Top Banner
BÖLÜM - 4 BASIN DUYURULARI 43.DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU 2012 - 2014
102

334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Jan 22, 2021

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

BÖLÜM - 4

BASIN DUYURULARI

43.DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU 2012 - 2014

Page 2: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI

Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü Barajı inşaatında 24 Şubat 2012 tarihinde mekanik tünel kapağının su basıncına dayanamayarak kopması sonucunda, 10 işçi sulara kapılmış ve şu an itibarıyla 3 kişinin cesedine ulaşılmış, diğer işçileri arama çalışmaları devam etmektedir.

Ülkemizde büyük oranda madencilik sektöründe yaşanan ve toplu ölümlere neden olan "kazalar", son yıllarda Davutpaşa‘da, Ostim‘de ve şimdi de Adana‘da olduğu gibi farklı sektörlerde de sıkça yaşanmaya başlamıştır. Odamız, bir meslek örgütü ve demokratik kitle örgütü olma sorumluluğuyla sadece madencilik sektöründe değil tüm çalışma alanlarında yaşanan, emekçilerin ölümüne neden olan bu "iş cinayetlerine" karşı taraf olarak gerçek sorumluların bulunup cezalandırılmasının takipçisi olacaktır. İş cinayeti diyoruz çünkü Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO) nun tanımına göre kaza; "önceden planlanmamış ve öngörülemeyen olaylardır". Oysa bu facia ile birlikte, gerek madencilik gerekse diğer sektörlerde yaşanmış ve binlerce emekçinin hayatını kaybetmesine veya sakat kalmasına neden olmuş "iş kazaları" önceden öngörülebilir ve önlenebilir olaylardır. Gökdere Barajı Faciası sonrasında, hazırlanan ön rapor olayın bir kaza olmadığını bilimsel teknik verilerle ortaya koymuştur.

Daha önceki iş cinayetlerinde vurguladıklarımızı tekrar ediyoruz;

- - Özelleştirmelerle birlikte, iş güvencesiz, sendikasız çalışma ortamlarını yaratan, ülkemizin doğal kaynaklarını peşkeş çeken neoliberal politikalar ve onun uygulayıcıları,

- - Mühendislik bilim ve tekniğine uygun olarak iş yürütmeyen, aşırı kar hırsı ile işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almak istemeyen işverenler,

- - Denetim sorumluluklarını yerine getirmeyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile diğer ilgili kurum ve kuruluşlar,

bu facianın sorumlularıdır.

Hayatını kaybeden emekçilerin yakınlarına başsağlığı diliyor, gerçek sorumlular hakkında gerekli işlemin yapılmasını talep ediyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

29 Şubat 2012, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Page 3: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

PEŞKEŞ ÇEKİLME SIRASI BORLARA MI GELDİ ? ETİ MADEN NEDEN BİTİRİLMEK İSTENİYOR ?

Bilindiği üzere, yürürlükte olan 2840 sayılı Kanun, "Devlet eliyle işletilecek madenler"i tanımlamaktadır. Kanunun 2. maddesinde, "Bor tuzları, uranyum ve toryum madenlerinin aranması ve işletilmesi Devlet eliyle yapılır." Bu madenler için 6309 sayılı Maden Kanunu gereğince gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine verilmiş olan ruhsatlar iptal edilmiştir." denilmektedir.

1978 yılına kadar yerli ve yabancı özel şirketler eliyle işletilen bor madenleri, bu tarihte 2172 sayılı Kanun ile Etibank‘a devredilmiştir. 1983 yılında ise, 2840 sayılı Kanun ile bor tuzlarının aranması ve işletilmesinin devlet eliyle yapılacağı hükme bağlanmıştır. Bor madenleri, 1985 yılında çıkarılan 3213 sayılı Maden Kanunu kapsamına alınmış, ancak 2840 sayılı Kanun hükümleri saklı tutulmuştur.

Bor madenlerinin devlet eliyle işletilmesini sağlayan 2840 sayılı kanunda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı taslağı 05.03.2012 tarihinde Bakanlar Kuruluna sunularak imzaya açılmış olup, söz konusu kanunun 2.maddesine "Bu madenlerin üretimi ve zenginleştirilmesi, teknik, ticari ve ekonomik sebeplerle, ürünün mülkiyeti teşekkülde kalmak üzere ihale yoluyla üçüncü şahıslara gördürebilirler, Ancak üçüncü şahıslara gördürülecek işlerin ihale süresinin üç yıldan fazla olması durumunda konuya ilişkin talepler Yüksek Planlama Kurulu tarafından karara bağlanır." şeklinde bir fıkra eklenmiştir. Bu değişiklik, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü‘nü sadece ticari alım satım yapan bir kuruluş haline getirecektir. Bu değişiklik, özünde özelleştirme anlamına gelmektedir.

Ülkemizde halen 30 dolayında madenin üretimi yapılmakta olup, madencilik sektöründe yıllardır yapılan özelleştirmeler sonucu devletin elinde sadece bor, toryum, uranyum ve kömür madenleri kalmıştır. Pek çok kömür sahası rodövans (kiralama) yöntemiyle özel sektör tarafından işletilmektedir. Etibank gibi dünya madencilik devleri arasında yer almış bir kamu kuruluşu krom, bakır, gümüş, alüminyum işletmeleri elinden alınarak sadece bor işletmeciliği ile sınırlandırılmış bir yapıya büründürülmüştür, Bu madenlerden toryum ve uranyum sahalarında ise bugün itibariyle üretim yapılmamakla birlikte, bu sahalara ilişkin plan proje ve çalışmalarda devam etmektedir. Madencilik sektöründe yapılan özelleştirmeler sonucunda; kamu işletmelerine ve kamu tarafından sağlanan hizmetlere el konulmuş, üretimler düşmüş, istihdamda ciddi daralmalar yaşanmış, sektörün Gayri Safi Milli Hasıla‘daki payı (GSMH) azalmıştır. En kısa sürede maksimum kar elde etme gayreti içindeki sermaye sahiplerinin elinde, bilimsel üretim metotları dışına çıkılarak yapılan kapkaç üretimler sonucu iş kazaları ciddi oranda artmış, bir çok maden mühendisi ve yüzlerce maden emekçisi yaşamını yitirmiş, binlerce ton yer altı kaynağı üretilemeden terk edilmek zorunda kalınmıştır. Bu olumsuz deneyimlere karşın devletin elinde kalan kömür ve bor madenlerinin özelleştirilme çalışmaları yapılan yanlışlardan ders alınmadığının açık bir göstergesidir.

Daha önce de defalarca bor madenlerinin özelleştirme girişimleri olmuş, fakat başta Odamız olmak üzere duyarlı kamuoyunun müdahaleleri sonucu bor madenleri kamunun elinde kalmıştır. Uluslararası şirketlerin uzun zamandır bor madenlerinin peşinde olduğu bilinmektedir. Rio Tinto / US Borax gibi şirketlerde bor madenimiz ile ilgilenmektedir. Şirket, Avustralyalı uzantısı firma üzerinden bu amacına ulaşmak istemektedir. Başbakan Erdoğan, yaptığı gezi esnasında Avustralya‘da "Eti Maden‘in özelleştirileceğine" ilişkin açıklamalar

Page 4: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

yapmış ve dönemin Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, 2005 yılının Haziran ayında yapılan Avustralya gezisinde, BHP-Billiton yöneticileriyle görüşmüştür. Tüzmen basına yansıyan açıklamasında, "BHP-Billiton‘un, Türkiye‘nin borunun zenginleştirilmesine talip olduğunu, Türkiye‘de yatırım yapmak istediğini" söylemiştir. Billiton‘un bu ilgisinin karşılıksız kalmayacağının sinyalleri de o dönemde verilmiştir. Tüzmen, açıkça bu firmalara destek vereceklerini belirtmiş, madencilik sektörüne yabancı sermayeyi çekmek istediklerini söylemiştir. Türkiye-Avustralya Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması‘da Tüzmen‘in açıklamalarını doğrular niteliktedir. Anlaşmada, şirketin dünya bor rezervlerinin yüzde 70‘ine sahip Türkiye‘nin borlarını işletmek istediğini içermektedir. İlgili maddede "Avustralya‘nın anlaşmayı imzalamasının nedenleri" konusu yer almaktadır. 15 yıllık süreci kapsayan anlaşmada, Avustralyalı şirketlere çeşitli imtiyazlar sağlanacağı belirtilmektedir.

Bor minerallerinin, herhangi bir ticari meta şeklinde düşünülmesi ve serbest piyasa ekonomisinin gerektirdiği çerçeve içerisinde işlem görebileceğinin değerlendirilmesi büyük bir yanılgıdır ve son derece yaşamsal bir stratejik hataya yol açacaktır. Bor minerallerinin, herhangi bir ticari eşyadan farklı değerlendirilmesini gerektiren belirgin özellikleri bulunmaktadır:

1) Bor, stratejik bir madendir. Bor minerallerinin, son derece özel kimyasal yapıları nedeniyle, hammadde, rafine ürün ve nihai ürün şeklinde, büyük çoğunluğunda alternatifsiz olmak üzere, 250‘yi aşkın kullanım alanı mevcuttur. Bor mineralleri, ilave edildikleri malzemelerin katma değerlerini olağanüstü yükseltmekte, bu nedenle sanayinin tuzu olarak adlandırılmaktadır. Gelişen teknolojiler, bor kullanımını ve bor minerallerine olan bağımlılığı artırmaktadır. Hammadde, cam, porselen, seramik, tekstil, deterjan, metalurji, tarım, enerji havacılık, savunma gibi çok farklı sektörlerde kullanılan bor mineralleri sanayinin vazgeçilmez hammaddelerindendir. Gelişen üretim teknolojileri ve değişen tüketim alışkanlıkları, bor kullanımının yeni ve değişik alanlarda artmasına yol açmaktadır. Yakıt pilleri, düz panel ekran(LCD) üretimi gibi alanlar bunlardan birkaçıdır. Sürdürülebilir enerji tüketiminin artması paralelinde güneş enerjisi ve rüzgar enerjisi sistemlerinde de bor kullanımı artmaktadır. Aynı zamanda enerji alanındaki diğer araştırmalarda dikkate alındığında bor ürünlerinin, enerji sorunlarına çözümde de önemli bir potansiyele sahip olduğu aşikardır.

2) Dünya bor piyasasında arz ve talep, tekeller tarafından kontrol edilmektedir. Dünya bor talebinin % 70‘i iki tekelin denetimindedir. US Borax ve Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü. Dünya Bor pazarı, az sayıda üretici olması ve bor ürünlerinin birbirlerini ikame edebilme özellikleri nedeni ile diğer pazarlardan çok ayrı bir yapıya sahiptir. Dünya bor pazarı, piyasa şartlarında oluşan fiyatlara göre alım-satım işlemlerinin gerçekleştirildiği bir piyasa değildir ve hiç bir zaman olmamıştır. Bu piyasadaki fiyatlar, ürün ve pazar şartları ile şirketlerin kısa, orta ve uzun vadeli çıkarları dikkate alınarak, müzakere şartlarına ve gücüne göre belirlenmektedir.

3) Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü‘nün, tek rakibi US Borax, dünya madencilik devi Rio Tinto‘nun bir kuruluşudur. Rio Tinto, sahip olduğu parasal güç ile ulus devletler üzerinde etkili olabilmektedir. Bu etkisini, madencilik sektörlerinde, gerek mülkiyet ve yönetim değişikliklerini sağlamaya, gerekse ülke pazarına girişinin önündeki engellerin kaldırılmasına yönelik olarak, ilgili ülke yasalarının değiştirilmesinde etkin olarak kullanmaktadır. Söz konusu amaca yönelik olarak uluslararası kuruluşların da desteğini almakta olan Rio Tinto

Page 5: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

karşısında, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki küçük ölçekli madencilik şirketleri tutunamamakta, genellikle söz konusu tekelin içerisinde erimek durumunda kalmaktadır. Dünya bor pazarında ciddi bir paya sahip olan RT/ US Borax firması; üretim, depolama, dağıtım ve pazarlama faaliyetlerini son derece büyük bir örgütsel yapı içerisinde tek elden kontrol etmektedir.

Son yıllarda, ABD ve Arjantin‘de sahip olduğu bor havzalarında bor rezervleri azalan Rio Tinto, bor kaynaklarını artırma peşindedir. Bu kapsamda Sırbistan‘da bor yatağı arayışında olan Rio Tinto, bu ülkenin Jarandal bor havzasındaki rezervin işletme hakkını satın almıştır. Bu sahada düşük tenörlü 14,9 milyon ton bor madeni bulunmaktadır. Eti Maden‘in sahip olduğu bilinen bor rezervleri ( B2O3 bazında) 864 milyon ton iken, Rio Tinto‘nun sahip olduğu rezervler ancak 24,6 milyon tondur. Ayrıca, ilgili firmanın ürün temininde güçlük çektiği tespit edilmişken ve bu durumun 2011 Ocak ayında Industrial Mineral Dergisindeki bir makalede, üretim sıkıntısı içerisinde olduğu ve müşterilerinin taleplerini karşılayamayacağı ifade edilmişken, Ülkemizin bor rezervlerine karşı neden bu kadar ilgi duyulduğu da böylece daha iyi anlaşılmaktadır.

Yukarıda belirtilen gerçekler göz önüne alındığında, bor yataklarından elde edilen bor minerali ve ürünlerinin bir kamu tekeli tarafından üretilip pazarlanması son derece doğaldır. Dağınık ve birbirleriyle rekabet halindeki küçük ölçekli firmalar yerine, üretim, depolama, dağıtım ve pazarlama faaliyetlerinin tek bir elden yürütülmesi bor pazarında fiyatlandırma disiplininin sağlanması bakımından en akılcı yöntemdir. Bu durum, bor rezervi bulunan diğer ülkeler için de geçerli olup, uygulama bu şekildedir.

Bu gerçeklerden hareket edilerek; devletçe işletilecek madenler kapsamına alınan bor tuzlarının arama, işletme ve pazarlama faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi görevi Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü‘ne verilmiştir. Bor tuzlarının bir kamu tekeli tarafından üretilip pazarlanması kararının olumlu sonuçları aşağıda verilmektedir.

1) 1978 yılında cevher bazında toplam 660 milyon ton olarak hesaplanan bor rezervleri, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından rezerv geliştirmeye yönelik yapılan yatırımlar sonucu % 400‘den fazla arttırılmıştır. Bugün itibariyle bor bileşikleri rezervi (Görünür-Muhtemel-Mümkün) 3 milyar ton‘dur.

2) Bor üretimi, 1990 yıllarda 200.000 ton iken bugün yaklaşık 1,8 milyon ton‘a ulaşmıştır. Böylece, dünya bor üretiminde ülkemizin payı da %45‘in üzerine çıkmıştır.

3) Bor, 1978 öncesi, ülkemizde ancak 26-60 US$/ton fiyatlarla tüvenan ve konsantre olarak ihraç edilmekte iken, Eti Maden bugün, katma değeri yüksek bor kimyasalları üreterek, ürün çeşitlerine göre bunları 400 US$/ton ve üzerinde fiyatlarla pazarlayabilmektedir.

4) 1998‘de 107 milyon US $/yıl olan bor ihracat geliri günümüzde 850 milyon US$/yıl‘ın üzerindedir.

5) 1978 öncesi bor işletmeciliği yapan madencilik firmaları, basit kil yıkama tesisleri dışında her hangi bir tesis ya da teknoloji geliştirme yatırımı yapmamışlardır. Söz konusu firmalar, kolay yolu seçerek ham cevher olarak yurtdışına ihraç etmek suretiyle önemli oranda kaynak ve döviz kaybına neden olmuşlardır. Buna karşın Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü;

Page 6: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Kırka, Emet, Bigadiç, Kestelek ve Bandırma‘da milyonlarca dolarlık yatırımları gerçekleştirmiş, yurt içi katma değer miktarını artırmış ve binlerce kişiye iş olanağı yaratmıştır.

6) Söz konusu yasal düzenlemenin sonucu olarak Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü, RT/US Borax‘ı da geride bırakarak dünyanın en büyük bor üreticisinden biri olmuştur. Eti Maden, 1978 yılı sonrasında başladığı rafine ürün üretimi çalışmaları ile 140 yıldır bor piyasasında faaliyet gösteren US Borax ile rekabet ederek Avrupa pazarının yaklaşık % 65‘ine, dünya pazarının ise yaklaşık % 40 ına sahip olmayı başarmıştır. 2005 yılından itibaren Dünya bor sektörünün lideridir, Ülkemizin 500 büyük sanayi kuruluşu listesinde Kamu kuruluşları arasında ihracatta 1. sıradadır. Ancak, Hazineye yarattığı bu katkı dikkate alınmadan sıradan bir KİT olarak algılatılma çabalarını anlamak mümkün değildir.

Bor rezervlerinin kamu eliyle işletilmesinin yararları bu denli açık bir biçimde ortada ve üstelik toplumun her kesiminin katıldığı bir uzlaşma da söz konusu iken, özelleştirme çalışmalarına başlanılmasının anlamı, borların dünya sermayesini elinde tutanlara peşkeş çekilmesi değil de nedir?

Bu durumda aşağıdaki soruların kanun değişikliğinin sahiplerince cevaplanması kaçınılmaz olmaktadır:

1) Dünya bor üretim, rafinasyon ve pazarlama süreçlerini kontrol eden iki büyük kuruluştan biri olan, elinde sadece borlar kalmış bir kamu kurumu olarak, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü neden bitirilmek istenmektedir?

2) Dünya bor rezervlerinin yaklaşık % 72‘si ülkemizdedir. Yine, sanayinin en önemli hammaddelerinden biri olan ve ülkemizde yüksek tenörde geniş rezervleri olan kolemanit dünyada tükenmek üzeredir. Dolayısıyla, önümüzdeki yıllarda dünya bor piyasasını kontrol altına alabilmek bakımından ülkemiz son derece avantajlı bir konumdadır. Bu avantaj söz konusu iken bor rezervleriyle ilgili kamu tekeli neden kırılmak istenmektedir?

3) Böylesi bir düzenlemeden uluslararası madencilik tekellerinin ve aslında sadece bugün Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü‘nün pazardaki tek rakibi olan tekelin kazançlı çıkacağı neden bilmezlikten gelinmektedir?

4) Söz konusu yasal düzenlemelerden en fazla kazançlı çıkacak olan RT / US Borax‘ın elindeki bor rezervlerinin tükenmekte oluşu gerçeği mevcut girişimlerle ilgili olarak ne ölçüde etkili olmaktadır?

5) Söz konusu kanun değişikliği ile ilgili olarak, uluslararası şirketlerin, bor gibi değerli bir minerali 10 kat daha ucuza elde edebilme güdüleri ne ölçüde rol oynamaktadır?

Yukarıdaki soruların cevapları yetkililerce zaman geçirilmeden verilmelidir.

Dünya bor piyasası yaklaşık toplam 1,5 milyar Amerikan Doları düzeyindedir. Türkiye‘nin bugün için bu pazardaki payı 850 milyon dolar civarında seyretmektedir. Kamu tekelinden vazgeçilmesi durumunda özel firmaların daha rasyonel çalışacağı ve kazancın artacağı varsayımı hiç bir şekilde doğru değildir.

Page 7: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Sonuç olarak; Bor rezervlerinin ülkemiz için son derece önemli bir şans olduğu bilinmelidir. Bu şansı en iyi değerlendirmek ve bu doğal kaynaktan ülkemize en yüksek yararı sağlayabilmek için yapılması gerekenler aşağıda sıralanmaktadır:

1) Borlarımızın kamu eliyle işletilmesi sürdürülmelidir. Ülke ekonomisi için son derece önemli olan bor rezervlerimizin, gerek ulusal çıkarlarımız gerekse kamu yararı açısından kamu eliyle işletilmesi, özellikle karşısında çokuluslu bir tekelin varlığı da göz önüne alındığında, doğaldır ve gereklidir. Eti Maden, madencilik faaliyetlerinde asli görevine acilen dönerek, tüm bu faaliyetleri kendi mühendis ve işçisi marifetiyle gerçekleştirmelidir. 2840 sayılı Kanun hükümleri saklı tutulmalıdır.

2) Unutulmaması gereken şudur: Dünya bor pazarı yıllık yaklaşık 1,5 milyar dolar iken, bor minerallerini hammadde olarak kullanan uç ürünlerde toplam dünya pazarı onlarca milyar dolar düzeyindedir. Türkiye‘nin yapması gereken bor madenleri üzerindeki kamu tekeliyle uğraşmak değil, uç ürün pazarında son derece az olan ülke payını süratle arttırmaya çalışmak olmalıdır.

3) Mevcut pazar payının arttırılması amacıyla, sürdürülmekte olan rafine ürün kapasitesinin artırılma çalışmalarına devam edilmeli, ürün çeşitliliği ile ürün kalitesinin arttırılmasına yönelik yatırım süreçleri hızlandırılmalıdır.

4) 4734 sayılı Kamu İhale kanununa göre yatırım yapan kurumun, 2003 tarihinden önce olduğu gibi, bu kanun kapsamının dışına alınarak kendi usul ve yöntemlerine uygun yatırım yapmasının sağlanması durumunda, Eti Maden, yatırım faaliyetlerini daha hızlı, kaliteli, şeffaf denetim ve kontrol anlayışıyla gerçekleştirme olanağına sahip olabilecektir.

5) Bora dayalı sanayinin gelişmesi için özel bor ürünlerine yatırım yapılarak bor minerallerine dayalı tesislerin ülkemizde kurulması sağlanmalıdır. Bor ürünlerinin girdi olarak kullanıldığı sanayi alanlarının gelişmesine yönelik yatırımlar teşvik edilmelidir.

6) Akılcı pazarlama stratejileri oluşturulmalı ve etkin dağıtım ağları kurulmalıdır. Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü, bor pazarında etkin ve belirleyici konuma getirilmelidir.

7) Mevcut yönetsel yapının önemli sorunları vardır. Sorunların yanlış tespit edilmesinin, doğru olmayan çözüm arayışlarına ve dolayısıyla yeni sorun alanlarına yol açması kaçınılmazdır. Gerek örgüt yapısı gerek personel yönetimi mutlak surette çağdaş bir anlayışla yeniden ele alınmalıdır. Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü‘nün yeni yatırımlara ve rasyonel işletmeciliğe devam edebilmesi için gerekli kolaylıkların gösterilmesi ve bu doğrultuda çalışmalar yapılması önemlidir.

8) Türkiye‘nin hedefi nihai ürün pazarları olmalıdır. Bu hedefe ulaşmak için bilim ve teknoloji üretimine yönelik AR-GE çalışmaları teşvik edilmelidir.

Maden Mühendisleri Odası, konunun bilim ve teknoloji boyutunu birinci derecede önemli görmektedir. Bilim ve teknoloji üretimi, sanayileşmenin, dolayısıyla madencilik sektörünün gelişmesinin ön koşuludur. Bugün için, toplam 1,5 milyar dolarlık dünya bor pazarındaki ülke payının arttırılması ve buna yönelik çalışmaların yapılması önemlidir, ancak yeterli değildir. Günümüzde bor minerallerini hammadde olarak kullanan sanayi sektörlerinin yıllık pazar

Page 8: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

payları dünya bor pazarı ile karşılaştırılamayacak boyutlardadır. Türkiye‘nin hedefi nihai ürün pazarları olmalıdır. Bu hedef, araştırma-geliştirme faaliyetlerini, bilim ve teknoloji üretimini gerekli kılmaktadır. Bu çerçevede, Türkiye‘nin bilimsel alanda yetkinleşmesi, teknoloji geliştirme yeteneğini kazanması bakımından son derece önemlidir.

Tüm bu gelişmeler göz önüne alındığında, ülkemizin en değerli yer altı kaynaklarından birisi olan; Bor madenlerimizin ülke ekonomisine katkısının en yüksek düzeyde katma değer üretecek şekilde; yenilik bilim ve teknolojiye uygun politikalar temelinde, sanayimizle entegre olarak, Devlet eliyle işletilmesi, hem yasal hem de Türkiye‘nin çıkarları için bir zorunluluktur.

Maden Mühendisleri Odası olarak, bor madenlerimizin özelleştirilerek uluslararası tekellerin eline geçmemesi konusunda tüm kamuoyunu dikkatli davranmaya davet eder, bu konuda üzerimize düşen görevi yapmaya devam edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.

Saygılarımızla,

TMMOB

MADEN MÜHENDISLERI ODASI

YÖNETIM KURULU

9 Mart 2012, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

İNSAN HAYATI BU KADAR UCUZ MU ?

11 Mart 2012 tarihinde saat 21:00 sıralarında İstanbul Esenyurt‘ta bir alışveriş merkezinin şantiyesinde, elektrik sobası ile ısıtılan çadırda çıkan yangında 11 işçi hayatını kaybetmiştir.

Olayın ardından yetkililerce "soruşturma başlatıldığı, ölenlere rahmet, yakınlarına başsağlığı

dilendiği ve olay yerine müfettiş gönderildiği, gerekenlerin yapılacağı" gibi rutin demeçler verilmiş olup çok büyük olasılıkla yaşanacak başka bir olaya kadar bu vahşette unutulacaktır.

Yaşanan olayın nedeni açıktır:

- İş güvencesiz, sendikasız çalışma ortamlarını yaratan, neoliberal politikalar ve onun uygulayıcıları,

- Aşırı kar hırsı nedeniyle yoksul işçilerin insanlık dışı ortamlarda barındırılması ve çalıştırılması, taşeronlaşma sonucu kuralsız çalışma koşullarında iş cinayetine davetiye çıkaran ortamlar,

- Eksik ve uygulanmayan mevzuat,

Page 9: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

- Denetim sorumluluklarını yerine getirmeyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Valilik ve Belediye yetkilileri.

Neresinden bakılırsa bakılsın, bu olay da bir iş cinayetidir. Kaza; "önceden planlanmamış ve öngörülemeyen olaylardır". Oysa bu facianın nedenleri incelendiğinde, göz göre göre geldiği gözükmektedir. Gerekli önlemler alınmadığı sürece bu tür acı olaylar devam edecektir.

Yapılması gereken, "iş kazalarına" neden olan noksanlıkların ortadan kaldırılması ve insanca yaşam ve çalışma koşullarının oluşturulmasıdır. Yılan hikayesine dönen İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası‘nın, meslek odaları ve sendikaların görüşleri de dikkate alınarak bir an önce çıkarılması gerekmektedir.

Hayatını kaybeden emekçilerin yakınlarına başsağlığı diliyor, gerçek sorumlular hakkında gerekli işlemin yapılmasını talep ediyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

13 Mart 2012, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

BORLAR DA ELDEN GİDİYOR. DURMAK YOK YOLA DEVAM

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca hazırlanan ve Bakanlar Kurulu tarafından imzalanarak 5 Mart 2012 tarihinde Başbakanlığa iletilen " Bor Tuzları, Trona ve Asfaltit Madenleri ile

Nükleer Enerji Hammaddelerinin İşletilmesini, Linyit ve Demir Sahalarının Bazılarının İadesini

Düzenleyen Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" Başbakan‘ın imzasıyla, 20 Mart 2012 tarihinde B.02.0.KKG.0.10/101 - 487/1319 sayılı yazıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı‘na gönderilmiştir.

Mevcut Kanunun 2. maddesine eklenen fıkrada "Bu madenlerin üretilmesi ve

zenginleştirilmesi, teknik, ticari ve ekonomik sebeplerle ürünün mülkiyeti ruhsat sahibinde

kalmak üzere 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümleri çerçevesinde ihale edilmek suretiyle

üçüncü şahıslara gördürülebilirler. Ancak üçüncü şahıslara gördürülecek işlerin ihale süresinin

üç yıldan fazla olması durumunda konuya ilişkin talepler Yüksek Planlama Kurulu tarafından karara bağlanır." denilmektedir.

Değişikliğin genel gerekçesinde, "Devlet eliyle işletme" kavramından ne anlaşılması gerektiği konusunda tartışmalar yaşanmaya başlanması ve farklı görüşlerin ortaya çıkması sonucu bu değişikliğin yapıldığı belirtilmektedir. 77 yıllık birikimi olan ETİBANK‘ın yapamadığı !!! görevi birilerinin yapabileceği gerekçe gösterilerek oluşturulacak düzenlemenin sonuçlarının nerelere gidebileceğini herkesin iyi hesaplaması gerekmektedir.

Page 10: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Gerekçesi ne olursa olsun bu değişiklik sonuç olarak bir özelleştirmedir. 2840 sayılı Kanunla Devlet eliyle işletilmesi gereken bor madeninin özelleştirilmesi demektir ve 2840 sayılı yasanın delinmesi anlamını taşımaktadır. Odamız, bu değişikliğin olası sonuçlarını gerekçeleriyle birlikte değerlendirmiş ve 9 Mart 2012 tarihinde bir basın açıklaması yaparak kamuoyunu bilgilendirmiştir.

Madenlerimizin halkımızın yararına kullanılması için, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da üzerimize düşen görevi yapmaya devam edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.

Saygılarımızla,

TMMOB

MADEN MÜHENDISLERI ODASI

YÖNETİM KURULU

23 Mart 2012, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

ELEKTRİK VE DOĞALGAZA ZAM, DURMAK YOK YOLA DEVAM.

Hükümet, "bütçe açığını kapatmak" gerekçesiyle zam yapmaya devam etmektedir. Elektriğe yapılan yüzde 9.5 zammın ardından doğalgaz fiyatlarına da yüzde 18.72 oranında zam yapılmıştır. EPDK tarafından nihai zam açıklaması yapılarak, gerçekte çıplak elektrik fiyatına yapılan çift haneli zam saklanmaya çalışılmıştır. 2012 yılının bütünü için % 6.5‘lik enflasyon beklenirken, konut kullanıcılarının çıplak elektrik fiyatlarına yılın ilk üç ayında % 12.8 zam yapılmıştır.

Yapılan zamların gerekçesi".....Uluslararası istikrarsızlığın getirdiği, özellikle Arap Baharıyla birlikte gelen istikrarsızlığın dünyaya faturası" olarak açıklanmaktadır. Zamların asıl nedeni, AKP iktidarının uyguladığı yanlış politikalardır. Hükümetin; suçu petrol ve doğalgaz fiyatlarına atma lüksü bulunmamaktadır. Dış piyasalardaki fiyat dalgalanmaları ve dövizdeki artış gerekçesiyle yapılan bu zamlar nedense, dünyadaki petrol fiyatları ve döviz ucuzladığında fiyatlara aynı oranda indirim olarak yansımamaktadır. Zammın asıl nedeni, elektrik dağıtım bölgelerini satın alan şirketlerin maliyet artışları nedeniyle kar oranlarının düşmesidir. Bütün yük, emekçilere ve dar gelirlilere yüklenmekte, fatura onlara kesilmektedir. Ayrıca, doğalgaza yapılan yüzde 18 oranındaki zam, elektrik fiyatlarına önümüzdeki aylarda yansıtılacaktır.

10 yıldır iktidarda olan AKP hükümeti, elektrikteki doğalgaz bağımlılığını ortadan kaldırmak bir yana, bu bağımlılığı daha da artırmıştır. Yerli kömür kaynaklarımızdan elektrik enerjisi üretme oranı son on yılda % 30‘ lardan % 20‘lerin altına düşmüş, buna karşılık tamamı ithal edilen doğal gazdan elektrik üretme oranı % 50‘ lere çıkmıştır.

Odamız; başta enerji alanında olmak üzere diğer sektörlerde uygulanan neoliberal politikaların ve özelleştirmelerin; işsizliği, pahalılığı ve dışa bağımlılığı artırdığını, sanayileşmeyi engellediğini, gelir dağılımını bozduğunu, kamu kaynaklarının sömürgenlere

Page 11: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

aktarılmasının aracı olarak kullanıldığını defalarca dile getirmiştir. Kamu tekelinin yıkılarak yerine özel tekellerin oluşturulduğu bu sistemde halkımızın ve ülkemizin gelecekte daha ağır bedeller ödeyeceği bilinmelidir.

Yapılması gereken; deneyimlerden ders alınarak, merkezi ve stratejik bir planlamayla, ülkemizin koşullarına uygun, yerli - yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı, insan odaklı enerji politikalarının biran önce hayata geçirilmesidir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDISLERI ODASI

YÖNETİM KURULU

3 Nisan 2012, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

BORLA İLGİLİ YASA DEĞİŞİKLİĞİ KİME HİZMET EDECEK ?

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca hazırlanan ve Bakanlar Kurulu tarafından imzalanarak 5 Mart 2012 tarihinde Başbakanlığa iletilen "Bor Tuzları, Trona ve Asfaltit Madenleri ile Nükleer Enerji Hammaddelerinin İşletilmesini, Linyit ve Demir Sahalarının Bazılarının İadesini Düzenleyen Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" Başbakan‘ın imzasıyla, 20 Mart 2012 tarihinde B.02.0.KKG.0.10/101 - 487/1319 sayılı yazıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı‘na gönderilmiştir.

Mevcut Kanunun 2. maddesine eklenen fıkrada "Bu madenlerin üretilmesi ve zenginleştirilmesi, teknik, ticari ve ekonomik sebeplerle ürünün mülkiyeti ruhsat sahibinde kalmak üzere 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümleri çerçevesinde ihale edilmek suretiyle üçüncü şahıslara gördürülebilirler. Ancak üçüncü şahıslara gördürülecek işlerin ihale süresinin üç yıldan fazla olması durumunda konuya ilişkin talepler Yüksek Planlama Kurulu tarafından karara bağlanır." denilmektedir. İstenen yasa değişikliğiyle bor üretiminin özel sektörce yapılmasının önünde hiçbir engel kalmayacaktır. Özel sektörün üreteceği bor ürünlerinin devletçe alımı garantilenmektedir. Bu tasarı kabul edildiğinde, yıllardır yapılamayan "borların özelleştirilmesi" başarılacaktır !!! Gerekçesi ne olursa olsun bu değişiklik, 2840 sayılı Kanunla Devlet eliyle işletilmesi gereken bor madeninin özelleştirilmesi demektir. Mülkiyetin ruhsat sahibinde kalması, hiçbir anlam ifade etmemektedir. Böyle bir özelleştirme modeli, baştan beri Bor madenlerini isteyen çevrelerin talebidir.

Bor, stratejik bir madendir. Bor minerallerinin; son derece özel kimyasal yapıları nedeniyle, hammadde, rafine ürün ve nihai ürün şeklinde, büyük çoğunluğunda alternatifsiz olmak üzere, 250‘yi aşkın kullanım alanı mevcuttur. Bor mineralleri, ilave edildikleri malzemelerin katma değerlerini olağanüstü yükseltmekte, bu nedenle sanayinin tuzu olarak adlandırılmaktadır. Halen yürürlükte olan haliyle bor madenlerinin arama ve işletme çalışmaları Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir. 2840 sayılı

Page 12: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

yasa doğrultusunda Bor madenlerinin Devletçe işletilmeye başlanması ile birlikte bor madenlerinin işletilmesi ve değerlendirilmesi amacıyla çok önemli adımlar atılmıştır. Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan arama ve rezerv tespit çalışmaları ile Türkiye‘nin dünya toplam bor rezervlerinin % 72‘sine sahip olduğu belirlenmiştir.

Bor rezervlerini 1978 yılından bu yana kamu adına işletmekte olan Eti Maden; bugüne kadar gerçekleştirmiş olduğu yatırımlar ile Türkiye‘nin bor teknolojisi konusundaki en deneyimli kadrosunu bünyesinde bulundurmaktadır, bor tesislerinin kurulması için gerekli mühendislik deneyimi ve tesislerin işletilmesi için gerekli üretim deneyimi açısından en iyi kadroya sahiptir, dünyadaki en büyük bor üreticisi ve en güvenilir bor ürünleri sağlayıcısıdır, bugün itibarıyla % 40 Pazar payıyla Dünya bor pazarı lideridir. Eti Maden‘in bu konuma gelmesi sadece 30 yıl gibi bir sürede gerçekleşmiştir. Bu süre içinde herhangi bir kurum ya da kuruluşun işletme, mühendislik, pazarlama, finans desteğine ihtiyaç duyulmamış ve tüm gelişme kurumun kendi olanakları ile sağlanmıştır. Rezervlerin işletilmesinden maksimum fayda sağlanmaktadır ve dünya pazarının en büyük payı Eti Maden‘e aittir.

Bütün bunlara rağmen yapılmak istenen; uzun vadeli hizmet alımları adı altında ve aslında Eti Maden‘den daha birikimli ve ekonomik olanaklara sahip olmayan kuruluşlar aracılığı ile özelleştirmenin gerçekleştirilmeye çalışılmasıdır. En büyük doğal zenginliğimiz olan borun gözlerden uzak tutularak bir yasa değişikliği ile sessizce yeniden gündeme getirilmesi, ülkemizde küreselleşme ve liberalleşme rüzgarları altında özelleştirilmemiş tek alan olan Bor madenlerimizin ulusötesi tekellere devredilmesi sonucunu doğuracaktır.

Bor üretimi ve zenginleştirme hizmetlerinden başlanılarak, yarın bir bütün olarak Bor madenlerimizin ve endüstrimizin ulusötesi tekellere devredilmesine dün olduğu gibi bugün de izin vermeyeceğimizi belirtiyoruz. Yapılması gereken, Eti Maden‘in teknolojik olarak önünün açılması, gerekli personel alımı, yatırımların yapılması ve uç ürün üretiminin artırılması için çalışmaların hızlandırılması olmalıdır.

Rafine bor ve özel bor ürünlerine yatırım yapılarak bor minerallerine dayalı tesislerin ülkemizde kurulması sağlanmalıdır. Bor ürünlerinin hammadde olarak kullanıldığı sanayi alanlarının gelişmesine yönelik yatırımlar teşvik edilmelidir. Türkiye‘nin hedefi nihai ürün pazarları olmalıdır.

Rezervleri ve kaynak türleri açısından en zengin ülke olan ve rafine bor ürünleri için teknoloji geliştirip önemli yatırımlar yapan bir ülke olarak ülkemizin çıkarının borlarımızı tekellere devretmekte değil; aramasından, işletmesine ve uç ürüne dönüştürülmüş ürünün pazarlanmasına kadar her aşamasının kamu eliyle yürütüldüğü geliştirilmiş bir bor endüstrisinin bu ülke ve insanının yararına olduğunu ifade ediyor, "Bor tuzları, uranyum ve toryum madenlerinin aranması ve işletilmesi Devlet eliyle yapılır" yasa hükmünün değiştirilmeyerek korunması ve bu tasarının derhal geri çekilmesi gerektiğini belirtiyoruz.

20 Nisan 2012

TÜRKİYE MADEN İŞ SENDİKASI TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI PETROL İŞ SENDİKASI TMMOB KİMYA MÜHENDİSLERİ ODASI TÜRK ENERJİ SEN TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI KESK-ESM TMMOB METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI

Page 13: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

İŞSİZLİĞE, YOKSULLUĞA, SÖMÜRÜYE HAYIR DEMEK İÇİN 1 MAYIS’ TA ALANLARDAYIZ.

Ülkemizde yıllardır uygulanan neoliberal politikalar sonucu işsizlik ve yoksulluk artmış, borçlarımız katlanarak çoğalmıştır. Planlama düşüncesinden vazgeçilerek yatırım yapılmaması ve her şeyin piyasanın önceliğine bırakılması sonucu dışa bağımlı cılız bir sanayi sektörü yaratılmıştır. Ucuz işgücü ve emek sömürüsüne dayanan üretim modelleri, iş güvencesini, örgütlenmeyi ortadan kaldırırken aynı zamanda işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmasını da engellemiştir. Son yıllarda özellikle madencilik sektöründe ve diğer sektörlerde yaşanan iş kazaları bunun açık göstergesidir.

Mevcut istihdam modeli; sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma, sözleşmeli, sözleşmesiz çalıştırma, ödünç işçilik, kısa süreli iş, sosyal güvenceden yoksunluk, en alt düzeylerde ücret ve çalışanların yoksullaşması sonuçlarını yaratmaktadır. Genç nüfus içinde işsizlik çok yüksek oranlara ulaşmıştır. Yine kapitalizmin krizini ötelemek ve kimi çevrelere rant sağlamak amacıyla "bin bir emek ve özveriyle yaratılan kamu varlıkları"nın satışı devam etmektedir. Bu varlıkların satışı; hem yılların birikimi emeğin yok edilmesi hem de emekçilerin işsizleşmesi anlamına gelmektedir. Bu gerekçelerle gündem, emek eksenli politikaları zorunlu kılmaktadır.

