Top Banner
Albay ‹çmez, Behzat Firik’i (20) köyünden al›p a¤›r iflkenceler- den geçirdikten sonra, kardefli- nin gözü önünde diri diri yaka- rak vahflice katletmiflti. Ayr›ca ‹çmez, bölgede yüzlerce insan› a¤›r iflkencelerden geçirmiflti 15 Günlük Siyasi Gazete •Y›l: 8 •Say›: 162 •2 -16 Ekim 2009 • Fiyat›: 1 TL • e-mail:[email protected] • www.devrimcidemokrasi.net Eme¤imiz ve gelece¤imiz bizimdir Ekonominin gelecek üç y›la da- ir “yol haritas›” olarak nitelen- dirilen Orta Vadeli Program ve Orta vadeli Mali Plan aç›kland›. Baflbakan Yard›mc›s› Ali Baba- can, IMF ile yeni bir stand-by anlaflmas›n›n yap›laca¤› sinyal- lerini de verdi. Hükümetin 2010-2012 y›llar› aras›nda uy- gulayaca¤› Program’dan, ser- mayeye teflvik, halka ise iflsiz- lik, sa¤l›k baflta olmak üzere azalan kamu harcamalar›, es- nek çal›flma koflullar› ve özel- lefltirmeler döküldü. Bakan Ba- bacan, özel sektöre yeni tefl- vikler sunacaklar›n› söyledi. Ta- r›m›n her geçen gün kan kay- betti¤i ülkede köylüye destek sona eriyor. Öte yandan fieker Kurulu, bu y›l rekor düzeyde "yüksek yo¤unluklu tatland›r›- c›" ithal edildi¤ini aç›klad›. Za- rar›na yap›lan fleker ihracat›na karfl›n ithalat›n bu kadar yük- selmesi dikkat çekti. Bu y›l›n ilk 8 ay›nda, 172 bin 42 ton fleke- re efl de¤er YYT ithalat› için uy- gunluk belgesi verdi. Hindistan’l› Maoistlerin Halk Savafl›nda ilerleme kaydet- mesi egemenleri kayg›land›r›yor. Hindistan Baflbakan› Manmohan Singh, ülkesinin ‘Maoistlere karfl› savafl› kaybediyor’ oldu¤unu söyledi. Singh, farkl› eyaletlerden polis müdürlerinin kat›ld›¤› toplant›da yapt›¤› konuflmada, Maoistlerin eylem ve etkinliklerinin artt›¤›n› belirtti. Singh, hükümetin elinden gelenin en iyisini yapmas›na ra¤men Mao- istlerden etkilenen bölgelerin artt›¤›n› söyledi. Singh, kabile toplu- luklar› ve k›r yoksullar›n›n yan› s›ra ayd›nlar ve gençler de dâhil ol- mak üzere Hint toplumunun büyük bir k›sm› içerisinde Maoistlerin çekicili¤inin artt›¤›n› itiraf etti. Maoistlerin etkin oldu¤u Chattisgarh’ta ‹çiflleri Bakan› P. Chidambaram ise, Maoistlere karfl› askeri güç kullana- rak sonuç alman›n gerçekçi olmad›¤›n› söyledi. SAYFA 10 Tarihsel-yap›sal bir kriz geçiren sömürü sis- temi bu krizi aflmak ve sömürü çark›n› ida- me ettirmek için siyasetten ekonomiye k›- sacas› her alana müdahale ediyor, düzenle- melere, yeni oluflumlara gidiyor. Yeni y›k›m ve sömürü sald›r›lar›n› hayata geçirecek planlar haz›rl›yor. 6-7 Ekim’de ‹stanbul’da yap›lacak ve binlerce bürokrat›n haz›r bulu- naca¤› emperyalistlerin mali kurulufllar› IMF ve Dünya Bankas› toplant›lar› bunun bir parças›. Çok önem verilen, ayn› zamanda krizden ç›k›fl›n aray›fl› olan bu toplant›larda baflta ülkemiz hakim s›n›flar› olmak üzere, emperyelist devletlere hizmet eden ve on- lara ba¤›ml› tüm devletlerin önüne y›k›m reçetelerini sürecekler. Bu reçeteler ile ülkemiz, eme¤imiz, ekme¤i- miz ve gelece¤imiz bir avuç sömürücü-ta- lanc› tekellere peflkefl çekilecek. IMF ve Dünya Bankas›’n›n kölelefltirme politikalar›- na uflakl›kta önde koflan Türkiye-Kuzey Kürdistan hakim s›n›flar› bu reçeteleri uygu- lamak için her türlü sald›r›y› gelifltirecek, haklar›m›z gasp edilecek. Bu yeni “çözüm reçeteleri” de bizlere yeni zamlar, yeni özel- lefltirmeler, daha fazla iflsizlik, ücretlerin dondurulmas›-geri çekilmesi, e¤itim, sa¤l›k, bar›nma, ›s›nma ve ulafl›m giderlerinde da- ha fazla fiyat art›fl› olarak geri dönecek. Bu y›k›m tablosuna direnen, meflru ve demok- ratik hakk›n› arayanlara karfl›l›k ise yeni bask› yasalar› düzenlenecek. Geçti¤imiz günlerde toplant› öncesinde IMF- DB görüflmeleri do¤rultusunda aç›klanan ve ‘ekonomiyi iyilefltirme’ yalan›yla savunulan Orta Vadeli Program ve Orta Vadeli Mali Plan bunun en somut örne¤i. Bu programla sömürü sisteminin krizi emekçi halklara fa- tura edilecek. Zira hemen hayata geçirile- cek olan bu plan sermayeye teflviki, iflsizli- ¤i, sa¤l›k baflta olmak üzere kamu harca- malar›nda azalmay›, esnek çal›flma koflulla- r›n›, tar›m› bitirerek d›fla ba¤›ml›l›¤›n art›fl›n› ve özellefltirmelere daha da h›z verilmesini öngörüyor. Daha geçen hafta sendikal ka- nunda yap›lan; sendikalar›n yetkisini, sözü- nü ortadan kald›ran, k›dem tazminat›n› or- tadan kald›ran k›sacas› sendikalar› bitirme- y› hedefleyen düzenlemeler de gelecek olan sald›r›lar›n habercisi durumunda. Bu zirvenin yarataca¤› yeni y›k›mlar bilin- mesine karfl›n, hemen her bildirilerinde IMF ve Dünya Bankas›’n› elefltiren sendikalar, Taksim’de pasif bir bas›n aç›klamas› ile ye- tinecekler. Sendikalar›n bu tutumu, IMF ve DB politikalar›yla ezilen iflçi-emekçi-köylü- leri mutlu etmese de Tayyip Erdo¤an’› mut- lu edece¤i kesin. IMF toplant›s›nda bir gaze- tecinin ayakkab› f›rlatmas›n› iliflkin yorum- da bulunan Erdo¤an, “Ben bunu protesto olarak kabul etmiyorum, bu bir sald›r›d›r. Bak›n biz protesto yapabilecekleri alanlar haz›rlad›k. O bölgenin d›fl›nda 13 tane alan haz›rlad›k, gelsin orada istedi¤i gibi protes- tosunu yaps›n, pankart›n› açs›n, elinde kar- tonlarla ne yapacaksa yaps›n" diyerek, sen- dikalar›, bu tutumlar›ndan ötürü kutlaya- cakt›r. Ama Erdo¤an’›n icazetli alanlar›na ve kutlamalar›na ihtiyaç duymayan devrimci- ler, IMF ve Dünya Bankas› zirvesini engelle- mek hedefiyle heryeri meflru mücadele ala- n›na dönüfltürecek. Ortado¤u, Kafkasya, Güney Asya ve Balkanlar’da savafl çanlar›n›n sesleri iyiden yükseliyor. ABD, he- def ülke ilan etti¤i ‹ran’a karfl› ola- s› askeri sald›r› planlar›n› dillendiri- yor. Avrasya bölgesindeki birçok noktada, ABD ve NATO taraf›ndan sorunlu bölgeler kafl›narak genifl çapl› bir çat›flman›n önü aç›l›yor. Gürcistan-Güney Osetya ve Ab- hazya sorunlar›, Azarbeycan ile Er- menistan aras›ndaki Karaba¤ so- runu, Moldova, Ukrayna ve Moldo- va aras›daki sorunun kafl›nmas› bafll›ca örneklerdir. Bu tabloya ba- k›ld›¤›nda, söz konusu bölgelere dönük toplu ya da pefl pefle geli- flecek bir sald›r› haz›rl›¤›n›n yap›ld›- ¤›n› ve bunun bütün Kafkasya ve Karadeniz bölgesini tutuflturacak bir atefle yol açabilece¤i olas›. ABD, geride b›rakt›¤›m›z hafta içerisinde ‹ran’la s›n›r› olan tek NATO üyesi durumundaki Türk devletine; on iki noktaya yerlefltirilmek üzere 8 milyar dolar de¤erindeki gelifltiril- mifl ve daha uzun menzilli PAC-3 füzelerinden 300 adet satmak iste- di¤ini duyurdu. Di¤er yandan NA- TO, AWACS uçaklar›n›n Konya’da- ki Ana Jet Üssü’nde konuflland›r›la- bilece¤ini aç›klad›. SAYFA 11 Ad›m ad›m savafla sürüklenirken durmak m›, durdurmak m›? Yeni ekonomik program yoksullu¤u art›racak EMEK SAYFA 6-7 ANAL‹Z 11 Herfleye aç›l›m var, ama aç›l›m›n muhatab› yok Devletin ‘demokratikleflme’ yalan›yla hayata ge- çirdi¤i aç›l›m oyunu devam ediyor. ‘Kürt aç›l›- m›’na kilitlenen gündemin aras›na son günlerde ‘Alevi aç›l›m›’ yerleflti. Alevilere ‘aç›l›m’ sunan devlet ‘Alevi Çal›fltay›’n›n 4’ncüsünü gerçeklefl- tirdi. Ne var ki Çal›fltayda Alevileri muhatap al- mayan devlet, Alevilikle ilgisi olmayanlarla çal›fl›yor. Alevilerin talepleri aras›nda yer alan zorunlu din derslerinin kald›r›lmas›, Mad›- mak Oteli’nin müze yap›lmas›, cemevlerinin iba- dethane olmas›, Diyanetin kald›r›lmas›na devlet kula¤›n› kapat›yor. ‘Aç›l›m’a ve A‹HM karar›na ra¤men okullarda zorunlu din dersleri okutul- maya devam ediyor. Di¤er yandan aç›klanan, Di- yanet ‹flleri Baflkanl›¤› Stratejik Plan›’nda ‘Dini ve kurumu tehdit eden unsurlar’ listesinde Ale- viler taraf›ndan gündeme getirilen zorunlu din dersinin kald›r›lmas› talebi yer ald› ve bu talep ‘tehdit’ olarak de¤erlendirdi. Kürt aç›l›m›nda da benzer durum yaflan›yor. Kürt sorunuyla ilgili görüfllerini ve yaflad›klar›n› anlatan Hülya Av- flar’a “halk› kin, nefret ve düflmanl›¤a tahrik etti- ¤i” iddias›yla soruflturma aç›l›rken, Kürtçe park isimlerine de yasak kondu. Yan› s›ra mahkeme DTP’li Ayna, Demirtafl ve Tu¤luk'un mahkeme- ye zorla getirilmelerine karar verdi. Aç›l›m de- rinlefliyor! Sayfa 4 GÜNCEL Emperyalist dalgalar k›r›lmak zorundad›r SAYFA 3 28 y›l aradan sonra sorulan hesap PERSPEKT‹F S A Y F A 8 Emperyalist-kapitalist sistem makyaj tazeliyor, faturas› ezilen kesimlere kesiliyor Dünyada iflgal, ilhak, sömürü, ekonomik ve sosyal y›k›m ge- tiren, emekçilere köleleflme koflullar› dayatan emperyalist güçlerin mali kurulufllar› IMF ve DB yeni sömürü ve y›k›m kararlar›n› almak üzere 6-7 Ekim’de ‹stanbul’da zirve yap›yor Emekçi halklara ekonomik ve sosyal y›k›m, hak gasplar› reçete- lerinin sunulaca¤› toplant›ya karfl›, devrimci-demokratik kurum- lar ülkenin bir çok yerinde protesto eylemleri gerçeklefltiriyor; toplant›y› yapt›rmamak için ‘soka¤a eyleme’ ça¤r›s› yap›yor Hindistan Baflbakan›: Maoistlerle olan savafl› kaybediyoruz Kulaks›z yüzbafl› olarak bilinen halk düflman› Aytekin ‹çmez MKP taraf›ndan cezaland›r›ld› Maoist Komünist Partisi, Dersim’de 1980 y›llar›nda halka ve devrimcilere uygulad›¤› iflkence ve katliamlarla ad›n› du- yurmufl ve bölgede “Kulaks›z Yüzbafl›” olarak bilinen Albay Aytekin ‹çmez’i, izini kaybettirip sakland›¤› Bursa’ya ba¤- l› Namazgâh Mahallesi'ndeki evinde ölümle cezaland›rd›¤›n› aç›klad›. Behzat Firik'e uygulad›¤› a¤›r iflkenceler ard›n- dan yakarak katletmesiyle ve Dersim’de bulundu¤u alt› y›l boyunca halka uygulad›¤› iflkence ve bask›lar- la bilindi¤ini vurgulayan MKP aç›klamas›nda, “Kenan Evren taraf›ndan, yapt›klar›ndan kaynakl› ‘af’edilip Kayseri bölgesinde görevlendirilen Aytekin ‹çmez izini kaybettirse de devrimci adaleti- mizden kurtulamad›. Tarih bir kez daha göstermifltir, MKP halk›n belle¤idir. Belle¤imize kaz›- nanlar unutulmayacakt›r” dedi. SAYFA 2 BEHZAT F‹R‹K Cezaland›r›lan Emekli Albay A. ‹ÇMEZ
16

2 - 16 Ekim 2009 - Sayı 162

Mar 22, 2016

Download

Documents

Ahmet Hakan

2001-2010 yılları arasında yayınlanan, Devrimci Demokrasi gazetesi.
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: 2 - 16 Ekim 2009 -  Sayı 162

Albay ‹çmez, Behzat Firik’i (20)köyünden al›p a¤›r iflkenceler-

den geçirdikten sonra, kardefli-nin gözü önünde diri diri yaka-rak vahflice katletmiflti. Ayr›ca‹çmez, bölgede yüzlerce insan›

a¤›r iflkencelerden geçirmiflti

15 Günlük Siyasi Gazete •Y›l: 8 •Say›: 162 •2 -16 Ekim 2009 • Fiyat›: 1 TL • e-mail:[email protected] • www.devrimcidemokrasi.net

Eme¤imiz ve gelece¤imiz bizimdir

Ekonominin gelecek üç y›la da-ir “yol haritas›” olarak nitelen-dirilen Orta Vadeli Program veOrta vadeli Mali Plan aç›kland›.Baflbakan Yard›mc›s› Ali Baba-can, IMF ile yeni bir stand-byanlaflmas›n›n yap›laca¤› sinyal-lerini de verdi. Hükümetin2010-2012 y›llar› aras›nda uy-gulayaca¤› Program’dan, ser-mayeye teflvik, halka ise iflsiz-lik, sa¤l›k baflta olmak üzereazalan kamu harcamalar›, es-nek çal›flma koflullar› ve özel-lefltirmeler döküldü. Bakan Ba-bacan, özel sektöre yeni tefl-vikler sunacaklar›n› söyledi. Ta-r›m›n her geçen gün kan kay-betti¤i ülkede köylüye desteksona eriyor. Öte yandan fiekerKurulu, bu y›l rekor düzeyde"yüksek yo¤unluklu tatland›r›-c›" ithal edildi¤ini aç›klad›. Za-rar›na yap›lan fleker ihracat›nakarfl›n ithalat›n bu kadar yük-selmesi dikkat çekti. Bu y›l›n ilk8 ay›nda, 172 bin 42 ton fleke-re efl de¤er YYT ithalat› için uy-gunluk belgesi verdi.

Hindistan’l› Maoistlerin Halk Savafl›nda ilerleme kaydet-mesi egemenleri kayg›land›r›yor. Hindistan Baflbakan›Manmohan Singh, ülkesinin ‘Maoistlere karfl› savafl›

kaybediyor’ oldu¤unu söyledi. Singh, farkl› eyaletlerdenpolis müdürlerinin kat›ld›¤› toplant›da yapt›¤› konuflmada,

Maoistlerin eylem ve etkinliklerinin artt›¤›n› belirtti. Singh,hükümetin elinden gelenin en iyisini yapmas›na ra¤men Mao-

istlerden etkilenen bölgelerin artt›¤›n› söyledi. Singh, kabile toplu-luklar› ve k›r yoksullar›n›n yan› s›ra ayd›nlar ve gençler de dâhil ol-

mak üzere Hint toplumunun büyük bir k›sm› içerisinde Maoistlerinçekicili¤inin artt›¤›n› itiraf etti. Maoistlerin etkin oldu¤u Chattisgarh’ta

‹çiflleri Bakan› P. Chidambaram ise, Maoistlere karfl› askeri güç kullana-rak sonuç alman›n gerçekçi olmad›¤›n› söyledi. SAYFA 10

Tarihsel-yap›sal bir kriz geçiren sömürü sis-temi bu krizi aflmak ve sömürü çark›n› ida-me ettirmek için siyasetten ekonomiye k›-sacas› her alana müdahale ediyor, düzenle-melere, yeni oluflumlara gidiyor. Yeni y›k›mve sömürü sald›r›lar›n› hayata geçirecekplanlar haz›rl›yor. 6-7 Ekim’de ‹stanbul’dayap›lacak ve binlerce bürokrat›n haz›r bulu-naca¤› emperyalistlerin mali kurulufllar› IMFve Dünya Bankas› toplant›lar› bunun birparças›. Çok önem verilen, ayn› zamandakrizden ç›k›fl›n aray›fl› olan bu toplant›lardabaflta ülkemiz hakim s›n›flar› olmak üzere,emperyelist devletlere hizmet eden ve on-lara ba¤›ml› tüm devletlerin önüne y›k›mreçetelerini sürecekler. Bu reçeteler ile ülkemiz, eme¤imiz, ekme¤i-miz ve gelece¤imiz bir avuç sömürücü-ta-

lanc› tekellere peflkefl çekilecek. IMF veDünya Bankas›’n›n kölelefltirme politikalar›-na uflakl›kta önde koflan Türkiye-KuzeyKürdistan hakim s›n›flar› bu reçeteleri uygu-lamak için her türlü sald›r›y› gelifltirecek,haklar›m›z gasp edilecek. Bu yeni “çözümreçeteleri” de bizlere yeni zamlar, yeni özel-lefltirmeler, daha fazla iflsizlik, ücretlerindondurulmas›-geri çekilmesi, e¤itim, sa¤l›k,bar›nma, ›s›nma ve ulafl›m giderlerinde da-ha fazla fiyat art›fl› olarak geri dönecek. Buy›k›m tablosuna direnen, meflru ve demok-ratik hakk›n› arayanlara karfl›l›k ise yenibask› yasalar› düzenlenecek. Geçti¤imiz günlerde toplant› öncesinde IMF-DB görüflmeleri do¤rultusunda aç›klanan ve‘ekonomiyi iyilefltirme’ yalan›yla savunulanOrta Vadeli Program ve Orta Vadeli Mali

Plan bunun en somut örne¤i. Bu programlasömürü sisteminin krizi emekçi halklara fa-tura edilecek. Zira hemen hayata geçirile-cek olan bu plan sermayeye teflviki, iflsizli-¤i, sa¤l›k baflta olmak üzere kamu harca-malar›nda azalmay›, esnek çal›flma koflulla-r›n›, tar›m› bitirerek d›fla ba¤›ml›l›¤›n art›fl›n›ve özellefltirmelere daha da h›z verilmesiniöngörüyor. Daha geçen hafta sendikal ka-nunda yap›lan; sendikalar›n yetkisini, sözü-nü ortadan kald›ran, k›dem tazminat›n› or-tadan kald›ran k›sacas› sendikalar› bitirme-y› hedefleyen düzenlemeler de gelecekolan sald›r›lar›n habercisi durumunda.Bu zirvenin yarataca¤› yeni y›k›mlar bilin-mesine karfl›n, hemen her bildirilerinde IMFve Dünya Bankas›’n› elefltiren sendikalar,Taksim’de pasif bir bas›n aç›klamas› ile ye-

tinecekler. Sendikalar›n bu tutumu, IMF veDB politikalar›yla ezilen iflçi-emekçi-köylü-leri mutlu etmese de Tayyip Erdo¤an’› mut-lu edece¤i kesin. IMF toplant›s›nda bir gaze-tecinin ayakkab› f›rlatmas›n› iliflkin yorum-da bulunan Erdo¤an, “Ben bunu protestoolarak kabul etmiyorum, bu bir sald›r›d›r.Bak›n biz protesto yapabilecekleri alanlarhaz›rlad›k. O bölgenin d›fl›nda 13 tane alanhaz›rlad›k, gelsin orada istedi¤i gibi protes-tosunu yaps›n, pankart›n› açs›n, elinde kar-tonlarla ne yapacaksa yaps›n" diyerek, sen-dikalar›, bu tutumlar›ndan ötürü kutlaya-cakt›r. Ama Erdo¤an’›n icazetli alanlar›na vekutlamalar›na ihtiyaç duymayan devrimci-ler, IMF ve Dünya Bankas› zirvesini engelle-mek hedefiyle heryeri meflru mücadele ala-n›na dönüfltürecek.

Ortado¤u, Kafkasya, Güney Asyave Balkanlar’da savafl çanlar›n›nsesleri iyiden yükseliyor. ABD, he-def ülke ilan etti¤i ‹ran’a karfl› ola-s› askeri sald›r› planlar›n› dillendiri-yor. Avrasya bölgesindeki birçoknoktada, ABD ve NATO taraf›ndansorunlu bölgeler kafl›narak geniflçapl› bir çat›flman›n önü aç›l›yor.Gürcistan-Güney Osetya ve Ab-hazya sorunlar›, Azarbeycan ile Er-menistan aras›ndaki Karaba¤ so-runu, Moldova, Ukrayna ve Moldo-va aras›daki sorunun kafl›nmas›bafll›ca örneklerdir. Bu tabloya ba-k›ld›¤›nda, söz konusu bölgelere

dönük toplu ya da pefl pefle geli-flecek bir sald›r› haz›rl›¤›n›n yap›ld›-¤›n› ve bunun bütün Kafkasya veKaradeniz bölgesini tutuflturacakbir atefle yol açabilece¤i olas›. ABD,geride b›rakt›¤›m›z hafta içerisinde‹ran’la s›n›r› olan tek NATO üyesidurumundaki Türk devletine; oniki noktaya yerlefltirilmek üzere 8milyar dolar de¤erindeki gelifltiril-mifl ve daha uzun menzilli PAC-3füzelerinden 300 adet satmak iste-di¤ini duyurdu. Di¤er yandan NA-TO, AWACS uçaklar›n›n Konya’da-ki Ana Jet Üssü’nde konuflland›r›la-bilece¤ini aç›klad›. SAYFA 11

AAdd››mm aadd››mm ssaavvaaflflaa ssüürrüükklleenniirrkkeenndduurrmmaakk mm››,, dduurrdduurrmmaakk mm››??

Yeni ekonomikprogramyoksullu¤uart›racak�EMEK SAYFA 6-7

� AANNAALL‹‹ZZ 11

Herfleye aç›l›m var, ama aç›l›m›n muhatab› yokDevletin ‘demokratikleflme’ yalan›yla hayata ge-çirdi¤i aç›l›m oyunu devam ediyor. ‘Kürt aç›l›-m›’na kilitlenen gündemin aras›na son günlerde‘Alevi aç›l›m›’ yerleflti. Alevilere ‘aç›l›m’ sunandevlet ‘Alevi Çal›fltay›’n›n 4’ncüsünü gerçeklefl-tirdi. Ne var ki Çal›fltayda Alevileri muhatap al-

mayan devlet, Alevilikle ilgisi olmayanlarlaçal›fl›yor. Alevilerin talepleri aras›nda yer alan

zorunlu din derslerinin kald›r›lmas›, Mad›-

mak Oteli’nin müze yap›lmas›, cemevlerinin iba-dethane olmas›, Diyanetin kald›r›lmas›na devletkula¤›n› kapat›yor. ‘Aç›l›m’a ve A‹HM karar›nara¤men okullarda zorunlu din dersleri okutul-maya devam ediyor. Di¤er yandan aç›klanan, Di-yanet ‹flleri Baflkanl›¤› Stratejik Plan›’nda ‘Dinive kurumu tehdit eden unsurlar’ listesinde Ale-viler taraf›ndan gündeme getirilen zorunlu dindersinin kald›r›lmas› talebi yer ald› ve bu talep

‘tehdit’ olarak de¤erlendirdi. Kürt aç›l›m›nda dabenzer durum yaflan›yor. Kürt sorunuyla ilgiligörüfllerini ve yaflad›klar›n› anlatan Hülya Av-flar’a “halk› kin, nefret ve düflmanl›¤a tahrik etti-¤i” iddias›yla soruflturma aç›l›rken, Kürtçe parkisimlerine de yasak kondu. Yan› s›ra mahkemeDTP’li Ayna, Demirtafl ve Tu¤luk'un mahkeme-ye zorla getirilmelerine karar verdi. Aç›l›m de-rinlefliyor! Sayfa 4

GÜNCEL Emperyalist dalgalar k›r›lmak zorundad›r SAYFA 3

28 y›l aradan sonra sorulan hesap

PERSPEKT‹FS A Y F A 8 Emperyalist-kapitalist sistem makyaj tazeliyor, faturas› ezilen kesimlere kesiliyor

Dünyada iflgal, ilhak, sömürü, ekonomik ve sosyal y›k›m ge-tiren, emekçilere köleleflme koflullar› dayatan emperyalistgüçlerin mali kurulufllar› IMF ve DB yeni sömürü ve y›k›mkararlar›n› almak üzere 6-7 Ekim’de ‹stanbul’da zirve yap›yor

Emekçi halklara ekonomik ve sosyal y›k›m, hak gasplar› reçete-lerinin sunulaca¤› toplant›ya karfl›, devrimci-demokratik kurum-lar ülkenin bir çok yerinde protesto eylemleri gerçeklefltiriyor;toplant›y› yapt›rmamak için ‘soka¤a eyleme’ ça¤r›s› yap›yor� �

Hindistan Baflbakan›:Maoistlerle olan

savafl› kaybediyoruz

Kulaks›z yüzbafl› olarak bilinen halk düflman› Aytekin ‹çmez MKP taraf›ndan cezaland›r›ld›Maoist Komünist Partisi, Dersim’de 1980 y›llar›nda halka ve devrimcilere uygulad›¤› iflkence ve katliamlarla ad›n› du-yurmufl ve bölgede “Kulaks›z Yüzbafl›” olarak bilinen Albay Aytekin ‹çmez’i, izini kaybettirip sakland›¤› Bursa’ya ba¤-l› Namazgâh Mahallesi'ndeki evinde ölümle cezaland›rd›¤›n› aç›klad›. Behzat Firik'e uygulad›¤› a¤›r iflkenceler ard›n-dan yakarak katletmesiyle ve Dersim’de bulundu¤u alt› y›l boyunca halka uygulad›¤› iflkence ve bask›lar-la bilindi¤ini vurgulayan MKP aç›klamas›nda, “Kenan Evren taraf›ndan, yapt›klar›ndan kaynakl›‘af’edilip Kayseri bölgesinde görevlendirilen Aytekin ‹çmez izini kaybettirse de devrimci adaleti-mizden kurtulamad›. Tarih bir kez daha göstermifltir, MKP halk›n belle¤idir. Belle¤imize kaz›-nanlar unutulmayacakt›r” dedi. SAYFA 2BEHZAT F‹R‹K

Cezaland›r›lan Emekli Albay A. ‹ÇMEZ

Page 2: 2 - 16 Ekim 2009 -  Sayı 162

6-7 Ekim, dünya ve ülkemiz halklar› aç›s›n-dan oldu¤u kadar devrimci güçler aç›s›n-dan da önemli bir tarih.Dünya halklar›na ve iflçi s›n›f›na kan kustu-ran, yeni demokratik halk ikdidar› ve sos-yalizm mücadelesine hukukuyla, ordusuy-la, amborgosuyla vb her türden araçlar›ylasald›ran emperyalistlerin, dünya emperya-list-kapitalist sistemine yeni yol haritas› çi-zecekleri IMF ve Dünya Bankas› zirvesi kri-tik bir yerde duruyor. DHF’nin de belirtti¤i gibi, “Tüm dünya halk-lar›n›n nefretini hak etmifl” IMF ve DünyaBankas›’n›n ülkemizde yapaca¤› bu kritikzirvede, emperyalist-kapitalist sisteminiçerisine girdi¤i ekonomik ve politik krizi vebu krizle daha da a盤a ç›kan dünya iflçi s›-n›f› ve halklar›n›n politik birlikteli¤i ve birbütün olarak dünyaya hakim olan sistem-lerinin çatlaklar› masaya yat›r›lacak. Bugün ülkemizde kurulan bu masan›n et-raf›nda, ezilen dünya haklar›n›n al›nterleri

ve empeyalist iflgallerde ölen milyonlarcainsan›n kanlar›yla kar›nlar›n› doyuran gericis›n›flar›n temsilcileri oturacak. Ve bu kanl›masada, yeni dönemde kanlar› içilecekdünya haklar›n›n gelece¤i konuflulacak;ezilen dünya halklar›n› daha çok sömürü,kan ve göz yafl› dökmelerine neden olacaksiyasi uygulamalar karar alt›na al›nacak. fiimdi ne yapmam›z gerekiyor! ‹MF ve Dünya Bankas›’na ülkeyi kar›fl kar›flsatan ve onlara zenginlik sunabilmek içinhalk› ili¤ine kadar sömürenlerin demokrasisosuna bulayarak belirledikleri çizgiler da-hilinde mi hareket edece¤iz, yoksa devrim-ci çizgimizi koruyarak, ezilen dünya halkla-r›n›n kan›yla beslenen bu zirveyi engelle-yebilmek için imkanlar›m›z› m› zorlayaca-¤›z?Evet, düm dünyan›n gözü bu zirvede. En-ternasyonal bir ruhla tüm iflçi s›n›f› veemekçilerin gözü de bu zirvedi. DHF’nin,gözünü bu zirveye çevirmifl olan ezilen

dünya halklar›n›n umudunu diri tutmak veemperyalizme karfl› entenasyonel devrimcibir bilinçle, dünya halklar›na s›rt›n› çeviren-lere ve uzlaflmac› tav›r tak›nalara karfl› “6ve 7 Ekim tarihlerinde IMF ve Dünya Banka-s› toplant›s›n›n yap›laca¤› salonu hedef ola-rak belirlemifl tüm kesimlerle, ortak hare-ket koflullar›n› yaratmaya özen gösterecekbir planlama ve yaklafl›m ile alanlarda ola-cak ve kongre vadisine yürüyecektir” aç›k-lamas›n› yapmas›, burjuva feodallerin de-mokrasi masallar› ile uyuyanlar› bir nebzede olsa, uykudan kald›rmaya dönük ger-çekçi bir ad›md›r. fiimdi, emperyalist-kapitalistlerin ak›l hoca-l›¤›n› yapt›klar›, devleti hakim komprodorburjuvazi ve feodal güçlerin halka ve dev-rimci komünist güçlere yönelik uygulad›¤›siyasi ve poliktik sald›r›lar› bofla düflürmekiçin bugün her zamkinden daha fazla birflekilde halk savafl›na yüklenip her koldanbu sald›r›lara karfl› örgütsel güçümüzü da-

ha da güçlü bir flekilde harekete geçirelim. fiimdi, her Maoist konumland›¤› alandahalk savafl›n›n birer öznesi oldu¤unu unut-madan, diyalektik bir flekilde ufak-büyükdemeden bütün görevleri yerine getirip ör-gütsel mekanizman›n politikalar›na kan ta-fl›mak için emperyalistlerin ve ülkemizdeufla¤› gerici s›n›flar›n halk içerisinde ko-numlan›¤› her mevziyi b›kmadan, geçiciyenilgileri göze alarak daha da güçlü döv-mek için öne at›lmal›d›r. Bugün emperya-lizme ve onun ülkemizdeki yerli uflaklar›navuraca¤›m›z her darbe, küçük de olsa, em-peryalist-kapitalist sistemin y›k›lmas›n›sa¤layacak ve onu parça parça zay›flataraketkisizlefltirecektir. Bu nedenle halk savafl›içerisinde konumland›¤›m›z alan faliyetler-mizdeki politik ve siyasi görevlerimizi kü-çümsemeden ve tersi olark da abartmadanyerine getirmek için devrimci sorumlulu¤u-muzun, tarihsel sorumlulu¤umuzun buyru-¤unu yerine getirelim.

YURT‹Ç‹ HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRKYap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314

YURTDIfiI HESAP NO:Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699

Abonelik Süresi Yurtiçi Yurtd›fl› 6 AYLIK 12 YTL 35 EURO1 YILLIK 24. YTL 70 EURO

ABONE OL - ABONE BULOKU - OKUT

ADANA- Yoksulluk nas›l anlat›l›r? Çaresizlik nas›l ifade edi-

lebilir? Egemenlerin tüm sald›r›lar›na, tüm yalanlar›na ra¤-

men yoksulun, yoksunun dip noktas› nas›l gösterilebilinir.

Belki hiçbiri yapamaz bunu. Fakat bir foto¤raf anlat›lmak

isteneni, ifade edilmek isteneni, çaresizli¤i ç›plak bir flekil-

de gösterir. Ve surat›m›za tokat gibi indirebilir. Evet, bak›p

da görememek; görüp de bakamamak…

Belki bir foto¤raf içimizi dindirmeyecektir. Ama söylene-

cek sözün hükümsüzlü¤ünü ilan edebilir yoruma ihtiyaç

duymadan… Zorla göç ettirilen Kürt emekçilerinin h›nca

h›nç doldu¤u sar› s›cak Çukurova diyar› kavurucu. S›cakla-

r›n kavurdu¤u bir ö¤le vakti varofllar›n kenti Adana’n›n so-

kaklar›nda yafll›ca bir insan. Bir omzunda kürek-kazma,

di¤erinde bir döviz. Dövizde; söyleyip de konuflamayan,

konuflup da söylemeyen, yani dile bir türlü gelemeyen flu

çaresiz cümle kalabal›klar›n flaflk›n bak›fllar› aras›nda göze

çarp›yor: “‹fiS‹ZL‹KTEN, PARASIZLIKTAN, AÇLIKTAN BÖBREK-

LER‹M‹ SATIYORUM.” Yoksullar›n, itilmifllerin, d›fllanm›fllar›n

ve ‘çaresizlerin’ kenti Adana’n›n varofllar› ve hemen yan›

bafl›nda neon ›fl›kl› o ‘ihtiflaml›’ vitrinleri göz kamaflt›r›c› bir

yan›lsama ile insan› bunaltmaya yetiyor. ‹nsanlar›n bo-

yunlar›na at›lm›fl sinsi bir ip ve bu ipten habersiz yaflam›

sürdürmek elbette olas› de¤il…

Devleti yönetenler, “Kusura bakmay›n, halkta para var” di-ye dursun, ifl bulamayan ve yoksullu¤un pençesinde k›v-ranan halk, çareyi ilaç tekellerinin deneylerinde denek ol-makta buluyor. Bundan birkaç y›l önce kimsenin yanafl-mak istemedi¤i kobayl›k, bugün dayat›lan çaresizlik nede-niyle 12 bin kiflinin “ekmek kap›s›” oldu. Denekler, 10 günboyunca vücutlar› çeflitli yeni ilaçlar›n enjekte edilerek de-nenmesi kar›fll›¤›nda 200 TL al›yor. Denek olmak için bafl-vuranlar›n ve baflvurusu kabul edilenlerin büyük k›sm›n›iflsizler olufltururken, onlar› ö¤renciler izliyor.

2 2-16 Ekim 2009 GÜNCEL

1980 Askeri faflist cuntas› döneminde Dersim’de yüz-bafl› olarak görev yapan, Ovac›k ilçesinde gerillaya dar-be vurabilmek için halka zorbal›k yapan, çocuk ve ka-

d›nlar dahi bölge halk›n› ak›l almaz ifl-kencelerden geçiren, özelikle

halk›n belle¤ine MKP [önce-li TKP(ML)] sempatizan›

Behzat Firik’i yakarakkatletmesiyle kaz›-

nan, bu “üstünhizmetinden” do-lay› devlet tara-f›ndan Albay rüt-besine ç›kart›lan“Kulaks›z Yübafl›”Aytekin ‹çmez,

MKP taraf›ndanölümle cezaland›r›l-

d›.

Devletin iflkencecicellat› cezaland›r›ld›

Maoist Komünist Partisi (MKP) Dersim’de1980 y›llar›nda halka ve devrimcilere karfl› uygulad›¤›iflkence ve katliamlarla ad›n› duyurmufl ve bölgede“Kulaks›z Yüzbafl›” olarak bilinen Albay Aytekin ‹çmez’iizini kaybettirip sakland›¤›, Bursa’ya ba¤l› NamazgâhMahallesi'ndeki evinde ölüm cezas› ile cezaland›rd›¤›n›aç›klad›. MKP cezaland›rmaya iliflkin e-posta yoluylabas›na ve kamuoyuna bilgilendirme yapt›. MKP Askeri Komitesi taraf›ndan yap›lan bilgilendirme-de, Aytekin ‹çmez’in 1980 askeri faflist darbesi süre-since Dersim’de görevlendirildi¤i, 6 y›ll›k görev süresiboyunca baflta devrimci-komünistler olmak üzerehalka bask› ve iflkence uygulad›¤› hat›rlat›larak, “Bas-k› ve iflkencede s›n›r tan›mayan, yoldafl›m›z Behzat Fi-

rik'i en a¤›r iflkencelerden geçirerek, 1981 Eylül'ündekatleden, Dersim halk› taraf›ndan "Kulaks›z Yüzbafl›"olarakda bilinen Aytekin ‹çmez ölümle cezaland›r›l-m›flt›r” denildi.

‘MKP halk›n belle¤idir;belle¤imize kaz›nanlar unutulmayacakt›r’Aytekin ‹çmez’in halka, devrimci ve komünistlere kar-fl› yapt›klar›ndan dolay› korku içerisinde saklan›p izinikaybettirdi¤i, fakat kendilerine gelen bir bilgilendirmeneticesinde yapt›klar› araflt›rma sonucunda bu halkdüflman› unsurun sakland›¤› yerin tespit edildi¤i belir-tilerek, “Komitemize ba¤l› Halk Kurtulufl Ordusu (HKO)milislerince 28 Eylül 2009 tarihinde halk düflman› un-sur Bursa'ya ba¤l› Namazgâh Mahallesi'ndeki evindeölüm cezas› ile cezaland›r›lm›flt›r” sözlerine yer verildi.12 Eylül faflist cuntas›n›n Dersim’de görevlendirdi¤iAytekin ‹çmez’in devrimci-komünistlere yapt›¤› ifl-kencelerle, 28 y›l önce MKP taraftar› Behzat Firik'e uy-gulad›¤› a¤›r iflkenceler ard›ndan yakarak katletme-siyle ve Dersim’de bulundu¤u alt› y›l boyunca halkauygulad›¤› iflkence ve bask›larla bilindi¤i vurgulayanaç›klamada, “Kenan Evren taraf›ndan yapt›klar›ndankaynakl› ‘af’edilip Kayseri bölgesinde görevlendirilenAytekin ‹çmez, izini kaybettirse de devrimci adaleti-mizden kurtulamad›. Tarih bir kez daha göstermifltir,MKP halk›n belle¤idir. Belle¤imize kaz›nanlar unutul-mayacakt›r” denildi.

Behzat Firik diri diri yak›larak katledilmiflti MKP’nin cezaland›rd›¤› devletin iflkenceci cellad› Ayte-kin ‹çmez, Karadeniz Ö¤retmen Okulu 2. s›n›f ö¤renci-si Behzat Firik’i 1981 y›l›n›n eylül ay›nda en a¤›r iflken-celerden geçirip abisinin gözleri önünde yakarak kat-letmiflti. ‹nsan›n kan›n donduran katletme olay› flöylegerçekleflmiflti:

1981 y›l›n›n Eylül ay›nda Dersim Ovac›k ilçesinde yer

alan Hülükufla¤› köyüne ba¤l› Kale Deresi (Derê Gare-

desi) Mezras›'na Yüzbafl› Aytekin ‹çmez denetiminde

bin kadar asker girifl yapar. Köyünde bulunan ve gün-

lük rutin ifllerini yapan Behzat Firik, ‹çmez denetimin-

deki askerler taraf›ndan evinden al›narak, ormanda

sorguya çekilir.

Sorgulamay› bizzat bölgede halka ve devrimcilere

karfl› uygulad›¤› iflkencelerle tan›nan "Kulaks›z" ola-

rak bilinen Yüzbafl› Aytekin ‹çmez yönetiyordu. Sor-

gulamada Behzat Firik'ten HKO (önceli T‹KKO) gerillala-

r›n›n yerlerine iliflkin bilgi almak isteyen ‹çmez, Beh-

zat’› konuflturabilmek için kardeflinin gözleri önünde

diri diri yakarak katletti.

Yüzbafl› ‹çmez, yanan ateflte kor haline getirdi¤i ka-

saturas› ile Firik’in gözlerini, vücudunun çeflitli yerleri-

ni da¤lar. ‹flkence süresince ‹çmez’in sorular› karfl›s›n-

da “ser verip s›r vermeyen” Firik, bedeni a¤›r iflkence-

den geçirilip, diri diri kardeflinin gözleri önünde yak›-

larak katledildi.

Firik’i diri diri yakarak katleden Yüzbafl› Aytekin ‹ç-

mez ayr›ca, Firik’in cans›z bedenine kurflun s›karak

kudurganl›¤›n› dindirmeye çal›flm›flt›.

Bu ak›l almaz vahflet önce Dersim’de sonra tüm ülke-

de halk taraf›ndan büyük bir öfkeyle karfl›land›. Öze-

likle Behzat’›n diri diri gözlerinin önünde yak›lmas›na

tan›k olan erkek kardefli olay›n etkisinden hiç bir za-

man kurtulamad›. Behzat’›n babas› Seyfi Bava bölge-

de bilinen ad›yla Firik Dede, o¤lunun ard›ndan

2007’deki ölümüne kadar yasa gömüldü. Birçok halk

ozan› Behzat’›n direnifli ve karfl›laflt›¤› devlet vahfleti

için fliirler ve türküler yazd›.

“Halka ve devrimcilere yönelik ifllenen hiçbir suç cezas›z kalmayacak”

MKP bir halk düflman›n› daha ölümle cezaland›rd›

‹LANMeral, Zeynep, Veli KAHRAMAN (13 Ekim ’93)

‹nsan içinde tekleflti¤i ve yaln›zlaflt›¤› zaman, afla¤›vahflet ça¤›n›n içine düflmüfl, zavall›laflm›flt›r. Bu ne-denledir ki, zorbalar hep parçalay›p yok etmek iste-mifllerdir, yaflama mütevaz› ve ince bakanlar›. Özüne,topra¤›na, köküne, tarihine, mezar›na yabanc›laflt›r-mak amac›yla insan›n düfllerini, hayallerini, ütopyalar›-n› da elerinden al›p iflgale u¤ratmak istemifllerdir...On alt› y›l önce bunu denemek isteyenlere cevab›, be-belerin isimlerinizi almas›yla verdik… Ço¤ald›n›z… Ci-vanlar›m›z, halk›n›n renklerine, köklerinin bilincine ya-banc›laflmadan zay›fl›¤a düflmediler. Ateflte ve toprakda özlemlerini, ac›lar›n› yo¤urarak sizlerin huzurundabüyüdüler. Sizler gibi ince, mütevaz› bak›yorlar insa-na… ‹nsandan ö¤rendiklerini yaflam›n bengi suyundaar›nd›r›p, güzelliklere can olup büyütüyorlar. Birbirimize s›k› s›k›ya sar›l›p, sizlerin flahitli¤inde veri-len sözlerimizi her yeni günde tazeliyoruz...

Aileniz

Ölümsüzlü¤ünün 3. y›ldönümünde BülentKARATAfi'› sayg›yla an›yoruz.

