Top Banner
  üslümanlar ve i ğ e r Din e n s u p l a r ı ü s l ü m a n l a r ı n i ğ e r in M e n s u p l a r ı y l a İ l i ş k i l e r i n d e Temel Y a k l a ş ı m l a r Ankara 2004 Türkiye Dinler Tarihi e r n e ğ i a y ı n l a r ı 4
24

Adnan Aslan - Dini Çoğulculuk Problemine Çözüm Önerisi

Oct 04, 2015

Download

Documents

MuhammedAkdağ

önemli
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
  • Mslmanlar ve

    Dier Din Mensuplar

    Mslmanlarn Dier Din Mensuplaryla . likilerinde Temel Yaklamlar

    Ankara - 2004

    Trkiye Dinler Tarihi Dernei Yaynlar 1 4

  • DN OGULCULUK PROBLEMiNE ZM NERS

    Dr. Adnan ASLAN*

    Bu makalede dini oulculuk meselesi felsefi ve teolojik adan ele alndktan sonra, bu probleme teklif edilen baz zm nerileri

    deerlendirilecektir. nce dini oulculuk hipoteziyle mehur din felsefecs John Hick'in, sonra geleneksel ekol mensubu Seyyid Hseyin Nasr'n ve daha sonra da klasik bir dnrolan Gazali'nin nerileri ele

    alnacak, ve nihayetinde ksmen farkl bir zm nerisi sunulacaktr. 1 Dinlerin okluu problemi

    nsan dnyaya geldii zaman, fiziki varln devam ettirecek maddi artlada birlikte rkn, milletini, dinini tayin eden sosyal ve manevi

    artlar da hazr bulmaktadr. nsan hayatn mmkn klan fiziki artlar eit datlmtr; herkes ayn havay teneffs etmekte, ayn gnele aydnlanmakta ve ayn topraktan rzk temin etmektedir. Buna karn insana din ve kimlik veren sosyal artlar farkldr ve dnyadaki kltrel havzalara gre deimektedir. Din ve milletierin okluu bu farkl sosyal

    artlarn tabii neticesidir. Dinlerin grnmeyen dnyann varl ve zellikleri hakknda, doruluu empirik olarak test edilmesi mmkn olmayan, hakikat iddialarnda bulunmalar ve bu iddialar da ou zaman birleriyle elimeleri dinlerin okluunu bir problem haline getinnektedir. Bir tarafta dinlerin bu metafizik farkllk ve elikileri, ve dier tarafta mensuplarnn kurtuluu meselesi, bugn ada din felsefesinde dini

    oulculuk kavram altnda ele alnmaktadr. John Hick2, Wilfred Cantwell Smith3 ve Ninian Smart4 gibi bir ksm filozoflar dini

    'TDV slam Aratrnalar Merkezi. Bu almann farkl bir versiyonu slam Araiirma/ar Dergisi, Say 4, 2000'de yaynlanmtr. 1 Hick son otuz ylda yazd eserleri bu konuya hasretmitir. Fakat bu konudaki en nemli almalar unlardr: Gad and the Vniverse of Faitls, Macmillan, London 1973; Problems of Religio1s Pluralism, Macmillan, London 1988 ve bu konudaki magnum opus'u An Interpretation of Religion: Human Response to tle Transcendent, Macnillan, London 1989. 3 W. C. Smith dini oulculuk tezini Tovards a World T!eology, (Macmillan, London 1981) isimli kitabnda ele almtr. Bu husustaki ulat nihai sonular iin bkz. "ldolatry: In Comparative Perspektive" iinde The lvfytl of Christian Uniqueness, dr!. John Hi ek and Paul Knitter, SCM Press, London 1987, s. 53-68. 4 N. S mart'n dini oulculuk meselesindeki en nemli eseri I 979-1980 yllarnda takdim

    ettii Gifford Lectures' muhtevi olan Beyand Ideology: Religion and Future ofWestem Cirilization' dir (Collins, London 1981 ).

    345

  • oulculuk meselesini felsefi platfonnda, Gavin D'Costa5, Paul Knitter6 ve John Cobb7 gibi bir ksm dnrler ise de teolojik zeminde ele

    almlardr. Felsefi platfonnda dini oulculuk, teolojik balamda dinler aras

    diyalog Bat'nn dini entelektel evrelerinde olduka popler hale geldi. Dini oulculuk kavramn popler yapan srecin tahlili bize bu

    kavramlarn kkeni hakknda bir fikir verecektir. Bu noktada dini tecrbe kavramnn oynad rol nemlidir. Dini tecrbe kavram bir ksm Batl

    dnderi Hristiyanln tek doru din olmad kanaatna ulatrmtr. Bu tr pluralist anlaylarn domasna, Aydnlanma zihniyetinin etkisi de inkar edilmemelidir.

    Aydnlanma bir taraftan, Hristiyanln fikri dnyaya hakimiyetini zayflatm, dier taraftan ise Hristiyan ilahiyatn kendi etkisine almtr. Kant ve Hegel gibi filozoflarn Bat dnya grn oluturmada ki asil rollerinin tabii neticesi olarak Hristiyanlk, hayat tayinde artk tali konuma itil!nitir. Kant'n bilgiyi sadece teciibi alana hasretmesi, Hegel'in hakikati rasyonel olanla zletirmesi, dini dnceyi 'vahiy'den kopann, tecrbe ve rasyonellie balamtr. Kant'n etkisiyle Schleiennacher, dinin zn Sonsuz'un insan doasnda meydana getirdii his tarznda niteleyen bu tarif aslnda dinin tecrbi (insani) bir fenomen olduunu ifade etmektedir. 8 Schleiennacher' den sonra Rudolf Otto dinin tecrbi bir fenomen olmas dncesini daha da netletirdi. Ona gre din, grnmeyen bir G 'n kainat ve insan doas zerindeki etkisinde hasl olmakta ve grnr dnyada g, korku ve sr tarznda

    somutlamaktadr.9 Otto'dan sonra William James dini tecrbe terimini kavramlatrarak adeta onun bat dncesinde bir paradigma olmasn

    salad. Dini, devrin pozitivist saldrlarna kar korumann emprisizimle mmkn olduuna inanan James, dini tecrbe kavramna snarak 5 G. D'Costa, Theology and Religious Pluralism: Signpost in Tleology, Basil Blackwell, Oxford 1986. 6 F. P. Knitter, No Other Name? A Critica/ Survey of Christian Attidutes Toward tle World Religions, SCM Press, London !985. 7 J. Cobb, Beyond Dialogue: Towards a Mutual Transformatian of Clristianity and Buddism, Fortress Press, Philadelphia 1982. 8 Friedrich Schleiermacher. On Religion : Speecles to its Cultured Depisers, intand trans. By Richard Crouther, Cambridge University Press, Cambridge !994. Schleiermacher 'sekler' dini dnceyi oluturmas bakmndan bat dncesinde nemli bir dnrdr. Ona gre, "din zn ve varln ne dnme ne de fiilden fakat his ve sezgiden alr. Din kainat sezmek ve hissetmek, kainatn iitHebilecek ses ve hareketlerini dinlemek ister" s. I 02. 9 Rudolf Otto, The Idea of tle Holy, .trans. by John W. Harvey, Oxford University Press, Oxford 1952.

    346

  • Hristiyanl pozitivist felsefenin tenkitleriyle daha fazla tahrip olmaktan kurtarnay amalyordu. Ona gre, dinin grnr dnyada inananlar zerindeki etkisi, hayat ynlendirmedeki rol ve ferdin psikolojik dengesini salamadaki fonksiyonu, grnmez dnyadaki gerekliinin de kantdr. James iman alanna sadece aklla deil ayn zamanda bir nevi

    algya dayal tecrbe ile ulaldn da dmnekte idi. Bylelikle iman alan tecrbe edilebilir olmakla modem epistemolojide yeniden varlk kaz

  • danas olgusu gelir. Eer bu olgu esas kabul edilirse, hakikate ulama irade, iyi niyetle aratnnaya deil sadece tesadfe balanm demektir. Her ferdin tesadlifen ulat veya bulduu eyleri hakikat olarak grmesi hakikat kavramyla uyumamaktadr. Dier taraftan, bir kimsenin sadece Yahudi bir ailede dnyaya geldii iin Yalndiliin hak olduunu iddia etmesi, dier bir kimseye de Hristiyan ailede dnyaya geldii iin

    Hristiyanln doru olduunu iddia etmesi hakkn vermelidir. 13 Grlyor ki dinlerin okluu daha ziyade tek Tanr 'ya inananlar arasnda bir problem olarak gzkmektedir. Dinleri, insanlarn uydurduu fenomenal gereklik olarak deerlendirip adil ve merhametli bir Tanr'nn

    varln kabul etmeyenler iin, dinlerin hakikat iddialar ve bu iddialarnda elimeleri bir problem tekil etmemektedir. Bu durumda dinler sanat ve felsefe gibi insann, zihni rn olarak alglanr. Eer tek bir Tanr var ise ve dinlerde bu Tanr'ya farld farkl sfat ve zellikler veriyariarsa bunlardan hangisi doru kabul edilmelidir? Fakat asl problem adaletli Tanr fikriyle tesadfle kaybedilen veya kazanlan dini necat fikri

    arasndaki elikidir. Dier bir ifadeyle: 1- Yeryznde yaayan btn ferlere kar adil davranan merhametli

    bir Tanr vardr.