1 Mayıs‘ta başta Taksim olmak üzere tüm kentlerimizin alanlarını 1 Mayıs‘ı kutlama alanına çevirmek, yeni liberal saldırılara artık dur demek ve haklı taleplerimize sahip çıkmak için tüm meslektaşlarımızı alanlara davet ediyoruz.

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

30 Nisan 2012, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

İŞ GÜVENLİĞİ YASASI BAŞKA BAHARA MI KALIYOR ?

Ülkelerin üretim politikalarının oluşturulmasında ve uygulanmasında, ekonomik hedeflerin gerçekleşmesi ve ekonomik gelişimin sağlanmasında en önemli faktör; sorunsuz ve sağlıklı işleyen bir çalışma hayatıdır. Bu gerçekten hareketle; işçi sağlığı ve iş güvenliğinin yalnızca çalışma hayatı kapsamında değerlendirilemeyeceği açık olup, konunun genel kamu hukuku prensipleri ve kamu yararı ekseninde değerlendirilmesi zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Güvenlikli ve sağlıklı iş ortamlarının sağlanması artık ülke ölçeğinde değil uluslararası belgelerle istenen bir durumdur. Sağlıklı ve güvenli ortamda yaşama hakkı temel insan hakkı olduğuna göre çalışma hakkının kullanılmasında, çalışanın beden bütünlüğünü ve sağlığını bozacak etkilerden işyerinin arındırılması esastır. Bu hakkın korunmasında ve kullanılmasında Devlet asli sorumludur. Nitekim bu gerçek, alanın yasal düzenlemeye ihtiyaç duyulmasıyla da kendini göstermektedir. Bu nedenle de kamusal bir alandır ve bu alanın asli unsurlarının hak, yetki, sorumluluk ve cezaların hukuksal düzenlemede vücut bulması gerekmektedir.

Page 14: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Bugüne kadar konuya ilişkin çıkarılan mevzuat ihtiyaçlara cevap verememiştir. 4857 sayılı İş Yasası, 5763, 5920, 5921, 6111 sayılı torba yasalarda yapılan değişiklikler ve ilgili Kanun Hükmünde Kararname (KHK) hükümleri emek aleyhine biçimlenmiştir. İSG‘nin olmazsa olmazı olan mühendislik ve tıp bilimlerine ilişkin yasal eksiklik ve sorunlar söz konusudur.

Yaklaşık 10 yıldır yılan hikayesine dönen İş Güvenliği Mevzuatı, bugünlerde Kanun Tasarısı şeklinde TBMM gündemine gelmiş ve komisyonlarda görüşülmeye başlanmıştır. İş kazalarının nedeni, ayrı bir yasanın olmaması değildir. Kazaların tek nedeninin, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğine ilişkin ayrı bir yasanın olmaması biçimindeki sunum yanıltıcı olacaktır ve ayrı bir yasa kazaları kendiliğinden önlemeyecektir. Kazaların asıl nedenleri; sermayenin azami kâr hırsı ve çalışma yaşamına yönelik politikaların emek aleyhine oluşmasından kaynaklanmaktadır. Küreselleşme ve neoliberal politikaların uygulanması, özelleştirme, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma, esnek istihdam politikaları gibi uygulamalar birbiriyle bağlantılı olumsuz sonuçlar yaratmaktadır. İş güvenliği mevzuatının yetersizliği, işçi sağlığı ve iş güvenliği kültürünün eksikliği, işverenlerin işçi sağlığı ve iş güvenliğine yaklaşımı, denetimin sorunları ve eksiklikleri devam ettiği sürece işçi sağlığı ve iş güvenliği konusundaki çalışmalar sonucu fazla değiştirmeyecektir.

Tüm bu değerlendirmelere karşın çalışanların iş güvenliğinin sağlanması ve sağlığının korunup geliştirilmesi için uygulamayı biçimlendiren bir yasanın çıkarılması da bir zorunluluktur. Ancak, komisyonlarda görüşülen tasarının yavaştan alınması ve gündemden düşürülmesi, çalışmanın erteleneceği ihtimalini güçlendirmektedir. Çünkü, işveren örgütleri bir çok eksiği olan bu tasarıya bile itiraz etmekte ve bu haliyle yasalaşmaması için çaba göstermektedir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Genel Müdürlüğü‘nün adeta ‘yaz-boz‘ tahtasına dönen çalışmaları sonucunda ortaya koyduğu Yasa Tasarısı‘nda bir kez daha, bilimsel gerçekliklere aykırı, işçi sağlığının korunması ve geliştirilmesi ile iş güvenliği önlemlerinin artırılmasına yönelik olmayan, pazar ekonomisinin belirleyici olduğu düzenlemeler sunulmaktadır. Öte yandan bu tasarıyla, yaşam hakkını savunan, alanın ihtiyacını gözeten ve hizmetin niteliğinin artırılması gereğine vurgu yapan, bu alandaki birikimi ve deneyimi tartışmasız olan kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları da bu alanın tümüyle dışına çıkarılmaktadır.

Tasarı, tüm çalışanların iş güvenliğinin sağlanması ve sağlığının korunup geliştirilmesi için uygulamayı biçimlendiren bir yasa metni olma niteliğine sahip değildir. İşçi sağlığının korunup geliştirilebilmesi için iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ile işyeri sağlık ve güvenlik biriminde görevlendirilecek diğer personelin hak yetki ve sorumluluğunun özellikle işverenden bağımsızlıklarını sağlayacak; bu suretle etkin görev yapmalarının önünü açacak olan iş güvencesi sistemlerinden hiçbirinin tasarıda yer bulmamış olması önemli bir sorundur. Bütün bunlardan başka, İSG Tasarısı ile ilgili 5 yıl süren hazırlık çalışmalarında; işveren temsilcilerinin görüşleri her aşamada dikkate alınırken, uluslararası sözleşmelere rağmen, sendikaların ve ilgili meslek örgütlerinin politikaların belirlenmesi, uygulanması ve denetimi anlamında etkin katılımına olanak sağlanmamıştır.

Söz konusu Yasa Tasarısına ilişkin görüşlerimiz ve önerilerimiz de dikkate alınarak acilen yeni bir düzenleme yapmak, tüm çalışanların sağlık ve güvenliklerini sağlayacak önlemlerin yaşama geçirilebilmesi bakımından bir zorunluluk olarak durmaktadır.

Page 15: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

30 Mayıs 2012, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

EKSİK MEVZUAT İLE YÜRÜTÜLEN JEOTERMAL FAALİYETLER, İNSAN VE ÇEVRE SAĞLIĞINI

TEHDİT EDİYOR

Manisa İli Alaşehir İlçesi Alkan Köyü Muratlar mevkiinde özel bir şirket tarafından yapılan jeotermal araştırmalardaki sondaj kuyusundan , jeotermal akışkanın kontrol dışı olarak 50 metre yüksekliğe kadar defalarca püskürmesi ülkemizde jeotermal alandaki sorunların dışa vurumu açısından hem çok önemli, hem de düşündürücüdür. Yaşanan olayda, çevredeki tarım arazileri büyük ölçüde zarar görmüştür.

Bilindiği üzere; ülkemizdeki ilk jeotermal sondaj kuyusu, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) tarafından İzmir-Balçova‘da 1962 yılında açılmış ve üzerinden tam 50 yıl geçmiştir. Bu süre zarfında jeotermal sahaların ortaya çıkartılmasında özverili çalışmalar yürüten MTA, Batı Anadolu‘da ve ülkemizin diğer bölgelerindeki jeotermal potansiyeli ortaya çıkarmıştır. MTA, bu çalışmalara ilaveten Kızıldere‘de (Buharkent) elektrik enerjisi üretimi konusunda da pilot tesis ile başlayan çalışmayı sonuçlandırmıştır. Bu çalışmalara paralel olarak Belediyeler ve İl Özel İdareleri; bilinen kaynaklardan yararlanmak üzere yatırımlar yapmaya başlamıştır. Bu gelişmeler, beraberinde sorunları da artırmıştır. Sorunların büyümesi üzerine mevzuat ile ilgili çalışmalar başlatılmıştır. "927 sayılı Kaplıcalar ve Sıcak

Suların İstihsali Hakkındaki Yönetmelik", sektörün gereksinimlerine cevap veremez duruma gelmiş ve güncel bir mevzuata ihtiyaç duyulmuştur. Ancak, Jeotermal kaynaklar 2007 yılında, "5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu" ile yasal bir statüye kavuşmuştur. Adı geçen kanun ile jeotermal sahalar özel girişimcilerin de yatırımına açılmış olup, bu alanda bir çok firma faaliyet göstermeye başlamıştır. Ancak, bu yasa ve uygulama yönetmeliği de sorunları çözememiş olup birbiriyle çelişen, yetki karmaşası yaratan bir mevzuat olarak halen yürürlükte bulunmaktadır.

Odamız; Kanun‘un çıkartılması sürecinde, uygulama yönetmeliği çalışmalarında ve jeotermal ile ilgili her platformda kanunun ve uygulama yönetmeliğinin eksiklikleri hususunu ve konuya ilişkin görüşlerini yetkililere defalarca yazılı ve sözlü olarak bildirmiştir. Ancak, bu konuda istenen gelişme maalesef sağlanamamıştır. Konuya ilişkin görüşlerimizin büyük bir kısmı kanun ve yönetmeliklerde yer almamıştır. Bu görüşlerimizden bir tanesi de rezervuara ulaşmada arama, işletme ve reenjeksiyon kuyularına yönelik önerilerimizdir. Odamızın yaptığı girişimlere karşın, jeotermal kuyu açma standartları konusunun yasa ve yönetmeliklerde yer almaması büyük eksiklik olarak önümüzde durmaktadır. Bu konuda jeotermal kaynaklara sahip ülkeler, belli standartlar geliştirerek uygulama birliği sağlamışlardır. Ayrıca denetim mekanizmalarını devreye sokarak tavizsiz uygulamaktadır.

Page 16: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Jeotermal sistem, çok karmaşık yapısı nedeniyle birçok problemi de bünyesinde barındırmaktadır. Tekniğine uygun ve standart malzeme kullanılmadan açılacak sondaj kuyularında kontrolsüz akış ve akiferlerde (yeraltı suyunu içinde tutan ortam) istenmeyen problemler ortaya çıkmaktadır. Manisa-Alaşehir‘de meydana gelen olayda yaşanan sorunun, sondaj tekniğine göre açılmayan kuyudan kaynaklandığı görülmektedir. Jeotermal sondajlarda, muhafaza borularının ( yüzey ve diğer borular) uygun formasyonlara ve derinliğe indirilerek, arka kısmının tekniğine uygun çimentolanması zorunludur.

Manisa - Alaşehir‘deki sondaj kuyusunda yaşanan ve bir çevre felaketine yol açan olayın benzerleriyle, önümüzdeki günlerde de sık sık karşılaşılabilir. Daha büyük felaket yaşanmaması için acilen önlem alınmalıdır. Bu anlamda, başta kanunun uygulayıcısı olan İl Özel İdareleri ve ilgili Bakanlık adına görevlendirilen Maden İşleri Genel Müdürlüğü‘ne (MİGEM) önemli görevler düşmektedir. Bu konuda, Odamızın ve meslektaşlarımızın bilgi birikimi ve deneyimi değerlendirilmelidir.

Yasanın aksayan yönleri düzeltilerek eksik olan yönetmelikler acilen çıkarılmalı, İl Özel İdarelerinin denetim kadroları güçlendirilmeli, tekniğine uygun çalışma yapmayan işletmeler durdurulmalı, bu alanda görev yapan sondaj mühendisleri ve personelde yetkinlik aranmalıdır.

Son olayda çözümü ve çareyi; ülkemiz bilim insanlarında aramak yerine, ABD‘den teknik eleman getirtilmesini yadırgadığımızı belirtiyoruz. Çünkü, ülkemizde bu olayı çözebilecek bilgi birikimi ve teknik eleman kadromuz bulunmaktadır.

Odamız; Manisa - Alaşehir‘de yaşanan olaya ilişkin teknik bir heyet oluşturmuş olup, konuyu yerinde inceleyerek hazırlanacak rapor, ilgililerle ve kamuoyuyla paylaşacaktır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

4 Haziran 2012, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

MANİSA İLİ ALAŞEHİR İLÇESİ ALKAN KÖYÜ MURATLAR MEVKİİNDEKİ JEOTERMAL SAHADA

AKIŞKAN PÜSKÜRMESİNE YÖNELİK BASIN AÇIKLAMASI

Bilindiği üzere, Manisa İli Alaşehir İlçesi Alkan Köyü Muratlar mevkiinde özel bir şirket tarafından yapılan jeotermal çalışmalardaki sondaj kuyusundan, jeotermal akışkanın kontrol dışı olarak 50 metre yüksekliğe kadar defalarca püskürmesi sonucu çevredeki tarım arazileri zarar görmüştür. Odamızın jeotermal komisyonu üyeleri, olayı yerinde incelemeler yapmak ve kamuoyunu bilgilendirmek üzere, 07.06.2012 tarihinde olay yerine gitmiştir. Olay yeri

Page 17: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

incelenmiş, şirket yetkilileri ile görüşülmüş, olayın oluşumu ve gelişimi hakkında bilgi alınmıştır. Alınan bilgilere göre;

-Püskürme yapan kuyuda, 13 3/8" muhafaza borusu 220 metreye indirilip boru arkası çimentolandıktan sonra 12 ¼" matkap ile ilerleme devam edilirken 1011 metrede jeotermal kuyu geliş yapmıştır.

-Kuyuyu kontrol altına alma çalışmaları sırasında kuyu başına 150 metre mesafede bir noktadan akışkan püskürmesi olayı gerçekleşmiştir. Geçen 22 gün içerisinde püskürme noktaları 5 kez yer değiştirmiştir. En son püskürme noktası, kuyu başının 7 metre yakınındadır. İlk püskürmeler fay kırıklarında oluşurken son püskürme muhafaza borusunun cidarının basınçlı akışkan tarafından yırtılmasıyla gerçekleşmiştir.

-Bu süre zarfında kuyuyu kontrol altına almak için çimentolama gibi işlemler gerçekleştirilmiş, fakat başarılı olunamamıştır. Son püskürmenin lokasyonun yakınında olmasından dolayı makine olay mahallinden uzaklaştırılmıştır.

-Püskürmeler sırasında yüksek sıcaklık nedeniyle çevredeki üzüm bağları zarar görmüştür.

Kontrolsüz akışkan püskürmesinin etkileri:

a)Yüksek sıcaklık ve basınca sahip jeotermal akışkanın değişik noktalardan ani püskürmesi çevrede yaşayanların can güvenliğini tehlikeye atmaktadır.

b)Jeotermal akışkanın içerdiği kimyasallardan dolayı kontrolsüz akışı çevresel kirlenmeye neden olmaktadır.

c)Kuyuyu tekrar kontrol altına alma çalışmaları çok yüksek miktarda maddi zarara yol açmaktadır.

d)Jeotermal sistemin doğal yapısı bozulmakta ve geri dönüşü olmayan bir hale ulaşmaktadır.

e)Jeotermal akışkan içerdiği kimyasal maddelerden dolayı yeraltı tatlı su rezervuarlarını kirletmektedir.

Bu problemlerin ortaya çıkmasındaki önemli etkenler:

(i)Yetersiz jeotermal mevzuat; Mevzuatta sondaj tekniğine yönelik bir yönetmelik veya standart yoktur. Derin jeotermal sondajlarda üç kademe (yüzey boru, ara boru ve üretim borusu) boru kullanılırken, ülkemizde sadece ikisi kullanılmakta, yüzey boru genellikle kullanılmamaktadır. Bu kuyuda da yüzey borusu kullanılmamış ve bunun faturası da ağır olmuştur.

(ii)Jeotermal sondajlar için yetişmiş eleman eksikliği; Ülkemizde 1960‘lı yıllarda başlayan jeotermal araştırmalar, 1980‘li yılların ortasına kadar hızlı bir gelişim göstermiş ve bu dönem süresince MTA Genel Müdürlüğü tarafından dünya standartlarında arama ve sondaj çalışmaları yapılmıştır. 1980‘li yılların ortalarından itibaren bu sektöre olan kamu yatırımının azalması sonucu, sektörün 2000‘li yılların başına kadar gelişimi yavaş olmuştur. Bu durağan

Page 18: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

süreç, dünyadaki teknolojik ilerlemenin takip edilmesini ve eğitimli insan gücünün yetiştirilmesini de olumsuz etkilemiştir. 2007yılında "Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu"nun yayınlanması ve söz konusu Kanunla; özel sektörün de jeotermal kaynakların aranması ve işletilmesine olanak tanınması ile jeotermal faaliyetler hız kazanmıştır. Fakat bu alanda çalışan deneyimli teknik eleman azlığı, sektörün gelişmesini engelleyen bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.

(iii)Ruhsat veren, denetleyenler kurumların ve kişilerin deneyimsiz oluşu: İl Özel İdarelerinde görevli, ruhsat veren ve denetleyen mühendislerin bu konuda deneyimsiz ve yetkisiz oluşu ve yeterli eğitim almamış olmaları nedeniyle sondaj çalışmaları şirketlerin insafına bırakılmıştır.

Alaşehir‘de yaşanan püskürmenin kontrol altına alınmasına yönelik öneriler ve kısa dönemde acilen yapılması gereken çalışmalar;

a)Kuyu, klasik yöntemlerle kontrol altına alınamaz hale gelmiştir. Bu durumda iki yöntemin uygulanabilirliği ortaya çıkmaktadır; Birincisi püsküren kuyunun Coiled Tubing ünitesi ile temizlenmesi, püskürme noktasından üstünün çimentolanarak kapatılmasıdır. İkincisi püsküren kuyunun tabanına yakın olacak şekilde yönlü ve yatay kurtarma kuyularının açılmasıdır. İlk yöntem lokasyon alanına yakın yerde gerçekleştirileceğinden tehlikelidir, fakat ucuz ve etkin bir yöntemdir. İkinci yöntem ise püskürme alanından uzak olduğundan güvenli, fakat pahalı ve zor bir yöntemdir. Bu yöntemlerin uygulanması, teknik raporda ayrıntılı olarak anlatılmıştır.

b)Alaşehir özelinden yola çıkılarak bu tür problemlerin tekrarını en aza indirmek için ilgili kurum ve kuruluşların katılımı ile jeotermal mevzuat tekrar düzenlenmeli, sondaja yönelik standart ve yönetmelikler acilen uygulamaya konulmalıdır.

c)Ülkemizde şimdiye kadar yüzey borusu kullanılmayan tüm kuyularda çimentolamanın başarılı olup olmadığı araştırılmalı ve jeotermal akışkanın boru arkasındaki formasyonlara karışıp karışmadığı gözlenmelidir. Yüzey borularının kullanılması acilen zorunlu hale getirilmelidir.

d)Sektörde çalışan, ruhsat veren, denetleyen yetkililer jeotermal enerji araştırma konularında gerekli eğitimi almalı ve yetki konularına göre belgelendirilmelidir.

Olayla ilgili teknik rapor hazırlanarak ekte sunulmuştur. Maden Mühendisleri Odası olarak, aktarılan sorunların çözümü için deneyim ve birikimimizle destek olacağımızı belirtir, bu tür kazaların yaşanmamasını dileriz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

12 Haziran 2012, Ankara

Page 19: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

MADENCİ ANITI`NA SAHİP ÇIKILMALIDIR

Ankara Büyükşehir Belediyesinin Olgunlar Sokak‘ı cadde haline getirerek trafiğe açma projesi kapsamında söz konusu sokakta bulunan Madenci Anıtı‘nın da kaldırılması gündeme getirilmiş ve bu konuda basında haberler yayınlanmıştır.

Madenci Anıtı, 20 yıl önce Olgunlar Sokak‘a dikilmiş ve sokakla özdeşleşmiştir. Maden emekçileri, canı ve kanı pahasına ülkemizin yeraltı zenginliklerini gün ışığına çıkararak insanlığın hizmetine sunmaktadır. Bu üretim sürecinde birçok maden emekçisi yaşamını yitirmektedir. Madenci Anıtı, maden şehitlerini ve madencilerin kararlı mücadelesini yansıtmaktadır. Bu anıtın kaldırılması, maden şehitlerine ve maden emekçisine yapılacak saygısızlık demektir. Bu nedenlerle anıt olduğu yerde kalmalıdır.

Maden Mühendisleri Odası olarak; geçmiş mirasımıza sahip çıkıyor, yaşamını kaybeden tüm maden emekçilerini bir kez daha saygıyla anıyoruz.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETİM KURULU 14 Haziran 2012, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

TÜRKİYE MADEN-İŞ SENDİKASI VE TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI`NIN ORTAK

BASIN AÇIKLAMASI

ÜLKEMİZİN VE GELECEK KUŞAKLARIMIZIN AYDINLIK GELECEĞİ BİR GECEYARISI OPERASYONU İLE KARARTILIYOR.

ELEKTRİK ÜRETİMİNDE TEK YERLİ KAYNAK DURUMUNDAKİ LİNYİT KÖMÜRÜ VARLIKLARIMIZ BİR GECE OPERASYONUYLA YERLİ VE YABANCI TALANINA AÇILIYOR.

TBMM‘de bir gece operasyonu ile son anda görüşülmekte olan torba yasanın içine termik santrallara kömür sağlayan 2172 sayılı yasa ile devletleştirilen, daha sonra 2840 sayılı yasa ile devlet eliyle işletilecek madenler kapsamına alınan linyit sahalarının, 4046 sayılı özelleştirme yasası kapsamında özelleştirilmesini sağlayan bir hüküm konulmuştur. Bu hükümle; Türkiye Kömür İşletmelerinin (TKİ) işlettiği ve termik santrallara kömür sağlayan bütün linyit sahalarının, özelleştirme çalışmaları süren termik santrallar ile birlikte yerli-yabancı enerji tekellerine verilmesi amaçlanmaktadır.

Page 20: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

TKİ‘nin elinde bulunan bu linyit sahaları, yerli kaynak niteliğiyle ülkemizin enerji güvenliğinin stratejik teminatı durumundadır. Özelleştirme ile bu tek yerli teminat da ortadan kalkmış olacaktır.

Linyit sahalarının özelleştirilmesi ve özel sektör eliyle işletilmesi dünyada ölümlü maden kazalarında ön sıralarda olan ülkemizin bu vahim iş güvenliği tablosunu çok daha derinleştirecek; Türkiye daha fazla iş cinayetlerine sahne olacaktır.

Türkiye Maden İşçileri Sendikası ve TMMOB Maden Mühendisleri Odası olarak, bu ülkenin geleceğinin karanlığa sürüklenmesini istemeyen bütün siyasi partileri, demokratik kitle örgütlerini ve bu ülkenin yurttaşlarını bu milli servetlere sahip çıkmaya, hükümeti de, gelecek kuşaklara yerli enerji kaynağı olan bir ülke bırakmak için bu düzenlemeden vazgeçmeye çağırıyoruz.

Ülkemizde kamunun elindeki bütün varlıkların yerli-yabancı ayrımı yapılmaksızın satılması ve hiçbir ölçü gözetmeksizin elden çıkarılması biçiminde uygulanan özelleştirme, ülkemizin yerli kaynaklara dayalı enerji üretiminde en önemli kaynağımız konumundaki -geçmişte hiçbir iktidarın özelleştirme düşünmediği- linyit kömürü madenlerimize gelip dayanmıştır. Hem de bu özelleştirme düzenlemesi, TBMM‘deki grubu olan partilerden, konunun tarafı meslek odaları, sendikalar ve diğer sivil toplum örgütlerinden daha önemlisi halkımızın dikkatinden kaçırılarak, bir gece yarısı operasyonu ile gerçekleştirilmektedir. Ülkemizin aydınlık geleceğinin yerli teminatı konumundaki yeraltı servetlerimizden olan linyit rezervlerimiz, gece yarısı operasyonuna deyim yerindeyse kurban edilmektedir. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu‘nda torba yasa görüşmeleri esnasında iktidar partisi milletvekilleri, son anda verdikleri bir paragraflık kanun teklifi ile "3213 sayılı Maden

Kanunu‘na 2840 sayılı kanuna ekli listedeki linyit ruhsatları ile daha sonra bu sahalarla

birleştirilmek suretiyle 2840 sayılı kanun kapsamına dahil olan sahaların, Özelleştirme İdaresi

Başkanlığı tarafından özelleştirileceği"ni hüküm altına alan bir geçici madde eklenmesini sağlamıştır.

Böylece: -1979 yılında devletleştirilen,

-1983 yılında 2840 sayılı yasayla devletçe işletilecek madenler olarak listelenen,

-Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) tarafından o tarihten beri işletilen,

-Hemen hemen tümü termik santrallara elektrik üretimi için kömür veren,

-Ülkemizin yüzde 20-25 oranında elektrik ihtiyacını karşılayan, bu linyit sahalarının / havzalarının yerli - yabancı tekellerin arzuları doğrultusunda satılmasının önü açılmıştır.

Eti Gümüş, Eti Krom, Eti Alüminyum, Eti Elektrometalurji ve madenciliğin bir çok alanında yapılan özelleştirmelerin olumsuz sonuçları ortadayken bugün enerji kullanımında % 70 dışa bağımlı hale gelen enerji sektörümüzde, bir taraftan dağıtım şebekeleri özelleştirilmekte,

Page 21: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

diğer taraftan hidroelektrik ve termik santralleri özelleştirme idaresine devredilerek özelleştirme potasına alınmakta, ülkemiz hızla büyük bir kaosun içine sürüklenmektedir. Bilindiği üzere, 18 adet termik santralin özelleştirilmesine yönelik ön hazırlık çalışmaları Özelleştirme İdaresi ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından koordineli bir şekilde sürdürülmektedir. Söz konusu torba yasayla yapılan yasal düzenlemeyle özelleştirme kapsamına alınan termik santrallerle birlikte MUĞLA (Yatağan - Turgut, Milas - Ören), MANİSA (Soma), ANKARA (Beypazarı - Nallıhan), BURSA (Orhaneli, Keles), SİVAS (Kangal), BİNGÖL (Karlıova), KONYA (Ilgın), BOLU (Göynük) ÇANAKKALE (Çan), ÇORUM (Osmancık- Dodurga) illerimizde bulunan ve elektrik enerjisi üretiminde stratejik öneme sahip onlarca linyit sahası ruhsatı ve milyarlarca ton linyit rezervi yerli ya da yabancı tekellerin eline geçmiş olacaktır. 1985 yılından günümüze dek yapılan bütün özelleştirmelerden ortaya çıkan olumsuz sonuçlar, termik santrallarla birlikte linyit kömürü sahalarımızın özelleştirmesinde de yaşanacaktır. Çok daha önemlisi, ülkemiz kömür madenciliğinde ölümlü iş kazalarında dünyada ön sıralardadır. Ne yazık ki, kamunun elindeki kömür sahalarının özelleştirilmesiyle bu utanç tablosu çok daha vahim hale gelecek, kömür madenciliğindeki ölümlü iş kazaları kat ve kat artacak; ülkemiz kömür cinayetleri ülkesi haline gelecektir.

-Bursa Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı Devecikonağı beldesindeki bir yeraltı kömür işletmesinde 10 Aralık 2009 tarihinde grizu patlaması sonucu meydana gelen iş kazasında 19 maden emekçisi,

-Balıkesir Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy‘de bulunan kömür işletmesinde 23 Şubat 2010 tarihinde 13 maden emekçisi,

-TTK Karadon İşletmesi‘nde 17 Mayıs 2010 tarihinde grizu patlaması sonucu 30 maden emekçisi,

-6 Şubat ve 10 Şubat 2011 tarihinde Afşin - Elbistan B Termik Santrali‘ne kömür sağlayan Çöllolar sahasında meydana gelen şev kaymaları sonucunda 2‘si mühendis olmak üzere 9‘u toprak altından çıkarılamayan toplam 11 maden çalışanının yaşamını yitirmesi, yakın tarihimizde akıllarımızda kalan acı kayıplarımızdır. Bu örnekler artırabilir. Nitekim TTK ve özel işletmelerde üretilen milyon ton taş kömürü başına düşen ölüm sayısına ilişkin yapılan bir araştırmada; 2000-2008 yılları arasında özel sektör tarafından 8 milyon ton taş kömürü üretimi sürecinde 578 işçi iş kazası sonucu yaşamını yitirirken, aynı sürede TTK tarafından yapılan 8 milyon ton taş kömürü üretimi sürecinde 31 işçi iş kazası nedeniyle yaşamını yitirmiştir.

Diğer yandan yapılan tüm bilimsel çalışmalar özelleştirmelerden sonra istihdamın düşüşüne ve ücretlerin azalışına dikkat çekmekle birlikte, ülkemiz özelleştirme uygulamalarından ortaya çıkan başka sonuçlar da, kamusal sermaye ve bilgi birikiminin, dışsal ekonomilerin yok olması, üretim seviyesini düşürerek devlet portföyünün karşılıksız boşaltılması, sendikal faaliyetlerin ve dolayısıyla üretim, iş güvenliği ve işçi sağlığı ile ilgili süreçlerin denetim dışı

Page 22: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

kalması, bölgesel gelişmişlik farklılıklarının belirgin ve keskin hale getirmesi gibi birçok olumsuz sonuçlar da gözlemlenmektedir.

Bu sürecin asıl önemli sonuçlarından biri de özelleştirme suretiyle özel kesim tarafından yapılacak sermaye yatırımının yeni bir endüstriyel tesis ortaya çıkarma yerine mevcut bir tesisi satın almaya yönlendirilmesinin üretim ve istihdam üzerinde olumlu hiçbir tesir yaratmaması olmaktadır. Bir diğer olumsuz sonuç ise serbest piyasa ekonomisi, rekabet gibi beklentilerin yerine tıpkı çimento, sigara, petrokimya, petrol rafineri vb. sektörlerde olduğu gibi var olan devlet tekellerinin yerini yerli ya da yabancı tekellere bırakmasıdır.

Sonuç olarak 1980‘lerin ikinci yarısından günümüze yapılan özelleştirme ihalelerinin tamamı kamuoyu ve yargı nezdinde tartışmalı hale gelmiş, özelleştirme uygulamaları yabancılaştırma ile eş anlamlı olarak algılanmaya başlanmıştır.

Özelleştirmeler, ekonominin düzelmesine, devletin gelir elde etmesine olanak sunmadığı gibi daha az hizmet, daha fazla külfet ve daha fazla vergi salmak olarak topluma dönmektedir. Şimdiye kadar yapılan özelleştirmelerde bunlar yaşanmıştır. Hiç olmazsa devletin elinde kalan son iki maden olan bor madenleri ve termik santralları besleyen 2840 sayılı yasanın ekinde listelenen linyit kömürü madenleri ve linyit havzaları özelleştirme sürecine kurban verilmemelidir.

Kısaca ülkemizin geleceği bir gece yarısı operasyonu ile karartılmamalıdır. Unutulmamalıdır ki:

Enerji, herkes için en vazgeçilmez bir yaşam-insan hakkıdır. İnsanların enerjiye ulaşmasını temin etmek ise kamusal bir sorumluluktur.

Bu bilinçle; enerji alanında özelleştirme yerine, planlı, merkezi ve ulusal bir enerji sektörünün oluşturulması sağlanmalı; bunun için özelleştirilen yerler kamulaştırılmalı, planlama süreçlerine sektörde örgütlü emek ve meslek örgütlerinin, bilimsel kurumların katılımı sağlanmalıdır.

Türkiye Maden İşçileri Sendikası ve TMMOB Maden Mühendisleri Odası olarak diyoruz ki:

Yerli enerji kaynağımız linyit kömürlerini yerli-yabancı tekellere açan bu düzenlemeye karşı çıkalım. Yeraltı servetlerimizin talanına ve enerji güvenliğimizin yok edilmesine, ülkemiz enerji sektörünün dış kaynaklara bağımlılığının daha da artmasına, ülkemizi daha fazla iş cinayetleri ülkesi haline getirecek, kısaca ülkemizin geleceğini karartacak bu girişime karşı duralım.

Biz; demokratik, meşru zeminlerde bu özelleştirme girişimine karşı koymaya kararlıyız.

28.06.2012

TÜRKİYE MADEN-İŞ SENDİKASI

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

Page 23: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

BU YASAYLA İŞ KAZALARI ÖNLENEMEZ

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 30 Haziran 2012 tarih ve 28339 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. AB sürecinde, ulusal mevzuatın uyumlaştırılması kapsamında gündeme gelen 381 sayılı direktifin ulusal mevzuatımız kapsamına alınmasıyla başlayan ve yılan hikayesine dönen çalışmalar en sonunda yasa haline getirilmiştir. Yasa, çok tehlikeli işlerde 1 yıl, az tehlikeli işlerde 2 yıl sonra yürürlüğe girecektir. Yasanın çıkması süreçlerinde yapılan toplantılara katılarak önerilerimizi tüm yetkililere iletmemize karşın kabul görmemiştir.

İş kazalarının nedeninin, kanunun olmamasına bağlanmasının ve kanunun çıkarılmasının tek başına kazaları önleyeceği yönündeki tespitlerin bilimsel gerçeklik ile uyuşmadığı bir gerçektir. Çünkü; iş kazalarının asıl nedeni neoliberal politikaların alt başlıkları olan özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, kuralsızlaştırma ve denetimsizleştirmedir. Yasa dikkatli bir gözle incelendiğinde soruna "çözüm sunan" değil, "yasak savan" bir anlayışla kaleme alındığı apaçık bir biçimde görülmektedir. Bu yasanın uygulanma olanağı yoktur. Çünkü bu yasa derli toplu, bütüncül bir ulusal politikaya dayanmamaktadır ve uygulanabilmesi için kurumsal destek ve sistemden yoksundur. Hatta yasa, şu anda uygulanmakta olan mevzuat ve yargı içtihatlarının gerisindedir. Yasadaki kavramlar, Bakanlığın keyfiyeti ile çıkarılacak yönetmeliklere havale edilmiştir.

Çıkarılan yasa ile Bakanlık anayasal denetim görevinden feragat etmiştir. Oysa bugüne kadar hukuksal metinlerde, söz konusu yasadan daha yeterli düzeyde koruyucu hüküm bulunmasına karşın iş cinayetlerinin artarak devam etmesinin nedeni Bakanlığın denetim ve gözetim sorumluluğunu fiili olarak yerine getirmemesiydi. Bugün ise bu sorumluluktan Bakanlık yasal olarak da arındırılmıştır. Bakanlık denetim görevinden feragat ederken, sorumluluğu iş güvenliği uzmanlarına ve işçiye yüklemiştir. Yasaya göre, iş güvenliği uzmanları "ortak iş sağlığı ve güvenliği birimi"nin işçisi olup, işyerlerine bu birimlerce kiralanacaklardır. Yasada hiçbir güvence ve yetki verilmeyen iş güvenliği uzmanları, tıpkı işyerinde çalışan diğer işçiler gibi iş güvencesinden yoksundur. Bu yasada iş güvenliği uzmanları, hem "ortak iş sağlığı ve güvenliği birimi"ne hem de görevlendirildiği işyerinin işverenine karşı sorumludur. Kendi iradesi ve işyerinde çalışanların onayı olmaksızın işyerlerinde görevlendirileceklerdir. Güvencesiz çalışan ve adına iş güvenliği uzmanı denilen ama aslında kiralık bir işçinin, işyerinde koruyucu önlemler alınması için işveren üzerinde kendiliğinden etkili bir güce sahip olması düşünülemez. Bu yasa, çalışanların tehlikeden korunması için önlemlerin alınmasında etkili bir araca sahip değildir. İş güvenliği uzmanları, sorumluluk yönünden bir araç haline getirilmiş ve "ihmal" kavramı ile işçiye verilen zarardan sorumlu tutulmuşlardır. Bu yasa ile iş kazasından doğan tazminat yükümlülüğü ve ceza sorumluluğu hak ve yetkiden yoksun mühendislere yüklenmiştir. Gelecek dönem, pek çok iş güvenliği uzmanı ceza sorumluluğuyla karşı karşıya kalacaktır.

İş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesinde çözüm olacakmış gibi sunulan yasa, işveren sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırarak, tüm sorumluluğu neredeyse kazayı yaşayan işçiye ve bu gibi durumların olmaması için kısıtlı imkânlarla, yetkisiz güvencesiz

Page 24: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

çalışan mühendislerin sırtına yıkmaktadır.

Önümüzdeki dönem, korkarız ki çok daha ciddi acıların yaşanacağı ve kayıpların devam edeceği bir dönem olacaktır. Yaşanacak iş kazalarının ve cezaevlerine girecek olan mühendislerin sorumluluğu, işverenler ve gerçek sorunu görmemezlikten gelerek yasanın bu haliyle çıkmasını sağlayan hükümet yetkilileri ve yasayı hazırlayan bürokratları olacaktır. Sonuç olarak; bu yasa çalışanların iş güvenliğinin sağlanması ve sağlığının korunup geliştirilmesi için uygulamayı biçimlendiren bir metin olma niteliğine sahip değildir. İşçi sağlığının korunup geliştirilebilmesi için iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ile işyeri sağlık ve güvenlik biriminde görevlendirilecek diğer personelin hak yetki ve sorumluluğunun özellikle işverenden bağımsızlıklarını sağlayacak; bu suretle etkin görev yapmalarının önünü açacak olan iş güvencesi sistemlerinden hiçbirinin yasada yer bulmamış olması önemli bir sorundur. Piyasacı bir anlayışla çıkarılan bu yasanın, ülkemizde yaşanan iş cinayetlerini önlemekle uzaktan yakından bir ilgisi bulunmamaktadır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETİM KURULU 3 Temmuz 2012, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

SALDIRIYI LANETLİYORUZ

20 Ağustos 2012 tarihinde Gaziantep‘te 9 yurttaşımızın yaşamını yitirmesi ve onlarca yurttaşımızın yaralanması ile sonuçlanan bir saldırı gerçekleştirilmiştir. Tüm halkımıza başsağlığı, yaralı yurttaşlarımıza acil şifalar diliyor ve bu saldırıyı yapanları lanetliyoruz.

Gerekçesi ne olursa olsun, kimler tarafından yapılırsa yapılsın bu saldırı hiç bir şekilde kabul edilemez. Yapılan saldırı, bu topraklar üzerinde insanca, kardeşçe ve bir arada yaşamayı savunanlara karşı yapılmıştır.

Bugün, barışa ve kardeşliğe her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. Bu konuda herkes üzerine düşen tarihsel sorumluluğun gereğini yerine getirmelidir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETİM KURULU 22 Ağustos 2012, Ankara

Page 25: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

KARA BİR SAYFANIN ADIDIR; 12 EYLÜL

12 Eylül askeri darbesinin üzerinden 32 yıl geçmiştir. Bundan 32 yıl önce, tank sesleriyle ve marşlarla uyandırılmamızla başlayan süreç Türkiye‘yi siyasal, sosyal, hukuksal ve bilimsel alanlarda büyük yıkımlara uğratmıştır. Hukuk, adalet, bilim, emek ve çalışma yaşamı yok edilmiş, emekçilerin kazanılmış bütün hakları zorla ellerinden alınmıştır. 12 Eylül, bu ülkede faşizmin adıdır.

12 Eylül sürecinde 650 bin kişinin gözaltına alınması, 1 milyon 683 bin kişinin fişlenmesi, 230 bin kişinin yargılanması, idam cezaları ve yüzlerce yıla varan cezaların verilmesi, bir toplu yok edişin göstergesi olmuştur. Aynı süreçte, 517 kişiye idam cezası verilmiş, idam cezası verilenlerden 50‘si asılmıştır. 388.000 kişiye pasaport verilmemiş, 30.000 kişi "sakıncalı" olduğu için işten atılmış, 14.000 kişi vatandaşlıktan çıkarılmıştır. 30.000 kişi "siyasi mülteci" olarak yurtdışına gitmek zorunda kalmış, 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldürülmüş ve 171 kişinin "işkenceden öldüğü" belgelenmiştir.

Dönemin TİSK Başkanı Halit Narin‘in "Şimdi gülme sırası bizde" ve ABD Başkanı Jimmy Carter‘a iletilen "Bizim çocuklar işi başardı" sözleri, 12 Eylül faşist darbesinin kimler tarafından hangi amaçla gerçekleştirildiğini açıklamaya yetecek niteliktedir.