HOZAT DHF

SÖZÜN B‹TT‹⁄‹ AN

PARASIZLIK DENEK YAPTI

Page 3: 2 - 16 Ekim 2009 -  Sayı 162

Maoist komünistler tarihe ve bilime yaslanarak kufland›¤› s›n›fbilincini, devrim yasas›n›, iktidarlaflma perspektifini gerçeklefl-tirdikleri eylemle dost ve düflmana bir kez daha ilan etmifltir.Marksizm-Leninizm-Maoizm bilimsel ideolojisinin kudretini ya-flamla da bütünlefltirerek, bu k›z›l bayra¤› bir kez daha dalga-land›rm›flt›r. Halklara sevinç, düflmana korku salan ve gücünü yaflam denendevrim yasas›ndan alan bu eylem, ezilenlerin kurtulufl ve öz-gürlük tarihine ve mücadelesine onurlu bir flekilde yaz›lm›flt›r.Emperyalist haydutlar›n ve ufla¤› Türk hâkim s›n›flar›n›n halkakan, y›k›m, sömürü ya¤d›rd›¤› 1980 askeri faflist darbesini an-latmaya gerek yok. Türk hakim s›n›flar›n›n ordusu ve subay›Aytekin ‹çmezler, bu faflist darbeyle birlikte, efendileri ad›naDersim halk›n›, devrimci ve komünistleri bo¤mak, zulmetmekve kan dökmek için görevlendirilmiflti. Türk ordusunun sad›ksubay› Aytekin ‹çmez, görev süresi boyunca baflta devrimci-komünistler olmak üzere halka en a¤›r iflkenceleri icra etmiflti.6 y›l boyunca kendisinden en a¤›r iflkenceleri gören 7’den 70’eDersim halk›, ‘Kulaks›z Yüzbafl›’ olarak bilinen Aytekin ‹çmez’iiyi tan›r ve belleklerine kaz›nm›flt›r. Dersim’de her ailenin ‹ç-mez’in iflkencelerine, bask›lar›na dair söyleyecek bir sözü, an-latacak ac› ve c›¤l›klarla dolu bir an›s› vard›r. Zira ‘karn›n›zda te-röristleri tafl›yorsunuz” diyerek hamile kad›nlar› dipçikleyenYüzbafl› Aytekin ‹çmez’in ta kendisidir. Tarih, 1981 Eylül’ünü

sayfalar›na, halk›n ise belleklerine kaz›m›flt›r. Eylül 1981’de ‹ç-mez, 1000 kadar askeriyle bir köye girer ve Behzat Firik’i orma-na götürerek sorguya çeker. Behzat Firik’ten, devrimci-komü-nistlere dair bilgi vermesi istenir. Abisi a¤aca ba¤lanarak Beh-zat’›n karfl›s›na dikilir. Uygulad›¤› bask› ve iflkencelerde s›n›r ta-n›mayan Aytekin ‹çmez, kor haline getirdi¤i kasaturas›yla Beh-zat’›n gözlerini ve vücudunun çeflitli yerlerini da¤lar. Ayaklar›n›atefle sokar, daha sonra ise diri diri yakar. Kuflkusuz tarih ve s›-n›f gerçekli¤ini bilmeyenler yapt›klar› iflkencelerin, bask›lar›nnas›l bir bedel ödetece¤ini de göremezler. Devrim yasas›n›n, s›-n›f kininin y›k›c›l›¤› alt›nda korku içinde ve zavall›ca bir yaflamsürmeye mahkum olurlar. Her fley kendi tarihiyle vard›r, kendi tarihi bütünlü¤ü içindekavran›r ve her fley kendi tarihiyle anlaml›d›r. Bu bir yasad›r.Yasa ayn› zamanda hükümdür. Tarih bellektir. Belle¤i olmayanbir halk›n kudreti de, sözü de yoktur. Belle¤ini unutan hiçbirfleyin nihai zaferi olamaz. Belle¤e kaz›nanlar›n unutulmas›, erya da geç tarihin duvar›na çarpar. Komünistler, insanl›¤› kurtu-lufla ve özgürlü¤e götürecek olan komünist örgütler varl›kalanlar›n›, hareketlerini, meflruluklar›n› tarihten, bu tarihin ger-çeklerinden al›r. Komünistlerin ideolojisinin, siyasal çizgilerinin,ilkelerinin kayna¤›nda tarih, bu tarihin verdi¤i meflruluk vard›r.Ve kuflkusuz bu tarihi kuflanacak biricik temel ise bilimin takendisidir. Dolay›s›yla komünistler yaflam denen devrim yasa-

s›yla yani bilimsellikle tarihteki rolünü icra ederler. Bunun d›-fl›nda Maoist komünistlerin bir k›lavuzu, de¤erler dizisi yoktur.Zira yaflam›n devrimcisi olmaz; yaflam›n kendisi devrimcidir.Yaflam içerisinde yer alarak ve bilimsel yöntemlerle müdaha-le edip de¤ifltirerek devrimci olunur. Maoist komünistlerin halkdüflman›-karfl› devrimci bir unsura yönelik gerçeklefltirildi¤i ce-zaland›rma eylemi az önce izah etmeye çal›flt›klar›m›z do¤rul-tusunda görülmeli, bilince ç›kar›lmal›d›r.Marksizm-Leninizm-Maoizm, ahlaki kurallar bütünü sunmaz,dogmalar havuzu asla de¤ildir. Gerçekli¤in ve bu gerçekli¤e bi-linçli bir praksisle müdahale etmenin bilimidir. Bu nedenleMaoist komünistler hiçbir flekilde s›n›f mücadelesi ve ikdidarperspektefinden yoksun bir ‘intikam güdüsü’ tafl›maz, aksinedevrimci intikam› s›n›f kininin ve iktidar mücadelesini birparças› olarak görüp ele al›r. Gerici hâkim s›n›flar›n ‘kan dava-s›’ anlay›fl›yla hareket etmez. ‹ntikam alarak sorunun ortadankald›r›laca¤› bilinciyle hareket edilemez. Soruna bir iki iflkence-ci katilin öldürülmesi biçiminde yaklaflmaz; aksine sorunun bi-rey sorunu de¤il, sistem sorunu oldu¤unu ilke olarak beyaneder. Dolay›s›yla hakim s›n›flardan kendi generalini, polisini, te-tikçisini vb. yarg›lamas›n› istemez. En basit örne¤iyle ‘12 Eylüldarbecileri yarg›lans›n’ talebini s›n›fsal ve ideolojik bir sorunolarak görür. Maoist komünistler ‘cezaland›rma’ ad› alt›nda‘dostlar al›flveriflte görsün’ siyasetine tamah etmez. Maoist ko-

münistlerin ‘sansasyonel eylem’ yapma ve bunun üzerinden

kendisini var etme gibi ne bir ideolojisi ne de bir politikas› var-

d›r. ‹çmez’in cezaland›r›lmas› eylemi de basit bir ‘dedektiflik

yap›larak uzun y›llar aradan sonra bir halk düflman›n›n ceza-

land›r›lmas›’ gibi basit bir yaklfl›mla ele al›namaz. Gerek seçilen

hedef gerekse pratik icras› bak›m›ndan son derece yerinde

oldu¤u ortada olan bu eylem ‹çmez flahs›nda hakim s›n›flar›

vurmufltur. fiunun alt›n› kal›nca çizmeliyiz ki Maoist komünist-

lerin kini varsa o da s›n›f kinidir. Bu kin, s›n›f bilincinden ve ide-

olojisinden ileri gelir. Dolay›s›yla savaflmak, öldürmek, cezalan-

d›rmak vb. pratikler bir istem, bir niyet meselesi asla de¤ildir.

Tam da ezen-ezilen çeliflkisinin tarihi gerçekli¤i ve yasas›d›r.

Tarihin zorudur; uzlaflmaz çeliflkilerin çat›flk›s›d›r. Laf› uzatma-

ya hiç gerek yok: Maoist komünistlerin halk düflman› Aytekin

‹çmez’i cezaland›rma eylemi basit bir intikam duygusunun

yönlendirdi¤i bir eylem de¤ildir. Bu eylem, devrimin stratejik

tafl›d›r-sembolüdür. Halk Savafl›’n›n somutlaflm›fl halidir ve hiç

kuflku yok ki iktidar perspektifi hareketlidir. Evet, tarihe ve bi-

lime dayanarak, onlar› kucaklayan MLM ideoloji rehberli¤inde

ezilenleri devrime ve iktidara tafl›yacak bilinç bu eylemin ebe-

sidir. Tarih bellektir, belle¤imize kaz›nanlar unutulmayacakt›r.

Halk düflmanlar›ndan dün hesap soruldu¤u gibi, bundan sonra

da hesap sorulacakt›r. Tarih ve yaflam bize bunu zor kofluyor!

‘Yarg›lans›n’ demek yetmez...‹smail UçarSINIF TAVRI

32-16 Ekim 2009

Emperyalizmin tafleronu Türk devleti, hakim s›n›flar›n arkalad›kla-r› emperyalist fazlal›¤› sa¤a-sola yalpalamadan tafl›mak zorunda-d›rlar, baflka flanslar› yoktur. Kervan›n bafl›n› çekmek, somut ola-rak iktidar› elinde tutan kesimin yükümlülü¤üdür. Semerdeki yü-kü devirmeden tafl›man›n gere¤i, iktidardaki kesimin iktidar›n›sürdürmesinin flart› olup, bu, di¤er kliklerle dalafl› bak›m›ndan datayin edicidir. TC devletinin emperyalizmin dayatt›¤› görev karfl›-s›nda itirazda bulunma ve ifli gevflekten almas›n›n imkan› yoktur.Ya görevleri sadakatle yürütüp karfl›l›¤›nda emperyalist dünyan›nbir parças› olarak belli imtiyazlara sahip olacak ya da emperyalistsofradan tamamen d›fllanacak, bafl›na olmad›k ifller gelecek. Bu-nu bilen TC devleti emperyalizme yaslanarak onun ayaklar› alt›n-da kalmay› tercih etmektedir-etmek zorundad›r. Bu kabul ve görev çerçevesinde ve tabiî ki emperyalizmin kendi-sine biçti¤i misyona uygun olarak “yeniden yap›lanma” süreciniher fleyi göze alarak yürütmektedir. ‹flte “aç›l›mlarla” dolu geliflensüreç bu zeminde bafllam›fl olup devam ettirilmektedir. Türk ha-kim s›n›flar› içinde belli sanc›lara yol açan geliflmeler, bu sürecinönünde engel olma niteli¤inde de¤ildir, olamaz da. ABD’nin süre-ci destekleyen aç›klamas› ve AB’nin ilerleme raporuna yans›yarakövgü alan bu ad›mlar, sürecin emperyalist nitelik ve boyutunu so-mutlamaya yeterken, sürecin ilerletilmesinin arka plan›n› da aç›-¤a vuruyor. Süreç emperyalizmin dayatt›¤› gerici uyum ve “yap›-lanma” sürecidir. Bin kez söylense de azd›r ki, süreç ezilen ulus vehalklar›m›z›n aleyhine geliflen tasfiyeci, karfl›-devrimci bir süreçtir.Nihayetinde emperyalist demir perde örülerek s›n›f mücadelesien dibe itilmek istenmektedir. Paylafl›m savafllar› sonucu sa¤la-nan emperyalist antlaflmalar, günümüz koflullar›nda “yeniden ya-p›land›rma” gibi stratejilerle yürütülmektedir. Bu bir emperyalistpaylafl›md›r.Tarihsel bir süreç iflleyerek gelifliyor ki, devrimci s›n›flar cephesiolarak bunu görmemek ve kay›ts›z kalmak vahim sonuçlara yolaçan bir hata olur. Gelifltirilen süreç dünyay› emperyalizmin cen-netine, ezilen milyarlar›n cehennemine çevirme projesi olup, ül-kemizin kapsaml› olarak terbiyeye tabi tutulmas›, bu emperyalistcennetin yarat›lmas›nda önemli bir yer tutmaktad›r.Emperyalist amaçlar ve pratik geliflmelerin yönü aç›kça gösteriyorki Ortado¤u, Kafkasya, Balkanlar, Avrasya denen bu genifl bölge-de emperyalist inisiyatif kusursuz bir biçimde tesis edilmek isten-mektedir. Yeni emperyalist emellere ayk›r› düflen, tam uyumgöstermeyen tüm “ar›zalar” giderilmek ve yeni düzenlemeler ya-p›lmak istenmektedir. Bu düzenlemelerin; özgürlükler bahfletme-yece¤i, ulus ve halklar›n kardeflli¤ini sa¤lamay› hedeflemeyece¤iaç›kt›r. Bilakis, emperyalizmin temel politikas›; sorunlar› derinlefl-tirip aç›k yara olarak saklamak ve ihtiyaç duydu¤unda kullanmaküzere el alt›nda tutmakt›r. Tarihsel sorunlar›n varl›¤› ve yaflanm›flolan tarihi haks›zl›klar›n hiç biri emperyalizmden ba¤›ms›z de¤il-dir. O, ne tarihsel haks›zl›k ve sorunlar›, ne de tarihten kaynakl›olarak gündeme gelen günün hiçbir sorununu çözme yetisinde veniyetinde de¤ildir, asla da olamaz. Dünya toplumlar› tarihi bunaflahittir. Dinmek bilmeyen yara olan Filistin sorunu, Yugoslav-ya’daki kurumayan kan gölü, Irak ve Afganistan’daki sivil, kad›n,çocuk tan›mayan katliamlar, bitmeyen ölümler bu gerçekli¤i hay-k›rmaktad›r.

Emperyalist stratejinin hedefleri ve do¤uraca¤› so-nuçlarfiu halde, emperyalizmin içine girdi¤i yeni yönelimlerinin bizlereyans›mas›n›n neler olaca¤›n› tan›mlamak zorunludur:Bir: Emperyalizm, Türk devletini daha da güçlü bir ‹srail haline ge-tirip bölgede ifllerini bunun üzerinden yürütmeyi düflünmektedir.Bu anlamda Türk devletine bir misyon biçildi¤i ve bu ba¤lamdada bölgede öne ç›kar›laca¤›, bir bölgesel otorite-güç haline getiri-lece¤i belirmektedir. ‹ki: Söz konusu bölgede Türk kökenli ulus veya devletlerin nüfus-sal varl›¤› ve bunlar›n özellikle bulunduklar› alan itibar›yla tafl›d›k-lar› önemle birlikte, Türk devletinin bunlar üzerinde sa¤layaca¤›etkidir. Türk devleti vas›tas›yla buralar›n kontrol ve denetimeal›nmas›n›n daha olanakl› ve kolay olaca¤› hesaplanmaktad›r.Üç: Türk devletinin Müslüman bir ülke olmas›yla birlikte hükü-metteki partinin ‹slami bir yap›da olarak, ‹slami dünya ve bölge-deki genifl Müslüman toplumlar üzerindeki etkisi bak›m›ndan,bölge aktörü olarak biçilmifl kaftand›r. Öte yandan, TC’nin iyi bir

stratejik uflak olmas›, bölgenin belli bafll› büyük devletlerinden ol-mas› ve askeri güç aç›s›ndan küçümsenemez durumu, TC’nin uy-gun bir bölge jandarmas› olmas›n› olanakl› k›lmaktad›r. Dört: Türk devleti, ABD’nin karfl›s›na dikilmifl olan Rusya’n›n yak›nkomflusu olma durumuyla, Rusya’ya karfl› kullan›lmas› aç›s›ndanbölgede aktör olarak gelifltirilmesi tercih edilmektedir.Befl: Bölgede bulunan ‹ran’›n ABD karfl›tl›¤› temelinde yükselmesive yine kendi karfl›t› olan Rusya-Çin ittifak›na yak›n olmas› anla-m›nda, bölgede ABD aleyhine temsil etti¤i konum yada bölgedengeleri aç›s›ndan oynad›¤› rol itibar›yla, ABD’nin Türk devletini‹ran’a karfl› bölgesel güç haline getirerek, ‹ran’a karfl› kullanmas›ve benzeri aç›s›ndan da Türk devletine misyon biçilerek bölgeselaktör haline getirilmesi planlanmaktad›r. Alt›: Türk devletinin co¤rafi konumuyla petrol ve enerji kaynak-lar›n›n geçifl güzergah› olarak kapsad›¤› konumu ve bu yollar›kontrol ederek sahip oldu¤u avantajlarla Rusya ile Avrupa aras›n-daki bu alan hukukunda oynayaca¤› rol ile önem kazanan statü-sü, su kaynaklar› aç›s›ndan korudu¤u avantajlarla birçok bölgedevleti üzerinde güçlü bir pazarl›k imkan›na sahip olmas› gibiözellikler, ABD’nin Türk devletini elinde tutmak suretiyle bölgedegüç yapmas›na yetecek sebeplerdir.Yedi: Özellikle bölgede emperyalist dengeler aç›s›ndan TC’nin oy-nad›¤› rol, onu kaç›n›lmaz olarak emperyalizmin ilgi oda¤› halinegetirmektedir. Sekiz: Tüm bunlara uygun olarak, “yeniden yap›lanarak” iç sorunve meselelerini önemli oranda gidererek belli bir istikrar kazan›pemperyalizmin yedek lasti¤i olarak güçlenmesi tasarlanmaktad›r. Dokuz: Yine bunlara ba¤l› olarak, “yeniden yap›lanma” çerçeve-sinde bölgede ABD lehine duran veya duracak olan devlet veyauluslarla sorunlar›n› belli bir düzeyde hal edip, bunlarla ABD’ninmenfaatleri süresince de olsa iyi iliflkiler içinde bulunarak güçlübir ABD yanl›s› cepheyi Rusya’ya karfl› temsil edip oluflturma ere-¤iyle kapsaml› “aç›l›m” politikas› uygulat›lmakta, bu süreli¤ine deolsa Türk devleti daha güçlü bir uflak olarak tesis edilmek isten-mektedir.On: “Aç›l›m” ve “demokratikleflme” gevezeliklerinin alt›ndakimaksat bunlardan ibarettir. Dikkat edilir ve geçmifl tarihe göz at›-l›rsa, hakim s›n›flar›n demokrasiden dem vurmalar›n›n alt›nda dai-ma sald›r› ve bask› politikalar›n›n geçirilmesi ve faflizmin azg›n sal-d›r›lar› gündeme gelmifltir. fiimdi çok daha güçlü olarak kopar›lan“demokratikleflme”, “Aç›l›m” f›rt›nalar› göstermektedir ki, çok da-ha kapsaml› bask› ve sald›r›lar gündeme gelecektir. Yap›lan ma-nipülasyonla, hem faflizm daha güçlü hortlat›lacak ve hem de ül-ke sonuna kadar emperyalizme peflkefl çekilip onun bir eyaleti

durumuna getirilecektir.On bir: “Aç›l›mlar” da “Kürt aç›l›m›” denen fley de iflte bu büyükplan›n birer parças› durumundad›rlar.On ik: En kaç›n›lmaz sonuçlardan biri ya da emperyalist projeninülke hakim s›n›flar›nca faflist iktidarlar›n›n pekifltirilmesi olarak dayürütülmesinin tabii bir sonucu; Kürt ulusal hareketi ve ülke dev-rimci s›n›f hareketinin ciddi flekilde darbelenmesi, ülkenin koyubir karanl›¤a gömülmesi çabas› olacakt›r.Evet, gelifltirilen bu emperyalist süreç bir yan›yla s›ralad›¤›m›z gi-biyken, bunun kaç›n›lmaz olarak gelecekte yaflanacak bir tak›msonuçlar› da olacakt›r:Bir: Türk devletinin bölgede ABD’nin üssü olarak di¤er bölge ülke-leriyle karfl› karfl›ya gelmesi. Genifl bölgenin ‹srail’i haline gelmesi.Yani bölgenin sald›rgan gücü olup, emperyalist huzursuzluk kay-na¤› olmas›.‹ki: Türk devletinin Rusya ile çeliflki ve çat›flmalara sürüklenmesi,bir mafla olarak kullan›lmas›.Üç: Türk devletinin ‹ran ile ayn› çat›flma sürecine sürülerek kulla-n›lmas›.Dört: Yunanistan ve Ermenistan ile daha büyük sorunlar›n göbe-¤ine sürüklenerek gelecekte ciddi sorunlar yaflamas›.Befl: Bölgede bir bölge savafl kayna¤› ve sald›rgan bir devlet hali-ne getirilmesi. ‹flte do¤acak olan sonuçlar özlü olarak bunlard›r. Çünkü imzala-nan yeni anlaflma ve çözümler emperyalizmin dönemsel ç›karla-r›na uygun olarak düzenlenmektedir. Gelecekteki dengelerin de-¤iflimi, bu “çözülmüfl” gibi görünen sorunlar› daha üst boyutlardagündeme getirecektir. Yap›lan anlaflma ve “çözümler” demokra-tik olmad›¤› gibi, kal›c› çözümler olmay›p kal›c› bar›fl› ve dostlu¤ubeslemekten uzakt›r-böyle olmas› emperyalist ç›karlar gere¤i dü-zenlenmifl olmas›nda yatmaktad›r. Gerçek çözüm ve karfl›l›kl› ç›-karlar temelinde de¤il, emperyalizmin ç›karlar›na uygun düzenle-melerdir.

TC’nin yürüttü¤ü emperyalist projenin kapsam›Hemen belirtelim ki, yürütülen proje ulusal nitelikte de¤il ulusla-raras› niteliktedir. Projenin emperyalist proje olmas› bunu aç›kla-yan esas kan›tt›r. Gelifltirilen projenin uluslararas› niteli¤i, projeyekarfl› ç›k›fl›n uluslararas› düzlemde yürütülmesi gerekti¤ini göster-mektedir. Bu vurgudan sonra ülkemiz somutundaki geliflmeyi biraç›dan özetle incelersek:Türk devletinin yetkilendirilmifl memurlar›, Ermenistan yetkilile-riyle “protokol parafa” ederek, K›br›s sorununda görüflmeler yürü-terek, Ruhban okulunun aç›lmas›n› dillendirerek “aç›l›mlar›n›n”

muhtevas›nda önemli ipuçlar›n› verdiler. Ancak, bunlar›n ne kadar“bofl” oldu¤u ve tabii ki emperyalist projeye dayand›klar› da aç›k-lanm›fl oldu. ABD ve AB’nin süreci alenen desteklemesi de bunukan›tl›yor zaten. Gelifltirilen “aç›l›m” ad›mlar›n›n gerçek çözümle-re dayanmay›p, tam tersine sorunlar› muhafaza ederek gelecek-te daha fazla derinlefltirece¤i her bak›mdan bellidir. Temel sorun-lar korunmak kayd›yla, sorunlu taraflar›n bu sorunlar üzerindeemperyalist ç›karlar gere¤i birbirileriyle bir hukuka zorlanmalar›biçiminde gelifltirilen süreç, ilgili taraflar›n sorunlar›n› çözemeye-ce¤i gibi, daha derin nizalarla karfl› karfl›ya getirilmelerinden bafl-ka anlam tafl›maz. Bu bak›mdan uygulanmaya konan emperyalistprojelerle daha büyük çat›flmalar›n haz›rland›¤›n› söylemek isa-betli olacakt›r. Gelecek bölgesel savafllarla belirecek ki, emperya-lizmin haz›rlad›¤› budur-stratejisi budur. Çünkü, savafl olmadan,ulus ve halklar bir birine k›rd›r›lmadan tahakkümünü sürdürmesidüflünülemez.K›br›s sorununda, sorun K›br›s’ta yaflayan milletlerin kendi irade-sine b›rak›l›p garantörlükler ve iflgalci tahakküm ortadan kald›r›l-madan asla çözüme kavuflturulamaz. Bu gerçekler “aç›l›mlar›n”handikaplar›n› gösterdi¤i gibi, içeri¤inin emperyalist ç›karlardanöteye geçmedi¤ini de gösterir. Kürt ulusal sorunu da bunun en somut örne¤idir. Kürt ulusununba¤›ms›zl›k hakk› tan›nmadan ve ulusal eflitlik prensibine ba¤l›kal›nmadan, tüm gerçekler inkar edilerek “çözülece¤i” söylen-mektedir. Bu koca bir yaland›r. Kürt ulusal sorunu devam edecek-tir ve ancak devrimci yolla çözülebilecektir. Bu gerçekli¤e ra¤-men, ulusal hareketin buna bel ba¤lamas› ve özellikle de devrim-ci hareketlerin bu süreci olumlayarak destekler duruma düflmesianlafl›l›r olamaz. Sözünü etti¤imiz emperyalist sürece karfl› ç›k›fl›m›z› somut koflul-lar›m›za indirgeyerek biçimlendirmemiz flartt›r. Emekçi halklar›nbirli¤i ve kardeflli¤i temelinde s›n›f hareketini yükseltmek temelihtiyaçt›r. Uluslar›n ba¤›ms›zl›k hakk›n›n kay›ts›z flarts›z tan›nma-s›, uluslar›n kendi iradelerine ba¤l› olarak eflit haklarda onurlu de-mokratik birli¤i ve kardeflli¤i fliar›yla sürece yan›t vermek ikinciihtiyaçt›r. Türkiye-Kuzey Kürdistan’da gerek Kürt ulusal hareketinin ve ge-rekse de s›n›f hareketinin tasfiye edilmesi somut hedefiyle yürü-tülen ve genifl kapsam› s›n›r afl›r› sorunlara taflarak ülkeler aras›sorunlar› da ihtiva eden emperyalist “aç›l›m3 sürecine karfl›; tümkomünist ve devrimci güçler baflta olmak üzere, bütün demokra-tik kurum ve örgütlenmeler ve tek tek ayd›n, demokrat, ilerici ki-flilerle genifl bir cephenin yarat›larak mücadelenin yükseltilmesizorunlu somut görevdir.

Devrimci ulusal hareket ve di¤er devrimci hareket-lerle ideolojik-politik çizgide ayr›fl›yoruzHerkesçe bilinen aç›k gerçeklerde ayk›r› fleyler söylemek para-doksal bir durumdan öteye anlam tafl›maz. Fakat bu s›kl›kla gö-rülür. O halde tek gerçek karfl›s›nda kavray›fltaki farkl›laflma; ger-çe¤i hangi bak›fl aç›s›yla, hangi amaçla ve hangi ç›karlara göre eleald›¤›m›zla ilgi olarak ortaya ç›kar. Yani tek gerçek karfl›s›nda al-d›¤›m›z ayr› tutumlar kaç›n›lmaz olarak felsefi ideolojimizden kay-naklan›r ve buradaki ayr›fl›m›m›z›-farl› niteli¤imizi yans›tarak gös-terirler. S›n›f damgas› tafl›mayan bir tek görüfl yoktur. Türk hakim s›n›flar›n›n emperyalizmin icazetini alarak yürüttükle-ri ve tasfiye içeri¤i her aflamada net olan emperyalist projeningerçeklefltirilmesi sürecine karfl› ulusal hareketten tutal›m da ül-kemiz devrimci hareketinin büyük bir bölümüne kadarki geniflyelpaze ile bizler aras›ndaki farkl›laflma iflte bu dünya görüflü veideolojik doku farkl›l›¤›ndan kaynaklanmaktad›r. Bizlerin “tasfiye”kavram›n›, onlar›n ise “çözüm” kavram›n› kullanarak farkl› aç›lar-dan tan›mlad›¤›m›z ve bu tezatl›kla aç›klama farkl›l›¤›na düflme-miz; sürecin temel özelliklerinden, amaçlar›ndan, ne güdülerlehangi s›n›f taraflar›nca ve hangi s›n›flar ç›kar›na, hangi özle kimlertaraf›ndan yürütülmesine kadar bir dizi faktöre dayand›¤› gibi,devrimci felsefe ve ideolojik yaklafl›mlar›m›zdan ileri gelip, bura-lardaki farkl›l›klar›m›z› kan›tlamaktad›r. Bizlerin tutum ve yaklafl›-m› devrimci siyasete uygundur. Di¤er yaklafl›m, devrimci aç›dankusurlu, siyaset aç›s›ndan takatsizdir.

Emperyalist dalgalar k›r›lmak zorundad›r

GÜNDEM

Page 4: 2 - 16 Ekim 2009 -  Sayı 162

4 2-16 Ekim 2009 GÜNCEL

Devletin ‘demokratikleflme’ hamleleri son dö-nemde ‘Kürt aç›l›m›’na kilitlenmifl olsa da, aç›l›msepetinde Alavi aç›l›m› da var. Kürt aç›l›m›ylaKürtlere imha ve inkar› reva gören devlet, Alevi-lere de bir ‘aç›l›m’ iyili¤i düflünmüfl. Devletin,4’ncüsünü düzenledi¤i ‘Alevi Çal›fltay›’nda, soru-nun birinci derecede muhatab› olan Alevi örgüt-leri yok!

Sisteminin ihtiyaçlar› çerçevesinde aç›l›m ya¤-muruna tutldu¤umuz bugünlerde devlet, ‘de-mokratikleflme’ ad› alt›nda Alevilere dönük yenibir örtülü asimilasyon politikas› olarak ‘Alevi Ça-l›fltay›’ bafllatm›flt›. Türk Ocaklar› ve hatta MÜS‹-AD gibi Alevili¤i yok sayan kurumlar›n da davetedildi¤i ve ço¤unlu¤u oluflturdu¤u çal›fltay sonu-cunda, kat›lan tüm kurumlar›n sunumlar›ndanyararlan›larak bir aç›l›m haz›rlanaca¤› öne sürü-lüyor. Ancak kat›l›mc›lar›n ço¤unlu¤unun TürkOcaklar› gibi devlet güdümlü kurulufllar olmas›,ç›kacak sonuçta ilerici, demokratik Alevi örgütle-rinin pek bir sözünün olmayaca¤›n› gösteriyor.Ötesinde Alevileri, onlar›n taleplerini, inançlar›n›ve haklar›n› görmezden gelerek Alevi ‘sorun’unuyaratan develetin bu çal›fltay› düzenlemesi bile,bu çal›fltaydan Alevilerin taleplerini dikkate alan,demokratik bir sonucun ç›kmayaca¤›n›n delilidir.

Demokrasi ve çal›fltay laflar›n› diline dolayandevlet; Alevilerin taleplerine aras›nda yer alanzorunlu din derslerinin kald›r›lmas›, Mad›makOteli’nin müze yap›lmas›, cemevlerinin ibadet-

hane olarak kabul edilmesi, Diyanet’in kald›r›l-mas› ve Hac›bektafl-› Veli Dergâh›’n›n Alevilereverilmesine dönük taleplerine ise hala kulaklar›-n› kapat›yor. Yeni e¤itim ö¤retim y›l›nda da zo-runlu din derslerinin devam etmesi devletin ge-leneksel politikas›ndan vazgeçmeyece¤ini vesözkonusu aç›l›m›n ne menem bir fley oldu¤unugösteriyor.

'Zorunlu din dersi kald›r›ls›n' talebi Di-yanet için tehditmifl!

Dinayet ‹flleri Baflkanl›¤›, kurumlar›n› ve ‹slam di-nini tehdit listesi oluflturdu. ‘Diyanet ‹flleri Bafl-kanl›¤› Stratejik Plan›’nda ‘Dini ve kurumu tehditeden unsurlar’ listesinde Aleviler taraf›ndan gün-deme getirilen zorunlu din dersinin kald›r›lmas›talebi “Kimi çevrelerce zorunlu din ö¤retimininkald›r›lmas› taleplerinin olmas›” fleklinde yer ald›.

Alevilerin A‹HM ve Dan›fltay karar› ile hakl› olduk-lar› kabul görmesine ra¤men, bunu uygulama-yan hükümet bu da yetmiyormufl gibi, Dinayetgibi kurumlar›yla Alevilere aba alt›ndan sopagösteriyor.

Aleviler büyük mitinge haz›rlan›yor

Alevi örgütleri yapt›klar› her eylemde dile getir-dikleri zorunlu din derslerinin kald›r›lmas›, Mad›-mak Oteli’nin müze olmas›, cemevlerinin ibadet-hane olarak kabul edilmesi, Diyanet’in kald›r›l-

mas› ve Hac›bektafl-› Veli Dergâh›’n›n kendilerineverilmesi gibi talepleri bir kez daha alanlara ç›ka-rak hat›rlatacak. Konuya iliflkin aç›klamalardabulunan Alevi kurumlar›n›n temsicileri, yüz bin-lerce kiflinin kat›laca¤› dev bir miting yapacakla-r›n› söylediler. Konuya iliflkin aç›klama yapan PirSultan Abdal Derne¤i (PSAKD) Genel Baflkan› Fev-zi Gümüfl, geçen y›l yapt›klar› mitingin ard›ndanhükümetin Alevi çal›fltaylar›n› bafllatt›¤›n› ama fluana kadar bir sonuç ç›kmad›¤›n› söyleyerek; “Hâ-lâ zorunlu din dersleri okullarda okutuluyor, hâlâAlevilerin hakl› talepleri verilmifl de¤il, hâlâ Mad›-mak müze yap›lmad›. AKP hükümeti Alevi, Kürtve Ermeni aç›l›m› yapmaya devam ededursun,12 Eylül faflist darbesinin yasalar›yla yönetilmeyedevam ediyoruz. Hakl› taleplerimiz için oturmaeylemleri yapt›k, etkili olmad›. Bize de miting dü-zenlemekten baflka seçenek kalmad›” dedi.

ABF Genel Baflkan Yard›mc›s› Ali Kenano¤lu ise,Alevilerin yap›lan çal›fltaylardan bir sonuç bekle-mede¤ini söylerek, “Hükümet, gördü¤ümüz ka-dar›yla, Aleviler ile Alevi kurum ve kurulufllar›n›kafalar›ndaki çözüme ortak etmeye çal›fl›yor.Aleviler ile ilgisi olmayan kifli ve kurulufllar çal›fl-taylara kat›l›yor, Aleviler hakk›nda konufluyor.Bu da çal›fltay›n samimiyetini sorgulamam›zaneden oluyor. Bu ifli art›k kitlesel eylemler hali-ne dönüfltürmek ve Alevi konular›ndaki hassasi-yeti sa¤lamak istiyoruz. 8 Kas›m’da, en az 1 mil-yon kiflinin kat›l›m›yla miting yapaca¤›z” dedi.

Herfleye aç›l›m var, aç›l›m›n muhattab› yok

Egemenlerin hukuk-adaletinin hükmü ancak ço-cuklara ve yoksul halka geçiyor. “Adalet mülküntemelidir” sözünün mahkeme salonlar›nda büyükpuntolarla yaz›lm›fl olmas› bir tesadüf de¤ildir. Ak-sine sistem için manidard›r; haks›z yoldan mülk-kazanç edinenleri korur ve bu u¤urda her türlüyol mubaht›r: Cürüm ifllemek üzere teflekkül olufl-turan, sahtecilik yapan, kasten adam öldüren, es-rar-eroin satan, serbest b›rak›lor! Yeter ki sistemekarfl› ç›kma ve ona riayet et! Edilmedi¤i takdirdeyapt›¤›n›n bile fark›nda olmayan çocuklar dahi gö-zalt›na al›n›r, tutuklan›r, iflkenceden geçirilir hattakatledilir.

Bir yanda polise tafl att›klar› için tutuklanan çocuk-lar; öte yanda cürüm ifllemek üzere teflekkül olufl-turmak, belgelerde sahtecilik, nitelikli flekilde kas-ten adam öldürmek gibi suçlardan mahkûm edilenErol Evcil’in tahliye edilifli. Adalet yine mülkün vesisteme hizmet edenlerin temeli! Her yerde dü-rüstlük naralar› atan devletin hükümetinin bafl›Tayyip Erdo¤an “bir dakika” diyerek ‹srail’e ‘kafatutmufltu’ ‘çünkü onlar çocuklar› öldürüyorlard›.’Peki, soral›m Erdo¤an’a siz ne yap›yorsunuz? Polisetafl att›klar› gerekçesiyle tutuklanan çocuklar Mar-din Hapishanesi’nden mektup yazarak içinde bu-lunduklar› durumu kamuoyuna duyurdular.TMY’ye muhalefet ettikleri için tutuklanan 24 ço-cu¤un mektuplar›nda yazd›klar›, ülkemiz gerçekli-¤ini gözler önüne serer nitelikte ve mektuplarda

ifllenen ana tema ‘neden hapishanede olduklar›-n› dahi bilmemeleri’.

‘Yasalar-maddeler bana f›kra gibi geldi’

Mektubunda neden hapishanede oldu¤unu bil-medi¤ini yazan tutuklu bir çocuk yasalar›n kendi-lerine “f›kra gibi” geldi¤ini belirterek flunlar› dilegetiriyor: “Tafl atm›fl›m diye tutukland›m. Okulaç›l›yor, belki b›rak›rlar diye düflünmüfltüm, erte-lendi. Bizim yafl›m›zdaki çocuklar okula gidecek-ken biz hapishanedeyiz. Kimli¤imiz farkl› diye bi-ze böyle davran›l›yor. Okullar aç›l›yor, ben içerde-yim. Okulumu çok seviyordum, elimden ald›lar.‹lk defa bayramda evden uzaktay›m. Akflam yat-t›¤›mda en çok annemi düflünüyorum. Bu yasa-lar, maddeler bana f›kra gibi geldi. Ben bir fley an-lamad›m, niye içerdeyim? Annem çok üzülüyor.Görüflüme geldi¤inde sürekli a¤lad›¤› için do¤rudürüst konuflam›yoruz... Kardefllerim flimdi Mani-sa’da çal›fl›yor, domates topluyorlar. D›flar›da ol-sam onlarla çal›fl›rd›m... Buraya bir grup geldi üni-versiteden, durumumuzu araflt›rmak için. Kötükokudan dolay› içeri girmediler. Dedim, biz nas›lkal›yoruz? 15 yafl›nda arkadafl›m›z var burada.Hakk›nda 20 y›l ceza isteniyor. Çok küçük, cezada verecekler galiba... Geçen yemekte zehirlen-dik. Hastaneye götürülmedik. Dediler ki, bol bolsu için geçer. Sanki bol su var.”

‘Kürt aç›l›m›’ devam ediyor! Aç›l›m kapsam›nda son olarak, Mil-liyet Gazetesi’nden Devrim Sevimay’a Kürt sorunuyla ilgili gö-rüfllerini ve yaflad›klar›n› anlatan flark›c› Hülya Avflar’a sorufl-turma aç›l›rken, Kürtçe park isimlerine de yasak kondu. Aç›l›m,saç›larak derinlefliyor! Milliyet gazetesinde söyledikleri için “halk› kin, nefret ve düfl-manl›¤a tahrik etti¤i” iddias›yla soruflturma bafllat›lan Avflarise, duruma tepki gösterdi. “Bu aç›l›m de¤il, kapan›fl oldu” di-yen Avflar, flunlar› söyledi: “Kendimin ve söylediklerimin sonu-na kadar arkas›nday›m. Böyle bir fley için yarg›lanacaksam yar-g›lan›r›m, fark etmez. fiu bafl›ma gelen meseleyi çok fazla cid-diye almak da istemiyorum. Bunun ucu düflünce özgürlü¤ünedokunuyor bence.”

‘Demokratik bir ülkede de¤iliz ki aç›l›m yap›ls›n!’Soruflturmay› kendisine yap›lm›fl bir hakaret sayd›¤›n› belirtenAvflar, “Bizim ülkemiz demokratik bir ülkedir diyerek bu röpor-taj› yapt›m ve bafl›ma gelenlere bak›n. Türkiye’de hiçbir fleydemokratik de¤il ki aç›l›m yap›ls›n” dedi. Hülya Avflar, Savc›l›k’agöre “halk› kin ve düflmanl›¤a tahrik etti¤i” röportaj›nda, k›sa-ca flunlar› söylemiflti: “Demokratik aç›l›m meselesinden bençok korkuyorum. Korkuyorum, çünkü bu öyle bir mesele ki,art›k dönüflü yok. Bu ifle bafllad›ysan›z bitirmek zorundas›n›z.En az›ndan baflarmaya do¤ru gidildi¤ini hissettireceksiniz. Aksihalde bu yeni do¤mufl bebe¤in a¤z›na memeyi verip en güzelan›nda çekmeye benzer -ki bu çok tehlikeli. Çünkü o zaman neolur o bebek? K›yameti kopar›r, olay ç›kar›r. Ne zaman ki senyine o memeyi a¤z›na verirsin ya da baflka bir meme; ancak ozaman susar, baflka türlü kurtulamazs›n art›k. Siz ça¤›rd›n›z di-ye y›llard›r da¤larda yaflayan insanlar ‘lay lay lom’ diyerek in-meyeceklerdir.” Savc›l›k, soruflturma kapsam›nda Avflar için 4.5y›l hapis cezas› istiyor.

Cemaate Kürtçe serbest, Kürtlere asla!Kürt aç›l›m› sürecinin di¤er bir önemli geliflmesi de Amed’te ya-fland›. Amed’te befl parka Kürtçe isim vermek isteyen Kayap›-nar Belediyesi, kaymakaml›¤›n engeliyle karfl›laflt›. Bir taraftanKürtçe’nin özgürlefltirilmesinden bahsedilirken, di¤er taraftanpark isimlerine yasak getirilmesi, devletin ‘Kürt aç›l›m›’n›n nas›lbir fley oldu¤unu gösteriyor. Öte yandan cemaatlerin açacakla-r› Kürtçe televizyona izin verilirken, DTP’li belediyelerin Kürt di-li ve kültürüyle ilgili çal›flmalar›n›n engellenmesi, aç›l›m›n “siste-min Kürt’ünü” yaratt›¤› iddialar›na da güç kazand›r›yor. Kayma-kaml›k, Kayap›nar Belediyesi’nin Cegerxwin ad›yla açmak iste-di¤i Gençlik Kültür Merkezi’ne ve Ronî, Sosîn, Roflan ve Bêjarisimleriyle açmak istedi¤i parklara yasak getirirken, belediye debuna tepki olarak tabelalar haz›rlad›. Tabelalarda, kaymakaml›-¤›n inkarc› karar›n› teflhir etmek için, flu ifadelere yer verildi:“Kayap›nar Belediyesi …… Park› -Bu parka Kayap›nar BelediyeMeclisi’nin 07.11.2008 tarihli karar›yla fiilan ad› verilmifl olup, Di-yarbak›r ili Kayap›nar ‹lçe Kaymakaml›¤›’n›n 19.11.2008 tarih ve232 No’lu karar›yla bu park›n ismi reddedilmifltir.”

‘Aç›l›m’ tüm h›z›yladevam ediyor(!)

Ankara 11. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde 29 Eylül günü görülen du-ruflmada, mahkeme heyeti, DTP Eflbaflkan› Ayna ve DTP Diyar-bak›r Milletvekili Selahattin Demirtafl'›n hakk›nda aç›lan dava-lar nedeniyle ifadeleleri al›nmas› için mahkemeye zorla getiril-melerine karar verdi. Mahkeme ayr›ca DTP Eflbaflkan› AhmetTürk'e ise yeni bir tebligat yapacak.DTP’li milletvekilleri ve avukatlar›n›n kat›lmad›¤› duruflmada,mahkeme, DTP’li vekiller hakk›ndaki iddianame içeri¤i ile Yar-g›tay 9. Ceza Dairesi’nin bu yöndeki içtihatlar› ve usulen yap›-lan tebli¤e ra¤men duruflmaya gelmemeleri karfl›s›nda, CezaMuhakemesi Kanunu'nun (CMK) 146. ve 199. maddeleri uyar›n-ca Demirtafl ve Ayna'n›n duruflma günü savunmalar›n›n al›na-bilmesi amac›yla haklar›nda zorla getirme müzekkeresi düzen-lenmesini kararlaflt›rd›.Verilen karar›n ard›ndan aç›klama yapan DTP Eflbaflkan› EmineAyna, “Bu çarp›kl›¤› teflhir etmek için 29 Aral›k’ta mahkemeyegitmeyece¤im” dedi. Yolsuzluk davalar› dondurulmuflken DTP’li-lere yönelik davalar›n devam etmesinin demokrasi ay›b› oldu-¤unu aç›klayan Ayna, “Süreçte çarp›k bir iflleyifl var. Dokunul-mazl›klar varsa bu bütün milletvekilleri için geçerli olmal›, bafl-bakan için de geçerli olmal›. Ancak di¤er milletvekillerinin içle-rinde yolsuzluk davalar›n›n da oldu¤u davalar› dondurulmuflkenbizim davam›z›n devam etmesi demokrasi ay›b›d›r” dedi.

Kürt milletvekiline“dokunulur”

Niye içerideyim, anlamad›m anne!

Page 5: 2 - 16 Ekim 2009 -  Sayı 162

52-16 Ekim 2009GÜNCEL

‘Bar›nma hakk›n›n garanti alt›na al›nmas›’, ‘deprem vergi-leri’ ad› alt›nda toplanan paralar›n amac›na uygun olarakkullan›lmas›, Ar›zl›’n›n halk taraf›ndan yönetilmesi ve dep-rem konutlar›ndan bürokratlar›n ç›kart›lmas› için Ar›zl› hal-k› Ankara’ya yürüyor. 17 A¤ustos 1999 depreminde zarargörenlere ev yap›lmas› için dönemin Irak hükümeti tara-f›ndan parasal yard›mla Ar›zl› depremzedelerine yapt›r›lanDeprem Konutlar›’ndan zorla ç›kart›lan Ar›zl› halk›, müca-delelerini sürdürüyor.

Halk polis daya¤›yla konutlardan ç›kar›lm›flt›Irak devletinin hibe etti¤i parayla yapt›r›lan konutlar›n, TC veIrak aras›nda yap›lan ikili antlaflmada, depremzedeler içinyap›ld›¤› ve onlara ait oldu¤u hüküm alt›na al›nmas›na ra¤-men bu konutlarda yaflayan halka kirac› muamelesi yap›l-maya bafllanm›flt›. Öncesinde onlardan fahifl bedeller talepedilmifl, sonras›nda ödeyemeyenler polisin zoru ile bu ko-nutlardan ç›kar›l›p yerlerine polis bürokratlar› yerlefltirilmiflti.

‘Tüm depremzedelerin hakk› için yürüyoruz’Deprem konutlar›na tafl›nmak isteyen polis bürokratlar›n›protesto etmek ve konutlarda kalmalar›n›n güvence alt›-na al›nmas› amac›yla mitingler düzenleyen, direnifl çad›r-lar› kuran, bundan dolay› da polisin fliddetine maruz kalanhalk, Kocaeli Valili¤i’nin uygulamalar›na karfl› ve bar›nmahaklar› için 27 Eylül’de ‹zmit’ten yola ç›kt›. Yola ç›kmadanönce Ar›zl› Halk Meclisi’nin düzenledi¤i, birçok devrimci-demokratik kurumun kat›ld›¤› bir yürüyüfl gerçeklefltirildi.Kocaeli Merkez Bankas› önünde bir araya gelen Ar›zl›lar,buradan Deprem An›t›’na yürüdüler. An›t önünde bas›naaç›klama yapan Ar›zl›lar, ‘Tüm depremzedelerin hakk› içinAnkara’ya yürüyeceklerini’ ifade ettiler.Ayr›ca bugüne kadar 80 depremzedenin konutlardan at›l-d›¤›, evlerde kalman›n güvence alt›na al›nmas›, depremvergileri ad› alt›nda toplanan paralar›n amac›na uygunolarak kullan›lmas› gerekti¤ini ifade ettiler. Kocaeli Valili-¤i’nin uygulamalar›na karfl›, ‘bar›nma hakk›’ için yürüyenve 5 Ekim’de Ankara’da olmay› planlayan Ar›zl› halk›, ilkolarak TBMM’ye taleplerini götürecek ve Baflbakan’la gö-rüflmeye çal›flacaklar.