    J Tannm Mslman alimlerden Musa Carullah Bigiyev, Mslman olmayan toplumda yaamann pratik sonucu olarak, bu problemi ruhunun derinliklerinde hissetmi ve 191 I ylnda dier din mensuplarnn kurtuluuna dair Rahmeti la/iyye Burhanlar isminde bir risale yazmtr. Musa Carullah bu risalesinde 'unumu alemi insaniyetn necatna itikat ettiini' ifade etmi verisalenin byk bir ksmn radikal telakk edilecek bu fikri kabul etmenin nemine ve buna yneltilen tenkitlerin tutarszlna ayrmtr. Musa Carullah Allah'n rahmetinin gemi, hali hazrda yaayan ve gelecek btn

    insanla amil olduunu Kuran'dan deliller getirerek ispat etmeye almaktadr. Ona gre, Allah telala 'Dilediimi azaba uratrm ve rahmetim ise her eyi kuatmtr'(Araf 7: 156) buyruunda azab kendi iradesine balamas ve fakat merhameti ise mutlak ifade etmesi rahmetinin umum olduuna iaret etmektedir. Yine Kuran'da 'Deki: Ey

    nefslerine kar ar giden kullann Allah'n rahmetinden mit kesmeyin. Allah btn gnahlar balar; nk O ok balayan ve ok esirgeyendir' (Zmer 39: 56), buyrulmutur. Musa Carullah Bu ayetteki "kullarm" ifadesinin insanlarn hepsini

    ierdiini ve dolaysyla Allah'n rahmetinden btn insanln istifade edeceini iddia etmektedir. Daha sonra Musa Carullah ura 5, Maide I 18, Mminun 1 17-I 18, Kaf28-29 gibi ayetleri muhataplarn ikna edecek tarzda tefsir ve tahlil etmi ve bu ayetlerden

    Allah'n rahmetinin btn insanla amil olduuna dair 'burhanlar' karmtr. Daha geni bilgi iin bkz. Rahmeti laliyye Burhan/ar, Vakit Matbaas, Orenburg 1911.

    Musa Camilah'n bu tezinin Kuran'n btnl gz nne alndnda ciddi temelleri olduu aikardr. Tezinde, 'rahmeti ilahiyyenin umumu' prensiplerini ortaya

    koymamas bu neri ile karlatrlmasm gletirmektedir. Fakat genel bir karlatrma yapldnda Musa Camilah'n tezinin daha radikal olduu grlr.

    348

  • 2- Adalet ve merhametin gerei olarak bu Tanr, insanlar arasnda ayrrnclk yapmadan kurtulabilme imkann herkese eit datntr.

    3- Tanr dnyay sadece bir gurup aznln, yani bir dinin mensuplarnn, kurtulua erecekleri ekilde yaratn, dolaysyla dierlerinin, kendi hatalarndan kaynaklanmayan bir sebeple (doum) kurtulua ernelerine engel olmutur.

    4- Burada, ikinci nenne ile nc nerme arasnda bariz bir eliki vardr. Eer ikinci nerme doru ise, yani Tar adaleti gerei ayrmclk yapm'adan herkese kurtulma imkan vermi ise, nc nerme yanltr, yani dnyay sadece bir grubun kurtulua ulaabilecei tarzda yaratn

    olmas dnlemez. 14 kinci ve nc nennenin ayn anda doru olmas ise makul grnmemektedir. John Hick, Seyyid Hseyir Nasr15 ve Gazzali gibi, bizde nc nermenin yanl olduunu dnnekteyiz. Bu konudaki nernizi ifade etmeden nce makul bir karlatrma yapabilmek iir, Hi c k, Nasr ve Gazali 'nir zm nerileri ksaca ele

    alnacaktr. John Hick'in zm Hick'e gre insanlar arasndaki kavgann nemli sebeplerinden biri de,

    her bir dinin mensuplarna sadece kendi kutsal kitaplarnn doru, dierlerinin yanl olduuna inandnnasdr. 16 Kendi hata ve sorumluluu olmadan bir dine mensup olmakla ebedi kurtuluun kaybedilmesi fikri ile, Hick'e gre, adil ve merhametli Tar anlay bir biriyle elimektedir.

    Dolaysyla, bu elikiyi giderecek Hristiyan ilahiyatnda bir devrim gereknektedir. Hick buna ilahiyatta Kopemik devrimi der:

    Astronomideki Kopemik devrimi kainatm dzeni ve insann ondaki yeri hususunda insanln anlaynda byk bir deiimi

    gerekletirnitir. O insanl, dnya kainatn merkezinde ve btn gezegenler onun etrafnda dnyor dogmasndan, gne merkezde ve dnya dahil dier gezegenler gnein etrafnda dnyor gerekliine

    4 nsanlarn dini kimliklerini daha ziyade ailelerinden alp, ve sonra da bunun en endoru din olduunu iddia etmeleri gereinin farkna varan Katalik Kilisesi 1964'deki Il. Vatican Konsiline u ifadeleri koymak mecburiyetinde kalmtr: "Kendi hatas olmadan

    sa'nn mesajn veya Kilisesini bilemeyen ve fakat samimi olarak Tanry arayan ve onun ltfuyla hareket ederek, kendi uurlarnn etkisiyle Tanrnn iradesine muvafk iler yapm kimseler de e bed i kurtulua erebileceklerdir" (Ch. ll, para. 1 6). 15 John Hick ve Seyyid Hseyin Nasr'n tezleri dini oulculuk pradigmasnn farkl temsilcileri olarak daha geni tarzda baka bir almada ele alnmtr. Bkz. Adnan Aslan, "Bat Perspektifinde Dini oulculuk Meselesi", slam Aratrmalar Dergisi, say 2, 1998 s. 143-163. . 16 John Hick, God and the Vniverse of Faitls, Macmillan, London s. 175.

    349

  • ulatrmtr. imdi muhta olduumuz teolojide Kopemik devrimi de dinler dnyasnn dzeni ve kendi dinimizin onun iinde ki yeri hakknda radikal deiim nennelidir. Bu devrim ise, "Hristiyanlk btn dinlerinin merkezinde" domasndan, "Tanr merkezde ve bizim z dinimiz dahil

    insanln btn dinleri O'nun etrafnda dnmekte ve O'na hizmet etmektedir" gerekliine ulatracaktr. 17

    Bu devrimi insanlarn din anlayndaki yanllklar dzeltmek ve dine yeni bir yorum getinnekle gerekleeceille inanan Hick, nce dinlerin

    Tanr anlayn yorumlamakla ie balar. Ona gre dinler aras kavgann temelinde Tanr fikrindeki farkllklar yatmaktadr. Hick, bu farkllklarn

    olaan olduu noktasnda insanlar ikna edildii takdirde farkl din mensuplar arasndaki kavga sona erecei ni dnmektedir. Yaplacak ey insanlan bu konuda ikna eden geerli bir felsefi modelin bulunmasdr. Hick burada Kant'n kendisine yardmc olacan dnr. Kant'n tecrb1 alann snrlarn izah edebilmek iin ortaya att numen fenomen

    ayrm, Hick'e dinlerin oulcu varln izah etmeyi mmkn klan ideal bir model olarak gzkmektedir. Kant'n bu modeline dayanarak Hick dini oulculuk meselesine yle bir zm nerir.

    nsaniann hibir zaman bilemeyecei ve hibir sfatla vasflayamayaca, bir numenal gereklik yani Mutlak Varlk (the Real an sich) vardr. Musa, sa, Muhammed ve Buda gibi hassas ruhlu yce

    ahsiyetler Mutlak'n tesir alannda gerekleen youn bir dini tecrbe annda hissettikleri manevi etkiyi kendi toplumlanndaki kavramalada ifade etmilerdir. Bu youn din! tecrbelerin neticesinde dinler

    olumutur. Kendinde vasflanamaz bu Mutlak'a Musa, Adonay; sa, Semavi Baba; Muhammed, Allah; Buda, Nirvana; Hindu avatarlar, iva ve Vinu demiler, bu "ilah! realiteyi" kendi kltrlerindeki kavramlarla

    isimlendirmilerdir. Bu sebeple dinlerin tanrtlarz numenal Mutlak'n fenomenal tezahiirferidir. 18 Mutlak Yahudilik, Hristiyanlk ve slamiyet gibi semitik dinlerde mahhas bir Zat olarak, Hinduizm ve Budizm gibi

    dou geleneklerinde ise daha ziyade, mahhas olmayan "varlk" tarznda alglamntr. Dolaysyla dinler aras atmann ve hatta savalarn sebebi olan inan farkllklar, din kurucularnn farkl kltrlere mensup olmalar

    17 a.g.e., s. 130-131. 18 Hick burada, iaret edildii gibi, Kant'n tecrbe edilir alan tayin iin icat ettii numen fenomen ayrmn dini alana uygulamaktadr. Kant'a gre biz eylerin sadece fenomen dnyasndaki varlklarn, yani grnlerini tecrbe ederiz, kendinde eyi yani numeni ise asla bilemeyiz. Hick'in Mutlak bilinemez, dinlerin bize Tanr olarak bildirdikleri ise bu Mutlak'n tezahrdr fikri Kant'n bu grnden mlhemdir.

