan belirli isteklerin tatmini demek olan... geleneksel yaşam standardı ile belirlendiğini' göstermiştir. (SE ii71-2)

Ancak, 'kârlara gelince, onların asgarilerini belirleyen hiçbir yasa yoktur.' Azami kâr oranı 'fiziksel asgari ücretler ve fiziksel olarak iş gününün azamisiyle sınırlanır... Fiili oran, sadece, sermaye ve emek 

arasındaki sürekli mücadele tarafından belirlenir... Konu, çatışantarafların karşılıklı güçleri sorunu içinde çözümlenir.' (SE ii 72-3)

Ancak grevlerin işçilerin hayat standartlarınının korunmasındaya da iyileştirilmesindeki rolü Marx'ın grevlere büyük değer vermesinin en önemli sebebi değildi. Belirleyici faktör, bunların işçisınıfının bilinç ve örgütlülük düzeyinin artırılmasındaki katkılarıdır.1853'de, güçlerini vasıfsız ve örgütsüz işçilerden alan Lancashire veMidlands grevlerini yorumlayan Marx şöyle yazmıştır:

Grevleri 'bizzat çalışanın' çıkarlarına son derece zarar vericiolduğunu düşünen ve yegane hedefleri ortalama ücretleridaimi kılmanın bir yöntemini aramaktan ibaret olan birtakımhayırseverler ve hatta sosyalistler vardır. Ayrıca, çıkan sanayidöngüleri ve onun çeşitli evreleri herhangi bir istikrarlıortalama ücreti olanaksız kılar. Bense, tam tersine,ücretlerdeki karşılıklı yükseliş ve düşüşler ile patron ve işçiler 

 — 174 — 

destekleyen, onların egemen sınıfın tecavüzlerine karşı büyük  bir birlik oluşturmalar ım sağlayan ve onların kayıtsız, tasasız,az-çok beslenmiş üretim araçları haline gelmeleriniengelleyen zorunlu araçlar olduğuna inanıyorum. Sınıfsalçelişkiler üzerinde yükselen bir toplumda, eğer fiilen veismen Köleliği önlemek istiyorsak, savaşı kabul etmeliyiz.Grev ve dayanışmaların değerini doğru biçimdedeğerlendinnek için, onların görünürdeki önemsiz ekonomik sonuçları üzerinden küçümsenmesine izin vermemeliyiz,fakat ahlaki ve politik sonuçlarını her şeyin üstünde tutupdüşünmeliyiz. Modem sanayinin periyodik olarak yinelenendöngülerle yolculuk yaptığı kasvet, refah, karmaşa, kriz vetehlikeden oluşan döngü evreleri, bunlardan kaynaklananücret artış ve düşüşü, ücret ve kâr çeşitlenmeleri ile buna

 paralellik gösteren patron ve işçiler arasındaki süreklimücadeleler söz konusu olmasa Büyük Britanya ve tümAvrupa işçi sınıfları kendi kurtuluşunun Antik Yunan ve

Roma'daki kölelerinki kadar olanaksız olduğu kanıtlanan,küskün, iradesiz, bitkin ve dirençsiz bir kitle olur. (TE xii169)

Engels, yirmi yılı aşkın bir süre sonra, 1875'de Alman SosyalDemokrat Partisi'nin benimsediği Gotha programını eleştirirken Marxadına da konuşuyordu; söz konusu programda, ona göre, bir yığın hatave eksikliğin yanı sıra,

işçi sınıfının bir sınıf olarak sendikalar yoluyla örgütlenmelerihakkında tek bir kelime yoktur. Ve bu çok önemli bir noktadır. Çünkü proletaıyanın sermayeyle gündelik mücadelelerini yürüttüğü, kendisini eğittiği ve bugünlerdegörülen en kötü gericilik dönemi ortasında bile... artık 

 parçalanamaz gerçek sınıf örgütlenmesidir. (SY 293)

 — 175 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

Yine de sendikal mücadel enin kendisi nihai hedef değildir .Marx, kâr oranı düzeyinin 'mücadele edenlerin kendi güçlerime bağlı

ld ğ il i ü ü tü f k t b ü l it d ğildi S ü ti

7. İşçi iktidarı 

İş gününü sınırlayan mevzuatı oluşturma mücadelesi buna bir örnektir. 'Kapitalist sınıf ile işçi sınıfı arasındaki kronik ve öyle ya daböyle gizli bir iç savaş ın ürünü ' (K i 412- 13) idi bu Buna karşın

Page 88: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 88/126

olduğunu ileri sürmüştü, fakat bu güçler eşit değildir. Sermaye, üretimaraçlarını kontrol ettiği için, emek-sürecini iş gücünün boyutunudaraltmak ve işsizliği artırmak, böylece işçinin üretim süreci içindekikonumunu zayıflatmak üzere yeniden örgütleyebilir. 'Salt ekonomik 

etkinlik açısından sermaye daha güçlü taraftır.' (SE ii 73)Sendikalar sermayenin zararlarına karşı direnme merkezlerigibi iş görür. Genellikle, mevcut sistemin etkilerini eşzamanlıolarak değiştirmeye çabalamak yerine, örgütlü güçlerini işçisınıfının nihai kurtuluşuna, yani ücretli sistemin toptankaldırılmasına dönük bir manivela olarak kullanmak yerine,kendilerini mevcut sistemin etkilerine karşı bir gerillasavaşıyla sınırlamakla başarısızlığa uğrarlar. (SE ii 75-6)

Sendikalar sermaye ile ücretli emek arasındaki ilişkininmevcudiyetini baştan kabul eder. Sadece bu ilişki içinde işçilerinkonumlarını iyileştirmeye çalışırlar. Fakat ücretli emek, işçilerden artı-emeğin emilme biçimidir sadece. Kapitalistlerin üretim sürecindekiüstün gücü, onlar karşısında alınan herhangi bir zaferin sadece geçiciolabileceği, güçler dengesi bir kez daha sermaye lehine değiştiğindezayıf düşeceği anlamına gelir. Kalıcı yegane güvenlik kapitalistsistemin yıkılışındadır; bu da, sermaye-ücret-emek ilişkisinin kökününkurutulması demektir. "Adil bir iş günü için adil bir ücret!" biçimindekimuhafazakar  slogan yerine' demiştir Marx, işçiler, 'pankartlarına"Ücret sistemini yok edin!" gibi devrimci bir slogan yazmalılar.' (SE ii75)

Bu nedenle işçi sınıfının sınıf mücadelesi sadece, iktisadi bir mücadeleden politik bir mücadeleye dönüşürse, yani, işçilerin tarihselçıkarlarının farkına vardıkları ve politik iktidarı kapitalistlerden zor kullanarak ele geçirmeye çalıştıkları 'sınıfın sınıfa karşı mücadelesi'nedönüşürse başarılabilir. Marx, ekonomik sınıf mücadelesinin gerçektende doğasında bir politikleşme eğilimi taşıdığına inanıyordu.

 — 172 — 

 böyle gizli bir iç savaş ın ürünü (K i 412 13) idi bu. Buna karşın'sonuca, emekçilerle kapitalistler arasındaki özel uzlaşmalarlaulaşılamazdı.' 'Emekçilerin dıştan sürekli baskıları olmadan aslagerçekleşmeyecek' olsa dahi, değişiklik, devletin mevzuat müdahalesi,

 bir y asa çık armasıy la sağl andı . (SE ii 73)Marx, sınıf mücadelesinin, belirli işyerleri ya da sanayilerdesermaye ve emek arasındaki bir savaş olmaktan çıkıp iki sınıf arasında,devletin giderek artan bir şekilde önemli bir rol oynayacağı küresel bir meydan okuma haline dönüştüğüne inanıyor ve bu gelişmeyi sevinçlekarşılıyordu. Bu nedenle de, Bakunin ve Proudhon gibi, sınıf mücadelesinin politik bir biçim almasına karşı olanları acımasızcaaşağılıyordu. O, işçi sınıfının, ancak iktidarı ele geçirerek, kapitalistdevlet mekanizmasını yıkarak ve işçilerin kontrol ettiği yeni bir devlet biçimi oluşt urarak kurt ulu şa ulaş acağ ına inanı yordu . 'Si yasa l iktidar ıele geçirmek,' demişti Birinci Enternasyonal'deki açılış konuşmasında,'işçi sınıfının esas görevidir.' (SE ii 17)

İki mücadele biçimi birbirleriyle etkileşir:İşçi sınıfının politik hareketi, hiç kuşkusuz, siyasal iktidarı elegeçirme hedefiyle donanmıştır ve bu doğal olarak öncesindeişçi sınıfının belirli bir noktaya kadar gelişmiş ve tamamensınıfın ekonomik mücadelelerinden doğan bir örgütlenmesinigerektirir.

Öte yandan, işçi sınıfının egemen sınıflara karşı bir sınıf olarak ortaya çıktığı ve onları dıştan baskıyla zorlamayaçalıştığı her hareket politik bir harekettir. Örneğin, belirli bir fabrikada, hatta belirli bir ticari sektörde tek tek kapitalistlerigrevler, vb. aracılığıyla iş gününü kısaltmaya zorlama girişimitamamen ekonomik bir harekettir. Öte yandan sekiz saatlik işgünü gibi önlemleri yasa yoluyla dayatma hareketi politik bir harekettir. Ve bu şekilde, işçilerin ayrı ayrı ekonomik hareketlerinden her yerde politik bir hareket yükselir ki bu

 — 176 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

hareket bir toplumsal zorlayıcılık özelliği taşıyan, kendiçıkarlarını dayatmayı hedefleyen bir sınıf hareketidir. Buhareketler önceki örgütlenmenin belirli bir düzeye ulaştığını

8 . Günümüzde Marx 

ve kendi özel çıkarlarını gizlemeye can atıyorlar. Böyle bir  birlik sadece onların lehine ve proletaryanın zararına hizmeteder. Proletaıya tüm bağımsızlığını, büyük çabalarla elde

Page 89: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 89/126

e e e ö ce ö gü e e be b dü eye u ş ğ peşinen kabul ederken, bu örg ütlenmeyi daha da geliştirmenin bir aracıdır.

İşçi sınıfının, örgütsel olarak, kolektif güce, yani

egemen sınıfların siyasal iktidarına karşı kararlı bir kampanyayürütmesine elverecek kadar gelişkin olmadığı hallerde, işçisınıfı bu güce karşı her platformda sürekli ajitasyonla veegemen sınıfların politikalarına yönelik düşmanca bir tutumlaeğitilmelidir. Aksi takdirde ellerinde bir oyuncaklakalakalırlar. (SY 270-1)İşçi sınıfı kendisini sadece ekonomik bir mücadeleye adadığı

sürece, sermayenin politik ve ideolojik tahakkümüne maruz kalır.Çünkü sendikal mücadele, 'nedenlerle değil sonuçlarla dövüşerek' (SEii 75) kapitalist üretim ilişkilerine meydan okumuş olamaz.Proletaryanın burjuvaziden tamamen bağımsız olması için işçi sınıfının

 polit ik örgü tü olarak bir işçi partisinin oluşturulması gerekliydi,demiştir Marx.

1848 Devriminin yenilgiyle sonuçlanmasını takiben Marx veEngels, Alman işçi hareketinin küçük burjuvaziyi ya da orta sınıfı, hatta

 bur juv azinin bazı kesi mle rini kucaklayan dah a geniş bir sını f i tti fakı nagirmesi tehlikesine karşı uyanlarda bulunmuşlardı. Bunu yaparken,Komünistler Birliği'nin çökmesine izin vererek 1848-9 burjuva-demokratik hareketin aşırı sol kanadı olarak çalıştıklan dönemindekitecrübelerine atıfta bulunuyorlardı.

Demokratik küçük burjuvazi, her yerde baskı altındatutulduğu şu anda [Mart 1850] genellikle proletaryayla birlik ve uzlaşma telkin ediyor, ellerini uzatıp demokratik partideher türlü görüşü kucaklayacak büyük bir muhalefet partisininkurulmasına, yani, işçileri sosyal demokrat söylemlerin

önceden belirlediği ve yüce barış uğruna proletaryanın belirlitaleplerinin bastırıldığı bir parti örgütlenmesine bulaştırmaya

y ğ ğ yettiği konumunu kaybeder ve bir kez daha resmi burjuvademokrasisinin uzantısı haline gelir. Dolayısıyla bu birlik kararlılıkla reddedilmelidir. İşçiler ve her şeyden önce[Komünist] Birlik, bir kez daha burjuva demokratlarının

şakşakçıları olarak hizmet etmek yerine, kendilerini resmidemokratların yanında işçi partisinin bağımsız gizli ve açık örgütünü kurmaya adamalı ve her bir topluluğu [Birlik şubesi], proletaryanın tutum ve çıkarlarının burjuvaetkilerinden bağımsız olarak tartışılacağı, işçi birlikteliklerinmerkezi ve çekirdeği haline getirmelidirler. (TE x 281-2)

Burjuvazinin 'uzantıları ve şakşakçılar' olmaktan kaçınmak için,işçi sınıfı kendi partisini oluşturmalıdır. Bazı yorumcular, yukarıdaki

 para graf ın alın dığı , 1850 Mart tarihl i 'Ko mün ist ler Bi rl iği 'ne Merk ezKomitenin Söylevi'nin, Marx ve Engels'in, daha önce gördüğümüzgibi, iktidarı işçi sınıfı adına gizli bir örgütün ele geçirebileceğineinanan Auguste Blanqui'ın fikirlerine yakın oldukları bir dönemdeyazılmış olduğunu ileri sürmüşlerdir.

Ancak Marx ve Engels, 'işçi sınıfının kurtuluşu kendi eseriolacaktır' biçimindeki sloganlarından asla şaşmamışlardır. 1850 Mart'Söylevi'ni yazdıkları tarihlerde, Marx ve Engels profesyonel Blanquistkomplocuları, işsiz, meyhanelere takılan, onları kendi amaçlarıdoğrultusunda kullanmaktan memnuniyet duyan gizli polisle kuşkuluilişkiler kurmuş, işçi sınıfından çok lümpen proletaıyaya mensupolanların çok zekice resmini çizen bir yazı yazmışlardı:

Bu komplocuların kendilerini bütünüyle devrimci proletaryanın genel örgütlülü ğüyle sınırlamadıkla rını eklemek gerekir. Onların derdi, devrimci gelişim sürecini sezmek, onu

yapay biçimde kriz noktasına getirmek, bir devrimin koşullarıolgunlaşmadan ansızın devrim başlatmaktır. Onlar içindevrimin yegane koşulu komploları için yeterli hazırlık 

 — 179 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

yapmış olmaktır. Onlar devrim simyacılarıdırlar ve eski kafalısimyacılarla tam olarak aynı kaotik düşünceyi taşırlar veetrafa at gözlüğüyle bakarlar. Devrimci mucizeler yaratacağı

7. İşçi iktidarı 

kesimi, bütün ötekileri ileri iten kesimidirler; öte yandan ise,teorik olarak, proletaryanın büyük yığını üzerinde, harekethattını, koşullan ve proleter hareketin nihai genel sonuçlarını

Page 90: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 90/126

g ğ y y ğdüşünülen, yangın bombalan, sihirli etkisi olan yıkıcı aletler,temelde akılcı olmayan ama mucizevi ve şaşırtıcı olmasıumulan ayaklanmalar gibi türedi şeylerin üstüne atlarlar. Butip dalaverelerle uğraşanların mevcut hükümetindevrilmesinden daha acil bir amaçları olamaz ve proletaryayıkendi sınıfsal çıkarları hakkında teorik açıdan aydınlatmayıhor görürler. (TE x 318)

Öyleyse Komünistlerin görevi, kendilerini işçi sınıfının yerinekoymak, okumuş ve komplocu bir azınlık olarak gücü ele geçirmeyekalkışarak "devrimci gelişme sürecini beklemek' değildir. Komünistler tam tersine 'devrimci proletaryanın genel örgütlenmesi'ne ve onun'teorik aydınlanma'sına katılmalıdırlar.

Komünist Manifesto'nun aşağıdaki ünlü satırlarını buçerçevede okumamız gerekir:

Komünistler diğer işçi sınıfı partilerine karşı ayrı bir parti

oluşturmazlar.Bir bütün olarak proletaryanın çıkarlarının dışında ayrı

ve bağımsız çıkarlara sahip değillerdir.Proleter hareketi biçimlendirmek ve kalıba sokmak 

üzere kendilerine özgü herhangi bir sekter ilke getirmezler.Komünistler, öteki işçi sınıfı partilerinden yalnızca

şunlarla ayrılırlar: 1. Farklı ülke proleterlerinin ulusalsavaşımlarında, her türlü milliyetten bağımsız olarak, tüm

 proletaryanın ortak çıkarlarına işaret eder ve bunları önesürerler. 2. İşçi sınıfının burjuvaziye karşı mücadelesiningeçmek zorunda olduğu çeşitli gelişme aşamalarında, her zaman ve her yerde bir bütün olarak tüm hareketin çıkarlarınıtemsil ederler.

Komünistler, demek ki, bir yandan, pratik olarak, bütün ülkelerin işçi sınıfı partiler inin en ileri ve en kararlı

 — 180

, ş p g çaçıkça anlama üstünlüğüne sahiptirler. (TE vi 497)

Bundan dolayı devrimci parti, işçi sınıfından ayrı onun adınahareket eden bir kurum değildir. Daha çok, işçi hareketinin başarılı

olabileceği koşulları açık ve bilimsel bir biçimde anlayan sınıfın 'enileri ve en kararlı kesimi'dir. Dolayısıyla, kapitalizmin beslediği ulusalve ırksal ayrılıklara karşı, mümkün olan en geniş işçi birliği içinsavaşır.

Bu bağlamda, Komünistlerin görevi işçi sınıfının kendinieğitmesini teşvik etmektir. Marx'a göre işçilerin mücadeleden nasılöğrendiklerini görmüştük. İşçiler grevlere katıldıklarında ve böyleceişveren ve devletle karşı karşıya geldiklerinde, kapitalist toplumkurumlarının aşıladığı dünya görüşleri ile doğrudan deneyimleri enkeskin biçimde çatışır. Devrimci parti kendisini bu mücadelelereuyarlamalı, der Marx, çünkü mücadeleler işçilerin komünizme en açık oldukları yerlerdir.

Marx ve Engels, yaşamları boyunca, sınıf mücadelesine devrimci poli tika okulu olara k vurg u yap mış lardır . 1850 Eyl ül' ünd e Komü nis tle r Birliği'nden ayrıldıklarında, Marx, 'devrimi, mevcut gerçekliğin ürünüolarak değil, iradi bir çabanın sonucu olarak gören 'sol'u eleştiriyordu.'İşçilere diyoruz ki, durumu değiştirmek ve kendinizi iktidarahazırlamak için 15, 20, 50 yıllık iç savaştan geçiyorsunuz'. (TE x 626)(Marx kelimesi kelimesine elli yıl süren silahlı mücadeleyi kastetmiyor;'iç s avaş'ı sınıf mücadelesi için mecazi anlamda kullanıyor.)

Benzer şekilde Engels de, 1880'ler ve 1890'larda, 'Marksistgelişme teorisini, işçilerin sınıf bilinçlerinin bir sonucu olarak değil de,tıpkı dinsel bir metin gibi, mantıksal bir gelişim olmadan bir andadayatılacak katı bir ortodoksluğa' (SY 474) indirgeyen Britanya ve

Amerika'daki ilk Marksist grupları eleştiriyordu. Amerika hakkındayazarken, şöyle diyordu:

 — 181 — 

 f 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

Kitleler gelişmek için zaman ve fırsata sahip olmalıdır;yalnızca, hatalarından ders almayı öğrenip daha dailerleyecekleri kendilerine ait bir harekete sahip oldukları

7. İşçi iktidarı 

erişmesini bir şekilde garanti ettiğine inandıklarını göstermektedir.Biraz zorlamayla da olsa, bu kavrayış işçi devriminin kaçınılmazolduğu iddiasına yol açmaktadır. Marx Kapital'de bunun 'doğal bir 

Page 91: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 91/126

y pzaman bu fırsatı ele geçirirler -kendi hareketleri olduğusürece hangi biçimde olacağının önemi yoktur...Almanların [1930'ların sonuna kadar Amerikalı marksistlerin

çoğu Alman ya da Rus kökenliydi] yapmak zorunda olduklarışey, herhangi bir gerçek genel işçi sınıfı hareketine katılmak için -bizim 1845 ve 1848'de yaptığımız gibi- kenditeorilerine göre hareket etmek, fiili başlangıç noktasını olduğugibi kabul etmek ve yapılan her hatanın, karşılaşılan her aksiliğin esas programdaki hatalı teorik görüşlerin zorunlu bir sonucu olduğuna işaret ederek hareketi teorik düzeye aşamaaşama ulaştırmaktır. (SY 396, 399)

Marx ve Engels işçi sınıfının kendisini 'kendisi için bir sınıf olarak nasıl geliştirebileceğine ilişkin bu genel anlayış temelinde nasılörgütlenileceğine ilişkin oldukça gerçekçi bir yaklaşım sergilemişlerdir.1840'larda, gizli komplolara başvurmaktan çok işçi sınıfı hareketinin

genel gelişimini hızlandırmayı hedefleyen bağımsız bir komünist partiinşa etmeye giriştiler. Komünistler Birliği'nin dağılmasından sonra,1864'e kadar sistematik pratik eylemlilikten uzak durdular. Bütün

 bunla rın yan ınd a, Marx' ın büyü k etki sin e rağ men , BirinciEnternasyonal uyumsuz gruplardan oluşmuş bir koalisyondu ve içgerilimler nedeniyle kaçınılmaz bir şekilde dağıldı. Marx ve Engels,ilkel de olsa hiçbir Komünist örgütlenmenin olmadığı zamanlarda dahi'partimiz''e referans verme eğilimindeydiler.

Bu yaklaşım, devrimci sınıf bilincini bir doğal gelişim sürecininkaçınılmaz bir sonucu olarak gören biraz kaderci bir tutumla ilişkiliydi,örneğin, Engels 1886'da, 'asıl mesele, işçi sınıfını bir sınıf olarak hareket ettirmektir; bu başarıldığında, kısa sürede doğru yönü

 bula cakl ar ve buna direnen herk es.. . kend i küç ük sekt ler iyle baş başakalacaklardır' (SY 398) diye yazmıştı. Bu ve benzeri ifadeler, Marx veI ııgels'in, tarihsel sürecin mantığının işçi sınıfının sosyalist bilince

 — 182 — 

ğ y ç p ğsürecin acımasızlığıyla' (K i 929) gerçekleşeceğini yazar.

Bu görüşler Marx'ın, 'insanlar tarihlerini kendileri yaparlar,fakat tam istedikleri gibi yapamazlar' (TE xi 103) biçimindeki tarih

kavrayışının özünü es geçmektedir. Bunun yerine, tarih, sanki kendihedeflerini insanların inanç ve eylemlerinden bağımsız olarak kovalayan yıkıcı bir güçmüş gibi görünmektedir. Komünist Manifesto,sınıf mücadelesinin olası iki sonucu olduğu uyarısında bulunmuştu:'Toplumun devrimci bir biçimde yeniden kurulması ya da... çatışansınıfların birlikte ortadan kalkması.' (TE vi 483) Ancak eğer işçisınıfının zaferi kaçınılmazsa, bütün bu mücadele neden?

Marx ve Engels'in sınıf bilincinin nesnel bir süreç olarak geliştirilmesine yaptıkları vurguyu, ondokuzuncu yüzyıldevrimcilerinin çoğunun kapitalizmin yıkılışını, elitist bir komplonunürünü anlamında ' iradi bir çabanın sonucu' saymalarınıhatırladığımızda daha iyi anlayabiliriz. Ayrıca onların siyasal yaşamları

 büyü k ölçü de, send ikaların sade ce çok küçük ve çok ayrıcalık lı bir vasıflı işçi kesimini örgütlediği bir döneme denk düşüyordu. Ancak Engels'in yaşamının sonuna doğru ve özellikle İkinci Enternasyonal'in1889'da kurulmasından sonra Avrupa'da milyonlarca işçiyisendikalarda örgütleyen ve evrensel oy hakkı temelinde giderek atansayıda burjuva parlamentolarında temsil edilmek üzere oy toplayankitlesel bir işçi sınıfı hareketi ortaya çıkmıştır.

Marx ve Engels'in parti kavrayışının tehlikelerinin gündemegelmesi o dönemdedir. Çünkü yeni kitlesel emek hareketi, hem partihem de işçilerin durumunun kapitalizm çerçevesinde iyileştirilmesi için

 pazar lık yap ma rolü biçil en send ikal ar üzeri nden yükselen muh afa zak ar  büro kras iyi doğu rmu ştu . Bunla r, Amer ikal ı devr imci Danie l de

Leon'un taktığı adla 'sermayenin emek subayları', Marksizm'e şeklen bağlı olma ktan old ukça hoşn uttu lar. Parti ve send ika lider leri gider ek Alman sermay esine ve devleti ne ayak uydururlar ken, 1891 'de Marksis t

 — 183 — 

Kari Marx'ırı devrimci fikirleri 

 bir prog ramı kabul eden Alman Sosya l Demokrat Parti (SPD), İkinciEnternasyonal'in teorik 'Papa'sı ve proletarya devrimininkaçınılmazlığını vaaz eden Kari Kautsky tarafından yönetiliyordu.

7. İşçi iktidarı 

yarım milyonluk memur ve buna ilaveten bir yarım milyonluk ordusuyla' III. Napolyon'un zaferinde cisimleşen Fransa'da modernkapitalist devletin evriminin izini sürmüştür. (TE xi 185) Marx şöyle

Page 92: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 92/126

ç ğ y y yI ngels son yıllarında, SPD'nin 1914'de Birinci Dünya Savaşına verdiğidestekle doruğa tırmanan bu gidişe karşı defalarca uyarıda bulu nmuş tur.

Marx ve Engels'in düşüncelerinin sözüne değilse de özüne dahayakın biçimde farklı bir işçi partisi kavrayışı geliştirmek Lenin'e veRusya'daki Bolşeviklere kalmıştı. Engels'in, 1850 Mart'ında, işçisınıfının politik bağımsızlığının ayrı bir komünist partisi gerektirdiğinigörmesi gibi Lenin de böyle bir partinin, sözde ve eylemde kabuletmeyenlerin tümünü dışarıda bırakan, devrimci ilkelere sıkı bir bağlılık ile işçi sınıfının yaşamı ve mücadelesine sürekli ve aktif bir katılımın

 birl eşti rilm esi gerekt iğinde ısra rlıy dı. Parti ve sını fın kalan ı aras ındakisürekli etkileşimin sonucu olarak işçi sınıfının devrimci bir 'kendisi içinsınıf olacağı biçimindeki Marx'ı n temel düşüncesi böylelikle korunmuşoluyordu.