Ar›zl› halk›, bar›nma hakk›için Ankara yolunda

Devrimci Karargâh örgütüne yönelik ‹stanbul baflta olmaküzere 3 ilde polis bask›n› gerçeklefltirildi. Yap›lan bask›n-larda örgüt üyesi olduklar› iddia edilen 13 kifli gözalt›naal›nd›. ‹stanbul Savc›l›¤›’n›n Devrimci Karargah örgütüüyesi oldu¤u iddia edilen 17 kifli hakk›nda iddianameyikabul etti¤i gün bu operasyonun yap›ld›¤› ve 13 kifliningözalt›na al›nd›¤› belirtiliyor. Operasyonlar›n devam etti¤ive göz alt›lar›n artabilece¤i kaydediliyor. Operasyonla ay-n› anda ‹stanbul Cumhuriyet Savc›l›¤› taraf›ndan kabuledilen iddianamede, Süleyman Gürkan An›l, ‹brahim fiim-flek, Sevim Öztürk, Özgür Dincer, Ergin Öncü, Aylin Duru-o¤lu, Ceren Sütlafl, Cemal Bozkurt, Fatih Ayd›n, Necdet Öz-türk, Abdülselam Sultan, Muhammet Çetin, Mehmet Ye-fliltepe, Mustafa Aflula, Melek Seven, Metin Akdemir veNail Ar›kan san›k olarak yer al›yor.

Devrimci Karargâh’a sald›r›13 gözalt›

Amed’in Lice ‹lçesi'ne ba¤l› fienlik Köyü Afla¤› XambaflMezras›'nda çobanl›k yapan 14 yafl›ndaki Ceylan Önkol,Tapan Tepe Taburu'ndan at›lan havan topu sonucu yafla-m›n› yitirdi. Önkol'un parçalanan cesedi saatlerce arazidebekletilirken, olay yerine ne Cumhuriyet Savc›s› ne dejandarma ekipleri gitti. Köy Muhtar› Fikri Ertafl; karakol ko-mutan›n›n kendisine kamera ve foto¤raf makinesi vere-rek görüntü almas›n› ve cenazeyi karakola getirmesinisöyledi¤ini dile getirdi.

‘Kas›tl› olarak yap›ld›’Dün ö¤len saatlerinde Tapan Tepe Taburu taraf›ndan bölge-ye yap›lan bombalaman›n hedefi olan Önkol, olay yerindeparçalanarak yaflam›n› yitirdi. Önkol'un a¤abeyi Rifat Önkol;büyük bir patlama sesi duyduklar›n› belirterek, “Bunun üze-rine hayvanlar›m›za zarar verdi¤ini düflünerek olay yerinegittim ve kardeflimin parçalanm›fl cesediyle karfl›laflt›m” de-di. Önkol sözlerine flöyle devam etti: “Bu at›fl taburdan ya-p›ld› ve de kas›tl› olarak yap›ld›. May›n ya da herhangi birpatlay›c› ifli de¤il. Yerde bir çukur oluflmam›fl.” dedi.Savc›n›n olay yerine gelmeme sebebi ise can güvenli¤ininolmamas› olarak aç›klan›rken, 6 saat bekletilen parçalan-m›fl cesedi köylüler karakola götürdü. Savc›l›k ifllemlerikarakolda yap›ld›.

Türk ordusu öldürmeyedevam ediyor

‹STANBUL- Güler Zere ve hasta tutsaklar için ülkenin bir-

çok yerinde yap›lan eylemler devam ediyor. Zere ve has-

ta tutsaklar için her hafta ‹stiklal Caddesi’nde yap›lan yü-

rüyüfl eylemiyle Zere ve hasta tutsaklar›n serbest b›rak›l-

mas›, devlet yetkilerinin yasalar› uygulamas› isteniyor. 26

Eylül günü yap›lan eyleme ise çeflitli ülkelerden ülkemize

gelen avukatlar da kat›larak destek verdi.

Taksim Tramvay Dura¤›’nda bir araya gelen Güler Zere’ye

Özgürlük Platformu üyeleri buradan yine Galatasaray’a

kadar yürüdü. “Güler Zere’ye özgürlük”, “‹çerde, d›flarda

hücreleri parçala”, “Katil devlet hesap verecek” sloganlar›-

n›n at›ld›¤› eylemde Ulucanlar katliam›n›n 10. y›l dönümü

vesilesiyle katliamda flehit düflenlerin foto¤raflar› da ta-

fl›nd›. Eyleme sempozyuma kat›lmak için ülkemizde olan

Filistin, Venezuella, Lübnan ve daha birçok ülkeden gelen

avukatlar da kat›larak destek verdi. Galatasaray’a gelindi-

¤inde platform ad›na yap›lan aç›klamay› Ça¤dafl Hukuk-

çular Derne¤i Genel Baflkan› Selçuk Koza¤açl› okudu. Aç›k-

lamadan önce Ulucanlar Katliam› ve direnifline iliflkin ko-

nuflan Koza¤açl›, katliamda flehit düflen devrimci tutsak-

lar›n teslim olmayarak direndi¤ini, devrimci dayan›flma vedireniflin sembolleri olduklar›n› söyledi.

‘Gerçek karart›lamayacak kadar aç›k’Koza¤açl›, Adli T›p Kurumu’nun hangi sözde bürokratikengeli öne sürerse sürsün gerçe¤in karart›lmayacak ka-dar aç›k oldu¤unu vurgulad›. Güler Zere’yi derhal sal›ver-meyen her kamu görevlisinin s›fat› ve güvencesi neolursa olsun yürürlükteki infaz mevzuat›n› çi¤nemifl vesuç ifllemifl olaca¤›n› dile getiren Koza¤açl›, “‹nsanl›¤akarfl› ifllenen bu suçun, tarih ve bizim haf›zalar›m›z kar-fl›s›nda zamanafl›m›na u¤ramayaca¤›n›ndan herkes eminolmal›d›r” dedi.Güler’e çaresizli¤i reva görenlere karfl› ‘sesimizi yükselte-lim’ ça¤r›s› yapan Koza¤açl› konuflmas›n› flöyle tamamla-d›: “Bu ayn› zamanda bizim vicdani ve tarihsel yükümlü-lü¤ümüzdür. Güler’i bu koflullarda öldürmenize izin ver-meyece¤iz. Bulundu¤umuz durumun sorumlular›n› affet-meyece¤iz ve unutmayaca¤›z.”

‘Tüm Latin Amerika aram›zda’Aç›klaman›n ard›ndan eyleme kat›larak destek verenavukatlardan Venezuella Devlet Baflkan› Hugo Chavez’inavukat› Manuel Mandel de k›sa bir konuflma yapt›. Man-del, Che Guavera’n›n sözünü hat›rlatarak, dünyan›n her-hangi bir yerindeki zulme karfl› her yerde direnifl gösteri-lebilinece¤ini söyledi. Özgürlük ve eflitlik için verilen mü-cadelede Güler Zere’nin en önde oldu¤unu dile getirenMandel, “Bu mücadele mutlaka baflar›ya ulaflacakt›r. Sa-dece Venezuella de¤il, tüm Latin Amerika bugün, buradaaram›zda” dedi.

Hasta tutsaklara uluslararas› destek

Polisler öldürmeye, devlet katil polis ve askerlerini koruma-ya devam ediyor. Hat›rlanaca¤› üzere 20 Kas›m 2008’de An-kara’da 17 yafl›ndaki Soner Çankal ve 2005’te Siirt’te Kürtgenci Abdullah Aydan ‘flüpheli’ olduklar› gerekçesiyle polistaraf›ndan katledilmiflti. ‘Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanu-nu’nu dayanak göstererek ‘öldürmeyi kendine hak’ olarakgören polisler, art›k daha kolay öldürüyorlar; çünkü kanun-lar, polisi her durumda aklayan bir flekilde düzenleniyor vebunun sonucunda öldüren polis yarg› taraf›ndan serbest b›-rak›l›yor. Di¤er yandan devletin her geçen gün hukuksuzluk-lara imza atan bir di¤er kurumu Adli T›p, öldüren polislerinserbest b›rak›labilmesi için rapor düzenliyor.

‘Öldürmek yasal hakk›m’ diyen polis tahliye edildi20 Kas›m’da Ankara Çinçin Mahallesi’nde Soner Çankal’› kafa-s›ndan ve gö¤sünden vurarak öldüren, öldürmenin yasalyetkisi oldu¤unu savunarak kendisini aklayan polis VahitKarfl›layan serbest b›rak›ld›. ‘Meflru müdafaa s›n›r›n›n afl›lma-s› sonucu adam öldürme’ suçundan yarg›lanan ve yaklafl›k

10 ayd›r tutuklu bulunan polisin Ankara 4. A¤›r Ceza Mahke-

mesi’nde görülen davas›nda tahliye karar› ç›kt›.

Otopsi raporu çeliflkiliGörülen davada katil polise tahliye karar› ç›kmas›nda Adli T›p

Kurumu Birinci ‹htisas Kurulu’nun verdi¤i rapor etkili oldu.

Olay günü düzenlenen ölüm raporu ile otopsi raporu aras›n-

da çeliflkiler olmas›, devletin kendi polisini serbest b›rakmak

için bütün kurumlar›yla iflbirli¤i içinde oldu¤unu bir kez da-

ha gösterdi.

‘Soner Çankal’›n kafas›na atefl edildi’ Oysa ki olay günü tan›klardan al›nan ifadeler Adli T›p Kuru-

mu’nu yalanl›yor. Tan›k D.T.’nin, “Soner'i iki memur tutmufl,

biri dövüyor, di¤eri bak›yordu. Çocu¤a vurup bofllu¤a att›-

lar. S›rt›na 2-3 el atefl etti. Bir de kafas›na atefl etti. Çocuk

vurulmadan önce yalvar›yordu” fleklindeki ifadesi, Adli T›p

Kurumu’nun Çankal’›n ölüm raporunda iddia etti¤i ‘bir kur-

flun yaras› var’ ve ‘uzak mesafeden atefl edildi¤i’ ifadelerini

yalanl›yor.

‘Bölgeye göre’ karar verilen adalet anlay›fl›Benzer bir tablo da Abdullah Aydan davas›nda yafland›. Bo-

züyük’te ki linç giriflimini protesto etmek amac›yla Siirt'e

DTP’nin düzenlemifl oldu¤u eylemede, askeri araca tafl atan

kalabal›¤a otomatik silahla kurflun ya¤d›ran ve yol kenar›n-

da bekleyen Abdullah Aydan adl› Kürt vatandafl›n ölümüne

sebebiyet veren Uzman Çavufl G.Y.’ye ceza verilmedi.

Yarg›tay Ceza Genel Kurulu’nun gerekçe olarak ‘bölgenin

özellikleri’ni göstermesi, Kürtlerin yo¤un olarak yaflad›¤› böl-

gelerde nas›l bir adalet anlay›fl›n›n savunuldu¤unu, öte yan-

dan devletin Kürtlere yönelik politikas›n›n özünü ortaya ko-

yuyor. 2005’te meydana gelen olayda, 1972 do¤umlu ve ye-

di çocuk babas› olan Aydan, Siirt’in ‹lçesi Eruh’a gitmek üze-

re durakta beklerken Uzman Çavufl G.Y.’nin açt›¤› atefl sonu-

cu yaflam›n› yitirmiflti.

DERS‹M- Dersim’de Munzur nehri üzerindekurulmak istenen barajlara karfl› tepki yükse-liyor. Dersim halk› baraj projelerini durdur-makta kararl›. Dersim’de son dönemlerdegündem Munzur’da yap›m› düflünülen baraj-lara kilitlenmifl durumda. Özelilikle Uzunçay›rbaraj›n›n bitmesiyle birlikte barajda birikensular›n her geçen gün biraz daha artmas› vemeydana gelen do¤a tahribat›n›n her güngözle görülmesi halk›n tepkisine neden olu-yor. Baraj havzas›nda bulunan ve yerleriniterk etmek zorunda b›rak›lan insanlar hiç deyabanc›s› olmad›klar› bir göçle karfl› karfl›yab›rak›l›yorlar. Halk özelikle demokratik ku-rumlar›n bir an önce harekete geçmesini bek-liyor, bunun için kurumlar›n kendi siyasi kay-g›lar›ndan kurtulmas›n› istiyor.

Dersim halk› barajlara karfl› seferber olduDersim’de bulunan bütün devrimci-demokra-tik kurumlar›n bir araya gelmesiyle oluflturulan‘Barajlara Karfl› Ortak Platform’ çal›flmalar›nah›z verdi. Oluflturulan komitelerle 26 Eylül-1Ekim aras› Dersimin bütün ilçelerine gidilerekilçe çal›flmalar› yap›l›yor. ‹lçelerde oluflturulan

komisyonlarla birlikte ilçe ve merkezde çal›fl-malar yürütülüyor, yap›lan çal›flmalarda Der-sim’in co¤rafyas›n›n birçok bölümünün baraj-larla yok edilmeye çal›fl›ld›¤› anlat›l›yor, yap›lanve yap›lacak olan barajlar›n, devletin insans›z-laflt›rma politikas› oldu¤u belirtilerek herkes 10Ekim’de Dersim’e akmaya davet ediliyor.10 Ekim’e kadar Dersim’in bütün mahallelerin-de çal›flmalar yap›larak halk›n baraj sorunuylailgili bilgilendirilmesi sa¤lanacak. 9 Ekim’deDersim merkezde kitlesel bir flekilde esnaf zi-yareti yap›larak, esnaf›n 10 Ekim’de kepenkkapat›p bütün araçlar›n kontak kapatmas› is-tenecek. Böylece Munzur’un akmamas›n›nDersim’de ne anlama geldi¤i vurgulanacak.Ayr›ca konuya duyarl› bütün ayd›n, sanatç›,çevre ve do¤a sorunlar› konusunda çal›flmalaryürüten her kesimden insanlara, 10 Ekim’deDersim’de olmalar› için ça¤r› yap›lacak. Dersimco¤rafyas› üzerinde oynanan bu oyunlar›n ne-ye nas›l hizmet eti¤inin anlat›lmas› için yerelradyo ve yerel gazetelerle röportajlar yap›la-rak bilgilendirmelerde bulunacak. Der-sim’de,10 Ekim’de Munzur’un coflkusuyla ka-d›n›yla, genciyle, yafll›s›yla ve çocu¤uyla hal-k›n alanlara akmas› istenecek.

Kanunlar ve Adli T›p: Polis ve asker öldürebilir

Dersim halk›n›n barajlara tepkisi büyüyor

Dersim DHF: 10 Ekim’de Dersim’e akal›mDersim halk›n›n tarihini, do¤as›n›, kültürünü ve demokrasi mücadelesini hedef alanbarajlara karfl› tepkiler art›yor. Dersim’de bulunan demokratik kitle örgütleri, sendi-kalar, meslek örgütleri ve siyasi partiler Dersim’de yap›lmak istenen baraj projeleri-ne karfl› 10 Ekim’deki büyük bir miting gerçeklefltirecek. Halka, bu konuda duyar-l› olma ve mitinge kat›lma ça¤r›s› yapan Demokratik Haklar Federasyonu (DHF), “Ge-lece¤imize sahip ç›kmak için, do¤am›za sahip ç›kmak için, Munzur un coflkunlu¤u ile10 Ekim’de Dersim’e akl›m” dedi.

Page 6: 2 - 16 Ekim 2009 -  Sayı 162

fieker Kurulu, bu y›l rekor düzeyde "yüksek yo¤unluklu tat-land›r›c›" ithal edildi¤ini aç›klad›. Zarar›na yap›lan fleker ihraca-t›na karfl›n ithalat›n bu kadar yükselmesi dikkat çekti.

fieker üretimi konusunda kendisine yeten bir ülke oldu¤usöylenen ülkemizde, fleker ithalat› giderek art›yor. Genelde,flekerli mamul üretiminde kullan›lan yüksek yo¤unluklu tat-land›r›c› (YYT) fleklinde olan bu ithalat, fleker pancar› üreticile-rine ve sektöre ciddi zarar veriyor.

8 ayda 172 bin 42 ton ithalat

fieker Kurulu, bu y›l›n ilk 8 ay›nda, 172 bin 42 ton flekere eflde¤er YYT ithalat› için uygunluk belgesi verdi. Resmi bir fle-kilde ithal edilenlerin yan› s›ra birçok kimyasal›n da kaçak yo-larla ülkemize sokuldu¤u biliniyor. Bunlar›n yan› s›ra çokça ni-hai ürün çeflitli izinlere tabi olarak ithal edilmekte. Bunlar›nhepsinin birleflimi ülkemizdeki fleker sektörüne çok ciddi za-rarlar veriyor.

Birileri Türk fieker’e, zarar›na sat›fl yapt›r›yor!

Ülkemize d›flar›dan fleker türevleri ithal edilirken, ciddi bir mik-tarda fleker de ihraç ediliyor. Bu ifllem için özel flirketlere flekersatma iflini üstlenen Türk fieker, nedense sürekli zarar ediyor.Türk fieker, bu kapsamda, y›lda yaklafl›k 100 milyon dolar de¤e-rindeki 150-180 bin ton flekeri, imalatç›-ihracatç›lara yurt içi fiya-t›n yar›s› veya üçte biri aras›nda de¤iflen fiyattan sat›yor. Bu sa-t›fltan kaynaklanan milyon liral›k zarar da Türk fieker taraf›ndankarfl›lan›yor!

fieker Kurumu verilerine göre, bu y›l Ocak-A¤ustos döneminde,imalatç› ihracatç›lara 109 bin 135 ton fleker sat›fl› yap›lm›fl. Bu-na karfl›n durumdan memnun olmayan ihracatç› flirketler, özel-lefltirme s›ras›ndan fleker fabrikalar›na talip olacaklar›n› aç›kla-d›lar. Bu durum, Türk fieker’in, d›flar›dan fleker al›nmas›na kar-fl›n nas›l olup da d›flar›ya zarar›na fleker satt›¤›n› da aç›kl›yor.

Zarar ettirmelerinin bir amac› var

AKP'nin hükümete gelmesinin ard›ndan fleker pancar› üretimih›zla düfltü. Hükümet, fleker pancar›na karfl› niflasta bazl› fle-keri (NBfi) desteklerken bu projenin arkas›nda Cargill gibi te-kellerin oldu¤u biliniyor. Avrupa Birli¤i ülkelerinde kifli bafl›naNBfi tüketimi 1 kilo civar›ndayken ülkemizde bu rakam 5 kilo-yu buluyor. Geneti¤i ile oynanm›fl m›s›rdan üretilen NBfi, halksa¤l›¤› aç›s›ndan çok ciddi tehlikeler bar›nd›r›yor. Ayr›ca NBfiüretimi fleker pancar› üreten köylünün ve bu sektörde çal›-

flanlar›n birço¤unun iflsiz kalmas› anlam›na geliyor. Ülkemiz-

deki fleker üretiminin çok masrafl› oldu¤u gibi gerçekle ilgisi

olmayan iddialar s›k s›k gündeme getirilirken, en büyük mas-

raf kalemi olan fleker pancar› maliyetinin düflürülmesi için çift-

çiye herhangi bir destek sa¤lanmamas› da dikkat çekiyor

Türk fieker de özellefltiriliyor

AKP, fieker Bayram› öncesi, fieker Fabrikalar›'n› satmak için

dü¤meye bast›.

Geçti¤imiz hafta, 2010 özellefltirme program›n› aç›klayan Özel-

lefltirme ‹daresi Baflkanl›¤› (Ö‹B), yeni sat›fl sezonunda birinci

önceli¤i Türkiye fieker Fabrikalar›'na (Türk fieker) verece¤ini

gösterdi. Ö‹B taraf›ndan yap›lan "yat›r›mc›lara davet" bafll›kl›

ihale ça¤r›s›yla Türk fieker'e ait Kastamonu, K›rflehir, Turhal,

Yozgat, Çorum ve Çarflamba fieker Fabrikalar› sat›fla ç›kart›ld›.

Daha ucuza satabilmek için kapatmak istediler

Türk fieker'in elinde bulunan 25 fleker fabrikas› ilk baflta top-

luca sat›lmaya çal›fl›lm›fl, bu giriflim Dan›fltay'dan dönünce ku-

ruma ait fabrikalar parça parça sat›lmak için alt› parçaya ay-

r›lm›flt›. ‹lk olarak birinci parçada yer verilen Kars, Ercifl, A¤r›,

Mufl ve Erzurum fieker Fabrikalar›, 24 Eylül 2008 tarihinde top-

lu halde sat›fla ç›kart›lm›fl, ancak kimsenin teklif vermeye te-

nezzül etmedi¤i özellefltirme ihalesi 27 Kas›m 2008 tarihinde

iptal edilmiflti.

Bunun üzerine Türk fieker Genel Müdürü Azmi Aksu, bafl›nda

oldu¤u kurumun iflletmelerinin bir k›sm›n›n verimsizlik nede-

niyle kapat›lmas› gerekti¤ini aç›klam›flt›. "Bizim 25 fabrika-

m›zdan 13'ünü kapatsak, 12'sinde daha verimli, daha az ma-

liyetle ayn› flekeri üretiriz" fleklinde bir aç›klama yapan Aksu;

kapat›lacak fabrikalar nedeniyle iflsiz kalacak insanlar konu-

sundaki duyarl›l›¤›n› da, "Türk fieker'in bugüne kadar üstlen-

di¤i sosyal sorumlulu¤u, dünya ve Türkiye'de yaflanan reka-

bet ortam›nda art›k sürdürmesinin mümkün olmad›¤›n›" söy-

leyerek göstermiflti.

Azmi Aksu'nun aç›klamalar›, Türk fieker'e ait fabrikalardan

üretim seviyesi en düflük olan Kars, Çarflamba, Elaz›¤, Ercifl,

A¤r›, Uflak, Alpullu, Erzincan, Malatya, Susurluk, Elbistan, Kas-

tamonu ve Erzurum fleker fabrikalar›n›n kapat›laca¤› yönün-

de yorumlanm›flt›.

fieker gibi fleker fabrikalar›

2010'da ihalesi yap›lmas› planlanan Bor, Ere¤li ve Ilg›n fieker

Fabrikalar›, ülkemizin en çok fleker üreten fabrikalar› olarak

fleker ihtiyac›m›z›n dörtte birini karfl›l›yor ve birlikte üretimi

en düflük olan 13 fabrikan›n toplam üretimi kadar fleker üre-

tiyorlar. Bu üç fabrikan›n birlikte sat›lacak olmas›na kimse ses

ç›kartmazken, dünya fleker telelleri ifltahla bu sat›fl› bekliyor.

Siyaset ekonominin yo¤unlaflm›fl biçimidir. Ya da savafl siyasetinfarkl› araçlarla yürütülmesidir. Evet, Lenin ve Mao’nun alt›n› çizdi¤ibu bilimsel tespit sömürü siteminin krizden geçti¤i, buna mukabildünya iktisadi-siyasi sisteminin yeniden flekillendirildi¤i flu süreçtehükmünü daha aç›k bir flekilde gösteriyor. Sömürü sitemi tarihsel-yap›sal bir krizin içinde. Bu krizi aflmak ve kendisini idame ettir-mek için ekonomiden siyasete, kültüre müdahale ediyor. Üretim-tüketim sürecinin ve bunun üzerinden yükselen mekanizman›nart›k bu haliyle gitmeyece¤i aç›k ve emperyalist-kapitalist mer-kezler bunu aç›kça dillendiriyor. Art›k tek merkezli bir iktisadi he-gemonyan›n yürümedi¤ine kanaat getiren emperyalist devletler7’den -dünya ekonomisinin % 85'ini oluflturan ve dünya Gayr› SafiMilli Hâs›la’n›n %90'›n› ellerinde tutan- 20’ye ç›kmak zorunda kal-d›. Baflta ABD olmak üzere birkaç emperyalist devlet, dünya eko-nomisindeki geliflmeleri belirleme kapasitesinin zay›fl›¤›n› kabulediyor ve farkl› bir koldan gelen farkl› bir dalgay› kendisine eklem-leyerek krizini aflmaya çal›fl›yor. Bahsini etti¤imiz kol ise Japonya-Çin-Hindistan’›n sermaye birikim ve üretim-tüketim potansiyeli. Busüreç ‘Küresel mutabakat’ olarak beyin edilmifl durumda. Ekono-mik ve finansal sistemi güçlendirmek için bir araya gelen emper-yalistler sömürü ve kar h›rslar›n›n zarar›n› ve yeni kaynaklar› ‘kar-deflçe’ bölüflmenin mutabakat›n› oluflturmaya çal›fl›yor. G-20 Zirve-si ve bunun parças›n› oluflturan IMF-DB toplant›lar› iflte bu yeni sü-recin ifllemcileri. G-20 toplant›s› geçti¤imiz günlerde gerçekleflti.Yeni bir para-iktisat sistemi ve buna ba¤l› yeni stratejik politikala-r›n yaflamsallaflt›r›lmas› için de yine G-20 paralelinde 1-7 Ekim ta-

rihlerinde ‹stanbul’da IMF-DB toplant›lar› gerçeklefltirilecek. Dünyaekonomisinin bundan sonraki seyrinin yol haritas› çiziliyor. Songünlerde ya¤d›r›lan ‘rapor’-‘plan’-‘ekonomik program’ ya¤murubunu gösteriyor. Öte yandan emperyalist sistemin mali, askeri-busisteme ba¤›ml› ülkeleri sömürü kurumlar› olan IMF, DB gibi-ku-rumlar› bu yeni sürece göre biçimlendiriliyor. Mesela IMF, ABD eko-nomisi dahil bütün sistemi düzenleyecek bir kurum olarak yeni-den yap›land›r›l›yor. Dolay›s›yla bu, yeni para sistemi, yeni banka-c›l›k sistemi, ba¤›ml› ülkelere yeni ekonomik y›k›m programlar› an-lam›na geliyor. Bu dönüflüm içinde geçti¤imiz günlerde büyükoranda yap›land›r›lan NATO, resmi oluflturmak ad›na, önemli biryerde duruyor. Mevcut iktisadi sistem yeni üretim ve tüketim or-ganizasyonlar›n›n yolunu araflt›r›yor. Tüketim ihtiyac›n›n karfl›lan-mas› ad›na NATO’nun çeperinin geniflletilmesi bu anlamda mani-dard›r. Stratejik mahiyetli enerji anlaflmalar›, tar›m anlaflmalar›, sukaynaklar› anlaflmalar› tam da bu ihtiyac›n karfl›lanmas›na dönükhamleler. Zira NATO daha yayg›n ve daha genifl perspektifli bir sa-vunma gücü olarak ve tüketim ihtiyac›n› temin için yeniden orga-nize edildi. Bu yap›land›rmadan sonra ilan edilen NATO bildirgesin-de önümüzü gösteren ve anlamlarla yüklü flu sözler sarf edilmiflti:“Yeni birlik, ortak savunma konusunda daha büyük, daha mukte-dir ve daha esnek olacak ve krizlere yan›t verme operasyonlar› dadâhil krizlerin yönetiminde aktif yer alma konusunda yeni görev-ler üstlenmeye muktedir olacakt›r.” ‹stanbul’da yap›lacak olan ve G-20 Zirvesinin devam› niteli¤indekiIMF-DB toplant›s›n› uluslararas› mali sistemi düzenleyecek yeni ku-

rallar›n getirilmesi dolay›s›yla yeni sald›r› planlar›n›n oluflturulmas›toplant›s› olarak adland›rmak yanl›fl olmaz. Toplant›lardan hemenönce ve IMF ile s›k görüflmelerden sonra Türk devletinin ‘Orta Va-deli Program’› aç›klamas› rutin bir fley olmasa gerek. Üstelik s›ra-dan bir ekonomi paketi ya da ekonomik tedbir asla de¤il. Bir bafl-lang›ç olarak say›labilecek OVP, tam da bahsini etti¤imiz yeni em-peryalist sürecin yeni iktisadi oluflumlar›n›n yans›mas›d›r. ‘Reform’ad› alt›nda hayata geçirilecek olan bu tür programlar, IMF-DB gibikurumlar taraf›ndan bizimki gibi ba¤›ml› ülkelere y›k›m reçetele-riyle dayat›lacakt›r. Zira belgedeki dokuz sayfal›k metin incelendi-¤inde krizin temel nedeni olan neo-liberal y›k›m reçetelerinin ye-ni süreçte daha sistematik ve daha y›k›c› bir flekilde tekrarlanaca-¤› gösteriliyor. Bu belge içerik aç›s›ndan ekonominin gelecek üçy›lla iliflkin “yol haritas›” niteli¤inde. OVP, gelecek üç y›lla iliflkin ba-z› ekonomik beklentileri yans›t›yor. IMF-DB toplant›s› ise bu sald›r›dalgas›n›n resmiyete dökmek amaçl›d›r. Dolay›s›yla hakim s›n›fla-r›n “IMF’ye ümü¤ümüzü s›kt›rmay›z, kendimizi ezdirmeyiz” beyliklaflar› anlams›z ve geçersizdir. Çünkü IMF-d›fl› bir “istikrar” reçetesi-nin olamayaca¤›n›; olmamas› gerekti¤ini; hatta böyle bir fleyin dü-flünülmesinin dahi mümkün olamayaca¤›n› savunan neo-liberaltahakküm gerçekli¤i vard›r. Hâkim sömürü sistemi yeni sömürü vey›k›mlar için kendini düzenlerken, yeni oluflumlara giderken bu-nun faturas› kime ç›kacak ve nas›l ödenecek? Can al›c› nokta daburada. Türk hakim s›n›flar› OVP ile daha flimdiden sopas›n› göster-di. Program sa¤l›k alan›ndaki harcamalar›n k›s›lmas›, muayene pa-ras›n›n yükseltilmesi fleklinde yans›d›. Kamu harcamalar› ve ücret-

lerin afla¤›ya çekilmesi reçetesi kap›da. E¤itimde özel sektörün tefl-vik edilmesi ve meslek yüksek okullar›n›n buna göre örgütlenme-si yer al›yor. “Temel Amaç ve Reform Alanlar›” bafll›¤› alt›nda iflsiz-lik sorununa çözüm olarak sunulan “ifl dünyas›n›n talep etti¤i nite-likte insan gücü yetifltirilmesine h›z verilecektir” ve “esnek istih-dam biçimleri yayg›nlaflt›r›lacakt›r” ifadeleri emekçi kesimlere yö-nelik sald›r› politikalar›n› gösteriyor. Daha birkaç gün önce sendikalyasada bir düzenleme getirildi. Bu düzenleme ile sendikalar›n tem-siliyeti ve imza yetkisi yok oluyor, yani ‘sendikalar› bitiren yasa’denilebilir. Program›n en önemli vurgusu ise özellefltirmelere yo-¤unlafl›lmas› ve h›z verilmesi... Sermaye sahiplerinin lehine yasa vedüzenlemelerin eksiksiz bir flekilde tamamlanmas›n›n alt› çiziliyor. Emperyalist-kapitalist sistem krizlerini aflmak için dünyaya müda-hale ediyor. Tüketim kapasitesini daha çok art›rmas› beklenen ge-liflmekte olan ülkelere, kendine eklemlemesi ad›na bask› uygulu-yor, yeni anlaflmalar için masalar oluflturuyor. Baflta ABD olmaküzere emperyalist ülkelerdeki tüketim gerilemesinin a盤›n› bafltaÇin olmak üzere di¤er Asya ülkeleri kapatabilir mi? sorusu üzerin-de kafa yoruluyor ve bu sorudan hareketle önümüzdeki y›llar› içi-ne alan bir iktisadi düzenleme hayata geçiriliyor. Kuflkusuz bunuezilen kesimlere -biz buna 5 milyar ezilen dünya insan› diyelim-yönelik daha da derinleflecek y›k›m, yoksulluk, açl›k, sömürü üze-rinden yapacakt›r. Emperyalistlerin ‘küresel mutabakat›na’ karfl›l›kezilen halklar›n devrimci ayaklanmas›, devrimci zoru flartt›r. Em-peryalizmin maske de¤ifltirmesi görülmeli ve do¤ru okunmal›d›r.

“Siyaset, ekonominin yo¤unlaflm›fl biçimidir”Dursun BAfiTU⁄EME⁄‹N KÜRSÜSÜ

6 2-16 Ekim 2009 EMEKKarfl›yaka Belediyesi taraf›ndan ‘daralma’ gerekçesiy-

le 30 Nisan günü iflten ç›kar›lan iflçiler, Ankara’ya yü-

rüyüfl bafllatt›. Tafleron çal›flmaya karfl›l›k yaklafl›k 5

ayd›r direniflte olan D‹SK/Genel-‹fl Sendikas› 5 No’lu

fiube üyesi Kent A.fi. iflçileri, yaya olarak 30 gün süre-

cek olan yürüyüfllerini Karfl›yaka Belediyesi’nden

bafllatm›fllard›.

Yürüyüfl öncesi yürüyüflün amac›na iliflkin bas›n aç›k-

lamas› yapan Genel-‹fl Genel Baflkan› Erol Ekici, 140

gündür iflçilerin direnifllerini sürdürdüklerini ama kör

vicdanlar›n bu iflçilerin s›k›nt›s›n› göremedi¤ini belirt-

ti. Ekici, konuflmas›n›n devam›nda, “Bu nedenle biz de

Ankara'ya yürüme karar› ald›k. Bu yürüyüfl sadece ifl-

çilerin ifle dönme yürüyüflü de¤ildir. Bu yürüyüfl ayn›

zamanda krize karfl› bir yürüyüfltür, yoksullu¤a karfl›

bir yürüyüfltür, iflsizli¤e karfl› bir yürüyüfltür” dedi. Yü-

rüyüfllerini yar›layan iflçiler Ankara’ya varmak üzere-

ler. Geldikleri her flehirde emek ve demokrasi güçleri

taraf›ndan karfl›lanan iflçiler, “ne pahas›na olursa ol-

sun yürüyüflümüzü sürdürece¤iz” dediler.

Kent Afi iflçileriAnkara yolunda

fiekerde rekor ithalat neyin habercisi?

Trakya'y› vuran sel çeltik tarlalar›na da büyük za-rar verdi. Üreticiler sel felaketi nedeniyle hasad›ngecikti¤ini belirterek bunun gelecek dönemlerdeverim kayb›na ve fiyatlarda yükselifle neden ola-ca¤›n› belirttiler. ‹psala Çeltik Ürecileri Birli¤i Bafl-kan› Ali Soydan, dün yapt›¤› aç›klamada, Edir-ne'de 3 gündür devam eden ya¤›fllar nedeniyleçeltik hasad›n›n bafllayamad›¤›n› belirterek, ya-¤›fllar›n çeltik üreticilerine çok büyük maddi zararverdi¤ini bildirdi. Soydan, ya¤›fllar ve f›rt›nadandolay› çeltikte çok ciddi yatmalar oldu¤unu ifadeederek, bunun uzun vadede verim kayb›na, çelti-¤in kalitesinin bozulmas›na ve rand›man›n›n düfl-mesine yol açaca¤›n› söyledi. Bu nedenle çeltiküreticisinin ma¤dur duruma düfltü¤ünü anlatanSoydan, flöyle devam etti: "Çeltik hasad›n›n bu y›loldukça güzel geçmesini bekliyorduk. Çünkü çokgüzel bir y›l, çok güzel bir sezon geçti çeltikçileriçin. Ama son ya¤murlar ve ya¤murlarla gelenrüzgar çelti¤i yat›rd›, o yüzden TMO’nun bir an ön-ce çeltik al›m›yla ilgili politikas›n› netlefltirmesi veüreticiyi rahatlatmas›n› bekliyoruz."

3-4 bin ton zarar var

Bal›kesir Gönen'de hasad›n bitmek üzere olmas›-na ra¤men, hâlâ fiyat aç›klamas›n›n yap›lmad›¤›n›vurgulayan Soydan, bir an önce fiyat aç›klamas›-n›n yap›lmas›n› beklediklerini ifade etti.

Soydan, flunlar› kaydetti: "fiu anki zarar›n 3-4 binton oldu¤unu tahmin ediyoruz. E¤er ya¤›fllar de-vam ederse bir de sel riski olacak, su arkadan ge-lerek çeltik alanlar›n› su tahrip edecek. Bu 3-4 bintonun bugünkü parasal de¤eri yaklafl›k 4 milyonliraya denk geliyor."

Manisa’da afl›r› ya¤›fllar üzümü de vurdu

Manisa’n›n Saruhanl› ilçesi ve çevresinde üç saatsüreyle etkili olan ya¤›fl nedeniyle 15 bin ton üzü-mün sergilerde su alt›nda kald›¤› bildirildi. Saru-hanl› Ziraat Odas› Baflkan› Aydo¤an Okur, yapt›¤›aç›klamada, ilçe genelinde yaklafl›k 15 bin tonüzümün sergilerde ›sland›¤›n›, zarar›n çok büyükrakamlarla ifade edilebilece¤ini söyledi.

Trakyal› çeltikçiyi öncedevlet, sonra sel vurdu

Halk›n eme¤iyle yarat›lan de¤erleri peflkefl çekme-ye devam ediyorlar. Ülkenin en baflar›s›z özellefltir-meleri aras›nda say›lan ‹zmir Alsancak Liman›'n›nDan›fltay'da bekleyen imtiyaz sözleflme taslaklar›hakk›ndaki karar Özellefltirme ‹daresi Baflkanl›¤›'naulaflt›r›ld›. Global Yat›r›m Holding'e gönderilen yaz›ile "TCDD ‹zmir Liman›'n›n 49 Y›l Süreyle ‹flletmeHakk›n›n Devrine ‹liflkin ‹mtiyaz Sözleflmesi" tasla-¤›na iliflkin görüfllerin Ö‹B'ye ulaflt›¤› duyuruldu veOrtak Giriflim Grubu sözleflme imzalamaya davetedildi. Devir sözleflmesi imzalamaya davet edilen

konsorsiyum ortaklar›, 29 ayl›k süreçte yaflananekonomik krizden kaynakl› ödeme güçlü¤ü yafla-n›p yaflanmayaca¤›n› de¤erlendirecek.

Özellefltirmenin geçmifli- ‹zmir Alsancak Lima-n›'n›n 49 y›ll›¤›na kiralanmas› ihalesi için 7 May›s2006'da teklif ça¤r›s› yap›ld›. Özellefltirme ihalesiuzun ertelemelerden sonra 3 May›s 2007 tarihindegerçeklefltirildi. ‹haleyi Global Hutchison-E‹B/L‹MAfiOrtak Giriflim Grubu 1 milyar 275 milyon dolarl›kteklifle kazand›. ‹hale tarihinin üzerinden geçen yak-

lafl›k 29 ay boyunca TCDD iflletmesinde kalan Alsan-cak Liman›, Dan›fltay'dan gelecek karar› bekliyordu.Beklenen karar Ö‹B taraf›ndan Global Yat›r›m Hol-ding'e gönderilen özel faksla geldi. Ö‹B konsorsiyumortaklar›n› sözleflme imzalamaya davet etti.

Liman-‹fl Sendikas›’ndan tepki- Liman-‹fl sen-dikas› Alsancak Liman›’n›n özellefltirilmesi hakk›n-da yapt›¤› aç›klamada y›lda 59 bin dolar kar edenbir kurumun özellefltirilmesinin “alt›n yumurtlayanbir tavu¤un kesilmesi” anlama gelece¤ini belirtti.

Dan›fltaybuyurdu:Tez eldenözellefltirilsin

Page 7: 2 - 16 Ekim 2009 -  Sayı 162

Gerçek uzlafl›lamayacak kadar somut ve çarp›t›l-mayacak kadar ayan beyand›r. Yeter ki gözler körolmas›n, bilinçler aç›k olsun. Türkiye–Kuzey Kürdis-tan “faflizmin” yukar›dan afla¤› devlet biçimi olarakörüldü¤ü bir co¤rafyad›r ve hakim s›n›flar›n ç›karla-r›n›n s›n›r›na kadar “demokrasi” vard›r. Ötesindebask›, ölüm, katliam, iflkence ve hapis vard›r. Onla-r›n dillerinden düflürmedi¤i demokrasi burjuva-feo-dallerin demokrasi anlay›fl›d›r, halk demokrasisi de-¤il.

Emekçileri yan›ltmak için “demokrasi”, “özgürlük”,“adalet” ve “eflitlik” kavramlar›n› kullanan hakim s›-n›flar, önlerine çektikleri demokrasi perdesinin ar-kas›nda kendi anlay›fl›lar›n› tepeden t›rna¤a oturt-mufl, devlet ayg›t›n› bir bütün olarak buna göre bi-çimlendirmifllerdir. Bu kavramlar› ise içini boflalta-rak kendi iktidarlar›n› korumak için kullanm›fllard›rve halen daha kullanmaktad›rlar.

Ülkemizde yeni demokrasi perspektifiyle demok-ratik haklar mücadelesinin yürütülmesini, belirtti¤i-miz zeminde ele ald›¤›m›zda, yönetim biçimi me-selesi kritik bir yerde durmaktad›r. ‹flçilerin, köylü-

lerin ve emekçilerin can, kan bedeliyle yaratm›fl ol-du¤u demokratik haklar›n törpülenmesine karfl›koymak ve yeni haklar›n kazan›lmas›n› sa¤layabil-mek için devletin karakterinin ve yönetim biçimi-nin do¤ru tespit edilmesi olmaz ise olmazd›r. Yak›nsürecimizi inceledi¤imizde en basit demokratik haktalebinde bulunman›n gözalt›na al›nma, tutuklan-ma, iflkence görme ve hatta öldürülmekle sonuç-land›¤›n› çokça görebiliriz. Kuflku yok ki, bu sald›r›-lar›n önemli bir parças› komünistleri, devrimcilerive ilericileri hedef alm›flt›r. Ancak yaz›m›z›n bafl›n-da belirtti¤imiz gerçek yani faflizm, sadece devrim-cilerin, komünistlerin, ilericilerin dünyas›nda yok-tur, toplumun her alan›nda varl›¤›n› hissettirmekte-dir. Devrimci iktidar›n tesisi temel amac›yla de-mokratik haklar mücadelesini yürüten kurumlar›-m›z da bunun bilincindedir ve faaliyetlerini bu çer-çevede ele almaktad›r.

Devrimci hareketlerin görece zay›flad›¤›, reformistgüçlerin ise güçlendi¤i bir süreçten geçmekteyiz.Bu süreçte özellikle reformistler, devletin aç›l›mla-r›n›n da etkisiyle tozpembe rüyalara dalmaktad›r-

lar. Ve ne yaz›k ki kimi devrimci kesimler de bu rü-yalar› ifltahle izlemektedir. Bu sorunun esas kayna-¤› baflta komünistlerin ve devrimcilerin reformist-lerle ideolojik mücadele yürütmekte eksik kalma-s›, kelle say›s›na dayal› bir güç anlafl›ndan hareket-le, ittifaklar›nda nispeten zay›f durumdaki devrim-cileri de¤il, “kitlesel” görünen reformistleri tercihetmeleridir. Bu durum, bir süre sonra bilinçlerde debir kar›fl›kl›¤a yol açmaktad›r. Haliyle bahsetti¤imizgibi reformist e¤ilimler devrimci hareketin günde-mine rahatl›kla girebilme f›rsat› da bulabilmektedir.

Evet , demokratik haklar mücadelesi mutlaka binbir çeflit araç kullanmaya, farkl› taktikler gelifltiripsüreci devrim için gelifltirmeye aç›kt›r. Fakat bu ya-p›l›rken iktidar amac› bir an dahi es geçilmemelidir.Aksi halde var›lacak yer, reformizm ve tasfiyecilikbatakl›¤› olacakt›r. Sorun devrim sorunudur. De-mokrasi de devrim sorunudur. Demokrasiyi burju-va feodallerden, onlar›n yol haritalar›ndan, aç›l›mla-r›ndan, emperyalist AB ile entegrasyonundan, em-peryalizmin yeni sürecine uygun konumland›r›lma-s›ndan ummak fena halde tehlikeli ham bir hayal-

dir. MLM bilimi göstermifltir ki, köklü bir de¤iflim,demokrasi, ba¤›ms›zl›k ve sömürünün sona erece-¤i bir düzen, ancak ve ancak devrimci bir y›kma veyeniden infla etme yoluyla mümkündür. Bu bak›n-dan demokrasi için savafl ve bar›fl için savafl politikbelirlemeleri hayati bir öneme ve tarihsel-bilimselbir do¤rulu¤a sahiptir.

Savrulmaya aç›k küçük burjuva devrimci çizgi, sonkertede bilimsel-komünist devrimci çizgiye evril-meye ya da bükülerek karfl›t›na evrilmeye mah-kumdur. ‹çinden geçti¤imiz tarihsel süreç, karfl›devrimci güçlere karfl› cephemizi herzamankindendaha fazla güçlendirmeyi dayatmaktad›r. Bununiçin koflullar son derece uygundur. Yap›lmas› gere-ken bedelleri ve zorluklar› göze almakt›r. Maoistçizgiyle donanlar dün oldu¤u gibi bugün de, yar›nda bu çizgide yol almay› sürdürmektedir, sürdüre-cektir. Bu çizginin ve bu çizgiyi sebatla yaflama ge-çirenlerin ça¤r›s› dün oldu¤u gibi bugün de nettir:‹ktidar namlunun ucundad›r, devrimci namlular›nideolojik kuflatma ve fliddetle susturulmak isten-mesine karfl› silahlara daha s›k› sar›lal›m.

Maoist çizginin “iktidar için savafl” buyru¤una kulak verelimRojda DEM‹RÖNCÜ KADIN

72-16 Ekim 2009EMEK

Ekonominin gelecek üç y›la dair “yol haritas›” olarak nitelendiri-len Orta Vadeli Program (OVP) ve Orta vadeli Mali Plan (OVMP), 16Eylül günü Ekonomiden Sorumlu Baflbakan Yard›mc›s› Ali Baba-can, Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan› Ömer Dinçer ve DevletBakan› Cevdet Y›lmaz’›n kat›ld›¤› bas›n toplant›s›yla aç›kland›.Gelecek üç y›la iliflkin gelir-gider tahminleri, borçlanma gereksi-nimi, ödenek tavanlar› gibi baz› mali tablolar› içeren belge nite-li¤indeki OVP’la hükümet, bu y›l yüzde 6.0 küçülece¤i öngörülenekonominin 2010 y›l›nda yüzde 3.5 büyüyece¤ini iddia etti. Bafl-bakan Yard›mc›s› Ali Babacan, IMF ile yeni bir stand-by anlaflma-s›n›n yap›laca¤› sinyallerini de verdi. Hükümetin 2010-2012 y›llar› aras›nda uygulayaca¤› Orta VadeliProgram’dan, sermayeye teflvik, halka ise iflsizlik, sa¤l›k baflta ol-mak üzere azalan kamu harcamalar›, esnek çal›flma koflullar› veözellefltirmeler döküldü. Krizin bafllang›c›ndan beri tekrarlanan“bankac›l›k sistemimize güveniyoruz” söylemini kullanan Baba-can, özel sektör öncülü¤ünde büyümeyi hedeflediklerini belirtti.Özel sektöre yeni teflvikler sunacaklar›n›, yat›r›mlarda kamu-özeliflbirli¤i modelini yayg›nlaflt›racaklar›n›, özel sektörün yat›r›m ya-pabilece¤i alanlarda kamu yat›r›mlar›n› s›n›rlayacaklar›n› söyledi.“Yap›sal reformlar› hayata geçirmek” amac› tafl›d›¤› belirtilen ve1 Ekim’den itibaren uygulanmaya bafllanacak yeni ekonomikprogramda öne ç›kan bafll›klar flöyle: “Esnek istihdam biçimleri-nin yayg›nlaflt›r›lmas›, sa¤l›k hizmet ve harcamalar›n›n etkinleflti-rilmesi, tar›msal desteklerin yeniden düzenlenmesi”.