    350

  • sebebiyle, tecrbelerini farkl ekilde ifade etmelerinden kaynaklanmaktadr.

    Buradan hareketle Hick, Yahudilik, Hristiyanlk, slamiyet, Hinduizm ve Budizm' den mteekkil be byk dini, varlklarn devam ettirmekle kendilerini ispat ettii, inananlar ben-merkezli bir hayat tarzndan, Hak-merkezli bir yaaya (from self-centredness to Reality-centredness) tevik

    ettii ve tarih boyu insanlara nanevi bakmdan nder olabilecek nilyqnlarca azizler, veliler yetitirdii iin, doru kabul etmektedir. 19

    Dolaysyla bu dinlerin mensuplar da, Hick'e gre, kurtulua ereceklerdir. *Hick'in dini oulculuk hipotezini btn ayrntlar ile burada anlatp deerlendirneniz uygun deildir.2 Ksaca ifade etmek gerekir ise, a) Dinler aras kavgann sebebi dinlerin bir birine stnlk iddias dr. b) Bu iddia ise her bir dinin hakikatn sadece kendinde olduu varsaymndan

    kaynaklanmaktadr. c) Aslnda her hangi bir din e verilmi tek bir hakikat yoktur. d) Dinlerin Mutlak hakknda syledikleri onun gerek vasflar

    deil, insanlarn kendi zihninde Mutlak'a izafe ettikleri vasflardr. e) Dolaysyla bir dinin inan sistemini oluturmada insani unsurlar devreye girmektedir f) Dinlerin inan sistemlerindeki ayrlklar kltrel

    farkllklardan kaynaklanmaktadr. g) Nihai olarak doru olan tek bir din yoktur, aksine Mutlak' izafi olarak temsil ettiini ispat eden Yahudilik,

    Hristiyanlk, slamiyet, Hinduizm ve Budizm'den mteekkil be doru din vardr. h) Bu diniere mensup olanlarnn hepsi doru yoldadr ve

    19 John Hick'in dini oulculuk hipotezi Bat'da genel anlamda bir tasvip grmesine karn ayn zamanda ciddi eletirilere muhatap oldu. Bu eletirmenlerin banda Gavin D'Costa gelir. Onun yaynlanm doktora tezi, John Hick's Teology of Religion: A Critica! Evaluation (London: University Press of America, 1987) ile birlikte Hick'in

    oulculuk tezini tahlil eden u makaleleri nemlidir: "John Hick and Religious Pluralism: Yet Anather Revolution" iinde Problens in the Plilosophy of Religion: Critica! Studies of the Work of John Hick, ed. Harold Hewitt, Jr. London: Macmillan, 1991, s. 3-18; "The New Missionery: John Hick and Religious Plurality" International Bu Iletin of MissioneiJ' Research, 15 (April 1991 ), 66-69; "Elephants Ropes and a Christian Theology of Religions" Theology 88 (July 1985) 259-268. D'Costa'nn

    almalarna ilaveten Hick'in tezine eletirel yaklaan u nemli makaleleri de zikretmek gerekir. Peter Donovan, "The Intolerance of Religious Pluralism" Religious Studies 29 (June 1993), 217-229; A. Harold Netland, "Professor Hick on Religious Pluralism" Religious Studies, 22 (1986), 249-261; Kenneth Surin, " 'A certain Politic of Speech': 'Religious Pluralism' in the Age of the McDonald's Hamburger" Modern TJeology, 7 (October 1990), 67-100. 20 Doktora almamzn nemli bir h.~ oluturan bu konunun tenkit ve

    deerlendirmeleri iin bkz. Adnan Aslan, Religious Pluralism in Christian and Islanic Philosophy; the Tlough of Joln Hick and Seyyid Hossein Nasr, Curzon, London 1988.

    351

  • kurtulua ereceklerdir. Birinin dierine stnl olmad iin, kavgann gerei ve anlam da yoktur.21

    Seyyid Hseyin Nasr'n zm Nasr'a gre Mutlak deierned iin, Mutlak'n ifadesi olan hakikat

    de zde deimez. O halde farkl dinler ayn Mutlak Hakikat'i ifade ettiklerini nasl iddia edebiliyorlar? Nasr bu soruya yle cevap verir: Mutlak Hakikat deimez ve fakat O kendini farkl zaman ve kltrel havzalarda farkl ekilde ifade etmtr. Dolaysyla, farkllk zorunluluktur. Zira Mutlak insanlara ulaabilmek iin sze, kelimelerle ifadeye, dolaysyla da forma ginnek zorundadr. Formda asi olan birlik deil, okluktur. Dolaysyla dinler zahiri boyutlarnda, yani, doktrin, kutsal kanun ve ibadetlerinde ekillerinde farkl olsalar da, batn

    boyutlarnda yani zde ayndrlar. Fakat bu birlii sadece manevi bakmdan yetkin olanlar fark edebilir. Nasr dini dnyalarn okluu ve Tanr 'nn birliini gne sistemlerine analojisiyle izah etmeye alr:

    Dorusu, bugn insanln manevi ve dini hayatnn gerekten nemli ve yeni bir boyutu var ise, o da dier kutsal form ve anlam dnyalarnn, arkeolajik ve tarihi gerekler deil, aksine yaayan dini realiteler olarak var olmalardr. Fakat insan bir gne sistemi iinde yaamak ve onun

    kanuniarna uymak zorundadr. Bununla birlikie dier gne sistemlerinin ritim ve harmonisini fark etmekle de, var olduunu bilmekte ve her birinin

    farkl gezegen sistemlerinin byleyici gzelliklerini temaa etmektedir. Fakat bir gezegen sistemi iinde yaayan biri iin, o tek ve yegane gezegen sistemidir. nsan elbette kendi gezegen sisteminin gneiyle

    aydnlanacaktr ve buna ramen manevi yetkinliinin gcyle ve "orada olmadan" bilir ki her gezegen sisteminin bir gnei vardr. Bu hem o gezegen sisteminin gnei ve hem de btn gezegen sistemlerinin

    Gnei 'dir. Her sabah afakla ykselen, dnyamz aydnlatan Gne neden yegane Gne olmasn.:'-2

    Nasr bu gezegen sistemi modelini kullanarak dinlerin okluu meselesini izah etmeye alr. nsanlar bir gne sistemi iinde yaamak onun kanuniarna uymak zorunda olduklar gibi, bir dini dnyada yaamak

    21 Hick'in dini oulculuk hipotezini son otuz ylda yazd bir ok kitabnda ifade etmektedir. Fakat bu konuyu en mtekamil tarzda, 1986-87 Giftord Dersleri olarak takdim edip daha sonra yaymlad, An lnterpretation o( Reiigion, isimli eserinde ifade

    etmitir. 22 Seyyid Hossein Nasr, Knowledge and the Sacred, State University of New York Press, Albany I 989, s. 292.

    352

  • ve onun kanuniarna uymak zorundadr. Bir gnein nda yaayann dier gneiere ihtiyac olmayaca gibi, bir peygamberin nuru ile aydnlananlarn dierlerinin nuruna ihtiyac olmayacaktr. Bir ksm insanlar geleneksel diniere olan ihtiyalarn hala devam ettirebiliyorlar ise, bu onlarn kendi peygamberlerinin nurundan hala istifade ettiklerine

    iaret eder. Dinler aras farkll bu ekilde izah getiren Nasr, dinlerin eliik hakik:t iddialarna geleneksel ekol perspektifinde bir zilin aramaktadr. O dinler arasndaki farkll ve elikiyi inkar etme yoluna gitmez, aksine onaylar. Nasr'a gre dinler arasnda grnen elikiler izah edilebilir

    elikilerdir ve bunlardan dolay insanlarn dini terk edilmesi beklenmemelidir.