Proletarya DiktatörlüğüDaha önce gördüğümüz gibi, Marx, işçi sınıfı mücadelesinin

artan bir hızla kendisini devlet iktidarını ele geçirmeyi hedefleyen politi k bir hareke te dönü ştü receğine inanıyo rdu . Onu n inan cına göredevlet sınıfsal uzlaşmaz çelişkilerin bir ürünü ve sınıfsal egemenliğin bir aygı tıy dı: 'Si yasal güç, sad ece, bir sını fın bir başk a sını fı baskıaltında tutmak için kullandığı örgütlü güçtür.' (TE vi 505) Bu nedenleişçi sınıfı sadece kapitalist devleti yıkarak zafer kazanabilirdi.Komünist Manifesto 'da, 'işçi sınıfının devrimde atacağı ilk adım,

 proletary ayı egemen sını f dur umu na geti rmek olm alı dır ' (TE vi 504)ifadesi yer alır.

Marx başından beri bu değişimin barışçıl yolla

l-erçckleşemeyeceğini, mevcut devlet aygıtının yok edilmesinigerektirdiğini vurguluyordu. Onsekiz Brumaire'de, 'devasa bürokratik ve askeri organizasyonuyla, yaygın ve yapay devlet mekanizmasıyla,

 — 184 — 

p ş ( ) ş yyazıyordu: 'Tüm devrimler bu makineyi parçalamak yerine onukusursuz hale getirdi. Egemenlik için sırayla uğraş veren taraflar budevasa devlet yapısının mülkiyetini galip gelenin en önemli ganimeti

olarak kabul ettiler.' (TE xi 186) İşçilerin devrimi 'tüm yıkım güçleriniona karşı yoğunlaştırır.' (TE xi 185)

1871 Paris Komünü sırasında Marx, destekçi lerinden biri olanLudwig Kugelmann'a şunları yazmıştı:

Eğer benim Onsekiz Brumaire'\mm son bölümüne bakarsan,Fransız Devriminin bir sonraki girişiminin, önceden olduğugibi, bürokratik-askeri makineyi bir elden bir diğerinedevretmek değil, onu parçalamak olacağını ve bunun KıtaAvrupa'sındaki her gerçek halk devriminin ön koşuluolduğunu ifade ettiğimi görürsün. (SY 262-3)

Marx Fransa'daki Sınıf Mücadeleleri 'nde, kapitalist devletinyıkıntısı üzerine, 'Genel olarak sınıfsal ayrımların ortadan kaldırılmasıiçin gerekli geçiş noktası olarak proletaıyanın sınıf diktatörlüğününkurulacağını' (TE x 127) yazmıştır. Bu ünlü, 'proletarya diktatörlüğü'terimi doğaldır ki birçok kişiyi rahatsız etmektedir. Stalin'in kanlıdespotizminin yaşandığı bir yüzyılda, 'proletarya diktatörlüğü'nünküçük bir azınlığın işçi sınıfı üzerinde bir diktatörlük olacağınainanmak daha kolaydır. Ve, gerçekten de, terimi icat eden Blanqui'ınanladığı da budur.

Ancak ondokuzuncu yüzyılda 'diktatörlük' kavramının gizli poli s ve topl ama kampl arı görün tüleri ile güçlü bir ilişki si olmadığınıaklımızda tutmalıyız. O dönemin eğitimli insanları, diktatörün esasitibariyle antik Roma cumhuriyetinde, acil durumlarda altı aylık sınırlı

 bir süreyle yön eti me atan an bir mem ur oldu ğunu n farkın dayd ıla r. Marxgerçekte, proletaıya diktatörlüğünün geçici olduğunu, kapitalizmle

 — 185 — 

Kari Marx'ırı devrimci fikirleri 

sınıfsız bir komünist toplum arasında 'gerekli geçiş noktası' olarak görüyordu.

Üstelik, daha önce gördüğümüz gibi, Marx ve Engels, devletin

8 . Günümüzde Marx 

karşı mücadelesinin ürünü, sonunda emeğin ekonomik kurtuluşunun gerçekleşmesini sağlamak için bulunmuş siyasal

 biçim idi. (FİS 72)

Page 93: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 93/126

öncelikle bir baskı aygıtı; Lenin'in kısaca dediği gibi, 'silahlıadamlardan oluşan özel birimler' olduğuna inanıyorlardı. Bu bağlamda, proletarya dikt atör lüğü önceki herh angi bir devlet biçi mind en -hep sini n

temelinde baskı olduğu için- farklı değildir ve öncellerinden daha zalimya da baskıcı olmak zorunda değildir.

Proletarya diktatörlüğünün asıl ayırt edici özelliği, tam olarak 'proletaryanın yönetici sınıf olarak örgütlenmiş' (TE vi 504; italikler eklendi) olmasıydı. Tarihte ilk kez, doğrudan üreticiler, sıradan emekçiinsanlar kitlesi devleti kontrol edeceklerdi. Gerçekten de onlar  devletolacaktı. Devlet, sömüren bir azınlığın sömürülen azınlığa hükmettiğiaraç olmaya son vermiş olacaktı. Çoğunluğun azınlık üzerindekidiktatörlüğü olacaktı.

Marx, 1848 devrim inden sonra bu proletary a diktatö rlüğükavramının ana hatlarını geliştirmiş olmasına karşın, kavram hâlâ soyut

 bir biç imd eydi . Mar x'ı n işçi iktidarı kavr ayışın a kesin ve somu t biçi m

veren teorik analizleri değil 1871'de Parisli işçilerin eylemleriydi.Engels yirmi yıl sonra şöyle yazmıştı:

Sosyal-Demokrat cehalet son zamanlarda ProletaryaDiktatörlüğü sözcüklerini duyduklarında sağlıklı bir dehşetekapılmaktadır. İyi ve güzel ama, baylar, bu diktatörlüğünneye benzediğini bilmek ister misiniz? Paris Komününe bakını / Paris Komünü, proletarya diktatö rlüğüydü. (FİS 17-18)

Komünün yenilgisinden kısa süre sonra Fransa'da İç Savaş't aMarx şöyle yazmıştı:

Daha önceki bütün hükümet biçimleri kesin olarak baskıcı bir 

nitelik taşımasına karşın, o [Komün] yayılıp genişlemeye sonderece açık bir siyasal biçimdi. Gerçek giz budur. O esasolarak bir işçi sınıfı hükümeti, üreticilerin mülkiyetçi sınıfa

 — 186 — 

'Bu siyasal biçim'in temel özellikleri nelerdi?

Komünün ilk kararnamesi... düzenli ordunun dağıtılması veyerine silahlanmış halkın getirilmesi oldu.Komün, kentin çeşitli bölgelerinden genel oy ile seçilmiş,sorumlu ve her an görevden geri çağırılabilir belediye meclisiüyelerinden kurulmuştu. Komün üyelerinin çoğu doğal olarak işçilerden ya da işçi sınıfının kabul gören temsilcilerindenoluşuyordu. Komün parlamenter değil, aynı zamanda hemyürütme hem de yasama işini yapan bir yapı olacaktı. Polis,merkezi hükümete bağlı bir organ olmayı sürdürmek yerine,siyasal niteliklerinden hemen arındırıldı ve Komün'e bağlı veher an görevden geri alınabilir bir organa dönüştürüldü.Yönetimin tüm diğer bölümlerindeki memurlar için de durumaynıydı. Komün üyelerinden en alt düzeye kadar kamu göreviortalama işçi ücreti karşılığı yapılacaktı...

Adli görevliler, daha sonra bozmak üzere sırayla bağlılık yemini etmiş oldukları ardı sıra gelen bütünhükümetlere aşağılık bağımlılıklarını gizlemekten başka bir işe yaramayan o sahte bağımsızlıktan arındırıldılar. Diğer kamu görevlileri gibi, yüksek yargı görevlileri ve yargıçlar daseçimle gelen, sorumlu ve geri çağrılabilir olacaklardı. (FİS67-8)

Marx ve Engels, daha önce gördüğümüz gibi, devletin 'artık nüfusun kendisini ^ilahlı bir güç olarak örgütlemesiyle doğrudanörtüşmeyen bir halk iktidarının kurulması' (SE iii 327) demek olduğunainanıyorlardı. Komünün aldığı önlemlerin itici gücü, devletle halk kitlesi ayrımına son vermek ve onun kontrolünü kendilerine tabi

kılmaktı. Bu anlamda, proletarya diktatörlüğü burjuva toplumundaolduğundan daha üst bir demokrasi biçimidir. 'Özgürlük', diye yazmıştı

 — 187 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

Marx, 'devletin toplumun üzerine yerleşmiş bir organdan tamamen onahizmet veren bir organ haline dönüştürülmesinden ibarettir.' (SE ii 25)

Komün, temsili hükümeti, yani, yasa yapmaya ve yürütmeye

8 .Günümüzde Marx 

huyu' diye adlandırdığı, Versailles'daki burjuva düşmanlarına saldırmave karşıdevrim tehdidi karşısında acımasızca hareket etme konusundakigönülsüzlükleriydi (örnek için, bkz. SY 263).

1848 d i i M E l ' d i i bi bi i i

Page 94: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 94/126

yetkili olanların seçimle gelmesini ortadan kaldırmadı. Ancak burjuvademokrasisinde temsili hükümet 'üç ya da altı yılda bir, halkı par lamentoda yönet ici sını fın hangi üyes inin kötü tems il edeceğ ine

karar vermek' (FİS 69) anlamına gelir. Seçmenler temsilcilerini bir kezseçtiklerinde onların ne yapacaklarını kontrol edemezler ve partiler seçim için tekrar meydana çıktığında genellikle kötünün iyisi tercihedilir, üstelik parlamentonun kendisinin, siyasal iktidarın gerçek kaynağı olan daimi sivil ve askeri bürokrasi üzerinde kontrol gücü çok azdır.

Ancak Komünde, tüm kamu görevlileri sadece seçilmeklekalmaz, aynı zamanda onları seçmiş olanlar tarafından her an geriçağırılabilirler. Bu yolla,

genel oy hakkı halka hizmet edecekti ... tıpkı kendi işi içinişçi ve yönetici arayan herhangi bir işverene hizmet eden

 bireysel seçim hakkı gibi. Ve şirketle rin, bireyler gibi, gerçek 

ticari konularda, genellikle doğru yere doğru adam koymasını bildikler i gibi, bir kez yanlışlık yaptıklarında da, onu hemendüzelttikleri iyi bilinen bir olgudur. (I İS 70)

Yetersiz temsilcileri geri çağırma gücü çok açık ki halkınhükümet üzerindeki kontrolünü tamamen artıracaktır. Aynı zamanda,düzenli ordunun dağıtılması, /oı kullanma aracının 'kendisini silahlı bir güç olarak örgütleyen halkın' ellerinde olması anlamına gelecektir.Devlet, 'ulusun asalak bir tümörü olduğu halde kendisinden bağımsızve ondan üstün olan bir birlik,' (FİS 69) olmaktan çıkacaktır.

Paris Komünü deneyimi Marx'ın, 'işçi sınıfı mevcut devletmekanizmasını olduğu gibi alamaz ve onu kendi amaçları içinkullanamaz' (FİS M) biçimindeki temel anlayışını onaylamış vegeliştirmiştir. Ancak bu deneyim hakkında yapılması gereken ikiönemli nitelendirme vardır. Bunlardan biri, Marx'ın Komünün 'iyi

 — 244 — 

1848 deneyimi Marx ve Engels'e, devrimin bir savaş biçimiolduğunu ve herhangi bir savaş gibi acımasızca ve kararlılıklayürütülmesi gerektiğini öğretmişti. 1848'in ardından Engels, Komün vesonraki birçok devrim için geçerli olabilecek sözcüklerle şöyleyazmıştır:

Ayaklanma bir sanattır -savaş ya da başka sanat türleri kadar-ve ihmal edildiği zaman, ihmal eden partinin yıkımına sebepolacak kurallara bağlıdır... İlk olarak, oyununuzunsonuçlarıyla karşılaşmaya tamamen hazır olmadıkçaayaklanma ile asla oynamayınız. Ayaklanma son derece

 belirsiz nicelikle rle yapılan bir hesaptır; bu n iceliklerin değeriher gün değişebilir. Karşınızdaki güçler, örgüt, disiplin veyerleşmiş otorite kullanma alışkanlığı bakımından sizdenileridirler. Sizin onlara karşı kuvvetli üstünlüklerinizolmadıkça yenilir ve mahvolursunuz. İkinci olarak,ayaklanma bir kere başladı mı, en büyük kararlılığı vesaldırıyı gerektirir. Savunma her silahlı ayaklanmanınölümüdür; düşmanlarla boy ölçüşmeye kalkmadan öncekaybedilir. Hasımlarınızı güçleri dağınıkken şaşırtınız; ilk 

 başarılı ayaklanmanın size verdiği moral üstünlüğü artıracak küçük de olsa her gün yeni başarılar hazırlayınız; daima ikitaraf arasında bocalayan ve en güçlü tarafı takip etmeyeeğilimli olanları ve daima güvenli olanı tercih edenleri kenditarafınıza toplayınız; düşmanlarınızı size karşı güçlerini bir araya getirmeden geri çekilmeye zorlayınız; devrimci

 politikanın bugüne kadar bilinen en büyük üstadı Danton'undediği gibi: Cesaret, cesaret ve yine cesaret!. (TE xi 85-6)

Marx ve Engels'den bu yana tarihsel deneyimler göstermiştir ki,ayaklanma kuralları ancak gözlerini siyasal iktidarın ele geçirilmesinedikmiş devrimci bir partinin varlığında tam olarak uygulanabilir. Rus

 — 189 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

işçi sınıfının Ekim 1917'deki zaferi, Danton'dan daha büyük iki'devrimci politika ustası' Lenin ve Troçki'nin liderliğindeki Bolşevikler olmadan mümkün olamazdı. Bu açıdan Marx ve ardılları, işçi sınıfıt f d iktid l i il i i kl t h t

8 . Günümüzde Marx 

kuruma dönüşür. Burada temsilciler, Komünden farklı olarak, işçisınıfının örgütlenme ve toplu hareket etme yeteneğinin biçimlendiğiişyerinde seçilir.

Dolayısıyla Sovyetlerin ortaya çıkışı işçilerin üretim sürecindeki

Page 95: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 95/126

tarafından iktidarın ele geçirilmesinin ayaklanma sanatını hayatageçirmeye hazır bir parti gerektirdiği konusunda Blanqui'lahemfikirdiler. Blanqui'dan ayrıldıkları yön, böyle bir partinin iktidarı

ele geçirmeyi ancak işçilerin çoğunluğunun aktif desteği olduğundatasarlayabileceğinde ısrarlı olmalarıydı.Marx, Komünün ikinci zayıf noktasının farkında değildi. Komün

farklı bölgelere bölünmüş olan Paris'teki erkek yurttaşların tümütarafından seçilmişti. Parisli işçi kadınların Komünde oynadıklarımuhteşem rol açısından bakıldığında şaşırtıcı olan kadınlarındışlanması Jakobenizmin Fransız emek hareketi üzerindeki etkisinin bir yansımasıydı. Üstelik temsilcilerin bölgesel temelde seçilmeleriKomünün her sınıftan insanlarca seçilmesi anlamına geliyordu. Aynı

 bur juv a seç iml erinde oldu ğu gibi , bütü n yur tta şla r sını fsal köke nle rin e bakı lmaksız ın eşit muamele görü yor lardı. Nor mal de, bu biçi mseleşitlik, burjuva demokrasisinin altını oyan zenginlik ve güç

eşitsizliklerini gizler. Paris Komününde, bu seçim yönteminin etkileri okadar olumsuz olmadı, çünkü burjuvaların çoğu şehirden kaçmıştı.Komünün temsilcileri seçerken burjuva demokrasilerindekiyle

aynı yolu kullanması, 1871'de çoğu Fransız işçisinin hâlâ küçük atölyelerde çalışan zanaatkarlardan oluştuğu gerçeğini yansıtıyordu. Buyüzden işyeri, işçi sınıfı örgütlenmesinin ve eylemlerinin odağı değildi.İşçiler, kolektif gücünü üretim sürecinde değil, sadece sokaklardakullanabilirdi.

Ancak makine üretimini kullanan büyük fabrikalardaörgütlenmiş modern sanayi işçi sınıfının doğmasından sonra özgül işçiyönetimi biçimi olan 'sovyet' ya da işçi konseyi ortaya çıktı. İlk olarak 1905 Rus devrimi sırasında kurulan sovyet o günden bu yana birçok 

kc/ ortaya çıkmıştır. İşyeri delegelerinin bir organı olarak üretimsürecindeki mücadeleden doğan sovyet, işçi sınıfının tamamını birl eştir en ve bur juva zin in siyasal ikti dar tek eli ne meyd an okuy an bir 

— 190 —

Dolayısıyla Sovyetlerin ortaya çıkışı, işçilerin üretim sürecindeki

gücünü doğrudan yansıtan bir siyasal yönetim biçimi yaratarak,Marx'ın proletarya diktatörlüğü teorisini tamamlamıştır. Marx bugelişmeyi öngöremezdi: Gördüğümüz gibi, 1848 ve 1871devrimlerinden dersler çıkarttı, bizim sonradan gelen devrimlerdenöğrenmeye devam etmek zorunda olduğumuz gibi.

Ancak Marx'ın yazılarında Fransa'daki sınıf mücadelesininderslerini genelleştirmeyi ne kadar istekli olduğuna dair bazentereddütlere rastlanır. Örneğin Birinci Enternasyonal'in LaheyKongresinde, 'Amerika, İngiltere ve... Hollanda... gibi, emekçi halkınhedeflerine barışçıl yollarla ulaşma ihtimali olan ülkeler vardır,' (SE ii293) demiştir. Benzer şekilde, daha önce aktardığımız, Kugelmann'ayazdığı mektupta Marx, 'Britanya haricinde, yani Kıta Avrupa'sındaher gerçek halk devrimi' için 'bürokratik-askeri mekanizma'yı

 parçalamanın zorunlu olduğunu söyler. Diğer bir deyişle, Marx,işçilerin oy hakkına sahip oldukları burjuva demokrasilerinin diğer kapitalist devlet biçimlerinden farklı olduğunu düşünüyor görünmektedir.

Bu, Marx'ın burjuva-demokratik devletin 'silahlı adamlardanoluşan özel birimler'i temel alan sınıf egemenliği aracı olduğu

 biçi min deki görü şünü deği şti rmiş deme k  değildi. Engels Kapital'in 1.Cildinin İngilizce baskısına yazdığı önsözde Marx için şunları kalemealmıştı:

Sonuç olarak hiç değilse Avrupa'da, İngiltere kaçınılmaztoplumsal devrimin tümüyle barışçıl yollarla etkilenebileceğitek ülkedir. O, aynı zamanda, İngiliz yönetici sınıflarının bu

 barışçıl ve yasal devrime "kölelik yanlısı bir isyan"

olmaksızın boyun eğeceklerini neredeyse hiç ummadığını daeklemeyi kuşkusuz asla unutmadı. (K i 113)

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

Dolayısıyla burjuvazinin, tıpkı Amerika'nın güney eyaletlerininköleliğin kaldırılmasını önlemek için 1861'de iç savaş başlatmalarıgibi, kendilerini her türlü mülksüzleştirme çabalarına şiddetli bir direnişle tepki vermeleri beklenebilirdi

8 . Günümüzde Marx 

inanmayı sürdürdüler. Bu, 1848-51 İkinci Fransız Cumhuriyeti'nde bütün erkek yurt taş lara oy hakk ının veri lmesin den kayn aklanançelişkileri analiz eden Fransa'da Sınıf Mücadeleleri ve OnsekizBrumaire'in ana temasıdır. Engels, 1850'deki Britanya sınıf

Page 96: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 96/126

direnişle tepki vermeleri beklenebilirdi.Bu öngörü tümüyle gerçekçiydi. Marx ve Engels'ten bu yana

yaşanan deneyimler göstermiştir ki, sosyalizmi barışçıl yollarla getirmeçabaları her zaman silahlı direnişle karşılaşmaktadır. Şili'deki Eylül1973 askeri darbesi bunun en son örneğidir. Kapitalist sınıf her zamanasıl olarak parlamentoya değil mevcut toplumsal düzene bağlı silahlıgüçlere çağrıda bulunabilir.

O halde Marx neden Britanya'yı (ve -prensip olarak- diğer  burj uva demokrasi ler ini ) genel görü şler inin dışı nda bır akmayaçalışmıştır? Lenin Devlet ve Devrim 'de, 1871 'in Britanya'sında 'askeri bir klik ve önemli düz eyd e bir bürokr asi ' olma dığı nı, ancak daha sonraonun da 'Tüm Avrupalı bürokratik-askeri kurumların iğrenç ve kanlı batak lığı na bat mış' oldu ğunu ileri süre rek Marx' ı bu karı şıkl ıktançıkarmaya çalışmıştır. Ne yazık ki, bu yanlıştır. Ondokuzuncu yüzyıl boyu nca Bri tany a devl eti sade ce bitmek bilm eyen sömürge ci fetihsavaşlarının 'iğrenç, kanlı bataklığı'nda değil, aynı zamanda İrlanda'yıBritanya egemenliği altında tutmak için ve özellikle yüzyılın ilk yarısında Britanya'daki işçilere karşı da kullandığı askeri bir mekanizmaya sahipti. Marx, kesinlikle hatalıydı. Burjuva demokrasileride, diğer kapitalist devletler gibi, silahlı proletaryanın iktidarı elegeçirmek ve korumak için yıkmak zorunda olduğu 'silahlı adamlardanoluşan özel birimler'e bağlıdır.

Marx'ı bu hataya iten şey, hayatı boyunca genel oy hakkınınetkilerine fazla değer verme eğilimiydi. Komünist olmadan önce, 1843tarihli Hegel'in Hukuk Felsefesinin Eleştirisi 'nde, genel oy hakkınınkabulünün, o dönem insanının yabancılaşmasının bir biçimi olarak gördüğü devletle sivil toplum arasındaki ayrımı ortadan kaldırmayıgerektirdiğini ileri sürmüştü.

Marx ve Engels, materyalist tarih anlayışını geliştirdikten sonradahi, genel oy hakkının kabulünün burjuva egemenliğini sarsacağına

 — 192 — 

Brumaire in ana temasıdır. Engels, 1850 deki Britanya sınıf mücadelesini ele alırken, Marx'ın onaylamış olduğu sözcüklerle,'nüfusun üçte ikisinin sanayi proletaryası olduğu İngiltere'deki geneloy hakkı, toplumsal koşullarda bütün devrimci değişimlerle birlikte işçisınıfının ayrıcalıklı siyasal yönetimi anlamına gelir -ki bunlar 

 birb irin den ayr ıla maz ' (TE x 298 ) diy e y azıy ordu .Biz şimdi genel oy hakkının hiç de bu anlama gelmediğini

 bili yoru z. Faka t ond oku zun cu yüzy ıld a erkekler in genel oy hakkı bile pek yokt u. Bri tan ya' da Char tis tle rce talep edi ldiğin de egemen sınıf temsilcileri Liberaller ve Muhafazakarlarca şiddetle reddedilmişti.Ancak 1867'de bazı işçilere oy hakkı verildi. Bütün erkekler ancak 1918'de oy hakkını aldılar; bütün kadınlarsa on yıl sonra. 1870'tensonra erkeklere oy hakkının kabul edildiği Fransa ve Almanya gibiülkelerde, burjuva ya da aristokrat partilerin tabanını oluşturan köylüler çoğunluktaydı. Dolayısıyla Marx'ın, işçi sınıfının ezici çoğunluktaolduğu bir ülkede genel oy hakkına olduğundan fazla önem vermesi

doğaldı.Daha sonraki deneyimler, Engels'in sonraki yıllarda kabul ettiği

gibi, kapitalizmin genel oy hakkıyla birlikte yaşayabileceğinigöstermiştir. Seçim yöntemi, bildiğimiz gibi, bütün yurttaşları zenginlik ve güçleri arasındaki gerçek farklılıklara rağmen, eşit sayar. Diğer yandan seçilmiş parlamentolar özde değil daha çok sözde yönetimdedir.Kitlesel işçi sınıfı örgütlerinin ortaya çıkışı bile kapitalist egemenliğisarsmamıştı. Bu örgütler normalde kendisini sınıf mücadelesinden çok sınıf uzlaşmasına adamış muhafazakar bir işçi bürokrasisi tarafındankontrol edilir. Bu koşullarda burjuva demokrasinin istikrarı,kapitalizmin işçilerin yaşam standartlarında iyileştirici ödünleri verecek yeterli bolluğa sahip olmasına bağlıdır; bu politik biçimin esas olarak 

daha zengin emperyalist devletlerde gelişmesinin nedeni budur.

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

Bu eleştiriler Marx'ın proletarya diktatörlüğü kavramının reddianlamına gelmez. Aslında, burjuva demokrasilerinde bile 'işçi sınıfı basi tçe hazı r dev let meka nizmas ını ele geç ireme z' faka t onuparç alam alar ı gerektiğini göstererek bu yarg ıyı pekişti rdi ler

8 . Günümüzde Marx 

Bu sürecin sonucunda tüm dünya, birleşmiş bir ekonomi sistemiiçine çekilecektir. Farklı ülkeler uluslararası bir işbölüşümüne katılırlar.Birleşik Devletler'in güneyindeki köle plantasyonları Lancashire'mtekstil fabrikalarına pamuk sağlıyordu. Hindistan'ın yerli tekstil sanayi

Page 97: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 97/126

 parç alam alar ı gerektiğini göstererek bu yarg ıyı pekişti rdi ler.

