Abdulhakim Yuce - El Muhasibi Er Riaye - Kalp Hayat-1 -
IsikYayinlari((Hayvaniyetten {lk, cismaniyeti brak,
kalb ve ruhun derece-i hayatna gir. Tevehhüm ettiin geni dünyadan
daha geni bir daire-i
hayat, bir alem-i nur bulursun. ite o azemin anahtar, ma'rifetullah
ve vahdaniyet srlarn ifade eden lil ililhe
iliallah kelime-i kudsiyesiyle kalbi söyletmek, ruhu iletmektir."
gerçeini anlayan kalb-i selim sahiplerine ...
el-mu hasibi
Yayn Numaras: 302
Tel :O (216) 522 11 88
Faks: O (216) 522 11 99
Üsküdar/lstanbul
www.isikyayinlari.com
Gaziemir/Izmir
Copyright© Bu eserin tUm yayn haklan Ik Ltd. ti.ne aittir.
Bask Tarihi
Önsöz
...........................................................................................................
11
Giri§
...............................................................................................................
13
Muhasibl'nin Hayat ve Eserleri (Prof. Dr. Abduii1akim Yüce)
............ 15 Eserleri
..........................................................................................................
27
a. er-Ri'aye li Huk1killah
............................................................................
27
b. Dier Eserleri
......................................................................................
29 Muhasibl ve er-Ri'aye Üzerinde Yaplan Çalmalar
............................... 33
A. Batda Yaplan Çalmalar
..................................................................
33 B. slam Aleminde Yaplan Çalmaiar
.................................................... 35 a. Arapça
Yaplan Çalmalar
..................................................................
35
b. Türkçe Yaplan Çalmalar
..................................................................
35
Muhasibl'nin Tesirleri
.............................................................................
36
Allah'n Hakkna Riayet Etme ve Yerine Getirme
................................... 43
Takva ve Mahiyeti
......................................................................................
45 Saknnann (Hazer) Anlam;
....................................................................
47 Allah'n Huzuruna Çknak çin Kul Hangi Hazrlkla §e Ba§lar? ......
.48
Takvann izah,
...........................................................................................
50
Vera'n Anlan,
...........................................................................................
52
Kulun Nefsinde Aldann§lnn Ölçüsü
................................................ 53 Kulun Bilmesi
ve Dü§ünmesi Gereken lk ey .......................................
55 Kulun §lerinde Kendini Hesaba Çeknesi
.............................................. 56
Takva stemede ve Allah çinAmellere U ynada nsanlarn Derece Fark
..............................................................................
65
Günahta Israr Terk ettirip Tevbeye Yöneiten ey
................................. 69 Allal'n Tehdidinden Korknaya
Götüren ey ........................................ 73
!srarl Olan K§inin Tsrarndan Vazgeçmesi
............................................. 75 Kal be Alliret
Dü§üncesini Haffleten eyler
............................................ 77 Himmet ve Gayreti
TeksifEtme Yolu
..................................................... 79
6 Kalp Hayat - 1
Günahta !srarl Olanlarn Dereceleri
........................................................ 82 Nefsi
Tanmada Kalbin Dikkat Edecei Hususlar
.................................. 89
Dikkatli Olmann Gelecee Faydas
......................................................... 91
Tedbirli Olunacak Yerler
...........................................................................
92
Allah Hakkna Riayet Edenlerin Özellikleri
.......................................... 103
Önce Hangi Farzlardan Ba§lanmal?
...................................................... 106
Farzlarn Yerine Getirilmesinde Hangisine Öncelik Verilmelidir?
..... 112
Yapt Arneli fsad Edecek Yollarla Nafile badete Yönelme
............... 116 Vacibi Terk etmeden Nafilelerde Korkulacak
Hususlar ...................... 118
Oruç Konusunda Kar§la§lan Netler
..................................................... 120
Faziletli ki eyden Birini Tercih Etme Yolu
........................................ 122
Allah'n Bnrettii §lerden kisi Beraber Ortaya Çktnda Taknlacak Tavr
......................................................................................
126
Allah Hakkna Riayet Edenlerin Dereceleri
........................................... 129 Günah §lemede
!srarl Olanlarn Dereceleri ........................................
133
Ölüme Hazrlanma ve Kasr- Emel
........................................................ 138
Ölümün Verdii Ac ve Sknty Anlama Yolu
..................................... 143
Birinci Bölüm RiYA
Riyann Özellii ve Mahiyeti
...................................................................
159 Günahkar Arnelinde hlasl Olmaya Te§vik Etme
............................... 162 Riya Konusunda Açklama
.......................................................................
164 Riya ki Türlüdür
.....................................................................................
167 Riyann Olu§nas ve Sebep Olan Durumlar
......................................... 171
Tenkit Edilme Korkusu ve Ba§kasnn Elindekine Göz Dikme ..........
173
Riya, Övülme Arzusu ve Tamahkarl Kran Hususlar
....................... 176
Amel, Kyafet ve Benzeri eylerle Yaplan RiyL
................................... 180
Bedenle Yaplan Riya
................................................................................
181 Kiyafetle Yaplan Riya
...............................................................................
181 Sözle Riyakarlk
.........................................................................................
183 Arnelle Yaplan Riya
..................................................................................
183 Riyann Çe§itleri
.......................................................................................
184
çindekiler 7
Riyadan Kaçnmann Yolu
.......................................................................
191
eytandan Saknma Yolu
..........................................................................
203
Bat I ve Gerçek Arasmda Fark
.................................................................
208
Riya Mertebeleri ve Zaman
....................................................................
209
Riyanm En Küçüü ve En Büyüü
......................................................... 214
Riyaya Neden Olan Kötü Ahlak ve izah
............................................... 224
Riyaset
........................................................................................................
224
Müridin, Gizli ve Açk Taknaca Tavr
............................................... 231
Kulun Am el Esnasnda ve Anelden Sonra Görülmesine Sevinmesi ..
232
Riya ve Ucbun Tenkidi
.............................................................................
238
Kul Hangi ierde Kesin hlasl Olduunu Söyleyebilir,
Hangilerinde Söyleyemez?
......................................................................
241
Kul Allah Rzas çin Bir Anele Baladktan Sonra Bu
Aneli Artrmak istese lk Niyeti Yeterli mi?
......................................... 245
Niyetn Ne Olduunun izah
.................................................................
246
Am elde Niyeti Korumanlll A1lam
........................................................ 248
Allah Rzasn Gözetmeden Bir Anele Baladktan Sonra
Piman Olan Ne Yapmal?
.......................................................................
252
nsanlar Devam Ettiremez, Dolaysyla Allah'a
Asi Olurlar Endiesiyle Baz Nafileleri Terk etme
................................ 256
Uyulsun Diye Am elleri Açktan Yapma
................................................. 258
Arkadalarm Anele Tevik Etmek çin Bir eyler A1latma ...............
261
Düman Endiesinden ve öhret Korkusundan
Aneli Açktan Yapmaya Kar ZayfOlmak ve Gizli Anel Etmek ......
266
Ri ya Endiesiyle Aneli Terk etmek
........................................................ 270
Kulun Halkn Sevgisinden Dolay Sevinmesinin Ölçüsü
.................... 274
8 Kalp Hayat - 1
Baz Günahlarnn Halk Tarafndan Bilinmesi
Durumunda Üzülmenin Ölçüsü
............................................................ 276
Allah Bilse Bile Günahlar Halktan Gizleme
......................................... 277 U tamlmas Müstahap
Olan ve Mekruh Olan Hususlar ....................... 278
Kulun Müslümanlarn Tenkidinden Ho§lanp Ho§lanmamas ...........
282
Halk N azarnda Kötü Bir Makama Sahip Olmay
sterneme Konusunda Sadklarn Kalp Durumu
................................... 286
Kulun Kalbinde Övgü ve Tenkidin E§it Olmas ve
Nefsi veya Rabbi çin Arzulamasnn Fark
........................................... 289 Arne-Babay Raz
Etmek ve Alimierin lninden Yararlanmak çin Riyal.cirlk
.....................................................................
292
Ha vf ve Hüzünde Halka Kar§! Yapmack Hareketleri Nefyetme ........
301 Halk Görünce Allah çin Hu§l'lu Olmann Alametleri
....................... 304
ki Arkada§ Olan Adamn Durumu
....................................................... 305 ndeks
.....................................................................................................
307
ÖZGEÇlVI 1962 doumlu olan Abdulhakim Yüce, 1986'da Ankara
Üniversitesi ilahiyat Fakültesi'ni bitirdi. ki yl boyunca, ala
nnda aratrma yapmak gayesiyle görev almayp, özel dersler ald ve
ilmi aratrmalar yapt. 1988 ylnda Atatürk Üniver sitesi lahiyat
Fakültesi'nde doktora çalmalarna ve Diyanet leri Bakanl bünyesinde
vaizlik görevine balad. Bakanl n görevlendirmesiyle, Almanya'nn
Köln ve Fransa'nn Paris ehirlerinde belli sürelerle görev
yapt.
1992'de, Atatürk Üniversitesi ilahiyat Fakültesi'nin Ta savvif
Anabilin Dal'na, asistan olarak atand. Ayn yl,
Razi'nin Mefatihu'l Gayb Adl Tefsiri'nin ari Yönü (Razi'nin
Tefsirinde Tasavvuf adyla basld) adl tezini bitire rek, alannda
doktor oldu. 1993 ylnda Yüzüncü Yl Üni versitesi ilahiyat
Fakültesi Tasavvuf Anabilim Dalna Yar. Doç. Dr. olarak atand.
1997'de Doçent, 2003'te Profesör oldu. Halen bu görevine devam
etmektedir. Deiik dergilerde ya ynlanm bilimsel makalelerinin yan
sra u kitaplar yayn lanmtr:
1. Razi'nin Tefsirinde Tasavvuf, zmir, 1996.
2. Gece badeti, zmir, 1999.
3. ehitlik ve ehitlerin Hayat, st. 2001.
4. Tasavvuf ve Bid'at, st. 2001.
ÖN SÖZ Bir ilmi en güzel ve doru §ekilde örenmek için, o ilim
hakknda erbabnca yazlm§ eserleri tetkik etmek en isabetli yoldur.
üphesiz tasavvuf için de bu böyledir. Tasavvufa ait, özellikle
erken dönem eserlerin büyük bir ksmnn Arapça veya Farsça olmas,
günümüz insanlarnn, onlardan yeterince yararlanmasna engel tqkil
etmektedir. Yanl§ anla§lmalarn önüne geçebilmek için, tasavvuf
klasiklerinin Türkçe'ye ka zandrlmas bir zarfiret haline gelmi§
bulunuyor.
Bu dü§ünceyle olsa gerek, deerli ilim adamlarmz ta rafndan,
Ku§eyri'nin Risale'si, Gazali'nin hya's, Hucvi ri'nin
Keifu'l-Mahcub'u, Kelabazi'nin Taarrufu, Nesefi'nin nsan- Kamil'i,
Necmüddin Kübra'nn üç risalesi, bn Hal dun'un ifaü's-Sail'i,
Serrac'n Luma', Sühreverdi'nin Avarifi, mam Rabhani ve Cüneyd-i
Badadi gibi zatlarn Mektubdt'lar vb. tasavvuf klasikleri, Türkçe'ye
tercüme edilmi§lerdir. Dierlerinin de zamanla tercüme edilecek
lerine inanmaktayz.
Bu çorbada bir tuzumuzun olmas dü§üncesiyle biz de Muhasibi'nin
er-Ri'aye'sini tercüme etmeye karar verdik. Daha sonra Türkiye'de
tasavvuf sahasnda çal§an akademisyenlerle yaplan bir toplantda,
toplant ba§kan Prof. Dr. Mustafa Tah ral Bey, birkaç tasavvuf
klasiinin tercümesini yapan Prof Dr. Süleyman Uluda Bey'den, Ebu
Talib el-Mekki'nin Kutu'l Kuli'ib'u ile er-Ri'aye'den birini
tercüme etmesinin arzulandn söyleyince, hem er-Ri'aye'nin
tercümesini bitirmek üzere oldu umuzu söyledik, hem de bu i§e
giri§mekle isabet ettiimizi anladk.
