20 12 2011 Acilim once Erdogani acti - Rusen Cakir 1/2 ZZZ.rusencakir.com/Acilim-once-Erdogani-acti/1203 << geri d|n Facebook Paylaú KÖùE YAZILARI - Kürt Sorunu - İslam - Türkiye - İslam - Dünya - Ülkücü Hareket - Türkiye Genel - Dünya Genel - Ortadoğu - Türk-ABD İliúkileri - Amerika KİTAPLARI BİYOGRAFİ TV PROGRAMLARI FOTOGRAF ARùİVİ İLETİùİM SİTE İÇİ ARAMA Açılım önce Erdo÷an’ı açtı 19.09.2009 Baúbakan Erdoğan hemen hemen her gün bir vesile yaratıp uzun konuúmalar yapıyor ve bunların hepsinde ana tema olarak “Kürt açılımı”nı seçiyor. (Erdoğan da baúlattıkları bu süreci ilk olarak böyle tarif etmiúti, ardından “demokratik açılım” ve “Milli Birlik Projesi” gibi tanımları kullanmayı tercih etmiúti. Ben, bu süreci tanımlarken “Kürt” sözcüğünün kullanılmasının doğru olduğunu düúünenlerdenim). Açılım ne zaman ve nasıl hayata geçirilmeye baúlanacak, baúarılı olacak mı gibi soruları úimdilik bir kenara bırakıp bir gözlemimi dile getirmek istiyorum: AKP liderini son günlerde dinlerken, kendisinin açılımla birlikte “açıldığı”, diğer bir deyiúle “değiútiği” sonucuna varıyorum. Olumlu anlamda bir değiúimden söz ediyorum. Çünkü Erdoğan’ın “çoğunlukçu demokrasi” den “çoğulcu demokrasi” anlayıúına doğru evrildiğini görüyoruz ki eğer bu konuda samimiyse çok sevindirici bir durum söz konusu demektir. ùöyle ki Erdoğan Milli Görüúçülük zamanından beri demokrasiyi çoğunluğun her úeye karar verdiği, azınlıkta kalanların da bu kararlara uymak zorunda olduğu bir sistem olarak algılardı. Bunun en son örneğini türban düzenlemesi sırasında yaúadık. MHP ve DTP’nin destekleriyle TBMM’de yeterli oya sahip olduğunu düúünen Erdoğan, “toplumsal mutabakat” araması ve bunun için öncelikle CHP’yi ikna etmeye çalıúması uyarılarını elinin tersiyle itmiúti. Sonuç malum. AKP’nin Kürt sorununun çözümü için toplumun tüm kesimlerini kapsayacak bir tartıúma platformu yaratma ve herkesi sürece dahil etme gayretleri “olması gereken”di. Tıpkı Erdoğan’ın birçok kez 22 Temmuz 2007 gecesindeki “balkon konuúması”nı hatırlatacak úekilde “Türkiye bizden ibaret değil” demesi de keza öyle. Erdoğan’ın konuúmalarında çok önemli bulduğum ama nedense pek dikkat çekmeyen veya görülmesi istenmeyen bir yaklaúımın da altını çizmek isterim: AKP Lideri son 25 yılda yaúanan kayıplardan, acılı anne-babalardan bahsederken “Mehmetçik-PKK militanı” ve “úehit ailesi-PKK’lı ailesi” gibi ayrımlar yapmıyor. Yıllar sonra bir baúbakanın bu noktaya gelebilmiú olması bile bu açılımın neden gerekli ve mümkün olduğunu göstermeye yetebilir. Neden bu ısrar? Peki Erdoğan’ın açılımda, diğer bir deyiúle Kürt sorununun çözümünde her türlü riski göze aldıklarını ve kararlı olduklarını güçlü bir úekilde ve bıkmaksızın tekrarlamasını neyle açıklayabiliriz? Öncelikle, CHP ve MHP’nin, kısmen de TSK’nın açılıma karúı çıkmalarıyla kamuoyunda (özellikle de Kürtlerde) oluúan “hükümet geri adım atıyor” veya “geri adım atabilir” imajını bertaraf etmek istiyor. Bu imajla mücadele etmek, parti içi dengeleri tutturabilmek açısından da hayati önem taúıyor zira AKP taban ve teúkilatlarının, Batı’da muhalefet partilerinin, Güneydoğu’daysa DTP’nin