Dünya Devrimi

Kapitalizm, Marx'ın vurguladığı gibi, bir  dünya sistemidir.'Kapitalist üretimin temel ve yaşamsal önemdeki öğesi, dünya paza rın daki rek abe tti r,' (K iii 110) diy e yazmış tı. Gerçekt en deuluslararası bir ekonominin oluşması, esasen, kapitalist üretimilişkilerinin gelişmesinin bir sonucudur. ' Dü ny a pazarı yaratma eğilimisermaye kavramının kendisinde doğrudan içerilir.' (G 408)

Kapitalizmin gelişmesi, Asya'nın büyük bölümünün ve Amerikakıtasının tamamının Avrupalı güçlere tabi kılındığı bir dünya sistemiyaratılmasını gerektirmişti. Karayip adaları ve Kuzey Amerikanıngüneyindeki sömürge ekonomilerinin dayandığı düşük ücretliemeklerinden yararlandıkları siyahi köleleri sağlayan Afrika'da bunadahildi. Dünyanın yağmalanması, köylülerin mülksüzleştirilerek üretim

araçlarından 'özgürleştirilen' emek-gücünü satın almak içinkullanılacak paranın Avrupalı kapitalistlerin ellerinde toplanmasıdemek olan 'ilkel sermaye birikimi' için gerekli zenginliği sağlıyordu.

Amerika'da altın ve gümüşün bulunması, o kıtanın yerlinüfusunun madenlerde köleleştirilmesi ve imhası,Hindistan'ın fetih ve talanının başlaması ve Afrika'nınsiyahilerin avlandığı özel bir ticaret alanına dönüştürülmesi;

 bütün bunlar kapitalist üretim çağının doğuşunu karakter izeeden şeylerdir. Bu pastoral gelişmeler ilkel birikimin önemliaşamalarıdır. Ardından, Avrupa uluslarının, bütün dünyayısavaş meydanına çeviren ticaret savaşı gelir. Hollanda'nınİspanya'ya karşı başkaldırısıyla başlar, İngiltere'nin

[devrimin ve Napolyon'un Fransa'sına karşı] Anti-JakobenSavaşında devasa boyutlara ulaşır ve halen Çin'e karşı AfyonSavaşları, vb. biçiminde sürmektedir. (K i 915)

 — 194 — 

tekstil fabrikalarına pamuk sağlıyordu. Hindistan ın yerli tekstil sanayiİngiliz mallarına daha büyük bir pazar sağlamak için çökertildi.Marx'ın yaşamının sonuna doğru -Almanya, Birleşik Devletler, Fransagibi- Britanya'nın ekonomik egemenliğine meydan okuyarak başkasanayi güçlerinin doğması 'birden fazla sermaye'nin rekabetçimücadelesini gerçek anlamda uluslararası hale getirerek şiddetlendirdi.

Marx, kapitalist dünya sisteminin doğuşunun bir sonucu olarak, pro let aıy a devr iminin sad ece ente rnas yona l ölçekte başar ılab ileceğin iileri sürüyordu. Alman İdeolojisi'nin uzak görüşlü bir pasajında dünyadevriminin özsel olduğunu yazıyordu;

çünkü bu olmadan yoksunluk, yokluk  sadece genel bir hal alır ve yoklukh birlikte zorunluluklar için mücadele yeniden

 başlar ve kaçınılmaz olarak bütün pis işlere geri dönülür...Ampirik olarak, komünizm, ancak egemen halkların 'hep

 birden' ve eşzamanlı eylemiyle mümkündür; bu da üreticigüçlerin evrensel gelişimini ve bunlarla bağlantılı olarak dünya ilişkisini varsayar. (TE v 49)

Bu argüman, Marx'ın, komünizmin ancak üretici güçler uygundüzeye ulaştığında mümkün olduğu biçimindeki genel tezinin bir uzantısıdır. Şimdi de, bu gelişmenin, tek tek ülkelerde değil, bir  dünyaölçeğinde gerçekleşeceğini söylüyor. Sonuç olarak tek tek ülkelerlesınırlı devrimler başarısız olacaktır, çünkü sınıfların ortadankaldırılması için gerekli kaynaklardan yararlanamayacaktır -ki bunlar sadece uluslararası düzeyde mevcuttur. İşçi sınıfının tek bir ülkedekizaferine rağmen hâlâ dokunulmamış olan dünya sisteminin baskısı,'yokluğun genel bir hal alması... ve bütün pis işlere geri dönülmesi'anlamına gelecektir. Söz konusu ülkenin üretici güçleri sınıfların

ortadan kaldırılması için yeterli olmaz, böylece sınıf mücadelesi devameder.

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

Engels, 1847'de Komünistler Birliği'nin taslak programı olarak yazılan Komünizmin İlkeleri'nde, 'Bu devrimin tek bir ülkedegerçekleşmesi mümkün olacak mıdır?' sorusuna şöyle cevap veriyordu:

H Dü t l bü ük öl kli i

8 . Günümüzde Marx 

vurgulamıştır. Marx, başlı başına ülkelerle ilgili yazılarında -Fransa,İspanya, Britanya ya da Birleşik Devletler gibi- farklı toplumsaloluşumların özgül özelliklerine aynı şekilde duyarlıydı.

Birleşik gelişme diye adlandırdığı olguya dikkat çeken

Page 98: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 98/126

Hayır. Dünya pazarını yaratmış olan büyük ölçekli sanayi,yeryüzündeki bütün halkları ve özellikle de uygar halklarıkarşılıklı olarak kaderlerini belirleyecek biçimde birbirlerine

 bağlamışt ır. Üstelik büyük sanayi bütün uygar ülkelerdetoplumsal gelişmeyi öylesine eşitlemiştir ki, bütün buülkelerde burjuvazi ve proletarya, toplumun iki belirleyicisınıfı ve bunlar arasındaki mücadele de günün ana mücadelesiolmuştur. Komünist devrim, bu yüzden, hiç de salt ulusal bir devrim olmayacaktır; bu, bütün uygar ülkelerde, yani enazından İngiltere, Amerika, Fransa ve Almanya'da, eşzamanlıgerçekleşecek bir devrim olacaktır. (TE vi 351-2)

Stalin, 1920'lerde 'tek ülkede sosyalizm' fikrini haklı çıkarmayaçalışırken, Marx ve Engels'in gençlik hatası olarak gördüğü eşzamanlıdevrimler fikriyle dalga geçiyordu. Ancak daha Komünizminİlkeleri 'nin mürekkebi kurumadan başlayan bir dizi uluslararası

ayaklanma bu eşzamanlı uluslararası devrimler manzarasınıdoğrulamıştır. 1848, farklı ülkelerde her biri hızla diğerini izleyen başk ald ırı lara tanık  oldu. Bu bağlamda, eşzamanlı devrimler öngörüsühiç de aptalca değildi.

Bununla birlikte, mesele Marx ve Engels'in 1840'lardadüşündüklerinden çok daha karmaşıktır. Lenin, toplumların farklıdüzeylerde ve farklı biçimlerde gelişmesinden, yani aynı üretimilişkilerini paylaşanların bile hayli farklı toplumsal ve siyasal yapılarasahip olmasından doğan eşitsiz gelişme problemine özellikle vurguyapmıştır. Hepsi kapitalist toplumsal oluşumlar olmasına rağmen bugü nün Ameri ka' sı onse kizi nci yüzy ıl Bri tan ya' sın dan ya da NaziAlmanya'sından çok farklıdır. Rusya'da 1917 Şubat devrimine ilişkin

yazılarında Lenin, her devrimin, o ülkeye has ekonomik, politik,toplumsal ve kültürel farklı faktörlerin bir bileşiminin sonucu olduğunu

 — 244 — 

Birleşik gelişme diye adlandırdığı olguya dikkat çeken,Troçki'ydi. Tüm bu farklı toplumlar tek bir dünya sisteminin parçasıdır ve onun devletleri ve sermayeleri birbirleriyle rekabete zorlayan

 bask ılar ına maruzdu r. Dolayısı yla tek bir ülke de devr im başl ayab ilse deancak dünya ölçeğinde tamamlanabilir. Yani eşitsiz gelişme nedeniyleeşzamanlı devrimler olasılık dışı olmasına rağmen birleşik gelişmenedeniyle dünya devrimi özseldir.

O nedenle Komünist Manifesto'nun o ünlü ifadesi -BÜTÜNÜLKELERİN İŞÇİLERİ, BİRLEŞİN! (TE vi 519)- sadece kalemdendökülen süslü sözler ya da sadece insanların kardeşliğine ahlaki ya daduygusal bir bağlılığın göstergesi değildir. Eğer komünizm inşaedilecekse işçi sınıfının enternasyonal zaferi mutlak bir pratik zorunluluktur. Bir ülkede iktidarın işçi sınıfınca ele geçirilmesi böyle bir zaf ere ancak giri ş olabi lir ve o ülke de prol etar ya dikt atö rlüğ ünün birin ci görev i devri mi ente rnas yona l anlamd a y aymakt ır.

Marx ve Engels'in sosyalizminin merkezinde enternasyonalizmyatıyordu. Daha önce gördüğümüz gibi, Marx Birinci Enternasyonal'in beli rley ici fig ürü ydü ; Enge ls de yaşamın ın son 25 yılı nı ente rnas yona lişçi sınıfı hareketinin gelişmesine adamış, tüm dünyadaki sosyalistleretavsiye ve teşvikte bulunmak için çeşitli dillerde çok sayıdamektuplaşma gerçekleştirmişti.

O zaman adanmış devrimci enternasyonalistler olarak Marx veEngels, büyük güçlerin ve çeşitli bağımsızlık hareketlerin başladığıçokuluslu Rusya, Avusturya ve Osmanlı imparatorluğunun içinde yer aldığı, rakip milliyetçiliklerin egemen olduğu bir Avrupa'yla nasıl başettiler? Ondokuzuncu yüzyıl, daha büyük Avrupa devletleri tarafındanabsorbe edilmiş ulusların -Polonyalıların, İrlandalıların, Çeklerin,Sırpların, Macarların ve daha birçoklarının- kendi kaderlerini tayinhaklarını talep ettikleri çağdı.

 — 197 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

Marx ve Engels'in başlangıç noktası, hiçbir ciddi devrimcininulusal farklılıkların varlığını reddedemeyeceğiydi. Marx'ın, Proudhonyandaşlarının 'tüm milliyetlerin ve hatta ulusların "çağdışı önyargılar"olduklarını dile getirdikleri' 1866 Haziran'ındaki Birinci

8 . Günümüzde Marx 

güç kombinasyonunun başarısı, hangi gerici güçlerin başarısızlığı (burjuv azinin yükselişini engelleyen feodal-mutlakıyetçi güçler) çağdaş demokrasiye daha fazla 'hareketalanı' vaat ediyordu?

Page 99: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 99/126

gEnternasyonal'in bir Genel Kurul toplantısında belirttiği gibi, genelliklehöyle bir tutum ulusal şovenizmi güçlendirebilir. Sonraları Engels'eşunları söylemiştir:

Ben konuşmama, milliyetlerle işini bitirmiş olan dostumuzLafargue ve diğerlerinin bizimle ' Fra nsı zca ' yanidinleyicilerin onda dokuzunun anlamadığı bir dillekonuştuklarını söyleyerek başladığımda İngilizler çok güldüler. Ben, onun, tamamen bilinçsizce, milliyetlerininkârından Fransız ulus modeline absorbe etmeyi anlıyor gibigöründüğünü de ileri sürdüm. (SY 179)

Ezilen ulusların varlığını yok sayan soyut enternasyonalizm,milliyetçiliğin üstünü örtebilirdi.

Ancak ne Marx ne de Engels soyut 'milliyet ilkesi' destekçilerideğildi. Onlar, herhangi bir özgül ulusal hareketin sadece devrimin

çıkarlarına hizmet ettiği ya da baltaladığı ölçüde desteklenmesi ya dakarşı çıkılması gerektiğine inanıyorlardı. Fakat bu çıkarlar nasıldeğerlendiri lecektir?

Burada Marx'ın yaşamının büyük bölümünü geçirdiği dönemingenel yapısını akılda tutmak önemlidir. Lenin bu dönemin 1789'da başla dığın ı ve 1871 'd e son bul duğ unu ifa de eder -Bü yük FransızDevrimi'nden Fransa-Prusya Savaşı ve Komün'e kadar:

Dönemin genel özelliği... burjuvazinin ilericiliğiydi, yani,feodalizme karşı verdiği çözümlenmemiş ve tamamlanmamışmücadeleydi. O zamanki demokrasinin öğeleri için ve onlarıntemsilcisi Marx için feodalizme karşı ilerici burjuvaziye (yanimücadele yürütebilecek) koşulsuz ilkesel destek vermek 

tamamen doğaldı... Bu arada şunun dışında hiçbir  sorusorulamaması doğaldır: hangi burjuvazinin başarısı, hangi

 — 198 — 

Avrupa' da 1871 'e kadar merkezi sorun, tamamlanmamış bur juv a-d emo kra tik dev rimiyd i. Mar x ve Enge ls, bu sorunun en radik al

çözümünün, 1790'larda Birinci Fransız Cumhuriyeti modelindedevrimci-demokratik cumhuriyetlerin kurulmasında olduğu gibi, feodalkalıntılar tarafından engellenmeyen, sermaye ve emek arasındaki sınıf mücadelesinin en net ifadesini sağlayacağından işçi sınıfının çıkarlarınahizmet edeceğine inanıyordu. Bu konunun en keskin biçimde açığaçıktığı ülke, burjuva devletinin varlığının özsel koşulu olan ulusal birli ğin dahi olmadığı kendi ülkel eri, Alman ya' ydı . Alm any a ve genelolarak Avrupa'da burjuva-demokratik devrimine en büyük engel, 1848devrimlerine karşı büyük köylü ordularını ölümcül bir şekilde kullananÇarlık Rusya'sından geliyordu.

Bundan ötürü Marx ve Engels ulusal hareketleri, Avrupalı güçler dengesinde nerede konumlandıkları noktasından, Rusya ve

müttefiklerine karşı burjuva-demokratik devrimin öncüsü olan uluslarlailişkileri açısından değerlendiriyorlardı. Engels 1849'da 'karşı-devrimcihalklara karşı devrimci halkların, kağıt  üzerinde değil, ama sadece

 savaş alanında kurulacak güç birliğini' (TE viii 363) savunuyordu.Engels üç önemli 'devrimci halk' belirlemişti -Almanlar,

Polonyalılar ve Macarlar. 1848-9'da Neue Rheinische Zeitung''un anameselesi, birleşik bir Alman cumhuriyetinin Rusya'ya karşı Polonya veMacaristan'la işbirliği içinde devrimci savaş başlatma çağrısı yapmaktı;aynı Jakobenlerin 1790'ların köhne rejim monarşilere karşı Avrupaçapında devrimci savaş başlatmaları gibi. Marx ve Engels uzun siyasalkariyerleri boyunca Polonya'nın bağımsızlığını desteklemiş, 1848'deMarx'ın dile getirdiği biçimiyle Polonya'nın 'kurtuluşu tüm Avrupalı

demokratların onur meselesi oldu' (TE vi 549) inancından asla geriadım atmamışlardır.

Kari Marx'ırı devrimci fikirleri 

Ancak madalyonun diğer yüzünde karşı-devrimci halklar vardı.Marx ve Engels, hem Çarlık monarşisi yandaşları hem de Bakunin

 başta olmak üzere muh ali fle rin den bazıl arın ın beni msed ikleri pan-Slavizm doktrinine özellikle karşıydılar. Bu teoriye göre Ruslar ve

7. İşçi iktidarı 

özne aracılığıyla. Almanya'yı birleştiren, gerici Junker  tarımsal sınıfıntemsilcisi Bismarck oldu. Bu Gramsci'nin, Junker' lerle sanayi burj uvaz isi nin itti fakını teme l alan, yuka rıd an bir devr im, 'pa sif devrim' diye adlandırdığı şeydi. Sanayi burjuvazisi, ulusal birlik ve

Page 100: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 100/126

y y gPolonyalılar, Avusturya ve Osmanlı'nın egemenliği altındaki Slavdostları ile birleşip -Çekler, Slovaklar ve Güney Slavlar (Sırplar,Hırvatlar, Bulgarlar ve diğerleri)-tek bir ulus oluşturmalıydılar.

Bu programa itirazın siyasal nedenleri Marx'ın ve Engels'ingenel stratejisinin ışığında apaçık ortadaydı. Pan-Slavizm, kolaylıklaÇarist yayılmacılığın bir bahanesi olabilirdi. 'Bu gülünç teorininardında', diye yazıyordu Engels, 'tüm Avrupa'yı Slav ırkının veözellikle bu ırkın tek enerjik parçası olan Rusların topraklan olduğuiddiasını her hareketiyle ortaya koyan Rus İmparatorluğu' nun korkunçgerçekliği yatıyordu'. (TE xi 47) Avusturya monarşisinin 1849 Macar devrimini ezmek için Güney Slav tebaalarını nasıl kullandığına işaretediyordu.

Engels, Hegel'den ödünç alınan, Güney Slavların bir örneğinioluşturduğu 'kendi tarihlerine asla sahip olmamış halklar' (TE viii 367)kavramıyla oynuyordu. Bu 'tarihsiz uluslar' kavramı, Hegel'in, 'dünyatarihinde, yalnızca devlet kuran halklar dikkatimizi çekebilir' varsayımıgibi tartışmaya açık bir görüştür. Ama Engels'in analizi mateıyalist bir itilim kazandırmıştı. O zamanlar Avrupa nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturan köylüler ancak kentli bir sınıfın, bu durumda burj uvaz inin lide rliği altı nda devr imci bir rol oynayabi lir lerdi.Avusturya İmparatorluğu'nda, 'hareketin itici gücü ve bayraktarı olansınıf, burjuvazi, heryerde Alman ya da Macar'dı. Slavlar güçlükle,Güney Slavlarsa çok yalıtılmış durumlarda ulusal bir burjuvazioluşturabilmişlerdi.' (TE viii 232)

Dolayısıyla Marx ve Engels'in 1848-9'daki ulusal soruna genelyaklaşımları zamanın Avrupa'sının koşulları ışığında anlaşılır. Ancak 1860'ların sonuna gelindiğinde artık bu konu önemini büyük ölçüdeyitirmişti. Burjuva-demokratik devrimi o zamana kadar Almanya'datamamlanmıştı -ancak Marx ve Engels'in öngörmedikleri bir biçim ve

 — 200 — 

kapitalist ekonomik politikalar karşılığında, Junker'lerin devlet aygıtınıkontrol etmelerine izin vermekten memnundular.

Fransa-Prusya savaşının yaşandığı yeni dönem, hem Avrupa'nınhem de dünyanın, topraklar ve halklar için birbirleriyle rekabethalindeki bir avuç kapitalist gücün egemenliğine girmeye başladığı bir dönemdi. Ulusal sorun artık asıl olarak, devrimci ve karşı-devrimcihalklar arasındaki mücadele olmaktan çıkmıştı. Şimdi birbiriyleyakından ilişkili iki biçim almıştı -bir yanda, emperyalist ülkelerinişçilerini sömürücülerine bağlayan milliyetçilik; öte yanda, yabancıyöneticilere karşı mücadele veren ezilen halkların milliyetçiliği.

Marx bu problemle Britanya'da somutlaşan biçimiyle yüzleşti -yani eskilere dayanan İrlanda ulusal bağımsızlık mücadelesinin,1860'lar ve 1870'lerde Fenian'ların silahlı eylemleriyle aldığı dikkatçekici biçim. Marx, onların terörist aşırılıklarını kınarken İrlanda'nınulusal bağımsızlık talebini kararlı bir şekilde desteklemiş veEnternasyonal'i bu tutumu kabul etmeye ikna etmişti. Marx'ın ikiönemli gerekçesi vardı. Birincisi günümüzde daha az önemlidir. Marxİrlanda'yı çoğu orada mülk sahibi olan İngiliz toprak aristokrasisininana kalesi olarak görüyordu ve bu nedenle İrlanda bağımsızlık hareketinin zaferinin ardından mülklerine el konulmasınınBritanya'daki yönetici sınıfı devireceğine inanıyordu.

Bu analiz açıkça yanlıştı. Ondokuzuncu yüzyılın sonları, İngiliztoprak sahipleri sınıfının hızlı bir ekonomik ve politik düşüş içindeolduğu dönemdi. Önemlerinin giderek azalışı 1880'ler ve 1900'ların başl arın da Gladstone ve Bal fou r yöne timler inin poli tika ları ndakendisini gösteriyordu; ikisi birlikte İngilizlerin elinde olan İrlanda'dakimülklerin Katolik köylülere barışçıl yollardan devrini örgütlemişlerdi.

Manc'ın, İrlanda ulusal hareketini destekleyen, İrlanda'yayönelik baskının Britanyalı işçilerin kendi sömürücülerine sıkıca

 — 201 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

 bağ lan mas ına yard ımcı oldu ğu biç imindeki ikinci argü manı çok dahailgi çekiciydi:

İngiltere'deki her endüstriyel ve ticari merkez, İngilizproleter ler ve İrlandalı prolete rler olmak üzere iki düşman

8 . Günümüzde Marx 

KomünizmÖnce ulusal sonra da uluslararası düzeyde kurulan proletarya

diktatörlüğü 'sadece tüm sınıfların ortadan kalkmasını ve sınıfsız bir topluma geçişi ifade eder.' (SY 69) Kapitalizmin yıkılışı bir son değil,

Page 101: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 101/126

 proleter ler ve İrlandalı prolete rler olmak üzere iki düşmankampa bölünmüş bir işçi sınıfını barındırıyor. Sıradan İngilizişçisi kendi yaşam standardını düşüren bir rakip olarak 

gördüğü İrlandalı işçiden nefret ediyor. İrlandalı işçikarşısında kendisini yöneliri ulusun bir üyesi sayıyor ve İrlanda'ya karşı aristokratların ve kapitalistlerin bir aletihaline gelerek onların kendi üzerindeki egemenliklerinigüçlendiriyor. İrlandalı işçiye karşı diııi, toplumsal ve ulusalönyargılar besliyor. Ona karşı tavrı ABD'niıı eski kölecieyaletlerinde 'yoksul beyazlar'ın 'zencileı'e gösterdikleriylehemen hemen aynı...

Bu düşmanlık yapay biçimde canlı tutuluyor ve basın,vaizler, çizgi romanlar, kısacası egemen sınıfların elindekitüm araçlarla pekiştiriliyor. Örgütlülüğüne rağmen İngiliz işçi

 sınıfının güçsüzlüğünün sırrı bu düşmanlığında yatar.Kapitalist sınıfın gücünü sürdürmesinin sırrı da buradadır. Ve

 bu s ınıf bunun tamamen farkın dadır. (SY 236-7)Bu analizin belirli bir genel geçerliliği var. Emperyalist ülkelerde

milliyetçilik, işçileri bölerek kendilerini sömürenlerle birleştiren bir araçtır. 'Nihayetinde hepimiz Britanyalıyız,' diyorlar. Lenin,emperyalist ülkelerdeki işçilerin kendilerini yönetici sınıflara bağlayan

 bağları kopa rtm a aracı olarak ezil en ulusl arın kendi kaderini tayinhakkını desteklemesi gerektiğinde ısrar ederek Marx'ın argümanınıgenelleştinniştir. Burada yine soru, ulusal hareketlerin devrimin genelçıkarlarına katkıda bulunup bulunmadığıdır, ancak şimdi söz konusuolan işçi devrimidir ve bu hareketler işçi sınıfının uluslararası birliğinigüçlendirmesi ya da zayıflatması üzerinden değerlendirilir.

 — 244 — 

p g ç ş ( ) p y ş ğ , bir başlangı çtı. Kapi tal izm, 'b u toplumsa l oluşu m', diye yazıyord uMarx, 'insan toplumunun tarih-öncesinin sonunu... hazırlar.' (SE i 504)

Marx, sınıflı toplumdan komünizme ani bir sıçramaolabileceğine inanmıyordu. Kapitalizmin kalıntılarını yok etmek zamanalırdı. 'Kapitalist ve komünist toplum arasında birinden diğerinedevrimci geçiş dönemi bulunur. Bu aynı zamanda, devletin

 proletaıyanın devrimci diktatörlüğünden başka bir şey olamayacağısiyasal bir geçiş dönemidir.' (SE iii 26)

Marx bu geçişin ya da komünizmin doğası hakkında ayrıntılıöngörülerde bulunmaya çalışmıyordu. O. ütopyacı sosyalistlerin,takıntılı bir ayrıntıyla, gelecekteki toplumun nasıl işleyeceğini dikteetme çabalarını şiddetle eleştiriyordu. Komünist Manifesto 'da ısrarlavurguladığı şuydu:

Komünistlerin vardıkları teorik sonuçlar, hiç bir biçimde, şu

ya da bu sözde evrensel reformcu tarafından icat edilmiş yada keşfedilmiş düşüncelere ya da ilkelere dayandırılmam ıştır.Bunlar ancak, gözlerimizin önünde cereyan eden tarihsel bir hareketten, varolan sınıf mücadelesinden doğan gerçek ilişkilerin genel bir ifadesidir. (TE vi 498)

Bu, Marx ve Engels'in ütopyacıların söyledikleri her şeyireddettikleri anlamına gelmez. Tam tersine, onlardan çok şeyöğrendikleri ve pratik önerilerinin birçoğuyla hemfikir oldukları açıktır.Başta Engels olmak üzere her ikisi de Fourier'e hayrandılar.Komünizmin neye benzeyeceğine dair görüşlerini büyük orandaütopyacı sosyalistlerden almışlardı. Ancak, en önemli güncel görevin

 bu top lumu yaratacak olan tarihsel güçler i anlamak oldu ğuna

inanıyorlardı.

 — 202 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

Marx'ın komünizme geçiş aşamaları konusundaki en geniştartışması, Gotha Programının Eleştirisi 'nde yer alır. Daha öncesindeise proletarya diktatörlüğünün görevlerini 'üretim araçlarına elkonulması, bunların birleşik işçi sınıfı tarafından kontrol edilmesi ve

8 .Günümüzde Marx 

gerçekleştirilme ilkelerinin toplum komünizme doğru ilerledikçedeğişeceğine inanıyordu.

Kapitalist toplumdan doğum sancıları çekerek ortaya çıkankomünist toplum, 'içinden çıktığı eski toplumun doğum lekelerini,k ik hl ki fiki l dü l d t ' (SE iii 19) ilk d

Page 102: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 102/126

 böyl ece ücret li eme ğin , sermaye nin ve bunlar aras ındaki ikili ilişkile rinyürürlükten kaldırılması' (TE x 78) olarak tanımlamıştı.