    Nasr'a gre bu bir birine zt durumlarn, ayn anda doru olmasnn imkansz grmnesi modem epistemoloji sebebiyledir. Nasr iddiasn yle bir misalle aklar. Yer kre dnmekte mi, yoksa sakin midir? Nasr'a gre bu iki zt halin ikisi de ayn anda dorudur. Yer kre, hayatn onun stnde devam ettiren ve onu her an tecrbe eden milyarlarca kii iin gerekten dnmemektedir. Fakat ayru zamanda, arzmz hakknda sradan insanlarn bilgisinin tesinde bilgi edinen gerek uzmanlar iin de yer kre gerekten dnmemektedir. Bu iki durumun ikisi ayn anda

    dorudur. Dolaysyla, Nasr Yahudilik ve Hristiyanln kendi din adamlar tarafndan deitirildii tezini, Mslmanlarn dini kimliklerinin bir gerei ifade ettikleri fikirler tarznda kabul etmekte ve tezin evrensel ve olgusal bir doru olduunu kabul etmemektedir.23

    Nasr'n dini oulculuk tezi ksaca u ekilde ifade edilebilir. a) Tek ve kadiri mutlak Allah vardr. b) Allah farkl toplunara ayn ezeli hakikati

    farkl dillerde gndermiiir. c) Dinlerdeki hakikatn birlii zahire bakarak deil de batna inerek idrak edilir. d) Dinlerdeki zahiri elikiler bu birlii bozmaz. e) Kendi peygamberinin n uru ile aydnlanabilen herkes doru

    yoldadr ve kurtulua erecektir. Gazali'nin zm Gazali24 bu meseleyi dinlerin farkl hakikat iddialarn bir teori

    erevesinde zme kavuturma endiesiyle deil de daha ziyade 23 Hristiyanlk ve slam noktay nazarndan sa'nn konumu hakknda daha geni

    tartmalar iin bkz. Adnan Aslan "Dinler ve Mutlak Hakikat Kavram: John Hick ve Seyyid Hseyin Nasr'la bir Mliikat" slam Aratrmalar Dergisi, Say 1, 1997, s. 175-188. 24 bn 'Arabi, Mevliim1 Celaleddin Rumi gibi dini oulculuk fkrine daha yakn

    ahsiyetler varken burada Gazall'yi tercihimiz uygun grlmeyebilinir. Onu tercih sebeplerimizden biri elbette Gazali'nin slam dncesinin nde gelen ve Mslman kitlelerin tasvibini kazanm bir dnr olmasdr. Bununla birlikte 'Arabi ve Rumi gibi

    353

  • Mslman olmayan dier mmetierin kurtulu meselesi olarak ele almaktadr. Bu Gazali'den beklennesi gereken bir tavrdr, nk slam'n hem kltrel ve hem de siyasi stnln tesis ettii bir devirde yaayan Gazali'den dier dinleri slam' a entegre edecek pluralist teori elbette beklenemez. zellikle Hristiyanlkla ters den, teslis, sa'nn Allah'n

    olu olduu inanc gibi konularda Gazali'nin Kurani tavr benimsemesi, ve Hristiyanl sapk bulmasn da doal karlamak gerekir. Dolaysyla, Gazali'de dinlerin okluu kelami bir mesele olmaktan ok, fetret kavram

    balamnda dier din mensuplarnn durumu tarznda ele alnmaktadr. Allah'n rahmetinin ok geni olduuna iaret ederek, slam

    mmetinden byk bir ksmn ve hatta oru tutmayan ve namaz klmayan bedevilerin da kurtulacan ifade eden hadisi erifi zikrettikten sonra Gazali yle demektedir:

    Yce Allah'n rahmetinin geniliini gsteren bu ve benzeri haberler oktur. Bu haber zel olarak Muhammed (SA V)'in mmeti hakknda gelmitir. Ben derim ki:

    Her ne kadar ounluu ya bir anlk veya bir saatlik hafif ekilde, yahut haklannda cehenneme atlma ifadesinin kullanlabilecei bir sre cehenneme konulacaklar ise de rahmet gemi mmetierin bir ounu kapsamna alr. Hatta diyorum ki inaallah zamanmzdaki Hristiyan

    Rumlarn ve Trklerin ouuluunu yani Bizans ve Trk lkesinin u blgelerinde yaayan kendilerine davetn ulamad kimseleri de rahmet

    kuatacaktr. Davetn ulamad insanlar sn:ftr: 1. Hz. Muhammed'in ismini hi duymayanlar. Bunlar mazurdur. 2. Hz. Muhammed'in isim ve sfatndan, gsterdii mucizelerden

    haberdar, slam lkesinin komulan olan ve onlarla bir arada yaayanlar. Bunlar inkarc kafrlerdir.

    3. ki derece arasnda olanlar ki bunlar Hz. Muhammed'in isminden haberdar, ancak sfat ve zelliklerinden haberdar deildirler, aksine tpk bizim ocuklarmzn Mukaffa' adnda bir yalancnn peygamberlik iddia

    ettiini duymalar gibi onlar da ocukluktan beri ad Muhammed olan haa bir yalancnn peygamberlik iddia ettiini duymulardr. Bunlar da bana gre Hz. Peygamberin vasflar konusunda birinci snftakHer ile ayn konumdadr. nk ismini duymakla birlikte vasflarn olduundan baka

    duymulardr. Bu ise konuyu aratrmaya sevk etnez.25

    mutasavvf ahsiyetler meseleyi teorik erevede ele alrken, Gazali meseleye daha ok pratik adan yaklam ve bu konudaki hkmn bir sorumlu kii olarak vermitir. 25 Ebu Muhammed bin Muhammed bin Muhammed el-Gazzall, Faysal el-Tefrika beyn

    el-slam ve! 'Zendeka, Beyrut, Menurat Dar el-Hikmet 1986, s. 105-106. 354

  • Gazall bu ifadelerden sonra, dier mmetiere hangi artlarda slam mesajnn ulam kabul edilecei meselesine aklk getirir. Gazali'ye gre bir milletin sorumlu olabilmesi n, Allah Rasl'nn peygamberliinin ispat olan, ayn yanlmas ve parmaklarnn arasndan su

    akmas, akl talarnn tespih getirmesi gibi, mucizeleriyle birlikte Kuran adnda bir kitap getirmi olmas mucizelerini tevatr yoluyla iitmi olmas~ gerekir. Bunu iitip ve sonra inkar edenler, Gazaliye gre, kafir olurlar ve sorumludur. Memleketleri Mslman memleketlerine uzak olan Rum ve Trkler, Gazali 'ye gre sorumlu deildirler. Hz. Peygamber ve Kuran hakknda haberleri iiten dindar kimselerin ilerinde bir aratrma arzusunun domas beklenir. Onlarn dnyaya meyli sebebiyle bu arzu

    domuyor ve gerei aratrmyorlarsa Gazali'ye gre sorumludurlar. inde aratrma arzusu doar ve fakat aratrmada kusur edecek olursa, bu kimsede k:frdedirler. Dier din mensuplarndan Allah'a ve alret gnne

    inanc olanlar mucize ile gelen bir peygamberin geldiini iittiklerinde aratrmadan geri kalmamalar beklenir. Aratrmaya balar ve fakat sonuca ulamadan lr iseler, Gazali'ye gre, sorumlu deildir ve Allah'n rahmet ve affna nail olmalar beklenir.26

    Gazali 'nin ifadelerinde iki nokta olduka nemlidir. Gazali devrimizdeki bir ksm Mslman alimler gibi27, slam'dan haberdar olup, Hz. Peygamberin ismini duyan herkesi sorumlu tutmamakta, aksine

    kklnden beri Hz. Peygamber hakknda yalan haberlerin tesiriyle inanmayanlarn da sorumlu olmayacan sylemektedir. Bu, dnce olduka yaygn 'Mslman olmayan herkes kafirdir ve cehenneme gidecektir' fkrini tashih etmektedir. Gazali'ye gre bu genelleme doru

    deildir. Bir kimsenin sorumluluunu tayin eden faktr kendi zel konurnudur. Kendi iradesine bal olmadan, Hristiyan bir ailede doduu

    n zihni Hristiyanln kategorileri ve inan sistemine gre "programlanan", o kimse doal olarak Hz. Peygamberi gerek kimlii ile

    tanyamayacaktr ve Gazali'ye gre bu kimse mazurdur. Dier taraftan Gazali sorurnluu ferdin aratrma isteine balamaktadr. Eer aratrr

    26 a. g. e., s. 07.

    27 Bu konuda memleketimizde bir ksm tartmalar olmaktadr. Mesela, Sleyman Ate bir makalesinde, Allah'a irksiz ve alrete eksiz inanan ve ahlaken iyi konumda olan

    dier din mensuplannn da kurtulua ereceini iddia etmektedir. Bu makaleye Talat Koyiit, "slam'n gelmesiyle dier dinlerin geerlii kalmamtr" diyerek cevap vermitir. Tartmann btn iin bkz. Sleyman Ate, "Cennet Kimsenin Tekelinde

    Deildir" slami Aratrmalar, Ci lt 3, Say , 989, s. 7-24; Talat Koyiit, Cennet M'minlerin Tekelindedir" slami Aratrmalar, Cilt 3, Say3, 1989 s. 85-94.