12 Eylül faşizmi, emperyalizme bağımlılık ilişkileri içerisinde, 24 Ocak kararları olarak bilinen ve IMF tarafından hazırlanmış olan sömürü politikalarının uygulanabilmesi ve halkın güçlenen mücadelesinin kırılarak yok edilmesi temelinde gündeme gelmiştir. Bu dönem içerisinde ülkemiz, emperyalizmin ve sermayenin çıkarlarının korunması ve geliştirilmesi yönünde yeniden yapılandırılmıştır. 24 Ocak 1980‘de yayınlanan ekonomik program 12 Eylül faşist darbecileri eliyle uygulanmaya konularak ekonomik bunalımın yükü emekçilere kesilmiş, özelleştirmeler ve piyasacı adımlar ile tüm kamusal varlıklarımız uluslararası sermayenin sömürüsüne açılmıştır.

11 Temmuz‘da yapılması planlanan darbe, "koşulların daha da olgunlaşması beklenerek" 12 Eylül‘e ertelenmiş ve darbe yapılmıştır. 11 Eylül‘de akan kanın 12 Eylül‘de bir anda nasıl kesildiği, neden sıkıyönetim koşullarında akan kana göz yumulduğu bugün hala darbecilerin yanıtlaması gereken sorular olarak durmaktadır.

12 Eylül hukuku hala geçerliliğini korumaktadır. Askeri yönetim tarafından hazırlanan Anayasa temel hükümleriyle yürürlüktedir. 12 Eylül‘ün ideolojik sonuçları da hala geçerlidir. 12 Eylül; toplumsal dayanışma, sorumluluk, özveri, emek ve alınteri ile bir yerlere gelmek gibi değerleri zedelemiş; apolitiklik, bireycilik, köşe dönücülük, kısa sürede zenginleşmek, kişisel kurtuluşlar için her yolun mübah görülmesi gibi yeni değerleri teşvik etmiş ve yüceltmiştir.

12 Eylül faşist darbesini planlayanlar, gerçekleştirenler ellerini kollarını sallayarak gezmektedir. 12 Eylül faşist darbesinin hesabı ancak darbenin doğrudan muhatabı olan ilerici, devrimci, yurtsever emekçi halk tarafından sorulabilir. Darbenin genlerini taşıyanlar 12 Eylül ile asla hesaplaşamazlar. AKP iktidarının 12 Eylül referandumu sonrası demokrasinin tahsis edileceğine dair propaganda ile servis ettiği sözde 12 Eylül yargılamasının yapıldığı mahkemeler önceden de belirttiğimiz gibi meseleyi birkaç generale indirgemiş ve

Page 26: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

darbecilerin tırnak içinde yargılandığı bir "gösteri" oluşturmuştur. Darbelerle hesaplaşmak ve demokrasiyi tahsis etmek için 12 Eylül referandumunda halkımızdan "evet" oyu isteyen AKP iktidarı tarafından ülkemiz, darbe günlerini aratmayan bir hale getirilmiş, açık bir cezaevine çevrilmiştir.12 Eylül darbesinin zihniyeti günümüzde AKP eliyle sürdürülmektedir.

12 Eylül ve 12 Eylül‘ü oluşturanların yaratmış oldukları hukuksuzluğu ortadan kaldırmanın yolu, temel hak ve özgürlüklerin önündeki engelleri tamamen kaldırmaktan ve örgütlü toplumu geliştirmekten geçmektedir.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

11 Eylül 2012, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

MESLEĞİMİZE, HALKIMIZA, ÜLKEMİZE SAHİP ÇIKIYORUZ

19 Eylül TMMOB Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Günü‘nde Alanlarda Olacağız

19 Eylül 1979 günü, mühendis, mimar ve şehir plancıları, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)‘nin çağrısıyla ekonomik, demokratik talepleri için ülke çapında bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirmişlerdi. Bu uyarı eylemine 49 ilde 443 işyerinde mühendis ve mimarların yanı sıra işçi, teknik eleman, memur ve sağlık görevlilerinin de katılımı ile 100 bini aşkın kamu çalışanı katılmış, teknik eğitim gören öğrenciler de eylemi desteklemişlerdi.

19 Eylül 1979‘da gerçekleşen eylem, TMMOB 41. Dönem Olağanüstü Genel Kurulunda ve Birlik Yönetim Kurulunca alınan karar çerçevesinde 19 Eylül‘ün "TMMOB Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Günü" olarak kutlanması kararıyla iki yıldan beri kutlanmakta, anımsanmakta ve yeni sorunlarımızla bütünlenerek mücadele geleneğimiz sürdürülmektedir.

Günümüz koşullarında mimarlık, mühendislik, şehir plancılığı meslek disiplinleri daha komplike ekonomik, demokratik, mesleki, sosyal sorunlar yumağı içinde bulunmaktadır. Bilim, teknoloji, Ar-Ge, inovasyon, sanayi, tarım, orman, enerji, ulaşım, madenler, tüm doğal kaynaklar, gıda, çevre ve kentleşme politikalarının dinamik gücü olması gereken mühendis, mimar, şehir plancıları, siyasi iktidarlar tarafından hep ikinci plana itilmiş, bazı alanlarda yetkiler uluslararası sermaye kuruluşlarına devredilmiş, bazı alanlar ise neredeyse ortadan kaldırılmıştır. Mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı hizmetlerinin ana sektörleri kamusal fayda anlayışından çıkarılıp serbestleştirme, özelleştirme, ticarileştirmenin arpalıkları haline getirilmiştir. Kentler rantlara göre şekillendirilmiş ve plansızlık egemen kılınmıştır.

Aynı zamanda çalışma yaşamının büyük kısmı işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin dışında tutulmakta, insanca barınma hakkı ve deprem gerçeğinin gerektirdiği yapı denetimi, enerji, tarım, orman, su kaynakları ve kentlerin yönetimi gibi alanlarda mühendislik-mimarlık-şehir

Page 27: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

plancılığının mesleki denetim ve bilimsel-teknik kriterleri devre dışı bırakılmakta, Kanun Hükmünde Kararnamelerle, yasa ve yönetmeliklerle yapılan düzenlemeler bilimsel-teknik mesleki gereklilikleri tasfiye etmektedir.

AKP iktidarının Birliğimiz ve Odalarımıza yönelik sınırlayıcı, tasfiye edici, toplum yaşamını bilimsel teknik gerekliliklerin dışında rant amacıyla düzenleme işlemleri diğer iktidar icraatlarıyla bütünlenmekte, piyasacılığın ve gericiliğin bilim, teknik ve halk karşıtı çabaları ülkemizi sarmaktadır. Bu koşullarda siyasi iktidarın mesleğimize ve örgütümüze yönelik etkisizleştirme çabalarına karşı duruş bizler için bir görevdir.

TMMOB‘ye bağlı biz aşağıda imzası bulanan Odalar, 19 Eylül Çarşamba günü, ülke çapında TMMOB İl Koordinasyon Kurullarınca düzenlenecek olan dayanışma etkinliklerine örgütlü bir şekilde katılarak alanlardaki yerimizi alacağımızı kamuoyuna duyururuz.

Bilgisayar Mühendisleri Odası

Çevre Mühendisleri Odası

Elektrik Mühendisleri Odası

Fizik Mühendisleri Odası

Gemi Makinaları İşletme Mühendisleri Odası

Gıda Mühendisleri Odası

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası

İçmimarlar Odası

İnşaat Mühendisleri Odası

Jeofizik Mühendisleri Odası

Jeoloji Mühendisleri Odası

Kimya Mühendisleri Odası

Maden Mühendisleri Odası

Makina Mühendisleri Odası

Metalurji Mühendisleri Odası

Meteoroloji Mühendisleri Odası

Page 28: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Mimarlar Odası

Petrol Mühendisleri Odası

Peyzaj Mimarları Odası

Şehir Plancıları Odası

Tekstil Mühendisleri Odası

Ziraat Mühendisleri Odası

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

PEŞKEŞ ÇEKİLME SIRASI KÜTAHYA - SEYİTÖMER’DE

Tüm dünyada enerji alanında yürütülen serbest piyasa uygulamaları sorgulanırken, enerji arz güvenliği sorunuyla karşı karşıya bulunan ülkemizde AKP Hükümeti, enerji alanında özelleştirmeleri sürdürmektedir. TBMM‘de bir gece operasyonu ile torba yasanın içine termik santrallere kömür sağlayan 2172 sayılı yasa ile devletleştirilen, daha sonra 2840 sayılı yasa ile devlet eliyle işletilecek madenler kapsamına alınan linyit sahalarının, 4046 sayılı özelleştirme yasası kapsamında özelleştirilmesini sağlayan bir hüküm konulmuştur. Bu hükümle; Türkiye Kömür İşletmelerinin (TKİ) işlettiği ve termik santrallere kömür sağlayan bütün linyit sahalarının, termik santraller ile birlikte yerli-yabancı enerji tekellerine verilmesi amaçlanmıştır. TKİ‘nin elinde bulunan bu linyit sahaları, yerli kaynak niteliğiyle ülkemizin enerji güvenliğinin stratejik teminatı durumundadır. Özelleştirme ile bu tek yerli teminat da ortadan kalkmış olacaktır. Yasanın çıkmasıyla birlikte, Türkiye‘nin açık işletme yöntemiyle üretim yapılan ve en düşük maliyetli kömür sahalarından Seyitömer İşletmesi, Türkiye Kömür İşletmeleri‘nden (TKİ) ayrılarak Elektrik Üretim A.Ş‘ ye (EÜAŞ) bağlanmış ve özelleştirme çalışmaları başlatılmıştır. TKİ‘ye ait kömür sahası ile EÜAŞ‘e ait termik santral birleştirilip birlikte özelleştirilecektir. Söz konusu kömür işletmesinde (SLİ), 176 milyon ton görünür rezerv bulunmakta ve yaklaşık 8 milyon ton/yıl linyit kömürü üretimi yapılmaktadır. İşletmeye, 2011 yılında 2.200.000 TL. yatırım yapılmış ve işletme 2011 yılında 160 milyon TL. kar etmiştir. İşletmede 793 kişi çalışmaktadır. Santralda ise, 2011 yılında 3.896.000.000 kW elektrik üretimi yapılmıştır. Santralda üretilen elektriğin üretim maliyeti yaklaşık 5.8 cent/kWsaat civarındadır. Böyle verimli ve karlı işletmeler ne hikmetse !!! elden çıkarılmaya çalışılmaktadır. Bunun peşinden diğer kömür ve elektrik santrallerinin satışı planlanmıştır.

Başta enerji alanında olmak üzere diğer sektörlerde de uygulanan neoliberal politikaların ve özelleştirmelerin; işsizliği, pahalılığı ve dışa bağımlılığı artırdığı, sanayileşmeyi engellediği, gelir dağılımını bozduğu, kamu kaynaklarının sömürgenlere aktarılmasının aracı olarak kullanıldığı defalarca görülmüştür. Kamu tekelinin yıkılarak yerine özel tekellerin oluşturulduğu bu sistemde halkımızın ve ülkemizin gelecekte daha ağır bedeller ödeyeceği bilinmelidir. Özelleştirmeler; ekonominin düzelmesine, devletin gelir elde etmesine olanak sunmadığı gibi daha az hizmet, daha fazla külfet ve daha fazla vergi olarak topluma dönmektedir. Şimdiye kadar yapılan özelleştirmelerde bunlar yaşanmıştır. Bugüne kadar yaşanan deneyimlerden ders alınarak, merkezi ve stratejik bir planlamayla geleceği

Page 29: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

kurgulayarak, ülkemizin özgün koşullarına uygun, insan odaklı ve kamu yararı öncelikli enerji politikalarının bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Bu yanlış uygulamalara karşı mücadele etmek ve karşı durmak öncelikle bir yurtseverlik görevidir. Aşağıda imzası bulunan sendikalar ve meslek odaları, bu anlamda verilecek her türlü mücadeleye destek verecek ve içinde olacaktır. Ancak, bu mücadelelerin başarılı olmasının yolu da tüm emek güçlerinin birlikte hareket etmesinden geçmektedir. Bu anlamda tüm örgütler sorumluluklarının bilincinde olmak durumundadır. Bunun dışındaki davranışlar, sonuçta sermayenin yararına olacaktır.

Günümüzde enerjiye ulaşmak en doğal insani bir ihtiyaçtır. Ekonomik/sosyal kalkınma ve insanca yaşam için; güvenilir, ucuz ve temiz enerji arzı günümüzün en önemli sorunu haline gelmiştir. Elektrik alanında bugüne kadar sürdürülen özelleştirme ve serbest piyasa uygulamaları ülkemizi enerji sıkıntısı ve pahalı elektrik fiyatlarıyla karşı karşıya bırakmıştır.

Enerjinin temel bir insan hakkı olduğunun bilinciyle, kamu çıkarını savunmayı temel ilke olarak gören aşağıda imzası olan sendikalar ve meslek odaları, yeraltı ve yerüstü servetlerimizin talanına, enerji güvenliğimizin yok edilmesine ve ülkemiz enerji sektörünün dış kaynaklara bağımlılığının daha da artmasına yol açacak uygulamalara karşı mücadelesini sürdürmeye kararlıdır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

04.10.2012

KESK - ESM

TMMOB Bilgisayar Mühendisleri Odası

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

TMMOB Fizik Mühendisleri Odası

TMMOB Gemi Makinaları İşletme Mühendisleri Odası

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası

TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası

TMMOB İçmimarlar Odası

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası

TÜRK ENERJİ SEN

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası

TMMOB Maden Mühendisleri Odası

TMMOB Makina Mühendisleri Odası

TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası

TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası

TMMOB Mimarlar Odası

TMMOB Petrol Mühendisleri Odası

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası

TMMOB Şehir Plancıları Odası

TMMOB Tekstil Mühendisleri Odası

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

Page 30: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

ELEKTRİK VE DOĞALGAZ ZAMMI GERİ ALINMALIDIR

AKP Hükümeti, bütçe açıklarını kapatmak ve vergi gelirlerini artırmak amacıyla elektriğe ve doğal gaza bir kez daha zam yapmıştır. Alınan karar gereği, 1 Ekim‘den geçerli olmak üzere doğalgaza yüzde 9.8 ve elektriğe ise yüzde 10.1 oranında zam yapılmıştır. Sanayide ve tarımsal sulamada kullanılan elektriğin fiyatı da artmıştır. Sanayideki ve tarımdaki bu maliyet artışı, iğneden ipliğe bütün tüketim mallarına yansıyacaktır. Ekim 2011‘de doğalgaz fiyatlarına konutlarda yüzde 12.28 ile yüzde 14.35 arasında, elektrik fiyatlarında ise 9.07 oranında zam yapılmıştır. Nisan 2012‘de ise ilk zammı da aşan bir biçimde doğalgaza yüzde 18.72, elektriğe yüzde 9.26 oranında zam yapılmıştır. 1 Ekim 2012‘den itibaren geçerli olacak son zamlarla birlikte bir yıl içinde üçüncü kez zam yapılmıştır. Böylece bir yıllık zam oranı doğalgazda yüzde 49, elektrikte yüzde 31 olmuştur. Eylül ayının son haftasında da akaryakıt fiyatlarına yüzde 10‘un üzerinde zam yapılmasının ardından mazota yüzde 13.5, benzine yüzde 12 ve kömüre de yüzde 9,5 zam yapılmıştır.

2012 yılı enflasyon hedefini yüzde 6,5 olarak belirleyip, memur, işçi, emekli, dul ve yetim aylıklarına bu çerçevede elleri titreyerek zam artışı öngören AKP Hükümeti, kış başı elektriğe ve doğalgaza bu zamları yapmaktan çekinmemiştir. Memur ve emekli maaşlarına yüzde 4+4 zam yaparken çok ince hesap yapan siyasi iktidar, bu zamları yaparken emekçi halkı hiç düşünmemiştir. Bu zamlar sonucu emekçi halkın kesesinden daha fazla para çıkacak ve yoksulluk artacaktır. Çalışanına yıllık % 4+4 maaş zammını layık gören, emeklisini açlığa mahkum eden, işsizini hiç dikkate almayan hükümetin yaptığı bu zam, en hafif tanımla insafsızlıktır.

Yapılan bu zamlar, siyasi iktidarın uyguladığı yanlış politikaların bir sonucudur. "Al ya da öde" anlaşmaları sonucu ithal edilen doğal gaza artan bağımlılığın ve yerli enerji kaynaklarımızın yeterinde kullanılmamasının doğal sonucudur. Bununla beraber yapılan özelleştirmelerle dağıtım şirketlerinin karlarını korumak amacıyla yapılan zammın bedelini vatandaş ödemektedir.

Bugün, elektrik alanının piyasalaştırılması sonucunda yapılan bu yüksek oranlı elektrik zammına, yarın olası petrol ve doğalgaz krizleri sonucu yeni zam dalgaları eklenecektir. Elektrik üretiminde doğalgaz ve ithal kömüre bağımlılık azaltılmadığı, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık verilmediği müddetçe fiyatlar artmaya devam edecektir. Rekabetin mümkün olmadığı enerji alanında yapılan özelleştirmelerin ucuzluk sağlayacağı iddiası çökmüştür. Kamunun zararına olan özelleştirme ve piyasalaştırma uygulamalarından vazgeçilmelidir. Elektrik fiyatlarının artmaması için üretim, iletim, dağıtım ve perakende olarak ayrıştırılan hizmetlerin bütünleşik bir yapı içerisinde sunumunu mümkün kılacak kamusal bir örgütlenmenin yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Ancak böylesi bir uygulama ve yerli kaynaklarımızın değerlendirilmesiyle, halkımıza ucuz elektrik sunulması mümkün olabilecektir.

Page 31: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Elektrik; tüm halkın kullanmak zorunda olduğu bir değer, bir haktır. Bu nedenle ticari bir meta olarak değerlendirilmemeli ve piyasanın insafına bırakılmamalıdır. Elektriğe ve doğalgaza yapılan zam geri alınmalı, yerli ve yenilenebilir kaynaklarımızın öncelikli olarak kullanılması doğrultusunda kamu eliyle yatırımlara acilen başlanılmalıdır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETİM KURULU 04 Ekim 2012, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

ÇOK GEÇ OLMADAN ÖLÜMLER DURDURULSUN

12 Eylül 2012 tarihinde 58 cezaevinde yaklaşık 800 kişinin "anadilde eğitim, anadilde savunma hakkı ve Öcalan‘a uygulanan tecridin kaldırılması" talebiyle yürüttüğü açlık grevi, 50 günü geçmiş ve kritik noktaya ulaşmıştır. Bundan sonrası ölümlere göz yumulması anlamına gelecektir.

Eylemin gerekçesine ve yöntemine katılmak ya da katılmamak farklı bir konu olmakla birlikte, yaşam hakkının en temel insan hakkı olduğu bilinciyle bir an evvel gerekli diyalog ve çözüm ortamının sağlanması için siyasi iktidarı insani bir sorumluluk içinde davranmaya davet ediyoruz. Başbakanın; sert, uzlaşmadan uzak, diyalog kanallarını kapatan tavrının, sorunun daha da derinleşmesine yol açacağını görüyor ve bu dilin terk edilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Göz göre göre gelmekte olan ölümlere karşı gerçekleştirilen protesto gösterilerine yapılan sert müdahaleleri kınıyoruz. Cezaevlerinde sürdürülen açlık grevlerine karşı yapılacak tecrit ve benzeri şiddet içeren müdahalelerin de çözüm getirmeyeceği konusunda siyasal iktidarı uyarıyoruz.

Daha önce yaşadığımız acı örneklerin bir kez daha yaşanmaması için, bir an evvel barışçıl çözüm ortamı yaratılması sağlanmalı ve demokratik kitle örgütlerinin arabuluculuk çağrılarına olumlu yanıt verilmelidir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETİM KURULU 01 Kasım 2012, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Page 32: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

BOR MADENLERİNİN İŞLETİLMESİNİN ÖZEL SEKTÖRE DEVRİ AÇIK BİR ÖZELLEŞTİRMEDİR

Bilindiği üzere, yürürlükteki 2840 sayılı Kanun "Bor tuzları, uranyum ve toryum madenlerinin aranması ve işletilmesi Devlet eliyle yapılır. Bu madenler için 6309 sayılı Maden Kanunu gereğince gerçek ve özel hukuk tüzelkişilerine verilmiş olan ruhsatlar iptal edilmiştir." şeklinde düzenlenmiştir.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca hazırlanan ve Bakanlar Kurulu tarafından imzalanarak 5 Mart 2012 tarihinde Başbakanlığa iletilen "Bor Tuzları, Trona ve Asfaltit Madenleri ile Nükleer Enerji Hammaddelerinin İşletilmesini, Linyit ve Demir Sahalarının Bazılarının İadesini Düzenleyen Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" Başbakan‘ın imzasıyla, 20 Mart 2012 tarihinde B.02.0.KKG.0.10/101 - 487/1319 sayılı yazıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı‘na gönderilmiştir.

TBMM Komisyonlarında görüşülen ve en son olarak 31 Ekim 2012 tarihinde ana komisyonda karara bağlanan Kanun tasarısı önümüzdeki günlerde TBMM Genel Kurulunda görüşülecektir. Bu süreçlerde aşağıda imzası bulunan meslek odaları ve sendikalar, olaya müdahil olmaya çalışmış ve tasarının geri çekilmesi için mücadele etmişlerdir.

Mevcut Kanunun 2. maddesine eklenen ve komisyonda kabul edilen fıkrada;

"Bu madenlerin ruhsat sahaları ve rezervleri Devletin mülkiyetinde kalmak ve elde edilecek ürün ve atıkların satışı Devlet eliyle yapılmak kaydıyla; dekapaj, ürün çıkarma, kırma eleme, ayıklama ve yıkama, paketleme, tahmil - tahliye, nakliye ile temizlik ve diğer benzeri işler ihale yoluyla üçüncü şahıslara gördürülebilir." denilmektedir.

İstenen yasa değişikliğiyle bor, toryum ve uranyum madenlerinin üretiminin özel sektörce yapılmasının önünde hiçbir engel kalmayacaktır. Özel sektörün üreteceği ürünlerin devletçe alımı garantilenmektedir. Bu tasarı kabul edildiğinde, madencilikte bir özelleştirme yöntemi olan "işletme hakkının devredilmesi"nin bor madenlerimiz için yolu açılacak ve yıllardır yapılamayan "borların özelleştirilmesi" başarılacaktır. Hükümet yetkililerinden gelen tüm aksi iddialara karşın ve gerekçesi ne olursa olsun bu değişiklik, 2840 sayılı Kanunla Devlet eliyle işletilmesi gereken bor madeninin özelleştirilmesi demektir Bor madenlerinin işletmesinin devredilmesi yoluyla gerçekleştirilecek böyle bir özelleştirme modeli, baştan beri bor madenlerini isteyen çevrelerin talebidir.

Bu değişiklikle toryum ve uranyum gibi nükleer enerji hammaddelerinin üretimi de devlet tekelinden çıkarılacaktır. Bunun sonucunda; ülkemizin geleceği açısından oldukça önem arzeden bor, toryum ve uranyum madenlerimiz uzun vadede çok uluslu şirketlerin eline geçecektir.

Rezervlerin ve ruhsat sahasının mülkiyetinin devlette kalması, hiçbir anlam ifade etmemektedir. Çünkü; kiralama yoluyla madenin rezervi tükendiğinde mülkiyet kavramı, içi boşaltılmış bir kağıt parçasından ibaret olacaktır. Anayasanın 168. maddesi, "Tabii servetler

ve kaynaklar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı

Devlete aittir..." demektedir. Bu maddeye göre zaten mülkiyetin devredilmesi söz konusu

Page 33: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

olamaz. Ayrıca, elde edilecek ürün ve atıkların satışının devlet tarafından nasıl ve ne şekilde yapılacağı da belirsizdir.

Bu gerekçelerle; aranmasından, işletmesine ve uç ürüne dönüştürülmüş ürünün pazarlanmasına kadar her aşamasının kamu eliyle yürütüldüğü geliştirilmiş bir bor endüstrisinin ülkemizin ve halkımızın yararına olduğuna inanıyoruz. Uranyum ve toryum gibi nükleer enerji sektörünün girdileri olan madenlerimizin korunmasını ülkemizin güvenliği açısından oldukça önemli buluyoruz.

Sonuç olarak, "Bor tuzları, uranyum ve toryum madenlerinin aranması ve işletilmesi Devlet eliyle yapılır" yasa hükmünün değiştirilmeyerek korunması ve bu tasarının yasalaşmaması gerektiğini bir kez daha belirtiyoruz.

Bu konuda, Türkiye Büyük Millet Meclisinde karar verecek milletvekillerinin ülkemizin geleceğini düşünerek karar vereceklerine inanıyor, konunun takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz. 02 Kasım 2012

PETROL İŞ SENDİKASI

KESK-ESM

TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI

TMMOB KİMYA MÜHENDİSLERİ ODASI

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

TMMOB METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

MESLEKLERİMİZE, ODALARIMIZ VE BİRLİĞİMİZE SAHİP ÇIKIYORUZ KAPALI KAPILAR ARDINDA HAZIRLIKLARI YAPILAN TMMOB’SİZ TMMOB YASASINI KABUL ETMEYECEĞİZ

TMMOB`ye bağlı odalar, TMMOB Yasası`nda değişiklik yapmak üzere kapalı kapılar ardında yürütülen çalışmalar üzerine 16 Kasım 2012 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.

Mesleklerimize, Odalarımız ve Birliğimize Sahip Çıkıyoruz Kapalı Kapılar Ardında Hazırlıkları Yapılan TMMOB‘siz TMMOB Yasasını Kabul Etmeyeceğiz

Son yıllarda gündeme gelen Odalarımız ve üst Birliğimiz Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği-TMMOB‘nin mevzuatını düzenlemeye yönelik adımlar, bugün doğrudan TMMOB Yasasını değiştirmeye yönelmiştir. Anayasa‘nın 123, 124 ve özellikle 135. maddelerinden hareketle yayımlanan 6235 sayılı TMMOB Yasasının değiştirilmesi yoluyla TMMOB örgütlülüğü ve mühendis, mimar, şehir plancılığı disiplinlerinin meslek örgütlülükleri, kapalı kapılar ardında yapılan hazırlıklarla tasfiye edilmek üzeredir.

Page 34: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu‘nun ülkemizdeki bütün meslek kuruluşlarıyla ilgili 29.09.2009 tarihli, 799 sayfa ve 1.062 sayfa eki bulunan raporunun Başbakanlığa gönderilmesinin ardından 2011 yılında çıkarılan birçok Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kamu yönetimi tekelci otoriter bir tarzda yeniden düzenlenmiştir. Bu kapsamda gerek mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı hizmetleri ve gerekse TMMOB mevzuatının Anayasa ve yasalara açıkça aykırılık oluşturacak bir şekilde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından düzenlenmesi öngörülmüştür. Bu düzenlemeler, Anayasa ve İdare Hukuku çerçevesinde merkezi idare ile özerk yerinden yönetim kuruluşları arasında olması gereken vesayet denetimini aşan, tekelci otoriter bir yönetim anlayışı ile bazı özerk kamu tüzelkişiliklerinin özerkliği ortadan kaldırılmış, bazıları da doğrudan bazı bakanlıkların bünyesine katılmıştır.

Bugün ülkemizde egemen olan sermaye birikim politikaları, sanayide gerçekleşen dönüşüm, fason üretimin artması, 2B ile kamu arazileri ve kentsel dönüşüm süreçleri, bütün ülkenin imara açılması gibi rant yönelimli politikalar, mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı hizmetlerini doğrudan olumsuz olarak etkilemektedir. Bu meslek disiplinleri ile kamusal hizmet ve kamusal mesleki denetim esaslı örgütlülüklerinin, şekli yapılara dönüştürülerek tasfiye edilmesi amaçlanmaktadır. Kamuoyuna tarafsız ve bilimsel temellerle gerçeklikleri aktaran; gerektiğinde etkin bir biçimde hukuk yolunu kullanarak yapılan yanlışlarla mücadele eden TMMOB‘ye yönelik tasfiye politikaları da bu kapsam içindedir.

Bu noktada öncelikle belirtmek isteriz ki, TMMOB Yasasını değiştirme ya da ortadan kaldırmaya yönelik girişimler mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı hizmetlerini kamusal niteliğinden arındırarak rant politikalarına açma amacını gütmektedir. Ayrıca hazırlanış süreci, şekli ve içerik itibarıyla TMMOB‘siz TMMOB Yasası değişikliklerini yüz binlerce üyemizin ve bizlerin asla kabul etmeyeceği bilinmelidir.

Yapılacak yeni değişikliklerle mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı hizmetleri ve ilgili meslek örgütleri, böl-parçala-küçült-yönet-etkisizleştir yaklaşımıyla demokratik ve merkezi yapılardan rekabetçi yerel yapılara dönüştürülerek merkezi kamu yönetimine bağlanacaktır. Odalarımız ve Birliğimiz TMMOB, bugüne kadar izin vermediğimiz siyasi iktidarların ve siyasi partilerin rant ve rekabet temelli müdahalelerine açık bir yapıya ve arka bahçelerine dönüştürülecektir.

Diğer yandan belirtmek isteriz ki, mühendislik bilimleri ile mimarlık ve şehir plancılığı bilim ve disiplinleri, multi disipliner (çok disiplinli-çokbilimli) mesleki hizmetleri gerektirmekte ve gerek kendi içlerinde gerekse aralarında mesleki, bilimsel, teknik geçiş gereklilikleri bulunmaktadır. Dolayısıyla meslek alanlarının ve hizmetlerinin tarifi, sınırı ve ülke genelindeki ortak uygulamaları, ancak TMMOB‘nin mevcut yapısı gibi bütünsel bir kurum tarafından gerçekleştirilebilir.

Bu nedenle meslek alanlarımızın ve aralarındaki ilişkilerin düzenlenmesi otoriter ve rekabetçi bir kanun yapma zihniyeti ve böl-parçala-küçült-aşırı parçalı yapıları yönet yaklaşımıyla düzenlenemez. Meslek alanlarımız ve aralarındaki ilişkilerin, bilim, teknik ve toplumsal yarar doğrultusunda ancak TMMOB ve Odalarımızın demokratik işleyişi içinde belirlenebilir, düzenlenebilir bir konu olduğu unutulmamalıdır.

Page 35: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı hizmetleri gerçekte bilim, teknoloji, Ar-Ge, inovasyon, sanayi, tarım, orman, enerji, ulaşım, madenler, tüm doğal kaynaklar, gıda, çevre ve kentleşme politikalarının dinamik gücüdür, böyle olması gerekir. Ancak ne yazık ki bu gerçekler hemen hemen tüm siyasi iktidarlar tarafından hep ikinci plana itilmiş, bazı alanlarda yetkiler uluslararası sermaye kuruluşlarına devredilmiş, bazı alanlar ise neredeyse ortadan kaldırılmıştır. Mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı hizmetlerinin ana sektörleri kamusal fayda anlayışından çıkarılıp serbestleştirme, özelleştirme, ticarileştirmenin arpalıkları haline getirilmiştir. Kentler, tarım arazileri, kamu arazileri, madenler, enerji ve tüm alanlar rantlara göre şekillendirilmiş ve plansızlık egemen kılınmıştır.

Aynı zamanda çalışma yaşamının büyük kısmı işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin dışında tutulmakta, insanca barınma hakkı ve deprem gerçeğinin gerektirdiği yapı denetimi, enerji, tarım, orman, su kaynakları ve kentlerin yönetimi gibi alanlarda mühendislik-mimarlık-şehir plancılığının mesleki denetim ve bilimsel-teknik kriterleri devre dışı bırakılmakta, KHK‘lerle, yasa ve yönetmeliklerde yapılan düzenlemelerle bilimsel-teknik mesleki gereklilikler tasfiye edilmektedir. Bu nedenle iş cinayetlerinden yapı denetimsizliğine, depremlerin toplumsal yıkımlara dönüşmesine dek bir dizi acı olay artık kanıksanır hale gelmektedir. Bu koşullarda ülkemize, halkımıza, mesleklerimize karşı bilimsel-toplumsal sorumluluklarımızı terk etmeyeceğimizi, TMMOB‘siz TMMOB Yasasını değiştirmeye yönelik girişimlere karşı biz aşağıda imzası bulanan TMMOB‘ye bağlı Odalarımız olarak, birlik içinde karşı çıkarak mücadele edeceğimizi, bağımsız ve demokratik meslek kuruluşlarının tasfiyesine dur demenin kamusal bir görev olduğunu; iktidarın söz konusu girişimleri askıya alarak sesimize kulak vermesi gerektiğini kamuoyuna duyururuz.

16.11.2012 Bilgisayar Mühendisleri Odası

Çevre Mühendisleri Odası

Elektrik Mühendisleri Odası

Fizik Mühendisleri Odası

Gemi Makinaları İşletme Mühendisleri Odası

Gıda Mühendisleri Odası

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası

İçmimarlar Odası

İnşaat Mühendisleri Odası

Jeofizik Mühendisleri Odası

Jeoloji Mühendisleri Odası

Page 36: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Kimya Mühendisleri Odası

Maden Mühendisleri Odası

Makina Mühendisleri Odası

Metalurji Mühendisleri Odası

Meteoroloji Mühendisleri Odası

Mimarlar Odası

Orman Mühendisleri Odası

Petrol Mühendisleri Odası

Peyzaj Mimarları Odası

Şehir Plancıları Odası

Tekstil Mühendisleri Odası

Ziraat Mühendisleri Odası

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

DÜNYA MADENCİLER GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN

Roma İmparatorluğu zamanında babasının gazabından kaçan Santa Barbara‘nın, 4 Aralık günü bir mağaraya sığındığı ve mağarada çalışmakta olan madencileri koruduğuna inanılmış, bu nedenle madencilerin koruyucu azizesi olarak kabul edilmiştir. Santa Barbara‘nın İzmit‘te yaşamış olması ve efsanenin geçtiği mekânların Anadolu olmasından dolayı 4 Aralık, önce Anadolu‘da daha sonrada Avrupa ve tüm dünyada "Dünya Madenciler Günü" olarak kutlanılmaktadır. Bu anlamda, 4 Aralık Odamızın öncülüğünde uzun bir süreden beri ülkemizin belli başlı kentlerinde ve çeşitli maden işletmelerinde "Dünya Madenciler Günü" olarak kutlanılmaktadır.

Madencilik, tarih boyunca uygarlıkların gelişmesinde çok önemli yer tutan sektörlerden biri olmuştur. Özellikle, insanlığın gelişim sürecinin son iki yüz yılındaki baş döndürücü ilerlemede yani 18. yüzyılda Avrupa‘da gerçekleştirilen sanayi devriminde, kömür ve demirin önemini yadsımak mümkün değildir. İçinde bulunduğumuz yüzyılda da, bor, endüstriyel hammaddeler, metalik madenler, nadir toprak elementleri, trona, toryum vb. yeraltı kaynakları insanın yaşamını sürdürülebilmesi ve refah düzeyinin yükselmesi bakımından belirleyici olmuş ve gelecekte daha da belirleyici olacaktır. Bu bakımdan, madencilik sektörü dün olduğu gibi bugün de uluslar için vazgeçilmez konumunu sürdürmektedir. Bu yeraltı kaynaklarını her türlü tehlike ve zorluk altında doğayla mücadele ederek üreten madencilere, toplumun vefa borcu bulunmaktadır. Yerin metrelerce altında insanlığa hizmet için gerektiğinde canlarını hiçe sayan maden emekçilerine hakettikleri değerin verilmesi aynı

Page 37: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

zamanda bir insanlık görevidir. Her vardiya başında "selametle" diye uğurlanan, maden ocaklarının girişinde "selametle" ve "uğur ola" yazan, çıkışta birbirlerine "geçmiş olsun" diyen, başkalarının da onları "geçmiş olsun" diye selamladığı başka bir meslek yoktur.

Her şeyin ama her şeyin; insan, doğa, ekolojik sistem, tüm kavram ve etik değerlerin "ticarileştirilerek" yıkımının arsızca sürdürüldüğü günümüzde madenlerimiz de sadece ticari bir meta, piyasa malı gibi değerlendirilmiş ve pazara sürülmüştür. Bunun sonucu; her yedi dakikada bir iş kazası yaşanması, ölümler, maden mühendisi meslektaşlarımızın giderek artan işsizlik gerçeği, çalışma koşullarının olumsuzluğu ve yaşam standartlarının sürekli düşüşü ile kaynaklarımızın talanı olmuştur. Bütün bu sorunlara çözüm üretmek ve uygulamak ülkeyi yönetenlerin ve siyasi iktidarların asli görevidir. Maden Mühendisleri Odası olarak, kamuoyunu bilgilendirmek ve yetkilileri uyarmak görevlerimiz arasındadır ve bu görevimizi yerine getirmeye devam edeceğiz. "Dünya Madenciler Günü"müzü daha güzel ortamlarda neşeyle kutlayacağımız günlerin geleceği inancıyla, maden kazalarında yaşamını yitiren maden mühendislerini ve tüm maden emekçilerini bir kez daha saygıyla anıyoruz.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

1 Aralık 2012, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

MESLEĞİMİZE, BİRLİĞİMİZE VE GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKACAĞIZ.

AKP iktidarı, hazırladığı bir torba yasa ile Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yasası‘nı değiştirmeye hazırlanmaktadır. TMMOB ve Oda örgütlülüklerimiz kapalı kapılar ardında yapılan yasa değişikliği hazırlıkları ile yok edilmek istenmektedir.

Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu‘nun 29 Eylül 2009 tarihli raporunun Başbakanlığa gönderilmesinin ardından 2011 yılında çıkarılan birçok Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Odalarımızı bakanlıklara bağlama amaçları ile başlayan ve çıkarılan bazı yönetmelikler ile yetkilerimizi ortadan kaldırma, kamusal mesleki denetim işlevini yok etme, Oda ve üye arasındaki bağı koparma çabalarıile devam eden süreç, hazırlanan bir yasa ile örgütümüzün bütünlüğünü yok etme doğrultusunda yapılan çalışmalarla devam etmektedir.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği‘ni parçalayarak yağma ve talan politikalarının engelsiz sürdürülmesine hizmet edecek bu tasarı, aynı zamanda bilimin ve mühendisliğin halktan yana kullanılmasına yapılan bir saldırıdır. Bu yaklaşım asıl olarak; siyasi iktidarın ileri demokrasi anlayışı adı altında tek adam diktatörlüğü ile kurduğu; yağma, talan ve sömürüye dayalı düzende kendisine engel olarak gördüğü ve ele geçiremediği TMMOB ve Odaları işlevsizleştirip, etkisizleştirerek "kendinden yana bir örgüt yaratma", yeniden yapılandırma ve böylece teslim alma amacını taşımaktadır. Torba yasa taslağının bütününe bakıldığında sömürücü zihniyetin; kentlerimizi, tarım arazilerimizi, kıyılarımızı, meralarımızı ve doğal yaşam alanlarımızı bir sermaye birikim alanı olarak hedef aldığı görülmektedir. AKP iktidarına

Page 38: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

göre bu alanlarda gerçekleşecek mühendislik hizmetlerinin kamusal-toplumsal fayda anlayışından arındırılması ve bu nedenle sürece karşı çıkan, izin vermeyen TMMOB‘nin parçalanması, dağıtılması gerekmektedir. Sonuç olarak TMMOB‘nin etkisiz-yetkisiz bir hale getirilmesi, Bakanlığa bağlanması, merkezi bütünlüklü yapısının parçalanması hedeflenmektedir.

Siyasal iktidar, otoriter yaklaşımının bir sonucu olarak bütün toplum kesimlerini "zapturapt" altına almak isterken; toplumsal barışı, kardeşlik duygularını ve bir arada yaşamı zedeleyen uygulamalara hız vermektedir. Her türlü demokratik talebi zorla bastırmak suretiyle kamuoyunda "iktidarının mutlak olduğu" yanılgısını yaratmaktadır. Oysa ülkemizde "demokratik, özgür ve barışın egemen olduğu bir ülke" talebi giderek daha kapsamlı birşekilde dile getirilmektedir. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği‘ne bağlı Maden Mühendisleri Odası olarak; mesleğimize, meslektaşlarımıza ve Odalarımıza sahip çıkarak, üst birliğimiz olan TMMOB‘ye yönelen her türlü tasfiye girişimine karşı birlikte ve yan yana mücadele edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyuruyor, iktidarı bu yanlış girişimlerinden vazgeçmeye çağırıyoruz.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

07 Aralık 2012, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI 58 YAŞINDA

"Madenlerimizin gerçek sahibi halkımızdır"

380 meslektaşımızın desteğiyle 20 Aralık 1954 yılında kurulan Odamız, bugün 15.000‘i aşkın üyeyi kucaklayan, toplum içinde kolay sahip olunamayacak bir yere ve özgünlüğe sahip bir meslek örgütüne dönüşmüştür. Kuruluşundan bugüne kadar geçen süre içinde; ülkenin, madenciliğin ve sanayinin sorunlarına ilişkin eleştiri ve çözüm önerilerini topluma sunmak gibi güç bir görevi üstlenen Maden Mühendisleri Odası, bu süreçte olumlu ve olumsuz pek çok eleştiri almış ancak, hiçbir dönemde çoğunluğun sempati ve saygısını yitirmemiştir.