Sermayeye teflvik, eme¤e esnek istihdamOrta Vadeli Program kapsam›nda elektrik ve fleker üretiminintamamen özellefltirilmesi öngörülürken, telekomünikasyon veliman iflletmecili¤i alan›nda da kamu pay›n›n azalt›laca¤› belirtil-di. Ziraat Bankas›'n›n bir bölüm hissesinin de sat›fla sunulaca¤›n›ve tar›msal desteklerin yeniden düzenlenece¤ini bildiren Baba-can, sermayedarlara 2010 y›l›n›n sonuna kadar sunduklar› tefl-viklerden yararlanma ça¤r›s›nda bulundu. E¤itim, emek ve özel-likle sa¤l›k alanlar›nda gerçekleflen neo-liberal dönüflümün h›zkazanmas› anlam›na gelen OVP ve OVMP kapsam›nda “TemelAmaç ve Reform Alanlar›” bafll›¤› alt›nda iflsizlik sorununa sunu-lan çözüm dikkat çekici. “‹fl dünyas›n›n talep etti¤i nitelikte in-san gücü yetifltirilmesine h›z verilecektir”, “esnek istihdam bi-çimleri yayg›nlaflt›r›lacakt›r” ifadeleri eme¤e dair politikas›n›niçeri¤ini aç›klamaktad›r. Bunan göre e¤itimde özel sektörün tefl-vik edilmesi ve meslek yüksek okullar›n›n özel sektörün kat›l›-m› ile yeniden örgütlenmesi söz konusu. “Esnek istihdam” ifade-

si ile iflgücü piyasalar›nda eme¤i sermayeye karfl› koruyan tümkurumsal, yasal düzenlemelerin ad›m ad›m tasfiyesinin h›zland›-¤› aç›kça ortaya ç›k›yor. “Yerel yönetimlerin öz gelirlerini art›ranve sa¤l›k harcamalar›n› s›n›rland›rmaya yönelik düzenlemeleryap›laca¤›” aç›kça ilan edilen programda, OVP ile yerel yönetimhizmetlerine; elektrik, su, do¤al gaz, ulafl›m ve di¤er tüm beledi-ye hizmetlerine yeni vergi ve zamlara kap›, sonuna kadar aç›l-m›fl oluyor.

Emekçiye hastalanmak pahal›lafl›yorEmekçilere yeni yükler ve zamlar getiren OVP ile bir yük de 19Eylül günü Devlet Bakan› Ali Babacan’›n sa¤l›k alan›na dair yap-t›¤› aç›klamalar ile geldi. Bakanlar Kurulu ilaç karfl›lama oranlar›-n› düflürerek, Sosyal Güvenlik Kurumu’na ba¤l› sigortal›lar ve ye-flil kartl›lar›n tedavi giderlerinde hasta kat›l›m pay› ve ilaç katk›paylar›nda yüzde yüzlük art›fl gerçeklefltirdi. Bu uygulama ile2010 y›l›nda sa¤l›k harcamalar›nda 3 milyar lira tasarruf hedef-leyen hükümet, yoksul kesimin en çok baflvurdu¤u 1. basamakhizmetlerini art›k yeflil kartl›lar için dahi ücretli hale getirdi. Ça-l›flma Bakan› Ömer Dinçer, “Grip olmufl, üflütmüfl hastan›n has-taneye gitmesi büyük maliyet oluflturuyor. Dengelemeler yapa-rak bu maliyetleri k›saca¤›z” diyerek kat›l›m paylar›n›n artaca¤›-n› zaten bildirmiflti. 1 Ekim’den itibaren geçerli olacak yeni uy-gulama ile hastalar›n sa¤l›k kurum ve kurulufllar›ndaki ayaktatedavilerine iliflkin hekim ve difl hekimi muayenelerinden birin-ci basamak sa¤l›k kurulufllar› ve aile hekimli¤i muayenelerinde2 lira al›nacak. ‹kinci ve üçüncü basamak resmi sa¤l›k kurumla-r›ndaki katk› pay› ise 8 liraya ç›kacak. Özel hastanelerdeki 2 lira-l›k katk› pay› ise 15 liraya ç›kacak.

Köylüye “destek” sona eriyorKrizi aflman›n sanc›s›n› yaflayan hükümet, krizin temel nedeniolan neo-liberal reçetelerin, tekrarland›¤› bu düzenleme ile kri-zin yükünü bir de köylüye yüklemekten geri kalm›yor. Bayramöncesi aç›klanan yeni düzenleme ile tar›msal destekler yenidendüzenleniyor. Programda, “Tar›msal destekleme ödemeleri sek-törde rekabet edebilirli¤i art›rmak ve gelir istikrar›n› sa¤lamakamac›yla alan ve ürün temelinde farkl›laflt›r›lacak, desteklerinidare ve kontrolü, alan bazl› yap›lacakt›r.” deniliyor. Alan bazl›destekleme sistemi, do¤rudan gelir deste¤inde oldu¤u gibi de-kar bafl›na ödemeyi öngörüyor. Alan bazl› destekler halen güb-re ve mazot deste¤i olarak verilirken, 2010 y›l›nda ilk kez havzabazl› destekleme modeli uygulanacak. Orta Vadeli Program çer-

çevesinde sadece 16 üründe prim deste¤i öngörülüyor. Orta Va-deli Program çerçevesinde bu 16 ürün alan bazl› desteklemekapsam›na al›nmas› ise üreticiler için ciddi gelir kayb› anlam›nageliyor. OVP’da ifade edilen “Tar›msal desteklerin yeniden yap›-land›r›lmas›” verimlili¤in cezaland›r›lmas› karfl›l›¤›na gelirken, ya-p›sal dönüflümü hedeflenen di¤er anlalar ise hayvanc›l›k ve sukaynaklar›. Ziraat Bankas›, fleker fabrikalar›n›n ve “su kaynakla-r›n›n etkin yönetimi” fleklinde ifade edilen suyun özellefltirilme-si, destekleme politikas›n›n de¤ifltirilmesi ülke tar›m›n› yok etmeve d›fla ba¤›ml› hale getirme amac›n› tafl›yor.

Tüm rakamlar düflüflü gösteriyorBabacan taraf›ndan Orta Vadeli Program’›n aç›klanmas› esnas›n-da aç›klanan rakamsal hedeflerin hemen tümü, büyük bir düflü-flü, gerileyi ve küçülmeyi iflaret ediyor. Babacan taraf›ndan sat›raralar›nda ifade edilen hükümet hedeflerine göre flu an yüzde 13olarak aç›klanan iflsizik, y›l sonunda yüzde 14.8’e yükselecek. Bu y›l Ocak-A¤ustos aylar› aras›nda, geçen y›l›n ayn› döneminegöre yüzde 780 artarak 31.3 milyar TL’ye ulaflan bütçe a盤›n›n y›lsonu itibariyle 62.8 milyar TL’ye t›rmanaca¤› öngörülüyor. Bunaparalel, cari a盤›n y›l sonunda 11 milyar dolar, 2010 y›l›nda 18milyar dolar, 2011’de 22 milyar dolar ve 2012 y›l›nda ise 28 mil-yar dolara dek artaca¤›n› itiraf eden Babacan, enfalsyonun da y›lsonu itibariyle yüzde 6 s›n›r›na dayanaca¤›n› söyledi!

IMF programdan memnunOVP ve OVMP’›n aç›klanmas›ndan sadece iki gün sonra yani 18Eylül günü, Washington’daki IMF merkezinden Türkiye Masas›fiefi Rachel Van Elkan imzas›yla yap›lan bir aç›klama geldi. Aç›k-lamada AKP hükümetinin “Eknomiye ayn› pencereden bak›yo-ruz” mesaj›na karfl›l›k “Türk yetkililerinin, ülkenin kamu finans-man›ndaki bozulan gidiflat› göreceli olarak tersine çevirmeyi,özel sektördeki faaliyeti art›rmay› ve sa¤lam ekonomik büyü-meyi yeniden tesis etmeyi hedefleyen Orta Vadeli Çerçeve Pla-n›’na iliflkin aç›klamas› cesaret verici” fleklinde takdir mesaj› gel-di. Ayn› zamanda aç›klamada, “Türkiye’nin, uzun dönemde ak›l-l› bütçe hedefleri oluflturma yönünde mali kural›n sunulmas›plan›n›n da memnuniyetle karfl›land›¤›” ifadesi yer ald›. Aç›kçaanlafl›lmaktad›r ki, OVP ve OVMP’den emekçiye düflen; iflsizlik,düflük ücret, ald›¤› hizmetlerin pahal›laflmas› ve sa¤l›k gibi en te-mel alanda yüzde yüze varan yeni katk› paylar›d›r. Bunlar›n, tüme¤itim, ulafl›m, iletiflim gibi kamu hizmet anlar›n› kapsayaca¤› veIMF ile yeni bir stand-by anlaflmas›n›n yap›laca¤› aç›k.

Hatay’›n ‹skenderun ilçesinde, varofl mahallerden

kalk›p sebze toplamaya traktör, kamyon kasala-

r›nda veya biraz flansl› olanlar› panelvan arkas›nda

gelen iflçilerle k›sa söylefliler yaparak, yaflad›klar›

s›k›ntal›r› konufltuk.

Bu iflin yevmiyesi 17 TL!Üç ton sebze toplad›ktan sonra kahvalt› sofras›nda

konufltu¤umuz iflçiler, bu ifl için günlük 19 TL yev-

miye ald›klar›n›, fakat 2 TL’sini, iflçileri getiren ara-

c›ya verdiklerini söylediler. Böylece günlük elleri-

ne 17 TL geçeti¤ini, geçimin zor oldu¤u ülkemizde

bu ücretle yaflaman›n mucize oldu¤unu, ama bu

paraya çal›flmaya mecbur olduklar›n› belirttiler.

“‹flimden memnun olmasam ne olacak ki?”Kendisini “ev k›z›” olarak tan›tan 18 yafl›ndaki Hay-

riye, okumak istedi¤ini ama babas› ve a¤abeyleri-

nin buna karfl› ç›kt›klar›n› anlatt›ktan sonra, “Ben

baflar›l› bir ö¤renciydim. O yüzden ö¤retmenlerim

bile görüfltü onlarla. Ama yine de okutmad›lar ifl-

te” diyor. “Yapt›¤›n iflten memnun musun?” soru-

suna ise, “Memnun olmay›p da ne yapaca¤›m” di-

ye yan›t veriyor.

“Fabrika bile lise diplomas› istiyor”25 yafl›nda olan Behice ise, yevmiyeyi çok düflük

buldu¤unu söyleyerek, geçen sene yapt›klar› kü-

çük çapl› grevi anlat›yor. Behice’nin anlatt›¤›na gö-

re, bu grev sonucunda kendileri kazanm›fl ve üc-

retlerinde bir miktar art›fl sa¤lanm›fl. Behice de,

t›pk› mesai arkadafl› Hayriye gibi okumam›fl. Ne-

denini sordu¤umuzdaysa, önce derin bir iç çeke-

rek, flunlar› söylüyor: “Maddi imkans›zl›klar yüzün-

den okuyamad›k. Sadece ilkokulu okuyabildim.

Ama fabrika gibi yerler için lise diplomas› istiyor-

lar. Biz de mecbur burada çal›fl›yoruz.”

“Eme¤e aç›l›m yok, yapacaklar› da yok!”Behice’den sonra, yaz tatilinde çal›flmaya gelen 21

yafl›ndaki üniversite ö¤rencisi Recep’le sohbet

ediyoruz. “Eme¤inizin gasp edildi¤ini düflünüyor

musun?” sorumuza; “17 TL gibi sembolik bir ücret-

le çal›flmam›z, eme¤imizin gasp edildi¤inin apaç›k

kan›t›d›r” diyerek yan›t veriyor Recep ve ekliyor:

“8-10 saat boyunca, 35-40 derece s›ca¤›n alt›nda

baya¤› zorluk çekiyoruz. Ama e¤itim giderlerini

karfl›lamak, okumaya devam edebilmek için mec-

buruz.”

Devletin emekçilere yönelik bir fley yap›p yapma-

yaca¤›n› sordu¤umuzdaysa, flu cevab› al›yoruz:

“Her fleye aç›l›m yapsalar bile, eme¤e aç›l›m yok!

Kimsenin bunu yapaca¤› da yok!”

Tar›m emekçileri:Eme¤e aç›l›m yok

Yeni ekonomik program yoksullu¤u artt›racak

Page 8: 2 - 16 Ekim 2009 -  Sayı 162

Geride b›rakt›¤›m›z y›l içerisinde patlak veren ve 2009’dada dünya emperyalist-kapitalist sistemini vurmaya de-vam eden kriz, dünya dengelerinde önemli bir tak›m de-¤iflimlere ebelik etmeye aday. Bu de¤iflimi, G7 ve sonra-s›nda ise G8 olarak dünya ekonomisinde baflrolü oyna-yan emperyalist oluflumun, G20’ye dönüflmesine baka-rak görmek mümkün. Daha düne kadar kapal› kap›lararkas›nda, kafa kafaya vererek dünya ekonomisine ilifl-kin kararlar alan G8 üyesi devletler, gelinen aflamadapençesine düfltükleri yap›sal krizi bir nebze daha ötele-yebilme kudretini kendilerinde bulamaman›n sonucun-da, aralar›na 12 yeni “baron”u daha alarak G20’yi sahne-ye ç›kartm›fl bulunuyorlar. Kuflku yok ki G20’ye kap› ara-layan bu de¤iflim süreci, emperyalist kapitalizmin, ser-mayenin tek elde toplanma yönündeki tarihsel dönüflü-münün dayatt›¤› bir y›k›m ve bu y›k›ma karfl› emperya-list-kapitalistlerin ömürlerini uzatmak çabalar›n›n biryans›mas› olarak hayat buluyor. Bu bak›mdan yaflanande¤iflimin nemenem bir fley oldu¤unu daha berrak birflekilde görebilmek için geçti¤imiz y›l emperyalist-kapi-talist sisteme, onun merkez üssü olan ABD’den güçlü birtehlike sinyali veren ekonomik krize ve bu krizi mütea-kip, ABD seçimlerini Obama’n›n kazanm›fl olmas› mev-zuuna genel hatlar›yla temas etmek gerekiyor.

ABD seçimleri: De¤iflim zorunlulu¤unun

dayatt›¤› baflkanl›k de¤iflimi

Yukar›da dikkat çekti¤imiz emperyalist-kapitalizmin po-litik hatt›nda yaflanan zorunlu de¤iflimin ilk ürünü, yafla-nan kriz nedeniyle emperyalizmin “y›k›lmaz kale” olarakgösterdi¤i Lehman Brothers gibi dünya devi finans dev-leri ile banka ve daha bir dizi tekelin birbiri ard› s›ra iflasbayra¤› çekmeleri oldu. Yine bu iflaslara paralel bir fle-kilde, ABD’nin ve krizin vurdu¤u di¤er ülkelerin, do¤ununyükselen sermayesine avuç açmalar›, yaklaflan de¤ifli-min do¤um ç›rp›n›fllar› niteli¤indeydi. Zira bu avuç aç›fl;emperyalist-kapitalist sistemin tepesinde bulunanABD’nin, di¤er emperyalist-kapitalist aktörlerle bir uzlafl›içerisine girmeksizin dolar›n dünya paras› olarak kalma-s›n› sa¤layamayaca¤›n›n ve ekonomik bir girdaba kap›-laca¤›n›n itiraf›yd›. Baflka bir deyiflle bu avuç aç›fl; em-peryalist tekellerin, ulus devlet s›n›rlar›n› zorlamas› vedünya çap›nda bir tekelleflmeye do¤ru önlenemez gidi-fli için yol açmas›n›n bir sonucu idi. ABD için burada biryol ayr›m› söz konusu oldu: Emperyalist tekellerin bue¤ilimine engel olmaya çal›flmak -ki bu tarih olmakla efl-de¤er bir ad›m olacakt› ve özüyle de çeliflmek anlam›nagelecekti- ya da bu e¤ilime boyun e¤mekle birlikte sü-rece yön veren konumunu korumaya çal›flmak. Tabiat›gere¤i ABD –onu yöneten emperyalist tekeller- ikinciyoldan yürüdüler.

Bu noktada dünya ölçe¤inde Bush dönemindeki ABD’ninaskeri sald›r›, iflgal merkezli jandarmal›k politikas›n›n birsüre için esnetilmesi ve daha “uzlaflmac›” bir imaj›n tesisedilmesi gerekti. ‹flte burada; ABD’nin yeni politik uzlafl-mac› yönelimine uygun bir figür olarak siyahî, köle toru-nu, Afrikal›, “Müslüman” Barack Hüseyin Obama, emper-yalizmin makyaj› olarak görevlendirildi.

Uzlaflmak isteyen sadece ABD mi?

Burada yap›lan tercih sadece ABD’nin tercihi de¤ildi flüp-hesiz. Bir bütün olarak emperyalist-kapitalist güçlerin,kapitalist düzenin bu haliyle devam edemeyece¤i ger-çekli¤ini görerek, önünde boyun e¤dikleri söylenebilir.Gerek Rusya’n›n, gerek Çin’in, gerekse AB’nin son dö-nemlerde s›k s›k dünya ekonomisinin ve siyasetinin“tek kutuplu” yap›dan kurtar›larak, daha genifl bir olu-flumun inisiyatifine b›rak›lmas› yönündeki beyanlar› veABD’nin de bu talepleri paylafl›yor olmas›, bunun sonu-cunda G20’nin do¤mufl olmas›, di¤er aktörlerin de uzla-fl› istemi içinde olmalar›n›n sonucudur. Elbette emper-yalist dünya güçleri aç›s›ndan bu uzlafl› talebi tarihselbir zorunluluk olarak savunuluyor. Zira y›llard›r emper-yalist ülkeler her türlü teknolojik, askeri, finansal üstün-lükleri ellerinde tutarak, kendilerine ba¤›ml› ülkeleri sü-rekli borçland›rd›, üretimden kopartarak ba¤›ml›l›k ilifl-kisini daha da derinlefltirdi. Bununla birlikte bu ülkeleringerek milli gelirlerini, gerekse de uluslararas› finans ku-rulufllar›ndan ald›klar› kredileri de, bu ülkelere silah,teknoloji, kimya, petrol ve di¤er ürünleri satarak ele ge-çirdiler. Böylece kendilerini, di¤er ülkelere yapt›klar›emperyal operasyonlar› finanse etmeyi sürdürmeninyan› s›ra, söz konusu ülkeleri kendi yörüngelerinde tut-may› baflard›lar. Ancak gelinen durumda bu denge, yi-ne söz konusu emperyalist devletlerin kendi içlerindekieflitsiz geliflim, rekabet ve karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k nedeniylesars›lm›fl durumda. Bu de¤iflim süreci, bir anlamda buolgunun bir yans›mas› niteli¤inde.

ABD-Çin iliflkilerinin de¤iflime etkisi

50 y›la yaklaflan bir süre boyunca emperyalist-kapitalistsistem, Amerika’n›n kabul edilmifl hakimiyetine dayal›y-d›. Amerika’n›n tüketim mallar›na duydu¤u ifltahla katla-nan büyük nakit para ak›fl›, dünyan›n en büyük üretici-lerinden birisi olan Çin’e büyük miktarlarda dolar›n ak-mas›n› sa¤larken; bunun karfl›l›¤›nda da Çin daha fazlasat›n al›m yapabilmesi için ABD’ye kredi tedarik etti. Ha-zine yat›r›mlar›n›n de¤erini korumay› ve ihracat temelliekonomisini ayakta tutmay› amaçlayan Çin, neredeyse

bir trilyon dolar› bulan hazine varl›klar›n› büyük orandaelinde tutma zorunlulu¤u hissetti. Zira Çin’in kasas›ndabiriken büyük orandaki ABD dolar›n›n elden ç›kart›lmas›ABD ekonomisinin büyük oranda sars›lmas›na yol aça-cakt› ki, bu durum, ABD’ye tüketim mallar› satarak eko-nomisini “büyütme” imkan› bulabilen Çin için de ciddi birrisk oluflturacakt›. Bu durum kaç›n›lmaz olarak bir yan-dan, iki ekonominin de giderek artan oranlarda birbirineba¤›ml› hale gelmesine yol açt›. Öte yandan ise, Çin’in,Amerikan kararlar›na olan ba¤›ml›l›¤›n› azaltmas› gerek-ti¤ini, ABD’nin ise Çin’e olan finansal ba¤›ml›l›¤›n› azalt-mas› gerekti¤ini ortaya koydu.

Çin’in, ABD’ye olan ba¤›ml›l›¤›n› azaltma çabas›, onu, Hin-distan, Rusya ve Brezilya’yla kendi para biriminde tica-ret yapmaya sevk etti. Çin Merkez Bankas› baflkan›n›n,‘kademeli olarak yeni bir uluslararas› para birimi olufltu-rulmas›’ önerisi ise Çin’in ABD’den ba¤›ms›z bir güç ola-rak ilerleme ve dünya hegemonyas›n› elde etme çaba-s›n›n bir baflka mahsulü oldu. Bu noktada ABD’nin, büyü-yen ve ba¤›ml› oldu¤u Çin’i karfl›s›na almamak için yan›-na çekmesi zorunlulu¤u ortaya ç›kt›. Bunun sonucu ola-rak Çin’in dünya ekonomisine daha fazla entegre edil-mesi, daha etkin hale getirilmesi bir zorunluluk olarakkendisini dayatt› ve Çin, G20’nin bir bilefleni oldu. Buhamlenin, ABD aç›s›ndan soruna merhem olmayaca¤›kesin. Çünkü Çin, giderek komflu devletler ve hatta di¤erk›talardaki devletlerle ekonomik, askeri, teknolojik alan-lar ile enerji alanlar›nda son derece güçlü iliflkiler geliflti-riyor ve bu iliflkiler içerisine girdi¤i ülkeleri bir m›knat›sgibi çekerek yörüngesine yerlefltiriyor. Bu ülkelerin Çinpazar›na olan ba¤›ml›l›¤›n›n artmas› sebebiyle Çin’in si-yasi etkisi artarken; Çin’in Amerikan pazar›na olan ba-¤›ml›l›¤› azal›yor.

ABD-Rusya iliflkilerinin de¤iflime etkisi

Uzun y›llar boyunca Rusya’y› kendisinin en büyük rakibiolarak gören ve kuflatmaya çal›flan ABD, halen bu politi-kas›n› sürdürüyor. Ne var ki, Rusya, y›llar öncesinin Rus-ya’s› de¤il. Askeri, ekonomik, siyasi olarak önemli bir to-parlanma yaflam›fl, enerji zenginli¤ini, uluslararas› güç-lerle rekabette ustaca kullanm›fl ve hat›r› say›l›r bir yolkat ederek bugün art›k “emperyalist arenada ben de va-r›m” diyecek duruma gelmifltir. Dünyan›n bafll›ca silahsat›c›s› ve enerji tedarikçisi konumundaki Rusya, bölge-sinde Çin ile birlikte kuruculu¤unu yapt›¤› fiangay ‹flbirli-¤i Örgütü gibi oluflumlarla ciddi bir siyasal aktör konu-muna yükselmifl olan Rusya, ABD’nin emperyal impara-

torlu¤unun yol a¤z›nda konumlanm›fl vaziyette. Özellik-le Bat›’n›n enerji ihtiyac›n› karfl›layarak ciddi bir üstünlükelde etmifl olan Rusya, gelinen durumda ABD öncülü-¤ündeki emperyalist güçler için uzlafl›lmas› gereken birdi¤er önemli aktör pozisyonunda.

Bu iki ülkenin yan› s›ra Hindistan, Brezilya, Güney Afrikave ABD emperyalizminin önümüzdeki süreçte kilit bir rolatfetti¤i TC de bu uzlafl› ve de¤iflimin birer tamamlay›c›parças› olarak konumland›r›ld›lar. Sözünü etti¤imiz buülkelerde, emperyalizmin bu politik de¤ifliminin yol açt›-¤› bir dizi önemli de¤iflimin yaflanaca¤›n›, ülkemizde ya-flanan de¤iflimlere bakarak söylemek mümkün.

‹flte burada, uluslararas› iliflkilerin çekim merkezi As-ya’ya kayarken ve Amerika hegemonyadan uzak fakatemperyal liderlikle uyum gösteren yeni bir rol üstlenir-ken ABD’nin; Çin’in, Rusya’n›n, Hindistan’›n vb’nin yak›niflbirli¤ine dayanan; fakat ayn› zamanda da Pasifik’e s›n›-r› olan di¤er ülkelerin kendi hedeflerine ulaflabilmesineimkan tan›yacak derecede kapsaml› bir Pasifik inflas›n›ortaya koyan bir bak›fla ihtiyac› vard›. Bu ihtiyaç, ayn›zamanda karfl› tarafta duran ABD ve çeperindeki emper-yalist devletler d›fl›ndaki emperyalist aktörler için de birihtiyaç idi. ‹flte G20’nin oluflturulmas› bu karfl›l›kl› ihtiyaçve uzlafl›n›n bir sonucudur. ABD Devlet Baflkan› Oba-ma’n›n; “Küresel krize, günün dayatt›¤› acil ihtiyaçlara vesorunlara 20. yüzy›l›n bak›fl aç›s›, yaklafl›m› ve politikala-r›yla cevap olmam›z mümkün de¤ildir” demesi durumuözetler niteliktedir. Benzer flekilde Rusya Devlet Baflkan›Medvedev’in G20 zirvesinde sarf etti¤i flu sözler de ayn›gerçekli¤in beyan› durumundad›r: “Dünyada sadece 20ülke yok, 20 ekonomi yok ve bu yüzden biz, bu 20 ülke-nin geri kalan ülkelerle nas›l daha etkin bir flekilde çal›-flabilece¤ini düflünmek zorunday›z.”

Bankalara neflter vuruluyor

G20 zirvesinde masaya yat›r›lan konular da, emperya-listler aras›ndaki uzlafl›n›n ve emperyalist-kapitalist sis-temin politikas›nda yaflanacak olan de¤iflimin ne yöndeolaca¤›n›n ipuçlar›n› veriyor. Zirvede, geçti¤imiz y›lABD’de patlak veren krizin sorumlusu olarak ilan edilenfinans kurulufllar›n›n -esas›nda da bankalar›n- yeni birdüzenlemeye tabi tutulmas› üzerinden mutabakat sa¤-land›. Buna göre G20 üyesi devletler, bankalar›ndaki ka-y›t d›fl› ve at›l para sahiplerini aç›klayacak, bununla dayetinmeyerek bu kifli-flirketleri, paralar›n› aktif flekildeekonomiye yat›rmalar› için bask› uygulanacak. Bu, fi-nans kurulufllar›nda duran trilyonlarca dolar›n piyasaya

dönmesini ifade etmesinin yan› s›ra, finans sektörününart›k eskisi gibi olmayaca¤›n›n da habercisi.

Bankalar›n yan›nda IMF, Dünya Bankas›, Birleflmifl Millet-ler gibi emperyalist kurulufllar da bu de¤iflim ve uzlafl›yauygun yeni bir biçime kavuflturulacakt›r. Bu de¤ifliminnas›l bir flekil alaca¤› ise, Ekim ay› bafl›nda ‹stanbul’dayap›lacak IMF-Dünya Bankas› zirvesinde belirlenecek. Bubak›mdan söz konusu zirve, dünya halklar› için uzun va-deli ve y›k›c› bir sald›r› plan›n›n haz›rlanaca¤› kritik bir or-ganizasyon olma niteli¤ini tafl›yor.

G20, de¤iflim ve TC

Türk devletinin, emperyalizmin yeni sürecine önderlikeden ABD taraf›ndan ziyadesiyle önemsendi¤i ve de¤ifli-me haz›rland›¤› art›k hepimizin malumu. Özellikle Erge-nekon operasyonu, Kürt aç›l›m›, Ermenistan ile s›n›r ka-p›s›n›n aç›lmas› haz›rl›¤›, komflu devletlerle iliflkilerin “iyi-lefltirilmesi”, demokratikleflme söylemlerinin bolca dil-lendirilmesi; Türk devletinin bu de¤iflime uygun hale ge-tirilmesinin bafll›ca ad›mlar›. Ancak ABD aç›s›ndan Türkdevletine, bu de¤iflim sürecinde çok daha kritik bir rolbiçilmifl durumda. Bu rolün ikili bir yönü var. Birinci yö-nünü, Türk devletinin Nabucco, Mavi Ak›m, Güney Ak›mvb enerji nakil hatlar›n›n geçifl üssü haline getirilmesi,Avrupa Birli¤i’nin enerji ihtiyac›n›n bu kanaldan karfl›lan-mas› oluflturuyor. Bu konu ABD ve onun öncülük etti¤ide¤iflim için son derece önemli bir nokta. Zira AB’nin ikibüyük üyesi Fransa ve Almanya, ABD’nin dayatt›¤› a¤›rsanayi, silah sanayi, petro-kimya gibi alanlardan öte tek-noloji, biliflim gibi alanlara yo¤unlaflma ve dünya pazar-lar›n›n emperyalizmin s›hhati için birlefltirilmesi mesele-sine henüz tam anlam›yla evet demifl de¤iller. Dahas› buiki emperyalist güç, geleneksel devletçi ekonomiyi birbütün olarak bir yana atmaya yanaflmamakta. Yine Al-manya, ekonomisinin temelini oluflturan a¤›r sanayi, si-lah sanayi gibi bafll›ca gücünü ABD’nin öncülü¤ünü yap-t›¤› ve bir anlamda di¤er aktörlere de dayatt›¤› yeni sü-rece uygun flekilde dönüfltürmeye yanaflmamakta.Çünkü bunun kabulü, ayn› zamanda tüm bu alanlardaABD tekelini ve hakimiyetini kabul etmek anlam›nageliyor. Bununla birlikte Türk devletinin AB üyeli¤inekarfl› ç›karak, asl›nda Rusya ve çevre devletler ile Orta-do¤u ve Afrika devletlerinin ve bu devletlere ait “pa-zar”lar›n Bat›’ya ba¤lanmas›na engel olmaktad›rlar. ABDise bu de¤iflimi bir an evvel hayata geçirme niyetinde.

ABD, Fransa ve Almanya’y› de¤iflime ikna edebilmek için,bu iki emperyalist devletin zay›f karn› olan enerjiyi etkinbir flekilde kullanmak istiyor. ‹flte tam bu nokta Türkdevletini bafll›ca enerji geçifl noktas› haline getirmek su-retiyle, Fransa ve Almanya’dan, Türk devletinin AB üye-li¤ine vize almay› amaçl›yor. Bu durum, Türk devletiniABD ve bu de¤iflim süreci için önemli k›lan birinci neden.

‹kinci neden ise ABD’nin bu de¤iflim sürecinin ard›ndanbaflta Ortado¤u, Afrika ve Asya’da yeni bir emperyal da-lafla, iflgal ve savafla haz›rlan›yor olmas› nedeniyle Türkdevletini askeri bak›mdan donatmas› ve bölgenin öndegelen güçlerinden birisi haline getirmek istemesidir.Türk devletinin yak›n zamanda aç›klad›¤› ABD’den Patri-ot füzelerinin al›naca¤› yönündeki aç›klama, denizalt›al›m çabas›, k›sa bir süre önce ç›k say›da savafl uça¤›n›nal›nmas›, Genelkurmay Baflkan› ‹lker Baflbu¤’un aç›klad›-¤› savafl helikopteri al›m›, insans›z casus uçaklar›n›n al›n-mak istenmesi, bunlar›n yan› s›ra silah üretimi ve gelifl-tirilmesine daha bir yo¤unluk verilmesi tam da ABD’nin,Türk devletini bölgede etkin bir silahl› güç olarak ko-numland›rma ihtiyac›n›n sonucudur.

‹flte bu iki neden Türk devletini ABD için ve onun öncü-lü¤ünü yapt›¤› de¤iflim için önemli k›l›yor. Bu bak›mdangüçlü bir ekonomiye sahip olmayan Türk devletininG20’ye al›nmas› da bu gerçeklik üzerinden okunmal›.

Sonuç olarak

Dünya emperyalist-kapitalist sistemi yeni bir kabuk de-¤ifltirme sürecine giriyor. Kuflku yok ki bu de¤iflimin hay-lice yüklü bir ekonomik faturas› olacakt›r. Ve yine hiçkuflku yok ki bu fatura ezilen dünya halklar›na kesile-cektir. Önümüzdeki süreçte sendika hakk› da dahil ol-mak üzere birçok sosyal hak budanarak kufla çevrile-cektir. Sa¤l›k alan›nda reform ad› alt›ndaki piyasalaflt›r-ma sald›r›s›, esnek çal›flman›n yasal hale getirilmesi, top-lu sözleflmenin reddedilmesi, sendikalar kanununda ya-p›lan ve yap›lmas› öngörülen de¤ifliklikler ve daha bir di-zi sald›r› bu de¤iflimin bir faturas›d›r. Bu faturan›n dahada kabaraca¤›ndan kuflku duyulmamal›d›r. Elbette ezi-len dünya halklar› ve ülkemiz ezilen halklar›na dönüksald›r›lar sadece sosyal alanlada s›n›rl› olmayacakt›r.Zamlar, ücretlerde düflüfller, siyasal haklar›n gasp›, de-mokratik haklar›n bast›r›lmas› da di¤er sald›r› alanlar›olacakt›r. Böylesine büyük bir de¤iflim ve de¤iflim sald›-r›s›n›n geri püskürtülmesi, bizlerin örgütlü karfl› durufluile mümkün olabilecektir. Üstelik bu kez aktif ve etkinbir karfl› durufl sergileyemez isek, kaybedeceklerimizintelafisi on y›llar› alacakt›r. Bu bak›mdan sözümüzü söy-lemenin ve gere¤ini yapman›n tam zaman›d›r. Ekim ay›bafl›nda yap›lacak IMF ve Dünya Bankas› zirvesine karfl›sokaklara ak›p, bu emperyalist sald›r› zirvesini engelle-mekle ifle bafllamak, isabetli bir ad›m olacakt›r…

8 2-16 Ekim 2009 PERSPEKT‹F

Emperyalizm makyaj tazeliyor, faturas› halka kesiliyor

Page 9: 2 - 16 Ekim 2009 -  Sayı 162

92-16 Ekim 2009GENÇL‹K

Emperyalist yay›lmac›l›k; dünya ve Ortado¤u çeliflkilerini,nüfuz alanlar›n› ve konumlar›n› sa¤lamlaflt›rma çerçevesin-de ele al›p bölgeyi yeniden yap›land›r›yor. Hepimiz biliyoruzki Türk devleti 60 y›ld›r ABD’nin en sad›k ufla¤› konumunda-d›r. Kuflkusuz yeni görevler için de haz›r beklemektedir. La-kin Türk devletini, dönem dönem uflakl›k rolünde zor du-rumda b›rakan büyük bir sorun vard›r. Bu Türk devletinintabular›n› sarsan Kürt ulusal sorunudur.Baz›lar› Kürt ulusal sorununu Türkiye-Kuzey Kürdistan ya dabölge ile s›n›rl› bir sorun olarak görebilir, ama 20 yüzy›lda ol-du¤u gibi günümüzde de dünyada herhangi politik ve siya-si bir sorun emperyalizm hesaba kat›lmadan düflünülemezve tart›fl›lamaz. Böyle konduktan sonra, Kürt ulusal sorunudün oldu¤u gibi bugün de bir dünya sorunudur. Kürdistan1920’lerde emperyalistler taraf›ndan 4 parçaya bölünürkende bir dünya sorunuydu; bugün Kürdistan ba¤›ms›zl›k mü-cadelesinin yeniden ayn› güçlerin ortakl›¤›yla, asimilatör TCile topra¤a gömülme sald›r›s›yla da bir dünya sorunudur.Bugün, ayd›nlar›n, burjuva liberallerin çevre ve siyasi yap›-lanmalar›n yazd›klar› ve konufltuklar› bir gündem mevcuttur:Kürt Aç›l›m›. Her s›n›f›n kendine göre bir Kürt aç›l›m› vard›r.Burjuva feodal iktidar için Kürt aç›l›m›; ulusal hareketin silah-l› güçlerinin tasfiyesidir. Kürtleri devletle bar›fl›k hale getir-mek, Türk hakim s›n›flar›n›n ç›karlar›n› garantilemek, sömürüçarklar›n› sürdürmektir. Egemenlerin ‘bar›fl›’, onlar›n ç›karlar›-d›r da. Bu flafl›rt›c› da de¤ildir.Ulusal hareket aç›s›ndan Kürt aç›l›m›; daralt›lm›fl talepler ile-ri sürüp ba¤›ms›zl›ktan vazgeçmek ve silah b›rakmaya ha-

z›r oldu¤unu ilan ederek ‘bar›fl’ istemektir. Bunun anlam›anayasal yoldan (reform) k›smi de¤ifliklikler talep etmektir.Bu talepler tabii ki küçümsenemez, nitekim Kürt halk› bude¤iflimler için bedel ödemeye devam ediyor. Ama büyükremi gözden kaç›rmayal›m.Kürt ulusal sorunu anayasal yollarla çözülecek bir meselede¤ildir. Halk iktidar›n›n ve devamla sosyalist bir iktidar›nhüküm sürdü¤ü bir Türkiye-Kuzey Kürdistan iddias›yla yolaç›kan komünistler, bu süreçlere çözüm demek bir yana he-defleri u¤runa mücadeleyi tüm kararl›l›klar›yla yükseltirler,yükseltmelidirler.Genel olarak belirtip geçersek baz› devrimci hareketler ‘ba-r›fl’ sürecinin aktif kat›l›mc›lar› olmuflken kimileri de sessiz-likle geçifltirerek bu yanl›fl sürecin parças› olmufllard›r. S›n›fzemininden kopar›lan bir ‘bar›fl’ vulgar revizyonist teori vepratikle Marksizm’i çarp›tmakt›r. Elbetteki bu süreç ayn› za-manda devrimci ve komünistlerin oportünizmle ayr›fl›m venetleflme sürecidir.Maoist hareket, devrimci silahl› güçlerin tasviyesine yöne-len ‘bar›fl’ sürecini destekleynemez/desteklememifl, bizzatibu sald›r›ya karfl› daha tutarl› mücadele etmenin zorunlulu-¤una iflaret ederek kendi konumunu belirlemifltir. Kürt ulu-sal sorununda komünistlerin do¤ruyu sak›nmadan söyle-meleri tek ilkeli siyasettir. Bu konuda yürüttü¤ü ideolojikmücadele hayati önemdedir. Gelecek bu do¤ru temellerüzerinde infla edilecektir; söz karmafl›s›n›n, kaosun, adetatoz duman›n içinde bir ›fl›k gibidir.Her kesim için anlam› ayr› olan bu sürecin komünistler için-

de ayr› bir önemi vard›r. Kuflkusuz bu kuflatma sadece teo-rik mücadeleyle yar›lamaz.‘Düflman›n sald›rd›¤› yeri koru, zay›flatmaya çal›flt›¤› kanat-lar› güçlendir' bir savafl kural›d›r. Bundan hareketle düflma-n›n sald›rd›¤› hedef tüm devrimcilerin savunma noktas›d›r-olmal›d›r. Tespit fludur: Kürt ulusal hareketinin silahl› devrimgüçlerini ortadan kald›rmak, genel olarak silahl› devrim mü-cadele çizgisini iktidar olma arac›ndan ç›kartmak, ideolojikolarak silahl› mücadele fikrini topra¤a gömmektir.Böyle konduktan sonra tüm devrimci hareketin savunmanoktas› belirlenmifltir. Maoist hareket aç›s›ndan, en meflru,en kaç›n›lmaz, en vazgeçilmez iktidar araçlar› olan gerillamücadelesini savunmak ve pratik olarak güçlendirmektir.Kürtleri ikinci s›n›f gören, alt kültür olarak koyan, siyasal öz-gürlü¤ünü unutan her türlü fikir tarihin tozlu raflar›na kalk-maya mahkumdur. O halde flimdi gerillalaflmak zaman›d›r.Devrimci zorun 盤›r aç›c› önemini kavramak günün ihtiyac›-d›r. Oportünizmle ayn› kulvarda de¤iliz, ayr›fl›m çizgilerimizinbelirginleflmesi devrimin yarar›nad›r. Legalist, uzlaflmac› çiz-gilerin ne dedikleri önemli de¤ildir. Aslolan devrimci rotada›srard›r. Devrimci siyaset kitlelere tafl›n›nca anlam bulur.Bugün, Kürt ulusunun ba¤›ms›z devlet kurma hakk› fliar› ne-redeyse duyulamaz olmufltur. Oysa ekonomi, kültür, dil vbgeliflmesi bu siyasi kazan›ma s›k› s›k›ya ba¤l›d›r. Ulusal so-run bir kültür sorunu de¤ildir. Kürt ulusu siyasal köleleflme-yi kabul etmedi-etmeyecektir de. O halde Maoistler en te-mel istek üzerinden sözlerini söylemeli, prati¤ini flekillen-dirmeli, kampanyalar sürdürebilmelidir.

As›l önemlisi ise; Türkiye-Kuzey Kürdistan’da komünist ön-

cünün kumandas›nda silahl› bir devrim gücünün yarat›labi-

lece¤ine inanmayan küçük burjuva, eklektik, faydac› ve uz-

laflmac› yap›lar›n tersine gerilla mücadelesini yükseltmenin

yol ve araçlar›n›n yarat›lmas›d›r. Bunun için Maoistlerin ye-

terli deneyimi mevcuttur. Her zamankinden daha fazla ihti-

yaç hissedilen gerilla mücadelesini iyi kavramak gerekir.

Silahl› devrim fikri ortadan kald›r›lmak isteniyor, o halde bu-

na en güzel yan›t yine namlunun ucundan verilebilir. ‹lkeli

ideolojik durufl, hiçbir koflulda geliflmesi durdurulamayacak

bir savafl hatt›yla bulufltu¤unda tasfiyecilik gerçekten dar-

belenecektir. Bu da Cebo’nun, Baba’n›n Karadeniz’de k›z›lla-

flan ›srar›n›n Amed’e, Serhat’a ve Botan’a tafl›nmas› demek-

tir. 17’lerin inanc›n› kuflananlar bedelsiz zaferin olamayaca-

¤›n› çok iyi bilirler.

Eylem ve irade birli¤iyle Maoist kitle çizgisi, iktidar olma bi-

linci, sak›nmay› de¤il ileri at›lmay›, tereddüt etmeyi de¤il

komünizm davas›nda can›n› vermeyi emreder. Gerilla sava-

fl› bu bilincin pratikleflmesidir. Bu cepheden yan›t verilme-

den puslu havan›n da¤›t›lmas› olanaks›zd›r.

Verili koflullar alt›nda, Kürt aç›l›m›, iç bar›fl, toplumsal ba-

r›fl vb hangi biçim alt›nda olursa olsun burjuvazinin ç›kar›,

sömürüsünü sürdürebilece¤i bir “bar›fl”tad›r. ‹flçinin, köy-

lünün devrimci iktidar› u¤runa, komünistler iktidar olma

araçlar›n› oluflturmak, korumak ve güçlendirmek zorunda-

d›r. Söylenmifl sözün eylem vaktidir.

Söylenmifl sözün eylem vaktidirSinan ÇAKIRO⁄LUGENÇ YORUM

Milli E¤itim Bakanl›¤› sözde okullar›n güvenli¤inisa¤lamak için Emniyet Genel Müdürlü¤ü ile imza-lad›¤› protokolün hemen ard›ndan liselere polisleryerleflmeye bafllad›. Polis devleti anlay›fl›n› do¤ru-layan bu protokol ile polis, güvenlik ad› alt›ndaokullarda denetim ve gözetimini artt›rarak iktida-r›n› sa¤lamlaflt›racak. Sözde okullar›n güvenli¤ini sa¤lamak, okul d›fl›ndauyuflturucu, çeteleflme gibi olaylara engel olmala-r› için görevlendirilen polisler, görevlerini yerinegetirmek yerine okulun tüm iflleyifline müdahaleediyor ve yetkilerini afl›yor. Okulun kendi yöneti-minin bile uygulanmayaca¤› anlam›na gelen, buuygulama ile okul yönetimi, Emniyet Genel Mü-dürlü¤ü’nün ön gördü¤ü protokol ile uzlaflmak zo-runda b›rak›l›yor. Bunda sonra ö¤rencilerin her ha-reketi denetim alt›nda olacak.

‘Kanun da benim, yönetmelik de’: Ankara’da ‹n-cesu bölgesindeki bir liseye konumland›r›lan ‘sivilpolisler’in, yan taraf›ndaki ilkö¤retim okulununkantininin iflleyifline müdahale etti¤i E¤itim-Sen’liö¤retmenler taraf›ndan tespit edildi. Lise ö¤renci-lerinin ilkö¤retimin kantininden al›fl verifl yapmas›-na engel olan sivil polisin ö¤rencileri tehdit etti¤i-ni bildiren ö¤retmenler, yaflanan tart›flmalar üzeri-ne sivil polisin “burada kanun da, yönetmenlik debenim” dedi¤ini söylediler. E¤itim-Sen’li ö¤retmen-lerin yapt›klar› aç›klamaya göre sivil k›yafetleriyleinsanlara emirler ya¤d›ran görevli polis, kimli¤i veismi soruldu¤unda yan›t vermedi¤ini söyleyerek“Yaflanan bu durumdan hem ö¤renciler hem deö¤retmenler ciddi bir flekilde rahats›zd›r” dediler.