    355

  • ve doru yola ular ise kurtulur, doru yola ulaamaz ise sorumludur. Eer aratrmaya balar ve bir neticeye ulaamadan lrse yine mazurdur.

    kinci nokta ise, Gazali aratrma arzusunun daha ziyade dindar kimselerde daha youn olacan dnmektedir. Bu konuda genellemeler yapmak gtr. Fakat biz tam aksi kanaata sahibiz. Dindar olan kimseler kendi inan esaslaryla mutmain olduklar iin, dier dinleri aratnna arzusu dierlerine nazaran daha az olmaktadr. htida konusunda yaplm

    almalar28, kendi dinleriyle tatmin olmayan kimselerin daha ziyade aray iinde olduunu gstermektedir. Ftraten dindar olan kimseler kendi dinlerine gre daha iyi "programlanmalar" sebebiyle dier dinleri

    aratrma ihtiyac duymazlar. Bu tespit ayn zamanda dindar Mslmanlar iin de geerlidir. Bir Mslman hibir zaman Hz. sa'y bir Hristiyan'n

    alglad gibi alglayamaz. zm nerisi Zamann ve mekann, yerin ve gklerin, ve bunlarn arasnda bulunan

    her eyin sahibi olan Allah. insanl karanla mahkum etmemi ve her millete peygamberler gndererek nuru ile aydnlatmtr.29 Allah Peygamber gndermedii toplumu ahrette cezalandrmayacan beyan

    etmi30 ve insan peygamberler vastasyla sorumluluunun farkna varmtr.31 Ayrca, gnderilen her peygamberin isimleri Kuran'da

    zikretmemitir.32 Bu Kurani prensiplerden iki nemli sonuca ulamaktayz: Birincisi, Allah sadece Mslmanlara deil btn toplurnlara peygamberler gndererek vahyetmi, yani vahiy evrenseldir.

    28 Ali Kse'nin bu konuda yapt alma ihtida edenlerin daha nceki dinleri ile alakalan bakmndan daha net fikirler vermektedir. Aratrmaya konu olan 70 kiiden sadece 8'i (ll%) daha nce mensup olduklar dinin gereini uyguluyorlard. 32 kii (46 %) ise daha nceki dinlerine olan inanlan zayf ve hatta inan konusunda aldatlm hissediyorlar. 16 ( 23%) kii ise hibir dine inanmamakta ve dinle de ilgilenmemektedir. 14 kii (20 %) ise farkl dini hareketler ile ilgilenmilerdir. Daha geni bilgi iin lltz. Canversion to Islam, Kegan Paul International, London I 996, s. 68. Dier dinleri aratrma arzusu bu aratrmada grlecei zere daha ziyade dindar olmayanlarda dierlerine nazaran daha youn olmaktadr. 29

    "Her mmetin bir elisi vardr" (Yunus 10:47); "And olsun ki her mmete: 'Allah'a kulluk edin ve azdrclardan kann' diyen peygamberler gndermiizdir. Allah ilerinden kimini doru yola eritirdi, kimi de sapkl hak etti" (Nahl 16: 36); "Gemi hermmetiinde mutlaka bir uyarc bulunagelmitir'' (Fatr 35: 24). 30

    "Biz peygamber gndermedike kimseye azap etmeyiz" (sra 17: I 5). 31

    "Mjdeliyici ve uyarc eliler gnderdik ki eliler geldikten sonra insanlarn Allah'a kar bahaneleri kalmasn" (Nisa 4: 165). 32

    "Ey Muhammed! And olsun ki senden nce bir ok peygamberler gnderdik; sana onlarn kimini anlattk, kimini de anlatmadk" (Mmin 40: 78).

    356

  • kincisi, Allah' n Kuran' da zikretmedii, kk vahye dayanan ve hala inananlarn aydnlatan dinler olmaldr

    Dnyadaki mevcut dinierefenomenolojik adan bakld da bir tarafta, Hinduizm, Taoizm, Konfuyanizm, Budizm, Yahudilik, Hristiyanlk,

    slamiyet gibi esasl ahlaki prensipleri, kendilerine has orijinal ibadetleri, derin ve kompleks inan sistemleri olan geleneksel dinleri grmekteyiz. Bu geleneksel dinler dnyadaki bir ok sosyal, din kart ve dini hareletlere ramen varlklarn devam ettirebilmekle zaman testinden baar ile kmlardr. Dier tarafta, Sihizm, Bahailik, Kadiyanilik, ve

    bunlarn daha modem versiyonlar olan Hare Krina, Moonculuk, amanizm, Satanizm ve Rajnisizm33 gibi kkl ahlaki prensipleri olmayan, kendilerine has orijinal ibadet tarzlarndan daha ziyade dier geleneksel dinlerden dn alnan ve zamanla deien ibadetleri ve insani beklentileri esas alm basit doktrinleri olan modem 'dinler' vardr. Bu geleneksel ve modem dinler yakndan incelendiinde, geleneksel dinlerin ahlaki prensipleri ve prensipleri uygulayacak bir toplumu yaratmalar, derin ve ayn zamanda kompleks doktrinleri ve orijinal ibadetlerinin

    olmas, bu dinlerin insanlarn iradesiyle zihinden uydurolmu olmadn gsterir. Dier taraftan modem 'dinlere' bakldnda baz dini unsurlarn Budizm, Hristiyanlk ve Hinduizm gibi geleneklerden alnm olmasna

    ramen, 'doktrin', 'ritel' ve 'ahlaki'34 zellikleri bakmndan, basit, ve olduka 'makul' olmas35 onlarn insanlar tarafndan ounlukla dnyevi gayeler iin uydurulduunu gstermektedir.

    Karlatrnal dinler tarihi ile megul ve manevi adan duyarl her ilim adam geleneksel dinlerin insan zihninin rn olmayp, varlklarnn vahye dayandn fark edecektir. Eer bunlar vahiy eseri ise, Musa'ya,

    33 Yeni Dini Hareketler kategorisi altnda deerlendirilen Avrupa ve Amerika'da her yl yzlercesi ortaya kan bu gibi modem "dinler", yalnzln sosyal basksndan bunalan ve kiliseyle manevi aln gidererneyen kimseler iin, bir kurtulu yolu olarak gzkmtr. Bu hareketleri sosyolojik bakmdan inceleyen Bat'da bir ok almalar vardr. ngiltere'deki Yeni Dini Hareketlerin sosyolojik tahlilini yapan nitelikli bir eser iin bkz. Eileen Barker, New Religious Movements: A Practical lntroduction, Her Majesty's Stationary Office, London 1989. 34 Modern dinleri sradan insani teebbsler olduunun en nemli delillerinden biri de ahlaki zaaflardr. Bu dinlerden bazlar yelerini itibarl ve zengin etmeyi amalayan bir menfaat birlii halinde tezahr temekte, bazen ise yelerinin manevi zaaflar liderlerinin istismar ettii bir 'dini' teekkl olarak karmza kmaktadr. Daha geni bilgi iin bkz. a. g. e., zellikle yeni din! hareketleri misaller verdii ''Appendix IV". 35 Balaiterin dnya vatandal ve kadn erkek eitlii gibi modem dnyann beklentilerini din! ve ahlak! prensipleri haline getirmeleri, bu dinin a ekillendirecek olan bir din olmadnn ve aksine an ekillendirdii modem zihnin eseri olduunun en gzel delidir.

    357

  • sa'ya ve Muhammed'e vahyeden Tanr Tao, Buda ve Kon:fcys'e de vahyetmi olmaldr. Buradan hareketle, Budizm, Taoizm, Konfuyanizm gibi geleneksel dinlerin, Yahudi ve Hristiyanlk gibi kk vahye dayanan dinler olduunu ve belki de Tao, Ko:fcys ve Buda'nn da Kuran'da isimleri zikredilmeyen peygamberler olduunu ileri srmek mmkndr. Dolaysyla, Kuran'n Yahudi ve Hristiyanlar iin ngrd baz hkmler, btn geleneksel dinleri ihtiva edecek ekilde geniletilmesi mmkn grnmektedir.36

    Budizm, Taoizm, Hinduizm ve Kon:fcyanizm dahil btr geleneksel dinler vahiye dayanmakta ise, bu dinler metafizik, ahlak, alret ve dnya ile alakah temel doktrinlerinde ayn hakikati dile getirmeleri gerekir. Fakat dinler yakndan incelendiinde, ahlaki prensipleri bakmndan bir birlerine benzeseler de, u andaki doktrin yaplarnda bir ayniyet ve hatta benzerlik grlmemektedir. Mesela, belli sfatara sahip bir Tanr; cennet ve

    cehennem olan alret inanc, slam'n en temel doktrini iken, bugnk Budizm ve Taoizm'de bu tarz Tanr ve alret inanc net olarak

    bulumnamaktadr. Bu kkl doktrin farkllklar, Nasr'n ileri srd zahir batn ayrm veya her peygamberin kendi kavminin 'lisan' ile

    gnderildii esprisi ile izah etmek mmkn deildir. Bu geleneksel dinler arasnda grdmz, Tanr'nn varl ve sfatlarna, cennet ve cehennemin varlna ilikin elikileri, sadece formdaki elikiler olarak grmek ve formun tesinde bunlarn birletiini iddia etmek de tutarl

    deildir. Tanr birdir veya deildir, cennet cehennem vardr veya yoktur. Bu tarzdaki elikileri dinlerin akn birlii nasl oluyor da gideriyor? Bu

    elikileri izah edecek bir baka yol bulumnaldr. Biz, Kuran'n Allah'n varl ve sfatlar, alret hayatnn zellikleri ve

    ahlaki prensipler hususunda nihai ve mutlak hakikatleri insanla sunduuna, dier dinler ile mukayese edildiinde slam'n, doktriner, ritel ve ahlaki adan en doru ve en kamil din olduuna, dolaysyla Allah katnda en doru dinin slam olduuna inanmaktayz.37 Kk vahye dayanan dier geleneksel dinler metafizik ve ahlaki konularda ayn Kurani hakikati ifade etmeleri gerekirken, aksine bu konuda farkl ve hatta

    elikili doktrinleri vardr. Bu elikiler nasl izah edilecektir? Biz bu konuda genel slami anlay benimsiyoruz. Buna gre, Hinduizn,