Odamız, ülkemizi ve halkımızı ilgilendiren her gelişmeye müdahil olmuş, bireysel ve küçük grup çıkarından uzak, toplumun ortak yararına odaklanmış çözüm önerilerini yine toplumun önüne seçenek olarak sunmuştur.

Mühendislik hizmetleri, bilimsel bilginin tekniğe ve teknolojiye dönüştürülebilmesinin öncelikli koşullarından birisidir. Ancak bu koşul tek başına yeterli değildir. Mühendislik hizmetleri ile üretilen teknolojilerin ve katma değerin, kamu yararı doğrultusunda kullanılması yönünde çaba harcamak daha önemli bir görev olarak kabul edilmelidir. Odamız tercihini bu yönde kullanmış, ülkemizin bağımsızlığı, kalkınması ve demokratikleşmesi ile mesleki etkinliklerin birbirinden ayrılamayacağı bilinci ile hareket etmiş ve etmeye devam

Page 39: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

etmektedir. Doğal kaynaklarımızın, halkımızın refahı ve mutluluğu için değerlendirilmesini birinci öncelik olarak kabul eden Odamız, bu düşüncelerini her ortamda ısrarla vurgulamıştır. Kamu yararı öncelikli olarak, kamunun etkin denetim ve gözetiminde, çevreye duyarlı olarak yapılacak üretimin önemini kamuoyuyla paylaşmıştır. İş kazalarını önlemek, kaynak kaybına neden olmamak ve çevreye verilecek zararı en aza indirmek gibi hayati konularda yaptığı çalışmaları ve önerilerini kamuoyu ve yetkililerle sürekli paylaşmıştır. "Madenlerimizin gerçek sahibi halkımızdır" gerçeğini şiar edinerek, bu doğrultuda görev ve sorumluluğunun bilinciyle hareket etmeye devam etmektedir. Bu vesileyle, iş kazalarında yaşamını yitiren maden mühendislerini ve tüm maden emekçilerini bir kez daha saygıyla anıyoruz.

Maden Mühendisleri Odası‘nın, 58 yıl boyunca gerçekleştirdiği çalışmalara bakıldığında bir çok nokta gözlenebilir. Ancak; bu çalışmalara dikkatle bakanlar, maden mühendislerinin kendi iç dinamiklerinin yarattığı kültürü, üretimi, özveriyi, çalışmayı ve alın terini göreceklerdir.

AKP iktidarı, hazırladığı bir torba yasa ile Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yasası‘nı değiştirmeye hazırlanmaktadır. TMMOB ve Oda örgütlülüklerimiz kapalı kapılar ardında yapılan yasa değişikliği hazırlıkları ile yok edilmek istenmektedir.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği‘ni parçalayarak yağma ve talan politikalarının engelsiz sürdürülmesine hizmet edecek bu tasarı, aynı zamanda bilimin ve mühendisliğin halktan yana kullanılmasına yapılan bir saldırıdır. Bu yaklaşım asıl olarak; siyasi iktidarın ileri demokrasi anlayışı adı altında tek adam diktatörlüğü ile kurduğu; yağma, talan ve sömürüye dayalı düzende kendisine engel olarak gördüğü ve ele geçiremediği TMMOB ve Odaları işlevsizleştirip, etkisizleştirerek "kendinden yana bir örgüt yaratma", yeniden yapılandırma ve böylece teslim alma amacını taşımaktadır.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği‘ne bağlı Maden Mühendisleri Odası olarak; mesleğimize, meslektaşlarımıza ve Odalarımıza sahip çıkarak, üst birliğimiz olan TMMOB‘ye yönelen her türlü tasfiye girişimine karşı birlikte ve yan yana mücadele edeceğimize inancımız tamdır.

AKP Hükümeti bunca yıllık tarihe, birikime ve mücadele geleneğine sahip olan odalarımızı ve TMMOB‘yi sadece bir torba yasa ile devre dışı bırakabileceğini düşünmektedir. Buradan bizlerle uğraşanlara sesleniyoruz; Torbalara sığdıramayacakları kadar köklü mücadele geleneğimiz ve her birimizin varlık amacı olan teknik gücümüzü unutmayın. Biz bugüne kadar bu güce inandık ve inanmaya da devam edeceğiz. Çünkü bu inanç bizlerin yaşam damarlarımızdır. Bizler bu tavrımızı kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Meslektaşlarımızın ve toplumun yararına olmayan her türlü projenin karşısında olacağız ve olmaya devam edeceğiz.

Bu anlamda AKP Hükümetinin torba yasasıyla etkisizleştirmek, özerkliğini kaldırmak istediği odalarımıza yönelen saldırılar karşısında AKP‘nin karanlığına ve gericiliğine teslim olmayacağız. İnandığımız değerlere sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bunun için mesleğimize, meslektaşlarımıza ve odalarımıza sahip çıkmak bugün en temel sorumluluğumuzdur.

Bu düşüncelerle, Odamızın bugünlere ulaşmasında emeği geçen meslektaşlarımızdan yitirdiklerimizi saygıyla anıyor, emek vermeyi sürdürenlere teşekkür ediyoruz.

Page 40: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Ülkemizin, halkımızın, meslektaşlarımızın, mesleğimizin sorunlarının çözümü için çalışmalara devam edeceğimizi belirtiyor, tüm kamuoyuna Odamıza verdiği destek için saygılarımızı sunuyoruz.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

19 Aralık 2012, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

“KUVVETLER AYRILIĞI” İLKESİNİ YOK SAYMAK DİKTATÖRLÜKTÜR

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı bir konuşmada "Sizin kuvvetler ayrılığı denen olay

var ya, geliyor sizin önünüze bir engel olarak dikiliyor" diyerek demokrasi konusundaki düşüncesini bir kez daha açığa vurmuştur.

Sanayi Devrimi ile güçlenen burjuvazi ilk olarak Fransa‘da iktidara yönelmiş, 1789 Fransız Devrimi gerçekleşmiş ve siyasal eşitliği savunan burjuvazi ve desteğini aldığı geniş halk kitlesi "Kuvvetler Ayrılığı"na sahip çıkmıştır. Fransa‘daki Birinci Cumhuriyet kısa sürse de "Kuvvetler Ayrılığı" ilkesi artık burjuvazinin talep listesine girmiş ve zamanla tüm liberal sistemler için geçerli olmuştur. 18. yüzyıldan itibaren tüm burjuva demokrasilerinde kuvvetler ayrılığı ilkesi olmazsa olmaz bir olgu olarak kabul edilmiş ve uygulanmıştır. Bu konuyla ilgili tartışma yüzyıllarca önce yapılmış ve tarihteki yerini almıştır. Durum böyle iken Başbakanın bugün böyle bir tartışma başlatması abesle iştigal bile değildir.

Kuvvetler ayrılığı ilkesi gereğince yasama, yürütme ve yargı erklerinin hiçbirisi bir diğerinin üstünde değildir. Anayasal demokrasilerde, kuvvetler ayrılığı ilkesini ayakta tutacak, bu ilkenin etkili biçimde işlemesini sağlayacak, her türlü iktidar gücü üzerinde iç ve dış denetimler oluşturmak suretiyle hak ve özgürlükleri koruyacak en etkili mekanizma ‘‘denetleme ve dengeleme‘‘ sistemidir. Bu gerçeği yok saymak; hukuk devletini, demokrasiyi ve en temel insan haklarını yok saymaktır. AKP, 2001 ekonomik krizinin bir sonucudur. Özal‘la birlikte başlayan ekonomik serbestleşme sosyal devleti aşındırmış son dönemde de yok etmiştir. İşsizliğin, yoksulluğun, güvencesizliğin sonucu olarak geniş halk yığınları cemaatlerin kucağına itilmiştir. Kısacası sosyal devletin yerini cemaatler almıştır. Zaten devlet aygıtına göbekten bağlı olan burjuvazi ise bu duruma sessiz kalarak onaylamıştır. Yoksul olan geniş halk kitleleri, yine bir similasyon ile yoksulluklarının gerçek nedenleri ile hesaplaşamadan yeni bir siyasal gücün çekim alanına girmiştir. "Güçsüzken demokrat, güçlüyken diktatör" ilkesi yine geçerli olmuştur. Ülkemizde zaten kısıtlı olan hak arama yollarını tamamen tıkayacak olan ve demokrasiyi yok sayan bu zihniyetin kabul edilemez olduğunu ve diktatörlüğe heveslenenlerin asla başarılı olamayacaklarını belirtiyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

Page 41: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

21 Aralık 2012, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

ÖĞRENCİLERE YAPILAN SALDIRIYI KINIYORUZ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ın 18 Aralık 2012 tarihinde 3600 polis, 105 koruma aracı, 20 zırhlı araç, 8 TOMA, gaz ve ses bombaları, biber gazları ve coplarıyla bir "koruma ordusu" ile birlikte "yerli malı" uydunun Çin`den fırlatılmasını canlı olarak izlemek için Orta Doğu Teknik Üniversitesi‘ne gelişinde, demokratik tepkilerini dile getiren ve protesto haklarını kullanan ODTÜ‘lü öğrencilere polisin gaz bombaları ve biber gazları ile saldırması sonucu onlarca öğrenci yaralanmıştır. Başına gaz bombası isabet eden Barış Barışık adlı öğrenci hayati tehlike altında ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılmış, olaylar sonucu 26 öğrenci gözaltına alınmıştır.

Ankara Emniyet Müdürlüğü, yaptığı yazılı açıklamada polis müdahalesinin "orantılı" olduğunu ileri sürerken, öğrenciler ise "marjinal grup" olarak nitelendirilmiştir.

Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Rektörlüğü, üniversitede yaşanan olaylarla ilgili yayımladığı basın açıklamasında polis şiddetini kınayarak "Protesto hakkını kullanmak

isteyen öğrencilerin polise herhangi bir hamlede bulunmadan polisin gaz bombalarıyla

müdahale ettiğini ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ın üniversiteden ayrılmasına rağmen

polisin öğrencilere müdahalesinin devam ettiğini, polis tarafından kullanılan gaz

bombalarından sınıflarda bulunan öğrenciler, ofislerinde çalışan mensuplarımız yoğun şekilde

etkilenmiştir. Atılan gaz bombası kapsüllerinin isabet ettiği öğrenciler yaralanmış, binaların

camları kırılmış, mensuplarımıza ait araçlar hasar görmüştür. TOMA‘lardan öğrencilere su

sıkılmış ve polisin ses bombası kullandığı, polisin, protesto hakkını kullanmak isteyen

öğrencilere karşı şiddet kullanmaktan kaçınmasının, önemini ve gereğini bir kez daha

vurgulamak istiyoruz.Üniversite yönetimi olarak, şiddet içermeyen, başkalarının özgürlüğünü

kısıtlamayan, eğitim-araştırma faaliyetlerimizi engellemeyen ve çevreye zarar vermeyen protestoları özgürlük ortamının parçası olarak görüyoruz." denilmiştir.

AKP Hükümetinin, hayatın her alanında kendinden farklı düşünen kesimlere karşı uyguladığı antidemokratik uygulamaların bir örneği daha ODTÜ‘de yaşanmıştır. Baskı ve şiddet kullanılarak toplumsal muhalefeti yıldırmaya ve susturmaya yönelik bu tür davranışların amacına ulaşmayacağı bilinmelidir.

Polisin bu saldırısını kınıyor, bilimsel, özerk, demokratik üniversite için mücadele ederken saldırıya uğrayan ve saldırılara direnen öğrencilerimizin ve akademisyenlerimizin yanında olduğumuzu belirtiyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

Page 42: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

21 Aralık 2012, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

ÖZELLEŞTİRME KARARI GERİ ALINMALIDIR

Tüm dünyada enerji alanında yürütülen serbest piyasa uygulamaları sorgulanırken, AKP Hükümeti enerji alanında özelleştirmeleri sürdürmektedir. 28 Haziran 2012 tarihinde TBMM‘de bir gece operasyonu ile torba yasanın içine termik santrallere kömür sağlayan 2172 sayılı yasa ile devletleştirilen, daha sonra 2840 sayılı yasa ile devlet eliyle işletilecek madenler kapsamına alınan linyit sahalarının, 4046 sayılı özelleştirme yasası kapsamında özelleştirilmesini sağlayan bir hüküm konulmuştur. Yasanın çıkmasıyla birlikte, Türkiye‘nin açık işletme yöntemiyle üretim yapılan ve en düşük üretim maliyetli kömür sahalarından Seyitömer İşletmesi, Yüksek Planlama Kurulu‘nun 09 Eylül 2012 tarihli kararıyla Türkiye Kömür İşletmeleri‘nden (TKİ) ayrılarak Elektrik Üretim A.Ş‘ye (EÜAŞ) bağlanmış ve özelleştirme çalışmaları başlatılmıştır. Özelleştirme Yüksek Kurulu da; 30/10/2012 tarih ve 2012/161 sayılı kararıyla, " Santral ile Santral tarafından kullanılan taşınmazların ve İşletme

tarafından kullanılan taşınır ve taşınmazların "Varlık Satışı", 2594, 31743 ve 200702650

No‘lu Ruhsatlar ile bu Ruhsatların kapsadığı Maden Sahalarının "İşletme Hakkının Verilmesi"

yöntemi ile bir bütün halinde özelleştirilmesine, Özelleştirme işlemlerinin 31/12/2015 tarihine kadar tamamlanmasına" karar verilmiştir.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı bu karar çerçevesinde vermiş olduğu özelleştirme ilanında Seyitömer termik santralı için son teklif verme tarihini de 20 Aralık 2012 olarak belirlemiştir. Bugün de nihai pazarlık sürecinin bitirilmesi planlanmıştır.

Söz konusu kömür işletmesinde (SLİ), 176 milyon ton görünür rezerv bulunmakta ve yaklaşık 8 milyon ton/yıl linyit kömürü üretimi yapılmaktadır. İşletmeye, 2011 yılında 2.200.000 TL. yatırım yapılmış ve işletme 2011 yılında 160 milyon TL. kar etmiştir. İşletmede 793 kişi çalışmaktadır.

Seyitömer linyit kömürüyle çalıştırılan santral; 4 ünite olmak üzere toplam 600 MW kurulu güce sahip olup, 2011 yılında 3.896.000.030 kW elektrik üretmiştir. 2011 yılı itibarıyla ülkemizin toplam elektrik enerjisi üretiminin % 1.71‘i bu santraldan sağlanmıştır. Santralda üretilen elektriğin üretim maliyeti yaklaşık 5.8 cent/kWsaat civarındadır. Bugüne kadar yapılan özelleştirmelerde olduğu gibi böyle verimli ve karlı işletmeler ne hikmetse !!! elden çıkarılmaya çalışılmaktadır. Bunun peşinden Kangal, Soma, Hamitabat ve diğer santrallerin satışının yapılması planlanmıştır.

Başta enerji alanında olmak üzere diğer sektörlerde de uygulanan neoliberal politikaların ve özelleştirmelerin; işsizliği, pahalılığı ve dışa bağımlılığı artırdığı, sanayileşmeyi engellediği, gelir dağılımını bozduğu, kamu kaynaklarının sermayeye aktarılmasının aracı olarak kullanıldığı defalarca görülmüştür. Kamu tekelinin yıkılarak yerine özel tekellerin oluşturulduğu bu sistemde halkımızın ve ülkemizin gelecekte daha ağır bedeller ödeyeceği

Page 43: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

bilinmelidir. Özelleştirmeler; ekonominin düzelmesine, devletin gelir elde etmesine olanak sunmadığı gibi daha az ve pahalı hizmet, daha fazla külfet ve daha fazla vergi olarak topluma dönmektedir. Tüketiciye daha düşük elektrik faturaları gelmeyeceği de bugüne kadar yapılan uygulamalardan bilinmektedir. Özelleştirmenin kaymağını yerli ya da yabancı sermaye yemektedir. Şimdiye kadar yapılan tüm özelleştirmelerde bunlar yaşanmıştır. Bugüne kadar yaşanan deneyimlerden ders alınarak, merkezi ve stratejik bir planlamayla geleceği kurgulayarak, ülkemizin özgün koşullarına uygun, insan odaklı ve kamu yararı öncelikli enerji politikalarının bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu yanlış uygulamalara karşı mücadele etmek ve karşı durmak öncelikle bir yurtseverlik görevidir.

Günümüzde enerjiye ulaşmak en doğal insani bir ihtiyaçtır. Ekonomik/sosyal kalkınma ve insanca yaşam için; güvenilir, ucuz ve temiz enerji arzı günümüzün en önemli sorunu haline gelmiştir. Elektrik alanında bugüne kadar sürdürülen özelleştirme ve serbest piyasa uygulamaları ülkemizi enerji sıkıntısı ve pahalı elektrik fiyatlarıyla karşı karşıya bırakmıştır.

Enerjinin temel bir insan hakkı olduğunun bilinciyle, kamu çıkarını savunmayı temel ilke olarak gören aşağıda imzası olan sendikalar ve meslek odaları, yeraltı -yerüstü kaynaklarımızın talanına, enerji güvenliğimizin yok edilmesine ve ülkemiz enerji sektörünün dış kaynaklara bağımlılığının daha da artmasına yol açacak uygulamalara karşı mücadelesini sürdürmeye kararlıdır. Hükümeti de bu yanlışlıktan dönmeye davet ediyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur. 28.12.2012

TÜRK ENERJİ SEN

KESK - ESM

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası

TMMOB Maden Mühendisleri Odası

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

YİNE “ MADEN KAZASI ” YİNE SÖNEN OCAKLAR, YİNE ACI VE GÖZYAŞI

07 Ocak 2013 Pazartesi günü saat 11:20 sıralarında Türkiye Taşkömürü Kurumu‘na bağlı (TTK) Kozlu Müessese Müdürlüğü faaliyet sahası içinde bulunan ve - 630 kotunda açılmakta olan ana kat hazırlık galerisinde meydana gelen iş kazasında 8 maden emekçisi yaşamını yitirmiştir. TTK Tahlisiye (kurtarma) ekipleri tarafından bir işçi yaralı olarak kurtarılmış, 5 işçinin cenazeleri çıkarılmış, 3 işçiye ise henüz ulaşılamamıştır. Bu kazada (!) hayatını kaybedenlerin ailelerine ve camiamıza baş sağlığı diliyoruz.

Kazayla ilgili olarak yapılan tespitler aşağıda maddeler halinde verilmektedir.

-Kaza, TTK Kozlu Müessese Müdürlüğü - 630 kotundaki hazırlık galerisinde 08.00-16.00

Page 44: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

vardiyasında saat 11:20 civarında meydana gelmiştir.

-Söz konusu galerinin sürülmesi işi (açılması), alt işveren (yüklenici firma) tarafından yürütülmektedir. Galeri kesiti B 14 (14m2) dir.

-Yüklenici firma, bir inşaat firmasıdır. Kazada yaşamını yitiren işçiler, alt işverenin (yüklenici firma) işçileridir.

-Üç vardiya çalışma yapılan iş yerinde, kaza anında TTK‘nın 750, alt işverenin (yüklenici firma) 27 işçisi çalışmaktadır.

-Ocakta çalışan alt işveren işçileri genellikle çevre köylerden sağlanmakta, sendikasız ve düşük ücretlerle çalıştırılmaktadır.

-Kaza, milyonlarca yıl önce oluşmuş kömür katmanları içinde bulunan ve kömürleşme esnasında oluşan metan gazının degajı (ani püskürmesi) nedeniyle meydana gelmiştir.

-Metan degajından 10 dakika önce arında dinamitle patlatma yapıldığı ifade edilmektedir.

-Kazanın meydana geldiği ocakta daha önce de metan degajı meydana geldiği, degajın, çalışanın bulunmadığı vardiya arasında olması nedeniyle kazaya ramak kala kayıpsız atlatıldığı tespiti yapılmıştır.

-Ani metan gazı boşalabilecek yerlerde en az 25 metre uzunluğunda kontrol sondajlarının yapılması gerekliliği Maden ve Taş Ocakları İşletmelerinde ve Tünel Yapımında Alınacak İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Önlemlerine İlişkin Tüzüğün 177. maddesinin amir hükmüdür.

-Kontrol ve degaj sondajlarının yeterli yapılmadığı konusunda yüklenici firma defalarca uyarılmış ve bu durum Sayıştay raporlarına da yansımıştır.

-Metan gazının degajı (ani boşalması) sonucu, arından geriye doğru galerinin takriben 100 metre uzunluğundaki bölümü yaklaşık 2000 ton ince toz halinde kömürle dolmuştur. Bu durum, ani gaz boşalmasının şiddetini göstermektedir.

-Metan degajı sonucu, ocağın üst katları yüksek miktarda ve patlama konsantrasyonunda metan gazıyla dolmuştur. Bu durum tüm ocak çalışanları açısından ciddi bir tehlike oluşturmuştur. TTK çalışanı maden mühendislerinin yerinde müdahalesi ile ocaktaki çalışmalar anında durdurularak ocakta çalışanlar hızlıca tahliye edilmiştir. Bunun sonucunda 800 işçinin çalıştığı ocakta çok daha büyük olası bir facianın eşiğinden dönülmüştür.

-Havza genelinde ve Kozlu Bölgesi ocaklarında, sık sık metan degajları yaşandığı kayıtlardan bilinmektedir. Derin kotlara inildikçe bu riskin daha da arttığı bir gerçektir. Bu durumda; çalışmaların çok daha dikkatli yapılması gerekirken, iş güvenliği önlemlerinin alınmadığı, tehlike oluşturan yüksek basınç altındaki metan gazının kontrollü boşaltılmasını sağlayan kontrol sondajlarının miktar ve uzunluk olarak yeterli olmadığı tespit edilmiştir. Bu kazanın en önemli nedeni, kontrol ve degaj sondajlarının galeri ilerlemesini aksatacak olması

Page 45: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

nedeniyle yeterince yapılmamasıdır.

-Kurum ve ilgili Bakanlıklar tarafından yapılması gereken denetimlerin yeterli olmadığı gözlemlenmiştir.

Madencilik sektörü, doğası gereği özellik arz eden ve bu nedenle bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren dünyanın en zor ve riskli iş koludur. Maden kazaları incelendiğinde olayın; teknik, sosyal, ekonomik, eğitim, planlama ve denetim sorunları gibi pek çok nedeni olduğu görülmektedir.

Ülkemiz, iş kazalarında dünyada üst sıralarda yer almaktadır. Maden kazaları son yıllarda belirgin olarak artmaktadır. Odamız kayıtlarına göre; 2008 yılında 43 maden çalışanı iş kazası sonucu yaşamını yitirmişken, 2009 yılında bu sayı 92‘ye çıkmıştır. 2010 yılında 105 işçi, 2011 yılında 77 işçi, 2012 yılında 61 işçi maden kazalarında yaşamını yitirmiştir. Ancak bu sayının daha yüksek olduğu tahmin edilmekte ve hayatını kaybedenler içerisinde maden mühendisi meslektaşlarımız da bulunmaktadır. Özellikle yeraltı kömür madenciliği, işçi sayısı başına düşen kaza ve ölüm sıralamasında bütün sektörlerin başında yer almaktadır.

Özellikle 80‘li yılların başından itibaren uygulamaya konulan özelleştirme, taşeronlaşma, rodövans (kiralama) vb gibi yanlış uygulamalar; kamu madenciliğini küçültmüş, kamu kurum ve kuruluşlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve deneyim birikimini dağıtmıştır. Yoğun birikim ve deneyime sahip olan kurum ve kuruluşlar yerine üretimin, teknik ve alt yapı olarak yetersiz, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere bırakılması, buna ek olarak kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması iş kazalarının artmasına neden olmaktadır. Yaşadığımız son olay bunu bize bir kez daha göstermiştir.

Taşkömürü Havzası, 2004 yılında Maden Kanunu Kapsamına alınarak yeni bir süreç başlamıştır. Bu süreçle birlikte Kurumun uzmanlaştığı hazırlık, üretim ve yıkama gibi "asli işleriyle" birlikte tüm hizmetlerin özel sektör marifetiyle yapılmasının ve bir anlamda Kurumun tasfiye edilecek duruma gelmesinin önü açılmıştır. O güne kadar uygulanamayan özelleştirme projeleri birer birer hayata geçirilmiş ve bu aşamada hazırlık işleri ihale yoluyla özel sektöre devredilmiştir. Ancak bugüne kadar yapılan uygulamalara bakıldığında tam bir başarısızlık yaşandığı apaçık ortaya çıkmıştır. Odamız, özünde ülkemizin ve emekçilerin yararına görmediği özelleştirme ve bunun bir uygulaması olan taşeronlaşma ile ilgili olarak defalarca uyarılarda bulunmuştur. Kurumun hazırlık ve üretim ekipleriyle iç içe yapılacak işlerde taşeron hizmeti alınmasının, iş güvenliği ve denetim açısından ciddi sorunlar yaratacağı kamuoyuyla paylaşılmış ve sonuçta bugünlere gelinmiştir.

Halkın alın teri ile kurulan ve ülkemizin kalkınmasında önemli işlevler gören kamu kuruluşlarımızda özellikle son dönemde yönetici kademelerine yapılan atamalarda; bilgi, beceri ve liyakat aranmasından vazgeçilmiştir. Artık, atamalarda geçerli olan ölçüt, sadece "cemaatten olmak, kendileri gibi düşünmek ya da kendilerinden olmak"tır. Bu şekilde, yetersiz kişilerin uzmanlık gerektiren makamlara getirilmesinin önü açılmış, dolayısıyla kurumlardaki çalışma barışı ortadan kaldırılmış, çalışanlar arasında haksız rekabet oluşturularak yozlaşma hızlandırılmıştır. Her dönemde belirli ölçülerde yaşanan kadrolaşma,

Page 46: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

son dönemde "kuşatma" şekline dönüşmüş ve tüm işyerlerinde iş barışını ve iş güvenliğini tehdit eder hale gelmiştir.

Bu değerlendirmeler ışığında görüş ve önerilerimiz aşağıda sunulmuştur:

•-Özelleştirmeler durdurulmalı, taşeronlaşma uygulamaları acilen iptal edilmelidir.

•-Ucuz işgücüne dayalı ve örgütlenmeyi engelleyen çalışma anlayışı terk edilmelidir.

•-Ülkemizde; yüksek risk taşıyan, kuralsız ve denetimsiz çalışan, mühendislik bilim ve tekniğinden uzak, teknik elemanın gözetim ve denetimi olmaksızın, tamamen ilkel koşullarda çalışan pek çok maden işletmesi bulunmaktadır. Bu işletmelerde her an kaza olma olasılığı mevcuttur.

•-Teknik nezaretçi ve iş güvenliğinden sorumlu olan mühendis ücretini, denetlemek durumunda olduğu işyeri sahibinden almakta olup bu durum mühendisin işletme ile ilgili kararlarında özgür davranmasını engellemektedir. Bu açıdan, teknik nezaretçinin ve iş güvenliğinden sorumlu mühendisin özgürce karar verebilmesi ve görevini layıkıyla yerine getirebilmesi amacıyla, ücretini oluşturulacak bir fondan alması için gerekli yasal düzenlemeler acilen yapılmalıdır.

•-Kazaların önlenebilmesi için bilimsel ve teknik yatırımların yanı sıra, örgütlenmenin ve sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılması, çalışma yaşamı ile birlikte çalışanların sosyal ve ekonomik yaşamlarının da iyileştirilmesi zorunludur.

•-İşçi sağlığı ve iş güvenliği yatırımları teşvik edilerek desteklenmelidir.

•-İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği denetiminden birinci derecede sorumlu olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, yaşanan iş kazalarının önlenebilmesi için görevlerini tam olarak yerine getirmelidir. Yasal mevzuatlarda yapılacak düzenlemelerle denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekirken, çıkarılan iş güvenliği uzmanlığı, iş sağlığı hizmetleri yönetmelikleri gibi yönetmelikleri ile denetimin özelleştirildiği ve ticarileştirildiği, meslek odalarının görüşlerinin dikkate alınmadığı görülmektedir.

•-Mevcut iş güvenliği mevzuatı madencilik sektöründe sorunların çözümü için yetersiz ve ciddi sakıncalar içermektedir. Yürürlüğe yeni girmiş olan 6331 sayılı yasa ile ilgili olarak belirtilen sorunlar derhal giderilmeli ve bu yasaya göre yeniden düzenlenecek olan yönetmelikler sektörün özellik arz eden sorunları göz önüne alınarak iş güvenliği kültürünü geliştirecek şekilde düzenlenmelidir.

•-Tüm maden işletmelerinde maden üretimi, mutlaka yeterli sayıda maden mühendisi nezaretinde yapılmalıdır. İşyerinde her vardiyada daimi olarak maden mühendisi bulundurmayan işletmelere üretim izni verilmemelidir.

•-Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, denetim elemanı olarak yararlanacağı maden mühendisi kadrolarını çoğaltarak denetimlerini artırmalıdır.

Page 47: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

•-Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı‘nın madencilikten sorumlu birimi olan Maden İşleri Genel Müdürlüğü‘ne, yasa ile "madencilik faaliyetlerinin iş güvenliği ve işçi sağlığı ilkelerine uygun yürütülmesini takip etme" görevi de verilmiştir. Bu kuruluş, madencilik sektörünün ihtiyaçlarına yönelik olarak yeniden yapılandırılarak taşra teşkilatını kurmalı, iş güvenliği ile ilgili denetim birimini oluşturmalı, personel kadrosu gerek nicelik gerekse nitelik bakımından geliştirilmelidir.

•-Maden Mühendisleri Odası‘nın görevi ve yasal hakkı olan mesleki denetimin engellenerek üye denetimini yeterince yapamaması da sorunların çözümünü zorlaştırmaktadır. Bu çerçevede gereken yasal düzenlemeler zaman geçirilmeden yapılmalıdır.

Yapısal eksikliklerin özellikle madencilik sektöründe çok önemli olduğu bilinmektedir. Taşeronlaşma ve özelleştirme uygulamalarının sonuçları olan iş kazalarının nedenlerini sadece "kişilerin kusuruna" bağlamak doğru değildir. Metan gazı barındıran kömür damarlarının önceden bilinmesine karşın yeterli sayıda kontrol ve drenaj sondajlarının yapılarak gazın boşaltılmaması, çalışanların deneyimsiz ve örgütsüz oluşu, denetimin yetersiz oluşu vb. gibi hayati sayılan noksanlıklar kazanın ana nedenleridir. Tüm bunlar görmezden gelinerek bireysel kusurların gereğinden fazla öne çıkarılması ve olayın tüm sorumluluğunu bazı kişilere yükleyerek gerçek sorumluların gizlenmesine izin vermeyeceğimizin bilinmesini isteriz.

Bundan önce olduğu gibi "gerekenler yapılacaktır" gerekçesinin arkasına sığınılmadan gerçek sorumlular belirlenmeli, maden mühendisleri, teknik nezaretçi ve bazı çalışanlar günah keçisi olarak seçilmemelidir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

10 Ocak 2013, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI, GÖREV VE SORUMLULUĞUNUN GEREĞİNİ

YERİNE GETİRMELİDİR.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatını 2004 yılından itibaren bir türlü yaşama geçirememiştir. Gaziantep‘te yaşanan ve 8 vatandaşımızın ölümüyle sonuçlanan iş kazası ve daha bir ay önce yayınlanmış olan İş Güvenliği Uzmanlarının Görev Yetki Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik‘in tekrar değiştirilmesi buna en güzel örnektir.

Page 48: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Kazanın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının "iş güvenliği uzmanları işverenlerden çok para

istiyorlar, bu nedenle herkesi iş güvenliği uzmanı yapacağız" diye demeç vermesinden birkaç gün sonraya gelmesi ilginçtir.

Bilindiği üzere 6331 sayılı Kanun, iş güvenliği uzmanlarını yaşanan kazaların sorumlusu gibi göstermekte ve hukukun önüne günah keçisi olarak sunmaktadır. Bu sorumluluğun bedelini işverenler adına yok pahasına ödemek istemeyen deneyimli uzmanlara karşı işverenler daha az para ödesinler diye mevzuatı değiştirmek, iş kazalarında ölen işçilerden sonra genç mühendisleri ve uzmanları işverenler adına kurban etmekten başka bir şey değildir.

Yazboz tahtasına dönen iş güvenliği mevzuatı denetimi yapılamaz hale getirmekle kalmayıp eğitimden denetime özel sektöre açarak tabiri caiz ise denetimi özelleştirmiştir. Oysaki Uluslararası Çalışma Örgütü‘nün (İLO) 81 sayılı sözleşmesi bu görevi devlete vermiştir ve ülkemiz de bu sözleşmeyi imzalamıştır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı‘nın görevi, işverenleri korumak değil çalışma barışını sağlamaktır. Ancak bugüne kadar yapılan mevzuat çalışmalarında sadece işverenlerin talepleri karşılanmış olup, sendikalar ve meslek odaları yok sayılmıştır.

Yaşanan süreç göstermiştir ki 6331 sayılı Kanun, Sayın Bakanın "Öyle bir kanun geliyor ki bakın görün iş kazaları nasıl bitecek" dediği gibi iş kazalarını önlememiştir.

Sonuç olarak, yeni bir yasal düzenleme ile etkin ve güçlü bir denetim teşkilatına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle derhal yeni bir yasal düzenleme yapılmalı ve gerekli yasal düzenlemeler yapılırken tüm tarafların görüşleri dikkate alınmalıdır.

Yasal düzenleme içerisinde insan hayatının bir maliyet unsuru olmadığı ve işverenlerin sorumluluğunun para karşılığında iş güvenliği uzmanlarına devredilemeyeceği güvence altına alınmalıdır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

02 Şubat 2013, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

AFŞİN - ELBİSTAN KÖMÜR OCAĞINDAKİ FACİADAN BU YANA İKİ YIL GEÇTİ. YETKİLİLER

HALA NEDEN SUSMAKTADIR?

Ruhsat hukuku Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı‘nın ilgili teşekkülü Elektrik Üretim Anonim Şirketi‘ne (EÜAŞ) ait olan ve özel sektöre 25 yıllığına işletilmek üzere verilen Kahramanmaraş ili Afşin ilçesindeki Çöllolar kömür sahasında, 6 Şubat 2011 ve 10 Şubat 2011 tarihlerinde iki

Page 49: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

kez şev kayması meydana gelmiştir. İlk olayda bir işçi yaşamını yitirmiştir. İkinci olayda ise bir maden mühendisi ve bir jeoloji mühendisi olmak üzere toplam 10 kişi kayan malzemenin altında kalmıştır. Bir işçinin cenazesi çıkarılmış, 9 kişiye ise hala ulaşılamamıştır.

Meslek Odaları, değişik zamanlarda yaptıkları açıklamalarda konuyla ilgili olarak aşağıdaki tespitleri yapmıştır; "Linyit rezervlerimizin % 46‘sını oluşturan Afşin-Elbistan Linyit Havzasında

ekonomik olarak üretilebilecek 4,3 milyar tona yakın linyit bulunmakta olup, bu miktar,

toplam 9450 MW gücünde termik santrallere karşılık gelmektedir. Odalarımız,

madenlerimizin kaynak kaybına neden olmadan rasyonel olarak değerlendirilmesi için

havzanın parçalara ayrılarak işletilmesi yerine bir bütün olarak değerlendirildiği havza

madenciliğini savunmaktadır. Kaynak kaybı olmaması için, havza genelinde bir planlama ve

işletmecilik politikasının oluşturulması zorunludur. Oldukça geniş bir alana yayılan linyit

rezervlerinin doğal sınırlar yerine yapay olarak oluşturulmuş sektörlere bölünmesi bu açıdan

da yanlış bir yaklaşımdır. Saha sınırlarının tam olarak belirlenmeden üretim projesi yapılması

da çeşitli sorunlar yaratmaktadır. Bu çerçevede sahada kurulan ikinci termik santralın (B

Termik Santralı) yer seçimi hatalı yapılmıştır. Söz konusu santral kömür rezervinin üzerine

kurulmuş olup, önemli miktarda kömür rezervinin üretilmesi engellenmiştir. Tüm bu

değerlendirmeler ışığında Elbistan havzasında bu güne kadar yapılan planlama hatalarından

ve sorunlu işletme anlayışından vazgeçilmelidir. İnsanı merkezine almayan, maksimum

üretim ve kâra odaklanmış, bilimsel ve teknolojik altyapıdan uzak, eğitimli işgücünün ve

sendikalaşmanın olmadığı, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin yeterince alınmadığı

taşeronlaştırma uygulamaları ve işletme hakkı devri gibi özelleştirme politikaları terkedilmelidir."

Yetkililer, bu ciddi uyarılara kulak tıkamış ve yanlış uygulamalara devam edilmiştir. Ülkemizin en büyük kömür havzası yapay sektörlere bölünerek parçalanmış, bunun sonucunda kaynak kaybına neden olunmuş, özelleştirmenin yol açtığı olumsuzlukların yanı sıra denetim görevi yeterince yerine getirilmemiştir. Yaşanan iş kazası da bu yanlışlıkların bir sonucudur.

Bir kamu kuruluşu olan Elektrik Üretim Anonim Şirketi‘nin (EÜAŞ) ana statüsünün amaç başlığı; "Kamu yararını gözeterek, kârlılık ve verimlilik ilkeleri çerçevesinde; güvenli, sürekli,

kaliteli, verimli, düşük maliyetli, çevreyi gözetir elektrik enerjisi üretimi ve satışı faaliyetinde

bulunan Elektrik Üretim Anonim Şirketi‘nin çalışma usul ve esaslarının belirlenmesidir." şeklinde düzenlenmiştir. Yani kurumun asıl amacı elektrik üretmektir. Ancak kurum, kömür sahalarının ruhsat hukukunu alarak işletmek ve işlettirmek gibi bir görevi de üstlenmiştir. EÜAŞ‘ ın, çok riskli bir alan olan kömür madenciliği üretimi konusunda geçmişten gelen hiçbir deneyimi, birikimi ve yeterli kadrosu bulunmamaktadır. Hal böyleyken, toplam kömür rezervlerimizin yarıya yakınının ruhsatı bu kuruma devredilmiştir. Bu devrin asıl amacı, kömür sahalarının elektrik santralleriyle birlikte yok pahasına daha kolay özelleştirilmesidir. Nitekim, iki yıl önce şev kaymalarının meydana geldiği Çöllolar kömür sahası 2007 yılında EÜAŞ tarafından, işletilmek üzere 25 yıllığına Park Holding‘e devredilmiştir.

Özellikle 80‘li yılların başından itibaren uygulamaya konulan özelleştirme, taşeronlaşma, rodövans (kiralama) vb. gibi yanlış uygulamalar; kamu madenciliğini küçültmüş, kamu kurum ve kuruluşlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve birikimini dağıtmıştır. Yoğun birikim ve deneyime sahip olan kurum ve kuruluşlar yerine üretimin, teknik ve alt yapı olarak yetersiz, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere

Page 50: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

bırakılması, buna ek olarak kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması cinayetlere dönüşen iş kazalarını artırmıştır.

Diğer taraftan, Afşin-Elbistan kömür sahası için; 03 Ocak 2013 tarihinde Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında, 12 milyar dolar yatırımla 8 bin MW‘lik elektrik santrali yapımını içeren bir anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşmayla, havzadan toplam 85 milyon ton/yıl kömür üretilerek karşılığında da 45 milyar kWh/yıl enerji üretileceği açıklanmıştır.

Aşağıda imzası bulunan meslek odaları, enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için yerli kaynaklarımızın ulus ötesi şirketler eliyle değil, kamu kuruluşlarımız tarafından kamu yararına kullanımına öncelik verilmesini talep etmekte, madenlerimizin kaynak kaybına neden olmadan rasyonel olarak değerlendirilmesi için havza madenciliğini savunmaktadır. Bu sayede; dışa bağımlılık azalacak, mevcut kaynağın tamamı değerlendirilecek ve tüketildiğinde yerine tekrar konulamayan madenlerimizden maksimum toplumsal fayda sağlanacaktır.