Okullarda kameradan sonra polis gözetimi: Pro-tokol, ‹ngiliz filozof Jeremy Bentham taraf›ndan 18.

yüzy›l sonlar›nda tasarlanan hapishane modelini

and›r›yor. Sekizgen düzende olup tam ortas›nda

gözetleme kulesi olan hapishanede, gardiyan hüc-

redekileri görebilmekte fakat hücredekiler gardi-

yan› görememektedir. Böylece ne zaman gözet-

lendiklerini anlayamayan mahkûmlar hareketleri-

ni s›n›rland›rmak zorunda kal›p otokontrollerini

güçlendirmektedir. Milli E¤itim Bakanl›¤› ve Emni-

yet Genel Müdürlü¤ü aras›nda imzalanan protokol

bu gözetleme kulesini aratmayacak nitelikte. Bu

uygulama sayesinde polis, gardiyan olurken ö¤-

renciler ise mahkûm konumunda. Zaten 24 saat

kameralarla gözetlenen okulda konumlanan polis-

ler gardiyan rolünü üstlenirken ö¤renciler de mah-

kûm rolünü yerine getirecek. Kameralar› destekle-

yen polisin gözetimi sayesinde mahkûm konu-

mundaki ö¤renciler kendilerini sürekli bask› alt›n-

da ve kontrol alt›nda hissedecek. Sonuçta ö¤renci-

ler sistemin istedi¤i sessiz kuzulara dönüflecek.

‘Okullar›n içinde küçük karakollar kurulacak: E¤i-

tim-Sen’li ö¤retmenler, “Polisler flimdiden bu flekil-

de müdahale ederken, havalar so¤udu¤unda okul-

lar›n içinde küçük karakollar kuracaklar” dediler.

Ö¤retmenler, daha okulun ilk gününde ö¤rencile-

rin tost al›p yemesine müdahale eden polisin, ile-

ride daha fazlas›n› yapacaklar›n› söyleyerek flunla-

r› ifade ettiler: “Ö¤rencilere düzgün bir flekilde an-

latmay›p, okul idaresiyle bile görüflmeden çocuk-

lara tehditkâr, ben ne diyorsam o olacak tav›rlar›

ile gösteren polisin, okulun içine girdi¤inde ne gibi

müdahalelerde bulunaca¤› ise ciddi s›k›nt›lar›n do-

¤aca¤›na iflaret ediyor.”

Okullar hapishaneye dönüflüyor

Devrimci-demokratik üniversite ö¤rencileri, IMF ve DB toplant›lar›n›protesto etmek için ‹stanbul Üniversitesi önünde biraraya geldi.“Gençlik ‹stanbul’u IMF’ye dar edecek” yaz›l› pankart açan ö¤renciler,Beyaz›t’tan Dolmabahçe’ye yürümek istedi. Yürüyüfl güzargah›n›neylem alan› olmad›¤› gerekçesiyle polis barikat›yla karfl›laflan ö¤ren-ciler, polisin tutumunu sloganlarla ve marfllarla protesto etti.

Beyaz›t’ta polis taraf›ndan çembere al›narak yürüyüfllerine izin veril-meyen ö¤renciler, buradan da¤›larak Kabatafl’ta tekrar biraraya gel-di. Buradan Dolmabahçe’ye yürüyen ö¤renciler, yapt›klar› bas›n aç›k-lamas› ile IMF ve DB bürokratlar›n›n yapacaklar› toplant›larda halkave ö¤renci gençli¤e yönelik yeni hak gasplar›n›n karar alt›na al›naca-¤›n› belirttiler. “E¤itimin paral› hale getirilmesi, özelleflen üniversiteler,harçlara yap›lan zamlar ve daha birçok sald›r›n›n nedeni, IMF ve Dün-ya Bankas›’n›n aç›klad›¤› raporlard›r. ‘Mali özerklik’ diyerek e¤itimintüm masraflar›n›n ö¤rencilere ödettirilmek istenmesi raporun temelarac›d›r” belirlemesinde bulunan ö¤renciler, “Biz gençlik olarak 6-7ekim’de ‹stanbul’u dört bir yanan kuflatacak, Erdo¤an’›n rüyalar›n›süsleyen vadiyi onlara dar edece¤iz. Hayat›m›z›, gelece¤imizi peflkeflçekmelerine izin vermeyece¤iz” ifadeleri ile aç›klamalar›n› bitirdiler.

Mersin Üniversitesi’nde IMF karfl›t› çal›flmaMersin Üniversitesi’nde okuyan anti-emperyalist ö¤renciler, ÇiftlikKöy Yerleflkesi’nde IMF ve DB politikalar› teflhir eden afifl, kufllamave bildiri da¤›t›m› yapt›lar. Çal›flmalar s›ras›nda yap›lan afiflleri y›rt-maya çal›flan ÖGB’ler ile ö¤renciler aras›nda arbede yafland›. Ö¤ren-cilerin biraraya gelmesiyle ÖGB’ler da¤›t›ld›.

Aralar›nda Demokratik Gençlik Hareketi (DGH)’nin de bulundu¤u IMFkarfl›t› ö¤renciler, da¤›tt›klar› bildiri, afifl ve kufllamalarda ‹stanbul’daorganize suç örgütlerinin topland›¤›n› belirtilerek, ‹stanbul’u IMF’yedar edeceklerini belirtiler.

DGH’den halk gençli¤ine ‘karfl›lama’ ça¤r›s›Adana’da Demokratik Gençlik Hareketi liselerde IMF ve DB karfl›t›bildiri da¤›tarak “Halk gençli¤inin anti-emperyalist öfkesini yang›naçevirelim” ça¤r›s› yapt›. DGH çal›flanlar› Erkek Lisesi, Teknik EndüstriMeslek Lisesi, Motor Meslek Lisesi önünde liseli gençlikle bulufltu.Bildiri da¤›tan DGH’liler IMF ve DB’ye iliflkin bilgilendirmeler yapt›.

DGH çal›flan› gözalt›na al›nd›Yeni yasa ile birlikte her liseye polis konuflland›ran devlet uyufltu-rucu, yozlaflma vb. olaylara kar›flmazken halk gençli¤inin politik ör-gütlenmelerine karfl› ayn› tavr›n› göstermiyor. Bildiri da¤›t›m›n›nsonlar›na do¤ru okul önünde bekleyen polisin, TMfi ekiplerine ha-ber vermesi sonucu bir DGH çal›flan› gözalt›na al›narak Eski ‹stasyonKarakolu’na götürüldü. Karakolda yaklafl›k bir saat gözalt›nda tutu-lan DGH çal›flan›na iki milyar para cezas› kesilerek serbest b›rak›ld›.

“IMF ve DB defolunbu ülke bizim”

ANKARA- Devletin ‘Okul polisi projesi’kapsam›nda bir lisede görev yapan poli-si, okulun önünde oturan bir ö¤renciyi‘Sen yabanc› m›s›n?’ diyerek, 10 dakikaboyunca dövdü.Polisin fliddetine maruz kalan 16 yafl›n-daki Ayranc› Ticaret Meslek Lisesi 9. s›n›fö¤rencisi Engin Gümüfl’ün ailesi suç du-yurusunda bulundu.

Böyle olur devlet güvenli¤iAnkara Numune E¤itim ve Araflt›rmaHastanesi’nden rapor alan Engin Gümüfl,ailesi ve E¤itim-Sen 2 No’lu flube yöneti-cileriyle bas›n aç›klamas› yapt›. Gümüflokulunda yaflad›klar›n› flöyle anlatt›:“Okuldan bir fleyler almak için d›flar› ç›k-t›¤›mda dersi bofl olan bir arkadafl›marastlad›m, onunla otururken polis me-muru yan›m›za gelerek, bana ‘Sen kim-sin, yabanc› m›s›n?’ diye sordu. Ben po-lis oldu¤unu bilmeyerek ‘Hay›r hocambu okulun ö¤rencisiyim’ diye cevap ver-dim. Daha sonra kendisi bana ‘gel bura-ya’ diyerek yan›na ça¤›rd› ve beni oku-lun içerisine ald›. Ben ne oldu¤unu bileanlamadan köfleye s›k›flt›rarak bo¤az›-ma sar›ld› ve tokatlayarak bana vurma-ya bafllad›. Yaklafl›k 10 dakika boyuncabeni darp etti.”

‘Polis görevi bu mu’?Engin Gümüfl’ün babas› Halil ve annesiÇiçek Gümüfl E¤itim-Sen ile birlikte yap-t›¤› bas›n toplant›s›nda çocuklar›n›n u¤-rad›¤› fliddete tepki göstererek, “Bu poli-si okula ö¤renci dövmek için mi gönder-mifller? Çocu¤um sabaha kadar uyuya-mad›. Polis benim çocu¤umu ne hakladövebilir.” E¤itim-Sen 2 No’lu fiube Bafl-kan› Tu¤rul Çulha ise bas›n toplant›s›nda‘Okul polisi’ uygulamas›n› elefltirerek,“Okul Polisi uygulamas›yla okullarda gü-venli ortam›n sa¤lanmas›na yönelik biramac›n nas›l gerçeklefltirilece¤i anlafl›l›rgibi de¤il. Çocu¤umuzun yaflad›¤› fizikselve psikolojik travman›n sorumlusu, ya-flananlar›n sorumlusu Ankara ‹l Milli E¤i-tim, Ankara Valisi’dir, e¤itimin ve rehberö¤retmen say›s›n› artt›rmayan Milli E¤i-tim Bakanl›¤›d›r” sözlerini dile getirdi.

Ö¤rencilerin hayat›tehlikede

Page 10: 2 - 16 Ekim 2009 -  Sayı 162

Araflt›rma ve incelemeye dayanmayan her teori, her tez, her görüfl,k›sacas› her fley kan›tlanmaya muhtaç durumdad›r. Olgulardan yo-la ç›karak sonuçlara gitmek, nesnel gerçe¤e uygun tek do¤ru diya-lektik metottur. Do¤ru sonuçlara ulaflman›n yolu, sonuçlar›n do¤ur-gan› olan nedenlerden hareket ederek, bunlar› diyalektik ba¤ için-de bir araya getirip bütüne varmakla mümkündür. Sonuçlar›n do¤-rulu¤undan emin olman›n yolu ise, bunlar›n sosyal pratik taraf›n-dan desteklenerek ispatlanmalar›d›r. Bu ifllemlerden yoksun olanen iddial› kurgunun dahi güvenilirli¤i kesinlikle tart›flmal›d›r.

Diyalektik yöntem, nedenlerden sonuçlara var›p, sonuçlardan ne-denlere do¤ru gelmeyi-bakmay› öngörürken; meta-fizik idealistyöntem, nedenlere bakmaks›z›n salt sonuçlarla ilgilenir. Tekraredelim ki, nedenleri göz ard› ederek salt sonuçlarla ilgilenmek fley-leri-geliflmeleri aç›klamaya yetmez ve yanl›fla düflmekten sak›na-maz. Nesnel gerçe¤i inkar ederek yaln›zca istedi¤imiz sonuçlar› ve-ya kafam›zdaki sübjektif varg›lar› do¤rulamaya çal›flmak, gerçekyaflam karfl›s›nda tökezlemekten kurtulamaz. ‹dealist felsefeyi te-mel alan yaklafl›m tam da böyledir. Tüm gerici s›n›flar iktidar ve di-¤er ç›karlar›n› muhafaza etmek için böyle yapar, bu felsefeye daya-n›rlar. Olgular› ve geliflmeleri inkar ederek iktidarlar›n› korumayaçal›fl›rlar. Ya da olgu ve geliflmeleri, nesnel gerçekten kopararak yo-rumlar, bunlar› kendi s›n›f ç›karlar›na do¤ru yontarlar.

Devrimci s›n›flar ise olaylar› ele al›rken, gerçek geliflmeleri görür,buna uygun olan yolu takip ederler. Fikirlerini objektif gerçe¤in ye-rine koymazlar. Tam tersine, fikirlerini objektif gerçe¤e uygun olufl-turur, sonuçlara böyle var›rlar. Ve devrimci gerçek, devrimci s›n›fla-r›n ç›karlar›na uygundur. Dolay›s›yla ileri do¤ru olan geliflmelere yada olgular›n gösterdi¤i sonuçlara göre hareket etmeyi s›n›f ç›karla-r›na uygun olarak benimserler.

Lenin, emperyalizm tespitini yaparken ya da bu sonuca var›rken ta-mamen geliflmeleri takip ederek ve bu geliflmelerin vard›¤› sonuç

olarak emperyalizm tespitinde bulundu. Vard›¤› tespit, devrimci s›-n›flara-proletaryan›n davas›na büyük katk›lar sundu. Proleter dün-ya devrimi teorisini geliflmelere uygun olarak zenginlefltirip, devri-min gerçeklefltirilmesine büyük avantajlar sundu. Demek ki, dev-rimci gerçe¤e ya da nesnel geliflmelere uygun hareket etmek dev-rimci s›n›f ve halklar›n ç›karlar›yla tamamen örtüflmektedir. Gelifl-meler ve olgulardan hareket ederek, bilimsel gerçe¤e uygun olanemperyalizm tespiti veya sonucuna var›lmam›fl olsayd›, proletaryave devrimci halklar burjuvazi karfl›s›nda böyle bir avantaj elde et-memifl olacaklard›. Lenin, olgular›n-geliflmelerin iflaret etti¤i do¤rul-tuda hareket ederek do¤ru-etkili sonuçlara vard›. Vard›¤› bu sonuç-lar devrimci s›n›flar› daha etkin olarak silahland›r›p devrime yürü-melerini güçlendirdi. Lenin, proletarya ve devrimci dünyan›n ç›kar›u¤runa hareket etti, bunu baflard› da.

Gerici hakim s›n›flar ve burjuvazi nas›l hareket etti? Devletin s›n›f-lar üstü oldu¤unu, s›n›flar karfl›s›nda tarafs›z ve kay›ts›z oldu¤unuileri sürdü ve benzeri. Fakat bu iddia nesnel gerçe¤e uymuyordu.Devlet s›n›f karakteri tafl›d›¤› gibi, her defas›nda bu s›n›f özüne uy-gun davranmaktan geri durmayarak objektif gerçe¤i kaç›n›lmazolarak ortaya serdi. Toplumlar›n tarihi s›n›f savafl›mlar›yla iktidarmücadelesine tan›kl›k yaparak geliflti. Burjuvazinin, tüm iddias› ob-jektif-nesnel gerçek taraf›ndan yads›nd›. Çünkü bu tezleri geliflme-lere, olgulara, gerçeklere uymuyor, onlar›n do¤ru sonucunu ifadeetmiyordu. Devrimci gerçe¤e uymayan s›n›f iktidar›n› koruyup sür-dürmek için bu zorlama teoride bulunuyorlard›. Ne var ki, s›n›f mü-cadelelerini engelleme ya da ortadan kald›rma kudreti göstereme-di-gösteremezdi de.

Emperyalist burjuvazi son olarak, s›n›f hegemonyas› u¤runa nesnelgerçe¤e ve tüm geliflmelere ayk›r› olarak, “globalleflme”, “küresel-leflme” safsatalar›n› ortaya at›p ulus devletin öldü¤ünü, s›n›f çeliflki-si ve ayr›cal›klar›n›n ortadan kalkt›¤›n›, tarihin sonunun geldi¤ini z›r-

valama noktas›na kadar geldi. Geliflme ve olgular bunun tam tersi-ni göstermesine karfl›n, bu gerçe¤e ters olarak ilgili tezleri ileri sür-düler. Böyle bir alg› ve kabullenifli, s›n›f egemenlikleri için yaratmakistemektedirler. Ama nesnel gerçek, emperyalist safsatalardan ay-r› fleyler söylemekte-göstermektedir.

Ulus devlet bir realite oldu¤u halde bu yok gösterilmek istenmek-te, zorlama ve yapay teorilerle istedikleri sonuçlar yarat›lmaya ça-l›fl›lmaktad›r. Yaz›k ki, devrimci s›n›f hareketi de bu demagojilerdenetkilenmektedir. Ulus veya ulusal devletler aras›nda önemli bir ilifl-ki, hukuk, uluslararas› belli bir iç içelik söz konusudur elbet. Belli birgeliflme e¤ilimi mevcuttur. Fakat kavranmas› gereken nokta, em-peryalizm koflullar›nda ulus devletin ölmeyece¤i gerçe¤idir. Bu yada di¤er emperyalist safsatalar gerçe¤e uymad›¤› gibi, ileri sürülensonuçlar›n emperyalizmin do¤as›na ayk›r› oldu¤u aç›kt›r. Emperya-lizmin ulusal çitleri-s›n›rlar› ortadan kald›rarak tek dünya toplumubiçimine uzanmas›, gerek onun iç çeliflkisi gere¤i ve gerekse de s›-n›flar mücadelesi realitesine ba¤l› olarak mümkün de¤ildir. Ulusdevlet ve buna ba¤l› etrafl› emperyalist demagojinin tamamen zor-lamaya dayand›¤›, nesnel gerçekten uzak oldu¤u ve s›n›f ç›karlar›-na ba¤l› olarak yaratmak istedikleri sonuçlar oldu¤u aç›kt›r.

Emperyalizm koflullar›nda böyle bir geliflmenin gerçekte yaflana-mayaca¤›, yaflanan biçimin ise tamamlanamayaca¤›, emperyaliz-min kendi özüyle alakal› bir meseledir. Dünya konjonktüründekibuna dönük geliflme e¤iliminin emperyalizm taraf›ndan temsil edi-lip tamamlanmas› olas› de¤ildir. Çünkü, ulus devletin ölmesi safsa-tas›, ulusal s›n›rlar›n ortadan kalkmas› anlam›na geldi¤i gibi, uluslarüzerindeki bask›n›n ve benzeri de ortadan kalkmas› anlam›na gelirki, emperyalizmden bu beklenemez, tersi beklenir. Ulus devletin öl-mesi, uluslararas› tek devlet biçiminin ve hatta dünya çap›nda tekdevletin varl›¤› demektir ki, emperyalizm koflullar›nda bununmümkün olmayaca¤› aç›kt›r. Hangi emperyalist devlet ya da güç

böyle bir fleyi olanakl› k›lar ki. Ulus devletin ölmesi, mevcut devlet-lerin ortadan kalkmas›n› gerektirir, dillerin, s›n›rlar›n ortadan kalk-mas›n› gerektirir. Bu, muazzam geliflme emperyalizm flartlar›ndatasavvur edilemeyece¤i gibi, emperyalizm bu dinami¤e sahip de¤il-dir. Sözü edilen tüm geliflmeler sosyalizmin zaferi, ileri geliflip ko-münist topluma do¤ru evirilmesiyle mümkün ve olanakl›d›r.

S›n›flar ve s›n›f mücadeleleri tarihe gömülmeden ulus devletlerin öl-dü¤ü-ölece¤i ileri sürülemez. Yani, emperyalizm flartlar›nda ulusdevletin öldü¤ü veya ölece¤i görüflü, kesinlikle s›n›f çeliflkilerininortadan kalkt›¤› ve s›n›flar mücadelesinin tarihe gömüldü¤ü yalan›-na dayanmaktad›r. Çünkü, s›n›f çeliflkileri zemininde s›n›flar müca-delesi aktüel olarak kald›¤› müddetçe, devrimlerin gerçekleflmesive emperyalist hegemonya d›fl›nda devletlerin örgütlenmesi sözkonusu alacakt›r. Yani, o ulusal çit ve s›n›rlar ortadan kalkm›fl olma-yacak, kalkma zemini bulmufl olmayacakt›r. Proletarya devriminigerçeklefltirip iktidar› eline ald›¤›nda gerçeklefltirdi¤i örgütlenme,bu anlamda ulusald›r, ulusal devlet var demektir.

Özetle, emperyalist safsatan›n dayand›¤› olgular ve öz geliflmeler,emperyalistlerin vard›¤› sonuçlar› do¤rulayan nitelik ve yeterliliktede¤ildir. Sonuçlar olgu ve geliflmelerden yoksun olarak sübjektif zor-lamalarla yarat›l›p buna uygun ç›karlar›n korunmas› hedeflenmek-tedir. Emperyalizmin yapt›¤› budur. Emperyalist tezleri besleyen ne-denler mevcut olmad›¤› gibi, tez sonuçlar›n›n kendisi de as›ls›zd›r.

Di¤er taraftan kimi devrimci geçinen çevre ve kiflilerce; komünizmehas geliflmeler, görüngüdeki yan›lsamalarla yorumlan›p, emperya-lizmin özü ve niteli¤i atlanarak kurgulanmakta, böylece emperya-lizme devrimcilik atfedilmektedir. Hem ideolojik-politik miyoplukve hem de hipermetropluk bu çevrelerin durumuna denktir. Dola-y›s›yla bu teorinin her savunu biçimi özürlü, çürük ve gerçek d›fl›-d›r. Niyet ne olursa olsun emperyalist safsata ve demagojilere hiz-met edilmektedir.

Diyalektik metoda uygun olmayan hiçbir fley gerçe¤i yans›tamazKaz›m C‹HANYÖNEL‹M

10 2-16 Ekim 2009 DÜNYA

ABD’nin bafl›n› çekti¤i iflgalci güçler, Afganistan’da kay›p üs-tüne kay›p veriyor. ‹flgalin bafllad›¤› 2001 y›l›ndan bu yanaölen iflgalci askerlerin say› bin 500’ü bulurken, bu listeye hergün yeni kay›plan ekleniyor.

10 ‹talyan askeri öldüAfganistan'da Taliban güçleri taraf›ndan düzenlenen sald›r›-da NATO'ya ba¤l› ‹talyan iflgalci güçleri büyük kay›p verdi.Taliban güçlerinin 18 Eylül’de, Kabil'in merkezinde NATOkonvoyuna düzenledi¤i bombal› sald›r›da 10 ‹talyan askerinöldü¤ü ve 15’i ‹talyan askeri olmak üzere 100'e yak›n kiflininde yaraland›¤› aç›kland›.

Fransa'n›n Afganistan'daki kayb› 33'e yükseldiAfganistan'da 26 Eylül’de düzenlenen sald›r›larda 3 Frans›zaskeri hayat›n› kaybetti. Bu ölümlerle Fransa'n›n Afganis-tan'daki asker kayb› 33'e ç›kt›.Fransa Genelkurmay Baflkan› Christophe Prazuck, askerler-den birine y›ld›r›m çarpt›¤›n›, di¤erlerinin nehir sular›na ka-p›larak bo¤uldu¤unu öne sürdü.Öte yandan ayn› gün gerçeklefltirilen bir baflka sald›r›da iseikisi Amerikan askeri olmak üzere 3 NATO askerinin öldü¤üduyuruldu.

Afganistan'da 5 ABD askeri öldürüldüAfganistan'›n güneyinde 25 Eylül günü düzenlenen sald›r›lar-da, 5 Amerikan askerinin öldürüldü¤ü bildirildi.ABD ordusu ad›na yap›lan aç›klamada, Afganistan'da Ameri-kan ve NATO güçlerinin Taliban militanlar›na yönelik operas-yonlar› art›rd›¤› bölgede dün düzenlenen ayr› ayr› sald›r›lar-da 5 Amerikan askerinin öldürüldü¤ü kaydedildi. Aç›klamaya göre, Amerikan askerlerinden 3'ü yol kenar›nayerlefltirilen bombayla düzenlen sald›r›da, biri aç›lan ateflte,biri de devriye görevi s›ras›nda u¤rad›¤› sald›r›da öldü.

‹flgalciler Afganistan’da kankaybediyor

Ekvator’da bulunan ve uyuflturucuyla mücadele için kullan›ld›-

¤› iddia edilen ABD askeri üssü, 10 y›l›n ard›ndan kapat›l›yor.

Ekvator D›fliflleri Bakan› Fander Falconi, ülkenin k›y› bölgelerin-

den Manabi’de yer alan üste yap›lan kutlamalar esnas›nda yap-

t›¤› konuflmada iki ülke aras›nda 1999 y›l›nda imzalanan anlafl-

man›n Ekvator Parlamentosu’nun tümü taraf›ndan onaylanma-

d›¤›n›, aksine D›flifller Komisyonu’nun onay›ndan geçtikten son-

ra dönemin D›fliflleri Bakan› Heinz Moeller taraf›ndan imzalandi-

¤ini vurgulad›.

Bakan, ba¤›ml›l›k eksenindeki tüm iliflkilerden kaç›nma ve Ek-

vator topraklar› üzerindeki yabanc›lara ait askeri üslere izin ver-

meme ça¤r›s›nda bulundu.

Ekvator devlet baflkan› Rafael Correa, 2007 y›l›nda ABD’nin bu

üssü kullanmas›n› öngören anlaflmay› yenilemeyece¤ini aç›kla-

m›flt›. Benzer flekilde 2008 y›l›nda referandumla onaylanan ye-

ni anayasa da Ekvator topraklar› üzerinde herhangi bir yabanc›

askeri üsse izin vermiyor.

ABD, Mana Askeri Üssü’nükaybediyor

Hindistan: Maoistlerle savafl› kaybediyoruz

Guetemala büyük bir açl›k krizinin pençesinde. Ülkedeki g›dasorununun kurakl›k, küresel ›s›nma ve ekonomik krizden kay-nakland›¤›n› savunan Cumhurbaflkan› Alvaro Colom Caballeros,“g›da k›tl›¤› ile mücadele” için yard›m ça¤r›lar› yap›yor.Aç›klanan araflt›rma sonuçlar›na göre, ülkenin ezici bir bölü-münde yaflanan g›da krizi nedeniyle 5 yafl üstündeki her ikiçocuktan birisi yetersiz besleniyor. Elbette açl›¤›n pençesindek›vranan bu çocuklar ve aileleri, ülke nüfusunun yüzde 75’inioluflturan yoksul kesimin üyeleri. Nüfuslar› 13 milyonu bulanGuetemala yerlileri ise, bu yoksul halk içinde açl›k sorunundanen fazla etkilenen kesimi oluflturuyor. Ülkenin da¤l›k bölgele-rinde yaflayan yerliler içerisinde açl›¤a ba¤l› ölüm kol geziyor.

Her 10 yerli çocuktan 6’s› açl›k nedeniyle 5 yafl›na basmadanhayat›n› kaybediyor. Ülkedeki zengin kesimin elle tutulur birg›da sorunu yok. Zaten Guetemala Cumhurbaflkan› Caballerosda bunu konuflmas›nda ifade etmekte mahsur görmedi.Yüz y›llard›r baflka devletler taraf›ndan iflgal alt›nda tutulanGuetemala, onlarca y›l boyunca çeflitli emperyelist devletlerinsömürgesi oldu, tüm zenginliklerine el kondu. Ülke, 1839 y›l›n-da “ba¤›ms›z”l›¤›n› kazanm›fl görünse de, sömürge durumu bi-çim de¤ifltirerek devam edegeldi. 1951 y›l›nda cumhurbaflkan-l›¤›na seçilen ve kendisini sosyal demokrat olarak tan›mlayanJacobo Arbenz Guzman, ülkedeki Amerikan flirketleri ile Gu-etemalal› zengin elitin elindeki toprak ve flirketlere müdahale

ederek bunlar› Guetemala halk›n›n kontrolüne b›rakmak için

bir tak›m yasalar ç›kartt›. Önemli say›labilecek bir tak›m pratik

ad›mlar da atan Guzman, 1953 y›l›nda ABD’nin istihbarat örgü-

tü CIA taraf›ndan organize edilen bir darbe ile devrildi.

Bugün yaflanan kriz de asl›nda ülkenin, emperyalizme olan ba-

¤›ml›l›¤›ndan ileri geliyor. Emperyalist devletlerin, dünyan›n

yoksul ülkelerini sömürerek, geliflmelerine engel olmalar›, bu

ülkelerin ekonomilerini son derece k›r›lgan hale getirmifltir.

Yan› s›ra emperyalist ülkeler, kendi flirketleri taraf›ndan üreti-

len tar›msal ürünleri bu ülkelere satabilmek için bu ülkedeki

tar›msal üretimi de büyük oranda bitirmifltir. Guetemala bu

durumu yaflayan ülkelerden bafll›cas›d›r ve onun emperyaliz-

me ba¤›ml›l›¤›, bugün açl›¤›n ülkeye ölüm saçmas›na neden

olmufltur. Guetemala halk›n›n bu taboyu de¤ifltirmesi, açl›¤›n,

zulmün ve ölümün cenderinden kurtulmas› için ba¤›ms›zl›k,

özgürlük mücadelesi vermesi ve kendisinin söz sahibi oldu¤u

bir yönetim kurmas› tek ç›k›fl yolu olarak önünde duruyor.

Guetemala’da ölümün ad› açl›k

Hindistan Baflkan›, ülkede, Maoistlerden etkilenen bölgele-rin art›¤›n› ve ülkesinin Maoistlerle olan savafl› gittikçe kay-betti¤ini aç›klad›.Hindistan Baflbakan› Manmohan Singh, ülkesinin ‘Maoist-lere karfl› savafl› kaybediyor’ oldu¤unu söyledi. Singh,farkl› eyaletlerden polis müdürlerinin kat›ld›¤› toplant›dayapt›¤› konuflmada, Maoistlerin eylem ve etkinliklerininartt›¤›n› belirtti.Singh, Yeni Delhi’deki toplant›da flöyle konufltu: "Ben sü-rekli olarak birçok bak›mdan, sol-kanat afl›r›l›¤›n›n, belki deülkemizin karfl› karfl›ya kald›¤› en vahim iç güvenlik tehdi-dini oluflturdu¤unu kabul ettim. Son befl y›ld›r bunu tart›fl-t›k ve aç›kça ifade etmek gerekir ki bu belaya karfl› istedi-¤imiz gibi baflar›l› olamad›k.”Baflbakan, hükümetin elinden gelenin en iyisini yapmas›nara¤men Maoistlerden etkilenen bölgelerin artt›¤›n› söyledi.Baflbakan, kabile topluluklar› ve k›r yoksullar›n›n yan› s›ra

ayd›nlar ve gençler de dâhil olmak üzere Hint toplumunun

büyük bir k›sm› içerisinde Maoistlerin çekicili¤inin artt›¤›n›

itiraf etti.

Maoistleri askeri yöntemlerle durdurmak zorMaoistlerin etkin oldu¤u Chattisgarh’ta ayakta kalmaya çal›-

flan devlet kurumlar›n› ziyaret eden ‹çiflleri Bakan› P. Chidam-

baram, Maoistlere karfl› askeri güç kullanarak sonuç alman›n

gerçekçi olmad›¤›n› söyledi. Chattisgarh’›n giderek sol güçler

için tam bir üs haline geldi¤ini itiraf eden Bakan, bu duru-

mun devlet için ciddi bir tehdit oluflturdu¤unu söyledi.

“Yeni bir topyekün sald›r› haz›rl›¤›nday›z”Bakan, Maoistlerle mücadele için yeni bir eylem plan› haz›r-

l›¤›nda olduklar›n› belirterek, Naksalistlere (Maoistler) karfl›

genifl bir propaganda yaparak, kitleleri Maoistlerden kopart-

maya çal›flacaklar›n› söyledi. Üst düzey Maoistleri ele geçi-rerek, Maoist güçlerin da¤›lmas›na zemin haz›ryacaklar›n›savunan bakan, bu kez sadece askeri sald›r›larla s›n›rl› kal›n-mayaca¤›n› aç›klad›. Ne var ki, y›llard›r benzer planlarlaMaoistleri yok etmeye çal›flan devlet, her seferinde baflar›-s›zl›¤a u¤ramaktan kurtulam›yor. Zira Hindistan’›n yoksulhalk›; köylüleri, iflçileri, gençleri, kad›nlar› ülkede demokra-tik bir iktidar›n kurulmas›, halk›n üzerindeki sömürünün so-na ermesi, topraklar›n topraks›z köylülere da¤›t›lmas›, fabri-kalar›n halk›n ortak mal› haline getirilmesi gibi taleplerlemücadele eden Maoistlere genifl ölçüde destek sunuyorlar.Ülkedeki yoksul halk için mücadele eden ve demokratik birhalk iktidar› kurmay› amaçlayan Maoistler, Hindistan’› boy-dan boya geçen genifl bir bölge band›ndaki 182 bölgedeson derece etkinler. Baz› bölgelerde fiilen yerel hükümetide¤ifltirmifl durumdalar ve hükümet kurulufllar›na muhte-flem sald›r›lar düzenleyebiliyorlar.

Page 11: 2 - 16 Ekim 2009 -  Sayı 162

112-16 Ekim 2009ANAL‹Z

Ortado¤u, Kafkasya, Güney Asya ve Balkanlar’da savafl çanlar›-n›n sesleri iyiden yükseliyor. ABD, hedef ülke ilan etti¤i ‹ran’akarfl› olas› askeri sald›r› planlar›n› hem söyleyip hem hayata ge-çirirken, ABD ve NATO ba¤›ml›s› Gürcistan ile Rusya aras›ndayeni bir çat›flma tehdidiyle birlikte Karadeniz’deki gerilim de t›r-man›yor.Gürcistan’›n, geçti¤imiz y›l yaflanan savafl›n ard›ndan ba¤›ms›z-l›¤›n› ilan eden Abhazya’n›n Karadeniz k›y›s› aç›klar›nda baz› ge-milere el koymas›, henüz Rusya ile savafl›n›n üzerinden bir y›lgeçmemiflken, yeni bir Rusya-Gürcistan savafl›na yol açma ris-kini büyütüyor.Abhazya Devlet Baflkan› Sergey Bagapfl, Gürcistan’›n tarafs›z su-larda sivil gemilere zor kullanarak el koymas›na karfl›l›k verme-si ve gerekirse Gürcü sahil güvenlik botlar›n› bat›rmas› için Ab-hazya donanmas›na emir verdi. Gürcü donanmas› ve sahil gü-venlik gücünün ABD ve NATO taraf›ndan e¤itiliyor olmas›, Ab-hazya’n›n ise Rusya taraf›ndan korunmas› bu çat›flma olas›l›¤›-n›n do¤uraca¤› y›k›m› daha da büyütme potansiyeli tafl›yor.Rus D›fliflleri Bakanl›¤› Sözcüsü’nün, Gürcistan’›n Abhazya’ya gi-den gemilere el koymas›na tepki göstererek, “Bölgedeki askerive siyasi durumu kötülefltirerek riske giriyorlar ve ciddi silahl›olaylara sebep olabilirler” fleklindeki ç›k›fl› da bu tehlikenin biriflareti olarak okunmal›. Ki, sözcünün bu aç›klamas›n›n ard›ndanRusya, 15 Eylül’de, Rusya s›n›r güçlerinin Abhazya’n›n karasula-r› s›n›r›n› ihlal eden tüm gemileri durduraca¤›n› duyurdu.Abhazya’y› denizden kuflatmaya çal›flan Gürcistan’daki mevutiktidar, Rusya’n›n hem anlaflma hem de ulusal ç›karlar› bak›-m›ndan buna karfl›l›k vermek zorunda oldu¤unun tamamenfark›nda. Rusya’yla son çat›flmas›nda, geçen sene A¤ustos ay›n-daki befl günlük savaflta bozguna u¤rayan Tiflis, ABD ve NA-TO’dan destek garantisi olmaks›z›n flimdiki gibi hareketleri gö-ze alacak pozisyonda de¤il. Dolay›s›yla bu ç›k›fllar ve Abhaz-ya’ya giden gemilere el koyma olaylar›n›n ard›nda ABD’nin ol-du¤u genifl kesimlerce dillendiriliyor. Hat›rlanaca¤› üzere geçenseneki savafl›n sona ermesinden günler sonra o zamanki sena-tör, flimdinin ABD Baflkan Yard›mc›s› Joseph Biden Gürcü bafl-kentine uçarak ülkeye 1 milyar dolar yard›m sözü verdi ve böy-lece Gürcistan’›, M›s›r ve ‹srail’in ard›ndan en fazla Amerikan d›flyard›m› alan üçüncü ülke yapt›.

Gürcistan-Rusya savafl›n›n hemen ard›ndan, A¤ustos 2008’de,ABD ve NATO gemileri Karadeniz’e akt›lar ve Amerikan gemile-ri Washington’un sivil yard›m olarak aç›klad›¤› fakat Rus kay-naklar›n›n çat›flmada kaybedilmifl askeri teçhizat›n yerine yeni-lerini içerdi¤inden flüphelendi¤i mallar›n› ulaflt›rmak üzere Gür-cü liman kentleri Batum ve Poti’ye gittiler. Ayn› süreçte NATO,befl günlük savaflta Gürcistan askeri altyap›s›n›n u¤rad›¤› zarar›tespit etmek üzere Gürcistan’a bir heyet yollad›. Bunu takibenABD ile Gürcistan aras›nda Stratejik Ortakl›k Belgesi’nin onay-land›¤› duyuruldu.Eylül ay› bafllar›nda Gürcistan’a dönük ABD ve NATO destekad›mlar›na bir yenisi eklendi. En üst düzeyde NATO savunma velojistik uzmanlar›ndan oluflan bir heyet 9 Eylül’de “Gürcistan Si-lahl› Kuvvetleri’nin geliflimine destek vermek için” Gürcistan’› zi-yaret etti.ABD ve NATO’nun arka ç›kt›klar› Gürcistan ile ‹ran’›n komflusuAzerbaycan aras›nda geniflleyen askeri iflbirli¤i, bütünüyle Ka-radeniz ve bir bütün olarak Kafkas bölgelerindeki ABD-NA-TO’nun genel askeri planlar› ile ve dahas› ‹ran’a karfl› savafl ileba¤lant›l›d›r. Bu genel plan›n önemli bir aya¤› olan Bulgaristanve Romanya’daki ABD üsleri, Sofya Haber Ajans› taraf›ndan aç›-¤a ç›kart›lm›flt›. Ajans, “Bulgaristan’daki iki ve Romanya’n›n Ka-radeniz k›y›s›ndaki bir hava üssünün ‹ran’a bir sald›r› için kulla-nabilece¤i”ni yazd›¤›nda, her iki devlet de susarak, bu bilgiyido¤rulad›lar. 2004 y›l›nda NATO’ya üye olan bu iki devlet, o ta-rihten bu yana ABD ve NATO’nun s›n›rs›z eriflim kazand›¤› Bul-garistan’daki üç ve Romanya’daki dört askeri üssü, tüm bir yel-pazede askeri harekatlar için kullan›ma açm›fl durumdalar.Bu iki ülkedeki ABD ve NATO üslerini, ülkemizdeki, Gürcis-tan’daki ve yak›n gelecekte kurulmas› kesinleflen Ukrayna’da-ki üslerle birlikte de¤erlendirdi¤imizde, ABD ve müttefiklerininKaradeniz’i sadece Rusya k›y›s›n›n ittifak taraf›ndan kontroledilmedi¤i bir NATO bölgesine dönüfltürmek için çabalad›klar›görülecektir.Rusya’n›n komflusu Moldova’da meclis sözcüsü Mihail Ghimpu,aç›k bir flekilde Romanya’yla birleflmekten, yani onun taraf›n-dan yutulmaktan söz ediyor ve bunu savunuyor. Moldova’danayr›lm›fl olan ve 1.200 Rus askerinin bulundu¤u PridnestrovyanMoldova Cumhuriyeti ise, 1990’da Moldova’dan tam da Roman-

ya’n›n içine çekilme tehdidi yüzünden, binlerce kiflinin ölümüy-le sonuçlanan bir çat›flman›n ard›ndan ayr›ld›¤›n› ilan etmiflti.Romanya art›k bir NATO üyesi ve Moldova’da iç savafl ç›kmas›ya da Moldova ile Pridnestrovyan Moldova Cumhuriyeti aras›n-da çat›flma ç›kmas› ve Romanya’n›n birliklerini göndermesi du-rumunda NATO da duruma askeri olarak kat›labilir, ki bu daRusya ile karfl› karfl›ya gelme sonucunu do¤urabilir.Asl›nda Avrasya bölgesindeki birçok noktada, ABD ve NATO ta-raf›ndan -yer yer AB, Çin ve Rusya taraf›ndan da- sorunlu böl-geler kafl›narak genifl çapl› bir çat›flman›n önü aç›l›yor. Gürcis-tan-Güney Osetya ve Abhazya sorunlar›n›n, Azarbeycan ile Er-menistan aras›ndaki Da¤l›k Karaba¤ sorunun, Moldova ve Uk-rayna ile Pridnestrovyan Moldova Cumhuriyeti aras›daki soru-nun kafl›nmas› buna verilebilecek bafll›ca örneklerdir. Bu tablo-ya bak›ld›¤›nda, söz konusu bölgelere dönük toplu ya da peflpefle geliflecek bir sald›r› haz›rl›¤›n›n yap›ld›¤›n› ve bunun bütünKafkasya ve Karadeniz bölgesini tutuflturacak bir atefle yol aça-ca¤›n› söylemek mümkün. Bu çat›flmalar›n ‹ran’a dönük bir sa-d›r› ile tetiklenmesi olas›.Ne var ki ‹ran’›n Rusya ve Çin ile olan iliflkileri durumu bir neb-ze de olsa güçlefltiriyor. Zira ‹ran’›n ana nükleer reaktörü Bu-flehr’de kuruluyor ve herhangi bir ABD ve ‹srail bombard›man›ya da füze sald›r›s›n›n ilk hedefi olacak olan bu tesisin etraf›n-da yaflayan 3700 Rus uzman, teknisyen ve aileleri var. Bu ne-denle durum biraz hassas bir denge üzerinde ilerliyor.Bilindi¤i gibi ABD’nin ‹ran’a dönük bir sald›r› haz›rl›¤›nda oldu¤uyaklafl›k 8 y›ld›r konufluluyor. Daha önceleri bu sald›r›n›n, ABDtaraf›ndan Basra Körfezi’ndeki uçak gemileri, Irak ve ülkemizüzerinden uçacak uzun menzilli ‹srail bombard›man uçaklar›yoluyla yap›laca¤› varsay›l›yordu. Ne var ki aradan geçen za-man zarf›ndan ABD ve NATO müttefikleri ülkemizde zaten sa-hip olduklar›n›n yan› s›ra Irak, Afganistan, Pakistan, K›rg›zistanve Tacikistan’da da hava üsleri elde ettiler ve bu ülkelerin ta-mam›n›n ‹ran’la s›n›rlar› var. Böylece ABD ve AB askeri varl›kla-r›n› Karadeniz’de Bulgaristan, Gürcistan ve Romanya’ya ve‹ran’›n kuzeydo¤u s›n›r›ndaki Hazar Denizi’nde Azerbaycan’ageniflletmifl oldular. Dolay›s›yla mevcut tabloya bak›ld›¤›nda,‹ran’a karfl› gerçeklefltirilmesi art›k çok daha yak›n duran aske-ri sald›r›, bu ülkeye daha önce öngörülenden çok daha yak›nmevkilerden hava ve füze sald›r›lar› içerebilir.ABD, geride b›rakt›¤›m›z hafta içerisinde ‹ran’la s›n›r› olan tekNATO üyesi durumundaki Türk devletine; on iki noktaya yerlefl-tirilmek üzere 8 milyar dolar de¤erindeki gelifltirilmifl ve dahauzun menzilli PAC-3 (Patriot Advance Capability-3) füzelerinden300 adet satmak istedi¤ini duyurdu. Bunun yan›nda gözlerdenkaç›r›lan bir baflka önemli geliflme daha yafland›. Türk devleti,NATO AWACS (Hava Uyar› ve Kontrol Sistemleri) uçaklar›n›nKonya’daki Ana Jet Üssü’nde konuflland›r›labilece¤ini aç›klad›.Biraz haf›zam›z› yoklad›¤›m›zda AWACS ve Patriot füzelerinin ül-kemize en son 2002 sonlar›nda ve 2003 bafllar›nda Irak iflgalinehaz›rl›k için gönderildi¤ini hat›rlayaca¤›z.ABD ordusuna ait gazete, 15 Eylül günü bir baflka dikkat çekicigeliflmeyi duyurdu. Stars and Stripes isimli gazete, “‹ran kayna-ma noktas›ndayken ABD, ‹srail güçleri füze savunmalar›n› testedecek” bafll›kl› bir makale yay›nlad›. Makalede, ABD’nin, test-ler için ‹srail’e bin civar›nda birli¤ini gönderece¤ine yer verile-rek, bu tatbikat›n aylard›r süren takviyenin zirve noktas› olaca-¤›n› da belgelendi.Ayn› yay›n birkaç gün önce, Pentagon’un 173. Hava Tugay› ve12. Savafl Uça¤› Tugay›’yla geçen hafta Almanya’da “ABD ordu-su taraf›ndan flimdiye dek ABD d›fl›nda yap›lm›fl bu tip en bü-yük tatbikat” olan genifl ölçekli bir “isyana karfl› koyma tatbi-kat›” yapt›¤›n› duyurdu. ‹ki birli¤in, ‹ran’a dönük sald›r›n›n yak-laflt›¤›na dair sinyallerin güçlendi¤i bir süreçte, ‹ran’a s›n›r› olanAfganistan ve Irak’a gitmeye haz›rlan›yor olmas› dikkat çekici.ABD’nin, ‹ran’a dönük sald›r› haz›rl›¤›n›n sonuna gelindi¤i art›kdi¤er emperyalist güçlerce de dillendiriliyor. Rusya’n›n NATO el-çisi Dimitri Rogozin, bir sene önce Brüksel’deki NATO kararga-h›nda yap›lan bir bas›n toplant›s›nda; Rus istihbarat›n›n, Gürcüaskeri altyap›s›n›, ‹ran’a sald›rmalar› durumunda ABD birlikleri-ne lojistik destek sa¤lamak üzere kullanabilece¤ine dair istih-barat elde ettiklerini söyledi ve ekledi: “Gürcistan’daki gözetle-me sistemleri ve hava üslerinin restorasyonu ya bir bütün ola-rak NATO’nun ya da özel olarak ABD’nin bu bölgedeki baz› ha-va operasyonlar›na lojistik destek olarak yap›l›yor. Havaalanla-r›n›n ve tüm sistemlerin h›zla yeniden infla edilmesi, Gürcis-tan’dan çok uzak olmayan bir baflka ülkeye –‹ran’› kastediyor-karfl› bir hava operasyonunun planland›¤›n› kan›tl›yor…”Ancak as›l çarp›c› aç›klama geride b›rakt›¤›m›z y›l›n Ekim ay›n-da, Rus Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patruflev’den geldi.Patruflev, ABD ve NATO’nun Do¤u Avrupa’daki askeri varl›klar›-n› art›rma politikas›n›n Rusya üzerinde stratejik askeri üstünlükaray›fl› oldu¤unu belirterek, ABD’nin ‹ran’a sald›rmaya kararvermesi durumunda bölgedeki müttefiklerine ihtiyaç duyaca¤›-n› ekledi. Daha da öteye giden Patruflev, “‹ran’a karfl› füze vebombard›man sald›r›lar› düzenlemeye karar verirse, ABD, sad›kmüttefiklere gereksinim duyacak. Ve e¤er Gürcistan bu savafl›nparças› olursa, bu Rusya’n›n ulusal güvenli¤ine ek tehditler ya-ratacak.” Yorumunda bulunarak, böyle bir durumda Rusya’n›nGürcistan’a askeri yöneliminin olabilece¤ini aç›kça ifade etmifloldu. Gürcistan ordusunun ‹srail askerleri taraf›ndan e¤itilmesi,‹srail’in Gürcistan’a askeri techizat satmas›, AB’nin son aç›kla-mas›nda Rusya-Gürcistan savafl›nda Gürcistan’› suçlamas›,Çin’in bölgede etkinli¤ini a¤›r ama emin flekilde artt›rmas›, böl-gedeki devletler aras›nda var olan sorunlar durumu son derecek›r›lgan hale getirmenin yan› s›ra, bir k›v›lc›mla bölgesel bir sa-vafla da zemin haz›rl›yor.Sonuç olarak, geçti¤imiz on y›ldaki ABD’in Yugoslavya, Afganis-tan ve Irak’ta ve bu ülkelerin çeperindeki birçok baflka ülkedeaskeri varl›¤›n› artt›rmas› ile bu üç ülkeye dönük sald›r›s›n› bir-birinden ba¤›ms›z görmek mümkün de¤il. Görülmelidir ki, ABDve müttefikler; iflbirlikçileri her bir müteakip savafl alan›n› birsonraki sald›rganl›k için s›çrama tahtas› olarak kullanan tutarl›ve hesaplanm›fl bir stratejiyi uyguluyorlar. Bu bak›mdan Türkdevletinin alaca¤› aç›klanan 300 adet Patriot füzesini, ABD’nin,bölgemizdeki savafl-iflgal haz›rl›klar›ndan ba¤›ms›z düflünme-mek gerekir.