Bu görevler birbirine bağlıydı. Marx, en önemli üretimaraçlarının devletin kontrolüne geçeceğini öngörüyordu. Devlet'yönetici sınıf olarak örgütlenen proletarya' olacağı için, bu önlemsermaye ve ücretli emeğin varlığının bağlı olduğu emek-gücününüretim araçlarından ayrılmasını ortadan kaldıracaktı. (Şüphesiz bu, her devletleştirmenin ücretli emeği ortadan kaldıracağı anlamına gelmez;sadece işçi sınıfı devleti kontrol ettiğinde bu gerçekleşecektir.)

Bu adımlar planlı bir ekonominin başlatılmasını gerektirir. Marx,emeğin 'insani varoluşun sonsuz doğasının dayattığı bir koşul'olduğuna inanıyordu. 'Kapitalist üretim tarzının ortadankaldırılmasından sonra,... değerin belirlenmesi, emek-zamanındüzenlenmesi ve toplumsal emeğin çeşitli üretim grupları arasındadağılımı... hiç olmadığı kadar önemli lıale gelir.' (K iii 851) Ancak toplumsal emeğin miktarına ilişkin kararlar, rekabetin körleştiriciişleyişine değil, birleşmiş üreticilerin toplumun ihtiyaçlarıdoğrultusunda yürüteceği kolektif ve demokratik bir değerlendirmeyedayalıdır.

Eskiyen üretim araçlarının yerine yenisinin konulması,kaynakların uzun vadeli projelere tahsis edilmesi ve acil durumlardakullanılmak üzere rezerve edilmesi için toplumsal ürünün bir kısmınınkenara ayrılacağı artı-emek varlığını sürdürür. Fakat 'yaşı nedeniylehenüz ya da artık üretime katılamayacak olanlar için sağlanan artı-emek dışında çalışmayanları desteklemek için herhangi bir emek harcanmayacaktır.' (K iii 847)

Toplumsal ürünün bir kısmı okulların, sağlık hizmetlerinin ve benzer i şeyl erin sürd ürül mesi için kolekt if olarak tüke tili r. Kalanı birey sel üret ici ler aras ında bölü ştü rülür. Marx, bu dağ ıtı mın

 — 204 — 

ekonomik, ahlaki ve fikirsel düzlemde taşımayı' (SE iii 19) ilk aşamadasürdürür. Halk bir süre daha, maddi açıdan yaptığı iş miktarına uygun

 biç imde ödül lend iril meyi beklediğ i kapi tal izmdeki ücre tli- emek 

tecrübesiyle şekillenir.

Buna göre, her bir üretici -kesintiler yapıldıktan sonra-topluma verdiğini eksiksiz biçimde geri alır... O, toplumdan,ne kadar emek verdiğini saptayan bir belge alır (bundakolektif fonlar için sarf etmiş olduğu emeğin indirimiyapılmıştır)... ve bu belge ile toplumun tüketim araçlarıstoklarından, emeğinin eşit bir tutan kadar bir miktar alır. (SEiii 17-18)

'Herkesten kapasitesine göre, herkese çalışmasına göre' diyeözetleyebileceğimiz bu ilke, Marx'ın vurguladığı gibi, 'burjuvahakkı'na bir örnektir. Çünkü bireyler arasındaki farklılıkları, bir insanın

 bede nsel olarak daha güçlü , daha zeki ya da daha faz la sayıd a kişiye bakt ığın ı hesaba katmama ktadır . Ancak bu fak tör ler bireyin çalı şmakapasitesini, böylece kapasitesinin toplum tarafı ndan ödüllendirilmesinietkileyecek ya da emeğinin getirişini daha fazla kişiyle paylaşmasıgerektiği anlamına gelecektir.

Bu eşit  hak, eşit olmayan bir emek için eşit olmayan bir haktır. Hiçbir sınıf farkı tanımaz, çünkü herkes bir diğeri gibiyalnızca bir işçidir; fakat eşit olmayan bireysel yetenekleri ve böylece de üretken kapasiteyi doğal bir ayrıcalık olduğunuörtük olarak kabul eder. Demek ki bu, özünde, her hak gibieşitsizliğe dayanan bir haktır. (SE iii 18)

'Şeyleri' ele almaya yönelik bu istenmeyen yol, kapitalizmdendaha yeni kurtuldukları ve bu yüzden ne üretim güçlerinin gelişim

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

düzeyi ne de toplumsal tutumların daha radikal bir yaklaşıma izinvermeyeceği gerçeğiyle birleşik işçilere dayatılmış olur. Ancak:

Komünist toplumun daha yüksek bir aşamasında, bireylerinişbölümüne köle gibi boyun eğmelerinden ve bununla birlikte

7. İşçi iktidarı 

demektir. Eğer proletarya, burjuvaziyle mücadelesi sırasında,koşulların zorlamasıyla, kendisini bir sınıf olarak örgütler,eğer bir devrim yoluyla, kendisi egemen sınıf olur ve eskiüretim koşullarını zorla süpürüp atarsa, bu koşullarla birliktesınıfsal çelişkilerin ve genel olarak sınıfların varoluş

Page 103: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 103/126

de kafa emeği ile kol emeği arasındaki çelişkinin ortadankalkmasından sonra; emeğin, yalnızca yaşam aracı değil,

yaşamın birincil gereksinmesi haline gelmesinden sonra; bireylerin her yönüyle gelişmesiyle birlikte, üretici güçlerinde artması ve bütün kolektif zenginlik kaynaklarının gürülgürül fışkırmasından sonra -ancak o zaman, burjuvahukukunun dar ufukları tümüyle aşılmış olacak ve toplum,

 bayraklarının üzerine şunu yazabilecekt ir: Herkestenyeteneğine göre, herkese ihtiyaçlarına göre! (SE iii 19)

Komünist toplum, ancak gelişmenin daha yüksek bir aşamasında,insanlar arasındaki farklılıklara duyarsız bir ortak standart uygulamak yerine bireylerin özel ihtiyaçlarını ve kapasitelerini hesabakatabilecektir. Marksizm'e yönelik olarak, 'bütün insanlara hepsiaynıymış gibi muamele ederek bireyselliği göz ardı eder ve baskı

altında tutar' biçiminde dile getirilen yaygın eleştirinin saçma olduğunugörebiliriz. Gerçek eşitlik, insanların bireysel ihtiyaçlarına vekapasitelerine gereken önemin verilmesi demektir. Komünizmin dahayüksek aşaması, 'herkesin özgürce gelişmesi için bireyin özgürcegelişmesinin koşul olduğu bir birlik' (TE vi 506) olacaktır. Komünist bir topl um, Marks ist düşünü r Theodo r Ado rno 'nu n sözcükl eriyle ,'insanın korkusuzca farklı olabileceği bir toplum' demektir.

Marx'ın dediği gibi, komünizme geçiş, ayrı bir kurum olarak devletin yok oluşuna ila yol açacaktır:

Gelişim sürecinde, sınıfsal ayrımlar ortadan kalktığında veüretim hüyilk bir birlik haline gelen tüm ulusun elindetoplandığında, kamu iktidarı siyasal karakterini

kaybedecektir. Siyasal iktidar, doğru bir ifadeyle, sadece bir sınıfın bir başka sınıfı ezmek için örgütlenmiş iktidarı

 — 206

ç ş g şkoşullarını da süpürüp atar ve böylelikle bir sınıf olarak kendiüstünlüğünü fesheder. (TE vi 505-6)

Devlet, sınıfsal çelişkilerin bir ürünüdür ve dolayısıyla onlarla birl ikte tari he karı şaca ktır . Prol etar ya dikt atör lüğ ünde başından itiba ren'devletin sönümlenmesi' olanağı mevcuttur. Engels sosyalist devrimindevlet açısından sonuçlarını aşağıdaki gibi analiz eder:

 Proletarya, siyasal iktidarı ele geçirir ve üretim araçlarınıönce devlet mülkiyetine dönüştürür.

Ama, bunu yapmakla, proletarya olarak kendi kendiniortadan kaldırır, bütün sınıf farklılıkları ve sınıfsal çelişkileriortadan kaldırır, devlet olarak devleti de ortadan kaldırır. Buzamana kadar sınıfsal çelişkilere dayanan toplum, geçiciolarak üretimin dış koşullarını sürdürmek ve böylece özelliklesömürülen sınıfları varolan üretim biçimine (kölelik, serflik,

ücretli-emek) uygun baskı koşulları içinde zorla tutmak amacıyla kurduğu belirli bir sınıfın organizasyonuna yanidevlete ihtiyacı vardı... Baskı altında tutulacak hiç bir toplumsal sınıf kalmayınca; sınıf egemenliği ve mevcutüretimdeki anarşi üzerine kurulu bireysel yaşam mücadelesiile birlikte, bunlardan doğan çatışma ve aşırılıklar da ortadankalkınca, artık baskı altında tutulacak hiç bir şey yok demektir ve özel bir baskı gücü olan devlet, zorunlu olmaktan çıkar.Devletin gerçekten tüm toplumun temsilcisi olarak görüldüğüilk eylem -üretim araçlarına toplum adına el konması-, aynızamanda devletin bağımsız olarak son eylemidir de. Devletintoplumsal ilişkilere müdahalesi, bir alandan sonra bir  başkasında gereksiz duruma gelir ve sonra kendiliğindensönümlenir, kişilerin yönetilmesi yerini şeylerin idaresi ve

 — 207 — 

Kari Marx'ırı devrimci fikirleri 

üretim süreçlerinin yönetimine bırakır. Devlet 'fesedilmez'. O söner. (AD 332-3)

Dolayısıyla proletarya diktatörlüğü, Lenin'in sözleriyle,'kelimenin tam anlamıyla artık bir devlet değildir'. Ancak devletinö ü l i i h d ğil i i d kl ği i if d

8 . Günümüzde Marx 

nosyonu onlar için çelişkili bir terimdi. Onlar hep, Lassalle'ın sayesindeAlman işçi hareketinde etkili olan mevcut devletin işçilerin çıkarlarınıgözetecek potansiyel yardımsever bir kurum olduğu inancına karşıdurmuşlardır. Marx'ın Gotha Programının Eleştirisi 'ndeki ana amacıkendisiyle Lassalle'ın yandaşları arasındaki bulanık ve aşağılık uzlaşma

Page 104: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 104/126

sönümlenmesinin hemen değil, zaman içinde gerçekleşeceğini ifadeetmek önemlidir. Bu bir süreçtir ve emek üretkenliğinin artması ve

işçileri toplum yönetimine katılması için serbest bırakacak çalışmasaatlerinin azaltılması gibi başka faktörlere bağlıdır.Bazı açılardan antik Atina demokrasisi sosyalist demokrasiye

ayna tutar. Köle emeği Atina yurttaşlarına zamanlarının çoğunu kamuişlerine ayırmaları için -pazar yerinde tartışmalara, tüm vatandaşların

 bağı msı z mec lis ind e kara r alm aya ve yön eti me kat ılmaya - olan ak veriyordu (çoğu kamu görevi sıradan yurttaşlarca dönüşümlü olarak yürütülüyordu). Öte yandan, üretim güçlerinin iki bin beş yüz yıllık muazzam gelişimi sayesinde, komünizmde, yurttaşlar, zavallı kölelerindeğil, insan becerisinin yarattığı cansız makinelerinin çalışmasısayesinde boş zamanlarının tadını çıkaracaklardır.

Esas olarak Saint-Simon tarafından geliştirilen ve 'kişilerin

yönetilmesi'nin yerini alan bir fikir olan 'şeylerin yönetimi'komünizmin hiçbir baskı içermediği biçimindeki ütopyacı inancı payl aşmaz. Dah a çok sını fla rın ortadan kalkmasıy la topl umsa lçatışmaların ana kaynağının kurutulacağım, böylece 'özel bir baskıgücü' gerekmeyeceğini ifade eder. Açıkçası, -enerji kaynakları, mimaristil, çocuk yetiştirme yöntemleri üzerine- birleşmiş üreticilerinanlaşamayacakları birçok konu vardır. Fakat sınıf sömürüsününyarattığı ömür törpüsü maddi baskılar olmayınca, bu çatışmalar,tartışma ve çoğunluk kararı ile demokratik olarak çözülebilir. Bireylerin bu uygu lama lar ın sonu cunu redd ett ikleri hal lerde gerekeb ilecek zor kullanma, özel bir asker-polis aygıtının değil, birleşmiş üreticilerinkendi eylemi olacaktır.

Marx ve Engels, devletin güçlendirilmesini savunmak bir yana,ortadan kalkmasını iple çekiyorlardı. Örneğin 'devlet sosyalizmi'

 — 208 — 

kendisiyle Lassalle ın yandaşları arasındaki bulanık ve aşağılık uzlaşmadoktrinini boşa çıkartmaktı. Bireyin devlet içinde erimesi biçimindekitotaliter bir arzunun ona yüklenmesi, liberal yanıltmalar ve Stalin'in

Marksizm'i korkunç yozlaştırmasının bir sonucudur.Komünizme geçişin devletin sönümlenmesini gerektirdiği

iddiası, aynı zamanda Marx'ın, kafa ve kol emeği arasındaki ayrımınortadan kalkmasını da gerektirdiği inancıyla yakından ilintiliydi. Marx,1844 Ekonomik ve Felsefi Elyazmaları'ndaıı beri bu ayrıma,kapitalizmin insanların gelişmelerini engellediği, yozlaştırdığı veinsanlıktan çıkarttığı suçlamasıyla saldırmıştı. Ona göre insanlar sadece, kendilerini sınırlayan bir işten daha çok zihinsel ve fiziksel tümkapasitelerini tam olarak kullanmaları halinde mutlu ve dolu doluyaşayabilirlerdi.

Alman İdeolojisi'ndeki ünlü bir paragrafta, Marx şöyle yazar:

komünist toplumda, hiç kimsenin sadece tek bir etkinlik alanında değil ama herkesin istediği dalda kendisinigeliştirebildiği toplum genel üretimi düzenler ve bu da, benimiçin, hiçbir zaman avcı, balıkçı, çoban ya da eleştirmenolmadan, bugün bu işi yarın başka bir işi, sadece istediğimiçin sabah avlanma, öğleden sonra balık tutma, akşam üzerihayvanlara bakma, akşam yemeğinden sonra da eleştiriyapma olanağını yaratır. (TE v 47)

Yorumcular bu resmi genellikle ütopyacı saymışlardır. Marx'ın bu sözlerle tam olarak ne demek isted iği gerçekten merak konu sudu r vesaydığı tüm uğraşlar geleneksel sanayi öncesi bir toplumda bulu nabi lece k türd edir . Bun unla birl ikte bu pasajı n temelini oluşt uran

ciddi bir nokta vardır; o da, komünizmde üretici güçlerin gelişmesinin

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

insanları ekonomi makinesinin dişlileri olma rollerindenözgürleştirecek olmasıdır.

Marx bu temayı Grundrisse 'nin en parlak paragraflarından birinde sürd ürür . İleri sürdüğü üzere , kapi tal izmde, emeğinüretkenliğini ve üretim araçlarının toplam yatırımdaki payı demek olan

8 . Günümüzde Marx 

Komünist toplumda, üretici güçlerin gelişmesi ve ortak toplumsal denetime bağlı olması sayesinde, ütopyacı sosyalist düşlerinçoğu gerçek olur. Fourier'in öngördüğü gibi, 'iş' ve 'oyun' arasındakiduvarlar yıkılabilir -fiziksel yaşamın sürdürülmesi için emek ile sadecezevk için emek artık birbirinden ayrılmaz ve birbirinin karşısına

Page 105: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 105/126

üretkenliğini ve üretim araçlarının toplam yatırımdaki payı demek olansermayenin organik bileşimini artırma eğilimi, emek-sürecinin, işçininsadece 'arızalarını gözeteceği... ve bakımı yapacağı otomatik makine

 sistemi' ne (G 692) dönüşmesine yol açacaktır.

Sonuç, kol emeğinin üretimdeki rolünün azalmasıdır:Sermaye tarafından emek-zamanı -sadece emek 

miktarı- yegâne belirleyici öğe sayıldığı ölçüde, doğrudanemek ve onun miktarı, üretimin belirleyici ilkesi olarak -kullanım değerlerinin yaratılması- gözden kaybolur ve hemnicel olarak daha küçük bir orana hem de niteliksel olarak,kuşkusuz zorunlu fakat tali bir an olarak, genel bilimselemekle karşılaştırıldığında bir yanda doğa bilimlerininteknolojik uygulamaları ve öte yandan toplumsal birleşimdenkaynaklanan genel üretim gücüne indirgenir. (G 700)

Bu pasaj yirminci yüzyıl kapitalizmde yaşanacak gelişmelereilişkin -ilk yarısında seri montaj hattı üretiminin başlaması ve ikinciyarısında da emek sürecinin artan otomasyonu gibi- çok parlak öngörülerde bulunuyor.

Kapitalist üretim ilişkileri çerçevesinde bu değişiklikler -birçok işçinin işsiz kalması, işini koruyanların çalışma temposununyoğunlaşması, vasıflı emeğin 'vasıfsızlaştırılması' gibi- antagonistik haller alır. Fakat ağır, tekrara dayalı el emeği angaıyaların ortadankaldırıldığı, insanların artık saatlerce süren yıpratıcı ve sıkıcı fizikiişlerden kurtulacakları bir toplum için potansiyel yaratırlar. Sonuçtaçalışma haftasının varolan süresinin küçük bir oranına inmesi -kapitalistler kârlarını azaltacağından şiddetle direnirler- zihinsel

güçlerini ve fiziksel becerilerini geliştirmekte insanları özgür kılar.

zevk için emek artık birbirinden ayrılmaz ve birbirinin karşısınakonulmaz. Engels kent ve taşra arasındaki antitezin de hem tarımın hemde sanayinin sürdürüleceği, Fourier ve Robert Owen'ın savunduklarına

 benzer komü nler in kurulm ası yla orta dan kalk acağı nı ileri sürü yord u.Son yıllarda ileri iletişim sistemleriyle birbirine bağlanan merkezdenuzak üretim birimlerini öngören yeni teknoloji biçimlerinin gelişmesi

 bu tür düzenlem eler i dah a uygu lan ır kılmıştı r.Marx, bütün bunların, üretici güçlerin gelişimine bağlı olduğunu

vurguluyordu:

Özgürlük ortamı ancak emeğin zorunluluk ve günlük kaygılarla belirlendiği alanın bittiği yerde fiilen başlamış olur;

 böylece eşyanın doğası gereği fiili maddi üretim alanınınötesinde bulunur... Bu alanda özgürlük, ancak Doğanın kör güçlerinin önüne katılmak yerine, Doğayla karşılıklıilişkilerini rasyonel bir biçimde düzenleyen ve Doğayı ortak denetimleri altına sokan toplumsallaşmış insan, birleşmişüreticilere bağlı olabilir; ve bu en az enerji harcamasıyla veinsan doğasına en uygun ve en layık koşullar altında başarılır.Ama gene de bu bir zorunluluk ortamı olmaya devam eder.Bunun ötesinde kendisi için bir amaç olarak insan enerjisiningelişmesi başlar, özgürlüğün gerçek sonu, bu da ancak temelindeki bu zorunluluklar ortamı ile serpilip gelişebilir.Çalışma saatlerinin kısaltılması bunun temel önkoşuludur. (K iii 820)

Böylece komünizm, bizi başka uğraşlar için özgür kılarak,hem doğadan bir yaşam sağlama yükünü azaltır hem de emek-

sürecini, 'z orunl uluk orta mı' , rasyonel ve kolektif kontrole tabi

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

kılar. Engels'in sözcükleriyle, 'bu, insanlığın zorunluluk 

krallığından özgürlük krallığına sıçramasıdır.' (AD 336)

8. Günümüzde Marx 

8. Günümüzde MarxMarx'ın yaşamına ve düşüncelerine ilişkin hiçbir tartışma,

ölümünden bu yana yaşanan gelişmeleri göz ardı edemez. Marx, her

Page 106: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 106/126

212 — 

ölümünden bu yana yaşanan gelişmeleri göz ardı edemez. Marx, her şeyden önce, bilimsel bir tarih ve özellikle de kapitalist üretim tarzıteorisinin temelini oluşturmak üzere yola koyulmuştu. Günümüzde

 bilimsel bir teorinin yakl aşık bile olsa doğ ruluğun u ölçmemizin tek yolu, onun öngörülerini gerçekte olup bitenle karşılaştırmaktır.

Çoğu kişi bu ölçütlerden hareketle, Marksizm'in yanlış olduğunahükmedilmesi gerektiğini ileri sürecektir. İddialarına göre, tarihingidişatı Marx'ın düşüncesini tamamen çürütmüştür. Buna göre Marx'ınöngörülerinin pek çoğu sonraki gelişmelerle çelişmektedir; fikirlerininzafer kazandığı yerlerde dahi durum onun umut ve beklentileriylesözüm ona karşıtlık içindedir. Gerçekten de, emek hareketinin kendiiçinde, bir dizi 'Marksizm krizi' yaşanmıştır; ilki Engels'in 1895'deölümünden birkaç yıl sonra gerçekleşmiş ve her seferinde Marx'ınfikirlerinin çağdaş toplumsal koşullarla ilgisinin kalmadığı ilanedilmiştir.

Bunun gibi bir kitabın bu eleştirileri uzun uzadıya tartışmasıaçıkçası pek mümkün değildir. Ben burada sadece, Marx'a karşıyöneltilen en önemli üç argümanı kısaca ele almak istiyorum. İlki, bugü nkü sözd e 'so sya li st' ülkel erin köken leri ve doğası; ikincis i bugü nkü kapi tali zmin durumu ve üçün cüsü de işçi sın ıfı nın kapi tali zmiçindeki konumuyla ilgili.

'Reel sosyalizm'1917 Rus Ekim Devrimi yirminci yüzyılın hiç kuşkusuz en

önemli olayıydı. Açıkça Marksist bir liderliğe bağlı işçi sınıfı iktidarıele geçirdi. Ancak şimdi sayısız eleştirmen, devrimin ve onun kötü

sonuçlarının Marx'ı tamamen çürüttüğünü ileri sürüyor.

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

Bu argümanın iki ana öğesi vardır. Birincisi, Marx'ın,devrimlerin öncelikle, gelişmiş sanayi ülkelerinde olmasını beklediğiiddiasıdır. Öyleyse ilk başarılı sosyalist devrimin geri kalmış, büyük ölçüde kırsal bir ülkede gerçekleşmesi nasıl açıklanabilirdi?

Bu konuya bir başka destek de çeşitli azgelişmiş ülkelerde Çin

8. Günümüzde Marx 

devrimin Rusya'yı kapitalist bir aşamadan geçmeden sosyalizmeulaştırmasını ihtimal dışı saymaktan uzak durmuştu. (SE i 100)

Devrimlerin 'eşitsiz ve birleşik bir gelişme' sürecinin sonucuolarak ortaya çıktığını bir önceki bölümde gördük. Diğer bir deyişle,kapitalist dünya sistemindeki konumuyla yakından ilgili olarak, söz

Page 107: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 107/126

Bu konuya bir başka destek de, çeşitli azgelişmiş ülkelerde -Çin,Vietnam, Küba ve diğerleri- sözde 'Marksist-Leninist' rejimlerin

ortaya çıkmasıyla gelir. İkinci olarak, Rus devriminin, sonrasındayozlaşarak Stalin'in kanlı despotizmine dönüşmesi Marx'ın yine güyayanıldığını kanıtlar: Proletarya diktatörlüğü demokrasiningenişlemesine ve nihai olarak sınıfların ortadan kalmasına yol açmak  bir y ana, yerin i aldığ ı rej imd en çok dah a b erbat bir tira nlığa götürür .

Argümanın ilk bölümünü ele almak görece kolaydır. Marx'aatfedilen bu argüman, insanlığın mutlaka belirli aşamalardan geçeceği, böyl ece tari hsel zorunluluğ un tun ç yasasına göre üretim biç iml erinin birbi rler ini izlediği bir tarih resmin e dayandır ılır . Böyle bir Mar ksi zmversiyonu, kapitalizmin gelişimi Rusya'yı Britanya ya da Almanya

 benze ri san ayi leşmiş bir ülk eye dönü ştü ren e kadar sosy alizmi nmümkün olmayacağı inancıyla Georgi Plekhanov ve Menşevikler gibi

 bazı Rus sosy ali stl erince kabul gördü.Ancak Marx'ın kendi görüşü bu değildi. Onun fikirlerinin esasalındığı ilk ülkelerden biriydi Rusya. Marx, Kapital'in 1. CildininSekizinci Bölümünde, kapitalizmin evrimine yönelik analizini tümtoplumlara uygulanabilir sayma çabalarına son derece eleştirelyaklaşıyordu. Marx, kendisinin 'kapitalizmin Batı Avrupa'da doğuşunadair tarihsel kroki [sini], için de bulu nulan tarihsel koşullar ne olur saolsun her halkın yürümek zorunda olduğu genel yola ilişkin tarihi-fclsefı bir teori haline dönüştürme' çabalarına kızarak bir Rus yazarıeleştirmişti. Bu tür bir yaklaşım marksizmi, 'üstünlüğü tarih-üstüolmasında yatan genel bir tarihi-felsefi teori' (SY 313) olarak ele almak demekti.

Marx toplumsal bir devrimin, 'Rus devriminin Batı'daki bir  prole tarya dev rim inin habe rci si olm ası ' koşu luyl a, sosyali st bir 

 — 244 — 

kapitalist dünya sistemindeki konumuyla yakından ilgili olarak, sözkonusu toplumun kendine özgü sınıf yapısından ve ekonomik gelişmedüzeyinden doğarlar. Bu kesinlikle Rus Devrimi için de doğrudur.

Geri kalmış, temelde kırsal bir toplum olan Rusya ondokuzuncuyüzyılın sonlarında hızlı bir sanayileşme aşaması yaşadı. Bu, aksitakdirde askeri açıdan savunmasız düşecekleri korkusuyla Batı'yla aynıekonomik düzeyi yakalamak isteyen bir hükümet ve ucuz Rus emeğinisömürmeye can atan yabancı kapitalistler tarafından gerçekleştirildi.Sonuç olarak, sayılarına göre hayli büyük bir toplumsal ve siyasalağırlığa sahip küçük ve son derece yoğunlaştırılmış bir sanayi işçi sınıfıyaratılmış oldu. Lord ve köylü arasında geçmişe uzanan mücadeleye bir de sermaye ve emek arasındaki çelişki eklenmişti.