12 KalpHayat - 1
Ara§trmalarmz neticesinde bu eserin ilk defa ba§ka bir dile tercüme
edildii kanaatine vardk. Çünkü tahkik ve ne§re dilmekle birlikte,
herhangi bir dile tercüme edildiine dair bir bilgiye
rastlayamadik.
Tercümenin yan sra, eserin ba§ ksmna müellifn ksa bir hal
tercemesini ekleyip eserlerinden de söz etmeye çal§tk.
Eserin orijinal ad er-Ri'aye li Hukukiilah §eklindedir. Bütü nüyle
kalp kaynakl meselelerden sö:z ettii için, Kalp Hayat adyla
yaynlamay uygun gördük. Yaptmz i§in öneminin bilinci içinde,
tercümede metne bal kalarak, elimizden gelen titizlii göstermeye
gayret ettik. Ancak, çok ba§arl olduumuz iddiasnda deiliz.
Yanl§larmzn ikaz edilmesi, tashihine yar dmc olaca için,
te§ekkürle kar§lanacaktr.
er-Ri'aye'yi Türkçe'ye çevirme niyetimi kendilerine aktar dmda çok
sevinen ve her görü§memizde sorarak te§vikte bulunan hocam Prof.
Dr. Osman Türer Bey'e te§ekkür borç luyum.
Cenab- Hak'tan, çal§mann, slam kültürünün temel parçalarndan biri
olan tasavvufun doru bir §ekilde anla§lma sna yardmc olmasn
diliyoruz. Kusur bizden, afv ve muvaf fakiyet O'ndandr.
Prof. Dr. Abdulhakim Yüce
MUHASB'NN HAYATI VE ESERLER
MUHASB'NN HAYATI VE ESERLER Hayat
Muhasibi'nin tam ad, Ebu Abdullah Haris b. Esed el Basri' dir.
Doum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte kaynaklar, 165/781
tarihinde Basra'da dünyaya geldiini kay detmi§lerdir.1
Çocukluunu Basra'da geçiren Muhasibi, ortamn fikri ve kültürel
birikiminden bir süre yaradandktan sonra, devrin en önemli ilim
merkezi olan Badat'a göçmü§tür. Zengin bir ailenin çocuu olduunu,
babasnn brakt külliyetli miras, babasnn kaderi fikirlerinden ötürü
terk edip almamasndan öreniyoruz.2 Daha sonra fakir bir hayat
geçirmesine neden olan Muhasibi'nin bu tavr, onun zühd ve veri'nn
en güzel i§aretidir. O, babasndan miras bile olsa, §üpheli olan
kabul etmemi§tir. Bu olaydan, ilim ehli bir ailede büyüdüünü an
lamak da mümkündür. Çünkü babas, kaderi fikirleri kabulle nip
savunacak derecede bilgili bir §ahstr.
Muhasibi'nin, gençliinde zahiri ilimleri tahsil ettiini ve bu
ilimlerde ileri seviyelere çktn, tabakat kitaplarnn, onun hakkndaki
§U ifadelerinden anlyoruz: Zahiri ilimlerle batni ilimleri
cem'den,3 tasavvuf, hadis ve kelamda imam\ bilhassa hadiste
fevkalade mahir,5 bir kimseydi. Bu seviyede alim ve daha sonra
deineceimiz ve otuza yakn günümüze kadar
1 bn Hllikan, Vefeyatu'I-A'yan, I, 112; bn Kesir, ei-Bidaye
ve'n-Nihaye, X, 297; Attar, Tezkiretu'l-Evliya, 128; H. ez-Zirikli,
el-A'lam, Il, 153. Ö. R. Kehhale, Mu'cemii'I-Müell!fin, III,
174.
2 Ebu Nuayn, I-li/ye, X, 77; es-Sübki, Tabakatu'~-qfi'iyye, II,
274; bn Hallikan, V~feyat, I, 112.
3 bnu'l-Esir, ei-Liibab, III, 171; es-Sübki, ag., Il, 275. 4
el-Münavi, Kevakip, I, 218. 5 es-Sübki, ag., II, 275; el-Askalani,
Tehzip, II, 136.
16 Kalp Hayat - 1
ulaan, iki yüzü akn eserine ramen Muhasibi'den çok söz edilmemitir.
Nitekim hayat hakknda bilinenler, yani tarih ve tabakat kitaplarna
geçen malumat, birkaç paragraf geçme mektedir. Bunun nedenini,
müellifimizin yaad ortamda arayanlar olmutur. Çünkü Muhasibi, biri
Ahmed b. Hanbel'in ban çektii ve Ehlü'l-hadis olarak bilinen düün
ce, dieri de, Vasl b. Ata'nn temellerini att Mu'tezile olmak üzere,
zt iki fikir cereyannn hükümferma olduu bir ortam da yaad. Bu
dönemde Mu'tezile, devlet destei görmekte ve fikirlerini zora
bavurarak yaymaktayd. Muhasibi, hadisçilere yakn ve onlarla ayn
düünceleri payla§yordu. Ancak, Ahmed b. Hanbel onun kelami
meseldere dalp, bu konuda birtakm düünceler ileri sürmesinden
holanmamt. Gerekçe de, Muhasibi'nin Mu'tezile'ye reddiyye yazarken,
onlarn fikirleri ne uzun uzadya yer vermesi, böylece bid'atç
fikirlerin ümmet arasnda yaylmas, eklinde açklanyordu. Nitekim,
Ahmed bn Hanbel'le aralarna soukluun girmesinin ve inziva hayat
yaamasnn nedenlerinden birinin bu olduu, kaydedilmekte dir.6
Ancak Muhasibi'nin, tabir yerinde ise, kenarda kalmasmn nedeni
sadece bu olmamaldr. Onun yaad asr, hadislerin rivayet, hfz, yazma,
toplama ve tasnifyle uralan ve bu i için meakkatli yolculuklar
yaplan; ayn zamanda bid'at ve uydurma hadis tehlikesine kar,
ahslarn ve sözlerinin çok ince tenkit lerden geçtii bir dönemdir.
Bu muhaddis ve rivller, kendi me totlarndan ayrlan ve fkh olsun,
vaaz olsun veya kelam olsun, hadis dndaki bütün ilimleri ve
metotlar iddetle tenkit ederek bid'at damgasn vurmaktaydlar.
Sünnetin korunmas gayesiyle, naslarn zahirine önem veriliyor, hangi
sebeple olursa olsun, deerlendirmeler ho karlanmyordu. Ksacas ilim,
aratrma
6 es-Sübki, ag. II, 39.
Muhasibi'nin Hayat ve Eserleri (Giri) 17
ve iyice anlama (fkh) deil; hadis, onun senedi ve metninden
ibaretti. Hadis üzerinde fikir yürütmek, onun snrlarn a§ar. Ehl-i
hadis, bir alimin herhangi bir konuda ara§trrna ve içtihada dayal
bir §ey söylediini veya bir kelarncnn, Allah'n sfatlarn dan
birinde bir görü§ serdettiini ya da bir nasihatçnn nefsin
hallerinden birini §erh ve izah ettiini gördüklerinde, harniyet ve
öfkeleri kabaryor, yaptna kzyar ve kendilerince tenkide rnedar
saydklar bir vasfn hedefleyerek onu lekelerneye çal§ yorlard. Cerh
ve ta' dil kitaplarnda bu tür olaylar az deildir.7
Selefi bak§ açs olarak rne§hur olan bu yakla§rn Muha sibi a§mak
isteyince, §im§ekleri üzerine çekti. Çünkü o, nefsin halleri,
tezkiyesi ve ayplarnn açklanmas konusunda, çok erken devirlerde söz
söyleme ve kitap telif etmeye ba§lam§t. Bu konularn, sadece naslarn
zahirini deil, tefekkürü bile a§arak, çok ince bir iç gözleme ve
daha sonraki dönemlerde çokça sözü edildii gibi, ilhama ihtiyac
bulunmaktadr. Bu türden bir yaklamn selefi bak açsyla ho
karlanrnasn beklememek gerekir. Nitekim bu gün bile benzer skntlar
yaanmaktadr.
Dier taraftan Muhasibi, "Her zahidin zühdü, rnarifeti, marifeti
akl, akl da imannn kuvveti ölçüsündedir."8 der ve kalp, akl ve
arnel bütünlüünü vurgulard. Tasavvufi tavrna ramen, akli yaklam
terk etmemi, hatta akln kullanlmasn savunmu§ ve özellikle Mu'tezile
ile olan tartmalarnda, on larn aklc metodunu kullanm§tr. Bu da
hadisçilerin tepki sine neden olan hususlardan biridir.
Bu konuda Ebu Zur'e unlar söyler: "Ahmed ve bakalar, tpk helal ve
haram konularnda §er'i delil olmakszn srf içti lada söz söylemeyi
kabul etmedikleri gibi, sf.filerden havatr
7 Ebu Nuaym, Hilye, X, 74. 8 el-Muhasibi, Risalet'I-Müstcr~idln,
54.
18 Kalp Hayat - 1
ve vesveseler üzerinde konu§anlar da, bu konudaki sözleri §er'! bir
delile dayannayp mücerred görü§ ve zevkten kaynakland
için,'yermi§lerdir. "9
bn Kesir ise §U deerlendirmeyi yapar: "Ahmed b. Han bel'in
Muhasibl vb. ile görümeyi ho§ kar§lamamas, onlarn sözlerinde bir
nevi nimetlerden uzak durma ve §eriatn isteme dii çetin riyazet
kaideleri, zorluklar ve hakknda hiçbir emir bulunmayan dakik ve
zirve seviyedeki muhasebenin varldr. §te bu yüzdendir ki, Ebu Zur'a
er-Razi, Muhasibl'nin er Ri'aye'sine vakf olunca, bu bid'attr,
demi§, kitab getiren adama da, "Sana dü§en Malik, Sevr!, Evza'i ve
Leys'in kabul ettiklerini kabul etmektir." diye tembih
etmi§tir."10
mam Ahmed b. Hanbel ve hadisçilerin bu tavrndan olsa gerek,
Muhasibi 243/857 ylnda Badat'ta vefat ettiinde cena zesine,
beklenenden çok az kimse katlm§t. 11
Muhasibi'nin dü§ünce süreci ile Gazali'nin dü§ünce süreci benzer
çizgiler ta§r; ikisi de tam bir kelam tahsili ald, dö nemlerinin
felsefi ve dini meseleleri konusunda çok iyi teçhiz edilmilerdi.
Ksmen olaylarn basks, ama daha çok kendi iç ahlaki zorlamalar
sonucu, varp karar kldklar netice ayn oldu: Tasawuf.
9 Ebu Zur'a er-Razi, Camiu'I-iim ve'I-Hikem, 223. 10 bn Kesir,
el-Bidaye, X, 330. 11 bn Hallikan, Vifeya, Il, 53; Sülemi, Tabaka,
56. Ahmed b. Hanbel'le Muhasibi arasndaki soukluu deerlendiren ve
cenazesine sadece dört ki§inin katldna dair rivayetin §üpheli
olduunu söyleyen Sübkl, görü§ünü §öyle dile getiriyor: "B;na göre
bu kabil §eyler her bölge ve her devirde alimler arasnda,
arkada§nda gördüü bir hatay tashih etme gayesiyle ve bir ictihat
eseri olarak, vuku bula bilir. Fakat Hatib-i Badadi ve ba§kalarnn
naklettikleri, Muhasibi kclarn ilmi nin baz meselelerinde
konu§ffiU§ da bu yüzden Ahmed b. Hanbel onu terk et mi§; Muhasibi
de, halkn imama bal olduunu bildii için, Badat'taki bir evde
saklanm§ ve orada ölmü§, namazn da sadece dört ki§i kldrm§,
§eklindeki söz lerin sahih ve olmu§ olmas ihtimalden uzaktr. Hafz
Zehebi de el-Mizan'da [II, 1~19] buna i§aret etmi§ ve "Münkati',
aslnn olmas zor bir hikayedir." demi§tir." es-Sübkl,
Tabakatu'-qfi'iyye, Il, 39.