    Budizn, Taoizn ve Kon:fcyanizm, Kuran'nn bildirdii gibi Yahudilik ve Hristiyanln y_?:ad tecrbeyi yaamH.r, yani tarihi sre iinde insani unsurlar katlarak zamanla deitirilnilerdir. Bu geleneksel

    36 Ehli Zmme kavram ran fetlledildii zaman Zedtlere, Hindistan fetlledildii zaman da Hindu'lara uygulanmas pratikte onlarn da Ehli Kitap sayld anlamna gelir. 37

    "Allah katnda din, phesiz slam'dr" (AI-i mran 3:1 9). 358

  • dinlerin deitiritmi olduunu kabul etmekle birlikte, Kur'an' esas alarak baktmz da, bunlarda ahlaki prensipler dahil bir ksm vahiy

    unsurlarnn bulunduunu gnnekteyiz. Bu balamda zellikle u iki noktaya dikkat edilmesi gerekir. a) slam'dan baka geleneksel dinlerin deitiritmi ve zamanla bozulmu

    olduu gerei sadece orijinal vahiy (Kuran) elinde olanlar (Mslmanlar) tarafndan idrak edilebilir. b) Kuran' dan haberdar olmayanlarn ellerinde,

    dinle.;inin muharref olduunu bildirecek baka delilleri yoktur. Bu sebeple iyice dnldnde grlr ki, Mslmanlara gre ve gerekten (Allah

    katnda da) muharref olan bir din, kendi mensuplar iin ve pratikte muharref olmamaktadr. Dolaysyla Mslmanlar'n da kendileri iin geerli olan bir hkm dier din mensuplar iin de geerli saymamalar gerekir. Dier bir ifadeyle Mslmanlarn Hristiyanlar'n kendi dini

    anlay ve tecrbelerine dayanarak Tevhidin esas ve Teslisin bir yanlg olduunu tespit etmeleri gerektiini savunmalar pek tutarl gzkmemektedr. Hristiyanlk tarihi bu dinin iinde doruyu yanltan ayracak bir kriter olmadn gstennitir. Aksi halde bugn

    Hristiyanlarn ounun Telis'e deil de Tevhid'e inannalar beklenirdi. Bize gre aklda bu konuda bir kriter olanaz.38 Eer akl bu gibi dini konularda bir kriter olsayd, Mslmanlara fevkalade gayri makul gelen Teslis'e hibir akll Hristiyan'n inannarnas veya Teslis'e inanan

    Hristiyanlarn btnyle aklsz olmas gerekirdi. Dorusu, slam'n dndaki geleneksel dinler Kuran'la gerek anlamda

    muhatap olmadklar mddete kendi dinlerindeki bozulan unsurlar tespit edip, doruyu yanltan ayrnalar mmkn grnmyor. Dolaysyla ontolojik olarak yanl olan bir inanc, mesela Teslis'i benimseyenlerin, bunun yanlln bildiren Kuran'la, Mslmanlarn nuhatap olduu tarzda muhatap olmad mddete, bu inanlarn yanl da olsa devam ettinneleri doaldr ve bu durum nihaf planda kurtulularn engelleyecek bir faktr de olmamaldr.

    38 nsanolu, ta ta, duvar duvar ve kapy kap olarak alglamak zorundadr. Fiziki alann yorumunda ferde hrriyet tannmamtr. Bu alanda akl ve duyular bizi tek tr yorum yapmaya mecbur etmektedir. nsanlarn farkl kltrlerde ve fakl sosyal artlarda dnyaya gelmesi yorumlarn etkilemez. Her insan iin, akli dolaysyla evrensel olan tek alan tecrbe alann olduu iddia edilmektedir. Bunun dnda, zellikle metafizik ve ahlak konularndaki dorularn kayna hususu olduka tartmal bir konudur. Bazlar bu noktada akl, dier bazlar ise vahyi esas almlardr. Tanr ve alretin varlna aklla ulalr diyebilmek, dnyadaki dini olgular gz nne alnrsa, olduka gtr. Bu konuda kesin hkme ulamak iin her din ve kltrden akll insanlarn bu inanca ulatklarn

    mahede etmek gerekir. Halbuki, insan olu bu hususta bizim beklediimiz sonuca deil de kendi dinin ilkelerine inanmaktadr.

    359

  • Teklif etmeye altmz zm nerisinin temel prensiplerini ksaca formle etmek gerekirse: a) Vahiy evrenseldir; Allah her topluma bir eli

    gndermitir. b) O halde slam, Hristiyanlk ve Yahudilik'in dnda da ilahi kaynakl dinler vardr. c) Bugn varlklarn srdren geleneksel dinler, inan esaslar ve ahlaki urodeleri asndan modem 'dinler'le karlatrldnda bidayetinde ilahi kaynakl olduklar grlr. d) Geleneksel dinler arsnda grlen metafizik ve ahlaki alandaki farkllklar ve elikilerin sebebi slam dndaki geleneksel dinlerde vuku bulan tahrif ve bozulmadr. e) Bu deiim ve bozulmay sadece Kuran'a muhatap olanlar bilebilirler. Muhatap olmayanlarn kendi dinlerindeki yanllan bilebilecei bir mekanizma olmad n, yanla inanmalan kurtuluianna engel olmamaldr.

    Grld gibi, bu zm nerisin de, Hick ve Nasr'n iddia ettii ekilde Yahudilik, Hristiyanlk slamiyet,39 Hinhuizm ve Budizm'i felsefi veya dini bir sistem ierisinde hepsinin 'doru' kabul eden oulcu bir

    yaklam ileri srmyoruz~ Burada sadece Hristiyan veya Budist ailede dnyaya geldii iin Hristiyanla ve Budizm'e inanan kimsenin cehenneme gideceini iddia eden fikirle, herkesin kurtuluunu dileyen adil ve merhametli Tanr doktrini arasnda bir eliki olduunu tespit etmekte ve bu elikiyi ortadan kaldrlmas gerektiini iddia ediyoruz.

    man, kalbi bir fiildir ve onun kalpteki tahakh..kunu kimin mmin, kimin kafir, kimin mnafk olduunu nihai planda ancak Allah bilir. Bir kimse Mslman olduunu syleyip, Mslmanlar gibi ibadet ettii halde kalben Mslman olmayabilir. Bunun tersi de mmkndr; bir kimse iinde bulunduu artlarn gerei Mslman olduunu ifade edemedii halde kalben mrnin olabilir. Bu adan bakldnda, nihai planda kimin kurtulua ereceini ancak Allah bilir. Fakat, Mslmanlarn dier din

    mensuplar hakkndaki inanlar, onlara kar oluan tavr ve dncelerini tayin etmektedir. Bu global dnyada, Mslmanlarn, dierlerine kar daha olumlu ve daha doru bir tavr gelitirebilmeleri haklarndaki

    dncelerin deimesine baldr. Dier taraftan dinlerin okluu meselesi inan asndan da bir eliki veya tutarszlk arz ediyor ise, Mslmanlar bu tutarszl izahtan bigane kalamazlar.

    39 smail Raji al-Faruk! Kurani prensiplerden hareketle 'hanif' kavramn Yahudi, Hristiyan ve Mslmanlar birletiren st kimlik olarak takdim etmek istemektedir. Bu kimliin ieriini ei-Faruk!'ye gre, Kuran'n da ifade edilen (Ali maran 3: 64) ortak doktrinler tevhit oluturacaktr. Bu din arasndaki farkllklar ve elikiler asli olmayp

    arzidir ve iyi niyet ve hikmetle zlecek eylerdir. Daha geni bilgi iin bkz. "Toward a Critica! World Theology" in Tovard Jslamization ofDisciplines, Virginya 1989, s.--.