Ad›m ad›m savafla sürüklenirkendurmak m›, durdurmak m›?

Çin devlet flirketleri, ABD’nin tüm engelleme çabalar›na karfl›n bu ay‹ran’a petrol sat›fl›na bafllad›lar. Geçti¤imiz y›l bask› yaparak büyükflirketlerin ‹ran’a petrol satmas›n› engelleyen ABD, Çin’in bu ülkeyepetrol satmas›n› önleyemedi. Petrol sat›fl› ‹ran’a karfl› uygulanan yap-t›r›mlarda yer almad›¤› için herhangi bir hukuka ayk›r›l›k teflkil etmi-yor. ‹ranl› yetkililer, Çin’den al›nan petrolün, geçen y›l ABD taraf›ndanengellenen flirketlerden al›nana eflde¤er oldu¤unu aç›klarken, Was-hington’da bulunan Çinli bir yetkili flunlar› belirtti: “Çinli flirketler ‹ranile normal ticari faaliyetlerini sürdürüyorlar. BM nezdinde ‹ran’›n nük-leer program›yla ilgili yapt›klar›m›z gayet tutarl› ve aç›k. Çin gerekli ta-raflarla diplomasinin dilini kullanarak bar›flç›l bir çözüm için çal›fl›yor.”

Di¤er Asya ve Avrupa petrol flirketleri ve ticari iflletmeler de Tahran’apetrol sat›yorlar. JP Morgan’dan Lawrence Eagles: “Piyasadan iflitti¤i-miz tahminlere göre hergün yaklafl›k 30.000 ila 40.000 varil civar›ndapetrol 3. flah›slar arac›¤›yla Çin’den ‹ran’a gidiyor.” Bu yorum ‹ran’apetrol arz eden sat›c›lar›n durumunu yans›t›r mahiyette. ‹ran genellik-le günde 120.000 varil petrol ithalat ediyor. Petrol piyasas›ndaki tüc-carlar bu sevkiyatta rolü olan arac›lar›n ve flirketlerin isimlerini aç›kla-mad›lar. Yukar›da bahsi geçen sevkiyat d›fl›nda Pekin’in önde gelenpetrol flirketleri Sinopec ve CNPC, Tahran ile 4 milyar dolarl›k bir pet-rol anlaflmas› imzalam›fllard›.

‹ran dünyan›n enbüyük petrol üreticilerinden biri olsa da, kendikaynaklar› iflleyecek teknolojiye sahip olmamas›, mevcuttaki te-sislerinin eskimifl olmas› nedeniyle d›flar›tan petrol sat›n al›yor.ABD ve baz› yandafl› devletler, ‹ran ekonomisinin en k›r›lgan nok-tas› olan petrol konusunda ortak hareket ederek ‹ran’›n petrol it-halat›n› k›s›tlamak istiyorlar. Obama göreve gelmeden önce böylebir hedeften bahsetmifl ve ABD’li diplomatlar BM Güvenlik Konse-yi’nde ‹ran’a petrol sat›fl›n›n yasaklanmas›n› tart›flm›fllard›. ‹ran’apetrol sat›fl› gerçeklefltiren uluslar aras› flirketleri cezaland›racakyasa teklifi, ABD kongresinde büyük ço¤unlu¤unun deste¤ini ala-rak kabul edilmiflti. Bunun üzerine aralar›nda BP’nin de bulundu¤uçok say›da tekel, ‹ran’a petrol sat›fl›n› durdurmufltu.

ABD’nin ‹ran’a ambargoçabas›, Çin seddine çarpt›

BM Genel Kurulu'nda konuflan Saakaflvili, "Zaman alacak ama Ab-hazya, bir zamanlar oldu¤u gibi yine Gürcistan'›n en güzel k›sm›olacak" dedi. Abhazya'n›n son durumu hakk›nda kara bir tablo çi-zen Saakaflvili, "Avrupa bugün d›flar›dan bir güç taraf›ndan infla edi-len ve Gürcistan'a uzanan yeni bir Berlin duvar›yla bölünmüfl du-rumdad›r" diyerek, Bat›l› güçlerden Rusya’ya tav›r almalar›n› istedi.Gürcistan'›n A¤ustos 2008'de Güney Osetya'da giriflti¤i operasyo-nun ard›ndan harekete geçen Rusya, önce Gürcü kuvvetleri püs-kürterek Gürcistan s›n›rlar›na girmifl, çat›flmalar›n sona ermesininard›nd›n da Abhazya ile Güney Osetya'n›n ba¤›ms›zl›¤›n› tan›m›flt›.Abhazya ile Güney Osetya'n›n ba¤›ms›zl›¤› daha sonra Nikaraguave Venezuela taraf›ndan da tan›nd›.

Saakaflvili: Abhazya bir günyine Gürcistan’›n olacak

Hollanda ve Almanya’da süt üreticileri, Avrupa’da süt fiyatlar›n›ndüflmesini protesto etmek için 500 bin litre sütü Hollanda’n›n do-¤usundaki Winterswijk’de tarlaya döktüler. Hollanda süt üreticilerikuruluflu Dutch Dairymen Board (DBB) yetkilisi Geert Kroes, eylem-lerinin ard›ndan, “Masraflar›m›z› bile ç›karamad›k. Süt üretmek bi-ze pahal›ya patlamaya bafllad›” dedi. Hollanda-Almanya s›n›r›ndakieylem, süt fiyatlar›n› protesto eden üreticilerin Avrupa çap›nda 40milyon litre süt dökmesi eyleminin bir parças› olarak yap›ld›.

Avrupa’da süt üreticilerialana ç›kt›

Page 12: 2 - 16 Ekim 2009 -  Sayı 162

12 2-16 Ekim 2009 GÜNCEL“Yarat›c›l›k, varolufltaki

en büyük isyand›r.”[1]

Dikkat, dikkat! Duyduk, duymad›k demeyin!

“Her suçlu bir burjuva her burjuva bir suçludur,” diye hayk›rankomünist B. Brecht’ten “mülhem”; Koç Holding’in himmetiylesahnelenen 11. ‹stanbul Bienali huzurlar›n›zda!

Sanat, art›k Koç’un “flefkatli” kollar›nda ve himayesinde…

Onunla, “Sanat yap›labilir,” diyenler de var; “Sanat yapt›¤›n› id-dia edenler” de!

Bu ne kepazelik?

Mevlana’n›n, “Her kanat denizi aflamaz” uyar›s›n›; ya da Voltai-re’in, “Kendisini baflkalar›n›n kurtarmas›n› bekleyen kifliler yal-n›zca kölelerdir,” sözlerini nas›l unutursunuz?!

Evet, evet bu ne kepazeliktir!?

Kimilerinin “K›z›l Bienal” dedi¤i fley, “sanat”›n yoksullaflt›r›larak/yoksunlaflt›r›lmas›d›r sermayedarlar›n himayesinde; kapitalistpiyasan›n sanat› metalaflt›ran pazarlamac›l›¤›nda!

Bunlar› nas›l unutup/ unutturabilirsiniz!?

Sermayenin ‹stanbul’daki Bienali’nin kavramsal çerçevesi, Ber-tolt Brecht’in “Üç Kuruflluk Opera” oyunundaki ünlü flark›s›n-dan: “‹nsan neyle yaflar?” sorusu üzerine kurulu...

Soru Brecht’e, müzi¤i Kurt Weil’a ait. 80 y›l öncesinin amans›zbir kapitalizm elefltirisi... “Mülkiyet”-“Sermaye”-“Karapara”-“Emek”-“Suç”-“Ahlâk”-“H›rs›zl›k” üzerine elefltirel düflünceyivurgulayan, sorgulamay›, hesaplaflmay› tetikleyen, bellek kay-b›n› önleyen bir ders...

‹flte o derste hayk›r›lan:

“Say›n Baylar, bize hep ders verirsiniz:/ ‘Aman, günah, ay›p, kö-tü, yanl›fl.’/ Aç karn›na kuru ö¤üt çekilmez/ Önce doyur beni,ondan sonra konufl./ Sende göbek, bizde ahlâk nedense./ fiim-di bizi iyice dinle bak:/ ‹ster flöyle düflün, ister böyle/ Önce ek-mek gelir, arkadan ahlâk./ Art›k vermek gerek, unutmay›n sa-k›n/ Tüm nimetlerden, pay›n› yoksullar›n./

‹nsan neyle yaflar: Ezip hiç durmadan/ Soyup, dövüp, yiyip yu-tarak insanlar›./ Yaflayabilmek için hemen unutmal›/ ‹nsanl›¤›-n› unutmal› insan/ Kat› gerçek budur, kaç›n›lmaz./ Kötülükyapmadan yaflanamaz./

Efendiler bize ‘ahlâks›z’ dersiniz/ ‘Kötü kad›n, utanmaz, fahi-fle’…/ Aç karn›na suçlanmak hiç çekilmez/ Önce doyur beni on-dan sonra söyle/ Sende flehvet, bizde edep nedense/ fiimdi bi-zi iyice dinle bak:/ ‹ster flöyle düflün, ister böyle/ Önce ekmekgelir, ard›ndan ahlâk./ Art›k vermek gerek, unutmay›n sak›n,/Tüm nimetlerden, pay›n› yoksullar›n!”

Evet, evet tüm nimetlerden yoksullar›n pay›n› isteyen bu hay-k›r›fl/ 盤l›k; flimdilerde, ve de “sanat ad›na” Koç’un sponsorlu-¤una emanet edilmek isteniyor!

Birileri bu postmodern illüzyona/ yalana; “Hay›r”, “Olmaz”,“Durdurun bu çirkinli¤i” demeli!

“Küresellefl(eme)me” dünyas›nda hayat›m›z kapitalist yalan›n,illüzyonun bombard›man› alt›nda geçiyor.

Her türlü bilgiye istedi¤imiz anda ulaflma imkân›n›n yenili¤iniçoktan geride b›rakt›k, art›k her türlü bilginin bize istedi¤i an-da ulaflmas› söz konusu. Bu bombard›man›n içinde nitelikli bil-giyi ay›rt etmeye zaman yok. Zihni karmakar›fl›k bir toplumhâline geliyoruz...

Yaflad›¤›m›z sözde bilgi bombard›man› içerisinde, her fley gibibunun üzerine düflünmeye de zaman ay›ram›yoruz.

John Berger, ‘K›ymetini Bil Herfleyin’ bafll›kl› yap›t›nda, konuyailiflkin olarak flunlar›n alt›n› özenle çiziyor:

“‹nsanlar her yerde -çok farkl› koflullarda- kendilerine ‘Nerede-yiz?’ sorusunu soruyor. Bu co¤rafi de¤il, tarihi bir soru. Neleryafl›yoruz? Nereye sürükleniyoruz? Neler kaybettik? Güvenilirbir gelecek öngörüsü olmaks›z›n yaflamaya nas›l devam ede-ce¤iz? ‹nsan ömrünün ötesine uzanan bir tahayyüle sahip ol-ma kabiliyetimizi nas›l yitirdik?”[2]

‹nsan›n, insan; sanat›n, sanat olmaktan ç›kart›ld›¤› bir cinnetkesitinde; sermayenin/ piyasalaflt›r›lman›n müdahalesi; insanve sanat›, insan ve sanat olmaktan ç›kartm›flken tahayyül veyarat›, evcillefltirilerek; isyan olmaktan, nisyana tahvil edilmifl-tir!

‹stanbul’daki Bienal denilen soytar›l›kla yap›lmak istenen debudur…

B‹NEAL GÜZELLEMES‹

Kirli ve çirkin, güzellenir mi?

Ç›kar› olanlar taraf›ndan “Evet”!

Ancak bu kirlinin “kirini” aklamaz; t›pk›, çirkini de (ne denlimakyajlarsa makyajlas›n) güzellefltiremeyece¤i gibi…

Örne¤in 11. Uluslararas› ‹stanbul Bienali Direktörü Bige Örer,

“Bienalin dünyam›z›n güncel sorunlar›na dikkat çeken, izleyici-yi yeni sorular sormaya yönelten yaklafl›m› var,” diyor; deme-sine de!

Soru(n)lar›n ne oldu¤una te¤et geçiyor; evet, evet te¤et geçi-yor!

Bak›n Zeki Coflkun ne diyor: “Masum bir soru: Bienal’in 12 Eylülgünü bafllamas› rastlant› m›d›r? 12 Eylül’ün hiç mi hiç zikredil-memesi rastlant›n›n rastlant›s› m›d›r?”

Bienali güzelleyenler için bu soru(n) ve benzerleri yan›ts›z kal›-yor; Koç’un sponsorlu¤undaki bir “etkin(siz)lik” için bundan da-ha do¤al ne olabilir ki?

Hay›r, bunlar böyleyken; birileri kalk›p da, Ümran Bulut gibi,“Bienaller her zaman toplumsal olan›n yan›ndad›r,” demesin!

Her genelleme, her zaman kurtarmaz!

Bu sermayenin Bienalidir; bu Bienalde kim, hangi niyetle yeral›rsa als›n; böyledir bu!

Hatta; “Bienaller dünyan›n her yerinde tart›flma konusudur.Herkesi memnun eden bir bienal aramak saçmad›r,” diyen Ha-san Bülent Kahraman’›n “maruzat›”na karfl›n böyledir bu!

Biz bu Bienalde, memnuniyeti de¤il; Bienalin kimin Bienali ol-du¤unu tart›fl›yoruz; sonra da bunun gölgelenmemesi gerekti-¤inin alt›n› çiziyoruz!

Nihayet Bienalin s›n›fsal karakterini gölgelemek konusunda birörnek vermek gerekirse; al›n size Necmiye Alpay’›n laf salata-s›:

“11. Bienal’le ilgili olarak sanat›n özerkli¤i sona erdi diye yazan-lar oldu sözgelimi. ‹yi bir tart›flma. Ancak, flu soru var: Sanat›nözerkli¤i, sunumun özerkli¤iyle mi kaimdi de flimdi yok oldu?Bence öyle de¤il. Sanat›n özerkli¤i, yap›t›n kendi yarat›c›s›ndanda özerkli¤i anlam›na gelir.”

Hiç eveleyip, gevelemeyin: “Sanat›n özerkli¤i” de¤il sadece “ba-¤›ms›zl›¤›” da; sermayeden/ meta fetiflizminde uzak oldu¤u vedurabildi¤i kadar gerçektir; hepsi bu ve bu kadar; de¤il mi?

Bu arada; sak›n ama sak›n ola sponsorlar›n “sanatsever veyahay›rsever” oldu¤undan falan da söz etmeyin!

Çünkü Julian Stallabrass’›n ifade etti¤i gibi, “Sanat sponsorlu¤uyapan birçok flirket imaj sorunu yaflar ve kültürel cömertlikleprestijlerini cilalamak isterler. BP’nin Tate Gallery’le uzun süreliittifak› bunun örne¤idir. Benzer flekilde Alman tütün flirketi Re-emstma s›n›rl› say›da üretilen posterler ve paketler arac›l›¤›ylaWest sigaralar›n tan›tmak için Documenta 9 sergisinin sponsor-lu¤unu yapm›flt›r. Wu (Chin-Tao), ABD’de çok önemli bir sanatsponsoru olan sigara flirketi Philip Morris’in çevirdi¤i entrikalarailiflkin çarp›c› bir öykü anlat›r: fiirket New York’ta sigara yasa¤›önerisine muhalefet etmifl ve bu yasak kabul edildi¤i takdirdetüm sanat yard›mlar›n› durduraca¤› tehdidini savurmufltu an-cak tehdit ifllemedi... Wu (Chin-Tao) ve Rectanus’un (Mark) ifla-ret etti¤i üzere flirketler verdikleri paran›n karfl›l›¤›n› misliyleal›r. (...) fiirketler sponsorluk üstenmeden önce karfl›lanmas› ge-reken özgül talepler öne sürer. (...) Rectanus’a göre sponsorlukkarar›n› belirleyen temel ölçütler, kültürel etkinli¤in flirketin he-def kitlesine uygun ve serginin bas›nda yank› uyand›rma olas›-l›¤›n›n yüksek olmas› ve kültürel etkinlikte rol alan birey veyagruplar›n tan›t›ma uygun olmas›d›r.”[3]

NEY‹N (SERMAYEN‹N) B‹ENAL‹?Kimse “Neyin Bienali?” (sponsoru) sorusunu gölgelemeye kal-k›flmas›n!

Bu konuda Direnistanbul’un, ‘11. Uluslararas› ‹stanbul Biena-li’nin aç›l›fl›nda yapt›¤› eylem ile da¤›tt›klar› bildiride herkesi‘Direnal’lerinin bir parças› olmaya ça¤›rmas›, eflyay› ad›yla ça-¤›ran cesur bir tav›rd›r.

3 numaral› Antrepo önünde, ‘Direnal’ bildirisi da¤›tan, kendile-rine ‘Direnistanbul Kültür Komiserli¤i’ olarak adland›ran protes-tocular, ana sponsor Koç Grubu baflta olmak üzere, Bienal’edestek veren her kesimi tiye ald›lar: ‹stanbul, ‘‹syanbul’ Eczac›-bafl›, ‘Cezac›bafl›’ Turkcell, Ürkcell DHL, DFL (Defolun) olmufltu.

Bildiride “militarizm”, “su kaynaklar›n›n ticarileflmesi”, “kentseldönüflüm projeleri”, “sa¤l›¤› paraya tabi k›lan ilaç endüstrisi”elefltiriliyor, sanat bürokratlar›na ve tüccarlar›na karfl› “Zaaartdeyin” ça¤r›s› yap›l›yordu; özetle bunlar müthifl önemliydi…

Onlar›n; “Biz, sanat›n ve yarat›c›l›¤›n, fuar ve bienallere s›k›flt›-r›ld›¤›n› düflünüyoruz. Bu etkinlikler, as›l amac›n› kaybetti. Tü-müyle ticari hâle geldiler. Bizi bu bienalde harekete geçiren enönemli nokta da dünyada ezilenlerin yan›nda an›lan Brecht,Marx gibi baz› isimlerin konu edilmesi. Oysa bienalde sanatç›-lar büyük sermayeyle bulufluyorlar’ derken, bunu ‘sponsorlu-muhalif’ bir ortam olarak adland›r›yorlar,” diye hayk›rd›klar›gerçek üzerine kafa yorulmal›d›r!

Hay›r, hay›r; her fley bu denli aç›kken; Esra Aliçavuflo¤lu gibi,“Anti-kapitalist ve anti-küreselleflme hareketlerine çokça yerveren (“Ne”, “Nas›l”, “Kim ‹çin” sorular›n›n k›saltmas›yla) WHW;

kültür endüstrisinin ç›kmazlar›n›n, iki yüzlülüklerinin fark›nda-l›¤›nda, sistemin d›fl›ndan konuflmay› ye¤liyor. Sorun flu ki, tamda bu sistem içinde yer alan bir bienalin içindeler... Ancak, sis-tem içinde sisteme karfl› konuflan, tav›r alan bir bienal bu,” di-yen “as›ls›z mazeretler”e sar›lamazs›n›z!

“Sistem içinde sisteme karfl› konuflan, tav›r alan” diye bir fleyolamaz!

Olamaz çünkü; bunu yapt›n›z diye Koç Holding’in size sponsorolmas› için kapitalizmin kapitalizm, burjuvalar›n da burjuva ol-mamas› gerekir![4]

Meral Tamer’in ifadesiyle, “Bienal’e Koç ivmesi” boylu boyuncaorta yerdeyken; yok böyle fley! Çünkü küratöryal ücretler Bi-enalin toplam 2.050.299 Euroluk bütçesinin yüzde 1.21’ini olufl-turuyor.[5] Bunu da WHW cebine indiriyor!

Ahu Antmen’in bile, “11. Bienal’in aç›l›fl›yla ilgili tart›flmalar da-ha çok iflin sponsorluk boyutuna odakland›. Sponsorluk mese-lesi gerçekten de yenilip yutulmas› zor manzaralar ç›kard› kar-fl›m›za,” demek zorunda kald›¤› tabloda; “WHW kolektifi üye-leri, politika ve ekonominin bu kadar bask›n oldu¤u bir ça¤da,Bienali bir ‘meta-araç’ olarak düflündüklerini ve sanat›n ‘eleflti-rel düflüncenin yenilmedi¤i bir alan’ olarak kalmas› gerekti¤inisöyleseler” de; durumu kurtarm›fl olmuyorlar; gerçekler orta-dayken!

Kald› ki Koç Holding sponsorlu¤unda ‹stanbul Kültür Sanat Vak-f› (‹KSV) taraf›ndan 2009’da 11. kez düzenlenen Antrepo No 5’teyap›lan Uluslararas› ‹stanbul Bienali’nin aç›l›fl törenine aralar›n-da Kültür ve Turizm Bakan› Ertu¤rul Günay, ‹KSV Yönetim Ku-rulu Baflkan› fiakir Eczac›bafl›, ‹KSV Yönetim Kurulu Baflkan Yar-d›mc›s› As›m Kocab›y›k, Koç Holding CEO’su Dr. Bülent Bulgurlu,‹stanbul Vali Yard›mc›s› Feyzullah Özcan, Beyo¤lu BelediyeBaflkan› Ahmet Misbah Demircan, Eczac›bafl› Holding YönetimKurulu Baflkan› Bülent Eczac›bafl›, ‹stanbul Modern YönetimKurulu Baflkan› Oya Eczac›bafl›’n›n da bulundu¤u 3 bini aflk›nkonuk (yani a¤›rl›kl› sanat sevici burjuva) kat›ld›.

Koç Holding CEO’su Dr. Bülent Bulgurlu, Bienal’e sponsor ol-maktan memnuniyet duyduklar›n› dile getirerek, “Bienal’in ‹s-tanbul ve ülkemizin tan›t›m›nda üstlendi¤i rol çok önemli. Sa-nat dünyam›za ve sanatç›lar›m›za yeni ufuklar aç›yor,” dedi…

Yine ‹stanbul Bienali’ne 2016 y›l›na kadar sponsor olan KoçHolding’in Yönetim Kurulu Baflkan› Mustafa Koç da konuflma-s›nda, güncel sanat›n düflünen, yarat›c›, üretken nesiller yarat-maya yard›mc› bir sanat dal› oldu¤unu belirterek, flunlar› ekle-

di:

“‹stanbul Bienali dünyadaki sanat etkinlikleri aras›nda yerini al-d›. Bienal sayesinde ‹stanbul, sanat çevrelerince daha da cazi-be merkezi hâline geliyor. Toplumsal geliflmeye katk›da bulu-nacak çal›flmalara destek olmaya özen gösteriyoruz. Toplum-sal geliflmiflli¤in en önemli göstergelerinden biri de sanat. Bie-nal, güncel sanat›n ülkemizdeki gelifliminde çok önemli bir ye-re sahip...”

Bunlar; bu somut veriler; neyin ne, nas›l ve kimin için oldu¤u-nu anlatm›yor mu?

“Yetmez” diyenlere, çarp›c› bir örnek de, “‹stanbul Kültür ve Sa-nat Vakf› (‹KVS) Baflkan› fiakir Eczac›bafl› ile bienal sponsoruKoç Holding Yönetim Kurulu Baflkan› Mustafa Koç’u kutluyo-rum. Demek ki, bu ülkenin üretimi unutmayan büyük patron-lar›, kriz bile olsa toplumsal sorumluluklar›n› göz ard› etmiyor,”diyen Meliha Okur’un sat›rlar›ndan…

Dikkat edin Meliha Okur, “büyük patronlar”a teflekkür ediyor!

Kolay m›? Örne¤in modern ve ça¤dafl Türk sanat› müzayedesi-ni düzenleyen Sotheby’s yetkilileri, “‹stanbul’un canl› sanat or-tam› ve hep popüler olan ‹stanbul Bienali, sanat piyasas›n›n buözel bölgesindeki inan›lmaz momentumu gösteriyor. Bu et-kenler, Türkiye’nin önde gelen sanatç›lar›ndan baz›lar›n›nönemli yap›tlar›n› içeren ça¤dafl Türk sanat› bafllang›ç müzaye-desinin, ça¤dafl Türk sanat›n›n uluslararas› sanat piyasas›naç›kmas›n›n ortam›n› oluflturdu. Sotheby’s Türkiye’yle yak›ndanilgilenmektedir ve Türk müflterilerinin flirket için ne kadarönemli oldu¤unun fark›ndad›r,”[6] derlerken; Bienaller ile nele-rin önünün aç›ld›¤›n› da hepimize anlat›yorlar…

Bunlar› “es” geçmek mümkün ve muhtemel mi?!

SORU(N) VE ELEfiT‹R‹S‹Bienal Sponsoru Koç Holding ad›na konuflma yapan Koç Hol-ding Yönetim Kurulu Baflkan› Mustafa Koç’un, “Holding olarakBienal sponsorlu¤umuzdan yana büyük memnuniyet duydu-¤umuzu ve bu iflbirli¤ine karar verdi¤imiz gün kadar heyecan-l› oldu¤umuzu ifade etmek isterim,” dedi¤i bas›n toplant›s›ndakonuflan küratör WHW üyeleri Ivet Curlin, Ana Deviç, NatasaIliç ve Sabina Saboloviç’in aç›l›fl konuflmas›, Mustafa Koç tara-f›ndan biraz s›k›nt›yla dinlendi!

Bu tabloya iliflkin olarak da Ali fiimflek flu yerli yerine oturantespiti yap›yordu:

TEM

EL D

EM‹R

ER

Devrimci iradenin zaferi karfl›s›nda acizleflen devletinyapt›¤› katliam 10’uncu y›l›nda unutulmad›. Mücadeletarihine siper yoldafll›¤›n›n en anlaml› katk›lar›n› ya-pan, devletin ulucanlar hapishanesindeki siyasi ve ide-olojik teslim alma sald›r›s›n› flanl› direniflleri ile bofladüflüren ON’lar katledifllerinin onuncu y›l›nda birçok il-de an›ld›. Anma eylemlerinde flanl› direniflte ölümsüz-leflen On’lar›n devrimci bilinçleri ve devrimci tarihe kat-k›lar› hat›rlat›l›rken devletin ise, halen çeflitli sald›r› bi-çimleri ile hapishanelerde devrimci tutsaklar› sindiril-mek istedi¤ine vurgu yap›ld›. Ülkemizin çeflitli illerinde katliam protesto edilirken,Ulucanlar direniflinde devlet taraf›ndan katledilen 10yi¤it devrimci çeflitli etkinliklerle an›ld›.

‹STANBUL- ‹stanbul’da baflta TUYAB (Tutuklu ve Hüküm-

lü Yak›nlar› Birli¤i) olmak üzere birçok devrimci-de-mokratik kurum Ulucanlar direnifli için bir araya gele-rek farkl› semntlerde eylemler düzenledi. TUYAB Ulu-canlar’da yaflananlara ve devetin hapishanelerde dev-rimci tusaklara yönelik sald›r› ve bask› politikalar›nailiflkin bigilendirme yaparak, devlet taraf›ndan gizlenengerçekleri kamuoyu ile paylaflt›. TMMOB’da düzenle-nen bas›n aç›klamas›; hapishaneler direnifli, katliamlarve Ulucanlar direnifli ile ilgili bir sinevizyon gösterimi ilebafllad›. TUYAB, devletin 1999 y›l›nda Ulucanlar’da yap-

t›¤› katliamda görev verdi¤i askerlerine göstermelikmahkemeler açarak yarg›lay›p beraat ettirdi¤ine, di¤eryandan ise katliama karfl› direnen ve katliamdan yara-l› kurtulan devrimci tutsaklar› ise halen yarg›lay›p cezaalmas›na yönelik çaba sarf etti¤ine dikkat çekti.

‘Bedel ödedik, bedel ödetece¤iz’Yine TUYAB taraf›ndan ‹stanbul’da Ulucanlar katli-am›nda ölümsüzleflenler için anma etkinli¤i düzenlen-di. Karacaahmet Mezarl›¤›'nda Ulucanlar direniflindeölümsüzleflen Ümit Alt›ntafl’›n mezar› bafl›nda topla-nan TUYAB bileflenleri ve üyeleri hep bir a¤›zdan “Be-del ödedik, bedel ödetece¤iz”, “Katil devlet hesap ve-recek”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Analar›n öfkesikatilleri bo¤acak” sloganlar› att›. Anmada hapishane-lerde tecrit, bask› ve katliamlar›n hala devam etti¤inevurgu yap›l›rken, “S›n›f mücadelesi sürdükçe toplumsalmuhalefete ve onun en diri güçlerinden olan devrimcitutsaklara yönelik devletin azg›nca sald›r›lar› devamedecektir. Bu yüzden yar›nlar›m›z için, gelece¤imiz içinflanl› tarihimizden ö¤renerek ilerleyelim. Ulucanlar di-reniflini ve ON’lar› unutmayal›m” denildi. Grup Munzur,Grup ‹syan Atefli marfllarla, Esenyurt ‹flçi Kültür Evleriise fliir dinletisi ile anmaya renk katt›.

‘Katliamlar devam ediyor’ANKARA- Devrimci-demokratik kurumlar devletin unut-

turmak istedi¤i katliam› ve direnifli anmak için Ulucan-lar hapishanesi önünde bir araya geldi. Eylemi örgütle-yen DHF, Halk Cephesi, ODAK, Al›nteri, Partizan, BDSP,EHP, 78'liler Birlik ve Dayan›flma Derne¤i ve TÜM-‹GDAlt›nda¤ Ziraat Bankas› önünde bir araya gelerek, Ulu-canlar Hapishanesi’ne sloganlarla yürüdü. YürüyüfleDTP, SES, ÇHD Ankara fiubesi, Kald›raç ve ‹HD Ankarafiubesi de destek verdi. Yap›lan eylemde Katliam so-rumlular›n›n halen d›flar›da olduklar› ve yeni katliamla-ra imza att›klar› vurguland›.

ADANA- ‹nönü Park›’nda toplanan devrimci demokrat

kurumlar Ulucanlar direniflini selamlad›lar. Eylemdekurumlar ad›na yap›lan aç›klamada Ulucanlar katliam›-n›n bir güç gösterisi oldu¤u ifade edilerek, “S›n›f müca-delesinin farkl› farkl› her zemininde varl›k gösterensosyalist, devrimci, yurtsever ve demokrat tüm olu-flum ve kesimlere karfl› bir güç gösterisiydi. Verilenmesaj çok netti: Aflt›¤›n›z her s›n›r, size ölümler olarakgeri dönecektir. Bu kavga davetiyesini ta y›llar önce-sinden, Naz›m Hikmet’in dizeleriyle kabul etmifl olanbizlerin tavr› da ayn› ölçüde net oldu Ulucanlar’da. Bir-kaç kifli hariç tüm devrimci tutsaklar direnifle geçti” de-nildi.

‘Unutturulmak istenen devrimci mücadele ve siper yoldafll›¤›d›r’

Bineal mi? “Her suçlu bir burjuv

Page 13: 2 - 16 Ekim 2009 -  Sayı 162

132-16 Ekim 2009GÜNCEL

“Gerçekten çok ilginç bir sahneyle karfl›laflt›¤›m›z söyle-nebilir. Ayn› masada sosyalizmin aç›k propagandas› vesponsor olarak Türkiye’nin en büyük sermaye gruplar›n-dan birinin sahibi. Kendisi bir video-art olacak kadar dü-flündürücüydü do¤rusu. Gerçekten sosyalizmin ve kapi-talizmin bar›flt›¤› bir ‘çok kültürlü’ toplant›da m›yd›k sa-hi.

Bu konudaki sorumuz da teknik aksakl›k mazeret gös-terilerek cevaplanmad› do¤al olarak. Asl›nda bu yafla-nan görüntü, söz’ün asl›nda ne kadar rutinleflti¤ini, birjeste dönüfltü¤ünü, hiçbir tehdit oluflturmad›¤›n›n ençarp›c› ve ‘ürpertici’ örne¤ini de oluflturuyor. Buras› ger-çekten de güncel sanat›n politik önermelerinin ‘s›f›rnoktas›’!”

Evet; “söz’ün rutinleflti¤ini, bir jeste dönüfltü¤ü, hiçbirtehdit oluflturmad›¤›” bir kesitte burjuvazi paras›yla “sa-nat”c›l›k, “solculuk” oyunu oynuyor ve birileri de bunaortak oluyor! Yapandan çok, yapt›ran için yüz k›zart›c›bir durum bu!

Kuflku yok; Koç’un ana sponsorlu¤unda gerçeklefltirilenBienal’in 2009’daki “Marksist söylemleri” kimilerini fla-fl›rtt›…

Daha çok, liberal söylemlerin gelifltirilmesine al›flk›n olu-nan Bienal’in 2007 y›l›ndaki temas› “Küresel Savafl Ça¤›n-da ‹yimserlik”ti. ABD’nin Irak’› iflgaline tüm dünya tepkigösterir, savafl karfl›t› eylemler h›z kazan›rken Bienal, sa-natç›lara bu flartlar alt›nda iyimser olmalar›n› öneriyor-du.

Ne olmufltu da bu sene neredeyse muhalefete söz b›-rakmayacak keskinlikte bir sol söylemle sunulmufltuBienal?

Gayet basit: “Söz’ün rutinleflti¤ini, bir jeste dönüfltü¤ü,hiçbir tehdit oluflturmad›¤›” bir kesitte “elefltiri çal›yor-du” sermayenin bienal’i…

Örne¤in Necmi Sönmez, Bienalin Marksist ve devrimcibir söylemin ön plana ç›kart›lmas›n›n bu ideolojiyi evcil-lefltirmek amac›yla yap›ld›¤›n›n alt›n› çiziyordu; hakl›y-d›…

Kald› ki, “Bu bienal sanatç›lar›n söylemlerinin sahnesi ol-maktan çok seçkinlerin gösteri(fl) alan› olmaya bafll›yor!‹flleri yörüngesinden sapt›rma ve suland›rma becerimiz,

bienalin üç milyonu aflk›n iflsiz gencin ortal›kta dolaflt›¤›dönemde çok gerekli olan ‘marksizm /sosyalizm’ üstün-den sunulan içeriklerini, bir karnavala dönüfltürmeyi ba-flar›yor!” vurgusuyla Beral Madra da ekleyerek, soruyor-du:

“Karnaval iyidir, hofltur, ama hakikâtleri örtebilir... Oysa,sanat özellikle günümüzde hakikâtlerin örtülmesini de-¤il, aç›lmas›n› istemiyor mu? Sanatç›lar öyle ya da böylebir hakikât peflinde de¤il mi? Yoksa bana m› öyle geli-yor?”

Bienal küratörleri, “Küresel dünyada ortak bir diyalog vekültür yaratmak için gerekli oldu¤unu” söylüyorlar-ken;[7] siz boflverin, “Mustafa Koç’un rahats›z oldu¤u dagözlerden kaçmad›” türünden tahlillere! Ha, zatenönemli olan Mustafa Koç’un rahats›z olmas›/ can›n›n s›-k›lmas› de¤il ki… Hepimizin zaman zaman, ço¤umuzunzaman zaman can› s›k›l›yor; hele ki yaflad›¤›m›z günler-de… Ama hiç birimizin “can s›k›nt›s›” - Mustafa Koç gibi-gazetelere “haber” olmuyor! ‹flte sponsorlu¤un gücü bu,burada!

SANAT (/B‹NEAL) NE?Ulaflt›¤›m›z ufukta, yine “klasik soru(n)lar”a dönmekteyarar var.

Gerçekten de sanat ne, bundan ne anlamal›y›z?

Öncelikle “Sanat” konusunda, “Sadece elefltirel gerçek-lik yeterli de¤ildir,” der Y›lmaz Güney… Bu müthiflönemlidir!

Ayr›ca Alman sanatç› Joseph Beuys’a da sorarlar, “Poli-tik eylem için hangi araçlar seçilebilir?”; O da, “Ben sa-nat› seçtim” yan›t›n› verir… Bu da müthifl önemlidir!

Bunlarla birlikte, her toplumsal flekillenmenin yaratt›¤›insan tipinin özellikle alt›n› çizen Anatoli Vasilyeviç Lu-naçarski, sanatç›lar›n yaflad›klar› ça¤dan ne denli bes-lendikleri ve sorumlu olduklar›na yönelik gerçeklerinalt›n› çizer.

Ama Lunaçarski’nin, bir sanatç›n›n ça¤›ndan sorumluoldu¤uyla ilgili mekanik, sloganc› bir yaklafl›m sergile-di¤i san›lmas›n sak›n. Aksine, yaflad›¤› döneme damga-s›n› vuran her sanatç›y› hangi tür koflullar›n yaratt›¤›y-la birlikte, koflullar›yla ilintili durumlar› analiz etmifltir.

Ona göre bir e¤lendirme arac› olmayan, insan›n ya-flamla ve gerçeklerle aras›ndaki iliflkiyi yans›tan sanat,kaynakland›¤› en temel ba¤lamlarda yakalan›p, an-lamlan›yor. Bu nedenle de sanat›n beslendi¤i temel di-namikler hiçbir ça¤da de¤iflmiyor.[8]

Konuya iliflkin bir fley daha: Marksistler, “Sanat›n gerçe-¤ini politikada aramak gerekir” demedi. Bugün de kim-senin öyle bir iddias› yok.

Ne var ki, insan›n tüketim nesnesine dönüfltürüldü¤ü,her noktas›nda savafllar›n sürdü¤ü, silah harcamalar›,yoksulluk ve e¤itim sorunlar›n›n diz boyu oldu¤u birdünyada sanat›n bunlara bir cevap üretmemesi ya daen az›ndan aramas› da olanaks›z.

‹flte soru o: Hem bugünün sanat›n› yapmak, hem sana-t›n gerçekli¤inden ödün vermemek, hem de politik ol-mak nas›l gerçeklefltirilecek?

Bunun yan›t(lar)›, Y›lmaz Güneyile Joseph Beuys’un ifla-ret ettiklerinde sakl›!

Bunu unutmadan ilerlersek: “So¤uk Savafl”›n sona er-mesinin ard›ndan devreye giren “Yeni Dünya Dü-zen(sizli¤)i” (“YDD”), s›n›r tan›mayan bir serbest ticaretrejimini uygulamaya koyarken, sanat› da derinden et-kiler.

Bu süreçte, sanat da sanat kurumlar› da temelden birdönüflüme u¤rar. Müzeler baflka kentlerde flubeler aç-maya bafllar, - Julian Stallabrass hakl› olarak bunlar›ma¤aza zincirlerine benzetiyor-; flirketlerin logolar› ilemüzelerin logolar›, sanatç›lar›n isimleriyle markalar›nisimleri yan yana, üst üste dört bir yan› süsler. “Devsergiler, imajlar›n› tazelemek isteyen devletlere, kent-sel dönüflüm projelerini satmak isteyen yerel yönetim-lere arac›l›k eder. Kimlik, farkl›l›k, melezlik, ‘s›n›rlar›nafl›lmas›’ gibi temalar etraf›nda örgütlenen bienallerde, yeni dünya düzeni’nin gösterilerinden biri olmak-tan öteye gidemez; di¤er sanat kurumlar› gibi, zaman-la flirketlere özgü bir kurumsal yönetim disiplininin,‘sanat yönetiminin’ etkisine girer.”[9]

Çünkü “ça¤dafl sanat” denen sanat türü, enstalasyongibi maliyetli ifllere giriflmeye bafllad›¤›ndan beri, spon-sorlu¤a ve kamu fonlar›na ba¤›ml› olmaya daha aç›khâle geldi. Bu da, flirketlerin sanata müdahil olmas› vemüzelerin ticarileflmesinin h›zlanmas› demek elbette.fiirketler, her ne kadar sanata “katk›lar›n›” büyük bir lü-tuf gibi reklam malzemesi olarak kullan›yorlarsa da,koyduklar›n›n çok daha fazlas›n› geri ald›klar›, verilerleortaya konuyor. Tabii, bununla da bitmiyor. fiirketler,sponsor olmadan önce etkinliklerle ilgili koflullar önesürüyor, örne¤in bas›nda yank› uyand›rmaya uygun ol-mayan ya da flirketlerin hedef kitlesine hitap etmeyenifllere pek bulaflm›yorlar.

Peki, bizim güncel olarak akl›m›zda olan sorulara gele-lim. Mesela bir banka, neden banka kurman›n bankasoymaktan daha vahim oldu¤unu söyleyen, icraatageçmese de en az›ndan bu fikri yayan bir ifle para ve-rir?

Çünkü neo-liberal kapitalizm, “alttakiler”in sanata, sa-nat ürünlerine eriflimini giderek daraltm›fl, bu alandakietkinlikleri burjuvazi, flirketler vb. ad›na temellük et-mifltir. Böylelikle, örne¤in bienal etkinliklerinin izleyici-lerinin (genç, yüksek ö¤retimli, orta/ orta üst s›n›f ‹s-tanbullular) gösterilerden “ihtilalci” mesajlar ç›kartmaolas›l›¤› neredeyse s›f›rd›r. Dahas› salt estetik bir zevkide¤il, “toplumsal içerikli bir mesaj”› da tüketiyor ol-mak, sponsor-küratör-izleyici aras›nda daha derinle-mesine bir “muhabbet” ba¤›na yol açacakt›r.

Genel olarak bienaller, sadece ça¤dafl sanat›n içeri¤in-den dolay› de¤il bienal ad›n›n da “uzak” duruflu dikka-te al›n›rsa, çok halk›n kat›ld›¤› etkinlikler olmuyor niha-yetinde. Bunun bir nedeni var. Hay›r, önce ekmek gel-di¤i için de¤il.

“Bienaller, yerli halktan çok kozmopolit sanat izleyicisi-ne hitap etme e¤ilimindedir. Her ülkenin önemli kültürürünlerini küresel piyasaya sürmek için rekabet etti¤iuluslararas› sanat ya da ticaret fuarlar›n› model al›rlar.Bu rekabetin, ülke pavyonlar›nda cisimleflen fizikselformu, pek çok bienalde art›k kullan›lm›yor olsa da,ulusal rekabet atmosferi zaman zaman varl›¤›n› korur.Bunun da ötesinde, bu sergilerin küratörleri olan gez-gin uzmanlar, küresel sanat sisteminin ürünleridir.”[10]

Kolay m›? Paul Virilio demifl ki: “Ça¤dafl sanat; tabii iyihofl da, ne ile ça¤dafl?”

Öyle ya, banka kuranlarla da, banka hortumlayanlarlada, bankaya kart borcunu ödeyemeyenlerle de, bankasoyanlarla da ça¤dafl olmak, nas›l bir sanat eder?

Julian Stallabrass’›n alt›n› defalarca özenle çizdi¤i gibi,

1990’larda sanat dünyas›n›n be¤enisine uygun biçimdee¤ilmifl bükülmüfl tüketimi kamç›layan gösteri, üretimile tüketim aras›ndaki karfl›l›kl› iliflki konusundaki elefl-tirel düflünceye bask›n ç›k›yor.

Söz konusu bask›n ç›k›fl›n 2000’lerde vard›¤› nokta, sa-nat›n özgürlü¤ünün inand›r›c›l›¤›n› ve gücünü giderekkaybetmesi olarak kendisini gösteriyor.

O yüzden yazar içinde yaflad›¤›m›z koflullarda, kendile-rini sermayeye hizmet etmekten kurtarmaya çal›flan,sanat sistemine içkin olan çeliflkileri vurgulayan iflleri,“aç›kça kullan›fll› ifller” olarak tan›ml›yor.

“Özgür sanat› meflrulaflt›ran özerklikle ba¤lar› kopar-mak, serbest ticaret düzeninin maskelerinden birini in-dirmektir” diyerek sanat›n bir küresel kalk›nma mode-li olarak serbest ticaret sistemiyle birlikte hareket et-mesini önlemenin gere¤ini savunuyor.