Muhasibf'nin Hayat ve Eserleri (Giri) 19
Muhisibl'nin, Gazali'nin Münkiz'ine bir prototp olu§tur mu§ olan
Vesaya adl eseri, ksmen de olsa, hayatnn seyrini dei§tren fikri
olaylar konu edinir. Onu etkileyen en önemli §ey, ümmetin, her biri
kurtulu§un kendi tekellerinde olduu nu iddia eden çok saydaki frka
ve alt frkalara bölünmü§ ol masyd. Hayatnn büyük bölümünü bu
frkalar arasnda srat müstakimi aramakla geçirdi. Hakikati bilme ve
ya§ama iddia sndaki her türlü insanla görü§tü, fakat hiçbirinden
tatmin olamad. Birçoklar, dünyevi makamlar ve menfaatlerle bu i§
yapyorlard.
Muhasibi §öyle diyor: "Ben derinliine tefekkür edip, u zun uzun
dü§ünerek, hidayete ula§tracak bilgi aradm. Daha sonra Allah'n
Kitab, Resulü'nün sünneti ve mü'minlerin icma'ndan anladm ki,
harisolmak insan körle§tirir ve böylece onu hak yolu aramaktan
engeller, neticede de batla dü§ürür."12
Bu dü§ünce onu, kendisine Muhasibi adn vermeye neden olan muhasebe
yapmaya veriyazetle birlikte ahlaki dönü§üme sevk etti. Gördü ki,
hak ve kurtulu§a götüren yol Allah korku sundan (havf), O'nun
emirlerine tabi olmaktan, O'na tam ihlasla ibadet etmekten ve
Resulü'nün sünnetine tabi olmaktan geçer.3
Muhasibi'nin Kelam ilmindeki Veri Muhasibi'nin hayatn anlatan
yazarlarn ihmal etmedii
bir ifade de bir usul adam olduu §eklindedir.14 Badadi, bura daki
usul ifadesinin usulu'd-din olduunu belirtir.15 Usulu'd dinden
kastedilen ise, günümüz kelam ilmidir. Daha önce de
12 ei-Muhasibi, ei-Vesiyi, 14. 13 Ta§köprüzade, Mevzuat'l-Uium, II,
844. 14 bn Hallikan, Vifayat, I, 158 15 el-Hatib el-Badadi, Tarih
Badad, VIII, 211.
20 Kalp Hayat - 1
belirttiimiz gibi, Ahmed b. Hanbel, Muhisibi'yi, kelam il miyle
ilgilenmesinden, özellikle de Mu'tezile'ye cevap verirken
eserlerine önce onlarn fikirlerini yazp sonra da bu fikirleri
çürütme yoluna gitmesinden ötürü tenkit etmi§tir. bn Han bel'e
göre Muhisibi, onlarn fikirlerini eserlerine almakla, yay
gnla§masna neden olmaktayd. "Çünkü." diyor bn Hanbel, "Onlarn yanl§
fikirlerini okuyan kimse, bu fikri çürüten ceva b okumayabilir
veya okusa da anlamayabilir. Böylece yanl§ fikir kafasna yerle§mi§
olur."16
Daha sonra gelecek olan Gazali, eserlerinden çokça etki lendii
Muhasibl'yi destekleyecek ve §öyle diyecektir: ''Yanl§
da olsa bir fikri inedeyip kaydetmeden çürütmek mümkün deildir.
"17
Siyasi ve dini farklla§malarn slam toplumunun bütün lüünü tehdit
ettii andan itibaren, onun birliini koruma fikri, kendini orta yol
ya da Hz. Peygamber'in slam' anlama ve ya§ama tarzn esas alma
anlamnda, Ehl-i Sünnet ve'l Cemaat olarak adlandrm§tr. Gerçekte bu
kavram, vahye ilk muhatap olanlarn, inanç, ibadet, hukuk ve ahlak
gibi bütün alanlarda slam' bir bütün olarak sonraki nesillere
aktarma yolunun temel alnmasn ifade ediyordu.18
Dü§ünce ekolleri içerisinde gelenee daha fazla önem veren ve bu
yönüyle öne çkan Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaattir. inancn akli esaslarn
ortaya koyma, gelenein dilini bilgi düzleminde tanmlama ve dü§ünce
düzleminde temellendirme onuru daha ziyade bu ekole aittir. §te
Sfatiye §eklinde adlandrlan ve Mu hasibi, bn Küllah (240/853) ve
Kalanisi (255/869)'den müte§ekkil grup, bu dü§üncenin öncülüünü
yapm§lardr. E§'ari'nin Sün-
16 ag. VIII, 114. 17 Gazali, ei-Münkiz, 165. (A. Mahmud'un §erhiyle
birlikte.) 18 e§-atbi, ef-Muvafakii, Il, 258.
Muhasibi'nin Hayat ve Eserler (Giri) 21
nilie geçiine k tutan çizgi bu üç ahsn belirlemi olduu çizgidir.
Bunlar seleften olmakla birlikte, kelam ilmiyle uram ve selef
mektebinin akidelerini, kelamdan elde edilen delillerle
savunmulardr. E'ari'nin hocasyla fikir ayrlna düüp onlara
katlmasyla, onlarn görülerini kelam metoduyla açklamasna büyük
destek olmutur. 19
Muhasibi, Mahiyetu'l-Akl ve Fehmu'l-Kur'an adl eser lerinde, akl,
Kur'an ve Allah'n sfatlar, eyann yaratl gibi kelami konular
incelemektedir. Onun tasavvuf: tavrna ve itikadi konular dahil baz
meselelerde akln yetersizliini be lirtmesine ramen, akli yaklam
terk etmemesi, hatta yerine göre akln kullanlmasn savunmas;
özellikle Mu'tezile ile tartmalarnda onlarn yöntemlerini kullanmas,
Ehl-i hadis'in tepkisine neden olmutur.
Ksacas Muhasibi'nin eserleri incelenince onun Ehl-i hadis ile
Mu'tezile arasnda orta yolda bulunduu, Ehl-i Sünnet ekolünün
olumasna öncülük eden kiilerden olduu anlalmaktadr.Z0
Muhasibi'nin Hadis ilmindeki Yeri
Zahiri ilimle, batni ilmi cem'eden, tasavvuf, kelam ve f khta
imam, bilhassa hadiste fevkalade mahir olan Muhasibi, kendi
nefsinde saduk, makbul bir ravi olarak kabul edilir.21
Muhasibi, Badat gibi, devrin ilim ve irfan merkezinde neet ettii
için, geni bir mürid ve müderris kitlesinden ya rarlanma imicim
bulmutur. Hocalar arasmda u isimler zik redilmektedir: "Abdullah
b. Bekr, Ebu Bekir b. Ebi eybe, Ebu
19 ehristani, el-Mi/el ve'n-Nihal, I, 65. 20 Geni bilgi için bk. A.
Mahmud, Üstazu's-Sairiln, 101-102; N. Macit, Ehl-i
Sünnet Ekolüniin Douu, 71 vd. 21 bnü'l-Esir, el-Liibab, III, 171;
el-Askalani, Tehzib, II, 136; A. J. Arberry, Srfsm,
51.
22 Kalp Hayat - 1
Davud et-Tayalisi, Haccac b. Hammad, Halef b. Hiam, Ha im b. Kasm,
shak b. sa, Muaviye~- Ömer, Osman b. Ebi eybe, Ömer b. Talha, ureyh
b. Yunus, Veki b. Cerrah, Ya kup b. brahim ve bakalar. Kendisinden
ise, Ahmed b. Hasan, Ahmed b. Kasm, Cüneyd-i Badadi, Ahmed b.
Mesruk, smail b. shak, Hüseyin b. Hayran ve bakalar rivayette
bulunmu lardr.22
Hadiste imam olmasna ramen Kütüb-i Sitte'de rivayeti yoktur. Bunda
bilhassa kendisini hadis rivayetine hasretmeme sinin yannda,
muasrlarndan gördüü muhalefetin tesiri ol duu düünülebilir. Bu
sebeplerden ötürü, eserlerinde zik rettii ve çou Kütüb-ü Sitte'nin
bir ksmnda farkl senetlerle yer alan hadislerin, bu kitaplardaki
senetlerine ad girmemi olmaldr.
Eserlerinde hadislerle bolca istihadda bulunan Muhasibi, haliyle
bir hadisçi gibi hareket etmemiti. O cemiyetin derin denizler
halini alan ve içinde çok insann boulduu, az insa nn kurtulduu
ihtilaflarn müahede etmi, insanlarn dünya lklara, riyaya, kibre
vb. kötü ahlakiara gark olmu durumlarn tahlil ederek tedavi yollarn
aramt.2' Bu sebeple O'nun için hadisin muhtevas önemliydi.
Filhakika bu bütün zahid ve sufiler için ortak bir tutumdur.
Bu açdan Muhasibi'nin hadis rivayetlerini incelediimiz de
genellikle hadisleri senetsiz olarak zikrettiini görürüz. Bu büyük
ölçüde yaz gayesinden kaynaklanan bir durumdur. Hadis sevkinde
kulland eda sigalar bu durumu gösterecek mahiyettedir. Fakat bu
tespit O'nun hadisleri hep senetsiz rivayet ettii anlamna
gelmemelidir. Özellikle ilk dönemle-
22 bkz. el-Muhasibi, el-Ak/u ve Fehmu'l-Kur'dn, 279, 285, 299, 395,
396; er-Ri'aye, 57, 58; el-Mekasib, 42; ez-Zehebi, Mizar, I, 430;
bnü'l-Esir, Lübab, III, 171; es Sübki, Tabakatu'~-qfi'iyye, II,
276; el-Askalani, Tehzib, Il, 135.
23 el-Muhasibi, el-Akl ve Fehmu'l-Kur'dr, (Muhakkik mukaddimesi),
26.
Muhasibf'nin Hayat ve Eserleri (Giri) 23
rinde yazd eserlerde, mesela Fehmu'l-Kur'an'da hadisleri genellikle
senedi vermitir. Ancak Muhasibi, daha ziyade sa habi ravileri
zikretmekle yetinir. Bazen de senedi vermemekle birlikle, ittisal
ve inkita'na iaret eder.24
Muhasibi nadir de olsa, senet tenkitleri yapar.25 Ksacas
senet konusunda Muhasibi iin ehli biri olarak karmza çkar.
Muhasibi'nin rivayet ettii hadislerin çok az bir ksm, laf zen,
mehur kitaplarda bulunan hadislerle uyumamaktadr. Bu durum,
er-rivaye bi'l-manann caiz olmas prensibiyle açk lanabilir. Çünkü
Muhasibi'nin dönemi henüz tasnif dönemi dir. Tasnif döneminden
sonra er-rivaye bi'l-manaya ihtiyaç kalmamtr. Bazen rivayet
farkllklarna da iaret etmitir.26
Muhasibi'nin ulalabilen eserlerinde kullanm olduu merfu 497 hadisin
shhat ve zaaf durumunu tesbit etmek kolay deildir. Çou senetsizdir
ve kendisi Kütüb-ü Sitte'nin müel liflerinin hepsinden önce
yaamtr. Dolaysyla bu hadislerin mehur hadis kitaplarndaki senedere
göre tashih ve tazyifi yerine, bir asllarnn olup olmadna göre
deerlendirilmesi daha uygun olur kanaatindeyiz.
Bu prensibe göre hareket edilirse, tesbit edilen 497 hadisin 426
tanesinin asllar mevcuttur. Geriye kalan 71 hadisin bak labilen
hadis musannafatnda bir asllar bulunmamtr. Ancak asl bulunmayan bu
hadislerin tamamna yaknnn ahidierinin olduunu belirtmeliyiz. Bu
durumda, bunlarn görmediimiz veya bize ulamayan bir asllarnn olmas
uzak bir ihtimal deildir.27 er-Ri'aye'de asl bulunmayan 31 hadis
vardr. Telif ettii ilk eser olan Fehmu'l-Kur'an'da ise bir tane asl
bulun mayan hadis vardr.
24 bk. er-Ri'aye, 315. 25 bk. er-Ri'aye, 270. 26 bk. el-Akl ve
Fehmu'I-Kr'ln, 472; Adabu'n-Nüffs, 81. 27 kr. el-Aclfni,
Ke[u'l-Hqfa, I, 66.
24 Kalp Hayat - 1
Burada §Unu dü§ünmek mümkündür: Muhasibi, ehl-i hadis muhitinde
bulunurken onlarn yannda mütedavil olan hadisleri kullanm§tr.28
Zamanla onlarn muhitinden ayrlp zahid ve sufilerin çevresine dahil
olunca, bu sefer onlarn ya nnda yaygn olan, dikkatlerini,
meraklarn teksif ettikleri muhtevadaki hadisleri kullanr olmu§tur.