    360

  • Klasik slam dncesinde yaygn kanaata gre40, bir ferdin kurtuluu mevcut hak dine inanmasna baldr. Biz burada, bir dinin inan doktrininin btnnn doru olmas ile o dinin kurtulua ulatrmas meselesini bir birinden tefrik etmeliyiz. inde bulunduu artlar gerei, hak dine inanma imkan bulamayan bir kimsenin kurtuluu iin, hak dine balanmann art olmas, makul grnmemektedir. Bu sebeple: Kayna vahiy olan geleneksel diniere inanan ve o dinin ahlakf diisturlarznz yerine getirr.m dindar kimseler, Kuran 'zn mesajzna Hz. Peygamberin

    etrafndakilerin muhatap olduu younlukta muhatap olmadklar ve i dnyalarnda Hz. Peygamberin doruluuna dair bir phe belinnedii mddete kendi dinlerinin metafizik ve ahlaki esaslarn yerine getirmekle sorumludurlar. Daha ak bir ifadeyle bize gre, Hindistan'da yaayan dindar ve ahlakl Hindu, Tibet'te yaayan dindar ve ahlakl Budist, Roma' da yaayan dindar ve ahlakl Hristiyan, in' de yaayan dindar ve

    ahlakl Taoist, slam'n mesajna, gerek anlamdamuhatap olmadklar ve i dnyalarnda Hz. Peygamberin gerek peygamber olabileceine dair bir

    dnce belrnedii mddete, yanl dahi olsa kendi dinlerine inanp geregm yaptklar zaman ahrette Allah'n rahmetiyle muamele greceklerdir. Kendi dinine inanmayp, gayri ahlaki bir hayat sren; veya dindar ve ahlakl ve fakat slam'n mesaj ile gerek anlamda muhatap

    olduu halde onu inkar eden; veya dindar ve ahlakl ve slam 'n mesaj ile gerek anlamda muhatap olmad halde kendi i dnyasnda Hz. Peygamber'in doruluuna dair bir dnce belirdii halde onu

    aratrmayp, aksine bu dnceyi bastrp orten kimseleri kafr kabul etmekte ve bunlar Allah'n Kuran'da bildirdii azaba muhatap

    olacaklarna inanmaktayz. Bugn yeryznde slam toplumu dnda yaayanlarn ou Hz.

    Peygamberi, Gazali'nin ifade ettii gibi gerek vasflarnda tarumamlar, aksine ok kk yalarndan beri, Hz Peygamber ve slam hakknda yalan ve tarafgir bilgilerle beslenmiler ve doal olarak da slam'a

    inanmamlardr. Gazali'nin de iaret ettii gibi bunlar, kendilerine tebli ulam sayp, onlardan Mslmanlar gibi inarup amel etmelerini 4 Klasik slam dncesinden hareketle dini oulculuk meselesine zm arama teebbsleri devaml olmutur. Hanefi zcan, ierii ve problemi var klan zemin bakmndan modem dnyann varln esas alan dini oulculuk meselesine klasik kelam balamnda zm aram ve bu adan Maturidl'nin kelam dncesini incelemitir. zcan bir bakma Maturidi'nin cevap aramad bu modem soruyu Maturidi'ye yneltmi ve onun baka meseleler iin rettii cevaplardan amzn bu nemli sorusuna cevap aramtr. Ayrca emek mahsl olan bu alma Maturidi'nin din

    anlayn ortaya koymas bakmndan da nemlidir. Daha geni bir bilgi iin bkz. Matwidi'de Dini oulculuk, stanbul 1995.

    361

  • beklemek ve sonunda da sorumlu tutmak geree muvafik deildir. Bu kimseler, yani kendi dinlerinin metafizik esaslarna inanan ve ahlaki prensiplerini uygulayanlar ftraten dindar ahslardr. Eer bu ahslar

    slam toplumlarnda ve Mslman ailede dnyaya gelseydiler ahlakl ve dindar bir Mslman olurlard varsaymn da dikkate almak gerekir. Bununla birlikte ilerinden slam' aratranlar veya Mslmanlarn

    yaadklar memleketlere seyahat edenler veya Mslman toplumlarda yaayanlar, slam'n hak din olduunu bildikleri halde inkar edenler de vardr ve bunlar da bile bile inkar ettikleri iin sorumlu olmaldrlar.

    Baka bir ahmada41 zrnnen ifade ettiimiz bu neriye en ciddi tenkit Gavin D'costa'dan geldi. D'Costa tenkidinde, eer bir din gayri ahlaki ve gayri insani bir uygulamay tevik ediyor ise, bu dinin veya mensuplarnn durumu ne olacaktr sorusuyla balamaktadr. Mesela, Hinduizm dindar Brahmanlara sati'yi, yani dul kadnn diri diri yaklnasn emretmektedir. Bunu dini bir emir olarak grp, uygulayan dindar Barlmanlar bu fiilierinden dolay kurtulua m erecek ve bunu emreden Hinduizm doru bir din mi kabul edilmelidir?42

    D'Costa'nn bu tenkidine cevap vernek gerekirse, bir ahsn mevcut hak dine balanmasyla, onun kurtulmas hususlar birbirinden

    ayrmaktayz. Dolaysyla, bu neri slam' tek doru din kabul etmekle birlikte, kendi sosyal artlarndan dolay buna inanamayanlarn da kurtulabileceini ifade etmitik. Neticede Hinduizmi doru bir din olarak kabul etmesi sz konusu deildir. Fakat bu din gayri ahlaki bir uygulamay

    onaylyor ise mensuplar yine mi kurtulua erecekler? slam' tahrif olmam hak din kabul ettiimiz iin, Hindularn dul kadn yaknalar doru kabul etmemiz mmkn deildir. Fakat, ayn zamanda kurtulu artn kendi dininin ahlaki kabul ettii davranlar

    yapmas artna balamtr. Dul kadn yakma (sati) uygulamas gayri ahlaki ve gayri insani olabilir. Fakat burada nemli olan bir Brahman'a bu

    fil nasl grddr. Eer bir Brahnan'a bu iin, yaplmas dini adan vacip bir fil olarak grnyorsa ve bunu da uyguluyor ise, o ahs

    ahlaksz ve vicdansz olduu iin deil, aksine dindar olduu iin yapyordur.43 Bu durumda, o ferdin artlarnda doan ve yetien her dindar

    4 Adnan Aslan, Religious Pluralism, London 988. 42 Gavin D'Costa, Review of Religious Pfuralism in Christian and Islamic Plilosoply: the Tlougl of John Hick and Seyyid Hossein Nasr, by Adnan Aslan, Islam and Christian-Muslim Relations, Vol. , No.2, July 2000, s. 256. 43 Hz. Peygamber amellerin niyetiere gre olduunu sylerken evrensel bir ilkeyi tesis

    etmitir. Bir fert samimi olarak ahlaki olduuna inand ve bu sebeple yapt bir i, nihayetinde kt bir davranta olsa, bu fert niyetine gre muamele grmelidir.

    362

  • ahsn ayn ekilde dneceini ve ayn eyi yapacan hesaba katmak gerekir. Burada bir Barhman'n bu fiili yapnasyla, bizzat bu fiili yapmann bizim amzdan doru olup olmad hususunu bir birinden

    ayrmak durunudayz. 44 Kendi geleneinde bu uygulamay dini bir veeibe olarak alglayan bir Brahnan, bu uygulamann dini bir veeibe

    olmayp aksine ahlaki sapma olduunu ifade eden bir dine gerek anlamda muhatap olmad mddete, bu fiili bir sapklk olarak alglanas

    beklepenez. Fakat bu hibir zaman bu uygulamay doru kabul ettiimiz ve tevik ettiimiz anlamna gelmez. Aksine, bir Mslman olarak bizim grevimiz onlarn hakikatle yz yze gelmelerini salamak olmaldr.

    Eer geleneksel din mensuplarndan bir kimse, dinin metafizik ilkelerine inanyor ve fakat ahlaki emirleri yerine getirmiyor ise veya ahlakl ve fakat o dinin netafiziine inanmyor ise durumu ne olacaktr? Burada inan ile ahlak arasnda dorudan bir alaka kurulduu dorudur.

    slam'da olduu gibi dier geleneksel dinlerde de din ile ahlak, dindarlk ile ahlakl olma bir biriyle zdelemitir. Nasl ki dindar bir Mslman

    ayn zamanda ahlakl demektir, ayn ekilde dindar bir Budist'te ayn zamanda ahlakl olmaldr. Bu neri bu varsaymdan hareket etmektedir. O geleneksel din mensuplarnda dindar ve fakat ahlaksz veya olduka

    ahlakl ve fakat dindar olmayan ahslara rastlayncaya kadar bu varsayn doru kabul edecektir.

    Karlatrma imdi bu zm nerisinin dier neriler ile benzer ve farkl ynleri deerlendireceiz. Biz John Hick'in din! oulculuk hipotezi ile ok temel bir nevzuda ayrlnaktayz. Hick'e gre Mutlak Hakikat'n tesiri olsa da dinler nihai planda insani kurgulardr. Dolaysyla deimez hakikatierin Tanr tarafndan bildirildii fikrini olgusal bir gereklik olarak deil de 'mitolojik' bir ifade olarak grmek gerekir. Dolaysyla, Hick'in dini oulculuk hi po tezi, Tanr 'nn insanlara vahiy yoluyla hakikatleri bildinnesini ontolojik manada doru kabul eden bizim nerimiz ile temelde ayrlmaktadr. Biz Hick'in Yahudilik, Hristiyanlk, Budizn,

    44 Bizim bu nerimize gre Teslis'i reddeden Katalik dini bir esas reddettii iin sorumlu olmaktadr. Testis'in yanl olduunu iddia eden birinin kendisiyle ayn fikirde olan bir Katolii sorumlu tutmas aslnda bir eliki gibi grnmektedir. Fakat meselenin baka boyutlar vardr. Eer bu Katalik kimse, slam ile muhatap olduu iin Teslis'i reddediyar ise, o zaman tebli ulam demektir ve Teslis'i reddetmekle sorumludur.