Ancak, kaynaklarımız üzerinde uzun yıllarla bağıtlanan anlaşmaların içeriğinin neler olduğunun ve kömür havzasının hangi şartlarda yabancı sermayeye verildiği konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesi bir zorunluluktur.

Bu değerlendirmeler ışığında aşağıdaki soruların yetkililerce yanıtlanmasını kamuoyu adına önemli görmekteyiz:

-2 yıldır göçük altında olan 9 kişi unutulmuş mudur, 9 kişinin akibeti hakkında ne düşünülmektedir?

-11 maden emekçisinin hayatını kaybettiği faciayla ilgili bu güne kadar hangi araştırma sonuçlarına varılmış ve ne gibi yaptırımlarda bulunulmuştur?

-Meslek Odasına "ticari sır" denilerek verilmeyen olay öncesi ve sonrasını gösteren teknik raporlar, bizlerle ve kamuoyuyla paylaşılacak mıdır?

-Havzada gelecekte benzer iş kazalarının yaşanmaması için neler planlanmaktadır?

-Kaza sonrası durdurulan Çöllolar projesi hakkında ne düşünülmektedir?

-Ülkemizin en önemli doğal kaynaklarından olan Afşin-Elbistan linyit sahası, hangi şartlarla Birleşik Arap Emirlikleri‘ne verilmiştir?

-Söz konusu anlaşmanın içeriği kamuoyuyla paylaşılacak mıdır?

Bizler Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği‘ne (TMMOB) bağlı ilgili meslek odaları olarak, gerek kömür madenciliğimizle ilgili yürütülen yanlış politikaların gerekse enerjide dışa bağımlılığı azaltma söylemleri altında bağımlılığımızı daha da artıran hükümetler arası anlaşmaların takipçisi olacağımızı kamuoyuna bildiriyor, sorularımıza cevap bekliyoruz.

09 Şubat 2013

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Page 51: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası

TMMOB Maden Mühendisleri Odası

TMMOB Makina Mühendisleri Odası

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

8 MART EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN!

8 Mart 1857 de NewYork‘lu kadın işçilerin eşit işe eşit ücret, ücretsiz mesai yaptırılmaması talepleriyle kitlesel greve gitmeleri, polisin kadın işçilere saldırması ve çıkan yangında işçi kadınlardan 129 kişinin can vermesi bedeli üzerine ortaya çıkan ve 1910 da toplanan Sosyalist Kadın Enternasyonali‘nde Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kabul edilen günden bugüne hala cinsiyete dayalı eşitsizlikler sürmekte, kadın emeği ikincil ve yedek işgücü olarak görülmeye devam etmektedir.

Yaşamın tüm alanlarında, insanlık onuru ve değerleri bakımından olduğu kadar hak, fırsat ve sorumluluklar açısından da iki cins arasındaki eşitliğin tanınması ve gerçekleştirilmesi için daha kaç yüzyıl gereklidir acaba..

Bugün tüm mücadelelere rağmen kadınlarımıza aile yaşamında, çalışma hayatında ve toplumda hak ettikleri eşit koşullar sağlanamamıştır. Yasal düzenlemeler; kız çocukların okutulmamasının, töre cinayetlerinin devam etmesinin, iş yaşamında kadın istihdamının engellenmesine olanak sağlayan düşünce ve önyargıların önüne geçememiştir. Yaşamın tüm alanlarında kadınlar hala yeterince temsil edilememektedir. Egemen sınıfın çıkarlarına hizmet eden cinsiyet ayrımcılığı çözülmeden özgür ve eşit bir toplum yaratılması mümkün değildir. " İnsan ırkı iki kanatlı bir kuştur, bir kanadı kadınlar, diğeri erkekler ve her iki kanatta eşit düzeyde gelişmedikçe, insan ırkı uçamayacaktır."

Ülkemizde ve tüm dünyada kadınların hak ve taleplerini elde etme mücadelelerine saygı duyuyor ve destekliyoruz.

Dünyada ve ülkemizde tüm kadınların "8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü" kutlu olsun.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

08 Mart 2013, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİNE YAPILAN SALDIRIYI KINIYORUZ

Page 52: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Ülkemizde "ileri demokrasinin" yaşandığı günümüzde Eskişehir Osmangazi Üniversitesinde "katkı payı" adı altında yemek fiyatlarına yapılan artışı protesto ederek yemekhaneden yemek yemeyen öğrencilerin kendi aralarında dayanışma amacıyla hazırladıkları yiyeceklerin dağıtımı, özel güvenlik görevlilerince engellenmiş, yiyeceklerine el konulmuş, öğrenciler tartaklanmış ve gözaltına alınmışlardır.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesinin en önemli bileşeni olan öğrencilerin ve bu öğrencilerin bir parçası olan Odamız öğrenci üyelerinin en temel hakkı olan beslenme gereksinimlerinin şiddet kullanılarak bastırılmasından birinci derecede Eskişehir Osmangazi Üniversitesi yönetimi sorumludur.

Üniversite Yönetimi biran önce, bu şiddet uygulanması talimatı veren ve uygulayanlar hakkında soruşturma başlatmalıdır.

Bilim ve özgür düşüncenin egemen olması gereken üniversitelerde en temel hakkın dahi kaba güç kullanarak bastırılmasını kabul etmediğimiz ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi öğrencilerinin bu haklı taleplerinin takipçisi olacağımız bilinmelidir.

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

14 MART 2013, ANKARA

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

YENİ PETROL YASASI, ULUSAL ÖNCELİKLERİMİZE GÖRE DEĞİŞTİRİLMELİDİR

6326 Sayılı Petrol Kanunu‘nu değiştiren Türk Petrol Kanunu Tasarısı, TBMM Komisyonlarında kabul edilmiştir. Tasarı önümüzdeki günlerde Genel Kurul‘da görüşülecektir. Son yıllarda enerji kaynakları içerisinde petrolün giderek önemini kaybedeceği yönündeki tartışmalar ağırlık kazanmıştır. Alternatif enerji kaynaklarının varlığı ile petrol rezervlerinin hızla tükenmesi, bu iddianın dayanaklarını oluşturmaktadır. Ancak, gerek alternatif enerji kaynaklarının yeterince ekonomik hale gelmemiş olması gerek de yeni yatırımlarla birlikte yeni petrol rezervlerinin keşfedilmeye devam etmesi, petrolün bir stratejik ürün olarak öneminin azalmasını engellemektedir. 1954 yılı ise ülkemizde petrol sektörü açısından dönüm noktası olmuş; önce 6326 Sayılı Petrol Yasası çıkarılmış ve aynı yasaya dayalı olarak Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) kurulmuştur. Kamu şirketi TPAO, kuruluş yasasındaki hükme dayanarak, zamanla ham petrol rafinajı, taşıma, pazarlama, petrokimya ve gübre sanayi alanlarında faaliyet yürüten şirketler kurarak öngörülen dikey entegre yapıyı dünyadaki uygulamalar paralelinde gerçekleştirmiştir.

Ülkemizde benimsenen özelleştirme politikaları çerçevesinde, 1980‘li yılların ikinci yarısından başlayarak entegre yapının gelir getiren zincirlerindeki TÜPRAŞ, POAŞ, DİTAŞ, PETKİM, İGSAŞ özelleştirme kapsamına alınarak, BOTAŞ ise teşekkül haline getirilerek TPAO‘nun bağlı ortaklıkları statüsünden çıkarılmıştır. Dikey entegre yapının parçalanarak sona ermesiyle, rafinaj, petrol ürünlerini pazarlama/dağıtım, petrokimya, boru hatlarıyla ham petrol/doğal gaz taşımacılığı TPAO‘nun faaliyet konusu olmaktan çıkmıştır. TPAO‘nun faaliyet alanı,

Page 53: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

petrol/doğal gaz arama, sondaj ve üretim ile sınırlı hale gelmiştir. Dünyada neo-liberal politikaların yaygınlaşmasına karşın birçok ülkede petrol sektöründeki kamu işletmeleri varlığını sürdürür ve entegre yapıları korunurken, temel enerji kaynağımız petrol sektöründe TPAO, adeta kolsuz-kanatsız hale getirilmiştir. Petrol sektöründe gerçekleştirilen özelleştirmeler, herhangi bir üretim-tüketim projeksiyonuna dayanmadan, ülkemizin toplumsal ve iktisadi çıkarları gözetilmeden yani sektörel herhangi bir planlama yapılmadan gerçekleştirilmiştir. Kamunun varlığının büyük ölçüde zayıflatıldığı sektörde, bazı halkalarda kamu varlığı tümüyle sona ermiştir.

Ülkemizde yurtiçi petrol üretimi, toplam petrol tüketiminin oldukça düşük bir kısmını karşılayabildiği için bu üründe ihtiyacın büyük bir bölümü ithalatla karşılanmaktadır. Ülkemizin petrol ve petrol ürünleri ile doğal gaz ithalatına ödediği meblağ yıllar içerisinde katlanarak artmaktadır. Ülkemiz, ithal ettiği petrol ve doğalgaza yüz milyarlarca dolar döviz ödemiştir. Bu tablo, ülkemizde her damla petrolün en etkin şekilde değerlendirilerek yüksek katma değerli ürünlere dönüştürülmesi gereğini bir kez daha ortaya koymaktadır. Bu da ancak, petrol sektöründe dikey entegrasyonun geçmişte olduğu gibi kamu eliyle yeniden sağlanması ile mümkündür. Enerji ihtiyacımız ve ülke ekonomisinin koşulları, sektörün üretimden rafinaja, petrokimyadan akaryakıt dağıtıma, kamucu yeni bir atılımı zorunlu kılmaktadır. Oysa bugün yapılmak istenen çok uluslu şirketlere ruhsat verilerek petrol araması yaptırmak ve bunun sonucunda işin kaymağını söz konusu şirketlere kaptırmaktır. Bunun için petrol kanunu değiştirilmeye çalışılmaktadır.

Son yıllarda birçok şirket, potansiyel olduğuna inanılan ülkelerde arama ve üretim yapmak için birbirleriyle rekabet halindedir. Dünya, petrol ve doğal gaz kaynaklarının kontrolünü ele geçirmek isteyen güçler arasında askeri güç kullanımına kadar giden bir uluslararası mücadeleye tanık olmaktadır. Birçok ülke kendi kamu şirketleri ile bu konuda uluslararası yarışa dahil olmaktadır.

Ülkemizde cumhuriyet tarihi boyunca toplam 3600 kuyu açılmıştır. Dünyada ise her yıl 20.000‘den fazla sayıda arama kuyusu açılmaktadır. Ülkemizde petrolün aranması, çıkartılması ve işletilmesi için gereken bütçe ve teknoloji her zaman yetersiz kalmıştır. Bu yetersizliklere rağmen TPAO‘nun çalışmaları takdir edilmelidir. TPAO‘nun ve bağlı kuruluşlarının önündeki en temel engel bu kurumlar üzerindeki siyasal müdahaleler ve yağmadır. Bu yağma ve müdahaleler, kurumların verimli ve etkin çalışmalarına engel olmaktadır. Türkiye‘nin arama sorununu aşmak için, ülkenin bu alandaki teknoloji ve kaynaklarını geliştirici yönlerini ortaya çıkaran, ARGE‘ye pay ayrılmasını teşvik eden bir yönde yasal düzenlemeye gereksinimi varken, "gelin petrol bulun gerisi sizin" anlayışı yapılan yasa çalışmasına egemen olmuştur.

Son dönemlerde çıkarılan pek çok yasa gibi bu yasanın da Dünya Bankası ve uluslararası tekellerin öncelikleri doğrultusunda hazırlandığını söyleyebiliriz. Petrol Yasası‘nın yasalaşma süreci, ülkemizin kapitalist küreselleşmeye tam teslimiyetinin somut bir örneğidir.

Yapılması gereken, ülkemizin yeraltı kaynaklarının kamu yararı doğrultusunda, kamu eliyle, çevreye duyarlı bir şekilde aranıp bulunması ve halkımızın menfaatleri doğrultusunda değerlendirilmesidir. Türk Petrol Kanunu" ulusal çıkarlar ve kamu yararı göz önüne alınarak düzenlenmelidir.

Page 54: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

29 Mart 2013, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

EMEKÇİLER, AKP FAŞİZMİNE TESLİM OLMAYACAKTIR.

İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs`ta İstanbul; bir sıkıyönetime tanık olmuş, sokağa çıkma yasağı uygulanmış, insanların seyahat özgürlüğü elinden alınmış, çalışanlar işyerlerine ulaşamamış, sabahın erken saatlerinden başlayarak polis, irili ufaklı bütün gruplara tazyikli su ve gaz bombalarıyla saldırmış, polisin uyguladığı şiddet sadece göstericilerle sınırlı kalmamış, Taksim Meydanı çevresinde yaşayan, çalışan tüm vatandaşlar şiddete maruz kalmış, olaylar nedeniyle 200`den fazla vatandaşımız yaralanmış, onlarca gösterici gözaltına alınmıştır.

AKP‘nin "ileri demokrasisi" gerçek yüzünü göstermiş, DİSK Genel Merkezi ve yöneticileri ablukaya alınmış, hastaneler dahi gaz bombasından nasibini almıştır.

Taksim Alanı‘nın fiziki koşulları bahane edilerek 1 Mayıs‘ın coşkusundan, AKP‘ nin politikalarına karşı gelişen muhalefetten korkan yasakçı ve saldırgan anlayışın uyguladığı faşizan yöntemler işe yaramamış, emek ve demokrasi güçleri direnişleriyle 1 Mayıs‘ın yasaklanamayacağını göstermiştir.

Siyasi iktidarın Taksim`e dönük mesajı açıktır: Artık Taksim, alışveriş yapmak isteyenlere açık olacaktır; Meydan yoksullara, işçilere, emeklilere, emeği ile geçinenlere kapatılacaktır. Taksim Meydanı`nın geleneksel ve simgesel bir öneme sahip olduğunu, bu önemi tartıştırmayacağımızın bilinmesini istiyoruz.

İstanbul‘daki polis şiddetini kınıyor; İçişleri Bakanı Muammer Güler, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve İl Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın‘ı istifaya çağırıyoruz. Polis şiddeti sonucunda ağır yaralanan Dilan Alp ve Meral Dönmez başta olmak üzere tüm yaralananların bir an evvel sağlıklarına kavuşmalarını diliyor, 1 Mayıs‘ı Taksim‘de kutlama özgürlüğünden feragat etmeyen tüm emekçileri selamlıyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

Page 55: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

02 Mayıs 2013, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

MADEN EMEKÇİLERİNİ UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ.

Bilindiği gibi, 17 Mayıs 2010 tarihinde Zonguldak-Karadon‘da yaşanan maden kazasında ikisi maden mühendisi olmak üzere toplam 30 maden emekçisi yaşamını yitirmiştir. Kazalarda yaşamını yitiren maden mühendislerini ve tüm maden emekçilerini kazanın yıldönümünde bir kez daha saygıyla anıyor, yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyoruz.

Son yıllarda madencilik sektöründe yaşanan iş kazaları artmakta ve ülkemiz, iş kazalarında dünyada ön sıralarda yer almaktadır. Sektörde uygulamaya konulan özelleştirme, taşeronlaşma, rodövans vb. gibi yanlış uygulamalar ile işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatının piyasanın önceliklerine göre düzenlenmesi sonucu çalışanı korumada yetersiz oluşu meydana gelen iş kazalarının ana nedenleridir.

Madencilik sektörü, doğası gereği özellik arz eden ve bu nedenle bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren dünyanın en zor ve riskli iş koludur. Özellikle yeraltı kömür madenciliği, işçi sayısı başına düşen kaza ve ölüm sıralamasında bütün sektörlerin başında yer almaktadır. Bu nedenle, madencilik sektörü daha yakından izlenmeli, değerlendirilmeli ve kaza önleme çalışmalarına daha fazla ağırlık verilmelidir. Odamızın bu doğrultudaki görüşleri dikkate alınmalıdır.

Bu düşüncelerle iş kazalarının önlenmesi için yetkilileri bir kez daha göreve davet ediyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

17 Mayıs 2013, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

AKP FAŞİZMİNE BOYUN EĞMEYECEĞİZ. HALKIMIZA YÖNELİK BU VAHŞİ SALDIRIYI

DURDURUN

AKP iktidarının dizginsiz kâr hırsıyla yoğrulmuş, kentleri, doğayı ve insanı hedef alan politikaları ülkemizin üzerine bir karabasan gibi çökmüştür. İş makineleri; kentlerimizi yerle bir edip yeni rant alanları açmak için doğamızı yok etmekte, toplum bir kez daha nefessiz bırakılmaktadır. Tek önceliği ekonomik rant haline dönüşen siyasi iktidar bu amacına ulaşmak için hak ve hukuk tanımamaktadır.

Page 56: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

AKP hükümeti, Taksim Gezi Parkındaki rant hevesine karşı dört gündür direnen İstanbul halkına karşı adeta savaş açmıştır.

Taksim Gezi Parkını ve yaşam hakkını savunmaya çalışan vatandaşlara yönelik polisin sınır tanımaz saldırısı devam etmektedir. Bu vahşi saldırı sonucu, aralarında milletvekilleri ve gazetecilerin de olduğu onlarca yurttaş yaralanmıştır. Onlarca kişi kafatası kırığı, omuz kırığı ve kol bacak kırığı nedeniyle hastanelere yatırılmıştır. Bu ülkenin demokrasi ile yönetilmesi gerektiğini hatırlamanız için daha kaç kişinin hayatını kaybetmesi, kaç kişinin sakat kalması, kaç insanın beyin kanaması geçirmesi gerekmektedir?

Bir an önce bu vahşetin durdurulması için AKP iktidarını, İstanbul valiliğini ve emniyetini insanlığa ve göreve davet ediyoruz. Bu vahşeti bir an önce durdurun.

Maden Mühendisleri Odası; insan haklarının, çevreyi koruyanların ve direnenlerin yanında olmaya devam edecektir.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİODASI

YÖNETİM KURULU

31 Mayıs 2013, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

TMMOB’YE BAĞLI ODALARIN ORTAK AÇIKLAMASI

GÜCÜNÜZ HALKI SİNDİRMEYE YETMEYECEK

DEVLET TERÖRÜNÜ DURDURUN, ZORBALIĞA SON VERİN

Taksim‘de Gezi Parkı‘nı korumak için yapılan gösterilerin şiddet ile bastırılması nedeni ile ülke genelinde düzenlenen protestolarda polisin sergilediği acımasız tutum tüm yurttaşları kaygılandıracak boyutlara ulaştı.

Polisin uyguladığı vahşet ve zorbalık, kent meydanlarına, revir hizmeti sunan meslek odalarımıza, kahvelere, işyerlerine, evlerin içine dek uzanmış durumda. TMMOB Genel Merkezinin bulunduğu binanın önüne de onlarca gaz bombası atıldı ve bir TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi ayağına isabet eden gaz bombası ile yaralandı. Durum öylesi bir noktaya ulaştı ki, halkın insani yardım ve dayanışma duygularının karşılığı gaz bombaları oluyor. Restoran ve kafeler basılarak, içeride oturanlar dövülüyor, coplanıyor. En demokratik hakkı olan gösteri yapma hakkını kullanan insanlara suçlu muamelesi yapılıyor. Ülkemiz adeta bir gaz cumhuriyetine dönüştürüldü.

Yaşlılar, küçük çocuklar, hamileler dâhil herkes gaz bombalarını soluyor. Görülüyor ki "orantılı güç kullanımı" sözü bir saçmalığı ifade ediyor, iktidarın gözü dönmüş zorba zihniyetini perdelemek için kullanılıyor. Devlet terörünün şimdilik görünen sonucu, İstanbul

Page 57: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

ve Hatay‘da iki yurttaşımızın ölümü, Ankara‘da bir yurttaşımızın beyin ölümü, binlerce gözaltı ve binlerce yaralı olmuştur. AKP‘nin son dönemde 4+4+4 formülü ile eğitim sistemini bir gecede gericileştirme girişimleri, insanların yaşam biçimlerine ve tercihlerine ait düzenlemeler yapılmaya çalışılması, kaç çocuk yapılacağından 1 Mayıs‘ın nasıl kutlanacağına varana kadar hayatın her alanını tek başına şekillendirme isteği halkımızın kaygılarını ve tepkilerini artırmıştır. AKP iktidarının Cumhuriyet değerleri ve laikliğe yönelik sürekli saldırıları ve hakaretler halkın "artık durun" demesine yol açmıştır. AKP iktidarının eğitim, sağlık, ulaşım, enerji, gıda, kent, imar/yapı politikaları bir bütün olarak halka "artık yeter" dedirtmiştir. Halkın itirazının artık sadece "Gezi Parkı" kapsamında olmadığı, yaşamın her alanında var olan dayatmalara karşı olduğu görülmelidir.

Emekten yana bağımsız ve demokratik bir Türkiye mücadelesi, 12 Eylül‘den sonra en büyük liberal ve gerici saldırıyı bu dönemde yaşamıştır. Bu dönemde yasama organı adeta AKP‘nin bir komisyonuna dönüştürülmüş, başkanlık sistemi tartışmaları ve yeni anayasa girişimleri, bir diktatörlük inşaa etme noktasına kadar vardırılmıştır. AKP ve lideri yaşadığımız çağın benzer diktatörlüklerinin tüm özelliklerini politikalarında bire bir barındırmaktadır. Meclis‘te gece yarıları toplumsal denetim ve tartışma mekanizmalarından kaçırılarak yasal düzenleme yapmayı alışkanlık haline getiren AKP, mevcut sayısal gücünü toplumu kuralsızca yeniden şekillendirmek için kullanmaktadır. AKP iktidarı meslek alanlarımızı ilgilendiren birçok düzenlemeyi mühendis, mimar ve şehir plancılarını yok sayarak hayata geçirmiştir. Bugün kendisine biat etmeyen tüm demokratik kitle örgütleri gibi TMMOB örgütlülüğü de ağır saldırı altındadır.

En ufak itiraza karşı siyasal güç kullanmayı alışkanlık haline getiren AKP, kendisinin yandaşı haline getirdiği kolluk gücü ile günlerdir yaşam alanlarımıza gaz bombaları yağdırmaktadır. Yaşamına yitiren ve yaralananların tam sayısının bile belirlenemediği bu vahşeti toplum vicdanı ve tarihin belleği unutmayacaktır. Yurttaşların can güvenliği bizzat kendilerini korumakla görevlendirilenler tarafından tehdit edilmektedir. AKP lideri kendisine oy verenleri sokağa dökme tehdidi ile gelişen toplumsal muhalefeti bastırmak istemektedir.

Ne yazık ki sergilenen bu açık hukuksuzluğa karşı ne savcılar harekete geçmiş, ne de "milyonlarca yandaşını" sokağa dökmekle tehdit eden AKP liderinin üslubunda en ufak bir değişiklik olmamıştır. AKP‘nin, toplumun birçok kesimi tarafından geliştirilen eylemlerde sağduyusunu yitirdiği ve polise verdiği talimatlarla ülkemizi kaosa sürüklediği ortadadır. Ülkesini Ortadoğu‘da savaşın eşiğine getiren ve kendi halkını acımasızca gaz bombasına boğan AKP sözcülerinin tahripkâr üslubuna karşı tüm halkımızı sağduyulu davranmaya ve yaşam alanlarımızı korumak için direnmeye çağırıyoruz.

İktidar olanaklarına tutunan AKP‘nin gücü, halkı biber gazı ile sindirmeye yetmeyecektir. Biz TMMOB‘ye bağlı Odalar olarak iktidarın bu terör ve zorbalığını kınıyor, protesto ediyor ve halkımızla birlikte artık durun, bu zorbalığı durdurun diyoruz. İktidarı ve emniyet yetkililerini, halkımıza karşı geliştirilen acımasızca saldırılara son vermeye çağırıyoruz.

Unutulmamalıdır ki " Hiçbir iktidar halkına düşman olamaz. İktidar halka düşman olursa, halk iktidara direnir."

04 Haziran 2013

Page 58: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Bilgisayar Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Gölay Şakiroğulları

Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baran Bozoğlu

Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Göltaş

Fizik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Zararsız

Gemi Makinaları İşletme Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Feramuz Aşkın

Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Petek Ataman

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ertuğrul Candaş

İç Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı Levent Tümer

İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç

Jeofizik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şevket Demirbaş

Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dündar Çağlan

Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Besleme

Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun

Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar

Metalurji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tunçay Şulan

Meteoroloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Sıtkı Erduran

Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Muhcu

Petrol Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kul

Peyzaj Mimarları Odası Yönetim Kurulu Başkanı Gaye Çulcuoğlu

Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu Başkanı Necati Uyar

Tekstil Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Melike Anıl Bingöl

Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Turhan Tuncer

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

YİNE İHMAL, YİNE GİDEN CANLAR

Page 59: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

17 Haziran 2013 tarihinde Muğla ili Milas ilçesine bağlı Güllük beldesindeki atık su arıtma tesisinde bakım yapılırken, taşeron bir firmanın 7 işçisi biriken metan gazından etkilenerek boğulma nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Öncelikle yaşamını yitirenlerin yakınlarına başsağlığı diliyoruz.

Metan gazı (CH4), hidrokarbonların alkanlar grubundan, doğada bol olarak bulunan renksiz, kokusuz bir gazdır. Kömür madenlerinde oluşan grizu (metan gazı + hava karışımı) bileşiminde bulunduğu gibi, su altındaki bitkisel maddelerin bakterilerle bozuşması sonucu da ortaya çıkar. Metan, bazı organik maddelerin mayalanması (bataklık gazı, doğal gaz) ya da oksijen olmaksızın organik maddelerin yüksek ısı altında termokimyasal bir reaksiyonla çözülmesi sonucu oluşur. Kısaca, pek çok ortamda oluşabilecek ve önlem alınmadığı takdirde ciddi olumsuz sonuçlar yaratabilecek bir gazdır.

Toplumumuzun kömür madenciliğiyle tanıdığı ancak son yıllarda değişik alanlarda yaşanan iş kazalarıyla da gündeme gelen metan gazından, kapalı ortamlarda (metro, tünel, yeraltı yapıları, yeraltı otoparkları, yerüstündeki kapalı depolar, akaryakıt depoları vb.) çalışanların etkilenmemesi mümkün değildir. Metan gazı; havadan hafif, boğucu ve patlayıcı bir gazdır. Havalandırma yapılmadığı ve biriktiği ölçüde tehlike artar. Metan gazıyla mücadele, çok özel bilgi, deneyim ve donanım gerektirir.

Söz konusu olayın olası nedenleri arasında; havalandırmanın yapılmadığı ve metan gazı birikimine neden olunduğu, metan gazı ölçüm cihazının kullanılmadığı, risk analizinin yapılmadığı ya da olası risklere göre önlem alınmadığı, çalışanların olası risklere göre eğitilmediği, iş güvenliği ekipmanlarının (ferdi koruyucu gaz maskesi, oksijen maskesi vb.) kullanılmadığı, denetimlerin yeterince yapılmadığı ve kamu kurumu olan belediyelerin asli görevlerini taşeronlaştırarak hizmet alması gibi nedenler bulunmaktadır.

Her türlü yeraltı yapılarında ve kapalı ortamlarda metan gazı ya da diğer zararlı gazların oluşması kuvvetle muhtemeldir. Bu nedenle böyle ortamlarda yapılacak çalışmalarda konusunda uzmanlaşmış mühendis çalıştırılması ve risk analizi yaptırılması bir zorunluluktur. Aldıkları akademik eğitim ve iş deneyimleri gereği, maden mühendisleri bu konuda yetkinleşmişlerdir.

Bu düşüncelerle; olayda yaşamını yitirenlerin yakınlarına sabır diliyor, Maden Mühendisleri Odası olarak benzer kazaların yaşanmaması için her türlü bilgi ve deneyim desteğini vereceğimizin bilinmesini istiyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİODASI

YÖNETİM KURULU

18 Haziran 2013, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Page 60: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ MEVZUATI YAZBOZ TAHTASI DEĞİLDİR

14.06.2013 tarihinde 20 AKP Milletvekili tarafından TBMM Başkanlığına sunulan "Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi" TBMM Komisyonlarında kabul edilmiştir. Değişiklik yakın zamanda TBMM Genel Kurulunda görüşülecektir. Bu torba yasa içinde "20.06.2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 38 inci maddesinin birinci fıkrasının a bendi" değiştirilmek istenmektedir.

Değişiklikle, 30.06.2012 tarihinde Resmi Gazete‘de yayımlanan ve 30.12.2012 tarihinden bu yana yürürlükte olan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun yürütümünün ertelenmesi öngörülmektedir. Henüz 6 ay bile uygulaması olmamış bir yasanın erteleme gerekçesi oldukça ilginçtir. Gerekçede "uygulamada yaşanan sorunların giderilmesini teminen İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu‘nun yürürlük maddesinde değişiklik yapılmaktadır" denilmektedir.

Bu doğrultuda aşağıdaki soruların yetkililer tarafından yanıtlanmasını kamuoyu adına talep ediyoruz:

-Kanunun uygulanmasının erteleme gerekçesi nedir? 01.07.2013 tarihinden sonra uygulamaya geçecek olan ve henüz uygulamaya geçmemiş olan hükümlerin "uygulamada yaşanan sorunlar" olarak gerekçelendirilmesi ne anlama gelmektedir?

-Geçmişte yaşanan ölümlü iş kazalarının toplumda oluşturduğu tepki sonucu çıkarılan söz konusu yasanın uygulanmasının ertelenmesi iş kazalarını artırabilecektir. Bunun sorumlusu kim/kimler olacaktır ?

-Değişikliğin gerçek nedeni basına yansıdığı gibi, işverenlerin Başbakan ile görüşmesindeki taleplerinde mi kaynaklanmaktadır ?

-Uygulamada yaşanan sorunlar nelerdir ? Bu sorunlar nasıl tespit edilmiştir ?

-Mühendisleri bu alana yönlendirip bir sürü emek ve para harcatıp, sınav sonucu aldıkları belgelerin kullanma olanağını yok etmek ne anlama gelmektedir? Hükümet, binlerce gencin umutlarıyla neden oynamaktadır ?

Halkın temsilcileri olan milletvekillerinin bu değerlendirmeler ışığında karar vermelerini bekliyor, konunun takipçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİODASI

YÖNETİM KURULU

20 Haziran 2013, Ankara

Page 61: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

HÜKÜMET, SERMAYEYE UCUZ İŞGÜCÜ YARATMAK İSTİYOR

AKP iktidarının; madenlerimizi, ormanlarımızı, derelerimizi, doğal zenginliklerimizi, tarihi ve kültürel değerlerimizi ranta ve talana açmasına ilişkin uygulamalarına ve özel yaşamın kontrol altına alınması ile ilgili haksız düzenlemelerine karşı yükselen halk muhalefetinin şiddet ile baskı altına alınmaya çalışıldığı şu günlerde, bir yandan da kamu yararı ve bilimsel ölçütler hiçe sayılarak düzenlenen uygulamalar hayata geçirilmeye çalışılmaktadır.

AKP döneminde meslek alanlarımızı ve mühendislik öğretimini doğrudan etkileyen birçok olumsuz düzenleme yapılmıştır. Şimdi ise teknik öğretmenlere "mühendis" unvanı verilmesi hazırlıkları yapılmaktadır. YÖK‘ün 80 bin civarındaki teknik öğretmenin mühendis unvanı almasına olanak sağlayacak hazırlıkları söz konusudur. Üstelik bu adımlar, kamuoyuna, "reform/iyileştirme", "işsizliğe çözüm" diye sunulmaktadır. Oysa; yükseköğretime yönelik alınan kararlarda plansızlık, mühendislik eğitimi düzeyinin düşmesi, ucuz işgücü kaynağı yaratılması karakteristik bir durum arz etmektedir. Yükseköğretime ilişkin kararlar, ülke ihtiyacına yönelik ve bir planlama dâhilinde değildir. Mühendislerin % 25‘inin işsiz ya da meslek dışı işlerde çalıştığı ülkemizin bir gerçeğidir. İşsizlik, düşük ücretler, sağlıksız çalışma koşulları ve güvencesizlik mühendisliğin adeta "kaderi" olmuştur.

Asıl olarak teknik öğretmen yetiştirmek amacıyla kurulan ve müfredatı buna uygun düzenlenen Teknik Eğitim Fakültelerinin, mühendislik eğitimi veren fakültelerle bir ve aynıymış gibi değerlendirilmesi meslek eğitimi felsefesine aykırı olacaktır. Eğitim fakültelerinin nitelik ve amacı farklı, mühendislik fakültelerinin ise çok daha farklıdır. Mühendislik eğitimi ve istihdam olanakları bağlamında gerçek bu iken, bir de Teknik Eğitim Fakültelerinden mezun olanları, iki yarı yıl gibi "hızlandırılmış" eğitime tabi tutarak mühendis ilan etmek teknik hizmetlerin niteliğinin daha da düşmesine neden olacaktır.

Mühendislik formasyonu öğretilen formüllerden ibaret değildir. Mühendislik muhakemesi için 4 yıllık eğitim süreci bile yetersiz görülürken, ilave ders alınarak mühendislik unvanı dağıtılması bilimsel gerçekliğe sığmaz ve toplumu kandırmaktan öteye geçmez. Bütün bilimsel ve teknik veriler Teknik Eğitim Fakültelerinde uygulanan programın mühendislik için yeterli olmadığını ortaya koymaktadır. Mühendislik eğitiminin ve mühendislik mesleğinin sorunlarının, teknik öğretmenleri "mühendisleştirerek", mühendislerin sayısını artırarak çözülmesi mümkün değildir. Bu yolla sorun çözülmeyecek, yeni sorunlar açığa çıkacaktır.

"Bedava unvan" dağıtımı uygulaması bilime ve mühendislere, hatta bırakın üniversiteye hazırlanan öğrencileri, SBS‘ye girmiş ortaokul öğrencilerine de büyük bir haksızlıktır. Bu haksızlığı teknik öğretmenlerin içine itildikleri işsizlik sorunuyla kabul edilebilir hale getirmek mümkün değildir. Ülkemizde işsizlik çok ciddi bir sorundur. Bu sorunu yaratan, teknik eğitim fakültelerini kapatarak teknik öğretmenlerin istihdam alanlarını yok eden siyasal iktidar, teknik öğretmenler nezdinde yarattığı mağduriyeti yeni mağduriyetler yaratarak "sözde çözmeye" kalkmaktadır. Bunu mühendislerin kabul etmesini beklemek; bilimsel ve teknik olarak da, kamu yararı açısından da, çalışanların hakları açısından da akıl dışıdır.

Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarının sorunları olduğu bilinmektedir. Ancak bu sorunlar, onları mühendis ilan ederek değil, üretim sürecini yeniden düzenleyerek, ara eleman ya da

Page 62: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

teknik elemanları hukuki statüye kavuşturarak, üretim sürecindeki önemlerini görünür kılarak aşılabilir.

Bu yanlış kararın yeni mağduriyetler yaratmadan derhal geri alınması gerekmektedir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

20 Haziran 2013, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

ODAMIZ ÜYESİ CEM LAFCI`NIN GÖZALTINA ALINMASI HUKUK DIŞIDIR VE KABUL EDİLEMEZ

Gezi Parkı‘nın betonlaştırılmasına karşı sürdürülen ve ülke geneline yayılan direnişe destek vermek amacıyla anayasal haklar çerçevesinde yapılan eylemlerde, binlerce yurttaşımız gözaltına alınmış ve bu gözaltılar sonucunda tutuklamalar gerçekleşmiş ve gözaltı uygulamaları ile tutuklamalar devam etmektedir. Yapılan bu hukuk dışı gözaltı operasyonlarında Odamız üyesi Cem LAFCI dün sabaha karşı evinden gözaltına alınarak, 24 saat avukatlarımız dahil kimseyle görüştürülmemiştir.

İş güvenliğinden sorumlu olarak meslek hayatına bir firmada devam eden, ev ve iş adresleri belirli, çok kolay ulaşılabilir olan üyemizin bu şekilde gözaltına alınmasını ve halen gözaltında tutulmasını şiddetle kınıyoruz. Odamız üyesi Cem LAFCI dahil gözaltına alınan herkesin bir an önce serbest bırakılarak bu anti demokratik tutuma son verilmesini talep ediyoruz.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

26 Haziran 2013, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

SİVAS KATLİAMINI UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ.

Bundan 20 yıl önce, 2 Temmuz 1993 günü Madımak Otelinde aydınlık yüzlü insanlarımız yakılarak katledilirken, emekten ve demokrasiden yana fikirler de yok edilmek istenmiştir. Sivas katliamı, emekçi sınıfların baskısız ve sömürüsüz bir dünya kurma mücadelesini sindirmek ve yok etmek amacıyla, gerici-faşist zihniyetin planlı ve programlı bir şekilde devreye soktuğu kanlı provokasyonlardan biridir. Toplumsal belleğimizde derin bir yara

Page 63: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

bırakan Sivas katliamı, geçen zaman içerisinde unutturulmak istenmiş ancak tüm çabalara rağmen unutturulamamıştır. Bu katliamı planlayan, destekleyen ve besleyen zihniyetle yüzleşilmediği, katliamın sorumluları açığa çıkarılmadığı, sorumluları saklayan ve koruyanlar hesap vermediği sürece, bu yara kanamaya devam edecektir.

Sivas katliamını lanetliyor, yurtsever düşüncenin taşıyıcısı olan bu insanlarımızı saygı ve sevgiyle anıyoruz.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

2 Temmuz 2013, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

MADEN MÜHENDİSLERİNİN İŞSİZLİK SORUNU ÇÖZÜLMELİDİR.

KPSS 2013/1 tercih kılavuzu yayımlanmıştır. Buna göre, toplam 35 maden mühendisinin kamuda istihdam edileceği açıklanmıştır.

Maden Mühendisleri arasında işsizlik ve meslek dışı işlerde çalışma oranı, Odamız kayıtlarına göre % 35 civarındadır. İşsizlik gittikçe artmakta, ülkeyi yönetenler ise bu sorunu çözmeye çalışmak yerine farklı konularla kamuoyunu oyalayarak en önemli sorunu gözardı etmektedir. Uygulanan liberal politikalar ve özelleştirmelerle meslek uygulama alanlarımız her geçen gün biraz daha daraltılmaktadır. Büyüme masallarıyla pembe tablolar çizilirken yaşamının en güzel yıllarını mühendis olmak için harcayan genç meslektaşlarımız mezun olduklarında işsizlikle karşı karşıya kalmaktadır. Yaşamlarının en güzel yıllarını mühendis olmak için tüketen gençlerimizi işsiz bırakarak geleceklerini karartmak onlara yapılan en büyük haksızlıktır. Ailelerinin sınırlı olanaklarını zorlayarak okuyan ve maden mühendisi olmaya hak kazanan meslektaşlarımıza iş olanağı yaratmak hükümetin asli görevleri arasındadır.

Tüm bu olumsuz gelişmelere karşın yeni maden mühendisliği bölümleri açılmaktadır. Bugün ikinci eğitimlerle birlikte 28 Maden Mühendisliği bölümünden her yıl yaklaşık 1000 civarında mezun verilmektedir. Mezun olan meslektaşlarımızın iş bulma olanakları ne yazık ki her geçen gün azalmaktadır. Bu kadar fazla maden mühendisinin bulunması işverenlerin iştahını kabartmakta, meslektaşlarımız çok düşük ücretlerle, iş güvencesinden yoksun olarak çalıştırılacak işgücü ordusu olarak görülmektedir. Bu koşullarda bir şekilde iş bulabilen "şanslı" meslektaşlarımız da yoksulluk sınırının altında ücretlerle ve çok zor koşullarda çalışmaya mecbur bırakılmaktadır.

AKP Hükümeti, madenciliği gözden çıkarmıştır. Yeni kabul edilen 10. Kalkınma Planı‘nda madencilik sektörünün yok sayılması gelecek yıllarda da benzer olumsuzluğun devam edeceğini göstermektedir. Kalkınma Planı‘nda madencilik sektörüyle ilgili ciddi bir öngörü ve

Page 64: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

sektör planlaması görünmemektedir. Dünyadaki olası olumsuz gelişmelere karşı sektörü korumak için herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Sektör, piyasanın insafına terkedilmiştir.