Gerçekten de asl
bulunmayan söz konusu hadislerin ilgili olduklar mevzular da bizi
böyle dü§ündürecek mahiyettedir. Bu hadislerin hemen hepsi zühd,
dünya, kibir, riya, ihlas havf-red, zikir, adap vb. ahlak- hasene
veya seyyi'e ile ilgilidir.
Bu tür hadisleri kullanmasnda terib, terhip ve ahiakla il gili
hadisler konusunda hadis alimlerinin mütesahil tutumlar da rol
oynam§ olmaldr. uras bir vakadr ki, muhaddisler mezkur konulardaki
hadislerde, alkim hadislerinde gösterdik leri titizlii göstermeyip
bu konularda zayf hadisleri kullan makta beis görmemi§lerdir.29
Abdurrahman b. Mehdi ve Ahmed b. Hanbel'in sözlü beyanlarnn
yannda30 Abdullah b. el-Mübarek'in Kitabu'z-Zühd'de, Buhari'nin
el-Edebu'l-Müf red'de kulland hadisler bunun açk delilleridir.
Muhisibi de bu espriye uygun hareket etmi§ olmaldr.31
Muhasibi ve D Tesirler Tasavvufu bir nevi mistisizm olarak gören ve
mistisizmi in
sanln mal, ortak tavr, her dinin özü ve muharrik gücü32 §ek linde
tavsif eden müste§rikler, slam'la ilgili, özellikle tasavvufu
28 Belli çevrelerde ne§hur olan hadislerin varl için bk. es-Suylti,
Tedrib, II, 1-73. 29 bk. bn Ebi Hatin, ec-Cerh ve Ta'dil, I, 10,
41, II, 30-31; Ebu Talib ei-Mekkl,
Kutu'l-kulub, I, 363; Ahmed Nain, Tecrid (Mukaddime), I, 340;
et-Tehanev!, Kavaidfl'Ulumi'l-Hadfs, 92.
30 es-SahM, Fethu'l-Muls, I, 267; es-Suyuti, Tedrib, I, 298. 31 bk.
. Canan, Hz. Peygamber'in Sünnetinde Terbiye, 10. 32 Arberry,
Su.fism, 11; Underhill, Mysticism, 9; Nicholson, slam Su.fileri,
1.
Muhasibi'nin Hayat ve Eserleri (Giri) 25
konu edindikleri çal§malarnda bütün gayretlerini, bu müesse se~·
slam d§ etkilere borçlu olduunu kabul ettirmek için ha -cam1lardr.
Bu insanlardan §Unun veya bunun insafl veya obje tf olduunu
söylemek, mutlak bir hakikati ifadeden çok, bir nispet ve
derecelendirme gösterecektir. Onlardan hiçbirinin tamamen objektif
ve art niyetten uzak olduunu söyleyebilmek, üzülerek belirtelim ki,
mümkün olmuyor. nsanln ilim ve tefekkür tarihi bakmndan derin bir
üzüntü olarak kar§mzda duran bu olgu, ne yazk ki, bir
gerçektir.33
Bu dü§üncenin doru olmadnn en büyük delillerinden birisi de
Muhisibi ve eserleridir. Derin bir tefekkür ve ara§ trma ürünü
olan eserlerinde d§ tesirin izini bulmak mümkün deildir. Bu eserler
tamamyla, Kur'an ve hadisin olu§turduu genel kültürün ürünleridir.
Batl ilim adamlarnn yeterince ilgilerini çekmemesinin nedeni de bu
olmaldr. Nitekim Nicholson, üçü tasavvufla ilgili olmak üzere, slam
dini ve Müslümanlar hakknda yazm§ olduu dört14 kitabnda, Muhi
sibi'den bir defa bile söz etmemi§tir. Ancak, slam Kültürü adl
eserinde ksa bir paragrafla söz edip geçmektedir.
Dier yazarlarn da genel tavr bu §ekildedir. Etrafl bir in celeme
yapmadan Muhasibi'den çok ksa birkaç cümle ile söz eder ve konuyu
§öyle balarlar: "Muhisibi Hristiyanlktan etkilenmi§tir." Bu
iddialarna delil olarak da, onun baz eser lerinde, Hz. sa'nn baz
sözlerini ve srailoullar'ndan bir iki hikiyeyi aktarmasn
gösterirler.
Oysa ayet ve hadislerde bu tür aktarmalar olduu gibi, bir çok slam
alimi de benzeri söz ve hikayeler aktarn§lardr. Mesela, Ahmed b.
Hanbel, ez-Zühd adl eserinde, Hz. sa'dan
33 M. Turhan, Kültür Deiimleri, 10; H. Aydn, Muhasibl'nin Tasavvuf
Felsifesi, ll; Y. N. Öztürk, K ve H. Göre Tasavv1f, 41.
34 Bu eserlerin adlar öyledir: slam sq(leri; slam Tasavvufu
Üzerinde AraJtrmalar; Tasavv!fta ahsiyet Fikri; Arap Edebiyat
Tarihi.
26 Kalp Hayat - 1
öütler; Hz. sa'dan hikmetler ve Hz. sa'nn zühdü ad altnda üç fasl
ayrm§tr. Ama hiç kimse onun Hristiyanlktan etki lendiini iddia
etmemektedir.
Muhasibi'nin hikmet kavramn kullanmas da bu etkilerr meye delil
gösterilemez. Çünkü Kur'an35 ve hadiste36 hikmet kavram kullanlm§;
müfessir ve §arihler bunun üzerinde ge ni§çe durmu§lar ve neticede
hikmetin, Allah'n inayetiyle olu §an dini bilgi ve marifet olduunu
söylemi§lerdir.
Öyle ise Muhasibi'nin, Hristiyanlktan etkilendii iddias isbatlanmas
güç ve delilden yoksun bulunmaktadr.
35 bk. el-Mu'cemu'l-Miifehres li Elfaz'I-K.ur'dn, hikmet maddesi.
36 bk. el-Mu'cemu'l-Müfehres li Effaz'I-Hadis, hikmet
maddesi.
ESERLER Muhasibi, slami konularda youn bir telif döneminin
balad asrcia yaamtr. Hayatn anlatrken ksaca dein
diimiz gibi, baz saiklerden ötürü, biraz kenarda durmas, onu çok
eser vermeye sevk eden sebeplerden biri olmaldr. Yetmi be seneyi
akn ömrünü verimli bir ekilde deerlendiren müellifimiz, hepsinin ad
ve muhtevas bilinmese bile, iki yüz civarnda esere imza atmtr.
Hadis, kelam ve tasavvufta imam, fkhta ise önemli bir yere sahip
olan Muhisibi, en çok tasavvuf konusunda yazm ve bu arada kelam ve
hadisle ilgili birçok konuya da temas ederek eserler
vermitir.37
Biz gelecek satrlarda, kaynaklarda ad geçen ve dünyann deiik
kütüphanelerinde el yazmas eklinde bulunan veya tahkik edilerek
baslan ve onun imzasn tayan eserlerinden, tesbit edebildiimiz
kadaryla, muhtevalarna bakarak ksaca tantmak istiyoruz.
a. er-Ri'aye li Hukukillah: Muhasibi'nin, tercümesini yapmaya
çaltmz bu eseri, 550
sayfayla en hacimli eseridir. lk defa Margaret Smith tarafndan 15
sayfalk mukaddime eklenerek neredilen (Londra, 1940) eser, daha
sonra tahkik edilerek Abdulhalim Mahmud ve Taha Abdulbaki
Sururtarafndan yaynland (Kahire, 1958). Üçüncü defa Abdulkadir
Ahmed Ata tarafndan tekrar tahkik edilerek baslmtr (Kahire,
1970). Ancak Margaret Smith ve Abdulhalim Mahmud ile Abdul baki
Surur'un daha önce yaptklan neirden söz etmemesi mani dardr. Biz
tercümemizde bu son neri kullandk.
37 Taköprüzade, Mevzuat, I, 781; Attar, Tezkire, 303; e-a'rani,
et-Tabaka!, I, 64; Hücviri, Keifu'I-Mahc1b, 206; Badadi,
Tarihu'l-Badad, VIII, 211; ehristani,
Mi/el, I, 40.
Hadislerin kayna dipnotlarda verilmitir, ancak, tertibi bizim
alageldiimiz ekilde olmad için, hadislerin kayna n verirken,
yeniden gözden geçirdik
er-Ri'aye, tamamyla bir tasavvuf ve ahlak felsefesidir. Do kuz
bölümden oluan eserin giri mahiyetincieki birinci bölü mü, Allah
hakkn kavram olarak açkladktan sonra, nelerin Allah hakkna dahil
olduunu, ayet ve hadislerin nda sra lar.
Eserin en uzun olan (147 sayfa) birinci bölümü riyaya ay rlmtr.
Riya, çeitleri, gizli olan açk olan, kibir ve ucubla kark olan, ne
zaman ve ne ekilde ortaya çkt, en küçüü ve en büyüünün özellikleri,
riyadan ötürü nafileleri terk etme, topluluk arasnda ve yalnzken
riyann durumu, anne babaya kar riya ve benzeri konular,
derinlemesine ele alnmaktadr.
kinci bölüm, arkada ve dostlada görüme, bu görümeler srasnda baa
gelen manevl' tehlikeler, nefsin onlarla uygun olmayan eylere
dalmas, nefsin özellikleri ve kandrma yollar gibi meseleler ele
alnmaktadr. Üçüncü bölüm de yine nefse, özelliklerine ve rabet
ettii eylerin izahna ayrlmtr.
Dördüncü bölüm ucba ayrlm. Amel, yanl düünce, i lim, dünya mal ve
makamlar, soy sop ve say çokluuyla yap lan ucub, geni bir ekilde
tahlil edilmektedir.
Beinci bölüm kibri ele almaktadr. Çeitleri, ortaya çk yerleri,
riyadan ileri geleni, dünya mal ve makamlar, ilim, soy sop,
arnelden kaynaklanan, kibri yok etmenin yolu, bid'at ehli ve
kifrlere kar kibir vb. konular bu bölümde ele alnmakta dr.
Altnc bölümde ise, aldanma konusu ilenmektedir. Dier aldanmalarn da
sebebi ve neticesi olduundan, bata Allah ile aldanma konusu ele
alnmtr. Daha sonra red ile aldanmann fark, ilim, amel, hadis ve
Kur'an ezberleme, deiik frkalarla
Muhasibi'nin Hayat ve Eserleri (Giri) 29
tart§ma, veri', uzlet, gazve, hac, gece ibadeti, takva, i hlas vb.
konularla aldanma meselesi, dei§ik temsillerle izah edilmek
tedir.
Yedinci bölüm haset konusunu ele alr. Hasedin özellikle ri, haram
ve mübah olan, dü§manlk ve kinden ileri gelen çqidi, neticede
dü§manlk ve kine neden olan türü, hasede sebep olan genel konular,
hasedi nefyetme yolu, hasedin bir zulüm olup olmad konular
incelenmektedir.
Son bölüm olan müridierin te'dibi bölümü ise, ahiiken kendini bir
yere kadar düzeltmi§, Allah hakkna riayet etmede titizlik kazanm§
ki§ilerin, bu durumlarn koruyabilmeleri için dikkat etmeleri
gereken hususlar konu edinir.
b. Dier Eserleri:
1. Adabu'n-Nüfô.s: Takriben 113 sayfa olan bu eserde, ne fis ve
nefsin ahlaki durumlar tahlil edilmekte, nefsin te'dip ve terbiyesi
için gerekli tasavvufi eitime i§aret edilmektedir. Mari fet,
tevessül, dil ve kalple yaplan ameller, ahlaki özellikler, tevbe,
niyet, murakebe, yakin, kibir, gaflet, irade, sdk, heva, riya, sabr
.. gibi konulara deinilmektedir. Baslm§tr. (Beyrut, 1988)
2. Faslun min Kitabi'l-Azama: Yakla§k be§ varaktan olu§an bu eser,
ba§tan sona kelami konulardan söz etmektedir. Yer, gök ve
içindekilerin yaratl§, düzeni, insann yaps, Al lah'n varl ve
birliinin delilleri ve sfatlar gibi konular in celer. Yazma,
Carullah, nu. 1101.