Benjamin Buchloch’a da göre devletin benimsedi¤i kül-tür modeli flirketleflmifltir, flirketler de estetik deneyimimodaya indirgemeye çal›flmaktad›rlar. Sanat çoktanyenilmifl midir? Neo-liberalizmin güçlü kollar›na teslimolmufl mudur? Ne yapmak gerekmektedir?

Bunun için de “YDD”de bienallerin rolü konusunda Stal-labrass, önce Liverpool Bienali’ni giderek yayg›nl›k ka-zanan kozmopolitizm sevdas›na örnek gösteriyor veflunlar› yaz›yor:

“Sanat dünyas› zaten uzun zamandan beni kozmopo-litti ama daha önce gördü¤ümüz gibi, So¤uk Savafl’›nbitmesi sanat dünyas› pratiklerinde ve al›flkanl›klar›n-da hat›r› say›l›r bir de¤iflime neden oldu. Yeni Pazararay›fl›yla dünyan›n dört bir yan›na da¤›lan ifl dünyas›yöneticileri gibi, yeni türeyen gezgin küratörler neslide ayn› yolu izlemeye bafllad›; bir bienalden ya da ulusafl›r› etkinlikten di¤erine, Sao Paolo’dan Venedik’e,Gwangju’ya, Sidney’e, Kassel ve Havana’ya mekik do-kudular...”

Sanat dünyas›n›n genelinde çok olumlu karfl›lanan bugeliflme, maalesef modernizmin çizgisel, tekil, beyazve maskülen ilkelerinin yerini, nihayet ço¤ul, çeflitli,gökkufla¤› renklerinde karmakar›fl›k pratik ve söylem-ler ald›¤›n› göstermiyor. Bilakis bienallerin ola¤anüstüyayg›nlaflmas›n›n alt›nda, yeni müzelerin mantar gibiço¤almas›na, eskilerinin büyütülmesine ya da yenideninflas›na neden olan güçler yatmakta:

“Hükümetler, kentlerin birbiriyle yat›r›m, flirket yöne-tim merkezleri ve turizm konular›nda küresel düzeydegiderek yo¤unlaflan bir rekabet içinde oldu¤unun far-k›ndad›r. Bu yar›flta en baflar›l› olan kentler, dinamik birekonomiye sahip olman›n yan› s›ra çok çeflitli kültür vespor faaliyetleri de gerçeklefltirmek zorundad›r. Bienal,dünya kenti olmaya heveslenen- bir kentin sahip ol-mas› gereken marifetlerden yaln›zca bir tanesidir; bel-li bir turist kesimini (ki baz›lar› ola¤anüstü varl›kl›d›r)çekmesi ve kenti terk etme ihtimali olan kent sakinle-rini e¤lendirmesi umulan bir etkinliktir.”

“YDD”de, bu sergiler, yeni ekonomik ve politik güçlerinkültürel düzeyde gelifltirilmesinin bir parças›. “Kuflku-suz daha özgül amaçlara da hizmet edebilirler.”

O hâlde?!!!

Burada durup, 11. Uluslararas› ‹stanbul Bienali’ni ayak-ta alk›fllayan sanat sevicilerine soral›m: O hâlde?!!

SONUÇ: MÜMKÜN!“YDD” kaosunun orta yerinde; “Bilmedi¤ini bilmeyenözne”yi yaratan postmodern yabanc›laflmas›yla yüz-yüzeyken; sermayenin/ kapitalist piyasan›n kanl›/ kah-redici egemenli¤i sürdükçe soru(n)lara, “sonuç” yaz-mak olas› de¤il; en iyi sonuç, “Yeryüzü Aflk›n YüzüOlunca” yaz›lacak…

Kolay m› ortada, paradoksal görünse de “bildi¤ini bil-memek”/ “bilmedi¤ini bilmemek” açmaz› var boyluboyunca…

Günümüzde “politik” olmak ve “sanat” ne anlama geli-yor?

Bugün insanlar neye inan›yorlar (ya da neden hiçbir fle-ye inanm›yorlar)?

U¤runa savafl›m verilecek acil meseleler, neden art›ktoplumsal dayan›flmaya yol açm›yor?

‹nsanlar özellikle gençler-neden art›k eskisi kadarumutlu ya da öfkeli de¤iller?

Neden art›k kimse dünyay› de¤ifltirmek istemiyor?

Küresel vahfli kapitalizm dünyay› mahvederken sey-retmek, yaln›zca seyretmek neden art›k ço¤unluklatek seçenekmifl gibi görünüyor?

Evet, evet H. Clausen’in, “Ö¤renmek pahal›d›r ama bil-memek çok daha pahal›,” diye betimledi¤i postmo-dern vahflet kesitinde; sermaye/ ve piyasalaflt›rma ilifl-kilerine dair her fleyi yeniden sorgulamal› ve sorgula-makla da kalmay›p reddetmeliyiz!

Bu mümkün (ve gerekli)! Çünkü kapitalizm insan(l›k)a,“modern” denilen ça¤›n kahredici yaln›zl›¤›n›, yabanc›-laflmas›n› yani sürekli kayg›, hareketsizlik, borç, reka-bet içinde çal›flma ve yaln›zl›¤›n› arma¤an eder!

Örne¤in Hodgkinson’a göre,[11] reklamlar›n süreklisahte özgürlük ve mutluluk vaadiyle sar›p sarmalad›¤›dünyam›z›n bir ad›m ötesine geçebilmek gündelik ha-yat içinde hiç de zor de¤il.

“Modern” dedikleri ça¤ insan› giderek yaln›zl›¤a itmek-tedir. Paylaflmak yerine tükettikçe mutlu oldu¤unuzbir bencillik sunmaktad›r. E¤lence ve kültür tamamentüketme ve anl›k vakit geçirme üzerine kurulu hâlegelmifltir.

Sanat da, kapitalist kültür endüstrisinin metas›na tah-vil edilmifltir.

Oysa, üretti¤imiz, yaflama kendimizden bir fleyler kat-t›¤›m›z sürece var›z. Sürekli s›k›lma hissi bundand›resas›nda.

Sadece edilgen ve tüketici olarak yer ald›¤›n›z bir sis-tem sizi oyalamak ve ertesi sabah tekrar ayn› rutinedönmeniz için çal›fl›r.

Kendimizi özgür k›lmak yaflam›m›z› yeniden üretkenve ba¤›ms›z hâle getirmekten geçiyor.

Düflünmeye vakit ay›rmaktan. Sanata, itiraza, yaratma-ya yani bu dünyay› yaflan›r k›lmay› yani korku in-san(lar)› bencil ve hareketsiz k›larken; boyun e¤meme-yi “olmazsa olmaz”laflt›r›yor.

‹nsan› insan; sanat› sanat olmaktan ç›kartan piyasa ilifl-kileri a¤›nda; onu nihayete erdirecek o güne dek; dü-flünen akl›n karamsarl›¤› ile çarpan yüreklili¤imizinumutlar›na sar›lmal›y›z…

Ya da “Evet karamsar›m ama umutsuz de¤ilim… Cesurinsanlar kötümserli¤i umuda çevirebilir,”[12] diyebil-meliyiz…

Bu mümkün… Edebiyat›n ustalar›nda Gabriel GarciaMarquez’e “Karamsar bir insan oldu¤unuzu söylüyor-sunuz ama kitaplar›n›zda her fley ne kadar kötü olursaolsun hep bir umut var, bu nas›l oluyor?” diye sormufl-lar; O da “Dünyan›n güzel olaca¤›na inanm›yorum, amainanmak istiyorum” demifl ya…

Lacan’›n “kendini bilmeyen bilgi” olarak tan›mlad›¤› (Zi-zek’in) bilinçd›fl› kavram›n›n, ulafl›lamayan (bast›r›lm›fl)bilgi(sizlik) oldu¤u yabanc›laflma koordinatlar›nda itira-z› ve umudu diri tutmak mümkün…

“Hayatta her fley gibi sanat da bir hizmet ve mücade-ledir. Bütün insanl›¤› daha do¤ruya, daha iyiye ve dahagüzele götürmek için çal›flacak, hitap etti¤i kimselerdebu do¤ru, iyi ve güzelin hasretini uyand›rmak ve bun-lara gidecek yolu iflaret etmek isteyecektir” diyen Sa-bahattin Ali’yi do¤rulayarak…[13]

Bu(nlar) mümkün…

Mümkün için sanat›n yeniden ba¤›ms›z yarat›c›l›¤›ylabaflkald›r›p, yol açmas› gerekiyor…

21 Eylül 2009: 13:19:42, Ankara.

N O T L A R [1] Osho.

[2] John Berger, K›ymetini Bil her fleyin-Hayata Tutunma ve Direnifle Dair Notlar,Çev: Beril Eyübo¤lu, Metis Yay., 2009.

[3] Julian Stallabrass, Sanat A.fi., Çev: Esin So¤anc›lar, ‹letiflim Yay., 2009.

[4] Geçerken eleyelim: “Devletin bütün kurumlar›n›n desteklemesi gereken bubienale Kültür ve Turizm Bakanl›¤› ile ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi’nin katk›pay› yüzde 5.” (Do¤an H›zlan, “Bienal‹stan(bul)”, Hürriyet, 13 Eylül 2009, s.28.)

[5] Mustafa ‹¤rek, “Gayet Politik, Gayet Ekonomik Bir Bienal”, Zaman, 11 Eylül2009, s.23.

[6] Esra Aliçavuflo¤lu, “Türk’ün Piyasayla ‹mtihan›”, Cumhuriyet, 11 Eylül 2009,s.16.

[7] Kaan Kangal, “… ‘Kapitalizmi Elefltiren’ Bienal Bafll›yor”, Evrensel, 11 Eylül2009, s.12.

[8] Anatoli Vasilyeviç Lunaçarski, Sanat ve Edebiyat Üzerine, Çev: Ülker ‹nce, K›r-m›z› Yay., 2009.

[9] Julian Stallabrass, yage, arka kapak.

[10] Julian Stallabrass, yage, s.46-47.

[11] Tom Hodgkinson, Özgürlü¤ün Manifestosu-Özgür Yaflam K›lavuzu, Çev: Ne-fle Olcaytu, e Yay., 2009.

[12] Erdem Öztop’un Oya Baydar ile Röportaj›ndan: “Evet Karamsar›m AmaUmutsuz De¤ilim”, Cumhuriyet Kitap, No:1021, 10 Eylül 2009, s.4.

[13] Sabahattin Ali aktaran: A’dan Z’ye Sabahattin Ali, Haz›rlayan: Sevengül Sön-mez, Yap› Kredi Yay., 2008.

MLM felsefi bilime ve bunun diyalektik yöntemine sahip olduktan sonravar olan›n aç›klanmas› ve aç›klanmam›fl olanlar›n da aç›kl›¤a kavuflturul-mas› her zaman mümkündür. Bu, kesin bir teorik do¤rudur. Diyalektik vetarihi materyalizm felsefesiyle kafas› aç›k olan herkes en karmafl›k-giriftsorunlar› çözme yetene¤ine haizdir. Bu anlamda en ciddi meseleler bileçok kolayca içinden ç›k›l›r hale getirilebilir, sorunlar›n üstesinden baflar›ylagelinebilir. ‹yi bir inceleme ve araflt›rma ile somut koflullar›n somut tahlili-ne dayanmak büyük bir dinamizm ortaya ç›kar›r. Kafa aç›kl›¤›yla sorunla-ra bakmak, de¤iflimi izleyerek ad›m atmay› olanakl› k›lar.Her türlü de¤iflimi görüp de¤erlendirmek kaç›n›lmazd›r. De¤iflimin büyü¤ü-ne oldu¤u kadar küçü¤üne de kay›ts›z kal›namaz. Geliflmelere ayak uydu-ramayan her teori eskiyerek geriye düflmekten kurtulamaz. Strateji ve tak-tikler bu de¤iflimlere ya da de¤iflimlerin niteli¤i ve niceli¤ine uygun olarakbelirlenirler. De¤iflimlerin çap ve nitelikleri kuflkusuz vard›r. Ama her de¤i-flim belli bir sonuca gebelik eder. Tüm geliflmeler bir neticede mütalaa edi-lir. Nicel de¤iflimlerin nitel de¤iflimlere yol açaca¤› bilinmektedir. Genel ku-ral olarak toplumsal sistemlerdeki nitel de¤iflimlerin patlamalar yoluyla ve-ya s›çrama biçiminde gerçekleflti¤i do¤rudur. Ne var ki, her de¤iflimi yerin-de ve kendi içinde de¤erlendirip yerli yerine oturtmak, ayn› zamanda herde¤iflime gerekti¤i kadar anlam yüklemek önemlidir. Bu bilimsel isabetikaç›rmak paçay› sübjektivizme kapt›rmak demek olur. Siyasette objektifolmak ve bilimde dürüst olmak elzemdir. Bilimde korkuya yer olamayaca-¤› gibi, ön yarg›lar›n da bilimle bir alakas› olamaz. Nesnel gerçekli¤in, kabuledilmesinden de öteye aranarak tespit edilmesi devrimci teori ya da dev-rimci iddian›n istisnas›z tercihidir. Bu gerçekli¤in önyarg› ve dar kayg›larakurban edilerek görmezden gelinmesi bilim d›fl›yken, küçümsenmesi yada abart›lmas› da bir o kadar bilimden sapmakt›r. Baflar›n›n yolunu nesnel

gerçekli¤e uygun teori, tahlil ve tespitler olufltururken, bundan kaçmakidealistçe sergilenen iradecili¤i geçmez. Gerçekli¤i oldu¤undan geride tes-pit etmek sa¤, ileride tespit etmek de soldur ve ikisi de yanl›fl olup baflar›-s›zl›¤a mahkumdur. Bilimsel teorinin en temel ihtiyaçlar›ndan biri, nesnelgerçeklikle uyum içinde bulunmakt›r. Bundan her hangi bir biçimde kop-mak MLM’yi temsil etmeye yetmez.De¤iflimi reddetmek ne kadar talihsiz bir durum ise, küçük burjuva kibriy-le bizlere atfedilen de¤iflimi reddetme iddias› da kaba bir iftirad›r. De¤ifli-min yorumlanmas›nda yaflanan farkl›l›k ise, ezbercili¤in ya da kolayc›l›¤›niki biçimi-iki türevi aras›nda gelip gitmektedir. Bunlar ortakl›kla araflt›rmave incelemeyi objektif olarak ya da fiilen reddetmektedirler. Kendi ezber-leri ve önyarg›lar›na dayanmay› ye¤ tutmaktad›rlar. Kah objektif gerçe¤egözlerini kapamakta, kah objektif gerçe¤i oldu¤undan fazla abartmaktad›r-lar. Biri haz›rlopçu dogmatik tutumdur, öteki ezberci ve kibirli sübjektivizm-dir. Biri de¤iflimin abart›lmas›na karfl› ç›karken, öteki de¤iflimin küçümsen-mesine karfl› ç›kmaktad›r. Oysa MLM merce¤ini kullanma kayd›yla objektifgerçekle ilgilenmek gerekli oldu¤u kadar yeterli de. Yani de¤iflimi basit ya-flamdan karmafl›k toplumsal iliflkilere, oradan da sistemsel düzene kadartahlil etmenin her türlü olanak ve imkanlar› vard›r. Dolay›s›yla ‘’sidik yar›-fl›yla’’ boy ölçüflme kayg›lar›n› terk ederek gerçekli¤e bakmak tek do¤rututumdur. Mülahazalar›n kilit bir noktas›, de¤iflimin tespitinde, yani isimkoymaktaki tezatl›klard›r. Ve kuflkusuz ki, bu tezatl›k bak›fl aç›s›ndan veyabilimsel düflünce sistemati¤indeki bozukluktan kaynaklanmaktad›r.Bir dönemi kapatarak sübjektivizmin kuca¤›nda liberal özlü baflka bir at-mosfere heves edenlerle, ayn› dönemi adeta ‘’k›rm›z› çizgiler’’ içinde tarifederek baflka tonlar› görmeyen sübjektivizm biçimleri, ayr› aç›lardan da ol-sa eninde sonunda ve özünde yanl›fl› temsil etmektedirler. De¤iflime dire-

nen dogmatizm kadar, liberalizmin sular›na dalmak da tehlikelidir. ‹kisi dedevrimci MLM’ye ayk›r›d›r.Her fleyden kuflkulanma kuruntudur, bilimsel flüphecilik de¤ildir. De¤ifliminreddedildi¤ini iddia etmek de inkarc›l›kt›r. Partimiz I. Kongresiyle önemli de-¤iflikliklere imza att›. Çok partili sistemi program›na koyarak, devrimci ikti-dar dönemleri için bunu savundu. Siyasal co¤rafyam›z›n ad›n› düzenledi. Çe-liflmeler tespitinde yeniliklere gitti. Demokrasi anlay›fl ve kültürünü geniflle-terek oturttu ve benzeri. Bu, de¤iflimin kaç›n›lmaz gücüydü, bu kaynaktanbesleniyordu. Buna kim karfl› ç›kabilir? De¤iflime kat› ölçülerde karfl› ç›k›pyok diyenler ya da de¤iflim reddediliyor biçimindeki önyarg›l› inkar tutumukaçacak bir yer bulabilir mi? partimizin söz konusu de¤iflimi karfl›s›nda.Dahas›, s›n›rl› yaflam›m›z›n tan›kl›k yapt›¤› de¤iflim ve geliflim inkar edilebi-lir mi? De¤iflim ve geliflimin ad›-niteli¤i do¤ru bilimsel normlarla aç›klan›l›pkonuldu¤u zaman kim karfl› ç›kabilir ki? Yirmi befl otuz y›l önce, köy evle-rinde dersleri gaz lambas› ›fl›¤›nda çal›fl›rd›k. Bugünkü gibi bilgisayarlar fa-lan yoktu. Hatta ders kitab›n› paras›zl›ktan alamaz ve köydeki di¤er s›n›f ar-kadafl›m›z›n kitab›yla ortak çal›fl›rd›k. Ayn› tarihlerde tahsildarlar›n atlarlaköyleri gezdi¤ini, sa¤l›kç›lar›n ayn› yöntemle köyleri gezip parmaklardankanlar› cam yap›flt›rarak bu görevlerini yürüttüklerini, her k›r küsurlu yafl-taki köyde yaflam›fl kifli iyi hat›rlar. Bu örnekleri ço¤altmak mümkün. Bude¤iflimin olmad›¤›n› söyleyen biri ç›karsa ona ancak gülünebilir. Fakat saltbunlardan hareketle, düzenin ya da toplumsal sistemin, üretim tarz› ve ilifl-kilerinin, sömürü biçiminin köklü olarak de¤iflti¤ini ileri sürmek elbettedo¤ru olamaz. Biçimsel de¤iflikliklerin genel olarak özü yans›tt›¤› do¤ru ol-makla birlikte, biçimin her durumda özü yans›tmad›¤›n› da ak›lda tutmakdurumunday›z. Her de¤iflimin bir anlam› vard›r, yaln›z görüngünün özüyans›tt›¤› söylenemez. Ya da nicel ve biçimsel de¤iflimlerin bir nitel de¤i-

flim oldu¤u sonucuna varmak aç›ktan hatal›d›r. Bu de¤iflimler belli bir biri-kim sonucu nitel de¤iflimlere yol açabilirler. Sorun s›n›fl› toplumda ve s›n›fiktidar› ba¤lam›nda toplumsal sistemin nitel de¤iflimi oldu¤unda, yani bugibi ciddi-köklü nitel de¤iflimlerde ise, de¤iflimin patlamalar yoluyla günde-me gelmesi genel bir kurald›r.Gaz lambas›n›n yerine elektrik ampulünün geçmesi elbette kapitalizmi ifa-de etmez, ya da çeflitli araç-gerecin insan yaflam›na daha fazla girmesi ka-pitalizm tespiti için yetmez. Fakat bütün bunlar›n insan ve toplum yaflam›n-da belli bir de¤iflimi aç›klad›klar› da inkar edilemez. Dar anlamda örnekledi-¤imiz bu de¤iflimin daha genifl kapsamda bütünlüklü olarak ele al›n›p ince-lenmesi ve somut veriler üzerine genel sonuca var›lmas› bilimsel olan yön-temdir. Böyle bir araflt›rman›n ihtiyaç oldu¤u yads›namaz. Yine dar da olsabelli bir gözleme dayal› olarak söylemeliyiz ki, eski köy yaflam›(nispeten ka-pal› köy yaflam›) art›k eskisi gibi çekici olamamakta, genç nüfus genifl top-lumsal yaflam ve dünyayla çeflitli ba¤ ve iliflkilerle tan›flt›ktan sonra köy ya-flam›na dönme e¤iliminden uzak durmaktad›r. Bu da köylülü¤ü yok edenya da köylülük realitesini ortadan kald›ran kesin ya da genel bir durum de-¤ildir. Kimi genifl yerlerde klasik köylü yaflam› egemenken, di¤er baz› yer-lerde bu çözülmelere yüz tutmufl durumdad›r. Yani, bu dar gözlemden ha-reketle, ‘’köylülük kalmad›’’ sonucuna var›lamaz ama köy yaflam›nda bu vebenzeri bir çok yenilik ve de¤iflimin oldu¤unu da görmeyi gerektirir. Devrimiddias›nda olanlar›n gerçe¤e gözlerini kapatma lüksü olamaz. Çeflitli geliflmelerin söz konusu oldu¤u günümüzde, öyle ya da böyle yafla-nan geliflmeler atlanarak devrimci teori ve siyaset güdülemez. Korkmama-l›y›z, devrimci gerçek ve devrimci ilke, teori ve felsefe bizlere neyi gösteri-yorsa o yolu takip etmeliyiz. Proletarya ve halk kitlelerinin ç›kar› ve devri-min üstün menfaatleri bundan geçmektedir.

Bilimde korkuya yer yokturBak›fl CANUFUK Ç‹ZG‹S‹

va, her burjuva bir suçludur”!

Page 14: 2 - 16 Ekim 2009 -  Sayı 162

14 2-16 Ekim 2009 TAR‹H-OKUR

Tokat’›n Zile ‹lçesine ba¤l› Yaylayolu-Kervansaray Köyleri civar›nda devletinkolluk güçleriyle Maoist Komünist Partisi (MKP)-Halk Kurtulufl Ordusu (HKO)gerillalar› aras›nda ç›kan çat›flmada Zeynel Aslan, Cemal Keser, Kenan Köse-deniz ve Erol Bafltu¤ adl› gerillalar 11 Ekim 2003’te ölümsüzleflir.

ZEYNEL ASLAN: Komünizm davas›n›n y›lmaz savaflç›s›, da¤lar›n kartal›, gerilla-n›n Palas› ‹smail Aslan, mücadeleye çocukluk y›llar›ndan bafllar. Çocuk yafltagerillalarla birlikte olur. Aktif bir milis olarak yapt›¤› kimi görevlerle kavgadayerini al›r. Moist Parti sempatizan olarak çeflitli faaliyetlerde yer al›r. 1985’tegerillaya kat›l›r. Komünist önder Baba Erdo¤an önderli¤inde gerçeklefltirilenKand›ra Alay Bask›n› eyleminin askeri istihbarat›n› sa¤lar. Ayn› y›l tutsak düfl-tü. Zeynel Aslan, Baba Erdo¤an'la birlikte 1989 yaz›na kadar cezaevinde kal-d›. 1989'da tahliye olunca tekrar askeri birli¤ine teslim edilen Zeynel Aslan, 3gün sonra firar ederek gerillaya kat›ld›. D›flar›ya ç›kt›ktan sonra hiçbir tered-dütte bulunmayan Pala, savafl›n en ön mevzilerinde yer al›r. Dersim, Amed veKaradeniz bölgelerinde uzunca y›llar savaflç› ve partili komutan olarak faali-yet yürüttü. Düflmana yönelik gerilla sald›r›lar›nda en önde yerini alarak düfl-mana unutamayaca¤› bozgunlar yaflatt›. Ondand›r ki düflman taraf›ndan y›l-larca imha edilmek istenen ve bunun için özel operasyonlar düzenlenen kor-kulu bir rüyayd›. 1996’da gerçeklefltirilen Parti Kongre Haz›rl›k Konferans›’ndaMerkez Komitesi Üyeli¤i’ne seçildi. Partinin varl›k yoklukla yüz yüze kald›¤›tarihsel kesitte düflman s›zmalar›n›n a盤a ç›kart›l›p, bertaraf edilmesindeönemli roller üstlendi. 1999’da yap›lan Merkezi Konferans’ta tekrar MerkezKomiteye seçilir. Maoist Partinin 2002’deki tarihi kongresinde Merkez Komite-si üyeli¤i, Karadeniz Bölge Komitesi ve Komutanl›¤›na atand›. Pala, 18 y›ll›kprofesyonel devrimcili¤i boyunca örnek bir komutan ve kiflilikti. 1993'de esasolarak Amed bölgesine atananlar, faaliyete gitmeyince, birli¤i ile birlikteAmed'e giden O'ydu. 1994 sonras› Karadeniz'de faaliyet kesilince 1997'de Ka-radeniz’i tekrar gerilla mücadelesine açan yine O’ydu. 11 Ekim 2003’te önceyoldafl›, sonra ö¤retmeni Baba Erdo¤an ve Kaz›m Ekici'nin kanlar›yla sulad›¤›Karadeniz topraklar›nda ölümsüzleflti. Ölümsüzleflti¤inde Merkez Komite üye-si ve Karadeniz Bölge Komutan›’yd›.

CEMAL KESER: S›n›f mücadelesinde ›srar›n ad› olan Cemal Keser, 1980’li y›llar-da ‹stanbul Üniversitesi’ndeyken gençlik saflar›nda mücadeleye kat›l›r. ‹lerisempatizan olarak k›r-flehir birçok alanda faaliyet yürüttü. 1989 y›l›nda tut-sak düfltü. 1 y›l sonra firar ederek mücadele içerisinde görevine dört elle sa-r›ld›. 1999’da ‹stanbul Bak›rköy’de yaral› olarak tekrar tutsak düfltü. 1993’teparti üyeli¤ine al›n›r. 1999 Aral›k ay› sonunda tahliye olduktan sonra tered-dütsüz olarak mücadeleye aktif olarak kat›l›r. 2000 y›l› Ekim ay›nda tekrartutsak düfler. ‹flkence hanelerden bafl› dik olarak ç›kar. Ümraniye Hapishane-si’nde 19 Aral›k katliam sald›r›s›n› yaflar. Kand›ra F Tipi Hapishanesinde ölümorucu direniflinin 4. ekibinde yer al›r. Tahliye edildikten sonra Alibeyköy Dire-nifl Evi’nde yoldafllar›yla birlikte direnifle devam eder. Ölüm orucu sonras› k›-sa süren bir tedavinin ard›ndan Maoist Partinin 2002 Eylül’ündeki kongresinedelege olarak kat›l›r. Kongre’de Parti Merkez Komitesi Üyeli¤i’ne seçildi. Mer-kez Komitesi taraf›ndan yap›lan görev bölümünde Karadeniz Bölge KomitesiSiyasi Komiseri olarak atand›. Ölümsüzleflti¤inde görevlerinin bafl›ndayd›.

KENAN KÖSEDEN‹Z: 1997 y›l›na kadar bir sempatizan olarak ‹stanbul’da flehirfaaliyeti içinde yer ald›. Ayn› y›l gerillaya kat›ld›. Dersim ve Karadeniz bölge-lerinde gerilla faaliyetini aktif olarak sürdürdü. Maoist Partinin 1. Kongresi’neileri savaflç› olarak kat›ld›. Kongre sonras›nda yeniden Karadeniz bölgesi geril-la birli¤i içinde görevlendirildi. Fedakâr, y›lmaz bir savaflç› olan Kösedeniz, Böl-ge komutanl›k kademesinde komutan olarak görevliydi. Ölümsüzleflti¤indebu görevi sürdürmekteydi.

EROL BAfiTU⁄: S›n›f mücadelesinin derin çeliflkilerini Tuzla tersanelerinde biz-zat çal›flarak, yani yaflayarak yavafl yavafl kavr›yordu. O yo¤un sömürünün vegünlük ifl cinayetlerinin yafland›¤› Tuzla tersanelerinde çal›flarak bir yandanailesinin ekonomik sorunlar›na destek olurken, bir yandan da mücadeleninbir ucundan tutuyordu. Ölümsüzleflti¤i melektte do¤an Bafltu¤, 2003 y›l›ndagerillaya kat›ld›. Gerillaya kat›lmadan önce, yerel faaliyetçi olarak üstlendi¤itüm görevleri baflar›yla yerine getirdi. Ölümsüzleflti¤inde partinin sempatiza-n› ve Halk Ordusu’nun yi¤it bir savaflç›s›yd›.

TUZLA fiEH‹TLER‹:Tarihe Tuzla katliam› olarak geçen sald›r›da 4Maoist Parti militan› al›nan ihbar sonucundakatledilmiflti. Gebze’den ‹stanbul’a giden ‹s-mail Hakk› Adal›, Kemal So¤ukp›nar, Reha fienve Fevzi Yalç›n, devletin ajanl›k faaliyeti sonu-cunda parti içerisine s›zm›fl olan Engin Kayaadl› ajan›n verdi¤i bilgiler do¤rultusunda 7Ekim 1988’de Tuzla Köprüsü’nde pusuya dü-flürülerek katledilir. Katliam haz›rl›klar›n› 2gün öncesinden yapan devlettin kolluk güçle-ri, içinde 4 Maoist’in bulundu¤u arabay› dur-durur. Daha sonra arabadan inen 4’leri kurflunya¤muruna tutar. Katliamda Adal›’n›n vücu-duna 15, Yalç›n’a 7, So¤ukp›nar’a 32, fien’e ise30 kurflun isabet eder. Çat›flma yaflanmamas›-na ra¤men polis, olaya çat›flma süsü verip;arabaya yerlefltirdi¤i silahlarla, katliam› mefl-rulaflt›rmaya çal›fl›r. Zaman›n polis müdürüHamdi Ardal› ise katliam için, “dört dörtlük biroperasyon” aç›klamas›n› yapm›flt›. Araban›niçindekilerin kim oldu¤undan bile emin de¤il-lerdi. Arabada silah olmamas›na ra¤men poliskatliam› perdelemek için, “Öldürmeseydik ‹s-tanbul Valili¤i’ni basacaklard›”, “1. Ordu Karar-gâh›’na sabotaj yapacaklard›” gibi yalanlar uy-durdu. Tuzla katliam› 1988 sonras› geliflecekyarg›s›z infazlar›n bir nevi habercisiydi. Tuzlaile bafllayan ve Hasanpafla, Maltepe, Çifteha-vuzlar, Niflantafl› katliamlar›na de¤in uzanankanl› süreçte onlarca devrimci ve komünist,polis timleri taraf›ndan katledilmiflti. Öte yan-dan Tuzla katliam›n›n ihbarc›s› Engin Kaya da-ha sonra devrimci-dost bir örgüt taraf›ndancezaland›r›larak Tuzla Köprüsü’ne at›lm›flt›.‹smail Hakk› Adal›: Babas› polis olan Adal›,mücadeleyle lise y›llar›nda tan›flt›. Liseyi bitir-dikten sonra tutuklanarak 8 ay hapis yatt›.Hapisten ç›kt›ktan sonra mücadelede ›srareden Adal›, ölümsüzleflti¤inde Maoist Partininaday üyesiydi. Reha fien: Uflak do¤umlu fien, 15 y›l Alman-ya’da iflçi olarak çal›flt›. Avrupa Türkiyeli ‹flçilerKonfederasyonu (AT‹K) içerisinde faaliyet yü-rüttü. Ölümsüzleflti¤inde partinin ileri sempa-tizan›yd›. Fevzi Yalç›n: Mücadeleye lise y›llar›nda kat›-lan Yalç›n, fiiflecam fabrikas›nda bir iflçi olarakbirçok greve kat›ld›, örgütleme faaliyetlerindebulundu. Bir operasyon sonucunda gözalt›naal›nan Yalç›n, a¤›r iflkencelerden geçti. 4 y›ll›ktutsakl›k döneminden sonra mücadeleye kal-d›¤› yerden devam etti. Ölümsüzleflti¤indepartinin ileri sempatizan›yd›. Kemal So¤ukp›nar: ‹flçi kökenli olan So¤ukp›-nar, fiiflli Sar›yer hatt›ndaki minibüste muavinolarak çal›flt›. Daha sonra Belediye-‹fl sendika-s›nda floförlü¤e devam etti. Ölümsüzleflti¤indepartinin ileri sempatizan›yd›.

GÖZELER-AKSU DERES‹ ÇATIfiMASI:16 Ekim 2005’te Ovac›k Gözeler Köyü, AksuDeresi mevkiinde Halk Kurtulufl Ordusu iledevlettin kolluk güçleri aras›nda ç›kan çat›fl-mada Ayten Gülmez, Murat Güzel ve YusufDal adl› gerillalar ölümsüzleflir. ‹ktidar bilincive Halk Savafl› perspektifiyle verdikleri savafl-ta ölümsüzleflen Ayten Gülmez ölümsüzleflti-¤inde parti üyesi; Murat Güzel parti üyesi,Dersim Bölge Komitesi üyesi ve Nazimiye böl-ge sorumlusu; Yusuf Dal ise Halk Kurtulufl Or-dusu’nun yi¤it bir savaflç›s›yd›.

PÜLÜMÜR (KOCATEPE) fiEH‹TLER‹:Maoist Parti önderli¤inde faaliyet yürütengençlik örgütünde mücadele eden Halil Erci-yas, Medet Hoflafç›, Ayhan Altunbafl, Y›lmazTalayhan partinin ça¤r›s› üzerine Halk Ordu-su’na kat›lmak üzere Dersim’e gider. Ana bir-li¤e kat›lmak üzere konaklad›klar› yerde biriflbirlikçi ajan›n ihbar› sonucunda pusuya dü-flerler. Bulunduklar› gerilla birli¤inde yeterli si-lah olmad›¤› için, silahlar› bulunmayan savafl-ç›lar, 3 Ekim 1990’da kurfluna dizilerek katle-dilir. Daha sonra Halk Ordusu’na ba¤l› bir geril-la birimi 4 Maoist’i ihbar eden iflbirlikçi-ajan›vurarak cezaland›r›r. 4 halk savaflç›s› ölümsüz-lefltiklerinde TMLGB üyesiydi.

HOZAT fiEH‹TLER‹:2 Ekim 1998’de Dersim’in Hozat ilçesine ba¤l›Bilanik ve Karaca köyleri aras›nda bulunan or-manl›k alanda pusuya düflen Halk Ordusu ge-

rillalar› ile devletin kolluk güçleri aras›nda ç›-kan çat›flmada Halk Ordusu’nun yi¤it savaflç›-lar› Atilla Rüzgar ve Zafer ‹nce ölümsüzleflir.

Atilla Rüzgar: Genç yaflta mücadeleyle tan›-flan Rüzgar, 1995 y›l›nda gerillaya kat›l›r.Ölümsüzleflti¤inde Halk Ordusu birim komuta-n›yd›. Zafer ‹nce: Daha 20 günlükken ailesine yöne-lik devlet sald›r›s›nda tutuklanan annesi vebabas›yla hapiste kalan ‹nce, ailesiyle birlikte1980 sonras›nda önce Edirne ard›ndan Mani-sa’ya sürülür. 1998’de gerillaya kat›lan ‹nce,ölümsüzleflti¤inde Halk Ordusu’nun savaflç›-s›yd›.

DO⁄AN KÖYÜ KATL‹AMI:PKK’nin vergilendirme ad› alt›ndaki yanl›fl po-litikalar›n› elefltiren Kahraman ailesi, PKK’ninhedefi olur. Ailenin ferdi olan Murat Kahra-man’› kaç›ran ve Kahraman’a 7 gün boyuncaiflkence yapan PKK gerillalar›, Kahraman elle-rinden kaçt›¤› için, eve bask›n düzenlerler. 9Ekim 1993 akflam› Do¤an Köyü’ne gelen PKKgerillalar› “a¤abeyinizi getirdik” diyerek kap›y›açt›rd›ktan sonra aileye tehditler savurur.Kahraman ailesinin fertleri dövülerek zorla d›-flar›ya ç›kar›l›r. Gözleri önünde evleri atefle ve-rilir. Bu bask›ya itiraz eden ve karfl› ç›kan ba-ba Veli Kahraman, Zeynep Kahraman vetepkisini sloganlarla ifade eden 11 yafl›ndakiMeral Kahraman kurfluna dizilerek katledilir.Katliamda a¤›r yaralanan Zeynep Kahramanyaral› halde b›rak›l›r ve kan kayb›ndan dolay›yaflam›n› yitirir. Katliama kat›l›p daha sonraitirafç› olanlar “Partizanc›lara gözda¤› vermekiçin yapt›k” ifadesinde bulunacakt›. PKK isekatliama iliflkin “katliam›n sorumlular›n› ceza-land›rd›k” demek d›fl›nda herhangi bir özelefl-tiri vermemifltir.

Kemal Özgül, Salih Kaynar, Abdullah Y›ld›r:10 Ekim 1984’te Maoist Parti sempatizanlar›olan Özgül, Kaynar ve Y›ld›r Fransa’da ›rkç› fa-flistlerin bir kahveyi taramas› sonucunda kat-ledilirler.

S‹VAS ÇATIfiMASI:Sivas'ta yakalanan bir kuryenin devlet güçle-riyle iflbirli¤i yapmas› sonucu, 2 Ekim 1994 ta-rihinde devlet güçleriyle Halk Ordusu gerillala-r› aras›nda çat›flma ç›kt›. 5 saat süren çat›flma-da Osman Yaz›c› ve Ayd›n ‹nce ölümsüzleflir-ken, m›nt›ka komutan› olan Cömert Kayar dayine ayn› iflbirlikçinin verdi¤i bilgiler sonucu,randevu yeri olan bir lokantada gözalt›na al›-narak, Sivas Polis Müdürlü¤ü'nde 4 gün sürenyo¤un iflkenceler sonucu 6 Ekim’de katledildi.Osman Yaz›c›: Devrimci düflüncelerle lise y›l-lar›nda tan›flan Yaz›c›, Üniversite y›llar›na ka-dar Dev-Sol’da faaliyet yürüttü. CumhuriyetÜniversitesi’nde okudu¤u s›rada Maoist Partiile tan›fl›r. 1990’da gerillaya kat›l›r. K›sa süredeHalk Ordusu’nda m›nt›ka komutan› olur.1994’te parti üyeli¤ine seçilir. Bir kuryenin ya-kalan›p düflmanla iflbirli¤ine girmesi sonucun-da kurulan pusuda ölümsüzleflti. Ayd›n ‹nce: 1990 y›l›nda partiyle tan›flan ‹nce,92-93 y›l›nda Karadeniz Bölge Komitesi’ndekuryelik görevini yürüttü. 1993’te Halk Ordu-su’na kat›ld›. 94 y›l›nda parti üyesi sorumlulu-¤unu üstlenen ‹nce, Osman yoldafl›yla birlikteölümsüzleflti. Cömert Kayar: 1988 y›l›nda Maoist Parti safla-r›nda mücadeleye kat›lan Kaynar, iflçiler ara-s›nda faaliyet yürüttü. 1990’da gerillaya kat›l›r.1991’de parti üyesi sorumlulu¤unu üstlenenKayar, Amed bölgesinde bir süre faaliyet yü-rüttü. Daha sonra Marmara Bölgesi KomitesiAskeri Komisyonu (MBK-AK) görevine getirildi.93’te Karadeniz gerilla birli¤inde görev alarak,Karadeniz Bölge Komutanl›k üyeli¤i yapt›. Ka-z›m Ekici, Dilek Varol ve Fatma Turgut’unölümsüzleflmesinin ard›ndan görev üzerineflehre iner. Gerilla birli¤ine dönerken kendisi-ne refakat eden kuryenin polisle iflbirli¤inegirmesi sonucunda yakaland›. 4 gün boyuncayo¤un iflkencelerden geçen Kayar, “Ser verips›r vermeyerek” ölümsüzleflir.Bülent Karatafl: 27 Eylül 2007’de, Dersim’inHosat ilçesi k›rsal›nda odun toplarken askerlertaraf›ndan katledilen Karatafl, Maoist Partisempatizan›yd›.

Halk Savafl›’nda yitirdiklerimizTOKAT-Z‹LE fiEH‹TLER‹

14 Haziran 1928’de Arjantin’de do¤an Ernesto CheGuavera, ö¤rencilik dönemlerinde bafllad›¤› politikhayat› ölümsüzleflene kadar sürdürdü. 1944’te t›pfakültesini kazanan Che, ö¤renci hareketlerine kat›l-d›. 1953’de doktor oldu. Ö¤rencili¤inin ilk y›llar›ndaArjantin’in orman köylerinde cüzam ve tropikalhastal›klar üzerine çal›flmalar yapt›. Son s›n›fta ikenChe, arkadafl› Alberto Granadas ile bütün LatinAmerika'y› içine alan bir motosiklet turuna ç›kt›. Butur ona, Latin Amerika'n›n sömürülen köylülerini

yak›ndan tan›ma f›rsat› verdi. Buraya gitmek içinç›kt›¤› yolculu¤u s›ras›nda Peru'ya da u¤rad›. Oradayerliler hakk›nda daha önce yay›nlanm›fl bir incele-mesi yüzünden tutuklanarak cezaevine gönderildi.Hapisten ç›kt›ktan sonra Ekvator'da bir kaç gün kal-d›. Ernesto, Guatemala'da birçok Kübal› sürgün veFidel Castro'nun kardefli Raul ile karfl›laflm›flt›. Mek-sika'ya geçti¤inde ise Fidel Castro ve arkadafllar› iletan›flarak Küba devrimcileri saf›nda yer ald›. Sistem-li olarak Marksizm düflüncesi hakk›nda araflt›rmalaryapt›. 1956 y›l›nda Küba devrimi liderlerinden FidelCastro ile tan›flt›. Kübal› devrimciler gerilla mücade-lesine haz›rlan›rken, Santa Dosa’da Meksika polisitaraf›ndan tutukland›. 2 Aral›k 1956’da Castro ile bir-likte toplam 82 kifli Küba’da devrimci savafl vermeküzere Granma seferine ç›kt›. 82 kifliden ancak 17’sibu seferi tamamlayabildi. Che birçok çat›flmaya ka-t›ld›, birçok eylem ve çat›flmaya komuta etti. Castrotaraf›ndan 4. Kol’un komutanl›¤›na atand›. SierraMaestra Da¤lar›’nda 10 bin askere karfl›, az say›dadevrimcinin verdi¤i çetin mücadeleler sonucu halk,Che’nin flahs›nda devrim zaferini selaml›yordu veKüba halk›, 1 Ocak 1959 y›l›na devrimle girdi. Dev-rim sonras›nda Binbafl› Ernesto Che Guevara Hava-na'n›n la Cabana Kalesi'nin komutanl›¤›na getiril-di.1959 y›l›nda Küba vatandafl› ilan edildi. 7 Ekim1959'da Milli Tar›m Reformu Enstitüsü baflkanl›¤›na

atand›. 26 Kas›m'da da Küba Milli Bankas› baflkanl›-¤›na getirildi. 23 fiubat 1961'de Küba Devrim Hükü-meti bir sanayi bakanl›¤› kurarak Che'yi bunun ba-fl›na getirdi. Ancak Playa Giran çat›flmas› s›ras›nda,tekrar kale komutanl›¤› görevine getirildi. Daha son-ra emperyalizme ba¤›ml› ülkelere çeflitli seyahatleryapan Che, sömürülen halklar› ve emperyalistleridaha yak›ndan tan›ma f›rsat› buldu. Maestro’da Cas-tro’nun haber alma ifllerinin sorumlusu, bafldan›fl-man› olan Che, gerek savafl döneminde gerekse desonras›nda çeflitli görevleri baflar›yla yerine getirdi.Devrim sonras›nda ald›¤› bakanl›k düzeyindeki gö-revleri yerine getirirken, Bolivya’da sürdürülen geril-la mücadelesine kat›lmaya karar verdi. Che, LatinAmerika ülkelerine gidip halklar› örgütlemesi ge-rekti¤i karar›n› vermiflti.1965 Eylül'ünde bilinmeyenülkelere do¤ru yola ç›kt›. 3 Kas›m 1966’da sahte pa-saportla Bolivya’ya girdi. Bolivya’daki gerillalarla bir-likte bir y›l kadar savaflt›. ABD kuklas› Barrientos’unaskerleriyle 7 Ekim 1967’de girdi¤i çat›flmada aya-¤›ndan yaraland› ve 8 Ekim sabah› esir düfltü. Ernes-to Che Guavera, hiçbir sorgudan geçmeden kurflu-na dizilerek katledildi. “Gerekti¤i anda herhangi birLatin Amerika ülkesinin kurtuluflu için hayat›m› ver-meye haz›r›m” diyerek gitti¤i Bolivya’da, enternas-yonal devrimcilik bilinciyle, k›ta halklar›n›n kalbinead›n› yazd›rd›.

10 Ekim 1994’te Halk Ordusu gerillalar› ile devletin kollukgüçleri aras›nda Mazgirt’in Xaraba Köyü’nde ç›kan çat›fl-mada ‹smail Arslan, gerillaya Almanya’dan kat›lan SelverBak›r ve Erdal Yefliltepe adl› Halk Savaflç›lar› ölümsüzleflir.

Cuma Polat: Cuma Polat: Maoist Parti’nin Siverek bölge-sinde özellikle toprak a¤alar›na karfl› yürüttü¤ü mücade-le toprak a¤alar›n› oldu¤u gibi, sosyal faflistleri de rahat-s›z eder. Devrimci Do¤u Kültür Derne¤i (DDKD) üyesi sos-yal faflistler, Maoistlerin “Toprak a¤alar›n›, soygunu, sö-mürüyü protesto” mitingini engellemek ister. Mitinginbaflar›l› geçmesi sosyal faflistleri sald›r›ya yöneltir. Sive-rek Lisesi’nde DDKD’lilerle görüfl ayr›l›klar› nedeniyle ç›-kan tart›flmada sosyal faflistler Cuma Polat’› 2 Ekim1979’da katleder.