Madencilik sektöründe giderek büyüyen işsizlik sorununun çözümü için kamu eliyle acil olarak istihdam yaratma uygulamaları başlatılmalı ve istihdama olumlu katkıları olacak projeler desteklenmelidir. Bu yapıların verimli çalışmasını sağlayacak mekanizmalar oluşturulmalıdır. Hükümeti; maden kaynaklarımızı sanayimizin girdisi olarak değerlendirmeye, ülkemizin ithal kaynaklara bağımlılığını azaltmaya, planlı büyümeyle dışa bağımlılığın azaltılacağı yatırım modellerine yönelmeye ve bu amacı gerçekleştirmek için gerekli sayıda maden mühendisi istihdam etmek için çalışma yapmaya davet ediyor, konunun takipçisi olacağımızı duyuruyoruz.

TMMOB

Maden Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu

02 Temmuz 2013, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

İŞ CİNAYETLERİNDEN AKP İKTİDARI SORUMLUDUR

07 Temmuz 2013 tarihinde Aydın - Kuşadası Belediyesi‘ne ait deşarj kuyusundan yayılan metan gazı 3 kişinin daha ölümüne yol açmıştır. 17 Haziran 2013 tarihinde de Muğla ili Milas ilçesine bağlı Güllük beldesindeki atık su arıtma tesisinde bakım yapılırken, taşeron bir firmanın 7 işçisi biriken metan gazından etkilenerek boğulma nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Öncelikle yaşamını yitirenlerin yakınlarına başsağlığı diliyoruz.

Bu olaylar yaşanırken, TBMM‘de "İşyerlerinde İş Güvenliği Uzmanı çalıştırılmasına dair 56. maddesi" görüşülmüş ve iş güvenliği uzmanı çalıştırılması zorunluluğunun ertelenmesi iktidar milletvekilleri tarafından kabul edilmiştir. İş cinayetleri, Kanun‘u beklememekte ve devam etmektedir. Bunun tek sorumlusu AKP iktidarıdır.

Metan gazı (CH4), hidrokarbonların alkanlar grubundan, doğada bol olarak bulunan renksiz, kokusuz bir gazdır. Kömür madenlerinde oluşan grizu (metan gazı + hava karışımı) bileşiminde bulunduğu gibi, su altındaki bitkisel maddelerin bakterilerle bozuşması sonucu da ortaya çıkar. Metan, bazı organik maddelerin mayalanması (bataklık gazı, doğal gaz) ya da oksijen olmaksızın organik maddelerin yüksek ısı altında termokimyasal bir reaksiyonla çözülmesi sonucu oluşur. Kısaca, pek çok ortamda oluşabilecek ve önlem alınmadığı takdirde ciddi olumsuz sonuçlar yaratabilecek bir gazdır.

Toplumumuzun kömür madenciliğiyle tanıdığı ancak son yıllarda değişik alanlarda yaşanan iş kazalarıyla da gündeme gelen metan gazından, kapalı ortamlarda (metro, tünel, yeraltı yapıları, yeraltı otoparkları, yerüstündeki kapalı depolar, akaryakıt depoları vb.) çalışanların etkilenmemesi mümkün değildir. Metan gazı; havadan hafif, boğucu ve patlayıcı bir gazdır.

Page 65: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Havalandırma yapılmadığı ve biriktiği ölçüde tehlike artar. Metan gazıyla mücadele, çok özel bilgi, deneyim ve donanım gerektirir.

Söz konusu olayın olası nedenleri arasında; havalandırmanın yapılmadığı ve metan gazı birikimine neden olunduğu, metan gazı ölçüm cihazının kullanılmadığı, risk analizinin yapılmadığı ya da olası risklere göre önlem alınmadığı, çalışanların olası risklere göre eğitilmediği, iş güvenliği ekipmanlarının (ferdi koruyucu gaz maskesi, oksijen maskesi vb.) kullanılmadığı, denetimlerin yeterince yapılmadığı ve kamu kurumu olan belediyelerin asli görevlerini taşeronlaştırarak hizmet alması gibi nedenler bulunmaktadır.

Her türlü yeraltı yapılarında ve kapalı ortamlarda metan gazı ya da diğer zararlı gazların oluşması kuvvetle muhtemeldir. Bu nedenle böyle ortamlarda yapılacak çalışmalarda konusunda uzmanlaşmış mühendis çalıştırılması ve risk analizi yaptırılması bir zorunluluktur. Aldıkları akademik eğitim ve iş deneyimleri gereği, maden mühendisleri bu konuda yetkinleşmişlerdir.

Bu düşüncelerle; olayda yaşamını yitirenlerin yakınlarına sabır diliyor, Maden Mühendisleri Odası olarak benzer kazaların yaşanmaması için her türlü bilgi ve deneyim desteğini vereceğimizin bilinmesini istiyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

09 Temmuz 2013, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

İKTİDARA SESLENİYORUZ, ARKADAŞLARIMIZI SERBEST BIRAKIN, POLİS ZULMÜNÜ

DURDURUN, HUKUKA UYUN!

Bilindiği üzere AKP iktidarı bir ayı aşan bir süreden beri hukuku ihlal eden uygulamalar eşliğinde terör uygulamaktadır.

İktidarın Taksim`de yapmak istediği düzenleme mahkeme kararıyla durdurulmuş ve içinde Odalarımızın da bulunduğu Taksim Dayanışması`nın toplumsal direnişinin meşruiyeti yargı kararıyla da teyit edilmiştir. İstanbul Valisi, Emniyet Müdürü ve Belediye Başkanı tarafından açılan park, akşamüstü halka yine kapatılmıştır.

Mahkeme kararını açıklamak üzere Gezi Parkı`na gitmek isteyen Taksim Dayanışması bileşenleri İstiklal Caddesi`nde engellenmiş, polis yine halka saldırmış ve dayanışmayı oluşturan emek, meslek, demokratik kitle örgütleri, siyasi parti temsilci ve yöneticilerinden çok sayıda kişiyi gözaltına almıştır. Gözaltına alınanların işlemleri dün akşam ve gece yapılmamış, keyfi bir şekilde bugüne bırakılmıştır.

Page 66: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Gözaltına alınanlar arasında TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri ve TMMOB Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şube 2. Başkanı Süleyman Solmaz, TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Beyza Metin, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Şubesi 2. Başkanı Sabri Orcan, TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Sekreteri Akif Burak Atlar, Şube Sekreter Yardımcısı Sezi Toprakçı ve Mimar Mücella Yapıcı arkadaşlarımız da bulunmaktadır.

İktidar bilmelidir ki, hiç bir baskı, TMMOB ve Odalarımızın, mühendislik, mimarlık, şehir plancılığının bilimsel-teknik gerekliliklerini savunmamızı ve bu doğrultuda davranmamızı engelleyemeyecektir. Biz TMMOB`ye bağlı Odaların Yönetim Kurullarının Başkanları olarak iktidarı uyarıyoruz. Anayasa`ya aykırılık oluşturan hukuksuz uygulamaları, göz altıları ve polis terörünü durdurun, yönetici arkadaşlarımızı ve bütün gözaltına alınanları serbest bırakın, hukuka uygun davranın!

09.07.2013

· Bilgisayar Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Gölay Şakiroğulları

· Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baran Bozoğlu

· Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Göltaş

· Fizik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Zararsız

· Gemi Makinaları İşletme Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Feramuz Aşkın

· Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Petek Ataman

· Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ertuğrul Candaş

· İç Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı Levent Tümer

· İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç

· Jeofizik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şevket Demirbaş

· Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dündar Çağlan

· Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Besleme

· Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun

· Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar

· Metalurji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tunçay Şulan

· Meteoroloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Sıtkı Erduran

Page 67: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

· Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Muhcu

· Petrol Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kul

· Peyzaj Mimarları Odası Yönetim Kurulu Başkanı Gaye Çulcuoğlu

· Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu Başkanı Necati Uyar

· Tekstil Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Melike Anıl Bingöl

. Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Turhan Tuncer

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

ODALARDAN AÇIKLAMA: İKTİDAR TMMOB’Yİ GERİLETEMEYECEK, MÜCADELESİNİ ASLA

DURDURAMAYACAKTIR.

MESLEĞİMİZE, ÖRGÜTÜMÜZE, ÜLKEMİZİN KAMUSAL ZENGİNLİKLERİNE SAHİP ÇIKMAYA DEVAM EDECEĞİZ.

AKP iktidarı, önceki gece yine bir "torba yasa" içinde, TMMOB ve bağlı Odalarını hukuk dışı bir şekilde sınırlamaya yönelik bir yasa değişikliği yapmıştır. Aynı iktidar üç yıl önce yine bir gece yarısı operasyonuyla, yabancı mühendisleri ülkemiz mühendislerinden ayrıcalıklı kılacak bir yasa değişikliği yapmış, daha sonra, iki yıl önce Kanun Hükmünde Kararnamelerle TMMOB`yi otoriter bir tarzda vesayet altına alma yönünde adımlar atmış, bütün ülkeyi rant eksenli bir şekilde imara açma politikaları doğrultusunda yeni yasa ve yönetmelik değişiklikleri yapmıştır. TMMOB Yasasının bütününü değiştirme girişimi ise TMMOB ve Odalarımızın yürüttüğü kampanya üzerine bizzat Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ertelenmek zorunda kalınmış, daha doğrusu Anayasa değişiklikleri dönemine ertelenmiş gibi gösterilmiştir. Fakat Taksim`de yapılmak istenen, bilime, tekniğe, mühendislik, mimarlık, şehir plancılığına aykırı düzenlemeler karşısında yargıya başvuran ve haklılığı yargı tarafından teyit edilen Odalarımız ve TMMOB`ye iktidarın duyduğu rant eksenli kin, önceki gece yapılan ani değişikliklerle ve TMMOB`ye bağlı Odalarımızın İstanbul Şube yöneticilerinin gözaltına alınmalarıyla yansımıştır. İktidarın yaptığı bütün mevzuat değişiklikleri, birazdan değineceğimiz üzere Anayasa`nın kamu kurum ve kuruluşu niteliğindeki meslek odalarıyla ilgili gayet sarih olan hükümlerine aykırıdır, hukuk dışıdır ve tarihsel meşruiyeti yoktur. Yapılan değişiklikle Odaların yeni talanları önleme gücü hukuken olanaksız hale gelmektedir Önceki gece yapılan değişiklikler, özet olarak;

·Ülke kaynaklarının talanına karşı çıkan meslek odalarını işlevsizleştirme,

·Odaların üyeleriyle ilişkisini zayıflatmak ve giderek ortadan kaldırmak,

·Odaların gelirlerine el koymak,

·Kamusal-toplumsal kaynak ve varlıkların talanını iktidarın elinde merkezileştirerek piyasaya açmak, metalaştırmak,

Page 68: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

·Kentsel dönüşüm, kentsel rant programlarının önündeki bilimsel, teknik mesleki denetimi ve toplumcu engelleri ortadan kaldırmak,

·Özerk yerinden yönetim kuruluşları olan Belediyeler ve Meslek Odalarının Anayasal hak, yetki ve görevlerini ellerinden almak,

·Mimarların Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamındaki mimari projelerini eser olmaktan çıkarmak, telif haklarına el koymak,

ve sonuçta teslim alamadığı TMMOB‘yi etkisizleştirmek istemektedir.

Oysa 1954 yılında 6235 Sayılı Yasa ile kurulan ve 24 Odanın üst birliği olan TMMOB, kökleri 1900`lü yılların başına dayanan bir örgütlenme ve mücadele geleneğinin ürünüdür. TMMOB ve bağlı Odaları, bir yandan meslek-meslektaş haklarını koruyup geliştirirken, diğer yandan bilimsel-teknik mesleki bilgi birikimini ve örgütsel gücünü kamu ve toplum yararına sunmak için faaliyet yürütür, yasal dayanağını Anayasa`nın 123, 124, 135. maddelerinden alan kamu kurumu niteliğinde, kamu tüzel kişiliğine sahip meslek kuruluşlarıdır ve yerinden yönetim esasına dayanırlar.

Mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı hizmetleri; çevre ve kentleşme politikalarının dinamik güçlerinin başında yer alırlar. Ciddi bilim-teknik politikaları, olağan koşullar ve toplumsal bir kalkınma perspektifi içinde mühendislik, mimarlık, şehir plancılığının yeri, konumu v.b. böyledir. Ancak Türkiye`nin kalkınma dönemlerinde belirli bir yeri olan meslek disiplinlerimiz bugün bilimsel gereklerden hızla uzaklaşan bir tarzda ve çok yönlü olarak etkisizleştirilmeye çalışılmakta, mesleki deformasyon, işsizlik ve yoksullukla yüz yüze getirilmektedir. Meslek disiplinlerimiz neoliberal dönemin doruğa ulaşan ekonomi politikalarına bağlı olarak siyasi iktidarlar tarafından ikinci plana itilmiş, bazı alanlardaki yetkiler uluslararası sermaye kuruluşlarına devredilmiş, bazı alanlar neredeyse ortadan kaldırılmış; mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı hizmetlerinin ana sektörleri kamusal fayda anlayışından çıkarılıp serbestleştirme, özelleştirme, ticarileştirmenin arpalıkları haline getirilmiştir. Kentler rantlara göre şekillendirilmekte, plansızlık egemen kılınmaktadır. Çalışma yaşamı, mühendislik bilimlerinin uygulanması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin dışında tutulmaktadır. İnsanca barınma hakkının ve deprem gerçeğinin gerektirdiği, yapı denetimi, enerji, tarım, orman, su kaynakları ve kentlerin yönetimi gibi alanlarda mühendislik, mimarlık, şehir plancılığının mesleki denetim, periyodik kontrol, ölçüm v.b. bilimsel-teknik kriterleri devre dışı bırakılmaktadır.

Son yıllarda yapılan mevzuat değişiklikleri ile meslek disiplinlerimizin uygulama alanları adım adım daraltılmıştır. Kanun Hükmünde Kararnameler bu saldırılara yeni halkalar eklenmiş; kamu yönetiminin tekelci/otoriter nitelikte yeniden düzenlenmesinin yanı sıra, mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı ve TMMOB mevzuatı, Anayasa ve yasalara açıkça aykırılık oluşturacak bir şekilde iktidar bürokrasisi tarafından düzenlenir hale gelmiştir. Bu düzenlemeler, Anayasa ve İdare Hukuku çerçevesinde merkezi idare ile özerk yerinden yönetim kuruluşları arasında olması gereken "vesayet" denetimini aşan, tekelci, otoriter bir yönetim anlayışının ürünü olarak bazı özerk kamu tüzelkişiliklerinin özerkliğini ortadan

Page 69: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

kaldırmakta, bazılarını da doğrudan bakanlık bünyesine almaktadır. Ana amaç, mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı meslek örgütlerinin yürüttüğü kamusal hizmetleri, kamu otoritesi yoluyla serbestleştirip, piyasaya sunmak ve rant alanlarına dönüştürmektir.

Yürütme erkinin tahakkümünü her alana yayanlar, meslek ve kitle örgütlerinin "apolitik" ve bilim-teknik dışı olmasını, bu örgütlenmelerin siyasal iktidarın güdümünde çalışmalar yürütmesini, kamu yararını, halk sağlığını ve can güvenliğini gözetmemesini, her şeyin sermaye birikim süreçlerine tabi olmasını istemektedirler. Ancak bu kapsamlı ve bilime, insana, ülke, kamu, halk çıkarlarına düşman olan bu politikalara karşı direnmek, bilinmeli ki bizler için bir onurdur.

Bugünkü TMMOB`yi bizlere miras bırakan, 1974-1980 dönemi TMMOB`sinin Başkanı sevgili Teoman ÖZTÜRK`ün 19. ölüm yıldönümünde özel olarak belirtmek isteriz ki, hiçbir güç TMMOB ve bağlı Odalarını halkçı, toplumcu, kamucu değerlerinden uzaklaştıramayacaktır. İktidar TMMOB`yi geriletemeyecek, mücadelesini asla durduramayacaktır.

Mesleğimize, örgütümüze, ülkemizin kamusal zenginliklerine sahip çıkmaya devam edeceğiz.

Yaşasın Taksim Gezi Parkı Direnişimiz! Yaşasın TMMOB! 11.07.2013

Bilgisayar Mühendisleri Odası Çevre Mühendisleri Odası Elektrik Mühendisleri Odası Fizik Mühendisleri Odası Gemi Makinaları İşletme Mühendisleri Odası Gıda Mühendisleri Odası Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İç Mimarlar Odası İnşaat Mühendisleri Odası Jeofizik Mühendisleri Odası Jeoloji Mühendisleri Odası Kimya Mühendisleri Odası Maden Mühendisleri Odası Makina Mühendisleri Odası Metalurji Mühendisleri Odası Meteoroloji Mühendisleri Odası Mimarlar Odası Petrol Mühendisleri Odası Peyzaj Mimarları Odası Şehir Plancıları Odası Tekstil Mühendisleri Odası Ziraat Mühendisleri Odası

Page 70: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

ÜLKEMİZE, MESLEĞİMİZE, ÖRGÜTÜMÜZE SAHİP ÇIKACAĞIZ

AKP, Meclis Genel Kurulu‘nda torba yasaya bir gece yarısı operasyonu ile eklediği bir madde ile TMMOB‘nin ve bağlı odalarının asli görevi olan mesleki denetimi ortadan kaldırmıştır. Meclis içtüzüğüne aykırı olarak önergenin tamamı okunmadan Genel Kurul‘da kabul edilen yasayla, Taksim Gezi Parkı direnişinin iktidar üzerinde yarattığı sarsıntının faturası TMMOB‘ye çıkartılmak istenmektedir.

Kentlerin, madenlerin, derelerin, ormanların ve tüm ülkenin üzerindeki kirli emellerine, rant oyunlarına engel olarak gördüğü TMMOB‘yi bertaraf ederek kendine "dikensiz bir gül bahçesi" yaratmak isteyen AKP iktidarı, yaptığı operasyonla; ülke kaynaklarının talanına karşı çıkan TMMOB‘yi ve bağlı odalarını işlevsizleştirmeye çalışmakta, kamu kaynaklarının talanını merkezileştirmektedir.

Yürütme erkinin tahakkümünü her alana yayan siyasi iktidar; meslek ve kitle örgütlerinin "apolitik" ve bilim-teknik dışı olmasını, bu örgütlenmelerin siyasal iktidarın güdümünde çalışmalar yürütmesini, kamu yararını, halk sağlığını ve can güvenliğini gözetmemesini, her şeyin sermaye birikim süreçlerine hizmet etmesini istemektedir. Ancak; bilime, insana, ülke ve halk çıkarlarına düşman olan bu politikalara karşı direnmek bizler için bir onurdur.

TMMOB; yüreğindeki insan sevgisini ve yurtseverliği, baskı ve zulüm yöntemlerinin söküp atamayacağının bilinci içinde, bilimi ve tekniği emperyalizmin ve sömürgenlerin değil, emekçi halkımızın hizmetine sunmak için, her çabayı güçlendirerek sürdürme yolunda inançlı ve kararlıdır.

Herkes şunu çok iyi bilmelidir: Hiçbir güç; TMMOB ve bağlı Odalarını halkçı, toplumcu, kamucu değerlerinden uzaklaştıramayacaktır.

Yaşasın TMMOB

Yaşasın Özgürlük ve Demokrasi Mücadelemiz

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

13 Temmuz 2013, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Page 71: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

CUMHURBAŞKANI, TMMOB VE ODALARININ ANAYASAL YETKİLERİNİ ORTADAN KALDIRAN DÜZENLEMEYİ ONAYLAMAMALIDIR!

Değerli Basın Mensupları,

Bilindiği üzere 09.07.2013 tarihinde TBMM Genel Kurulunda kabul edilen "torba yasa" içindeki 3194 sayılı İmar Yasası‘nın 8. maddesine eklenen (ı), (i) ve (j) bendleri ile, TMMOB ve biz bağlı Odalarına yönelik kapsamlı bir operasyon daha yapılmıştır.

Yine AKP iktidarı tarafından üç yıl önce ve yine bir gece yarısı operasyonuyla ve yine bir "torba yasa" içinde yapılan değişiklikle, yabancı mühendisler ülkemiz mühendislerinden ayrıcalıklı kılınmıştır. İktidar, iki yıl önce de Kanun Hükmünde Kararnamelerle TMMOB‘yi otoriter bir tarzda vesayet altına alma yönünde adımlar atmış, bütün ülkeyi ranta dayalı bir şekilde imara açma politikaları kapsamında yeni yasa ve yönetmelik değişiklikleri yapmıştır.

6235 sayılı TMMOB Yasası‘nın bütününü değiştirme girişimi ise TMMOB ve Odalarımızın yürüttüğü kampanya üzerine bizzat Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ertelenir gibi gösterilmiş ancak çok önemli bir düzenleme, Gezi Parkı direnişinin ardından intikamcı bir tarzda, İmar Yasası içinde yapılan bir değişiklikle gündeme gelmiştir.

İmar Yasası‘nın 8. maddesine eklenen (ı) bendi, biz Odaların çok önemli bazı yasal yetkilerini ortadan kaldırmakta; (i) bendinde, ilim ve edebiyat eseri sayılan imar planlarının değiştirilmesinde plan müellifinin izninin alınmaması getirilmekte; (j) bendi ise Fikir ve Sanat Eserleri Yasası‘nda bilim eseri olarak tanımlanan mimari projelerin eser olup olmadığını Bakanlık bünyesindeki bir Estetik Kurul‘un keyfiyetine bırakmaktadır. Bu kurulun kimlerden oluşacağı, hangi kriterlere bağlı olarak çalışmalarını yürüteceğinin belirlenmemiş olması ise hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Belirlilik ve öngörülebilirlik özellikleri taşımayan, hukuki güvenlik sağlamayan bu gibi kurallar Anayasa‘nın 2. maddesi ile bağdaşmamaktadır.

Söz konusu (i) ve (j) bendlerindeki düzenlemelerin 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası, 4117 sayılı Edebiyat ve Sanat Eserlerinin Korunmasına Dair Bern Sözleşmesi‘nin Kabulüne Dair Yasa ile Anayasa‘ya aykırı olarak; mimarların İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinden de kaynaklanan en doğal ve evrensel bir hak olan eser sahipliği hakkını, İmar Yasası yoluyla ortadan kaldırmaya yönelik olduğu görülmektedir.

İmar Yasası‘nın 8. maddesine eklenen (ı) bendi ise tam olarak şöyledir: "Harita, plan, etüt ve

projeler; idare ve ilgili kanunlarında açıkça belirtilen yetkili kuruluşlar dışında meslek odaları

dahil başka bir kurum veya kuruluşun vize veya onayına tabi tutulamaz, tutulması istenemez.

Vize veya onay yaptırılmaması ve benzeri nedenlerle müelliflikler veya bunlara ait

kuruluşların büro tescilleri iptal edilemez veya yenilenmesi hiçbir şekilde geciktirilemez. Müelliflerden bu hükmü ortadan kaldıracak şekilde taahhütname talep edilemez."

Bu bend, öncelikle, Anayasa‘da tanımlanan kamu kurum ve kuruluşu niteliğindeki, kamu tüzelkişiliği bulunan, yerinden yönetim özerk kuruluşları olarak tanımlanan ve bu nitelikleriyle Türkiye‘nin kamu idari yapısı içinde yeri bulunan, kamu adına üyelerinin ve kamunun yetki devri ile verdiği hizmetlerin mesleki denetimini yapan biz Odaların ve üst Birliğimiz TMMOB‘nin Anayasal-yasal dayanaklarının hukuk dışı bir şekilde ihlali anlamına gelmektedir.

Page 72: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

İmar Yasası‘nın 8. maddesine eklenen bendlerle yapılan değişiklikler, özetle;

··Ülke kaynaklarının talanına karşı çıkan Meslek Odalarını ve TMMOB‘yi işlevsizleştirmeyi,

··Odaların üyeleriyle ilişkisini zayıflatmayı, giderek ortadan kaldırmayı,

··Odaların gelirlerine el koymayı,

··Kamusal-toplumsal yeraltı-yerüstü kaynak ve varlıkların talanını iktidarın elinde merkezileştirerek piyasaya açmayı, metalaştırmayı,

··Kentsel dönüşüm, kentsel rant programlarının önündeki bilimsel, teknik mesleki denetimi ve toplumcu engelleri ortadan kaldırmayı,

··Birbirinden farklı özerk yerinden yönetim kuruşları olan Meslek Odaları ve Belediyelerin Anayasal hak, yetki ve görevlerini ellerinden almayı,

··Mimarların Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamındaki mimari projelerini eser olmaktan çıkarmayı, telif haklarına el koymayı,

amaçlamakta ve ele geçirilemeyen, rant politikalarına karşı duran TMMOB‘yi etkisizleştirmeyi amaçlamaktadır.

Bilindiği gibi bugünkü iktidar, sermaye birikim ve rant sürecini, büyük oranda, kentsel-kırsal alanlar ve koruma altındaki alanların dönüşüm programlarına bağlamıştır. AKP iktidarı her şeyi metalaştırma, piyasalaştırma peşindedir. TMMOB ve bağlı Odaları ise söz konusu yasa bendinde anılan "harita, plan, etüt ve projeleri", mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı disiplinlerinin bilimsel-teknik gerekleri ve kamu-toplum yararını gözeterek denetlemektedir. Ancak bu son operasyonla Odalar ve TMMOB‘nin Anayasal ve yasal mesleki denetim yetkileri elinden alınmakta, sınırsız bir talanın önü açılmaktadır.

Kentsel, kırsal, yeraltı ve yerüstü doğal kaynakların talanına karşı çıkan meslek odalarını işlevsizleştirmenin, Odalar ile üyelerini, üyelerin projelerini mesleki denetim ilişkisi dışına çıkarmanın sonucu, bilim dışı piyasa keyfiyeti ve serbestisini egemen kılmak olacaktır.

Ayrıca Odalarımızca gerçekleştirilen mesleki denetim uygulamaları sonucunda, sahte lisans diplomaları ve/veya sahte diploma denklik belgeleriyle kayıt olan, kayıt olmak üzere başvuran birçok sahte mimar-mühendis olduğu tespit edilmiştir. Bugüne kadar tespit edilen bu kişiler hakkında sahte resmi belge düzenlemek ve kullanmak ile 3458 sayılı Yasaya muhalefetten dolayı suç duyurusunda bulunulmuş, yapılan yargılamalar sonucunda 21 kişi hakkında mahkûmiyet kararı verilmiş olup, diğerleri ile ilgili takibat devam etmektedir.

İmar Yasası‘nda yapılan değişiklikle Meslek Odalarının denetim yetkilerinin budanması, böylesi sahteciliklerin tespit edilmesini de engelleyerek, kamusal denetimin önünü tıkayacak ve halkımızı sahte mimar ve mühendislerle karşı karşıya bırakacaktır.

Bu değişiklik, iki yıl önceki, TMMOB‘yi ve yerinden yönetim özerk kuruluşları olan meslek kuruluşlarını otoriter bir tarzda vesayet altına almaya yönelik Kanun Hükmünde

Page 73: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Kararnamelerle yapılan düzenlemelerin devamı niteliğindedir ve Anayasa‘nın başta 135. maddesi olmak üzere 2, 5, 123, 124, 138. maddelerine açık bir şekilde aykırılık oluşturmaktadır.

Söz konusu değişiklik önergesinin TBMM Genel Kuruluna sunuluş biçimi de yanlıştır. Zira 6235 sayılı TMMOB Yasası, İmar Yasası‘nda değişiklik kapsamında ele alınamaz. Bu husus Meclis İçtüzüğü‘nün 87. maddesine açıkça aykırılık oluşturmuştur. Ayrıca 6235 sayılı TMMOB Yasası‘nı ilgilendiren bir konuda TMMOB ve bağlı Odaların görüşlerinin alınmamış olması da mevzuat hazırlama usul ve esaslarına aykırıdır.

Değerli Basın Mensupları,

Biz Odalar ve TMMOB, tam bir birlik içinde, ülke, kamu, halk çıkarları, mühendislik, mimarlık, şehir plancılığının bilimsel teknik gerekleri doğrultusundaki çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bunu hiçbir antidemokratik güç ve düzenleme engelleyemeyecek, durduramayacaktır.

Yukarıda belirttiğimiz nedenlerle Anayasal tabanı bulunmayan bu düzenlemenin Cumhurbaşkanınca onaylanmaması, reddedilmesi gerektiği açıktır.

Kuvvetler ayrılığı ile özerk kamusal, mesleki ve toplumsal yapıları ortadan kaldıran antidemokratik düzenlemelerin devamı olan bu konunun Cumhurbaşkanınca ele alınışı, AKP‘nin uyguladığı neoliberal politikaların ulaştığı nokta açısından, duyarlı herkese yeni bir değerlendirme olanağı da sunacaktır.

Demokrasi, kuvvetler ayrılığı, yerinden yönetim özerk kuruluşlarının görev ve yetkileri, Türkiye‘nin imarında mühendislik, mimarlık, şehir plancılığının yeri ve rant politikaları gibi, kamuoyunun önem verdiği son derece önemli konular, Cumhurbaşkanını bu konu özgülünde önemli bir karar vermenin eşiğine getirmiştir.

Cumhurbaşkanı‘nı, TBMM‘nin 09.07.2013 tarihli 135. birleşiminde görüşülen "Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" içindeki 3194 sayılı İmar Yasası‘nda değişiklik yapılmasına dair düzenlemeyi, Cumhurbaşkanı‘nın görev ve yetkileri kapsamında onaylamaması yönünde kamuoyu önünde duyarlılığa davet ediyoruz.

30.07.2013

Bilgisayar Mühendisleri Odası Çevre Mühendisleri Odası Elektrik Mühendisleri Odası Fizik Mühendisleri Odası Gemi Makinaları İşletme Mühendisleri Odası Gıda Mühendisleri Odası Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İç Mimarlar Odası İnşaat Mühendisleri Odası Jeofizik Mühendisleri Odası Jeoloji Mühendisleri Odası Kimya Mühendisleri Odası

Page 74: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Maden Mühendisleri Odası Makina Mühendisleri Odası Metalurji Mühendisleri Odası Meteoroloji Mühendisleri Odası Mimarlar Odası Petrol Mühendisleri Odası Peyzaj Mimarları Odası Şehir Plancıları Odası Tekstil Mühendisleri Odası Ziraat Mühendisleri Odası

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

TMMOB VE BAĞLI ODALARI ASLA DİZ ÇÖKMEYECEKTİR

AKP, Meclis Genel Kurulu‘nda torba yasaya bir gece yarısı operasyonu sonucu eklediği bir madde ile TMMOB‘nin ve bağlı Odalarının asli görevi olan mesleki denetimi ortadan kaldırmıştır. Meclisten geçen yasa, Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmış ve 02 Ağustos 2013 tarihinde Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Bu süreçte; TMMOB Yönetim Kurulu Cumhurbaşkanı ile görüşmüş yasasın veto edilmesini talep etmiştir. Oda Başkanları, basın toplantısı yaparak benzer talepleri paylaşmışlardır. TMMOB İl Koordinasyon Kurulları, yaptıkları açıklamalarla yasanın veto edilmesi için gerekçelerini kamuoyuyla paylaşmıştır. Tüm bunlara rağmen Cumhurbaşkanı yasayı onaylayarak mühendislerin ve mimarların önceliklerini ve taleplerini yok saymıştır. Bu kararla AKP ve Cumhurbaşkanlığı Makamı demokrasiden ne anladığını bir kez daha göstermiştir.

Kentlerin, madenlerin, derelerin, ormanların ve tüm ülkenin üzerindeki kirli emellerine, rant oyunlarına engel olarak gördüğü TMMOB‘yi bertaraf ederek kendine "dikensiz bir gül bahçesi" yaratmak isteyen AKP iktidarı, yaptığı operasyonla; ülke kaynaklarının talanına karşı çıkan TMMOB‘yi ve bağlı Odalarını işlevsizleştirmeye çalışmakta, kamu kaynaklarının talanını merkezileştirmektedir.

Yürütme erkinin tahakkümünü her alana yayan siyasi iktidar; meslek ve kitle örgütlerinin "apolitik" ve bilim-teknik dışı olmasını, bu örgütlenmelerin siyasal iktidarın güdümünde çalışmalar yürütmesini, kamu yararını, halk sağlığını ve can güvenliğini gözetmemesini, her şeyin sermaye birikim süreçlerine hizmet etmesini istemektedir. Ancak; bilime, insana, ülke ve halk çıkarlarına düşman olan bu politikalara karşı direnmek bizler için bir onurdur.

TMMOB ve Odaları; yüreğindeki insan sevgisini ve yurtseverliği, baskı ve zulüm yöntemlerinin söküp atamayacağının bilinci içinde, bilimi ve tekniği emperyalizmin ve sömürgenlerin değil, emekçi halkımızın hizmetine sunmak için, her çabayı güçlendirerek sürdürme yolunda inançlı ve kararlıdır.

Bu yasa maddesini önerenler, oylayanlar, kabul edenler, yayımlayanlar bilsinler ki; mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı mesleği; bu mesleği yapan mühendis, mimar, şehir plancıları ve onların Anayasa‘nın 135. maddesine dayanarak 6235 Sayılı Yasa ile kurulmuş örgütü TMMOB bu yasa maddesi ile dizayn edilemez.

Page 75: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

"TMMOB‘nin hak ve yetkilerini kısıtladık" diyenler, "TMMOB‘den rövanşı aldık" diyenler, bilmelidir ki; bu meslek ve bu örgüt, bu ülkenin mühendisleri, mimarları, şehir plancıları sizin torbanıza sığmaz.

Herkes şunu çok iyi bilmelidir: Hiçbir güç; TMMOB ve bağlı Odalarını halkçı, toplumcu, kamucu değerlerinden uzaklaştıramayacaktır. TMMOB; dimdik ayakta kalacak, AKP faşizmine boyun eğmeyecektir.

Yaşasın TMMOB

Yaşasın Özgürlük ve Demokrasi Mücadelemiz.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

02 Ağustos 2013, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

MISIR HALKINA YAPILAN KATLİAMI ŞİDDETLE KINIYORUZ.

Mısır‘da, Ordunun halka saldırması sonucu yüzlerce kişi ölmüş, binlerce kişi yaralanmıştır. Ölen ve yaralananların sayısı yükselmektedir. Mısır halkına başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz.

25 Ocak 2011‘de Tahrir meydanında başlayan halk hareketi, rejimi değiştirememiş ama insanlar değiştirebileceklerine inanmıştır. Mısır‘da iki yıldır ciddi bir bilgi kirliliği söz konusudur. Ayaklanmaların dış güçlerce tezgâhlandığından başlayan onlarca komplo teorisi mevcuttur. Arap ayaklanmaları bütün ülkelerde halkın ortak talepleri ve inisiyatifiyle başlamış ancak sonuçları farklı olmuştur.

Sandıktan çıkarak eski rejimin alışkanlıklarını sürdürenler, eski rejimin enstrümanlarını kullananlar, baskı rejimi kurmaya çalışanlar, rejimi tamamen İslamileştirmeye çalışmışlardır. Haklarını aramak için mücadele etme cesaretini elde etmiş halklar; Ortadoğu‘da bundan böyle hem diktatörlüklere hem de rejimleri İslamileştirmeye çalışan hareketlere karşı mücadele edilebileceğini göstermişlerdir.

ABD emperyalizmi ve işbirlikçileri, Mısır‘da darbeyle devrimin önünü kesmek için devrimi çalma operasyonu gerçekleştirmiş ve ayağa kalkan kitlelerden duyulan korku nedeniyle askeri darbeye onay vermiştir.

Müslüman Kardeşler‘in ve Mursi‘nin alternatifi, ABD‘nin çıkarlarının bekçiliğini yapan ordu değildir. Alternatif, Mısır‘da halkın özgürlük taleplerinin karşılanması ve halkın kendi iktidarını kurmasıdır. Özgürlük, adalet ve demokrasi isteyen Mısır halkının yanında olmak;

Page 76: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Mursi‘ye de, ABD‘nin örgütlediği darbeye de karşıdurmak, gerçek demokrasiyi savunmak anlamına gelmektedir.

Hangi gerekçe ile olursa olsun, silahsız gösteri yapan insanlara silahlarla saldırılması kabul edilemez. Halka gerçek mermiler sıkarak katliam yapanların demokrasi getirdikleri iddiası hiç inandırıcı değildir. Katliam, bir an önce durdurulmalı ve darbeciler istifa ederek katliamın hesabını vermelidir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

15 Ağustos 2013, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

17 AĞUSTOS DEPREMİNİ UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ !

14 yıl önce, 17 Ağustos‘ta yaşanan büyük Marmara depremi ile on binlerce canımızı kaybettik. Öncelikle kaybettiğimiz canlarımızın anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.

Yurdumuzun % 92‘si deprem bölgesinde yer almakta ve nüfusumuzun % 95‘i deprem tehlikesi altında yaşamaktadır. Ayrıca büyük sanayi merkezlerinin % 98‘inin ve barajlarımızın % 93‘ünün deprem bölgesinde bulunduğu bilinmektedir. Son 60 yıl içerisinde depremlerde, 60.000‘e yakın vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 120.000‘i aşkın kişi yaralanmıştır. Yaklaşık 420.000 bina yıkılmış veya ağır hasar görmüştür. Geçmişte birçok yıkıcı deprem olduğu gibi, gelecekte de sık sık oluşacak depremlerle büyük can ve mal kaybına uğrayacağımız bir gerçektir.

Bu gerçeklerden hareketle; ülkemizin çok büyük bir kısmının deprem riski altında olduğu ve depremin bir doğa olayı olarak karşımıza çıkacağı artık herkes tarafından bilinmektedir. Bu kaçınılmaz durumun bilinmesine karşın, bir doğa olayının her seferinde büyük bir afete dönüşmesinin nedenlerini çok iyi irdelemek ve sorgulamak gerekmektedir.

Ranta ve talana dayalı politikalar gereği, plansız yapılaşma ve denetimsizlik sonucu yaşanan acıolayların ve yanlışların faturasını halkımız ödemektedir. Bilime, tekniğe önem verilmemesinin, meslek odalarının görüşlerinin dikkate alınmamasının bedeli ağır bir şekilde ödenmekte, insanımıza değer verilmemesinin sonucu ne yazık ki yine acıyla ve gözyaşıyla yaşanmaktadır. Ülkemizin yaşadığı en büyük deprem olan Marmara Depremi`nin 14. yıldönümünde yönetim sorumluluğu üstlenmiş kişilerin vurdumduymaz tavırları ise düşündürücüdür. Ülkemizde dereler, vadiler, ormanlar, su havzaları, deprem tehlikesi içeren, kısaca yapılaşmaya uygun olmayan alanlar, rant ekonomisinin baskısı altında yapılaşmaya açılmıştır, gelecekte açılmaması yönünde ciddi bir irade de yoktur.

Page 77: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Ülkemizde sorunlarla ilgili olarak neler yapılması gerektiği ancak olay yaşandıktan hemen sonra tartışılmakta, belirli bir süre sonra her şey unutulmaktadır. Her yaşanan olayın sonrasında olduğu gibi deprem sonrası yaşanan tartışmalarda da, sanki deprem gerçeğiyle ilk defa yüz yüze geliniyormuş gibi davranılmakta, tartışmalar, "fay" ve "depremin büyüklüğü" gibi depremin gerçek boyutu göz ardı edilerek yapılmaktadır.

Hepimiz biliyoruz; depremler; gerçekleşmesi saniyeler süren, yerküre‘nin doğal süreçleridir ve ülkemiz, depremle bir arada yaşamaya mecburdur. Bu doğal sürecin oluşumu önlenemez ve engellenemez. Ancak gerekli tedbirlerle, özellikle yapısal tedbirlerle, can ve mal kayıpları azaltılabilir. Bu konuda sorumluluk sahibi siyasi iktidarı bir kez daha görevini yapmaya davet ediyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

16 Ağustos 2013, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

YİNE ÖZELLEŞTİRME, YİNE TAŞERON, YİNE İHMAL VE ÖLÜM

2 Eylül 2013 Pazartesi günü Şırnak ilinde bulunan asfaltit sahasında meydana gelen iş kazası sonucunda 3 maden emekçisi yaşamını kaybetmiştir. Madencilik camiası olarak acımız çok büyüktür. Bu kazada hayatını kaybedenleri saygıyla anıyor, ailelerine, yakınlarına ve ülkemize baş sağlığı diliyoruz.

Kazayla ilgili olarak yapılan tespitler aşağıda maddeler halinde verilmektedir.