    Eer bu kimse sekler bak asna sahip olmaktan dolay Teslis'i reddediyar ise, o sadece Teslis deil Hz. sa'nn bir mucize olarak babasz dnyaya gelmesini gibi dier dini doktrinleri de reddediyar demektir. Bu neri bu ahs Teslis'e ve dier dini umdelere inannakla sorumlu tutmutur, zira bu ahs eer Mslman toplumda yaasayd Hz. Peygamberin mucizelerini belki de Kuran' inkar edecekti..

    363

  • Hinduizm gibi dinlerin 'doru' ve geerli din olduu iddiasn reddetmekle birlikte, nerimiz slam ile gerek anlamda muhatap olmam dindar ve ahlakl Yahudi, Hristiyan, Budist ve Hindularn kurtulacan ifade etmekte ve bu noktada Hick'in oulculuk hipoteziyle ksmen uygunluk arz etmektedir.

    Dier taraftan Hick, bir taraftan dinlerin Tanr hakkndaki vasflamalarn doru kabul etmezken, dier taraftan inananlarn bu vasflar doru kabul edip ona gre davranmalan gerektiini syleyerek kendi iinde birelikiyede dmektedir. Bizim nerimiz ise, en sahih din olarak, slam' kabul etmekte; dier geleneksel din mensuplarnn Rabb'n bu son mesajndan haberleri olmad mddete kendi dinlerini hak bilmelerini de doal karlamaktadr.

    Hick'ten ayrldmz dier nemli nokta da, tezlerin ifade edildii zemindir. Hick dini oulculuk hipotezini, daha geerli grd iin felsefi bir model vastasyla zm retmek istemitir. Biz ise dinlerin

    okluu meselesini dini ve teolojik bir problem olarak grmekte ve ona gre bir zm nermekteyiz.

    Dier taraftan Nasr'n geleneksel ekoln bak asyla ortaya koyduu din! oulculuk anlay ile birok noktada uyumaktayz. Biz de Nasr gibi, Allah'n insanl doru yola ulatrmak iin peygamberleri vastasyla hakikati gnderdiine ve bu hakikatn ezeli ve deimez

    olduu tezini kabul etmekteyiz. Nasr ile ayrldmz en nemli nokta, biz dinler arasnda grlen farkllk ve elikiyi, slam'n haricindeki dinlerin zamanla bozulup tahrif

    edildii fikriyle aklarken, Nasr dinler aras farkllk ve elikinin, dinlerin 'formellik' ve 'resmiyeti' ifade eden zahiri boyutundan kaynaklandn ifade etmektedir. Ona gre, dinlerin akn birlii ancak dinlerin batni boyutunda tecrbe edilir, ve ancak manevi yetkinlie ulam ahsiyetler tarafndan alglanabilecektir. Nasr'la bu neri arasnda ihtilafa sebep olan bu noktann biraz daha almas gerekir. Nasr'n bak

    as dier dinlerdeki ilahi unsurlar grmek iin gerekli bir vizyon olabilir. Fakat dinler arasndaki farkllklar izah iin ba vurduu batni yntem yanltr; hem Hinduizmin samsara inanc hem de slam'n alret

    inancn veya sa 'nn armhta hem ldrldn ve hem de ldrlmediini syleyen doktrinlerin ayn anda doru kabul edilmesi mmkn deildir.

    Dinlerin zamanla tahrif edilip bozulduu fikrine, Nasr muhtemelen u ekilde itiraz edecektir. Eer dinlerin bozulmalar zamana veya dinin muhtevasnda Tanr'nn koyduu bir unsura bal ise slam' bunun

    dnda tutmak mmkn deildir. Eer dinler belli bir zamanda bozuluyor 364

  • ise; ayn sre getii zaman slam da bozulacaktr. Eer bir din, diyelim Hristiyanlk zel artlarndan, (sa'nn babasz dnyaya gelmesinden)

    dolay Teslis ve Tanr'nn olu olduu gibi doktrinler douyor ve dolaysyla Hristiyanlk bozuluyor ise, bu bozulmada asl sorumlu insanlar m yoksa Hristiyanl bozulacak ekilde gnderen Tanr 'ya m aittir? Nasr'n dinlerin bozulmas ve tahrif fikrine bu nevi itirazlar yneltnesi mmkndr. Fakat, slam'n dier dinler gibi bozulaca teorik olara.:k iddia edilse bile, Mslmanlarn Kurann hi bozulmayp btnln koruduuna olan inanlar, Kuran'n tahrifini engellemektedir. Ayrca, insanln ulat kltrel seviye, yazl bir metni bir sonraki nesle devretmek iin gelitirilen teknikler, Kurann

    muhafazasn teminat da saylabilir. Burada ifade etmeye altmz zm nerisi Nasr'dan daha ziyade

    Gazali'nin nerisine daha yakndr. Gazali'nin teklifinden nemli bir noktada ayrlr. Gazali Hz. Peygamberi kklnden beri yanl tanm ve yle inanm insanlar, tebli ulamam kabul etmekte ve dolaysyla da mazur saymaktadr. Bu gn dier din mensuplarnn byk bir ounluu iinde yaadklar sosyal artlar gerei Hz. Peygamberi yanl tanmlardr. Dorusu sosyal artlar insanlarn tavrn belirlemektedir. Hakim Bat toplumunda yaayan insanlar slamiyet'i geri kalm

    toplumlarn din! olarak gnnekte ve yeterince ciddiye almamaktadr. Dier taraftan, in ve Japon milletlerinin geleneksel zihin yaplar, yaratan ve her eye hakim bir Tanr fikrini kavramaktan olduka uzaktr. Gazali, Hz. Peygamberi iinde bulunduu artlarn bir sonucu olarak yanl

    tanyan btn dier din mensuplarn, ister kendi dinine inansn, ister inanmasn, ister dindar ve ahlakl, isterse ladini ve gayri ahlaki bir hayat yaasnlar, tebli ulamam saymakta ve dolaysyla btn mazur kabul etmektedir. Biz ise, btn geleneksel dinlerin mensuplarn slam' tanmadklan mddete dinlerini muharref bilmelerinin mmkn olmad

    gereinden hareketle, Hristiyan, Yahudi, Hindu, Budist; intoist ve Taoistleri ahlaki ve dini esaslarn yerine getirmekle sorumlu tutarak kurtulularn bu arta baladk. Dolaysyla bu neri dindarl ve

    ahlakilii esas alarak nemli ve yerinde bir tashihte bulunmaktadr. Sonu

    Sosyalleme, henz evresinin ve kendinin farknda olamayan bir ocuun nce kendi varlnn uuruna eritikten sonra, zamanla iinde yaad toplumun deer ve nonnlarna gre hareket edebilecek bir kabiliyete ulama srecidir. Fert iinde doduu aile ve toplum tarafndan adeta bir bilgisayar gibi programlarunaktadr. Bu programn en nemli unsurlarndan biri de dindir. ocukluundan beri belli birdinin esaslaryla

    365

  • programlanm bir fert, farkl tarzda programland iin baka dinleri takdir edemeyecektir. htida gibi istisnai durumlar hari, bu fert btn

    hayat boyunca bu program erevesinde hareket edecek ve ocukluunda ald dini terbiye ve esaslar rasyonelletirerek onlara bal bir hayat devam ettirecektir. Dolaysyla, fertler yaayaca aileyi ve toplumu kendi iradeleriyle semedikleri iin sonularmdan tamamen kendileri sorumlu olmamalan gerekir. Dier bir ifadeyle eer Tann mutlak adil ise, Hristiyan bir ailede doduu iin Hristiyan, Yahudi bir ailede doduu iin Yahudi, Budist bir ailede doduu iin Budist olnak, o fert iin ne su ve ne de onun nihai kurtuluu iin bir eksiklik olmaldr.

    Fakat insanolu yaradlnn gerei olarak hakikati aramalda ykmldr. Dier din mensuplan hakikati arama noktasnda kendi dinleri ile tatmin oluyor ve baka din arama ihtiyac hissetmiyorlarsa, o zaman

    onlarn yapmas gerektii ey kendi dinlerine uymaktr. Bu artlardaki birinin slam' kabul etmekle sorumlu olabilmesi iin, a) Kendi dinin

    sunduu hakikatle tatnn olmamas ve bu durumun onu yeni bir din aramaya sevk etnesi ve slam'da o ferdin aray annda ulaabilecei bir konumda olmas, b) mensup olduu kltrel artlarda slam'n hakikat

    olduuna iaret eden bir takm unsurlarn bulunnas, c) Tebli vastasyla slam ile kar karya gelnesi, d) slam'n doru bir din olduuna dair iine bir his domas gerekir. Dolaysyla, dier diniere mensup fertlerde, bu artlardan biri veya bir ka geeklemedii mddete, kendi dinlerindeki ahlaki ve metafizik ilkelere inanmak ve onlarn gereini yapmakla sorumludurlar. Bunu gerekletirirlerse kurtulua ulamalar beklenir.

    366