3. Fehnu's-Salat: Salat (namaz) kavramnn anlam, na mazn §artlar,
adab, erkan, Allah'n divanna durma, hu§f',
tazarru', ha vf, reca, kalbi dünyevi endi§elerden temizleme ve
Allah'n büyüklüünü dü§ünme, abdest ve §artlar ve namazn dndaki adab
.. gibi konular inceler. Yazma, Carullah, nu. 1101.
30 Kalp Hayat - 1
4. el-Kast ve'r-Rucu' lellah: 110 sayfa civarnda olan bu eser,
Allah'a yöneli§, O'na snma, tevbe, nefs muhasebesi, vera'' zühd,
takva, hikmet, muhabbet, haya.. gibi konular ince ler. Abdulkadir
Ahmed Ata tarafndan tahkik edilerek baslm§ tr. (Kahire,
1980).
5. Mahiyetu'l-Akl ve Manahu ve htilafi'n-Nasi fihi: Allah'tan akl
(el-Aklu minellah), akln mahiyet, snr, Arap ça'da kullanl§,
ariza-i akln mahiyeti, tefekkür, akln Allah' bilme durumu .. gibi
konulardan söz eder. Önce Ahmet Ate§ tarafndan tahkik edilmeden
ne§redilmi§tir. (Leydn, 1968). Daha sonra Hüseyin el-Kuvvetli
tarafndan tahkik edilerek baslm§ tr. (Beyrut, 1971).
6. el-Mekasib ve'l-Vera' ve'§-übühat: Her türlü rzkn ve gücün
Allah'a ait olduu, tevekkül, rzk elde etmek için çal§mak, kesbin
mqru §ekli, vera' ve mahiyeti, selefn yeme ve çnede tavr gibi
konular §ler. Abdulkadir Ahmed Ata tara fndan tahkik edilerek
baslm§tr. (Kahire, 1969).
7. el-Mesail fi A'mali'l-Kulub ve'l-Cevarih: Zühd, arneli gizli
yapmak, §öhret, nafile ibadetler, na, vesvese, fakr, §ükür, samt,
nefs, gaflet, unutkanlk, kibir, haset, al datma, riya, §eytan,
evrad, kalp arnelleri gibi konular inceler. Abdulkadir Ahmed Ata
tarafndan tahkik edilerek baslm§tr. (Kahire 1969).
8. Kitabu'l-lm: Bu risalede genel hatlaryla ilim ve çe§t lerinden
söz edilmektedir. Mukaddime ve fhristlerle birlikte 159 sayfadr.
Muhammed el-Abid Mezali tarafndan tahkik edilerek baslm§tr. (Tunus,
1975).
9. Risaletu'l-Müster§idin: Sünnete uymann gereklilii, niyet,
tak:Va, nefs muhasebesi, rza, kötü zan, haset, kibir, kalbi bozan
§eyler, sdk, sabr, kanaat, zühd, üns, rza vb. konular inceler.
Abdulfettah Ebu Gudde tarafndan tahkik edilerek
Muhasibi'nin Hayat ve Eserleri (Giri) 31
baslmtr. (Halep, 1964). Faruk Beer tarafndan Selefi Tasav vuf
adyla Türkçe'ye tercüme edilmitir. (stanbul 1990). Ancak basks çok
düzensizdir.
10. erhu'l-Ma'rife ve Bezlü'n-Nasiha: Arneli marifet le yapmak,
kimseye vaatte bulunmamak, yalandan saknmak, lanet etmemek, kimseyi
küfür ve irkle suçlamamak, zahir batn hiçbir masiyete yönelmemek,
insanlarn elindekine göz dikmemek, tevazu sahibi olmak gibi konular
inceler. Yazma, ehit Ali Paa, (nu: 1345/9).
11. el-Vesaya (en-Nesaih): Takvann delilleri, dinin fe sada
uramas, hevann galip gelmesi, maln en büyük fesad sebebi olduu,
kanaat, tevazu, helal ve mahiyeti, iktisad, cimri lik, uzlet,
eytann tuzaklar, arnelle kibir, kalp ve organlarn görevleri, akln
eref .. gibi konular ele alr. Daha önce H. Ritter tarafndan (Roma,
1935), sonra da Abdulkadir Ahmed Ata tarafndan tahkik edilerek
baslm tr. (Kahire, 1965).
12. Kitabu't-Tevehhüm: Bu eser, ölüm sekerat, kabir azab, ahiret
hayatndaki ceza veya mükafat, Cennet nimetleri, Cehennem azab vb.
durumlarn göz önüne getirilmesini ve ona göre hayata yön
verilmesini iler. Önce A.]. Arberry tara fndan (Kahire 193 7),
daha sonra Andre Roman tarafndan tahkik edilerek baslmtr (Paris,
1978). Abdülaziz Hatip tarafndan
Ahiret Perdesini Aralarken adyla Türkçe'ye tercüme edilmi tir.
(stanbul 1995).
13. Bed'u men Enabe lellah: Nefs-i emmare, onun terbiyesi, nefsin
hileleri, tevbe edenlerin makamlar gibi konu lar iler. H. Ritter
tarafndan baslmtr. (Roma 1935).
14. Fehmu'l-Kur'an ve Manahu: er-Ri'ayeden sonra en hacimli
eserdir. ki yüz elli sayfa civarndadr. Tamamyla kelami' konular
inceler. Kur'an'n anlalmas, üstünlükleri, Kur'an fkh, Allah'n
sfatlar, isimleri, lahi' irade, beda, nesh,
32 Kalp Hayat - 1
Kur'an'n mahh1k olup olmad, dei§ik frkalarn görü§leri ve yanl§lklar
gibi konular etraflca ele alr. Önce Ahmet Atq tarafndan (Leydn,
1968), daha sonra Hüseyin el-Kuvvetli tarafndan tahkik edilerek
baslm§tr. (Beyrut, 1971).
15. Adabu'n-Nurus: Adndan da anla§laca gibi, nefsin mahiyeti ve onu
te'dip etmek için uygulanacak metoddan söz eden yüz sayfa civarnda
bir eserdir. Abdulkadir Ahmed Ata tarafndan tahkik edilerek
baslm§tr (Beyrut, 1988).
16. el-Hubbu Lillahi Ta'ala ve Meratibu Ehlihi: el Vesaya ile bir
arada H. Ritter tarafndan tahkik edilerek basl m§tr (Roma,
1935).
17. el-Halvetu ve't-Tevekkülü fi'l-badeti ve Dere cati'l-Abidin:
A. Abdulhalife tarafndan tahkik edilerek basl m§tr. (Beyrut,
1954).
18. Vahdu't-Nizam ve Vahdaniyyetu'l-Lah: 63 sayfa olan bu risale
kelamla ilgili konular ele alr. Abdulkadir Ahmed Ata tarafndan
Müslümanlarn inançlaryla ilgili üç risale ad altnda tahkik edilerek
ne§redilmi§tir (Kahire,
1977).
Konuyu kapatmadan önce, Muhasibi'nin kitaplarn telif ederken takip
ettii metoda da, birkaç cümle ile deinmek istiyoruz. Muhasibi'nin
eserlerinin çou bize, ders muhavere leri halinde, umumiyetle, ismi
belirtilmemi§ bir talebesinin "Dedim ki:" sözü ile ba§layan sorular
sormas ve Muhasibi'nin hoca sfatyla "Dedi ki:" ile ba§layan
cevaplar vermesi §eklinde intikal etmi§tir. er-Ri'aye'de de metod
bu §ekildedir.
Ebu Nuaym bu konuda §öyle bir bilgi aktarr: "Cüneyd §öyle dedi:
"Haris el-Muhasibi bizim eve gelir ve "Kalk beraber salraya çkalm."
derdi. Ben de ona, "Beni nefsimden emin olduum bu uzlet halimden
ayrp, afet ve §ehvetlerle kar§la§a cam yollara m çkaracaksn?"
derdim. O da, "Sen benimle
Muhasibi'nin Hayat ve Eserleri (Giri) 33
gel, korkulacak bir ey yok." derdi. Beraber çkardk, sanki yollar
bombotu, ho olmayan hiçbir ey görmezdik Onun oturduu yere vardmzda
bana derdi ki, "imdi sorularn sor!" "Aklma, soracak bir ey
gelmiyor." deyince, "Nefsine doan eylerden sor." derdi. O zaman
sorular pepee gelmeye balard. Hepsine annda cevap verirdi. Sonra da
evine geçer onlar kitap haline getirirdi."38
Bu metod, er-Ri'aye için de uygulanm olmaldr. Çünkü tamam soru ve
cevaplardan olumaktadr. Fakat soru sorann
kim olduunu tesbit etme ansna sahip olamadk. Ancak Cüneyd veya o
çapta biri olmaldr, zira sorular, bilen birinin azndan çktn
gösterecek ekilde seviyelidir. Soru sorann, cevap veren ahs, yani
Muhasibi olmas da ihtimal dahilinde dir.
Mu hasibi ve er-Ri'aye Üzerinde· Yaplan Çal malar
A. Batda Yaplan Çalmalar.
Daha önce de iaret ettiimiz gibi, Batl ilim adamlar, Muhasibi'ye
pek eilmemiler ve eserlerinde ona yeterince yer vermemilerdir.
Batda ilk defa L. Masignon ilmi bir yaklamla Muhasibi'ye eilmi ve
La Passton de Hallaj (Paris, 1975) adl
eserinin birçok yerinde ondan sözetmitir. Daha sonra kaleme ald
Essai Sur les Origines ... (Paris, 1954) adl eserinde Muha sibi'ye
özel bir bölüm ayrmtr. Masignon' dan sonra batda Muhasibi üzerine
yaplan aratrmalardan görebildiimiz veya haberdar olduklarmz öyle
sralayabiliriz:
38 • Ebu Nuaym, Hilye, X, 78.
34 Kalp Hayati - 1
1. Margaret Smith, An Early Mystic of Baghdad, (Londra,
1935). Yazar bu eserinde, Muhasibi'nin hayatn, fikirlerini,
eserlerini ve eserlerinin yazmalarnn bulunduu kütüphanele ri
incelemektedir. Bu çal§rna Batl ara§trrnaclarn Muhasibi hakkndaki
dü§üncelerine rnüsbet yönden etkili olrnu§tur. Ayrca yazar, W. Gibb
Armaan içerisinde er-Ri'aye'yi ne§ret rni§tir (Fasikül 8,
s.19-343, Londra, 1940).
2. Heirnot Ritter, Muhasibi'nin, Bed'u Men Enabe leyhi, (Roma 1935)
el-Vesaya (Roma, 1935) ve el-Hubbu Lillahi Te'a.la.
(Roma, 1935) adl eserlerini ne§retrni§tir.
3. A. J. Arberry, rnüellifrnizin, Kitabu't- Tevehhüm adl
eserini tahkik ederek ne§retrni§tir (Kahire, 1937). Andre Ro man
bu eseri ikinci defa tahkikli bir §ekilde nqretrni§tir (Paris
1978).
4. Kerrnit Schoonver, al-Muha.sibi and his al-Ri'aya,
(Müslim World, say, 39, s.26-36, Haziran, 1949). Ya:;ar bu maka
lesinde, doktora tezinde Muhasibi'nin bir risalesini özetle diini
ve onda Yunan veya Hind tesirine rastlarnadn ifade
etmektedir.
5. J. Van Ess, Die Gedankenwelt des Harit al-Muha.sibf,
adyla bir çal§ ma yap m§ tr (Bonn, 1961).
6. R. Arnaldez, al-Muha.sibi, The Encyclopaeda of Islam.
(Leden-NewYork, 1993). Ansiklopedinin bu maddesinde Muha sibi'nin
hayat ve eserleri hakknda çok ksa bir §ekilde bilgi
verilrni§tir.
Muhasibi'nin Hayat ve Eserleri (Giri)
B. islam Aleminde Yaplan Çalmalar a. Arapça Yapilan Çalimalar
35
söylenemez. Nitekim baz eserleri henüz bulunmazken, tespit
edilenlerin bir ksm henüz ne§redilmemi§tir. Hayat, fikirleri
ve eserleri üzerinde yaplan ilk kapsaml çal§ma, Abdulhalim
Mahmud'un, al-Mohasibi Un Mystique Musulman Religieux et Moraliste
(Paris, 1940) adl doktora tezidir. Daha sonra Üstazü's Sairin
el-Haris b. Esed el-Muhiisibf (Kahire, 1992) adyla bir eser
kaleme alan A. Mahmud, bu eserin doktora tezi ile irtibatndan söz
etmemi§tir. Abdulhalim Mahmud, Mevsu'atu'l-Turasi'l nsaniyye
içinde (c. IV, s. 761-784) er-Ri'aye'yi tantm§tr.