Bu bileşimin patlayıcı doğası ilkin 1905 devrimiyle açığa çıktı.Çarist devlet bu ayaklanmada ayakta kalmayı başardı, ta ki BirinciDünya Savaşındaki yenilgisiyle beli kırılana kadar. 1917 Şubat devrimionu devirerek, burjuva Geçici Hükümet ile Sovyetler (işçi ve asker konseyleri) arasında bir 'ikili iktidar' durumuna yol açtı. 1917Ekim'inde Sovyetler, kentli işçi sınıfını sıkıca temel alan ve ağalarıntopraklarını vaat ettikleri köylülerin yardımsever tarafsızlıklarındanyararlanan Bolşevik partinin liderliğinde iktidarı ele geçirdi.

1917 Ekim'inden sonra Rusya'da olup bitenlerin, yanidemokratik bir işçi devletinden bugün Rusya'yı yöneten bürokratik ucubeye dönüşümünün, Marksizm için, geri kalmış bir ülkede devrimyapmaktan çok daha ciddi bir sorun oluşturduğunu söylemek gerekir.Bu sorunun çözümü, Marx'ın, sosyalizmin ancak dünya ölçeğinde

 başarı lı olab ileceği yönü ndeki ısra rınd adır . Bol şevi kle r de, tıpk ı onungibi düşünüyor, Sovyet rejiminin sadece 'Batı'da bir proletarya

devriminin habercisi' olması halinde ayakta kalabileceğineinanıyorlardı.

 — 215 — 

Kari Marx'm devrimci fikirleri 

Ancak Birinci Dünya Savaşının sonunda tüm Avrupa'yı sarsandevrimci dalgaya rağmen, yeni Sovyet cumhuriyeti tecrit edilmiş olarak kaldı. Dahası, Batılı güçlerin ve karşıdevrimci hareketlerin Rusya'dayol açtığı kanlı savaş büyük yıkıma neden oldu. Endüstriyel ekonomiçöktü ve işçiler daha yeni terk ettikleri köylere geri dönmeye başladılar.

8. Günümüzde Marx 

Toprak 'kolektifleştirildi', diğer bir deyişle, devlet denetimialtına sokuldu. Bu süreçte milyonlarca köylü can verdi. Bu hamlerejime kentlerin beslenmesi ve Batı'nın gelişkin makinelerini almak için zorunlu dövizin kazanılması amacıyla yurtdışına satılması içinzorunlu tahılı sağladı. Aynı zamanda sıfırdan başlayarak muazzam

Page 108: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 108/126

1921 'deki iç savaşın sonu nda ülke tükenmiş, işçi sınıf ı parçala nmış,Sovyetler işçi iktidarının içi boşalmış bir kabuğu gibiydi ve Bolşevikler 

ise küçük toprak sahibi köylülerin düşmanlığını üzerine çekmiş bir azınlığın diktatörlüğü haline gelmişlerdi.

Marx'ın öngördüğü gibi, devrimin tek bir ülkeyle sınırlanması,sömürü ve sınıf mücadelesinin 'her türlü kirli iş'inin restorasyonuanlamına geliyordu. Rusya'daki üretici güçlerin düşük gelişim düzeyikomünizme gidişin temelini oluşturmaktan uzaktı. Bu ancak  dünyaölçeğinde varolan kaynaklarla başarılabilirdi.

Özellikle 1922'de geçirdiği ilk felçle birlikte Lenin'in etkinsiyasal yaşamının son bulması üzerine Bolşevik liderlik kendisinigiderek duruma adapte etti. Sovyet devletinin çıkarlarını dünya işçisınıfının çıkarlarından daha önemli görmeye başladılar. 1923 ve 1939yılları arasında -Çin'de, Fransa'da ve İspanya'da- defalarca gündeme

gelen devrim imkanları, Rus dış politikasının günübirlik hedeflerineaykırı düştüğünden heba edildi. Bu yaklaşımı haklı çıkartmak için 'tek ülkede sosyalizm' doktrini icat edildi. Troçki ve Sol Muhalefet gibi,rejimi eleştirenler dışlandılar, hapse atıldılar, sürüldüler ya daöldürüldüler. Parti içi, Stalin'in, Rusya'da ayrıcalıklı bürokratlarınegemen olmasında cisimleşen kişisel diktatörlüğünün gelişmesinisağladı.

İşçi sınıfının ülke dışındaki yenilgileri Rus rejiminin yalıtılmasıve dış saldırı tehlikesini artırdı. Rusya'nın bu tehdide karşı koyabilmesiiçin, ancak ileri düzeyde bir sanayi ekonomisinin üretebileceği gelişmişsilahlara ihtiyacı vardı. Fakat ülkeyi sanayileştirmek için gerekenkaynaklar sadece işçi ve köylülerin artı-emeklerinden gelebilirdi. 1928-

29'da Staliıı, rejimi yeni bir zorla sanayileşme sürecine hızla soktu.

ölçekte ağır sanayi inşa edildi. Köylüler topraklardan sürüldüler -vedevasa boyutlardaki yeni fabrikalara yığıldılar. Sanayileşmeyi mümkün

kılan şey, onların artı-emekleriydi: bir Rus ekonomist, 1930'larınekonomik büyümesinin, hem göreli hem de mutlak artı-değerin eldeedilmesindeki devasa yükselişle finanse edildiğini hesaplamıştı.

Batı Avrupa'da sermayenin 'ilkel birikim'inin -köylülerintopraklarından sürülmeleri, zanaatkarların daha uzun saatler çalışmayave böylece mutlak artı-değer üretmeye zorlanmaları, dünyadakizenginliklerin yağmalanması, geçim araçlarından mahrum kılınmış işsiz'serserilerin' üretilmesi gibi- baskıların geniş çapta kullanılmasınıgerektirdiğini, yazmıştı Marx: 'Bu yöntemler... tıpkı bir serada olduğugibi, feodal üretim tarzını dönüştürme sürecini hızlandırmak ve geçişikısaltmak için, toplumun yoğunlaştırılmış ve örgütlü gücü devletiktidarından yararlanır.' (K i 915-16)

Batı Avrupa'da yüzyıllar süren bu kanlı iş Rusya'da sadece bir onyıla sığdırıldı. Sonuç aynıydı. Köylüler üretim araçlarından ayrıdüştüler ve 1917 devrimi sayesinde işçilerin kazanımlarından kalanşeyler de yok oldu. Sonuç, Marx'ın analiz ettiği 'ilkel birikim'sürecinde olduğu gibi, doğrudan üreticilerin üretim araçlarındanayrılmaları ve emek güçlerini satmaya zorlanmaları oldu.

Bu durumun, üretim araçlarına hukuken devletin sahip olması vedevleti de hukuken işçilerin denetlemesi olgusuyla yaratılan Marx'ınterimleriyle 'metafizik ya da hukuki yanılsama' (TE xviii 99) ilegizlendiği doğrudur. Bu görünüş, Marx'ın tanımıyla kapitalistlerin veişçilerin biçimsel eşitliği gibi, altta yatan sınıfsal sömürü gerçekliğinigizliyordu. İşçiler devleti denetlemiyorlardı; tersine siyasal iktidar 

Stalin'in başında olduğu parti-devlet bürokrasisinin elindeydi ve böyl ece üreti m araç ları nın etkin sahipliğ ini yapı yordu.

 — 152 — 

Kari Marx'ırı devrimci fikirleri 

Kapitalizmin iki ayırma olgusu içerdiğini görmüştük. Bunlardanilki Rusya'da 1930'larda zorla kolektifleştirme ve sanayileştirmesonucunda doğrudan üreticilerin üretim araçlarından ayrılması

 biçimind e ortaya çıkt ı. Ancak ekon ominin rekab etçi ser may ele re bölün mesi demek olan ikinci ayı rma bu dur umd a neyd i? Ülk ede eme k-

8. Günümüzde Marx 

yalanlamıyor: Tersine, sadece onun teorisi temelinde, devriminyayılmayı başaramamasının ve bu bağlamda kapitalist dünya sisteminin

 bask ılar ının kaçı nılmaz sonu cu olar ak açık lanabili r.Dünyanın başka yerlerinde 'sosyalist' rejimlerin ortaya çıkışı bu

ışık altında anlaşılabilir. Sovyet askeri gücünün bir uzantısı olan Doğu

Page 109: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 109/126

gücünün dışındaki mala yönelik pazarın yerini büyük oranda devlet plan lama ve dene tim i almış olmasından hareketle, böyle bir gidi şatı n

Sovyetler Birliği'nde söz konusu olmadığına inanmak doğaldır.Ancak yine de gerçeklik görünüşten farklıdır. Rusya'yı,

kapitalist dünya sistemi bağlamında ele aldığımızda meseleler değişir.Çünkü Sovyet devletinin dünya sisteminin baskılarına tabi olduğuaçıktır. Bunun yansımaları, Rus ekonomisinde gayrisafi milli hasılanın%12-14 gibi büyük bir bölümünün ayrıldığı askeri üretime verilenöncelikte görülür. 1920'lerde kolektifleşme ve sanayileşmeye yönelik ilk kararlar Stalin'in kötü niyetinin ve iktidar hırsının sonucu değil,nesnel koşulların -yani Batı'nın askeri gücüyle yarışma ihtiyacının-

 baskıs ı son ucu ydu . Ru sya 'y ı bug ünü n dün ya sist emine bağlı kılan veartı-emeğin, birleşmiş üreticilerin yararına değil, daha fazla üretim içinkullanılmasını sağlayan da aynı baskıdır.

Sonuç, Marx'ın Kapital 'de analiz ettiğine ilkesel olarak benzer  bir durumd ur. Kap itali zmd e üret imin amacı tüke tim değil bir ikim , yaniüretim için üretimdir. Ve bu amaç, kapitalist açısından iradi bir kararınsonucu değildir. Tersine, rekabetin bir sonucu olarak kârlarını yenidenyatırım için kullanmaya ya da rakiplerince iflasa zorlanır. 'Tek tek sermayelerin birbirleri üzerindeki etkisi, kendilerini sermayeler  olarak hareket etmek zorunda kalmalarını doğurur.' (G 657) Bu konum Rusyave Batı arasındaki ilişkiye baktığımızdaki durumla aynıdır; ancak şimdiözel firmalardan çok devlet sermayeleri söz konusudur ve onlar ekonomik olduğu kadar askeri olarak da rekabet etmektedirler.

Dolayısıyla Sovyetler Birliği'nde egemen üretim ilişkilerisosyalist değil, bürokratik devlet kapitalizmi ilişkileridir. İşçi sınıfı,

Batılı muadilleriyle rekabet eden bir devlet bürokrasisi tarafındankolektif olarak sömürülür. Yani Rus devriminin kaderi Marx'ı

Avrupa'da, Batı'dan gelen istilaya karşı bir tampon devletler zinciriyaratıldı. 1980 Ağustos'und an beri Polonya'da yaşanan olaylar,

 bunların ne kada r işçi devle tler i old uğun u orta ya çıka rtmıştı r. 'Ken di 'devletine karşı örgütlenen bir işçi sınıfını ezmek için askerlerin seferber edildiğini gördük.

Üçüncü Dünyada 'sosyalist' rejimlerin ortaya çıkması gerikalmış ülkelerdeki burjuva-demokratik devrimlerinin karşılaştığızorlukları yansıtır. Marx 1848'de not etmiş olduğu gibi, 'Alman bur juva zis i o kada r ağır bir biç imde , ürke kçe ve yav aşç a geliş ti kifeodalizm ve mutlakiyet ile tehditkar biçimde karşılaştığı zaman

 pro let aıy a ile tehd itka r bir biç imd e karşı karş ıya oldu ğunu gör dü '. (TEviii 162) Bu nedenle İngiliz ve Fransız atalarının kararlı ve devrimcitarzında hareket etmeye istekli değildi.

Marx, ortaya çıkan boşluğun sadece işçi sınıfı tarafından

doldurulabileceğini ileri sürüyordu:

Devrimi, az ya da çok mülk sahibi sınıflar egemenlik konumlarını kaybedinceye, proletarya devlet iktidarınıfethedinceye ve sadece tek ülkede değil, dünyanın tümegemen ülkelerinde proleterlerin birleşmesiyle proleterler arasındaki rekabet son buluncaya ve en azından belirleyiciüretici güçlerin proleterlerin elinde toplanacak ölçüdegelişinceye dek sürekli kılmak hem çıkarımız hem degörevimizdir. (TE x 281)

1917'de Rusya'da tam da böyle bir 'sürekli devrim' sürecigerçekleşmişti. Oradaki burjuvazi, tıpkı Almanya'daki gibi, çok zayıftı

ve işçi sınıfından korkuyordu; Almanya'da Bismarck'ınki gibi 'pasif devrim' yapma umuduyla Çarist rejimle ittifaka girmekten başka çaresi

 — 219 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

yoktu. Feodal seçkinlerle mücadelelerinde köylülere sadece işçi sınıfıdestek veriyordu. Böylece Rusya'da feodalizme karşı burjuva-demokratik devrimiyle kapitalizme karşı proletarya-sosyalist devrimi,işçi sınıfının liderliğinde, tek bir süreçte birleşmişti. Ne yazık ki,devrim başka ülkelere yayılmadığından, sonunda yenildi.

Diğ i k l ülk l d b j i b kild if

8. Günümüzde Marx 

Future of Socialism ve John Strachey'in ContemporaryCapitalism'i. Strachey 1930'larda son derece etkili bir Marksistyayıncıydı; Crosland ise sınıf mücadelesinin ve kamulaştırmanın artık sosyalist politikayla ilgisinin kalmadığına inanan ve bazıları dasonrasında Sosyal Demokrat Parti'yi kurmuş İngiliz İşçi Partisi kökenli

li tik l k ğ ö li bi fi ü üd ü

Page 110: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 110/126

Diğer geri kalmış ülkelerde, burjuvazi benzer şekilde pasif vegüçsüz bir rol oynarken, işçi sınıfının kendisi, ya ekonomik 

azgelişmişlik, ya devrimci olmayan partilerin etkisi ya da ÜçüncüDünyadaki bazı işçilerin yararlandığı ayrıcalıklar yüzünden 1917'deRus işçilerinin devrimci rolünü oynayamadı. Böylece sömürge ve yarı-sömürge ülkelerde ulusal bağımsızlık hareketleri geliştiğinde,kendilerini diğer toplumsal güçlerin liderliği altında buldular.

Bunlar esas olarak, Batı'ya ve yerel kapitalistlere düşmanoldukları halde emekçi kitlelerin kurtuluşuyla ilgilenmeyen orta-sınıf entelektüelleriydi. Her şeyden önce, güçlü ve bağımsız ulus-devletler kurmak isteyen milliyetçilerdi. Stalinist Rusya, devlet denetimindesanayileşen geri kalmış bir ülke olarak, onların çoğu için çekici bir modeldi; böylece kendilerini 'Marksist-Leninist' olarak tanımlıyorlardı.Özellikle Çin, Vietnam ya da Küba örneklerinde olduğu gibi, yabancı

efendilerini kovmayı başardıklarında, Rusya'da mevcut bürokratik devlet kapitalizminin başlıca özelliklerini yeniden üretmişlerdi.

Dolayısıyla doğu bloğunda 'reel sosyalizm', Marx'ın tasarladığı biçi miyl e sosyal izm in inkar ıdır . İşçi sın ıf ını n kendi kurt ulu şuna değil ,onun sömürülmesine dayanır. Marx'm düşüncesine sadık olan herkes

 bu rej iml erin yık ılm ası için yüre kten çal ışm alı dır .

Günümüzde KapitalizmMarx'a yönelik olarak yapılan ikinci büyük eleştiri, o günden

 bugün e kapi tal izmi n değişmiş old uğu na iliş kind ir. Kapital ancak Marx'ın kendi dünyası hakkında doğru bir resim verebilir; günümüzaçısından çok eksik bir kılavuzdur, iddiaları yaygındır. Bu bağlamda en

inandırıcı argümanlar, her ikisi de 1956'da yayınlanmış iki kitaptaycıalıı İngiliz İşçi Partisi entelektüellerinden Anthony Crosland 'in Th e

 — 220 — 

 poli tik acılar kuşağının önemli bir fig ürüd ür.Gerek Crosland, gerekse Strachey, kapitalizmin yapısının kökten

değişmiş olduğunu ileri sürüyorlardı. Tekellerin büyümesi devletleşirketler arasında bir yakınlaşmaya yol açmıştır ki bu kapitalistgelişimin erken aşamalarında olmayan ekonomik planlamayı mümkünkılar. İktidar şirketler arasında da el değiştirdi. Şirketlerde 'mülkiyet vedenetim ayrılığı' olarak bilinen şey, hissedarlar tarafından değil,şirkette küçük kişisel payları olan, kısa vadeli kârdan çok uzun vadeli büyü meyi hede fleyen müd ürler tarafı ndan işle tilmesi anlamın a gelir.Sonuçta, J M Keynes'in entelektüel onayını almış talep yönetimiteknikleri, hükümetlerin ekonomiyi büyüme ve çökme aşırılıklarındankaçınacak şekilde yönetebileceği anlamına gelir.

Eski Marksist eğitimine biraz daha bağlı olan Strachey'den dahaaz ihtiyatlı olan Crosland, 'Britanya'da "kapitalizm" hakkında

konuşmaya devam etmek... yanıltıcı görünüyor' hükmüne varıyordu.'Kitlesel zenginliğin eşiğinde... duruyoruz', diyordu. Sosyalisteylemliliğin eşiği, varlığını hâlâ sürdüren eşitsizlik ve yoksulluğunyavaş yavaş ortadan kaldırılması olmalıdır, diyordu. Sınıf mücadelesisonsuza dek bitmiştir: 'Bugün kimse hükümet ve işverenler arasında,ücret kesintisi, ulusal lokavtlar, sendika karşıtı yasalar gibi acımasızaraçlarla işleyen... saldırgan bir ittifak olduğunu hayal edemez.'

1983'de, son yarım yüzyılın en derin durgunluğu sırasında veson derece gerici Muhafazakar Parti hükümeti yönetimi sırasındaCrosland'in iyimserliğiyle alay etmek kolaydır. Bununla birliktekapitalizmin Marx'ın zamanından beri değişmiş olduğu da açıktır.Ayrıca İkinci Dünya Savaşından sonraki çeyrek yüzyılda dünya

ekonomisi sürekli bir büyüme yaşadı -dünya gayrisafı milli hasılası

Kari Marx'ırı devrimci fikirleri 

1948 ve 1973 arasında üç buçuk kat arttı. Bu gelişmeler Marx'ınteorisiyle açıklanabilir mi?

Tekelci sermayelerin ortaya çıkması Marx'ın Kapitaldekianaliziyle çelişmez tam tersine onun merkezinde yeralır. Daha öncegörmüş olduğumuz gibi, Marx, sermayeler arasındaki rekabetin üretimbi i l i d bü ü l ğ il i ü ü d B ü

8. Günümüzde Marx 

olmadığını, fakat parçası oldukları rekabetçi sistemin kişisel olmayan baskı larından doğ duğu nu vurg ulamış tı. Ve mücadel e şimdi bireyse lkapitalistlerden ziyade çokuluslu firmalar arasında olsa da sermayeler arasındaki rekabet hiç olmadığı kadar şiddetli bir şekilde sürer.

Böylesi rekabetçi bir ortamda başarı ya da başarısızlığın tek ölçütü kârdır; çünkü kâr her şeyden önce yeniden yatırım için fonların

Page 111: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 111/126

 biri mle rin de büy ümeye yol açacağın ı ileri sürü yord u. Bu süreç ,sermayenin artı-değer birikimi yoluyla yoğunlaşması ve daha küçük ve

daha az etkili firmaların daha büyük ve daha etkili rakiplerinceyutulması demek olan sermayenin merkezileşmesi olmak üzere birb iriy le bağlan tılı iki biçim alır.

Bu 'kapitalist kodamanların sayısındaki sürekli azalma' (K i929) ile aynı zamanda yasal mülkiyet biçimleri de değişiyordu. Marxanonim şirketlerin ortaya çıkışını, 'fiilen iş gören kapitalistin ötekiinsanların sermayesinin sadece bir yöneticisine ve sermaye sahibinin desadece bir sahibe, sadece bir para kapitalistine dönüşmesi' ile birlikte,'bizzat kapitalist üretim çerçevesinde özel mülkiyet olarak sermayeninortadan kalkması' (K iii 436-7) olarak tanımlıyordu.

Böylelikle ünlü 'mülkiyet ve denetim ayrımı', Marx'a da şaşırtıcıgelmezdi. Tekelci sermayenin büyümesi yirminci yüzyıl boyunca hızla

devanı etti. Örneğin, 1970'lerde Britanya'daki en büyük yüz şirket, netüretim çıktısının %46'sından sorumluydu. İkinci Dünya Savaşından buyana büyük şirketler, etkinliklerini tüm dünyaya yayarak uluslararasıölçekte giderek artan bir etkinlik gösterdiler.

Bu değişiklikler sanayicilerin davranışlarını daha az kapitalistkılmamıştır. Aksi yöndeki iddialar işadamlarının psikolojisine -kendisiiçin en fazlasını elde etmeye çalışan Viktoryan laissez-faire (bırakınız

 yapsınlar) kapitalisti ile kişisel çıkarlarından çok şirketini düşünendüzgün 'toplumsal bilinçli' yirminci yüzyıl ortası üst düzey yöneticisiarasındaki farklara bel bağlam a eğili mindedi r.

Bu resimlerin ne ölçüde doğru olduğu sorusu bir yana; bunlar,çağdaş kapitalizmin doğasına ilişkin merkezi sorunlarla ilgili değildir.

Çünkü daha önce gördüğümüz gibi, Marx, kapitalistleri artı-değer yaratıp biriktirmeye iten dinamiğin kişisel arzularıyla ilgili bir şey

 — 223 — 

ölçütü kârdır; çünkü kâr, her şeyden önce yeniden yatırım için fonlarınkaynağıdır. Kısa vadeli kârdan uzun vadeli büyümeye yönelişin olması

kârlılık hedefinden vazgeçmeyi değil, basitçe kârları azamileştirmearaçlarındaki bir değişikliği yansıtır.

Kapitalizmin yapısında görülen bir başka büyük değişim dedevletin rolündeki büyüme olmuştur. Ondokuzuncu yüzyılda dahidevlet liberal ideologların ona yükledikleri sınırlı 'gece bekçiliği'rolünü hiç oynamadı ve devletin etkinlikleri büyük ölçüde Engels'insermaye birikiminin 'dışsal koşullan' dediği şeyi -ordu, polis,mahkemeler, yoksulluk yasası (Poor Lavv)- sağlamakla ilgiliydi. Ancak  bugün devle tin kend isi , sahi p olduğu devl etle şti rilmiş fir malar aracılığıyla meta üreten büyük ölçekli bir kapitalisttir. Aynı zamandaişgücünün, yani, sağlık, eğitim ve sosyal yardımlaşma gibi hizmetlerisağlayanların büyük bölümünü istihdam eder. Sonuç olarak ekonominin

yönetiminden bütünüyle hükümet sorumludur.Strachey bu gelişmeleri, işçilerin siyasal güçlerini seçimler 

yoluyla ekonomiyi kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek içinkullanabildikleri 'kontrollü kapitalizm'in zaferi olarak özellikleselamlıyordu.

Bir kez daha, bu iddialar 1950'lere göre 1980'lerde çok daha azinanılır gibi görünür. O dönemde, devletin, Keynesçi talep yönetimiteknikleriyle, ekonomiyi dengede tutabildiğine inanılıyordu. Şimdiulusal devletler küresel durgunluk karşısında aciz görünmektedir vedevlet müdahalesine karşı politik ve ideolojik tepki Ronald Reagan veMargaret Thatcher gibi sağ kanat popülistleri göreve getirecek itkiyisağlamıştır.

Devletin ekonomik etkinliklerinin büyümesi tekelci kapitalizmingelişmesiyle yakından ilgilidir. Bireysel fırmalardaki devasa genişleme,

 — 187 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

etkinliklerinin etkin koordinasyonuna yönelik ihtiyaç yaratmıştır. Kâr getirmeyen fakat kömür, demiryolları ve çelik gibi temel sanayilerinkamulaştırılması artı-değeri daha az üretken sermayelerden daha çok üretken sermayelere aktarmıştır. Ve görece iyi eğitimli ve sağlıklıişgücüne duyulan ihtiyaç (büyük oranda, en azından Britanya'da,1950'lerden b ana ağır ergilerden ın darip işçilerin ücretleri le

8. Günümüzde Marx 

olduğuna ilişkin argümanını geliştirir. Bukharin'in analizi. BirinciDünya Savaşından bu yana gerçekleşen gelişmelerin çoğunu açıklayandünya sisteminin işleyişine bir ışık tutar. Askeri rekabet baskısınınRusya'daki yöneticileri 'birikim için birikim'i temel güdü olarak kabuletmeye nasıl zorladığını görmüştük.

Ulusal sermayeler arasındaki askeri mücadele dünya

Page 112: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 112/126

1950'lerden bu yana ağır vergilerden ınuzdarip işçilerin ücretleriylefınansa edilen) refah devletinin genişlemesiyle karşılanmıştır.

Bu değişikliklerden bazıları da örgütlü emek hareketinden gelen baskının son ucu ydu : Örne ğin İngi lte re'nin Ulusal Sağl ık Hizmetl eri birçok işçi açı sınd an toplu'msa l ihtiy acın özel kâr karş ısındak i zafe ridemekti. Marx'ın analiz ettiği fabrika mevzuatı örneğinde olduğu gibi,sermayenin sağlıklı ve üretken bir işgücüne sahip olmakta yatan uzunvadeli çıkarları işçi hareketinin talepleriyle örtüşüyordu.

Ancak aynı derecede önemli olan devletin, sermayenin dışsalçıkarlarını savunmadaki rolüydü. Ondokuzuncu yüzyıla geçişte yerküreBatılı güçler arasında etkin bir biçimde paylaşılmaktaydı. Ekonomik ve

 polit ik egemen lik için bu müca delede çıka rla rım day atm ak üzer ekapitalistler giderek yüzlerini devlete döndüler. Bunun sonucu, firmalar arasındaki ekonomik rekabetin yanı sıra devletler arasında askeri

rekabetin yoğunlaşması oldu, ki bu da iki dünya savaşına giden sürecihızlandırdı.