Vural Demir: Maoist Partide 1994 y›l›nla meydana gelenayr›flmada öncüden yana tav›r alan Demir, ‹stanbul Ali-beyköy’de gençlik örgütlenmesinde yer al›r. 1995’te HalkOrdusu’na kat›l›r. 16 Ekim 1995’te Dersim’de bir köye gi-ren gerilla biriminin zarar görmemesi için ve devlet güç-lerinin geldi¤ini haber vermek için nöbette oldu¤u s›ra-da, düflmanla çat›flmaya girer. Yaral› olarak düflman›neline geçen Demir, iflkencede katledildi¤inde partinin ile-ri sempatizan›, Halk Ordusu savaflç›s›yd›.Kemal Y›ld›r›m: 1931 y›l›nda Erzincan’da do¤an Y›ld›r›m,yafll› olmas›ndan da kaynakl› Osman Day› olarak bilinir-di. ‹flçili¤e Zonguldak madenlerinde bafllad›. 1967’de Al-manya’ya iflçi olarak gitti. Orada devrimci mücadeledeaktif rol ald›. 1976’da AT‹F kurucular› aras›nda yer ald›.

Yakaland›¤› hastal›k sonucunda 5 Ekim 1991’de yaflam›-n› yitiren Y›ld›r›m, parti aday üyesiydi. Ölümsüzlü¤ününard›ndan parti onur üyeli¤iyle taçland›r›ld›. Mustafa Coflkun: 1995'de MKP'ye yard›m ve yatakl›kiddias›yla tutukland› ve 1996 y›l›nda tahliye oldu. Tahli-yesinin ard›ndan mücadelesine devam eden Coflkun,Partizan Sesi ve Halk›n Günlü¤ü gazetelerinde, Elaz›¤muhabiri ve temsilcisi olarak çal›flt›. 1999'da MKP'yeüye oldu¤u gerekçesiyle bir kez daha tutuklanarak,Malatya Hapishanesi'ne götürüldü. 19 Aral›k Katliam›sonras›nda Ermenek Hapishanesi'ne götürüldü. 2 Ekimgünü tutsak bulundu¤u Ermenek Hapishanesi'nden,Ölüm Orucu direnifline destek sunmak amac›yla baflla-d›¤› açl›k grevinde, rahats›zl›¤›n›n artmas› sonucu, An-kara Numune Hastanesi'ne kald›r›ld›. Burada kendisinemüdahale eden doktorlar›n mide sondaj›n› "yanl›fl tak-mas›" yüzünden yaflam›n› yitirdi. Coflkun ölümsüzleflti-¤inde partinin ileri sempatizan›yd›.

Enternasyonal devrimcili¤in y›lmaz savaflç›s›: Che Guevara

XARABA KÖYÜ ÇATIfiMASI

CEM

AL K

ESER

ZEYN

EL A

SLAN

KENA

N KÖ

SEDE

N‹Z

EROL

BAfi

TU⁄

Dersimin Ovac›k ilçesi Bilgeç köyünde dünyaya gelen ve 1994’te devletin köy yakma veboflaltma sürecinde köyleri yak›larak sürgün yasamina zorunlu b›rak›lan ve sürgün ola-rak Kocaeli’nde yaflayan Hatice Yom anam›m›z› yakaland›¤› kanser hastal›¤› sonucukaybettik. Yaflam›n› özelde Proletarya Partisi’ne, genelde ise tüm devrimci güclereemek katarak ve sahiplenerek sürdüren Hatice Yom anam›z›n önünde sayg›yla e¤ile-rek, baflta ailesi olmak üzere tüm yak›nlar›na baflsa¤l›¤› diliyoruz.

Almanya NRW Bölgesi Devrimci Demokrasi okurlari ve Ailesi adina SAHIN YOM

Page 15: 2 - 16 Ekim 2009 -  Sayı 162

152-16 Ekim 2009GÜNCEL

‘Krize karfl› çözüm eme¤imize ve gelece¤imize sahip ç›kmakt›r’Demokratik Haklar Federasyonu(DHF)’nun, “Sefalet ve zorbal›k sultas›nakarfl› insanca bir yaflam ve gerçek birdemokratik düzen için demokratik hak-lar mücadelesinde birleflelim” ça¤r›s› veEme¤imize ve gelece¤imize sahip ç›ka-l›m” fliar›yla bafllatt›¤› yo¤unlaflt›r›lm›flkitle faaliyeti sürüyor. Faaliyet çerçeve-sinde birçok ilde emekçi semtlerdekiyoksul halka, fabrikadaki iflçilerle, tarla-daki köylülerle bulufluluyor. Yoksullu¤a,iflsizli¤e ve y›k›mlara karfl› örgütlenmeve demokratik haklar mücadelesine ka-t›l›m ça¤r›lar›n›n yap›ld›¤› çal›flmalardagazete, bildiri da¤›t›m› yap›l›yor; emekçihalkla birebir sohbetler gerçeklefltirile-rek yaflad›klar› sorunlar dinleniyor.

DHF’den ‘Eme¤ine ve gelece¤ine sa-hip ç›k pikni¤i’: MERS‹N- ‘Eme¤imize veGelece¤imize sahip ç›kal›m’ ad›yla baflla-t›lan yo¤unlaflt›r›lm›fl kitle faaliyeti bo-yunca kitlelere giderek çal›flman›n önemve amac›n› anlatan örgütlenme ça¤r›s›yapan DHF; kampanya çal›flmalar› boyun-ca iliflki gelifltirdikleri insanlarla, bu iliflkile-ri daha ileriye tafl›ma, tan›flma ve kaynafl-ma amac›yla ‘Eme¤ine ve gelece¤ine sa-hip ç›k-kültür etkinli¤i’nde bulufltu.Tarsus Baraj› piknik alan›na giderek bu-rada bir piknik düzenleyen DHF faali-yetçileri, kampanya boyunca birlikteçal›flman›n ö¤retti¤i pratikle sabah kah-valt›s›ndan, ö¤le yeme¤ine; oyunundançevre temizli¤ine kadar tüm iflleri ko-lektif bir flekilde örgütledi. Oldukça cofl-kulu geçen piknikte halk oyunlar› sergi-lenerek, müzik dinletisi yap›ld›.

‘Eme¤imizin yok say›lmad›¤› bir ya-flam için çabal›yoruz’: DHF temsilcisiyapt›¤› konuflmada, “DHF’nin eme¤imi-ze ve gelece¤imize sahip ç›kal›m genelfliar›yla bafllatt›¤› yo¤unlaflt›r›lm›fl kitlefaaliyeti çal›flmalar›na bugün de sizlerleortak alanda buluflarak devam ediyo-ruz” diyerek flunlar› vurgulad›: “DHF ola-rak çal›flmalar›m›zda esas olarak ezilenemekçi halk kitleleriyle buluflma ve bubuluflmay› güçlü bir durufl haline getir-me çabam›z daha demokratik; haklar›-m›z›n, eme¤imizin yok say›lmad›¤› da-ha özgür bir yaflam yaratma çabas›d›r.Ülkemizde kriz bahanesiyle fabrikalarve atölyeler kapan›rken beraberindeartan iflsizlik h›z kaybetmeden art›yor.‹flçi ç›kartma uygulamalar› ve ‘ücretsizizin’ ad› alt›nda iflçi k›y›m› devam eder-ken, bir avuç zengin para babalar›, pat-ronlar biz emekçilerin s›rt›na basarakceplerini fliflirmeye devam ediyor.”

‘Eme¤imizi çalanlara karfl› saflar›m›z›belirlemeliyiz’: Konuflmas›na yaflanan

ekonomik kriz ve sonuçlar›na de¤ine-rek “evimize götürece¤imiz ekme¤imizbile olmayacak diyerek” devam edenDHF temsilcisi, kitleyi birlikte hareketetmeye, örgütlenmeye davet ederekflunlar› ifade etti: “Artan iflsizlikle bera-ber, yaflam›m›zda tüketti¤imiz temeltüketim maddelerine de günden günezamlar biniyor. Evimize getirece¤imizbir ekme¤imiz de olmayacak art›k. Bizezilenler saflar›m›z› belirlemeliyiz-bil-meliyiz. Bu sistem taraf›ndan ezilenhorlananlar›z biz ve yok edilmeye çal›-fl›lanlar›z. Biz birbirimize yabanc› de¤iliz;bizler üreteniz, yaflam› var edeniz. Amay›llard›r bu devletin böl parçala yönetpolitikas› karfl›s›nda birbirimize düflmanedilmifliz, kopuk ve örgütsüz duruflu-muz bizim eme¤imizi çalanlar›n her za-man ifline gelen bir durumdur. Bizlerancak örgütlenerek bu sald›r›lar› boflaç›karabiliriz. Güçlü olan biziz. Güçlü olanbizim örgütlülü¤ümüzdür, bundan do-lay› sizleri eme¤inize ve gelece¤inizesahip ç›kmak için DHF’de örgütlenmeyedavet ediyoruz.

Kolluk güçleri yine ifl bafl›ndayd›: Kol-luk güçleri her zamanki gibi piknikte deiflbafl›ndayd›. Kimlik kontrolü bahanesiile etkinli¤i engellemek ve insanlar› te-rörize etmek isteyen kolluk güçleri key-fi uygulamalar›na devam etti. Bu keyfi-yete tepki gösteren faaliyetçilere polis-lerin verdi¤i cevap yine bildik tarzda ol-du: ‘Herkes herkesi biliyor.’ Kimlik kon-trolünden sonra bu defa da piknik ala-n›nda jandarma kimlik kontrolü yapt›.Piknik etkinli¤i yaflanan tüm engelle-melere ra¤men müzik dinletisi ve çeki-len halaylarla sonland›r›ld›.

‘Kendi kaynaklar›m›z› kullanam›yo-ruz’: ADANA- DHF çal›flanlar› kitle faali-yeti çerçevesinde fabrika, üretim atöl-yeleri ve küçük iflletmelerin yo¤un ol-du¤u bölgelerde iflçilerle ve üreticilerlebulufltu. Sorunlar›n› anlatan iflçilerinvurgusu sendikas›zl›k ve örgütsüzlük.Yap›lan zamlarla birlikte yaflayamazhalde olduklar›n› dile getiren emekçiler,zamlar›n hayatlar›n› ve geleceklerinikarartt›¤›n› belirtiyor. Bunun için ise ör-gütlenmenin bir ihtiyaç oldu¤unun alt›-n› çiziyor. Mobilya iflçilerinin krize iliflkinsözleri çarp›c›yd›: “Ekonomik kriz diyetutturmufl gidiyorlar. Elbette ekonomikkriz olur, elbette iflçiler, köylüler veemekçi kesim aç kal›r ve yoksulluklabo¤uflur bugün yaflad›¤›m›z ülkenin ye-ralt› ve yerüstü zenginlikleriyle dünya-da birinci ülke olurken, bu zenginlerimi-zi kullanam›yoruz. Neden, çünkü bizimsahiplerimiz, yani bizi sömüren ülkeler

kullanmam›z› istemiyorlar ve bizi yöne-tenler de emperyalist ülkelerin ç›karlar›do¤rultusunda hareket ederek uflakl›kgörevini lay›k›yla yerine getiriyorlar.” Ye-ni sanayi bölgesindeki bir atölye sahibiise, kriz nedeniyle üretim düflüflünü fluflekilde dile getiriyor: “Krizin faturas› a¤›roldu bize. Krizden birkaç ay sonra ifllerdurulmaya bafllad› ve flimdi ise kepenk-leri kapatma aflamas›na gelmifl bulunu-yoruz. ‹flçilerimiz birer birer iflten ç›kmakzorunda kald›, kimisi iflsiz flimdi. Kimisiseyyar sat›c›l›k yaparak yaflam›n› kazan-maya gayret ediyor. Nas›l bir çare bulu-nacak, halimiz ne olacak bilmiyoruz.”

‘Kriz yozlaflma ve fliddete yans›yor’:DERS‹M- DHF Dersim, yo¤unlaflt›r›lm›flçal›flma program› çerçevesinde, Der-sim’in mahallerinde çal›flmalar›na yo-¤unluk katt›. Dersim'in, Esentepe ve Ye-ni Mahalleri'nden sonra, Alibaba Mahal-lesi'nde de 3 günlük bir mahalle çal›fl-mas› yap›ld›, çeflitli etkinlikler gerçek-lefltirildi. Dersim’in mahallelerinde yo-¤un bir flekilde çal›flma yürüten DHF’li-ler, yörede var olan kültürel yozlaflma-ya, halk aras›nda artan fliddet olaylar›-na, ekonomik krizin etkilerine vurguyaparak, halka örgütlenme ça¤r›s› yap-t›. Çal›flmadan sonra Dersim DemokratikHaklar Derne¤i bünyesinde çal›flan mü-zik toplulu¤u dinleti verdi. Ard›ndan yi-ne Dersim DHD’ye ba¤l› çal›flan TiyatroUmut, ekonomik kriz ve do¤a-kültür-tarih y›k›m›n› öngören barajlar temal›bir oyun sergiledi. Etkinli¤in ard›ndanDHF’liler, Munzur'da yap›m› düflünülenbarajlarla ilgili 10 Ekim 2009'da yap›la-cak olan büyük mitinge ça¤r› yapt›.DHF’nin Dersim’deki kitle faaliyeti köy-lere de tafl›nd›. DHF’liler Hozat'›n Dervifl-cemal, Afla¤› ve Yukar› K›rnix köylüle-riyle bulufltu. Yo¤un olarak gazete vebildiri da¤›t›m› yap›lan çal›flmada köylü-lerden yap›lan çal›flmalara dair al›nantepkiler olumluydu. Köylülerle yap›lansohbetlerde köylünün içerisinde bulun-du¤u sorunlar üzerinde duruldu. DHF’li-ler bafllat›lan çal›flmalara dair ön bir bil-gi verdikten sonra, IMF’nin tar›m› veüretimi bitirmek için öne sürmüfl oldu-¤u politikalar› teflhir etti.

‘Kriz yoksul semtleri te¤et geçmiyor’:‹ZM‹R- DHF faaliyetçileri çal›flmalar›na ‹z-mir’in emekçi semtlerinde devam edi-yor. DHF, Buca ilçesine ba¤l› Adatepe veKuruçeflme mahalleleri ile Menemen il-çesine ba¤l› mahalleler ve Karaba¤lar il-çesine ba¤l› semtlerde halkla bulufltu.Gazete ve bildiri da¤›t›m› yapan DHF’li-ler semt halk›n›n yaflad›klar› sorunlar›dinledi. Vurgu ise krizin derinleflerek,

etkilerinin daha da derinleflti¤i yönün-de oldu. Krizin kendilerini te¤et geçme-di¤ini belirten emekçiler, krizden özel-likle en çok kendilerinin etkilendikleri-ni eklediler. Faaliyetçilerle sohbet edenmahalleli kad›nlar yap›lan bu çal›flma-lara destek verdiklerini belirttiler. Bafl-bakan› te¤et geçen kriz halk› te¤etgeçmemiflti. Büyük ço¤unlu¤unun in-flaat sektöründe çal›flt›¤› mahallede do-kuz ayd›r iflsiz olan insanlar›n oldu¤ugözlemlendi.

‹flçi kenti Antep’te iflsizlik art›yor: ANTEP- DHF’nin bafllatt›¤› kitle faaliyeti,iflçi kenti Antep'te yap›lan bildiri ve ga-zete da¤›t›m›yla, emekçi mahallelerinetafl›nd›. Düztepe, Vatan Mahallesi, Çarfl›ve Ö¤retmen Evi'nde yap›lan çal›flmalars›ras›nda, DHF'nin "eme¤imize ve gele-ce¤imize sahip ç›kal›m" bafll›¤›n› tafl›-yan ve ekonomik krizin y›k›mlar›n› an-latan bildirisiyle, gazete da¤›t›m› yap›ld›.Da¤›t›mlar s›ras›nda, özellikle, Antep'tebinlerce kiflinin iflsiz kalmas›na nedenolan ekonomik kriz konusuna halk›nyo¤un ilgi gösterdi¤i görüldü. DHF faali-yetçileri halka DHF'nin program›n› vesistemin içine düfltü¤ü krizin ülke gene-lindeki ve Antep'teki y›k›c› etkilerini an-latt›lar.ANKARA- DHF faaliyetçileri emekçisemtlerden Piyangotepe’de halkla bu-lufltu. Ekonomik krizinin derinleflereketkisini hissettirdi¤i, yoksullu¤un, iflsizli-¤inin 盤 gibi büyüdü¤ü gerçekli¤ininaksine, burjuva-feodal gericili¤in toz-pembe tablolar sunarak kitlelerde ya-n›lsamalar yaratmaya çal›flt›¤› bu süreç-te, DHF faaliyetçileri halk kitleleriyle ge-linen süreci tart›flt›. Yap›lan sohbetlerdeiflsizli¤i, yoklu¤u, yoksullu¤u çekenlerinkendileri oldu¤unu ancak zenginlerinyaflam standartlar›nda herhangi bir ge-rilemenin olmad›¤›n› ifade eden semthalk›yla, bu durumu düzeltme nokta-s›nda yap›lacaklar›n neler olabilece¤iüzerine konufluldu.‹STANBUL- DHF üyeleri bafllat›lan yo-¤unlaflt›r›lm›fl kitle faaliyeti çerçevesin-de So¤anl›, Ba¤c›lar, Alibeyköy, Gazi,Örnektepe gibi emekçi halk›n yo¤unoldu¤u semtlerde çal›flma yürüttü.Semtlerde krizin yaratt›¤› y›k›mlara,yoksullu¤a, iflsizli¤e iliflkin sesli ajitas-yonda bulunan DHF’liler yo¤un bir fle-kilde gazete ve broflür da¤›t›m› yapt›.Halkla, yaflam› zorlaflt›ran zamlar ve et-kisi derinleflen ekonomik krizle ilgilisohbetler gerçeklefltiren DHF’liler halk›zamlara, açl›¤a ve yoksullu¤a karfl› ses-siz kalmamaya ça¤›rd›.

DERS‹M- DHF üyelerini semt çal›flmalar›s›ras›nda keyfi kimlik kontrolünden geçi-ren kolluk güçleri, bir aktiviste neflterlesald›rd›, ard›ndan da kaba dayaktan ge-çirdi. Semt çal›flmalar› yapan DemokratikHaklar Federasyonu (DHF) çal›flanlar›napolis sald›rd›. Dersim'in Cumhuriyet Ma-hallesi Kayabafl› bölgesinde akflam saat-lerinde çal›flma yapan DHF çal›flanlar› ön-ce askeri araç içinden inen kifliler taraf›n-dan keyfi olarak kimlik kontrolüne tabitutuldu, ard›ndan da DHF çal›flan› EvrimKonak, J‹TEM elamanlar› taraf›ndan yüzüve kolu neflterle yaraland›.

‘Seni öldürece¤iz!’Polislerin arkadafllar›n› al›koydu¤unufark eden Konak, yanlar›na gitmek iste-yince polisler taraf›ndan önü kesilerek,“Nereye gidiyorsun, ne da¤›t›yorsun'' di-yerek engellendi. Konak'›n, “Siz kimsiniz,kimi¤inizi görmek istiyorum, benim bil-diri da¤›tmam suç de¤il'' demesi üzerineKonak'›n elindeki DHF bildirileri ve Dev-rimci Demokrasi gazetisini alarak y›rtanJ‹TEM elamanlar›, ''Yasalar› sen mi bizeö¤reteceksin senin kafan› ezece¤iz'' di-yerek, Konak'›n yüzüne ve eline neflteratt›. Mahallede bulunan di¤er çal›flanlar›durumdan haberdar etmek için telefo-nunu ç›karan Konak'›n telefonunu elin-den al›p k›ran ve üzerindeki DHF önlü¤ü-nü y›rtan J‹TEM elamanlar› ''Sen kime ha-ber vereceksin her fleyin bafl› sensin se-ni öldürece¤iz'' diyerek Konak’› tehdit et-ti. Tehditlerle sivil bir araca bindirilmeyeçal›fl›lan Konak'›n karfl› koymas› üzerineKonak, bu kez de kaba daya¤a maruzkald›. Askeri arac›n içinde bulunan kiflile-rin J‹TEM elamanlar›n› uyarmas› ile J‹TEMelamanlar› Konak'› tehdit ederek olayyerinden ayr›ld›.

‘Demokratik haklar mücadelesi suçde¤ildir’Dersim'de, kolluk güçlerinin, DHF faali-yetçisine yapt›klar› iflkence, gerçekleflti-rilen bas›n aç›klamas› ile protesto edildi.Sald›r›y› protesto eden DHF çal›flanlar›,Sanat Soka¤›’nda bas›n aç›klamas› yapt›.Bas›n aç›klamas›n› okuyan DHF temsilci-si, “‹nsanca bir yaflama hakk›n›n halk›nelinden al›nd›¤›, anti-demokratik uygula-malar›n her geçen gün artt›¤›, en küçükdemokratik taleplerin bile terör olarakadland›r›l›p, insanlar›n vahflice iflkence-lerden geçirildi¤i, sokak ortalar›nda öldü-rüldü¤ü bir ülke gerçekli¤inde yafl›yoruz”dendi.Dersim’de, son süreçte Uzunçay›r Bara-j›’n›n su tutmaya bafllamas›, intihar olay-lar›n›n art›fl göstermesi, gençler aras›ndafliddet olaylar›n›n artmas› ve yaflananekonomik sorunlara karfl› DHF olarak yü-rüttükleri faaliyetler sonucunda Dersimhalk›n›n kurumlar›n› sahiplendi¤i ve bunedenle faaliyetçilerinin hedef al›nd›¤›n›ifade eden aç›klaman›n devam›nda flusözlere yer verildi: “Çal›flmalar›m›z, siste-min Ergenekonvari örgütlenmeleri üze-rinden durdurulmaya çal›fl›lmaktad›r. Fa-kat bizler biliyoruz ki arkadafl›m›za yap›-lan sald›r› esasta bölgedeki devriye ge-zen flovlant tipi araç ve oradaki devriyegezen di¤er ekipler taraf›ndan düzenlen-mifltir. Bizler daha güçlü bir flekilde hay-k›r›yoruz; sizlerin bu sald›r›lar›, bizleri ne

baraj karfl›t› mücadelemizden, ne yozlafl-t›rmaya karfl› duruflumuzdan, ne de da-ha adil, eflit, paylafl›mc›, insan› yaflam›nöznesi yapan mücadelemizden vazgeçi-recektir. Ama sizler bu flekilde daha faz-la acizleflerek sonunuzu haz›rlayacaks›-n›z. Çünkü açl›k ordusu büyüyor ve yü-rüyor, onlar› sömürenlerin üzerine.” “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Faflizme karfl›omuz omuza”, “Yaflas›n örgütlü mücade-lemiz”, “Yaflas›n demokratik haklar mü-cadelemiz”, “Yaflas›n devrimci dayan›fl-ma” sloganlar›n›n at›ld›¤› bas›n aç›klama-s›n›n ard›ndan DHF çal›flanlar› savc›l›¤asuç duyurusunda bulundu.

DHF: Sald›r›lar› kitleselleflerek bofla ç›-kartaca¤›zDHF, Dersim'de J‹TEM sald›r›s›na ve yineÇukurova'da meydana gelen gözalt› sal-d›r›s›na iliflkin bir aç›klama yay›mlad›. Fe-derasyonun, gerici-faflist sistemin perva-s›z sald›r›lar›na karfl› ezilen milyonlar›nhak ve özgürlüklerini savunma- korumave gelifltirme hedefiyle kuruldu¤ununbelirtildi¤i aç›klamada, "Federasyonu-muz bu hedef ekseninde, mahallelerde,okullarda, köylerde, atölyelerde, fabrika-larda, kamu emekçileri içerinde ve ezilenkesim içerisinde yürütmekte oldu¤u po-litik kitle faaliyetlerine yo¤unlaflt›/yo-¤unlafl›yor. Federasyonumuzun faaliyet-lerinin yo¤unlaflmas› ve kitlelerde karfl›l›-¤›n› bulmas›, gerici-faflist sald›r›lar›n yo-¤unlaflmas›n› da beraberinde getirmek-tedir. Bu kapsamda, federasyonumuzayönelik sald›r›lara 27 Eylül 2009 tarihindeDersim’de bir yenisi daha eklendi. Ülkegenelinde “eme¤imize ve gelece¤imizesahip ç›kal›m” fliar›yla bafllatt›¤›m›z çal›fl-malara paralel olarak, Dersim’de yürütü-len faaliyetler esnas›nda, kolluk güçleri fa-aliyetçilerimize yönelik keyfi uygulama-larda bulunmufllard›r" ifadeleri yer ald›.

'Sald›r› Dersim halk›na yönelik gözda-¤›d›r'"Dersim halk›n›n, Federasyonumuzun fa-aliyetlerini kitlesel bir flekilde sahiplen-mesi ve yapt›¤›m›z çal›flmalar›n genifl birdestek görmesi, kolluk güçlerinin üyele-rimize dönük sald›r›lar›n› da giderek art-t›rmaktad›r" denilen aç›klamada, sald›r›-n›n amac›na iliflkin flunlar dile getirildi:"Temsilcimize yönelen bu sald›r›, kuru-mumuz nezdinde Dersim halk›na yönelikbir gözda¤› niteli¤indedir."DHF'nin tümsald›r›lara karfl›n faliyetlerine devamedece¤inin alt›n›n çizildi¤i aç›klamada,"DHF olarak, ezilen milyonlar›n eflitlik,özgürlük, ba¤›ms›zl›k ve gerçek demok-ratik bir düzen yaratma mücadelesinihiçbir gerici-faflist sald›r›n›n durdurama-yaca¤›n› bir kez daha ilan ediyoruz" de-nildi. Çukurova'da da gerçeklefltirilen gö-zalt› sald›r›lar›n›n hat›rlat›ld›¤› aç›klama-n›n devam›nda flu ifadeler yer ald›: "Fe-derasyonumuz, Dersim’de ve ülkemizinbütün alanlar›nda; bilimle, cüretle, azim-le ve inançla, demokratik haklar müca-delesini boyutland›racakt›r! Gerici-faflistsald›r›lar›, politik kitle faaliyetlerinde de-rinleflerek, halk›m›z›n hakl› mücadelesiy-le daha üst boyutta bütünleflerek, yenidemokrasi ve devrim iddias›n› büyüte-rek, kitleselleflerek bofla ç›karaca¤›z!"

Dersim DHF çal›flan›naJ‹TEM’cilerden sald›r›

Kad›na yönelik bask›lar›n her geçen gün artt›rd›¤› dünyada buna ba¤l› olarak kad›nlar›n intihar olaylar› da art›fl gösteriyor.Federe Kürdistan bölgesi de kad›na yönelik fliddetin had safhada oldu¤u, kad›nlar›n bask›lara dayanamayarak intihar etti-kleri, intihara zorland›klar› bir bölge. Federe Kürdistan ‹nsan Haklar› Bilgi Bankas›'n›n aç›klad›¤› son raporda son 8 ayda hiç-bir fleyin de¤iflmedi¤ini gösterdi. Rapora göre bölgede son 8 ay içinde Güney Kürdistan’da 125 kad›n kendini yakarak inti-har etti.Merkezi Hewlêr’de olan ve hükümete ba¤l› olmayan Kürdistan ‹nsan Haklar› Bilgi Bankas›, Kürdistan Bölgesi’nde son 8 ayiçinde kad›na yönelik fliddet ve intihar vakalar›yla ilgili raporunda Hewlêr, Süleymaniye, Kerkük ve Duhok vilayetlerindeOcak-A¤ustos 2009 tarihleri aras›nda kad›na yönelik 1300’den fazla fliddet vakas› yafland›¤›n› aç›klad›. Raporda; “Elde edi-len istatistik bilgilere göre, son 8 ay içinde aile içi fliddet, iflkence ve dayak gibi toplumsal bask›lara maruz kalan 125 kad›nda bedenine gaz ya¤› dökerek yaflam›na son verdi” denildi. ‹nsan Haklar› Bilgi Bankas› verilerine göre bölgede yine belirti-len zaman içerisinde 14 kad›n kendini asarak intihar etti, 45 kad›n da yak›nlar› taraf›ndan silahla öldürüldü.

Federe

Kürdistan’da

125 kad›n

kendini yakt›

Page 16: 2 - 16 Ekim 2009 -  Sayı 162

ADANA- Ac›mas›z bir sömürü düzeninin kuruldu¤u, ‘sa-nayi’ ad› verilen iflletmelerde, ucuz kad›n eme¤inden son-ra, ayakta durmay› ö¤renen (ö¤retilen) çocuklar emek sö-mürüsünün en önemli araçlar›ndan birisi oldu. 9 yafl›ndan18 yafl›na kadar, ucuz ve ‘görülmeyen’ bir emek olarakgörülen çocuk eme¤i, bu nedenlerden dolay› çok s›k ter-cih edilmekte. Tamirhanelerden, tarlalara kadar her türlüifllerde çocuk iflçileri görmek mümkün.Tamirhanelerde, atölyelerde, tarlalarda çal›flan, kimi za-man da sokaklarda çöp, karton toplayan, geçim derdiniufak yaflta omuzlayan çocuk iflçiler her geçen gün art›yor.Analar›n gözlerinden bile sak›nd›¤›, hiçbir sa¤l›k ve sosyalgüvencesi olmayan, hatta ve hatta kanunen yasak olma-s›na ra¤men çocuk iflçileri ortalama her iflyerinde görebil-mek mümkün. Ülkemizde genelde küçük ve orta iflletme-lerde çal›flt›r›lan çocuk iflçilerin yaflam› ifl ve ev aras›ndageçerken, çocuk olmadan, ‘olgunca’ evine ekmek götürenbir birey olarak karfl›m›za ç›k›yorlar.

Çocuk olmadan birey olanlarÇal›flt›klar› ifl yerlerinde ucuz emek gücü olarak görülençocuk iflçiler, eve katk› sunmaktan çok ço¤u zaman evgeçindiren pozisyonda oluyorlar. Ald›klar› düflük ücretlerve çal›flma saatlerinin fazla olmas›ndan dolay› çocuk ol-madan birey olmay› ö¤renen çocuklar, çal›flt›klar› ifl yerle-rinde sa¤l›ks›z ve kötü koflullarda çal›flmak zorunda b›ra-k›l›yorlar. Çocuklar› çal›flmaya iten bafll›ca sebeplerse;yoksullu¤u yak›c› bir flekilde yaflamak, ebeveynlerin iflsiz-li¤i, çarp›k gelir da¤›l›m›, ekonomik krizler, h›zl› nüfus art›-fl›, göç, plans›z flehirleflme, kay›t d›fl› ekonomi k›sacas› sö-mürü düzeni! fiehirdeki çocuk iflçilerin yar›s›ndan ço¤unuzorunlu göçlerle flehir yaflam›na itilen köylü ailelerin ço-cuklar› oluflturuyor. Yaflamlar› boyunca hep itilip kak›lm›fl,hor görülmüfl, dilleri yasaklanm›fl çocuklar›n ac›mas›z fle-hir hayat›nda ise emekleri de sömürülmekte.

Yasalara ra¤men 3 milyon çocuk iflçi!Yasalara göre 14 yafl›n alt›nda ilkö¤retimini tamamlama-m›fl çocuklar›n çal›flt›r›lmas› ve 14 yafl üstü, 18 yafl alt› ço-cuklar›n da a¤›r ifllerde çal›flt›r›lmas› ifl kanununda yasak-

l›. ‹fl kanunun 71. maddesinde; “Okula devam eden çocuk-lar›n e¤itim dönemindeki çal›flma süreleri, e¤itim saatlerid›fl›nda olmak üzere, en fazla günde iki saat ve haftada onsaat olabilir” diyen hüküm, “Okulun kapal› oldu¤u dönem-lerde çal›flma süreleri yukar›da belirtilen süreleri aflamaz”fleklinde devam ediyor. ‘Yer ve su alt›nda çal›flt›rma yasa-¤›’ diye geçen ifl kanununun 72. maddesinde ise: “Madenocaklar› ile kablo döflemesi, kanalizasyon ve tünel inflaat›gibi yeralt›nda ve su alt›nda çal›fl›lacak ifllerde 18 yafl›n›doldurmam›fl erkek çocuklar ve her yafltaki kad›nlar›n ça-l›flt›r›lmas› yasakt›r” hükmü geçiyor. ‹fl kanunun 85. mad-desinde; “16 yafl›n› doldurmam›fl genç iflçiler ve çocuklara¤›r ve tehlikeli ifllerde çal›flt›r›lamaz.” diyor ve devam edi-yor: “Hangi ifllerin a¤›r ve tehlikeli ifllerden say›laca¤›, ka-

d›nlarla 16 yafl›n› doldurmufl fakat on sekiz yafl›n› bitirme-mifl genç iflçilerin hangi çeflit ifllerde çal›flt›r›labilecekleriyönetmelikte belirlenir.” ve bu hükümlere uymayanlaraverilecek ceza ise çok komik miktarda; ”Bu hükme ayk›r›davranan iflveren ve iflveren vekiline 500 TL. para cezas›uygulan›r.” Gerek yasan›n öngördükleri ve bu öngörüyüanlams›z k›lan cezalar› gerekse de pratikte söz konusu

yasalar›n hükümsüzlü¤ü yasa denen fleyin ne için ve kimiçin kondu¤unu aç›kça gösteriyor. Evet, her fleye karfl›n biryasa ve buna uygulanan çok komik cezalar var, yaln›z buyasalar uygulamak için de¤il, sadece ve sadece olmas› ge-rektirdi¤i için var. Bugün kendi ç›kartm›fl oldu¤u her tür-den yasalara bile uymayan devlet, ifline geldi¤i gibi dav-ranmaya devam ediyor. Zira bunu ülkemizde ki çal›flançocuk say›s›na bakarak da anlamak mümkün. Yaklafl›kolarak 3 milyon çocu¤un çal›flt›¤› ülkemizde bu yasalar›nnas›l iflledi¤i görmekteyiz.

Gülen yüzlerin ard›ndaki ac› hayat!3 milyon çocu¤un küçücük bir k›sm›n› oluflturan Adana’daki çal›flan çocuk iflçileri gözlemledik. Adana’n›n birçok ifl

kolunun (zira alet yap›m›ndan, parçac›lara, tornac›s›ndan,tamircisine) bulundu¤u küçük ölçekli eski sanayi bölge-sinde gözümüze, 12 yafllar›nda çal›flan 2 çocuk ilifliyor, ya-n›na giderek sohbet etmek istedi¤imizi dile getirdi¤imizs›rada d›flar›dan gelen temiz giyimli biri, çocuklar› engelle-di¤imizi söyleyerek konuflmam›z› engellemeye çal›fl›yorve çocuklarla görüflmemize engel oluyor. Çocuklar›n göz-lerindeki ›fl›¤›n parlakl›¤›na bakarak atölyeden uzaklafl›yo-ruz. Sanayi bölgesinde gezerken 14-15 yafllar›nda, üstübafl› ya¤ içinde elindeki demir parças› ile gözümüze bir ifl-çi ilifliyor. Öncelikle soruyoruz elinde ki nedir diye? O dakim oldu¤umuzu anlamaya çal›fl›r bir flekilde bakarak,araba motorunun bir parças› oldu¤unu söylüyor. Ad›n›nAhmet oldu¤unu ö¤rendi¤imiz çocu¤a okuyor musun de-

di¤imizde “nerde be abi” diyerek, 10 yafl›ndan beri çal›flt›-

¤›n› söylüyor. Motor yenileme iflinde günlük 12 saat çal›-

flan Ahmet, maddi sorunlardan dolay› okuyamad›¤›n›, ev-

de kendisinden baflka iki abisinin çal›flt›¤›n› ifade ediyor.

Ahmet, “Okuyabilseydin ne olmak isterdin” sorumuza

karfl›l›k ise, “ö¤retmen olmak istiyordum ama görüyorsun

abi” diyor mahcup bir edayla. Henüz çocuk yaflta olan Ah-

met’in, bir olgun gibi ve çaresizce yaflamdan beklentisi ise

çarp›c›: “fiu koflullarda ne beklentim olabilir!”

Ucuz ve sessiz sömürüAhmet’in yan›ndan ayr›ld›ktan hemen sonra bisikletle gi-

den bir çocukla karfl›lafl›yoruz. ‹sminin ‹lker oldu¤unu söy-

leyen iflçinin yafl› 13 ve okumad›¤›n› ö¤reniyoruz. Yüzü-

nün güleçli¤ini yitirmeyen ‹lker; aletler yap›lan bir ifl ye-

rinde günlük 10 saat çal›flt›¤›n› belirtiyor. 5 ayd›r bu iflte

çal›flt›¤›n› ve bundan önce ise birçok ifle girip ç›kt›¤›n› söy-

leyen ‹lker ‘ileride ne olmak istiyorsun’ sorusuna karfl›l›k,

gülen gözleriyle bize bakmakla yetiniyor. Ahmet ve ‹lker

gibi binlerce çocuk, okul formas› yerine küçük yaflta iflçi

tulumu giyerken, ucuz ve sessiz emek haline getiriliyorlar.

Çocukluklar›n› yaflayamadan zor koflullarda çal›flt›r›lan,

yasalarda ilkö¤retimin mecburi olmas›na ra¤men okulla-

r›na gönderilmeyeren çocuklar, ucuz ve sessiz emek sö-

mürüsünün bir parças› haline getiriliyorlar.

KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹ Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: Ferda Bafl Yay›n Türü: Yayg›n Süreli

YYöönneettiimm YYeerrii:: KKAARRTTAALL:: ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0212) 238 37 96

‹‹ZZMM‹‹RR:: fiehit Fethi Bey Cadde No: 13 Eski Eshot ‹flhan› Kat:4 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 � KKAARRTTAALL:: ‹stasyon Cad.P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 � MMEERRSS‹‹NN: Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8Kat:3 � MMAALLAATTYYAA:: Dabakhane mah. Boztepe Cad. Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97 � AAMMEEDD:: ‹skender Pafla

Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:109 Da¤kap›/Amed � AATT‹‹NNAA:: Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistane-mail: [email protected]

YYDD TTEEMMSS‹‹LLCC‹‹LL‹‹⁄⁄‹‹:: Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND e-mail: [email protected]

TTeekknniikk HHaazz››rrll››kk:: Kardelen Yay›mc›l›k Adres:

Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3

Okmeydan›/‹STANBUL Tel-Fax: (0212) 238 37 96 BBaasskk››:: SM.

Matbaac›l›k

Adres: Çobançeflme Mah. Sanayi Cad. Altay Sokak NO:10 A

Blok Yenibosna Bahçelievler-‹ST. Tel ( 0212) 654 9418

BBÜÜRROO

LLAARR

Yasalarda “haftal›k 10 saatin üstünde çal›flamaz” hükmünün bulundu¤u ifl kanunun 71. maddesinin gerçek hayata yans›mad›¤›, çocuklar›n çal›flma saatlerinde görülü-yor. Ahmet’in ve ‹lker’in dile getirdikleri gibi günlük ortalama 12 saat çal›flt›r›lan çocuklar›n, uzun, yorucu ve a¤›r ifl koflullar›nda çal›flmalar›na ra¤men hiçbir sa¤l›k vesosyal güvenceleri olmad›¤›, a¤r›lar› ve hastal›klar›nda hastaneye gidemedikleri ve bunun sonucu olarak ileriki dönemlerde kal›c› hastal›klara yakaland›klar› görülüyor.Bu zor koflullar alt›nda, gecesini gündüzüne katm›fl çocuk iflçiler, çal›flt›klar› ortamda emek sömürüsünün yan› s›ra hemen hepsi ustas›ndan, kalfas›ndan veya patro-nundan fiziksel fliddet de görüyor. Ayr›ca a¤›r hakaretlere de u¤rayan çocuklar, insanl›k d›fl› uygulamalar› çok küçük yaflta görerek ve yaflayarak ‘büyüyorlar’. Çocuk-lar›n›n bu yaflad›klar› karfl›nda ailelerinin hiçbir tepkisi olmuyor tabii. Nedeni ise iflsizlik, yoksulluk. Geçim için aileler çocuklar›n›n yaflad›klar›na göz yumabiliyor. Çocuk-lu¤undan itibaren bu fliddet ve bask› ortam›nda yetiflen bir bireyin ise yaflam›n›n ileriki süreçlerinde ö¤retilen bu itaat ve sorgulamama kültürünü devam ettirdi¤i veyaflanan baz› olaylarda ise psikolojik sorunlardan kaynakl› cinnet, uyumsuzluk, gibi durumlar ortaya ç›kabildi¤i bilinen bir durum.

Güvencesizlerve fliddetemaruz kal›yor

AKP hükümeti bir taraftan emekçilerin haklar›n› or-tadan kald›ran düzenlemeler yaparken, di¤er taraf-tan da bu düzenlemelere ortak etti¤i sendikalarailiflkin yasa taslaklar›n› ›s›t›p ›s›t›p masaya getiriyor.Daha önce SSGSS ve ‹stidam Paketi gündeme geldi-¤inde, onun ard›ndan kriz bahanesiyle emekçilerinhaklar› ortadan kald›r›l›rken yine sendika yasa tas-laklar› gündeme gelmiflti. Çal›flma Bakanl›¤›, içindebulundu¤umuz günlerde yine ortaya bir yasa tasla-¤› ç›kartt› ve Eylül ay› bafl›nda “Üçlü Dan›flma Kuru-lu” toplant›s›nda iflçi ve iflveren konfederasyonlar›-n›n baflkanlar›na tasla¤›n içeri¤ini aç›klad›. ‹çerik iti-bariyle daha öncekilerden pek bir fark› olmayan butaslakta da temel dayanak ILO ve AB normlar› olduve 2821 ve 2822 say›l› yasalar›n “daha özgürlükçü vedemokratik bir yap›ya kavuflturulmas›n›n” hedeflen-di¤i söylendi. ‹çinde bulundu¤umuz dönemde s›n›flar aras› güçdengeleri ve AKP hükümetinin emekçi haklar›na yak-lafl›m› göz önüne al›nd›¤›nda sözü edilen bu hedefin

ne denli gerçekçi oldu¤unu daha sonraya b›rakarak,son tasla¤›n hangi düzenlemeleri içerdi¤ine k›sacabakal›m: Sendika üyelik yafl› 15’e çekiliyor; noter zo-runlulu¤u kalk›yor; sendika kuruculu¤u ve üyeli¤ineiliflkin yasaklar kalk›yor; federasyon kurulmas›na ola-nak sa¤lan›yor; iflyeri ve meslek sendikalar›n›n kurul-mas›na olanak sa¤lan›yor; üyelik aidat›n›n miktar› tü-züklere b›rak›l›yor; üye aidatlar›n› kaynaktan kesme(check-off) sistemi kald›r›l›yor; sendikalar›n üyelerinekredi verme olana¤› tan›n›yor; radyo ve televizyonkurmalar›na yönelik engeller kald›r›l›yor; iflkolu say›-s› 17’ye indiriliyor; sendika yöneticilerinin ücretleri vedi¤er gelirleri en yüksek devlet memuru maafl›n›n ikikat› ile s›n›rland›r›l›yor.‹flçi konfederasyonlar›n›n baflkanlar› özellikle mesleksendikac›l›¤›n›n getirilmesine, check-off sistemininkald›r›lmas›na ve federasyon kurulmas›n›n önününaç›lmas›na karfl› ç›k›yorlar. T‹SK baflkan› ise sendikalyasa de¤iflikliklerinin mutlaka k›dem tazminat›ylabirlikte masaya getirilmesini istiyor. Kurul, gelen öne-

riler do¤rultusunda tasla¤›n revize edilmesini ve 21Ekim 2009 günü tekrar toplan›lmas›n› kararlaflt›r›yor.‹flçi s›n›f› aç›s›ndan bak›ld›¤›nda, özetlemeye çal›flt›-¤›m -sendikal yasalar› yeniden düzenlemeye yöne-lik- bu süreç her fleyden önce yöntem olarak yanl›fl-t›r. Zira daha önce emekçilerin haklar›n› kaybetmele-ri ile sonuçlanan yasama süreçlerinde oldu¤u gibiburada da “sosyal diyalog” anlay›fl› vard›r ve di¤ersosyal diyalog masalar›nda oldu¤u gibi bu masadanda emekçilerin kay›pla kalkmas› kaç›n›lmazd›r. Sermaye kesiminin ve hükümetin, sendikal yasalar›demokratiklefltirme söylemi alt›nda amaçlar› (belkisendikal yönetimlerin a¤z›na bir parmak bal çalarak)Türkiye iflçi s›n›f›n›n en önemli kazan›m› olan k›demtazminat›n› ortadan kald›rmakt›r. Sendika yönetim-lerinin yeni yasal düzenlemeden beklentisi ise varolan sendikal yap›lar›n ve dolay›s›yla kendi konum-lar›n›n bir süre daha devam etmesidir. Sendika yö-netimlerine yönelik bu iddiay› akla getiren ise herfleyden önce yönetimlerin, kendi tabanlar›n› hiçbir

biçimde bu tür süreç içerisine katmadan sadece

kendilerinin ya da çok küçük bir yönetim kademesi-

nin inisiyatifiyle hareket etmeleridir. Oysa do¤rudan

emekçilerin yaflamlar›n› ilgilendiren ve s›n›fsal güç

iliflkilerine ba¤l› olan konularda sendikal yönetimle-

rin masadaki gücünün tek dayana¤› iflçi s›n›f›d›r.

E¤er o güç hiç ak›llara getirilmeden masaya oturulu-

yorsa kaybedilece¤i bafltan bellidir. Sendika yöneti-

cilerin iflçi s›n›f›n› temsil ediyor görüntüsü içerisinde,

iflçi s›n›f›n›n deste¤ini almadan “sosyal diyalog” ya

da “uzlafl›” masalar›na oturmas› sadece sermayenin

ve hükümetin eme¤e yönelik sald›r›lar›n› meflrulafl-

t›rmaya yarayacakt›r.

Bu durumda iflçi s›n›f›n›n tüm kesimleri mevcut hak-

lar›yla birlikte sendikalara olan güvenlerini de kaybe-

decektir. Sendikal yap›lar›n iflçi s›n›f›na yönelik bu so-

rumsuzlu¤u karfl›s›nda, tüm emekçilerin sendikal ör-

gütlenmeye daha fazla önem vermesi ve sendikala-

ra sahip ç›kmas› gerekir.

SEND‹KA YASALARININ YEN‹DEN DÜZENLENMES‹ ÜZER‹NEÖzgür MÜFTÜO⁄LUKONUK YAZAR

‹flçile

rin Ço

cukla

r› Çocuk ‹flçiler!