Tabakat, tarih ve klasik tasavvufkitaplannda Muhasibi'nin
hayat, eserleri ve fikirleriyle ilgili verilen bilgileri hesaba
kat
mazsak, yukanda verdiimiz eserlerinin tahkik ve ne§ri d§nda, Arap
alemi1de yaplan ba§ka bir çal§madan haberdar olamadk.
b. Türkçe Yapilan Çalimalar
Ülkemizde Muhasibi üzerinde yeterince çal§ldn söy lemek mümkün
olmamakla birlikte, yaplan çal§malarn daha dei§ik ve muhteval
olduklann söylemek isabetsiz olmasa
gerek. Haberdar olduklarmz §öyle sralayabiliriz:
1. Hüseyin Aydn, Muhiisibf'nin TasavvufFelsefesi. Doktora çal§mas.
Yaplan ilk çal§ma olmas bakmndan önemlidir. Giri§ te ksaca
Muhasibi'nin hayatndan söz edilmi§tir. (Ankara, 1976).
2. AbdQ.llah Aydnl, Dou§ Devrinde Tasavvuf ve Hadis. Yazarn doktora
çal§mas olan eserin üçüncü bölümü, Söyle nenlerin I§ Altnda
el-Muhiisibf, adn ta§makta ve müelli
fimizin hadisçilii ele alnmaktadr (stanbul, 1986).
36 Kalp Hayat - 1
1979). Yüksek lisans tezi olan bu çal§mada, Muhasibi'nin
haya
t, ksaca, aniatldktan sonra, tefsir ilmi açsndan Fehmu'l
Kur'an tahlil edilmektedir.
4. ahin Filiz, Muhasibi, Hayat, Eserleri ve Fikirleri. Baslmam§
yüksek lisans tezi (Konya, 1990). Yazar ayrca, Muhasibi ve Baz
Tasavvufi Problemler adyla bir makale kaleme alm§tr. (S.Ü. ilahiyat
Fak. Dergisi, say, 4; s.181-187.
Konya, 1991).
5. Nadim Macit, Ehl-i SünnetEkolünün DoU§u. Yazar bu eserinde,
Kalanisi ve bn Kuliab ile birlikte Muhasibi'nin, Ehl-i Sünnet
ekolünün dou§unu hazrlayan ki§iler olduklar n, ksaca baz kelami
konulardaki fikirlerinden örnekler vere rek, açklyor. (Erzurum,
1995).
Mu hasibi'nin Tesirleri Muhasibi'nin birçok eserinin günümüze
ula§m§ olmas,
onun asrndan itibaren büyük tesirler brakan, kabul gören ve sevilen
bir kimse olduunu gösterir.
Tasavvuf klasikleri olarak me§hur olan eserlerin hemen tamamnda
Muhasibi'nin tesiri açk bir §ekilde görülmektedir. Ku§eyri ve
Hucviri gibi eserlerinde tasavvuf ricalini de incele yen
müellifler, bu bölümlerde Muhasibi'ye yer ayrdkiar gibi, tasavvufla
ilgili konular incelerken de ondan sk sk söz eder ve alntlar
yaparlar.
Mesela, Serrac (378/988), vera', sufilerin ilme uyma konu sundaki
ada b, sema', s dk, ihlas, kerem ve itibar; Kelabazi (380-
/990), Allah'n kelam sfat, §ükür, vera' ve mücahede; Ku§eyri
(465/1072), vera', tevekkül, sdk, fütüvvet, huluk, muhabbet ve
sema'; Hucviri (470/1077), fakr, rza, hal, keramet, gaybet-
Muhasibf'nin Hayat ve Eserleri (Giri) 37
huzur, iman, muhabbet ve sohbet adab; Sühreverdi (632/1234),
kendini tanma, veri' ve rza konularn ilerken Muhasibi'den alntlar
yapmlardr.
Üzerinde Muhasibi'nin etkisinin en bariz bir ekilde görüldüü kii
ise Gazali (SOS/1111)'dir. Mesela, Zahid el Kevseri, Muhasibi'nin
Gazali üzerinde etkisinin büyük ol
duunu ve er-Ri'aye'sini tamamyla hya içine yerletirdii ni
söyler.39
Münavi de unlar söyler: "Et-Temimi anlatyor: Mu hasibi, fkhta,
tasavvufta, hadiste, kelamda ve daha baka hususlarda Müslümanlarn
imamyd. Saylar iki yüze varan derli toplu ve faydal eseri vardr.
er-Ri'aye adl eseri, bu konuda saylar çok olan yazarlar için temel
tekil etmitir. hya'da öyle denilmektedir: Muhasibi, muamelat
ilminde ümmetin en hayrls idi. Nefsin ayplarn, emellerini, afet
lerini ve ibadetlerin hakikatlerini aratrmada o, herkese öncülük
etmitir. "40
Daha önce de belirtildii gibi Gazali, Muhasibi ile Ahmed b. Hanbel
arasnda cereyan eden tartmay el-Münkiz adl
eserine alm ve Muhasibi'nin haklln gösteren cümleler serdetmitir.41
Muhasibi hakknda doktora çalmas yapan Abdulhalim Mahmud daha da
ileri giderek, kendisinden çok sonra gelmesine ramen Gazali'nin
onun bir talebesi gibi ken disinden etkilendiini ifade
eder.42
39 bk. Abdülfettah Ebu Gudde'nin Risaletu'l-Müsteqidlne yazd önsöz,
12. 40 el-Münavi, Kevakib, I, 218. 41 Gazali, ei-Mükiz, 165. (A.
Mahmud'un erhiyle birlikte.) 42 A. Mahmud, Üstazü's-Sairl,
52.
38 Kalp Hayat - 1
Seyyidu't-Taife olarak bilinen Cüneyd-i Badadi (297/-
909)' nin adeta Muhasibl'nin elinde §ekillendii ve mqhur Badat
Tasavvuf Ekolü'nün en önemli §ahslarndan, hatta kurucularndan43
sayld hesaba katlnca, onun genel tasav vuf anlay§na ne denli
etkili old uu daha iyi anla§lr kanaa tindeyiz.
Prof. Dr. Abdulhakim Yüce
43 "Badat Medresesi'nin en büyük temsilcisi -söylediimiz gibi-
kurucusu Muha sibi'dir. Badat Medresesi'nden yararlanan sffiler,
Muhasibi'yle veya talebeleriy le sohbet etmi§ler, dorudan veya
dolayl kendisinden tarikat alm§lardr. Bunla rn ba§nda Cüneyd, Ebu
Hamza, Ebu'l-Hüseyn en-Nuri, Ahmed b. Mesruk ve Seri es-Sakat!
gelir. Bu medresenin nazariyeleri, tasavvufun §U konular etrafnda
dönmektedir: 1. Kelami ve tasavvufi anlamyla tevhid ve buna bal
marifet, ilahi a§k, fena ve beka kavramlar, 2. Nefis ve afetleri,
vecd, a§k, dünya ve ahirette Al lah' mü§ahede gibi sffi makam ve
haller ... " Afifi, Servetu'r-Ruhiyye, 94.
MÜELLFN GiR
Bütün sözlerden, istek ve heveslerden önce, Allah'a harnci ederim.
Çünkü, Allah'n hamd ve zikriyle balamayan her mühim i, bereketsiz,
neticesiz ve havada kalmaya mahkum dur. Hz. Peygamber'den de bu
ekilde rivayet edilmitir.
Hamd, evvel ve kadim olan ve daha sonra yok olmayacak Al lah'a
mahsustur. Bu sfat O'ndan baka hiç kimsenin hakk olmad gibi, O'ndan
baka hiç kimseye de yakmaz. Çünkü O var ve bir idi; O'nunla beraber
hiçbir ey de yoktu. Sonra hiçbir asli madde olmakszn eyay yaratmaya
balad. Çünkü O'nunla beraber kadim hiçbir ey yoktu. Diledii gibi
eyay yaratt; ina ve takdir etti. Mahh1katn idaresinde hiçbir orta
bulunmamaktadr. O'nun dnda her ey, O'nun kulu ve mülküdür. Bizi,
kendi fazl, nimeti ve saysz kerem ve cömert liiyle yaratt. Layk
olduu, zatnn keren ve celalinin izzetine yakr bir ekilde, O'na hamd
olsun. O'ndan hidayet ve yar dm diler, O'na dayanrz.
Peygamberi olan Hz. Muhammed' e ve aline salat ve selam
olsun.
Ben, sorularna cevap vermeden önce seni, güzelce din lemeye tevik
etmek istiyorum. Allah'n hakkna riayet etme ve onu yerine getirme
konusunda vereceim cevaplara iyice kulak ver! Umulur ki, Allah seni
yararlanmaya muvaffak eder. Nitekim Allah kitabnda, "Kim, Allah'n
sevdii ve raz olduu ekilde dinlerse bu kendisi için bir öüt, yani
uyarc olur." diye haber vermektedir. Allah bir kulu için bir ey
takdir etmise, o öyle olur ve haber verdii gibi ona ular. Allah
öyle buyuruyor: "Muhakkak ki bunda, kalbi olan (tefiir de: akl
olan denilmi~tir) yahut ~ahid olarak kulak veren kimse için bir öüt
vardr." (Kaf, 50/37). Mücahid "Kalbiyle ahid olmak."
40 Kalp Hayat - 1
kiinin kendi nefsiyle konuup düüneeye dalmamas ve konuulan eyin
farknda olmas, minasna geldiini söyler.
Öyle ise, Allah'n kitabn, alkamndan bir hükmü, bir il mi veya öüdü
dinleyen kii, kendi nefsiyle, duyduu eyin dnda, baka bir eyle
konumazsa, dinledii eye kalbini ahid klm olur. Allah bununla,
dinleyene bir öüt vermeyi dilemektedir. Çünkü Allah böyle
buyuruyor, öyle ise doru dur. Bununla (güzel dinleme) mü'minleri
vasflandrarak onla ra unu emrediyor: "Onlar ki, sözü dinlerler ve
onun en güzeli ne uyarlar. ~te onlar Allah'n kendilerini doru yola
ilettii kimselerdir ve onlar akl- selim sahipleridir." (Zümer,
39/18).
"Kur'Q.n okunduu zaman onu dinleyin ve susun ki, size rahmet
edilsin." (A'raf, 7/204). Her ne kadar bu ayetler, namazda veya
hutbe dinlerken taknlmas gerekli tavr hakknda nazil olmu ise de,
her hayrl sözü dinieyenin taknaca tavr ve edeptir. Allah, Nalle
(bir rivayette Ukaz)'de Hz. Peygamber'i dinleyen mü'min cinleri de
bununla nitelemektedir: "Ona geldiklerinde (birbirlerine): "Susun
(dinleyin)." dediler." (Ahkaf, 46/29). Ko numay terk edip, zihni
oraya teksif ederek kitabn dinlemeyi emretmektedir. Ta ki, kullan
iyice anlasn.
Bunun aksi olan davranlar ise tenkit etmektedir: "Biz onlarn, seni
din:lerken ne sebeple dinlediklerini, kendi aralarnda gizli
konU§Urlarken de o zQ.limlerin "Siz büyü lenmi~ bir adamdan
ba§kasna uymuyorsun uz." dediklerini gayet iyi biliyoruz." (sra,
17/47). Böylece, kalp huzuruyla, yüce kelamn dinlemek için susan
övmü ve kullarna,
gereine uygun anlamalar için, bunu bir terbiye olarak emretmi
tir.