Birinci Dünya Savaşı sırasında ve hemen sonrasında RusMarksist Nikolai Bukharin bu değişiklikleri analiz etmişti. Bukharin,tek tek ülkelerde devlet kapitalizmine doğru bir eğilimle birliktekapitalist dünya sisteminin ortaya çıktığını ileri sürüyordu. Devlet vetekelci sermaye giderek birbirleriyle bütünleşmeye başlıyor, görece birleş ik ulusa l sermay ele r olu şuyo rdu. Bu deği şik lik ler , ulusa lekonomiler birkaç büyük firmanın tekelci egemenliğine girse dahi, sözkonusu devlet sermayeleri arasındaki rekabetin dünya ölçeğinde

 büyü düğü anl amı na geli yord u. Anca k bu rekabet artı k eko nom ik olduğu kadar askeridir, diyordu Bukharin.

Bu analiz, daha önce gördüğümüz gibi, Marx'ın Kapital'deMinuıyeleri sermaye gibi davranmaya zorlayanın rekabet baskısı

 — 244 — 

Ulusal sermayeler arasındaki askeri mücadele, dünyaekonomisinin 1950'ler ve 1960'larda yaşadığı göreli istikrar ve büyük 

refah açısından da önemliydi. Çünkü kaynakların yıkım araçlarınınüretimine kaydırılması, sistemi krize doğru zorlayan baskılardan

 bazı larını parad oksa l bir biçi mde azalt ır.Bunun neden böyle olduğunu anlamak için öncelikle, Marx'ın

ekonominin iki temel sektörünü I. Bölüm (üretim araçları) ve II. Bölüm(tüketim malları) olarak tanımladığını hatırlamamız gerekir. Marx'ınsöylediği gibi, bu iki Bölüm'de üretilen metalar üretken bir şekildetüketilir. Diğer bir deyişle, daha fazla meta üretmede kullanılırlar. Dahafazla mal yapılacaksa üretim araçları -makineler, tesis ve benzerleri-gerekir. Fakat emek gücünü canlı tutmak ve üretken biçimdeçalışmasını sağlamak için tüketim malları da kullanılır.

Ancak, Marx'ın 11b Bölümü dediği fakat daha çok III. Bölüm

diye bilinen ve çıktısı üretken bir şekilde tüketilmeyen bir üçüncüsektör daha vardır. Marx'ın kendisi, kapitalistler tarafından tüketilen vesonraki üretime hiçbir katkısı olmayan lüks ürünleri kastediyordu; bulüks ürünler aslında yeniden yatırıma yöneltilebilecek artı-değerleödenir. İlkesel olarak silahlar da lüks mallarla aynıdır; başka metalarınyapımında kullanılmazlar. En iyi ihtimalle, demode olana kadar savaşahazırlıkta el altında tutulurlar; en kötü ihtimalle de insanları ve şeyleriimha etmek için kullanılırlar. Silah üretimi israf üretimidir.

Daha önce gördüğümüz gibi, rekabetin etkisiyle sermayeler eldeettikleri artı-değeri üretim yöntemlerini geliştirmek üzere yenidenyatırıma zorlar. Böylece sermayenin organik bileşimi -üretimaraçlarının toplam yatırımdaki payı- yükselir ve kâr oranı düşer. Ancak 

israf üretimi bu sürecin etkisini azaltır. Emek üretkenliğini, dolayısıyla

 — 225 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

sermayenin organik bileşimini artırmak için yatırılabilecek artı-değer, bunun yeri ne, üretken olma yan kul lan ıml ara yönl endi ril ir.

'Savaşın etkisi apaçık,' diyordu Marx, 'çünkü ekonomik olarak ulusun sermayenin bir kısmını okyanusa dökmesiyle tamı tamınaaynıd ır.' (G 128) Sermayen in bir kısmını n meta üretiminde n çekilmesikrizlere yol açan baskıları azaltır.

8. Günümüzde Marx 

Street Krizini izleyen ekonomik çöküşünden daha derin olmasınıengelleyememişti. Keynes'in öğrencilerinden ve SDP lideri DavidOvven'ın danışmanı Michael Stewart, Keynes and After  başlıklı popüler makalesinde şöyle yazıyordu: 'Temel olgu, Genel Teori 'nin(Keynes'in başyapıtı) kabulüyle birlikte, gelişmiş ülkelerde kontroledilemeyen kitlesel işsizlik günlerinin sona ermesidir. Başka ekonomik 

Page 113: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 113/126

yAyrıca Marx'ın, değerlerin üretim fiyatlarına dönüşümünü

sergileme yolunun düzeltilmiş versiyonlarında III. Bölümdeki kâr oranının genel kâr oranının oluşumunu etkilemediğini gösterir. Bu da,silah üretimindeki sermayenin organik bileşimi ekonominin diğer sektörlerinden yüksek olsa bile, genel kâr oranını aşağıya çekmeyeceğianlamına gelir. III. Bölüm, sermayenin toplam kârlılığına zarar vermeden diğer iki Bölüm'ün ürünleri için bir Pazar sağlar.

Silah üretiminin bu dengeleyici etkisi daha 1930'lardagörülmüştü; yeniden silahlanan ilk iki ülke, Almanya ve Japonyadurgunluğun etkilerini ilk aşan ve tam istihdamı sağlayan ülkeler deoldular. Britanya ve Birleşik Devletler gibi ülkeler ancak İkinci DünyaSavaşının başlaması ve savaş ekonomisine yönelişle birlikte aynısonuca ulaştılar.

Fakat israf üretimi doruk noktasına, İkinci Dünya Savaşınınsonunda, Doğu ve Batı arasındaki askeri rekabetten doğan 'sürekli silahekonomisi' olarak adlandırılan olgunun ortaya çıkışıyla ulaştı. HemRusya'da hem de ABD'de gayrisafı milli hasılanın büyük bir bölümü,daha önceki barış dönemlerinin standartlarına oranla devasa boyutlaraulaşmış, silah üretim ve kullanımına ayrılmıştı. Bunun dengeleyicisonuçları, sermayenin organik bileşimindeki bir düşüş ve kâr oranlarında durağanlık ya da yükselme olarak ortaya çıktı. Dünyakapitalizmi benzeri görülmemiş ölçekte ve sürede bir canlanma yaşadı.

Uzun süreli canlanma sonsuza dek gidebilecekmiş gibigörünüyordu. Ekonomik olarak Keynes tarafından saygın hale getirilendevlet bütçelerini maniple etme yöntemlerine mucizevi nitelikler 

yükleniyordu; halbuki 1930'larda, ABD'de Franklin Roosevelt'in 'YeniDüzeıı'inde bu yöntemler, 1937-8 ekonomik çöküşünün 1929 Wall

 — 244 — 

y ş g şsorunların tehdidiyle karşılaşabiliriz; ama en azından bu artık tarih

oldu.'Bugün, 'gelişmiş sanayi ülkeleri'nde 30 milyonu aşkın sayılara

ulaşan 'kontrol edilemeyen kitlesel işsizlik'le birlikte daha fazlasını bili yoru z. 1970 'le r v e 1980 'le rdeki buna lım , Marx' ın Kapital'de ortayakoyduğu kriz eğiliminin yeniden uyandığı gerçeğini yansıtmaktadır.

Silah ekonomisinin yükü eşitsiz biçimde dağılmıştı. Batı blo ğun da en faz la yükü taş ıyanla r AB D ve Bri tan ya' ydı . Bu, Almanyave Japonya gibi ülkelerin kaynaklarının tamamını dünya pazarındakirakiplerini geçmelerine olanak sağlayan büyük ölçekli üretimyatırımlarına ayırmaları demekti. ABD'nin ekonomik üstünlüğününaşınması Amerikalı egemen çevreler açısından kabul edilemezdi.1960'ların sonlarında ve 1970'lerin başlarında, ABD'de, sermayeyi

üretici yatırıma kaydırmak için silah harcamalarında önemli bir daralmayaşandı. Sonuç, dünya çapında büyük bir rekabet patlaması, sermayeninorganik bileşi minde keskin bir artış ve kâr oranında bir düşüştü. 1973-4'de petrol fiyatlarındaki dört kat artış, 1930'ların ortasından bu yanagörülen ilk esaslı dünya ekonomik durgunluğunu tetikledi.

Yönetici sınıfın daha aklı başında kesimleri, bunalımların altındayatan nedenlerin farkındadırlar. Financial Times yakın tarihlerde şöyleyazmıştı: 'Savaş sonrası canlanma, yaygın biçimde düşünüldüğü gibi1973-4 petrol şokunun etkisiyle değil, 1960'ların ikinci yarısındatükenmeye başladı. Temel eğilimi en iyi gösteren şey... 1960'larınsonlarında başlıca ekonomilerin çoğunda zaten ciddi bir iniş gösterenkâr oranlarıdır.' (7 Eylül 1982) Financial Times köşe yazarı Samuel

Brittan, monetarizmin en tanınmış yorumcularından biri olarak, dünyakâr oranındaki bu düşüşü açıklayamadığını itiraf etmiştir: 'İşverenler 

 — 227 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

her iş döngüsünde kâr yüzdelerini azaltmaya neden zorlandılar? ... Busüreci tam olarak anlayabilecek durumda değilim.' (16 Eylül 1982)

Önde gelen burjuva bilgeleri bu denli şaşırtan sorunun çözümüsadece Marx'ın Kapital'indedir. Dünya çapında rekabet baskısıkapitalist firmaları ve devletleri en yeni teknolojiye yatırım yapmayazorlamıştır. Yatırım maliyeti, işgücü hacminden çok daha hızlı bir 

8. Günümüzde Marx 

sınırların ötesine aktararak hükümetlerin denetiminden kaçmaklakalmıyor 1945'den beri bu şirketlere hizmet verecek şekilde dönüşenfınans sistemi giderek uluslararası bir düzeyde bütünleşiyor ve ulusdevletlerin denetimi dışına çıkıyor.

Bazen bu bir avantaj olabilir; tıpkı Batı bankalarının ÜçüncüDünyaya yoğun biçimde kredi akıtarak 1974-5 daralmasının yol açtığı

Page 114: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 114/126

ş y , şg çşekilde yükselmiştir. Ve sistemin dayandığı artı-değeri işçiler ürettiği

için, kâr oranı düşmüştür.Krizden çıkmanın kolay bir yolu da yoktur. Şimdiki zayıf 

düşmüş durumlarında, kapitalist ekonomiler, örneğin, 1950'lerdeABD'nin silahlar için ayırdığı gayrisafi milli hasıla oranınıyakalamakta zorlanırlar. Ve bu ağır yükü sırtlanmış hangi devlet olursaolsun piyasalara yönelik rekabetçi mücedelede sıkıntı çeker.

Dahası, sistem yaşlandıkça, bireysel sermayelerin hacmi büyü müş tür . Bu da, ifla slar ın sade ce doğr udan muha tapl arı açıs ınd andeğil, ulusal sermaye açısından da son derece pahalıya mal olabileceğianlamına gelir. Buna klasik örnek olarak British Leyland'ını verebiliriz;çünkü çöküşüyle Britanya'nın denetimi altındaki araba sanayini silipsüpürecek ve yüz binlerce insanı işsiz bırakacaktı. Yani işbaşındaki

hükümet hangi renkte olursa olsun iflas etmekte olan şirketleridesteklemek üzere müdahale eder.

Sonuçta, ekonomik bunalımlar artık kâr oranını restore edecek ölçüde sermayeyi tahrip etme işlevini yerine getiremez. Bu, süreklienflasyon görüngüsünde yansımasını bulur. Önceden canlanmalar sırasında fiyatlar yükselir, çöküşler sırasında düşerdi. Şimdi sürekliolarak yükseliyorlar. Tek varyasyon enflasyon oranıdır; genişlemedönemlerine oranla daralma döneminde daha yavaştır. Canlanmalar sırasında ortaya çıkan sorunlar çöküşler sırasında artık çözülmüyor.Dolayısıyla ekonomik iyileşmeler kısa, güçsüz ve belirsiz, daralmalarsauzun, derin ve kapsayıcıdır.

Tek tek devletlerin dünya krizinin etkilerini görmezlikten gelme

gücü kapitalizmin giderek uluslararası nitelik kazanmasıyla birlikteazalıyor. Çokuluslu şirketler sadece yatırımlarını ve paralarını ulusal

 — 244 — 

Dünyaya yoğun biçimde kredi akıtarak 1974 5 daralmasının yol açtığızararın azaltılmasına yardımcı oldukları dönemdeki gibi. Ancak 

1980'lerin başlarında tavuklar tünemek için kümeslerine dönüyor,çünkü Polonya, Arjantin, Brezilya ve Meksika gibi ülkelerin tahsilimümkün olmayan borçları belirli başlı Batı bankalarının çökmesineneden olma tehdidi barındır ıyor. Böyle bir gelişme nin, 1930'ları nBüyük Buhranından bile daha derin bir krize yol açacağı neredeysekesindir. Marx'ın Kapital 3. Ciltte belirttiği, kredi-sistemi sermaye

 biri kiminin çeli şkilerin i orta dan kaldırm az sade ce geci ktir ir biçi mind ekiargümanı böylece teyit edilmektedir.

İşçi SınıfıBugün Marx aleyhine kullanılan üçüncü bir argüman da, işçi

sınıfının, en azından Marx'ın anladığı anlamda, artık varolmadığıdır.

Deniyor ki kol gücüne dayalı işçi sınıfı şimdi işgücünün sadece bir azınlığıdır, orta-sınıf yaşam standartları ve tarzlarını paylaşan beyazyakalı işçilerin egemenliği altındadır ve bu arada Marx'ın beklenti ler inin ters ine, reel ücret ler geçen yüzy ıld a düzenli bir biçi mdeartmıştır. Bu ekonomik değişiklikler sınıf bölünmelerinde bir aşınmayayol açmıştır; birbirlerinin karşısına uzlaşmaz çelişkileri olan sınıflar olarak dikilen burjuvazi ve proletaıyanın yerini, geniş ölçüde, oldukçaamorf bir orta sınıfdan oluşan sanayi (daha doğrusu 'sanayi sonrası')toplumları almıştır.

Bu analizin çığırtkanlığını Crosland gibi, 1950'lerde İşçiPartisi'nin 'revizyonist' teorisyenleri yapıyordu. Bu analiz Britanya'da,artık çöküşteki İşçi Partisine oranla politikaları bu yeni topluma daha

fazla uyan, radikal, sınıfsız bir parti olduğu iddiasındaki SDP tarafındanyakın tarihlerde yeniden canlandırılmıştı. Fakat bu iddialar, -örneğin,

 — 229 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

kısa süre önce 'Elveda Proletarya' diyen Alman sosyalisti RudolphBahro gibi- bazı Marksistlerce de ileri sürülmüştü.

Bu yaklaşımı eleştirenlerin işaret ettikleri gibi, bu analiz tüketimsorunlarına odaklanmaktadır. Diğer bir deyişle, geleneksel işçi sınıfınınyaşam tarzı orta sınıf kesimlerine benzer hale geldiği için, kapitalizminartık varolmadığı ileri sürülür Oysa Marx esasen sınıf teorisinin temeli

8. Günümüzde Marx 

Burada kayda değer iki önemli nokta vardır. İlki, birçok üretkenişçi kol emeği işçisi değildir. Marx'ın ileri sürdüğü gibi, 'kolektif işçi'nin gelişmesiyle, 'giderek artan sayıda emek tipi üretken emek kavramına doğrudan dahil olur ve bu performansı gösterenler, doğrudansermayece sömürülen ve onun üretim ve genişleme sürecine bağımlıişçiler, üretken işçiler olarak sınıflandırılırlar.' (K i 1039-40) Marx

Page 115: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 115/126

artık varolmadığı ileri sürülür. Oysa Marx esasen sınıf teorisinin temeliolarak gördüğü üretim ilişkilerine odaklanır.

Burada bağlantılı bir nokta vardır. Marx için sınıf, betimleyici bir kategori değil, teorik bir kavramdır. Diğer bir deyişle, sadece şeylerinnasıl göründüklerini betimlemekle değil, temelde yatan toplumgerçekliklerine açıklık kazandırmakla ilgiliydi. Buna rağmen onueleştirenlerin çoğu, birçok işçinin arabası ve ipotekli evi olması gibigörece yüzeysel gelişmelere odaklanmıştır. Onlar çağdaş kapitalizmdezenginliğin ve gücün dağılımı temel meselesiyle yüzleşmemişlerdir.

Marx bir kişinin sınıfının üretim ilişkileri içinde işgal ettiğikonumla tanımlanacağını ileri sürdü. Bu, sınıfı toplumsal bir ilişkiolarak görmeyi gerektirir. Yapılan iş türüyle ilgili olmaktan çok sınıflı

 bir top lum un kalbi olan antagoni stik söm ürü ili şkilerin in nere sin deolunduğuyla ilgilidir. Dolayısıyla Marx, kol emeğine bağlı olmasalar 

dahi, yaşamak için sürekli emek güçlerini satmak zorunda kalanherhangi birini işçi sınıfının bir üyesi sayıyordu.

Bunu çeşitli şekillerde görebiliriz. Marx üretken ve üretkenolmayan emek arasında ayrım yapar. 'Üretken olan biricik işçikapitalist için artı-değer üreten işçidir,' (K i 644) diye yazar. Çoğuücretli artı-değer üretmez. Marx'ın döneminde üretken olmayanemekçilere önemli bir örnek, o zamanlarda çalışan nüfusun en büyük grubunu teşkil eden hizmetçilerdi. Artı-değeri cisimleştiren metalar üretmekten çok, bu sınıflara kişisel hizmet sunan hizmetçilere varlıklısınıfların gelirlerinden ödeme yapılırdı. Marx'ın üretken emek teorisi bazı güç lük ler barındırı r, fak at meta üre tim ind e (onları nihai tüke timnoktalarına nakledenler de dahil) yer alan tüm bu ücretlileri üretken

işçiler saydığı açıktır.

 — 244 — 

işçiler, üretken işçiler  olarak sınıflandırılırlar. (K i 1039 40) Marxmüdürleri, mühendisleri, teknoloji uzmanlarını örnek verir.

İkincisi, 'her üretken işçi ücretli bir emekçidir, fakat her ücretliemekçi üretken bir işçi değildir.' (K i 1041) Bundan ötürü işçi sınıfıüretken işçi olmayan birçok kişiyi kapsar. Marx, bir tüccar katibininmeta üretmeyen fakat metaların dağıtımındaki rolü üzerindenişvereninin toplam artı-değerinin bir kısmına el koymasına olanak sağlayan emeğini örnek verir:

İlk planda, onun emek-gücü, gelir olarak harcanan parayladeğil, tüccarın değişen sermayesi ile satın alınmıştır vedolayısıyla bu güç, özel hizmetler için değil, kendisineyatırılan sermayenin değerinin genişletilmesi amacıyla satınalınmıştır. İkinci planda, onun da emek-gücünün değeri ve

 böylece ücreti, diğer ücretl i işçilerinki gibi belirlenmiştir, yani

emek-gücünün ürünüyle değil, onun özgül emek-gücününüretim ve yeniden üretiminin maliyetiyle belirlenmiştir. (K iii292)

Böylece Marx işçi sınıfını geleneksel anlamıyla ele almaz; onlar kol emeğine dayalı fabrika işçileridir ama yaşama koşulları emek güçlerini satmaya zorlar ve kendilerini iş yerlerinde, onlardanmaksimum ödenmemiş emek çıkartmaya uğraşan bir işverenin sürekli

 baskı sı altı nda bulu rlar . İşçi sını fını tanı mlayan yapt ıkla rı işin türüdeğil, üretim ilişkilerindeki yeridir.

Bunu kavramak önemlidir, çünkü işgücünün yapısı Marx'ınzamanından beri dramatik biçimde değişmiştir. Britanya'daki rakamlar 

küresel eğilimlerin tipik örneğidir. 1911'de kol işçileri işgücünün%75'ini oluşturuyordu; 1979'a gelindiğinde bu oran %48'e düşmüştü.

 — 231 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

Bıı dönüşüm İngiliz işgücünün çoğunluğunun günümüzde beyaz yakalıişçi olduğu anlamına gelir.

İki grup, Birinci Dünya Savaşından beri işgücündeki paylarını belirgin olarak art ırmışt ır. Bir inci si, şimdile rde işgü cünün yaklaşık %30'unu oluşturan, mesleki basamakların en üstündeki profesyoneller,yöneticiler ve idarecilerdir. Bunların önemli bir kısmı, bilim insanları,

8. Günümüzde Marx 

 payı nda azal ma dem ek olan 'sa nay isi zleşm e' olg usun a özel likl e dikka tedilmelidir. Bugün Britanya'daki işgücünün çoğunluğu, tüketilebilecek mallardan çok hizmet üreten hizmet sektöründe çalışmaktadır. Busektörler, oteller ve yiyecek-içecek firmaları gibi özel mülkiyet ya daİngiltere Ulusal Sağlık Hizmetleri gibi devlet uzantılı olabilir, fakat bir bütü n olarak fizi ksel üret im süre cin de yer almama özell iğin i paylaşır .

Page 116: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 116/126

yöneticiler ve idarecilerdir. Bunların önemli bir kısmı, bilim insanları,mühendisler, laboratuar teknisyenleri başta olmak üzere, bu yüzyılda

 boyutla rı faz las ıyla büyü yen tüm grup lardır . Bunla rın çoğu, Marx' ındeyimiyle, üretken işçilerdir. Bu 'alt-düzey profesyoneller'inçoğunluğu öğretmenler ve hemşirelerdir; maaşları ve çalışma koşullarıonları ücretliler kategorisine dahil eder. Geri kalanını, 'yeni orta-sınıf ya da 'hizmet sınıfı' olarak adlandırılanlar oluşturur; bunlar, işleri ilerikapitalizmin son derece karmaşık ekonomisini idare etmek olan,gelirleri ve yanlarında çalışanlar üzerindeki güçleriyle işçi sınıfınayabancılaşmış ayrı bir gruptur.

İşgücündeki pa yları belirgin bi çimde artmış diğer grup, 1911 'de%5 iken 1979'da %16'ya yükselen büro işçileridir. Bunların eziciçoğunluğu kadındır -tüm kadın elemanların neredeyse %40'ı bukategoriye girer. Ücretliler grubu olarak kol işçileriyle benzer 

konumdadırlar. Aslında büro işçilerinin kazançları çoğu kolişçisininkinden düşüktür; bu arada büyük oranda yeni teknolojiuygulamasıyla, 'büro işinin sanayileşmesi' çalışma koşullarının giderek yarı-vasıflı beden işçilerininkine benzemesi anlamına gelir.

O halde yaşanan şey, işçi sınıfının ortadan kalkması değil,yapısında bir kaymadır. Tanımladığım değişiklikler, aslında, Marx'ınanaliz ettiği kapitalist gelişme eğilimlerinin bir etkisidir. Çünkü artanemek üretkenliği ve buna eşlik eden sermayenin artan organik bileşimi,ifadesini değer biçiminde bulan, yüzyılın başlangıcına göre daha azsayıda üretken işçinin çok daha fazla sayıda mal üretebilmesi anlamınagelir.

Bu süreç sadece kol işinden beyaz yakalı işe dönüşümü değil,

 beraberinde getirdiği eko nomini n yap ısı ndak i değişikl ikleri de açık lar.İmalat sanayiinin ve madencilik gibi asli sanayilerin ekonomideki

 — 244 — 

 bütü n olarak fizi ksel üret im süre cin de yer almama özell iğin i paylaşır .Yinelersek, bu gelişme, yüz yıl öncesine göre çok daha yüksek 

yaşam standartlarına rağmen, çok daha az sayıda insanın maddiüretimde yer almasına gerek duyulması anlamına gelen yükselen emek üretkenliğinin bir yansımasıdır.

Ancak bunun bir bedeli vardır. Daha yüksek üretkenlik, üretimhızının artışı, 'rasyonalizasyon', sanayideki birçok vasfın yok olmasıdemekti. Vasıfsız olan kol işçilerinin oranı şimdi, kamu eğitimindekiiyileşmelere ve bugünün emek sürecinde ulaşılmış olan büyük teknolojik sofıstifıkasyona rağmen, yüzyılın başında olduğundan dahayüksektir. Çok sayıda yarı-vasıflı işçi, eger almışlarsa, sadece birkaçhaftalık eğitimden sonra işlerini yapabilecek hale gelen makine

 bakı cıl arından çok farkl ı deği ldir ler .Dahası yeni hizmet sektörlerindeki işçiler ayrıcalıklı bir elit

olmaktan oldukça uzaktırlar. Örneğin oteller, düşük ödemelerle vesendika karşılıklarıyla ünlüdür. Kamu sektörü işçileri kitlesi, yazıişlerinde çalışanlar, çöpçüler, hastabakıcılar, hemşireler vetemizlikçilerin hiçbiri yüksek ücrctli gruplara ait değildir. Son on beşyılın en önemli gelişmelerinden biri, kamu sektörü işçilerinin sendikalhareketin en militan kesimlerinden birine dönüşmeleridir.

Reel ücretlerin son yüzyılda önemli oranda artmış olmasıMarx'ın analizine aykırı değildir. Daha önceki bölümlerde, Marx'ın,işçilerin açlık sınırı düzeyinden fazlasını kazanamayacaklarını öngören'ücretlerin tunç yasası'nı reddettiğini ifade etmiştim. Kapitalistüretimin, sermayenin organik bileşiminin yükselmesine ilişkin enönemli eğilimini tartışırken Marx, 'bu, işçilerin gelirlerini çektikleri

fonun mutlak olarak küçülmesi anlamına gelmez, sadece göreli olarak toplam çıktılarıyla orantılı olarak küçülür' diye yazar. (ADT ii 566)

 — 232 — 

r

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

Marx'ın zamanından bu yana olan tam da budur: Emek üretkenliğindeki devasa artış, işçilerin, ürettikleri şeylerdeki paylarıdüşmüş olsa bile, yaşam standartlarının mutlak olarak artmış olmasıanlamına gelmiştir. Örneğin savaş sonrası Amerikan ekonomisiüzerinde yapılan bir araştırma, artı-değer oranının önemli oranda artmışolduğunu gösteriyor.

8. Günümüzde Marx 

Robotların kullanılması çok daha önemli olabilir. Zaten kaynak yapma gibi işleri yürütmek için otomobil sanayinde kullanılmaktalar.Fakat burada bile eğilimi abartmak kolaydır. Mevcut robotlar esnek değildir ve sık sık arızalar görülür. Bu güçlükler aşılsa bile tamotomatik fabrikalar onları denetleyip programlayacak işçilere ihtiyaçduyacaktır. Bu işçiler devasa ekonomik güce sahip olacaklardır.