1-Kaza, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğünde iken, Şırnak İl Özel İdaresine devredilen ve il Özel İdaresi tarafından ihaleye çıkarılarak özel sektöre işlettirilen asfaltit sahasında meydana gelmiştir.

2-Saha işletmeci tarafından belirli alanlara bölünerek alt işverene işlettirilmektedir. Fakat asıl işveren-alt işveren ilişkisi sözleşme ile bağıtlanmamıştır. (!)

3-Kazanın meydana geldiği sahada açık işletme yöntemi ile üretim yapılmaktadır.

4-Kazanın uygun basamaklar oluşturulmaması sonucu şev duraylılığının sağlanamaması nedeniyle meydana geldiği tahmin edilmektedir.

5-Kazada iş makinası operatörü ile yardımcısı ve işyeri aşçısı olmak üzere 3 işçi yaşamını kaybetmiş olup hepsi de sigortasız olarak çalıştırılmaktadır.

Page 78: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

6-Ocakta çalışan işçiler genellikle çevre köylerden sağlanmakta, sendikasız ve düşük ücretlerle çalıştırılmaktadır.

7-İlgili Kurum ve Bakanlıklar tarafından yapılması gereken denetimler yeterli değildir.

Söz konusu ocakta bilirkişi incelemesi tamamlanmamış olup, kazanın kesin nedenleri henüz netlik kazanmamıştır.

Madencilik sektörü, doğası gereği özellik arz eden ve bu nedenle bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren dünyanın en zor ve riskli iş koludur. Maden kazaları incelendiğinde olayın; teknik, sosyal, ekonomik, eğitim, planlama ve denetim sorunları gibi pek çok nedeni olduğu görülmektedir.

Ülkemiz, iş kazalarında dünyada üçüncü, Avrupa‘da birinci sırada yer almaktadır. Maden kazaları son yıllarda belirgin olarak artmaktadır. Odamız kayıtlarına göre, 2008 yılında 43 maden çalışanı iş kazası sonucu yaşamını yitirmişken, 2009 yılında bu sayı 92, 2010 yılında 105, 2011 yılında 77, 2012 yılında 61 olmuş ve 2013 yılında bu son kaza ile birlikte 43 kişi hayatını kaybetmiştir.

Özellikle 80‘li yılların başından itibaren uygulamaya konulan özelleştirme, taşeronlaşma, rodövans vb gibi yanlış uygulamalar; kamu madenciliğini küçültmüş, kamu kurum ve kuruluşlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve deneyim birikimini dağıtmıştır. Yoğun birikim ve deneyime sahip olan kurum ve kuruluşlar yerine üretimin, teknik ve alt yapı olarak yetersiz, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere bırakılması, buna ek olarak kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması iş kazalarının artmasına neden olmaktadır. Yaşadığımız son olay bunu bize bir kez daha göstermiştir.

Bugüne kadar yapılan uygulamalara bakıldığında tam bir başarısızlık yaşandığı apaçık ortaya çıkmıştır. Odamız, özünde ülkemizin ve emekçilerin yararına görmediği özelleştirme ve bunun bir uygulaması olan taşeronlaşma ile ilgili olarak defalarca uyarılarda bulunmuştur. Kurumun hazırlık ve üretim ekipleriyle iç içe yapılacak işlerde taşeron hizmeti alınmasının, iş güvenliği ve denetim açısından ciddi sorunlar yaratacağı kamuoyuyla paylaşılmış ve sonuçta bugünlere gelinmiştir.

Bu değerlendirmeler ışığında görüş ve önerilerimiz aşağıda sunulmuştur:

·-Özelleştirmeler durdurulmalı, taşeronlaşma uygulamaları iptal edilmelidir.

·-Ucuz işgücüne dayalı ve örgütlenmeyi engelleyen çalışma anlayışı terk edilmelidir.

·-Ülkemizde; yüksek risk taşıyan, kuralsız ve denetimsiz çalışan, mühendislik bilim ve tekniğinden uzak, teknik elemanın gözetim ve denetimi olmaksızın, tamamen ilkel koşullarda çalışan pek çok maden işletmesi bulunmaktadır. Bu işletmelerde her an kaza olma olasılığı mevcuttur. Bu nedenlerle; Sektörün özelliği göz önüne alınarak kapsamlı bir risk haritasının ilgili Bakanlıklarca hazırlanması ve denetimlerin buna göre yapılması gerekmektedir.

Page 79: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

·-Teknik nezaretçi ve iş güvenliğinden sorumlu olan mühendis ücretini, denetlemek durumunda olduğu işyeri sahibinden almakta olup bu durum mühendisin işletme ile ilgili kararlarında özgür davranmasını engellemektedir. Bu açıdan, teknik nezaretçinin ve iş güvenliğinden sorumlu mühendisin özgürce karar verebilmesi ve görevini layıkıyla yerine getirebilmesi amacıyla, ücretini oluşturulacak bir fondan alması için gerekli yasal düzenlemeler acilen yapılmalıdır.

·-Kazaların önlenebilmesi için bilimsel ve teknik yatırımların yanı sıra, örgütlenmenin ve sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılması, çalışma yaşamı ile birlikte çalışanların sosyal ve ekonomik yaşamlarının da iyileştirilmesi zorunludur.

·-İşçi sağlığı ve iş güvenliği yatırımları teşvik edilerek desteklenmelidir.

·-İş güvenliği denetiminden birinci derecede sorumlu olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, yaşanan iş kazalarının önlenebilmesi için görevlerini tam olarak yerine getirmelidir. Yasal mevzuatlarda yapılacak düzenlemelerle denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekirken, çıkarılan yönetmeliklerle denetimin özelleştirildiği ve ticarileştirildiği, iş güvenliği mühendislerinin görev, yetki ve sorumluluklarının net olarak tanımlanmadığı, meslek odalarının görüşlerinin dikkate alınmadığı görülmektedir.

·-Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından çıkarılan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve ilgili yönetmelikleri, madencilik sektöründe etkin denetlemenin yapılabilmesi bakımından yetersizdir ve ciddi sakıncalar içermektedir. Söz konusu mevzuat, yeniden gözden geçirilerek madencilik sektörünün özellik arz eden sorunları da göz önüne alınarak yeniden düzenlenmelidir.

·-Kazaların oluşmasına neden olan etkenlerin; ilgili kurum ve kuruluşların koordinasyonu ile birlikte en kısa zamanda masaya yatırılması ve çözümlenebilmesi için acil olarak bir eylem planı hazırlanması gerekmektedir. Ulusal ölçekte oluşturulacak bu yapının; kazaların önlenmesi için gerekli risk haritalarını çıkarması, gerekli planlamaları ve eğitimleri koordine etmesi, ilgili yasa ve yönetmelikleri tekrar gözden geçirerek sahanın ihtiyaçlarına uygun olarak yeniden düzenlemesi ve iş güvenliği kültürünün geliştirilmesi için çalışmalar yapması gerekmektedir.

·-Tüm maden işletmelerinde maden üretimi, mutlaka yeterli sayıda maden mühendisi nezaretinde yapılmalıdır. İşyerinde her vardiyada daimi olarak maden mühendisi bulundurmayan işletmelere üretim izni verilmemelidir.

·-Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, denetim elemanı olarak yararlanacağı maden mühendisi kadrolarını çoğaltarak denetimlerini artırmalıdır.

·-Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı‘nın madencilikten sorumlu birimi olan Maden İşleri Genel Müdürlüğü‘ne, yasa ile "madencilik faaliyetlerinin iş güvenliği ve işçi sağlığı ilkelerine uygun yürütülmesini takip etme" görevi de verilmiştir. Bu kuruluş, madencilik sektörünün ihtiyaçlarına yönelik olarak yeniden yapılandırılarak, iş güvenliği ile ilgili denetim birimini oluşturmalı, personel kadrosu gerek nicelik gerekse nitelik bakımından geliştirilmelidir.

Page 80: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

·-Maden Mühendisleri Odası‘nın görevi ve yasal hakkı olan mesleki denetimin engellenerek üye denetimini yeterince yapamaması da sorunların çözümünü zorlaştırmaktadır. Bu çerçevede gereken yasal düzenlemeler zaman geçirilmeden yapılmalıdır.

·-Her işletmede risk değerlendirmesi yapılmalı, değerlendirme sonucunda çalışması uygun olmayan işletmeler kapatılmalıdır.

Bilimsel veriler iş kazalarının % 98‘inin önlenebilir kazalar olduğunu göstermektedir Kazaların kader olmadığı, mühendislik bilim ve teknolojisinin uygulanmasıyla engellenebileceği bilinen bir gerçektir. Ülkemizde yaşanan ve siyasi iktidar tarafından yaratılan işsizlik ortamında insanların çaresizliğini kullanmak yerine, güvenli bir iş ve gelecek sağlayacak politikaların hayata geçirilmesi hükümetlerin asli görevidir.

Bundan önce olduğu gibi "gerekenler yapılacaktır" gerekçesinin arkasına sığınılmadan gerçek sorumlular belirlenmeli, maden mühendisleri, teknik nezaretçi ve bazı çalışanlar günah keçisi olarak seçilmemeli, olayın gerçek sorumluları vicdani ve hukuki gereklilikleri yerine getirmelidir.

Kazada yaşamını yitiren tüm maden emekçilerini bir kez daha saygıyla anıyor, yakınlarına ve ulusumuza başsağlığı diliyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

6 Eylül 2013, Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

AKP İKTİDARI, 12 EYLÜL FAŞİZMİNİ SÜRDÜRÜYOR

12 Eylül askeri darbesinin üzerinden 33 yıl geçmiştir. Bundan 33 yıl önce, tank sesleriyle ve marşlarla uyandırılmamızla başlayan süreç Türkiye‘yi siyasal, sosyal, hukuksal ve bilimsel alanlarda büyük yıkımlara uğratmıştır. Hukuk, adalet, bilim, emek ve çalışma yaşamı yok edilmiş, emekçilerin kazanılmış bütün hakları zorla ellerinden alınmıştır. 12 Eylül; IMF ile bağıtlanan 24 Ocak 1980 ekonomi kararlarının üzerine gerçekleşmiş emek ve demokrasi karşıtı, kapitalizmin neoliberal uygulamalarına geçişi sağlayan faşist bir darbedir.

12 Eylül sürecinde 650 bin kişinin gözaltına alınması, 1 milyon 683 bin kişinin fişlenmesi, 230 bin kişinin yargılanması, idam cezaları ve yüzlerce yıla varan cezaların verilmesi, bir toplu yok edişin göstergesi olmuştur. Aynı süreçte, 517 kişiye idam cezası verilmiş, idam cezası verilenlerden 50‘si asılmıştır. 388.000 kişiye pasaport verilmemiş, 30.000 kişi "sakıncalı" olduğu için işten atılmış, 14.000 kişi vatandaşlıktan çıkarılmıştır. 30.000 kişi "siyasi mülteci"

Page 81: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

olarak yurtdışına gitmek zorunda kalmış, 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldürülmüş ve 171 kişinin "işkenceden öldüğü" belgelenmiştir.

12 Eylül‘ün anti-demokratik anayasası ve kurumları, sermaye yanlısı-emekçi düşmanı düzenlemeleri, dinci gericiliğe açtığı kapılar, bugün AKP iktidarı aracılığıyla mantıksal ve fiili gelişmesinin doruğuna ulaşmıştır. Serbestleştirme, özelleştirme, kamunun tasfiyesi, güvencesiz çalışma biçimleri, sendikasızlaştırma, eğitim ve sağlık alanlarında yürütülen neoliberal "dönüşüm" operasyonları, yerli ve yabancı sermaye güçleri lehine, yeni bir sermaye birikimi sürecinin gereksinimleri doğrultusunda gerçekleştirilmiştir.

Anti-demokratik 12 Eylül anayasası, arada yapılan birçok anayasa değişikliği ve en son 2010 referandumu ile pekiştirilmiştir. Yine anti-demokratik muhtevadaki siyasi partiler ve seçim yasaları AKP tarafından korunmaktadır. Meslek örgütleri ve demokratik kitle örgütlerine yönelik anti-demokratik düzenlemeler, 12 Eylül‘ün devamı niteliktedir.

12 Eylül döneminde önce "Türk-İslam Sentezi" adı altında desteklenen dinci gericilik, bugün üniversite, gençlik, spor, aile vb. alanlar üzerinden toplumsallaştırılarak yaygınlaştırılmış ve laiklik geriletilmiştir. 12 Eylül faşizminin desteklediği Suriye‘nin Müslüman Kardeşlerine, bugün AKP‘ nin desteklediği Mısır‘ın Müslüman Kardeşleri ve El-Kaide, El-Nusra gibi yeni çok uluslu şeriatçı örgüt eklenmiştir.

Gezi Parkı merkezli başlayan ve bütün bir ülkeye yayılan olaylar sırasında altı genç yaşamını yitirmiş, yüzlercesi yaralanmış, en demokratik hak olan gösteri ve protesto hakkı şiddetle bastırılmıştır. Gezi Parkı süreci arkasında binlerce gözaltı, yüzlerce tutuklu bırakmıştır. Bizzat Başbakan, toplumsal gerginliğe, kitlesel çatışmalara yol açacak şekilde tehlikeli konuşmalar yapmış, şiddet uygulayan polisleri ödüllendirmiş, şiddeti adeta meşrulaştırmıştır. Türkiye`nin askeri vesayetten polis vesayetine geçişi, Gezi Parkı olayları sırasında net bir şekilde açığa çıkmış, darbelerle hesaplaşma iddiasındaki bir siyasi iktidar, her türlü demokratik hakkı askıya almış, demokratik hakkını kullanan vatandaşlarına şiddet uygulamış, muhalifleri baskıyla susturmakta sakınca görmemiştir.

Türkiye, hâlâ 12 Eylül karanlığında tutulmakta, baskıcı devlet yapısı varlığını devam ettirmektedir. Başta 1982 Anayasası olmak üzere darbe dönemi yasaları ve kurumları hâlâ yürürlüktedir. Yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı, 12 Eylül günlerini aratmayacak ölçüdedir. Toplumsal tepkiler şiddetle bastırılmakta, muhalifler hapse atılmakta, onlarca yıl hapis cezasına çarptırılmaktadır. Kürt siyasetçiler hapiste tutulmakta, gazeteciler, öğrenciler hapis cezasına çarptırılmakta, farklı etnik, dini ve mezhepsel kökene sahip vatandaşların sorunları varlığını korumaktadır. Meslek Odaları, demokratik kitle örgütleri, medya politik-ekonomik kıskaç altına alınmakta, yasaları bir gecede değiştirilmekte, köşe yazarları işsiz bırakılmaktadır.

Özelleştirme uygulamaları görülmedik bir hızla devam etmekte, kamunun sorumluluğundaki pek çok iş taşeron şirketler üzerinden görülmekte, çalışma yaşamını güvencesizlik belirlemektedir. YÖK; üniversitenin, öğretim üyelerinin, öğrencilerin üzerinde demoklesin kılıcı gibi sallanmaya devam etmekte, eğitim gericileştirilmektedir. Türkiye`ye, Orta Doğu ve Kuzey Afrika`nın emperyalizm eliyle yeniden düzenlenmesi sürecinde rol verilmekte, ülkemiz adım adım Ortadoğu batağına ve komşularıyla savaşa sürüklenmektedir.

Page 82: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Maden Mühendisleri Odası; TMMOB çatısı altında, örgütlerimize, tüm halkımıza ve bilimsel-teknik mesleki gerekliliklere yönelik saldırılara tüm gücüyle karşı duracaktır.

Maden Mühendisleri Odası; eşit, özgür, demokratik, laik, tam bağımsız bir Türkiye‘yi savunmayı sürdürecek, emperyalizme, faşizme ve gericiliğe karşı toplumsal muhalefet içinde yerini almaya devam edecektir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

12 Eylül 2013, Ankara

TAKSİM DAYANIŞMASI’NIN YANINDAYIZ

Hukuksuz bir projenin hayata geçirilmesi sırasında 27 Mayıs 2013 tarihinde Taksim Gezi Parkındaki ağaçların yok edilmesine gösterilen tepki ile başlayan eylemlerin ardından, Taksim Dayanışması temsilcileri hakkında başlatılan soruşturma devam ederken Savcılık, Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhcu, Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Tayfun Kahraman DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, mimar Derya Karadağ, Beyoğlu Semt Dernekleri Sözcüsü Cem Tüzün ve KESK Kadın Sekreteri Canan Çalağan‘ın ifadesinin alınması için talimat vermiştir.

Bütün toplantıları ile duyuruları açık ve şeffaf olan Taksim Dayanışmasının bileşenlerinden meslek kuruluşlarının ve diğer sivil toplum kuruluşlarının yöneticilerinin "Gezi Duyarlılığı" süresince; yaşamı ve yaşam değerlerini savunmak için barışçıl yöntemlerle, demokratik tepkilerin meydanlarda ve kamusal alanlarda ortaya konulmasında şiddetin önlenmesi için göstermiş olduğu hassasiyet ve çabaya karşın; soruşturma dosyasında hiçbir suç isnadı bulunmadığı halde, ifadeleri alınmak üzere talimat verilerek, korku ve sindirme politikası izlenmektedir.

Taksim Dayanışmasının bileşenlerinden olan yasal kuruluşların yöneticilerinin suçlu gösterilmesini kabul etmediğimizi, mücadelelerini desteklediğimizi ve yanında olduğumuzun bilinmesini istiyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU 20 Eylül 2013, Ankara

Page 83: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

MADENCİLİK SEKTÖRÜ BİTİRİLİYOR

Başbakanlık tarafından, 16.06.2012 tarih ve 28325 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanan 2012/15 sayılı genelge ile kamu kurum ve kuruluşları (Belediyeler ve il özel idareleri hariç) ile sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamu kurum ve kuruluşlarına ait şirketlerin, kendi mülkiyetlerinde veya tasarruflarında bulunan taşınmazlarıyla ilgili olarak; kamu kurum ve kuruluşları, vakıf, dernek veya bunların şirketlerine, gerçek veya tüzel kişilere; satış, kira, irtifak, takas, tahsis, devir vb. her türlü tasarrufa yönelik işlemleri için Başbakanlıktan izin alınacağı belirtilmiştir. Yayımlanmış olan genelge sonrasında madencilik faaliyetlerinin yürütümü için alınması zorunlu olan arama ve işletme ruhsatları ile devletin hüküm ve tasarrufundaki yerlerde yapılacak madencilik faaliyetleri mülkiyet izinleri için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğünce Başbakanlığa izin için başvuruda bulunulmaktadır. Bu uzun prosedür sürecinde, özellikle yeni ruhsat alımları, maden aramaları ve ruhsatlı alanlarda madencilik faaliyetinde bulunulması durma noktasına gelmiştir. Edinilen bilgilere göre, bu süreçte objektif kriterler yerine büyük oranda keyfiyet öne çıkmaktadır. Ayrıca genelge; Anayasa, Maden Kanunu ve Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği ile tezatlık içermektedir.

Bu sorunun çözümü ve konunun anlatılması için, 19.09.2012 tarihinde Başbakanlık Makamına bir yazı yazılmış ve randevu talep edilmiştir. Ancak bugüne kadar olumlu bir gelişme olmamıştır.

Madencilik, tarih boyunca uygarlıkları şekillendiren temel sektörlerden biri olmuştur. İçinde bulunduğumuz yüzyılda da, bor, endüstriyel hammaddeler, metal madenleri, trona, toryum gibi yeraltı kaynaklarının insan yaşamının sürdürülebilmesi bakımından belirleyici olmaları muhtemeldir. Bu bakımdan madencilik sektörü dün olduğu gibi bugün de uluslar için vazgeçilmez konumunu sürdürmektedir.

Kendi kaynaklarını yok sayan, kaynaklarını kullanmayan bir ülkenin kalkınması mümkün değildir. Madenler, kalkınmanın temel unsurlarından en önemlisidir. Ülkelerin kalkınmaları ve yaşam seviyelerinin belirleyicisi olarak kabul edilen sanayi, enerji ve tarım sektörlerinin temellerini de madencilik oluşturmaktadır. Bilindiği üzere, madenler, milyonlarca yılda oluşan, tüketildiğinde yenilenemeyen kaynaklardır. Bu nedenle mutlaka etkin bir planlama yapılarak üretilmelidir. Üretim yapılırken, ülkenin ihtiyaçları göz önüne alınmalı, çevreye duyarlı bir şekilde ve kamu yararı öncelikli olarak değerlendirilmelidir. Madencilik faaliyetlerinin kaynak kaybına yol açmadan, çevreyle uyumlu, akılcı ve ekonomik kurallara göre ve iş güvenliği- işçi sağlığı esasları çerçevesinde yürütülmesi, bilimsel ve teknik bilginin kullanımı ile mümkündür.

Ülkemiz için oldukça önemli madencilik sektörünün, yöneticiler tarafından sadece gelir kapısı gibi görülmesi oldukça manidar ve yanlış bir tutumdur. Bu durum, madenciliğin öneminin anlaşılmamasından kaynaklanmaktadır.

Bu yanlıştan dönülmesi, madencilik faaliyetleri için gerekli olan ruhsat alımı ile devletin hüküm ve tasarrufundaki yerlerde yapılacak madencilik faaliyetleriyle ilgili mülkiyet izinlerinin genelge kapsamı dışına alınması ülkemizin ve sektörün yararına olacaktır.

Page 84: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

21 Eylül 2013, Ankara

BASKILAR, MESLEK ODALARINI YOLUNDAN DÖNDÜREMEYECEKTİR.

4 Ekim 2013 tarihinde Mimarlar Odası tarafından depo olarak kullanılan bir adreste "korsan kitap" bulunduğuna ilişkin polis tutanağına binaen Cumhuriyet Savcılığı arama emri vermiş ve bu emir üzerine polis arama yaparak, yıllardır Mimarlar Odasınca hazırlanan yayınlara hukuka aykırı bir şekilde soruşturma sonuna kadar el konulmuştur.

Bu girişimin, bilimin rehberliğinde "kamu yararı" ilkesi doğrultusunda çalışan; "doğal ve kültürel" değerlere sahip çıkan; Meslek Odalarına yönelik iktidarın "sindirme ve itibarsızlaştırma" operasyonlarının devamı olduğu bilinen bir gerçektir.

Kentlerin, madenlerin, derelerin, ormanların ve ülkemizin üzerindeki emellerine, rant oyunlarına engel olarak gördüğü güçleri bertaraf ederek kendisine "dikensiz bir gül bahçesi" yaratmak isteyen AKP iktidarı; ülke kaynaklarının talanına karşı çıkan TMMOB‘yi ve bağlı Odalarını işlevsizleştirmeye çalışmaktadır.

Yürütme erkinin tahakkümünü her alana yayan siyasi iktidar; meslek ve kitle örgütlerinin "apolitik" ve bilim-teknik dışı olmasını, bu örgütlenmelerin siyasal iktidarın güdümünde çalışmalar yürütmesini, kamu yararını, halk sağlığını ve can güvenliğini gözetmemesini, her şeyin sermaye birikim süreçlerine hizmet etmesini istemektedir. Ancak; bilime, insana, ülke ve halk çıkarlarına düşman olan bu politikalara karşı direnmek bizler için bir onurdur.

TMMOB ve bağlı Odaları; yüreğindeki insan sevgisini ve yurtseverliği, baskı ve zulüm yöntemlerinin söküp atamayacağının bilinci içinde, bilimi ve tekniği emperyalizmin ve sömürgenlerin değil, emekçi halkımızın hizmetine sunmak için, her çabayı güçlendirerek sürdürme yolunda inançlı ve kararlıdır.

Herkes şunu çok iyi bilmelidir: Hiçbir güç; TMMOB ve bağlı Odalarını halkçı, toplumcu, kamucu değerlerinden uzaklaştıramayacaktır.

Bu düşüncelerle; Mimarlar Odasının yanında olduğumuzu ve hukuka aykırı olan bu uygulamayı kınadığımızı belirtiyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Page 85: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

05 Ekim 2013, Ankara

TMMOB TÜM SALDIRILARA KARŞIN TOPLUMSAL VE MESLEKİ YARARI SAVUNMAK İÇİN MÜCADELEYE DEVAM EDECEKTİR

TMMOB Tüm Saldırılara Karşın Toplumsal ve Mesleki Yararı Savunmak İçin Mücadeleye Devam Edecektir

AKP`nin "ustalık" döneminde Türkiye, toplumsal yaşamda, kamu yönetiminde, kamusal görev ve işbölümü paylaşımında, kamu açısından hayati önem taşıyan kurumlarda ve meslek alanlarında köklü değişiklilikler yaşıyor. Kentler, akarsular, yeşil alanlar, kamusal yatırımlar, çalışma yaşamı, eğitim, sağlık, yargı ve benzeri alanlar, değişen ekonomik-siyasal-kültürel tercihlere bağlı ve bir bütün olarak gerici, neoliberal temelde düzenlenmektedir.

Kuruldukları günden bu yana iktidarların karar ve tasarruflarını toplumsal yarar ve mesleki fayda süzgecinden geçiren, mesleki-bilimsel doğruları dayanak alarak muhalif tavrını ülkenin en karanlık dönemlerinde bile sergilemekten geri durmayan TMMOB ve bağlı Meslek Odaları, AKP iktidarının topyekûn saldırı dalgasının önde gelen hedeflerinden biridir. Nitekim son birkaç yıldır mesleki alanlarda gerçekleştirilen mevzuat değişiklikleri ile mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı mesleklerinin evrensel kabulleri ve bilimsel gereklilikleri yok sayıldı. Meslek Odalarının kamu adına yapmakla mükellef olduğu mesleki denetimler ortadan kaldırıldı. Meslek Odalarının üyeleriyle kurduğu ilişki zayıflatılmak istendi, ekonomik kaynakları kısıtlandı. Yasa ve yönetmeliklerde yapılan değişikliklerle mesleki denetim uygulamalarının denetimsizliğe itildiğine, zafiyete uğratıldığına dair görüşlerimizi kamuoyuyla defalarca paylaştık.

Bilinmesini isteriz ki, AKP iktidarının TMMOB ve bağlı Odaları üzerinde kurduğu baskıya, mesleki dayanışma ilişkisi geliştirerek, geleneksel mücadeleci ruhumuzu diri tutarak ve en zor şartlarda kararlılığımızı sergileyerek direneceğiz.

AKP iktidara geldiği günden bu güne kadar devlet olanaklarını kullanarak seçimlerine müdahale ettiği halde ele geçiremediği TMMOB`ye bağlı meslek Odalarını yasal düzenlemelerle ele geçirmeye çalışıyor. Rant politikaları ile kentlerimizi, yaşam alanlarımızı, doğayı ve tüm çevremizi talan eden AKP`ye karşı çıkan TMMOB ve bağlı Odaları, iktidara geldiği günden bu güne AKP`nin saldırılarına karşı direniyor. En son Taksim Gezi Parkı olayları sonrasında iyice artan bu saldırılarla TMMOB`nin sesini kesemeyen AKP iktidarı bu günlerde yeni adımlar atıyor.

Page 86: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Başbakan Erdoğan`ın özel yaşama müdahale anlamına gelen ve öğrenci evlerini hedef gösteren konuşmasının yarattığı tartışma ortamında, Bakanlar Kurulu sessiz sedasız bir karara imza attı. Kararın, TMMOB ve bağlı Meslek Odalarının yeni bir saldırı dalgasıyla karşı karşıya kalacağının habercisi olduğundan kuşkumuz yok. Çünkü Bakanlar Kurulu, 12 Eylül hukukunu işleterek Meslek Odalarının "mali ve İdari denetime" tabi tutulacağını hükmetti. Bu doğrultudaki ilk karar, Orman Mühendisleri Odası`nın mali ve idari açıdan denetiminin Orman ve Su İşleri Bakanlığı`na verilmesi oldu. TMMOB`ye bağlı 11 Odanın ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`nın denetimi altına alınmasıyla ilgili kararın da bugün yarın açıklanması bekleniyor. Nereden ne bulur yaparım da TMMOB`ye bağlı Odaların sesini keserim, diye düşünen AKP iktidarı, 1983 yılında 12 Eylül Faşist cuntası döneminde, yine TMMOB`nin sesini kesme amacıyla yapılan bir Kanun Hükmünde Kararname düzenlemesini bulup işletmeye karar vermiştir. Şu noktanın bilinmesini istiyoruz: TMMOB Kanunu`ndaki ilgili hüküm, 1983 yılında, yani 12 Eylül darbe döneminde, 12 Eylül faşizminin ruhuna uygun olarak eklenmiş ancak ne o dönemde ne de ondan sonraki Hükümetler döneminde uygulamaya alınmıştır. Askeri vesayeti ortadan kaldırmakla övünen bir siyasi iktidarın, bu ülkenin mühendis, mimar ve şehir plancılarının örgütü üzerinde 12 Eylül düzenlemesini esas alan bir vesayet ilişkisi tesis etmesini kabullenmemiz mümkün değildir. AKP iktidarının 12 Eylülcüleri aratmayacak derecede, otoriter ve faşizan yaklaşıma sahip olduğu şimdiye dek defalarca görülmüştür. Bugün karşı karşıya kaldığımız durum bunun son ve dramatik örneğidir. Mühendis, mimar, şehir plancıları buna izin vermeyecektir. 12 Eylül yasalarından, antidemokratik yol ve yöntemlerden medet uman AKP iktidarı aslında kendi sonunu hazırlamaktadır. Mühendislik, en az insanlık tarihi kadar eski bir meslektir; uygarlıkları var etmiş ve geleceğe taşımıştır. TMMOB yarım asrı çoktan tamamladığı ömründe, Anayasa`dan aldığı güçle kamusal ve toplumsal yarar ilkesinden asla taviz vermemiş, bilimsel-mesleki kabullerin taşıyıcısı, savunucusu olmuştur.

Üzerimizde kurulmak istenen vesayet ilişkisinin nedeni TMMOB`nin bu özelliğidir.

TMMOB ve bağlı Odaların, AKP`nin havsalasının alamayacağı ölçüde temiz olduğu kamuoyunun malumudur.

Biz ki, acılar döneminden, zorlu günlerden ellerimizi kirletmeden, başımız dik çıkmasını bildik; kimsenin kuşkusu olmasın yine biliriz.

Tüm kamuoyuna sesleniyoruz. TMMOB`ye bağlı Odalar Anayasa`nın 135. maddesine göre kurulmuş kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıdır, demokratik meslek Odalarıdır. Her bir Odamızın Anayasa`dan ve 6235 sayılı TMMOB Yasası`ndan aldığı yetkiyle oluşturduğu uygulama yönetmelikleri doğrultusunda Genel Kurulları, Yönetim Kurulları, Onur Kurulları, Denetim Kurulları bulunmaktadır. Bu kurullar Anayasa`nın 135. maddesi doğrultusunda Odaların her türlü idari ve mali denetimlerini gerçekleştirmektedir. Meslek Odalarımızın iktidarın entrikacı, rantçı denetçilerine ihtiyacı yoktur.

İddia ediyoruz, TMMOB`ye bağlı meslek Odaları AKP hükümetinin elindeki tüm kurum ve kuruluşlardan daha şeffaf ve temizdir.

Page 87: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Duyuruyoruz: TMMOB`yi susturmaya 12 Eylülcülerin gücü yetmedi, 12 Eylülcü paşalara özenenlerin hiç yetmez.

Meslek Odaları susmadı, susmaz. Bilgisayar Mühendisleri Odası Çevre Mühendisleri Odası Elektrik Mühendisleri Odası Fizik Mühendisleri Odası Gemi Makinaları İşletme Mühendisleri Odası Gıda Mühendisleri Odası Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İçmimarlar Odası İnşaat Mühendisleri Odası Jeofizik Mühendisleri Odası Jeoloji Mühendisleri Odası Kimya Mühendisleri Odası Maden Mühendisleri Odası Makina Mühendisleri Odası Metalurji Mühendisleri Odası Meteoroloji Mühendisleri Odası Mimarlar Odası Petrol Mühendisleri Odası Peyzaj Mimarları Odası Şehir Plancıları Odası Tekstil Mühendisleri Odası Ziraat Mühendisleri Odası

AKP, BİLİMİN AYDINLIĞINI KARARTAMAZ

AKP iktidarı; geldiği günden beri kendi önceliklerine göreşekillendirdiği eğitim sistemini adeta yaz boz tahtasına çevirerek, ülkemizin ve milyonlarca gencimizin geleceğini karartmaktadır. 4+4+4 uygulaması, ders müfredatlarındaki değişiklikler ve en son yönetmeliklerdeki düzenlemelerle çağdaş, bilimsel eğitimden uzaklaşılarak; sorgulamayan, araştırmayan, koşulsuz biat eden bir nesil yetiştirilmeye çalışılmaktadır.

Laik ve çağdaş eğitim sistemi yerine, gerici bir eğitim sisteminin sonuçları coğrafyamızda çok büyük acılar yaşanarak görülmektedir. AKP sözcülerinin; "Bütün okullar imam hatiplileştirilecektir", "Dindar bir nesil yetiştireceğiz" ve "Laik Cumhuriyetin yerini daha İslami bir yapıya bırakmasının zamanı gelmiştir"sözlerinden sonra, bir AKP üst düzey yöneticisi bilimsel !!! bir açıklama yaparak "Okullarda kızlı - erkekli eğitim yanlış. Bu düzeltilmeli" sözleri ile niyetlerini bir kez daha açıkça ortaya koymuştur. Kafalarındaki uygulama hayata geçtiğinde Türkiye, Suudi Arabistan ve İran‘dan sonra dünyada karma eğitimin yasaklandığı3. ülke olacaktır.

Page 88: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmanın yolu, bilimsel bilgi üreten ve uygulayan nesiller yetiştirmekten geçmektedir. Birleşmiş Milletler 2011 "İnsani Gelişmişlik Endeksi"nde Türkiye‘ye, 187 ülke arasında 92. sırada yer verilmiştir. Bu sonuçla Türkiye,"yüksek insani gelişme" sınıfındaki ülkeler ortalaması ile Avrupa ve Orta Asya ülkeleri ortalamasının altında kalmıştır. Cinsiyete Dayalı Gelişmişlik Endeksi‘nde Türkiye, Pakistan ve Birleşik Arap Emirlikleri‘nin bile arkasında, 109 ülke arasında 101. sırada yer almıştır. Freedom House 2012 Dünyada Özgürlükler Raporu‘na göre, Türkiye kısmen özgür bir ülkedir. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü 2011/2012 Basın Özgürlüğü Endeksi‘ne göre 179 ülke arasında Türkiye 148. sıradadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‘ne (AİHM) göre, üye 47 devlet içinde Türkiye en fazla dosyası olan ve en fazla hak ihlali yapan devlettir.

Dünya Ekonomik Forumu 2011 Kadın-Erkek Eşitliği Raporu‘na göre Türkiye 135 ülke içinde 122. sırada yer almaktadır. Türkiye‘de kadına karşı şiddet giderek artarken, kadınların sadece % 30‘u çalışma yaşamında yer almaktadır. Legatum Institute Uluslararası Refah Endeksi‘nde Türkiye, 110 ülke içinde 75. sıradadır ve Avrupa‘nın toplumsal refah bakımından en geri ülkesidir. Son olarak, Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği 2010 raporunda, 134 ülke arasında Türkiye‘ye 128. sırada yer verildiğini de belirtmek gerekir. Türkiye‘yi 129. sırada İran, 130. sırada Suudi Arabistan izlemektedir.

Bütün bunlar eğitim sisteminin neden olduğu sonuçlardır. Bu olumsuzlukları düzeltmek yerine "eğitimde reform"adı altında daha gerici bir eğitimi dayatmak ülkemize ve geleceğimize yapılacak en büyük kötülüktür.

Bilinmelidir ki; bilimsel bir eğitim olmadan aydınlanma ve çağdaşlaşma olmaz, Laiklik olmadan demokrasi olmaz, özgürlük olmaz.

Bunun aksi çalışmayı yapanlar ve bu duruma sessiz kalanlar tarih önünde büyük bir sorumluluk altında olacaklardır.

Maden Mühendisleri Odası; çağdaş,laik ve demokratik bir Türkiye için mücadelesini tüm kararlılığıyla sürdürmeye devam edecektir. Bu düşüncelerle; çağdaş, aydınlıkçı, laik ve demokratik değerleri savunan ve öğreten tüm değerli öğretmenlerimizin gününü kutluyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

23 Kasım 2013, Ankara

Page 89: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

POLİS SALDIRISINA UĞRAYAN MADEN VE ENERJİ EMEKÇİLERİNİN YANINDAYIZ

Tüm dünyada enerji alanında yürütülen serbest piyasa uygulamaları sorgulanırken, enerji arz güvenliği sorunuyla karşı karşıya bulunan ülkemizde AKP Hükümeti, enerji alanında özelleştirmeleri sürdürmektedir. TBMM‘de bir gece operasyonu ile torba yasanın içine termik santrallere kömür sağlayan linyit sahalarının, özelleştirilmesini sağlayan bir hüküm konulmuştur. Bu hükümle; Türkiye Kömür İşletmelerinin (TKİ)işlettiği ve termik santrallere kömür sağlayan bütün linyit sahalarının, termik santraller ile birlikte yerli-yabancı enerji tekellerine verilmesi amaçlanmıştır.

27 Ağustos 2013 tarih ve 28748 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanan Özelleştirme Yüksek Kurulunun 2013/146 sayılı kararına göre, Muğla - Yatağan ve Milas‘taki 3 termik santral ile kömür sahaları özelleştirme kapsamına alınmıştır. Geçtiğimiz günlerde ise söz konusu santraller ve kömür sahalarının ihale ilanına çıkılmıştır.

Yatağan‘daki enerji ve maden emekçileri; işlerini, ekmeklerini, çocuklarının geleceğini korumak için ilk günden itibaren direnmeye başlamışlar, direniş çadırıkurarak haklı mücadelelerinde seslerini duyurmaya çalışmışlardır.

26 Kasım 2013 tarihinde işçiler, işyerlerinin özelleştirilmesi için ihale ilanına çıkarılmasına tepki göstermek amacıyla basın açıklaması yapmak istemişlerdir. Bu yasal ve haklı taleplerini gerçekleştirdikleri sırada polisin gazlı ve basınçlı su saldırısı ile karşılaşmışlar ve bunun sonucunda 20 emekçi yaralanmıştır.

AKP iktidarının her toplumsal olayda alışkanlık haline getirdiği bu müdahaleyi, emekçilerin en doğal haklarının dahi kullanılmasına izin verilmeyen antidemokratik ve hukuksuz uygulamaları şiddetle kınıyoruz.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası, iş ekmek özgürlük mücadelesi veren, haklarını korumak isteyen maden ve enerji emekçileriyle dayanışma içindedir ve onların haklımücadelesini desteklemektedir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

27 Kasım 2013, Ankara

4 ARALIK DÜNYA MADENCİLER GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN

Roma İmparatorluğu zamanında babasının gazabından kaçan Santa Barbara‘nın, 4 Aralık günü bir mağaraya sığındığı ve mağarada çalışmakta olan madencileri koruduğuna inanılmış,

Page 90: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

bu nedenle madencilerin koruyucu azizesi olarak kabul edilmiştir. Santa Barbara‘nın İzmit‘te yaşamış olması ve efsanenin geçtiği mekânların Anadolu olmasından dolayı 4 Aralık, önce Anadolu‘da daha sonrada Avrupa ve tüm dünyada "Dünya Madenciler Günü" olarak kutlanılmaktadır. Bu anlamda, 4 Aralık Odamızın öncülüğünde uzun bir süreden beri ülkemizin belli başlı kentlerinde ve çeşitli maden işletmelerinde "Dünya Madenciler Günü" olarak kutlanılmaktadır.

Madencilik, tarih boyunca uygarlıkların gelişmesinde çok önemli yer tutan sektörlerden biri olmuştur. Özellikle, insanlığın gelişim sürecinin son iki yüz yılındaki baş döndürücü ilerlemede yani 18. yüzyılda Avrupa‘da gerçekleştirilen sanayi devriminde, kömür ve demirin önemini yadsımak mümkün değildir. İçinde bulunduğumuz yüzyılda da, bor, endüstriyel hammaddeler, metalik madenler, nadir toprak elementleri, trona, toryum vb. yeraltı kaynakları insanın yaşamını sürdürülebilmesi ve refah düzeyinin yükselmesi bakımından belirleyici olmuş ve gelecekte daha da belirleyici olacaktır. Bu bakımdan, madencilik sektörü dün olduğu gibi bugün de uluslar için vazgeçilmez konumunu sürdürmektedir.