Vehb b. Münebbih'den öyle dedii rivayet edilmitir: "Organlarn
hareketsizlii, gözlerin kapal olmas, can kula ve kalp huzuruyla
dinlemek ve söyleneni tatbik etmeye az-
Allah'n Haklar (Müellifin Giri) 41
mctmek, dinlemenin adabndandr." Bu Allah'n houna gi decek bir
dinleme tarzdr. Organlar, neticede kalbi de ura uracak ve
dinlemekten alkoyacak herhangi bir eyle ura mayacak, gördüü
eylerle kalp oyalanmasn diye gözler yu mulacak, zihin konuulana
teksif edilerek nefsle konu§ulma yacak, konu§ulanlar tatbik etmek
için anlamaya gayret edile cektir. Çünkü Allah'n mü'minleri onunla
terbiye ettii ilk ey, ondan bir §eyler dinleme istek ve gayretini
ortaya koyma lar, sonra niyet ve kalp huzuruyla dinlemeleri ve
anladkla ryla amel etmeleridir.
Hikmetli söz sahiplerinden birisi §Unu demitir: "Güzel konumay
örendiin gibi güzel dinlemeyi de ören! Nite kim konuan sözünü
bitirinceye kadar ona söz hakk vermek, cevap vernede aceleci
olmamak, konuana yüzüyle yönelip ona bakmak, onu anlamak için can
kulayla dinlemek ve anladn ortaya koyacak bir tavr sergilemek,
dinlemenin adabndandr."
el-Gulabi, Sufyan b. Uyeyne'yi, "lmin ba§ güzel dinle medir. Sonra
anlama, sonra hfzetme, sonra onunla amel etme ve sonra da onu yayma
gelir." derken duyduunu bize aktar maktadr.
Bütün bu söylediklerimizi, hikmetli söz söyleyenlerden bir zat u
darb- meselle dile getirmektedir: Tohum eken, tohumu nu getirir ve
ondan bir avuç alp saçar. O tohumun bir ksm yol üstüne düer, onu
hemen kular kaprlar. Bir ksm, üzerinde çok az toprak bulunan bir
kayann üstüne denk gelir. Birazck nemlenir, kök salar. Kökler sert
kayaya varp geçecek yer bula maynca kuruyuverir. Bir ksm, güzel
fakat dikenli bir topraa dü§er bitip boy verince dikenler etrafn
sarar ve boarlar, i§e yaramaz hale gelir. Bir ksm da ne yol, ne
kaya, ne de dikenli olan bir topraa isabet eder. Boy atar ve yararl
hale gelir.
42 Kalp Hayat - 1
Bu misilde tohum eken, hikmetli söz söyleyene; tohum, hikmetli,
doru söze; yola dü§en tohum, dinlemek istemedii halde dinleyen ve
neticede de §eytann kalbine att dü§ünce lerle dinlediini unutana;
kayala dü§en tohum güzelce dinle yen, fakat onu uygulayacak
gayreti ta§mayan bir kalbe havale eden ve anladn ifsad edene,
dikenli topraa dü§en tohum, söze kulak verip onu uygulamaya
niyetli, fakat kötü duygu ve stekierin itiraz kar§snda boulan ve
dinlediklerini if§a edip niyedendii §eyi yerine getirmeyene; ne
yola ne kayala ne de dikenli topraa dü§üp, güzel bir topraa dü§en
tohum ise, sözü dinleyip onu uygulamaya niyet eden, anlayan, yeri
gelince uy gulamak için sabrl olup, kötü duygulardan uzakla§an
adama benzetilmi§tr.
Ebu Abdullah §öyle der: "Söylenen bu darb- mesel, AI lah'n sevdii
ve kullarn kendisi ile terbiye ettii anlamdan ayrlmam§tr. Çünkü O,
kullarn dinleme, susma, itaate niyet ve bunun üzerine sabr,
gerektiinde duyduunu uygulamak ve hem §ehvetlerden, hem de itaatten
alkoyacak ve ifsad ede cek §eylerden kaçnmak ve organlada onu
yerine getirmek üzere e dep lendirmi§tir."
Sana vereceim cevaplar, yukarda anlatld §ekliyle din le! Eer bu
§ekilde dinlersen, Allah, sana vereceim cevaplar dan
yararlanabilme imkan verir. Çünkü kul, Allah'n ho§una gidecek
§ekilde dinlerse, Allah sevdii §ekilde anlamay bah§e der. Çünkü O,
dinleyicinin dinledii §eyi gayet iyi bilir, irade ve ilgisinden
haberdardr, organlarn da görmektedir. Allah'n kendisini anlamak
istemeyeni aypladn ve onlarn bu tavrn bildiini §öyle derken duymadn
m? uBiz, onlarn seni dinler ken ne maksatla dinlediklerini ve
kendi aralarnda fslda§ malarn ... çok iyi biliriz." (sra,
17/47).
Allahin Haklar (Müellifin Giri) 43
Öyle ise, Allah azze ve celle seni görmektedir, gayret ve istek
lerini bilmektedir. Kalbini, sana vereceim cevaplar ve yazacakla
rma bakarken ve cevaplarm dinlerken, Allah'n houna gidecek eyler
konusunda salam tut ki; O'nun izni, yardm, lütfu ve dilemesiyle,
O'na hakkyla itaat etmeye imicin bulabilesin.
Allah Hakkna Riayet Etme ve Verine Getirme }-!aris öyle dedi:
"Senin, Allah hakk ve ona uyma konu
sunda sorduun eye gelince; dorusu sen asrmz insanlarnn tümünün
yerine getirmeyip zayi ettii öyle önemli bir ey sor dun ki, Allah
onu korumak için peygamberlerini ve sevdii insanlar
görevlendirmitir. Çünkü onlar, O'nun emrine uy mu ve vasiyetini
korumulardr.
Bu konuyla ilgili Hz. Peygamber'in kz Hz. Fatuna'nn to nnlarndan
Muhammed b. Ali b. Hüseyin'den u hadis rivayet edilmitir; "Onlar,
bakalarnn korktuu eylerden korkmayp, emniyet içinde yaadklar büyük
bir varla sahiptirler. Bakala rnn ancak ümit edebildikleri fakat
kavuamadklar eyleri elde etmilerdir. Veçhini onlara göstereceini
va'dettii hak meclisin dedirler. Ru'yet ve rzasna nail ederek
onlar, ikramn son nok tasna ulatrmtr. Ondan daha yüksek hiçbir
makam, ikram ve gayenin bulunmad o hak meclisinde onlara "Emrime
itaat eden, vasiyetimi koruyan ve gyabmda Benden korkan kullann,
ziyaretçile-im ve mahlukat arasndan seçtiim kiiler! Sizlere
merhaba!" der.44 Çünkü onlara emanet edilen ve Allah'n yerine
getirilmesini emrettii her eyi koruyup yerine getirdiler. Nite kim
Hz. Peygamber de öyle buyurmutur: "Hepiniz çobansnz ve hepiniz
emrinize verilenden mes'ulsünüz."45
44 Heysemi, Mecmcu'z-Zevaid, X, 422. 45 ei-Bulu1ri, Cum'a, 11,
Cenaiz. 32; Müslim, maret, 20; Ebu Davtd, maret, 1; et
Tirmizi, Cihad, 37; Miisned, II, 5, 55.
44 Kalp Hayat -J
Öyle ise kullara dü§en §ey, gerek kendilerinin ve gerekse
sorumluluklarn yüklendikleri kimselerin hakk olarak, Al lah'n
gerekli kld görevleri yerine getirmektir. Devlet reisi halkndan
mes'uldür. ster toplumun genelini ilgilendirsin, isterse bir ferdi
ilgilendirsin, kendisine dü§en görevleri yerine getirmek
mecburiyetindedir. Hz. Ömer'in "Allah'n, Frat nehri kenarnda
kaybolan bir olan hesabn benden sorma sndan korkuyorum!" dediini
hiç duymadn m? Allah, gerek sadece kendilerini ilgilendirsin,
gerekse kar§lkl haklar dour sun, kullarn yükledii her veeibenin
korunmasn ve ona u yulmasn emretmi§tir. §te bu, kullara yüklenen
ve uygulan mas gereken Allah hakkdr.
Allah, kendilerine emredilmedii halde, sonradan ortaya ç kardklar
ve hakkyla yerine getirmedikleri ruhbanlktan ötürü srailoullar'ndan
bir grubu tenkit ederek §öyle buyurmu§tur: u ••• icat ettikleri
nhbanl, biz onlara yazmam§tk. Yalnz Al lah 'n rzasn kazanmak için
(onu kendileri icat ettiler) fakat ona gerei gibi de uymadlar."
(Hadid, 57/27) Ayette geçen "ma" harfinin anlamnda ihtilaf
edilmi§tir. Mücahid; "Onlara bunu, ancak Allah rzasn arasnlar diye
emrettik." minasna geldiini söylemi§tir. Ebu Ümame ve ba§kalar,
"Onlara bunu emretme mi§tik, Ancak Allah rzasn kazanmak için
kendileri ortaya ç kardlar. Allah bunu terk ettikleri için onlar
tenkit etm§tir." demi§lerdir. Çou alimierin benimsedii ikinci
açklama doru ya daha yakndr. Nitekim Cenab- Hak ayetin devamnda, u
•• :fakat Ona gerei gibi uymadlar." buyurmU§tUr.
Allah, kendilerine emredilmeyen ve gerekli de olmayan bir husustan
ötürü onlar tenkit ediyorsa; yerine getirilmesi emredilen ve
terkinden ötürü gazap ve ceza gereken bir §eyi terk edenin hali
nice olur? Ki, emredileni yerine getirmek, d~nya ve ahirette her
hayrn anahtardr. Buna takva denilir ki; sahipleri için Cennet
hazrlanm§ ve bununla ahiret emniyeti
Allah'n Haklar (Müellifin Girii) 45
gerçekleecektir. Arnellerinin kabul va'di verilmi, Allah'n
vel1leri diye isimlendirilmiler, korku ve üzüntü gününde bü tün
varlklar sarsacak geçici deletn dnda, kendilerinden korku ve üzüntü
kaldrlm, dünyada zafere ve ibadetleri bi hakkn yerine getirmeleri
için yardma mazhar olmu§, ken dilerine, herkese ar gelen
skntlardan kolayca kurtulma imicim ve hiç ummadklar yerden rzk
verilmitir. Nitekim Cenab- Hak öyle buyuruyor: "Kim Allah'tan
korkarsa (Al lah) bir çk§ (yolu) yaratr ve onu ummad yerden
rzklandnr."(Talak, 65/2-3). "Rabbinizden bir ba§a ve geni§li i
gökler/e yer aras kadar olan, takva sahipleri için hazrlanm§
bulunan Cennete ko§un." (.N-i nran, 3/133).
Takva sahipleri dnda hiç kimseye bir yer görebiliyor musun?!
Takva ve Mahiyeti
Allah'n, sahipleri için Cenneti hazrlad takva udur: irk ve ondan
aa, Allah'n nehyettii her günahtan veya Allah'n emrettii herhangi
bir mükellefiyeti yerine getirmernekten sa knmaktr. Yüce Mevla
öyle ferman ediyor: "Sizden önce kitap verileniere de, size de
"Allah'tan korkun." diye tavsiye ettik." (Nisa,
4/131). Bu, Allah'n hem öncekilere hem de sonrakilere vasiyetidir.
Ayrca öyle buyuruyor: "yi bil ki, Allah'n velilerine korku yok tur
ve onlar üzülmeyeceklerdir." (Yunus, 10/62).
Hads-i er1fte ise unlar rivayet ediliyor: "Kyamet günü bir münadi
seslenir: "Ey Allah'n kullar! Bugün size korku yoktur ve siz
üzülmeyeceksiniz." Bütün insanlar ba§larn kal drarak, "Biz Allah'n
kullaryz." derler. Münadi "Ayetlerimize inanp Müslüman olanlar."
ifadesini ekleyince, lcifrler balar n eerler, tevhid ehlinin ba
kaldrlm olarak kalr. Sonra Münadi "man edip takva sahibi olanlar."
kaydn ekler. O
46 KalpHayat - 1
zaman kibirliler de ba§lann eerler, muttakiler kalr." Kerim olan
Allah, vaad ettii gibi, onlardaki korku ve üzüntüyü gi dermi§tir.
Çünkü O, kerem sahiplerinin en keremlisidir. Dost larn terk
etmedii gibi, tehlike annda onlar dü§manlarna da teslim etmez.
Çünkü O; "Muttakiler güvenilir bir makamda drlar." (Duhan, 44/51)
buyurmu§tur. Çünkü takvann asl, Al lah'tan korkma ve çekinmedir.
Ayrca §öyle buyurmu§tur: "Rabb'inin makamndan (insanlarn hesap
vermek üzere dur duklar yerden) korkan kimseye iki Cennet vardr."