Page 117: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 117/126

Zenginliğin dağılımı üzerine yapılan analizler, zenginler daha

fazla vergilendirilme korkusuyla zenginliklerini gizlediklerinden, bukonuda son derece yetersiz klavuzlardır. Bu konudaki tahminlerden

 biri, Bri tany a nüf usu nun en zengi n %5 'inin, 191 1'd e tüm kişiselzenginliğin %87's ine, 1960'da da %75'in e sahip olduğu biçimindedir.Crosland ve Strachey'in kapitalizmin silindiğini ileri sürdükleri1954'de, tüm hissedarların %1'i hisse senetlerinin %81'ini elinde

 bulund uru yordu. Burada ekon omiy i küçü k bir azın lığ ın den etl eme yedevam ettiğinden en ufak kuşku yoktur.

Kapitalist sınıf sistemi hâlâ iş başındadır. Ekonomik gücün,önceleri tekelci sermayenin, şimdilerde çokuluslu sermayenin gelişmesisonucunda giderek yoğunlaşmasıyla paralel olarak işçi sınıfınınyapısında önemli değişiklikler olmuştur. İşçi sınıfı ileri kapitalist

ülkelerin nüfusunun ezici çoğunluğunu oluşturur. Hiç kuşkusuz işçisınıfına ait olan birçok profesyoneli hariç tutsak bile, kol işçileri ve büro işçi leri 197 9'd a Brit anya işgü cünü n %6 4'ün ü olu ştu ruy ord u.

Bazıları bu analizi kabul ederek gelecekteki eğilimlerin işçisınıfını eriteceğini ileri sürerler. Onlar otomasyonun genişlemesine, birçok imala t sürecin e robot ları n dahil edi ldiğin e ve yeni enf orm asy onteknolojisi sayesinde birçok işçinin kendi bilgisayarını kullanarak evden 'tele-ulaşım' yoluyla çalışma imkanına işaret etmekteler.

Böyle bir gidişatın olduğu kesindir, fakat önemi çok abartılmaktadır. Örneğin, 'tele-ulaşım' yüksek maaşlı beyaz yakalıişçilerin sadece küçük bir azınlığını etkileyebilir. Her yoksulun evindeaniden bilgisayar terminali bitmesi ve bir madencinin ya da

hastabakıcısının işlerini evden yürütebildiklerini görmemiz pek mümkün değildir.

 — 234 — 

Her halükarda, 'sanayisizleşme'den söz etmek oldukça dar 

görüşlülüktür. Çünkü Batılı imalat sanayinin rasyonalizasyonu, birçok iş türünün emeğin ucuz ve bol olduğu Üçüncü Dünyadaki 'yenisanayileşmiş ülkeler'e kaydırıldığı sürecin bir parçasıdır. Bu, çelik,gemi inşası ve tekstil gibi sanayi örneklerinde zaten görülüyor. Ancak sonuç, bu toplumları kapitalizmin tüm çelişkileriyle tanıştırmak olacaktır. Geçen yıllarda, birtakım daha ileri 'geri kalmış' ülkeler, -advermek gerekirse, İran, Polonya, Brezilya, Güney Afrika, Kuzey Kore,Hindistan- işçi sınıfının önemli bir rol oynadığı şiddetli toplumsalmücadeleler yaşamıştır. Kapitalizmin dünya çapında genişlemesi veyeniden-örgütlenmesi varlık koşullarını oluşturduğu işçi sınıfınınörgütlenmesini ve direnişini kaçınılmaz bir şekilde hızlandırır. ÜçüncüDünyada, Birinci ya da İkinci Dünyada olduğu gibi, burjuvazi kendi

mezar kazıcılarını yaratıyor.

SonuçKapitalizm kusurlarını değiştirmemiştir. Hâlâ işçi sınıfının

sömürüsünü temel alır ve sürekli krizlere eğilimlidir. Marx'ın buanalizden çıkarttığı, işçi sınıfının bu sistemi devirmesi ve yerine sınıfsız bir top lum geti rmes i gerekt iği sonu cu,- onun zamanı na-göre şimdi çok daha acildir. Çünkü sermayeler arasındaki rekabetle giderek büyüyenaskeri çekişmeler gezegenin varlığını tehdit etmektedir.

Marx'ın ölümünün yüzüncü yıl dönihviünde, -Lübnan, İran veIrak, Kamboçya, Güney Afrika, Afganistan vfe Güney Atlantik'teki-savaşların ateşi dünyayı kapladı. Kremlin'in füze tehdidi,

Washington'un 'sınırlı' ve 'uzun süreli' ııükker savaş stratejisi, süper 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

güçlerin nükleer yıkım silahları tüm insanlığın üzerine çöken kara bir  buluttur.

Eğer Batı'da 30 milyon insan işsizlik kuyruklarında çürüyorsa,Üçüncü Dünyada da 800 milyon insan açlık çekiyorsa, ekonomik çöküntünün ve savaş ateşinin pençesindeki dünyayı değiştireceksek sosyalist devrim bir zorunluluktur. Bu bağlamda Marx'ın fikirleri

8. Günümüzde Marx 

Marx'ın fikirlerinin geçerliliğini kabul edenler sadece entelektüel bir soru mlu lukl a yet inemezl er. Bunu nla birl ikte Tro çki 'ni n tanımlad ığıgibi, Kapital 'in entelektüel kredisiyle yetinen çok sayıda insan vardır.Bu dünyayı sadece gözlemlemekle yetinemeyiz. Marx'ın yaptığı gibi,işçi sınıfının hayatı ve mücadeleleri içinde bir devrimci partinininşasına kendimizi adamak zorundayız. "Filozoflar dünyayı

l d l " di t M "ö li l d ği ti kti "

Page 118: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 118/126

 bugün yüzy ıl öncesi ne göre çok daha açık layı cıdı r. Kapi tali zm

1883'den beri gezegenin her köşesini demir pençesine almıştır, yanükleer savaş aracılığıyla bizzat kendi eliyle ya da işçi sınıfının eliyleyıkılma olgunluğuna ulaşmıştır. Tercih işçilerin iktidarı ile 'savaşansınıfların toptan yıkımı' arasında -yani sosyalizmle barbarlık arasında-olacaktır.

Dünyanın şimdiki durumunu düzeltmek için gerçekten bir şeyler yapmak isteyen birçok insan, işçi sınıfı üzerindeki bu vurgununfazlasıyla daraltıcı olduğuna inanıyor. Nükleer silahların varlığı, ister işçi ister kapitalist, herkesi tehdit etmektedir. Herkesi etkileyen bir 

 problemi düzelt mek için bütü n sını flar ın sef erb er olması gerekmiyo r mu?

Göz ardı edilen şey, Edward Thompson'un 'imhacılık' diye

adlandırdığı, silahlanma yarışını kontrol eden muazzam ve rakip askeriaygıtların bugün kapitalizmin işleyişinin temel bir parçası olmasıdır.Aklı başında hiçbir kapitalist nükleer savaşı arzu etmez (Böyle bir savaşın İkinci Geleceğin başlangıcı olacağına inanan bazı çılgınlar şimdilerde Washington'da etkin konumlarda olsalar da). Ancak aklı başın da ya da çılg ın, her kapi tali st, ulus dev let ler aras ındaki asker irekabet ile birbirine bağlanmış bir ekonomik sistemin parçasıdır.Kapitalizmin yok olmasında çıkarı olan ve buna gücü yetebilecek tek 

 bir sınıf An na ge dd on 'a (Mahşere ) sürü klen işi durdura bil ir.Marx, her zaman, işçi sınıfını, kendi kurtuluşu tüm insanlığı

özgürleştirecek bir sınıf olarak kavramıştı. Hayatını adadığı sosyalistdevrim, aynı zamanda, hem işçi sınıfının hem toplumun bütün

sömürülen ve ezilen kesimlerinin kurtuluşu olacaktır.

yorumladılar", diye yazmıştı Marx, "önemli olan onu değiştirmektir."

Eğer Marksizm doğruysa, eylem kılavuzumuz olmalıdır.

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

İleri Okumalar 

Marx ve Engels'in yazılarıStalinizmin çöküşünün olumsuz bir sonucu, Moskova'daki

Progress Yayınevi'nin artık Marx Engels'in yapıtlarının ucuz

8. Günümüzde Marx 

& Wishart tarafından bağımsız olarak yayımlandı; Almanİdeolojisi 'nin geri kalan kısmından, Toplu Eserler 'in 5. Cildinden,Marx'm Genç Hegelcilerle giriştiği pek bilinmeyen çekişmelerleyakından ilgili olanlar hariç veba gibi kaçınılmalıdır.

Marx'ın Ücret, Fiyat ve Kâr adlı eseri, emek değer teorisine eniyi giriş niteliğindedir; Ücretli Emek ve Sermaye de iyi bir başlangıçnoktasıdır (Bookmarks'la birlikte yayımlanmıştır 1996) Bunları

Page 119: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 119/126

Progress Yayınevi'nin, artık Marx-Engels'in yapıtlarının ucuz

 bask ılar ını ola ğan üst ü mik tar larda yap amay ışı oldu. Bu bask ıla rdan bazı ları , Marx ve Enge ls'i n yazı lar ının İngi lizc ede en iyi iki seçki sini üçayrı cilt olarak yayımlayan Lawrence & Wishart aracılığıylaBritanya'da hâlâ kullanımdadır. Lavvrencc & Wishart ayrıca Marx-Engels'in, 1975'te başlayıp yakınlarda tamamlanmak üzere olan 50ciltlik anıtsal Toplu Eserler'ini yayımlıyor.

Penguin, New Left Review' la işbirliği halinde Marx'ın SiyasalYazıları'nı (The Revolutions of 1848 |I848 Devrimleri], Surveysfrom Exile [Sürgün Etütleri] ve The First International and After[Birinci Enternasyonal ve Sonrası]), Grundrissc'yi ve Kapital'in üçciltlik, çağdaş ve iyi bir çevirisini içeren klasikleri yayımlıyor. Buyayınlar ve Lawrence & Wishart'ın yayımladıkları toplam olarak, Marx

ve Engels'in yazılarından seçilmiş parçalardan ziyade tüm eserleri bir araya getirdiği için tercih edilebilir niteliktedir. Çin rejimi hala, bu enönemli eserlerden çoğunun ucuz ve ayrı baskılarını İngilizceyayımlamaya devam etmektedir, her ne kadar bunlara daima sadık kalmak kolay olmasa bile.

Marx'ı anlamaya çalışırken cıı iyi başlangıç, KomünistManifesto 'yu okumaktan geçer. Engels'in Ütopyacı ve BilimselSosyalizm adlı eseri, Marx'ııı fikirlerini tarihsel bağlamı içineyerleştirir ve onları kısaca özetler.

Marx'ın materyalist tarih anlayışı, 1859'da Ekonomi PolitiğinEleştirisine Katkı'ya Önsö/.'de kısaca ifade edilmiştir. Bu metin, bir dereceye kadar, tarihsel materyalizmin ilk defa olgun fonnuna benzer 

 bir şey içinde biçimlen diği Alman İdeolojisi 'nin 1. Bölümünün özetiniteli ğindedi r. I. Bölüm bazı diğer yararlı metinle rle birlikte Lawre nce

 — 238 — 

noktasıdır (Bookmarks la birlikte yayımlanmıştır, 1996). Bunları

KapitaFe benzetmek isteyenler olsa da, Marx'ın yaşamının ana eseri,diğer ciltlerden çok daha tarihsel ve somut bilgiler içeren 1. Cilt'tir.Penguin baskısı en iyi olanıdır. Emtia üzerine açılişbölümünde gözükorkan okur, kitabın 1. Kısım'ını atlamaya çalışabilir; önce Ücret,Fiyat ve Kâr 'ı okur, daha sonra 1. Cilt'in geri kalanını okuduktansonra 1. Kısım'a geri döner.

Bir yazar ve burjuva toplumunun bir anatomisti olarak Marx'ınhüneri, onun Fransa ve özellikle de Louis Bonaparte'ın OnsekizBrumaire'i üzerine yazılarından başka hiçbir yerde daha iyigörülemez. Bununla birlikte, onun devlet teorisi Fransa'da İç Savaş 'ta(Pekin baskısı, Marx'ın Nihai Hedefinin önemli müsveddelerini içerir)ve Engels'in Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni nde daha

da geliştirilmiştir.Marx'ın yöntemi üzerine, bu konudaki görüşleri temelde dahauzun yazılarından derlendiği için, neyin okunacağını önermek oldukçazordur, ancak bu konuda üç önemli metin, muhtemelen, FelsefeninSefaleti, Grundrisse 'ye Giriş ve Kapital'in 1. Cildinin Almanca 2.

 bask ısı na Öns öz' dür . Eng els 'in Anti-Dühring'i Marx'ın yöntemini dilegetirme ve savunma yolunda önemli bir girişimdir.

 Nih aye t, Toplu Eserler'in 30-34 ciltten oluşan yayımı,genellikle 1861-63 Ekonomik Elyazmaları olarak bilinen Kapital 'inikinci taslak müsveddesinin, İngilizcede halen geçerli ve kullanışlıolduğu anlamına gelmektedir. Çalışma, ilgili daha birçok başkamateryalle birlikte, Artı-değer Teorilerini, Marx'ın burjuva

ekonomisine ilişkin eleştirel tarihini (Lawrence & Wishart'dan ayrı

Kari Marx'm devrimci fikirleri 

olarak da kullanışlıdır) içerir. Ancak bu Marx'ın oldukça sıkıeserlerinden biridir.

Genel giriş(ler)Chris Harman'ın How Marxism Works [Marksizm Nasıl İşler]

(Londra, 4. baskı, 1993) adlı eseri kısa ve mükemmel bir temel girişniteliğindedir. Baskıdaki en iyi kitap uzunluğundaki giriş, her ne kadar konusuna mesafeli yaklaşmış olsa bile muhtemelen hâlâ Isaiah

İleri Okumalar 

Contribution to the Democratic Breakthrough [Marx and Engels:Demokratik Cepheye Katkıları] (New York, 2000) adlı eseri, ikidevrimcinin gündelik siyasal eylemlerine ilişkin mükemmel bir tartışmadır.

Gustav Meyer'in Friedrich Engels (Londra, 1936)'ind e Eng els ,.<adeta yeniden canlanır. 1995't e ölümünün yüzüncü yılı dolayısıylaInternational Socialism [Uluslararası Sosyalizmdin Fredcrick

Page 120: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 120/126

konusuna mesafeli yaklaşmış olsa bile, muhtemelen hâlâ Isaiah

Berlin'in Kari Marx 'ıdır (Oxford, 1978); ki Marx'ın entelektüel, polit ik ve kültü rel bağl amlarda kali tesin i -ben im bildiğim başk aherhangi bir kitaptan daha iyi bir şekilde- yansıtmayı başarmaktadır.

Daha fazla genel ilgi talep eden basılmış iki uzun eser, SidneyHook"un Towards an Understanding of Kari Marx [Kari Marx'ıAnlamaya Doğru] (Londra, 1933) ve Kari Korsch'un Kari Marx(Londra, 1938)'ıdır. Jon Elster'in Making Sense of Marx [Marx'ıAnlamlandırmak] (Cambridge, 1985) Marx'ın yazılarına ilişkinayrıntılı, bilgece, zekice ama yıkıcı tartışmalar içerir. Onun daha temel

 bir eseri , An Introduction to Marx [Marx'a Giriş] (Cambridge, 1986),kapsamlı bir kitabın bütün kusurlarına sahip olmakla birliktemeziyetlerinden yoksundur.

Bölüm 1 Bir devrimcinin yaşamıFranz Mehring'iıı klasik bir Marxist biyografi niteliğinde olan

Kari Marx (Londra, I936)'ı artık modası geçmiş durumdadır. DavidMcLellan, her ne kadar Marx düşüncesi için güvenilir bir kılavuzolmasa bile, iyi bir çağdaş biyografi yazmıştır: Kari Marx (Londra,1973). 1995 baskısı oldukça geniş ve güncellenmiş bir bibliyografyayasahiptir. Daha yeni bir çalışına, Francis Wheen'in, her ne kadar Marx'ındüşünceleri konusunda gene nispeten zayıf kalsa da, parlak ve oldukçaokunabilir nitelikte Kari Marx (Londra, I999)"ıdır. Maximilien Rubeland Margaret Manale'ın Marx Without Myth [Efsaneden ArındırılmışMarx] (Oxford, I975)'i Marx'ııı hayatının ve eserlerinin ayrıntılı bir 

kronolojisini içerir. August Nimtz'in Marx and Engels: Their

International Socialism [Uluslararası Sosyalizmdin Fredcrick 

Engels'in Devrimci Fikirleri başlıklı özel sayısı (2:65), LindseyGerman, John Rees, Chris Harman ve Paul McGarr'ın Engels'in yaşamıve düşüncelerinin değişik yönlerine odaklanan değerli makaleleriniiçermektedir.

Marx'ın entelektüel gelişiminin felsefi arkaplanı. Kari Lövvith'inHegel'den Nietzsche'ye (Londra, 1965) ve Herbert Marcuse'ün Akılve Devrim (Londra, 1968) adlı kitaplarında ele alınmaktadır. Marx'ıngelişimi üzerine İngilizce en iyi iki inceleme, Hal Draper'in KariMarx'ın Devrim Teorisi Volume 1 (Londra, 1977) ile SidneyHook'un Hegel'den Marx'a 'sıdır (Ann Arbor, 1971).

Marx'ı bir insan olarak sevdiren şey, çok çeşitli kaynaklardandevşirilebilir. Bunlar arasında söz gelişi, David McLellan tarafından

hazırlanan Kari Marx: Interviews and Recollections [Kari Marx:Görüşmeler ve Anılar](Londra, 1982), ile Marx'ın, gerek the SelectedCorrespondence'daki [Seçilmiş Yazışmalar] (Moscow, 1965) gereksethe Collected Works from Volume 38 'deki mektupları gibi çağdaştanıklıklar vardır. Belki de bütün bunlar içinde en iyisi, S S Pravver'ınKari Marx and WorId Literatüre [Kari Marx ve Dünya Literatürü](Oxford, 1978) ve Yvonne Kapp'ın Eleanor Marx'ının (London,1973) ilk cildi Aile Yaşamı 'dır.

Bölüm 2 Marx önces i sosyal izmEric Hobsbawm'ın üç kitabı, Industry and Empire [Sanayi ve

İmparatorluk](Harmondsworth, 1969), The Age of Revolutioıı

[Devrim Çağı](Londra, 1973) ve The Age of Capital [Sermaye Çağı)(Londra, 1977), Marx'ın çağına temel tarihsel arkaplan sağlar. Ne yazık 

 — 241 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

ki, İngilizcede Engels'in Ütopyacı ve Bilimsel Sosyalizm, G D HCole'un A History of Socialist Thought Volume 1 [SosyalistDüşüncenin Tarihi](Londra, 1953) ile Frank ve Fritzie Manuel'inUtopian Thought in the Western World [Batı Dünyasında ÜtopyacıDüşünce] (Oxford, 1979) adlı kitapları dışında, ütopyacı sosyalistler üzerine yeterince iyi çalışma yoktur. Üzücü bir durum, çünkü bukonuya odaklanan çalışmalar, eleştirel olmaları koşuluyla ciddi bir 

İleri Okumalar 

Bölüm 4 Marx'ın yöntemiMarxist felsefe, kısmen bulanık terminolojik pratisyenler 

yüzünden, kısmen de ihtilaflı tartışmalarla dolu olması yüzünden, nüfuzedilmeye müsait değildir. Marxism and Philosophy (Oxford, 1983)'dekonuya genel bir bakış getirmeye çalışmıştım. Kuşkusuz Marxistfelsefeye :lişkin en büyük eser, her ne kadar kolay okunmasa bile,G L kâ ' Hi t d Cl C i [T ih S f

Page 121: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 121/126

ilgiyi hak ediyorlar.

Bölüm 3 Ricardo, Hegel ve FeuerbachStalin tarafından öldürülen birinci sınıf bir Marxist ekonomist

olan Isaak Rubin, Marx'tan önceki ekonomik gelişmenin anahatlarınıyetkin bir biçimde ele alan A History of Economic Thought[Ekonomik Düşüncenin Tarihi] (Londra, 1979) yazdı. (Bir Fransızsosyalist akademisyen tarafından yazılan son derece kibirli Sonsöz'ügözardı edin.)

Engels'in Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman FelsefesininSonu, Hegel ve Feuerbach üzerine oldukça kolay anlaşılır bir tartışmadır. Ancak bu Hegel'in anlaşılması oldukça güç olduğu

gerçeğini değiştirmez. Charles Taylor'ın Hegel'i (Cambridge, 1975) veaynı yazarın daha kısa bir başka metni Hegel and Modern Society[Hegel ve Modern Toplum] (Cambridge, 1979), bu son derece karmaşık filozofun anlaşılır kılınması yolunda ciddi bir girişimi temsil eder. Eğer Hegel'i bizzat okumak isterseniz, ya The Philosophy of History'i[Tarih Felsefesi] (Londra, 1956) ya da daha cesursanız The Logic of Hegel'i [Hegel'in Mantığı] (Oxford, 1975) ile işe başlayın. Onun en

 büyü k eseri , Ön sö z' ü muht eme len Hegel fel sef esi nin en iyi anlatımın ısunan The Phenomenology of Spirit [Tinin Görüngübilimi] (Oxford,1977)'tir.

2 4 2 -

Georg Lukâcs'ın History and Class Consciousness [Tarih ve Sınıf 

Bilinci] (Lond ra, 1971 )'dı r. John Rees'in The Algebra of Revolution[Devrimin Matematiği](New Jersey, 1997) kitabı diyalektiğe ilişkin x

tüm temel konulara mükemmel bir bakış getirir.Marx'ın ilk yazılarıyla daha sonraki çalışmaları arasındaki ilişki

sorunu, Louis Althusser'in For Marx [Marx İçin](London, 1969)'ta, buiki dönem arasında bir "kopuş" olduğunu tartıştığından beri oldukçaönemli bir tartışma kaynağı haline geldi. Karşı görüş, IstvanMeszaros'un Marx's Theory of Alienation [Marx'ın YabancılaşmaTeorisi] (Londra, 1970) ve Bertell Ollman'ın Alienation[Yabancılaşma](Cambridge, 1971)'sında güçlü bir biçimde savunuldu.C J Arthur'ün Dialectics of Labour [Emeğin Diyalektiği](Oxford,1986) 1844 Elyazmaları 'nın güzel bir incelemesidir. Norman Geras'ın

Marx and Human Nature [Marx ve İnsan Doğası] (Londra, 1983) ileAli Rattansi'nin Marx and the Division of Labour [Marx veİşbölümü] (Londra, 1982), bu bölümde kapsanan konulara dair ikiönemli tartışmadır.

Bölüm 5 Tarih ve sınıf mücadelesiMarx"ın tarih teorisi de Britanya'da son 20 yılı aşkın süredir 

yoğun biçimde tartışılmaktadır. Bu tartışmanın kökenleri, LouisAlthusser ve Etienne Balibar'ın Reading Capital [Kapital'i Okumak](Londra, 1970)'de tarihsel materyalizmi sistematik olarak yeniden inşaetme girişimlerine kadar geri gider. Edward Thompson'ın The Povertyof Theory and Other Essays [Teorinin Sefaleti ve Diğer Yazılar]

(Londra, 1978), G A Cohen'in Kari Marx's Theory of History: A

243 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

Defence [Kari Ma rx'ı n Tarih Teor isi: Bir Savun ma](Oxfo rd, 1978),Perıy Anderson'ın Arguments Wittıin Eııglislı Marxism [İngilizMarksizminde Tartışmalar](Londra, 1980), Chris Harman'ınInternational Soeialism'deki "Base and Superslructure"  [Altyapı veÜstyapı] makalesinde (2:36, 1986) ve benim Makiııg History [TarihYapmak] (Cambridge, 1987)'de de katkılar vardır.

İngiliz Marxistler de birtakım olağanüstü tarihsel incelemeler 

8. Günümüzde Marx 

Madhouse [Tımarhane Ekonomisi] (Londra, 1995)'a son derece yenive popüler bir yorum getirmiştir.

Bölüm 7 İşçi iktidarıMarx and Engels'in devrimci parti anlayışları Chris Harman'ın

Party and Class [Parti ve Sınıf] (Londra, 1983) ve John Molyneux'unMarxism and the Party [Marxism ve Parti] (Londra 1986)'sinde

Page 122: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 122/126

g ğ

yaptılar. Örneğin Edward Thompson, Christopher Hill, G E M de SteCroix, Rodney Hilton, George Rude, Mauricc Dobb, Brian Manning,Eric Hobsbawm ve Perry Anderson'ın yazılarını düşünüyorum. SteCroix'nın The Class Struggle in the Ancicnt Grcek World [Antik Yunan Dünyasında Sınıf Mücadelesi](Londra, 1981) adlı eseri, tarihselmateıyalizmin pre-kapitalist toplumları kavrama yeteneğinin bir tezahürü olarak özellikle önemlidir.

Bölüm 6 KapitalizmPaul Sweezy'nin The Theory of Capitalist Development

[Kapitalist Gelişm e Teorisi ] (Londra , 1968), yerlere ilişkin bazıyanlışlıklar ve politik olarak da büyük ölçüde hatalar içermekle birlikte,

Marxist politik ekonomi için hala bir kılavuz olarak vazgeçilmezdeğerdedir. Isaak Rubin'in Essays on Marx's Theory of Value[Marx'ın Değer Teorisi Üzerine Denemeleri (Detroit, 1972)'i ileRoman Rosdolsky'nin The Making of Marx's 'Capital' [Marx'ın'Kapital'inin Oluşumu] (Londra, 1977), Kapital üzerine en iyiyorumlardır.

Komünist Parti donanımlı yazarlar tarafından kaleme alınmış ikieser, Ben Fine ve Lavvrence Harris'in Rcrcading Capital [Kapital'iYeniden Okumak] (Londra, 1979) ile John VVeeks'in Capital andExploitation [Kapital ve Sömürü] (Londra, 1981), Ortodoksekonomistlerin Marx'a yönelik saldırılarına sofistike bir teorik yanıtmahiyetindedir. Onun kriz teorisine ilişkin benim görüşüm bu iki kitaba

ve Chris Harman'ın Explaining the Crisis [Krizi Açıklamak] (Londra,1984)'ine çok şey borçludur. Ayrıca Chris Harman Economics of the

 — 244 — 

Marxism and the Party [Marxism ve Parti] (Londra, 1986) sinde

eleştirel bir tarzda tartışılıp yorumlanmıştır. Bu eserlerde Lenin'inyaklaşımı da ele alınmıştır. Harman'ın denemesi, Party and Class[Parti ve Sınıf] (London, 1996) mükemmel bir dizi içinde, Tony Cliff.Duncan Hallas ve Leon Trotsky'nin önemli makaleleri de eklenerek yeniden yayımlandı. Daha ayrıntılı bir okuma için Tony Clif f inLenin'inin özellikle Building the Party (Partinin İnşası) (London.1986) başlıklı birinci cildine bakılabilir.