Madenlerin; milyonlarca yılda oluşan, oluşurken hiçbir kişinin, kurumun, sınıfın katkısının bulunmadığı, emek harcamadığı madenlerimizin bu özelliğiyle de tüm insanlığın ortak değeri olduğu, sağlayacağı faydanın da toplumsal olması gerektiği bilinmektedir. Bu yeraltı kaynaklarını her türlü tehlike ve zorluk altında doğayla mücadele ederek üreten maden emekçilerine, toplumun vefa borcu bulunmaktadır. Yerin metrelerce altında insanlığa hizmet için gerektiğinde canlarını hiçe sayan maden emekçilerine hakettikleri değerin verilmesi aynı zamanda bir insanlık görevidir.

Her şeyin ama her şeyin; insan, doğa, ekolojik sistem, tüm kavram ve etik değerlerin "ticarileştirilerek" yıkımının arsızca sürdürüldüğü günümüzde madenlerimiz de sadece ticari bir meta, piyasa malı gibi değerlendirilmiş ve pazara sürülmüştür. Bunların sonucu; her yedi dakikada bir iş kazası yaşanması, ölümler, maden mühendisi meslektaşlarımızın giderek artan işsizlik gerçeği, çalışma koşullarının olumsuzluğu ve yaşam standartlarının sürekli düşüşü ile kaynaklarımızın talanı olmuştur.

Bütün bu sorunlara çözüm üretmek ve uygulamak ülkeyi yönetenlerin ve siyasi iktidarların asli görevidir. Maden Mühendisleri Odası olarak, kamuoyunu bilgilendirmek ve yetkilileri uyarmak görevlerimiz arasındadır ve bu görevimizi yerine getirmeye devam edeceğiz.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası, ülkemizde ulusal bir madencilik politikasının oluşturulmasını; yenilenemez doğal kaynağımız olan madenlerimizin, çevresel değerlerimizi de gözeterek en verimli biçimde işlenerek, yüksek katma değer yaratacak şekilde son ürünlere dönüştürülmesinin sağlanması ve ülkenin gelişmesinde, toplumsal refahın yükseltilmesinde madenciliğin katkılarının arttırılması yaklaşımımızı savunmaya yeraltı kaynaklarımızın gerçek sahibinin halkımız olduğunun bilinciyle devam edecektir.

Dünya Madenciler Günü"müzü daha güzel ortamlarda neşeyle kutlayacağımız günlerin geleceği inancıyla, maden kazalarında yaşamını yitiren maden mühendislerini ve tüm maden emekçilerini bir kez daha saygıyla anıyoruz.

Page 91: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETİM KURULU

4 Aralık 2013, Ankara

DAHA KAÇ CANIMIZI YİTİRECEĞİZ ?

Dünya Madenciler Günü haftasında yine canımız yanmış, 6 Aralık 2013 tarihinde Zonguldak‘ta 4 maden işçisi daha iş cinayetleri sonucu yaşamını kaybetmiştir. Yaşananlar iş kazası değil iş cinayetidir, çünkü iş kazaları daha önceden öngörülemeyen ve önlem alınamayan olaylardır. Oysa bu kazalar, geliyorum demektedir.

Son olayda, 3 kişi "kaçak ocak" olarak tanımlanan yeraltı kömür ocaklarında yaşamını yitirmiştir. Bugüne kadar bu ocaklarda onlarca insanımız yaşamını yitirmiştir. Kadın ve çocuk işçiler, hiçbir iş güvenliği olmayan bu ilkel ocaklarda yıllardır kömür üretmekte ve buralarda üretilen kömürler pazarlanmaktadır. Bu ocaklara elektrik hattı çekilmekte, maden makineleri monte edilmekte ve çalıştırılmaktadır. Kaza olana kadar yasal görülen !!! bu ocaklar, iş kazası olduğunda hemen "kaçak ocak" olmaktadır. Bütün bu olup bitenler hakkında yetkililer; kör, sağır, dilsiz olmaktadır.

Ülkemizde madenler, Maden Kanunu hükümleri doğrultusunda işletilmektedir. Yine çalışma mevzuatı, İş Kanunu ve İş Güvenliği Yasası hükümleri çerçevesinde yürütülmektedir. Bu anlamda "kaçak ocak" diye bir kavramın hukuk devletinde karşılığı bulunmamaktadır.

Zonguldak‘taki bu oluşumlarla ilgili olarak Odamız defalarca ilgilileri uyarmış ve raporlarını iletmiştir. Buna rağmen bu güne kadar bu olumsuzlukları giderecek ciddi bir çalışmanın yapılmadığı görülmektedir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanına ve Zonguldak Valisine aşağıdaki soruları soruyor ve kamuoyu adına yanıtlanmasını talep ediyoruz;

-Yıllardır yetkililerce bilinen ve basında da sıklıkla yer alan "kaçak ocak" tanımı ne anlama gelmektedir?

-Son 10 yılda benzer olaylarda kaç vatandaşımız yaşamını yitirmiştir? Kaç vatandaşımız yaralanmıştır?

-Yasak olmasına rağmen kadın ve çocukların yeraltı kömür ocaklarında ilkel koşullarda çalıştırılmasına neden göz yumulmaktadır ?

-Bu olumsuz durumu düzeltmek için hangi idari önlemler alınmıştır ?

-Yasalara uygun olarak çalışan işletmeleri de zorda bırakan bu uygulamalar ne kadar yasa ve yönetmeliklere uygundur?

Page 92: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

-Ruhsat alınmadan maden ocağı işletilmesi, Maden Kanunu‘nun 12. maddesine göre devlet ve mülki idare tarafından engellenmesi gerekirken bu konuda neden hiçbir çalışma yapılmamaktadır?

-İhbar üzerine kapatılmış olan "kaçak ocakların" tekrar açılması neden engellenememektedir?

-Kaçak ocaklar bir yana, müfettiş raporları ile kapatılma kararı verilmiş olan maden ocaklarıneden kapatılmamaktadır?

-Tüm bu yaşananlar ışığında, hukuki ve vicdani sorumluluk gereği istifa etmeyi düşünüyor musunuz?

Yaşamını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı diliyor, yetkililerin sorumluluklarının gereğini yerine getirmelerini bekliyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

6 Aralık 2013, Ankara

MESLEK ODALARI, TOPLUMCU ÇİZGİSİNİ KORUYACAK VE KAMU YARARINI SAVUNMAYA DEVAM EDECEKTİR.

18 Kasım 2013 tarihli Bakanlar Kurulu kararı, 17 Aralık 2013 tarihli Resmi Gazete`de yayımlanmış ve TMMOB`ye bağlı onbir Oda`nın idari ve mali denetimi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`na verilmiştir. Bu Odalarımız; Elektrik Mühendisleri Odası, Harita ve Kadastro

Mühendisleri Odası, İç Mimarlar Odası,İnşaat Mühendisleri Odası, Jeofizik Mühendisleri

Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası, Makina Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası, Peyzaj

Mimarları Odası ve Şehir Plancıları Odası`dır. 07 Kasım 2013 tarihinde de Orman Mühendisleri Odası`nın idari ve mali denetiminin Orman ve Su İşleri Bakanlığı`nca yapılması hakkındaki Bakanlar Kurulu Kararı Resmi Gazete`de yayımlanmıştır. TMMOB`ye bağlı diğer oniki Oda`nın idari ve mali denetiminin farklı bakanlıklara bağlanması üzerine çalışmaların sürdüğü de bilinmektedir.

Bakanlar Kurulu kararı, 6235 sayılı TMMOB Kanunu‘nun ek 3. maddesine dayanak yapılarak alınmıştır. Bilindiği gibi, 1983 yılında TMMOB Kanunu‘na ek 3. madde eklenmiş, Meslek Odalarının mali ve idari açıdan ilgili bakanlıklar tarafından denetleneceği hükme bağlanmıştır. 12 Eylül askeri yönetim döneminde gerçekleştirilen bu değişiklik bugüne kadar uygulamaya alınmamış, Meslek Odaları görece özerk yapılar olarak varlığını sürdürmeye devam etmiştir.

Page 93: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Meslek Odalarını siyasi iktidarın vesayeti altına alacak olan bu uygulamanın bugün başlıyor olmasını manidar buluyoruz.

Öncelikle belirtmek isteriz ki; Meslek Odalarının denetime tabi tutulmasıyla ilgili hiç bir çekincesi yoktur. TMMOB ve odalarının mali denetimi Genel Kurullarda seçilen Denetleme Kurullarınca yapılmaktadır. Odaların Yönetim Kurulu kararlarıve uygulamaları üyenin denetimine her zaman açıktır. Odaların her türlü karar ve uygulaması için her zaman hukuki yollar da açıktır ve yargı denetimi vardır.İtirazımız, siyasi iktidarın Meslek Odaları üzerindeki vesayet ilişkisinedir.

TMMOB ve bağlı Odaları, AKP`nin havsalasının alamayacağı ölçüde temizdir, şeffaftır ve bu durum kamuoyu tarafından çok iyi bilinmektedir. Kamu kurumlarında yaşanan yolsuzluklar, üst düzey yetkililerin yakınlarının yaptıkları ve halkın paralarının nerelere akıtıldığı, bugünkü gözaltına alınmalarla daha iyi görülmektedir. Bu gelişmelerle; kamu kaynaklarından haksız kazanç elde edenlerin gün ışığına çıkacağını, mali ve idari açıdan kimin, hangi kurumların denetlenmesi gerektiğine dair soru işaretlerinin ortadan kalkacağını umuyoruz.

Ülkemizin genel bütçesi ile kamu kurum ve kuruluşlarının mali harcamalarına ilişkin Sayıştay raporlarını dahi yasama organından saklayan bir zihniyetin, her uygulaması şeffaf olan meslek odalarını denetlemeye kalkması abesle iştigaldir. Eleştiri hakkını kullanan her kurum, örgüt ve kişiye iktidar erkini kullanarak ceza, baskı uygulayan ve onları yok sayan bir anlayıştan darbe kanunları dışında birşey beklemek zaten mümkün değildir.

Bizler bunun nedenini çok iyi biliyoruz: TMMOB ve bağlı Meslek Odaları 60 yıla yakın zamandır mesleki faaliyet yürütmekte, bir yandan meslektaşlarının hak ve çıkarlarını savunurken, diğer yandan mesleki niteliği artıracak girişimlerde bulunmakta ama aynı zamanda mesleki denetim başlığı altında genel ve yerel yönetimlerin projelerini kamu adına denetlemektedir. Meslek Odalarının hareket noktasıtoplumsal yarar ilkesidir. Topluma yararı olmayan, hatta kamusal anlamda zarara yol açan uygulamalara karşı çıkmak mesleki etik anlayışının doğal bir sonucudur. Meslek Odaları, bunları yaptığı için AKP‘nin hedefindedir.

Biz ki, acılar döneminden, zorlu günlerden ellerimizi kirletmeden, başımız dik çıkmasını bildik; kimsenin kuşkusu olmasın yine biliriz. AKP iktidarının TMMOB ve bağlı Odaları üzerinde kurduğu baskıya, mesleki dayanışma ilişkisi geliştirerek, geleneksel mücadeleci ruhumuzu diri tutarak ve en zor şartlarda kararlılığımızı sergileyerek direneceğiz.

TMMOB ve bağlı Odaları, hiç eğilip bükülmeden, karanlığa karşı aydınlığı, sömürüye karşı emeği, eşitsizliğe karşı adaleti, ırkçılığa karşı kardeşçe bir arada yaşamayı, savaşa karşı barışı, baskı ve zora karşı özgürlük ve demokrasiyi savunmaya devam edecektir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİODASI

YÖNETİM KURULU 18 Aralık 2013, Ankara

Page 94: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI 59 YAŞINDA

"Madenlerimizin gerçek sahibi halkımızdır"

380 meslektaşımızın desteğiyle 20 Aralık 1954 yılında kurulan Odamız, bugün 15.000‘i aşkın üyeyi kucaklayan, toplum içinde kolay sahip olunamayacak bir yere ve özgünlüğe sahip bir meslek örgütüne dönüşmüştür. Kuruluşundan bugüne kadar geçen süre içinde; ülkenin, madenciliğin ve sanayinin sorunlarına ilişkin eleştiri ve çözüm önerilerini topluma sunmak gibi güç bir görevi üstlenen Maden Mühendisleri Odası, bu süreçte olumlu ve olumsuz pek çok eleştiri almış ancak, hiçbir dönemde çoğunluğun sempati ve saygısını yitirmemiştir. Odamız, ülkemizi ve halkımızı ilgilendiren her gelişmeye müdahil olmuş, bireysel ve küçük grup çıkarından uzak, toplumun ortak yararına odaklanmış çözüm önerilerini yine toplumun önüne seçenek olarak sunmuştur.

Mühendislik hizmetleri, bilimsel bilginin tekniğe ve teknolojiye dönüştürülebilmesinin öncelikli koşullarından birisidir. Ancak bu koşul tek başına yeterli değildir. Mühendislik hizmetleri ile üretilen teknolojilerin ve katma değerin, kamu yararı doğrultusunda kullanılması yönünde çaba harcamak daha önemli bir görev olarak kabul edilmelidir. Odamız tercihini bu yönde kullanmış, ülkemizin bağımsızlığı, kalkınması ve demokratikleşmesi ile mesleki etkinliklerin birbirinden ayrılamayacağı bilinci ile hareket etmiş ve etmeye devam etmektedir. Doğal kaynaklarımızın, halkımızın refahı ve mutluluğu için değerlendirilmesini birinci öncelik olarak kabul eden Odamız, bu düşüncelerini her ortamda ısrarla vurgulamıştır. Kamu yararı öncelikli olarak, kamunun etkin denetim ve gözetiminde, çevreye duyarlı olarak yapılacak üretimin önemini kamuoyuyla paylaşmıştır. İş kazalarını önlemek, kaynak kaybına neden olmamak ve çevreye verilecek zararı en aza indirmek gibi hayati konularda yaptığı çalışmaları ve önerilerini kamuoyu ve yetkililerle sürekli paylaşmıştır. "Madenlerimizin gerçek sahibi halkımızdır" gerçeğini şiar edinerek, bu doğrultuda görev ve sorumluluğunun bilinciyle hareket etmeye devam etmektedir. Bu vesileyle, iş kazalarında yaşamını yitiren maden mühendislerini ve tüm maden emekçilerini bir kez daha saygıyla anıyoruz.

Maden Mühendisleri Odası‘nın, 59 yıl boyunca gerçekleştirdiği çalışmalara bakıldığında birçok nokta gözlenebilir. Ancak; bu çalışmalara dikkatle bakanlar, maden mühendislerinin kendi iç dinamiklerinin yarattığı kültürü, üretimi, özveriyi, çalışmayı ve alın terini göreceklerdir.

AKP`nin "ustalık" döneminde Türkiye, toplumsal yaşamda, kamu yönetiminde, kamusal görev ve işbölümü paylaşımında, kamu açısından hayati önem taşıyan kurumlarda ve meslek alanlarında köklü değişiklikler yaşamaktadır. Kentler, madenler, akarsular, yeşil alanlar, kamusal yatırımlar, çalışma yaşamı, eğitim, sağlık, yargı ve benzeri alanlar, değişen ekonomik-siyasal-kültürel tercihlere bağlı ve bir bütün olarak gerici, neoliberal temelde düzenlenmektedir. Kuruldukları günden bu yana iktidarların karar ve tasarruflarını toplumsal yarar ve mesleki fayda süzgecinden geçiren, mesleki-bilimsel doğruları dayanak alarak muhalif tavrını ülkenin en karanlık dönemlerinde bile sergilemekten geri durmayan TMMOB ve bağlı Meslek Odaları, AKP iktidarının topyekûn saldırı dalgasının önde gelen hedeflerinden biridir.

Page 95: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Bilinmesini isteriz ki TMMOB ve bağlı Odaları, üzerinde kurulan baskıya karşı, mesleki dayanışma ilişkisi geliştirerek, geleneksel mücadeleci ruhunu diri tutarak ve en zor şartlarda kararlılığını sergileyerek direnecektir.

TMMOB ve bağlı Meslek Odaları yeni bir saldırı dalgasıyla karşı karşıyadır. Çünkü Bakanlar Kurulu, 12 Eylül hukukunu işleterek Meslek Odalarının "mali ve İdari denetime" tabi tutulacağını hükmetmiştir.

Nereden ne bulur yaparım da TMMOB`ye bağlı Odaların sesini keserim, diye düşünen AKP iktidarı, 1983 yılında 12 Eylül faşist cuntası döneminde, yine TMMOB`nin sesini kesme amacıyla yapılan bir Kanun Hükmünde Kararname düzenlemesini bulup işletmeye karar vermiştir. TMMOB Kanunu‘ndaki ilgili hüküm, 1983 yılında 12 Eylül faşizminin ruhuna uygun olarak eklenmiş ancak ne o dönemde ne de ondan sonraki hükümetler döneminde uygulamaya alınmıştır. Askeri vesayeti ortadan kaldırmakla övünen bir siyasi iktidarın, bu ülkenin mühendislerinin örgütü üzerinde 12 Eylül düzenlemesini esas alan bir vesayet ilişkisi tesis etmesini kabullenmemiz mümkün değildir. AKP iktidarının 12 Eylülcüleri aratmayacak derecede, otoriter ve faşizan yaklaşıma sahip olduğu şimdiye dek defalarca görülmüştür. Bugün karşı karşıya kaldığımız durum bunun son ve dramatik örneğidir.

TMMOB`ye bağlı Odalar, Anayasa`nın 135. maddesine göre kurulmuş kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıdır. Her bir Odamızın Anayasa`dan ve 6235 sayılı TMMOB Yasası`ndan aldığı yetkiyle oluşturduğu uygulama yönetmelikleri doğrultusunda Genel Kurulları, Yönetim Kurulları, Onur Kurulları, Denetim Kurulları bulunmaktadır. Bu kurullar Anayasa`nın 135. maddesi doğrultusunda Odaların her türlü idari ve mali denetimlerini gerçekleştirmektedir. İddia ediyoruz, TMMOB`ye bağlı meslek Odaları AKP hükümetinin elindeki tüm kurum ve kuruluşlardan daha şeffaf ve temizdir. TMMOB ve bağlı Odaları; yüreğindeki insan sevgisini ve yurtseverliği, baskı ve zulüm yöntemlerinin söküp atamayacağının bilinci içinde, bilimi ve tekniği emperyalizmin ve sömürgenlerin değil, emekçi halkımızın hizmetine sunmak için, her çabayı güçlendirerek sürdürme yolunda inançlı ve kararlıdır.

Bu düşüncelerle, Odamızın bugünlere ulaşmasında emeği geçen meslektaşlarımızdan yitirdiklerimizi saygıyla anıyor, emek vermeyi sürdürenlere teşekkür ediyoruz.

Ülkemizin, halkımızın, meslektaşlarımızın, mesleğimizin sorunlarının çözümü için çalışmalara devam edeceğimizi belirtiyor, tüm kamuoyuna Odamıza verdiği destek için saygılarımızı sunuyoruz.

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETİM KURULU 19 Aralık 2013, Ankara

Page 96: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

MADENLERİMİZ, SİYASİ KAVGALARA MALZEME EDİLEMEZ

Madencilik sektörü; ülkemizin sanayileşmesi, kalkınması ve refah toplumu olması için olmazsa olmaz bir öncelik taşımaktadır. Çünkü, tamamıyla ulusal bir değer olup üretilen mallarda önemli bir ithalat girdisi bulunmamaktadır. İstihdamı artıran ve bu sayede işsizliği azaltan yönü bulunmakta, genellikle kırsal kesimde yapıldığından iç göçü önlemekte ve bölgeler arası eşitsizliği azaltmakta önemli bir rol oynamaktadır.

Ülkemiz için stratejik konumda olan madenlerimiz için uzun vadeli planlamalar yapılmalı ve bu doğrultuda değerlendirilmelidir. Ancak günümüzdeki uygulamalarda, madenlerimiz sadece kâr amaçlı bir meta olarak görülmekte ve piyasa önceliklerine göre davranılmaktadır. Bunların yanında hükümetlerin günübirlik ve sık sık değişen uygulamaları sektöre yatırım yapacak olanları tedirgin etmekte ve yapılacak yatırımlar başka alanlara kaymaktadır.

Başbakanlık tarafından 16.06.2012 tarih ve 28325 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanan 2012/15 sayılı genelge ile, madencilik faaliyetlerinin yürütümü için alınması zorunlu olan arama ve işletme ruhsatları ve diğer işlemler için direkt Başbakanlığa başvuruda bulunulmaktadır. Bu uzun prosedür sürecinde, özellikle yeni ruhsat alımları, maden aramaları ve ruhsatlı alanlarda madencilik faaliyetinde bulunulması durma noktasına gelmiştir. Edinilen bilgilere göre, bu süreçte objektif kriterler yerine büyük oranda keyfiyet öne çıkmaktadır. Ayrıca genelge; Anayasa, Maden Kanunu ve Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği ile tezatlık içermektedir.

Ülkemizin gündemini belirleyen son gelişmelerde madencilik sektörü, hak etmediği bir şekilde malzeme yapılmaktadır. Basına yansıyan bilgilere göre, hesaplaşma mantığı amacıyla bazı maden sahalarındaki üretimler, belli gerekçeler öne sürülerek durdurulmaktadır. Madenlerin nasıl üretileceği konusu yasalarla açıkça belirlenmiş olup, uygulamaların objektif yapılması gerekmektedir. Oysa işletme izni verilirken de, faaliyet durdurulurken de farklı hesaplar öne çıkmakta ve uygulamalar buna göre yapılmaktadır.

Yine, soruşturmalar için hazırlanan fezlekelerin basına da yansıyan bölümlerinde, madenlerimiz kara para aklanan bir alan olarak belirtilmekte ve olayla ilgili çok üst düzey kişilerin isimleri geçmektedir. Doğruluk payı bilinmemekle birlikte, bu tür haberler bile sektörümüzü rencide etmekte ve yasalar çerçevesinde üretim yapmaya çalışanları ciddi anlamda rahatsız etmektedir.

Tüm bu olumsuz gelişmeler sonucu, madencilik sektörü durma noktasına gelmiştir. Sektöre yatırımlar durmuş, ruhsat sayılarında ciddi düşüşler yaşanmıştır. 2008 yılında 36.098 olan arama ruhsatı sayısı, bugün 9.612 ye düşmüştür. Daha önceki yıllarda verilenler de dahil yaklaşık 8000 civarında işletme izinli sahada üretim yapılmaktadır. Bu gelişmeler, sektörde işsizliği artırmış, her yıl sayıları artan meslektaşlarımızı da çok olumsuz etkilemiştir. Binlerce genç maden mühendisi ve ailesi, işsizlik sorununu çok derinden yaşamaktadır.

Anayasanın 168. maddesine göre "madenler, devletin hüküm ve tasarrufundadır." Yani halkın malıdır. Halkın malı üzerinde birilerinin haksız bir şekilde tasarrufta bulunması kabul edilemez. Bu yanlışlardan bir an önce vazgeçilmesi gerekmektedir.

Page 97: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Yapılması gereken; madenlerimizin ülkemizin ihtiyaçları göz önüne alınarak ve kamu yararı öncelikli olarak değerlendirilmesidir. Madencilik faaliyetlerinin; mühendislik bilgi ve teknolojisi kullanılarak, kaynak kaybına yol açmadan, çevreyle uyumlu, akılcı ve ekonomik kurallara göre ve işçi sağlığı - iş güvenliği esasları çerçevesinde yapılması mümkündür ve bu konuda sorumluluk siyasi iktidarındır.

Maden Mühendisleri Odası olarak, belirttiğimiz öncelikleri savunacağımızı ve madencilik sektörünün hak ettiği yere gelmesi için çalışmalarımıza devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETİM KURULU 18 Ocak 2014, Ankara

MADENCİLİK SEKTÖRÜNDE ÖLÜMLER DEVAM EDİYOR

Madencilik sektöründe iş kazaları devam etmektedir. Odamızın istatistiklerine göre, 2013 yılı içinde sektörde 68 maden emekçisi yaşamını yitirmiş, 29 çalışan da yaralanmıştır. Öncelikle yaşamını yitiren tüm emekçileri saygıyla anıyor, yakınlarına başsağlığı diliyoruz.

Bu rakamların daha çok olduğu düşünülmektedir. Çünkü Odamızın ulaşabildiği iş kazalarının sonuçları paylaşılmaktadır. SGK istatistikleri ise birkaç yıl geriden geldiği için resmi rakamlara ulaşmak mümkün olmamaktadır.

Madencilik sektörü, doğası gereği özellik arz eden ve bu nedenle bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren dünyanın en zor ve riskli iş koludur. Maden kazaları incelendiğinde olayın; teknik, sosyal, ekonomik, eğitim, planlama ve denetim sorunları gibi pek çok nedeni olduğu görülmektedir.

Ülkemiz, iş kazalarında dünyada üst sıralarda yer almaktadır. Odamız kayıtlarına göre; 2008 yılında 43 maden çalışanı iş kazası sonucu yaşamını yitirmişken, 2009 yılında bu sayı 92`ye çıkmıştır. 2010 yılında 105 işçi, 2011 yılında 77 işçi, 2012 yılında 61 işçi maden kazalarında yaşamını yitirmiştir. Hayatını kaybedenler içerisinde maden mühendisi meslektaşlarımız da bulunmaktadır.

80`li yıllardan itibaren uygulamaya konulan özelleştirme, taşeronlaşma, rodövans (kiralama) gibi yanlış uygulamalar; kamu madenciliğini küçültmüş, kamu kurum ve kuruluşlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve deneyim birikimini dağıtmıştır. Yoğun birikim ve deneyime sahip olan kurum ve kuruluşlar yerine üretimin, teknik ve alt yapı olarak yetersiz, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere bırakılması, buna ek olarak kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması iş kazalarının artmasına neden olmaktadır.

Madencilik sektörü, mühendislik bilgi ve deneyiminin en fazla kullanılması zorunlu olan sektörlerin başında gelmektedir. Ancak; sektörde kurumsallaşmanın yeterince

Page 98: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

sağlanamaması, maden mühendislerinin çalışma koşullarının iyi olmaması, mühendisin hak ettiği değeri görmemesi, mühendislik hizmetlerinin gerektiği şekilde sunulmasını engellemektedir. Tüm bunların sonucunda iş kazaları ve kaynak kaybı yaşanmaktadır.

Teknik nezaretçi ve iş güvenliğinden sorumlu olan mühendis ücretini, denetlemek durumunda olduğu işyeri sahibinden almakta olup bu durum mühendisin işletme ile ilgili kararlarında özgür davranmasını engellemektedir. Bu açıdan, teknik nezaretçinin ve iş güvenliğinden sorumlu mühendisin özgürce karar verebilmesi ve görevini layıkıyla yerine getirebilmesi amacıyla, ücretini oluşturulacak bir fondan alması gerekmektedir. Bu konuda Odamızın uzun yıllardır ısrarla savunduğu görüşlerle ilgili yasal düzenlemeler acilen yapılmalıdır.

Tüm maden işletmelerinde madencilik faaliyetleri, mutlaka yeterli sayıda maden mühendisi nezaretinde yapılmalıdır. İşyerlerinde her vardiyada daimi olarak maden mühendisi bulundurmayan işletmelere üretim izni verilmemelidir.

Ucuz işgücüne dayalı ve örgütlenmeyi engelleyen çalışma anlayışı terk edilmeli , işçi sağlığı ve iş güvenliği yatırımları teşvik edilerek desteklenmelidir.

İlgili Bakanlıklar, denetim elemanı olarak yararlanacağı maden mühendisi kadrolarını çoğaltarak denetimlerini artırmalıdır.

Maden mühendislerinin, insanca yaşayabilecekleri ve mesleklerini özgürce icra edebilecekleri şartlar oluşturulmalıdır.

Bu düşüncelerle, meslektaşlarımıza ve tüm maden emekçilerine iş kazalarının yaşanmadığı sağlıklı ve mutlu bir yaşam diliyoruz.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

20 Ocak 2014, Ankara

EMEKÇİYE DEĞİL HIRSIZLARA BARİKAT

27 Ağustos 2013 tarih ve 28748 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanan Özelleştirme Yüksek Kurulunun 2013/146 sayılı kararına göre, Muğla - Yatağan ve Milas‘taki 3 termik santral ile kömür sahaları özelleştirme kapsamına alınmış ve söz konusu santraller ile kömür sahalarının ihale ilanına çıkılmıştır.

Page 99: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Yatağan‘daki enerji ve maden emekçileri; işlerini, ekmeklerini, çocuklarının geleceğini korumak için ilk günden itibaren direnmeye başlamışlar, direniş çadırı kurarak haklı mücadelelerinde 134 gündür seslerini duyurmaya çalışmışlardır.

23 Ocak 2014 tarihinde 2000 işçi, iş yerlerinin özelleştirilmesine tepki göstermek amacıyla Yatağan‘dan Ankara‘ya gelerek seslerini duyurmak istemiştir. Ancak, işçilerin önü TOMA‘larla kesilmiş ve Ankara‘ya gelmelerine izin verilmemiştir. İşçilerin anayasal hakkı olan seyahat özgürlüğü engellenmiştir. Bu engelleme ile emekçilerin sesi kesilmeye çalışılmış, haklarını aramaları kısıtlanmıştır.

AKP iktidarının her toplumsal olayda alışkanlık haline getirdiği bu müdahaleyi, emekçilerin en doğal haklarının dahi kullanılmasına izin verilmeyen antidemokratik ve hukuksuz uygulamaları şiddetle kınıyoruz.

Şu konunun iyice bilinmesini istiyoruz;

Emekçilerin haklı mücadelesi asla engellenemeyecektir, Maden ve Enerji emekçilerinin seslerini duyurmak için Ankara‘ya gelmeleri engellenirse, gerektiğinde tüm emek dostları Yatağan‘a giderek iş, ekmek, özgürlük mücadelesine destek verecektir. Bu konuda sorumluluk sahibi örgütlerin görevlerini yerine getireceklerine inanıyoruz.

Maden Mühendisleri Odası, maden ve enerji emekçilerinin yanında olmaya devam edecektir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

25 Ocak 2014, Ankara

TMMOB ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI’NIN YANINDAYIZ

07 Kasım 2013 tarihinde, Orman Mühendisleri Odası`nın idari ve mali denetiminin Orman ve Su İşleri Bakanlığı`nca yapılması hakkındaki Bakanlar Kurulu kararı Resmi Gazete`de yayımlanmıştır. Bu karardan kısa bir süre sonra 15 Kasım 2013 tarihinde Orman Mühendisleri Odasına ilgili Bakanlıkça müfettiş gönderilmiş ve denetim başlatılmıştır.

Bakanlıkların, Birlik ve Oda organlarının karar ve işlemleri üzerindeki tasarruflarının çerçevesi, sınırları ve usulleri belirlenmemiştir. Oysa Anayasa hükmü çok açık olup; idari ve mali denetime ilişkin kuralların "kanunla" belirlenmesi gerekmektedir. Bunun yanında Anayasa Mahkemesi`nin "merkezi idarenin meslek kuruluşlarının "işlemleri" üzerindeki yetkilerinin meslek kuruluşlarının özerkliğini ve bağımsızlığını ortadan kaldıracak nitelikte olamayacağı"na ilişkin kararları mevcuttur.

Page 100: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

Anayasa`ya aykırı olarak Bakanlar Kurulu kararına dayanarak meslek odaları hakkında idari ve mali denetim yapılamaz. Anayasa ve Yasa`ya aykırı olarak alınmış Bankalar Kurulu kararının, yargı tarafından karar verilinceye kadar uygulamaya konulmaması gerekmektedir.

Gerçekler böyleyken, Orman Bakanlığı müfettişleri; Orman Mühendisleri Odasının şubelerinde de denetim yapmakta ısrarcı olmuşlar, bu yanlış uygulamaya karşı direnen Oda Yönetimi hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmasını talep etmişlerdir.

Meslek Odalarının denetime tabi tutulmasıyla ilgili hiç bir çekincesi yoktur. TMMOB ve odalarının mali denetimi, Genel Kurullarda seçilen Denetleme Kurullarınca yapılmaktadır. Odaların Yönetim Kurulu kararları ve uygulamaları üyenin denetimine her zaman açıktır. Odaların her türlü karar ve uygulaması için her zaman hukuki yollar açıktır ve yargı denetimi vardır. İtirazımız, siyasi iktidarın Meslek Odaları üzerindeki vesayet ilişkisinedir.

Bizler bunun nedenini çok iyi biliyoruz: TMMOB ve bağlı Meslek Odaları 60 yıla yakın zamandır mesleki faaliyet yürütmekte, bir yandan meslektaşlarının hak ve çıkarlarını savunurken, diğer yandan mesleki niteliği artıracak girişimlerde bulunmakta ama aynı zamanda mesleki denetim başlığı altında genel ve yerel yönetimlerin projelerini kamu adına denetlemektedir. Meslek Odalarının hareket noktası toplumsal yarar ilkesidir. Topluma yararı olmayan, hatta kamusal anlamda zarara yol açan uygulamalara karşı çıkmak mesleki etik anlayışının doğal bir sonucudur. Meslek Odaları, bunları yaptığı için AKP`nin hedefindedir.

6235 sayılı TMMOB Kanunu`nda yapılan bu denetim hükmüne uygun bir kural olmamasına rağmen, ilgili Bakanlığın hangi kural çerçevesinde denetim yaptığı sorgulanmalıdır. Bakanlık kendi iç teşkilatına ilişkin denetim hükümlerini Oda üzerinde kullanamaz. Kullanır ise hukuka aykırı işlem yapmış olur ki; Oda`yı denetleyerek hukuka aykırı olarak "keyfi denetim işlemi" gerçekleştirmiştir.

Bu gerekçelerle, Orman Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu üyeleri hakkında başlatılan yıldırma ve sindirme uygulamalarına karşı olduğumuzun ve Odamızın yanında durduğumuzun bilinmesini isteriz.

TMMOB ve bağlı Odaları, hiç eğilip bükülmeden, karanlığa karşı aydınlığı, sömürüye karşı emeği, eşitsizliğe karşı adaleti, ırkçılığa karşı kardeşçe bir arada yaşamayı, savaşa karşı barışı, baskı ve zora karşı özgürlük ve demokrasiyi savunmaya devam edecektir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

28 Ocak 2014, Ankara

Page 101: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ

Ruhsat hukuku Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı‘nın ilgili teşekkülü Elektrik Üretim Anonim Şirketi‘ne (EÜAŞ) ait olan ve özel sektöre 25 yıllığına işletilmek üzere verilen Kahramanmaraş ili Afşin ilçesindeki Çöllolar kömür sahasında, 6 Şubat 2011 ve 10 Şubat 2011 tarihlerinde iki kez şev kayması meydana gelmiştir. İlk olayda bir işçi yaşamını yitirmiştir. İkinci olayda ise bir maden mühendisi ve bir jeoloji mühendisi olmak üzere toplam 10 kişi kayan malzemenin altında kalmıştır. Bir işçinin cenazesi çıkarılmış, olayın üzerinden 3 yıl geçmesine karşın 9 kişiye hala ulaşılamamış ve bu doğrultuda bir çalışmanın yapıldığı da gözlenmemiştir. Öncelikle yaşamını yitirenlerin yakınlarına bir kez daha başsağlığı ve sabır diliyoruz.

Odamız pek çok kez yaptığı açıklamalarda, iş kazaları konusunda yetkilileri uyarmış ve görevlerini yapmaya davet etmiştir. Elbistan ile ilgili olarak ta yaptığı çalışmaları yetkililerle paylaşmış ve uyarılarını yapmış, önerilerini iletmiştir. Yetkililer, bu ciddi uyarılara kulak tıkamış ve yanlış uygulamalara devam edilmiştir. Ülkemizin en büyük kömür havzası yapay sektörlere bölünerek parçalanmış, bunun sonucunda kaynak kaybına neden olunmuş, özelleştirmenin yol açtığı olumsuzlukların yanı sıra denetim görevi yeterince yerine getirilmemiştir. Yaşanan iş kazası da bu yanlışlıkların bir sonucudur.

Dünyada örneği pek nadir olan bu boyuttaki bir maden kazasının her yönüyle irdelenmesi ve araştırılması, gelecekte benzer kazaların yaşanmaması için çok daha fazla önem taşımaktadır. Bu amaçla, yaşanan maden kazasının nedenlerini araştırmak ve sonuçlarını paylaşmak bir kamu görevi olarak kabul edilmiş ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı‘na değişik tarihlerde üç kez yazıyla başvurularak kazayla ilgili teknik bilgiler istenmiştir.

Söz konusu sahanın ruhsat sahibi olan Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürlüğünce Odamıza gönderilen cevabi yazıda; " İlgi yazınızda belirtilen bilgi ve belgeler, hem ticari sır niteliğinde

hem de Çöllolar Açık İşletmesinde meydana gelen heyelan olayları ile ilgili devam eden adli ve

idari soruşturmalara dahil edilmiş dokümanlardır. Odanız bu dokümanlara istinaden açılan

bir davaya ya da devam eden bir soruşturmada taraf olmadığından, Şirketimiz,hem Avukatlık

Kanunu‘nun 2. maddesi hem de Bilgi Edinme Kanunu kapsamında bu dokümanların

verilmesinin uygun olmayacağı görüşündedir." şeklinde yanıt verilmiştir. Meslek Odaları, Anayasanın 135. maddesine göre 6235 sayılı kanunla kurulmuş kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır. Söz konusu olayda üyeleri de yaşamını yitirmiş ve halen göçük altındadır. Tüm bu gerçekler ortadayken olayda "taraf" olarak görülmemesini anlamak mümkün değildir. Tamamı teknik ve kamu denetimine açık olan istediğimiz bilgilerin "ticari sır" olarak değerlendirilmesi de ayrıca düşündürücüdür.

Olayların ardından Afşin Cumhuriyet Başsavcılığı‘nın hazırlık soruşturması kapsamındaki bilirkişi raporlarında, sahadaki üretim çalışmaları ile ilgili bir çok eksiklik ve denetim noksanlığı tespiti yer almaktadır. Bunun üzerine Başsavcılık, bazı kamu personeli hakkında da soruşturma izni verilmesini talep etmiş ancak ilgililer hakkında soruşturma izni verilmemiştir. Afşin Cumhuriyet Başsavcılığı, Danıştay 1‘inci Dairesi‘ne karar hakkında itirazda bulunmuş fakat Danıştay 1‘inci Dairesi de bu itirazı reddetmiştir.

Bu değerlendirmeler ışığında aşağıdaki soruların yetkililerce yanıtlanmasını kamuoyu adına önemli görmekteyiz;

Page 102: 334M-4 BASIN DUYURULARI)İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR! ADANA - KOZAN GÖKDERE BARAJI FACİASI Gökçe Nehri üzerinde, Ergenuşağı Köyü yakınlarında bulunan Gökdere Köprü

-3 yıldır göçük altında olan 9 kişi unutulmuş mudur, 9 kişinin akibeti hakkında ne düşünülmektedir?

-11 maden emekçisinin hayatını kaybettiği faciayla ilgili bu güne kadar hangi araştırma sonuçlarına varılmış ve ne gibi yaptırımlarda bulunulmuştur?

-Sayıştay‘ın EÜAŞ 2011 yılı raporunun kazayla ilgili değerlendirmeleri dikkate alınmış mıdır ?

-Afşin Cumhuriyet Başsavcılığı‘nın olayla ilgili soruşturma yapmak istediği kamu personelleri için soruşturma izni neden verilmemiştir ?

-Odamıza "ticari sır" denilerek verilmeyen olay öncesi ve sonrasını gösteren teknik raporlar, kamuoyuyla paylaşılacak mıdır?

-Havzada gelecekte benzer iş kazalarının yaşanmaması için neler planlanmaktadır?

-Kaza sonrası durdurulan Çöllolar projesi hakkında ne düşünülmektedir?

Yetkililer, hala toprak altında bulunan 9 kişinin durumlarıyla ilgili olarak neler planladığını, yapılması gerekenleri kamuoyuyla paylaşmak durumundadır. Hiçbir şey olmamış gibi davranarak olayı unutturmaya hakkı yoktur. Maden Mühendisleri Odası olarak olayın takipçisi olacağımızı bildiriyor, yaşamını kaybeden maden emekçilerini bir kez daha saygıyla anıyoruz.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

09 Şubat 2014, Ankara