(Rahnan, 55/46). "Ama kim Rabbi'nin makamndan korkar ve nefsi kötü
heveslerden men ederse, (onun için) gidilecek yer Cennettir."
(Naziat, 79/40-41). Böylece, her §eyi bilen Allah, havfn takvadan
önce geldiini de bildirmi§ olur.
Araplar, birbirlerine bir §eyden saknnay emrettiklerinde, §öyle
dedikleri konusunda söz birlii etmi§lerdir: V ah§! hayvandan sakn,
(yklmak üzere olan) duvardan sakn, kuyudan sakn ... Yani "Dikkat et
ve sakndrdm §eyden sakn." demektir.
Allah için ittikinn, O'ndan çekinmenin asl O'ndan korkmak (havf)
olunca, onlara korktuklar azabn yerine emni yet vaad ederek §öyle
ferman ediyor: "Takva sahipleri güvenilir bir makamdadr." (Duhan,
44/51). "Oraya esenlik ve güven içinde giriniz" (Hicr, 15/46). "O
halde ate§in içine atlan m daha iyidir, yoksa kyamet günü güvenle
gelen mi?" (Fussilet, 41/40).
Konuyla ilgili §U haber aktarlm§tr: "Allah, kyamet günü, 'zzet ve
Celalime yemin ederim ki, bugün herhangi bir kulum için iki
emniyeti bir araya getirmeyeceim. Kim dünyada ben den korkmu§sa
bugün emniyette olacak, kim de dünyada ben den emin ya§adysa, bu
gün onu korkutacam' buyurmu§ tur."46 Bu sözden sonra, Allah
hakkndaki dü§üncen nedir?
46 bn Mübarek, ez-Zühd, 51; Heyseni, Mecme'uz-Zevaid, X, 308.
Allah'n Haklan (Müellifin Girii) 47
O gün senin kalbin, bunlardan sadece birisi olacaktr. Ya dünyada
iken Allah için .korkan bir kalptir ki, bugün O'ndan duyduklarndan
ötürü sevinçten uçmaktadr. Sabra kar gör düü sevaplar, kendisine
hulul eden emniyetten ve rza ve emniyetle, kyamet el1linin gözü
önünde, Allah'tan duyduu özel iltifattan ötüru, bunu gpta ve
sevinçle dile getirmektedir. Ya da, dünyada gaflet, aldanmlk ve
emniyet içinde bir kalptir ki, bugün korku ve dehet içindedir.
Gaflet ve aldanmlnn cezasn görünce büyük bir pimanlk duyrnaktadr.
Allah'n gazabna urad ve O'nun, kat kat artan azabndan kurtula
rnayaca gerçei içine yerlemitir. Ve Allah'n, kyamet ebii nin gözü
önünde, ekavet ve hüsranla kuatlm bir dürnan lkla seslenrnesi, ona
yöneliktir, ona seslenir.
Saknnann (Hazer) Anlam
Haris el-Muhasibi dedi ki: "Kardeim! Seni ve nefsirni; yüzlerin öne
eildii, seslerin ksld, zalirnlerin alçald,
kibir ve üstünlük taslayanlarn horland, öncekilerle sonraki lerin
zillet, rneskenet ve alemierin Rabbi'ne boyun eerek tes lim olduu
yerden (makam) sakndryorurn.
Onlar, heybette ve hüknüne itirakte ikincisi olmayan, tek ve gerçek
üstünlük sahibi Allah, oraya_ toplarntr. Onlar, uzun bir bekleyiten
sonra, hüknünü verrnek için ayrp, ken di ne(o;ine u yemini ederek
toplamtr: "Dünya hayatnda, kendisine emir ve nchiyierde bulunduum
hiçbir kulurnu, gizli veya açk, yapt her iinden sorguya çekneden
brakna yacarn."
Dikkat et ve hangi bedenle Allah'n huzuruna çkacana, sorgu
esnasnda, doru olmalar artyla, hangi cevaplan vere ceine bak!
Çünkü O'nu ancak doru olanlar dorular ve an cak yalanc olanlar
yalanlar.
48 Kalp Hayat - 1
Allah'n Huzuruna Çkmak için Kul Hangi Hazrlkla ie Balar? Senin, bu
yer (makam) için yapacan ilk hazrlk, gizli ve
açk olarak, Allah'tan çekinme, yani takva olsun. Ta ki, mutta
kilere va' dedilen emniyet, gp ta ve sevincin yerini bulmas annda,
kalbi, o makamda, onlarn kalbiyle beraber emniyette bulunsun.
Allah, onlara ahirette verdiklerinin yan sra, onlar dünya da da
terk etmemi§tir. Öyle ki; kalplerini nurlandrm§, nefsle rini
izzetli klm§, bununla onlar bütün mahlukattan müstani klm§ ve
onlara, kendine ibadet etme nimetini bah§etmi§, O'ndan korkmalarna
ramen her zaman O'na hüsnüzan bes lemelerini ve O'na ümitle hemdem
olmalarn salam§tr.
Sonra O'na ve Cennetine büyük bir istek ve arzu ta§ma sevi yesine
yükselrni§lerdir. Böylece onlar güçlükten, kendisine olan itaat ve
bu itaatin dourduu sevinçten ötürü, nimet bol luuna geçirmi§tir.
Dünyann az varlyla yüksek bir kanaat mertebesine çkm§lardr. Bu
kanaat içinde güzel bir hayat geçirmelerini ve yardrnlara mazhar
olmalarn salam§tr. §te bunlar, Allah'n onlara va'dettiidir. Onun
için §öyle buyur mu§tur: "Allah, takva sahipleri ve iyilik
yapanlarla beraber dir. "(Nahl, 16/128)
Allah'n, yardm ve desteiyle yannda bulunduu ki§i, zulüm ve terk
edilmi§lie (hizlan) urar m? Dolaysyla on lar, yaratklarn en
izzetlileri, kalpleri en aydnlk, manevi zenginlie en çok sahip
olanlar ve en iyi §ekilde ya§ayanlar-
. drlar. Onlar, ba§kalarnn sevindii §eye üzülür, üzüldükleri §eye
ise sevinirler. Ba§kalarnn kaçt §eyi ister, gaflet ve aldanma
ehlinin rabet ettii §eyden ise kaçarlar. Çünkü on larn Allah'la
ünsiyetleri O'na münadtlarnn tam olmas içindir. Srlarn O'na tevdi
ederler, ihtiyaç annda O'na ko-
Allah'n Haklar (Müellifin Giri) 49
arlar. O'nu bir koruyucu ve snak olarak seçmilerdir.
Mallukata deil, O'na güvenirler. Kendilerini ondan kopara cak her
eyden ilgiyi keserler. nsanlar, yaratklarla içli-dl olduklar zaman,
onlar mahlukattan kaçar, O'na snrlar.
te, takvann getirdii budur. Çünkü o, arnelin esas ve itaa tin
asldr. Takva, abicilerin ilk ura ve ayn zamanda en yücesidir. Çünkü
nafileler ondan sonradr. Onsuz hiçbir nafile kabul olmad halde,
ilimsiz amel edenlerin bütünü onu kaybetmilerdir. Halbuki; an yüce
Allah, kitabnn bir çok ayetinde onu emretmektedir. Takva ve onu
yerine geti renler çok büyük bir deer elde etmilerdir. Hem Hz.
Pey gamber, hem de O'ndan sonra günümüze kadar gelen alimler takva
konusunda uyarlarda bulunmu ve onun deerini yü celtmilerdir.
Allah'n kitabnda emrettii eyin tefsirine gelince: Süneyd b. Davud,
Haccac'dan, o Ebu Ca'fer'den, o er-Rebi'den, o da Ebu'I-Aliye'den
bize, "yilik ve takvada yardmla§nz." (Maide,
5/2) ayeti konusunda unu rivayet etmektedir: "Birr, size emre
dilen, takva ise size yasaklanan eyleri ihtiva eder."
Velid b. uca',. Damre b. Redb. Ebu Seleme'den, o da Yunus b.
Ubeyd'den rivayet etmitir ki; Hasan öyle dedi: "Abidler Allah'a,
nehyedildikleri eyi terk etmekten daha fazi letli bir ibadet
yapmamlardr."
Velid, Ömer b. Hafs b. Sabit el-Ansari'den, o Süfyan- Sevri'den, o
da bir adamdan rivayet etmitir ki, Hasan: "Allah, takva sahipleri
ve iyilik yapanlarla beraberdir." (N ahi, 16/128)
ayeti hakknda öyle dedi: "Seni nehyettii hususlarda Allah'tan kork!
Sana gerekli kld eyleri ise güzelce yerine getir!"
Suneyd b. Davud, Haccac'tan, o da Cüreyc'den rivayet et mitir ki,
Mücahid "Onlara, önünüzdeki ve arkanzdaki olaylar dan saknnz ki;
esirgenesiniz, dendii zaman, (yüz çevirirler)."
50 Kalp Hayat - 1
(Yasin, 36/45) ayetinin tefsiri sadedinde §Unu söyledi:
"Günahlardan (saknn), çünkü günahlarn terkiyle rahmet gerekli
olur"
Ebu Nasr, Haccac'dan, o da Mansur'dan, o da brahim ve ya
Mücahid'in ((Rabbinin makamndan korkan için iki Cennet vardr."
(Rahnan, 55/46) ayeti hakknda §Unu dediini bize ak tarm§tr: "Kul,
günah i§lemek ister veya ona yeltenir, sonra Rabbi'nden korkar ve
günah terk eder."
Suneyd, Haccac'dan o da bn Cüreyc'den, Mücahid'in, (( ... ve
göüslerin gizledii .. " (Mü'nin, 40/19) ayeti hakknda
"Nefsin konu§tuklar §eyler." dediini bize rivayet etmektedir.
Ubeydullah b. Musa; Hi§am b. Urve'nin, zannederim baba sndan, §U
bilgiyi aktardn bize rivayet etmektedir: "Hz. Ebu Bekir halife
seçilince, Allah'a hamd ve senadan sonra "Ey insanlar! En hayrlnz
olmadm halde beni seçtiniz. Ancak, Kur'an nazil oldu. Hz. Peygamber
bir sünnet brakt, öretilclik ve örendik. Aklllarn en akllsnn takval
k§i, ahmaklarn en almann ise facir ki§i olduunu biliniz. Yanmda,
kuvvetlilerinizin en kuvvetli si, kendisinden Hak alnncaya kadar
en zayf, en zayfnz ise, hakkn alncaya kadar en güçlü olannzdr. Ey
insanlar! Ben ben den öncekine uymaktaym, bid'atç deilim. Güzel
olan yapnca bana yardm edin, saptm zaman ise beni düzeltin!"
dedi.
Takvann izah Dedim ki;
Dedim ki;
"Neden saknmaktr?"
Dedi ki:
Dedi ki;
51
"ki konuda: Emrettiklerini kaybedip yerine getirmemek, gizli ve
aikar haram klp nehyettii eylere ise abanmak. Bu nu, iki haslet
toplar: Allah'n emrettiklerini yerine getirmek, nehyettiklerini de
terk etmek.
Ayrca, bir ftne çknca Talk b. Hubeyb'in "O'ndan takva ile saknn."
dedii; Bekr b. Abdullah el-Muzeni'nin de, "Bize takvay izah et!"
sözü üzerine, "Takva, Allah'tan bir nur üzere, O'ndan sevap ümit
ederek, O'na itaatla amel etinendir." ek linde cevap verdii,
rivayet edilmektedir.
Takva, Allah'tan gelen bir nur ile O'nun sevahm ümit e derek O'na
itaat etmendir.
Takva, Allah'tan gelen bir nur ile azabmm korkusundan O'na isyan
etmeyi terk etmendir.
Takvann organlardaki hakikat, hakk yerine getirmek ve günahlar terk
etmektir. Vicdandaki hakikat ise, farzlarda, ihlasla Allah'n
iridesini hakim klmak; Allah'n, kullarn
tevik ettii, ancak, onlara acdndan ötürü farz klmad namaz ve oruç
gibi nafile ve benzeri bütün arnellerde ise a lamak ve hüzünle
amel etmektir. Kullarn, tevik edildii
ibadetler, ancak takva ve iradeyi O'na has klmakla kabul
LOAD MORE