Lenin'in The State and Revolution [Devlet ve Devrini],özellikle Marx ve Engels'in devlet teorisinin gelişimine ilişkin temelönemde bir incelemedir. En iyi akademik araştırmalardan ikisi. HalDraper'in Kari Marx's Theory of Revolution (4 cilt, Ne\\ York.1977, 1978, 1986, 1990) ve Alan Gilbert'in Marx's Politics (Oxford.

1981)'idir. Chris Harman'ın International Socialism'de (2:51. 1991)"The State and Capitalism Today" [Günümüzde Devlet veKapitalizm] başlıklı makalesi Marxist devlet teorisine önemli bir katkıdır.

Sınıf mücadelesi ile her türlü baskı biçimleri -cinsel, ırksal vb.-arasındaki ilişki sorununa bu kitapta sadece değinilmiştir. Bu geniş vetartışmalı konuya ilişkin bazı önemli noktalar Lindsev German'ınInternational Soeialism'deki (2:12, 1981) "Theories of Patriarchy"[Patriyarka Teorileri] başlıklı makalesinde ve Sex, Class and Socialism[Cinsiyet, Sınıf ve Sosyalizm] (Londra, 1989)'iııde, Chris Harman'ınInternational Soeialism'deki (2:23, 1984) "Women's Liberation andRevolutionary Socialism" [Kadınların Kurtuluşu ve Devrimci

Sosyalizm] makalesinde, Johanna Brenner ve Maria Ramas'ın NewLeft Revievv'daki (144, 1984) "Rethinking VVomen's Oppression"

 — 245 — 

Kari Marx'ırı devrimci fikirleri 

| Kadınların Ezilmesini Yeniden Düşünmek] yazısında, Tony Cl if fi nClass Struggle and Women's Liberation [Sınıf Mücadelesi veKadınların Kurtuluşu] (Londra, 1984) ve benim Race and Class [Irk vesınıf] (Londra, 1993)'ımda bulunabilir.

Bölüm 8 günümüzde MarxTony Cliffin State Capitalism in Russia [Rusya'da Devlet

Dizin

Dizin1848 Devrimleri...26. 27. 28, 29, 30, 37,

42, 48, 105. 121. 169. 178. 182, 186,

189. 191, 193, 196. 199. 200,219

Adorno 206

Aeschylus 45

Babeuf. Gracchus 56, 59

Bahro. Rudolp 230

Bakunin, Mikhail.. . .23. 40. 42. 177, 200

Balfour, Arthur 201

B l H D 45

Page 123: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 123/126

Tony Cliffin State Capitalism in Russia [Rusya da Devlet

Kapitalizmi] (Londra, yeni baskı, 1996), kendi-tarzında "sosyalist"ülkelerin anlaşılması için temel önemdedir. Chris Harman ClassStruggles in Eastern Europe 1945-83 [Doğu Avrupa'da Sınıf Mücadeleleri] (Londra, 1983)'de bu analizi genişletmiş ve InternationalSocialism (2:46, 1990)'deki "The Storm Breaks" [Fırtına Kopuyor]

 başlıklı yaz ısı nda Doğu Avr upa devr imle rini açıklamak ta kul lanm ışt ır.Ben ise The Revenge of History [Tarihin İntikamı] (Cambridge,1991)'nda ve Theories and Narratives [Teoriler ve Anlatılar](Cambridge, 1995)'in ilk bölümünde 1989'un önemini tartıştım.

Chris Harman'm Explaining the Crisis [Krizi Açıklamak](Londra, 1984) savaş-sonrası kapitalizmiyle en iyi tek hesaplaşmadır.Harman, International Socialism (2:58 ve 2:60, 1993)'de "Where is

Capitalism Going?" [Kapitalizm Nereye Gidiyor?] başlıklı yazısındasöz konusu analizini yeniden biçimlendirip güncelleştirir. AlexCallinicos, John Rees, Chris Harman ve Mike Haynes'in Marxism andthe New Imperialism [Marxizm ve Yeni Emperyalizm] (Londra,1994)'de yeniden yayımlanan makaleleri Soğuk Savaş sonrası dünyadurumunun farklı yönlerini analiz eder.

Çağdaş kapitalizmin sınıfsal yapısı Alex Callinicos ve ChrisHarman'ın The Changing Working Class [Değişen İşçi Sınıfı](Londra, 1987)'nda ve Lindsey German'ın A Question of Class [Sınıf Sorunu] (Londra, 1996)'ında araştırılmıştır. Harry Braverman'ın 20.yüzyıl işçi sınıfına ilişkin incelemesi Labor and Monopoly Capital[Emek ve Tekelci Sermaye] (New York, 1974) çağdaş bir sosyalist

klasiktir.

- 246 — 

Aeschylus 45

Aile 22, 23, 31, 36, 46, 75. 128. 170,172

Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin

Köken i ' 172

Akadem ik Marksizm 11

Alman İdeolojisi. .12. 24. 75. 76. 80. 84,

173, 195, 209

Alman İşçileri Genel Sendikası 39

Altyap ı 114. 115. 123

Amerika Birleşik Devletleri (ABD)..202

Anarşizm 42

Annenkov 25

Anti-Dühring 44

Appian 45

Aris to 9. 51, 52. 80Artı Değer . .38, 125, 132. 133. 134, 135,

136, 137, 138. 139, 140. 141. 142,

143, 144, 145. 146, 147, 148. 149,

151, 152, 153, 154. 155. 156, 158.

159, 162, 217, 222, 224, 225, 228.

230, 231,234

Artı Değer 

Mutlak 137, 139,2 17

 Ni sp i 137, 138, 139, 140

Artı Değer Oranı 137, 138, 139, 144,

145, 154, 156, 158. 159, 162, 234

Arz ve Talep 63, 64, 143, 147

Ayaklan ma. 189. 196

Aydınlanma... .50. 54, 55, 56, 58, 62. 69,97, 180

Balzac. Honore De 45

Baskı....39, 43, 105, 119, 120. 122, 168,178, 184, 186, 206,207, 208

Batı Marksizm' i 11

Bauer, Brun o 16, 17, 19

Bauer. Edgar ; 17, 36

Bebel, Augus t 41. 44

Bernstein, Eduard 44

Beya z Yakalı İşçiler 90, 234

Bilimsel Devrim 52, 75

Bilims el Yönte m 62, 132, 170

Biricik ve Mülki yeti 24

Birinci Dünya Savaşı 108, 184,21 5,

216, 224, 225, 232

Bisma rck, Otto von 41, 123. 201, 219

Blanc, Louis 58Blanqui, Auguste. 24. 29, 40, 56, 59, 60,

61.62, 95. 179. 185, 190

Blumenburg, Werner 27, 34

Boehm-Ba vverk, Eugen von 150

Boiardo, Matteo Maria 45

Bois, Guy 110

Bolşevik 215

Bolşev ik Parti 215

Bonapartizm 171

Böyle, Robert 52

Brittan, Samuel 227

Bruno, Giordano 52

Bukharin, Nikolai 224, 225

Burj uva Devrim 117, 118

•247

Kari Marx'ırı devrimci fikirleri 

Burjuvazi27, 51, 67. 121, 122, 123, 163,

İ 67. 171, 196, 200, 219, 220 . 235

Burns. Mary 35

Büro kras i 122, 188. 192

Büyük Frederick 55

Cabet , Etien ne 40, 58, 59

Cariyle. Thom as 125

Çeliş ki 50, 70, 83, 92, 112. 119. 215

Devr imci Parti 181

Diyalektik 68, 70. 71, 72, 73, 74, 77, 85.

8 9 , 9 1

Doğr ular Birliği 20, 24. 26

Dönüşüm (transformasyon) Problemi

' 149, 150, 151

Dostoevsky , Fiodor 42

Drape r. Hal 167

Dizin

Gerekli 102, 103, 106, 130, 131,

132. 134, 140, 143. 149Sosyal Eme k 113, 128, 130. 131.

134, 143, 155

Üretken 230. 231

Üretken Olmayan 230

Eme k Değer Teorisi 86, 87Emek Gücü 67, 112, 127, 134, 135, 136,

137 138 140 141 142 144 145

Feuerbach, Ludvvig.... 19, 20, 24, 62, 73,

74, 75, 76, 78.81.82, 93,94, 95,

173

Filmer, Robert 54

Fisher, H A L 98

Fourier, Charles.. .40, 56, 57, 58, 75, 83,

172, 203,211

Frans a-Pru sya Savaşı 41, 198, 201

F 'd İ S 8 41 171 186

Page 124: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 124/126

Cervantes, Miguel De 45

Chartizm 22

Condorcet, Marquis De... .55, 56, 57. 65,

123

Crosland, Anthony... .220, 221, 229, 234

Dağılım 135

Dante Alighıerı 36, 45

Dant on 189, 190

Danvin, Charles 9, 69

Değer....8, 36, 38. 64, 66, 67, 74. 86. 87,

88, 125, 126. 127. 131, 132, 134,

135, 136, 137, 138, 141, 142, 143,

144, 145, 146, 148, 149, 150, 151,

152, 155, 159, 160, 161. 174. 193,

204, 217, 226, 230, 232

Değer Değişim Değeri... 126, 127, 128, 164

Kullanım Değeri 126, 127, 128, 130,

133, 134, 135, 153, 164

Sosyal Değer/Pazar Değeri 143, 149,

155. 156

Demo kras i 20, 42, 44. 187, 208

Demuth, Helene 31

Descartes, Rene 52, 80

Devlet. 12, 16, 38, 41. 42. 50, 60, 62, 63,

72, 103, 104, 118, 119, 120,121,

122, 123, 173, 177, 184, 186, 188,

191, 192, 194, 197, 200, 201,204,

2 0 7 . 2 0 8 . 2 1 5 , 2 1 7 , 2 1 8 , 2 1 9 , 2 2 0 ,

223, 224, 226Devlet Kapitalizmi 218, 220

Dühring, Eugen 8, 44

Dünya Ekonomisi 29, 37. 221, 225

Egemen Sınıf".....80. 171, 175. 177, 178.

184, 186, 191. 193, 202,207

Einstein, Albert 9

Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı. 37,

113

Ekonomi Politik 68

Ekono mik Çelişkiler Sistemi 26

Eleştirel Eleştirinin Eleştirisi (Kutsal

Aile) 23

Elyazmaları 1844 (Ekonomi ve Felsefe)

21 ,78 ,82 ,83 , 84 , 85 , 98 . 209

Emek.. 11. 13, 27, 38, 39, 57, 58, 66. 67,

68, 77, 79, 80. 83, 84, 85, 86, 87. 88,

90,95,99, 100, 101, 102, 103, 104,106, 107, 108, 110, 111, 112, 125,

126, 127, 128, 129, 130, 132, 133,

134. 135, 136, 137, 138, 139, 140,

141, 142, 143, 144. 145, 146, 147,

148, 149. 151, 153. 155, 156, 157,

158, 159. 160, 161, 162, 166, 167,

169, 174, 176, 177, 183, 190, 194,

195, 199, 204, 205, 208, 210, 211,

213, 215, 218, 224, 225, 230, 231,

232, 233, 234

Emek 

Artı 102, 103. 106, 164, 170, 204.

2 1 6 , 2 1 7

Böl üşü mü 79, 88, 100, 120, 129, 195

 — 248 — 

137, 138, 140, 141, 142, 144. 145,

146, 147, 153, 155. 158. 160. 162,174. 194, 204,218. 225, 230

Eme k Süreci 99, 100, 101. 102, 125,

139,210, 233

Eme k ve Ser maye 91, 132, 133, 135,

176

Enflasyon

Sürekli 228

Engels. Friedrich8, 9, 10, 12, 17, 18, 19,

22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31,

32, 33, 34, 35, 37, 38, 39, 42. 43, 44,

47, 73, 74, 77, 84, 85, 103, 109, 114,

118, 119, 120, 121. 123. 150, 166,

172, 175. 178, 179, 181, 182, 183.

184, 186, 187, 189, 191, 192, 193,196, 197, 198, 199, 200, 203, 207,

2 0 8 , 2 1 1 , 2 1 2 , 2 1 3 , 2 2 3

Enternasyonal 12, 37, 39, 40. 41, 42, 43,

84, 108, 167, 177, 182, 183, 184,

191, 195, 197, 198, 201

Eşitlik. .49, 50, 56, 59, 65, 131, 190, 206

Fabri ka 48, 66, 67, 99, 138, 169, 224

Felsefe 17,21, 74

Felsefenin Sefaleti 26, 84

Feoda l izm 139,219

Ferguson, Adam 54

Feuerbach Üzerine Tezler78, 93, 94, 95,

173

Fra nsa 'da İç Savaş 8, 41, 171, 186

Fransa' da Sınıf Mücadeleleri 29, 193Fransız Devrimi. . .14.16, 48. 49, 56, 59,

65, 120, 185, 198

Galileo 9, 52, 53, 69

Genç Hegel ciler .... 16. 17, 18. 19, 22, 75

Gen el Oy 17, 20, 187, 188. 192, 193

Glads tone, VVilliam 201

Got ha Progr amını n Eleştirisi 44, 158,

20 4

Grams ci, Anto nio 13, 93, 201

Grev 40, 175

Grundrisse 8 . 34 ,3 7 ,38 , 45 ,21 0

Hallis che Jahr büch er 17, 20, 23

Hegel, Heinrich9, 15, 16. 17, 19, 21, 23,

62, 68, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 77, 80,82, 84, 85, 89, 90, 92, 93,97, 118,

123, 192, 200

Hegel'in Hukuk Felsefesinin

Eleşti risine Katkı 19, 21

Helvetius 55

Herr Vogt 36

Herzen, Alexandr 42, 73

Hess, Mos es 17, 19

Hitler, Adolf . 10

Hıristi yanlığın Özü 19, 74

Hobbes, Thomas 53, 62, 103

Holbac h, Baron D' 9, 55

Homer 14

Huygens, Christian 52Hynd man, H M 44

 — 249 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

İdeoloji 51, 114, 115

İkinci Dünya Savaşı.. 123, 221, 222, 226

İngiliz Devrimi 53

İngiltere 'deki İşçi Sınıfının Durumu. .22

İnkarın İnkarı (Yadsımanın Yadsıması)

71

İ

130, 131. 133, 136. 139, 140. 141,142. 153, 155, 158. 159, 163, 164,166, 169, 171, 173, 183. 194. 214,

2 2 1 , 2 2 3 , 2 3 5 , 2 3 6

Kar 28

Kar a Ölüm 112

Kauts ky, Kari 108, 184

Keyne s, John M 154, 221. 226

Kira 164 170

Dizin

Maoistler 12

Marx , Elean or 14, 31, 46, 47

Materyalizm 69, 75

Meta...87, 126, 129. 131. 133, 134, 135,

136, 137. 140. 142. 145. 147, 149,

150. 154. 156. 158. 160. 161,223,

225, 226. 230. 231

Meta

D l 133 142

Proleta rya. 21, 29, 59, 67, 105. 121. 167,

169, 170, 179, 184. 185, 186. 187.

191, 194, 195, 196, 197. 203. 204,

207. 208. 214, 215. 219

Prole tarya Devrimi. ... 184, 195, 214. 215

Proletarya Diktatörlüğü 29, 59, 105,

184, 185, 186, 187, 191. 194. 197,

203. 204. 207, 208,214

Proudhon Pierre Joseph 23 26 39 40

Page 125: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 125/126

İnsan Doğası. .53, 54. 56. 64, 75, 77, 78,

83, 125, 152, 164. 211

İskoç Tarih Okulu 54

İşçi Partisi 7, 41, 44. 122. 178, 179, 184,

220, 229

İşçi Sınıfı. . . .9, 11, 12, 13. 19, 20.21.22,

23, 24. 28, 43, 48. 49, 58, 60, 61, 67.

84,94. 95. 107, 121, 138, 148, 161,

165, 166. 167, 169, 171, 172, 173,

174. 175, 176, 177, 178, 179, 180,

181, 182, 183, 184. 185, 186, 187,

188, 190, 193, 194, 195, 197, 199,

2 02 , 2 0 4 , 2 1 3 , 2 1 5 , 2 1 6 . 2 1 8 , 2 1 9 ,

220, 229, 230, 231, 232, 234, 235,

23 6

İşgün ü 134, 137, 138, 177İşsizlik 10, 227Jakobenler 

59

Kadı n 46, 57, 172, 232Kadın

Kurtuluşu 172

Oy Hakk ı 193

Özgürlüğü Feminizm 57

Kapital....8, 9, 12, 14, 30, 33, 34, 37, 38,

42, 43, 83, 84. 85, 86, 88, 125. 132,

135, 137, 140, 142, 149, 151, 152,

153, 154, 160, 163, 183, 191.214,

220, 222, 224, 227, 228, 229

Kapital izm6 0, 62, 65, 66, 68, 83, 86, 89,

94, 95. 104, 122, 124, 125, 126, 128,

Kira 164. 170

Klasik Alman Felsefesi 48Kolek tif İşçi 138, 140. 167. 169, 231

Kolektifleşme 218

Komünist Birliği. .41, 42, 178, 179, 181,

182, 196

Komünist Ilabcrleşmc Komitesi

(Brüksel Komitesi) 24

Komünist Parti Manifestosu26, 39, 104,

109, 118, 163, 166, 169, 172, 180,

183, 184. 197,203

Kom üni zm 24, 26, 27, 29, 58, 59, 83.

168, 197, 203,211

Komünizm

İlkel 103, 116

Kopem ik 9. 52Kölelik Sistemi....45, 80, 100, 103, 104.

106, 107, 136, 191, 195, 206, 208

Köyl ülük 50, 59, 106, 110, 128, 170,

171, 199,215,217

Kredi 160, 229

Kriz 29, 37, 110. 111, 112, 117, 154,

155, 157, 161, 163, 165, 175, 179

Kutsa l İttifak 15, 26, 35, 49

Lenin, Vladimir 41, 48. 85, 113, 118,

184, 186, 190, 192, 196, 198, 202,

208Louis Bonaparte 'n in 18 Brumaire ' i . . .31 ,

96, 170, 171. 184, 185, 193

Lümpen Prolet arya 169, 179Malthus, Thomas. .65, 67, 110, 157, 158

 — 250 — 

Dolaş ımı 133, 142

Milliyetçilik 201,202

Mutl ak tin 71. 72. 74. 84, 89. 90. 97

Mülkiyet 54. 104. 109, 113 .22 1,2 22

Özel 18, 21. 22. 59. 109. 172, 222

 Na po ly on 1 (B on ap ar te , N ap ol yo n) .. .4 9,

53,'121

 Na po ly on III (B on ap ar te . Lo uis ). 31 , 41 ,

42, 121. 169, 170, 171, 185

 Ne ol it ik De vr im 101

 Ne ue Rh ei ni sc he Ze it un g2 6, 27 , 28, 199

 Ne w Yo rk Dai ly Tr ib ün e 35

 Nü f us 65 , 67, 88. 103 . 110, 112, 157,

158, 174

Orta Sınıf. 14, 21, 31, 178

Owen , Rober t 40, 56, 174, 211. 227Oy Hak kı 17. 20. 188, 191, 192, 193

Özgürlük....49, 50, 56, 59, 65, 187, 211,

21 2

Pan-Slavizm 200

Para. .31, 32, 33, 34, 38, 43, 64, 88, 102,

106, 126, 129, 131, 133, 136, 137,

142, 143, 154, 158, 160. 222

Paris Komünü... .41, 120, 171, 185, 186,

187, 188, 189, 190

Parl amen to 122, 167

Pasif Devrim 201,219

Phalanster y'ler 57, 58, 60

Politik Ekonomiye Eleştirinin Ana

Hatları 23Pompey 45

Proudhon, Pierre-Joseph. .23, 26, 39, 40,

59.91, 177, 198Refah Devleti 224

Reform Birliği 40

Reformasyon 16

Rekabet. .57, 77, 82, 125. 130. 131, 132,

140. 142, 148, 155, 156. 157, 162,

167. 168, 201,204.218,219, 223,

224. 225, 227, 228

Rheinische Zeitung... . 17, 18, 19.22, 27,

28

Robinsonculuk 82

Rus Devrimi 190. 214,2 15,21 8

Rus ya 15. 23, 27, 28. 35, 43. 49. 97,

1*71, 184, 197, 199,214,215,216,

217,218,219, 220, 225, 226Sanayi Devrimi 22, 48, 50, 64, 101, 111,

137

Sefaletin Felsefesi 26

Sendik alar 175, 176

Sermaye...27, 50, 51, 66, 68. 88, 90, 95,

109. 132, 133, 134, 136, 137, 138,

141. 142, 143, 144, 146, 147, 148.

149, 151, 152, 153, 156, 157, 161,

162, 163, 168, 174, 176, 177, 194,

199, 215, 222, 223, 224, 228, 229

Deği şken .... 137, 143, 144. 145. 146.

149, 155, 159

Dolaşımı 161

Merkezileşmesi 162, 222

 — 251 — 

Kari Marx'ın devrimci fikirleri 

Organik Bileşimil45, 146, 147, 155,

159, 161,210. 225, 226, 227, 233

Sabit...137, 144. 145, 148. 150, 155,

159, 160. 161

Tekelc i 222. 224. 234

Yoğunlaşması 162

Serm aye Biri kimi 152. 157, 161, 163,

223, 229

Sermaye Birikimi

102, 105, 107, 108, 113, 114, 117,

123, 125, 183, 192,213,214. 227

Tarihs el Mater yaliz m 24, 37, 82, 123

Teknolo j i 111 .211,232

Teknolojik...67, 108. 111, 139. 163,233

Teknoloj ik Değişiklik 163

Troçki. Leon 163

Türkiy e 197, 200

Ulusl araras ı İşçiler Birliği 39 96

Dizin

Güçleri 92 ,9 8. 99. 101. 139, 140,

157. 163. 164.205,208

İlişkileri..89. 98, 101, 104. 106, 108,

110. 111. 112, 113, 114, 115,

116. 117. 122, 123, 133. 134,

136. 139. 140, 141, 144. 151.

153. 157. 163, 166. 167, 169,

171. 172. 178, 194. 196. 210,

218, 230

Page 126: alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

7/28/2019 alex callinicos - marx'ın devrimci fikirleri

http://slidepdf.com/reader/full/alex-callinicos-marxin-devrimci-fikirleri 126/126

Sermaye Birikimi

İlkel 194Sivil Topl um 54, 62, 118. 120. 121, 123,

192

Siyasi Hareket 95

Sınıf Bilinci 182, 183

Sınıf Mücadelesi. .57, 61, 66, 67, 83, 90,

95, 97, 104, 105, 106, 112, 115, 116,

120, 167, 173, 176, 177, 181, 183,

191. 193, 195, 199,216, 221

Smith. Ada m 21, 63, 64, 66. 77, 126,

152

Sömürü...82, 91, 92, 107, 125, 129, 132,

134, 135, 137, 139, 140, 144, 159,

169, 170,216, 230

Sosyal Anlamda Gerekli Emek Zaman130

Sosyal Dem okr at Parti 175, 184, 221

Sosyalizm. 11, 13, 24, 25,44, 48, 56, 77,

84, 94, 110, 167,213,220

Sosyalizm

Aşağıdan 167

Tek Ülkede 196,2 16

Sovye t le r 11 ,215,216.218

Soyutlama. 78, 86, 87, 88, 140, 141, 151

Spartacus 45

Sürekli Devr im 163, 219

Tanrı . . .11 . 16 , 19 ,51 ,52 , 53 , 69 , 71 , 72 ,

73, 74, 77, 89. 97

Tarih. 7, 9, 12, 16, 20, 21, 54, 55, 62, 68,69, 72, 75, 76, 82, 84, 96, 97, 98,

Ulusl araras ı İşçiler Birliği 39, 96

Uluslararası Ticaret 38

Ücret 133. 134, 143. 144. 145, 158, 159,

168, 175, 176,221

Ücret ler, Fiyatlar ve Kar 41, 174

Ücretli Emek..88, 90,91, 112, 136. 141,

166, 176, 205,231

Üçüncü Dünya 161

Üretim 29, 38, 62, 67, 79. 81, 82, 88, 89,

92, 98, 99, 101. 102. 103, 104, 106,

107, 108, 110. 111, 112, 113, 114,

115, 116, 117, 118, 122, 123, 125,

128, 129, 130, 131, 132, 133, 134,

135, 136, 137, 138, 139, 140, 141,

142, 143, 144, 145, 146, 147, 149,

150, 151, 152, 153, 154, 155, 156,157, 158. 159. 160, 161, 162, 163,

164, 165, 166, 167, 168, 169, 170,

171, 172, 173, 176, 178, 190, 191,

194, 196, 204, 205, 206, 207, 208,

2 1 0 , 2 1 1 , 2 1 3 , 2 1 4 , 2 1 7 , 2 1 8 , 2 2 2 ,

225, 226, 227, 230, 231,233

Üretim

Araçla rı 67, 101, 102. 103, 104, 106,

107, 113, 118, 132, 135, 136,

137. 141, 142, 144, 153, 154,

159, 160, 161, 162, 163, 169,

176, 194, 204, 207,210,217,

2 1 8 , 2 2 5

Fiyatlar ı 147. 149, 150, 156, 226

 — 250 — 

218, 230

Tarzı...106, 107, 112. 113. 114, 117.125. 132. 134, 137, 139. 141.

151. 152. 155, 163. 164. 204,

213, 217

Ürü n 63, 106, 128, 131, 160

Ürün

Artı 103. 152

Üstyap ı 113, 114. 115. 123

Ütopyacı Sosyalizm 56, 57, 95

Yabancılaş ma 72, 77, 82

Yahudi Sorunu 20

Yede k Sanayi Ordu su 158, 162. 169

Yeniden-Üretim 114. 142. 153. 154. 174

Zıtların Birliği 90, 91

 — 252 —